1 lluı*i -...
TRANSCRIPT
K 195i
T M o b i l y a Evi Mecidiye S o W ,
At 1 ^ 3 0 A
Atölyemizde son mor,a. 1 sağlam V e ki! «>!>i'ye yapılır. l b a r
patlarımız gayet
" ° l m a k l e ^ en r teslim edilir
Halil Fikrof
~ S Â m n T E v —
" , r n u k ; u l a ^ ' a Mustafa s o k aS , nda merhum H a
Mustafa Şevki efendll,n
No. .u evi s a U l l k ü r ı Al f ika_
Harın Lârnakada Polis M a h
" Ş e v k e t ' e ve yahut Ma*u. l a Y e W Y o 1 No. 13 te sakin
»âl Mustafa İzzete müraoa-
an rcca olunur.
İLÂN Bskl Polis sokağı No. 23 <le
unan ve yangın neticesinde
•ab olan dülger dükkâmmı,
hmet Küçük Sokağı No. 6
naklettiğimi ve yeniden ça-
Mfra başladığımı, sayın müş
lerimin ve umumun malû-
olmaküzere bildiririn.
KEMAL A U
Dülger.
ULA
i bilir ki KEO Fakir
bir miktar sarfeder.
fevkalâdeliğine her-
myetperverliğe kar-
ek yardım ederler.
fLA
îrcih ediniz
MI
MÜDUK VE İMTİYAZ
SAHİBİ;
C E M A L TOĞAN
İDAHB EVİ
Asmaaltı No. 75
Post» Kutusu 824
TEL: 29S1
Lefkoşa - Kıbrıs
i ,
l L u ı * i Y I L : 3 i t
HAFTAL IK MÜSTAKIL TÜRK GAZETES ID IR
SAY I : 285 * P A Z A R T E s £ 7 O C A ¥ U54
Sovyet Rusya, Almanyamn Birleştirilmesine Taraftar
Zeki Saffet
MOTOSIKLET
TAMIRCIS I
Tip-k Bankası Sokağı
No. 10 Lefkoşa
ve gece kremi
unları
efUos» •
Kısa Görüşlü Diktatör
Mısırdaki darbe-ı hükümet-
ten sonra diktotörlüğünü ilân
eden ve kendi kendini cumhur-
başkanı seçen General Necip,
eaman zaman Kıbrıs halkına
hitaben mesajlar yayımlamak-
ta ve bu mesajlar da Kıbrısta-
Iki Rum basınında yer almak-
tadır. Mısırın 1 numaralı dik
tatörü General Necip, bu me-
sajlarında Kıbrısla Yunanista
nın birleşmesi için, Mısır Hü-
kümetinin, yani kendinin mü-
cadeleden geri kalmıyacağını
beyan etmektedir.
Büyük bir İslâm devletinin
bugün tehdit, cebir ve tazyik-
le başında bulunan diktatör
Necip, Kibrisin Türklüğünden
bihaberdir. Buradaki 100 bin
kişilik Türk-lslâm topluluğu-
nun mevcudiyetini hiçe saya-
rak, basmakalıp söz eden Ne-
cip'e şunu hatırlatmak isteriz
ki, bu kısa görüşü yüzünden
büyük bir Türk çoğunluğuyle
ayni dinden olan milyonlarca
Mısırlıyı birbirine düşürmekte
dir.
Kıbrıs Türk topluluğu, Ge-
ııaral Necip'in eseri olmıysn
Mısırın hürriyet mücadelesini
ve bağımsızlığa kavuşmak için
yıllardır devam edn siyasi tar-
tışmaları günü gününe takibet
mekte ve Mısırlı dindaşlarının
hürriyet mücadelesini takdir
etmektedir. Tarihî bilgisi kıt
ve geleneklere önem verme-
yen bir diktatörün tarih bo-
yunca ömrü çok kısa sürmüş-
tür. Acaba General Necip btı
gerçeği bugün olsun bilme-
mekte veya düşüneme:nekte
midir ?
Biz o kanaatteydik ki, dar-
toe-v hükümetten sonra. Gene-
ral Necip, başa geçer geçmez,
İslâm dünyasının aşılmaz bir
kalesi olan ve İslâm âlemini
kanatları altında bulunduran
Ibüyük Türklük âlemine karşı
cephe ahnıyacak, bilâkis bu
kahir çoğunluğun fikirlerinden
Ve siyasi olgunluğundan fay-
dalanacaktı. Halbuki o, kısa
görüşlü diktatöryası altında,
büyük bir İslâm devetliui ka-
ranlıklara sürüklemekte ve
başta Türklyemiz olmak üze-
re, hangi yerde büyük bir
Türk çoğunluğu mevcutse, ona
Uttirşı cephe almaktadır. Bütün
"mı olaylar, General Necip'in
Urura görücü bir diktatör ol-
duğunu açıtk .olarak göster-
mektedir.
Kıbrıs mevzuunda da Gene-
ral Necip'in takibedegeMiğl
Malenkof, Yılbaşı mesajında Rusyanın bu konudaki
arzusunu belirtti
ingiliz Diplomatları Tahrana Vasıl Oldu
Tahran ünüversitesi öğrencileri matem ilân etti
Berlin: 3 - Sovyet Rus-ya Başbakanı Malenkof Doğu Almanya Başbakanı-na gönderdiği yeni yıl me-sajında, Doğu Almanyada ki polis kuvvetlerinin ço-ğaltılmasından duyduğu endişeyi belirtmekte ve dünya sulhu için, girişilen bu faaliyetin zararlar tev-lit edeceğini işaret etmek tedir.
Malenkof mesajında,
1954 yılının Almanya için
mutlu bir yıl olması te
mennisinde bulunmakta ve
ayni yıl içerisinde Âlman-
yanın birleştirilmesi arzu-
sunu izhar etmektedir. Ma-
lenkof'a göre, Almanyanm
birleşmesiyle dünya sulhu
korunacak ve bu yüzden
Dânâ Efendi Kıbrıs
Müftülüğüne Seçildi
Geçen Çarşamba günü Müf-
tü seçimi için, ikinci seçmen-
ler Lefkoşada Ayasofya Kız
Okulunda toplanarak, ittifakı
ara ile Kıbrıs Müftülüğüne
Müderris Mehmet Dânâ Efen-
diyi seçmiştir. Seçimden sonra
beyanatta bulunan Dânâ E-
fendi, güzel bir hitabede bu-
lunmuş ve mevcut kaaunlar
çerçevesi dahilinde cemaatimi-
ze faydalı olmaya çalışacağını
söylemiştir. Ekselâns Vali se-
çimi tasvip ettikten sonra Dâ-
nâ efendi resmen Kıbrıs Müf-
tüsü olarak ilân edilecektir,
Avrupanın harp faaliyet-
leri aksatılmış olacaktır.
Şovyet Başbakanı bu a-
rada, Batılı devletlerden
Amerikaya da bir yeni yıl
mesajı göndermiş ve yeni
yılın Amerika için mesut
bir yıl olmasını temenni
etmiştir. Malenkof bir A-
merikan Ajans muhabiri-
ne yeni yıl münasebetiyle
verdiği bir demeçte, yeni
yılın dünya için bir sulh
yılı olmasını temenni et-
miş ve bu münasebetle A-
merikan milletine de mü-
reffeh bir hayat temenni-
sinde bulunmuştur.
Tahran: 3 - İngiliz - iran
münasebetlerinin yeniden baş-
laması üzerine İngiliz Diplo-
matları Tahrana vasıl olmuş
bulunmaktadır. Diplomatlar
Tahrana vasıl olur olmaz, Tah
ran Üniversitesi öğrencileri
matem ilân etmişler ve kolla-
Türkiye Cumhurbaşkanı Celâl Bayar
22 Ocak tarihinde Amerikaya müteveccihen Tiirkiyeden ayrılacak
Bö » f ^ f l l ü t ' -ı 1
Ankara: 3 - Türkiye Cum-
hurbaşkanı Sayın Celâl Bayar,
Amerika Cumhurbaşkanı Ge-
neral Elsenhovver'in davetli.si
olarak Amerikaya gitmek ü-
zere, 22 Ocak tarihinde Türkı-
yeden ayrılacak ve 27 Ocakta
Amerikada olacaktır.
Türkiye Cumhurbaşkanı Sa-
yın Celâl Bayar'a refaket tde-
ceği söylenen Başbakan Adnan
Menderes hakkında henıiz müs
bet bir karar alınmış değildir.
Yani Başbakan Adnan Mende-
res'in Amerlkayı ziyaret edip
etmiyeceğ şimdilik bilinme-
mektedir.
Türk Devlet Adamını, Ame-
rikanın büyük şehirleri hara-
retle karşılamak için, son haf-
talar içerisindeki yarışmaları-
nı hızlandırmışlardır.
Amerika dönüşü, Cumhur-
başkanı Celâl Bayar'ın Pakls-
tanı da ziyaret edeceği, An-
kara siyasi çevrelerinde ısrar-
la söylenmektedir.
Türkiye Hakkında Biı
Fransız Gazetesi Yeni
Bir ilâve Çıkardı
Paris: 3 - Fransanm en çok
satan gazetelerinden birisi ola-
rak tanınmış olan Promo ga-
zetesi, Türkiye hakkında, ymi
yıl münasebetiyle sekiz sayfa-
lık bir ilâve vermiştir. Gazete
bu ilâvesinde; Türkiye ile Fran
sa arasındaki gelişen siya .ı
münasebetlerden sitayişle ban
setmekte ve Türkiyenin geli-
şen askerî kalkınmasından ü-
nemle bahsetmektedir.
Ayni ilâvede Türk kadınlı-
ğına da geniş ölçüde yer veril-
mekte ve Türk kadınının so.i
yal faaliyetleri kültürel inki-
şafları övülmektedir. Gazeteye
göre, Türkiyedeki inkişaf proğ
ramı dev adımlarla müsbet ne-
ticeler kaydetmektedir. Gazete
ön sayfasında Türkiye Cum-
hurbaşkanı Celâl Bayar'm bü-
yük bir resmini yayımlamakta
ve bu arada Türkiyedeki en-
düstri faaliyetlerini gösteren
resimler neşretmektedir,
rina siyah bağlıyarak tezahü-
ratta bulunmuşlarffîr.
Askerî Hükümet, Üniversite-
lilerin nümayişlerini durdur-
mak için, hadise mahaline iki
otomobil asker göndermek zo-
runda kalmış ve öğrenciler da-
ğıtılmıştır. Bundan sonra üni-
versiteliler Milli Matemin de-
vam ettiğini ve müzakereler
sonuna kadar devam edeceği-
ni ilân etmişler ve bir memo-
randum hazırlıyarak Hüküme-
te göndermişlerdir.
H ı R O H ı T O LEYH-ı N E Y A P ı L A N «
NÜMAY IŞTE 17 Kişi öldü 100 kişi
yaralandı
Tokyo: 3 - Yarım milyona
yakın Jajon halkı, İmparator
Hirohlto leyhine, yeni yıl mü-
nasebetiyle bir tezahüratta bu-
lunmuştur. Halk İmparatorluk
sarayına geldiği zaman, baskı
neticesi 17 kişi ölmüş ve 100
kişi de yaralanmıştır.
Saray bahçesine sığışamıyan
halk, ilk defa olarak burada
tahacüme uğramış, bir kısmı
turada ölmüştür. Nöbetçilerin
yardımiyle saray bahçesinden
çıkarılan hasta, yaralı ve ölü-
ler hastahaneye kaldırılmıştır.
Japon tarihinde bugüne kad,;r
eşine rastlanmamış olan bu sa-
dakat' nümayişi İmparator 1
Cidden sevindirmiştir. , ,
GÜNÜN AYNASI
Büyük Rüya!
siyaset, zekâsının ileriyi göre-
miyecek kadar kısa oluşunun
bir neticesidir. Bu ada üzerin-
de yaşıyan 100 bin kişilik Türk
toplumu, Kıbrısla Türkiyenin
birleşmesi için, yıllardanberi
mücadele halindedir. Hiç şüp-
hesiz Türk toplumunun da
mücadelesi bir hürriyet savaşı
dır. Kendi dindaşlarının hürri-
yet savaşını desteklemlyen ve
Kıbrıs Rumlarının giriştikleri
yersiz, dayanaıksız mücadeleye,
hürriyet ismini vererek, nlar
nam ve hesabına İleri geri söz
etmek, General Necipln ne
kadar tasa görüşlü bir zekfiya
sahip olduğunu ifade etmekte-
dir. Fakat Mısınn bu 1 numa-
ralı diktotörüne son olarak ^a-
nu hatırlatalım ki, Kıbrıs
Türktür ve Türk olarak kala-
caktır.
BOZKUHT.
Bevan Kahirede Bir Basın Toplantısı Yaptı
Kahire: 3 - Bir müddettten-
beri Mısırda bulunmakta olan
İngiliz İşçi Partisi sol tema-
yüllüler grubu başkanı Mı.
Aneurin Bevan, Hindistan Se-
faretinde tertip ettiği bir ba-
sın toplantısında, İngiltere ile
Mısır arasındaki Kanal Bölge-
si ihtilâfına önemle temas et-
miş ve bu konu üzerinde has-
saaiyeüe durarak, bu ihtilâfın
ortadan kalkması için her tür-
lü yardımım «îsirg-emiyeoeğiaS
beyan etmiştir.
Bevan Kanal Bölgesinde^
askerî tesisleri gezmiş, askerî
komutanlardan izahat alımş
ve tekrar Kahireye dönmüş-
tür. Bevan, İngi
finin, bir çok önemli hususları
halledilmiş olduğunu beyan e-
derek, teferruat üzerinde her
iki tarafın da ısrarla durma-
sının yersiz olduğunu işaret
etmiştir.
Bevan dyn bir demecinde,
İngilterenln ileri sürdüğü ko-
nular üzerinde durmuş ve Ku-
zey Atlantik Paktına dahil bu-
lunan Türkiyenin de herhangi
bir taarruza uğradığı takdir-
de, Kanal Bölgemde »it odu,-
KNU* fikrinin yerimde olduğu-
nu işaret «etmiştir. Bevaıı ve
eşi dün öğle yemeğini Fayilte,
tngillz kara kuvvetleri komu-
pSejeçaA,., Şir ^Charles
Orhan SERHATOfiLIJ
B&şdespot Makarios, 1950 yılından b l . yana dul,,,»
büyük rüya görmektedir. Dört yıldanherl gerçekleşe-
mlyen ve gerfcekleşmlyecek olan bu rüya ile Rum hal-
kını avutan Makarios Cenapları, din reisliği sandalya-
sını biraz daha sağlamlaştırmak için rüyalarını tehir-
de devam etmekte ve her yeni yılda büyük büyük lâflar
ederek, Kıbrısla Yunanlstanın birleşeceğini kesin bir
lisanla ifade etmektedir.
15 Ocak 1950 tarihinde kilisenin bakanlığı altında
yapılan hükümsüz plebisit ten sonra Makarios, 1951 I>mn İlhak yıl, olacağım kesin olarak beyan etmls'tl.
İÖ51 yılım taklbeden 1952, 1953 yıllarının da ilhak yık
olanağını gene aynı rüyanın tesiriyle tefsir eden Ma-
knrios, simdi de tutturmuş 1954 yıhnın Kıbrıs yılı ola-
cağım söyleyip duruyor.
Makarios Cenaplarına önemle hatırlatmak İsteri»
M, yıllardanberi görmekte olduğu rüya hiç hlr .ama»
hakikat olmıyaeaktır. Çünkü her bakımdan K.bns Trtr-
fclj«ye bağlıdır ve ergtıç Türkiyenin obuakbr. Tarihi
. umma l a r , tarihi eserter, ve tarihi bütünlük, , „ k
**a«k KAnsı . TOrl*»,*. topanlma* M r p ^ a s ı «i-
dırgunn göstermektedir.
öğün lük türküsüyle İlhak mücadelesine atılmak
bir cemaat İçin büyük tehlikeler doğurabilir. Makario«a
bu konuda nasihat etmek İstiyoruz am, onun gözlerini
bürüyun perdeleri kaldırmak % > \ J k M T A R İ L , f i
SAYFA 2 (BOZKURT)
PAZARTESİ, 4 OCAK 1954
ATATÜRKTEN FIKRALAR:
f 0
Yeni Yıl Düşünceleri Özker YAŞIN
Beylik teşbihleri, her yıl tekrarladığımız söylene
söylene bayatlatmış benzetmeleri bir yana koyup giren
yeni yıl'a, o zavallı çocuğa, acıyarak, birkaç kelime söy-
lemek istiyorum. Fakat ondan evvel, çok değil, nihayet
yalnız on iki ay önce nurtopu gibi bir çocukken şimdi
ihtiyarlamış, ak sakallı, kamburu fırlamış mecalsiz bir
ihtiyar halinde dünyamızdan defolup giden "1953" yılı-
nın peşinden yetişmek, O'nu sarsak bacaklarına bir tek-
me savurarak yere devirmek ve ve yüzüne şöyle hay-
kırmak, bana en büyük manevî iıazzı verecektir:
"Ey bunak ihtiyar... (Bir yıl evvel dünyamıza geldi-
ğin zaman seni ne kadar neş'eli bir şekilde karşılamış
ve bir yıl içinde bana ne saadetler getireceğini tahay-
yül etmiştim. Halbuki sen saadet değil, felâket getirdin..
Uğursuz günlerin en sevdiğin insanlardan birini elim-
den aldı. Sevgili babacığımı hiç beklenmedik bir günde
toprağa verdim. Bir çok inançlarım kökünden sarsıldı.
Dost bildiklerim düşman çıktı. Dünyanın köşe bucağını
daha iyi görüp anladım. Ciğeri- beşpara etmez insanlık
züğürtlerinin eline, diline düştüm. O ezeli ve ebedî
komedyanın perdeleri bütün igrençliğtyle önümde açıl-
dı. Gayri dünyayı pembe gözlükle seyretmiyorum. Çün-
kü bu biçare aktörlerin yüzlerindeki yalancı maskeler
bence malûmdur. İstediğim anda elimi uzatarak, şu ba-
badan kalan üç beş kuruşla adam (!) sırasına geçen
mirasyedi sersemin maskesini çıkartabilirim, istediğim
anda, üstünde binbir masumun ahi bulunan, şu sözde
bilmem kim efendinin asıl yüzünü yelken kulaklarıyle
teşhir edebilirim. Ey bunak ihtiyar, bu dünyadan defol
git!. Belki senin gidişinle felâket ve kederler de uzakla-
şırlar...
Sana gelince 1954 yılı.. Henüz iyi mı fena mı oldu-
ğum malûm değil.. İyi isen hoş geldin! Yok fena isen
bana karşı kötülüklerin, edeceklerin varsa elinden gele-
ni ardına koma!.. Artık benim, bildiğim o eski insanla
hiç alâkam kalmadı. İçimde Okyanus dalgaları gibi ar-
zular şahlanıyor. Kalbim nasırlaştı. Amma ne olursa ol-
sun, bütün insanlık için senin uğurlu olmana temenni
ediyorum. Hem fena olupta eline ne geçecek.. Bu dün-
yada bir senelik-ömrün var. lyiük yap ki, adını azizlik-
le yad edelim...
si
Bereketli Yağmurlar On gündenberi ara vermeden
devam eden yağmurlar, ada-
nın hemen hemen her tarafın-
da ayni şekilde yağmaktadır.
Köylü kardeşlerimiz son yağ-
murların çok bereketli oldu-
ğundan memnuniyetle bahset-
mektedirler. Denizlerde ise fa-
sıla vermeden devam eden fır-
tına yüzünden, bir çok vapur-
lar yük alıp boşaltmada çok
zorluk çekmede, bazı vapurlar
Sosyal Sigorta Sistemi Şubat ayı sonlarına doğru
Kıbrısta vazifesine bağlıya-
cak olan yeni Kıbrıs Valisi
Ekselans Armitage'in berabe-
rinde Sosyal Sigorta slstemiıU
getireceğini ve süratle tatbik
sahasına koyacağını, Rum ga-
zeteleri iddia etmektedirler.
TARİH DERSİ 1931 ilkbaharı... Ankara or
ta okullarının birisinde tarih
aersindeyiz. öğretmenimiz
Türk tarihinden yoklama ya-
pıyor. Asya haritasının başın-
da bir arkadaşımız duruyor.
öğretmen bir aralık konuyu
yeni Türk devletine çevirdi:
-Türk devletini yuğuran
ona yeni baştan can veren Ga-
zi Mustafa Kemal!...
Derken sınıfın kapısı anî bir
sarsıntı ile açıldı. Sanki kendi
ismini duyarak kayıbdan ilâhî
bir haberle ulaşmış gibi Ata-
Türk içeriye girdi. Parlak göz-
leri, heybetli vakarı ile karşı-
mızda durdu.
öğretmenin ağzındaki en
son kelimeler Gazi Mustafa
Kemal... O ise hepimizin karşı-
mızda... Bütün sınıf üzerinden
bir elektrik şeraresi akar gibi
keskin bir heyecan ile sarsıl-
dı.
Kendimizi toplamağa va-
kit kalmadan Büyük Ata yü-
zünü tahtada harita önünde
duran arkadaşımıza çevirerek
sordu:
-Ne yapıyorsun oğlum?
-Türk tarihini anlatıyorum.
-Anlat bakalım neler öğ-
rendin ?
-Şey... Şey... Efendim,
Türkler göçebedir.
Bundan sonra ne anlatacağı-
nı şaşıran arkadaşımız durak-
ladı.
—Oğlum soyun hakkında yal
nız bunları mı öğrendin? Baş-
ka söyUyecek sözün yok de-
mek?...
ise, fırtınanın durulması için.
liman açıklarında beklemekte-
dirler.
Atatürk bundan sonra yüzü-
nü öğretmene çevirdi. Manâlı
ve istifhamlı bir bakıştan son-
la:
-Muallim Bey siz tamam-
layınız!
Dedi. öğretmen de heyecan-
lı ve titrek bir sesle takrire
şöyle başladı:
Türklerin anavatanı Orta
Asyadır. Türkler orada göçe-
be bir hayat geçlriyorlardı...
Tam burada sözün gerisini
ı-ert bir ifade ile Atatürk'ün
gür sesi değiştirdi:
Muallim Bey, Türk tarihi
hakkında talebeye öğretilecek
ilk söz bu olmamalıydı. Türk-
lerin neden göçebe hayat ge-
çirdiklerini hiç merak edip te
soyumuzun göçebelikten önce-
ki vaziyetini araştırmadınız
mı?
Bundan sonra kırmızı tebe
=iri eline alarak Asya harita-
sında Türklerin anayurdunu
ç.i7meğe başlıyan Atatürk, tat-
lı bir eda ile Türk tarihini an-
latmağa başladı:
-Asya büyük bir kara par
çasıdır. Orada Him^Iaya sıra-
dağları, Hazar denizi, Baykal
golü arasında dünyanın en
yüksek yaylaları uzanır.
Büyük Kadırgan dağlarından
Baykal gölü kıyılarına, oradan
Altay dağları boyunca İtil hav-
zasına vararak Hazer denizi
sahilleri, Hindikuş, Pamir, Ka-
rakurum, Karanlık dağlar yo-
lu ile Sarı ırmak boyundan
tekrar Kadırgan dağlarına ka-
vuşan çizginin içinde kalan
yerlere Orta Asya yaylası de-
nir.
Bugün bu geniş yâylada gök
ieıe doğru baş uzatan dağlar,
korkunç kum çölleri ile yeşil
su boylan ve göl kenarı var-
dır. Fakat tarih devirlerinden
binlerce yıl evvel Türk ana-
yurdunda şimdi yerlerini kum-
sallar, bozkırlar, bataklıklar,
sığ göller tutmuş engin deniz-
ler vardır. İlk medeniyetlerin
gür filizleri bu denizlerin kıyı
lurinda, bu denizlere dökülen
derin ırmakların bereketli top-
raklarında fışkırmıştır.
Dünyanın başka tarafların-
daki insanlar daha kaya ve a-
ğaç kovuklarında yaşarken
anayurddaki atalarımız hay>
vanları kendilerine alıştırmış-
lar, kereste ve maden işleme
sini öğrenerek parlak bir me-
deniyete kavuşmuşlardı. Orta
Asyadaki iç deniz ve ırmaklar
saydığımız ulu dağları örten
ÇOCUK BABALARINA !
Evinizde ailenizle daima huzur içinde ya
terseniz evinizi, mobilyenizl, hayatınızı sigorta
yunuz..
M
İ 1 58
1 V
1 V
1 • ö S 1 1
ı i s
DOĞAN Sigorta Anonim Şirketi
Kıbrıs Acentesi:
M. SEYF1 AKDENİZ VE OÖLU
&
KADINA DAİR Her kadının en zayıf tara-
fa da, en kuvvetli tarafı da .al-
bildir.
* Bir kadına: "Seni seviyo-
rum" demek bir şey ifade et
nıez; "seni her kadından üstün
buluyorum" cümlesi kadın, ku-
lağına daha hoş gelen ber nağ-
medir.
• Şairler kadını çiçeğe ben-
zetirler, fakat bir kadın için
ideal meyvalı bir ağaç olmak
tır.
:•> : « •»> »î- •»> * K •:•:•• •:•>
SAAT ONİKİ
Almış başını gelmiş) ellid
Canım sevdiğim karlar
Dayamış sakaklarımıza
Dolarken yarıklarına
Göremezsiniz
Elli dört elli dört
Parmak uçlarımda
Çapaklar arasında görür
buzların verdiği sularla besle
ni yordu. Fakat uzun zaman-
lardan sonra iklim şartları de-
ğişti. Medeniyetin beşiği du
rumunda olan Orta Asya bu
gekilde yaşanamıyacak bir ha-
le geldi.
İşte çocuklar, sizin göçebe
aiye öğrendiğiniz Türkler bu
sonuçlarla yurd değiştirmişler
medeniyetlerini diğer yurdlara
ulaştırmışlardır.
Türk anayurdundan milyon-
larca insan ayrıldı. Fakat ana-
yurdlarının değişen iklimin-2,
zorlaşan hayat şartlarına bo-
yun iğerek ve göğüs gererek
Orta Asya yaylarında daha
milyonlarca Türk kaldı.
Bundan sonra Atatürk, için-
de kaynayan bir millî duygu-
lun etkisi altında olduğu tam
belli bir şekilde sınıfımızı se-
lâmlıyarak çıktı.
Ertesi sene elimizde bulunan
ve "Türkler göçebedir" diye
başlıyan tarih kitabımız değiş-
tirilerek yeni bir kitabdan öğ-
retime koyulduk.
Fazıl Oyat
Gecelerce eriyemedlğlnl
Sabah bakınca göllerime
şimdi sevilme vakti
Köpekler ulumasın»
Titreyişlerinde senenin
Susmak çatlatırcasına
Ve duymak onun da ağ
Taner
ŞU GARİP DÜNYA! Jorth Worth (Amerika) da
komşular bir evden gelen gü-
rültü üzerine polise haber
mIşlerdir. Polisiçeri girdiği ı
man 78 yaşında bir ad
48 yaşındaki oğlunu, içki İÇtlğt
İçin dövdüğünü görmüşlerdir.
Washington'da bir
bisikletçi dükkânına
kasada 112 dolar bulu
görünce: "Çalmağa
diye bir kâğıd yazıp
çıkmıztır.
KİBRİSİN STATÜSÜNDE DEĞİŞİKLİK YOK !
Kıbrıs Valiliğine tayin edilen Ekselans Armıtage,
ancak Şubat ayında Kıbrısa vasıl olarak yem vazife-
sine başlıyacaktır. O tarihe kadar Kıbrıs Valıhgım
Uhdesinde bulunduracak olan şimdiki Vah Sır An-
drew Wright 1954 yılı bütçesini icraat Meclisine su-
narak tasvibini istiyecektir. Yeni Vali şubat ayının
ancak son haftasında adaya vasıl olacağı için, yem
bütçeyi takdim etmek vazifesi şimdiki vahye duşmek-
tedUEkselâns Armitage'in Kıbmm anayasasında bü-
yük değişiklikler yapılacağı hususunda yem bir ana-
y a s a y ı beraberinde adaya getireceği etrafında bazı yasayı oe ,, F a k a t önemle belirtmek zo-söylentıler mevcuttun ^ ^ ^ ^ ^
randayız İD. adaya teşrml e ^ ^ ^ y a p_
s ı s s * — ^ *****
B , Z edeceklerdir. Buna rağmen,
™ Rumları toykot^ haklarım koruya-yeni anayasada Turk ^ m ^ ^ ^ d g
îasaS2S2SE52SE5aSM2SBSE5a5Z52S25a5Z5HSa525BSH52KS2SESZ
PAZARTESİ SOHBETLERİ Yazan: NAFİZ OBALİ
H5ESaSÎ!SaSEî2SMa .-HSaSESHSHSHSHSBSy
maatına müreffah bir hayat temini ve kasbedılen
haklarının iadesidir. Eğer yeni anayasada bu konular
mündemiç değilse, hiç şüphe yoktur ki, Kıbrıs Türk
cemaati herhangi parlâmenter bir sisteme göğsünü
gererek katılmıyacak ve mahallî hükümet de büyük
zorluklarla karşılaşacaktır.
Yeni Kıbrıs Valisi Ekselans Armitage'in duru
mu, herhalde geçen Valilerden çok daha önemli ola-
caktır. Yeni valimiz, Kıbrıs Türk cemaatinin gerek
ilhak konusunda, gerekse cemaatin kaSbedilen hakla-
rı muvacehesinde kesin kararlara varacak olursa,
Türk r r m ı » T f ; " İ T ' hüsnü niyetinden faydalanabtlecek-
t , F SOSYAL SİGORTA SİSTEMİNE DAİR
Şubat aymda Kıbrısa gelmesi beklenen yeni Vali
Ekselans Armitage'in Kıbrısta teşmil edilecek olan
Sosyal Sigorta sistemi kanununu da 'beraberinde ge-
itireceğfc etrafındaki söylentiler kuvvetlenmektedir.
Yeni Vali'nin bilhassa sosyal Sigorta sist
de durması çok önemlidir. Bugün hemen he
yanın her tarafında tatbik edilmekte olan bu
den, halk ve işçi sınıfı büyük faydalar saf
Hele toprakla uğraşan ve ziraat memleketi
çok büyük memleketlerin rençberleri bu sist
azamî bir kâr sağlamışlardır.
Sosyal Sigorta sisteminin Kıbrısta
yılında tatbiki düşünülmesi, çok geç olmuşt
rağmen, tasarı üzerinde uzun boylu dur
bekletilmeden yürürlüğe konması, büyük bir
başarılması demektir. | .^.pdB
İlhak rüyası peşinde koşan ve memleketin j
ması mevzuuyle hiç de ilgilenmiyen Rum
Sosyal Sigorta sistemine karşı bir boykot
ğini şimdiden tahmin edebiliriz. Fakat
memleket'in ana davalarından birinin, i 'jiû • '-iâ̂Hi"* -ÂSİM
Sistemini yürürlüğe koymakla, haBeditauş
da şüphemiz yoktur.
Törk toplumu hayal peşinde koşan
değildir. Bu toplum, gerçeklerin geğişmez
çevesi içinde adanın iktisadî ve kültürel s
kmması yararına olacak her teşebbüsü
şekilde karşıladığı da inkâr göt
PAZARTESİ , 4 OCAK 1954
s* «MM
U N A !
(BOZKURT) SAYFA 3
IMHIUMlIHMIlHimillMIIIIIIIIIHtlIlIHHIIIIIIIIHIII IIIIIIII9IIIIIIIIIII •llllMIIMlKMIimill
içinde yalamak is. M z ı sigortaya kr>-
N irketi
E OĞLU
MCMOMAM?
AAT 0N1KÎ
»asını gelmiş ellidört,
sevdiğim karlar İçinde
ş şakaklarımıza dlılııl
>n yarıklarına yeryüzü-
nün
izsiniz pencerelerden gi-
rişini
rt elU dört
< uçlarımda başlamış
büyümeğe
»r arasında görür gibi-
yim
ce erlyemediğlnl
bakınca gözlerime
sevişme vakti kedilerin
er ulumasını kesti
şlerlnde senenin heyeca-
nı
k çatlatırcasına sesslı-
Hjü
inak onun da ağladığını.
Taner Baybars
İ A R İ P D Ü N Y A !
h Worth (Amerika) da
lar bir evden gelen gü-
İ z e r l n e polise haber ver-
dir. Pollsiçeri girdiği
8 yaşında bir adamın,
ındaki oğlunu, içki içtiği
jvdüğünü görmüşlerdir.
hington'da bir hırsız o"
tçi dükkânına girmiş ve
L 112 dolar bulunduğunu
:e: "Çalmağa değme?"
ir kâğıd yazıp bırakarak
tır.
ırorta sistemi üzerin-
n hemen hemen dun-
tekte olan bu sistem-
aydalar sağlamıştır,
memleketi olan bir
berleri bu sistemden
Kıbrısta ancak geç olmuştur. Butu
oylu durulmadan ve
J büyük bir dâvam*
Nasreddin Hoca İbrahim Zeki BURDURLU
Bu kitap Lefkoşa'da yayınlandı. M. Şhmsi j
Tekman, Nasreddin Hoca'nın fıkralarını man- İ
zum olarak yazmış. Bunları küçük bir kitapta I
toplamış. Çardak dergisi yayınları arasında sa- |
tışa çıkarılan bu kitapta (21) fıkranın manzum |
ifadesi var. Fıkraların manzum olarak ifadesi î
yapıldığı için kitaba "Nasreddin Hoca'nın Şiir- j
leri„ denilmemeliydi. Bunlar, Nasreddin Hoca'- 1
nm dilden dile dolaşan fıkralarını bir şahıs tara- I
fından özel bir söyleyişe dökülmesidir. Ne tekim j
Türkiye'de zannedersem ilk olarak Prf, Fııat !
Köprülü Nasreddin Hoca fıkralarını manzum o- §
larak, yazmıştı. Sonra, yakın yıllarda Orhan Veli j
Kanık, (70) fıkrayı Doğan Kardeş yayınları ara [
smda yayınlamıştı. Elimizdeki kitap bunların j
yenisi. Kitapta, Nasreddin Noca'nm nükte ince- j
iiğini muhafaza ederek yazılmış fıkralar var. j
Bazılarında ahenk (Nazım ahengi) sağlanama- i
dığı için fıkralar kulağı sarmıyor. Bilhassa bazı i
cümle kuruşlarında Kıbrıs ağzı özelliğinden kur- j
tulmuş olmalıydı. (Yanlış bulacağım sana ben -
hem yeyim - Seyredermiş meşe tohumlarını
(seyrediyormuş) olmalı.
M. Şinasi' Tekman'ın manzum fıkralarının
başarılı olanları veya başarılı bölümleri insanı
güldürüyor. Güzel söylenmiş mısralar, insanı
fıkralara doğru çekiyor.
Hoca'nın bütün istediğ;
Dostlar işte görsün kendini.
Karı da öyle, Hoca da,
Biri içeride, diğeri dışarıda
Beşe alıp üçe satarlar,
Her satışta bir hayli kâr.
Bu eseri de Kıbrıs Türk basınının kitap fa-
aliyetinin artmasını gönülden isteyen biri sıfa-
tıyle sevgiyle karşılıyoruz. Okuyucularımıza
tavsiye ederiz. ...MU,.i
ve memleketin kalk"1
iyen Rum cemaat*"'
Dİr
n K . U I 1 1 A
b o y k o t i l â n e d e c e
Fakat buna rağmen,
hal ledi lmiş
ide Ttoşan bir topM*
çer-
t geğîşmez £
e kültürel sahada ^ «üt
POLİTİKA
DÖRT B Ü Y Ü K L E R
K O N F E R A N S I
Batılı ve komünist dıijîşleri
Bakanları Ocak ayının son
lıaftasmda toplanarak, dünya
meselelerini gözden geçirmek
kararını aldılar. Hatırlarda o-
lacagı gibi, Amerika, İngiltere
f" ve Fransa bu konferansın ya-
laması için evvelce Sovyet
Rusyaya müracatta bulunmuş,
notalar tevdi etmiş, fakat
trüsbet bir cevap alınamamış-
H H , Geçen hafta içinde, Sovyet
Rusya Dışişleri Bakanlığı, İn-
giltere, Amerika ve Fransanın
Moskova nezdindeki büyük el-
çilerlnebirer cevabi nota gön-
dererek Berlinde yapılacak o-
1 tan Dışişleri toplantısına Rus-
* yanın da iştirak edeceğini bil-
dirmişti.
Sovyet Rusyanın cevabî no-
tası, Batılılar tarafından müs-
bet olarak kabül edilmişse de,
İngiliz siyasi çevreleri, Rusya-
nın toplantı mahalinin Berlin-
tleki dört devletin yüksek ko-
misırleri tarafından seçilmesi
talebini iyi karşılamamışlar ve
bu teklifte gizli kalan mânayı
açıklamışlardır.
İngiliz çevrelerine göre, Rus-
ya bu teklifiyle Doğu Alman-
yanııi resmen kabulün» İntaç
«tütecek bir oyunla, böyle bir
Salepte bulamnuşlur. Bu dö
»fiBceyle İngiltere bu noktaya
Irlriii fikrini savunmuşsa da
tenüa Rusyaya cevabi bir no-
ta verilmediği için, buhuaus
açıklanmış sayılamaz
HİTLERİN GİZLİ S İLÂHLARI
A L M A N L A R İCAD ETTİKLERİ
S İLAHLARI K U L L A N M A Y A
YAKİT BULAMAD ILAR
Hitlerin en güvendiği silâh atom bombasıydı.
Bugün açıklandığına göre; Almanlar, yaptlk-
arı ilk atom bombasını Rus cephesinde kullan-
mışlar, fakat bomba teknik bir sebepten
. dolayı infilâk edememiştir.
Kaya Mobilya Ev Mecidiye Sokağı
No. 30A
Atelyemizde son moda-
ya göre sağlam ve kibar
mobilye yapılır.
Fiatlarımız gayet ma-
kul olmakle işler en erken
bir zamanda teslim edilir.
Halil Fikret
S A B A H KAHVALT IS I
Her sabah, Asmaltındakl
dükkânımızda, kahvaltı İçin
sıcak, taze süt, sandoviç, süt-
lâç, yoğurt bulundurduğumuz
gibi, bundan böyle kahvaltı
yanında verildiği gibi okka ile
halis koyun sütünden taze
hellim ve nor satışı yapıldığını
sayın müşterilerimize müjdele-
riz.
AHMET GALADAKİ
VE OfiLU
Satışyerl
Aamaaltı, Lefkoşa.
ikinci Cihan harbi Almanla-
rın aleyhine dönmeğe başladığı
sıralarda ortaya bir gizli silâh
lafıdır çıkmıştı. Bu söylentile-
ri takiben de VI - V2 gibi uçan
bombalar Londraya düşmeğe
başladı. Bunların askeri ra-
kımdan büyük bir kıymeti ol-
mamakla beraber halk üzerin-
de korku ve panik yaratması
c'.olayısiyle mânevi tesirleri bü-
j ük oldu.
ikinci cephe açılıp Müttefik-
ler Fransız arazisinde ilerleme-
ğe başlayınca Hitler, elindeki
yeni silâhların bir an evvel ya-
pılarak kullanılması hakkında
alâkalılara emir verdi. Hattâ
bu sıralarda doğuda Ruayanın
işini bitirmek için Müttefikle-
re sulh bile teklif etti.
Hitlerin, üzerine büyük ü-
mitler bağladığı bu gizli silâh-
lar neydi? Berlin düştükten
sonra bu silâhlardan birinin
radyo ile idare edilen uçan
bomba olduğu anlaşıldı. Bunun-
la Hitler Nevyork ve Vaşing-
tonu bombalıyacaktı.
Bugün Hitlerin yapmak is
t ediği veya yaptığı silâhların
ne olduğu açıklanmış bulunu-
yor.
Bunlardan bazılarını sirasiy-
le ele alalım:
Hitlerin üyük ümitler bağla-
dığı Schnorkel tertibatlı deni-
zaltı bugün en modern denizal*
tılarda kullanılan Schnorksl
Almanların 1943 sonlarında
denize indirdikleri bu denizal-
tıda basit bir şekilde mevcuttu.
Esas itibariyle iki tüpten te-
şekkül eden âlette tüplerden
biri içeri temiz hava emerker,
diğeri pis havayı dışarı atıyor-
du. 77 metre uzunluğunda olan
bu denizaltı 1600 tonlu vtu. Btm
lardan 600 tane imâl edilecek-
ti. Fakat harbin çabun netice-
lenmesi Hitlerin bu büyük eme
lini suya düşürdü.
Almanların güvendiği bir si-
lâh da V4 tü. Bu diğer V ler-
den farksız bir bomba idi, <ın-
cak bunda bir de pilot vardı.
Uçan bomba hedefe yaklaşın-
ca âyarlanıyor ve pilot otoma-
MEMLEKET HABERLERİ
Sovyet Rusyanın katıldığı
bir çok konferanslar, bugüne
kadar neticesiz kalmıştır. Çün
kü Rus siyaseti zorluk, müşki-
lât çıkarmakla tanınmış bir
siyasettir. Bu siyasetle, dörtlü
konferanstan müsbet bir netice
alınmasını beklemek safdillik
olur. Sovyet Rusya hakikaten
rtönja sulhum» korumak a*-
rmiMtejsft, Berlin konte»an.vn-
«jaı, beklenen iyi kararların a-
lınmasmda, hüsnü niyeUe ha-
reket etmesi ve yapılacak tar-
tışmalarda sudan vesilelerle
zorluklar çıkarmaması gerek-
mektedir. DİPLOMA*.
tik olarak paraşütlü sandalyesi
ile boşluğa fırlıyordu.
Bundan başka HS 293 ılptt
radyo ile idare edilen ve 5.000
Km. kadar uçuş sah.ısı olsn
tir bomba imal edilmekte ikeıı
yajıda kaldı.
Hitler bir de "Viper' der.i
len bir roket imal ettirmişti.
Bunun ilk tecrübeleri muvaf-
fakiyetle neticelendi, fîir pilot
tarafından idare edilen roket
yerden dikey, olarak havalanı-
yordu Bu tecrübelerde roketle
havalanıp, tazyil e tahammül
edemediğinden ölen ilk pilot
teğmen Lother Siebert'tir.
Bu silâhların en mühimi bir
tepkili uçaktı. Messersehmit
Me 262 tipinde olan bu uç akbu
günkü modern tepkili uçakla-
ra teknik bakımdan eşittir
1944 sensinde tecrübe edil p
servise sokulan bu uçak Ar-
denne harekâtına iştirak etmi?
tir. Müttefik hava kuvvetleri
karşılarında bu tepkili av ve
hafif bombardıman uçağım bu-
lunca hayret ve dehşete ka-
pılmışlardı. 30 mm. UK dörı
tepla mücevhez olan bu uçak
400 kilo bomba ile saate 700-
750 kilometre yapabilmekte
idi.
Fakat bunların da adedi
mahdut olduğundan esaslı bir
netice alınamadı.
ilk uçuşunu 6 Ar alı,5 1944 te
yapan yine tepkili bir av uça
ğı servise girmeğe vasıt bula-
madı. Tecrübeleri muvaffaki-
yetle neticelenen bu uçakta i'.ti
top ve 4 makineli vardı.
Bütün bunlardan başka Hit-
lerin en güvendiği silân atom
bombası idi. Bugün açıklandı-
ğına göre Almanlar yaptıkları
ilk atom bombasını Rus cep-
hesinde kullanmışlar, fakat
teknik bir sebepten dolayı bom
ba infilâk etmemiştir.
Bu vaziyetler göste.-ıyor kl
bugünkü bütün modern silâh-
lar ikinci Cihan Harbinin so-
nunda Almanlar tarafından
yapılmış, fakat kullanmalarına
vakit bırakılmamıştır. *
N. rt.
Kuyuya Düştü Mağusalı £>0 yalarında Hü-
seyin Ömer, Karalolos kampı
yanındaki evinin bahçesinde
bulunan kuyudan su çakerke.ı
müvazenesini kaybetmiş ve ku-
yuya düşmüştür. O civardaki-
lerin yardımı sayesinde kurta-
rılan Hüseyin Ömer bazı yer-
lerinden yaralanmıştır.
Baf Mahkemesinde 1953 yılı içerisinde Baf Mah-
kemesine 3059 ceza dâvası kay
t!edilmiştir. 1952 yılında ceza
davalarının adedi 3778 idi. Ge-
ne ayni yıl içerisinde 1795 hu-
kuk davası kaydedilmiştir.
1952 yılında hukuk davaları-
nın adedi 1567 idi.
Grev Devam Ediyor Patates müstahsillerinin f*re-
vi halâ daha devam etmekte-
dir. Patates müstahsilleri, o-
muzlarında piketler, belediye
çarşılarında dolaşmakta vc
halkın patates müstahsillerine
yardımda bulunmasını iste
mektedırler. Patates müstah-
silleri, hükümetin ilgisizliğine
karşı grev ilân etmiş bulun-
maktadırlar. Grev 6 Ocak ta-
rihine kadar devam edecektir.
Cereyan Sık Sık
Kesiliyor
Lefkoşada elektrik cereya-
nının son haftalar içe;,.'inde
sık sık kesildiği müşahede e-
dilmiştir. Cereyanın hiçbir ha-
bersiz kesilmesi yüzünden bir
çok işler sekteye uğramakta
ve bu yüzden iş sahihleri acı
acı şikâyette bulunmaktadır-
lar.
Derviş İlhak
Temasları Yapıyor
Lefkoşa belediye başkam Dr.
Themistokles Derviş, bir müd-
dettenberi Atinada bulunmak-
ta ve Atina siyasi çevreteriyle
ilhak konusunda temaslar yap-
maktadır. Atinadan verilen
haberlere bakılacak olursa,
Derviş muhalefet lideri Vent-
zelos ile Kıbrıs konusunda bir
temas yapmış ve kilisenin il-
hak konusunda takibettiğl si-
yaseti ona anlatmışUr.
Kıbrıs İngiliz
Parlâmentosuna mı
Bağlanacak?
Henüz teyit edllmiyen ha-
berlere bakılacak olursa, Kıb-
rıs adası da, Malta gibi IngilU
Parlâmentosuna bağlanacak-
tır. Yeni kanun gereğince,
Kıbrıs halkı kendi arasından
seçeceği milletvekillerini İngi-
liz parlâmentosuna göndere-
cektir.
Mısıra Gidecek Heyet Limasol Sosyalist Partisi
çevrelerinde belirtildiğine gö-
re, pek yakında bir sosyalist
heyet Musiri ziyaret edecek ve
General Necip'le mülakatta b'i
lunacaktır. Sosyalist heyet bu
arada Kibrisin Yunanistana
ilhakı konusunda da Mısır si-
yasî çevrelerinin yardımını l.«-
tiyecektir.
İSO/KURT: Limasol Sosya-
list Partisinin bu kararı karşı-
sında. Tlirk parti ve kurumla-
rının dil mukabil tedbirler al-
masını, Tilrk cemaati adına ik
rarla talep ederiz.
t jBMtf
Dikkat Dikkat ALİ M. ÖZDEMİR ve OSMAN H. ZEKİ (Sindeli)
Demirci Müessesesi Lefkoşada. 1 seneden bert çalıştırdığımız mües-
sesemizde nmd«ro nunhklıu, örm-kH kapı « ımnecreter.
kanefttiler, «a teşktt&tlan v» *h bombalan, M » n lşfcfrl
v&
Duma ehven, temiz ve garantili olarak yapınr.
Orhanlye Sokak No. 46 ya mUracaat.
(Merhum ibrahim Yahya Efendinin evi yanında)
MFÂAÛ TMKAFMİĞMM s
v . m
A K A R S U L O S Y O N L A R I
Evinizin her zaman neş'e ve İlk Bahar ha-
vası içinde bulunmasını isterseniz A K A R S U
L O S Y O N L A R I N I kullanınız.
M. FEVZ İ A K A R S U
Girne Caddesi No. 34-36
B. RTMI
SAYFA 4 (BOZKURT) PAZARTESİ, 4 OCAK 195
II
Çetinkayalılar Ankara Üniversitesi Takımını 2-1 Mağlûp Etmeğe Muvaffak Oldu
Misafir Ankara Üniversitesi
takımı dün son maçını Lefkoşa
İngiliz Okulu futbol sahasında
Çetinkaya'ya karşı yapmış ve
neticede 2-1 mağlûp olmuştu-.
Birkaç günden beri havanın
yağışlı geçmesi ve kuvvetli
yağmurların yağması dolay'.-
.ııyle, Çetinkaya-Universite ma
çı yapılamıyacaktı. Bilhassa
Lefkoşa stadının oynanmıya-
cak bir halde olması büyük
müşkilâtlar meydana getirmiş-
ti.
Fakat Lefkoşa İngiliz Oku-
lunun futbol sahasında maçın
yapılacağı haberi yayılınca,
binlerce futbolsever akın akıa
İngiliz Okuluna gitmeğe başla-
mışlardır.
Cumartesi günü Lârnaka sta
dmda yapılan, maçta Ankara
Üniversitesi takımının Pezebo-
rikosu beklenmedik bir netice
ile 5-0 mağlûp etmesi Çetinka-
ya - misafir takım karşılaşma-
sının ehemmiyetini gitikçe ar-
tırmıştır.
Çetinkayalılar, bazı oyuncu-
ların anteremansız olmalarına
rağmen, misafirlere karşı mü-
essir bir oyun oynamışlar ve
kalelerine oldukça tehlikeli an-
lar yaşatmasını bilmişlerdir.
Çetinkayalılar yine antrenör
leri Bay Naci özkaya tarafın-
dan takviye edilmişlerdir.
Çetinkaya oyuncularından sen-
terhaf Derviş gayet sağlam oy
namış ve rakip tarafın senter-
foruna bir çok defalar fırsat
vermemiştir.
Çetinkayanın oyunu, misafir
takıma karşı uzun paslı ve
enerjik bir şekilde olduğundan,
misafir kale için tehlikeli anla-
rın zuhur itmesine vesile teş-
kil ediyordu.
Ankara Üniversitesi takımı
ise yorgun idi. Şüphe yok ki
dinlenmeden, ve devamlı bir
surette maçlar yapmak bir ta-
kım için güç bir şeydir. Buna
rağmen, misafirler fena bir
oyun tutturmamışlar ve yine
oyun esnasında zaman zaman
malûm cazibeli ve zevkli oyun-
larım teşhir etmeğe muvaffak
olmuşlardır.
Genel olarak oyun dosta-
ne bir hava içinde oynandığın-
dan ve bazı favullar mttstasna,
temiz geçtiğinden seyirciler gti
zel bir futbol seyretmek imkâ-
nım bulmuş oldular.
Oyuna ö.s. saat 3 te beynel-
miler hakemlerden Bay Cezmi
Başar'ın idaresinde başlandı.
. flk dakikalarda her iki takı-
Genç Evlenmelerin Fena Neticeleri
Kaç yaşında evi. n m ek lâzımdır? Bu sual gerek erkekleri ve gerekse kadınları düşündüren çok ehemmiyetli bir sualdir.
Fakat doğrusunu isterseniz kimse bu hususta sağlam ve kat'i bir fikre
sahip değildir.
denedikleri müşahede edUiyor-
du.
Bu arada 15 inci dakikada
misafirler bir frikik kazanmış-
larda da bir neticesini göreme-
diler.
Oyun karşılıklı ve oldukça
zevksiz geçerken, 20 inci daki-
kada Nacinin Erdoğana
Erdoğanın da Erola verdiği
pası, Erol yakın mesafeden
ilk Çetinkaya golünü atmpğa
muvaffak oldıi.
Bu dakikalarda Çetinkayalı-
lar misafirlere nisbeten daha
üstün oymyorlardı.
Nitekim 24 üncü dakikada
Ankara Üniversitesi takımı ka
leşine şandelenen topu, kaleci
iyice bloke edemedi ve sol açık
Özkan da bundan istifade ede-
rek topla ağlara girdi ve böy-
lece Çetinkayaya ikinci golü
kazandırmış oldu.
Bundan, sonra oyun müteka-
bil akınlarla cereyan etti ve
ilk devre 2-0 Çetinkayanın le.v-
hine sona erdi.
İKİNCİ DEVRE
İkinci devre başladığı za-
man, ilk anlarda misafirler ka -
leci Erol'un gayet hafif vuru-
şunu yakalıyarak daha kaleci
kaleye gitmeden Çetinkaya ağ-
larına topu takmağa muvaffak
'oldular.
Bu devrede Ankaralılar Çe-
tinkaya oyuncularına nisbeten
daha hakim oymyorlardı ve
uzun müddet Çetinkaya kalesi
büyük tehlikeler atlatmıştır.
Maamafih kaleci Erol'un a-
tik oyunu ve defansta senter-
haf Dervişin müteaddit kurta-
rışları misafirlerin beraberli*
golünü atmalarına fırsat ver-
medi ve maç böylece 2-1 Çetln-
kaya'nın galibiyeti ile neticelen
di.
Bugün Ankaraya uçakla gi-
decek misafir takıma iyi bir
seyahat temenni ederiz.
Bu sahada bir rekor kırmış
Ehonda Fleming bakın nedi-
yor:
"16 yaşında evlendim, 18 ya-
şında ana oldum. 24 yaşında da
dul kaldım. Yani boşandım.
Birçok kimseler bana outfun
nasıl olduğunu soruyorlar. Val-
lahi, bu hususta bij fikrim
yok! Evlenirken, bir şey düşün
memiştim. Tom ve ben birbiıi-
mizi seviyorduk. Evlenme je ka
rar verdik. İlk seneler iyi geç-
ti. Fakat sonraları birbirimizde
aradığımız şeyleri bulamadık.
Onu çok çocuk buluyordum
Birbirimize galiba hürmet et-
miyorduk. Çocuklar gibi atışıp
duruyorduk. Nihayet darıldık
ve sonra da geçinemiyeceğimi-
zi anlıyarak ayrıldık. İşte olan
biten bundan ibaret. Bellim bu
evlenmeden, ne gibi tecrübem
olabilir ki!"
Fakat Hollywodd'da genç ev
lenmek hususunda rekor kıran
yalnız Rhonda Fleming değil-
dir. Hemen bütün yıldızlar
genç evlenmişler, fakat pek ça
buk da ayrılmışlardır.
Judy Garland, Davis Rose'la
evlendiği zaman 17 yaşında İdi.
"Sanki bir hayal âleminde ya-
şıyordum diyor. Garland'ın ha-
kikaten bir hayal aleminde ya-
şadığı, iki sene sonra boşanma
neticelenmesinden anlaşılmak-
tadır.
Shirley Temple de nikâh me-
murunun karşısında "Kabul
ediyorum." deyip de John A-
gar'la evlendiği zaman 17 ya-
şındaydı. Bu izdivacın da iyi
bir netice vermediğini hep bi-
lirsiniz.
Hollyvvoodun genç evlenen
çiftlerinin mes'ut bir yuva ku-
ramadıklarını ve bu yuvaları-
nın çok kısa ömürlü olduğu di-
ğer misallerden de anlaşılıyor.
Jane Leigh evlenmeğe karar
verdiği zaman henüz 15 yaşın-
da bir orta okul talebesi idi.
17 yaşında evlendi ve 19 yaşın-
da ayrıldı.
ile evlendi. Fakat bu izdivaç
uzun sürmedi.
Deanna Durbin Vaughn Paul
la evlendiği zaman 19 yaşında
idi. Bu izdivacın da iki seneden
fazla devam etmediğini bilirsi-
niz.
Eisther Williams, June Ha-
ver 20 yaşında iken evlenmiş-
lerdir. VVİlliams'ın bu ilk izdi-
vacı her nasılsa devam ediyor.
Fakat, June Haver bu ilk ko-
casından ayrılmıştır.
Keza şimdi ikinci kocasından
ayrılmış olan Jane Wyman İlk
defa Myron Futterman ile ev-
lendiği zaman 18 yaşında idi
Olgun ve kabiliyetli bir artis
olan Jane Wyman bu hususta
en akla gelen tavsiyede bulu-
nuyor:
"Eğer benim başımdan ge-
çen şeyleri bir tecrübe olarak
kabul ederseniz, diyebilirim ki,
hiç bir genç kız 20 yaşından
evvel evlenmemelidir. Çünkii
daha genç yaşta yapılan izdi-
vaçlar iyi bir şekilde neticelen-
miyor. üstelik insan yuvanın
saadetini tatmağı da öğrene-
mediğlnden, bundan sonraki ev
lenmede pek çok şeyler araya-
rak bunları bulamayınca ha-
yal kırıklığına uğruyor. B1r
de erkekle kadın arasında mu-
ayyen bir yaş farkının bulun-
masına dikkat etmelidir. Clau-
dette Colbert İle kocası Dr.
Spellmann arasında 18 yaş,
İrenne Dunne ile kocası Fran-
cis Gritten arasında 23 yaş
fark vardır. Fakat mükemmel
bir yuva kurmuşlar, bunu de-
vam ettirmişlerdir. Halbuki be-
nim gibi genç evlenenlerin mes
ut (!) yuvaları ise meydanda-
dır.
Çetinkaya T. S. B.
Sekreterliğinden :
K O N F E R A N S
5 Ocak 1954 Salı günü akşa-
mı saat 7.15 te kendi salonu-
muzda Lisenin kıymetli felsefe
Barbara Lawrence henüz 221 öğretmeni Bay Zeki Peser ta-
yaşında evlenmesine rağmen
duldur.
Lana Turner kollejden çıkıp
da beyaz perdede şöhret yaptı-
ğı zaman henüz 16 yaşında idi.
19 yaşında cazbant şefi Artle
rafından "Hayat Mücadelesi"
isimli bir konferans verilece-
ğinden bilcümle üyelerin eş ve
dostları İle birlikte İgUvikleri
özlenir.
Sekreter.
Tıkreıli
GÖRÜŞ FARKI Bekrilerden biri oğluyla
beraber meyhaneye gel-mişti. Fakat nasihati de elden bırakmıyordu:
—Her şeyde itidal iyi-dir oğlum, içkiyi de çok iç-memek lâzım. Bak meselâ, şurada iki kişi oturuyor ya, eğer ben çok içseydim, onları dört görürdüm.
Oğlu hemen atıldı: —Desen e baba, benim
daha çok içmem lâzım. —Neden?
—Ben orada bir kişi gö-rüyorum.
OLDU OLACAK Bayan zayıflamak için
Kaplıcalardan birine git-mişti.
On beş gün sonra tel-graf geldi:
"İki haftada yarı yarıya zayıfladım. Ne yapayım?"
Kocası cevap verdi: "iki hafta daha kal."
HESAP MESELESİ Kadın, avukatına uğra-
dı, sevinç içindeydi: —Efendim, dedi, yeni-
den evleniyorum. Avukat itiraz etti: —Fakat hanımefendi,
buna imkân yok. Tekrar evlenemezsiniz. Aksi tak-dirde merhum kocanızın vasiyeti mucibince bırak-tığı mirastan mahrum o-lursunuz. Sonra sizin his-seniz de merhum kocanızın kardeşine kalır. __
Kadm sükûnetle cevap verdi:
—Zarar yok efendim,! dedi, ben de esasen koca-| mm kardeşi ile evleniyo-rum.
HELE
Bir arkadaşiyle cadde-den geçiyordu. Bir apart-manın kapısına can kurta-ran otomobilinin dayanmış olduğunu gördüler. Az son| ra içeriden sedye ile bir damı çıkardılar,o tomobilf ?
soktular. Arkadaşı:
—Acaba zavallıya ne ol-muş? diye sordu,
öteki cevap verdi: —Görünüşe bakılırsa,
karısını döğmüş galiba!
MAAZALL AytenİĞ Gülten
da:
—Geçen kadını mü?
—Hangisini? şapkasının tüyü tane benek varili, de on iki taşlı mu?
—Evet.
—Bilmem, pek etmedim.
HIRLISI
iki serseri konu du:
—Ne o, ulan! Şi esrara mı başladın
—iNe yaparsın tütün dokunuyor.
HAYIR SAH
Yolda arkadaşın dı:
—Hayır ola ya dün akşam koşa yere gidiyordun, dan o kadar se halde duyuramadım, dar telâşlı idin ki...
öteki: —Sorma birade
bir kavgaya istiyordum.
Arkadaşı hayre de kaldı:
—Ya öyle mi? kiminle kavga ede
öteki kısaca eev; di:
—Karımla ben!
S/ m
'MIM
Yeni Yıla Girerken KEO Konyaklarını içenler 1954 senesine en sıhhatli ve talihli girenlerdir KEO herzaman muhtaç olanların ilk yardımına koşan şirkettir. VAAD TARAFINDANSAV/SAL ORTA
İste Sizin de evin
bileceğiniz Bil
Bunları, nasıl ya
ye düşünme. Derhal
TEX örgün Makinesi
her şey kendiliğinden i
miş olur.
Bu makineyi nasıl
lirim diye tasalanma,
zarfında MtNH'fiK ile I
lemeyi öğrenmen
MINİTEK makinesi
dan bu hakikati
»in.
MİNİTEX<
ANK
Asmaltı No. 32
UMUp ı
"BÖ2