178'nci sayı çıktı

16
Y›l 7 Say› 178 7 Mart 2013 • 1.25 TL Ferda Koç / Sayfa 4 Kaz›n aya€› baflka U¤ur Gümüflkaya / Sayfa 7 YÖK Yasas› ka€›tta kalacak Tufan Sertlek / Sayfa 8 ‹flçi hareketinin gelece€i Kutay Meriç / Sayfa 12 Antalya’n›n köylüsü... Taşeron işçi değil sağlık işçisiyiz ‹stanbul Gültepe’de ilkokullar›n›n imam hatip ortaokulu olmas›n› istemeyen velilere ve çocuklara gerici faflistler sald›rd›. Demir sopalarla yap›lan sald›r› veliler taraf›ndan püskürtüldü. S. 7 Sendika üyelikleri yok say›lan tafleron iflçiler ‘sa¤l›k iflçisiyim, Devrimci Sa¤l›k-‹fl üye- siyim’ diyerek sendika haklar› için referandum sand›klar› kurdu S. 8 ‘Soka¤› b›rakmay›z’ Kocaeli’nde Vali Ercan Topaca’n›n sokaklar› eylemlere yasaklamas›na ra¤men, Halkevleri soka¤a ç›k›yor. Samsun’da da muhalefet, faflist sald›r›lar karfl›s›nda soka¤› b›rakm›yor S. 5 10 y›ld›r yay›nda Petrol-‹fl Kad›n dergisinin 10’uncu y›l›nda derginin Genel Yay›n Yönetmeni Necla Akgökçe ile konufltuk S. 11 2B talan projesi Kentsel dönüflüm ile kol kola ilerleyen 2B düzenlemesi ile “vasf›n› yitirdi¤i” öne sürülen orman arazi- leri sermayeye devre- dilirken orman köylü- leri mülksüzlefltiriliyor S. 12 AKP’nin gidifli kad›nlar›n elinden olacak S. 3 Seyirci de¤il taraf›z. Kürt halk›n›n yan›nda AKP’nin karfl›s›nday›z Sinop ve Samsun’da bafllay›p yayg›nlaflan iktidar destekli faflist sald›r›lar karfl›s›nda devrimciler direnifli yükseltiyor AKP e¤itim hakk› mücadelesinin karfl›s›na gerici faflistleri, kad›n mücadelesinin karfl›s›na polisi ç›kard› ama soka¤› susturamad› Mersin’e gelen termikçi, karfl›s›nda köylüleri buldu Kucakta çocuklar› y›kt›lar barikatlar› Esenyurt Belediye- si’nin tapu oyunlar›n› mahalleli bozuyor Bizim olan› elimizden alamazlar Baflkent Elektrik flirke- tinin yeni orta¤› enerji tekeli E.ON Baflkente büyük bela Halk Bulgaristan ve Slovenya’da hükümet- leri devirdi ‘Neoliberalizm çöpe’ SAYFA 2 SAYFA 6 SAYFA 9 SAYFA 10 AKP SIKIfiTIKÇA POL‹S‹, GER‹C‹LER‹, FAfi‹STLER‹ SOKA⁄A SALIYOR Venezüella lideri Hugo Chavez 5 Mart günü tedavi gördü¤ü hastanede hayat›n› kaybetti Sokağa vız gelir Halkevleri 81’inci y›l›n› Ankara’daki dev bir flenlikle kut- layacak, AKP’ye meydan okuyanlar 23 Mart’ta Arena’da buluflacak. On bin- lerin kat›laca¤› flenlikte AKP karanl›¤›na karfl› bir araya gelenler flark›lar›n› bar›fl için söyleyecek Halkevciler Kocaeli Valisi’nin hükmünü tan›mad›, soka¤a ç›kt›. 2B yasas›na karfl› köylülerin isyan›na barikatlar dayanmad›, AKP geri ad›m att›. Kad›nlar, AKP’yi uyarmak için eylem yapan üniversitelilerin iflkence gördü¤ü karakolun kap›s›na dayand› Veli eylemine gerici faşistler saldırdı Halkevleri 81. yıl Şenliği Ankara’da SAYFA 3 Hugo Chavez hayatını kaybetti A-PDF Merger DEMO : Purchase from www.A-PDF.com to remove the watermark

Upload: halkinsesi-gazetesi

Post on 18-Feb-2016

281 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

gazete halkın sesi

TRANSCRIPT

Page 1: 178'nci Sayı çıktı

Y›l 7 • Say› 178 7 Mart 2013 • 1.25 TL

Ferda Koç / Sayfa 4

Kaz›n aya€› baflka

U¤ur Gümüflkaya / Sayfa 7

YÖK Yasas› ka€›tta kalacak

Tufan Sertlek / Sayfa 8

‹flçi hareketinin gelece€i

Kutay Meriç / Sayfa 12

Antalya’n›n köylüsü...

Taşeron işçideğil sağlıkişçisiyiz

� ‹stanbul Gültepe’de ilkokullar›n›n imam hatiportaokulu olmas›n› istemeyen velilere ve çocuklaragerici faflistler sald›rd›. Demir sopalarla yap›lan sald›r›veliler taraf›ndan püskürtüldü. � S. 7

� Sendika üyelikleriyok say›lan tafleroniflçiler ‘sa¤l›k iflçisiyim,Devrimci Sa¤l›k-‹fl üye-siyim’ diyerek sendikahaklar› için referandumsand›klar› kurdu � S. 8

‘Soka¤›b›rakmay›z’� Kocaeli’nde ValiErcan Topaca’n›nsokaklar› eylemlereyasaklamas›nara¤men, Halkevlerisoka¤a ç›k›yor.Samsun’da damuhalefet, faflistsald›r›lar karfl›s›ndasoka¤› b›rakm›yor� S. 5

10 y›ld›ryay›nda� Petrol-‹fl Kad›ndergisinin 10’uncuy›l›nda dergininGenel Yay›nYönetmeni NeclaAkgökçe ilekonufltuk � S. 11

2B talanprojesi� Kentsel dönüflümile kol kola ilerleyen2B düzenlemesi ile“vasf›n› yitirdi¤i” önesürülen orman arazi-leri sermayeye devre-dilirken orman köylü-leri mülksüzlefltiriliyor� S. 12

AKP’nin gidiflikad›nlar›n

elinden olacak� S. 3

Seyirci de¤iltaraf›z. Kürthalk›n›nyan›ndaAKP’ninkarfl›s›nday›z

Sinop ve Samsun’da bafllay›pyayg›nlaflan iktidar destekli faflist sald›r›lar karfl›s›ndadevrimciler direnifli yükseltiyor

AKP e¤itim hakk› mücadelesininkarfl›s›na gerici faflistleri, kad›nmücadelesinin karfl›s›na polisiç›kard› ama soka¤› susturamad›

Mersin’e gelen termikçi, karfl›s›ndaköylüleri buldu

Kucakta çocuklar›y›kt›lar barikatlar›

Esenyurt Belediye-si’nin tapu oyunlar›n›mahalleli bozuyor

Bizim olan› elimizden alamazlar

Baflkent Elektrik flirke-tinin yeni orta¤› enerjitekeli E.ON

Baflkente büyükbela

Halk Bulgaristan veSlovenya’da hükümet-leri devirdi

‘Neoliberalizm çöpe’

SAYFA 2 SAYFA 6 SAYFA 9 SAYFA 10

AKP SIKIfiTIKÇA POL‹S‹, GER‹C‹LER‹, FAfi‹STLER‹ SOKA⁄A SALIYOR

� Venezüella lideri Hugo Chavez 5 Martgünü tedavi gördü¤ühastanede hayat›n›kaybetti

Sokağa vız gelir

� Halkevleri 81’inciy›l›n› Ankara’dakidev bir flenlikle kut-layacak, AKP’yemeydan okuyanlar23 Mart’taArena’da

buluflacak. On bin-lerin kat›laca¤›flenlikte AKPkaranl›¤›na karfl› biraraya gelenlerflark›lar›n› bar›fl içinsöyleyecek

Halkevciler Kocaeli Valisi’ninhükmünü tan›mad›, soka¤a ç›kt›.2B yasas›na karfl› köylülerinisyan›na barikatlar dayanmad›,

AKP geri ad›m att›. Kad›nlar,AKP’yi uyarmak için eylem yapanüniversitelilerin iflkence gördü¤ükarakolun kap›s›na dayand›

Veli eylemine gericifaşistler saldırdı

HHaallkkeevvlleerrii 8811.. yyııllŞŞeennlliiğğii AAnnkkaarraa’’ddaa

SAYFA 3

Hugo Chavezhayatını kaybetti

A-PDF Merger DEMO : Purchase from www.A-PDF.com to remove the watermark

Page 2: 178'nci Sayı çıktı

ÇEVRE / SAĞLIK 2Halk›n Sesi7 Mart 2013 / 20 Mart 2013

M ersin’in Silifkeİlçesine bağlıYeşilovacık belde-

sine kurulmak istenen termiksantralin ÇED toplantısı 26Şubat günü köylülerin saatlersüren direnişiyleyaptırılmadı.

Yeşilovacık köylüleri veNükleer Karşıtı Platformüyeleri, ÇED toplantısınınyapılacağı belediyenin düğünsalonu önünde şirket yetkili-lerini sokmamak için biraraya geldi.

Kucağındaki çocuklarıylaeylemin en önünde yer alankadınlarıyla, yedisindenyetmişine herkes doğasına veyaşam alanlarına sahipçıkmak için “Termik santralistemiyoruz”, “Termik işdeğil ölüm getirir” slogan-larıyla salonun önünde bek-lemeye koyuldu.

Salon önünde barikatkuran jandarma ve çevikkuvvet polisi halkın eylemeson vermesini ve bölgeyi terketmesini söyledi.Yeşilovacıklılar “Hiçbir yeregitmiyoruz, biz değil termikçişirket gidecek” diyerekeylemlerine devam etti.Jandarma ve polis ÇEDtoplantısını yaptırmamaktakararlı olan yöre halkınasaldırdı. Saldırıda çok sayıdakişi yaralanırken bir kişininayağı kırıldı. Yedi kişiningözaltına alındığı saldırıyarağmen köylüler termiksantrale karşı direnişlerinisürdürdü.

Köylülerin eylemi sürer-ken ÇED toplantısı içinÇevre ve Şehircilik Bakanlığıİl Müdürlüğü’nden gelenyetkililer ve şirket yöneticileridüğün salonunun tuvaletinesaklandı. Saatlerce tuvalettekalan yetkililer jandarmanın

kendilerini köyden çıkar-masını bekledi.

Toplantının yapılmadığınadair tutanağı görmek isteyenhalk, yetkililerin salondançıkmasına izin vermedi.Yetkililer düğün salonuönüne getirilen ambulansajandarma eşliğinde binerekköyü terk etti.

YOL KES‹LD‹,GÖZALTILAR BIRAKILDI

ÇED toplantısınınyapılmadığına dair tutanağaulaşamayan Yeşilovacık halkıve Mersin Nükleer KarşıtıPlatform üyeleri bu defabelde içinden geçen karayo-lunu trafiğe kapattı.Gözaltına alınanların serbestbırakılmasını ve tutanağınkendilerine verilmesini talepeden halk bir saat boyuncayolu açmadı. Gözaltınaalınanların doktor muayene-sine sevki ve Silifke’den

tutanağın fakslanmasıylaeylem sona erdi.

DÜZMECE TUTANA⁄AKARfiI TUTANAK

Şirket yetkilileri yapa-madıkları ÇED toplantısıiçin “toplantı yapıldı”tutanağı tuttu. Buna karşılıkköylüler de Mersin Barosuavukatlarıyla birlikte ÇEDtoplantısın yapılmadığınadair bir tutanak tutturdu.

TERM‹⁄E KARfiI ‹MZAKAMPANYASI

Mersin Nükleer KarşıtıPlatform Dönem SözcüsüSabahat Aslan ve AvukatSemra Kabasakal güvenlikgüçleri ve yetkililer hakkındagörevi kötüye kullanmaktansuç duyurusunda bulanacak-larını, termik santral projesiiptal edilene kadar da hukukmücadelesi vereceklerinibelirtti.

Mersin’de Tabiat Enerji Üre-tim AŞ tarafından yapılması

planlanan ve ithal kömürleçalışacak Yeşilovacık TermikSantrali’nin 1254 MWe gücü ileTürkiye’nin en büyük termiksantrallerinden biri olması plan-lanıyor. Proje kapsamında İskeleve Kül Depolama Alanı dabulunuyor. Akkuyu NükleerSantrali’nin kurulacağı BüyükeceliBeldesi’nden Silifkeye kadar olan30 kilometrelik mesafe içinde 3termik santral ve 2 çimento fab-rikası planlanıyor. Yeşilovacıkhalkı planlanan tesislerinyapılması durumunda başta tarımve balıkçılık olmak üzere bölgeninturizm olanaklarının sonbulacağını, sağlıklı bir yaşam iste-diklerini söyledi.

MERS‹N’DE HER YER DO⁄A‹Ç‹N D‹REN‹fiTE

Yeşilovacık’ın komşu beldesiAkdere’de ÇEDtoplantısı için gelenEren Termik Santralihalkın protestosusonucu eli boşayrıldı.

MersinAkde-re’yekurul-makiste-nen

termik santralin ÇED toplantısı 13Şubat’ta Akderelilerin ve NKPüyelerinin protestosuyla karşılan-dı. ÇED toplantısının yapılacağı

kahvehane önündebir

araya gelen Akdereliler, jandarmaeşliğinde gelen şirket yetkililerinikahvehaneye sokmamaya çalıştı.“Termikçi şirket Akdere’yi terket” sloganıyla şirket yetkileriniprotesto eden köylüler eylemlerinisürdürürken, yetkililer jandarma-nın yardımıyla kahvehaneye arkakapıdan sokuldu. Şirket yetkileri-nin içeriye girdiğini gören Akdere-liler bu kez de kahvehaneye gire-rek ÇED toplantısı için konuşmayapmak isteyen yetkilileri alkışlarve sloganlarla konuşturmadı.

Yapılan eylemin ardındanşirket yetkilileri ÇED toplantısınıyapamayıp köyü terk etmekzorunda kalırken, Akdereliler ter-mik santralin zararlarını anlatarakkahvehanede bir masa açıp imzakampanyası başlattı.

Mersin’e gelen termikçiler, karşılarında kucağında çocuklarıylakadınları, köylüleri buldu. Jandarma kâr etmedi, şirket eli boş döndü

Kucakta çocuklarıyıktılar barikatları

EVR‹M ÇAKIR

fifiiimmddii kkaarrflfl››llaarr››nnddaa ddüüflflmmaann vvaarrdd›› // aadd››;; tteerrmmiikkssaannttrraallddii// aazz öötteeddee zzaatteenn nnüükklleeeerr ddee vvaarrdd›› //üürrkkeekkttiilleerr,, oollaakkii kkoorrkkuuyyoorrllaarrdd››// kkaarrflfl››llaarr››nnddaappoolliissii--jjaannddaarrmmaass››// aaflfltt››llaarr bbaarriikkaattllaarr›› oo aann,, nneekkooccaa kkoorrkkuussuu// nnee ddee ccooppuunn ssaallllaann››flfl›› kkiimmiinniinnkkuuccaa¤¤››nnddaa ççooccuu¤¤uu // sseesslleerrii aaflflmm››flfltt›› yy››llgg››nnll››¤¤›› //ggeelleecceekklleerriinnii kkeennddiilleerrii kkuurraaccaakkllaarrdd››..

YYeeflfliilloovvaacc››kk bbeellddeessiinnddeekkii ddiirreenniiflfl ssoonnrraass›› AAyyccaannÖÖzzkkaann’’››nn kkaalleemmee aalldd››¤¤›› flfliiiirr..

Mersinliler termikçi şirket istemiyor

MMaammaakk’’ttaaaaşşıı sskkaannddaallııAnkara Mamak İlçesi’ne

bağlı Kıbrısköyü’ndekiAlper Tunga İlkokulu’ndaaşı skandalı yaşandı.Mamak Kaymakamlığısağlık ekipleri tarafından 1.sınıf öğrencilerine yapılankarma aşı, bir ay sonra aynıöğrencilere tekrar yapıldı.Aşının ardından bazı öğren-ciler ateşlendi.Rahatsızlanan öğrencilereilk müdahale okula gelen112 ekipleri tarafındanyapıldı. Ardından öğrencilerambulansla hastaneyekaldırıldı. Okula akın edenveliler bu olayın peşinibırakmayacaklarını söyledi.

SSaağğllııkk kkaammppüüsslleerriidduurrdduurruulldduu

Sağlık meslek örgütlerininbütün uyarılarına rağ-

men ihaleyle işyeri hekimigörevlendirme uygulamasısürüyor. İşçi sağlığı sorunla-rının en çok yaşandığı Türki-ye Taşkömürü Kurumu da(TTK) ihaleyle 16 işyeri he-kimi görevlendireceğini du-yurdu. Kurumun müessesemüdürlüklerinden Amasra,Armutçuk, Karadon, Kozluve Üzülmez'de görevlendiri-lecek 16 işyeri hekimiyle ilgi-li hizmet alımı ihalesine yö-nelik teklifler 13 Mart'a ka-dar kabul edilecek. İşyeri he-kimlerinin görev süresi de 33ay olacak.

Antalya’nın Akseki ilçesinebağlı Gümüşdamla Köyü’nde

yapımı süren HES için Antalya2.İdare Mahkemesi iptal kararıverdi. Kararın derhal uygulanmasıve inşaatın durdurulmasını iste-yen Gümüşdamlalılar Derneği veAkdeniz Derelerin Kardeşliği

Platformu 26 Şubat’ta bir basınaçıklaması yaptı. Batı Toros-lar’daki 1.050 m rakımlı Gümüş-damla köy meydanında toplananyüzlerce kişi inşaat alanına “Dire-ne direne kazandık!”, “Gümüş-damla’da HES istemiyoruz!”, slo-ganlarıyla bir yürüyüş gerçekleş-tirdi.

Trabzon’un Tonya ilçesinde yapılması plan-lanan çimento fabrikası ve taş ocaklarına

karşı direnen yöre halkı, açtıkları davada önemlibir kazanım elde etti.

Tonya Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 27Şubat’ta görülen davada, mahkeme ihtiyati ted-bir kararı vererek Tonya Tapu Müdürlüğü’ndendava sonuçlanana kadar arsanın üçüncüşahıslara devrinin önlenmesini istedi. Artıkhukuki süreç sonuçlanıncaya kadar Tonya’yakazma vurulamayacak.

Tonya’da çimento fabrikasına karşı doğasınasahip çıkan Tonyalılar aylardır “Kazma vurmakisteyene, kazmamızla yanıt veririz” diyerekdirenişlerini sürdürdü. Tonyalılar direnişleriboyunca birçok eylem ve panel düzenledi.Tonyalılar daha önce de yapılmak istenen HESprojesini engellemişlerdi.

İİşşyyeerrii hheekkiimmlliiğğiiiihhaalleeddee

Sağlık Bakanlığı’nın, 22Ekim 2012 de hazırladığı

“Kamu Özel İşbirliği Modeliile Tesis Yaptırılması, Yeni-lenmesi ve Hizmet AlınmasıHakkında Kanun Tasarısı”22 Şubat’ta TBMM’de ka-bul edildi. Yasa mecliste ka-bul edilirken, TTB’nin açtı-ğı dava sonucu verilen kamuözel ortaklığı ile 3 sağlık te-sisinin ihalelerinin yürütme-sini durdurma kararına Sağ-lık Bakanlığı’nın itirazınarağmen onay çıktı. Dava so-nucu Ankara Etlik, AnkaraBilkent ve Elazığ’daki kam-püslerin yapımı 8 Ağustos2012’de durdurulmuştu.

‘Karar uygulansın’

İstemezükçülerin ilk kazanımı

N E K O C A K O R K U S U N E J A N D A R M A C O P U N E D E P O L ‹ S K A L K A N I SA⁄LIK

Page 3: 178'nci Sayı çıktı

GÜNDEMHalk›n Sesi

37 Mart 2013 / 20 Mart 2013

8 0’inci yılını İstanbul Si-nan Erdem Spor Salo-nu’nda 25 bin kişinin ka-

tıldığı bir şenlikle kutlayanHalkevleri, 81’inci yılını daAnkara’da benzer bir etkinlikile kutlayacak. “Ankara bulu-şuyor, kuşaklar söylüyor” slo-ganıyla 23 Mart Cumartesi gü-nü Ankara’nın en büyük kapa-lı salonu Arena Spor Salo-nu’nda farklı kuşak ve yelpa-zeden 12 sanatçı sahne alacak,çok sayıda aydın, yazar ve şairAnkaralılar ile bir araya gele-cek. Milyonların eşitlik, de-mokrasi, özgürlük ve barış ta-lepleri “Karanlığa meydanokuyoruz” diyenlerce haykırı-lacak.

BARIfi ‹Ç‹N SÖYLE1932’deki kuruluşundan bu

yana iki kez kapatılan, defa-larca saldırıya maruz kalan,yönetici ve üyeleri yargılanan,varlıklarına el konulan fakatbu ülke topraklarına saldığıkökten beslendiği için her se-ferinde yeniden ayağa kalkanHalkevleri, şarkılarını barışiçin söyleyenleri ve karanlığameydan okuyanları bu büyükbuluşmaya çağırıyor.

4+4+4 karanlığına karşıöğretmenler, veliler ve öğren-

cilerle birlikte eğitim hakkımücadelesini yükseltenler,“Sağlıkta dönüşüm”e karşı“Sağlık haktır” diyenler, doğa-nın ve kentlerin talan edilme-sine karşı direnenler, insancabir yaşam talep edenler, yazokullarıyla umudu büyütenler,Halkevleri’nin 81’inci Yıl Şen-liği’nde şarkılarını “barış için”söyleyecek.

AKP’nin bir yandan medyaaracılığıyla “barış” havası es-tirdiği, diğer yandan kendi çö-zümünü Kürt halkına dayattı-ğı bir süreçte halkın gerçekbarış talebini taşıyacağı şenlik-te on binler karanlığa meydanokuyacak.

‘TAR‹H‹M‹Z, MEYDANOKUMA TAR‹H‹’

Halkevleri Kültür SekreteriMustafa Eberliköse, şenlikleilgili olarak Halkın Sesi’ne ko-nuştu. Halkevleri’nin 81 yıllıktarihinin meydan okumalar ta-rihi olduğunu söyleyen Eberli-köse, üzerindeki baskı hiçbirdönem eksik olmamış bir ör-gütün meydan okuyarak nasılayağa kalktığını bildiklerini vebu bilinçle AKP karanlığınameydan okuduklarını belirtti.Onlarca sanatçının maddi birbeklentiye girmeksizin Hal-

kevleri’nin yanında olmasın-dan gurur duyduklarını ifadeeden Eberliköse, görkemli birşenlik için Ankara’da titiz vehummalı bir çalışma yürütül-düğünün altını çizdi.

AKP iktidarının halkın entemel haklarını gasp ettiği, in-sanca bir yaşam talebine zu-lümle karşılık verdiği, şovenve gerici politikalarla karanlığısimgelediği bir dönemden ge-çildiğini dile getiren Eberlikö-se, böyle bir şenlikte buluşma-nın sokaklarda, alanlardameydan okuyanlara cesaretvereceğini belirtti.

ANKARA BULUfiUYOR,KUfiAKLAR SÖYLÜYOR

“Ankara buluşuyor, kuşak-lar söylüyor” sloganıyla dü-zenlenen 81’inci yıl şenliğindesahne ilk olarak bu topraklar-da yaşayan halkların acıların-dan, sevinçlerinden ve kardeş-liklerinden beslenen halkdansları gösterisiyle NefesDans ve Müzik Toplulu-ğu’nun olacak.

Karadeniz’in sevilen grup-larından, “Karadeniz’in için-den gelenler, içinden Karade-niz gelenler” diyen Marsis,Ankaralılarla buluşacak.“Dünyada sevdiğim ne varsa

sevdadan yana” diyen, yıllar-dır isyanın, özgürlüğün şarkı-larını eksik etmeyen HilmiYarayıcı şarkılarını on binlerlebirlikte söyleyecek.

Kendisi de Halkevleri’ndeyetişen ve Halkevleri’nin yetiş-tirdiği yüzlerce çocukla İstan-bul’da unutulmaz anlar yaşa-tan Yavuz Bingöl, Ankara’dada sahnesini çocuklarla payla-şacak. Milyonlara sevdirdiğitürküleri çocuklarla birliktesöyleyecek olan Bingöl, “Barışiçin söyle” sloganına uygunolarak yazdığı bir barış şarkısı-nı da ilk kez Halkevleri 81’inciYıl Şenliği’nde okuyacak.

Genç yaşında Anadolu’nunbağrından çıkan türküleri biz-lerle tekrar buluşturan son al-bümünde “Zemheriden ötesibahar” diyen Sevcan Orhanumudun türkülerini, “Karade-niz kültürünün müziğini icraedebilmek; özveri, en önemlisisorumluluk gerektirir” diyerekmüzik yolculuklarına başlayanKaradenizli grup Karmate Ka-radeniz’in hırçın dalgalarınıArena Spor Salonu’na taşıya-cak. İlk albümü İncidir ile kısasürede türkü severlerin beğe-nisini toplayan, Muharrem Er-taş, Musa Eroğlu, Neşet Er-taş, Hacı Taşan, Çekiç Ali gibi

ustaların izinden giden İsmailAltunsaray, barış için söyleye-ceği şarkılara Anadolu’nun ensevilen bozlaklarını katacak.

Sanatın susturulmaya çalı-şıldığı bir dönemde muhalifduruşunu hiç kaybetmeyen,sanata dönük baskılara karşıher türlü toplumsal muhalefeteyleminde yer alan, başarılıoyunculuğunun yanı sıra güzelsesiyle de beğeni toplayan Fı-rat Tanış, 23 Mart’ta Anka-ra’da olacak.

“Hayata lirik soldan ba-kan”, Hopa davasındaki mah-puslara adadığı şarkılarla An-karalıların beğenisini toplayanrock grubu Neyse de büyükbuluşmada yer alacak. Sanatyaşamına onlarca tiyatro oyu-nu, sinema filmi, televizyonfilmi, ödülü ve şarkıyı sığdıranZuhal Olcay 23 Mart’ta Anka-ra’da olacak. Grup Baran ilebaşladığı müzik serüvenindeBekle Bizi İstanbul, Seviyo-rum Seni, Asi ve Mavi gibişarkılarını milyonlara ezberle-ten Onur Akın da barışı sana-tıyla buluşturacak.

Etkinlikte son olarak Kürtmüziğinin son dönemde en se-vilen isimlerinden Xero Ab-bas, şarkılarını barış ve kar-deşlik için söyleyecek.

A KP iktidarı, Kürt siyasi hareke-tiyle yeni bir diyalog ve müza-kere sürecine girdi. AKP ikti-

darını ve devleti yeni bir müzakeremasası oluşturmaya zorlayan temelfaktörler, AKP'nin Suriye ve Ortadoğupolitikasının çok yönlü çöküşü ve içsiyasette, üç seçimlik bir döneme da-ir özel planlarının sonucu olarak başgösteren tıkanıklıklardır.

AKP iktidarının Suriye ve Ortado-ğu politikasını çöküşe sürükleyen, bupolitikaya damgasını vuran, boyuneğmeyen Kürt muhalefetine karşıdüşmanlığı ve siyasi gericiliktir. Türki-ye-Katar-Suudi Arabistan bloku ve bublokun oluşturduğu Selefi ağırlıklıÖSO çeteleri, Suriye gerçeğiyle uyuş-mamış; kirli bir iç savaşı başlatmışancak Esad yönetimini iktidardanuzaklaştırabilecek bir muhalefet blokuüretememiştir. Türkiye'nin etkisi altın-da baştan itibaren “Kürt düşmanlığı”ile damgalı olan bu yapı, Esad rejimi-nin merkezi denetimi kaybetmesiylebirlikte Batı Kürdistan'da özerkliğinyolunu açan bir siyasi dengenin oluş-masına yol açmıştır. AKP'nin silahıelinde patlamıştır. Diğer yandan Mı-sır'ın yeniden Ortadoğu sahnesinegirmesiyle birlikte, emperyalistlerinSuriye sürecindeki “kadrosu”nda birağırlık kayması meydana gelmiş veTürkiye-Katar-Suudi Arabistan bloğuçözülmüştür.

AKP'nin siyasi projesindeki tıkanık-lıklar ise ABD ve AB'nin Ortadoğu'da-ki emperyalist projelerine bağlı olarakAKP iktidarına sundukları siyasi veekonomik desteğin daralması ve AKPiktidarını ayakta tutan “gerici blok”içerisinde baş gösteren çatlaklardankaynaklanmaktadır.

AKP'nin temel politikalarında iflasave tıkanmaya yol açan karşı dinamik-ler ise Kürt siyasi hareketi, Ortadoğuhalklarının anti-emperyalist ve de-mokratik dinamizmi ve Türkiye halk-larının neoliberalizme karşı bastırıla-mayan direniş eğilimleridir.

AKP iktidarı bu yeni süreci bağım-sız bir iradeyle tasarlamamaktadır.Aksine müzakere masasına, ABDemperyalizminin ve NATO sistemininhimayesi ve yönlendirmesi altında ve“en son ayaklanma bastırma model-leri”ne uygun olarak oturmaktadır.

Bununla birlikte yukarıda da ifadeettiğimiz gibi, AKP hükümeti yenidenmasaya oturmayı önündeki döneminsiyasi projelerinin başarısı için bir zo-runluluk olarak görmekle birlikte, bu

zorunluluğu pekiştiren temel faktör,başta Kürt halkının direnişi olmaküzere, Ortadoğu ve Türkiye'deki de-mokratik güçleri aşamaması nedeniy-le masaya oturmak zorunda kalmıştır.Yani AKP iktidarı müzakere masasınahangi amaçla ve ne şekilde oturursaotursun, oluşan müzakere masasıbaşta Kürt halkı olmak üzere, Türkiyeve Ortadoğu'nun tüm demokratikgüçlerinin mücadelesinin bir ürünü-dür.

AKP, Kürt sorununun çözümü sü-recini, ABD-AB-NATO desteği ve gü-dümündeki bir “Barış Süreci”ne en-deksleyerek, hem Suriye çıkmazındankurtulmaya hem de güçlü tıkanmaemareleri taşıyan siyasi projesininönünü açmaya çalışmaktadır.

AKP iktidarı ve emperyalist güçler,bu yeni müzakere süreciyle Kürt so-rununu çözmenin değil, denetim altı-na almanın, yedeklemenin ve Kürthareketinin devrimci demokratik güç-lerini tasfiye etmenin hesabı içindedir-ler; masaya bu amaçla oturmaktadır-lar. Müzakere masasının kuruluşanından itibaren bütün bu güçlerintam bir işbirliği halinde silahlı Kürthareketine ve hatta Samsun-Sinopörneklerinde görüldüğü üzere de-mokratik propaganda girişimlerinekarşı saldırıya geçmelerinin; “NATOGladiosu”nun, İsrail'in, Selefi Kontra-ların ve Türkiye kontrgerillasının Kürtsiyasi hareketine uyguladığı kuşatma,taciz ve terör siyasetinin amacı budur.

Bununla birlikte AKP’nin tüm ni-yetlerine rağmen bu süreç Kürt siyasihareketi açısından bir ilerleme ve kıs-mi de olsa bazı kazanımlarla sonuçla-nacağı beklentisiyle karşılanmaktadır.

Kürt sorununun doğası gereğihem bir Türkiye hem de bir Ortado-ğu sorunu olduğu açıktır. Bu nedenleTürkiye Cumhuriyeti devleti ile Kürtsiyasi hareketi arasında kurulan ma-sanın, her iki düzlemdeki siyasi süreç-leri yakından ilgilendiren konulara te-mas etmesi ve bu süreçlerdeki güçmevzilenmelerini etkileyen sonuçlaryaratması kaçınılmazdır.

İktidar kaynakları ve ana akımmedya, Kürt Siyasi Hareketinin, yerelyönetim özerkliğinin güçlendirilmesi,kültürel hakların sınırlı bir ölçekte ta-nınması, KCK tutsaklarının bir kısmı-nın serbest bırakılması ve siyasi tem-sil alanında yapılacak kısmi iyileştir-meler karşılığında Türkiye'deki silahlıvarlığına son vereceği, AKP'nin “Oto-riter Başkanlık Rejimi”ni destekleye-

ceği ve Suriye'deki iç savaş sürecindeTürkiye-Katar destekli Selefi çetelerleaynı safta yer almayı kabul edeceğibiçimindeki propagandayla, Kürt Si-yasi Hareketi'ni Türkiye Solundan veTürk halkının ilerici demokrat kesim-lerinden yalıtmaya çalışmaktadır.

İki yüzyıla yayılan Kürt ayaklanma-larının ve 1970'li yıllardan bugüneuzanan Kürt Siyasi Hareketinin tarih-sel deneyimi, Kürt halkının Türki-ye'nin ezilen sınıflarından ve Ortado-ğu'nun demokratik güçlerinden ko-parılmasıyla ortaya çıkacak güçlerdengesinin Kürtler için yeni bir “esa-ret çağına hapsolmak” olacağını gös-termektedir. Bununla birlikte, geçtiği-miz çeyrek yüzyıl boyunca, emperya-list merkezlerin ve güdümledikleridevletlerin, dünyanın dört bir yanın-daki silahlı devrimci hareketleri bastır-makta “müzakere masalarını” etkilibir araç olarak kullandıkları da görül-dü. Egemen güçler, boyun eğdire-medikleri siyasi isyanları, müzakeremasalarına “kıstırarak” bu hareketlerieski düzenin payandası haline getir-mekte ve ezilen halkın gözünden dü-şürerek tasfiye etmekte birçok defabaşarılı oldular. Bu nedenle, AKP ikti-darı ve onu güdümleyen emperyalistmerkezler, Kürt Siyasi Hareketi’ni ile-rici bir ezilen halk hareketi hüviyetin-den çıkarma, neoliberal sömürüçarklarına ve Ortadoğu çapındaki sö-mürgecilik operasyonlarına eklemle-nen burjuva milliyetçi bir siyasi nitelikkazandırma ısrarını elden bırakmaya-caktır. Bu nedenle iktidar ve güdüm-cüleri, uluslararası “isyan bastırma”reçetelerini bu “yeni süreç”e uygula-maya devam etmektedirler.

AKP iktidarı, İmralı Müzakerele-ri'nin ilerletilmesinin “ön şartı” olarakKürt siyasi hareketine AKP’ye karşımuhalefeti yasaklama politikasına yö-nelmiştir. AKP iktidarının düzenlediğibesbelli olan ırkçı linç kampanyaları,suikastler ve sabotajların sorumlulu-ğu, iktidar aygıtlarının yardımıyla baş-ka güçlerin üzerine atılmakta, Kürt si-yasi hareketi suskunluğa mahkumedilmeye hatta yalanlara ortak edil-meye çalışılmaktadır. Paris cinayetle-rinde ve Sinop, Samsun ve Antak-ya'daki linç girişimlerinde şahit oldu-ğumuz bu politikanın süreceği görül-mektedir.

Diğer yandan İmralı Müzakereleri-ne uygulanan karartmayla/dezenfor-masyonla, Kürt siyasi hareketi ve Tür-kiye'deki demokrasi güçleri “müzake-

re sürecinin sonuçlarını bekleyen” pa-sif unsur haline getirilmek istenmek-tedir. Bu durumun Kürt tarafı içinkarşılığı, manipülasyona açık hale ge-tirilmektir. HDK dışındaki demokratikgüçler açısından durum daha da kar-maşık.

Türkiye'deki demokrasi güçleritüm bu “yeni süreç”i, adeta bir “tenismaçı” gibi izleme pozisyonuna düş-tü/düşürüldü. Seyirci olmaktan kıs-men kendisini kurtarabilenler bile sü-reci kendi dışlarında değerlendirmeyanılgısından kurtulamamakta, üste-lik bu değerlendirmeler “emperyalist-lerin oyunu”, “AKP’nin kandırmacası”ya da “Kürtlerin pragmatizmi” gibiuçlara savrulabilen kolaycılıkta olabil-mektedir. Oysa Kürt sorunu bir “böl-ge” sorunu olmanın bile çok ötesin-de bir Türkiye sorunudur. Bu nesnelgerçeğin bilinciyle hareket etmesi ge-reken Türkiyeli sosyalistlere düşen birbaşka sorumluluk ise bu siyasal süre-cin öznelerinden biri olunmasınınmutlak zorunluluğudur.

Dikkat edilirse Tayyip Erdoğan'ınİmralı Müzakerleri’nde masaya koy-duğu şartlar arasında yeni anayasa-nın tümden onayı, başkanlık rejimi veAB yerel yönetimler şartı gibi doğru-dan bu sorunla ilgili olmayan,AKP'nin yeni dönem ihtiyaç progra-mının maddeleri de mevcuttur. Ayrı-ca müzakere konularından biri olarakSuriyeli Kürtlerin ÖSO ile ittifak yap-masının konuşulması bile AKP'ninOrtadoğu halkları üzerindeki hesapla-rının kanıtıdır. Bu nedenle devrimci-ler, İmralı Süreci'nin Kürt Siyasi Ha-reketi’nin neoliberal yeni sömürgeci-lik politikaları ve emperyalist bölgestratejisi tarafından teslim alınmasısüreci haline getirilmesini önlemeyitemel alan bir yaklaşıma öncelik ver-mektedir.

“İmralı Süreci”nin “Kürt halkı içindemokratik ve onurlu barış” fırsatıolarak değerlendirilebilmesi için, Türkve Kürt ve ezilenlerinin, AKP'nin geri-ci-neoliberal cehennemine mahkumedilmesini ve Ortadoğu'nun Yugos-lavyalaştırılmasını öngören politikala-ra boyun eğilmemesi zorunludur.

Bunun için bu süreçteki temelyaklaşımımız şöyle olmalıdır:

1. Türkiye Sosyalist hareketi veKürt Siyasi Hareketi’nin, “dostları” ile“düşmanları”nın arasına açık ve netbir çizgi çekmekte yüksek bir hassa-siyetle hareket etmesi hayati önem-dedir. Türkiye soluna enjekte edilme-

ye çalışılan Kürt düşmanlığına veKürt hareketine empoze edilmek iste-nen “solun itibarsızlaştırılması” kam-panyalarına açık kapı bırakmayan netbir ortak hareket zemini üretilmesi;

2. AKP ve “patronlarının” İmralıSüreci üzerinde kurmaya çalıştığı si-yasi tekelin kırılması, bu sürecin, dev-let teröründen arındırılmış, açık vedemokratik bir süreç olarak işletilme-si talebinin öne çıkarılması;

3. Kürt siyasi hareketinin Türkiyeve Ortadoğu'nun ilerici demokratikgüçlerinden koparılmasına yönelik ik-tidar politikalarını etkisiz hale getir-mek üzere Kürt Siyasi Hareketi ileTürkiye Sosyalist hareketi ve (baştaFilistin direnişi olmak üzere) Ortado-ğu'nun ilerici-demokratik güçleri ara-sındaki tarihsel kader birliğine denkdüşen bir sorumluluk içinde hareketedilmesi.

Seyirci de¤il taraf›z; Kürt halk›n›n yan›nda, AKP’nin karfl›s›nday›z

Halkevleri 81’inci Y›l fienli¤i ile ilgili ayr›nt›l› bilgi için:Telefon: 0312 419 2717 - Halkevleri Genel Merkezi

‹nternet: www.halkevleri.org.trE-Posta: [email protected]

Facebook:http://www.facebook.com/events/125468987635514/?f

ref=tsTwitter: https://twitter.com/ankarabulusuyor

On binler barışa şarkıkaranlığa meydan okuyorHalkevleri 81’inci yılını Ankara’da dev bir şenlikle kutlayacak, AKP’ye meydanokuyanlar 23 Mart’ta Arena’da buluşacak. On binlerin katılacağı şenlikte AKPkaranlığına karşı bir araya gelinecek, şarkılar barış için söylenecek

Kadınların eşitlik ve özgürlükmücadelesinin en önemli simgeselgünüdür 8 Mart. Yüzyılların kadınmücadelesi direniş geleneği, kadınözgürleşme mücadelesinin güncelçatışmalarında büyüyen talepler-le/mücadele programıyla ve bugü-nün kadın militanlığı ile buluşur.

Erkek egemenliğin tüm taşıyıcıla-rının (iktidarların, sermayenin, poli-sinden yargısına kurumların, tek tekya da topluca erkeklerin, rejimlerin,sistemlerin…); kadının emeği, be-deni, kimliği ve yaşamı üzerinde ta-hakküm kuranların 8 Mart korkusu-nun (8 Mart’ı anlamsızlaştırma ça-basının) temelinde çok basit bir ger-çek yatar: Ya gerçekten kadınlar öz-gürlükleri için, yaşamlarını kendi el-lerine almak için kadın dayanışmasıile ayağa kalkarlarsa? İşte o zamanhiçbirşey eskisi gibi olmayacak!

Kadınların meydan okuması “ta-hammül edilemezdir” daha doğrusu“kabul edilemezdir/akıl almazdır”.Bu meydan okuma karşısında ka-dın düşmanı erkek iktidarı sarsılır.Bunun son örneği AKP’nin kadındüşmanı politikalarının önce örtüsü,sonra aracı haline getirilen Aile veSosyal Politikalar Bakanlığı’nın İs-tanbul merkezinde Üniversiteli Ka-dın Kolektifi’nin “AKP, gerici, kadındüşmanıdır, ayaktayız, AKP’ye mey-dan okuyoruz” pankartı açarak yap-tığı eylemde gerçekleşmiştir. Üni-versiteli kadınların, AKP’nin ve göz-de bakanı Fatma Şahin’in maskesi-ni alaşağı eden meydan okuyuşu“kadını korumakla yükümlü” bir ku-rum içinde kadınların merdivendenatılarak gözaltına alınmasına, Sirke-ci Karakolu’ndaki sistematik şiddetedönüşmüştür. Onlar açısından ensarsıcı olan ise kadınların her koşul-da direnişlerini hep birlikte sürdür-meleridir.

AKP’nin kadın düşmanlığını nesayılarla anlatmaya, ne de bu erkekpartisinin sözcülerinin ağzından çı-kan zehirleri tekrar etmeye gerekvar. (AKP’nin) Bu gerici/piyasacı ikti-darın temelleri kadın düşmanlığıüzerine kuruludur. Kadın düşmanlı-ğı ise kadınlar için tanıdıktır, evininiçinde, sokakta, işyerinde, en yakı-nında en uzağında… Kadınlar ken-dileri adına konuşan, hayatları üze-rinde karar veren, onları varlıkları iledeğersizleştiren bu düşmanlığı her-kesten iyi tanıyorlar. Tanımakla ye-tinmeyip, mücadele edilmeye geçil-diği an ise işte her şeyin değişmeyebaşladığı andır.

Tam da bu nedenle kadınların 8Mart’a taşınan isyanı “Hayır” de-mekle başlıyor: “Benim bedenim,emeğim ve yaşamım üzerinde kararveremezsiniz!”

Kadınların, kılık kıyafet serbestliğiadı altında kız çocuklarının kapatıl-ma girişiminden kürtaj yasağına,cinsiyetçi eğitim sisteminden kadınemeği sömürüsünü temel alan ya-sal düzenlemelere, kadını aile dışın-da yok sayan söylemlere kadar ken-dilerini kuşatan kadın düşmanı poli-tikalara karşı sokağı büyüterek yap-tıkları her mücadelenin en önemliyanı, bu mücadelenin aynı zaman-da şiddete/tacize/tecavüze; yaşamla-rı üzerindeki her tür tahakküme kar-şı bir kadın özgürleşmesi mücadele-si olarak kurulması/kurulabilmesidir.

İşte Üniversiteli Kadın Kolekti-fi’nden kadınların gözaltında olduğusaatlerde işkencecilerin olduğu ka-rakolun önünde toplanan kadınların“Kadınlar susmuyor, hesap soru-yor” diyerek yaptıkları eylem ve ey-lemde dinmeyeceğini gösteren ka-dın öfkesi “hayır” demenin hemenardından gelecek olanı gösteriyor“hesap sormak”.

AKP’nin gidifli kad›nlar›n elinden olacak

Page 4: 178'nci Sayı çıktı

GÜNDEMHalk›n Sesi

47 Mart 2013 / 20 Mart 2013

Ana akım medyaya ve AKP çevrelerine bakılır-sa, İmralı müzakereleri çoktan sona erdi.

PKK üç vakte kadar silahlı güçlerini Türkiye dışı-na çekecek, Kürt sorunun çözümü de Tayyip Er-doğan'ın “Başkan Baba”lığında, yapılacak “açı-lımlara” bırakılacak.

Sanki büyük bir “tiyatro” içindeyiz; her şey as-lında olup bitti, senaryo hazırlandı, yapım ve yö-netim planlandı, roller dağıtıldı, provalar tamam-landı, “sahne” denildi ve şimdi seyrettiğimiz yal-nızca bir oyun. Eh, öyleyse bize düşen de oyunuseyretmek ve fuayede “kritik yapmak” olmalı.

Eğer izlediğimiz bir “oyun” ise trajik gerilimiyüksek ve finalinde de büyük sürprizi olan çokbaşarılı bir “yapım” ile karşı karşıya olmalıyız.

Çünkü tarafların ilk sahnedeki karşılıklı ko-numlanışından bir uzlaşmaya ulaşmak imkansız.

Tayyip Erdoğan'a bakılırsa, “Kürt sorunu” artıkbitti, “Kürt vatandaşların sorunları var”. Diyelimki Kürt sorununu “kollektif haklar” temelinde de-ğil, bireysel haklar temelinde “rahatlatmakta” uz-laşılmış olsun; o zaman “Kürt vatandaşların” siya-sal temsil, anadilde eğitim ve özerk-demokratikyerel yönetim gibi temel ihtiyaçları bakımındanbir “reform” işaretinin olması gerekmez mi?

Oysa Erdoğan'ın “masanın diğer tarafındaki”pozisyonunun sınırları az çok belli: “Anadilde eği-tim olmaz”, “özerklik olmaz”, “seçim barajı kalka-

maz”. Erdoğan'ın bu sınırlarıniçinde neyi “vereceği” bellideğil ama istediği belli: Hertürlü denetimden vareste“Başkan Babamız” olarakhem merkezi yönetim, hemde yerel yönetim düzenekleri-ni kendisine bağlayan birotokrat olmak. AbdullahÖcalan ise AKP'nin CHP'nintarihsel konumuna geçme is-teğine karşı durulması gerek-tiğini, “demokratik özerklik”teşimdilik ısrar etmemek gerek-tiğini ama yerel yönetimlerinidari ve mali özerkliğinin ve

demokratik özgürlüklerin güvence altına alınma-sında ısrarlı olduğunu; bunun için iki meclisli birsistem önerdiğini söylüyor.

Erdoğan'a göre Kürt sorunu çözüldü, geriye“terör sorunu kaldı”; onu çözmek için de PKK'ninsilahlı güçlerinin Türkiye dışına çıkarılması, tasfiyeedilmesi ve kökünün kurutulması gerekiyor. Plan-da sadece Kandil'in değil, “kuluçka makinası” de-diği Mahmur kampının da boşaltılması var. Ab-dullah Öcalan ise gerillanın Türkiye dışına çıkma-sının, “gerillanın tasfiyesi”ne değil, güçlenmesinehizmet edeceğini söylüyor. Öcalan'ın gündemin-de ne Kandil'in tasfiyesi var, ne Mahmur'un. KezaÖcalan, gerillanın Türkiye dışına çıkması için“akil adamları” ve bir “gerçekleri araştırma ko-misyonunu” ve (içeriğinden söz etmediği) TBMMkararını şart koşuyor. Erdoğan ise “akil adamlar”diye bir meselelerinin olmadığını söylüyor veTBMM güvencesi talebine, tıpkı reklamlardaki“uyanık korsan satıcı” gibi “ben kefilim” diyerekkarşılık veriyor.

Tayyip Erdoğan, Abdullah Öcalan'ın ağırlaştı-rılmış müebbet hapse mahkum bir hükümlü ol-duğunu, cezasının sonuna kadar kapalı bir infazkurumunda infaz edileceğini söylüyor; Erdoğan'ıngündeminde PKK gerillasına ve KCK rehinelerineyönelik bir “genel af” da yok. Oysa Öcalan, mü-zakere sürecinin başarıya ulaşması halinde Kürtsiyasi hareketinin bir bütün olarak özgürleşeceği-ni ileri sürüyor.

Erdoğan'ın Suriye politikası bakımından Öca-lan'dan herhangi bir talebi oldu mu bilinmiyor;bu konuda daha çok iktidara yakın kaynakların,PYD'nin Suriye Muhalefetine katılacağı, Esad'akarşı ÖSO ile birlikte savaşa girişeceği yönündeki“sızdırmaları” var; Öcalan ise PYD'ye “Selefilerdenuzak durmasını” ve her iki tarafa karşı da eşit me-safe bırakmasını önermeye devam ediyor.

Sonuç olarak masanın iki tarafında birbirlerineyaklaştırılması son derece güç ajandalar ve ko-numlanışların bulunduğu görülüyor. Bir tiyatrooyunundaysak, bu karşıtlıkların aşılabilmesi içinbir “Deus ex machine”e* ihtiyaç olduğu açık.Eğer oyunda değilsek, ne Kürt siyasi hareketininne de Türkiye sosyalist hareketinin seyirci gibidavranmasının da alemi yok!

*Deus ex machine: Makine tanrı. Yunan tragedyaların-da, işler içinden çıkılmaz hale gelince, makaralı bir sis-temle yukarıdan sahneye indirilen ve “oyunu yoluna so-kan” tanrı.

Kaz›n aya¤› baflka

FerdaKoç

[email protected]

Çukuorva Üniversitesi'nde bir yurt açılı-şı etkinliğine katılmak için 2 Mart’ta

üniversiteye gelen Gençlik ve Spor BakanıSuat Kılıç, “Sizi ODTÜ'de uyarmıştık,AKP üniversiteye giremez” diyen ÖğrenciKolektifleri tarafından yumurta atılarakprotesto edildi. Polis saldırısıyla 4 üniversi-teli gözaltına alındı.

Yumurtalı protestodan sonra Kılıç, de-mokrasi şovuna soyunarak, kendisine yu-murta atan öğrencileri Emniyet Müdürlüğütalimatıyla yanına çağırttı, “telkinlerde” bu-lundu. Kılıç'ın olay gerçekleştikten iki günsonra Anadolu Ajansı'na verdiği talimatla,aynı haber AKP güzellemesiyle yenidenservis edildi. Ismarlama habere göre, Öğ-renci Kolektifleri üyesi Emre Ersel Erbaşbakanla çay içip sohbet ederken, AKP'li Kı-lıç da kendisine “abi” nasihatlerinde bulun-du. Yaşanan görüşmeye ilişkin bir açıklamayapan Öğrenci Kolektifleri, egemen med-yada yayımlanan “Bakanla protestocu öğ-renci buluştu” haberine itiraz etti. Erbaş'ınaktardığına göre, Kılıç kendisine “İkimiz deTrabzonluyuz. Yaptığın iş demokratik de-ğil, size saldıran biz değiliz siz üniversiteöğrencilerisiniz, abicim sen iyi çocuksun

yapma” dedi. Aktarılanlara göre Kılıç, üni-versitenin sermayeye peşkeş çekilmesine veemperyalist savaş politikalarına karşı çıktık-larını söyleyen Kolektif üyelerine cevapvermezken, sık sık öğrencilerin laflarını ke-sip AKP'nin politikalarını anlattı. YeniYÖK Yasası'nın üniversiteyi bilim üretmeişlevinden uzaklaştıracağını söyleyen üni-versitelilere Kılıç, “Ben de YÖK Yasası'nakarşıyım” diyerek yanıt verdi.

‘EVR‹M‹ TAB‹‹ SANSÜRLEYECE⁄‹M,YUKARIDA ALLAH VAR’

Üniversitelilerin “Evrimi ve bilimi savu-nuyoruz, siz ise gerici politikalarınızla evri-mi sansürlüyorsunuz” şeklindeki sözlerineKılıç'ın bilimden uzak yanıtı şu şekilde ol-du: “Evrimi tabii ki sansürleyeceğim. Senevrime mi inanıyorsun? Maymundan mıgeldin? Yukarıda Allah var.”

SUAT KILIÇ'IN KOLEKT‹FLER ‹LE‹LG‹NÇ PAZARLI⁄I

Kılıç, konuşmasının sonunda üniversite-lileri AKP politikalarıyla ikna edemeyece-ğini anlayınca ilginç bir pazarlık teklifindebulundu: “Biz YÖK Yasası’ndan vazgeçer-sek Kolektif’ten ayrılacak mısın?”

Tayyip Erdoğan'ın annesütünün önemini vurgula-

masının ve bebek mamasıüreten firmalara sıkı denetimgetirme talimatı vermesininardından Sağlık Bakanlığıçalışmalara başladı. Erdoğan'ın"Üç çocuk doğurun!" talimatınınardından kadınlara yeni talimatı"Bebeklerinize mama değil, annesütü verin!" oldu. Ancak buisteğin, kadınların istihdamınınartırılması hedefiyleuyumlulaştırılması gerekiyordu.Bakanlık da bu amaçlara hizmetüretmek için "süt bankası" pro-jesini ortaya attı. Bakanlığıngeçen hafta Türkiye’nin ilk anne

sütü bankasının 8 Mart'taİzmir’de açılacağını duyurmasıüzerine gerici tartışmalar gün-deme oturdu.

Bebek sağlığının korunmasınayönelik atılan adımlar, dini kural-lara göre toplumsal yaşamındüzenlenmesine ve dinselotoritelerin belirleyici olarakkabul edilmesine kadar uzandı.Süt kardeşlerin evlenme yasağıve "süt anne" olan kadının diniinancının olup olmaması üzerineyapılan tartışmalar, gericiliğinkurumsallaşma alanını büyüttü.

İslama göre sütünü veren an-ne, çocuğun sütannesi, çocukda o annenin süt çocuğu oluyor.

Böylece süt çocuğu ile sütanne-nin diğer çocukları arasında süt-kardeşliği akrabalıkları oluşuyor.Bu da süt kardeşlerin birbirleriyleevlenmesini yasaklıyor. Süt akra-balığının getirdiği yasaklar 21.yüzyılın Türkiye'sinde varlığını ko-rumakla kalmıyor, sağlık alanınailişkin kararların düzenlenmesin-de de temel alınıyor. Süt banka-sına İslamcı çevrelerden gelentepkiler üzerine Bakanlık konuylailgili danıştığı Diyanet İşleri Baş-kanlığı’ndan "fetva" aldı. Fetvada,Nisa Suresi 23. ayet ve peygam-berin “Nesep (baba tarafındanolan hısımlık) yönüyle birbirlerineharam olanlar, süt emme yolu ile

de haram olurlar” hadis-i şerifinegöre Sağlık Bakanlığı'na telkin-lerde bulunuldu.

Diyanetten fetva alan Müezzi-noğlu, "Dinen süt kardeşlerin bir-biriyle evlenme engelini gözönünde tutarak, tüm endişelerigiderecek çalışmalar yapıyoruz"diyerek İslam kurallarını harfiyenuyguladıklarını belgeledi. Bakandini açıdan kusur işlemediğinidüşünürken onunla aynı fikirdeolmayan İslam profesörleri, hu-kukçuları ve yazarlar var. Sütbankasını en ileri teknoloji kulla-nılsa bile reddeden ulemanın di-ğer kanadı, bakanlığın önerisinitehlikeli ve şeytani bularak süt

bankasının bir adım ötesinin"sperm bankası" olduğunu savu-nuyor. Bir diğer önemli çekince-leri ise süt veren annelerin ateistveya komünist olması. “Dinimizegöre bir Müslüman ancak Ehl-iKitap olan annelerin sütünü içe-bilir” diyen Fatih Üniversitesi İla-hiyat Fakültesi Öğretim GörevlisiProf. Dr. Hamdi Döndüren, inan-mayan kadınların yani "sütü bo-zukların" diğer süt veren kadın-lardan ayrıştırılması gerektiğinisöyledi. Akit Gazetesi Yazarı Ha-san Karakaya, Müezzinoğlu'nasüt bankasının olası yöneticisiolan kişiyle ilgili "Peki ya o adam(var olmayan süt bankası yöneti-

cisi) ‘sütü bozuk’, ‘kanı bozuk’ bi-ri ise” sorusunu yöneltti.

Süt bankasının ticari rant kay-nağı haline getirilmesi, piyasalaş-tırılması ve banka aracılığıyla ka-dın emeğinin esnekleştirilmesi,çalışan nüfusun artırılması gibisorunları bir yana atalım. Bebeksağlığına çözüm sunar gibi yapıptoplum dini kurallara göre dü-zenlenmeye çalışılıyor. Böylecesadece sağlıkta değil toplumsalyaşamın her alanında gericilikyaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Bu-rada en önemli sorunu ve tehli-keyi gericiliğin toplumsallaştırıl-ması ve kurumsallaştırılmasıoluşturuyor.

‘Süt Bankas›’ndan ‘sütübozuk’lara gericili¤in yay›lma alan›

M üzakere (İmralı) Süreci,Kürt sorununu yeni birgelişme, yeni bir gerilim

ve politik saflaşma dönemine taşıdı.Ulusal baskı ve savaş politikalarınımüzakere masasında diplomatikaraçlarla sürdüren AKP iktidarınakarşı, ‘Kürt halkı için demokratik veonurlu barış’ın olanakları çeşitli kı-rılganlıkları barındırıyor.

AKP iktidarı tarafından kapalıkapılar ardında kotarılmaya çalışılanmüzakere süreci, görüşmeci BDPheyetinin belirlenmesi noktasındakigerilimlerle başladı. Sonuçta, BDPGrup Başkanvekili Pervin Buldan,BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Sü-reyya Önder ve Diyarbakır Milletve-kili Altan Tan’dan oluşan ikinci he-yet İmralı’ya giderek Abdullah Öca-lan ile görüştü. Heyet görüşmeden,BDP’ye, gerillaya (Kandil) ve Avru-pa kanadına verilmek üzere 3 mek-tupla döndü. Mektuba verilecek ya-nıtlara göre, Kürt hareketinin tutu-munu belirleyici muhatap olan Öca-lan, kamuoyuna açıklayacak.

SIZINTI, POL‹T‹K BASKIYA DÖNÜfiTÜRÜLDÜ

Çok geçmeden “görüşme notları”basına sızdırıldı. AKP iktidarı, ulu-salcı ve liberal odakları, görüşmenotlarının sızdırılmasını, Kürt hare-keti üzerinde politik baskı atmosferioluşturmakta kullanıyor. Bu süreçtesürekli edilgen kalmaya zorlananKürt hareketi baskı altına alınıp yal-nızlaştırılarak, AKP iktidarının de-netimi artırılmaya çalışılıyor. Niyeti-ni hiç saklamayan Erdoğan, “Bu sü-reçte önüne gelen konuşmaya kal-karsa, birisi baltaya taşı vurduğundabu çözüm sürecini, bu kristali kıra-rız” diyor. Erdoğan’a tepki gösterenBDP Eşbaşkanı Selahattin Demir-taş, Kürt hareketinin sürece yönelik“kaygılarını” dile getirdi. Sürecin tekbaşına AKP’nin inisiyatifine bırakı-lamayacağını belirten Demirtaş,AKP’nin meclisteki sandalye sayısı

ya da gücü yetmediği için değil,AKP’nin demokrasi anlayışı yetme-diği için bunun böyle olduğunusöyledi. Demirtaş, bu noktadaBDP’nin üzerine düşeni yapacağınıekledi. Ne var ki bir yandan müza-kere gerilimleri sürerken, öte yan-dan, Kürt hareketi üzerindeki savaş,politik-şovenist baskı ve KCK ope-rasyonları devam ediyor.

OPERASYONLAR ARTTI27 Şubat’ta Kandil’e, 1 Mart’ta

Nusaybin’e, 4 Mart’ta Varto’ya ope-rasyon düzenlendi. Diyarbakır’dahava hareketliliği yoğunlaştı.HPG’nin açıkladığı şubat ayı savaşraporuna göre, hava saldırıları önce-ki aya göre ikiye katlandı. Saldırılaragerekçe olarak gösterilen gerilla ha-reketliliği ise gerçekte şubat boyun-ca yaşanmadı. 10 kara operasyonu, 4obüs ve havan, 12 hava saldırısı dü-zenlendi.

MAHKEMEDE, ÜN‹VERS‹TEDE,‹fiYER‹NDE BASKI SÜRÜYOR

Van’daki 13 siyasetçinin

yargılandığı KCK davasında gizlitanık beyanlarının değiştirildiğiortaya çıktı. İstanbul ve Adana’dakiKCK davalarından tatmin edicikararlar çıkmadı. Akdeniz Üniver-sitesi, Roboski anmasına katıldıklarıgerekçesiyle 45 öğrenci hakkındasoruşturma açtı. Öcalan iki kez dahaavukatlarıyla görüşme talebindebulundu. İkisi de “koster bozuk”denilerek reddedildi.

ERDO⁄AN’IN F‹KR‹ DE Z‹KR‹DE B‹R

Şehit Aileleri Derneğini ziyare-tinde, “genel af” çıkarmaması yö-nünde kendisine telkinde bulunanşehit ailelerine, kendisinin genel afçıkarma yetkisi ve niyeti olmadığınısöyleyen Erdoğan, benzer bir yakla-şımı “müzakere sürecine” yönelikde sürdürdü. Erdoğan, propagandave demogoji dilinde sık sık “analarağlamasın” ya da “barış” gibi kav-ramları kullansa da, müzakere süre-cinin sorumluluğunu alacak gerçekkavramlar üretmeyi, “İmralı”, “ada”gibi kodlar kullanarak geçiştiriyor.

TUBA GÜNEfi

LEMAN MERAL ÜNAL

MehtapMetino¤lu

[email protected]

Ismarlama haberle demokrasi şovu

Kürt sorununa iliflkin müzake-re sürecinde “AKP-PKK anlaflt›”ortak kabulünden yola ç›k›larak,sürece iliflkin ulusalc› ve liberaltezler ortaya at›l›yor. Bu kabulüzerinden hem liberaller hem deulusalc›lar AKP’ye güç kat›yor. Li-beral tezlerde AKP-PKK aras›ndagerçekleflen anlaflmayla Kürtlerinhaklar›n› alaca¤› iddia ediliyor veflu yalanlar s›ralan›yor:

� Süreçte yaflanan tökezle-meler AKP’nin sorumlulu¤undade¤il, “d›flar›dan” kaynaklan›yor.

Bu teze göre Paris cinayetleride, linçler de hatta hava bom-bard›manlar› da AKP d›fl› çözümistemeyen güçlerin eseri. ‹bretiçin Do¤an Tarkan’›n Mark-sist.org’da yer alan ve AKP’yi ak-layan “Paris cinayetleri ve bar›fl›savunmaya devam” yaz›s›na ba-k›labilir.

� Çözüm için AKP; milliyetçireaksiyonlar karfl›s›nda kararl› birflekilde durmaya devam ediyor.

Her gün “tekçi” aç›klamalaryapan AKP’nin milliyetçi oldu¤u-nu inkar eden bu iddia, BirikimDergisi’de Ömer Laçiner’in kale-me ald›¤› “Ya Çözüm Ya Çözülüfl”yaz›s›nda bulunabilir.

� Çözüme karfl› iki güç var:CHP ve MHP.

Bu iddia, Samsun ve Sinop’tasald›r›ya u¤rayan HDK heyetinide etkiledi. Sald›r›lar›n ard›ndakias›l fail AKP gizlenmifl oldu.

� AKP’nin süreçteki tutu-munu elefltirmek bar›fl› baltala-makt›r.

AKP’nin ”bar›fl” kavram› ile

ba¤daflmayan bask›lar›n›, söy-lemlerini, ciddiyetsizliklerini elefl-tirmek dahi bar›fl düflmanl›¤› ola-rak yaftalan›yor.

“AKP-PKK anlaflt›” iddias› ulu-salc›lar aç›s›ndan da kabul gör-mekle birlikte farkl› aç›klan›yor.Silahlar›n b›rak›lmas›n› dahi ko-nuflmay›p güvenlikçi politikalarlayola devam edilmesini söyleye-rek bar›fl düflmanl›¤› yapan ulu-salc› saflardan flu yalanlar s›rala-n›yor:

� AKP ve PKK ABD’nin hiz-metinde ülkeyi bölüyor.

Bu tezleri öne sürenler,TSK’nin NATO emrinde ABD iflgalordusu görevi yapt›¤›n› unutuyor.AKP’nin ve TSK’nin ABD istihba-rat›yla ve uçaklar›yla PKK’ye ope-rasyon düzenledi¤ini yok say›yor.

� AKP ve Öcalan koalisyonukuruldu

Kendilerinin Kürtlere karfl›AKP ile yapt›¤› anlaflmalar›, ortakç›kar›lan tezkereleri, anadildehizmetlere ortak düflmanl›klar›n›görmüyor ve silahl› bir hareketindevletle görüflmesi koalisyon ola-rak de¤erlendiriliyor.

� Bu ülkede Türk olmak suçhaline geldi.

Bir Türk çocu¤un anadildee¤itim hakk›n›n gasp edilmedi¤i,Türk vekiller meclise giremesindiye baraj uygulamas›n›n getiril-medi¤i, Türk belediye baflkanlar›-n›n hapishaneleri doldurmad›¤›ve ülkenin ad›n›n Türkiye, resmidilinin Türkçe oldu¤u koflullardabu tez ancak flaka olabilir.

‹‹zzmmiirr EEkkoonnoommiiÜÜnniivveerrssiitteessii''nnddeeddüüzzeennlleenneenn 22001111VVeerrggii RReekkoorrttmmeennlleerriiööddüüll ttöörreenniinnddeekkoonnuuflflaann GGüümmrrüükk vveeTTiiccaarreett BBaakkaann›› HHaayyaattiiYYaazz››cc››,, ÖÖ¤¤rreenncciiKKoolleekkttiifflleerrii ttaarraaff››nnddaannyyuummuurrttaallaanndd››..

MMiillllii EE¤¤iittiimm BBaakkaann›› NNaabbii AAvvcc››,, ““ee¤¤iittiimmssüürreelleerriinniinn ddee¤¤iiflflmmeessiinnii öönnggöörreenn ddee¤¤ii--flfliikkllii¤¤ii””,, BBaaflflbbaakkaannll››kk''aa ggöönnddeerrddii.. YYaa--pp››llmmaass›› ppllaannllaannaann ddee¤¤iiflfliikkllii¤¤ee ggöörree,,BBaannkkaacc››ll››kk,, ‹‹flfllleettmmee,, TTuurriizzmm vvee OOtteellccii--lliikk''iinn ee¤¤iittiimm ssüürreessii 22 yy››llaa ddüüflflüürrüüllüürr--kkeenn,, HHuukkuukk,, SSoossyyoolloojjii,, PPssiikkoolloojjii,, TTaarriihh,,CCoo¤¤rraaffyyaa ggiibbii ssoossyyaall bbiilliimmlleerriinn ee¤¤iittiimmssüürreessii ddee 33 yy››ll oollaaccaakk.. MMüühheennddiisslliikk vveeEEcczzaacc››ll››kk bbööllüümmlleerrii 55 yy››llaa,, MMiimmaarrll››kk vveeDDiiflfl HHeekkiimmllii¤¤ii iissee 66 yy››llaa çç››kkaarr››ll››yyoorr..

AAKKPP,, hhaallaa RRoobboosskkii’’yyii aayydd››nnllaattmmaadd››.. HHeerr ppeerrflfleemmbbee kkööyy mmeezzaarrll››¤¤››nnaa ggiiddeennRRoobboosskkiillii aaiilleelleerr,, kkaattlliiaamm››nn 6611.. hhaaffttaass››nnddaa ddaa kkaayy››ppllaarr››nn ffoottoo¤¤rraaffllaarr››yyllaa bbiirraarraayyaa ggeellddii.. AAiilleelleerr,, kkaattlliiaamm››nn aaçç››kkll››¤¤aa kkaavvuuflflttuurruullmmaass››nn›› iisstteeyyeerreekk““KKaattlliiaamm››nn ffaaiilllleerrii yyookkssaa,, bbaarr››flfl ddaa yyookk”” ddeeddii..

Müzakere süreci, Kürt sorununu yeni bir saflaşma dönemine taşıdı. Kirli savaş oyunları, diplo-matik araçlar ve medya yoluyla sürerken Kürt halkını onurlu barış için kırılgan bir süreç bekliyor

Müzakerede ‘kirli savaş’ oyunları

Ulusalcı ve liberal ortakses: AKP-PKK anlaştı

Page 5: 178'nci Sayı çıktı

GÜNDEMHalk›n Sesi

57 Mart 2013 / 20 Mart 2013

Kocaeli’nde Vali Ercan Topaca, AKP önünü, Valilik önünühatta sokakları yasaklı alan etti. Üniversitelilerin,demokratik kitle örgütlerinin, hak mücadelesi verenlerindemokratik eylemleri, etkinlikleri polis saldırısına uğradı

Samsun’da 19 Şubat’ta HDK heyetinin ziyareti sırasındagerçekleşen faşist saldırılar ilerleyen günlerde Samsunmuhalefetine yöneldi. Samsun muhalefeti faşist saldırılarkarşısında ‘sokağı faşizme bırakmayacağız’ dedi

‘Sokağı faşizme bırakmayacağız’

Kocaeli Valisi Ercan Topaca, üniver-sitelerine sahip ç›kan ö¤rencilere,do¤as›na ve yaflam alanlar›na sahipç›kan köylülere, tutuklu gazetecilerledayan›flarak “susmayaca¤›z” diyengazetecilere, “insanca bir yaflam istiyo-ruz” diyen iflçilere, katledilenRoboski’yi unutturmamak isteyenKürtlere ve halk›n haklar› mücadelesinibüyütenlere karfl› AKP’nin sokaktankorkusunu her gün hissettiriyor.AKP’ye karfl› sokakta meydan okuyan-lara sald›rabilmek için her gün yenibir yasa¤› kaleme al›yor.

SALDIRI AKP’YE MEYDAN OKUYANLARA

� Kocaeli’nde 22 Kas›m 2011sabah› bafllayan polis operasyonu son-ras› hiçbir gerekçe gösterilmedengözalt›na al›nan ve iki gün süren ifadesüreci sonras› savc›n›n talimat›ylamahkemeye sevk edilen 12 kifli tutuk-land›. Tutuklamalar›n ard›ndan biraç›klama yapan Kocaeli Valisi “Suçu ol-mayan kimse sabah 5’te evinden al›n-maz” dedi. Valinin “suçlu olmasalard›evine polis gitmezdi” dedi¤i kifliler 1fiubat 2012’de “delil yetersizli¤i” ge-rekçesiyle serbest b›rak›ld›. Vali’denherhangi bir aç›klama gelmedi.

� D‹SK, KESK, TMMOB üyelerinin25 Aral›k 2012’de “‹nsanca yaflamayayetecek kadar asgari ücret” talebiyleyapt›¤› yürüyüfle polis sald›rd›. D‹SK’eba¤l› Dev Sa¤l›k-‹fl üyelerinin yo¤unkat›l›m›n›n oldu¤u eylemde polis, iflçi-lere sald›rd›. Sald›r› s›ras›nda iki kifliyaraland›.

� Halkevleri ve Ö¤renci Kolektifleritaraf›ndan gerçeklefltirilen Yaz Okuluçal›flmas› vali ve polisin engeliyle kar-fl›laflt›. 2012 yaz›nda çocuklar›n› YazOkulu’na gönderen veliler, polis tara-f›ndan telefonla aranarak tehdit edildi.Suç duyurusunda bulunan veliler busefer Kocaeli Valili¤i’nin engeliyle kar-fl›laflt›. Valilik çocu¤u yaz okuluna kat›-lan velileri arayarak tehdit eden Emni-yet Müdürlü¤ü personelinin sorufltu-rulmas›na izin vermedi¤i gibi yaz oku-

lu faaliyetinin valilik iznine tabi olmas›gerekti¤ine dair karar ç›kartt›.

KOÜ FAŞİZME KARŞIOMUZ OMUZA

Kocaeli Üniversitesi muhalefetiyapt›klar› her eylemde karfl›lar›nda gü-venlikçileri ve çevik kuvveti buldu. Pa-ras›z bilimsel demokratik üniversite ta-lebini yükselten üniversiteler tüm bas-k› ve sald›r›lara ra¤men mücadelelerini

sürdürüyor.� 2013’ün ilk operasyonu Kocaeli

Üniversitesi ö¤rencilerine yap›ld›. Te-rörle Mücadele fiubesi taraf›ndan 20ö¤rencinin evine efl zamanl› yap›lanbask›nlarda 15 kifli kat›ld›klar› eylemlergerekçe gösterilerek gözalt›na al›nd›.Üç gün gözalt›nda tutulan ö¤rencilerserbest b›rak›ld›.

� Cumhurbaflkan› AbdullahGül’ün 6 Nisan 2012’de Kocaeli Üniver-sitesi’ne gelmesini protesto eden ö¤-renciler polis sald›r›s›na u¤rad›. Sald›r›-n›n ard›ndan 55 ö¤renci gözalt›naal›nd›. 25 fiubat’ta görülen duruflmasonucu 55 ö¤renciden 46’s›na 5’er ayhapis cezas› verildi. Hapis cezas› erte-lendi.

� 6 Kas›m’da YÖK’ü protesto et-mek için KOÜ Umuttepe Yerleflke-si’ndeki Sosyal Tesisler önünden Rek-törlük’e yürümek isteyen üniversiteli-lere güvenlikçi ordusu sald›rd›.

K ocaeli Halkevleri,Halkevleri’nin 81.kuruluş yılı etkinlikleri

kapsamında yapmak istedik-leri “Demokrasi yürüyüşüne”polis saldırdı. 24 Şubat’taKocaeli Belediye İşhanıönünde bir araya gelenHalkevi üyeleri polisbarikatıyla karşılaştı. Yürüyüşegeçen Halkevcilere polistazyikli suyla saldırdı, 19 kişiyigözaltına aldı. Gözaltınaalınan 19 kişinin serbestbırakılmamasına karşı 25Şubat’ta Halkevi ve ÖğrenciKolektifi üyeleri KocaeliAdliyesi önünde bir arayageldi. Adliye önünde Halkev-leri adına bir açıklama yapanSaraybahçe Halkevi eski Baş-kanı Galip Dönmez, Halkevle-ri’nin halkın yanında olmak vekaranlığa karşı umut olmakiçin kurulduğunu dile getire-

rek sözlerine başladı. 81’inciyıldönümü etkinliklerinin Vali-lik tarafından engellenmesinetepki gösteren Dönmez, “Ko-caeli Valisi görevini suiistimalederek, dayanakları olmayanyasaklamalarla insan haklarınıyok etmiş, Yürüyüş Yolu’nuyasaklamıştır. Yürüyüş Yoluhalkındır” dedi.

Adliye önünde bekleyiş sü-rerken gözaltına alınan Hal-kevleri Saraybahçe Şube Baş-kanı Mihrican Atalay, BESKocaeli Şube Başkanı AkınŞişman, Dev Sağlık-İş Örgüt-lenme Uzmanı Hasan Yön-dem ve Halkevleri üyeleri Ya-şar Seğmen, Kuzey Boy, UğurAkalın tutuklanma talebi ilemahkemeye sevk edildi. Gö-zaltına alınan diğer 13 kişi iseserbest bırakıldı. Mahkemeyesevk edilen 6 kişi de ifade ver-dikten sonra serbest bırakıldı.

Kocaeli’nde 2-3 y›ld›rsoka¤a, sola yo¤un bir bask›var. Bu bask›lar özellikle ValiErcan Topaca’n›n gelifliylebafllad›. Topaca dönemindeKocaeli muhalefeti bileflenleri-ne dönük çok say›da operas-yon gerçeklefltirildi. Birçoksokakta yürüyüfl yasakland›.

Yasaklar AKP ‹l Binas›önüyle bafllad›. Bu yasakdemokratik kitle örgütlerinineylemleriyle afl›ld›. Sonras›ndaValilik önü yasakland›.Valili¤in, bar›nma hakk›mücadelesi veren Ar›zl›l›lar›neylemleri karfl›s›nda yasak-land›¤›n› da düflünüyoruz.Açl›k grevi sürecinde deYürüyüfl Yolu yasakland›.

Bu yasaklar›n vedemokratik muhalefete yöne-lik bask›n›n yan› s›ra tümKocaelililer üzerinde de bask›oluflturan bir gerilim atmos-feri yaflan›yor. Örne¤inYürüyüfl Yolu’nun bafl›ndasonunda iki çevik kuvvet oto-büsü, yol üstünde polisaraçlar› bulunuyor. Böylecekentin en ifllek caddesiterörize ediliyor.

Kentte yap›lan her eylemöncesinde Vali Topaca,

“Eylemleri 48 saat öncedenbana bildirin, izin al›n” diyor.Biz de ‘yürüyüfl için izinal›nmaz’ diyerek eylemlerimi-zi sürdürüyoruz. KocaeliBarosu da KESK bileflenleri deanayasa da hukuk kurallar› dabunun için izin almakgerekmedi¤ini söylüyor.Kocaeli muhalefetinin yapt›¤›tüm eylemlere polis sald›r›yor.Halkevleri olarakgerçeklefltirdi¤imiz fidandikme, kan ba¤›fl›, organba¤›fl› etkinliklerimiz aklaizana gelmeyecek engelleme-lerle karfl›laflt›. 81. y›lyürüyüflümüze ise polissald›rd›.

Biz bu sald›r› sonras›ndasoka¤a ç›kmaya devamedece¤iz. Demokratik haklar›kazanana kadar yürümeyedevam edece¤iz.

Vali yasakl›yorKocaeli direniyor

‘Soka¤aç›kmaya devam

edece¤iz’

Halkevleri, 81’inci kuruluş yılındaKocaeli’nde organ ve kan bağışı

etkinlikleri yapmaya başladı.Halkevleri’nin etkinliklerebaşlamasıyla birlikte yasaklar veengellemeler de art arda geldi.Valilik, Halkevleri’nin organ bağışıiçin stant açılmasına izin vermedi.Valilik tarafından getirilen yasakla-

manın ardından İl Sağlık Müdürütarafından skandal niteliğinde biraçıklama geldi. İl Sağlık Müdürü,halkın organ bağışı kartlarınıüzerinde taşımasının tehlikeliolacağını, organ mafyasının organbağışı yapan insanın peşinedüşebileceğini ifade etti. Organbağışının girişiminin yasaklanmayaçalışılmasına rağmen Halkevleri

üyeleri 22 Şubat günü İl SağlıkMüdürlüğü’ne giderek organ bağışıyaptı.

Halkevleri’nin kan bağışı ise Ko-caeli Büyükşehir Belediyesi’nin en-gellemesine takıldı. Belediyenin aynıgün büyük bir etkinliği olduğu gerek-çesiyle izin vermediği kan bağışı Hal-kevcilerin Kızılay Kan Merkezi’ne gi-derek kan vermesiyle gerçekleşti.

Aman organ mafyas› duymas›n...

Saraybahçe Halkevi Başkanı MihricanAtalay Kocaeli’ndeki saldırılarla ilgiliHalkın Sesi’ne konuştu

Halkevleri Genel Başkanı OyaErsoy, Adliye önünde yaptığıkonuşmada şunları söyledi:“Kocaeli’nde demokrasiye ta-hammülsüzlüğü gördük.Halkevleri 81 yıldır bu ülkedeaydınlığı, ilericiliği savunanbir kurumdur. AKP’nin valisi,polisi demokrasiyürüyüşümüzü durduramaz”dedi.

Ercan Topaca

Mihrican Atalay Oya Ersoy

Samsun toplumsal muhalefeti, ar-tan faşist saldırılar karşısında 2

Mart günü bir kez daha sokağa çıktı.19 Şubat günü saldırının adresi olanDevrimci 78’liler Derneği, Halkevle-ri, Yeşiller ve Sol Partisi ve TKPtemsilciliklerinin bulunduğu UmurApartmanı 2 Mart günü Samsunmuhalefetinin adresi oldu.

KESK, TMMOB, DİSK/Emekli-Sen, Devrimci 78’liler Derneği, Hal-kevi, PSAKD, HDK, EMEP, ESP,ÖDP, TKP, Yeşiller ve Sol GelecekPartisi, SYK, DÖH ve Türkiye Ger-çeği faşist saldırılara karşı bir arayageldi.

Kurumlar adına ortak basın açık-lamasını Samsun Halkevi üyesi Bes-te Katar okudu. Katar, HDK heyeti-nin ziyaretinin önceden bilinmesineve faşist provokasyonun sosyal payla-şım sitelerinden hatta açıktan örgüt-

lenmesine rağmen Samsun Emniye-ti’nin ve Valiliğin herhangi bir önlemalmadığını ifade ederek saldırılarındemokrat ve ilerici kurumlara yöne-lik olduğunu belirtti. Katar’ın ardın-dan konuşan Halkevleri Genel Baş-kanı Oya Ersoy faşist saldırıların bo-şa çıkarılacağını ifade ederek şunlarısöyledi:

“Saldırı Samsun halkına mal edi-lemez! 19 Şubat’ta Samsun’da yaşa-nan ırkçı faşist saldırı, AKP ve faşist-lerin ortak provokasyonudur. Bu ül-kede ve Karadeniz bölgesinde faşiz-min nasıl eli kanlı bir tarihi varsa,devrimcilerin eli kanlı saldırganlığakarşı anti-faşist bir mücadele tarihivardır. AKP iktidarının bu provokas-yonları kararlı bir şekilde boşa çıka-rılacak ve şovenizme karşı halklarınkardeşliği mücadelesinden asla tavizverilmeyecektir.”

HDK temsilcisi milletvekillerinin

19 Şubat’taki Samsun ziyareti baha-nesiyle toplumsal muhalefet bileşen-lerine yönelik gerçekleşen faşist sal-dırıya karşı Samsun muhalefeti 27Şubat günü bir eylem yaparak saldı-rıların sorumlusunun AKP olduğunusöylemişti. Yapılan basın toplantısın-da saldırılar sırasında onlarca insa-nın hayatını hiçe sayan sorumlularıngörevinden istifa etmesi ve saldırılarıörgütleyenlerin açığa çıkarılması ge-rektiği belirtilmişti.

Samsun’da 27 Şubat günü gerçek-leştirilen basın toplantısında konu-şan Samsun 78’liler Derneği BaşkanıErdem Avcı; saldırıların, Karade-niz’de suyuna, yaşamına, çevresinesahip çıkan, eğitim ve sağlığın piya-salaştırılmasına ve gericileştirilmesi-ne dur diyen, insanların barış, eşitlikve kardeşlik içinde yaşaması gerekti-ğini savunan kurumları yok etmeamacını taşıdığını dile getirmişti.

Samsun’da HDK heyetininbar›fl ve çözüm için gerçeklefl-tirdi¤i ziyarete yap›lan sald›r›-lar›n ard›ndan faflist sald›r›larSamsun muhalefetine yöneldi.24 fiubat günü Hocal› Katlia-m›’n› bahane eden faflistlerHalkevleri’nin bulundu¤u

Umur Apartman›’n›n önündedurup binadakilere küfürlerya¤d›rd›. 23 fiubat günü deSosyalist Parti üyesi LeventToplao¤lu evinin önünde 6-7faflistin sald›r›na u¤rad›. Sald›-r›y› püskürten Topalo¤lu hasta-neye kald›r›ld› ve durumunun

iyi oldu¤u ö¤renildi. 25 fiubatgünü 3 TKP’li üniversiteli okulç›k›fl›nda 40-50 faflistin sald›r›-s›na u¤rad›. Polis sald›r›y› izler-ken, üniversiteye gelen TKPüyeleri sald›r›y› püskürttü.TKP’liler sald›r›n›n ard›ndan suçduyurusunda bulundu.

Samsun’dafaflist

sald›r›larsürüyor

‘Karadeniz faşizme meydan okuyor

Bu saldırı halkın haklarına

2 Mart günü Samsun muhalefetifaşizme karşı bir araya geldi.

Page 6: 178'nci Sayı çıktı

İ stanbul’un Esenyurt İlçesi'ninArdıçlı ve Yenikent mahallelerihalkı, üç haftadır sürdürdüğü

eylemlerine, 3 Mart’ta bir mitinggerçekleştirerek devam etti. Yüzlercemahallelinin katıldığı mitingde halktapularını istedi.

Esenyurt Belediyesi’nin imar pla-nında değişiklik yaptığını duyan mahal-leliler belediyeye gitti. 20 yıl önceEsenyurt'a gelen, arsalarını parasınıödeyerek alan ve kendi elleriyle evleri-ni yapan mahallelilerin bir anda hiç ta-nımadığı ortakları ortaya çıktı. Beledi-yeye asılan listede mahalleliler, evleri-nin tapularına 2 ya da 3 ortak çıktığınıgördü. Bazı ev sahiplerinin isimleri delistede yoktu.

Tapularına ortak çıkan isimleri araş-tıran mahalleliler, çoğu ortakların em-lakçı olduğunu öğrendi. Mahalleliler,Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Ka-dıoğlu’na hesap sormak için belediyeyeyürüyüşler düzenledi. Kadıoğlu'yla gö-rüşme talebi için gittiği belediyede ma-hallelinin karşısına polis ve zabıta çıktı.Seçim zamanı kapı kapı dolaşan, oyiçin bir sürü vaat veren Kadıoğlu ma-hallelilerle yüzleşemedi. Bu uygulama-nın hırsızlık olduğunu söyleyerek biraraya gelen mahalleli, Ardıçlı Yeni-kent Birliği Platformu adı altında ba-rınma hakkına sahip çıktı.

Üç hafta süren eylemler sonuç ver-di. Esenyurt Belediyesi imar planı de-ğişikliğini durdurduğunu açıkladı. An-cak bu durdurmanın sadece belirli birsüre için olduğunu bilen mahalleliler,imar planının kendi istedikleri gibi ya-pılması talebiyle 3 Mart’ta bir mitingdüzenledi.

“KADIO⁄LU EL‹N‹ EV‹M‹ZDENÇEK”

3 Mart günü Ardıçlı İnci Kasapönünde toplanan mahalleliler, KöyiçiMeydanı’na yürüdü. Yürüyüş boyuncaatılan sloganlarda mahalleliler NecmiKadıoğlu’nu hedef alarak istifayaçağırdı. Direnişteki Nakliyat İş üyesiYurtiçi Kargo işçileri yürüyüşe döviz-leriyle katılarak destek verdi. AyrıcaEsenevler Siteleri Mahalleleri

Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği,Kent Hareketleri, Fiyapı ve Ukramağdurları da eyleme katıldı.

EMLAKÇI, BELED‹YE EL ELEMahalleliler adına basın açıklaması-

nı okuyan Bahar Erzan, 15-20 yıl sonraevlerine ortak çıkanların emlakçılar ol-duğunu ve belediye ile emlakçıların iş-birliği içinde olduğunu söyledi. Tapula-rına ortak çıkanların emlakçı olmasınıntesadüf olmadığını söyleyen Erzan,“Bu hırsızlar bizim evlerimizi elimiz-den almanın sistemini kurmuşlar ve iş-letmeye çalışıyorlar” dedi. Erzan ayrıcaEsenyurt Belediyesi'nin sadece mahal-leleri üzerinde değil birçok yerde çeşit-li usulsüzlükler yaptığını söyledi. Yeşilalan olarak belirlenen yerleri büyük in-şaat firmalarına satan ve kanuni sınır-

ları aşan kat izini veren belediyenin, in-şaat firmaları işbirliğiyle birçok insanımağdur ettiğini belirtti.

KADIO⁄LU MAHALLEL‹N‹NHADEF‹NDE

Belediye Başkanı Necmi Kadıoğ-lu'nun mahallelilerle yüzleşmemesi veseçim zamanında verdiği sözlerin arka-sında durmaması mitingde yapılan ko-nuşmalarda sık sık dile getirildi. Tapu-suna ortak çıkan mahallelilerden biriKadıoğlu’nu hedef aldığı konuşmasın-da, "Bana ‘umredeyim’ diyorsun gelmi-yorsun, akşama Kanaltürk'te programakatılıyorsun" dedi. Bir başkası ise"Oyumuzu alıp, koltukta oturup o yanabu yana salınan Kadıoğlu'nu rezil ede-lim. 55 yaşımdayım gerekirse Anka-ra'ya kadar yürürüm, Çankaya'nın

önündeki ağaca çıkarım" diyerek Kadı-oğlu'nu seçim zamanı verdiği sözlerinarkasında durmaya çağırdı. Esenyurt’tadirenişte olan Yurtiçi Kargo işçileriadına yapılan konuşmada, barınmahakkına sahip çıkanların mücadelesi-nin, Yurtiçi Kargo'da verilen mücade-leden farklı olmadığı söylendi.

"MÜCADELEM‹Z DERNEKLEBÜYÜYECEK"

Açıklamanın sonunda, bir dernekkurulacağı ve dayanışma içinde müca-deleye daha güçlü devam edileceği du-yuruldu. Basın açıklamasının ardındansöz alan CHP Milletvekili SüleymanÇelebi, "Bu sorunun meclis araştırması-nı yapmak benim boynumun borcu.Ankara'ya kadar sesinizi duyurmakmücadele etmek de sizi göreviniz" dedi.

KENTHalk›n Sesi

67 Mart 2013 / 20 Mart 2013

MEHTAP MET‹NO⁄LU

Bir barınma hakkı bürosu daha

TTeennzziillee DDeemmiirr:: ‘90'da arsay› ald›k.Kendi ellerimizle evi yapt›k ve 23 y›lsürdü. Çocuk daha olmadan eve bafl-lad›k. Çocuk askere gitti geldi evimizancak bitti. fiimdi de yerimize ortakç›kar›yorlar. Bir ayd›r ne yedi¤imiz-den ne oturdu¤umuzdan ne kalkt›¤›-m›zdan bir fley anl›yoruz. ‹ki tane or-tak var. Ortaklar›m›z› tan›m›yoruz.Kim olduklar›n› bilmiyoruz. ‹mar ka-rar› ç›kt›, bize yer kalmad›. Sen ç›karadan diyorlar. Bizim evimiz küçül-dü emlakç› evine ev ekledi.

EEmmiinnee BBoozzddaa¤¤:: 20 senedir Esen-yurt'ta oturuyoruz. Çal›flt›k, çabalad›kyapt›k. Tapular›m›z elimizde. Bu za-mana kadar neden vermemifller or-taklar›m›z varm›fl da. Bize iki taneortak vermifller. 160 metrekare yeri-mizden bize 50 metrekare kald›. 25sene çal›flt›m, sigortas›z kötü koflul-larda evimi yapm›fl›m. Emeklerimleyapt›rd›¤›m evi gidip de orta¤a m›veriyim?

EEssiinn YY››lldd››zz:: Belediye imar plan›

yapm›fl ve belediyeye asm›fl. Nor-malde tebligatla mahallelilere bildi-rilmesi gerekiyor ama kimseye tebli-gat gelmemifl. 6 ay önce falan baflla-m›fl çal›flmalar. Ocak ay›n›n sonundaduyurusu yap›lm›yor, biz kendimizö¤reniyoruz. ‹nsanlar listelerde or-taklar›n›n oldu¤unu veya hiç isimle-rinin olmad›¤›n› görüyor. Ortakç› ç›-kan emlakç›lar ise her parselden, herbölgeden 20-30 metrekare alm›fl ki-misinin 5 bin metrekare yeri olmufl.Haberleri dahi olmayan insanlar ad›-na vekalet ç›kar›p buralarda hak sa-hibi yap›l›yorlar. Tapusuna ortak ç›-kan mahallelinin biri, orta¤›n›n kimoldu¤unu araflt›rd›¤›nda, Mardin'deyaflayan yafll› biri oldu¤unu ve o kifli-nin bu durumdan hiç haberinin ol-mad›¤›n› ö¤reniyor. Esenyurt'ta han-gi soka¤a girseniz bir müteahhit var,konut yap›yor. Bize de "Zaten 20metrekarelik yerin kald›, al sana pa-ras›, sen git" diyecekler.

BBaahhaarr EErrzzaann:: Belediye karfl›s›ndaböyle bir örgütlülük beklemi-yordu, afallad› ve imar plan›-n› durdurdu. Ancak bununbelli bir süre oldu¤unu biliyo-ruz. Dernek kuraca¤›z. Elimiz-den geldi¤ince bu mücadele-yi büyütmeye çal›flaca¤›z. Ta-pular›m›z› ald›ktan sonra damücadelemize bu dernek veplatformda devam edece¤iz.

AKP Birlik hayırlı yolculuklar dilerEdirne’nin toplu ulaşımını

sağlayan minibüsler AKP'ninreklam panosu haline geldi.Edirne’de ulaşım tekelini elindebulunduran Serhad Birlikminibüsleri AKP’nin gezici irtibatbürosu işlevini görmeye başladı.Edirne halkının şehir içi ulaşımdakullanabileceği tek seçenek olanminibüslerde her gün vatandaşlarıAKP Gençlik Kollarının çeşitliafişleri karşılıyor. Serhad Birlik'eait tüm minibüslere “Üniversitebakanıyla buluşuyor” etkinlikafişlerinin yanı sıra son olarakAKP Edirne Gençlik Kolları tara-

fından düzenlenen “Üniversitegençliği ETUS (Serhad Birlik)Başkanı Serkan Oltandiken ileulaşımı konuşuyor” etkinliği afiş-leri asıldı. Ulaşım zamlarını bele-diye meclisinden geçiren SerhadBirlik yönetimi, böylece AKP’ninyerel seçim çalışmalarının taşe-ronluğuna soyunduğunu belgele-di. Ayrıca etkinlik afişinde kısaadı ETUS olan, Edirne TopluUlaşım Sistemi yerine “SerhadBirlik” ifadesi kullanıldı.Minibüslerin AKP'nin reklampanosu haline gelmesi ise tep-kilere rağmen geri alınan ulaşımzammının yeniden belediyemeclisinden geçirilmesinden

sonra başladı.

K‹M BU OLTAD‹KEN?Afişte adı geçen Serhad Birlik

Başkanı Oltandiken aynı zaman-da AKP’den Belediye Meclisiüyesi ve Belediye Meclisi TrafikKomisyonu üyesi. Oltandiken’indiğer önemli özelliği de ocakayında protestolarla karşılananşehir içi ulaşım zammının teklifiniveren kişi olması. Edirne’de şehiriçi ulaşıma 2 Ocak günü yapılanzamlar üniversite öğrencileri tara-fından protesto edilmişti. Tepkilerkarşısında zamlar geri çekilmişancak sömestr tatilini fırsat bilenOltandiken yeniden zam yapmıştı.

Ankara'da Barınma HakkıMeclisi’nin çağrısıyla yı-

kım tehdidi altındaki Altın-dağ’ın İsmetpaşa, Atıfbey veHıdırlıktepe mahallelerinden500 kişi bir araya geldi.Toplantıya Şehir PlancılarıOdası (ŞPO) Yönetim Kuruluüyesi Esra Oğuz, ŞPO AnkaraŞube Başkanı OrhanSanaltun, Barınma HakkıMeclisi Avukatı Deniz Özbil-gin ve temsilcisi Candaş Türk-yılmaz katıldı. Toplantıya ka-tılanlar, mahallelerin Afet Ya-sası kapsamına sokulduğunu,halkın malına el konulduğunuve bu sürecin hukuksal, fiilidüzlemlerde yürütülecekmücadelelerle durdurabilece-ğini söyledi. Candaş Türkyıl-maz, Ankara’nın mahallele-rinde yaşanan süreçleri anlat-tıktan sonra Barınma HakkıMeclisi önerisi sundu.

BU DA HALKIN YASASIÖnerileri konuşmalarıyla

zenginleştiren mahalleliler, oykullanarak taleplerini oluştur-du. Mahallelinin oluşturduğuyedi talepte yer alan maddeler

şöyle: Tapu ya da tahsis belgesi

olanlar için 80-100 metrekarearsası olan herkese birer daire

verilmesi. Belgesi bulunmayanhak sahiplerine maliyetinekonut verilmesi. Evlerin tes-lim süresi ve kalitesinin belir-

tilmesi. Rayiç bedel tabanfiyatının bin lira olarak belir-lenmesi. Yerinde ıslahyapılması. Enkaz bedellerininyapı bedeli olarak yüzde 100ödenmesi. Sözleşmelerin tektaraflı olmaması ve dava yolu-nun açık olması.

BARINMA HAKKI ‹Ç‹N B‹RBÜRO DAHA AÇILIYOR

Kentsel dönüşüm projeleriile rant saldırısı altındaki ma-halleleri için taleplerini belir-leyen mahalle halkı, yeni birBarınma Hakkı Bürosu açmakararı aldı.

7 MART’TA 7 TALEP Altındağ halkı, oluşturduğu

7 talebi 7 Mart günü saat14.00’da Ankara BüyükşehirBelediyesi’ne taşıyacak. Ma-halleliler belediye önünde ba-sın açıklaması yapacak ve ha-zırladıkları dilekçeleri Beledi-ye Başkanlığı'na verecek.

‘Evimiz küçüldüemlakçı büyüdü’

17 A¤ustos depreminden sonnra Ar›zl›’ya yerlefltirilen depremzedelerbar›nma hakk› için depremin 10. y›ldönümünde polise direnirken

Kocaeli Büyükflehir Belediyesi'ninyoksul ve dar gelirli vatandafllarakonut yapmak amac›yla kurdu¤uKent Konut, kentsel dönüflümalan›nda Umutkent sitesini infla etti.Son derece lüks yap›lan konutlar üstdüzey bürokratlara 90-95 bin TL'yekolaylaflt›r›lm›fl ödeme koflullar›ylasat›ld›. Umutkent'in sat›fla ç›kt›¤› ilkgün Kent Konut'a koflanlar, saatdaha 08.15 olmas›na ra¤men "bitti"yan›t›n› ald›. Umutkent'te yaflanan-lar› ise belgeleriyle Bizim Kocaeligazetesi ortaya ç›kard›. Haberinç›kt›¤› gün Büyükflehir Meclisi'ndekonuflan Kocaeli Büyükflehir BelediyeBaflkan› ‹brahim Karaosmano¤lu,çal›flma arkadafllar› için konut yap-

maya devam edece¤ini, hem deucuz konut yapaca¤›n› söylemesininard›ndan “‹t ürür kervan yürür. Bizyolumuza devam edece¤iz” dedi.

17 A¤ustos Depremi'nin ard›ndandönemin Irak hükümeti depremdebirinci dereceden yak›n›n› kaybeden-ler için Ar›zl›’da deprem konutlar›yapt›rm›flt›. Bu konutlarayerleflenlere ‹zmit Valili¤i "kirac›"muamelesi yapm›flt›. Valili¤in ‘aidat’ad› alt›nda istedi¤i yüksek kirabedellerini ödeyemeyendepremzedeler polis zoruyla konut-lardan at›lm›fl yerlerine de üst düzeybürokratlar yerlefltirilmiflti. Ancakdirenen Ar›zl›l›lar bar›nma haklar›n›kazanm›flt›.

Kocaeli rantkent

Esenyurt Belediyesi'nin tapuda oynadığı oyunlara karşı barınma hakları için eylem yapan Ardıçlı Mahallesi ve Yenikent Mahallesihalkı, 3 Mart günü tekrar bir araya geldi. Yüzlerce mahallelinin hedefinde Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu vardı

‘Bizim olanı elimizden alamazlar’

ONUR GÜRSOY

Ankara Altındağ’ın İsmetpaşa, Atıfbey ve Hıdırlıktepe mahal-lelerinde halk Barınma Hakkı Bürosu kurma kararı aldı

Page 7: 178'nci Sayı çıktı

EĞİTİMHalk›n Sesi

77 Mart 2013 / 20 Mart 2013

“Okullarda kantinlervardır, oralardayenilir, içilir ve beden

gelişimi sağlanır. İnsan sadecebeden midir? İnanmayan inan-masın ama inananlar için ebedihayatın besin kaynağı daibadetlerdir ve bunların en başındanamaz gelir. Namaz, ruhungıdasıdır ve ruh onunla ayaktadurur. Onu geliştirmemek,gelişimine ayak bağı olmak, insanayapılacak olan en büyükzulümdür.”

Haber7 yazarı Ali Taşçı“Okullarda mescite neden ihtiyaçvar?” sorusuna yanıt verirken bun-ları yazıyor.

Tartışmayı açansa yandaşsendika Eğitim Bir Sen’in İstanbul1 Nolu Şube Başkanı EmrullahAydın, zorunlu eğitimin 12 yılaçıkarılması nedeniyle okullardadaha fazla zaman geçiren öğren-ciler için her okulda mescitaçılmasını talep etti.

Tartışmayı kendi açısındankapatan da Talim Terbiye Kurulu.Kurul eğitimde dinci gericileştir-menin sınırı olmadığını, öneriyemevzuattan dayanak bulup,yanıtlayarak gösterdi. 1977 tarihligenelgedeki “Bakanlığımıza bağlıokullarda ders saatleri dışında iba-detlerini yerine getirmek isteyenöğrencilere okul idarelerincemümkün olan kolaylıkların göste-rilmesi gerekmektedir” ifadelerini

hatırlatan Kurul, din kültürüöğretmenlerinden mescitler içinharekete geçmesini istedi.

Havan dövücünün hınk deyici-leri zaman kaybetmedi. Afyon İlMilli Eğitim Müdürü MetinYalçın çok geçmeden, genelgeyigösterip, Valilliğe başvurdu. ValiYardımcısı Ali Muhiddin Varolda 17 ilçe kaymakamına ve okulmüdürlerine genelgenin aktif halegetirilmesine, hayata geçirilmesitalimatı verdi.

Öneri sahibi Emrullah Aydınsevincini şöyle paylaştı: “Yazıdailkokul, ortaokul sınırlamasıolmadığı için ilkokul, ortaokul velisede de açılabilir. Sınırlamayapılmaması çok iyi olmuş. Çünküilkokul çocuklarımızı dinen reşit

olmasalar da okullarda görevyapan öğretmen, idareci, hizmetlive memurlar var. Afyon’daki ışıkdalga dalga yayılacak.”

BU İŞİ OKULA BIRAKMAYIN“Afyon’daki ışık dalga dalga

yayılırken”, camiler de eğitimkurumu gibi kullanılmayabaşlandı. Niğde İl Milli EğitimMüdürü Celalettin Ekinci, ilkiniBağlama’da yapmak üzere vatan-daşı camiye çekmek için camilerdeveli toplantısı yapmaya başladı.

Okunan Kuran’ın ardındanEkinci projelerini anlattı. Eğitiminiçinde ailenin olması gerektiğinisöyleyen Ekinci “Bu işi sadeceokula bırakırsak hiçbir başarı eldeedemeyiz” dedi.

Ekinci, velilerle görüş alışveri-

şinde bulunmak için yaptığınısöylediği toplantılar için ilahiyatfakültesi mezunu öğretmenler veidarecilerden de faydalanacakları-nı da duyurdu. “Hep doktor, avu-kat mı yetişsin?” diye soran Ekin-ci, “Çocuklarımızı camiiye gönde-relim temiz yetiştirelim. Camiler-de çizgi filim izletip çocuklarımızahadisler okuyalım” dedi.

Ancak, camiden ve belediyedenyapılan anonslara, okulllara asılanilanlara rağmen Ekinci, beklediğisayıyı karşısında bulamadı. Bağla-ma halkı, camilerin eğitim yeri ol-madığını düşündükleri için Mü-dür’e tepkilerini “toplantı”ya katıl-mayarak gösterdi. Her Cuma 300-400 kişinin doldurduğu cami ogün 30-40 kişiyi ağırladı.

Ne velilere soruldu ne öğret-menlere… Sarıyer Mehmet

İpgin İlköğretim Okulu ortaöğre-time dönüştürüldü. Veliler 27Şubat’ta toplandı, İlçe Milli Eği-tim Müdürlüğü’ne doğru yol aldı.

İlçe Milli Eğitim Müdürüolmadığı için Şube MüdürüMehmet Akgündoğdu ilegörüşen veliler, okulları değişirsetaşımalı eğitim sistemine geçmekzorunda kalacaklarını anlattı.

Bu kararın bakanlıktan gelenbir karar olduğunu, ellerindenbir şey gelmeyeceğini söyleyenAkgündoğdu, evlerine belli kilo-metreden fazla uzaklıktaki okulagiden öğrenciler için taşıma ve

gıda masraflarının bakanlık tara-fından karşılanacağını söyledi.

Veliler topladıkları imzalarıvermek isteyince Şube Müdürü,dilekçeleri almak istemedi. Dediki: “Siz yüzbin tane de dilekçeverseniz kanunu değiştire-mezsiniz. Ancak milletvekiliseçilirsiniz, iktidara gelirsiniz,yumruğunuzu masaya vurur-sunuz ve dersiniz ki ben bunukabul etmiyorum, bu okuldönüştürülemez .”

Veliler müdürü şöyle yanıtla-dı: “Bakanlık, valiliğe, valilik ilmilli eğitim müdürlüğüne, o dailçe milli eğitim müdürlüklerineemir verir. Bakanlık Sarıyer’i

bilmez, ama bizler biliriz. Talebi-mizi il milli eğitim müdürlüğünebildirmenizi istiyoruz.”

Görüşmenin ardından HalkınSesi’ne konuşan veliler, niçinmücadele ettiklerini anlattı.Çocuğu birinci sınıfta okuyanArzu Kodan, milli eğitimin adresgösterdiği Atatürk İlköğretimOkulu’nun depreme dayanıksızolduğunu ve yaşadıkları Büyük-dere Mahallesi’ne uzak olduğu-nu söyledi.

DENEME TAHTASI MI?Veli Aysun Sevimli de eğitim

sisteminin deneme tahtasınadöndüğünü söyleyerek sitem etti.

Sevimli’nin anlattıkları, öğrenci-lerin ilk defa mağdur edilmediği-ni gösterdi: “Bu taşınma veya ta-şınmama meselesi değil. Bu sene4+4+4 var, seneye bu olmaya-bilir, başka bir neden bulurlar. 2yılda 3 yılda bir değişen bu eği-tim sisteminde bugün okul deği-şir, kıyafet değişir, ders müfreda-tı değişir. Yarın ne olacağı bellideğil. Serbest kıyafet gdediler,çocuklarımızın sürekli boylarıuzuyor, gittik bir şeyler aldık, ikiay boyunca serbest kıyafetle gi-dildi okula, şimdi tekrar ‘formagiyeceksiniz’ diyorlar. Bu sistem-le alakalı bir şey, okulundeğişmesiyle alakalı değil.”

AKP eğitimde gericileştirmede sınır tanımıyor. Talim Terbiye Kurulu, valiler ve milli eğitimmüdürleri, okullara mescit açılsın, camilerde eğitim verilsin diye dört koldan saldırıyor

Veliler: Bakanlık Sarıyer’i bilmez, biz biliriz!

Yeni YÖK yasası Milli Eğitim Bakanlığı’ndayapılan bir takım değişikliklerin ardından Tayyip

Erdoğan’ın masasına gönderildi. YÖK yasası ile özelolarak ilgileneceklerini açıklayan Tayyip Erdoğan,bir anlamda üniversitelerin ticarileştirilmesinde yenive sert bir dönüşümün yapılacağını ifade etmişoldu.

Yeni YÖK yasasını ‘çağın koşullarına uygun değil’diyerek eleştiren Milli Eğitim Bakanı Nabi AvcıYÖK’ün bakanlığa gönderdiği taslakta kısmideğişiklikler yaptı. Yapılan değişiklik, üniversitelerde-ki bazı bölümlerin sürelerinin azaltılmasınıbazılarının ise artırılmasını hedefliyor. Sosyalbilimlerden Hukuk, Sosyoloji, Tarih, Psikoloji veCoğrafya bölümlerinin eğitim süresi 3 yılaindirilirken Mühendislik ve Eczacılık bölümleri 5 yıla,Mimarlık Diş Hekimliği ise 6 yıla çıkarılıyor.

Nabi Avcı’nın ‘çağa uygun değil’ sözünün perdesibu değişiklikle kısmen aralanmış oldu. Budeğişiklikle üniversiter sistemin temelleri arasındayer alan sosyal bilimlerin değersizleştirilmesi hedef-leniyor. Bu hedefin yükseköğretimdekipiyasalaştırma süreciyle doğrudan bağlantısı var.Çünkü sermaye, üniversitelerde kendisine karsağlayacak olan bölümlerde uzmanlaşmayı, piyasaaçısından hiçbir değeri olmayan bölümlerde ise yabu bölümlerin kapatılmasını ya da değersizleştiril-mesini istiyor.

Yasada üniversitelerde AKP’nin ve sermayeniniktidarını sağlamlaştıracak ve yerleşik hale getirecekolan “Üniversite Konseyi”temel varlığını koruyor.YÖK’ün tüm idari yapısı siyasiiktidarın egemenliğine göredüzenlenirken YÖKbünyesinde oluşturulacak olandaire başkanlıkları aracılığıylaYÖK’ün yükseköğretimdeneoliberal programı uygulamanoktasında uzmanlaştırılmasıhedefleniyor. Bilim insanlarınıgüvencesiz ve performansadayalı koşullarda istihdametmeyi hedefleyen dönüşümleryasanın en yıkıcı bölümleriarasında.

Yasanın en vurucu maddesi:özel üniversiteler. Sermaye temsilcileri özel üniver-sitelerin daha rahat açılmasını, YÖK’ün denetimin-den oldukça bağımsız olmasını ve özel üniversiteaçılabilmesinin daha fazla teşvik edilmesini talepediyor. Sonuç olarak Tayyip Erdoğan’ın ‘özel olarakilgileneceğiz’ dediği yeni YÖK yasası, sermaye vesiyasi iktidar lehine daha uzmanlaştırılmış biçimdegündeme getirilecek.

Elbette yukarıda ifade edilenler kağıt üstündeduruyor. Çünkü yeni YÖK yasasına karşı gençlikhareketinin etkili, kitlesel, militan direnişleri oldu.YÖK’ün hedefine göre 2012’nin sonunda, önerilenmetnin yasalaştırılması öngörülüyordu. Bu öngörügerçek kılınamadı. Bunun çok açık iki nedeni var.Birincisi AKP’nin üniversite politikaları karşısındakigençlik hareketinin etkili direnişi. Yazın yapılanharçlara karşı kitlesel gösteriler, 9 Kasım’dakiAnkara mitingi, 25 Aralık’ta ülke çapındaki “YÖKYasası’na Hayır” eylemleri, bakan, YÖK üyeleri vesermaye temsilcilerinin üniversite ziyaretlerine yöne-lik protestolar ve en nihayetinde ODTÜ direnişi,işgaller, boykotlar, rektörlük kuşatmaları... Ve tabiiasistanların güvencesizliğe karşı direnişleri... Yeniyasa metninin hala kağıt üzerinde olmasının entemel nedeni bu direnişler. Metninyasalaşmamasının ikinci sebebi ise sermayeninYÖK’ün hazırladığı metinden memnun olmaması.Sermaye temsilcileri yasa metnini sürekli eleştirip,piyasa için daha işlevli kılınmasını talep etti.Sermayenin bu talebinin Başbakanlık’taki ‘özelçalışma’ ile karşılanacağının altını bir kez dahaçizmekte yarar var.

Yani YÖK yasası rafa kaldırılmış değil. Tersinedaha özel ve sert bir biçimde meclise getirilecek.Gençlik hareketinin direnişi ise devam edecek.Gençlik hareketinin bu direniş sürecinde YÖK yasa-sındaki Üniversite Konseyleri’ni, özel üniversiteleri veharçların geri getirilmesini özel olarak hedef tahtası-na oturtacağından şüphe yok. Her üniversite bir di-reniş alanına çevrilecek. ODTÜ direnişi ve ardındangelişen eylemler gençlik hareketinin AKP karşısındanasıl bir güce ve toplumsal etkiye sahip olduğunugösterdi. Gençlik hareketi AKP’nin YÖK yasası ilesimgeleşen yeni dönüşüm dalgasına karşı direnişehazır. Yeni YÖK yasası gençlik hareketinin direnişiile kağıtta kalacak!

YÖK Yasası kağıtta kalacak

U¤urGümüflkaya

Ö¤renciKolektifleri

TUBA GÜNEŞ

Okulda ibadet, camide eğitim

26 Şubat’ta Eğitim-Sen Niğde şubesinde toplanan Halkevleri,Öğrenci Kolektifleri ve Eğitim-Sen üyeleri, camide velitoplantısını protesto etti.

Geçen yıl dağıtılmaya başlanmasıyla çocuklarızehirlemesi bir olan “okul sütü”, ikinci

dönem itibariyle yeniden dağıtılmaya başlandı. Şimdilik, çocuklar akın akın hastanelere

koşmuyor ama kimi bölgelerde çocuklar süt içtik-ten sonra benzer rahatsızlıklardan şikayet ediyor.

Manisa Muradiye’de 3’üncü sınıfta okuyandört öğrenci okul sütünü içtikten sonra midebulantısı ve kusma şikayetleri üzerine hastaneyegötürüldü. Kilis’te Kemaliye İlköğretimOkulu’nda okuyan 12 öğrenci aynı şikayetlerüzerine tedaviye alındı. Aydın’ın Kuşadasıilçesinde okul sütü içen 12 öğrenci daha hastan-eye taşındı. Çocukların zehirlenmediği,rahatsızlığın nedeninin psikolojik olduğu iddiaedildi.

Türkiye Halk Sağlığı Kurumu bu haberlerdensonra bir açıklama yaparak, vakalarda zehirlen-meye rastlanmadığını bildirdi.

SAĞLIKSIZ KOŞULLARDA 57 BİN KUTU BULUNDU

Yetkililer, bir kez daha “zehirlenme”yi gün-deme getirmemek için dört koldan açıklamayapsa da boş bir arazide güneş altında bekletilen57 bin kutu sütün hesabını vermekten kaçındı.Marmaris’te rastlanan 57 bin kutu süte el konul-du.

Kocaeli ÜniverisitesiHukuk Fakültesi

Öğretim Üyesi Yrd.Doç. Dr. Seydi Çelikhakkında öğrencilerinederste Komünist Mani-festo'yu okuttuğu, Mic-hael Moore'un 'Sicko've 'Kapitalizm: Bir AşkHikayesi' belgeselleriniizlettiği gerekçesiyle şi-kayette bulunuldu.YÖK ifadesininalınmasını istedi.

Öğrencilerine birmektup yazan Çelik,“Ben siyasal bilgilerfakültesinde bütünsiyasi fikirlerintartışıldığını düşünüyor-dum, demek YÖK öyledüşünmüyormuş.Utandım. Bilim adına,

özgür üniversite adınautandım. Kendim içindeğil, sizler içinüzüldüm sevgili öğren-cilerim” dedi.

Hemen ardından İs-tanbul Üniversitesi Hu-kuk Fakültesi’nin simgeisimlerinden Prof. Dr.Semih Gemalmaz, dahafazla baskı altında çalı-şamayacağını göstere-rek veda dersi yaptı.Gemalmaz, “İki mes-lektaşımıza soruşturmaaçıldı, YÖK kanun ta-sarısına ilişkin düşünce-lerini açıkladıkları için.Sahip çıkmanız gereke-ne sahip çıkın. Korkma-yın. Hocam aman so-ruşturma açarlar. Açar-larsa açarlar. Mücadeleedersiniz” dedi.

İki hoca, tek ders:‘Mücadele edin’

Okul sütündendeğil psikolojikmiş

‹stanbul’un Ka¤›thane ilçesine ba¤l›Gültepe ‹lkokulu’nda sorun da direnifl debitmiyor. Ka¤›thane E¤itim Hakk› Meclisiiki y›l boyunca inflaat› bitirilemeyenGültepe ‹lkokulu’nun tamamlanmas› içingeçen sene bafl›nda eylemler yapm›flt›.Okul geçen y›l›n ikinci döneminde aç›ld›.

Bu y›l, birinci dönemin ortalar›ndaveliler, okulun imam hatip yap›laca¤›

haberini ald›. Karne günü eylem günüoldu. Veliler, ö¤renciler hep birlikteokullar›n›n imam hatip yap›lmamas› içinMili E¤itim’i uyard›. Okul müdürü ilegörüflen veliler, “bilmiyoruz” yan›t›n› ald›.‹lçe Milli E¤itim Müdürü’nü aray›nca,müdür söylentilerin as›ls›z oldu¤unu, oku-lun ikinci dönem ilkokul olarak e¤itimedevam edece¤ini söyledi.

Müdür hakl›yd›, ikinci dönem okulimam hatip yap›lmad› ancak 1 Mart’ta ö¤-renildi ki okul seneye imam hatip olacakt›.Bunun üzerine veliler, söylentinin ortayaç›kmas›ndan beri toplad›klar› 2000 imzay›önce ‹lçe Milli E¤itim Müdürlü¤ü’ne dahasonra Kaymakaml›¤a götürdü.

4 Mart’ta da bir bas›n aç›klamas› yapanveliler, direnifle geçtiklerini ilan etti.AKP’nin 4+4+4 e¤itim modeli yüzündenokullar›n›n imam hatipedönüfltürüldü¤ünü söyleyen veliler,“Okuluma dokunma, “Gültepe ‹lkokuluimam hatip olmayacak”, “Çocu¤una,gelece¤ine, okuluna sahip ç›k, e¤itimhakk›m›z engellenemez” sloganlar›n› att›.Dersteki çocuklar da defter yapraklar›ndanyapt›klar› dövizleri pencerelerden göstere-rek eyleme destek verdi.

Her gün okul önünde bildiri da¤›tanveliler 6 Mart’ta bir boykot eylemi gerçek-lefltirdi. Gerici faflistler demir sopalarlavelilere ve çocuklara sald›rd›. Velilersald›r›y› püskürttü, 2 kifli yaraland›.

‘Okulumuzu imam hatipyaptırmayacağz’’

Önce okul açılsın diye uğraştılar, şimdi de okulun imam hatip yapılmasıkararına karşı direnişteler. Okul önünü eylem alanına çeviren Gültepe İlkokuluvelilerinin boykotuna gerici faşistler saldırdı. Veliler mücadeleye devam dedi

Page 8: 178'nci Sayı çıktı

EMEKHalk›n Sesi

87 Mart 2013 / 20 Mart 2013

Denizin üzerindeki dalgaların köpüğünden gö-rünmüyor belki. Zira bütün yüzeyi kaplamış

durumda köpükler. İşçiler dışında herhangi birkesim birazcık protest bir harekette bulunsamedyamız kendilerinin hükümet yalakası olmadı-ğını gösterme fırsatını verdiği için bu kesimlerintepkilerini seve seve gündemine alıyor. Ama işçimevzusu olunca ya göçük altında kalacaksın yada yaptığın eylemi gözlerine sokacaksın ki gör-mezlikten gelemesinler. Zira işçi muhalefetininadı bile kapitalizm için ürkütücü, tarihten gelenderin korkuları hatırlatıyor sermaye sınıfına vedevletine.

Yüzeyde işçiler dışında herkesin hareketliliğigörülüyor. Kürt hareketini saymazsak kadınlar,çevreciler, öğrenciler herkesin hoşgörüsüyle kar-şılanıyor… Oysa dipte başka bir kıpırtı var. İşçi sı-nıfı yeniden, yeniden etrafına duvar örülmeye ça-lışılırken bu duvarları yıkmaya gayret ediyor. Tür-kiye’nin pek çok yerinde irili ufaklı işçi direnişi sü-rüyor. Üstelik bazı direnişler işçilerin elini kolunubağlasın diye kurulan sendikalara rağmen sürü-

yor. Zira sınıfın doğasında(kendiliğinden bilinç) sermayekarşıtı bir duruş kendini varedebiliyor.

Devletimiz metal sektörün-de Türk Metal sendikasını neyapıp ne edip “esas oğlan”mertebesinde tutmaya çalışı-yor ama metal işçisi Türk Me-tal’e rağmen zincirlerini kırıpatmak istiyor. Bursa bölge-sinde metal işçilerinin sarısendikaya karşı tavrı artık giz-lenmiyor. Öldürücü vuruşbaşka bahara kaldı ama sen-dika ağaları işçinin yumruğu-nu sürekli tepelerinde hissedi-

yorlar. BMC’de aylardır maaşlarını alamayan işçi-ler sendikanın uzun süren oyalamalarının ardın-dan eylem kararı aldılar. Sendika bundan sonraişin önünde duramayınca önüne geçmeye çalışı-yor.

Adıyaman’da HAK-İŞ’e bağlı Öz İplik-İşSendikası’na üye olan işçiler işten atıldılar ve 1aydır direnişlerini sürdürüyorlar. Üstelik oturmaeylemindeyken polisin şiddetine maruz kaldılar.HAK-İŞ hükümetin koltuk değneği gibi çalışıyorama işçiler uğradıkları bir haksızlık karşısındakendi bağımsız tavırlarını alabiliyorlar.

Ülker’in ortağı olduğu Cargill’de işçiler Öz Gıdaİş’e üye oldukları için çeşitli baskılara maruz kal-dılar ve aylardır mücadelelerini sürdürüyorlar.Mersin’de liman işçileri işten atılan arkadaşlarınıyalnız bırakmadıkları için askeri araçlarla kuşatıla-rak sindirilmeye çalışılıyor. Her türlü olağanüstühal uygulamasına rağmen liman eylem alanı hali-ne gelmiş durumda. Tuzla’da deri işçileri 64 gün-dür direnişlerini büyük bir sabır ve kararlılıkla sür-dürüyor.

Bugün bütün işçi örgütlerinin üzerinde durma-sı gereken konu, işçi hareketinin bundan sonranasıl bir hareket tarzına sahip olacağıdır. Kendihaline bırakıldığında işçi mücadelesi basit bir üc-ret meselesine sıkışıp kalıyor, böyle olunca ücretmeselesini de halledemiyor. Tarihsel bilincimiz bi-ze göstermiştir ki işçilerin talepleri ancak bir sınıfolarak örgütlendiğinde ve siyasallaştığında ger-çekleşebiliyor. Siyasallaşmamış bir işçi hareketin-den sermaye korkmuyor, en iyi durumda sadakakabilinden iyileştirmelerle oyalama yoluna gidiyor.

Yeni bir emek hareketinin dinamikleri nelerdir,bu dinamikleri nasıl mücadeleye sevk edebiliriz venasıl örgütleyebiliriz konusunu enine boyuna tar-tışmamız gerektiği çok açık. Şimdilik hiçbir şeyineskisi gibi olmadığını ve eskiden olduğu gibi git-meyeceğini söyleyebiliyoruz. Ama nereye, nasılgideceğimizi, işçi mücadelesine gönül verenlerolarak hep birlikte tartışmaya ihtiyacımız var.

‹flçi hareketiningelece¤i

FFaarraabbii’’ddeeddiirreenniişşssüürrüüyyoorrKaradeniz Teknik Üni-

versitesi (KTÜ) FarabiHastanesi’nde sağlık işçileri-nin işlerine geri dönmekiçin başlattıkları direniş, gü-venlikçilerin saldırılarınarağmen sürüyor. KTÜ Rek-törlüğü, taşeron şirket ihale-sinde personel eksiltmesinegittiği için işten çıkarılan iş-çilere saldıran güvenlikçilerişten çıkarılmayan taşeronişçilerden oluşuyor. DevSağlık-İş ve SES öncülüğün-de direnişe geçen işçilerinkurduğu çadıra 13, 15, 18,26 ve 28 Şubat tarihlerindegüvenlikçiler saldırdı. İşçiler“Direnişe devam” dedi.

‘‘SSeennddiikkaaoollmmaaddaannoollmmaazz’’

3Mart 1992’de 263 işçininhayatını kaybettiği Koz-

lu’daki grizu patlamasının yıldönümünde TMMOB, “İşcinayetlerine karşı mücade-le” etkinlikleri düzenledi. İz-mir ve İstanbul’daki etkinlik-lerde “Önce insan, önce sağ-lık, önce iş güvenliği” vurgu-su öne çıktı. 23 Şubat’ta daDavutpaşa ile OSTİM-İve-dik patlamalarının davalarıvardı. Davutpaşa davasındaZeytinburnu Belediye Baş-kanı “tek tek işyerlerini de-netleyecek değilim” derkenOSTİM ve İvedik ile ilgilibilirkişi raporunun henüztamamlanmadığı öğrenildi.

‘‘İİşş kkaazzaassııddeeğğiill iişşcciinnaayyeettii’’

Zonguldak Kozlu’da 7Ocak günü meydana

gelen ve 8 işçinin hayatınıkaybettiği iş kazasısonrasında “Sendikaolmadan ocağa inmeyiz” di-yen madenciler önemli birkazanıma ulaştı. İşçilerinGenel Maden-İş’e üye ol-masını engellemek için “Bizmaden şirketi değil inşaatşirketiyiz” diyerek Bakanlığabaşvuran Star İnşaat, sendi-kanın toplu iş sözleşmesiiçin yetki başvurusuna da iti-raz etmişti. Mahkeme 2Mart’ta işçilerin maden işçisiolduğuna karar verirkenşirket de yetki itirazı geriçekti.

S endika üyelikleriyok sayılan, has-tanelerde taşeron

şirketler bünyesindeçalıştırılan DevrimciSağlık-İş üyesi sağlıkişçileri, referandumsandıklarını kurmayabaşladı. Sağlık işçileri,hastane bahçelerindekurulan sandıklarda oypusulası olarak hastanekimliklerini kullandı.Referandumlara tabipodaları ve SES üyeleri dedestek verdi.

İlk referandum 26 Şu-bat günü Diyarbakır’dakiDicle Üniversitesi Tıp Fa-kültesi Hastanesi’nde ger-çekleştirildi. Yoğun ilgi-nin olduğu referandumdatüm sağlık işçileri “hasta-ne kimlikleri”ni kullandı.Diyarbakır’ın ardından 28Şubat günü referandumsandıkları 28 Şubat günüİstanbul’daki Şişli EtfalHastanesi’ndeydi.

‹RADE BEYANIMIZIMAHKEMEYESUNACA⁄IZ

Şişli EtfalHastanesi’ndeki referan-duma da yoğun ilgi vardı.Referandum öncesi

yapılan açıklamalara SESüyelerinin yanı sıra hasta-lar ve hasta yakınları dakatıldı. Dev Sağlık-İşGenel Başkanı ArzuÇerkezoğlu bir konuşmayaparak üyelerinin yok

sayılmasını mahkemeyetaşıdıklarını, 11 Nisan’dakonuyla ilgili görülecekduruşmaya kadar taşeronişçinin emeği, kimliği vehakları için mücadeleyisürdüreceklerini belirtti.

Çerkezoğlu ülke çapındaörgütlü oldukları tümhastanelerde sembolikreferandumlar yaparaktaşeron işçilerin sağlıkişçisi ve sendika üyesioldukları yönünde

gerçekleştirdikleri iradebeyanını mahkemeyetaşımayı düşündükleriniifade etti.

SEND‹KA HAKKI ‹Ç‹NREFERANDUM

Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanlığı’nın 23Ocak günü yayımladığısendika istatistiklerinegöre Dev Sağlık-İş’in1234 üyesi görünüyor.Konuyla ilgili HalkınSesi’ne konuşan DevrimciSağlık-İş Genel SekreteriGürsel Kaya, noterdenonaylı 11 bine yakınüyeleri olduğunu söyledi.Hastanelerde çalışanüyelerinin taşeronşirketler tarafındanSGK’ye farklı işkollarındabildirildiklerini ve bu yüz-den üyeliklerinindüştüğünü ifade edenKaya, bazı üyelerininfarklı kentlerdeçalışıyormuş gibi SGK’yebildirildiğini tespit ettik-lerini söyledi.

Ülkede taşeronşirketlerde çalışanlarınsayısının 1 milyonugeçtiğini belirten Kaya,uygulamanın bir milyon-dan fazla taşeron işçininsendika hakkını gaspettiğini söyledi.

AKP’nin başlattığıkentsel yıkım

programı yeni yapılankonutlarla inşaat sek-törünü giderekhareketlendirdi.Hareketlenen sektörde,büyük borçların altınagiren şirketler, borçyığınını evleri satınalanları mağdur ederekya da işçinin ücretinivermeyerek eritmeyeçalışıyor. Ücreti veril-meyen işçilerse eylemyapıyor.

Kocaeli BüyükşehirBelediyesi’ne bağlıKent Konut AŞ bünye-sinde faaliyet gösterentaşeron Ekşioğlu fir-

ması da işçilerin alacak-larını vermedi ve işçileriancak 1 buçuk yıloyalayabildi. İşçiler 1Mart günü şirket binasıönünde eylem yapıncaşirket ödeme yapacağı-nı söyledi. Reklamların-da Real Madrid teknikdirektörü Jose Mourin-ho’yu oynatan Sinpaş,İstanbul Samandıra’da-ki inşaatlarında çalıştır-dığı 100 işçinin ücretiniödemeyince işçiler iş bı-rakarak eylem yaptı. İş-çilerin 26 Şubat’ta yap-tığı eylem sonuç verdive Sinpaş yetkilileri işçi-lerin ücretlerini öde-mek zorunda kaldı.

Çalışma Bakanlığı, “Çocuk veGençlerin Çalışma Usullerini

Düzenleyen” yönetmeliği değişti-rerek, ağır işlerde çalışma yaşını16’ya indirdi. Resmi Gazete’de 17Şubat günü yayımlanan değişiklik-le, 16 yaşından gün almış çocuk-ların kiremit, tuğla ve plastikimalatı gibi işlerdeçalıştırılabilmesinin önü açıldı.

Yeni düzenlemede, “ağır vetehlikeli iş” tanımı da kaldırıldı.“Çocuk ve genç işçilerinçalıştırılamayacakları işler”başlıklı liste de, “16 yaşını doldur-muş fakat 18 yaşını bitirmemişgenç işçilerin çalıştırılabilecekleriişler” şeklinde değiştirildi.

Düzenlemeyle birlikte “16yaşını doldurmuş fakat 18 yaşınıbitirmemiş genç işçilerinçalıştırılabilecekleri işler” lis-tesinde kiremit, tuğla ve ateştuğlası işleri ile parafin ve plastikimalatı, selüloz üretimi işleriolarak sıralandı. Düzenlemedeayrıca “Yaş kayıtlarına bağlı olarakmüsaade edilen işlerden olsa dahigüvenlik açısından riskli, sağlığazararlı ve meslek hastalığına yolaçacak işlerde 18 yaşından küçük-ler çalıştırılmamalı” ifadesi de yeraldı.

KESK’e bağlı Büro Emekçileri Sendi-kası (BES) 27 Şubat’ta hizmet üreti-

minden gelen gücünü kullandı. BES üye-leri şu taleplerle greve çıktı: “Vergi poli-tikalarının yaratmış olduğu adaletsizliğekarşı vergide adalet, kamuda ücret ada-letsizliğini derinleştiren 666 sayılıKHK'ya karşı eşit işe eşit ücret, ek öde-melerin emekli aylığına dahil edilmesi,performans ve rotasyon uygulamalarınason verilmesi, güvenceli iş güvenli gele-cek.”

Türkiye’nin birçok kentinde adliyeler,vergi daireleri, defterdarlıklar, SGK bi-naları çalışmadı. BES üyeleri, sabahın er-ken saatlerinde “Bu işyerinde grev var”pankartı astıkları işyerleri önünde bir

araya gelerek tüm kamu emekçilerinigreve çağırdı. Kent meydanlarında yapı-lan yürüyüşlerin en kitleseli Ankara’dagerçekleşti. Ulus’taki vergi dairelerindeiş bırakan kamu emekçileri Ankara Adli-yesi Üzerinden Kızılay’a, oradan da Ma-liye Bakanlığı’na yürüdü. Bakanlık önün-de kamu emekçilerinin sayısı 3 bini geçti.

Greve Kamu Sen’e bağlı Türk BüroSen de destek verirken AKP’li Memur-Sen’e bağlı Memur Büro Sen ise grevikırmaya çalıştı.

Vergi Haftası’nda gerçekleştirdiklerigrevden sonra BES, 2013 Bütçesi’ninaçıklandığı 2012’nin Kasım’ında bu yanasürdürdüğü eylem programına devamedeceğini açıkladı.

TufanSertlek

Dev Sa¤l›k-‹flYönetim Kurulu

Sendika üyelikleri yok sayılan taşeron işçiler ‘sağlık işçisiyim, Devrimci Sağlık-İş üyesiyim’ diyerek sendika hakları için referandum sandıkları kurdu

BES, 27 Şubat’ta ülke genelinde ‘güvenceliiş insanca yaşam’ için grev yaptı. Adliyeler,vergi daireleri, SGK daireleri çalışmadı

‘Sendika üyesiyiz’

Enerji-Sen yedi yaşında

ALP TEK‹N BABAÇ

Haydiçocuklarağır işe

Devlet kapısında grev

T A fi E R O N ‹ fi Ç ‹ S ‹ D E ⁄ ‹ L S A ⁄ L I K ‹ fi Ç ‹ S ‹ Y ‹ Z

DİSK Enerji-Sen’in 7. Kuruluş Yılı Şenliği27 Şubat günü gerçekleştirilen konser-

lerle kutlandı. Direnişteki Nakliyat-İş ve DevSağlık-İş üyeleri de konsere katılarak EnerjiSen’e destek verdi. Son iki yılda Türkiyeçapında ses getiren direnişler örgütleyenEnerji-Sen, direnişlerde edindiği paylaşım vedayanışma kültürünü şenliğine de yansıttı.

ENERJ‹ ‹fiÇ‹LER‹ KOROSUGecede en çok alkışı İstanbul BEDAŞ ve

Adana TEDAŞ işçilerinin oluşturduğu koroaldı. Onur Akın’ın yanı sıra enerji işçilerini

direnişlerinde yalnız bırakmayan PınarAydınlar ve Bandista da gecede eserleriniseslendirdi. Etkinlik, Enerji-Sen’in mücadelemesajıyla son buldu.

ENERJ‹ SEN, 3. GENEL KURULA DO⁄RUEnerji-Sen’in 3. Olağan Genel Kurulu 9-10

Mart tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirile-cek.

Genel Kurul, Su Gösteri SanatlarıSahnesi, İskender Paşa Mahallesi,Vezirçeşmesi Sokak, No: 3/A Aksaray Fatih.(Pertevniyal Lisesi Arka Sokağı).

İnşaatların çatlayan temeli

Page 9: 178'nci Sayı çıktı

SERMAYEHalk›n Sesi

97 Mart 2013 / 20 Mart 2013

S abancı Holding’e bağlıEnerjisa’nınhisselerinin yüzde

50’sinin satılması Ankaralılarıyakından ilgilendiren birbelanın habercisi gibi. ÇünküEnerjisa Başkent Elektrik’insahibi ve hisseleri alan AlmanE.ON şirketi Avrupa’da fahişfaturalarla ve yolsuzluklarlanam yapmış bir tekel.

Şirketin hisselerinin yüzde50’sine sahip olanAvusturya'nın elektrik enerjisişirketi Verbunda, bu hisseleridünyanın en büyük özel elek-trik ve doğalgaz şirket-lerinden birine, AlmanE.ON'a devretti. Karşılığındada Avrupa’da çeşitli enerjisantralleri aldı. EnerjiPiyasası Düzenleme Kurulu(EPDK) da Ocak ayı sonun-da bu devir işlemini onayladı.

E.ON, bu devir işleminingerekçesini açıklarkenTürkiye pazarının kendileriiçin yaratacağı fırsatlardanbahsetmişti. E.ON’unAvrupa’daki enerji üretimsantrallerini satarak, Türkiyepazarına yönelmesinin başlıcanedenleri arasında,Ankara’nın enerji dağıtımınada yüzde 50 oranında ortakolma hevesi yatıyor. BaşkentElektrik 2008 yılında 1.2 mil-yar dolara Enerjisa’yasatılmıştı. E.ON'un CEO’suJohannes Teyssen, Aralıkayındaki devir teslim törenisırasında yaptığı açıklamada

“Türkiye enerji piyasasınıçekici kılan” nedenlerinbaşında şunu göstermişti:“Türkiye çok büyük bir pazarve pazar bu hızlı ekonomikbüyüme sayesinde daha dabüyümektedir. 2015 yılınadaha liberal bir pazar olmayolunda ilerliyor ve inanılmaz

derecede büyük bir taleppotansiyeline sahip. Türkiyeyatırım yapmak için mükem-mel bir lokasyon halinegelmekte.”

TAM ANLAMIYLA TEKELİki enerji şirketinin

birleşmesiyle 2010 yılında

kurulan ve hızla büyüyenE.ON, şu anda yıllık geliri100 milyar avro civarında.E.ON son 5 yılda 8 milyaravroluk yatırım yaptı. 30ülkede enerji sektöründebelirleyici bir konuma yükse-len E.ON, ABD’de veRusya'da santraller kurdu,

geçen yıl da Brezilya’dasantral inşaatına girişti.

E.ON, 2009 yılında FransızGDF-Suez firmasıyla beraberkartel oluşturarak, tekelciavantajlar elde ettikleri ge-rekçesiyle Avrupa Komisyonutarafından 1 milyar Avro paracezasına çarptırıldı.

ZAM VE HIRSIZLIKLA DOLU B‹R S‹C‹L

E.ON tekel olmanın avan-tajlarını hep kullandı.Avrupa’da 2011 yılındadoğalgaza yüzde 18, elektriğeyüzde 11 zam yaptı. Tepkilerüzerine 2012’de yaptığıindirim ise yüzde 6’da kaldı.E.ON’un 2013 yılında Ocakayında enerji fiyatlarınayaptığı yüzde 9 civarındakizam büyük tartışmalaraneden oldu. E.ON’un zam-larının ardından birçokailenin soğukta oturmayı ter-cih etmeye başladığına dairhaberler Avrupa basınındayer buldu.

E.ON 2012 yılının Kasımayında da Britanya’da 4 mil-yon TL’ye yakın bir miktarıtüketicilerden fazla tahsilettiği için 2011’de bu parayıgeri ödemeye mahkum edildi.

EL‹NDEN TUTUPS‹EMENS’‹N YÖNET‹M‹NE

E.ON ile Sabancıların yoludaha önceden Alman tekeliSiemens’in yönetim kurulun-da kesişmişti. Güler ve HacıÖmer Sabancı, E.ON’un veBayer’in CEO’su olanWerner Wenning ile beraberSiemens’in yönetim kurulun-dalar.

E.ON’un Enerjisa’nınyarısına sahip olacağınınkesinleşmesinden bir aysonra, Ocak ayı sonundaSabancılar’ın Siemens yöne-tim kuruluna girmesi birtesadüf gibi görünmüyor.

Başkent Elektrik şirketinin yeni ortağı, fahiş zamlarla, faturausulsüzlükleriyle Avrupa’da nam salan enerji tekeli E.ON

Başkente büyük bela

TTRRTT’’ddee yyaannddaaşşyyaağğmmaassıı

Sayıştay’ın TRT ile ilgilihazırladığı bir raporunun 3 yıldır

gizlendiği ortaya çıktı. Sayıştay’ın,TRT’nin reklam alma işini verdiğiVeritas Medya ve ReklamHizmetleri AŞ’nin kurumu 89.2milyon TL zarara uğrattığını sap-tadığı rapor gizlendi çünkü şirketinAKP ve Cumhurbaşkanı Gül ileyakın ilişkileri bulunuyor. Firmanın,ödemelerini zamanında yapmadığıveya hiç yapamadığı, kurumun bukonuda firmaya herhangi bir yazılıihtarının da bulunmadığı tespit edil-di. Raporun gizlenmesi sonucu, 3yıllık faiz ve cezalarla birlikteTRT’nin toplam zararı 150 milyonTL’ye ulaştı. Şirketle mahkemelikolan TRT sözleşmeyi feshederken 50bin TL’ye kurulan şirketin büyükortağı, 5 milyon TL’lik kar payı aldı.

YYaannllıışş iikkttiissaattddooğğrruuööğğrreenniillmmeezz

Boğaziçi Üniversitesi ÖğrenciKolektifi’nin, “Yanlış İktisat

doğru anlatılmaz” sloganıylakurduğu “İktisada Çıkış” atölyesiçalışmalarına başladı. Atölye, üniver-sitelerde iktisat bölümlerinde öğren-cilere anlatılan liberal iktisadındışına çıkışı, eşitlikçi bir bakış açısıoluşturmayı hedefliyor. BoğaziçiÜniversitesi Kuzey Kampüsü'ndeyapılacak atölyeye, dışarıdan daöğrenciler katılabilecek. 6 haftada 6konuk ile gerçekleşecek “İktisadaÇıkış” atölyesinin çağrı metni şuşekilde: “Onlar anlatadursunlar kitap-larında, derslerinde kapitalizmi;yüceltsinler istedikleri kadar eşitsizliğinkaçınılmazlığını; anlattıklarınısınamaya kalsınlar üzerimizde sınavkağıtlarıyla… Biz hala gerçeği görüyo-ruz ve bilinsin istiyoruz.”

EKONOMİEkonomi Yunanca kökenli bir sözcük-

tür. “Ev” anlam›ndaki "Oikia" ve “Kural”anlam›ndaki "nomos" köklerinden gelir,"ev yönetimi" anlam›ndad›r. Kavram› ilkkullanan Aristo’da ekonomi “ev ekono-misi” anlam›ndad›r ve geçimlik bir faali-yeti ifade eder. Günümüzde kullan›lanekonomi kelimesi 18 ve19’uncu yüzy›l-daki “Ekonomipolitik” kavram›ndan gelir.Frans›zca kökenli bu kavram, politikolan, toplumsal olan ekonomiden bahse-der ve köfle tafllar› ‹ngiliz düflünürlercekurulmufltur. Ekonomi art›k politik s›fa-t›yla toplumsal bir içerikte ele al›nmak-tad›r çünkü üretimin toplumsallaflt›¤› vemülkiyetin belirli ellerde topland›¤› kapi-talist toplumun bilimidir. Ancak iflçi s›n›f›politik bir güç olarak devreye girince,“politika” düzen için tehlikeli olmayabafllam›fl ve “ekonomipolitik” saf “eko-nomi”ye dönüfltürülmüfltür. Böylece eko-nominin yasalar›, politika d›fl›, do¤al ya-salar gibi gösterilmek istenmifltir.

Baflbakan Tayyip Erdo¤an, köprü ve otoyollar›nözellefltirme ihalesinin iptal edilmesinin gerekçesiolarak “7 milyar›n alt› vatana ihanettir” dedi.Erdo¤an “ucuza gitti¤i için iptal ettik” mesajlar›verse de gerçe¤in tamam› bu de¤il. Malezyal›orta¤› ile anlaflmazl›k yaflayan Ülker’in iptali iste-di¤i iddialar› dile getiriliyor. Murat Ülker’in iptalsonras› yak›n çevresine “fiükür çok borçlu bir adamolacakken flimdi rahatlad›m!” dedi¤i bas›nda yerald› ve yalanlanmad›.

‹hale iptalinde “ihanet” gerekçesinininand›r›c›l›ktan uzaklaflmas›n›n en önemli nedeniAKP’nin sicili. TÜPRAfi 2004’te 1.3 milyar dolarasat›lm›fl, hükümetin savundu¤u bu ihale,sendikan›n açt›¤› dava üzerine iptal olmufltu. Veayn› TÜPRAfi 2006’da 4.1 milyar dolara sat›ld›.TEKEL'in içki bölümünü 2004'te 292 milyon dolaraalan firma iki y›l sonra flirketin yüzde 90'›n› 810milyon dolara satm›flt›. Benzer flekilde TELEKOMda 3-5 y›ll›k kar›na sat›lm›flt›.

“‹hanet”kriterlerinin baflka ihalelerde uygulan›puygulanmayaca¤› da henüz belli de¤il. 2010’dakiihalede 1.1 milyar dolara sat›lan ancak al›c›laryükümlülüklerini yerine getiremeyince iptal olanAkdeniz Elektrik’in özellefltirmesi Aral›k 2012’de546 milyon dolara sonuçlanm›flt›. Yar› yar›ya olanbu rakam, Özellefltirme ‹daresi’nin onay›n› bekli-yor. Benzer flekilde Aral›k ay›nda 1 milyar 960milyon dolara sat›lan Bo¤aziçi Elektrik 2010’da 2milyar 990 milyon rakam›n› görmüfltü.

‘İhanetkriterleri’enerjidegeçerli mi?

Maliye Bakanlığı’nın yazarkasalara dairdeğişiklik tebliğiyle 2 milyon eski cihaz

hurdaya çıkarken yaklaşık 3 milyar liralık birpiyasa oluşacak ve bu piyasada tek firma ola-cak. O firma Murat Sancak’a ait MT Grup.Ve Murat Sancak, Star gazetesini Erdoğan’adestek olmak için aldığını itiraf eden, SiirtAKP yönetiminde de yer alan EthemSancak’ın kuzeni.

Kartların çekildiği pos makinesiyle yazarkasayı birleştiren yeni nesil cihazı tarif edenteknik şartname 2011 Mart ayında çıktı.Cihazların iki taraflı ekranı ve barkot okuyu-cusu olması şart koşuldu. Ne “tesadüf” ki buözellikler sadece MT Grup’un şartnameaçıklanmadan 3 yıl önce tasarım çalışmalarınabaşladığı cihaza tıpatıp uyuyordu. Sonuçolarak Maliye Bakanlığı’ndan sadece bu fir-manın cihazı onay aldı. Gelir İdaresiBaşkanlığı’nın internet sitesinde “Yeni nesilödeme kaydedici cihaz satıyorum diyenlerekanmayın. Bu konuda tek onaylı ürün MT’ninVera Delta markalı ürünüdür” diye bir duyu-ru yayımlandı.

Uygulamanın başlayacağı 1 Temmuz’akadar diğer firmalar bu cihazı üretemeyecek-lerini kabul ettiler ve meydan sadece MTGrup’a kaldı. Dönüşümün tamamlanmasının2016’ya kadar süresi olsa da MT Grup’unpazarı büyük oranda kapatacağı kesin gibi.Nitekim Vatan Gazetesi’nden Ercan İnan’ınsorularını yanıtlayan Sancak, “Tasarımda geçkaldılar. Yani uyanamadılar. Bu saatten sonrageçmiş olsun demek lazım” dedi.

KUMAR BORCUNU ÇIKARDI Murat Sancak 2011’de kumar borçları

nedeniyle tefecilerin eline düşmesiyle adındansöz ettirmişti. Kıbrıs’ta bir kumarhaneye 450bin dolarlık iki çek vermiş ve çekler mafyayadüşünce başı belayı girmişti.

Ekonomi Bakanı ZaferÇağlayan, küçük ve orta

büyüklükteki sermayenin talebiüzerine sıklıkla dile getirdiği fa-izlerin düşürülmesine dairsöylemlerinde hedef değiştirdi.Bir süre Merkez Bankasıüzerinden bu mesajları verenÇağlayan şimdi de mesajınıdoğrudan bankalara vermeyebaşladı. Çağlayan, BankacılıkDüzenleme ve DenetlemeKurumu'nu (BDDK) da göreveçağırarak faiz indirimi istedi.

F‹NANSA BABACAN DESTEKMerkez Bankası’nın özerkliği

vurguları ile Çağlayan’ın tersinegörüş bildiren, uluslararası finanskapitalin faiz iştahına kol kanatgeren Başbakan Yardımcısı AliBabacan, bu kez de BDDK’nınyetkilerinin sınırlarını çizdi.BDDK’nın faizerde “makro”değil “mikro” düzenlemeleryapabileceğini söyleyen Babacan,bu düzenlemelerle sadece tüketi-ci kredilerinin caydırıldığını,

ticari kredilere, yatırım kredileri-ne ve konut kredilerine yön-lendiren bir yaklaşım olduğunusöyledi. Babacan “İleride bunundozajı değiştirilebilir. Tüketicikredilerini daha caydırıcı halegetirip ama yatırım kredileriniticari kredileri daha cazip hale

getirecek bir kompozisyonsağlanabilir. Kurumlarımızınelinde” diyerek Çağlayan’ın “tezcanlılığına” üstü kapalı eleştiridebulundu.

Bankalara yönelik kimisıkıştırma hamleleri dekarşısında Babacan’ı buldu.

Rekabet Kurulu tarafından 12bankaya yönelik incelemebaşlatılması üzerine Babacan,Kurul’un bankalara “adil veölçülü” davranmasını istedi. Bututum, basında “BankalaraBabacan destek” gibi başlıklarladuyuruldu.

Çatlağın yeni adresi BDDK

Ekonomi dergisi FORBES Türkiye, bu yılsekizincisini hazırladığı “En Zengin 100

Türk” listesini açıkladı. 2012’de en zenginilk 100’de 35 dolar milyarderi yer

alırken bu sene milyardersayısı 44’e çıktı.

2009’da dolar mil-yarderi sayısı sadece13’tü. Milyardersayısındaki hızlıartış AKP’nin“başarısı” olarakdikkat çekici birnoktaya ulaştı. Enzengin 100 kişininserveti de yüzde10’un üzerinde artışgösterdi. Böylecezenginler ile yok-sullar arasındakiuçurumun daha da

açılması başarıldı. Bu başarıdan en fazla nasiplenenlerden

biri de Ferit Şahenk oldu. Geçen yıl listededördüncü sırada olan Ferit Şahenk, bu senezirveye yerleşti.

Şahenk’in bu tırmanışının en önemli sebe-bi iktidara yanaşması. NTV haber kanalınınson 1-2 yılı bu yanaşmanın simge olaylarıyladolu. Can Dündar, Banu Güven gibi muhalifisimleri kanaldan uzaklaştıran Şahenk,zaman zaman muhalif tonda bir içeriği ola-bilen Yazı İşleri programında da tahammülgöstermemişti. Programı sunan ikilidenMirgün Cabas, “beyaz yakalı erkeklerin der-gisi” GQ dergisine sürülmüş ve kanaldamotosiklet üzerinde gezi programları yap-maya başlamıştı. Olabilecek en ılımlı, enürkek muhaliflerden biri olan Ruşen Çakırkızağa çekilmişti. NTV, Türkiye’yi güllükgülistanlık gösteren çizgisiyle alay konusuolmuştu.

İktidara yanaşmak Şahenk’e yaradıGeçen yıl 2 milyar 600 milyondolar olanservetini,bu sene 3milyar 400milyon dolarataşıyan Şahenk,Türkiye’nin enzengini

2 milyon yazarkasaMaliye’nin kapısına!

UMAR KARATEPE

Page 10: 178'nci Sayı çıktı

10Halk›n Sesi 7 Mart 2013 / 20 Mart 2013

DÜNYA

A vrupa Merkez BankasıBaşkanı Mario Draghi,ocak ayı başında “Üç yıl-

dır süren borç krizinde kötü gün-ler geçti. Şimdi işsizliği giderece-ğiz. Piyasalarda sıçrama yapmanıntam zamanı” diyerek sermayeyemoral aşılamaya çalışmıştı. Ne varki 1,5 ay sonra Avro Bölgesi’ndekikrizin bu yıl daha da derinleşeceği-ni, ülke ekonomilerinin daralaca-ğını, Güney Avrupa ülkelerindebütçe açıklarının artacağını söyle-mek zorunda kaldı. Draghi’ninsöylemlerindeki çelişki, derinleş-mesi bir türlü önlenemeyen neoli-beralizmin krizinin kıtadaki taşlarıyerinden oynatmaya devam etme-sinin bir sonucuydu.

Mali sermaye egemenliğinipekiştirerek, yağmayı tüm kamusalalanlara yayarak, “geçici” denilenpaketlerle halkların haklarınıtırpanlayarak ve faturayı onyıllardır “refah içindeki” halklarakeserek krizden çıkma planı tut-madı. 2008 başında yüzde 7,6 olanişsizlik oranı, ocak ayında yüzde11,9’u bulan Avrupa’da, emekçileryaşadıkları sorunlara sessizkalmadı.

Hükümetleri devirmeye başlayaneylemlerin sloganı ise aynı:“Neoliberalizm çöpe!”

KOMfiUDA GREV YILIGeleneksel işçi sınıfı ile sosya-

list hareketlerin örgütlülüğününpek çok Avrupa ülkesinden ileriolduğu Yunanistan yeni yıla grev-lerle girdi. Metro ve liman işçileri-nin grevleri, polis saldırıları iledurdurulmak istendi. İşçi konfede-

rasyonları, 40 yıl önceki cunta dö-neminde uygulanan ve greve çıkanişçilerin işten atılmasını ve yargı-lanmasını sağlayan Seferberlik Ya-sası’nın yeniden yürürlüğe konul-masına karşı 24 Şubat’ta genelgreve gitti. 17-24 Şubat tarihleriarasında belediye işçileri toplu iş-ten çıkarmalara karşı bakanlıklarıişgal etti, emekliler “mezardaemekliliğe”, tarım işçileri tarımpolitikalarına karşı sokakları dol-

durdu.

‹SPANYA’DA HER GÜN EYLEMİspanya’da meclis çoğunluğu-

nun avantajıyla kemer sıkma pa-ketlerini tereddütsüz uygulayanHalk Partisi, sokakta ise hemenhemen her gün yeni bir direnişlekarşı karşıya kalmaya başladı. Öğ-retmen, veli ve öğrencilerin yakla-şık 9 aydır ortak yürüttüğü eğitimhakkı mücadelesi, “haftalık boy-

kot” aşamasına sıçradı. Havayoluşirketi Iberia’daki işten çıkarmala-ra karşı “Her ay 5’er günlük grev”ilanı, diğer havayolu şirketlerinintepkisine ve sermaye içi çıkar ça-tışmalarına yol açtı. Bütçe kesinti-lerinin “adalet kesintisi” anlamınageldiğini söyleyen yargıç ve avu-katlar 20 Şubat’ta, güvencesizleşensağlık çalışanları 21 Şubat’ta, ma-aşlarını alamayan temizlik işçileri22 Şubat’ta greve gitti. 23 Şubat’ta“Yurttaşların Med Ceziri” mitin-ginde yüz binlerce işçi, kamu çalı-şanı, öğrenci ve işsiz buluştu. Ben-zer bir kitlesellik, bir gün sonrakiaskeri darbenin yıldönümü protes-tosunda da yaşandı.

DALGA GÜNEYDEN KUZEYEKAYIYOR

Güneydeki dalga, kuzeye doğruda kaymaya başladı. Almanya’dakihavayolu işçileri, işten çıkarmalarakarşı ocak ayında yaptıkları grevi18 Şubat’ta yineledi. Otomotivsektöründeki dev firmaların fabri-ka kapatma kararlarına karşıFransa’da metal işçileri sokaklarımesken tuttu. Belçika’da iseemeklilik yaşının yükseltilmesi vemaaşların dondurulması, kamu veözel sektördeki çalışanların 20 Şu-bat’ta bir günlük greve gitmesineyol açtı.

ÇA⁄LAR ÖZB‹LG‹N

6 fiubat 2012’de Romanya hükümetinin sa¤l›¤›piyasalaflt›ran bir yasa ç›karmaya çal›flmas› yüz binlerisoka¤a dökmüfl, eylemler hükümeti devirmiflti. Yaklafl›k

bir y›l sonra yüksek elektrik faturalar›na karfl›Bulgaristan halk›n›n ve yolsuzluklara karfl›

Slovenya halk›n›n sokakta yürüttü¤ü hakmücadeleleri, Avrupa’daki hükümetlerin

geleceklerinin pamuk ipli¤ine ba¤l›oldu¤unu gözler önüne serdi.

Özellefltirilen ve tarifeleri bir andazamlanan elektrik hizmetinin

kamusallaflt›r›lmas›n› isteyen Bulgaristan halk›, günlersüren irili ufakl› eylemleri soka¤› gören birleflik birmücadeleye dönüfltürdü. Temelde neoliberal poli-tikalara duyulan öfke, ne özellefltirme ihalesinin iptali,ne de Maliye Bakan›’n›n istifas›yla dizginlenebildi. 19fiubat günü polisin halka vahflice sald›rd›¤› görüntülerinyaratt›¤› infial, bir süredir sallant›da olan iktidar›nsonunu getirdi. Hükümetin istifas›yla daBulgaristan’daki sular durulmad›. “Yeni hükümet,eskisinden farks›z olacaksa kurulmas›n” diyen on binler,sokaklarda çad›rl› sabahlama eylemlerine bafllad›.

Eylemlerde, “Wall Street’i ‹flgal Et” eylemlerindeki“yüzde 99’uz” vurgusu dikkat çekti.

Slovenya’da ise neoliberal program›n yürütücüsü,koalisyon hükümetinin baflkan› Janez Jansa’n›n bir y›ldabiriken yolsuzluk dosyalar› barda¤› tafl›rd›. ‹hale yolsuz-luklar›n›n aksini ispatlayamayan baflbakan, 8 fiubat’tabaflkentte on binler taraf›ndan, 16 fiubat’ta ise bir mü-zede üniversiteliler taraf›ndan istifaya ça¤r›ld›. Koalis-yon ortaklar› taraf›ndan bir haftada yaln›z b›rak›lanJansa, Slovenya Meclisi’nin güven oylamas›ndan geçe-medi ve böylece hükümet düfltü.

Suriye Kürtlerininözsavunma savafl›

Her gün bir eylem, her hafta bir grev! Sermayenin dayattığı neoliberalizm, Avrupalıların tepkisini büyüttü. Halkın sokaktaki mücadelesi Bulgaristan ve Slovenya’da hükümetleri devirdi

Cihatçı çetelerin oluşturduğu ÖSO, PYD’ye karşıbaşlattığı savaşı kaybetti, özsavunma kazandı

‘Neoliberalizm çöpe’

‹srail hapishanesinde tutsak Filistinli ArafatJaradat’›n kalp krizinden de¤il, a¤›r iflkence ileöldürüldü¤ü ortaya ç›kt›. Ramallah ve Bat› fieria’-da halk sokaklara dökülürken, Filistinli direniflçilerde ‹srail’e roket att›.

‹srail hapishanelerindeki adli tutukluluk uygu-lamalar›n› ve hapishane koflullar›n› protesto edendört açl›k grevi eylemcisinin özgür kalmas› içinbafllayan çat›flmalar›n birinci haftas›nda “tafl att›¤›gerekçesiyle” tutuklanan Filistinli tutsak ArafatJaradat 23 fiubat’ta Megido Hapishanesi’ndeyaflam›n› yitirdi. ‹srail, Jaradat’›n kalp krizi geçir-di¤ini öne sürse de otopsi raporlar› Jaradat’›niflkence sonucu öldü¤ünü gözler önüne serdi.Rapora göre Jaradat’›n boyun, omurga, el vebacaklar›nda 6 k›r›k kemik tespit edildi.

Jaradat’›n iflkence ile öldürüldü¤ünün ortayaç›kmas› Filistinlileri tam anlam›yla isyan ettirdi.24 fiubat günü ‹srail hapishanelerindeki 4 bin 500Filistinli tutsak açl›k grevine gitti, Ramallah ve

Bat› fieria’da halk sokaklara döküldü. “Tutsaklaraözgürlük” diyen Filistinlilerin üzerine ‹srail asker-leri taraf›ndan gaz bombalar› ya¤d›r›ld›. Öfke,Jaradat’›n cenazesine de yans›d›. Yaklafl›k 20 binFilistinli, ‹srail siyonizmine ve vahfletine karfl›intikam sloganlar› att›¤› bir gövde gösterisigerçeklefltirdi.

Filistinli direniflçiler, Jaradat’›n defnedilmesininhemen ard›ndan ‹srail s›n›r›na roketli sald›r›dabulundu. Sald›r›da ölen ya da yaralanan olmasada, Kas›m 2012’deki 7 günlük ‹srail sald›r›s›ndansonra Filistin cephesinden yap›lan ilk sald›r› oldu.

‹srail’in ›rkç› ve gerici uygulamalar›n›n biryenisi de Filistinliler için Yahudilerden ayr› otobüsseferleri konulmas› oldu. 4 Mart’ta bafllayanuygulama Filistinlilerin ‹srailliler ile ayn› otobüsüpaylaflamamas› anlam›na geliyor. Ulaflt›rmaBakanl›¤›’n›n “ucuz ve nitelikli ulafl›m hizmeti”iddias›yla bafllatt›¤› uygulamaya Filistinliler veinsan haklar› örgütleri tepki gösterdi.

Filistin işkenceye karşı ayakta

Sermaye program›nda ›srarda fayda yok

iklimkıta7 5

Mısır Cumhurbaşkanı MuhammedMursi’nin 27 Nisan’da yapılacağını

açıkladığı genel seçim, toplumsal muhalefettarafından boykot edilecek. Sandığın halkıntaleplerine çözüm olmayacağını söyleyen veMursi’nin istifasını isteyen muhalefet, 3Mart’ta Tahrir Meydanı’nı işgal etti, Süveyş’teise greve gitti. İki haftadan bu yana süren sivilitaatsizlik eylemlerinin grevle birleşmesi üzeri-ne eylemlere polis saldırdı. Çıkan çatışmalar-da 2’si polis 4 kişi öldü.

Güney Afrika’da Ağustos 2012’de greveçıkan maden işçilerinden 34’ünün polis

tarafından otomatik silahlarla taranmasıylabaşlayan gerilim sürüyor. 18 Şubat günüRustenberg’de Amplats Siphumelele madeniönünde eylem yapan madencilere polis yineateş açarak saldırdı. Saldırıda 5 madencikatledildi. Madenciler saldırıya kitlesel birgrevle yanıt verdi. Ağustos 2012’den bu yanaen kitlesel greve 6 bin işçi katıldı ve çoksayıda maden ocağı açılmadı.

Madenci yine katledildi

Hindistan’da temel gıdalardaki fahiş zamlarve bütçe kesintisi planlarına karşı işçi ve

kamu çalışanları sendikaları greve gitti. İki gün-lük greve yüz milyondan fazla emekçi katıldı,ülke genelinde sokaklar doldu. Başkenttemeclise yapılan yürüyüş polis barikatlarıyla dur-duruldu. Grevde özellikle asgari ücretin yük-seltilmesi, çalışma koşullarının düzeltilmesi veiş güvencesi için yürüyen taşeron işçilerin kitle-selliği ve coşkusu damga vurdu.

Yüz milyon işçiden grev

Avrupa’da metal ve otomotiv işkollarındakiFord, Citroen, Peugeot ve ArcelorMittal

direnişlerine Goodyear işçileri de eklendi.Şirketin Fransa’nın Dunlop kentindeki fab-rikasını Çin’e taşıma kararı alarak işçileri kapıdışarı etmesi, işçileri eyleme geçirdi.Fabrikadaki üretimi durduran işçiler, fabrikaönlerine kurdukları lastik barikatları ateşeverdi. İşçiler, polisin biber gazlı saldırısını darenkli boyalar ve attıkları lastikler ile püskürt-tü.

Goodyear’da direniş

Sivil itaatsizlikten greve

Suriye ordusunun ülkenin kuzeyin-deki Kürt topraklarından çekil-

mesiyle karşılıklı şiddetli çatışmalaryaşayan Demokratik Birlik Partisi’ne(PYD) bağlı Halk Savunma Birlikleri(YPG) ile Özgür Suriye Ordusu(ÖSO) 17 Şubat günü bir barışanlaşması imzaladı. Fırat HaberAjansı’nın haberine göre 11 madde-lik anlaşmada bölgedeki etnikunsurların temsil edileceği bir mecliskurulması, yönetim ve denetimin bumeclise verilmesinde uzlaşıldı.

Suriye Kürdistanı’ndaki süreç,hiçbir zaman AKP’nin Kürt sorunun-daki politikasından bağımsız yürüme-di. AKP’nin çelişkisi Suriye’yeÖSO’nun çelişkisi olarak yansıdı. Biryandan anlaşma yoluyla YPG ege-menliğini dizginlemek isteyen ÖSO,diğer yandan Kürtlerin özyönetimlerile bölgede kalıcılaşmasını engelle-meye çalıştı. Bu çelişki, anlaşmanın

hemen ardından ÖSO KomutanıSelim İdris’in Anadolu Ajansı’nayaptığı “ÖSO, kenti topraklarındabaşka bir gücün varlığını kabul ede-mez. Bu anlaşmayı tanımıyorum”açıklamasına da yansıdı.

Bölgede yerel yönetim komitelerive meclisleri kuran Suriye Kürtleri,ÖSO ile ilişkilerini özyönetimmücadelesine göre kurdu. “İşkence-hanelerinden geçtikleri Esadrejimi”ne karşı duran Kürtler, olasıbir rejim değişikliğinde varlığını vehaklarını tanımayacak işbirlikçimuhaliflerin de safında yer almadı.Bu çizginin en somut ifadesi ise PYDlideri Salih Müslim’den geldi:“Özsavunma Kürtlerin Suriye’dekison savaşıdır. Askeri olarakörgütleniyoruz çünkü barışçıl birmüttefikimiz yok. Kazanılmış hak-larımızdan vazgeçmeyeceğiz.Suriye’deki Kürt devrimi geridöndürülemez.”

Page 11: 178'nci Sayı çıktı

lümü göze alarak kocaya direnen kadınlarsendikada da direniyor, HES’lerde de direniyor,devlete de direniyor. Bütün bu nokta atışlarışimdi artık bir yekun oluşturuyor

şler esnekleştikçe ve güvencesizleştikçe bu işler,kadın işleri oluyor. AKP’nin kadınlar için önerdiğiistihdam ise kendi muhafazakar politikalarınaaykırı değil

YÜZ YÜZEHalk›n Sesi

117 Mart 2013 / 20 Mart 2013

Kadın hareketinin önemli mücadele başlıklardan birikuşkusuz kadın emeğini görünür kılmak ve ona sahip çık-mak. Kadınlar, geride bıraktığımız yıl boyunca da “görün-meyen emek” olarak evde çalıştılar, “güvencesiz emek”olarak işyerlerinde çalıştırıldılar, “ucuz emek” olarak fab-rikalarda kapı önüne konuldular. Ama aynı kadınları evişçileri gününde sokakta, grevlerde en önde, direnişte ça-

dırlardaydılar. Bu 8 Mart’ta alanlara çıkma sebeplerindenbiri de güvencesiz, esnek çalışmaya son verilip görünmezemeklerinin karşılığını almak. 8 Mart yaklaşırken kadın is-tihdamını, AKP’nin kadın istihdam politikasını, kadınlaşanişçgücü karşısında sendikaların durumunu, 10. yılını kutla-yan Petrol-İş Kadın Dergisi’nin Genel Yayın YönetmeniNecla Akgökçe ile konuştuk.

Kadınlar

evde, işte,

direnişte

Geçtiğimiz günlerde Çalışma veSosyal Güvenlik Bakanı FarukÇelik, kadın istihdamını artırmayayönelik birtakım öneriler açıkladı.AKP iktidarının kadın istihdamınıartırma merakını AKP’nin toplamistihdam politikası üzerinden nasıldeğerlendirebiliriz?

AKP’nin normal istihdam poli-tikaları içinde kadın istihdamınabelli bir biçimde yer ayırdığı hemhazırladıkları belgelerde hem deistihdamı artıracaklarına dair söy-lemlerinde açık. Bu sadeceAKP’nin kadın istihdam politikala-rına bağlı bir şey de değil tabii ge-nel istihdam içersindeki dalgalan-maların, işlerin esnekleşmesinin,artık düzenli, güvenli işler olma-masının da getirmiş olduğu bir du-rum. İşler esnekleştikçe, güvence-sizleştikçe, geçici, çağrıya bağlı, ya-rı zamanlı hale geldikçe, bu işlerbizim gibi ülkelerde ister istemezkadın işleri oluyor. Hizmet sektö-rünün de genişlemiş olmasının dagetirmiş olduğu bir istihdam artışıvar. Hepsini üst üste getirdiğimiz-de evet, kadına yönelik istihdamıistiyorlar ama kadınlar için öner-dikleri istihdam kendi muhafaza-kar politikalarına da aykırı olmaya-cak bir model ve çeşitleri.

Nasıl uyguluyorlar bunları?Bir yandan eve kapatmak, bir

yandan da çalıştırmak istiyorlar di-ye düşünmüyorum. Kadınlara yö-nelik bir istihdam politikası oluşur-dular. Ev içindeki çocuk bakımı, evişleri gibi, bu politika içinde kadı-nın temel işini, görevini, ihmal et-meden, geleneksel rollerinde her-hangi bir şey yapmadan, ona yöne-lik bir istihdam politikası önerdik-leri. Alanda da bu belli ölçülerdegörülüyor zaten. Petrol-İş gibi ka-dının çok yoğun olarak bulunmadı-ğı sektörlerde mesela, ilaç fabrika-sında paketleme servisini kaldırı-yor, çağrıya bağlı çalıştırıyor. Gün-lük çalıştırabileceği kadın işçi geti-riyor mesela. Bunu sadece küçükilaç fabrikaları da değil, büyük bü-yük ilaç fabrikaları da yapabiliyor-lar çok rahatlıkla.

“ÇOCUK DO⁄URMA VEADAMLARA H‹ZMETETMEYLE UYUMLU ‹ST‹HDAMPOL‹T‹KASI”

Bu çalışma biçimi şöyle sunulu-yor iktidar tarafından; kadın yarızamanlı çalışacak kalan zamanındada evine vakit ayırabilecek. Bu istih-damı artırır mı?

Batı’da, Hollanda bu konudaçok ayyuka çıkmıştır mesela, esnekçalışma modellerinin çok iyi işledi-ği ülkelerden bir tanesidir. Kadınistihdamının büyük bir bölümü es-nektir, yarı zamanlı, geçici işler

ama tüm bunların sosyal güvence-leri de vardır. Sigortası vardır,onun üzerinden ödenir. Doğumizinleri emekliliğe sayılır. Güvence-li esneklik deniyor buna. Onlarböyle bir sistem oturtmuş ama glo-bal olarak düşündüğünde Hollan-da’da esnek olarak çalışan kadınıno rahatlığı sağlaması için Türki-ye’deki esnek çalışmanın daha kö-tü koşullarda olması gerekir. “Bu-rada böyle çalışın ama size şu gü-venceleri de getiriyoruz” demiyor-lar. Kapitalizmin geneli açısındanbaktığımızda bu olanaksız. Ötekitürlü sermaye birikimini nasıl sağ-layacak adamlar? Kimin ucuzemeği üzerinden sağlayacaklar?

Kadın istihdamını artıracak mad-delerden biri olarak saydıklarıdoğum izninin artırılmasını ya dadoğurarak kazanılacak erkenemeklilik hakkını nasıl okumakgerekir?

Doğum izni meselesinin biletartışmalı olduğunu düşünüyorumaçıkçası. Bir taraftan kadına yöne-lik sosyal politikalar açısından bak-tığınızda olumlu birşey gibi görü-nüyor. Ama doğum izninin 6 ay ol-ması bana kalırsa kadınlara öneri-len istihdam biçimleriyle de çokuyumlu. Ama ben söylediklerimiyapacaklarını da düşünmüyorum.Kadınların eviçi geleneksel işbölü-mü, onun olduğu gibi devam etme-si, çocuklarını doğurması, adamla-ra hizmet etmesine yönelik bir is-tihdam politikası var. Bu istihdampolitikasına uygun belli çalışmamodelleri öneriliyor kadınlara.

“KADINA REVA GÖRÜLENKOfiULLARDA ERKEK DEÇALIfiACAK”

Güvencesiz çalışma meselesindekadının artık çok başat olduğununsendikalar farkındalar mı?

Değiller. Halbuki işgücünün ka-dınlaşması, feminizasyonu ortala-

ma ücretin düşmesi, güvencesizleş-mesi anlamına geliyor aynı zaman-da. Kadınlaşması demek sadecekadın işçinin oraya girmesi değilerkek işçinin de kadınlara “revagörülen” koşullarda çalışması anla-mına geliyor. Bu sendikaların te-meline dinamit koyabilecek nite-likte bir durum ama olayı kavra-dıklarını düşünmüyorum. İşgücübir taraftan kadınlaşırken, kadınlaristihdama girerken getirdiği diğerşey de ücretlerin düşmesi. Asgariücrete yakın koşullarda çalışıyorbunlar. Bu ücret düşüklüğünün sa-dece kadınlara dair birşey olduğu-nu sanıyorlar. Ama bu oldukça, or-talama ücret düşer. Sen de sendikaolarak başka yerlerde de örgütle-nemezsin.

Peki kadın işgücünü örgütlemekonusunda ne durumdalar? Ya dabelki daha geniş bir çerçeveylesendikalar memleketin genelindekiataerkiden ne kadar sıyrılabilmişdurumdalar?

Sendikalar kadın işgücünü ör-gütleme konusunda inanılmaz birbiçimde isteksizler. Bu meseleyearaçsal bakıyorlar. Bu alanın ken-dilerine yarar getirebileceğini dü-

şündükleri noktada ve yerde ka-dınları kullanıyorlar diyeceğim.Genel politikalarına, görünürlükle-rine çok fazla faydası yoksa hiçumurlarında olmuyor. Ama diye-lim ki bir yerde grev var, kadınlarıöne alıyorlar, “bilmem nenin cesurkadınları en önde bilmem napıyor-lar” falan gibi. İşçi kadınlar orada,en önde, slogan atıyor falan. Gre-vin direnişin görünürlük kazanma-sına katkıları oluyor ama diyelimki iş bitti, o sendika örgütlendi, bukadınlar fabrikalara döndü… Yanidirenişlerde o kadar öndeler ki ni-ye sendikal yönetime yansımaz.Klasik şey “kadınlar istemiyor”duryani. Kadınların, mesela Petrol-İş’te çalışan kadın üyelerin çok bü-yük bölümüyle konuştum, bilgi dü-zeyi, bilinçlilik seviyesi, sendikayıalgılayış biçimiyle erkeklerin o ka-dınları algılayış biçimi arasında ne-redeyse uçurum var.

“O KABUK ÇATLAR”Petrol-İş’in ilk grevinin bir kadın

grevi olduğunu, grevde valininarabasını fabrikaya sokmadıklarınıhatırlatmak lazım belki erkeklerede…

1964 Berec direnişini diyorsun.Evet 1000’e yakın çalışanın 790’ukadın. Ama bunun öne çıkması, al-tının çizilmesi için bile böyle birbakış açısı olması gerekiyor. Kadınişçiler artık daha eğitimli ve inanıl-maz okuyorlar. Okuyan düşünenkadın potansiyeli var. Erkeklerdekikadın algısının değişmesi gerek.Kadınları çok da işe yarayacak birişçi profili olarak görmüyorlar.Ama o kabuk çatlar.

8 Mart gelirken belki şunu dakonuşmak lazım. Kadınlar hayatınher alanına ilişkin mücadelede çokfazla önde…

Kocalara karşı da mücadelebayrağını kaldırdılar. Kadın ölüm-lerinin bu kadar artmasının nedeni

direnmeyle ilgili birşeydir.Ezilmeye bağlı birşey. Ölümü gözealarak kocaya direnen kadınsendikada da direniyor, HES’lerdede direniyor, devlete de direniyor.Senelerdir adamla uğraşmış,inanılmaz güçlendirici birşey bukadınları bir taraftandan da.Senelerce erkek egemenliği ileuğraşmış kadınlar ne ölümdenkorkuyorlar ne başka şeyden.Ezilmek böyle bir şeydir yani.

Bundan sonra da böyle artarakgider mi? Yeni bir dönem olarakkabul edebilir miyiz kadın mücadele-si açısından?

Türkiye’deki en aktif, dinamik,en müdahil hareketlerden birikadın kurtuluş hareketi. Bununönemli etkileri olduğunu düşünü-yorum açıkçası. Türkiye’deki kadınmücadelesi bunda çok önemli roloynadı. Sendikalardan kadınlarkadın mücadelesini oradan yük-seltmeye çalıştılar, HES’lerdekikadınlar oradan yükseltmeyeçalıştılar, güvencesiz çalışankadınlar başka bir taraftan yükselt-meye çalıştılar. Bütün bunların, bunokta atışlarının şimdi artık yekunoluşturduğunu düşünüyorum ben.Şu dönemler o zamanlar gibi geli-yor bana.

Çeşitli yerlerdeki kadındirenişlerinin deneyimleri bu femi-nist hareketin kotasına akmayabaşladı, birleştiler. AKP iktidarınında tersten katkıları oldu tabibunda. “Üç çocuk”, çalışan, işçikadınlar nezdinde inanılmaz büyükgaf, gittiğim her yerde tepkiyle dilegetirilen bir şey bu.

Farklı alanlarda mücadelelerbirleşiyorlar ve feminist mücadeleyede katkısı oluyor dediniz. Buradanbelki Petrol-İş’e dönüp bir örneklekonuşmak iyi olur. Novamed direnişikadınların önde olduğu bir direniştive emek mücadelesi kadın mücadele-si birleşti, birbirini besledi.

Novamed’de doğrudan doğruyakadının emeğine ve bedenine yö-nelik saldırı ve sömürü sözkonu-suydu. Bu aynı zamanda feminiz-min de konusu, deniyor ya “Eme-ğimize, bedenimize, kimliğimizesahip çıkıyoruz.” Bunlar Nova-med’de vardı. Kadın hareketi bunugördü ama kadın hareketinin bunugörmesini sağlayan açıkçası biz ol-duk.

Petrol-İş Kadın Dergisi oradaolmasaydı, o tarihsel dönemde öy-le bir dergi olmasaydı kadın hare-keti bunu göremezdi. Çünkü ilkdefa oradaki kadınların bedenlerive emekleri üzerinden dönen do-lapları kadın meselesinden direktgirerek açığa çıkardık. Kadın hare-keti de bunu gördü çünkü temeldekadın hareketinin de uğraştığıproblemlerdi. Çok yerinde bir bir-liktelik oldu.

Ev içi işçilereulaşacak

örgütlenmeağı gerek

Petrol-İş Kadın Dergisi 10. yılını kut-luyor. Dergi bir örgütlenme aracı olarakda özel bir yerde. Ayrıca dergi bu alandailk ve tek…

Evet, 2003’te başladık biz.Başlangıçta sendikadaki eğilim, erkeküye eşlerine yönelik dergiydi ama işiniçine girince kadın üyelerlegörüşmeler, konuşmalar falan

üzerinden başka şeyler şekillendi.Başka dergi olmadığı için başkadirenişlere de gittik, başkasendikaların örgütlü olduğu alanlarda-ki kadınlarla da temas ettik. 10 sene,piyasada çıkan normal kadın dergileriaçısından da uzun bir süre tabi.Elbette bu iş için merkezden malikaynağın ayrılabilmesi de önemli.

Kutlama etkinliğinde dergiye dair dilegetirilen ortak duygu, her alanda pek çokkadın için oldukça ön açıcı olduğuydu.

Buna ilişkin, 10 yıllık dönem boyun-ca benim en hoşuma giden şeylerdenbir tanesi Novamed’deki örgütlenmesürecinde oldu. Orada toplantıdakadın arkadaşlar anlatıyor nelerlekarşılaştıklarını örgütlenme sürecinde.

Bir tanesi “Valla” dedi “Dergilergelmişti, aldım, göğsüme yapıştırdım,işveren temsilcisinin önünden açıkaçık, göstere göstere geçtim” Benorada şunu anladım, bu aidiyet mese-lesi. “Necla değdi ya” dedim.Kendisini açıklamış Petrol- İş KadınDergisi’yle “ben sendika üyesiyimdiye” cesurca.

‹ ÖÖZEN TAÇYILDIZ

‹‹flflggüüccüü ddaahhaa ççookk eessnneekklleeflfliirr vvee bbuunnaa bbaa¤¤ll›› oollaarraakkddaa kkaadd››nnllaaflfl››rrkkeenn sseennddiikkaallaarr bbuunnaa kkaarrflfl›› nnaass››ll kkoonnuummaall››yyoorr??

Sendikalar iflçi s›n›f›n›n de¤iflen yap›s›n› gözönüne alarak bir örgütlenme modeline geçmiflde¤iller, hala geleneksel sendikac›l›k anlay›fl› devamediyor. Kap›ya geleni örgütlemek, a¤›r sanayi iflçisiniörgütlemek, fabrika içerisinde merkezde bulunaniflgücünü örgütlemek, uzman kalifiye erkek, nispetendi¤erlerine göre ücreti yüksek olan kesimi örgütle-mek. Ama yeni bir sendikal örgütlenme anlay›fl›, eviçlerine kadar giren iflçileri örgütlemek zorunda kibunlar›n ço¤u kad›nd›r. A¤›r sanayiye bile üretiyorlar.Eskisi gibi sadece boncuk, tekstil de¤il. Hemenhemen her sektörün kendine ait bir ev eksenliçal›flan grubu var. Bunlar› da büyük ölçüde kad›nlaroluflturuyor. Burada bafllayarak bir örgütlenme a¤›gerekli. Diyelim ki ev eksenli kad›nlar›n kendilerineait sendikalar› ya da örgütlenme modelleri var.Sendika bunu sa¤lamayacak ise bu derneklerle ve buörgütlerle organik bir ba¤ içinde olmal›.

Geleneksel örgütlenme modeli sendikalar›n elinide zay›flatan bir model asl›nda. Diyelim merkezdekisendikal› 200 iflçi greve gidiyor ya da bir direniflörgütlüyor. ‹flveren hemen çevredeki iflgücünü devre-ye sokuyor. Ev içlerine gidiyor. Üretim devam ediyor.Ancak birkaç sektörde merkezdeki iflçilerin durmas›ile ifller duruyor. Organize sanayi bölgesindeki birdireniflimizde böyle olmufltu. Fabrikalardan iflçi yol-luyorlar hemen patronlar. Bu pratik bilginin sendikalmodel olarak infla edilmesi gerekiyor.

Necla Akgökçe

Kadınlar her sek-törün kendine aitev eksenli çalışan

grubunda.Sendikalar işçi

sınıfının bu yapısınıgöz önüne alarakbir örgütlenme

modeline geçmeli

Petrol-İş Kadın dergisi 10 yaşında

Dergiyi göğsüme yapıştırdımişverenin önünden öyle geçtim

Page 12: 178'nci Sayı çıktı

DOSYAHalk›n Sesi

127 Mart 2013 / 20 Mart 2013

2B Yasası’nda satış bedel-lerine ilişkin değişiklik

yapılmasını öneren ve en son22 Şubat’ta TBMMBaşkanlığı’na sunulan teklifteormanların özel sektöreaçılması da yer aldı.Düzenleme TBMM Tarım,Orman ve KöyişleriKomisyonu’nda kabul edildi.Teklif, Meclis GenelKurulu’nda oylanacak.

Teklife göre orman alan-larında sağlık ve eğitim tesis-leri kamu-özel ortaklığıylayapılabilecek. Önceliğin“bozuk orman alanlarındaolacağı” söylense de ne“bozuk orman alanı” diye birtabir var ne de öneride diğerorman alanlarının kullanımınıengelleyecek bir düzenleme.

Düzenlemeye göre özel

sektör, Milli Eğitim Bakanlığıve Sağlık Bakanlığı adınaorman alanlarında eğitim vesağlık tesisi yapabilecek ya datesisleri yenileyebilecek.Okulların, hastanelerin kan-tinlerini ve otoparklarınıişletebilecek ya da işlettire-bilecek. Mevcut düzenlemeyegöre orman alanlarındasadece devlet idareleri sağlıkve eğitim tesisi yapabiliyor, butesisler kamu yararına özelsektöre kiraya verilebiliyordu.

Orman alanlarını talanetmenin bedeli ise yalnızcaağaçlandırma parası olacak.Tesis yapan firmanın kul-landığı alanın iki katı alanMaliye Bakanlığı tarafındanOrman Genel Müdürlüğü’neağaçlandırılmak üzere tahsisedilecek.

AKP’nin 2B planı tutmadı. Yasanın çıkmasıylahak sahipleri sokaklara döküldü. Eylemlere

saldıran polis ve jandarma da hak sahiplerine geriadım attıramadı. AKP hükümeti satış bedellerindeindirim yapmak zorunda kaldı.

Antalya köylüleri yasaya karşı günlerce eylemyaptı. Her eylemde rayiç bedellerin yüksekliğinevurgu yapan Kepezli köylüler 21 Şubat’ta, 1.500Alanyalı köylü 22 Şubat’ta D-400 karayolunu trafi-ğe kapattı. Kepezliler polis panzerinin önüne ya-tarken, Alanyalılar jandarma barikatını aştı. Fiyatindirimlerini az bulan Antalyalı köylüler 24 Şu-bat’ta bir araya geldi, fiyatların yüzde 10 seviyesineçekilmesini istedi. 25 Şubat’ta Antalyalılar defter-darlıkta bulunan vergi dairesini bastı. Polisin en-gellemesine rağmen defterdarlık önünden ayrılma-dılar. Antalya Aksu’da 300 kişi 26 Şubat’ta Antal-ya-Isparta Karayolu’nu, Doyran köyünden 350 kişi

de 28 Şubat’ta Antalya-Kemer karayolunu trafiğekapattı. Aksulular jandarma ve polis barikatınıaşarken, Doyranlılar da polisin saldırısını püskürt-tü. Antalya Gazipaşa’da bin köylü, 1 Mart’taD-400 Karayolu’na çıktı. Polis barikatını aşan köy-lüler, Antalya-Mersin karayolunu trafiğe kapattı.Direniş karşısında kaymakam, 10 kadından oluşanheyetle görüşmek zorunda kaldı. Antalyalı hak sa-hipleri direnişlerini 5 Mart’ta Ankara’ya taşıdı. 50otobüsle köylerinden kalkıp Ankara’ye gelen köy-lüler, polis barikatıyla karşılaştı. Yanlarında getir-dikleri tabutu barikatının önüne bırakan köylülerdaha sonra CHP Meclis Grup Toplantısı’na katıldı.

2B isyanı İzmir’e de sıçradı. Kemalpaşa ve Bor-nova’nın köylerinden bir araya gelen 300 hak sahi-bi, 1 Mart’ta İzmir-Ankara Karayolu’nu trafiğe ka-patıp Ankara yönüne yürümek isteyince polis sal-dırdı.

2 B Yasası olarak bilinen “OrmanKöylülerinin Kalkınmalarının Des-teklenmesi ve Hazine Adına Orman

Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değer-lendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Ara-zilerinin Satışı Hakkında Kanun” 26 Ni-san 2012'de yürürlüğe girdi. Bu yasa, “or-man vasfını kaybetmiş” arazileri satışa veimara açıyor. Kentsel dönüşümle el eleyürüyen 2B Yasası ile “orman vasfını kay-beden” alanlar teker teker kentsel dönü-şüm alanı ilan ediliyor. Türkiye'de 2B ara-zisi kapsamında Maliye Bakanlığı tarafın-dan belirlenen 410 bin hektar alan var.Antalya, 45 bin 548 hektar ile en fazla 2Barazisinin bulunduğu yer. Antalya'yı sıra-sıyla Mersin ve Balıkesir izliyor. Bu arazi-lerde 670 bine yakın hak sahibi var. 2Byasasıyla hak sahipleri el değiştirecek.

2B D‹REN‹fiÇ‹LER‹ AKP'YE DEFALARCA GER‹ ADIM ATTIRDI

AKP, 2003 yılında 2B ile ilgili kanunteklifi vermiş, dönemin Cumhurbaşkanı

Ahmet Necdet Sezer “Orman sayılanalanlar siyasi amaçla kullanılamaz” diye-rek teklifi veto etmişti. Veto kararındansonra gündemden düşmeyen orman alan-larının sermayeye açılması meselesi, 26Nisan 2012'de yasalaştı. Bu arazilerin satı-şına 7 Mayıs 2012'de başlandı. Ancak,araziler için belirlenen rayiç bedelleri, or-man köylüsünün ödemesi neredeyse im-kansız. Yüksek tutulan rayiç bedeller içinyasa çıktığından beri mücadele eden or-man köylüleri, şimdiye kadar AKP'ye pekçok geri adım attırdı. Yasa ilk çıktığındarayiç bedelin yüzde 70'inin ödetilmesi haksahiplerine dayatılırken, 2000 TL'ye daya-nan başvuru parası da şart koşuluyordu.Yüksek rayiç bedeller karşısında tepkigösteren orman köylülerinin AKP'ye at-tırdığı ilk geri adım, başvuru sürelerininuzatılması oldu. Hak sahiplerinin direniş-lerini sürdürmesi üzerine fiyat ve ödeme-lerde art arda düzenlemeye gitmek zo-runda kalan AKP hükümeti, önce 400metrekareye kadar olan arazilerin fiyatla-rını yüzde 50 indirdi. İndirilmiş fiyatlarüzerinden de “peşin verene yüzde 20 indi-

rim yapıyoruz” dedi. Gecekondu sahiple-rini ilgilendiren bu düzenlemede, dahageniş topraklara sahip olan köylüler lehi-ne bir karar yoktu.

Orman köylüsü için lehte sayılabilecekdurum, başvuru parasının kaldırılmasıydı.Antalya'da Aksu köylüsünün Alanya ka-rayolunu trafiğe kapattığı 26 Şubat’takieylem sonrası, AKP'ye üçüncü geri adımıattırdı: Gecekondu arazilerine getirilenindirimin aynısı tarım arazilerine de geti-rildi. Hak sahiplerinin mücadeleyle eldeettiği tüm kazanımlara rağmen, rayiç be-deller hala çok yüksek. Onlarca dönümaraziye sahip olan orman köylüleri rayiçbedel yüzde 1’ine dahi düşürülse toprak-ları alacak durumda değil.

2B VE KENTSEL DÖNÜfiÜM EL ELEOrman alanları, yabancılara toprak sa-

tışını düzenleyen kanun ile yabancı ser-maye ve uluslararası şirketlere açılırkenAKP hükümeti, 2B arazilerinin satışı ileelde edilen gelirin de “Afet Yasası” adıaltında yapılacak kentsel dönüşüme kay-nak sağlayacağını söyledi.

2B sadece köylüleri değil kentsel dö-nüşümle beraber kent yoksullarını da teh-dit ediyor. Orman vasfı kaybettirilmiş ara-ziler, kent arazileri içine alınsa dahi AfetYasası ile birlikte kentsel dönüşüm alanıilan edilecek. Böylece bu bölgelerde yaşa-yanların barınma hakları da gasp edile-cek. AKP'liler yerel seçim endişesindendolayı ısrarla “Kentsel dönüşüm değilproje alanı” deseler de, bu alanlar kentseldönüşüm bölgelerini kapsıyor.

KÖYLÜLÜK TASF‹YE ED‹L‹YOROrmanları yağma ve talana açan 2B

Yasası ile köy ve köylülük de tasfiye edili-yor. Yüksek rayiç bedelleri ödeyemeyen,ödese bile ikinci bir vurgunla -kentsel dö-nüşümle- karşılaşan orman köylüsü içintek çare köyü terk etmek oluyor. Nere-deyse orta büyüklükteki bir şehir kadarolan orman alanları “vasfını yitirdiği” ge-rekçesiyle sermayeye devredilirken, “köy-lerin taşınması” adı altında zorunlu göçiçin de bir zemin oluşuyor. Kentlere gö-çenleri güvencesiz çalıştırılma bekliyor.

2B’de rantın büyüğü AKP’nin

Orman talanındakamu özel ortaklığı

Kentsel dönüşüm ile kol kola ilerleyen 2B düzen-lemesi ile “vasfını yitirdiği” öne sürülen ormanarazileri sermayeye devredilirken orman köylülerimülksüzleştiriliyor, köylülük tasfiye ediliyor

2B Yasası ile kentsel dönüşüme gelir sağlamayıve buraları kentsel dönüşüm alanlarınaçevirmeyi planlayan AKP’nin evdeki hesabıçarşıya uymadı, köylüler ayaklandı

AKP’nin 2B hesabı tutmadıOrman köylüleri direnişteAKP, 2B’de yaptığı

değişiklikle köylülerin

topraklarını gasp etmek.

istiyor. Toprakları gasp

edilen halkın barınma

hakkı da kentsel

dönüşüm projeleriyle

tamamen ellerindenalınacak.

Bir toprakgaspı projesi

AKP’nin büyük yağma hevesi güttüğü orman vasfını kay-betmiş arazilerin satışını öngören yasa, çıkmasından

bugüne defalarca değiştirildi. Yasa yağmayı iki şekilde planlıyordu: Önce fahiş fiyatlarla

vatandaşa satılacak. Vatandaşın alamadığı araziler ise yeni-den ihaleye çıkarılacak ve kim yüksek para verirse ona satı-lacak. Bu amaçla yabancıya toprak satışı yasasını yenidendüzenleyip, yabancıların arazi alma büyüklüğünü 25 dö-nümden 600 dönüme çıkardılar.

Yasa ilk çıktığında, başvuru süresi geçen yıl 30 Ekim’dedoluyordu. Arazilere yönelik ödemeler ve ücretler de şöyley-di: Rayiç (piyasa) bedelinin yüzde 70’i ödenecek. Peşinödenmek isterse bunun üzerinden yüzde 20 daha düşüle-cek. Vadeler mücavir alanlarda 3 yıl, köylük bölgelerde 4 yılolarak belirlenmişti. Mücavir alanlarda 2000 TL, köylük böl-gelerde 1000 TL başvuru parası zorunluluğu vardı.

Hükümet başvuru süresini önce üç ay uzatarak 2013ocak ayı sonuna, daha sonra bir ay daha uzatarak şubat so-nuna çekti.

AKP hükümeti 2B fiyat ve vadelerini de yapboza çevirdi.Antalya Kepez’de 2B alanlarının kentsel dönüşüm alanı ilanedilmesi üzerine başlayan tepkiler, sadece kentsel dönüşümkararının iptali ile sonuçlanmadı. Aynızamanda 400 metrekareye kadar olanarazilere, rayiç bedelin yüzde 50’siniödeme imkanı tanındı. Bunun üzerin-den yüzde 20 daha peşin indirimi yapı-lacaktı. Başvuru parası da kaldırıldı. Buindirim köylüyü değil gecekondu böl-gelerini ilgilendiriyordu. Köylünün elin-de dönümlerce toprak vardı.

Antalya köylüleri ön saftaAntalya çıkışındaki Aksu ilçesinin

köylülerinin Antalya-Alanya karayolunukesmesiyle sonuçlanan eylemi son-rasında, Doyran köylülerinin Kemer(batı) yolunu, Gazipaşa köylülerininAnamur (doğu) yolunu, HacıalililerIsparta (kuzey) yolunu kapatması ve köylülerin Antalya def-terdarlığını basmalarıyla devam eden eylemler sürüyor.

Köylülerin eylemleri sonucunda, hükümet büyük bir geriadım atmaya hazırlanıyor. AKP’nin yeni teklifine göre, bütünarazilerde arazi büyüklüğü sınırı olmaksızın fiyatlar rayiçbedelin yüzde 50’sine çekilirken bunun üzerinden yüzde 20peşin indirimi getiriliyor ve vadeler mücavir alan sınırları için3 yıldan 5 yıla, köylük bölgeler için 4 yıldan 6 yıla çıkarılıyor.

Ancak rayiç bedeller o kadar yüksek ki yapılan indirimlerne gecekonduluyu ne de köylüyü tatmin etmiyor.

2B arazilerini hem ekonomik hem de siyasi bir ranta çe-virmek isteyen AKP’nin hevesi kursağında kaldı. Üzerindeyerleşim yeri bulunan mücavir alan sınırları içindeki en çok2B arazisi İstanbul-Sultanbeyli ve Antalya-Kepez’de var. Builçeler geleneksel olarak sağ seçmen tabanına sahip ve şuanda AKP’nin kaleleri durumunda. 2B tarım alanlarındaağırlıklı olan geleneksel sağ seçmen de, çoğunluklaAKP’nin tabanı.

Ya¤ma plan› bozuldu2B arazilerinin satışından elde edilecek gelirin yüzde 90’ı

“Afet Yasası” ile gerçekleştirilecek kentsel dönüşümlere har-canabileceği 2B yasasının içine konulmuştu. Ancak buoranın yüzde 10’a indirildiği, Çevre ve Şehircilik BakanıErdoğan Bayraktar’ın kamuoyuna yansıyan serzenişlerindenanlaşılmıştı. 2B’den 26 milyar TL para gelir bekleyenhükümet, beklentilerini 10 milyar TL’ye çekti.Gecekonducuların ve köylülerin mücadelesi hükümetinyağma planlarını bozdu.

2B arazilerinin satışı ile ilgili başlayan süreç yeni bir hakmücadelesi alanını da gösterdi. Antalya’da kent yoksulları-nın barınma hakkı mücadelesi ile köylülerin toprak talebininbirleşik bir mücadele olarak kurulmasının zemini oluştu.

Bu yasa daha çok geri adım kaldırır. Hükümetönümüzdeki yerel seçimlere kadar bu yasa etrafındagelişecek mücadelelerden çok sıkışacak. Antalyalı haksahiplerinin mücadelesi ülke çapında sayıları 500 bin aileyeulaşan hak sahiplerini de tetikleme etkisi yaratabilir. AncakOsmanlı’da da oyun çok, hükümetin yeni manevralar yap-ması, hatta yasanın uygulanmasının seçim sonrasına erte-lenmesi bile beklenebilir.

Antalya’n›n köylüsühükümete kök söktürüyor

KutayMeriç

Halkevi GYK üyesi

G‹ZEM KUTLU / LEMAN MERAL ÜNAL

2/B nedir?

AKP’ye yağma yok!

6831 Say›l› Orman Kanunu'nun 2. maddesinin B Bendi içinkullan›lan k›saltmad›r. Yasaya göre, orman vasf›n› yitirmifl,kadastro marifetiyle orman alanlar› d›fl›na ç›kar›lm›fl, bir dahageri kazan›lamayan ve ›slah edilemeyen araziler 2B olaraktan›mlan›yor. Orman vasf› kaybettirilmifl arazilerin sat›fl›n›öngören 2B Yasas› ile orman köylüleri evlerini ve topraklar›n›kaybetmemek için yüksek rayiç bedeller üzerinden sat›lanarsalar› almak zorunda b›rak›l›yor.

AAnnttaallyyaa’’nn››nn DDooyyrraannKKööyyüü hhaallkk›› AAKKPP’’nniinn22BB ppllaann››nn›› AAnnttaallyyaa--KKeemmeerr kkaarraayyoolluunnuuttrraaffii¤¤ee kkaappaattaarraakkbboozzdduu..

OOrrmmaann aallaannllaarr››nnaaiilliiflflkkiinn ssoonn ddüüzzeennlleemmeenniinn flfleehhiirr hhaassttaanneelleerriiyyllee iillggiilliiddüüzzeennlleemmeeyyee aayynn››ddöönneemmee ddeennkk ggeellmmeessii tteessaaddüüffddee¤¤iill

Page 13: 178'nci Sayı çıktı

TARİHHalk›n Sesi

137 Mart 2013 / 20 Mart 2013

1883’te Trabzon vilayetine bağlıGiresun kazasında doğan ikibebeğin birinden “milliyetçi bir

katil” yaratan koşullar, diğerindende ölümü bu katilin elinden olacak“yurtsever bir komünist” yarattı.

Her ikisi de I. Dünya Savaşı’nınardından işgale karşı MustafaKemal liderliğindeki ulusal kurtu-luş mücadelesine katılmıştı.Yurtsever komünistin ölüme gidenyolculuğu da milliyetçi katilin ölümtezgahını kuruşu da Ankara’nın bil-gisi dahilinde gerçekleşti. Herikisinin ortak ve ölümcül hatasıAnkara’ya fazla güvenmeleriydi.

Öykümüz, Tükiye KomünistPartisi kurucusu Mustafa Suphi’ninKaradeniz’de Mustafa Kemal’intetikçisi Topal Osman tarafındankurulan bir tezgahla katledilişininöyküsüdür. Bu öyküyü aklımızadüşüren de HDK heyetinin “müza-kere süreci”ni anlatmak içinçıktıkları Karadeniz turundabaşlarına gelenlerdir.

Hatırlatmayı Halkın Sesi’nin birönceki sayısında “Kedi değil hırsız,hırsız!” başlıklı yazısıyla Ferda Koçyaptı: “Mustafa Suphi’lerin katlin-den bu yana bu ülkede devlet ‘yolvermeden’ linç de olmaz, girişimi

de olmaz. Sadece ‘yol vermek’le deyetinmez bu devlet, iti köpeği detoplar, düzene sokar, neredehavlayacaklarını, nerede ısıracak-larını, nerede kuyruklarını toplayıpsıvışacaklarını da belirler.”

Aynı günlerde, hukukçu yazarBurhan Sönmez, BirgünGazetesi’nde yayımlanan“Karadeniz’de Meryem” başlıklıyazısında Karadeniz’de öldürülenon beş komünistin arasındakiunutulmuş kadın Meryem’ianlatıyor, aslında Meryem’inöyküsü üzerinden unutulmuşgerçeği hatırlatıyordu.

1920’de Türkiye KomünistPartisi’ni kurduktan sonra KurtuluşSavaşı’na katılmak üzereAnadolu’ya geçme kararı alanMustafa Suphi ve arkadaşları,Ankara hükümetiyle haberleşerekyola çıkmıştı. Ancak yollarıErzurum’da kesildi. Kentegirmeleri engellenerek, Trabzon’ayönlendirildiler. Onlardan önceMustafa Kemal’in şifreli özel tel-grafının Trabzon’a ulaştığını bilmi-yorlardı. Vali’nin adamları gereğiniyerine getirecekti. İstikbal Gazetesive Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti,halkı kışkırtmak için propagandayabaşlamıştı.

Oradaki çeteleri, Mustafa

Kemal’in muhafızı Topal Osman’ınadamı, kayıkçıların başı KahyaYahya yönlendiriyordu. GünlerdenCuma'ydı, camideki halka,“Rusya’da soydaşlarımızı katleden-ler geliyor” dediler. Mustafa Suphive arkadaşlarının yolunuDeğirmendere’de kestiler. Ocakayıydı, hava yağışlıydı. Valininadamları kimseyi dinlemiyor,Mustafa Suphi’nin, Ankarahükümetinin bilgisi dahilindegeldiklerini söylemesi kâr etmiyor-du. Saldırıp, on beşini çamurdasürüklediler. Onları Batum’a,oradan da Bakü’ye gönderecekler-di. Hepsini zorla bir tekneyebindirdiler.

Kış gecesi yola çıkan tekneninardından, başka bir tekne dahagizlice peşlerine takıldı. İkinciteknede, Kahya Yahya ve adamlarıvardı. İki saat sonra öndeki tekneyeyetiştiler. Bıçak ve silahlasaldırdılar. Mustafa Suphi ve arka-daşlarını bağlayıp, denize attılar.Sabaha doğru geri döndüklerindeyanlarında on beşten biri olanMeryem vardı. Mustafa Suphi’nineşiydi ve komünistti.

Meryem de ölmek istemiştirkaranlık denizde. Ama öyle kurtul-masına imkan vermediler.Meryem’e tecavüz ettiler. Kentin

yöneticilerinin alemlerine kattılar.Hediye diye Rizeli çapulculara gön-derdiler. Rivayet odur ki, oradakimilletseverlerin bir zevk eğlencesisırasında öldü Meryem. Başka birsöylentiye göre ise, aklını yitirmiş,sokaklara düşmüş, ölene kadarTrabzon’da yarı deli yaşadı.

Topal Osman, bir süre sonrakendi adamı Kahya Yahya’yıöldürdü. Ardından, olayı Meclis’etaşıyan ve Mustafa Kemal’eMeclis’te en sert muhalefeti yapanAli Şükrü Bey’i kaçırıp, boğdu.

Ali Şükrü Bey öldürülmedenönce Topal Osman ve MustafaKemal yan yana gelip konuşmuştu.Ali Şükrü’nün kaybolması muhalifvekiller arasında bir fırtınayaratınca, Kahya Yahya cinayetininaydınlatılmamışlığı da sorgulanarakTopal Osman hedef tahtasınakondu. Hükümet kendini temizeçıkarmak için Topal Osman’ıkonuşmasına fırsat vermedenöldürdü.

Ali Şükrü’nün, hatta KahyaYahya’nın bile hesabı sorulmuşama Mustafa Suphilerunutulmuştu. Bu unutuş, devletaçısından bir sakınca yaratmıyorduhaliyle ama benzer yolculuklaraçıkacaklar açısından acı sürprizlerikaçınılmaz kılıyordu.

Mustafa Kemal’in muhafızı çeteciTopal Osman, Türkiye’de siyasi

cinayetler tarihinin ilk öne çıkanfigürüdür. Balkan Savaşlarına

katılmış, Karadeniz Ermenilerive Rumları ile çatışmış,cinayetler işlemiş, idamamahkum edilmiş, daha sonraMustafa Kemal’in korumasıaltına girmiş, Giresun belediyeyönetimine zorla el koymuş,Mustafa Suphilerinkatledilmesini planlamış,

katliamın tetikçisi YahyaKahya’yı ve Mustafa Kemal

muhalifi Trabzon Milletvekili AliŞükrü Bey’i öldürmüş, daha sonra

bütün bunları anlatmasına imkan ve-rilmeden öldürülmüştür. Sahiplenenleri onu “Hacı Topal

Osman Ağa” diye anmaktadır. 1883’teGiresun’da doğan Osman’ın ağalığı, aile-den gelen varlığı sayesinde etrafındayedirip içirdiği gruplar yaratmasındandır.

Topallığı, Balkan Savaşı’nda bacağınaisabet eden şarapnel mermisindengelmektedir. Hacılığı, ölümünün ardındankendisinin yerine hacca giden silah arka-

daşından gelmektedir.Öldürüldüğünde kafası da boynundan

koparılmıştır. Dönemin TBMM’sinde bulunanvekiller, Ali Şükrü Bey’in katilinin idamını isteyin-ce parçalanmış cesedi mezarından çıkarılarakMeclis’in kapısına asılmaya getirilmiş, boynundanasılamadığı için ayağından asılmıştır.

Cenazesi, Mustafa Kemal’in izniyle Giresun'agötürülmüş, Giresun Kalesi'ne defnedilmiş, dahasonra Mustafa Kemal’in Giresun'u ziyaretindeverdiği emirle 1925’te kalenin en yüksek tepesinde

yaptırılan anıt mezara taşınmıştır.Cumhuriyet dönemi siyasi cinayetler geleneğini

başlatan bu olaylar dizisi, daha sonra kontrgeril-lanın üzerinde varlık göstereceği zemini de

yaratmıştır. Diri tutulan şovenizm, kişiselçıkarlarla iç içe geçmiş devlet operasyonları,kitlesel şiddet, iç çatışmarlar; tetikçiyekoruma kollama ve en kötü durumda

“iade-i itibar”… İşte bu sayede, her nekadar kafası koparılmış, ayağından asılmış

da olsa Topal Osman yaşıyor.

Ankara’nın bilgisi dahilindeKente girmeleri engellenerek, Trabzon’a yönlendirildiler. Onlardan önceMustafa Kemal’in şifreli özel telgrafının Trabzon’a ulaştığını bilmiyorlardı

AL‹ ERG‹N DEM‹RHAN

O N B E fi L E R ‹ N K A R A D E N ‹ Z ’ D E Ö L Ü M E U Z A N A N Y O L C U L U ⁄ U

TTooppaall OOssmmaann,,kkoonnuuflflmmaass››nnaa ff››rrssaattvveerriillmmeeddeennööllddüürrüüllddüü.. AAnnccaakkddeevvlleett iiççiinnkkuurrflfluunn ss››kkaann--llaarr eekkssiillmmeessiinnddiiyyee aann››ttmmeezzaarraaggöömmüüllddüü

Mustafa Suphi’lerin katledilmesinden bir hafta önce,Mustafa Kemal, Meclis'te yapt›¤› konuflmada flöyle demiflti:“‹flte bu serseriler, Türkiye Komünist F›rkas› diye bir f›rkateflkil etmifller ve bu f›rkay› teflkil edenlerin bafl›nda daMustafa Suphi ve emsali bulunmaktad›r.” Sovyetler Birli¤iöldüklerinde Mustafa Suphi’lerin ak›betini sordu, amaAnkara’dan gelen “deniz kazas›nda öldüler” cevab›ndan öteyegidilemedi. ‹ki ay sonra Sovyetler Birli¤i ile Ankara Hükümeti

aras›nda dostluk anlaflmas› imzalan›nca mesele unutuldu. Buanlaflman›n imzaland›¤› gün Mustafa Kemal, Kahya Yahya’yabir telgraf göndererek, vatana hizmetinden dolay› teflekküretmiflti. SSCB’nin di¤er ülkelerdeki komünist hareketleridevletler aras› iliflkileri iyilefltirme u¤runa rejim destekçili¤inezorlamas› ya da mücadeleden al›koymas›, pek çok komünistparti gibi TKP’nin de y›llar boyu halktan ve ezilenlerinmücadelesinden yal›t›k bir örgüt olarak kalmas›na yol açt›.

Topal Osman Karadenizliydi,Ogün Samast da… Ama

Mustafa Suphi de Karadenizliydi.Hatta Topal Osman’la aynı yıl ay-nı şehirde doğmuştu. Mahir Ça-yan da Karadenizliydi, Terzi Fikride, Metin Lokumcu da öyle…

Geçmişten bugüne yaratılmakistenen şoven, devletçi, saldırganKaradeniz imgesi gerçeğin yalnız-ca bir yüzünü, o da çarpıtılmış ha-liyle yansıtıyor.

Devlet, Topal Osmanlarına sa-hip çıkıyor, onların bitmemesi içinelinden geleni yapıyor. Ancak Ka-radeniz halkı da anti-faşist gele-neğini koruyarak; bambaşka bir

Karadeniz imgesiyle devlet eliyleörgütlenmiş faşist saldırıların kar-şısına dikiliyor.

İşte bu tarihten aldığı güçleSamsun’da faşist kuşatmaya karşımeydandan devrimcilerin sesiyükseliyor: “Karadeniz’de faşiz-min nasıl eli kanlı bir tarihi var-sa, devrimcilerin eli kanlı saldır-ganlığa karşı anti-faşist bir müca-dele tarihi vardır. AKP iktidarı-nın bu provokasyonları kararlıbir şekilde boşa çıkarılacak veşovenizme karşı halklarınkardeşliği mücadelesindenasla taviz verilmeyecek-tir.”

Pazarlığa kurban giden parti

Anadolu’da I. Dünya Savaşıve Kurtuluş Savaşı yılları,

halkların emperyalist işgale karşıkurtuluş mücadelesi ile halklararası düşmanlığı körükleyen iççatışmaların iç içe geçtiği yıllardı.Kurtuluş Savaşı’na katılan milisgüçleri yalnızca dışarıdakidüşmana değil, onun içeridekiişbirlikçisi olarak gördükleri, buarada malına ve canına göz koy-dukları komşularına da kurşunsıktı. Anadolu işgalden kurtulduancak bu, Anadolu halklarının birbölümünün bu topraklardan silin-mesi pahasına oldu.

1915-1923 arası gerçekleşen“tehcir” ve mübadeleler ileAnadolu’daki Hıristiyan nüfusuönemli ölçüde tükendi. LozanBarış Anlaşması uyarınca 1923’tegerçekleşen mübadelede 1 mil-yon 200 bin Rum Anadolu’dangöçtü. Karadeniz’deki “Türk”çeteler, bu süreçte Hıristiyanhalklar üzerindeki devletbaskısının tamamlayıcı gücüolarak rol oynuyor, kimi zaman“aşırıya” kaçıyordu.

Topal Osman ve çetesi,Ermenilere ve Rumlara karşıişledikleri suçlardan dolayıOsmanlı Hükümeti tarafındanidama mahkum edilmiş ve kaçak

duruma düşmüştü. TBMM’de I.ve II. dönem Sinop milletvekilliğiyapan, Mustafa Kemal muhalifiDr. Rıza Nur da Topal Osman’aövgüler dizdiği “Mangal YürekliAdam: Topal Osman” adlıkitabında, Ermenilere veRumlara karşı “aşırılığa”kaçıldığını kabul etmektedir.“Talat Paşa’nın da söylediği gibizoraki göç ettirme işi sırasındaistenmeyerek pek çok kötülüklerolmuş, pek çok canlara kıyılmış,dönmeyecek olan Ermenilerinmalları üzerine bütün zorba taşraİttihatçıları oturmuştu.”

Nur, Topal Osman’ı

“cepheden cepheye koşan birinsan” olarak bu döneminsuçlarından sıyırmak istese de,casus olduğu bahanesiyleGiresun’un ileri gelenErmenilerinden Şerik’iöldürdüğünü kabul etmektedir.Yine de Nur, bunun ihmaledilebilir bir mesele olduğunuima eden ilginç bir ifade kullan-maktadır: “Asıl sorun Ermeniöldürüşmesi değildi. YerliRumlar, Pontus davasınıyürütürken Topal Osman’ınbaşlarında nasıl eşkiyeceğiniyakından biliyordu.”

1908 devriminde Türk çeteci-

lerle, onlarla omuz omuza verenRum çetecilerin arası, Balkan Sa-vaşları sonrasında Hıristiyan kar-şıtı siyasetin devlete hakim olma-sıyla birlikte onarılmaz biçimdeaçıldı. Bu psikolojik kuşatma al-tında kimin ne yaptığına bakıl-maksızın yıllardır iç içe yaşananKaradeniz Rumları düşman sayıl-dı. Öyle ki Rumlara karşı çetecişiddeti savunan Rıza Nur’un kita-bında “Pontus tehdidine” işareteden tek somut olay çocuklararasında yaşanan kavgalardır:“Böyle zaman-larda [bir Av-rupa devletiile savaşa gi-rildiğinde]Türk-Rummahalleri ara-sındaki sapantaşısavaşını Rum çocukla-rı ilan ediyordu. Türkmahalleleri, aşağıda, Rummahalleleri de yukarı sırta sı-ralandığında Rum çocuklarınınsapan taşları daha kolaylıkla yeri-ni buluyordu.”

“İşler öyle bozulmuştu ki son-suz barışın kurulması için buşehirde ya Rumlar ya da Türklertek başlarına kalmakzorundaydılar.”

“Siz Türk’e taş atarsınız ha!” KafasızHacı Topal

Osman

‘Faşist yatağı değildur’

Page 14: 178'nci Sayı çıktı

MEDYAHalk›n Sesi

147 Mart 2013 / 20 Mart 2013

“Halkın muhabir adayları” ikinci kez İstanbul’da buluştu. Ankara ve İstanbul’da gerçekleşen atölyelerin ardından halkınmuhabirleri görünmez kılınanları göstermek için egemen medyaya karşı devrimci bir medya ağı için yola çıktı

Halk›n SesiSSaahhiibbii vvee SSoorruummlluu YYaazz›› ‹‹flfllleerrii MMüüddüürrüü

Ali Ergin DemirhanTTeelleeffoonn // FFaakkss

0212 245 90 37AAddrreess Kamerhatun Mahallesi Tarlabafl› Bulvar› Caddesi

No: 117/6 BEYO⁄LU/‹STANBULBBaass››lldd››¤¤›› YYeerr

ART Matbaac›l›k, Türker Saltabafl, ‹stasyon Mah. 242 Sk, No:32Kartepe / Kocaeli (0262 373 45 03)

[email protected] günlük Yayg›n, Süreli, Türkçe yay›nd›r.

Halkevleri Haber Atölyesi’ninikinci durağı yenikatılımcılarıyla Ankara’dan

sonra İstanbul oldu. İstanbulHalkevi’nde düzenlenen atölye, dörtgün boyunca akademisyenlerin vegazetecilerin sunumlarıyla, medya vehaber üzerine yapılan tartışmalarlailerledi. Sunumları, Ankara Üniver-sitesi İletişim Fakültesi’nden öğretimüyeleri Funda Başaran, AylinAydoğan, Hakan Yüksel, Zafer Kıyan,Halkevleri Fotoğraf Atölyesi’ndenAlaattin Timur ve Sendika.Org yazarıUmar Karatepe gerçekleştirdi.

İstanbul, Eskişehir, Bursa,Çanakkale ve Trabzon Halkevlerindenmuhabir adaylarının katıldığı atölyede,egemen medyadaki hakim düşünceninaksine herkesin haber yapabileceğineve “halkın haber alma hakkına” vurguyapıldı.

Ankara ve İstanbul atölyelerininsona ermesinin ardından atölyenindüzenleyicilerinden Funda Başaran ilekonuştuk. Başaran öncelikle halkıiletişim sürecinden dışlayan, birkaçbüyük holdingin elinde toplanmış,ticari ve siyasi çıkarlara göre hareketeden egemen medya anlayışına karşıyola çıktıklarını söyledi.

Başaran, haber atölyesinin yalnız

iletişim hakkı mücadelesini değil, hakmücadelelerinin tümünü büyüteceğinide şu sözlerle açıkladı:

“Medya, bugün mücadelenin enönemli alanlarından birisidir.Medyanın halkın hak mücadelelerikarşısındaki en önemli aracadönüştürüldüğü bu koşullarda,günümüz medya ortamını

dönüştürmeyi hedeflemek ve medyadışında alternatif iletişim ortamlarıyaratmak zorunluluktur.”

Atölyeye ilişkin gözlemlerinipaylaşan Başaran, “Bu iki atölye,iletişim hakkının bir gerçeklik halinialabilmesi için halkın kendi alternatifiletişim ortamlarını, dilini ve pratikleri-ni yaratmanın mümkün olduğunun, bu

konudaki her çabanın mutlaka birboşluğu dolduracağının işaretlerinitaşıyor” dedi.

ÖZGÜRLEŞTİRİCİ BİR İLETİŞİMORTAMI İÇİN

Başaran’ın şu sözleri atölyeninamacını ve “halkın muhabiri” olmanınne demek olduğunu özetledi: “Haber

atölyelerinin katılımcılarınınönümüzdeki dönemde en önemliişleri, mevcut medya ortamında görün-mez kılınan, değersizleştirilen ve kara-lananları görünür kılmak ve onlarlabirlikte eşitlikçi ve özgürleştirici biriletişim ortamını, iletişim dilini vepratiğini yaratmak, yaşatmak veyaygınlaştırmaktır.”

İstanbul’daki atölyenin sonundahalkın muhabir adaylarının hazırladığıhaberler bu hedefe ulaşılacağınınsinyalini verdi. 2012-2013 eğitimyılında okulların açıldığı ilk günvelileri, öğretmenler, öğrencileri ileyan yana mücadele ettikleri okullar-dan 4+4+4'ün yarattığıyıkımları Halkevleri HaberMerkezi'ne bildirenHalkevciler için, “görün-mez kılınanları” görmekzor olmadı. DirenenBMC işçileri, Samatya’nıntedirgin Ermenileri,sokaklardaki seks işçilerigibi birçok haber atöly-eye taşındı.

ONLARIN MEDYASINI ALTÜST EDERİZ

4 gün boyunca atölye-deki tartışmalara yoğunbir şekilde katılanmuhabir adaylarından

Yoldaş Gümüşkaya da Funda Başarangibi umutluydu. Gümüşkaya“Halkevleri’nin yerel dinamiklerisağlam. Halkın haber ajansı yolundaatılan bu adım, hem Halkevleri’ninçizgisini genişletmek hem de gerçekbir alternatif medya ile yeni birtoplumu inşa etmek için büyük önemtaşıyor” dedi.

“Halkın haber alma ve haberyapma hakkı var diyerek yola çıkan,burjuva medyasını altüst edecek koca-man bir mutfak oluşuyor artık” diyenGümüşkaya, halkın muhabir adayıolarak alternatif bir medyanın kurula-bileceğine olan inancı ifade etti.

GİZEM KUTLU

Arabesk müziğin babasıMüslüm Gürses 3 Mart’ta

hayatını kaybetti. Ancak hur-riyet.com.tr 1 Mart’ta “MüslümGürses’i kaybettik” başlığıyla birhaber girdi. Ardından DHA,sonra diğerleri Müslüm Gürses’iölmeden öldürdü.

ÖLMEDEN BAŞ SAĞLIĞIDİLEYEN BAKAN

Sosyal medya ölüm haberi ileçalkalanırken, Sağlık BakanıMehmet Müezzinoğlu da taziye

mesajını twitterdan geçti. Yalan döndü dolaştı, ortaya

atana vardı. Tepkiler üzerineHürriyet, ölüm haberini SağlıkBakanı’ndan aldıklarını iddiaetti. Sağlık Bakanı yazdığı tweetisildi.

HÜRRİYET’TEN SKANDALBAŞLIK

Hürriyet’e yaptığı etik dışıhaber yetmedi, daha büyük birskandala imza atarak, “AaaMüslüm ölmüş” başlığı ile bir

haber daha yayımladı. Haberşunu anlatıyor: Hürriyet muhabir-leri Gürses’in eşi MuhteremNur’u arayıp, ölüm haberiniveriyor. Muhterem Nur,“Müslüm'ün durumu kötüydü. İkigündür hastaneye gitmiyordum.Acaba öldü de bana mı söyleme-diler?" diyor.

Hürriyet 4 Mart’ta, yaniGürses öldükten bir gün sonrayeniden bir haber girdi. Bu kezDHA imzasıyla: “MüslümGürses’i kaybettik.”

Milliyet’te Namık Durukanimzasıyla İmralı tutanakları

yayımlandı. Başbakan TayyipErdoğan haykırdı: “Eğer böylegazetecilik yapacaksan, batsınsenin gazeteciliğin!"

Milliyet’in Genel YayınYönetmeni Derya Sazak bununüzerine, "Pusulamız şaşmaz: Haberdoğruysa basarız! SayınBaşbakan’ın ‘Batsın böyle gazeteci-lik’ sözlerini üstümüze almıyoruz”diye yazdıysa da Hasan Cemal’inyazısı yayımlanmadı. 5 Mart’tapatron Erdoğan Demirören’le birtoplantı yaptı. Demirören’in

Sazak’tan Hasan Cemal ve CanDündar’ı bir süre “dinlendirmesi-ni” istediği öğrenildi. Sazak veyönetim geçici bir çözüm olarak ikiyazarı dinlendirmek noktasındaanlaştı. Daha sonra basına yansıyanhaberlere göre kriz geçici olarakçözüldü. Can Dündar’ın yazılarınadevam etmesi, Hasan Cemal’in enfazla iki hafta için tatil yapması ka-rarlaştırıldı.

Ulusal Kanal’ın iddiasına göreise Milliyet yazarı Hasan Pulur'un4 Mart günü yayımlanması gerekenyazısının yayınlanmasına engelolundu.

Egemen medya dışındahaber alma kaynakları,

özellikle internette, giderekartıyor. Caylakhaber.combağımsız haber alma kay-naklarından sadece birisi. EgeÜniversitesi İletişim Fakültesiöğrencilerinin yayına hazırladığıÇaylak Haber sitesi, gazeteciadaylarının mesleki konulardagelişmelerine katkı sağlamakamacıyla kurulmuş. GazetecilikBölümü öğrencilerinin girişimive yine aynı fakültenin öğretimgörevlilerinin desteğini almış vetüm yurttaki gazetecilik bölümüöğrencilerine de haberleriniyayımlamaları adına fırsatsunmuş.

Kurucuları Caylak Haber’inhak haberciliği eksenli olarakyayın hayatını sürdürdüğünüsöylüyorlar. Gerçekten deulaşım hakkından engelli hak-larına sosyal hak mücadeleleri,emek hareketi, anadilde eğitimtalebi, LGBTT ve kadınmücadeleleri, savaş karşıtları,hayvan hakları savunucuları si-tede kendilerine yer bulabiliyor.

Çaylak Haberciler, kendi etikdeğerlerini ve habercilik çizgi-lerini geliştirmek için çeşitlietkinlikler de düzenliyorlar.Bunlardan biri de gazetecilerBanu Güven ve İrfan Aktan’ınkonuk olduğu ‘Medya, Nefret veYargı Söylemi’ konulu birsöyleşiydi.

MECBURİYETLERE İSYANResmi olarak bağlı bulun-

duğu ve yardım aldığı bir kurumolmayan bu bağımsız habersitesinin emektarlarıyla ÇaylakHaber deneyimi üzerinekonuştuk. Site editörlerindenAtacan Ak, başlarda ayrımcı,nefret söylemine sahip haberleri

yeni baştan elden geçirme fikrietrafında da 2-3 kişinin bir arayageldiğini ancak bir anda çok kal-abalıklaştıklarını anlattı. “Bizhak odaklı habercilik yapmakistedik. Haberin dilini de bireye,topluma doğru bükmeyeuğraştık” diyen Atacan Ak,eylemlerdeki polis şeflerinin bile

ne iş yaptıklarını öğrendiğinianlatıyor. Ak, “Okulda veyaygın medyada bize ‘mecburi’kılınan söyleme karşı çıktık.Yazmak zorunda olduğumuzhaber şeklini reddettik” diyor vemezun olduktan sonra yenigelen öğrencilere özgün veözgür bir yaratım alanı bırak-mak istediklerini söylüyor.

Sitenin muhabirlerindenZeynep Aydoğdu, ana akımmedyadaki manipüle haberlere,hak ihlallerine ve şiddetin bukadar meşru kılınarak verilme-sine karşı kendi iletişim ağlarınıkurmaya, meramlarını anlatmayoluna gittiklerini söyledi ve buküçük girişimin nasıl hızlabüyüdüğünü anlattı. “Her günyeni bir şeyler öğreniyoruz veöğrenmeye de devam edeceğiz”diyen Aydoğdu “çaylakruhu”nun önemine şu ifadelerledikkat çekti: “Çaylak ruhu birbütün olmaktır ve bu bütününbir parçası içinde olmak gururutarif edilemez. Herkesi de bubütünün içinde yaşamaya davetediyoruz.”

Müslüm Gürses’i ölmeden öldürdüler

Başbakan kızdı, Demirören’in Milliyet’i karıştı

AKP sansürlüyor,videolar susmuyor

‘Mecburi söyleme’ karşı: Çaylak Haber

AKP, iki gün art arda ken-disini teflhir eden videolar›youtube’tan kald›rtt›. Ama vi-deolar art›k daha çok izleniyor

Bir süredir internet üzerin-den çokça paylafl›lan “Bir Bafl-bakan ‹ki Erdo¤an /Recep Er-do¤an-Tayyip Erdo¤an” isimlivideo hükümetin flikayetiüzerine kald›r›ld›. Video, Bafl-bakan Recep Tayyip Erdo-¤an’›n farkl› zamanlarda yap-t›¤› birbiri ile çeliflen aç›kla-malar› arka arkaya s›ral›yor,Erdo¤an’›n yalanlar›n› teflhirediyor. Videoda Erdo¤an biryerde “Biz tek dil diye bir fleydemedik” derken, baflka biryerde “tek dil, tek din” diyehayk›r›fl›n›n kay›tlar› yer al›-yor.

Youtube’a yüklenen ilk vi-deoya eriflim engellendi amaelbette izlenmesinin önüne

geçilemedi. Video, pek çok in-ternet sitesinde yay›mlanma-ya devam ediyor. Ve elbetteizlenme say›s› yasaklanmas›-n›n ard›ndan daha h›zl› art›-yor.

Ama AKP deneyerek ö¤re-nemiyor. Sansürlenmesiyledaha fazla kifliye ulaflan ‹ki Er-do¤an videosuna ra¤men,Sirkeci Karakolu’nda Üniversi-teli Kad›n Kolektifi üyelerineyönelik iflkence görüntüleriayn› gün içinde “hizmet ku-rallar›n› ihlal etti¤i” gerekçe-siyle sansürlendi. Bu video daAKP’nin polisinin yerlerde sü-rükleyerek fliddet uygulad›¤›üniversiteli kad›nlar taraf›n-dan yerlerde sürüklenirkenkayda al›nd›. Ve pek çok in-ternet sitesinde yay›mlanma-ya devam etti¤i için hala izle-nebiliyor.

Zengin bir mutfak oluşuyor

Page 15: 178'nci Sayı çıktı

Kadınlar tarafından kadınlar için gerçekleştirilen Uluslara-rası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali’nin 11’incisi, bu yılhırpalanan-susturulan-görmezden gelinen tüm kadınlara ithafediliyor. Festival, 15-23 Mart’ta İstanbul’da, 30-31 Mart’ta İz-mir, 6-7 Nisan’da Sinop, 13-14 Nisan’da Bitlis’te.

Bursa 11. KitapFuarı bu yıl 9-17Mart tarihlerinde.Fuar süresince söy-leşi, panel, şiir dinle-tisi, okuma saatlerive çocuk etkinliklerigerçekleşecek. İmzagünlerinde de 500yazar okurlarıyla bu-luşacak. Can Dün-dar, Ece Temelku-ran, Yekta Kopan,Enver Aysever fua-rın konukları arasın-da.

May›s’ta mitoloji günleriŞirince Nesin

Matematik Köyü, 3-4-5 Mayıs tarih-lerinde MitolojiGünleri'ne evsahipliği yapacak.Amacı “Tarihinderinliklerinde kalanmitleri günümüzgerçekliği ile elealmak ve tarihin tin-sel kuytularındainsana dair izler ara-mak” olarak duyuru-lan etkinliğe bildirisunmak için sonbaşvuru 18 Mart.

KÜLTÜRSANAT

Halk›n Sesi

157 Mart 2013 / 20 Mart 2013

Bursa’dakitap bahar›

Böyle bir kampanyanınkararı nasıl verildi?

Deniz Sinan Tunaboylu:Bu kitaplar bizim ortaokulyıllarımızda okuduğumuzkitaplar. Sansür haberleriniduyunca çok şaşırdık. “Biz debu işin içindeyiz” dedik,toplumun sansür, yasaklamatarzı girişimlerle susturulmayaçalışıldığı bir dönemde sesvermemiz anlamlı olur diyedüşündük.

Doğancan Yıldız: Birçokkitabevinden ve yayımevindenarkadaşlarımız var bizi destek-leyen ve kampanyanın yayıl-ması için emek sarf eden. As-lında toplumun her kesimin-den insanlar var, şairler, ya-zarlar, gazeteciler… Bizimamacımız her şeyden önce birdayanışma yaratmak. Sansü-rün kitapla sınırlı olmadığınında farkındayız, bunun için demücadele edeceğiz. Bizimamacımız duyarlılığı da arttır-mak. Yani, en azından okuyaninsanların kitap emekçileriyleolan iletişimlerini de sağla-mak. Kitabı üretenlerle, rafayerleştirenlerle, satışını yapan-larla iletişimi sağlamak. Çün-kü yazarlardan daha çok oku-yucuya biz yakınız. Okuyucubir yazar hakkında bizden fi-kir alıyor. Bu çok önemli birşey. Okurun yönlendirilmesiaçısından da kritik bir nokta-da olduğumuzu düşünüyo-rum. Bundan dolayı bizim debu meselede kitaba emek ve-renler kadar hakkımız var.

D.S.T: Bu kampanya kap-samındaki açıklamamızdabahsettiğimiz bir meselevardı; bu kitaplarortaokulların, liselerin enfazla önerdiği, tükettiği kitap-lar. Zaten MEB’in 100 temellistesi içinde de yer alıyor.

D.Y.: Fareler ve İnsan-lar’da anlatılan bir dostluköyküsüdür. Eli ve George’undostluğudur. Ben, çok net birifadeyle sansürlemek istedik-leri şeyin dostluk olduğunudüşünüyorum. Zeze’de deyoksulluk anlatılır. Keşke yok-sulluğu da ortadan

kaldırabilseler sansürle ya dabaşka bir şekilde.

D.S.T.: Biz açıkçası baştabu işe girişirken böyle bir etkikatacağını da pek tahminetmedik. En kötü ihtimalle“kitapçılar arasında böyle birduyarlılık yaratalım ve okuyu-cuyla karşı karşıya geldiğizaman söyleyecek bir şeyiolsun” dedik.

Sansürü onaylayan oldu mupeki?

D.S.T.: Hayır hiçkarşılaşmadık. Bununla ilgilikonuşan okurların hepsininsohbetlerine dahil olmaya,görüşlerini almaya çalıştım.Bir tanesinin haberi yoktu;okuldan Şeker Portakalı’nıistemişler ben de gayriihtiyarî“ha şu sansürlenmek istenenkitap değil mi” dedim, bir antereddüde kapıldı böyle birsansür uygulamasından haberiyokmuş. “ha bir bakayımsakıncalı kitap mı?” dedi, yok

dedim kesinlikle değil tamtersine dünyada en fazla oku-nan klasikleşmiş eserlerdenbiridir bu. Şöyle de bir saç-malık var, bunu sansürlemeyekalkanlardan hiçbirinin kitap-ları okumadığını da gördük.İzmir İl Milli Eğitim Müdürükitabı okumadığını açıkladı.Fareler ve İnsanlar’dasakıncalı bulunan bölümüokumuş sadece. O kitaplarhepimizin ortaokul-liseyıllarında okuduğu kitaplarama bu ülkede bürokrasikademesinde nasıl insanlarınbulunduğunun da bir anlamdagöstergesi.

D.Y.: Bu kitaplar, biz kitapemekçilerince de çok önemlikitaplar. Kampanyamızdakiana vurgu da zaten “rafları-mızdan indirmiyoruz”du. İn-sanlar bunu görünce “sansüryüzünden mi yaptınız” dedilerbize, “evet dedik biz bu çağdakitapların sansürlenmesinekarşıyız. Kitap okurları olarak,

bu kitabı satanlar, ona emekverenler olarak da sansürekarşıyız” dedik. “Daha çok in-sana ulaşılmasını sağlayacaktırkitapların” dediler, hatta bazıinsanlar destek olmak açısın-dan kitapları okudukları haldebir daha aldılar. Mesela Mu-zaffer İzgü’nün Zıkkımın Kö-kü isimli kitabı da aynı şekildetehdit altında. Yani bu böylebir şeydir, mevzi kazandıkçadaha da ötesini isteyeceklerdirdaha da ilerleyeceklerdir.

Sizce neden hepsinin ortaknoktası hem çocuk kitabı hemklasikleşmiş temel eserlerolması?

D.S.T.: Zıkkımın Kökü içinde aynı şey geçerli. Çocukgelişimi açısından mizahın çokönemi var ve ben kendiçocukluğumdan Muzafferİzgü’nün, Rıfat Ilgaz ve AzizNesin gibi mizahi yönden ben-zerlik gösteren yazarların çokönemli bir yönü olduğunu

düşünüyorum.D.Y.: Biraz da toplumcu

gerçekçi edebiyata yöneliyor-lar. Steinbeck’in kitabı sınıfmücadelesini anlatan birkitap. O yüzden ben sansürünbu kitaplarla sınırlı kalacağınıdüşünmüyorum. Çünkü mevzikazandıkça ilerliyorlar. Bensize sorayım, Başbakan’ınyetiştirmek istediği “dindargençliğin” adımları ya dabasamaklarından biri olabilirmi bu?

D.S.T.: Başbakan’ın dindarnesil söylemi sonrasına denkdüşen karşılaştığım bir şeyvar. Milli Eğitim’in müfre-datını da yapılandırmaya,değiştirmeye çalışıyorlar.

Son dönemlerde raflardakiçocuk kitaplarında ciddi birseviyede dinsel içerik gözlemli-yorum. Özellikle 4-12 yaş diyetabir edilen bol resimli ilkçocukluk kitapları tamamen dinodaklı...

D.Y.: Bilimden boşalan yeriinançla doldurmaya çalışıyor-lar. Ne kadar inanç aşılanırsabilimde o kadar mevzi kaybe-diyoruz. Bilimsel olandanuzaklaşıyoruz.

D.S.T.: Aslında birbiriyle okadar bağlantılı şeyler ki…Şimdi bu vakalardan sonraMilli Eğitim Bakanı, KültürBakanı açıklamalar yaptılar.“Böyle bir yasaklama yok,kimse telaşlanmasın, o konu-da belli ailelerden şikâyet al-mışız, bu yüzden soruşturmabaşlatıldı, herhangi bir sansürgirişimi yok” dediler. Amaşöyle bir şey görüyoruz biz:bunu kimse çıkıp da istisnaibir vaka olarak değerlendire-mez; biz sürekli bir yerlerdebu tarz vakalarla karşılaşıyo-ruz. Baktığımız zaman sonbirkaç senedir yürüyen bir‘muhafazakâr sanat’ tartışmasıvar. Şehir tiyatrolarının kapa-tılması, vs. pek çok başlıktakarşı devrimci adımlar var. Enson TÜBİTAK’ın evrim kura-mının işlendiği kitapların bası-mına artık son verildi.

Ş.D.Ş.: TÜBİTAK’ınbirçok kitabı da zaten artıkbasılmıyor, yalnızca basitçocuk kitapları basılıyor.

D.S.T.: Bu konuda enbüyük tepkiyle bizkarşılaşıyoruz. Okuyucu“Richard Dawkins’in KörSaatçi’si var mı?” diye soru-yor, yok dediğimiz zaman“kardeşim nasıl siz bu kitabırafınızda bulundurmazsınız”diyor. “Kitabın baskısı yok”dediğimizde şaşırıyor, tepkigösteriyor insanlar. Bunlarınhepsi bütünün parçası aslında.Bütün bunlar sanata, bilimekarşı atılan gerici adımlar. Bizbunlara karşı durmak gerek-tiğini düşünüyoruz.

Bu kampanyanın gelecekadımları nelerdir?

D.Y.: Şu an tarihi bellisomut bir eylem adımımız yokama bizler her türlü sansüre,yasaklamaya karşı duracağız.Bizlere verilen destektenmemnunuz, daha da fazlasıgelirse belki bir gün platformadönüşürüz.

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversite-si’nde Sinema ve Düşün

Topluluğu’nun gösterimini yapmak iste-diği Persopolis filmi Rektör Yrd. KenanGümüştekin tarafından sakıncalı ilan edil-di. Filmin gösterimi engellendi.Gümüştekin’in yasaklama gerekçesi ise,filmin gösterilmesi halinde İran’la diplo-matik kriz yaşanacaktı.

Marjane Satrapi’nin aynı ismi taşıyanve çizgi roman olarak yazılmış otobiyo-grofisinin sinemaya uyarlanmasıylayapılan 2007 tarihli animasyon film,İran’da molla rejiminin kuruluşunu küçükbir kızın gözlerinden anlatıyor.

Şah’ın devrildiği devrim süreci, ikti-darın mollaların kontrolüne girmesi, busüreçte İslamcılara destek veren solundaha sonra ezilişi, toplumsal yaşamınİslamcılaştırılması, örtünme zorunluluğu,kadınların hapsedilmesi gibi olaylarüzerinden İran’daki dönüşüm sürecifilmde özetleniyor.

İslamcı rejimin kuruluşu sürecindeüniversitelerdeki dönüşümü de ele alanfilmde, sanat derslerinde resimlerin san-sürlenmesi gibi olaylar da işleniyor.

NE “DEVR‹M”LE NE “DEVR‹M”S‹ZAnkara Üniversitesi’nde ise Sovyet

Sineması'nın önemli yönetmenlerindenSergey Eisenstein'in "Ekim" filmini göster-mek isteyen öğrencilerin afişi, üzerinde"Devrim Sineması" yazdığı gerekçesi ileDekanlığın sansürüne uğradı.

Sol.org’un haberine göre, AnkaraÜniversitesi Dil ve Tarih-CoğrafyaFakültesi'nde "Devrim Sineması" klasik-lerinden "Ekim" filmini göstermek isteyenBilim ve Sanat Topluluğu’nun afişleriokul yönetimince sakıncalı bulundu."Devrim Sineması" yazısını uygunsuzbulan okul yönetimi, öğrencilerin itirazınakarşı "yazının başlarına belaya sokacağını"kaydederek yazının kaldırılması konusun-da ısrarcı oldu.

"Devrim Sineması" yazısını afişlerindenkırparak çıkartan öğrenciler bu defa daDTCF Dekanı Prof. Dr. Rahmi Er'in "afişçok biçimsiz, şekilsiz" itirazıylakarşılaştılar.

Dekanlığın tavrına tepki gösterenöğrenciler, "Sanat üretiminin bile tör-pülenmeye çalışıldığı bir üniversitede nasılbilim üretilir bilemiyoruz" dediler.

GFF perdelerini barışa açıyor

Diplomatikkrizineşiğindendöndük!

TaşkentSanatGalerisikapandı

Kitabevi içinden sansüre ret

Bu yıl üçüncüsü yapılacakolan Uluslararası Gençlik

Filmleri Festivali (GFF),“barış” temasıyla izleyicileriylebuluşuyor. Temaya ilişkinKolektif Sinema ve GFF gönül-lülerinin açıklaması şöyle:

“Milyonlarca insanın, halk-ların, kendisinin olmayan,başkalarının çıkarları uğrunasürüklendiği savaşlara karşıinatla ‘Barış’ın yolunu tutanGFF, umudun sesini yükselt-meye geliyor.

“Bu sene ‘Barış’ temasının

anlamını büyüten bir nokta da;ülkemiz ve Suriye üzerindensüren kirli savaş politikaları.AKP’nin de bu politikalararasında kendine biçtiği rolle vemecliste onaylanan tezkereylesavaş çığırtkanlığı giderekbüyüdü ve bu politikalar sonu-cunda ülkemiz savaşın içinesürüklendi. Savaşa seyircikalmamak, barış için çekilmişfilmlerle umut olmak ve barışahasret ülkemizde vedünyamızda bu barışların film-lerini çekmek için perdede ‘3-2-

1 barış’ diyoruz!”Festival açılış etkinliklerinin

ilki 12 Mart’ta Ankara’dagerçekleşecek. Ankara’dakietkinlik, bir ilke de ev sahipliğiyapacak.

GALA ODTÜ’DE18 Aralık ve sonrasında

yaşanan ODTÜ direnişininanlatıldığı, Kolektif Sinematarafından hazırlanan “ODTÜAyakta” belgeselinin galası yineODTÜ’de gerçekleşecek.

Ankara’nın ardından 19

Mart’ta İstanbul’da, 21 Mart’taEskişehir’de, 3 Nisan’daKocaeli’de, 8 Nisan’da İzmir’defestival açılışları gerçekleşecek.Ayrıca festival, bu yıl “barışınsesini duymaya en çok hasretolan” illerden Antakya’ya dakonuk olmaya hazırlanıyor.

GÖSTER‹MLER PARASIZGösterimlerin parasız

olduğu festivalin programıhttp://www.genclikfilmlerifesti-vali.org adresinden takipedilebilir.

Kad›nlar›n festivaliTürk halk müziği sanatçısı ve akademisyen Erol Parlak’ın

Neşet Ertaş'ın hayatını anlattığı, “Garip Bülbül” kitabı, DemosYayınları’ndan çıktı. 16 yıllık çalışmanın ürünü olan ve ikikitaptan oluşan biyografi, Ertaş'ın hayatını, sanatını ve eserleri-ni ele alıyor. Kitap Ertaş’ın memleketi Kırşehir’de yapıldı.

‘Garip bülbül’ raflarda

Milli E¤itim Bakanl›¤›’n›n 100 TemelEser listesi içinde yer alan fiekerPortakal› kitab›n› derste ödev olarakokutan bir ö¤retmene, kitab›n müsteh-cen oldu¤u gerekçesiyle soruflturma

aç›ld›. Fareler ve ‹nsanlar kitab› da ‹zmirMilli E¤itim Müdürlü¤ü taraf›ndan‘sak›ncal›’ bulundu. Art›k birer klasikhaline gelmifl bu kitaplar, bu sansürlerlebirlikte son dönemin çok satanlar liste-

sine girerken kitabevlerinde neleryafland›? Bu kitaplar›n sat›fl›n› yapan vesosyal medya üzerinden “Fareler ve‹nsanlar’›, fieker Portakal›’n›raflar›m›zdan, tezgâhlar›m›zdan

indirmeyece¤iz” slogan›yla kampanyayürüten Remzi Kitabevi’nin çal›flanlar›ile konufltuk. Deniz Sinan Tunaboylu,Do¤ancan Y›ld›z ve fiebnem Deniz fiahinsorular›m›z› yan›tlad›.

HÜMA NUR BABAL

Üçüncüsü düzenlenen Uluslararas› Gençlik Filmleri Festivali 12 Mart’ta ODTÜAyakta Belgeseli’nin galas›yla perdelerini aç›yor. Film gösterimleri paras›z

‹stanbul ‹stiklal Caddesi’nde 1964 y›l›ndanbu yana sergi düzenlenen Kaz›m TaflkentSanat Galerisi kapand›. Her y›l onlarca kültürsanat etkinli¤ine ev sahipli¤i yapan Kaz›mTaflkent Galerisi ve Galatasaray'daki SermetÇifter Kütüphanesi art›k sanatseverleria¤›rlayamayacak. ‹çinde sanat galerisinin deoldu¤u Yap› Kredi Kültür Merkezi’nin bir k›sm›bundan böyle giyim ma¤azas› olarak hizmetverecek.

Page 16: 178'nci Sayı çıktı

8 Mart birçok ilde direnişlerle geldi.Meydanlarda, mahallerde, üniversitel-erde, kadınlar 8 Mart'ı haftalara

yayılmış etkinlik ve eylemlerle karşıladı. Buyıl 8 Mart hazırlıklarının önemli adres-lerinden biri de Aile ve Sosyal PolitikalarBakanlığı'ydı. Ama etkinlik sahibi Bakanlıkdeğil, Üniversiteli Kadın Kolektifi’ydi.Etkinlik adı ise “işgal”.

Üniversiteli Kadın Kolektifi 4 Mart’ta“AKP’yi uyarıyoruz, kadın düşmanlarınameydan okuyoruz” diyerek İstanbul Cağa-loğlu’ndaki Aile ve Sosyal Politikalar Ba-kanlığı İl Müdürlüğü’nü işgal etti. Müdür-lük binasını eylem alanına çeviren kadın-lar, binadan sallandırdıkları pankartlaAKP’yi uyardı. Burada kadınlara saldıranpolis, 23 kadını ve saldırıyı görüntülemeyeçalışan Kolektif Basın Merkezi muhabirinigözaltına aldı. Sirkeci Karakolu'na götürü-len kadınlar hakkında gözaltı işlemi yapıl-madı, kadınlar yerlerde sürüklendi. Polissaldırısı, Sirkeci Karakolu’nda işkenceyledevam etti. Üniversiteli kadınların direnişiAnkara, İzmir ve Eskişehir’de aynı gün ya-pılan refleks eylemlerle selamlandı.

POLİS BARİKATINA YUMURTAYAĞMURU

Saldırının ertesi günü Sirkeci Garı’ndabir araya gelen kadınlar, işkence yapılankarakola doğru yürüdü. Üniversiteli KadınKolektifi adına açıklama yapan Seren

Konak, işkencenin Aile ve Sosyal PolitikalarMüdürlüğü binasında başladığını belirterek“Saçlarımızdan sürüklendik, yerlerde tek-melendik, tokatlara ve hakaretlere maruzbırakıldık” dedi. Kadınlara yönelik saldırı,düşmanlık ve gözü dönmüş halin polislerinyaptıklarından ibaret olmadığını söyleyenKonak, her gün 5 kadının öldürüldüğünü,yüzlercesinin tacize ve tecavüze uğradığını,

tüm bunlar yaşanırken de AKP’nin erkeklerlehine uygulamaları hayata geçirdiğinibelirtti.

“Dün canımıza kast eden kadın düşman-larının olduğu bu karakola geri gelmemizbu yüzdendir” diyen Konak, gerici, kadındüşmanı ve kadınların hayatlarına kast edenuygulamalar sürdükçe eylemlerinin dedevam edeceğini söyledi. Üniversiteli

kadınlar, basın açıklamasının sonundakadın cinayetlerinin, tacizin, kadını yoksayan cinsiyetçi, gerici politikaların sorum-lusu AKP’ye karşı tüm kadınları sokağaçağırdı.

Açıklamanın ardından kadınlar, polisbarikatlarıyla korunan karakolu “Kadınlarayapılan işkencenin hesabını soracağız” diye-rek yumurta yağmuruna tuttu.

SOKAĞIN SESİKİBELE 16

Halk›n Sesi7 Mart 2013 / 20 Mart 2013

Ü R E T E N B İ Z İ Z Y Ö N E T E N D E B İ Z O L A C A Ğ I Z

Halkevci Kadınlar 8 Mart DünyaKadınlar Günü’nden günler

önce Ankara, İstanbul, İzmir, Antal-ya, Çanakkale, Hopa ve daha birçokyerde şenlikler, söyleşiler, panellerve tiyatro gösterileri düzenleyerek,atölyelerde el pankartları hazırlaya-rak 8 Mart hazırlıklarına başladı.Birçok şubede yapılan etkinliklerinyanı sıra “Babayı, kocayı, çocuğu ev-de bıraktık, kadın kadına buluşuyo-ruz” sloganıyla kadın şenlikleri dü-zenlendi. Ankara’da Halkevci Ka-dınlar’ın 3 Mart’ta düzenlediği şen-likte Zeynep Karababa, ŞirintepeKadın Korosu ve Şirintepe KadınHalk Oyunu Ekibi sahne aldı.

ZÜLFÜ KADIN YAŞAM PARKI’NA YÜRÜYÜŞ

Şenliğin ardından yaklaşık 200 ka-

dın, kadına yönelik şiddetin son bul-ması için atılan sloganlar eşliğindeZülfü Kadın Yaşam Parkı’na doğruyürüdü. Yürüyüşün sonunda bir so-kak tiyatrosu sergileyen kadınlar, ko-cası tarafından öldürülen Zülfü Öz-türk'ü anarak 8 Mart için sözleşti.

İlker ve Dikmen Halkevi’ndenkadınlar da 8 Mart öncesi DikmenVadisi’nde buluştu. 7 yıldan bu yanabarınma hakkı mücadelesi yürüten,tek yaşam alanları olan evlerindençıkarak sokağı özgürleştiren DikmenVadili Kadınlar, 8 Mart’ta da dire-nişleriyle alanda olacaklarını söyledi.Direnişlerinin Dikmen Vadisi’nintoprağına kök saldığını söyleyen ka-dınlar, 10 Mart’ta fidan dikimiylebaşlayacak “Kadın Ormanı” projesi-nin programını hep birlikte oluştur-du.

KADIN KADINA BULUŞMAİstanbul’da 2’nci bölge Halkevle-

ri’nin 3 Mart’ta Haldun Dormen Şiş-li Sahnesi’nde düzenlediği şenliktekadınlar şiir ve şarkı dinletileri,oyunlar sahneledi. Etkinlikte Hal-kevci Kadınlar adına konuşan AsiyeÇil “Artık perdeleri çekilmiş, kapısıkapatılmış evlerimizin içinde hapse-dildiğimizin farkındayız. Penceredenışığı gördük ve o aydınlığı yaratacakolan bizleriz. AKP ve erkek egemen-liği bizim adımıza karar alamaz. Bizkadınlar, yaşamımıza sahip çıkıyor,karar hakkımız için mücadele ediyo-ruz” dedi. Şenlikte sahne alan PınarAydınlar’ın söylediği türkülere sa-londaki tüm kadınlar eşlik etti. Tümetkinliklerde kadınlar illerinde dü-zenlenecek miting ve eylemlerde bu-luşmak için randevu verdi.

Kad›nlar›n Karadeniz TeknikÜniversitesi (KTÜ) Atatürk KültürMerkezi Salonu’nda yapmak istedi¤i8 Mart etkinli¤ine rektörlük izin ver-medi. Bir 8 Mart KTÜ’sü klasi¤inedaha yol açan Rektörlük, dahaönceki y›llarda oldu¤u gibikad›nlar›n direnifliyle karfl›laflt›.Kad›nlar 4 gün boyunca rektörlükbinas› önünde özel güvenlikçilerekök söktürdü.

27 fiubat’ta bafllayan oturma ey-leminde kad›nlar, rektörün yasa¤›n›,canland›rd›klar› bir skeçle protesto

etti. Eylem s›ras›nda pankart› alma-ya çal›flan özel güvenlikçilere karfl›direnen kad›nlar, pankartlar›n›n y›r-t›lan yar›s›n› geri almay› baflard›. El-lerinde kalan yar›m pankartla, Rek-törlü¤ü teflhir eden kad›nlar, eylem-lerine kendi besteleri ile devam etti:“Bir pankart, iki döviz/ Yine yaparkad›nlar/ Bir gün aradan sonra /Yi-ne burada kad›nlar.” Hemen hergün özel güvenlikçilerin sald›r›s›ylakarfl›laflan kad›nlar› ne özel güven-likçilerin sald›r›s› ne de rektörün ya-sa¤› y›ld›rd›.

SSaavvaaflfl››nn bbeeddeelliinnii kkaadd››nnllaarr ööddeemmeeyyeecceekk ddiiyyeennHHaallkkeevvccii KKaadd››nnllaarr SSuurriiyyeellii kk››zz kkaarrddeeflfllleerriiyylleeAAnnttaakkyyaa’’ddaa ddaayyaann››flflmmaa eeyylleemmii yyaapptt››..

KKTTÜÜ FFaarraabbii HHaassttaanneessii’’nnddee,, TTHHYY ggrreevviinnddee,, DDeerrii‹‹flfl’’ttee kkaadd››nnllaarr,, iiflfltteenn çç››kkaarrmmaallaarraa kkaarrflfl›› mmüüccaaddeelleeeettmmeeyyee ddeevvaamm eeddiiyyoorr..

CCuummaarrtteessii AAnnnneelleerrii’’nniinn ssiimmggeessii hhaalliinnee ggeelleenn vvee3333 yy››ll››nn›› oo¤¤lluu vvee oo¤¤lluu ggiibbii kkaayybbeeddiilleenn vvee kkaattlleeddii--lleennlleerr iiççiinn aaddaalleett aarraammaakkllaa ggeeççiirreenn 110055 yyaaflfl››nn--ddaakkii BBeerrffoo AAnnaa 2211 fifiuubbaatt’’ttaa yyaaflflaamm››nn›› yyiittiirrddii..

88 MMaarrtt DDüünnyyaa KKaadd››nnllaarr ggüünnüü KKüürrtt iilllleerriinnddee 33MMaarrtt’’ttaa bbiinnlleerrccee kkaadd››nn››nn kkaatt››ll››mm››yyllaa ggeerrççeekklleeflflttii..

KKüürrttaajj HHaakktt››rr KKaarraarr KKaadd››nnllaarr››nn--‹‹zzmmiirr PPllaattffoorrmmuuggüüvveennllii,, ppaarraass››zz,, nniitteelliikkllii kküürrttaajj hhaakkkk›› iiççiinn bbiirraarraayyaa ggeellddii..

Mahallelerinde, köylerinde, kent mey-danlarında, bir yıldır AKP’nin kadındüşmanlığına karşı bir araya gelenkadınlar, 8 Mart’ı direnişlerle karşılıyor

Kadınlar toplandı, eylem yaptı, yumurta arttı, çatıştı, direndi. 8 MartDünya Kadınlar Günü daha gelmedenkadınlar gündeme müdahale etti

TÜRKAN KARAKUŞ / BANU SERVETOĞLU

Bir başımıza değil kadın başımıza

Kadınlar AKP’ye meydan okuyor

fi ‹ D D E T E , E R K E K E G E M E N L ‹ ⁄ ‹ N E , G E R ‹ C ‹ L ‹ ⁄ E . . .

‘Bir pankart iki döviz yine yapar kadınlar’

8 MART’A GİDERKEN...

Sokakları, meydanları, adliye önlerini mücadele alanına çevirenHalkevci Kadınlar, 8 Mart’ta da sokaklarda, meydanlarda...