ü. İlahiyat fakültesi dergisi xl?. nahl/16 suresinin 90. ayetinin...

13
Özet C. ü. Fakültesi Dergisi Xl?. - 2006, 135-147 Nahl/16 Suresinin 90. Ayetinin Tefsiri* Yazan: Debreli Viidan FAiK (1853-1924)** Doç. Dr. Mustafa ÖZEL* .. Bu Debrell VIIdan Faik'In Nahl suresinin 90-ayetlnln tefslri yaz- rlsaleyl eseri miz yöntem lle yöntemi bilgi_ verdik. Rlsalenln bah- settikten sonra metnin edisyon yer Anahtar Kelimeler: Debreli VIIdan Faik, Tefslr, Nahl Suresl, Abstract this study, we publlsh the manuscrlpt pamphlet of Dabrall Wlldan Falq on the commentary of the verse 90 of Nahl Chapter. After the lntroductlon, we have glven information about our method whlch we followed In the study, and also about the writer's method. After that we mentloned the sources of the pamphlet. Endly, the text of the pamphlet comes. Key Words: Dabrali Wlldan Falq, Commantary, Chapter Nahl, Manuscript bu eser, son dönem tefsir tarihinden klasik bir tefsir Daha önceki bu risaleyi, Medresetü'I-Vaizin için ifadesinden, 1 Türkçe olan tefsir, sadece tek Selim Kütüphanesi Hüdai Efendi bölümün- de, 122 nurnarada eser, hem varak [(1/b) (Sib)] Bu risalede yer alan Farsça yerleri tercüme etme nezaketini gösteren Dr. Bekir Özcan Bey'e bir borç bilirim. . ve eserleri bkz.: özel, Mustafa, "Debrell VIIdan Fa'lk ve ei-Multekat fi usuli't-tefsir", CIIt: 2, 4 Ankara 1999, s. 223; Özel, Musta- fa, Son Dönem Osmanli Tefsir Tarihinden Bazt Portreler -I-, Dokuz Eylül Üniversitesi Fakültesi Dergisi, XV 2002, s. 67. Dokuz Eylül Üniversitesi ilahiyat Fakültesi, Tefslr Anabilim VIIdan Faik, burada demektedir:" y'jl .L>".JJl lt:i.J.ft .)) y..':/1 yi, _, _, "Bunu Medresetü'I-Va'izin'de, Için dört ders olarak takrir Dersl emri terk ettim, ln)!:lvaya çekildlm. ve AUah'a h_avale ettim." Yazar, buradaki son cümleslyle, olan Musa ile cereyan eden olaylara bulun- bilgi, Için bkz.: Özel, Debreli Viidan Fa'ik ve ei-Multekat fi usüli't-tefsir, s. 223 vd.

Upload: others

Post on 17-Feb-2021

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • Özet

    C. ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi

    Xl?. - 2006, 135-147

    Nahl/16 Suresinin 90. Ayetinin Tefsiri*

    Yazan: Debreli Viidan FAiK (1853-1924)**

    Hazırlayan: Doç. Dr. Mustafa ÖZEL* ..

    Bu çalışmada, Debrell VIIdan Faik'In Nahl suresinin 90-ayetlnln tefslri hakkında yaz-mış olduğu rlsaleyl neşretmekteylz. Giriş kısmının ardından eseri yayıolarken Izlediğimiz yöntem lle yazarın yöntemi hakkında bilgi_ verdik. Rlsalenln kaynaklarından bah-settikten sonra metnin edisyon krltlğl yer almaktadır.

    Anahtar Kelimeler: Debreli VIIdan Faik, Tefslr, Nahl Suresl, Ya~ma

    Abstract

    ın this study, we publlsh the manuscrlpt pamphlet of Dabrall Wlldan Falq on the commentary of the verse 90 of Nahl Chapter. After the lntroductlon, we have glven information about our method whlch we followed In the study, and also about the writer's method. After that we mentloned the sources of the pamphlet. Endly, the text of the pamphlet comes.

    Key Words: Dabrali Wlldan Falq, Commantary, Chapter Nahl, Manuscript

    Giriş

    Yayına hazırladığımız bu eser, son dönem Osmanlı tefsir tarihinden klasik bir tefsir örneğini oluşturmaktadır. Daha önceki çalışmalarımızda ulaşamadığımız bu risaleyi, yazarın, Medresetü'I-Vaizin öğrencileri için hazırladığı, kapağındaki ifadesinden,1 anlaşılmaktadır. Türkçe olan tefsir, sadece tek nüshadır. Hacı Selim Ağa Kütüphanesi Hüdai Efendi bölümün-de, 122 demirbaş nurnarada kayıtlı olaıi eser, hem varak [(1/b) (Sib)]

    Bu risalede yer alan Farsça yerleri tercüme etme nezaketini gösteren Sayın Dr. Bekir Özcan Bey'e teşekkürü bir borç bilirim. . Yazarın hayatı ve eserleri hakkında bkz.: özel, Mustafa, "Debrell VIIdan Fa'lk ve ei-Multekat fi usuli't-tefsir", İslamiyat, CIIt: 2, Sayı: 4 (Ekim-Aralık), Ankara 1999, s. 223; Özel, Musta-fa, Son Dönem Osmanli Tefsir Tarihinden Bazt Portreler -I-, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: XV (Kış-İlkbahar), İzmir 2002, s. 67. Dokuz Eylül Üniversitesi ilahiyat Fakültesi, Tefslr Anabilim Dalı. VIIdan Faik, burada şöyle demektedir:" .~jillı y'jl ~.J_, ı...lı .L>".JJl ~) uıJ=c-1_,!1 ~y.. ı} lt:i.J.ft .ıiıl .)) y..':/1 yi, ı$->"1

  • * Mustafa Özel

    hem de sayfa [15] otarak numaralandırılmıştır. Her sayfada on beş satır yer almaktadır. Her satırda, ortalama olarak, on üç kelime bulunmaktadır. Yazı, fazla zorlanmadan Qkunabilir niteliktedir. Kapağında, '1' numaralı dipnotta zikrettiğimiz ifadeden başka, risalenin içeriği hakkında bilgi veren şu ifade yer almaktadır: "Risale fi tefsiri kavlihi te'ala "inne'llahe ye'müru bi'l-'adl", el-ayeh."2 Eserin sonunda, sadece yazarın ismi yer almakta olup ferağ kaydı bulunmamaktadır.

    Vild€ın Faik, bu eserinde, Osmanlı ilim çevrelerinde baskın ve hakim olan bir dil ve üslup kullanmaktadır. Türkçe olan çalışmadar zaman zaman kaynaklardan Arapça ve Farsça nakiller yer almaktadır. Yazar, belki de, talebeyi ve bunların düzeyini göz önünde bulundurduğundan, bunları ter-cüme etme ihtiyacı duymamıştır. ·

    Eseri Yayma Hazırlamadaki Yöntem

    Tefsiri yayına hazırlarken! şu hususları göz önünde bulundurduk:

    1- Metindeki Arapça metinleri orijinar haliyle, Farsça ibareleri ise La-tin harfleriyle italik olarak yazdık.

    2- Arapça ve Farsça yerlerin (ayet, hadis, şiir vb.) çevirilerini, metni anlamada okuyucuya yardımcı olsun diyer dipnotta verdik.

    3- Ayet ve hadislerin yerlerini, ilgili kaynaklardan gösterdik.

    4- Varak numarasını, parantez içerisinde, örneğin (3/a) şeklinde, belirttik.

    5- Uygun gördüğümüz yerlerde metni, paragrafiara böldük.

    6- Ayetin bölümlerini, içinde geçen kavramları vurgulu olarak yazdık. Yazar, ayetin tefsirinde, son üç kavramın üzerine 'çizgi' koyarak dikkat çekmek istemiştir.

    7- Başlık tarafımızdan konmuştur.

    vazarın Yöntemi

    Viidan Faik, bu ayet-i kerimede yer alan, üçü emir üçü de nehy; top-lam altı kavramın tefsirini yapmaktadır. Risalenin hem başında hem de sonunda, ayetin anlam yoğunluğunu ve derinliğini anlatan ve ayetin fazile-tini ifade etmekte olan Abdullah b. Mes'Gd'un (ö. 32/652) bir sözüne yer verilmektedir. Yazar, kavramın önce sözlük, sonra terim anlamın vermek- , te, bazen genel bir yorum yapmakta, son olarak da işari bir tefsirde bu-lunmaktadır.

    Risalenin Kaynakları

    Bu ayet tefsirinin iki önemli kaynağı bulunmaktadır. Bunların ilki, kavramların sözlük anlamlarını verirken kullandığı Mütercim Asım'ın (1755-1819) Kamus Tercümesi'dir. Viidan Faik, bu eserin adını, bir kez,

    2 "(Bu), Allah Te'iila'nın 'inne'llahe ye'müru b/'1-'adl', ayetinin tefsirl hakkında bir rlsaıedir."

  • Nahl/16 Süresinin 90. Ayetinin Tefslri * 137

    '''adi" kavramını izah ederken vermektedir. Biz yaptığımız karşılaştırma neticesinde, risale sahibinin diğer kavramların tefsirlerinde de, aynı luğatı kullandığını belirledik ve bunların yerlerini, okuyucu karşılaştırma imkanı bulabiisin diye, dipnotta verdik. Yazarın diğer kaynağı ise, İsmail Hakkı Bursevi'nin (1653-1725) Ruhu'I-Beyan adlı tefsiridir. Envaru't-Tenzil ise, müfessirin diğer bir kaynağıdır. Tefsirin sonunda, söz konusu ayetin tefsi-rini, Kadi Beydavi'den (ö. 685/1286) harfiyen iktibas etmiştir. Okuyu.cu, Viidan Faik'in üslubundan, eserin dördüncü bir kaynağı daha, (et-Te'viUitü'n-Necmiyye), olduğu izlenimine kapılabilmektedir. Oysa Viidan Faik'in bu kitap adı altında yaptığı alıntılar, Ruhu'I-Beyan'dandır. Bu eser, Bursevi'nin en önemli işari tefsir kaynağıdır. Hala, kütüphanelerde yazma olarak bulunmakta, yayınlanacağı günü beklemektedir. 3

    (Metin)

    (1/b) Bismillahirrahmanirrahim.

    !.-.w .C':'.ıı- '~'.;;.;,, .- -·-- -·.~,, .l l.iır ·ı.:.ı:..:;~r J:WLı' 't.J;uıı "·ı ~ ,J ~ J ç. ıJC u;i-l:!J ~..)"-' '-i- ç. .. J t.J • J • ..)A - t.J. t:;_,p~~~

    Bu ayet-i celile, İbn Mes'Od'un (ö. 32/652) rivayetince, Kur'an-ı celilede vaki' ayatın cümlesinden ziyade, hayr ve şerrl cami'dir. Denilebilir ki, cümle Kur'an, heman bu ayetden ibaret olsa, her şeyi beyana kaFi ve bütün 'alemine hidayet ve rahmete vafidir. Bu ayet-i celile, dini, siyasi, ictima'i, ahlaki, dünyevi, uhrevi, kaffe.:i se'adet-i beşeriyyeyi cami', 'azim bir kanOn-ı semavidir. Bu ayet-i kerimede mezkOr umur-ı sitteden üç ev-velkisi, me'murun bi ha; üç sonrakisi, menhiyyüıi 'an hadır. · Me'mOrun bihanın her biri, yekdigerine muğayir umOr-i hayriyyedir. Menhiyyün 'anha olanlar dahi birbirine muğayir şürOr ve .mefasiddir. Ve şu muğayeret, 'atf icabatındandır. Mürredatın medlGiatı izah idilmedikçe, ayetin muhtevi ol-duğu hikemiyyat tezahür idemez. Bir hatib, bir va'iz kelimat-ı Kur'aniyyenin me'anH luğaviyye ve şer'iyyesine, ve delalat ve işaratına vakıf olmadıkça, ne kadar vüs'at-i karihaya, vüs'at-i beyana malik olsa bile, mevzO' dairesinde söz bulamaz. Gerçi tefsir-i Kur'an rivayetdir, dira-yet degildir. Lakin bize göre, dirayet, rivayetin mebna 'aleyhidir. Müfessi-rin-i muhakkıkine göre rivayet, dirayetin (2/a) mebna 'aleyhidir. Müfessir-i hakiki Hazret-i Muhammed salla'llahü 'aleyhi ve sellem Efendimiz'den tefsire müte'allik varid ve rivayet olunan cemi'i ehadis-i şerifeyi ihata, bizim için emr-i 'asirdir. Binaen'aleyh, kava'id-i fenniyye i'anesiyle, ah-karn-ı Kur'aniyyeye vukuf, dirayetdir.

    Necmüddin Daye, 573/1177'de doğdu. İslam dünyasının birçok bölgesinde ilim Için seyahat etti. 35 yıl Anadolu'da kaldı, Kayseri, Sivas ve Konya'da bulundu. 654/1256'da Bağdat'ta vefat etmıştır. et-Te'vilatü'n-Necmiyye: Bahru'I-Hakaik, Aynü'I-Hayat ve et-Te'vilatü'n~ I'Jecmiyye adları ile tanınan bu tefsir, hala yazma halindedir.· Bazı kaynaklarda Necmeddin Kübra'ya. ait olduğu ileri sürülen eser, aslında onun öğrencisi olan Necmeddln Daye'ye ait olduğu belirtilmektedir. Daye, tefsirini dokuzunc:u cllde,· Zariyat suresinin dokuzuncu ayetine kadar yazabilmiş, ömrü yetmeyip vefat ettikten sonra talebesi Alaüddin Simnani, hocasının kaldığı yerden devam ederek tefsiri tamamlamıştır. Bu ek bölümün adı, Necmü'I-Ktrim fi Te'vilati'I-Kur'an'dır. Adı geçen tefsir hakkında ayrıntılı bilgi içiiı bkz.: Okuyan, Mehmet, Necmuddin Da ye ve Tasavvufi Tefsiri, İstanbul 2001.

  • * Mustafa özel

    Gelelim, me'mOrun bihaden 'adi. Kamus'un4 ifadesine göre, el-'adl, e/-'udCı/eh, el-ma'dileh, el-ma'deleh masdarlardır. 'Cevr eyleyüp nüfUs ve 'ukOH beşeriyyede istikameti derkar olan emr ve haleti icra eylemek' ma'nasınadır. Selatin ve vülat ve ümeraya göre, zulm ve sitem itmeyüp dad ve insaf itmekden; ve hakime göre, Jıak ile hükm eylemekden 'ibaretdir. "I 6".J.l:t.:l .J 0=J4 ~ .JA :Jli:ı ..9" )".':1~ Jl)l .J rSI..:JI J~ :Jli:ı J.ll.c. J,;.. .J :Jli:ı. "/ cem'i 'udCı/dür. Ve 'adi, ism-i cem' olarak isti'mal olunur: ·''J.ll.c.:t,?l J~ rJ. :Jli:ı .J."s

    yıl ~ll:l .J . .b:ı.foll .J .bl_)')/ 1 ı} _;.b ~ .b.... ji.JI yı':/ 1 üc. ö .JYc , tyt}l ı} .J

    ç.~':/1 ~ ı} ~\.c. )1 ~ı.J. 9 Efal ve ahval-i mükellefün bi ha nın kaffesinde 'adalet vacibdir. Çünki ayet-i kerimede 'adlin müte'allakatının 'adem-i zik-ri, ta'mim-i nüktesine mübtenidir. İ'tikadat, a'mal, ahlak, ahkam gibi ce-mi'i, mükellefün bihaya şamildir. Mesela, i'tikadda 'adi, zatda ta'til-i mahz olan nefy ile ve İlah-ı Vahid'den ekser ilah isbatı, teşrikdir. Ta'til ile teşrik, ifrat ve tefritdir ki, her ikisi mezmOm ve merdOddur. Tevhidde 'adi, emr-i mütevassıt olan İlah-ı Vahid-i Vacib'i isbatdır. İşte şu emr-i mütevassıtı ifade eden "la ilahe il/allah" kelime-i tevhididir. ,J..W4 .ll yıli ı.:.ıl :(..}'IYe ıY.I JI:S .ılıl ':ll 4.1) ':/ Jj.-.JA 1° Kezalike Zat-ı Vacib'e, cism, cevher, a'zadan (2/b} mürekkeb, mekana muhtass dimek, teşbih-i mahzdır, hilaf-ı 'adldir. Bunda 'adalet, cismiyyet, cevheriyyet, 'uzviyyet, tecezzi, temekkün gibi sıfat-ı hudOsden tenzih şartıyla, bir ilah-ı mevcOdı isbatdır. Ve kez~lik, 'ilm.:i kud-ret gibi sıfatlar ile mevsOf degildir. Bunlar hernan zatdan başka bir şey degildir dimek, sıfatda ta'til-i mahz aldığı gibi, sıfat-ı hadise-i müteğayyfre dimek, sıfatda teşbih-i mahzdır.

    İşte bu ta'til ü teşbih, ifrat ü tefritdir, mezmOm ve merduddur. Bu if-rat ve tefritin emr-i mütevassıtı, sıfat-ı ilahiyyede, hüdus ve teğayyür bulundığını i'tiraf ile beraber, bir ilah-ı 'Alim ve Kadir-i vahy aldığını isbatdır. Kezalik, 'abdin efalinde kudret ve ihti'iarı yokdur dimek, cebr-i mahz aldığı gibi, 'abd efalinde müstakıldir dimek, kadr-ı mahzdır. Her ikisi ifrat ü tefritdir, merdOddur. Bunda 'adi, 'abd kendisinde mahluk olan kud-ret ve da'iye vasıtasıyle, fı'line fa'ildir .. ı.J..o :Jijill rl..ci/1 & 'ı.J:!A yJI rl..cJ JI:S ,Jl=.., ~ ,~1 ~1 ..,!) ı.:.ıl.J:.I ı.).o .J .~~'c fo~) ~1 '.l_?.-yı .)) ı.)l.J:.I ~yı ~ '~ .cl.J.l L>c. ..).?.:J4 u.fo:-1 .l..?.-~ ~~ 11 (ı.J..o) .J. 12 Ya'ni zat-ı ,

    Mütercim Asım, Kamüs Tercümesi, İstanbul 1305, III, 1429. "Hakim ve yönetici adil davrandı, adaletle yönetti." denir.

    6 "O, hak ile hükmediyor, adaletle davranıyor" denir. 7 "Adaletli adam" denir. 8 "Adil toplum anlamında, 'Kavmün 'adlün' denilir. 9 "Şeriatte ise, ifrat ve tefrit (iki uç) arasında orta yolu tutmaktır. Bu, bütün işlerde uyulması

    zorunlu olan bir husustur." 10 "İbn Abbas (ö. 68/687) şöyle demiştir: Adaletten maksat, la ilahe illailah sözüdür." 11 (men) edatı metinden düşmüş. Siyak sibak itibarıyla söz konusu edatı ekledik. · 12 İmam Gazzall'nin hacası İmamü'I-Harameyn (ö. 478/1085) şöyle demiştir: Herhangi bir

    mevcuda yakınlık duyup gönlü huzur bulan, sonra fikri onda odaklanıp kalan, müşebbihedendir. Kim de, salt nefy/sıfatları yok sayma fikrine kapılırsa, o, muattıledendlr.

  • Nahl/16 Süresinin 90. Ayetinin Tefsiri * 139

    Vacib hakl

  • * Mustafa Özel

    ~1 ~ 17 ayetleri delil teşkil iderler. RasCılüllah salla'llahü 'aleyhi ve sellem'in 'ibadetde terehhüb ve mübalağasına karşı da ;sljle Ulyl C. 4.1:. (.5···~·1] 2l).l1 18 ayetinin nüzCıli; ve ba'zı nasın 'ibadetde müsahelesine karşı da, "~ ;.smr:; wl i-1); .. ;.9\ 19 ayetinin nüzCıli hep 'adl-i vasata ri'ayetin vücCıbını ifade ider.

    Evamir-i şer'iyyede (4/a) daha nice hikmet vardır ki; hep, 'adl-i va-satı muktezidir. Mesela, şeri'at bize hıtan ile emrediyör. Bunda hikmet, o 'uzv-i ma'hCıdün ra'si, şedidü'l-hisdir. İşte bu şiddet-i hisden dolayı, vika' zamanında, 'azimü'l-iltizazdir. Ra'sini ihata iden cilde kat' idilmeyüp ibka idilse, zalike 'uzv, kemal-i kuvvet ve şiddet-i ihtisas üzere, baki kalır. Ve iltizazda, ifrat olur. Lakin cilde kat' idilirse, zalike 'uzv, cildden ari kalınca, siyab ve saireye temas ide ide bir derece tasal.lüb ider. Ve şiddet hissine za'f tari' olur da, iltizaz, hadd-i i'tidale gelür ve bu sCıretde, insanın cima' ile, kaza-i şehveti hadd-i i'tidale 'avdet ider. Daima ve muttasıl, kaza ve şehvete münhemik olmaz ve rağbeti" azalır. İşte balada zikrettiğimiz Manuye kavminin ihsa ve kat'-ı alat gibi, efali ifrat ve mezmCım aldığı gibi, zalike 'uzvun cildesini lezzet-i vika'i, mübalağat"en, takviye içün ibka, tefritdir. Ve sırf, lezzet-i şehvete hizmet, mezmCımdur. 'Adl-i vasat, icra-yı hıtan idüp şehvet-i insaniyyeyi hadd-i i'tidale irca' itmekdir.

    Emsile-yi mesrCıdeden münfehim olur ki, her eşyada ve cemi'-i ah-valde, 'adle ri'ayet, vacib olur. "~.J\11 J ü!_,......JI W...\.9 ,J~4"20 terkib-i meşhCırun ma'nası, 'alemde rnekadir-i 'anasır birbirine müte'adil ve mütekafi olmayup, ba'zısı ba'zısından, bi-hasebi'l-kemmiyye ve'l-keyfıyye, ezyed olsa, 'unsur-ı ezyed ve ğalib, 'unsur-ı nakıs ve mağiCıb üzerine müs-tevli olur. Ve mağiCıbı imha idüp tabayi'in cümlesi cürm ve ğalibe münkalib olur. Mesela, şemsin kürre-i arza olan bu'd-i mesafesi, şimdiki bu'dundan ekall olsa, kürre-i arzda suhCınet ziyade olur, kürre-i arz. üzerindeki bütün mevcCıdat, muhterik olur. Kezalik, bu'd-i mesafe, şimdiki bu'dundan ezyed olsa, bu 'aleme berd ü cumCıd müstevli olur ve bütün mevcCıdat, berd ve eGra münkalib olur.

    (4/b) 'İbadetde, ta'atda 'adl-i vasata ri'ayetin vucÖbuna gelince, bunda 'adi, batalet eylemez. Hep, mabeyninde eda-i feraiz ve vacibat ve nevafıl idilmelidir. Mesela, tarik-i masiva ve meşağiH dünyeviyyeyi külli-yen terk, her gün saim, her gece kaim insanlardan 'uzlet ile, cem'iyyet-i beşeriyyeden ayrılarak bütün ömrüni 'ibadet ve ta'ata sarf itmek ki, bu terehhüb, ifratdır. Hatta Cenab-ı Peygamber salla'llahü 'aleyfıi ve sellem Efendimiz sıyam-ı dehr ile saim ve leyalide kaim, terehhüb-i merd cebrin- , den bir raculi, zecr ve tevbih itdikden sonra," ~J)0! J ,\.i:,.~~ 0! ~ J çJ J ,_;b.SIJ r...d .\.i:.. ,sıJı ... ~Jjl 0! J ,\.i:,. ~." 21 kaVH şeriftyle

    17 İsra/17, 29. "Elini boynuna bağlayıp cimrilik yapma, büsbütün de açıp savurgan olma." 18 Taha/20, 1-2. "Ta-ha. Kur'an'ı sana, sıkıntıya düşesin diye indirmedik." 19 Mü'niinun/23, 115. "Sizi boşuna yarattığımızı ve bize döndürülmeyeceğiıilzi mi sanıyorsu

    nuz?" 20 "Gökler ve yer, adaletle ayakta durur." 21 ei-Buhari, Muhammed b. İsmail, ei-Cami'u's-Sahih, istanbul 1992, II, 243, Savm 51; VII,

    104-105, Edeb/86; et-Tirmizi, Ebu İsa Muhammed b. İsa, es-Sün·en, İstanbul 1993, IV, 609, Zühd 63, hn.: 2413. Buh§ri'deki ifade şöyledir: " ~~~lt..~ :•1; ,;ı)~ lt..~ ~) 0!

  • Nahl/16 Suresinin 90. Ayetinin Tefsiri * 141

    terehhübi men' buyurdılar. l.ft.ı .uc ..ılıl ~.) y.ı::. F.J ~ ..ılıl ~ ı.SI.J w.J LY> ~'" :r)l.Jı ~ Jt§ .0~ı -l_;.b13 ,0l.l....,Jı .ı:.s3ı :Jw ..uw .u~ wı.J J9 ·Jw ,..uw ,.u l.....-1 • ır .J • ~ ~ 'i .uu 'rLılfl ..ı..l:.i..ı.J 23".~ ill:i~ LY> ci)" :..U r)l.Jı ~ Jw .~ü LY> ~~ . ı "Q ,.u )\:i -·.ı~ ~ ~.u l.....

  • 142 * Mustafa Özel

    ruhıdır. 'Adalet, hükümetin sermaye-i bekasıdır. 'Adalet, cem'iyyet-i beşeriyyeye 'arız olacak 'illet-i tefrikanın devasıdır. ittihad, bir hayat-ı suri, anın ruhı 'adaletdir. Ma'arif, bir kudret-i ma'neviyye, bir satvet.:.i ruhiyyedir. Ruhı, yine 'adaletdir. 'Adalet, 'illlet-i beka-yı milletdir. 'Adaletin kasimi· zulm, 'illet-i mahv ü fena-yı milletdir. 'Adalet cevher-i hayat-ı ümemdir. 'Adalet bir silm-i terakki-i ümemdir. 'Adalet, bir üss-i hikmet-i hükumetdir. 'Adalet, bir kanun-ı semavidir ki, rehber-i riyaset, bedreka-i siyasetdir. Bütün insanlar her vazifelerinde, şer'an ve 'aklen ve vicdanen 'adaletle mükellefdirler. Bu 'adaleti, nüfUs-ı beşeriyye üzerinde tatbika. çalışalım, insan olalım, Allah yolında gidelim.

    Kale'I-Hafız:

    feda-yı dost ne-kerdim ömrü mal diriğ

    ki kar-ı 'ışk zima In kadr nem1-ayed26

    'Adi hakkında beyanat-ı mesrude, hernan bir işaret-i muhtasardan 'ibaretdir. Bu bahsin müfredatı, cüz'iyyatı yazılacak olsa, cildler teşkil ider.

    Me'murun bihadan olan ikincisi ihsan, 27 iyülik itme k ve bir şeyi güzel eylemek ma'nasınadır: .WL..l ~,~ı :J\:S,ı. 28 Ve bir şeyi iyi ve geregi gibi bilmek ma'nasınadır: (5/b) ~ ı;l '~~~ ı.J.uı.:>.:ı .JA :Jt:S,ı. 29 ·

    Usan-ı şer'de ihsan, ta'at ve fi'l-i hayrda ve umOr-i nasda 'adi üzeri-ne ziyade itmekdir. Mesela, ta'atda 'adi, mikdar-ı vacibi edadır. Mikdar-ı vacib üzerine ziyade, ihsaQdır. Ya'ni, eda-i ta'atde, bi-hasebi'l-kemmiyye ve'l-keyfiyye, mübalağa ihsandır. Eda-i feraizde vuku' bulan nevakısı, ih-san ile istikmal idileceği, ".~l_fo ~ 4,ı9 ' rSlii.J-i 1~"30 ve " 4-:ı~ :iliüll .~J .u,ı~ p;.ı:..l ~ '4-:.J ı)l ı,Yıj.J1"31 hadis-i şerifleri ifade ider.

    İhsan bir de, müşahede ma'nasına geldigini " Zill\s AJlı ~ (JI C;c...;..1-l1 .~lji .U~ ~Iy (JS:i ~ u~ ~ly"32 hadis-i şerif-i ifade ediyor ise de, buradaki müşahede, Sani'i Vacib'i basar ile ru'yet dimek degildir. Belki ru'yetden murad, 'ibadetde masiva'llah'dan kemal-i i'raz ve huzur-ı Hakk'a teveccüh-i tammın rusuhından hasıl olacak bir haletdir ki, !isan ü kalb ü kasdında ğayru'llah yokdur. İşte bu hale müşahede tesmiye olunur. Ba'zı 'arifın müşahede-i mezkureye şu beyt ile işaret etmişdir.

    26 "yaşam ve mal için dost feda etmedik ne yazık ki, bizden aşk işi o kadar gelmiyor"

    27 M. Asım, Kiımus, IV, 590. 28 "Şöyle denir: Onu güzel ve iyi yaptı, zıddı ise "esilehCı" demektir ki, "Onu kötü yaptı, iyi

    yapamadı" anlamına gelir." 29 "Şöyle denir: o, bir şeyi iyi yapar, yani onu bilir."

    · 30 ei-AciCıni, Keşfü'I-Hafiı, Mısır ts., I, 428, hn.: 1138; Aliyyü'I-Kilri, ei-Herevi, ei-Masnu' fi Ma'rifeti'ı-Hadisi'I-Mevzu', Haleb 1969, s. 65, hn.: 113; Muhammed b. Halil ei-Kavukçl et-Trablusi, ei-Lü'lü'I-Marsu'a, Beyrut 1994, s. 174, s. 73. "Nafile ibadetlerinizi, güzelce yapınız. Çünkü farz ibadetleriniz onlarla, olgunluğa ulaşır." "Nafile ibadet, müslümanın Rabbine hediyesidir. Sizden biriniz, hediyesini iyileştirsin, güzelleştirsin."

    31 ed-Deylemi, Ebu şudl' Şireveyh b. Şehredar, ei-Firdevs bi Mesuri'I-Hitiıb, Beyrut 1986, IV, 306, hn.: 6898. "Nafile ibadet, müslümanın Rabbine hediyesidir. Sizden biriniz, hediyesini iyiieştirsin, güzelleştlrsin." ·

    32 ei-Buhari, es-Sahih, VI, 20, Tefsir 31/2; Müsllm b. ei-Haccilc, ei-Ciımi'u's-Sahih, İstanbul ı992, I, 37, İman ı, hn. ı (8). "İhsan, Allah'ı görüyormuşçasına, Ibadet etmendir. Sen onu görmüyorsan da, o, seni görmektedir."

  • Nahl/16 Suresinin 90. Ayetinin Tefsiri * 143

    33ı.....ı.W • {j .1;; • ~ • • ~ .

  • i! i:

    i' i!

    ll

    * Mustafa Özel ·

    Bundan sonra, ayet-i kerimede menhiyyün 'anha . olan umur-ı selaseyi zikr ve be yanımızda bu kuvvetler ve neticeleri anlaşılur. el-fahşa,39 sahra vezninde, luğatde eda-i zekat babında olan buhl hasletine itlak olunur. Nitekim, fahiş, ğayet bahil ve nakis kimseye ıtlak olunur: "'~~

  • Nahf/16 SOresinin 90. Ayetinin Tefsiri * 145

    mek: "o)k. 1~) '~ ~ :J~"49 Ve hakdan 'udGI ile serkeşlik içün: "~ :J~ Jll:.:.i....l _, ı..}:JI uc J~ \~) 'LJ~."50 Bunlar hep kuvve-i vehmiyye-i şeytaniyye neticesidir. İ~te bu kuvve-i vehmiyye, daima insanı nas üzerine isti'la ve tereffu' ve izhar-ı riyaset ve her yerde tekaddüm gibi ahlak-ı rezileye sevk itmege sa'y ider. Ayet-i kerimedeki bağyden murad, nas üzerine tetavül ve tereffu'dur.

    ı... .ili.. -:ı! 11 ~ ,~ wl.h.::. ii · t:i ı... .1>. -~ı ~~ l.:llı ~ l>'""'-' • ~ ~ .)_,..... (j'l .J ..:r • - • ;J ı.s-.J . 51 ~· ~ • . ri:! J:!.J r- y....:=:ı

    An-ra bi-kuvvet-i riyazat bi-bayed şikest. Ta kava'id-i sü/Ok dürüst/ yabed. Zira, bi-hükmi 'a'da 'adüvveke~ bedterin düşmen, nefsest. 52

    in seg-i nefs-i şOm u bed-kare

    ki der ağOş-i tust hem-vare

    bed-terin kas!dist can-i türa

    mi hored mağz-i üstühan-i türa

    bişter ger tü ra ·bi-bended cost

    muhkemeş bend kon ki düşmen-i tust53

    (7 /b) der Letaifü't-Takrir, der tefsir-i in ayet averde ki: İstikamet-i mülk, be-se çiz buved. Ve ıztırab-ı in, be-se çiz ve her yek ezinha semere-i bes, semere-i 'adi, nusretest. Ve netice-i ihsan, sena vü medhest. Ve faide-i sıla-ı rahm, üns ü ülfet. Amma netice-i fahşa, fesad-ı din. Ve serne-re-i münker, ber engihten-i a'da. Ve hasıl-ı bağy, mahrum manden ez mütemenna. 54

    Ye'ızuküm le'alleküm tezekkerun. Kuran'da vaki' "/e'a//e" keli-mesi, ekseriya ta'lildir. Ba'zan teşbih manasına geldigi vardır. ~

    . ı.J.J.ili.:i ~ts 55 0.J~56 dimekdir. Bu cümle, ya istinaf, yahu d fı'leyn-i müzekkereynin fa'il zamirierinden haldir. Ya'ni emr ile, itti'az ve i'timar, ve nehy ile imtina' ve intiha itmek içün Huda-yı müte'al, müstehsenat-ı

    48 "Kadın zina ettiğinde, 'beğati'l-emetü, bağyen' denir." 49 "Bir kimseye haksızlık ettiği zaman, 'beğa 'aleyhi' denir." so "Haktan ayrılıp küstahça davrandığında, 'beğa fülanün' denir." sı Karş.: Bursevi, Ruhu'I-Beyfm, III, 427. "Nefsinin sıfatlarından meydana gelen şeydir ki,

    halkın başına, senden, onlara zarar veren ve sıkıntıya düşüren şeyler gelir." sı "Onu, tezkiye kurallarının doğruluk bulabllmesi için, ·riyazat gücüyle kırmak gerekir. Çünkü

    'Senin ·düşmanına düşmanlık ederim'in, hükmüne göre," düşmanın en kötüsü, nefistir." SJ "Devamlı kucağında bulunan bu uğursuz günahkar nefis köpeğl

    Senin canının en kötü yönelticisidir Senin kemiğinin iliğini yer Eğer o seni bağlarsa, iyice araştır, Sen onu sıkıca bağla, çünkü o, senin düşmanındır"

    s4 "Letaifü't-Takrir'de bu ayetin tefslrlnde şöyle rivayet edilmiştir: Yönetim doğruluğu, üç şeydedir. Bunun karışıklığı da üç şeydedir: Bunların her birinin birçok ürünü vardır. Adaletin ürünü, yardımdır. İhsanın ürünü, övgü ve medhetmedir. Sıla-l rahniln yararı, yakınlık ve dostluktur. Fakat fahşanın neticesi, dinin bozulmasıdır. Münkerin sonucu, düşmanların dize getirilmesidir. Bağyin neticesi de, arzu edilenden uzak kalmaktır."

    ss Şuara/26, 129. SG "Sanki sonsuza dek kalacaksınız."

  • 146 * Mustafa Özel

    selase-i mezkOre ile emr, ve müstekbehat-ı selase-i uhreviyyeden men' ve nehy ider.

    İşte bu ayet-i celile, cemi'-i meva'ız-ı hikemlyyeyi cami' oldığından, Cum'a günleri her hatib hutbe ahirlerinde okumağı i'tiyad edinmişdir. İmam SuyOti'nin (ö. 911/1505) rivayetine göre, ibtida, hutbe ahirinde bu ayeti kıraat iden hulefa-i emeviyyeden Ömer bin 'Abdül'aziz'dir (ö. 101/719). Bu müddet-i hilafeti, iki buçuk senedir. A'deH. müiOk-i emeviyye, ve Ömer-i sanidir. Salla'llahü 'aleyhi ve sellem Efendimiz, her hutbenin ahirinde, KM sOresini tamamen veya ba'zen tilavet buyurırlardı. Hazret-i Ömer radıya'llahü 'anh, (ö. 23/643) küvvirat sOresini "ma ahdarat'' kavl-i şerifine kadar tilavet iderlerdi. Hazret-i Osman radıya'llahü 'anh, (ö. 35/655) sOre-i Nisa'nın evahiri olan "yesteftDneke" ayetlerini ve Hazret-i 'Ali radıya'llahü 'anh, (ö. 40/661) el-kaFırOn ve ihlas sOrelerini tilavet iderlerdi.

    Bundan anlaşılıyor ki, hulefa-i raşidin ve mehdiyyin, zamanın ihtilafına göre, hal ve makama münasib, hutbe ahirinde (8/a) ba'zı ayat-ı celile ihtiyar buyururlar idi. Eger hal ve makam ve zaman mukteza-yı hal icab itseydi, 'aleyhi's-salatü ve's-selam Efendimiz'e iktidaen, K§f sOresini tilavet lazım idi. Ruhu'I-Beyan sahibi İsmail Hakkı (1653-1725), ihtiiM-ı mezkOre-i · deliliyle, hutbe esnasında, müezzinler tarafından tarziye . ve

    · tasliyenin istihbabına kaildir. 57 Zira bu tasliye ve tarziyede, ravafid ve teb'asını red vardır. Vacibat-ı zamaniyyeye göre, cehren tarziye ve tasliye muktezidir. Bu, mühimmat-ı diniyyedendir, münker olamaz. Münker olan müezzinlerin terci'at-ı daime, ve hutabanın neğamat ve makamat-ı mOsikıyyeye ri'ayet, kelimat ve hurOf-ı Kur'aniyyeyi tağyir ve tahrif itmekdir. Müş~l ı) .h....ji.\4 ,JJL\4 :;.ıt;ı ~ı D! ~>b~ ~\S ~.J, _;..üli.J ~1 ~ L.J:H.h....ji.JI y...:Sj4 Jjili.J, ~_;.Jı:ili.J

    s9 . .>.ı~I.J ~ı 0.H .h....ji.JI .l~\S tili...J H .. ,.~jil_ı.J 4.llh:JI 0.H .h....ji.JI wY...,Iyl _

    57 aursevi, Rühu'I-Beyan, III, 428. 58 ei-Kadi ei-Beydavi, Envaru't-Tenzil, İstanbul ts., I, 554. "Kadi Beydavi, bu ayetin tefsirinde

    şöyle demiştir." . 59 "Allah, ad!3leti emreder. İnanç konusunda, ta'til ve teşrik arasında orta yol tevhid gibi, orta

    yolu tutmayı emrederek, salt cebr ve kader arasında orta yol kesbi söyleyerel

  • Nahl/16 Suresinin 90. Tefsiri * 147

    ~_,i ,Jğı.J-i14 t~ts ~ı~ ı...ı _y._, ,ı.::.ı~.c.UJı uL...::..J 'u~ "i' .u~ olji LJS.:i rJ u~ olji ~ts .ılı!~ ul ul...::..'ıfl" ~1_, ö)WI.ı..;k Jij L..S: ~1

    61ıı60·~'.):!

    ~ı ~ ~ _y._, ,'Yll u.J-?-\.h,ı ı... y_ıt:S')Tı ç.\.kı:.J_, ,~.;111 ı;~ 9-i!l:ıf.9 62. 4.;J4-Jl

    Jı_,.,..l &1 4..i~ ,üjllS =4~ı ı; __,ili ~ti.G ~..bı.)~ı ı.Jı:- ,9-Wı:ıJ.ll ı:J;. u+lı..J 63 1.- ~ :,j . L.,,j')/ı .~Jı..J.

    64.~1 ı;__,ilı ö_ı\.3) ~ (y/8) ~l.:c:i.G ~ .fi.i:ı Lo ,_;S.LJ\_J

    ~ ·:lı 4..ı..b..ı...:;ı 1.:\..ğ' .•• 1~ ··-~'ı l...i.ll 1~ :ıLıJ.....ı')lı ç.~')/ı ' .:..ı, 1..,? i.,?'"' ~ '"ö-'. ~ ~ J (.)"