07-adlİ toksİkolojİ.ppt [uyumluluk modu] · toksik maddenin fazla miktarda alınması ile kısa...

54
ADLİ TOKSİKOLOJİ Doç. Dr. Yaşar TIRAŞÇI Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı

Upload: phamkien

Post on 12-May-2019

246 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

ADLİ TOKSİKOLOJİ

Doç. Dr. Yaşar TIRAŞÇIDicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli

Tıp Anabilim Dalı

Zehir, kelime anlamıyla Yunanca “toxon” kelimesinden türemiştir. Gerçekte, “toxeuma” kelimesinin anlamı “ok”tur. Antik çağlarda zehirler avlanma sırasında ok uçlarında, onları daha öldürücü kılmak amacıyla kullanılmıştır.

Daha sonraları “toxicos” kelimesi “zehir” anlamında kullanılmaya başlamıştır. Yunanca “logos” kelimesi de “bilim” anlamına gelmektedir. Her iki kelimenin kombinasyonu sonucunda günümüze “toksikoloji” olarak ulaşmıştır.

Diğer taraftan, “poison” sözcüğünün kaynağına baktığımızda, eski Fransızca’da “puison”, İngilizce’de “poison”, Latince’de “potio” kelimelerinin “içmek” anlamına geldiğini görmekteyiz.

İçmek kelimesinin zehir kelimesiyle birlikte anılması, geçmişte zehirin çoğu kez bir içeceğe karıştırılarak verilmesinden kaynaklanmaktadır.

Zehirler, antik çağlardan bu yana insanların düşmanlarını yok etmek amacıyla kullandıkları gizli silahlardı. Uzun bir süre zehirlenmenin ve etkeninin tanısının yapılamamasından dolayı, çoğunlukla cinayet amacıyla, korku nedeniyle ve bazı gerçekleri saklamak için kullanılmıştır. Dolayısıyla, zehir “korkakların silahı” olarak da tanımlanmaktadır.

Zehirin gerçek tanımını XV. yy’da, İsviçreli bir doktor ve kimyacı olan Phillippus Aureolus Theophrastus Paracelsus (1493-1541) şu şekilde yapmıştır: “Her madde zehirdir, zehir olmayan hiçbir şey yoktur. Zehirle ilacı ayıran onun doğru dozudur”

Zehirler sadece rakip ve düşmanların yok edilmesi amacıyla kullanılmamış, insan üzerindeki etkilerini araştırmak ve gözlemlemek amacıyla kasıtlı olarak da kullanılmıştır.

Pontus kralı Mithridates’in mahkumlar üzerinde her türlü bitkisel ve hayvansal kaynaklı zehirlerle araştırmalar yaptığı bilinmektedir. “Mithridates Antidotları” olarak bilinen formülleri uzun süre kodekslerde yer almıştır.

Büyük İtalyan Rönesans ressamı Leonardo da Vinci (1452-1519) de zehirlerle ilgili araştırmalar yapanlar arasında yer almıştır. Passage tekniğiyle yaptığı çalışmalarında, hayvan ve bitkilere değişik zehirler enjekte ederek zehrin etkisindeki değişiklikleri incelemiştir.

Floransa’lı (daha sonra Fransa Kraliçesi olan) Catherine de Medici (1519-1589)’nin de çeşitli toksik karışımların insan üzerindeki etkisiyle ilgili testler ve araştırmalar yaptığı bilinmektedir

Zehir ve zehirlenmelerin adli açıdan tanımlanarak değerlendirilmesi ve delil olarak kullanılması ilk kez 1840’da, “Madame Lafarge” davasında olmuştur. Kocasını zehirleyerek öldürmekle yargılanan Madame Lafarge’ın davasında, post-mortem analizlerde bir sonuca varılamamıştı. Ancak, dava sürerken, Paris’te yaşayan ve İspanyol asıllı bir kimya öğretmeni olan Mathieu Orfila (1787-1853), cesedi mezardan çıkarttırıp bazı organlarda yaptığı incelemelerde arsenik izlerine rastladı.

Madame Lafarge, bu bulguların delil olarak kabul edilmesi sonucunda mahkum edildi. Bu dava, toksikolojik bir analiz sonucunun delil olarak kullanıldığı ilk adli dava olarak kabul edilir ve “Adli Toksikoloji” çalışmaları bu dönemde başlamıştır .

Orfila’nın, 1814’te “Traite de Poisons on Toxicologie Generale” isimli ilk bilimsel kitabı çıkmıştır. Bu kitap, dalında yazılan ilk kitaptır; bu kitap ve adı geçen dava Orfila’ya “Adli Toksikolojinin Babası” ünvanını kazandırmıştır. Madame Lafarge davası ve Orfila’dan sonra, Adli Toksikoloji spesifik bir disiplin haline gelmiş; zehirlerin tanımlanmasında kullanılan analitik yöntemlerde de gelişmeler başlamıştır.

Zehirlenme herhangi bir kimyasal maddenin dokulara hasar vermesi demektir. Her madde eğer belirli miktarın üstünde verilirse vücutta zehirlenmeye ve belirli semptomlara neden olabilmektedir. Tıbbi tedavide kullanılan ilaçların hemen hepsinde önerilen dozun aşılması zehirlenmelere neden olabilmektedir. Tedavi edici doz ve toksik doz arasındaki sınır bazı ilaçlar için çok dardır. Terapötik etkinin görüldüğü dozun çok az üstüne çıkılması, istenmeyen yan etkilere neden olabilmektedir.

Bazı maddeler çok az dozlarda zehir etkisi gösterebilmektedir. Bazıları için ise bu doz çok fazladır. Bilinen en toksik maddelerden biri plütonyum, diğeri ise hint yağı tohumundan elde edilen ricin’dir. Endüstride, kimya sanayinde, tarımda ve evlerde 80 000’den fazla çeşit kimyasal madde kullanılmakta ve her yıl 1000 kadar yenisi sentetik veya doğal yolla elde edilerek bunlara katılmaktadır. Bu maddelerin her biri değişik organlara etki ederek zehirlenmelere yol açabilme özelliğine sahiptir.

ZEHİR DANIŞMA MERKEZLERİ Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü

İlaç ve Zehir Danışma Merkezi ANKARA- 0 800 314 79 00, 5 hat ve

0 312 433 70 01 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi

İlaç ve Zehir Danışma Merkezi İZMİR 0 232 412 39 39- 277 73 33 Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi

İlaç ve Zehir Danışma Merkezi0 224 442 82 93

http://www.ctf.edu.tr/farma/tfd/tfd2005_012_tuncok.pdf

Deri ve mukozalar, bir kimyasal maddenin vücuda girerek kan dolaşımına karışması için aşması gereken engellerin en önemlilerindendir. Solunum yada sindirim yoluyla gelen toksik maddeler için çok önemli engeller yoktur. Doğrudan kan dolaşımına verilen toksik maddeler ise etkisini hemen gösterir.

Vücuda Giriş Yolları 1- Sindirim kanalı: Ağız yolu, katı ve sıvı yapıdaki

kimyasal maddelerin vücuda giriş kapılarından en önemlisidir. Sindirim kanalından giren toksik maddelerin neden olduğu ölümlerin büyük bir bölümü kaza yada intihar orijinlidir. Ör: İnsektisid torbasına konulmuş buğdaydan üretilen bulgurun yenmesi, zehirli mantarlar, insektisid içerek intihar.

2- Solunum yolları: Gaz halindeki kimyasal maddelerin vücuda girişleri solunmalarıyla olmaktadır. Kaza yada intihar orijinli karbon monoksit zehirlenmeleri, meslek hastalıkları hava kirliliği kökenlidir. Ör: Şofben yada gaz sobası zehirlenmeleri, maden işçilerindeki zehirlenmeler.

3- Deri ve mukoza yolu: Sıvı yada yarı katı yapıdaki kimyasal maddelerin girişi deri ve mukoza yoluyla olabilmektedir. Hemen tümü kaza orijinlidir. Ör: Tedavi amacıyla yanlışlıkla deri üzerine tarım ilacı sürülmesi.

4-Damar yolu: Kimyasal maddenin doğrudan kan dolaşımına enjeksiyonudur. Ör: Eroin enjeksiyonuna bağlı intoksikasyon.

Adli Toksikolojinin İlgi AlanlarıKriminal olaylarda çeşitli toksikolojik analiz yöntemleri kullanılarak;

Kullanılan zehirin türü, Belirlenen miktarın ölüme yol açıp

açmayacağı, Toksik maddenin hangi yolla alındığı, Ölüm zamanı tayini,

Olayın intihar mı, kaza mı, cinayet mi olduğu, İlaç ve/veya alkolün vücuda alınma zamanı ve

etki sürelerini araştırmak, Alkol-ilaç etkileşimini ve bu maddelerin trafikte

sürücü, çeşitli suçlarda suçlu üzerindeki etkilerini araştırmak,

Biyolojik materyallerde alkol ve çeşitli toksik maddelerin varlığını ve konsantrasyonlarını belirlemek,Bu konularda bilirkişilik yapmak,adli toksikologların çalışma alanı içindedir.

Toksik maddeler: Orijinlerine göre: Hayvansal, bitkisel,

madeni, sentetik. Yapılarına göre: Katı, sıvı, gaz Fizyolojik etkilerine göre: Kan, sinir,

kas ve sinir etkili ve yakıcı etkili,olarak sınıflandırılabilirler.

Toksik Etkiyi Belirleyen Faktörler

Miktar (doz): Her zehir için toksik etki miktarı belirlenmiş olmakla birlikte bu miktarlar kişiden kişiye değişir.

Alınma şekli: Bazı maddeler ağızdan alındıklarında etkili olmadıkları halde enjeksiyon yoluyla alındıklarında şiddetli etki yaparlar.

Yaş ve cinsiyet: Çocukların ve yaşlıların dayanıklılıkları azdır. Kadınlar erkeklere oranla daha az dayanıklıdır.

Alışma (tolerans): Bazı toksik maddelere tolerans gelişebilir. Bu durumda alışılan maddenin büyük dozları toksik etki göstermez. Amfetaminler, barbitüratlar, benzodiazepinler ve morfin-eroin-metadon grubundan toksik maddelere tolerans gelişirse klinik etki beklenenin çok altında kalırken kanda veya dokularda toksik veya öldürücü doza ulaşabilir.

İdiyosenkrazi: Toleransın tam tersi bir durumdur. Bazı insanların toksik maddelere karşı özel bir hassasiyetleri olabilir. Maddenin çok küçük dozları ciltte kızarma, ürtiker, ishal, ateş gibi etkiler yapabildiği gibi ölüme de neden olabilir. Penisilin, aspirin, kokain, eroin bu etkiyi yapan maddelere örnek olarak verilebilir.

Hastalıklar: Kalp, karaciğer ve böbrek hastalığı olanlar toksik maddelere daha az dayanıklıdırlar.

Toksik doz ve lethal doz kavramı: Her bireyin ilaçlara karşı cevabı değişiktir. Aynı dozda ilaç alan herkeste aynı cevap olmamaktadır. Benzer etkideki ilaçları kıyaslamak, ilaçların toksik potansiyellerini ve güvenilirliğini söyleyebilmek için LD 50 (Lethal Dose 50) ölçüsü kullanılmaktadır. Bu terim deney hayvanlarının %50’sini öldüren doz anlamındadır.

Zehirlenme Belirtileri Toksik maddenin fazla miktarda alınması ile kısa

zamanda ortaya çıkan zehirlenme akut zehirlenme, uzun zamanda ve bir çok kez alınması ile oluşan zehirlenme kronik zehirlenme olarak tanımlanır.

Mide-bağırsak belirtileri: Bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal, mide ve bağırsakta kanamalar, otopside mide ve barsak mukozasında kan toplanması ve yaralar görülür.

Böbrek Belirtileri: İdrar tutulması veya artması, idrarda kan, albümin, böbrek dokusunun yıkılması nedeniyle hücreler görülür. Otopside böbrekler büyük, kanlı, bazı kısımları nekroze görülür.

Karaciğer Belirtileri: Sarılık, renksiz gaita, kaşıntı gibi karaciğer yetmezliği belirtileri görülür. Karaciğer büyür ve yağlanır.

Göz Belirtileri: Göz kasları felci, şaşılık, gece körlüğü, göz bebeğinin daralması veya genişlemesi, ışığa veya mesafeye uyumsuzluk olur.

Solunum Belirtileri: Nefes darlığı, öksürük, boğulma hissi ve siyanozdur

Deri Belirtileri: Kızarıklık, ürtiker benzeri kabarcıklar, sivilceler, yaralar, siyah renkli noktalar, sertleşmeler olur.

Kan Belirtileri: Kan hücrelerinde şekil ve sayı değişiklikleri ve anemi görülür.

Ruhsal ve Sinirsel Belirtiler: Felçler, hezeyanlar, şuur kaybı, uykusuzluk hali, öfori olur

Zehirlenmelerde Ölüm Sonrası Tanı

Zehirlenme tanısında 3 önemli faktör söz konusudur.

a- Hikayeb- Klinik ve otopsi bulgularıc- Laboratuvar analizi

Toksikolojik Analiz İçin Gerekli Örnekler Kan: Tercihen koldan alınan venöz kan. Deriyi

temizlemek için alkollü pamuk kullanılmamalıdır. 15 ml

İdrar: İlaç ve kimyasal maddelerin idrardaki konsantrasyonu kana göre daha yüksektir. 20-30 ml. Steril bir enjektör ile idrar kesesinden alınır.

Mide yıkama suyu veya mide içeriği: Mideden alınan örnekler ilaçların ve diğer toksik maddelerin aranması için değerli materyallerdir. İlk mide yıkama suyu veya mide içeriği alınır.

Feçes: Arsenik, cıva, kurşun gibi ağır metallerle zehirlenme dışında örnek alınmaz.

Karaciğer ve diğer organlar: Bir çok ilacın kan ve idrardaki düzeyi çok düşmesine rağmen bunları belirlenebilir düzeyde bulundurduğu için otopside en fazla alınan organ karaciğerdir.

Akciğer: İçerdiği gazın analizi mümkün olduğu için akciğer büyük önem taşır.

Saç ve tırnak kesimleri: Arsenik, antimon ve talyum gibi ağır metal zehirlenmelerinden şüphelenildiği durumlarda bir miktar kesilmiş ve koparılmış saç örnekleri ile kesilmiş tırnaklar gönderilir. Bu metaller keratin tabakasının altında bulunduklarından zehirin ne zaman verildiği bulunabilir.

Yağ dokusunda biriken pestisitler gibi maddelerle zehirlenmelerde yağ dokusundan, kronik metal zehirlenmelerinde kemik dokusundan örnek alınmalıdır.

Yiyecek ve içecekler: Bazı zehirlenmelerde toksik madde yiyecek veya içeceğe katılmış olabilir.

Enjektör analizi: Olay yerinde bulunan enjektör incelenmelidir.

Toksikolojik İncelemelerde Örneklerin Alınması 1.Kavanoza; beyin, akciğer, kalp, karaciğer,

böbrek 2.Kavanoza; midenin bir kısmı ile birlikte mide

içeriğinden bir miktar ve barsak, mesane ile birlikte idrar alınır.

1. tüp:kan 2.tüp: tespit solüsyonu

Alınan materyaller her organdan en az 250 gr olmalıdır. Cam kaplara tespit solüsyonu ile konulur.

Sık Rastlanılan Bazı Zehirlenmeler

Parasetamol zehirlenmesi: Ağrı kesici olarak sık kullanılır. Kişisel tolerans değişmekle birlikte 10 gramın üzerindeki dozlarda toksik etki görülmektedir. Özellikle karaciğere toksiktir. Otopside hiç bir bulgu bulunmayabilir.

Salisilat zehirlenmesi: Çoğunluğunda bulantı ve kulak çınlaması dışında klinik bulgu bulunmamaktadır. Otopside midede aspirin artıkları bulunabilir. Bu artıklar geç dönemde de olsa yapılacak mide lavajının kıymetli olduğunu göstermektedir. Aspirin asit karakterde olduğundan midede erozyonlar, kanamaya eğilim bulunabilir.

Siyanür zehirlenmesi: Bir çok bitki tohumunda, kiraz, badem, şeftali,kayısı, erik gibi meyva çekirdeklerinde bulunur. Sanayide, altın ve gümüş elde etmek için kullanılabildiği gibi fotoğrafçılıkta da kullanılır. Etkisini çok kısa sürede gösterir. Nadiren kurtulan olur. 50 gr acı badem çekirdeği 70 kg’ lık bir kişiyi öldürebilir. Ölü morluklarının pembe renkli olması ve otopside iç organlardan acı badem kokusu alınması ile tanınabilir.

Kayısı çekirdeği siyanürlüymüşhttp://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=163792<br

ÇANAKKALE/ANKARA - Çanakkale'nin Ayvacık ilçesinin Geyikli beldesinde İsmail-Sevgi Gülen'in oğulları Nurtekin, çok sayıda kayısı çekirdeğini taşla kırarak yedi. Bir süre sonra fenalaşan Nurtekin, Çanakkale Devlet Hastanesi'ne sevk edildi. Küçük çocuğun siyanür zehirlenmesi nedeniyle ölümle burun buruna geldiği anlaşıldı.

Zehirin panzehiri 'cyano kit' arandı, ancak bulunamadı. Nurtekin sürekli kustuğu için panzehire ihtiyaç kalmadı. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Yoğun Bakım Ünitesi'nden uzman doktor Tanıl Kendirli, kayısı çekirdeğinin zehirli olduğunu ve yenmemesi gerektiğini söyledi. Özellikle acı olan kayısı çekirdeklerinin siyanür barındırdığını belirten Kendirli, yanlışlıkla yenirse kusturma yoluna gidilmesini ve acilen hastaneye başvurulması gerektiğini söyledi.

Çürüme toksikolojik bakımdan önemli miktarda siyanür oluşmasına neden olur. Üç aylık kanlarda %10 mg dozlarında siyanür saptanmıştır.

Yangın sonucu ölenlerin kanında da siyanür saptanmıştır.

Ölüme yol açan miktarlar arasında büyük farklar söz konusudur.

Midedeki gıda ve hidroklorik asit miktarı emilim hızında önemli rol oynar.

Ölüme yol açan miktarlar:Hidrojen siyanür gazı: 200-2000 ppmSodyum siyanür: 150 mgPotasyum siyanür: 200 mgPrussik asit (%2’lik sol) : 1.5-2.5 ml

Arsenik zehirlenmesi: Renksiz, kokusuz ve doğada yaygın olarak bulunabilen, boyalarda, duvar kağıtlarında seramik ve cam üretiminde, insektisidlerde kullanılan bir maddedir.

2400 yıldır zehir olarak kullanılmaktadır (Napolyon). İnorganik şekilleri yaygın olarak su ve toprakta, organik bileşikleri temelde canlı organizmalarda bulunmaktadır. Vücuda sindirim ve solunum yoluyla girer.

Sindirim kanalından girmesiyle kısa sürede ölüm meydana gelmişse yalnız gastrit bulguları vardır. Birkaç saat sonra meydana gelen ölümlerde sindirim kanalında erozyonlar ve küçük kanamalar bulunur. En önemli değişiklikler beyinde bulunur. Ayrıca karaciğer, böbrek ve damar bulguları görülebilir.

Kronik Arsenik Zehirlenmesi

Arseniğin uzun süre alınması durumunda, hem idrarda hem de dışkıda aylarca eser miktarda arsenik tespit edilir.

Kronik arsenik zehirlenmesi olgularında arseniğin kıllar ve tırnaklarda depolanmasının adli tıp açısından önemi vardır.

Kurşun zehirlenmesi: Metal endüstrisi ile endüstriyel boya üretimi hammaddelerindepillerde ve akülerde, kurşun su borularında, kurşunlu camlarda ve kristallerde, mücevhercilikte, kaçak üretilmiş içkilerde, ressamların kullandığı boyalarda, lastikte, oyuncaklarda, benzinde ve bazı metal alaşımlarında bulunur. Akü sanayi işçilerinde ve kurşun içeren boya kullanan ressamlarda meslek hastalığıdır.

Akut zehirlenmelerde beyin ödemi ve nekroz, ensefalopatiler görülür. Kronik kurşun zehirlenmelerinde ateroskleroz, nefroskleroz ve kalp büyümesi görülür. Otopside; ağız mukozasında gri-beyaz renk, yanakların iç taraflarında yaralar, mide ve bağırsaklarda kanamalı ülserler görülür.

Cıva zehirlenmesi: Termometrelerde, boyalarda, patlayıcılarda, bazı ilaçlarda, elektrikle ilgili araçlarda ve pillerde bulunur. Vücuda deri, sindirim ve solunum yollarıyla girer. Cıva mukozalarda hiperemi, erozyonlar, akciğer ödemi yapabilir. Kronik zehirlenmelerde beyinde birikir. Dişetlerinde, dişler hizasında gri-yeşil çizgilenme yapar.

Zehirlenmelerde Orijin

Zehirlenmelerin büyük çoğunluğu kaza sonucu oluşmaktadır.

İntiharlara da rastlanmaktadır. Cinayet ise nadirdir.

Kazaya bağlı ölümlerin bir bölümü çocukların yanlışlıkla ilaç yuttuğu olgulardır. Zehirli mantar yenmesine bağlı ölümler ülkemizde de sıktır. Tarım ve sanayide kullanılan organofosfor bileşikleri ölümlere yol açabilmektedir.

ZEHİRLENMELERDE YARALANMA AĞIRLIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Zehirlenme olguları mutlak adli olgulardır. 1-Basit Tıbbi Müdahale İle Giderilebilecek

Nitelikteki Zehirlenme Olguları A-Yalnızca semptomatik tedavi ile yetinilen

olgular B-Gözlem süresince her hangi bir komplikasyon

saptanılmayan olgular C-Gastrik lavaj ve aktif kömür dışında tedavi

gerektirmeyen olgular

ZEHİRLENMELERDE YARALANMA AĞIRLIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ

2-Vücuda Acı Veren Veya Sağlığının Ya Da Algılama Yeteneğinin Bozulmasına Neden Olan Durumlar

Belirlenen yaşamsal tehlike ölçütlerinin bulunmadığı, ancak basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ölçüde klinik bulgusu olan olgular bu gruptadır.

ZEHİRLENMELERDE YARALANMA AĞIRLIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ

3-Yaşamsal Tehlike Oluşturan Zehirlenme OlgularıYaşamsal Tehlike Kriterleri:

Dozaj: Toksik doz biliniyor ve güvenilir verilere dayanıyorsa, maddenin kan düzeyinin toksik dozda olması

GKS: 8 ve altındaki değerler yaşamsal tehlikenin varlığı açısından gösterge olmakla birlikte, 9 ve üzerindeki değerler negatif bir gösterge olarak kabul edilmemelidir.

Entübasyon endikasyonu Hekim tarafından CPR (Cardio-Pulmoner Resusitasyon)

uygulanması.İleri yaşam desteği uygulanarak kalp-akciğer-beyin canlandırma işlemi uygulanması

Dializ, Hemoperfüzyon, Hemofiltrasyon, Plazmoferez uygulanmış olması.

ZEHİRLENMELERDE YARALANMA AĞIRLIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Metobolik değerlendirmede: -Açıklanamayan anyon açığı olan yüksek metobolik

asidoz durumlarında intoksikasyon düşünülmelidir. -pH değerinin 7,2’nin altında olması -pCO2 değerinin 45 mmHg’dan yüksek olması -K değerinin 6.4mEq/L’nin üzerinde ve 2mEq/L’nin

altında olması - Konvülsiyonları olması - Tansiyon Arterial sistolik komponentin

80mmHg’nın altında olması - Sinüs ritmi dışında ritmi olan ve blok bulunan

olgular

ZEHİRLENMELERDE YARALANMA AĞIRLIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Yaşamsal Tehlike Açısından Özel Gruplar: 1-Tıbbi Tedavide Kullanılan ilaçların doz aşımının söz

konusu olduğu olgularda: İlacın özel toksik etkisi (kardiotoksik etki, aritmi, hemototoksik

etki vb) ayrıca göz önüne alınması gereken bir durumdur. Örneğin Trisiklik antidepresanlar santral sinir sistemi ve kardiak ileti sistemine olan toksik etkileri nedeni ile belirlenen kriterler dışında özel değerlendirme gerektirmektedir.

2-CO Zehirlenmelerinde: - Olgunun ilk bulunduğunda bilinç bozukluğu olması, - HbCO düzeyinin %20’nin üzerinde olması - Hiperbarik oksijen tedavisine gerek duyulması - 4 saatten uzun süren oksijen tedavisi gereksinimi - Spesifik BT ya da MR bulguları, beyin dışı organ bulguları;

miyokart enfarktüsü, rabdomyoliz( CPK, LDH, ALT yükselmesi)

ZEHİRLENMELERDE YARALANMA AĞIRLIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ

3-Mantar Zehirlenmelerinde:Serum transaminazlarının yükselmesi, ikter, karaciğer matitesinin küçülmesi ve hepatik ensefolapati

4-Etil Alkol Zehirlenmelerinde:Klinik bulguların da desteklemesi şartıyla, kan alkol düzeyinin 200mg/dl ve üzerinde olması

5-Metil Alkol Zehirlenmelerinde:Klinik bulguların da desteklemesi şartıyla, kan düzeyinin 30 mg/dl (%80mg letal doz) ve üzerinde olması, Görme fonksiyonuna ait problemlerin olması

ZEHİRLENMELERDE YARALANMA AĞIRLIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ

6-Tarım İlaçları ile Zehirlenmelerde: Antikolinesteraz enzim düzeyi ve diğer

spesifik enzim düzeyleri ile ilgili bilgi ve kayıt mevcutsa ve bu düzeyler literatürde belirlenen kritik düzeyler ise “yaşamsal tehlike”nin varlığından bahsedilebilir.