akp’nİn surİye polİtİkalariyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36...

54
www.yuruyus.com [email protected] [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 329 9 Eylül 2012 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus.com AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARI İFLAS ETTİ! Amerikan Ajanları Ülkemizde Cirit Atıyor! TSK Askerlerinin Başına Çuval Geçiren CIA Başkanı Petraeus Talimatlarını Vermeye Geldi AKP’den Daha Fazla Uşaklık İstiyorlar! Öğretmenler, Öğrenciler, Öğrenci Velileri, Halkımız... AKP’nin Faşist Gerici Eğitim Sistemine Teslim Olmayın! 15 Eylül’de Ankara’da Faşist AKP İktidarına Karşı Gücümüzü Gösterelim! Halk İçin, Parasız Bilimsel Eğitim İstiyoruz!

Upload: others

Post on 20-Jan-2020

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

www.yuruyus.com

[email protected]

info

@yu

ruyu

s.c

om

Haftalık Dergi / Sayı: 3299 Eylül 2012

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yu

s.c

om

AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARI İFLAS ETTİ!

Amerikan Ajanları Ülkemizde Cirit Atıyor!TSK Askerlerinin Başına Çuval Geçiren CIA

Başkanı Petraeus Talimatlarını Vermeye Geldi

AKP’den Daha Fazla Uşaklık İstiyorlar!

Öğretmenler, Öğrenciler, Öğrenci Velileri, Halkımız...

AKP’nin Faşist Gerici Eğitim Sistemine Teslim Olmayın!

15 Eylül’de Ankara’daFaşist AKP İktidarına Karşı

Gücümüzü Gösterelim!

Halk İçin, Parasız BilimselEğitim İstiyoruz!

Page 2: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Sahibi ve Sorumlu YazıişleriMüdürü: Mustafa DOĞRUAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu / İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78

Faks: (0-212) 216 41 79

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

www.yuruyus.com

Haftalık Süreli Yerel YayınSiyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

Tel: (0-212) 251 94 35

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

MUCİZE VE TESADÜF YOKTUR.ASLOLAN PROGRAM VE DENETİMDİR. PROGRAM; BİLGİ, DENEY VE ZAMAN

KULLANIMI İLE DESTEKLENMELİDİR. MARKSİST OLMAK BİLGİLERİNİ PRATİĞE EN YARARLI VE AKILCI

BİÇİMDE AKTARMAK DEMEKTİR.EN YARARLI VE AKILCI BİÇİM İSE

PROGRAMLI OLMAKTIR.DENETİM KENDİ GÜCÜMÜZÜ ORTAYA

ÇIKARTMAKTIR!DENETİM PROGRAMIN

İKİZ KARDEŞİDİR!ÖRGÜTLÜ İNSAN KENDİNE TAM

ANLAMI İLE HAKİM OLAN ENYÜKSEK VERİMLİLİKTE

ÇALIŞABİLMEK İÇİN ÇOK ÇABAGÖSTERENDİR.

[email protected]

Page 3: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

İİ ç i n d e k i l e r36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin

askerini geçti

37 Amerikan ajanları ülkemizde cirit

atıyor!

39 Halk Cephesi: Suriye’de işbirlik-

çilerin yaptığı katliamlar halkaaçıklanmalıdır

41 AKP’nin Suriye politikaları

iflas etti!

42 Halk Gerçeğimiz: Kirvelik

43 AKP’nin Kürt sorunu karşısındaki

çözümsüzlüğü!

45 Katil polisler serbest bırakıldı

polisi protesto eden ailegözaltına alındı

46 Haklıyız Kazanacağız: Halk

soyuluyor, sürgün ediliyor,kazanan zenginler oluyor!

48 Haberler...

49 Avrupa’da Yürüyüş: Yoksullu-

ğumuz kader değildir!

51 Avrupa’daki Biz: Alman İçişleri

Bakanlığı bütün müslümanlarıfişleme kampanyası başlattı!Bizi değil ırkçı nazileri fişleyin!

52 Yitirdiklerimiz

54 Berkan...

55 Öğretmenimiz

6 15 Eylül’de Ankara’da faşist AKPiktidarına karşı gücümüzügösterelim!

8 Halkımız, AKP’nin dinci gerici eğitimdayatmasına boyun eğmeyin!

9 AKP iktidarının yeni kandırmacasıharçlar kaldırıldı!

4 AKP’nin faşist terörünü örgütlenerekboşa çıkartırız!

Milyonları AKP’ninKarşısına Dikeceğiz!

20 Devrimci Alevi KomitesiOlarak Diyoruz ki:Cemevi hakkımızıistiyoruz!

21 Devrimci Okul: Politikaüretmek

22 Halkın Hukuk Bürosu:Adalet savaşımızı ahlaklıve kurallı sürdüreceğiz

23 İşbirlikçiliğin, Amerikanuşaklığının partisi halkdüşmanı AKP (4)

27 Halk Düşmanı AKP:Yoksulluğu AKP yarattı,AKP bitiremez

28 Halk Kahramanları:Kalender Çelebi

30 Komutan Rıza (HasanSelim Gönen)

32 Özgür Tutsaklardan:Tekirdağ 2 No’lu F Tipi,Hak ihlalleri disiplinsoruşturmaları

34 TAYAD’lı Aileler: İspanyahapishanelerinde tutuklubulunan siyasi tutsaklarserbest bırakılsın!

35 Sanatçıyız Biz:Anlaşılmazlık ve halktanuzaklaşmak sanatçı içinbindiği dalı kesmektir!

10 Gençligin Gündemi: AKPharçların kaldırıldı diyerek yalan

söylüyor!

11 Yeni eğitim yılında mücadelemizibüyütmeye devam edeceğiz!

12 AKP’ye köle olmayacağız,milyonları örgütleyeceğiz!

13 Gasp edilen haklarımızı istiyoruz!15 İnşaat Mühendisi tutsak Barış

Önal’dan Birgün gazetesindenCengiz Göltaş’a cevap

17 Gençlikten Haberler...

18 Utanması gereken bu pespaye düzeniyaratanlardır

19 Halkın yaşam koşullarıdeğiştirilmedikçe gerçek sağlık hiz-meti de verilemez

Ülkemizde Gençlik

* Tüm katılımcılara şenlik hatırası ilk üçe özel ödül!

* Fotograf ve çocuk resimleri 3 kopya çıkartılarak gönderilmelidir.

Tekirdağ 2 No'lu F Tipi

ÖZGÜR TUTSAKLAR’dan

Son katılım Tarihi: 30 Eylül 2012

Sonuçları Açıklama Tarihi: 20 Ekim 2012

Katılım Adresi: 2 No'lu F Tipi Hapishanesi

Page 4: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

AKP’nin polisi, Ankara’da CemAygün adındaki bir genci “dur

ihtarına uymadığı” gerekçesiyle kat-letti. Gözaltına alınan polisler ifade-sinde “ayağım kaydı, dengemi kay-bettim, yanlışlıkla vurdum” dedi. İkipolis de serbest bırakıldı. Polislerin bı-rakılmasını protesto eden Cem Ay-gün’ün ailesi gözaltına alındı.

Katil polislerin AKP iktidarı tara-fından bu şekilde korunması

yeni bir durum değil. Halka karşı iş-lenen bütün suçlarda polislerin bir do-kunulmazlığı var.

Polisin pervasızca süren işkence vekatliamlarına karşı halkı korumak

amacıyla ÇHD tarafından “İMDATPOLİS” hattı kuruldu. Sen misinpolise karşı “İMDAT POLİS” hattı-nı kuran: Kıdem tazminatları ve ma-aşları ödenmeden işten atıldığı için di-renen Rose Teks, işçilerinin eylemi-ne destek veren Av. Taylan Tanay veŞükriye Erden, 1 Eylül’de, hastane-lik edilinceye kadar polisler tarafın-dan darp edildi. AKP, “polisime do-kundurtmam” diyor.

AKP’nin Suriye politikaları iflasetti. “Bölgesel aktör, bölge li-

derliği” gibi yalanlarına artık kimseinanmıyor. Suriye’de, Amerika’nınnasıl maşası olarak kullanıldığı giz-lenemiyor. “İnsani” gerekçelerle açı-lan mülteci kamplarında CIA, MOS-SAD, İngiliz, Fransız ajanları cirit atı-yor. Özgür Suriye Ordusu adındaki iş-birlikçilerin, bu kamplarda eğitilip Su-riye’de halkı katledip kamplara geridöndüğü haberleri, AKP’nin tümsansürüne rağmen artık burjuva med-yadan da eksik olmuyor.

Hatay’da onbinin üzerinde kişiSuriye’deki emperyalist saldı-

rıya karşı çıkan miting yaptı ve di-renen Esad iktidarına açıktan destekverdi.

Emperyalist medyanın tüm yalanhaberlerle yönlendirmesine rağ-

men, Esad iktidarının direnişi, em-peryalizmin ve “muhalif” denen iş-

birlikçilerin gerçek yüzünü ortayaçıkartıyor. Yalanlar, söyleyeni vuransilaha dönüşüyor.

Emperyalistler, Suriye’de halkla-rı birbirine katlettirmeye devam

ederken, kendi politikaları çerçeve-sinde de bir çözümleri yok. Direniş,oyunlarını bozuyor. İstedikleri gibi birişbirlikçi “muhalif” yaratamadılar.

Suriye’de bir Kürt bölgesinin ku-rulması, mülteci kamplarındaki iş-

birlikçilere karşı halkın giderek bü-yüyen tepkisi, Hatay halkının Esad ik-tidarına verdiği açık destek ve ülke ge-nelinde halkın önemli bir kesimininSuriye’de emperyalist müdahaleyekarşı çıkması, AKP iktidarının işbir-likçi politikalarının iflas ettiğiningöstergesidir.

Emperyalistler de AKP iktidarınınSuriye konusundaki “tampon

bölge ve uçuşa yasak alan” gibi ta-leplerini dikkate almak yerine dahafazla uşaklık yapmasını istiyor.

Kürt sorununda gerillanın eylem-leri karşısında tam bir çaresizlik

içinde. Yalan, sansür ve katliamlarındışında bir politikası yok.

AKP’nin iç ve dış politikalarındakiçözümsüzlüğü AKP’yi daha da

pervasızlaştıryor.

Başbakan Erdoğan’ın geçen haftaHabertürk televizyonunda, AKP

sözcülüğü yapan gazetecilerin soru-larına verdiği cevaplar bunun gös-tergesidir. Halkın en temel sorunlarını

içeren konularda parvasızca teh-

ditler yağdırıp saldırdı.

Erdoğan, “Kürt açılımı” ile ilgilisoruya “Açılım diye bir şeyimiz

yok. Milli birlik ve kardeşlik var...Kürt meselesi diye artık bir mesele ka-bul etmiyorum. Türkiye’de artık Kürtmeselesi kalmamıştır” dedi. Erdo-ğan’ın bu sözü son günlerde yine “si-lahlar sussun, barış” diye “Akiladam”lığa soyunanlara cevaptır. AKP,88 yıldır süren inkar, imha ve asimi-lasyon politikalarını aynen sürdürü-yor. Kiminle, hangi barıştan bahse-diyorsunuz. Bu sorunun cevabı net ol-madığı sürece “barış” söylemleri,düzenden icazet dilenmenin ötesinegidemez.

Irak’ta, Afganistan’da emperyalistefendilerinin yaptıklarını örnek

göstererek yine basını tehdit etti.Söylediği sözlere bakın:“Terörün enönemli hedefi propagandadır. Bunuburada bedavaya yaptırıyor. Medyakimin yanında yer alacak. Attıklarıbaşlıklara bakıyorsun, köşe yazıları-na bakıyorsun. Sizin haber kaynağı-nız nedir Roj TV mi, Kandil mi, sos-yal medya mı?”

Erdoğan, CHP milletvekillerininHatay’da Apaydın Kampı’na so-

kulmamasına ilişkin sorulan soruyayine aynı pervasızlıkta cevap verdi:“Kamplara gireceklermiş. Bununemrini biz veririz. Oralar yol geçenhanı değil. Biz bu kampı şov merke-zine dönüştürmeyiz. İznini kabul eder,‘Şu kamp uygun’ deriz, oraya gön-

deririz. Zabıta mısın sen?” dedi.Başbakan Erdoğan, asıl olarakkendilerinin Amerika’nın zabıta-sı olarak görev yaptığı gerçeğinigözardı ederek konuşuyor. Ülke-mizi, emperyalist ajanların, işbir-likçi çapulcuların yol geçen hanıyapan AKP iktidarıdır.

Eğitimden sağlığa, halkın en te-mel sorunlarına ilişkin soru-

lara verdiği cevaplar yine aynı per-vasızlıkta. Yaptıkları her açıkla-mada adeta halkla alay ediyorlar.

AKP’nin Faşist Terörünü Örgütlenerek Boşa Çıkartırız!

AKP, 88 yıldır süreninkar, imha ve

asimilasyon politikalarını aynensürdürüyor. Kiminle, hangi

barıştan bahsediyorsunuz. Busorunun cevabı net olmadığı

sürece “barış” söylemleri,düzenden icazet dilenmenin

ötesine gidemez.

44

Yürüyüş

9 Eylül2012

Sayı: 329

Page 5: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Bütün sesleri boğup sadece kendile-ri konuşuyor. Sansürle, terörle halkıteslim alacağını sanıyor AKP, ama ya-nılıyor.

AKP’nin bütün bu pervasızlığıgüçsüzlüğündendir. Bu perva-

sızlık aynı zamanda halkın örgüt-süzlüğüne rağmen bir öfkeyi büyü-tüyor.

Hatay’da, “Suriye’de EmperyalistMüdahaleye Hayır” mitingi ya-

pan komitenin sözcülerinden birisi“bu kadar kısa bir sürede, bu kadaryüksek bir katılımın olacağını bek-lemiyorduk” diyor. Çünkü mitingi dü-zenleyenlerin, halkın katılımını sağ-lamak için çok özel bir çalışması ol-mamıştı. Ama halkın, emperyalizminve işbirlikçi AKP’nin politikalarınakarşı öfkesi, mitingi düzenleyenle-rin,kapasitesinin çok üzerindeydi.Onun için o kitlesellik ve öfke karşı-sında şaşkınlardı.

Bu öfke, bugün halkın birçok ke-simi için geçerli. Bu öfkenin

pratikte kendini ifade etmemesinin enbüyük nedeni; halkın örgütsüz olma-sıdır.

Bakın AKP’nin Aleviler’e yönelikpolitikalarına; ağızlarından çıkan

her söz Alevi halkımızı aşağılıyor, kü-çümsüyor, inançlarını yok sayıyor.Cemevlerine “ucube” diyerek haka-ret ediyorlar. Programlı bir şekilde A-levi halkı asimile etmek istiyorlar.Bunların da ötesinde Alevi halkımı-za karşı bir linç kışkırtması, evlerinişaretlenmesi, fiili saldırılar sürüyor.AKP’nin Alevi halkımıza yönelikbütün bu politikaları öfkeyi de bü-yütüyor. Görünürde çok sayıda Al-evi örgütlenmesi olmasına rağmen,gerçekte AKP’nin pervasızca saldı-rılarına cevap verecek örgütlenme-lerden yoksundur Alevi halkımız.AKP iktidarına karşı büyüyen öf-kesiyle sayısız sorunu olan milyon-larca Alevi insanımız var ulaşaca-ğımız ve örgütlenmesi gereken.

AKP, işbirlikçi-gerici düzeniniayakta tutacağı “dindar” nesli

yetiştirmek için tüm halka gerici eği-tim sistemini dayatıyor. 4+4+4 eği-tim sistemiyle yoksul halk çocuk-larına “okuyup da ne olacaksınız” di-

yor. Çocuk yaşta tekellerin ücretli kö-leleri olması için eğitim haklarınıgasp ediyor. Üretim hayatında zatençok geride olan kadınları dört duvararasına hapsediyor. Çocuk yaşta ev-lenip çocuk doğur diyor.

Halkın taleplerinin, ne isteyip neistemediğinin hiç önemi yok.

Her şeyi en iyi bilenler onlar. Biz nedersek herkes boyun eğecek diyorlar.

Zorunlu din dersini dayatıyorlar.Özellikle yoksul halkın yaşadığı

mahallelerde normal okulları kapatıpimam hatip okullarına çeviriyorlar.Yoksul halka “çocuklarınızı imam ha-tip okullarına gönderin”i dayatıyorlar.Alevi halkımızın, Müslüman olmayanhalkların bunu isteyip istemediğininönemi yok, dayatıyor. Halkın bunla-ra büyük tepkisi var. Ama örgütsüz,kendiliğinden yapılan tekil eylemle-rin dışında bu dayatmalara karşı cid-di tepkiler örgütlenemiyor.

AKP iktidarına öfkeyle dolu, ulaş-mamız gereken yüzbinlerce öğ-

renci velisi ve öğrenci var. “Milyon-ları Örgütleyeceğiz” kampanyasındaulaşmamız gereken bir kesimdir.

Halkımız, çocuklarını AKP’ningerici imam hatip okullarında

okutmak istemeyecektir. Zorunlu dindersi dayatmasını kabul etmeyecek-tir. Yüzlerce okulla, yüzbinlerce öğ-renciyle bağ kurup AKP’nin din der-si dayatmasını boykot ettirebiliriz.

AKP’nin emekçilere yönelik sal-dırıları, süren onlarca işçi dire-

nişinde ifadesini buluyor. İşçiler tamda kölelik koşullarında çalışıyor.

Direniş talepleri, 1850’lerin taleple-rine denk düşüyor. İş güvencesi yok,işçi güvenliği yok, örgütlenme hak-kı yok, 12 saat, 15 saat çalışmak yasadışı olmasına rağmen milyonlarcaişçi için kural olmuş. Milyonlarca işçiiçin kıdem tazminatı, taşeronluk sis-temiyle fiilen ortadan kalkmış du-rumda. Tekeller yasal olarak da kal-dırılmasını dayatıyor ve AKP bununiçin uygun fırsat kolluyor. Fazla me-sai ücretleri, maaşları, kıdem tazmi-natları ödenmeden her gün binlerceişçi işinden atılıyor. Saldırılar o kadarbüyük ki, direnişler de esas olarak ençok saldırıya maruz kalan örgütsüz iş-çilerde karşılığını buluyor. Ancakörgütsüz hak alma mücadelesi veri-lemeyeceği kesindir. Ulaşmamız,örgütlememiz gereken yüzbinlerce,milyonlarca örgütsüz işçi var.

Örgütlenme konusunda hiç birsınırlama koymadan, her türlü

aracı kullanarak, halkın her kesimineulaşmanın yollarını bulmalıyız.

Halkımız! İşçi, memur, liseli, üni-versiteli gençlik... ÖRGÜTLE-

NELİM! AKP iktidarının saldırıları-nı başka türlü boşa çıkartamayız.Bugün AKP, iktidarının en büyükkrizini yaşamaktadır. İç politikasıda, dış politikası da iflas etmiştir. Bu-güne kadar halkı kandırdığı yalanla-rı, artık kendini vuran silaha dönüş-meye başlamıştır. Ancak AKP ikti-darını hala güçlü kılan şey, halkın ör-gütsüzlüğüdür. Halkın, AKP politi-kalarının karşısında ciddi bir direniş

sergileyememesidir. Bunun da teknedeni örgütsüzlüğümüzdür.

Halk Cephesi’nin “MilyonlarıÖrgütleyeceğiz” kampanyası,

AKP’nin pervasızlığına, faşist te-rörüne vurulacak en önemli dar-bedir. Halkı örgütlemek için halkınher kesimine ulaşmalıyız. Politi-kalarımızı halka ulaştırmalıyız.Halka ulaşmanın, halkı örgütle-menin her türlü yol ve yöntemle-rine başvurmalıyız. Milyonları ör-gütlemek, milyonları AKP politi-kalarının karşısına dikmektir. Mil-yonları örgütleme kampanyamızıbu iddia ile örgütleyeceğiz...

Halkımız! İşçi, memur,liseli, üniversiteli

gençlik... ÖRGÜTLENELİM!AKP iktidarının saldırılarını

başka türlü boşa çıkartamayız.Bugün AKP, iktidarının en

büyük krizini yaşamaktadır. İçpolitikası da, dış politikası daiflas etmiştir. Bugüne kadar

halkı kandırdığı yalanları, artıkkendini vuran silaha dönüşmeye

başlamıştır.

55

9 Eylül2012

Yürüyüş

Sayı: 329

Page 6: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER, ÖĞRENCİ VELİLERİ, HALKIMIZ66

Yürüyüş

9 Eylül2012

Sayı: 329

AKP, 4+4+4 denilen gerici, faşisteğitim sistemini zorla halka dayatıyor.

Bu sistemle AKP, eğitim yukarı-dan aşağıya tamamen değiştiriyor.

AKP bunu yaparken ne eğitimci-lerle görüşüp tartıştı, ne öğrencilerin,ne de halkın nasıl bir eğitim isteyipistemediğini sordu.

Kentsel Dönüşüm’de olduğu gibi,çalışma yasalarında olduğu gibi, “benböyle istiyorum, böyle olacak” diyor.

HAYIR! BÖYLE OLMAYA-CAK! AKP’NİN DAYATMALARI-NA BOYUN EĞMEYECEĞİZ!

AKP’nin ne gerici-faşist eğitimsistemini, ne “Kentsel Dönüşüm”adı altında yapmak istediği yağmave talanını, ne de işçiye, emekçiyedayatılan kölelik yasalarını kabul et-miyoruz.

AKP, 4+4+4 eğitim sistemini mec-listeki çoğunluğuna dayanarak birdayatmayla yasallaştırdı. AKP, ya-salarla her şeyi yapabileceğini sanıyor.AKP’nin 4+4+4 eğitim sistemi, halkasaldırıdır. Yasal olması, meşru olmasıanlamına gelmez.

Halk için olmayan AKP’nin gerici,faşist eğitim sistemini kabul etmi-yoruz. AKP’nin dinci eğitim sistemineboyun eğmiyoruz.

Kamu Emekçileri Cephesi olarak15 Eylül’de Ankara’da yapılacak mi-tinge, ülkemizin dörtbir yanındangelerek AKP’nin dayatmalarına boyuneğmeyeceğimizi göstereceğiz.

AKP, 4+4+4 eğitim sistemiyle“kesintisiz eğitimi 12 yıla çıkarttım”diyor. Bunu eğitimde yapılmış biryenilik olarak göstermeye çalışıyor.

Faşist, gerici, Amerikan işbirlikçisiAKP, asla halk için, bilimsel bireğitim sistemi getiremez. AKP, ge-tirdiği eğitim sistemiyle, Amerikan

işbirlikçisi bir düzeni ilelebet koru-yabilmek için “dindar” kaderine bo-yun eğen, emperyalizmin işbirlikçisi,gerici, faşist bir gençlik, nesil yarat-mak istiyor!

Ülkemizin yeraltı, yerüstü tümkaynakları yağmalanacak, talan edi-lecek, halkımız emperyalist ve iş-birlikçi tekeller tarafından iliklerinekadar sömürülecek. Halkımız, em-peryalizmin her türlü çıkarı için maşaolarak kullanılacak ama buna ses çı-karmayacağız. Yoksulluk içinde sü-rüneceğiz, “buna da şükür” diyeceğiz.Açlıktan öleceğiz, “kader” diyeceğiz.Emperyalistler, işbirlikçi tekeller ka-nımızı emecek, boynumuzu eğeceğiz,sesimizi çıkartmayacağız.

12 Eylül faşizminin on yıllardırnasıl bir gençlik yetiştirdiği ortada.

AKP de 4+4+4 eğitim sistemi ileişbirlikçi, gerici-faşist iktidarını da-yandıracağı bir nesil yetiştirmek is-tiyor.

AKP’nin 4+4+4 eğitim sisteminegöre yoksul halk çocukları ilkokuldansonra meslek liselerine yönlendirilereküniversite okuma hakları ellerindenalınıyor. “Sen yoksulsun, üniversiteokuma” deniliyor, “meslek liselerinegit tekeller için ‘kalifiye eleman’,ucuz iş gücü ol” deniyor.

AKP, Torba Yasa ile zaten “sta-jerlik” adı altında çocuk köleliğinönünü açtı.

Bu eğitim sistemi ile; ilk dört yıl-dan sonra okula devam mecburiyetinikaldırıp açık öğretimi getirerek erkekçocuklarını çocuk işçiliğe, kız ço-cuklarını da çocuk yaşta evliliğe zor-layacaktır. Zaten üretim faaliyetlerindeçok az olan kadınlar, bu eğitim sis-temiyle de dört duvar arasına hapse-dilecektir.

4+4+4 eğitim sistemiyle AKP, 4.

Öğretmenler, Gençler, Öğrenci VelileriAKP’nin Faşist, Gerici Eğitim Sistemine Teslim Olmayın!

Halk İçin, Parasız Bilimsel Eğitim İstiyoruz!15 Eylül’de Ankara’da Faşist AKP

İktidarına Karşı Gücümüzü Gösterelim!AKP, 4+4+4 eğitim sistemiyle;

yoksul halk çocuklarının eğitimhakkını gasp ediyor!

AKP, 4+4+4 eğitim sistemiyle;yoksul halk çocuklarını, çocukyaşta tekellerin ücretli kölesiyapmak istiyor!

AKP, 4+4+4 eğitim sistemiyle;çocuk gelinleri çoğaltmak,kadınları dört duvar arasınakapatmak istiyor!

AKP, 4+4+4 eğitim sistemiyle;“dindar”, kaderci, boyun eğen,emperyalizmin işbirlikçisi, gerici,faşist bir toplum yaratmakistiyor!

AKP, 4+4+4 eğitim sistemiyle;çocuklarımızı dinle uyutmakistiyor!

AKP, 4+4+4 eğitim sistemiyle;çocuklarımıza zorunlu dindersini dayatıyor!

AKP’nin zorunlu din dersidayatması, Alevi halkımızınçocuklarını asimile etmektir!

ÖĞRETMENLER,ÖĞRENCİLER, HALKIMIZ;

AKP’nin gerici-faşist eğitimsistemine teslim olmayın!

GENÇLER;

AKP’nin “dindar”, gerici,Amerikan işbirlikçisi gençliğiolmayın!

Emperyalizme ve işbirlikçiAKP’ye karşı Bağımsız Türkiyemücadelesi veren Dev-Gençsaflarına katılın!

Page 7: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

AKP’NİN FAŞİST GERİCİ EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM OLMAYIN! 77

9 Eylül2012

Yürüyüş

Sayı: 329

sınıftan itibaren din dersini çocukla-rımıza dayatıyor. Okullarda biliminyerine, hurafelerden oluşan dini bireğitimi dayatıyor. AKP milletvekil-lerinin de açıkladığı gibi bu eğitimsistemiyle bütün okulları imam hatipokullarına çevirdiler.

Zorunlu din dersi ile Müslümanolmayan azınlık halkların çocuklarınada inanmadığı bir din anlayışı daya-tılıyor. Yine 20 milyona yakın Aleviinsanımızın yaşadığı ülkemizde Sünnidin anlayışı dayatılarak Alevi ço-cukları asimile edilmek isteniyor.

Öğretmenler, Öğrenciler, Halkımız;

AKP’nin gerici, faşist eğitim sis-temini dayatmasına teslim olmayın!

AKP’nin, her istediğini yapama-yacağını göstermeliyiz.

15 Eylül’de Ankara’da yapılacakmiting bunun için önemlidir. Bu mi-tingde bizi adam yerine koymayanAKP’ye gücümüzü göstermeliyiz.

Öğretmenler;AKP’nin bu eğitim politikasını

boşa çıkartacak olan başta öğret-menlerdir. Aylardır böyle bir eğitimsisteminin bilimsel olmadığı söyle-niyor. Ancak öğretmenlerin hiç birdüşüncesi, hiç bir önerisi dikkatedahi alınmıyor.

AKP, “dediğim dedik” diyor. Her-kes bana boyun eğecek diyor. Budayatmayı kubul etmiyoruz. BugünAKP yalakaları dışında halkımızın

çok büyük bir bölümü AKP’nin4+4+4 sistemine karşıdır.

15 Eylül’de yapılacak mitingebütün ülke çapında yoğun bir ça-lışma yapmalıyız.

Bu sorun sadece Eğitim Sen üyesiöğretmenlerin sorunu değildir. AKP,aynı zamanda öğretmenlik mesleğiniayaklar altına almaktadır. AKP’nin4+4+4 eğitim sistemi, tüm öğret-menlerin sorunudur.

Bu eğitim sistemi sadece öğret-menlerin sorunu da değildir. Okuldaçocukları olsun ya da olmasın tümailelerin, tüm halkın sorunudur.

15 Eylül’de yapılacak mitingebaşta öğrencilerimizi, öğrenci veli-lerimizi ve tüm halkımızı da katma-lıyız.

Öğrenciler;AKP’nin bu eğitim sisteminin he-

definde sizler varsınız. AKP, nasılbir gençlik yetiştirmek istediğini ken-disi itiraf ediyor. “Dindar bir nesilyaratacağız” diyor. AKP’nin dindarnesli; gerici-dinci, faşist, Amerikanişbirlikçisi bir nesildir.

Gençlik geleceğimizdir. Gençlikumuttur. AKP’nin gerici, faşist eğitimsistemiyle geleceğin karartılmasına,umutların söndürülmesine izin ver-meyin. AKP’nin “dindar” gençliğiolmayın.

AKP’nin zorunlu din dersi da-yatmasını reddedin.

Ülkemizde on yıllardır 12 Eylül’ünfaşist eğitim sistemine karşı direnen,mücadele eden, parasız, bilimsel, halk

için eğitim isteyen Dev-Genç’liler var.

Emperyalizmin sömürüsüne karşıBağımsız Türkiye mücadelesi verenDev-Genç’liler var.

Gençler; AKP’nin “dindar”, sor-mayan, sorgulamayan, kaderine bo-yun eğen, Amerikan işbirlikçisi genç-liği olmayın.

AKP’nin gerici eğitim sisteminekarşı Dev-Genç saflarında yerinizialın. Bağımsız Türkiye için; halkiçin parasız, bilimsel eğitim müca-delesi verin.

Bunun için 15 Eylül’de Ankara’dayapılacak mitingde Dev-Genç’lilerde yerini alacak. Siz de Dev-Gençsaflarında yerinizi alın.

Alevi Halkımız; AKP, ilkokul 4. sınıftan itibaren

zorunlu din dersini getirerek çocuk-larımızı asimile etmek istiyor.AKP’nin eğitim saldırısı Alevi hal-kımıza yönelik en önemli saldırılardanbirisidir.

15 Eylül’de Ankara’da gerici-faşist eğitim sistemine karşı yapılacakmitinge Devrimci Alevi Komitesi(DAK) de katılacak. Alevi halkımızıgerici eğitim saldırılarıyla asimileetmelerine izin vermeyeceğiz.

Alevi halkımız, susarak hiç birhakkınızı koruyamazsınız. 15 Ey-lül’de DAK saflarında yerinizi alarakAKP’nin gerici faşist eğitim sistemineboyun eğmeyeceğimizi gösterelim.

HALK CEPHESİ

İstanbul’da, Devrimci İşçi Hareketi, Esenyurt Kuruçeşme Mahallesi'nde

bildiri dağıtımı yaptı. 29 Ağustos günü yapılan dağıtımda, AKP iktidarının

Ulusal İstihdam Stratejisi adı altında kiralık işçi çalıştırmayı yasallaştırması

ve kıdem tazminatlarının fona devredilmesi halka anlatıldı. Bu sırada

işçilerle kısa konuşmalar yapıldı ve sorulara cevaplar verildi. 5 kişinin

katıldığı, 1 saat süren çalışmada 500 bildiri dağıtıldı.

İşçinin Hakkını Gasp Edenlere, EmeğiniDeğersizleştirenlere Karşı Gerçekleri

Anlatmaya Devam Edeceğiz!

Page 8: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Halk düşmanı AKP, halka karşıdüşmanlığını kundaktaki bebektensaçına ak düşmüş analara kadar halkınher kesimine uyguluyor. Türkiye ta-rihinin gördüğü “en iyi” işbirlikçi-lerden olan AKP, iktidara geldiğigünden bu yana halkı baskı altınaalarak iktidarını sürdürmektedir. Ya-lanları ve ikiyüzlülüğüyle iktidarda,kalmakta örgütsüz milyonların umut-larını sömürmektedir.

Tüm baskılarına tutuklama terö-rüne; yalanlarına ve ikiyüzlülüğünekarşın AKP, hala halktan korkmak-tadır. Bu nedenle “ağaç yaşken eğilir”diye düşünüyor. Her yıl halk çocuk-larını daha fazla uyuşturmak, dahafazla kültürlerinden koparmak içintürlü yöntemler uyguluyor.

Yapboza çevirdikleri eğitim sis-teminde sürekli değişiklik yapmala-rının nedeni, kendilerine itaat edecek,sorgulamayacak gençleri, düzene enuygun biçimde yetiştirmektir. Halkçoçuklarının yararına hiçbir fikiryoktur ortada. Bütün değişiklikleremperyalizmin yararınadır.

AKP, halka binbir yalan söyledi.“Kürt açılımı”ndan “Alevi açılımı”nakadar her türlü “açılım”ı yaparaközgürlük naraları attı. Oysa bununeğitimde dahi karşılığı yoktur. AKP,kendinden olmayan hiçbir düşünceyeizin vermez. Okullarda, din dersi ki-taplarında dayatılan fikirler, Sünniolmayanın asimilasyonu üzerinedir.

Son olarak Antalya'da bir ailenin 5.sınıf öğrencilerinin din dersindenmuaf tutulması için yaptığı başvuruyukabul eden Antalya 3. İdare Mahke-mesi'nin kararını Danıştay esastanbozdu.

AKP mahkeme kararıyla zorladin dersi veriyor. Meclisi mahkemesibir olmuş, halk çocuklarını zehirliyor.AKP’nin din dersi dayatması, halkıninançlarını öğrenmesi meselesi de-ğildir. Kimse olaya inançlar çerçe-vesinde bakarak AKP’nin iktidarıiçin, emperyalizmin, tekellerin çı-karları için dini nasıl kullandığınıgörmezlikten gelmesin. AKP, halkıninançlarını da çıkarları için kullan-maktadır. Hem halkı kandırmak,uyutmak, iktidara gelmek için enönemli araçtır din. Bugün de bu aracıiktidarda kalmak için kullanmaktadır.

AKP, dinci-gerici bir eğitimi halkazorla dayatıyor. Yoksul halkın yaşa-dığı mahallelerde düz liseleri kapatıpimam hatip okullarına çeviriyor. “Gi-dip bu okullara kayıt yaptırın” diyor.Yoksul halkın çocuklarının, mahal-lesinin dışındaki başka okullara kayıtyaptırması zaten mümkün değil.

Her gün yoksullaştırdığı, umut-suzlaştırdığı gençliği kendi mahal-lelerindeki imam hatiplere mahkumediyor. Bununla da yetinmiyor; İs-tanbul'da ulaşımı en rahat, en merkezi74 ilkokulu da imam hatibe çevire-ceklerini açıklıyor. Milli Eğitim Ba-

kanlığı. AKP; Alevi-Sünni tüm yoksulhalkın çocuklarını dinci-gerici bireğitimle kaderci, herşeye boyun eğen,şükreden bir nesil yetiştirmek istiyor.Zulmü arttıkça korkuyor, korktukçahalk çocuklarını küçük yaştan itibarenşükürcü-sorgulamayan kişilikler ha-line getirmeye çalışıyor.

Halkımız AKP’nin çocuklarımızızehirlemesine izin vermeyelim. Ale-vi-Sünni bütün halkımız, AKP zulmüarttıkça bizleri dine yönlendirerekuyuşturmaya çalışıyor. Soygunu, ta-lanı daha rahat yapmak için çocuk-larımızı küçük yaştan itibaren gör-meyen, duymayan, gördüklerini al-gılayamayan insanlar haline getiriyor.

Bu alçaklığa izin vermeyelim!Bizim çocuklarımız, mahalle arala-rında kışın doğru dürüst ısınmayanokullarında okurken AKP, şu andaokul olarak kullanılan İstanbul’unen güzel manzaralı tarihi binalarınıhalk çocuklarına fazla görerek satışaçıkarıyor.

Alevi-Sünni Bütün Halkımız! AKP, bizleri yozlaştırmaya, asi-

mile etmeye çalışıyor. Çocuklarımızınitelikli eğitimden mahrum ederek,dinci- gerici eğitime mahkum ediyor.Onların din dedikleri, emperyalizmedaha fazla hizmet etmektir.

İzin vermeyelim! Çoçuklarımızınve kendi geleceğimiz için AKP’yekarşı örgütlenelim, birleşelim, sava-şalım.

Halkımız, İşbirlikçi AKP’nin Dinci-GericiEğitim Dayatmasına Boyun Eğmeyin!

Danıştay Kararıyla Zorla Din Dersi DayatmasıSünni Olmayanları Asimile Etmektir!

İETT ZAMLARI GERİ ALINSIN!İstanbul Belediyesi'ne bağlı İETT, toplu taşıma ücretlerine 1 Eylül

tarihinden itibaren geçerli olmak üzere zam yaptı. Bazı hatlara yüzde 50'ye varan oranlarda zam yapılırken, bazı hatlarda

fiyatlar değişmedi, bazılarında ise zam oranı yüzde 10 olarak gerçekleşti. Ulaşımın zaten pahalı olduğu İstanbul’da aylık akbil fiyatı 155 TL

oldu. Zammın duyurulduğu gün sabah ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi"toplu taşımada yeni dönem" müjdesini vermişti. Sadece toplu taşımaaraçlarının kullanacağı "Toplu Taşıma Yolu" uygulamasının başlatılacağımüjdesi verilirken hiç duyurulmayanların amacı, halkın ulaşım sorununuçözmek değil, halkı yağmalamaktır.

ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER, ÖĞRENCİ VELİLERİ, HALKIMIZ88

Yürüyüş

9 Eylül2012

Sayı: 329

Halk Cephesi’nin yeni başlattığı “AKPZulmüne Karşı İşçi, Memur, GençlikTüm Halk Birleşeceğiz, Milyonları Ör-gütleyeceğiz! AKP Zulmünü Yeneceğiz!”kampanyası çerçevesinde. İstanbul 1Mayıs Mahallesi’nde kampanya bildirileridağıtıldı, afişleme yapıldı.

İdeolojimize Olanİnancımızla Biliyoruz Ki,

Milyonları Örgütleyeceğiz!

Page 9: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

AKP iktidarı 27 Ağustos günüaçıkladığı kararla, üniversite harçla-rının kaldırıldığını duyurdu. Bu ka-rarla birlikte, artık üniversiteye gi-rerken para ödenmeyeceği, yıllardırmücadele edilen parasız üniversite ha-yalinin gerçek olduğu, hatta “devrim”niteliğinde olduğu duyuruldu. Amagerçekte, öğrenciler tarafından sevi-nilecek bir durum yok ortada.

Bakın, tarihi karar diye sundukları,harçlar kimler için kaldırıldı, kimleriçin kaldırılmadı:

1-Birinci öğretimde ve açık öğ-retimde okuyan öğrenciler harç öde-meyecek.

2-Yüksek lisans öğrencileri harçödemeyecek.

3- İkinci öğretimde okuyan öğ-renciler harç ödemeye devam edecek.(Geçtiğimiz günlerde de ikinci öğ-retim harçlarına zam geldi.)

4- Okumakta olduğu bölümü ya-rıda bırakarak başka bölümü kazananöğrenciler harç ödemeye devam ede-cek.

5-Okulunu uzatan, yani sınıftakalan öğrenciler harç ödemeye devamedecekler.

6-Yabancı dille öğrenim görenbölümler, harç paralarının 1,5 katı ka-dar ödeyecek.

7-Yabancı uyruklu öğrenciler eskiödedikleri harçları ödemeye devamedecekler.

İşte harçları kaldırdık dedikleri bu-dur. Sadece birinci öğretim ve açıköğretim için harçlar kaldırılmıştır.AKP iktidarı her zamanki oyununuoynuyor. Daha öncede sınavlarınkalkacağını söylemişti. Ancak ne sı-navlar kalktı ne de şifre sorunu çö-züldü. Aksine sınavlar daha da art-tı. Yine dershaneler kalkacak dedi,kalmak yerine dershaneler hiç yaşa-madığı kadar büyük artış gördü. Heröğrenciye tablet verilecek dendi, amaözel okullarda, kolejlerde okuyanöğrenciler dışında kimseye tablet ve-

rilmedi. Şimdi harç mesele-si de böyledir.

Birincisi; bundan sadecebir kısım öğrenci yaralana-bilecek. Ama AKP iktidarısanki tüm öğrenciler yarar-lanacakmış gibi propagan-dasını yapıyor.

Bu yalanlarla bizleri kan-dırmaya çalışıyor.

İkincisi ve esas olarak daparasız eğitim mücadelesisadece harçların kaldırılma-sıyla sınırlı değildir.

Parasız Eğitim Talebi veMücadelesi SadeceEkonomik BoyutuylaEle Alınamaz!

Eğitimin paralı olması, sadeceharç paralarıyla sınırlı değildir. Bir öğ-renci eğitim alabilmek için her şeyepara ödüyor. Bu yüzden parasız üni-versite hayali ancak, bir insanın eği-tim alabilmesi için tüm koşulların ya-ratılmasıyla mümkündür. Ulaşım,beslenme, barınma, diğer ihtiyaçlarakadar her şeyin karşılanmasıdır.

Bir öğrenci harç paralarının dışın-da barınmak için eve ya da yurda paraödüyor. Beslenmek için para ödemekzorunda. Okula gelip giderken ulaşı-ma para ödemek zorunda. Okuldaakademik ihtiyaçlarını karşılamakiçin, yani kaleme, kağıda, deftere, ki-taba vb. para ödemek zorunda. Tümbunlar karşılanmadan parasız üniver-siteden bahsedilemez. Harç paralarıbunun sadece çok küçük bir kısmıdır.

Devlet üniversitelerinde okuyanbir öğrencinin bir dönem harcamaları(ortalama olarak)şunlardır:

Katkı payı: 193 TLBarınma: Ev ise, 1440; yurt

ise, 600TLBeslenme: 1020TLUlaşım: 229 TL

Diğer harcamalar: 930 TLYani yıllık bir öğrenci eğer evde

yaşıyorsa, 7624 TL, yurtta yaşıyorsa5944 TL harcama yapıyor. Bu demekoluyor ki, 4 milyona yakın üniversi-te öğrencisi olan ülkemizde harç pa-raları, bunun çok küçük bir kısmıdır.

Biz çok gördük, duyduk kağıtüzerinde “olacak”, ”kaldırılacak”,”yapılacak” gibi cümleleri!

AKP iktidarı değil midir, 700’ünüzerindeki öğrenciyi kağıt üzerinde-ki yasalarla tutuklayan,

AKP iktidarı değil midir, kağıtüzerinde hak sayılan talepleri istedi-ğinizde 8,5 yıl ceza veren!

AKP iktidarı değil midir ki, Gül-şah ve Meral’i parasız eğitim iste-dikleri için hala serbest bırakmayan!

Yalan söylemeyi bırakın! Parasızeğitimin bu düzende gerçekleşmesimümkün değildir. Bu düzenin teme-li kardır. Her şey para ile ölçülür. Böy-le bir düzende bırakın öğrencilerin ya-rarına halkın yararına hiçbir şey ya-pılmamaktadır.

Biz 42 yıldır parasız eğitim için mü-cadele ediyor, gözaltına alınıyor, iş-kencelerden geçiriliyor, tutuklanıyoruz.İşte bu yüzden biz diyoruz ki, parasızeğitim bu düzende değil, tam bağım-sız Türkiye’de gerçekleşir. Mücadele-miz vatanımız bağımsız, halklarımızözgür olana dek devam edecektir!

Ülkemizde Gençlik

AKP İKTİDARININ YENİ KANDIRMACASI

HARÇLAR KALDIRILDI!

AKP’NİN FAŞİST GERİCİ EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM OLMAYIN! 9

9 Eylül2012

Yürüyüş

Sayı: 329

Page 10: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Ülkemizde Gençlik

Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu top-lantısının ardından yaptığı açıklamadaharçların kaldırıldığını söyledi. Açık-lamasının devamında "Sayın başbakanımızın, bakanla-rımızın imzaladığı kararnameyle bundan böyle birinci öğ-retimden katkı payı alınması, yani harçlar tamamenkaldırılmıştır. 2011-2012 öğretim yılı sayısı itibarıyla 1milyon 524 bin 380 öğrenci bu harçların kaldırılmasın-dan doğrudan istifade edecektir. Aynı şekilde açık öğre-timden katkı paylarının alınmasına da son verilmiştir. Yine2011-2012 eğitim-öğretim yılında 1 milyon 951 bin 494öğrenci de bundan istifade etmiş olacaktır” dedi. İkin-ci öğretim harçları ise öğrencilerden alınmaya devam ede-cek.

İkinci öğretim okuyan bir öğrenci, birinci öğretim oku-yan bir öğrenciden 2-3 kat daha fazla harç ödemektedir.Yani devlet, eğitimden aldığı paranın büyük bölümünü bu-radan sağlamaktadır. Böyle bir gelir kaynağını kesmek,devletin zarara uğraması demektir. Halk çocuklarının oku-yacak parasının olup olmaması, AKP iktidarının umrun-da değildir. O, yalnızca tekellerin çıkarlarını ve halkı na-sıl soyarım diye düşünmektedir. Çünkü halkın düşmanıolan Amerikan uşağı bir partidir. Ayrıca Arınç, yaptığı açık-lamada “birinci öğretim ve açıköğretim için kanunda ge-çen tabirin ''katkı payı ve harç'', ikinci öğretimde alınanücretin ise kanunda ''öğrenim ücreti'' olarak geçtiğini be-lirtmekte, Öğrenim ücreti, katkı payı olmadığı için ayrı-ca bir kanun çıkarılması gerekmektedir. Şu anda karar-namemizin içinde katkı payları ve harçlar bulunmmaktadır.Hani harçlar kaldırılmıştı? Halkı soymayı meşrulaştırmak,halkı kandırmak için öğrenim ücretinden, katkı paylarındanbahsetmektedir. Sahtekarlıkta, düzenbazlıkta sınır tanımıyorişbirlikçi AKP iktidarı. Adaletten, haktan, hukuktan bah-setmekten geri durmuyor üstelik. Bir de harçların kaldı-

rıldığını "müjde" olarak sunuyorlar. AKP "Ben yaparımolur, haklarınızı ancak ben veririm, ben ne dersem o olur.. . " demeye getiriyor.

Eğer bugün parasız eğitim ülke gündemine girdiyse vehalk bu talebi haklı bulup sahiplendi ve desteklediyse, bu,devrimci gençliğin sayesindedir. Parasız eğitim hakkı içinbedel ödeyen, işkence gören, tutuklanan, onlarca yıla va-ran 'ceza'lar alan devrimci gençliktir. AKP iktidarı bununüzerinden politika yapmakta, yalan söylemektedir. Şuanyapılan açıklamayı yapmasını sağlayan da yine devrim-ci gençliktir. Çünkü işbirlikçi AKP iktidarı, bu meşru ta-lebi benimseyen halkın tepkilerini dindirmek ve gelişenmücadeleyi engellemek için böyle bir yola başvurmuştur.Ancak hala milyonlarca öğrenci paralı eğitim yüzündenokuyamamaktadır. Mesele yalnız harçların kaldırılması de-ğildir. Barınma, ulaşım, kitap, kayıt paraları vs. öğrenci-lerden alınmaya devam etmektedir. Eğitimin niteliğindeise değişen birşey yoktur.

İşbirlikçi AKP iktidarı, eğitimde reform adı altında ken-dine uygun bir gençlik yetiştirmektedir. Bugün yapılan4+4+4 sistemi, yeni imam hatip okullarının açılması, yeniyükseköğrenim yönetmeliği vs. bunun için atılan adım-lardır. Halkın gözünü boyayarak, yalanlarla, yaptıklarınıdemokratik olarak göstermektedir. Bugün devrimci genç-liğe düşen görev bir kat daha artmıştır. AKP'nin yalanla-rını ortaya çıkarmak, demokrasi şovlarının, oyunlarının ger-çek yüzünü halka anlatmak ve düzenin kendine uygun ola-rak yaratmak istediği gençliği örgütlemek!

Dev-Genç’liler bu güce sahiptir. Tarihlerinden, şehit-lerinden aldıkları güçle örgütlenecektir. Gençler olarakAKP'nin yalanlarına, zulmüne karşı Gençlik Federasyo-nu çatısı altında birleşelim savaşalım ve kazanalım.

GençliğinGündeminden

AKP, “Harçlar Kaldırıldı” DiyerekYalan Söylüyor!

Parasız Eğitim TalebiniHaykırmaya Devam Edeceğiz!

Seher'in Emaneti MasalarımızıEngelleyemeyeceksiniz!

Gençlik Federasyonu, Hatay ve Antalya’da açılan Se-her Şahin Rehberlik ve Dayanışma masalarına yönelik ikigün süresince yapılan saldırılarla ilgili olarak 5 Eylül ta-rihli yazılı bir açıklama yaptı.

« Harçlar kaldırılıyor, üniversiteler demokratikleşiyor »yalanlarına değinen Federasyon açıklamasında, « ‘Din-dar gençlik yetiştireceğiz’ diyen Tayyip’in talimatlarını bi-rebir yerine getiren okul idareleri; cemaatlerin, terörle mü-cadele polislerinin dağıttığı bildirileri görmezken; dev-rimcilerin masasına, bildirisine saldırıyor. Unuttukları birşey var! Seher Şahin, bu masaları savunmak için okulu-nun camından atılarak katledilmişti ! » denildi.

Açıklamaşöyle bitiril-di : « BizlerDev-Genç’li-yiz… Değer-lerimizi, dü-şüncelerimizican bedeli sa-vunur, katille-re teslim et-meyiz! Seheryoldaşımızınadını taşıyan dayanışma masalarımızda; umutsuzlukla ku-şattığınız arkadaşlarımızla, kabusunuz olan gençlerle ta-nışmamızı, dayanışmamızı engelleyemeyeceksiniz. »

Antalya

ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER, ÖĞRENCİ VELİLERİ, HALKIMIZ10

Yürüyüş

9 Eylül2012

Sayı: 329

Page 11: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Ülkemizde Gençlik

Yüz binlerce öğrenci aylarını, yıl-larını dershanelerde ve odalarda, ki-tapların arasında geçirdikten, zor ko-şullarda kazandıkları parayı eğitim te-kellerinin cebine doldurduktan sonrakazanabildikleri üniversitelere ilk kezadım atıyor. Sınav döneminde gelecekkaygısı, ailenin sosyal çevre içerisin-de kaybedeceği-kazanacağı prestijvb. etmenlerin yaratmış olduğu stressebebiyle zaten kendisini boşluktahisseden, sosyal hayattan kopuk, ülkeve dünya sorunlarına kayıtsız öğren-ciler, ilk kez üniversiteye, alışılandançok farklı çevrelerin içine girecekler.

Öğrenci gençlik faşist eğitim sis-teminin muhatabı olarak daha ilkbaştan düzenin ideolojik saldırısınamaruz kalmaktadır. Bunun yanısıraüniversite ortamında şekillenen küçükburjuvazinin dayatmış olduğu birey-ci-yoz kültür de çevresini kuşatmak-tadır. Hatta yozlaştırma politikasıgençliği öyle etkilemiştir ki bugün bir-çok öğrenci üniversite tercihleriniyoz bir yaşam özlemi doğrultusunda,pespaye düzen kültürünün en yoğunyaşandığı şehirlere-üniversitelere göreyapmaktadır.

Amerika'dan ithal gece hayatı, fu-huş, alkol, uyuşturucu vb. pisliklerinalternatifini ise insanların maddi im-kansızlıklarını, kaygılarını kullanaraksadaka kültürüyle öğrencileri kendi-sine bağlayan cemaatçi yapılanmalaroluşturmaktadır. Bu yapılanmalardaha çok Anadolu'nun kırsal kesim-lerinden gelip Batı kültürüne uzak,feodal değerlere sıkı sıkıya bağlı, içi-

ne kapanık kişilikleri etkilemekte,yoksulluklarını da fırsat bilerek yurt-larına yerleştirmektedir. Bu amaçdoğrultusunda henüz üniversite kayıtdöneminde açılan cemaat yurtlarınınstandları, dağıtılan broşürleri epeycefazladır. Yani kısacası üniversite gen-çliği gerici eğitim sistemi aracılığıy-la sistem için "zararsız" bireyler ha-line getirilirken, içinden çıktıklarıtoplumsal yapıya, eğilimlerine göre deküçük burjuva yoz kültür veya feodaldinci-cemaatçi kültür dayatılır. Tümbunlar egemenlerin olanca gücleri veimkanlarıyla öğrencilere sunduklarıyaşayış biçimleridir.

Elbette bütün bu saldırılara rağmendevrimci mücadelenin önemli bir ala-nıdır üniversiteler. Öncelikle şunuunutmamak gerekir: ÜniversitelerTürkiye'de tarih boyunca devrimci ha-reketin en büyük kaynaklarından bi-risi olmuştur. Türkiye devriminin yo-lunu kanlarıyla çizmiş birçok devrimciönder bu ülkenin üniversitelerindeokurlarken kendilerini emekçilerin,ezilenlerin kurtuluşuna adayarak kam-püslerde, dağlarda ve şehirlerde sıcakmücadelenin içine atılmışlardır. Ar-kalarındaysa onların yolunda giden,onları örnek alan büyük bir kitle po-tansiyeli bırakmışlardır. Devrimci ha-reketin üniversitelerde yaratmış ol-duğu bu potansiyel uzun yıllar üni-versitelerin devrimcilerin kontrolüaltında kalmasını sağlamıştır. Bugünde böyle bir potansiyel hala mevcut-tur. Yeter ki bizler bunu iyi şekilde de-ğerlendirebilelim.

Başta da söylediğimiz gibi; üni-versiteye yeni gelmiş öğrenci hayatı-nın en stresli dönemini daha yeni at-latmış, gittiği şehri tanımayan, sosyalbir çevreye sahip olmayan, girdiği ka-bın şeklini alacak kadar arayış içeri-sinde olan bir insan tipidir. Esas me-sele "boş bir levha" gibi olan bu in-sanlara düzenden önce ulaşıp çeliş-kilerine çözüm bulmak, onlara kur-tuluşun yolunu anlatarak devrimcimücadelenin içine katmaktır. Düzeninelindeki birçok imkandan yoksun ol-mamıza rağmen öğrencilerin çelişki-lerini, ruh hallerini, sorunlarını bizdeniyi kimse bilemez. Onlara kimse bizimyakınlığımızla, çıkarsızca yaklaşa-maz. Bizim elimizdeki en büyükavantaj da budur: Öğrencilerin etrafınıkuşatmış olan çıkarcılık, bireycilik veyapmacıklığın dışında onlara halksevgisiyle yaklaşmamız, daha da ile-ride yoldaş sevgisiyle yaklaşacak ol-mamızdır. Yeter ki insanlara ulaş-mak için sürdürdüğümüz faaliyetleriaksatmadan, planlı programlı bir şe-kilde uygulayalım ve bu çalışmayı me-murca değil, insanların hayatlarına gir-mek, onları kazanmak amacıyla ya-palım ve kendimize şunu soralım:"Gençliği kazanmak için düzenin on-lara sunduğu şeylerden daha iyisini su-nabiliyor muyuz? Onların hayatındadüzen ilişkileri kadar yer edinebiliyormuyuz?" Bu soruların cevapları olum-lu olduğu takdirde üniversiteliler; ta-rihsel misyonlarının farkına vararakyalnızca kendilerinin değil, halkınkurtuluşu için mücadele edeceklerdir.

Yeni Eğitim YılındaMücadelemizi Büyütmeye Devam Edeceğiz!

Gençlik Federasyonu üyesi 4 öğrenci, 1 Eylül günüİstanbul Kadıköy’de işkenceci polislerin keyfi kimlik da-yatmasına karşı çıktıkları için zorla, işkence yapılarak göz-altına alınmıştı. Bir gece Hasanpaşa Polis Karakolu’ndakeyfi olarak tutulan Dilan Poyraz, Esma Kat, İlkay İşlerve Erdem Hanoğlu, 2 Eylül’de savcılığa çıkartıldılar veserbest bırakıldılar.

Gençlik Federasyonu’nun 2 Eylül tarihli açıklamasın-da, işkence sonucu Dilan Poyraz’ın parmağında çatlak oluş-tuğu bilgisi verilerek, “Oligarşinin bu saldırıları Dev-Genç’lileri onurlu mücadelelerinden vazgeçiremeyecektir.Yapılan tüm işkencelerin hesabı elbet sorulacaktır. BizlerDev-Genç’liler olarak bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizmmücadelesi vermeye devam edeceğiz” denildi.

Katil Polisin Tüm Keyfiyetlerine Direnerek Cevap Vereceğiz

AKP’NİN FAŞİST GERİCİ EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM OLMAYIN! 11

9 Eylül2012

Yürüyüş

Sayı: 329

Page 12: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

AKP’nin halka saldırıda, emper-yalizme hizmette ustalaştığı üçüncüdönemiyle birlikte örgütsüzlüğümü-zü daha çok hisseder olduk. AKP“ben yaptım oldu” mantığıyla ka-zanılmış haklarımızı ortadan kaldıran,yeni saldırılar içeren onlarca yasa çı-kardı. Halk güçleri olarak saldırılarıgeriletebilen güçlü bir direniş örgüt-leyemedik.

Örgütsüzlük tüm halk güçlerininyanı sıra kamu emekçilerinin de so-runu ve bu durum AKP’nin saldırı-larında daha da pervasızlaşmasına hiz-met ediyor. Örneğin sağlık alanı hız-la özelleştiriliyor. Sağlık hizmetlerimuayeneden tedavinin tüm aşamala-rına kadar adım adım özelleştiriliyor.4688 sayılı yasayla grevli toplu söz-leşmeli sendika hakkımız yok sayılı-yor. Taşeronlaşma belediyelerde, has-tanelerde hakim hale gelirken eğitimalanında ise atanmayan yüzbinlerceöğretmen ya devlet okullarında saatbaşı hesabı çalışıyor ya da dershane-lerin, özel okulların ucuz işçi çalıştı-rabilmelerini sağlayan atanmayanöğretmenler ordusuna ekleniyor.

Ne yapacağımız belli. Örgütlene-ceğiz! Halk Cephesi’nin “Milyonla-rı Örgütleyeceğiz” kampanyasınınkamu emekçileri cephesinden birparçası olacağız.

Yüzde 68,17 sendikalaşma ora-nıyla kamu emekçileri büyük orandaörgütlü diye düşünebiliriz. Ancak buoran bizi yanıltmamalı. Gerçekten deResmi Gazete’de yayınlanan 2012Ağustos ayı istatistiklerine göre2.017.978 kamu emekçisinin650.328’i MEMUR-SEN, 418.991’iTÜRKİYE KAMU-SEN, 240.304’iKESK’te olmak üzere toplam1.375.661’i sendikalarda örgütlü. Burakamlar devlet güdümlü, iktidarla uz-laşma içerisindeki sendikaların üye sa-yılarını hızla arttırdığını, diğer taraf-tan da meşru fiili mücadele içinde ku-rulan KESK’in hızla üye kaybı ya-şadığını gösteriyor. Üye kaybı, soru-

nun bir boyutu. Asıl üzerindedurmamız gerekense üye kaybınaparalel olarak KESK’in “meşru fii-li, haklarımızı alıncaya kadar mü-cadele” anlayışını da kaybetmesi.KESK de kitleden kopmuştur. Halkınyaşadığı sorunlardan kopmuştur.KESK’e yönelik onca saldırı varken,KESK bu saldırılara karşı bile, ciddibir direniş örgütlemek yerine, günükurtaran takvime bağlı eylemlerlegeçiştirmektedir.

Mevcut durumu değiştirmemizin,KESK’in mücadele, hak kazanmaçizgisine oturmasının yolu da KamuEmekçileri Cephesi olarak örgütlen-memizi güçlendirmemizden geçiyor.Unutmayalım ki KESK ancak bile-şenleri harekete geçtiğinde, biz ha-rekete geçtiğimizde fiili meşru mü-cadele çizgisine oturur ve ancak o za-man haklarımızı alıncaya kadar mü-cadeleyi örgütler. İşte “MilyonlarıÖrgütleyeceğiz” kampanyası kamuemekçilerini doğru politikalar etra-fında örgütlenmemizi sağlamalı.

Ne yapabiliriz?

Bulunduğumuz her yerde işyeri iş-yeri, okul okul dolaşarak kamu emek-çilerine mücadelemizi ve bizi müca-deleden alıkoyan nedenleri anlataraksendikalarımıza üye kaydı yapmalı-yız.

AKP’nin saldırılarını teşhir eden,neden örgütlenmek ve kitleselleş-mek zorunda olduğumuzu anlatanpaneller örgütlemeli, seminerler ver-meliyiz.

Kamu emekçilerinin işyeri ve ev

arasında süren kendi kabuğundaki ya-şamına bir alternatif yaratmalıyız.Bu amaçla film gösterimleri örgütle-yebilmeliyiz.

Kendi sorunlarımızı ve talepleri-mizi, örgütlenmek için bir araca çe-virebiliriz. Örneğin grevli toplu söz-leşmeli sendika hakkımızı, parasızeğitim, parasız sağlık talebimizi dilegetirmeliyiz. Eğitimde 4+4+4’ün,sağlıkta dönüşümün vereceği zarar-ların kamu emekçileriyle sınırlı kal-mayacağını, bütün halkı etkileyece-ğini göstermeli, birleşik mücadeleyiörgütleyebilmeliyiz.

Kampanya bildirilerinin yanı sıraişyerlerimize, sendikalara kamuemekçilerinin gündemini, sorunları-nı yansıtan afişler asmalı, bildirileri-mizi dağıtmalıyız. Güncel gelişmeleride gerektiğinde bir dergi yazısınıçoğaltıp dağıtmayı düşünerek budoğrultuda değerlendirmeliyiz.

Anadolu’da kimi illerde tek tekilişkiler şeklinde de olsa azımsan-mayacak bir potansiyelimiz var. Bu-ralarda kamu emekçilerinin yanı sıramahallelisiyle, gençliğiyle, işçisiylehalk güçlerini harekete geçirecekfaaliyetler örgütleyebiliriz. Çağrıla-rımızı tüm halkı kapsayacak şekildegenişletmeliyiz, sendikalarımızı halk-la buluşturmalıyız. Politikalarımızıhalka taşımalıyız.

Örgütlenmek komiteleşmek, ko-miteler kurmak demek. Bizi kitlele-re taşıyacak komiteler kurmalıyız. Ör-gütlenmek dergi dağıtmak, toplantıyapmak demek. Daha çok dergi da-ğıtmalı, yapacağımız toplantılardaprogram çıkartmalıyız.

AKP’nin her saldırısı bize örgüt-lenmekten ve mücadele etmektenbaşka bir yolumuz olmadığını gös-teriyor.

İddiamız büyük, AKP’ye köleolmayacağız, milyonları örgütleye-ceğiz!

KAMU EMEKÇİLERİ

CEPHESİ

AKP’ye Köle OlmayacağızMilyonları Örgütleyeceğiz!

Devrimci MemurHareketi

Unutmayalım ki KESKancak bileşenleri harekete

geçtiğinde, biz hareketegeçtiğimizde fiili meşru

mücadele çizgisine otururve ancak o zaman

haklarımızı alıncaya kadarmücadeleyi örgütler.

ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER, ÖĞRENCİ VELİLERİ, HALKIMIZ12

Yürüyüş

9 Eylül2012

Sayı: 329

Page 13: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Direnişlerimizi OrtakEylemle Birleştirdik!

İşi, ekmeği ve hakları için direnenişçiler, geçtiğimiz hafta başlattıklarıdirenişlerin ortaklaştırılması eyle-minin bu hafta ikincisini gerçekleş-tirmek için 1 Eylül günü TaksimMeydanı'nda bir araya geldiler.

İşçiler, “ İşimizi, Ekmeğimizi,Haklarımızı İstiyoruz, Alacağız, İs-çiyiz Haklıyız Kazanacağız” pan-kartının arkasında, “Gasp EdilenHaklarımızı İstiyoruz Direnen HEYTEKSTİL İşçileri'', ''Köşebaşı Res-taurant Patronları Nedim Aşkın, Bü-lent Temuroğlu ve Yalçın Temuroğ-lu Çaldığın Haklarımızı Geri İstiyo-ruz Alacağız ROSETEKS İŞÇİLE-Rİ'', ''Taşerona Teslim Olmayaca-ğız, DİRENEN BEDAŞ İŞÇİLE-Rİ'', ''İşime Geri Dönmek İstiyorumCANSEL MALATYALI”, ''Kiğılı’yaBoykot Direnişe Destek Yaşasın Sı-nıf Dayanışması, DİRENİŞÇİ Kİ-ĞILI İŞÇİSİ'', ''Darkmen Fabrika-sından Atıldık, Haklarımızı İstiyoruz,DİRENEN DARKMEN İŞÇİLERİ''pankartlarını açarak, kortej oluşturupyürüyüşe geçtiler.

''Direnen İşçiler Onurumuzdur!'',''İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız!'' slo-ganları atarak ve çevredekilerin al-kışlarıyla Galatasaray Lisesi'nin önü-ne gelen işçiler adına ortak basın met-

nini Roze Teks işçisi Meral Özyürekokudu.

Birleşen işçilerini kazanabilece-ğinin vurgulandığı açıklamada, ül-kenin her yerinde direnen emekçile-re birlikte mücadele etme çağrısıyapıldı. “Hukuk ve yasaların karan-lık sokaklarında haklarımızın veemeğimizin yok sayılmaması için bu-radayız, direniyoruz. Direnen diğerişçilerle de birleşerek dayanışmayıbüyüteceğiz.'' Denilen eylemde aydınve sanatçılara duyarlı olma çağrısı ya-pıldı.

Açıklamanın ardından hep bera-ber Çav Bella Marşı söylendi. Haf-taya aynı gün ve saatte yine buradaolunacağı duyurusu yapılarak son-landırılan eyleme 250 kişi katıldı.

Düzen, İşçi-Memur-GençlikTüm DirenenlerdenKorkuyor! KorkularınıBüyütmek İçinDirenişlere Omuz Verelim!

8 Mart Dünya Emekçi KadınlarGünü’nde hiçbir hakları ödenme-den işten çıkarılan Roseteks işçileriyedi haftadır Roseteks patronunun sa-hibi olduğu Köşebaşı isimli lüksrestoranın önünde oturma eylemiyaparak haklarını talep ediyorlar. İş-çilerin haklarını istemeleri “gasp”,meşru eylemleri “korsan gösteri”

sayıldı. Üstelik hiçbir delil bulun-madan sadece Köşebaşı’nın verdiğidilekçe üzerine birer birer evleri ba-sılarak gözaltına alındılar. İşçiler,tüm baskılara karşın eylemlerindenvazgeçmediler. Polis, bir kez Rose-teks işçilerinin meşru eylemleriniengellemeye karar vermişti.

1 Eylül günü Roseteks işçilerinineylemi öncesinde Levent’e gidentüm yollar tutuldu, sonra restaurata100 metre kala yüzlerce polisten olu-şan barikat kuruldu. İşçiler, “İşçilereDeğil Hırsızlara Barikat“ sloganıylatam dört hafta direndiler. AKP’nin iş-kenceci polisi, işçilerin tüm baskıla-ra karşı direnişi kararlı bir şekilde sür-dürmelerini hazmedemedi.

Roseteks işçileri, 1 Eylül’de hak-ları için bir kez daha Köşebaşı’na gel-diklerinde önce polis barikat kurdu.Ardından işçilere alçakça saldırdı.Bizzat Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürütarafından yönetilen saldırıda polis,işçilere dakikalarca gaz sıktı. Saldı-rı nedeniyle birçok işçi yaralandı. İkiişçi hastaneye kaldırıldı. Aynı za-manda müvekkillerinin yanında bu-lunan Av. Taylan Tanay ile Av. Şük-riye Erden de saldırıya maruz kaldı-lar. İşçiler saldırıya rağmen “DireneDirene Kazanacağız”, “İşçiyiz Hak-lıyız Kazanacağız”, “İşkence YapmakŞerefsizliktir” sloganlarıyla eylem-lerini saat 24.00’e kadar sürdürdüler.

EMEK

Yürüyüş27 Şubat

2011

Sayı: 257

GASP EDİLEN HAKLARIMIZI İSTİYORUZ

İşten Atılmalara, Taşeronluk Sistemine ve AKP’ninZulmüne Karşı Birleşelim Direnişleri Büyütelim!

AKP’NİN FAŞİST GERİCİ EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM OLMAYIN! 113

9 Eylül2012

Yürüyüş

Sayı: 329

Page 14: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER, ÖĞRENCİ VELİLERİ, HALKIMIZ114

Yürüyüş

9 Eylül2012

Sayı: 329

Roseteks işçilerine destek verelim,onurlu mücadelelerini paylaşalım.

Yunanistan Halk Cephesi de, 4Eylül’de yaptığı “Roseteks İşçisiYalnız Değildir! Zafer DirenenlerinOlacak” başlıklı yazılı açıklama ileişçilerin direnişine destek verdi.Açıklamada, Roseteks işçilerine des-teğe giden Av. Taylan Tanay ve Av.Şükriye Erden’e yapılan polis saldı-rısına da tepki gösterilidi.

Zalimlere KarşıDirenmeyen Çürür!

Performans düşüklüğü nedeniyleİnşaat Mühendisleri Odası’ndaki(İMO) işinden atılan Cansel Malat-yalı’nın İMO önündeki direnişi 200.gününü geride bıraktı. Direnişinin200. günü nedeniyle 5 Eylül günü ya-zılı bir açıklama yapan Malatyalı, 6Eylül’de eylem yapılacağını da du-yurdu.

Açıklamada, “Zalimler “diren-mekten bir şey çıkmaz, halinize şük-redin” derler. AKP hükümeti,4+4+4’ü çıkarır “kabullenin, şükre-din” der. TOGO Ayakkabı, onlarca iş-çiyi işten atar “direnmeyin şükredin”der. Havayolları yüzlerce işçiyi iştenatar “direnmeyin şükredin” der. Bunakarşı halkımız aktif veya pasif, hepdirenişten yana olmuştur. Ben deişimden atıldım bana da şükretmemdayatıldı, “al tazminatını çek git” de-nildi, ben de direne direne kazanıla-

cağını bildiğimden direnişi seçtim.”denildi.

Açıklama, 6 Eylül’de YükselCaddesi’nden başlayıp, TMMOB veİMO önünde devam edecek eylemeyapılan katılım çağrısıyla bitirildi.

Yunanistan Halk Cephesi de Ma-latyalı’nın direnişine destek vererek,5 Eylül’de "Cansel Malatyalı Hepimizİçin Direniyor!” başlıklı yazılı biraçıklama yaptı. Açıklamada, Yuna-nistan Halk Cephesi olarak CanselMalatyalı’nın eylemini destekliyor,Cansel Malatyalı’ya yapılan her tür-lü saldırıyı kınıyoruz, denildi.

Sadaka İstemiyoruz,Emeğimizin Karşılığınıİstiyoruz!

Gün geçmiyor ki işçi cinayetleriveya işten atılan insan haberleri du-yulmasın. İşçi kıyımına her gün yenionlarca insan ekleniyor. Bunlaraemeklerinden başka bir şeyleri ol-madan tekstil sektöründe çalışanDarkmen işçileri de katıldı.

Tekstil üzerine çalışan Darkmenisimli şirket, 30 Ağustos Zafer Bay-ramı’nda işe gelmedikleri gerekçe-siyle 9 işçiyi işten attı. Şirketin sa-hipleri olan Mehmet, Sibğettullah veMustafa Dak isimli kardeşler, resmitatil olmasına rağmen, işçilerin me-sai almadan çalışmalarını istedi. Bukeyfi dayatma karşısında işe gel-meyen 9 işçinin işine son verildi.

İşten çıkarılmaları karşısında, 4 Ey-lül günü Güngören Stadı önünde top-lanan işçiler, “Darkmen Fabrika-sı’ndan Atıldık, Haklarımızı İstiyoruz!Direnen Darkmen İşçileri!” pankartıaçarak “İşçiyiz Haklıyız Kazanaca-ğız!” sloganları ile yürüyüşe geçtiler.

Emekçiler Darkmen’in önünegeldiklerinde coşkulu bir şekilde“İşçi Uyuma Emeğine Sahip Çık”,“Direne Direne Kazanacağız” slo-ganlarını attılar.

Burada kısa bir konuşma yapanAv. Naciye Demir, sonuna kadar iş-ten atılan işçilerin yanlarında olduk-larını dile getirdi.

Ardından, işten atılan Şafak İlgenbir açıklama yaparak: “Patronlar bizizor kullanarak, dayakla işyerinden at-tılar. Patronlar, fazla mesai ücretimizivermemek ve bizi köle gibi çalıştır-mak istiyorlar. Biz, hakkımız olan res-mi tatil gününde iznimizi kullan-mak istedik.” dedi.

Eylem sırasında hep bir ağızdan“Çavbella” söylendi. Eylem devamederken, Darkmen patronlarındanMehmet Dak, işçilerin üzerine arabasürerek ezmeye çalıştı.

20 kişinin katıldığı eylemde “Sus-ma Sustukça Sıra Sana Gelecek”, “İş-çiyiz Haklıyız Kazanacağız”, “Dire-ne Direne Kazanacağız” dövizleri ta-şındı.

Eyleme Karanfil Kültür Merkezide destek verdi.

Cephe: Uyuşturucu Satmak Şerefsizliktir!2 Eylül günü Gülsuyu Emek Caddesi’nde, Birol Ka-

rasu Etkinlik Alanı karşısına “Uyuşturucu Satıcısı Gök-sel, Egemen, İbo, Ümit Mahalleden Defol! CEPHE” im-zalı, bomba süsü verilmiş pankart asıldı. Pankart asıldık-tan sonra oradan geçmekte olan polis aracına molotofla mü-dahale edildi. “Umudun Adı DHKP-C”, “Uyuşturucu Sat-mak Şerefsizliktir” sloganları atılarak çöp konteynerlerindenbarikat yapılıp ateşe verildi. Polis aracının kaçmasının ar-

dından eylem iradi olarak bi-tirildi. Sonrasında eylem ye-rine gelen akrep pankarttabomba olduğu düşüncesiylebomba imha ekiplerini ça-ğırdı. Asılan pankart yakla-şık 6 saat sonra bomba imhaekiplerince patlatılarak imhaedildi.

Page 15: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Sayın Cengiz Göltaş,4 Ağustos 2012 günü Birgün ga-

zetesinde “İMO Yalnız Değildir”başlıklı yazınızı okudum. Başta ya-zınızın üslubuna değinmeliyim; Öy-lesine muğlak ve karmaşık yazmış-sınız ki, direniş üzerinde bir sisperdesi yaratarak haklı çıkmak iste-diğiniz daha ilk paragraftan anlaşılı-yor.

Oportünizm ve reformizmin genelkarakteridir muğlaklık. Fakat bilme-lisiniz ki bu gibi muğlaklıklarla, Can-sel Malatyalı’nın direnişi boyuncasergilenen emek karşıtlığı ve direnişdüşmanlığını gizlemenize izin ver-meyeceğiz. İMO yönetiminin konuylailgili yaptığı açıklama ise sizinkinide aşan ve komediye varan bir tu-tarsızlık, muğlaklık ve karmaşıklıkiçeriyor. İMO yönetimi, bir taraftandevrimcileri “Odamıza karşı mes-netsiz siyasal saldırılarda bulunangrubun...” diye nitelerken, yapılanişgal eylemini “adli vaka” olarak ni-telendirmektedir. Anlaşılan İMO yö-netiminin karşısında “iş akdi feshe-dilen” yani işten atılan Cansel Ma-latyalı, “odamıza” karşı mesnetsizsaldırılarda bulunan “siyasi çıkargrubu” ve onların birlikte yaptığı“adli vukular” var. Devlet bile adli -siyasi ayrımını daha tutarlı yapıyor.Bu tutarsızlığın sebebi açık: Şimdiyekadar Cansel Malatyalı direnişi, İMOyönetimi için “siyasi bir grubun oda-mıza dönük saldırısının birparçası”ydı, Cansel Malatyalı da işinigeri istediği için değil de “maşa ola-rak kullanıldığı” için 170 gün bo-yunca direndi. İşgal eyleminden sonraİMO yönetimi polisi çağırıp “siyasiçıkar grubunu” çevik kuvvetle, gaz-la, işkenceyle gözaltına aldırınca bir-den “zekice” bir manevrayla olayıadli ilan etti ve böyle tutarsız biraçıklama yayınlayarak (siyasi birgrubun adli eylemi) minareye kılıfbulmaya çalıştı.Şimdi dönelim sizin yazınıza!

Demişsiniz ki “mücadele süreçlerinietkileyen kimi olumsuzluklar toplum-

sal mücadele süreçleri açısındanciddi dersler çıkarılabilecek ör-nekler içermektedir. Bu, bizleritoplumsal yaşama yabancılaştı-ran, mücadelenin kendisine za-man zaman kısmen, zaman za-man da bütünüyle zararlı anlayışya da bakış açılarını örnekler,her kurumsal yapıda farklı so-nuçlar doğurmuştur...”

Türkçe’ye çevirirsek; diyor-sunuz ki; sol içi tartışmalar, butartışmaları halkın gerçek sorunla-rından koparıyor. Bu tip tartışmalarsınıf mücadelesine zarar veriyor. De-vamında da İMO’ya “saldırmanın”yukarıda “anlattığınız” sonuçları do-ğuracağını belirtiyorsunuz. Esas çar-pıcı kısım ise bundan sonra geliyor:“...hak arama ve sendikal mücadeleadı altında başlatılan ve sonrasındahizmet binalarına fiziksel şiddet uy-gulamaya varan saldırılar karşısındaher aydın, ilerici ve demokrat kesiminTMMOB örgütlülüğünü savunmakadına aynı duyarlılık içerisinde yeralması gerekmektedir...”

Öncelikle “binaya uygulanan şid-det” diye bir şey olmamıştır. Burayıpolis tahrip etmiştir.

“İlerici, aydın ve demokrat” kesimeTMMOB örgütlülüğünü savunmaçağrısı yapıyorsunuz. Bu çağrıyı biz“TMMOB örgütlülüğüne” dönük bu“heyula” saldırıdan yaklaşık 10 ayönce “AKP Saldırıyor! Direnişe,Mücadeleye, TMMOB’yi Savun-maya” başlıklı kampanyamızda tümhalka yapmıştık. Her açıklamamızda,bulunduğumuz her ortamda ısrarlabirlik çağrısı yaptık. 2 günlük AçlıkGrevi eylemimizde ve kampanyamızboyunca 3000 tane imza topladık.Bu sırada sizin saygıdeğer TMMOByöneticileriniz imza masamızın önün-den “kolay gelsin” bile demedengeçip gidiyordu. (İmza atmalarınıbeklemek gibi bir hayalperestliktenbahsetmiyorum bile) Bizim kampan-yamıza destek olunmadığı gibiTMMOB yönetimi ya da herhangibir oda, ortaya elle tutulur bir müca-

dele programı da koymadı. (bkz. De-mokrasi Kurultayı, Ücretli İşsiz Mü-hendis Mimar ve Şehir PlancılarıKurultayı, TMMOB Genel Kurulututanakları) Eğer eleştirilerimize karşıTMMOB örgütlülüğünü savunmakistiyorsanız size tavsiyem, o “ilerici,aydın ve demokrat” kesime, AKP’ninTMMOB’ye dönük saldırılarına karşıbir mücadele çağrısı yapmanızdır.

“İMO’da bir çalışanın görevineson verilmesi” diye bir ifade kul-lanmışsınız. İMO yönetimine sor-saydınız, size “iş akdinin feshedil-mesi” ifadesinden bahsederdi. Sa-nırım sizlerin jargonda “işten atmak,kovmak” ile “iş akdinin feshi ya dagörevine son verilmesi” kavramlarıarasındaki farkı koyan şey tazmina-tının ödenmesi oluyor? Keyfi bir şe-kilde işten kovduğunuz Cansel Ab-la’ya işe dönüş davasını kazanmasıdurumunda ödeyeceğiniz ek tazmi-natın ardından “kendisi istifa etti”mi diyeceksiniz?

“...Oda yönetim biriminin işgalive oda araç gereçlerinin tahrip edil-mesi, geliştirilen yeni eylem yöntemiile artık neyin murat edildiğini açığaçıkarmıştır. Bu son olay, demokrasicephesinde yer aldığını iddia edenbir modeliyle karşı karşıya getirmiştir.Siyasal bir öz ile analitik düşünmeçabası yerine bireysel davranış mo-delleri ve bunların yarattığı yapısalhastalıklar ile gündeme gelen buinsan modelinde öne çıkan şey, kar-şısına çıkan olayı analiz etmek vekurumsal yapıların korunması adınaörgütsel sorumluluk duymak yerine,

İnşaat Mühendisi Tutsak Barış Önal’dan Birgün Gazetesinden Cengiz Göltaş’a Cevap

AKP’NİN FAŞİST GERİCİ EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM OLMAYIN! 115

9 Eylül2012

Yürüyüş

Sayı: 329

Page 16: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

günü birlik duygular, kişisel hesap-laşma ve egolar üzerinden hareketetmek olmuştur. Diğer yandan, buyeni insan modelinin bir başka tipiközelliğini, solda bağımsız tutum almaadı altında sınırsız-sorumsuz siya-setler üstü bir bilirkişilik edasıylaolaylar karşısında sürdürme iddiasınıgörebiliriz...”

Orada durun bakalım CengizGöltaş! Birebir kendi durumunuzutarif etmişsiniz. Bu ülkede siyasi so-rumluluktan bahsedecekseniz, tarihinsayfalarını birazcık aralayalım ba-kalım. Takip ettiğiniz siyasi geleneğinsol içi şiddet seceresinden, abileri-nizin “örgüt değil, dergi çevresiyiz”savunmalarından, düzene dönmekiçin yaptığınız Kuruçeşme tartışma-larından, F Tipi hapishanelere karşıyapılan ölüm orucu direnişinde kah-ramanlar bir bir toprağa düşerken“Biz ayrı mahalledeniz, ayrı lokan-talarda yemek yiyoruz” açıklamala-rınız mı siyasi sorumluluk örneği?12 Aralık 2000’de Ankara’da TA-YAD’lılara kapılarınızı kapatıp polisinönüne atmak mı siyasi sorumluluk?“Acil” ibareli telgraflarla bütün ilörgütlerinize “TAYAD’lılara kapıla-rınızı açmayın” talimatları mı siyasisorumluluk?

AKP’li bakanlara güzelleme yap-mak mı siyasi sorumluluk? Sarhoşsarhoş bir direniş çadırına saldırmakmı siyasi sorumluluk? Kürsülerdeasıp-kesip, polisin karşısında kediolmak mı siyasi sorumluluk? Dev-rimcilerin üstüne araba sürmek mi?Kapalı kapılar ardından sendikaylapazarlık yapmak mı siyasi sorumlu-luk? İMO Genel Kurulu’nda dev-rimcilere saldırmak mı siyasi sorum-luluk? Devrimcileri açık açık poliseşikayet etmek mi siyasi sorumluluk?Engin Çeber bu ülkede neden öldüsen biliyor musun? Dilşat neden sa-katlandı? Ferhat Gerçek neden sakatbırakıldı? Çayan Birben’i, Metin Lo-kumcu’yu, Erdal Dalgıç’ı, Hasan Se-lim Gönen’i kim katletti? ŞerzanKurt’u, Çağdaş Gemik’i ve daha dünherkesin gözü önünde Emrah Barlak’ıkatleden kim? Senin o sorumluluksahibi İMO yöneticilerinin devrim-cilerin üzerine saldırttığı: POLİS.

İMO üyesi bir devrimci faşizmeve emperyalizme karşı mücadeleettiği için F Tipi hücrede şu an. Seninodan EMO açıklama yaptı, ziyaretetti. İMO ne yaptı biliyor musun?İnternet sitesinde yayınladıktan 2gün sonra kaldırdığı bir açıklama dı-şında hiçbir şey!

(...)“Bu ağır baskı ve yasaklar süre-

cinde demokratik mevzileri savunmaksorumluluğunda olanlar İMO’ya dö-nük bu talihsiz olay karşısında İnşaatMühendisleri Odası’nın, bilimin vetekniğin ışığında, emekten, halktan,yana çalışma yürüten Birliğimizinyüzakı odalardan biri olduğunu unut-maz...sapla samanı karıştırmaz...”

Sayın Cengiz Göltaş, sizin o“ağır baskı, yasaklar süreci” dediği-nize faşizm denir. Ve biz onu gazetesayfalarından okumuyoruz, oda lo-kallerinden, Teoman Öztürk Salo-nu’ndan, Kocatepe Kültür KongreSalonu’ndan bakmakla anlaşılmaz odediğiniz şey. İvme dergisinin 3 yayınkurulu üyesi hala tutukludur. Yazıİşleri Müdürü tecrit hücrelerindenyeni çıkmıştır.

AKP Devlet Denetleme Kuruluraporundan sonra geçen sene bu za-manlarda çıkardığı Kanun HükmündeKararnamelerle açıktan TMMOB’yihedef aldı. Bunun ne büyük bir saldırıolduğunu bağıra bağıra ilan ettinizyedi düvele. Bir senedir katıldığımızher kurultayda, genel kurulda somutadımlar önerdik, hiçbirine yanaşma-dınız (Bkz. ÜİMMŞP Kurultayları,Demokrasi Kurultayları, Genel Kurultutanakları). Saldırının çapını ölçüpdurdunuz.

Sizin o beğenmediğiniz CanselMalatyalı, işini, hakkını geri almakiçin 170 gündür direniyor. Tek birşeye güvendi; kendi haklılığına. So-nuç alıncaya kadar da direnecek. Okadar yaygara kopardınız “TMMOBelden gidiyor” diye, bırakın 170 gündirenmeyi, karda kışta, yazın sıca-ğında, hırlının hırsızın, sarhoşun için-de, gözaltılara, saldırılara direnmeyi...1 saat sokakta oturabildiniz mi?

Ama O, binlerce kişinin imzasınıaldı, on binlerce bildiri dağıttı tekbaşına. Son 6 ayda TMMOB’den

daha fazla gündem yarattı, basındayer aldı. Sizin o Birgün gazetenizdekisansüre rağmen orada bile 2 defahaber oldu. Birincisi; Cansel Abla’nındirenişi bıraktığı ile ilgili 57. gündeyapılan YALAN haber, ikincisi de;zatıalinizin yazısıyla yapılmış ikinciYALAN haber. Bu ikincisi nedenyalan? Çünkü haberde işgal yapanarkadaşların ve Cansel Abla’nın oda-daki eşyalara “fiziki şiddet” uygula-dığı yazıyor. Fakat işin aslı bizimarkadaşlarımız polise direnirken bueşyalar “fiziki şiddete” maruz kalıyor.Ayrıca polisin “fiziki şiddetini”desansürlemiş Birgün gazetesi. Arka-daşlarımızın kırılan kemiklerini yaz-mamış.

Yazınızın sonunda TMMOB Baş-kanı Mehmet Soğancı’dan güzel biralıntı yapmışsınız, altına imzamı ata-rım: “TMMOB ve Odaları’nın me-kanları hiçbir kimsenin, şahsın, gru-bun, kendi egolarını tatmin etme yerideğildir.” Bu alıntıdan sonra keşkeMehmet Soğancı’nın ve kendinizinkaç yıldır oda yönetimlerinde yeraldığınızı da bir yazsaydınız. İMO yönetimine ve TMMOB’deki

hakim anlayışa ve onun her çeşituzantılarına sesleniyorum; durmadan“bir siyasi grubun amaçları”,“TMMOB’yi yıpratmak isteyen birgrup” gibi ifadeler kullanmanızagerek yok. Biz tüm odaları devrimci-leştirme iddiasındayız. Bulunduğumuzher yerde yanlışlarınızı teşhir edeceğiz.TMMOB’nin mücadele tarihine sahipçıkıyoruz. Bu tarihi büyüteceğiz.

(...)Evet binaya pankart astık. Yine

asacağız. Başımızı asla eğik göre-meyeceksiniz. Seçimlerde kaybediphalay çekeriz biz, dayak yeriz, tu-tuklanırız, işkence görürüz ama amandilemeyiz. “Biz Marksizim-Leninizm’isizin yaptığınız gibi entellektüel ge-vezelik yapmak için öğrenmedik.”Polisin kırdığı kapıları (polis tuta-nağında da yazıyor) koltukları, ma-saları, sanki devrimciler kırmış gibigösterdiğiniz için utanmalısınız...

Barış ÖNALSincan 1 No’lu

F Tipi Hapishanesi

ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER, ÖĞRENCİ VELİLERİ, HALKIMIZ116

Yürüyüş

9 Eylül2012

Sayı: 329

Page 17: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

İstanbul; Boğaziçi Üniversite-si'ndeki Dev-Genç'liler, kayıt günü se-bebiyle 5 Eylül günü okulun GüneyKampüs'üne “Seher Şahin Rehberlikve Dayanışma Masası” açtılar.

Kayıtların yapıldığı spor salonununhemen girişine açılan masada; yeni ge-len öğrencilere kısaca "Biz kimiz", Se-her Şahin ve İstanbul'da ulaşım içinkullanılan akbil alabilmek için baş-vurunun nasıl yapılacağına dair bilgi-lerin yer aldığı broşürler dağıtıldı.Güney Meydan diye adlandırılan ge-niş alanda broşür dağıtımına çıkanDev-Genç'liler 132 adet bildiriyi yenigelen öğrencilere ulaştırdılar. Bunun-la birlikte masaya gelen öğrencilerle veaileleriyle Gençlik Federasyonu'nunbaşlattığı kampanyalar hakkında soh-betler edildi. Harçların kaldırıldığıhaberlerine dair yapılan sohbetlerde;Dev-Genç'in 43 yıldır kesintisiz olarakyürüttüğü parasız eğitim mücadelesi-ne ve bugüne kadar gençliğin bu mü-cadele kapsamında ödediği bedellere;yakın zamandaki Ferhat ve Berna, Gül-şah ve Meral örneklerine değinildi.Dev-Genç hakkında bilgiler alan öğ-renciler, sonrasında Dev-Genç'lilereçay ikram ettiler. Masa, kayıtların sonbulmasıyla birlikte toplandı.

Antalya; Akdeniz Üniversite-si’nde 3 Eylül günü, Seher Şahin Reh-berlik ve Dayanışma masası açıldı. Ma-sada, Dev-Genç’i ve üniversiteyi tanıtanbroşürler dağıtılmaya başlandıktan 10dakika sonra ÖGB’ler geldi.

Kayıt binasının yakınında masaaçan terörle mücadele polisleri, Dev-Genç’lileri görür görmez ÖGB’yi ça-ğırdılar. ÖGB’ler, masada bulunan 4Dev-Genç’liye saldırarak, zorla ara-ca bindirip, üniversitenin ÖGB bina-

sına götürdüler. ÖGB’nin müdahale-si sırasında çocuklarını kayıt yaptır-maya getiren ailelere seslenen Dev-Genç’liler, kim olduklarını ve nedengözaltına alındıklarını anlattılar. ÖGBbinasında polisin yaptığı GBT’densonra 4 öğrenci serbest bırakıldı.

4 Eylül’de tekrar açılan masayaöğrencilerin ilgisi yoğundu. Bu ilgiyihazmedemeyen faşist idarenin ÖGB’si,masadaki tüm eşyaları alıp Dev-Genç’li-lere saldırdılar. Dev-Genç’liler, masa-larını sahiplenerek çevrede bulunanaile ve öğrencilere sesli çağrıda bu-lundular. “Baskılar Bizi Yıldıramaz”,“Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücade-lemiz” sloganlarını atan Dev-Genç’li-ler zorla ÖGB binasına götürüldüler. 1saat tutuldukları ÖGB binasında Rek-törlük görevlisinin Dev-Genç’lilerlegörüşmek istediğini öğrendiler. Gö-rüştükleri Rektörlük görevlisi polisin diliile konuşurken, Rektörlüğe izin için di-lekçe vermelerini ve Dev-Genç’lilerinmasayı siyasi içerikli değilse değer-lendirebileceklerini, masa açmaya dadevam ederlerse soruşturma açılacağı-nı söyledi. Dev-Genç’liler 5 Eylül’de demasa açacaklarını söyleyerek ayrıldılar.

İzmir; Ege ve Dokuz Eylül üni-versitesilerinin kayıt tarihlerinde üni-versiteye yeni gelen öğrencilerle ta-nışmak ve dayanışmak amacıyla Se-her Şahin Rehberlik ve DayanışmaMasası açıldı. Ege Üniversitesi’nde 3-7 Eylül tarihleri arasında MerkezKütüphane önünde, Dokuz EylülÜniversitesi'nde 5-6 Eylül tarihle-rinde Dokuzçeşmeler Kampüsü'ndeaçılan masalarda, kayıt yaptırmaya ge-len öğrencilere yardım edildi.

Mersin; Mersin Üniversitesi’ndekayıtların 2. günü olan 4 Eylül günüDev-Genç’liler “Seher Şahin Rehber-lik ve Dayanışma Masası” açtılar. Günboyu masaya gelen anne-babalarlasohbet ettiler. Masaya gelen bazı veli-lere yurt konusunda yardımcı olunupbilinen yurtların yerleri ve isimleriverildi. Kayıt sırasında sorun yaşayanöğrencilere de yardımcı olundu.

Masaya gelerek Seher Şahin’inkim olduğunu soran öğrenciler oldu.

Dev-Genç’liler, Seher Şahin'in müca-delesini ve sadece Rehberlik ve Da-yanışma Masası açtığı için MimarSinan Üniversitesi’nde, okulun 3. ka-tından atılarak katledildiğini anlattılar.

Öte yandan, Mersin Üniversitesiile Mersin Emniyet Müdürlüğü de or-tak bir masa açarak, anne-babalarıçekmek için meyve suyu dağıttılar.Mersin Emniyeti’nin imzasının bu-lunduğu bildirileri dağıtan Ramazanisimli sivil polis, Dev-Genç’lilereküfür ederek ahlaksızlığını gösterdi.Emniyetin açtığı masayı, sivil polis-leri teşhir eden Dev-Genç’liler, ma-saya giden insanlarla tek tek konu-şarak polisin katlettiği Seher Şahin’ianlattılar. Tüm provoke girişimlerinerağmen 200 bildiri dağıtıldı.

Hatay; Dev-Genç’liler MustafaKemal Üniversitesi Tayfun GökmenKampüsü’nde yeni kayıt yaptırmayagelen öğrencilere 4 Eylül günü bildiridağıttılar.

Öğrencilerin ve ailelerinin ilgisikarşısında üniversitenin genel sekre-teri ve yanında gelen ÖGB, Dev-Genç’lileri okuldan çıkarmaya çalış-tı. Bunun üzerine Dev-Genç’liler gün-lerdir AKP’nin “Üniversitelere Öz-gürlük Getirdik!” sözlerinin yalandanibaret olduğunu yaşadıkları durumüzerinden teşhir ettiler. Amirlerinin ça-ğırması üzerine toplanan ÖGB’lerDev-Genç’lilere saldırdılar. Öğrenci-lerden Ahmet Atılgan, ÖGB tarafın-dan “Seni bu okulda bitiririm” deni-lerek tehdit edildi. Atılgan hakkındatutanak tutulduktan sonra jandarma-ya verildi. Serinyol Jandarma Kara-kolu’ndan da kabahatler kanuna göre170 TL para cezası kesilmesinin ar-dından serbest bırakıldı.

Ülkemizde Gençlik

Seher Şahin Rehberlik ve Dayanışma Masaları Bir Dev-Genç Geleneğidir!

Mersin

İST. Boğaziçi

AKP’NİN FAŞİST GERİCİ EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM OLMAYIN! 117

9 Eylül2012

Yürüyüş

Sayı: 329

Page 18: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Adını utanç davası koydu basın.Az rastlanır ve diğerlerinin içinden se-çilir özelliklere sahip bir davaymışgibi ayırdı ve özel bir yer verdi. Pekikim utanmalıydı? Belli değildi. San-ki biz hep beraber bir suç işlemişiz debir utancı paylaşıyoruz. Hayır, biz buutancı paylaşmıyoruz. Bu ayıp bize aitdeğil. Bu ayıp halka ait değil.

Açık ki sanıklar utanmıyor, ka-çaklar utanmıyor. Kaçakları bulma-yanlar utanmıyor. Bu düzenin kuru-cuları, koruyucuları, bu düzende göz-lerini kapayıp rahat rahat yaşayanlar,işine bakanlar utanmıyor. İşte buyüzden çocuklar tacize, tecavüze uğ-ruyor, sokaklarda satılıyor, dilendiri-liyor, fuhuş yaptırılıyor ve büyükler-le aynı işlerde ve çok daha az ücret-le çalıştırılıyor.

Utanır mı onlar? Pozantı ÇocukHapishanesi’nde de çocuklara tecavüzedildiğinde neler olduğunu hatırlayın?Çocuklar tahliye edilmek yerine ai-lelerinden yüzlerce kilometre uzağayine çocuklara işkence yapmaktanötürü adı çıkmış Sincan Çocuk Ha-pishanesi’ne sürgün edilirken, ha-pishane müdürü terfi ettiriliyordu.İktidarın muteber Vakit yazarı

Hüseyin Üzmez’in, bir çocuğa teca-vüz ettiğine ilişkin davayı hatırlayın.

Bu utanmazlar o zaman da biraz çe-kingen de olsa olayı normal bulu-yorlar, Üzmez’e acıyorlardı. Onlaragöre, Üzmez’e bir komplo kurul-muştu. Ama komplo Üzmez’in işle-mediği bir suçla yargılanması değil,bunun açığa çıkarılmasıydı! Üzmeztahliye edildiğinde ise aynı rahatlık-la mahkeme heyetine “Allah'a şü-kürler olsun. Beni bundan sonragazete ve televizyonlarda bol bol iz-lersiniz” diyordu. Şimdi Ö.Ç. davasındaki gelişme-

lere bir bakın. Davanın asli sanıkla-rından biri 4. Sınıf Emniyet Müdü-rü. Ve bu emniyet müdürünün yurt dı-şına kaçmış olduğu konuşuluyor şim-di. Uçan kuşu havada yakalayan, birçok olayı bir günde çözen emniyet teş-kilatı nedense bu meslektaşlarını ya-kalayamıyordu.

Yine duruşma süresinde alınan“yoğun güvenlik önlemleri” gözdenkaçmıyordu. Tabi bir süre sonra bupolislerin kimin güvenliğini almakiçin orada bulundukları anlaşıldı.Duruşma başlamadan önce Ö.Ç.’ninanne ve babasına, avukatlarına ve dedavayı izlemeye gelenlere yönelik, sa-nık yakını olduğu belirtilen kimselerceyapılan saldırıları izlemekle yetin-miştir polis. Oysa saldırıda kullanılan

cümleler, suçu ve suçluyu övme, teş-vik etme niteliğini taşıdığı için açık-ça suçtur ve görevlilerce tespit edil-melidir. Sanıklar arasında kamu gö-revlilerinin bulunduğu göz önünealındığında bu tutum gözden kaçırma,ihmalden daha çok, bir koruma an-lamına gelmektedir.

Soruşturma sırasında aynı huku-ki duruma sahip sanıklar tutuklanır-ken, kamu görevlileri serbest bıra-kılmıştır. Bunun anlamı şudur; dev-let suç işlemez. Üstelik sanıklar ara-sında bulunan kamu görevlileri ile il-gili olarak hiçbir idari soruşturma ya-pılmamıştır. Memurların, bilgisa-yarında dinlediği müzikleri gerekçegöstererek örgüt üyeliğinden cezaveren devlet, bu utanç verici suçtanşüpheli bulunan, yargılanan görevli-lerine bir tedbir dahi uygulamamıştır.

Demokratik Kitle Örgütleri, basınmensupları ve halkımıza çağrımızşudur; öznesi, muhattabı belirsiz ni-telemeler kullanmayalım. Bizi bu bi-linç yanılgısına sürükleyenlere karşıuyanık olalım. Bir utanç varsa -kivardır- bu kokuşmuş düzenin ko-ruyucusu ve savunucusu olanla-rındır, bunu açıkça bilelim ve söy-leyelim.

Utanması Gereken Bu Pespaye Düzeni Yaratanlardır!

Antalya E Tipi Hapishanesi’nde, mukavemetten do-layı 4 aydır tutuklu olan Çetin Güven’in avukat görüşü,2. müdür tarafından engelleniyor. Ailesi, Güven’den sağ-lıklı bir haber alamazken; Güven’le görüşmeye giden avu-kata ise hapishanenin 2. müdürü tarafından hakaret edil-di. Avukatın, savcıya yaptığı şikayete, savcının cevabı ise“Geçmiş olsun” oldu.

Antakya Özgürlükler Derneği, Antalya E Tipi Ha-pishanesi’nde yaşanan sorunlarla ilgili olarak Güven’inanlatımlarına yer verdiği 1 Eylül tarihli yazılı bir açık-lama yaptı. Güven’in, hapishanede uygulanan baskıla-ra dair verdiği bilgilerden bazıları şöyle:

“- Herkesin saçını, sakalını paldır-küldür saldırarak zorla kestiriyorlar.

- Adalet Bakanlığı’nın gönderdiği çarşaf, yastık,battaniyeleri vermeyip, kantinden alınmasını dayatıyorlar.

- 70 kişilik koğuşta 150 kişi kalıyor. Mahkumlar yer-lerde yatıyorlar. Hapishanenin kapasitesi 850 kişi olmasınarağmen 1700 kişi tutuluyor. Son dönemlerde hapisha-nelerde yaşanan isyanlardan sonra 80-100 mahkumbaşka hapishanelere sürgün edildi.

- Mahkumun en küçük itirazında ardı ardına cezalarveriliyor. Mahkumiyeti uzatılıyor.

- Ziyaretçilere üst düzey arama yapılıp, eziyet edili-yor.

- Gardiyanlar sürekli küfür ve hakaret ediyorlar.- Yemekler yenilemeyecek kadar kötü.- Karavanalar gece saat: 01.00-02.00’de veriliyor.”

Siyasi Ya da Adli Devlet Tüm Tutsaklara Düşman!

Halkın HukukBürosu

ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER, ÖĞRENCİ VELİLERİ, HALKIMIZ118

Page 19: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Geçtiğimiz hafta İstanbul’daAltınşehir Mahallesi’nde sağlık tara-masına giden Halk Cepheli sağlıkçılar,bir buçuk saatlik bir süre içerisinde9-10 eve gittiler. Halkla sohbet edipsağlıkla ilgili ne tür sorunları oldu-ğunu anlamaya çalışan sağlıkçılargördüler ki, kadınların büyük çoğun-luğunda bel fıtığı ya da boyun fıtığıvar. Kimisi daha önce ameliyat olmuş,kimisine daha yeni ameliyat demişdoktor. Ama sonuç değişmiyor,çoğunluk fıtıktan rahatsız.

Fıtık olan kadınlar hastaneye git-tiklerinde, teşhisin ardından tedavisüreci başlar. Doktorlar, “Neden fıtıkoldun?” diye sormazlar. İnsanlar fıtıkolmasın diye önleyici tedavi hizmetiverilmez. Oysa, fıtık olmamak müm-kündür. Daha farklı pek çok hastalıktada olduğu gibi…

Altınşehir’deki kadınlara nedenfıtık oldukları sorulduğunda, mahal-lenin kuruluşunda altyapı hizmet-lerinin verilmemesi ve mahalledebir çeşme de olmaması sebebiyle,yıllarca yokuşlar geçerek uzakmesafeden bidonlarla su taşıdıklarıöğrenildi. Bu koşulu değiştirmedikçede fıtık hastası bir kadının tamamıylaiyileşmesini beklemek hayalperestlikolur. Ondan da öte, meslek ahlakıylabağdaşmaz.

“Eğer koşullar insanı biçimlen-diriyorsa, o zaman o koşulları insan-ca biçimlendirmek gerekir” diyorustalarımız.

Sağlık alanında düşündüğümüzde,bizim bu sözden anlayacağımız şudurki; bir insanı hasta eden koşullarıdeğiştirmedikçe, hastalığı da tedaviedemeyiz. Sistem bozuksa, sadecedişlinin bir yerini onarmak yetme-yecektir. Veremin olmaması için açlı-

ğı, vitaminsizliği yoketmek gerekir. Kolerayı

yok etmek için suların temiz olması,kanalizasyon atıklarıyla karışmamasıgerekir. Kanserle mücadele edebilmekiçin, düzenin yarattığı kirliliği yoketmek gerekir. Ve daha pek çok has-talığa yakalanmamak için, hastalığıyaratan benzeri koşulları ortadan kal-dırmak gerekir. Ancak böyle oldu-ğunda gerçek bir sağlık hizmeti veri-lebilir.

Bu nedenle sağlıkçılar, sadeceilaç verip hastasını gönderdiğindemesleğini tam anlamıyla yapmışsayılmazlar.

Aynı zamanda bir doktor olanChe Guevara, bu düşünceye pratiktenasıl ulaştığını, Sosyalizm ve İnsankitabında şu sözlerle ifade ediyor:“Öğrenimimi bitirdikten sonra bazıözel ve karakterime bağlı nedenlerletüm Latin Amerika'da bir yolculuğagiriştim ve kıtayı tümüyle gezdim.Haiti ve Sen Domingo dışında bütündiğer Latin Amerika ülkelerini birbakıma ziyaret etmiş oldum.Yolculuğumun koşulları nedeniyle,önce öğrenci, sonra da doktor olarak,yoksulluğu, açlığı, hastalıkları, çare-sizlikten hasta bir çocuğu tedavietmenin olanaksızlığını, açlığın sebepolduğu geri zekalılığı ve bir insaniçin, vatanımız Amerika'nın yoksulsınıflarında sık sık görüldüğü şekildeönemsiz bir kaza sonucunda oğlunukaybetmek gibi sonu gelmez cezalarıyakından gördüm. O anlarda benimiçin ünlü bir araştırmacı olmak yada tıp bilimine önemli bir katkı getir-mekten daha büyük bazı şeylerinvarolduğunu farkettim. Amacım herşeyden önce insanlara yardım etmek-ti.”

Kişisel gayretiyle yardım etmenin

yetersiz olduğunu pratikte gören Che,ulaştığı düşüncelerini şöyle anlatır:“Hastalıkları tedavi etmenin dayan-ması gerektiği ilke, sağlam bir vücutyaratmaktır. Fakat bu sağlam vücudu,bir doktorun zayıf bir organizmaüzerinde yaptığı sanatkarane birçalışmayla değil, toplumsal ortak-laşacılık temeli üzerinde tüm kolek-tivitenin çalışmasıyla yaratmaktır.Tıp günün birinde hastalıkları önle-yen, kamuya kılavuzluk eden ve kamu-yu tıbbi görevlerini yerine getirmeyezorlayan, yaratmakta olduğumuz buyeni toplumun karakteristikleri ara-sında eksik olan bir takım şeyleritanımlamak ya da cerrahi bir müda-halede bulunmak için ancak sonderece acil hallerde müdahale edenbir bilim halini alacaktır.”

Halkın sağlıkçıları, halk düşmanıAKP’nin sağlık politikasına karşımücadele etmeden, kendi haklarınıda, hastaların haklarını da, yani özün-de bir halkın sağlık hakkını da kaza-namazlar. Sağlıkçılar, sağlıkta dönü-şüm denilerek, tedavi hakkı çalınanhalkımızı tedavi etmek istiyorlarsa,hastalığı yaratan düzene karşı damücadele etmek durumundadırlar.Aksi takdirde meslek ahlaklarına dasahip çıkamazlar.

Peki, “Bu düzen değişmez” diye-rek teslim mi olacağız, pes mi ede-ceğiz? Hayır! Koşulları hemen değiş-tiremeyebiliriz. Ama bu uğurda müca-dele ederek başlayabiliriz. Yine budüzen içinde halka sağlık hizmetivereceğiz. İhtiyaçlar-olanaklar teme-linde düşünüp elimizden gelenin eniyisini yapacağız. Düzene teslimolmayacağız. Halkın sağlık sorununukökten çözebilmek için düzeni yık-mak gerektiğini unutmadan çalışa-cağız.

AKP’NİN FAŞİST GERİCİ EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM OLMAYIN! 119

9 Eylül2012

Yürüyüş

Sayı: 329

Sağlıklı veGüvenli

Bir YaşamHakkımızdır

Halkın Yaşam KoşullarıDeğiştirilmedikçe

Gerçek Sağlık Hizmetide Verilemez

Page 20: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Aleviler’in yaşadığı evlerin işaret-lenmesi, duvarlara Aleviler’i hedefalan tehdit ve küfürlerin yazılması,Alevi bir ailenin Malatya Sürgü'de kat-ledilmeye çalışılması, cemevlerininBaşbakan tarafından “ucube” olaraknitelendirilmesi, Kartal Cemevi'nin ya-kılmaya çalışılması ve Yargıtay kararıile “cemevlerinin ibadethane olmadığı”kararı verilmesi...

Yukarıda saydığımız örnekler, sonzamanlarda Aleviler'in yaşadığı sorun-ların öne çıkanları olarak basına yansıdı.İmam Hüseyin'in Kerbela'da Yezid ta-rafından öldürtülmesi ile başlayan vetarihin her anında Aleviler üzerindedevam eden baskı ve asimilasyon po-litikaları, günümüzde de AKP tarafındandevam ettiriliyor. AKP iktidarı döne-minde Aleviler’e yönelik saldırılar sü-rekli artmıştır. Başlarda “Alevi Açılımı”şovları ile Aleviler'in düzen politika-larına yedeklenmesi istendi. Aleviler'indirengen, zalimin zulmüne karşı baş-kaldıran yanı düzen içinde tutularakyok edilmek istendi.

Bu politikaları tutmayınca Aleviler’ehakaret ederek, baskı altında tutmapolitikasına başvurmaya başlandı. AKP,bölüp parçalayarak yönetme politikasınıen iyi uygulayan iktidardır.

Kendisine oy veren çoğunluk olanSünni halkı, Aleviler’e karşı kışkırtmayaçalışıyor. Bu yüzden Aleviler’in inançözgürlüğü talebi karşısında baskıya,tehdide, katliam girişimlerine başvu-ruyor. Bu şekilde, Aleviler'in, inançlarınıözgürce yaşayacakları olanakları sağ-lamak yerine onları yok sayıyor, baskıve korku ile sindirmek istiyor. Önceden“cemevi, cümbüşevi” diyen kafa,şimdi de cemevlerimizi “ucube” olarak

tanımlıyor. Tanımlamalar farklı olsada kafa yapılarının aynı olduğu orta-dadır.

Her fırsatta, cemevlerinin ibadethaneolmadığını Diyanet İşleri Başkanlığıfetvaları ile açıklayan AKP iktidarı,şimdi de Yargıtay 7. Hukuk Dairesikararı ile buna “hukuki” bir kılıf uy-durdu. Ankara Çankaya Cemevi Yap-tırma Derneği'nin tüzüğünde bulunan“Derneğin amacı Çankaya'da yaşayanAlevi inançlı yurttaşların inanç veibadetlerini yerine getirme merkezleriolan cemevlerini yapmak ve yaptır-maktır” maddesi nedeniyle İçişleri Ba-kanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın'Cemevi ve benzeri yerlerin ibadetyeri kapsamında değerlendirilmesineimkan bulunmadığı' kararı ile birlikteAnkara Valiliği'ne yazı göndermiş vetüzükte yer alan, cemevlerini ibadetyeri olarak niteleyen 2 maddenin tü-zükten çıkartılmasını istemiştir. Der-nek yönetimi bunu kabul etmeyincede kapatma davası açılmıştır. Cumhu-riyet Savcısı Ali Özdemir'in esas hak-kındaki görüşünde; “Alevilik bir dindeğildir. Cemevi de bir ibadethane de-ğildir, toplantının adıdır. Davada vekonuda kamu yararı olmadığı, aksinekamuoyunu kaos ortamına sürüklemeçabası ve amacı görüldüğünü ve der-neğin kapatılması gerektiğini” söyle-miştir. Ankara 16. Asliye Hukuk Mah-kemesi'nin kapatma davasını reddetmesiüzerine dava Yargıtay'a gitmiş ve Yar-gıtay 7. Hukuk Dairesi kararı bozmuş-tur. Bozma gerekçesi ise “ilgili yasave düzenlemeler karşısında cami vemescit dışında bir yerin ibadethaneolarak kabul edilmesinin mümkünolmadığı” şeklindedir.

Hukuki sürecin içinde yer alan ku-rumlara baktığımızda (İçişleri Bakanlığı,Diyanet İşleri Başkanlığı, Ankara Va-liliği ve Yargıtay), devletin tüm ku-rumlarının Aleviler'in inancını baskıaltına almak, yok saymak için seferberolduklarını görüyoruz. Savcı'nın sözleri,devletin Alevi düşmanı politikasından

bağımsız değildir. Cemevleri, ibadet-hane olarak değil “toplantı”, bu konuise “kamuoyunu kaos ortamına sü-rükleme” olarak nitelendiriliyor. YaniAleviler'in kendi inançlarını özgürceyaşamak istemeleri, toplumu kaos or-tamına sürüklemek olarak görülüyorda ülkenin üçte birini oluşturan Alevi-ler'in yok sayılması “toplumu kaos or-tamına sürüklemek” olmuyor. TıpkıSürgü'de yaşayan Evli ailesine gerici-faşistlerin saldırması sonucu köye gidendevrimci-demokrat kişi ve kurumlarıntemsilcilerine belediye başkanının söy-lediği “Sizin buraya gelmeniz provo-kasyon yaratıyor” sözlerinde olduğugibi.

Egemenlerin bu kadar pervasız sal-dırılarının bir nedeni Alevi düşmanlığıise, bir diğer nedeni de Aleviler'in ör-gütsüzlüğüdür. Düşmanlarımız zulümve sömürü düzeninin sürekliliği içinbirleşmekte sakınca görmezken, bizlerbir araya gelemiyoruz. Tüm talepleri-mizi kabul ettirmenin, inanç özgürlü-ğümüzü sağlamanın yolu mücadele et-mekten geçiyor. Hiçbir düzen partisi,Aleviler'in taleplerini, inanç özgürlü-ğünü bize vermez. Hak veren hiç birzalim görülmemiştir tarih boyunca.Biz hakkımız olan cemevlerini müca-dele ederek alabiliriz ancak.

Aleviler’in ibadethaneleri CEMEV-LERİDİR! Yıllardır Aleviler’i katle-derek, yok sayarak, diri diri yakarakbu gerçeği değiştiremediler, değiştire-mezler. Hiç bir iktidar da Aleviler’in,zalimin yanında yer almasını başara-mayacak. Gerçek olan Alevi halkının,zalimin karşısında direngen olduğudur.Biz de hakkımız olan cemevlerininİBADETHANE olarak kabul edilmesiniistiyoruz. Bu talep için Alevi halkıbirlik olmalı ve mücadeleye katılmalı.Cemevi Hakkımızı İstiyoruz! İnanç Özgürlüğü İstiyoruz! Aleviyiz Haklıyız Kazanacağız!

DEVRİMCİ ALEVİ KOMİTESİ

Cemevi Hakkımızı İstiyoruz!Bizi Diri Diri Yakanlara Karşı Cemevi

Hakkımızı Direnerek Alacağız!

Devrimci Alevi Komitesi Olarak Diyoruz ki

ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER, ÖĞRENCİ VELİLERİ, HALKIMIZ220

Yürüyüş

9 Eylül2012

Sayı: 329

Page 21: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Sevgili Devrimci Okul OkurlarıMerhaba;

Politika üretmek savaşı örgütle-mektir, savaşın kurmayı olmaktır.Savaşın kurmayı olmak, savaşı ge-liştiren, gelişen olmaktır. Geniş kit-leleri savaştıran olmaktır. Savaşa yönveren olmaktır.

Devrimci politikaları sadece an-lamakla kalmamalı, bu politikalarıhalka ulaştırmayı başarmalıyız, ancakböyle halkın öncüleri olabiliriz.

Savaşımızın KurmaylarıOlacağız!

Devrim bir düş işidir. Bir düş ku-ruyoruz ve düş ancak aklımızla ger-çeğe dönüşebilir. Aklımızı devrimiçin kullanarak her şeyi, her anı sa-vaşımıza göre şekillendireceğiz.

Savaş alanı bir yapı yeri gibidir.Yapının işçileri olduğumuz gibi, us-taları da olacağız. Temelden çatıya ka-dar neyi, nasıl ve neden yaptığımızıbileceğiz. Bilmekle kalmayacak öğ-renecek, öğretecek ve öğrendikleri-mizi bu yapıda hayata geçireceğiz.Vurulan her kazmanın, konulan hertuğlanın özel bir önemi vardır. Yapı-lan ufak bir yanlış yapının tamamınıetkiler. Aynı şekilde doğru yapılan herşey yapının daha hızlı, daha sağlamtamamlanmasını sağlar. Düşümüz-deki yapı bizim aklımızla, emeğimizleete kemiğe bürünür.

Başarılı olmak için sadece doğrubir politika belirlemek, kurallar koy-mak, planlar yapmak yetmiyor. Bun-ları uygulayacak insanlar doğru se-çilmemişse, yeterince denetlemiyor-sak sonuç almayı tesadüflere bırak-mışız demektir.

Savaşımız hayatın her alanındasürmektedir. Mahallelerden, okullar-dan, iş yerlerinden, dağlarına kadaralabildiğine geniş bir savaş alanımızvar. Savaşın bu alanlarda sevk ve ida-

re edilmesi kurmay-ca düşünebilmemizebağlıdır.

Savaşın ve ge-lişmenin önüne çı-kacak bütün engel-leri aşan olacağız.

Hedefe varmamızı engelleyecek birgücün varlığını asla kabul etmeye-ceğiz. Üzerine düşeni yapan değil,mücadelenin seyrine yön veren ola-cağız. Üzerine düşeni yapmaktankastedilen bir bekleme halidir. Ken-dini bir bakıma dışında görmektir. Ta-lep eden olmaktan öteye geçip talepbelirleyen, koparıp alan, çekip götü-ren olacağız.

Neden SavaştığınıBilmek, Bütün NedenleriÇözümlemektir

"Neden" sorusunu soran ve doğ-ru cevabını veren olacağız. Buldu-ğumuz her doğru cevap, yapıya ko-nulmuş doğru bir tuğladır.

Nedenleri bulabilmemiz için doğ-ru yerden bakacağız. Yani bilimselpencereden bakacağız. Kapitalizmdeinsan fikri gelişmesini sağlayacakaraçlardan yoksun olduğu gibi, kapi-talizm bunu engeller. Hayatın heralanında iki ideoloji, iki sınıf sürek-li bir savaşım halindedir. Haliyledevrimcilerin bıraktığı boşluğu düzendoldurur. Bu nedenle düzenin tüm ku-rumlarına ve politikalarına karşı al-ternatif yaratmalıyız.

Çelişkinin yasasını da, nicel biri-kimden nitel sıçramasını da savaş içinde göreceğiz. Yoksa yıllarca inşaatmühendisliği okuyup bir kulübe ya-pamayan, kuru bilgi yağmurlarına dö-neriz. Bilimsel düşünce halk içinde ya-şayan düşüncedir. Tüm bilimsel yasa-ları kitlelere bakıp görebilmektir dev-rimci politika üretmenin temel yasası.

Her şeyin değişim halinde oldu-ğunu görebiliriz. Peki bu değişime

yön verebiliyor muyuz? Görmek vebilmek yetmez. Doğru müdahaleylesonuç alabilmektir politika üretmek.

Üretmek Emek İsterMücadele ve devrim üreterek bü-

yür. Üretmek örgütlenmektir. İnsankazanmaktır.

Politika üretebilmemiz için, ken-dimize, yoldaşlarımıza, halka emekharcayacağız. Küçük büyük demedenyükü omuzlayan olacağız. Yüküomuzlayıp taşıyan olacağız.

Halka emek harcayacağız. Halkiçin politika üretiyoruz. Halka ait hiç-bir şey bize yabancı olmamalı. Gün-lük yaşamlarındaki sorunlarından, ör-gütlenme sorunlarına kadar her konudaçözüm üreten olacağız. Bunun içinomuz omuza halkın içinde olacağız.Emeğimizi devrimci aklımızla bir-leştireceğiz. Halka belli kalıplarla gi-dip o kalıplar içinde kalması için ısraretmeyeceğiz. Politika bir kalıp değil-dir. Ürettiğimiz politikalarda devrimyolunda ilerleyen, ilerleten olacağız.Ancak böyle yaparsak bir ev kadının-dan bir halk kahramanı, bir emeklidenbir halk savaşçısı yetiştirebiliriz.

Politikalarımız kapıları açtıran,silahlandıran, yüzbinleri alanlara ta-şıyan gücümüzün kaynağıdır. Bu po-litikalar kitaplardan derlenmediler."Gerisi Hayat" diyen öğretmenin ışı-ğında oluştular.

Politika Üreten veO Politikaları UygulayanlarAyrı Düşünülemez

Akıl yürürken ayaklar durmaz.Akıl üretendir, biriktiren ve düzen-leyendir. Akıl üretmek, yaratıcı olmakyapının temel harcıdır. Ancak tuğla-lar yerli yerine oturmadığı süreceharcın iyi olup olmamasının bir öne-mi kalmaz. Fikirlerin savaş içindekullanılabilir hale gelmesi politikaüretmektir.

Politikanın doğruluğu ancak doğ-ru bir programla somutlanabilir. Prog-ram devrimin programıdır. En küçü-ğünden en büyüğüne kadar örgütle-menin bütün birimlerinde programlı

Ders: Politika Üretmek

POLİTİKAÜRETMEK

AKP’NİN FAŞİST GERİCİ EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM OLMAYIN! 221

9 Eylül2012

Yürüyüş

Sayı: 329

Page 22: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

çalışma olmadan doğru politikalar uy-gulanamaz. Üretilen de kullanıl-madıkça körelir. "Politika halkayansıyandır" derken uygulanabilirli-ğini kast ediyoruz. Bunu yaşama ge-çirecek programın önemini anlatıyo-ruz. Bütün, parçalardan oluşur.

Halkla üretip, halk için uygulaya-cağız politikalarımızı. Kitle eylemle-rinden, silahlı eylemlere kadar savaşınher mevzisi halkın içinde büyür geli-şir. Aksi halde teknolojinin, sisteminhizmetinde olduğu bu dönemde, halksavaşçıları bellerinde silahlahalkın adaletinin uygulayıcılarıolamazlardı. Düşmanı şaşkınaçeviremezlerdi. Halk savaşçıla-rı devrimci politikaların mi-marları, uygulayıcısıdırlar. Hal-kın onları bağrına basması dapolitikalarının doğruluğunu gös-terir.

İktidara GidenKöşe TaşlarınıÖğreniyoruz

Sarp, engebeli devrim yo-lunda doğru zeminlerde kal-masını sağlayan devrimci poli-tikalarımızdır. Engelleri aşma-mızı sağlayan, doğru politika-larımızdır. Devrimci politika-

larımızın üretildiği bir merkez varsa oda beynimizdir. İktidara taşıyan, yolaçan öncü olabilmemiz için politikaüreteceğiz. Emperyalizm, oligarşi boş-luk bırakmıyor. Her alanda adeta herkesime politika üretiyorlar. Özel po-litikalar, halkı teslim almak için üre-tilen ince hesapların sonucudur. Sal-dırıyor, eziyor, yozlaştırıyor, eritiyor,sindiriyor bütün bunlara karşı politikaüreteceğiz.

Zaman yitirmeden, geçen zamanınaleyhimize olduğunu bilerek hızlı,

güçlü politikalar oluşturmak zorun-dayız. Evet sistem boşluk bırakmazbiz mücadelemizle halka örgütlenmealanları açacağız. Devrime yürüye-cekleri yolu açacağız. Düşman önle-rini kapattıkça, biz açacağız.

Savaşın her alanında örgütleyen, sa-vaşı geliştiren olacağız. Bir savaşta be-lirleyici olan savaşçıların, kadroların ni-teliğidir. Davasının doğruluğuna inanan,meşruluğuna inanan, halk ve vatan içinölüm dahil bütün fedakarlıkları gözealan, zafere kilitlenmiş, bu zaferin

kendi adımlarıyla gelece-ğine inanan bir insandandaha güçlü bir silah yoktur.

Bazen elimizde dergi,mahalle mahalle, bazenbelimizde silah, sokaksokak dolaşan olacağız.Ve her yerde, her an bey-nimizin her kıvrımındadevrim olacak. Devrime,devrimci politikalar üre-terek varabiliriz. Doğrupolitikalar partinin doğ-rularıyla bütünleşmelidir.Aksi kendiliğindencilikve yetinmecilik sonuçla-rını doğurur.

Haftaya yeni bir ko-nuyla buluşmak üzerehoşçakalın.

SSavaş alanı bir yapı yeri gibidir.Yapının işçileri olduğumuz gibi,ustalar ı da olacağız. Temelden

çat ıya kadar neyi, nasıl ve nedenyapt ığımızı bileceğiz. Bilmekle

kalmayacak öğrenecek, öğretecek veöğrendiklerimizi bu yapıda hayatageçireceğiz. Vurulan her kazmanın,konulan her tuğlanın özel bir önemi

vardır. Yapılan ufak bir yanlışyapının tamamını etkiler. Aynışekilde doğru yapılan her şey

yapının daha hızlı, daha sağlamtamamlanmasını sağlar.

Düşümüzdeki yapı bizim aklımızla,emeğimizle ete kemiğe bürünür.

Halkın Hukuk Bürosu (HHB) avukatlarına yönelik ola-rak Devrimci Halk Kurtuluş Partisi (DHKP) üyesi olmaktanötürü soruşturma açıldı. Dosyadaki gizlilik kararınınkaldırılmasıyla birlikte, 2011 Aralık ayında HHB’de bu-lunan dinleme cihazının sorumlusu da açığa çıkmış oldu.

HHB, konuyla ilgili olarak 4 Eylül tarihinde bir açık-lama yaptı. Açıklamada, İstanbul Siyasi Şube polisinin ken-dilerine yönelik teknik takip, izleme ve dinleme gibi yas-adışı faaliyetlerde bulunduğu belirtilerek, “Meğer Siya-si Şube polisleri bu dinleme olmazsa örgütün yapısını veişleyişini çözmemiz mümkün olmaz diyerek mahkeme kar-arı çıkartmış. Çok gizli ve tehlikeli buldukları olaylar iseHrant Dink davası ve KCK kapsamında yargılanan avuk-atların davası ile ilgili çağrı ve yazışmalar olmuştur. Siy-asi Şube’nin terör dediği diğer yazışmalar ise öğrenci genç-lik örgütlerinin eylem çağrıları ve birkaç işçi eyleminin

çağrısından ibarettir. “Gizli ibareli raporlarında ABD elçi-liği önündeki açıklamalar yer almakta” denildi.

“Yapılan izleme ve dinlemeler neticesinde hakkımız-da kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildi”bilgisinin de verildiği açıklama, polisin yasadışı faaliye-tiyle ilgili olarak 5 Eylül’de İstanbul Emniyet Müdürlüğüönünde yapılacak eylemin duyurusuyla bitirildi.

Tüm Ahlaksızlıklara Kuralsızlıklara KarşıAdalet Savaşımızı Ahlaklı ve Kurallı Olarak

Sürdüreceğiz

Halkın HukukBürosu

HALKIN HUKUK BÜROSU’NUNYENİ ADRESİ:

Hürriyet Mah. Dr. Cemil Bengü Cad.Beyder Sok. No:3/3 Kağıthane

İSTANBULTel / Faks: 0212 296 31 59

[email protected]

ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER, ÖĞRENCİ VELİLERİ, HALKIMIZ22

Yürüyüş

9 Eylül2012

Sayı: 329

Page 23: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

AKP İktidarının3. Dönemi, AKP

PolitikalarınıDesteklemeyenTüm Kesimlere

SaldırdığıDönemdir

AKP MedyayaSaldırdı, Medya

AKP’ninMedyasınaDönüştü!

Yargıya SaldırdıYargı AKP’nin

Yargısına Dönüştü!

AKP İşbirlikçi BirPartidir!

AKP HalkaDüşman Bir Partidir

Oligarşi İçiÇatışmalar, AKP ile İç

Çelişkiler SürekliVarolacaktır

AKP-FethullahÇatışması da Oligarşi İçi

ÇıkarÇatışmasıdır!

AKP iktidarının politikayapış tarzını, iktidarda ol-duğu üçüncü dönemi elealarak devam ediyoruz yazı

dizimize. Antalya'da 7 Nisan'da görüşmelerdebulunan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç,2015'te yapılacak genel seçimde, AKP'nin %60 oy alacağını "hayallerden bahsetmiyorum...üç seferdir iktidara geliyoruz, boru değil, al-dığımız oy % 52" diye AKP'ye has bir üslup-la açıklıyordu. Bu açıklama bir yandan mey-dan okuma, bir yandan da AKP'nin üçüncü dö-neminde yerini ne kadar sağlamlaştırdığının ifa-desiydi. 12 Haziran 2011 seçimlerinde % 49oy oranıyla, 1. parti olarak sandıktan çıkanAKP, halka karşı savaşta artık iyice perva-sızlaştığı dönemin kapılarını da açmıştır.

AKP, kozlarını artık açıktan oynamakta-dır. Sırtını ABD'ye yaslamanın, oligarşi içi çe-lişkileri bastırmış olmanın, halkı estirilen te-rörle susturmuş olmanın rahatlığıdır bu.Öyle ki, AKP artık dev aynasında görmek-tedir kendini. AKP, Türkiye'nin tek seçe-neğidir adeta. İçişleri Bakanı İdris Naim Şa-hin, seçim bölgesi Ordu'da AKP'nin KadınKolları 3. Olağan genel kurulu toplantısındaşöyle demişti örneğin; "...Ak Parti'nin al-ternatifi gene Ak Parti. O halde Ak Par-tinin iyi korunması lazım... Mevsim kış,aman nezle bile olmasın Ak Parti öksü-rürse, Türkiye zatüre olur, tablo bu." (5Mart 2012- Hürriyet)

AKP sadece Türkiye'nin vazge-çilmezi değildir. AKP, ABD’ninBOP politikaları çerçevesinde de en

çok kullandığı partidir. İran'la ABD arasındagörüşmeler daha bu kadar alevlenmemişkenbile -16 Ağustos 2008- Cumhurbaşkanı Ab-dullah Gül, İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ah-medinejat'ı ABD adına tehdit ediyordu. "...ABD vurursa sorun olur. Komşumuz olarakTahran'ın 'Harabe Bağdat' olmasını arzu-lamayız." Abdullah Gül böyle derken 2012'yegeldiğimizde Obama, Erdoğan'ı kendine örnekaldığını söylüyordu. İşbirlikçilik konusunda rüş-tünü ispatlamış AKP ve Tayyip Erdoğan ise, Or-tadoğu ve Suriye politikaları konusundaABD'yi uyarıyordu. "Suriye'de çözüm konu-sunda" elinden geleni fazlasıyla yaptığını vebölgede dış müdahaleye -yeni bir Libya sen-dromu yaşamadan- gerek olmadan BM ile bir-likte çözülebileceğini belirtiyordu. KısacaAmerikan imparatorluğunun sömürüsünü dahaiyi ve akıllıca yapması noktasında akıl veri-yordu.

AKP, rüştünü emperyalistlere ispatlarken,ülke içinde de her şey çok iyiye gidiyor havasıestirmeye çalıştılar.

"2012'de cari açık küçüldü" deniyor. Oysaküçülen bir cari açık yoktur, düzenli olarak açıkbüyümektedir, açığın büyümesinde yavaşlamaolmuştur sadece. "İşsizlik azaldı" deniyor:Oysa 2003 yılında 2 milyon olan işsizlik sayısı,AKP iktidarı boyunca artmış, 2012'ye gelin-diğimizde sayı 3 milyona çıkmıştır. Düzelen,iyiye giden, halkın yararına bir politikası yok-tur. AKP'nin 10 yıllık iktidar süreçleri halk düş-manlıklarının ispatıdır aynı zamanda. AKP, ger-çekleri istatistik hesap oyunlarıyla gizlemeyeçalışıyor.

ÜÇ DÖNEMDİR İKTİDAR: NASIL SEÇİLİYOR, NE YAPIYORLAR?

AKP İktidarının Üçüncü Dönemiİşbirlikçiliğin ve Halk Düşmanlığının

Alenileştiği Bir Dönemdir

4

AKP’NİN FAŞİST GERİCİ EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM OLMAYIN! 23

9 Eylül2012

Yürüyüş

Sayı: 329

İşbirlikçiliğin,Amerikan Uşaklığının Partisi

Halk Düşmanı AKP

Page 24: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

AKP İktidarının3. Dönemi, AKP Politikalarını Desteklemeyen TümKesimlere Saldırdığı Dönemdir

AKP, kendisine oy veren kesimlerde dahil olmak üzere, hemen her ke-simi politikalarına göre değerlendir-mektedir. Politikalarına hizmet et-meyen tüm kesimleri düşman olarakgörmekte, "terörist" ilan etmektedir.Bugün bu çok daha açıktır.

İktidarlarının ağırlıkla ikinci dö-neminde uygulamaya koyduğu özel-leştirmelerle birlikte 4-C uygulama-sı akıllardadır. Tekel işçilerinin 4-Cuygulamasına, özelleştirmeye, işsizkalmaya karşı gerçekleştirdikleri di-reniş sırasında AKP'nin politikası, bukonuda ayrım gözetmediğinin ispa-tıdır. Tekel işçilerinin büyük bir ço-ğunluğu AKP'ye oy veren kesiminioluşturmaktaydı. Politikalarıyla ça-kıştığı noktada AKP hemen dema-gojilerle saldırıya geçiyordu. "Yattı-ğın yerden para kazanma devri geç-ti" diyerek işçilere saldırıyordu. An-kara'nın soğuğuna, karına, ayazınarağmen sokağa atılan işçilere tayzik-li sularla saldırıyordu polis. Bu örnekasıl olarak, AKP'nin bir sonraki dö-nem politikalarına göre, bir uçtandiğer uca nasıl değerlendireceğinin degöstergesidir. Bu dönemde saldır-madığı kesim kalmamıştır adeta.

AKP Medyaya Saldırdı, Medya AKP’nin Medyasına Dönüştü!

AKP, iktidarının 3. dönemindemedyaya yönelik en büyük saldırıla-rı yöneltti. Daha önce soldan AKP ik-tidarına destek veren AKP yalakala-rına artık ihtiyacı kalmadı AKP’nin.Çok sayıda gazeteciyi 12 Haziran2011 seçimlerinin hemen sonrasındaçalıştıkları gazete ve televizyonlardankovdurdu.

Komplolar kurularak yapılan göz-altı ve tutuklamalarla dünyanın en faz-la gazeteci tutuklanan ülkesi olduk.Tutuklanan gazeteci sayısı 106’yakadar çıktı.

Onlarcası işten attırıldı. Başlan-gıçta sadece devrimciler, yurtseverler,ilerici demokrat, muhalif gazetecilertutuklanırken, giderek bu AKP poli-tikalarına en küçük bir eleştiri yö-nelten AKP yalakası gazetelerde ça-lışan gazetecilerin bile çalıştıklarıgazetelerinden kovulmasına dönüştü.

Bugün tekelci medyanın bütüntelevizyonları, gazeteleri AKP’ninborazanına dönüştü.

Yargıya Saldırdı Yargı AKP’nin Yargısına Dönüştü!

Yargı, bugün AKP’nin politikala-rına karşı çıkan tüm kesimleri sin-dirmekte kullandığı silah haline gel-miştir.

Burjuva hukuğu anlamında bileyargının herhangi bir güvenilirliğiyoktur, AKP hukuğu kendine göre iş-lemektedir. Kimin niye tutuklandığı-nın ya da neden serbest bırakıldığınınkarşılığı yoktur. Emniyet müdürlü-ğünün önünden bir defa geçti diye tu-tuklanabilir insanlar. Yasemin Kara-dağ'ın tutuklanması böyle saçma birgerekçedir örneğin. Son KCK ope-rasyonlarında da - 2 yıl içinde ger-çekleştirilen kapsamda- 8 binin üze-rinde BDP’li tutuklanmıştır. Yargınınkılıcı AKP'nin elindedir. Ve çıkarla-rı doğrultusunda adalet dağıtmaktadır!

Deniz Feneri yolsuzluk dosyasınınhukuki gelişim süreci, Hrant Dink da-vası, Madımak davası, Engin Çe-ber'i işkencede katledenlerin yargı-landığı dava birçok yolsuzluk dosyasıAKP'nin adaleti nasıl uyguladığınınörnekleridir.

ORDU, TÜSİAD gibi oligarşi içikesimlerden halk kesimlerine kadargeniş bir kesim AKP terörüne maruzkalmaktadır.

AKP İşbirlikçi Bir Partidir!

Daha önceki yazılarımızda daAKP'nin gelmiş geçmiş hükümetlerarasında en işbirlikçi olduğunu, ül-kemizi emperyalistlerin çiftliği gibikullandırdığını belirtmiştik. BugünOrtadoğu'da ABD'nin maşası olarak

kullanılmaktadır.

Tayyip Erdoğan gittiği hemen herülkeye, ABD adına kafa tutmaktadır.

Nükleer Güvenlik Zirvesine katıl-mak için bulunduğu Güney Kore'deABD Başkanı Barack Obama ile gö-rüşen Tayyip Erdoğan, 26 Mart'ta ba-sına Suriye ile ilgili verdiği demeç ile"Buna seyirci kalmak, bunu beklemek,buna müdahale etmemek mümkün de-ğil. Bu bizim vicdani görevimiz" di-yerek Suriye'ye müdahalenin kaçı-nılmaz olduğunu, bunun içinde yer ala-cağını ifade ediyordu. Emperyalistle-rin Suriye'yi çembere almasını sağ-larken bir yandan da İran'a emperya-listler adına sürekli direktifler veriyor.

Afganistan'da ABD'nin deneti-minde işbirlikçi ordunun şekillen-mesi için eğitim veriyor, koşulsuzgönderdiği NATO'nun barış gücüdiye ifade ettiği bu vatanın çocukla-rını pazarlıyordu.

Böyle gönülden çalışan bir işbir-likçi de elbetteki emperyalistler ta-rafından kucaklanacaktı. Obama Gü-ney Kore'de ikibuçuk saate yakıngörüşme sonrasında Erdoğan'ın beli-ne sarılarak "arkadaşım" diyecekti el-bet! Çünkü karşılarında bir dedikle-rini ikiletmeyen bir iktidar vardır.

İran'dan alınan petrol, kaliteli vedaha ucuza mal olmasına rağmenABD Büyükelçisi Francis Riccior-done'nin İran'dan ham petrol ithala-tıyla ilgili "Türkiye'nin artık bir ka-rara varmasını bekliyoruz" sözleri it-halatı durdurmalarına yetmiştir. Bü-yükelçinin sözlerinden hemen sonraEnerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Ta-ner Yıldız, İran'dan alınan petrolün ye-rine Libya'dan petrol alımının başla-tıldığını açıkladı. ABD'nin İran'a uy-guladığı ambargoya harfiyen uya-caktı elbette!

Bu dönemin işbirlikçilik nokta-sında AKP'nin en net politikası Ma-latya-Kürecik'e kurulacak olan radarüssüdür. Füze kalkanı ABD'nin ken-disine karşı geliştirilebilecek saldırı-lara karşı oluşturduğu bir kalkandı.

2 Mart 2012'de Kayseri'deykenaçıklama yapan Milli Savunma Bakanıİsmet Yılmaz, "Bu radardan korkma-ya, çekinmeye gerek yok" diyerek Ma-

ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER, ÖĞRENCİ VELİLERİ, HALKIMIZ224

Yürüyüş

9 Eylül2012

Sayı: 329

Page 25: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

latya-Kürecik'teki radar sistemininABD ile yapılan bir sözleşme sırasındakurulduğunu ve NATO amaçlarınatahsis edildiğini, saldırı amaçlı bir üsolmadığını savunma amaçlı kurul-duğunu belirtiyor ve ekliyordu: "Busistemin içinde de en üst seviyede bi-zim komutanımız bulunacaktır"

Bu üsse karşı protesto eylemleri-nin olduğu günlerde CHP'nin Malat-ya Milletvekili Veli Ağababa mecli-se, "bu konu meclise oylamaya su-nulmadan, Amerikan askerlerininMalatya'da bir otelde kaldıkları, ote-lin dış güvenliğinin Türk polisleri ta-rafından alındığını" belirterek soruönergesi veriyordu. Yürütülen tartış-malarda ise Şubat 2010'da da bu an-laşmaların yapıldığı, üssün tamamenAmerikan askerlerine tahsis edildiği,tüm hakkın NATO ile birlikte Ame-rikalılara ait olduğu ortaya çıktı.

Bugün bu üssün neden açıldığı,Amerika'nın Ortadoğu'daki politika-ları doğrultusunda kurulduğu açıktır.Üssün asıl amacı Amerika'yı, Avru-pa'daki emperyalist ülkeleri koru-maktır. İncirlik Üssü'nün emperya-listler tarafından sınırsız kullanılma-sı gibi, bu üsse tek bir Türk askeriningirmesi yasaktır.

Suriye ile İran üzerinden yürüyentartışmalar, AKP'nin bu konulardayaptığı açıklamalar ise efendisinesürekli yaltaklanan oradan oraya koş-turan, sürekli kuyruk sallayan birfino köpeğini andıran açıklamalardır.Bugün Anadolu toprakları AKP tara-fından başta ABD olmak üzere tümemperyalistlerin denetimine açılmış-tır. AKP emperyalistler tarafındankullanılan bir maşa olmuştur.

AKP Halka Düşman Bir Partidirİktidarın ikinci döneminde Baş-

bakan Erdoğan, "Tüyü bitmemiş yeti-min hakkını yemedik ve yemeyeceğiz.Aksi varsa içimizde barındırmayaca-ğız" diyordu. Böyle diyerek 2011 se-çimlerini kazandılar. Ancak değiltüyü bitmemiş çocukların, doğma-mış çocukların bile hakkını yediler, ye-dirdiler.

Sadece Deniz Feneri yolsuzluk da-

vasında bile yazılı olarak tespit edi-len 41 milyon 600 bin Euro paraAKP'lilerin cebine girmişti. Bu pa-raların hepsi Beyaz Holding'e akta-rılmıştı. Bu holdingin ortaklarındanbiri oğlu, diğerleri akrabaları ve ya-kın dostlarıdır.

AKP ile ilgili araştırmayı yaptı-ğımızda karşımıza çıkan en çok bel-ge AKP'nin yolsuzlukları ile ilgili bel-geler oldu. Ortaya çıkan Wikileaksbelgelerinde ise en çok konuşulankonu Tayyip Erdoğan'ın İsviçre ban-kalarında olan 8 gizli hesabı olduğukonusuydu. "Ben neyi ispat edeceğim.Olmayan şey ispat edilir mi?" diye-rek bu soruyu cevaplayan Erdoğan İs-viçre'de tek kuruş parası olmadığınısöylüyordu. Oysa dönemin ABD Bü-yükelçisine ait olduğu belirtilen birWikileaks belgesinde 5 ayrı İsviçrebankasında hesabı olduğu, bunlarıyolsuzluklar sonucu kazandığı belir-tiliyordu. (Age. 48-49 sayfalar)

Deniz Feneri, YİMPAŞ, KOM-BASSAN gibi dev yolsuzluk-dolan-dırıcılık dosyalarının kilit ismi Er-doğan ve AKP'dir. AKP, Erdoğan'danbelediye başkanlarına kadar en per-vasız dolandırıcılık dosyalarıyla içi-çe geçmiş bir partidir. Ancak AKP'ninhalk düşmanlığı halkın parasını çalıpçırpması, sadece kendi cebini dü-şünmesiyle sınırlı değildir. Bunlarıgerçekleştirirken halka yönelik terö-rü de büyümüştür. AKP üçüncü dö-neminde bu terörü sınırsız ve açıktankullanmıştır.

Oligarşi İçi Çatışmalar AKP ile İç Çelişkiler Sürekli Varolacaktır

Oligarşi bir çıkar ortaklığıdır."Daha fazla sömürüden pay, daha çokkar" üzerine dayalı bu sistemde, bubirlikte böylesi çatışmaların yaşan-ması kaçınılmazdır. AKP işbirlikçi te-kelleri kah iktidar olanaklarından ya-rarlandırarak, kah mahrum bırakarakteslim almıştır. Geçmiş yıllardaAKP'nin hemen her politikasına yap-tığı basın açıklamalarıyla cevap verenTÜSİAD Kürt sorunu ile ilgili me-selelerde Diyarbakır'a giderek BDP'li-lerle halay bile çekmişti. Ümit Boy-

ner bu dönemde AKP'ye teslim olmuş.AKP'de kesesinin ağzını açmıştır.AKP'nin 10 yıllık iktidarı 2012'ye ge-lindiğinde KOÇ Holding 2011 yılın-daki net karını %22 artırmıştır.

Bu dönemde AKP bir yandan sen-dikalara saldırarak, bir yandan daözelleştirmelerle, 4-C uygulamalarıylapatronların karlarına kar katmalarınınönlerini açmıştır. İşgüvenliğinin hiçesayıldığı, en çok "iş kazaları" adı al-tında iş cinayetlerinin yaşandığı dö-nemdir bu dönem.

Geçen yazımızda AKP'nin Erge-nekon adı altında artık teşhir olmuşkontrgerilla elemanlarını, yeni tescillikatillerini kullanarak "orduyu dize ge-tirdiğini" belirtmiştik. Bugün 28 Şu-bat tartışmaları üzerinde yürüyendarbe tartışmaları AKP'nin ordu vepolis içindeki kendilerine engel ola-bilecek kişileri tasfiye etmekteki enbüyük kozu haline geldi. BülentArınç'ın söylemiyle öyle ki "artık kim-se darbeyi aklının ucundan bile ge-çirmeyecekti." AKP, bu operasyonlarlaorduyu da dize getirerek orduyu AKPiktidarının parçası haline getirdi.Ordu içindeki kadrolaşmasını büyükoranda tamamladı.

Oligarşi içi çatışmaların hemen herdönem kullanılan temel unsurlarındanbiri polis-MİT olmuştur. Öncelikleyargıyı ele geçiren AKP zaman zamanyargıyı da kullanarak tüm kadroları ilebirlikte devletin bütün kademelerin-de yer ediniyordu. Gizli tanıklar,komplolar, sahte belgeler, telefondinlemeleri, hemen her yere yerleş-tirilen "böcek" diye belirtilen dinle-me cihazları, şantaj kasetleri... dahaakla gelebilecek onlarca yöntem busüreçte kullanıldı. Bugün yargıAKP'nin iktidar kavgasında da, hal-ka karşı savaşta da kullandığı temelsilahlardan biridir.

AKP-Fethullah Çatışması da Oligarşi İçi Çıkar Çatışmasıdır!

2012 Şubat-Mart aylarının temelgündemlerinden biri de yargı-MİTüzerinden sürdürülen AKP-FetullahGülen çatışmasıydı. Bu çatışma da oli-garşi içi çatışmanın başka bir boyu-

AKP’NİN FAŞİST GERİCİ EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM OLMAYIN! 225

9 Eylül2012

Yürüyüş

Sayı: 329

Page 26: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

tudur. AKP devletin çeşitli kademe-lerinde -yargı, yasama, yürütme- Fe-tullah Gülen cemaati ile oluşturmuşolduğu ittifak sayesinde bir denetimsağlamıştır. Bu AKP ile Fetullahçılararasında çıkar üzerine kurulmuş bir it-tifaktır ve "çıkar" üzerine şekillenenher ittifakta olduğu gibi, çıkarların ça-tıştığı yerde bu ittifak çatışmaya ko-layca dönüşebilir. MİT üzerinde yü-rüyen tartışmalar da, bu çatışmalardanbiridir sadece.

Çatışmanın başlangıcında MİTmüşteşarı Hakan Fidan ve 4 MİT ele-manı İmralı ve Oslo ile yapılan gö-rüşmeler ortaya sürülerek, ifade ver-meye çağrılıyordu. Bu süreçte AKPve Tayyip Erdoğan hızlı davranarakhemen harekete geçti. Öncelikle Tay-yip Erdoğan, Hakan Fidan için "biz-zat arkasındayım" dedi ve soruşturmaaçan savcı "usul hatası var" denilerekgörevden alındı. Hakan Fidan içinmeclis komisyonuna hemen bir yasateklifi sunuldu. MİT'e soruşturmaaçma yetkisinin sadece başbakanlığınonayına bağlayan yasa jet hızla mec-listen geçti. Bu restleşmede öne ge-çen Tayyip Erdoğan basına şöyle de-meçler veriyordu:

"...MİT olayındaki gelişmeleresessiz kalmak mümkün değil. Niye be-nim malum nekahat dönemime rast-layan süreçti. (Hakan Fidan'ı kaste-derek) Benim sır küpüm TürkiyeCumhuriyeti Devleti'nin sır küpü... İm-

ralı'lıya da gönderen benim, Oslo'yada gönderen benim. Niye ortada birproblem var? Terör mücadelesindebaşarılı olmamız lazım... Bu insanıntakdir edilmesi gerekirken bunu ye-meye çalışan bazı muhalifler olmuş-tur. Yargı görevi olmayan bir alanagirdi. Bu konuda haklı olmayan ko-numda kendini hissedince kusurabakmasın bizi karşısında görür. Yar-gı, kendini yasamanın üzerinde gö-remez." (12 Nisan 2012- Hürriyet)

Başbakan Erdoğan böyle diye-rek restini çekiyordu bir anlamda. Vebugün AKP hemen her alanda oligarşiiçi çatışmada, elindeki devlet kasası-nın kah ağzını açarak, kah keserekveya yargı kılıcıyla operasyonlar dü-zenleyerek üste çıkmıştır. Ancak itti-fak yaptığı güçlerle de ilişkisini kes-meyerek dengeyi sağlamaktadır.

Wikileaks belgelerinde döneminABD Büyükelçisi Edelman, BaşbakanTayyip Erdoğan'ı, şöyle tanımlıyor:

"Şu anda Erdoğan Avrupa'ya en-tegre olmuş, başarılı, demokratik birTürkiye öngören ABD vizyonunadoğru ilerlemeye muktedir, sağla-maya muktedir tek ortak.

Türkiye'nin bize karşı olan çeliş-kili işlerini yönetmeyi kendi görevi sa-yıyor. Aynı zamanda Amerika yanlı-sı diye etiketlenmekten uzak durmakistiyor... Irak'taki koalisyon güçleri-ne destek vermek üzere Türk birlik-lerinin konuşlandırılmasına yetki ve-

rilmesi yönünde çalıştı. ABD birlik-lerinin İncirlik Üssü üzerinden ro-tasyonuna razı oldu..." (Age. syf:80)

Bu belgenin düzenlenme tarihi2004 olduğu ifade edilmektedir.2004'ten bu yana AKP ve Tayyip Er-doğan ülke içindeki güçlerini sağ-lamlaştırarak işbirlikçiliğini bü-yütmüştür.

Bunu daha da büyütmek için ik-tidarını desteklemeyen tüm kesimle-re azgınca saldırmaktadır.

Bu saldırılar aynı zamandaAKP'nin ve Başbakan Erdoğan'ıngüçsüzlüğünün de ifadesidir.

Mao'nun emperyalizm için yap-tığı "kağıttan kaplan" benzetmesiAKP ve Tayyip Erdoğan için de ge-çerlidir. Bu saldırılarıyla çok güçlü gö-züken AKP en küçük bir çıkar mese-lesinde birbirlerine düşmekte, bütünyolsuzluk-hırsızlık dosyaları ortayaserilmektedir. Öyle ki, AKP içindebile muhafazakarlar, milliyetçiler,Nurcular üzerinden bu çekişmelervardır. Sürekli bu çelişkilerin varlığıbile güçsüzlüklerini göstermektedir.Bizlere düşen görev de bu güçsüz-lüklerini, oligarşi içi çatışma da ortayasaçılan pisliklerini de halka anlatmak,göstermektir. Gerçekler AKP'nin ya-rattığı bu kumdan kaleyi yıkacağımıztemel silahımızdır. Gerçekler onları si-lip süpürecektir.

Bitti

Bursa Halk Cephesi’nin düzenlemiş olduğu gelenekselyaz kampı bu yıl, 23-26 Ağustos tarihleri arasında Gem-lik’in Narlı Köyü’nde düzenlendi. Kamp, gençleri, ço-cukları ve aileleri düzenin çürümüş ve yozlaşmanın ala-bildiğine arttığı, halk kültüründen uzak eğlence anlayı-şının dayatıldığı bir düzene karşı alternatif olarak yapıl-dı.

5.si düzenlenen kamp süresince güne sabah sporu ilebaşlandı. Günlük programlara, ortak çalışmalara katılımoldu. Kolektif bir şekilde sabah kahvaltıları hazırlandı,seminerler verildi, çalışmalar yürütüldü. Serbest za-manlarda denize girilirken, film gösterimleri de yapıldı.Ve Bursa’nın vazgeçilmesi zor olan geleneksel Karagöz-Hacivat gölge oyunu sergilendi. Seminerler insanların il-

gisini çekti ve soh-betlere katılımlarlacoşkulu ve aydınlatı-cı bir şekilde geçti.

Film gösterimle-rinde “Hayat Güzel-dir” ve “Cesur Yü-rek” filmleri izlendi.Küçük konserler ve-rildi, çeşitli oyunlaroynandı. Kampa ge-lenlerle kamp değer-lendirmesi yapıldı. Kampın beğenildiği belirtilerek, se-neye bir daha buluşma sözü verildi.

Kolektif Üretim ve Paylaşımla, Düzenin Yoz Eğlence Anlayışına Alternatif Yaratıyoruz

ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER, ÖĞRENCİ VELİLERİ, HALKIMIZ226

Yürüyüş

9 Eylül2012

Sayı: 329

Page 27: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Y a r d ı mfaaliyetlerininAile ve Sosyal

Politikalar Bakanlığı tarafından, il veilçelerde bulunan 973 SosyalYardımlaşma ve Dayanışma Vakfıtarafından yürütüldüğü açıklandı. Buvakfın fonu 2011 yılı itibariyle 2,3milyar lira bütçeye sahip.

Öte yandan bakanlıklara ayrılanbütçeler ise şöyle: İçişleri 1,1 milyarlira, Dışişleri 588 milyon lira,Bayındırlık ve İskan 719 milyonlira, Sanayi 451 milyon lira, Enerji 1.5milyar lira, Kültür ve Turizm 1,6 mil-yar lira… Yani akıf, bakanlıklardandaha fazla bir bütçeye sahip.

Fatma Şahin, CHP milletvekiliAdnan Keskin’in soru önergesinekarşılık, yoksulluğu azaltmaya yöne-lik politikalar ürettiklerini söylüyor.Fatma Şahin, “Yoksul vatandaşlarınyardıma erişim süreci kısaltıldı. Kamukurumlarının tekrar yardım vermesiengellendi. Sosyal yardımların gerçekihtiyaç sahiplerine ve daha geniş birkitleye ulaşması sağlandı." diyor.

AKP'nin amacı yoksula yardımetmek değil, daha fazla yoksul yarat-maktır. Yaptıkları yardımı övüneövüne sanki başka bir ülkenin halkı-na yapıyormuş gibi, bir lütufmuşgibi söylemesi de kendi halkına düş-manlığının bir başka boyutudur.Neden açlığın, yoksulluğun engel-lenmesi için çalışılmıyor da, yar-dımların artması için çaba gösterili-yor? Neden yoksul bırakılmış halk,sosyal yardım fonlarıyla aşağılanıyor?

2011 yılında en çok yakacak yar-dımı yapılmış. Sosyal Yardımlaşma veDayanışma Vakıfları aracılığıyla top-lam 5 milyon 620 bin 997 kişiye yar-dım yapılmış. Yakacak yardımı yapı-lan insan sayısı ise 2 milyon 60 bin213.

Diğer yardımlar ise şöyle: 1 mil-yon 863 bin 99 kişiye eğitim yardı-mı, 849 bin 303 kişiye gıda yardımı,757 bin 757 kişiye sağlık yardımı…

En az yardım ise 194 kişi ile“Yüksek Öğrenim Bursu”alanında yapılmış.

AKP'nin amacı yoksulhalkı daha fazla kendinebağlamak, soygun düzeni-ne yeni açlar ordusu yarat-maktır. Bir taraftan halkısoyarken, yoksullaştırırken;diğer taraftan halktan çal-dıklarıyla halka yardım edi-yor görüntüsü veriyorlar.AKP’nin sadaka kültürüböyle böyle yerleşiyor,kanıksatılıyor.

Devletin zaten karşılaması gerekenhalkın temel ihtiyaçları sadaka olarakveriliyor. Bu halkın açık bir şekildeaşağılanmasıdır. Dağıtılan bakliyat-larla, kömürlerle halk kurtulmaz…Geçici olarak bir süreliğine karnıdoyabilir, evi ısınabilir ama işsizlik,yoksulluk kaldırılmadıkça, temel hak-lar parasız bir şekilde karşılanmadıkçabu sorun çözülmez. Ve AKP de soru-nu çözemez. Çünkü sorunu çözmekdemek, kendi düzenine karşı çıkma-sı demektir. Ve egemenler, adaletsiz-lik-eşitsizlik üzerine kurulu bu düzen-lerini bozmazlar. Biz hakkımızı ara-madıkça, bizi sadakalarla kandırma-ya devam edeceklerdir.

Bakanlık, 2008-2012 yılları ara-sında 161.163.375 TL'lik konut yar-dımı yapmış. Hangi konut ihtiyacıdırbu? Halkın yıllardır oturduğu eve gözdiken AKP, kime, hangi konut yar-dımını yapmıştır?

Bakanlık daha önce Ramazan ayıve Kurban Bayramı öncesinde yıldaiki kez Sosyal Yardımlaşma veDayanışma Vakıfları’na kaynak aktar-maktayken; 2006 yılında 3 bayramiçin, 2008 yılı Haziran ayından 2010yılı Nisan ayına kadar ise 3’er aylıkperiyotlarla yılda 4 kez gıda yardımıyaptı. Bakanlık, 2008-2012 yıllarıarasında da 805,1 milyon TL gıdayardımı yaptığını açıklamış. Neden?Çünkü bu yardımların karşılığı oy

demek, çıkar hesapları demek. HalkAKP'nin yardımlarına muhtaç değil,halk kendi ekmeğini kendisi çıkarta-bilecek güçtedir. Ataması yapılmayan300 bine yakın öğretmene iş imkanısağlayın, neden sağlamıyorsunuz,neden herkesin çalışma olanaklarınıgenişletmiyorsunuz, neden iş olana-ğı sağlamıyorsunuz da yardım fon-larıyla halkın gözünü boyayıp sus-turmaya çalışıyorsunuz. Yoksulluğuyaratanlar yoksul halka çare ola-mazlar.

Yoksulluk arttıkça zenginlerinçoğaldığı gerçeğini artık halk çok iyibiliyor.

Aç insan kolay yönetilir, yönlen-dirilir... AKP'de bu zihniyetle hareketediyor.

Bu yüzden ekmek kavgası dainsanlık tarihi ile yazılır... Ekmekemek, emek ise onur demektir.Onurumuzu yok ederek, boynumuzazincir geçirerek istediği gibi yönete-ceğini sanan soyguncu halk düşma-nı AKP yanılıyor.

Çünkü biz açlıkla baş etmiş, yan-gınlarda küllerinden doğmuş, ölümüyenmişlerin mirasçısıyız...

Çünkü biz halkız!

AKP zulmüne karşı milyonlarcaörgütlenecek, hakkımızı alacağız.Yoksulluğun kader olmadığını, yok-sulluğu yaratanların halka düşmanolduğunu anlatmaya devam edeceğiz.

DüşmanıHalk

AKP

YOKSULLUĞU AKP YARATTI,AKP BİTİREMEZ

AKP’NİN FAŞİST GERİCİ EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM OLMAYIN! 27

9 Eylül2012

Yürüyüş

Sayı: 329

Page 28: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Kalender Çelebi Ayaklanması'nınolduğu dönem, Osmanlı'nın yükselmedönemidir. Saltanat tahtında "Muh-teşem Süleyman" oturmaktadır. Resmitarih bu dönemi Osmanoğulları'nınen parlak, en güçlü, en görkemli, enşatafatlı ve daha birçok "en" ile yazar.Ancak yazılan bu resmi tarihte halkayer yoktur. Osmanlı'nın bu dönemiisyan bayrağının yere hiç inmediğidönemdir. İsyan bayrağı, isyandanisyana devredilir. Onlardan biri deKalender Çelebi Ayaklanmasıdır.

Kalender Çelebi 1476 yılında do-ğar. Hacı Bektaş Veli soyundandırve 1516 yılından itibaren de HacıBektaş Dergahı'nın postnişinidir.(1)Osmanlı'nın yükselme devrindekitüm baskı ve zulme, katliam ve sür-günlere, sömürü ve yağmaya tanıktır.Bütün sosyal ve siyasal gelişmelerin,halk hareketlerinin içinde yer almıştır.1509 yılında Yıldız Dağı’nda Şahİsmail(2) ile yapılan görüşmede PirSultan Abdal ile Hacı Bektaş der-gahını temsilen katılmıştır. Siyasalgelişmelerin içinde yetişmiştir. A-levi-Kızılbaş ayaklanmalarını yakın-dan izlemiş, tanığı olmuştur. Alevi-Kızılbaşların kellelerinden dağlaroluşturulmasına, nehirlerin kan ak-masına tanıktır. Ve en sonunda daOsmanlı'nın zulmüne, sömürü vekatliamlarına son vermek için 1527yılında isyan bayrağını kendisi dal-galandıran olmuştur.

Bu dönem halklar için kelimenintam anlamıyla Osmanlı baskı-zulümbıçağının kemiğe dayandığı dönemdir.Osmanlı, imparatorluğun temelleriniyerli yerine oturtma ve sağlamlaştırmaçabasındadır. Bu nedenle de yayıl-masını doğuya çevirmiştir. Doğudaise yeni kurulmuş, hızla büyüyen vegüçlenen Safevi Devleti vardır. Ana-dolu Alevilerinin yüzü ise Safevi

Devleti’ne dönüktür. İmparatorluğunyerleşmesi için Doğu Akdeniz'e ula-şan ticaret yollarının, özellikle Baharatve İpek yollarının denetiminin sağ-lanması, Yemen-Şam ticaret yollarınınve Suriye'deki altının kontrolününele geçirilmesi önemlidir. Bu yüzdenönüne çıkacak engelleri, tehlike oluş-turabilecek güçleri bertaraf etmeyegirişir. Safevi Devleti ile çatışmasınınana nedeni de budur.

Osmanlı, Safevi Devleti ile çatış-masında güçlenmek için Anadolu'dakiAlevilere Sünniliği dayatır, asimileetmeye çalışır. Zulüm ve katliamlar,her türlü baskı bu politika paralelindegelişir. Çünkü Anadolu Alevileri Os-manlı'ya mesafelidir. Yüzleri doğuyadönüktür. Bu ise, Safevi Devleti'ninvarlığından çok daha tehlikeli bir du-rumdur. Anadolu Alevileri Osmanlı'nınbu Sünnilik dayatmasına direnişlerlekarşılık verir. Osmanlı direnişle kar-şılaşınca katliama girişir. Her türlübaskı ve zulmü uygular. Alevileriyerlerinden yurtlarından sürgün eder.Osmanlı'nın zulmü Alevilere de de-ğildir. Anadolu'daki tüm beyliklermerkeze tabi kılınmaya çalışılır. Bu-nun için de Osmanlı'nın yöntemi de-ğişmez; BASKI, ZULÜM, KATLİ-AM... Osmanlı'nın bu baskı ve zul-müne karşı halk da kendi diliylecevap verir: İSYAN...

Ayaklanmalarda Aleviler ön planaçıksa da sadece Alevilere dayananayaklanmalar değil-dir. Sadece Alevi-lere dayananları daolmakla birlikte Os-manlı zulmündenbıkmış, usanmış,ona karşı kin dol-muş olan halkın herkesimi bu ayaklan-malar içerisinde yer-

lerini alırlar.Kalender Çelebi ayaklanması da

bu çerçevede salt Alevilere dayan-mıyordu. Halkın her kesimini bağ-rında birleştirmiştir. Yoksul Sünniköylüler, yoksullaştırılmış Sünni kü-çük toprak sahipleri, tımarları elle-rinden alınan tımarlı sipahiler, yeniarazi tahririyle toprakları ellerindenalınmış, beyler de bu ayaklanmaiçinde yerlerini almıştır. ÖrneğinDulkadirli Beylerinin ayaklanmayakatılması, arazi tahriri ile topraklarınınellerinden alınmasıyladır.

Böyle bir ortamda isyan bayrağıdalgalandıran Kalender Çelebi kısasürede etrafında 30 bin kişilik birgüç toplar. Osmanlı tehlikenin bü-yüklüğünü anlamakta gecikmez. He-men Sadrazam İbrahim Paşa'yı 30bin yeniçeri, 2 bin sipahi ile Anado-lu'ya gönderir. Bu orduya KaramanBeylerbeyi de kendi güçleriyle katılır.İki ordu Sivas'ın Karaçayır mevkindekarşılaşır. Yapılan ilk savaşta KalenderÇelebi Osmanlı ordusuna büyük ka-yıplar verdirir. Bu savaşta Osmanlı'nınbirçok beyi de öldürülür. Tarih bunu;"Karaman Beylerbeyi Mahmut Paşa,Alaiye Beyi Sinan Bey, Amasya BeyiKoçi Bey, Birecik Beyi Mustafa Bey,Anadolu Tımar Deftardarı Nuh veKaraman Defti Kethüdası Şeyh Meh-met öldü ve Osmanlı ordusu bozgunauğradı" (Türk Halk Eylemleri veDevrimler, Çetin Yetkin, syf. 144)

Zulüm Ne Kadar Büyük OlursaOlsun, Birleşen, Örgütlenen

Halkın Karşısında HiçbirHükmü Yoktur

KALENDER ÇELEBİ

Bu Halk, Bu Vatan Bizim! Kahrolsun Faşizm Kahrolsun Emperyalizm!

DDünden Bugüne Anadolu'daDünden Bugüne Anadolu'daHALK İSYANLARIHALK İSYANLARI

HALK KAHRAMANLARIHALK KAHRAMANLARI

Zalimler Oldukça İsyan Edenler,Zulüm Sürdükçe İsyanlarda Sürecek!

Kalender Çelebi Cephelilere diyor ki;İsyan halkların elindeki en büyük silahtır.Gücünü zalime gösterdiğinde, o güne kadarzulmedenin aslında ne kadar güçsüz oluğunugörürsün…

Tarihten Günümüze

ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER, ÖĞRENCİ VELİLERİ, HALKIMIZ28

Yürüyüş

9 Eylül2012

Sayı: 329

Page 29: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

şeklinde yazar. Yaşanan bu ilk çarpışma ve ka-

zanılan zafer bir kez daha gösterirki; zulüm ne kadar büyük olursa ol-sun, birleşen, örgütlenen halkın kar-şısında hiçbir hükmü yoktur. TabiiSadrazam İbrahim Paşa da bu bir-likteliğin büyük bir güç yarattığınınfarkındadır.

Bu çerçevede, ayaklanmayı bas-tırmak ancak Kalender Çelebi etra-fında birleşen halkı bölmekten geçi-yordu. İbrahim Paşa da bunun gere-ğini yapmak için ayaklanmaya katılankesimlerin neden ayaklanmaya ka-tıldıklarını, ne beklediklerini araş-tırmaya koyuldu. Bulduğu sonuçlaronu tımarları ellerinden alınan Türk-men sipahilere götürdü...

"Kalender Çelebi'nin yanındaki-lerin bir bölümünün tımarları elindenalınmış olan Türkmen sipahileri ol-duğunu anlamış, Dulkadir oymak-larından Karaçolu ve Dokuz Beybeylerine gizlice, tımarlarının geriverileceğini bildirdi. Ayrıca yolsuz-lukların düzeltileceği sözünü de yay-dı" (Türk Halk Eylemleri ve Dev-rimler, Çetin Yetkin, syf. 145)

Osmanlı'nın bu vaatlerine inananve isteklerini elde ettiklerini sananTürkmenler, Kalender Çelebi'den ay-rılırlar. Osmanlı’yla anlaşan bu tımarlı

beyleri geceleri gizliden safları terkederler. Bu ihanet ve safları terketme son çarpışmanın kaderini be-lirleyici olur.

Kalender Çelebi Ayaklanması’ndatımarları elinden alınmış tımarlı si-pahilerden, Osmanlı ile ters düşmüşbeylere, küçük toprak sahiplerinekadar çeşitli kesimler yer alır. Ve ha-liyle bunların talepleri ve ayaklan-madan beklentileriyle, halkın beklen-tileri farklıdır. İşte bu fark da ihanetidoğuran nokta olmuştur. Ayaklanmasaflarında bu çerçevede ihanete karşıtedbirler almamak, Osmanlı'nın saflarıayak oyunlarıyla bölmesine engel ola-mamak ayaklanmanın yenilgisinin detemel sebeplerinden biri olmuştur.

İşte bu ihanetler ile girilen sonçarpışmadan önce Kalender Çelebiyanında 400-500 kişi kalmıştır. FakatKalender Çelebi çok iyi bilir ki ye-nilmek başka şeydir, savaş meyda-nından kaçmak başka! Bu yüzdensavaş meydanını terk etmez. Kendicanının derdine düşmez. Geri çekil-menin "efrak-i bi-idralı" diye aşağı-lanan, katledilen yoksul halkı umut-suz, yarınsız ve çaresiz bırakmak ol-duğunu bilir. Bunun için de son anakadar savaşmayı seçer. İhaneti, güçsüzkalmayı gerekçe yapmaz. Ve kalanson güçleriyle çıkar Osmanlı ordu-sunun karşısına.

Son savaş 22 Haziran 1527 tari-hinde gerçekleşir. Nurhak Dağı’nınBasaz yaylasında... Ve yenilirler...Onu son ana kadar bırakmayan Dul-kadir Beyi Veli Dündar ile birliktedüşerler Basaz Yaylası’na. Kellelerikesilerek atların terkilerine bağlanır,halka gözdağı verilir. Ama tarih ah-dından dönenlere değil, yiğitçe di-renenlere yer verir. Onları andığındaise boyunlarına ihanet yaftasını asarakanar. Kalender Çelebiler ise yeni is-yanlarda vücut bulur; zalimlerin yü-reğine korku salmaya, saltanatlarını,saraylarını temellerinden sallamayadevam eder.

(1)Postnişin: Dergahın, şeyhi,postunda oturanı, yöneticisi...

(2)Şah İsmail: (1487-1524)İran'da hüküm süren Safevi Devle-ti'nin kurucusu. Safevi tarikat ön-derlerinden Şeyh Haydar'ın oğlu.Babasının ölümünden sonra tarikateğitimi alarak 14 yaşında Safeviler’inönderi oldu. Yavuz Sultan Selim'inİran seferinde Osmanlı ile savaştı.Anadolu'ya gönderdiği dervişleri ilekurduğu düzene ilişkin Anadolu’dayaptırdığı propaganda etkili oldu.Şah İsmail'den etkilenerek Anadolu'daayaklanmalar da yaşandı. 1511 yı-lındaki Şah Kulu Ayaklanması bun-lardan biridir.

Mezar HakkımızıElde Edene KadarMeydanlardayız!

İstanbul’da TAYAD’lı Aileler31 Ağustos günü Taksim TramvayDurağı’nda bir araya gelerek, Ay-han Efeoğlu’nun mezarının bu-lunması için eylem yaptılar.

Eylem boyunca “Ayhan Efe-oğlu’nun Mezarı Nerede Açık-

lansın!”, “Kaybeden KatledenDevlettir Hesap Soracağız”, “Kah-rolsun Faşizm Yaşasın Mücade-lemiz!” sloganları atıldı.

TAYAD’lı Aileler adına yapılanaçıklamada, Ayhan Efeoğlu’nunnasıl gözaltına alındığı ve ardındankaybedildiği anlatıldı. KontrgerillaAyhan Çarkın’ın, Efeoğlu’nunkatledilip gömüldüğünü itiraf ettiğibelirtildi. Açıklamanın devamındakendini “en demokratik” ilan edenAKP’nin yalanları teşhir edildi,katilleri, işkencecileri nasıl koru-duğu anlatıldı.

Gerekirse elleriyle kazarak Ay-han Efeoğlu’nun mezarını bula-cak-larını söyleyen TAYAD’lı Ai-leler, her Cuma eylemlerine devamedeceklerini belirttiler. Eyleme22 kişi katıldı.

Halk SinemalarındaGösterilen Her Film,Yozlaştırmaya KarşıAtılmış Bir Adımdır

İzmir’in Doğançay Köyü’nde film gös-terimleri devam ediyor. 17 Ağustos ve 24Ağustos günleri “Esaretin Bedeli” ve“Özgürlük Rüzgarları” filmleri gösterildi.Daha sonra halkla birlikte filmle ilgilisohbet edilerek değerlendirme yapıldı. Filmgösterimlerine 30 kişi katıldı.

Kurduğumuz her halk sineması, yoz-laşmaya karşı atılmış bir adımdır. Sinema-larımıza gittikçe daha fazla insanı katmayıhedeflemeli ve bunun için çalışmalıyız.Yozlaştırılmış, bulanıklaştırılmış bilinçlereulaşmak için, eskiyi silmek için kendi al-ternatiflerimizi harekete geçirmeliyiz. Halksinemaları bu yüzden çok önemlidir.

AKP’NİN FAŞİST GERİCİ EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM OLMAYIN! 229

9 Eylül2012

Yürüyüş

Sayı: 329

Page 30: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Dört yıldır görmüyordum seni,Gençlik’te çalıştığımız beş yılın ar-dından, bu çok uzun bir zamandı.Dört yıldır görmüyordum seni amasanki az evvel konuşmuşuz, şimdiburadaymışsın duygusunu hissedi-yorum. Yoldaşlık bu duyguydu. Şe-hitlik haberini aldığımda yüreğimdağlandı sandım, yoldaşım, abim,kardeşim, arkadaşım...

Seni ne kadar anlatsam az kalacak.Mütevazılık, sevgi, devrimci saflık,fedakarlık, öfke ve cüret hepsi seninleete kemiğe bürünürdü.

Gülünce gözlerinin içi gülerken,utandığın zamanlarda yanakların al-laşırken, hastalanıp yataklara düştü-ğünde küçük bir çocuk gibi terte-mizdin. Ve ihanetçilerden, faşistlerdenkonuşurken gözlerindeki öfkeyi gör-memek için taş olmak gerekirdi.

Heyecanlandığında, bir işi başar-dığında gülen gözlerin, düşmana karşıöfke saçardı. O öfkenin nedeni 19Aralık'ta yanan Fidan'dı, kurşunlananFırat'tı. Öfken halkımızı yoksulluğamahkum edenlereydi, insanlarımızıyozlaştıranlaraydı. Çünkü sen; saf vegüçlü bir insan, yoldaş sevgisiyle mü-cadele ediyordun. Bu yüzden halkı-mıza kan kusturan işkencecilere karşıöfke duyuyordun. "Şube polisi detrafik polisi de devrimcilere işkenceyaparken aynı kinle saldırıyor, bir-birinden farkları yok" derdin.

İlk tanıştığımız 2003'ün Mayısayında yapılan İTÜ şenliklerindençok kısa süre önce, karşı devrimciİşçi Partisi'nin ADKF'lileriyle YTÜ'debir çatışma yaşanmıştı. Sen o çatış-mada en önde olanlardandın. İlk oradagörmüştüm yaşanan çatışmayı anla-tışını, heyecanını, coşkunu. Kendinin

neler yaptı-ğını anlat-mam ış t ınama seninleolanlar an-latmıştı enönde oldu-ğunu. Senkendini an-latmazdın,

her halinde mütevazılık vardı.Daha lise yıllarında pek çok dev-

rimcinin, insanın okumadığı kitaplarıokumuştun. Felsefenin Temel İlkeleri,Ekonomi Politik, Leninizm İlkelerivb. teorik olarak çok bilgin vardı.Sen bu bilgileri yeri geldiğinde kul-lanırdın, konuştuğunda konuya hakimolduğun hemen anlaşılırdı. Anlattığınkişi anlamazsa vakit yettiğince uzunuzun anlatırdın. Ve eğer anlamışsagözlerin ışıldardı.

Sosyalizme inanıyordun ve sos-yalizmi getirebilecek tek örgüt dev-rimci hareketimizdi. Bu güçle, buinançla gelmiştin mücadeleye. Gel-miştin diyorum çünkü, lise yıllarındatanımışsın devrimci mücadeleyi amaörgütlenmemişsin. YTÜ'yü kazanıpgeldikten bir süre sonra Dev-Genç'li-leri bulmuşsun, telefonunu vermişsin"beni arayın" diye, ama aramamışlar.

İYÖ-DER'liler seni aramayıncasen gelmişsin yanlarına. Gülerek an-latırdın "gelmeseydiniz şimdi barlardaakıllı solculuk yapıyor olurdum" di-yerek ve eklerdin "onları da biz ör-gütlemeliyiz öyle çok işimiz varki."

Mecidiyeköy'de bir öğrenci evinizvardı. 1 Nisan komplosu olana dek4-5 ay oturabilmiştiniz. Sabaha dekpankart yapmıştık bir çok kez, uy-kuyla. Gün boyu koşturmacanın yor-gunluğu birleşirdi ama sen "işimizibitirmeden uyumayalım" derdin. İnceince hesaplardın harflerin boyutunu,nasıl yapılacağını. Pratik olarak pekçok işi sakince, ustaca yapardın.Sibel Yalçın Parkı’nda kullandığımızküçük Mahir Çayan sülietlerini sabırlayapmıştın, boydan boya kaplamıştıüçgen küçük flamalar parkı.

Bir eylemin ardından ya da birişi bitirdikten sonra nasıl da gülerdigözlerin. İşte o yüzündeki çocuksugülüşün, devrimci saflığın ve müte-vazılığın yalnız Cephelilere aitti.

Bir gece 19 Aralık Katliamı ileilgili pankartları yapmak için evegitmiştik. Evdeki eşyaları kaldırıpbir kenara yığmıştık, geç bir saat ol-duğu içinde gürültü yapmamamızgerekiyordu. Evdeki tüm odalardapankart yapıyorduk. Yapılması ge-reken pankart çoktu, sabaha dek ya-pacaktık pankartları. Yanımızdaki ar-kadaş "bu halde ev basılırsa, polisbizi katleder, yanımıza da silahı bı-rakır, çatışma çıktı der" gibi sözlersöylemişti. O zaman senin yüzünebakmıştım "biz de Uğur ve Şengüloluruz o zaman" diyerek pankartlarıyapmaya devam etmiştin.

1 Nisan komplosundan dolayı sende tutuklanabilirdin, komploda adıngeçiyormuş. Bu nedenle dernekleregirmiyordun ama okulda, yurtta, öğ-renci evlerinde kalarak faaliyetleriniyürütüyordun. Ben kısa süreli bir tut-saklık yaşamıştım. Çıktıktan sonra ye-niden birlikte çalışmaya devam ettik.

YTÜ, İTÜ, İ.Ü, Mimar Sinanüniversitelerinde yaptığımız tüm ça-lışmaları seninle birlikte örgütledik.Derneklerde, okul kantinlerinde bu-luşup konuşurduk, kararlar alırdık.Sen buluşma saatimiz kaçsa o zamangelirdin, gecikmeden, bekletmeden.Seni bekletenlerin isimlerini sayardıntek tek "beklemeyi de, bekletmeyi desevmem" diyerek. 2005 6 Kasım'ındatutuklanıp çıktıktan sonra daha bircoşkuyla sarılmıştın mücadeleye.

Birlikte mücadeleye başladığın in-sanlar bırakıp gittiler. Onların kaçıpgidişlerine öfkelendin. "İnsan arka-daşını, yoldaşını yüzüstü bırakıp da,çöplükte yaşamayı tercih eder mi"derdin. O parıldayan gözlerin iha-netçilerden, faşistlerden, polisten bah-sederken öfkeyle parlardı. Bırakıp gi-denlerle yaşadığın, paylaştığın çokşey vardı, bazen o anları da silip an-latmazdın. Şehitlerimizin, abi-abla-

Komutan Rıza (Hasan Selim Gönen)

Hasan Selim GÖNEN Erdal DALGIÇ

ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER, ÖĞRENCİ VELİLERİ, HALKIMIZ30

Yürüyüş

9 Eylül2012

Sayı: 329

Page 31: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

larımızın, birbirimizin yaptıklarındanöğreniyoruz diyerek şehitlerimizi an-latırdın. "İhanet edenlerden kalangüzellik yok, anılarımız askerlik anısıdeğil ki, öğretmiyorsa niye anlatayım”derdin. “Öğretmiyorsa anlatmak niye”diyordun. Bırakıp giden birinin as-lında militan olduğunu söylemiştibirisi. Sen öfkelenmiştin ama sözünükesmeden dinlemiştin, sonra "bunlarıyaşayıp, bırakıp gitmişse bize örnekdeğildir" demiştin.

19 Aralık katliamını ve direnişinianlatırken gözlerin dolardı. Delikanlıadamın gözleri dolar mıydı? Yüreğinyanıyorsa nasıl dolmasındı? ÖlümOruçları’nda ardarda şehitler veri-yorduk, nasıl yanmayacaktı yüre-ğin?

Gelibolu'da büyümüştün, Çanak-kale Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'ndahalkımızın kahramanlıklarını anlatır-ken, tarihi yeniden yaşıyor gibi elinikolunu sallayarak anlatırdın. Heye-canla, eline tüfek alıp cepheye gidergibi.

Çanakkale'de, Kurtuluş Sava-şı'nda ölmüştü binlerce halk çocuğu.Geriye; halka yoksulluk, açlık, sefaletkalmıştı. Ama zenginler yine sefahatiçindeydi. O zaman da ölen halkınçocuklarıydı, o zaman da halk ka-zanmıştı bağımsızlığı. Ama bugünvatanımızı gözümüzün içine bakabaka satıyorlardı emperyalistlere, ba-ğımsızlık için savaşmaktan daha kut-sal ne vardı. Açlığı, yoksulluğu, nebitirebilirdi savaşmaktan başka.

Çok kitap okurdun, cebinde ta-şırdın kitapları, bu yüzdende büyükcepli montlar alırdık sana.

Şiir okumayı ve dinlemeyi peksevmezdin. “Şiir olacaksa KadifeTenli Zamanlara olsun” derdin. "Bı-rakıp sevdamızı kadife tenli zamanlara/ ellerimiz ellerimizin sıcaklığını kay-betmeden / sarılıp soğuk tenine silahın/ o kutsal ateşin sıcaklığını hisset-meliyiz benliğimizde"

Sanat müziğini ve türkülerimiziçok severdin. Efe türküleri, OrtaAnadolu Bozlakları, Kurtuluş Savaşıtürküleri, içtenlikle söylerdin bağırabağıra. "Hasan sen söyleme" diyeşaka yapardık sana, ama öyle içtensöylerdin ki neşeyle dinlerdik tür-

külerimizi. "Yetenek kazanılabilir,benim sesim sadece eğitimsiz" di-yerek gülerdin.

Unutkanlıklar yaşardın, bir süreunutkanlık yüzünden "doktora mıgitsek acaba" demiştik.

Örgütümüz ise "önce yöntem de-neyin, olmazsa doktora gidin" demişti.Oysa ezberin güçlüydü. Sorun sadecedüşünmek ve program yapmaktı.Kendince yöntemler geliştirdin, notlaraldın, ezber yaptın ve unutmamayıöğrendin. Ama en önemlisi katillerdenhesap sorma yeminini unutmadın,hesap sordun.

Gençlik’te, kampta ya da başkabir yerde gece nöbet tutulacaktır. Senbir önceki gece de nöbetçi olsan, yinenöbet tutmaya gönüllü olurdun. Genç-lerimizin tembelliğini görüp kızdığında çok olmuştur, ama o kızmalar tem-belliği öğreten bu düzeneydi.

Yol paramız olmazdı. Beyazıt'tanOkmeydanı'na, Şişli'ye yürürdük sa-atlerce. Yol boyu kimi yerde gülerekanlatırdık yaptığımız işleri, kiminnasıl yaptığını. Kimi yerde yapama-

dıklarımızdan dolayı tartışırdık, “nasılyapacağız, bu işin altından nasıl kal-kacağız” diye.

Sende saf ve güçlü bir insan sev-gisi vardı. Büyük-küçük herkesisever ve onlara saygı duyardın. Biryoldaşının sorunlarını dinlerken,çözmek için uğraşırken sakin ve sa-bırlıydın. Hiç çözemesen de dinle-yerek, paylaşırdın. Her şeyden önem-lisi güven verirdin.

Anne tarafında Pomak'lık vardı.Kuran-ı Kerim'i okumuş hatmetmiş-tin. Dini konularda da, Alevi-Sünnitartışmaları uzadığı zamanlarda dadinin sistemdeki rolünü anlatırdıntane tane, sakin sakin. Seni tanımayanbiri o sakin görüntüne bakıp "fa-şistleri döven Hasan bu mu" derdi.Ama sendin.

Yıldız'da okuduğun sıralarda, Be-şiktaş'daki faşistlere senin fotoğrafınıgösterdiklerini duymuştuk, sen yineaynı cüretle gülümsemiştin. Faşist-lerle ya da polisle bir çatışma çıksasen yanında olan insanlara da güvenve cesaret verirdin. Bir arkadaşımız"kızlar bu işten anlamaz" demişti,sen "bizim kızlar faşistleri dövmektende, silah kullanmaktan da sendenbenden daha iyi anlar merak etme"demiştin.

Hata yapmaktan korkmadın, ken-dine güvenen insan korkmazdı, ha-talardan sen de korkmazdın örgütüne,yoldaşlarına güvenirdin.

1 Aralık işgalinde Hamiyet veAli Rıza varmış, sonra İzmir'de aynıbirlikteymişler. Onları örnek alıp"biz de öyle olabilmeliyiz"derdin.Ali Rıza komutan gibi çatışarak, yol-daşını koruyarak şehit düştün.

2006 yılında 1 Mayıs'ta tektiplerinen önünde yürüyenlerdendin.

Şimdi hepimizin önündesin, emek-çiliğinle, militanlığınla, saflığınla, mü-tevazılığınla. Bir kez daha öğrettinbize. Sen hesap sormak için yaşadın,adalet için döktün kanını. Senin otertemiz sevgine, fedakarlığına layıkolmak, seni yaşatabilmek bizim gö-revimiz. En önemlisi de hesabınısormak, senin ve tüm şehitlerimizin.

Yoldaşım, abim, kardeşim, sonbir kez göremedim seni ama görü-şeceğiz, sana layık olacağız.

Vermeyecek sen istemeyince,Boğazını sıkmayınca

Kusmayacak senin olanı...

Boğmak isteyecek seni,Karnındaki zürriyetini bile...

Ama sen bileceksin çektiklerini:Aç yatılan geceleri,

Kuyruklarda çekilen çileyi,Dilendirilmeyi...

Kapına bırakılan sadakayla Bir saatlik gülebilmeyi,

Sokak başlarında ucuza gitmeyi Unutmayacaksın...

Kaldır kolunu!Tut yanındakini

Senin gibi düşeni,Düşünme sakın incitmeyi...

Gir onunla kolkola!Halaya girer gibi,

Kavgaya gir sokakta...Kaybettiğin ne varsa

Kavgada bulacaksın sonunda...

AKP’NİN FAŞİST GERİCİ EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM OLMAYIN! 331

9 Eylül2012

Yürüyüş

Sayı: 329

Page 32: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Bulunduğumuz hapishanede son3 yıldır devreye sokulan bir baskı uy-gulaması olarak ardı ardına soruş-turmalar açılmakta ve tutuklu-hü-kümlülerin en temel hakları olan ile-tişim, ziyaret, açık görüş haklarınınyanında, tahliye durumu olan arka-daşlarımızın şartlı tahliye haklarıgasp edilmektedir.

Belirli tarihlerde tutsakların dü-zenlediği anma kutlama programla-rında okunan şiirler, marşlar, türkü-ler bu soruşturma saldırısına gerekçeyapılmaktadır. Karar metinlerine "ge-reksiz yere slogan atmak" vb. yaz-salar da tutsakların her gün defalar-ca attığı sloganlara soruşturma açıl-mamakta, yalnız anma-kutlama prog-ramlarına yönelik soruşturma yürü-tülmektedir.

Bahsi geçen soruşturmalar, itirazmercii olan mahkemeler tarafından dakabul görmekte, gerek usül, gerekseesas açısından tutulacak tarafı ol-mayan ceza kararları aynı şekildeonaylanmaktadır.

Son olarak hapishane idaresinin23.7.2012 tarih ve 2012/543 sayılı ka-rarı ile 12 Temmuz tarihinde yapılan"12 Temmuz 1991'de katledilen10 Devrimci Sol önder kadro ve sa-vaşçısını anma programı"na yöne-lik 1'er ay ziyaret yasağı getirilmiş-tir.

Soruşturmalar sonucu kişi başına5 seneye varan iletişim ve ziyaret ya-sakları söz konusudur.

İnfaz Yakma PolitikasıCeza İnfaz Kanunu'na göre hü-

kümlüler, infazlarının 3/4'ü tamam-landıktan sonra şartlı tahliye olabi-

lirler. Ancak bu madde "iyi hal" şar-tına bağlanmıştır. Yukarıda bahset-tiğimiz disiplin kurulu kararları ile

bu iyi hal durumu ortadan kaldırılmış,tahliye olacak arkadaşlarımızın infa-zı yakılmıştır. Cem Kılıç bu keyfi uy-gulama nedeniyle 10 yıl, Fırat Öz-çelik ve Kenan Günyel ise 26 ay faz-ladan hapis yatacaklardır.

Ağırlaştırılmış Müebbet Statüsü

Bu statüde tutulan hükümler gü-nün 23 saati tek kişilik hücrede bir-kaç metrekarelik alana hapsedil-mektedir. Havalandırmayı kullan-dıkları 1 saatlik sürede ise yine baş-ka tutsaklarla temasları engellen-mektedir. İletişim, ziyaret, sohbethaklarında özel kısıtlamalar bulu-nan tutsakların geri kalan kısıtlı hak-ları ise disiplin soruşturmalarıyla or-tadan kaldırılmaktadır.

Mektup Engellemeleri- Hapishane idaresi Mehmet Ak-

demir'e Hüseyin Karaoğlan'dan gelen"96 Ölüm Orucu Direnişi" ile ilgili iç-eriği olan mektuba engelleme kararıaldı.

Karar No: 2012/535, 26.07.2012

- Hapishane idaresi, Devrim Ka-laycı'nın Sanem Dilek Kalaycı'yagöndermek istediği "Umuda DavetŞenliği-5" davetiyesi için "örgütsembolü taşıdığı" gerekçesiyle en-gelleme kararı aldı. Oysa aynı dave-tiye C-Blok'tan A Blok tarafına pos-ta ile gönderilmiş, aynı mektup oku-ma komisyonundan iki kez okunarak,"görüldü" damgası vurularak geç-miştir. Keyfiyetin, pervasızlığın bo-yutu budur! Mühür kimdeyse Süley-man odur!

Karar No: 2012 / 584, 10.08.2012

- Hapishane idaresi, Kenan Gün-

yel'e Ulaş Pektaş'tan gelen mektuba"övücü ve yüceltici ifadelerle örgütdayanışmasını arttırmak" gerekçe-si ile el koydu. 01.08.2012, 2012/564sayılı karar

- Hapishane idaresi, Kenan Gün-yel'in Umut Şener adına gönderdiğibir faksı aynı gerekçeyle engelledi.06.08.2012, Karar No: 2012/576

- Hapishane idaresi, Fırat Özçe-lik'in Gamze Keşkek'e göndermek is-tediği 3 adet karta "örgüte ait sembol,örgüt dayanışması" gerekçesiyle elkoydu. 06.08.2012, 2012/580

- Hapishane idaresi, Fırat Özçe-lik'in Nagehan Kurt'a göndermek is-tediği 3 adet karta "örgüte ait sembol,örgüt dayanışması" gerekçesiyle elkoydu. 06.08.2012, 2012/580

- Hapishane idaresi, Fırat Özçe-lik'in Nagehan Kurt'a göndermek is-tediği iki adet karta aynı gerekçeyleel koydu. 06.08.2012, 2012/579

Diğer Hak İhlalleri- Günlük gazeteler normalde öğle

yemeği ile birlikte dağıtılmasına rağ-men aylardır geciktirilmekte, bazıgünler akşama kalmaktadır.

- Bayiden alınan Yurt Gazetesi,"Bayide yok", "Dilekçe kaybol-du" vb. denilerek getirilmemektedir.

- Nedim Öztürk, Mehmet Akdemirve Devrim Kalaycı'nın kaldığı A-27no'lu hücre banyosundaki kırık yer ka-roları hala onarılmamıştır.

- Veli Elyakut'un revir muayene-sinde doktor tarafından yazılan ilacıverilmemiş, dilekçesine cevap daalamamıştır.

- Hastane sevklerinde kelepçelimuayene dayatması sorunu sevkte gö-revli askeri personel ve doktorun tu-tumuna göre zaman zaman yaşan-maya devam etmektedir.

- Kantin ihtiyaçlarının karşılan-

Tekirdağ 2 No'lu F TipiHapishanesi, Ağustos 2012 Hakİhlalleri, Keyfi GerekçelerleAçılan Disiplin Soruşturmaları

Özgür TutsaklardanÖzgür Tutsaklardan

ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER, ÖĞRENCİ VELİLERİ, HALKIMIZ32

Yürüyüş

9 Eylül2012

Sayı: 329

Page 33: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

ması konusunda idare, tek çeşit ve pa-halı ürün uygulamasına devam ettiğiiçin tutsaklar maddi zarara uğra-maktadır.

- A/26 hücresinde kalmakta olanKadir Ev ve Oğuzcan Yüzgeç isimlitutsaklar, talepleri olmadığı haldespor, kütüphane gibi tretmana daya-lı faaliyete çıkarılmakta, bu şekildeaçık görüş haftası dışındaki 2 hafta-lık 6'şar saatlik sohbet hakları gasp

edilmekte, sadece bir hafta 6 saatliksohbet yapılabilmektedir... Bu ihlal ile,birlikte sohbete çıktıkları C Blokta-ki Fırat, Sergen ve Sezer arkadaşla-rımızın sohbet hakkı da gaspedil-mektedir. Fırat, Sergen ve Sezer detretmana dayalı spor, kütüphane faa-liyetine çıkışı reddetmekte, 10 saat-lik sohbet hakkının tamamının kul-lanılmasını istemektedirler...

- 25 Temmuz 2012 tarihli Birgün

Gazetesi 7. sayfasında yer alan ha-berde "Ceza İnfaz Kurumu'nun ve per-sonelinin ismini vererek hedef gös-teren ifadelere yer verildiğinden"gerekçesiyle içeri verilmedi.

Karar Tarihi: 26.7.2012 No:2012/125

Sonuç olarak hapishanelerde tut-sakları teslim almak için her türlü hakihlalleri sürüyor.

TKMP, Tecrit İşkencesinin SuçOrtağı Adli Tıp Kurumu’ndanHesap Soruyor

Tecrite Karşı Mücadele Platformu (TKMP), devrim-ci tutsakların tecrit altında insani olmayan koşullarda ya-şatılmasına ve adına tecrit denilen işkencenin ortadan kal-dırılmasına karşı yeni bir kampanya başlatıyor.

5 Eylül günü İstanbul Yenibosna’daki Adli Tıp Kurumuönünde yapılacak eylemle başlayacak olan kampanya, tec-rit işkencesinin bir ayağı olan, neredeyse ölümün eşiği-ne gelmiş hasta tutsaklara, hastanede kalabilir raporu ve-rerek katledilmelerine sebep olan Adli Tıp Kurumu’nu he-def alıyor.

TKMP tarafından yapılan duyuruda, “ATK, bugünekadar F Tipi hapishanelerde ölen tüm tutsaklardan so-

rumludur. ATK’yı ve içerisinde görev yapan faşizmin iş-birlikçisi doktorları teşhir için ATK önünde olacağız. Du-yarlı herkesi bizimle birlikte bu suç şebekesini, halk düş-manı kurumu protesto etmeye çağırıyoruz.” denildi.

Tecrit koşularına sessiz kalmayanHalk Cephesi, İspanya Devleti’ninkatletmek istediği devrimci tutsaklarasahip çıkmak için İstanbul’daki İs-panya Konsolosluğu önünde yap-tıkları eylemle Jesus Maria Uribet-xeberria Bolinaga’nın serbest bıra-kılmasını istediler.

İspanya’nın Kuzeydoğusu’ndakiBASK bölgesinin bağımsızlığı içinmücadele eden ETA’ya bağlı tutsak-ların sağlık sorunu olan arkadaşları-nın serbest bırakılması talebiyle 10Ağustos’ta başlattığı açlık grevi 20.gününü geride bıraktı. Açlık grevinekatılımın 250′yi aştığı biliniyor.

30 Ağustos günü İspanya Konso-losluğu’nda toplanan Halk Cepheli-ler “ETA Tutsağı, Kanser Hastası Je-sus Maria Uribetxeberria Bolinaga

Derhal Serbest Bırakılsın! ETA Tut-saklarının Açlık Grevini Destekli-yoruz!” pankartını açtılar.

ETA tutsaklarının yalnız olmadı-ğının belirtildiği açıklamada, “Tür-kiye hapishanelerinde olduğu gibi, İs-panya hapishanelerinde de tutsaklarkanser gibi ağır hastalıklara yakala-nabiliyorlar. Güler Zere gibi ölü-mün kıyısına gelene kadar serbest bı-rakılmıyorlar.” denildi.

ETA örgütü üyesi olan Jesus Ma-ria Uribetxeberria Bolinaga’nin ya-kalandığı ağır hastalığın son evresindebulunduğu ve tedaviyi reddederek aç-lık grevine devam ettiği belirtile-rek; “Biz devrimciler Güler Zere'yiaylarca süren mücadelemizden son-ra zulmün elinden aldık ve yoldaşı-mızın son günlerini aramızda geçir-

mesini sağladık. Ardından YaseminKaradağ ve İbrahim Çınar yoldaşla-rımız için de mücadele ederek onla-rı da zulmün elinden çekip aldık.

Bu nedenle ETA tutsaklarının vetutsak yakınlarının mücadeleleriniçok iyi anlıyoruz. Onların da bizimgibi mücadele ederek yoldaşlarını ha-pishanelerden çıkaracaklarına ina-nıyoruz. Onların açlık grevlerini des-tekliyoruz ve mücadelelerinde başa-rılar diliyoruz.

İspanya Devleti’nden ağır hastalı-ğının son evresine girmiş bulunan Bo-linaga ve diğer 13 ETA tutsağı derhalserbest bırakmasını istiyoruz” denildi.Eylemde, “ETA Tutsakları Serbest Bı-rakılsın”, “Devrimci Tutsaklar Onuru-muzdur”, “Kahrolsun Faşizm YaşasınMücadelemiz” sloganları atıldı.

Yaşasın Devrimci Dayanışma!Jesus Maria Uribetxeberria Bolinaga Serbest Bırakılsın!

AKP’NİN FAŞİST GERİCİ EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM OLMAYIN! 33

9 Eylül2012

Yürüyüş

Sayı: 329

Page 34: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Emperyalistlerin hapishaneler po-litikası öldürmeye devam ediyor. Ül-kemizden de bildiğimiz hasta tut-sakları katletme politikası şimdi de İs-panya’da hayata geçiriliyor. 13 ETA’lıtutsak hastalıklarına rağmen ser-best bırakılmamaktadır ve bu ne-denle ETA’lı tutsaklar direnişteler.TAYAD’lılar olarak onların dire-nişlerinin yanındayız.

Halkı ve vatanı için tutsak düşenherkes bizim de evladımızdır. Renk-leri, ırkları, milliyetleri ne olursa ol-sun emperyalizme karşı mücadeleeden ve vatanı uğruna tutsak düşenher insanı kendi evladımız biliriz. Vesahipleniriz.

İspanya’da BASK bölgesininbağımsızlığı için mücadele eden13 ETA’lı hasta tutsaktan biri olanJesus Maria Uribetxeberria Boli-naga kanser hastası ve ilerleyenhastalığına rağmen hapishanedetutulmaya devam ediyor.

Faşizmin mantığı her yerde aynı-dır. Bu durumu biz kendi ülkemizdenbiliyoruz; Güler Zere’den, Yase-min Karadağ’dan, İbrahim Çı-nar’dan ve daha nice hasta tutsaktanbiliyoruz. Mücadelemizle özgürlük-lerine kavuşturduğumuz evlatlarımı-za neler yapıldığına tanık olduk hepberaber. Güler Zere’yi ölümün kıyı-sında tahliye etmişlerdi. Tahliyesin-den 6 ay sonra aramızdan ayrılmıştı.Yasemin Karadağ ve İbrahim Çınartedavisini sürdürüyor.

Emperyalistlerin ve işbirlikçileri-nin, ülkesinin bağımsızlığı ve halkı-nın kurtuluşu için mücadele edenörgütlenmelere yönelik saldırılarındaözellikle hapishanelerin ayrı bir yerivardır. Evlatlarımız bu saldırılarınhedefidir. Amaç bellidir: Teslim almak

ve düşüncelerindenvazgeçirerek pişman-laştırmak! Ama sonuçalamamakta ve bu seferde imha etmeye çalış-maktadırlar. Bunun içintecrit uygulamaları, bu-nun için işkenceler, bu-nun için tedavi hakkınıbile ortadan kaldırma.

Ülkemizde F Tiple-ri ile teslim almak iste-diler evlatlarımızı amabaşaramadılar. Tecrituygulamaları ile imha etmek istedilerbu sefer. Cezalarla, hastalıkları teda-vi etmeyerek teslim almak istediler.Ama evlatlarımız, tecrite karşı ver-dikleri mücadelede şehit düşen 122’le-rin yolunda asla teslim olmadılar.Bu direniş tüm dünya halklarına birdireniş çağrısıydı. “Hapishanelerdeegemenlerin uygulamaları ve baskı-ları ne kadar koyu olursa olsun dire-nilebilir” diyordu evlatlarımız. Sadecedemiyorlardı, pratikte de can bedeligösteriyorlardı. Bu mücadeleden al-dığımız güçle Güler Zere’yi, YaseminKaradağ’ı, İbrahim Çınar’ı özgür-lüklerine kavuşturduk. Şimdi de baş-ka bir ülkede kanser hastası bir tutsakiçin yoldaşları direniyor. Direnişleri-nin yanındayız.

Yüzlerce ETA tutsağı kanserhastası yoldaşlarının tedavi hakkıve özgürlüğüne kavuşması için Aç-lık grevindeler. 13 ETA’lı hastatutsağın tahliye edilmesi talebininbulunduğu direniş tüm hasta tutsak-lar içindir.

Bu mücadele bize bir kez daha has-ta tutsakları sahiplenme mücadelesininönemini hatırlatmaktadır. Hala hapis-hanelerde onlarca hasta tutsak var.

Emperyalistler dünya halklarını vemücadele eden devrimci-ilerici ör-gütleri teslim almak için Guantona-mo’ları, Ebu Gureyb’leri, Türkiye’deF Tiplerini inşa etti. Tecrit-tretman uy-gulandı hemen bütün hapishanelerde.Ama dünya halkları direnmeye devamediyor. Ne hapishanelerde ne de dı-şarıda istediğini elde edemedi em-peryalistler. Ülkemizde F Tipleri tes-lim olmuş tutsakların olduğu yerlerdeğil, başı dik onurlu evlatlarımızınyeridir.

Asla istediğiniz teslim olmuş tut-sakları göremeyeceksiniz!

Hasta tutsaklarımız serbest bıra-kılmalıdır. Dünyanın dört bir yanın-da hapishanelerdeki hasta tutsaklarınsağlıklı bir tedavi yapabilmeleri içinserbest bırakılmaları gerekmektedir.

KANSER HASTASI SİYASİTUTSAK JESUS MARİAURİBETXEBERRİABOLİNAGA DERHALSERBEST BIRAKILSIN!

HASTA TUTSAKLARAÖZGÜRLÜK!

KAHROLSUN FAŞİZMYAŞASIN MÜCADELEMİZ!

İspanya Hapishanelerinde Tutuklu BulunanHasta Tutsaklar Serbest Bırakılsın!

KANSER HASTASI SİYASİ TUTSAKJESUS MARİA URİBETXEBERRİA

BOLİNAGA’YA ÖZGÜRLÜK!TAYAD’lı Aileler

ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER, ÖĞRENCİ VELİLERİ, HALKIMIZ34

Yürüyüş

9 Eylül2012

Sayı: 329

Page 35: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Sanat en genel anlamda toplumsalyaşamı, olaylar ve bunları çevreleyendünyayı estetik bir dille anlatmaktır.Sanat bunu yaparken insanların duy-gu ve düşüncelerini geliştirmeli, ira-desini, azmini güçlendirmeli, onlarahayata ve kavgaya dair dinamizmtaşımalıdır. Bu yüzden sanatın vesanatçının topluma, toplumsal ya-şama karşı sorumluluğu vardır.

Burada elbette sözümüz burjuvasanatçısına değildir. Onlar zatenhalka sırtını dönmüş, sanatını bur-juvaziye satmıştır. Yaşamları düzentarafından ne kadar parıltılı gösterilsede aslında burjuva ideolojisinin ba-taklığına batmışlardır. Bu yüzdenburjuva sanatçısının halka karşı birsorumluluk taşıması düşünülemez.

Sözümüz asıl olarak sanatınıhalktan yana yaptığını ifade eden,kendisinin sol, sosyalist, devrimci,anti-emperyalist saflarda olduğunusöyleyenleredir.

Eğer sanatçı kendisini hem halkınsanatçısı olarak tanımlıyor hem deüretimleri halkı daha iyiye, güzeleyönlendirmiyorsa o sanatçı sorum-luluğunu yerine getirmiyor demektir.Söylemlerine uygun tarzda üretme-yen, halka sunmayan sanatçılarıniddiaları boş sözden ibarettir. Ve osanatçılar bir süre sonra halktanuzaklaşacak, anlamsızlık, anlaşıl-mazlık batağına savrulacaktır.

Ne yazık ki bu durum sanatçıla-rımız ve aydınlarımızın eksiklerindenbiridir. Düzen ideolojisinin bir yan-sıması olarak sanat ve sanatçı kitle-lerden kopmuştur. Elbette sanatınve sanatçının halktan uzaklaşmasıyeni bir durum değildir. Egemengüçler, her dönem halkı bu mücadelearacından yoksun bırakmak için an-laşılmaz, halktan kopuk bir sanatıön plana çıkartır. "Sanatçıyı egosubesler" diyerek, bireysel üretimlereövgüler düzerek onları başyapıt ilaneder. Bunun aksi yönde yapılan eser-leri ise ilkel, çağdışı olmakla, baya-

ğılıkla, varoş edebiyatı yapmakla,estetikten uzak olmakla suçlar. Böy-lece sanatçıyı halktan uzak bir kesimolarak ayırır. Halkı da sanattan an-lamaz, kültür düzeyi düşük, sanatailgisiz diye göstererek aşağılar.

Burjuvazinin bu propogandasın-dan etkilenen sanatçılar da halkaküsmüşlerdir.

"Beni anlamıyorlar!", "Benimçağdaş sanatım hakettiği değeri gör-müyor", "Sanatım 50-100 yıl sonrahakettiği değere kavuşacak!" diyebüyüklenirler. Kapalı kapılar ardındabohem* bir yaşam sürerek yeni ki-taplar yazar, şarkılar bestelerler. Hal-kın gündeminden, ülke sorunlarındanuzaklaşır; anlaşılmazlık batağına sü-rüklenerek anlaşılacağı hayallerinekapılırlar.

Böyle bir şeye kapılmak halkınsanatçısı olma iddiasındakiler içinson derece tehlikelidir. Çünkü budüşünceler halkı küçük görmeyi veondan uzaklaşmayı ifade eder. Halk-tan uzaklaşmak ise bindiği dalı kes-mektir. Bu yüzden sanatçı hiçbir za-man kitlelerle bağını koparmamalıve onlar için sanat yapmalıdır. An-lamsız, anlaşılmaz, içeriksiz bir sa-natın halka vereceği hiçbir şey yoktur.Halkın da, anlamadığı sanata ihtiyacıyoktur. O halde bir sanatçı halk ta-rafından anlaşılmayı beklemiyorsa,halkın duygu ve düşüncelerini ge-liştirmiyorsa sanatı ne işe yarar?

Anlaşılmazlık ve halktan uzak-laşma sanatçıyı manevi bir yalnızlığasürükler ve çıkmaza sokar. Üretti-ğinin, emeğinin karşılığını göremez.Ve sanatı bir zaman sonra amaçsız-laşır. "50-100 yıl sonra anlaşılma"düşüncesi de bu durumu gizlemekiçin ve sanatçıları teselli etmek ama-cıyla dalkavuklar tarafından ortayaatılmıştır. Bu düşüncenin hiçbir ger-çekliği yoktur. "Halkın kültürel düzeyidüşük, sanatsal geleneği yok. Buyüzden çağdaş ve hatta geleceğinsanatı olan sanatımı anlamıyorlar."

teorilerini tarih iflas ettirmiştir.Üretimden 50-100 yıl, hatta yüz-

yıllar sonra bile söylenen şarkılara,yazılan eserlere bakalım. Bugün Kö-roğlu'nun türküleri, Yunus Emre'ninşiirleri, halk türküleri hala halkınhafızasındadır. Gorki'nin 100 yılönce yazdığı kitaplar o günden bu-güne halen okunmaktadır. Bu eserlerhalktan uzaklaşarak, soyutlanarakdeğil; halkın içinde yapılmıştır. Onunmücadelesini, sevgilerini, yaşadık-larını anlatmıştır. Halk o eserlerikendinden bulmuş, sahiplenmiş vebugüne getirmiştir.

Yaşadığı toplumda halkın mü-cadelesine omuz vermeyen, onunbeğenilerini geliştirmeyen bir sanateseri 50-100 yıl sonra kimse tara-fından hatırlanmayacaktır. Halkamalolmuş eserler vermek isteyensanatçılarımız kendi kabuğundançıkmalı ve halkla buluşmanın yolve yöntemlerini bulmalıdır.

Bunun yegane yolu örgütlü sa-nattır. Halktan uzaklaşmayı yaratanörgütsüzlüktür. Halkın mücadelesindeörgütlü olmayan sanatçı halkın acı-larını, yokluklarını, yoksulluklarınıanlayamaz. Ve haliyle sanatı halkıdeğil düzeni, düzenin dayattığı kül-türünü ifade eder. Bunun için sanatçıdevrimci mücadelede örgütlenmeli,sanatı da bu mücadele içinde üret-melidir. Aksi, düzen safsatalarıyladolu, halktan uzak anlaşılmazlık ba-tağında bir "sanat"tır.

* Bohem: Yarınını düşünmedengünü gününe tasasız, derbeder biryaşayışı olan kimse veya topluluk.

Anlaşılmazlık ve Halktan UzaklaşmakSanatçı İçin Bindiği Dalı Kesmektir!

AKP’NİN FAŞİST GERİCİ EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM OLMAYIN! 35

9 Eylül2012

Yürüyüş

Sayı: 329

Page 36: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Gün geçmiyor ki oligarşi güven-likle ilgili yeni bir adım atmasın.Yeni silahlar, yeni teknikler, yeni ya-salar, yeni düzenlemeler, genelgeler...

Dünyanın sayıca en büyük ordu-suna sahipler. Yetmiyor, orduyu pro-fesyonelleştirme adımları atıyorlar.Sadece dış güvenlik yanıyla değilorduda iç güvenliği (esas olan budur)sağlamak için “kuvvet organizas-yonu” değişiklikleri yapıyorlar.

Oligarşinin sözcüleri açık açık“iç güvenlik daha öndedir” diyorlar.

Oligarşinin polisi neredeyse ordugibi olmuş durumdadır. Sayıları ar-tıyor, donanımları artıyor, katletmeözgürlüğü başta olmak üzere, yetkileriartıyor.

Korunaklı binaları, denetleneme-yen bütçesi, yetkisi ile MİT’i... Ol-duğu-olmadığı, yasallığı-yasadışılığıbir türlü inkar edilmeyen JİTEM’i...Ordu bünyesinde oluşturulan ve Jİ-TEM gibi pek çok özel örgütlenmesi...Özel Harekatçıları, korucuları, hazırdatutulan “hassas vatandaş” maskesigiydirilmiş sivil-faşist çeteleri...

Tonlarla ifade edilen ve milyondolarlara alınan biber gazları...

Neredeyse tüm Türkiye’yi donat-tıkları mobeseleri, özel dinleme ci-hazları... Yasadışı dinlemeleri yasalhale getirdiler. Öyleki artık birbirlerinide dinliyorlar. Birbirlerini dinleyen-lerin sıradan tüm halkı dinledikleriaçıktır. MİT’in, polisin dinlemesi deyetmiyor, jandarma da tüm Türkiye'yidinlemek istiyor ve dinliyor.

Bakın yeniden OHAL’i tartışı-yorlar. ‘90’lara dönmekten sözedi-yorlar. Dahası halkı tehdit ediyorlar.

TCK’lar, CMK’lar, CİK’ler,TMY’ler... Ülkeyi hapishane, tümhalkı potansiyel suçlu, tutsak, ken-dilerini de gardiyan görüyorlar.

DGM’lerin yerine ÖYM’leri ge-tirdiler. Yetmedi şimdi de bunun yerineBACM’ler geldi... Yargı paketleriyle

devam eden faşistyasa düzenlemeleribitmek bilmiyor...

Anayasa değişik-likleri ile faşizminkurumsallaşmasınıdaha da ilerletmekistiyorlar.

Ve ÖGB DiyeBilinen ÖzelGüvenlikBirimleri’ninGeldiği Aşama

“Son yıllarda hız-la gelişen özel gü-venlik sektörü büyü-meye devam ederken, Türkiye sahipolduğu yaklaşık 217 bin özel gü-venlikçi sayısıyla Avusturya, Belçika,Portekiz, Hollanda, Norveç ve ÇekCumhuriyeti ordularının toplam askersayısını bile geride bıraktı.” (Cum-huriyet, 27 Ağustos 2012)

Başlangıçta özel şirketlere ait özelbir sıfata sahip olan ÖGB’ler 2004 yı-lında 5188 sayılı Özel Güvenlik Hiz-metlerine Dair Kanun'la birlikte res-miyet kazandılar. Emniyet Genel Mü-dürlüğü’ne bağlı Özel Güvenlik DaireBaşkanlığı bünyesinde toplandılar.

“Emniyet Genel Müdürlüğü ÖzelGüvenlik Daire Başkanlığı verilerinegöre, şu anda 1430 faaliyet izni ve-rilen özel güvenlik şirketi ile özelgüvenlik görevlisi yetiştiren 737 eği-tim kurumu bulunduğunu bildirdi.Türkiye'de özel güvenlik sertifikalı886 bin kişi olduğunu, özel güvenlikkimliğine sahip kişi sayısının 604bine yaklaştığını bildiren Perut, ‘Şuanda aktif olarak çalışan özel güvenlikgörevlisi sayısı 217 bin kişi’ ifadesinikullandı.” (agg)

Oligarşiye MİT’i, iti, polisi, or-dusu, özel harekatçıları, korucularıda yeterli gelmedi. Özel Güvenlik

Birimleri’ni de halka karşı, hak veözgürlük mücadelesine karşı büyükbir güç haline getirdi. Kendi bilgile-rine göre “aktif olarak çalışan 217bin özel güvenlik görevlisi” ciddibir rakamdır.

Pek çok yerde polisten, jandar-madan önce bu ÖGB’ler saldırmak-tadır. Polis gibi halka karşı saldırıdayetkileri artırılmış, yasal korumaaltına alınmışlardır.

Oligarşinin basını, oligarşinin söz-cüleri “iç güvenliği sağlama” nokta-sında atılan her adımı büyük birövünçle yazıyor, söylüyor. Gerçekteonların övüncü onların korkularıdır.Korkuyorlar. Attıkları her adımlahalka gözdağı vermeyi amaçlıyorlar.Korkularını böyle bastırmak istiyorlar.Oligarşi övünüyor. Ortada övünülecekbir yan yoktur. Bunca şeye nedenihtiyaç duyuyor? Kimden neden kor-kuyor? Teröre karşı önlem gerekçeleriardına sığınamazlar. Bunlar halk kor-kusudur. Bunlar devrimcilerden duy-dukları korkudur. Bunlar suçlarınınkorkusudur.

Alın alın, daha çok önlem alın!Korkunuzu bastıramasanız da birazolsun rahatlatır sizi!

1430 faaliyet izni verilenözel güvenlik şirketi

737 özel güvenlikgörevlisi yetiştiren eğitim

kurumu 886 bin kişinin özel

güvenlik sertifikası var 604 bin kişinin özel

güvenlik kimliği var 217 bin özel güvenlik

görevlisi halençalışmaktadır

‘Özel Güvenlik Sayısı 6 Ülkenin Askerini Geçti’

OLİGARŞİ KORKUSUNDANGÜVENLİĞE DOYMUYOR

ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER, ÖĞRENCİ VELİLERİ, HALKIMIZ336

Yürüyüş

9 Eylül2012

Sayı: 329

Page 37: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

- CIA Başkanı Neden Geldi?(Murat Yetkin - 4.9.2012 / Radikal)

- CIA Başkanı Türkiye’ye Ne-den Geldi? ( Aydoğan Vatandaş -4.9.2012 / Samanyolu haber)

- Hangi Rüzgar Türkiye’ye At-mış Olabilir CIA Başkanı Petre-aus’u? ( Fehmi Koru - 4.9.2012 -Timetürk)

- CIA Başkanı Neden Geldi?(Taha Kıvanç- 4.9.2012 - Star)

AKP’nin borazanı medya soruyorve hepsi ufak ayrıntılarda ayrılsalarda, ana noktada birleşiyorlar bu soruyaverdikleri cevaplarda: Türkiye hemSuriye halkını Esad rejiminden ko-rumaya çalışıyor, hem de PKK terö-rüyle uğraşıyor. Abdullah Gül, terörlemücadele noktasında kendisine ye-terince destek vermeyen ABD’ye sitemedince Suriye hükümetine karşı tam-pon bölge Suriye için değil, İsrail-Türkiye ilişkilerini düzeltmek içingeldi. Yani kısacası; PKK ve Suriyekötüdür, Yaşasın CIA, MİT, kontr-gerilla diyorlar.

Amerikan İstihbarat Örgütü (CIABaşkanı) David Petraeus, 2 Eylül’deülkemize geldi. Daha 6 ay önce yinegelmişti bu katil. Çok acil olacak kiişi, tekrar geldi özel uçaklarla. Çokbüyük önlemlerle girdi ülkemize.Burjuva basın, CIA Başkanı Petra-eus’un haberini yapmak için, kaldı-ğını öğrendikleri otelin kapısındabeklerken yine ülkemize gizli saklıgelen iki Amerikan ajanı senatörünbir Suriyeli işbirlikçi ile görüşmeyapmaktan çıktığını öğreniyorlar.Emperyalist ajanlar bir yerde değil,her yerde.

CIA Başkanı Petraeus geldiği gibikimseye görünmeden gitti. Yine ge-lecektir, ve yine, ve yine. Çünküsüreç emperyalizm için de çok çetingeçiyor. Çok uğraş verdiği, kan terdöktüğü, adeta işgal edeceğim derkenhalkın direnişiyle kör düğüm olduğuSuriye direniyor aylardır. Suriye halkıdireniyor.

İşbirlikçisi AKP iktidarının, sev-gili konukları işbirlikçi sığınma-cılarıyla başı dertte. Bir yandanmülteci kamplarında Suriye halkınaihanet etmeye devam eden muha-liflere eğitim verilen kampları daapaçık teşhir olmuş durumda. An-nelerin bebeklerinin gazını almasıgibi, anne şefkatiyle geldi CIA.“Rahat ol bak biz yanındayız, senaynen devam et, Suriye konusundasorunun olmasın, evelallah birlikteaşacağız bu zor günleri, Katil Esadgidecek, Suriye bana kalacak amamerak etme sana da bir iki kemikatacağım, sen vur ben sana mahpustabakarım” demek için geldi.

Burjuva köşe yazarlarının birkısmı diyor ki: “Abdullah Gül , PKKterörüyle mücadelede yeterince destekvermeyen ABD’ye sitem edince, ABDhemen CIA’yı yolladı.” Neymiş, sitemetmiş. Utanır insan bunu yazmaya!Türkiye oligarşisi kimdir ki, ABD’yesitem edebilsin. Yüzyıllar önce Af-rika’dan Avrupa’ya köle olarak gö-türülüp ölesiye çalıştırılan, hiçbirhakkı olmayan, yaşamı efendisinebağlı olan, siyah kölelerin efendilerinesitem etme hakları var mıydı? Hemde bu işkence 400 yıl sürmüşken

Bir grup çok iyi siyaset analizciside diyor ki: “Herkes hemen Suriye,PKK konuları zannetti ama işin aslıöyle değil işte İsrail’le Türkiye’ninarasını yapmak için geldi. Yetti gayrıbu küslük, deyip gelmiş CIA. İsrail,Mavi Marmara konusunda özür di-lemeyince küstü AKP İsrail’e. Arayakim girdiyse olmadı Çok kırılmıştıbir kere Tayyip Erdoğan (Bu çokgururlu başbakan, Türkiye asker-lerinin başına çuval geçiren Ame-rika’ya niyeyse hiç küsmedi. Çuvalemrini veren de David Petraeus’tur.Tabi yine köle-efendi ilişkilerinihatırlatmak gerekiyor burada.) Fa-kat Amerika nın artık canına taketmiş olacak ki: “Tayyip, bırak artıkçocukluğu, siz kardeşsiniz, kardeşler

küs kalmaz, barışın bakayım hemen!”demek için yollamış CIA’yı

Burjuva basın elbette sormalıdırCIA başkanı niye geldi diye. Amaondan önce sorması gerekan başkasorular da yok mu?

Ülkemiz zaten başta Amerikanolmak üzere emperyalist ajanlarladolu. Artık öyle bir hal aldı ki, em-peryalist ajanlar ülkemizi karargaholarak kullanıyor. Bunları emperyalistmedya da aylardır yazıyor. AKP’ninmedyası bunu aylardır görmezdengeliyor.

Önce “bu kadar emperyalist ajanınülkemizde ne işi var” diye sormasıgerekiyor. Bu sorunun cevabını dabilmiyor değil elbette. Yazmamala-rının nedeni gerçekleri halktan giz-lemektir.

Aynı şekilde CIA Başkanı DavidPetraeus’un da ülkemize neden gel-diğini çok iyi bilmektedirler. Bu so-rularla, yaptıkları haber ve yorumlarlayine halktan gerçekleri gizlemektedirburjuva medyanın kalemşörleri.

Fakat mesele bu katillerden hayırdeğil, şer geleceği gerçeğidir. MeseleSuriye’dir, PKK’dir, İsrail’dir. Ya dafarklı bir konu. Ortadaki gerçek şudurki: AKP Amerika olmadan hiçbirmesele hakkında yorum yapamaz,inisiyatif kullanamaz, çözüm ürete-mez.

Sorun AKP iktidarının CIA Baş-kanı David Petraeus’tan ne istediğideğildir. Petraeus’un Türkiye’denistedikleridir.

Gerek Suriye konusunda, gerekse

AKP’NİN FAŞİST GERİCİ EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM OLMAYIN! 37

9 Eylül2012

Yürüyüş

Sayı: 329

Amerikan Ajanları Ülkemizde Cirit Atıyor! TSK AskerlerininBaşına Çuval Geçiren CIA Başkanı Petraeus İstanbul’da

Savaşımız; CIA, NATO, IMF Bu TopraklaraBir Daha Adım Atamasın Diyedir!

Page 38: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

PKK konusunda Türkiye oligarşisininçıkarının ne olduğunun hiç bir önemiyoktur. Bu iki konuda da gelişmelerTürkiye oligarşisinin tamamen zara-rına da olsa Amerika’nın istediğikendi çıkarları için AKP iktidarındandaha fazla uşaklıktır.

Görüşmenin gündemleri Türki-ye’nin istekleri değil, Amerika’ın is-tekleridir. Onlar da bir talimat olarakCIA Başkanı Petraeus tarafından ve-rilmiştir.

Amerika bu yetkileri 50 sene öncealmış Türkiye’nin elinden. AKP buelli senelik işbirlikçilik ilişkilerininiçinde en sadık uşağı olma onuruna

erişti Amerika’nın. AKP her şeyiyle ülkemizin gele-

ceğinin ABD’ye teslim etmiş durum-da. Türkiye’nin iç meselesi olan Kürtsorunununda karar mercii sadeceAmerika’dır. Şimdilerde BDP’yi kas-tederek, “bu anlayışla müzakere ol-maz” diyen Tayyip Erdoğan Amerika:“Yanlış yapıyorsun” dediğinde busöylemini değiştirmek zorundadır ki,bunun pek çok süreçte örneğini ya-şadık gördük.

Evet, sessiz sedasız geldi ve gittibu katil. Gazeteciler bile göremedi.Gelişinin hayırlara vesile olmadığıkesin. Anadolu halklarının çoğu belli

kuşları uğursuz sayar: Kimi baykuşu,kimi kargayı ve bu kuşları evlerininüstünde, çevresinde uçtuğunu, öttü-ğünü duyduğunda onun ölüm haber-cisi olduğuna inanır ve kuşu kovalar.Amerika dünya halkları üzedindekiuğursuz kuştur. Ve 50 yıldır evimizinüzerinde dolaşmakta ve ölüm getir-mektedir. Bu sefer ki gelişi de yeniölümlerin habercisidir. Bu uğursuzlukbir gün son bulacak, o kuş ebediyenyok olacak , o zaman ne vatanımızane de diğer halkların vatanlarına acıve kan getiremeyecek.

Savaşımız o gün içindir KURTULUŞA KADAR SAVAŞ!

Habertürk gazetesindeki bilgiye göre Amerikan gizliistihbarat örgütü CIA, Türkiye’nin nüfusunu saymış.Ve ilk defa da saymıyormuş CIA Türkiye’yi! AyrıcaCIA, devletin resmi rakamlarından 5 milyon fazla çı-karmış halkımızın sayısını.

Bu ülkenin sayım, seçim vb. için örgütlendirilmiş,milyonlarca lira bütçesi ve binlerce çalışanı olan özelkurumları var. Daha yakın zamana kadar halkımızıevlere kapatarak, sokağa çıkma yasakları uygulayaraksayımlar yapılıyordu. Şimdi ise bilgisayar ortamında“adrese dayalı” ve hatasız sayımlar yapıldığı söylen-mektedir. Ancak buna rağmen Amerika, uşaklarına gü-venmiyor ki kendi sayımını kendisi yapıyor.

CIA, neden Türkiye’yi saymış bunun cevabı yok.“Ben egemen bir devletim, halkımı nasıl sayarsın”diyen bir devlet kurumu, yetkilisi de yok. İşbirlikçiliği,

uşaklığı o kadar benimsemişler ki efendilerine bir sorudahi sormuyorlar. Keza bunu araştıran, kendine soruneden kimse de yok.

CIA’nın halkımızı sayması, çeşitli ayrıntılı bilgilerelde etmesi elbette sürpriz değildir. Halkımızın etnik,dinsel, mezhepsel farklılıkları, sınıflar arasındaki çelişkilervb. emperyalistler açısından önemlidir. Çünkü bu verilerüzerinden politikalar geliştirilmekte, halklar bir birinekarşı düşman hale getirilmektedir.

Devrimciler açısından emperyalistlerin çalışma tarzıbilinen bir durumdur. Fakat bu gerçek, burjuva basındaifşa edilmesine karşın, bir tavır veya tepkinin dahiortaya konulmaması, Amerikan işbirlikçiliğinin geldiğiaşama açısından öğreticidir. Amerika’nın iç işlerimizekarışması, nüfus sayımından diğer işlere her şeye elatması işbirlikçiler için normal bir uygulamadır.

CIA, TÜRKİYE’NİN NÜFUSUNU SAYMIŞ!

Halkın Hukuk Bürosu (HHB) avukatları, 5 Eylülgünü İstanbul Emniyet Müdürlüğü önünde yaptıklarıeylemle İstanbul Siyasi Şube polisinin ve AKP’nin yar-

gısının komplo-cu ahlaksız vehukuksuz uy-gulamaların ıteşhir ettiler.

E y l e m d e“KorktuklarıHak AramaMücadelemiz-dir” pankartınıaçan avukatlar-dan Ebru Tim-

tik sözlü olarak yaptığı açıklamada, İstanbul SiyasiŞube polisinin yaptığı uygulamaların tamamen keyfi vefaşist uygulamalar olduğunu ve devletin hukuk tanıma-dığını, ancak işlerine geldiği zaman o hukuk sayfalarınıaçtıklarını ifade etti.

Ardından HHB avukatlarından Barkın Timtik, açık-lamayı okudu. Timtik, yaptığı açıklamada, AKP’ninyargısıyla, polisiyle kendi politikalarına uymayanlarakarşı; copla, gazla, gözaltı ve tecritle cevap verdiğiniifade ederek, HHB avukatlarının haksızlığa, yoksulluğave adaletsizliğe boyun eğmeyen tüm halk kesimlerininavukatlığını yaptığı için bu saldırıların hedefi olduğunubelirtti.

Eylem, “Her Şey Halk İçin, Her Şey Adalet İçin”denilerek bitirildi.

ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER, ÖĞRENCİ VELİLERİ, HALKIMIZ338

Yürüyüş

9 Eylül2012

Sayı: 329

Halkın Hukuk Bürosu Avukatları İstanbul Polisinin Komplosunu İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Önünde Protesto Etti!

Page 39: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Halk Cephesi Uluslar Arası Komitesi’nin 30 AğustosTarihli 3 No’lu Açıklamasıdır.

Emperyalizmin şu anki hedefi Suriye. Suriye’ye sal-dırının her türlü haksız ve ahlaksız yöntemi deneniyor.Amerika, Almanya, İngiltere, Fransa elele vermişler,“diktatör” Esad’ı devirmeye çalışıyorlar. Bunun için debinlerce Suriyeli’yi katlettiler. Ve katletmeye devam edi-yorlar. Bu saldırıda kimler yok ki; Amerika, İngiltere,Almanya, Fransa, Suudi Arabistan, Katar, Libya, Ürdün,Türkiye. Hepsi el ele vermişler, Suriye’ye çullanmaktalar.Bunların yanında Çeçenistan’da, Rusya’ya karşı savaşanİslamcı militanlar, El Kaide de Amerika ile aynı saftasavaşıyor. Bu saldırıyı ve katliamları T.C. Başbakanı Er-doğan “Suriye halkının taleplerine sessiz kalamazdık!”diye savunuyor.

BAŞBAKAN ERDOĞAN’A SORUYORUZ VECEVAP BEKLİYORUZ: Başbakan Erdoğan kaç Suri-yeli’nin görüşünü almıştır? Kaç Suriyeli ile konuşmuştur?Suriye halkının taleplerini ve isteklerini belirlerken hangiyöntemi kullanmıştır? Anket mi yapmıştır? Halk oylamasımı yapmıştır? Suriye nüfusunun kaçta kaçının görüşünüalmıştır? Hangi din ve inançtan insanlardan yüzde kaçıylagörüşmüş ve taleplerini belirlemiştir? Erdoğan bunlarıaçıklamalıdır. Aksi halde şunu düşüneceğiz (ve zatengerçek de budur); Erdoğan’ın Suriye halkı diye tanımla-dıkları; Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa, Suudi Ara-bistan, Katar, Ürdün, Libya hükümetleri, El Kaide mili-tanları, Libya’dan gelen paralı askerler, Çeçenistan’dangelen İslamcı militanlar, MİT ajanları, CIA ajanları veMOSSAD ajanlarıdır. Görüldüğü gibi burada bir tekSuriye halkı eksiktir. Hiç kimse Suriye halkına sormamıştır.Ve zaten saldırılarının şu ana kadar başarılı olamamasınınnedeni de budur. Suriye halkı vatanına, insanlarına, yö-netimine sonsuz destek sunmaktadır. Suriye yönetimi,vatanlarını emperyalizme peşkeş çekmeyi kabul etme-mektedir. Yüksek ve güçlü bir vatanseverlik, emperyalizmekarşı direnişi büyütmektedir.

Emperyalistler ve işbirlikçileri için halk, sömürülmesi,katledilmesi gereken bir sürüdür. Halkın taleplerini asladikkate almazlar. Ellerinden gelse tüm halkı yok edeceklerama ne yapsınlar ki makineleri çalıştıracak, tarlalardaçalışacak insanlar lazım. Dünya halkları bedavaya, kölecekoşullarda çalışacak, onlar lüks içinde, yozluk içindeyaşayacaklar!

Emperyalistlere ve işbirlikçilere göre halkın düşüncesi,talebi, istekleri olamaz. Halk yerine onlar düşünür vekarar verirler. Onların kararları halkın kararları olmalıdır.Eğer halk, onların verdiği kararları kabul etmez, sindirmez,benimsemezse, o zaman devreye övüne övüne bitireme-dikleri silahları girer. Bir düğmeye basarak milyonlarcainsanın idamına imza atarlar. Halk olarak bizim, emper-yalistlerin gözündeki değerimiz bu kadardır. Onlarınkarlarına kar katılması için bizim milyon milyon katle-dilmemizin hiçbir önemi yoktur. Bunun için de her türlüahlaksızlığı, yalan ve ikiyüzlülüğü yapmaktan çekinmezler.Suriye’de de böyle yapıyorlar. En son Daraya’da yapılankatliamla birlikte bir kez daha emperyalistlerin yalanmakinesinin nasıl çalıştığı ortaya çıktı.

Suriye ordusunun, Daraya’yı emperyalistlerden te-mizlemesinin ardından Amerika, İngiltere, Almanya veTürkiye basınında feryat figan edilmeye başlandı: “Da-raya’da Suriye ordusunun katliamı; 200 ölü!”

İngiliz gazeteci Robert Fisk’in kendi gözlemleriyleaktardığı gibi katliamı yapanlar emperyalizmin destek-lediği, silahlandırdığı ve sonsuz destek verdiği işbirlik-çilerdi. Katledilenler; Suriye ordusunun askerleri, hükümetmemurları, postane çalışanları ve onların akrabaları idi.İşbirlikçiler, kadın-erkek-çocuk demeden bir kez dahahalkı katletmişlerdi. Suriye ordusu karşısında halk desteğide olmadığı için tutunamayan işbirlikçiler, önlerine gelenherkese ateş açarak Türkiye topraklarına kaçtılar. Nasılolsa onlara sunulan sonsuz destek var. Sıkışırlarsa kaça-bilecekleri Türkiye toprakları var.

Emperyalistlerin ve onların işbirlikçilerinin, bu katiller

BAŞBAKAN ERDOĞAN “SURİYE HALKININ TALEPLERİNE

SESSİZ KALAMAZDIK” DİYOR!

Erdoğan Hangi Suriyeliler’in Taleplerine KulakVerdiğini Açıklamalıdır. Suriye’de İşbirlikçilerin

Yaptığı Katliamlar Halka Açıklanmalıdır!

AKP’NİN FAŞİST GERİCİ EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM OLMAYIN! 339

9 Eylül2012

Yürüyüş

Sayı: 329

Page 40: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

sürüsüne destekleri sürüyor. Emperyalizm, sahip olduğubasın tekelleri ile tek elden yalan haber üretmeye devamediyor. İşbirlikçileri katliam yapıyor, Suriye ordususorumlu tutuluyor! Ama unutulmasın, yalancının mumuyatsıya kadar yanar. Gerçeğin gücünün üzerini örtemez-siniz. Örtemiyorsunuz. Gerçek, yerin yedi kat dibine degömülse bir yolunu bulup gün yüzüne çıkıyor. İşteDaraya katliamı. Daha katledilenlerin kanları kurumadan

emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin yalanları bir bir

ortaya çıkmaya başladı. Diğer yalanlar da ortaya çıkacak.

Halkların birlikte ve örgütlü mücadelesi, emperyalistleri

de, onların yalanlarını da yerle bir edecek.

HALK CEPHESİ ULUSLARARASIİLİŞKİLER KOMİTESİ

İstanbul; 29 Ağus-tos günü İstanbul 1 Ma-yıs Mahallesi’nde Yü-rüyüş dergisinin topludağıtımı yapıldı. Halka,yıkımlar ve mahallele-rimizdeki yozlaşma an-latıldı. Yürüyüş Dergi-si’nin, bunları anlattığıiçin iktidarın hedefi ol-

duğu, okurlarının sokak ortasında kurşunlandığı, ku-rumlarının basıldığı üzerine konuşuldu. “AKP’nin sal-dırılarına karşı örgütlenelim, milyonlar olalım” çağrısındabulunuldu. Toplam 100 tane dergi halka ulaştırıldı.

Halka gerçekleri taşıyan, halkın sorunlarını ve çözümyollarını işaret eden halkın dergisi Bağımsızlık Demokrasive Sosyalizm İçin Yürüyüş’ün okunması ve okutulmasıçağrısı için hazırlanan ozalitler 3 Eylül Pazartesi günüYürüyüş okurları tarafından Avcılar PTT ve metrobüsyürüyüş yoluna yapıştırıldı.

Antalya; Antalya’da, mahallelerde ve Kışlahan’daaçılan masa ile dergimiz halka ulaştırılıyor. Haftada 3gün Kışlahan’da açılan masa ile Antalya’ya tatil içingelmiş insanlara sesli çağrılarla tanıtımı yapılıyor. Sinan,Gebizli, Kızılarık, Göksu mahalleleri başta olmak üzere,mahallelere gidilerek Yürüyüş dergisi halka ulaştırılıyor.

2 Eylül günü, 4 Yürüyüş okuru Antalya Göksu Ma-hallesi’nde dergi dağıtımı yaptı. İşçi mahallesi olanGöksu’da mahalleliye, Cansel Malatyalı ve birleşenişçi direnişleri anlatıldı. Mahalle halkından her haftadergi dağıtımını bekleyerek, komşularının alması içinçalışanlar oldu. 27 dergi mahalleliye ulaştırıldı.

Hatay; Antakya Sinanlı Beldesi’nde 29 Ağustos’taYürüyüş okurları Arapça ve Türkçe konuşmalar eşliğindeYürüyüş dergisinin tanıtımını yaptılar. 92 dergi halkaulaştırıldı.

Antakya Gümüşgöze, Yeşilpınar, Samankaya’da da29 Ağustos günü derginin dağıtımı yapıldı. Askerinkeyfi olarak kimlik kontrolü yapmak istediği Yürüyüşokurları, dergilerinin meşruluğundan bahsetti. Daha

sonra askerler özür dileyerek gittiler. Antakya Turunçluve Uğur Mumcu’da ise 30 Ağustos günü 60 tane dergihalka ulaştırıldı. Yürüyüş okurları, 31 Ağustos günü de80 tane dergiyi halka ulaştırdı.

3-4 Eylül tarihlerinde de Harbiye’de iki Yürüyüşokuru gerçeğin sesi Yürüyüş dergisini halka ulaştırmayadevam etti. Dağıtım sırasında halkla uzun uzun sohbeteden, onlara katil Amerika ile işbirlikçi AKP’nin Suriyeüzerindeki kanlı oyunlarına karşı mücadele etmek ge-rektiğini vurgulayan Yürüyüş okurları, halktan güzeltepkiler aldılar. İki gün boyunca 125 Yürüyüş dergisihalka ulaştırıldı.

5 Eylül günü de Dev-Genç’liler kampüs çevresindekiesnafa 21 tane Yürüyüş dergisi dağıttılar. Daha sonraAnayazı tarafında Yürüyüş dergisi dağıtımına çıktılar.İlk defa gidilen Anayazı’da esnaf ve evler dergiyi sa-hiplendiler ve 52 Yürüyüş dergisi halka ulaştırıldı.Dağıtım esnasında bazı evlerde ve dükkânlarda oturularakAnayazı halkıyla gündem hakkında konuşuldu.

Adana; 30 Ağustos günü umudun dergisi Yürüyüş,Adana-Akkapı’nın sokaklarını dolaştı. Halk Cepheliler,ellerindeki Yürüyüş ile Akkapı halkına umudu taşırken,Akkapı halkı da Halk Cepheliler’e teşekkür etti. KimiCepheliler’in Suriye halkıyla olan dayanışmasına sevi-nirken, kimi AKP’ye lanet yağdırıyordu. O gün yapılandağıtımlarda 49 dergi halka ulaştı. Halk, Yürüyüşçüleritekrar görmek istediklerini belirtti.

İzmir; Yürüyüş dergisi okurları, 1-2 Eylül günlerinde,Gültepe, Arıkent mahallelerinde ve Bademler Köyü’ndeYürüyüş dergisinin yeni sayısını halka ulaştırdılar. Yapılandergi tanıtımında halka, AKP’nin yoksul mahallelerdekievlerin depreme karşıdayanıksız olduğunuöne sürerek yıkım pla-nı hazırladığını anlat-tılar. Gültepe’de 33,Bademler Köyü’nde30, Arıkent’te de 22dergi halka ulaştırıl-dı.

Sesimizi Duymayan, Adımızı Bilmeyen Tek Bir İnsan Kalmayıncaya KadarElimizde Yürüyüş, Kapı Kapı Dolaşacağız Mahalleleri!..

ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER, ÖĞRENCİ VELİLERİ, HALKIMIZ40

Yürüyüş

9 Eylül2012

Sayı: 329

İzmir

Antalya

Page 41: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Esad iktidarının direnişi emper-yalistlerin istedikleri her politikayıhayata geçiremeyeceklerini, belirleyiciolanan direniş olduğunu bir kez dahagöstermektedir. Bütün emperyalistlerve işbirlikçileri Esad iktidarını de-virmek için birleştiler. Özgür SuriyeOrdusu dedikleri işbirlikçilere iste-dikleri her türlü desteği veriyorlar.Fakat yine de istedikleri sonucu ala-lamıyorlar. Direniş uzadıkça “barış,demokrasi, insan hakları, özgürlük”gibi yalanların arkasındaki gerçeklerde ortaya çıkıyor.

Esad iktidarını yıkmak için baş-vurdukları politikaları kendilerini vu-ran silaha döşümeye başlıyor.

Suriye üzerine Amerika’nın söz-cülüğünü yapan AKP’nin uşaklıkpolitikaları da kendini vuran silahadönüşmeye başladı.

Suriye halkına “insani temeldekucak açma” yalanlarıyla artık kim-seyi kandıramıyor.

Yalanla, sansürle gerçekler son-suza kadar gizlenemez. Halk yalan-larla sonsuza kadar kandırılamaz.AKP’nin durumu da bu.

Geçtiğimiz hafta sonu Hatay’daonbinin üzerinde kişi, AKP’nin Ame-rikan uşaklığını haykırırken; ellerindeEsad posterleriyle, Esad iktidarınınemperyalizme karşı direnişini selam-larken “Suriye’de emperyalist mü-dahaleye hayır” dedi.

Oligarşinin çaresizlikle buna karşıyaptığı şey, miting ve basın açıkla-malarına yasak koymak oldu.

Esad diktatörünü yıkıp demokrasigeleceği yalanına halk inanmıyorinanmıyor artık.

Uşak AKP, bir yandan Türkiyehalklarının kendisine karşı hızla bü-yüyen tepkisiyle karşılaşırken diğeryandan her geçen gün saplandığı ba-taktan çıkmak için çırpınıyor. Ame-rikalara gidip efendilerine yalvar-

maktadır.

AKP’nin Dışişleri BakanıAhmet Davutoğlu, Amerika’daSuriye gündemiyle toplananBirleşmiş Milletler GüvenlikKonseyi toplantısında ne za-madır dillendirdiği “TamponBölge” önerisini getirdi. Tam-pon bölgeyle emperyalistlerinüzerine yıktığı yükü paylaşmışolacaklar. Davutoğlu, Libya’dayapılanların Suriye’de de ya-pılmasını istiyor.

Ancak direniş emperyalist-leri daha ince hesap yapmak zorundabırakıyor. Tampon bölgeyi oluştur-manın o kadar da kolay olmadığınısöylüyorlar. Bu şekilde devam diyor.

İşbirlikçi “Özgür Suriye Ordusu,El-Kaide ve diğer tüm işbirlikçi ça-pulcular ülkemiz sınırlarının içindeözellikle Hatay’da kurulan kamplarda,tek tek tutulan evlerde, apartmanlarda,devlet yurtlarında, okul vb. binalardaCIA ajanları tarafından eğitilmektedir.Bunlar artık gizlenemiyor. Geçenhafta bu amaca hizmet eden Apaydınkampı açığa çıkmıştı.

Sonra Özgür Suriye Ordusu’nuninternet sitesinde ordunun “ana üssü”nün Hatay olduğunun yazıldığı ortayaçıkmıştır.

BM Güvenlik Konseyi toplantı-sına Davutoğlu kendisine Fransa’danbaşka destekçi bulamayarak ekstradansunduğu 5 maddelik önerisi de dahilhiçbir önerisi kabul edilmeyip geridönmüştür.

Başbakan Erdoğan Suriye’dekiiç savaşın gidişatından duyduğu en-dişeyle “Suriye’nin toprak bütünlü-ğünün korunması”ndan bahsediyor.Oysa emperyalizmin Suriye’nin kaçparçaya bölündüğü umrunda değil.Hatta Esad iktidarını devirip ülkenintamamına hükmedecek işbirlikçi biriktidar yaratamazsa özel olarak farklı

inançları, farklı milliyetleri kullanarakülkeleri bölüp parçalaması emper-yalizmin sömürgeleştirmek için temelpolitikalarından birisidir. Suriye’dede bir taraftan onu yapmaya çalış-maktadır.

Ancak emperyalizmin bu politi-kası uşak AKP’nin çıkarlarına tama-men terstir. Bu Suriye’de bir Kürt,bir Sünni ve bir de Aleviler’den olu-şan üç ayrı devletin kurulması de-mektir. Bu ise AKP iktidarının kendikuyusunu kazması demektir. Ki, bu-günkü uşaklık politikalarının gittiğinokta da orasıdır. Onun için AKPiktidarı bir taraftan uşaklık yaparkenbir taraftan da “yine 1920’lerdekigibi 7 düvel bize karşı” demeye baş-lamıştır.

Ancak uşaklığın kaçınılmaz olarakgideceği son orasıdır. Esas olan uşağınçıkarları değil, efendinin çıkarlarıdır.

Nitekim Ahmet Davutoğlu’nunBM Güvenlik Konseyi’nde gündemegetirdiği talepleri dikkate bile alın-mazken, Amerika Türkiye’den dahafazla uşaklık yapmasını istiyor. Ge-lişmeler senin çıkarlarına ters de olsabizim isteklerimizi yapacaksın” diyor.

Geçtiğimiz hafta basına yansıyanhaberlerden Amerika’nın Hatay’ınYayladağı İlçesi’nde Türkiye-Suriyesınırının sıfır noktasında MalatyaKürecik’ten sonra ikinci bir radar

AKP’nin Suriye Politikaları İflas Etti!Amerika AKP’den Daha Fazla

Uşaklık İstiyor!

AKP’NİN FAŞİST GERİCİ EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM OLMAYIN! 441

9 Eylül2012

Yürüyüş

Sayı: 329

Page 42: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

üssünün kurulduğunu öğrendik.

Habere göre Yayladağı İlçesi’ndeTürkiye-Suriye sınırının sıfır nokta-sında bulunan Cebel-i Akra (Keldağ)zirvesinde yapımına başlanan uydusistemli radar üssünün NATO tara-fından yapıldığı ve ABD tarafındanaktif olarak kullanılacağı ifade edi-liyor. 2006 yılında Amanos Dağla-rı’nda yine NATO tarafından KisecikRadar Üssü kurulmuştu. Yeni radarüssü Akdeniz’in Güneydoğusundadeniz kıyısından yükselen Keldağ’ınüzerine inşa edilecek. Üssün ABDaskerleri tarafından kullanılacağı,Suriye, İran, Irak ve Ortadoğu’yuizleme dinleme görevlerini gerçek-leştireceği belirtiliyor.

Bu üsler Türkiye oligarşisinin çı-

karlarını korumak için kurulmuyor.Kaldı ki, TBMM’nin milletvekillerinisınırlarına dahi yaklaştırmıyorlar. Buüsler emperyalistlerin çıkarlarını ko-rumak için kuruluyor.

AKP Ortadoğu’da emperyalizmeuşaklık yapmaktan, Suriye halkınınkanını dökmek için maşa olarak kul-lanmaktan başka bir şey yapamaz.

Emperyalizmin AKP’den istediğidaha çok uşaklık ve daha çok kandökmek olacaktır.

Ancak ne yaparlarsa yapsınlarbelirleyici olan Suriye halkının di-renişi olacaktır.

Suriye halkları emperyalizmin veişbirlikçilerin gerçek yüzünü görerek,mezhep çatışmasına girmeden, gerçekdüşmana karşı direnişi büyütmelidir.

Direniş her geçen gün emperyalist-lerin ve işbirlikçilerinin politikalarınıboşa çıkarmaya devam edecektir.

Aylardır emperyalistler masa ba-şında Esad sonrasının planlarını ya-pıyor. Ancak her planları gelip direnişgerçeğine çarpıyor.

Bugün besledikleri Özgür SuriyeOrdusu denen çapulcular ile istediklerisonucu almaları bir yana, şimdi baş-larına bela olmaya başladı.

Esad’ın direnişi ise her geçen günezilen dünya halkları tarafından dahafazla sahiplenilmektedir. Son olarakHizbullah genel sekreteri de yaptığıaçıklamayla Suriye halkının yanındaolduğunu açıklamıştır. Bizim safımızise en başından beri direnen halklarınyanı olmuştur.

Kirvelik, Anadolu'da halkın ya-rattığı sosyal bir ilişki biçimidir.

Kirve, sünnet sırasında çocuğu tu-tan ve sünnet masraflarına katkıdabulunabilen ve esas olarak da bütünhayatı boyunca çocuk üzerinde ba-basına yakın hak taşıyan kimsedir.

Kirvesi bulunan çocuğun üzerin-den, iki aile arasında da bir tür akra-balık ilişkisi kurulur. Bu ilişkide kanbağı değil, dayanışma ve güven bağıesas alınır.

Kan bağına dayanan akrabalıkilişkisi, kişilerin iradesi dışında şe-killenir.

Dayanışma ve güvene dayanankirvelik ilişkisinde ise kişilerin iradesi(tercihi ve gönüllülüğü) belirleyici-dir.

Kirveyi çocuğun kendisi değil,ailesi seçer. Çocuk henüz çok kü-çüktür. Ve böyle bir seçim yapacakdurumda değildir. Aile, çocuğunu

ikinci bir baba gibi göze-tecek, güvenilir, sorumluluksahibi birini kirve olarakseçer.

Kirve olarak seçilmek,bir şereftir. Gösterilen güvenisomutlar. Aile, çocuğuna

kirve olarak seçtiği kişinin sorum-luluk sahibi, güvenilir olduğunutescil etmiş olur.

Aile, çocuğunu sünnet sırasındakirveye emanet eder. Bu emanet ediş,sünnet ile sınırlı kalmaz. Ömür boyusürer. Kirveliğin özü, ölünceye kadardayanışma, sorumluluk taşıma vebağlılık olarak şekillenir. Halk, kir-veye bu sorumluluğu yüklemiştir.

Kirvelik, halkın, aynı musahiplikteolduğu gibi, kan bağı dışında kendi-sini dayanışma yoluyla örgütlemesininşekillerinden birisidir.

Halk, kirvelikle çocuğa, kan bağıtaşıdığı ailesi dışında ama ailesininseçimiyle onu ömür boyu gözetecekbir kirve olarak toplumsal bir örgüt-lenme yapar. Böylece, aslında kanbağının ötesinde kendisini örgütleyenve zorun, zorbalığın karşısında in-sanlarını güçlendiren bir halk ger-çekliğidir söz konusu olan. Bu yanıyla

kirvelik, halkın kendi kendisini ör-gütlemesinin araçlarından olmuştur.

Kirvenin görev ve sorumlulukları,halkın kendi içinde bencilliğe karşıgeliştirdiği bir tür panzehirdir. Öyleya, kendi çocuğu olmayan ve hattaakrabası bile olmayan bir çocuğugözetecek, sahip çıkacak, kötülük-lerden esirgeyecek ve iyi olması içinuğraşacaktır kirve. Bu da demektirki kirvelik, bencillikten uzak bir da-yanışma ilişkisidir.

Kirvelik de bir tür 'akrabalık' sa-yılır ama bu akrabalık kan bağı ileoluşmaz.

Kan bağı ile oluşan akrabalıklarirade dışıdır. Kirvelik ise güvenilirolmanın getirdiği dürüstlük, sevgi,saygı üzerinde yükselir...

KİRVELİKBu Halk, Bu Vatan Bizim! Kahrolsun Faşizm, Kahrolsun Emperyalizm!

Dünden Bugüne Dünden Bugüne

Acısıyla, Sevinciyle, Gelenekleriyle

HALK HALK GERÇEĞİMİZGERÇEĞİMİZ

ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER, ÖĞRENCİ VELİLERİ, HALKIMIZ42

Yürüyüş

9 Eylül2012

Sayı: 329

Page 43: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

AKP’NİN FAŞİST GERİCİ EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM OLMAYIN! 443

9 Eylül2012

Yürüyüş

Sayı: 329

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 27Ağustos'ta gazete ve ajansların Ankaratemsilcileriyle TBMM'de bir toplantıyaparak, hazırladığı “teröre karşıulusal mutabakat metni”ni açıkladı.Açıklamasında, siyasi partilerdenSTÖ’lere, tüm kesimlere çağrıda bu-lundu. Ancak kimseye yaranamadı,aksine tepkiler aldı.

Cemil Çiçek’in hazırlamış olduğu11 maddelik “teröre karşı ulusalmutabakat metni” de halka ve dev-rimcilere düşmanlığın metnidir.

Oligarşi, Antep’deki bombalı ey-lemden sonra cenazeler üzerindenmilliyetçi-şovenist kışkırtmalar ya-ratmaya çalıştı. Cemil Çiçek de bununüzerinden bir “milli mutabakat”yaratmaya çalıştı. Ama Cemil Çiçekkimseye yaranamadı. Ne CHP, neMHP, ne de kendi partisi AKP, Çi-çek’in önerisine olumlu cevap ver-medi.

MHP Genel Sekreteri İsmet Bü-yükataman: “Sayın Cemil Çiçek, za-man zaman birtakım çevrelerce ya-pılan ‘terörün sadece güvenlik ted-birleriyle çözülemeyeceği’ yanlışınadüşmüştür. Zaman, tedbirden sözetme zamanı değil, konuşma zamanıdeğil, icraat zamanıdır, devletin gü-cünü gösterme zamanıdır” dedi (28Ağustos-Milliyet)

Erdoğan da yaptığı açıklama ileÇiçek’in bu girişimini eleştirdi. “Ora-da söylenenleri biz zaten yaptık.Keşke bunu meclisteki partilerle degörüşüp öyle yapsaydı, o zamanmeclisin ortak iradesini göstermişolurdu, ama öyle olmadı” dedi.(31Ağustos Milliyet)

Cemil Çiçek, halk düşmanlığınıherkese kanıtlamak istercesine çıkıpbir mutabakat metni sunuyor. Bek-lediği cevabı kimseden alamıyor. Er-doğan, “orada söylenenleri biz zatenyaptık” diyor. Buna rağmen çöze-memişlerdir sorunu. Bu açıklama,oligarşinin acizliğini gözler önüne

seriyor. Evet, mutabakat met-ninde yeni olan bir şey yoktur.Halka karşı her zaman kullan-dıkları yöntemleri sıralamıştırÇiçek.

Kürt sorunu karşısında yerigeldi “açılım” dediler, yerigeldi “kökünü kazıyacağız...”Hepsinde de tek amaçları, Kürthalkının mücadelesini inkarla, im-hayla, asimilasyonla tasfiye etmekti.Bugüne kadar bu amaçla deneme-dikleri yöntem, başvurmadıkları po-litikaları kalmadı. Ancak tüm politi-kaları sadece bir gerçeği kanıtlamak-tadır: Oligarşi, Kürt sorununu çöze-mez. Oligarşinin çözümden anladığı,Kürt halkının teslim olmasıdır.

Cemil Çiçek’in “milli mutabakat”metni de oligarşi açısından bir “çö-züm” önerisi olmasının ötesinde ça-resizliğin metnidir. Onun için burjuvapartileri içinde de hiç bir karşılığıolmamıştır. Başbakan Erdoğan’ın dasöylediği gibi metinde yeni olan birşey yoktur. AKP’nin zaten yıllardıryaptığı şeylerdir. Ancak gerek iç po-litikada, gerek dış politikada AKPiktidarı tam bir çaresizlik içinde.Sansürle, yalanlarla durumu kurtar-maya çalışıyor. Gerçeklerin üzeriniörtmeye çalışıyor.

Hazırlanan mutabakat metninebakalım. Metinde düzen için de “çö-züm” adına yeni olan hiçbir şey yok.

11 maddede neler var, her mad-deden alıntı yaparak açıklayalım.

1-“Şiddeti ve terörü benimseyenhiçbir anlayış veya hareket tarzıkabul edilemez” diyor ve silah bı-rakma çağrısında bulunuyor. YıllardırKürt sorunu karşısında aynı çağrıdabulundular. Bugün geldikleri noktabaşa dönmektir.

2- “Terörle mücadele, hükümetin,TBMM'de yer alan veya TBMM'detemsil edilmeyen tüm siyasi partile-rin, sivil toplum kuruluşlarının vetoplumun her kesiminin ortak bir

sorumluluk anlayışı çerçevesindebirlikte ve uyum içerisinde hareketetmelerini gerektiren bir görevdir.”

Yönetememenin verdiği acizlikbu kadar olur. Aldıkları kararları ha-yata geçiremiyorlar ki destek isti-yorlar. Destek istedikleri kesimleraslında kendi içlerinde birbirlerinedüşmandırlar. Cemil Çiçek, bu me-tinle tekrar halkın çeşitli kesimlerinidüzene yedeklemek istiyor. Ancakçelişkiler o kadar derinleşiyor ki,artık kimseyi bu yalanlara inandıra-mıyorlar. İflas etmiş politikalarıntekrar Çiçek tarafından gündeme ge-tirilmesinin oligarşi içinde bir çözümolmayacağını bildiği için AKP’deÇiçek’in mutabakat metnini dikkatealmadı.

3- “Bu anlayış doğrultusunda te-rörle mücadele, demokratik hukukdevletinin temel ilkeleri ve insanhaklarına saygı sınırları çerçevesindeyürütülecek…”

Her gün insanların katledildiği,hapishanelerin tıkabasa doldurulduğu,işkencecilerin, katliamcıların korun-duğu yerde kim inanır sizin “insanhaklarına saygı” yalanlarınıza...

4- “Her türlü terör eylemi veşiddete karşı çıkılması, hükümetinve siyasi partilerin olduğu kadartüm demokratik kuruluşların, siviltoplum örgütlerinin ve bütün yurt-taşların da görevidir” deniliyor veherkese bu kutsal görev için birlikçağrısı yapılıyor. Bunun için, ölenaskerlerin cenazelerinde şovenizmkışkırtıcılığı yapılıyor.

5- “Terörle mücadele, devletin,vatandaşının can ve mal güvenliği

Cemil Çiçek’in ‘Milli Mutabakat’ Çağrısı

AKP’nin Kürt Sorunu KarşısındakiÇözümsüzlüğüdür!

Page 44: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

ile temel hak ve özgürlüklerinin ko-runması konusundaki anayasal görevive bu çerçevede ilgili yasaların gü-venlik güçlerine verdiği yetki doğ-rultusunda kararlılıkla sürdürülmeyedevam edilecektir. Bu bağlamda gü-venlik güçlerinin ihtiyaç duyacaklarıimkan ve yeteneklerin geliştirilmesiöncelikli öneme haizdir.” Halkımızıncan güvenliğinden söz edip, linçleriyaratan, Aleviler’i, devrimcileri kat-ledenler bu yasaları çıkaranlar değilmi? “Güvenlik güçlerinin ihtiyaçları”deniliyor. Biber gazları, dur ihta-rına uymadı diye silahla vurmayetkisini veren kim?

Zaten bugüne kadar mevcut ya-salarda bunlar yok muydu? CemilÇiçek, daha nerede birleşmek istiyor.Zaten var olan yetkileri ile de sorunuçözemedikleri içindir bu çözüm ara-yışları.

6- “Daha demokratik, daha eşit-likçi ve daha özgürlükçü bir devlet -toplum ilişkisi tesisi için yurttaşları-mızın bireysel hak ve özgürlükleriniçoğulculuk anlayışı çerçevesinde”tüm halkı birleştireceği bir yasa ha-zırlayacaklarmış. İnsanların açlıktanöldüğü, parası olmadığı için okuya-madığı ülkemizde eşitlikten, özgür-

lükten bahsediyor.

7- “Güneydoğu Anadolu bölge-sinin temel sorunlarından biri eko-nomik kalkınmadır.” Evleri, köyleriyıkılan, katledilen zorla sürülen Kürthalkına yönelik inkar, imha ve asi-milasyondan başka politikası olma-yan, Kürt sorununu hala “ekonomik”soruna indirgeyen Çiçek’in önerisiçözüm olabilir mi?

8- “Terörle mücadelenin bir diğerönemli veçhesi de etkin uluslararasıişbirliğinin sağlanmasıdır”

9-“Şehit ailelerinin, terör mağdur-larının ve bunların yakınlarının du-rumlarının daha da iyileştirilmesi içingerekli tedbirler alınacaktır.” Ameri-ka’nın çıkarları için halklara yöneliksavaşta ölen askerlerin ailelerine vatansağ olsun diyerek, maaş bağlayarakonları da kandırıyor, duygularıyla oy-nuyorlar. Kendi çocukları da askerdeölüyor mu? Hayır. Ölen, her zamanyoksul halk çocukları olmuştur.

10- “Bu mutabakata taraf olansiyasi partiler ve STK olarak, bumutabakattaki ilkeler doğrultusundakiher türlü işbirliğine partiler üstü biryaklaşımla yaklaşacağımızı ilan edi-yoruz.” Yalakalıkta sınır yoktur. Evet,gerekirse kendi doğrularından taviz

vereceklermiş. Yeter ki bu terör so-runu(?) çözülsün.

11- “Bu çerçevede bütün yurt-taşların başta olmak üzere temel hakve özgürlüklerini korumak ve dahada geliştirmek için birlikte çalışaca-ğımızı beyan ediyor ve toplumun tümkesimlerini bu mutabakatta ifadesinibulan yaklaşımı benimseyip destek-lemeye devam ediyoruz.” Temel hakve özgürlükten bahsederler yine, şim-diye kadar ki bütün yasalarda da buvardır. Ancak her şey kağıt üzerin-dedir ülkemizde.

İşte acizliğin 11 maddelik belgesi.

Oligarşi çaresizdir, çözümsüzdür.Yardım çağrıları bunun en açık ifa-desidir. Şimdiye kadar halkın çıkarınahiçbir şey yapmadılar, yapamazlarda. Onlar halka düşmandır katletmeyibilirler. Bu gerçekler bu kadar çarpıcıolduğu halde hala Çiçek’in bu met-nine önem atfedenler var. Çiçek’in11 maddelik “milli mutabakat” met-ni çaresizliğin metnidir.

Barış barış deyip duranlar, oli-garşiden “çözüm” umudu bekleyenler,oligarşinin Kürt sorununda hiç birçözümünün olmadığını görmeleridir.

Kimse boş hayallere kapılmasın.

Keyfi TutuklamalarınYaygınlaşmasınaİzin Vermemekİçin Direneceğiz!

Hatay; Halk Cepheliler, arka-daşlarının serbest bırakılması içinher Cumartesi günü düzenli olarakyaptıkları basın açıklaması ve oturmaeylemine 1 Eylül’de de devam ettiler.Halk Cepheliler, “ArkadaşlarımızAmerika’nın ve onun işbirlikçisiAKP’nin gerçek yüzünü halka an-lattıkları için, emperyalizme karşıSuriye halkının yanında olduklarıiçin tutuklandılar” dediler.

Eylem sırasında polisin, basınkılığına girerek çekim yapmaya ça-lıştığı fark edildi ve çekim yapmasıengellendi. “Güzin Tolga SerbestBırakılsın”, “Selda Özçelik Serbest

Bırakılsın”, “Yılmaz Viraner SerbestBırakılsın” dövizlerinin taşındığı ey-leme 20 kişi katıldı.

Ankara; Halk Cepheliler, halkdüşmanı AKP’nin polisinin, 24 Martgünü Ankara'da bulunan derneklereve evlere yaptığı baskınlar sonucundatutukladığı 6 devrimcinin serbest bı-rakılması için Salı günleri AnkaraAdliyesi önünde yaptıkları eylem-lerine devam ettiler.

28 Ağustos günü yapılan eylemdeokunan açıklamada, devrimcilerinaylardır niçin tutuklu bulunduklarınıdahi bilmedikleri ve savcılıkta sorulansoruların uydurma sorular ve gerek-çeler olduğu anlatıldı.

4 Eylül günü yapılan eylemdeise, tutuklanan devrimcilerden UmutŞener'den gelen mektup okunarakkomplolarla tutuklananlar serbestbırakılana kadar direnileceği, bu

komplonun boşa çıkartılması ile de-mokratik ve meşru haklara sahip çı-kılacağı anlatıldı.

Açıklamanın ardından yarım sa-atlik oturma eylemi ve bildiri dağıtımıyapıldı. Eylemlerde “KomplolarıBoşa Çıkartacağız”, “Kahrolsun Fa-şizm Yaşasın Mücadelemiz”, “HalkızHaklıyız Kazanacağız” sloganlarıatıldı.

Ankara Halk Cephesi, 5 Eylül'deyaptığı yazılı bir açıklama ile herkesihalkın adalet özleminin sesi olmakiçin, bu halkın onurlu evlatları dev-rimcileri sahiplenmeye ve tutuklubulunan altı devrimcinin serbest bı-rakılması talebini dile getirmeye ça-ğırdı.

Bu kapsamda 8 Eylül günü Yük-sel Caddesi'nde, 11 Eylül günü saat13.30'da da Ankara Adliyesi önündeeylem yapılacak.

ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER, ÖĞRENCİ VELİLERİ, HALKIMIZ444

Yürüyüş

9 Eylül2012

Sayı: 329

Page 45: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Ankara Keçiören’de 30 Ağustosgünü Cem Aygün adında 24 yaşındabir genç “dur ihtarına uymadığı” ge-rekçesiyle polisler tarafından vurularakkatledildi. Polisin 10 el ateş ettiğiCem Aygün’ün vücuduna; boynuna,karnına ve bacağına olmak üzere üçkurşun isabet edtti.

Cem Aygün’ü vuran katil polisleringözaltında verdikleri ifadede de iş-kenceci katil polislerin bütün pişkinliğivardı. Verdikleri ifadede şöyle dediler:“Önce havaya ateş ettik. Sonra ayak-larına doğru ateş ettim. Tekrar havayaateş edeceğim sırada arazi eğimli ol-duğu için ayağım kaydı yere düştüm.Düşerken silah ateş aldı, kurşun şah-sın karın boşluğuna isabet etti”!

Artık insanlar, rahatlıkla sokak or-tasında polis tarafından vurulabiliyor.Polisler, sadece devrimcileri değil,artık çok rahatlıkla karşısına çıkanbirini çekip vurabiliyorlar. Kendilerinindevlet tarafından her türlü yolla ko-runacağını biliyorlar. AKP iktidarınınkendilerini koruyacağını biliyorlar.Onun için böyle pervasızca, hiç kim-senin inanmayacağını bile bile yalansöylüyorlar.

AKP’nin tam korumasını bildikleriiçin yalanın inandırıcı olup olmamasıönemli değil. Çünkü mahkemeler dekendilerinden yana.

“Dur ihtarına uymadı” diyerek 24yaşındaki bir genci çekip vuruyorlar.Ortada açık bir cinayet var. Polis“ayağım kaydı düştüm yanlışlıkla vur-dum” diyor. Yanlışlıkla 10 el ateşaçılır mı? Ayağın kayıp düşerken yan-lışlıkla açılan ateşten üç kurşun vü-cudun en öldürücü yerlerine isabeteder mi? Mahkeme küçücük bir şüphebile duymuyor. Katil polislere bir “eli-nize sağlık” demediği kalıyor. Olaylailgili gözaltına alınan iki polis serbestbırakıldı. Adeta Cem Aygün’ün aile-siyle alay ediliyor.

Katil polisler serbest bırakılırken,polislerin serbest bırakılmasını protestoeden Cem Aygün’ün ablaları gözaltınaalındı. Aygün’ün babası feryat ediyor;

“şikayetçiyim,adalet istiyorum”diyor. Adalet is-tediği mahkeme-ler ise katilleriserbest bırakıpadalet isteyenlerigözaltına alıyor.

Bu düzendeadalet olur mu?Bu düzendenadalet beklenir mi?

Çok değil, iki hafta önce polisinpervasızlıklarını yazmıştık.

Ağrı Doğubeyazıt’ta sigara kaçak-çılığı yaptığı iddia edilen bir gence,özel tim polisleri başına hedef alarakateş açtılar. Başından vurulan MehmetDuman’ın, polisler tarafından başınapostallarla basılarak ezilmeye çalışıldı.Gözunu kaybeden gencin hayati teh-likesi suruyor. Devamında Ağrı Valiliğiyaptığı açıklamada “Havaya uyarıateşi açılmış, uyarı ateşi esnasında04 AZ 874 plakalı araç surucusuMehmet Duman’da, seken bir kurşu-nun neden olduğu değerlendirilen ya-ralanma meydana gelmiştir” dedi.Havaya açılan bir ateş, araba içindekibir kişinin başına nasıl isabet eder?

Vali açıklama yaparken, böyle birsorunun sorulmayacağını biliyor. Söy-lediği yalan nasıl olursa olsun sorgu-lanmayacağını biliyor. Vali, polisleriböyle sahiplenirse kim suçlayacak po-lisi? Vurulan kişi için nasıl olsa KA-ÇAKÇI denmiş. Suçlu o. Vurulması,hatta öldürülmesi normaldir.

İzmir’in Karabağlar İlçesi Limon-tepe semtinde 12 Ağustos’ta sokakortasında polislerin tartıştığı, hurdacılıkyapan Emrah, Ercan ve Erhan CemBarlak kardeşlerin uzerine kurşunyağdırarak birini katletmesi uzerineAntalya Emniyet Mudurluğu HassasBölgeleri Koruma Şube Mudur Yar-dımcısı Sedat Göktaş şöyle demişti:"Helal olsun, sokak ortasında dayakyiyip de uniformayı rezil etmediniz.Ölen ve yaralanan köpeklere Al-lah’tan rahmet dilemiyorum."

Akşam gazetesi, Cem Aygün’ünkatledilmesi üzerine “polisi kim dur-duracak” diye mahşet atmış. Katilpolislerin bu denli pervasızca korun-duğu bir yerde polisin katliamlarıdurur mu hiç?

Bugüne kadar katil polislerin hepödüllendirildiği bir yerde polisin kat-liamları durur mu?

AKP, işkencecileri, katilleri ödül-lendiriyor, terfi ettiriyor. İşkenceler,katliamlar hiç durur mu? Bakın işken-ceci, tecavüzcü polis Sedat Selim Ay,İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde Te-rörle Mücadeleden sorumlu MüdürYardımcılığı’na getirildi. Tüm eleşti-rilere rağmen AKP iktidarının, işken-ceci, tecavüzcü Sedat Selim Ay’ı nasılsahiplendiğini, nasıl koruduğunu gör-dük. Sedat Selim Ay, bu sahiplenmedensonra işkence yapmaktan, tecavüzlerdenvazgeçer mi hiç? Daha çok işkence,daha çok tecavüz, daha çok ödül, dahaileri makamlara terfi demektir. Nediyor İstanbul Valisi Hüseyin AvniMutlu; "Ben atadım, göreve layıktır”Sedat Selim Ay bu görevi, işkenceciliğisayesinde hak etmiştir. Daha çok iş-kence yapmaz mı şimdi?

Elbette bu böyle sürmeyecek. EnginÇeber davasından, mahkemelerin kendiyanlarında olduklarını bildikleri gibi,halkın adaletinin hesap soracağını dabiliyorlar. Sırtınızı duvara verip otu-racağınız, tek başınıza dolaşamaya-cağınız, polis olduğunuzu herkestensaklayacağınız günler de gelecek. Bukatillerden hesabı ancak ve ancak hal-kın adaleti sorabilir.

AKP’nin Polisi Ankara’da bir genci daha katletti! ‘Ayağım kaydı, yanlışlıkla vurdum’ dedi

Katil Polisler Serbest Bırakıldı!Polisi Protesto Eden Aile Gözaltına Alındı!

AKP’NİN FAŞİST GERİCİ EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM OLMAYIN! 45

9 Eylül2012

Yürüyüş

Sayı: 329

Page 46: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Kentsel Dönüşüm Projesi’ne bay-ram sonrasında başlamayı planlayanAKP, dozerleri evlerin üzerine sür-meye başladı başlayacak. Planlamaaşaması biten projenin uygulamaaşaması kapıya dayanmışken; halkınevsizleştirilmesinden kimlerin karedeceği de tek tek açığa çıkmayadevam ediyor.

İnşaat tekellerinin büyük rant eldeedeceği Kentsel Dönüşüm Projesibankaları da zenginleştirecek.

Bankalar bu projeden karlarınışöyle sağlayacaklar:

Afet riski altındaki binaların yıkı-lacağı kesinleştikten sonra, heyet ta-rafından evlerimizin bedeli tespit edi-lecek. Yıkılmadan önceki evimizin de-ğeri ile yeniden yapılan evin değeriarasındaki fiyat farkı evsahibinden alı-nacak. Mesela yıkılacak eve 60 binTL fiyat biçilmişse ve dönüşüm son-rasında bu evin değeri 90 bin TL ol-muşsa, aradaki 30 bin TL evsahibindenalınacak. Evini yaptıracak maddi gücüolsa zaten kendisi yaptıracak olan hal-kımız ise bu parayı ödeyemeyeceğiiçin, bankalara borçlanacak…

Bankalar, ev sahiplerine ödenecekfark için kredi verecek. Böylelikle ban-kalar, halkı iliklerine kadar sömürmekiçin sıra bekleyecekler… Kredi almayaözendiren reklamlar, yeni ve güzel birev-yaşam reklamı… Halkın, güzel birev sahibi olma hayalini sömürerekkanca atacaklar derimize…

Kentsel Dönüşüm Kredisi adıyla

verilen bu krediler için 60, 84 ve120 ay vade süresi tanınacak.100 metrekareye kadarki konutlariçin 120 ay, 101 ile 150 metrekarearası konutlar için 84 ay, 150

metrekareden büyük konutlar içinise 60 aylık konut kredisi verilecek.Yani 5 yıldan 10 yıla kadar sürelerleborçlandırılacağız. Tabii bu borçlanmasadece evsahibi olanlar için geçerli.Devlet tarafından evinde işgalci olarakgörülen halkın ise böyle bir seçeneğide olmayacak.

Kentsel Dönüşüm Kredisi verecekbankalardan birisi de HSBC… Birİngiliz bankası olan HSBC, KentselDönüşüm’ü kullanarak atılım yap-mayı hesaplıyor. HSBC Genel MüdürYardımcısı Taylan Turan bunu şöyleanlatıyor: “Kentsel dönüşüm, bü-yüme motorumuz olacak. 10 yıllıkbüyümenin motoru dönüşüm olacak.Biz de bu nedenle büyümemizdekredileri itici güç olarak aldık.”

275 milyon dolar sermaye artıranHSBC, 5 yıllık kalkınma planı ha-zırladı. Planın üzerine oturduğu temelise Kentsel Dönüşüm… Türkiye eko-nomisinin yüzde 5'ini oluşturan veyaklaşık 2 milyon kişiye istihdamsağlayan inşaat sektörünün getirdiğikazançları fark eden HSBC, kredi-lerdeki payını %2.3’ten %3’e çıkart-mayı planlıyor.

2011 Aralık’ında HSBC’nin İn-giltere’deki merkezinden 275 milyondolar kredi alan HSBC Türkiye bü-rosu, “Bunu Türkiye'nin büyümesinifonlamak için kullanacağız" dedi.Onların, Türkiye’nin büyümesi içinuğraştıkları yalandır. Nerede karvarsa, leş kargaları gibi onlar da ora-dadır… Banka, Kentsel Dönüşüm’lebirlikte beyaz eşya ve mobilya alım-larının artacağını da hesaplamış vebu nedenle bu alana da yatırım yapmakararı almış.

Halk dört bir yandan kuşatılmakisteniyor. Halk, belediyeye ayrı borç-landırılacak, bankalara ayrı… Ve bir

kene gibi derimize yapışıp kanımızıemecekler… Boşuna söylemiyoruz,bizi sömürenlerin hepsi bir avuç asa-laktır. Biz çalışırız, onlar bizim eme-ğimizle üretilen ürünü satarak kaza-nırlar. Biz evimizden atılırız, onlarevimizi yıkarken de yeniden yaparkende para kazanırlar… Bize ne olur?Gittikçe yoksullaşırız… Bu gidişedur demenin yolu nedir? Birlik olmakve direnmek… Yoksa kimsenin “Albu senin hakkın” diyerek bize birşey vereceği yoktur. Ezilen halklaryüzyıllardır direnerek kazanmışlardırhaklarını… Bizim omuzlarımıza dü-şen görev de bu nedenle ilk değildir.Bize de direnmek düşmüştür… Bizede bu onurlu görevi yerine getirmekdüşmüştür.

AKP’si, belediyesi, inşaat şirket-leri, tekelleri, bankaları, Dünya Ban-kası… ile toplu bir saldırı karşısında,toplu direnişten başka yolumuz yok-tur. Bu nedenle her milliyet ve inanç-tan halkımız birlik olmalıdır.

Kentsel Dönüşüm’den para kazan-mayı hedefleyen ve bunun için yatırımyapan tekeller, karlarını kaybetmemekiçin direnişe saldıracaklardır. Bundankorkmuyoruz. Onların kaybedeceklerikarları varsa, bizim canımızdan başkakaybedecek hiçbir şeyimiz yok…Bunedenle korkumuz da yok… Kork-muyoruz… Gelsinler kapımıza…

Kurtuluş Savaşı sırasında Fran-sızlar Antep’e girmek üzereyken,şehrin zenginleri korkularından kaçmahazırlıklarına başlamışlardır. Halktoplanır ve durumu görüşür… Kara-yılan, zenginlere seslenerek, “siz is-terseniz gidebilirsiniz, biz kalacağız.Sizin savunmanız gereken daha çokvarlığınız var ama bizim yok. Bizimsavunacak vatanımız var” der… Bu-nun üzerine düşünen ve mal varlık-larını bırakıp gitmek istemeyen zen-ginler, Antep’te kalmaya karar verirler.Halk, Fransızlara karşı 10 ay direnirve düşmanı Antep’ten dışarı atar.

Halk gerçeğimiz budur. Biz yok-

Halk Soyuluyor, Sürgün Ediliyor,Kazanan Zenginler Oluyor!

KENTSEL DÖNÜŞÜM’DEN TEK KAZANAN AKP VE İNŞAAT SEKTÖRÜDEĞİL, BANKALAR DA KAZANACAK!

ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER, ÖĞRENCİ VELİLERİ, HALKIMIZ446

Yürüyüş

9 Eylül2012

Sayı: 329

Page 47: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

suluz, ezilenleriz, sömürülenleriz,yok edilmek istenilenleriz… Amaöte yandan emeğimize ihtiyaçları davar. Emeğimizin gücü, biz birlik ol-duğumuzda bir anlam kazanacaktır.Yoksa zenginlerin elinde tek tek,

parça parça olursak bizi yönetmeleri

daha kolaydır. Örgütlenmek bu ne-

denle çok acil bir ihtiyaçtır.

Kime karşı örgütleneceğiz?

Evimizi yıkmak için yasa çıkartan,

rızamız olmadan dahi evimizi yıkmayetkisine sahip olan, bizi evsizleşti-recek-borçlandıracak olan AKP’yekarşı… Kanımızı emen bu asalakları,gerekirse derimizi kazıyarak çıkar-tacağız ama söküp atacağız.

AKP’nin yıkım, talan, yağma po-litikalarına karşı Halk Cepheliler’inçalışmaları devam ediyor. Halk Cep-heliler, kurulduğundan beri devletinve faşist arazi mafyasının saldırılarınakarşı direnmiş, zamanla direnişleanılır hale gelmiş İstanbul’un Kü-çükarmutlu Mahallesi’nde yıkım sal-dırısına karşı 1 Eylül günü yürüyüşyaptı.

Halk Cepheliler, “Yıkımlara KarşıBirleşelim, Direnelim, İktidara HalkınYenilmez Gücünü Gösterelim” ve“Uyuşturucu, Fuhuş ve Hırsızlığaİzin Vermeyeceğiz, Evlerimizi Yık-tırmayacağız” pankartları arkasında,meşaleler ve kızıl bayraklarıyla oluş-turdukları kortejleri ile yürüyüşebaşladılar. Halka yönelik yapılan ko-nuşmalarda; “Bugün halk düşmanıAKP’nin karşısında olma günüdür.Şimdi sesimizi çıkarmazsak evleri-mizi yıkmaya geldiklerinde çıkaracaksesimiz kalmaz” denildi. Kentsel dö-nüşümün bir yağma ve talan politikasıolduğu vurgulanarak, evlerinin bu-lunduğu arazilerinin, Ali Ağaoğlugibi işbirlikçilere peşkeş çekileceğibelirtildi. “Evlerimiz onlarca yıllıkemeğimizdir. Emeğimizi yıktırma-yalım” denildi.

Polis demek, Küçükarmutlu halkıiçin yıkım, işkence, katliam demekti.Yürüyüş esnasında önünden geçilenkarakol da ölüm orucu direnişçilerinekucağını açan Küçükarmutlu halkınayönelik katliam operasyonu sonucuaçılmıştı. AKP’nin yıkım saldırısındayine bu karakoldan halkın üzerinesaldırılacak, halk başını soktuğu ikigöz kondusundan da edilmeye çalı-şılacak. Bunu bilen Küçükarmutluhalkı karakolun önünden geçerken;“Katil Polis Mahalleden Defol”, “İş-

kencecilerden Hesap Sorduk Sora-cağız” sloganlarını attığı sırada,hiçbir polis, karakoldan kafasını çı-karıp bakamıyordu.

Mahallenin sokaklarında yaklaşıkbir saat yapılan yürüyüşün ardından,otobüs durağı önünde Halk Cep-hesi’nin hazırladığı açıklama okun-du. AKP’nin yıkıma karşı verilecekhukuki mücadelenin önünü de kes-tiğinin belirtildiği açıklamada,“Halk, bu zulme karşı, nasıl biryasal düzenleme yapılırsa yapılsın,barınma hakkını kullanmalı ve mü-cadele etmelidir. Kentsel dönüşümyerine, yerinde ıslahı savunmalı veevlerinin yok pahasına ellerindengitmesine karşı direnmelidir” de-nildi. Açıklamanın devamında halkınbu direnişte yalnız olmadığı, İstan-bul’un birçok semtinde Halk Komi-teleri kurulduğu belirtildi.

Açıklamanın ardından “Zafer Ya-kında” marşı söylenerek, cemevinekadar yürüyüşe devam edildi. 110kişinin katıldığı eylem cemevine ge-lince sonlandırıldı.

Rant ve YıkımAKP’nin Gerçek Yüzüdür!

İzmir Halk Cephesi, 29 Ağustosgünü Narlıdere İnönü Mahallesi’ndeyıkımlarla ilgili kuşlama yaptı. Çalışmasırasında Halk Cepheliler, AKP’ningerçek yüzünü ve kentsel dönüşümadı altında mahalleleri tekellere rantamaçlı satacaklarını anlattılar. Toplam4000 adet kuşlama yapıldı.

İnönü Mahallesi’nde 5 Eylül günüde bildiri dağıtıldı.

Gecekondu mahallesi olan buyerde, kentsel dönüşüm ile amaçla-nanın, ekonomik getirisi fazla olan

projeleri hayata geçirebilmek olduğu,bunun için manzaralı ve merkezeyakın yerleri gecekondulardan te-mizlemek olduğu anlatıldı. Yine İz-mir’de daha önce kentsel dönüşümadıyla yıkımların yapıldığı Kadifekalesemtinde yaşananlar örnek olarakanlatıldı; orada evleri yıkılanlarınbugün oturduğu TOKİ konutlarının1 yıl olmadan oturulamaz hale gel-diği, TOKİ konutlarını kabul etme-yenlerin de evlerinin değerinin çokaltında bir parayı kabul etmek zo-runda kaldıkları söylendi.

Bildiri bırakılan her evde AKP’ninyağma ve talan projesi olan kentseldönüşüm anlatıldı ve sohbet edildi.Konuşmaların sonunda hemen her-kesin tepkisi aynı idi: “Biz burayayerleşmişiz, gitmeyiz, evimizi de bı-rakmayız”, Su, çay ve meyve ikramedilen evlerden bir daha görüşmesözü verilerek ayrılındı.

Üç saat süren çalışma sonundabildiri dağıtımınsın yanısıra Yürüyüşdergileri halka ulaştırıldı, 15 afiş asıldıve çok sayıda kuşlama yapıldı.

AKP’nin Zulmüne Karşı DirenecekEvlerimizi Yıktırmayacağız!

Küçük Armutlu

AKP’NİN FAŞİST GERİCİ EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM OLMAYIN! 447

Page 48: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

28 Ağustos günü Dersim'in Ovacık İlçesi’ne bağlı Kı-zık Köyü’nde, Murat İncioğlu, Hıdır Güneş ve İbrahim As-lan isimli köylülerin evleri askerler ve özel timler tarafındanbasıldı. Evleri basılan aileler, 1994'teki köy boşaltmala-rında köyleri boşaltılan ve bunun ardından Kızık Köyü’neyerleşmiş aileler.

31 Ağustos günü de Ovacık’a bağlı Hanuşağı Köyü ba-sılarak, köyün erkekleri kahvehaneye toplandı. Kadınlarda zorla evlerine sokuldu. Arama izni soran kadınların üze-rine silah doğrultularak “Ne arama izni” denildi. Hami-le bir kadın tartaklandı. Köylüler “94’teki gibi yapacağız”denilerek tehdit edildi.

Dersim halkı, bu yaşananların yabancısı değildir.Dersimliler’in evlerinin kapısı halk düşmanlarına değil,halkın evlatlarına açık olmuştur. Bu yüzden de devlet te-rörü her zaman üzerlerinde olmuştur.

Baskınların ardından Kızık ve Hanuşağı köyleri, 1 Ey-lül günü aralarında Halk Cephesi'nin de bulunduğu dev-rimci kurumlar tarafından ziyaret edildi. Basılan evlerdekiailelerle konuşuldu. Köylüler baskınlara olan öfkelerinianlatarak, bu durumun köydeki çocukları etkilediğini an-lattılar. Hanuşağı'ndaki köylüler, baskının ertesi günü sav-

cılığa giderek suç duyuru-sunda bulunduklarını anlat-tılar.

Baskınların ardından 3 Eylül günüköy boşaltmalara, köy baskınlarına, orman yangınlarına,tehditlere karşı Ovacık’ta yürüyüş düzenlendi. Yürüyüşeyaklaşık bin kişi katıldı. “Baskılar Bizi Yıldıramaz”, “Ha-nuşağı ve Kızık Köylüleri Yalnız Değildir”, “KahrolsunFaşizm Yaşasın Mücadelemiz” sloganları eşliğinde yapılanyürüyüş, belediye binası önünde son buldu.

Belediye binası önünde basına bir açıklama yapıldı. Se-vinç Bozdağ’ın yaptığı açıklamada, 27 Ağustos günü Kı-zık Köyü, 31 Ağustos günü ise Hanuşağı Köyü’nün askerlertarafından basılarak köylülerin darp edildiği belirtildi. As-kerlerin “Sizi ‘94’teki gibi yaparız!” diyerek tehdit etti-ğini söyleyen Bozdağ; baskıların kendilerini korkutma-dığını, asıl korkanların, 2-3 kişinin yaşadığı evleri yüzlerceaskerle basanlar olduğunu vurguladı.

“Köy Boşaltmalar, Köy Baskınları, Orman Yangınla-rı, Asimilasyon… Devlet Terörüne Boyun Eğmeyeceğiz”yazan “Ovacık Halkı” imzalı pankartın taşındığı eylem slo-ganlarla sona erdi.

TKMP, Tecrit İşkencesininSuç Ortağı Adli Tıp Kurumu’ndanHesap Soruyor!

Tecrite Karşı Mücadele Platformu (TKMP),devrimci tutsakların tecrit altında insani olmayan ko-şullarda yaşatılmasına ve adına tecrit denilen iş-kencenin ortadan kaldırılmasına karşı yeni birkampanya başlatıyor.

TKMP tarafından başlatılan kampanyanın ilk ey-lemi 5 Eylül günü İstanbul’da Yenibosna Adli TıpKurumu önünde gerçekleştirildi. 30 kişinin katıldığıve “Adli Tıp Kurumu Tecritteki Ölümlerden So-rumludur, Tecrite Son” pankartlarının açıldığı ey-lemde yapılan açıklamada; 2012 yılında 18, 2011’de67, 2010’da 70, 2009’da 66, 2008’de 71 ve 2007’da57 tutsağın hapishanelerde katledildiği belirtildi. Ar-dından, hasta tutsakların tedavilerinin engellendi-ği anlatıldı.

“Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “HastaTutsaklar Serbest Bırakılsın”, “Tecriti KaldırınÖlümleri Durdurun” sloganlarının atıldığı eylem-de Adli Tıp Kurumu’nun, ağır kanser hastası tut-sakları ring içinde yüzlerce kilometrelik yolculukyapmaya zorunlu kılarak ve ondan sonra da alay edergibi şöyle bir bakıp “Tedavileri yapılmaktadır, ce-zaevinde kalabilir” raporunu vererek cinayetlere or-tak olduğu belirtildi. Eylem, hasta tutsakların öz-gürlüğü için mücadeleye devam edileceği vurgusuve önümüzdeki ay Tekirdağ F Tipi önünde oluna-cağı duyurusuyla bitirildi.

Yarin Yanağından Gayrı Her Yerde,Her Şeyde, Hep Beraber Olmak İçinHalk Sofrasında Buluşalım!İstanbul’da, her milliyetten ve inançtan insanları biraraya

getirmeyi, halkın kendi kültür ve geleneğini sürdürmeyiamaçlayan ve 9 Eylül günü Gazi Barajı’nda yapılacak olan 9.Geleneksel Halk Sofrası Pikniği’nin çalışmaları devam ediyor.

30-31 Ağustos günleri Bağcılar Yeni Mahalle ve Yavuz Se-lim Mahallesi’nde piknik afişleri yapıldı. Halk Cepheliler 1-2 Eylül günlerinde de Yeni Mahalle Ahmet Kavaklı Caddesiüzerinde bulunan Fırıncılar Durağı önünde pikniğin duyuru-su için masa açtılar. Masada Yürüyüş ve Tavır dergilerinin detanıtımı yapıldı. Aynı günlerde Yeni Mahalle’de Yürüyüş der-gisinin ozalitleri yapıldı.

1 Eylül günü saat Mecidiyeköy’de biraraya gelen DevrimciMemur Hareketi, 9. Geleneksel Halk Sofrası Pikniği için “BizBir Dost Sofrasında Bir de Harman Dalında Diz Kırarız” şia-rıyla masa açtı. Açılan masada 200 bildiri halka ulaştırıldı. Ya-şanan sıcak sohbetlerin ardından halk, pikniğe davet edildi. Birsaatlik davetiye dağıtımının ardından hep beraber işçi direni-şini desteklemek için Taksim’deki yürüyüşe katılındı.

3 Eylül günü de Sarıgazi’deki Demokrasi Caddesi’nde pik-niğin duyurusunu yapmak ve geniş kitlelerin katılımını sağ-lamak için 250 adet afiş yapıldı. Ayrıca Demokrasi Caddesi gi-rişine masa açıldı. 15:30-20:30 saatleri arası açık kalan masadaGrup Yorum şarkıları eşliğinde pikniğe çağrı yapıldı. Masa-da yüzlerce bildiri dağıtıldı, bilet satışı gerçekleştirildi ve aynıdergimiz Yürüyüş dergisi halkımıza ulaştırıldı.

Dersim Halkı, Kapısını DevrimcilereAçmaya Devam Edecektir!

ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER, ÖĞRENCİ VELİLERİ, HALKIMIZ448

Yürüyüş

9 Eylül2012

Sayı: 329

Page 49: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

İngiltere Anadolu Halk Kültür Merkezi tarafındanbaşlatılan Kardeş Mahalle Filistin Mahallesi Ço-cuklarıyla Yardımlaşma kampanyasının duyurusu 1Eylül günü Bülent Dil çocuk korosu üyelerinin de ka-tılımıyla Londra’nın Green Lanes/Haringey bölge-sinde yapıldı. Minik gurbetçiler vatanlarındaki ya-şıtlarını unutmadıklarını ve onların yalnız olmadığı-nı bir kez daha gösterdiler.

Üzerlerine “Yürüyüş” tişörtleri giyip hem dergi da-ğıtıp, hem de esnaflarla görüşen çocuklar, kampan-yaya katılım çağrısı yaptılar. Anadolu’nun paylaşımve yardımlaşma kültürünü büyüklerine anlatan ço-cuklar, 3 saat süren çalışmada 35 dergi dağıtıp, kam-panyaya katılım sözleri aldılar.

2 Eylül günü de her hafta yapılan kahvaltının ar-dında çalışmanın genel bir değerlendirmesi yapılıp“Yoksulluk Kader Değildir, Dayanışmayı Büyütelim”başlıklı bildiri okundu.

Okunan bildiride "Ay ve güneş herkesin lambasıdır,hava herkesin havasıdır, su herkesin suyudur da ek-mek neden herkesin ekmeği değildir. Acı niye her-kesin acısı değildir?’ demiş Şeyh Bedreddin. Çalışanda üreten de halktır. Halkın emeğidir onları zenginyapan. Biz yoksullaştıkça onlar karlarına kar katı-

yorlar. Bize yoksulluğu kabul ettirip hesap sorma bi-lincimizi köreltmek istiyorlar. Haykırmalıyız; HayırYoksulluk Kader Değildir! Yoksulluk kaderse zengininkaderi ne? İnsan kadere zenginken değil, yoksulkeninanır, inandırılmaya çalışılır... Unutmayalım ki, bi-zim buralara gelmemizin sebebi de bu düzendir, yok-sulluğumuzdur, daha iyi bir yaşam isteğidir. Bugünburalarda yaşıyor olabiliriz, ama unutmayalım, gel-diğimiz yer bizim memleketimiz, bizim insanları-mız..." denildi.

Yapılan sohbetlerde herkes çevresini çalışmaya ka-tacağını söyleyip, ayakkabı, çorap, mont, okul çan-tası ve kırtasiye malzemeleri alacaklarını ve aldıra-caklarını belirttiler.

Av ru pa’da

Yunan Hükümeti MültecilerleDeğil, Gırtlağına ÇökenEmperyalizmle Uğraşmalıdır!

Yunanistan’da son günlerde mültecilere yönelik saldırı-ları protesto etmek için mülteci örgütleri bir protesto yürü-yüşü düzenlediler. Yunan sol örgütlerinin de katıldığı eylem24 Ağustos günü Omonya Meydanı’nda başladı. Eylemde,son dönemde Yunan hükümetinin mültecilere yönelik saldırıve tutuklama politikaları ile hükümetten güç alan faşistle-rin katliamları anlatıldı. Polisin özellikle Müslümanların ev-lerine, iş yerlerine, mescitlere baskınlar düzenlediği belirtildi.Yunan Devleti protesto edildi. Ayrıca konuşmaların ardın-dan kürsüden “Nevzat Kalaycı’ya Özgürlük” kampanyası-nın duyurusu yapıldı ve Nevzat Kalaycı’nın iade edilmemesiistendi. Ve Sintagma Meydanı’na yürüyüş düzenlendi. Yü-rüyüş sırasında “Devrimci Tutsak Nevzat Kalaycı Faşist Tür-kiye Devleti’ne İade Edilemez - Nevzat Kalaycı’ya Özgür-lük” yazılı pankart taşındı. Büyük çoğunluğu mülteci yak-laşık 8 bin kişinin katıldığı eylemde, 300 bildiri dağıtıldı.

Melek Serin 40Yemeğiyle Anıldı!

Yunanistan'ın Atina şehrinde 15 Temmuzgünü hayatına son veren Melek Serin için 25Ağustos’ta 40 yemeği verildi.

Melek Serin nezdinde tüm devrim şehit-leri için yapılan saygı duruşuyla başlayan an-mada: “Melek Serin yoldaşımız tüm şehit-lerimiz gibi bize öğretici olmuştur. Onun şe-hitliği bize bir kere daha öğretmiştir ki, yol-daşlarımızla bir çift göz olmalıyız, yoldaş-larımızı iyi tanımalı, emek vermeliyiz. Dev-rim yolu sarp bir yoldur. Melek yoldaşımızgösterdi ki bu yolda durmak yok, sürekli ye-nilenmek var.” denildi. Anma şu sözlerle bi-tirildi: “Tüm şehitlerimizin olduğu gibi Me-lek Serin’in de hesabını soracağız emper-yalizmden. Halklara umutsuzluğu ve çö-zümsüzlüğü yayan emperyalizmle savaşacak,sosyalizmi kuracağız”

Yoksulluğumuz Kader Değildir,Dayanışmayı Büyütelim!

AKP’NİN FAŞİST GERİCİ EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM OLMAYIN! 49

9 Eylül2012

Yürüyüş

Sayı: 329

Page 50: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Alman Devleti bırakınırkçı katilleri bulmayı, yar-gılamayı ve halka teşhir et-meyi; onlar hala bu saldırı-lara maruz kalan halkları fiş-leme derdinde. Bunların tekbir amacı vardır, kendi pis-liklerini örtbas etmek.

Son aylarda İçişleri Ba-kanlığı’nın Nazileri destek-lediğini gösteren bir çok bel-ge ortaya çıkmıştır. Bir çokdemokratik kurum da İçişle-ri Bakanlığı’nın istifa etme-sini isteyen çağrılar yapmıştı.Hatta geçen sayımızda İçişle-ri Bakanlığı’nı bu konuda he-sap vermeye ve istifaya ça-ğırmıştık.

Ne oldu dersiniz? İÇİŞ-LERİ BAKANLIĞI hesap mıvermeye başladı?

Tam tersine o hala IRKÇINazilerin elini güçlendirmederdinde.

Son olarak İçişleri Bakan-lığı tarafından bütün Müslü-manları fişlemeyi terörist gös-termeyi hedefleyen bir kam-panya başlattı.

İçişleri Bakanlığı’na So-ruyoruz;

“Nerede içine kapanık birMüslüman görürseniz ihbaredin” diyorsunuz. Örneğin,bizim sizin eğitim sisteminizyüzünden içine kapanık çokçocuğumuz var; kendine gü-vensiz, kendini dışlanmış his-seden. Şimdi ne olacak, hemen İçiş-leri Bakanlığı mı aranacak? "Kom-şum Fatma’nın kızı çok içine ka-panmaya başladı” mı diyecek? Siz depotansiyel terörist muamelesi yapıpgözaltına mı alacaksınız?

Ya da örneğin gerçekten İsrail'in,Amerika’nın katliamlarını lanetli-yordur veya işkenceci Amerikan as-kerlerinden biri öldüğünde sevini-yordur. Ne olacak bu da potansiyel te-rörist muamalemesi mi görecek? Böy-le milyonlarca terörist bulabilirsiniz;çünkü bizim halklarımız Katil Ame-rika ve İsrail devletlerine her gün bed-dualar ediyor, onları her gün lanetli-

yor. Ne oldu, terörist mi bunlar?

Teröristleri uzakta aramayın. Asılterörist yanıbaşınızda. Sizin kendi po-lis memurlarınızın, bizi diri diri ya-kan Nazilere yardım ettiği belgelen-di. Ne yaptınız? Astınız mı sokakla-ra afişlerini, teşhir ettiniz mi? Ya dayargıladınız mı? Yoksa terfi mi ettir-diniz?

Siz bu tür afişleri ırkçı Naziler içinyapmalısınız. Alman halkına şöyle birçağrı yapabilirsiniz: İşsizliğin, Al-manya'da iyi gitmeyen her şeyin so-rumlusu olarak Müslümanları görenkomşunuz var mı? Ve bunlara haktır

diri diri yakılmak diyen ta-nıdıklarınız var mı? Bun-lar genelde psikopat gö-rünümlü olurlar, tek ol-duklarında kedi, toplu ol-duklarında aslan olurlar."Bu şekilde tanıdığınızkomşularınızı bize ihbaredin” diyebilirsiniz; çokzor olmaz ihbar edenler çı-kar, çünkü kendi halkını-zı ihbarcılığa çok iyi alış-tırmışsınız. Ama nereyeihbar edecekler? Size ihbar

etseler, siz aklıyorsunuz,terfi ettiriyorsunuz. İşte bu-rası eksik kalıyor.

Şunu asla başaramazsı-nız: Bizim halkımızı ih-barcı bir toplum haline ge-tiremezsiniz. Bu konudakökleri çok onurlu bir tari-he sahibiz. Ama bu ihbarlarıyapacak çok sayıda Almanbulabilirsiniz malesef. Çün-kü Alman halkını siz şe-killendiriyorsunuz. Müs-lümanlığı, terörizm ile eş-değer haline Alman Devletigetirmiştir.

Bakanlık, kampanyay-la radikalleşmenin önünegeçecekleri iddiasında bu-lunuyor, bu kampanyanıntek amacı gündem saptır-mak Nazilerin katliamla-rındaki paylarını unuttur-mak ve asıl sorun olan ırk-çılığı yokmuş gibi göster-

mektir. Bunun tek amacı halkı tam ter-si bir yöne yönlendirmektir.

Almanya’daki TehlikeRadikal İslam Değildir!Tehlike Irkçılık veNazilerdir!

11 Eylül sonrası fırsat bu fırsatMüslümanlara yönelik bir çok yaptı-rım hayata geçirildi. Dernekler yasasıyenilendi. Okullarda, işyerlerindeırkçılık arttı. Avrupa’nın bir çok ül-kesinde türban yasağı tartışıldı. Fran-sa’da yasaklandı. Hollanda’da ve Al-manya'nın bazı okullarında Türkçe

AVRUPA’dakiBİZ

ALMAN İÇİŞLERİBAKANLIĞI BÜTÜN

MÜSLÜMANLARIFİŞLEME KAMPANYASI

BAŞLATTI!BİZİ DEĞİL IRKÇI

NAZİLERİ FİŞLEYİN!

KAYIPArkadaşım Fatma. Kendisini özlüyorum,

çünkü son zamanlarda kendisinitanımıyorum. Gün geçtikçe daha fazla

içine kanpanıyor ve her geçen günradikalleşiyor. Kendisini dini fanatiklere

ve terör örgütlerine tamamenkaybetmekten korkuyorum. Sen de benimgibi düşünüyorsan, radikalleşmeyle ilgili

danışma merkeziyle irtibata geç....

ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER, ÖĞRENCİ VELİLERİ, HALKIMIZ50

Yürüyüş

9 Eylül2012

Sayı: 329

Page 51: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

konuşma yasağı getirildi.

Alman vatandaşlığına geçebil-mek için Müslümanları rencide edi-ci sorular konuldu. Daha onlarca ırk-çı saldırılara maruz kaldık ve kalmayadevam ediyoruz.

Almanya'da yıllardır evlerimizyakılıyor, insanlarımız katlediliyorama buna karşı mücadele edilmiyor,tam tersine destekleniyor. Hiç birradikal eylemi dahi olmamış İslamiörgütler için kampanyalar yürütülü-yor.

Türkiyeli devrimciler Alman Dev-leti’nin ırkçılığı destekleyen yüzleri-ni teşhir ettikleri ve ırkçılığa karşı mü-cadele ettikleri için tutuklanıyor yıl-larca hapis cezası alıyor. Amaç İsla-mi örgütler, radikaller değildir, kim-seyi kandırmasınlar. Amaç bütünMüslümanları terörize etmektir.

Alman Devleti kendi karşısındasesini en fazla kim yükseltecekse ilkönce onun sesini kısmak istiyor.

Diyanet, İslam KarşıtıKampanyaya Destek Çıktı!Diyanet (DİTİP) BütünMüslümanlarınFişlenmesinden mi Yanadır!

Bir çok İslami kuruluş ve demok-ratik kurum kuruluşlar bu kampanya-ya karşı açıklamalar yaptı. Ama Di-yanet DİTİB, VIKZ ve Avrupa Türk İs-lam Birliği’nin de üyesi olduğu ZMDBU KAMPANYAYA DESTEK VE-RİYOR...

Bu kuruluşlar ne yaptıklarının,kimin yanında olduklarının farkın-dalar mı? Kendinize gelin!

Böyle bir kampanyanın arkasında

olmak, kendi halkının fişlenmesininyanında olmaktır.

Özellikle Diyanet o zaman bütünMüslümanların terörist olarak göste-rilmesinin arkasında demektir, bukadar açık…

Bu tutumlarından hemen geriadım atmak zorundadırlar, bu kendihalkına düşmanlıktır.

Bu ciddi bir kampanyadır ve Türk-ler, Araplar, Kürtler başta Müslü-manlar olmak üzere bütün insanlaraçağrımızdır, bu kampanyayı protes-to edelim.

İçişleri Bakanlığı’nı arayıp pro-testo edelim.

Bu afişleri mahallelerimizde iste-mediğimizi söyleyelim.

Aksi takdirde yarın hepimiz po-tonsiyel terörist olarak gösterileceğiz.Şimdi hepimiz birlik olmalıyız.

Yunanistan'ın Atina şehrinde Özgürlük Komitesi, 23Ağustos günü Selanik merkez meydanınında imza ma-sası açtı. Kamara Meydanı’nda açılan imza masasının arkakısmına “Nevzat Kalaycı’ya Özgürlük, Nevzat KalaycıTürkiye Faşizmine İade Edilemez!” sloganlarının yazı-lı olduğu afişlerle, “Türkiyeli Devrimci Nevzat Kalaycıİade Edilemez” pankartı asıldı. Masada 750 adet bildiridağıtıldı, ilk gün itibariyle de 37 imza toplandı.

2. gün de masa aynı saatte açıldı. Yunan solundan birigelerek, Radyo Çalışanları Derneği’nin Nevzat Kalaycı’yladayanışma mesajı vereceğini söyledi. Boş bir imza föyünüaldı.

Akşam üzeri Gümülcineli birisi masaya gelerek,destek verdi.

23 Ağustos’ta ayrıca Nevzat Kalaycı’ya Özgürlük Ko-mitesi üyesi bir kişi, SYRIZA (Radikal Sol Birlik) mil-letvekili Tasos Kurakiş ve SYRIZA’dan bir kişi daha ol-mak üzere, Nevzat Kalaycı’nın tutsak olarak bulunduğuMetagogon’a gidildi. En az yarım saat bekletilen heyet-le pazarlık yapan polisler, yalnızca bir kişinin görüşebi-leceğini söylediler. Bunun üzerine SYRIZA üyeleriTürkçe bilmedikleri için Özgürlük Komitesi üyesi 20 da-kikalık bir görüşme yaptı. Nevzat Kalaycı’nın moralininyüksek olduğu görüldü. Ve ihtiyaçları giderildi.

3. gününde imza masasının ilk misafiri Kıbrıs Rum Ke-simi’nden biriydi. Kendisini milliyetçi olarak tanıtan bukişi de imza verdi. 3. günün sonunda 900 bildiri dağıtıl-dı, 35 imza toplandı.

4. gün, masaya SYRIZA milletvekili Teodoros Dricasgeldi, desteklerini sundu. Dricas, üyesi olduğu birliğin çe-şitli eylemler yapabileceğini, mecliste soru önergesiolarak gündeme getirebileceklerini ve Adalet Bakanlığı’nızorlayacaklarını söyledi.

Dördüncü günün sonunda 52 imza toplandı ve 700 bil-diri Yunan halkına ulaştırıldı.

5. gün öğlen saatlerinde iki polis gelerek, masayı kal-dırın dedi. “Kaldırmıyoruz, yapabiliyorsanız gelin” ce-vabı üzerine amirleriyle de görüşen polisler, elleri boş ola-rak gitmek zorunda kaldılar. Gün sonunda 55 imza top-landı, 1000 bildiri dağıtıldı.

6. gün 2 kilise görevlisi geldi; imza atıp başarı dile-diler. Bildiriyi alıp okuyan genç bir kız geldi. Bakanlı-ğın telefonunu arayacağını söyleyerek ve başarılar dile-yerek gitti. 650 bildiri dağıtılırken; 26 imza toplandı.

7. gün 500 bildiri halka ulaştırılırken; 8. gün 800 bil-diri dağıtıldı.

Nevzat Kalaycı’ya Özgürlük Kampanyası Başladı!

AKP’NİN FAŞİST GERİCİ EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM OLMAYIN! 55 1

9 Eylül2012

Yürüyüş

Sayı: 329

Page 52: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

YitirdiklerimizBağımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

15 Eylül - 21 Eylül

“Devrimciliğin yaş değil, inanç ve bilinç işi olduğunuRıfat bir kez daha gösterdi.”

Rıfat'ı düşündüğümde gözümün önüne gelen ilk gö-rüntü bir düğünde, şenlikte, gezide çekilen halaylarda coş-ku ve neşeyle halayı omuzlayışı. Halayı omuzlar gibi kav-gayı da omuzladı. Neşesi ve coşkusu hiç azalmadan ge-leneğimize yakışır şekilde, silahsız da olsa düşmanı iş-kencede yenilgiye uğratarak şehit düştü.

Rıfat'la aynı memleketteniz. Mücadele Sivas büro-sundan bir arkadaşın olduğunu söylediler, tanışmak is-tedim. Sanki yıllardır birbirimizi tanıyorduk. Aynı kavga-nın insanı olmak, aynı değerlere sahip olmak, dost sıcaklığıiçin yeterliydi. O dönem Sivas Cumhuriyet Üniversitesi öğ-rencisiydi. Zaman zaman ailesini ziyarete gelirdi.

Vezirköprü o dönem oportünizmin 12 Eylül sonrasındateslimiyeti ve suskunluğu seçmesiyle birlikte suskunlaş-mıştı. Hala devrimci olduğunu iddia edenler, boş geve-zelikten başka bir şey yapmazken, "Siz daha dünkü ço-cuksunuz" diyerek bizi küçümserken, devrimciliğinyaşla değil, inanç ve bilinç işi olduğunu Rıfat bir kezdaha gösterdi. Bazen oportünistlerin bu durumuna kızar"bunları harekete geçirmek için illa birimizin katledilme-si mi gerekiyor" derdik. Ama onları bunun bile hareketegeçiremediğini Rıfat'ın cenazesinde gördük. Bunlardanbir şey olmaz dedikleri halk, 12 Eylül'ün ölü toprağını çok-tan üzerinden atmışken, onlar ölüler gibi konuşmadan,düşünmeden yaşamaya devam ediyorlar.

Çok sık olmasa da Vezirköprü'ye geldiğinde mutlaka

görüşüyorduk. Bazen "Önce kim şehit düşecek" diye bir-birimizle iddialaşırdık.

En küçük fırsatları dahi insanları örgütlemek, bir şey-ler anlatmak için değerlendirir, bitmez bir enerjiyle çalı-şırdı. Onu bir dakika bile boş bulmak mümkün değildi. Onuya insanlarla konuşurken ya da işlerine yardımcı olurkengörürdük.

Daha ekonomik ve insanlarla sohbet olanağı daha faz-la olduğu için trenle yolculuk yapardı. Sivas-Samsun ara-sında tanıştığı birçok insan vardı. Mücadele Sivas Bü-rosunda emeği geçen, militan gazetecilik anlayışının so-mutlandığı bir insandı Rıfat. Sivas'ta TÖDEF rehberlik ma-salarında insanlara yardımcı olmaya çalışırken görürüzRıfat'ı. Kız kardeşim Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’ni ka-zandığında rehberlik masasına uğramasını ve Rıfat'ı bul-masını söylemiştim. Daha kız kardeşim Rıfat'ı aramadan,Rıfat yeni gelen her öğrenciyle ilgilendiği gibi kız karde-şimi de bulmuştu bile.

Onu en son gördüğümde çok fazla sohbet imkanı bu-lamadık. Ayrılırken; "Belki bir daha görüşemeyiz" derkenfarklı bir alanda çalışmaya başlayacağını anlamıştım. Biran ne diyeceğimi şaşırmıştım. "Mücadele içinde olaca-ğını bilmek yeter, belli olmaz bir gün bir yerde karşılaşı-rız" demiştim.

Tutuklandıktan kısa bir süre sonra onun katledildiğiniöğrendim. Görüşe gelen aileler "Senin hemşerinmiş, Si-vas'ta katledilmiş" dediklerinde ilk aklıma gelen Rıfat oldu.Ölümü kucaklamada sen önce davrandın Rıfat, şehit düş-tün. Cenazesine katılan insanlar, vücudundaki izlerdenişkence yapılarak katledildiğinin belli olduğunu söylerkenkin ve öfkem bir kat daha arttı.

Rıfat, şimdi senin tanıdığın, emek verdiğin insanlar kav-gayı omuzladı. Rıfat abileri gibi olmak, onun gibi savaş-mak için seni örnek alıyorlar. Senin coşkunu ve kararlı-lığını kavgamızda yaşatacağız. Sana ve tüm şehitlerimizesöz veriyoruz, devrim sözümüzü tutacağız.

"Belki insanlık ve tarihin tanıklık ettiği en büyük destan,insan olmanın destanı... mevsim mevsim kucaklandıAnadolu toprağı. Acı, açlık bedenlerde bal edilipiçildikçe umut oldu... Ve bugün ben de önde yürüme,koşma onuruna eriştim”

İbrahim Erler

Bir Yoldaşı Rıfat’ı Anlatıyor:Tüm Şehitlerimize

Devrim Sözümüzü Tutacağız!

1972 İstanbul Kasımpaşa doğumludur.1989'da katıldı mücadeleye. 1997'de mi-lis komutanı olarak görev aldı. Bir süre bugörevini sürdürdükten sonra tutsak düştü.19 Aralık katliamında yoldaşlarıyla omuzomuza direndi. 19 Eylül 2001'de bedeni-

ni tutuşturan üç tutsaktan biri İbrahim Er-ler'di. Direnişin 67. şehidi olarak ölümsüzleşti.

İbrahim ERLER

15 Ekim 1980'de Mardin'in Nusaybin ilçe-sinde doğdu. Ortaokul yıllarından itibarendevrimcilere sempati duymuştu. İktidarın F Tip-lerini gündeme getirmesi üzerine, TAYAD'lılarınmücadelesinde yer aldı. İzmir'de hücrelerekarşı mücadelenin emekçisi oldu. Mücadelenin

en ön cephesinde yer almaya karar vererek İz-mir'de Ölüm Orucu’na başladı. Daha sonra

Ölüm Orucu’nu Küçükarmutlu’daki direniş evinde sürdürerek20 Eylül 2001'de ölümsüzleşti.

AbdülbariYUSUFOĞLU

1977 doğumlu, Bursa Gemlik’te otu-ran Yuruyuş dergisi okuru bir emekçiydi.Çalıştığı Gemport Nemtrans şirketinde2010 yılı sonunda sendikalaşma surecinegirerken, Cengiz, direnişin her aşamasınınemekçisi oldu. Nemtrans direnişi sonuç-

landığında “Asıl şimdi işçi oldum'" demiş-ti. Düzenin önüne çıkarttığı zorluklar karşısında içine düş-tüğü bunalımlar sonucunda 17 Eylül 2011’de intihar ede-

rek yaşamına son verdi.

Cengiz YILDIRIM

1969 Samsun Vezirköprü doğumludur.Devrim mücadelesine üniversite yıllarındakatıldı. Mücadele Gazetesi’nin Sivas Tem-silciliği’ni yaptı. 2 Temmuz Sivas katliamısonrasında faşistlere karşı tepkileri örgüt-leyen komite içindeydi. 15 Eylül 1994'te Ha-

fik'in Ekinözü Köyü'nde jandarma tarafın-dan tutsak edildi. Karakolda işkencelerden geçirildiktensonra katledildi. Şehit düştüğünde Ahmet Karlangaç KırBirlikleri’ndeydi.

Rıfat ÖZGÜNGÖR

Anıları Mirasımız

Page 53: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Şilili Sanatçı Victor Jara,müziğiyle halkının sesi ol-duğu için cuntacıların hede-fi haline gelen sanatçılar-dandır. Halkın acılarını, sö-mürüyü, emperyalizmin po-litikalarını anlattı şarkılarıy-

la. "Marksist kanser sökülüpatılacaktır" diyerek insan avına çıkan Şili'ninfaşist diktatörü Pinochet'in ilk hedeflerindenbiri oldu. Tutsak edilerek Santiago Stadyu-mu'na doldurulan ve orada 16 Eylül 1973'te iş-kencelerde katledilen on binlerce Şilili'nin ara-sında Victor Jara da vardı. Gitarını çaldığı elikırılır, şarkı söyleyen dili kesilir ama pes et-mez yüreği. Devam eder ayaklarıyla, kırık par-maklarıyla ritim tutarak halkın sesi olmaya.

Victor JARA

1912'de Van'da doğan RuhiSu, "Ermeni Tehciri" zamanın-da anne-babasını kaybetti. Ço-cukluğu yetimhanede ve yoksulbir ailenin yanında geçti.

Düşüncelerini müziğe, mü-ziğini düşüncelerine katan Ruhi

Su, ülkemizde müziğin, sanatçının sosyalizmmücadelesiyle bütünleşmesinin öncülerindenbiri oldu. Ruhi Su, müziğinde ve yaşamındataviz vermediği sosyalist tavrı nedeniyle ikti-darların baskılarıyla karşılaştı hep. 12 Eylülcuntası yıllarında rahatsızlandı. Tedavisi içinyurtdışına çıkması gerekiyordu ama "sakıncalı"bir sanatçı olarak pasaport verilmedi. 20 Ey-lül 1985 tarihinde aramızdan ayrıldı.

Ruhi SU

Buca Hapishanesi'nde 21 Eylül 1995'de öz-gür tutsaklara karşı gerçekleştirilen saldırıda, di-reniş destanı yazarak şehit düştüler.

Turan Kılıç, 1958 doğumlu, iki çocuk ba-bası bir emekçiydi. İzmir Kınık ilçesi Taştepeköylülerinin önderiydi. Hareketin bölgede ver-diği bütün görevlere koşturdu.

Yusuf Bağ, 1970 Kayseri Pınarbaşı do-ğumludur. Çerkez milliyetinden ve İzmir'in ilkDev-Genç'lilerindendi. Eylül 1993'de tutsakdüştü.

Uğur Sarıaslan, 1971 Kayseri doğumludur.İzmir'de Liseli Dev-Genç saflarında görev aldı.

Yusuf BAĞ Uğur SARIASLANTuran KILIÇ

Tekirdağ’da Umudun AdıDuvarlara Nakşedildi!

27 Ağustos Pazartesi akşamı Tekirdağ merkezdeTurgut Mahallesi’nde Cepheliler tarafından 2 ayrı yere“CEPHE” yazılaması yapılarak, umudun adı selamlandı.

Katliamcıların Takipçisi Olalım,Yeni Katliamlara İzin Vermeyelim!

Cem Aygün, 29 Ağustos günü, Ankara Keçiören’de, “durihtarına uymadığı” gerekçesiyle polis tarafından katledildi.Polisin GBT’sine baktığı ve hakkında “yakalama” kararı ol-duğunu söylediği iddia edilen Cem Aygün, paniğe kapıla-rak koşmaya başlayınca arkasından defalarca ateş edilereköldürüldü.

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Aygün’ün katledil-mesiyle ilgili olarak 1 Eylül’de yazılı bir açıklama yaptı. Yar-gılandığı bir dosyadan ifadesi alınarak serbest bırakılması içinçıkarılan yakalama kararının, katledilmesine gerekçe yapıl-dığını belirten ÇHD, “Cem Aygün’ün ‘dur ihtarına uymadı-ğını’ iddia eden polis, arkasından 10 el ateş ederek ‘durdur-ma’ değil, katletme amacıyla hareket etmiştir.” denildi.

Cem Aygün ve ondan önceki tüm infazların sorumlusu-nun, polis infazlarını ve şiddetini yasalar ve yargı kararla-rı yoluyla aklayan siyasi iktidar ile polisi kollayan yargı ol-duğunun belirtildiği açıklama şu sözlerle bitirildi: “Cem Ay-gün’ün polis tarafından öldürülmesi ilk değildir. İnfazı ger-çekleştiren polisin aklanması için hem polis teşkilatının hemde yargının her yolu deneyeceğini biliyoruz. Çağdaş Hu-kukçular Derneği olarak, devletin bütün aygıtları ile meş-rulaştırdığı işkence ve infazların cezasız kalmaması için herkoşulda mücadele edeceğiz. Bundan önceki polis infazla-rında olduğu gibi şimdi de Cem Aygün’ün katilinin ceza-landırılması için davanın takipçisi olacağımızı kamuoyunaduyururuz.”

Şehitlerimiz Onurumuzdur,Onurumuza Sahip Çıkacağız!

Erdal Dalgıç ve Hasan Selim Gönen için 2 Eylül günü An-talya’da anma yapıldı. Erdal Dalgıç’ın özgeçmişinin anlatıldığıprogramda, Dalgıç’ın şehitliği ile ilgili bir de metin okundu.Okunan “Kadife Tenli Zamanlara” şiirinin ardından HasanSelim Gönen ve direnişi anlatıldı. Hasan Selim Gönen’i ta-nıyan arkadaşları, Hasan Selim Gönen’in mütevazılığını, ça-lışkanlığını, küçükle küçük, büyükle büyük olması ile her in-sana nasıl ulaştığını anlattılar. Program, şehitlerimizin sev-diği türküler ve marşlar söylenerek bitirildi.

Page 54: AKP’NİN SURİYE POLİTİKALARIyuruyus-info.org/pdf/pdf/329.pdf · İç i n d e k i l e r 36 Özel güvenlik sayısı 6 ülkenin askerini geçti 37 Amerikan ajanları ülkemizde

Mizah Mazlumun Zalimdenİntikam Alma Aracıdır

54