akdeniz'de medeniyetiisamveri.org/pdfdrg/d233105/2013/2013_demiro.pdf166 1 akdeniz'de...

14
IRCICA RESEARCH CENTRE FOR ISLAM lC HISTORY, ART AND CULTURE Proceedings of the International Conference on Islamic Civilisation in the Mediterranean Nicosia, December 2010 Akdeniz'de Medeniyeti Konferans -4 20 o Türkiye Dlyanet .. \ . Islam Met'k.ezi Kü'rtlphanesi Tas. No:

Upload: others

Post on 03-Feb-2020

20 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

IRCICA RESEARCH CENTRE FOR ISLAM lC HISTORY, ART AND CULTURE

Proceedings of the International Conference on

Islamic Civilisation in the Mediterran ean

Nicosia, ı-4 December 2010

Akdeniz'de İslam Medeniyeti Milletlerarası Konferans Tebliğleri

Lefkoşa, ı -4 Aralık 20 ı o

Türkiye Dlyanet Vakfı .. \ . Islam Araştımıaları Met'k.ezi

Kü'rtlphanesi

Tas. No:

İstanbul2013

ibn Hazm ei-EndeiOsl'nin Akdeniz Medeniyetine Katkıları

Osman Demir*

Giriş

Endülüs'ün fethi müslümanlar açısından olduğu kadar Akdeniz havzasında yaşayan medeniyetler açısından da bir dönüm noktasını oluşturur. Bu sayede İslam dini yeni bir yayılma alanı bulmuş, farklı kültürlerle karışarak yeni sen­tezler oluştıırabilmiştir. Bu iklimde yetişen alirnlerin Doğunun kültürel biriki­mini Avrupa'ya taşıması sonucu zamanla Endülüs entellektüel bir merkez hali­ne dönüşmüştür. H. 384/994 yılında Kurtııba'da doğan İbn Hazm da bu coğraf­yanın yetiştirdiği önemli simalardan birisidir. Fıkıhtan mantığa, kelamdan dil ve edebiyatakadar birçok alanda eserler veren bu çok yönlü ilim, medeniyet­lerin kesişim noktasında yaşamasının da etkisiyle sonraki dönemlerde etkisini sürdüren uzun soluklu fikirler ortaya atmıştır. Onun muhazafakar bir çevrede yetişmesine rağmen eleştirel bir metodun savunuculuğunu üstlerımesi, hurafe ve taklide şiddetle karşı çıkması, dini konularda ana kaynaklardan referansla: akılcı bir metot izlemesi, dinin savunulması hususunda felsefe ve mantık disip­linlerinden yararlanması ve din-felsefe uzlaşmasını desteklemesi Akdeniz ru­hunun teşekkülü bakımından oldukça önemlidir. İbn Hazm'ın kendinden ön­ceki kelam ekallerini eleştirisi ve önemli kelami problemlere getirdiği çözümler ise kendisinden sonra Gazzali, İbn Rüşd, İbn Teyıniye gibi alimler üzerinde doğrudan ya da dalaylı etkiler meydana getirmiştir. Ancak onun müslüman düşünürler üzerindeki bu etkisi henüz açık bir şekilde ortaya karımuş değildir. İbn Hazm'ın, Ehl-i kitabı kendi kaynaklarından referansla ve akli delillerle red­detmesi, ayrıca el-Fasl adlı eserinde muhtelif inançları birbiriyle kıyaslaması ise mukayeseli dinler tarihinin başlangıcı olarak gösterilmektedir. Tüm bu ne­denlerle İbn Hazm'ın, Akdeniz kenarında gelişen İslam ve Batı medeniyetleri üzerinde etkili olduğunu söylemek mümkündür. Bu hususun ortaya konması İbn Hazm ve Akdeniz Medeniyeti arasındaki etkileşimin çok yönlü ve derinlik-

* Yrd. Doç. Dr., Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, ilahiyat Fakültesi.

163

164 1 AKDENiZ'DEiSLAM MEDENiYETi: MiLLETLERARASI KONGRE TEBLiGLERi

li biçimde araştırılmasıyla mümkündür. Biz bu tebliğ çerçevesinde meselerıin ana noktalarına temas etmekle yetinecek ileri düzeydeki çalışmaları ise konu­

nun ilgililerine bırakacağız. "İbn Hazm el-Endelusi'rıin Akdeniz'in Medeniyerleşme Sürecine Katkıları"

adını taşıyan bu tebliğ iki bölümden oluşacaktır. İlk bölümde İbn Hazm'ın ye­tiştiği kültürel ortam hakkında kısaca bilgi verildikten sonra ikinci bölümde eleştirel düşünce metodunun gelişimi ve dinler tirihi alanlarında ortaya koy­duğu çalışmalarından yola çıkarak onun Akdeniz Medeniyeti üzerindeki muh­temel katkılarına göz atacağız. Böylece İbn Hazm örneği üzerinden müslüman bir mütefekkirin farklı kültür ve medeniyerlere olan katkısına dikkat çekilmeye

çalışılacaktır.

A. Endülüs ve ibn Hazm

Şüphesiz içinde yaşanılan tabii ve kültürel çevrenin insan fikrinin oluşu­mu üzerinde önenıli etkileri vardır. Bu nedenle konuya geçmeden önce İbn Hazm'ın yetiştiği bölgeyi içine alan Akdeniz medeniyeti ve onun en önenıli li­manlarından biri olan Endülüs hakkında kısaca bilgi vermek istiyoruz.

Akdeniz medeniyeti ifadesi ile Akdeniz havzasında kıırulan tüm kültür ve uygarlıklar kastedilir. Bu bölge yerleşim bakımından dünyanın en hareketli ve en fazla devlet kurulan kesimini oluşturur. M. ö. III. binyüzyıldan itibaren Ak­deniz kı yılarına yerleşen çeşitli milletler burada Girit, Miken, Kıbrıs, Akha, Yu­nan, İyon, Fenike ve Kartaca gibi medeniyetler kıırdular. Fakat güçlerini denize bağlayan bu devletler fazla uzun ömürlü olamadılar. Akdeniz'de siyasi-iktisadi birlik ise ancak Roma İmparatorluğu zamanında tesis edildi. Müslümanların Akdeniz ile ilk teması VII. asrın ortalarına doğru Suriye, Filistin ve Mısır top­raklarının ele geçirilmesi ile oldu. İspanya'nın müslümanlar tarafından ele geçi­rilmesinden sonra ise Akdeniz'in doğu, güney ve batı kısımları müslümanların elinde kaldı. Böylece Akdeniz üzerinde müslümanların etkisi de artmış oldu. Kuzeyde ise hıristiyan dünyası varlığını sürdürmeye devam etti. Ancak Ortaçağ Akdeniz medeniyeti, esas olarak VIII. ve IX. yüzyıllarda müslümanların hakim olduğu kıyılarda gelişti. Ağlebi Emiri I. Ziyadetullah tarafından başlatılan (827-831) ve halefieri zamanında devam ettirilen seferler sonunda Sicilya adası'nın üçte biri Ağlebilerin eline geçti (840). Sonraki yıllarda Bizansla barış yapılması, İslam kültürünün tam manasıyla Sicilya'ya yayılmasını sağladı.1 Böylece Endü-

1 Bk. F. Braudel, Akdeniz ve Akdeniz Dünyasi, istanbul 1990; ll, 73 vd; Alisa Ginio, "Akdeniz Düşüncesi~ Akdeniz Dünyasi, Düşünce Tarih Görünüm, (ed: Eyüp Özveren, Oktay Özel, Süha Ünsal, Kudret Emiroğlu) s. 27-45; Bk. idris Bostan, "Akdeniz~ DiA, istanbul1989, ll, 231-234.

İBN HAZM EL-ENDELUSi'NİN AKDENİZ MEDENİYETİNE KATKILARI i 165

' lüs ve Sicilya İslam kültür ve medeniyetinin Avrupa'ya aktanldığı önemli geçiş noktalarını oluşturdu.

Şüphesiz İspanya'nın müslümanlar tarafından fethedilmesi Akdeniz için bir dönüm noktasını oluşturur. Bu dönemden itibaren Endülüs İslam kültür ve medeniyetinin filizlenip boy saldığı ve Batı üzerinde ciddi tesirler meydana getirdiği bir merkez haline geldi? Öyleki burada yaşayan yahudiler ve hıristi­yanlar kısa zamanda Arapça öğrenerek Araplar gibi yaşamaya ve düşünmeye başladılar. Camileri, sarayları, kütüphaneleri, kağıt imalathaneleri, hastanele­ri ve medreseleri ile Endülüs o giinkü Batı'nın gözünü kamaştıran parlak bir uygarlığa sahip oldu. Bunun yanında bu coğrafyada Batı ve İslam kültürünün doğrudan teması gittikçe gelişerek entelektüel ve kültürel boyutlara ulaşmış, bir süre sonra da çağın egemen kültürü olan İslam kültürü, Batı dünyası üzerinde etkili olmaya başlamıştır. 3

Akdeniz bölgesinin önemli merkezlerinden biri olan Endülüs'te yetişme­sinin İbn Hazm'ın bilimsel ve entelektüel birikimi üzerinde büyük etkisi ol­muştur. Ancak o bu medeııiyetin siyasi bakı.mdan çalkalantılar yaşadığı ve zayıflamaya başladığı bir dönemde dünyaya gelıııiştir. Bu sırada Endülüs'e ba­şından beri hakim olan merkezi idare çökmüş yerine mülılkü't-tavaif denilen küçük devletçikler kıırulmuştur.4 Endülüs'ün ileri gelenlerinden olan babası sayesinde aristokrat ve kültürlü bir çevrede dünyaya gelen İbn Hazm, saray çevresindeki taht kavgalarının doğıırduğu kargaşa ortaınının sıkıntılarım ya­kından hissetti. Babasının sarayındaki mürebbiyelerden okunıa yazma öğre­nen ve Kur'am ezberleyen İbn Hazm Kurtuba Camiindeki şiir meclislerine de katılmıştır. Kurtuba'dan ayrılmadan önce fıkıh, hadis ve kelam dersleri almış, başlangıç döneminde edebiyat, tarih, mantık ve kısmen felsefede oldukça iyi bir tahsil görmüştür. Böylece kendisini çok çeşitli alanlarda geliştirmiştir. Me­riye'deki ikaıneti sırasında ise dinler tarihine ilgi duyarak yahudi çevreleri ile temasa geçıııiştir. Daha sonraları kendisine reddiye yazacağı İbn Nağrile ile burada tanışnıış Allah hakkında tecsiıııi çağrıştıran fikirlere sahip olan Mu­hammed b. İsa es-Sıifi'yi burada ziyaret etıniştir. Meşhur filozof İbn Meserre ve Meserrecilik ile tamşması da bu döneme rastlaınaktadır. İbn Meserre'nin görüşlerini İsmilliyye mezhebinde yerleşik görüşlere benzer siyasi ve ictimai

2 Said ei-Endelüsl kendi döneminde Endülüs'te meşhur olan ilim adamlarını tanıtmakta ve hangi alan­larda çalışmalar yaptıkları hakkında bilgi vermektedir. B k. Tabakôtü'l-ümem, (nşr. Luis Şey ho) Beyrut 1912, s. 62-86;

3 Bu konuda geniş malumat için bk. Karlığa, Bekir, islôm Düşüncesinin Bati Düşüncesine Etkileri, istanbul 2004, s. 148-152.

4 Muhammed Ebü Zehra, ibn Hazm, (tre. Osman Keskioğlu-Ercan Gündüz), istanbul 1996, s. 24.

166 1 AKDENiz'DE İSLAM MEDENİYETİ: MilLETLERARASI KONGRE TEBLİGLERİ

görüşlerle mezced~p Ruayni de bu dönemde Meriye'de yaşamaktadır. 5

İlk zamanlarında Maliki fıkhıyla meşgul olan İbn Hazm okudukları arasın­da düşünce temayiliüne uygun olmayan şeyler görünce Şafii mezhebine geçer. Genelde eleştiri ve tartışma kitaplarından oluşan Şafii'nin eserleri onun fikir temayiliüne daha uygun düşmüştür. Fakat bu mezhepte de fazla kalarnayıp bir süre sonra Davıld b. Ali'nin Zahirilik mezhebine meyletti. Çünkü bu mezhep bilinen bir mezhebin görüşüyle kendini sınırlamıybr sadece dinin asıl iki kay­nağı olan Kitap ve Sünnet'e bağlılığı esas alıyordu. İbn Hazm Zahirilik düşün­cesine bağlanınakla kalmamış aynı zamanda onu sisteınleştirmiştir. Bununla birlikte o bir çok hususta hem mezhep önderinin hem de kendi zamanına ka­dar bu mezhepte bulunan kişilerin görüşlerine muhalefet etmiştir.6

İbn Hazm'ın yaşadığı dönemde Endülüs fikirlerin kavşak noktası konu­mundaydı. Bu etkileşim sadece hıristiyanlarla müslümanlar arasında değil, Doğudaki İslam düşüncesinin Batı'ya intikal sürecinde de söz konusudur. Bu dönemde Bağdat ve çevresindeki İslam fenleri, edebiyatı ile Batıdaki yani En­dülüs'deki İslam fenleri ve edebiyatı birbiriyle temasa geçmiştir. Endülüs'te yay­gın olan fıkıh mezhebi Malikilik Irak'ta ise Hanefilik ve Şafiilik idi. İbn Hazm çağında bu Doğu ve Batı görüşleri Endülüs'te karşılaştılar. Bu fikir buluşmala­rının İbn Hazm üzerinde derin etkileri görülmektedir. Onun Endülüs'te yaygın olmadığı halde Şafii mezhebini seçmesi ardından Zahiriye mezhebini benim­sernesinde bunun etkisi vardır. 7

B. ibn Hazm'in Akdeniz Medeniyetine Katkıları

1. Eleştirel Düşünme Metodunu Savunması

Medeniyetlerin oluşumunda ve ilerlemesinde eleştirel düşünme metodu­nun önemi büyüktür. Bu sayede bir medeniyet kendini oluşturan temel değer­leri sorgulayarak uzun müddet ayakta kalabilir. Medeniyetlerin manevi unsur­larını teşkil eden kutsal metinlerin doğru anlaşılması için yapılan çabaları da bu sürece dahil etınek mümkündür. İbn Hazm yetiştiği coğrafyada düşüncenin donuklaşmasına, taklit ve hurafeye karşı çıkarak dini düşüncenin canlılığını sağlamıştır. İbn Hazm'ın düşünce tarilıi üzerindeki etkisinin muhtevadan çok metot üzerinde olduğu söylenebilir. İslam medeniyetinin özünü insanlığa taşı­yan bir geçiş noktasında yaşayan İbn Hazm medeniyet tarilıi açısından hayati

5 Yunus Apaydın, "ibn Hazm~ DiA, istanbul 1999, XX, 41.

6 Muhammed Ebü Zehra, age., s. 38, 223-225; Yunus Apaydın, "ibn Hazm'; DiA, XX, 42.

7 Muhammed Ebü Zehra, age., s. 23.

İBN HAZM EL-ENDELÜSi'NİN AKDENİZ MEDENİYETİNE KATKILARI 1 167

öneme sahip kavramların yaşamasını sağlamıştır. Bu etkiyi Batı medeniyeti açısından İbn Sina ve İbn Rüşd'de olduğu gibi kaynaklara dayalı olarak sap­tamak oldukça güçtür. Çünkü Avrupalılar bu düşünüdere gösterdikleri ilgiyi İbn Hazrtı'dan esirgemişlerdir. Şüphesiz bu hususun sebepleri üzerinde duru­labilir ve bazı izahlar yapılabilir. Bu ilgisizliğin nedenini kilisenin İbn Hazm'ın eserlerini okutınayı kendi akidesi açısından tehlikeli bulmasına bağlayanlar olmuştıır. Yine de aradaki bağlantı noktalarını bir yana bırakarak İbn Hazm ve Batı medeniyeti arasında bazı irtibatlara işaret etınek mümkündür. Nitekim Muhammed İkbal Avrupa'da tecrübi metodun inkişafı ve bu akımın öncülerin~ den biri olan Bacon üzerinde İspanya'nın kültürel birikiminin etkili olduğunu söylerken İbn Hazm'a işaret etınektedir. Ona göre İbn Hazm atom görüşü ve bilgi teorisiyle de modem matematik çalışmalarını etkilemiştir.8 İbn Hazm'ın bilgi teorisinin önenıli konulan üzerinde durarak Kant'tan asırlarca önce bu konuda çeşitli çözümler önerildiği de söylenmektedir. 9

İbn Hazm'ın medeniyet tarihindeki bu yeri öncelikle onun akla verdiği önemden ve onun dindeki yerini iyi kavramasınd.an kaynaklanmaktadır. Nas­sın olmadığı konularda aklın öneminin altını çizen İbn Hazm, aklın eşyayı duyu organlarının algılamadığı bir şekilde idrak ettiğini ve duyu organları­nın ulaşamadığı noktalarda onunla karar verilebileceğini kaydeder. Ona göre dini konularda gelen haberlerin doğrusunu yaniışından ayırmak için de aklın rehberliğine ihtiyaç duyarız.10 Bu nedenle kendi döneminde naklin tek başı­na yeterli olduğunu söyleyen fukaha ile münakaşaya girişen İbn Hazm'a göre akıl şeriat sahasında Allah'ı kavramayı, O'nun emirlerini bilmeyi ve helal ve haramları biribirinden ayırınayı sağlar.11 İbn Hazm'a göre akıl sayesinde insan taate yaklaşır ve masiyetlerden uzaklaşır. Aklını kullanan insan kendini helak olmaktan koruyarak, hakka ve kurtuluşa yönelir. Bununla birlikte akıl, bir şeyi haram ve helal kılına yetkisine sahip değildir. Aklın asıl fonksiyonu dünyevi menfaatler temininde değil, uhrevi işlerin tahsiline yöneliktir.12

İbn Hazm'ın dinin doğru algılanması amacına yönelik eleştirileri onun mantık ilmine verdiği önemle de ilintilidir. O müslümanlar içinde ilk olarak

8 Bk. Muhammed ikbal, Tecdidü't-tefkiri'd-dinifi'l-islôm, Kahire ı955, s.ı48-ı49.

9 Ömer Ferrrüh, Abkariyyetü'/-Arab fi'l-ilmi ve'/-felsefe, Beyrut ı989, s. ı47-ı5ı; Abdülhalim Uveys, ibn Hazm ei-Endelusi ve cühudihi fi'l-bahsi't-tôrihi ve'l-hazôri, s. 4ı6; ibn Hazm'ın bilgi nazariyesi için b k. el-Fas/ fi'l-milel ve'l-ehvô ve'n-nihal, Kah i re ı320, 1, 5; lll, ı 07-ı 08; V, ı 08.

1 O ibn Hazm, et-Takrib li-haddi'/-manttk ve'l-medhal ileyhi bi'/-elfazi'/-ômmiyye ve'l-emsileti'/-ftkhiyye, (th. ihsan Abbas), Beyrut ts., s. ı77-ı78; ibn Hazm, el-ihkam fi usu/i'l-ahkôm, (thk. Ahmed Muhammed Şakir) Beyrut ı970, 1, ı8.

11 ibn Hazm, el-Fas!, V, ı99.

12 ibn Hazm, ei-Ahlôk ve's-siyer fi müdôvôti'n-nüfus, (thk. Tahir Ahmed Mekki), Kah i re ı992, s. 67-68.

ı68 1 AKDENiZ'DE İSLAM MEDENİYETİ: MiLLETLERARASI KONGRE TEBLİGLERİ

Yunan mantı~_inceleyen ve İslami literatüre sokan kişilerdendir. İbn Hazm.'ın mantıkla meşgul olması dönemin şartlarından kaynaklanmaktadır. Bu dönem­de Endülüs'te bir yanda akli ilimleri ön plana alıp dini ilimiere itibar etmeyen­ler diğer tarafta ise dini konuları hurafelerle karıştırıp her türlü akli delilden uzak yaşayan gruplar bulunmaktaydı. İbn Hazm bu iki topluluğun fikirlerin­deki doğruları yanlışlardan ayıklamak için mantık ilkelerinden yararlanmıştır. Bu amaçla İbn Hazm Aristdnun mantığa dair görüşlerini açıklamak, mantık ilminin önemini göstermek ve mantık ve felsefe hakkındaki yanlış değerlen­dirmeleri gidermek amacıyla et-Takrfb adında bir eser kaleme almıştır. Bunun­la birlikte o mantık ilminin konularını işlerken dini örnekler seçmiş, kıyas ve nedensellik dalıil bir çok konuda Aristo'ya muhalefet etıniştir. Örneğin o eksik bir istidlal tarzı olduğu gerekçesiyle "istikra" nın kesin bilgi ifade etmeyeceğine dikkat çekıniştir.13 Böylece o Yunan ilimlerinin dini ilimiere ve imanın siliha­tine bir tehdit gibi görülmesini reddeder ve Aristo'nun mantığın kıırallarıyla ilgili eserlerinin faydalı olduğunu söyler.14

İbn Hazm felsefe konusunda da dönemine göre oldukça geniş ve uzlaştı­rıcı bir bakış açısına salıiptir. Ona göre felsefe yapmanın amacı; "hakikat ile erdemin mahiyetirıi öğrendikten sonra nefsi bu doğrultuda ıslah edip dünya ve ahiret mutluluğuna ulaşmak'' şeklinde özetlenebilir. Böylece ona göre felsefe ile din aynı noktada ve ortak bir amaç etrafında birleşmektedir. Ona göre din a.Iimleriyle filozofların görüşlerinin mukayesesİ bizi böyle bir sonuca götiirür.15

Şöyle ki; felsefe bınhana dayanır, din ise vahye dayanmakla birlikte bütün iddia­larını kesin akli delillerle kanıtlamaya çalışır ve getirdiği delillerin tartışılmasını ister. Bu sebeple din felsefenin delillerini de ihtiva eder ve bütün felsefi burhan­lar özlü olarak Kur'an ve Sünnet'te yer alır. 16 Bu husus din alimlerinin mantık ve felsefe disiplinleriyle meşgul olmalarını zorunlu kılar. Akıl dinin bildirdiği bütün gerçekleri tek başına bilemeyeceğinden dini buyrukların tamamı valıiyle belirlenmiş ve din tamamlanmıştır.17 Bu düşüncenin kendisinden yaklaşık iki asır sonra gelen ve din-felsefe uzlaşmasını savunan İbn Rüşd üzerinde etkisi ol­duğu açıktır. Bu etki sadece bu alanla sınırlı kalmamış İbn Rüşd'ün mukayeseli fıkıh kitabı olan el-Bidayetü'l-müctehid'e de yansımıştır.18 İbn Hazm.'ın eleştirel metodunun arkasında, felsefe ve mantık konularına bakışının yanında kelam

13 Salim YefOt, ibn Hazm ve'/-fikri'l-felsefi fi'I-Mağribi ve'I-Endelüsi, Mağrib 1986, s. 204-226.

14 ibn Hazm, el-Fas!, ll, 95.

15 ibn Hazm, age., 1, 171; ll, 237.

16 ibn Hazm, age., ll, 238-240.

17 Salim YefOt, age., s. 116.

18 Abdülhalim Uveys, age., s. 408.

İBN HAZM EL-ENDELUSfNİN AKDENİZ MEDENİYETİNE KATKILARI 1 169

kültürünün kendisine kazandırdığı tahlil gücünün de büyük etkisi vardır. O tüm bu özelliklerini kullanarak Yahudilik, Hıristiyanlık ve diğer dinleri mukayeseli bir şekilde eleştirrnek suretiyle dinler tarihine önemli katkılarda bulunmuştur.

İbn Hazm'ın İslam düşüncesini durağanlıktan kurtarmaya yönelik hedefle­rinden biri de ictihad kurumunu işler hale getirmektir. O el-İhkam adındaki eserinde ictihad hakkında konuşanların bu terimin gerçek manasını bilme­diklerini belirtir. Ona göre ictihad "dinin bir hükmünün araştırılması yolunda olanca çabayı sarfetmek'' demektir.19 Onun ictihadı hem nazari hem de tatbiki sahaya uygulaması İslam Medeniyetine katkısı bakınundan oldukça önemli­dir.20 Ona göre hiç kimse ölü ya da diri başka bir kimseyi taklit etmemeli, gücü yettiğince kendi fikrini ortaya koyınalıdır.21 Böylece taklidin haram olduğıınu söyleyerek taklit ve taklitçiliğe savaş açan İbn Hazm, bu alışkanlığın düşünce­nin işlevine engel olduğunu belirtir. 22 Ona göre taklit, Hz. Peygamber dışında birinin söylediği sözü ikna olmaksızın kabul etmektir. Allah'ın emrettiği şey ise kesin burhan olup ona uymak taklit sayılmaz. Hz. Peygamberin övgüsü­ne mazhar olan ilk üç nesilden hiç kimse birbirini taklit etmemiştir. Bilhassa ilmi yönden zayıf olan kişiler mezhep imamlarını taklit etmişler, buna mukabil daha güçlü olanlar imamlarına ve üstatıarına muhalefet etmekten çekinmemiş­lerdir.23 İbn Hazm Endülüs ilimlerinin taklit eğiliminden ve mezhep taassu­bundan da yakınınaktadır. Ele aldıkları konularda delile sarılmayan bu kişiler Kur'an ve Sünnet'i kendi imamlarının görüşlerine arzetmekte eğer bu naslar imamlarının görüşlerine uygun ise onunla amel etmekte aksi taktirde ayet ve hadisi bırakıp imamların görüşlerine uymaktadırlar.24 Buna paralel olarak İbn Hazm kendisinden önce üretilen herhangi bir düşüneeye körükörüne bağlı kal­mamış kelamcılar ve filozoflarca genel kabul gören bazı ilkeleri reddetmiştir. Onun kelamcıların atom teorisini eleştirmesi ve cüzün ebediyete kadar bölüne­bileceğini inanması buna örnek olarak gösterilebilir. Asıl kaynaklara dönmeyi, şalusları ve fikirleri kutsallaştırmaktan uzak durmayı savunan İbn Hazm me­selelere akll çözümler üretmeyi tavsiye etmektedir. Ona göre gerçeğe ulaşmak selef imamlarına karşı duyulan sevgiden daha değerli ve daha üstündür'?5

19 ibn Hazm, e/-Muhal/ô, (thk. Ahmed Muhammed Şakir) Kahire, 1349, 1, 67.

20 Abdülhalim Uveys, age., s. 367.

21 ibn Hazm e/-Muhal/ô, 1, 66-67.

22 ibn Hazm'ın taklit konusundaki görüşleri için bk. el-ihkôm, VI, 858.

23 ibn Hazm, age., VI, 59-182.

24 ibn Hazm, age., VI, 117-118.

25 ibn Hazm, et-Takrib /i-haddi'/-manttk ve'/-medhal ileyhi bi'l-elfazi'l-ômmiyye ve'l-emsileti'/-ftkhiyye, (th. Ahmed Ferid ei-Mezidi), Beyrut 2003, s. 160.

l?O J AKDENiz'DE İSLAM MEDENİYETİ: MiLLETLERARASI KONGRE TEBLİGLERİ

İbn Hazm'ın Endülüs İslam Medeniyetine olan katkılarından biri de doğru-~-

dan Kur'an ve Sünnet'e dayanan fıkıh mezhebiili ihya etmesidir. Uzun bir süre-den beri etkisini kaybeden Zahirilik mezhebi İbn Hazm ile birlikte tekrar ha­reketlenmiştir.26 İbn Hazm, bu mezhebin kurucusu olan Davüd ez-Zahiri'nin

fikirlerini şerhetmiştir.27

İbn Hazm'ın Akdeniz havzasında gelişen İslam ve Batı medeniyetlerinin fi­kir mimarları üzerinde de önemli tesirler uyandırniıştır. Bu kişilerden biri olan Gazzili'nin bir çok konuda İbn Hazm'ın metodunu takip ettiği belirtilmekte­dir.28 Tasavvuf gibi bazı konular istisna edilirse bu kişilerin temel problemlem­lere yaklaşımlarında benzerlikler göze çarpar. Yaşadıkları dönemde İslam top­lumunda görülen mezhep taassubu, dinin ana kaynaklarından uzaklaşmak vb. sorunlar her iki alimde aklı ön plana çıkarmayı zorunlu kılmıştır. Bu nedenle

· Gazzili İbn Hazm'ın el-Muhalla ve el-Fasfdaki metodunu takip ederek el-İhya adlı eserini yazmış böylece Kur'an ve Sünnete muhalefet eden Batıniliğe karşı çıkmıştır. Aynı etki Gazzili'nin İslam karşıtı inanışlar ve mezheplere karşı al­dığı tavırda da kendini gösterir. Gazzili'nin er-Reddü'l-cemil ala men harrefü'l­

İncfl adlı eseri her iki müellif arasındaki metod benzerliğini gösterir. Burada görüleceği üzere her ikisi de ele aldıklan inançları ana kaynaklarından hareket­le ve şüpheye yer bırakmayacak biçimde akli ve nakli deliller ve benzer örnekler etrafında işlemişler dir. 29

İbn Hazm'ın meşhur mutasavvıf Muhyiddin İbn Arabi üzerinde de etkisi olduğu belirtilmektedir. Onun özellikle fünlda İbn Hazm'dan etkilendiği be­lirtilmektedir. İbn Arabi İşbiliyye'de onun talebelerinden Kur' an, hadis ve fıkıh okuduğu bilinmektedir.30 Nitekim İbn Arabi Fütuhafta geçen bir rüyasında İbn Hazm'ı övmekte ve onun fıkhına sarılanın Resıllullah'ın fıkhına yapıştığını işaret etmektedir.31 İbn Hazm'ın etkisi İbn Teyıniye üzerinde de görülmektedir. İbn Teyıniye onun eserlerini okumuş ve fikirlerini tartışmıştır. Özellikle tasav­vuf ve tevessül konularında İbn Hazm'ın kullandığı bazı keskin tabiriere yer verıniştir.32 Bununla birlikte İbn Teyıniye kıyas metodunda, bazı kelaıni prob­lemlere yaklaşımında ve mantık ilmine bakışında İbn Hazm'dan farklı düşün-

26 Muhammed Ebü Zehra,age., 518.

27 Abdülhalim Uveys, age., s. 368.

28 Muhammed Ebü Zehra bu konuya örnek olarak Gazzali'nin "istiva" kelimesini ve buna benzer mü­teşabih kavramları yorumlayış tarzını gösterir. Bk. ibn Hazm, s. 186.

29 Abdülhalim Uveys, age., s. 372.

30 Muhammed Ebü Zehra, age., s. 178; Philip H itti, Tôrihu'/-Arab, Beyrut 1986, s. 671.

31 Abdülhalim Uveys, age., s. 375.

32 Muhammed Ebü Zehra, a. g. e, s. 178.

İBN HAZM EL-ENDELUSi'NİN AKDENİZ MEDENİYETİNE KATKILARI 1 171

mektedir. İbn Teymiye'den sonra aynı üslubu talebesi İbn Kayyım el-Cevziye de devam ettirmiştir. O da taklide, fakihlerin donuk. fikirlerine karşı savaş açnuş, ictihada, kitap ve sünnete dönmeye davet etmiştir.

Sonraki dönemlerde de İbn Hazrn'ın eserlerinden yararlanan pek çok alim bulunmakla birlikte33 onun adı daha çok tenkit etmek amacıyla anılmıştır.34

İbn Hazrn'ın eleştirel üslubu tartışmalara konu olmuş çok defa başta mezhep imamları olmak üzere tenkit ettiği kimselere karşı nezaket sınırlarını aştığı, bazen hakarete varacak ağır ifadeler kullandığı için tenkit edilmiştir. Bu ne­denle bir çok alim kendisinden ve eserlerinden yüz çevirmiş, yöneticilerden baskı görmüş ve bazı kitapları yakılmıştır.35 İbn Hazrn'ın Bakıllam, İbn Fılrek, Süleyman b. Halef el-Baci gibi Eş'arileri küfre nisbet ederek yer yer kendi koy­duğu ilkelere ters düşmüştür. Sünni aliınleri çok sert bir üslupla eleştirdiği için eserlerinden yeterince istifade edilememiştir.

2. Mukayeseli Dinler Tarihi Çalışmaları

İbn Hazm, yetişmiş olduğu toplumun inanç çeşitliliğinin de etkisiyle dinler tarihine ilgi duymuş ve bu konuda eserler vermiştir. Onun yaşadığı dönemde Endülüs müslümanlar dışında yahudi ve hıristiyanların yoğun olarak bulundu­ğu ve aralarında canlı kültürel ilişkilerin bulunduğu bir bölgeydi. Burada İbn Hazm gayri müslimlerin İslam ve müslümanlarla ilgili olumsuz görüş ve iddia­ları ile mücadele etıniştir. Bu nedenle onun dinler tarihi alanında yazdıklarının önemli bir kısmı reddiye türündedir.

İbn Hazm kendisinden önce bu konuda yazılan eserlerin meseleleri fazlaca uzatarak anlam karışıklığına yol açtıkları, kısa tutanların ise konuyla ilgili ye­terli bilgi veremedikleri için bu konuya ilgi duyduğunu belirtmektedir.36 İbn Hazm dinler tarihi çalışmalamu antropolojik bir tavırla yalnızca varolan bilgi­leri ve rivayetleri kaydetme niyetiyle yapmamakta, insanlığın farklılığını anla­maya ve ortaya koymaya çalışmaktaydı. Çünkü insanlığın dinler tarihini araş­tırmak insanın kalan bütün hayatını anlamlı kılan hayatı algılayış ı anlamaktır. 37

Bu amaçla İbn Hazm öncelikle ilke olarak muhasımlarının altidelerini objektif

33 Bu kişiler için bk. Abdülhalim Uveys, age., s. 377-385; ibn Hazm ekolünü takip eden kişiler için bk. Palencia, age., s. 237-239.

34 M. Reşid Rıza, Tefsirü'l-menôr, Beyrut, t. y., VII, 144.

35 Muhammed Ebu Zehra, age., s. 48.

36 ibn Hazm, el-Fas!, ı, 35-36.

37 Gulam Haydar Asi, islamm Diğer Diniere Bak1ş1, ibn Hazmin Kitôbü'/-Fas/'1 üzerine Bir inceleme, (tre ibrahim Hakan Karataş) istanbul2005, s. 101.

172 i AKDENiz'DE İSLAM MEDENİYETİ: MiLLETLERARASI KONGRE TEBLİGLERİ

bir şekilde herh~gi bir iftira ya da karalamaya gitmeksizin aktarmaya çalışır. O diğer dinleri anlatırken itina gösterir ve bu konuda tarafsızlık ilkesini ih­lal ederek hasımlarına zulmeden musannifleri ise kınar.38 İslam'a aykırı kabul edilen akımların başlıca altı gruba ayrıldığını belirten İbn Hazm bu grupları İslam'a en uzak olanından başlayarak sofestfıiyye, delıriyye, felasife, çeşitli düa­list akınılar ve Hıristiyanlık, Brahmanlarve yahudiler şeklinde sıralamaktadır.39

İbn Hazm dinleri ve mezhepleri aktarırken önce takrir sonra da tenkit me­todunu kullandığı görülür. O bir düşünceyi teferruatı ile takdim etmesinin he­men ardından bu görüşün sahibiyle münakaşaya girerek lehteki ve aleyhteki delilleri belirtir. Bu noktada kuru ve sıkıcı bilgilerden daha ziyade canlı ve ilgi çekici bilgilere yer verir ve doğruyu yanlıştan ayırmak için tüm görüşleri anla­şılır biçimde aktarır. İbn Hazm bu metot sayesinde Kitab-ı Mukaddes'te bulu­nan bir çok çelişkiye işaret etmiş ve bu husus Batı dünyası tarafından dikkate alınmıştır. Hatta İbn Hazm bazıları tarafından mukayeseli dinler tarihi çalış­malarının kurucusu sayılınıştır. İbn Hazm'ın Ehl-i Kitaba yönelttiği eleştiriler ise Hıristiyan dünyasında çok sonralan tartışılmıştır. Bugün modem ilmin ışı­ğında Kitab-ı Mukaddes üzerinde yapılan çalışmalarda tespit edilen bir çok çe­lişkiye İbn Hazm henüz IV. asırda değinmiştir. İbn Hazm'ın kıymetini gösteren bu durum Batılı bilim adamları tarafından da itiraf edilmiştir. Bunlardan Asin Palacios İbn Hazm'ın mukayeseli dinler tarilıi alanındaki tasnif tarzı, fikirleri aktarış biçimi, geniş bilgi birikimi ve bakış açısındaki genişlik ile de üstün bir konuma sahip olduğıınu belirtmektedir.40 İbn Hazm'ın günümüze intikal eden eserleri içinde en faydalısının el-Fasl olduğıınu söyleyen Philip Hi tti ise İbn Hazm'ın tenkit metoduyla dinler tarihi araştırmalarına yaptığı katkıyı ortaya koymaktadır. Onun Tevrat kıssalarında tespit ettiği bazı problemlere 16. yy. 'da Tevrat'ın ilmi tenkidi yapılmadan önce kimse değinmeıniştir.41

Şüphesiz İbn Hazm'ın Yahudilerin ve Hıristiyanların yoğıın olarak yaşadığı bir coğrafyada Kitab-ı Mukaddes'e karşı yönelttiği bu eleştiriler büyük bir gü­rültü koparmıştır. Bu dönemde her üç din mensuplan arasında güçlü bir irtibat vardı. İbn Hazm'ın dini konular üzerinde yürüttüğü fikirler sonraki dönemde Avrupa tefekkiirünü yakından etkiledi.42 Bu etkiyi vahyin zarureti, akıl ve iman uzlaşması gibi konularda, İbn Rüşd, İbn Meymıln, Thomas Aquinas, Raimond Martin gibi kişilere kadar götürmek mümkündür. Asin Palacios'a göre İbn

38 Bk. el-Fas/, giriş kısmı.

39 Gürbüzer ibrahim, "ibn Hazm~ DiA, XX, 53.

40 Mahmud Ali Himaye, ibn Hazm ve Menhecühü fi dirôseti'/-edyôn, Kah i re 1983, s. 149.

41 Philip H itti, Tôrihu'I-Arab, s. 640; Mahmud Ali Himaye, age., s. ıso.

42 Abdülhalim Uveys, a. g. e, s. 407.

İBK HAZM EL-ENDELUSi'NİN AKDENİZ MEDENİYETİNE KATKILARI j 173

Hazm Kitab-ı Mukaddes tetkikleriyle Protestanların Hıristiyan kutsal metni üzerindeki eleştirilerini de harekete geçirdi. Bunun sonucunda Hristiyanlık kar­şıtı reform hareketleri İbn Hazm'ın metodunu takip etti. Şüphesiz Skolastikler de vahyin hakikati ve tarihi gerçekliği konusunda İbn Hazm'dan etkilendiler.43

Palacious'a göre, mezhepler tarihi konusunda Ortaçağı en doğru biçimde an­latan kaynak İbn Hazm'ın el-Fasl adlı eseridir. Grek felsefesinden esinlenmekle birlikte onun sınırlarını aşan bu eser, müslümanların kendilerinden önceki fikir ürünlerinden faydalaıımakta tereddüt etıııediklerini de ispatlar.44

İbn Hazm'ın genel olarakEski Alıidi özelde ise ilk beş kitabı (esfar-ı hamse) ilk tahlili bir biçimde tenkid eden ilk kişi olarak gösterilir. İbn H azın eleştirileri­ni bizzat Tevrat nassından hareketle yapar, Tevrat'ın korunması ve nakledilme­sindeki umôıni ve özel şartları sorgular. Sonuçta tarihsel olarak Tevrat'ın tah­rif edildiği kanaatine ulaşır. Ona göre Samirllerin elindeki Tevrat Yahudilerin elindeki Tevrat'tan başkadır ve her iki nüsha da muharreftir.45 İbn Hazm Tevrat metninin tenkidi işine modern dönemde buna kalkışan Spinoza'dan yakla­şık altı asır evvel girişir ve Yahudiler ve Hıristiyanlar tarafından kabul edilen Tevrat'ın Allah tarafından Musa'ya indirilen nüsha olmadığına karar verir. Ona göre bu kitapların Hz. Musa'ya nisbet edilmesi bir yalandan ibarettir.46 İbn Hazm Kitab-ı Mukaddes'in tahrif edildiğini parlak delillerle ortaya koyacağım söyler. Bu nedenle o burada geçen olayların tarihsel ve coğrafi yarılışlıklarını gösterir, metin içi çelişkilere değinir, ahlaki sorunlara işaret eder. 47 Örneğin Allah'ın Tekvin kitabında Hz. Adem'i kendine benzer bir şekilde yaratınasında aklın butlanını açık bir şekilde kavrayacağı bir durum olduğunu söyler.48 Ona göre burada Cennet'ten çıktığı bildirilen dört nehir hakkında bilinen mevkile­rinin tersine bilgiler verilmektedir.49 İbn Hazm'ın eleştirilerinden Yeni Alıid<ie nasibini alır. İbn Hazm Hıristiyan kutsal metnini tarihsel içeriği ve muhtevası bakunından ele alır ve durumunun kaynakların korunması ve nakledilmesi ba­k:urundan Yahudilerinkinden daha kötü olduğunu belirtir. 50

İbn Hazm'dan altı asır sonra gelen Spinoza kutsal metin tenkidi konusunda onun yöntemine benzer bir metot ortaya koyarak Tevrat metııinin Musa'dan

43 Angel Gonzales Palencia, Tôrihu'l-fikri'I-Endelüsi, (tre. Huseyn Mu'nis) Kahire 1955, s. 227.

44 Abdülhalim Uveys, age., s. 397.

45 ibn Hazm, el-Fas/, 1, 196; Ayrıca bk. Gulam Haydar Asi, age., s. 112-143.

46 Muhammed Abdullah Şerkavi, Menhecü nakdi'n-nas beyne ibn Hazm ve Spinoza, Kahire 1993, s. 40.

47 Gulam Haydar Asi, age., s. 119-139.

48 ibn Hazm, el-Fas/, 1, 203-204.

49 ibn Hazm, el-Fas/, 1, 206,201,329.

50 ibn Hazm, el-Fas/, ll, 2-7.

174 i AKDENiz'DE iSLAM MEDENiYETi: MiLLETLERARASI KONGRE TESLiGLERi

birkaç asır sonra .ortaya çıktığını söylemiştir. Bu nedenle İbn Hazm:'ın bu bilime katkılarını görmezden gelerek Kitab-ı Mukaddes eleştirisinin modern çağda XVII. asırda ortaya çıktığını iddia etmek pek doğru olmaz. İslam Medeniyetinin temsilcisi olan İbn Hazm tarafından bu konu henüz IV. asırda gündeme geti­rilmiştir. İbn Hazm ve Spinoza'nın bu hususta benzer bir metot takip ederek metni hem teknik bakımdan hem de muhteva açısından eleştirdikleri anlaşıl­maktadır.51 İbn Hazm teknik açıdan tarihi süreÇte metnin nakil ve muhafaza­sı konuları üzerinde durmuş, Spinoza ise Tevrat metninin rivayet edildiği ve korunduğu özel şartlara işaret etmiştir. Her iki müellifin muhtevaya yönelik tenkit noktalarında da benzerlikler vardır. Hatta Spinoza'nın İbn Hazm:'ın yö­nelttiği eleştirileri özedediği ve sonuçta onunla aynı neticelere ulaştığı söylene­bilir. Farklı dönemlerde yaşayan ancak aynı konu üzerinde düşünen bu kişiler Tevrat metninin Musa'dan asırlar sonra Azra el-Verrak tarafından telif edildiği sonucuna varmışlardır. Endülüs'te Gırnata'da İbn Hazm:'dan yaklaşık bir asır sonra yaşayan halıarn İbn Azra aracılığıyla İbn Hazm'ın fikirlerinin S pinaza'ya taşınmış olması muhtemeldir. Çünkü Spinoza'nın ailesi Yahudi kökenlidir ve İspanya'dan göç etmiştir. 52

Sonuç

Akdeniz'in önemli limanlarından birini oluşturan Endülüs'ün fethi Akde­niz tarihi açısından bir dönüm noktasını oluşturur. Bu medeniyetin yetiştirdiği fikir adamları içinde yetiştikleri özgürlükçü havanın da etkisiyle uzun soluklu düşünceler üretmişlerdir. Akdeniz bu düşüncelere beşiklik etmiş, farklı böl­gelere nakledilmesinde etkin rol almıştır. Bu medeniyetin yetiştirdiği önemli alimlerden olan Kurtuba'lı İbn Hazm, dini meseldere metodolajik yaklaşımı ile göze çarpmaktadır. Onun ilahiyat sahasında akli delillere dayanan bir ispat tarzını benimsemesi, İslfuni bilimlerde mantığın önemini vurgulaması, ictihad kurumuna işlerlik kazandırması, taklide karşı çıkarak liberal bir eğitimden yana olması, din ve felsefenin uyumluluğunu savunması, skolastik tartışma metodunu başarıyla kullanması, vb. yaklaşımları insanlık tarihine yaptığı eşsiz katkılardan bazılarıdır. Onun savunuculuğunu yaptığı bu ilkeler medeniyetle­rin gelişimini sağlayan akılcılık, eleştirel düşünme, objektiflik, orjinallik, fikir özgürlüğü gibi temel değerleri uyandırmış ve şüphesiz bu durumdan öncelikle Akdeniz ve civarı nasibini almıştır. İbn Hazm:'ın yukarıda saydığımız ilkeleri tüm diniere tarafsız bir biçimde uygulaması ise dinler tarihi araştırmaları açı-

51 Bu konuda detaylı bir mukayese için bk. Şerkavi, Menhec, s. 18 vd.

52 Şerkavi, a. g. e, s. 70-71.

İBN HAZM EL-ENDELUSi'NİN AKDENİZ MEDENİYETİNE KATKILARI J 175

sından kayda değer bulunmaktadır. Özellikle Ehl-i kitabın kutsal metnine hem içerik hem de şekil açısından yönelttiği eleştiriler sonraları Batı'da bu alanda yapılan çalışmalara ilham kaynağı olmuştur. Bildiğimiz kadarıyla onun hiçbir eseri Batı dillerine çevrilmemiştir. Oysaki zamanın doğulu ve batılı müslüman alimlerince yazılan bir çok Arapça eser özellikle Latinceye çevrilmiştir. Yine de bu durum yukarıda belirtilen hususlarda İbn Hazm ile kendinden sonra­ki düşünürler arasında fıkri ilişkinin bulunması ihtimalini ortadan kaldırmaz. Ancak tüm bu hususlarda İbn Hazm'ın Akdeniz medeniyetlerine etkisini sapta­mak için dikkatli ve detaylı çalışmalar yapılması gerekmektedir.