30 ocak 2017 pazartesİ30 ocak 2017 pazartesİ Ö nce 20 ocak’taki kadınlar yürüyüşü,...

21
Kemal Ay’ın yorumu 2, 3 ve 4’te WWW.TR724.COM — @TR724COM GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 91 30 OCAK 2017 PAZARTESİ Ö nce 20 Ocak’taki Kadınlar Yürüyüşü, ardından 6 Müslüman ülkeye vize yasağıyla birlikte havaalanlarında toplanan kalabalıklar… ABD’de Trump mu- halifleri, çiçeği burnunda başkanın aldığı şok edici kararlar karşısında protestolar için so- kağa döküldü. ABD’ye girişi engellenen Irak, Suriye, İran, Libya, Somali, Sudan ve Yemen vatandaşları için havaalanında itirazlar yükseldi. New York’tan bir hâkimin kararıy- la en azından ABD’ye ayak basabilenlerin ülkeye girişi sağlandı. Bu türlü gösterilerin Trump’ın daha ileri hamlelerine karşı ABD kurumlarına cesaret vermesi bekleniyor. Halk, Trump’a karşı sokakları tuttu Semih Ardıç yazdı Bundan iyisi Şam’da kayısı: Döviz de bol petrol de! 08 Efe Yiğit’in dosyası Feyenoord küllerinden yeniden doğdu Sefer Can yazdı Gel de Amerikalılara özenme 15 Göksel İlhan yazdı El-Bab: Erdoğan’ın büyük zafer planı ve yıkılan hayaller 10 Abdullah Salih yazdı Bu söz elfaz-ı küfür mü? 20 18 Mehmet Yıldız yazdı Bylock’tan sonra sıra Telegram kullananlara gelecek mi? 13

Upload: others

Post on 20-Oct-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • Kemal Ay’ın yorumu 2, 3 ve 4’te

    WWW.TR724.COM — @TR724COMGÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 91

    30 OCAK 2017 PAZARTESİ

    Ö nce 20 Ocak’taki Kadınlar Yürüyüşü, ardından 6 Müslüman ülkeye vize yasağıyla birlikte havaalanlarında toplanan kalabalıklar… ABD’de Trump mu-halifleri, çiçeği burnunda başkanın aldığı şok edici kararlar karşısında protestolar için so-kağa döküldü. ABD’ye girişi engellenen Irak, Suriye, İran, Libya, Somali, Sudan ve Yemen vatandaşları için havaalanında itirazlar yükseldi. New York’tan bir hâkimin kararıy-la en azından ABD’ye ayak basabilenlerin ülkeye girişi sağlandı. Bu türlü gösterilerin Trump’ın daha ileri hamlelerine karşı ABD kurumlarına cesaret vermesi bekleniyor.

    Halk, Trump’a karşısokakları tuttu

    Semih Ardıç yazdı Bundan iyisi Şam’da kayısı: Döviz de bol petrol de! 08

    Efe Yiğit’in dosyası Feyenoord küllerinden yeniden doğdu

    Sefer Can yazdı Gel de Amerikalılara özenme

    15

    Göksel İlhan yazdıEl-Bab: Erdoğan’ın büyük zafer planı ve yıkılan hayaller 10

    Abdullah Salih yazdıBu söz elfaz-ı küfür mü?

    20

    18

    Mehmet Yıldız yazdıBylock’tan sonra sıra Telegram kullananlara gelecek mi? 13

  • 2015’te Cumhuriyetçi Parti’den başkan adayı olduğunda Donald Trump’ın başkan olabileceğine pek kimse ihtimal vermiyordu. İki sebebi vardı bunun: (1) Donald Trump’ın diğer Amerikan başkanlarının aksine hiçbir yönetim tecrübesi yoktu; ne valilik yapmıştı, ne de senatoda ya da mecliste yer almıştı. (2) Söylemleri çocukça ve aşırıydı; hiçbir şekilde işe yaramayacak ama çoğunluğun belli ki hoşuna giden vaatler veriyordu.

    İngiltere’de, yerleşik siyasî geleneğin bütün ak-törleri aksini savunduğu hâlde çoğunluk Avru-pa Birliği’nden (AB) ayrılmayı tercih ettiğinde, Trump’ın se-çilme ihtimaline yönelik algı da değişti. İngiltere’de olan, Ame-rika’da da pekâlâ olabilirdi. Ni-tekim, rakibi Hillary Clinton’un 4 milyona yakın farkla çoğun-luk oylarını kazanmasına kar-şılık Donald Trump, kritik eya-letlerde yarışı önde bitirerek Beyaz Saray’da yaşamaya hak kazandı.

    Trump’ın Cumhuriyetçi partiden adaylığı kesin-leştiği günden bu yana anti-Trump sokak ha-reketleri yer yer sahne aldı. Ancak 20 Ocak’ta

    başkanlık yemini edip de koltuğa oturunca, daha ilk günden milyonlarca Amerikalı ‘Wo-men’s March’ (Kadınların Yürüyüşü) gösteri-sinde buluştu.

    ÇELİŞKİLERLE DOLU, ÖNGÖRÜLEMEZ BİR BAŞKANABD’nin 45. Başkanı Donald Trump, özellik-le kadınları hayli öfkelendiren bir ‘maçoluğa’ sahip. Seçim kampanyası süresince medyaya yansıyan şeyler, Trump’ı ‘kart zampara’ bir tip-leme olarak önümüze koydu. Nitekim Cumhu-riyetçi Parti’nin aile değerlerine çok önem ve-

    ren muhafazakâr siyasetçilerini bile kızdırdı. Yine ‘aile’ üzerin-den siyaset yapan Cumhuriyet-çi geleneğe hayli aykırı bir ha-yatı var Trump’ın. Şu an üçüncü evliliğini yaşayan Trump, eşleri-ni moda ya da TV dünyasından seçmesiyle öne çıkıyor. ‘Göç-men karşıtı’ Trump’ın ilk karısı

    Ivana (Çek) ve üçüncü karısı Melania (Sloven) eski Sovyet topraklarından Amerika’ya göç et-mişler.

    Ama ABD’nin en ‘ayrıcalıklı’ ailelerinden birinde doğduğu hâlde ‘kimsesizlerin kimsesi’ pozuna

    0230 OCAK 2017 PAZARTESİ YORUM

    ABD’nin 45. Başkanı Donald Trump, özellikle kadınları hayli

    öfkelendiren bir ‘maçoluğa’ sahip.

    Trump’ın Amerika’sında hâkimler var!

    HALK, SOKAKLARI TUTTU

  • bürünen Trump için çelişkiler pek sorun oluş-turmuyor. Zira seçmeni için de bunun bir öne-mi yok gibi. NATO’nun ‘köhneleşmiş’ bir yapı olduğunu savunduktan kısa süre sonra ‘NA-TO’nun arkasındayım’ mesajı verebiliyor. İstih-barat topluluğu ile yaşadığı sıkıntılardan sonra en çok saygı duyduğu kurumun CIA olduğunu söyleyebiliyor. Ya da ‘halkçı’ görüntüsünün ar-kasında, ABD tarihinin ‘en zengin’ bakanlar ku-rulunu oluşturabiliyor.

    RADİKALLİKLE BÖYLE Mİ MÜCADELE EDİLECEK?İşte bu Trump’ın ofisteki ilk haftasında imzala-dığı idarî kararlar (executive order) beklenen ama bir yandan da absürt uygulamaları içeriyor. Yemin töreninde radikal İslam’la mücadeleyi en öne koyan Trump, 120 günlüğüne ABD’de-ki mülteci işlemlerini durdurdu, Suriye’den ge-len mültecileri ‘ikinci bir emre kadar’ ülkeye sokmama kararı aldı. Irak, Suriye, İran, Libya, Somali, Sudan ve Yemen’den diplomat vizele-ri hariç her türlü vizeyi 90 günlüğüne kaldırdı ve mülteci kabullerinde ‘bulundukları ülkede azınlık dinine mensup olanları’ önceleyecek bir uygulama getirdi.

    Bu uygulamalar absürt çünkü ABD’deki ‘terör’ meselesinin çözümünün yanından bile geçmi-yor. Son yıllarda ABD’de yaşanan terör saldırıla-rını gerçekleştirenlerin önemli bir kısmı ABD’de doğup büyüyen ‘göçmenler’. Tıpkı Fransa’da ya

    da Belçika’da olduğu gibi, bu insanlar teröre o ülkelerde meylediyor. Üstelik 11 Eylül gibi deva-sa bir terör saldırısını gerçekleştiren 19 kişiden 15’i Suudi Arabistan kökenli olmasına rağmen, Trump’ın ‘yasakları’ arasında kendisinin de ticarî ilişkilerinin olduğu Suudi Arabistan bulunmuyor.

    Trump’ın daha ilk günlerde aldığı bu kararlar, Obama dönemini tedavülden kaldırmanın yanı sıra, başkanlık kampanyası sırasındaki popü-list söylemlerin çalakalem hayata geçirilmesi sadece. Şu an öyle bir karmaşa var ki ABD’de, önceki gece Amerikan şehirlerindeki havali-manlarında yetkililer acil bir biçimde yukarıda bahsi geçen ülkelerden gelenleri geri gönder-meye girişti. Bu arada New York’tan bir hâkim, Trump’ın emrini hâlihazırda ülkeye giriş yapan-lar yönünden bozarak havaalanlarını rahatlata-cak bir karar aldı. Böylece uygulamayı yapacak olan güvenlik birimleri ikilemde kaldı.

    ABD’YE GİRİŞİ ENGELLENENLER TERÖRİST DEĞİLBurada bahsettiğimiz ‘geri gönderilenler’ ya da ‘ülkeye vize verilmeyenler’ arasında ‘teröristler’ yok elbette. Mesela son filmiyle Oscar’a aday olan İranlı yönetmen Ashgar Farhadi şu an vize alamıyor. Amerika’nın en ünlü tıp merkezle-rinden Cleveland Clinic’te çalışan 26 yaşındaki Suha Abushamma, New York’lu hâkimin dur-durma kararından dakikalar önce havaalanı güvenliğinin baskısıyla ülkesi Suudi Arabistan’a

    0330 OCAK 2017 PAZARTESİ2. SAYFADAN DEVAM

    Yemin töreninde radikal İslam’la mücadeleyi en öne koyan Trump, 120 günlüğüne ABD’deki mülteci işlemlerini durdurdu, Suriye’den gelen mültecileri

    ‘ikinci bir emre kadar’ ülkeye sokmama kararı aldı.

    YORUM

  • geri gönderildi. Suudi Arabistan’da doğup bü-yümesine rağmen pasaportu Sudan’dan oldu-ğu için, ülkeye girişine izin verilmedi. Bu arada gümrük polislerinin ABD’ye girmeye çalışan-ların Facebook ve Twitter adreslerini tarayıp ‘siyasî görüşlerini’ öğrenmeye çalıştıkları da medyaya yansıdı.

    KURUMSAL YAPIYI YIKMAYA ÇALIŞIYORBu örnekler Trump’ın politikalarının ‘savruklu-ğunun’ bir göstergesi. Kasım 2016’daki seçim-ler sonuçlandığından bu yana, birçok yorumcu Amerika’nın ‘otoriterliğe’ karşı savunma meka-nizmaları olmadığını söylüyor. Bu sebeple de Amerikan halkı, Trump’a karşı öncelikle sokak-ları tutmaya çalışıyor. Zira bu ‘savrukluk’ bir çe-şit mücadele biçimi. Trump pervasızlıkla yürü-yerek bütün savunma hatlarını yarıp geçmeyi hedefliyor.

    Beyaz Saray’a yaptığı atamalar, medyayla sa-vaşı, bürokrasi üzerinde ‘kırbaçlı’ terbiye me-todu, ileriye dönük korkuların artmasına sebep oldu. Sınırları kapatma, kapalı ekonomi modeli-ni işleme koyma, özellikle Müslümanlara yöne-lik ‘aşırı güvenlik’ önlemleri, Trump’ın bir çeşit ‘sorun çözücü’ olmayı değil, aksine ‘güç temer-küzü’ yolunu seçmeyi kafasına koyduğunun göstergeleri. Bu sebeple mesela, ABD Dışişleri Bakanlığı’ndaki üst düzey pozisyonlarda bulu-nan bütün bürokratlar “Trump döneminin bir parçası olmayacağız” diyerek istifa etti. Buna

    karşılık Trump, başkanlık kampanyasını yürü-ten, ‘yandaş medyacısı’ Steve Bannon’u ulusal güvenlik toplantılarının katılımcıları arasına so-karak, ne kadar ‘ciddi’ olduğunu gösterdi.

    İTİRAZLAR YERELDENTrump’a karşı şimdiye kadar ‘devlet katından’ fazla itiraz gelmedi. Bunun en büyük sebebi de, Cumhuriyetçilerin hem Temsilciler Meclisi-ni hem de Senato’yu yönetiyor olması. Ağırlığı olan Cumhuriyetçilerden şimdiye dek yalnızca John McCain (2008’de Obama’ya karşı baş-kan adayıydı) Trump’ın CIA’ye yeniden ‘işkence yetkisi’ vermesi üzerine sesini yükseltti. Birkaç Cumhuriyetçi milletvekili de, şimdilik göçmen karşıtlığının yanlış olduğunu savundu. New York gibi daha kozmopolit şehirlerde vali ve belediye başkanları Trump’ın anti-göçmen tav-rıyla mücadele edeceklerini duyurabildi.

    Hâl böyle olunca ‘endişeli Amerikalılar’ sokak-lara çıkarak, dayanışma ağları kurarak (ACLU, Müslümanlara yasal destek sağlayacağını du-yurdu mesela), sosyal medyada farkındalık oluşturmaya çalışarak tepkilerini ortaya ko-yuyor. Bu sivil hareketlerin, Cumhuriyetçilerin Trump’a karşı meclis ve senato denetimini ta-mamen kaldırması karşılığında, ABD yargısına destek olması bekleniyor. Trump’ın medyaya savaş açmasından sonra, yargıyla da uğraşa-cağına dair öngörüler yapılıyor, ancak şimdilik “New York’ta hâkimler var!”

    0430 OCAK 2017 PAZARTESİ3. SAYFADAN DEVAM

    ‘Endişeli Amerikalılar’ sokaklara çıkarak, dayanışma ağları kurarak, sosyal medyada farkındalık oluşturmaya

    çalışarak tepkilerini ortaya koyuyor.

    YORUM

  • 30 ocak 2017 pazartesi 05 YorUM

    VELAYET SÜRECİVE İKİ MEKTUP

    “Eşimi almaya gelen polisler çok ukala tavırlar sergilediler. Eşimi aşağı kapıya kadar uğurla-dım. Götürülürken polisler bana: ‘Niye aşağı-ya kadar yolculuyorsun? Suçu yoksa geri ge-lir’ dedi. Polise: ‘Ben eşimi hep kapılara ka-dar uğurladım. Ona hep hürmet ettim. Hür-metim size değil. Siz böyle tavır göremez-siniz çünkü layık değilsiniz’ dedim ve el sallayarak uğur-ladım eşimi.

    Beş ay oldu eşim gideli. O git-mez, o bizden geçmez; gö-türüleli... Olsun ben iki çocu-ğumla dimdik ayaktayım. Kı-zım babasız uyumayı, oğlum kardeşini sahiplenme duygusunu, ben maddi hiçbir şeyin önemi olmadığını öğrendim.

    Gurbetteydim. O gurbeti iliklerime kadar his-settim. Kimseyi arayamadım. Sadece ağladım.

    İş yerinde telefon, zımba bile kullanmayan eşim terörist muamelesi görmüştü.Olsun… Allah onu sevmiş; sevdiği için terbiye edecekti. Silkelendim, toparlandım.Eşimi ilk ziyarete gittiğimde, cezaevinde an-neler eşler herkes ağlıyordu. Tek tek dolaştım aralarında. ‘Ağlamayın. Onlar iyi… Allah on-

    ları sevdiğinden burada is-tihdam ediyor; zayi etmez. Onlar iyidir; ağlarsanız yı-kılırlar’ dedim. İnanamıyor-dum kendime.

    Çocuğum düştü diye ortalı-ğı ayağa kaldıran ben büyü-müştüm. Şimdi benim du-

    rumumda olan tanımadığım insanlara bile aynı şeyi söylüyorum. Biz ağlar kederlenirsek, omuzlarımız düşerse; acizlenir isyan edersek, zalim o zaman zulüm etmiş olur. Dua etmeyi öğrenmek lazım mı. Zor çok zor...

    VeYseL [email protected] | @veyhann

    Ama bir an bir an bile isyan etmedim. Niye biz demedim.

    Demem. Allah o hale getirmesin

    Nifak ve zulmün cenderesinde velayet yollarını kat eden on binler var. Hem de dikey olarak. İşte o insanlardan ikisinin mektubu. Biri dışarıda bir Anado-lu kadını olarak iki küçük çocuğuyla zulme yiğitçe direnen ‘Haticecik’; diğeri içeride Medrese-i Yusufiye’de arşiyesini tamamlayan bir ‘Yûsufcuk’. İşte onların mektupları:

    KİMSEYİ ARAYAMADIM. SADECE AĞLADIM.

  • 30 ocak 2017 pazartesi 06 YorUM05. saYfadaN deVaM

    “...Bu gece, medrese-i Yusufiye’ye gireli 50. gü-nümüz oldu. Nasipte size cezaevinden mektup yazmak varmış! Yazı yazma-yı çok beceremediğimden 50 gündür kâğıt ile kalem bana bakıyor ben de onlara bakı-yorum. Alamadım elime, baş-layamadım kelimeleri kâğıda dökmeye ama bu sabah tes-bihat yaparken her biriniz ayrı ayrı gözümün önüne geldiniz!

    Görüşemiyoruz belki aramıza mesafeler giri-yor ama dualarda buluşmanın huzurunu yaşı-

    yoruz bu gârip yerlerde!

    Çok güzel günler geçiriyoruz burada. Kardeşlik, uhuvvet, Allah’a iman ve itimat... Za-ten bu duygular olmazsa çok zorlanırdık bu demir parmak-lıkların ardında. Aile özlemi, eş ve çocuk hasreti bazen bir yumruk gibi oturuyor göğsü-müze. Ama değil mi ki hep-si Allah için. Feda olsun. Rab-

    bim inşallah ebedisini verir.

    Etrafında herkesin sana bakışlarıyla bir şeyler söylemesi… O bakışları okumak…Kimi acıyor ‘Yazık oldu onunla evlenmeseydi böyle olmazdı’ diyor. Kimi ‘Suçu olmasa bıra-kılırdı’ diyor. Kimi ‘Olan çocuklara oluyor’ di-yor.

    Ben yine dimdik duruyorum. Bir an bile eşim-le evlendiğime pişman olma-dım. Olur muyum? Yusuf yü-rekli yiğit nasip olmuş bana. Çocuklarım zorda değil. Öz-lemek ne güzeldir. Bir baba-yı özlemek her evlada nasip olmaz. Onların yanında Al-lah var. Dört aydır ben onlara abur cubur almıyorum. Çün-kü erzağımız bitmiyor. Krakerlerine bile be-reket veren Rabbleri var. Allah’ın bana nasip ettiklerini haketmiyorum. Acizim günahlarım var. Eşimin ibadetleri oruçları hatimleri bizi bereketli nasipli kıldı.

    Dışarıya pasta yapıp satıyorum. Aldığım 2 kilo un hiç bitmedi. Kaç tepsi kaç çeşit yaptım. Ce-bimde param hiç bitmedi. Sevinçten ağladım bunları yasarken. Şimdi de yazarken.

    Ama bir an bir an bile isyan etmedim. Niye biz demedim. Demem. Allah o hale getirme-

    sin. Herkes ne kadar güçlüsün diyor. Oysa ben güçlü değildim. Herkes beni evhamımla zayıf-lığımla bilirdi. İmtihanı veren Allah kalbe se-rinliğini de veriyor. O, en güzel Vekil.

    Yaşadığım bir hadiseyle bitireyim. Çok uzat-tım, hakkınızı helal edin. Dolmuşum konuşa-cak kimse olmayınca. Akşamları dua saati ya-

    pıyoruz altı yaşında oğlum ve üç yaşında kızımla. Eşim ve onun durumunda olanlara sekine, tefriciye... Fetih gibi bazı sureler okuyorum; onlar dinliyor. Kızım ayağımda tam uyuyacaktı; gözlerini açıyor kapıyor, benim sağ tarafıma dikiyor gözlerini. Anlam ve-

    remedim. Dalmaya çalışıyor diye düşündüm. Sonra dedi ki ‘Anne bak o da seninle okuyor’. Kimse yoktu bizden başka ama varmış demek ki.

    ‘Hoş gelmiş annem… Kim geldiyse sizin ha-tırınıza gelmiştir’ diyebildim.

    Oğlum babasının durumunu biliyor, saklama-dım. Çocuklar öyle altından kristalden değil. Bu onların da imtihanı. ‘Avukat olup bir gün bunu babama bunları yapanlara hesap soru-cam’ diyor. Çok mutlu oluyorum.”

    Acizim günahlarım var. Eşimin ibadetle-ri oruçları hatimleri bizi bereketli nasipli

    kıldı.

    Kardeşlik, uhuvvet, Allah’a iman ve

    itimat... Zaten bu duygular olmazsa çok zorlanırdık bu demir

    parmaklıkların ardında.

    MEDRESE-İ YUSUFİYE’DE 50.GÜN

  • 30 ocak 2017 pazartesi 07 YorUM06. saYfadaN deVaM

    Burada içinde bulunduğumuz bu güzelliklerin değerini iliklerimize kadar hissediyoruz.

    Küçük bir dünyamız var. Adı C -28.

    İki katlı, bahçeli, müstakil. Bizden başka giren çıkan yok.

    Bahçemiz var ama bir çiçeğimiz yok, bir ye-şil yok. İnsan burada bunlara hasretlik duyuyor.

    Tahmini on metreye beş met-re bir bahçe. Yüksek duvar-larla çevrili ve o yüksek du-varların üstünde teller. Bir gökyüzü var bakıp rahatladı-ğımız ama oraya da başımı-zı kaldırdığımızda gözümüze teller ilişiyor.

    O yüzden benim başımı kaldırıp gökyüzüne bile bakasım gelmiyor. Bahçemizin bir köşe-sinde tüm betonlara inat o taşların arasından bir ot çıkmış o otu seyretmek doyumsuz geli-yor bana.

    Bir de çatıda bir baykuşumuz var ne zaman tesbihata başlasak o da başlıyor ötmeye. Di-yeceksiniz ki şimdi ottan baykuştan niye bah-sediyorsun!

    Dedim ya bizim burda küçük bir dünyamız var. Bazen Üstad Hazretleri geliyor aklıma.

    Onun o tek sepetlik dünyası. İşte bizim de bu-rada tek sepetlik bir dünyamız var.

    İlk geldiğimiz günlerde mutfak eşyalarımız yoktu. Çorba geliyordu. Yemekte kaşığımız ol-madığı için ya ekmek banarak içtik ya da plas-tik şişeleri bir tane kaşık kenarıyla kesip bar-dak yaptık o şekilde içtik. Neden kaşık kena-rı derseniz. Burada bıçak yok. Tüm kesme iş-

    lemlerini kaşık kenarı ile ya-pıyoruz. Artık hepimizin bir bardak, bir çatal ve bir kaşığı var. Çok zenginiz Elhamdulil-lah.

    Burada sabah hayatımız er-kenden başlıyor. 04.30 gibi kalkıyoruz.

    Teheccüd, dua, sabah nama-zı, tesbihat derken 06.00’a kadar devam edi-yor.

    Sabah 8’deki sayıma kadar serbest. 8.30’da kahvaltı ve sonra herkes okuyacaklarını oku-yor, sohbet ediyoruz. Zaman o kadar güzel ve hızlı geçiyor ki bilemezsiniz.

    Tabi her birimiz burada duygu yoğunlukları da yaşıyoruz kâh gülüyoruz kâh ağlıyoruz!

    Ancak bu gözyaşları sevinçten, mutluluktan biraz da özlemden...

    Ama yalnız değiliz. Kimler gelmiyor ki ziyare-timize. Bizde sır olarak kalsın. Rüyalarımız sır, yakazalarımız sır, gözümüz açık gördüklerimiz sır... Emin olun biz yalnız değiliz.

    Siz kendi sıkıntılarınıza üzülün bize değil. Söy-leyip aklını ve imanını dünyaya kaptırmış za-vallılara malzeme vermeyeyim. Görmek için tüm hayat ve varlığımı feda edeceklerimi Al-lah burada hepsinin birden nasip etti.

    Daha ne diyeyim!”

    Bazen Üstad Hazret-leri geliyor aklıma.Onun o tek sepetlik dünyası. İşte bizim

    de burada tek sepet-lik bir dünyamız var.

  • 30 ocak 2017 pazartesi 08 ekonomi analiz

    Türkiye, ‘hukuk güvenliği olan, istikrarlı ve gelecek vaat eden ekonomi’ notunu 18 senelik sancılı, zor ve uzun bir dönemin aka-binde 2012’de hak edebilmişti. 2012’de peşi sıra ‘yatırım yapı-labilir’ notu veren Standard&Poor’s (S&P), Moody’s aradan dört sene geçtiğinde verdiğini geri aldı. 27 Ocak 2017’de ise Fitch, Türkiye’nin kredi notunu ‘çöp’ seviyesine indirdiğini ilan etti.

    Döviz de bol petrol de!

    Büyük fonlar hisse senedi almadan, tahvil ya da bono piyasasına girmeden veya şir-ket satın alma kararı vermeden evvel bah-si geçen üç kuruluşun verdiği karneye ba-kar. Kredi karnemizde notun kırık olması iş âlemini daha az yabancı sermaye, daha maliyetli dış borçlanma, yüksek faiz ve ar-tan döviz fiyatlarına alışmak mecburiyetin-de bırakacak.

    İktisadî krizler, askerî muhtıralarla kaybe-dilen senelerin geride kaldığını ümit et-tiğimiz bir dönemde gelen ‘aferin böyle devam et’ iltifatını heba ettik. Sermaye açığını gider-memiz için altın tepside tak-dim edilen teminat bu kadar kolay harcanmamalıydı. Üst katlara; Almanya, ABD ve İn-giltere gibi büyük ekonomi-lerle aynı lige çıkmak ye-rine 1990’lı

    senelerin berbat imajına rücû ettik.

    Türkiye gibi bir ekonomiyi beş senede Bah-reyn ve Azerbaycan’ın ligine düşürmek için özel bir gayret göstermek lazımdı. Şıma-rıklıktan, iktidar körlüğü ya da kuvvet ze-hirlenmesinden kalan eksi bakiye ile mev-cut krizin üstesinden gelmek kolay olma-yacak.

    BAŞBAKAN YARDIMCISI PETROL BULDU!

    Ne kadar hayıflansak ve tez vakitte to-parlansak yeridir. Gelin görün ki

    AKP hükümeti meselenin ciddi-yetini idrak etmemekte karar-lı. Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın, Fitch’in Türkiye’nin büyüklüğünü anlamaktan aciz olduğunu belirtmesi memle-

    keti ‘tam bir şecaat arzeden kıpti’ vaziyetine

    düşürüyor.

    semiH arDIÇ [email protected]

    Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak: “Türkiye’nin döviz sıkıntısı yok. Türkiye’nin ödemeler dengesinde bir sıkıntısı yok. Türkiye’nin itha-latta, ihracatta bir sıkıntısı yok. Türkiye’nin borçlarını çevirmekte

    bir sıkıntısı yok. Türkiye’de döviz bol, petrol bol.”

    Bundan iyisi Şam’da kayısı

  • 30 ocak 2017 pazartesi 09 ekonomi analiz08. sayfaDan Devam

    Kaynak iddialı cümleler kurmuş: “Türkiye’nin döviz sıkıntısı yok. Türkiye’nin ödemeler dengesinde bir sıkıntısı yok. Türkiye’nin ithalatta, ihracatta bir sıkıntısı yok. Türkiye’nin borçlarını çevirmekte bir sı-kıntısı yok. Türkiye’de döviz bol, petrol bol.” Hakikatle hiçbir illiyeti yok bu sözle-rin. Baştan sona düzmece hepsi. Başbakan yardımcısı bol petrolün yerini de söyleseydi keşke. ‘Bundan iyisi Şam’da kayısı’ diyelim bütün dertlerden azade sayılalım, öyle mi?

    40 MİLYAR DOLAR CARİ AÇIK NE O HALDE?

    Latife bir tarafa tek sesli medya marifetiy-le vatandaşı bunlara inan-dırabilirsiniz. Hatta ‘Alman-ya bizi kıskanıyor’ yalanı-nı dağa taşa yazdırabilirsi-niz. Amma velakin elin oğlu bunları yutmuyor. Senede 40 milyar dolar cari açık ve-ren, petrol ve doğalgazda yüzde 99 dışa bağımlı, ih-racatının ithalatı karşılama oranı yüzde 60 olan ve 417 milyar dolar dış borcu nasıl ödeyeceğini kara kara dü-şünen bir ekonomi için bu cümleleri sarf ettiğinizde Fitch, S&P ve Moody’s geri adım mı atacak?

    O halde niye oralı değilmiş gibi hareket edi-liyor? 2012’de notumuzu artırdıklarında, bunu hükûmetin mühim bir icraatı olarak seçim meydanlarında ballandıra ballandıra anlatmak iyi hoştu. Şimdi notu indiren aynı kuruluşlar, diline acı biber sürülecek kadar yaramaz çocuklar mı oldu?

    Fitch’in notumuzu indirdiğini cuma akşa-mı açıklaması ilk şoku atlatmak açısından teselli ikramiyesi sayılır. Kaybettiklerimizin ne olduğunu acı acı müşahede ediyoruz. Muz kabuğunu gördüğünde yine düşece-

    ğine yanan Temel’den halliceyiz!

    Hafta başında, ilk işlem gününde döviz ve faiz cephesinde ‘yükseliş’in sürmesi not in-diriminin piyasaya ilk etkisi olarak görüle-cek. Dolar muhtemelen 3,90 TL üzerini zor-layacak. Merkez Bankası seyrettikçe 4 TL yeni destek noktası olacak. Dikkat ederse-niz Borsa İstanbul için fazla mütalaada bu-lunmuyorum. Artık kanaatim o ki Borsa’yı tam bir kumarhaneye dönüştürdüler. Bir-kaç hisse üzerinde hacim oluşturarak ‘eko-nomi iyi gidiyor’ intibaı bırakıyorlar. Bu-günlerde rasyonalite İstanbul İstinye taraf-

    larına hiç uğramıyor.

    İşler yolunda imiş gibi ya-parak teknik tabiri ile ‘keriz silkeliyorlar’. O rakamla-ra güvenip Borsa’dan hisse alanlar temettüü de hatta anaparayı da unutsun. Şir-ketlerin 2016 son çeyrek ve senelik bilançolar geldikçe görülecek ki dolar sildi sü-pürdü kasaları. Borsa’nın dolar üzerinden nerelerde olduğuna tekrar tekrar bak-maları menfaatleri icabıdır.

    Başbakan Yardımcısı Kay-nak ‘bol’ dediği döviz ve

    petrolün birazını bizimle de paylaşır mı, bil-miyorum. Fitch’in ‘siyasî riskleri artıracak, denetimsiz ve frensiz sistem’ diye nitele-diği ‘partili cumhurbaşkanlığı’nın referan-dumda geçmesi uğruna bakalım daha ne-ler işiteceğiz?

    Düne kadar destanını yazdığımız mem-leketin muhteris ellerde çöküşünü bîçare seyrediyoruz.

    Bu tükenişin ıstırabını ağıt yakmak da din-dirmiyor ki!

    Şimdi notu indiren aynı kuruluşlar, diline acı biber

    sürülecek kadar yaramaz çocuklar

    mı oldu?

  • Diktatör şeytanlaştırdığı grup ya da ülke ile mü-cadele ederken, kendisini seçilmiş bir kurtarıcı olarak; kutsal bir görevi icra ettiğine halkı kolay-lıkla inandırır. Böylece tam bir biat ve itaat için-de yığınları istediği gibi yönetme imkanını elde eder. Halkı uyandıracak her önemli gelişme sonrası mut-laka yeni bir hamleye ihtiyaç duyar. Uyutulan yığınlara sü-rekli daha fazla narkoz enjek-te ederek yönetmeye devam eder. Bu tam bir kısır döngü-dür. Kitleleri uyandıracak her hadise sonrası daha fazla nar-koz ve daha derin uyku...

    Diktatör ülkesini ve halkını felakete sürükleye-ne kadar aynı ameliyeyi defaatle tekrar eder. Bu bazen ağır yenilgi ile sonuçlanan savaşla, bazen derin ekonomik kriz ile bazen da iç karışıklıklar, çatışmalar ve bölünme ile son bulur. Bazı ülkeler ikisini ya da üçünü aynı anda yaşama talihsizli-ğine maruz kalabilir. Çoğu kez bunlardan birisi diğerinin tetikleyicisi ve sebebi olabilmektedir.

    HER ŞEYİ UNUTTURACAK ‘ZAFER’Ülkemizde yakın tarihte senaryosu ‘ustaca’ ya-

    zılmış bir darbe tiyatrosu oynandı. Bu sayede halkın büyük çoğunluğu darbe karşıtı cephede birleşti. Senaryosu ve kurgusu kötü hazırlanmış darbe tiyatrosu çelişkilerle doluydu ve bunu bir şekilde unutturmak gerekiyordu. Üstelik ortada

    bu senaryo uğruna katledilen 247 can vardı. Diğer yandan iki yıldır ötelenen ekonomik kriz de kapıyı zorlamaktaydı. Erdoğan’ın darbe tiyatrosunu ve ekonomik krizi unutturup, milliyetçi kesimi de arkasında toplayacağı kurgusal bir za-fere ihtiyacı vardı. Erdoğan’ın planı darbe şaşkınlığını ya-şayan, binlerce mensubu iş-

    kencelerden geçirilen travma içindeki orduyu da meşgul edebilecekti.

    Hedef belirlenmişti. Suriye’de bir Kürt korido-runa izin verilmeyecek, IŞİD ile savaşılacaktı. Bu şekilde hem içerideki hamasi duygular okşana-cak, hem de IŞİD’le işbirliği yaptığına ilişkin Ba-tı’da yükselen kuşkular bertaraf edilecekti. Erdo-ğan’ın politik söylem ve eylemlerindeki çelişkiyi, asla kırmızı çizgisinin olmadığını artık bilmeyen yok..

    1030 OCAK 2017 PAZARTESİ KONUK YAZAR

    EL-BAB:ERDOĞAN’IN BÜYÜK ZAFER PLANI VE YIKILAN HAYALLER

    GÖKSEL İLHAN

    Diktatörlerin en bariz özelliği ülke içindeki sıkışmışlığı unutturmada göster-diği ustalıktır. Bunu bazen sahte bir suikast girişimi ile bazen şeytanlaştırdık-ları bir grubu, tüm sorunların kaynağı göstererek, bazen de komşu ülkelerle sonu savaşa varabilecek uyuşmazlık çıkararak yapar. Sahip olduğu muazzam ikna yeteneği ve kontrol ettiği medya sayesinde yığınları kolaylıkla inandırır. Her diktatörün kurgusunda mutlaka mücadele ettiği küçük ve büyük şeytan-lar vardır.

    Halkı uyandıracak her önemli gelişme

    sonrası mutlaka yeni bir hamleye ihtiyaç

    duyar. Uyutulan yığınlara sürekli daha

    fazla narkoz enjekte ederek yönetmeye

    devam eder.

    © F

    otoğ

    rafla

    r: A

    FP

  • Zira “Kobani düştü düşecek” diyerek IŞİD’e yeşil ışık yakan da, Kobani’ye yardım için Türk toprak-larını kuzey Irak’taki Kürt gruplarına açan da ken-disiydi. TIR’lar dolusu silah ve mühimmatı IŞİD’e sevk ettiren de, PYD lideri Salih Müslüm’ü kırmızı halılarla Ankara’da ağırlatan da kendisiydi. Uzun süre IŞİD ve PYD’yi terör örgütü olarak görme-yen de kendisiydi; şimdi her ikisini de düşman ilan eden de aynı kişiydi. Bu şekilde onlarca bel-ki yüzlerce örnek bulmamız mümkündür. Erdo-ğan’ın dış politikasını anlamak ve yorumlamak o kadar da kolay değildir. Zira dün düşman dediğini bugün dost, bugün dost dediğini yarın düşman ilan etme ve bunu arkasındaki yığınlara kolaylıkla inandırma becerisine sahip ender bir politikacıdır.

    Erdoğan, aylar önce Suriye operasyonunu baş-lattığında büyük bir zafer kazanacağından emindi. Ekim ayında yaptığı açıklamada El-Bab operasyonun başlangıç olduğunu “Ondan son-ra Menbiç’e, Rakka’ya ilerleyeceğiz” açıklaması-nı yaparak Suriye operasyonundaki hedeflerini açıklamış, kitlesini heyecanlandırmayı başarmış-tı.

    U DÖNÜŞÜNÜN SİNYALLERİAfrika gezisi dönüşünde El-Bab ile ilgili yaptı-ğı açıklamada; “Bundan sonraki süreçte sürat-le mesafe almak suretiyle oradaki işi bitirmek, daha derinliğine gitmemek lazım” demesini bir U dönüşünün hazırlığı olarak görmek mümkün. Bir adım ileri iki adım geri dış politika hamleleri, hamasi nutuklarla başlayıp sonra ricat şeklindeki bozgunlar Erdoğan’ın değişmez klasikleri oldu. Dün Başika bugün El-Bab.. Değişen bir şey yok...

    Aylar önce Suriye operasyonu başladığında, IŞİD’in El-Bab’a kadar ciddi bir direniş gösterme-den çekilmesi zaten şüpheyle karşılanmıştı. Er-doğan için ise çok keyifli bir zafer süreci gibiydi. El-Bab ta bugüne kadar verdiğimiz şehit sayısı (gerçek rakamlar saklansa da) resmi verilere göre 55. Bu rakamlara yaralanmak suretiyle sa-vaş yeteneğini kaybetmiş sayıları yüzleri aşkın seçkin birliklere mensup asker, onlarca tank ve zırhlı araç dahil edildiğinde koskoca Türk ordu-sunun bir avuç eşkıya karşısında düştüğü aczi-yet çok daha iyi anlaşılacaktır.

    El-Bab operasyonu; geldiği aşama ve stratejik sonuçları itibariyle açıkça bir yenilgi ve ri’cat hareketidir.

    Aylarca süren kuşatmanın bedeli, onlarca tank ve zırhlı araç kaybı onlarca şehit ve yaralı... Aldı-ğımız mesafe: El-Bab’ın iki buçuk kilometre dı-

    şında hiçbir ilerleme kaydedilmeyen kuşatma...

    Türk ordusu aylarca süren çatışmaya rağmen küçük bir kasabayı bir avuç eşkıyadan alama-mış, bırakın almayı şehre dahi girememiştir. Esir düşen askerlerine yapılan işkence ve muamele onur kırıcıdır. Yakılan askerlerin halktan saklan-ma gayreti beyhude bir çabadır. Şehitlerini dahi takas ile alabilecek bir acziyet içine düşmüştür.Türk ordusu bölgede caydırıcılığını kaybetmiştir. Ülkemiz bundan sonra her türlü iç kargaşa ve iş-gale hazır hale getirilmiştir.

    15 Temmuz darbe tiyatrosu ve sonrasında ordu-nun maruz kaldığı muameledir. Binlerce nitelik-li subay ya ihraç edilmiş ya da işkenceye maruz kalarak tutuklanmış. Ordu on yıllarca telafi ede-meyeceği personel kaybına uğratılmıştır.

    Savaşları kazanmanın temelinde motivasyon vardır. Türk ordusu izlenen çelişkili politikalar ve maruz kaldığı muameleler nedeniyle motivas-yonun kaybetmiş. Bir ordunun kim için neden savaştığı çok önemlidir. Asker, hiç bir çocuğu askerlik dahi yapmamış bir kişinin iktidarı uğ-runa ölüme gönderildiğinin bilinci içindedir.

    Sonuç olarak; tarihi başarı ve zaferlerle dolu Türk ordusu, pençeleri sökülmüş, kanatları yolunmuş kartal misali bölgede caydırıcılığını kaybetmiştir.El-bab Erdoğan’ın hayallerinin yıkıldığı yer ol-muştur. En büyük zararı ise çok sayıda personel ve araç kaybının yanında, caydırıcılığı ve itibarı sarsılan kahraman Türk ordusu görmüştür.

    Bunun sorumlusu Erdoğan’ın durdurulamayan iktidar hırsı ve tek adam olma idealidir.

    1130 OCAK 2017 PAZARTESİ10. SAYFADAN DEVAM

    KONUK YAZAR

    Bir adım ileri iki adım geri dış politika hamleleri, hamasi nutuklarla başlayıp sonra ricat şeklindeki bozgunlar Erdoğan’ın değişmez klasikleri oldu.

  • 30 ocak 2017 pazartesi 12 haber analiz

    Bylock’tan sonra sıraTelegram kullananlara gelecek mi?

    Geçtiğimiz Ekim ayında, AK Parti Hayran-ları isimli bir Facebook hesabından “Vatan Sever Gençler Teşkilâtlanıyor!” başlıklı bir mesaj yayınlandı. Mesajda, “Misyon: İç gü-venlik ve olaylara anında müdahale. Huzur ve asayiş. Kayıt olmak için ‘Telegram’ prog-ramını indirin daha sonra da aşağıdaki linke tıklayın. Kontenjan sayısı 5.000’dir” ifadele-ri yer aldı.

    Bu konu o günlerde çok sa-yıda köşe yazısına da konu oldu. Belli ki ortada bir Te-legram kanalı var ve bu ka-nal üzerinden AK Partili kim-seler mütemadiyen iletişim hâlinde tutuluyor. Aylardır bu konuda aksi bir açıklama gelmediği için iddianın ger-çeklik payı oldukça yüksek görünüyor.

    Telegram nedir?Telegram, Rus programcı Pavel Durov tara-fından yazılmış bir anlık mesajlaşma servi-si. Kullanıcılar birbirleri arasında metin me-sajı, fotoğraf, video, ses kaydı, sticker ve 1,5 GB’a kadar dosya paylaşımı yapabilmekte-ler. 2016 itibariyle dünya genelinde 100 mil-yondan fazla kullanıcısı var ve bu servisle her gün yaklaşık 15 milyar mesaj gönderiliyor.

    Telegram’ı son yıllarda en çok kullanan ül-kelerin başında İran gelirken, IŞİD’in de dün-ya genelindeki haberleşme ağını Telegram üzerinden kurması, şirketin ciddi eleştiriler almasına sebep oldu.

    Türkiye’de ise havuz medyasının arşivlerin-de Telegram’ı öven haberler, mesela “Cuma mesajlarınızı Telegram’la gönderin habe-ri” gibi ‘yönlendirmeler’ AKP’liler içinde

    Telegram’ın ne denli yaygın olduğunu gösteriyor.

    Bylock, Telegram yanında masumCemaatin terör örgütü ol-duğuna dair elinde kanıt ol-mayan iktidarın bu iddia-sına kanıt olarak sarıldığı

    ByLock, Telegram’ın yanında masum kalı-yor. Bugüne kadar 215 bin kişinin kullandığı, 17 milyon mesaj ele geçirildiği Bylock haber-lerinden anladığımıza göre elde avuçta Ce-maatin birbirine gönderdiği ayet, hadis, dua ve güzel sözlerden öte bir şey yok.

    HSYK başkan vekili Mehmet Yılmaz’ın elle-rindeki en önemli delilin ByLock listesi oldu-ğunu açıklaması hukuki açıdan yapılan iş-lemlerin ne kadar sorunlu olduğunu ortaya koyuyor. Darbeye teşebbüs delili diye insan-lar tutuklanıp hapislere atılıyor ama darbeci askerlerin bile neden Bylock değil de What-sapp kullandığı izah edilemiyor.

    Öte yandan kendilerine ‘İç güvenlik ve olay-lara anında müdahale’ misyonu yükleyen bir grubun (veya Sadat gibi paramiliter grupla-rın) ‘Telegram’ kullanması ise yazışmaların gizliliğini korumak ve suçun saklanması giri-şimi anlamına geliyor.

    MehMet [email protected]

    Elde avuçta Cemaa-tin birbirine gönder-diği ayet, hadis, dua

    ve güzel sözlerden öte bir şey yok.

    http://www.yenisafak.com/teknoloji/whatsapp-yasagi-telegrami-costurdu-2366789http://www.yenisafak.com/cuma-mesajlari-telegram-ile-cuma-mesajlari-gonderin-h-2561996http://www.yenisafak.com/cuma-mesajlari-telegram-ile-cuma-mesajlari-gonderin-h-2561996http://www.yenisafak.com/cuma-mesajlari-telegram-ile-cuma-mesajlari-gonderin-h-2561996http://t24.com.tr/haber/savcilik-215-bin-kisinin-kullandigi-bylockta-17-milyon-mesaj-cozuldu,370206http://t24.com.tr/haber/savcilik-215-bin-kisinin-kullandigi-bylockta-17-milyon-mesaj-cozuldu,370206http://t24.com.tr/haber/savcilik-215-bin-kisinin-kullandigi-bylockta-17-milyon-mesaj-cozuldu,370206http://aa.com.tr/tr/turkiye/hsyk-baskanvekili-yilmaz-bylock-orgutun-iletisim-yazilimi-ve-en-guclu-delilimiz/659079

  • 30 ocak 2017 pazartesi 13 haber analiz12. saYfaDan DevaM

    001101001111000011100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111001101001111000011100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111001101001111000011100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111001101001111000011100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111001101001111000011100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111001101001111000011100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010111111010101011100110100111100001110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011100110100111100001110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011100110100111100001110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011100110100111100001110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011100110100111100001110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011111101010101110011010011110000111000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101110011010011110000111000011111110101010111100001111000011100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010111111010101011100110100111100001110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011100110100111100001110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011100110100111100001110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011100110100111100001110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100

    001101001111000011100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111001101001111000011100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111001101001111000011100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111001101001111000011100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111001101001111000011100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111001101001111000011100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010111111010101011100110100111100001110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011100110100111100001110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011100110100111100001110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011100110100111100001110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011100110100111100001110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011111101010101110011010011110000111000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101110011010011110000111000011111110101010111100001111000011100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010111111010101011100110100111100001110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011100110100111100001110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011100110100111100001110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011100110100111100001110000111111101010101111000111100101010101100001111111010101011110001111001010101011000011111110101010111100011110010101010110000111111101010101111000111100101010101100

    ıŞid’in favori haBerleŞme aracıTelegram’ın Türkiye’de ‘olumsuz’ bir habere konu olması, Reina saldırısıyla birlikte oldu. Geçen hafta Hürriyet’te yer alan habere göre Konya-İstanbul arasında mekik dokuyan Re-ina Katliamı zanlısı Masharipov, örgütle ha-berleşmesini cep telefonundaki haberleşme programı Telegram üzerinden yapmış.

    Telegram’dan eylem talimatını Suriye’deki DEAŞ emirinden aldığını ifade eden terörist, “DEAŞ’ın Suriye’deki emiri beni arayıp ‘Can-lı bomba eylemi yapacak etrafından birileri var mı?’ diye sordu,” demiş.

    IŞİD’in Telegram’ı ve özel-likle de yeni geliştirilen ‘ka-nal haberleşme’ hizmeti-ni kullandığı sır değil. Di-ğer ülkelerden olduğu gibi Türkiye’den de militan dev-şirmek, propaganda yapmak ve hatta ey-lemleri planlamak için Telegram’ı kullanıyor.

    Rus yazılımcı, IŞİD’in Telegram’ı kullanması-nı engellemeyi başlarda reddetmişti ancak saldırılar arttıkça bazı IŞİD’le irtibatlı hesap-lar kapatıldı. Yine de Telegram, terör örgüt-leri için şu an Twitter’dan, WhatsApp’tan ya da başka platformlardan daha ‘güvenli’.

    Peki, Şimdi ne olacak? Konuyla uzaktan yakında alakası olmayan, bugüne kadar da hayırseverlikten başka bir

    suçları (!) olmayan memur, öğretmen, es-naf, ev hanımı vb binlerce kişi saçma sapan ByLock suçlamaları nedeniyle hapse atıldı, yüz binlercesi de sıranın kendisine gelmesi-ni endişe içinde beklemekte.

    ‘Bir grup öfkeli genç’ten oluşan, imza attı-ğı çok sayıda silahlı eylemle yüzlerce ma-sum insanın ölümüne neden olmuş IŞİD’in haberleşme programı Telegram’ı, bu konu-da oldukça tecrübeli MİT’in üstelik Ruslarla da aramız bu kadar iyiyken şıp diye çözüver-mesi gerekmez mi?

    Gerekir elbette. Ancak önce şu soruların cevabını bul-mamız gerekiyor:

    İktidar IŞİD’le gerçekten mücadele ediyor mu? Edi-yor ise sudan bahaneler-le on binlerce Cemaat men-subunu aylardır hapislerde

    çürütürken göstermelik operasyonlarla gö-zaltına aldığı IŞİD mensuplarını ertesi gün neden serbest bırakıyor? AKP teşkilatlarına sızmış, Telegram kullanan ne kadar IŞİD mi-litanı var?

    Şu anda Telegram kanallarına terör eylemle-ri planlanırken, iktidarın içeriğinde ‘ayet, ha-dis, dua, güzel sözler’ olan bir mesajlaşma programını kullandıklarını iddia ederek ma-sum insanları hapse atmasının akılla, man-tıkla, hakperestlikle bir alakası var mı?

    Reina Katliamı zan-lısı Masharipov, ör-gütle haberleşmesi-ni cep telefonundaki haberleşme progra-mı Telegram üzerin-

    den yapmış.

    IŞİD’in haberleşme programı Telegram’ı, bu konuda oldukça tecrübeli MİT’in üs-telik Ruslarla da ara-mız bu kadar iyiyken şıp diye çözüvermesi gerekmez mi?

    http://www.hurriyet.com.tr/reina-canisi-abdulkadir-masharipov-eylem-talimatini-ebu-cihad-verdi-40348767

  • 30 OCAK 2017 PAZARTESİ 14 YORUM

    Bu söz elfaz-ı küfür mü?Geçenlerde bir soru sordular. Soru başlığa çekti-ğim cümle ile aynı; “FETÖ demek elfaz-ı küfür sa-yılır mi?” İlk aklıma gelen muhatabımın bir kav-ram olarak elfaz-ı küfrü bildiği oldu. Sevindim. Çünkü 15 asırlık geleneğimiz içinde toplumsal ha-yatta karşılığı olduğu için ortaya atılan bu kavram-lar ve hükümleri unutuldu. Maalesef diyebiliriz bu-rada. Gerçekten maalesef. Neden böyle diyorum? Şundan dolayı; çünkü bu kavramların ve hüküm-lerin üretilmesine sebep teşkil eden hadiselerin bugünkü toplumsal hayatımızda hala karşılığı var ama bunlara terettüp eden içtihadı hükümler ge-nellikle bilinmiyor ve uygulanmıyor.

    Bunu derken elfaz-ı küfür, ef’al-i küfür adına fıkıh kitaplarımızda yerini alan içtihadi hükümlerin bü-tünüyle günümüzde de uygulanabilir olduğunu savunuyor değilim. Adı üzerinde içtihadi hüküm-ler ve bunlar o hükmün verildiği toplumsal şartlar içinde üretilmiştir. Eğer bugün şartlar değiştiyse o hükümlerin değişmesi yeni içtihadi hükümlerin or-taya konulması şarttır.

    Bu kısa girişten sonra soruya gelelim; F…Ö, bu ni-telendirmeyi ortaya koyan ve buna inanarak dil-lendirenlerin düşünce ve beyanlarına göre “Fet-hullahçı Terör Örğütü”nun kısaltılmışı. Bu kavram-da geçen unsurları tek tek ele alalım. “Fethullahçı.” “ci-cu” ekleri ile ifade edilen nitelendirmeler aslın-da bir nispet ifade eder. Bu bağlamda “Fethullah-çı” demek kendini Fethullah Gülen’e nispet eden insan manasını taşır ve bir vasıftır bu. Burada üç unsur karşımıza çıkıyor. Fethullah Gülen, kendini ona nispet eden, ya da üçüncü şahıslar tarafından Fethullah Gülen’e nispet edilen kişi veya kişiler.

    Önce Fethullah Gülen’e bakalım. Kendisi, kendisi-

    ABDULLAH SALİH GÜVEN

    “Terörist” damgası ile yaftalanarak hapis-hanelerde tutulan bin-lerce insanın şimdiye

    kadar hangi şiddet ey-lemleri olmuştur?

    ---

    Karşımıza çıkan manzara bana göre

    şöyle; ortada ne Fethul-lahçı, ne terör ve terö-

    rist var, ne de bellekle-re kazınan manası ile

    bir örgüt var.

    ---

    İnsan işlediği günahın hesabını Allah’a verir-

    ken, suçun hesabını da yaşadığı ülkenin

    hukuk ve adalet siste-mine verecek, karşılı-

    ğını görecektir.

  • 30 OCAK 2017 PAZARTESİ 15 YORUM14. SAYFADAN DEVAM

    ne yapılan böyle bir nispeti kabul ediyor mu? Hayır etmiyor. Etmediğini çok net ve alabildi-ğine sert bir beyanla karşı çıkıyor. Sözlerinin çok net anlaşılması için teşbihde de bulunu-yor. Diyor ki: “Anneme zina isnat edilmesi ka-dar ağır geliyor bana bu yakıştırma.”

    Fethullah Gülen’in “cemaat, hareket, hizmet” vb isimlendirmelerle anılan gönüllülük esası-nın hakim olduğu yapı içinde yerini alan kişi/ler kabul ediyor mu? Kimse hakkında konuşa-mam, herkese tek tek sormak lazım ama göz-lemlerim bana şunu gösteriyor, bu nitelendir-menin ne manaya geldiğini bilen hiç kimse ka-bul etmiyor.

    Madem hakikat budur; o zaman bu nitelen-dirmeyi ortaya koyanlara sormak lazım; Fet-hullah Gülen’in ve etrafındaki insanların kabul etmediği bu nitelendirmeyi yapmanız doğ-ru mu? Hele bunun kullanıldığı menfi bağlam düşünülecek olursa “Fethullahçı” kötü bir la-kap olarak değerlendirilmesi gerekmez mi? Eğer bu soruya vereceğiniz cevap evet ise, Kur’an’ın “Birbirinize kötü lakaplar takma-yın.” (Hucurat,11) beyanı ile bu tutumu nasıl örtüştürüyorsunuz?

    “F…ö” kavramındaki ikinci unsur, terör. Üzerin-de binlerce tarifin, akademisyenlerin, siyasile-rin, ulusal ve uluslararası siyasi/hukuki zemin-lerde, bürokrat, teknokrat ve devlet adamları-nın üzerinde anlaşamadıkları bir kavram terör. Bunun tabii sonucu olarak birilerinin terör de-diği eyleme bir başkaları özgürlük savaşı, bi-rilerinin terörist dediği kişiye de başkaları öz-gürlük savaşçısı diyor. Bununla beraber tarif-lerde ortak paydalardan söz etmek mümkün ki bunların başında eylemin şiddet içermesi gelir. Bu zaviyeden bakınca lafı hiç uzatmadan şu haklı soruyu soralım; “terörist” damgası ile yaftalanarak hapishanelerde tutulan binlerce insanın şimdiye kadar hangi şiddet eylemle-ri olmuştur?

    Örgüt unsuruna gelince, örgüt aslında nötr bir kavram. Bu kavramın olumlu veya olum-suz manaya evrilmesi amaçları ile belirginlik kazanıyor. Genel tarifi şu örgütün: “ortak bir amacı veya işi gerçekleştirmek için bir araya

    gelmiş kişi, kurum veya devletlerin oluştur-duğu birlik.” Aynı muhtevayı ifade için ilk du-yulduğu an muhatabın zihninde daha müspet cağrışımlar yapacak başka kavramlar da var aslında. Teşkilat, kuruluş vs. gibi. Ama bun-ların değil de örgütün seçilmesi ilginç; çünkü örgüt kullanım alanı itibariyle sürekli olum-suzluğu ifade eden bir anlama sahip. Bu da 15 Temmuz’a kadar cemaat, hizmet, hareket, ca-mia vb. gibi sıfatlarla anılan yapının algı ope-rasyonları ile menfi bir zemine çekilmesinin en iyi örneklerinden birisi olsa gerek.

    Netice itibariyle “F…ö” kısaltması ile ifade edilen unsurları tek tek ele aldığımızda kar-şımıza çıkan manzara bana göre şöyle; orta-da ne Fethullahçı, ne terör ve terörist var, ne de belleklere kazınan manası ile bir örgüt var. Bu yapının yapmış olduğu faaliyetlere baka-rak konuşacak olursak, ortada gerçekten var olan şey, Türkiye içi ve dışında iyi insan yetiş-tirme, -yorum farklılığı mahfuz- idrak sınırla-rı içinde Müslümanlığı samimi bir şekilde ya-şama ve temsil etme, bunları sosyal hayatta karşılığı olan alanlarda insan ve imkan nispe-tinde kurumsal bir şekilde yapmaya çalışmak-tan ibarettir. Ve bütün bu çalışmalar yapılır-ken gönüllülüğü esas alıp hiç kimseye zorla-ma ve baskıda bulunmamak, kanunilik ilkesi-nin dışına çıkmamak da kabul edilen bir başka esastır. Fakat bu demek değildir ki, bu yapıyı oluşturan insanlar melektir, günah işlemezler; masumdur, suça bulaşmazlar. Böyle bir iddi-ada bulunan hiç kimse yok. Son tahlilde her-kes insandır ve insan günah da işleyebilir, suç da işleyebilir. İşlediği günahın hesabını Allah’a verirken, suçun hesabını da yaşadığı ülkenin hukuk ve adalet sistemine verecek, karşılığını görecektir. Yalnız burada masumiyet karinesi ile suçun ve cezanın şahsiliği katiyen unutul-mamalıdır. Türkiye’de unutulan, unutturulan, uygulanmayan, devletin bir kısım makbul va-tandaşlar hariç! ideolojisine muhalif gördüğü hemen her vatandaşına hem de orantısız güç kullanarak zulüm ettiği gerçeğidir.

    Şimdi bu noktaları zihnimizde tutmak şartıyla gelelim elfaz-ı küfr meselesine.

    (Devamı var…)

  • 1. ERDOĞAN’IN VE bakanlarının adının karıştığı 17/25 Aralık 2013 Yolsuzluk ve MİT tırlarıyla Su-riye’deki ekstremist (İŞİD, Al-Nusra vs.) grup-lara silah sevkiyatı soruşturmalarından sonra bağımsız yargıyı yok etmek için Erdoğan, hü-kümete talimat verdi.

    2. 2014 EKIM ayında yapılacak HSYK seçimle-rinde mutlaka kendi istedikleri kişiler üye ola-rak seçtirilmeliydi. Bunun için hükümet destekli YBP (seçimler sonrası YBD adını aldı) kuruldu.

    3.TÜM MASRAFLARI hükümet tarafından karşı-lanan YBP, seçim çalışmalarına başladı. Adalet Bakanı Bekir BOZDAĞ, YBP üyelerinin HSYK üyesi seçilmesi halinde “maaşlara zam” yapıla-cağını, “disiplin suçlarının affedileceğini” vaat etti. (Üç gün önce uyuşturucu kuryeliği yapar-ken yakalanan YBP üyesi hakim Halil S. da bu disiplin sicil affından yararlanmıştı!)

    4. 2014 HSYK seçiminde çoğunluğu ele geçi-ren ve yargıyı Erdoğan’ın emrine veren HSYK teşekkül etti ve birkaç ay içinde maaş zammı yapıldı. Bu vaat/maaş zammı Erdoğan hükü-metinin kendi yargısını kurmak adına hakim ve savcılara verdiği “ilk rüşvetti!”

    5.KURULAN BU yeni HSYK’nın atadığı sulh ceza hakimleri ve özel yetkili savcılar, hükümet aley-hine yapılan geçmişteki soruşturmalarsa görev alan, polis, hakim ve savcıları tutukladı.

    6.YINE BU hakim ve savcılar eliyle, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Erdoğan muhalifi mil-letvekili, gazeteci, akademisyen, hakim, sav-cı, polis, somut delil bulunmamasına rağmen, “darbeci/terörist/Gülenist” olmakla suçlandı,

    toplam 41 bin kişi tutuklandı. Hakim ve savcıla-rın 4000’i ihraç edildi, 2500’ü tutuklandı.

    7.TUTUKLU MUHALIFLER hakkında artık yavaş yavaş iddianameler düzenleniyor ve Ağır Ceza Mahkemesinde yargılamalar başlıyor. Ağır Ceza Mahkemeleri, Erdoğan’ın gazabına uğramak-tan korkmakla birlikte, dosyalarda “somut de-lil” bulmakta zorlanıyor, Erdoğan kontrolündeki basında yer almasa da bu davalarda delil yok-luğundan tahliye kararları verilmeye başlandı.

    8. AZ BILE olsa tahliyeler Erdoğan’ı hem kızdı-rıyor hem de endişeye sevk ediyor. 2014 HSYK seçimlerinde işe yarayan hakimlere maaş zam-mı bir kez daha kullanılacak.

    9.AYRICA, NISAN ayı içinde, Erdoğan’a süper yetkiler veren Anayasa değişikliği referandu-mu yapılacak. Seçim hakimlerinin ve YSK üyesi hakimlerin önceden maaş zammıyla memnun edilerek oyların sayılması, itirazların değerlen-dirilmesi konusunda Erdoğan lehine hareket etmesinin istendiğini de akıldan uzak tutma-mak gerekir.

    10.EKONOMIK KRIZE rağmen Erdoğan, “mu-halif yargılamalarının” ve “Anayasa değişikliği referandumunun” istediği seyirde sürmesi için hakim ve savcılara maaş zammını “ikinci kez rüşvet olarak” kullanıyor.

    11.BU RÜŞVET maaş zammının Erdoğan’ı “mu-halif davaları” ve “referandum” yönünden ne kadar rahatlatacağını zaman gösterecek.

    (*) KHK ile ihraç edilen bir hukukçudan gelen yorumu okurlarımızla paylaşıyoruz.

    1630 OCAK 2017 PAZARTESI YORUM

    Erdoğan ekonomik

    krize rağmen hakim ve savcılara

    neden zam yapıyor? (*)

  • 30 ocak 2017 pazartesi 17 haber yorum

    Gel de Amerikalılara özenmeAmerika Birleşik Devletleri yeni bir özgür-lük ve demokrasi sınavından geçiyor. Çiçe-ği burnunda Başkan Donald Trump’ın 7 ül-keden gelen müslümanları içeri almama ka-rarı Federal Yüksek Mahkeme tarafında kıs-men durduruldu. Protesto için harakete ge-çen yüzbinlerce ABD’linin sevinci görülme-ye değerdi. Demokrasi hayalleriyle çıktığı-mız yolda tek adam diktasının son çivisi ta-butumuza çakılırken, iç çekerek seyrediyo-ruz yaşananları.

    Prof.Dr. Ersin Kalaycıoğlu, ABD’deki Yönetim sistemini anlatırken “Başkan’ın tiranlaşma-sını önlemek için kurulmuş” diye özetlerdi. Yasama ve yargı erkleri, demokrasi ve insan haklarına inanmayan bir başkan gelirse onu diz-ginlemek üzere kurgulan-mış. AKP’lilerin Obama’ya ‘zavallı’ demelerinin sebebi de buydu. Bütçesini geçire-mediğinde federal memur-

    lara maaş ödeyemeyip mecburi izne gönde-ren bir başkanlık. Seçim vaadi olan düzen-lemeyi hayata geçirince yargı duvarına tos-layan bir başkanlık... Kurnaz AKP’lilerin Türk tipi dedikleri şey, denge ve denetim meka-nizmalarından arındırılmış tek adamlık reji-mi. Referandumu bekleyen anayasa pake-tiyle parlamentonun denetim gücü zayıfla-tıldı, bütçe silahı elinden alındı ve HSYK üze-rinden bütün yargı Saray’a bağlandı.

    KABZIMAL OLACAKMIŞ AMA BARO BAŞKANIFederal Mahkeme’nin durdurma kararı elbet-te önemli ama ‘helal olsun ABD’ye’ dedir-

    ten şey sadece sistem değil. Asıl takdir edilmesi gereken halkın tepkisi. Trump göre-ve başladığından beri ço-ğunluğunu kadınların oluş-turduğu milyonlar her fır-satta sokağa çıkıyor. Ülkede yaşayan müslümanların fiş-lenmesi ihtimaline karşı ‘en başta biz müslüman yazılı-

    seFe

    r ca

    Nse

    ferc

    an@

    tr72

    4.co

    m |

    @ca

    n_se

    ferc

    an

    Kurnaz AKP’lilerin Türk tipi dedikle-

    ri şey, denge ve de-netim mekanizmala-rından arındırılmış tek adamlık rejimi.

    Asıl takdir edilmesi gereken halkın tep-kisi. Trump göreve başladığından beri çoğunluğunu kadınların oluşturduğu milyonlar her fırsatta sokağa çıkıyor

  • 30 ocak 2017 pazartesi 18 haber yorum17. sayFadaN devam

    rız’ diye ortaya atılanlar, insanlığın ortak de-ğerlerini ve onları koruma umudunu temsil ediyor. Müslümanların geri çevrildiğini du-yan binlerce Amerikalı dayanışma için ha-vaalanlarına akın etti. Yüzlerce avukat gö-nüllü ve ücretsiz hukuk des-teği vermek üzere toplan-dı. Bir de bize bakalım. Bı-rakın başka ülkeden gelen dili-dini farklı göçmen ada-yını bedelsiz savunmayı; cezaevindeki ev hanımları avukat bulamıyor. 15 Tem-muz tuhaf darbe girişimin-den beri 701 avukat gözaltı-na alındı, 296’sı tutuklandı. Türkmenistan’ın milli günü-nü kutlamak için bile mesaj atan Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğ-lu başını kumdan çıkarmıyor. Lahananın tar-la fiyatı ile pazar fiyatını karşılaştırarak ana-yasa değişikliğine ‘hayır’ diyor. Gel de ABD’li avukatlara gıpta etme!

    Trump ilk basın toplantısında CNN’in Be-yaz Saray muhabirini azarlayıp, söz hak-kını elinden aldı. Başkana yakınlığı ile bili-nen Foxnews’in anchormeni Shepard Simith canlı yayında CNN’deki meslektaşlarına des-teğini açıkladı. Biz de bir tekmede diğer ga-zeteciler vuruyor. Bugün Gazetesi polis tara-fından basıldığında Hürriyet “İpek medyada hareketli saatler” diye başlık atmıştı. San-ki elektrik kontağından yangın çıkmış! Ah-met Şık ilk tutuklandığında Taraf, Zaman ve Bugün’ün yaptığı hatayı şimdi Cumhuriyet tekrar ediyor. Kendi yazar ve yöneticilerine bile yapılan suçlamayı başkaları için tekrar-layıp duruyor.

    SARAY YARGIÇLARININ İŞİ DE ZORYa Saray’da ağırlanan yargıçlar... ABD Baş-kanı sembolik anlamı yüksek ‘Birliğin duru-mu’ konuşmasın yaparken bütün salon aya-ğa kalkar; yargıçlar ise ne ayağa kalkar ne de alkışlar... biz de yüksek yargıçların eli ayağı birbirine dolaşıyor, düğmesiz cübbenin önü-

    nü kapalı tutacağız diye kan ter içinde kalı-yorlar.

    Sadece Hrant Dink’in cenazesinde bir empa-ti emaresi hayal meyal belirdi. Onu da sürdü-

    remedik, sonunu getireme-dik. En basitinden hâlâ Er-meni kelimesi hakaret ola-rak kullanılıyor. Ankara Bü-yükşehir Belediye Başka-nı Melih Gökçek, neredey-se bütün kötülüklerin ana-sı yapıyor Ermenileri. Ken-disine Ermeni diyen Hay-ko Bağdat’a hakaret dava-sı açıyor. Gel de havaalanı-na bizzat giden Boston Be-lediye Başkanına ya da gös-

    tericilere yardımcı olun talimatı veren New-york Valisine gıpta etme!

    Kürt memleketlerinde taş taş üstünde kal-mazken ölüm sessizliği ülkeyi kapladı. O acı-ya sahip çıkarsak PKK terörünü destekle-mekle suçlanırız diye gözümüzü kapadık ya-şananlara. Oysa en büyük travmaları 11 Ey-lüle rağmen yüzbinlerce Amerikalı ‘ben de müslümanım’ diyebiliyor.

    İSLAMCILARIN TRAJİKOMİK DURUMUMoskova’daki YPG bürosuna ses edeme-yip ABD’nin aynı örgüte desteğini sorun ya-pan ‘Eskiden’ İslamcıların yerinde olmak is-temezdim. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan rengini belli etmediği için Trump’ı görmez-den geliyorlar. Haklılar tabii; Putin’e düm-düz gittiler ortada kaldılar, Mavi Marmara’da İsrail’e satıldılar. Aynı duruma düşmemek için yoğurda üflüyorlar. Hele reisleri yol ver-sin görün neler diyecekler... Trump’ı savun-mak zorunda olanların durumu daha vahim. Dün Sabah Gazetesinde “küresel sermaye-nin Trump’tan rahatsız olduğu” yönündeki yazıya epey güldüm. Tanımayan ABD Baş-kanının Brooklyn’de pazarcı esnaflığından geldiğini sanacak. Adamın İstanbul’un gö-beğinde kendi adını taşıyan gökdeleni var!

    Kürt memleketlerin-de taş taş üstünde

    kalmazken ölüm ses-sizliği ülkeyi kapla-dı. O acıya sahip çı-karsak PKK terörü-

    nü desteklemekle suçlanırız diye gözü-müzü kapadık yaşa-

    nanlara.

  • 19

    Bu rüya tablosunun ardından tam 18 yıl geç-ti. Feyenoord, şampiyonluklarına yenilerini ek-leyemezken, ezeli rakipleri Ajax şampiyonluk sayısını 33’e, PSV ise 23’e taşıdı. Bu sezon Fe-yenoord şampiyonluk yolunda emin adımlarla ilerlerken, 18 yıllık hasrete son vermek istiyor.

    KULÜP IFLASIN EŞIĞINDEN DÖNDÜFeyenoord’nun adını son kez 2002’de UEFA Kupası’nı kazandığında duyduk. Pierre van Ho-oijdonk ve Jon Dahl Tomasson gibi yıldızlarda UEFA Kupası’nı Dortmund’u 3-2 yenerek mü-zesine götüren Feyenoord, bu tarihten sonra ciddi ekonomik kriz yaşadı. Ajax ve PSV’den sonra Hollanda liginin en başarılı takımı gide-rek sıradan bir kulüp olmaya başladı. 1981’den bu yana şampiyonluk Amsterdam, Rotterdam ve Eindhoven şehirleri arasında gidip gelirken, 1999’dan itibaren Rotterdam şehri bu yarışın dışında kaldı.

    2010-11 sezonu Feyenoord için tam bir facia ol-muştu. Ligi 10. sırada tamamlamasından ziya-de PSV’ye 10-0 yenilerek tarihinin en ağır hezi-metini yaşaması, taraftarın kalbinde geçmeyen bir acı bıraktı. Doğal olarak bu hezimet teknik direktörün biletinin kesilmesini gerektirirdi. Hatta teknik direktör Mario Been, sözleşmesi-nin feshedilmesini istedi.

    Yönetim ise ‘hayır’ diyecekti. Sebebi basitti, yeni bir teknik adama kulübün verecek parası

    30 OCAK 2017 PAZARTESİ

    Feyenoord’nun adını son kez 2002’de UEFA Kupası’nı kazandığında duyduk. UEFA Kupası’nı Dortmund’u 3-2 yenerek müzesine götüren Feyenoord, bu tarihten sonra ciddi ekonomik kriz yaşadı.

    Yıl 1999. Hollanda liginde Feyenoord fırtınası esiyor. Rotterdam şehrinin ku-lübü, ligin bitimine 4 hafta kala şampiyonluğunu ilan ediyor. Sezon sona erdi-ğinde 80 puanla 14. şampiyonluğunu kutlayan Feyenoord, lig ikincisi Willem II’ye 15 puan fark atıyor. Feyenoord bu başarısı ile şampiyonluk sayısında ezeli rakiplerinden PSV Eindhoven’i yakalıyor.

    [email protected]

    EFE YİĞİT

    FEYENOORD KÜLLERİNDEN YENİDEN DOĞDU

    SPOR DOSYA

    © F

    otoğ

    rafla

    r: A

    FP

  • 2019. SAYFADAN DEVAM

    yoktu. Feyenoord artık iflasın eşiğindeydi. Kısa süre içinde yatırımcıların ikna edilip, kulüp his-selerinin bir kısmının satılmasıyla Feyenoord iflasın eşiğinden dönecekti. Yeni strateji ucu-za alınan oyuncuları parlatıp, pahalıya satarak kulübün bütçesini düzeltmekti. Örneğin İtalyan Graziona Pelle, 2013’te 3,5 milyon Euro’ya alı-nıp, bir yıl sonra 11 milyon Euro’ya satılıyordu. RONALD KOEMAN’LA GELEN DEĞIŞIMFeyenoord’un makûs talihi 2011’de takımın Ro-nald Koeman’a teslim edilmesiyle yavaş yavaş değişmeye başladı. Hollanda futbolunun efsane ismi Koeman’ın teknik adamlık kariyeri aslında pek de parlak değildi. Örneğin 2009’un şam-piyonu AZ Alkmaar’da sadece 16 maçta görev almış, bunun 7’sinde takımı sahadan mağlup ayrılmıştı. Koeman bir taraftan kariyerini kur-tarmak diğer taraftan futbola nokta koyduğu eski kulübünü krizden çıkarmak istiyordu. 3 yıl-lık Koeman döneminde Feyenoord, 2 lig ikin-ciliği ve bir kez lig üçüncülüğü ile eski yıllara dönüş sinyalini vermiş, yıllar sonra taraftarının yüzünü güldürmüştü.

    BAŞARISIZLIKTA REKORLARAncak Koeman sonrası 2014’te göreve gelen Fred Ruten dönemi, yeniden kâbus olacaktı. Sezonun bitimine iki maç kala koltuğa, yine eski oyuncusu Giovanni Van Bronckhorst oturdu. 2015-16 sezonu Van Bronckhorst yönetiminde rüya gibi başladı. Ezeli rakibi Ajax’ın ardından uzun süre ligi ikinci sırada götüren Feyeno-ord’un ilk devrenin son maçında NEC Nijme-gen’e 3-1 yenilmesiyle zor günler de başlamış oldu. Ligin ikinci devresinde oynadığı 6 maçtan da sahadan mağlup ayrılan Feyenoord, tarihin-de ilk kez 7 maç peş peşe kaybetti.

    Şampiyonluk hayalleri yıkılırken, Feyenoord ligin 7. sırasına kadar düştü. Kulüp yöneti-mi ise Giovanni Van Bronckhorst’u kovmak yerine, şu an Fenerbahçe’nin teknik patron-luğunu yapan Dick Advocaat’ı danışmanlığa getirmeyi seçti. Adovacaat, Rangers ve Hol-landa milli takımından öğrencisi Van Bron-ckhorst’a tüm bildiklerini aktarıp, tecrübe kazanmasını sağlamıştı. Bunun meyvesi peş peşe gelen galibiyetler oluyor ve lig 3. sırada bitiriliyordu. Sezonun büyük ikramiyesi ise tam 8 yıl aradan sonra kazanılan Hollanda Kupası’ydı.

    MÜTEVAZI KADROYLA ILK YARIYI LIDER KAPATTI2016-17 sezonunda en pahalı transfer, 3,5 mil-yon Euro ödenen Danimarkalı Nicolai Jörgen-sen olurken, Liverpool’dan Brad Jones bedel-siz, Watford’dan Steven Berghuis kiralık olarak takıma katıldı. İlk 9 maçını kazanarak sezona mükemmel bir başlangıç yapan Feyenoord ilk puan kaybını 10. haftada 1-1 berabere kaldığı Ajax maçında yaşarken, tek mağlubiyetini 12. haftada Go Ehead karşısında aldı. Devreyi lider tamamlayan Feyenoord, ligin en çok gol atan en az gol yiyen takımı oldu. Danimarkalı Jör-gensen attığı 12 golle başarıda önemli pay sa-hibi olurken, 36 yaşındaki yaşayan efsane kap-tan Dirk Kuyt attığı 7 gol ve oynadığı futbolla takımına liderlik ediyor.

    18 yıl aradan sonra Feyenoord taraftarı bu yıl şampiyonluk hayalini daha güçlü kuruyor. Se-zon sonunda kazanılan şampiyonluk sıradan bir şampiyonluk olmayacak. Bu Hollanda ligi-nin 3 efsane takımından biri olan Feyenoord’un yeniden var olması demek olacak.

    30 OCAK 2017 PAZARTESİ SPOR DOSYA

    18 yıl aradan sonra Feyenoord taraftarı bu yıl şampiyonluk hayalini daha güçlü kuruyor. Sezon sonunda kazanılan

    şampiyonluk sıradan bir şampiyonluk olmayacak.

  • KÜNYE

    Bir grup gazeteci tarafından kendi imkânları ile yayın hayatına başlattığı Tr724.com Basın Meslek İlkeleri ve uluslararası medya etik kurallarına uygun habercilik yapmaktadır. Yayınlanan makale ve yorumlardan yazarları sorumludur. Tr724’de yayımlanan tüm haber, yazı, yorum ve analizler kaynak gösterilerek kullanılabilir.

    Genel Yayın Yönetmeni Selim GÜNDÜZ | [email protected]

    Haber Direktörü Sefer CAN | [email protected]

    Yayın Koordinatörü Ali Mirza YAZAR | [email protected]

    Yazıişleri Müdürü Erman YALAZ (Web) | [email protected] Kemal AY (e-gazete) | [email protected]

    Tasarım Alper UYANIK | [email protected] Zülfikar ALİ | ZulfikarAli@ Tr724.com

    Sosyal Medya Editörü Ömer Özdemir | [email protected]

    İmtiyaz Sahibi Temsilcisi ve Hukuk Danışmanı Mehmet YILDIZ | [email protected]

    Reklam | [email protected] E-gazete | [email protected]

    @[email protected] /Tr724comegazete.Tr724.com www.Tr724.com

    ARKA SAYFA

    Popüler dergi, sirke ve karbonat karışımının kul-lanım şekillerini yazdı. Mesela, şu adımları ta-kip ederek pırıl pırıl ve temiz kokulu bir lavabo-ya kavuşabilirsiniz: Lavabonuzu ıslatın, üzerine karbonat serpin, ovalayın ve durulayın. Lavabo-nun kenarları için yumuşak bir diş fırçası ve biraz macun kullanın. Beyaz sirkenin içinde ıslattığınız kağıt havluyla lavaboda astar oluşturun. 20 da-kika öylece bırakın. - Muslukları temizlemek için sabunlu su ve sirkeyle ıslatılmış kâğıt havlu kul-lanın.

    Banyo yüzeylerinde etkili olan iyi bir derinleme-sine temizleme solüsyonu yapabilirsiniz. Bu ka-rışım sabun köpüğü ve küf lekelerini çıkarmada en az pahalı banyo temizlik ürünleri kadar etki-lidir.

    Solüsyonu hazırlamak için, 1,5 fincan karbonat, yarım fincan sıvı sabun, yarım fincan su, 2 yemek kaşığı beyaz sirke, temiz bir sprey şişesi edinin. Karbonat ile sıvı sabunu bir kasede karıştırın. Su ile seyreltin ve sirkeyi ekleyin. Top top olmaması için çatalla iyice karıştırın. Bu sıvıyı şişeye doldu-run. Kullanmadan önce iyice çalkalayın. Temiz-

    lenecek yerlere püskürtün. Naylon telli süngerle ovalayın. Suyla durulayın. Kullanımlar arasında kapağını kapalı tutun.

    HALI VE ÇAMAŞIRLARDAKİ LEKELERİ ÇIKARIN

    Halınızdaki lekeleri sirkeyle çıkarabilirsiniz. Ya-rım fincan beyaz sirkenin içinde 2 yemek kaşığı tuzu çözün ve bu karışımla halıdaki lekeleri ha-fifçe ovalayın. Solüsyonun kurumasını bekleyin ve sonra elektrik süpürgesiyle kurutun. Daha geniş ya da koyu lekeler için, bu karışıma 2 ye-mek kaşığı boraks ekleyin ve aynı şekilde kulla-nın. Eğer çamaşırlarınızı yıkarken sıvı deterjanla birlikte yarım ölçek karbonat eklerseniz beyaz-larınız daha beyaz, renklileriniz ise daha parlak olacaktır. Ayrıca karbonat suyu da yumuşata-caktır, böylece daha az deterjan kullanabilirsiniz.

    Sirkenin buzdolabınızı güvenle ve etkili şekilde temizlemede karbonattan daha etkili olduğunu biliyor muydunuz? Eşit miktarlarda beyaz sirke ve su ile buzdolabınızın kapı contası, sebzeliği dahil her tarafını silin. Temizlik kokusunun uzun süre kalması için dolabınızın içine bir kutu kar-bonat yerleştirin.

    GÜNLÜK E-GAZETE 30 OCAK 2017 PAZARTESİSAYI: 91

    Bir sirke bir karbonat, hepsi bu kadar!

    Salatalarda, turşularda kullandığınız sirkenin ya da hamur işlerinde kullandığınız karbonatın ev temizliğinde pahalı deterjanlara taş çıkar-dığını biliyor musunuz?

    010203040506070809101112131415161718192021