09 kur'an'dan ÖĞÜtler - tasavvufdergisi.net · yüce allah şöye buyurdu:...
TRANSCRIPT
tasavvuf İlrrli ve Akademik Araştırma Dergisi
Ankara, 1999
Kur'an'dan Öğütler
eş-Şeyh Ali Mabfuz
Çeviri*: ŞevkiSAKA
Doç Dr. , A.Ü. İlahiyar Fakültesi
I. Kfuni.l İnsan
Kovulmuş Şeyran'dan Allah'a sığınırım . Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla .
Yüce Allah şöye buyurdu: "Yüzlerinizi doğu ve ·batı tarafına çevirmeniz iyilık değildir. Asıl iyilik, At
lah 'a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere inanan kimselerin iyiliğidir Onlar mat sevgisine rağmen yakın/ara, yetimlere, yoksullara, yoldq. kalmış/ara, dilencilere ve boyunduruk altında bulunan köle ve esiriere mal ve1·mişlerdir. Namazı kılmış, zekatı vermiş, andtaşma yaptık/cm zaman, andtaşmalarını yerine getirmişlerdir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabretmişlerdü·. İşte doğru olanlar onlardır. Allah 'ın azabından korkanlar da onlardır. "(Bakara, 2/ 177)
Hz. Peygamber (s.a.v.) Mekke'de iken Kudüs'e doğru namaz kılıyordu. Hicret'ten sonra on yedi aydan fazla bir zaman yine Kudüs'e doğıu namaz kıld ı. Namazda Kabe'ye dönmesi eınredilince, herkes k.ıble hakkında konuşmaya başladı. Bu konu Müslümanlara, Yahudi, müşrik ve münafı.klara hayli sıkmtı verdL Bu hususta Müslümanlar, "duyduk ve itaat ettik" dediler. Buna şu ayet işaret etmektedir: "'Ona incmdık, hepsi Rabb'imiz katındandır, derler. "CAl-i İmran, 3/7) Bu durum, Allah'ml<endilerine doğru yolu gösterdiği kimselere güç gelmedi.
Yahudilere gelince, onlar Hz. Peygamber hakkında: "Kendinden önceki peygamberlere muhalefe[ etti. Eğer peygamber olsaydı, peygamberlerin kıblesine doğru namaz k.ılardı . " dediler. Müşrikler ise: "Bizim kıblemize döndüğü gibi,
• Bkz eş-Şeyh Ali Mahfuz, Htdayeru'l-Murşidin, s. 242-260.
122 rasawııf
yakında bızım dınımıze de doner O ancak gerçek olduğu ıçın oraya dondu " dedıler Munahklar da "Bılmıyoıuz, Muhammed nereye donuyor' Eğer oneekı kıble doğru ıse, onuterkettı Eğer ıkıncı kıble doğru ıse, Muhammed oneeden yanlış yolda ıdı " Cahıl bır takım kımseler bu konuda çok soz soyleeLler Allah Teala'nın soyledığı gıbı "Gerçı kıblenın değı~tırılmesı, Allah'ın hıdayeı ettığı kım
selerden başkasına oldukça ağır gelecektır "(Bakaı·a, 2/ 143)
Bu durum Allah tarafından venlnuş bır sıkıntıdır kı, peygamberlere uyanlan , okçesı uzerınde gerısın gerıye donenierden ayırıp ortaya çıkarmak ıçın, onunla
kullarını ııntıhan etmektedır
Ozet olarak, Kabe'ye yonelınek!e Muslumanlar sevmdıler Halbukı Kıtap Eh
tı Kudus'e donmekte ısrar edıyordu Hepsı, bunun dmde buyuk bır amaç olduğunu zannettıler Kıtap Ehlı, kendı kıblelennın dışında kılınan namazların Allah
katında kabul edılmeyeceğını sanıyorlardı Başka kıbleye doğru namaz kılanların peygamberlenn dmınde olmadığını ıddıa edıyorlardı Muslumanlar da Kabe'ye doğru kılınan namazın her şey olduğunu ılen suruyorlardı
Çunh.'\.1 Kabe, lbrahıın (a s )'ın kıblesı ve Allah'a ıbadet etmek ıçın yapılan ılk
evdır Yuce Allah, dınde kastedılen ıyılığın, yalnız husus! bır kıbleye doıunek olmadığını butun ınsanlara açıkladı Bu be.lırlı bu· yere donmek, ancak namaz kıJan bır şahsın, namazında yalvarma ve yakarmasında Yuce Allah'tan ba~ka her şeyden yı.ız çevırdığını hatırlaması ıçın ıneşıu kılınınıştır Yuzu kıbleye çevırmek,
kalbın de donmesını hatırlatmaya bır vesıledır Yoksa, ıbadetın bır nıknu değıldır Ancak bunun dığer ıyılık çeşıt lerınden bın olduğunu da unutmamak gerekır
Kendısını onem verılmesı gereken ıyılıl< ıse, ıman eden ve onunla şanı Yuce ve Azız olan Allah'ın açıkladığı ışlerı yapan ınsanın ıyılığıdır Yanı ıyılık, kalpte
ve arnelde belırtılen gonılen ımandır Yuce Allah'ın buyurduğu gıbı 1yılık, yuzlermızı doğu ve batı tamfina çevırmek değıldır
Burada ınsanlara namazda yon tayın etmenın hıkmetı anlatılmaktadır Once Kudus'e doğru yonetmenın lukmetı, sonra dumm gereğı, Kudus'ten Kabe'ye doğru donmenın sebebı açıklanmaktadır Sankı şoyle demek muınlmn olabılır
dı
a- Once şunu bılmek gerekır kı, zayıf ınsan buyuk bır hukumdann meclısıne
vardığı zaman, ona yuzunu donmesı, ondan yuz çevırmeınesı ve mubalağalı sozlerle onu ovmesı gerekır Ovgude olduğu gıbı hızınetle ve ona yalvarmakta da mu balağa yapınası W.zımdır Kıraat ve tesbıhat ovgı.ı gıbı, rüku ve secdeler ıse hızmet gıbıdır Kıbleye donrnek de hukı.ımdara doğru donrnek ve ondan yı.ızu mı çevınnemek gıbıdu
Sozun ozu, kula yakışanı, ınabtıduna doğru dorunesıdır Yute Allah madde ve cıhetten munezzeh olunca, O'na bu anlamda donmek ımldinsızdır Insanlar
ıçın ozel bır yer tayın edıldı ve ınsanlar da ı badetlerını yerıne getııırken oraya yo-
kur an dan oğuller 123
nelmektedırler Bu mekana doğru doıuneyı de Yuce Allalı kullarına bır rahmet
olarak, zatına yonelmek kabul etmıştı r b- Namazdan maksar kalbın huzur bulmasıdır Kalbın huzuru da ancak. baş
ka tarafa donrnekten sakınarak ve hareketı terkederek uzuvların sukGn bulmasıyla mumkun olur Bu da bmun namazlarda tayın edtlen yone doğru donrnekle sağlanır Bazı yonler zıhmlerdekı saygınlığı sebebıyle onem kazanınca, Kabe'ye doğru donrnek en ıyı olanıdır Zıra Kabe'ıun şerefı tartışılamaz
c- Cem1b-ı Hak. mumınler arasındaki ıyı munasebetı ve dostluğu sever Mu
mınJerden her bın namazlannda başka bır tarafa yonelecek olsa, bu clunım onlar arasında açık bır ıhtıHifın doğmasına sebep olur Oysakı ktble tek yon olarak belırlenınce, butun muınınler namazlarında o tarafa yoneldıler Bu da ıhtıJaf duşuncesını ortadan kaldım, onları sevgı, bırlık, ıyılık konularında yardıınJaşmaya
ve hayitlı ışler gorıneye sevkeder Onların dunya ve ahıret saadetı bu anlayışta
dır
Kudus'e yonetmenın ve sonra Kabe'ye donınenın sebebıne gelınce 1- Mumınlen, ımanlannclakı samıınıyetlennden dolayı başkalanndan ayılır
Kınun yuz çevırdığını ve kıının ısyan ettığıoı murnınlere bıldırmek ıçın Yuce Allah şoyle buyuımaktadır
''Bız, Peygcmıber'e uyanı, okçesı uzerınde genye donenden ayırahm dıye,
eskıden yonelelığın Kabe'yı kıble yaptık Bu, Allah 'ın yol gosterdığı kımselerden başkasına elbette ağır gelır " (Bakara, 2/143) Yanı senın uzennde bulunduğun
kıbleyı (Beytu'I-Makdıs'ı) bu vakıtten once ancak bunun ıçm bu· yon yaptık Buradakı "elletı" ısmı ınevsulu ıse , "ce'ale" fulmın ıkıncı mef'Cıludur
2- Yuce Allah Kabe'ye "Beytl Benım evırn, Ibrahım ve oğlunun bınası" , sozl erıne ızafetle ozel bu değer atfetınıştır Bu sebeple bazı ınsanların duşuncesıne, bu yonun başka yonlerden daha şereflı olduğu kanaatını yerleştırmıştır Bunun ıçın msan oraya yonehnce daha buyı.ık hurmet ve saygıyı gosternuş olur
3- Kabe'nın bınası, Arap Devlerı'nın oıtaya çıkmasına, onların şerefıne ve ovunınesıne sebep olunca, Kabe'ye saygı gostermelerı hususundaki ısteklerı daha da aıtmış oldu
4- Hz Peygamber (s a v )'ın getırmış olduğu emır ve yasakları kabul etme konusunda surat gosteımektır Çunku Kabe, Hz Peygamber'ın doğduğu yer olduğu ıçın, oraya saygı gostermek, .Hz Peygamber' e saygı gosrerrnek demektır Ona
saygı gostenneyı kalbıne yerleştıren bır kımse de onun sunnetını kabul etmeye daha layıktır Dolayısıyla onun emır ve yasaklarına sarılmacia daha çabuk davranu·
Işın bıdayetınde Kudus'un kıble yapılmasındakı hıkmet, IsHimıyet'ın ılk yılla
rında Kabe'nın putlar ve heykellerle dolu olması , bır de rnuşnklenn egernenlığı
nm oıada hukum surmesıdır O egemenlığı onadan kaldıımak çok guçtu Bunun
124 tasawıtf
ıçın Yı.ıce Allah her ne kadar Ibrahım'e, tavaf edenler, orada kalanlar, nıkfı ve secde edenler ıçın orayı temızlemesım emrettıyse de ılk once onu, şırk ıbadetıyle kırlı olan Kabe'den Yahudılerın kıblesı olan Kudus'e doğru çevırdı Allah'ın
bırleme ve tenzıh etme konusunda Yahudıler, Hz Peygamber'ın getırdıklerıne
daha yakındılar
Kabe nın putlardan, heykellerden, onlara yapılan ıbadetlerden teıruzleme ve ptıta tapanların egemenlığını oradan kaldııma zamanı yaklaşınca , Yuce Allah gonullen ona dondurrnek ıçın munıınlenn kıblesı yaptı Bu da orayı isti'la et
mek suretıyle temızlemenın ve mmetı tamamlamanın bır oncusu olmaktadır Allah' ı bırleme ve ıbadetlerın yalnız Allah ıçın yapılması hususundala yontem ıse ,
Ibrahım (a s) ın sunnetı u zeredır Yuce Allah'ın Sıze olan mmetımı tamamlayayım, boylece sız de bıdayete eresınız "(Bakara, 2/ 150) anlarrundakı sozu, bu usnJnluğu muıdelemektedır Bu da onlardaki ıstek ve unut ruhunu dırıltmektedır
Sonra ıyılığın, ıbadetlen ve ınsanı Allah'a yaklaştıran hayırlı ışlerı toplayan bır ısun olduğunu onlara açıklamaktadır Anneye babaya ıyılık yapmak ve mumkun
olduğu kadar onları memnun etmeye çalışmak, yıne bır ıyılıktır Dınleyenlerın
dıkkatlennı , şanı Azız ve Yuce olan Allah, bır takım ışlen şart koştı.ığuna ve onlarsız ıyılığın gerçekleşmeyeceğuıe çekmektedu
A- Bu şartlardan bınncısı , beş şeye ıman etmektır
a- Bu beş şeyden bm de Yuce Allaha ınanmaktır Yanı bu varlık aıemınde her şeye gucu yeten, her şeyı en ıyı bılen, duzene sokan, hıkmer sahıbı ve kemal sıfarlarıyla muttasıf, butun noksanlıklardan munezzeh bır Rab olduğunu tasdık etmektır Bu ıman ancak ınsanın gonltıne kesın olarak yerleştığı, Allah'a boyun
eğıp teslım olduğu zamanıyılık olur Bunun esen de nefsı guzelleşlırmede ve ışlerı doğru yapınada gonılur Tasdıke gelınce, eğer Allah'ın eserlerini izleıni
yor, nefsı terbıye etmede ve ışlerı doğru yapmada onun esen gorulmuyorsa, yahut onun eserlerı noksan olursa, ışte bu zayıfbır ımandır Bu unarun sahıbı doğrulukla ve takva ıle vasıflanamaz Dolayısıyla boyle bır ıman, salubıru kıyamet azabından kurtaramaz
Huccetu'I-Islaın Gazali şoyle dedı 'Amel sahıbı munıın ıle, ame!ı olmayan rnummın durumu, kabak ıle servi ağa:::ının durumu gıbıdır Kabak, servı
ağacına 'Sen de bır ağaçsın bende bır ağacım' dedığı zaman, servi ona, 'Sonbahar gelmeeye kadar bekle, onun fırtınalan senın kokunu kazıtı.r ve senı havaya uçurur Ama ben burada devamlı olarak kalırım Fırtınalar ancak benım kurumuş yapraklarımı goturur, taze yapraktarım ıse gen kalu· ' der "
Muınının durumu da boylece saf altın gıbıdır Pota altını tasfıye edıp, oradan
terteınız parlak bır şekılele çıktığı gıbı, rnumını de belfUar tasfıye eder, o da oradan tertemız, namı.ıslu ve ınançlı olarak çıkar Imanı zayıf olan kımse ıse, belalar
kıır· lin dan oğwler 125
onda ne varsa hepsını gotunır, oradan Allah ve ınsanlar katında rezıl ıı.ısvay, namusu zedelerunış , şerefı çığnenmış ve aşağılanmış olarak çıkar
Burada dınleyenlerın dıkkatını, Kur'an'ın gostermış olduğu yolda, Yuce Al
lah'ın karnı! bır ı lah olduğuna delalet eden kaınata bakmak süretıyle, O'nun varlığını bılmeğe çekmektedır Onlara samımı ımanın eserlerını ve mumınlerın
ozellıklerını anlatmaktadır Bu, Kuı 'an da çok yerde -geçmektedır Onun en kapsamlı ayetlerınden bırkaçı şoyledır
Mumınler o kımseferdır kı., Allah anıldığı zaman yureklen urpertır kendı
terme Allah 'ın ayetlerı okunduğu zaman onla_ mı ımanlem nı arttmr ve onlar Rab 'lerıne tevekku/ ederler
Onlar namazlarını 1-,>ılarlar ve kendıterme verdığırnız nzıktan Al/ab rızası
ıçın. yoksullara venrlet· Işte gerçek mumınler onlardır Onlara Rab'lerının katında dereceler,bağış
larna ve tukenmez nzık mt·dır "(Ental, 8/ 2-4) 'Rab man 'ın kullan yeryuzunde nıutevazı olat'Clk yururler Cabıller kendı
terme takı/dıklan zaman, onlara "selam" der geçerler " (Furkan, 25/63) sure
sının sonuna kadar O taJ;wa sahıplerı bollukta ve darlıkta Allah ıçın harcarlar, ofke!ennı yut
kunurlar, ınsanları a[(cıderler Allah da guzel davrananları sever Onlar bır kotuluk yaptıkları, ya da nefıslerıne zulmettıklerı zaman, Allah ı
hatıriayarak hem gımahlannın bağışlanmasım dı/erler Gunabları da lll
lah tan başka kım bağışlayabı/ır? Ve onlar yaptıklarında b·ıle bı/e ısrar etmezler 'CAl- ı Imran, 3/ 134-135)
Mumınler, ancak Allah'a ve peygamberme manmış, sonra şupheye duşme
m·ış, Allah uğrunda mallanyla, canlarıyla cıhad etmış olanlardır Işte onlar· doğrularm ta kendıtendır " (Hucurat, 49/ 15)
Işte boyle bır ıman , butun ıyılıklerın esası, butun hayır ve saadetlenn temelıdır
b- Ikıncısı, ahıret gunune ınarunaktır Ahıret gunune ınanmanın manası, ahıretın varlığına ve onun kapsanuna gu·en oldukten sonra dmlmeye ve cezaya ınanmaktır "Ahır gun' olarak ısımlendınldı Çunh.'u dunya gunlerının sonudur Yanı dunya gunlennın sonuna bıtışıktır Zıra o, dunyanın sonu olduğu muddetçe dunyadan değıldır Bu, bır şeyı yakınıyla ısıınlendırme kabılındendır
Burada, bundan once geçen ımanın bır bolumu açıklanmaktadır Zıra ınsan,
Cenab-ı Hakl<'ın ılınııle her şeyı kuşartığına ve kaınatın butı ımı uzerınde tam bu· h."Uclrete sahıp olduğuna ınandığı zaman oldukten sonra dınlmeye , Haşır ve Neşr'ın gerçek olduğuna da ındnır Bunlara ınanmayan, dığerlerıne de ınanma
mış olur Dınleyenlerın kalbını, kıyamet gununun dehşetını bıldıren ayet ve hadıslerden kaynaklanan bır korku doldurur Bununla da ınsanları, uzun bır yolcu-
126 ıasavvıif
luk ıçın azık yapmaya ve zor bır hesap ıçın hazırlıklı olmaya sevketmektedır
Onlara açıklanmaktadır kı, ahıret gunune ınanmak, dunya hayatının ışlerını kolaylaştırır, onun duıumunu basıtleştım ve onu mumınler nezdınde aluret vasıtası yapar Aşırı olçude onu ısteyen kışı gıbı, ona ısteklı olmaz Belkı onun nezdınde, salıh amel yapmak ıçın dı.ınyada kalmakta, dunya hayatının kotuluklerınden kaçmak ve Yuce Allah katındakı nımetlere ulaşmak ıçın oradan ayrılmak eşı ttır
c- Uçuncusu, meleklere ınanmaktır Yanı Yuce Allah ın Kıtabı'nda Onlar ıyı kutlardır Allah 'ın emırlerme ısyan etmezler ve emro/undukları şeyı yerıne getırwler nıtelendırdığı gıbı, onların varlıklarına ınanmaktır Melekler yemeyen, ıçmeycn, akıllı, bılgılı nıhan:i varJıklaı·dır Onlar gonıJmeyen varlıklar oldukları ıçın, onların hakıkarını araştıramayız Yuce Allah, dunya ve ahırette ınsanın menfaatıyle ılgılı olarak, ıstedığı ışierde onları gorevlendırmıştır
Burada meleklere ınanınanın, ıman esaslanndan bın olduğu vahıy yoluyla
bıldırılm ıştır Çunkı.ı vahıy meleğı, bılındığı gıbı akıllı ve bılgılı bır ruhtur O, Allah'ıri kulları ıçın gonderdıği ılını, Allah'ın ıznıyle peygamberın kalbıne nakletmıştır Bunun ıçın melekler, kıcaplardan ve peygamberlerden once zıkredılmıştır Onlar dınlerı, peygamberlere getınnışlerdır Bu hususta Yı.ıce Allah şoyle buyı.ırmııştur
Ey Muhammed, apaçık Arap dılıyle, uyaranlardan olman ıçın onu Ce breı
ıl se nın kalbıne ı ndırmıştır "(Şuara , 26/ 193-195) Melekler ve Cebraıl o gecede Rab lerının ıznıyle her tu1-lu ış ıçın ınerler '
(Kadır, 97/ 4) Meleklerı ınkar etmek, vahyı, peygamberlığı ve ruhları ınkar etmeyı gerektı
rır Bu da ahıret gunumı ınkar etmeyı ıcap ettırır Kım ahıretı ınkar ederse, dunyamn lezzetlen ve şehvetlerı onun en buyuk gayesı olur Işte bu, ahıretten once dunya bedbahtlığının temelıdır
ç- Dorduncusu, Kur'an-ı Keıım'e ve semaVı kıtapiara ınanmaktır Bunun anlamı , bu semaVı kıtapiann Yuce Allah 'ın bazı peygaınberlerıne ındınlmış sozu olduğunu ve onların ıhtıva ettığı esasların gerçek olduğunu tasdık etmektır Tevrat gıbı yazılmış olarak ınmesıyle, Kur'an gıbı yazılmamış olarak ınmesı eşıttır
Burada, hıkmetle dolu Kur'an'a ıman etmenın onunla amel etmeyı ve onun
gosterdığı yolda yurumeyı gereklırdığı açıklanmaktadır Bır şeyın koru ve zararlı olduğuna kesın olarak ınanan bır mwnın, ıradesını onu yapmaya sarf etmez Dığer taraftan bır şeyın guzel ve faydalı olduğuna kesın olarak ınanan bu· mumın
ıse, bır engel olmadığı surece, ıradesmı onu yapmaya sarfeder O halde kıtaba ınandığılll ı.ddıa edıp de onun emır ve yasaklarına rıayet etıneyen ınsanın durumu nedu)
d- Beşıncısı, peygamberlenn arasında bır fark gozetmeden hepsıne ınanmaktır Burada, peygamberler hakkında bılınmesı gereklı olan şeylerle, onlar hak-
kur an dan oğıuler 127
kında ıınkansız ve caız olan hususlar anlatılınaktadır Insanlar peygamberlere bağlansın , peygamberlenn gosterdığı yolda yunısun ve onların ahlakı ıle ahlakIansınlar dıye , peygaınberlenn gonderılış sebebı, peygamberlığe olan ıhtıyaç, peygamberlenn ozellıklerı, onların ahlakiyapısı ve yaşayışlan anlatılmaktadır
Kur'an-ı Kenm'de Adem (a s )'ın Allah'a asi olması ve yaptıklan ışierden dolayı bazı peygamberlerın kınanınası ancak şu kabıldendır Efendı kolesme ıste
dığ ı ~ekılde hıtap edebılır Aynı zamanda başkalarını, ışiernekte olduğu gunahıan dolayı kınayabıleceğı gıbı, onu da en ıyısını bırakıp ıyısını yaptığından dolayı kınayabılır A.dem (as )'ın ağaçtan yemek suretıye ısyan erınesı, yemekten yasaklanmasının ve kınanınasının sırrının gızlı olması sebebıyledu·, denınektedır
Bıldığırnız sebep, yeryuzunun ınsanoğlu tarafmdan unar edılınesıdır Bu beş şeye ınanmanın, ıntımının tasdık etmesı gereken şeylerı topladığı beyan edılmektedır Bu, mukellef ıçın başlangıç, orta ve sondur Başlangıç ve son ıse , asıl
kastedılen budur Allah'a ve ahıı·et gunune ınanmaktan maksat da ortada kı men
faatlen bı lmekur Bu da ancak rısaletle olur Rısalet ıse ancak uç şeyle tamamlanır Vahıy ıçın melekler, vahyın kendısı kı, bu da kıtaptır Vahyı ınsanlara teblığ etmek ıçın Allah tarafından gonderılmış bır vekıl kı, o da peygamberdır
B- Iyılığm gerçekleşmesı ıçın gereklı olan şartlardan bın de malı layık olan
kımseye vermektır Nıtekun Yuce Allah şoyle huyurmaktadır '~ı.tcıl sevgısıyle bır
lıkte onu layık olana veren"Yanı mal sevgısı ve cımnlığıyle bırlıkte Burada sağ
lıklı ıken sactakayı verınenın., olum yaklaştığı anda vermekten daha erdemlı olduğu anlatılınaktadır
Buhari'de Ebu Hureyre (r a )'den şoyle rıvayet edılnıektedır "Bır adam Hz Peygamber (sav )'e gelerek 'Ya Rasülctllab, sadakanın hangısı sevap bakımından daha buyuktıtr?' Hz Peygamber de 'Sağ lığında yoksulluktan korktu[jun, zengın olmayı um.duğun ve cımrı.lığın uzerınde ıken verdığın sadaka etaba değeriıdır Yok<.a, ıhmal eclıp de can çıkmak uzereyken, bu şunundur, bu da şunundur dersın ''
"Lı fulanın keza" şu mal şunun ıçındır, sozlenyle her ıkısınde de kendısıne vasıyet edılen şahıs ıle, kendısıyle vasıyet edtlen maldan kınayedır "Ve kad kane lıfulanın" Halbukı o mal onun olmuştur Zaten kendısıyle vasıyet olunan şey,
mırasçıya aıt olmuştur Uçte bırden fazla vasıyet edılmışse veya başka bır mıras
çıya vasıyer edılınışse, mırasçı ısterse onu ıptal ettu·ebılır Hadısın ınanası ıse şoyled.ır Sağlığın yerınde ıken, mal sana aıtken ve nefsın
sana "sakın malını harcama, fakır olursun" şeklınde cırnnlığı telkın ederken, sa
daka ver, olum halınde değıl Çunku olum halındekı mal, artık sana aıt değıl, o başkasının olmuşmr
Ebu'd-Deıda (ra )'dan Hz Peygamber (sav )'ın şoyle dedığı rıvayet edilmektedır "Olum. halınde sadaka verenın durumu, doyduktan sonra hedıye ve-
128 tasawu(
ren kımse gıbıdır "Makul olan, sağlıklı ıken ve mala ıhtıyaç duyulan bır zamanda veımektır Olum anında artık bu fırsat kaçmıştır lhtıyaç anında bır şeyı vermek, ıhtıyaç duyulmayan bır zamanda vermekten çok daha hayırlıdır Sıhhatlı
ıken vermek, hasralık ve olum halınde vermekten, Cennet mukafatına ve Cehennem azabına ınanmaya daha çok del<i.let eder Olum esnasında bır şeyı bağışla
mak, olumden ko.rkup da bağışlamaya benzer Bundan sonra malı, nafıle sadaka ve ıyılık çeşıderı olarak şu altı yere verıne
ye teşvık konusu açıklanmaktadır a) Yakıniara vermek Yakınlar da doğum vasıtasıyla ana-baba, dede ve nıne
yontınden olan yakınlıktır Eğer akraba muhtaç durumda ıse, ona vermek daha sevapur Çunku o hem sadaka olur, hem de akrabayı gozermek olur Akrabası zengın olan ınsan , bır ıhtıyaç ıçınde olduğu zaman akrabalık şefkauyle onun gonlu, zengın olan akrabasına yoneltıı Yaradılış tea bı ınsan, akrabasmın fakı.rlı
ğıne, yabancının fakırlığınden daha çok uzulınekı.edı.r Çunhı ınsan, akrabasının
kuvvetı ıle kuvvet bulur, akrabasının zayıflığıyla da zayıflamış olur Akrabası ıle ılışkıyı kesen ve akrabası fakr u zaıiiret ıçınde olduğu halde, kendısı rahat bır ha
yat yaşayan ınsan, ternız fırrarından ve sağlam dmınden uzaklaşmış olur b) Yetımlere vermek Yetımler, kendılerıne bakanları bakanlan kaybeden ve
guçlerı kalmayan fakır kımselerdır Orılar ıçın Allah'tan başka ancak zengınlerın
merhametı kalmışur Dunımlan ıyıce kotuleşmesın ve ahlakları bozulmasın dı
ye, burada yerımiere yardım edılmesı te~vık edılmektedır Aksı halde hem kendılerıne, hem de ıçınde yaşadıklan topluma zararlı olurlar
c) Ihtıyaç sahıplerıne vermek Onlar ıhtıyaç ıçmde olduklan halde ıffetlerınden dolayı bır şey ıstemekten çekınırler Bu sebeple onlar, kendılenne yetenı kazanmaktan acız kalınca, ve lamselerden bır şey ısterneyerek azla yaşamaya rıza gostennce, &engınlenn onlara yardım etmelerı ıstenmektedır
ç) Yolda kalmı.şlara vermek Onlar aılelerıne kavuşma ozlemııçuıcle olan yolculardır Yolculuk esnasında onlara yardım etme emnnde, yeryuzunde dolaşma
ya ve seyahat etmeye Yuce Allah tarafından bır teşvık vardır d) Dılenenlere vemıek Onlar da nuskınlerden bır bolumdur Ihtıyaç onları
avuç açmaya mecbur bırakmıştır Çalışma dunımunda olan bır kımsenm dılen
mesı, Islam'a gore haramdır Ancak çok buyuk ıhtıyaçtan dolayı, hududu aşmamak kaydıyla bır şey ısternekte de bır sakınca yoktur Malı bu gıbı yerlere sarfet
mek ve soltı edılen ku11selere yardıın etmek, duyguları harekete, kalbı galeyana gerırır Bunu da ıyılıklere teşvık ve koruluklerden uzaklaşmak maksadıyla yapar
e) KoleJere vermek Kolelen veya esırlen hurrıyete kavuşturmak ıçın, yahut da kole satın alıp azad etmek ıçın o malı verırler Malın bu şekılde verılmesını ıstemek, Yuce Allah'ın kole azad etmeğe ve ınsanların hur olarak yaratılmış olduğuna değer vermeye teşvık ettığıru gostermektedır Ancak umuml menfaat esırın
kur'an 'dan öğütler 129
köle olarak kalmasını gerektiriyorsa o zaman bu onu;n dışındadır. Burada, İslam'da köleliğin meşru olmasının sırrı, onlara sevgi ve merhametle
muamele yapılmasıyla açıklanmaktadır. Bunun dışmda konu insanlarca açıkça
bilinsin ve İslam'da köleliğin varlığından dolayı ona dil uzatanları susturmak için, onu kölelikten h-urtanp serbest bırakma hususunda teşvik ve korkutmaya varıncaya kadar her şey burada beyan edilmiştir.
Sözün özü, islam insanı tabiatJ itibariyle hür olarak değerlendirmekle ve onun köleliğine rıza göstenrıemektedir Ancak eğer insan, .kendi doğasından sapar, hak din ve ona davet yolunda insanlar arasında iyilikleri yayınaya engel
olursa, o zaman insanlığının hiçe saylİması ve gayri insani bir muameleye tabi tutulması uygun olur.
Bununla beraber İslam, onları hürriyete kavuşrunnak için birçok yolu meşru kılmıştır. Mesela, keffaretler, l<trz olan zekat malları ve hudutsuz ölçüde sadaka vermek bunlardandır. Bunun geniş izahı, inşallah kitabın sonundaki "İslam'da Köleliğin Meşru Kılınmasının Sım" adlı yazıda yapılacaktır. Bu konuda teşri 'in
hikmerin.i bildiren kitaplarm cihad bölümlerine müracaat ediniz. C- Üçüncü şaıt: İyiliğin gerçekleşmesi için gereken şartlardan birisi de namaz
ve zeldttır. Burada, namazın meşru oluşunun sırrı anlaulınaktadır. Namaz, iste
nilen şekilde kılındığı takdirde, kalpleri pariatmada ve ruhları temizlemeele en buyük etkendir. Namazda toplumun saadeti sözkonusudur. Kötülükler ve belalar ancak namazın bilinçli bir şekilde kılınmayışından çoğalmakta ve yayılmaktadır .
Yine burada zekatın hikmetide açıklanmaktadır. Zekat, fakide zengin arasında en kuvvetlı bagdır. Müslümanlar arasındakı sevgı ve yakınlık bağları, ancak zekatın terkedilmesiyle kesilmiş olur. Böylece zelcltın hikmetli, adil ve makul bır nizam olduğu, aksine llahl nizamdan döndütıneye çağıran sosyalist, aldatıcı ve
kötü insaniann ona ulaşmak istediği bir şey olmadığı açıklanmaktadır. Allah'ın
va'di gelinceye kadar onların ona ulaşınası nerede, nerede? D- Dördüncü şart: İyiliğin gerçekleşmesi için gereken şartlardan diğeri de ve
ri len sözün yerine getirilmesidir. Onlar, ahırlerını yerine geririrler. Yani söz verdiklerinde onu tutarlar. Bir şeyi nezrettiklerinde veya bir şeyi yapmaya yemin ettiklerin.de onu yerine getirirler. Konuştukları zaman doğru konuşurlar. Bir şey kendilerin.e emanet edildiği vakit, emaneteriayet ederler.
Bundan sonra Cenab-ı Hak onlara vefanın, kulun Allah ile kendi arasında nezir ve yeminlerden seçerek üstlendiği ve diğer insanlar ile kendi arasında alış veriş akitlerindeki şartlardan kabul etmiş olduğu her şeyi kapsaclığını açıklamıştır.
Yine böylece insanlar arasında verilen umumi sözlerde ve yapılan yemin çeşitlerinde de vefa göstermek gereklidir. Allah vefayı ve abdinde vefa gösterenleri sevınekte ve onunla ahlaklanmaya teşvik etmektedir. Sözünde dunnayanlan da
kur arı dan oğutl&r 131
n. Müminlerin Özellikleri Ve Güzel Alıtakın Belirtileri
Kovulmuş Şeytan'dan Allah'a sığınının Rahman ve Rahlm olan Allah'ın adıy
la "Mumınler kurtuluşa ermışferdır Onlar namazlannda huşu ıçındedırler Onlar boş şeylerden yuz çeumrler· Onlar zekatlannı venrler Ve onlar ırzlarını korut·lar Ancak eşlerı, yahut carıyelerıyle olan ılışkılerınden dolayı da kı.
nannıazlar Ama bu sınırlan aşmak ısteyenler olursa, ışte onlar aşırı gıdenlerdır Onlar emanetterını ve sozlerını yer'Ine getmder Mumınler, namazlarını
val<tınde leılmaya ozen gosıerırler !~te varıs olacak onlm·dır Onlar Fırdevs Gennetı 'ne varıs olacaklar ve omda ebedi kalacaklardır "(Mumınün, 23/1-11)
Yuce Allah bu· kula hayır murad ederse, o hılun gonlunu kurrulu~ vesılesı
oları yollara açar ve onun azalarını kendı rızası ıstıkametıne yonlendınr Mutlu kışı, kendı~ıne oğut gelınce kalbı ona açılan ve azalan oğut yontınele çalışan kışıdır Işte doğru yolda olan ustı.ın akıl saluplen bunlardır Aynı zamanda hem dunyada hem de alureue muıdelenen yıne onlardır Nıtekı.m ayet-ı kenmede şoyle buyuıulmaktadır
Ey hahıbım, sozu dınleyıp onun en guzetme uyan kullarımı m.ıqdel.e Işte Allah 'm hıdayet ettığı akıl sahıplerı bunlardır " (Zumer, 39/ 17-18) Sonra Ce
nab-ı Hak Kur'an-ı Kenm'de yedı sıfatı toplayanların kurtuluşa ereceklerını şoy
lece açıklamaktadır ı- Peygamberunız'ın dmınden olduğu zorunlu olarak bılınen şeylere, yanı Al
lah'ın bırlığıne, Hz Mı.ihammed'ın peygamberlığıne, oldukten sonra dırılmeye, hesap gunı.ıne ve benzerı hususlara ınanmaktır Bu konuda Yı.ıce Allah şoyle bı.ıyıırmaktadır Şuphesız mumınler kw1uluşa ermışlerdır '
Işte bunlar, guzel ahiakla suslenıp, kulluk vazıfelerını yerıne getırerek dış gorı.ını.ıŞJerıru k\rnamlayan ve manfet nurlarıyla kalplerını susleyen mumınler arasından seçılmış kımseferdır Onlar, durumlanndan beklenıldığı şekıl ele tum kotuluklerden hırtı.ıldular ve umdukları hayra naıl oldular Zıra onların samımı ımanları ve bunun uzerıne ıcra edılmış bulunan sahh amellen, bu guzel va' d gereğınce kurtuluş vesılelennden sayılınaktadır Bu noktada Cenab-ı Hak, ımanı guzel bır ağaca benzetmekledır Burada sozu edılen ıman, aınellenn duzgun ol
masında ve nefıs terbıyesınde etkılı olan gerçek ımandır Insanın sozu kotu, nefsı pıs olduğu halde ben mumırum demesı, ona bır fayda sağlamaz
Bu konuda Buhar! Tarıhı'nde Hz Peygamber (sav )'ın şoyle dedığını nvayet etmektedıı lman tem.ennı ıle değıl, ancak kışının kalbıne yerleşıp amelın de onu tasdık etmesıyledır Bır takım ınsanları ıımıtlerı aldattı ve nıhayet ıyı.
ame!lerı olmadan dımyadan goçup gıttıler Onlar, hız Allah 'a husnu zanda bulunuyoruz, dıyorlardı Halbıtkı yalan soyledıler Eğer husnu zanda bulurımuş olscıiatdı, elbette guzei amel yapariardı "
132 façavvuf
2- Namazda huşG Bu da rablerın Rabb'ına, padışahlann Padışalu'na boyun eğmek, namazda kalbın Cenab-ı Hakk'a tazıınden başka hıçbır şeye ıltıfat etme
mesıyle azaların sukCınet bulması ve gozun sağa sola bakmadan yalnız secde mahallme bakmasıyla olur Işte bu uç şey, kalbın huşü ve kalpte Allah'tan başkasına yer vermemek ıçın gereklıdır Seleften bırısı bır adamı gordu de şoyle dedı ' Eğer bunun kalbı korksaydı, azaları da sukün bulurdu " Bu soz Huzeyfe ve
Said ıbnı Museyyeb (ra )'dan nvayet edılmıştır Kur'an'ı Kenm'de Yuce Allah 'Onlar namazlarında huşu ıçmdedırler "
huyurmaktadır Onlar Allah'ın heybetınden korkar, O'na saygı duyar ve O'nun azametıne boyun eğerler Onlar gazlerını secde yerınden ayırınadılar ve boylece kurtuluşa erenlerden oldular Bu durumda Cenab-ı Hak namazda huşü teşvık ederek, bunun cesettekı nıh gıbı olduğunu, ruhsuz cesedın olmadığı gıbı, huşı1-suz da namazın olmayacağını belirtınıştır Zıra namaz kılan yalnız Rabbı'ne yal
varmaktadır Halbukı gaflet ıçındekı bır yalvarış , yalvarış dağıldır
Namaz ıse zıkır, kıyam, kıraat, rukG, sucfıd, secde ve oturuştan başka bırşey değıldır Zıkre gelınce, zıkır bır yalvarıştır Bu yalvanş da ancak lısanın kalptekı
duyguları ortaya koymasıyla gerçekleşır Kalp gatlette ıken "Bızı doğru yola ı/et" ayetıyle ıstenılen şey nedır' Şuphe yok kı, kıraat ve zıkırden maksat, dua ve ovgudur Muhata p ıse Yu ce Allah'tır Kalp, Allah'ın azarnet ve buyukluğunu duşun
rnekten gafılıken, dılın adetuzere hareket etmesı kabfıle şayan mıdır' Rukü ve sucGd'dan maksat ıse, Allah'ı yuceltmektır Gafletle tazırnın bır ara
da bulunması mumkun değıldır Gaflet olunca rukG ve sucCıd, baş ve sırt harekerlerınden başka bırşey değıldır Bu anlamda yanı, gaflet ıçınde kılınan namaz,
ıman ıle kufur arasını ayıran ve dının dıreğı sayılan bır namaz olamaz Bundan dolayı mutasavvıflar namazda "huşO nun vacıp olduğunu soylemışlerdır
Boylece Yuce Allah, ınsanlan namazda bır şeyle oynamaktan ve secde mahallınden başka bır yere bakınaktan sakındırmıştır Çunku namaz kılan başka bır şeye yonelmedıkçe, Cenab-ı Hakk'ın ılısanı ıle kuşatılımştır Eğer ınsan Allah'tan başka bır şeye yonelırse, Allah ondan ıhsanını keser
Ebu Zer (r a ) Hz Peygamber (s av Yın şoyle buyurduğunu nvayet etmıştır Insan ncmıazda sağa sola bakmadıkça, Cenab-ı Hakk 'ın teveccuhu o ınsan uzerıne devam eder, yok eğer namazda sağa sola bakm-sa, Cenab-ı Hakk'ın teveccuhu de ondan kalkar "(Bu hadısı Ebü Davud ve Tıımızl rıvayet etrnışler
dır ) Hz Aışe de namazda sağa sola donme hakkında sevgılı Peygamberıınıze sorduklarmda onun da şoyle buyurduğunu nvayet etınıştır "Namazda sağa. so
la bakmak, şeytanın, ınsanın namazından çaldığı bır şeydır " (Bu hadısı Buhar! rıvayet etmıştır)
Muaz ıbn ı Cebel'ın n va yer ettığıne gore 'Kım namazda bılerek sağına soluna doner:<;e, onun naınazı olmaz "
kıı1·'im 'dan öğüt/cı·. .. J 33
Özet olarak açıklanmaktadır ki, en ihtiyatlı ve en uygun olanı mınıazda ''hu
şü"ntın bulunmasıdır.
3- Üçüncü özellik ise, insaıun boş şeyleri terketmesidir. Bu boş şeyler de dini ve dünyevl hiçbir faydası olmayan söz ve işlerdir. Mesela oyun, eğlence, şehvete temayül ve bunun dışında Allah'ın yasak etmiş olduğu şeyl~rle vakti boşuna geçiımektir. Oysaki insan için gerekli olan, faydalı işlerle meşgul olmasıdır: Yani ge
çimini temin etmesi için helal para kazanması ve ahireti için salih aınel sahibi olmasıdır. İnsanın boş şeyleri terketmesi, onun Müslümanlığının güzel olmasında-
ndır. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyı..ırmuştur: ''Onla.,.. ki hoş şeylerden yüz çevirmektedi1'ler. "Bu demektir ki onlar bütün va
kitlerinde ve özeUikle de namazla meşgul olmaları halinde boş şeyleri terketrrıekreclirler. İşte bunları Yüce Allah, faydas~z şeylerden doğıudan doğruya yüz çevirdiklerinden, onlara ıneyleLmekten ve boş şeyleri seyretmekten uzaklaştıklanndan dolayı övmfıştür. O insanlar boş §eyleri yapmaz, oı1a razı olmaz ve boş şeylerle
uğraşanlada beraber olmazlar. Yüce Allah kamil olan kullarını överek şöyle buyurdu: "Onlar boş laf konuşanlara mstladıklarında, vakur/a oradan geçer gi
derler. "(Furkan, 25/ 72) Yani ondan yüz çevirmektedirler. Bu noktada Yüce Allah dinleyenlerin dikkatlerini çekerek, di.nl veeibelerini
yerine getirmekte tembellik gösterenleri ve dünyevl sanatları ihınal edenleri uyarınaktadır. Yine onları salih kimselerin eserleri ve şer'! delillerin varlığıyla boş durmaktan ve boş olanlarla beraber olmaktan uzaklaştırınaktadır.
4- Dördüncü nitelik, zengin Müslümanların mallarından vacib olan haklan layık olan yerlere vermesidir. Bu sebeple kalpler kazanılır; insanlar arasında uyum,
iilfet, huzur ve sükün sağlanmış olur. Böylece hem dünyada hem de ahirette hayır çoğalır, bereket ve rahmet yaygınlaşır. Bu hususta Cenab-ı Hak ,~öyle buyurmakı:adır: "Onlar ki zekaıtarını verirler." Yani eda etmektedirler. Yüce Allah'ın bunları namazdaki huşOlarıyla nitelendirdikten sonra "Zekut/arını eda ederler."
sözüyle de onların bedeni ve mali ibadetlerini tam olarak yaptıklarına , haramlardan kaçındıkianna ve şahsiyetlerine zarar veren şeylerden sakındıkianna deta.let etmektedir.
Onlara müjdeler olsun ki, onlann kalpleri düzeldi de huşü içinde bulundular. Nefisleri temiz oldu da Allah için harcadılar. Bu noktada Cenab-ı Hak, zekatın farz
oluşunun sırnm açıklamakla birlikte, zenginleri de mallar1nın zekatım verrneğe teşvik ediyor. Diğer taraftan müjdeleyici ve korkutucu delilleri zikretmek sOretiy
le de zekat verıneyenleıi korkutmaktaci ır. Zira zekatın meşıuiyetinin sımnın bilinmesi, insanlar üzerinde en güzel erkiyi yapmaktadır.
5- Beşinci nitelik: İnsanın kendisine helal olmayan şeylerden nefsini koruyarak, şehvet ve hevasına uymaksızın hür veya cariyelerden nildh ve mülki yerninle namusu nu, Allah'ın helal kıldığı kimselere hasretmesi dir. İşte kazanç ve k unu-
luş buradadır
Nıtekım Yuce Allah "Onlar ırzlarını korurlar Arıcak eşlerı, yahut canye/erıyle olan ılışkılerınden dolayı da kınanmaztar "buyurmaktadır Işte onlar, akıl
lau şehvetlenne galıp gelenlerdır Şehvet ıse, zararı açık olan şeye oruarı davet ermektedır Ancak onlar ıffetlerını korudular, gazlerını harama bakmaktan sakındılar ve bakışlarını kendılenne heliil olandan başkasına yoneltmedıler Işte bu se
beple onlar, ıtfetın kemalıne ulaştılar Fakat şehvetıne uyup ıffetıru korumayan, dışısını kayırsız şansız hıçbır şeyden
kıskanmayıp hayvan gıbı razı olan ınsan ıse, ışte o, harama dalan, ahlak kurallauru çığneyen, ırzlara saldırmakta ılen gıden, ıffet elbısesını yırtmakta sınırı aşan ,
kendırıı ve mılletını dunya ve ahıret zorluklannın tehlıkesıne atan canı kımsedır 8u konuda Yuce Allah ınsanları zına , lıvata, su-ııstunal ve hayvaniara yaklaş
maktan uzaklaşurmaktadır Yıne onları kadınlara ve genç çocuklara bakmaktan
sakındırmakta, hayız ve nıtas halınde eşlerıne yaklaşmaktan men etınektedır Bu anlatılan kotuluklerden dın1, dunyev!, mal! ve toplumsal bır takım zararların olduğu açıklanmaktadır Bunlar da utanma duygusunun kaybolması, zuhrevi, ınesane ıltıhabı, akcığer veremı ve akıntı gıbı hastalıklarla, mal kaybı, ahlill~ bozuk
luğu ve sosyal çokuntulerdır 6- Altıncı nıtelılç Emanetlere ve verıten sozlere rıayet ederek bunları konı
maktır Işte bu, buyuk bır fazılet, yuksek bır mezıyettır Aynı zamanda hımmerlı ve şerelli olmanın da gostergesıdu· Bu hususta Yuce Allah şoyle buyurmaktadu· "Onlar emanetlerını ve sozlerını yerıne getırırler "Yanı onlar, Allah ve ınsanlar taıafından kendılenne emanet edıJen şeylere nayet eder ve onları konırlar Bu konuda Cenab-ı Hak şunu açıklamaktadır Emanet, terkedılınesı Allab'a ve ınsan
lara hıyanet sayılan şeylerı kapsamaktadır Dığer ıbadetler de buna dahıldır Çunku ınsan , ıbadetlerın kendısıne emanet edıldığı kışıdır Yıne ınsanın Ini veya soz
le ustlenmış olduğu akıtler, emanetler ve bunlarla ılgılı şeyleı de emanet çeşıtlerındendır Ayııca msanın gızlenmesıısterulen sırları ıfşa etmeyıp koruması da bır emanettır Yuce Allah, verılen sozun, akıt, ıman ve adakları l<apsadığıru açılda
maktadır Kurtuluşun ve mutluluğun sozkonusu alınası ıçın, emanetlere nayet etmenın ve onları yerıne getımlemn gereklı olduğunu beyan etmektedır Yıne Cenab-ı Hak, bır taraftan ınsanların emanete nayeı: etmeye ve vefakar davranmaya teşvık ederken, dığer Laraftan da muamelatta ve sanatta hıle yapmakran onları sakındını1aktadır Hıyanet etmekte ve sozden donmekte aJılak1 ve sosyal bır takım
zararların varlığını açıklayarak, ayet, hadıs ve buyuklerın rıvayetlerıyle de sozunden donen kıınselerı uyarmaktadır Yuce Allah bunun ıçın ornekler vermekte ve hukmunu açıklamaktadır
7- Yedıncı nıcelık Namazlarını vaktınde ve ozen gosrererek kılınaya devam etmekur Namazda "hu~ü" bır fazıler olduğu gıbı, bu da başlı başına bır fazıletur Bu
kur an dan oğwler 135
konuda Yuce Allah şoyle bı.ıyurmaktadır "Onlar namazlarını vaktınde kılmaya ozen gosterırler "
Bu noktada ınsanlar, namazların şart ve nıkunleımı tam olarak yerıne getırme
ye, cemaate devam etmeye ve namazlarını vaktınde kılınaya teşvık edılmektedır
Bu ıse nefsı guzelieştırır, kalbı temızler, onu haya ve Allah korkusuyla doldurur Bununla ınsanlar hayra ulaşır, nuHetler mutlu olur ve nefısler azgınlıktan kı.ırtu
lur Bundan sonra bu konu ıle ılgılı ne varsa hepsı anlatılınaktadır Yuce Allah ınsanlan bu yedı sıfatı kazanmaya teşvık ederek, bu rutelıkelere sa
hıp olaniann dığer mumınlerden daha ustun olduklarını ve bu ozellıklennden dolayı Nalın Cennetı'ne gıreceklerını beyan etmıştır Onlar yapmış oldukları salıh
amelleı ı nedenıyle Cenab-ı Hakk'ın bu mubarek muıdesıne mazhar olmuşlardır
Işte onlar mtrasçılardır " Yanı onlaı malın beğenılenıne ve ıyısıne vans değıl ,
Naim Cenı1etı 'nın vamlerı olarak ısımlendınlmeye layık gorulmuşlerdır Bu hu
sustakı ayet-ı kenıne şoyledu· 'Onlar· Fırdevs Cennetı-'ne varıs olacaklar ve orada ebedf kalacaklardır " Yanı oradan asla çıkmaz ve orada olumu tatmazlar
Ozet olarak denebılır kı, bu ayetler guzel ahiakın ozellıklennden ve olgun ınsanın davraıuşlanndan çoğunu kapsanuştır Bu nıtelıklerın hepsının tam olarak ırşad gorevı yapan bır kıınsede buluım1ası kolay değtldır Bu ancak Kur'an-ı Ke
rım'ın manasını zıhm ve duşuncelennde hazır tutan ve bu açıklamalarla ılgılı ne vaısa hepsını yerıne getıren kımseler ıçın ınumkundur Bu konuda Rlyazu's-Salı
hin ne guzel bır yardımcıdır Başarı Allah'ın yardımıyladır
lll. Dünyaya Dalmaktan Alıkoymak
Kovulmuş Şeytan'dan Allah'a sığınının Şaıu yuce olan Allah şoyle buyurdu 'Ey ınsanlar, mallarm ız ve çocuklarınız sızı Allah 'ı anmaktan alıkoymc~ın Kım bunları yaparsa ışte onlar busrana uğrayanlardır Bınnıze olu nı gelıp de Rabb 'ım, ne olur benı yakın bır sureye kadar ertelese-ydın de sadaka ve-np ıyı
lerden olsaydım, dernesırıden once, sıze verdığımız rızıktan Allab ıçın harcayın Allah su res ı geldığı zaman hıçbır cam ertelemez Allah yaptıklarmızı her an haber alandır "(Munafıkfın, 63/9-11)
Basu·etle dunyaya bakan ınsan, dunya nımetlerının bır imtıhan olduğunu kesınlıkle bılır Dunyarun hayatı zor, geçımı çetın ve safası uzunnıludur Yıne dun
yanın elılı korku ıçınde, nımetı geçıcı, untıharu devamlı ve ısteğı oldumcudur Zavalllı ınsan, dunyaya razı olmaktadır Halbukı onun helal malında hesap, hararnmda ceza vardır Eğer ınsan, dunyanın helalınden yer ıse ondan hesap verır, ha
ranundan yer ıse onunla da ceza gorur Kım zengın olursa fltne ve sıkıntı ıle karşı karşıyadır Fakır olan ıse uzuntu ıçındedır Kım dunyayı severse dunya onu alçaltır, kım duny,ıya bakarsa dunya onu kor eder
136 tasauıru(
Dünyada insanlar iki kısımdır: Birincisi akıllılar gıubudw·. Onlar dünyanın geçici bir gölge, sahte mutluluk
ve karışık rüyalar olduğunu bilirler. Daha doğıusu, o nun sıkıntılar içinde nimet
ler olduğunu idrak ederler. Yine onlar bu fani hayatın ancak ebedi bir hayata bir
yol olduğunu bilirler. Onlar farzJan kolaylıkla yapar ve az bir dünyalıkla yetinir
ler. Bunun neticesinde de kalpleri ve bedenleri rahata kavuştu; dinleri ise, zarar
görmeden dünyadan kurtuldu. Allah nezdinde onlar övülen insanlar sınıfına gir
diler. Dünya onları Allah'a itaat etmekten alıkoyamadı. Onlar dünyanın ötesini
goz önünde bulundurarak sonlarının ne olacağını düşündüler ve nefsi arzularını sonraya bıraktılar. Yine onlar kamil bir imanla dünyadan nasıl çıkacaklannı, ka
birlerinde neyin kendileriyle kalacağını, dünyada aile ve çoluk çocuklarına neyi
bırakacaklarıru düşündüler. Kendilerini Allah'a karşı hiç kimsenin konıyamaya
cağıru, kalb-i selimden başka o gün ne malın , ne de çocukların bir fayda sağlaya
mayacağını anladılar. Hatta o mal ve çocukların kendi üzerlerinde bir sorumluluk
ve ağırlık olduğunu anladılar da ahiret yolculuğu için azık yapmaya ve oradaki
hesap için cevap hazırlamaya çalıştılar. Yani kıyamet günü için önceden güzel iş
ler takdim ettiler. Ayette şöyle buyrulmuştur: "Azığın en hayır/ısı takvadır. "(Ba
kara, 2/ 197) Ne mutlu o insanlara ki korktular da güven içinde oldular ve ilısanda bulundular da kumıluşa erdiler.
İkincisi ise cahillerdir. Onların basiretieri kapalıdır, dolayısıyla dünyanın gi
dişatıru görmezler. Onlar dünyarun kötü halini ve onun sonucunu anlamazlar.
Dünya zineti onlara hoş göründü, sonunda onları aldattı ve onlar da dünyaya
bağlandılar. Ona razı oldular ve onunla yerincliler. Hatta onları, Yüce Allah'ı an
mal{{an ve O'na itaat etmekten alıkoydu . Bu hususu ayet şöyle açıklamaktadır:
"Onlar Allah 'ı unuttu lar da Allah da onları kendi nf4fislerine unutturdu. Onlarfasık/arın ta kendi/eridir. "(Haşr, 59/ 19) . · .. · · "
Evet, onlar Allah' ı unuttular, O'nun hakkını ihmal ettiler ve O'nun kadri ni la
yıkıyla takdir edemediler. Ilahi emir ve yasaklan unutarak dünyaya dalmaları se
bebiyle, gereği gibi O'nun hukukuna riayet etmediler. "Allah anlam ne.fislerin.ı u.nutturdu. "Bu sebeple, yani Allah onlara nefislerini unutturdu da onlar kendi
lerine faydalı olan şeyi duymadılar ve kendilerini kurtaracak işi yapmadılar. Kıya
met gününde onlar, kendilerini unurluran korkuyu görecekler ve korku onları
hayrette bırakacakt.ır.
"Onu gördüğünüz gün, emzikli her kadın ernzirdiğini unutup geçer. Her ge
be yavrusunu düşürür. Sen insanlan sa·rhoş olmuş gibi görürsün. Halbuki o* laı· sarhoş değillerdir. Fakat Allah 'ın azabı şiddetlidiı·. "(Hac, 22/ 2)
Bunun bir benzerini de şeyh İbni Ataullah şöyle ifade etmektedir: "Senden is
tenileni yerine gel'innede suçlu olduğun biilde senin için garanti edilen bir yerde çalışman, senin basiretinin kör olmasına işarettir. "
kur iln dan oğıttler 137
Onlar donyayı ayakta tutmaya çalışttlar, dunya onları yıktı Onlar Allah'tan başkasuu yuceltmeye çalışular O, onları alçalttı Orada pek çok tasavvurları oldu Omurtennın uzun olmasını ıstedıler, olumu ve olum otesındekı korkulan onuttular Boylece amellen yok oldu, çalışmaları boşa gıttı , donyayı kaybemler ve ahı
retı de elde edemediler Tınnızl'nın Enes Cra )'den naklettığı bır hadiste Hz Peygamber (sav )'ın şoy
le buyorduğunu rıvayet etmektedır "Kımın gayesı ahıret olursa, Centib-ı Hak onun zengınlığını o kışının kalbıne yeri:Jştmr1 o ınsanın ıkı yakasım bır araya getırır ve dunya ona boyun eğerek gelır Dığer taraftan kımm gayesı dunya olursa, onun fakırlığını o kımsenın gazlerı onune koyar ve onun ıkı yakası bır araya gelmez Dunyadan ona ancak olçulu bır mıktar gelır, o ınsan fakır olarak akşamlar ue sabahlar Kul Allah 'a ancak, Allah 'ın mumın kullarının kalbıne koymuş olduğu sevgı ve merhamet sayesınde boyun eğer ve butun kalbı ıle O'na teveccuh eder Dolayısıyla Yuce Allah butun hayırları ona acele olarak venr "
Sonra Cenab-ı Hak, dırdeyenlere donyanın hakikatını gosrenr, onun omrunun
kısa olduğunu ve tezzetlerının çabuk geçtığını açıklar On uçuncu boltırnde geçtığı gıbı Yu ce Allah bunu hıssl mısallerle ardatmaktadır Donyanın ozellığınden ve
fıtnesınden sakınılması hususunda Kıtap ve Sunnet'te mevcut olan prensıpler anlatılmaktadır Nıtekım Yuce Allah'ın şu sozunde olduğu gıbı
"Bılımz kı dunya hayatı bır oyun, eğlence, sus, kendı aranızda bırbırınıze karşı ovımrne, mal ve evltit çoğaltma yarışıdır Bu tıpkı bır yarışa benzer kı, bı
tırdığı bıtkıler, ekıcılerın hoşu.na gıder, sonra kurıır, onu. sapsarı gorursu.n Da
ha sonm o çerçop olur Ahırette ıse çetın bır azap, Allah 'ın mağfiretı ve rızeısı vardır Dımya hayatı aldatıcı zevkten başka bır ş~y değıldıı· "(Hadıd, 57/20)
Ilım ve hıkınet sahıbı olan Yuce Allah, dtmyanın durumunu bu ayetle bıze en
ldmıJ ınanada açıkladı Kısa gonışlu olardar dunyanın bu halıne kanarak aldanırlar Yıne dunyanın bır takım alçaltıcı ışierden olduğunu, akıllı ınsanların ona alddnmaları ve ona bağlanmalaıı konusunda ılerı gıtmelen şoyle dursun, ona asla dayanmayacaklarını da açıkladı
Çunku o yorgunluktan başka hıçbır netıcesı olmayan bır oyundur Ahırette ınsana fayda verecek ışierden alıkoyan bır eğlencedır Kendısıyle aldanan ınsana, hıçbır şeref vem1eyen bır zıynettır Tıpkı guzel elbıse, kıymetlı bın ek ve yu ksek
bınalar gıbı O, soy sopla ovı.ınme, yuksek makam, mal ve evlat çokluğu ıle gunırlanmadıı
Bumırda bırlıkte Yuce Allah yıne şuna ışaret edıyor kı, dunyaıun bırışı suratlı
ve yok olması yakındır Bu, bıttrdığı bıtkılerle çtftçılenn hoşuna gıden yağmur gı
bıdır S oma o bıtkı yeşerır ve Allah'ın takdır ettığı en son noktaya kadar gelışır Bu parlak yeşıllığını gordukten sonra, sen onun hemen sararıp solduğunu gonırsun
138 1a~aı" 11(
Daha sonra kunıyarak çeıçop olur Dunyada yaşanan uzun yılların n.ımunu, bır yağmuda bıten ve bır yıldan daha az bır zamanda dağılıp yok olan bır bıtkııun kı
sa omnıne benzetılmesınde, dımyanın da çabucak bıteceğıne ve yok olup gıde
ceğıne açık bır ışaret vardır
Yuce Allah, ınsanlan dunyaya dalmaktan ve ona aşırı bağlanmaktan sakınciırmak ıçın, dunyanın basıt ve ornnınun kısa olduğunu vurgulamaktadır Yıne Yu
ce Allah, ınsanlan ahıretın acıklı azabı ıle korkutmak ve ahıretın devamlı nıtelıklerını kazanmaya teşvık etmek ıçın, abıretın dehşetıne, azabının korkunçluğuna
ve lezzerlennın buyukluğune dıkkatlerı çekmektedır Nıtekım şoye buyurmaktadır Ahırette şıddet/ı azap vardı.r '
Bu azap, dunyaya dalarak Allab'a ısyan edenler ıçın sozkonusudur Bu husus, dunycı hayacının dunıınu bolumonde geruş olarak açı.klarunıştır Allall d ıtaat
edenler ıçın ıse , genış mağfıret ve buyuk hoşnutluk vardır Ey ınsan, dunya ıle yetınen ve ahıretı dunyanın bır ekım sahası ve vasırası yap
mayan ınsanlar ıçın, dunya hayatının zıynetı, bır aldatma metaından başka bır şey değıldır
Buhari'run Sahıh'ınde Ibru ümer (r a )'den şoyle nvayet edılmektedır "Hz Peygamber elıru omuzuma vurarak şoyle dedı Dunyada scmkı bır ganp veya bır
yolcu ımışsın gıbı yaşa "Yme Ibru ümer sowne şoyle devam ettı 'Akşama çık
tığın zaman, sabaha çıkacağını bekleme ve sababa çıktığın zaman, akşama çı
kacağını. bekleme Sağlığından hastalığına ve hayatından olumune bır şeyler
ayır "
Tırmızi'nın nvayetıne gore Hz Peygamber (s av) bır gun olmuş bır koyuna rastladığında şoyle dedı "Şu koyunun, sahıbı ıçın bır değerı var mıdır?' Ashab-ı
Kırarn da 'Değersız olduğundan dolayı onıı attılar", dedıJer O zaman Hz Peygamber Nefsımı kudret e/ı nde bulunduran Allcıh 'a yemın eden m kı, dunya, bu
koyunun sahıbme değersız oluşundan Allah 'a daha değersızdır Eğer durıya Al
lah nezdınde bır sıurısıneğm karıadı kadar bır değer taşısaydı, Allah Mfıre du n
yada bır yudum su venne.zdı ' Işte msanlaıı kuçulten, onları kendıne kul yapan, onlan yaratdn ve onların ışı
nın sahıbı olan Allah tan alıkoyan duny,ıyı tahkır konusunda en guzel ıfade bu
dur Bunun ıçın Yuce Allah ımımın kullarını şoyle uyarmaktadu· Ey ıman edenler, sakın mallanmz ve evltit/armız sızı Allah 'ı anmaktan alı
koymasın " (MunafıkGn, 63/9) Yanı dunyarun zevklenne, menfaatlerıne ıtaat gostermek ve donyanın butun ışlerıne onem vermek, sakın sızı dunya ve ahıret saadetıne goturen Yuce Allah'l anmaktan, namaz kılmaktan ve dığer butun ıbadet
lerı yenne getım1ekten alıkoyınasın Insanları dunyaya dalmaktan ve dunyanın zıynetleııyle aşırı derecede meşgul olmaktan uzaklaştırenanın maksadı, Allah ın
rızasım kazanınaya ve O'nun ıhsanına naıl olmaya, ayrıca dunya sevgısıne dala-
kıtran datı oğıttler 139
rak Allah'tan gafıl olanları uyam1aya çalışmaktır Zaten butun komluklerın başı,
aşırı dunya sevgısıdır
Her kım kı malı ve eviadı kendını Allah'ı anmakran ve O'na ıtaat ermekten alı
korsa ve ınsanı saadete goturecek ışlerı ıl1mal ederse "Işte onlar bıısrcm ıçınde
dı1·ler "Ebedi saadetı basıt ve geçıcı dunya ıle değıştu·dıklen ıçın tam bır zarar ve
zıyan ıçındedırler Yuce Allah onlara, "Bızım verdığıımzden sız de verınız "so
zuyle mucarutlere, fakırlere, yoksullara yardım etmek suretıyle, fırsatı kaçnmadan
once kendılerını somınluluk tehlıkesınden ve uzerlenne vacıp olan haklardan
kurtaımayı enuetmektedır Yuce Allah, hukmunde adtl ve her şeye karşı muşfık
ve merhametiıdır
Allah, zor gelecek bır şeyı zengınlere teklıf etmez Ancak yanlannda çok olan
şeyden aL bır mıktarını ahıret azığı ve sermayesı olarak -Allah'ın kendılerıne kar
şılıksız olarak verdığınden- harcamalarını teklıf etmektedır Olum onlara gelme
den, olum delıllerını ve ışarerlennı gormeden once verılen o şeyı fakırler, zengm
ler ıçın ahıı ete azık olarak gotururler Olum ~ilamellerı belırdıkten sonra artık ne
bır ozur kabul edılır, ne de bır şefaat fayda vem Olunmn gelelığını ram olarak an
layınca şoyle der
"Rabbım, bem yakın bır zanıcma kadar ertelesen " Gfıya sadaka vennesı ve
ıyılerden olınası ıçın kısa bır muddet daha omnınun uzamasını temennı eder
Halbukı kurun omru tamam olup ecelı gelınce Yuce Allah onun ecelını ertelemez
"Bır kımsenın ecelı ge/ınce" yanı her şeyden munezzeh olan Allah nezdınde
bılınen muayyen zaman sona erdığınde "Yuce Allab onun oınrunu ertelemez "
Çunku "Allah, yaptığınız her şeyı hakkıyla bılendı1· "Cenab-ı Hak sıze yaptığını
zın karşılığını verır !yılık yaparsanız ıyılık, kotuluk yaparsanız kattıluk gonırsu
nuz Bunun ıçın hayır ışlemeye koşun uz ve ahu·et ıçın hawlanınız
Abdullah lbnı Şıhhir (ra ) 'den şoyle rıvayet edılınektedır 'Bırgun Nebı
(sav )'e geldım, o Tektisur" Suresı 'nı okuyordu Bu sürenın başında ''Tekcısur"
kelıınesı geçtığınderı ''Tekasur" Süresı olarak ısımlendınlmışı-ır Hz Peygamber
sı7reyı tamamladıktan sonm, şoyle dedı ''Insanoğlu maltm malun dıye soyler " Buıada sown muzarı" kalıbıyla gelmesı, ınsanın tabıatııtıbarıyle adetının boyle
olduğuna ışaıeuır 'Malıın malını" Yanı ıl1tımarn ve onem verdığım malıın, anla
mmı ıfade eder Buradakı tekı<ır da yın e mala verı! en o nem ve değerı gosterır Ey
msanoğlu, senın malın var mı' Sen boyle soyluyorsun? Yanı ılıtımarn ve onem
verdığın dunyadan senın var mı ki, malın1 ınalıın dıyorsun' Buradakı ıstıfl1arn ın
kar ıçındır Yanı gerçekte senın malın yoktur Ancak yeyıp tukettığın, gıyıp eskır
rığın ve sadaka olarak verdığm mal senındır Allah'ın rızasını gozeterek sen onu
yaptın ve onu yerıne gerırdın Başka bır nvayette de sen onu ıbka ettın
Burada asıl maksad, serun sadaka vermen, onu ıfa etmen ve onun sevabını
kendın ıçın Allah nezdınde bırıktırmendır Muslıın ve Tırmızl bunu nvayet etmış-
140 rasar ı>ır./
lerdır Tırm.ıii bu hadise "hasenun, sahihun" elemıştır Dunyada senm yemek, gıymek ve başkalarına sadaka olarak vem1ek süretıy
le faydalandığm maldan başka bır şeyın yoktur Kısacası, bunlardan başka senın malın yoktur Sen, dunyada başkasının malı bır bekçı ve h.ızmetçı durumundasın Bu hadiste hayatın zan1retı neyı gerektırıyorsa onu yapmaya ve gen kalanı da Allah nezdınde bırıktırmeye teşvık vardır Bu konuda başkalarına aıt şu soz de ne
kadar guzeldır Yanında ne varsa onukendınıçın Allah nezdınde azık yap, Allah'ı da çoculdarın ıçın guvence yap
Ayetın manasını şoylece ozetlemekle soz tamamlanmış olur Ceniib-ı Hak'tan, kendısını eıteleıneyeceğı hususunda umıdını kesmeden, ışe yetışme ımkanı ortadan kalkmadan ve amelm kabıl vaktı geçıp de aşırı gıttığı şeylerden dolayı uzuntu duymadan, yanı yapabıleceğı şeylerı yapma ımldnına sahıpken, onu yapamadığından dolayı pışmanlık duymadan once, Allah kullarını kendısıne ıtaat etme ve şukretıne yonuode uyarmaktadır
Said lbnı Cubeyr'ın soyledığı şu sozu burada onlara anlatmak ne kadar yerınde olur 'Eğer dunya senı ahıretı kazanmaktan alıkoyarsa o bır a/danış meta
ıdır .Eğer A!Jab 'ın rızasını kazanmaya teşvık ederse o ne guzel meta ve ne gu
zel vesıledu·· " Lokman oğluna şu tavsıyede bulundu ".Ey yavrucuğum, sen dunyaya geldı
ğın gunden berı dunyayı gerıde bırakmakta ve ahıretıe yonelnıektesın' Sen gun
den gune yaklaşmakta olduğun ahırete, gunden gune uzaklaşmakta olduğun
dımyadan daha yakınsın " Lokmao şoyle devam eıtı "Yavrucuğum. dunya de
rm bırdenızdır, ınsaniann çoğu orada boğuldu Orada senmgemın, Allah k01'
kusu olsun, onun ıçı Allah 'a ımanla dolsun ve o gemının yelkenı Allah 'a revek
kul olsun "
Belkı sen kurtul ursun, fakat ben senı kumılan ınsan halınde gormuyon.ıın Isa Ca s) taş taş usnıne koymadı ve o şoyle soyluyordu Dunya bır koprudur, sız ondan geçm fakat sız onu tamır etmeyın "
Ibrahım Edheın'e (Allah ona rahmet etsın) sonıldu We yaptın da sen dunya.
da zuhtu buldun?" O da Uç şeyle" dedı "Ka.brı vahşı bır yer olarak gordunı ve
orada bana arkada!;iltk yapaccık kımse yoktur
Yolu uzun olarak gordum ve orası ıçın benım azığım yoktur
Allah 'ı bakım mevkııde gordum ve O'na karşı ne bı1· delı!ım, ne de bem ko
ruyacak bır kımse vardır "
Akıllı ınsan, Allah'a ıtaat etmek süretıyle O'nun gazabından sakınınalı ve olum gelmeden once tedbınnı almalıdır Aksı takdırele onun ne tevbesı kabul olur, ne de amelı kendme fayda verır Başarı Allah'tandu·