2018’e bakiŞ yatirim daniŞmanliĞi 2018 malİ ......yaúadık, 10 yıllık tahvil faizinin de...
TRANSCRIPT
2018 MALİ PİYASALAR STRATEJİSİ - GÖRÜNÜM, RİSKLER ve FIRSATLAR
İstatistiklere göre cep telefonumuza bir günde ortalama
2600 kez bakıyoruz. Günümüzün 12 saati iş dışı bilgileri
özümsemekle geçiyor. Bu yoğun bilgi bombardımanı
nedeniyle dikkat aralığımız 2000 yılında 12 saniye iken,
2015 yılı itibarı ile sadece 8 saniye ile Japon balığının 9
saniyelik hafızasının dahi altında! Etrafımızdan bize sürekli
bilgi, haber, söylenti akarken bunların üzerinde çok fazla
duracak, düşünecek vaktimiz yok.
2017 yılı bilgi ve haber akışının geçmiş yıllara göre çok
daha fazla olduğu, yatırımcıların dikkat ve ilgilerinin çok
kısa süreler içinde değiştiği, ana yatırım temalarının dahi
yüksek oynaklık gösterdiği bir yıl oldu. 2018 de bundan
çok farklı olmayacak. Peki, 2018’de piyasalarda bizi ne bekleyecek?
USD/TL’nin 3,94 ile rekor kırdığı 2017’nin ilk günlerinde, yılın geri kalanına bakarken hem kaygılı, hem de
umutluyduk. Kaygılıydık, çünkü yatırımcılar paniklemişlerdi, USD/TL’nin bir günde 18 kuruş birden yükseldiğini
gördüğümüz bu günlerde, geleceğe dair kaygılarımız had safhadaydı. Artık “son iki yılda başımıza gelmeyen kalmadı,
bir göktaşı düşmediği kaldı” demeye başlamıştık. Ama aynı nedenden ötürü de umutluyduk, bu kadar musibetin
ardından piyasalarımızda bir düzeltme kaçınılmaz olmalıydı.
Pek de iyi geçmeyen 2016’nın ardından 2017’nin nasıl bir yıl olduğu tartışılır. Gerçekten ülkemize göktaşının bile
düştüğü bu yılda BIST’te rekor üstüne rekor görürken, TL’de tüm ana para birimleri karşısında tarihi değer kaybı
yaşadık, 10 yıllık tahvil faizinin de yine tarihi yüksek seviyesine adım adım tırmanmasını izledik.
2018’e girerken gündem hiç rahat değil, haber akışına şöyle bir göz gezdirsek dahi 2018’e pek iç açıcı bir
havada başlamayacağımızı görürüz. Ancak yıla sevimsiz başlasak dahi, bu yılın kalanı da aynı tatsız havada
geçecek demek değil. 2017 Şubat-Eylül döneminde piyasalarımız toparlanmış, belli bir dengeye oturmuştu. Kasım
ayında Trump’ın ABD Başkanı seçilmesinin ardından görülen olumsuz fiyatlamalar bu dönemde geri verilmiş, bunun
sonucunda küresel piyasalarda getiri arayışının bir kez daha hızlanması ile tüm gelişen ülkelere para girişi olmuş, tüm
dertlerine ve soru işaretlerine rağmen Türkiye de bundan payını almayı başarmıştı. Ta ki Türkiye’ye has risklerin çok
daha fazla öne çıktığı ve Türkiye’nin bu olumlu küresel ortamdan ayrışmaya başladığı Eylül ayına dek…
Görünen o ki Türkiye’de piyasalar 2018’e yine soru işaretleri ile başlayacak. Bundan sonrası için ise öncelikle
Dünya ekonomisi ve finansal piyasalarda ne olacağı önemli…
2018’E BAKIŞ - YATIRIM DANIŞMANLIĞI
10,0
10,5
11,0
11,5
12,0
12,5
13,0
13,5
14,0
12
.16
01
.17
02
.17
03
.17
03
.17
04
.17
05
.17
05
.17
06
.17
07
.17
07
.17
08
.17
09
.17
09
.17
10
.17
11
.17
12
.17
2 ve 10 yıllık tahvil faizi (%, bileşik)
2 yıllık tahvil
10 yıllık tahvil
75.000
80.000
85.000
90.000
95.000
100.000
105.000
110.000
115.000
120.000
3,3
3,4
3,5
3,6
3,7
3,8
3,9
4,0
12
.16
01
.17
02
.17
03
.17
03
.17
04
.17
05
.17
05
.17
06
.17
07
.17
07
.17
08
.17
09
.17
09
.17
10
.17
11
.17
12
.17
USDTRY ve BIST100
USDTRY BIST100
Kaynak : Thomson Reuters Eikon Kaynak : Thomson Reuters Eikon
2
2018’E BAKIŞ - YATIRIM DANIŞMANLIĞI
Küresel Piyasalarda 2018 Görünümü
2017 küresel ekonomi açısından oldukça güçlü bir yıl olurken, bunun piyasalara yansıması da yatırımcıları
mutlu etti. 2017’ye başlarken yatırımcıların aklındaki risk senaryoları (ABD-Çin ticaret savaşı, Kuzey Kore ile çatışma
gibi) neyse ki gerçekleşmedi. 2018’e girerken sormamız gereken soru da bu: Yatırımcılar açısından bu “bereketli”
ortam daha ne kadar sürdürülebilir?
Tahminlere göre 2018 küresel ekonominin otomatik pilotta büyümeye devam ettiği bir yıl olacak. Gelişmiş
ülkelerde yapısal bir sorun göze çarpmazken, kimi gelişmekte olan ülkelerde hala dengesizlikler gözleniyor, ancak
bunların dünya ekonomisini raydan çıkarması düşük bir olasılık. Enflasyon baskısının gelişmiş ülkelerde hissedilmeye
başlanması için de zaman var gibi görünüyor.
2018’in piyasalar açısından nasıl bir yıl olacağını
anlamak için bakmamız gereken ilk şey likidite şartları
olmalı. Her ne kadar Fed 2018’de bilançosunu küçültecek
olsa da, Avrupa (ECB) ve Japonya Merkez Bankası (BoJ)
hala tahvil alarak piyasalara likidite sağlamaya devam
edecekler. Yani 2018’de küresel likidite azalmayacak,
sadece geçen yıllara göre daha az artacak. Küresel
likiditenin daralmaya başlaması 2018’den ziyade 2019’un
konusu, bunun da 2018’in ikinci yarısında önden
fiyatlanması söz konusu olabilir.
Bu durumda “2018’de faizler küresel çapta artmalı” gibi bir sonuç çıkıyor, ancak tahvil piyasasında faiz
seviyesini belirleyen ana etken önde gelen merkez bankalarının faiz politikası. Her ne kadar ekonomilerdeki
toparlanma bundan sonraki süreçte faiz artışlarının devamını haklı çıkarsa da, 2018 için dünyada hızlı bir faiz artırım
beklentimiz yok. Ayrıca merkez bankalarının gözü kulağı piyasalar üzerinde olmaya devam edecek; tahvil faizlerinde
fazla hızlı bir artış görülmesi durumunda sözlü yönlendirmeler ile bu beklentiler kontrol altına alınacaktır.
ABD: ABD ekonomisinin seyri, tüm dünya için olduğu gibi bizim için de kritik. Verilere baktığımızda
toparlanmanın artık belli bir düzleme oturduğu, dışsal bir şok olmadığı sürece ABD ekonomisinin 2017’den biraz daha
fazla, %2,5 civarında büyümesinin beklendiğini görüyoruz. Benzer şekilde enflasyonda da 2017’ye göre hafif bir artış
bekleniyor. Bu durumda Fed üyelerinin 2018’de 3 kez faiz artacağı senaryosu da makul. Ayrıca not edelim ki,
kişilerden ziyade sisteme bağlı olan süreç, Fed’in yeni başkanı Powell ile değişmeyecektir.
Aslında ABD ve küresel piyasalar açısından en önemli risk ekonomi cephesinde değil, siyasette yatıyor. ABD Başkanı
Trump’ın başı belli ki 2018’de de dertten kurtulamayacak. Kendisine yakın isimlerin seçim sırasındaki faaliyetleri
nedeniyle bir bir soruşturmaya uğradığı ABD’de, Trump’ın başkanlıktan azledilmesi konusu yine gündemde olacak.
Piyasa gözünde ise Trump’ın kendisinden çok vaat etmiş olduğu reformlar önemli. Vergi reformunun gecikmesi
piyasayı zaman zaman rahatsız edecek.
Bu risklere rağmen ABD ekonomisindeki toparlanma ile ABD borsalarında 2018 genelinde iyimser havanın süreceğini
ve yurtiçi piyasaları destekleyeceğini tahmin ediyoruz.
Gösterge BBVA Tahmini Bloomberg Ortalama Tahmini
GSYH Büyüme Oranı (%) 2,20 2,50
TÜFE (%) 1,90 2,10
İşsizlik Oranı (%) 4,10 4,10
Fed Faiz Oranı (%) 2,0 2,15
10 yıllık tahvil faizi (%) 2,65 2,85
EURUSD 1,22 1,21
S&P 500 - 2.832
-
2.000
4.000
6.000
8.000
10.000
12.000
14.000
16.000
03
.03
03
.04
03
.05
03
.06
03
.07
03
.08
03
.09
03
.10
03
.11
03
.12
03
.13
03
.14
03
.15
03
.16
03
.17
Fed, ECB, BoJ Bilanço Büyüklükleri Toplamı (mlr USD)
ECB BoJ FED
Kaynak : Thomson Reuters Eikon
3
2018’E BAKIŞ - YATIRIM DANIŞMANLIĞI
Avrupa: 2017’de bir çok ülkede seçimlerin olduğu Avrupa’da siyasi risk kaygıları büyük ölçüde geride
kalırken, ekonomi de Almanya öncülüğünde toparlandı. Büyüme eğiliminin devamı nedeniyle Avrupa konusunda
olumluyuz, ama aynı zamanda da temkinliyiz: Avrupa deyince birbirinden farklı 28 ülkeden ve yüzlerce yetkili isimden
bahsediyoruz. Bu nedenle Avrupa, ABD’ye göre “olay riskine” daha açık bir bölge. Üstelik gündemden düşmüş gibi
görünse de Katalonya konusu hala net bir çözüme kavuşmuş değil, Avrupa’nın itici gücü Almanya’da henüz nasıl bir
koalisyon kurulacağını bilmiyoruz, Brexit müzakerelerinin tıkanması söz konusu olabilir, İtalyan bankacılık sisteminin
göreli zayıflığı ülkenin yüksek borçluluk oranı ile birleşince hala riskli, vs...
Bu riskler nedeniyle ECB’nin tahvil alımlarını kısa vadede bitirmesi zor görünüyor, ancak riskler azaldıkça
ECB çıkış stratejisini (tahvil alımlarına son verme, faiz artırma) konuşmaya başlayacağız. Bunun için tahminimiz
2018 son çeyreği. Faiz artırımı ise büyük olasılıkla 2018’in değil, 2019’un konusu olacak.
Yılın büyük çoğunluğunda likiditenin ECB eliyle artacak olması ve ekonomideki büyüme küresel risk iştahını
olumlu etkileyecek etkenler. Risk iştahı kanalına ek olarak, en büyük ihracat pazarımız olan Avrupa’da işlerin
yolunda gitmesi yurtiçi piyasaları da destekleyecektir.
Gösterge BBVA Tahmini Bloomberg Ortalama Tahmini
GSYH Büyüme Oranı (%) 1,80 1,90
TÜFE (%) 1,20 1,40
İşsizlik Oranı (%) 8,50 8,60
ECB Faiz Oranı (%) 0 0
10 yıllık Alman tahvil faizi (%) 1,20 0,90
EURUSD 1,22 1,21
DAX - 14.172
Asya: Japonya’da ekonomik görünüm diğer gelişmiş ülkelere göre daha zayıf seyrediyor. Buna istinaden 2018’de
BoJ’un ekonomiye desteğinin sürmesi ve bunun piyasalara risk iştahı olarak yansımaya devam etmesi ana
senaryomuz. Asya’da en büyük risk, devasa ekonomisindeki yapısal sorunlar nedeniyle yine Çin olmakla birlikte, bu
kaygının geçmiş yıllara göre çok daha az olduğunu söyleyebiliriz. Şimdilik buna dair bir işaret olmasa da, ABD iç
siyaseti kaynaklı bir gündem değişikliği ile ABD-Çin ilişkilerinin gerilmesi dünya ticaret hacmine ve risk iştahına darbe
vurur.
Japonya Çin
Gösterge BBVA Tahmini Bloomberg Ortalama Tahmini
BBVA Tahmini Bloomberg Ortalama Tahmini
GSYH Büyüme Oranı (%) 1,00 1,20 6,00 6,50
TÜFE (%) 1,00 0,80 2,00 2,20
İşsizlik Oranı (%) - 2,70 - 4,0
Politika Faizi (%) - 0 4,35 4,4
10 yıllık tahvil faizi (%) - 0,12 - 3,97
USDJPY / USDCNY 120 114 6,90 6,65
Nikkei / Shanghai Stock Ecx. - 23.980 - 3633
Gelişen Ülkeler: Küresel ekonomideki toparlanmanın devam edecek olması, gelişen ülkelerin de bundan
faydalanmasını sağlayacak. Çoğu ülkede enflasyonun düşüş trendinde olması, bu ülkelerin görece gevşek
para politikalar izlemesine olanak sağlayacak. Aralarında bizim de olduğumuz bir grup ülke ise kendilerine özel
riskler nedeniyle grubun geri kalanından ayrışacak. Rusya ve Türkiye jeopolitik ve dış ilişkiler, Brezilya ve Güney
Afrika ise mali/siyasi sorunları nedeniyle yatırımcıları daha fazla meşgul etmesi olası ülkeler. Ancak bu ülkelerdeki
olası sorunların, tüm GOÜ grubuna bulaşması bu küresel ortamda zor görünüyor. Asya ülkelerinin genele göre daha
yüksek büyüme oranları kaydetmeleri ve küresel fon girişlerinden daha çok pay almaları beklenebilir.
Küresel Riskler: Küresel ekonomi ve piyasalar hakkındaki bu olumlu tabloyu bozma potansiyeli olan konular:
Kuzey Kore, Ortadoğu, Güney Çin Denizi ve hatta Doğu Avrupa dahi olası gerginlik merkezleri olarak
2018’de de gündemimizde olacak.
Trump’ın başkanlığının tehlikeye girmesi ve ABD’de karar alma mekanizmasında bir zafiyetin ortaya
çıkması önce ABD, sonra tüm küresel piyasalarda olumsuz etki yaratacaktır.
Gelişmiş ülkelerde enflasyonun öngörülenden hızlı artması ve merkez bankalarının buna tepki vererek
faizleri hızlı artırmaları, halen %17’si eksi faizle işlem gören küresel tahvil piyasalarında sert bir
düzeltmeye yol açacaktır.
4
2018’E BAKIŞ - YATIRIM DANIŞMANLIĞI
Türkiye’de 2018 Görünümü
Oldukça olumsuz bir havada başladığımız 2017 yılında, Şubat-Eylül döneminde yurtiçi piyasalarda ciddi bir
toparlanmaya ve iyimserliğe şahit olduk. Bu iyimserlikte en önemli etken yurtdışı piyasalardaki güçlü risk iştahı ve
Kredi Garanti Fonu ile birlikte Türkiye’nin 2017’de beklentilerin ötesinde bir büyüme sergileyeceği düşüncesi idi.
Eylül ayı ile birlikte bu iyimser tablo yerini kaygılara bıraktı. Türkiye’nin gerilen dış ilişkileri ve inatçı enflasyon
rakamları TL’yi ve faizleri olumsuz etkilemeye başladı. BIST bu eğilime ilk başlarda direnip yeni bir rekor kırsa da
geldiğimiz noktada piyasalarımızın geçmiş aylardakine benzer, olumlu bir görünüm sunmadığı aşikar.
Peki, 2018’e girerken neden iyimseriz? Yanıt hiç
şaşırtıcı olmayacak, ama oldukça basit: Çünkü çok
ucuzuz! Piyasalarımızda oldukça sıkıntılı geçen 2016’nın
ardından, 2017’yi de pek iyi rakamlarla bitirmiyoruz. Hatta
gelişen ülkelere yönelik algılamanın değişmeye başladığı
tarih olan Mayıs 2013’ten bugüne bakarsak USD/TL kuru
%110 yükseldi; Arjantin’in ardından bu tarihten bu yana
parası USD karşısında en çok değer yitiren 2. ülkeyiz. 10
yıllık tahvil faizimiz 600 baz puan yükseldi; Venezüella tahvil
faizindeki 4200 baz puanlık iflas fiyatlaması hariç bize
yaklaşan bir faiz yükselişi yok.
Bu tabloda BIST’in aynı tarihten bu yana %15 yükselmiş olması bir ayrışma gibi görülebilir ilk başta, ancak BIST’in
diğer gelişen ülke borsaları ile farkına baktığımızda görünüm netleşiyor: Mayıs 2013’ten bugüne MSCI TR/MSCI GOÜ
endekslerinin F/K oranları bazında %25 ucuzuz. Yani geçmiş dönemde BIST’te gördüğümüz yükselişe rağmen
dünyadaki iyimserliğe katılamadık, BIST olması gereken seviyenin çok altında.
Küresel büyümenin devamında iyimserliğin ve getiri arayışının da süreceği bir ortamda bu ucuzluğun
yatırımcıları çekmesi gerekir. Ancak ucuzluğumuzun sebepleri ortadan kalkmadıkça, ya da hafiflemedikçe dünyadaki
olası iyimserlikten yeterince faydalanamayacağımız açık.
2018’de ekonomik anlamda yanıtlamamız gereken iki soru olacak: Türkiye 2017’deki gibi sürpriz yüksek bir
büyüme yakalayabilecek mi ve enflasyon/faiz denkleminde nerede olacağız? Araştırma Bölümümüzün 2018
Strateji Raporu’na göre 2017’deki %6’lık büyümenin ardından bir miktar ivme kaybederek 2018’de %4,0 büyüyeceğiz.
Bu hala oldukça yüksek bir oran, ama aynı zamanda piyasalarımızda 2017’deki kadar heyecanlı bir büyüme
fiyatlaması görmeyeceğiz demek.
Enflasyon/faiz konusu ise çok daha çetrefilli. 2017’de ortalamada %10,5 seviyesinde gerçekleşen, yılı da TCMB
hedefi ve tahmininin oldukça üzerinde bitirecek olan enflasyon, 2018’de de yüksek seyredecek. TCMB bu konuda
gerekeni yapacağı mesajı vermekle birlikte, dikkat edilmesi gereken faizimizin halen benzer ülkelere göre oldukça
yüksek olduğu. Kaldı ki Türk mali piyasalarının özellikle son dönemdeki olumsuz ayrışması çok büyük ölçüde siyasi
risk algılamasındaki artış kaynaklı. Böyle bir durumda faizin bu kaygıları unutturacak ölçüde artırılması gerekir, ancak
ne genel gidişat, ne de bizim beklentimiz bu yönde.
İlerleyen dönemde yüklü bir faiz artırımı için en önemli şart TL’de bir kez daha sert ve hızlı bir değer yitirme dönemine
girmemiz olur. Öte yandan hala “Geç Likidite Penceresi” faizinin ana politika aracı olarak kullanılıyor olması, piyasada
TCMB’nin faizlerde indirim kollayacağı algılaması yaratıyor. Belli ki faiz konusu 2018’de de yatırımcıların gündeminde
ilk sıralarda olmaya devam edecek, zaman zaman gerek tahvil, gerekse de döviz piyasalarımızda “faiz seviyesi”
tartışmaları kaynaklı yüksek oynaklık göreceğiz.
0,5
0,6
0,7
0,8
0,9
1
1,1
1,2
01
.13
04
.13
07
.13
10
.13
01
.14
04
.14
07
.14
10
.14
01
.15
04
.15
07
.15
10
.15
01
.16
04
.16
07
.16
10
.16
01
.17
04
.17
07
.17
10
.17
MSCI TR/ MSCI GOÜ FK Oranı +2ss
+1ss 5 yıllık ortalama
-1ss -2ss
Kaynak : Bloomberg
5
2018’E BAKIŞ - YATIRIM DANIŞMANLIĞI
2018’de Türkiye açısından genel risk unsurlarında fazla bir
değişiklik yok: Dış ilişkiler ve jeopolitik gelişmeler yine
bizimle olacak. Avrupa Birliği ile olan ilişkimizin yakın vadede
tamamen düzelmesini beklememekle birlikte, bu yönde
adımlar atılmaya başlandığını görüyoruz.
2018’de hükümetin bu konuya özel bir önem verdiğini
görmek şaşırtıcı olmayacak. ABD ile ilişkilerimizin
geleceği ise bu raporun yazıldığı günlerde oldukça
belirsizdi. Zarrab Davası, ABD’nin Kuzey Irak’ta Kürt
gruplarını silahlandırmaya devam etmesi, İsrail’in Kudüs’ü
başkent yapmak istemesini ABD’nin desteklemesi gibi konular
Türkiye-ABD ilişkilerinin düzelmesinin vakit alacağını işaret
ediyor.
Bunlara ek olarak, yurtiçinde bir erken seçim olasılığını da değerlendirmek gerekir. Her ne kadar şu anda bu
zayıf bir ihtimal olarak görünse de, seçim barajı/ittifak tartışmalarının çoktan başlamış olması bu konuyu görmezden
gelmemize engel. Olası bir erken seçim piyasalarımızda baskı, oynaklıkta da artış yaratacağından bu konudaki
gelişmelerin izlenmesi gerekir. Bu olasılığın artması, yurtiçi piyasalara dair beklentilerimizi değiştirecektir.
Ana senaryomuz, Türk mali piyasalarında yılın ilk yarısında kur ve faizde kısmi düzeltme yaşanacağı, BIST’te
de 2017 kadar güçlü bir performans olmasa da yeni zirve göreceğimiz yönünde. Yılın ikinci yarısından itibaren
ise hem Fed faiz artırımları ve bilanço küçültme operasyonun etkilerini göreceğimizi, hem de yurtiçinde seçim
fiyatlamasına gireceğimizi tahmin ediyoruz. Bu nedenle yıl sonuna doğru TL’de kademeli bir değer kaybı görmeyi
bekliyoruz.
2018’in sağlıklı, mutlu, huzurlu ve bol kazançlı geçmesi dileklerimizle…
35%
25%
15%
10%
5% 10%
2018'e Girerken Portföy Dağılım Önerimiz
Hisse
TL tahvil
ÖST
Eurobond
Altın
Mevduat
Ülke Politika Faizi (%) 2018 TÜFE Beklentisi (%)
Arjantin 28.78 17.60
Venezüella 22.61 1,864.00
Mısır 18.75 14.50
Ukrayna 13.50 8.10
Türkiye 12.25 8.80
Beyaz Rusya 11.00 -
Lübnan 10.00 3.00
Rusya 8.25 3.90
Brezilya 7.00 3.80
G. Afrika 6.75 5.20
Hindistan 6.00 3.50
Endonezya 4.25 3.80
Meksika 7.00 3.90
Türkiye için AOFM alınmıştır
Kaynak: Bloomberg
Kaynak : Garanti Yatırım –Yatırım Danışmanlığı
6
2018’E BAKIŞ - YATIRIM DANIŞMANLIĞI
Hisse Senedi Piyasası
Hisse piyasalarında ralli fiyatlamasının etkili olduğu yılın ardından… 2017 yılı tamamlanırken hisse piyasaları
açısından güçlü performanslar öne çıkıyor. Tamamlamayı hazırlandığımız yılda söz konusu olumlu fiyatlamayı
desteklemesini ve aynı zamanda küresel risk alma iştahına katkı sağlamasını beklediğimiz faktörleri: i)gelişmiş
ülkelerde olumlu büyüme verilerine karşın merkez bankalarının sıkı para politikaları yönünde aceleci olmayacakları
beklentisi, ii) gelişmiş ülkelerde enflasyon görünümünün yeterince güçlü olmayışı iii)Çin’de makro görünümde
toparlanma, iv)ABD’de vergi reformu çalışmaları, v)şirket karları vi)En büyük varlık fonu konumundaki Norveç Varlık
Fonu’nun portföyünde hisse senedi ağırlığını artırma yönündeki beklentiler olarak özetleyebiliriz.
Belirttiğimiz faktörlerin katkısıyla gelişmiş ülke hisse
piyasalarının oluşturduğu MSCI Dünya endeksi 2017
yılında %18 oranında değer kazandı. Aynı dönemde MSCI
Gelişmekte Olan Piyasalar endeksi %28 oranında
primlendi.
Risk alma iştahının katkısıyla, likiditeye duyarlı gelişmekte
olan piyasaların görece yüksek performans sergilediği
yılda bu grup içerisinde en yüksek yıllık getiri %46 ile Çin
hisse piyasasında gerçekleşti. Gelişmiş ülkeler bazında en
yüksek getirili hisse piyasası ise %49 ile Avusturya olarak
öne çıktı.
Küresel risk alma iştahını 2017 yılında şekillendiren
başlıklar 2018 yılında da belirleyici olacak... 2018 yılına
girilirken, küresel anlamda hisse piyasası yatırım
temasında kayda değer bir değişiklik olmayışı, 2017 yılında
etkili olan faktörlerin yeni yılda da önemini koruyacağına
işaret ediyor. Yatırımcılar başta FED olmak üzere merkez
bankası politikalarına ilişkin beklentiler ile ABD'de vergi
reformu görüşmelerine odaklanmayı sürdürecek. Vergi
reformu tasarısına ilişkin olarak ise vergi indirimlerinin 2018 yılında mı yoksa 2019 yılında mı devreye gireceği
sorusuna bulunacak yanıtla kısa vadede FED politikalarına ilişkin beklentiler yeniden şekillenecektir.
Küresel tarafta büyümenin canlı kaldığı buna karşılık
enflasyonun sıkı para politikaların tercihi açısından
yeterince destekleyici olmadığı ortamın hisse
piyasalarında mevcut olumlu eğilimin ana yatırım teması
olarak gündemde kalmasını beklemekteyiz.
8 Aralık Cuma günü açıklanan ABD istihdam verileri içinde
ücret artışlarının beklentilerin altında kalması 2018 yılına
yönelik faiz artırım beklentilerine yönelik kayda değer bir
değişikliğe neden olmazken, risk alma iştahını hisse
piyasalarına yönelik kısa vadede desteklemektedir. Benzer
veri takibi önümüzdeki yılda da hisse yatırımcılarının
önemseyeceği başlıklar olmayı sürdürecektir. Bu
görünümde borsalar açısından merkez bankalarının
beklenenden önce sıkı para politikaları tercihleri ya da
jeopolitik riskler hisse piyasaları adına henüz net şekilde fiyatlanmamış potansiyel risk başlıkları konumunda.
Bölgesel Endeks Performansları (2017=100)
Kaynak : Thomson Reuters Eikon
MSCI Endeksi 2017 MSCI Endeksi 2017
Avusturya 49,9% Çin 46,6% Singapur 29,5% Polonya 44,4% Hollanda 28,3% Güney Kore 41,9% İtalya 28,0% Hindistan 31,3% Danimarka 27,7% Peru 30,1% Hong Kong 27,1% MSCI G.O.P. 28,8% Fransa 25,3% Macaristan 27,3% İspanya 25,2% Tayland 26,3% Almanya 24,4% Türkiye 25,3% Japonya 20,1% Çek Cumhuriyeti 23,8% Norveç 18,6% Tayvan 20,4% ABD 18,5% Filipinler 17,7% Portekiz 18,4% Şili 16,9% MSCI Dünya 18,4% Güney Afrika 16,4% İsviçre 16,8% Brezilya 16,3% İsveç 16,0% Endonezya 15,2% Finlandiya 15,9% Malezya 14,5% Belçika 14,6% Meksika 12,8% İrlanda 14,1% Yunanistan 10,2% İngiltere 11,6% Kolombiya 6,1% Kanada 10,2% Mısır -0,5% Avustralya 9,1% Birleşik Arap Emirlikleri -1,4% Yeni Zelanda 0,3% Rusya -2,6% İsrail -5,7% Katar -23,4% Pakistan -29,8%
Kaynak : MSCI 08.12.2017 tarihine ait veriler ABD$ bazındadır
7
2018’E BAKIŞ - YATIRIM DANIŞMANLIĞI
Türk hisse piyasasında genel olumlu görüşümüzde
değişiklik yok, ancak yeni yılda dalgalı eğilimin etkin
olmasını bekliyoruz… Küresel risk alma iştahının yüksek
seyrettiği 2017 yılında Türk hisse piyasası da bu eğilimden
%39’luk primle (ABD$ bazında %27) nemalandı. Bununla
birlikte gelişmekte olan piyasalara görece performans
bazında ise yıl içindeki eğilimde iki farklı eğilimle karşı
karşıyayız. İlki Ocak-Ağustos aralığında MSCI Türkiye
endeksinin MSCI Gelişmekte Olan Piyasalar endeksine
(MSCI G.O.P.) göre %14 daha iyi performansın oluştuğu
dönem. İkincisi ise Eylül-Aralık periyodunda gelişmekte olan
hisse piyasalarına göre oluşan %16’lık daha kötü
performansın sergilendiği süreç.
Yılın son dört ayında öne çıkan görece zayıflık, değerlemeler bazında da BİST’te ıskontonun yükselmesine neden
oldu. 2018 yılına girilirken Fiyat/Kazanç oranı bazında gelişmekte olan ülke piyasalarına göre %34 olan ıskonto,
mevcut durumda %40’a yükselmiş durumda. Söz konusu ıskontonun son iki yıllık ortalamasının %32 olduğunu
belirtelim. Rölatif taraftan bir başka gösterge olan MSCI Türkiye/MSCI G.O.P. rasyosunda ise 1999 ve 2002 yılında
test edilmiş düşük seviyelere yaklaşıldı.
Gerek temel tarafta ıskontonun arttığı gerekse de teknik
anlamda görece zayıf performansın fiyatlandığı dönem
adına etkili olan başlıklar dış politika tarafında yükselen
tansiyon ve İran’a ilişkin yaptırımların ihlali iddiasıyla
ABD’de başlayan dava sürecin etkisi olarak
değerlendirilebilir.
Küresel görünümde olumlu yatırım temasının
korunduğu mevcut görünümde değerlemelerdeki
ıskonto paralelinde BİST açısından genel olarak olumlu
performansın korunacağını öngörüyoruz.
Risk alma iştahının özellikle gelişmekte olan piyasalar
açısından destekleyici olmaya devam edeceği süreçte son
beş yıl Fiyat/Kazanç oranı ortalamaları bazında görece
zayıf görünümdeki Türk hisselerinin, 2017 yılında olduğu
gibi ıskontonun yükselmeye başladığı dönemlerde yatırım
fırsatlarıyla ön plana çıkacağını düşünmekteyiz.
2018 yılı ilk çeyreğinde büyümenin sürdüğü, enflasyonun de baz etkisiyle gerilemesini beklediğimiz bir
ortamda BIST’teki ana yatırım teması “bankacılık sektörü” olacaktır. Özellikle Eylül ayından itibaren lokal faktörler
nedeniyle risk alma iştahından yeterince faydalanamayan Türk şirketlerinde kar büyümeleri de bu paralelde tam olarak
fiyatlara yansımadı. Önümüzdeki yılın öne çıkan başlıklarından bir diğerinin de devam edecek kar büyümesi olacağını
düşünüyoruz. Bu paralelde bankacılık, demir-çelik, telekom ve sigorta sektörlerinin öne çıkmasını beklemekteyiz.
Makro anlamda büyüme-enflasyon görünümü paralelinde temel anlamda yüksek ıskonto, rölatif anlamda zayıf
performans BİST paralelinde olumlu görüşümüzü koruyor olsak da, belirsizliğe neden olan faktörlerin tam
olarak netleşmemiş olması nedeniyle 2018 yılında mevcut dalgalı eğilimin süreceğini düşünüyoruz. Volatiliteyi
yükseltebilecek bir diğer faktörü ise önümüzdeki yıl gündeme gelmesini beklediğimiz “halka arzlar” olarak
değerlendirmekteyiz. 2010 yılında gerçekleşen halka arzlarda yaklaşık 2.2 milyar$’lık fon toplanırken, o yıldan bu yana
toplamda toplanan fon tutarı 1 milyar$’ı aşamamıştır. Son beş yılda halka arzlarda toplanan fon miktarı ise ortalama
308 milyon$’dır. BİST’e ilginin sürdüğü, küresel anlamda risk iştahının korunduğu ortamda halka arz büyüklüğünde de
geçmiş yıllara göre artış kaydedilebilir. Uzun vadede sermaye piyasası gelişimi açısından olumlu olarak
değerlendirsek de, yıl içerisinde gündeme gelebilecek büyük ölçekli halka arzların kısa vadeli görünümde likidite
baskısına neden olarak endekste volatiliteyi artırması beklenebilir.
MSCI Türkiye/MSCI G.O.P.
MSCI Endeksleri Fiyat/Kazanç Oranı Değişimleri
Kaynak : Thomson Reuters Datastream
Kaynak : Thomson Reuters Datastream
8
2018’E BAKIŞ - YATIRIM DANIŞMANLIĞI
BIST-100 Teknik Görünüm
Takip ettiğimiz genel teknik görünüm değişmedi…
BİST-100 adına 2017 yılı genelinde takip ettiğimiz ve uzun
vadede olumlu görünüme işaret ettiğini düşündüğümüz
teknik görünümde bu aşamada bir değişiklik yok. Aynı
grafik bazında öngördüğümüz orta vadeli dirençler 109,000
ve 112,000 seviyelerinin test edilmesi sonrasında, mevcut
formasyon bazında uzun vadeli direnç bölge konumundaki
120,000 bölgesinin geriye kalan son teknik direnç bölge
olarak takip etmeyi sürdürüyoruz.
Dalgalı eğilimin etkin olduğu kısa vadeli görünümde ise
(106,500 ara destek olmak üzere) tepki alımlarının
110,000-111,000 bölgesine yönelik devam edebileceğini
öngörmekteyiz. Kısa vadeli görünümde belirttiğimiz direnç
bölge kar satışları açısından ön planda kalabilir. Kar
satışları noktasında aynı vadede 106,500-103,000 bölgesi
destek olmak kaydıyla potansiyelini korumasını beklediğimiz direnç seviyeler ise sırasıyla 112,000-120,000
seviyeleridir. Aynı zamanda endekste uzun vadeli direnç bölge olarak değerlendirdiğimiz 120,000 bölgesine ulaşılması
halinde ise olumlu bakış açımızı revize etme amacıyla gözden geçireceğiz.
Döviz Piyasaları
2018’de gelişmiş ülke döviz piyasalarında yön belirleyici olmasını beklediğimiz temalar: (i) politik risk algısının
normalleşmesi, (ii) para politikalarında yakınsama, (iii) ülke/bölge özelinde ekonomik toparlanma döngülerinde oluşan
görünüm. Ilımlı küresel büyüme görünümü ve görece düşük enflasyon risk iştahının bir süre daha görece yüksek
seyretmesine imkan sağlarken, döviz piyasalarında makro-ekonomik faktörlerin yeniden siyasi etkenlerin önüne
geçeceğini ve para birimlerinde uzun vadeli ortalama seviyelerine hareket görülebileceğini düşünüyoruz.
Bu çerçevede, USD’de bu yıl başlayan gerilemenin 2018’de devam ettiğini görebiliriz. USD’yi yukarı
taşıyabilecek unsurlardan biri olarak görülen vergi reformu taslağının mevcut hali ile ABD’de ekonomik büyümeye ve
para politikasına geçişkenliği konusunda oldukça şüpheliyiz. ABD’de ücret enflasyonu başta olmak üzere enflasyonun
beklenen göre daha hızlı bir artış göstermesi ile Fed’in de daha sıkı bir politika duruşu benimsemesi riskini göz ardı
etmesek de, baz senaryomuz mevcut beklentiye paralel, düşük tempolu sıkılaştırma döngüsünün USD’ye
sağlayabileceği ek desteğin sınırlı olduğu yönünde.
Öte yandan, Euro Bölgesi’nde giderek güçlenen
ekonomik toparlanma, bölge özelinde siyasi risklerin
azalmış olması ve ECB’nin politika duruşuna dair
beklentilerin daha fazla sıkılaştırma yönünde değişmesi
olasılığı EUR’u destekleyeceğini düşündüğümüz
faktörler. Euro Bölgesi’ndeki güçlü toparlanmaya kıyasla
ABD’nin ekonomik döngünün oldukça geç bir safhasında
bulunması ve Fed’den gelmesi olası faiz artırımlarına
karşın, ECB’nin de aynı yönde hareket etmesi olasılığı
güçlendikçe ‘politika farklılaşması’ temasının USD’ye
sağlayacağı desteğin azalması, ikilide 2015-2016 yılında
görülen dip seviyelerden başlayan toparlanmanın devam
etmesine imkan sağlayabilir. EUR/USD’de hızlı bir yükseliş
beklemesek de, Euro’nun uzun vadeli reel seviyelerine yakınsamaya devam etmesi pariteyi yıl içinde kademeli olarak
yukarı taşıyabilir.
60
70
80
90
100
110
120
02
.10
06
.10
10
.10
02
.11
06
.11
10
.11
02
.12
06
.12
10
.12
02
.13
06
.13
10
.13
02
.14
06
.14
10
.14
02
.15
06
.15
10
.15
02
.16
06
.16
10
.16
02
.17
06
.17
Gelişmiş Ülke REK Endeksleri (Kaynak: BIS)
Euro Bölgesi A.B.D.
Birleşik Krallık Japonya
BİST-100 (Haftalık)
Kaynak : Matriks
BİST-100 (Haftalık)
9
2018’E BAKIŞ - YATIRIM DANIŞMANLIĞI
Beklentimiz EUR/USD’nin yılı 1.22 seviyesinden
tamamlayacağı yönünde. Bu çerçevede, önümüzdeki
dönemde yıl sonu etkisi ile EUR-USD swap faizlerinde
görülen sert düşüş ile beraber EUR/USD’de
kaydedilecek olası düşüşlerin uzun vadeli alım fırsatı
teşkil edebileceğini düşünüyoruz.
2018 yılında uzun vadeli reel seviyelere yakınsama
görülebileceği beklentisindeyiz…
TL Beklentilerimiz
TL 2017 yılını gerek kendi tarihsel seyrine, gerekse benzer gelişmekte olan ülke para birimlerine kıyasla oldukça ucuz
reel seviyelerde tamamlamak üzere. Para biriminin 2018’de göstereceği performans değerlendirilirken, TL’yi bu
noktaya taşıyan uzun ve kısa vadeli baskı unsurlarını birbirinden ayırmanın daha doğru sonuç vereceğini
düşünüyoruz.
TL’nin kullanılabilecek hemen tüm ölçütlere göre aşırı
seviyelerde bulunduğu mevcut koşullarda, (i) siyasi risk
algısının kısmen de olsa normalleşmesi, (ii) TCMB’nin daha
sıkı bir politika duruşu benimsemesi, TL’de özellikle Ekim
ayından sonra gördüğümüz olumsuz ayrışmanın geri
alınmasını sağlayabilir. Kasım’da 84.7 seviyesine kadar
gerileyerek serinin başlangıcından bu yana en düşük
seviyeyi kaydeden tüfe bazlı reel efektif döviz kuru
endeksinde, geçmişte sert düşüşlerin ardından görülene
benzer şekilde, toparlanma bekliyoruz. Küresel koşulların
da destekleyici kalacağı beklentisinden hareketle, TL’nin
2018’in ilk çeyreğinde güçlü performans gösterebileceği
ve USD/TL kurunun önümüzdeki aylarda 3.60’lı
seviyelere kadar gerileyebileceğini düşünüyoruz.
Yanda yer alan GOÜ REK uzun vadeli ortalamalardan
sapma (std) ve büyüme beklentileri (Kaynak: BIS,
Bloomberg) grafiğinde de görüleceği üzere, reel efektif TL
kuru gerek kendi tarihsel seyrine, gerekse benzer para
birimlerine kıyasla aşırı seviyelerde…
2017’de TL’nin Ocak ayından sonra görece istikrar
kazanması ile beraber yurt içinde yatırımcıların kurun
yükseldiği dönemlerde satıcı, düştüğü dönemlerde ise
alıcı olarak öne çıktığını gördük. Bunun en belirgin örneği
ise, TL’nin sert şekilde değer kaybettiği sonbahar aylarında
(15 Eylül-3 Kasım dönemi) döviz tevdiat hesaplarında
kaydedilen US$ 10 milyarlık düşüştü. Yerli yatırımcıların
alım-satım işlemlerinin 2018 yılında TL’deki hareketlerde
dengeleyici rol oynamaya devam edeceğini düşünüyoruz.
1,00
1,05
1,10
1,15
1,20
1,25
1,30
1,35
1,40
-70
-60
-50
-40
-30
-20
-10
0
01
.14
04
.14
07
.14
10
.14
01
.15
04
.15
07
.15
10
.15
01
.16
04
.16
07
.16
10
.16
01
.17
04
.17
07
.17
10
.17
EUR/USD'de yıl sonu etkisi
EUR-USD 3 aylık swap (bps) EUR/USD
80
90
100
110
120
130
140
01
.04
01
.05
01
.06
01
.07
01
.08
01
.09
01
.10
01
.11
01
.12
01
.13
01
.14
01
.15
01
.16
01
.17
TÜFE Bazlı REK
+/-2Std Sapma TCMB REK
3 Yıllık Ortalama
Türkiye
G. Afrika
Hindistan
Endo.
Rusya
-Brezilya
Çin
G. Kore
Şili
Kolombiya
Mac.
-2,5
-2,0
-1,5
-1,0
-0,5
0,0
0,5
1,0
1,5
2,0
0,0 1,0 2,0 3,0 4,0 5,0 6,0 7,0 8,0
2018 Ortalama GSYH Büyüme Beklentisi (%)
Kaynak : Bloomberg
Kaynak : TCMB, Garanti Yatırım
Kaynak : Bloomberg, Garanti Yatırım
10
2018’E BAKIŞ - YATIRIM DANIŞMANLIĞI
TL’de son aylardaki aşırı hareketin arkasındaki etkenlerin kısa sürede ortadan kalkabileceğini ve yatırımcıların
yüksek getiriye odaklanması ile beraber TL’nin ana para birimlerine karşı reel ve nominal kazanımlar elde
edebileceğini düşünsek de, para biriminde son beş yıllık dönemde görülen istikrarlı değer kaybına yol açan
etkenlerin büyük ölçüde korunduğunu söylemek mümkün. Bu nedenle, özellikle yılın ilk aylarında güçlü
performans beklesek de, 2018 yılını TL’de son yıllarda görülen değer kaybı eğilimini terse döneceği yıl olarak
görmüyoruz.
(i) Yıllık manşet TÜFE artışının Kasım ayında görülen aşırı yüksek seviyelerden gerilemesi olası olsa da, enflasyonun
hedef seviyesinden kopuk, yüksek seyrini koruyacağına işaret eden görünüm,
(ii) TCMB’nin parasal sıkılaştırma döngülerinin geçici olduğuna işaret eden, GLP oranına dayalı, geleneksel olmayan
para politikası çerçevesi,
(iii) Para biriminde son yıllarda kaydedilen değer kaybına karşın ödemeler dengesinde süregelen bozukluk,
(iv) Yabancı yatırımcılar nezdinde Türk varlıklarını ‘riskten kaçış-yüksek risk iştahı’ döngüsüne karşı aşırı hassas
konumda bırakan uzun vadeli (günlük haber akışından bağımsız) risk algısı,
REK’te görülecek bir tepki hareketinin daha uzun vadeli bir yeniden fiyatlama sürecine dönüşmesini engelleyecek
başlıca faktörler arasında görülebilir.
Kurda yılın ilk üç ayında görülmesini beklediğimiz düşüşün daha sonra yerini yatay bir reel eğilime ve
dolayısıyla, yüksek seyretmesi olası enflasyon gerçekleşmelerinin etkisiyle kademeli bir nominal yükseliş
eğilimine bırakmasını olası görüyoruz. Kurun yıl içinde aşağı yönlü hareketin olası hedefi olarak işaretlediğimiz 3.65
seviyesinin altına inmesi olasılığını göz ardı etmesek de, bu hareketlerin kalıcı olmayacağı ve USD/TL’nin yılın ikinci
yarısında uzunca bir aranın ardından yeniden son haftalarda gördüğümüz seviyelere ulaşmasını ve yılı 4.10
seviyesinden tamamlamasını bekliyoruz.
Bu beklentimiz özellikle son dönemde görülen hareketler ışığında görece iyimser bulunabilir. Ancak (i) küresel
koşulların destekleyici kalacağı yönündeki baz senaryomuz, (ii) TL’de son yıllarda benzer para birimlerine kıyasla
görülen zayıf seyir, (iii) USD’nin diğer ana para birimlerine kıyasla görece zayıf bir seyir izleyeceği yönündeki
beklentilerimiz hesaba katılınca 2018’in bir kayıp fırsat yılı daha olacağını söylemek daha gerçekçi bir değerlendirme
olur. USD’nin küresel seyrine dair beklentimiz de hesaba katılınca, EUR/TL ve GBP/TL gibi ikililerin yıl içinde
ulaşabileceği düşündüğümüz seviyeler (5.00 ve 5.50) bunun bir göstergesi kabul edilebilir.
Strateji Önerileri: Yukarıda özetlenen görüşlerimizden hareketle beğendiğimiz işlem stratejileri:
5-6 aylık vadede mevduatta USD yerine TL tercih edilmesi
Şubat-Mart vadeli olarak 4.00 üzerindeki seviyelerde doğrudan, vadeli USD satışı
2-3 ay vadeli USD/TL put opsiyonlu spread alımı (3.80-3.50) (referans fiyat %1.08)
Yüksek risk-yüksek getiri arayışına sahip, TL açısından olumlu yatırımcılar için 6 aylık vadede 4.15
knock-out seviyeli, 3.65 kullanım fiyatlı DIKO (digital knock-out) opsiyon işlemleri (referans fiyat:
şartların gerçekleşmesi durumunda geri alınacak nominal ödeme tutarının %13.8’i)
Bir yıllık vadede 4.60 kullanım fiyatlı call opsiyonu satımı ve 4.30 kullanım fiyatlı put opsiyonu alımı
yapılarak oluşturulacak risk reversal yapıları (referans fiyat %2.7)
Çeyrek içinde 4.25-4.30’lu seviyelere hareket görülmesi durumunda EUR/TL alımı.
Yıl sonu etkisi ile EUR/USD’yi 1.15’li seviyelere taşıyacak olası hareketlerde spot piyasada orta vadeli
EUR/USD alımı.
11
2018’E BAKIŞ - YATIRIM DANIŞMANLIĞI
Tahvil & Eurobond Piyasalarında 2018 Görünümü
TL cinsi tahvil faizlerinde görülen sert yükseliş 2017
yılına damga vuran piyasa hareketlerinden biri oldu.
Tahvil faizlerinin son yıllarda gördüğü hareket bandını
yukarı yönde terk etmesinin ve 10 yıllık tahvil faizinin
%13.22 bileşik ile rekor seviyesine ulaşmasının arkasındaki
temel etkenler: (i) hedef seviyesinden koparak çift hanelere
yerleşen enflasyon ve bozulan enflasyon beklentileri, (ii)
özellikle yılın ilk yarısında artan kredi arzının ve yüksek
büyümenin yukarı yönlü etkisi, (iii) Hazine’nin artan iç borç
çevirme oranı, (iv) bozulan ülke risk algısı.
Geriye dönüp baktığımızda 2017’de özellikle kayda
değer bulduğumuz iki gelişme, yurtdışında yerleşik
yatırımcıların son yıllara kıyasla tahvil piyasasına
yoğun giriş yapmış olması ve Hazine’nin yıl içinde
kendi öngörüsünü aşan miktarda borçlanmasıydı.
Yabancı yatırımcılar yıl başından 1 Aralık’a kadar geçen
dönemde DIBS piyasasında nette US$ 7 milyarlık alım
yaparken, bu durum geçmiş yılların aksine tahvil faizlerine
olumlu yansımadı. Daha geniş bir ifadeyle, tahvil piyasasına
girişler ile TL cinsi faizler ve döviz kurları arasındaki tarihsel
ilişkinin bu yıl bozulduğu gördük. Yılın dikkat çeken diğer
gelişmesi olan arz artışına değinmek gerekirse; 2017’nin şu
ana kadarki kısmında Hazine’nin iç borç çevirme oranının
%127 ile 2003’ten bu yana en yüksek seviyeye ulaştığını ve
Hazine’nin bu yıl kendi öngörüsünden oldukça uzaklaştığını
gördük.
Arz görünümü ve yabancı yatırımcıların eğilimi 2018 yılında piyasalar açısından önemli konular olmaya devam
edecek. Hazine’nin 2018 yılında, TL 97,2 milyar anapara ve TL 66,7 milyar TL faiz olmak üzere toplam TL 163,8
milyar tutarında borç servisi gerçekleştirilmesi, borç servisinin 122,4 milyar TL’sinin iç borç; 41,5 milyar TL’sinin ise dış
borç servisi olarak yapılması öngörülüyor. Borç çevrim oranının dengelenmesi tahvil piyasası açısından nispeten
destekleyici bir gelişme olacaktır. Küresel getiri arayışının büyük ölçüde korunduğu ortam ve TL’de ulaşılan ucuz reel
seviyeler değerlendirilince çift haneli seviyelerdeki tahvil faizleri cazip görünse de, yabancı yatırımcıların kısa vadede
TL cinsi tahvillere temkinli yaklaşabileceği görüşündeyiz. Ancak geçen seneki olumsuz performansa karşın, bu
ilgisizliğin uzun soluklu olmayacağı ve 2018’de de tahvil piyasasına girişlerin devam edeceğini düşünüyoruz.
2018 yılına başlarken tahvil piyasasına dair görüşümüzün nispeten yapıcı olmasının arkasındaki en önemli
sebepler: (i) faiz oranlarında ulaşılan seviyeler, (ii) TCMB’nin enflasyon beklentilerini kontrol altına almak
amacıyla daha sıkı bir politika duruşu benimseyeceği yönündeki görüşümüz, (iii) siyasi risk algısında son
günlerde başlayan normalleşmenin devam edeceğine dair beklentimiz. TCMB’nin Aralık ayı Para Politikası Kurulu
toplantısı sonrasında daha sıkı bir politika duruşu benimsemesi ve enflasyonda önümüzdeki aylarda görülmesini
beklediğimiz sınırlı gerileme, mevcut seviyelerde TL cinsi tahvil faizlerinin daha cazip görünmesine yol açabilecek
gelişmeler. Ancak yılın ilk aylarında getiri eğrisindeki ters eğimin korunacağı ya da daha belirgin hale geleceği
beklentisindeyiz. Bu nedenle, şimdilik getiri eğrisinin uzun vadeli ucunu görece cazip buluyoruz. 7-10 yıllık
tahvillerin yılın ilk yarısında görece güçlü performans sağlayacağı ve bu vadelerde faiz oranlarında 100-150
bps gerileme kaydedilebileceği beklentisindeyiz. Enflasyonun daha belirgin şekilde gerilemesi ve TCMB’nin politika
duruşunu kademeli olarak gevşetmeye başlaması ise yılın ikinci yarısına yaklaşıldıkça daha kısa vadeli tahvillerde
alım fırsatı oluşturabilir. Mevcut şartlarda benimsediğimiz stratejiyi özetlemek gerekirse, yıla uzun vadeli
tahvillere ağırlıklı veren bir portföy ile başlamayı, yılın ikinci yarısında ise portföy vadesini kısaltmaktan
yanayız.
10,00
10,50
11,00
11,50
12,00
12,50
13,00
13,50
14,00
06
.18
10
.18
02
.19
06
.19
10
.19
02
.20
06
.20
10
.20
02
.21
06
.21
10
.21
02
.22
06
.22
10
.22
02
.23
06
.23
10
.23
02
.24
06
.24
10
.24
02
.25
06
.25
10
.25
Getiri Eğrisi Değişimi
07.12.2017 30.12.2016
6,0
7,0
8,0
9,0
10,0
11,0
12,0
13,0-4000
-3000
-2000
-1000
0
1000
2000
3000
4000
5000
6000
01
.11
06
.11
11
.11
04
.12
09
.12
02
.13
07
.13
12
.13
05
.14
10
.14
03
.15
08
.15
01
.16
06
.16
11
.16
04
.17
09
.17
Fon akımları ve 10 Yıllık Faiz (%)
Tahvil Piyasasına Aylık Giriş
10 Yıllık Tahvil Faizi (Bileşik %)
Kaynak : Bloomberg, Garanti Yatırım
Kaynak : TCMB, Garanti Yatırım
12
2018’E BAKIŞ - YATIRIM DANIŞMANLIĞI
2018 sonunda tahvil faizlerinin tüm vadelerde şu ankine göre daha düşük seviyelerde oluşmasını beklesek de,
piyasada henüz tam bir normalleşme beklemediğimizi ekleyelim. Uzun vadeli ülke risk primi ve hedef seviyenin
üzerinde, katı bir görünüm arz eden enflasyon, faiz oranlarını çift haneli seviyelerde tutabilecek etkenler. Enflasyon
beklentileri radikal ölçüde gerilemedikçe, faiz oranlarının son yıllarda görülen seviyelere kıyasla görece yüksek seyrini
korumasını ve verim eğrisinin yıl içinde en iyi ihtimalle yatay bir görünüm arz etmesini bekliyoruz.
Potansiyel Tahvil Getirileri (%)
İç Verim 1 puan faiz düşüşü ile
3 Ay 6 Ay 9 ay 12 ay 3 Ay 6 Ay 9 ay 12 ay
10 yıllık tahvil 1.93 4.67 7.57 11.36 7.76 10.42 13.23 16.90
2 yıllık tahvil 2.15 5.35 8.58 12.95 3.69 6.69 9.71 13.79
Küresel tahvil piyasalarında 2018 yılına taşınmasını beklediğimiz en önemli tema “verim eğrisi yataylaşması”.
ABD’de 2-10 yıllık vadeler, ya da 5-30 yıllık vadeler arasındaki getiri farkı gibi ölçütlerle değerlendirilen verim eğrisi
eğimi, son yıllarda gördüğü en düşük seviyede seyrederken, bu tablonun korunacağı beklentisindeyiz. ABD’de vergi
reformu ve altyapı harcamalarının artması ile büyüme görünümünün olumlu yönde değişmesi, ya da enflasyon
beklentilerinin kademeli olarak yükselmesi uzun vadeli tahvil faizleri üzerinde yukarı yönlü risk oluşturan etkenler.
Ancak ABD’de her yeni yıla başlarken, bir yıla kadar %3’ün üzerine yükselmesi beklenen 10 yıllık tahvil faizinde
beklenen hareketin bir türlü gerçekleşmemesinin son beş yıllık dönemde en önemli hayal kırıklıklarından biri olduğunu
hatırlatalım.
Bu yılın farklı olabileceğine işaret eden bazı gelişmeler gözlense de, ABD’de para politikası normalleşmesinin daha
ziyade verim eğrisinin kısa vadeli ucunu ilgilendiren bir gelişme olduğu düşüncesinden hareketle, uzun vadeli USD
cinsi tahvillere ilişkin yapıcı görüşümüzü koruyoruz.
Türkiye özelinde risk algısında bir miktar normalleşme görüleceği yönündeki beklentimiz de
değerlendirildiğinde, 2041-2047 vadeli Eurobondlara dair olumlu görüşümüzü 2018’e girerken koruyoruz. Bu
vadelerde %6’nın üzerinde getirileri cazip buluyoruz. Ancak uzun Eurobond pozisyonlarının yıl içinde aktif yönetim
gerektireceğini belirtelim. Faiz oranlarını yıl içinde %5-5.25’li seviyelere taşıyacak bir hareket görülmesi durumunda,
portföy vadelerinin kısaltılması ve daha defansif bir duruş benimsenmesi uygun olacaktır
Türkiye Eurobond Faizi ve ABD 10 Yıllık (%)
1,2
1,7
2,2
2,7
3,5
4,0
4,5
5,0
5,5
6,0
04/26 Eurobond (%)
ABD 10 Y.(%) (Sağ Eks.)
20
030
040
0
12
.15
02
.16
04
.16
06
.16
08
.16
10
.16
12
.16
02
.17
04
.17
06
.17
08
.17
10
.17
Getiri Farkı (bps)
90
140
190
240
290
340
11
.16
12
.16
01
.17
02
.17
03
.17
04
.17
05
.17
06
.17
07
.17
08
.17
09
.17
10
.17
11
.17
Türkiye G. Afrika Rusya
Brezilya Meksika
GOÜ CDS Primleri (bps)
Kaynak : Garanti Yatırım
Kaynak : Bloomberg Kaynak : Bloomberg
13
2018’E BAKIŞ - YATIRIM DANIŞMANLIĞI
Altın
Altında son yıllarda görülen bant hareketinin
önümüzdeki dönemde korunacağı beklentisindeyiz.
Siyasi risk algısının görece düşük seyretmesi, düşük
enflasyon ve gelişmiş ülkelerde para politika normalleşmesi
ile beraber kısa vadeli tahvil faizlerindeki yükselişin devamı
altın için olumsuz etkenler. 2018’de kurumsal yatırımcıların
altın pozisyonlarına ‘taktik’ yaklaşmaya devam edeceği ve
altın pozisyonlarının uzun vadeli kalıcı bir yükseliş eğilimi
beklentisindense, döviz kuru ve faiz hareketlerindeki
dalgalanmaların bir yansıması olacağı görüşündeyiz.
Zaman zaman altın fiyatın destekleyen bir unsur olan bireysel yatırımcı talebinin kısmen kripto para birimleri gibi farklı
alanlara kaymaya başlaması da altın için negatif bir gelişme sayılabilir. Görüşümüz yapıcı olmasa da, altın fiyatında
belirgin bir düşüş de beklemiyoruz. 2015 yılında görülen US$ 1,100’lü seviyelerin uzun vadeli dip teşkil ettiği
düşüncesindeyiz. Ancak küresel risk algısını kalıcı olarak artıracak yeni bir gelişme ya da USD’de tahmin edilenin
ötesinde bir değer kaybı görmediğimiz sürece US$ 1,350-1400 bölgesinin de yukarı yönlü hareketleri sınırlayabileceği
görüşündeyiz. Altının 2018 yılını US$1,300/onslu seviyelerde tamamlamasını bekliyoruz.
Bu çerçevede, herhangi bir getiri sağlamayan altına, öngörülemeyen olay risklerine karşı korunma sağladığı
düşüncesi ile portföylerde yer verilebileceği, ancak altının yatırımcıların varlık dağılımındaki ağırlığının görece
düşük olmasının uygun olacağı görüşündeyiz.
TL cinsi altın fiyatlarının büyük ölçüde döviz kuru gelişmelerini takip etmesi beklenebilir. TL’nin yılın ilk
aylarında değer kazanması ile beraber gram altın fiyatının da TL 150/gr seviyesinin altına gerileyebileceği, ancak para
biriminde orta-uzun vadede nominal değer kaybının devam etmesi ile gram altın fiyatının uzun vadede yükselmeye
devam edeceği görüşündeyiz.
70
75
80
85
90
95
100
105
110
1000
1100
1200
1300
1400
1500
1600
1700
1800
1900Altın (Ons/USD) Dolar Endeksi DXY
Kaynak: Bloomberg
14
2018’E BAKIŞ - YATIRIM DANIŞMANLIĞI
EKLER
BAZI MERKEZ BANKALARININ 2018 PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI TARİHLERİ
Ay TCMB FOMC ECB BoE BoJ
Güney
Afrika Rusya Brezilya
Ocak 18 31 25 23 18
Şubat 8 9 7
Mart 7 21 8 22 9 28 23 21
Nisan 25 26 27 27
Mayıs 2 10 24 16
Haziran 7 13 14 21 15 15 20
Temmuz 24 26 31 19 27
Ağustos 1 2 1
Eylül 13 26 13 13 19 20 14 19
Ekim 25 25 31 26 31
Kasım 8 1 22
Aralık 13 19 13 20 20 14 12
BBVA - Ana Para Birimi Tahminleri
1Ç 2Ç 3Ç 4Ç
EURUSD 1.19 1.19 1.21 1.22
GBPUSD 1.28 1.29 1.31 1.34
USDJPY 115 116 118 119
USDTRY 3.65 3.8 3.9 4.1
EURTRY 4.34 4.52 4.72 5.00
GBPTRY 4.67 4.90 5.11 5.49
15
2018’E BAKIŞ - YATIRIM DANIŞMANLIĞI
Yatırım Danışmanlığı
Tufan Cömert – Birim Müdürü [email protected] Hisse Senedi Piyasası Özgür Yurtdaşseven – Yönetici [email protected] Altan Aydın – Yönetmen [email protected] Döviz ve Emtia Piyasaları Kerim Aydınlar – Yönetmen [email protected] Vadeli Piyasalar Ümit Kaf – Uzman [email protected] UYARI NOTU Burada yer alan yorum ve tavsiyeler genel niteliktedir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Veri ve grafikler güvenirliliğine inandığımız sağlam kaynaklardan derlenmiş olup, yapılan yorumlar sadece GARANTİ YATIRIM MENKUL KIYMETLER A.Ş.’nin görüşünü yansıtmaktadır. Bu bilgiler ışığında yapılan ve yapılacak olan ileriye dönük yatırımların sonuçlarından Şirketimiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Ayrıca, Garanti Yatırım Menkul Kıymetler A.Ş.'nin yazılı izni olmadıkça içeriği kısmen ya da tamamen üçüncü kişilerce hiç bir şekil ve ortamda yayınlanamaz, iktisap edilemez, alıntı yapılamaz, kullanılamaz. İleti, gönderilen kişiye özel ve münhasırdır. İlave olarak, bu raporun gönderildiği ve yukarıdaki açıklamalarımız doğrultusunda kullanıldığı ülkelerdeki yasal düzenlemelerden kaynaklı tüm talep ve dava haklarımız saklıdır. Garanti Yatırım Yatırım Danışmanlığı Etiler Mahallesi Tepecik Yolu Demirkent Sokak No.1 34337 Beşiktaş, İstanbul E-mail: [email protected]