İş dünyası taleplerini ekonomi Şurasında dile getirdi...

27
ŞUBAT 2019 | YIL 27 | SAYI 321 İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi Harun Şişmanyazıcı: 2019 Yılının Sloganı Belirsizlik Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

Upload: others

Post on 11-Feb-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

ŞUBAT 2019 | YIL 27 | SAYI 321

İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi

Harun Şişmanyazıcı: 2019 Yılının Sloganı Belirsizlik

Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

Page 2: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

Saygıyla Ali ADALIOĞLU

5-6İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi

8-15MDTO’dan Haberler

17-21Kısa Kent Haberleri

23-27Denizcilik Haberleri

28-31Anılardaki Mersin

33Deniz Feneri

34-35Denizcilik Gündeminden Kısa Kısa

36-38Türkiye’de Mega Yat Üretimi

40-45Röportaj: Kaptan İbrahim Yıldırım

46-47Yerel Yönetimler ve Kültür / Sanat

48-50Sevgilim Pekin

Fırtınalı deniz, Douro Nehri ağzında eski bir iskele ve deniz feneri.

MDTO’nın Aylık Yayın Organı Şubat 2019 Yıl: 27 Sayı: 321MDTO Basın Meslek İlkelerine Uyar.

İÇİNDEKİLER

Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: M. Cihat LOKMANOĞLUGenel Koordinatör: Ali ADALIOĞLUYayın Kurulu: M. Cihat LOKMANOĞLU, Jozef ATAT, Atahan ÇUKUROVA, Mişel ŞAŞATİ, İskender BOTROS, Bedii CANATAN, Filip TAHİNCİ, Korer ÖZBENLİ Yayın Danışmanı: Esra KAYADELEN, Yayın Planlama Yönetimi: Tetis Medya Ajansı, Grafik Tasarım: H. Mehmet ACARBasım Yeri: LOTUS LIFE AJANS Rek.Tan.Bas.Yay.Org.Amb.İth.İhr.San.veTic.Ltd.Şti. Adres: Şehit Cevdet Özdemir Mh. Sokullu Cd. Perçem Sk. No: 9/A ÇankayaTel: 0 312 433 23 10 (pbx) Faks: 0 312 434 03 56 [email protected]

Basım Tarihi: Şubat 2019Yönetim Yeri: Pirireis Mah. İsmet İnönü Bulvarı No: 45 Mersin/Türkiye Tel: 0 324 327 70 00 Faks: 0 324 329 52 30e-posta: [email protected] / [email protected] / www.mdto.org.tr

Belirsizlik..!Ocak Ayı Meclis Toplantımızın konuşmacısı Ekonomist Harun Şişmanyazıcı’ydı.Şişmanyazıcı, “Küresel Ekonomilerdeki Gelişmeler ve Türk Denizciliğine Etkileri” konulu sunumuyla, 2019 ve 2020 yıllarının adeta fotoğrafını çekti.Ve de 2019 Yılının Sloganını, BELİRSİZLİK olarak açıkladı.Belirsizlik hoş bir şey değildir.Yanlış yazmamak için, sözlükten anlamına baktım, Belirsizlik;“Hem çok rahatsız hem de avantajlı bir durumdur. Hiçbir şey başlamamıştır her şeyin olabilme şansı vardır. Aynı zamanda ne olacağını bilememek sizi deli eder” anlamlarında kullanılabilen bir kelime…Ekonomide Belirsizlik ise önce ülkeleri deli eder.Şişmanyazıcı, “hiçbir şeyi önceden belirleyebilmenin mümkün olmadığını ve bir şeyi önceden kestirebilme periyodunun son derece kısaldığını” açıklarken uyarıyor da!2019 yılı için olumlu bir beklentinin bulunmadığı konusunda.Zaten 2008’de yaşanan Küresel Kriz sonrası dünya ekonomisi dalgalı bir seyir izliyor.Tabi ki en az hasarla olsa bile Türkiye’de bundan nasibini alıyor.Dünya Ticaretinde yaşanan sıkıntılar en başta da denizcilik sektörünü olumsuz etkileyecek.Şişmanyazıcı özellikle, “Son yıllarda oldukça hızlı büyüyen Çin sağlıklı büyümezse denizcilik sektörü çöker!” diyor.Ama öyle ama böyle Çin şu anda Dünya Ticaretinin Lokomotifi durumunda.Doğaldır ki ticaret olmazsa taşıma da olmaz.Buna bir de demiryolu konteyner taşımacılığı ile ilgili Çin’in attığı adamları eklersek, durum gittikçe kritikleşiyor demektir.Yetmedi, Çevreci Regülatif Önlemlerin getireceği artı maliyet var.IMO’ nun gemilerde kullanılan yakıttaki kükürt içeriğinin yüzde 0.5’i geçmeyeceği konusunda aldığı karar, 1 Ocak 2020 tarihinde yürürlüğe girecek.Ekonomistler, bu karardan 55 bin geminin etkileneceğini ve bunun deniz ticaretine getireceği maliyetin 50 Milyar Dolar dolayında olduğunu iddia ediyor…En önemlisi ise yeni üretim modellerinin ve değişen tüketim alışkanlıkları sonucu, “Küreselleşmenin, yerini bölgeselleşmeye bırakması!”..Tüm bu veriler göz önüne alındığı zaman, BELİRSİZLİK sektörün önündeki en büyük tehlike olarak göze çarpıyor.Türkiye’ye baktığımız zaman 2018 yılında deniz ticaretinde pek bir artış yok.Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, 2017 yılında toplam 5.088 787 adet konteyner elleçlenmiş. Bunun TEU karşılığı 7.683.482. Tonajı ise 102.786.755 ton.2018’de ise 6.443 580 adet 9.908.337 TEU konteyner elleçlenmiş. Tonaj karşılığı ise 104 030 591 ton.Konteyner adedinde yüzde 26, TEU’ da yüzde 29’luk artışa karşın, tonajdaki artış yüzde 1, 2 dolayında kalmış.Demek ki durağan bir dönemden geçiyoruz.Sözün ÖZÜ;Denizcilik Sektöründe önümüzdeki süreçte yaşanacak sıkıntıların sesi, uzaktan da olsa hafif hafif duyuluyor.Geçmişte de önemli sıkıntılar yaşandı ve elbirliğiyle atlatıldı.Ama, bu kez iş daha da ciddi görünüyor.Çünkü, Çevreci Regülatif Önlemlerin getireceği artı maliyet, navlun ücretlerini de olumsuz etkileyecektir.Reçete belli; Belirsizliği bir an önce avantajlı duruma çevirmek!..

Page 3: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

ŞUBAT 2019 ŞUBAT 2019

4 5Mersin Deniz Ticareti Mersin Deniz Ticareti

Türkiye Ekonomi Şurası, 21 Ocak tarihinde TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu'nun ev sahipliğinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve bakanların katılımıyla TOBB İkiz Kuleler Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

İş dünyası temsilcilerinin sorun ve çözüm önerilerini birinci ağızdan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bakanlar ile paylaşma imkânı bulduğu toplantıya TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Mer-sin Deniz Ticaret Odası (MDTO) Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu, MDTO Meclis Başkanı Levent Dipçin ve Genel Sekreter Korer Özbenli katıldı.

İş dünyasına moral

Şura’da konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu 2017’de iş dünyasının istihdamda ve yatırımda rekorlar kırdı-ğını hatırlatarak aynısını 2019’da da yapmaya hazır olduklarını söyledi.

İş dünyası için en büyük teşvikin devletini yanında görmek ol-duğunu bildiren TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hitaben “Sizin liderliğinizde, gündeme getirdiğimiz her konunda, geçmişte olduğu gibi, çözüm sağlayacağınıza inanıyoruz. İşte bununla ilgili pek çok örneği, şu geçtiğimiz birkaç ayda yaşadık. Kısa çalışma ödeneği ve asgari ücret desteği artışıyla, firmalarımızın üstündeki yükleri azalttınız. İç piyasaya destek için, 4 sektörde KDV ve ÖTV indirimi yaptınız. Bankaların yüksek faiz uygulaması yüzünden, büyük sıkıntı ya-şadığımız, krediye erişimde, aylık %1,54 faizle, KOBİ’lere kredi

imkânı sundunuz. Mera fonu gibi ciddi bir yükün kaldırılmasını sağladınız. Kamu müteahhitlerine tasfiye ve devir hakkı tanı-dınız. Uzun yıllardır beklediğimiz, ticari hayata büyük kolaylık getirecek, devlet destekli ticari alacak sigortasını başlattınız. Meslek liselerinde 81 ilde kamu-özel sektör iş birliğini tabanda sağlayacak projeyi de hayata geçiriyorsunuz, Yine bu vesiley-le, aramızda bulunan sayın bakanlarımıza tüm bu icraatlar için

İş Dünyası TalepleriniEkonomi Şurasında Dile Getirdi

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye Ekonomi Şurası’nda 81 ilin sözcüleri, illerin ve ilçelerin sorunları ile çözüm önerilerini, birinci ağızdan Cumhurbaşkanı ve ilgili bakanlara iletme fırsatı buldu.

Page 4: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

ŞUBAT 2019 ŞUBAT 2019

6 7Mersin Deniz Ticareti Mersin Deniz Ticareti

teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Bankalarla istişare

Son 3 ayda TOBB olarak bankalarla birlikte tüm Anadolu’yu dolaştıklarını ifade eden Hisarcıklıoğlu, “81 ilden tüccar ve sa-nayicilerle bir araya geldik. Burada şunu gördük, KOBİ’lerin en büyük sıkıntısı nakit açığı. Finansmana erişimde büyük sıkıntı var. Yüksek kredi faizleri, bir türlü reel sektörümüzün yakasını bırakmıyor. Yaptığımız işin bereketi kalmıyor. Ne yatırım ya-pabiliyor ne de iş hacmimizi artırabiliyoruz. İşte bu ortamda, yüksek faize karşı sizin gösterdiğiniz hassasiyet ve mücadele, bizlere güç ve moral veriyor. Bizler de sizin, bu konudaki çağrı-nıza, ilk ve en somut katkıyı verdik. TOBB, Odalar ve Borsalar, tüm kaynaklarını bir araya getirdi. Bugüne kadar ülkemizde ti-cari kredilere uygulanmış en düşük faiz oranıyla, KOBİ’lerimize nefes kredisi temin ettik. Yaklaşık 100 bin KOBİ’mize, 12 milyar lira, düşük faizli kaynak sağladık. Sizin tabirinizle ‘finansmanda inovasyon’ yaptık” diye konuştu.

Erdoğan: "Girişimcilerimizi, yatırımcılarımızı sizlerle birlikte dünyaya açtık”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, Türkiye ekonomi-sinin nabzının şuranın yapıldığı salonda attığını belirterek "Biz şimdiye kadar ekonominin mimarisini hep buradaki hazirun ile istişare içinde inşa ettik. Hiçbir zaman 'biz yaptık oldu' deme-dik. Yeri geldi kendi gönül dünyamıza sığdırmakta zorlandı-ğımız adımları dahi buradaki istişareden çıktığı için atmaktan çekinmedik” ifadelerini kullandı.

Toplantıya katılanların aynı zamanda şehirlerinin kanaat önder-leri olduğuna değinen Erdoğan, "Buradaki kardeşlerimiz, piya-sa dediğimiz mekanizmanın canlı temsilcileridir. Bu bakımdan sizlerin ülkemize, şehirlerinize ve sektörlerinize dair görüşleri bizim için daima yol gösterici olmuştur." dedi.

Son 16 yılda Türkiye'yi 3,5 kat birlikte büyüttüklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Girişimcilerimizi, yatırımcılarımızı sizlerle birlikte dünyaya aç-tık. Teknolojiyi, e-ticareti, yeni sektörleri sizlerle birlikte ülkemi-zin gündemine taşıdık. Gümrük kapılarının yenilenmesinden lisanslı depoculuğa, mesleki yeterlilikten finansmana erişi-me kadar pek çok çalışmayı sizlerle birlikte hayata geçirdik. İş yapılmasının önündeki engelleri sizlerle birlikte tespit edip kaldırdık. Yatırım ortamını sizlerle birlikte iyileştirdik. Kısa ça-lışma ödeneğini, Sosyal Güvenlik Kurumunun prim borçlarının vadelendirilmesini, asgari ücret desteğini, lisanslı depoculuk desteğini, KDV, ÖTV indirimlerini, kredi yapılandırılmalarını, faiz indirimlerini, KOBİ kredilerinin yaygınlaştırılmasını, ihracat kapama sorunlarının çözümünü, ticari araç kiralamalarıyla il-gili düzenlemeleri ve diğer pek çok uygulamayı sizlerle birlikte gerçekleştirdik. Geçtiğimiz ağustos ayında döviz kurunda baş-layan faiz ve enflasyona da sirayet ederek ekonomimizi tehdit eden sıkıntıların aşılması için gereken tedbirleri yine sizlerin ta-leplerine göre uygulamaya aldık. İnşallah 2023 hedeflerimize de yine sizlerle birlikte ulaşacağız."

Page 5: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

ŞUBAT 2019 ŞUBAT 2019

8 9Mersin Deniz Ticareti Mersin Deniz Ticareti

MDTO’DAN HABERLER MDTO’DAN HABERLER

Kızıltan: “Yüksek faiz illetine maruz kalıyoruz”

İçinde bulunulan süreçte özel sektör olarak en çok finansmana erişimde sıkıntı yaşandığını belirten Kızıltan, “Sizin de her or-tamda vurguladığınız gibi, ‘yüksek faiz’ illetine maruz kalıyoruz” dedi. Geçtiğimiz yıl özel sektörün KDV alacaklarının ödenme-sine ilişkin kanun tasarısının hazırlandığını ancak uygulamaya konulmadığını hatırlatan Kızıltan yapılan hesaplamalara göre, özel sektörün 70-80 milyar liralık KDV alacağı olduğunu, bu pa-ranın belirli bir takvimle özel sektöre ödenmesinin tüm piyasayı canlandıracağını söyledi.

Ürünlerin girdi-çıktı ve toptan-perakende KDV farklılıklarının kaldırılması, üretimde ve ticarette kullanılan doğal gaz ve elekt-rikteki KDV’nin yüzde 18’den yüzde 1’e düşürülmesi, tarım ve ticarette kullanılan elektrikten alınan yüzde 2 TRT payının kaldı-rılması taleplerini dile getiren Kızıltan, iş dünyası olarak ilçeler-deki göçün önlenmesi adına ilçe bazlı, istihdam dostu yatırım teşviklerinin hammaddeye ve ürüne değer katacak şekilde ta-sarlanmasına ihtiyaç duyduklarını kaydetti.

“2019 yılı boyunca SGK işveren primleri alınmasın”

Sıkıntı çeken bazı firmaların ayakta kalmakla işçi çıkarmak ara-sındaki ince çizgide kaldığına değinen Kızıltan, 2019 yılı boyun-ca SGK işveren primlerinin alınmamasıyla iş dünyasının nefes alabileceğini aktardı. İşçi işveren davalarında zaman aşımı sü-resinin 5 yıldan 1 yıla düşürülmesini talep eden Kızıltan, belirli bir tutarın altındaki ticari uyuşmazlıklarda tahkimin zorunlu hale getirilmesi konusunun değerlendirilmesi gerektiğini, böylelikle iş dünyasının hem daha kısa sürede hem de daha düşük ma-liyetle anlaşmazlıkları aşabileceğini, mahkemelerin iş yükünün

de azalacağını kaydetti.

İhracatımızın düşük olduğu ülkelerde Eximbank’ın ihracat ala-cak sigortası primlerinin yüksek, ihracatımızın yüksek olduğu ülkelerde primlerin düşük olduğunu hatırlatan Kızıltan “Bence burada bir terslik var. İşte bu yüzden ihracatımızın düşük oldu-ğu pazarlarda Eximbank’tan daha düşük ihracat alacak sigor-tası primleri bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

“Cefayı Anadolu çekiyor, sefayı İstanbul sürüyor”

Üretimi Anadolu’da yapmasına rağmen vergisi ve ihracatı İstanbul’a yazılan şirketlerin durumuna dikkat çeken Ayhan Kı-zıltan şöyle konuştu:

“Bazı şirketlerimiz var ki, merkezi İstanbul’da, üretim yeri Çorlu’da, Mersin’de ya da Anadolu’da başka bir yerde. Üretimi Anadolu yapıyor, istihdamı Anadolu sağlıyor, alt yapıyı Anadolu yapıyor ancak bu şirketin vergisi de ihracatı da İstanbul’a ya-zılıyor. Üretimin tüm cefasını Anadolu çekerken, merkezi büt-çeden aldığı pay ile bu işin sefasını da İstanbul sürüyor. İşte bu yüzden verginin ve ihracatın üretim yapılan yere göre kayıt altına alınması çok önemli.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Oda ve Borsa Başkanlarıyla isti-şarede bulunduğu sırada yeniden söz alan Kızıltan, Mersin’in genel bütçeden aldığından fazlasını veren bir kent olduğunu vurgulayarak, halihazırda tamamlanması beklenen Çukurova Bölgesel Havalimanı, Çeşmeli-Taşucu Otoyolu, 2. Konteyner Limanı, turizm yatırımları ve SEKA Limanı’nın özelleştirilmesi-nin gerçekleştirildiği takdirde Mersin’in taahhüt edilenden çok daha fazla istihdam yaratacağını söyledi.

Deniz Ticaret Odaları Konseyi Sorunlarını Erdoğan’a İletti

TOBB Türkiye Ekonomi Şurası’nda denizcilik sektörünün sorunları ve çözüm önerileri TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve İMEAK DTO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran tara-fından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ilgili bakanlara aktarıldı.

“Eximbank Devreye Girsin”

Denizcilik sektörünün sorunlarını 6 başlıkta özetleyen Kıran, tersa-nelerimizin yurtdışından alacak-ları siparişler için verilecek avans teminat mektuplarında yaşanan sorunları anlattığı konuşmasında, yabancı muhabir bankaların Türk bankalarının teminat mektupların-da sorun çıkardığını ve bu duru-mun teminatları olmasına rağmen tersanelerimizin yurtdışından ala-cakları yeni işleri kaçırmalarına sebep olduğunu, sorunun gide-rilmesi için Eximbank’ın muhabir bankaları aracılığı ile devreye girmesi gerektiğini ifade etti.

“Para cezaları gemilerin grostonuna göre değil kirlilik miktarına göre belirlenmeli”

2872 sayılı Çevre Kanunu’nda gemi kaynaklı deniz kirlilikleri için getirilen cezalara ilişkin görüşlerini aktaran Kıran; son dönemde idari para cezalarının 16.5 kat artırıldığını ancak uygulamanın hakkaniyetten uzak olduğunu, cezaların gemi-lerin gros tonuna göre değil, kirliliğin miktarına veya türü-ne göre verilmesi gerektiğini söyledi. Kıran, cezaların kirlilik oluşan sahanın metrekare veya metreküpüne göre yeniden düzenlenmesini talep ettiklerini vurguladı.

“Limanların ve gemi acentelerinin hizmetleri döviz kazandırıcı faaliyet sayılsın”

Tamer Kıran ayrıca limanların ve gemi acentelerinin yabancı bayraklı gemilere ve uluslararası sefer yapan Türk bayraklı gemilere verdikleri hizmetlerin döviz kazandırıcı faaliyet sa-yılması ve mevcut Vergi Resim Harç İstisna Belgelerinin sü-relerinin 24 aydan 60 aya çıkarılması taleplerini dile getirdi.

“Marina kira bedellerinde emlak vergi değeri yerine bağlama kapasitesi baz alınsın”

Konuşmasının devamında marinaların kira bedellerinin em-lak vergi değeri yerine marinanın sahip olduğu “bağlama kapasitesi” baz alınarak belirlenmesi gerektiğini ifade eden Tamer Kıran, marina kiralarının bazı yerlerde marinaların yıllık cirosuna ulaştığına dikkat çekerek kiralanan yerlerin

marina olarak kullanılabilmesi için dalgakıran yapımı, çekek alanları, vinç ve denize dolgu yapılması gibi ciddi yatırımlar yapıldığını, bu nedenle önerilen düzenlemenin büyük fayda sağlayacağını iletti. Kıran ayrıca bağlama kapasitesi Turizm İşletmesi Belgesi’nde yer alan resmi bir kayıt olduğu için hakkaniyetin de sağlanmış olaca-ğını sözlerine ekledi.

“Koster Filosu Yenileme Projesi’ne doğrudan devlet

desteği verilmeli”

Deniz Ticaret Odaları Konseyi’nin “Koster Filosu Yenileme Projesi”ne yönelik değerlendirmelerini paylaşan Tamer Kıran, proje kapsamında ilk 500 milyon TL’lik pilot yatırım için %20 doğrudan devlet desteği sağlanmasını talep etti. 700 adet ile bölgenin en kuvvetli filosu olan ve Akdeniz, Karadeniz'de yaklaşık %35 pazar payına haiz koster filomuzun, 26’yı aşan yaş ortalaması ile rekabet gücünü kaybetmekte olduğunu dile getiren Kıran, 24 Haziran seçimlerinden önce açıklanan 146 büyük proje içerisinde yer alan KOSDER Filosunu Yeni-leme Projesi’nin hayata geçmesi için devlet desteğine ihti-yaç duyulduğunun altını çizerek, 10 gemilik ve yaklaşık 500 milyon liraya mal olacak pilot proje için yüzde 20’lik doğru-dan destek verilmesini talep ettiklerini belirtti.

Taşucu Limanı İhalesinde Yöntem Değişikliği Talebi

Konuşmasında son olarak uzun yıllardır özelleştirilmesi ger-çekleştirilemeyen Taşucu Limanı’na değinen TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kıran, limanın yeni bir modelle fa-aliyete geçmesi ve Doğu Akdeniz havzasında ülkemizin gü-cünün artırılmasının önemini vurguladı. Seka’dan kalan bu tesisin yaklaşık 20 yıldır 8 defa özelleştirilmeye çalışıldığını ancak başarılı olunamadığını hatırlatan Kıran, limanın Ka-raman, Konya, Kayseri başta olmak üzere İç Anadolu’nun denize açılması için son derece büyük öneme sahip olduğu-nu, klasik özelleştirme mantığını bir yana bırakıp, konunun yeni nesil kamu-özel sektör iş birliği modeli çerçevesinde ele alınması gerektiğini ifade etti.

Bölge Sorunlarını Kızıltan AnlattıAnkara’da gerçekleştirilen Türkiye Ekonomi Şurası’nda Mersin ve bölgesinin sorunlarını Ticaret ve Sanayi Odaları Konsey Başkan Yardımcısı ve Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan anlattı.

Page 6: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

ŞUBAT 2019 ŞUBAT 2019

10 11Mersin Deniz Ticareti Mersin Deniz Ticareti

MDTO’DAN HABERLER MDTO’DAN HABERLER

Denizciliğin geleceğini öngörebilmek için onu oluşturan bütün etmenleri de bir arada incelemek gerektiğini belir-ten Şişmanyazıcı 2019 yılında karşıla-şılabilecek hususlar, dünya gündemini meşgul edecek sorunlar ve deniz ta-şımacılığı için tehditler konusunda de-ğerlendirmelerde bulundu.

2019’da global ekonomik belirsizliğin temel konulardan biri olacağını söyle-yen Harun Şişmanyazıcı, küresel eko-nomik politika belirsizlik endeksinin 2018’de 113.3 puandan, 227.8’e çık-tığını, daha sonra 204.5’e düştüğünü ancak buna rağmen büyük bir finansal kriz yaşanan 2008’deki puanın üstün-de olduğunu belirterek bu durumun 2019’da da devam edeceğini bekledik-lerini ve söz konusu durumun yatırımlar konusunda negatif etki yaptığını ifade etti. 2019 yılının sloganının “belirsiz-lik” olduğunu vurgulayan Şişmanyazıcı hiçbir şeyi önceden belirleyebilmenin mümkün olmadığını ve bir şeyi önce-den kestirebilme periyodunun son de-

rece kısaldığını söyledi.

“Dünyayı yöneten liderler ülkeleri şirket yönetir gibi

yönetiyorlar”

24 Aralık’ta dünya borsalarının çöktü-ğünü hatırlatan Şişmanyazıcı Trump’ın FED Başkanı Powel’ı görevden ala-cağını açıklamasıyla Dow, Nasdaq ve S&P’nin çıktığı en yüksek seviyeden yüzde 20 aşağıya indiğini, Trump’ın geri adım atmasıyla tekrar yükseldiğini belirterek “Volatil bir dünyadayız. Sözel yönlendirmeler her an her şeyi değişti-rebiliyor dünyayı yöneten liderler daha otokrat ve ülkeleri şirket yönetir gibi yönetiyorlar. Böyle bir dünyada gele-ceğe dönük kestirme yapmak mümkün değil” diye konuştu.

Sermaye piyasalarında büyük bir oy-naklık olduğunu 2018’in sermaye piya-sası açısından çok kötü bir yıl olduğunu ve 2019 yılı için de olumlu bir beklen-tinin bulunmadığını anlatan Harun Şişmanyazıcı ticaret savaşları, hima-

yecilik, jeopolitik riskler ve yıkıcı tekno-loji başlıklarının diğer gündem konuları olacağını belirterek şöyle konuştu:

“Himayecilik, neoliberalizmi en çok savunan ABD’den, geliyor. Geçmişte himayeciliği uyguladığı için Dünya Ti-caret Örgütü ile OECD tarafından eleş-tirilen Çin ise liberal ekonomiyi savu-nuyor. Dünya ticaretinin gelişmesi için serbest ticaret yapılması gerekirken reel mili gelir açısından 1. sırada olan ABD eliyle neoliberal politikalar askıya alınıyor.”

“2019 yılında bir önceki yıla göre nispi olarak daha düşük bir küresel büyüme bekliyoruz. Dünya Bankası ve IMF 2019 yılı için beklentilerini aşağı yönlü revize etti. IMF 2019 yılı için yüzde 3,5 büyü-me öngörüyor. IMF aynı zamanda, tica-ret savaşlarının devam etmesinin Çin’in büyümesine yüzde 2 etki yapacağını belirtti. Yapılan araştırmalar ticaret sa-vaşlarının devam etmesi halinde dünya GSYIH’nin yüzde 0,5 azalacağını ortaya koymaktadır. Buna ek olarak 2017’ye

Harun Şişmanyazıcı: “2019 Yılının Sloganı, Belirsizlik”

Mersin Deniz Ticaret Odası ocak ayı meclis toplantısına katılan Ekonomist Harun Şişmanyazı-cı, “Küresel Ekonomilerdeki Gelişmeler ve Türk Denizciliğine Etkileri” konulu bir sunum yaptı.

göre daha kötü, 2015-2016’dan daha iyi, 2018’ın biraz altın-da ya da üstünde bir deniz ticaret sektörü bekliyoruz.”

“Çin’in sağlıklı büyümesi, denizcileri çok yakından ilgilendi-ren bir durum. Çin sağlıklı büyümezse denizcilik piyasası bü-tün segmentleri itibarıyla; dökme yükler, tanker ve konteyner taşımacılığı bakımından çöker.”

“Her armatör birbirinin celladı”

Konuşmasında tonaj artışına dikkat çeken Şişmanyazıcı, tonajın artmasının en büyük problemlerden biri olduğunu vurguladı. “Her armatör birbirinin celladı” ifadesini kullanan Şişmanyazıcı, şöyle devam etti:

“Her armatör birbirinin celladı. Siz rasyonel yatırım yapan iyi bir armatörsünüz, taksitlerinizi bankaya zamanında ödüyor-sunuz. Ama siz temkinli davranırken, risk iştahı kabarık olan başka bir armatör Çin’in (tersanelerin) ya da fonların verdiği ucuz krediyle gemi yaptırıyor. Aynı şekilde bir başkası, diğeri derken gemi tonajı artıyor. Doğal olarak navlunlar aşağı ini-yor. Rasyonel yatırım yapan armatör de borcunu ödeyemez hale geliyor. Bu, kredi veren kuruluşlar için de kötü olmakla beraber, dünya üzerinde bol olan para miktarını sigortalaya-rak bir şekilde kullanmak istiyorlar ancak bu da deniz ticaret sektörünü vurmaktadır.”

“Geçtiğimiz süre içerisinde dünya finanskolik oldu.4 büyük ülkenin merkez bankalarının parasal genişlemesi ile piya-sada 12 trilyon USD’lik parasal genişleme yaratıldı. Dünya borçla büyüyor. Küresel borçlanma, 244 trilyon dolar ile kü-resel GSYIH’nın üç misline çıktı. Bu büyük bir sıkını ve dün-yanın bunu karşılayacak gücü yok. Parasal genişleme ABD ve AB’de durunca ve ABD’de faizler de artmaya başlayınca sıkıntı başladı.”

“Denizciler çevreci regulatif önlemleri çok konuşacak”

Deniz ticaret piyasasında çevreci regulatif önlemlerin de-nizcilik gündemini uzun süre meşgul edeceğini belirten Şiş-manyazıcı, küresel ölçekte yakıt sülfür oranlarını yüzde 0,5’e çekecek Küresel Sülfür düzenlemesinin 1 Ocak 2020’den itibaren uygulanmaya başlayacağını hatırlatarak söz konu-su uygulamanın denizcileri zorlayacağını ve çok sayıda yaşlı

geminin hurdaya ayrılacağını anlattı. Şişmanyazıcı şöyle ko-nuştu:

“Düşük sülfürlü yakıt uygulamasına nasıl çözüm üreteceksi-niz? Cold Ironing(elektrik enerjisi kullanımı), scrubber kulla-nımı (egzoz gazı temizleyici),düşük sülfürlü yakıt kullanımı, MGO kullanımı ya da LNG’ye geçmeyi tercih edebilirsiniz. Ferry ya da cruise gemileri gibi belli limanlar arasında çalı-şıyorsanız LNG’ye geçebilirsiniz. LNG’nin dünya üzerindeki ikmali nasıldır, her yerde LNG bulabilecek misiniz? Ya da scrubber kullanmaya karar verdiniz. Geminiz gençse ve bü-yük tonaj ise olur. Ancak büyük gemilerde Scrubber mali-yetleri çok daha fazla. Geminiz 30 yaşında küçük bir koster, bedeli 1 milyon dolar. Kullanacağınız scrubber’ın bedeli 750 bin-1 milyon dolar. Kullanabilirseniz kullanın. Çok geminin hurdaya gideceğini düşünüyorum. Scrubber taktırmaya ka-rar verdiniz ve fuel oil kullanmaya devam edeceksiniz. Ge-lecekte bu kadar fuel oil’i bulup bulamayacağınız,her yerde bulup bulamayacağınız da başka bir soru işareti. Düşük sül-fürlü yakıt kullandınız, sülfürün yağlama özelliği var, bu ne-denle düşük sülfür birçok operasyonel sıkıntılar yaratacak ve opex maliyetini artıracak. Bu nedenle bu konuda tek çözüm yok, herkesin kendi gerçeğine göre kendi çözümü var.”

“Bir başka düzenleme Balast Suyu Yönetimi Sözleşmesi. Bu sözleşmeye göre, bir denizden aldığınız suyu balast olarak başka bir denizde basamazsınız. O halde deniz suyunun içindeki organizmaları yok etmek için ya kimyasal uygula-malar ya da UV ışınları kullanacaksınız ve bu işlemi yolcu-luk boyunca devam ettireceksiniz. IMO bunun standartlarını belirledi. Gemiye bu sistemi kurmanın maliyeti 400-500 bin USD. Bunların hepsi maliyeti arttırıcı şeyler.”

“Karbon Borsasına Doğru Gidiyoruz”

Önce IMO nezdinde başlayan ancak işler orada yavaş gi-dince Avrupa Birliği tarafından inisiyatif kullanılarak kendi karasularına gelecek olan gemiler bakımından 2015’te kabul edilen bir kararla IMO uygulamasına paralel olarak gündeme getirilen sera gazlarını izleme raporlama ve doğrulama (EU MRV) düzenlemesinin gelecekte bir karbon borsası oluştu-rabileceğine dikkat çeken Şişmanyazıcı “Atmosfere salınan karbondioksitin kaydı tutulacak. Bu düzenleme masumane görünebilir. Kayıt tutulduktan ve her ülkenin filosunun /ar-matörün atmosfere ne kadar karbon saldığı tespit edildikten sonra, ‘Bunu temizlemek için fon lazım. Buna göre belirli ko-talar verilecek ve kotanın içinde hareket etmeniz istenecek, kotayı aşmışsanız bedelini ödeyeceksiniz. Kirlettiğiniz kadar fona para ödeyeceksiniz ’denebilir. Bu kotanın altında kalan hakkını başka bir başkasına satabilir. Yani bir karbon borsa-sına doğru gidiyoruz” dedi.

Deniz taşımacılığında konsolidasyonun özellikle konteyner taşımacılığında devam ettiğini vurgulayan Şişmanyazıcı, konteyner hat operatörlerinin kullandıkları gemi tonajlarını optimum seviyeye kadar büyüttüğünü, ölçek ekonomisini kullandıklarını ancak büyük gemilerin piyasa girmesi ve bu gemilerin sayısının artmasının sıkıntılı bir durum yarattığını, hat taşımacılığında kurulan ittifakların piyasanın büyük bir bölümünü kontrol ettiğini, bunun da küçük şirketlerin iflasına neden olduğunu anlattı. Şişmanyazıcı şu anda konteyner ta-

Page 7: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

ŞUBAT 2019 ŞUBAT 2019

12 13Mersin Deniz Ticareti Mersin Deniz Ticareti

MDTO’DAN HABERLER MDTO’DAN HABERLER

şımacılığında 10 şirketin küresel kapa-sitenin yüzde 60-70’ine sahip olduğunu kaydetti.

Yeni üretim modellerinin ve değişen tüketim alışkanlıklarının deniz taşıma-cılığına olan talebi etkilediğini belirten Şişmanyazıcı, şöyle konuştu:

“Küreselleşme yerini bölgeselleşmeye bırakıyor. Yerinde üretim; tüketim mer-kezlerine yakın yerlerde üretme modeli önem kazanıyor. Teknolojik gelişme-ler 3D,4D, ülkelerin kendi kendilerine yeter olmaya başlaması, hammadde-lerin katma değer katılarak ihracı dış ticaretin değerini artırsa da miktarını düşürmekte, rotalar değişmektedir. De-niz taşımacılığı karşısında diğer ulaşım modları da eskiye göre payını artırmak-tadır. Tüm bunlar deniz taşımacılığını etkileyen ve etkileyecek olan unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır.’’

“Diğer taraftan bireylerin yeni tatmini, sahip olmaktan ziyade en erken sahip olmaya dönüştü. İnsanlara artık sahip olmak yetmiyor, en kısa sürede sahip olmak istiyor. İnsanlar ‘Ben eğer bir telefon sahibi olacaksam, o telefonun teknolojik ömrü bir yılsa ve o telefon bana gelene kadar 2 ay geçiyorsa, te-lefonu o kadar para verip ancak 10 ay kullanacaksam, o zaman bu telefona bir an evvel sahip olmalıyım diye dü-şünüyor. Bunu fark eden Alibaba vb. kuruluşlar kendi lojistik altyapısı kurma-

ya, hava alanlarında depolar almaya, kendi anlaşmalarını yapmaya başladı. Dolayısıyla en kısa sürede malı teslim ediyorlar. Ticareti yapan şirket nakliyeyi de kendisi gerçekleştiriyor. Kendileri bu piyasaya girerek lojistikçilere alternatif yaratıyorlar. Bu da tehditlerden biri.”

“Yukarıda da söylenildiği üzere ham madde ihracatçılarının artık bunlara katma değer katarak ihraç etmesi, ihraç edilecek, dolayısı ile taşınacak miktarın azalmasına neden oluyor. Geçmişte, kuru yük gemileriyle demir cevheri taşı-nırdı. O demir cevherinin içindeki demir muhtevası yüzde 50-60’tır. Yüzde 50 demir muhtevası için toprak taşınıyor-du. Halen bu devam etmekle birlikte, bunun yanı sıra giderek artan şeklide demir cevheri işlenerek sinter, pik de-mir, reduced iron billet, iron billet haline dönüştürülerek, madene değer katılı-yor, maden kullanılmayan kısmından ayrıştırılıyor. Benzer şekilde nikel cev-herinin muhtevası içinde nikelin oranı yüzde 5’tir. 100 birim toprağın içinde yüzde 20 demir ile birlikte 5 birim nikel var. Endonezya, Çin’den ithal ederek nikel cevheri işleme tesisi kurdu, artık cevheri işleyip içinden nikeli ayrıştırıp nikeli Çin’e ihraç ediyor. Şimdi Çin’e 5 birim nikel gidiyor. Bütün bu gelişmeler deniz taşımacılığında hacim azaltıcı et-kiler yaratıyor.”

2019 yılı için küresel beklentilere ilişkin görüşlerini aktaran Harun Şişmanya-

zıcı, ABD ekonomisinin 2010’dan beri sürekli büyüdüğünü, bunun normal ol-madığını, herhangi bir ekonominin bu şekilde büyüdüğü zaman bir yerlerde riskler biriktirip sonra resesyona gir-diğini bu nedenle ABD’nin resesyon riski altında olduğunu, ancak bunun 2019 da görülmeyeceğini, Avrupa’da 2018’de başlayan durgunluğun devam edeceğini, parasal genişlemeye rağ-men krizden çıkamayan ve yüzde 1’in altında büyüyen Japonya için 2019’da da farklı bir beklenti olmadığını ve Çin ekonomisinin küçülme trendinde oldu-ğunu anlattı. Sıkı para politikaları, do-ların değer kazanması, ticaret savaşları sonucu gelişmiş ekonomilerdeki ve dünya ticaretindeki göreceli durgun-luğun 2018 yılında gelişmekte olan ülkeleri ters yönde etkilediğini belirten Şişmanyazıcı, şimdi sıkı para politikala-rındaki gevşeme ve petrol fiyatlarındaki düşme bu ülkeler için fayda yaratacak olmakla beraber, petrol ihraç eden ül-kelerin de petrol fiyatlarındaki düşme-den etkileneceğini kaydetti.

Küresel bir resesyonun beklenmediği-ni, ancak bir iktisadi durgunluk yaşana-cağını burada da ticaret savaşı, jeopo-litik riskler ve Çin’in durumunun önem taşıyacağını söyleyen Şişmanyazıcı sunumun sonunda tanker, dökme yük, konteyner piyasalarına yönelik değer-lendirmelerini paylaştı. Harun Şişman-yazıcı şu bilgileri verdi:

Tanker Piyasası

2018’de tanker çok kötü bir yıl geçir-miştir. Bunda ticaret savaşları, tanker tonajında önceki yıllardan gelen aşırı tonaj artışı, petrol fiyatlarındaki anor-mal artış, küresel soğuma, politik yap-tırımlar, ikame malların rekabeti (LNG), Rusya ve OPEC’in tonaj kısıtlaması önemli rol oynamıştır.

2018 yılında tanker tonajının günlük getirisi (ağırlıklı ortalama olarak) -yüz-de3.8 düşerek 1990’lı yıllardan beri en düşük değer olan USD 11.216 gün olmuştur. Burada suezmax ve aframax kazançlarında artış olmasına rağmen diğer segmentlerde düşme görülmüş-tür.

İran ambargosu, OPEC+Rusya petrol üretim kısıntıları, küresel ekonomik so-

ğuma ve petrol ithalatçısı Çin’in alımla-rının bu nedenle azalma ihtimali tanker taşımacılığına ilişkin olumsuz beklenti-lerdir.

Düşük filo büyümesi, Çin’deki yeni ra-finerilerin devreye girmesi, ABD ‘nin ham petrol ve ürün ihracatının artması, düşük sülfürlü yakıtın her yerde üretil-memesi- bu alanlara üretilen yerlerden aktarımı, petrol fiyatlarındaki düşmenin talep artışı yolu ile olumlu etki sağlaya-cak olması, yüksek sülfürlü yakıtın az kullanılması nedeniyle bunların uzak mesafelere gemi ile ihraç edilecek ol-ması ise olumlu beklentiler olarak sıra-lanmaktadır.

Tüm bu zıt vektörlerin bileşkesi ola-rak tankerde 2018’deki büyük hur-daya çıkarmalar olmayacaktır. Çin ve Avrupa’nın durumuna bağlı olarak 2018’e göre navlunlar göreceli olarak yükselecektir.

Küresel ticarette deniz yolu ile taşınan ham petrol miktarı yüzde 1.7’lik artış-la 2.073 milyon ton, petrol ürünleri ise yüzde 2.7’lik artışla 1.108 milyon ton olacağı tahmin edilmektedir.

2018 yılının en çok kazananı yıl sonuna doğru düşse de LNG gemileri olmuştur.

Dökme Yük Piyasası

2018 yılında bu segmentdeki artış 2017 yılı kadar iyi olmasa da ortalama ka-zanç indeksi (CLARKSEA) yüzde12 artarak USD 12.249 gün olmuştur. En fazla artış kasımdan sonra düşse de Panamax ve Supramax’larda olmuştur. Cape’lerde ise bu kadar iyi olmamıştır. BDI 2018’de maksimum 1774 puan, minimum 948 puan olup, yılı 1271 puan ile kapatmıştır. 2019 başında ise 900’un altına inmiştir.

Tahminlere göre 2019 yılında ulusla-rarası ticarette deniz yolu ile taşınan demir cevheri yüzde 1 artışla 1.5 mil-yar ton, kömür 2018 artış hızına göre düşük bir oranla, yani yüzde1.8 artışla 1.26 milyar ton, tahıl ise 500 milyon ton taşınacaktır. Minorlarda ise, 2018’deki gibi yüzde 3.4’lük bir artışla 2.078 mil-yon ton taşınması beklenmektedir.

Çin son 1.5 yıldır demir cevherine da-yalı üretimden hurdaya dayalı üretime geçtiğinden demir cevheri ithali ted-

ricen düşmüştür. Aynı şekilde kömür ithali de hava kirliliği neden ile azal-maktadır.2018 de hem rotalar değişmiş hem de lotlar küçülmüştür.

Küresel ekonomi çok soğumaz ve farklı bir negatif durum olmaz ise çok önemli negatif ya da olumlu gelişme beklen-memektedir. (Mevcudun biraz altı ve üstü bir piyasa tahmin edilmektedir) Bu iyi senaryodur. Cape’ler 2018’deki gibi kötü olabilir. Bununla birlikte tica-ret savaşı derinleşirse, Çin ve Avrupa soğuması beklenenden fazla olursa, BREXIT sıkıntı yaratırsa, tonaj artışı da dikkate alındığında yeni bir 2015/2016 yaşanabilir. Olumlu beklenti, ÇİN/ABD anlaşması, Çin’in teşvik politikasıdır.

2018 yılı Boksit ve hurda çelik taşımala-rı bakımından iyi bir yıl olmuştur. Demir Cevheri ve Kömür taşımalarının artış oranı düşmüştür.

Konteyner piyasası

Konteyner kazançları ikinci yarıda özel-likle küçük tonajın charter ratelerinin gerilemesine rağmen 2018’de yıl orta-laması olarak yüzde 28 artmıştır.

Ticaret savaşlarının artması ve Çin-ABD arasındaki ticaretin etkilenmesi, Avrupa’daki soğuma ana rotaları ters yönde etkileyecektir. Çin-ABD arasın-daki ticaret savaşlarının kızışması so-nucu inter pasifik rotasında ABD ithal yükü fazla olduğundan, gümrük vergi-leri nedeni ile bunda beklenen düşme zaten dönüş yüklerindeki genel zayıflık

ile konteyner tonajına duyulan ihtiyacı azaltabilecektir.

Gümrük vergilerinin uygulanacak ol-ması nedeni ile 2018’de önceden mal alımı talepleri nedeni ile ABD Uzakdo-ğu rotası taşımalarında 2018’de görü-len artma 2019’de görülmeyebilir. Ku-zey güney/doğu batı ana rota dışındaki rotalarda artış görülebilir. Diğer taraftan ticaretin konteynerize olması da devam etmektedir.

Konteyner ticaretinde diğer bir handi-kap, arktik-kuzey rotası ve OBOR’dur. Kısmı de olsa deniz yoluna rekabet yaratmaktadırlar. Ancak buradaki re-kabet Çin’in OBOR tahtında demiryo-lu taşımacılığını desteklemesine bağlı olacaktır.

Tüm bunlara rağmen geçmiş yıllardaki artış oranı paralelinde 2019 yılında yüz-de 4.5’luk artışla 2 milyar tonun kontey-ner ile taşınması beklenmektedir. Tonaj artışı beklentisi ise bunun yarısı kadar olsa da 700.000 teuluk ıdle tonaj, spot piyasada navlunlar biraz yükseldi mi piyasaya girerek bu iyileşmenin sürdü-rülebilir olmasını engellemektedir.

Küresel ölçekte yük gemisi tonajı bakı-mından %2.4’lük bir artış beklenmekte-dir. Böylece ticari yük filosu 1.9 Milyar dwt’i aşacaktır.

Sunumun ardından MDTO Meclis Baş-kanı Levent Dipçin Şişmanyazıcı’ya MDTO Meclisi adına teşekkürlerini iletti.

Page 8: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

ŞUBAT 2019 ŞUBAT 2019

14 15Mersin Deniz Ticareti Mersin Deniz Ticareti

MDTO’DAN HABERLER MDTO’DAN HABERLER

Nüfus artışı ve değişen tüketim alışkan-lıkları ile birlikte oluşan atık miktarındaki hızlı artış, havaya, suya ve toprağa yö-nelik ciddi bir kirlilik tehdidi oluşturuyor. Üstelik teknolojik ürünlerin hayatımıza girmesi ile birlikte sadece atık miktarında değil, atığın doğasında da bir değişim söz konusu. Bu nedenle, atığın önlen-mesinin yanı sıra geri dönüşümün teşvik edilmesi, kaynak verimliliği ve sürdürüle-bilir büyüme açısından son derece önem taşıyor.

Gelişmiş ülkelerin tümünde döngüsel ekonomiye geçiş ve atıkların yeniden kaynak olarak değerlendirilmesi önce-likli politika olarak görülmesine rağmen, ülkemizde atıkların kaynak olarak kullanı-labilmesinin önünü açan, yöntem ve se-çenekler üzerinden tarafları buluşturan, kapsayıcı bir mekanizma bulunmuyor.

Mersin Üniversitesi Fen Edebiyat Fakül-tesi Kimya Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nermin Şimşek Kuş tarafından gelişti-rilen TAPBİS projesi, bu boşluğu doldur-maya çalışıyor.

Geçtiğimiz günlerde Mersin Deniz Tica-ret Odası’nı ziyaret ederek proje hakkın-da Yönetim Kurulu Üyelerine bilgi veren Prof. Dr. Nermin Şimşek Kuş, TAPBİS’in arz-talep mekanizmasıyla üretim yapan sektörleri çevre mevzuatı kriterlerine uy-gun yöntem ve seçenekler üzerinden bir araya getirerek atıkların geri kazanılma-sına, dolayısıyla hammadde ve enerji kaynaklarının daha verimli kullanılmasına aracılık ettiğini söyledi.

Sistem Nasıl Çalışıyor?

Sistemin nasıl çalıştığına dair bilgiler aktaran Nermin Şimşek Kuş, TAPBIS’in oluşumu engellenemeyen ve üretildiği yerde geri kazanılamayan atıkların, baş-ka alanlarda hammadde olabilmesine, geri dönüştürülerek yeniden ekonomiye kazandırılmasına yönelik “pazar meka-nizması” niteliğinde bilgi ve iletişim plat-formu olarak geliştirildiğini kaydetti. Kuş “Atık alışverişi, her iki taraf için ekonomik fırsatlar sunsa da herhangi bir mal veya hizmetin alışverişinden farklı olarak tüm tarafları bağlayan yasal kriterlere dayanı-yor. Bu nedenle, sistemin içerdiği yetki-lendirme mekanizması, her bir atık türü için ilgili yönetmeliği referans alarak ça-

lışıyor. Böylece, alıcı-verici konumundaki tarafları belirleyerek hem yetkisiz firmala-rı devre dışı bırakıyor, hem de yasal, adil, yenilikçi ve rekabetçi bir alışveriş ortamı sağlıyor” dedi.

Sistem, “paylaşım ekonomisi” oluştur-mak adına sektörler arasında atık geri kazanımına yönelik bir iş birliği modeli üzerine kurgulanmış. Geri kazanmak da üretmek gibi kolektif bir faaliyet olduğun-dan, farklı organizasyon yapılarının ve değer zincirindeki tüm sektörlerin süre-ce dahil edilerek ulusal bir geri kazanım ağı oluşturulması hedefliyor. Bu nedenle, sanayi ve ticaret odaları, organize sana-yi bölgeleri, belediyeler, birlik, dernek vb kuruluşlara sistem içerisinde “iş birliği kuruluşu” olarak rol verilmiş. Bir bakıma iş birliği kuruluşu olarak tanımlanan kuru-luşların, TAPBİS ile değil, sistem içerisin-de kendi aralarında iş birliği yapabilme-leri amaçlanmış.

Bu amaçla çevre mevzuatına uygun atık alışverişi seçenekleri oluşturmak üzere 9 ayrı grupta toplanmış 50’ye yakın ana kategori ve 1500 civarında alt kategori oluşturulmuş. Üyeler, faaliyet kollarına gruplandırılarak her bir üyeye özel arz/talep erişim yetkileri tanımlanmış. Tüm bu mekanizma, bilgilendirme araçlarının yanı sıra filtreleme, mesaj, teklif, üye en-gelleme, abonelik, kimlik gizleme, mak-buz gibi çok sayıda özellik ile destekleniyor.

Sistem sadece sanayi tesislerine yöne-lik hizmet vermiyor. Bir termik santralde oluşan taban külünden, ev hanımının oluşturduğu bitkisel atık yağa, kasapta oluşan kemikten, tarımsal amaçlı kulla-nılabilecek atıklara kadar oldukça geniş yelpazeye sahip. Atık üreticilerine ücret-siz hizmet veren TAPBİS, taraflar ara-sındaki atık alışverişinden de komisyon almıyor.

Her Atık Değerlidir

Her atığın değerli olduğunu söyleyen Prof.Dr. Nermin Şimşek Kuş, dünyadaki ve ülkemizdeki hammadde kaynaklarının giderek azaldığı, buna rağmen talebin gi-derek arttığı göz önünde bulunduruldu-ğunda, atıkların yeniden kaynak olarak değerlendirilmesinin yaşam döngüsünün sürdürülebilirliği açısından kaçınılmaz bir zorunluluk olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:

“Fakat bunun için atıkların kaynağında ayrı toplanmasına ilişkin mevzuat alt ya-pısının oluşturulması, belediyelerin ayrı toplama sistemlerini geliştirmesi, yasal yaptırımların artırılması ve atıkların eko-nomik etkilerinin de ön plana çıkartılma-sı gerekiyor. Son günlerde adını sıklıkla duymaya başladığımız “sıfır atık” politi-kası bu yönden çok umut verici. TAPBİS projesi de “sıfır atık” politikasının tamam-layıcısı niteliğinde, ülkemizde atık piya-sasının oluşturulması ve atıkların kıymetli hale getirilmesinin sağlanması açısından son derece önemli.

Türkiye, atıklarını yani kaynaklarını israf ediyor. Attığımız, gömdüğümüz, değer-lendiremediğimiz atıklarımızın yerine yurt dışından atık ithal ediyoruz. Bunun sonucu hem ekonomik kayıplar yaşıyor hem de çevre kirliliği sorunları ile karşı karşıya geliyoruz. Halbuki, başta sanayi sektörleri olmak üzere ürettiğimiz her atı-ğı değerlendirebilir, yeniden ekonomiye kazandırabiliriz.

Ülke içinde atığın piyasasının oluştura-bilir, ekonomisini geliştirebilir ve atıktan para kazanılabilmesini sağlayabilirsek; atmamayı, ayrı toplamayı ve hatta sat-mayı cazip hale getirebilir ve birçok so-runu giderebiliriz.”

TAPBİS Atıklara Değer Kazandırıyor

2011 yılında Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolu Seferberliği kapsamında Koca-hamzalı Köyü’nün kuzey tarafında yaklaşık 65 hektarlık bir alan Mersin Deniz Ticaret Odası’nın girişimiyle ağaçlandırıldı.

Mersin Deniz Ticaret Odası A. İrfan Solma-zer Hatıra Ormanı’na Mersin Orman Bölge Müdürlüğü’nün katkılarıyla 52 bin 500 fidan dikildi. Aradan geçen sekiz yılda fidelerin tamamına yakının tuttuğu, boylarının yaklaşık 5 metreyi bulduğu ve 65 hektarlık alanın or-manlık hüviyetine büründüğü görüldü. (Ha-ber: Ali Adalıoğlu)

MDTO İrfan Solmazer Hatıra Ormanı’na Dikilen Fideler Büyüdü

MDTO’nun kurucu Meclis Başkanı A. İrfan Solmazer’in 2008 yılında vefatı sonrası adına dikilen fideler, büyüyüp ağaç oldu.

Page 9: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

ŞUBAT 2019 ŞUBAT 2019

16 17Mersin Deniz Ticareti Mersin Deniz Ticareti

KISA KENT HABERLERİ KISA KENT HABERLERİ

Mersin’de 15 Ocak tarihinde saatteki hızı 90 kilometreyi aşan fırtınada sürüklenerek karaya oturan ‘Wardeh’ adlı hacizli gemi Bey Gübre’ye satıldı.

Lübnan’daki alacaklısının açtığı dava nedeniyle haciz işlemi uygulanan ve üzerinde Mersin’den 5, İstanbul’dan 4 olmak üzere toplam 9 ayrı icra müdürlüğünün haciz kararı bulunan Wardeh adlı gemi 24 Temmuz 2017 tarihinden beri Mersin Limanı açıklarında bekletiliyordu. Haciz işlemi uygulayan Lübnanlı firmanın gemiyi götürmeye yönelik herhangi bir gi-rişimde bulunmaması ve geminin batma tehlikesi nedeniyle

Mersin Liman Başkanlığınca gemi için acil satış karar alın-mıştı. İçinde 350 metreküp fuel oil bulunduğu bildirilen gemi-de sızıntı olmadığı tespit edilmiş, geminin çevresine güvenlik amacıyla bariyer serilmişti.

Geminin satışı için Mersin Liman Başkanlığında ihale yapıldı. Farklı illerden 14 gemicilik ve nakliye firmasının katıldığı ve pazarlık usulüyle gerçekleştirilen ihalede, ‘Wardeh’, 9 milyon liralık ihale bedeli ile Bey Gübre adlı firmaya satıldı. Firmanın parayı yatırarak gemiyi karaya oturduğu bölgeden götürmesi bekleniyor.

“WARDEH” SatıldıHaciz işlemleri nedeniyle bir buçuk yıldır Mersin Limanı demir atma sahasında bekletilen ve fırtınada demir tarayarak karaya oturan Lübnan bandıralı kargo gemisi Wardeh satıldı. Gemi-nin 9 milyon liralık bedelle Bey Gübre’ye satıldığı öğrenildi.

Page 10: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

ŞUBAT 2019 ŞUBAT 2019

18 19Mersin Deniz Ticareti Mersin Deniz Ticareti

KISA KENT HABERLERİ KISA KENT HABERLERİ

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nda (MTSO) ‘KOBİ’lere ve Girişimcilere Sağlanan Destekler ve Finansman Olanakları’ konulu panel düzenlendi. TOSYÖV, KOSGEB, KGF ve MTSO iş birliği, Denizbank, Bilkent CyberPark, KobiEfor Dergisi ve Logo Yazılım çözüm ortaklığında gerçekleştirilen panelin moderatörlüğünü KOSGEB eski başkanı ve 20. Dönem De-nizli Milletvekili Hilmi Develi yaptı.

“Destek vermek önemli ama girişimcinin önünü açmak daha önemli”

Panelin açılışında bir konuşma yapan MTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakan Sefa Çakır, hangi alanda olursa olsun sanayi başta olmak üzere tüm üreticilerin, zor olanı ter-cih ettiklerini ve Türkiye’nin kahramanları olduklarını söyledi.

KOBİ’lerin öz sermayeleri ile yola çıktıklarını, ancak bir süre sonra ulusal ve küresel anlamda rekabet edebilmek adına sürdürülebilir bir finansman yapısına ihtiyaç duyduklarını vur-gulayan Çakır, bu ihtiyacın yalnızca işletme için değil, yüzde 95’i KOBİ’lerden oluşan ülke ekonomisi için de hayati önem taşıdığını söyledi. Sağlam bir KOBİ oluşturmanın iki yönü bu-lunduğuna dikkat çeken Çakır, “Bunlardan biri finans, ikincisi ise eğitimdir. MTSO olarak eğitim odak noktamız diyebiliriz. Diğer açıdan ise odaların, TOSYÖV gibi konuya hakim köklü kuruluşların, KOSGEB gibi ciddi bir olgunluğa gelmiş kamu kurumlarının, kalkınma ajanslarının, Kredi Garanti Fonu’nun ve bankaların etkin işbirliği ve tecrübe dayanışmasıyla KO-Bİ’lerimize, üreten girişimcilerimize daha etkin bir finans çö-zümü ortaya koyacağımıza inanıyorum” dedi.

Girişimci sayısı artırılıp güçlendirilmeden ülkenin refaha

ulaşma imkanı olmadığını kaydeden Çakır, “Üreten bir Türki-ye oluşturmadan ne zenginlik ne huzur olur. Destek vermek önemli ama girişimcinin önünü açmak daha önemli” diye konuştu.

“OSB’ler İçinde Bilgi ve Öğrenme Merkezleri kuralım”

TOSYÖV Başkanı Nezih Kuleyin ise TOSYÖV’ün gönüllü bir kuruluş olduğunu ve tek hedefin KOBİ’leri daha iyi nokta-lara taşımak olduğunu belirtti. Dünyada kalkınmak için Al-manların Sanayi 4.0 Projesi ile Japonların Toplum 5.0 Projesi konuşulduğuna işaret eden Kuleyin, “Bu ülkelerin bize ben-zemeyen bazı özellikleri var. Örneğin dış ticaret fazlaları var. Endüstrileşmenin tüm aşamalarını tamamlamışlar ve nüfus-ları yaşlanıyor. Genç nüfusları yok ve genel nüfus da giderek azalıyor. Bu nedenle insansız fabrikalara ihtiyaçları var. Oto-masyon sistemini geliştirmeye çalışıyorlar. Bizim ise nüfusu-muz artıyor. Rekabet gücümüzü artırmamız gerekiyor. TOS-YÖV olarak KOBİ’lere ne desteği verebileceğimizi düşündük ve üretimlerini rekabetçi kılabilme hedefini ortaya koyduk. Bunun yolu nedir? Teknoloji mi, finans mı? Bu yolları devlet destekliyor. Ama bize de düşen iki görev var. Bunlardan birisi etik ve ahlak yapımızı güçlendirmek. Çünkü işletmelerin de insanların da gelebileceği en üst aşama güvenilir olmaktır. Bunun için TOSYÖV içinde bir etik kuruluşumuz var. İkincisi ise insan kaynağının geliştirilmesi. Bilgili insana ihtiyacımız var. Bunun için de yeni bir strateji önerdik. OSB’ler içinde Bilgi ve Öğrenme Merkezleri kuralım. İhtiyaç olan her alanda simülasyona dayalı eğitim verelim. Hepimizin amacı nitelikli insan gücü olsun. Bu ikisini başarırsak rekabetçi yapımızın da güçleneceğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı. (İHA)

KOBİ’lere Destek ve Finans Olanakları AnlatıldıMersin’deki KOBİ’lere ve girişimcilere KGF, KOSGEB ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı destek-leri anlatılarak, finansmana kolay ulaşımın ipuçları verildi.

TOBB öncülüğünde, TEPAV ortaklığın-da aralarında Mersin’in de bulunduğu 12 ilde hayata geçirilen “Mahir Eller Projesi” ile 30 bin kişinin mesleki bece-risi belirlemesi, 15 bin kişinin mesleki yetkinliğinin belgelendirilmesi ve 3 bin kişinin istihdam edilmesi hedefleniyor. Projenin hedef kitlesini geçici koruma altında bulunan Suriyeliler ile mesleği, ustalığı ve mahareti olan ancak belge-leyememiş Türk vatandaşları oluşturu-yor.

Finansmanı AB tarafından karşılanan ve TOBB öncülüğünde ve Türkiye Eko-nomi Politikaları Araştırmaları Vakfı (TE-PAV) ortaklığında hayata geçirilecek Mahir Eller Projesi, Adana, Bursa, Ga-ziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kilis, Konya, Mardin, Mersin ve Şanlıur-fa illerindeki ticaret ve sanayi odaları iş birliğinde uygulanacak. İki yıl sürmesi planlanan proje, Mersin'de Mersin Ti-caret ve Sanayi Odası (MTSO) iş birliği ile yürütülecek.

MTSO konferans salonunda gerçek-leştirilen Mahir Eller Projesi’nin tanıtım toplantısına Mersin Deniz Ticaret Oda-sı adına Genel Sekreter Yardımcısı Halil Delibaş katıldı. TOBB Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun video konferansla katılıp projenin önemini vurguladığı toplantıda MTSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Cem Bucuge, projenin amaç ve çıktıları hakkında ka-tılımcıları bilgilendirdi.

Türkiye’nin ciddi bir göç dalgasıyla karşı karşıya kaldığını belirten Bucu-ge, ülkemizde 3 milyon 362 bin 602 kayıtlı Suriyeli bulunduğunu ve en fazla göçe maruz kalan iller sıralamasında Mersin’in 6. sırada olduğunu kaydetti.

“3 bin kişinin istihdamı hedefleniyor”

Güncel işsizlik oranının yüzde 11’ler-de seyrettiği Türkiye’de, özel sektörün istihdam seferberliğine omuz verdiğini belirten Bucuge, “Mahir Eller Projesi de bu gayretin bir parçası olarak nite-lendirilebilir. Bir taraftan nitelikli işgücü sıkıntısı çekerken aynı zamanda mes-leki beceriye sahip olmasına rağmen bu becerisini belgeleyebilecek imkanı olmayan bireylerin istihdamına yöne-lik bu projenin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Proje hem Türk vatan-daşları hem de geçici koruma altındaki Suriyelilerin mesleki becerilerini belge-lendirmelerini sağlayacak. Suriyeli nü-fusun yoğun olduğu 12 ilde ticaret ve sanayi odaları çatısında yürütülen proje ile toplam 30 bin kişinin beceri haritası-nın çıkarılması hedefleniyor. Bu kişiler arasında mesleki belgelendirme sınavı-na girecek 20 bin kişi belirlenecek ve sonunda 3 bin kişinin istihdamı hedef-leniyor” diye konuştu.

İstihdam teşviki için çalışma izni almak-tan doğacak maliyetlerin ve istihdam edilecek kişinin işveren primi ile sigor-tasının 6 ay proje bütçesinden karşıla-nacağını ifade eden Bucuge, projenin, işverenlere nitelikli bilgi ve beceriye sahip mesleki yeterlilik belgesi bulunan işgücüne ulaşmasını sağlayacağını vurguladı.

“30 bin kişinin mesleki beceri haritası belirlenecek”

Projenin Yerel Oda Koordinatörü Sinem Çam ise projenin detaylarını anlattı. Çam “Proje çerçevesinde Mersin’de işgücü piyasası ihtiyaç analizi yapıyo-

ruz. Böylece ilimizdeki bireylerin ge-nel itibariyle sahip oldukları becerileri haritalandırmayı hedefliyoruz. Ayrıca, mesleği bulunan ama mesleği belge-lendirilmemiş kişilerin profil analizini yapıyoruz. Şu ana kadar Mersin öze-linde 800 kişiye anket uyguladık ve devam ediyoruz. İlimizdeki firmaların beceri talepleri ve vatandaşlarımızın ve Suriyeli bireylerin mesleki becerilerinin analizi yapılacak. 12 ilde toplam 30 bin kişinin mesleki beceri haritası belirle-necek. 20 bin kişinin mesleki yeterlilik kurumu sınavlarına girmesi ve 15 bin kişinin mesleki yeterliliklerinin belge-lendirilmesi hedefleniyor” dedi.

Toplantının sonunda söz alan TOBB Akademik Danışmanı Mersin Üniver-sitesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr Ebru Arıcıoğlu, Türkiye’de eğitim kurumların-dan mezun olmuş öğrencilerin sanayi sektörünün beklentisini karşılayamadı-ğını, bu nedenle Mahir Eller Projesinin çok önemli olduğunu söyledi. Türkiye ve dünya ekonomisine ilişkin istatistik verileri paylaşan Arıcıoğlu, ABD, AB, Çin ve Venezuela’nın ekonomik du-rumlarının yanı sıra Brexit’in ülkemize olumsuz yansımalarını değerlendirdi. Türkiye’de firmaların çoğunu KOBİ’ler ve mikro işletmelerin oluşturduğunu söyleyen Arıcıoğlu, milli gelirin arttırıl-ması için teknolojik ürünlerin imal edil-mesi gerektiğini söyledi.

‘Mahir Eller Projesi’ İle3 Bin Kişiye İstihdam Sağlanacak

Page 11: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

ŞUBAT 2019 ŞUBAT 2019

20 21Mersin Deniz Ticareti Mersin Deniz Ticareti

KISA KENT HABERLERİ KISA KENT HABERLERİ

Türkiye’nin limon başkenti Mersin, li-monata ve dondurmayla limonu mar-kalaştırma yolunda ilk adımı attı. Mer-sin limonundan üretilen limonata ve limon dondurması, ‘Merlim’ ve ‘Mersin Limonatası’ marka adlarıyla üretilerek Türkiye ve dünya pazarlarına sunula-cak. Mersin merkezli bir firmanın, ilk etapta Aksaray’daki fabrikasında üre-teceği Türkiye’nin yeni markası ‘Mersin Limonatası’ ile kente katma değer sağ-lanması hedefleniyor.

Mersin limonunun markalaşması için 4 yıldır büyük çaba harcayan Gazete-ci Fatih Alkar’ın girişimleriyle ortak bir paydada birleşen ve aralarında Mer-sin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile Müstakil Sanayici ve İş adamları Derneği (MÜSİAD) Mersin Şubesi’nin de bulunduğu, kentin önde gelen sivil toplum kuruluşları, Mersin limonunun markalaşmasına destek verdi. Mersinli iş insanı Servet Özkaya, Aksaray’daki Özkaya Dondurma A.Ş. fabrikasında “Türkiye’nin yeni markası Mersin Limo-natası” sloganı ve ‘Merlim’ markasıyla Mersin limonundan limonata ve don-durma üretimine başladı.

‘Merlim’ ve ‘Mersin Limonatası’nın tanıtımı, geniş bir katılımla Tüccar Kulübü’nde yapıldı. Basın mensupları-na limon içinde dondurma ve limonata ikram edilen tanıtıma, MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan, MÜSİAD Mersin Başka-nı Serdar Yıldızgörer, Turunçgil Konseyi Başkanı Kemal Kaçmaz, Mersin Eko-nomi Platformu Dönem Başkanı Özcan Demir, Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, Mersin Serbest Muhase-beciler ve Mali Müşavirler Odası Baş-kanı Ömer Faruk Tokgöz ile çok sayıda STK temsilcisi katıldı.

“Limona katma değer sağlanacak”

MTSO Başkanı Kızıltan, tanıtımda yap-tığı konuşmada Mersin limonunun, fir-ma tarafından limonata ve dondurmaya dönüştürülecek limonun kabuklarının, posasının ve çekirdeklerinin de kozme-tik, sanayi gibi farklı alanlarda katma değerli ürünler olarak değerlendirilece-ğini söyledi. Merlim limonatası ve don-durmasının ilk etapta Aksaray’daki fab-rikada üretileceğini dile getiren Kızıltan, firma sahibi Özkaya’dan Mersin’e bir tesis kazandırmasını isteyerek, böyle bir yatırıma her türlü desteği vermeye hazır olduklarını ifade etti.

“Mersin’de yüksek kapasite ve teknolojiye sahip entegre bir tesis kurmak için çalışmalara

başladık”

Mersin’de iki, Aksaray’da bir fabrikası bulunan Servet Özkaya da bu toplan-tının, kim Mersin için bir değer üretir-se, bir adım atıp faydalı çalışmada bulunursa, Mersin ekonomisine yön veren yöneticilerin bu çalışmalara ka-yıtsız kalmayıp taçlandırıp ödüllendir-diğini gösterdiğini söyledi. Bu güvene layık olabilmek için limon başta olmak üzere narenciye ürünlerinin katma de-ğerli olarak dünya pazarlarına ulaştı-rılması adına ellerinden gelen gayreti göstereceklerini dile getiren Özkaya, “Ülkemizin ithal ettiği narenciye ürünle-rinin cenneti olan Mersinimizde, daha modern ve entegre tesisler kurularak üretimin geliştirilmesi gerekiyor. Biz de Mersin’de yüksek kapasite ve teknolo-jiye sahip entegre bir tesis kurmak için çalışmalara başladık. Bu tesisi, 2020 yılında Mersin’de yapılacak Uluslarara-sı Turunçgil Kongresi’nde Mersin limo-natası ikram etmek üzere faaliyete ge-çirmeyi planlıyoruz” diye konuştu. (İHA)

Mersin Limonu, Limonata ve Dondurmayla Marka Oluyor

Mersin Valiliği himayesinde, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ev sahipliğinde 31 Ocak-2 Şubat tarihleri arasında düzenle-nen yarışlara, 10 kategoride 34 ilden 445 sporcu katıldı. Ad-nan Menderes Bulvarı Meteoroloji Kavşağı ile Babil Kavşağı arasında 12 kilometrelik parkurda yapılan yarışlar sonunda 'Büyük Bayanlar' kategorisinde Karaman Ekstrem Bisiklet ve Doğa Sporları Gençlikspor, 'Genç Bayanlar' kategorisin-de Karaman Duru Bulgur Performans Spor Kulübü, 'Yıldız Bayanlar' kategorisinde Alanya Sami Spor Kulübü Derneği birinci oldu.

'Büyük Erkekler' kategorisinde Giresun Lisesi Bisiklet İzcilik Dağcılık Spor Kulübü, 'Genç Erkekler' kategorisinde Giresun Lisesi Bisiklet İzcilik Dağcılık Spor Kulübü, 'Yıldız Erkekler-A'

kategorisinde Çatalhöyük Çumra Belediyespor, 'Yıldız Erkekler-B' kategorisinde Akören Belediyesi Kültürspor, 'Masterlar +35' kategorisinde Bolu Gençlik Merkezi Spor Kulübü ve 'Master +40' kategorisinde Antalya Gençlik Mer-kezi Gençlik ve Spor Kulübü ilk sırada yer aldı.

Dereceye giren takım ve sporculara ödülleri Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Şube Müdürleri Vedat Akyar ve Önder Öztürk, Türkiye Bisiklet Federasyonu Merkez Hakem Kurulu Başkanı Hasan Tahsin Bakan, Türkiye Bisiklet Federasyonu Mersin İl Temsilcisi Kudsi Cenk Uludoğan, Gençlik ve Spor İl Müdür-lüğü Spor Birimi Şefi ufuk Akbaş ve MHK üyeleri tarafından verildi. (İHA)

Türkiye Bisiklet Şampiyonası1. Etap Yarışları Sona Erdi

Türkiye Bisiklet Federasyonu’nun 2019 faaliyet programında yer alan ve Mersin’de düzenle-nen Türkiye Şampiyonası 1. Etap Sezon Açılış Puanlı Yol Yarışları tamamlandı.

Page 12: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

ŞUBAT 2019

23Mersin Deniz Ticareti

DENİZCİLİK HABERLERİŞUBAT 2019

22 Mersin Deniz Ticareti

KISA KENT HABERLERİ

Denizcilik piyasaları, 2019 Ocak ayında hızlı düşüşe geçti. 2018 Aralık ortasında 1400 puan seviyesinde olan Baltık Kuru Yük Endeksi (BDI), 2019 Ocak ayında 850 puana geri-ledi. BDI’de son bir yıldaki kayıp ise, yüzde 26 oldu.

Global piyasalardan etkilenen İstanbul Navlun Endeksi (ISTFIX)’de büyük kayıp yaşadı. Akdeniz ve Karadeniz kos-ter piyasasını gösteren ISTFIX, son bir yılda yüzde 25 kayıpla 850 puandan 600’e kadar geriledi. Piyasalardaki hızlı düşüş, gemi fiyatlarının da yüzde 20 düşmesine neden oldu.

ISTFIX Araştırma Müdürü Engin Koçak, İstanbul Nav-lun Endeksi’nin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 29 düşüşte olduğunu belirterek “Bu durum, Baltık Kuru Yük Endeksi’ne yakın bir düşüşe tekabül ediyor. 2018 yılına kuv-vetli giren ve kuvvetini en azından mart ayına kadar sürdüren endeks, 2018 yılının ikinci yarısında sert düşüşler gördü ve sonbahar döneminde de beklendiği kadar iyi bir performans gösteremedi. Her ne kadar tahıl çıkışları hızlı ve erken başla-sa da Doğu-Batı bağlantısının kesilmesi ve sonbaharda pet-rol fiyatlarında ani düşüşler, kiracıların baskısının artmasına ve geçen seneki kadar sert yükselişlerin görülmesinin önü-ne geçilmesine sebep oldu. Yeni yılla beraber ise piyasanın ana destek aldığı nokta olan tahıl işlerinin fiyatlarından ötürü zayıflaması ve Avrupa’da uzun süre kalan gemilerin tekrar Akdeniz-Karadeniz’e dönmeye başlaması bölgede navlun-ları büyük bir baskı altına aldı” diye konuştu.

Ticaret Diken Üstünde

Global ekonomideki belirsizliklerin de piyasaya olumsuz yansıdığını belirten Koçak, “Ticaret savaşlarında gel-gitli du-rum piyasaları etkiliyor. Özellikle Karadeniz çıkışlı çelik yük-lerinin Rusya-AB gerginliği ve Türkiye’ye konulan kota dolaylı sonuçları yüzünden ticaret diken üstünde” dedi.

Gemi Fiyatlarındaki Düşüş Kalıcı Olacak

Dünya Gazetesi’nden Aysel Yücel’in haberine göre, İdeal Shipbroker yöneticilerinden İsa Temel, gemi fiyatlarındaki düşüşe yönelik şu açıklamayı yaptı:

“Baltık Navun Endeksi 800 doların altında geriledi. 10 ya-şında 28 bin DWT handysize gemiler, son çeyrekte 9 milyon dolar civarında satılırken bu seviyelerde şimdi alıcı bulmak mümkün değil. Handy tonajında navlunlar günlük 8 bin 500

seviyesinden 7 bin dolar seviyelerine geriledi. Gemi fiyatla-rında ise şu anda ‘bekle, gör’ havası hakim. Şubat sonu, mart başı mevsimsel navlun yükselişleri eğer güçlü olursa, şu andaki navlun seviyeleri geçici bir düşüş olarak algılana-cak, yükseliş zayıf olursa, bu yıl armatörler için kötü bir yıl olacak ve gemi fiyatlarında ciddi bir düşüş bu 2019 için kalıcı olacak. Dökme piyasasını domine eden Çin’deki büyümenin düşecek olması, büyük gemilerin navlunlarını ciddi etkileye-cek. Ayrıca, 2010’den başlayacak olan yeni kuralların ciddi maliyet getirmesi yatırımcıları tedirgin ediyor.” (Deniz Haber)

Ticaret Savaşları Deniz Navlununu Vurdu, Gemi Fiyatları Yüzde 20 Düştü

Baltık Kuru Yük Endeksi ve İstanbul Navlun Endeksi’nde kayıp yüzde 30’a yaklaştı. Piyasalar-daki hızlı düşüş, gemi fiyatlarını yüzde 20 aşağı çekti. İdeal Shipbroker yöneticilerinden İsa Temel, gemi fiyatlarındaki düşüşün kalıcı olacağını söyledi.

Page 13: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

ŞUBAT 2019 ŞUBAT 2019

24 25Mersin Deniz Ticareti Mersin Deniz Ticareti

DENİZCİLİK HABERLERİ DENİZCİLİK HABERLERİ

Kerç Boğazı’ndan hareket eden Tanzanya bayraklı ’Maestro’ isimli LPG tankeri ve Sri Lanka bayraklı ’Kandy’ isimli pet-rol tankerinde patlama meydana geldi. Krasnodar’ın Kerç Boğazı’na 13 mil açıkta meydana gelen olayda gemilerden biri tamamen alev topuna dönüşürken aralarında Türklerin de bulunduğu mürettebatın, denize atlayarak canını kurtar-maya çalıştığı belirtildi.

“Kandy” isimli tankerde 17 kişinin bulunduğu; bunlardan 9’unun Türk vatandaşı ve 8’inin Hindistan vatandaşı olduğu öğrenilirken “Maestro” isimli tankerde ise 7’si Türk ve 7’si

Hindistan uyruklu olmak üzere toplam 14 kişinin bulunduğu ifade edildi.

Gemilerde bulunan 16 Türk mürettebattan 8’i kurtarıldı. Rus-ya Ulaştırma Bakanlığı, yaptığı açıklamada olayda 14 müret-tebatın hayatını kaybettiğini bildirdi.

Rusya Federal Deniz ve Nehir Taşımacılığı Ajansı’ndan (Ros-morreçflot) bir kaynak, Kerç Boğazı yakınlarında yanan iki geminin mürettebatına yönelik kurtarma çalışmalarının dur-durulduğunu, kayıp mürettebatın hayatta olması umudunun kalmadığını söyledi. (Deniz Haber)

Kamerun’da içinde Türk mürettebatın da bulunduğu ‘Ba-rents Sea’ isimli gemiye Kamerunlu milisler tarafından el ko-nulduğu bildirilirken petrol tankerine fidye için el konulmuş olabileceği tahmin ediliyor.

Kamerun’da aralarında Türklerin de bulunduğu 26 mürette-batı olan Singapur bayraklı ‘Barents Sea’ isimli gemi, Kame-runlu yerel milisler tarafından ele geçirildi.

Kamerun’un Limbe şehrindeki Limbe Petrol Rafinerisi İskelesi’nde gemiden transfer işlemleri gerçekleştirildiği sı-rada 248 metre uzunluğunda ve 43 metre genişliğindeki ‘Ba-rents Sea’ isimli geminin hafif makineli tüfeklerle Kamerun

askeri güçleri tarafından ele geçirildiği ifade edildi.

Eastern Pacific Shipping şirketinden yapılan açıklamada, uluslararası hukuka aykırı bir şekilde yapılan ihlalin fidye için yapıldığının düşünüldüğü kaydedildi. Şirketin konuyla ilgili Kamerun Hükümeti’yle irtibata geçildiği, geminin ve perso-nelin serbest bırakılması yönünde girişimlerin başlatıldığı belirtildi.

‘Barents Sea’ isimli gemide Hindistan, Ukrayna, Çin, Filipin-ler ve Türk mürettebattan oluşan 26 kişi bulunduğu açıklanır-ken el konulan gemideki mürettebatın sağlık durumlarının iyi olduğunun düşünüldüğü ifade edildi. (Deniz Haber)

Kerç Boğazı’ndaki Gemi Yangınında14 Ölü, 6 Kayıp Var

Kerç Boğazı’nda ‘Kandy’ ve ‘Maestro’ isimli gemilerde çıkan yangın sonrası hayatını kaybe-denlerin sayısı 14’e yükselirken 6 mürettebatı kurtarma çalışmalarının durdurulduğu bildirildi. Kurtarılan mürettebat arasında 8 Türk’ün de olduğu öğrenildi.

Barents Sea İsimli GemiyeKamerunlu Milisler El Koydu

Katar merkezli denizcilik şirketi Milaha, Avrupa’daki ilk konteyner servisini başlatıyor. Karadeniz ve Akdeniz’i birbirine bağlayacak olan yeni hat, Yunanistan, Türkiye, Gürcistan ve Rusya limanlarına uğrayacak.

Katar merkezli denizcilik şirketi Milaha, (Qatar Navigati-on), Avrupa’da ilk konteyner servisini başlatıyor.

Karadeniz-Akdeniz Arasında Direkt Hat

Karadeniz ve Akdeniz arasında direkt bir konteyner hat-tı kuracak olan şirket, Yunanistan, Türkiye, Gürcistan ve Rusya’yı birbirine bağlayacak. Black Sea Express Servi-ce (BSX) isimli servis kapsamında Atina, İstanbul, Poti ve Novorossiysk limanlarına uğrak yapılacak.

Milaha, bu yeni hat için 1700 TEU kapasiteli 2 gemiyi devreye sokacak. Gemiler ayrıca, 300 adetlik soğutuculu konteyner kapasitesine sahip olacak.

Yeni Pazarlarla Genişleme Stratejisi

Dünya Gazetesi’nden Aysel Yücel’in haberine göre, Mi-laha İcra Kurulu Başkanı Abdulrahman Essa El Mannai, yeni sundukları BSX servisinin şirketin yeni pazarlarla ge-nişleme stratejisindeki başarısını gösterdiğini vurgulaya-rak “Bu servis Karadeniz bölgesindeki varlığımızı güçlen-dirirken Akdeniz’e olan erişimimizi de genişletiyor” dedi.

Katarlı denizcilik şirketi, filosundaki tanker, römorkör ve konteyner tipi gemilerle bölgesindeki en güçlü oyuncular arasında yer alıyor. (Deniz Haber)

Milaha, Türkiye Bağlantılı Avrupa’yaİlk Konteyner Servisini Başlatıyor

Milaha, Avrupa’ya ilk konteyner servisini önümüzdeki günlerde başlatmaya hazırlanıyor. ‘Black Sea Express Service’ isimli servis kapsamında ilk etapta iki gemi devreye sokula-rak Atina, İstanbul, Poti ve Novorossiysk limanlarına uğrak yapılacak.

Page 14: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

ŞUBAT 2019 ŞUBAT 2019

26 27Mersin Deniz Ticareti Mersin Deniz Ticareti

DENİZCİLİK HABERLERİ DENİZCİLİK HABERLERİ

Malezya’da firari iş adamı Low Teak Jho’nun el konulan 240 milyon dolar de-ğerindeki yatı açık arttırmada satılacak. Lüks yata şimdiye kadar Ortadoğu ülke-leri, Rusya ve Asya ülkelerinden toplam 20 kişinin talip olduğu açıklandı.

Malezya’da kamu kalkınma fonu 1MDB yolsuzluğu soruşturması kapsamında aranan iş adamı Low Taek Jho’nun el konulan ‘Equanimity’ isimli lüks yatı sa-tışa çıkarılacak.

Malezya basınındaki haberlere göre, geçen sene el konularak Malezya’ya ge-tirilen lüks yata şimdiye kadar Ortado-ğu ülkeleri, Rusya ve Asya ülkelerinden toplam 20 kişi talip oldu. Mart ayında açık artırmaya çıkarılması beklenen lüks yatın yaklaşık 240 milyon dolar değerin-de olduğu kaydedildi.

Şubat 2018’de Endonezya’nın Bali Adası’nda el konulan yat, Ekim ayında Malezya Yüksek Mahkemesi’nin kararıy-la devlet hazinesine teslim edilmişti.

Eski Başbakan Necip Rezak’a yakınlı-ğıyla bilinen ve 1MDB yolsuzluğu soruş-turmasında “kilit isim” olarak bahsedilen

Low Taek Jho, Malezya makamlarınca aranıyor.

Interpol’ün 2016’da hakkında kırmızı bülten çıkardığı Low’un Çin’e bağlı özel yönetim bölgesi Makau’dan bilinmeyen bir yere kaçtığı iddia edilmişti. Malez-ya, 1MDB soruşturması kapsamında Low’un özel uçağı ve lüks yatına el koy-muştu.

Firari iş adamı hakkında en son ABD’deki

New York Doğu Bölgesi Federal Mah-kemesi, rüşvet ve 1MDB fonundan zim-mete para geçirme suçlarından dava açmıştı. Malezya’nın kamu kalkınma fonu “1Malaysia Development Berhad” (1MDB) yolsuzluğu soruşturmasında yer alan belgelere göre, eski Başbakan Necip’in fona bağlı aracı kurum, banka ve kuruluşlar aracılığıyla kişisel banka hesaplarına 681 milyon dolar transfer ettiği öne sürülmüştü. (Deniz Haber)

İsviçre merkezli dünyanın en büyük özel sermayeli cruise şir-keti MSC Cruises'ın yeni amiral gemisi MSC Bellissima'nın 2 Mart’ta gerçekleştirilecek olan gösterişli isimlendirme töreni için all-star kadrosunun ayrıntılarını açıkladı.

MSC Cruises, filosuna yeni eklenen MSC Belissima, Southampton'da suya indirilen en büyük gemi olacak. Etkin-likte, dünyanın dört bir yanından özel olarak davet edilen ko-nuklar, kendilerini bekleyen çarpıcı bir dizi canlı eğlence ve performans gösterileriyle, “yoğun güzelliklere sahip olmak, duyuları tatmin etmek” anlamına gelen “Bellissima” adının ruhunu yakalayacak.

MSC Bellissima’da Cirque du Soleil at Sea'nin iki yeni gös-terisi Varélia ve Syma sergilenecek. Öncesinde, akşamki kutlamaların bir parçası olarak, konuklara iskelede yapılan tören esnasında, çok özel ve seçkin bir Cirque du Soleil at Sea gösterisi sunulacak. Bu da canlı eğlencede dünya li-deri olan Cirque du Soleil'in bir gemi lansmanında gerçek-leştirdiği gösterilerin ilki ve MSC Cruises misafirlerinin MSC Bellissima'da nelerle karşılaşabileceğine yönelik bir ön gös-terim tadında olacak.

Programın akışını yönetmek üzere, gecenin sunuculuğunu üstlenen, “This Morning, Celebrity Juice, Dancing on Ice and I’m a Celebrity, Get Me Out of Here” gibi popüler İngiliz te-levizyon programları ile adından söz ettiren, tanınmış TV su-nucusu ve ITV yıldızı Holly Willoughby, cazibesi ve zekâsının yanı sıra sahneye stil ve şıklığını da taşıyacak.

İzleyicilerin ayaklarını yerden kesecek canlı müzik perfor-mansı ise, Rock and Roll Hall of Fame sanatçılarından, üç Grammy Ödüllü Nile Rodgers ve grubu Chic'den gelecek. Onlarca yıllık dans hitlerine imza atan grup, enerjiyi yüksel-terek misafirleri coştururken ve geceyi de unutulmaz kılacak.

Hiçbir MSC Cruises isim töreni, MSC Cruises’in güzel isim annesi Sophia Loren olmadan tamamlanmış sayılmaz. Aka-demi Ödüllü aktris, filodaki diğer gemilerde olduğu gibi bu yeni gemi için de geleneksel kurdele kesimini gerçekleştire-cek ve muhteşem MSC Bellissima'yı resmen adlandıracak.

MSC Bellissima, Cenova’ya doğru 10 gece sürecek ilk ge-zisine başlamak için 4 Mart'ta Southampton’dan hareket edecek. MSC Bellissima 17 Mart'tan itibaren, Akdeniz'de Cenova, Napoli ve Messina (İtalya) Valetta (Malta), Barse-lona (İspanya) ve Marsilya (Fransa) limanlarını kapsayan 7 gecelik seyahat programlarına başlayacak.

MSC Bellissima’da Öne Çıkanlar

MSC Bellissima, MSC Cruises'ın iki yıldan daha az bir sü-rede filosuna kattığı dördüncü gemi olurken, bu yıl kasım ayında MSC Grandiosa da bunu takip edecek. Bu yeni nesil gemiler, dünyanın ilk sanal kişisel seyir asistanı ZOE ile de-nizdeki en yenilikçi teknolojilere sahip olacak ve bağlantılı seyir deneyimini bir üst seviyeye taşıyacak.

Gemide öne çıkan diğer özellikler ise yeni bir özel restoran konsepti olan, iki kez Michelin yıldızlı şef Ramón Freixa'dan tapasların sunulduğu HOLA. Yeni bir spesiyalist Fransız res-toranı olan l’Atelier Bistrot ve ödüllü pasta şefi ve çikolatacı Jean-Philippe Maury’den Chocolaterie and Chocolate Bar.

Son teknoloji ürünü gemide, birinci sınıf eğlence imkanları, çarpıcı MSC Aurea Spa, aileler için LEGO Group ve Chicco ile iş birliği ile seçkin olanaklar, MSC Yacht Club, denizde gök perdesi gibi uzanan en uzun LED ve üzerinde 200'den fazla marka içeren bir alışveriş galerisi ile ikonik 96 metre yürüyüş yolu bulunuyor. (Deniz Haber)

MSC Bellissima’nın İsim Törenine Katılacak ‘All-Star’ Kadro Açıklandı

MSC Cruises, 2 Mart’ta düzenlenecek MSC Bellissima isim töreninde yer alacak ‘mükem-mel’ kadroyu açıkladı. Törene Holly Willoughby, Nile Rodgers, MSC Cruises gemilerinin isim annesi Sophia Loren gibi çok sayıda önemli isim katılacak.

Equanimity’ İsimli Lüks Yata20 Kişi Talip Oldu

Çin’in güneydoğusundaki Fujian eyaleti açıklarında bir kargo gemisi battı. Gemi mürettebatından 11’i kurtarılır-ken 2 kişiden haber alınamadığı kaydedildi.

Çin Merkezi Televizyonu’nun (CCTV) haberine göre, Fujian eyaletinin doğu kıyısının açıklarında 13 mürette-bat taşıyan bir kargo gemisi battı. Kurtarma çalışmaları

kapsamında denize atlayan gemi mürettebatından 11’i kurtarılırken 2 kişiden haber alınamadığı bildirildi.

Geminin batmaya başlamasıyla denize atlayan 5 mü-rettebatın helikopterle, diğer 6 mürettebatın ise olay ye-rine intikal eden gemi tarafından kurtarıldığı açıklandı. (Deniz Haber)

Çin’de Kargo Gemisi Battı:2 Mürettebat Kayıp

Page 15: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

28 Mersin Deniz Ticareti 29Mersin Deniz Ticareti

MUAMMER TUKSAVUL’UNMERSİN ANILARI (2)

O hafta öyle geçtikten sonra, Pazartesi sabahleyin saat 8'de direktör Mr. Gilson'a gittim. Direktör bana zoraki bir nezaketle “merhaba” dedi ve ekledi:

-İstanbul'dan mektup geldi. Ama onlar bizim fikrimizi almadan sizinle bu angajmanı yapmışlar. Ben şefiniz ile görüştüm. Siz şimdilik çalışmağa devam ediniz. Bu arada İstanbul'la ben te-mas edeceğim.

-Bay Direktör, işletme mühendisi olarak çalışacağım. Fabrika-nın her yerine girebileceğim. Yağ ve sabun dairelerindeki işlere bakacağım. Bu benim mesleğim. İşletme raporlarını yazaca-ğım, yazılanları da göreceğim. Ayrıca laboratuarın tahtaperde bölmesinin de hemen kaldırılmasını sizden rica ediyorum. La-boratuar zaten küçük, üstelik bu sıcak memlekette orayı böl-mek manasız.

-Laboratuardaki bölmenin kaldırılması dışındaki arzularınızla şimdilik mutabıkım. Şefinize söylerim.

-Lütfen benim yanımda söyleyiniz ve bölmenin kaldırılmasını istediğimi de kendisine bildiriniz.

Bunun üzerine direktör şefi çağırdı. O gelir gelmez de ilk açık kavga başladı... Ben kararlı olarak direttim. Sonunda tahtaper-denin kaldırılmasına bizim şef razı oldu, ama küskünlük havası içinde bir işletmenin temel şartı olan işbirliği yapılabilir mi?

Nitekim aramızdaki zıtlaşma gün geçtikçe arttı. Ben barış ve anlaşma istedikçe, şef dikleşiyordu. Direktör de bana açıkça karşı çıkmamakla beraber, onu tutuyordu. Ben her ikisinden yaşça da çok küçüktüm. Saygılı olmağa ve onları uzlaşmağa götürmeğe çok gayret ettim. Ancak başaramadım. Bir gün direktör bana şefin şirketin Fransa'daki hissedarları arasında yakın dostları olduğunu, onunla iyi geçinmem gerektiğini söy-leyerek, beni ürkütmek istedi. Artık açıkça belli idi ki her ikisi de benim fabrikaya alınmamı iyi karşılamamışlardı ve beni arala-rında istemiyorlardı. Günlük işletme raporlarını, üretim kayıtları-nı, ihtiyacım olan teknik bilgileri, kurulacak rafinerinin plânlarını

bana vermiyorlardı. Hele sabunhaneyi, sanki bir sırmış gibi, bana kapalı tutmağa gayret ediyorlardı.

Çok münasebetsiz bir hava içinde geçen beş hafta kadar bir zamanda, ben işletmedeki işçi ve ustalarla iyi ilişkiler kurdum. Baş makinist ve santral şefi Ahmet Bey, Deniz Kuvvetlerinden çarkçıbaşı olarak emekli olmuş. Alman savaş gemilerinde staj görmüş tecrübeli bir zat. Sabunhane ustası Hüseyin, Mersinli çalışkan cin gibi bir genç. Tabiî yalnız yerli tipi, eski usul sabun pişirmesini biliyor. Modern sabunculuktan haberi yok. Presler dairesindeki usta ve işçilerin hepsi gözümün içine bakıyorlar-dı. Yağhanedekiler de öyle. Herkes açıkça beni sevmiş, kısa zamanda bana bağlanmıştı. Muhasebe şefi Sedat Bey ise, is-tediğim rakamları ve bilgileri bana vermeğe başlamış, benimle yakın ilişki kurmuştu. Direktörün ve muavininin bana karşı ta-kındıkları tutumu tasvip etmiyordu. Bu durumda benim için iki şıktan birini seçmek gerekiyordu! Ya mağlubiyeti kabul edip, istifa etmek, ya da savaşmak. Ben iyi düşündükten sonra, ikin-cisine karar verdim.

Görevde Çatışma

Bir sabah direktöre gittim. Kendisine işletmede itimat, iş bir-liği prensibi olmadan çalışamayacağımı, yağ üretiminde, sa-bun yapımında, preslerde normların üstünde fireler verildiğini, üretim çalışmalarında bana göre esaslı düzeltmeler ve daha iyi kontrol gerektiğini, üstelik stoklarda yanlışlar ve açık bulun-duğunu tahmin ettiğimi anlattım. Şefin benimle konuşmağı bir türlü kabul etmediğini ve teknik eleştirilerimi açıkça hep birlik-te münakaşa etmek istediğimi söyleyerek bildiklerimi yazılı bir raporla direktöre verdim. Mr. Gilson'dan karar beklediğimi, bir genç mühendis ve iş arkadaşı olarak işbirliği havasının fabri-kada kesinlikle gerçekleştirilmesini istediğimi, olumlu cevabı iki gün içinde almadığım takdirde, durumu İstanbul'a, şirket mu-rahhas azası Mr. Bourchardy'ye bildirerek, işten ayrılacağımı ekledim. Direktör beni sonuna kadar ses çıkarmadan dinledi. Birkaç saniye gözlerini gözüme dikerek baktı ve

-Demek siz bize ültimatom veriyorsunuz, öyle mi?

-Evet, beni mecbur ettiniz. Şirketin angajman mektubu ile gel-dim... Ben de fabrikada bir mesuliyet taşıyorum. Bunun gereği-ni yapmakla görevliyim, dedim ayağa kalktım. Selâm verip oda-dan çıkarken, direktör bir tek söz söylemeden, yüzü kıpkırmızı olmuş, arkamdan bana bakıyordu.

Aradan üç gün geçip istediğim toplantı ve birlikte görüşme yapılmayınca, direktöre verdiğim raporun bir kopyasını yazıma ekliyerek Mr. Bouchardy'ye yolladım. Direktöre de merkeze yaz-dığım refakat mektubun bir örneğini verip fabrikadan ayrıldım.

Birkaç gün sonra, Bouchardy'den bir acele telgraf aldım. İdarî işler müdürü ile birlikte, yataklı trenle (yanılmıyorsam o zaman-lar haftada iki kez yataklı işlerdi) Mersin'e geleceğini, kendisini garda karşılamamı, gelişinin kimseye bildirilmemesini benden istiyordu. Bouchardy'yi bildirdiği günün geç saatlerinde yanın-daki idarî işler müdürü ile garda karşıladım ve otelde hemen görüşmeğe başladık. İsteği üzerine kendisine olanı biteni anlat-tım. Murahhas aza beni dikkatle dinledi. Raporumda yaptığım açıklamalardan tamamlayıcı bilgiler aldıktan sonra:

-Size itimadımız var... Hiç beklemediğim ciddî bir durum karşı-sındayız. Yarın fabrikaya gidip Mr. Gilson'la konuşacağım... Bu baylar ile benim yanımda gerekirse karşılaşmağa hazır mısınız?

-Evet, memnuniyetle. Zaten benim de onlardan istediğim bu idi.

-Teşekkür ederim. Yağ stoklarını da tartarak kontrol ettireceğim. Yarın akşam yemeğini birlikte yiyelim, diyerek Bouchardy oda-sına çekildi.

Ertesi gün, Tüccar Kulübünden ayrılmadan, akşama kadar sabırsızlıkla bekledikten sonra Bouchardy ile sofraya oturduk. Bana

-Siz haklı çıktınız. Stoklarda açık bulduk. Bu idarecilerle bir ara-da çalışamayacaksınız. Onlarla sizin aranızda bir tercih yap-mak zorundayım.

-Benim de fikrim budur, onun için müsaadenizle ben ayrılayım...

-Hayır, tersine. Ben sizin kalmanızı, onların gitmesini doğru buluyorum. Ama siz fabrikanın sorumluluğunu yüklenebilecek misiniz? Rafineri cihazları yeni geldi. Bunlar kurulacak. Montaj ve işletme denemelerinde çalışmak üzere Fransa'dan on güne kadar bir mühendis bekliyoruz. Bu kadar ağır işin hakkından gelmeğe kendinizde yetenek görüyor musunuz, onu söyleyin bana, Muammer Bey?

-Böyle bir gelişmeyi hiç istemezdim. Ama siz böyle bir karara vardığınıza göre, ben de size şöyle cevap veririm: Hiç şüpheniz olmasın, fabrikanın ve yeni rafinerinin sorumluluklarını almağa hazırım. Ancak şartlarım var.

-Ne gibi, söyleyiniz?

-Birincisi Mr. Gilson ve şef sizin huzurunuzda fabrikayı devir ve teslim edecekler, plânları, işletmeye ait bütün kayıtları eksiksiz bana verecekler ve fabrikayı derhal terk edecekler.

İkincisi; ayrıca muhasebe şefi Sedat Beyle işletmedeki ustaba-şılara fabrika müdürlüğüne beni atamış olduğunuzu siz şahsen bildirmelisiniz. Malî ve muhasebe işleri için de şimdilik merkez-den bana yardımcı olmalısınız, dedim.

Bunun üzerine Bouchardy

-Şimdi rahatım. İstediğinizi yarın yapacağım. Sedat Beye itimat ediyoruz. Malî işlerde sizi meşgul etmeyecek tertipler alırız. Mersin fabrikasının yeni müdürü olarak sizinle bir anlaşma im-zalayacağız... Maddî istekleriniz hakkında bir teklifiniz var mı? diye bana sordu. Ben de kendisine

-Hiçbir isteğim yok... Her hususta kararı size bırakıyorum, dedi-ğimde Bouchardy ayağa kalkarak elimi sıktı ve başarı dileyerek odasına çıktı.

Bu görüşmeyi Bouchardy ile ikimiz başbaşa yapmıştık. O ay-rıldıktan sonra idari işler müdürü Bay Benbasat yanıma gele-rek, benimle Kulüp'te geç saatlere kadar oturup, fabrikada geçen münakaşalarını ve yaptıkları kontrolları anlattı. Sanırım, beni biraz daha yakından tanımak ve tartmak İstemişti. Meslek

Çiğit fabrikasında sıra bekleyen pamuk arabaları

Page 16: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

30 Mersin Deniz Ticareti 31Mersin Deniz Ticareti

yaşamımda önemli bir dönüm noktası olan böyle bir sonucun heyecanıyla, o gece bir türlü uyuyamamıştım. Haftalarca süren üzüntüler sonunda, kariyerimde ilerisi için bana umut verici ve ferahlatıcı ufuklar açılmıştı.

Fabrikaya Müdür Oluyorum

Mersin'de geçirdiğim iki yıl bana memleketimizde tecrübe edin-mek, gerçeklerimizi erkenden öğrenmek fırsatını verdi. Hiç beklemediğim bir zamanda, ansızın 160 kişilik bir personelin başında birinci derece imza yetkisi ile genç yaşta görev almış-tım. Fabrikamda çalışanların büyük çoğunluğu benden yaşlı kişiler idi. Bense, henüz lise son sınıf öğrencisi imişim gibi, ya-şımdan çok genç bir görünümde idim. İlk zamanlar beni hafi-fe alabileceklerini sananları çabuk hizaya getirebildim. Bunda işletme işlerine ve yağ sabun üretimine yabancı olmamamın, kuşkusuz, etkisi olmuştur.

Fabrikayı teslim aldığım günün ertesi sabahı, önce idaredeki arkadaşları, sonra onlarla birlikte ustabaşı ve ustaları baş ma-kinist Ahmet Bey’e toplattım ve hepsi ile toplu olarak konuş-tum. Üstlendiğim sorumlulukta herkesten yardım beklediğimi, görevimde kendilerine güvendiğimi, çalışmalarımda onlardan cesaret aldığımı, herkesin işini ciddiyetle, birbirine karşı sevgi ve saygı ile yapmasını beklediğimi söyledim. Fabrikanın düzel-tilmesi gereken birçok probleminin olduğunu, yeni rafinerinin derhal montajına başlanarak, fabrika tesislerinin tamamlanaca-ğını ve üretimi iyi bir düzene sokacağımızı, başarı kazandığı-mız ölçüde, çalışan arkadaşlarımın da hak ettikleri maddi ve manevî karşılığı alacaklarını bildirdim. Herkesle teker teker el

sıkışarak hemen işe koyulduk. Beni dinleyenlerin gözlerinden konuşmamı olumlu karşıladıklarını seziyordum.

İlk ve en önemli iş olarak rafineri montajını ele aldım. Mr. Be-noit adında Fransa'nın ünlü Bataille müessesesinin tecrübeli bir teknisyeni ile yaz aylarında cihazları kurduk. Pres dairesi ve sabunhanede çalışanları ferahlatıcı ıslahlar yaptık. Genel ola-rak, fabrika kolonyal tesislerde görülen pislik ve derbederlikten temizlendi ve çeki düzen içinde aynı yıl Ekim ayında yeni üretim kampanyasına başladık. Kısa zamanda rafine yağ kalitemizi piyasa beğendi. Çok geçmeden yağlarımız rakiplerimizinkine karşı 1,5 kuruş kadar prim yapmağa başlamıştı. O sıralarda ki-losu 20-21 kuruş olan yağlarda 1 ilâ 1,5 kuruş fark az değildi. Üretimimizin %80’ini İstanbul'a gönderiyorduk ve mal yetiştir-mekte, siparişleri karşılamakta zorluk çekiyorduk.

Önce ne yapılacağı bilinmeyen rafineri artıklarından renkli, ucuz halk sabunları üretimine başladım. Bütün Çukurova, Konya, hatta Kayseri’ye kadar bu sabunlarımız tutuldu, çok aranan bir mal oldu. Pahalı ve az köpüren sabunları alamayan fakir halk, bu ucuz, iyi köpüren sabunlarımızın her gün artan sadık müşterisi oldu. Alıcıların yolladıkları develer, çok kez birkaç gün öncesinden gelip fabrika önünde “ıhlayarak” sıraya girerlerdi. Firmamız ve markamız süratle piyasalarımızda tanındı ve iyi isim yaptı. Fabrika tam gücüyle gece gündüz başarı ile çalışı-yordu. İşçilerim, ustalarım, idaredeki arkadaşlarım neşe içinde geleceğe güveniyorlardı. Şirket murahhas azası Bouchardy de almış olduğu cesur kararın olumlu sonuçlar verdiğini görmekle rahat bir nefes almıştı. Yıl sonunda Mr. Benoit'yı da Fransa'ya geri yolladık. Mr. Bouchardy her fırsatta bana övgülerini bildiri-yordu. Tanrı yardımcım olmuş, beni mahcup etmemişti. Davayı kazanmıştım. Tabii seviniyordum...

***

Arabacı Mahmut

Fabrikada, idare binasının üstündeki müdür ikametgâhında oturuyordum. Kente inip çıkmak için emrimde bir payton araba-sı vardı. Arabacı Mahmut hoş, terbiyeli, temiz bir adamdı. Kimi kez akşam yemeklerine veya davetlere giderdim. Bir mehtap-lı gecede kentten fabrikadaki lojmana dönerken yine arabacı Mahmut’la konuşuyordum. Bir aralık, sırtını saygı işareti olarak, bana tam çevirmeyip yan oturarak dizginleri kullanan arabacım sordu:

-Kuzum Bey, sen nerelisin?

-İstanbulluyum.

-Anan baban, soyun hep İstanbullu mu?

-Hayır. Dedem, büyükanam Anadolu'lu, deyince bizim Mahmut hemen

-Nereden? diye ekleyiverdi.

-Harput, Elâzığ.

Bu sözlerimi işitir işitmez, Mahmut dizginleri çekip atları dur-durdu ve oturduğu yerden hızla aşağı atlayarak ellerime sarıldı.

-Vallah, Bey...İnanmazsın, sen fabrikaya geldiğin ilk günden beri bunu bilmiştim. Ben de Elâzığlıyım!

-Memnun oldum, Mahmut ağa.

-Bey, hemşeriyiz, hemşeri!...

-E, öyle sayılır...

Dedim ama, çok geçmeden bizim “hemşeri”lerin ziyaret bas-kınlarına uğradım. Mersin, Tarsus, Adana'dan Elazığlılar bizim fabrikaya sökün etmeğe başladılar. Gün geçmez ikişer, beşer, onbeşer kişilik gruplarla gelirlerdi. Hammal, esnaf, memur, kü-çük ya da yüksek rütbeli subaylar... Nerden, nasıl da haberleş-mişler? Bir de bakarım kapıcı beni işletmede bulur:

-Bey, misafirler geldi. Ben sorarım:

-Kimler?

-Sizin hemşeriler!

Beni işten alıkoymalarına rağmen, hatırlarını kıramaz, ne yapıp yapar, üç beş söz edip, onlara kahve ısmarlar, gönüllerini alma-ğa gayret ederdim... Yanlarına girdiğimde, saygı ile ve gözleri sevgi dolu olduğu halde ayağa kalkarlar, benimle kucaklaşırlar ve oturunca hemen sorarlar:

-Bey, Harput'un neresindensin? (Eski adı Mamuretülaziz idi. Bu söz kısaltılarak Elaziz olmuştur. Cumhuriyette de Elâzığ'a çev-rildi.)

-Akçakiraz, eski Perçenç köyünden.

-Kimlerdensiz?

-Karakoyunlulardan... Atalarımdan İsmail Bey, şeyh Ali, büyük-babam Hoca İshak, deyince saygı ve övünç karışımı bir davra-nışla gözleri parlayarak bana bakarlar, yaşlı olmalarına rağmen,

elimi öpmek istermiş gibi olurlardı...

İnsanlarımızın bu birbirlerine bağlılığı, bu derinden masum sev-gisi, saf asâleti az millette bulunur! Bunun benzerine hiç rast-lamadım. Bu emsalsiz iyi ve güzel geleneklerimizi, bu paha bi-çilmez hazineyi, nasıl oldu da harcayıp kısa zamanda yürekler acısı hale geldik? Henüz tümüyle yok olmadan, bizi biz yapan değerleri kurtarmanın yolunu, çaresini bulmalıyız! İşimin çoklu-ğundan hemşerilerime lâyık oldukları vakti ayıramazdım. On-ları incitmemeğe çalışarak, ayrılırken duyduğum mahcubiyetin ezikliği hep içimde kalırdı.

Bir pazar sabahı yeni traş olmuştum. Kahvaltıya otururken, bir davul zurna sesi fabrikaya doğru yaklaşıyordu. Grup biraz son-ra fabrika kapısının önüne geldi. Davul gümbür gümbür çalıyor, zurna ortalığı çınlatıyordu... Evde Kayseri'li Mehmet adında bir uşağım vardı. Koşarak odama girdi.

-Beyefendi, bir balkona çıkıp bakın! Dışarıya halk yığılmış...

Baktım, bir kalabalık, ellerinde bayraklar, bir bölümü halka ol-muşlar halay çekiyorlar. Ortada yaşlı, sakallı, temiz kıyafetli bir adam... Kapıcı geldi haber verdi:

-Bey, senin hemşeriler! Amerika'dan biri dönmüş.

İndim, yanlarına gittim. Hepsi benimle selamlaşıp el sıkıştılar. Yaşlı, sakallı kişi, Birinci Dünya Savaşından önce Amerika'ya gitmiş. Hammallık, boyacılık, bekçilik derken, büyük bir otelin özel kıyafetli, sırma yakalı kapıcılığına yükselmiş. Yaşlandığı için şimdi kemerinde sakladığı paralarla memleketine, “Harput”a dönüyormuş. Adama Mersin'in büyük fabrikasında “Müdür hemşeri”lerini göstermek istemişler. Ak sakallı bana anlatıyor-du:

-Amerika'da daha çok hemşerimiz var. Yaşlanınca bizler mem-lekete dönerik. Kendi toprağımızda gömülmek isterik, diyordu, gözlerinden yaş damlarken.

Gurbet, yurt hasreti... Milletimizin bildim bileli, yüzyıllar boyu çektiği acı, savaşlar, güçler, gurbetler, muhacirlik ve hasret... Elli yıl sonra yine hala sürüyor... Ne acı talih!

(*) Emlak-i metruke: Terk edilen mülkler anlamına gelir. 1915 teh-ciri ve sonrasında ülkeyi terk edenlerin geride kalan taşınmazları için kullanılırdı. Maalesef çeşitli suistimallere konu olmuş, çoğu taşınmaz gerçek değerinin altında yeni sahiplere geçmişti.

İzmir'deki Turan Fabrikası İlanı 13.9.1935 Cumhuriyet

Page 17: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

ŞUBAT 2019 ŞUBAT 2019

32 33Mersin Deniz Ticareti Mersin Deniz Ticareti

Bilgisiyle kibirlenmek cahilliğin ta

kendisidir.

James Taylor

Yalnızca kötü olanı görmek ve suçlamak yetmez. İnsan kendine şu soruyu sormalıdır: Bütün bunların düzelmesi için ben ne yaptım?

Alfred Adler

İnsanlar kendileri mutsuz olmadıkça başkalarının mutsuzluğunu anlamaz.

DostoyevskiKarakter sahibi bir insanın ruhu

yaralarla doludur.

H. Cibran

Hiçbir insanın ömrü başka bir insanın egosunu

taşıyacak kadar uzun değildir.

Paulo Coelho

CMA CGMa leading worldwide

shipping group

WHITECMA CGMLOGONº dossier : 20170217EDate : 8/06/17Validation DA/DC :Validation Client :

www.cma-cgm.com

CMA CGM, founded by Jacques R. Saadé, is a leading worldwide shipping group. Its 445 vessels call 420 ports in the world on all 5 continents. With a presence in 160 countries and through its network of 600 agencies, the Group employs 29,000 people worldwide. In 2016, The Group carried 15.6 million TEU (twenty-foot equivalent units).Now headed by Rodolphe Saadé, CMA CGM enjoys a continuous growth and keeps innovating to offer its customers new maritime, terrestrial, and logistics solutions. The Group is, also, partner with numerous logistics, inland and port projects in South Turkey and all around the world.For more information, please contact CMA CGM SOUTH TURKEY.Mersin: +90 324 237 2424 Iskenderun: +90 326 614 6767 Antalya: +90 242 259 2393

Fotoğraf çekmek, insanın aklını gözünü ve yüreğini aynı hizaya getirmesidir.Henri Cartier Bresson

Uğraşarak düzeltemediğinden vazgeçerek kurtulursun.

Frida KahloBir şeyi 6 yaşında bir çocuğa anlatamıyorsanız siz de anlamamışsınız demektir.

Einstein

Üç istek sizi başkalarının kölesi yapar. Sevilme isteği, beğenilme isteği, takdir edilme isteği. Osho

Diğerlerinden daha akıllı olmak zorunda değiliz. Diğerlerinden daha disiplinli olmak zorundayız.

Warren Buffet

İnsan nedir biliyor musun? Ağaçları

kesip kâğıt yapan sonra o kâğıda

ağaçları koruyun yazandır.

Oğuz Atay

Saçının kesilme vaktinin gelip

gelmediğini hiçbir zaman bir

berbere sorma.

Alman Atasözü

Umarım bu yıl içinde hata

yaparsınız. Çünkü eğer

hata yapıyorsanız bir şeyler

yapıyorsunuz demektir.

Neil Gaiman

Çekim yasası şudur: Ne istiyorsan onu çekemezsin, neysen onu çekersin.

Wayne Dyer

Page 18: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

ŞUBAT 2019 ŞUBAT 2019

34 35Mersin Deniz Ticareti Mersin Deniz Ticareti

DENİZCİLİK GÜNDEMİNDEN KISA KISA DENİZCİLİK GÜNDEMİNDEN KISA KISA

Skikda Limanı’nı Çinli Şirket Genişletecek

Cezayir milli enerji şirketi So-natrach, ülkenin ikinci büyük pet-rol limanı Skikda’nın genişletilmesi için Çinli liman mühendisliği şirketi CHEC ile anlaştı.Skikda Limanı’nın 450 milyon dolar maliyetle genişle-tilmesi için yapılan anlaşma baş-kent Cezayir’de törenle imzalandı.

Törenin ardından yapılan yazılı açıklamada, 200 bin ton yüklü ge-milerin demir atmasına imkan sağ-layacak yeni bir sıvılaştırılmış doğal gaz iskelesi kurulmasını da öngö-ren projenin 29 ay içinde teslim edileceği aktarıldı. (Deniz Haber)

Tuzla’da LR2 POSEDION isimli gemide yangın çıktı

Tuzla’daki bir tersanede bakımı yapılan Hong Kong bandralı LR2 POSEDION isimli gemide meyda-na gelen yangın, itfaiye ekiplerince söndürülürken yangında 2 kişi ha-yatını kaybetti. 1’i ağır olmak üzere 11 işçi yaralandı.Kazan dairesinde çıkan yangın kısa sürede söndürül-düğü bildirildi. (Deniz Haber)

Süveyş Kanalı’nın Geliri 2018’de Yüzde 7,5 Arttı

Mısır Bakanlar Kurulu’na bağlı Bilgi ve Karar Destek Merkezi’nin açıkladığı verilere göre, kanaldan elde edilen gelir 2017’de 5,3 milyar dolarken bu miktar, 2018’de yüz-de 7,5’lik artışla 5,7 milyar dolara ulaştı.

Geçen yıllarda Süveyş Kanal İdaresi, kanalın azalan gelirlerini artırmak amacıyla buradan geçen gemi ve tankerlere indirim uygula-mıştı. Asya ile Avrupa arasındaki mesafeyi yaklaşık 15 gün kısaltan Süveyş Kanalı’ndan elde edilecek gelirin 2023’te 13.2 milyar dolara çıkması bekleniyor. (Deniz Haber)

Grönland Sanıldığından Daha Hızla Eriyor

Dünyanın atmosferinde süre-gelen ve artan ısınma nedeniyle Grönland’da erimenin sanıldığın-dan çok daha hızlı olduğu bildirildi.

Science Daily’nin haberine göre, Ohio Üniversitesi’nden bi-lim adamlarının yaptığı araştırma, Grönland’ın dev buz dağlarına rastlanmayan güneybatı bölge-sinde 2003-2013 yıllarında yüzey kütlesinde büyük kayıp yaşandığı-nı, 2013’te erimenin 2003’e göre 4 katına çıktığını ortaya koydu.

Araştırma ekibinin lideri jeodi-namik Profesörü Michael Bevis, yü-zeydeki buz kütlesinin hızla erime-sinin Grönland’ın bu bölümünde yaz aylarında denize dökülen bü-yük nehirler anlamına geleceğine, daha önce ciddi bir tehdit olarak görülmeyen güneybatıdaki erime-nin, gelecekte deniz suyu seviye-sinin artmasına büyük etki edebile-ceğine işaret etti.

Araştırmanın, ABD’nin New York ve Miami gibi sahil kentleri ve ada ülkeleri için ciddiye alınması gereken bulgular içerdiği belirti-lirken Bevis erimenin yol açacağı etkilerin geri döndürülemez oldu-ğunu kaydetti. (Deniz Haber)

Katar, 60 Adet Yeni LNG Tankeri Sipariş Edecek

Katar, 60 yeni kargo gemisinin inşası için Güney Koreli gemi üretici-leriyle iş birliği yapacak. Katar Enerji Bakanı Saad Sherida Al-Kaabi, 60 adet LNG tankeri için Güney Koreli tersaneler ile iş birliği yapmayı plan-ladıklarını söyledi. (Deniz Haber)

Page 19: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

ŞUBAT 2019 ŞUBAT 2019

36 37Mersin Deniz Ticareti Mersin Deniz Ticareti

MarineDeal dergisinin yat imalatçı-lığına yönelik sorularını yanıtlayan Mengi Yay Yatçılık Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Mengi, Türkiye’nin dönemsel farklılıklarla birlikte yat üretiminde ilk sırada yer alan ülkeler arasında yer aldığını belirti. Mengi, “Türkiye yat üretim kalitesi anlamın-da İtalya ile kıyaslanabilecek du-rumda. Ancak onlar bu alanda isim yapmış durumdalar. Üstelik bunu her aşamada sağlayabilmişler. Biz üre-tim alanında bunu tamamladık gibi ama tasarım noktasında henüz tam olarak istediğimiz noktada değiliz. Her ne kadar çok iyi tasarımcılarımız olsa da müşteriler İtalyan ya da Hollandalı tasarımcı konu-sunda takıntılı şekilde tutum sergiliyorlar” diye konuştu.

Üretim konusunda kalite olarak Türkiye ve İtalya’nın ilk sırada olmasına karşın adetsel anlamda Almanya ve Hollanda’nın liderlik için yarıştığına değinen Mengi, “Son dönemlerde Çinli üreticiler de yat üretimi konusuna yoğun ilgi gösteriyor. Özellikle Avrupa’da firmalarla satın alma görüşmeleri yaptık-larını biliyoruz” dedi.

Türkiye Custom Made Alanında Bir Marka

Türkiye’de yat üretiminde seri imalat yapabilen bir marka ya-ratma noktasında birkaç firmanın çalışmaları olduğunu ve bu çalışmaların önemli noktalara geldiğini ancak Türkiye’nin bu alanda değil kişiye özel alanda daha güçlü hale gelmesi-nin önemini belirten Mengi, “Avrupalı veya dünyanın herhan-gi bir bölgesinde yaşayan ve custom made bir yata sahip olmak isteyen kişiler bizi tercih ediyor. Bunda birkaç neden etkili. Birincisi ve en önemlisi üretim maliyetlerimizin düşük olması. Biz de İtalyan, Alman, Hollandalı veya Fransız müş-terimiz ile aynı ekipmanı kullanıyoruz. Ancak burada önemli gelişme göstermemiz gereken nokta ekipman. Bu alanda ciddi eksikliğimiz var. Yerlilik oranımız çok düşük. Şu anda yüzde 50’ler seviyesindeyiz. Yan sanayideki açığımızı kapat-mamız şart” diye konuştu.

Yan sanayideki açığı kapatmakla birlikte üretim maliyetleri-miz de aşağıya gelecek diyen Mengi, yan sanayide kaliteli malzeme üreten firma sayımız çok az. Olanlar da ithal mal-zeme ile aynı fiyata ürün satıyorlar. O zaman da bizim için yerli malzeme kullanmanın bir avantajı kalmıyor. Ancak kali-teli ürün ortaya koyan firma sayısını arttırırsak o zaman bu fi-yat aşağıya gelir ve biz de maliyet yükünü azaltabiliriz” dedi.

Eleman Sıkıntısı En Önemli Konu

Yatçılığın son dönemlerdeki en önemli sorununun yeteri kadar ye-tiştirecek eleman bulunmaması ol-duğuna vurgu yapan Mengi “Ben 11 yaşında başladım bu işe. 30 yılı aş-kın bir süredir sektördeyim. Biz daha çok çıraklıktan yetiştirerek eleman ihtiyacımızı karşılayabiliyoruz. Şimdi benim en genç ustam 32 yaşında. 50 yaşına kadar çalışsa 18 senemiz var. Ama bundan sonrasında sorun büyüyerek devam edecek. Meslek li-selerinde okuyan gençler bu işi tercih

etmiyorlar. Bizim sektörün geleceği açısından acilen hallet-memiz gereken konu bu diye düşünüyorum” diye konuştu.

“Türkiye’de işini özenle ve düzgün şekilde yapan yatçı sa-yısı 50’yi geçmez” diyen Mengi, “Ben elemanlarıma benim yanımdan ayrılacaksanız kendi işinizi kurun, öyle gidin. Ben de size destek olayım diyorum. Çünkü buradaki tüm ele-manları ben yetiştirdim. Onlar bana ben de onlara ekmek verdik. Benden ayrılacaklarsa kendi işlerini kurmalarını iste-rim” dedi. Böylece kaliteli iş yapan firma sayısının artacağını ve yatçılığın daha iyi bir sektör haline geleceğini ifade eden Mengi, “İş kurmak için ayrılan tüm çalışanların sektörün ge-lişmesi adına desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.” diye konuştu.

Monaco Fuarına Özel Yat İnşa Ediliyor

2000’li yıllarla birlikte yurtdışına açılan Mengi Yay Yatçılık halihazırda İsrail, Amerika Almanya ve Fransa’daki firmalar ile işler yapıyor. Türkiye’nin yatçılıkta 2010 yılına kadar altın çağını yaşadığını ifade eden Mengi şimdiye kadar farklı alan-larda birçok ödül kazandıklarını söyleyerek şöyle devam etti:

“2010 yılında gemi-yat inşa alanında bir ödül kazandık. 2012, 2014 ve 2016 yıllarında Gemi Yat İhracatçılar Birliği’nden ih-racat alanına yönelik ikincilik ve üçüncülük ödülü kazandık. Son olarak bir İngiliz iş adamı için inşa ettiğimiz NR93 kod-lu gemimiz ile The International Yatch and Aviation Award ödülünü kazandık. Bu müşterimiz ile uzun süreli bir proje üzerinde görüşüyoruz. Umarım bunu gerçekleştiririz. Benim için ödülden çok bu proje önemli.”

Halihazırda pazara tekne yaptıklarını belirten Mengi, 44 metre uzunluğa sahip olacak bu tekne için önemli finans anlaşmalarına imza attıklarını ifade ederek şunları söyledi: 2017’de ülke güvenliği anlamında sıkıntılarımız vardı. Bu ne-

Türkiye’de Mega Yat Üretimi Mengi Yay Yatçılık Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Mengi, yat üretim sürecini, yat sektörünü ve yeni yat alacakların dikkat etmeleri gereken konuları MarineDeal dergisine verdiği röportaj-da anlattı.

denle insanları Türkiye’ye getiremedik. Biz de pazara tek-ne yapmaya karar verdik. Bitirdikten sonra ilk olarak 2019 Monaco Boat Show’da da sergileyeceğiz. Tabi bundan önce maketini ilk olarak CNR Boat Show’da sergilemeyi düşünü-yoruz.” Range anlamında yeni bir çalışma yaptıklarından bahseden Mengi, “Biz 24 ve 30 metre altında kalıp oluştu-ruyoruz. Ayrıca custom made çalışıyoruz. Yani kendimizce bir ürün grubumuz var burada rahat hareket edebilmek adı-na finans gücüne de sahip olmalıyız. Çünkü biz metre boyu 150.000 euroya çalışırken İtalyan bir üretici 500.000 euroya iş yapıyor. Bunu artırmamız şart dedi.

GİSBİR’in Yat Sektörüne Desteği Yüksek

“GİSBİR yatçılara ciddi destek sağlıyor” diyen Hüseyin Men-gi “Monaco Fuarı için özel çalışmalar yapılıyor. Dış İlişkiler Konseyi Başkanı Nurettin Çalışkan orada yatçıları tek plat-formda toplamayı amaçlayan bir çalışma yürütüyor. Umarım başarılı olacaklar. Bunun yanında Türkiye Yat Sanayi’ni anla-tan bir belgesel çekiliyor. Televizyonlarda yayınlanacak. Ça-lışmaların bu özen ile devam etmesi hem yurt içinde hem de yurt dışında Türk yatçılığını daha bilinir hale getirecek” dedi.

“Tasarımınız güzel olmadığı sürece altından da yapsanız bir değeri yok”

Yat inşa aşamasında çıraklıktan gelme biri olarak yıllarca üretim sürecinin daha önemli olduğunu düşündüğünü belir-ten Mengi “10 yıl önce sorsanız tasarım o kadar da önemli değil derdim. O zamanlar benim için görsellikten çok sağ-lamlık önemliydi ancak şimdi her şeyden önce tasarım çok önemli. Tasarımınız güzel olmadığı sürece altından da yap-

sanız bir değeri yok. Neticede müşteri beğenisine sunulan bir iş yapıyoruz” dedi.

Markadan Ötürü Yabancı Tasarımcılar Tercih Ediliyor

Müşterilerin çoğunlukla marka olmasından ötürü yabancı ta-sarımcılarla çalışmaktan yana olduğunu dile getiren Mengi “Türkiye’de çok önemli tasarımcılar var. Tanju Kalaycıoğlu İbrahim Karataş, Selahattin Gürdaş gibi isim yapmış tasa-rımcılarımız var. Ancak marka olmalarına rağmen bizim ta-sarımcılarımızın projeleri iyi olsa bile Hollandalı, İtalyan veya İngiliz bir tasarımcının projesi tercih edilebiliyor. Bu tamamen müşterinin tercihine bağlı bir durum olduğundan müdahale etme şansımız olmuyor ama Türk tasarımcılarımız ile yaptığı-mız önemli projelerimiz de var tabii ki”.

Üzerinde çalıştıkları 44 metrelik Virtus isimli yatın projesinde “İç tasarımı İtalyan mühendislik işlerini Hollandalı ama tüm denetim işlerini Türk mühendis firmasına verdik” diyen Men-gi böylece hem maliyeti düşürdüklerini hem de projeye Türk bir mühendislik firmasını dahil ettiklerini söyledi.

Kişisel zevke hitap eden bir iş yapıyoruz

“Yat tasarımında tasarımcı, müşteri ve üreticinin bir arada düşünerek hareket etmesi hem müşterinin taleplerini karşı-lamak hem de çizilen projenin uygulanabilir olup olmadığını görmek adına önemli” diyen Mengi “Kişisel zevke hitap eden bir iş yapıyoruz ve bunu yaparken tasarımcının çizgilerinden çok müşterinin talepleri öncelik arz ediyor” dedi. Mengi “Yat pahalı bir zevk. İnsanlar bunun için belli bir bütçe ayırıyor-

Page 20: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

ŞUBAT 2019 ŞUBAT 2019

38 39Mersin Deniz Ticareti Mersin Deniz Ticareti

lar ve bu nedenle evindeki masa ya da televizyon ünitesini burada istemiyor. Daha farklı şeyler talep ediyorlar. Bu nedenle insanların ailelerini getirip is-teklerini öğreniyoruz. Mesela ödül alan teknemizde müşterimizin dört tane ana şartı vardı. En önemli şart sözleşme iptaliydi ki, bu bütün işin çöp olması-na neden olabilirdi. Teknenin kıç tara-fından, sağından ve solundan denizi görmek istiyordu. Komple açılır kapak, yanına garaj ve iki adet balkon istiyor-du. Tekne menzili ile ilgili olarak talep edilen mesafeden bir mil daha kısa olursa ceza yok ama 2 milden sonra sözleşme iptali söz konusuydu. Bunun yanında tekne içindeki gürültü seviyesi 45 desibelden düşük olmalıydı. Üstelik başımıza bir sörvey tuttu. Ancak tüm kriterleri yerine getirdik.

Yatı hangi amaçla kullanacaksınız?

Yat inşa ederken en önemli konulardan bir tanesi hangi amaç için istenildiğidir. Charter mi yapılacak? Özel amaçlı mı kullanılacak? 45 metre ve üstü bir tekne için en önemli konu ise kapalı hacmi-miz 500 groston üstünde mi yoksa al-tında mı olacak? Çünkü üstünde olur-sa gemi sınıfına giriyor. 12 yolcu gemi kapasitesini geçince de gemi sınıfına giriyor. Gemi sınıfına girince de charter klası gerekiyor.” Bu değişenlere göre tekne güverte ölçülerine karar verdikle-rini belirten Mengi, “İnsanlar daha önce hiç yat almamışlarsa birkaç tane tekne gezdiriyoruz. Çünkü insanlar daha çok açık alanda vakit geçiriyor. Bu nedenle de müşterileri açık alanda zaman geçi-receklerine ikna etmek gerekiyor. Tabi istenilen yat tipi ile de ilgili bir durum bu “dedi.

Dış Etkenlere Dayanıklı İç Malzeme

Yatların iç tasarımında nem, tuzlu su gibi aşındırıcı özelliklere sahip dış fak-törlere karşı koyabilecek malzemeler kullanılıyor. Bunlarla ilgili olarak “Evde kullanılan perde ile aynı fiyatta per-de istemek mantık dışı” diyen Mengi “Özellikle rutubete karşı dayanıklı mal-zemeler kullanmak zorundayız. Tabi bu-rada Class rotasyonu da önemli. Eğer Charter Class yapıyorsanız zaten ora-

da kullanacağınız halının ve izolasyon malzemelerinin özellikleri bellidir. Kura-la uygun şekilde çalışmak zorundayız. Bu özellikler çerçevesinde müşterinin zevkine veya iç mimarla çalışılıyorsa onun tasarımına göre çalışıyoruz. Eğer müşterinin istekleri zorlayıcı boyuttaysa biz her ihtimale karşı üç boyutlu örnek kabin yapıyoruz. Bu kabinde müşte-rinin tüm istekleri birebir uygulanıyor. Varsa bir değişiklik yapılıyor ve böylece hem yaşanabilecek sorunların önüne geçiliyor hem de maliyet aşağıya çekili-yor. İç tasarımda yerlilik oranı da dışta-kine benzer şekilde. Yüzde 50 civarın-da yerli ürün kullanıyoruz” dedi.

Üretim, Bölgelere Göre Farklılık Gösterir

“Türkiye’nin motor üretemeyen bir ülke olması önemli bir eksiklik” ifadelerini kullanan Mengi “Jeneratör alanında ise yerli ürün tercih etmiyoruz. Evet önemli jeneratör üreticilerimiz var ancak müş-teri şartnamede bunu talep ettiğinde bizim yapacak bir şeyimiz kalmıyor. Irgat konusunu ise Türkiye’de hallettik. Bu alanda başarılıyız. Data, ırgat konu-sunda en yoğun çalıştığımız firmalar arasında geliyor” dedi.

Yat üretiminde en önemli noktalardan birinin de nerede kullanılacağı olduğu-nu belirten Mengi, “Akdeniz mi okyanus mu, daha soğuk ülkeler mi ya da daha sıcak. Arap Yarımadası tarafına gide-cek teknelerde çok şey değişir. Boya renginden kullanılacak malzemelerin özelliklerine kadar her şey değişkenlik

gösteriyor. Sıcak ülkelere gidecek olan ahşap laminasyon teknelerde boya katlarına dikkat etmek gerekiyor. Tekne bittikten sonra boyaya girmeden tekrar fırınlamak gerekiyor ki sıcakta oynama yapmasın. Bir de sıcak bölgelerde kul-lanılacak ahşap teknelerde ilk beş yıl koyu renk kullanmamak daha faydalı “dedi.

Tasarım anlamında Amerika’da kulla-nılacak tekneler de farklılık gösteriyor. Burada daha çok sert ve düz hatlar ve daha geniş alanlar önemli” ifadelerini kullanan Mengi tekne hem Avrupa hem Amerika’da duracaksa elektrik trafosu iki opsiyonlu olarak kullanılmalı gibi birçok değişiklik söz konusu” diye ko-nuştu.

Zamanında Yapılan Bakımla Yat Ömrü Uzar

Bakım sürelerinin önemine vurgu ya-pan Mengi, “Yatların da arabalar gibi bakımları zamanında yapılmalıdır. Fir-maların verdiği garantiler var. Bu kap-samda rutin uygulamalar var. Bir tek-nenin her yıl sudan çıkıp kara sörveyi yapılması gerekiyor. Klima, jeneratörler motor ve elektrik aksamında yapılacak düzenli bakımlarla birlikte büyük pa-ralar harcamadan teknelerin sorunsuz çalışması sağlanabiliyor. Kısaca söy-lemek gerekirse beş sene bakım ya-pılmayan bir yata bu sürenin sonunda yatın değerinin yüzde yirmisine kadar para harcarsınız. Üstelik değer kaybı oluşur dedi.

Page 21: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

ŞUBAT 2019 ŞUBAT 2019

40 41Mersin Deniz Ticareti Mersin Deniz Ticareti

olarak bazen 4 ayı aşabiliyor.

Son seferiniz hakkında (sefer/gemi/personel) kısaca bilgi vere-bilir misiniz?

15 Ağustos 2018 tarihinde San Francis-co/USA’de devraldığım gemimi, 1 Aralık 2018 tarihinde Freeport/BAHAMAS’da gemi kaptanı olarak ilk sözleşmesini yapacak olan ve şirketimizin tecrübeli I.Zabit’i (2.Kaptanı) genç bir meslekta-şıma devrettim ve dinlenmek üzere izne ayrıldım.

San Fransisco’dan boş olarak Puerto Armuelles/PANAMA’ya inip Long Be-ach/USA için ham petrol yükledik, Long Beach tahliye sonrası tekrar güneye yönelip Pacific Okyanusu’nu kuzey-güney yönlü geçip Magellan Boğazı geçişi ile Atlantik Okyanusu’na çıktık. Yolumuza kuzeye doğru devam ettik ve Brezilya’dan yine ham petrol yükle-dik. Bu yükü Mississippi Nehri içinde bulunan birkaç farklı terminalde tahliye ettikten sonra yeni sefer için yine nehir içindeki bir terminalden Singapur için yükleme yaptık.

Daha önce bahsettiğim üzere gemiyi teslim edeceğim yeni kaptan ile Free-port/BAHAMA’ya kadar birlikte seyir ve devir teslim yaptıktan sonra gemiyi ken-disine teslim edip izne ayrıldım. 1 Aralık 2018 tarihinde izne ayrıldığım gemim, 156.000 DWT tonajda SUEZMAX olarak sınıflandırılan bir ham petrol tankeri ve hepimizin bildiği dünyaca ünlü büyük bir petrol şirketinin uzun süreli kirasında çalıştırılmakta olan bir gemidir. Gemide tamamı Türk, 9 zabitan ve 14 mürette-bat olmak üzere toplam 23 personel

idik, ancak bu sayı bazen stajyerler ile artabiliyor.

Mesleğinizin, denizci ve gemi kap-tanı olmanın zor yönleri nedir?

Denizcilik mesleğinin en başta akla ge-len zor yönü, ki bu işin doğası gereği böyle olmak durumunda; mahrumiyet mesleği olmasıdır. Mahrumiyetin içinde pek çok unsur bir arada bulunur ama ilki ve en önemlisi gemide olduğumuz sürede aileden ve aile ortamından mah-rum olmaktır. Aile ve dostlarınızın iyi veya zor günlerinde yanlarında olama-yabilirsiniz. Karadaki pek çok sosyal etkinliklerden de mahrumsunuzdur ge-mide. Elbette yetkin sağlık hizmetlerine erişiminiz de oldukça kısıtlıdır, ciddi bir sağlık sorununda karada alabileceğiniz sağlık hizmetine gemide ulaşamazsınız. Bu yüzden gemide sağlığınızı korumak için, daha özenli bir tutum içinde olma-nız gerekir.

Gemi kaptanı, denizciliğin tüm zorlayıcı şartlarına maruz olmanın yanında ge-rek üstlendiği tüm sorumluluk gerekse bulunduğu mevkiin doğal sonucu olan yalnızlık nedeni ile diğer tüm gemi per-sonelinden daha fazla baskıya tabidir.

Mesleğin daha önceki yıllarında seyir vardiyası ve gemi içi görev dağılımına göre belirli ve kısıtlı bir sorumluluk üstle-nilirken, tecrübe artıp yeterlik yükseldik-çe üstlenilen sorumluluk artar ve gemi kaptanı olduğunuzda zirveye ulaşır.

Gemi Kaptanı derecesine geldiğinizde artık gemideki her konu sizin sorum-luluğunuzda olup, denizciliğin parçası olan pek çok paydaş yaptığınız işi sor-

gulayacaktır. Kısaca personele, armatö-re, bayrak devletine, liman devletine ve daha birçok resmi ve özel kuruma karşı, eksiksiz olarak yerine getirmekle yü-kümlü olduğunuz sorumluluklarınız var-dır. Geminin emniyetle ve çevreye zarar vermeden sevk edilmesi, çalışanlar için sağlıklı bir çalışma ortamı yaratma, se-ferlerin en ekonomik ve kazançlı şekilde yapılması gibi…

Gemide yaşam en çok merak edi-len konulardandır. Bu konu hak-kında bilgi verebilir misiniz? De-nizde olmanın iyi ve kötü yönleri nelerdir? Gemi adamları gemide nasıl vakit geçirir? (Vardiya ve mesailer, yemek, haberleşme, gü-venlik, sosyal ve özel hayat vs)

Gemide yaşam, seyir veya liman şart-larına göre farklılık gösterir. Ama her iki durumda da işlerin belli bir düzen içinde yürütülmesi zorunludur. Seyirde, köp-rüüstü seyir vardiyası 3 güverte zabiti tarafından 4’er saatlik vardiyalar halinde 08-12 / 12-16 / 16-20 / 20-24 / 00-04 / 04-08 düzeni ile tutulur. Gündüz vardi-yaları sadece zabitlerce tutulurken gece vardiyalarında her vardiyaya 1 usta ge-mici de gözcü olarak katılır.

Gemi kaptanı, boğaz veya kanal geçişi, liman giriş çıkışı gibi seyrin kritik aşama-larında, ek olarak ağır hava deniz şartla-rı, kısıtlı görüş gibi tehlikeli şartlar ortaya çıktığında köprüüstünde tüm yetki ile bulunur.

Makine dairesinde; şirketimiz gemile-rinde gündüz 08-17 saatleri arasında mesai yapılır, gece ise makine dairesi adamsız çalışır ancak alarmlara müda-hale için bir mühendis belirlenir ve bu görev baş mühendis dışında kalan di-ğer mühendislerce dönüşümlü olarak üstlenilir.

Eğer yukarıda sözünü ettiğimiz, kapta-nın köprüüstünde bulunmasını gerekti-ren şartlar ortaya çıktı ise makine dairesi çalışma düzeni de sürekli vardiya düze-ni olarak değişir.

Güverte personeli olan gemiciler ise normal olarak 08-17 saatleri arasında çalışırlar. Bu sürede bakım-onarım işleri ile meşgul olurlar. Liman manevraların-da ise geminin yanaşma-kalkma ma-nevrasında güvertede görev yaparlar.

Kısaca kendinizden bah-seder misiniz?

1984 yılında Yüksek Denizci-lik Okulu Güverte Bölümün-den mezun oldum ve diğer dönem arkadaşlarımın çoğu gibi D.B Deniz Nakliyatı A.Ş ne Uzakyol Güverte Zabiti olarak katıldım, bir yıl sonra zorunlu askerlik hizmeti ne-deni ile ayrılana kadar çalış-tım. Askerlik hizmeti sonrası armatör gemilerinde çalışma-yı seçtim ve sonraki tüm deniz hayatım Türk ve/veya yabancı bayraklı armatör gemilerinde geçti ve halen bu şekilde sür-mekte.

2001 ve 2012 yılları arasında Kıyı Emniyeti Genel Müdürlü-ğü – İstanbul Gemi Trafik Hizmetleri Merkezinde, Vardiya Baş Operatörü olarak görev yaptım. 2012 yılında emekli olup esas mesleğim olan kaptanlığa dolayısı ile denize döndüm. O ta-rihten beri AFRAMAX(110.000 DWT) ve SUEZMAX(156.000 DWT) ham petrol tankerlerinde kaptan olarak çalışmaktayım.

Neden denizciliği seçtiniz, kaptan olmaya nasıl karar verdiniz?

Denizcilik, okula ilk başladığımızda büyüklerimizin de bize söylediği üzere gerçekten bir heves mesleğidir. Denizci ada-yı, öncelikle denize ve denizciliğe heves duymalı ve o heves ile mesleğe adım atmalıdır. Bu heves, pek çok farklı unsurun sonucu ortaya çıkmış olabilir. Bunlar; deniz sevgisi, uzakları görmek ve tanımak arzusu, farklı kültürlerin insanları ile ileti-şim kurma, sonsuz özgürlük ve uzaklık hissini yaşama gibi… Kısacası insanı harekete geçiren hep hevestir, hatta kendisi-

ni tesadüfen denizci olmuş varsayanların dahi yolu bu sebep ile deniz ile kesişmiştir.

Ben orta okul bitmeden de-nizci olmaya karar vermiştim. Sonrasında lise eğitimimi Ortaköy’de Yüksek Denizci-lik Okulu’na komşu Kabataş Erkek Lisesi’nde yapmam ve her gün Yüksek Denizci-lik Okulu önünden geçmem, üniformalı denizcilik okulu öğrencilerini görmem, kararı-

mın pekişmesine sebep oldu.

Kaç yıldır denizde çalışıyorsunuz, gemide en uzun kaldığınız süre nedir ?

Yüksek Denizcilik Okulu’ ndan mezun olduğum 1984 yılından beri denizcilik sektörü içindeyim. İstanbul Gemi Trafik Hizmet-leri Merkezinde çalıştığım 11 yıl ile Tuzla tersanesinde yüzer havuzda dockmaster ve özelleşme sonrası Deniz Nakliyat A.Ş’de güverte enspektörü olarak çalıştığım 3 yıl dışında ka-lan süre 20 yıl yapıyor, bu süre fiilen denizde ve gemide görev yaptığım süre.

Mesleğin ilk yıllarında, gemide çalışmak keyifli bir macera idi. Hem dünyayı geziyor hem üstüne para alıyoruz, bundan daha güzel bir meslek olamaz diye düşünürdük. İşte o zamanlarda 10 ay ve üzerinde gemide kaldığımız uzun süreli seferlerimiz oldu.

Günümüze gelirsek, son 7 yıldır çalıştığım denizcilik şirketinin ham petrol tankerlerinde sözleşmelerimiz 4 ay süreli olup, an-cak gemide kaldığımız süre, sefer ve liman durumuna bağlı

“İyi bir kaptan, bu mesleğin yalnızlık, mahrumiyet ve baskı mesleği olduğunu bilip yine de mesleğine aşk duyandır”

Tüm zorluklarına rağmen mesleğine aşık bir Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım. Kaptanlığın inceliklerinden gemide yaşama, sektörün durumundan yeni nesil gemilere ve denizcilik eğitimine kadar pekçok konuda görüşlerini aldığımız Kaptan Yıldırım, çok az denizciye nasip olacak mutluluklar yaşadığını, meslek yaşamı boyunca 33 kazazede ve 1 köpeği kurtaracak kadar şanslı denizcilerden biri olduğunu anlattı. Yıldırım, 35 yılını denizlerde geçirmiş bir gemiadamı olarak genç meslektaşlarına da tavsiyelerde bulundu: “Mükemmeliyetçi olmak ve çevrenizden de aynısını beklemek durumundasınız.”

Page 22: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

ŞUBAT 2019 ŞUBAT 2019

42 43Mersin Deniz Ticareti Mersin Deniz Ticareti

sınız?

Tabi ki seyir halinde tehlikeli durumlarla karşılaştığımız oluyor. Olası tehlikelere karşı önlem almak denizciliğin ilk ve en önemli kuralıdır. Bu yüzden gemide ola-bilecek her türlü acil durum için hazırlıklı ve eğitimli olmak durumundayız, Bunu sağlamanın tek yolu ise, bu acil durum-lar için sürekli ve düzenli olarak ilgili role talimlerini aksatmadan ve ciddiyet ile yaparak tüm personelin her türlü durum için her an hazır olmasını sağlamaktan geçer.

Denizde en başta doğa koşulları gemi için en büyük tehlikeleri içerir. Denizin en unutulmaması gereken yönlerinden biri de öngörülemez olduğudur. Bu sebeple elde mevcut tüm imkanlar ile seyir yapı-lan denizin bölgesel ve mevsimsel me-teorolojik şartları göz önünde tutulmalı ve gerek seyre çıkmadan önce gerekse tüm seyir süresince mevcut ve gelişen hava-deniz şartları sürekli izlenmeli. Bu sebeple gerekirse rota ve hız değişikliği hatta uygun bir mevkiye sığınmak, de-mirlemek gündeme gelebilir. Gemi için tehlike oluşturan olumsuz hava-deniz şartlarının geçmesini beklemek veya bu şartlardan en az etkilenilecek şekilde geminin selametini düşünerek hareket etmek genelde izlediğimiz yöntemdir.

Seyir halinde iken ortaya çıkan tehlike-lerden biri de yoğun gemi trafiği ya da balıkçılık faaliyetlerinin olduğu bölge-lerde artan çatışma riskidir. Buna ön-lem olarak köprüüstü ve makine dairesi vardiyaları takviye edilir ki bunun hangi şartlar ortaya çıktığında ne şekilde yapı-lacağı da önceden belirlenmiştir. Kısıtlı görüş ve ağır deniz şartları gibi tabloyu daha da ağırlaştıran koşullar ortaya çık-

tığında bu durum riski daha da artırır ve alınması gereken önlemleri daha ciddi olarak değerlendirmemizi zorunlu kılar.

Maalesef antik çağlardan beri deniz ti-caretinin ayrılmaz bir parçası olan kor-sanlık ve deniz haydutluğu son 25 yılda artmış, dünyanın pek çok geri kalmış coğrafyasında gerek seyir halindeki ge-rekse demirde ve limanda bulunan ge-milerin personeli için yaşamı tehdit eder hale gelmiştir.

Bu amaçla, korsan riski yüksek bölge-lerde ISPS çerçevesinde aktif ve pasif önlemler almaktayız. Kısaca vurgula-mak gerekirse; silahlı muhafız, köprü-üstü gözcü-güverte vardiyacı sayısının arttırılması, güverte seviyesinde dikenli-kesici teller ile gemiyi çevrelemek, yan-gın hortumlarının donatılması, yaşam mahalli girişlerinin dışardan açılama-yacak şekilde emniyete alınması, koru-nacak mahallerin kilit altında tutulması, korsanların gemiye çıkması durumunda sığınmak üzere tüm personeli alabile-cek güvenli bir sığınağın oluşturulup ye-terli su-yiyecek vs malzeme ile donatıl-ması ve eğer korsanlar gemiye çıkmayı başarır ise tüm personeli bu sığınakta emniyete almak ve aynı zamanda kor-san saldırısı acil durum çağrısını yapıp gemiye çıkan korsanlarca erişilemeye-cek olan sığınakta kurtarma ekiplerinin müdahalesini beklemek gibi…

Yeni nesil gemiler ve teknolojik gelişmeler denizde çalışma şart-larını nasıl etkiliyor?

Şüphesiz iyi yönde etkiliyor. Yeni nesil gemiler doğal olarak daha gelişmiş, nitelikli ve güvenilir ekipmanlar ile do-natılmakta; genel olarak tüm köprüüstü seyir yardımcıları, güverte ekipmanları,

makine dairesinde bulunan tüm sistem ve ekipmanlar bu çerçeveye girmekte.

Bu gelişmiş ekipmanlara bağlı olarak, yeni nesil gemilerde kaba güç-insan gücü kullanımının azalması doğal olarak personel sayısını da azaltmıştır. Ancak bunun yanında personelin gelişen tek-nolojiye uyum sağlamak için daha nite-likli olması zorunluluğu ortaya çıkmıştır ki bunun için gemi içi eğitimin önemi açıktır.

Yeni nesil gemilerde personel yaşam mahalleri de eskiye göre çok daha yük-sek standartta, çalışmakta olduğum gemi tipinde artık her personelin ken-dine ait kamarası var ve banyo-tuvaleti yine kamara içinde, çift kişilik kamaralar ve ortak banyo-tuvaletler artık geçmişte kaldı diyebiliriz. Elbette bunun personel üzerinde son derece iyi etkisi var. Ayrı-ca haberleşme teknolojisindeki gelişme ve internet bağlantısının giderek hızla-nıp ucuzlaması, tüm personel açısından çok olumlu bir gelişme olarak değerlen-dirilmeli.

Ülkemizdeki denizcilik sektörü-nün durumunu nasıl değerlendiri-yorsunuz?

Maalesef çok iyi bir noktada olduğu söylenemez. Ülkemizin ne geçmişte ne de günümüzde, uzun vadeli ve gerçekçi bir denizcilik politikası olmamıştır. Geç-mişte yetki sahibi kişilerin dünyadan kopuk, sektörden kopuk ve aslında bu-lundukları makamlar için gereken dona-nıma sahip olmamaları bunun en temel sebebidir.

Ülkemiz Atatürk’ün gösterdiği “Deniz-ciliği Türk’ün büyük milli ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başar-malıyız” hedefine ne yazık ki erişemedi. Bence en büyük fırsat, 2.Dünya Savaşı sonunda ABD’nin savaş sırasında yüz-lercesini inşa ettiği standart gemi di-zaynları “Victory” ve “Liberty” kuruyük gemileri ile “T2” tankerlerini neredeyse bedelsiz verme teklifini geri çevirmemiz ile kaçırıldı. Bu teklifi geri çevirmeyen Yunanistan ile ülkemizi tonaj ve dünya denizciliğindeki sıralama bazında karşı-laştırdığımızda, kaçan fırsatın büyüklü-ğü ve önemi ortaya çıkar.

Ülkemizde verilen denizcilik eğiti-minin kalitesi hakkında neler söy-lemek istersiniz?

Gerek güverte gerekse makine bölümü personeli için pazar günü hafta sonu dinlenme günüdür, ancak yükleme-bo-şaltma operasyonu, liman manevrası, boğaz-kanal geçişi gibi durumlarda bu dinlenme günü daha sonraya bırakılır.

Kamara personeli olan aşçı ve kamarot ise tüm hafta boyunca çalışırlar.

Limanda gemi çalışma düzeni zorunlu olarak bulunulan liman şartlarına göre ayarlanır, güverte zabitleri ve makine mühendisleri yükleme veya boşaltma operasyonunu sorunsuz bir şekilde ger-çekleştirmek üzere operasyonun gerek-tirdiği vardiya düzenine geçerler, diğer güverte ve makine personeli ise onların kumandası altında makine dairesi ve güvertede üstlendikleri görevleri, yine belli bir vardiya düzenine göre yerine getirir.

Gemi limandan kalkıp seyre başlarken öncelikle güverte deniz netası yapı-lır, tüm gemi seyre hazır hale getirilir, akabinde liman periyodunun yarattığı yorgunluğu atmak ve ertelenen hafta sonu dinlenmesi için istirahat verilir. El-bette seyir vardiyası tutan personel bu dinlenmeden yararlanamaz ve onlar her zaman olduğu gibi seyir vardiyası-na kesintisiz devam eder. Gemi seyre kalktığında, hele ki uzun bir seyir ise tüm personel mutlu olur, çünkü artık li-manın yorucu çalışma temposundan çıkılacak, bir sonraki limana kadar gemi içi çalışma düzeni yeknesak bir akış içinde olacaktır. Tabii zaman zaman, seyir sırasında karşılaşılması olası kötü hava ve deniz koşulları, yoğun trafik ve/veya kanal-boğaz geçişi gibi bu yekne-saklığı bozacak durumlar olacaktır. Ama

önemli olan, liman sürecindeki tüm kara insanları, yorucu çalışma temposu, baş ağrılarının artık geride kalmış olmasıdır.

Gemide hafta sonu dinlenmesi ise sa-dece pazar günüdür. Diğer bir ifadeyle haftalık çalışma 6 gündür. Personelimiz gerek günlük mesai sonrası gerekse hafta sonu serbest zamanını kendileri-ne ait zabitan ve personel salonlarında film izleyerek, oyun oynayarak, sohbet ile veya spor salonunda, havuzda spor yaparak geçirir. Ancak gemilerde in-ternet imkanının giderek hızlanması ve ucuzlaması, personelin gemi içi sosyal ortamlarda bulunduğu zamanın azal-ması, ama buna karşın internet aracılığı ile karadaki aile ve arkadaş çevresi veya sosyal medya ile zaman geçirmesi so-nucunu doğurmuştur.

Günlük düzende yemek ve çay saatle-ri tüm gemilerde aynıdır diyebiliriz: Her gün, 07.00-08.00 kahvaltı / 12.00-13.00

öğle yemeği / 18’de akşam yemeği ve saat 10.00 ve 15.00 de yarımşar saatlik çay molası…

Denizde olmanın iyi yönleri; trafik, hava kirliliği, her gün işe gitmek gibi kara ha-yatının zorluklarına maruz kalmamak, bunun yanında daha esnek giyim ve ki-şisel görünüm kurallarına tabi olmamak, ayrıca ulaşım-barınma-iaşe gibi masraf-larınızın olmaması ve karada çalışmaya göre daha yüksek maddi imkanlara sa-hip olunması, farklı ülkeler görüp deği-şik kültürleri tanıma imkanı vermesi şek-linde özetlenebilir.

Daha önce de vurguladığım gibi, aile-den ve karada bulunan sosyal çevreden uzak olmak ve kara yaşamının keyifli yönleri olan tüm sosyal-kültürel etkin-liklere zorunlu olarak ara vermek, ek olarak yetkin sağlık kurumlarına erişimin ancak limanlarda mümkün olup gemide bu imkanlardan yoksunluk ise olumsuz yönler olarak sayılabilir.

Aile yaşantınızdan bahsedebilir misiniz, mesleğiniz aile yaşantını-zı nasıl etkiliyor?

Mesleğim aile yaşantımızı olumsuz ola-rak etkilemiyor, elbette denizde geçen sürede özlem hepimizi etkiliyor. Günü-müz şartlarında çocuk yetiştirmek ve ailenin bekası her açıdan özveri gerek-tiriyor. Mesleğin zorluklarına göğüs ge-rerken ailemiz ve çocuklarımız için ça-lıştığımızı düşünmek biz denizcilere güç veriyor

Seyir halinde tehlikeli durumlarla karşılaşıyor musunuz? Böyle du-rumlar için ne gibi önlemler alır-

Page 23: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

ŞUBAT 2019 ŞUBAT 2019

44 45Mersin Deniz Ticareti Mersin Deniz Ticareti

Mesleğinizle ilgili unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısı-nız?

Her denizcinin unutamadığı anıları var-dır ve bunların çoğu kendisine özeldir. Denizciler genellikle anılarından pek söz etmezler, ketumdurlar. Benim de unuta-madığım anılarım var, kendimi çok şans-lı saymama sebep üç tane anım var ki aslında bunların hepsi aynı konuda. Çok az denizciye nasip olacak şekilde, deniz hayatımda şans eseri, üç defa denizden kazazede kurtarma mutluluğu yaşadım.

Birincisi 1989 yılında 2.Zabit (3.Kaptan) olarak görev yaptığım “Cetra Corona” isimli Kergeulen bayraklı (Fransız 2.sicil) capesize dökmeyük gemisi ile Mobile/ABD’den Richards Bay/Güney Afrika se-feri sırasında, Küba’nın 40 mil kuzeyinde “Old Bahama Channel” bölgesinde ya-şandı. Bir şişme bot içinde 8 gün sürük-lenmiş olan ABD vatandaşı bir kişiyi kur-tarıp, yaşamakta olduğu “Great Inagua” adasına götürüp, USCG (United States Coast Guard) yetkililerine teslim ettik.

İkincisinde 1992 yılında 1.Zabit (2.Kap-tan) olarak görev yaptığım “Yamak” isimli Türk bayraklı kuruyük gemisi ile Peru’nun Salaverry Limanı’nda, gemi kaptanının kaza geçirmesini müteakip gemiden ayrılması üzerine kaptan olarak atanmam sonrası Vancouver/Kanada için seyre kalkmamızın ertesi günü rast-ladığımız, makinesi arızalı ve bir haftadır sürüklenmekte olan balıkçı teknesini Pu-erto Bayovar Limanı’na kadar yedekle-yip içinde bulunan 5 balıkçı ve 1 köpeği kurtardık.

Sonuncu ise 1995 yılında kaptanı ol-duğum “Aslınur” isimli Türk bayrak-lı dökmeyük gemisi ile Palembang/

Endonezya’dan Skikda/Cezayir seferi sırasında, Hint Okyanusu geçişi tamam-lanmak üzere iken Socotra adasının 150 mil kadar doğusunda yaz musonu nede-ni ile 10 Bofor şiddetinde hava ve ağır deniz şartlarında yaşandı. Singapur’a gitmekte olan “Pyramids” isimli Mısır bayraklı geminin kaptanı VHF’den MAY-DAY (Yardım) çağrısı yapıp, kinistin (sea chest valve) valfin blok olarak dağılma-sı sonucu makine dairesine gelen suyu yenemediklerini ve gemiyi terk zorunda olduklarını belirtti. Çok kötü hava ve de-niz şartlarına rağmen ilk 9 kişiyi şişme can salından (liferaft) diğer 18 kişiyi ise filikadan alıp toplam 27 kişiyi, yani tüm mürettebatı sağ salim gemimize alıp kur-tardık.

Mısırlı yetkililer geminin battığını 3 gün sonra kamuoyuna açıklamışlar, o gece tüm Mısırlı denizciler İstanbul sahil rad-yo aracılığı ile aileleri ile konuşup sağ ve esen olduklarını bildirdi. Sonraki 10 gün boyunca Aslınur’da 25 Türk 27 Mısırlı de-nizci birlikte seyir yaptık ve onları Suez Kanalı girişinde ailelerine uğurladık.

Sizce iyi bir kaptan hangi özellikle-ri taşımalı?

Denizcilik hele ki kaptanlık içinde pek çok disiplini bir arada barındıran bir meslek, bunu daha önce de vurgulamış-tık.

İyi bir kaptan, mesleğin gerektirdiği tüm bilgiler ile donanmış olmak zorunda ve bu bilgileri sürekli güncel tutmak yolu ile kendisini meslekteki yeniliklere uyar-lamalıdır.

İyi bir kaptan; kumandası altındaki gemi, mürettebat ve yükün selameti için mevcut şartların gerektirdiği en doğru kararları vaktinde ve etkin şekilde alma-lıdır.

İyi bir kaptan; görevini yerine getirir-ken deniz ticaretinin önemli bir parçası olduğunun bilincinde olarak gemisinin tüm paydaşlar için ekonomik ve kazançlı seferler yapmasını sağlamalıdır.

İyi bir kaptan, mürettebatının yetkinliği ne olursa olsun onları en verimli şekilde kullanmayı bilmelidir.

İyi bir kaptan, meslek hayatı boyunca edindiği tecrübeleri gemisinde bulunan genç zabitlere aktarmalıdır.

İyi bir kaptan, tüm personeli için hem bir yönetici hem de bir lider olmalı, işgal ettiği makamı doldurmalı ve tüm müret-tebatının saygısını kazanmalıdır.

İyi bir kaptan, bu mesleğin yalnızlık, mahrumiyet ve baskı mesleği olduğunu bilip yine de mesleğine aşk duyandır, di-yebiliriz son söz olarak.

Denizcilik politikası eksikliği denizci eğitimine de aynen yansımıştır. Her ne kadar denizcilik eğitimi veren kurumlar sayıca artmış olsa da eğitim kalitesi bir-kaç kurum dışında dünya standartlarının çok gerisindedir.

Dünya denizciliğinin istediği donanı-ma sahip denizcileri yetiştirmekten çok uzağız, bunu başarabilen Hindistan, Filipinler gibi ülkeler var. Yetiştirdikleri her kademedeki denizciyi dünya deniz-cilik sektörüne aktarabiliyor ve ülkeleri için büyük bir katma değer yaratıyorlar. Bizde ise birkaç kurum dışında kalan-lar tabela okulu olmaktan öteye gide-meyip, donanımsız ve yetersiz eğitim almış gençleri denizcilik sektörüne arz etmekte ancak bu genç denizci adayla-rının çoğu, hayalini kurdukları mesleğe başlamaya dahi imkan bulamadan sek-törün dışında kalmaktalar.

Elbette tek suçlu bu tabela okulları de-ğil. Ülkemizin geleneksel kurumsallaş-mamış armatörlerinin pek çoğu denizci adaylarına gemilerde staj yapma imkanı dahi tanımayıp, stajyeri masraf olarak görme sığ görüşlülüklerini sürdürmekte.

Denizcilik, kara eğitimleriyle baş-layan ancak incelikleri denizde öğrenilen bir meslek. Genç mes-lektaşlarınıza ya da bu mesleği seçmek isteyenlere ne tavsiye edersiniz?

Denizcilik bir tecrübe ve sürekli öğren-me mesleğidir, ancak gerekli eğitimi almış kişilerce ilk basamaklarından baş-layarak zaman içinde tecrübe ve bilgi birikimi ile donanarak ilerlenebilir. Her-hangi bir dalda eğitim almış bir kişinin

keyfekeder başlayabileceği bir meslek değildir.

Genç denizci adayı en başta okul seçi-minde çok titiz olmalı ve eğitimi dünya standartlarında, mezunlarının sektörde kabul gördüğü bir okula girerek bu yola çıkmalı. Denizci adayı mezun olduğun-da tercih edilir olabilmek için gerek okul-da gerekse gemi stajlarında kendisini hem teorik bilgi hem de pratik tecrübe ile donatmalıdır. Gemiye çıktığında ise yeni bir öğrenme sürecinin başladığını bilmeli ve mesleğinin ilk dönemini çok iyi değerlendirip birkaç yıl içinde yük-seleceği mevki için kendini yetiştirmeli. Daha sonra yine aynı şekilde, son aşa-ma için kendini hazırlamalı.

Meslekte yeterlik olarak en üst belgeyi aldıktan sonra da edinilen tecrübeler-den ders alınmalı, ki bu bazen başka-larının tecrübeleri de olabilir ve sektörün ilerlemesine, değişimine ayak uydura-

rak kendisini geliştirmeli.

Bugün denizcilik çok sıkı kurallara tabi olarak yapılmakta ve yapılan en küçük hata bile çok ağır sonuçlar doğurmak-ta. Kısaca geçmişteki yöntemler ile gü-nümüz şartlarında ne kaptanlık ne de armatörlük yapılabilir. Gelişen dünya denizciliğine, yenilenen kurallara uyum sağlayabilmek için zorunlu olarak mü-kemmeliyetçi olmak ve çevrenizden de aynısını beklemek durumundasınız.

Sektörde gemi adamlarının en bü-yük eksikliğinin yabancı dil bilgisi olduğu belirtiliyor. Sizin bu konu-daki görüşlerinizi alabilir miyiz?

Ne yazık bu saptama çok doğru. Söz konusu olan dünya denizcilik sektörü-nün ortak dili olan İngilizce. Her ne ka-dar yeni zabitlerin yabancı dil bilgisi ve hakimiyeti eskiye göre daha iyi olsa da hala asla bir Hintli veya Filipinli ile kıyas-lanacak seviyede değil.

Daha önce de söz ettiğimiz sürekli ken-disini geliştirmek zorunda olan genç de-nizcilerin yabancı dil bilgisi ve hakimiyeti olmadan bu amaca tam olarak ulaşabil-meleri bence olanak dışı. Zabitan dışın-da kalan gemi adamlarına gelirsek; 21. yüzyıl ülkemiz gemi adamları kaynağının geneli için facia diyebiliriz. Bu kesimin kendini geliştirmek gibi bir çabası olma-dığı gibi içinde bulundukları durumun ve hatta gelecekte standart altı gemilerde çok düşük ücretler ile çalışmak duru-munda kalacaklarının da farkında değil-ler. Sanırım durumun böyle olmasında ülkemizin genel eğitim sisteminin mev-cut durumu da etkili olmakta.

Page 24: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

ŞUBAT 2019 ŞUBAT 2019

46 47Mersin Deniz Ticareti Mersin Deniz Ticareti

getirisi olmayan” sanat etkinliklerinde sivil toplum kuruluşları ile iş birliği gündeme gelebilir.

Mersin’de yerel yönetimlerce desteklenen- hemen akla geli-veren - dört projeyi ele alalım:

1- Sanat Etkinlikleri Derneği tarafından gerçekleştirilen, Av-rupa Festivaller Birliği üyesi Uluslararası Müzik Festivali, 17 yıldır sürdürülmektedir.

2- İçel Sanat Kulübü’nün gerçekleştirdiği Arkeoloji Günleri 23 yıldır düzenlenmektedir.

3- Yumuktepe kazıları 22 yıldır sürdürülüyor. Yörede yerleşi-min 9000 yıl öncesine gittiğini, bu kazılar sayesinde öğreni-yoruz.

4- Viranşehir - Soloi Pompeiopolis kazıları eşsiz buluntularıy-la Mersin’i dünya gündemine taşıyor. Antik çağın en önemli limanlarından birinin kalıntılarının ve Aratos’un mezarının bir an önce gün yüzüne çıkartılmasını bekliyoruz.

Bu dört proje kent tanınırlığına ve imajına inanılmaz katkı sağlamaktadır.

Bu projelere yerel yönetimlerin (ve bazı kent kurum ve kuru-

luşlarının) parasal katkıları yıllara göre büyük farklılıklar gös-termektedir. Hiç verilmediği de olmaktadır! Bu arzulanan bir durum değildir. Parasal katkı eksiklikleri festival etkinlikleri ve kazıların yapılmasını olumsuz etkilemektedir. Şöyle ki;

* Mersin Uluslararası Müzik Festivali için daha zengin prog-ramlar yapılması mümkün olamamaktadır.

* Yumuktepe ve Soloi Pompeiopolis Kazıları az eleman ve işçi ile yapılmakta, kısa sürmekte, arzulanan alan kazılama-maktadır.

* Arkeoloji Günleri’nin her yıl aksamadan sürdürülmesi zora girmektedir. Bildiri kitapçığı basılamamaktadır.

Bu projelerin daha başarılı bir şekilde sürdürülmesi kentin yararınadır ve yerel yönetimlerin (ve kent kurum kuruluşla-rının) katkılarının yeterliliğine ve sürekliliğine bağlıdır. Dileği-miz bu katkıların her yıl artarak verilmesidir.

Burada kişisel bir gözlemimi paylaşmak isterim okurlarımla.

Yukarıda örneklediğim dört büyük proje (ve belki daha bir-kaç başka etkinlik) dışında Mersin’de yerel yönetimler ile sivil toplum örgütlerinin kültür ve sanat konusunda geleneksel-leşmiş bir “birlikte çalışma kültürü” olmadığını söyleyebiliriz.

İhsan Toksö[email protected]

Ben Mersin’e 1979 yılında geldim. Sonrasında da iş dola-yısıyla diğer kentlere git-gellerim oldu ama Mersin’den hiç kopmadım. 1996 yılından beri de Mersin’de yaşıyorum. Bu süreç içinde Mersin, sivil toplum örgütlenmesi konusunda altın bir çağ yaşadı. Ben bu yazımda ilgi alanıma giren kül-tür ve sanat konusunda yerel yönetimlerin kültür/sanat ko-nusundaki proje desteklerinden bahsedecek ve sonrasında sivil toplum örgütleri ile olan ilişkileri hakkında saptamalarda bulunacağım.

Mersin sanat ve sanatçıya değer vermeyi bir efsane sivil top-lum örgütü olan İçel Sanat Kulübü ile öğrendi. Arkası çorap söküğü gibi geldi. Birçok sivil toplum örgütü bugün Mersin’in kültür ve sanat yaşamına katkıda bulunmaya devam ediyor-lar.

Son 30 yılda kültür ve sanat ile ilgili sivil toplum örgütlerinin bu kente neler kattıklarını gözlemleyenler bilir. Gelinen yer birçok kentin gıpta edeceği bir seviyededir. Başarılanların bir listelemesi yapılsa çıkacak bilanço da çok tatmin edici olabilir. Ama bu nasıl yapılmıştır (ya da neler / neden yapı-lamamıştır) ancak sivil toplum kuruluşlarında gönüllü olarak çalışanlar bilir. Kent içinde kapı kapı dolaşarak projeleri için katkı isteyen, eften püften nedenlerle reddedildiğinde bazı dostlarına küsen, defterden silen gönüllüler tanıyorum ben.

Bir kentin kimliğinde önemli bir yer tutan kültür ve sanat konusunda yerel yönetimlerin birincil derecede rol almaları beklenir. Bu onların asli görevleridir.

Kendi bünyelerinde kültür-sanat projeleri geliştiren - uygu-layan ve bu faaliyetlerini başarılı ve sürekli olarak sürdüren yerel yönetimler kente katkı yapmakta olmanın gönül huzuru içinde olabilirler. Hele, hele kentteki diğer bazı projelere de katkıda bulunuyorlarsa konuşmalarında, dönem raporların-da bunu vurgulamaktan da büyük keyif alırlar. İyi de yaparlar. Kültür-sanata katkı, kente büyük hizmettir.

Burada esas olan yapılanların kent halkı tarafından beğenil-mesi ve onaylanması değildir. Halka göre yapılan etkinlikler kişilerin kültürel ve sanatsal birikimlerine bir katkıda bulun-muyorsa yapılan iş eksik demektir.

Yerel yönetimler “halka göre” değil, “halk için” kültür ve sa-

nat etkinlikleri yapmalıdırlar.

Ha “halka göre”, ha “halk için” ikisi de ayni şey değil mi? Hayır değildir.

“Halka göre” yapılan kültürel ve sanatsal etkinlikler, halkın daha önce aşina olduğu, izlediği, gördüğü, dinlediği, gele-neksel olarak kolayca algılayabildiği ve katılımdan keyif aldı-ğı etkinliklerdir ve tabii ki yapılmalıdır. Bir halkın kültürel kim-liğinin yapı taşlarıdır bunlar ve bu etkinliklerde kişi ve toplum aidiyeti ön plandadır. Yerel yönetimler bu tür faaliyetleri çok severler. Beğeni toplar ve yönetimin başarı hanesine yazılır. Günü geldiğinde yerel seçimlerde halkın tercih yapmasında -oy isterken hatırlatılır.

“Halk için” yapılacak etkinlikler, bireyin kültürel ve sanatsal formasyonuna uygun ama yeni şeyler söyleyen, yenilikler getiren, bireyin kültürel gelişimine katkıda bulunacak, hal-kın kültürel belleğine eklemeler yapacak etkinliklerdir. Yani bir çeşit kültürel çeşitleme, halkı bilinçlendirme etkinlikleridir. Belki ‘beğeni tıklaması’ biraz düşüktür ama kültür ve sanat bilincinin gelişmesi için bu etkinlikler yerel yönetimlerin her zaman gündeminde olmalı ve destek bulmalıdır.

Tabii bir de - moda terimle - “Halka rağmen” yapılacak etkin-likler vardır. Bu deyişin halkı yüceltici ya da halkı hor gören çağrışımları olabiliyor. Ben bu deyişi uygun bulmuyorum. “Halkın ilgi duymadığı” etkinlikler desek; bu kez - halkın için-den - buna karşı çıkanlar olabiliyor. Yani genelleme yapmak yanlış oluyor. Nasıl kategorize edeceğimi bilemedim doğru-su. Hadi biz bunlara “Düzenleyiciye bir getirisi olmayan sa-nat etkinlikleri” diyelim.

Bunlar sorgulatıcı, rahatsız edici, şaşırtıcı, “bu da ne yaa” dedirtecek etkinliklerdir ama çok değerlidirler. Kent kültür ve sanat yaşamını renklendirecek, bireyleri eğitecek, araştırma-ya itecek, alışkanlıkları bozacak, yeniliklere kapı açacak bu etkinlikler bireylerin kültürel formasyonuna - yumurtaya son hızla saldıran sperm misali - yeni kültürel boyutlar katacak etkinliklerdir. Yerel yönetimlere hiçbir getirisi yoktur. Üstelik olumsuz eleştiriler de alabilirler. Bu yüzden yerel yönetimle-rin tercih etmedikleri etkinliklerdir.

Yerel yönetimlerin kaçındığı “Halk için” ve “Düzenleyiciye bir

Yerel Yönetimler ve Kültür / Sanat

Page 25: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

ŞUBAT 2019 ŞUBAT 2019

48 49Mersin Deniz Ticareti Mersin Deniz Ticareti

benzetir. Bugün genelde Yasak Şehir civarında rastlanmakta olan ve yaşam koşullarının pek de sağlıklı sayılamayacağı evler son on yıldır cafe, restoran veya butiklere dönüştürülerek yeni-lenmekte. Kısa molam için böyle bir mekânı gözüme kestirerek kahve eşliğinde ülkeye özgü şarkılar dinledikten sonra taksi ça-ğırıyorum. Çinceniz olmasa bile bunu yapmak hiç zor değil. İn-ternete bağlı bir telefonunuz varsa taksi sadece bir tık ötenizde. Atılan konum sayesinde onlar sizi bulunduğunuz yerden alıp istediğiniz mekâna bırakıveriyorlar.

Gideceğim yer 2000 yıllık geleneğin ayrılmaz bir parçası Pekinli akrobatları izleyeceğim Chaoyang Tiyatrosu. Bisiklet, ip, trapez cambazları, sopaların üzerinde hızla döndürülen tabaklar muh-teşem bir görsel şölen. İzlence bittikten sonra yürüyerek on beş dakika uzaklıktaki Wangfujing caddesine geçiyorum. Ünlü mar-kaların da bulunduğu dev caddede ilgim sokaktaki yemekçiler. Bizdeki dürümcü ve köfteciler yerine burada çeşitli deniz ürünü ve böcekleri ızgara ederek satışa sunan tezgâhlardan baharat ve duman kokuları yayılıyor. Caddede turumu tamamladıktan sonra oyalanmadan taksi ile otele dönüyorum. Sabah erken kalkmalıyım.

Çin Seddi

Kadim Çin inanışına göre yardımsever bir ejderhanın bıraktığı izleri takip ederek inşa edilen Unesco Dünya Mirası Listesine dahil duvarın yapımı sadece bir milyonun üzerinde cana mal olmakla kalmamış bugün dahi inşaatlarda kullanılan el arabala-rının icat edilmesine de tanıklık etmiştir. Kalıntıları Po Hay körfe-zindeki deniz kıyısından başlayarak ülkenin Kuzeybatı yönünce uzanan duvar Altın Nehir Huang Ho’yu ikiye böler güneybatıda Moğolistan’ın Gobi çölü ile buluştuktan sonra batıya saparak devam eder.

Uçağımız Bejiing ya da Çince anlamı ile kuzeydeki başkente inişe geçtiğinde içim seyahat etme keyfi ile kıpır kıpır. Uzun ve konforlu uçuşumuz keyifli menülerle do-natılmış olsa da aklım Tianenman yakın-larındaki Quanju bölgesine gitmekte.

Amacım bir zamanlar sadece impara-torlara sunulan bir ayrıcalık olan Pekin ördeğinin tadına bakmak. Fasulye filizi, soya sütünden yapılan Tofu ve Dumbling tatmayı da ihmal etmemeliyim. Yemekler genellikle ‘Wok’ adı verilen ve bizim mut-faklarımıza da giren çukur tavalarda pişi-rilerek kullanması sabır isteyen çubuklar-la yeniliyor. Çinlilerin ‘Noodle’ın ne kadar uzunsa yaşamın da o kadar uzun olur’ söylemine takılmadan incecik makarna-larını denemeyi bir sonraki yemeğe bıra-kıp lokantadan ayrılıyorum. Yolum sağlı sollu yeşil çay satan dükkânların arasın-dan geçiyor. Rahatlatan aroması ile bu lezzet Çinlilerce şifa niyetine de kullanıl-makta. Çay yaprakları toplanıp kısa bir süre kurutularak içilince vücut için anti-oksidan vazifesi gördüğü söylense de üç fincanı geçmemeye dikkat ediyorum. Yıllandırılarak kurutulan çay yaprakları ise siyah bir renk alarak bu kez karşı-mıza ‘Puar’ ismi ile çıkıyor. Sadece çay değil dondurmanın da anavatanı bu ülke. Geçmişi neredeyse 2000 yıl eski olan bu soğuk tatlıyı Çinli aşçılar imparatorlarını mutlu etmek üzere icat etmiş ve bir se-yahati esnasında ülkeye uğrayan Marco Polo tarafından da beğenilince İtalya’ya götürülerek tüm dünyaya yayılmış.

Bir sonraki sabah güneşin ilk ışıkları eş-liğinde Pekin’in ortasında dünyanın en büyük meydanı Tiananmen ile buluşuyo-rum. Hemen karşısında 1644’den 1911 yılına dek Qing hanedanına ev sahipliği

yapmış Yasak Saray bulunmakta. Saba-hın erken saatleri olmasına rağmen her yaştan Çinlinin sokaklarda Tai-Chi Chuan (yüce nihai yumruk) yaptıklarını görmek mümkün. Otobüsüme binmeden evvel ben de onlara katılarak sporun verdiği pozitif enerji ile doluyorum.

Cennet Tapınağı

Çinli filozofların ‘İnsan ve doğa arasında-ki müthiş armoni’ diye tanımladıkları, çi-visiz inşa edilen tapınağın bahçesine gi-rerken ‘Feng Shui’ kurallarına göre güney kapısını kullanmalıyım. Kuzey kapısı kötü ruhların içeri girmesini önlemek amacı ile Çinliler tarafından asla kullanılmamakta. Ming ve Çing Hanedanlarından yirmi iki imparatorun taht seremonilerine tanıklık eden alanda yapılar ses dalgası yayılma

prensiplerine göre inşa edilmiş.

Bakımlı bahçeler içinden imparatorların tanrılar ile sohbet ettikleri yere girdiğim-de kulaklarım inanılmaz bir uğultu ile buluşuyor. Tapınağın kullanıldığı zaman-larda en önemli dönemi sayılan 20 ve 23 Aralık arasındaki tarihlerde imparator oruç tutup meditasyon yapar, tanrılardan bereket diledikten sonra tapınak içindeki ‘Yuvarlak Sunak’ta kurban seremonileri düzenletirmiş. Pekin halkı da kapıları-nı kapatıp saygıyla bu ritüelin bitmesini beklerlermiş.

Hutonglar-Pekin'in 700 Yıllık Mahalleleri

Çinli yazar Tie Ning ‘Sonsuz ne kadar uzun’ isimli eserinde Pekin’i ağaç yap-rağına Hutongları da onun damarlarına

Hulki Muradi

Sevgilim Pekin

Page 26: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi

ŞUBAT 2019

50 Mersin Deniz Ticareti

Gezime turistlerin ilgi alanı Ming Ha-nedanlığı Dönemi’nde Badaling Bölgesi’nde yaptırılıp 1957’de ziyarete açılan kapıdan devam ediyorum. Yapımı M.Ö. 221 yılında başlayıp M.S. 608’de Ming Hanedanlığı Dönemi’nde sonlanan bugün yıkılmış kısımları da dahil edile-cekse toplamı 8581,88 km olan duvarın günümüzde tanık olunan bölümü 2.500 kilometrelik settir.

Askeri Depo-Bugünün Sanat Merkezi Art 798

Dashanzi Bölgesi’nde 1950’lerde askeri kullanım amacı ile inşa edilen depo bu-gün Art 798 adı ile anılan sanatseverlerin akın ettiği bir merkez. 2006 yılından beri nisan sonunda başlayıp mayıs sonu bi-ten Art 798 Festivali her yıl dünyanın çe-şitli yerlerinden gelen sanatçılarla burada kucaklaşıyor. Art 798 Yaratıcı Festivali ise eylül sonu başlayıp ekim sonuna dek sürmekte. Sanat galerileri, mağazalar, kafeler, duvar grafitileri, defileler ve ser-giler festivalleri renklendiren diğer etkin-likler.

Benim seçimimse 798 Foto Galeri ve burada sergilenen Chen Guangjun'a ait fotoğraflar. Gezmekten yorulduğunuzda dünya mutfaklarının sergilendiği kafeler-den birini seçerek keyfinize bakabilirsi-

niz. Sonraki durağıma geçmeden evvel ben de krep eşliğinde kahve tercih edi-yorum.

Lama Temple

1694 yılında Qing Hanedanı tarafından inşasına başlanıp 1722’de Ming Hane-danlığı tarafından tamamlanan Yong-he tapınağı diğer adı ile Lama Temple Pekin'in Dongcheng bölgesinde yer alır.

Yedi kapılı mekân inancınız her ne olursa olsun gezdiğinizde içinizi anlatılmaz bir huzur ile dolduruyor. 1949 yılında ibade-te kapatılan Lama 1981 yılında yeniden açılarak insanları ile özlem gidermeye başlamış. Gerek otobüsler ve gerekse şehrin her yanına hizmet veren metronun Lama Temple’a da seferleri bulunmakta.

Yazlık Saray-Summer Palace

Bir zamanlar imparatorların yazlık evi gö-revi gören saray üç ana bölümden oluş-makta. Kunming Gölü, Wan Shoushan (Uzun Ömür Dağı) zarif köşkler, kasırlar ve bahçeleri ile uyumlu bir ahenk için-de. Yemyeşil bahçelerin içinden geçip Kunming Gölü’nün ortasındaki adaya uzanan köprü üzerinde yürürken impa-ratorun feodalizmini hissediyor, saray odalarında Çin’in geçmişini gösteren teknolojik objelerle gelişimine tanıklık ediyorum. Bir zamanlar lüks ve rahat bir yaşamın sürüldüğü bu sarayın aynı za-manda Çin’de ilk elektrikli lambanın kul-lanıldığı yer olduğunu hatırlıyorum.

Uçağımız Bejing’den ayrılırken huzurlu-yum. Bir zamanlar ticarete direnmiş olsa da bugün dünya pazarında önemli bir yeri olan Çin, turistik güzellikleri, doğal lezzetleri ve saygı dolu insanları ile seya-hat anılarımın en güzel yerinde kalacak.

Page 27: İş Dünyası Taleplerini Ekonomi Şurasında Dile Getirdi ...mdto.org.tr/wp-content/uploads/dergiler/2019/Subat2019_internet.pdf · Uzakyol Kaptanı İbrahim Yıldırım ile Söyleşi