bülbül fanzin 1 sayı
Post on 07-Apr-2016
237 Views
Preview:
DESCRIPTION
TRANSCRIPT
BÜLBÜL FANZĠN
BÜLBÜL FANZĠN’E
DÖRT KALEM DERGĠSĠ
FACEBOOK SAYFASINDAN
ULAġABĠLĠRSĠNĠZ
Kar amacı gütmeyen süreli
yayındır.
Dergi ve Fanzinde yayınlanmak
üzere ‘’dortkalem@gmail.com’’
adresine Ģiir ve yazılarınızı bek-
liyoruz.
YAYIN KURULUMUZ
ġaidin BÜYÜKBAYRAM
Yusuf DOĞANSOY
Sefer Doğukan GELGÖR
Zeki ALTIN
ĠÇĠNDEKĠLER
Takdim………………………………………………………..………...1
Onsuz Bir At………………………….………………………...….........2
Alperen TEMEL
YaĢamın Aralığı ………………………………………………..……....3
Ahmet KANAR
Giden Gitti…….. …………………………………………………...… .4
Ahmet MENTEġ
Zaman …………...…………………………………………..……….…5
AyĢe Zehra ATOK
ġiir Sultanı Gurbet ..….…………………………………………...……6
Cemal KARSAVRAN
Tek Kelime: Gidiyorum……………..……………………………...…..7
Fuat UÇAR
Beyaz………….……………………………………………...…………8
Gülcan KORKMAZ
Rüzgar ve Özgürlük ………………….………………….….………….9
Hakan KAYA
Ölüm……...……... ….…………………………………...……………10
Ġbrahim Hakkı ÖZTÜRK
Cesaret …….. ………………………………………….…….………..10
Yasin KAÇMAZ
Bir Sevda Meselesi ...…………………………………….…….……..11
Ġsmail KARA
Haziranın Biri……...………………………………………………......11
Serkan ARI
Böğürtlen ...……..………….…………………………………...……..12
Kamile KUTLU
Sus ve Dinle…..………………………………………………………..13
Melek SARICA
Bindiği Dalı Ġsteyerek Kesenler …...……………………….....………14
Oğulcan KÜTÜK
Canan‟ım ……….………………………………….……………….....15
Sefa SOYCAN
Gönül Irmağı……………………….……………………………....….16
Serpil KAYA
Çocukluk AĢkım …...………………………….……………..……….17
Ümit AĞAN
Ütopya ..……….………………………………….…………….…….18
Yelda ĠNANÇ
GüneĢim, Yıldızlarım……………………………….……………..….19
Halis KARA
Hayal ……………………….…………………………………..…….19
Fatma SARICA
Diyardan Diyara…. ……………………………………………..……20
Recep YILMAZ
Bülbül‟ün Okuma Listesinden
Kitaplar……………………..…………………………………..……..21
TAKDĠM
Bir yılı daha edebiyat ile dolu dolu geçirmenin keyfi ile Dört Kalem
Dergisi kurucuları olarak sizlerin ve sizin nazarınızda tüm Müslüman
aleminin Mekke‟nin Fethini kutlar ve baĢta Müslüman kardeĢlerimiz
olmak üzere tüm dünya insanlarına barıĢ, sevgi ve kardeĢlik getirmesi-
ni arzu ediyoruz. 2014 yılında hem ülkemizde hem de bütün dünyada
edebi hareketlilik çok yoğun bir Ģekilde devam etti. Ülkemizde yapılan
kitap fuarları, yarıĢmalar ve konferanslar çerçevesinde dolu dolu bir yıl
geçirdik. Olumsuz olaylara nazaran umutlu ve ümitli halimizden taviz
vermemeye kararlıyız.
Dört Kalem Dergisi ile kendimizi anlatmaya baĢlama serüvenimiz siz
değerli yazar/Ģair ve okurlarımızın desteğiyle dergi ve bir fanzin ile
huzurlarınıza çıkıyoruz. Fanzin çıkarmamızdaki neden Dergimize ge-
len eserlerin çoğunluğundan kaynaklanmaktadır. Sizin de takdir ettiği
gibi dergimizde belli bir sayfa sınırı mevcut. Bize gelen tüm eserleri bu
mecrada yayınlayamadığımız için böyle bir fanzin çıkarmak gereği
duyduk. Çünkü biz kapımızı çalan hiç kimseyi geri çevirmek istemi-
yoruz. Umuyoruz ki bize eser gönderenlerin ilerde eserler çok daha iyi
dergilerde yayınlanacak. Eksikler var. Bunlar çok okuma ve çokça yaz-
ma ile giderilebilir. Bunun için biz „edebiyat‟ yoluna gönül veren kar-
deĢlerimize çok okumalarını, okuduklarının ise özellikle seçilerek iyi
eserlerin okunmasını öneriyoruz. Ancak iyi eserler okunarak iyi yazıla-
bilir. Biz bize eser yollayan dostlarımıza elimizden geldiğince dönüt-
lerde bulunacağız. Dönemediklerimize de en yakın zaman da dönece-
ğiz. Elimizden ve yüreğimizden geldiğince sizlerle bu edebi yolculukta
beraber yürümeyi umut ediyoruz.
Hayırlı ve baĢarılı sayılarda sizlerle buluĢmak ümidiyle…
1
ONSUZ BĠR AT
Sokaktayım kimsesiz bir sokak ortasında
ġarap içiyorum, sonsuz bir atın kafa tasından
Acıya güdümlenerek fırlatıldım dünyaya
Dudağımdaki kanca, leylanın oltasında..
-hayat, şaire sorulan nasılsın sorusu kadar saçma-
Deliriyorum,
Kafama çivi çakılarak çarmıha geriliyorum
Geriliyorum inan bana,,
Oysa ben giyotini tercih ederdim
Cehennette daha yakıĢıklı olabilmek için..
Ya da
Leyla gelse bana ahlaklı tekliflerde bulunsa(?)
Defolu kalbimin derinliklerinde bir yerlerde
Ġçimde ki çocuğun cesedi bulunsa?
-götür beni buralardan, sokaklar banka dükkanlarıyla doluysa-
Alperen TEMEL
2
YAġAMIN ARALIĞI
Koç ayının biri diyor babaannem, doğum tarihim için. 81 yılının 14 Ekimi olarak çeviriyorum günümüz Türkçesine tevellütü-
mü. Erzincan‟ın Trabzon‟dan bir afet sonrasında teĢekkül etmiĢ tek Laz köyü. Çaykarada da bir köyümüz var elbet ama o
Trabzon‟da ve biz sadece „bazen‟ gidiyoruz, yayla zamanı. Babam öğretmen olduğundan olacak; kendimi ilkokulun kalabalık
sınıflarının birinde, hafta sonları geven topladığımız Bayburt‟un zeyli köyünde, birkaç yıl sonra Erzurum‟un cirit meydanında
ve Erzincan‟ın deprem enkazlarının üzerinde oynayan bir çocuk olarak bulduğum zamanları hatırlıyorum. Ġçinde Himmet em-
mi yaĢayan bir hikâye kitabını ilkokul ikinci sınıfta okuduğumdan ama kitabın isminin ne olduğunu hiç bilemediğimden emi-
nim. Ara ara düĢünüyor ve o kitabım kapağını yırtan –kim bilir hangi haylaz çocuğa- fena halde kızıyorum.
Babamla pazartesi pazarından aldığım ilk takım elbise ile yürüdüğüm imam hatip koridorlarında yedi yıl uzun ve meĢakkatli
bir serüven olarak geçti. On beĢ yaĢımın en edebi duruĢu “kafa kağıdı” edebiyat yaprağı, sonrasında “soytarının günlüğü” ve
milenyuma girerken biraz daha kemale ermiĢ ilk dergimiz “her neyse” (sözümüz sadece yaĢayanlara) alt baĢlığıyla sataĢıp
durdu bana. Bana ve Ġbrahim‟e. Kitaplar okuyup, dergiler yayınlayalım diye feda edilmiĢ ne kadar zaman varsa, (ki bakiyesi
kalan baĢka bir zaman yoktur aslında) hepsi özlenir ve yad edilir hala. Bugün oğlum Aliya Ġbrahim ve kızım Fatıma Elif‟i ki-
taplığın gölgesinde, kalem serbest – kâğıt serbest düsturuyla büyütürken, birgün ellerinde bir dergiyle gelmelerini ve „nasıl
olmuĢ‟ diye sormalarını ümit ediyorum.
ÖzgeçmiĢ böyle yazılmaz biliyorum. EĢim de zaten benim bariz bir özgeçmiĢim olamayacağını düĢünenlerden. Ġnsanlarıma
göre ben; eĢe dosta güzel bir katkım olsun diye yaĢamıĢım bu güne kadar. Bunu hala anlayabilmiĢ değilim.
Anlayabildiğim ve anlatamadığım (buna mecbur değilim aslında) Ģeyler de var hayatımda. Oğlumun göbek bağını mahalle
camisinin avlusuna değil de Kovaçi Ģehitliğinde Aliya‟nın kabrinin yanına gömmek istemek gibi mesela. Bırak Erzincan‟ı,
Trabzon‟u, Ġstanbul‟u Saraybosna‟da yaĢamak gibi ya da. Ġstanbul‟dan döndüğüme piĢman olduğumu da anlatamamıĢımdır
insanlarıma.
Ġnsan hayatı yazılmaz hülasa. Ben size bir Ģiir yazayım, bir hayattan çok Ģey eder nasılsa…
Neye yarar
Bu Ģiirde Ömer yok
Öyleyse neye yarar
Çocukların bir Ģeyler anlatıyor olması
Neye yarar ekmeği senle bölemiyorsam
Suyu sende keĢfedip, toprağa dökmüyorsam
Bu Ģiirde sen yoksun
Birkaç gizli özne var
Neye yarar söylersen
Belki ben de anlarım
Öğeler bir insanın yerini nasıl tutar
Bu Ģiirde Ömer yok,
Hilafet yok, ben yokum
Neye yarar toprağın üstünü iĢgalimiz
Ben Ömer dediğimde acaba ne anladın
Ne anlatır göz göze gelemeyen sevgimiz
YaĢamak
Gece gündüz
Acaba neye değer
Neyi bulup çıkarır yerin dibinden hayat
Bu Ģiirde ne mi var
Bir yığın,
Kelimeler…
ġaire sorulmaz ya
ĠĢte ben de yazmadım
Bence sen de aldırma.
Ahmet KANAR
3
GĠDEN GĠTTĠ
AhĢap evlerin nemli yalnızlığında rastlarsın,
Sinekli bakkallarda gizli, kuru kayısı tatlarına.
Ölümün açık giden gözlerini saklarsın,
Ölümsüzlük düĢüyle yaĢadığın evlerin katlarına.
Çatı aralarının dağınıklığındaki esrar açılır bir sabah.
Bakarsın hüzünden, elemden baĢka bir Ģey yok.
Ölümün elleri ellerindedir o sabah.
Ve bir sabah; rüzgâr yok, toz yok, yaprak yok…
Pencere, bütün tanıklıkların tek sahibi, korkar…
Bu kaçıncı giden geri dönmemecesine?
Ġçinde zamanın biriktirdiği çığlıklarla susar.
Ġnancı kalmamıĢtır artık hayatın garip bilmecesine.
Ahmet MENTEġ
4
ZAMAN
Zaman bazen yok oluĢ,
Bazen de yeniden doğuĢtur.
Bir bakmıĢsın bitmiĢtir.
KaybolmuĢsundur içinde
Yönünü bulamazsın
Durduramazsın
Akar gider...
Ve geri dönemezsin
PiĢmanlıklar varken ardında,
Geçsin istemezsin
Önünde yeni hatalar varken.
Ve bırakırsın kendi haline
Uzayıp gider.
Bir bilmecedir zaman
Buldum derken bulamazsın,
Ararken kaybedersin.
Ve bir zamansızlıktır
Zamanın içinde zamansızlık.
Bazen bir tokat gibi
Ġner yüzüne
Ve anlarsın ki;
Bir iplik gibidir aslında
Uzadıkça uzar,
Sen yok olup gidene kadar...
Bir film Ģeridi gibidir.
Kestiğin yerde biter
Bittiği yerde yenisi baĢlar...
AyĢe Zehra ATOK
5
ġĠĠR SULTANI GURBET
çok Ģey anlattın bana
çok Ģey öğrettin
hayat mektebinde yıllar gurbet oldu
mutluluğu da tattın sevinci de acıyı da
gönülce yazdın yüreğinin sesini
anne oldun baba oldun sevgili oldun yar oldun
dostluğun adı yüreğinin sesi oldum
gönlünce yazdın içinin burukluğunu ve de sevincini
yeri geldi gurbet oldun,yeri geldi sıla
yandın aĢklarınla özlemlerinle
hayat bulurken Ģiir gezegeninde
dillerinden parmaklarına akan her söz
kalem kağıtla ses verdi yüreğinden
yirmi sekiz yıllık gurbeti anlattın
hecelerde yıllar yıpranırken
her baharda açan bir gonca oldun
sevdan dağlara taĢlara ses verdi
nice sevdaların sesi oldu belki de
çığlıklarını sağır sultan duydu
ve her gönülde ayrı bir sevda yeĢerdi
kimisi nankör kimisi vefasız
kimide dost sırdaĢ
bir can dostu aradın hep
baĢımı yaslayacağım
ve de yüreğindeki acıyı dindirecek
sevdaların nerdeler
rafa kaldır vefasız aĢkları
Ģimdi ayrı bir güzelliksin ilk bahar gibi
kulağında salkım salkım küpeler
inciler süsler ak gerdanını
sarı zülüfler yandan sarkar
yaylaların lastik ayakkabılı sessizliğĠ
Ģiir sultanı gurbet
Cemal KARSAVRAN
6
TEK KELĠME: GĠDĠYORUM
Bir anda gitmek,
N‟olduğunu soramadan,
Hiçbir açıklama yapmadan,
Sadece gidiyorum demek,
Ve gitmek.
Belki kendi açından haklısın,
Belki bütün açılardan haklısın.
Bilmiyorum, düĢünemiyorum.
Hani beynim durdu derler ya;
Hah! ĠĢte ondan oldum.
Beynim durdu..
Bir Ģey soramadım..
Hani sana demiĢtim, sen bitti dediğin an biter,
Ve sen bitti demeden bitmeyecek diye.
Hatırlıyor musun?
Öyle de oldu..
Ben sözümü tuttum en azından..
Sen bitti dedin.
Ve bitti..
Ama sadece sende bitti..
Ya bende?
Bende bitmedi, bitemedi..
Fuat UÇAR
7
BEYAZ
Her geçen gün bir yaĢ daha kaybediyor gözlerim
Böyleyim parçalardan ne kadar bütün olursa öyleyim
O kadar yaĢıyorum aĢkla inadına inadına
Beyaz...
Hiç birinin elleri değildi bu kadar
Beyaz...
Ölüm mü, kefen mi hepsi
Bembeyaz...
Arkamda bıraktıklarım buruk hayallerim bile
Beyaz...
Sözlerim ipimi koparır yüreğim kanar giderim
Artık her Ģey bembeyaz bilirim
Hayaller, aĢklar, günahlar, piĢmanlıklar
Çünkü masumiyetin rengi olduğu kadar korkuların da rengi
Beyaz...
Hem de bembeyaz...
Yalnızlığımın , çaresizliğimin , ölümümün
Beni terk ettiği gün hayallerimin
AĢkımın kalbimin rengi de
Beyaz...
Gidiyorum yüzüm gözüm ellerim beyaz
ÜĢüyorum yere düĢen saçlarım beyaz
Tepeme yağan karlar beyaz hem de
Yoksa sende mi terk edildin
Terk edilmenin rengi de
Gülcan KORKMAZ
8
RÜZGAR VE ÖZGÜRLÜK
Uzaklardan mutluluk sesi çınlıyor kulağımıza,
Çekicin altındaki örs gibi ezikken ömrümüz,
Duysak ne olur, duymasak ne olur?
Bir bayrak dalgalanıyor yanı baĢımızda,
Ay gibi nazik,
Yıldız kadar parlak,
Rüzgâra özgürlüğü haykırıyor;
Tutsakken bedenimiz;
Özgür olsak ne olur, olmasak ne olur?
KuĢlar hudutsuzluğa kanat çırpıyor tepemizde.
Altımızdaki çimenler sancıdan kıvranıyor.
Hudutsuz,
Sancısız olsak ne olur, olmasak ne olur ?
Kırgınlıklar ölçüsüz,
Kızgınlıklar baĢını almıĢ gidiyor.
En yakın dostumuz olmuĢ acımız,
Fanilikken baĢ tacımız.
Aldırmadan;
Ġnsan insana kurt,
Ġnsan insana aciz,
Mutluluğu duysak,
Özgür olsak,
Hudutsuz olsak ne olur, olmasak ne olur ?
Hakan KAYA
9
ÖLÜM
yaklaĢtığı kadar yaklaĢıyorum
ölümün kederli sofrasına
yamalı sevinçler giymiĢ
ağıtlar büyütüyorum
yanıyorum
gökyüzü alevinde
gökyüzünü paylaĢıyorum
vebali namluya yüklü
kuĢ ölümleriyle
ölümler görüyorum
zindanın mavi özgürlüğünde
ölümler görüyorum
ölümün dört duvarlık hücresinde
ölümün yanıt bulmayan sorularını
dinlendiriyorum
inançların gölgesinde
ölümler görüyorum
aynaların yalanında ilerleyen
Ġbrahim Hakkı ÖZTÜRK
CESARET
kardelen misali cesaret ya Rab
biraz olsun cesaret
bakmak için
sevmek için
konuĢarak ölmek için
kardelen misali cesaret ya Rab
güneĢi görmek için
Yasin KAÇMAZ _
10
BĠR SEVDA MESELESĠ
Ne ben Yusuf‟um ne sen Züleyha
Vazgeçelim derim sevdanın adını kirletmeden
Ne sen beni olduğum için sevdin
Ne ben sana sevmeyi anlatabildim
Vazgeçilme bu sevdadan
Mecnun‟ların Leyla‟ların
Adını kirletmeden
Vazgecelim ki
Sevdanın sayfası boĢa dolmasın
Ġsmail KARA
HAZĠRANIN BĠRĠ
BoĢlukları doldurmuĢum hep
BaĢlık olamamıĢım bir hayata
O kalbinin sahibi
Bense avutan seni
Bilemezdim
Bilseydim
Haziranın birinde
DüĢer miydim bu hataya?
Serkan ARI _
11
BÖĞÜRTLEN
Unutursun, gitsen oraya
Kalabalıklar yoktur artık
Sessizlik istiyorsan, ıssızlık olur
Issızlık istiyorsan, yalnızlık
Bir gitsen göreceksin
Küçük bir camı vardı mutfağının
Bir baksan oradan, yeĢil yeĢil
Bulanacaksın ormanlara, yaylalara
Böğürtlen kokulu yolları
Kiraz ağaçları, fındık dalları
Git, bak göreceksin
BaĢka seçeneğin yok daha iyi
Perdesini aralayıp o küçük camdan
Mavi mavi bakmalısın gökyüzüne
Bir çare istiyorsan unutmaya
Bırak kalabalığı kalabalık kalsın
Mor mor aç çiçeklerini
Bir böğürtlen kokla dalından
Anlayacaksın, ne kadar haklı olduğunu
Haklısın!
Unutmak güç değil.
Kalabalık öldürüyor insanı…
Kamile KUTLU
12
SUS VE DĠNLE
Sus ve dinle,
Az önce ağlayan çocuğun feryatlarını
Gör yanaklarından sızan gözyaĢlarını
Hangi mağlubiyet ağlatır ki böyle bir çocuğu
Daha az önce vurmuĢtu topa,
Gol attığı için sevinirken
ġimdi yanına düĢen bombanın
Bacağını, çocukluğunu çalmasına ağlıyor.
Sus ve dinle,
Annesiz kalıĢını gör o çocuğun
Bombanın ardında kalan o minik bedeni
Hangi feryat dindirecek acısını?
Hangi hediye unutturacak anasını?
Ey sen!
O bombanın sahibi!
Hangi kazanç, hangi toprak
EĢ değer ki o çocuğun gözyaĢına
Söyle olmayan Ģerefinle mi susturacaksın o çocuğu?
Yoksa hiç acımadan elinde oyuncağıyla sokacak mısın toprağa?
Ey sen!
O bombanın sahibi!
Uyanacak bir gün o çocuğun kardeĢleri
Yardıma koĢacak bütün Müslüman alemi
ĠĢte o zaman çınlayacak dünya
„Tebbet yeda Ġsrail‟
Melek SARICA
13
BĠNDĠĞĠ DALI ĠSTEYEREK KESENLERĠNDĠR
bunca yaptığımız ölüm provalarına rağmen
hakkını veremedik, insan gibi gidiĢin.
gidiĢ ki, azımsanacak bir olay değildir.
anıt gibi gelir oturur en baĢına masanın.
içime bunca sindirdiğim,
böyle karaladığım,
böylesine böldüğüm sesler…
çağırmak istersen Ģimdi çağır beni
bu odalar ıĢık geçirmiyor.
duvarlar var
duvarlar yürüyor.
yavaĢ yavaĢ değil
birden kusuyorsun tüm acı birikmiĢliğini.
aslına bakıyorum, iyi oluyor.
üç gece tek zehre ağlıyorum, geçiyor.
her gece ayrı ayrı ağlamaktansa diyorum
iyidir iyi.
oysa kimse sormadı yaralarımdan sızarken içime,
kimseye dur demedim.
geleni sevdim,
gideni de.
bazıları çok gitti, onları daha çok sevdim.
çünkü sızıĢları gibi olmadı gidiĢleri
gittiği yeri söküp gidenler oldu
söktüler gittiler
söktüler ve gittiler.
onları daha çok sevdim
söküp gidenin acısını yaĢamayı,
öğretmedi annem bana
baĢka çarem yoktu.
sevdim.
Oğulcan KÜTÜK
14
CANAN’IM
Senden öğrendim doğru yoldan gitmeyi.
Sende gördüm ben o nur yüzlü meleği.
Seninle tanıdım Ġslam‟ı , ben o dini.
Ben sana kurban olmayayım da ne yapayım Canan‟ım.
O meĢhur , dillere destan Ömer‟ adaleti.
Bütün varlığını feda eden Ebu Bekir cömertliği.
Sana canını verebilecek Ali itaatini.
ġimdi bunları bulamıyorum Canan‟ım.
Yok.
Ömer adaleti yok.
Ebu Bekir cömertliği yok.
Ali itaati yok.
O eski insanlık, o eski Müslümanlık yok Canan‟ım.
Canan‟ım bu gece bana gel de.
Hem Ömer göreyim hem Ebu Bekir sende.
Hem gecem , dünyam aydınlansın,
Hem Ģerefli imanım artsın gönlümde.
Gel Canan‟ım seni bekliyorum ben her gecemde.
Canan‟ım derdime seninle derman buldum.
Harama el uzatmadım hep uzak durdum.
Her kazada Allah‟ın melekleri ile korundum.
Gönlümü fethettin , beni Allah‟a sen yönlendirdin Canan‟ım.
Ömer gibiydim inanmadım ölümünde.
Sen her zaman yaĢıyorsun ve yaĢayacaksın gönlümde.
Unutur mu hiç kalp seni, tutuldu ya bir kere.
Gel gör sana olan aĢkımı Canan‟ım.
Sen gelmezsen ben sana geleceğim.
ĠĢte bunun içindir, izinden yürüyeceğim.
Gönlümdeki sevgiyi gönlümde gizleyeceğim.
Allah‟tan cenneti dileyeceğim Canan‟ım
Sana can kurban,
Sefa SOYCAN
15
GÖNÜL IRMAĞI
Her insan bir evrendir,
Kalbiyle Dünya'ya seslenen.
Gönül ırmağıyla sulanır,
Çiçek çiçek açar ,yediveren.
Ġlim, bilim, irfan deryasıdır,
Gönül , evrenin can damarıdır.
Ġnsan kendi kalbinden çıkar yola,
Kalpten kalbe yol alınır.
Gönül dediğimiz derya deniz,
Her vücut ayrı olsa da, aslında bir'iz
Görünmez zincirler bağlar bizi,
Bir oluĢa akar, bilgimiz,fikrimiz.
Deryaya, dünyaya sığmaz gönül
Bir macera oysa, güttüğümüz ömür.
Bir tomurcuk gibi sulanır, büyütülür,
Çağlayan misali, hayata akar gürül gürül
Serpil KAYA
16
ÇOCUKLUK AġKIM
Sıcak bir yaza inat
Ben seni ıslak sonbaharda severdim
Kırkında bir adam olurdum bazen
Ben seni çocuğum gibi severdim
Sen hiç anlamazdın ama
Ben seni yatarken öperdim
KıĢları soğuk olurdu
Yorgan niyetine üstüme örterdim
Bizim zamanımız da kıtlık vardı
Seni müsvedde Ģeylere geçirirdim
Gözlerin ne masum dururdu
Masanın üstüne seni hep yamuk çizerdim
Sen bilmezdin ama
Ben seni hep gizli severdim
Ġlk bakıĢta beni görmezdin
Sana bakarken düĢerdim
Dizlerim hep yaraydı o zamanlar
Acıya seni sürerdim
DüĢünürken seni ben
DüĢlerime küserdim
Ümit AĞAN
17
ÜTOPYA
Acısız bir kadın olabilirdim ütopyalar yaratmasaydım kendime.
Denizlere su gözüyle bakabilirdim ütopyamda boğulmasaydım.
Ya da sabah uyandığımda kahvaltı yapabilecektim sigara yakmadan.
Uyumadan önce bir bardak su içecektim ĢiĢelerce bira yerine.
AkĢamdan kalmayacaktım güneĢe.
Geç kalmıĢ, geç kalınmıĢ, gecikmiĢ olmayacaktım insanlara.
Mutlu bir kadın olabilirdim ütopyalar yaratmasaydım kendime.
Yağmur sonralarında pencere camlarına uçurum kenarları çizmektense
GökkuĢağının yedi renginden de ayrı ayrı kayabilecektim.
Atlamayacaktım o uçurumlardan her hayal kırıklığımda.
Yemekler yapıp Ģarkılar söyleyecektim soğuk akĢamlarda.
Zevkli bir kadın olmayabilirdim ütopyalar yaratmasaydım kendime.
Bir oyun havasında kalkıp oynayabilecektim kolayca.
Birileri ölmeden ağlamayacaktım fırtınalı aĢkların sonlarında.
Ayrılıklar değil, ayrılık öldürecekti ilk darbede kim bilir?
Güçlü bir kadın olmayabilirdim ütopyalar yaratmasaydım kendime.
Yelda ĠNANÇ
18
GÜNEġĠM, YILDIZLARIM
Her günün sonunda ufukta belirir korkunun o kıpkırmızı rengi.
Ölmekten kormaz da insan, karanlıktan korkar.
En çok güneĢi sever iĢte bu yüzden.
Çünkü karanlık yalnızlığa boğar insanı.
ġiir bile yazdırabilir simsiyah boĢluğa yıldızlarla.
ĠĢte ben o Ģairim.
Sen benim gecemi aydınlatan Ģiirimsin gökyüzümde.
BirleĢir koca bir nur olursun gündüzümde.
Sen Ģiirimsin.
HerĢeyim sensin.
GüneĢim de yıldızlarım da..
Halis KARA
HAYAL
Dün bütün gün seni anlattım odama,
Gözlerinin renginden onlar da haberdar artık,
Bayıldılar sessiz sedasız aĢkımıza,
Sana bir türlü anlatamayıĢıma gülüĢtüler ne yazık…
Avizeye göre aydınlık bir geleceğe sahiptik ,
Sandalyeye göre ağır oturaklı bir iliĢkimiz olmalıydı.
Masaya göre çok ağır bir yük yüklendik ,
Halıya gelince bu aĢk ayaklar altına alınmamalıydı.
Her kafadan bir ses çıkınca ben de sustum.
Can dostum kitaplar yetiĢti imdadıma
Onlarla dertleĢtim, onlarla konuĢtum
Dediler ki, bu aĢk konu olmalıymıĢ romanlara…
Fatman SARICA _
19
DĠYARDAN DĠYARA
suskunlar diyarından geliyorum
her yiğit kendi Ģarkısını dillendirir
hayata uyarlanır yalnızlık oyunları
ve mutluluk
suskun gidiĢleri kutsanan göçmen kuĢların
asırlık rivayetlerinde saklı
küskünler diyarından geliyorum
eĢkıyalık oyunları çoktan eskimiĢ
göç zamanını unutmuĢ olmalı turnalar
ve mezar avuntusu yüklenen bedenlerin urganları
küskünler tarihinin boynunda asılı
çaresizler diyarından geliyorum
bir "havar" yıkar tüm umutları
yetim kalır hüzzam gülüĢler
serçe yürekli kızlar periĢandır
Recep YILMAZ
20
Hep Güney‟e göç etme hevesindeki
kırlangıçlar gibi, kalbimde kelime-
ler. / Mevsimsiz zifiri kara geceler-
den, umuda yol alan küçük ıĢık huz-
meleri. / Her dize bir dokunuĢ aslın-
da, / Her dize yitik ülkemdeki cen-
netin aks-i sedâ eden silüeti. / Kendi
gökkubbesi-
nin altında seyrüseferde Ģimdi,
/ Simli mürekkebin kâğıda düĢen billur katreleri.
Kitap: Okyanus Kırlangıçları
Yazar: Serpil KAYA
Türü: ġiir
Regulus Yayıncılık
Ey karanlıklara bir mum yakmak
yerine, bütün ıĢıkları söndüren katil!
AĢk, bir kelime oyunuydu. Sende
bilmedikçe adam astın. ĠĢte bu yüz-
den sana katil diyorum. ġimdi eli
kanlı seri bir aĢığa soruyorum:
Ne hakkın vardı doğacakların cen-
netini çalmaya?
Ve Unutma! Ġhanet edenlere hakimler değil, Ģairler kalem
kırıyor bu coğrafyada…!
(Tanıtım Bülteninden)
Kitap: Berçem
Yazar: Ahmet Can ALTIOK
Türü: ġiir
Babıali Kitaplığı 104 s. 2014
al bir ata binmiĢim bir seherin vak-
tinde/ ağaran saçlarımda tel tel
duvaklar kalmıĢ / kuĢlar uçar yük-
sekten havada gam sesi var/ bahçe-
ler yorgun düĢmüĢ rüzgarın ney
sesinden
kimbilir hangi garip ördü bu bil-
meceyi/ sarı hırka soyunan ağaçlar
yorgun düĢer/
(Tanıtım Bülteninden)
Kitap: Zaman Gergefinde Kitabeler: Toplu ġiirler
Yazar: MüĢtehir Karakaya
Türü: ġiir
Aramis Yayıncılık 408 s. 2013
Sayfaları çevirdikçe bir uzun bir
kısa Ģiirler karĢıma çıkıyor ve ser-
best yazılmıĢ, sonrasında birkaç
sayfa daha kısa Ģiirler der-
ken, yazılanlar ile mücadeleye
giriyor mana düĢünürü.
Gayet normal bir dizgiyle hazırlan-
mıĢ sayfalar arası ilerken, “referans
mektubu” başlığında bir şiirin
içinde buluyorum kendimi.
Şairin serbest yazdığı ve köprü imgelerle dizdiği, iki tam
sayfanın içinde “beni al, beni al” diyecek gibi bir kıta…
(İhsan İpek)
Kitap: Huzur Koleksiyoncusu
Yazar: Cihat ALBAYRAK
Türü: ġiir
Serencam Yayınları 69 s. 2013
BÜLBÜL’ÜN OKUMA LĠSTESĠNDEN BÜLBÜL’ÜN OKUMA LĠSTESĠNDEN BÜLBÜL’ÜN OKUMA LĠSTESĠNDEN
KĠTAPLARKĠTAPLARKĠTAPLAR
21
top related