· 2020. 2. 10. · kaymaları ve göztaşlarının etkisiyle oluşan depremler de bu gruba girer....
TRANSCRIPT
.\ . ^ , «w. ^ı. -O. . i. - .;_ ^
Öf 'idare Ve^iH- , ^ ^ - ^j^^PJ<Vf«29rKızılay^ıNKARAT$r
i:; ^^.YurtdışrAbone'-Ş
yAbörie 0cfetr:.;TiJck-yurdu^25731 tnurriaralı.-;^
' ■ § S l&tâ&ik Üye Mehmet'ŞANDIR^Vi- s.
'
■■
—'•^)•.'.--
İÇİNDEKİLER
Türk Dünyasında Neler Oluyor Yetik Ozan Yitti Gitti - . Aydınlanma
Aklının Çocukları Karanlıkta Türkçülük Tarihinden Isimlenlsfendiyar
Baruönü Artık Karar Vermeliyiz: Bürokrasi mi, Devlet mi? Hüseyin Nihal
ATSIZ'ın Tarih Telâkkisi Mareşal Fevzi ÇAKMAK'ıh Siyasî Hayatı ve
Ölümü (1846-1950) Deprem, Dünya ve Türkiye
Türk Ocaklarından Haberler...
&-^yurtdışı havaleleriçiride'-T.C:rZIraât;*viğ'^ Sr. Bankası Kızılay-ANKARA şubesi 217442 j ,:!*' numaralı banko hesabına yatırılaraki^vj & P,-K-,429. Kızı lay-AN KARA ad resin e bilgi verilir.^ y .r^Yayınîanan yazıların muhtevasınaalr^Ky*
-^Ç'sbrumlûîük yazarianhâ'Bİttlrl-Yâyı'nlanacaR^jŞi s£ îyazılar..üzerinde yazardan müsaade alınarak^, £)*V
gerekli düzeltmeler yapılabilir." Gönderilen'*-^
^^V^^yaiılar'yayınlansin^yinİ^masiffrî^^j
'■■JŞl.I''-.-.•*:.«.-İade edilmez.'.- i*.- -"•.a*f'!^f^
o. is* . .• > v ;:. '■ •'•'•' ■'
• •*.•;;-. DÎzgi -Tasanm ;'V .W:". y?%l-%*İ7&~. Selma DEMİRCİ 3<
Derglmlze Gönderilecek Maka)elerlnWlndows 95 /
Word 6.0 - 7.0 Versiyonlarına Göre Yazılması If.r-iiri. ve Disket Olarak Gönderilmesi..
: Rica Olunur-v ^ v - •> -;
Nuri GURGUR Nâmık
AÇIKGÖZ . Kadir
KOÇDEMİR ÖmerÖZCAN ■
Hüseyin ERDEM '*' Salih
ÖZKAN Ercan HAYTAOĞLU
Dolunay ŞENOL ,
2
5
10
18
19
24
31
51
60
. •■.c--i
■TY-Îİ ■■■■■l^.-.
ir
KaPak:'
ş'.-r- 1, Ressam Gazı Ahmal - • " -
'•'.v ': -i:Baskı ?*
'EVREN YAYİNCİLİK A.Ş.-: -yv* ' Tel: 484 05 05-Ankara " ~
AOM/M 1999/147
Tiu;k Yurdu 3
DEPREM, DÜNYA VE TÜRKİYE
Dolunay ŞENOL (')
İnsanlığın başlangıcından bu yana, insan ve insan
faaliyetlerini etkileyen cn önemli faktörlerden birisi deprem
olmuştur. Ancak bilindiği gibi depremler her yerde meydana
gelmemekle, ayrıca meydana geldiği yerlerdeki şiddeti de
her zaman birbir inin ayni olmamaktadır. Depremlerin
meydana geldiği yerler, özellikle yeryüzünün aktif fay
zonları olarak bilinen belirli kuşaklarıdır.
Bilindiği gibi deprem felaketlerinde çok sayıda insan
bayatını kaybetmekte, yaralanmakta, sakat kalmakla, o
nispette de çok mal kaybı olmaktadır. Sun yirmi beş yılı
kapsayan istatistiklere baktığımızda bahsedilen mal ve can
kaybının boyutlarını görmek mümkün olacaktır. Bu
istatistikler göstermiştir ki, deprem sebebiyle her
yıl.ortalama 22 bin insan'hayatı kaybetmekle, 32 bin
civarında insan yaralanmakta ve 51 milyar dolarlık doğrudan
ekonomik kayıp meydana gelmektedir (Demirlaş -; -Yılmaz,
1996 : 1).
Deprem bölgelerini tamamıyla boşaltmak mümkün
olamayacağına göre, deprem tehlikelerini en aza indirmek ve
depremden korunma yol larını geliştirmek gerekir. Çünkü
eğer deprem bölgelerini boşaltmak çözüm olsaydı, ülkemizin
% 92'si deprem kuşağında olduğuna göre, sadece % 8'lik
kısırımı kullanabilecektik. Ancak, çok büyük can ve mal
kaybına sebep olan büyük depremlerden sonra, eğer bö lge
çok etkin bir fay üzerinde bulunuyorsa, ancak o zanian
yerleşim yeri değiştiriliyor.
O halde etkin deprem bölgelerinde yaşamak zorunda
olan ülkeler veya ülkelerin belirli bölgeleri için
yapılabilecek en etkin çözüm, deprem zararlarını en aza
indirmeyi başarmaktır. Deprem zararlarını azaltmanın ön
şartı da, mevcut deprem tehlikelerinin en doğru olarak tespit
edilmesinin sağlanmasıdır. "Deprem tehlikesinin
belirlenmesi çalışmalarındaki ilk aşama ise, depremlere
neden olan aktif fay zonlarının ve bu zonlardaki deprem
aklivitelerinin tüm özellikleri ile ortaya çıkarılması
olmakladır. Genel olarak sismotektonik çalışmalar olarak
adlandırılan bu çalışmalar sismoloji (jeofizik), jeoloji ve
jeodezi disiplinlerinin ortak çalışmaları sonucu ortaya
konmaktadır" (De mirlaş - Yılmaz, 1996 : I). Şimdi bu
konuyu biraz daha açmaya çalışalım.
Yanl.IJoe.Dr. Kırıkkale üniversitesi Sosyoloji B/lIti/nii
1- Depremin Tanımı ve Deprem ile İlgili Genel Bilgiler
Türkçe sözlük depremi "yer sarsınt ısı" (Doğan, 1990 :
244) olarak tanımlıyor. Yerkabuğunun içinde bulunan etken
güçlerin, kaya kütlelerini harekel ettirmesi sonucu ortaya
çıkan yer sarsıntısı, yeryüzünün bir bölümünde ansızın olur.
Bunlar genellikle çok kısa süreli sarsıntılardır.
Yerkabuğunun nispeten yeni kırılmış ve yerine
oturmamış bölgelerinde ■ daha fazla görülen depremler, bu
kırıklar boyunca arazinin yerleşmek ve dengesini bulmak
amacı ile yerinden oynamasıdır.
Ülkemizin gündeminden sürekli silinmesi mümkün
olmayan depremi ejı genel olarak "... yerkürenin üst
kısmında uzun bir zaman aralığında biriken gerilmelerin,
kay açların direncini aşınca aniden boşalması"
(Yılmaz -Demirtaş, 1996:12) olarak tanımlamak mümkün. Bu
gerilmelerin "kökeni, yer içindeki ısı ve basınçtır. Boşalma
sonucu oluşan sismik dalgalar çeşitli yönlere yayılmakta ve
yeryüzünü sarsmakta dır.
Yerküre, fiziksel özellikleri diğerlerinden
ayrılan, dıştan içe doğru yerkabuğu, manto ve
çekirdek olmak üzere üç ana seviyeden
oluşmaktadır. Yerkabuğunun kalınlığı
okyanusların altında 5 ile 10 km'ye kadar düşerken,
kıtalardaki kalınlığı 25 ile 70 km. arasında değişmekledir.
"Yerkabuğu katı olan ve üst mantonun katı kısmını oluşturan
litosferin üzerinde yer alır. Litosferin altında ise, üst
mantonun daha yumuşak olan kısmı Asle nosfer bulunur.
Kıtasal kabuğun, granilik ve basaltik. özellikli kayaçlardan
oluşmasına karşın, okyanusal kabuk'sadece basaltik
kayaçlardan oluşmuştur. Manto ise önemli oranda Fe, Mg, Si
ve O'dan oluşmaktadır" (Yılmaz -Demirtaş, 1996:13). Dış
çekirdeğin sıvı, iç çekirdeğin katı özellikli olduğu ve
çekirdeği oluşturan malzemenin de büyük oranda Fe içerdiği
bilinmektedir.
Yerkürenin içindeki derinliğin artışı oranında ısı ve
basınç artmakta, böylece aslenosfer içinde oluşan
konveksiyon akımları, katı ve kırılgan özellikli litosfer
parçalarının hareket etmelerine sebep olur. Levha adı verilen
parçalar da, ya birbirlerinden uzaklaşırlar, ya ortak sınırları
boyunca zıt yönlere kayarlar ya da birbirlerine çarparlar (Bu
konuda ayrıntılı bilgi için BKZ. Yılmaz -Demirtaş, 1996:
12-20).
Günümüzde deprem şiddetinin, yer kabuğunun 'jeolojik
özellikleri ile 'çok yakın ilişkisi olduğu kabul ediliyor.
Depremin dış merkezindeki yapıların
Kasım 1999/147
Türk Yurdu 4
.1
malzeme ve şekilleri, deprem sonrası görülen yangınlar,
sismik deniz dalgaları, su ve kanalizasyon arızaları vb.
sebeplerden dolayı şiddeli az olan bir deprem, büyük mal ve
can kayıplarına sebep olabildiği gibi; ş iddeli çok yükse k olan
bir başka deprem, benzeri faktörlerin elkisi ile çok az can ve
mal kaybına sebep olabilir. Bu sebeple deprem kuşağı
üzerinde bulunan yerleşim yerlerinde, yapıların depreme
dayanıklı olması ne derece önemli ise, yangına ve sele karş ı
gerekli tertibat ın da sağlanması o derece önemlidir.
Yerleşim yerlerindeki depremler, beraberlerinde
genellikle yangınları, barajların çökmesi sonucu su
taşkınlarını, dolayısı ile can ve mal kaybını getiriyor. Aynı
şiddetteki iki deprem, aynı tahribatı yapmayabiliyor. Çün kü
depremin dış merkezinin yerleşim yerine denk gelip
gelmemesi tahribatı belirlediği gibi, binaların yapılış şekli ve
depreme dayanıklılığı, ortalama nüfus yoğunluğu, toprak
allının yapısı, depremin olduğu yerel saat ve halkın
alışkanlıkları da tahribatın büyüklüğünde etkilidir.
Tarih içinde, can ve mal kaybı çok olduğu için
zihinlerden silinmeyen depremlerden bir kaçı şunlardır: 526
yılında Akdeniz kıyılarını etkileyen depremde 120 bin ile 200
bin kişi, l Eylül 1923 Tokyo depreminde 100 binden fazla
kişi, 1976'da Çin'deki Tangşan depreminde 700 bin kişi öldü
(Büyük Lamusse Sözlük' ve Ansiklopedisi : 3052 -3053).
Genellikle büyük depremlerin toprakaltı ve üstü etkiler i
büyük boyutlarda olur. Yüzeysel toprak kabarmaları, kırıklar
ve çökmeler meydana gelir. Kırıklar boyunca yarılarak
ayrılan toprak parçaları, yatay ya da düşey kaymalarla
karşılaşır ve kırık çizgisi yer yer sapmalar da gösterebilir.
1906 San Francisco depreminde. 470 km'lik düz bir çizgi
boyunca her tür araziden geçen bir kırık oluşmuştur.
Büyük depremlerin ardından, genellikle şiddeli azalan
depremler izler. Bu ufak sarsıntılar günlerce hatta haftalarca
sürebilir. Deprem sonrası görülen sarsıntılar olağan olmasına
rağmen, büyük bir deprem öncesi öncü depremlerin sayıs ı
oldukça azdır. Bu yüzden ufak sarsıntıların ardından her
zaman büyük depremleri beklemek insanları yanıltabilir.
Geçmişte fırtına, lornado ve siklonlar gibi güçlü
meteorolojik olayların başlaması ile depremlerin başlamas ı
arasında bağlantı kurulmuştur. Özel durumlarda, önceden var
olan gerilme kuvvetlerinin onaya çıkması için haşlalıcı görevi
gördükleri günümüzde de istisnai durumlar olabileceği kabul
edilmektedir. Deprem olacağı ile ilgili önceden bilgi verici
niteliği olan bu belirliler, özellikle can kaybını önlemesi
açısından pratik faydaları büyük olduğu için bu konuda
yapılan çalışmalar halen daha sürdürülmeye çalışılıyor. "...
Okyanuslarda dolaşan siklonlar ile mikrodeprem çalkantıs ı
adı verilen çok özel bir deprem türü arasında kesin bir
bağlantı kuruldu." (Büyük Laroussc Sözlük ve Ansiklopedisi,
6. CT i İl, 3053) şeklinde ifadelere yayınlarda rasllanılsa da,
güvenilirliği konusundaki şüpheler halen ehemmiyetini
sürdürmekledir. Son yaşanan Marmara depremi öncesinde
Türkiye'den gözlenen güneş tutulmasının da. büyük depremin
habercisi" olduğunu iddia eden ve bu konuda çalışmalarını
sürdürenlerin olduğunu da tekrar hatırlatalım.
Depremlerin genellikle 4 -16 sn. arasında sürdüğü
biliniyor. Ancak ani olarak meydana geldikleri için, insanlar
üzerinde esrarlı bir hava bırakır ve çok uzun sUmitlş izlenimi
uyandırırlar.
Depremlerin ne zaman olacağını kcstircbilmck hemen
hemen imkansızdır. Ancak depremlerin ııe zaman başladığını,
ne kadar sürdüğünü ve şiddetini sismograf adı verilen
aletlerle tespit edebilmek mümkündür. Ayrıca 'deprem
bölgeleri de önceden kestirilcbilmekledir, ancak yine de
çalışmalar son aşamaya henüz getirilemediği gibi,
kcsıirimlerin güvenilirlikleri de tartışılmaktadır.
Yeryüzünü oluşturan plakaların birleşme ve ayrılma
noktaları, Türkiye örneğinde de görüldüğü gibi de premlerin
en fazla olduğu yerlerdir. Genellikle depremlerin en şiddetli
olduğu yerler, depremlerin de en sık olduğu yerlerdir.
Dünyada Kanada ve Sicilya gibi hiç deprem görülmeyen yani
olurmuş diye tabir edilen yerleşim yerleri vardır. Bunun
yanında depremin en çok- görüldüğü deprem kuşağı olarak
bilinen iki büyük deprem kuşağı vardır. Bunlardan birincisi,
Büyük Okyanus çevresidir; diğeri de, Akdeniz çevresi.
Alpler, Antiller ve Hindistan'ı da içine alan bölgedir (Rehber
Ansiklopedisi. 18. Cilt : 287).
Yerleşmiş kayalar üzerine kurulan yerleşim yerler i
genellikle depreme dayanıklıdır. Kum, çakıl ve alüvyon gibi
gevşek topraklar üzerine kurulan yerleşim yerleri ise,
depreme karşı dayanma gücü olmayan bölgelerdir. Özellikle
deprem bölgelerinde, yerleşim yeri seçiminde bu bilgilerin
önemi son derece büyüktür.
Dünyanın oluşumundan bugüne kadar, sismik yönde aktif
bulunan bölgelerde depremlerin ardışıklı olarak oluşluğu
bilinmekledir. Depremlerin sebebi, yakın tarihe kadar din ile
açıklanmaya çalışılmıştı. Özellik le depremlerin beraberinde
getirdiği felaketler dikkate alınarak Allah'ın, insanları
iş ledikleri \ suçlarından dolayı cezalandırması olarak
değerlendirilmiştir. Depremlere ait ilk tarihi kayıtlar M.Ö.
I800MU yıllara kadar uzanmaktadır.
Kasım 1999/147
Türk Yurdu 5
M.S. 132 yılında, önemli bir deprem bölgesi olduğu
bilinen . Çin'de. deprem harekelini gösterebilen ilk araç
yapılmıştır. İngiltere 'de John Micheell 1760 yılında,
depremlerin yerkabuğundaki dalga hareketleri ile ilgili
olduğuna dair bildiri yayınlamıştır. Büiiin dünyayı içine
alan bir deprem katalogu da, ilk kez 1840 yılında Von Moff
tarafından yayınlanmıştı. 1857'deki Büyük Napoli
depreminden sonra,-İrlandalı mühendis Roiıert Mellet
tarafından ilk kez deprem ile ilgili arazi çalışması yapılmış
ve bölgenin hasarla ilgili haritası hazırlanmıştır. Yine bu
çalışmada, depremleri kaydedebilmek amacıyla bazı gözlem
evlerinin kurulması teklif edilmiştir. Palmieri adlı bir
İtalyan da, uzak ve yakın depremleri kaydedebilirle özelliği
olan bugünkü anlamda bir.tür sismograf olarak kabul edilen
bir araç yapmıştır (Tabban. 1979 : 3).
Oldham, 1837 yılında deprem kaydedicilerinden alınan
bilgilere dayanarak, P ve S dalgalarının matematiksel
kuramlarını denklemlerle ortaya koymuştur.
Japuııya'daki 1880 depreminden sonra, ilk kez Japonya
Sismoloji Derneği kurulmuş ve bu dernek tarafından araç
yapımına başlanmıştır. Depremlerin bilimsel olarak
incelenmesi, ancak 19. yy'ııın ikinci yarısından sonralara
denk gelebilmektedir.
Depremlerin oluş yerleri, ş iddetleri, süreleri, farklı
farklı olduğu gibi meydana gelmesi bakımından farklı türler i
de vardır. Şimdi deprem türleri hakkında konuyu
anlayabilmemizi kolaylaştırması açısından biraz bilgi
verelim.
2. Deprem ve Çeşitleri
Yeraltında bulunan kayaların, büyük basınçların etkisi
ile değişmesi ve kırılması sonucunda meydana gelen
sarsıntılar deprem olarak nitelendirilmekledir. Bu sarsıntılar
sonucunda yeryüzünün şekli değişebildiği gibi, çok sayıda
can ve mal kaybı da söz konusu olabilmekle (Rehber
Ansiklopedisi, 1984 : 18. Cilt : 286) ve Tabban'in Deprem
ve Sorunları (1979 : 5) adlı eserinde depremi meydana
getiren sebepler üç grupta toplanmakladır. Buna göre:
a) Çöklinil» Depremleri: Yeraltındaki büyük
boşlukların çökmesine dayanan bu tür depremler,
jeolojik depremlerin % 3'üni 'ı oluşturur. Yeraltındaki
mağaraların, kömür ocaklarındaki galerilerin, luz ve
jipsti arazilerde erime sonucunda tavan bloklarının
çökmesi sonucunda oluşan depremlerdir. Yer
kaymaları ve göztaşlarının etkisiyle oluşan depremler
de bu gruba girer. Enerjileri az, yayılma alanları
yereldir.
b ) Volkanik Depremler: Yanardağ püskürmesi ve
magma faaliyetleri sonucu ortaya çıkan bu tip
depremler de jeolojik depremlerin % V* sini
oluştururlar. Bunlar volkanların püskürmeleri sonucunda
oluşan depremlerdir. Yanardağlarla ilgili oldukları için
yerellik özelliği gösterirler. Çoğunlukla Japonya ve İtalya'da
görülürler. Bü tür depremlere genellikle, yerin alımdak i
ergimiş maddelerin, yeryüzüne çıkarken fiziksel ve kimyasal
olaylar sonucunda oluşan gazların yapmış oldukları
patlamalar sebep olur.
c) Tektonik Depremler: Jeolojik depremlerin % 90'ını
oluşturan bu deprem iflrfl, yerkabuğunun kırılması, kayması
gibi hareketleri ile meydana gelir. H. F. Reid ve F.
Evison'un kuramlarında bahsettikleri şartlarda olurlar. Bu
sebeple genç ve diri fayların bulunduğu bölgeler, genellikle
deprem açısından son derece tehlikeli yerlerdir. Tabban,
tektonik depremleri üçe ayırır: (Tabban, 1979 : 5)
1) 0-60 km. arasında olanlar, odak noktası derin
olmayan depremlerdir.
2) 60-300 km. arası, odak noktası orta derinlikte olan
depremlerdir.
3) 300-700 km. arası, odak noktası' derin olan
depremlerdir.
A'dcn Z'ye Gençler İçin Genel B ilgi Ansiklopedis i
(198T : 395)'nde deprem' türleri yine üç gruba ayrılmakta;
volkanik depremler, çöküntü depremleri ve diğer
kaynaklardan farklı' olarak deniz depremleri çeşitlerinden
bahsedilmektedir. İç merkezleri denizlerin altında bulunan
'bu depremler çok iri dalgalar oluşturuyor. Bu lür
depremlerde, iri dalgaların oluşturduğu dalgaların ulaştığı
kıyılar > oldukça büyük zararlar görebiliyor.
Görüldüğü gibi depremlerin son derece karmaşık bir
yapıları söz konusu. Depremlerle ilgili oldukça titiz çalışmalar
yapılıyor olmasına rağmen, günümüzde hala önceden
kestirilmeleri son derece zor balla mümkün değil. Depremlerin
önceden kestirilmesi ile ilgili yapılan çalışmalara geçmeden
önce, depremlerin oluş sebepleri üzerinde biraz durmak
is liyoruz.
3. Depremler in Oluş Sebepleri .
Günümüze gelinceye kadar depremlerin oluş
sebebi üzerinde oldukça çok çalışma yapılmıştır. Bu
çalışmaların bugün sonuçlandığını ve dünyanın farklı
farklı bölgelerinde ve farklı zamanlarda meydana
gelen depremlerin sebeplerinin, kesin ve net bir
şekilde izah edilebildiğini söyleyebilmek mümkün
değil. Ancak bu konuda son derece gayretli \
çalışmaların ve bu çalışmaları destekleyebilecek
nitelikle yan çalışmaların yapıldığını söyleyebilmek,
mümkün. .
"Karmaşık bir yapıya sahip olan zelzeleyi izah , edebilmek
için, yerkabuğunun mozaik gibi dizilmiş hareketli plakalardan
meydana geldiği düşünülebilir.
Kasım 1999/147
Türk Yurdu 6
Bu plakaların herhangi bir hareketi yerkabuğunda kopma,
kayma, genleşme, göçme ve volkanik püskürme, gibi jeolojik
hadiseler meydana gelirir" (Rehber Ansiklopedisi, 18. Cilt,
1984 : 286). Bu tanım çerçevesinde olaya baktığımızda
depremin sebeplerini anlayabilmemiz biraz daha kolay
olacaktır kanaatindeyiz.
20. yüzyılda son derece duyarlı deprem kaydediciler
geliştirilmiştir. Böylece, yerin şekil değiştirmesini, dalga
hareketlerini kaydeden ve çözümleyebilen sismik araç ve
bilgisayarların geliştirilmesi ile sismolojide yeni bir dönem
başlamış oldu. Bu sayede depremlerde yayılan dalga türleri,
yayılırken dalga türlerinin uğradıkları değişimler ve dalgaların
geldikleri yer içi ortamının yapı ve özelliklerini öğrenme
imkanı sağlanmış oldu.
Depremlerin, yanardağların ve tektonik olayların
kaynağının yer içi kuvvetlerle ilgili olduğu b iliniyor. Son
zamanlarda yapılan çalışmalarla, yer içindeki sıcaklık dağılımı
ve bunun derinlikle bağlantısını anlama imkanı ortaya
çıkmıştır. Aslında bu tür çalışmalarda en temel konu, yer içi
kuvvetlerin neler olduğudur. Günümüzde ulaşılan son nokta,
yerin merkezinden dışarıya doğru sıcaklığın azalmakta olduğu
ve sonuçla kabukla gerilmelerin olduğudur.
Verin içinde biriken ve yerkabuğunu zorlayan ısı enerjisi,
mekanik enerjiye dönüşmekte, mekanik enerji de
derinlerdeki ergimiş olan maddeleri son derece yavaş bir
şekilde harekete geçirmektedir. Harekele geçen bu ergimiş
maddeler de yeryüzünün belirli yerlerinden farklı
şekillerde yeryüzüne çıkmaya çalışmaktadır. Genellikle bu
derinden gelen maddelerin yeryüzüne çıktıkları
sahalar, okyanuslarda su allında bulunan.sırt ve volkanlardır.
"Bu sırtlar Atlantik Okyanusu'nun ortasında, Pasifik
Okyanusu'nun doğu kısmında, Hint Okyanusu'nda. Kızıl
Deniz* in ortasında ve bazı sahalarda ■
bulunmakladır. İki tarafa yayılarak yüzeye çıkan bu maddeler.
jeosenklinal olarak tanımlanan, okyanuslardaki
derin çukurluklarda tekrar derinlere dalmaktadır" (Tabban.
1979 : 4). Bu olay yılda bir kaç santimi geçmeyecek kadar çok
yavaş devam etmektedir. Dünyadaki büyük depremlerin olduğu
yerlere baktığımızda, derindeki bu bahsedilen
maddelerin ortaya çıktıkları ve battıkları yerler olduğu
lespil edilmiştir.
Bilinen bu bilgilerin yanında yer içindeki enerjinin
toplanmasına sebep olan faktörler tanı olarak hala
çözülebilmiş değildir. Bugüne kadar deprem oluşuna ail çok
sayıda -kuram ortaya atılmıştır. Ancak bugün bunların içinde
en güvenilir kabul edileni. Amerika'da 1906 vılmda San
Francisco depremi olarak bilinen depremden sonra H. F. Rcid
tarafından ileriye sürülen "Elastik Geri Sekme Kuramf'dır.
Sözü geçen kurama jıörc deprem, belirli bir yerde biriken
elastik deformasyon enerjisinin kritik değere ulaşması halinde
ani bir kırılma ya da yırtılma hareketi ile olmaktadır.
Deprem sonrasında açılacak fayın iki tarafında
deformasyon olmakla ve kayaçların içinde potansiyel enerji
birikmekledir. Gerilme kuvvetinin arlan etkisine dayanamayan
kayaç kütlesi kritik değere ulaştığında, ani kırılma sonucu fay
oluşur ya da eski fay sistemi harekele geçer. Rıı s ırada
toplanan po tansiyel enerji serbest kalmakla, fay yüzeylerinin
birbirine sürtünmesi ile elastik deprem dalgaları bütün yönlere
yayılarak yerkabuğunda sarsıntılar oluşturmakladır. Bu da yer
içinde ani değişikliklerden doğan enerjinin, yerin tabakalarını
aşarak yeryüzüne ulaşması ve ulaştığı bölgeyi sarsması
demektir.
Bu görüş, teklonik depremlerin başlangıcı olarak kabul
edilmekte, ancak yine de derin odaklı depremleri
açıklayamamaktadır. Ancak F. F.vison 1967 yılında tektonik
depremlerin, kayaçların faz değiştirmcsiyle oluştuklarını
savunmuş, aynı zamanda bu görüş derin odaklı
depremleri de açıklayabilmiştir (Tabban, 1979 : 3).
Ancak son yapılan çalışmalar, her iki kuramın da geçerli ve
geçersiz taraflarının olduğunu ortaya koymuştur. 4.
Depremlerin Önceden Keslirimi Depremleri önceden
kestirmenin, özellikle de şiddetini kestirmenin zorluğu
bilinen bir gerçektir. Ancak deprem etkinliği olduğu bilinen
bir bölgenin, depremden korunmada en etkili yolu.
önceden alınacak önlemlerdir . Depremi önlemek mümkün
değil, Takat depremin doğal elkileri önlenemese de yerel
dcprcmscllik göz. önüne alınarak tasarlanan yapılar,
çoğunlukla can kaybını büyük ölçüde önleyebilir.
Depremin yıkıcı etkilerine karşı bilinen en iyi korunma
yöntemi, depreme dayanıklı yapı tasarımıdır.
Bu yöntemin dışında her zaman istenen' sonucu vermese
de. depremi ve şiddetini önceden haber alabilmek için birtakım
çalışmalar yapılmakladır. Bu çalışmaların sonuçları her zaman
beklendiği gibi olmamakta, ancak zama n zaman da önemli
oranda can kaybını önleyebilmekledir. Depremleri bilimsel
olarak incelemek oldukça güç olduğu gibi, günümüzde
güvenilir sonuçlar elde edildiği de söylenememeklcdir.
Depremin şiddetini önceden kestirmek zor olduğu için.
önceden haber verilen depremler bazen gereksiz paniklere de
sebep olabilmekledir.
Kasım 1999/147
Türk Yurdu 7
Sıkışma durumlarında ve sismik -bir bölgede biriken
enerjideki farklı değişiklikleri ölçmeye imkan veren
çözümleme _\ önlemleri, loprağın çaikıkkırnulaki su miktarını
değerlendirmeye dayanır. Sismik dalgaların hız değişimleri.
bölgenin toprağındaki muhtemel dönüşümler, kuyulardaki
rodon yayımları ve loprakaliının elektriksel özgül ' direnç
farkları incelenerek yapılan bir değerlendirmedir bu çalışma
(Büyük Larousse Sözlük \v Ansiklopedisi. : 305-1 j. Bir
bölgedeki öncü ya da son titreşimleri incelemek, sismik
sarsıntıların frekans değişimlerini gözlemek de bu çalışmalarda
etkili yöııunılcrdir.
Yine ile paraıııetrelerdeki beklenmedik değişimler, her
zaman depremleri bildiren işaretler dcûildir. Ancak hıı
çıılıvmalaı lanı anlamıyla başaıılı ya ila başarısız demek de
mümkün değildir. Bugünkü düzesinin yeterli olmadığı, ancak
üzerinde çalışıldığında büyük can kayıplarım önleyebileceği de
bıliıımelidiı. Hunim ı-n iyi göstergesi Çin depremidir. "...
başarılı ilk kestirme Richler ölçeğine göre 7.3'Hık bir genliğe
ulaşan l')75 l. iaoning iÇin) depremi: hu tahmin yfiz binlerce
can kaybını önledi, buna karşılık bir >ıl sonra 27 Temmuz
I976'da Tangşan yakınlarındak i bir Çin ilinde onaya çıkan 7.6
genliğindeki deprem, önceden keslirilemedi ve yaklaşık
700.000 kişinin ölümüne yol açtı" {Büyük Larousse Sözlük ve
Ansiklopedisi. 3054).
5. Tarihle Görülen Büyük Depremler
Dünya üzerinde deprem kuşağı olarak bilinen yerleş im
yerleri mevcuttur. Tarihe baktığımızda da bu deprem kuşakları
üzerinde kurulmuş yerleşim yerlerinde çok sayıda can ve mal
kaybına sebep olan depremlerin olduğunu görüyoruz.
Ülkemiz de bu önemli deprem kuşaklarından biri üzerinde
kurulmuştur. Ülkemizdeki önemli faylar, zaman zaman
islenmeyen felaketlerin oluşmasında önemli roller oynamıştır.
Bu sebeple dünyanın çeşitli yerleri olduğu gibi ülkemiz de
önemli depremlere sahne olmuştur. .Şimdi dünyada ve son
yüzyılda ülkemizde meydana gelen can ve mal kayıpla rının
fazlalığı ile dikkatleri çeken depremlere bakmak istiyoruz.
a. Dünyada Meydana Gelen Büyük Depremler
Tarih içinde dünyada çok sayıda deprem olmuştur. Daha
önce de bahsettiğimiz gibi, dünyada her bir dakikada ortalama
iki deprem meydana gelmekledir. Ancak yine daha önce
bahsettiğimiz gibi bu depremlerin dış merkezleri her zaman
yerleşim yerlerine denk gelmiyor. Deprem riski fazla olan ve
sürekli depreme maruz kalan bölgeler, insanlar tarafından
genellikle yerleşim yeri olarak seçilmiyor. Ancak bazen
depremlerin dış merkezleri önemli yerleşim yerlerine denk
gelebiliyor. Böyle durumlarda da can ve mal kaybı son derece
büyük oluyor.
İşte larihte böyle kalabalık yerleşim yerlerinde meydana
gelip, can ve mal kaybının son derece çok olduğu depremler de
mevcuttur. Şimdi bunlardan dünyada önemli olan bir kaç
ianesini vermek istiyoruz.
526 yılında ' Akdeniz kıyılarında etkili olan depremde
120.000 ile 200.000 arasında can kaybının olduğu tespit
edilmiştir. 1692 yılındaki Sicilya depreminde 60.000. 1755
Lizbon depreminde ve 1797 yılındaki Cuıilo depremlerinde de
40'ar bin kişinin hayalını kaybettiği kayıtlarda mevcuttur
(Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, 6. Cilı : U1.S2).
Yine dünyada meydana gelen, çok sayıda can ve mal
kaybına sebep olan depremler arasında San Francisco
yangınına da sebep olan 1906 yılındaki L'alilbrnia depremi,
1908 yılındaki Messina depremi ve 1909 yılındaki Provence
depremlerini saymak mümkün.
Dünyada meydana gelen önemli depremlerin başında, I
Eylül 1923 yılında Japonya'da meydana gelip Tokyo,
Yokohama ve bir çok kentin tümüyle yıkılmasına ve 100.000'in
üzerinde insanın ölümüne yol açan deprem geliyor. Deprem
sonrası felaketin boyutlarını büyüten en büyük etkenlerin
başında, bilindiği gibi yangın ve sel baskınları gelmekledir.
Japonya*daki 1923 depreminde de ölümlerin büyük çoğunluğu
havagazı borularının patlaması ve kısa devrelerin yol açlığı
yangınlar sonucu kömürleşme şeklinde meydana gelmiştir.
Dünyada yakın tarihle görülen önemli depremler arasında
da 1953 yılındaki Yunanistan deprem ini, Cezayir -
Orleansvillc 'deki 1954 ve 1980 depremlerini ve 1960 yılındaki
l'as - Agudir depremlerini ' saymak mümkün. Yine 1970 Peru
depreminde 70.000 ve Çin'deki 1976 Tangşan depreminde de
700.000 kişi hayalını kaybetmiştir.
Görüldüğü gibi sözü geçen depremlerde, günümüzde bir
ilin nüfusunu oluşturabilecek miktardaki insan 'sayısı bir
anda hayatını kaybetmiştir. Bu kadar çok sayıdaki insanın bir
arada Öldüğü depremleri felaket olarak nitelendirmemek
hemen hemen imkânsızdır.
Şimdi, dünyada meydana gelen can ve mal kaybı çok
büyük olan bu depremlerden sonra, yine dünya tarihinde
önemli kayıplara sebebiyet veren ve gerek meydana geldiği
bölge, gerekse de ülke larih'mde önemli tahribatlara
sebebiyet veren en belli başlı depremlerin lis tesini vereceğiz
(Karaesmen, 1996:7-
Kasım 1999/147
Türk Yurdu 8
TMİİİİ Ver Magnilüd Şiddet Açıklamalar
IKMI2/I97i ADI): .San l'rınımdıı Vadisi h.7 XI
15/10/1')7<ı ABI): Oıliforııia. Inıpcrial Vadisi ' 6.R IX
IX/H)/|OR'> AHİ): Cnlilnım-ı. l.omıı-Pıicia 7.1
lll/l l/l'187 Alil); Alaska • 7.7 X
I7/()I/I"'M AHİ). NoııhiHİRe fi 7
VI
IMflU/I'MIS AffMiMun ll.fi
fok Aıııı llnsııı
27'l l/l'M> Atalıktan 8..1 X
2.VI I/I'I77 Aıpııılin: San Jııan livalcıi 7.4 IX Ayır 1 lasnr
21/1 l'I'MII Arnavutluk; Vloıc. Ilimarc (ıj) XI Olla Hasar
25/1 l/l 'Mi Allaıılik Ukvanusıı R.J
l')/l l/l'KMı Avustralya. Halı KİVİSİ 7.R
ı>ı./n5/i'>76 Avım ııı va 6.5 X Afin 1 tasni
2.vnı/ı.us Halkalılar. Slovcııya
X Ağır Hasar
(U/lll/I'MM HalkaııUr; HırVMİIUD
XII Ayır Hasar
1VIIK/MSI Halkalılar: llnsna-llcrsck 5.5
Aûır Hasar
.WX>/IR(.X llnıı^laılcj: Svllıcl 7.5
()7/l)VI"5l) ISıc/ilva R.fi
MM6/I9U llultaıislan 6.8 XI
2.UU5/I9I2 il ııı ma R.O IX
lll/IO/l'JSI) CV/.aviı: V.\ Asnaın . 7.7 X Afin İlasın
2.VHI/1556 (,'iır, Sltaoıısi
IX B.HXXXXJİÜ
27/117/1970 {'in: Tiiııtslıaıı R.O X 6552.17 Blil
25/03/1991 Ç\n: Kalpın fi 1
Mu Hasar
m/OJ/1797 İZkvnılıu: C'hiınbonızo 8..1 XI Afin Hasar
:ı/ı:/i'j.u) IsiHİunezya R.6
20/OWI'l9l Eıulonezvn 7.2 VI Afin Hasar
07/12/1'LSK P.nııcnislaıı: Spitak 6.R X
20/dK/IMS') lilivopya, Diclıoıo M IX Ona Hasar
29/1)2/1'İM) [•"as; Acadir 6.2 X
:ı/ıi')/ısy7 KİUrn Adaları K 7 IX Afiır Hasaı
2.vn:/ısK7 l:r.ıııs:ı
X Çok Afin Hasaı
111/09/1991 Gııalaıııcln 6.1 VI Afiır Hasar
25/01/195.1 Haili 5.7
Ona İlasın
04AU/I905 llıııılislaıı 8.6
Çok Ajjıı 1 las.ii
i')/m/i'"n llindislaıı 7.0
Aûır Hasar
D2/I2/I058 İnik
IX Afin Hasar
MAVİ/11167 haV.: Mandalı. Bafidal
Oru Hasar
01/10/1923 Japonya: Tokyo R.2
H2R07 ölü
t)2/oı/w.ı Japonya: Mmuhu R.9
Ağır Hasar
12/1)1/1 995 Jaimnva: Hanshin-Avraü (Kobc) 7.2
A ı r 1 lasar
22/08/1949 Kanada R.l
o.vnı/ıyı ı Kazakistan: Alma-Ala . R.7
Afiır Hasar
Dİ/11/1978 Kırgızistan: Dusanıbc (..8 IX Afiır Hasar
\\ /Ol /!')«. Kolombiya R.9 IX
I')/II/I')9I Kolombiya 7.0 VI Ona Hasaı
M/()I/IK<;9 Meksika R --I
Ağır Hasar
l ')/<«/ I9SS Meksika: Mcaicn-Cily K 1 IX
05/117/1201 Mısır. Üsl Kesimi
IX 110001X1 ÖİU
U/11/1481 Mısır: Asvvaıı 6.0 VIII Olta Hasar
1 fi/12/1485 Nikaı aşna 6.0 VI Ona Hasar
21/IU/I'J07 Özbekistan 7.8 IX
27/1 |/|«M5 Cnkltiaıı S 2 X Afin Hasaı
MflrVl'lTtl Peni 7 X
fifiono öiu
Ol/l 1/1755 l'oı tekiz
XI Çok Afin 1 lasaı
0S/09/I 1.18 Suriye
XI 210000 ölü
25/1)1/10.uı Sili: Chillan R.J
• l)S/H«/l«S7 Şili; Arici. Iııııiqııe
115 Tıııkiyc; Anlakyıı
XI 260000 ölü
1 J/l 19/1509 '1 ı'ukıyc: İstanbul (■ R XI Ağır Mnsnr
26/12/1919 Tiirkivc; Erzincan 7.9 XII
■Çok A ili 1 1luvnl 05/IO/l'UR Türkmenistan 7..1 X Çok Afiır Hasar
2('/0VISI 2 Vcnczııclla 9.6
IS2(. Veni Zelanda R.O
27/OS/ISSl. Yunanistan 8.4
Afin Hasar
IIM1.VI1RI Yunanistan: Pıcvcza
5 A VIII Agır.llasnr
2i/ı:/ıwo Yııııanisı.ın. Hdlıcssa . 5 9 VII Una Hasar
Tahin /.? üıınyvriu ınculunn çelen hozı Önemli depremler
Kasım 1999/147
Türk Yurdu 9
Dünyada olduğu gibi deprem kuşağı üzerinde bulunan
ülkemizde de, oldukça çok sayıda can ve mal kaybına sebep
olan depremler' olmuştur. Şimdi, ü lkemizde meydana gelen
önemli depremlerle ilgili kayıtlara bakmak istiyoruz.
h. 20. Yüzyılda Türkiye'de Meydana Gelen Önemli
Depremler
Türkiye, Alp Himalaya .deprem kuşağı olarak
bilinen yeryüzünün en önemli deprem
kuşaklarından- birisi üzerinde bulunmakladır.
Ayrıca, Türkiye'nin yerleşim yeri bu kuşağın en
canlı kesitini oluşturmaktadır. Günümüze kadar
Türkiye'de çok fazla sayıda deprem olmuş, bu
depremlerde can ve mal kaybı çok olmuştur.
Araştırma sonuçlarına göre depremlerin •
magnitüdü arttıkça can ve mal kaybı - da
anmaktadır. Ülkemizin aktif deprem
kuşaklarından birisi olduğu bilinmekle. Türkiye
akıif deprem kuşaklarından Akdeniz - Alp. -
Himalaya deprem kuşağı içerisinde
bulunduğundan sürekli olarak deprem riski
altındadır. Son yapılan çalışmalar sonucunda
ülkemizin % 92'sinin deprem tehlikesine sahip
olduğu ve toplam ülke nüfusunun da % 95'lninı
bahsedilen deprem .bölgelerinde yaşadığı tespit
edilmiştir. Yine ülkemizde son yıllarda yapılan
is tatistiklere göre. deprem sebebi ile her y ıl 850
kişinin öldüğü. 1500 kişinin yaralandığı ve
yaklaşık 5000 binanın yıkıldığı ve hasar gördüğü
tespit edilmiştir (Demirbaş - Yılmaz, 1.996 :1).
Marmara depreminin- kesin rakamları alındığında
bu oranların, büyük ölçüde değişeceğini
hatırlatmaya gerek duymuyoruz. ■
Ülkemiz jeolojik konumu itibariyle, dünyada en sık
yıkıcı deprem meydana geliş periyoduna sahip ülkelerden
biri olma özelliğine sahiptir. Türkiye'nin Alp -Himalaya
deprem kuşağı olarak bilinen, .A zor Adalarından
Güneydoğu Asya'ya, kadar uzanan kesimin, Doğu Akdeniz
Bölgesinde dcpremselliğin en karmaşık olduğu kısmında yer
aldığını daha önce belirtmiştik. Bu karmaşıklığın sebebi,
bölgede değişik boyut ve hızlarda levhaların var olmasıdır.
Bölgedeki Afrika, Arap ve Avrupa levhaları deprem
oluşumundaki egemen rolü oynamakta yani bölgedeki
depremler büyük oranda belirtilen levha
sınırlarında meydana gelmektedir.
"Anadolu ' levhası, güneyde kuzey -
kuzeybatıya hareket eden Afrika ve Arap
levhaları ile kuzeydeki Avrupa levhası arasında
yer almakta o lup, hareketin kinematiğine göre
de batıya kayışa zorlanmaktadır. Bu durumda
depremler, Anadolu levhasının çevresindeki
levhalarla olan şmır zonlarında meydana
gelmektedir., Bu zonlar Kuzey Anadolu Fayı
(KAF), Doğu Anadolu Fayı (DAF) ve Bitlis
Bindirme Kuşağı (BBK) adını alırlar" (Yılmaz -
Demirtaş, 1996:21). Batıya kaymaya -zorlanan
Anadolu levhası hareketinin, batıdaki Ege
levhası tarafından durdurulmaya çalışılması
neticesinde, bu bölgede kuzey -güney yönlü
genişleme söz konusu olmuş, bu da Ege
grabenlerinin yanj çöküntü ve genişleme
alanlarının oluşmasına sebep olmuştur.
Belirtilen bu rejim, Batı A*nadolu'da meydana
gelen, depremlerin genel sebebi olarak kabul
edilmektedir. ' ' •
Kuzey, Anadolu Fayı (KAF) olarak adlandırılan
fay, Anadolu ve Avrupa levhaları arasındaki, sınırı
oluşturmaktadır. Doğudaki DAF ile kesişim
noktasından başlayıp batıya doğru geniş açılarla
bükülme ve atlamalar yapmak suretiyle
uzanmaktadır. KAF sağ yönlü ve yatay atımlı olup,
yaklaşık uzunluğu 1000 km. civarındadır. KAF
sürekli bir kırık olmadığı gibi, çeşitli uzunluklarda
faylardan oluşmaktadır. Belirtilen zonun genişliği
geçtiği yerin özelliklerine göre farklılık
göstermekte, genişliği doğudan batıya doğru 100 m
ile 25-km arasında farklılık göstermektedir. Bu
zonda tarih içinde sürekli bir etkinliğin olduğu göz-
lenmektedir.
Son yüzyılda KAF boyunca meydana gelen
tahrip edici depremler bu zonun yaklaşık 800
km'lik bölümünü kırmıştın Bu da binlerce insanın
ölümüne, bölge ve ülke ekonomisinin büyük
kayıplarına sebebiyet vermiştir. Bu depremlerden
bir kaçı şunlardır (Yılmaz-Demirtaş, 1996:21-22):
M: 7.9 olan 1939 Erzincan depremi, M: 7.3 olan
1942 Erba-Niksar depremi, yine M: 7.3 olan 1943
yılındaki ' Tosya-Ilgaz depremi, M: 7.3 olan 1944
Bolu-, Gerede depremi, M: 7.1 olan 1957 yılındaki
Abant depremi, M: 6.8 olan 1967 yılındaki
Mudurnu Vadisi'nde meydana gelen deprem ve
Kastın 1999/147
Türk Yıırdı
I
10
yine Erzincan'da 1992 yılında meydana gelen ve M: 6-9 olan
deprem.7
Kısaca DAF olarak adlandırılan Doğu Anadolu Fayı.
Anadolu levhasının doğu sınırını oluşturmakladır. 13 u zon
Karlıova ile İskenderun Körfezi arasında uzanmaktadır. 400
km uzunlukta, sol yönlü yatay atım özellikli, KD-GB
doğrultulu, 2 -3 km genişlikte ve çok sayıda fay takımları
içermektedir. Bu zonda özellikle 20. yüzyıl öncesinde çok
sayıda . yıkıcı depremin olduğu bilinmektedir. M: 6.8 olan
1905 yılındaki
Malatya depremi, M: 6.8 olan 1971 Bingöl depremi ve
M: 5.8 vc 5.6 olan 1986 Sürgü depremleri de 20. Yüzyılda
DAF'ta tahribat yapan depremler olmuştur. Uzmanlar DAF'ıt ı
2(1. Yliz-yıldn oldukça sakin bir döneni geçirdiğini, ancak
bil sakinliğin potansiyel tehlike kanunumu koruduğunu
düşünüyorlar (Yılmaz-Demirtaş: 1 996:23).
Bitlis Bindirme Kuşağı (BBK) tarih içinde son derece
etkin bir dönem geçirmiş olup, çok sayıda yıkıcı depreme
sahne olmuştur. Bu zonun da 20. yüzyılda sakin bir dönem
geçirdiği, sadece M: 6.6 olan 1975 Lice depreminin bu
dönemdeki tek tahrip edici deprem olduğu biliniyor. '
Mikro deprem (M:L 3.0) etkinliğinin çok fazla olmasıyla
dikkat çeken ve kısaca EGS şeklinde ifade edilen Ege Graben
Sistemi Anadolu levhası Karlıova birleşim noktasından
batıya doğru kaymaya zorlanır. Bu da Anadolu levhasının
K-G yönlü genişlemesine, dolayısıyla da D -B doğrultulu
graben sistemlerinin gelişmesine sebep olur. Bu rejim
sebebiyle zon çok etkindir. M: 6.9 olan 1969 Alaşehir
depremi. M:.7.3 olan 1970 Gediz depremi. 20. yüzyılda F.ge
Graben Sisteminde meydana gelen ve kayıpları büyük olan
depremlerdir.
20. yüzyılda meydana gelen, M: 6.9 olan 1921 ve M: 6.0
olan 1952 Pasinler depremleri, M: 6.1 olan 1981 Şcnknya
depremi, M: 6.9 olan 1983 Horasan depremleri, önemli
fiziksel, ekonomik ve sosyo-kiiltiirci kayıplara sebep ola n
depremlerdir. Kuzeydoğu Anadolu bölgesindeki bu
deprem'*.-in etkinliğinin sebebi, KD -GB doğrultulu ve
genellikle de sol yanal atımil fayların olmasındandır. Bu
bölgenin tarih içinde de çok sayıda tahrip gücü fazla depreme
sahne olduğu bilinmektedir.
Şimdi, Günruh Bağcı. A. Yatman. S. Özdemir, Nuriye
Altın'm mevcut deprem kataloglarının birbirleri ile
karşılaştırılması sonucu 1900 -1994 yılları arasında
Türkiye'de hasar yapan depremleri tespit etlikleri
çalışmalarını esas alarak yine bu yıllar arasında 1 00'ün
üzerinde can kaybına sebep olan depremleri tespit etmeye
çalıştık. (1991 : 119 -126) Bu tespit sırasında Türkiye'de 94
yıl içinde deprem felaketinde çok sayıda can kaybının
olduğunu gördük. Şimdi 1900 yılından 1999 yılına kadar
100*iin üzerinde . can kaybına sebep olan depremler ve ölü
sayılarına bakalım.
DEPREMİN TARİHİ DEPREMİN ADI ÖLÜ SAYİSİ
28.04.190} Malazgirt depremi 2.62G
09.08.1912 Mürefıe depremi 216
Ol 10 İMM AlYım-lli'Kinlin depremi 400
1.1 09. 1 924 l'ıısınluı depırmı Hl)
22.10.1026 Kars depremi - 355 •
06,05.1030 1 lakkari sının depıcını 2 514
nh.us.ioM) Hakkari sınırı depremi 2.514
01.05.1035 Dilini depremi 200
19.0i. 1938 Kıışelıiı depremi ı 140
26.12.1039 Erzincan depremi 32 062
10.09.1 Wl Vnn-lîreiş depremi 104
20.12.10-12 Niksar - Erbaa depremi 1 000
20.06.1043 •Ndnpazan-llendek V16 26.11. 1043 Tosya - Ladik depremi 2.824
01.02.1044 llolu - Gerede depremi 3.059
31.05.1046 Vano - Hınıs depremi 830
17.08.1949 Karlıo\a depremi 450
03.01.1952 Hasankale depremi 133
18.03.1053 Yenice • Gönen depremi 265
19.08.1966 Vano depremi 2.304
28 03 1070 (îeıtı/. depremi 1 ONlı
22.05.1071 Uinei'l depremi K7«
1)6.09.1075 l.iee depremi 2.385
24.11.1076 Caldıran-Mıııadiy'c 3 840
30.10.1983 Erzurum -Kars depremi 1.155
13.03.1992 Erzincaıı-Tuneeli 653
17.08.1999 Marmara Depremi I5.854(kcsın olmayan
lakaı
Alctscl öncesi dönemde dc bölgenin depre açısından
son derece etkin olduğu bilinmekted Ancak aletsel dönem
olarak tanımlanan 2 yüzyılda, Türkiye'de meydana gelen
ve c kaybının 100'ün üzerinde olduğu depremlerin can
kaybının çokluğunu gözler önüne' sermı açısından bu.
tablonun, iyi fikir verebilec
Kasım 1999/147
Türk Yurdu
i
11
5
nitelikle.olduğunu söyleyebilmemiz mümkün. Can kaybının
100'Dn altında olduğu depremler de dikkate - alındığında.
Türkiye'nin etkinliğini görmek son derece kolay olacaktır. Bu
değerlendirmelerde Türkiye'nin özellikle de Ege bökesinin
mikro deprem etkinliğini de dikkatten kaçırmamak gerekir.
SON OLARAK
Bilindiği gibi teknolojinin gelişmediği dönemlerde
depremlerin tahripkarlığı çok daha fazla oluyordu. Ancak
günümüzde teknoloji eskiye gö re son derece gelişmiş olsa ve
teknolojinin imkanları en üst düzeyde kullanılsa dahi,
insanoğlu deprem felaketi karşısında hala son derece çaresiz.
Tarih içinde depremlerle ortadan kalkan kentler, başkentler
hatta uygarlıklar olmasına rağmen, günümüzde bu derece
dramatik sonuçlar yaşanmasa da. son yaşanan Marmara
depreminde de görüldüğü gibi; çok ağır hasarlar, büyük can
kayıpları ve gerek yerel gerekse de ülke düzeyinde son derece
büyük sosyo-külıürel ekonomik ve politik problemlere ve
bunalımlara yol açab ilmekledir.
Depremler, özellikle de tahripkar gücü büyük olan
depremler; seyrek tekrarlandıkları için sürekli gündemde
olmayan, ancak meydana geldikleri yöreleri ve ülkeleri son
derece olumsuz etkileyen ve çaresiz bırakan doğa olaylarıdır
(Sucuoğlu, 1996:26). Ne derece gelişmiş bir ülke olsa da,
bugünün bilgisiyle depremin oluşunu önceden kestirtbilmek,
olmasını engelleyebilmek, hatta karşısında çaresiz kalmamak
mümkün değil. Ancak herkes tarafından bilinen bir gerçek
de", ülkenin gelişmişlik düzeyi ile çaresizliğin yaşanma oranı
arasında ters bir oranlının olduğudur. Bilindiği gibi en son
yaşanılan Marmara depreminde son derece çaresiz kaldık,
hatta çaresizliğimiz hat safhalardaydı. Bu acı gerçeği görmek
ve yaşamak zorunda kaldık.
Bilindiği gibi Marmara bölgesi ülkenin sanayi^ açısından,
gelişmişlik seviyesini göstermesi ve belirlemesi açısından son
derece, etkin bir bölgevdi. Yine aynı bölge 1. dereceden
deprem kuşağı üzerinde bulunmakta. Askeriye, Tüpraş vb
sanayi kuruluşlarının fay hatlarının üzerine kuru lduğunu
biliyoruz. Oysa bu derece ekonomik ve stratejik açıdan önemli
tesislerin hiç değilse deprem bölgelerine tesis edilseler dahi,
fay hatları üzerine inşa edilmemesi bilimsel çalışmaların
katkısıyla mümkün. Ancak bu halalar yapılırken, deprem
bölgelerinde depreme dayanıklı binaların inşasına da dikkat
edilmiyor.
Belki burada beliriilenlerden çok daha önemlisi,
yaşanılanlardan ders çıkarılmaması diye düşünüyoruz. Eğer bir
ders çıkarılmış olsaydı, en azından, son günlerde ülke
gündeminde sık sık yer alan, İzmir Aliağa Rafinerisinin de fay
hattı üzerinde kurulmuş olmasına, en azından Marmara
depreminin ilk günlerinde yaşanılan Tüpraş gerçeğine dikkat
edilerek çözümler üretilmeye çalışılırdı. Gerçeklere göz
kapamak kolay olabilir, ancak gerçekleri yaşamak son derece,
zor olsa l ' gerek.
KAYNAKLAR
BAĞCI, Giinruh; "Türkiye'de Hasar Yapan Depremler"
Deprem Araştırına Bülteni, savı:69. 1991, sh. l 13 -126.
D EM İ RT AŞ, Ramazan - Rüçhan YILMAZ; Türkiye'nin
Sismoiektoniği, Ankara, T.C. Bayındırlık Ve İskan Bakanlıg4
Yayınları, 1996.
DOĞAN, Mehmet; Büyük Türkçe Sözlük, 7. Baskı,
Ankara, Rehber Yayınları, 1990.
KALAFAT, Doğan; ;1964-1994 Yıllarr Arasında Türkiye
ve Yakın Çevresinde Etkili Olmuş Depremlerin Makıosismik
Gözlemleri" Deprem Araştırma Bülteni, Sayı : 73, 1996, s.
60-107.
KARAESMEN. Erhan; "Deprem Olayına Genel Bir Bakış"
Deprem ve Sonrasıv. (Earthcmake Afler Math), Editör: Erhan
Karaesmen, Ankara, Türkiye Müleahhiller Birliği Yayınları,
1996, sh.2-12.
SUCUOĞLU, Haluk; "Yapılarda Deprem Kuvvetlerinin
Oluşması" Deprem ve Sonrası, (Earthquake Afler Math),
Edilör: Erhan Karaesmen, Ankara, Türkiye Müleahhiller
Birliği Yayınları, 1996, sh. 26-42.
TABBAN, Ahmet; Deprem ve Sorunları, Ankara, Jeoloji
Mühendisleri Odası Yayınları, Yayın No: 4. 1979.
ANSİKLOPEDİLER
A'den Z'ye Gençler İçin Genel Bilgi Ansiklopedisi,
İstanbul, Serhat Yayıncılık.
Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, 6. Cilt. İstanbul,
Milliyet Hürr.em Fila Yayınları.
Rehber Ansiklopedisi, 18. Cilt, İstanbul, Türkiye