alan w. watts - zen yolu

246

Upload: bulutyuecel

Post on 27-Sep-2015

149 views

Category:

Documents


28 download

DESCRIPTION

Alan W. Watts - Zen Yolu

TRANSCRIPT

  • Alan W. Watts

    ZEN Y O L U ZEN BUDZM'N LKELER

    eviren

    Sena UUR

    ULE'SAYINLARI

    ,1998

  • NDEKLER

    Sunu '. 7 Giri '. :.. - 9

    B R N C B L M

    ARKA PLAN ve TARH .! 19

    I: Tao dncesi...... : 19" II. Budizm'in Kkenleri ...51

    HI. Mahayana Budizmi ..' r- 83 IV. Zen'in Ykselii ve Gelimesi 107

    KNC B L M PRENSPLER ve UYGULAMA 147

    t *Bo ve Harukulade' 147 II. 'Sessizce Oturmak, Hibirey Yapmadan' 171 III. Zazen ve Koan 197

    IV Zen ve Sanat 221

  • SUNU

    "Bildiin yol, en ksa yoldur" denir. Yolculuk^ne? eyden nce bir cesaret iidir sonra da istikamet. Peki nnde yrnebilir bir yol olmayanlara ne denebilir, ya da yrme heyecan ile tutuup da ayaklar olmayanlara... Her-, halde hepsinden daha da ackls yrmek ihtiyacnda olup da gerekli organlara sahip olmayanlarn durumu olsa gerek. Mesela bir yrek.

    Yollar, nefesler adedince... Mhim olan yrme ko-> nusunda ki srar. arkta nce yap.sonra aklarsn felsefesi geerli olmal. Birok yol var ki, klavuzlar ardndan gidenleri ok olmu ama haritalar yeni iziliyor. Zen bu yollar-iinde yine de en ok bmenlerinden. Kitaplar ile rer nilecekler kstl da olsa, en ksa, en salam, en doru yol bilinse de, yol kltrn gelitirme adna Zen Yolu mecburi bir argman.

    ule'

  • GR

    Zen Budizm'in son yllarda gittike artan bir ilgiyle karlamas dikkat ekici bir gelime olarak duruyor nmzde. zellikle kinci Dnya Sava'ndan sonra bu ilgi ylesine artt ki, daha imdiden Zen Budizm'in Bat dnyasnn dnce ve sanat yaamnda nemli bir yer kaplayacam syleyebiliriz. Aslnda bu ilginin, son dnya savann olumlu sonularndan biri olan, Japon kltrne duyulan ilgi ve merakla ilikili olduunun iddia edildiini biliyorum. Fakat bu cokulu ilgi byk olaslkla geici bir durumdur. Zen'e duyulan ilginin daha derinlerdeki nedeni ise Zen'in ortaya koyduu bak asnn Bat dncesinin gelimekte olan ynyle ok daha yakn olmasdr.

    Bat uygarlnn ykc ve kayglandrc zellikler tayan ynleri, bu uygarln ayn zamanda en yaratc dnemlerinden birini yaadn grmemize engel olmamaldr. Batda, psikoloji ve psikoterapi, bilim felsefesi ve mant, anlambilim felsefesi ve mant, anlambilim (se-

    9

  • mantik) ve iletiim teorileri gibi, nispeten yeni alanlarda heyecan verici dnce ve teorilerin pei sra ortaya atld bir gerektir bugn. Bu gelimelerden bazlar Asya felsefesinin katklaryla ortaya km olabilir. Fakat genel anlamda; bir etkileimden ok, bir paralelliin szkonusu olduunu dnyorum. t e yandan, zaman iinde bu paralelliin daha ok farkna varacamz dnyor, bunun da karlkl gr al veriini salayarak nemli gelimelere yol aacan umuyorum.

    Bat dncesi, iinde bulunduumuz yzylda yle deiimler kaydetti ki u anda tam anlamyla bir aknlkla kar karyayz. Bu karklk sadece halk ve aydn tabakalar arasndaki iletiim zorluuyla kalmyor, dncemizin ve bugnk tarihimizin gidiat, ayn zamanda toplumsal kurum ve normlarmzn temelini oluturan, kamu tarafndan genel kabul grm varsaymlar da baltalyor. Zaman, mekan hareket, doa, doa kanunlar, tarih, sosyal deiim ve son olarak insan kiiliinin kendisiyle ilgili tandk terimler artk kullanlamaz duruma geliyor. Dolaysyla, Budist doktrinlerin "Byk Balk" olarak adlandrd evreni -snrlar belli olmayan bir evrende buluyoruz karmzda ve bakyoruz ki bir akntya kaplmz stelik. Bylesi bir dnyada batl doktrinler, ister dini olsunlar ister felsefi veya bilimsel, yaama sanat bir yn verebilme konusunda fazla bir ie yaramyorlar artk. Ve biz, kendi yolumuzu kendimiz bulma umutlarmzn kocaman bir rlativite/grecelik okyanusu iinde olduumuzu gryoruz; bu ylesine usuz bucaksz bir okyanus ki artk korkutucu olmaya balyor. nk kesin kurallara, ruhsal ve psikolojik huzurumuzun devamlln salayabilmek iin kendilerine yapabileceimiz salam prensiplere almz bir kere....

    Bu nedendendir ki, yaklak yzelli yllk bir sreden beri bu "Boluk"ta kendisini evinde gibi rahat hisset-

    10

  • mi, kltrel ynden yaratc bir yaam biimine bu kadar ok ilgi duyulmasnn nedeni ite bu olsa gerek diye dnyorum.

    Sz konusu yaam tarz uBoluk"ta sadece kendisini evinde gibi hissetmekle kalmad; ondan hatn saylr bir haz da duydu. Zen'in durumu, kendi szleriyle ifade edilecek olursak ksaca yleydi;

    "Ne bamn stnde bir tane tula Ne ayamn altnda bir para toprak"

    "Tilkilerin inleri var kularn yuvalan, fakat insanolu bam koyacak bir yerden yoksun" ifadesinin anlamn eer gerekten kabul etmee hazr olsaydk, Zen'in dili bize pek de allmadk gelmeyecekti aslnda.

    Dorusunu sylemek gerekirse Uzakdoudan, Zen ithaline taraftar deilim. nk Zen u anda bize olduka yabanc olan kurumlarla i ie gemi bir durumda. Fakat Zen'in kullanamayacamz eyleri ierdii gibi kendi gittiimiz yolda kullanabileceimiz eyler-i de kapsad phe gtrmez bir gerektir. Zen'in kendisini anlatmada kulland yntem entelektel bir kimse iin olduu gibi, mmi bir insan iin de kolay anlalabilir (veya artc) bir zellie sahiptir. Bu Zen'in kendisine zg bir yeteneidir, ayrca Zen u ana kadar kefedemediimiz iletiim olanaklar da sunar bize. Dolayszl, abay ve mizah bulacaksnz Zen'de. Gzellik ve samalk hislerini ayn anda hem sinirlendirici hem de ho bir biimde kullandn greceksiniz. Fakat hepsinden de te, kafamz allak bullak eden ve son derece zor gibi gzken problemlerimizi, 'Bir fare dnerken neden?' tipi sorulara evirebilen bir zellii vardr Zen'in temelinde; insanlarn aclarna ve kendilerini kurtarmaya almaktan doan mahvetmelerine, duyulan gl fakat tamamen hissiz bir acma vardr.

    11

  • Her ne kadar, en iyilerinden bazlarnn basklar tkenmi veya kitaplarn elde edilmesi baka nedenlerden dolay olduka zor olsa da Zen hakknda birok kaliteli kitap vardr. Fakat imdiye kadar hi kimse buna Prof. Suzuki de dahildir dounun tarihsel geliimiyle beraber Hint ve in dnce yntemleriyle de ilikisini ieren kapsaml bir alma ortaya koyamamtr. Prof. Suzuki'nin ciltlik 'Zen Budizm Yazlar'isimli almas Zen Budizm'in deiik konulan zerine hazrlanm bir dizi bilimsel almann sistematik olmayan bir toplamdr. Konu hakknda yeterli bilgiye sahip ileri derecede bir renci iin olduka faydal olmasna ramen genel prensipleri sindirmemi normal bir okuyucu iin olduka kark gelecektir. Yine Suzuki'nin Zen Budizm'e Giri isimli eseri zevkle okunabilecek bir almadr. Fakat kapsam asndan biraz dardr ve bu eser sadece belirli konular zerinde younlar. Yine bu alma Zen Budizm'in in Taoculuu ve Hint Budizm'iyle ilikileri hakknda olduka nemli bilgilerden yoksundur ve baz konulan gereinden fazla mistik bir havaya brndrmektedir. Suzuki'nin dier kitaplan ise hepsi konu zerinde nceden elde edilmi ve konunun tarihiyle ilgili bir nbilgi gerektiren ve Zen'in baz zel meseleleri zerinde younlaan almalardr.

    R.H. BLYTH'm "ngiliz Edebiyat ve Dou klasiklerinde Zen" isimli eseri elde edilebilecek en iyi balang ki-taplanndan birisidir, fakat bu kitap sadece Japonca baslmtr ve yine bu kitapta geri plan hakknda bilgi iermez. Dank ve son derece kolay anlalabilir, bir gzlemler zincirlemesi olarak bu kitap konunun sunuunu yapmaz. Benim kendi Zen Ruhu isimli kitabm ise, Suzuki'nin nceki almalannn halk tarafndan anlalabilir hale getirilmi bir eklidir. Bilimsel deildir, aynca bir ok ynden modas gemi kabul edilebilir, ve yanltc olabilir. Sahip olduu olumlu zellikleri ise sadece akc ve kolay olmas-

    12

  • dr. Christmas HUMPRETin "Zen Budizm" isimli kitab ise sadece ngiltere'de baslmtr ve o da Suzuki'nin almalarnn halk seviyesine uyarlanm bir versiyonu gibidir. Bu kitap da Zen'i kltrel konumuna gerekten oturtarak balamaz ie. Canl ve berrak bir ifade tarz vardr, fakat yazar Budizm ve ilahiyat arasnda benzerlikler olduundan bahsetmektedir ki kanmca bu olduka su gtrr bir iddiadr. Batl ve Asyal yazarlarca hazrlanm dier Zen almalar ise daha ok, uzmanlk gerektiren veya psikoloji, sanat ya da kltr tarihi gibi baka konular zerinde ki tartmalardan olumaktadr.

    Dolaysyla konu hakknda salam temellere sahip dzenli ve kapsaml bir almann olmadn syleyebiliriz. Byle bir ortamda Zen'in dourduu tm coku ve ilgiye ramen, Bat dnyasnn bu konu hakkndaki izlenimlerinin kark olmas pek de garip karlanacak bir durum deildir. yleyse sorun byle bir almay ortaya karmaktr ki benim yaptm da budur. nk grnen o ki konuyu benden daha iyi anlam olan insanlarn hibirisi byle bir almay hazrlamaya istekli deil, sanrm ideal olan byle bir almann baarl ve tannm bir Zen stad tarafndan hazrlarimasyd. Fakat u anda yeterli ngilizce bilgisine sahip byle bir kii yoktur. Dahas, gelenein zellikle de kurumsal hiyerarinin iinden konuan birinin olaya dardan yaklaan birisinin bak am ve kavray tarzn yakalayp yakalayamayaca da gznn-de bulundurulmas gereken bir konudur. Yine Japon Zen statlar ve Batllar arasndaki iletiim engellerinden bir tanesi de temel kltrel ncllerin farkllklarnn aka ortaya konulmam olmasdr. Her iki taraf da kendi gittikleri yola ylesine dalmlardr ki kendilerinin iletiim yntemlerinin snrlarnn farknda deillerdir.

    Dolaysyla byle bir alma iin en uygun yazar, bir

    Zen stadn gzetiminde birka yl geirmi ve Zen eiti-

    13

  • mini A'dan Z'ye tamamlam bir batl olacaktr. imdi, Bat bilimsel geleneinin standartlaryla bu yargnn pek de doru olmad sylenebilir. Buna neden olarak da byle bir kiinin bir "taraftar" ve bir 'hayran' olduu, dolaysyla da olaya tarafsz ve ayrm yapmayan bir bak asyla yaklaamayaca gsterilebilir. Fakat ne yazk ki (ya da iyi ki) Zen, hereyden nce bir deneyimdir; szl bir doas vardr ve byle olunca da sadece yaznsal ve bilimsel yaklamlarla anlalamaz. Zen'in ne olduunu zellikle de ne olmadn bilmek, kelimelerin ardndaki anlamlar kavrayabilmek iin onu maddenin dnyasnda pratie dkmekten baka bir seenek yoktur. te yandan Rnzai Zen geleneinde takip edilen eitimin bir ksmn tamamlam Batllar da genelde

    Bilenler konumaz konuanlar bilmez

    anlayndan dolay ketum davranmakta ve iletiime kapal kalmaktadrlar. Bununla beraber, her ne kadar blbl gibi tmezlerse de, tamamen sus pus olduklar da sylenemez. Bir yandan sahip olduklar bilgileri bakalaryla paylamay severler dier yandan da kelimelerin tamamen bo eyler olduunu dnrler. Ayrca eitimlerinin belirli baz ksmlarn kimseyle konumama konusunda da kendi aralarnda bir anlamaya varmlardr. Dolaysyla ie karekteristik Asya davran olan "gel ve kendin iin kendin ren"\e balarlar. Fakat bilimsel bir eitim tarzndan gemi Batl insan ise pheci ve dikkatlidir, neyin iine girmekte olduunu bilmek ister ve bunun iin geerli nedenleri de vardr. Eletirel bakn kapnn nne koyup yle ieri girmenin gerektii yerlerde, zihnin kendisini nasl aldatabileceinin farkndadr. Asyallar bu davrantan hi holanmazlar onlarn batl mritleri ise bu konuda onlardan ok daha titizdirler ve bylece de bilimsel aratrmacya insann konuma yetenei-

    14

  • nin ve anlay gcnn daha birok eyler yapabileceini sylemezler.

    Bu adan Zen hakknda yazmak dardan bakan objektif gzlemci iin olduu kadar, ieriden bakan sbjektif renci iin de problematik bir itir. Deiik zamanlar ve deiik durumlarda kendimi bu kmazn iinde bulduum anlar oldu. Objektif gzlemcilerle beraberliim oldu ve onlarla altm. unu grdm ki tm iyi niyetlerine ramen bu adamlarn istisnasz hemen hepsi hedefi skalyorlar, ve akam yemei yerine meny koyuyorlar tabaklarna. te yandan geleneksel hiyerarinin iinde bulunduum da oldu, ve grdm ki burada da insanlar akam yemei olarak yedikleri eyin ne olduunu bilmiyorlard. Ayrca bu pozisyondaki bir kii teknik adan biraz budala konumuna dmekteydi, nk ayn yoldan olmayan birisiyle tam anlamyla bir iletiim kuramyordu.

    Dnyamzn birbirleriyle hibir kesime noktas olmayan bir komnler topluluuna dnmesi hem tehlikeli hem de olduka sama olurdu. Bu yarg zellikle Dounun ve Bat'nn kkl kltrleri gz nnde bulundurulduunda geerlidir. nk buralar iletiim potansiyeli asndan olduka zengin yerlerdir. te yandan iletiim baarszlklarnn en tehlikeli sonular tad yerler de yine buralardr. Aa yukar yirmi yln Dou'y Batya anlatmaya almakla geirmi bir kiiyim; Zen gibi bir gerei anlatabilmek iin izlenmesi gereken ak bir prensip var: nsan, bir yandan hadiseye sempatik bir baka-syla yanamal, elinden geldii kadar bu yaam tarzn kiisel olarak hayata dkmeye almaldr. Fakat te yandan da organizasyona katlma ve onun getirecei kurumsal sorumluluklar yklenme konusunda her trl daveti de geri evirmeyi bilmelidir. Bu iyi niyetli tarafsz davrannn sonucunda kii her iki tarafa da dlanabilir. Fakat en kt ihtimalle de, eer yanl yorumlar yaplmsa,

    15

  • bunlar taraflar kendilerini daha ak bir ekilde ifade etmeye zorlayacaktr. nk bu iki pozisyon arasndaki ilikiler, onlar karlatrmaya da yarayacak nc bir pozisyonun domasyla ok daha net bir grnm kazanacaktr. Dolaysyla, Zen hakknda yaplm elinizdeki bu alma Zen olmad gibi Batl da olmayan bir gr aklamaktan baka birey yapmasa bile, ite bu nc bavuru noktasn salayacaktr.

    Bununla birlikte, aslnda Zen'in temel retisinin, organize olmay ve herhangi bir kurumun zel sahiplenmesi altna girmeyi reddettiine phe yoktur. Bu dnyada kltrel artlanmlklarn greceliini aabilen bir ey varsa eer, siz hangi isimle adlandrrsanz adlandrn o Zen'dir. te bu, Zen'in neden kurumsallamadn ve neden eski zamanlardaki Zen havarilerinin birounun herhangi bir Zen otoritesi tarafndan tannmay hi beklemeyen ve hibir Zen organizasyonunun ats altna girmeyi kabul etmeyen "evrensel bireycikler" olduklarn ok iyi aklayan bir sebeptir.

    Bu noktadan Zen karsnda kendi konumumun ne olduunu aklama gerei duyuyorum. Okuyucuya kar samimi olmam gerektiini biliyorum. nk yaadmz dnyada insanlarn kimlikleri ve nicelikleri hakknda ortalkta dolaan ciddi kayglarn varlndan da haberdrm. Kendimi deil bir 'Zenist' bir 'Budist' olarak bile suna-mam. nk bu, bulutlan paketleyip paketin zerine de bir marka yaptrma abas olacaktr. te yandan objektif bilimsellii yakalam bir akademisyen de deilim. nk bu da -Zen anlayn gznne alnca- ii doldurulmu l blblleri kullanarak ku sesleri hakknda aratrmalar yapmaya kalkmaya benzeyecektir. Zen'e dair konumalar yapmaya hakkm olduunu da iddia etmiyorum. Fakat, henz sadece kk bir ocukken Zen edebiyatn ve sanat tarzlarn almaya balam olma-

    16

  • nn zevki, ve bu usuz bucaksz yolda baz in ve Japon gezginleriyle insancl beraberlikler yaam olmann gzelliidir elimde kalan...

    Bu kitapta hem genel okuyucuya hem de daha ciddi almalar yapan rencilere ulamay amaladm. Genel okuyucunun kitaptaki baz teknik terimleri ve konuyu daha derin almaya istekli kiiler iin verilmi baz dier ara niteliindeki sunulan hogreceini umarm. Kitab iki blm olarak hazrladm. Zen'in gemii ve tarihini incelediim ilk blmden sonra, ikinci blmde de onun prensiplerini ve uygulanmasn mercek altna aldm. Faydalandm kaynaklar temelde eitti. Bir defa Zen hakknda, Avrupa dillerinde hazrlanm almalarn neredeyse tamamna yaknndan faydalandm. Doal olarak Prof. Suzuki'nin almalarndan nemli lde istifade ettim. Fakat ayn zamanda bu almalara ok fazla dayan-mamaya da zen gsterdim. Bu, szkonusu almalarda herhangi bir kusur bulunduundan dolay deil de, okuyucunun Suzuki'nin eserlerinin bir zetinden ok daha fazlasn, taptaze bir bak asn hakettiine inanmamdand.

    kinci olarak, burada Zen'e dair ileri srdm temel grler, eski in kaynaklarnda rastlanan konuyla ilgili almalarn dikkatli bir gzden geirilmesinin de rndr. (zellikle de Hsin-hsin Ming, T'an Ching ya da Altnc Pirin Sutras, Lin-chi lu ve Ku-tsun-hsi Y lu). Tang Hanedan dnemi incesi konusunda bilgim, bu dnemde yazlan eserlerin daha derin konularn incelemeye yeterli deil. Fakat istediimi almaya yeterliydi ki bu da temel doktrin hakknda bana ak bir bak as salad. Tm bunlarn yannda abalarm Asya almalar Amerikan Akademisi (AAAS)'nden baz aratrma grevlileri ve meslektalarmn cidd yardmlaryla desteklendi. zellikle Profesr Sabro Hasegavva'ya, Prof G-ming Shien'e, Dr. Paul ve Dr. George Fung'a Dr. Frederick Hang'a Charles

    17

  • Yick'e ve Soto Zen Okulu rahibi Kanumitsu-Kato'ya teekkr bir bor bildiimi zellikle belirtmek isterim.

    Kitabm hazrlarken faydalandm bir baka kaynak da, yirmi yl akn bir sre zarfnca baz Zen stat ve rencileriyle yaplm kiisel diyaloglarn oluturduu birikimdi.

    Biraz sonra okuyacanz sayfalarda, orijinal metinlerden yaplm eviriler aksini belirtmediysem ahsma aittir.

    Akademik seviyedeki okuyucular, romanize edilmi Sanskrite kelimelerde sama diakritik iaretleri kullanmadm iin umarm beni balayacaklardr. nk bu iaretleri kullanmak uzman olmayan bir okuyucu iin sadece kafa kartrc olacakt. Akllarna hemen Devanagi-ri alfabesi gelecek olan Sanskritistler iin ise zaten gereksizdir. Zen statlarnn ve Zen metinlerinin uygun isimlerine gelince bunlar; Mandarin'in ve Japoncann; ortaya ktklar lkeye gre romanize edilmi, ekilleriyle verilmitir. Teknik terimler ise, zel bir Japon Zen stad sz-konusu olmad mddete Mandarin olarak verilmitir. nk Mandarin'i kullanan birisi genel kullanmdan dolay Wade-Giles romanizasyonunu kullanmaya neredeyse mecbur kalmtr.

    zellikle R-H-BLYTH'a, yapm olduu "haiku" evirilerini toplad drt ciltlik antolojisinden baz alntlar yapmama izin verdii iin minnettarm. Ayrca Prof. Sab-ro Hasegawc'ya da kapak konusundaki yardmlarndan dolay zel teekkrlerimi bildiririm.

    Son olarak, bu kitabn n hazrlklarn yaptm, yl boyunca katklarm eksik etmeyen Bollingen Vakf'na da teekkrlerimi iletmek istiyorum.

    18

  • BRNC BLM ARKA P L A N ve TARIH

    I . T A O DNCES

    Zen Budizm, ada Bat dncesinin ekilci snflandrmalarndan hibirisine uymayan bir yaam gr ve yoludur. Felsefe ya da bir din olmad gibi psikoloji veya herhangi bir bilim dal da deildir. Fakat Hindistan ve in'de "zgrlk yolu" olarak adlandrlan kavramn bir rneidir ve bu adan, Taoculuk, Yoga ve Vadenta'y andran bir yn vardr. Biraz sonra da grlecei gibi bu tr bir zgrlk yolunu pozitif tanmlamalarla anlatmak pek mmkn deildir. Dolaysyla byk bir kaya bloundan ta paracklarn yontup atarak ortaya bir eser karan heykeltran yapt gibi onun ne olduundan ok ne olmad sylenerek anlatlmas gerektii kansndayz.

    Tarih perspektifinden baklnca Hint'ten ziyade in'li olmasna ramen Zen, Hint ve in kltrlerinin kkl geleneklerinin hayata geirilmesi olarak grlebilir. Onikinci yzyldan itibaren ise Japon kltrne kk sal-

    19

  • m ve en yaratc eklini burada kazanmtr. Bu byk kltrlerin verdii bir meyve, ayrca bir zgrlk yolunun zgn ve kendine has didaktik rnei olarak Zen, Asya'nn dnyaya sunduu en kymetli hediyelerden biridir.

    Aslnda Zen'in kayna Taocu olduu kadar Budacdr da. Fakat damaklarda bylesine zgn bir in tad brakt iin bir zgrlk yolunun ne anlama geldiini, Zen'in in kltr iindeki kkenlerini sorgulayarak ve ayn zamanda bu Taoculuk rneinden faydalanarak anlamaya almak, balang iin en akllcas olacaktr.

    Zen'in Batl bir renciye zor ve artc gelmesinin ardnda yatan neden byle bir kiinin in dnce yntemlerine yabancldr. Bu dnce yntemleri Batdaki-lerden son derece farkldr ve aslnda ite bu yzden zel bir deeri olduu sylenebilir. nk bu fark Batllara kendi dncelerine eletirel bir bak asyla yaklaabil-me konumu salar. Bu noktada mesele sadece Kant'n Descartes'tan veya Kalvinistlerin Katoliklerden farkl teorileri olduu gibi; bizim dncelerimizden farkl olan dncelerin stesinden gelebilmek deil aslnda. Asl mesele, dncelerin temel ncllerindeki ve dnce metot-larndaki farkllklar hakkyla deerlendirebilmektir. nk bu konu o kadar ok ihmal edilmitir ki, in felsefesinden yaptmz eviriler neredeyse karakteristik Bat fikirlerinin in terminolojisiyle ifade edilmesi haline gelmitir. te bu Asya felsefesini Batnn bilim diliyle yorumlamann kanlmaz bir dezavantajdr. nk kelimeler ancak benzer deneyimleri paylaan insanlar arasnda iletiim salayabilir.

    ngilizce gibi son derece zengin ve ince bir ifade yeteneine sahip olan bir dilin, basit bir ekilde, in dncesini ifade etme konusunda yetersiz kaldn iddia edecek kadar ileri gitmek niyetinde deilim. Aksine Taoculuk ve Zen'in bu dilde henz istenilen seviyeye ulaamam baz

    20

  • in ve Japon rencilerinin inandndan ok daha fazlasn da yapabilir ngilizce. Aslnda, dilde grlen bu zorluk, imdiye kadar konuya akademik ve bilimsel yaklam yollarndan ayrlamaz grnts izen dnce metotlarnda olduu kadar ok deil. Dou zihniyetinin anlalmas g, mantktan uzak, akl sr ermez olduu ynndeki izlenimlerin ardnda yatan neden, bu metotlarn Taocu-luk ve Zen gibi konularla uyuamamasdr. Ayrca bu konularn, bizim kendi kltrmze ait herhangi bir eyle iliki kuramamasnn nedenini onlarn bu kadar zgn bir biimde in ve Japon olmalarnda aramaya gerek yoktur. Her ne kadar, Bat dncesinin kalplam blmlerinin hibirinin bir "zgrlk yolu"na karlk gelmedii doruysa da; R. H. BLYTHin "ngiliz Edebiyatnda Zen" isimli harika almas Zen'in temel prensiplerinin aslnda evrensel olduunu gstermitir.

    Taoculuk ve Zen'in, Bat zihniyetine ilk bakta bu kadar kark gelmesinin nedeni insan hakknda snrl bir bak asna sahip olmamzdr. Bizim iin neredeyse bilginin tamam bir Taocunun "Kalplam" diye isimlendirecei bilgidir. nk kelimelerle, matematiin veya mziin sembolleri gibi baka baz kalplam iaret sistemleriyle tasvir edemediimiz bireyi gerekten bildiimizi kabul etmeyiz. Bu tr bilgi kalplam bilgidir, nk iletiimin kurallar zerinde varlan toplumsal bir fikir birliiyle ortaya kar. Ayn dili konuan insanlar arasnda hangi kelimenin neyi temsil ettii konusunda sessiz bir anlama szkonusudur. te aynen bunun gibi, her toplum ve kltrn yeleri de eylerin ve eylemlerin deerlendirilmesi ve snflandrlmasyla ilgili olarak yaplm her trl anlamaya bal bir ekilde varlm srdren iletiim balaryla birbirlerine kenetlidir.

    Bu nedenle eitime den grev, yeni nesilleri toplu

    mun ifrelerini renmeye ikna ederek onlar toplum ier-

    21

  • sinde yaamaya elverili hale getirmektir. ifreler derken, toplumun kendisini bir btn olarak devam ettirebilmesini salayan iletiim kural ve sembollerini kastediyoruz ki, birinci srada konuulan dil gelir. ocuk, "aa" ya da "ylan"! bu nesne iin kabul edilmi iaret olarak alglar. Aa kelimesinin bir teaml meselesi olduunu kolaylkla anlarz. Fakat anlamakta biraz zorlanabileceimiz nokta, bu teamln ayn zamanda kelimenin tanmlamakla ykml olduu eyin canl bir ekilde tasvirini de ynlendirdiidir. nk ocua retilmesi gereken sadece hangi kelimelerin hangi eyleri temsil etmesi gerektii deildir. Bunun yannda ocua kendi kltrnn eyleri birbirinden ayrma ve gnlk yaammz iinde snrlar belirleme konusunda izledii yolun da retilmesi zorunludur. Bu nedenle bir ylan balnn, ylan m balk m olacana karar veren bilimsel kalplardr. Byle teamllerin ne kadar keyfi olabileceini, "Elimi atm zaman yumruuma (isim-nesne) ne olur?" sorusu ok gzel anlatmaktadr. Nesne mucizevi bir ekilde ortadan yok olur, nk bir adm ncesinde nesne, sabit bir eye tahsis edilen ksmyla gizlenmi bir durumdayd. ngilizce'de eyler ve eylemler arasndaki fark her zaman mantkl olmasa da daima ak seik belirlidir. Fakat ince'de kelimelerin nemli bir ksm ayn zamanda hem isim hem fiil fonksiyonunu stlenir. Dolaysyla ince dnen birisi nesnelerin ayn zamanda olaylar olduunu ve dnyamzn bir varlklar btn olmaktan ziyade bir eylemler btn olduunu grmekte zorluk ekmeyecektir.

    ocuun, kabul etmek zorunda olduu, dilden baka daha bir yn kural vardr. nk beraber yaamann dourduu koullar; kanundan ahlka, grgden sanata, arlk birimlerinden llere hatta saylara ve hepsinden nemlisi, stlenilecek rollere kadar birok kavramn genel kurallar zerinde anlamay gerektirir. Kendimize; baba,

    -

  • retmen, ii, sanat, drst, kibar, sportmen ve bunun gibi belli bal roller bimedike birbirimizle iletiim kurmada zorluk ekeriz. Kendimizi, bu tr kalp roller ve onlar artran davran kurallaryla tanmlayabildiimiz oranda bir kii olduumuzu hissederiz. nk byle olunca, evremizdeki insanlar bizi kabul etmekte, daha dorusu bizi tanmlayarak "kontrol altnda" olduumuzu hissetmekte daha az zorlanrlar. Bir partide ev sahibi tarafndan birbirleriyle tantrlmam ve dolaysyla birbirlerinin toplum iindeki rollerinden habersiz iki yabanc insann karlamas hem zaman iin skcdr. nk her iki taraf da diyalog ve davran kurallarnn ne olmas gerektii konusunda bir bilgiye sahip deildir.

    Rollerin kalplam karakterini farketmenin aslnda kolay olduunu belirtmek istiyorum. nk bir baba ayn zamanda bir ii ya da erkek karde olabilecei gibi, bir doktor veya sanat da olabilir. te yandan u son derece aktr ki btn bu rol isimlerinin tamamnn bile bu adam baz snflandrmalara tabi tutmalar birey deitirmez. nk, adamn kendisi hakknda doyurucu bir tanmlama yapabilmekten uzaktrlar. Fakat insan kimliini ynlendiren kalplar bundan daha az ak ve daha ok karktr. Kendimizi ok ak bir ekilde olmamasna ramen aslnda ayn derecede kalplam bir bak as olan "Kendim"le; eni konu tanmlarz. nk kalplam "kendi" ve "kii" kavramlar balca, doum anyla balayan ve setiimiz anlardan meydana gelen bir tarihten oluur. Kalba gre ben, sadece u anda yapmakta olduum ey deilim. Ben ayn zamanda gemite yapm olduum eylerle de tanmlanmalym. Gemiin basmakalp yorumlanm versiyonu gerek beni ekillendirmede iinde bulunduumuz andaki benden daha etkili gzkyor. nk u anda ne olduum, elle tutulamaz ve deiken birey; fakat gemite ne olduum sabit ve bellidir. Ayrca gelecekte

  • ne olacam hakkndaki tahminlere de salam bir temel tekil etmektedir. Sonu olarak ortaya u kyor ki, ben, gerekte varolandan ziyade artk varolmayan bireyle tanmlanmaya daha yaknm.

    insanolunun tarih iinde kiiliini oluturan anlar ve gemi olaylarn bir seimden baka birey olmadna dikkat etmeliyiz. Olaylar ve deneyimlerin asl sonsuzluu ierisinde bazlar nemli addedilir ve ekip karlr, yani soyutlanr. Doal olarak nemlilik kalplam standartlara gre belirlenir. nk kalplam bilginin temelinde, onun bir soyutlama sistemi olduu yatar. Kalplam bilgi, olaylar ve eylerin genel izgilerine indirgendii bir semboller ve iaretler btndr. Szgelimi, ince'deki "jen" karakteri adam anlamna gelir ve insan trn kolaya indirgemenin ve genelletirmenin artk son noktasdr.

    Ayn ey ince'deki birleik karakterlerden baka, kelimeler iin de geerlidir. Dildeki "adam", "balk", "yldz", "iek", "komak", "gelimek" gibi kelimeler bir gur-bun yeleri saylmalar, basit gndermelerle gerekleen olay ve nesne snflarn gsterirler. eylerin btn karmakl ierisinden soyutlama yoluyla elde edilmi gndermelerdir bunlar.

    Dolaysyla, soyutlama iletiim kurabilmek iin neredeyse bir ihtiya haline gelir. nk deneyimlerimizi, zihnimizin basit ve hzl bir ekilde yapt kavramlarla yanstabilmemizi salar. Bir anda sadece bir eyi dnebildiimizi sylyorsak eer, bu Byk Okyanus'u tek bir defada mideye indiremeyeceimizi sylemek kadar doaldr. Bir bardak kullanmal ve azar azar yudumlamalsnz onu. Soyutlamalar ve kalplam iaretler bir bardaa benzerler, deneyimleri, herbiri bir defa da kavranabilecek kadar basit paralara indirgerler. Erilerin lm de benzer bir ekilde, onlar nce dz ve kk paralara ay-

    24

  • rarak veya kadn zerinde kareler varm gibi dnp erinin bunlarn zerinden getiini varsayarak yaplr.

    Ayn srecin, gazetelerde kan fotoraflar ve televizyonun grnty nakletmesi gibi baka rnekleri de vardr. Fotoraf rneinde, doal bir sahne, bir ekranda ya da a andran bir model zerinde dzenlenmek suretiyle k ve koyu noktalar yardmyla yeniden retilir. Ama, bir byte olmakszn bakldnda bu dzenlemenin insanda siyah-beyaz bir fotoraf izlenimi brakmasdr. Gerek sahneye istedii kadar benzesin; kullandmz kalplam kelimelerin ve basmakalp dncelerimizin aslnda deneyimin soyut iaretlerle yeniden kurulmasndan baka birey olmad gibi; bu dzenleme de sadece o sahnenin noktalar yoluyla yeniden kurulmasdr. Dnce srecinin oluumuyla, televizyon kamerasnn doal bir sahneyi bir tel boyunca gnderilebilen seri akmlar halinde nakletmesi arasndaki benzerlik, birinci rneimizdekinden daha fazladr.

    Dolaysyla bu tr kalplam iaretlerle gerekletirdiimiz iletiim bize evrenin somut ve "teker teker" yaplm bir evirisini verir. Bu evrende eyler hep beraber, bir anda olmaktadr ve bu evrenin somut gereinin tam bir tanmlamas soyut ifadelerle hibir zaman yaplamamtr. Kk bir toz zerreciinin tanmlanmas bile, bu yntemlerle sonsuz zaman alacaktr. nk kii bu zerreciin hacmi iindeki her bir noktann aklamasn yapmak durumundadr.

    Sz ve dncenin dorusal, "teker teker" karakteri, zellikle alfabeler kullanan ve deneyimi uzun harf dizinleri yoluyla yanstan dillerde gze arpar. Kendimizle (dnerek) ve bakalanyla (konuarak) iletiim kurarken neden bu "teker teker" yntemini kullanmamz gerektii sorusunun cevabn vermek pek kolay deildir. Yaamn ken-

    25

  • disi bile byle dmdz ve skc bir tarz izlemez. Ote yandan kendi z vcutlarmz; kendilerini; alp verilen her soluu, kalbin her atn, sinirlerimizin her uyarsn dnerek kontrol altnda tutmak durumunda olsalard, hayatn bir annda bile zor karrlard. Fakat biz yine de dncenin bu zelliine bir aklama getirmek istiyorsak, grme duyusunun ilham ettii bir karlatrmadan faydalanabiliriz. Spot lambalarna ve projektr na benzetebileceimiz iki eit gr yeteneimiz vardr; merkezi ve evresel. Merkezi gr yeteneimizi, okuma gibi kesin doruluk gerektiren ilerde kullanrz. Burada gzlerimiz, spot lambalar gibi, birbirini takip eden kk alanlar zerinde younlar. evresel gr yeteneimizde bilin daha azdr ve netlik spot lambalarnn salad seviyeye ulaamaz. evresel gr yeteneimizi gece grmek iin veya nesne ve hareketlerin farkna bilinaltmzda varmak iin kullanrz ki bu merkezi gr yeteneimizin dolaysz izgisinden uzaktr. Spot lambalarn tersine evresel gr yeteneimiz bir anda birok eyin farkna varabilir.

    yleyse imdi elimizde iki ayr benzerliin bulunduundan sz edebiliriz. Birincisi merkezi gr yetenei ve bilinli, teker teker dnme arasndadr. Dieri ise evresel gr yetenei ve vcutlarmzn inanlmaz karmakln dnmeyi tamamen terkederek dzenleyen daha bir gizemli sre arasndadr. Bu arada u unutulmamaldr ki vcutlarmz karmak olarak isimlendirmemiz aslnda onlar kelimeler ve kavramlarn dorusal dnceleriyle anlamaya almamzdan kaynaklanmaktadr. Aslnda vcutlarmz, bu tr dnce yntemleriyle anlamaya almamzdaki karmaklk, onlarn karmaklndan daha fazladr. Bu, olduka geni bir odann zelliklerini bir tek parlak n dalgasyla ayrdetmeye almak gibidir. Suyu bardak yerine atalla imeye kalkmak gibi de anlalmas g bir davrantr.

    26

  • Bu adan baknca in yazl dili, Batya nispeten ufak bir avantaja sahiptir, ve belki de deiik bir dnme yolunun belirtisidir. Burada da dorusalln etkili olduunu ve teker teker ele alnan bir soyutlamalar zincirinin varln grrz. Fakat bu dilin yazl iaretleri, aslnda birer resim olduklarndan dolay yaama hecelenen kelimelerden biraz daha yakndrlar. Bir in atasz bunu ok gzel ifade eder: "Bir resim yz sze deer." Bunu anlamak iin bir adama karmak bir dm nasl balayacan bir kere gstererek anlatmann kolaylyla, ona ayn eyi sadece kelimelerle anlatmaya almann zorluunu karlatrmak yeter sanrz.

    Batl zihniyetin genel bir eilimi vardr. Dorusal iaretlerle tasvir edemediimiz ve birbirimize iletemedii-miz bir ey varsa eer, onu, sadece dnceyi kullanarak gerek manada anlayamayacamz kansna varrz. Hangi admlar ataca ona izilerek gsterilmedii srece bir dans renemeyen, hissederek kavrayamayan bir kiiye benzeriz. Ne olduunu bilmediimiz bir nedenden dolay, evresel gr yeteneimize ne gveniriz, ne de onu tam kapasiteyle kullanrz. Mzik reniriz szgelimi. Fakat ses perdesinin ve ritmin btn geniliini sabit ritmik aralklardan ve ton aralklarndan ibaret bir kayt sistemiyle snrlandrarak yaparz bunu. Kald ki bu kayt sistemi, dou mziini seslendirmeye yetmez. Fakat doulu mzisyen, kendisinden sadece melodiyi hatrlatmasn bekledii kaba bir kayt sistemi kullanr. Mzii, notalar okuyarak deil, bir stadn icrasn dinleyerek, onu hissederek ve kafasna kopyalayarak renir. Sonuta bu, doulu mzisyene ton ve ritimle ilgili yle yetenekler kazandrr ki, bu yetenekleri Bat dnyasnda sadece benzer yntemler kullanan caz sanatlarnda bulabiliriz.

    Sylemek istediimiz, sadece, Batllarn "evresel zihni" kullanmadklar deil. nsan olarak her zaman kul-

    27

  • landmz bir eydir o. Her sanat, her ii, her sporcu evresel zihnin glerinde kendi apnda birtakm gelimeler salayabilir. Fakat bu felsef ve akademik ynlerden kayda deer bir gelime deildir. evresel zihnin imkanlarnn farkna varmaya ok zor balarz. Eer bunu baarabilirsek, ki bu ok ender bir hadisedir, bu defa da onun en nemli kullanm alanlarndan birinin "gerein bilgisi" olduunu anlamakta zorlanrz. nk bu "gerein bilgisine ilahiyatn, metafiziin, mantksal karmlarn skc hesaplaryla ulamaya alrz.

    Eski in toplumuna bir gz atarsak, birbirlerini tamamlayan iki felsef akm, yani Konfyanizm ve Taocu-luu grrz. Konfyanizmin yapmaya alt ey genel hatlaryla, dilbilimsel, ahlk, kanun ve trensel kalplar zerinde younlaarak topluma bir iletiim sistemi salamaktr. Baka bir deyile, Konfyanizmin balca uras kalplam bilgidir. Yeni nesilleri himayesi altna alr ve ocuklarn aslnda maymun itahl ve deiken ftratlarn toplumun Procrustes'in demir yatana benzeyen dzenine uygun hale getirmeye alr. Birey kendisini ve toplum iindeki pozisyonunu Konfyen formllerin nda tanmlar.

    te yandan Taoculuk yalanm ve zellikle de toplum yaamna aktif katlm artk gerilerde brakm insanlarn gzdesidir. Bu insanlarn toplum hayatndan el etek ekmeleri, kalplam dnce ve davran yntemlerinden ie dnk kurtulmann, da dnk semboldr. nk Taoculuk basmakalp olmayan bilgiyle ilgilenir. Yaam dolaysz olarak anlayabilmektir amac. Tasvirler yoluyla dnmenin getirdii soyut ve dorusal ifadeleri kullanmaktansa, bunu tercih eder.

    Dolaysyla Konfyanizm, aslnda toplumsal ynden de gerekli olan, yaamn vre doasn teamln ka-

    28

  • t kurallaryla snrlandrma grevini stlenir. Bu sre sadece ac ve atma dourmakla kalmayacaktr. Ayn zamanda o tuhaf "doallk" ve "kendinin bilincinde olmama" zelliklerinin kaybn da getirecektir. Kendinin bilincinde olmamay ocuklarda grrz, ve onlar son derece sevimli yapan bir zelliktir, ileriki yalarda ermiler ve bilgeler tarafndan yeniden kazanlabilir. Taoculuun fonksiyonu ise Konfyanizmin at ve kanlmaz yaralar iyiletirmektir. Taoculuk "tzu-jan" denilen ve "ylesine"lik de diyebileceimiz bir zgn avarelii sadece yeniden bina etmekle kalmaz onu gelitirmeyi de bir dev olarak kabul eder. nk bir ocuun avarelii dier hereyi gibi ocukadr. ocua verilen eitim ondaki kuralcl arttrr fakat avarelik duyusuna dokunmaz. Baz ftratlarda toplumsal kalplkla avareliin atmas ylesine iddetli olur ki, bu atma sonuta onlarn su ilemesine, nevrozlara tutulmasna ve delirmesine yol aar. te bunlar, dier faydalarna bir lafmz olmayan dzen iin dediimiz fiyattr.

    Fakat, baz durumlarda devrimciliin kendisini bir bahane olarak kullanmasna ramen, Taoculuk hibir biimde teamln karsnda devrimci bir konuma oturtula-maz. Taoculuk devrimlerle asla elde edilemeyen bir zgrlk yoludur. nk ou devrimlerin; yktklarn aratacak kadar baskc sistemler kurma gibi kt bir hreti vardr. Kalplardan kurtulmak ne onlar pe atmak ne de onlar tarafndan kandrlmaya gz yummaktr. Kalplardan kurtulmak onlarn klesi olmaktansa, onlar kullanmay bilmektir.

    Bat, Taoculuk'a karlk olabilecek bir konum ta-nmlamamtr, nk Bat'daki Yahudi-Hristiyan ruhani gelenei mutlak olan -Tanr'y- kalplarn ahlak ve mantksal dzeniyle tanmlar. Bu ciddi bir kltrel ykm olarak kabul edilebilir. nk toplumsal dzeni ar otoriteyle dengeler. Sonu olarak da Bat tarihinin son derece

    29

  • tipik bir zellii olan o alldk, din ve gelenek kart devrimlere yol aar. Kiinin toplum tarafndan yaptrmlarla desteklenen kalplarla uyuamadn dnmesi iin bir yndr, fakat, yaamn gerek temeli ve zeminiyle arasnn ak olmas, mutlak olanla problemi olduunu dnmesi tamamen farkl bir boyuttur. Bu ikinci duygu, kiide ylesine akl almaz bir sululuk duygusu dourur ki, sonu olarak bu kiinin ya kendi doasna meydan okumasna ya da Tanr'y reddetmesine yol aacaktr. Bu alternatiflerden ilki, insann kendi diini inemeye kalkmas gibi imkansz olaca iin, ikincisi kanlmaz olacaktr (zellikle de gnah karma gibi "hafifletici" etkenlerin artk geerliliklerini yitirmeye balad bir ortamda). Devrimlerin doas her zaman byledir. Tanrya kar yaplan devrimler, daha kt bir tiranla, mutlak devlet anlayna yol aarlar. Daha ktdr nk affetme yeteneinden bile yoksundur, ve kendi yetki sahasnn gleri dnda hibir ey tanmaz. Bu ikincisi, Tanr iin de dorudur. Fakat Tanr'nm yeryzndeki temsilcisi kilise, Tanr'nn koyduu kurallarn sabit ve deiemez olduunu kabul etmekle beraber hi kimsenin O'nun merhametinin geniliini snrlamaya yeltenmeye cesaret edemeyeceini de belirtir. Mutlak olann taht bo kalnca, grece olan, onu gaspeder ve bir kavram, bir soyutlamay mutlaklatra-rak Tanr'ya kar tam anlamyla bir putperestlik suu iler ve O'na tam anlamyla hakaret eder. Fakat, bir anlamda eer herey byle gitmemi olsayd, o tahtn boalma-yacan da dnebilirdik (yani eer Bat gelenei mutlak olan, kalplam dzenin dnda ifadelerle direk olarak kavramaya yarayacak bir yntem gelitirmi olsayd).

    Kukusuz "Mutlak" kelimesinin kendisi bize Saf Varlk gibi kavramsal ve soyut bir anlam sunar. Bizde "maddece gre kart bir anlam tayan "ruh", "soyuf'tan ok "somuf'a yakndr. Fakat, Taoculuk'a gelince dier "Oz-

    30

  • grlk Yollar"nda olduu gibi mutlak asla soyutla kartrlmamaldr. te yandan Tao'nun -gerein son noktasna verilen ad- soyuttan ok somut olduunun sylenmesi de dier baka karklklara yol aacaktr. nk "somut" kelimesinin bize, madd, fizyolojik ve doal (doastnn kart anlam olarak) gibi manalar artrmasna alm-zdr. Fakat Taocu ve Budist bak alaryla ele alnnca bunlar da bilginin soyut ve kalplam blmleri iin kullanlan ifadelerdir.

    Szgelimi biyoloji ve fizyoloji gerek dnyay kendilerine ait zel ve soyut kategorilerde yanstan bilgi eitleridir. Bu dnyay kendilerinden yararlanmak istedikleri zel kullanmlara uygun yntemlerle snflandrr ve lerler. Bu, belirli bir toprak parasn, bir lm grevlisinin dnmler; bir toprak analizcisinin ise kimyasal yaplar olarak ele almasna benzer. nsan organizmasnn somut gereinin fizyolojik olduunu sylemek topran bir tonlar ve dnmler btn olduunu sylemek gibidir. Bu gerein doal olduunu sylemek ise eer 'kendiliinden' ya da doann oluturulmasn kastediyorsak dorudur. Fakat eer kategorilerle ayrlm ve eitli ('bunun doas nedir?' soru-sundaki gibi) niteliklere ayrlarak blmlendirilmi bir doay kastediyorsak bu olduka yanl olacaktr. te Taocu-luk'taki doallk anlayyla hibir ilgisi olmayan bilimsel naturalizm kelimesini bu balamda ele almalyz.

    Dolaysyla Taoculuk'un neden bahsettiini anlamak iin en azndan dnyaya kalplamn dnda bak alaryla da yaklalabileceini kabul etmeye hazr olmalyz. Bizim yzeysel bilincimizin dnda baka bir bak asdr bu ve gerei ayn anda sadece tek bir soyutlama ekliyle (veya dnceyle) kavrayabilir. Aslnda bunda yle cidd bir zorluk da yoktur. nk her ne kadar bunu nasl yaptmz kelimelerle anlatmaya balamak olduka zor olsa da; ellerimizi nasl hareket ettireceimizi, bir karara

    31

  • nasl varabileceimizi, nasl soluk alp-verdiimizi bildiimizi kabul ederiz. Onun nasl yaplacan biliriz, nk onu yaparz. Taoculuk bu tr bir bilginin uzantsdr. Bu yle bir uzantdr ki, bize kendimiz hakknda altmz kalplam yaklamlardan ok daha farkl bir bak as sunar. Bu farkl bak as, kendisini 'soyut ben'le tanmlayarak snrlayan insan zihnine yepyeni ufuklar aar.

    Taoculuk'u ortaya karan kiinin; Kung Fu-tzu yani (Konfys)'un daha yal bir ada olan Lao-tzu olduu sylenmektedir. Ayrca Lao-tzu'nun ksa bir zdeyiler kitab olan ve Tao'nun prensiplerini, g ve erdemini ortaya koyan "Tao Te Ching"in de yazar olduu sylenir. Fakat geleneksel in felsefesi Taoculuk ve Konfyanizm'in her ikisini de ok daha erken bir kaynaa dayandrr. Bu kaynak, in kltr ve dncesinin kklerini oluturan ve nereden baklsa .. 3000 ile 1200 yllan arasnda ortaya km olan, I Ching yani "Deiimler Kitab"dr. I Ching, dardan bakldnda bir kehanetler kitab gibi gzkr. Herbi-ri alt izgiden oluan 16-4'l soyut figrden yola klarak oluturulmu kehanetlerdir bunlar. izgiler blnm (negatif) ve blnmemi (pozitif) olmak zere iki eittir, ve alt izgili figrler yani hexagramlarm stld zaman atlayacak bir kaplumbaa kabuunun, bu deiik atlama ekillerine dayanmaktadr. Bu yntem eskiden kehanetlerde kullanlan bir metodu anmsatmaktadr. Bu ynteme gre, kahin bir kaplumbaa kabuunu alp, kabuun zerine bir delik aar buray str ve daha sonra da kabuun atlarken ald ekillere gre gelecek hakknda tahminlerde bulunur. Bu yntem aslnda el falclarnn eldeki izgilerden yararlanmalarna benzer bir yntemdir. Doal olarak oluan atlaklar son derece karkt ve 16-4 altgenler eitli atlak oluumlarnn basite indirgenmi bir snflandrmasy-d. Geen uzun yzyllar boyunca kaplumbaa kabuu kullanmdan dt, u anda kullanlan ara ise altgenlerdir.

    32

  • Kahin, sorulan soruyu alt tane sap demetinden oluan bir setin rastgele dalmndan karmlarla belirlemeye alr. Fakat bir I Ching uzman ille de kaplumbaa kabuklarna ya da demetlenmi saplara bal deildir. O bir hexag-ram hereyde, ieklerin tesadfen oluturduu bir dairede, bir masann zerinde dank bir halde duran nesnelerde, bir akltamn zerindeki doal iaretlerde grebilir. ada bir psikolog bunda yle ya da byle, "Rorschach Testi"ne benzeyen bir yn bulacaktr. Bu testte hastann durumunun karmak bir mrekkep lekesinde grdn syledii kendiliinden olumu ekiller araclyla inceleme altna alnr. Hasta, dncelerini bir mrekkep lekesi zerinde yorumlayabiliyorsa eer, kendisi hakknda gelecekteki durumunun nasl olaca konusunda ie yarar baz bilgilere sahip olacaktr. Dolaysyla I Chingin kulland kehanet ynteminin sadece bir batl inan olarak yaftalanp bir kenara braklmamas gerekmektedir.

    Aslnda bir I Ching rencisi, kararlarmz verirken kullandmz yntemlerin stn ynlerine dair, bizi olduka zorlayacak iddialar ileriye srebilir. Kararlarmz, konu hakknda toplam olduumuz elimizdeki bilgiler zerine kurduumuz iin mantkl karar verdiimizi dnrz. Yaz-tura atmak, ay yapraklarnn zerindeki deiik ekillerden ya da bir kabuktaki atlaklardan yola kmak gibi nemsiz ve konuyla ilgisiz yntemlere bal deilizdir. Fakat szkonusu renci bize hangi bilginin konuyla ilgili hangisinin ilgisiz olduunu gerekten bilip bilmediimizi soracaktr. nk kabul etmek durumundayz ki, ou zaman planlarmz tahmin edilemeyecek kazalarla altst olmaktadr. Bu renci bir adm daha teye gidip, karar vermek iin topladmz bilgilerin yeterli noktaya ulap ulamadn nasl anladmz da soracaktr bize, Kararlarmz iin gerekli olan bilgileri toplarken, eer gerekten bilimsel yntemlere gre davranyorsak, bilgi top-

    33

  • lama sreci yle uzayacaktr ki sonuta artk karar verme zaman oktan gemi olacaktr. Tekrar sorumuza dnelim, eer byleyse, yeterli seviyeye ulatmz nasl anlayacaz? Yeterli seviyeye ulatn bilginin kendisi mi syleyecek bize? Aslnda, belki de bunun tam tersi olacaktr. Gerekli bilgilerin toplanmas iin gidilmesi gereken yol bo-

    _ yunca ilerleriz. Fakat daha sonra sadece bir engel nedeniyle, dnmenin bizi yormasndan veya artk karar verme zamannn gelmesinden dolay harekete geeriz. Son olarak, szkonusu renci bize bunun da sap demetlerini kullanmak kadar alakasz ve nemsiz eylere bal kalmak olup olmadn soracaktr.

    Baka bir deyile, gelecei tahmin etmenin gerekten bilimsel metodu sadece baz zel durumlarda uygulanabilir. Yaplmas gereken hareketin kanlmaz olmad, iin iindeki faktrlerin son derece mekanik olmad durumlar ya da ciddi bir ekilde snrlanm olmalarndan dolay nemsiz hale gelmi artlar bu zel durumlara rnek gsterebiliriz. te yandan nemli kararlarmzn byk bir ksm iten "nsezi"ye yani baka bir deyile zihnin evresel gr yeteneine baldr. Dolaysyla kararlarmzn gvenilirlii de nemli bir derecede durumu hissetme yeteneimize ve evresel vizyonun ne kadar gelimi , olduuna baldr. Her I Ching takipisi bunun bilincindedir. Bilir ki, kitabn kendisi tam anlamyla bir bilim iermemektedir. erdii eer iyi bir "sezgi"ye sahipse, ya da "Tao'ya ermise"; byle bir kiinin kullanaca ifadeyle, kendisine faydal olabilecek kullanl bir aratr. Bylece, kii gerekli hazrlklar yapmadan ve zihni "sezgi"nin daha etkili olduu soukkanl bir duruma getirmek iin nceden hazrlanm riteller srecini dikkatli ve sakin bir ekilde tamamlamadan direk olarak kehanetlere bavurmaz. yleyse, Taoculuk'un kaynaklarnn T Ching'de olduu dnlse bile. bu kaynaklar aslnda o kadar da kita :

    34

  • bin metninin kendisinde (uygulamaya dkld ekliyle) ve onun temelini oluturan varsaymlarda deildir. nk, kararlar sezgi yoluyla vererek belirli bir deneyim olgunluuna ulamak unu iyice gsterecektir ki zihnin bu evresel yz, eer kendisine mdahalede bulunmaya kalkmaz ve kendi bana i grmesine gvenle yaklarsak, en verimli halini alacaktr.

    Bylece, Taoculuk'un temel prensipleri yava yava kendilerini ortaya koymaya balamaktadr. Bir defa her-eyden nce Tao, yani yaam tarz, dnyann somut 'sreci' vardr. ince kkenli olan bu kelime aslnda yol ya da yn anlamlarna, ya da "konumak" anlamna gelebilir. Tao Te Ching'in henz ilk satr bu iki anlam zerine kurulu imal anlatmlarla balar. "Kendisinden bahsedilebi-len Tao sonsuz Tao deildir".

    Lao-Tzu bu satrn ne anlama geldii konusunda en azndan bir yorum yapmaya alarak yle demitir:

    "Gkyz ve yeryz ortaya kmadan nce mphem bir ey vard. yle bir durgunluktu ki, yle bir boluktu ki! Tek bana dururdu o, deimeden, her yerde hareket eder, hi yorulmadan! Gkyznn altndaki her eyin anasdr o, adn bilmiyorum. Ama Tao diyebiliriz ona."

    u satrlar da ona aittir.

    "Tao bulank ve belirsiz bir eydir

    Ne kadar belirsiz! Ne kadar bulank:

    Ama imgeler vardr iinde

    Ne kadar bulank! Ne kadar belirsiz

    Ve iinde eyler vardr

    Ne kadar soluk! Ne kadar karmak

    Fakat iinde zihin gc vardr

    Ve bu g en doru olduundandr ki

    iinde gven vardr

    35

  • Zihinsel g; temel, ince, fiziksel, ruhsal ve yetenekli gibi kavramlar biraraya getiren bir "ching"dir. Bamz kendi gzlerimizle direk olarak gremeyiz. Zekann kayna iin de ayn yarg geerlidir. te Tao da, byk bir boluk gibidir, mphem grnr, tanmlanamaz ve idrakimizin ok tesinde bir yetenekle dnyay ekillendiren zekadr.

    Tao ve allm Tanr dncesi arasnda ok nemli bir farkn varlndan szedilebilir. Tanr dnyay yaparak meydana getirir. Fakat Tao onu "yapmayarak" meydana getirir. Bunu aa yukar yetimek/olmak anlamlaryla da ifade edebiliriz. nk yaplm eyler makine gibi deiik ve ayr paralardan oluturulmu ya da bir heykel gibi hibir isellik olmadan bir baka nesneden ortaya karlmlardr. Fakat yetien/gelien oluumlar, dsall-n ta iinden kendilerini paralara ayrrlar. Doal evren "yetimek" prensibi zerine kurulu olduu iin, onun nasl yaplm olduunu sormak bir inliye olduka garip gelecektir. Evren yaplmsa eer, onun nasl yaplm olduunu anlatacak birisi de olmaldr. Bir teknisyenin, herhangi bir makinann paralarnn toplanarak nasl oluturulabileceini aklamas gibi onun da para para bir araya getirilerek nasl yaplm olduunu aklayabilecek birisi. Fakat gelien/yetien bir evren, bir gelimenin nasl olduunu dnce ve dilin yetersiz artlar altnda kesinlikle bir kenara brakr. Dolaysyla bir Taocu, Tao'ya evreni nasl oluturduunu sormay aklnm ucundan bile geirmez nk o herhangi bir plana gre deil, kendiliindenlie gre iler. Lao Tzu yle der:

    "Tao'nun prensibi kendiliindenliktir"

    Fakat bu kendiliindenlik hibir ekilde kr, dzensiz bir arzu veya salt bir kaprisin, hevesin gc deildir. Kalplam dilin alternatifleriyle snrlanm kstl bir

    36

  • felsefe, herhangi bir plana ya da dncenin birer birer dzenine gre ilemeyen bir zekaya akl erdiremez. Fakat byle bir zekann somut kant dnlmeden oluturulmu vcutlarmzn hemen elinin altndadr. nk ayn bizim kendi beyinlerimizi nasl ortaya kardmz bilmediimiz gibi, Tao da evreni nasl meydana getirdiini bilmemektedir. Lao-tzu'nun byk halefi Chuang-tzu'nun ifadesiyle;

    "Etrafmzdaki eyler retilmitir, Fakat bunun nasl olduunu kimse bilmez. Ortaya karlar fakat kapnn nerede olduunu kimse gremez. Bilginin bu ksmnn bilinen tek ve btn deeri insanlardr. Onlarsa bilgiye ulamak iin 'Bilinmeyen'den nasl yararlanabileceklerini bilmezler. Burada bir yanllk var gibi, ne dersiniz?"

    Bilenle bilinen arasndaki iliki kontrol edenle kontrol edilen, dolaysyla da efendiyle hizmeti arasndaki iliki gibidir. Evren hakkndaki her eyi o bilir! O bilir! te bundan* dolay Tanr evrenin efendisidir. Fakat Tao ile onun oluturduu ey arasndaki iliki olduka farkldr.

    Byk Tao akyor her yere

    Her eyi kaplyor

    Sa ve solu

    her eyin ona baldr varolabilmesi

    ve o onlar asla terketmez

    her eyi sever O, ve besler

    ama onlara efendilik taslamaz

    Bat Dncesine gre Tanr ayn zamanda kendisini de bilir. effaf, aikardr. Ve O'nun idrakinde insan imgeleminin nasl olmas gerektii de belirlidir: Kendi zihin ve bedeninin mutlak diktatr, bilinli idarecisi ve kontrolcs. Fakat bunun aksine Tao ise tamamen gizemli ve

    37

  • karanlktr. Daha sonralar bir Zen Budist'i tarafndan belirtildii gibi:

    "Bir ey vardr, yukarda gkyzn ayakta tutar; aada yeryzn. Bir vernik gibi siyahtr ve hi durmadan hareket eder.

    Hsan kukusuz mecazi bir karanlktr. Gecenin yada beyazn zdd olan siyahn karanl deildir. Zihin doumdan nceki zaman hatrlamaya ya da kendi derinliklerine baklmaya alt zaman, onun karsna kan salt bir dnlemezliktir.

    Batl eletirmenler genellikle mutlak hakkndaki bu tip kapal dnceleri ciddiye almama eilimindedirler. Kendilerinin son derece gl ve kesin dnceleri karsnda byle ifadelerin "sisli ve mistik" kaldn sylerler.

    Lao-tzu yle der:

    stn insan Tao'yu duyunca

    Onu hayata geirebilmek iin elinden geleni yapar

    Vasat insan Tao'yu duyunca kimi zaman yaar onu,

    kimi zaman kaybeder onun izini

    Seviyesiz insan duyunca Tao'yu

    kahkahalarla gler,

    Glmeseydi eer, Tao olmayacakt zaten.

    nk aslnda Tao'yla ne kastedildiini -zel bir anlamla- 'akl bir kenara brakmadan' kavrayabilmek mmkn deildir. Bilinli zeka dnyaya soyutlamalar a ierisinde yapmaya ve yaamn kat kategorilerine bal kalarak, Tao'yu hayata uygun hale getirmeye srar etmeye devam ettike, Taoculuk'un ruhu anlalamadan kalacak ve sz konusu zeka kendisini tketecektir. Tao sadece, ince ve yaln wu-wei sanatn uygulayan zihin iin ulaabi-

    38

  • lirdir. Wu-wei Tao'dan sonra gelir ve Taoculuk'un ikinci nemli prensibidir.

    "I Ching" in in zihnine kararlara kendiliinden varma konusunda bir deneyim kazandrdn grmtk. Kiinin zihnini nasl yalnz bana brakabileceini bildii ve kendi basna i grmesi konusunda ona gvendii lde etkili olan kararlard bunlar, ite wu-\vei budur .Wu kelimesi '-sizlik, sizlik' yada ' olmama' anlamlarna gelir . Wei kelimesi ise "yapmak, etmek" "abalamak", "kendini zorlamak", veya "megale" gibi anlamlara sahiptir. imdi gr asyla ilgili rneimize geri dnelim. Bu rnekte, nesnelere direk olarak deil fakat gzlerimizin kenarlarn kullanarak ve kenarlarndan baktmz zaman, evresel vizyonun en etkili halini aldn sylemitik. rnein uzaktaki bir eyin,bir saatin detaylarn grmek istediimizde gzler srarla zorlanmamal, grmek iin abalamamal; gevetilmelidir. Az ve dil kelerini istediimiz kadar zorlayalm bu, yemein tadn daha iyi almamz salayamayacaktr. Dilin ve gzlerin ilerini, kendi balarna yapmalar iin onlara brakmalyz.

    te yandan, ar bir ekilde merkezi gr yeteneimize, gzlerin ve zihnin keskin spot lambalarna dayanmay, bal kalmay alkanlk haline getirmisek; evresel gr yeteneimizin glerini yeniden kazanmak, ilk nce keskin ve abalayan baklarmz sakinletirmedik-e epey zor olacaktr. Bunun zihinsel, psikolojik dengi, Lao-tzu ve Ehuang-tzu'nun kendisinden sk sk bahsettii zel bir eit 'aptallk'tr. Zihnin salt 'durgunluu' deildir bu, burada bir 'kavrayamamazlk' szkonusudur. Chuang-tzu'nun ifadesiyle:

    "Mkemmel insan zihnini bir ayna gibi kullanr. Hibir eyi kavramaz, hibir eyi reddetmez. Alr fakat tutmaz. Son derece kat bir berrakl telafi edebilmek iin kendisini biraz bulandrd bile sylenebilir".

  • Lao-tzu kendi kendisine yle hitab eder:

    "Brak u aklll endieler sona ersin!.

    nsanlar genellikle yle mutlu ki, bir lende gibiler

    Ya da bir bahar gn, bir kuleye trmanr gibi

    Sadece ben, henz glmesini beceremeyen bir bebek

    gibi,

    sakinim ve hareketsizim.

    Gidecek bir yerim yok, bir garip gibi perianm

    Bakalar gereince fazlasna sahip

    Grnen o ki bir ben ihtiya sahibiyim

    htimal, beynim bir ahmanki gibidir,

    o kadar botur.

    Sradan insanlar ne kadar mutlu

    ben skntlym sadece,

    Sradan insanlar hep titiz,

    bir ben pervaszm byle.

    Dikkatsizim bir mehul gibi

    srklenmekteyim hibir eye bal olmadan.

    Yapacak eyleri var hep insanlarn

    Yalnz benim beceriksiz ve ie yaramaz

    Yalnz ben farklym dierlerinden,

    Yalnz ben nem veriyorum,

    Ana (Tao)'dan destek aramaya.

    ou Taocu yazlarda, konu biraz abartlr ki bu da bir eit, mizah ve kiisel karikatrdr. Chang-tzu ayn konuda yle der.

    "Karakter adam (te) zihnini kullanmadan evde yaar, ve ileri endiesiz bir ekilde yerine getirir. Doru veya yanl kavramlar, bakalarnn yergi veya vgleri rahatsz etmez onu. Drt denizdeki tm insanlar hallerinden

    40

  • mutlu iseler eer, bu onun iin mutluluktur. ehresinde keder okunur, annesini kaybetmi bir bebek gibi, aptal gibi grnr, yolunu kaybetmi birini andrr. Harcayacak bir sr paras vardr ama bunun nereden geldiini bilmez. Sadece yetecek kadar yer ve yetecek kadar ier, bunun da nereden geldiini bilmez."

    Lao-tzu basmakalp zekay ok daha iddetli bir tarz

    da yerer:

    "Aklll brak, bir yana brak u bilgilii

    insanlar yz kat daha fazla yararlanacaklardr.

    Brak "insanl," doruluu brak ,

    insanlar hemcinslerini yeniden sevecekler,

    ak gzllkten vazge, karcl terket,

    Hrszlardan soygunculardan eser kalmayacak

    Doal ol,

    itenlie nem ver

    bencillii azalt

    Arzular dr."

    Burada ama insan zihnini budala bir boluk derecesine drmek deildir. Aksine onu zorlamadan kullanarak, ondaki doutan ve kendiliinden zekay harekete geirmektir. Taocu ve Konfyan dncelerin her ikisinin de doasnda, yapmacksz insana gvenme vardr. Onlarn bulunduu konumdan, Batnn insan yaratlna kar olan gvensiz yaklam, ister dini ister teknolojik olsun, bir eit izofreni gibi grnecektir. Onlarn dncesinde sz konusu inanc bir kenara brakmadan, kiinin doutan kt olduuna inanmak imkanszdr. nk bozuk bir zihnin tm dnceleri de bozuktur. Dinsel adan ne kadar kurtulmu olursa olsun insan btnln, bilinli mantn kontrolne teslim etmeye alnca, teknolojik zihin ayn blnmenin kendisinde de var olduunu

    41

  • gsterecektir. Eer beyine gvenilmeyecekse, manta da gvenilemeyecei gerei skalanmtr. nk mantn gc bilinsiz zekann gelitirdii elere baldr.

    Zihni kendi bana brakma sanat, baka bir Taocu yazar olan Lieh-tzu tarafndan olduka canl bir ekilde tarif edilmitir. Bu kii gizemli bir yetenek olan "rzgara binebilme" zelliiyle tannmtr.

    Kukusuz olarak burada, zihnin ilk defa zgrle kavuturulduunda ortaya kan, garip bir duyu olan 'havada yrme' hissine gnderme yaplmaktadr. Lieh-tzu'ya birgn Satori'ye (Zen'de uyana erme deneyimi) ulatn nasl anlad sorulmu. Lieh-tzu'nin bu soruya yle cevap verdii anlatlr;

    - Her gnk gibi, tek fark sadece yerden biraz yksekte!

    Yine byle, bir gn kendisine "rzgara binme sanat" hakknda sorular sorulduunda Lieh-tzu, balam stad Lao Shang'dan ald eitimin yle bir dkmn sunmaya:

    "Ona yl kadar bir sre boyunca hizmet ettikten sonra, zihnim doru yanl zerinde dnmek, dudaklarm kayp-kazan konularnda konumaktan vazgeti. Ondan sonra stadm bir tek bak balad bana, ite hepsi buydu.

    Beinci yln sonunda bir deiiklik kt ortaya, zihnim doru yanl zerinde dnyor, dudaklarm kayp kazan konularndan bahsediyordu. Ondan sonra ilk defa stadm ciddiyetini biraz yumuatt, ve glmsedi.

    Yedinci yln sonunda baka bir deiiklik daha geldi meydana. Zihnimi, ne dnecei konusunda serbest braktm, fakat o bir daha kendisini doru ve yanlla me-

    ' 1

  • gul etmedi. Dudaklarm da istediklerini konuma konusunda tamamen, serbest braktm ama onlar da bir daha kayp ya da kazantan bahsetmediler.

    Dokuzuncu yl bitmiti. Zihnim dncelerinin dizginlerini brakm, azm szcklerin yolunu amt. Do-ru-yanla, kayp ve kazanca dair, kendim ya da bakalar hakknda bir bilgim yoktu. ve d birlikte harmanlanmt. Bu noktadan sonra gz ve kulak, kulak ve burun, burun ve az arasndaki farklar kalkmt,-hepsi aynyd onlarn. Zihnim donmutu, bedenim dalmakta, etim ve kemiklerim birarada eritilmekteydi. Bedenimin neyin zerinde olduunun veya ayaklarmn altnda ne olduunun farknda deildim artk. Byle domutum ben, rzgarn zerinde, kuru bir saman paras ya da aatan den yapraklar gibi. Aslnda rzgar m bana binmiti yoksa ben mi rzgara binmitim, bunu bilmiyordum."

    Bilincin bu durumu aslnda tatl bir sarholua ben-zemektedir-kukusuz alkoln sabahleyin ortaya kacak etkilerini gz nnde bulundurmazsak- Chuang-tzu bu benzerliin farkna varm ve yle demitir:

    "Sarho adam arabadan der, ac ekebilir ama lmez. Kemikleri dier insanlarnkiyle ayndr, fakat kazay deiik bir ekilde karlar. Ruhu bir tr gvenlik iindedir. Arabada olduunun, o anda dtnn bilincinde deildir. Yaam, lm korku gibi dnceler onun iine sza-maz. Bylece greceli varolularla ilikilerinden ac ekmez. Ve eer "arap" bylesi bir gven salayabiliyorsa, "Kendiliindenlik/Spontenlik"in nasl bir gven salayabileceinden bahsetmeye gerek bile kalmaz.

    Lao-tzu, Chuagn-tzu ve Lieh-tzu'nun kolayca anlalabilir kitaplar yazacak kadar bilinli davranm olduklar dnlrse, kullandklar dilin biraz abartl ve mecazi olduu da akla gelebilir. Kastettikleri bilinsizlik bir tr

    4:!

  • koma hali deildir. Fakat, daha sonra Zen rencileri tarafndan "whu-hsin" olarak ifade edilen bir tr "zihinsizlik, zihin yokluu" diye aklayabileceimiz, bir eit 'kendi bilincinde olmama durumudur.' Bu bir btnlk halini anlatmaktadr ve zihin burada kolayca ve zgr bir ekilde iler. zerinde egonun ya da ikinci bir zihnin bir elinde sopayla beklemekte olduu hissi de yoktur burada. Eer normal bir insan ayaklarn elleriyle kaldrarak adm atan bir kimseye benzetirsek; Tao'cu kii ayaklarn kendi balarna brakmay renmi bir kimseye benzetilebilir.

    Taocu yazlarn eitli pasajlarnda sk sk vurgulanan bir olgu vardr. Bu olgu unu aklar; zihin yokluu zihnin tamamn, gzlerimizi tek bir nesneyi grmeye almadan eitli nesneler zerinde dolatrrken kullandmz gibi kullanmaktr. Chuang-tzu der ki:

    "Bir bebek gn boyunca gzlerini krpmadan bakar nk onlar belirli bir e zerinde younlatrmaz, nereye gittiini bilmeden gider, durduundaysa yine ne yaptn bilmemektedir. Kendisini etrafndaki eylerle btnletirir ve onlarn boyunca ilerler. Bunlar zihinsel hijyenin prensipleridir ite..."

    Ve yine yle der:

    "Bedeninizi dzenler, dikkatinizi birletirirseniz bir cennet harmanisi hissedersiniz zerinizde. Farknda olma gcnz biraraya toplar, dncelerinizi de birletirirseniz ruh tam yerini bulur. "Te" (erdem) sizi giyindirir ve Tao sizin iin bir snak olur. Ve artk gzleriniz nedensellii grmeyen, yeni domu bir buzann gzleri gibi olur."

    Dier duygular da, zihnin "aktif olmayan" ilemesini rneklemek iin ayn ekilde kullanlabilir. Kulaklarnz zorlamaya kalkmadan duymak, gl soluklara olmadan koklamak, dili ksmadan tatmak, ve objeyi bastrma-

    I I

  • dan ona dokunmak gibi. Bunlarn hepsi de zihinsel fonksiyonunun tamamn bitirmi olduu sreten belirli anlardr. inliler bu belirli anlar zgn bir ifade olan "hsin"le tanmlarlar,

    Bu, Zen'i anlama konusunda o kadar nemli yere sahip bir terimdir ki, Taoculuk ve in dncesinin onun ne anlama geldiine dair nerilerine bir kulak vermek zorundayz. Biz genellikle bu kelimeyi zihin ya da kalp anlamlaryla karlarz, fakat bunlarn hibirisi tatmin edici deildir. deografin asl ekli bir kalp ya da akcier veya karaciere benzemektedir. te yandan bir inli 'hsin'den bahsederken gsn tam ortasna, kalbin hafife daha aasna doru iaret eder.

    evirideki zorluk zihin kelimesinin ok entellektel hatta marjinal olmas ve "kalp" kelimesinin kullanmnn ise modern ngilizce'de duygusal hatta heyecanl anlamlar artrmasdr. Ayrca "hsin" kelimesinin tm kullanmlarnn da ayn anlama gelmediini belirtmek gerekir. Bazen "zihin-yokluu" engel anlam tar. Bazen de neredeyse Tao ile eanlaml bir kelimeymi izlenimini verir. Bu zellikle "orjinal/asl" zihin (vev-hsin) "orjinal/asl" zihin (Wuhsin), Buda zihin (tuhsin) veya zihne inan/gven (hsin-hsin) gibi ifadelerle dolu olan Zen Edebiyat iin geerlidir. Bu bariz eliki 'gerek zihin olmayan zihindir" szyle halledilebilir ki bu prensip zihnin aslnda yokmu gibi iledii zaman doru bir ekilde almakta olduu ve gerek olduu anlamna gelir. Ayn ekilde gzler de kendilerini havada lekeler ve benekler eklinde grmedikleri zaman doru ilemektedirler.

    Genellikle, hsin'in fiziksel ileyiimizin btnl anlamna geldiini syleyebiliriz. Ya da daha dar dairede bir ifadeyle hsin, bu ileyiin merkezine yani bedenin st ksmnn merkez noktasna iaret eder. Kelimenin japon-

    45

  • cas olan "kokoro" daha fazla anlam incelikleri ve karmaklklar ierir. Fakat imdilik kelimeyi, zaten yeterince mphem bir kelime olan zihin olarak evirmekle, sadece dnen, aklla ilgili zihni, hatta yapmack bilinlilii kastetmediimizi farketmek gerekir. nemli olan udur ki, Taoculuk'ta ve Zen'de zihin aktivitesinin merkezi, ne bilinli dnme srecinde ne de egonun iindedir.

    Kii zihnini doal yntem olan "btn ve kendiliinden bir ekilde almas iin kendi bana brakmay" rendiinde zel bir tr "erdem" ya da g olan "te"yi gstermeye balar. Bu gnmzdeki etik doruluk anlamnda bir erdem deildir. Fakat eskiden kullanld ekliyle, "ilerlik" anlamna gelir, rnein bir fabrikann ilerliini artrmaktan bahsederken kullandmz gibi. Daha da tesi "te" doal ve "spontan" bir erdemdir, bilinli herhangi bir metot kullanma yoluyla renilemez, ya da taklit edilemez.

    Lao-tzu yle der:

    stn te, te deildir

    ve ite bu yzden te'ye sahiptir.

    Dk te, onu kendi bana brakmaz

    ve bu yzden "te" deildir.

    stn te aktif deildir (wu-vei) ve amaszdr

    dk 'te' aktiftir, ve bir amac vardr onun.

    Harfi harfine bir eviri, "stn erdem kendisinin bir erdem olarak farknda deildir. te bu yzden gerekten erdemdir. Dk erdem ise, erdemlilikten vazgemez ve ite bu yzden erdem deildir" gibi aklayc cmlelerde kaybolabilecek bir gce de sahiptir.

    Konfyanlar kural ve yntemlerin yapmack bir takibine bal bir erdemden sz edince, Taocu'lar byle bir erdemin basmakalp olduunu ve gerek olmadn sylediler.

    46

  • Chuang-tzu; Konfys ve Lao-tzu arasnda yle bir hayali diyalog oluturmutu:

    - "Syle bana" dedi Lao-tzu, "Kiinin komusuna kar sorumlu olduu iyilik ve dev nelerden oluur?

    - "Kendi esi olmadan, hereyle, evrensel bir sevgide mutlu olabilmekten" oluur dedi Konfys, "Kiinin komusuna kar sorumlu olduu dev ve iyilikler bunlardr ite."

    - "Ne cevap ama" dedi Lao-tzu birden bire, "Evrensel sevgi kendisiyle elimiyor mu? Sizin, benlii yok etmeniz aslnda onun pozitif bir sergilenmesi deil mi? Evet efendim, eer u koca imparatorluun besin kaynan kaybetmesini istemiyorsanz -ite evren, dzeni hi durmaz gne ve ay her zaman parlar, yldz kmeleri hep ayndr, aalar ve allklar istisnasz daha yksee doru ilerler- yle olsun, Tao'yu takip edin, mkemmele ulaacaksnz. Neden yleyse, bu, kiinin komusuna kar sorumlu olduuna dair bo abalar, bir kaa davul alarak aramak gibi, neden. Yazk baym insanolunun kafasn iyice kartrdnz."

    Basmakalp erdemin Taocu kritiine sadece ahlak dairesinde deil, sanatta, zanaatta ve ticarette de rastlanz.

    Chuang-tzu'ya dnelim:

    "Ch'ui adnda bir zanaatkar vard. Sadece elini kullanarak izdii yuvarlaklar, pergel kullanarak izdiklerinden daha iyiydi. Parmaklar, adamn zerinde almakta olduu nesneye ylesine doal bir uyumla otururdu ki dikkatini younlatrmaya gerek bile duymazd. Bylelikle zihin faklteleri tek (yani btnlemi) kalrd ve bir engel sknts yaamazd. Kiinin ayaklarnn farknda bile olmamas, aslnda ayakkablarnn rahat olduu anlamna gelir, yle d e i l mi? Belimizin farknda olmamamz da, ke-

    47

  • merinizin ok iyi oturmu olduu ve rahat olduu anlamna gelir. Zekann da olumlu olumsuzun farknda olmamas kalbin (hsin) rahat olduu anlamna gelir. Bir ie rahatlkla balayan kii de rahatszlnn bilincinde olmaz, ve sonuna kadar da byle rahat bir ekilde devam eder."

    'Te"yi kapan zanaatkarlar pergelin yzeysellii olmadan da yapabilir. te ayn ekilde, ressam, mzisyen, a da srasyla kendi ilerinin kalplam snflandrmalarna ihtiya duymayabilir.

    Lao-tzu yle der:

    "Be renk kiinin grme gcn mahveder

    Be ses kiinin iitme gcn ldrr

    Be tat kiinin daman bozar

    Koturmak ve avlamak vahiletirir insan

    Elde edilmesi zor eyler davranlarna zarar verir onun

    Bu yzden Bilge, "mide iin tedbir alr gz iin deil"

    Bu herhangi bir ekilde bir zahidin deneyim duyumlarndan nefreti olarak anlalmamaldr. Anlatlmak istenen tam olarak udur, gzn keskinlii sadece be gerek renk olduu dncesiyle zarar grr. Sonsuza kadar devam eden bir glgelenme vardr, eitli blmlere ayrlr bu glgelenme ki bu blmlerin isimleri dikkatleri ondaki incelikten uzaklatrr. te bu yzden bilge, mide iin tedbir alr gz iin deil. Bu u anlama gelmekteydi; bilge, kararlarn deneyimin somut ieriine dayanarak verir, onun tamamen teorik standartlara uygunluuna bakarak deil.

    zetlersek, "te" insanolunun kendiliinden ve doal fonksiyonunun/ilevlerinin, yaratc gc ve hayal tesi becerisidir. Bu yle bir gtr ki kii eer ekilci metot ve teknikler yardmyla ynlendirmeye kalkrsa, onu snr-

    IS

  • lar. Krkayan tm ayaklarn beraber kullanabilme becerisi gibidir bu:

    Krkayak mutlu ve sakindi,

    ta ki karsna bir kurbaa kp

    akayla kark, syle bakalm

    hangi ayak hangisini takip eder

    diye soruncaya kadar.

    Bu krk ayan kafasn

    yle bir kartrd ki

    dikkati dald zavallnn

    Ve bir hendee yuvarlanverdi

    nasl yryeceini dnerek.

    Tm Uzakdou yksek kltrnn temelinde derinlemesine bir "Te" ilgisi sezilir. yle ki bu her eit sanat ve zanaatn temel prensibi haline getirilmitir. Her ne kadar bu sanatlarn bize olduka zor gelecek teknik disiplinleri uyguladklar doruysa da, bunlarn ikincil ve vasta nitelikli olduklar ve asl iin bir rastlant nitelii tad her zaman kabul edilegelmitir. Bu titiz planlar iinde barndrmayan "rastlantsaln sadece zorlama bir taklidi olarak anlalmamaldr. Hadisenin daha derin ve gerek bir boyutu vardr. Taoculuk ve Zen kltrlerinin ne srd udur ki kii yle olmaya niyetlenmeden, olaanst rastlantlarn kayna bir insan olabilir.

    yleyse Taoculuk Mahayana Budizmi ile birleerek Zen'i ortaya karm zgn ve in'e ait bir zgrletirme Yolu'dur. Zen kalplardan ve "Te"nin yaratc gcnden bir kurtulutur. Onu sembollerle ve birer birer dnce yntemleriyle ifade etmeye almak onu bozacaktr. Bu blm onun doalc ve yaamc felsefi alternatiflerinden birisi olduu izlenimini brakmaktadr. Bat dnrleri durmakszn artk anm yollarn ve izlerin dnda d-

    49

  • nmeme problemi ile kar karya olduklar iin ne kadar urasalar da yeni dnceleri; tekilci -oulcu, gereki- gerek d, yaamc mekanik pozisyonlarn birer tekrar olmaktadr. nk dnce kalplarnn verebilecei tek alternatifler bunlardr. nk bu kalplar baka bir eyi kendi ifadesi ile anlatmadan ele alamazlar. ki boyutlu bir zemin zerinde nc bir boyutu gstermek istediimizde zorunlu olarak nc boyut uzunluk-derinlik alternatiflerinden birine ait olduu izlenimini verecektir.

    Chuang-tzu'yu dinleyelim,

    "Dil yeterli olsayd eer Tao yu anlatmak bir gnden fazla srmeyecekti. Dil yeterli olmad iin materyal varolular aklamak zaman alyor. Tao materyal varolularn ok tesindedir. Ne szlerle anlatlabilir ne sessizlikle

    50

  • I I . BUDZM'N K K E N L E R

    in uygarl Budizm'le ilk karlatnda en azndan 2000 yllk bir gemie sahipti. Dolaysyla Taoizm ve Budizm arasnda bu ikisinin sanlandan ok daha nce ilikide bulunup bulunmadna dair sorular akla getirebilecek kadar gl benzerlikler olmasna ramen, bu yeni dnce in mantalitesini baz alarak ciddi adaptasyonlar geirmeden iine kabul edilemeyecei salam bir kltre girmekteydi. in, Budizmi bir ok dier d etkiyi, sadece felsefe ve dnceleri deil, ayn zamanda igalcileri ve yabanc topluluklar yuttuu gibi absorbe etti, kukusuz bu bir lde inlilerin Konfyanizm'den kazandklar olaanst olgunluk ve salamlkla yorumlanabilir. Fanatik olmayan, mantkl, insancl zellikleriyle Konfyanizm yeryznn tand en pratik toplumsal/sosyal kon-vensiyon tarzlarndan birisidir. Taoculuk'un 'yeteri kadar yalnz brak' yaklamyla birleince ortaya olgun ve telasz bir mantalite tarz kmtr ki, Budizmi de zmseme-

    51

  • si onu olduka pratik yapmtr. Sonu olarak bu gelime, Budizm'i, aileleri, hergn yapmalar gereken ileri, normal gdleri ve hrslaryla insanolu iin uygulanabilir bir yaam tarz yapmtr.

    "nsan byk yapan gerek deil, gerei byk yapan insandr" sz temel bir Konfyan prensibidir. Bu nedenle "insan olmak" veya "insancl" olmak her zaman iin drst olmaktan daha stn grlmtr. nk insann kendisi zaten, kefedebilecei herhangi bir dnceden daha byktr. nsanlarn hrslarnn, tutkularnn prensiplerinden daha gvenilir olduu zamanlar vardr. Zt ideolojiler veya prensipler asla badaamaz olduklarndan dolay onlar iin/uruna yaplm savalar her iki taraf da mahvedecektir. Fakat sadece hrstan dolay yaplan savalar daha az ykc olacaktr, nk saldrgan taraf elde etmek iin savat eye zarar vermemek iin dikkatli olmasnn gerektiinin farknda olacaktr. Mantkl insanlar her zaman iin uzlamaya yatkndr. Fakat bir dnce ya da idealin kr takipileri/kullar olarak insanlktan km kiiler birer fanatiktir, ve kendilerini baz karmlara vakfetmeleri onlar yaamn dman yapmtr. Bu tr yaklamlara benzemeyen Uzakdou Budizmi ok daha makbul, ho ve doaya uygundur. Bunu anlamak iin idealize ettikleri yaam tarz kimi zaman insanst bir hale gelen ve insanlardan ok meleklere uygun olan Tibet ve Hint Budizmleriyle karlatrmak yeterlidir. Buna ramen tm Budizm mezheplerinde melek (deva) eytan (preta), -ukur dkn- birbirine zt u noktalar arasnda bir "Orta Yol" anlay vardr. Yine tm Budizm mezhepleri uyanmann zirve noktasnn, yani "Budalk" durumunun, sadece "insan" pozisyonuyla elde edilebileceini ileri srerler.

    inden geldii felsefi gelenein tamam ele alnnca, Hint Budizmi'nin kesin bir tarihi dkmn yapmakta

    52

  • karlalacak baz ciddi sorunlar vardr. Asya dncesi zerine alan birisinin bu zorluklardan habersiz olmamas gerekmektedir. nk eski Hint dncesine dair nemli bildiri ve kanlara titizce ve dikkatli bir ekilde yaklalmas gerekmektedir. Bu yzden, Hint Budizmi'nin tarifine girimeden nce bu zorluklara ya da en azndan bu zorluklarn bir ksmna deinilmesi iyi olacaktr.

    Bunlardan ilki Sanskrite ve Palice yazlm olan ve eski Hint Edebiyat metinlerini ieren yazlarn evirisiyle alakaldr. Bu durum zellikle Sanskrite -Hint'in kutsal dili- iin, daha dar anlamda da Vedalar dneminde kullanlm Sanskrite iin geerlidir. Hem Bat hem de Hint bilginleri bu dilin tam bir evirisi olamyaca konusunda hemfikirdirler. te yandan tm ada szckler arlkl olarak tek bir kaynaa dayanrlar. Bu kaynak da Bth-lingk ve Roth tarafndan geen yzyln ikinci yarsnda derlenmi olan ve imdi, nemli miktarda "tahmin"e dayal olduu kabul edilen szlktr. Bu gerek bizim Hindu-im'in ilk kaynaklarn, Vedalar ve Upaniadlar anlamamz zerinde ciddi etkilere sahiptir. Felsefi terimlerin Avrupa dillerindeki uygun karlklarnn bulunmas giriimleri nemli bir sekteye uramt. nk konunun ilk szlk uzmanlar bu tip terimleri Bat da kullanlan dinsel ifadelerle karlama konusunda olduka hnerliydiler. Bunun arkasnda yatan neden de bu almalarn birinci amacnn misyonerlere yardm edebilmek olmasyd.

    kinci zorluk ise Budizm'in orjinal eklinin ne olduunun tam olarak bilinmemesidir. Budist kutsal yazn balca iki kaynaktan gelir. Birincisi Theravada'nn Palice Klliyat yani Gney Budist Okulu'dur ve Seylan, Burma, Tayland geninde yaygndr. Dieri ise Mahayana'nn Sanskrite -Tibete- ince klliyatdr ki Kuzey Okulu olarak adlandrlabilir. Uzmanlar arasnda, genel olarak yaklaldnda Palice Klliyatn daha eski olduu ve Ma-

    53

  • hayana Klliyat'nm temel "sutra"larnn (kutsal metinlere verilen ad) tmnn I. O. 100 ylndan sonra hazrland konusunda bir konsenss vardr. Fakat Pali Klliyat'nm yazl eklinin Buda'nm gerek szlerini yansttn syleyemeyiz. Eer Upaniadlar . . 300-800 yllar arasnda yaam her hangi bir Hintli rencinin anlatm stilinin belirleyici zellii olarak kabul edersek, onlarn ou Budist metinlerin bktrc tekrarclndan uzaktr ve bu metinlerin skolastik tarzna da benzemezler. Bu iki Budist Klliyatnn da bir tr Kesi tarikat olan "Sengha statlar" tarafndan hazrlandna kuku yoktur. nk bu, sayg ve zenle gzden geirilerek yeniden hazrlanm bir dkmn tm zelliklerini tamaktadr. Rus ikonalarnda da byle bir oluum grlr. Altna ve mcevhere ylesine boulmulardr ki asl resim neredeyse gzden kaybolmaktadr.

    nc zorluk ise Hindu-Budist geleneine Yahudi-Hristiyan geleneindeki tarih anlaynn bulumamas-dr. Dolaysyla bir ka istisna dnda herhangi bir metnin tarihini belirtecek iaret bulmak imkanszdr. Kutsal metinler yazya dklmeden nce belirlenemeyen bir zaman dilimi boyunca ifahi szl bir anlatmla aktarlmtr. Dolaysyla bu ifahi aktarm srasnda tarihi gndermeler ve referanslarn iinde bulunulan zamana uyacak ekilde/gre deitirilmi olmas da, pekala mmkndr. Bunun dnda szgelimi .S. 200 ylnda yazan bir rahip kendi szlerini Buda'ya isnad edebilecek ve bundan da herhangi bir pimanlk ya da vicdan azab duymayabile-cektir. nk bu kesi samimi bir ekilde bu szleri onun kiisel dncelerinin deil fakat ulat "uyan" noktasndaki "insan st" durumun bir ifadesi olarak alglamakta olabilir. Bu szleri ona Buda maddi bir beden iinden deil de ruhani, fiziktesi bir oluum iinden konuuyormu gibi isnad edecektir.

    54

  • Detaylarda boulup btn kaybetmek, uzmanlk almalarnn belli bal tehlikesidir. Bu aaca bakp orman grmemeye benzer. u bilinmelidir ki, sa'dan alt asr nce, Buda zaman Hint dncesi hakknda biraz bilgi sahibi olma problemi; sadece titiz para-almalaryla (gerekli olmasna ramen) zlemez. Fakat yine de, muazzam ve nefis bir ekilde disipline edilmi Upaniad Hin-duizmiyle ilgili yeterli gvenilir bilgi bulunabilmektedir.

    Eski zamanlarndan beri Hint dnce ve yaamnn temelinde byk "atma-yajna" mitolojisi yatar. Bu bir tr kendini kurban etme eylemidir ki bylelikle Tanr dnyay oluturur, yine bu eylemle insanlar ilhi yolu takip ederek Tanryla btnleirler. Dnyay yaratan eylem onu tamamlayan eylemle ayndr -kiinin yaamndan vazgemesi- ve evrendeki tm sre topu alann onu hemen bir bakasna atmasnn gerektii bir oyuna benzer. Dolaysyla Hinduizm'in temel miti dnyann, Tanrnn kendi kendisiyle saklamba oynamasdr. Prajapati, Vishnu ya da Brahma, Tanr deiik isimler altnda kendini paralara ayrarak ya da kendini unutarak dnyay yaratr, ki bununla "Tek" 'Birok'a dnr, bir aktr saysz roller oynar. Sonundaysa tekrar kendisini bulur, fakat sadece ayn, oyuna yeniden balamak iin yapar bunu. Tek lerek 'Bir ok'u dourur, 'Bir ok' lerek Tek'i... '

    "Bin ba vard Purusha'nm, bin gz, bin aya. Yeryznn her tarafndadr, on parmaklk bir boluu doldurur.

    - Purusha imdiye kadar olmu olan ve gelecekte olacak olan hereydir. lmszlk Tanrsdr o, beslendike daha da byr.

    Onun bykl ylesine gldr ki evet, bu Purus-ha'dan da byk. Onun ancak bir eyrei edebilir tm varlklar ve gkyznde sonsuz yaam drtte dr onun.

    55

  • Tanrlar teklif olarak Purusha'ya bir kurban hazrlad/ilkbahard onun yakt, kutsal hediye sonbahar, ve yaz ise odundu.

    Kurbandan damlayan yalar topland, havadaki yaratklar olutu bylece, yaban ya da evcil hayvanlar da.

    Ne zaman bldler Purusha'y ka paraya ayrdlar onu?/Azma ne isim taktlar, ya kollarna kalalarna ne dediler, ya ayaklarna?

    Brahman onun azyd ve Rajanya yapld iki kolundan. Kalalar Vaiya oldu, ayaklarndan udra retildi onun.

    Onun kafasndan tretildi ay ve gzlerinden gne dodu. Azndan dodular onun Indra ve Ayni. Soluundan dodu Vay a.

    Onun gbeinden geldi gkyznn ortas ve bulutlar onun bandan tasarland. Yeryz ayaklarndan ve bilgeler kulaklarndan, ite byle kurdular dnyay.

    Purusha'nn bin kafas, gz ve aya insan soyunun ve dier yaratklarn yeleridir. nk btn insanlarn iini, bir batan bir baa bilen "Tanrnn kendisi", yani "atman" ya da dnyann 'kendisi'dir. Her bir yaam, Tanr'y zmsemi bir para ya da roldr. Oynad Hamlet roln, gerek hayatta isminin Eyp olduunu unutacak kadar benimsemi kiinin rneindeki gibidir bu durum. Kendisini terketme eylemiyle Tanr, herey olur fakat ayn zamanda bunun onun Tanrlnn sona ermesi anlamna gelmedii demek olduu da bilinmelidir. "Tm yaratklar onun eyreidir ancak, gkyznde sonsuz yaam ise geri kalan". nk Tanr, oyunda ve sahnede blnm olmasna ramen gerekte tek olarak kalr. Bylece oyun sona erdiinde kiiselletirilmi bilin uyanr ve kendisini yine 'Tanrsal' olarak bulur.

    56

  • "Balangta bu dnya 'Atman' (kendi) idi, Purusha eklindeydi ve yalnzd. Etrafna bakt, kendisinden baka hibir ey gremedi. lk olarak "Ben" dedi, ite 'ben' szcnn kkeni budur. Bugn bile birisine birey sorduunuzda 'ben' diye balayacak ve daha sonra adn syleyecektir."

    "O'nun heryerde elleri ve ayaklar var

    heryerde gzleri, balar ve yzleri...

    Dnyann her yerinde duyar O.

    ve her ey i kucaklar"

    Dnyann bu ekilde Tanrnn bir oyunu olarak res-medilmesinin mitolojik karakterde olduunun aklda tutulmas nemlidir. Eer bu aamada onu direkt olarak felsefi ifadelere evirecek olsaydk, bu tam anlamyla ham bir panteizm olurdu. Kald ki bu panteist yaklamla Hint felsefesi (yanl bir ekilde) genellikle birbiriyle kartrlmaktadr. Dolaysyla her insann ve hereyin, Purua'nn kendisini unutma durumundayken oynad bir rol olduu dncesi, bir gerein bilimsel ya da mantksal ifadesiyle kartrlmamaldr. Bu ifade tarz iirseldir, mantk zerine kurulu deildir.

    "airler derler ki, aslnda bu Atman (kendi) yery

    znde bir bedenden dierine dolar dururmu".

    Hint felsefesi, kiinin temel gerek hakknda retici, geree dayal ve kesin ifadelerde bulunabileceini varsayma yanlna dmemitir. Ayn zamanda Upaniad'n dedii gibi.

    "Bilgi nerede dualite/ikicilik iermez, nerede eylemsiz, nedensiz ya da sonusuzdur, nerede onun hakknda konuulamaz, karlatrmalar yaplamaz, nerede tanmn tesindedir bilgi, nedir bu? Sylemek imkansz.

    57

  • Temel ve nihai eyler hakkndaki her olumlu ifade mitoloji veya iirin kesin olmayan nermeli tarzyla yaplmaldr. nk bu alanda direk ve retici konuma tarz sadece "neti, neti" (hayr, hayr) diyebilir. nk tanmlanabilecek ve kategorize edilebilecek herey konvensiyonel snrlar ierisindedir.

    Hint mitolojisi ilahi oyun konusunu hayali bir balamda ele alr. Sadece son derece geni olan zaman ve mekan kavramlarn iermekle kalmaz; hazzm ve acnn, erdemin ve ahlakszln en u noktalarn da ierir. Sefihlerin, alaklarn, adilerin en derinliklerindeki "Kendi" leri de en azndan; azizlerin, ermilerin en iteki (kendi) leri-nin olduu kadar gizlenmi bir tanrlk/uluhiyet anlam tar. Ik -karanlk, iyi- kt, zevk-ac tezatlar bu oyunun temel eleridir. nk, Tanrln, Gerek, Bilin ve Mutluluk ile tanmlanm olmasna ramen, yaamn karanlk taraf da her olayn kt bir taraf olduu kastlarn karman orman edildii kaosa itildii gibi, oyunda nemli bir gelimenin olabilmesi iin statkoyu bozacak btnleyici paraya sahiptir. Hint dncesi iin "Kt" sorunu yoktur. Konvensiyonel ve greceli dnya, zorunlu bir ztlar dnyasdr. Ik, karanlk olmadan alglanamaz; haz, ac olmaynca anlamn kaybeder. Aa yukar, ses -sessizlik, dzen- dzensizlik ztlar iin de sylenebilir ayn eyler.

    "Dnyay Tanrnn yarattna inanan herhangi birisi iin, Tanrnn neden herhangi bir ktnn ya da tm ktlklerin kendisinde kiiletii "kt"nn varlna izin verdii sorusu tamamen anlamszdr. nsan aslnda Tanrnn neden dnyay boyutsuz ya da geici zincirlemelerden uzak bir tek olarak yaratmadn da merak edebilir."

    Mitolojiye gre, tanrsal uyum sonsuz zaman halkalar ve dnyalarn ne srlp geri ekilme periyotlar boyunca devam eder. Bu ikinci periyot bir "kalpa" olarak ifa-

    58

  • de edilebilir ve bir kalpa 4.320.000.000 yllk bir zaman dilimini kapsar. Bir insan olarak baktmzda byle bir kavram korkutucu bir monotonluk anlamna gelir, nk amasz bir ekilde sonsuza kadar devam etmektedir. Fakat tanrsal bir konumdan yaklanca ocuklarn bkp usanmadan tekrar tekrar oynadklar oyunlarn byleyiciliine sahiptir. Hep devam eder bu oyunlar, nk zaman unutulmutur ve kendisini tek bir olaanst an'a indirgemitir.

    Sz konusu mit, ekilci bir felsefenin deil, "mok-a"diye tabir edilen "zgrletirme" de denilebilecek bir deneyimin ya da bilinlilik durumunun ifadesidir. Btn olarak yaklanca Hint felsefesinin birinci aamada bu deneyim olduunu sylemek daha gvenli olacaktr. Hint felsefesinin, deneyimi gnlk dile aktarmaya abalayan bir dnce sistemi olduunu sylemek ancak ikincil derecede bir yaklam olabilir. Dolaysyla, temelde bu felsefe Ta-oculuk'ta da ayns bulunan kalplam olmayan bilgiden oluan deneyimin paylalmasyla anlalabilir hale gelir. Bu ayn zamanda "atma jnana" (kendini bilme) ya da "ct-ma-bodha" (kiisel uyan) diye isimlendirilir. nk buras, ben neyim/kimim sorularna cevap olabilecek bir noktann kefi saylabilir. Bu nokta artk basmakalp hibir kii ya da rolle tanmlanamaz. Hint mitolojisi bu kefin ieriini sadece mitolojik terimlerle anlatr. Bunu "Ben Brahmanm" ya da 'Sen busun' ifadelerini kullanarak ken-dini-bilmenin kiinin tanryla olan asl zdeliini farket-mesiyle olacan ima etmek iin yapar.

    Fakat bu 'Tanr olma' iddias Yahudi Hristiyan gele-neindeki gibi anlalmamaldr. Bir Yahudi-Hristiyan ortamnda ounlukla, mitoloji dili gerek dille ylesine kartrlr ki kalpsal dnce terimleriyle ifade edilmi tanr anlayyla gerekteki Tanr arasnda belirli bir ayrm yoktur. Bir Hindu 'Ben Brahmann' derken, tm evrenin

    59

  • kiisel kontrol altnda olduunu ve onun ileyiinin her trl noktas hakknda bilgilendirilmekte olduunu iddia etme niyetinde deildir. Bir yandan bahsettii Tanryla birleme kendi yzeysel kiiliinde deildir. Dier yandan onun "Tanrs" Brahman, evreni kiisel bir tarzda kontrol etmemektedir. Bir kii tarznda hareket etmeyi bilmez ve byle hareket etmez, nk evreni kalplam gerekler asndan ele almaz ve onu dnp tanarak abalayarak ya da irad olarak etkilemez. Brahman kelimesinin "brih" bymek/yetimek-kknden geldiini belirtmekte fayda vardr. nk onun yaratc faaliyeti Tao'da olduu gibi "kendiliindenlikle" ortaya kar, gelimeye uygun der ki bu da "yapma"ya uygun den dnp tanmak, planlamak anlayndan farkldr. te yandan, Brahma-nn kendisini bildii sylenmiti, buna ramen bu bilme bir bilgilendirmeden kaynaklanmamaktadr. Kiinin bir zneden ayr olarak nesneler hakknda sahip olduu bilgiyi anmsatr bu. Shakara'nn szleriyle;

    "O, bilen olduu iin ki bilen baka eyleri bilebilir, fakat kendisini kendi z bilgisinin nesnesi yapamaz, tpk atein baka eyleri yakabilecei fakat kendisini yakama-yaca gibi."

    Batl birisi iin Hint felsefesinin muammal yan, onun moksha deneyiminin ne olmad hakknda syleyecek ok az eyi olmas ya da hibireyi olmamasdr. Bu gerekten de kafa kartrc bir durumdur. nk eer deneyim gerekten ierikten yoksunsa ve nemli saydmz eylerle ilikisi bu kadar zayfsa; Hint yaam tarznda grd derin ve gl saygy nasl aklayabiliriz.

    Kalplar balamnda bile bireyin ne olmadnn en azndan ne olduu kadar nemli olduunu grmek kolaydr. Tbbn souk algnlna ila bulamad zamanlarda bile baz kocakar ilalarnn faydaszln bilmekte yarar

    60

  • vardr. te yandan olumsuz bilginin ilevinin mekann kullanmn anmsatmadn da syleyemeyiz-zerine yaz yazlabilecek bir bo sayfa, iine sv dklebilecek bo bir kavanoz, iinden n geebilecei bir pencere veya iinden suyun akabilecei bo bir boru. Fakat, nce boluk olmaldr. te Hint dncesi bu yzden negasyon zerinde yani zihni Gerek'in kavramlarndan zgrletirme zerinden younlar. Herhangi bir dnce ya da tanm ileri srmez. Zihindeki boluu doldurmaya almaz, nk bu dnce gerei darda brakabilir. rnein ayn ekilde pencere cam nne konulacak gne resmi de gerek gne nlarnn ieriye girmesini engelleyebilir. Musevilerin aa ya da tatan tanr heykellerine izin vermedikleri bilinir. Hindular ise herhangi bir dnce tasavvuruna izin vermeyecektir, kukusuz, bu gerekle kartrlmayacak kadar mitolojik bir tasvir olmazsa...

    Bu yzden zgrlk yolunun pratik disiplini kiinin kendisini; (atman) her trl tanmlamadan uzak tutar. Bu unun farkedilmesi iin vardr: Bu beden deilim ben, Bu duygular hisler deilim, bu dnceler, bu bilin deilim ben. Yaammn temel gerei alglanabilir her hangi bir nesne deil. Sonuta tanry yani Atman's gz nnde bulundurarak sylersek o, herhangi bir dnceyle tanmlanmak durumunda deildir. Mandukya Upaniadin szleriyle:

    "O (yledir ki) ne nesnelin ne de znelin bilincindedir, basit bir bilin deildir. Ayrmsz bir duygusallk da deildir salt karanlk da. Grlemez o, ilikileri yoktur, kav-ranlamaz, karmlara kapaldr, tanmlanamaz kendi-bi-lincin asl, maya'nn sonudur.

    Atman ve tm bilincimiz arasndaki iliki, kafa ile grme duyumuz arasnda da vardr, ne k ne karanlk, ne dolu ne de bo; sadece kavranlamaz bir te "Kendi"nin

    (il

  • herhangi bir kvlcm ya da zerreyle artk en son zdelemesinin de sona erdii anda, yani "idraksizlik" (nivrikal-pa) durumunda, onun bilinmeyen derinliklerinden ileriye tanrsal olarak adlandrlan bilin klar parldayarak frlar; Brahman bilgisi...

    Konvensiyonel ve mitolojik-iirsel dile evirilince Brahman bilgisi: Bir ok gibi grnen bu dnyann aslnda "Bir" olduunun, hereyin "Brahman" olduunun ve tm dualitenin yanl bir imgelemden ibaret olduunun kefi olarak yanstlr. Gerei ifade eden szler olarak ele alrsak bunlar aslnda mantk asndan anlamszdrlar ve herhangi bir bilgi iletmezler. Fakat yle gzkmektedir ki onlar deneyimin kendi szleriyle mmkn olan en iyi ifadeleridir. Kald ki "son sz" sylerken diller kendi ifala-ryla felce uram grnseler ve sama eyler syleseler ya da susmak zorunda kalsalar bile, bu byledir.

    Moskha da, Maya (Hint felsefesinin en nemli kelimelerinden biri)dan kurtulu olarak alglanr. Gereklerin ve olaylarn dnyasnn Maya olduu sylendii iin bu genelde temel bir Brahman dorusunun gzlerden uzak kalmasna neden olur. Bu durum da Moskha'nn deiik ve kendine zg bir bilin durumu olduu izlenimini verir. Bu yle bir bilin durumudur ki, doann tm deiken dnyas gzden kaybolur, lo bir kla aydnlatlm bir mekandan snrsz bir okyanusla btnleir. Bu tip bir izlenim daha iin banda bir kenara braklmaldr. nk o Brahman ile Maya arasnda bir dualite, bir tr uzlaamamazlk ima eder ki bu da tm Upaniad felsefesinin temel prensiplerine terstir. nk Brahman 'ok'un karsnda 'Bir' ya da 'Basit'in karsnda 'Kompleks' deildir. Brahman dualite iermez. Bu da demektir ki Brahman'n zdd yoktur. nk herhangi bir snflandrmann iinde, ya da buraya mahsus herhangi bir snfn dnda deildir.

    62

  • imdi, snflandrma tam olarak 'maya'dr. Kelime, sankrite 'matr", (lmek, kurmak, ina etmek, bir plan yapmak) kknden gelir ki, metre, matrix, material, matter gibi Greko-Latin kelimeler de bu kkten gelmektedir. Temelde lme blerek yaplr. Parmanzla bir izgi izerek yaplabilir. Ya da sv veya tahl kaplar yardmyla da yaplabilir. Bu ekilde ngilizce 'divide' kelimesinin de kendisinden geldii Sankrite "dua" kk ayn zamanda latince "duo" (iki) ve yine ngilizce "dual" kelimelerinin de kkdr.

    yleyse gerekler ve olaylar dnyasnn maya olduunu sylemek, gereklerin ve olaylarn doann realitelerinden ziyade lme ifadeleri ve terimleri olduunu sylemek olacaktr. Fakat bununla birlikte, lme kavramn, ister tanmlayc snflandrma, ister seici gruplama yoluyla yaplm olsun, her trl snr koymay ierecek biimde geniletmek zorundayz. Bylece, olaylar ve gereklerin de enlem izgileri ya da uzunluk, ykseklik lleri gibi soyut olduunu grmek kolaylaacaktr. Bir an iin tek bir gerei tamamen kendisi olarak izole etmenin mmkn olmadn varsayalm. Gerekler en azndan iftler halinde gelirler, nk tek bir beden bulunduu mekandan bamsz olarak alglanamayacaktr. Tanmlama, snr koyma, plann karma bunlar her zaman "blme" ve dolaysyla da "dualite" eylemleridir. nk snr belirlendii andan itibaren iki tarafldr.

    Byle bir yaklam, uzun sre eylerin, gereklerin ve olaylarn, en salam realitelerin en salam olan dnyay oluturan temel bloklar olduunu dnmeye alm kiilere biraz karmak hatta anlalmas zor gelecektir. Fakat "maya" doktrininin gerekli bir ekilde anlalmas Hinduizm ve Budizm almalar iin olmazsa olmaz bir n kouldur. Maya doktrininin anlamnn kavranabilmesi iin, kendisiyle ok sk kartrlan -ada Hint Vedan-tistleri tarafndan bile - eitli idealist bat dnce akm-

    63

  • larnn bir kenara braklmas gerekmektedir. nk dnya -zgnletirilmi bir insann gznde- usuz bucaksz bir boluk olarak zihin tarafndan oluturulmu bir yanlsama deildir. O da grdmz dnyay grr, fakat bizim yaptmz gibi bu dnyay paralara ayrmaz, bilmez, lmez. Ona gerekten ve somut olarak farkl ey ve olaylara ayrlm gzyle bakmaz. Derimizin bizi evremizden ayran ey olduu gibi, bizi evremizle birletiren ey olduunu da grr. Bundan da te, derimizin eer sadece ilk bata ayrc olarak grlmse, birletirici olarak alglanabileceini de grr. (Ya da tam tersi)

    Dolaysyla, yaklam monistik deildir. Gerekte her eyin bir olduunu, somut olarak konumak gerekirse gz nnde bulundurulabilecek "eylerin" hibir zaman iin var olmadn sylememektedir. Katlmak da ayrlmak gibi "maya" dr. Bu yzden hem Budistler hem de Hindular gerekten bahsederken "tek"ten ziyade "dual olmayan" ifadesini yelerler. nk "tek" kavram her zaman iin "ok"la iliki iinde olmak durumundadr. Bu yzden maya doktrini bir rlativite retiidir. eylerin, gereklerin ve olaylarn doa tarafndan deil, insan tarafndan planlandn ve bu onlar tanmlama tarzlarmzn farkl yaklam alarmza bal olarak deitiini sylemektedir.

    Birinci Dnya Sava dediimiz olayn, 4 Austos 1914 ylnda balayp 11 Kasm 1918'de bittiini sylemenin keyf bir yaklam olduu grlebilir. Tarihiler bu savan gerek balangcn daha nceki tarihlerde de tespit edebilirler. Zira bu savan balama tarihleri de bu ekil-sel snrlar izildikten sonra bile bulunabilir. nk olaylar deien tarihi tanmlama akmlarna gre civa damlalar gibi ayrlp birleebilirler. Olaylarn snrlar doaldan ok konvensiyoneldir. Bu, insan hayatnn bir yandan gebe kalma annda ya da te yandan stten kesilmeyle baladn deil de doumla baladn sylemek gibidir.

    64

  • Benzer bir ekilde eylerin kalplam karakte