a schubert, w splettstoesser, j bätzing-feigenbaum

28
1 BERLİN’DE TULAREMİ-ŞUBAT 2011 BERLİN’DE TULAREMİ-ŞUBAT 2011 DE TÜRKİYEDEN DÖNEN DE TÜRKİYEDEN DÖNEN ZİYARETÇİLERDE GÖRÜLEN ZİYARETÇİLERDE GÖRÜLEN BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ İKİ OLGU BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ İKİ OLGU Araş.Gör Araş.Gör . . Dr Özlem Aydemir Dr Özlem Aydemir Yrd. Doç. Dr. Mehmet Özdemir Yrd. Doç. Dr. Mehmet Özdemir

Upload: tobit

Post on 19-Mar-2016

53 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

BERLİN’DE TULAREMİ-ŞUBAT 2011 DE TÜRKİYEDEN DÖNEN ZİYARETÇİLERDE GÖRÜLEN BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ İKİ OLGU Araş.Gör . Dr Özlem Aydemir Yrd. Doç. Dr. Mehmet Özdemir. - PowerPoint PPT Presentation

TRANSCRIPT

Page 1: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

1

BERLİN’DE TULAREMİ-ŞUBAT 2011 BERLİN’DE TULAREMİ-ŞUBAT 2011 DE TÜRKİYEDEN DÖNEN DE TÜRKİYEDEN DÖNEN

ZİYARETÇİLERDE GÖRÜLEN ZİYARETÇİLERDE GÖRÜLEN BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ İKİ OLGUBİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ İKİ OLGU

Araş.GörAraş.Gör..Dr Özlem AydemirDr Özlem Aydemir Yrd. Doç. Dr. Mehmet Özdemir Yrd. Doç. Dr. Mehmet Özdemir

Page 2: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

TULARAEMİA İN BERLİN – TWO İNDEPENDENT CASES İN TRAVELLERS RETURNİNG FROM CENTRAL ANATOLİA, TURKEY,FEBRUARY 2011

A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

Page 3: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

3

• Tularemi, Almanya’da nadir olmakla birlikte artan oranda bildirilmektedir.

• Vakaların çoğunluğu yerli infeksiyonlardır.

• Bu yayında Türkiye’nin İç Anadolu bölgesinde kazanılmış, 2011 şubatta

Berlin’de tanımlanmış Fransiella tularensisin hortalika alt grubuna bağlı

iki infeksiyon anlatılmıştır

Page 4: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

4

VAKA TANIMLAMASI VE KLİNİK TANI

• Berlin’de Mart 2011 de Türkiye ziyaretinden dönen 2 kişide Fransiella tularensis tanımlandı.

• Bu vakaların ikisi de 2010 sonu- 2011 başında Yozgat’ta kalmışlardı.

• Hastaların ikisinde de ateş, faranjit, otit ve servikal LAP gibi benzer genel semptomlar vardı fakat tularemi için spesifik olan ülserasyonların lokalizasyonu farklılık gösteriyordu.

• Ìnfeksiyonların ikisi de yavaş ve subakut klinik ilerleyişle karakterize idi.

Page 5: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

5

• Birinci hasta 25 temmuz 2010 ile 29 şubat 2011 tarihleri arasında Türkiye’de kalmıştı.

• Semptomlar ilk olarak 15 aralık 2010 da görüldü.

• İkinci hasta 24 aralık 2010 ile 8 şubat 2011 arasında Türkiye’de bulunmuştu ve hastalığı 10 şubat 2011 de hissetti.

• Hastalar Berlin’e döndükten sonra 2011 şubat ortalarında tanıları konuldu.

Page 6: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

6

• Birinci hastada orofaringeal tularemi, ikinci hastada ülseroglandüler tularemi tanımlandı.

• İkinci form tulareminin en yaygın formudur.

• Tipik semptomları; inokulasyon bölgesinin yakınlarında bölgesel ülserasyonlar, sıklıkla lenf nodlarının pürülan inflamasyonudur.

• Multipl lenf nodlarının supuratif ülserasyonlarında ve genişlemiş lenfadenitlerde primer inokülasyon bölgesinin kesin ayırımına ulaşmak zordur.

Page 7: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

7

• Primer klinik semptomların tam olarak tanımlanması; bulaşma yolları ve daha ileri epidemiyolojik bilgileri açıklama açısından çok önemlidir.

• İkinci hasta ile yapılan daha ileri görüşmelerde ek epidemiyolojik bilgiler ortaya koyuldu: Hasta ve onun iki kardeşinden bir tanesi 10 şubat 2011 de hastalığı hissetti ve 2 gün sonra bir başka kardeş hastalandı.

• Bu iki hasta Türkiye’de kaldı.

Page 8: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

8

LABARATUVAR:

• Bu patojenin kültürde tanımlaması zordur ve genellikle yavaş ürer, üremesi için özel ortam gereklidir.

• Az sayıda özelleşmiş labaratuvarda yapılan PCR gibi lab. metodları daha sensitiftir.

• Bu iki hastanın lab tanısı 4 martta yapılmıştır.

• Münih’teki Alman Uluslararası Referans Labaratuvarında PCR ile bu iki

hastada Franciella tularensis holartika alt tipi tanımlanmıştır.

Page 9: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

• Etkilenmiş lenf nodlarından alınan pürülan materyalde spesifik DNA sekansları tanımlanmıştır.

• 1. hastanın ise serolojik yöntemlerle tanımlaması yapılmamış fakat uluslararası referans labaratuvarında spesifik antikorlar tanımlanmıştır.

• 2. hasta için Berlin’deki hastanede serolojik yöntemlerle F. tularensis lipopolisakkaridlerine ait Ig G ve M tipi antikorlar gösterilmiş.

Page 10: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

10

HALK SAĞLIĞINA ETKİLERİ

• Tanılar doğrulandıktan sonra Dünya Sağlık Örgütüne Robert Koch Enstitüsü Uluslararası Sağlık Tüzüğüne uygun olarak bilgiler hemen raporlandı.

• Bu sıralarda Türkiye’ deki tulareminin durumu hakkında ulaşılabilir veriler yoktu.

• Türkiye yada komşu ülkelere yakın zamanda yapılan ziyaretlerle

ilişkili tularemi infeksiyonu ile ilgili veriler bulunmadı.

Page 11: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

11

• Almanyadaki göçmen kökenli vatandaşların büyük kısmını Türk vatandaşları oluşturur.

• 2010 yılının sonunda Almanya populasyonun %2 sini Türkler oluşturuyordu.

• 2009 da Berlin’deki nüfusun %3 ü Türk vatandaşıydı.

• Buna ek olarak bilinmeyen oranda Türk kökenli Alman vatandaşı aileleri ile yakın temasta bulunmakta ve sıklıkla Türkiyedeki ailelerini ziyaret etmektedir.

Page 12: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

12

• Bu nedenle Almanya’da sağlık yetkilileri haftalık epidemiyolojik telefon görüşmeleri sırasında yabancı turistlerdeki taşınabilir infeksiyonlar hakkında bilgilendirildi.

• Türkiyedeki durum hakkında daha fazla veri elde etmek ama aynı zamanda diğer ülkeleride uyarmak için Robert Koch enstitüsü infeksiyonun odak noktası ve infeksiyon hakkında WHO ‘nun Avrupa Bölge Ofisini bilgilendirdi.

• Ayrıca Avrupa Birliğinin erken uyarı ve yanıt sistemine bilgiler gönderildi.

Page 13: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

13

EPİDEMİYOLOJİK BİLGİLER• Avrupa’da geçen yıl Norveç, İsveç, İspanya, Kosova’da tularemi

salgınları belgelenmiştir.

• Türkiye’nin bazı kesimlerinde tularemi salgınlarının kuvvetli etkileri ve salgınların sayısı ile ilgili 2000 yılından beri yayınlar ile vardır.

• Almanya’da seyahatle ilişkili tularemi vakaları raporlanmıştır ve bunlardan sadece tek vakanın orjini Türkiye’ dir

Page 14: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

14

• Türk ve Alman Uluslararası Sağlık Otoriteleri Türk Sağlık Bakanlığındaki primer sağlık düzenleyicisinden Türkiye’deki güncel durum ve infeksiyonun muhtemel kaynakları hakkında daha fazla detaylı bilgi aldı.

• Türkiye’deki referans labaratuvarlarda 100 den fazla tularemi vakası raporlandı ve bunların büyük kısmı 2010 yılında Yozgat’ta görülen vakalardı.

• Ankara ve Bursa’daki referans labaratuvarlarda serolojik yöntemlerle ve PCR ile tanılar teyit edildi.

Page 15: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

15

• 2010 yılında Türk Sağlık Bakanlığı bu bilgiler ışığında tulareminin yayılmasına karşı bir mücadele eylem planı hazırladı.

• Bu eylem planı su sistemlerinin rehabilitasyonu odaklıydı.

• Bunun sonucunda 2011 yılında önceki yılla karşılaştırıldığında raporlanan tularemi vaka sayısında bir azalma görülmüştür.

Page 16: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

16

• Türk Sağlık Bakanlığı Berlin’deki iki vaka hakkında bilgilendirildikten sonra Yozgat bölgesinde aktif surveyans çalışması başlattı. Fakat tularemi için yeni bulaşma riskleri bulunmadı.

• Berlin’deki iki vakanın infeksiyon kaynağı kesin olarak identifiye edilemedi.

• Bununla birlikte eldeki epidemiyolojik verilere dayandırıldı.

• Bu iki vakadaki en muhtemel sebebin Türkiye’deki endemik bölgede kaldıkları süre içinde tükettikleri kontamine sular idi.

Page 17: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

17

• Bulaşma sıklıkla sarnıç benzeri yerlerden tedarik edilen içme suları ve iyi muamele edilmeyen merkezden dağıtılan yüzeyel içme suları olabilir.

• Berlin’de tanısı konan hastalardan en az birinin klinik görüntüsü bu öneriyi destekler.

• Orofaringeal tularemi muhtemelen patojenin oral alımı ile ilişkilidir.

Page 18: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

18

KLİNİK DEĞERLENDİRME

• Tulareminin spesifik olmayan genel semptomları ve primer hastalık görünümlerinin çeşitliliğine bağlı olarak klinik tanısı kolay değildir.

• Bununla birlikte tularemiden erken şüphelenme ; özellikle seyahat öyküsü, hayvan teması, meslek ve böcek sokması ile ilgili epidemiyolojik verilere bağlıdır.

• Tanı sonradan PCR gibi sensitif metodlarla direkt kandan, lenf nodu ponksiyonundan veya spesifik serolojik testlerle teyit edilebilir.

Page 19: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

19

• Erken tanı doksisiklin yada kinolon benzeri antibiyotiklerle etkin tedavi sağlar.

• Daha ciddi vakalarda aminoglikozid ile kombinasyonlar yapılabilir.

• Lenfadenitli yada orjini kesin olarak belli olmayan bazı vakalarda ampirik sefalosporin,makrolid ve amoksisilin klavikulanik asit gibi ajanlar kullanılmış fakat etkili olmamıştır.

Page 20: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

20

• Bazen F. tularensis infeksiyonu sırasında tümörden şüphelenilerek cerrahi müdahale bile yapılabilir.

• Bu vakalarda tularemi sıklıkla ya sadece retrospektif histopatolojik muayene ile yada spesifik antikorlarla tanımlanmıştır.

• Klinisyenler Türkiye’nin bazı bölgelerinden gelen F. tularensis ile ilgili infeksiyonlar hakkında farkında olmalıdırlar.

• Hastalığın halk sağlığı yönü dikkate alındığında erken tanı ve tedavi majör bir role sahiptir.

Page 21: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

21

• Tularemi düşündüren klinik işareti olan vakalarda etkin tanı metodları ile tanıda gecikme olmaz.

• Tanıda gecikme hastaların uzun süre acı çekmesine sebep olacağından tulareminin etkin tanı metodları ile tanıda gecikme olmamalıdır.

Page 22: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

Tularemi Vakalarının Yıllara Göre Dağılımı Tularemi Vakalarının Yıllara Göre Dağılımı (Türkiye, 2005-2009)(Türkiye, 2005-2009)

Page 23: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

Tularemi Vakalarının İllere Göre Dağılımı Tularemi Vakalarının İllere Göre Dağılımı

(Türkiye, Ocak-Haziran 2010(Türkiye, Ocak-Haziran 2010))

Page 24: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

Yaşanan Salgınlar (2010Yaşanan Salgınlar (2010 ) )

İLİ VAKA SAYISI ÖLÜM

Çankırı 32 -

Kütahya 89 -

Yozgat 117 -

Page 25: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

BİLDİRİMİ ZORUNLU HASTALIKLARGRUP A

•  Şarbon • Bruselloz • Kuduz ve Kuduz Riskli

Temas • Sıtma • Şark Çıbanı • Poliomyelit • Difteri • Boğmaca • Tetanos

•Neonatal Tetanos •Kabakulak •Kızamık •Kızamıkçık •Tüberküloz •HIV Enfeksiyonu •AIDS •Gonore •Sifilis •Tifo •Akut Kanlı İshal •Kolera •Viral Hepatitler (Akut) •Meningokokkal Hastalık

Page 26: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

BİLDİRİMİ ZORUNLU HASTALIKLARGRUP B

• Sarı Humma • Veba • Tifüs

• Çiçek

Page 27: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

BİLDİRİMİ ZORUNLU HASTALIKLARGRUP C

• Trahom • İnfluenza • Lejyoner Hastalığı • Tularemi • Kist Hidatik(Ekinokokkoz)

•Akut Hemorajik Ateş •Toksoplazmoz •Subakut Sklerozan Panansefalit •Leptosipiroz •Shistosomiyaz •Lepra

Page 28: A Schubert, W Splettstoesser, J Bätzing-Feigenbaum

BİLDİRİMİ ZORUNLU HASTALIKLARGRUP D

• Cryptosporidium • Giardia İntestinalis • Campylobacter Jejuni • Listeria Monocytogenes • Salmonella • Chlamydia Trachomatis • Enterohemorrhagic E. Coli • Entamoeba Histolytica • Shigella