eğitim sosyolojisinin tanımı, amacı ve...

Post on 19-Sep-2019

52 Views

Category:

Documents

0 Downloads

Preview:

Click to see full reader

TRANSCRIPT

1

Eğitim Sosyolojisinin Tanımı, Amacı ve Diğer

Alanlarla İlişkisi

Eğitim Sosyolojisinin Tarihçesi

Eğitimin İşlevleri

Eğitimin Toplumsal Süreçlerle İlişkisi

Sosyalleşme ve Eğitim

Toplumsal Değişme ve Eğitim

Toplumsal Hareketlilik ve Eğitim

Toplumsal Kontrol (Denetim) ve Eğitim

2

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

Sosyoloji = +

Sosyolojinin amacı; toplumsal olayları ortaya

çıkarmak, açıklamak, ilişkileri belirlemek ve

bunlara bağlı olarak ilgili kuramlar üretmektir

3

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

Society

Toplum

logy

Bilim

4

Toplum bilimi...

Toplumun yapısını ve özelliklerini inceleyen bilim olarak nitelendirilir.

Toplumsal problemleri ve bunların çözüm yollarını araştırır.

1820’li yıllarda doğduğu kabul edilir.

Auguste Comte (1798-1857).

20. yy başlarından itibaren bağımsızlaşmaya başlamıştır.

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

5

Sosyoloji toplum bilimi olduğuna göre toplum

içinde yer alan her kurum, her çeşit toplumsal

ilişki ve toplumsal olaylar sosyolojinin alanı

içerisindedir.

Sosyoloji toplumu hem statik (toplumsal yapı)

hem de dinamik (toplumsal değişme) özellikleri

bakımından incelemektedir.

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

Sosyolojide çalışılan alan insan ve toplum

olduğundan, son dönemlerde kendine ait alt

çalışma dallarını oluşturmuştur.

Bilgi sosyolojisi, din sosyolojisi, ahlak

sosyolojisi, hukuk sosyolojisi, siyaset

sosyolojisi, ekonomi sosyolojisi, kent

sosyolojisi, köy sosyolojisi ve eğitim

sosyolojisi bu alt çalışma alanlarına örnek

olarak verilebilir.

Bunlar içerisinde eğitim sosyolojisi eğitim –

toplum ilişkilerini irdelemesi açısından önem

taşımaktadır.

6

7

EĞİTİM

SOSYOLOJİ

EĞİTİM SOSYOLOJİSİ

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

Eğitim sosyolojisi; toplum ve bireyleri

yetiştirme arasındaki karşılıklı ilişkileri,

bağlantıları ve etkilenmeyi inceleyen

sosyolojinin alt bir bilim dalı olarak

tanımlanabilir.

8

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

Toplumsal yapı içerisinde eğitim sorunlarına ilişkin araştırma yapan bir disiplindir.

Toplumun kültürüne uygun bir eğitim politikasının belirlenmesi ile ilgili çalışmaların temelini oluşturur.

Eğitim ve öğretim faaliyetleri aracılığı ile var olan birikimin gelecek kuşaklara nasıl aktarılacağı ve toplumun ihtiyaç duyduğu bireylerin nasıl yetiştirilmesi gerektiği de eğitim sosyolojisinin çalışma alanındadır.

9

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

10

Toplumsallaşma ve toplumsallaşmaya eğitim kurumları ve diğer kurumların etkileri

Toplumsal değişme, toplumsal hareketlilik, toplumsal ilişkiler ve toplumsal tabakalaşmada eğitimin rolü

Toplumda rol ve statü kazanmada eğitimin etkisi

Sosyal adalet ve eğitimde fırsat eşitliği

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

11

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

Eğitim sistemi

Öğretmen

Veli ilişkileri

Okul

Eğitim programları

Öğrenci

Eğitim antropolojisi,

Eğitim psikolojisi,

Klinik ve medikal psikoloji,

Genel sosyoloji,

Kültürel antropoloji,

Toplumsal psikoloji,

Tarih,

Ekonomi

Siyaset bilimi ile işbirliği yapar.

12

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

Eğitim sosyolojisinden, sosyolojinin bir dalı olarak ilk kez A.B.D.’de 1907 yılında bahsedildi. 1917 yılında ilk kez eğitim sosyolojisi kitabı yazıldı.

Eğitim sosyolojisinin A.B.D.’de ortaya çıkış nedeni; A.B.D’nin sosyal yapısıdır. Çok farklı din, dil, ırk ve milletlere mensup insanların yaşadığı bir ülkede bu yapı sorunların kaynağını oluşturmuştur.

Bu sorunların aşılmasında eğitimin etkili olabilmesi için eğitimcilerin bireylerin içinden geldiği yapıyı tanımaları ve onların değer yargılarını ve tavırlarını bilmeleri gerektiği düşünülmüştür. İşte bu yaklaşım eğitim sosyolojisini doğurmuştur.

13

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

Ülkemizde eğitim sosyolojisinin tarihi 1915’li

yıllara dayanır.

Eğitim sosyolojisinin doğmasına katkı

sağlayanlar;

Ziya Gökalp,

Prens Sebahattin,

İsmail Hakkı Baltacıoğlu,

Ethem Nejat,

Satı Bey,

Abdullah Cevdet.

14

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

Üniversite düzeyinde, Darülfünunda eğitim

sosyolojisi dersi 1917 yılından itibaren

verilmeye başlanmıştır.

1965’te ise Ankara Üniversitesi Eğitim

Fakültesi programdan bağımsız olarak bir

Eğitim Sosyolojisi dersi koymuştur.

İlköğretmen okullarında eğitim sosyolojisi

dersinin ilk okutulmaya başlanması 1953’te

olmuştur.

1967-1968 öğretim yılından itibaren

Eğitim Enstitüleri programlarına eğitim

sosyolojisi dersi alınmıştır.

15

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

16

17

18

19

okul

Siyasal

Seçme ve yöneltme

Bireyi geliştirme

Toplumsallaştırma

Ekonomik

Kültürel Miras

20

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

Her toplumda eğitimin işlevleri toplumun amaçlarına göre

şekillenmektedir. Dolayısıyla bir eğitim sistemi yapılanırken hareket

noktası olarak ilk önce amaçlar ve buna bağlı olarak işlevler gündeme

gelmektedir .

Buradaki hedef bireyin toplumun bir üyesi

olarak içinde bulunduğu toplumun

kurallarını, normlarını (yapılması istenen ve

istenmeyen) bireye öğretmektir.

21

Tartışma: Toplumsallaşmanın birey ve toplum açısından yararları neler olabilir?

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

Geçmişle bağlantıları güçlü olan milletler

hedeflerine daha sağlıklı ve güvenli olarak

ulaşırlar. Bu nedenle kültürel mirasın yeni

nesillere aktarılması görevi okullara

verilmiştir.

Okullar, toplumdaki yenilikleri başlatarak,

geliştirerek, yenilikçi ve yaratıcı bireyler

yetiştirip kültürel birikimi sağlarlar.

22

Tartışma: Eğitim toplumsal mirası aktarırken seçici

davranması doğru mudur, bu seçme işleminde sizce

ölçüt ne alınmalıdır?

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

Toplumların siyasal rejimlerini koruma ve devam

ettirme istekleri vardır.

Eğitim kurumları bireyleri toplumların sahip oldukları ideolojiye, değerlere ve hedeflere ulaştırabilecek mevcut siyasi düzene bağlı vatandaşlar olarak yetiştirirler.

Okullarda üzerinde yaşanılan vatanın bayrağını, devletin dayandığı temel felsefi değerler ve ideoloji, ilkeler, bayramlar ve kutlamalar öğrenilir.

Ülkemizin bütün eğitim kurumlarında Atatürk İlke İnkılâplarına bağlı, devletine karşı görev ve sorumluluklarını bilen, bayrağını seven, vatanı ve milletini seven, bu uğurda gerektiğinde canını verebilecek bireylerin yetiştirilmesi hedeflenir.

23

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

Eğitim kurumları çeşitli yeteneklerdeki

öğrencileri yetenekleri doğrultusunda seçer

ve yönlendirirler.

Bu sorumluluk yerine getirilirken ilk önce

ilgi ve yetenekler tespit edilir, daha sonra

da yönlendirme yapılır.

Bu sayede mesleğini seven, işini yapmaktan

haz duyan mutlu insanlar ve mutlu bir

toplum meydana gelir.

24

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

İnsanlar genellikle para kazanıp yaşamlarını

sürdürebilecekleri bir işi daha kolay bulabilmek

veya daha çok kazandıran bir meslek sahibi

olabilmek için eğitim almaktadırlar.

Bu nedenle birçok insan nitelikli, aranan ve

kendini geliştirmiş eleman olabilmek için eğitim

olanaklarından yoğun şekilde yararlanmaktadır.

Bu anlamda eğitim bireyi, yeteneklerini ve

bilgisini geliştirmekte ve onu aranan eleman

haline dönüştürmeye yardımcı olmaktadır.

25

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

Ülkelerin gelişmişlik ve geri kalmışlıklarında

önemli bir kriter ekonomileridir.

Ekonomik hedeflere ulaşabilmek için bilinçli,

alanında uzman teknik elemanlara ve üreticilere

ihtiyaç vardır.

Eğitimin en önemli özelliklerinden birisi de hem

devletin hem de özel sektörün ihtiyaç duyduğu

nitelikli elemanları yeterli sayıda yetiştirmek ve bu

sektörlerin hizmetine sunmaktır.

26

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

OKUL

Eş seçme

Tanıdık sağlama

Statü kazandırma

İşsizliği önleme

Bireyi koruma

27

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

Eğitim, işlevlerini yerine getirirken bir

yandan bir takım toplumsal kurumlarla

(aile, ekonomi, politika, din, hukuk gibi)

etkileşim halindedir.

Diğer yandan da eğitim, toplumsal yaşamda

önemli rol oynayan bazı toplumsal süreçlerle

de ilişkilidir.

28

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

Eğitim

Aile

Ekonomi

Politika Din

Hukuk

29

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

30

Ekonomik faaliyetlerin gelişmesi ve giderek çeşitlenmesi bu faaliyetleri gerçekleştirecek nitelikli insan gücü ve teknolojinin de gelişmesine dolayısıyla eğitim kurumlarının değişme ve gelişmesine neden olmaktadır.

Ekonominin ihtiyaç duyduğu yetişmiş insan gücünü nicelik ve nitelik yönünden planlanması gerekmektedir. Bu planlamada serbest piyasa ekonomisinin kuralları benimsemektedir.

Sonuç olarak eğitim ve ekonomi birbirlerini karşılıklı etkilemektedir.

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

31

32

33

Siyasi partiler, hükümet, belli başlı siyasi kurumlar eğitimin gelişme ve değişmesine etkide bulunurlar.

Gelişmekte olan ülkelerde eğitim kurumlarındaki köklü değişiklikler ve hızlı gelişmeler politik kurumların etkisiyle olur.

Ülkemizde de cumhuriyetin getirdiği yenilikler ve temel ilkeler eğitim kurumlarının sayesinde toplumun her kesimine yayılmış ve bunlar benimsetilmiştir.

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

34

Tarih boyunca tüm toplumlarda görülen din, toplumun

yapılanmasında, ekonomik, politik etkinliklerin

düzenlenmesinde önemli rol oynamıştır.

İlk zamanlar eğitim kurumları ile dini ibadet yerleri iç

içedir. Daha sonra laik eğitim kurumları açılmıştır.

Gelişen ekonominin nitelikli insan gücüne ihtiyaç

duyması sonucu dini kurumlardan ayrı eğitim kurumları

kurulmaya başlanmıştır.

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

35

36

İlk toplumlarda çocuk bütün eğitimini ailede almaktaydı. Üretim ve tüketim aile içindeydi.

Gelişen teknoloji ve ekonomiler sonucunda eğitim kurumları eğitim işlevini büyük ölçüde aileden devralmışlardır.

Ailenin kazandırdığı değer yargıları çocuğun okul başarısını etkilemektedir. Bunun için çocuk eğitiminde aile okul işbirliği şarttır.

Tartışma:

1. Aile ve okul çatışması nedir? Çocuk açısından ne tür

sonuçlara yol açabilir.

2. Veli- okul işbirliğini geliştirmek için neler yapılabilir.

37

38

39

Sosyalleşme, bireyle toplum arasındaki karşılıklı

etkileşime dayanan bireyin doğumundan ölümüne

kadar devam eden bir süreçtir .

İnsanoğlu doğumuyla birlikte aile denilen kurumda

yaşama ait öğrenmelerle büyümektedir. O halde

bireyin sosyalleşme süreci doğar doğmaz aile kurumu

içerisinde başlamaktadır.

Bireyin sosyalleşmesinde; aile, akraba, arkadaş

grubu, komşular, okul, sivil toplum örgütleri, sanatsal

faaliyetler, iletişim araçları vb rol oynar.

40

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

Eğitim kurumlarında sosyalleşme süreci

amaçlı, planlı, kontrollü ve denetimli bir

temelde yürütülür. Bu nedenle okullar bireyin

sosyalleşmesinde en fazla etkili olan

kurumlardır.

Bu bakımdan sosyalleşme süreci bir tür

kültürlenme olarak da düşünülebilir.

41

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

BİRİNCİL GRUPLAR

İKİNCİL GRUPLAR

DIŞ KÜLTÜREL ETMENLER

ULUSAL TOPLULUK

TV. FİLM BASIN - MEDYA SANAT

YEREL TOPLULUKLAR

İŞ GRUPLARI

OYUN GRUPLARI

ANA - BABA

ÇOCUK

ARKADAŞLAR

OKUL DİNSEL GRUPLAR

KULÜP VE DERNEKLER

43

İnsanlığın başlangıcından günümüze kadar sosyal yaşamda sürekli bir gelişme ve değişim olmuştur ve bu sosyal değişim zorunludur.

Değişimin olumlu yönde olması için eğitim kurumlarına önemli görevler düşmektedir.

İnternet ve televizyonlar sayesinde meydana gelen her değişimden anında haberdar olunmaktadır.

Bu durumda yapılması gereken değişimin karşısında olmak değil, eğitim kurumlarımız aracılığı ile değişimi kontrol altına almak, olumlu bir şekilde yönlendirmek, zararlı olabilecek etkilerinden özellikle genç kuşakları korumaktır.

44

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

45

46

47

Toplumsal hareketlilik, toplumun değişik

kurumlarındaki insanların ya da

grupların toplumsal hiyerarşi içerisinde

yer, meslek, statü veya sınıf değiştirmesi

olarak tanımlanmaktadır.

Toplumsal hareketlilik; Yatay hareketlilik (aynı ya da benzer statüler

arasında)

Dikey hareketlilik (farklı statüler arasında)

48

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

Yatay hareketlilik; hem coğrafi, hem de

belirgin bir gelir ve saygınlık farkı

yaratmayan hareketliliği kapsar.

Örnek; eşit saygınlık ve gelir düzeyinde

meslekten mesleğe geçiş…

49

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

Dikey hareketlilik; sosyo-ekonomik kategoriler ve

toplumsal sınıflar arası hareketlilik. Yukarı doğru

olduğu gibi aşağı doğru geçişlerde mümkün.

50

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

Günümüzde ortaya çıkan yeni mesleklerin gerektirdiği bilgi ve beceriler eğitim yolu ile elde edilir.

Bu yönüyle eğitim dikey toplumsal hareketliliğin hem nedeni hem de aracı olmaktadır.

51

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

Sanayileşmiş toplumlarının temel

özelliklerinden biri olarak bireylerin artan

hareketliliği gösterilmektedir. Ekonomik

büyümeye paralel olarak artan bir

hareketlilik söz konusudur.

Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde,

gelişmiş ülkelere oranla sınıflar arasında

hareketlilik daha azdır.

52

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

53

54

55

56

57

Toplumsal kontrol, bireylerin toplumda genel geçer

olan kuralları benimsemeye ve bunlara uygun olarak

davranmaya zorlanmasıdır.

Toplumdaki huzur ve istikrarın sağlanması açısından

toplumsal kontrol oldukça önemlidir. Bu kontrol çoğu

zaman yazılı olmayan kurallarla sağlanmaktadır ve

formal veya informal eğitim yoluyla bireylere

öğretilmektedir.

Toplumda birbirinden çok farklı kişilik ve özelliklere sahip

olan insanlar olmasına rağmen, bu insanlar belli

olaylar karşısında ortak tepkide bulunmaktadırlar.

58

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

Sıradan birçok olayla ilgili olarak insanların ortak tepkide bulunmasını sağlamak çoğu zaman zor olsa da, toplumun genelini ilgilendiren birçok olayda insanlar hiçbir yönlendirmeye ihtiyaç duymadan ortak tepkilerde bulunabilmektedirler.

Örneğin, bireysel olarak herkes farklı bir takımı desteklese de, milli takımın maçlarında herkes milli takımı desteklemektedir.

Bu ortak tepkiler sayesinde toplumsal kontrol sağlanması kolaylaşmaktadır.

59

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

Katman, “benzer veya aynı rol ve statüleri paylaşan bireylerin meydana getirdiği hiyerarşik gruplardır”.

Bu anlamda bir toplumda çeşitli rol ve statülerin bireylerce paylaşılmasıyla ayrıldığı gruplara “katman” denir.

Katman aynı ya da benzer statüde olan kişilerin bir yer işgal ederek oluşturdukları topluluktur.

60

Toplumsal katmanlaşma, özel bir toplumsal

farklılaşma tipidir. Ne zaman bir toplum

derecelendirilmiş bir seri sıralama gösterirse o

toplum katmanlaşmıştır. Toplumsal katmanlar

hiyerarşik bir sıralama göstererek toplumsal

katmanlaşmayı oluşturmaktadırlar.

Katmanlaşma bir tür eşitsizlik hiyerarşisidir.

Kölelik ve Eğitim

L.T.Hobhouse köleyi, “hukuka ve göreneğe göre bir başkasının malı olan kimse, hiçbir hakka sahip olmayan tam bir meta”, diğer durumlarda ise “bir eşeğin, ya da bir öküzün korunmasına benzer biçimde korunan insan” olarak tanımlanmaktadır(Bottomore,1977,s.206). Klasik Roma kanunlarında, bir kurum olarak ele alınan kölelik “birinin diğerine hakimiyeti” olarak tanımlanmaktadır.

Kölelik bugünkü uygarlık anlayış bakımından her ne

kadar geri bir davranışa dayanıyorsa da, uygarlık

tarihi göz önünde tutulursa, köleliğin tarih zinciri

içinde uygarlığa doğru atılmış bir adım olduğu

görülmektedir (Hayat ans. s.2046). Çünkü kölelik

kurumu ortaya çıkmadan önce, yüzyıllar boyunca

insanlar, savaş sırasında yabancı ülkelerden esir

aldıkları kimseleri öldürürlerdi. Daha sonra bu

esirlerin öldürülmeyip, savaştan galibiyetle çıkan

toplumun ağır işlerinde çalıştırılmasına başlanması,

eskiye göre daha uygarca bir davranış olmuştur.

Kölelerin eğitimi söz konusu değildir. Esasen eğitimden, kendi dinsel kurumlarından ve aile yaşamlarından yoksun bırakılmışlardır. Ancak bazı haklar elde ettiklerinde, sahipleri tarafından çok ender de olsa, basit, sistemsiz bir eğitime tabi olabilmekteydiler. Fakat savaş sonucu köle düşenlerin bir kısmı kendi ülkelerinde belirli bir dereceye kadar eğitilmişlerdir.

Müslümanlığı kabul eden kölelere dinsel

eğitim verilmiştir. İslamiyet ilk ortaya

çıktığında okuma yazma bilen çok azdı.

Okuma yazma öğretme işini, uzun bir

süre Müslüman olmayanlar üzerlerine

almıştır. Ayrıca Bedir Savaşı’ndan sonra

kimi köleler, Müslümanlardan belli bir

kısmı okuma ve yazma öğretme

koşuluyla serbest bırakılmışlar ve bu

konu onların bir kurtuluş parası (fidye-i

mecat) sayılmıştır(Tezcan,1981, s.77).

Kast ve Eğitim

Kast sözcüğü Portekizce’de ırk anlamına gelen

Costa’dan alınmıştır. Kast, bir toplumda

hiyerarşik bir derecelenme içinde, farklı etnik

karakteristiklere dayanan ortak bir konum ve

statüye sahip her iki cinsten ve her yaştan

kesimin oluşturduğu geniş ve oldukça sürekli

bir gruptur.

Hint geleneklerinin İsa’dan 600 yıl önce

kurulduğunu kabul ettiği kast sistemi belli bir

üstünlük astlık sırası halinde düzenlenmiş kapalı

toplumsal gruplardan oluşmuştur.

Birey doğumla belli bir kasta girmiş ve ömrü

boyunca orada kalmaya mahkum olmuştur.

Toplumsal statüsünü bu duruma bağlı hak ve

görevlerle birlikte ana babasından devralır, kişisel

nitelik ve başarıyla da değiştiremezdi.

Kast sisteminde şu özellikler bulunmaktadır.

1.Zorunlu saygı ve aşağı kast’ın yukarı kast’a karşı saygıda kusur etmesi durumunda derhal cezalandırmaya gidilmesi.

2.Aşağı kast’a doğuştan bir aşağılık niteliğinin verilmesi. Böylece aşağı kast, davranışları nasıl olursa olsun aşağıda kalmaktadır.

3.Yukarı kast erkekleri, hem kendi kastlarından hem de aşağı kast erkekleri yukarı kast kadınlarıyla evlenemezler.

4.Geçmişin kast’lar arasında bir uyum çağı olarak algılanması ve bunun, aşağı kast insanlarının hoşnutsuzluğuna yol açan dış kışkırtmalar sonunda bozulduğunun düşünülmesi.

Kast Sisteminin Özellikleri

Kast sisteminin başlıca özellikleri şunlardır(Alcott, s.345).

Endogamy ; Kast sistemi üyelerinin yalnızca doğum yolu ile girdiği bir hiyerarşik endogami grubudur. Bir kast bir kabile (klan) veya bir soy grubundan değişik dereceleri alması ve içerden evlenme özelliği ile ayrılır. Bir sınıftan da kast, grubu içinde kesin evlenmeyi vurguladığı için ayrılır.

Dini yaptırımların zorlanması; Hindistan'ın kast

sistemi diğer ülkelerin sınıf sistemlerinden eski

Hindu dinin güçlü yaptırımları ile donanmış

olması yönünden ayrılır. Bir kast’ın ailelerinin

genellikle bir ortak adı ve işi vardır. İyi bir Hindu

olabilmek için bir kimse bir şeye inanabilir veya

hiçbir şeye inanmayabilir fakat kast

yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadır.

Ortodoks Hinduizm bireyin bir başka kast’tan

birisiyle evlenmesini, yiyip içmesini, uygunsuz

veya temiz olmayan yiyeceği yemekten, kast dışı

bir kimseye dokunmaktan veya gölgesinin onun

üstüne düşürmekten veya uygun olmayan bir iş

izlenmesinden meneder.

Doğum ve ölümünden sonra, doğuma dayalı hiyerarşi; Kast sistemi her biri kendi altlarındaki kastların omuzlarında ayakta duran sayısız farklı derecelerde gruplar olduğunu kabul etmektedir.

Bir Hindu’nun yaşamının her cephesi, seramonileri, gelenekleri, evi, tapınağı, arkadaş ve akraba çevresi işi ve iş yeri hepsi doğmuş olduğu grubun seviyesine bağlıdır. Ücreti, ek ödeneği zorunlu hallerde olması gereken ödenceler bile doğum ile saptanmıştır.

Toplum dışı alt katman; Üst kast’lardaki Hindu,

kirli, zahmetli işlerini toplum dışı sınıf denilen,

40-70 milyon kişiye yaptırmıştır.

Toplum dışı alt katman dravidian dili konuşan,

Akdenizli ve aryan’lar Hindistanı istila etmeden

önce yaşayan, eski ırktan gelen genellikle

birbirleriyle yaptıkları savaşlar sonucunda 280

kısma bölünmüş insanlardır. Daha sonraları Hint

toplumunun en alt düzeyinde hizmet etmeyi

kabul etmişlerdir. Köy dışında oturmuşlar ve

birine dokunmaları başkaları için kirlenme

olarak kabul edilmiştir.

Kast Sistemi ve Eğitim

Brahmanlar, sistemin en üstünde bulunan rahipler ve öğretmenler tarafından oluşturulmaktadır. Bunlar, dinsel bilgiyi öğretmişlerdir. Dinsel eğitim yanında her kast, kendi uğraşı alanına göre eğitimini sağlamıştır. Hint hükümeti bugün ‘dokunulmazlara’ karşı bütün ekonomik ve eğitsel ayrımı ortadan kaldırmakta, fırsat eşitliğini sağlamaktadır.

Eşit koşullarda olmamakla beraber zenginlik ve eğitim, yukarı kastlara olduğu kadar aşağı kastların üyelerine de açılmıştır.

Feodalizm ve Eğitim

Feodalizm (derebeylik), batı ve orta Avrupa’da ortaya çıkan ve orta çağın büyük bir bölümünde hüküm süren toplumsal ve politik bir sistemdir.

Feodalizm kelime anlamı olarak, Almanca fehu-od (bundan İngilizce ve Fransızca Fief türetilmiştir), ‘büyük baş hayvan mülkiyeti’, ‘arazi tasarruf hakkı’, veya ‘arazi mülkiyeti’ demektir.

XVIII. Yüzyılda ise feodalizm ‘toprak sahipleri aristokratların hükümdarlığı ve zayıfların kuvvetliler tarafından sömürülmesi’ olarak ifade edilmiştir.

Kölelerin topraktan çıkarılarak, tarım

işletmelerinin otlaklara çevrilmesiyle feodal

üretim biçimi ortaya çıkmıştır.

Feodal toplum Antik toplumun çöküntüleri

üzerinde yeni bir üretim organizasyonu, yeni bir

sosyal örgüt yeni bir katmanlaşma biçimi olarak

doğmuştur.

Feodalizm ile ilgili çeşitli açıklamalara karşın, tam gelişmiş bir feodal sistemde, bir çok bilim adamı tarafından da kabul edilen ortak özellikler şunlardır(Prawer, s.394).

1.Efendi köle ilişkisi.

2.Politik görevleri az olan ve mahalli düzeyde etkin ferdi bir hükümet.

3.Hizmetlerine karşılık fief’lik bahşeden bir toprak mülkiyeti sistemi.

4.Askeri yükümlüklerin belirtildiği özel orduların varlığı.

5.Efendilerin köleler (çalışanlar) üzerindeki sahiplik ve derebeylik haklarıdır.

Feodal toplumda temel olarak üç tabaka

mevcuttur. Asiller, rahipler, zanaatkarlar ve

köylüler.

Asiller ülkeyi savunmakla görevli askeri

aristokrasidir ve yargı gücüne sahiptir.

Rahipler yanlızca dinsel hizmet etmeyip aynı

zamanda yönetimsel işlevlere de sahiptirler.

Elitlerle köylüler arasında ise, tarımsal çevre

dışına yerleşmiş, tarımsal nitelikte olmayan,

üretimle ve onun dağıtımıyla uğraşan, uzvi

olmayan enerji ile üretimde bulunan, farklılaşması

üretim konularına özgü olan kendisi içinde

farklılaşmamış, uzmanlaşmamış esnaf, tüccar,

zanaatkar grubu vardır.

Toplumsal katmanlaşmanın diğer bir biçimi de, toplumsal sınıflardır. Sınıf sözcüğü bir farklılık bir ayrılma anlamına gelmektedir. Toplumsal sınıf derken, toplumu oluşturan bireyler arasındaki ayrılma ve farklılaşma anlaşılmaktadır. Toplumsal sınıf çeşitli biçimlerde tanımlanmıştır. Ludberg, Schrag, Larsen’e göre “toplumsal sınıf hem kendisi hem de başkaları tarafından prestij, toplumsal ilişkiler, uğraşılar, mallar ve değer yüklemeleri bakımından nüfusun başka kesimlerinden farklı sayılan kesimdir”

78

Toplumsal sınıflar, bir toplumda ekonomik açıdan ve buna koşut olarak kültürel ve toplumsal açıdan ortak nitelikler taşıyan ve kendi konumlarının bilincinde oldukları gibi farklı durumda olanların bilincinde de olan ve çıkarları arasında çoğunlukla çelişkiler bulunan farklılaşmış toplumsal kümelerdir.

Sınıf kavramı, ekonomik ölçütü ön plana çıkarmaya çalışan bir kavramdır.

Eğitimin, toplumsal sınıflarla ilişkisi dört noktada

incelenmektedir (Tezcan,1981, s.70).

1-Ana babanın toplumsal sınıfına göre öğrenciler

arasında eğitsel farklılaşmanın varlığı.

2-Sınıf farklılaşması, eğitim tipini ve çeşidini

belirleyen bir öğedir.

3-Toplumsal sınıf, okul başarısını tayin eden bir

öğedir.

4-Eğitimin, alt sınıflardan üst sınıflara geçerken

yeni toplumsal hareketlilik bakımından belli başlı

bir araç oluşudur.

81

Sosyal sınıf farklılıklarının azaltılmasında,

Toplumsal hareketliliğin gerçekleşmesinde,

Sosyo-kültürel bütünleşmenin sağlanmasında

etkili bir araçtır.

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

82

Eğitim;

Bireyin bireysel yeteneklerini geliştirmek

Bireyin içinde yaşadığı topluma uyum sağlaması

şeklinde iki noktaya vurgu yapmaktadır.

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

83

Öyleyse eğitim bireyi hem bireyselleştirmekte

hem de toplumsallaştırmaktadır.

Eğitim bireye toplum değerlerini, toplumsal

kuralları, normları çeşitli yollarla öğreterek onu

toplumsallaştırır.

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

84

Herkese eşit miktarda öğrenim imkanı, Asgari ölçüde öğrenim görme hakkı, Sahip olunan yeteneklerin ve zihinsel

potansiyelin tamamından yararlanılacak bir eğitim-öğretim

Eğitimin en üst seviyelerine çıkabilme hakkının

sağlanması,

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

85

Ekonomik faktörler,

Coğrafi faktörler,

Toplumsal faktörler,

Siyasal faktörler,

Biyolojik faktörler

İTİM

İN T

OP

LU

MS

AL

TE

ME

LL

ER

İ

top related