seslİ Şİİr antolojİsİ // 2016
Post on 27-Jul-2016
284 Views
Preview:
DESCRIPTION
TRANSCRIPT
SESLİŞİİRANTOLOJİSİ
MART 2016
OKUMALAR
4-5-6Yusuf AlperYoldaAyrıntı
7-8-9Asuman SusamÜcra Sıcak Taş
10-11-12Gökçenur Ç.Akdeniz Salatası Gazmaskesi, Deniz Gözlüğü, Talcid ve Süt
13-14-15Eren AysanYok’a Gazel Var’a Gazel
16-17-18Şeref BilselSevgilim Uçuruma Yakın
19-20-21Mustafa MuharremBir Elma Sonraki Cadde Matmazel Kasaba
OKUMALAR
22-23-24Efe Duyan
Dekorasyon Önerileri ya da Bir Evde Nedir Önemli Olan? Çağrı Merkezi
25-26-27Betül Dünder
Aklını Uyutan İki Dağ Arasında
28-29-30Kadir Aydemir
Aşk Uykusuna Kalbin Şiiri
31-32-33Güney Özkılınç
Yok’a YolHatay Sabahı
34-35-36Didem Gülçin Erdem
Demir Tozuİnsansız Hava Aracı
37-38-39Şükrü Erbaş
Yutkunma Bahçemizde Nar Ağacı Yoktu
4 >
YUSUF ALPER YoldaAyrıntı
1956’da Horasan’da doğdu. İlk şiiri 1975’te
yayımlandı. Kanayan Şiirler (1985),
Zamanın Kırılan Aynasında (1989), Yaldızlı
Bir Yanılsama (1994), Yeryüzüne Vuran
Telaş (1995), Şimdi Hangi Irmakta (1998),
Dalgaların Sesiyle (2001) Derin Uğultu
(2005), Oynayan ve Avunan (2007),
Zamanı Geçtim (2011) Yolda (2014) adlı
şiir kitapları yayımlandı. Şimdi Hangi
Irmakta ile 1999 Orhon Murat Arıburnu
Ödülü ve Sabahattin Kudret Aksal Şiir
Özel Ödülü’nü; Zamanı Geçtim ile 2012
Abdülkadir Bulut Şiir Özel Ödülü’nü aldı.
Sanatçı psikodinamiği, yaratma süreci,
yaratıcı kişilik vb. konularda yazılar
yazan Alper’in bu yazılarını topladığı Şiir
ve Psikiyatri Kavşağında (2001, 2010),
Psikanaliz ve Aşk (2003, 2012), Psikolojik
ve Psikodinamik Açıdan Nâzım Hikmet
Şiiri (2005, 2007), Psikodinamik Açıdan
Ahmet Erhan Şiiri (2006), Psikodinamik
Açıdan Cemal Süreya ve Şiiri, Annem Çok
Küçükken Öldü (2008), Psikodinamik
Açıdan Haydar Ergülen ve Şiiri (2010),
Psikodinamik Açıdan Metin Cengiz ve Şiiri
(2010) adlı kitapları vardır.
< 5
YUSU
F A
LPER
YOLDA
Uzaktan geldiler birden, o portakalın yanındanDüştü düşecek denize top gibiGeldiler ve kaldılar sonsuza kadarOnların yerleri yoktu, gariptilerUzaktan geldiler birden, ufkun ötelerinden
Daha dünkü çocuktular bu evren boşluğundaAnne dizi dibinde neşeyle yuvarlananŞimdiyse hüzünlerden hüzün acılardan acı beğendilerYaşamı gelip de gidememek bilenlerGidemeyenler, gitmeyenler
Pastırma yazlar uzadı, uzaklaştı aşklarKemale erdi yaşam virajı döndü atlarSür sür dörtnala bitmez bir yarıştaRahvana çevirmek vardı hayat koşusunuAtım yorulmasaydı yorulmazdım asla
Menzile ne kadar var, bilemiyorumKim bilebilir ki zaten bu bir piyangoKim yokuşun dibinde kim dağın başındaAma yolda mutlaka yoldaKim gider kim kalır, bilemiyorum
Bulanık bir suda balık avlar gibiDağ başında göz gözü görmez sisteKaranlıkta bitimsiz zifir gecedeMezarı başında genç ölen bir kardeşinMenzile ne kadar var menzil nerde
Hayat yüzüme gözüme bulaştı bir kereGönderen gönderdi şimdi geri almıyorAlsın mı diyorum, asla, ama almıyorYüzümü gözümü yıkıyorum tarıyorum saçlarımıSaçlarım daha beyaz daha az
Hayat yüzümden gözümden durmaksızın aktı
Yolda, 2014
6 >
AYRINTI
Ayrıntıda boğulmak bu olmalı diyorum kendimeSon hızla giderken otobanda yol kıyısındaki papatyayı görmekSonra bir şiirdeki karanfil geliyor aklımaHani o elden ele dolaşan karanfillerSonra şiir sonra poetika etik’a etikDerken sonsuz bir boşlukta düğümleniş geliyor aklıma
Hayat mı ayrıntıda gizliydi cehenneme giden yol mu Yoksa cehennete giden yol mu güzel taşlarla döşeliYüzlerce çiçek açsın, yüz yüz gülsünMü diyordu o söz yoksa binlerce miÇiçekler açıyor ama gülen yüz yokGülen yüzler çukura kaçmış çıkamıyorlarYok yaşadığı için, sadece yaşadığı için mutluSonsuz bir koşturmaca kim kime yetişecek, geçecek
Hayat geçiyor hepinizi kim kimi geçerse geçsinYol kıyısında bir ağaca asılan çaput gibiHayat bu neresinden tutarsan öyleHepinizin olacağı bir avuç Bir çukura bırakılan torbaNereden gelmiştik nereye gideceğizKarıncalar solucanlar çiçekler böcekler
Entropi mi diyorlar entalpi mi kimyacılar bilsinYa da doğabilimciler diyelim hepsi birlikte bilsin Bana ne entropiden ben ciğerime çektiğim havaya bakarımBir gün çekemeyeceğim havaya, suya-Şeytan mı ayrıntıda gizliydi yoksa-
Bağırış çağırışla bir yerlere varmakYa da Freud’un divanında susarakUzak ufuklara yol almak; burnunun dibineMum dibine ışık vermez haSen hangi şafaktan beri yollardasın yolcuGit git bitmeyen yolun sonu nereye
Giderim giderim dünya yuvarlak*tı değil mi
*Şairin ilk sekiz kitabını içeren Toplu Şiirleri’ne verdiği ad.
Dünyanın Gürültüsü, 2016
YUSU
F A
LPER
< 7
ASUMAN SUSAMÜcraSıcak Taş
İzmir’de doğdu. Ege Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü
bitirdi. Çeşitli kurumlarda edebiyat
öğretmenliği yaptı. Aynı üniversitenin
İletişim Fakültesi RTS Anabilim Dalında
yüksek lisanını tamamladı. İlk şiiri 1989
yılında Milliyet Sanat Dergisi’nde ve o
yılın genç şairler antolojisinde yayımlandı.
O günden beri şiirleri, edebiyata dair
eleştirel denemeleri, sinema yazıları çeşitli
dergilerde yer alıyor.
Bir Unutuş Olsun (1995), İhtimal ki Aşk
(2001), Susunca Sen (2008), Dil Mağarası
(2012), Kemik İnadı (2015) adlı şiir kitapları
ile 99 Beyit: Divan Şiirinden Seçmeler ve
Çözümlemeleri (Melike Koçak, Makbule
Aras’la birlikte) (2008), Yangın Yıllarından
Nida’ya Ahmet Telli Şiiri (2010), Toplumsal
Bellek ve Belgesel Sinema (2015) adlı
incelemeleri yayımlandı.
8 >
ÜCRA
en ücra sen misin banaoysa bütün otlar aynı zamana uzuyoranlamadığım bir dilin şarkısıaklımı karıştıran o değil, aradaki suslaruzamasın diyorum hatıraların kışı kadar
ısınalım birbirimize gözlerimizdenağzımızdan başlayalım kanmayabir de ağlayalım isterim seninlekemiğin ağrısına, etten sıyrılmasınaölümün mayası kabarırken toprakta
herkes başkasının acısıyla konuşsuntelefi yoksa teselli de yokbakışından kurtulamayan melekAngelus Novusdehşetin içine çekilmiş gözleriyle-kanatlar gergin baş dik göğüs önde-ağzı vahşetin kuyusu kadar derin
bir melek soyundan daha ne beklenir
en büyük ıssızlık ben miyim sanadünyaya atılmışken, hepimiz gurbetkentarihten kovulmuş bir zamansızlıktahikâyeyi kim anlatacak pekiakma hevesinihatırayı hatırlamalıtaze süt kokusuydun banaduvara vuran gölgem
Kemik İnadı, 2015
ASU
MA
N S
USA
M
< 9
ASU
MA
N S
USA
M
SICAK TAŞ
I
avuç içlerim kadar sıcak biriktirdiğim taşlarağrıyan yerlerine bırakacağım tılsımınıtaştan bir heykele dönüşeceksin korkarımgözlerini öpeceğim elmacık kemiklerinisuyun anlattıklarını dinleyen bir pars olacağımkanımın hışırtısıyla uyutacağım senibarbar diyecekler ama olsunsırf kemik kalacağız yolun sonundabilge değilimboşuna sözümde durma benim
ormanı okuyorum boş zamanlarımdagövdeye bakıp kökü görüyorumağaçların yatay serüveniniçayırlarında iyiyim ülkeninacı ot topluyorum zor zamanlaraşifa olarak duruyorum ağzının kenarındaovayı titretip geçiyor yılkı dediğin o tek nefesrüya sanıyorlar onu yeryüzünün nabzıbir atın soluk soluğa terlemesiaşkın iması say onu genleşen bir şimdi
II
orda kalsaydı dünya ya da biz atılmasaydık burayaunutuyorum bunu taş sıcak avcum yangınuyusam diyorum tümseklerinde ovanınhatırlamak için sararana dek otlarşarkı gelse, karanlığın kalbindeki oku çıkarsagitsem sonra ben, kuzey rüzgârlarına av olsamdüşsem kendimden bir hayvan mezarlığınakemiklerin arasında kemik kalana kadarağlasam.
Kemik İnadı,2015
10 >
GÖKÇENUR Ç. Akdeniz Salatası Gazmaskesi, Deniz Gözlüğü, Talcid ve Süt
1971’de İstanbul’da doğdu. İstanbul
Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği
Bölümünü bitirdi. İstanbul Üniversitesi
İşletme Fakültesinde yüksek lisans yaptı.
Riga, Vilnius, Istanbul, Atina, Cunda,
Lodove, Zagrep, Belgrad, Sofya, Bodrum,
Tel-Aviv’de çeviri atölyelerine ve
festivallere katıldı, Wallace Stevens ve
Paul Auster şiirleri ile modern Japon Haiku
antolojisini Türkçeye çevirdi.
Şiirleri ve şiir çevirileri 1990’dan beri
dergilerde yayımlanan Gökçenur Ç.’nin
Her Kitabın El Kitabı (2006), Söze Mezar
(2010), Onüç Kuşa Bakmanın Tek Yolu
(Türkçe - İtalyanca), seçme şiirlerinden
oluşan Dünyadayız, Dil De Dünyada, Ne
Güzel Herkes Burda (Türkçe - Sırpça)
ve Sırtında Bunca Sözcükle (2012) adlı
kitapları vardır.
WordExpress projesinin ana kurucusu ve
organizatörlerinden biridir.
< 11
GÖ
KÇEN
UR
Ç.AKDENİZ SALATASI
Kalabalığı yararak yaklaşıpboynuma sarılıyor.
Rüzgaryirmi yıldır görmediğimokuldan bir arkadaş!
Evlenmiş, boşanmış [duymuştum]Evlendim, çocuklarım [sormuyor]
Biliyor musun ? diyor.Keşke… diyor.Hep bunu düşünüyormuş,
arkadan bana benzettiği yabancılarkaçırdığı otobüslerin camlarındabir an için gördüğü simalar,doğru dürüst bakabilseo gün üniversite kantinindesalatasıyla birlikte masada bırakıp gittiği o çocuğahiç de benzemediğini göreceği adamlar, hep beni hatırlatıyormuş ona.
“Geçmişlerimizin delik deşik ettiğibellek denen elektengeçerek ulaşıyor algılarımız bize. Bu yüzden rastlantılarda tekrar eden desenler görüyoruz.O desen bir pişmanlık,tüm pişmanlıklarımızı temsil etsin diyeseçilmiş bir simge,geçmişi değiştirebilme isteğininyarattığı bir yanılsama,anlamsızlığa dayanamayan benliğimizin,içimizdeki boşlukla özdeşleştirdiği nedensizliğe yüklemeye çalıştığı bir anlam.Bulutlar biz neye benzetmek istersek ona benzer,rastlantılar bizim istediğimiz anlama gelirler.”demiyorum ona.
“Sen masadan kalktıktan sonrao salatayı bitirmedim,günlerce bir şey yemedim,eve dönmedim, ıslak banklarında sabahladığım parklarda kuşların ötüşünü gülüşüne benzetiyordum, bulutlarda, gölgelerde, yıldızların dizgesindehep yüzünü görüyordum,kriz geldiğinde bir h harfinin altına sığınıp ağlıyordum,rüzgar uyuz bir kurt gibi uluduğundaben yaz şarkılarına yakışan adını duyuyordum,
alkol veküçük pembe haplar,alkol veküçük pembe haplar,içimde bir obruk, pembezar bir boşluk, kırık bir temren ve hiç geçmeyen bir matem.Kavun rengi bir moteldekirli bir bir küvetin içinde buldu beni annem,sonra boğazıma dalan tüpler, amatem.Eşimle hastanede tanıştım. Okşamak için yanaşan herkese diş çıkarandayak yemiş bir sokak iti gibiydim. O benden, dönüştüğüm o yaban hayvandan kaçmadı. Sabırla yaladı yaralarımı. İyi olduğuma inandı. O inandıkça iyileştim.”demiyorum.
Bunların yerine“bir akşam bize yemeğe gelsene” diyorum.
Ve bilemiyorumhangisi daha büyük acımasızlıkseni sevdiğini söyleyen birini yemeğin ortasında terk etmek mi,eşinle birlikte yemeğe davet etmek mi?
Doğanın Ölümü, 2014
12 >
GAZMASKESİ, DENİZ GÖZLÜĞÜ, TALCID VE SÜT
O sabah erken uyanmıştın.Gazeteleri okumadan,cep telefonuna dokunmadan, alışılmadık bir neşeyle yürüyüşe çıkmıştın.
Sıcak ekmek, tereyağ, sucuklu yumurta ve çay.Öğle uykusundan önce geceden dağınık yatakta aşk.
Herşey sade,herşey asude,herşey zihnindeolması gerektiği gibiyditam da,balkon demirine konano martı gözlerini dikip sana haerrrkh! diyene kadar.
Bir dünya şiir yazdın o günden sonra.Üç kitap çıkardın, yavaşladın.Ondört dize daha var aklında, yazılmamışama hâlâ bilemiyorsun o sözcüğü nereye koyacağını:
haerrrkh! seni sevdiğimi daha sık söylemeliyim, duyman önemli değil.haerrrkh! okumadan sildim sisten gelen SMS’i, sen de sil.haerrrkh! uyuyamıyorsan bir şairin rüyasında uyanıksın demektir.haerrrkh! yaz geldi, çakal çelebinin yazı, işte buna içilir.haerrrkh! böcek gibi biber gazı sıkıyorlar Gezi’de bize.haerrrkh! gök yağmuru öngörür ya da sezer, her nasılsa önceden bilir, bunlar sorulmaz yaza.haerrrkh! sabaha karşı gelen bir telefon gibiydin, yetişemedim ben sana.haerrrkh! dişlenmiş bir kurşun kalem unutmuştun masamda, ucu kırılmış, korkuyorum açmaya.haerrrkh! arkamdan bağırdın, yağmur tutundu bu sese, damlalar düşmüyor bana doğru uçuyordu artık.haerrrkh! o geceayrı evlerde yattık ama ikimizde rüyamızda İbranice kursuna başladık.haerrrkh! düşünen şeyler şiir değildir- kesin bilgi, diye bir mesaj gelmiş tanımadığım bir kullanıcıdan.haerrrkh! yalnızlık yakıyor, herkesi yakar, bunu da yaz bir kenara unutmadan.haerrrkh! dişleğim, çillim, gözlerin ışıl, kulakların kepçe, saçların küt, haerrrkh! evlen benimle, herşeyim var, gazmaskesi, deniz gözlüğü, talcid ve süt
Doğanın Ölümü, 2014
GÖ
KÇEN
UR
Ç.
< 13
EREN AYSANYok’a GazelVar’a Gazel
1976’da Ankara’da doğdu. Ankara
Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi
Tiyatro Bölümünden mezun oldu. 2001’den
bu yana Ankara Devlet Tiyatroları’nda
dramaturg olarak çalıştı. Pasaj dergisinin
yazı kurulunda, Sahne dergisinin danışma
kurulunda görev yaptı. Çeşitli dergi ve
gazetelerde şiir ve yazıları yayımlandı.
Aysan, Vesikalık Fotoğraf (2008) kitabıyla
2008 yılı Cemal Süreya Şiir Ödülü’nü aldı.
Bir Eflatun Ölüm: Behçet Aysan (2012)
isimli kitabının ardından Gece Uyurken
(2014) adlı romanı yayımlandı.
14 >
YOK’A GAZEL
Ulus Baker’e
kalbimin üstünden geçen bir bulut vardı geceleri usul usul ağlayan düşünce vardı
meyhanede kocasını arayan kadınlar ömrünü unutarak hatırlayanlar vardı
beyaz kağıtta yalnız keder sözcüğü bütün gün ölüm çalışanlar vardı
bir mağara kuytusunda saklı merhamet gölgede kendini arayanlar vardı
dolmuş durağında ezilen kalabalıklar bir adadan yükselen buhur vardı kendini toparlamak için bele adanan çamaşır ipi çektikçe elimi kanatan aşırılık vardı
hatıranın kendini eski kılan adı sabahladığımız gecelerin ince gururu vardı
perdelerin ardına gizlenen yalnızlık intikam için başka adamlarla yatan bir kadın vardı
EREN
AYS
EN
< 15
EREN
AYS
EN
VAR’A GAZEL
“Yalnızlık tanrıya değdi değecekti”
Şükrü Erbaş
evde dolaşan sıkıntılı bir kadın yoktu uzakla aramızda bir avuç mesafe yoktu
koltukta kedi gibi kıvrılmıştı anlam üstünü örtecek serin bir gece yoktu
kaç kere kuşkuya adını sordum içinde duracak istasyon yoktu
gökyüzünde bekliyordu zaman kendini bölen bir yanı yoktu
rüzgâr eğildi kum tanesine karbonun elmasa dönüştüğü an yoktu
bir öpüşte ölen devlet, yitirilen atlasüstünden atların geçmesinden korkan nehir yoktu
her akşam gidip iki tek atmaya niyetli gittikçe genişleyen mermer masalar yoktu
iğne deliğinden geçen yalnızlığım beni avutacak yeni bir hayal yoktu
Şiiri Özlüyorum dergisi, Mart 2008
16 >
ŞEREF BİLSEL Sevgilim Uçuruma Yakın
1972’de Rize’de doğdu. Dumlupınar
Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı
Bölümünden mezun oldu. Özel
bir televizyon kanalında program
yapımcılığının yanında kültür sanat
danışmanlığı da yaptı. Şiir, deneme ve
eleştirileriyle pek çok dergide yer aldı.
Modern Türk şiiri üzerine yazıları ve
şiirleri Cumhuriyet Kitap, Varlık, Patika,
Başka, Mor Taka, Akatalpa, Şiir Oku,
Edebiyat ve Eleştiri, Yasakmeyve, Kaşgar,
Budala gibi dergilerde yayımlandı. Dar
Zaman Rivayetleri (1996), Magmada Kış
Mevsimi (2003), Mecnun Dalı (2007)
adlı şiir kitapları yayımlandı. Bıldır (1999)
adlı alternatif bir şiir yıllığı hazırladı. Şiir
Defteri’nin editörlüğünü yaptı. Sonra
Edebiyat dergisinin yayın yönetmenliğini
üstlendi. Dünyanın Külü Şeref Bilsel’in
dördüncü şiir kitabıdır.
< 17
ŞERE
F Bİ
LSEL
İYİ MİSİN?
Sevgilimne güzel bir kelimesin
Sana bakalım hep birliktesevgilim
İçinde ev varona baksın dışarıdakiler
Sevgilim ben geleyim mi?ne güzel bir sorudursorulansın hep cevap kesilenler
Sevgilimoturduğun, ayakta durduğun obayıyürüdüğün yalıyı söyle
Sevgilimgüzelsin, tepeden tırnağa kabarması ölü denizinuysalsın, bu eski kadifelerden kesilmişdoğrusun, ip dayanmaz yürüyüşüneher şey tamam, yanında yüzünü de getirmişsindaha ne olsun
Sevgilimçok eski bir sorudur bu-bana ait olsa keşke-iyi misin?
Dünyanın Külü, 2013
18 >
ŞERE
F Bİ
LSEL
UÇURUMA YAKIN
Üstümüzden uçuyor rüyanın halleriyarım bırakılmış hayatlar, bir çocuk eliyle yontulmuş ışıkyüzünün yamacında titreyip duruyor,titreyip duruyor kapıların içinde kapılargöğü eliyle kaldırıyor dağlar sen altından geçerkensana bir yıldız uzatıyor gecenin balkonundan avut onu,göğsüne bastır, ışıldasın yalnızlığın sabaha kadarey güneşli vakitleri geri çağıran gülüş, hatırla!
Bu rüya herkese uğruyor, insan gecenin karnında kalkarolduğu yerden olmadığı yere bakar, görmek için evde kalanıseslenir karanlığa: git benim gözlerimi getirellerimi unuttuğum o soğuk sudan bir rüya yükselir
Göğsümüzü adımlar gidenin bizde bıraktığı uğultuölüm gibi rüya da kendi açtığı yolu kapatarak çekilirduyarız çalıların üstünden yürüyüp geçen aşkıbekleyenin ocağını yakar gözlerini dumansız bırakmazkanatlanır ve ölür gençliğimize doğru
Ölüleri gömeriz biz. “Ölmedik” diyenleri de bazen…son baktıkları dışarıda kalır onlarınbir çiçek, bir çocuk, balkon, rüya mı yoksabir arkadaşın gece yarısı yağmur altında gözlerigöllenir yakamızda en son söyleyemediklerimiz…
Sonra açılır pencereler konuşur dünyahiç yüksünmeden, nefes almadan iki şeyesilaha ve kadına çalışan dünya… ışıldayıp dururkadının bir silahtan damıtılarak kalıplara döküldüğübacaklar, namlılar, ateşgâhlar olduğu dünyaçok tamahkâr çok muhbir arkadaşlara ses veren dünyabana da uğruyor sebepsiz, balkonda ölüme karşı dinleniyor,
Balkonun içinde çocuklar ve rüyadamlayıp… durur… uzak… taşlı… yollaraey taşları emzirip çocukları susuz bırakan dağlarey güzel insanlık!Biz bu uçurumu kimden ödünç aldık?
Varlık dergisi, Eylül 2014
< 19
MUSTAFA MUHARREMMatmazel KasabaBir Elma Sonraki Cadde
1968’te İstanbul’da doğdu. Çocukluğu
İstanbul ve Bursa’da geçti. Gazi
Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı
Bölümünü bitirdi. Talha Bedirhan müstear
adını da kullandı. İlk şiiri Marmara Sanat
dergisinde çıktı. Aylık Dergi, Dolunay,
Mavera, İlkyaz, Mim, Hece ve İpek Dili
dergilerinde şiirlerini yayımladı.
İsa’dan Önce Gül (1999), Şiirin Fiilleri
Hakkında (2002), Öç Terimleri (2002),
Kemansız Kare(2006), Acemi Çisenti
(2010), Dikkat Köpük (2013), Yaprak Ahalisi
(2016) adlı şiir kitapları yayımlandı.
20 >
MATMAZEL KASABA
Taş zamanlar. Şamdanlara yakarışlar diken kış!Gövdemiz harflerden korkmadığı içinunutuyoruz dudaklarımızı vapurlardagüneş pergelsiz dökülüyor kelime bohçalarından ne söylesekya saçların tavrı çıkıyor sofayaçeşme kızoğlan kızaktıktan sonra ya pabuçlarsatılık kuşku demek tomurcuklar arasında
Konuşunca gar ve limon kabukları ve tabutlarbir tabip dindirebilir mi zeytindeki yeminibir bakkal - deniz gibi günahkâr bezkadar savaşkan- hesaplarken serçelerihangi yağmurla tartar Jan Garbarek’i bir sarraf,yaprakların derdi mi?bir topuk çıkar, bir perde sancır, bir kerpeten ibranî tarihleri sökerken, bir gedik utangaç bakarken, bir bohça bıkarken biz aynalara petrol mizaçtan zifiri geçip savruluyoruz tan ortası- şurup vebilye hırsından- tercüme hasatlarda
İyidir oysaşapkayı bütünlemek parmağıngösterdiğinden ayın, denizden kemanın heveslenmesine denk bir akşamlatoprağa rakı dökmek, berbere gitmek.Sinema önlerinden, hanımefendilerden kasabayıtepmekten daha kalın şerbetleregündüzü faiz ödemek kötü.
Taş zamanlar. Pusatın tövbesini -samimî ve garnizona göre tanrısal-kabul ettipus, bilet yandı, cumayı trene ait bir tez olarak çürüttü çürüttüMatmazelkasaptaki kırma nisana dayandı
Yaprak Ahalisi, 2016
MU
STA
FA M
UH
ARR
EM
< 21
BİR ELMA SONRAKİ CADDE
Bir akşam sunuyor sana karanfillermalzemesi bol klarneti kıtama sen içini yağmurdan kaçırsanilkyazlara roman okuyan saçlar da mıfısıldamaz ardından bunu cevaplayacak bir martı hatırlamıyorum.En fazla şiire aç ölünürken tersanelerdeburası bir adamınyoklanmadığı haziranlar için beniz manzaralı bir parktır sadece.Uçan balonlara hayran kiremitler, çatılar ve bacalardan, durak insanlarından, annelerle kesişen yollardan daha temiz bir sır var ki merak içindegöğe bakıp onu deşeliyor ıhlamur dalları.
Taylar küsmesin engine diye hayata epeydir olta atmıyorum gururluyum kıvırcık kuşkularımdan ve ondan, çilek çelişkisine düşmek üzere keder de : Balıklara dürüst, kızlara yalancı batık bir gemi kadarsöylemese de gidişinin çektiği hiçbir ağsomurtmayan elma kaç deniz ilerde.
Sana “ yok yosunların duyurusu gazetelerde!” demiştim epey şeytan minaresi önceomuzlarını silkmişti gümüş itinaları parlatırken gece;seni en çok mumların umursadığını bile bile sis basmış ufuklar kokan bir düğün resmiyle. Ben karnı deşilmiş harflerden topluyordum yüzümü maktul rıhtımdan benim kesik tırnaklarıma sıçrayan ayaz ne konuşsakelebeklere imzalatıp ekliyordu kâtipler hakkımdaki zaptaoyun kurtuluyordu kırlangıçlardanikimiz çıksakikimiz kalsak Tanrı güceniyordu salıncağa.
Sen orda kuşları vebir bacağı kesik tayfaları,ısırılacak somunları, siyah çevrilen sayfalarıkirpiklerinin kavgasından ayrı şehirlerdebir ıslık gibi konumla.En iyi seyyar piyangocu tarif ederyoğun perşembelerin adresini görüyorsun çımacılar arasındabu sese karşı pantolonumdan başkavar mı açılan uzun siper?Hayır, hiçbir şapkaya konu olmayacaktaşların yaydığı kahverengi haber.
Yaprak Ahalisi, 2016
MU
STA
FA M
UH
ARR
EM
22 >
EFE DUYAN Dekorasyon Önerileri ya da Bir Evde Nedir Önemli Olan? Çağrı Merkezi
1981’de İstanbul’da doğdu. Orta Doğu
Teknik Üniversitesi, mimarlık ve felsefe
bölümlerinde ve YTÜ’de mimarlık tarihi
yüksek lisans programında okudu. MSGSÜ
mimarlık tarihi doktora programını
tamamladı.
2002’den bu yana Edebiyat eleştiri, Öteki-
siz, Damar, Kavram Karmaşa, Akköy,
Sincan İstasyonu, Sözcükler vb. dergilerde
şiir ve yazıları yayımlandı.
Şiirlerini Kemal Özer’le birlikte yayımladığı
Takas’ta (2006) bir araya getirdi.
2008 yılında Nâzım Hikmet’in şiirinde
Karakterlerin İnşası başlıklı çalışması
yayımlandı. Bir Benden Bir O’ndan (2010)
ve Tek Şiirlik Aşklar (2012) şiir kitaplarıdır.
< 23
Dekorasyon Önerileri ya da Bir Evde Nedir Önemli Olan? Çağrı Merkezi EF
E D
UYA
NDEKORASYON ÖNERİLERİ YA DA BİR EVDE NEDİR ÖNEMLİ OLAN?
dar bir yatak gerekiyor bize bence 80 santim yeterbir küçük hava alanı salon içincehennemin 1/100 bir maketi benim yerim garanti nasılsabitkileri epeydir budanmamış bir bahçe mutfak için bu da
eski bir guguklu saat gerekiyor ayrıca: bolca vaktimiz var boşa harcamak içinbozuk bir kalorifer peteğidünyayı kurtaramayız gibi görünüyor, en azından bunu simgelesinbir gizli köşeölürsem sana notlar bırakabileyim
ve yalan makinesi:sabah akşam teste gireyim, hah.güven makinesi:biriktirir, fazlasını Yeni Cami önünde dağıtırızendişe makinesi:iş çıkışlarında ağır bir çanta gibi taşıdığımızkıskançlık makinesi:tuzu biberi olur yaptığımız yemeklerinkorku makinesi:sarılırız havada çarpışan iki toz zerresi gibi yorgan makinesi:gerek yok,biz ısıtırız birbirimizi
çocuk makinesi:işi öğrenmek olan her canlı için bir boy cetveli zaman makinesi:on yıl sonra, ilk çıktığımız akşama giderizhiç bir şey değişmemiş derkrallığımıza dönerizşimdiki zaman makinesi:ayna ayna söyle bana-
köle makinesi:kendi pisliğimizi kendimiz temizleyelim diyeoje makinesi:sana torpilim olsunuyku makinesi:başucunda bir bardak suya dair akademik makaleler yazsınhuzur makinesi:şapkadan çıkardığım tavşansevinç makinesi:bozuk parayla çalışanbilet makinesi:kapanmayan bir seyahat çantası ve aynadan göz kırpan çıplaklığın
makine makinesi: doğanın karmaşasına bir tebrik kartı olaraksen makinesi:bitmemiş bir resimde renklerin oranını ölçsün dibi görünmeyen bir denizde, ayağım dibe değdiğinde ötsünbir bardak çay daha döksün, acelemiz yok gecikeceğin bir randevu ayarlasın, beklemenin tadını çıkarayım
sen, (bir Platoncunun hayali) yıllarla sen kalansen, (bir Marksistin şansı) debisi yüksek tüm akarsularda taşansen, incecik bir matkap ucusen, bir kara kutu
bir evde nedir önemli olankaldı ki bizim mutluluğa bile ihtiyacımız yokihtiyacımız yok hiç bir şeyebir bebeğin tıkırtılarından başka
Dünyanın Külü, 2013
24 >
ÇAĞRI MERKEZİ
hoş geldinizokul arkadaşlarınızla tanıştığınız güne dönmek içinlütfen uğurlu sayınızı tuşlayınızbahçede yorulmaksınız koşturduğunuz zamanlar içinrastgele tüm rakamlara basınız kamyoncu lokantalarının buharlı camekânları içinailecek çıkılmış son yaz tatilinin yılını kodlayınız
herkesin vardır çok utandığı anlartuttuğunuz rakamı kimseye söylemeyinizüniversite çimlerinde çay ve poğaçalı kahvaltılar içinhemen ahizeyi bırakıp balkona çıkınızzamanın apar topar geçmesinden şikâyetçiysenizlütfen tüm gücünüzle sıfıra bastırınız dedenizi tam hatırlamadığınızı fark ettiysenizaynaya bakın lütfen
sahafların tozlu kitap kokusu içinokuma yazma bilmeyen bir işçinin adındaki üçüncü harfi söyleyinizyırtık pırtık elbiseleriyle ölü bulunmuş mahalle terziniz içinlütfen bekleyiniz
uykunuzdaki kadının boynuna dokunduğunuz o sonrası bilinmez an içinbiip sesinden sonra arka arkaya aynı sayıya basınız
terk edildiğinizin ertesi günüdeftere yüz kere bir daha âşık olmayacağım yazınız
biiip
Tek Şiirlik Aşklar, 2012
EFE
DU
YAN
< 25
BETÜL DÜNDERİki Dağ ArasındaAklını Uyutan
1975’te İstanbul’da doğdu. Anadolu
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji
bölümünü bitirdi. İlk şiiri Varlık dergisinde
yayımlandı. Haliç Edebiyat, Varlık, Öteki-
siz, Edebiyatta Üç Nokta, Kum, Kuzey
yıldızı, Edebiyat ve Eleştiri, Kül, Yaratım
dergilerinde şiir ve düzyazıları yayımlandı.
2005 yılında “Rıfat Ilgaz Şiir Ödülü” ve
“Arkadaş Z. Özger Jüri Özel Ödülü”nü
aldı. Ayna Yorgunluğu (2005) Mayıs
Yayınları’ndan çıktı. Şairler arasında
Kadın Olmak: Konuşmalar Kitabı (2013)
Paradoks Yayınları tarafından yayımlandı.
Başka Dünyalar İçinde (2013) ise İkaros
Yayınları’ndan yayımlandı.
26 >
İKİ DAĞ ARASINDA
Rakka’da satmışlar kızkardeşimielleri kalbinden büyükmüş alanınağzı ellerinden büyük o kadar olur zaten çiğnemeden yutanın
dün bir serçe gördüm sanki uçarken ölmüşgüneş ne zaman terk etti onunasıl çekiverdi dağlara ışıksız soğukgövdesine dolanmış kardeşimin bir kara sarmaşıkRakka’ da gök gök değil midağ dağ da dağa uçan kuş değil miyokluyorum kendimi etim kemiğime geçmişruhum akranım çıkmışiçimi dolaşıyor acının suyubu kızlar pazarı değil mi dün bir rüya gördüm sanki celladım üzerimde ölmüş
açtım gözlerimi attım üstümden celladıkaptırmışım sadece bir parmağımı sıkıştı kaldı Rakka’da iki dağ arasındatam da kızkardeşimi Allah’a gösteriyordum
Pulbiber dergisi, Şubat 2016
BETÜ
L D
ÜN
DER
< 27
BETÜ
L D
ÜN
DER
AKLINI UYUTAN
Unutmaya vermiştim aklımı al dedim tanrım nasıl biliyorsan öyle yap madem affedilmek için birikiyor insan kabuğum dökülür azalır bendeki kabahat
beni aşkla sırlayan bu gürültülü kabuk ne zaman ki çatlayacak çıkacaktır ağzım yüzümde kadim bir harabe olmaktan kesildiği yerde kalsaydı bu baş daha kimi konuşturabilirdi yıldızlar ve yıldızlar tevrattan bir satır kadar kalabalıklar saydım kemiklerimi -yedi mızrak olurmuşum ben- al dedim tanrım nasıl biliyorsan öyle yap beni nasıl biliyorsan öyle yap kar yağdıkça hatırlarmış yaprağını ağaç inansam o kardan benim de adım aklanacak uçuşurdum ahalinin dilinde beyaz bir entari olarak söyle ben için mi şimdi bunca Adem öyleyse çalsın arplar bu kovukta da oynarım ben bir kara fısıltıyla büyüdüm ki mektebinde seninkatran benim katran benim
aklını uyutan gövdesini unutur budur birinci kusur
Başka Dünyalar İçinde, 2013
28 >
KADİR AYDEMİR Aşk UykusunaKalbin Şiiri
1977’de İstanbul’da doğdu. Üniversitede
bir süre işletme, daha sonra halkla ilişkiler
eğitimi aldı. Şiirleri Varlık, Kitap-lık, Şiir
Oku, No, Dize, Özgür Edebiyat, Akatalpa,
Mor Taka, Ada gibi dergilerde ve çeşitli şiir
yıllıklarında yayımlandı. Cumhuriyet Kitap,
Virgül ve Radikal Kitap dergileri başta
olmak üzere pek çok dergide röportaj ve
kitap eleştiri yazıları yazdı. 1997 yılında
Başka şiir dergisini çıkarttı. 2000 yılında
Yitik Ülke şiir-edebiyat dergisini kurdu.
2006 yılında Yitik Ülke Yayınları’nın
kurucusu ve editörü oldu. Şiirleri ve
öyküleri Almanca, Rusça, İngilizce,
Fransızca, Ermenice, Azerice, Bulgarca,
Japonca gibi dünya dillerine çevrildi.
< 29
KAD
İR A
YDEM
İR
AŞK UYKUSUNA
Çiçek açan erik ağacıyla konuşuyorKüçük taşlar dönüyor avucundaOrada, mavi adada, erkenden uyananSevgilisine kahvaltı hazırlayan kadın
-Reçel, ekmek, çayMasaya uzanan saçlarının kokusu-
Uyurken ona sarıldıkça Çekildiğini hissediyor denizinBirazdan fırtına gökten inip Kılıcının izini bırakacak geride
Dalgın tekne, şekilsiz ağlarBeyaz balık ölüsüyle dolu Bu gece aşk uykusu.
Soğuk Yazgı, 2014
30 >
KALBİN ŞİİRİ
Donmuş bir nehirdi kollarınSeni düşünürken kayanGörünmez yıldız
Anlattım ona yazgısını Her öpüşünGöğsünün derininde Uçan kırlangıcı
Gece tenimizde akanKör dereyi Ve ölümün çağırdığı Büyük konuğu
Sonra kış geldi Yapraklar ezerek BilmedenKalbimde bir kurt ölüsüyle Yürüdüm.
Soğuk Yazgı, 2014
KAD
İR A
YDEM
İR
< 31
GÜNEY ÖZKILINÇYok’a YolHatay Sabahı
1969’da Adana’da doğdu. Uludağ
Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Türk
Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümünü bitirdi.
Nâzım’ın Bursa Yılları adlı eseriyle
“Eskişehir- Doğançayır Belediyesi ve
Yazılı Kaya Şiir Yaprağı 2011 Nâzım Hikmet
Araştırma Ödülü”nü aldı.
Bursa Erkek Lisesi, Bursa Kız Lisesi ve
Necatibey Kız Teknik ve Meslek Lisesi’nde
edebiyat öğretmeni olarak çalışan Özkılınç,
bir süre Milli Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları
Yazma Komisyonu’nda Dil Uzmanı olarak
çalıştı. Ağustos Baladı (2009), Nâzım’ın
Bursa Yılları (2010), Yüzümde Nazım İzi Var
(2012), Kuş İzi (2012), Sinemanın Güneyi
(2014) adlı kitapları bulunan Güney Özkılınç,
Nilüfer Belediyesi’nde Kültür ve Sosyal İşler
Müdürü olarak görev yapıyor.
32 >
YOK’A YOL
Rüzgârlar soylu estikçeaçılır albümlerdeyosun yüzlü sokaklar
Tepenin sisi-evlerde iz-bir kadın peşimde gölgesiz!
Göçten öteiçten içedökülür nar tanelerikuyu hüzün dibine…Merdivenlerin fikrinceEleni hep çocuktur
Cepten düşen oyunlar-kederi balıkların-kuytudadırDenizin eteğindedesenlenen meneviş-Giden de bilir gelen deYok’a yolculuk buVar’ı dünden eleyiş!
Kurşun Kalem dergisi, Kasım-Aralık 2012
GÜ
NEY
ÖZK
ILIN
Ç
< 33
GÜ
NEY
ÖZK
ILIN
Ç
HATAY SABAHI
Yorgun atlarla girdik Suriyeli masalın içine Uyumuş köy gece uyumuş Tahta pencerede idare lambası sokağa meyilli
Annem nişanlı delikanlı babam Gözle yıldız arasında saten mutluluk Doğmadan önceki Halep çarşısı kulağıma komşu
Sarhoş balkonlarda saksıda zambak Kadın balıkağzında saklı Yol boylarında an günebakan izi An zeytin sevinci
Hepinizin bir Hatay sabahı olmalı güne asi uyanmalı
Amanos yazında ninemin gülüşü çocukluğuma ilişik çengel iğneyle Efil efil rüzgâr selamlar uçurur dudaktan dudağa
Musa ağacında Arap bülbülü gider gelir ekinler arasında Gece görünmez ki nar ağaçları Lazkiye limanı
Hepinizin bir Hatay sabahı olmalı güne asi uyanmalı
Kuş İzi, 2012
34 >
DİDEM GÜLÇİN ERDEM Demir Tozuİnsansız Hava Aracı
1989’da Malatya’da doğdu. Beykent
Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı
ile Psikoloji bölümlerinde öğrenim gören
şair, “2009 Homeros Şiir Ödülü”nü aldı.
Şairin ilk şiir kitabı olan Perdesiz, “2009
Memet Fuat Genç Şiir Ödülü” ile “Arkadaş
Z. Özger Jüri Özel Ödülü”ne değer
görüldü. Bir süre Papirüs adlı edebiyat
dergisinin yayın kurulunda da yer alan
şairin 2004’ten bu yana çeşitli edebiyat
dergilerinde yazı ve şiirleri yayımlandı. Son
şiir kitabı Olmayanım İçinizde 2012 yılında
yayımlandı.
< 35
DİD
EM G
ÜLÇ
İN E
RDEM
DEMİR TOZU
beni su olduğuma inandırıyorlardı hikmetbeni daha başka bir şey olamayacağımabeni iyi ki size inanmamayaçok söylüyorlardı hikmet, tekrar ne fena
beni bir su birikintisiyle karıştırıyorlardıdağlardan inip gelmiş olanlakapalı şeylere hiç sevinmemiştim
dağ yolları gibiydim kim gitse
doğru yerde olmak istemiyordum hikmetbazen sende u harfini düşünüyordum olmuyordu
kavram olmaya hazır değildimsizinle olmaya hazır değildimbeni içinizde bir tarladan bildinizsizi karnımda yatırdılar. o büyük boşlukta.
ben de bir kadının boşluğundan doğdum
ben seni geçecek sandımdurunca dedim birazdan gideceköyle bir boşluktan olduğumdansoramadım kimseye hikmet nerede
ama sen o şeye inanıyordun ben yüzünesen zalimler demiyordun ama susuyordunayaklarını karnına çeker gibi susuyordun
beni nasıl diyorsun öyle merak ediyordumbirini söylerken duymuştum senikarıştıracak sakal bulamıyordun ki
yine gam yükünün kervanı geldi
Olmayanım İçinizde, 2012
36 >
İNSANSIZ HAVA ARACI
ben oldum şurada babamdan kalma duvarben oldum sonsuz çoğalan su vurdukçakime ne ben büyük ve sadık birden akşamlar için biraz defne yaprağı az kekiksizin için uzun sürmüş kadınlığıelimde ekmek elimde kuş üzümü ve leblebi kendimeağzımı büyük açmamın sebebi olabilir tüm bunlarbu yüzden ertelenebilir dönüşüm Dersim önlerineazalabilir bardaktaki günler gibi sizin gibibu yüzden ben gidip kendimi tekrar etmeyidenize karşı durmak sanırım cumartesi
anı olarak düşünmedim kendimi nasıl yapıldımyani şuradaki diyorum geride duran bizimleaz kaldı çünkü eski yunan olduğumu öğrenmemehadi kozalaklardan olduğumu unutalım ve süpürgelerdensizin bir anne, çok babadan olduğunuzu daben çay bardağı taşıyamam bunu da unutalım bir süreaz önce birbirimizden olmuş gibi yapalım bu güzelben gidip aşağı inen merdiven olayım bir evdenbahçeye açılan kapı, uzun bir roman cümlesi
gittiğim yerde tozlaşmayla olalım az hasardaha iyi kalmamaktan, taç yapraklar falançok şey daha iyi duvarın bu yanındanSeyit on yıl evvel demişti bizden olacaklarıacı çekmek anadilde söylenir çünkü
evlerden diyorum devlet yaptık, birlikte yaptık bunubabalardan devlet diz dize oturup akşamlarıbabalardan gülmesin çocuklarbunların ve dudak kenarlarının kahır gibi bir sözcüklearabayı çeken başka sözlerle de elbetsonsuz kere ilgisi var bir bir söylemesek debaba varsa devlet, baba varsa sağ omuz düşük ya da diğeri
ölüm çok erkek iş, insansız hava aracı, bunun gibi şeylerkalkın diyorum barut bulundu dünyalıyız artıkBerkin çok uykulu ama çok çocuk az dönüş gidilen yerlerdençok devlet bu bizim çektiğimiz, bildiğimiz eşiklerdenSeyit bunları da demişti bize ne dediyse bir bir kederbabam o dağı unutmuyor mesela, öleni de orada
hep yeşil giysin babadan farkı yok pazar sabahınınabiler enine çizgili kâğıt gibiboşluğum böyle şerit şerit kesip çıkarsamiçimden bir yere gitmem siz buyurunama böyle şerit şerit bütün değilim hiçağzımı büyük açmamın sebebi tüm bunlar
Akköy dergisi, Mayıs-Haziran-Temmuz 2014
DİD
EM G
ÜLÇ
İN E
RDEM
< 37
ŞÜKRÜ ERBAŞYutkunma Bahçemizde Nar Ağacı Yoktu
1953’te Yozgat’ta doğdu. Gazi Eğitim
Enstitüsü Sosyal Bilgiler Bölümünü bitirdi. İlk
şiiri Varlık dergisinde yayımlandı. (1978) 1972
yılında girdiği TMO Genel Müdürlüğü’nden
1998 yılında emekli oldu. Ceyhun Atuf Kansu
(1987), Orhon Murat Arıburnu (1996), Ahmed
Arif (2002), Dil Derneği Ömer Asım Aksoy
(2005), 17. Portakal (2013) ve Homeros
Emek Ödülü (2004) sahibi. 1985-1988 yılları
arasında Yarın dergisinin yazı kurulunda,
1993-1999 yılları arasında Edebiyatçılar
Derneği’nin yönetiminde görev yaptı.
Küçük Acılar(1984), Aykırı Yaşamak (1985),
Yolculuk (1986), Kimliksiz Değişim (1992),
Kül Uzun Sürer (1996), Derin Kesik (1999),
Üç Nokta Beş Harf (2001), Yalnızlık Heceleri
(2003), Gölge Masalı (2005), Unutma Defteri
(2007), Bağbozumu Şarkıları (2012), Pervane
(2014) adlı şiir kitapları yayımlandı.
İnsanın Acısını İnsan Alır (1995), Gülün Sesi
Gül Kokar (1998), Bir Gün Ölümden Önce
(1999), Sarkacın Kalbi (2002), Çekilme
Suları (2009) adlı denemelerinin yanı sıra
Eşik Burcu (2010) adıyla bir söyleşi kitabı
yayımlandı.
38 >
BAHÇEMİZDE NAR AĞCI YOKTU
Orada hayalet bir değirmenNazlı buğday başakları, dua, bekleyişRüzgârları soyunmuş parmak sularTerli bir gökyüzü, can sıkıntısı, ağır zamanİçine bağıran bir adamNereye büyüyeceğini bilmeyen çocuklarEtekleri yaz bahçesi bir kadın
Orada merhametli yoksullukSürmeli geceler, bulanık sabahlarGüneşle çiçeklenen yorgunlukAy ışığında solan sözlerAtların köpeklerle konuştuğu bir bozkırYıldızlar çıkmadan görünmeyen gökyüzüBakır bir tencerede eriyen evler
Orada masalların hevesiBir küçük radyoya dolan uzaklarÜzüm kağnıları, elma günahları, ıslak rüyalarMezarlıkta içilen bir sonsuz sigaraAyva sarı tüyler komşu camlardaKâkülünde annesi halkalanan kızlarUzak akrabaların getirdiği yalnızlık
Sevgilim, çemberciğim, arapbülbülümİki gözün kocaman iki gökyüzüNeden ağladığımı soruyordun ya sevişirkenBahçemizde nar ağacı yoktu bizimSenin ağzın yoktu gövdemiz tarazlanırkenArzular kaşımızda başlar kirpiğimizde biterdiAğlamıyordum
Benim geçmişimi senin geleceğini seviyordum…
Bağbozumu Şarkıları, 2012
ŞÜKR
Ü E
RBA
Ş
< 39
ŞÜKR
Ü E
RBA
ŞYUTKUNMA
Ortalıkta bir yalnızlık Birisi kaybolmuş kadar
F. H. DAĞLARCA
Kapı sonsuza dek açık kalmıştırEşik bir bıçak ağzıdır Gece ayrı gündüz ayrı ışıyacaktır.İçi boş bir mezar açılmıştır evin içineDevlet açmıştırYataklardan açmıştırRüyalardan açmıştırOyunlardan açmıştır.Anne bir korku masalı nicedirAnne bir öfke masalıAnne bir ölüm--Baba yirmi yıldır aynalara bakmıyorBaba yirmi yıldır bir meydan ateşiBaba yirmi yıldır bütün harfleri tüketti.Üniformalı bir çölde Yusuf arıyorlarEllerinde yalnız kendi elleriKirpiklerinde gözyaşı kandilleriAğızlarında çaresiz bir Tanrı.
Yusuf, yarım kalmış bir oyundurYusuf, bir kâkül türküsüdürYusuf, dağların erken rüyasıdır.On üçünden on dördüne geçiyor yirmi yıldır.Evlerde ağza alınmayan bir ölümCellâdından beklenen bir zalim merhamet Karanlık dehlizlerde kaybolmuş bir müjde.Yusuf, gecelerin sonsuz şarkısıdırYusuf, sabahların sonsuz acısıdırYusuf, bahçelerin gökyüzü arzusudur.
Bir utanç perdesi, yaşamaktanAcısı topuklara vuran bir yutkunma Bir gelecek vaadi canımızda halkalananGövdemizde onurlu bir yalnızlıkAl yeşil bir tevazu kalbimizdeÖlülerimizden bir düğün alayıÖldüreni anlamaya varan bir cezaAğzımızda şiirlerden bir gönülBir yaşama gücü yaramızdan:
“Biz kırıldık, daha da kırılırız
Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza”**Cemal Süreya
Pervane, 2014
ŞİİR KÜTÜPHANESİYüzüncüyıl Mah.
Uğur Mumcu BulvarıNo: 7/A Nilüfer, Bursa
top related