“ ben gelmedim davi’yiçün, benim işüm seviyiçün dostun evi gönüllerdir, gönül yapmaya...
Post on 14-Jan-2016
86 Views
Preview:
DESCRIPTION
TRANSCRIPT
Yaratıklar içerisinde sevilmeye en layık olanı Yaratıklar içerisinde sevilmeye en layık olanı
ise tanrının “eşref-i mahlukat” olarak yarattığı ise tanrının “eşref-i mahlukat” olarak yarattığı
insandır.insandır.
Bu yüzden, Yunus’un insan sevgisi çok geniş Bu yüzden, Yunus’un insan sevgisi çok geniş
kapsamlı olup bütün insanları kapsamlı olup bütün insanları
kucaklamaktadır.kucaklamaktadır.
Onun en büyük hedefi bu sevgiyi ve bu aşkı Onun en büyük hedefi bu sevgiyi ve bu aşkı
toplum içerisinde hakim kılmaya çalışmaktır.toplum içerisinde hakim kılmaya çalışmaktır.
““Ben gelmedim davi’yiçün, benim işüm Ben gelmedim davi’yiçün, benim işüm
seviyiçünseviyiçün
Dostun evi gönüllerdir, gönül yapmaya Dostun evi gönüllerdir, gönül yapmaya
geldim.”geldim.”
diyen Yunus barışı, mutluluğu sevgide diyen Yunus barışı, mutluluğu sevgide
aramıştır.aramıştır.
O toplumda karşılıklı sevgi ve saygının O toplumda karşılıklı sevgi ve saygının
hakim olmasını ister. hakim olmasını ister.
İnsanları sevmeyi kendisine şiar edinen İnsanları sevmeyi kendisine şiar edinen
kimse başkasının kalbini kırmaz.kimse başkasının kalbini kırmaz.
“Ak sakallı hoca, bilimez hali nicedir
Emek yimesün hacca bir gönül yıkarsa”
“Gönül Çalab’ın tahtı, Çalab gönüle baktı
İki cihan bedbahtı, kim gönül yıkarısa”
“Birkez gönül yıkdunsa kılduğun namaz değül
Yetmişiki millet dahı, elini yüzünü yumaz degül.”
Her vesileyle onların gönlünü almaya, Her vesileyle onların gönlünü almaya,
güldürmeye mutlu etmeye çalışır. güldürmeye mutlu etmeye çalışır.
Yunus Emre’ye göre Tanrı mekanı durumundaki Yunus Emre’ye göre Tanrı mekanı durumundaki
insan kalbini inciten kimse, iki cihanda da insan kalbini inciten kimse, iki cihanda da
bedbahtır , kötüdür ve ümitsizdir.bedbahtır , kötüdür ve ümitsizdir.
Üstelik gönül kıran kimsenin ibadeti makbul Üstelik gönül kıran kimsenin ibadeti makbul
değildir. değildir.
Bu beyitler bu düşüncenin ifadeleridirBu beyitler bu düşüncenin ifadeleridir
Gönül yıkmamaya çok önem veren Yunus Emre
insanın başkaları ile ilişkilerinde kendisini ölçü
almasını istemiştir
İnsana,kendisine nasıl davranılmasını istiyorsa
başkalarına da öyle davranmasını tavsiye eder.
“Sen sana ne sanursan, ayruklara anu san
Dört kitabın manası, budur eğer varsa”
Onun için Yunus Emre insanlara daima iyilikle Onun için Yunus Emre insanlara daima iyilikle muamale etmeyi, kendisine kötülük yapanlaramuamale etmeyi, kendisine kötülük yapanlara dahi iyilikle karşılık vermeyi prensip edinmiştir.dahi iyilikle karşılık vermeyi prensip edinmiştir.
– ““Acı dirligüm isteyen, tatlı dirilsün dünyedeAcı dirligüm isteyen, tatlı dirilsün dünyede– Kim ölümüm isterse, bin yıl ömür virülsün.”Kim ölümüm isterse, bin yıl ömür virülsün.”
beyiti onun bu düşüncesini ifade etmiştir.beyiti onun bu düşüncesini ifade etmiştir.
Yunus, insanların doğruluktan ayrılmamalarını tavsiye
eder.
Doğruluğun hem ferdin Hakk’a vasıl olmasında
hem de sosyal barış ve mutluluğun temininde son
derece önemli olduğunu vurgular.
Yunus Emre:
“Kimde doğruluk var, Çalab anı sever
İki cihana yarar ol erün sermayesi” demiştir.
Yunus Emre, sosyal barış ve mutluluğun tesisi
için, insanları kin tutmamak, dedikoduculuk
yapmamak, gurur ve kibirden kaçınıp uzaklaşmak,
başka kimselerin kusur ve ayıbını araştırmamak,
fakir ve hastaları koruyup gözeterek, sahtekarlıktan
iki yüzlülükten sakınmayı herkese tavsiye etmiştir.
Ahlak kuralları ile yasalarına riayet etmelerinin de
gerekli olduğunu birçok beyitinde dile getirir:
“Giderdüm gönlümde kini, kindarın yokdur dini
Yarenler bu sözü, uludan işitdüm ahı” diyerek
insanlara kin tutulmaması gerektiğini ve onlara
her an sevgiyle yaklaşmanın önemini vurgular.
Yunus, bütün bu düşünceleriyle, ahlaken üstün
bir toplum hedeflemektedir. Gerçekten de onun
üzerinde durduğu bu prensiplerin yeterince
uygulandığı bir toplumda ne kavga, düşmanlık
ne de bir başka huzursuzluk söz konusu olur.
Böyle toplumlarda barış , mutluluk hüküm sürer.
Ancak bunun gerçekleşmesi için, toplumu oluşturan
her ferdin bu kuralları gönülden benimseyerek
uygulaması, gerçek bir sevgi, barış özlemi içinde
Yunus gibi yürekten, gönülden “beri gel dost
barışalum, yadısan bileşelüm” diyebilmesi gerekir.
İnsan olan yüreğindeki sevgi ve saygıyla yaşar.
Yunus Emre daima herkesin gerçek bir sevgiyle
birbirlerine bağlandığı, şahsi çıkar duygularının
kaybolduğu fedakarlık, diğergamlik ve karşılıksız
yardım etme duygusunun hakim olduğu adaletin,
kardeşliğin birlik ve beraberliğin hüküm sürdüğü
barış, huzur dolu toplumun özlemini çekmiştir.
Böyle toplumda ne ferdi ruhsal rahatsızlık
nede düşmanlık ve sosyal kutuplaşmalar
söz konusu olacak,herkes insanlığa bir şey
vermek için çalışacaktır.Bunun sonucunda
insanlar kalıcı barışa ve bitmez tükenmez
mutluluğa erişip çoşkun sevgiye ulaşacaklar
Yunus Emre insan olan herkese karşı; iyi, kötü
güzel çirkin, ırk milliyet ayırımı gözetmeyen
engin sevgiyle bağlıdır. Ondaki insan sevgisi,
insanda Allah’tan kopan bir parça ondan gelip
bedenleşmiş bir cevher olduğunu anlamasıdır.
İnsan Allah’tan kopmuş bir nur, kudrettir.
Asırlar geçtikçe kıymeti ve büyüklüğü anlaşılan
milli tarihimizin abide şahsiyeti Yunus Emre’nin
büyük değer taşıyan evrensel düşüncelerinden de
barış ve mutluluğa susamış olan müslüman Türk
insanının ve günümüz insanlığının alabileceği ve
uygulayıp ders alabileceği, gerekli çok şey vardır.
Ancak bir felsefe olmaktan çok yaşanan hayatta
uygulama sahasına konulduğu takdirde, kıymet
gösteren somut bir ahlak felsefesidir. Bundan
dolayı Yunus Emre’yi layıkıyla anlamak, ondan
yeterince yararlanabilmek için onun hayatını ve
ahlak anlayışını hayatımızda örnek alabilmeliyiz.
Bunun için onun gibi düşünebilmek, onun gibi
yüce bir aşkla Allah’a yönelebilmek, zahiri ve
maddi alemin sufli duyguların esaretliğinden,
köhneliğinden kurtulabilmek, onun gibi karşılık
beklemeksizin insanları yürekten sevebilmek ve
onun gibi haramdan kaçıp helale sığınabilmeli
Eğer bütün bunları ferdi, toplumsal hayatımızda
gerçekleştirme noktasında samimi bir gayret ve
çaba içerisine girebilirsek, işte o zaman Yunus
Emre’yi anmamız ve onun adına yıl ilan ederek
toplantılar tertip etmemiz gerçek hedefine ve de
amacına hak ettiği bir şekilde ulaştırabilmeliyiz.
Aksi halde ne kadar toplantılar yapılsa ne kadar
yunus Emre yılları tertip edilse yine de Yunus
emre’den yeterince istifade etmemiz mümkün
değildir.Başka ifadeyle Yunus’un benimsediği
idealler ve hayat düsturları bize yansımadıkça
Yunus Emre’yi tam teşekküllü algılayamayız.
Fert ve toplum olarak ahlaki problemlerin elinde
kıvranan günümüz insanlığı özellikle müslüman
Türk gençliği sevgi, barış, mutluluğu elde etmek
istiyorsa Yunus Emre’yi öğrenip anlaması gerek.
Ondaki insan sevgisini Allah aşkını alarak bunu
kendi hayat tarzına ve benliğine yerleştirmelidir.
Yunus Emre’nin inanç görüşlerinin temeli tasavvufi
düşüncedir. Tasavvufta olgunlaşma vasıtalarından
biri de aşktır. Aşk tasavvufi açıdan mecazi ve ilahi
olmak üzere ikiye ayrılır.Geçici alemde mecazi aşk
yaşamayan yani insanları sevmeyen kimse manevi
ve ilahi aşka vasıl olması imkan dahilinde değildir.
İnsan Allah’tan kopup gelen bir parçadır. Varlık
sevilir çünkü Mevlanın yeryüzündeki parıltısıdır.
Yunus emre işte bu parçanın bütününe, Allah’a
aşıktır. Onu gönlünde bilmenin heyecanı, coskusu
ile doludur. Ruhu Allah’a vardıran büyük kuvvet
ilahi aşk, insanlığa duyulan derin ve içten sevgidir.
Mecaz hakikate götüren köprü kabul edildiğine göre
mecazi denilen insan aşkı da kulu bir gün Allah aşkı
ile donatıp ona ulaşmasını sağlar.Yeter ki bu aşk bir
vücud ihtirası olmasın.Nefsin her türlü arzusuna ve
isteklerine sırt çevirmeyi başarabilmiş, masiva alemi
içinde Allah aşkı ile donatılmış ilahi aşk sayılabilsin.
Yunus Emre’nin şaşırtıcı gözlem gücü, bağlandığı
tasavvuftan gelen hoşgörüsü, insan sevgisi, insana
verdiği önem onda hümanizma felsefesinin özünü
oluşturmuştur. Bu felsefe insanı insanla barıştırma
kendini bilme başkalarından üstün tutmama görüşü
ile donanmıştır.Bu onun ahlak anlayışının özüdür.
Büyük şair sahip olduğu derin tasavvufi duygu,
düşünce sayesinde,İslam’ın getirdiği evrensel
hakikatlere ulaşma imkanını bulmuş ve dinin
taassubundan kurtularak,din farkı gözetmeden
bütün insanlığı kucaklamış,onları hak bildiği
yola sevk ederek büyük halk adamı olmuştur.
O toplumların temel taşını fertlerin oluşturduğunun
bilincinde olduğundan daima ferdi esas alabilmiştir.
Şiirlerinde her zaman ferde hitap etmiştir. Dolayıyla
barış ve mutluluğun öncelikle insanları sevebilmekle
olacağını ileri sürmüştür. Allah’a ulaşılıp gidilen yol
önce insanları sevip onlarla yakınlaşmaktan geçmiştir.
Maddenin kıskacında bunalan manaya ve sevgiye
hasret günümüz insanlığının önünde Yunus Emre
barış ve mutluluk timsali olarak durmaktadır. Bu
yüzden son sözü yine o büyük şaire bırakmalıyız:
“Gelün tanışık idelüm, işün kolayunu tutalum
sevelüm sevilelüm dünyeye kimse kalmaz.”
top related