t.c. mİmar sİnan güzel sanatlar ünİversİtesİ · pdf filemuis - mongol ulsiin...
Post on 05-Feb-2018
258 Views
Preview:
TRANSCRIPT
T.C.
MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TARİH ANABİLİM DALI
ORTAÇAĞ TARİHİ PROGRAMI
CUNGAR HANLIĞININ SİYASÎ TARİHİ
(Yüksek Lisans Tezi)
Hazırlayan:
20036065 Ekrem KALAN
Danışman:
Prof. Dr. Ahmet TAŞAĞIL
İstanbul–2005
I
İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER .............................................................................................................I ÖNSÖZ ...................................................................................................................... III ÖZET .......................................................................................................................... V SUMMARY ...............................................................................................................VI KISALTMALAR ......................................................................................................VII RESİMLER LİSTESİ ............................................................................................. VIII 1. GİRİŞ ....................................................................................................................... 1
1.1. Oyrad Adının Anlamı ve Oyradların Tarih Sahnesine Çıkışları ....................... 1 1.2. XIII. Asırdan İtibaren Oyradların Kısa Tarihçesi ............................................. 7
2. CUNGAR HANLIĞI’NIN KURULULUŞU VE GALDAN BOŞGOT HAN...... 15 2.1. Cungar Hanlığı’nın Kuruluş Aşamasında Asya’daki Siyasî Panorama.......... 15 2.2. XVII. Asrın Başlarında Oyradlar ve 1640 Moğol-Oyrad Kanunu (İh Tsaaz) 17
2.2.1. Hoşuudlar ve Guuşi Han’ın Kukunor ve Tibet’i Hakimiyeti Altına Alması............................................................................................................................ 18 2.2.2. 1640 Moğol-Oyrad Kanunu (İh Tsaaz).................................................... 20
2.3. Cungar Hanlığı’nın Kuruluşu.......................................................................... 22 2.3.1. Cungar Hanlığı’nın Kuruluşu Öncesindeki Siyasî Durum ...................... 22 2.3.2. Galdan’ın Çocukluğu ve Gençliği............................................................ 24 2.3.3. Galdan’ın Cungar Hanlığı’nı Kurması..................................................... 26
3. GALDAN BOŞGOT HAN’IN DIŞ POLİTİKASI VE SİYASÎ FAALİYETLERİ.................................................................................................................................... 29
3.1. Galdan Boşgot Han’ın Rusya Politikası.......................................................... 29 3.2. Galdan’ın Kukunor, Kazak-Kırgız ve Doğu Türkistan Politikası................... 34 3.3. Galdan Boşgot Han’ın Halha Politikası .......................................................... 39
3.3.1. Hüren Belçir Kurultayı............................................................................. 42 3.3.2. Cungar-Halha Savaşı (1688-1691)........................................................... 44 3.3.3. Halha’nın Mançu Hakimiyetine Girmesi ................................................. 48
3.4. Çin’de Mançu Hanedanının Kurulması ve Galdan Boşgot Han Döneminde Mançu İmparatorluğu ile İlişkiler .......................................................................... 51 3.5. Cungar-Mançu Savaşları ve Galdan Boşgot Hanın Sonu ............................... 54
3.5.1. Ulahuy Nehri Savaşı ................................................................................ 55 3.5.2 Ulaan Budan Savaşı .................................................................................. 58 3.5.3. Zuun Mod Savaşı ve Galdan Boşgot Han’ın Sonu .................................. 63
3.6. Galdan Boşgot Han’ın İdarî ve Ekonomik Reformları ................................... 70 4. TSEVEEN ARAVDAN DÖNEMİ CUNGAR HANLIĞI .................................... 73
4.1. Tseveen Aravdan’ın Han Olmadan Önceki Faaliyetleri ................................. 74 4.2. Tseveen Aravdan’ın Dış Politikası ve Siyasî Faaliyetleri............................... 76
4.2.1. Tseveen Aravdan Döneminde Rusya ile İlişkiler..................................... 76 4.2.1.1. Rus Çarlığı ile İlişkiler ...................................................................... 76 4.2.1.2. İtil Kalmukları ile İlişkiler ................................................................ 82
4.2.2. Tseveen Aravdan’ın Saltanatı Döneminde Kazak-Cungar İlişkileri ve Kazak Toprakları’nın İşgâli ............................................................................... 84
II
4.2.3. Tseveen Aravdan Döneminde Cungar Hanlığı’nın Kukunor, Tibet ve Mançu Politikası ile Cungar-Mançu Savaşları................................................... 86
4.2.3.1. Kukunor Hoşuudları ile İlişkiler ve Tibet’in Cungarlar Tarafından İşgâli............................................................................................................... 87 4.2.3.2. Mançular ile İlişkiler ve Cungar-Mançu Savaşları ........................... 91 4.2.3.3. Kukunor’da Mançu Hakimiyetine Karşı İsyan ................................. 93
4.3. Tseveen Aravdan’ın Getirdiği Yenilikler ve Ekonomiye Yönelik Reformları94 5. GALDANTSEREN HAN DÖNEMİ ve HANLIĞIN ESKİ GÜCÜNE KAVUŞMASI............................................................................................................ 96
5.1. Galdantseren Han’ın Taht Mücadeleleri ve Han Olmadan Önceki Siyasî Faaliyetleri ............................................................................................................. 96 5.2. Galdantseren Han’ın Dış Politikası ................................................................. 99
5.2.1. Rusya İle İlişkiler ..................................................................................... 99 5.2.2. Galdantseren Han Dönemince Kazak Hanlığı ile İlişkiler..................... 101 5.2.3. Galdantseren Han’ın Mançu Politikası ve Cungar-Mançu Savaşları..... 103
5.3. Galdantseren Han Döneminde Yapılan İdarî, Ekonomik ve Askerî Reformlar.............................................................................................................................. 113
5.3.1. İdarî Teşkilatta Yapılan Reformlar ........................................................ 113 5.3.2. Askerî Reformlar.................................................................................... 115 5.3.3. Hanlığın Ekonomisini Güçlendirmek İçin Yapılan Faaliyetler ............. 115
6. CUNGAR HANLIĞININ YIKILIŞI VE CUNGARLAR’IN 1755-1758 YILLARI ARASINDA MANÇULARA KARŞI VERDİĞİ BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ.................................................................................................................................. 118
6.1. Galdantseren’in Ölümü Sonrasında Meydana Gelen Taht Mücadeleleri ve Hanlığın Zayıflaması............................................................................................ 119 6.2. Lamadorj’un Cungar Hanı Olması ve Faaliyetleri........................................ 120 6.3. Davaatsi’nin Cungar Tahtını Ele Geçirmesi ve Hanlığın Parçalanması ....... 122
6.3.1. Davaatsi ile Amursana Arasındaki Mücadeleler.................................... 125 6.3.2. Amarsana’nın Mançulara Sığınması ve Mançularla İttifakı .................. 126
6.4. Mançu Ordusu’nun Cungarya’yı İşgali......................................................... 127 6.5.Cungarya’da Mançu Hakimiyetine Karşı Başlatılan Büyük İsyan (1755-1758).............................................................................................................................. 131
6.5.1. Cungarya’daki Büyük İsyan ve Amursana ............................................ 132 6.5.2. İsyanın Bastırılması ve Amursana’nın Ölümü....................................... 140
7. SONUÇ ................................................................................................................ 146 8. EKLER................................................................................................................. 148 9. KAYNAKLAR .................................................................................................... 152 10. ÖZGEÇMİŞ ....................................................................................................... 158
III
ÖNSÖZ
Cengiz Han döneminde başlayan Moğolların altın çağı Kubilay Han
döneminde zirveye ulaşmıştır. Ancak 1368 yılında Çin’de hüküm süren Moğol asıllı
Yüan Hanedanı’nın çöküşünden sonra tarihin seyri, hem Asya açısından hem de
Moğollar açısından önemli bir değişim süreci içerisine girmiştir. Nitekim bu tarihten
itibaren Moğollar arasındaki ayrılıklar daha fazla artmaya başlamış, bunun
sonucunda da Doğu ve Batı Moğolları olmak üzere iki farklı siyasî teşekkül ortaya
çıkmıştır.
Doğu Moğolları olarak bilinen İç Moğolistan ve Halha Moğolları kendilerini
Cengiz Han’ın varisleri olarak görmekteydiler. Dolayısıyla da han olma imtiyazının
sadece kendilerine ait olduğu inancından hareketle Batı Moğol Halkı olarak bilinen
Oyradlar üzerinde siyasî otorite kurmaya çalışmışlardır. Bunun neticesinde iki Moğol
halkı arasında uzun yıllar boyunca devam eden mücadeleler yaşanmıştır. Oyradlar
kısa süreli başarıların ardından Galdan Boşgot Han’ın idaresinde Cungar Hanlığı’nı
kurmuşlardır. Cungar Hanlığı, bölgenin siyasî, ekonomik ve dinî inanışları açısından
oldukça büyük bir öneme sahip olmuştur.
Günümüzde Moğollar konusunda yapılmış olan çalışmaların büyük bir kısmı
Cengiz veya Kubilay dönemi üzerinde durmaktadır. Moğol Tarihi’nin en önemli
parçalarından biri olan Oyradlar konusu dünyada ve ülkemizde ihmal edilmiştir.
Özellikle ülkemizde Oyradlar ile ilgili teferruatlı bir eser mevcut değildir. Yapılan
çalışmalar da oldukça yüzeyseldir. Bu çalışmalarda siyasî tarihe dair bilgiler verilmiş
olsa da dönemin sosyal, ekonomik ve kültürel hayatına dair ayrıntılı bilgiler
verilmemektedir. Dolayısıyla çalışmamızda siyasî tarih yanında sosyal, kültürel ve
ekonomik hayata dair ek bilgiler de vermeyi uygun bulduk. Böylece Cungar
Hanlığı’nın Orta Asya coğrafyası üzerinde yapmış olduğu etkiyi de çeşitli yönleriyle
ele almaya çalıştık. Bu çalışma ile yukarıda bahsedilen eksiklikler bir nebze de olsa
giderilmeye çalışılmıştır ve yeni çalışmalara zemin hazırlaması açısından bir boşluğu
doldurmak maksadını gütmektedir.
IV
Çalışmamızı hazırlarken Mançuca, Çince ve Tibetçe yazılmış kaynak ve
araştırma eserlerinden birinci elden istifade edemesek de, mümkün olduğunca bu
dillerde yazılmış kaynak eserlerden yararlanılarak hazırlanmış araştırma eserlerine de
başvurarak bu eksikliği telâfi etmeye çalıştık.
Özellikle XVII. ve XVIII. asırlarda Orta Asya siyasetine önemli ölçüde yön
veren Cungar Hanlığı’nın siyasî tarihini beş bölümde incelemeye çalıştık.
Çalışmamızın ilk bölümünde Hanlığın kuruluşu ile kurucusu Galdan Boşgot Han
hakkındaki değerlendirmelerimize yer verirken; ikinci bölümde Galdan Boşgot
Han’ın dış politikası ile Cungar-Mançu savaşlarına değindik. Üçüncü bölümde
Tseveen Aravdan Han, dördüncü bölümde de Galdantseren Han dönemlerindeki
önemli olaylar ile yapmış oldukları reformlardan bahsederken; beşinci ve son
bölümde ise Galdantseren Han’ın ölümünden sonra başlayan taht mücadelelerine ve
Mançu işgaline karşı Cungarlar’ın Halha Moğolları ile birlikte başlatmış oldukları
isyan hareketine değindik.
Genel olarak Cungar Hanlığı’nın siyasî tarihi ve Hanlığın Orta Asya
coğrafyası üzerindeki siyasî, sosyal ve ekonomik etkilerini ortaya koymayı
amaçlayan çalışmamızın planlanması ve bilimsel ölçütlere uygun bir şekilde
yazılmasında yol gösteren danışmanım Prof. Dr. Ahmet TAŞAĞIL’a teşekkür
ediyorum. Keza, çalışmamızı hazırlarken tavsiyeleri ile beni yönlendiren ve zengin
kütüphanesinden faydalanmamıza izin veren Prof. Dr. Sodnomiin TSOLMON’a;
birikimlerinden eserleri ve sohbetleri vasıtasıyla istifade etmiş olduğum Prof. Dr. Ç.
DALAY ve Prof. Dr. A. OÇİR’e; Rusça ve Kazakça tercümelerde yardımlarını
esirgemeyen eşim Saltanat KALAN’a ve burada adını sayamadığım emeği geçen
herkese minnet hisleri ile dolu olduğumu ifade etmek isterim.
Aralık 2005 Ekrem KALAN
V
ÖZET
Galdan Boşgot Han tarafından 1676 yılında kurulan Cungar Hanlığı, Oyradlar
tarafından kurulmuş ilk ve en önemli siyasî teşekküldür. Cungar Hanlığı
kuruluşundan itibaren bölgenin siyasî, ekonomik ve kültürel hayatında oldukça etkili
olmuştur. Özellikle Mançular ile Rusya arasında bir tampon bölge olması açısından
ayrı bir öneme sahiptir. Ayrıca Tibet’te yaşanan mezhep savaşlarında Dalay
Lama’nın galip çıkmasında etkili olan Oyradlar, Cungar Hanlığı’nın kurulmasından
sonra da Tibet Lamaizmi’nin en sadık koruyucuları olmuşlardır. Cungar Hanlığı’nın
1758 yılında Mançular tarafından yıkılmasıyla birlikte bağımsızlığını koruyan son
Moğol siyasî teşekkülü de ortadan kalkmıştır.
Anahtar Kelimeler: Cungar, Moğol, Oyrad, Mançu, Orta Asya
VI
SUMMARY
Jungar Khanate, founded by Galdan Boshugtu Khan in 1676, is the first and
the most important political institution established by Oirads. From the beginning of
its establishment, Jungar Khanate had been quite influential on that region's political,
economical and culturel life. The Khanate has an especially distinctive prominence
in terms of its being a buffer state between Manchus and Russia. Furthermore,
Oirads who had an effective role in Dalay Lama’s victory in the sectial struggles in
Tibet had been the most reliable protectors of Tibet Lamaism after the establishment
Jungar Khanate. With the collapse of Jungar Khanate in 1758 by Manchus, the last
preserved independent Mongol political institution had been abolished.
Key Words: Jungar, Mongol, Oirad, Manchu, Middle Asia.
VII
KISALTMALAR MNT - Mongoliin Nuuts Tovç (Moğolların Gizli Tarihi)
AT - Altan Tovç (Altan Tobçi)
MUIS - Mongol Ulsiin İh Surguuli (Moğolistan Millî Üniversitesi)
BNMAU - Bugd Nairamdah Mongol Ard Uls (Moğolistan Halk Cumhuriyeti)
TTK - Türk Tarih Kurumu
IISNC - International Institute for the Study of Nomadic Civilizations
A.g.k. - Adı geçen kitap
Bkz. - Bakınız
Haz. - Hazırlayan
Ed. - Editör
Çev. - Çeviren
C. - Cilt
Vol. - Volume
VIII
RESİMLER LİSTESİ
1. Cungar Hanlığı’nın Kuruluşu Öncesinde Oyrad ve Halha Moğolları, s. 148.
2. Oyrad Konfederasyonuna Bağlı Boyların Şeceresi, s.149.
3. Galdan Boşgot Han, s.149.
4. Galdan Boşgot Han Tarafından 1691 Yılında Rus Çarı’na Yazılan Mektup,
s.150.
5. Galdan Boşgot Han Döneminde Cungar Hanlığı, s.150.
6. 1697 yılında Paris Gazetesinde Mançu İmparatorunun Galdan’a Karşı
Kazandığı Zaferi Anlatan Haberin Metni s.151.
7. Amursana’nın Hovd’da Dikilen Heykeli s.151.
8. Hoşuud Hanının Tamgası 152.
9. Torguud Hanının Tamgası s.152.
1
1. GİRİŞ
1.1. Oyrad Adının Anlamı ve Oyradların Tarih Sahnesine Çıkışları Dünyada Oyrad adıyla tanınan Batı Moğolistan halkının tarihi, Moğol
tarihinin ayrılmaz bir parçasıdır. Oyrad Moğollarının, ne zaman ve nasıl ortaya
çıktıkları konusu, üzerinde ayrıntılı çalışmalar yapılması gereken bir konudur. Oyrad
Moğolları denilen kabilelerin tamamı tayga ormanlarında yaşamıyordu, bozkırda
yaşayan bazı Oyrad kabileleri de bulunmaktaydı. Örneğin; Bayan veya Bayad
adındaki kabile M.Ö. III. Asırda Ordos’taki Bayan Dağı yakınlarında yaşamakta iken
daha sonra Selenge Nehri’nin kıyısında bulunan Buren Ulaan Dağı’na gitmiş ve
oradaki bazı kabileler Dörvötlere katılarak onlarla birlikte Uvs bölgesinde göçebe
olarak yaşamaya başlamışlardır1.
Moğolların Gizli Tarihi’nde yazıldığına göre de; Cengiz Han’ın atası olan
Duva Sohor’un dört oğlu olan Donoy, Dogşin, Emneg ve Erkhe’nin soylarından
gelen Moğol asıllı Dörvöd Kabilesi de X. Asırda diğer Moğol kabileleriyle birlikte
bozkırda göçebe olarak yaşamaktaydı2.
Cengiz soyundan hanlarla birlikte yaşayan Uryanhaylar, Kereyid Hanı
Tuğrul’un askerleri oldukları için Torguud (Torgut) adını almışlardı. Torguudlar hem
ormanda hem de bozkırda yaşamaktaydılar3. Fakat Oyradlar’ın büyük çoğunluğunun
tayga ormanlarında yaşadığını MNT’de açıkça görmekteyiz4.
Şimdi de Oyrad Moğollarının ne zaman ve nasıl tarih sahnesine çıktıklarını
özetleyerek, anlatalım. Oyradlar, Moğolistan’ın üst tarafındaki Baykal Gölü’nün
etrafında, özellikle gölün batı kısmından devamla Yenisey Nehri, Nayman Nehri’nin
üst kısımları, Selenge Nehri’nin aşağı taraflarındaki ormanlık alan, Baykal Gölü’nün 1 Çuluunii DALAY, Oyrad Mongoliin Tuuh, 34. 2 A. OÇİR, “Galdangiin Garal Övög Deedsiin Tuhai”, Tuuhiin Sudlal, XXIX/4, 22; Mongoliin Nuuts Tovç, Haz. Ş. Gaadamba, 27. 3 Çuluunii DALAY, A.g.k., 34. 4 Mongoliin Nuuts Tovç, Haz. Ş. Gaadamba, 208.
2
kuzey-doğu kısımları ile Hövsgöl Gölü’nün bazı kıyılarında eskiden beri Oyrad,
Barga, Buryad, Hori, Tümed, Uryanhay, İkhires, Bulgad, Khavhas, Bayad, Telengüt,
Tas, Tukhas gibi çeşitli kabileler çeşitli dönemlerde bu bölgelerde yaşamış
kabilelerdir. Bu kabileler genellikle ormanlık alanlarda, göl ve nehir kıyılarında
avcılık yapar, bazıları da balık tutarak hayatlarını sürdürürlerdi. Fakat bu kabileler
büyük ihtimalle az sayıda hayvana sahip idiler5.
Oyrad adının “Oin İrgen veya Oin Ard (Orman Halkı)” kelimesinden geldiği
düşünülmektedir. Bazı kaynak ve araştırma eserlerinde birbirlerine komşu olarak
(çok yakın) yaşadıkları için kendilerini Oironkhon (Yakınlar/ komşular) ve kısaca
söylersek “Oir + uud” veya çoğul olarak Dörvön Oyrad diye adlandırdıkları
yazmaktadır. Bu düşünceyi V. L. Kotviç, İ. Ya. Zlatkin adlı araştırmacılar ortaya
koymuşlardır. Bu konuyla ilgili farklı fikirler de mevcuttur. Fakat “Oin + İrged” veya
“Oin + Ard” şeklindeki açıklama en gerçekçi olanıdır6. MNT ve AT’de de “Oirad”
diye yazılmıştır7.
Oyrad adı Çin kaynaklarında farklı şekillerde yazılmıştır. Bunlardan “Veilate
(Wei-la-te)8”, “Vala” şeklindeki telaffuz, tam olarak Oyrad veya Ööld kelimesini
ifade etmek için kullanılmıştır. Batılı araştırmacılardan bazıları Oyrad kelimesini
Kalmuk kelimesiyle aynı olduğunu düşünmektedir. Örneğin; Kalmuk kelimesini
“kalmak, gecikmek”, “yüksek şapkalı” anlamındadır diye açıklamışlardır. V. L.
Kotviç “XVII-XVIII. Asırlarda Oyradlarla İlgili Rus Arşiv Belgeleri” adlı eserinde,
Batı Moğolları olan Oyradları, Moğolca Oyrad, Rusça Kalmık, Çince Veilate diye
ifade etmiştir. Anlamının aynı olduğunu da doğru bir şekilde açıklamıştır.
Oyradlar’ın ortaya çıkışı ile ilgili en önemli kaynaklar tod alfabesiyle
yazılmış olan kaynak eserlerdir. Örneğin; Gaban Şarav’ın yazmış olduğu “Dörvön
Oyrad Tarihi”, Hoşuud Noyanı Bagatur Ubaşi Tümen’in “Dörvön Oyrad Tarihi” ile
Lombotseren’in “Moğol-Buryad Tarihi” gibi kaynak eserlerde Barga, Buryad, Hori,
5 Çuluunii DALAY, A.g.k., 35. 6 Aynı eser, 35. 7 Mongoliin Nuuts Tovç, Haz. Ş. Gaadamba, 89; Altan Tovç, Haz. O. Sukhbaatar, 59. 8 Bai Cuiquin, “The Dzungars and the Torguts (Kalmuks) in China”, History of Civilizations of Central Asia, Vol. V, 151.
3
Tümed, Oirad, İkheres, Bulgad gibi pek çok kabilenin aynı kökenden geldiklerini
yazmaktadır9.
Oyradlar’ın ortaya çıkışları araştırılırken Kereyid Kabilesi’nin dönemi iyice
incelenmelidir. Nitekim Kereyid kabilesinin bünyesinde pek çok Oyrad bulunmakta
idi. Bu yüzden özellikle Torguudlar üzerinde yapılacak çalışmalara Kereyid tarihini
incelemekle başlanmalıdır. Nitekim Kereyid destanları da Oyrad destanlarıyla çok
büyük bir benzerlik gösterir10.
Cengiz, 1206 yılında Büyük Moğol İmparatorluğu’nu kurup, tahta oturduktan
sonra veya 1207 yılında, büyük oğlu Cuçi’ye ordunun batı kolunun idaresini vermişti.
Cengiz Han kendi hâkimiyetine karşı gelen Khori Tümed kabilesini Hutuga
Beki11’nin yardımıyla bastırmıştır. Cengiz Han, memnuniyetini göstermek amacıyla
küçük oğlu İnalçid ile kendi kızı Tsetseyhen’i, büyük oğlu Törölcid ile de Cuçi’nin
kızı Oluyhan’ı evlendirmiş böylece dünür olmuşlardır12.
Reşidüddin’de anlatıldığına göre, 1227 yılında Cengiz Han, oğlu Cuçi’yi
Tümedler üzerine göndermiş ve Cuçi Tümedleri hâkimiyet altına aldıktan sonra
Oyradları, kuzeybatıdaki Tümed yurduna göndermiştir. Bu tarihten sonra da
Oyradlar Yenisey’in üst kısımları ile Nayman Nehri boyunca yaşamaya
başlamışlardır. Yine bu dönemde Oyradlar gerçek anlamda 4 adet binlik şeklinde
teşkilatlandırılmış ve Moğol İmparatorluğu’nun sağ kolundaki kabilelere dâhil
edilmiştir13. Oyradlar bu şekilde yani 4 adet binlik şeklinde teşkilatlandırıldıktan
sonra kendilerini hep “Dörvön Oyrad” diye adlandırmaya başlamışlardır.
Oyradlar’ın Moğolistan’ın batı sınırlarına göçmesi veya bugünkü Doğu
Türkistan ile ilişki kurması XIII. Asrın başlarında gerçekleşmiştir. Cengiz Han’ın
9 Çuluunii DALAY, A.g.k., 36. 10 Aynı eser, 38. 11 Hutuga asıl adı olup Beki ise unvanıydı. Oyrad asıllı olan Hutuga Beki, kaynaklarda geçen ilk Oyrad hanıdır. İdaresindeki orman halklarıyla birlikte Büyük Moğol İmparatorluğu’na katılan Hutuga Beki, katkılarından dolaı Cengiz Han tarafından kendisiyle dünür olmasıyla ödüllendirmişti. Böylece Cengiz Han ile akraba olduğu gibi Cengiz Han’ın soyunu ifade eden “Altan Urag” ile de kan bağı olmuştu. Bu olay daha sonra Cungar Hanları’nın meşruluğu hususunda etkili olacaktır. 12 Mongoliin Nuuts Tovç, Haz. Ş. Gaadamba, 208. 13 Mouradgea D’OHSSON, Moğol Tarihi, Çev. H. Rahmi Balaban, C.II, 185.
4
batı seferleriyle birlikte Oyrad halkı da ilk kez bu bölgeye ayak basmış oldu. XIII.
Asrın sonlarında Arıg Bökhö (Arık Buka) ve Haydu’yu takip eden bazı Oyradlar o
bölgede yaşamaya başlamışlardır. Bu olayın ardından Oyradlar devamlı olarak batıya
göç ederek Zavhan, Hungui, Uvs, Harhiraa, Hovd, Altay Dağları, İl Tarbagatai, Tanrı
Dağları bölgesinde dağınık şekilde yaşamaya başlamışlardır14.
Oyradlar’ın tayga ormanlarından ayrılarak, batıya doğru göçmelerinde iki
önemli sebep vardı. Bunlardan biri, tayga ormanlarında yoğun kar yağışı olması ve
hayvanların otlatılmasının güçlüğü diğeri de Moğol İmparatorluğu kurulduktan sonra
idarî teşkilatlanma yapılırken, Oyradlar’ın batıya doğru itilmesidir15.
Oyradlar’ın içinden çıkan bazı cesur bahadır Cengiz Han’ın seferlerine
katılmış onunla birlikte savaşmışlardır. Örneğin Cengiz Han’ın Hara Hiru adında
Oyrad asıllı bir kumandanı vardı. Ayrıca Dörvöd asıllı Dürvee Dogşin adındaki
Oyrad kumandan Cengiz’in en çok güvendiği generallerinden birisi idi. Hutuga
Beki’nin kızı Ogul Haimiş, Güyüg Han’ın üçüncü hatunu olup, Güyüg’ün
ölümünden sonra ülkeyi üç yıl boyunca başarıyla idare etmiştir. Moğol
kaynaklarında da adı, “Oyrad Haimiş Hatun” adıyla saygıdeğer bir üslupta
yazılmıştır. Bunların yanı sıra, Mönkhö Han devrinde yaşamış zeki generallerden
Böhtömör, yine onun bakanlarında Boldtömör gibi pek çok Oyrad asıllı general ve
devlet adamı gerek Büyük Moğol İmparatorluğu’nda gerekse de diğer Moğol
Hanlıkları’nda önemli mevkileri ve görevleri işgal etmişlerdir16.
Cengiz Han’dan sonra ortaya çıkan taht mücadelelerinde de Oyradlar önemli
roller üstlenmişlerdir. Cengiz öldükten sonra pek çok Moğol Çağatay’ı desteklerken
Oyradlar Ögödey’i desteklemişlerdir. Mönkhö Han’ın ölümünden sonra Oyradlar
bağımsız hareket etmeye başlamış, Yüan İmparatorluğu döneminde ise Yüan
Hanları’nın idaresine şeklen bağlı kalsalar da büyük ölçüde bağımsızlıklarını
kazanmışlardır. Bu olay Kubilay’ın Pekin’den devleti idare etmesine karşı çıkan
14 Çuluunii DALAY, A.g.k., 39-40. 15 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 82. 16 Ayrıntılar için bkz. ALTANŞAA (1996), Oyradiin Tuuhen deh Nert Humus, Urumçi (Bu eserde Hutuga Beki’den başlayarak 1801 yılında dünyaya gelen Khoşuud kabilesinden Naslagbuu Hatun’a kadarki dönemde yaşamış 48 ünlü Oyrad’ın biyografilerini anlatır).
5
Mönkhö Han’ın hatunları çocukları ve Arıg Bökhö ile Haydu arasındaki mücadeleler
ile ilgilidir. İki taraf arasındaki mücadelelerin büyük bir kısmı Oyrad topraklarında
gerçekleşmiştir.
Oyradlar’ın ortaya çıkışlarının Cengiz Han döneminde gerçekleştiği kesinlik
kazanmıştır. Fakat Ming Hanedanı ile Mançu dönemlerindeki Oyrad birliği Cengiz
Han dönemindeki Oyrad kabilelerinin birliğinden farklı idi. Bu farklara daha sonra
ayrıntısıyla değinilecektir17.
Şimdi ilerleyen konularda da sıklıkla karşımıza çıkacak olan “Dörvön Oyrad”
adının anlamı ve ortaya çıkışı konusuna değinmekte yarar vardır. Dörvön Oyrad
birliğinin ne zaman nasıl ve kim tarafından kurulduğu, kurulduğu zaman kabilelerin
idarecileri hakkında cevaplanması gereken sorulara yerli ve yabancı araştırmacılar
tarafından farklı cevaplar verilmiştir. Bunları kısaca görecek olursak:
1) Dorji Banzarov, A. Oçir adlı araştırmacılar Cengiz Han’ın Oyradları, “dört binlik”
şeklinde teşkilatlandırmasıyla birlikte “Dörvön Oyrad” denilmeye başladığını
savunmaktadırlar.
2) V.V. Bartold ve Japon Okada Hidehiro, Oyrad birliğinin XIV. Asırda kurulduğunu
ve zaman içinde bu birliğin değişiklik geçirerek dört kabilenin ön plana çıktığını bu
sebeple bu adın verildiğini düşünmektedirler.
3) V. Uspenskii, Ma Manli, Hu Sizhen gibi araştırmacılar da XIV. Asrın sonları ile
XVII. Asrın başları arasındaki dönemde Oyrad birliğinin kurulduğunu yazmışlardır.
4) Oyrad araştırmacısı Namsrai, Oyrad birliğinin XIII. Asrın sonlarında Yavgan
Mergen tarafından kurulduğunu eserlerinde ifade etmiştir.
5) Badai, Altan-Örgil Erdene adlı araştırmacılar ise Dörvön Oyrad birliğinin 1437
yılında kurulduğunu savunmakla beraber Oyrad birliğini üç aşamaya ayırmışlardır.
17 Çuluunii DALAY, A.g.k., 39-41.
6
Bunlar; İlk Dörvön Oyrad (1437–1502), Orta Dörvön Oyrad (1502–1637), Son
Dörvön Oyrad (1637–1758) şeklindedir18.
Bu görüşler genel olarak değerlendirildiğinde, Cengiz Han döneminde
Oyradlar’ın dört binlik halinde teşkilatlandırılmasıyla birlikte Dörvön Oyrad adının
ortaya çıkışı daha mantıklı bir açıklama gibi görünmektedir. Bunu doğru kabul
edecek olursak o dönemde Oyradlar’ın başında da Hoid reisi Hutuga Beki’nin
bulunması gerekmektedir 19 . Fakat bu konunun yine de daha detaylı bir şekilde
incelenmesi gerekmektedir.
Gavan Şarav’ın “Dörvön Oyrad Tarihi” adlı eseri gibi bazı kaynaklarda
Dörvön Oyrad birliği ilk seferde Çoros, Torguud, Hoşuud kabileleri birleşip bir
Oyrad’ı; Tümed, Hoid, Batud kabileleri birleşip bir Oyrad’ı; Barga ve Buryad
kabileleri birleşip bir Oyrad’ı; İç Moğolistan Moğolları da bir Oyrad’ı
oluşturmaktadır. Yalnız o dönemde Torguud ve Hoşuudlar bağımsız kabileler
değillerdi ve Çoroslar ile Ööldler’in idaresi altındaydılar. Bu yüzden de Dörvön
Oyrad birliğini Çoros-Ööld birliği diye de adlandırabiliriz20.
Oyrad birliği denildiğinde Yavgan Bagatur’a değinmeden geçmenin imkânı
yoktur. Bu konuyla ilgili olarak Namsrai “Cungar Hanlığı’nın Tarihi” adlı eserinde
“Yavgan Mergen Oyrad Hutuga Beki’nin oğullarından Törölc veya İnalç’ın oğlu
veyahut torunudur” diye yazmıştır 21 . Kubilay Han devrinde başkentin Pekin’e
taşınmasıyla birlikte Büyük Moğol İmparatorluğu’nun anavatan ile ilişkileri büyük
ölçüde kesintiye uğramış, Moğol Halkı da “Moğol, Oyrad” veya “Doğu ve Batı”
olmak üzere açık bir şekilde birbirlerinden ayrılmaya, gruplaşmaya başlamışlardır. O
dönemde Yavgan Mergen ile ilgili olarak, Barga, Buryad, Hori, Tümed gibi
kabilelerden bir ittifak kurup, bu ittifakın, birliğin hanı olduğu, bu kabilelerin bir
kısmıyla da Haydu’ya destek olması muhtemeldir22.
18 Çuluunii DALAY, A.g.k., 41-42. 19 Zuhal K. ÖLMEZ, Şecer-i Türk’e Göre Moğol Boyları, 73. 20 N. SUKHBAATAR, “Dörvön Oyradiin Tuuh”, Oyrad Mongoliin Tuuhend Holbogdoh Survalj Biçguud, 1(a), 72-73. 21 NAMSRAİ, Zuungar Hant Ulsiin Tuuh, 7. 22 Çuluunii DALAY, A.g.k., 44-46.
7
Son olarak Kalmuk tabirine değinmekte yarar vardır. Yine bu Oyrad
Konfederasyonu içinde yer alan Torguudlar için kullanılan Kalmuk (Qalmak) adı,
başta Ruslar ve Türk halkları tarafından Oyrad kabilelerinin hepsi için kullanılan bir
isim haline gelmiştir23. Buradan da anlıyoruz ki, Kalmuk ve Oyrad kelimeleri temsil
etmiş oldukları halkların aynı olması sebebiyle aralarında pek bir fark yoktur.
1.2. XIII. Asırdan İtibaren Oyradların Kısa Tarihçesi XIII. Asrın sonlarında Yüan İmparatorluğu’nun ünlü generallerinden Bayan,
Kubilay Han’ın emriyle Karakurum’dan hareketle Haydu’nun gücünü tamamen
kırmıştır. Haydu bu mücadeleler esnasında ölmüş, Oyradlar da büyük ölçüde
güçlerini kaybetmişlerdi. Bu gelişmeler sonrasında Doğu Moğol hanları ve noyanları
Oyradları tamamen hâkimiyetleri altına almak için çeşitli girişimlerde
bulunmuşlardır.
Haydu’nun mücadeleyi kaybetmesinden sonra Hoidlar, Bagatlar, Hori ve
Tümedler, Baykal Gölü’nün batısından hareketle güneybatıya doğru ilerlemiş,
Hangay Dağları’nın batısındaki Hövsgöl Gölü’nün, Hungui, Zavhan Nehri
civarındaki bölgelere göç edip yaşamaya başlamışlardır. Böylece Oyradlar’ın büyük
çoğunluğu ormanlarda yaşayıp, avcılıkla geçinmek yerine bozkırda hayvancılıkla
geçinmeye başlamışlardır. Bu dönemde Hoidlar hâlâ en güçlü kabile idi24. Hoid reisi
Ügeçi Haşaha Noyan, Barga, Buryad, Tümed, Hoid, Bagad, Çoros gibi pek çok
kabileyi birleştirmiş, böylece ikinci kez Oyrad birliğini kurmuş ve kendisini han ilan
etmiştir. 1399 yılından itibaren Dörvön Oyradlar, Doğu Moğolları’nın
hâkimiyetinden çıkmış ve tamamen bağımsız hale gelmişlerdir. Ayrıca avcılığı da
neredeyse tamamen terk edip, hayvancılığa dayalı bir yaşamı tercih etmişlerdir25.
Son Yüan İmparatoru’nun Pekin’i terk ederek, Moğolistan’a dönmesinden
sonra Çin’de Ming dönemi başlamıştır. Buna karşı olarak Moğol kabileleri de eski
Yüan İmparatorluğu’nu canlandırmak üzere bazı noyanların liderliğinde birbirinden
23 Junko MİYAWAKİ, “History of the Dzungars: Introductory Survey”, History of Civilizations of Central Asia, Volume V, 141. 24 Çuluunii DALAY, A.g.k., 48-49. 25 Aynı eser, 50-53.
8
bağımsız güç odakları oluşturmaya çalışmışlardır. Bu oluşumların gerçekleştiği
dönemde Çağatay Hanlığı’nda olduğu gibi Moğol kabileleri de doğu ve batı olmak
üzere kesin bir şekilde ikiye ayrılmıştır. Doğu Moğolistan olarak ifade edilen
bugünkü Moğolistan topraklarında Cengiz soyundan gelen hanların idaresindeki
Halhalar bulunuyordu. Batı Moğolistan (Altaylar, Tarvagatay, Balkaş Gölü, İli ve
İrtiş Boyları yani Doğu Kazakistan toprakları)’da ise Kalmuk, Kalmık veya Cungar
adıyla da anılan Oyradlar yaşamaktaydı26.
Oyrad birliği ile ilgili olarak Ming Devleti’nin Tarihi (Ming-Shi) adlı eserin 5.
ve 328. bölümlerinde şu şekilde yazılmıştır: “ Oyradlar, Moğol boylarındandır.
Tatarlar (Doğu Moğolları)’ın batı tarafında yaşarlar. Yüan Devleti yıkıldıktan sonra
onları (Oyradları) Mönhtömör adındaki kabiliyetli noyan idare etmekteydi.” Oyrad
birliğinin bu şekilde ağır bir darbe almasının ardından Hoid kabilesinin önemi ve
etkisi azalmış, Çoros (Tsoros) kabilesi Dörvön Oyradlar’ın en önemli ve en etkili
kabilesi haline gelmeye başlamıştır.
Bu arada Oyradlar ile Halha (Doğu Moğolları) arasındaki çekişmeler ve
mücadeleler sürüp giderken, Ming sarayı da “Yabancıyı yabancı vasıtasıyla idare
etme” politikasından hareketle Moğolları zayıflatmaya çalışıyordu. 1410 yılının 6.
ayında Ming Sarayı, Oyradlara elçi göndererek Halhalar karşı ortak hareket etmeyi
önermiştir. Bu teklifi kabul eden Oyradlar, 1410 yılında Ming ordusuyla birlikte
hareket ederek, Halha lideri Arugtay Taişi’yi Onon Nehri kıyısında ağır bir yenilgiye
uğratmışlardı. Ming Sarayı Oyradları kullanarak, Halhalar’ın gücünü büyük oranda
kırmış ve kısa bir süre sonra tekrar Oyradlar aleyhine hareket etmeye başlamışlardır.
Bu dönemde Ming Devleti’nin başında bulunan İmparator Yung Le,
Moğolları doğu ve batı diye ayırmaksızın tamamını ele geçirmeyi hedefliyordu. Bu
amaçla da Moğolistan’a büyük bir orduyla toplam 5 sefer (1410, 1414, 1422, 1423,
1424) düzenlemiştir 27 . Bu seferler esnasında pek çok Moğol’u öldürmüş ve
hayvanlarını yağmalamıştır. Bu 5 seferden sadece 1414 yılındaki Oyradlar üzerine
26 David MORGAN, The Mongols, 204. 27 Y. ZHAO-F. LİNGGUİ et al, An Outline History of China, 332.
9
yapılmış, diğer 4 Doğu Moğolları üzerine yapılmıştır. Ancak son sefer sırasında
Yung Le, Moğol topraklarında iken ölmüştür28.
1416 yılında Batula Taişi ölünce Çoros kabilesinin başına oğlu Togoon
geçmiştir. Bu dönemde Çoroslar, Dörvön Oyrad’ı idare eden kabilelerden birisi
haline gelmiştir29. Küçük yaşlarından beri Halha ülkesinde yaşamakta olan Togoon
çok zeki ve kurnaz bir kişiliğe sahipti. Bu sebeple de hanlık sarayındaki durumu iyi
biliyordu. Bir süre sonra yani 1422 yılı Martı’nda Ming Ordusu bizzat İmparator
Yung Le’nin idaresinde Halha’ya girerek, Arugtay Taişi’yi mağlup ettiğine yukarıda
değinmiştik. Alınan bu mağlubiyetin ardından iyice zayıflayan Arugtay Taişi’yi
tamamen etkisiz hale getirmek isteyen Togoon Taişi, 1423 yılında Halha’ya bir sefer
düzenleyerek, onu mağlup etmiş ve böylece Togoon iyice güçlenmeye başlamıştır.
Togoon Taişi, Oyrad birliği üzerindeki hâkimiyetini sağlamlaştırdıktan sonra
Halhalar ile savaşmak yerine onları kendi tarafına çekmek amacıyla ince bir siyaset
takip etmeye başlamıştır. Kendisi Altın Soy’dan gelmediği için han olma imtiyazına
sahip değildi bunu çok iyi bildiği için de, Cengiz soyundan gelen Togtohbuh’u
destekleyerek Halha Hanı olmasını sağlamış ve ardından kızıyla evlendirerek,
kendisiyle akrabalık kurmayı da ihmal etmemiştir. Bu dönemde Moğolistan’ın
idaresi büyük ölçüde Togoon Taişi’nin elinde idi30.
Horçin Noyanı Agsagalday’ın oğlu Örögtömör’ün kardeşleriyle arası açılınca,
Togoon Taişi’ye iltihak etmiştir. Beraberindeki halk ile birlikte Hangay Dağları’nın
batı tarafına gelerek Oyradlara katılmıştır. Gaban Şarab’ın “Dörvön Oyrad Tarihi”
adlı eserine göre burada onlara “Hoşuud” adı verilmiştir31.
Şimdide Oyrad asıllı olup tüm Moğolları ilk kez kendi hâkimiyeti altında
toplayan Esen Taişi32’ye kısaca değinelim; Esen Taişi Togoon Taişi’nin oğlu olup,
28 Çuluunii DALAY, A.g.k., 53-55. 29 Altan Tovç, Haz. O. Sukhbaatar, 181. 30 Çuluunii DALAY, A.g.k., 55-57. 31 N. SUKHBAATAR, “Dörvön Oyradiin Tuuh”, Oyrad Mongoliin Tuuhend Holbogdoh Survalj Biçguud, 2(b), 78. 32 Esen, Oyrad kabilelerinden Zah Myangan Kabilesi’nden olup Togoon Taişi’nin oğludur. Çok zeki ve kabiliyetli bir şahsiyet olan Esen Taişi, 4 büyük Moğol İmparatoru’ndan sonra (Cengiz, Ögedey,
10
1407 yılında doğmuştur. Esen 1439 yılında 33 yaşında iken “Taişi” unvanını almayı
başarmıştır. Esen, Dörvön Oyradları birleştirerek, tamamen idaresi altına almıştır.
Başka bir deyişle, Dörvön Oyrad birliği, Esen Taişi döneminde daha kararlı bir
yapıya dönüşmüştür. Esen Taişi döneminde Taisun denilen Togtobuh (1439–1452),
Moğol Hanı idi. Fakat devlet üzerinde önceleri Togoon Taişi ardından da oğlu Esen
Taişi etkili idi. Hatta ülkenin büyük bir kısmını idare etmekteydiler.
Togoon’un ölümünden sonra oğlu Esen Taişi, birliğin idaresini tek başına ele
almış ve babasının bütün Moğolların tek elden idare edilmesi yönündeki siyasetini
başarıyla uygulamıştır. Esen, bozkır kabilelerinden Curçidler’in topraklarından İli
Nehri’nin batısına kadar uzanan toprakları hâkimiyeti altına alarak, iyice güçlenmişti.
Esen döneminde Moğol Devleti, Ming Devleti ile siyasî anlamda aynı seviyedeydi ve
Ming İmparatoru Togtohbuh ve Esen Taişi ile aynı düzeyde siyasî ilişkiler kuruyor
ve iki tarafa da gönderdiği hediyelerin eşit olmasına özen gösteriyordu.
1449 yılında Ming İmparatoru’nun elçisi Esen’in oğluna Ming Prensesi’ni
hatun olarak verileceği sözünü tutmaması üzerine Esen, Ming İmparatorluğu’na
savaş ilan etmiştir. Togtohbuh Han ile Esen Taişi birlikte ortak hareket etmeyi
kararlaştırmışlardır. Amaç, Ming başkenti Pekin’i ele geçirmektir. 1449 yılında ay
takviminin 7. ayında meydana gelen savaşı kazanan Esen Taişi ve müttefikleri barışa
yanaşmayan İmparator İntszun’u, esir etmeyi başarmışlardır 33.
Ancak bu esnada klasik göçebe hastalığı yeniden nüksetmiş ve Togtohbuh
Ming Sarayı’nın da etkisiyle Esen Taişi’ye karşı harekete geçmek gerektiğini
düşünmeye başlamıştır. Ming Sarayı bu dönemde bazı göçebe kabileleri para ve
hediyeler yoluyla kendi tarafına çekmeye çalışmaktaydı 34 . Bu noktada iki taraf
arasındaki asıl mesele Togoon Taişi’den sonra Moğolların idaresinin büyük ölçüde
Altın Soy’dan gelmeyen Esen Taişi’nin elinde bulunmasıydı. Bu da Moğol kabileleri
arasında hoşnutsuzluk yaratmaktaydı. Asıl dikkate şayan olan durum ise, Cengiz
Güyüg, Mönkhe Han) Doğu ve Batı Moğolları’nı tek bir bayrak altında toplamaya başaran ilk handır. Yaklaşık bir yıl kadar tahtta kalabilen Esen Taişi 1454 yılında 47 yaşında iken zehirlenerek, öldürülmüştür. 33 Çuluunii DALAY, A.g.k., 64-68. 34 Aynı eser, 72.
11
Han’ın ölümünün üzerinden asırlar geçmesine rağmen esaslarının bizzat onun
tarafından konulduğu “Yasa”nın hâlâ tüm Moğollar arasındaki geçerli olmasıdır.
Esen Taişi 1453 yılında Moğol tahtına çıkarak kendisini “Büyük Yüan
Devleti’nin Tengerleg Bogd Han”ı ilan etmiştir. Böylece Esen Taişi, doğuda Amur
Nehri’nden batıda Orta Asya’ya kadar uzanan geniş sahada hakim olan Moğol-Oyrad
Devleti’ni kurmuştur. Esen, kısa bir süre için de olsa bütün Moğolları birleştirmeyi
başarmış ve bu birleşme Moğolların hem askerî, hem siyasî hem de ekonomik açıdan
güçlenmelerini sağlamıştır.
Esen Han’dan “Taişi” unvanı isteyen Alagtömör ve Hatantömör, bu istekleri
kabul edilmeyince 1454 yılında Esen Han ile yollarını ayırmışlardır. Bu şekilde
Alagtömör, kardeşleriyle birlikte Esen Han’a karşı hareket etmeye başlamıştır.
Ardından Altın Soy’dan bazı noyanlarla birleşerek, Esen’i zehirleyip,
öldürmüşlerdir35.
Görüldüğü gibi Esen Han, Altın Soy’dan gelmediği için bütün başarılarına
rağmen Halha noyanları tarafından tam anlamıyla kabul görmemişti. En büyük
yanlışı ise Cengiz Han gibi generallerine ve noyanlarına sahip çıkmamış bazılarını
kendisine küstürmüş olması idi. Bütün bunlar da Esen Han’ın sonunu hazırlamıştı.
Esen Han, sadece Moğollar’ın bağımsızlığı için mücadele etmemiş ayrıca Yüan
İmparatorluğu’nu da yeniden diriltmeye çalışmıştır. Esen Han’ın ölümünden sonra
Halha-Oyrad birliğinin yeniden dağılması bir yana Oyrad birliği de dağılmıştır.
Ancak Esen Han’ın ikinci oğlu olan Esmed, Cungar Hanlığı’nı kuracak olan
Çoroslar’ın atası olarak karşımıza çıkacaktır.
Bu dönemde Oyradlar’ın sınırları kuzeyde Kırgızlarla güneybatıda Pişibar ve
Hami’ye doğuda ise Hovd Nehri ile Zavhan Nehri’nin kıyılarına kadar ulaşıyordu.
Ancak iç karışıklıklar nedeniyle bazı Oyrad Noyanları, Hungui ve Zavhan civarını
terk ederek, batıdaki Hami taraflarına göç etmişti. Bazıları da batılarındaki Altayları
aşarak İrtiş Nehri civarına orada yaşamaya başlamışlardır. Bunun yanı sıra, binlerce
35 Çuluunii DALAY, A.g.k., 73-76.
12
Oyrad, Höh Hot’daki Tümedler’in topraklarıyla Ordos’un yüksek yerlerine göç
etmişler ve dikkatlerini Halha, Kazak ve Hami üzerinde yoğunlaştırmışlardı36.
Bu arada Moğol coğrafyasında Oyradlar aleyhine önemli gelişmeler
yaşanmaya başlamıştı. Tümed kabilesinden Dayan Han’ın torunu Altan Han (1507–
1582), Çin’deki Ming topraklarında gerçekleştirdiği işgallerle birlikte, Oyradlara
karşı da sürekli seferler düzenlemekte ve bu akınlar neticesinde Moğolistan’da
bulunan diğer bazı Oyrad kalıntıları da XVI. yüzyılın sonlarında, Moğolistan’ı terk
ederek batıya hareket etmek zorunda kalmıştır.
Yine bu dönemde Moğolların öncü kabilesi olan Halhalar da Tuva’ya kadar
ilerleyip Oyradlar’ın bir kısmını hâkimiyetleri altına almışlardı. Bütün bunlar,
Rusların XVII. yüzyıl başlarında Sibirya’da Moğollar ve Kalmuk-Oyradlar ile
karşılaşmasından kısa bir süre önce cereyan etmişti37.
Bütün bu gelişmeler karşısında zor durumda kalan Oyradlar, XVI. Asrın
ortalarında Çoros, Hoşuud, Torguud, Dörvöd, Hoid ve Batud kabilelerinin
katılımıyla büyük bir kurultayda bir araya gelerek, Oyrad birliğini yeniden
kurmuşlardır. Böylece Oyradlar uzun bir süreden sonra tekrar birleşmiş ve han sahibi
olmuşlardı. Fakat sorunlar çözülmemişti. Nitekim düşmanca tavırlar takınan Halha
Han’ı Oyradları tedirgin ediyordu. Bunun yanı sıra, ortaya yeni çıkan Altan Han da,
Oyradları tehdit eden başka bir kuvvetti38.
Hem Halha Hanları’nın hem de Altan Hanlık’ın baskılarına daha fazla
dayanamayan bazı Oyrad Noyanları beraberlerindeki halkları ile birlikte 1590’lı
yıllarda Batı Sibirya’nın güney kısımlarına göç etmiştir. Bunlar, Yenisey Nehri’nin
bir kolu olan Abakan Nehri’ni aşarak, İrtiş Nehri’nin yukarı tarafları (Zaysan
Gölü’nün aşağı kısımları) ile Obi Nehri arasındaki bölgeye gelerek kendileri için
uygun bölgeler aramaya başlamışlardır. Bu şekilde Hoşuud Kabilesi, İrtiş’in yukarı
taraflarının doğu kıyısına, Torguud Kabilesi, onların arka tarafında İrtiş’in orta
36 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 84. 37 Junko MİYAWAKİ, “History of the Dzungars: Introductory Survey”, History of Civilizations of Central Asia, Vol. V, 142. 38 Çuluunii DALAY, A.g.k., 82.
13
kısımlarının batı kıyısına göç etmişlerdir. Dörvöd Kabilesi, İrtiş’in orta kısmının
doğu kıyısında, Çoros ve Hoidlar ise, Dörvötler’in güneydoğusunda Obi Nehri’nin
yukarı taraflarının batı kısmında ayrı yerlerde yaşamaya başlamışlardı39.
Ancak Halha saldırıları karşısında burada da uzun yıllar kalmayan üç büyük
Oyrad kabilesi XVII. asrın başlarında bu bölgeden ayrılmışlardır. Buna göre Torguud
ve Dörvödler batıya doğru hareketle, İtil Nehri boylarına, Hoşuudlar Kukunor
bölgesine göç etmişlerdi40. Oyrad topraklarında kalan en etkili güç olarak bu tarihten
sonra Çorosları görüyoruz41.
Batıya doğru göç eden Torguud Noyanı Ho Örlög ile Dörvöd Noyanı Dalay
Taişi, hayvanlarını alarak öncelikle Rus topraklarındaki Tar (Tarski) şehri
yakınlarına doğru göç etmişlerdir42. Ardından da bu bölgede yaşamak istediklerine
dair elçilerini 7 Şubat 1608 tarihinde Moskova’ya göndermişler ve Rus
Hükümeti’nin onayıyla 14 Şubat günü de Rus mandası altına girmeyi kabul
etmişlerdir. 14 Nisan 1618 tarihinde Rus Çarı Mihail Fedoroviç Romanov, Dörvöd
Taişisi Dalay Bagatur’a bir belge göndererek, Rus hâkimiyeti altına girmelerini
resmileştirmiştir43. Ruslara sığınan Torguud ve Dörvöd kabileleri bu tarihten sonra
Kalmuk (Kalmak, Kalmık) adıyla anılmaya başlayacaktır. Ruslar, Budist olan
Kalmukları Kırım Müslümanları’na, Yayık Başkurtları’na ve göçebe Kuban
Nogayları’na karşı kullanmayı düşünmektedir. Kalmuklar da ilerleyen dönemde Rus
nüfuzundan istifade ile Yayık’tan Don Nehri’ne, Çariçin’den Kafkasya’ya kadar
uzanan sahada hâkimiyet kuracaktır44.
Böylece XVII. Asrın başlarında Oyradlar’ın iç ve dış durumunda büyük
gelişmeler yaşanmış, Çoroslar bölgenin siyasî yaşantısında en etkili güç olarak ortaya
çıkmış ve Cungar Hanlığı’nın temelleri artık yavaş yavaş atılmaya başlamıştır.
Ayrıca pek çok Oyrad Kabilesi’nin bölgeden ayrılması geniş otlakların daha verimli
39 Çuluunii DALAY, A.g.k., 86-87. 40 René GROUSSET, Bozkır İmparatorluğu, Çev. M. Reşat Uzmen, 479. 41 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 85. 42 N. Ya. BİÇURİN, İstoriçeskoe Obozrenie Oiratov İli Kalmıkov c XV Ctoletiya Do Nastoyaşego Vremeni, 36. 43 U. E. ERDENİYEV, Kalmıki, 32-33. 44 J. Paul ROUX, Orta Asya Tarih ve Uygarlık, Çev. Lale Arslan, 394.
14
bir şekilde kullanılmasını sağlamış bu şekilde ekonomik anlamda da bir refahın
habercisi olmuştur45.
1612 yılında artık yaşı iyice ilerleyen Abay Hatun Oyrad Birliği’nin idaresini
Hanay Hongor’un büyük oğlu Baibagas’a bırakmıştır. Baibagas birliğin başına geçer
geçmez Oyrad Noyanları’nı toplayarak, Oyrad kabileleri arasındaki anlaşmazlıkları
çözmeye çalışmış, alınması gereken askerî tedbirleri diğer noyanlara bildirmişler.
Genel olarak Baibagas döneminde Ruslar ile Oyradlar’ın ilişkileri iyi düzeyde
sürdürülüyordu. Hatta o dönemdeki Rus Çarı Mihail Fedoroviç desteğini de almayı
başarmışlardı.
Bu esnada Dalay Lama, Oyradlar arasında Budizm’in daha fazla yayılması
gerektiğini Oyradlara bildirmişti. Kendisine gönderilen lamanın etkisinde kalan
Baibagas, “Toin (Taişi kökenli lama)” olmaya karar vermiş fakat diğer Oyrad
Noyanları kendisinin toin olunca ülkenin güvenliğini sağlayamayacağını bu yüzden
de bu fikrinden vazgeçmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Bunun üzerine gelen lamaya
kendisinin yerine noyanların birer çocuklarının lama olmasının daha uygun olacağını
bildirmiş46 ve bunun üzerine ileride karşımıza Oyradlar’ın dinî lideri olarak tekrar
çıkacak olan evlatlığı Namhaijamts (Zaya Pandita)’ın da aralarında bulunduğu 32
noyanın oğlunu Tibet’e Lamaizm eğitimi almaları için göndermişlerdir47. Bu şekilde
yeni yetişecek lamaların nüfuzundan istifade etmeyi amaçlamışlardır.
45 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 22. 46 Çuluunii DALAY, A.g.k., 89-91. 47 A. OÇİR, “Lamaizm v Oyradskom Obşestve (XVII-Pervaya Polovina XVIII V)”, Srednevekovaya Kultura Mongolskih Narodov, 81.
15
2. CUNGAR HANLIĞI’NIN KURULUŞU VE GALDAN BOŞGOT HAN Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Torguud, Hoşuud ve Dörvöd kabilelerinin
büyük bir kısmı İtil, Batı Sibirya, Kukunor ve Tibet gibi yerlere gittikten sonra
Altaylar bölgesinde kalan Oyrad kabilelerinden Çoroslar oldukça güç kazanmışlardı.
Çoros Kabilesi’nin reisi olan Erdene Bagatur, Kukunor ve Tibet’e giden Hoşuudlar
ve İtil Boyu’na göç eden Torguud ve Dörvödler ile ilişkilerini kesmemiş hatta evlilik
yoluyla aralarında akrabalık ilişkisi kurarak, bunların çuulgana 48 katılmalarının
devamını sağlamaya çalışmıştır49. Çoroslar’ın bu şekilde güçlenmeleri, Oyradlara
uzun yıllardan sonra ilk kez kendi kuracakları devletin temellerini atmaları için
uygun fırsatı doğurmuştu.
2.1. Cungar Hanlığı’nın Kuruluş Aşamasında Asya’daki Siyasî Panorama
XVII. asrın başlarında Orta Asya’daki mevcut siyasî durum oldukça karışık
idi. Bu dönemde Orta Asya coğrafyasında yeni ve büyük devletler ortaya çıkmış ve
bu büyük devletler karşılarına çıkan küçük devletleri hâkimiyetleri altına almaya
başlamışlardır. Böylece bu dönem, Orta Asya’da büyüklerin küçüklere yaşama
hakkını vermedikleri bir dönemin başlangıcı olmuştur.
XVII. Asrın başlarında Rus Çarlığı bütün haşmetiyle tarih sahnesine çıkarak,
doğuya ve güneye doğru sınırlarını genişletmeye başlamıştır. Güney Sibirya’yı ele
geçiren Rus Çarlığı doğuya doğru ilerleyerek Moğollar’ın yoğun olarak yaşadığı
Baykal Gölü çevresini çarlığa bağlayıp, Amur Nehri’ne kadar ulaşmışlardı.
Moğolların güneyinde bulunan Çin’deki Ming Hanedanı eski devirlerden beri
tarım ve el sanatlarıyla uğraşmaktaydılar. Bu da ekonomik açıdan güçlenmelerinde
önemli bir rol oynamıştır. Bu sebeple Çin İmparatorları Çin’i dünya medeniyetinin 48 Chuulgan (Çuulgan) Moğolca’da belli bir amaç etrafında bir araya gelmiş insan topluluğu anlamına gelmekte olup, burada Oyrad birliğini temsil etmek için kullanılan bir sözcüktür. Charles BAWDEN, Mongolian-English Dictionary, 529. 49 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 85.
16
merkezi olarak kabul ederek “Zhungo50” diye adlandırmaktaydılar. Bu anlayıştan
dolayıdır ki, diğer devletleri bilhassa da göçebe kavimleri Moğolca Buduulguud51,
kendilerini de “Göğün Oğlu” kabul ederek, bütün dünyanın kendi idarelerine
verildiğini düşünmektedirler. Ayrıca başka devletlerden gönderilen hediyeleri de
vassal devletlerin gönderdiği vergiler gibi görürler ve bu şekilde kayıtlarına
geçirirlerdi.
Moğolistan’ın güneybatısında Tibet yer almaktadır. XVII. Asırda Tibet’te iki
büyük Budist mezhebi arasında oldukça sert bir mücadele yaşanmaktaydı. Bu
mezheplerden biri Gelug-pa (Sarı Şapkalılar) diğeri de Garma-pa (Kırmızı Şapkalılar)
adındaydı52.
Moğolistan’ın güneybatısında yer alan başka bir önemli bölge de Doğu
Türkistan bölgesi idi. O dönemde bölgenin siyasî idaresi Çağatay Ulusu’nun elinde
olup, ipek yolu ticaretinin önemli noktalarından olan Kaşgar, Hoten, Aksu, Kuca gibi
şehirler de yine bu bölgede bulunmaktaydı. XVII. Asırdan itibaren bölgedeki
Çağatay hâkimiyeti zayıflayınca Yarkent ve Turfan’da yerel hanedanlar arasında
hâkimiyet mücadeleleri yaşanmaya başlamıştır53.
Doğu Türkistan’ın kuzeybatısı veya başka bir ifadeyle Moğolistan’ın batı
sınırlarında Kazak göçebeleri yaşamaktaydı. O dönemde Kazaklar kendi aralarında 3
cüze ayrılmış olup bunlardan Ulu Cüz; Balkaş Gölü’nden güneye doğru, Orta Cüz;
merkezî Kazakistan veya İrtiş Nehri’nin doğu kıyılarında, Kişi Cüz Kazakları ise;
Kazakistan’ın batısındaki topraklarda göçebe olarak yaşamaktaydılar. Kazaklar,
Moğollar gibi hayvancılıkla geçinseler de özellikle Seyhun ve Yedisu bölgelerinde
tarımla da uğraşmaktaydılar54.
50 Zhungo kelimesi modern Çince’de orta, merkezî devlet anlamına gelmektedir. Shi ZHONG BAO, Wu HAO XİU, Kitaysko-Russkiy Slovari, 1192. 51 Buduuleg kelimesi Moğolca’da ilkel, cahil anlamına gelmekte olup Buduulguud bu kelimenin çoğuludur. Charles BAWDEN, Mongolian-English Dictionary, 72; Ya. TSEVEL, Mongol Helnii Tovç Tailbar Toli, 114. 52 A. OÇİR, “Lamaizm v Oyradskom Obşestve”, (XVII-Pervaya Polovina XVIII V)”, Srednevekovaya Kultura Mongolskih Narodov, 80. 53 Peter B. GOLDEN, Türk Halkları Tarihine Giriş, Çev. O. Karatay, 262-263. 54Aynı eser, 336; J. Davis KİMBALL, “Batı Moğolistan’ın Göçebe Kazakları”, Çev. N. Özsoy, Türkler, C. XX, 724.
17
Tanrı Dağları’nın doğu ve batısında Kırgız Kabileleri yaşamaktaydı ve
Kırgızlar da Moğollar gibi göçebe ve tamamen hayvancılık ekonomisine dayalı bir
yaşam tarzını benimsemiş Türk asıllı bir halktı.
O dönemde Moğollar birbirinden bağımsız üç siyasî yapıya ayrılmıştı.
Bunlardan ilki; bugünkü İç Moğolistan’da XVII. Asrın başlarında Çahar, Harçin,
Ordos, Tümed, Horçin gibi pek çok kabileden oluşan İç Moğolistan halkı (Övör
Mongol)55, ikincisi; günümüz Moğolistan’ındaki Halhalar, üçüncüsü de; Altaylar ile
Doğu Kazakistan sahasında bulunan Oyradlar idi. Bu siyasî parçalanmışlık güçlü
komşularının iştahını kabartmaya yetiyordu.
2.2. XVII. Asrın Başlarında Oyradlar ve 1640 Moğol-Oyrad Kanunu (İh Tsaaz) Oyradlar, XVI. Asır sonu XVII. asır başlarında kendi içerisinde ikiye
ayrılmıştı. Bunlardan birini Baibagas idare ederken diğerini Çoros hanı Hara Hul
idare ediyordu. XVII. asrın başlarında bir taraftan Ming ile bir taraftan Halha
Noyanları bir taraftan da Kazak Hanları ile mücadele içerisinde olmaları onların
gelişimini olumsuz yönde etkilemekteydi. Özellikle bu mücadelelerden dolayı ticaret
hacminin de düşmesi durumu büstün Oyradlar’ın aleyhine çevirmişti. Bu zorluklar
Oyradları siyasî bir birlik olarak tarih sahnesine çıkmaya zorlamıştır. Mevcut şartlar
altında Çoros Hanı Hara Hul ulus olma olunda en büyük rolü üstlenmiştir56.
Zaya Pandita’nın biyografisinde yazdığına göre Baibagas Han 1640 yılında
ölmüştür. Baibagas Han’ın ölümü üzerine yerine Oçirtu Tsetsen han, Hara Hul’un
yerine de oğlu Bagatur (Batur) Huntaişi57 geçmiştir 58.
Erdene Bagatur Huntaişi babasının politikasını iyi bir şekilde sürdürerek,
Çoros Hanlığı’nı kurmuştur. Erdene Bagatur Huntaişi ile ondan sonra tahta geçen
55 L. JAMSRAN-Ü. ERDENEBAYAR et al, Hyatad dahi Mongolçuud, 5. 56 İ. Yakovleviç ZLATKİN, İstoriya Djungarskogo Hanstva (1635-1758), 72-74. 57 Bu unvan Yüan İmparatorluğu döneminde Moğollar arasında kullanılmaya başlamış olup, hanın halefi olan oğluna verilen unvan olarak kullanılmakta idi. Daha sonraları Moğollar arasında önde gelen noyanlar kullanmaya başlamıştır. Jamsranjaviin GERELBADRAH, XV-XVII Zuunii Mongoliin Noyod Yazguurtnii Zereg Devin Asuudald, 9. 58 J. TSOLOO-Ts. HOSJARGAL et al, Biography of Caya Pandita in Oirat Characters, 4 (a).
18
Senge dönemlerinde Çoros Hanlığı’nın iç ve dış siyasî durumu oldukça güçlenmiştir.
Dış siyasette Kazak Noyanları ile dostane ilişkiler kurulmuş, Altan Hanlık ile de
ciddi bir mücadele yaşanmamıştır. Dış ilişkiler bu derece olumlu iken içerde
çözülmesi gereken bazı sorunlar bulunmaktaydı.
Oyrad Halkı’nın büyük bir kısmı çeşitli bölgelere göç etmiş veya ormanlara
çıkmışlardır. Bu göçler sonucunda Çoros Hanlığı idaresinde bulunan Oyradlar’ın
sayısı sadece 200 bin civarında kalmıştır.
Ayrıca ulusal birliğini sağlamış bir Oyrad hanlığını istemeyen Mançu
İmparatorluğu da ciddi bir tehdit oluşturuyordu ve bazı noyanları kendi taraflarına
çekerek, hanlığı parçalamak niyetindeydiler. Rusya her ne kadar askerî destek
vermese de Erdene Bagatur Huntaişi ile dostane ilişkiler kurmak niyetindeydi bu da
hanlığın durumunu daha da güçlü kılıyordu. Çoros hanları mevcut şartlar dâhilinde
dış seferler yapmak yerine siyasî istikrarı arttırmak ve merkezî otoriteyi
güçlendirmenin yanı sıra ekonomik açıdan da bu yeni hanlığı güçlendirmekle meşgul
olmuşlardır. Ayrıca işgalci Mançu kuvvetlerine karşı tüm Moğolların gücünü
birleştirip, birlikte mücadele etmek için gerekli girişimlerde bulunmaktaydılar59.
2.2.1. Hoşuudlar ve Guuşi Han’ın Kukunor ve Tibet’i Hâkimiyeti Altına Alması Bir dönem Dörvön Oyrad Birliği’ni idare etmiş olan Hoşuud Kabilesi, Altan
Soy’dan gelmektedir. Başka bir deyişli Cengiz Han’ın kardeşi Havt Hasar’ın
neslinden gelen bir kabile olduğu için, Borçigin Kabilesi’nin de bir koludur. Kazak
ve Uygurlarla sınır komşusu olan Hoşuudlar zaman zaman iki tarafla da savaşmak
zorunda kalıyordu. Bir süre sonra bunların bir kısmı güneybatıya bir kısmı da
Kukunor’a göç etmişlerdir.
Hanay Hongor, Baibagas, Oçirtu Setsen gibi Hoşuud kökenli reisler Oyrad
Birliği’ni uzun yıllar idare etmişlerdir. Hanay Hongor’un zeki Ahaa Hatun’dan
doğan 5 oğlu vardı. Bunlar ileride de karşımıza çıkacak olan Baibagas, Höndölön
59 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 22-23.
19
Ubaşi, Törbaih, Tseren Hatan Bagatur, Buyan Hatan Bagatur idi. Bu 5 kardeşe “Beş
Pars” adı verilmiştir.
Hanay Hongor’un üçüncü oğlu olan Törbaih, Halhalar ile Oyradlar arasındaki
anlaşmazlıkların çözümünde önemli rol oynamıştır. Törbaih’in bu siyaseti karşısında
memnuniyetlerini dile getirmek isteyen Moğol Noyanları ona “Ulsiin İh Bagş
(Ulusun Başöğretmeni)” unvanını vermişler. Bu tarihten itibaren de Törbaih, Guuşi
Han adıyla anılmaya başlamıştır. Guuşi Han, Bagatur Huntaişi ile birlikte 1625
yılında Tibet’e giderek, burada bir dizi dinî ibadetleri yerine getirdikten sonra yüksek
dereceli Budist din adamlarından “Guuşi Tsetsen Tsorc” unvanını almıştır.
Guuşi Han, Tibet’te Sarı Din ve Kırmızı Din arasındaki mücadelelerde Sarı
Dinî desteklemiştir. Bu sebeple Dalay Lama ile iyi ilişkiler tesis etmiştir. Ancak
Kırmızı Dinî Tibet’in idarecisi Zamba destekliyordu ve bu sebeple de iki taraf
arasında büyük bir mücadele söz konusu idi. Guuşi Han’ın da desteğini almayı
başaran Dalay Lama hem amacına büyük ölçüde ulaşmış, hem de Oyradlar arasında
Budizm’i yaymayı başarmıştır60.
1636 yılı kışında Guuşi Han, Bagatur Huntaişi, Şüher Dayçin ve Höndölön
Ubaşi idaresindeki büyük Oyrad ordusu büyük bir zafer kazanmıştır. Kazanılan bu
zaferle Kırmızı Din büyük bir darbe almış ve Sarı Din gelişmesini sürdürmüştür.
Savaşın ardından Oyradlar kendi ülkelerine dönerlerken, Guuşi Han, kızını bir
rivayete göre Bagatur Huntaişi, bir rivayete göre de onun oğluyla evlendirmiştir.
Ardından Guuşi Han, beraberindeki halkıyla birlikte Kukunor’da yaşamaya
başlamıştır. Hoşuudlar, Kukunor’un ardından 1642 yılında da Tibet’e girip beşinci
Dalay Lama’dan Bstan-‘dzin Chos-kyi Rgyal-po (Dinî Ayaga Kaldıran Dharma Kralı)
unvanını aldı 61 . Bagatur Huntaişi ve Mergen Conon ülkelerine dönünce, Guuşi
Han’ın isteği üzerine 5 bin kişilik Hoşuud halkını da Kukunor’a göndermişlerdir.
Kukunor’a giden Hoşuudlara “Büyük Hoşuud”, Cungarya’da kalanlar ise “Küçük
Hoşuud” adı verilmiştir. Büyük Hoşuudlar, Sarı Din’e inanıp, Kukunor ve Tibet’in
60 Çuluunii DALAY, A.g.k., 95-97. 61 Junko MİYAWAKİ, “History of the Dzungars: Introductory Survey”, History of Civilizations of Central Asia, Volume V, 146.
20
yüksek yerlerinde yaşadıkları için “Yüksek Moğollar” adı da verilmektedir. Yine
aynı şekilde İtil Nehri civarına göç eden Torguudlara “Büyük Torguud” veya “Eski
Torguud” adı verilirken, Cungarya’da kalanlara ise “Küçük Torguud” veya “Yeni
Torguud” adı verilmektedir62.
2.2.2. 1640 Moğol-Oyrad Kanunu (İh Tsaaz) Erdene Bagatur Huntaişi döneminin en önemli olayı şüphesiz 1640 yılında
Moğol-Oyrad Noyanları’nın katılımıyla oluşturulan “İh Tsaaz”ı kabul ettirmesidir.
Oyrad Birliği, kurulup genişlemesine rağmen hala bir kanuna sahip değildi. Hâlâ
Cengiz Han’ın esaslarını belirlemiş olduğu “Yasag” geçerli idi. Bu dönemde
Oyradlar üzerinde Budizm’in ve Tibet’teki Dalay Lama’nın etkisi büyüktü. Çoros
Hanlığı döneminden itibaren Oyrad Birliği’nin yapmış olduğu kurultaylarda lamalar
sutralar okuyorlardı. Han seçimi, savaş kararı gibi önemli kararları Dalay Lama’ya
bildirerek, ondan izin istemekteydiler.
Halha noyanlarından Zasagt han Suvdaa yaklaşan Mançu tehlikesine karşı
Oyradlar ile Halha Moğolları’nın birleşerek, Mançulara karşı ortak hareket edip,
bağımsızlıklarını koruyabilecekleri konusunda Halha ve Oyrad Moğollarını ikna
etmeye çalışmıştır. Onun bu düşüncesini Moğol Budizminin önde gelen
temsilcilerinden Nomunhan Hutagt ile Zangia Hutagt da desteklemekteydi.
Düşünülen birlik için toplanacak kurultayın Halha topraklarında toplanması
güvenilir olmadığı için Oyrad topraklarında yapılmasını daha uygun gördüler. Kısa
bir hazırlığın ardından kurultay, Bagatur Huntaişi ile Oçirtu Tsetsen Taişi’nin Halha
noyanlarını davetiyle Oyrad topraklarındaki 1640 yılının ay yılına göre 8. ayında
Tarvagatay’daki Ulaan Buraa’da toplanmıştır. Bu kurultay Halha ve Oyrad noyan ve
taişilerinden 27 kişi katılmıştır. Kurultaya Halha’dan Zasagt han Suvdaa, Tuşeet han
Gombodorj, Setsen han Şoloy’nin iki oğlu ve pek çok Halha noyanı, İtil
Kalmukları’ndan Hoo Örlög, Kukunor’dan Guuşi Han, Zangi Hutagt ile Zaya
62 Çuluunii DALAY, A.g.k., 101-102.
21
Bandida Namhaijamts katılmıştı. Burada kurulan birliğe “Halha-Oyrad Birliği” adı
verilmiştir63.
Adı geçen kurultaya katkılarından dolayı Halha noyanı Zasagt han64 Suvdaa
başkanlık etmiştir. Fakat kurultay esnasında Bagatur Huntaişi ve Tuşeet han
Gombodorj çok etkili bir rol üstlenmişlerdi. Bu kurultayda Moğollar’ın ortak dış
politikası, içte birlik yolunda bir uyanış ve işbirliği yaparak dış düşmanlara karşı
ortak hareket etme kararı alınmıştır. Burada alınan kararlar “Moğol-Oyrad
Kanunları” adı ile karşımıza çıkmaktadır65
Bu kanunla birlikte Lamaizm’in Oyradlar’ın devlet dinî olması gerçekleşmiş
ve Oyradlar Şamanizm’den aşamalı olarak kopmaya başlamışlardı. Tüm Moğollar’ın
gücünü birleştirerek dış düşmanlara karşı birlikte mücadele etme amacıyla
oluşturulan İh Tsaaz, Halha ve Oyradlar’ın birbirlerine yaklaşmalarında etkili
olmuştur66. 1640’daki Moğol-Oyrad birliği, bazen sözde devlet kurma etkinliklerinde
ilk adım olarak Bagatur Huntaişi’ye atfedilen güven anlaşması, gerçekte Halha
bölgesinde, Halha sağ kanadının emiri olan Zasagtu Han tarafından tesis edilmiş idi67.
Kanunun orijinal metni Uygur harfleriyle yazılmış olup günümüze kadar
ulaşmamıştır. Bize ulaşan metinler ise daha sonra çoğaltılmış olan Tod alfabesiyle
yazılmış metinlerdir.
Bu kanun bir sözlük şeklinde olup, Moğol halkının, örf âdet, düşünce ve
eğitimine dair hususları içermektedir68 . Bu kanunun içeriği genel olarak, Moğol
noyanları arasındaki anlaşmazlıkları gidererek, aralarındaki ilişkileri yeniden
düzenlemek, yabancı hâkimiyetine karşı bağımsızlıklarını muhafaza edebilmek
amacıyla ortak düşmana karşı birlikte hareket etmek ve Budizm’in yayılması için 63 Çuluunii DALAY, A.g.k., 107-108; N. İŞJAMTS, “Galdan Boşgotiin Uil Ajilgaag Unelen Dugneh Asuudal”, Tuuhiin Sudlal, XXIX/2, 12. 64 “han” şeklinde yazılan ifade kabile reislerini “Kağan” olarak bilinen büyük handan ayırt etmek için kullanılmıştır. 65 Çuluunii DALAY, A.g.k., 109. 66 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 85. 67 Junko MİYAWAKİ, “History of the Dzungars: Introductory Survey”, History of Civilizations of Central Asia, Volume V, 146. 68 Nikita Ya. BİÇURİN, İstoriçeskoe Obozrenie Oiratov İli Kalmıkov c XV Ctoletiya Do Nastoyaşego Vremeni, 39.
22
gereken çabayı göstermek gibi konulardan oluşmaktaydı. Genel olarak XVII. Asırda
Moğol toplumunun sosyal yapısı, sosyal sınıflar, ekonomik durum, Moğol hukuku
gibi konularda geniş malumat edinilebilecek önemli bir kaynak olma özelliğini de
taşır69.
“Moğol-Oyrad Kanunu”nu Galdan Boşgot Han, Kalmuk noyanı Dondogdaş
han ile ayrı ayrı iki ekleme yapmışlardır. Böylece bu kanun; zamanla “ Döçin
Dörvön Hoyriin Ih Tsaaz”, “Galdan Huntaişi’nin Mektup ve Yarlığı”, “Dondogdaş
han döneminde İtil Kalmukları’nın Oluşturduğu Dinî Kuralların Prensipleri” şeklinde
3 farklı bölümden oluşan bir kanun metni haline gelmiştir.
2.3. Cungar Hanlığı’nın Kuruluşu
Yaklaşan Mançu tehlikesine karşı oluşturulan bu birlik ve Halha ile Oyrad
Moğolları arasında sağlanan bu siyasî barış, Tarvagatay bölgesinde Cungarlar adında
yeni bir siyasî gücün ortaya çıkmasına imkân vermiştir. Bu Cungarlar aralarından,
Moğol İmparatorluğu’nun eski başkenti Karakurum’u ele geçirerek, Halha için ciddi
bir tehlike olan Mançulara karşı mücadele edecek büyük bir han olan Galdan’ı
çıkaracaklardır70.
2.3.1. Cungar Hanlığı’nın Kuruluşu Öncesindeki Siyasî Durum
Oyrad Birliğini güçlendiren ve İç Moğolistan’ı 1636 yılında ele geçiren
Mançular’ın yaklaşan en büyük tehlike olduğunu görerek, tüm Moğolları ortak
düşmana karşı birleştirmek üzere İh Tsaaz’ın oluşturulmasında büyük emeği geçen
Erdene Bagatur Huntaişi, 1652 yılında ölmüştür. Bagatur Huntaişi’nin bazı
kaynaklarda 9 hatunu ve 12 oğlu olduğu yazılırken, Tod alfabesiyle yazılmış
kaynaklarda ise, 5 hatunu ve 12 oğlu olduğu yazılmaktadır. Fakat Bagatur
Huntaişi’nin 12 oğlundan sadece 10 tanesinin adı kesin olarak bilinmektedir. Ulu
hatunu olan Yum Agas’tan doğan 5. oğlu Senge ile bilhassa 6. oğlu Galdan, Oyrad
69 Çuluunii DALAY, A.g.k., 110-111. 70 Stephen A. HALKOVİC, The Mongols of the West, 8.
23
tarihi için önem taşıyan şahsiyetlerdir. Bu iki çocuk hem iyi bir eğitim görmüş hem
de devleti idare edebilecek kudret ve yeteneğe sahip kişilerdi71.
Erdene Bagatur Huntaişi öldükten sonra yerine 5. oğlu Senge (1653–1671)
tahta geçmişti. Onun 5. oğul olmasına rağmen annesinin desteğiyle tahta geçmesinin
geleneklere aykırı olduğunu düşünen bazı noyanlar tarafından içteki siyasî istikrar
bozulmuştu. Ancak Erdene Bagatur Huntaişi henüz hayatta iken kendi halefi olarak
Senge’yi seçmişti 72 . Senge, Guuşi Han’ın yeğeni ve evlatlığı Hoşutların Oçirtu
Tsetsen hanın torunu Anu Dara ile evlendi73.
Senge Huntaişi 1670 yılına kadar Cungar idaresini elinde tutmuştur. Bu süre
zarfında ağabeyi Tsetsen’in annesi Burud Hatun, Senge’yi tahttan indirebilmek için
bir takım gizli faaliyetlerde bulunmuştur. Bagatur Huntaişi öldükten sonra kardeşi
Tsöhür Ubaşi de gittikçe güçlenmiş ve birliğin önemli noyanlarından biri haline
gelmiştir. Senge Huntaişi 1667 yılında, hâkimiyet mücadeleleri içinde kalmış
Halha’nın batı kısmında hâkimiyet süren Altan Han adıyla bilinen Şoloy Ubaşi’nin
topraklarına akın düzenleyerek ele geçirmiş, böylece bölgede uzun yıllardır devam
eden Altan Hanlar hâkimiyetine de son vermiş oldu 74. 1670 yılı kışında, Tsetsen
Taişi ile Zodov Bagatur gizlice Senge’nin kışlağına sızmış ve onu zehirleyerek,
öldürmüşlerdir. Tsetsen Taişi ve annesi Oyrad askerleri tarafından yakalanarak,
cezalandırılmışlardır. Zodov Bagatur ile Zorigt Hoşuuç korkarak beraberlerindeki
halkla birlikte Altay Dağları’nı aşarak, Kukunor civarına kaçmışlardır75.
Senge’nin ölümünden sonra hâkimiyet mücadeleleri yeniden hız kazanmıştır.
Bu sırada annesi Yum Agas Hatun, oğlu Galdan’a haber göndererek, ağabeyi
Senge’den geriye 3 küçük oğlu kaldığını, torunlarının yaşı küçük olduğu için gelip
kendisinin tahta geçmesi gerektiğini bildirmiş Galdan da Dalay Lama’dan izin alarak,
bütün unvanlarını bırakıp, Cungarya’ya geri dönmüştür. Dalay Lama, 1637 yılında
Sarı Din’e yardım etmek amacıyla Tibet’e girdikten sonra bu bölgeyi kendi 71 Çuluunii DALAY, A.g.k., 111-112. 72 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan, 37. 73 Junko MİYAWAKİ, “The Legitimacy of Khanship Among the Oyirad Tribes in Relation to the Chinggisid Principle”, The Mongol Empire and its Legacy, 326-327. 74 Çuluunii DALAY, A.g.k., 128-130. 75 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 86-87.
24
hâkimiyetleri altına alan Guuşi Han’ın idaresinden hoşnut değildi ve Galdan’ın tahta
çıkarak, kendi emelleri doğrultusunda onu yönlendirebileceklerini düşünerek,
ülkesine geri dönmesine izin vermişti76.
Senge Cungar idaresini elinde tuttuğu bu kısa süre zarfında pek çok başarılı
icraatta bulunmuştur. Devlet idaresinde annesi Yum Agas ve Oçirtu Tsetsen’in
tavsiyelerini mutlak suretle dikkate alıp, uygulamıştır. Babasının izlediği siyasetin de
takipçisi olmuştur. Senge iki yakasında bulunan güçlü komşuları Rusya ve Mançu
Devleti ile karşılıklı elçiler göndererek, iyi ilişkiler kurmayı tercih etmiştir. Örneğin,
Mançu Sarayı’na 1666, 1667, 1669 yılında 3 kez elçi göndermiştir. Senge,
Mançular’ın asıl hedefinin Moğolları hâkimiyetleri altına almak olduğunu bildiği için
de diğer bir güçlü komşusu olan Rusya ile de iyi ilişkiler kurarak denge politikası
izlemiştir.
Senge 1665 yılında ilk elçisini Moskova’ya göndermiş ve ardından karşılıklı
olarak elçiler gidip gelmeye başlamıştı. Özellikle Rusya ile ticarî ilişkilerin
geliştirilmesi ve Güney Sibirya’daki halkların vergiye bağlanması hususlarında
isteklerde bulunmuştur. Bu şekilde 1664–1670 yılları arasında Rusya’ya 6 elçi
göndermiş, Rusya’dan da 5 elçi kabul etmiştir. Rus elçilerinden V. Bubennoy, Pavel
Kulvinskiy Oyrad topraklarına pek çok kez gelmiş ve burada uzun süre kalmışlar,
yazdıkları raporlar ile de bölgenin ekonomik ve sosyal yapısı hakkında kıymetli
bilgiler vermişlerdir77.
2.3.2. Galdan’ın Çocukluğu ve Gençliği
Galdan, Erdene Bagatur Huntaişi’nin 6. oğlu olup, Mançular’ın Pekin’i ele
geçirdiği yıl olan 1644 yılında Altaylar bölgesinde doğmuştur78. Galdan hakkında
pek çok mitolojik efsane mevcuttur. Galdan’ın unutulmaz Oyrad Han’ı Esen
Taişi’nin reenkarnasyonu (ruh göçü) olduğuna inananlar olsa da genel kanaat bir
önceki yıl ölen Tibet’in yüksek lamalarından Dben-sa sprul-sku’nun yeniden doğuşu 76 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 40-43. 77 Çuluunii DALAY, A.g.k., 130-131. 78 Sodnomiin TSOLMON, “Galdangiin Tuuhen Uurgiig Uneleh Asuudald”, Tuuhiin Sudlal, XXIX/ I, 3.
25
olduğu idi79. Bu da ona duyulan saygıyı bir kat daha arttırıyordu. Galdan daha küçük
yaşta huvilgaan 80 ilan edilerek, dinî eğitim alması için 1650 yılı sonbaharında
Oyradlardan Zaya Bandid Namhaijamts’ın yönettiği Tibet’e giriş töreninin ardından
ülkesinden ayrılarak, 1651 yılında Lhasa’a ulaşmıştır 81 . Burada Bançin Erdene
Luvsançoyjijaltsan’ın öğrencisi olarak Budizm öğretisi hakkında dersler almaya
başlamıştır. 1662 yılında Bançin Erdene’nin yanındaki eğitimini tamamlayarak V.
Dalay Lama’nın yanına gönderilmiştir. O dönemde Dersid Sanjaajamts ile tanışmış,
ondan da eğitim almaya başlamıştır. Bir taraftan eğitimine devam ederken bir
taraftan da kılıç ve mızrak kullanmadaki kabiliyetini geliştirmiştir82.
Galdan, Tibet’te eğitimine devam ederken 1653 yılında babası Erdene
Bagatur Huntaişi, 1662 yılında da Oyradlar’ın dinî lideri Zaya Bandid Namhaijamts
ölmüştür. Dalay Lama ile Bançin Erdene, Galdan’ı kendi politikaları doğrultusunda
ağabeyi genç Senge Huntaişi’ye göndererek, ona yardım etmesini istemişlerdir.
Galdan da babasının ölümünden sonra Çoros Hanlığı’na bağlı noyanlar arasındaki
mücadelelerin artmasından dolayı gitmesinin daha doğru olduğuna karar vererek,
1663 yılında ülkesine doğru yola çıkmıştır. Galdan’ın dönmesine oldukça sevinen
ağabeyi Senge, Galdan’ı hem dinî işleri hem de idarî işleri yürütmesi için
görevlendirmiştir. Bunun üzerine Galdan, Oyrad topraklarında 3 tapınak
kurdurmuştur83.
Galdan ülkesinde bulunduğu süre zarfında sadece dinî işlerle uğraşmamış,
siyasî meselelerde de ağabeyine yardım etmiştir. Nitekim 6 Nisan 1668 yılında Rus
Elçisi Bılin’i kabul ederek, her ne kadar han veya kumandan olmasa da sınır
sorunlarını çözmeye yetkili olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca Rus topraklarına kaçan
vassalları olan Telengütleri geri vermeleri durumunda Rusya ile dostane ilişkilerin
79 Junko MİYAWAKİ, “History of the Dzungars: Introductory Survey”, History of Civilizations of Central Asia, Volume V, 147. 80 Huvilgaan, Tibetçe kökenli bir kelime olup, Moğolca yüksek dereceli bir lamanın reenkarnasyonu anlamında kullanılmaktadır. Ferdinand D. LESSING, Mongolian-English Dictionary, 1190. 81 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 31. 82 Çuluunii DALAY, A.g.k., 133. 83 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV , Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 36.
26
geliştirilmesi niyetinde olduğunu bildirmiştir. Bütün bunlara bakıldığında siyasî
idareye de ne derece nüfuz ettiğini görmekteyiz.
Galdan’ın bu yıllarda kazanmış olduğu siyasî tecrübe daha sonra kendisine
oldukça yardım edecektir. Galdan bu esnada Tibetçe yazılmış pek çok sutrayı
Moğolca’ya tercüme etmiştir. Galdan’ın tam olarak ne zaman Tibet’e geri döndüğü
bilinmemekle beraber faaliyetlerine bakıldığında 1669–1670 yılları arasında döndüğü
anlaşılmaktadır84.
Yukarıda da değindiğimiz üzere Erdene Bagatur Huntaişi’nin halefi olan
altıncı oğlu Senge, 1671 yılında üvey kardeşleri Tsetsen ve Zodov tarafından
öldürülmüştür. Tsetsen ve Zodov, Erdene Bagatur’un Bürd (Kırgız Kabilelerinden)
kabilesinden olan hatunu Dara Balji’den doğmuşlardır. Senge ise Torguud Hatunu
Yum Agas’tan dünyaya gelmişlerdi. Tsetsen ve Zodov kardeşleri Senge ile taht
mücadelesi yüzünden araları açılınca, Senge’yi zehirleyerek öldürmüşlerdi. Bu
gelişme üzerine Yum Agas Hatun, Tibet’e Lamaizm öğretisini öğrenmesi için
gönderdiği küçük oğlu Galdan’a haber göndererek, derhal gelmesini istemişti.
Galdan (1644–1697) hocasından izin alarak, ülkesine dönmüştür85. Dalay Lama’nın
onun gidişine izin vermesinin farklı nedenleri olmuş olabilir. Fakat kaynaklarla
araştırma eserlerinin üzerinde durduğu asıl sebep, Tibet’teki Sarılar ve Kırmızılar
arasındaki mücadelede kendi taraftarı olan birisinin han olup onları desteklemesinin
daha faydalı olacağını düşünmüş olmasıdır.
2.3.3. Galdan’ın Cungar Hanlığı’nı Kurması Konuya başlamadan önce hanlığın adı hakkında kısaca bilgi vermekte yarar
vardır. 14 ve 15. asılarda Moğollar, Doğu (Zun Gar) ve Batı Moğolları (Barun Gar)
olarak ikiye ayrıldıklarından yukarıda bahsetmiştik. Fakat Oyradlar bu dönemde
Moğol Ordusu’nun sağ kanadını teşkil etmekte olup kendi aralarında da “Zun Gar”
ve “Baruun Gar” olarak iki kısma ayrılmışlardı86. Cungar (Jegun-gar; Moğolca sol
84 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 32-36. 85 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 86. 86 V. P. SANÇİROV, “İlethel Şastir” Kak İstoçnik Po İstorii Oiratov, 56.
27
kol anlamında) kabile adı olarak ilk kez XVII. Asrın başlarında ortaya çıkıyor. Bu
kabile o zamanlar göçebe Oyrad (Oirad) konfederasyonun bir üyesi idi87.
Galdan, Cungar topraklarına döndükten sonra Çoros Kabilesi’nin Huntaişisi
olarak, Oyrad Çuulganı’nın reisi Hoşuud Kabilesi’nden Oçirtu Tsetsen han’ın kızı,
ölen ağabeyinin hatunu olan Anudar ile evlenmiş böylece çuulganın reisinin de
desteğini sağlamıştır 88 . Galdan, Oçirt Setsen han ile amcası Tsöhür Ubaşi’nin
yardımıyla durumunu güçlendirdikten sonra amcası Tsöhür Ubaşi’yi etkisiz hale
getirmeyi planlıyordu. Bunun nedeni ise amcası Tsöhür Ubaşi’ ve oğlu
Bagabandi’nin de ağabeyi Senge’nin öldürülmesi olayına karışması idi. Fakat Tsöhür
Ubaşi ve Bagabandi, Oçirtu Tsetsen han’ın desteği ve koruması altında idiler. Bu
yüzden öncelikle kendi durumunu daha da sağlamlaştırma ve güçlendirme yolunu
seçti 89.
Bir süre sonra Galdan’ın 1671 yılında Dörvöd Kabilesi’nden Aldar
Huntaişi’yi, 1673 yılında da Danzan Huntaişi’yi kendisine bağlamasından rahatsızlık
duyan Oçirtu Tsetsen han ile Çoros Kabilesi’nden Tsöhür Ubaşi, Galdan’a karşı
birleşerek 1675 yılında Galdan’a bağlı olan bazı kabilelere saldırmış ve birçok insanı
esir etmişlerdi. Bu olaydan sonra Galdan bu iki düşmanına karşı daha dikkatli olmak
zorunda kalmıştır. 1675 yılı sonbaharında Galdan, Oçirtu Tsetsen han’a saldırarak,
onu mağlup etmeyi başarmıştı. Mağlup olan Oçirtu Tsetsen de İli’yi geçerek Jultas’a
gitmişti. Onu takip eden Galdan’ın askerleri 1676 yılı kışında Oçirtu Tsetsen’i
yakalamıştı ancak hatunu Dorjravdan İtil Torguudları’na oğlu Luvsangomboravdan
da kayınpederi Halha Noyanı Tuşeet han Çahundorj’a doğru kaçmıştı. Oçirtu Tsetsen
han Bortal’a getirilerek, burada yaşamını devam ettirmiş ve 1680 yılında da ölmüştür.
Oçirtu Tsetsen han’ın müttefiki olan Tsöhür Ubaşi de 1676 yılında Galdan’ın
askerleri tarafından Sayram Gölü kıyısında mağlup edilerek, ortadan kaldırmıştır90.
87 Junko MİYAWAKİ, “History of the Dzungars: Introductory Survey”, History of Civilizations of Central Asia, Volume V, 141. 88 Junko MİYAWAKİ, “The Legitimacy of Khanship Among the Oyirad Tribes in Relation to the Chinggisid Principle”, The Mongol Empire and its Legacy, 327. 89 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 45; Çuluunii DALAY, A.g.k., 134. 90 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 87
28
Yukarıda bahsedilen olayların ardından 1676 yılında Oyrad Birliği’nin lideri
Oçirt Setsen han’ı kendisine tabi kılmasıyla tüm Cungarya, Dörvön Oyradlar
Galdan’ın idaresi altına girmiş oldu. Böylece Galdan, Cungar Hanlığı’nı gerçek
anlamda kurmuş ve ilk hanı olmuştur. Bazı araştırmacılar hanlığın 1635 yılında
Erdene Bagatur Huntaişi tarafından kurulduğunu savunurken, bazılar da Galdan’ın
1671 yılında Senge’nin yerine tahta oturması ile kurulduğunu savunur. Ancak Erdene
Bagatur Huntaişi her ne kadar Oyradlar’ın büyük bir kısmını idare ettiyse de
“Huntaişi” unvanına sahip olup, idare de ikinci kişiydi. Nitekim 1636 yılında Törbaih
Guuşi Han, Halha Noyanı Tsogt Taişi’ya karşı, Hoşuud Oçirt Setsen han, Kazak
Cangir (Cihangir) Sultan ve Altan Han’a karşı seferler düzenlerken her birine onların
idaresinde katılmıştı. Bu yüzden de Galdan 1671 yılında sadece Çoros Kabilesi’nin
tahtına çıkmıştır. Tüm Oyradları kendi hâkimiyeti altına aldığı 1676 yılı asıl hanlığın
kuruluş tarihi olmalıdır.
Galdan’ın han olması iki nedene bağlıydı. Bunlardan ilki; tüm Cungarya
toprakları işe Dörvön Oyrad Birliği’nin idaresi ilk kez Galdan’ın eline geçmişti.
İkincisi ise; V. Dalay Lama tarafından kendisine Boşgot unvanının verilmesiydi.
Bundan sonra da artık karşımıza Galdan Boşgot Han olarak çıkacaktır91.
91 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 48-49.
29
3. GALDAN BOŞGOT HAN’IN DIŞ POLİTİKASI VE SİYASÎ
FAALİYETLERİ
Galdan, Cungar Hanlığı’nı kurduğu dönemde Oyradlar arasında hem siyasî
hem de ekonomik anlamda pek çok sorun yaşanmaktaydı. İç çekişmeler dolayısıyla
üçe ayrılmış olan Moğol halklarından İç Moğolistan halkının Mançu hâkimiyeti
altına girmesinin üzerinden yaklaşık 40 yıl geçmişti. Ayrıca Mançular XVII. Asrın 2.
yarısından beri de Halha’yı ele geçirmek için çeşitli girişimlerde bulunmaktaydılar92.
Zasagt han’ın taht mücadelelerinde ortaya çıkan taht kavgalarından istifade eden
Mançu İmparatoru K’ang-hsi, durumu Mançular’ın lehine çevirmeye çalışıyordu.
Galdan Boşgot Han, komşu ülkelerde dostane ilişkilerin geliştirilmesine
büyük önem vermiştir. Bütün Oyradları ve Moğolları birleştirerek Orta Asya’da
büyük bir devlet kurma emelini taşıyordu93.
3.1. Galdan Boşgot Han’ın Rusya Politikası
Oyradlar hakkındaki bilgiler Rus kaynaklarında ilk kez 1574 yılına ait
Stroganov Letopisi’nde görülmektedir 94 . Galdan dönemine kadar da ufak tefek
sorunlar dışında ilişkiler genel itibariyle sakin bir şekilde devam ettirilmişti. Galdan
Boşgot Han, özellikle Rusya ile dostane ilişkilerin geliştirilmesine büyük önem
vermiştir. Bunun için de Rusya ile önceden var olan sorunları çözmeye çalışmıştır.
1671 yılı yazında Krasnoyarsk askerî valisi Sumarokov’a mektup göndererek,
ağabeyi Senge’nin öldürüldüğünü ve daha önce Çoros Hanlığı’na bağlı Buruud ve
Telengüüd Kabileleri’nden Ruslar’ın vergi almasının doğru olmadığını ve bu
vergilerin Cungarlar tarafından toplanmasını istediğini bildirmiştir.
92 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 38. 93 V. P. SANÇİROV, “İlethel Şastir” Kak İstoçnik Po İstorii Oiratov, 79. 94 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Russiya i Mongoliya, 22.
30
Bu politika ağabeyi Senge’nin izlediği politikadan daha farklı idi. Senge bu
kabilelerin kendisine iade edilmesini aksi takdirde silah yoluyla bunu
gerçekleştireceklerini bildirerek, savaş yolunu seçmiştir. Nitekim zaman zaman
küçük çaplı askerî seferler düzenlemeyi de ihmal etmemişti95.
Görülen o ki, Galdan Boşgot Han Mançulardan gelebilecek tehlikelere karşı
mücadele etmek için öncelikle arkasını güvence altına almak istiyordu. Bunun için
de Rusya ile dostane ilişkilerin geliştirilmesi için bazı konularda özveride bulunmak
zorunda kalmıştır.
Rusya ile iyi geçinmenin ona bütün Moğolları birleştirme ve Mançulara karşı
mücadelelerde gerekli desteği sağlayacağına inanıyordu. Moğolistan’ı birleştirerek
bütün Moğollar’ın başına geçmeyi hedefliyordu ancak bu anlamda en büyük rakibi
Halha noyanlarından en etkilisi olan Tuşeet han Çahundorj idi. Yalnız bu politika
Oyradlar arasında yeni ortaya çıkmış bir politika değildi. Temelleri Yüan
İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra atılmıştı.
Yukarıda da değindiğimiz üzere Oyradlar pek çok kez Moğol birliğini tesis
etmek maksadıyla sahneye çıkmışlar ancak bunda uzun süreli bir başarı
sağlayamamışlardı. Galdan bu anlamda en önemli rakibi olan Tuşeet han Çahundorj
ile Zasagt han arasındaki mücadelelerde müttefiki olan Zasagt han’a destek vermişti.
Buradan bakıldığında bütün Moğolları birleştirmenin yolu yalnızca silahlı
mücadeleden geçtiği anlaşılmaktadır. Nitekim Galdan da bir süre sonra bu yola
başvuracaktır96.
Galdan Boşgot Han’ın yukarıda bahsettiğimiz dostane mesajlar içeren
mektubu Rusya’da oldukça olumlu bir gelişme olarak karşılanmış ve 1673 yılından
itibaren Rus-Cungar diplomatik ilişkileri yeniden başlamıştır. Sınır problemleri
üzerinde görüşmek üzere pek çok Cungar elçisi bu dönemde Moskova’ya gidip
gelmiştir. 1674 yılında Moskova’ya giden Galdan Boşgot Han’ın elçileri Sanjik ve
95 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 61. 96 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 39.
31
Getsel ticarî faaliyetlerin geliştirilmesi yönündeki engeller hakkında Rus Çarı ile
görüşmüşlerdir97.
Bu teklif Moskova yönetimi tarafından da uygun görülerek, kabul edilmiştir.
Bütün bunlara bakıldığında Galdan’ın ağabeyinden daha farklı bir dış politika
izlediğini bir kez daha görüyoruz. Nitekim Senge, Rusya ile iyi ilişkiler kurmak bir
yana Ruslar’ın Çin’e gönderdiği elçilerin kendi ülkesinden geçmesine bile izin
vermiyordu. Bu durumda elçiler Halha topraklarından geçmek zorunda kalıyordu.
Galdan ise bu uygulamaya son vererek, Rus elçilik heyetlerinin kendi topraklarından
geçmesine izin vermiş bu da Moskova Hükümeti tarafından çok olumlu
karşılanmıştır.
12 Ekim 1673 tarihinde Rus Çarı Aleksey Mihailoviç, Cungar elçilerini
Moskova’da kabul ederek, Cungarlar’ın Sibirya’da vergi ödemeden serbestçe ticaret
yapabileceklerini bildirmiş, ardından Tobolsk Askerî Valisi Petr Saltıkov’a da bir
yarlık yazarak uygulamaya konması için göndermiştir. Galdan, Rusya ile dostluk ve
iyi komşuluk ilişkileri kurarak, hem kendi yerini hem de ülkesinin temelini
sağlamlaştırmaya çalışmıştır. Yeri geldiğinde de diğer Orta Asya ülkeleri ile kurulan
ilişkilerde Rusya’nın adını kullanmıştır. Bu şekilde Rusya’yı caydırıcı bir güç olarak
düşmanlarına sunmuştur98.
Rusya’nın Cungar Hanlığı ile iyi geçinmek istemesinin nedenlerine gelince;
öncelikle yeni yerleştiği Sibirya’da tutunmak ve burada kurmuş olduğu şehirlerin
güvenliğini sağlamak, ayrıca Mançu Sarayı ile Cungar toprakları vasıtasıyla siyasî ve
ticari ilişkiler kurmak şeklinde açıklanabilir.
Temmuz 1679’da Galdan Han’ın elçileri Sebed Hoca ve Şar Mergen,
Tobolsk’a gitmişlerdir. Yine 1680 yılında Bayanbek ve Ayuki adındaki Cungar
elçileri Moskova’ya giderek, hem sınır meselesini hem de ticarî ilişkilerin arttırılması
mevzularını görüşmüşlerdir. Oyradlar’ın Rus topraklarında bulunan Kırgızlardan
vergi aldıklarını öğrenen Rus Hükümeti, Sibirya Askerî Valisi’ni bu konuyu çözüme
97 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 61. 98 Çuluunii DALAY, A.g.k., 153-156.
32
kavuşturması için görevlendirmişti. Fakat bu olayın öncesinde Rus Hükümeti’ne
vergi ödemekte olan Kırgız halkının büyük çoğunluğu Oyrad topraklarına göç etmişti.
Tekrar sınırlarla ilgili bir sorun yaşamak istemeyen Galdan Boşgot Han, Kırgızlar’ın
göç etmelerini yasaklamıştır. O dönemde Cungarlar Sibirya’daki Rus şehirlerine
giderek, hayvan ve hayvansal ürünlerinin yanı sıra Çin çayı, tütün gibi ürünler
satarak karşılığında tahıl, un gibi gıda maddeleri almaktaydılar99.
1680’li yıllarda Galdan Han, Rusya ile ilişkilerini oldukça geliştirmişti.
Rusya ile siyasî ve ticari ilişkiler düzenli olarak sürdürülmekteydi. 1680’li yıllardan
itibaren Rus Hükümeti Cungar elçilerinin Moskova’ya girişlerini sınırlandırarak,
görüşmelerin daha ziyade Tobolsk’ta yapılmasını kararlaştırmıştır. Böylece Cungar
Hanlığı ile ilgili meselelerin çözüme kavuşturulması hususunda Tobolsk şehri
idarecileri yetkili kılınmıştı. Cungar Hanlığı’nın kuzey ve kuzeybatı sınırları bu
gelişmenin ardından sükûnete kavuşmuştu. Artık Doğu meselesinin bir an önce
çözüme kavuşturulması için harekete geçilebilirdi100.
Ancak bu sırada beklenmeyen büyük bir gelişme oldu. 1690’lı yıllardan
itibaren iki taraf arasında bazı sorunlar yaşanmaya başlamıştır. Bu sorunlardan ilki,
1680’li yılların sonlarında Galdan’a Halha topraklarını ele geçirerek, tüm Moğolları
birleştirme adına giriştiği faaliyet neticesinde Mançu Sarayı ile arasının açılması ve
ardından Mançularla yapılacak savaşlarda Rusya’nın askerî desteğini istemesiyle su
yüzüne çıkmıştı.
Ruslar 1640’lı yıllarda Amur Nehri kıyılarına kadar ulaşmışlar ve burada
kalıcı olduklarını gösterircesine yerleşim yerleri inşa etmeye başlayarak, bölge
halkından vergi almaya başlamışlardır. 1647–1652 yılları arasında Amur kıyıları
resmiyette olmasa dahi, pratikte Rus hâkimiyeti altına girmişti. 1685 yılında bu
bölgenin merkezinin Nertschinsk olduğunu ilan edince Mançu Sarayı’nın büyük
tepkisini çekmiş ve Mançular Rusları Amur Nehri’nin kıyılarından çıkarmak için
Rus yerleşim yerlerine seferler düzenlemişlerdir. Sayıca üstün olmalarına rağmen
Mançular Rusları bu bölgeden çıkarmayı başaramamışlardır. Ruslar bir taraftan
99 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 63-65. 100 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Vzaimootnoşenya Mongoliy i Rossiy 17-18 vv., 115.
33
Mançu akınlarına karşı koyarken bir taraftan da bölgedeki güçlerini arttırmak için
askerî kale yapımına girişmişlerdi.
Bu sorunla yıllardır uğraşan Mançu Sarayı, Cungar-Halha mücadelelerinin
artması ve Galdan Boşgot Han’ın Orta Asya siyasetinde önemli bir rol oynamaya
başlaması karşısında tedirgin olarak, Rusya ile bir an önce antlaşma yapılmasının
zeminini aramaya başlamıştı. Böylece taraflar 1689 yılında aralarında Nertschinsk
Antlaşması’nı yapmışlardır.
Bu antlaşma iki ülke arasındaki siyasî ilişkilerinin ilk resmî belgesi
olmuştur101. Bu antlaşmanın yapılmasından sonra Rusya’nın Cungar politikasında bir
değişiklik yaşanmış ve Mançularla yapılan antlaşmaya sadık kalınması gerektiğini
savunarak, kendilerine askerî yardım yapmalarının söz konusu olamayacağını
bildirmişlerdir. İki taraf arasında 1689 yılında Nertschinsk Antlaşması’nın
yapılmasındaki en önemli etken şüphesiz Galdan’ın 1688 yılında Halha’ya girmesidir.
Bu antlaşmadan dolayı iki taraf arasındaki yaklaşık 20 yıllık iyi ilişkiler ve
dostluk, menfaatleri taraf değiştiren Moskova’nın ihanetine uğramıştı. 1689 yılında
Rusya, Mançularla aralarında imzaladıkları Nertschinsk Antlaşması ile Amur ve
Sungar Nehirleri’ni sınır olarak henüz çizip barış sağladıkları bir dönemde yeni
dostunu kaybetmek istemiyordu. Bu sebeple uzunca bir süre cevap vermeyerek,
Galdan’ın Mançulara karşı askerî yardım isteğini reddetmiştir102.
Galdan 1697 yılındaki ölümüne kadar da Rusya’dan askerî yardım alabilmek
için girişimlerde bulunmuşsa da onun bu yardım istekleri hep sonuçsuz kalmıştır.
Rusya için Güney Sibirya’da tutunmak her ne kadar önemli olsa da Ruslar asıl
ağırlığını Baltık bölgesine, Karadeniz’indeki Kırım Hanlığı’na ve Balkanlar’daki
Osmanlı Devleti’ne vermişti. Bu sebeple de batıda savaşırken doğuda güvenliğini
teminat altına almak istiyordu. Bu da Cungar Hanı Galdan Boşgot Han’a destek
vermemesinin en önemli nedenidir.
101 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 68-69. 102 Çuluunii DALAY, A.g.k., 155-156.
34
3.2. Galdan’ın Kukunor, Kazak-Kırgız ve Doğu Türkistan Politikası
Galdan’ın Cungar Hanlığı’nı kurduğu dönemde Oyradlar birbirinden
bağımsız 3 grup halinde yaşamaktaydı. Bunlardan birisi, Çoroslar ki ağırlık noktasını
Ööldler oluşturmaktaydı, diğeri Hoşuudlar ağırlıklı olan Kukunor Oyradları ve
sonuncusu ise, Rus topraklarında yaşayan Torguud ve Dörvötler idi. Galdan, bu
üçünü birleştirmeden güçlü bir Oyrad Devleti kurmanın çok zor olduğunu biliyordu.
Bu amaçla Galdan, öncelikle Kukunor’daki Hoşuudlar’ın toprakları ile Tanrı
Dağları’nın güneyi, Çağatay Hanlığı’nın toprakları içerisinde bulunan Doğu
Türkistan topraklarını ele geçirmek maksadıyla hazırlıklarına başladı. Galdan
dışarıya bir sefer düzenleyeceği zaman mutlaka Tibet’teki eski hocaları V. Dalay
Lama ve Dersid Sanjaajamts’a danışıyor onların onayını alıyordu103.
Yukarıda da değindiğimiz gibi Kukunor’a Hoşuudlar hâkim idi. 1642 yılında
Guuşi Han, Tibet’in de desteğini alarak Hoşuud Hanlığı’nı kurmuştu104. Kukunor
geniş otlakları ve sulak arazisi ile göçebeler için vazgeçilmez bir konuma sahipti.
Guuşi Han sağlığında topraklarını 8 oğlu arasında paylaştırmıştı. Bu yüzden de “8
Taişi’nin Hoşuud” adı da verilmekteydi.
Hayvancılık yapılan bu topraklar yaklaşık 1665-1666’dan beri doğu ve batı
olmak üzere iki kısma ayrılmaktaydı. Bu sistemde taişileri de bir Huntaişi idare
etmekteydi. Kukunor’da 3 tane Huntaişi bulunmakta olup bunlar; Dorj, Daşbagatur
ve Luvsandanzan idi. Kukunor’da Hoşuudlar’ın dışında Zuungar (Cungar), Torguud,
Hoid ve Halha kabilelerinden pek çok Moğol yaşamaktaydı.
1654 yılında Törbaih Guuşi Han ölünce yerine büyük oğlu Dayan, “Oçir”
unvanını alarak tahta çıkmıştır. 1668 yılında Dayan Han ölünce de yerine Dalay Han
unvanıyla oğlu Puntsag geçmiştir. Dalay Han’ın ikinci oğlu olan Lhavzan da Tibet’in
siyasî idaresini elinde tutuyordu. Oyradlar arasında herhangi bir mücadele veya
anlaşmazlık ortaya çıktığı vakit, mağlup veya güçsüz olan Kukunor’a kaçıp buraya
103 Çuluunii DALAY, A.g.k., 141-142. 104 Junko MİYAWAKİ, “History of the Dzungars: Introductory Survey”, History of Civilizations of Central Asia, Volume V, 146.
35
sığınıyordu. Dolayısıyla Galdan öncelikle burayı ele geçirmenin büyük önem
taşıdığına inanıyordu.
Bu dönemde Kukunor’da Mançu askerleri bulunmaktaydı. Guuşi Han,
Kukunor’u ele geçirdiği dönemde Güney Moğolistan’ın batı tarafını Oçirtu Han ve
Ablay Noyan’a vermiştir. Bu bölge Ordos’tan Kukunor’un sınırına kadar uzanan
sahayı içermekteydi.
1678 yılında Galdan Boşgot Han, Kukunor’daki Hoşuudlar üzerine bir sefere
çıktı. Galdan’ın harekete geçtiğini öğrenen Hoşuudlar ile Kukunor’da bulunan diğer
kabileler Galdan’a karşı birleştiler. Galdan, Oçirtu Han ve Ablay Noyan’ın
topraklarına akın düzenlemiş ve Ablay Noyan’ı önce esir edip ardından da
öldürmüştür 105 . Galdan’ın gücünden çekinen Hoşuudlar Mançulardan yardım
istemek zorunda kalmışlardır. Kukunor’daki gelişmelerden haberdar olan Dersid
Sanjaajamts Galdan’a bir elçi göndererek, sefere ara verip geri dönmesini istemiştir.
Bunun üzerine Galdan, geri dönmüştür. Böylece Kukunor’un ele geçirilmesi ileri bir
tarihe ertelenmiş oldu106.
Galdan Boşgot Han, 1680’li yılların başlarından itibaren de Kazak Hanlığı ve
diğer Orta Asya devletlerine karşı faaliyetlerde bulunmaya başlamıştı. Oyradlar’ın
bazı boyları daha 1600 yılında Kazakistan’ın kuzey bölgelerini ele geçirmişti. 1618
yılında da Ho Örlög idaresindeki 50 bin çadırlık Oyrad halkı Kuzey Kazakistan’a,
Tobol ve İşim havzalarına yerleşmişlerdi 107 . Bagatur Huntaişi döneminde de
Kazaklar üzerine çeşitli tarihlerde çok sayıda sefer düzenlenmişti.
Ancak Kazaklara asıl darbe Galdan Boşgot Han döneminde indirilmiştir.
Cungar askerleri öncelikle Yedisu ve Güney Kazakistan’a saldırdı. Bu saldırıda
Kazak Hanı Cangir öldürülmüştür. Bu seferde ayrıca Seyhun kıyılarının önemli bir
kısmı Cungar hâkimiyeti altına girdi. Ele geçirilen yerlerde bir miktar asker
bırakılarak geri dönülmekteydi. Ancak 1684 yılında Sayram’da bulunan halk Cungar
105 Nikita Ya. BİÇURİN, İstoriçeskoe Obozrenie Oiratov İli Kalmıkov c XV Ctoletiya Do Nastoyaşego Vremeni, 45-46. 106 Çuluunii DALAY, A.g.k., 143-144. 107 Z. Velidî TOGAN, Bugünkü Türkili (Türkistan) ve Yakın Tarihi, 158.
36
hâkimiyetine karşı baş kaldırmış ve şehirdeki Cungar valisini öldürmüş ve Cungar
askerlerine de bir baskın düzenleyip mağlup etmişlerdi. Bunun üzerine bölgeye ikinci
bir Cungar seferi düzenlenerek, Sayram şehri yeniden ele geçirilmişti. Sayram bu
ikinci sefer sırasında tahrip edilmişti.
1685 yılında Galdan bizzat askerlerinin başında Buhara ve Semerkand’a sefer
düzenleyerek bu iki önemli şehri kendisine bağladı. Savaştan sağ kalanları Cungarya
ve Doğu Türkistan’a göç ettirerek, buralarda yaşamaları zorunlu kılındı108.
Kazak ve Orta Asya kentlerinden Yesi ve Taşkent önemli bir yere sahipti.
Türkistan’daki Yesi şehrinde Kazak Hanı Tevke Han’ın asıl kuvvetleri
bulunmaktaydı. Ancak askerler arasında çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle buradaki
kuvvetler zayıf düşmüş, Galdan burayı kolayca ele geçirmişti. Taşkent ise kendi
isteğiyle teslim olmuş bu yüzden buraya fazla zarar verilmemişti. Yukarıda
bahsedilen mücadelede Tevke Han’ın oğlu Sultan esir edilerek Lhasa’daki Dalay
Lama’nın yanına gönderilmiştir109.
XVI. Asırda dağılma sürecine girmiş olan Kırgız boyları, XVII. Asrın ilk
yarısında Altan Hanlar sülalesinin, 1667 yılında da Oyrad Birliği’nin hâkimiyeti
altına girmiştir 110 . Galdan Boşgot Han tarafından Cungar Hanlığı’na bağlanan
Kırgızlar Cungar Hanlığı’na vergi veriyorlardı. Örneğin 1689 yılında Galdan Han’a
20 bin baş hayvan vergi olarak gönderilmişti 111 . Galdan dönemindeki Cungar
istilâları neticesinde Çu, Issık Göl, Narın, Talas Vadisi’nde yaşayan Kırgız
boylarının önemli bir kısmı Fergana Vadisi’ne göç etmek zorunda kalmıştır. Ancak
bu göç Kırgızlar’ın Fergana’da etkin ve güçlü bir otorite kurmalarına imkan
vermiştir112.
Galdan, Orta Asya’daki devletlerle iyi ilişkiler kurmayı ancak uzun vadede de
İpek Yolu’nun kontrolünü ele geçirmek istiyordu. XVII. Asırda Orta Asya’da siyasî
108 Çuluunii DALAY, A.g.k., 146. 109 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 72. 110 Leysen ŞAHİN, “Sibirya Türk Toplulukları Tarihi”, Türkler, C. XX, 736. 111 Viktor BUTANAYEV, “Moğol-Cungar Hakimiyeti Döneminde Yenisey Kırgızları”, Türkler, C. II, 407. 112 Tınçtıkbek ÇOROTEKİN, “Kırgızistan Cumhuriyeti”, Türkler, C. XIX, 469.
37
istikrar tam olarak mevcut değildi. Doğu Türkistan’da da birtakım iç çekişmeler söz
konusu idi. Doğu Türkistan’da Karataglıklar ile Aktaglıklar olmak üzere iki gruba
ayrılmış aralarında hâkimiyet mücadelesi vermekteydiler. 1670 yılında
Karataglıklar’ın lideri olan Erk Beg ile Ali Şah, Yarkent’te bulunan Yolbars Han’ı
öldürmeleri üzerine mücadele iyice sertleşmeye başlamıştır. Hâkimiyet
mücadelelerinden Karataglıklar’ın lideri İsmail galip çıkmıştı. İsmail’i Oyrad
Taişilerinden Elden Taişi de desteklemekteydi. Dışarıdan destek alan İsmail Han 2
Nisan 1670 tarihinde Doğu Türkistan’ın başkenti olan Yarkent’i ele geçirmeyi
başarmıştır. Bu baskına Elden Taişi’nin oğlu Çuçkin bizzat askerleriyle katılmıştı.
Oyrad Noyanları Orta Asya’daki siyasî gelişmelere bu şekilde müdahalelerle siyasî
iktidarı kendi istekleri doğrultusunda şekillendirmeye çalışıyorlardı113.
İsmail idareyi ele aldıktan sonra Aktaglıklar’ın gücünü tamamen kırmak
amacıyla pek çok faaliyette bulunmuş, zor durumda kalan bazı Aktaglıklar, ülkelerini
terk etmişlerdir. Bunlardan biri olan Appak Hoca önce Keşmir’e oradan da Tibet’e
giderek, Dalay Lama ile görüşmüş ve ondan yardım istemiştir. Bunun üzerine Dalay
Lama bir mektupla Galdan Boşgot Han’a göndermiştir114. Galdan hem buralardan
babası ve ağabeyi döneminde alınan vergileri yeniden toplayabilmek hem de
topraklarını genişletmek amacıyla yardım etmeye karar vermişti.
Bu fırsatı değerlendiren Galdan Boşgot Han, 1678 yılında Doğu Türkistan’a
100 bin kişilik süvari ordusuyla girerek, İsmail Han’ı esir etmiş ve kendi yerine
Doğu Türkistan’ı idare etmesi için Apak Hoca’yı hanlığa tayin etmiştir. Esir edilen
İsmail Han ailesiyle birlikte Hulj şehrine getirerek buraya yerleştirmiştir. 1678–1680
yılları arasında Doğu Türkistan gibi zengin Uygur toprakları Cungar Hanlığı’na
bağlandıktan sonra hanlığın ekonomik gücü büyük ölçüde artmıştır Cungar
Hanlığı’nın Doğu Türkistan’dan vergi olarak aldığı ürünlerin başında tahıl ürünleri,
barut yapımında kullanılan sülfat ve potasyum nitrat (KNO3) gibi kimyasal
maddeleri almaktaydı115.
113 Erkin EMET, “Karahanlılar ve Uygurlar”, Türkler, C. IV, 475. 114 Baymirza HAYİT, Türkistan Devletlerinin Milli Mücadeleleri Tarihi, 16. 115 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 71
38
Böylece Galdan Boşgot Han, 1678–1680 yılları arasında Doğu Türkistan,
Hami, Turfan, Kaşgar, Yarkent gibi önemli kentlerle Sayram, Semerkand, Buhara
gibi bilim ve kültür merkezi olan yerleri ele geçirmiş oldu 116 . Galdan’ın Doğu
Türkistan’ı ele geçirmesiyle ilgili olarak İ. Ya Zlatkin, Cungar Hanı’nın Doğu
Türkistan’ı hem topraklarını genişletmek hem de Lamaizm’i bu bölgede yaymak
amacını taşıdığını ifade etmiştir 117. Ç. Valihanov ise Galdan’ın bu faaliyetlerinden
büyük memnuniyet duyan Dalay Lama’nın kendisine bu dönemde Boşgot unvanını
verdiğini yazar 118.
Galdan Boşgot Han’ın Orta Asya’da hâkimiyetini yaymasını çeşitli siyasî
nedenlere bağlayan araştırmacılardan bir kısmı tamamen Dalay Lama’nın isteği
üzerine böyle bir girişimde bulunduğunu savunsalar da siyasî açıdan özellikle
doğudan yaklaşan Mançu tehlikesine karşı arkasını güvence altına almak için böyle
bir faaliyette bulunması fikri daha muteber görünüyor. Galdan Boşgot Han’ın adı,
Orta Asya’nın büyük bir kısmını ele geçirdikten sonra Rusya, Kukunor, Tibet, Halha
ve Mançu topraklarında oldukça yayılmıştır.
Galdan özellikle Doğu Türkistan’ı ele geçirdikten sonra buradaki tarım
faaliyetlerini ve yüksek medeniyeti ülkesine taşıyarak, Cungar ekonomisinde de
büyük bir atılım yapmıştır. Mançu kaynaklarında İmparator K’ang-hsi’nin ifadesine
göre Galdan; Semerkand, Buhara, Yarkent, Kaşgar, Sayram, Turfan, Hami gibi
büyük şehirlerinde dâhil olduğu 1200’den fazla şehri hâkimiyeti altında
bulunmaktaydı. Yine bu şehirleri ele geçirerek, İpek Yolu’nun idaresini ele geçirmek
yolundaki hedefini de büyük ölçüde gerçekleştirmiş oldu.
Galdan Boşgot Han’ın seferlerinin tek bir sebebi olmadığı gibi asıl amaç da
sadece topraklarını genişletmek olmamıştır. Yeni yerlerin ele geçirilmesiyle, ülke
nüfusunun arttırılması, tarım ekonomisine geçişin sağlanması, yeni yerleşim
yerlerinin kurulması amaçlanmıştır. Bütün bunlar da esas amaç olan büyük bir devlet
kurma yolundaki önemli adımları oluşturmaktadır. Bunun yanında Galdan
116 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 90. 117 İ. Yakovleviç ZLATKİN, İstoriya Cungarskogo Hanstva, 138. 118 Çokan Ç. VALİHANOV, “Oçerki Djungarii”, Sobranie Soçineniy v Pyati Tomah, C. III, 138.
39
hayvancılığı da özellikle de ticari bir emtia olan at yetiştiriciliğine büyük önem
vermiştir. Cungar Hanlığı’nın toprakları tarımsal faaliyetlerin gerçekleştirilmesi
açısından diğer Moğol yurtlarından büyük ölçüde öndeydi. Tarımsal faaliyetlerde
bazı Moğollarla birlikte Hotonlar ve Uygurlar büyük pay sahibi idiler119.
Galdan Boşgot Han’ın Orta Asya’daki bu siyasî hâkimiyeti ona aynı zamanda
İpek Yolu’nun Orta Asya’daki önemli bir kısmının da kontrolünü elinde şansını
vermiş, bu da ticarî anlamda yaşanan sıkıntıların atlatılmasında önemli rol oynamıştır.
Mançular Çin’i ele geçirdikten sonra Oyradlar’ın Çin ile ticarî ilişkileri
Mançular tarafından sınırlandırılmıştı. Bu da Oyradları Orta Asya ticaretine ağırlık
vermeye yönlendirmiştir. Cungar Noyanları ile tüccarları Kuça, Aksu, Kaşgar ve
Hami gibi şehirlerde ticarî ilişkiler kurmaya başlamışlardır. Galdan bazı Oyradları
kendi adına ticaret yapmaları için göndermesinin yanı sıra Buharalı tüccarlar ile de
“Ortaklık Usulü”ne göre ticaret yaptırmaktaydı120.
Bu konuyla ilgili belirtilmesi gereken son husus ise, kazanmış olduğu bu
başarılardan dolayı V. Dalay Lama’dan “Boşgot Han” unvanını almasıdır. 1679
yılında Dalay Lama Galdan’a “Boşigtu Han” unvanını vermiş ve onun Burhan’ın
hayır dualarıyla han olduğunu söylemiştir121. Hoşuudlardan Törü Baih’a Guuşi Han
unvanını vermesinden sonra bütün Moğol han, jinon ve noyanları unvanlarını tasdik
veya unvan almak maksadıyla Dalay Lama’ya giderlerdi. Galdan’a verilen bu unvan
şüphesiz onun itibar ve otoritesini arttırmıştır.
3.3. Galdan Boşgot Han’ın Halha Politikası Mançular değişik yollarla kabileleri kendi tarafına çekerek, 1636 yılında İç
Moğolistan’ı tamamen Mançu İmparatorluğu’na bağlamışlardı. Mançu İmparatoru
Abahay (1626–1643) 1636 yılında İç Moğolistan’daki bütün noyanları bir kurultayda
119 Çuluunii DALAY, A.g.k., 147-148. 120 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 74-75. 121 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 38.
40
toplamış ve kendisini Moğol Han’ı ilan ederek, kendisine Bogd Han unvanını
vermiştir. Ayrıca devletinin Kuzey Altan Ulusu olan adını Chin Ariun (Saf) olarak
değiştirmiştir.
Mançular’ın İç Moğolistan’ı kendilerine bağlamasının ardından burada
bulunan askerî gücü de kendi güçlerine dâhil ederek, ordularını oldukça
güçlendirmişlerdir. Mançular, Moğollar’ın askerî gücünü ve yeteneğini diğer ulusları
ele geçirmek için kullanmışlardır122.
Mançular’ın İç Moğolistan’ı hâkimiyetleri altına almaları, yaklaşan Mançu
tehlikesinin büyüklüğünü gözler önüne sermişti. Bu sebeple Oyrad ve Halha
Noyanları güçlerini birleştirerek, işgalcilere karşı birlikte hareket etmeye karar
vermişlerdi. 1636 yılından sonra yaklaşık 20 yıl boyunca Halha Noyanları bu
antlaşmaya bağlı kalmışlardır. Bu süre zarfında Halha Noyanları kendi aralarında da
bir birlik oluşturabilmek amacıyla birkaç girişimde bulunmuşlardı. Bu girişimlerden
birisi de; Tuşeet han Gombodorj’un 1639 yılında 5 yaşındaki oğlu Zanabazar’ı Sarı
Mezhep’in Halha’daki lideri ilan ederek, Halha Noyanları’nı Lamaizm sancağının
altında toplamaya çalışmasıdır. Bunu yanı sıra yukarıda da değindiğimiz gibi Halha
Noyanları’ndan Zasagt han Suvdaa yaklaşan Mançu tehlikesine karşı Oyradlar ile
Halha Moğolları’nın birleşerek, Mançulara karşı ortak hareket edip, bağımsızlıklarını
koruyabilecekleri konusunda Halha ve Oyrad Moğolları’nı ikna etmeyi çalışmış ve
onun girişimleriyle Tarvagatay’da bir kurultay toplanmıştır123.
1640 yılının ay yılına göre 8. ayında Tarvagatay’daki Ulaan Buraa denilen
yerde toplanan kurultaya çok sayıda Halha ve Oyrad noyanı katılmıştır. Söz konusu
kurultayda Moğol-Oyrad Kanunu olarak geçen İh Tsaaz onaylandığı gibi ortak
düşman Mançulara karşı “Halha-Oyrad Birliği” oluşturulmuştur124.
Her ne kadar Oyradlar ve Halha Moğolları ortak düşmana karşı bir birlik
oluşturmuşlarsa da bu birlik çok da uzun sürmemiştir. Nitekim Halha’nın
122 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 15. 123 Aynı eser, 16. 124 N. İŞJAMTS, “Galdan Boşgotiin Uil Ajilgaag Unelen Dugneh Asuudal”, Tuuhiin Sudlal, XXIX/2, 12; Çuluunii DALAY, A.g.k., 107-108.
41
bağımsızlığı için mücadele eden önde gelen Halha Noyanları Setsen han Şoloy
(1577–1652) ile Tuşeet han Gombodorj (1594–1655)’un ölümünden sonra Halha’da
siyasî istikrarsızlık yaşanmaya başlamıştır. Setsen han’ın yerine oğlu Norov,
Gombodorj’un yerine de oğlu Çahundorj babalarının politikalarını takip etmenin
aksine Mançulara karşı itaatkâr bir politika izlemeyi tercih etmişlerdir125.
Galdan Boşgot Han ile Tuşeet han Çahundorj arasının ilk defa açılması 1676
yılında Galdan’ın kayın atası Oçirt Setsen han ile yaptığı mücadeleye Tuşeet han
Çahundorj’un da müdahale etmesiydi. Galdan Han, Hoşuud Hanı Oçirt Setsen han’a
saldırdığı sırada torunu Luvsangomboravdan Tuşeet han’a giderek yardım istemişti.
Bunun üzerine Tuşeet han Çahundorj ordusunu alarak, Luvsangomboravdan ile
birlikte Galdan’a arkadan saldırmıştı.
Fakat Tuşeet han Çahundorj’un tek amacı Oçirt Setsen han’a yardım etmek
değil aynı zamanda Galdan’ın Oçirt Setsen’i mağlup ederek tüm Oyradları yüksek
hâkimiyetinde birleştirmesini engellemekti. Bu olayın ardından Galdan da
Çahundoj’un faaliyetlerini yakından takip etmeye başlamış ve ona baskın yapmak
için de uygun zamanı kollamıştır.
Beklediği fırsat çok geçmeden doğmuş ve Halha’daki Zasagt han tahtı için
yapılan mücadelelerde Tuşeet han’ın karşısında yer almıştır. 1661 yılında Zasagt han
Norov ölünce yerine büyük oğlu Tsu Mergen’in geçmesi gerekiyordu ancak bir
ihtilâl ile küçük kardeşi Vançig tahta geçmiştir. Bunun üzerine Halha noyanlarında
Luvsan askerleriyle birlikte Vançig’in otağını basmış ve onu öldürmüştür. Ardından
da Zasagt han’ın tahtına Tsu Mergen’i çıkartmıştı. Fakat hem kendi ordusundaki bazı
noyanlar hem de bazı diğer Halha noyanları Vançig’in öldürülmesine tepki
göstermişlerdi.
Halha’nın doğu ve batı kolları arasındaki bu mücadelelerde Halha Noyanları
kadar Oyradlar, Mançular ve Tibet de taraf olarak etkili rol oynamışlardır. Bütün
tarafların farklı bir amacı vardı. Örneğin Mançular; Zasagt han’ın tahtını ele
geçirmek amacıyla çıkan bu iç çekişmelerden istifade ederek, bu çekişmelere son 125 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 81.
42
verme adına Halhaları barışçı yollarla kendi hâkimiyetine almak, Galdan’ın amacı;
Halha’yı Mançulara kaptırmadan kendi elinde tutmaya çalışmaktı. Dalay Lama’nın
amacı ise; Oyradlar’ın arasında Sarı Mezhebi tekellerine almak ve Halhalar
arasındaki iç çekişmeleri de kendi lehlerine kullanmaktı126.
Tsu Mergen’in tahta geçmesinin üzerinden 8 yıl geçmişti. Ancak hala iç
çekişmeler sona ermemişti. Gelişen bu olaylar karşısında tepkisiz kalmayan Galdan
da, 1680’li yıllardan itibaren Halha’daki doğu ve batı kolları arasındaki mücadelelere
daha etkin bir şekilde katılmaya başlamıştı. Galdan’ın iki ülkeyi birleştirmeye
yönelik idealinden haberdar olan İmparator K’ang-hsi, savaş yoluyla hedefine
ulaşmak yerine Tuşeet han Çahundorj idaresindeki Halha noyanlarından istifade
etmeyi tercih etmiştir. Galdan Boşgot Han kendi politikası doğrultusunda Halha’daki
iç mücadelelerde Zasagt han’ı destekliyordu. İmparator K’ang-hsi ise kendi tarafına
çekmeyi başardığı Tuşeet han Çahundorj’a destek veriyordu127.
3.3.1. Hüren Belçir Kurultayı Olaylar bu şekilde gelişme gösterirken bu esnada Güney Çin’de U.
Sangui’nin çıkarmış olduğu büyük bir ayaklanmayı bastırmak maksadıyla tüm
gücüyle ülkenin güneyinde mücadele veriyordu. Bu sebeple de meydana gelen
gelişmelerden habersizdi. Ancak 1682 yılında isyanı tamamen bastırmayı başarınca
ilk iş olarak önemli hediyelerle 8 kişiden oluşan bir elçilik heyetini Halha’ya
göndermişti. Bu elçilerin asıl vazifesi ise, meydana gelen son gelişmeleri öğrenmek
ve Halha ülkesindeki son durum hakkında bilgi toplamaktı 128 . Mevcut durum
hakkında toplamış olduğu bilgiler neticesinde meselenin barışçıl yollarla
çözülmesinin kendi lehlerine olacağına kanaat getiren Mançu İmparatoru K’ang-hsi,
Dalay Lama ve Galdan Boşgot Han’a elçiler göndererek, Halha’daki mücadeleleri
sona erdirmek maksadıyla bir kurultay yapılması teklifinde bulunmuştu129.
126 Çuluunii DALAY, A.g.k., 165-166. 127 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Vzaimootnoşenya Mongoliy i Rossiy 17-18 vv., 116-117. 128 Çuluunii DALAY, A.g.k., 168. 129 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 41.
43
İlk kurultay girişimi Tuşeet han’ın isteksizliği yüzünden gerçekleşmemiş
ardından 1684 yılının ay takvimine göre 2. ayında Dalay Lama’nın özel elçisi
Halha’ya giderek, Dalay Lama’nın isteğini yenilemişti. Tam bu esnada Tibet’te çok
önemli bir gelişme meydana geldi. V. Dalay Lama 1682 yılının ay takvimine göre 2.
ayının 25’inde 68 yaşında olduğu halde ölmüştü. Ancak Dersid Sanjaajamts, aynı
dönemde Hoşuudlar ile yaşanan çekişmelerden dolayı V. Dalay Lama’nın ölümünü
saklamıştı. Bu gizlilik tam 16 yıl boyunca da devam edecektir.
Dersid Sanjaajamts, V. Dalay Lama’yı yakarak, küllerini gömdükten sonra
Dalay Lama’nın inzivaya çekilip, yalnız başına sutra okuduğunu söylemiş ardından
V. Dalay Lama’ya çok benzeyen Jiyanyanjiv adındaki lamaya da Dalay Lama’nın
elbiselerini giydirerek, onun tahtına oturtmuş böylece 16 yıl boyunca da dikkatleri
çekmemeyi başarmıştır130.
Tibet’ten gönderilen elçiler vasıtasıyla 1686 yılında ay takvimine göre 8. ayın
16’sında Zag Baidrag’daki “Hürenbelçir” denilen yerde Halha Noyanları bir araya
geldi. Bu kurultaya Mançu İmparatoru’nu temsilen Halha ile ilgili işleri yürüten
Arnay başkanlığındaki bir heyet, Tuşeet han’ı temsilen kardeşi Öndör Gegeen,
Setsen han Norov, Zasagt han Şar, Sain Noyanı Şamba Zasag, olmak üzere altmışın
üzerinde Halha noyanı katılmıştır. Kurultayda Galdan’ın da temsilcileri
bulunmaktaydı. Kurultay, Mançu İmparatoru K’ang-hsi’nin taraflar arasındaki
barışın sağlanmasını tavsiye eden yarlığının okunmasıyla başlamıştır131.
Mançu İmparatoru’nun aracılığıyla gerçekleştirilen bu kurultay tüm sorunlar
çözüme kavuşturulamadığı gibi 1640 tarihli Moğol-Oyrad Kurultayı’nda alınan
kararlar geçersiz hale gelmiştir. Ayrıca Cungar-Halha ilişkilerine de ağır bir darbe
indirmiş, Halha Noyanları arasındaki mücadelelerin Mançular’ın attığı adımla
çözüme kavuşturulmaya çalışılması ile Cungar-Halha çekişmesini de arttırmıştır.
Yine bu kurultayda Cungar-Halha ardından Cungar-Mançu mücadelesinin
yaşanması için gerekli tohumları ekmiştir. K’ang-hsi, Halha noyanları üzerindeki
130 Çuluunii DALAY, A.g.k., 168-169. 131 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 84.
44
etkisini arttırmıştı. İmparator K’ang-hsi’nin, Galdan’a karşı girişilecek bu
mücadelelerde en büyük kozu ise, Tuşeet han Çahundorj idi132.
3.3.2. Cungar-Halha Savaşı (1688–1691)
Bu kurultaydan sonra Halha toprakları sükûnetten yoksun bir döneme
girmeye başladı. Mançu Sarayı İç Moğolistan’ı ele geçirirken izlediği yolu Halha
ülkesinde de uygulamaya başladı ve bunun bir gereği olarak Halha noyanlarını kendi
tarafına çekmeye çalıştı. Tabi ki bu faaliyetlerde Tuşeet han bir müttefikin yapması
gereken her şeyi kısacası vazifesini en iyi şekilde yerine getirmeye çalışıyordu. Bu
gelişmelerden büyük rahatsızlık duyan Galdan da, beraberindeki bahadırlarla bu işgal
hazırlığının karşısında durmakta kararlı idi. Galdan, Mançular’ın en önemli silahı
olan Tuşeet han’ı ortadan kaldırmaktan başka çaresi olmadığını biliyordu.
Galdan Boşgot Han, Hüren Belçir Kurultayı’nda alınan kararları karşı çıkarak,
Tuşeet han’a bir sefer düzenleyeceğini kendisine bildirmiştir. Galdan bir taraftan da
Zasagt han Tsengün ile fikir birliği içerisinde Halha’ya yapacağı seferin
hazırlıklarına başlamıştır. Bu hazırlıklar kapsamında binin üzerinde lamayı önceden
Halha’ya göndererek, Cungarlara destek verip onlara karşı mücadele etmemeleri
yönünde kendi propagandasını yaptırmıştır.
Galdan ayrıca Zasagt han ile görüşmek üzere doğuya doğru hareket etmiştir.
Gelişmeleri takip eden Çahundorj, İmparator K’ang-hsi’ye elçi göndererek, Galdan
ile Zasagt han’ın faaliyetleri hakkında bilgi vermiştir. Mektubunda 1687 yılı Haziran
ayında Galdan ile Zasagt han’ın bir araya geldiklerini yazmıştır133.
Ancak K’ang-hsi hemen bir cevap yazarak, Galdan’a şimdi saldırmaması
gerektiğini bildirmişti. K’ang-hsi’nin onun bu isteğini onaylamamasındaki asıl sebep;
Sağ ve Sol Kol Noyanları birbirleriyle mücadele ederek, zayıflaması ve bu durumun
Galdan’a çok büyük bir avantaj kazandıracağına inanmasıydı. Fakat Tuşeet han,
K’ang-hsi’nin tavsiyesine uymayarak, 1687 yılı sonlarında Alagşa bölgesindeki
132 Çuluunii DALAY, A.g.k., 170-171. 133 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 85.
45
damadı Luvsangombo ve onun akrabaları Bagatur Erh Jonon ile Horloo’ya Galdan’a
güneyden saldırmalarını söylemişti134.
1688 yılı baharında Tuşeet han, bizzat ordusunun başında Zasagt han’ın
topraklarına saldırarak onu mağlup edip, öldürmüştür. O esnada Galdan Boşgot Han
Gurvan Heer’den ayrılarak, İrtiş kıyısındaki Övgön Tolgoy’da kışı geçirmekte
olduğu için bu olaydan çok geç haberdar olmuştur. Yine aynı esnada Tuşeet han’ın
damadı Luvsangombo, Kukunor’dan hareketle Galdan’a bağlı olan Eren Havirga’yı
ele geçirmiş ve pek çok esirle birlikte dönmüştür.
Galdan bu haberi alınca, 1688 yılının başında kardeşi Dorjjav ve Günsen
Noyan idaresinde 300 kişiden oluşan özel bir birlikle Zasagt han’ın topraklarına
göndermiş ve durumu hakkında bilgi toplamalarını istemişti. Dorjjav ve Günsen
Noyan, gelişmeler hakkında bilgi topladıktan sonra dönerlerken, Tuşeet han’ın
askerleriyle karşılaşmışlardı. Dorjjav ve Günsen Noyan, uzun süren bir takipten
sonra ele geçirilerek, öldürülmüşlerdi 135 . Tuşeet han ve Kukunor Noyanı
Luvsangombo, Galdan’ın sadece küçük bir kuvvetle geldiğini haber alınca,
Galdan’ın bulunduğu Oyrad topraklarının ortalarındaki Har Eregtseg ile Tsagaan
Eregtseg denilen yere kadar ilerleme cesaretini göstermişlerdi136.
K’ang-hsi, bütün bu olanları öğrenir öğrenmez derhal Tuşeet han’a bir elçi
göndererek, bu savaşa bir son vermesini, Tsogdos Gölü civarında bir toplantı
yapılmasını önermiştir. Bu isteğini Dalay Lama vasıtasıyla Galdan’a da iletmiştir137.
K’ang-hsi’nin saldırıyı durdurmaya çalışmasındaki esas sebep, iki taraf arasında
meydana gelebilecek bir karşılaşmadan Galdan’ın mutlak suretle galip çıkacağına ve
ardından Galdan’ın savaş yapmadan bütün Halha’yı kolayca kendi hâkimiyeti altına
alacağına inanmasıydı. Ayrıca birleşik Moğollar’ın hanı olarak Galdan’ın çok daha
fazla güçleneceğini biliyordu.
134 Çuluunii DALAY, A.g.k., 174. 135 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 43. 136 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 86. 137 Nikita Ya. BİÇURİN, İstoriçeskoe Obozrenie Oiratov İli Kalmıkov c XV Ctoletiya Do Nastoyaşego Vremeni, 48.
46
Bütün bunlardan haberdar olan Galdan Boşgot Han, Ravdan ve Danzan
Ombo adındaki generalleri ile önde gelen noyanları ile toplanarak meseleyi
görüşmüş ve Tuşeet han Çahundorj’a karşı savaş açmayı kararlaştırmışlardır.
Böylece 1688 yılının 5. ayına kadar savaş hazırlıkları tamamlanmış, güvenilir
generallerinden Danzila, Danzan Ombo, Dugar Ravdan ve Tseveen Ravdan’ı 3
tümenden oluşan bir orduyla Zasagt han’ın topraklarına gönderdi. Burada bulunan
Sağ Kol noyanlarından Uyzen Bagatur ile Setsen Jonon kendi istekleriyle Galdan’ın
hâkimiyetini kabul etti. Burada kendilerine karşı çıkan bazı Sağ Kol noyanları da
hâkimiyet altına alındıktan sonra Zasagt han’ın topraklarının tamamı Galdan’a
bağlanmış oldu138.
Bu arada Tuşeet han’ın oğlu Galdandorj Buryad bölgesinin bir kısmı üzerinde
hâkimiyet kurup orada yaşamaya başlamıştı. Öndör Gegeen’in çağrısına uyarak,
babasına yardım etmek için askerleriyle Halha’ya geldi. Galdandorj önce babasının
kuvvetleriyle ardından 1688 yazında da Erhem Dayçin ile birleşerek bir tümenden
oluşan orduyla Galdan Boşgot ile Tömör denilen yerde karşılaşmıştır. Yapılan
savaşta mağlup olan Galdandorj beraberindeki 200–300 kişi arasında bir kuvvetle
güneydeki Ongin Nehri civarına kaçmayı başarmıştı139. Galdan kazanmış olduğu bu
zaferin ardından Tula Nehri’nin güneyindeki Har Zorgon (Zorgol Hairhan) denilen
yerde konaklamış ve burada ordusunu ikiye bölerek, bir tümenden oluşan kısmını
Danzan Ombo, Danzila, Dugar Ravdan idaresinde kuzeybatıya göndermişti.
Galdan’ın gönderdiği bu ordu Erdene Zuu’ya yakın mesafede bulunan Har Orhon
denilen yere doğru ilerlerken, Cungar ordusunun geldiğini haber alan Javzandamba
Hutugt, Tuşeet han’ın hatunu, oğulları, Lama Bandi ve 300’ün üzerinde halk ile
birlikte Setsen han’ın yurdu olan Ögöömör bölgesine kaçmayı başarmışlardı.
Ordunun Danzila idaresindeki kısmı Karakurum’daki Erdene Zuu tapınağının
bulunduğu şehri (Karakurum) ele geçirmişti 140. Bu durum karşısında Öndör Gegeen
138 Çuluunii DALAY, A.g.k.,175. 139 Ş. NATSAGDORJ, Halhiin Tuuh, 43. 140 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 44.
47
az bir kuvvetle dahi olsa mücadeleye girişmek istediyse de bunda başarılı olamadı.
Artık Güney Gobi’ye kaçmaktan başka çareleri de kalmamıştı 141.
Galdan, Öndör Gegeen’i takip ettirdiyse de O, Övör Mongol topraklarına
ulaşmayı başarmıştı. İmparator K’ang-hsi de kendisine sığınan bu yeni misafirlerini
içtenlikle karşılayarak, onlara maddi destek sağlamıştı. Galdan Boşgot Han, Tuşeet
han’ın Halha’daki tüm gücünü kesmek maksadıyla 1688 sonbaharında Herlen
(Kerulen) Nehri kıyısında yaşayan Setsen han’a saldırarak mağlup etmişti. Tuşeet
han çaresiz kalarak, İmparator K’ang-hsi’den askerî yardım talep etti. Ancak K’ang-
hsi, henüz Halha kendisine bağlı olmadığından ve Galdan ile mevcut şartlarda karşı
karşıya gelmeyi istememesinden dolayı Tuşeet han’ın yardım isteğini kabul
etmemişti.
Galdan Boşgot, Tuşeet han ile karşılaşmak amacıyla Herlen kıyılarından
ayrılarak, Tula Nehri civarına geldi. O esnada Tuşeet han Yalaat denilen yerden
hareketle Olgoy Gölü’ne ulaşmıştı. Bu bölgede 1688 sonbaharında iki taraf
karşılaşmış, 3 gün devam eden savaşı Galdan idaresindeki Cungarya Ordusu
kazanmış, böylece Tuşeet han’a ve dolayısıyla Halhalar büyük bir mağlubiyete
uğratılmış, mukavemet güçleri kırılmıştı. O esnada Halha topraklarında bulunan
Mançu elçileri Arnay ile Anand K’ang-hsi’ye yazdıkları raporda: “Halhalar evlerini,
kapkacaklarını, silahlarını, atlarını, develerini ve koyunlarını bırakarak, sağa sola,
gece gündüz durmadan kaçıştılar” diye belirtmişlerdi142.
K’ang-hsi, 8 Şubat 1689 tarihinde Dalay Lama’ya yazmış olduğu mektupta
(Shi-lu), Tuşeet han’ın hatalı olduğunu, “Tuşeet han Çahundorj kardeşi Javzandamba
Hutuhtu’nun Mançu İmparatoru’nun yarlığını dinlemeyip, silahlarını alarak savaşı
başlatmışlardır. Zasagt han’ı ve Galdan’ın kardeşi Dorjjav’ı öldürdüler. Bu olayın
ardından Galdan karşı harekete geçmiş ve Halhaları mağlup etmiştir. Bütün bu
olanlar Halhalar’ın hatasıdır Galdan’ın değildir” diye yazmıştır. Buna benzer bir
mektubu da Galdan’a göndermiş ve Galdan’a haklı olduğunu bildirmiştir.
141 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 86. 142 Çuluunii DALAY, A.g.k., 177-178.
48
Ancak K’ang-hsi bütün bunları yazarken bir taraftan da Galdan’a karşı
oluşturulmuş olan ittifakı da desteklemekte idi. Nitekim onları Galdan’a karşı
kışkırtarak birbirleriyle girişecekleri mücadelelerin sonunda iki tarafın da zayıflaması
mümkün olacaktı. Böylece K’ang-hsi, rahatlıkla Halha ülkesini ele geçirebilecekti 143.
3.3.3. Halha’nın Mançu Hâkimiyetine Girmesi Olgoy Gölü Savaşı’nda mağlup olarak, zorlukla kaçabilen Tuşeet han önce
Höl denilen bölgede bir süre konaklamış ardından Gobi’yi geçerek Sönid’in
yurdunda konaklayan Öndör Gegeen’i takip ederek yoluna devam etmişti. 1688
yılının ay takvimine göre 9. ayında Sönid Aymağı’nın sınırında bulunan Ar Elstei
denilen yerde Tuşeet han, Setsen han, Javzandamba Hutuhtu başta olmak üzere
Galdan’a karşı olan diğer Halha Noyanları’nın katılımıyla bir kurultay yapıldı. Bu
kurultaya tarihte “Halha’nın Yedi Hoşuunu’nun Kurultayı” adı verilmektedir.
Bu açıdan bakıldığında 1640 yılında İli’deki Tarvagatay, 1686 yılındaki
Hüren Belçir Kurultayı’ndan sonra üçüncü kurultaydır. Ancak adı geçen kurultayda
ne yazık ki ne Halha’nın bağımsızlığı konusu ne de Galdan ile nasıl mücadele
edileceği konusu görüşülmüş, bunun yerine Mançu hâkimiyetinin kabulü konusu
görüşülmüştü. Özellikle Öndör Gegeen Zanabazar, Mançu İmparatoru K’ang-hsi’nin
siyasî düşüncelerine inandığı için dinî otoritesini de kullanarak Halha Noyanları’na
Mançu hâkimiyetinin kabul edilmesini tavsiye etmişti144.
O dönemde kuzeyde bulunan güçlü komşuları Sarı Çin (Rusya)’in hem
Budizmi benimsememiş olması hem de ticari açıdan Kara Çin’e (Mançu) kadar
gelişmemiş olması şeklindeki Öndör Gegeen (Javzandamba Hutuhtu)’in önerisi
kurultayda kabul edilmiş ve Mançu hâkimiyetine girilmesi kararlaştırılmıştı. Bu
kararla, 1640 yılında Mançu hâkimiyetine karşı düzenlenen Tarvagatay Kurultayı ve
sonunda alınan kararlar, kesin bir zafiyete uğramış, artık başarısızlığı da gerçek
anlamda tescillenmişti.
143 Lazar İ. DUMAN, Vneşnyaya Politika Gosudarstva Tsin v XVII vv., 187-188. 144 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 89.
49
Mançu İmparatoru K’ang-hsi, kendisine sığınan bu Halha Noyanları ile
halkına yer göstererek, onların ihtiyaçlarını onların mutlak hâkimi gibi karşılamış
böylece diğer noyanları da kendi tarafına çekmeyi amaçlamıştır. Ardından aynı ay
yani 1688 yılı Eylül ayında Tuşeet han Çahundorj ile Öndör Gegeen halklarıyla
birlikte Mançu İmparatoru’na tabi olduklarını gösteren beraatı İmparator K’ang-
hsi’ye sunmuşlardır 145.
Hukuki olarak Halha, Mançu idaresine girmişti ancak bunun uygulamada da
gerçekleşmesi demek Mançular’ın Galdan aleyhine mücadele etmesi anlamına
gelmek olup, bundan sonra Halha toprakları için Cungar-Halha mücadelesi yerine
Cungar-Mançu mücadelesi gerçekleşecekti. Ar Elstey Kurultayı’nda alınan karar
Mançu İmparatoru K’ang-hsi’yi oldukça memnun etmiş ve bu itaati resmileştirmek
amacıyla bir seremoni düzenlenmesi için Yedisu’da bir kurultay toplanmasını
istemiştir. 2 Mayıs 1691 tarihinde Yedisu Kurultayı toplanmış ve kurultayla birlikte
Halha bağımsızlığını kaybederek, resmiyette Mançu hâkimiyeti altına girmiştir146.
Cungarya Hanı Galdan Boşgot’un Tuşeet han Çahundorj ve kardeşi Öndör
Gegeen Zanabazar ile arasının açılmasındaki en önemli sebep, Galdan’ın kişisel istek
ve ihtiraslarından ziyade Halha’nın Mançu hâkimiyeti altına girmesini önlemek
istemesidir.
Halhalar, Övör Mongol’un Mançu hâkimiyeti altına girmesinden 50 yıl sonra
Mançu idaresi altına girmiş oldular. 1691 yılında Mançular’ın Halha’yı ele
geçirmeleriyle birlikte artık Mançu Ordusu, Cungarya’ya yapılacak seferler için de
çok önemli bir üs edinmiş oldu. Bu amaçla Mançu ordusu, Halha’da çeşitli askerî
istihkâmlar kurma yoluna gitti. Mançular ayrıca, Halha Moğolları’nın Cungarlar ile
birleşmelerini önlemek için de gereken önlemleri de almayı ihmal etmiyorlardı. Bu
önlemlerden biri de Halha’nın batı sınırlarına kendi sınır muhafızlarını yerleştirerek,
giriş çıkışları çok sıkı bir şekilde denetlemeleriydi147.
145 Çuluunii DALAY, A.g.k., 179. 146 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 91. 147 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 61.
50
Bu arada Galdan Boşgot Han’ın ağabeyi Senge’nin oğlu olan Tseven
Aravdan’ın gerçekleştirdiği ihtilâlden de kısaca bahsetmekte yarar vardır. 1688
yılında Galdan Boşgot Han, Halha üzerine sefer çıktığı vakit, Tseveen Aravdan başta
arka tarafı güven altına almış ve İli’de çıkan iki isyanı bastırmıştı. Böylece Galdan’ın
tam olarak güvenini kazanmayı başarmıştı. Galdan’ın kendisine güvenerek Halha
içlerine doğru ilerlemesini fırsat bilerek, Galdan’a isyan etmiştir.
Bilindiği üzere Senge’nin üç oğlundan en büyüğü olan Tseveen Aravdan
kendisini babasının yerine geçmesi gereken şahıs olarak görüyor ve ortanca kardeşi
Sonom Aravdan da onu destekliyordu. Ancak küçük kardeş Danzan Ombo ise
ağabeylerini desteklemek yerine amcası Galdan’a bağlılığını ortaya koymaktaydı.
Tseveen Aravdan öncelikle babası Senge’ye yakınlığıyla bilinen 7 noyan ve ortanca
kardeşi Sonom Aravdan ile bir ittifak oluşturmuştu. Ancak küçük kardeşi Danzan
Ombo, bütün bunları öğrenir öğrenmez gizlice gelip amcası Galdan Boşgot Han’a
bildirdi. Bunun üzerine Galdan hızlı bir şekilde Hovd’a geri dönmüştü148.
1688 yılında uzun bir yolu kat ederek geri dönen Galdan derhal bu yeni
oluşuma el koydu. 1689 yılı baharında Galdan, Sonom Aravdan’ı zehirleyerek
öldürdü. Fakat büyük yeğeni Tseveen Aravdan’a bu olay onun hastalanarak öldüğü
şeklinde iletildi. Olup bitenleri anlayan Tseveen Aravdan’a ise kaçmaktan başka çare
kalmamıştı. Babasının eski dostları olan bu 7 noyanın da desteğiyle ailesini, halkını
ve 5 bin kişiden oluşan ordusunu da alarak Hovd’dan güneybatıya doğru ilerleyerek,
Ulaan Us denilen yerde konakladı. Galdan onun arkasından 2 bin kişilik bir kuvvet
gönderdiyse de Tseveen Aravdan’ı ele geçirmeyi başaramadı149.
Tseveen Aravdan’ın kaçışıyla artık Galdan’ın Halha üzerine sefere çıktığı
esnada arkasını koruyacak kimse kalmamıştı. Galdan yeniden asker göndererek,
Tseveen Aravdan’ı ele geçirmek için uğraşmadı. Sebebiyse asıl ağırlık vermesi
gereken düşmanın Mançular olmasıydı. Bu olay Cungarlar arasındaki ilk ciddi
ayrılıkçı hareket olmuştu.
148 Çuluunii DALAY, A.g.k., 183. 149 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 90; İ. SARUUL, “Tseveenravdan Huntaij Zuun Gar Ulsiin Haan Suusan ni”, MUIS-iin Tuuhiin Setguul, C.II, 62.
51
Mançu Sarayı bunu fırsat bilerek, Cungar Hanlığı içerisindeki bölünmeyi
körüklemek maksadıyla, Tseveen Aravdan’a birçok kez kıymetli hediyeler taşıyan
elçiler göndermişti. Ayrıca Tseveen Aravdan’ın 300 kişiye kadar adam gönderip,
ticaret yapmasına izni vermiştir. Tseveen Aravdan da Mançu İmparatorluğu ile iyi
ilişkiler içerisinde olmayı tercih etmiştir.
Öte yandan hâlâ gizlice Dalay Lama’nın adına mektuplar yazıp, elçiler
gönderen Dersid Sanjaajamts, Tseveen Aravdan’a elçi göndererek, amcası Galdan
Boşgot ile barışması telkininde bulunmuştu. Tseveen Aravdan’ın da kafası karışmış
ne yapacağına karar veremiyordu. Ayrıca yanında bulunan halkın ileri gelenleri de
Galdan’a karşı bir mücadeleye girişilmesine karşı idi150.
1690 yılında Tseveen Aravdan Çin’e elçi göndererek, amcası ile aralarının
açılmasının gerekçelerini bildirmiştir. Mançu Sarayı ayrıca Galdan’ın 40 bin kişilik
bir kuvvetle Halha’ya sefere çıktığını aynı zamanda Rusya’dan da askerî yardım
istediğini duymuştur. Bunun üzerine İmparator K’ang-hsi, Pekin’deki Rus elçisine
Galdan’ın Halha’ya girerek yağmalar yaptığını ve insanlara Rusya’dan yardım
geleceğini söylediğini eğer Ruslar’ın Galdan’a askerî yardım yapması halinde Mançu
ile Rusya arasında 1689 yılında yapılan barış antlaşmasının bozulacağını
bildirmiştir 151 . Galdan Boşgot Han, Halha ve Mançularla savaşırken Tseveen
Aravdan da Cungar Hanlığı’nın halkının büyük bir kısmı ile topraklarını kendisine
bağlamış ve kısa zaman içerisinde gücünü arttırmıştı. Ancak Mançu İmparatoru
Galdan’ı mağlup ettikten sonra Cungar Hanlığı üzerinde baskı kurmaya başlamış,
Kukunor ve Turfan’ı almıştır152.
3.4. Çin’de Mançu Hanedanının Kurulması ve Galdan Boşgot Han Döneminde Mançu İmparatorluğu ile İlişkiler
Çin’de Moğol hâkimiyetinin yıkılmasından sonra Çin’in idaresini ele geçiren
Mingler de Moğollar gibi uzun süre Çin’e hâkim olamayı başaramamıştı. Ming 150 Çuluunii DALAY, A.g.k., 185. 151 Nikita Ya. BİÇURİN, İstoriçeskoe Obozrenie Oiratov İli Kalmıkov c XV Ctoletiya Do Nastoyaşego Vremeni, 48. 152 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 91.
52
İmparatorluk tahtına geçen Shen Zong eğlence düşkün bir imparator olup, devlet
işleri ile yakından ilgilenmeyi tercih etmemişti. Bu da Mançular’ın kuzeydoğuda
askerî bir güç olarak arenaya çıkmalarına imkân vermiştir. Nihayet yaklaşık 60 yıl
sonra yönetimde yapılan bu hata Ming Hanedanı’nın çöküşü, Mançular’ın Çin’e
hâkim olmasıyla cevap bulacaktır153. Çin’deki Mançu hâkimiyeti 1644 yılında Fulin
(Shun-chih) tarafından tesis edilmişti. Fakat Mançular asıl gücüne 1663 yılında genç
yaşında tahta geçen İmparator K’ang-hsi (1663–1722) döneminde ulaşmıştır 154 .
Nitekim K’ang-hsi 1663 yılındaki isyanı da bastırarak, 1664 yılında Çin’in
tamamının idaresini ele geçirmeyi başarmışlardır155.
Oyradlar arasında ilk olarak Kukunor’daki Hoşuud Hanı olan Guuşi Han,
Mançu Sarayı ile iyi bir ilişki kurmayı başarmıştır. İlethel Şastir’e göre Guuşi Han,
Mançu Sarayı’na vergi vermekteydi. Bundaki amaç, Mançu ülkesinde rahatlıkla
ticaret yapabilme imtiyazını kazanmak idi. Ancak Mançu Sarayı onun bu niyetini
kendi çıkarlarına uygun görmediği için vergiyi geri göndererek, bunu reddetmiştir.
Kukunor’daki Hoşuudlar’ın dışında diğer Oyrad kabilelerinin bu dönemde
Mançu Sarayı ile ilişkileri pek bulunmamaktaydı. Mançu İmparatoru, diğer Oyradları
da kendi tarafına çekebilmek için Guuşi Han ile iyi ilişkiler kurmayı yeğliyordu.
İlethel Şastir’e göre, 1647 yılında Mançu İmparatoru, Guuşi Han’a bütün Oyradların
idaresi verdi. Mançu İmparatoru, Guuşi Han ile Bagatur Huntaişi’nin aralarını açarak
Guuşi Hanı Ona karşı harekete geçirmek istiyordu. Mançular ile ilişkilerin bu derece
iyi olmasına rağmen ara sıra sınırlar hususunda anlaşmazlıklar da yaşanıyordu156.
Mançu Sarayı’nın asıl dikkatini çeken Galdan idi. Nitekim Galdan, han
olmasından bu yana yazmış olduğu belgelerde ve mektuplarında bağımsız bir han
edası bulunmaktaydı. Galdan döneminde Cungar Hanlığı ile Tibet arasındaki ilişkiler
oldukça iyi bir gelişme göstermişti. Galdan Boşgot Han’ın hem Tibet ile iyi ilişkiler
içerisinde bulunması hem de Orta Asya’daki siyasî dengeleri kendi lehine
çevirdikten sonra Cungar-Rus ilişkilerinin de büyük gelişme göstermesi Mançu 153 Y. ZHAO, F. LİNGGUİ et al, Outline History of China, 356. 154 Wolfram EBERHARD, Çin Tarihi, 299-301. 155 Lazar İ. DUMAN, Vneşnyaya Politika Gosudarstva Tsin v XVII vv., 172. 156 V. P. SANÇİROV, “İlethel Şastir” Kak İstoçnik Po İstorii Oiratov, 74-77.
53
Sarayı’nı oldukça rahatsız etmekteydi. Ancak o dönemde kendi iç meselelerini
halletmekle meşgul olan Mançu Sarayı bu iyi ilişkilere müdahale edememenin
sıkıntısını yaşıyordu.
Bir dönem İmparator K’ang-hsi, Galdan ile iyi ilişkiler kurup dostça
yaşamayı düşünmüşse de Galdan’ın daha da güçlenerek, Mançu idaresine karşı bir
tehdit oluşturabileceği endişesiyle bu düşüncesinden de vazgeçmiştir 157 . Galdan
Boşgot Han, hem siyasî hem de ticarî ilişkileri geliştirmek maksadıyla Mançu
İmparatoru K’ang-hsi’ye elçi göndermiştir. Mançu İmparatoru K’ang-hsi, Galdan
Boşgot Han’ın Cungar tahtına çıkmasından sonraki tüm faaliyetlerini dikkatle takip
etmekteydi. İmparator K’ang-hsi, Galdan’ın elçilerini iyi karşılayarak Galdan’ın
dostluk ve ticarî ilişkilerin geliştirilmesi yönündeki teklifini kabul ederek, Çin’e
gelebilecek Cungar tüccarlarının sayısını bildirmiştir. Ayrıca Galdan’ın elçilerine de
hediyeler sunmuştur.
Galdan Boşgot Han’ın, Oçirt Setsen han’ı etkisiz hale getirmesiyle Hoşuud
Noyanları Kukunor ve Mançu topraklarına doğru kaçmışlardır. Kukunor’daki
Hoşuud Noyanları Mançu İmparatoru’ndan yardım istemişse de İmparator K’ang-hsi,
bu aşamada Galdan ile karşı karşıya gelmeyi uygun bulmamıştı158.
Bu arada 1680 yılında Cungar Hanlığı’ndan Pekin’e gönderilen elçiler
vasıtasıyla Mançu Sarayı’na Galdan’ın Dalay Lama’dan “Boşgot Han” unvanını
aldığını duyurulmuştur 159.
Mançu İmparatoru yukarıda bahsetmiş olduğumuz iç isyanlar dolayısıyla
Galdan’ın tahta çıkışını da kutlayamamıştı. İmparator K’ang-hsi, Galdan Boşgot
Han’ı kutlamak amacıyla 1682 yılında elçilerini kıymetli hediyelerle birlikte Cungar
topraklarına göndermiştir. Bu elçilik heyetine İç İşleri Bakanı Tseded ile Oçir
adındaki bir bürokrat başkanlık ediyordu. Bu Mançu Sarayı tarafından Cungar
Hanlığı’nı nezdine gönderilen ilk resmî elçilik heyetidir.
157 Çuluunii DALAY, A.g.k., 158. 158 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 75-77. 159 Yondonperenlein BAATARBİLEG, Mongoliin Tuuhiin Arvan Doloon Jaran (1027-2000), 201.
54
Galdan Boşgot Han, Mançu İmparatoru K’ang-hsi’nin göndermiş olduğu
değerli hediyelere karşılık olarak 400 at, 60 deve, 300 samur kürkü, 500 beyaz sincap
kürkü, 3 vaşak kürkü, 100 karsak160 , 20 tilki kürkü, canlı bir akbaba ve kendi
imalatları olan “Ööldiin Buu Döröv” adlı silahı hediye etmiştir161.
Galdan her yıl Pekin’e elçi gönderirken ticari amaçlı olarak 3 bin kişilik bir
ticarî kervanla birlikte gönderiyordu. Onun ekonomik anlamda güçlenmesini
istemeyen Mançu Sarayı, Galdan’ı sıkıştırmak istiyordu bu amaçla 1684 yılından
itibaren sadece 200 kişiden fazla olmamak şartıyla Pekin’e girmelerine müsaade
edebileceklerini Galdan’a bildirmişlerdir162.
Galdan Boşgot Han her ne kadar bu isteği kabul ettiğini bildirmiş olsa da
1685 yılında gönderilen elçilik heyeti yine 3 bin kişiden oluşmaktaydı. Fakat
Mançular ellerinde Galdan’ın tamgasının bulunduğu belgeleri olanlardan sadece
200’ünün girişine izin vermişler kalanları ise geri göndermişlerdir. Bunun ardından
taraflar arasında defalarca elçilik heyetleri karşılıklı olarak gidip gelmiş ve
birbirlerinin son durumları hakkında bilgi toplamaya çalışmışlardır. Her ne kadar
Mançu İmparatoru Cungarlar ile ticareti sınırlandırmaya çalışsa da Cungarlar,
Sibirya şehirlerine ticaret yapmak için gelen Mançu tüccarlarından da ihtiyaçları olan
malları alıyorlardı. Cungar tüccarlarının Çin’de ticarî faaliyetlerde bulundukları
yerlerin başında Pekin gelse de Su Zhou şehri de Cungarlar için önemli bir ticaret
merkeziydi163.
3.5. Cungar-Mançu Savaşları ve Galdan Boşgot Hanın Sonu Galdan Boşgot Han’ın Cungar tahtında bulunduğu süre içerisinde yapmış
olduğu faaliyetlerinin Mançu İmparatorluk Sarayı’nda pek de hoş karşılanmadığına
ve gerekçelerine yukarıda değinmiştik. Halha’daki hâkimiyet mücadelelerine Galdan
Boşgot Han’ın da katılmış olması Mançu İmparatoru K’ang-hsi’yi tedirgin etmeye 160 Köpekgillerden, soluk kahverengi, karnı beyaz tüylü, kısa kulaklı, postundan kürk yapılan bir memeli türü 161 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 79. 162 Nikita Ya. BİÇURİN, İstoriçeskoe Obozrenie Oiratov İli Kalmıkov c XV Ctoletiya Do Nastoyaşego Vremeni, 46. 163 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 80.
55
yetmişti. Mançu Sarayı Galdan’ın Halha topraklarına girerek, ülkeyi ele geçirmesi
karşısında ise sessiz kalarak, politik oyunlarla Halha’yı kendi hâkimiyeti altına
almaya çalışmıştır. Ve nihayet 1691 yılındaki Yedisu Kurultayı ile de Halha hukuken
Mançu hâkimiyeti altına girmişti.
1688 yılının sonlarında Galdan Boşgot Han İmparator K’ang-hsi’ye bir elçi
göndererek, Halha-Oyrad Savaşı’na sebebiyet veren Tuşeet han Çahundorj ile Öndör
Gegeen Zanabazar’ın kendisine teslim edilmesini ve ticari ilişkilerin de savaştan
önceki şekliyle devam etmesi yönündeki isteğini bildirmiştir. Bu amaçla Galdan
Boşgot, 1687 ve 1688 yıllarında defalarca elçi göndermişti. O dönemde Mançu
idaresi Güney Çin’deki isyanları bastırmayı başarmış ve tüm gücünü Moğol
siyasetine yönlendirmeye başlamıştı. Ancak Mançular kendilerine olan güvenleri ve
Halha’nın durumu dolayısıyla Galdan’a cevap verme ihtiyacı bile duymamışlardı.
Aslında Halha-Oyrad Savaşı’nı Galdan kazanmış ve Halha’nın da idaresini
ele geçirmişti. Fakat bu son gelişme Oyrad-Mançu mücadelesini de kaçınılmaz
kılıyordu. Mançular Tuşeet han Çahundorj’un Oyrad muhalifi tavırlarını desteklemiş
ve onun bu muhalif faaliyetlerinden de istifade etmeyi bilmiştir164.
K’ang-hsi, klasik Çin İmparatorları’nın hâkimiyet felsefesinden istifade
ederek, Mayıs 1689 tarihinde Galdan’a göndermiş olduğu mektupta, kendisinin
göğün oğlu olduğunu yeryüzünde yaşayan insanların da onun çocukları olduğunu
yazmıştır. K’ang-hsi, dünyanın idarecisi olduğunu düşündüğü için de kendisinin
Cungarlar ve Halhalar’ın iç işlerine müdahale etmeye hakkı olduğunu savunuyordu.
K’ang-hsi, yüzünde barış maskesini taşıyan kurnaz bir imparator kimliğini en iyi
şekilde temsil etmektedir165.
3.5.1. Ulahuy Nehri Savaşı
Mançu İmparatoru K’ang-hsi, Galdan’a karşı yapacağı savaşın hazırlıkları
kapsamında, Dalay Lama’ya defalarca elçi göndererek, Galdan’ın Halha’yı
boşaltması için gerekli girişimlerde bulunmasını istemiştir. Oysaki V. Dalay Lama
164 Çuluunii DALAY, A.g.k., 191-192. 165 Lazar İ. DUMAN, Vneşnyaya Politika Gosudarstva Tsin v XVII vv., 189.
56
1682 yılında ölmüş ve ölümü gizli tutularak, o tarihten bu yana Dalay Lama adına
Dersid Sanjaajamts, Mançu İmparatorluğu ile ilişki kurmaktaydı. Mançu İmparatoru
K’ang-hsi’nin bu durumdan o dönem için haberi yoktu. Dersid Sanajaajamts, Galdan
Boşgot Han’ın yakın dostu olup, aynı dönemde Dalay Lama’dan beraber eğitim
almışlardı. Tibet’te Mançular’ın hâkim olmalarını istemediği için de Mançu
İmparatorluğu’na karşı Galdan’ı desteklemekteydi166.
Galdan Boşgot Han, Mançular’ın Halha’yı ele geçirmelerini önlemek
maksadıyla batı sınırlarından Halha’ya girerek, Halha Noyanları ile savaşmıştı.
Galdan, Hovd’dan Herlen (Kerulen) Nehri’ne kadar uzanan yaklaşık 2000 km’lik
alanda pek çok çatışmaya katılmış ancak Mançu ordusu ile karşılaşmak için erken
olduğunu düşündüğünden hem gücünü arttırmak hem de Rusya’da destek sağlamaya
çalışmıştı. 1689 yılında Mançular ve Rusya arasında Nertschinsk Antlaşması’nın
yapılmasının ardından Galdan’ın Rusya’dan yardım alma ümidi de azalmaya
başlamıştı167.
K’ang-hsi, Galdan’a 30 Temmuz 1690 tarihinde Shi-lu’da da yer almakta
olan bir mektubu göndererek, Mançu ve muhtemelen Halha sınırını kast ederek,
kendi sınırlarını geçmesi halinde Cungar Hanlığı’na karşı savaş açmakla tehdit
etmiştir168.
Fakat bütün bunlara aldırış etmeyen Galdan Boşgot Han, 1689 yılı Aralık
ayında iki tümenden oluşan askerlerini iki kola ayırarak, bir kolu kendi idaresinde
Udaan Öndörlög denilen yerden doğuya doğru hareket etmişti. Diğer kolu Dugar
Aravdan idaresinde olup, Modot Har Suult Dağı’nın arkasından geçerek doğuya
doğru ilerlemekteydi. Bu iki kol Halha’ya girdikten sonra Ulj Nehri civarındaki
Bayan Ulaan denilen yerde birleşerek, bir savaş kurultayı toplanmıştır.
Bu sırada Mançu Sarayı ile işbirliği içerisinde bulunan Halha Noyanlarından
Mergen Jonon, Galdan’ın Tod Erdene Huntaişi, Genden Dayçin’i beraberlerindeki
halk ile birlikte kendisine bağladığını haber vermiştir. Galdan 1690 yılı ortalarında 166 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 92. 167 Çuluunii DALAY, A.g.k., 192. 168 Lazar İ. DUMAN, Vneşnyaya Politika Gosudarstva Tsin v XVII vv., 193.
57
Herlen (Kerulen) Nehri kıyısından ayrılarak, doğuya doğru hareketle Övör
Mongol’daki Üzemçin Aymağı’nın doğu sınırlarındaki Soyolz Dağı’nın batısında
Ulahuy Nehri’nin doğu kıyısındaki Ulaan denilen bölgeye ulaşmıştır.
Galdan, Üzemçin Hoşuu’nun noyanlarına ittifak teklifinde bulunmuştur. Bu
teklif Üzemçin noyanları tarafından da kabul görmüş ve Galdan Boşgot Han’a erzak
ve levazımat temini hususunda yardım etmişlerdi. Ayrıca Galdan’a, Mançu
Ordusu’nun durumu hakkında da stratejik öneme sahip kıymetli bilgiler
vermişlerdi169. Bu olay yıllardır Mançu hâkimiyeti altında bulunan Övör Mongol
halkının da bağımsızlığa duyduğu özlemi göstermektedir.
Galdan’ın faaliyetleri karşısında iyice öfkelenen İmparator K’ang-hsi derhal
iki koldan ordusunu Galdan üzerine göndermişti. Sol kolu Arnay idare etmekte olup,
Herlen Nehri kıyılarına doğru, sağ kolu ise Unida Janjin (General) idaresinde Tola
Nehri’ne doğru ilerliyorlardı. Mançular Galdan’a karşı Övör Mongol ve Halha’nın
bazı önde gelen noyanlarının desteğini sağlamıştı170.
21 Mayıs 1690 tarihinde Cungar Ordusu Mançu Ordusu’nun sol kolu arasında
Uruh (Ulahuy) Nehri yakınlarında yapılan savaşta Cungar Ordusu galibiyetle
ayrılmıştır. Bu savaşın başka bir özelliği ise Cungar Ordusu’nun bu savaşta ilk kez
ateşli silah kullanmış olmasıdır171.
Ulahuy Nehri Savaşı’nda Mançular mağlup olurken, Galdan da ilk kez
Mançu-Halha ittifakına karşı bir zafer kazanmış oldu 172 . Bu savaş Mançular’ın
Galdan’ın gücünü ve asıl ordunun dışında Galdan’ı mağlup etmenin zorluğunu
anlamasını sağlamış olmalıdır.
Galdan Boşgot Han, Pekin Sarayı’na bir elçi göndererek, imparatorun
danışmanı Arnay Janjin’in neden böyle bir saldırı düzenlediğinin nedenini öğrenmek
istediğini bildirmiştir. İmparator K’ang-hsi verdiği cevapta Arnay Janjin’in tamamen
169 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 97-98. 170 Çuluunii DALAY, A.g.k., 195. 171 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 59. 172 Çuluunii DALAY, A.g.k., 196.
58
kendi bilgisi dışında böyle bir saldırıya giriştiğini ve onun da asıl amacının sınırları
korumak olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca Galdan’ın bu bölgeden yani Mançu
sınırlarına yakın Halha topraklarından ayrılmasını önlemek için Ulaanbutan’da bir
kurultay toplanmasını ve burada Tuşeet han ile Öndör Gegeen’in Galdan Boşgot
Han’a iadesiyle ilgili hususun görüşülmesini teklif etmiştir173.
3.5.2 Ulaan Budan Savaşı
Bu şekilde zaman kazanmayı amaçlayan İmparator K’ang-hsi, Galdan’a nihai
bir darbe indirebilmek maksadıyla 10 tümenden oluşan büyük bir ordu hazırlayarak,
1690 yılı Temmuz ayında iki koldan Galdan’a karşı göndermiştir. Galdan Boşgot
Han’ın durumdan şüphelenmemesi için Galdan’a elçi göndererek, Elbeg Chin Wang
ve oğullarım idaresinde az miktarda bir kuvvetin kendisiyle görüşmek üzere yola
çıktığını aynı zamanda başka bir grubun daha Rusya ile görüşmelerde bulunmak
üzere yola çıkarıldığını, bütün bunlardan tedirgin olmasına gerek olmadığını
bildirmiştir174. İmparator K’ang-hsi Mançu ordugâhına da derhal bir elçi göndererek,
ordunun iyi hazırlanmasını ve Galdan’ın Ulaan Budan’a çekilmesini, Mügden, Girin
ve Horçin’den gelecek askerlerin de beklenmesini emretmiştir. Galdan Boşgot da
K’ang-hsi’nin niyetini önceden kestirmiş olmasına rağmen, Ulaan Budan’da bir
kurultay toplanarak barışın sağlanması konusundaki teklifini kabul etmişti. Galdan
ordusunu alarak kuzeybatıda Üzemçin Hoşuu’nun ilerisindeki Ereen175 denilen yerde
konaklamıştı.
Noyanlar’ın büyük bir kısmı Ulaan Budan’da bulunmanın çok tehlikeli
olduğunu ve geri dönülmesi gerektiğini teklif etse de Dalay Lama tarafından Ulaan
Budan’a gönderilen Jirun Hutuhtu ile Yalguulsan Hutuhtu’nun Mançular ile
görüşerek, barış yapılmasını sağlayacakları haberi üzerine bu teklif reddedilmiştir.
İki taraf arasında karşılıklı olarak elçiler gidip gelmiş ve Galdan her zaman olduğu
gibi kadim düşmanları Tuşeet han ve Javzandamba’yı istemişti. Galdan adı geçen
173 Lazar İ. DUMAN, Vneşnyaya Politika Gosudarstva Tsin v XVII vv., 197. 174 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 100. 175 Bugünkü Moğolistan’ın güney sınırında bir bölge olup, tarih boyunca Moğol askerlerinin giriş-çıkış yaptığı bir kapı olup, ayrıca askerî talimlerin yapıldığı bir çeşit askerî okul idi
59
bölgeye doğru ilerlerken bir yandan da Övör Mongol Noyanları’na başkalarının
kölesi olmak yerine kendi ordusuna katılarak, bağımsızlık mücadelesinin birlikte
verilmesi teklifinde bulunuyordu176.
Cungar Ordusu 1690 yılının Mayıs sonlarında Ulahuy Nehri kıyısından
harekete geçerek, 1 Haziran’da Övör Mongol sınırını geçtiler. Temmuz’da Cungar
Ordusu Pekin’den yaklaşık 400 km mesafedeki Ulaan Budan’a ulaşmıştı. Mançu
kumandanı Elbeg Chin Wang idaresindeki Mançu Ordusu da ay takviminin 8. ayının
ilk günü öğlen saatlerinde Ulaan Budan’a varmıştı. Galdan yükleri taşıyan develeri
Ulaan Budan Dağı’nın etrafına yerleştirdi. Develerin üzerine kalın keçeler sererek,
kendilerine siper vazifesi gördürmeyi amaçlıyordu177.
Aynı gün öğleden sonra iki taraf arasındaki savaş başlamıştı. Akşam
saatlerine kadar devam eden savaşta Mançu Ordusu büyük kayıplar vermişti. Ancak
savaşın 3. günü Mançu Ordusu Oyradları kuşatmayı başarmıştı. Zor durumda kalan
Galdan 4. gün Jirun Hutuhtu’yu 70’ten fazla lama ile beraber Dalay Lama’nın elçisi
unvanıyla Mançu kampına göndererek barış isteğini bildirdi. Galdan’ın can
düşmanları haline gelen Tuşeet han ve Javzandamba’yı ele geçirmek amacıyla
buralara kadar geldiğini, ancak bundan sonra Tuşeet han’ı istemediğini sadece
Javzandamba’yı Dalay Lama’ya göndermesini istediğini belirtti. Bunu mantıklı bulan
Elbeg Chin Wang, derhal İmparator K’ang-hsi’ye bir elçi göndererek durumu
kendisine bildirmişti178.
Mançular bu kadar güçlü bir durumda olmalarına rağmen bastırıp tamamen
Oyradları yok etmeye çalışmamalarının iki nedeni vardır. Bunlardan ilki; Oyradlarla
yapılacak mücadelenin uzaması neticesinde kayıpların çok fazla olacağının
anlaşılması, ikincisi de; Mügden, Har Mörön ve Horçin’den gelecek destek
kuvvetlerinin yardıma gelmemesi dolayısıyla ortaya çıkan güvensizlik ortamıdır179.
176 Çuluunii DALAY, A.g.k., 198-199. 177 S. Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 100. 178 Çuluunii DALAY, A.g.k., 201-202. 179 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 101.
60
Mançu Generalleri, Galdan Boşgot Han’ın elçilerine barışı kabul
edebileceklerini ancak bunun için her şeyin sorumlusunun kendisi olduğunu bildiren
bir yarlık, Mançu hâkimiyetini kabulü ve bulunduğu yerden ayrılmayarak Pekin’den
gelecek cevabı beklemesi şartı konmuştur. Galdan Boşgot Han, pek çok insanın
hayatını kurtarabilmek amacıyla bu şartları kabul ettiklerini bildirmiştir.
Mançu elçisi Arnay’ı oldukça iyi karşılayan Galdan bütün şartlarını kabul
ettiklerini yalnız Pekin Sarayı’ndan gelecek cevabın gecikmesi sebebiyle
kendilerinin bu bölgede zor durumda kalacaklarını bu yüzden daha verimli bir otlağa
göç etmeleri için izin vermelerini istemiştir. Bunun üzerine Mançu Generalleri
İmparator K’ang-hsi’ye elçi gönderip durumu bildirmişlerdir. İmparator K’ang-hsi
bu haberi alınca oldukça sinirlenerek, Galdan Boşgot Han’ın tamamen etkisiz hale
getirilmeden serbest bırakılmamasını emretmiştir.
Ancak bu cevap gelen kadar Galdan, Mançu elçisinin geri döndüğü günün
gecesinde Mançu Ordusu’nun hazırlıksızlığından istifadeyle çemberi yarıp kaçmayı
başarmıştır. Sarı Nehri geçerek Hişigten Aymağı’na uğramış burada erzak ihtiyacını
karşıladıktan sonra gece gündüz hareketle Gobi’yi geçerek, Ganga Gölü kıyısına
ulaşmıştır. Bu bölgede iken Galdan K’ang-hsi’ye tekrar elçi göndererek, Halha’ya
tekrar girmeyeceğine dair yemin etmiş kendisine tanıklık etmek üzere de mektubunu
üzerinde Buda’nın resminin bulunduğu bir kâğıda yazmıştır180.
Mançu Generalleri Galdan’ın askerleriyle birlikte kaçtığını ancak 3 gün sonra
fark edebilmişlerdi. Bunun üzerine İmparator K’ang-hsi, Galdan’a elçi göndererek,
yine bir yanlış anlaşılmadan dolayı bütün bunların meydana geldiğini bildirerek,
Galdan’ın bölgeden uzaklaşmasını önlemeye çalışmıştır. Ancak bütün bunlara
inanmayan Galdan Boşgot Han beraberindekilerle birlikte 1690 yılı Ekim ayında
Onon Nehri kıyılarına ulaşmıştı. Ekim sonlarında buradan ayrılarak, Zavhan ve
Hungui Nehirleri’ni geçip Hovd’a varmıştı181.
180 Lazar İ. DUMAN, Vneşnyaya Politika Gosudarstva Tsin v XVII vv., 198. 181 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 101-102.
61
Yapılan bu savaşta Mançular 1000’den fazla kayıp verirken, Oyradlar birkaç
bin kayıp vermişlerdi. Bundaki en önemli neden asker sayısı ve savaş malzemeleri
açısından Mançu Ordusu’nun çok üstün olmasıydı. Nitekim bu savaşta Mançular
Cizvit papazlarından temin ettikleri topları kullanmışlardı182.
Cungar Hanlığı ile Mançu İmparatorluğu arasında devam eden bu savaşlar
neticesinde iki ülke arasındaki ticari ilişkiler kesintiye uğramış bundan dolayı da
Cungar Hanlığı’nın ekonomisi de derinden sarsılmıştır. Galdan zor duruma düşen
halkı için ezeli düşmanı olan K’ang-hsi’den maddi yardım istemek zorunda kalmıştır.
Mançu Ulusal Meclisi, onun bu yardım isteğini geri çevirince, K’ang-hsi olaya
müdahale ederek yardım edilmesini istemiş ancak yardım miktarı olarak hakaret
olarak kabul edilebilecek bir miktar olan 2 liyang183 gümüş gönderilmiştir. Ancak
XVIII. Asırda bir askere sadece beslenme ihtiyacını karşılamak üzere 1 liyang maaş
ödendiği düşünülünce bu miktarın Galdan’a yardım değil hakaret etme amacını
taşıdığı anlaşılmaktadır184.
Ulaan Budan Savaşı’nın ardından Tibet’teki Dersid Sanjaajamts, Dalay Lama
adına Galdan Boşgot’a verdiği desteği sürdürmüştür. Savaş sonrasında Jirun Hutuhtu
Tibet’e dönerken Yalguulsan Hutuhtu Pekin’de kalmıştır. Pekin’de bulunan
Yalguulsan Hutuhtu’nun emriyle Pekin, Çuulgat Kapısı ve Höh Hot’ta yaşayan
lamaların Mançu Ordusu’nun durumu ve Mançu politikası hakkındaki bilgileri
Yalguulsan aracılığıyla Galdan’a bildirmekteydiler. Bütün bunlar yine Dersid
Sanjaajamts’ın emriyle gerçekleştiriliyordu185.
Bu amaçlar doğrultusunda Dersid Sanjaajamts’ın aracılığıyla Kukunor’un
önde gelen taişileriyle Galdan Boşgot arasında evlilik yoluyla akrabalık ilişkisi
kurulmuş olup, Alagşaa’daki Bagatur Erh Jonon Horloo’dan Galdan’a yardım
etmesini istemiştir. Kukunor’daki Boşigt Jonon idaresindeki taişilerin verdiği
zahireler ve hayvanlar Jonon Horloo vasıtasıyla Hovd’da bulunan Galdan’a
ulaştırılmıştır. 182 J. Paul ROUX, Orta Asya Tarih ve Uygarlık, Çev. Lale Arslan, 396. 183 1 liyang yaklaşık 50 grama denktir. 184 Lazar İ. DUMAN, Vneşnyaya Politika Gosudarstva Tsin v XVII vv., 200. 185 Çuluunii DALAY, A.g.k., 206.
62
Bunu haber alan İmparator K’ang-hsi, Jonon Horloo’ya saldırarak, Övör
Mongol’a göç etmeye zorlamak istemiştir. Ancak Horloo bu tehlikeyi savuşturmayı
başarmış ve Alagşaa’daki Tenger Els’e kaçmıştır. Galdan’ın gücünü yeniden
toparlamasında bütün bu desteklerin büyük etkisi olmuştur. K’ang-hsi de bu arada
boş durmayıp Tseveen Aravdan’a kıymetli hediyelerle birlikte elçiler göndererek,
Galdan’a karşı hareket geçmeye teşvik etmiştir. Bunun üzerine Dersid Sanjaajamts
Tseveen Aravdan’a da elçi göndererek, Mançulara karşı mücadelesinde amcasına
yardımcı olması gerektiğini bildirmişse de Tseveen Aravdan destek değil ama ona
saldırmayacağına dair garanti vermiştir186.
K’ang-hsi, 6 Şubat 1693 tarihinde bir yarlık yazarak, Galdan’ın Mançu
ülkesinden gıda maddesi alımını engellemek amacıyla, Galdan’ın adamlarına sürekli
gelerek, ticaret yaptıkları Hami şehrine askerler gönderip, Galdan’ın adamlarının
şehre girişini engellemiştir. Ardından Galdan’a bir elçi göndererek kendi
hâkimiyetini kabul etmesi halinde onu affedeceğini ve Mançu sınırına yakın bir
yerde güven içerisinde yaşayabileceğini bildirmiştir. Ancak Oyradlar bu bölgede
rahat durmaz Kukunor’a girerlerse onları öldürteceğini de bildirmiştir. Bu esnada
K’ang-hsi sıklıkla ajanlar göndererek, Galdan’ı kontrol altında tutmaktaydı187.
Galdan 1695 yılına kadar Hovd ve Ulaangom civarında yaşadı. Ancak
Cungarlar için bu son 5 yıl çok zor geçmişti ve geçmeye de devam edecekti.
İmparator K’ang-hsi, Galdan’ın Kukunor, Hami ve Tibet ile bağlantısını keserek,
durumunu daha da kötüleştirmeye çalışmıştır. Fakat Galdan onun bütün bu
engellemelerine rağmen Halha ve Hami’den zaman zaman erzak yardımı almaktaydı.
Galdan, bütün yolların kapatıldığını öğrendikten sonra yeni arayışlar içerisine
girmiş, Hovd, Ulaangom, Hungui, Zavhan gibi yerlerde tarım faaliyetlerine girişmiş,
avcılık yapılmış, Uryanhay ve Yenisey Kırgızları’ndan alınan vergilerle geçimlerini
sağlamaya çalışmışlardır. Galdan’ın bu dönemde Hovd’da silah atölyesi kurdurduğu
da bilinmektedir. O dönemde Galdan’a Oyradlar, Halhalar’dan 10 binden fazla kişi,
186 Çuluunii DALAY, A.g.k., 207. 187 Lazar İ. DUMAN, Vneşnyaya Politika Gosudarstva Tsin v XVII vv., 204.
63
Hotonlar, Kazaklar ve Uryanhaylar’ın 10 binden fazla kişiden oluşan halkı bağlı olup,
bunlardan 50 bin kişisi erkek olup, 3 tümen silahlı asker çıkarabilirdi188.
Ancak o dönemde Galdan’ın noyanları arasında büyük bir anlaşmazlık
yaşanmış ve Dugarravdan bazı noyanlarla birlikte Galdan’dan ayrılarak, Zavhan,
Haşaat ve Tsagaan Suul denilen yerlere göç etmişlerdir189.
3.5.3. Zuun Mod Savaşı ve Galdan Boşgot Han’ın Sonu 1695 yılı ay takviminin 2. ayında Tibet’ten Darhan Gombo adındaki elçi
Galdan Boşgot’a gelerek, Dalay Lama’nın adına Tuşeet han ve Javzandamda’yı geri
alma girişimlerine hız vermesini istemiştir. Ayrıca Jirun Hutuhtu da Mançular ile
savaşmak için Halha’ya girmesinin doğru olacağına dair tavsiyelerde bulunmuştu.
Galdan da bu iki lamanın istek ve tavsiyesine uyarak, Mançulara karşı tekrar
savaşmak için harekete geçmeye karar verdi.
Hovd ve Ulaangom’da sadece tarım faaliyetlerini devam ettirecek miktarda
insan bırakarak, 1695 yılının ay takvimine göre 2. ayında Hungui, Zavhan yönünde
ordusuyla harekete geçmiştir. Galdan Boşgot’un bu savaştaki amacı Halha’yı Mançu
hâkimiyetinden kurtarmak, Övör Mongol’daki önde gelen noyanları kendi tarafına
çekerek, Mançulara karşı koyabilecek güce eriştirmek idi. Bu amaçla bu sefer Mançu
topraklarına girilerek, savaşılması yerine sadece Halha topraklarına girerek, burası
üzerinde hâkimiyet tesis edilmesi hedefleniyordu. Ancak Mançu Ordusu Halha’ya
girerse onlarla savaşılacaktı190. Galdan Mançu Ordusu ile tekrar karşılaşmaya karar
vermiş bu sebeple de Mançu İmparatoru’nun gönderdiği 3 hediyeyi de alıp, elçisine
hakarette bulunarak geri göndermişti191.
Galdan’ı elçileri vasıtasıyla gönderdiği hediyelerle kendi tarafına çekmeyi
başaramayan İmparator K’ang-hsi, 1696 baharında üçüncü kez Galdan üzerine üç
koldan büyük bir ordu sevk etmiştir. Merkez kuvvetleri bizzat kendisi idare eden
188 Çuluunii DALAY, A.g.k., 204-206. 189 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 103. 190 Çuluunii DALAY, A.g.k., 209. 191 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 129.
64
İmparator K’ang-hsi, Herlen Nehri’ne doğru hareket etmişti. Ordusu 20 tümenden
oluşmakla birlikte 40 tümen olduğuna dair bir şayia yaymıştı. Galdan da bunun
altında kalmayarak 3 tümenden oluşan ordusunu 20 tümen olduğuna dair bir
dedikodu çıkarmıştır. Ayrıca Rusya’dan 10 tümen ateşli silahlarla donatılmış bir
askerî yardım aldığına dair yalan haber yaymıştır192.
Mançu Ordusu bu sefer her durumu düşünerek, ona göre çeşitli önlemler
almış, hazırlıklar yapmıştı. Bu amaçla büyük toplar alınmış, her askerin 2 at ile
birlikte sefere katılması sağlanmış Godil Balgas, Tuy ve Ongin Nehri kıyısında
askerî erzak depoları kurmuşlar, Çinli tüccarların erzak yardımı yapmaları
sağlanmıştır193.
1695 yılında ay takviminin 5. ayında Galdan, idaresindeki 2 tümenden fazla
askerle Hungui ve Zavhan’dan hareketle 8. ayda Tamir Nehri’ne ulaşmıştı. Burada
iken Galdan, Halha’nın durumunu gözlemleyerek değerlendirdi. Galdan 1695 yılı
ortalarında akrabaları olan Halha Noyanları’na kendi tamgasını taşıyan mektuplar
göndererek, vatanlarını ve bağımsızlıklarını korumak amacıyla birlikte hareket etme
teklifinde bulunmuştu. Bu arada K’ang-hsi de boş durmuyor ve bazı Halha Noyanları
vasıtasıyla Galdan’ı karalama politikasını güdüyordu. Böylece Halha Noyanları’nın
ona destek vermesini önlemeyi amaçlıyordu194.
1696 yılı Nisan ayı sonlarında Mançu Ordusu’nun sağ ve merkez kuvvetleri
hedefledikleri bölgelere ulaşarak, mevzilenmişlerdi. Galdan, Mançu Ordusu’nun
büyüklüğünden haberdar olunca öncelikle sağ kol kuvvetlerine saldırmaya karar
vererek, Herlen Nehri kıyılarından Tula Nehri’ne doğru hareket etmiştir. Mançu
Ordusu’nun merkez kuvvetlerinin kendisini takip ettiğini anlayan Galdan beraberine
100 kişilik bir kuvvet alarak, Mayıs ortalarında Tula kıyılarına ulaşmıştı. Amacı
kendisini takip eden merkez kuvvetleri geri kalan kuvvetleriyle arkadan kuşatmaktı.
Fakat Mançu Ordusu daha çevik davranarak, tuzağa düşmemişti. Cungar Ordusu
192 Nikita Ya. BİÇURİN, İstoriçeskoe Obozrenie Oiratov İli Kalmıkov c XV Ctoletiya Do Nastoyaşego Vremeni,, 52. 193 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 103-104. 194 Çuluunii DALAY, A.g.k., 210.
65
Tula kıyılarına ulaştığında, Mançu Ordusu’nun batı kolu çoktan oldukça muhkem bir
yerde mevzilenmişti. Cungar Ordusu ile Mançu Ordusu’nun batı kolu Zuun Mod195
denilen yerde karşılaşmıştır. Bu savaşa Mançu Ordusu 5 tümen, Cungar Ordusu da 3
tümen askerle katılmıştır 196.
Çinli askerleri idare eden Yang Hua Chen adındaki kumandan, Oyradlar’ın
cesareti ve başarısı karşısında korkuya kapılan Piyangu’ya korkunç bir teklifte
bulunmuştur. Buna göre az bir kuvvetle savunmasız bir şekilde bırakılan Oyrad
askerlerinin aileleri ile hayvanlarının bulunduğu Emeelt Dağı’nın arkasına sızarak,
onları öldürüp hayvanlarını yağmalamayı önermiştir. Bu teklif kabul edilmiş ve
Galdan’ın kuvvetlerine görünmeden gizlice dağın arkasındaki savunmasız Oyradlara
saldırıp, kadınları ve çocukları öldürerek, çadırları ateşe vermişler hayvanları da
yanlarına alarak geri dönmüşlerdir. Bu olay Cungar Ordusu’nun cesaretini büyük
ölçüde kırmıştı. Savaşın sonundaki bilânçoya göre; Cungar Ordusu’ndan 3 bin kişi
esir edilirken 5 bin kişi de Mançular tarafından öldürülmüştür 197.
Bu savaş esnasında Galdan Boşgot ve Anu Hatun da at üstünde ellerinde
silahlarla bizzat savaşmışlardır. Galdan’ın hatunu Anu Hatun da bu savaşta
ölmüştür198. K’ang-hsi, esir edilmiş olan Oyradları sorguya çektiği zaman Galdan’ın
Dalay Lama’nın isteği üzerine Herlen’e geldiğini söylemişler, ayrıca o zamana kadar
Dalay Lama’nın öldüğünden haberi olmayan K’ang-hsi ancak bu sorgulamalar
esnasında onun yıllar önce öldüğünü öğrenmiştir199.
Galdan Boşgot Han, Zuun Mod’ta almış olduğu mağlubiyetten sonra bir daha
kendisini toparlayamamıştır. K’ang-hsi de her ne kadar Zuun Mod Savaşı’ndan galip
çıksa da devam etmeyerek, geri çekilmeyi uygun bulmuştur. Savaş sonrasında
Cungar Ordusu 3 kola ayrılmıştır. Galdan Boşgot, Danzila, Danzan Ombo ve Dugar
Aravdan kendileriyle birlikte gelen askerlerle Tamir’e giderken, Damba ve Haşiha ile
bazı noyanlar Mançulara sığındılar. Bazı lamalar Tibet’e giderken, bazı noyanlar da 195 Ulanbatur’un doğusunda Zaan Terelj Nehri yakınlarında bir yer. 196 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 104. 197 Çuluunii DALAY, A.g.k., 214. 198 Junko MİYAWAKİ, “History of the Dzungars: Introductory Survey”, History of Civilizations of Central Asia, Volume V, 148. 199 Lazar İ. DUMAN, Vneşnyaya Politika Gosudarstva Tsin v XVII vv., 212.
66
Tseveen Aravdan’a katılmak üzere batıya doğru hareket ettiler. Mançu kaynaklarına
göre Tamir’e vardıklarında Galdan’ın etrafındaki halk 5 binden fazla değil idi200.
İmparator K’ang-hsi, Zuun Mod Savaşı’nın ardından kazanılan zaferini
temsilen Zuun Mod’taki Altangadas ve Toono Dağı’na birer zafer anıtı diktirmiştir201.
Bu anıtlardan birisi günümüzde Moğolistan Ulusal Tarih Müzesi’nde de
sergilenmektedir202. Galdan, burada askerleriyle bir toplantı yaparak, Ongin Nehri
kıyısına gitmeleri gerektiğini söylemiş, ancak Danzila ise Altaylara geri dönülmesi
gerektiğini savunmuştur. Danzin Ombo ve Alay Butan ise Rus sınırına gitmeleri
gerektiğini söylemiştir. Toplantıdan kesin bir karar çıkmadığı gibi Galdan Danzin
Ombo ile tartışmış ve Danzin Ombo, Galdan’dan ayrılmıştır. Diğer noyanlar Galdan
ile kalmıştır ancak her noyanın sadece 1000 kadar askerî bulunmaktaydı ve bu
insanlar savaş meydanından kaçarak geldikleri için ne gerleri vardı ne de yemek
yapacak kapları 203 . Danzila 204 Tamir’de 20 gün kadar kaldıktan sonra yiyecek
bulmak maksadıyla Mançu erzak deposuna saldırmak için yola çıktı. Galdan Boşgot
ise Danjin Ombo’nun arkasından İder ve Çuluut Nehri kıyısına giden halkı yeniden
yanına alarak, Baydrad’taki Hüren Belçir’e gitmiştir.
Galdan, Tibet ve Kukunor’dan yeniden destek alarak gücünü toparlamak
istemişti. Tibet ve Kukunor’un taişileri 1696 yılı Kasım ayında Galdan’a bir elçi
göndererek, ona olan desteklerini bildirmiş, Galdan da bu elçilerle birlikte kendi
elçilerini de göndermiş ancak Halha ile Kukunor arasına yerleştirilen casusları
aracılığıyla Mançular iki taraf elçilerini de yakalamıştır205.
Galdan, Dalay Lama’dan yardım istemek amacıyla Tibet’e elçi göndermişse
de elçisini Kukunor’daki Mançu askerleri yakalamıştır. K’ang-hsi, Kukunor’daki
Hoşuud reislerine ve Tseveen Aravdan’a elçiler göndererek, ellerinden gelen her şeyi
200 Çuluunii DALAY, A.g.k., 215. 201 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, 130; Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 104. 202 D. BUMA, “Undesnii Tuuhiin Muzey deh Manjiin Uyiin Mongoliin Tuuhiin Uzmeruudiig Sudlan Şinjleh ni”, Manjiin Erhşeeliin Uyiin Mongol, 79. 203 Nikita Ya. BİÇURİN, İstoriçeskoe Obozrenie Oiratov İli Kalmıkov c XV Ctoletiya Do Nastoyaşego Vremeni,, 52-53. 204 Galdan’ın kardeşi Onçong’un oğlu olup, babasının ölümünden sonra Galdan’a bağlı kalmıştır. 205 Çuluunii DALAY, A.g.k., 215-216.
67
yaparak Galdan’ı öldürmelerini istemiş ve Galdan ile beraberindeki noyanların
arasını açmak için casuslarını göndermiştir. Ardından Tseveen Aravdan’a kıymetli
hediyelerle birlikte bir elçi göndererek, Galdan’ı yakalatıp Pekin’e göndermesini
istemiştir206. Tseveen Aravdan Cungarya tahtına tek başına sahip olmasına rağmen
bu isteği kabul etmeyi uygun görmemiştir.
Galdan Hüren Belçir’de iken, Danzila Ongin Nehri civarında bulunan Mançu
Ordusu’nun erzak deposuna saldırarak, yağmalamak istediyse de başarılı olamadığı
gibi çok miktarda da asker kaybetmiştir. Böylece Halha topraklarında uzun süre
kalmasının hiçbir avantajını kullanamadığı gibi, Mançular’ın peşine vermesinden
çekinerek, batıya doğru hareket etmek zorunda kalmıştır. Hüren Belçir’den ayrılan
Galdan ve beraberindekiler Bigen Tsagaan Göl civarına giderek burada bir süre
konakladıktan sonra Sags Düüren’e gitti. Buraya ulaştığında Galdan’ın yanında
sadece 600 kişinin bulunduğu kaynaklarda ifade edilmektedir207.
İmparator K’ang-hsi, 20 Kasım 1696 tarihinde yazmış olduğu yarlığında,
Galdan’ın peşinden bizzat kendisinin gidip onu öldüreceğini, ancak bu şekilde
rahatlayabileceğini ifade etmiştir. Galdan’ın Tibet’e girişini de her şekilde önlemeye
çalışıyordu. Ancak en hazin tarafı, Galdan’a bağlı noyan ve taişiler, tek tek gelerek
Mançu İmparatoru’nun hâkimiyetini benimsemeleriydi. K’ang-hsi de onlara samur
şapka ve değerli kürkler hediye ederek, onları kendisine bağlamaktaydı. Galdan, 19
Aralık 1696 tarihinde Tsin sarayına Geley Guin adındaki elçisini yollayarak,
muhtemelen kendisinin affedilmesi yolunda bir istekte bulunmuş olmalıdır. Bu
esnada Geley Guin, gösterilen ilgi ve alakanın etkisinde kalmış olmalıdır ki, daha
sonra taraf değiştirerek, K’ang-hsi’ye meyletmiştir. K’ang-hsi, Geley Guin’i
Galdan’a geri göndererek, Galdan ve Danzila’nın 70 gün içerisinde gelip, af
dileyerek kendi hâkimiyetini tanımaları gerektiğini iletmesini istemiştir208.
1697 yılı başlarında Galdan, Sevdenbaljir adındaki oğlunu Hami’den yardım
alması için göndermişse de oğlu, Hami’nin idarecisi Abduldarhan Beki tarafından 206 Nikita Ya. BİÇURİN, İstoriçeskoe Obozrenie Oiratov İli Kalmıkov c XV Ctoletiya Do Nastoyaşego Vremeni, 53. 207 Çuluunii DALAY, Oyrad Mongoliin Tuuh, 216. 208 Lazar İ. DUMAN, Vneşnyaya Politika Gosudarstva Tsin v XVII vv., 216-217.
68
yakalanarak, Pekin’e gönderilmiştir. Akıllı bir siyasetçi olan İmparator K’ang-hsi,
Sevdenbaljir’i cezalandırmak yerine onu, Goroy Çinday’ın kızıyla evlendirmiş ve
kendisine yaşaması için de arazi vermiştir. Bu şekilde Oyradları kendine çekmeye
çalışmıştır. Nitekim işi bittikten sonra Sevdenbaljir’i başına kestirerek, ibret-i âlem
için sergilemiştir209.
Halha’nın büyük bölümü ile Cungarya topraklarını kaybetmesinin yanı sıra
Zuun Mod Savaşı’nda askerî gücü de büyük ölçüde kırılan Galdan Boşgot Han’ın
durumu, oğlunun yakalanarak Pekin’e gönderilmesinden sonra daha da kötüleşmiştir.
1697 yılı başında Galdan Boşgot Han Sargsduuren’den Ats Ammtai 210
denilen yere göç etmiştir. Bu esnada Oyradlar arasındaki parçalanma iyice artmış
Danzila Ravdan, Danzan Ombo gibi Galdan’ın yakın dostları olan bazı noyanlar
Mançu İmparatoru tarafından gönderilen Mançu elçisine Mançu hâkimiyetini kabul
ettiklerini gizlice bildirmişlerdir. İmparator K’ang-hsi bu son gelişme üzerine Galdan
Boşgot Han’ı tamamen etkisiz hale getirerek, ortadan kaldırmak amacıyla 1697 yılı
Şubat ayında ülkesinin batı bölgelerinden topladığı ordusunu Pekin’den yola
çıkarmıştır 211 . Bu arada Galdan Han’a her hangi bir yerden yardım ve destek
gelmeyeceğini anlayan Oyrad Noyanları’nın büyük bir kısmı Galdan’ı terk etmişler,
böylece Galdan’ın herhangi bir şekilde Mançu Ordusu’na karşı mukavemet
göstermesi de imkânsız hale gelmiştir. İşte bu sıkıntılar üzerine gece gündüz düşünen
Galdan, hastalanarak, yatağa düşmüştü. Hastalığı iyice artan Galdan 13 Mart 1697
tarihinde 53 yaşında olduğu halde ölmüştür212. İlethel Şastir gibi bazı kaynaklarda
Galdan Boşgot Han’ın zehirle intihar ettiği yazılmaktaysa da bazı kaynaklarda da
tüm bu yaşananlara kalbinin dayanamayıp, öldüğü yazılmaktadır213.
Galdan’ın ölümünün ardından yanında bulunan 200 kadar Oyrad, Tseveen
Aravdan’a sığınırken, geri kalanlar Mançular’a bağlandılar. İmparator K’ang-hsi
209 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 105. 210 Ats Amttai bugünkü Moğolistan’da Gobi-Altay Aymağı’nın Tonhil Sum’unda bulunan Ats Dağı ile Amttai Gölü’nün bulunduğu bölgedir. 211 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 106. 212 Çuluunii DALAY, A.g.k., 217-218. 213 V. P. SANÇİROV, “İlethel Şastir” Kak İstoçnik Po İstorii Oiratov, 80.
69
Galdan’ın kafasını ele geçirmek için harekete geçtiyse de Oyrad Noyanları’ndan
Galdan’ın cesedinin yakıldığını öğrenince bu isteği sonuçsuz kalmıştır. İmparator
K’ang-hsi, Moğollar’ın bağımsızlıklarını kaybetmelerinde en etkili olan şahsiyettir.
Bunun yanı sıra, Tibet’deki yüksek dereceli lamaların kendi menfaatleri için izlemiş
oldukları politikalarına alet olan Galdan da büyük güç kaybına uğramıştır. Galdan bu
plana alet olduğunu ise ancak ölümünden kısa bir süre sonra anlayabilmiştir214.
Galdan Boşgot Han, Mançular tarafından Orta Asya’yı ele geçirmeye yönelik
faaliyetlerine en etkili şekilde karşı koyan şahsiyettir. Mançu İmparatoru K’ang-hsi,
Galdan’ı mağlup ederek onun gücünü kırdıktan sonra Orta Asya’yı ele geçirmeye
yönelik politikası başarıya ulaşacaktır. Tibet, Kukunor ve Hami’nin idarecileri bir
süre sonra Mançu hâkimiyetini kabul etmek zorunda kalacaklardır. Nitekim
Hami’deki Hoton Kabilesi Galdan Boşgot’un ölmesinin ardından 1697 yılında
Mançu hâkimiyeti altına girmiştir215.
Galdan’ın ölümünden sonra Mançu İmparatoru Kukunor Noyanları’nı baskı
altına alarak Kukunor’daki Boşigt Jonon’un oğlu Hadar’ın hatunu yani Galdan’ın
kızı olan Bum’u Pekin’e göndermelerini istemişti. 1698 yılı başında Daşbagatur’a
“Hoshoy Chin Wang”, diğer taişilere de “Gun”, “Beil”, “Beis” gibi unvanlar vererek,
onları ödüllendirmiştir. Mançu İmparatoru K’ang-hsi o dönemde Tibet’te meydana
gelen iç karışıklıklardan istifade ederek, Tibet’te yeniden Hoşuudlar’ın hâkimiyetini
tesis etmek adına Kukunor Hoşuudları ile birlikte Tibet’e saldırarak, Tibet’i ele
geçirmişlerdir. Böylece Galdan’ın ölümünden sonra Tibet ve Kukunor da Mançu
hâkimiyetine boyun eğmek zorunda kalmıştır216.
Galdan Boşgot Han’ın mücadelesinde başarısız olmasının çeşitli nedenleri
olmakla birlikte bunlardan en önemlileri şunlardır; ilk olarak Mançu İmparatorluğu
yeni kurulmuş ama güçlü bir devlet olup, Cungar Ordusu’na karşı Çin, İç Moğolistan,
Kukunor, Tibet ve Hami’deki askerî ve ekonomik gücü kullanmasıdır. İkinci sebebi;
Sibirya ve Orta Asya’ya doğru etkisini ve gücünü hissettirmeye başlayan Rusya ile 214 Çuluunii DALAY, A.g.k., 218. 215 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 107-108. 216 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongoliin Tuuh, C. IV, 133.
70
müttefik olması sebebiyle Galdan’ın Ruslardan yardım alamamasıdır. Üçüncüsü ve
kanaatimce de en önemlisi o dönemde Moğollar arasında yaşanan iç çekişmeler
nedeniyle ortaya çıkan siyasî istikrarsızlık idi. Galdan’ın hem devlet idarecisi hem de
ordunun başkumandanı iken yaptığı faaliyetler ile Galdan’ın dış siyaseti ve
Mançulara karşı giriştiği mücadelelere dair Mançu İmparatoru K’ang-hsi’nin emriyle
Mançu tarihçileri tarafından 1697–1708 yılları arasında 50 ciltlik bir külliyat olan
“Enh Amgalan Haanii Bodlogiin Biçig” hazırlanmıştır. Bu külliyatta Galdan’ın han
olduktan sonra kuzeybatıdaki Moğol kabilelerinden pek çoğunu hâkimiyeti altına
aldığını, böylece hâkimiyet bölgesinin Cungarya, Güneybatı Moğolistan, Kukunor’a
kadar uzanan bölge olduğunu ifade etmektedir217.
Mançu İmparatoru K’ang-hsi ile Cungarya Hanı Galdan Boşgot Han arasında
yaşanan mücadele sadece Mançu-Oyrad mücadelesi değil, aynı zamanda Asya’nın
birçok ülke ve topluluğunu yakından ilgilendiren ve bilinen dünyanın hemen
tamamının dikkatini çeken bir mücadele idi. Nitekim o dönemde dünyanın büyük
devletlerinden biri olan Fransa’nın Paris Gazetesi’nde Galdan Boşgot Han’ın Mançu
İmparatoru tarafından mağlup edildiğine dair bir haber de çıkmıştır218.
3.6. Galdan Boşgot Han’ın İdarî ve Ekonomik Reformları Galdan Boşgot Han, Cungar Hanlığı tahtına çıktıktan sonra bir taraftan
hanlığın teşkilatlanması ile uğraşırken bir taraftan da kendi otoritesini arttırmaya
çalışıyordu. Bu amaçla idarî teşkilatta bir takım değişikliklere giderek, daha önceleri
hoşuu olarak geçen bölgeleri direkt hanlığa bağlayıp otoglara ayırmış, diğer taişi ve
noyanların halklarını da sınıflara ayırarak, otoritelerini zayıflatıp merkezi idareyi
güçlendirmek istemiştir219. İlk olarak Cungar Hanlığı içerisinde 12 otog ve 5 jas
bulunmakta iken daha sonraları bu sayı oldukça artmıştır. Cungar Hanlığı’nın XVII.
Asrın sonlarında 600 bin nüfusa sahip olup, bu nüfusun 10 bin çadırdan oluşan kısmı
doğrudan hanın tebaasını oluşturmaktaydı. Bu otoglar da belli görevlerle
vazifelendirilmişlerdi. Mesela 4 bin çadırdan oluşan bir otog, sarayın ihtiyaçlarını
217 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 38. 218 Gazetedeki haberin bir kopyası ekler kısmında yer almaktadır. 219 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongoliin Tuuh, C. IV, 87.
71
karşılamak ve tarımsal faaliyetlerde bulunmakla görevli idi. Binden fazla çadırdan
oluşan başka bir otogun ise ordunun silah ve teçhizat ihtiyacının karşılanmasından
sorumlu idi.
1678 yılında Galdan Han, bir otogun halkının başka bir otoga katılmasını
yasaklamıştır. Galdan Boşgot Han’ın çıkarmış olduğu bu yasayla Cungar Hanlığı’nın
toplumsal yapının düzenlenmesinde ve hanın otoritesinin artmasında etkili
olmuştur220.
Galdan Boşgot Han, tod, dörvöljin ve Tibet alfabesiyle yazılmış 3 farklı
tamga kullanmaktaydı. Galdan’dan sonra yerine geçecek olan Tseveen Aravdan ve
oğlu Galdantseren de alev kırmızısı tamgayı kullanacaklardır. Cungar Hanlığı’na
bağlı taişi ve zaysanları yeşil ipekten veya karışık renkli kumaşlardan yapılmış
sancakları taşıyorlardı221.
Galdan Boşgot Han, merkezî idareyi güçlendirip, yeni yasalar çıkararak, idarî
teşkilatta da yeniden yapılanmayı gerçekleştirdikten sonra devletin bekası için
ekonomik gücün önemini bildiğinden hayvancılık ve tarım faaliyetleri ile dış ticaret
potansiyelinin arttırılmasına ağırlık vermeye başlamıştır. Cungar Hanlığı içerisindeki
ekonomik yaşam daha önce olduğu gibi hayvancılığa dayanıyordu. Yalnız Cungar
Hanlığı’nda diğer Moğol ülkelerinden farklı bir ekonomik gelir kaynağı vardı ki bu
da gelişmekte olan tarım faaliyetleriydi. Galdan öncelikle İli Nehri kıyılarında tarım
faaliyetlerine ağırlık vermiş, 1690–1695 yılları arasında ise Ulaangom ve Hovd’a
ziraî faaliyetlerde bulunmuştur. Bu ziraî faaliyetlerde büyük çoğunlukla Türk asıllı
Hotonlar kullanılmıştır222.
Galdan Boşgot Oyradlar arasında Lamaizm’in yayılmasını da desteklemiş
Gamba ve Lamarim adında iki manastır ve tapınak kurmuştur. Galdan’ın Tibet
Lamaizmi’ni yaymak amacıyla kurmuş olduğu tapınaklar ile askerî amaçlarla kurmuş
olduğu istihkâmlar daha sonraları dinî, kültürel ve ticarî merkezler haline
220 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 51. 221 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV 87-88. 222 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 54-55.
72
gelmişlerdir. Bu yerler günümüze Hovd, Ulaangom, Hulj, Haynag (İli kıyılarında)
gibi şehirler olarak ulaşmışlardır.
Bu yeni yerleşim yerlerinde han sarayı inşa edilmiştir. Yine bu şehirler altın
ve gümüş ustaları ile ateşli silah teknisyenlerinin, Halha veya Buhara’dan gelen
tüccarların bir araya geldikleri, el sanatları ile ticaretin yoğun olarak yapıldığı
merkezler olarak karşımıza çıkmaktadır. Cungarlar ayrıca ortaya çıkan Mançu
tehlikesine karşı bağımsızlıklarını korumak maksadıyla askerî gücün arttırılmasına
ve ateşli silahların yaygınlaştırılmasına büyük önem verilmiştir. Bu amaçla
bahsedilen şehirlerde silah atölyeleri kurmuştur.
Galdan Boşgot 1678 yılında Doğu Türkistan’ı ele geçirdikten sonra burada
bulunan stratejik öneme sahip işlenmemiş madenler, barut yapımında kullanılan
sülfür ve potasyum nitrat (KNO3) Cungarya’ya getiriliyordu. Galdan döneminde
Cungarlar, esir edilen usta ve teknisyenleri silah atölyelerinde kullanmışlardır.
Ayrıca askerî bir talimhane kurarak, burada önce ateşli silahlarla sonra ok ve mızrak
atma gibi çeşitli atış talimleri yapılmaktaydı. 21 Mayıs 1690 tarihinde Cungar
Ordusu Mançu Ordusu’nun sol kolu arasında Ulahuy (Uruh) Nehri yakınlarında
yapılan savaşta Cungar Ordusu ilk kez ateşli silah kullanmıştır 223 . 1692 yılı
sonbaharında Galdan, Mançu İmparatoru’nun göndermiş olduğu hediyeye karşılık
olarak Ööldiin Buu adındaki Cungar yapımı ve Cungarlar has bir silahı hediye olarak
yollamıştır.
Ayrıca hem iç hem de dış ticaret i arttırmak amacıyla Cungar Hanlığı’nda ilk
kez para bastırılmıştır224. Böylece Galdan Boşgot Han, kendi adına para bastıran ilk
Cungar Hanı olma özelliğini de taşımaktadır225.
223 Galdan döneminde üretilen silahlar bugün Moğolistan’ın Gobi-Altay Aymağı’ndaki “Oron Nutgiin Sudlah Müzesi”nde sergilenmektedir. 224 Bu para gümüş olup, 3 cm çapında ve 0.5 mm kalınlığında idi. 225 Sodnomiin TSOLMON, Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644-1697), 56-59.
73
4. TSEVEEN ARAVDAN DÖNEMİ CUNGAR HANLIĞI XVII-XVIII. asırlarda, Galdan Boşgot Han’ın ölümünden sonra Cungar
Hanlığı Moğol ülkeleri arasında bağımsızlığını koruyan tek Moğol devleti olarak
karşımıza çıkmaktadır. Galdan’ın 1697 yılındaki ölümünden sonra hanlığı yeğeni
Tseveen Aravdan idare etmeye başlamıştı226.
Tseveen Aravdan Oyradlar’ın Çoros Kabilesi’ne mensup olup, babası Senge
Huntaişi’nin Galdan Boşgot Han’ın ağabeyi olduğuna yukarıda değinmiştik. Babası
Senge öldüğü zaman Tseveen Aravdan ve kardeşleri henüz çocuk yaşta oldukları için
Çoros tahtına amcaları Galdan geçmişti227.
Tseveen Aravdan, 1689’da amcası Galdan’a isyan ederek, 1691’de İli ve
Tarım havzasını kontrolü altına almıştı. V. Dalay Lama’nın ölümünü 1682’den beri
gizli tutan Tibetli rahip Dersid Sanjaajamts (Sangs-rgyas-rgya-mtsho), artık
Mançular’ın açık bir düşmanı olan Galdan’ın bir gelecek vaat etmediğini fark etmişti.
Bu nedenle de, 1694’de Cungar reisi olduğunu kabul ettiği Tseveen Aravdan’a
“Huntaişi” unvanını verdi. Aynı zamanda 1697’de, Galdan’ın ölümünden hemen
önce, Torgut reisi Ayuki’ye de “Han” unvanını vermişti. (Ayuki’nin annesi, Bagatur
Huntaişi’nin kızı idi.)228.
Tseveen Aravdan, çok cesur ve bilgili bir şahsiyetti. Her ne kadar Galdan
Boşgot’a karşı hareket ederek, hanlığın gücünü ikiye bölse de, Galdan’ın ölümünden
sonra dirayetliliği ile hanlığı ayakta tutmayı başarmış hatta daha da güçlendirmiştir.
XVII. Asrın sonlarında Cungar Hanlığı büyük ölçüde zayıflamış, Oyradlar uzun
süren savaşlarda çok kayıp vermiş, kimi ölmüş kimi Mançulara esir düşmüş kimisi
de çeşitli bölgelere göçe zorlanmıştır. Ancak bütün bunlar kutsal bir amacı yani
bağımsızlığı daim kılmak amacıyla yapılmış mücadelelerdir.
226 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Vzaimootnoşenya Mongoliy i Rossiy. 17-18 vv., 129. 227 İ. SARUUL, “Tseveenravdan Huntaij Zuun Gar Ulsiin Haan Suusan ni”, MUIS-iin Tuuhiin Setguul, C.II, 60. 228 Junko MİYAWAKİ, “History of the Dzungars: Introductory Survey”, History of Civilizations of Central Asia, Volume V, 148.
74
4.1. Tseveen Aravdan’ın Han Olmadan Önceki Faaliyetleri
Galdan Boşgot Han’ın Mançular ile savaşmak amacıyla Halha’da bulunduğu
müddetçe Tseveen Aravdan da kendi hâkimiyetine verilen bölgede yaşamaya devam
etmişti. 1690 yılında Galdan’a karşı harekete geçerek, Hovd’u ele geçirmek istediyse
de Dalay Lama adına mektuplar yazan Dersid Sanjaajamts’ın Galdan’a karşı
mücadele etmesinin yanlış olduğuna yönelik tavsiyesini dinleyerek, bu saldırıdan
vazgeçmiştir. 1691 yılında yine Dalay Lama adına Dersid Sanjaajamts Tseveen
Aravdan’a “Zorigt (Cesur) Huntaişi” unvanını vermiştir229.
Tseveen Aravdan, hanlığın güçlenmesi için önemli bir unsur olan Tibet
Lamaizmi’ni sonuna kadar desteklemiştir. Nitekim Hoşuud Oçirtu Tsetsen han
devrinden bu yana da Oyrad topraklarında büyük küçük pek çok Budist tapınağı
kurulmuş ve o dönem için bu tapınakların idaresi de Zaya Bandida’ya verilmişti230.
Tseveen Aravdan’ın lamalara verdiği önem ve onlara sağladığı hizmetler çok
geçmeden meyvelerini vermeye başlamış ve lamalar da Tseveen Aravdan hükümetini
desteklemişlerdir. Tseveen Aravdan Tanrı Dağları’nın kuzey taraflarındaki ovaları
hâkimiyeti altına aldıktan sonra güneydeki topraklara gözünü dikmişti. 1691 yılında
Ulaangom bölgesini ele geçiren Tseveen Aravdan, topraklarını İrtiş’in yukarı
taraflarından Uvs Gölü’ne kadar genişletmişti.
1693 yılında Doğu Türkistan’ın (Xing Jiang) güneyini idare eden Appak
Hoca’nın hakimiyetine karşı ayaklanmalar oldukça artmıştı. Bunun üzerine Appak
Hoca, Tseveen Aravdan’dan askerî destek istemişti. Böylece Tseveen Aravdan’a
Tanrı Dağları’nın güneyindeki toprakları ele geçirmek için de fırsat doğmuştu.
Tseveen Aravdan bu isteği kabul ederek, derhal askerlerini bölgeye gönderdi. Cungar
Ordusu’nun desteğiyle isyan başarıyla sona erdirildi. Cungarlar ayrıca bölgede
bulunan Çağatay Ulusu’na ait anadilini unutmuş Budist Moğol halkı da
beraberlerinde alıp getirmişlerdir. Tseveen Aravdan bundan sonra bu bölge üzerinde
229 Çuluunii DALAY, Oyrad Mongoliin Tuuh, 226. 230A. OÇİR, “Lamaizm v Oyradskom Obşestve (XVII-Pervaya Polovina XVIII V)”, Srednevekovaya Kultura Mongolskih Narodov, 81.
75
otoritesini kurmuştur. Buradaki tarım faaliyetlerinden istifade etmiş böylece
devletinin güçlenmesinde önemli bir adım atmıştır.
Dersid Sanjaajamts da onun bu şekilde güçlenmesinden oldukça büyük
memnuniyet duyarak, 1694 yılında Tseveen Aravdan’a “han 231” unvanını vermiştir.
Galdan Boşgot’un ölümünden sonra Galdan’a ait topraklar da tamamen ona
bağlanmıştır.
Mevcut şartlar düşünüldüğünde Mançularla yapılan savaşlarda Cungarlar
ekonomik anlamda da büyük bir darbe almıştır. Hayvanların pek çoğu ölmüş veya
yağmalanmıştı. Henüz başlayan tarım faaliyetleri de kesintiye uğramış, ticaret ise
tamamen durmuş gibiydi. Sadece Hovd ve Uvs Aymakları’nda yaşayan Dörvöd
ağırlıklı Oyradlar ile az miktardaki Türk asıllı Hotonlar tarım faaliyetlerine devam
etmekteydi. Ayrıca bağlı topluluklardan da düzenli olarak vergiler toplanamadığı için
hanlığın ekonomik gücü de yok denecek kadar azalmıştı. İşte Tseveen Aravdan,
Cungar tahtını bu haliyle devralmıştı.
Resmî olarak Cungar Hanlığı tahtına oturduktan sonra en büyük sorun olan
ülkenin iç siyaseti ile ekonomik durumunu düzeltmeye yönelik girişimlerde bulundu.
Ayrıca dış ilişkileri de düzenlemeyi de ihmal etmedi. Tseveen Aravdan ekonomik
şartları düzeltmek ve halkın refahını sağlamak için verimli otlaklara ihtiyaçları
olduğunu biliyordu. Böylece hayvancılığın yeniden gelişmesi mümkün olacaktı. Bu
yüzden de zengin otlaklara sahip olan Rusya ile karşı karşıya gelmesi işten bile
değildi.
Mançular ile yeniden ticari ilişkiler kurulmasına büyük önem verdi. Orta
Asya’daki çeşitli kabile ve topluluktan düzenli olarak vergi toplamaya başladı. Tarım
faaliyetlerine, el sanatlarına, ateşli silah üretimine ağırlık verdi. Alınan bu önlem ve
uygulamalar neticesinde Cungar Hanlığı sosyal ve ekonomik açıdan eskisinden daha
güçlü hale geldi232.
231 Moğollarda büyük kabilelerin reislerine verilen han unvanı bildiğimiz han unvanından farklıdır. Nitekim devlet başkanı anlamındaki han sözcüğü “Haan” şeklinde yazılmaktadır. Dolayısıyla yukarıda da geçen Tuşeet Han, Zasagt han gibi şahıslar da sadece kabile reislerine verilen han unvanını taşımaktadırlar. 232 Çuluunii DALAY, Oyrad Mongoliin Tuuh, 223-224.
76
4.2. Tseveen Aravdan’ın Dış Politikası ve Siyasî Faaliyetleri Tseveen Aravdan Cungar Hanlığı tahtına çıktıktan sonra komşularıyla iyi
ilişkiler kurma ve sürdürme politikasını gütmüştür. Bu politikanın ağırlık
noktalarından biri, kuzey komşusu Rusya ile iyi geçinmektir. Mançular ile yeniden
ticari ilişkiler kurulmasına büyük önem vermişti. Orta Asya’daki siyasî yapılar
üzerinde baskı kurarak buradaki mutlak hâkimiyetini güçlendirmeye çalışmıştır.
Özellikle Kazaklar üzerinde olmak üzere Orta Asya’da güçlü bir hâkimiyet tesis
etmeyi başarmıştır.
Diğer komşu olan güneydeki Mançular’ın ise, önce İç Moğolistan’ı ardından
da Halha’yı ele geçirmiş olup, şimdi sıranın Cungar Hanlığı’nda olduğu gerçeğini
Tseveen Aravdan çok iyi biliyordu. Bu yüzden Rusya ile iyi ilişkiler içerisinde olarak
Mançu İmparatorluğu’na karşı bir denge politikası güdüyordu.
Rus Hükümeti’nin amacı ise Cungar Hanlığı’nı öncelikle savaşmadan ve
kendi taraflarına çekerek, Rus Çarlığı’na bağlamak idi. Eğer bu başarılamazsa da en
azından Cungar Hanlığı’nın Mançulara bağlanmasını önlemeye çalışarak,
bağımsızlığını korumasına yardımcı olunacaktı. Bu durumdan haberdar olan Cungar
Hanları da Rus Çarlığı ile aralarında yaşanan sınır anlaşmazlıklarına rağmen
Rusya’ya dayanarak, Mançular ile mücadele etme düşüncesindeydiler.
Ayrıca Cungar Hanlığı’nın bağımsızlığını korumak için gerek Kukunor’daki
Oyradlar’ın gerekse de İç Moğolistan ve Halha Moğolları ile İtil boyundaki
Kalmuklar’ın desteğini almaya çalışmıştır. Bunun için de Lamaizm’i birleştirici bir
unsur olarak desteklemiştir.
4.2.1. Tseveen Aravdan Döneminde Rusya ile İlişkiler
4.2.1.1. Rus Çarlığı ile İlişkiler
O dönemde Rusya’nın başında I. Petro (Deli Petro) bulunmaktaydı ve
Petro’nun amacı güneye doğru genişlemekti. Bundan dolayı da Cungar Hanlığı ile
Rus birlikleri arasında zaman zaman küçük çapta çatışmalar yaşanmaktaydı. I. Petro
77
yine bu amaçla sık sık yakından ilgilendiği Moğolistan’a (Halha’ya) elçiler
göndererek, burası hakkında bilgi toplamaya çalışıyordu. Deli Petro, Oyrad
topraklarına da birkaç defa kalabalık bir heyetle elçi göndererek, Cungarya
sahasındaki altın, gümüş ve demir cevherlerini tespit ettirmeye çalışmıştı. Halha ile
ticaret yapmayı da istiyordu. Deli Petro, 18 Haziran 1700 tarihinde bir yarlıkla
Pekin’de bir kilise kurulması ve Çince ile Moğolca öğrenmeleri için 2 rahibi Pekin’e
göndermiştir. Böylece Çin ile de ilişkilerini arttırmaya çalışmıştır.
Rusya güneye doğru ilerleme politikasının bir parçası olan Cungar Hanlığı ile
iyi ilişkiler kurmak prensibini büyük bir dikkatle uyguluyordu. Tseveen Aravdan da
Mançulara karşı dengeli bir güç birliği oluşturabilmek için Rusya’ya ayrı bir önem
vermekteydi. Tseveen Aravdan Ocak 1701 tarihinde Moskova’ya ilk elçisini
göndermiştir. Tseveen Aravdan’ın elçisi Abdül Erh Zaysan 10 Ocak 1703 tarihinden
yani yaklaşık 2 yıl sonra geri dönmüştü. İki taraf arasındaki görüşmelerin ana
konuları Kırgızlarla ilişkiler mevzusu, verimli otlakların korunması ve iyi komşuluk
ilişkilerinin geliştirilmesiydi233.
Rusya ile ilişkilerin gerilmesinde etkili olan meselelerden birisi Kırgızlar’ın
durumu idi. 1703 yılı Ekim ayında Tseveen Aravdan Yenisey’de bulunan Kırgızları
daha önce kendilerine bağlı olmalarından yararlanarak, Cungarya topraklarına göç
ettirmiştir. Kırgızlar’ın bu göç hareketini kabul etmelerindeki en önemli neden
Rusları Kırgız topraklarına sokmak istememeleri ve Rus hâkimiyetine karşı
direnmeleridir. Cungarlar Yenisey’den uzakta yaşadıkları için bu bölgeden vergi
almaları da güç oluyordu. Ayrıca bu bölgelerin güvenliğini sağlamak da ayrı bir
problem idi. Dolayısıyla Tseveen Aravdan, Kırgızlar’ın Cungarya’ya göçünü talep
etmişti. Bu şekilde hem Kırgızları idare etmesi kolaylaşmış hem de onları Rus
nüfuzundan kurtarmıştır 234 . XVIII. Asrın ortalarında Yenisey’den göç ettirilen
Kırgızlardan bazıları Rusya’daki Minusin bölgesine geri dönerek, o günden itibaren
Hakas adını aldılar. Bazıları da Mançulardan kaçarak, İtil Boyu’ndaki Kalmuklara
sığınmış ve onların içinde yaşamaya başlamışlardır 235. Böylece Kırgız meselesi bir
233 Çuluunii DALAY, Oyrad Mongoliin Tuuh, 229. 234 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Vzaimootnoşenya Mongoliy i Rossiy. 17-18 vv., 135. 235 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Russiya i Mongoliya, 72-73.
78
süreliğine dahi olsa çözüme kavuşturulmuş oldu. Yalnız bu çözüm yolu Rusya’nın
tepkisini çekmiştir.
Bu dönemde Mançu Sarayı’nın Rusya ile ilişkileri oldukça iyiydi. Her iki
taraftan da karşılıklı olarak elçiler gidip, geliyordu. Mançu İmparatoru, Deli Petro’ya
yazmış olduğu mektuplarda Cungar Hanlığı’nın desteklenmemesini, silah ve cephane
yardımı yapılmamasını, topraklarına girilmemesini, Rusya’ya kaçan Oyradlar’ın da
geri gönderilmesini istemiştir236. Tseveen Aravdan, olan bitenden haberdar olduğu
halde henüz hazır olmadıklarını bildiği için zaman kazanmak amacıyla elçiler
göndererek, siyasî ve ticari ilişkileri iyi bir şekilde sürdürmeyi istiyordu.
Tseveen Aravdan 1714 yılında Rus Hükümeti’nden Krasnoyarsk, Kuznyetsk,
Tomsk ve Barabin’in bozkır kısımlarını istemiştir. Bu istek reddedildiği gibi İrtiş
bölgesindeki sınırlarındaki güvenlik önemlerini de arttırmışlardır 237 . O dönemde
Rusya adına Sibirya’yı idare eden Gagarin adında bir general vardı. Gagarin,
Cungarya topraklarında altın, gümüş, bakır ve demir cevherlerinin yoğun olarak
bulunduğunu, maden açmaya elverişli yerler olduğunu Deli Petro’ya bildirmişti.
Petro da bu haber üzerine Gagarin’e bir maden tetkik ekibi kurarak, Yarkent’e
göndermesini istemiştir. Gagarin, bu ekibi koruması için Buhgolts idaresinde 3 bin
kişilik bir kuvvet vererek, Haziran 1715’te Tobolsk üzerinden Cungarya’ya
göndermişti. Amaçlarının sadece maden tetkiki olduğunu M. Trubnikov adındaki bir
elçiyle 1715 yılı kışında Tseveen Aravdan’a bildirmek istemişler ancak elçi Kazaklar
tarafından yakalanmış böylece bu mektup Tseveen Aravdan’a ulaşmamıştı.
Bu mektubu almayan Tseveen Aravdan Ruslar’ın esas niyetini bilmediği için
Tserendondov idaresinde birkaç bin kişilik bir kuvveti Rus ekibinin bulunduğu
Yamış Gölü’ne göndermişti238. Gagarin yardım amacıyla asker gönderdiyse de bu
yardım onlara ulaşmamış ve kuşatma altına alınan Rus askerlerinden 2 bini ölmüş,
geriye kalan 700 kişi de Buhgolts’un taktiğiyle Tobolsk’a kaçmayı başarmıştı239.
236 Çuluunii DALAY, Oyrad Mongoliin Tuuh, 224-225. 237 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Russiya i Mongoliya, 73. 238 A. Kayyum KESİCİ, Dün Bugün ve Hedefteki Kazakistan, 71. 239 Çuluunii DALAY, Oyrad Mongoliin Tuuh, 243-244.
79
1716 yılında Rus Hükümeti bu gelişmeler karşısında daha ince ve daha
dikkatli bir Cungar politikası izlemeye başlamıştır. I. Petro Baltık kıyılarından
göndermiş olduğu emirname ile Oyradlar ile karşı karşıya gelmekten kaçınmalarını
ve Oyradlar ile iyi geçinmeleri yönündeki emri doğrultusunda Rus Hükümeti
politikasında bir değişiklik yapmıştır. Rus Çarı Cungar Hanlığı’nın gücünden
çekiniyordu. Ayrıca Güney Sibirya’da bulunan Rus kuvvetleri yetersiz olduğu için
şimdilik Cungarlar ile bir mücadeleye girmeyi doğru bulmuyordu. Buna rağmen
Cungarlara karşı mücadele veren Kazaklarla ittifak kurarak, onlara destek
veriyorlardı. Ancak Tseveen Aravdan Orta Asya siyasetinde önemli bir rol üstlendiği
için bu ittifakın faydasını pek fazla görememişlerdi240.
Bu arada Ruslar 1716 yılında Yamış Gölü kıyısında Yamış Kalesi’ni kurmak
isterken, Cungarlar buna şiddetle karşı koyarak, Rusları bölgeden çıkarmışlardır.
Ancak 1717 yılında Ruslar Jelezin Kalesi’ni kurmuşlar, Yamış Kalesi’ni de yeniden
inşa etmişlerdi. 1718 yılında Semipalatinsk Kalesi’ni, 1720 yılında da Öskemen
Kalesi’ni kurmuşlardı. Bu şekilde Ruslar, İrtiş Nehri’nin sağ kolunu hâkimiyetleri
altına almayı başarmışlardı241.
Şubat 1717’de Gubernator M. Gagarin, Tseveen Aravdan’a Çeredov adındaki
elçisi ile bir mektup gönderek, iki taraf arasındaki savaşa bir son verilerek, barışın
sağlanmasını temenni ettiğini bildirmişti. Tseveen Aravdan, adı geçen elçiyi
tutuklatmıştır. Bunun üzerine I. Petro 18 Haziran 1716 ve 7 Mart 1717 tarihlerinde
iki kez Tseveen Aravdan’a elçileri vasıtasıyla mektup göndermişti. Tseveen Aravdan,
27 Haziran 1717’de I. Petro’nun G. Vilyanov adındaki elçisiyle görüşmüştü. Şubat
1718’e kadar Cungarya başkentinde kalan G. Vilyanov, dönüşünde Cungar Hanlığı
hakkında edinmiş olduğu kıymetli bilgileri de I. Petro’ya rapor etmişti. Ağustos
1720’de İ. M. Liharyov idaresindeki 400’den fazla Rus askeri İrtiş’e gelerek, büyük
çoğunluğu Cungarya sınırlarında olan Zaysan Gölü civarında istihkâm kurmuşlardı.
Ardından Tseveen Aravdan’a mektup göndererek, savaşmak amacıyla değil sadece
bölgede maden tetkiki yapacaklarını iletmişlerdi.
240 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Vzaimootnoşenya Mongoliy i Rossiy. 17-18 vv.,141. 241 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Russiya i Mongoliya, 75.
80
Tseveen Aravdan bu mektupta ifade edilen niyete inanmamış olacak ki, oğlu
Galdantseren idaresinde bir kuvveti bölgeye göndermişti. 3 gün süren çarpışmanın
sonunda Cungarlar tekrar gelip gelmişti. Zor durumda kalan Ruslar barış istemek
zorunda kaldılar 242 . Bu isteklerini babasına danışan Galdantseren onun onayıyla
barışı kabul etmiş ancak güneyde gelişmekte olan tehlikelerden dolayı Rusya ile
barış ve uyum içerisinde yaşanması gerektiği anlaşılmış, ayrıca maden tetkiklerine
devam etmeleri için de izin verilmiştir. Gerçek anlamda barış antlaşmasının
yapılması için Tseveen Aravdan Ocak 1721’de Borhurgan Taişi’yi elçi olarak St.
Petersburg’a göndermişti. Elçinin ele alacağı konulardan en önemlisi sınırların çizimi
ve güvenliği meselesi idi. Ayrıca diğer önemli bir mesele de Mançulara karşı
kendilerine 2 tümenden oluşan bir askerî yardım yapmalarıydı. I. Petro, Borhurgan
Taişi ile yüz yüze görüşerek “Cungar Hanlığı’nın Rusya’nın idaresi altına girmesi
halinde kendilerine askerî yardım yaparız” demiş ve İ. Unkovskiy’i, Borhurgan Taişi
ile birlikte elçi olarak Tseveen Aravdan’a göndermişti. 17 Kasım 1722’de yola çıkan
Rus elçisi Unkovskiy, İli’de kışı geçirdikten sonra Tseveen Aravdan’ın başkentine
ulaşmıştı. Tseveen Aravdan ile görüşen Unkovskiy burada gördüklerini ve
yaşadıklarını raporunda yazmıştır 243. Unkovskiy’nin raporuna göre Kırgız (Kazak),
Urianhai, Telengut, Mingat, Kayut, Koseut, Yarkentli, Buharalı, Burut (Kırgız) ve
Barabinlerin (Baraba Tatarları) o dönemde Cungar Hanlığı’na bağlı idi244.
Unkovskiy, I. Petro’nun yazmış olduğu mektubu Tseveen Aravdan’a vermişti.
Mektupta Cungar Hanlığı’nın İtil Kalmukları gibi Rus hâkimiyetini kabul etmelerini,
böylece kendilerinin dış tehlikelere karşı Rusya tarafından korunacağı hususu
anlatılmıştır. Tseveen Aravdan da her ne kadar yaşadıkları mağlubiyetlerden dolayı
güçleri kırılmış olsa da Ayuki Han kadar düşmediklerini ifade etmiştir.
Yine de bu meseleyi kurultayda görüşülmesi gerektiğini düşünen Tseveen
Aravdan, Tserendondov, Sandag, Sanj, Şar Danzani Çoymbol, Barmaaş ve
Galdantseren gibi önde gelen güvenilir taişiler ve noyanlar ile Rus elçisi
242 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Vzaimootnoşenya Mongoliy i Rossiy. 17-18 vv.,142. 243 Unkovskiy’nin yazmış olduğu rapor Cungar Hanlığı’nın örf ve adetleri ile teşrifat kuralları ile ilgili önemli bilgiler içermektedir. 244 Junko MİYAWAKİ, “History of the Dzungars: Introductory Survey”, History of Civilizations of Central Asia, Volume V, 149.
81
Unkovskiy’in katıldığı kurultayda bu konuyu gündeme getirmiştir. Kurultaya katılan
noyanlar iki gruba ayrıldılar. Bir grup Ayuki Han gibi Rus himayesine girmeyi
savunurken, diğer grup bağımsızlığın en önemli unsur olduğunu bu sebeple de başka
bir ülkenin boyunduruğu altına girmenin kabul edilemeyeceğini savunuyordu. İki
taraf arasındaki tartışmalar devam ederken, Rus elçisi Unkovskiy, I. Petro’nun
isteğini gerçekleştirmek için Rus boyunduruğunu isteyen Tseveen Aravdan’ın ikinci
hatunu Seterjav (Ayuki Han’ın kızı) ile Sanj Zaysan, Luvtsantseren, Luvsansono
(Seterjav Hatun’un oğlu) gibi noyanlara hediyeler sunarak, onları tamamen kendi
taraflarına çekmeyi amaçlamıştır.
Bu grubun karşısında bağımsızlık yolunu seçenler ise General Tserendondov,
Sandag Zaysan, Galdan Tseren gibi noyanlardan oluşuyordu. O esnada hastalıktan
yatan Songoravdan Hatun, kocası Tseveen Aravdan’a başka bir devletin
boyunduruğu altına girmenin kesinlikle mümkün olamayacağını söylemiştir. Tseveen
Aravdan ise hiç müdahale etmeden kurultayda olan bitenleri izliyordu. Tseveen
Aravdan Han, Cungarya topraklarında 10 aydan fazla bir süre kalan Rus elçisi
Unkovskiy ile 17 defa görüşmüştü. Ancak Rus elçisinin bir cevap alması çok uzun
sürmüştü. Bunun nedeni Tseveen Aravdan’ın Çoynamhaa adındaki elçisini Pekin’e
göndererek, Mançu Sarayı ile barışın sağlanmasına yönelik teklifinin cevabını
beklemesiyle ilgili olabilir. Çoynamhaa, 1722 yılında Pekin’e ulaşarak, hasta ve yaşlı
K’ang-hsi ile görüşmüştür. Tseveen Aravdan’ın teklifini kabul eden İmparator
K’ang-hsi, iki taraf arasında barışı kendisinin de istediğini bildirmiştir 245.
Bu yeni gelişmenin ardından Tseveen Aravdan Dorj adındaki elçisini Rus
elçisi Unkovskiy ile birlikte I. Petro’ya göndererek, tekliflerini kabul
edemeyeceklerini ve Cungarya topraklarında maden tetkiki yapmalarını da
yasakladığını bildirmiştir. I. Petro, 4 Nisan 1724 tarihinde Tseveen Aravdan’ın elçisi
Dorj’u St. Petersburg’da kabul ederek, Cungar Hanlığı ile dostane ilişkiler içerisinde
yaşamak istediklerini ifade etmiştir. Dorj, I. Petro’nun bu niyetli mektubunu da
alarak 28 Eylül 1724’te St. Petersburg’tan ayrılarak, Cungarya’ya dönmüştür246.
245 Çuluunii DALAY, A.g.k., 244-248. 246 Aynı eser, 248.
82
Bütün bunları değerlendirecek olursak, Bu dönemde Rusya daha ziyade
Balkanlar ve Karadeniz’in kuzeyi ve Kafkaslar’ın fethine mevzusuna ağırlık verdiği
için Orta Asya’daki gelişmeleri sadece takip etmekle yetinmekteydi. Savaş gücünü
de daha ziyade batıya kaydırmış Cungarya ve Mançu Sarayı ile dostane ilişkiler
kurmayı tercih etmişti. Bunun neticesinde de Cungarya ile olan ilişkilerini özellikle
ekonomik düzlemde geliştirmenin yollarını aramakta, Cungar Hanlığı
topraklarındaki madenlerle de yakından ilgilenmekte olduğu anlaşılmaktadır.
4.2.1.2. İtil Kalmukları ile İlişkiler
İtil Kalmukları yukarıda da değindiğimiz üzere XVII. Asırda Batı
Moğolistan’dan hareketle İtil boyuna göçererek, Rus tabiiyetine girmişlerdi. Cungar
Hanlığı ile de kuruluşundan beri iyi ilişkiler kurmuşlardı. Yine kaynakların yazdığına
göre Tseveen Aravdan’ın, Galdan Boşgot Han’ın Tsin ile savaştığı esnada İtil
Kalmukları ile birlikte olduğu, buradan hareketle 1697’de tahtı ele geçirdiği
yazılmaktadır. Bu da iki taraf ilişkilerinin iyi olmasını sağlayan başka bir etkendir. O
dönemde İtil Kalmukları’nın başında Ayuki Han bulunmktaydı. Ayuki Han’ın
1670’den 1724’e kadar süren hükümdarlığı, İtil bölgesindeki Torguud gücünün
doruk noktasını teşkil ediyordu. Moskova ile askerî bir ittifaka girmiş ve Rus
Ordusu’ndaki Kalmuk süvarilerinin yaptığı hizmetlere karşılık da büyük bir
zenginlik elde etmişti247.
Bu iki Oyrad topluluğu evlilik yoluyla aralarında pek çok kez akrabalık tesis
etmişlerdi. İtil Kalmuk Hanı Ayuki Han kızı Seterjav’ı Tseveen Aravdan ile
evlendirirken, Tseveen Aravdan da kuzeni Darmabal’ı Ayuki Han ile evlendirmiştir.
Buna rağmen iki taraf arasında zaman zaman anlaşmazlıklar yaşanmaktaydı248.
XVIII. Asrın başlarında Ayuki Han’ın oğlu Sanjib, babası ile arası açılınca
beraberindeki halkıyla birlikte Cungar Hanlığı’na sığınmıştı. Tseveen Aravdan ise
Sanjib’i babasına iade etmiş fakat 15 bin kişiden oluşan halkını geri göndermemiş ve
247 Junko MİYAWAKİ, “History of the Dzungars: Introductory Survey”, History of Civilizations of Central Asia, Volume V, 149. 248 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 83-84.
83
bu halkı kendisine bağlamıştır. Bu olay iki tarafın arasına soğukluk girmesine sebep
olmuştur. Ardından 1703 yılında Ayuki Han’ın yeğeni Arabjur Tibet’e gidip burayı
ziyaret etmek istemiş bunun için de Cungarya topraklarından geçmek zorunda
kalmıştır. Ancak giderken yaşadıklarından dolayı olsa gerek, dönüşte tekrar
Cungarya topraklarından dönmeyi göze alamamış ve Pekin’e giderek, Mançulara
sığınmıştır. Bunu fırsat olarak değerlendiren Mançu Sarayı da kendisine “Beyse”
ünvanını vererek, Shan-si bölgesinin idaresini de kendisine bırakmışlardır249.
Hem Cungarlar hem de Mançular, İtil Kalmukları’nı kendi taraflarına
çekmeye çalışıyorlardı. Fakat bu son gelişmenin ardından Kalmuk politikasında bir
değişiklik olmuş ve 1710’da Kalmuk elçileri Pekin’e gitmişti. 1712 yılında ise
Mançu elçileri İtil boyundaki Kalmuk ülkesine gönderilmişti. Yukarıda da
değindiğimiz gibi, Mançular bu şekilde Kalmukları Cungarlara karşı harekete
geçirmeye çalışıyorlardı. 1714 yılında Mançu elçisi Kalmuk topraklarına gelerek,
Mançu İmparatorluğu ile ortak hareket etmeyi, Cungarlara karşı ittifak kurmayı teklif
etmiştir. Fakat Kalmuklar bağlı bulundukları Rus Hükümeti’nin izni olmadan böyle
bir anlaşma yapıp girişimde bulunmalarının mümkün olmadığını bildirmişlerdir. Bu
yüzden Mançular, Kalmuk desteğini alamamışlardır 250 . Mançu Sarayı, İtil
Kalmukları’nın desteğini alabilmek için devam eden zaman içerisinde yeniden elçiler
göndererek, ittifak tekliflerini yineleyeceklerdir.
Ayuki Han hayatının son yıllarında küçük oğlu Tserendondog’u Tseveen
Aravdan’ın kızıyla evlendirmek istediyse de ömrü bunu görmeye yetmemişti.
Ölümünden sonra tahta oğlu Tserendondog geçmiş ve Tseveen Aravdan’ın kızıyla
evlenmiştir. Yapılan bu evliliğin ardından iki taraf arasındaki ilişkiler yeniden
normale dönmüştür. Bu esnada ölen hanın hatunu Darmabal, İtil Kalmukları’nın
Cungarya’ya göçmesi konusunda yeni hanı ikna etmeye çalıştıysa da bunu
başaramamıştı251.
249 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 84. 250 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Vzaimootnoşenya Mongoliy i Rossiy. 17-18 vv.,130. 251 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 85.
84
4.2.2. Tseveen Aravdan’ın Saltanatı Döneminde Kazak-Cungar İlişkileri ve
Kazak Toprakları’nın İşgali
Tseveen Aravdan tahta geçtikten sonra Mançu İmparatorluğu ile karşı karşıya
gelmenin yaratacağı sıkıntıların farkında olduğu için yönünü batıya, başka bir deyişle
Kazak topraklarına, çevirmişti. Cungarlar özellikle Yedisu ve Seyhun bölgesi ile
yakından ilgilenmekteydi252.
Kazak Cungar ilişkilerinin bozulmasında Rus siyasetçilerinin büyük etkisi
olmuştur. Ayrıca otorite boşluğundan yararlanan Kazaklar’ın Cungar Hanlığı’nın
Mançulara karşı vermiş olduğu mücadeleler sırasında sık sık Cungar topraklarına
akınlar düzenlemeleri de batıya doğru yönelmenin başka bir gerekçesi di. Tseveen
Aravdan Cungar Hanı olduktan sonra Kazak topraklarına ilk seferini 1698 yılında
gerçekleştirmiştir. 1698 yılı yazında büyük bir orduyla Kazak topraklarına giren
Tseveen Aravdan, Kazak askerleri ile Çu ve Talas boylarında yaşayan Kazak halkını
önüne katarak, pek çok esir ve ganimetle dönmüştür. Bu seferden sonra otoritesini
iyice güçlendirdiğine inanan Tseveen Aravdan, dikkatini tekrar doğuya doğru
çevirmiştir. İlk olarak Galdan Boşgot Han döneminde Çin’e sığınan mültecileri geri
almayı planlıyordu. Ancak yine de Kazak sınırlarına 30 bin kişilik bir kuvvet
yerleştirmeyi ihmal etmemişti.
Kazak Hanı Tevke Han, Cungar tehlikesine karşı 1710 yılında tüm Kazaklar
beylerini bir kurultayda topladı. Kurultayı haber alan Cungar kuvvetleri tekrar Kazak
topraklarına doğru saldırıya geçince, kurultaydan savaş kararının çıkması zorunlu
hale gelmiştir. Kurultayda ayrıca Bökenbay Batır, Kazak Ordusu’nun başkumandanı
seçilmiştir 253 . 1710–1711 yıllarında Bökenbay idaresindeki Kazak Ordusu,
Cungarlara karşı başarılı mücadelelerde bulunmuş, 1712 yılında da Cungar
topraklarına akınlar düzenleyerek, çok sayıda esir ve ganimetle geri dönmüştür. 1714
yılında Cungarlar merkezden aldıkları destek kuvvetleriyle Kazakları tekrar mağlup
etmeyi başarmışlardı.
252 M. H. ASILBEKOV, J. K. KASIMBAYEV, et al, Kazakstan Tarihi, C. III, 105. 253 Muhtar MAGAVİN, Kazak Tarihinin Elippesi, 90-91.
85
1717 yılında Kayıp Han ve Ebu’l Hayr Han idaresindeki 30 bin kişilik Kazak
Ordusu, Ayagöz Nehri kıyısında Cungarlarla karşı karşıya gelmiş ve Cungarlar bu
savaştan galibiyetle ayrılmışlardır. Ebu’l Hayr, Kayıp Han ve boy beyleri kaçarak
kurtulabilmişlerdir. Cungar Ordusu 1718 yılında Arıs, Bögen ve Şayan Nehirleri’nin
kıyılarında birkaç defa Kazakları mağlup ederek, Güney Kazakistan’ı ele
geçirmişlerdir. Bu arada Kazak topraklarında da önemli bir gelişme yaşanmıştı. 1718
yılı sonlarında Kayıp Han ölmüş, Ebu’l Hayr Han da dışlanarak, Es-Tevken’in oğlu
Bolad, Kazak Sultanı ilan edilmiştir. Ancak yine de Kazak beyleri arasında yaşanan
hâkimiyet mücadeleleri devam etmiş bu da Kazaklar’ın gücünü iyice kırmıştır.
Tseveen Aravdan, Kazaklar arasında yaşanan bütün bu olumsuzlukları
değerlendirmekte gecikmemiştir. Cungarlar’ın durumu ise gittikçe iyileşmekte hanlık
hem ekonomik hem de siyasî açıdan güçlenmekle kalmayıp, askerî alanda da ciddi
adımlar atılmıştır. Cungarlar, silah ticareti yaptıkları gibi kendi ülkelerinde de silah
üretiyorlardı. Cungarlar, silah üretiminde tam bir usta olan Zelenovski adında bir Rus
esirden teknik açıdan ilk kez silah imalatı eğitimi almışlardır.
Bu açıdan yaşanan başka bir gelişmeyi daha anlatmakta yarar vardır. Tseveen
Aravdan, 1717 yılında İrtiş bölgesine kadar ilerlemiş olan 3 bin kişilik bir Rus askerî
kuvvetine karşı bir ordu göndermiş ve ani bir baskınla Ruslar mağlup edilirken pek
çok esir de ele geçirilmişti. Bu esirler arasında en kıymetlisi şüphesiz İsveçli subay
Renat idi. Renat, 1717 yılından itibaren yaklaşık 14 yıl boyunca Cungarya’da kalmış
ve Cungarya’da kaldığı bu süre zarfında o devirde bir devrim niteliği taşıyan
zemberekli silah üretimini Cungarlara öğretmiştir 254 . Bu yeni silahların Cungar
ordusuna kattığı gücün önemi çok büyüktür.
1722 yılında Mançu İmparatoru K’ang-hsi ölmüş yerine oğlu Yun Zhen
geçmiştir. Yun Zhen yıpranan ordusunu yenilemek için Cungar Hanlığı ile barış
antlaşması yapmış, yapılan bu barışla rahat bir nefes alan Tseveen Aravdan, yönünü
tekrar Kazak topraklarına çevirmiştir 255 . Nitekim Tseveen Aravdan’ın Rus ve
254 Muhtar MAGAVİN, Kazak Tarihinin Elippesi, 91-95. 255 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 87-88.
86
özellikle de Mançu tehlikesine karşı izlemiş olduğu siyaset başarılı olmuştu. Şimdi
Kazak akınlarına bir son verilmesi gerekiyordu.
1723 yılı baharında Tseveen Aravdan, Kazak kaynaklarına göre 100 bin
kişilik büyük bir Cungar Ordusu’nu oğlu Luvsansono idaresinde Kazak topraklarına
göndermiştir. Cungar Ordusu öncelikle Çu ve Talas bölgelerine saldırmış ardından
Kazakistan’ın içlerine doğru ilerlemişlerdi. Kazaklar bu saldırıyı beklemedikleri için
hazırlıksız yakalanmışlardı.
Bunun yanı sıra daha önceki Cungar saldırılarında oldukça yıpranmış olan
Kazak Ordusu ciddi bir mukabele gösterememiş ve tarihlerinin en ağır
yenilgilerinden birini almışlardır256. Alınan bu mağlubiyet ve sonrasında yaşanan
sıkıntılar Kazaklar’ın hafızasında acı hatıralar olarak günümüze kadar yaşatılmıştır.
Mağlubiyet ve yaşanan sıkıntılar Kazak Tarihi’ne Aktaban Şubırındı, Savran
Aynalgan, Alkaköl Sulama gibi adlarla geçmiştir257.
1723 yılında alınan bu mağlubiyet 40 yıllık Cungar-Kazak Savaşları’nın da
son düğümü olma özelliğini taşımaktadır. Bu savaşta ve sonrasında Kazak nüfusunun
büyük çoğunluğu kaybedilmiştir. Bugünkü demograflara göre bu rakam 800 bin ile 1
milyon arasında olmalıdır. 1725 yılında tekrar başlayan Cungar saldırısı neticesinde
Türkistan, Taşkent, Sayram ve bütün Güney Türkistan’da Kazaklar’ın yaşam alanı
yok denecek kadar azalmıştı. Bu nedenle de pek çok Kazak boyu Maveraünnehr’i
geçerek Sarı Arka bozkırına göç etmişlerdi. 1727 yılında Cungar tahtına geçen
Galdantseren Han’ın hâkimiyetini sağlamlaştırmasına kadar olan sürede Kazaklar
rahat bir nefes alabilmişlerdir258.
4.2.3. Tseveen Aravdan Döneminde Cungar Hanlığı’nın Kukunor, Tibet ve
Mançu Politikası ile Cungar-Mançu Savaşları
Mançu İmparatoru K’ang-hsi, Tseveen Aravdan’ın Cungar Hanlığı tahtına
çıkmasından sonra Cungarya’dan Kukunor ve Tibet’e giden yolu kapatarak, Hami ve
256 V. A. MOYSEYEV, Djungarskoye Hanstvo i Kazahi XVII-XVIII vv., 71. 257 Z. Velidî TOGAN, Bugünkü Türkili (Türkistan) ve Yakın Tarihi, 168; A. Kayyum KESİCİ, Dün Bugün ve Hedefteki Kazakistan, 61. 258 Muhtar MAGAVİN, Kazak Tarihinin Elippesi, 96-97.
87
Turfan’ı ele geçirmek için harekete geçmişti. Ancak yine de Tseveen Aravdan’a
elçiler gönderip, iyi niyetli olduğunu göstererek dostluğun devamını temenni ettiğini
ifade edimiştir259. Meydana gelen gelişmeler Mançular’ın Cungarları yavaş yavaş
çevrelemeye başladığını göstermektedir. Mançu Sarayı Tseveen Aravdan’a çeşitli
hediyeler göndererek, iyi ilişkiler kurmayı tercih ediyordu. Bu politika Cungar
Hanlığı zayıflayana kadar takip edilecekti.
4.2.3.1. Kukunor Hoşuudları ile İlişkiler ve Tibet’in Cungarlar Tarafından
İşgali
Mançu İmparatorluğu ile Cungar Hanlığı arasında Halha, İç Moğolistan,
Kukunor ve Hoton toprakları için büyük bir mücadele yaşanmaktaydı. İki taraf
arasındaki mücadelenin önemli noktalarından biri olan Kukunor, hem askerî hem de
stratejik açıdan büyük bir öneme sahip idi. Öte yandan Cungar Hanlığı ile Mançu
İmparatorluğu arasındaki mücadelelerde Halha, İç Moğolistan ve Kukunor’daki
Moğollar, kapılarındaki tehlikeyi bildikleri için Cungar Hanlığı’nı destekliyorlardı260.
Tseveen Aravdan bağımsızlığın korunması için Kukunor’un ne kadar önemli
olduğunu çok iyi biliyor ve Kukunor’un kesinlikle Mançu hâkimiyetine girmesinin
önlenmesi gerektiğini düşünüyordu. Kukunor’u, Guuşi Han’ın 10 oğlu kendi
aralarında paylaşarak idare etmeye başlamış çocukları ve torunları da aynı şekilde
idare etmeye devam etmişti. En büyük oğlu Dayan babasının tahtını Oçirtu Han
unvanıyla uzun süre idare etmişti.
1710’lu yıllarda Tibet’ten Cungar Hanlığı’na elçiler zaman zaman gelip,
Tibet’teki siyasî gelişmeleri iletmekteydi. Bunun yanı sıra Tseveen Aravdan ile
Lhavzan Han arasında da diplomatik ilişkiler sürdürülmekteydi. Nitekim daha
önceden taraflara arasında evlilik yoluyla akrabalık da kurulmuştu. Lhavzan Han,
Puntsag Dalay Han’ın kızını Tseveen Aravdan ile 1714 yılında da Tseveen
Aravdan’ın kızı Bodulaga ile kendi oğlu Galdandanzan’ı evlendirmiştir.
259 Çuluunii DALAY, Oyrad Mongoliin Tuuh, 225. 260 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongoliin Tuuh, C. IV, 141.
88
Mançu Sarayı, Cungar Hanlığı’na karşı ittifak arayışlarına girip, hanlığı
zayıflatmaya çalışarak, bu ideali için şartları olgunlaştırmak istemiştir. Bu amaçla
Kukunor’u ele geçirmek, Kalmuk Hanı ile Tseveen Aravdan’ın arasını açmaya
çalışmak gibi girişimlerde bulunmayı planlamıştır. Mançular’ın Kukunor
Oyradları’nın Mançu ülkesinde ticaret yapmalarını kısıtlaması üzerine çaresiz kalan
Oyradlar tekrar Tsin sınırlarında yağmalar yapmaya başlamışlar bu da iki taraf
arasındaki ilişkileri bozmuştur. Mançular’ın askerî tehditleri karşısında daha fazla
dayanamayan Oyrad Noyanları kendi istekleriyle Mançu hâkimiyeti altına
girmiştir261.
Tam bu esnada Tibet bölgesinde çok önemli bir gelişme yaşanmış, V. Dalay
Lama’nın uzun yıllar önce öldüğü ve Dersid Sanjaajamts’ın onun yerine geçerek,
Dalay Lama adına icraatlerde bulunduğu gerçeği Mançu Sarayı’nda duyulmuştur.
Dersid Sanjaajamts’a mektup göndererek bu yaptığının yanına kalmayacağını, sebep
olduğu olaylardan ve Oyradları desteklemesinden dolayı kendisini cezalandırmak
amacıyla Tibet’e büyük bir ordu göndereceğini yazmıştı. Dersid Sanjaajamts da
Dalay Lama olarak Tsanyanjamts adında 15 yaşındaki huvilgaanı yetiştirdiğini
yazmıştı. Bu gelişmenin ardından Tsanyanjamts’ı VI. Dalay Lama ilan ederek,
İmparator K’ang-hsi’ye bildirmiştir262.
1701 yılında ölen Hoşuud Hanı Puntsag, ölmeden önce yerine en büyük oğlu
Vanjil’in geçmesini vasiyet etmişti. Fakat ikinci oğlu Lhavzan ağabeyini
zehirleyerek öldürmüş ve tahta kendisi geçmişti. Bunun üzerine Hoşuud Taişileri
arasında bir huzursuzluk yaşanmaya başlamıştır. Lhavzan Han, Tibet ve Oyradlar
arasında büyük saygı duyulan Tsanyanjamts’ı askerleriyle koruma altında tutarak
Pekin’e gönderip, İşjamts adındaki huvilgaan olmayan bir lamayı Dalay Lama ilan
etmiştir. Bu şekilde Tibet tarihinde İşjamts adında sahte bir Dalay Lama da yer
almıştır.
Genç huvilgaan Tsanyanjamts, 1708 yılında Pekin’e gitmek üzere yola çıkmış
ve Kukunor’a ulaştığında burada ölmüştür. Ardından Mançu İmparatoru, 1710
261 V. P. SANÇİROV, “İlethel Şastir” Kak İstoçnik Po İstoriy Oiratov, 80-81. 262 Çuluunii DALAY, A.g.k., 230-231.
89
yılında İşjamts’ın VI. Dalay Lama olduğuna dair yarlığını Tibet’e göndermiştir.
Fakat Tibet’in en büyük üç manastırının lamaları ile Hoşuud Taişileri’nin büyük
çoğunluğu bu zorakiliği kabullenmek istememişlerdi. Tsanyanjamts’ın Nirvana’ya
ulaşmasının üzerinden 3 yıl geçtikten sonra Hoşuud Taişileri ve bazı önde gelen
lamalar tarafından Ligdan denilen yerde bulunan Sonomdorj ailesine mensup bir
çocuğun, Tsanyanjamts’ın huvilgaanı olduğunda hem fikir olunarak, kendisine
Galsanjamts adı verilmiştir.
Tsagaandanzan ve Luvsandanzan adındaki Hoşuud Noyanları Tseveen
Aravdan’a henüz küçük yaştaki Galsanjamts’ı silah yoluyla korumak zorunda
olduklarını bildirerek, Lhasa’ya ulaşabilmek için Tseveen Aravdan’dan askerî
yardım talep etmişlerdi. Bu yardım isteğini kabul eden Tseveen Aravdan derhal
hazırlıklarını tamamlayarak, 1715 yılında Tibet’e girmeye karar verdi263.
XVII. Asrın sonları ile XVIII. Asrın başlarında Tibet’te büyük bir dinî ve
siyasî bunalım yaşanmaktaydı. Mançu İmparatoru da hem Kukunor’u hem de Tibet’i
ele geçirmek niyetindeydi. Cungar Hanlığı için de hayatî bir önem taşıyan Kukunor
ile Lamaizm’in merkezi olan Tibet’in hâkimiyet altına alınması hem siyasî hem de
ekonomik açıdan oldukça zarurî idi. Tibet’in bir an önce Cungar Hanlığı’na
bağlanmasının önemini bilen Tseveen Aravdan hazırlıklarına bu yönde başlamıştı.
Ancak Himalaya Dağları’nın bir uzantısının geçtiği bölgede dağları aşıp Tibet’e
girmek oldukça zor görünüyordu.
Cungarya topraklarından Kukunor ve Tibet’e ulaşmak için en kısa yol
Hami’den geçiyordu. Ancak Hami, Mançular tarafından işgal edilmişti. Kukunor’a
arkasından dolaşarak girmek de pek mümkün görünmüyordu. Nitekim Barhöl,
Bulingar, Tsagaan Us, Has Amt gibi yerler de Cungar askerlerinin geçişine
kapatılmıştı. Tseveen Aravdan, bölgedeki Mançu askerlerinin durumu hakkında bilgi
toplamak amacıyla Mart 1715 tarihinde Tserendondov idaresinde 2 bin kişilik
kuvveti Hami bölgesine göndermişti. Tserendondov, Hami şehrinin kuzeyindeki Beş
Balıg’ı ele geçirmiş, ardından da Hami şehrini kuşatmıştı. Bu haberi alan Mançu
263 Çuluunii DALAY, Oyrad Mongoliin Tuuh, 231-232.
90
Ordusu’nun Su Zhou ve Buligar’daki birlikleri Hami’yi kurtarmak için derhal 5 bin
kişilik kuvvetle bölgeye hareket etmişti. Mançu Ordusu’nun yaklaştığını öğrenen
Tserendondov askerlerini alarak Bortal’a çekilmiştir264.
1716 yılı baharında Tibet’te bulunan üç büyük manastırı olan Barayvun, Sera
ve Daşçoylin’in idarecileri Tseveen Aravdan’a elçi göndererek, askerî yardım talep
etmişlerdi. Bütün şartlar gözününde bulundurularak, mevcut koşullarda Tibet’e
yardım edilmesine karar verilmişti. Bu amaçla önce Tibet ele geçirilecek, ardından
da Kukunor’un Cungar Hanlığı’na bağlanması sağlanacaktı. Bu sebeple Tibet’e
Kukunor üzerinden değil, Orta Asya tarafından hareketle Tibet’in batısından
girilmesi uygun görülmüştü. 1716 yılının ay takvimine göre 10. ayında
Tserendondov’un idaresindeki 6 bin kişilik kuvvet Kazaklarla savaşa gittiklerine dair
bir şayia yayarak, Bortal’dan batıya doğru hareket etmişlerdi.
21 Kasım 1717 tarihinde Lhasa şehrine ulaşan Tserendondov, askerlerini 4
kola ayırarak, şehri kuşatma altına aldı. 30 Kasım 1717 gecesi Lhavzan Han’ın
emrinde bulunan Gavlun, Şagdarjav, Tangud Taişiler Lhasa’nın arka kapısını açarak,
askerlerin içeriye girmesini böylece kuşatmanın kısa sürede başarıyla sonuçlanmasını
sağlamıştır. 3 Aralık günü Lhavzan Cungar askerleri tarafından öldürülmüş ve
böylece 1642 yılından itibaren 70 yıldan uzun bir süre Tibet’i idare eden Hoşuud
hâkimiyeti sona ermiş, Tibet’in hâkimiyeti Cungar Hanlığı’na geçmiştir265. Artık
Tseveen Aravdan’ın Tserendondov’a vermiş olduğu iki görevden ilki başarıyla
neticelenmiş oldu. Tibet’i ele geçirmiş ve sahte Dalay Lama İşjamts’ı tahttan
indirmişti. Sıradaki vazifesi Kukunor’un Cungar Hanlığı’na dâhil etmesi ve buradaki
gerçek Dalay Lama Galsanjamts’ı Tibet’e getirerek, yeniden Dalay Lama tahtına
çıkartmak idi.
Tserendondov, Kukunor’daki Gümben Manastırı’nda bulunan Dalay
Lama’nın huvilgaanı olan Galsanjamts’ı Lhast’a getirmek istiyordu. Ancak
Kukunor’a girip, Galsanjamts’ı Mançu askerlerinin elinden almak oldukça zor bir işti.
264 Çuluunii DALAY, A.g.k., 232-234. 265 Aynı eser, 238-239.
91
Bu yüzden Cungarlar için Kukunor’un ilhakı ve Galsanjamts’ın Dalay Lama tahtına
çıkarılma meselesini ertelemekten başka çare görünmüyordu.
4.2.3.2. Mançular ile İlişkiler ve Cungar-Mançu Savaşları İyi bir şekilde yürütülmeye çalışılan ilişkilerin esası Cungar Hanlığı’nın
Mançu topraklarına katılmasına dayanıyordu. Bu amaçla Mançu İmparatoru
Altaylar’ın batısından İli Nehri’ne kadar uzanan sahayı Tseveen Aravdan’a
bırakmıştı. İmparator ayrıca Tseveen Aravdan’a 1701 ve 1703 yıllarında elçiler
göndererek, Mançu hâkimiyetini kabul etmesi halinde kendisine bir unvan ve her yıl
belli miktarda para verileceğini, Cungar tüccarlarının da rahatlıkla Çin’de ticaret
yapmalarına izin verileceğini bildirmişti. Fakat Tseveen Aravdan bu teklifi kabul
etmemiştir. Bunun üzerine Mançular Tseveen Aravdan’a verilen toprakları ( Doğu
İli’den Kimçik Nehri’ne kadar uzanan saha) geri almaya karar verdi. Tseveen
Aravdan kendisini daha fazla güvence altına alabilmek maksadıyla Kukunor ile de
ilişkilerini geliştirmeye çalıştı. Nitekim Tseveen Aravdan o dönemde Kukunor’u
idare eden Lubsan Han’ın kız kardeşi ile evliydi. Bu da iki tarafı birbirine daha da
yaklaştırmıştı266.
Mançular da kendi durumlarını daha da güçlendirmek maksadıyla Moğol
Lamaları ile ilişki kurmuş, Mançu Sarayı tarafından Güney Moğolistan ve Halha
noyanlarına da her yıl verilen hediye (veyahut bir çeşit haraç) miktarı da arttırılmıştır.
Ayrıca Kukunor’daki Oyrad Noyanları’nın Mançu hâkimiyetine bağlanması
yönündeki politikalarına da hız vermişlerdir. Yine Cungar Hanlığı’nın doğu sınırına
yığınak yaparak, savaş hazırlıklarına başlamıştır 267 . Bu hazırlıklar kapsamında
Halha’nın batısında bulunan Hovd ile Hami, Turfan ve Barhöl gibi yerlerde askerî
istihkâmlar kurmuşlardı268.
Mançu İmparatoru K’ang-hsi’nin en büyük hedefi Cungar Hanlığı’nı ortadan
kaldırarak, bölgeyi Mançu idaresi altına almak idi. Hayatının bütününde bu amaçla
266 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 82-83. 267 Aynı eser, 83. 268 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongoliin Tuuh, C. IV, 141.
92
faaliyetlerde bulunmuştur. Yine 1712 yılından itibaren İtil Kalmukları’nın Hanı
Ayuki Han’a elçiler göndererek, onu Tseveen Aravdan’a karşı harekete geçmeye
teşvik etmeye çalışıyordu. Fakat Rusya Ayuki Han’ı bu konuda uyararak, bu tür
faaliyetlere girmesine engel olmuştur. K’ang-hsi, Tseveen Aravdan’a karşı her türlü
hileye başvurmuştur. Hatta 1715 yılı baharında Tseveen Aravdan’ın en büyük
düşmanlarından Javzandamba Hutuhtu’nun ağzından sahte bir mektup yazarak,
Tseveen Aravdan’ı Mançular aleyhine harekete geçmeye zorlamış ancak Tseveen
Aravdan bu mektubun sahte olduğunu anlamış ve onun bu oyuna gelmemiştir269.
Bu arada Aralık 1717 tarihinde Tibet’in Cungar Hanlığı’na bağlandığını
haber alan Mançu İmparatoru için beklenen fırsat doğmuştu. İmparator K’ang-hsi,
derhal Tibet’e bir sefer düzenleyerek, burayı ele geçirmeye karar verdi. İmparator,
Nisan 1718’de Kukunor’u idare eden Seren ve İç İşleri Bakanı konumunda olan
Norov’a gönderdiği yarlıkla General Yerend’in idaresinde bir ordu göndererek,
Tibet’i ele geçirmelerini istemişti. Böylece 6 bin kişiden oluşan Mançu ordusu iki
koldan ve Har Us yönünden Tibet’e doğru hareket etti270.
Tserendondov, 6 bin kişilik Mançu Ordusu’nu beraberindeki 3500 kişilik
kuvvete rağmen 17 Temmuz 1718 tarihinde Çono Nehri kıyısında mağlup etmeyi
başardı. Ancak Tserendondov, 1719–1720 tarihlerinde Tibet’i ele geçirmek için
gönderilen yeni bir Mançu Ordusu’na karşı zayıf kalacağını düşünerek Cungarya’ya
geri dönmüş ve Tibet, Mançu hâkimiyeti altına girmiştir. İmparator K’ang-hsi,
Tibet’i ele geçirdikten sonra bir Mançu Ordusu’nu Doğu Türkistan’a göndermiş
ancak burada şiddetli bir başkaldırı ile karşılaşan Mançular, Doğu Türkistan’ı ele
geçirmeyi başaramamıştır271. Cungar-Mançu Savaşı gerçek anlamda 1720 yılında
gerçekleşmiş, Mançular, Cungarlara karşı kesin bir zafer edememişti. 1722 yılında
savaş devam ederken İmparator K’ang-hsi ölmüştü.
O dönemde Kukunor’un eski hâkimi Luvsandanzan’ın önderliğinde bir isyan
hareketi başlatılmıştı. Bu isyanın etkisiyle Shansi ve Gansu’daki anti-Mançu
269 Çuluunii DALAY, Oyrad Mongoliin Tuuh, 251. 270Aynı eser, 240. 271 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Vzaimootnoşenya Mongoliy i Rossiy. 17-18 vv.,132-133.
93
isyanlarına da hız kazandırmıştı. Bu isyanlar Mançuları Cungar Hanlığı’na karşı
yürüttükleri seferleri bir süre için de olsa durdurmuştu. Bu arada boşalan Mançu
tahtına da 1723 yılında Yun Zhen geçmişti. Yeni imparatorun Cungar politikası ise
şimdilik barış esasına dayanıyordu. Belki de şartlar bunu gerektiriyordu demek daha
doğru olur. Zira Cungar Hanlığı ile uzun süredir (8 yıl) devam eden savaşlar Mançu
ordusunu da iyice yormuştu272.
4.2.3.3. Kukunor’da Mançu Hâkimiyetine Karşı İsyan Kukunor’daki Oyradlar Mançu hâkimiyetine tamamen karşı idiler ancak
Kukunor’da ki iki büyük noyan olan Chin Wang Tsagaandanzan ile Luvsandanzan
kendi aralarında Kukunor’un idaresi için mücadele ediyorlardı. Tsagaandanzan
Mançular tarafından desteklenirken, Luvsandanzan hem Kukunor’un hem de Tibet’in
bağımsızlığını sağlamak istiyordu.
Bu amaçla Tseveen Aravdan ile ilişki kurarak, ittifak kurmayı tercih etmişti.
Luvsandanzan ile Tsagaandanzan arasındaki mücadeleler 1723 yılında iyice artmıştı.
Aynı yıl iki taraf arasında gerçekleşen savaşta Tsagaandanzan mağlup olarak, ailesini
de yanına alıp Mançulara sığınmıştı. Luvsandanzan da onu takip ederek, Mançu
sınırındaki bazı şehirleri yağmalamıştır. Luvsandanzan’ı Kukunor’un doğu
kısmındaki Moğol ve Tibetli lamaların büyük çoğunluğu destekliyordu.
1723 yılında Kukunor’daki Moğollar Mançu hâkimiyetine karşı
ayaklanmışlardı. Ayaklanmayı da Luvsandanzan idare ediyordu. Luvsandanzan
Kukunor’daki noyanları Tsagaan Tolgoy denilen yerde toplantıya çağırdı.
Noyanların büyük çoğunluğu bağımsızlığı savunurken, Mançu hâkimiyetini
isteyenler az da olsa mevcut idi. Luvsandanzan bu harekete karşı olan noyanlara
saldırarak, onları etkisiz hale getirdi. Luvsandanzan’ın amacı Guuşi Han’ın kurmuş
olduğu devleti yeniden diriltmek idi. Luvsandanzan, Tseveen Aravdan ile Tibet’ten
destek beklemişse de bekledikleri destek hiç gelmemiştir. Tseveen Aravdan, iç ve dış
sorunları tamamen çözüme kavuşturamamasından ve Kukunor’daki noyanların 272 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 87-88.
94
büyük çoğunluğu ile hâlâ düşman olmalarından dolayı Luvsandanzan’a doğrudan
askerî yardım yapmayı uygun görmemiştir.
Mançu Sarayı, Kukunor’a güçlü bir ordu sevk ettiğini haber alan
Luvsandanzan da, Cungarya’ya kaçmıştı. Tseveen Aravdan onu çok iyi karşılayarak,
saygıdeğer bir misafir gibi ağırladı273. Mançular Luvsandanzan’ın uzaklaşmasından
sonra Kukunor’daki isyanı bastırmış, Kukunor ve Tibet’te hâkimiyet kurmuştur274.
Bu son gelişme Cungar Hanlığı’nın güvenliğini tehlikeye düşüren son derece önemli
bir olaydır. Luvsandanzan yaklaşık 30 yıl boyunca Cungarya’da yaşamıştır. 1755
yılında Davatsi üzerine düzenlenen sefer sırasında Davatsi’ye esir düşmüşse de Tsin
İmparatoru’nun isteği üzerine öldürülmemiştir. XVIII. Asrın 60’lı yıllarında
Luvsandanzan oğluyla birlikte Kukunor’a geri dönmüştür275.
4.3. Tseveen Aravdan’ın Getirdiği Yenilikler ve Ekonomiye Yönelik Reformları Galdan Boşgot Han’ın ölümünden sonra Cungar Hanlığı, önceki durumuyla
eşdeğerde olmamıştır. Sınırlar daralmış, ekonomik zenginliği azalmış, eski gücünü
yitirmişti. Fakat Tseveen Aravdan, başa geçince az da olsa ekonomiyi canlandırmayı
ve yaşam standartlarını yükseltmeyi başarmıştı. Tseveen Aravdan, Cungar Taişi ve
Noyanları ile görüşerek bağımsızlık için birlikte hareket etmek zorunda olduklarına
ve merkezî otoritenin önemine değinmiştir. Böylece onları kendi yanına çekmeyi
bilmiştir. Bir taraftan hayvancılık, tarım faaliyetleri ve el sanatlarının gelişmesine
katkıda bulunurken bir taraftan da askerî gücü arttırmaya yönelik çalışmalara da
önem vermiştir 276.
Cungarya’da yaşayan Oyrad kabilelerinin geneli ticaret ve hayvancılıkla
geçimini sağlamaktaydı. Tseveen Aravdan döneminde tarım faaliyetlerine de ağırlık
verilmeye başlanmıştır. Doğu Türkistan’dan getirilen Uygur asıllı çiftçiler
Cungarlar’a tarım yapma usullerini öğretmekteydi. Ayrıca el sanatları da büyük bir
273 N. Ya. BİÇURİN, İstoriçeskoe Obozrenie Oiratov İli Kalmıkov c XV Ctoletiya Do Nastoyaşego Vremeni, 57. 274 Çuluunii DALAY, Oyrad Mongoliin Tuuh, 249-250. 275 V. P. SANÇİROV, “İlethel Şastir” Kak İstoçnik Po İstoriy Oiratov, 82-83. 276 Çuluunii DALAY, Oyrad Mongoliin Tuuh,242.
95
gelişme gösteriyordu. Maden ocakları açılmakta ve silah üretimi için bazı atölyeler
kurulmaktaydı. Bu silah atölyelerinde de Rusya’ya ait G. Sibirya’daki silah
atölyelerinden kaçan Rus ustalar çalışmaktaydı. Bunlar maden cevheri aramaları ve
maden çıkarma konusunda bildiklerini Cungarlara öğretmekte ayrıca çeşitli silah ve
top yapımında da Cungarları yetiştirmekteydi.
Moğol kaynaklarından “Bogd Surgaal” da Cungar Hanlığı’nın devlet teşkilatı
ve nüfusu hakkında önemli bilgiler verilmekte olup, o dönemlerde Cungar Hanlığı’na
bağlı 24 Otog, 9 Jas, 21. Taişi’nin idaresinde de 20 tümenden fazla sayıda bir nüfus
olduğu yazılmaktadır. Cungarya Hanı kendi halkının yanı sıra, Uryanhay, Hoton,
Yarkent, Kaşgar ve Aksu’dan da vergi almaktaydı.
Cungar Hanlığı, Cengiz Han’dan bu yana sürdürülen Moğol devlet
teşkilatının esaslarını kendi devlet teşkilatında barındırmaktaydı. 1640 yılındaki
Moğol-Oyrad Kanunu, Galdan Boşgot tarafından yapılan eklemeler ve düzenlemeler
ile Cungar Hanlığı’nın anayasası haline getirildi. Rus elçisi İ. Unkovski’nin
yazdığına göre Tseveen Aravdan hâkimiyeti dönemindeki 1722–1724 yılları arasında
Cungar Hanlığı’nın ordusu 60 bin kişiden oluşmakta olup savaş esnasında ise bu sayı
100 bine ulaşmaktaydı277.
Tseveen Aravdan döneminde Cungar Hanlığı içteki sorunları büyük ölçüde
ortadan kaldırarak, devletin temeli sağlamlaştırılmıştır. Doğu Türkistan üzerindeki
hâkimiyetlerini de arttırmışlardır. Cungarlar, Kazak ve Kırgız topraklarındaki
istikrarsızlıktan yararlanarak, sınırlarını kendi lehlerine genişletme fırsatı
bulmuşlardı.
1727 yılına gelindiğinde Cungar Hanı Tseveen Aravdan ölmüş ve yerine oğlu
Galdantseren geçmiştir.
277 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 80-81.
96
5. GALDANTSEREN HAN DÖNEMİ ve HANLIĞIN ESKİ GÜCÜNE
KAVUŞMASI
Moğol Tarihi’nde müstesna bir yer edinmiş olan Galdantseren Han, Tseveen
Aravdan’ın oğlu olup, General Tserendondov ile birlikte Cungar Hanlığı’nın
bağımsızlığı için en çok mücadele edenlerin başında gelmekteydiler. XVIII. Asrın
başlarında siyasî ve ekonomik açıdan büyük gelişme kaydeden Cungar Hanlığı’nda
halk da yerleşik hayata geçmeye başlamıştı.
Ancak bütün bunlara rağmen hanlık içerisinde ciddi bir problem yaşanıyordu.
Oyrad Noyanları’ndan bir kısmı Rus hâkimiyeti altına girilmesini isterken, diğer
kısmı bağımsız kalmayı tercih etmekteydi. Rus hâkimiyeti altına girmeyi isteyenlerin
başında Tseveen Aravdan’ın ikinci hatunu Seterjav ile oğlu Luvsansono, Sanj Zaysan,
Luvtsantseren geliyordu. Bu düşünceye tamamen karşı olanlar ise Galdantseren ve
Tserendondov idi.
5.1. Galdantseren Han’ın Taht Mücadeleleri ve Han Olmadan Önceki Siyasî
Faaliyetleri
1723 yılı Temmuz ayında Tseveen Aravdan’ın hatunu olan Songoravdan ağır
bir hastalığa yakalanarak ölünce Tseveen Aravdan Han da hanlık idaresinden
neredeyse tamamen elini ayağını çekmiştir. 1723 yılı ortalarında oğlu Galdantseren
Cungar Hanlığı’nın devlet işlerini idare etmeye başlamıştı. Fakat bu gelişmeden
istifadeyle ikinci hatunu olan Torguud asıllı Seterjav Hatun 278 da gücünü ve
otoritesini arttırmıştır. Seterjav Hatun kendi oğlu Luvsansono’yu Tseveen
Aravdan’ın halefi olarak Cungar tahtına çıkarmak istiyordu. Bu sebeple de
Galdantseren’in hanlığın idaresini eline almasından hiç de memnun olmamıştı.
Tseveen Aravdan bir süre sessizliğini koruduktan sonra tercihini yaparak, güvenilir
278 Cungar ve Torguud ilişkilerini güçlendirmek maksadıyla İtil Kalmukları’nın Hanı olan Ayuki Han kızı Seterjav’ı 1698 yılında Cungar Hanı Tseveen Aravdan ile evlendirmişti. Buna karşılık olarak Tseveen Aravdan da kızı Darmabal’ı 1700 yılında Ayuki Han ile evlendirmiştir.
97
noyan ve taişilerini bir kurultayda toplayarak, tercihini Galdantseren’den yana
kullandığını bildirmiştir279.
Galdantseren’in annesi olan Songoravdan, Çoros Kabilesi’ne mensup olup,
Tseveen Aravdan Han’ın da ulu hatunu idi. Ayrıca Galdantseren küçük yaşlardan
itibaren babasının yanında seferlere katılarak, başarılı ve ünlü bir kumandan olarak
ön plana çıkmıştır. Bu üç nedenin, Tseveen Aravdan’ın Galdantseren’i halefi olarak
seçmesinde etkin olmalıdır.
Yapılan bu seçimden ciddi anlamda rahatsızlık duyan Seterjav Hatun, bir
taraftan gücünü arttırmaya çalışırken bir taraftan da bazı Oyrad noyanlarını kendi
tarafına çekmeye çalışıyordu. Nitekim Sanj Noyan idaresindeki bazı noyanlar ile
Cungar Hanlığı’na bağlı 5 Jas’ın yüksek dereceli lamaları da Seterjav Hatun’a
katılmışlardı. Seterjav’a destek verenler arasında Şubat 1724’te Kukunor’da Mançu
hâkimiyetine karşı bir isyan başlatan Luvsandanzan da bulunmaktaydı. Onun taraf
değiştirmesindeki sebep ise, Tseveen Aravdan’ın Mançu İmparatorluğu ile barış
antlaşması imzalamasıydı. Ona göre Rus hâkimiyeti altına girmek Mançu
hâkimiyetine girmekten daha iyiydi280.
Bu esnada İtil Kalmukları arasında da yeni bir taht mücadelesi başlamıştır.
Ayuki Han’ın halefi olarak Gunjav’ı seçmesi üzerine 12 oğlu arasında büyük bir
mücadele yaşanmıştır. Bu mücadeleler henüz sona ermeden Gunjav hastalanarak
ölmüştür. Bunun üzerine Ayuki Han en büyük oğlu Çagdarjav’ı halefi olarak seçmiş
ancak Çagdarjav da 1721 yılında babasından önce ölmüştür. Ayuki Han’ın ikinci
oğlu olan Gunjav’ın oğlu Dondog Ombo da taht mücadelelerine karışmış ve
babaannesi Darmabal Hatun’un da desteğini almıştı281.
O dönemde Ayuki Han ölünce İtil Kalmukları’nın idaresini büyük ölçüde
Darmabal Hatun ile Dondog Ombo ellerine almışlardı. Fakat tek başlarına bunu
devam ettiremeyeceklerini anlayınca Cungar Hanlığı’ndan destek istemişlerdi.
279 İ. SARUUL, “Galdantseren Huntaişi Zuungar Ulsiin Haan Suusan ni”, Tuuhiin Setguul, IV/XIV, 93. 280 Çuluunii DALAY, A.g.k., 256. 281 NAMSRAİ, Dörvön Oyradiin Tuuh, 125-126.
98
Ancak tam o esnada Cungar topraklarında Seterjav Hatun’un oğlu Luvsansono,
Cungar Hanlığı tahtını ele geçirmek için mücadeleye başlamıştı. Onların da amacı
İtil Kalmukları’nın desteğini sağlayabilmek idi. Bu amaçla Dondog Ombo kızını
Luvsansono ile evlendirmişti.
Ardından Ayuki Han’ın oğlu Tserevdondog’a Tseveen Aravdan’ın kızını
isteme bahanesiyle İh Avhay adındaki elçisini 1725 yılında 2 bin kişilik bir grupla
İtil’den İli boylarına göndermişlerdi. Beraberindekiler dönerken İh Avhay İli
boyunda kalarak, Seterjav Hatun ve Luvsansono’na katılmıştı. 1726 yılına
gelindiğinde Seterjav Hatun yeterince güçlendiğine kanaat getirerek, Tseveen
Aravdan ile Galdantseren’e karşı bir ihtilâl yapma hazırlıklarına girişmiştir.
Galdantseren ile General Tserendondov olan bitenden haberdar olmuş ve onlar da
hazırlıklara başlamışlardır. Ayrıca babası Tseveen Aravdan Han’a durumu bildirince,
Tseveen Aravdan asilerin yakalanarak cezalandırılması emrini vermiştir.
Galdantseren kardeşi Luvsansono üzerine bir sefer düzenlemişse de
Luvsansono güvenilir adamlarıyla birlikte kaçarak İtil Boyu’ndaki Kalmuklara
sığınmıştır. Bu şekilde Cungar Hanlığı tahtını ele geçirmeye yönelik ciddi bir ihtilal
de başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu son gelişmeler karşısında oldukça kızan Seterjav
Hatun hem Tseveen Aravdan Han’ı hem de Galdantseren’i ortadan kaldırmaya karar
vermiştir. 1727 yılı yazında İtil Boyu’ndan birkaç kişi Dondog Ombo ile
Lunsansono’nun göndermiş olduğu zehri Cungar Sarayı’ndaki Seterjav Hatun’a
teslim etmişlerdir. Seterjav Hatun, Galdantseren’i zehirlemeye imkân bulamasa da
Tseveen Aravdan’ı zehirleyerek, öldürmeye muvaffak olmuştur.
Müttefikler tekrar harekete geçerek Galdantseren’i ele geçirmeye
çalışmışlarsa da bunu başaramadıkları gibi, Galdantseren üvey annesi Seterjav
Hatunu üç kızı ile birlikte yakalayarak hapsetmiştir. Galdantseren, 1727 yılının
sonlarında müttefikleri mağlup ederek, önemli bir kısmını etkisiz hale getirmişse de
Luvsansono kaçarak tekrar İtil Kalmukları’na sığınmıştır282. O esnada Tobolsk’tan
282 İ. SARUUL, “Galdantseren Huntaişi Zuungar Ulsiin Haan Suusan ni”, Tuuhiin Setguul, IV/XIV, 93.
99
gelen Rus elçisi D. İlin Tseveen Aravdan’ın başkentinde bulunmaktaydı. D. İlin’in
raporunda bu konu ayrıntılarıyla anlatılmaktadır283.
Böylece bütün bu engelleri aştıktan sonra nihayet 1727 yılında Cungar tahtına
oturan Galdantseren, 1745 yılındaki ölümüne kadar da Cungar Hanlığı’nın
güçlenerek, bağımsızlığını koruması için mücadele etmiştir.
5.2. Galdantseren Han’ın Dış Politikası Galdantseren Han döneminde Cungar Hanlığı’nın dış politikası, iki güçlü
komşusu Mançu İmparatorluğu ile Rus Çarlığı arasında denge politikası izlemeye ve
her iki komşuyla da iyi ilişkiler kurmaya dayanıyordu. Her iki komşunun da amacı
Cungar Hanlığı’nı kendi topraklarına dâhil etmekti ancak Mançular bu anlamda
Cungar Hanlığı için daha büyük bir tehlike oluşturmaktaydı.
Nitekim Rus Hükümeti Cungar Hanlığı’nı öncelikle savaşmadan ve kendi
taraflarına çekerek, Rus Çarlığı’na bağlamak niyetinde idi. Bunu başaramazlarsa da
en azından Cungar Hanlığı’nın Mançulara bağlanmasını önlemeye çalışarak,
bağımsızlığını korumasına yardımcı olunmasına yönelik bir politika izliyordu. Bu
durumdan haberdar olan Cungar Hanları da Rus Çarlığı ile aralarında yaşanan sınır
anlaşmazlıklarına rağmen Rusya’ya dayanarak, Mançular ile mücadele etme
düşüncesindeydiler. Cungar Hanlığı sadece kendisini korumak için iç ve dış
ilişkilerini sağlamlaştırmak niyetinde değil Halha ve İç Moğolistan halkı ile
birleşerek, Mançulara karşı mücadele etmek niyetindeydi.
5.2.1. Rusya İle İlişkiler Galdantseren Han Rusya’ya ilk elçisini 1727 yılında göndermişti. Bodjir
adındaki Cungar elçisi 13 Aralık 1727 tarihinde Tobolsk’a, 1 Şubat 1728’de oradan
hareketle Moskova’ya gitmiştir. II. Petro ile görüşen Bodjir, Galdantseren’in
isteklerini bildiren mektubunu ona vermişti. Bu mektupta Rusya ile dostane ilişkileri
bozmadan ve Rus hâkimiyetine girmeden, İtil Kalmukları’na sığınmış olan
Luvsansono’yu geri almak, Ayuki Han zamanında kurulan dostluk ilişkilerinin
283 Çuluunii DALAY, A.g.k., 257.
100
geliştirilmesi, iki ülke arasındaki ticaretin arttırılması, demir madenlerinden
çalıştırılmak üzere teknik elemanlar alınması gibi birçok konuya değinmişti. Böylece
Mançular ile savaşa girmeden önce Rusya ile ilişkiler bu şekilde
sağlamlaştırılmıştı284.
Rus elçisi L. Ugrimov, Cungar Hanlığı’na gelerek 1731–1732 yıllarında
Galdantseren’in yanında kalmıştır. Galdantseren onunla sık sık görüşerek, demir
fabrikası kurarak burada büyük toplar yaptırmak istediğini bunun için de Rus ustalara
ihtiyacı olduğunu bildirmiş, L. Ugrimov da onun bu isteklerini Rusya’ya iletmiştir.
Galdantseren, Cungar Hanlığı’nı idare ettiği süre boyunca Rusya’ya 1728,
1730, 1733 ve 1741 yıllarında tam yetkili dört elçi göndermiştir. Rus Hükümeti de
cevap olarak 1729 yılında Tobolsk’tan M. Etiçerov’u, 1731–1733 yılları arasında St.
Petersburg’tan L. Ugrimov’u,285 1742–1743 yılları arasında da esir düşen Kazak
Han’ı serbest bırakmaları için Orenburg’tan Miller’i Cungar Han’ı Galdantseren
Han’a göndermişti 286 . Bütün bu elçiler arasında en önemlisi ve en yetkilisi L.
Ugrimov idi. L. Ugrimov hükümeti temsilen, iki ülke arasındaki ilişkilerde yaşanan
sorunları görüşmüş, ticari ilişkileri geliştirmeye yönelik bir antlaşma yapmıştır.
Ayrıca iki ülke arasındaki sınır antlaşmazlıklarının da çözüme kavuşturulmasında
etkili olmuştur. Böylece iki ülke arasındaki meseleler tamamen ortadan kalkmış oldu.
Galdantseren’in güvenini kazanan L. Ugrimov, daha önce Oyradlar tarafından esir
edilmiş olan 400 Rus askerinin de serbest kalmasını sağlayarak, onlarla birlikte
Rusya’ya dönmüştür.
Cungar Hanlığı tarafından Rusya’ya gönderilen elçiler arasında en başarılı
olanı Zunduyjamts’tır. Zunduyjamts 1733 yılında Rus elçisi L. Ugrimov ile birlikte
Rusya’ya giderek, 1734 yılında Çariçe Anna İvanovna ile görüşmüş ve siyasî
anlamda bazı isteklerini çariçeye kabul ettirerek, ülkesine dönmüştür 287 .
Galdantseren döneminde Rusya ile ilişkiler oldukça iyi olmasına rağmen zaman
284 Çuluunii DALAY, A.g.k., 259-260. 285 Aynı eser, 260-261. 286 N. Ya. BİÇURİN, İstoriçeskoe Obozrenie Oiratov İli Kalmıkov c XV Ctoletiya Do Nastoyaşego Vremeni, 59. 287 Çuluunii DALAY, A.g.k., 257.
101
zaman sınır anlaşmazlıklar yaşanmaya devam etmiştir. Galdantseren bu şekilde
kuzey komşusu ile iyi ilişkilerini sürdürmeyi başarmıştır.
5.2.2. Galdantseren Han Dönemince Kazak Hanlığı ile İlişkiler
Tseveen Aravadan ve Galdantseren Han dönemlerinde Cungar-Kazak
Savaşları en sıcak dönemini yaşamıştır. Özellikle 1723 yılında alınan ağır mağlubiyet
Kazaklar’ın çok zor duruma düşmesine neden olmuştu. Bu savaştan sonra da Cungar
askerleri Kazak topraklarının bazı kısımlarını ellerinde tutmuşlardır.
Galdantseren Han hâkimiyetini sağlamlaştırmakla meşgulken, Kazaklar da
rahat bir nefes alma imkânı bulmuşlardı. Ancak halk hikâyeleri ve tarihî bilgilere
göre Galdantseren Han döneminde Cungar ve Kazaklar arasındaki ilk meydan savaşı
Galdantseren’in tahta geçtiği dönemden 1 yıl sonra Sarı Arka Bozkırı’nda Sarı Suyun
batı kısmındaki Bulantı Nehri boyunda gerçekleşmiştir. Daha sonraki savaş 1730
yılında Balkaş Gölü’nün güneyinde bulunan İtişpes Gölü civarında olmuştur. Bu iki
savaşı da Kazaklar kazanmıştır. Kazanılan zaferin ardından Bulantı’da savaşın
geçtiği yer “Kalmakkırılgan” adıyla anılmaya başlamıştır288.
1730 yılından itibaren resmî olarak da Kazaklar beyliklere bölünmüştür. Bu
cüzler Ebu’l Hayr Han, Batır Han, Semeke Han, Ebu’l Membet Han, Jolbarıs Han,
Barak Sultan Han cüzleri diye de adlandırılır. Abılay 1728 veya 1730 yılındaki
savaşlardan birine katılmıştır. Abılay, bu savaşta Galdantseren Han’ın yakın dostu
Şarış Noyan’ı öldürmüştür. Bu savaştan sonra Abılay (Asıl adı Ebulmansur) adını
almış ve Orta Cüz’ün hanı olarak anılmaya başlamıştır289.
1739 yılı sonbaharında Galdantseren’in kumandanları Sevden Taişi ile Şar
Menji 30 bin kişilik kuvvetle Sarı Arka’daki Kazaklara saldırmışsa da kesin bir zafer
kazanamayarak, geri dönmüşlerdir. 1740 yılında Sevden idaresinde Sarı Arka’ya
yeni bir Cungar saldırısı gerçekleştirilir ancak bu savaşta Cungarlar çok kayıp
vererek geri çekilmek zorunda kalırlar. Aynı yılın kış aylarında Galdantseren Han’ın
288 M. H. ASILBEKOV, J. K. KASIMBAYEV, et al, Kazakstan Tarihi, C. III, 139-143. 289 Muhtar MAGAVİN, Kazak Tarihinin Elippesi, 97-104.
102
oğlu Lamadorj 30 bin kişilik bir kuvvetle saldırmış ve taraflar arasındaki savaş yaz
aylarına kadar devam etmiş ve Cungarlar bir kez daha mağlup olmuşlardır. Alınan
galibiyetin verdiği güçle Abılay, Cungar topraklarına girerek Sevden Taişi’yi
bozguna uğratmıştır.
Taraflar arasındaki savaş devam ederken Abılay, beraberindeki 200 kişilik bir
kuvvetle Cungarlar tarafından kuşatılarak, esir edilmiştir. Galdantseren Han,
Abılay’ın cesaret ve yiğitliğine hayran kalmıştı. İstese onu hemen öldürebilirdi ancak
bunun ileride daha büyük sorunlara yol açacağını düşünerek yapmamıştı. Abılay’ın
esareti döneminde Kazak-Cungar barışının da altyapısı oluşturulmaya çalışılmıştır. 3
Kazak Cüzü’nden toplam 90 kişilik bir elçilik heyeti İli’ye gönderilmişti. Bu elçilik
heyetinin gelişiyle Abılay serbest bırakılmıştır290.
Ancak bu olay Rus kaynaklarında farklı şekilde anlatılmıştır. Yakinef’e göre;
Galdan Tseren, Kazak Hanları’nın oğullarını rehine olarak istemişti. Kazak
Hanları’ndan Ebu’l Muhammed ve Ebu’l Hayr Hanlar kabul etmişler fakat Ebu’l
Hayr Han bu konuyu, Orenburg kumandanı Neplyuev’e bildirmiştir. Rusya, Cungar
Hanlığı’na elçi göndererek Kırgız-Kazaklardan Orta ve Küçük Ordaları’nın kendi
hâkimiyetleri altında bulunduğunu, bu sebeple başka bir devletle ilişki kurma
haklarının bulunmadığını, Cungar Hanlığı’na zarar vermeleri durumunda bu
durumdan Rus hükümetini haberdar etmeleri halinde gerekenin yapılacağını
bildirmiştir.
Galdantseren bunu duyunca tepkisini ortaya koymak amacıyla elçilerini
Orenburg’a göndermişse de bir netice alamadan geri dönmüşlerdir. Rus idaresi
Binbaşı Miller’i Galdantseren’e yollayarak, Rusların yapılan antlaşmalara sadık
kaldığını belirterek, Galdan’ın esir aldığı Orta Ordanın Sultanı Abılay Sultan’ı
serbest bırakmasını istemiştir291.
Her ne şekilde olursa olsun Galdantseren Han, bu olayın ardından Abılay’ı
Kazak Cüzleri’nin Hanı olarak tanımış, Cungar ve Kazak Hanlıkları arasında barış 290 Muhtar MAGAVİN, Kazak Tarihinin Elippesi, 108-111. 291 Nikita Ya. BİÇURİN, İstoriçeskoe Obozrenie Oiratov İli Kalmıkov c XV Ctoletiya Do Nastoyaşego Vremeni, 59-60.
103
yapılmıştır. Barışın yapılmasındaki en önemli neden ise yaklaşan Mançu tehlikesidir.
Yapılan bu barışla doğuya yönelebilmek için batı emniyet altına almıştır. Barış
antlaşmasıyla 9 yıl boyunca taraflar arasında sükûneti sağlanmıştır.
Galdantseren Han’ın ölümünden sonra Cungar Hanlığı tahtı için yapılan
mücadelelerde Abılay Han çok önemli bir rol üstlenecektir. Başka bir deyişle
Kazaklar Aktaban Şubırındı, Alaköl Sulama’nın intikamını hem askerî hem de siyasî
anlamda alacaktır.
5.2.3. Galdantseren Han’ın Mançu Politikası ve Cungar-Mançu Savaşları
Ulusları büyük küçük diye nitelendirerek, gözünde büyütmemek veya
küçümsememek gerektiğinin dünya tarihinde yaşanmış pek çok örneği mevcuttur.
İşte bu örneklerden birisi de Cungar Hanlığı ile Mançu İmparatorluğu arasında XVIII.
Asrın başlarında meydana gelen savaştır. Kendi vatanlarını korumak ve hür bir
şekilde yaşamak için yürekten yapılan bir mücadelenin büyük ordular karşısında bile
zaferi getireceğine de bir örnektir bu savaş.
Uzun yıllardan beri gözünü Moğollar’ın yaşadığı coğrafyaya dikmiş olan
Mançular Galdantseren Han döneminde de bu ideallerinden vazgeçmemişlerdi.
Moğol ülkelerinin işgali için ilk iki aşama başarıyla tamamlanmış, Övör Mongol (İç
Moğolistan) ve Halha ülkeleri Mançu hâkimiyeti altına alınmıştı. Bundan sonraki
aşama ise, İç Moğolistan ve Halha kuvvetlerinin kullanılarak, Cungar Hanlığı’na
boyun eğdirilmesi idi. Bu amaçla Mançular Orta Asya’daki ezeli rakibi olan Rusya
ile bile antlaşma zemini aramaktaydı. Nitekim yaklaşan Galdan Boşgot Han
tehlikesinden dolayı Rusya ile Amur Nehri sınır olmak üzere 1689 yılında
Nertschinsk Antlaşması’nı yapmışlardı. Ardından Halha-Rusya arasındaki sınırların
çizilmesi için Moğolistan’ın kuzeyindeki Kahta’da başka bir antlaşma yaparak Rusya
ile sorunlarını çözmeye çalışmışlardır. Rusya ile ilişkilerini arttıran Mançular
bununla da yetinmeyerek, Cungar Hanlığı’na karşı ittifak teklifinde bulunmayı ihmal
etmeyeceklerdir.
104
Galdantseren Cungarya tahtına oturduktan sonra Mançular ile iyi geçinmeye
yönelik babasının politikasını devam ettirmiştir. Bu amaçla 1727 yılının Kasım
ayında Toloy adındaki elçisini Pekin’e göndererek babası Tseveen Aravdan’ın
öldüğünü ve yerine tahta kendisinin geçtiğini ayrıca Tibet’e giderek babasının
ruhunu Budda’ya teslim etmesi için izin verilerek yolların açılmasını, son olarak da
iki ülke arasındaki dostane ilişkilerin sürdürülmesini istediğini bildirmiştir. Fakat
Mançu İmparatoru, Galdantseren’i kendisiyle bir tutamayacağını onun sadece birkaç
kabileyi idare eden bir Huntaişi olduğu söyleyerek, Tibet’e gitmesine izin
vermeyeceğini, iki taraf arasında dostane ilişkilerin kurulması mevzusunun
görüşülebilmesi için de Luvsandanzan’ı Mançulara teslim etmeleri gerektiğini
bildiren mektubunu Yüanbuu adındaki elçisine vererek, Toloy ile birlikte
Cungarya’ya göndermişti.
Mançu elçisi 1728 yılı yazında Galdantseren’in başkentine varmış ve
mektubu Galdantseren’e vermişti. Mektubu okuyan Galdantseren elçiyi huzuruna
çağırtarak, Moğol adetlerine göre kendilerine sığınan birinin düşmanı olan bir ülkeye
teslim edilemeyeceğini ayrıca Mançu hâkimiyeti altında olmadıkları için de Mançu
İmparatoru’nun kendisine Huntaişi unvanını vermeye hakkı bulunmadığını
söyleyerek, mektubu Mançu elçisine iade edip, geri göndermiştir292.
Almış olduğu bu cevap karşısında oldukça kızan Mançu İmparatoru derhal
ordusunu hazırlayarak, Cungar Hanlığı üzerine sefere çıkmak istemiştir. Ancak
devlet adamları ve kumandanlarıyla yapmış olduğu toplantıda, hemen herkes bu
seferin gereksiz ve çok zorlu olduğu konusunda hemfikir olmuştur. Gerekçe olarak
Galdantseren’in oldukça yetenekli ve zeki bir şahsiyet olduğunu, diğer Oyrad
Noyanları’nı da kendi etrafında toplayabileceğini, uzak diyarlarda savaşmanın güç
olduğunu ifade etmişlerse de Çinli bir bürokrat olan Zhan Tinyu’nun sözünü
dinleyerek, sefere karar vermiştir.
Derhal savaş hazırlıklarına başlayan Mançular bu hazırlıklar çerçevesinde
Cungarya’nın doğu sınırında bulunan Kobdo ve Ulyastai’de kaleler inşa etti.
292 Çuluunii DALAY, A.g.k., 258-259.
105
Toplanan Yüksek Askerî Şûra’da Galdan Boşgot, Tseveen Aravdan ve Galdan
Tseren’in politikaları değerlendirilmiş, Galdan Tseren’in ciddi bir tehlike olduğu,
Cungar Hanlığı’nın Mançu hâkimiyetine bağlanmadığı sürece Halha, Tibet ve
Kukunor’daki Mançu hâkimiyetinin tehlike altında olacağı konusunda hemfikir
olunmuş ve yapılacak savaş esnasında izlenecek strateji konusu görüşülmüştür 293.
Mançu Ordusu’nun bir kolunun Altay ve Barhöl üzerinden geleceğini
önceden kestiren Galdantseren, Çoros Kabilesi’nden Bagatur Högşin Mamud’a
yaklaşık 2 tümen asker vererek, Bulgan’daki Tsagaan Tolgoy’da mevzilenmelerini
istemişti. Högşin Mamud’a yardım etmesi için de küçük Tserendondov’un oğlu
Tserennamjil ve Sovdon Taişi’yi birkaç bin kişilik kuvvetle göndermişti. Bu
kuvvetler de Barhöl’deki geçitleri tutmuşlardı.
Högşin Mamud, Altay ve Barhöl bölgesine gözcüler yerleştirerek, Mançu
Ordusu’nun gelişinden önceden haberdar olmak istiyordu. Mançu ve Çin
kaynaklarına göre orduları 26 bin askerden oluşuyordu. Galdantseren güneydoğu
sınırını bu şekilde güvence altına aldıktan sonra asıl ordusunu da Bürden idaresindeki
Mançu Ordusu’nu durdurmak üzere Alhuy ve Balkaş’a doğru yönlendirmiştir 294.
1729 yılında Mançular 60 bin kişiden oluşan bir orduyla iki koldan Cungarya
üzerine harekete geçtiler. İlk kol Tanrı Dağları civarında bulunan Oyradları buradan
çıkarmaya çalışacak ve Urumçi’yi ele geçirecekti. İkinci kol ise direkt olarak
Cungarya’ya girecekti. İlk çarpışma Dayngol Gölü kıyısında gerçekleşmişti. Bu ilk
mücadeleden 20 bin kişilik orduya sahip olmasına rağmen Mançular mağlubiyetle
ayrılmışlardı295.
1730 kışında Cungar Hanlığı’na bağlı noyanlar büyük bir kurultayda bir araya
geldiler. Bu kurultayda Mançularla yapılacak olan savaşın stratejisi ortaya
konulmaya çalışıldı. Buna göre Hovd’a kadar gidilerek, Mançular’ın batı koluyla kış
293 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 93. 294 Çuluunii DALAY, A.g.k., 263-264. 295 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 93.
106
boyunca savaşılmasının, onlara yardıma gitmek üzere hareket eden Bürden
idaresindeki Mançu Ordusu’nun asıl kısmına saldırılmasının da daha uygun
olacağına karar verildi.
1730 kışında kurultayda alınan karara göre Mançu Ordusu’nun sağ kolunu
karşılama görevi son derece zeki bir kumandan olan Högşin Mamud’a verilmişti.
Galdantseren Han, Kukunor’un kuzeybatısında bulunan Gas Vadisi’ndeki Mançu
Ordusu’nun öncü kuvvetlerini etkisiz hale getirmeleri için Sevden ve Tserennamjil’i
birkaç bin kişilik kuvvetle Gas Vadisi’ne gönderdi. Yapılan savaşta Sevden ve
Tserennamjil, Mançu öncü kuvvetlerini çember içine alarak, ortadan kaldırmayı
başarmıştır. Högşin Mamud da asıl kuvvetlerini alarak Mançu Ordusu’nun Höşööt ve
Tögrög’teki öncü kuvvetlerini etkisiz hale getirmişti. Özellikle bu iki öncü kuvvetin
mağlup olması Mançu askerî kampında endişe yaratmıştı296.
Alınan bu mağlubiyetlerden sonra Mançu İmparatoru, Cungarya Ordusu’nun
gücünün hiç de hafife alınmamasını ve daha iyi bir hazırlıkla büyük bir ordunun sevk
edilmesi gerektiğini anlamıştı. 1731 yılında iki defa yarlık çıkararak, Cungar Hanlığı
üzerinde büyük bir sefer düzenleneceğini bu nedenle her yerden askere almalar
yapılacağını duyurmuştur. Bu yarlıklarla Har Mörön, Mügden, Solon ve Övör
Mongol’dan büyük çoğunluğu Moğol olan 6 bin kişilik kuvvet ile Höh Hot’tan yine
6 bin kişilik bir kuvvet Mançu Ordusu’na katılmak üzere Altaylara doğru yola
çıkmıştı.
Bu şekilde Mançu Ordusu’nun Kuzey Kolu’ndaki asker sayısı 30 bine
ulaşmıştı. Yine Çin’e bağlı eyaletlerden toplanan 29 bin kişiden oluşan Batı Kolu da
oldukça güçlü durumda idi. Böylece yaklaşık 6 tümenden oluşan orduyla Cungar
Hanlığı üzerine sefere çıkılmıştı.
Galdantseren Han da, Mançu Ordusu’na karşı çok ciddi hazırlıklar yapmıştı.
1732 yılı başlarında taktik gereği asıl orduların karşılaşması yerine Mançu
Ordusu’nun öncü kuvvetleri etkisiz hale getirilecekti. Böylece hem zaman kazanmış
olacaklar hem de Mançu Ordusu’nu zayıflatmış olacaklardı. Nitekim en önemli öncü 296 Çuluunii DALAY, A.g.k., 264.
107
kuvveti oluşturan Hami’den gelen askerlerin oluşturduğu öncü kuvvet mağlup
edilerek, Mançu Ordusu’na yaklaşık 7 bin asker ve 10 bin kadar da büyük baş
hayvan kaybı verdirilmiştir.
1731 yılı Mart ayında Mançu kumandanı Bürden, Hovd’a gelince, Galdan
Boşgot Han’ın neden burayı merkez yaptığını anlamıştı. Buranın askerî bir garnizon
için çok uygun bir yer olduğuna dair Mançu İmparatoru’na bir rapor hazırlayarak
sunmuş, bu rağor doğrultusunda da İmparator Hovd’un yeniden inşa edilerek, burada
büyük bir Mançu askerî garnizonu kurulmasını emretmişti. Bu şekilde 1731 yılı
Mayıs ayında 20 bin kişilik Mançu Ordusu Hovd’a gelip, buraya yerleşti. Bu olayı
haber alan Galdantseren Hovd’un Cungar Hanlığı için ne kadar büyük bir öneme
sahip olduğunu bildiğinden, buraya Mançu garnizonunun kurulmasını önlemek için
hemen harekete geçmeye karar verdi. Bu amaçla iki kardeş Tserendondovları 30 bin
kişilik bir kuvvetle Hovd’a gönderdi.
Haziran 1731’de ünlü General Tserendondov ve kardeşi Mançu Ordusu’na
karşı tekrar dâhice bir planla saldırdılar. 3 tümenden oluşan Oyrad Ordusu, Bogd
Geçidi’nden geçerek muhkem bir yerde mevzilenmişti. Bilmediği yabancı bir
memleketi işgal için gelmiş olan Mançu Ordusu, coğrafî özelliklerini bilmedikleri bir
yerde bulunmanın sıkıntısını yaşamaktaydılar. Ayrıca büyük General Tserendondov
karşısında daha önce alınmış mağlubiyetler de Mançuları tedirgin ediyordu. General
Tserendondov taktik gereği yaklaşık 2 bin kişlik bir süvari birliğini, Mançu
kuvvetlerini üzerilerine çekmek maksadıyla gönderdi. General Tserendondov yine
kendisine bağlı noyanlardan Tasarhai Bagatur’u kasıtlı olarak Mançulara yakalatarak,
onun sayesinde Mançuları yanıltmayı amaçlamıştı. Nitekim Tasarhai Bagatur,
Mançu kumandanlarına Cungar Ordusu’nun Hureet Geçidi’nde değil Hir Dağı’nda
bulunduğuna inandırmıştı. Aldıkları bu bilgi doğrultusunda Mançu Generali Bürden,
Cungarlar üzerine saldırmak amacıyla Hir Dağı’na doğru hareket ederek, kendi
yerlerini kaybettiler. Hir Dağı’na ulaşan Mançular burada tek bir Oyradla bile
karşılaşamayınca oyuna getirildiklerini anlayıp 11 bin kişilik orduyla Bogd Geçidi’ne
doğru ilerlemeye başladılar. Yolda Tserendondov’un ikinci tuzağına düştüler.
General Tserendondov, Barhaa idaresinde 23 kişiden mensup Oyrad birliğini yine
108
kasıtlı olarak Mançulara yakalattı. Yapılan sorgulamada Barhaa ve adamları
Oyradlar’ın 2 bin kişilik kuvvetle Bogd Geçidi’ne gelecekler şeklindeki yalan
beyanlarına tam olarak inanmasalar da yine de tedbir olarak Mançu Generali 4 bin
kişilik Mançu kuvvetini Bogd Geçidi’ne doğru gönderdi. Beraberindeki 7 bin kişilik
kuvvetle Hureet Geçidi’ne doğru yola koyuldu.
Haziran 1731’de Mançu Ordusu Hureet Geçidi’ne ulaştığında burada bulunan
2 bin kişilik Cungar kuvveti korktuklarını göstererek Bogd Geçidi’ne doğru kaçmaya
başlamıştı. Bu olay esir edilen Oyradlar’ın ifadelerine uygun bir gelişme idi. Bu
yüzden ordusuna alarak Bogd Geçidi’ne doğru yola çıkan General Bürden, 19
Haziran günü buraya ulaştı. Fakat ertesi gün yani 20 Haziran günü büyük bir Cungar
Ordusu aniden bölgeye gelerek Mançu Ordusu’nu çember içine almıştı. Mağlup
olarak çaresiz kalan General Bürden, kalan askerleri de beraberine alarak, Hoton
Gölü’ne doğru kaçmayı başardı. Ordusunu toplamaya henüz fırsat bulamamıştı ki, 21
Haziran günü şafak vakti Cungar Ordusu’nun asıl kuvvetleri Hoton Gölü’ne gelerek,
burada Mançuları tekrar kuşatarak, saldırıya geçtiler. Bu savaşta Mançu Ordusu ilk
kez bu kadar zor bir duruma düşmüştü. General Bürden kalan askerleriyle birlikte
Hovd’a doğru kaçmaya çalışsa da Cungar Ordusu tarafından yolda tekrar
yakalanarak, pek çok Mançu generali ve askerî öldürülmüştür. Oyrad tarihinde
önemli olan bu savaş Hoton Gölü Savaşı olarak tarihe geçmiştir. Alınan bu
mağlubiyet karşısında oldukça sinirlenen Mançu İmparatoru Hovd’da askerî
garnizon kurulması fikrinden vazgeçerek, garnizonun Tsagaan Suul297 denilen yerde
kurulmasına karar vermişti298.
Mançular yine politik oyunlara başvurarak, Cungarları içeriden vurmayı
hedefliyorlardı. Galdantseren ile kardeşi Luvsansono arasındaki anlaşmazlığı bilen
Mançular bu amaçla Luvsansono ile irtibata geçerek, hanlık iddiasını
desteklediklerini bildirmişlerdi. Galdantseren Han, Luvsansono’nun annesi Seterjav’ı
da gizlice öldürtmüştü. Bunun üzerine Luvsansono intikam almak amacıyla
Cungarya’ya girmek istiyordu. Bu arada Mançu Sarayı kendisini Pekin’e davet
297 Burası Sarı Irmak yakınlarında bir bölgedir. 298 Çuluunii DALAY, A.g.k., 265-269.
109
ettiyse de Rus Hükümeti karşı çıktığı için Pekin’e gitmemiş ve 1732 yılındaki
ölümüne kadar da İtil Kalmukları ile birlikte yaşamıştır299.
Galdantseren Mançulara karşı kazanmış olduğu zaferin verdiği keyfin tadını
çıkardıktan sonra tekrar gözünü ideallerine çevirmişti. Galdan Boşgot ve babası
Tseveen Aravdan tarafından Halha’nın Mançu hâkimiyeti altından kurtarılmasına
dair istek ve çabalarını bildiği için bu ideal Halha’nın Mançu hâkimiyetinden
kurtarılmasıydı. Ayrıca babasının bu konuda bir de vasiyeti vardı. Bu amaçla Oyrad
Noyanları’nı bir kurultayda bir araya getirerek, Halha meselesini gündeme getirdiyse
de noyanların büyük çoğunluğu bu işin eskisi gibi kolay olmadığını, Halha’da önemli
miktarda Mançu kuvvetinin bulunduğunu savunmuştur. Bunun yanında Halha
Noyanları ve askerlerinin de Mançu idaresi altında bulunup, onların istekleri
doğrultusunda hareket edeceklerini, bazı Halha Noyanları’nın ise tamamen Mançu
taraftarı haline geldiğini bildirmişlerdi. Galdantseren Han da bu görüşe katılmakla
birlikte bir şekilde babasının vasiyetini yerine getirmek zorunda olduğunu
söylemiştir. Bunun üzerine Halha’nın bağımsızlığı için mücadeleye girilmesine karar
verilmişti. Yapılan plana göre, Halha’ya kalabalık bir kuvvetle girilip, Zasagt han ve
Sain Noyan Aymakları’nı ele geçirerek, Erdene Zuu Manastırı’na girilecek ve
Javzandamba Hutuhtu esir edilerek, geri kalan Halha toprakları daha kolay ele
geçirilecekti.
Kurultayda alınan bu karar doğrultusunda Halha’daki Zasagt han ve Sain
Noyan Aymakları’nın önde gelen noyanlarına mektup gönderilerek, Mançu
hâkimiyetine karşı Halha’nın bağımsızlığı için birlikte savaşma teklif edilmişti.
Ayrıca bu teklifin kabul edilmemesi durumunda bunun askerî güç kullanılarak
gerçekleştirileceği de ifade edilmişti. 1731 yılı ay takviminin 8. ayında
Tserendondov kardeşler yine Cungar Ordusu’nun başında Altay Dağları’nı geçerek,
Hovd’un güneyindeki Tsagaan Burgas’ta konakladılar. Bu durumu haber alan Mançu
Ordusu beklemeyi tercih etmişti. Cungar Ordusu Dariv bölgesini geçtikten sonra iki
kola ayrılmıştı. Bir kolu ağabey büyük Tserendondov diğer kolu da kardeşi küçük
299 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 95-96.
110
Tserendondov idare ediyordu. Büyük Tserendondov kimi zaman galip, kimi zaman
da mağlup olarak pek çok askerîni kaybetmişti. Artık daha fazla devam etmenin
anlamsız olduğuna kanaat getirerek, askerlerini alarak geri döndü. Fakat küçük
Tserendondov asıl hedeflerden biri olan Javzandamba Hutuhtu’yu ele geçirmek
maksadıyla 1732 yılı ay yılı takviminin 8. ayında iki koldan Halha topraklarında
iyice içlere doğru ilerlemeye başladı. Erdene Zuu’ya ulaştıklarında Javzandamba
Hutuhtu’nun Mançu İmparatoru’nun emriyle Yedisu’ya götürüldüğünü öğrendi 300.
Halha Moğolları soydaşları olan Oyradlara karşı savaşmayı reddettiler. Sadece
Mançu taraftarı olan Efu (Damat) Tseren adındaki noyan dışında…
Bunun üzerine küçük Tserendondov Efu Tseren ile karşılaşmaya karar verdi.
Önce Tamir Nehri civarında bulunan otağı basılarak, hatunu ile çocukları esir edildi.
Buradaki amaç Efu Tseren’i üzerilerine çekmekti. Tserendondov kuvvetlerini alarak
Har Sanç Gölü kıyısında dinlenmeye çekilmişti. Bu haberi alan Efu Tseren derhal
kuvvetlerini toplayarak, Oyradlar üzerine saldırmıştı. Efu Tseren’in bu kadar hızlı
gelebileceğini kestiremeyen Tserendondov ağır bir mağlubiyet almış ve binlerce
Oyrad askerî öldürülmüştü. Fakat Tserendondov yine de askerlerinin büyük bir
kısmını alarak Zag ve Baydrag’ı geçerek Cungarya topraklarına ulaşmayı başarmıştı.
Böylece hem Javzandamba Hutuhtu ele geçirilememiş hem de pek çok kayıp
verilmişti301.
1735 yılında Mançu İmparatoru ölmüştü. Yerine geçen oğlu Göğün
Yardımcısı (Tenger Tetgegç 1736–1796) unvanıyla tahta çıkmıştı. Yeni imparator
babasıyla aynı düşünceleri ve idealleri paylaşsa da babasından farklı bir politika
izlemeyi tercih etmiştir. Babasının Erdene Zuu savaşı dışında Cungar Hanlığı’na
karşı ciddi bir başarı kazanamadığını bunun hem Galdantseren gibi dirayetli ve
yetenekli bir han ile yanındaki önemli devlet adamları ve generallerden
kaynaklandığını anlamıştı. Bu sebeple daha ziyade bir süreliğine dahi olsa Cungar
Hanlığı ile iyi ilişkilerin sürdürülmesini, Cungar Hanlığı içerisinde çıkabilecek
300 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 96; Ş. NATSAGDORJ-Ş. BİRA, et al, Bugd Nairamdah Mongol Ard Ulsiin Tuuh (BNMAU-iin Tuuh), 195. 301 Çuluunii DALAY, A.g.k., 265-269.
111
antlaşmazlıkları körüklemeyi ve ordusunu iyice güçlendirerek uygun fırsatı
kollamayı tercih etmiştir.
Ayrıca Galdantseren Han’a destek verebilecek Halha’da Mançu hâkimiyetini
güçlendirmeyi, Cungar Hanlığı’nın Kukunor ve Tibet ile ilişkisini de tamamen
kesmeye karar vermiştir. Galdantseren de son faaliyetinde ne kadar hatalı olduğunu
anlamış ve Erdene Zuu Savaşı’ndan ders alarak, hanlığı ekonomik açıdan
güçlendirmeye ağırlık vermeye ve yaşam standartlarını yükseltmeyi amaçlamıştır 302.
Nitekim Cungar Hanlığı, Galdan Boşgot döneminden itibaren bozulan ticarî
ilişkileri ve ekonomik düzen ile siyasî bunalımları çözüme kavuşturmak için uzun bir
zaman harcanmıştı. Ayrıca uzun süren savaşlardan sonra pek çok Oyrad hayatını
kaybetmiş bu da psikolojik ve sosyolojik açıdan Oyrad toplumunu derinden
yaralamıştı. Bütün bunları göz önünde bulunduran Galdantseren Han savaşa artık bir
son verip, ülkesinin gelişmesine ekonomisini düzeltmeye ağırlık vermeye karar
vermiştir. Galdantseren bütün bu işlere başlamadan önce Mançular ile sınır sorununu
halletmesi gerektiğine inanıyordu. Mançular da uzun süren savaşlardan artık
bunalmıştı. Ayrıca yukarıda da değindiğimiz gibi Erdene Zuu galibiyeti dışında
Cungar Hanlığı’na karşı pek de önemli bir galibiyet kazanamamıştı. Dolayısıyla iki
taraf da sınırların çizilip, bir süreliğine de olsa barışın sağlanmasını istiyorlardı.
Fakat Mançu İmparatoru sınırların çizilmesinde iki husustan birinin mutlak suretle
kendi lehlerine sonuçlandırılmasını istiyordu. Bunlardan biri ya Oyrad Ordusu’nun
Halha’ya girişi tamamen önlenmesi veyahut Cungarya ile Halha arasındaki iletişimi
ortadan kaldırarak Halha’yı tamamen Mançu ülkesinin dâhilinde olduğuna dair ikna
etmekti.
1734 yılının ay takvimine göre 8. ayında Mançu Sarayı’ndan elçiler sınır
meselesini görüşmek üzere Cungarya topraklarına gelmişlerdi. Mançu İmparatoru
Oyradlar’ın güvenini kazanabilmek için de Altay ve Barhöl’deki Mançu öncü
kuvvetlerini geri çekmişti. İlk görüşmede iki taraf arasında bir mutabakata varılamadı.
Galdantseren, Galdan Boşgot ve Tseveen Aravdan dönemindeki sınırları kabul etmek
302 Çuluunii DALAY, A.g.k., 272-273.
112
istemediği gibi Altay Dağları, Har Tsengel ve Bortsengel’i Cungarya sınırlarına dahil
ederek, Cungar Hanlığı ile Halha sınırını Zereg Nehri’deki sarı sazlıklara kadar
dayandırmak istiyordu. Bunu öğrenen Mançu İmparatoru Efu Tseren’nin görüşünü
almak üzere kendisine danıştı. Efu Tseren de yaptığı incelemelerden sonra iki taraf
arasındaki sınırın Altay Dağları olması gerektiği yönündeki fikrini beyan etti. 1736
yılında Çoynamhaa başkanlığında Cungar Hanlığı’nın elçilik heyeti Pekin’e giderek,
görüşmeler yapmışlarsa da yine bir neticeye ulaşılamadı. Galdantseren, 1738 yılında
Zaysan Daş başkanlığında bir elçilik heyetini yeni Mançu İmparatoru’na göndererek,
sınırlar meselesini tekrar gündeme getirmişse de yine bir çözüme ulaşılamamıştır.
1738 yılında Mançu Sarayı Agtun başkanlığındaki elçilik heyetini Galdantseren’e
göndermiş ve bu sefer iki taraf arasında bazı hususlarda görüş birliği sağlanabilmiştir.
1739 yılında Zaysan Haliu başkanlığındaki Oyrad heyeti Pekin’e giderek sınırlar
meselesine nihaî noktayı koymayı başarmıştır 303.
Taraflar arasında varılan antlaşmaya göre, Havtag, Baytag, Ulaan Us, Lob
Gölü ve Gas Vadisi iki taraf arasında sınır olacaktı. Yine yapılan antlaşmayla
Oyradlar’ın Altay’ı, Halhalar’ın da Zahvan’ı geçmeleri yasak olacaktı. Altaylar ile
Zavhan arasındaki bölge iki taraf arasında tampon bölge olarak kalacaktı304. Ayrıca
Cungarya’dan 4 yılda 1 defa Pekin ve Su Zhou şehirlerine 200’den fazla olmamak
kaydıyla seyahat ve ticaret amaçlı ziyaretlerin yapılmasına müsaade edilecekti.
Tibet ile ilişkiler konusuna bir açıklık getirilmese de Tibet’i ziyaret etmek
isteyenlerin veya ibadet amacıyla gönderilecek elçilerin mutlaka Mançu
İmparatoru’nun iznini almaları gerektiği hususunda karara varılmıştır 305.
İki taraf arasındaki antlaşma uzun ömürlü olmayıp, kısa bir dönem için tatbik
edilse de özlenen barış ortamı nihayet sağlanmıştı. Ancak bu antlaşma ile
Mançular’ın Halha üzerindeki mutlak hâkimiyeti Cungar Hanlığı tarafından ilk kez
kabul edilmiş oldu. Galdantseren Han açısından bu antlaşma ile sınır meselesi
303 Çuluunii DALAY, A.g.k., 274-275. 304 Jamsranjaviin GERELBADRAH, Mongoliin Nutag Devsger, Hil Hyazgariin Tuuh, 171. 305 Nikita Ya. BİÇURİN, İstoriçeskoe Obozrenie Oiratov İli Kalmıkov c XV Ctoletiya Do Nastoyaşego Vremeni, 59.
113
halledilmiş artık ticari ve ekonomik gelişmeye daha rahat ağırlık verilebilmesi için
şartlar uygun hale gelmişti.
5.3. Galdantseren Han Döneminde Yapılan İdarî, Ekonomik ve Askerî Reformlar XVIII. Asrın ilk yarısında Cungar Hanlığı güçlenerek, adı Orta Asya’nın
dışına taşarak, Avrupa’ya kadar yayılmıştı. Sınırları doğuda Altaylar’dan batıda Sarı
Su ile Omi Nehri’nin aşağı kısımlarına, kuzeyde Yamış Gölü’nden güneyde Tibet’in
yüksek kısımlarına kadar uzanmaktaydı. Cungar Hanlığı halkının büyük
çoğunluğunu Oyradlar oluştursa da hanlığın bünyesinde Uygur, Kazak, Kırgız,
Hoton, Tatar gibi Türk kabileleri de bulunmaktaydı. Hanlığın ortalama nüfusu 1,5
milyon kadar idi.
5.3.1. İdarî Teşkilatta Yapılan Reformlar Galdantseren Han merkezi otoriteyi daha da güçlendirmek amacıyla idarî ve
taşra teşkilatında bazı değişikliklere gitmiştir. Tanrı Dağları’nın arkasında bulunan
Oyradlar, 12 otoga ayrılmış olup, buradaki Oyradlar’ın nüfusu da 600 bine
ulaşmaktaydı. Otoglar yaklaşık 5 bin kadar nüfusa sahip iken, Tserendondov
kardeşlerin, Üyzen Hoşuuç, Luvsantseren Tavnan gibi noyanların otoglarının nüfusu
50 bine kadar ulaşmaktaydı. Dolayısıyla da büyük otogların idarecileri geniş yetkileri
ve büyük bir gücü elinde bulundurmaktaydı. Bu da merkezî idarenin gücünü tehdit
eden bir unsur olarak dikkati çekiyordu. Bu sebeple Galdantseren Han, otogları
yeniden teşkilatlandırarak, otogları bölmüş ve sayılarını arttırmıştır. Bu bölünmeyle
idarecilerin de gücü bölünmüştü. Her ne kadar elindeki gücü kaybetmek istemeyen
noyanlar çıkmış olsa da, Tserendondov kardeşler ile Sandag Bagatur, Üyzen Hoşuuç,
Mamud gibi güçlü noyanların da bu bölünmeyi desteklemeleri sayesinde her hangi
bir isyanla karşılaşmadan bölünme gerçekleştirilmiştir.
1734 yılı başlarından itibaren yapılan bu yeniden teşkilatlanma ile her otog
içerisindeki farklı uluslar için yeni bir otog oluşturulmuş, böylece 12 yeni otog ortaya
çıkmıştır. Bu yeni yapılanmayla da artık otogların nüfusları da 2000–6000 arasında
sınırlandırılmıştı. Kırgız, Telengüd, Myangad gibi kabileler topraksız kabileler iken,
114
bu yeni yapı içerisinde kendilerine ait bir otog oluşturularak, kullanımlarına da
toprak verilmişti.
Yeni kurulan otoglardan Hötöç, Altçin ve Zahçin otogları özel görevler
üstlenmişlerdi. Bunlardan Hötöçler, Cungar Hanlığı tahtının güvenliği ile han
sarayının nakliyesi ve kurulması ile hana ait hayvanların bakımı, vergilerin
toplanması, hanın yarlıklarının duyurulması gibi vazifeleri vardı. İli’nin doğu
yakasındaki Tsagaan Us civarında bulunan Altçin otogu ise hanlığın içerisinde
bulunan bütün atölyelerin işletilmesinden sorumlu idi. Cungar Hanlığı’nın
sınırlarının güvenliğini sağlamak görevi de Çoroslardan Högşin Mamud’a bağlı
halklardan Zahçinler’e verilmişti. Zahçin Otog’u hanlığın güney sınırındaki
Bulgan’daki Tsagaan Tolgoi ve Ulaan Us denilen yerlerde sınırın güvenliğini
sağlayacaktı.
Bu şekilde yeni otogların oluşturulması işlemi 1738 yılına kadar devam etti.
Oluşturulan yeni otoglarla Cungar Hanlığı’nda eski ve yeni toplam 24 otog 306
mevcuttu. Bu 24 otogun büyük çoğunluğu Tanrı Dağları civarı, İli, Tsagaan Us,
Hunhus, Bor Tal, Emil, Tarvagatay gibi yerlerde hayvancılık yaparak geçimlerini
sağlamaya çalışıyordu. Tanrı Dağları’nın güneyinde de birkaç otog bulunmakta ve
bunlar genellikle tarım ile geçinmekteydiler.
Eski ve yeni otogların adları şu şekildedir: Urud (5000), Harçin (5000),
Erhten (5000), Hirguud (5000), Judlug (3000), Buhus (5000), Avgas Hatun (4000
çadır), Ebid (3000 çadır), Dogluud (4000 çadır), Hörves (3000 çadır), Tsoohor
(3000), Oroday (3000), Barmuud (4000), Hötöç (5000), Galzud (4000), Şars (3000),
Mahas (5000), Bügenud (2500), Urad (3000), Altçin (5000), Zahçin (3000), Hirgis
(Kırgız, 4000), Telengüd (5300), Myangad (3000) idi (Rakamlar çadır sayısını
gösterir). Her otogu 1 zaysan idare ederken, bazı özel otogları birden fazla zaysan
idare etmiştir. Mesela, Zahçin’i 6, Telengüd’u 6, Hötöç’ü 5, Hirgis’i 4, Urud’u 4,
Galzud’u 3, Bardamuud’u 3 zaysan idare etmekteydi307.
306 İdarî teşkilatta “Otog” hakkında daha fazla bilgi için bkz. Boris Y. VLADİMİRTSOV, Moğolların İçtimaî Tekilatı, Çev . Abdülkadir İnan, 193-200. 307 Çuluunii DALAY, A.g.k., 276-279.
115
5.3.2. Askerî Reformlar
Galdantseren Han, hanlığın güvenliğini sağlamak amacıyla düzenli bir ordu
kurmaya karar vermiştir. 1738 yılından itibaren Cungar Hanlığı’na bağlı otogların
hemen her birinden ayrı bir birlik kurulması yoluna gidilmiştir. Bu şekilde 21 farklı
birlikten oluşan düzenli bir ordunun kuruluşu 2 yıl içerisinde tamamlanmıştır. Bu 21
birliğin nasıl oluştuğuna da kısaca değinirsek, Çoros Kabilesi’nden 5 birlik, Dörvöd
Kabilesi’nden 3, Hoşuud Kabilesi’nden 1, Hoid Kabilesi’nden 9, Torguud
Kabilesi’nden 2 birlik tesis edilmişti. Ordunun kurulmasından sonra bu birlikler
sınırlara yerleştirilmişti. Bulgan’daki Tsagaan Tolgoi’dan Ulaan Us arasındaki yerin
güvenliğini sağlamakla görevli Högşin Mamud ve askerleri yerinde bırakılmıştı.
Yeni ordu daha ziyade hanlığın doğu ve kuzey sınırlarına yerleştirilmişti. Örneğin
Amarsana ve Davaatsi’nin idare ettiği iki büyük birlik Rus sınırının güvenliğini
sağlamakla görevlendirilmişti. Kazak sınırına da iki birlik gönderilmişti.
Tseveen Aravdan döneminde Rus Ordusu’ndan esir edilen askerler daha
sonra Cungarya’da maden tetkikleri, madenlerin açılması, silah üretimi gibi
konularda Cungar Hanlığı’nın hizmetinde bulunmuşlardı. Galdantseren Han, yine bu
esirlerden istifade etmeye devam etmiştir. Ayrıca kurulan silah atölyelerinde üretilen
toplar atların sırtında taşınarak savaşlarda kullanılmıştır308.
5.3.3. Hanlığın Ekonomisini Güçlendirmek İçin Yapılan Faaliyetler Hanlığın ekonomisini düzeltmek için öncelikle hayvancılığın, tarım
faaliyetlerinin ve el sanatlarının geliştirilmesi yolunda bazı adımlar atılmıştı. Alınan
önlemler ve hayata geçirilen bazı uygulamalarla hayvan sayısında büyük bir artış
sağlanmıştı. Hayvancılık özellikle Tanrı Dağları’nın kuzey kısımlarında oldukça
gelişirken, Tanrı Dağları’nın güney kısımlarında da Moğol ve Hotonlar arasında
ziraat gelişmekteydi. Örneğin; İli, İrtiş, Ulaan Hujir, Muu Tal, Sain Tal, Har Sair gibi
yerlerde tahıl üretimi yaygın olarak yapılmaktaydı. Mançu Ordusu Cungarya
308 Çuluunii DALAY, A.g.k., 283-284.
116
topraklarına saldırdığı zamanlarda bu tarlaları ateşe vererek, Cungarları zarara
uğratıyordu309.
Hayvancılık ve tarımsal faaliyetlerin artması sayesinde kısa zamanda
ekonomik hayat oldukça iyileşmişti. Tseveen Aravdan ve Galdantseren dönemlerinde
atölyelerin sayısı arttırılarak, sanayileşme adına önemli adımlar atılmıştır. Örneğin;
dokumacılık, deri işlemeciliği, kâğıt üretimi gibi alanlarda atölyeler kurulmuştu.
Ayrıca madenciliğin geliştirilmesi için bazı önemli girişimlerde bulunulmuş ve pek
çok maden açılarak işletilmeye başlanmıştır.
Moğollar dışında Tanrı Dağları’nın güney tarafında yaşayan Uygurlar ve
Hotonlar gibi Türk asıllı kabile ve topluluklar da bu atölyelerde çalışan ve istihdamın
önemli bir kısmını oluşturan gruplardı. Özellikle teknik meselelerde Uygur ve
Hotonlardan yardım alınmaktaydı. Moğol kabilelerinden sanayileşme yolunda ilk
girişimciler Uygur ve Hotonlara komşu olmaları sebebiyle Hoid Kabilesidir.
Dolayısıyla da madencilik ve el sanatlarında en çok Hoid Kabilesi’ne mensup olanlar
çalıştırılmaktaydı. Bu şekilde çalışan işçilerin sayısı yaklaşık olarak 3 bin idi.
Cungar Hanlığı içerisinde üretilen dokumalar ve kâğıtlar Orta Asya’da
oldukça meşhur olmuştu. Burada üretilen ayakkabı, şapka vs. ürünler ihraç
edilmekteydi. Ayrıca Tseveen Aravdan döneminden itibaren pirinçten para
bastırılmaya başlamıştı. Bu paralar umumiyetle olup, bir tarafında hanın adı
yazılırken, diğer tarafında da tod yazısıyla bazı ifadeler yer almaktaydı310.
Cungar Hanlığı, Tseveen Aravdan ile Galdantseren Han dönemlerinde büyük
gelişme göstermiştir. Galdantseren Han, yaklaşık 20 yıl boyunca Cungar Hanlığı’nı
idare ederken, babasının başlatmış olduğu pek çok uygulamayı faaliyete geçirmiş ve
tamamlamıştı. Hanlığın ekonomisini düzeltmiş, idarî ve taşra teşkilatını yeniden
tertip etmişti. Yaptığı en büyük hata ise halefi olarak uygunsuz bir şahsı seçmesidir.
Nitekim bu yanlış seçim Cungar Hanlığı’nı çıkılması imkânsız bir dar boğaza iterek,
yıkılmasına yol açacaktır. 309 1720 yılındaki sefer esnasında Mançu Generali Bürden, Öröngö Gölü’nün kuzeybatı yakasındaki Ulaan Hujir’de bulunan tarlaları ateşe vermiştir. 310 Çuluunii DALAY, A.g.k., 282-284.
117
1745 yılı baharından itibaren Cungarya topraklarında çiçek hastalığı oldukça
yayılmış ve bu hastalıktan dolayı da pek çok kişi hayatını kaybetmişti. Bu tehlike
karşısında hanlarını korumak maksadıyla bazı bürokratlar, hanın bir süreliğine dahi
olsa sarayını alarak uzak bir yerde yalnız yaşaması gerektiğini Galdantseren’e
tavsiye etmişlerdi. Galdantseren Han da çaresiz kalarak bu tavsiyeye uymuş ve o
dönemde Cungar Hanlığı toprakları içerisinde bulunan Doğu Kazakistan’a göç
ederek, sonbahara kadar burada yaşamıştır. Daha fazla burada kalmanın doğru
olmadığını düşünerek, İli Nehri kıyılarına gelmşti. Fakat henüz salgın hastalık kontol
altına alınamamıştı. Bir süre sonra da kaderine yenik düşerek, hastalığa yakalanan
han, halefini bu şartlarda seçmek zorunda kalarak, Esiy Hatun’dan doğan oğlu
Tseveendorjnamjil’i halefi olarak seçmiş ve aynı yıl ölmüştür 311.
311 Çuluunii DALAY, A.g.k., 288-289.
118
6. CUNGAR HANLIĞININ YIKILIŞI VE CUNGARLAR’IN 1755-1758
YILLARI ARASINDA MANÇULARA KARŞI VERDİĞİ BAĞIMSIZLIK
MÜCADELESİ
Galdantseren Han 1745 yılı sonbaharında ölünce arkasında 3’ü erkek olmak
üzere 6 çocuk bırakmıştı. Galdantseren Han, 19 yaşında Lamadorj adında oldukça
yetenekli ve zeki bir oğlu olmasına rağmen, Lamadorj’un annesi soylu bir kabileden
olmadığı için ölmeden kısa bir süre önce halefi olarak 14 yaşındaki oğlu
Tseveendorjnamjil’i seçmişti. Galdantseren’in en küçük oğlu Tseveendaş ise o
dönemde henüz 5 yaşında idi. Büyük kızı Hoid Kabilesi’nden Sainbilig’in hatunu
olan Ulambayar olup, babasının tahtı için kardeşler arasında çıkabilecek bir
mücadeleyi önlemeye çalışmıştır312. Galdantseren Han, her ne kadar büyük oğlu
Lamadorj’un yetenekli, bilgili ve zeki olduğunu bilse de, bir hizmetçiden doğduğu
için han olmasının uygun olmadığını düşünmüş ve ortanca oğlunu tahta namzet
göstermişti.
Tseveendorjnamjil, bu şartlarda halef ilan edilip, 1746–1749 yılları arasında
Cungar Hanlığı’nı idare etmiştir. Tseveendorjnamjil’i bazı kaynaklarda “Aja Han”
adıyla yazmışlardır. Tseveendorjnamjil Han’ın yaşı küçük, bilgi ve tecrübesi az
olduğu için tek başına hanlığı idare etmesi mümkün değildi. Bu sebeple ablası
Ulambayar, kardeşine hanlığı idare etmesinde yardımcı olmaktaydı. Ayrıca izlemesi
gereken politikalar hakkında da kardeşine tavsiyelerde bulunarak, onu
yönlendirmekteydi. Yine ablasının tavsiyeleriyle Mançu İmparatorluğu ile dostane
ilişkilerin devamı sağlanmaya çalışılmıştı. 1746 yılı Mart ayında Haliu adındaki
Cungar elçisi Pekin’e gönderilerek, Mançu Sarayı’na Cungar Hanlığı’nın yeni
hanının Tseveendorjnamjil olduğunu imparatora iletmiş ve Galdantseren’in cenaze
merasimiyle ilgili olarak bazı dinî ayinlerin gerçekleştirilmesi için cenazeyi Tibet’e
göndermek istediklerini bildirmişti. Mançu İmparatoru da yeni imparatoru tebrik
ederek, Tibet’e gitmelerine izin verdiklerini cevaben elçiye iletmiştir.
312 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 101.
119
Tseveendorjnamjil Han Aralık 1746 ve Nisan 1748 tarihlerinde tekrar Pekin’e elçiler
göndererek, ticarî ilişkilerin arttırılmasına yönelik isteğini düşüncesini ortaya
koymuştu. Mançu İmparatoru da yine onların bu isteğini kabul ederek, Güney Çin’e
giden 100 tüccar sayısını arttırarak 200’e çıkartmıştır. Mançu İmparatoru’nun bütün
bu tavizleri vermesindeki amacı ise küçük hanı kendi tarafına çekmekti. Öte yandan
böylesine küçük bir çocuğun kendilerini idaresinden pek çok önde gelen noyan
rahatsızlık duymaktaydı. Bütün bu tehlikeleri ablası Ulambayar ortadan kaldırmaya
çalışıyordu.
6.1. Galdantseren’in Ölümü Sonrasında Meydana Gelen Taht Mücadeleleri ve
Hanlığın Zayıflaması
Lamadorj, kardeşinin hanlığı idare edemeyeceğini düşünerek, onu tahttan
uzaklaştırıp, kendi hanlığını ilan etmek maksadıyla gizlice ittifaklar kurmaya
başlamıştı. Müttefikleri aracılığıyla Ulambayar’ın Rus Çariçeleri gibi kadın han
olduğuna dair söylentileri yaymaya başladılar. Bu dedikodular Tseveendorjnamjil
Han’a kadar ulaşmıştı. Ulambayar’ın idaresinin kendi aleyhlerine olduğunu düşünen
bazı bürokrat ve noyanlar da bu dedikodulara ortak olmuştu. Bütün bu dedikoduların
etkisi altında kalan Tseveendorjnamjil Han, ablasını tutuklatmıştır313. Bu olay aynı
zamanda küçük hanın da sonunu hazırlamıştır.
Ulambayar Hatun’un tutuklanması üzerine kocası Hoid Kabilesi’nden
Sainbilig, Tseveendorjnamjil Han’a karşı sefer hazırlıklarına başladı. Bu arada
Tseveendorjnamjil Han hâkimiyetini mutlak suretle tesis edebilmek için ağabeyi
Lamadorj’u da etkisiz hale getirmesi gerektiğini biliyordu. Ancak Lamadorj güçlü ve
etkili bir noyandı. Bu sebeple savaş yoluyla onu ele geçirebilmenin zorluğunu
düşünerek, bir hileyle Lamadorj’u yakalamaya karar verdi. Buna göre Şar Us denilen
yerde bir sürek avı tertip edilecek, bu fırsattan istifadeyle ağabeyi Lamadorj’u
savunmasız bırakarak, rahatlıkla ele geçirebileceğini düşünüyordu. Bu planı tatbik
etmeye başladığında ise niyeti Lamadorj tarafından anlaşılmış ve Lamadorj bu tuzağı 313 Nikita Ya. BİÇURİN, İstoriçeskoe Obozrenie Oiratov İli Kalmıkov c XV Ctoletiya Do Nastoyaşego Vremeni, 61.
120
kendi lehine çevirmeyi bilmişti. Lamadorj önceden askerlerini Şar Us bölgesine
yerleştirerek kardeşi Tseveendorjnamjil Han’a karşı üstünlük sağlamaya çalışacaktı.
Sainbilig, Ölziy, Baga Manj, Gombo, Boroldoy, Namjildorj gibi noyanlar Lamadorj
ile birleşerek, Şar Us’da mevzilendiler. Ağabeyinin gizlice yürütmeye çalıştığı bu
faaliyetten Daşdavaa Noyan aracılığıyla haberdar olan Tseveendorjnamjil Han
önlemini almaya çalışsa da Lamadorj hazırlıklarını bir an önce tamamlayarak, sarayı
basmıştı. Lamadorj saraydaki muhafız birliklerini etkisiz hale getirdikten sonra
Tseveendorjnamjil Han’ı esir ederek, gözlerini kör etmiş, el ve ayaklarını da
bağlayarak, Tanrı Dağları’nın güneyindeki çöle bırakarak kendi kaderine terk
etmiştir314.
6.2. Lamadorj’un Cungar Hanı Olması ve Faaliyetleri
1749 yılı kışında Lamadorj (1749–1753)’nın Cungarya tahtına oturmuş ve ilk
iş olarak da Dalay Lama’ya elçi göndererek, hanlığını bildirmiştir315. Dalay Lama da
kendisine “Erdene Lam Bagatur Huntaişi (Bilge Lama Bagatur Huntaişi)” unvanını
vermiştir. Ancak Lamadorj sıradan bir kadından doğduğu için bazı Oyrad Noyanları
onun hanlığını tanımak istememişledi. Bu noyanlar Lamadorj’un yerine küçük
kardeşi Tseveendaş’ı tahta geçirmek istiyorlardı. Bu noyanlardan en önemlileri
Galdan Tseren’in yeğeni Davaatsi ile Hoid Noyanı Amarsana idi. Bunu öğrenen
Lamadorj kardeşi Tseveendaş’ı önce hapsettirdi ardından da öldürttü. Davaatsi ve
Amarsana da Kazaklar’ın Orta Cüzü’ne kaçarak, sığındılar316.
Lamadorj Han’ın tahta çıktıktan sonra yaptığı en büyük hata değerli bir devlet
adamı olan Daşdavaa Noyan’ı öldürtmesidir. Daşdavaa, Cungar Hanlığı’na büyük
emekleri geçen küçük Tserendondov’un oğludur. Onun öldürülmesinden sonra ona
bağlı halklar bu olaya karşı Saaral Zaysan idaresinde 1000’den fazla çadırla Mançu
tabiyetine girmek üzere göç ederek, bölgeden ayrılmışlardı. 1750 yılı Eylül ayında
Mançular bu halkı içtenlikle kabul ederek, Saaral’a bir yüksek dereceli bir unvan
314 Çuluunii DALAY, A.g.k., 289-292. 315 L. JAMSRAN-J. BAYSAH, Mongoliin Tuuhiin Deej Biçig, C. III, 64. 316 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 102.
121
vermek suretiyle onu taltif etmişler, halkına da Övör Mongol topraklarındaki Avaçin
Sum’unda yer göstermişlerdir 317 . Bu olay da Lamadorj’nın yaptığı hatanın
boyutlarını ortaya koymaya yeterlidir. Böylece Oyradlar’ın Mançu hâkimiyeti altına
girmeleri süreci yeni bir boyut kazanmıştır.
Bu arada Kazak Han’ı Abılay Han kendisine sığınan Cungar Noyanları’nı
içtenlikle kabul ederek, kızını Amarsana ile evlendirmiş böylece iki taraf arasında
akrabalık tesis edilmiş oldu. Lamadorj Han, defalarca Abılay Han’a elçi göndererek,
Davaatsi, Amarsana ve onlarla birlikte olan Baljir Noyan’ı istese de Abılay Han, bu
isteği kabul etmemiş “Sahibinden kaçarak gelen köpeğe bile sahip çıkarak, geri
verilemez” cevabını vermişti. Bu cevabı duyan Lamadorj 1752 yılı Mayıs ayında
Sainbilig ve Nemehjargal idaresinde 30 bin kişiden oluşan bir kuvveti Orta Cüz
üzerine göndermiştir 318 . Zor durumda kalan Abılay Han’ın kendilerini teslim
edebileceğinden çekinen Davaatsi ve Amarsana, gizlice kaçmışlardı. Bunun üzerine
Kazak seferinden vazgeçilerek, bu iki noyanın yakalanmasına çalışılmıştı. Ancak
uzun aramalara rağmen bu iki noyan ele geçirilememişti. Abılay Han’ın bu iki
Cungar Noyanı’na yardım etmesindeki amacı, sığınmacı Cungar liderlerini
destekleyerek, Cungar Hanlığı’ndaki kargaşalıkların artmasını sağlamaktı. Eline
geçen bu fırsatı iyi değerlendiren Abılay, savaşı Cungar Hanlığı’nın içine taşımayı
başarmıştır319.
Lamadorj ayrıca Sibirya’nın bazı bölgelerini kendi sınırları içerisine dâhil
etmenin yollarını arıyordu. Nitekim Ruslar’ın bu bölgeyi ele geçirmelerinden önce
bu bölgelerde yaşayan halklar Cungar Hanlığı’na vergi vermekteydiler. Bu sebeple
de bu bölgeleri kadim Cungar arazisi olarak görüyorlardı. Rusya yine bu dönemde
batı siyasetine ağırlık verdiği için Cungarya sınırında da az miktarda asker
bulundurmakta bu sebeple de Cungarya ile iyi ilişkiler içerisinde bulunmanın
gerektiğini anlamışçasına bir politika takip etmekteydi. Bundan dolayı Cungar
Hanlığı ile bir mücadeleye girmek yerine Lamadorj Han’a barış teklifinde
317 Çuluunii DALAY, A.g.k., 292-293. 318 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 102. 319 A. Kayyum KESİCİ, Dün Bügün ve Hedefteki Kazakistan, 83.
122
bulunmulardı. Bu teklif Ladamdorj tarafından da kabul edilmiş ve yapılan
antlaşmayla anlaşmazlık bulunan bölgelerin iki tarafa da vergi ödemesine karar
verilmiştir.
Bu antlaşma kapsamında 1751 yılında Lamadorj St. Peterburg’a bir elçi
göndererek, İrtiş ve Obi’nin yukarı taraflarındaki Rus kalelerinin yıkılmasını ve
Sibirya ve Altaylar’daki göçebelerin de yine kendilerine iadesini istemişti320.
1752 yılı Eylül ayında Orenburg Bölge Valisi İ. İ. Nepluyev ile Sibirya
kuvvetleri generali A. İ. Tevkelev Abılay’ın başkentine giderek, Davaatsi ve
Amarsana ile görüşmek istemişlerdi. Rus Hükümeti her ikisini de özellikle de
Davaatsi’yi Cungar Hanlığı tahtının varisi olduğunu düşünerek, Orenburg’a davet
etmek niyetindeydiler. Fakat Rus elçileri Abılay Han nezdine ulaştıklarında Davaatsi
ve Amarsana’nın onlardan önce kaçarak, bölgeden uzaklaşmış olduklarını öğrendiler.
Bu girişimin nedeni Davaatsi’nin Rus taraftarı bir politika izlemesiydi. Rus elçileri
10 Ağustos 1755 tarihinde bu haberi Rus Hükümeti’ne bildirdiler321.
Lamadorj Han, 1751 yılında Pekin’e elçi göndererek, taraflar arasında barışın
korunmasını istediklerini ve borç olarak 100 bin liyang gümüş istediklerini bildirse
de Mançu İmparatoru bu isteği kabul etmemiştir322.
Anlaşılan Mançu Sarayı bu dönemde iyice zayıflamışlar olan Cungar
Hanlığı’na nihai darbeyi indirmenin hazırlıkları içerisindeydi. Bu amaçla da Cungar
Hanlığı’nın ekonomik açıdan güçlenmesine katkı yapabilecek en ufak bir yardımı
bile esirgemekteydiler.
6.3. Davaatsi’nin Cungar Tahtını Ele Geçirmesi ve Hanlığın Parçalanması Davaatsi, Dörvön Oyradlardan Çoros Kabilesi’ne mensup idi. Büyük dedesi
Bagatur Huntaişi, dedesi Tserendondov babası da Namjildaş idi. Büyük dedesi
Bagatur Huntaişi ile dedesi Tserendondov, Oyradlar arasında en saygıdeğer
320 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 103. 321 Çuluunii DALAY, A.g.k., 294. 322 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 145.
123
insanlardan olduğu için Davaatsi de bu karizmadan fazlasıyla istifade etmiş ve
Tarvagatay’ın en verimli topraklarında yaşamaktaydı. Aslına bakılırsa Davaatsi de
Cungar Hanlığı tahtının varislerinden birisi idi.
Amarsana ise, Hoid Kabilesi’nden Sain Hia Noyan’ın soyundan gelen Üyzen
Hoşuuç’un oğludur. Aslında Tibet’teki Lhavzan Han’ın oğlu veya Guuşi Han’ın
neslinden Galdandantsan’ın oğludur. Galdantsandan, Tseveen Aravdan’ın damadı
olup, Bodula Hatun ile evliydi. Tseveen Aravdan Galdantsandan’ı öldürdükten sonra
ondan hamile olan kızı Bodula’yı da Üyzen Hoşuuç ile evlendirmiş ve Bodula kısa
bir süre sonra Amarsana’yı dünyaya getirmiştir. Bu açıdan bakıldığında
Amarsana’nın Hoşuud asıllı olduğu anlaşılmaktadır. Amarsana, genç yaşlarından
itibaren Oyradlar arasında etkili noyanlardan birisi haline gelmişti.
Davaatsi, Amarsana ve Baljir Noyan, Cungar Ordusu’nun Kazak topraklarına
girmesinden endişe ederek, eski otoglarının yurdu olan Tsorgo ve Tsagaan Hujir
denilen yere gelip, gizlice burada yaşamlarını devam ettirmekteydiler. Amarsana
Tsorgod, Davaatsi de Tsagaan Hujir’de ayrı ayrı yaşıyorlardı. Kendi bölgelerine
geldikten sonra birlikte girişecekleri mücadeleler için büyük bir ordu kurmanın
hazırlıklarına girişmişlerdi.
İki müttefik aralarında görüşerek, Lamadorj’u nasıl tahttan indirebileceklerine
dair çeşitli fikirler ortaya koyarak üzerinde tartışmışlardı. Bütün güçlerini
birleştirerek, saldırsalar bile hanın sarayı çok iyi korunduğu için bir netice elde
edemeyeceklerini anlamışlardı. Amarsana az bir kuvvetle gizlice sarayı sızıp
Lamadorj Han’ı ele geçirebilecekleri fikrini ortaya koyunca diğer noyanlar buna
cesaret edememişlerdi. Bunun üzerine bu gizli ihtilali kendisinin yöneteceğini
söyleyince Davaatsi oldukça rahatlayarak, “Eğer bu hareket başarıya ulaşırsa Cungar
Hanlığı’nın yarısını sana vererek, hanlığı ikimiz birlikte yöneteceğiz” demiştir 323.
Verilen bu sözün gerçekliği daha sonra ortaya çıkacaktır.
Az sayıda bir kuvvetle İli Nehri kıyısındaki han sarayına saldıran Amarsana,
Tseveendorjnamjil Han’ın gözlerini kör ederek, büyük günah işleyen Lamadorj’ya 323 Çuluunii DALAY, A.g.k., 294-296.
124
karşı nefret duyan lamaları da kendi planında kullanmayı bilmişti. Amarsana
lamaların yardımıyla sarayın durumu hakkında önemli bilgiler almıştı. Ardından
1500 kişilik atlı bir birlikle Tsorgo’dan İli’ye doğru hareket etti. Amarsana’nın
askerleri gece yarısı saraya doğru ilerlemiş ve Şagdar Noyan’ın açtığı ana kapıdan
içeri girmişlerdir. Amarsana saraya girdikten sonra fazla mukavemet ile
karşılaşmadan Lamadorj’u yakalayarak öldürmüş ve sarayı ele geçirmiştir. Kısa bir
süre içerisinde Davaatsi Tsagaan Hujirt’ten gelerek, Cungar Hanlığı tahtına çıkmıştır.
Davaatsi Cungarya Hanı olduktan sonra Amarsana’ya verdiği sözü unuttuğu
gibi, ona gereken önemi ve ödülü de vermemiştir. Bu gelişme karşısında oldukça
sinirlenen Amarsana yaklaşık 1000’den fazla askeri alarak kendi otogu olan
Tsorgo’ya dönmüştür. Davaatsi Han ise, tahtı ele geçirdikten sonra devleti
toparlamak yerine daha önce kendisine karşı kötü davranmış olan noyan ve
zaysanlardan intikam alma yoluna gitmişti. Bunları çeşitli yollarla ortadan kaldırması
Oyradlar arasında Davaatsi’ye karşı olumsuz bir havanın oluşmasına neden
olmuştur 324 . Davaatsi tarafından ortadan kaldırılamayan Nemehjargal ise kaçıp,
Dörvöd Kabilesi’nin halkıyla bileşerek, Davaatsi’ye karşı bir ittifak gerçekleştirmişti.
Ardından da kendi hanlığını ilan etmişti. Böylece Cungar Hanlığı’nda aynı anda iki
hanın idaresi söz konusu olmaktaydı. Bunlardan birisi Davaatsi, diğeri de
Nemehjargal idi325.
1753 yılı yazında Dörvöd Kabilesi’nin üç taişisinin güçlü desteğiyle
Nemehjargal ve Galsandorj 2 tümenden fazla askerden oluşan bir ordu kurarak,
İrtiş’ten hareketle Bor Burgas’ı aşıp İli kıyılarına ulaşmışlardı. İli kıyılarında
hazırlıksız bir şekilde yakalanan Davaatsi mağlup olarak ailesini de alıp kendi
bölgesi olan Tsagaan Hujirt’e kaçtı. Nemehjargal’a mağlup olan Davaatsi çaresizlik
içinde kıvranırken yakın dostlarından birisi kendisine Amarsana’yı tekrar yardıma
çağırmasını teklif etmişti. Yaptığı vefasızlıktan da çekinmeyen Davaatsi, Tsorgo’ya
adam yollayarak, Amarsana’dan tekrar yardım istemiştir. Amarsana Taişi de
Davaatsi Han’ın yardım isteğini kabul ederek, tekrar ona yardım etmeye karar
324 Çuluunii DALAY, A.g.k., 296-298. 325 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 103.
125
vermişti. Amursana yine bir hile ile Nemehjargal’ı yakalayarak ortadan kaldırmış ve
Davaatsi Han’a tahtını iade etmiştir326.
6.3.1. Davaatsi ile Amursana Arasındaki Mücadeleler
Amarsana’nın yardımıyla tekrar tahtı ele geçiren Davaatsi’nin hanlığı idare
etmeye ne gücü ne de yeteneği yeterli idi. İki müttefikin bu faaliyetleri neticesinde
devleti idare edebilecek, Amarsana dışında kimse kalmamıştı. Nemehjargal’ın
ölümünden sonra devlet artık tamamen dağılma sürecine girmiştir. Amarsana,
Davaatsi’yi tahta çıkardıktan sonra askerlerini de alarak Tsorgo’ya geri dönmüştür.
Davaatsi Han, tahta çıktıktan sonra ilk iş olarak Nemehjargal’a destek veren
Dörvöd Kabilesi’nin Tseren, Tseren Ubaşi, Tseren Mönh adındaki üç taişisinden
intikam almak oldu. Bu amaçla 1753 yılının ay takvimine göre 9. ayında Davaatsi
Han, ordusunu alarak bu üç Dörvöd taişisi üzerine hareket etmiştir. İrtiş boylarında
yaşayan Dörvödler derhal aralarında bir toplantı yaparak, durumu
değerlendirmişlerdi. Buna göre bazı noyanlar savaşmadan doğuya doğru çekilerek,
Altayları aşıp Mançulara sığınmayı teklif etmişti. Üç taişi de bu teklifi kabul ederek
3177 çadırdan oluşan bir halk ve 300 lama ile birlikte doğuya doğru hareketle
Altayları aşarak Halha’ya girdiler. Fakat Daş Noyan’ın oğlu Nemeh gitmeyip,
kayınpederi Amarsana’ya sığınmıştır.
1753 yılı ay takviminin 10. ayında Amarsana Taişi, İli’ye elçi göndererek,
Tarvagatay ve Bor Tal topraklarının idaresini kendisine bırakmasını, hanlığı birlikte
idare edeceklerine dair sözünü yerine getirmesini istemiştir. Davaatsi ise bu isteğe
karşı kızarak bir devleti iki han nasıl yönetir diye tepkisini göstermişti. Bu cevap
karşısında oldukça kızan Amarsana, Tarvagatay’ın güneyinde bulunan 3 binden fazla
göçebe aileyi savaş yoluyla kendi idaresi altına almıştır.
Davaatsi gelişmelerden haberdar olmasına rağmen daha önce can güvenliğini
teminat altına aldığı Amarsana’ya karşı mücadeleye girmek istememişse de
yanındaki devlet adamları bugün siz Amarsana’yı ortadan kaldırmazsanız yarın o sizi
326 Çuluunii DALAY, A.g.k., 298.
126
ortadan kaldıracaktır şeklindeki telkinleriyle Davaatsi’yi Amarsana’ya karşı
mücadeleye ikna etmişlerdir327.
Davaatsi 1753 yılının ay takvimine göre 11. ve 12. ayları arasında Amarsana
ile 3 defa savaşmıştır. Fakat hepsinde de başarısız olmuştur. Amarsana gücünü
arttırmak için Abılay Han’dan askerî yardım istemişti. Abılay Han da kendisine 5 bin
asker, 4 bin at, 700 deve vermiştir. Bu gelen Kazak askerleri İli’ye saldırararak, Gulz
ve Haynag Sum’unu yakmışlardı. Amarsana 6 bin kişilik kendi kuvvetleriyle Delhiy
Dağları’nı aşarak İli’de bulunan Davaatsi’nin Sarayı’na saldırmıştır. Davaatsi
mağlup olup Bor Tal’a kaçmayı başarmıştı. Davaatsi’yi canlı olarak yakalayamayan
Amarsana, İrtiş’e dönerek, dinlenmeye çekilmiştir.
6.3.2. Amarsana’nın Mançulara Sığınması ve Mançularla İttifakı
1754 yılı yazında Davaatsi’nin bürokratlarından olan Hoşuud Kabilesi’nden
Şagdarmanj yaklaşık 2 tümen asker alarak, İrtiş’e doğru hareket etmişti. Ayrıca
Davaatsi Han’ın adını kullanarak, Altaylardaki Uryanhaylardan 3 bin, Högşin
Mamud’un idaresindeki Zahçinlerden de yine 3 bin kişilik kuvvet alarak, bu askerleri
Altay Dağları’nın bütün çıkışlarına yerleştirmişti. Amaç, yapılacak mücadelede
Amarsana’nın kaçmasını önlemekti. Yine Högşin Mamud, Zahçinlerden 8 bin kişilik
asker alarak, İrtiş ve Kara İrtiş’e doğru yola çıktı. Bunlarla savaşmanın gereksiz
olduğunu düşünen Amarsana kuvvetlerini de alarak doğuya doğru hareketle Bor
Bulçig denilen yere gitmişti. Burada yapılacak savaş için hazırlıklarını rahatlıkla
yürütmüştür.
Şagdarmanj’in idare ettiği ordunun asıl kısmının Bor Bulçig’e doğru ilerleği
haberi alınınca, Amarsana noyanlarıyla durumu istişare ederek, bu koşullarda galip
gelmelerinin mümkün olmadığını, Mançulara sığınarak onlardan alınacak destekle
Davaatsi’yi mağlup edebilecekleri konusunda hemfikir olununca, derhal Altaylar’ın
doğusundaki Mançu garnizonuna elçi gönderilerek, isteklerini bildirmişlerdi. Bu
istekleri kabul edilince de 1754 yılı ay takviminin 8. ayının 25’inde Amarsana, Baljir,
Nemeh, Nagats, Hoid Kabilesi’nin 2 tümenden fazla halkıyla Mançu sınırlarından 327 Çuluunii DALAY, A.g.k., 299-300.
127
girmişlerdir 328. 1754 yılı Kasım ayında Mançu İmparatoru Qian Lung (Tsian Lung),
Amarsana’yı huzuruna kabul etmiş ve Amarsana’ya “Chin Wang” unvanını vermiştir.
Ayrıca ailesini 1000’den fazla halkıyla birlikte Hungui ve Zavhan’a geri kalan
halkını da Orhun ve Tamir Nehirleri kıyısına ayrı ayrı yerleştirmiştir329. Mançular bu
şekilde Amarsana’yı kendi taraflarına çekerek, Cungar Hanlığı’nın son durumu
hakkında önemli bilgiler edinme fırsatını bulmuşlardı. Klasik Çin politikası tekrar
kendisini göstermiş ve barbarları yine barbarlar vasıtasıyla yok etme siyaseti
uygulanmıştır.
Mançu İmparatoru Cungar Hanlığı’nın en önde gelen taişisinin gelerek
kendisine sığınmasından büyük bir mutluluk duyarak, artık Cungar Hanlığı’nı
sonunun iyice yaklaştığını anlamıştı. Yukarıda da değindiğimiz üzere Dörvödlerin 3
taişisi de beraberlerindeki halklarıyla birlikte 1753 yılında gelerek, Mançu
hâkimiyeti altına girmişlerdi. Mançu İmparatoru bu üç taişiden Tseren’e Qin (Chin)
Wang, Tseren Ubaşi’ye Zhun Wang, Tseren Mönh’e de Beil, unvanlarını vermişti.
Mançu İmparatoru kendi isteğiyle gelip teslim olan Oyrad noyanlarına bu şekilde
unvanlar ve değerli hediyeler vererek, diğer noyanları da kendisine çekmeye
çalışmıştır330.
Bütün bu olan bitenler neticesinde Galdantseren’in oturtmaya çalıştığı düzen
oluşturmaya çalıştığı refah bir yaşam tarzı için giriştiği faaliyetler boşa gitmiş oldu.
6.4. Mançu Ordusu’nun Cungarya’yı İşgali
Cungar Hanlığı içerisindeki yıllardır devam eden taht mücadeleleri
neticesinde hanlık oldukça zayıf düşmüştü. Mançu İmparatoru da bu fırsatı
değerlendirmekte gecikmedi. 1754 yılı ay takvimine göre 5. ayında Mançu
İmparatoru, sarayında generalleriyle görüşerek, Cungarya Seferi için görüşlerini aldı.
Bu görüşler ayrı ayrı değerlendirilerek, Cungarya topraklarına iki koldan girilmesine
ve öncelikle İli boyunun ele geçirilmesi gerektiğine karar verilmişti. Bir taraftan 328 Çuluunii DALAY, A.g.k., 300-302. 329 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 106. 330 Çuluunii DALAY, A.g.k., 303.
128
ordunun hazırlıkları sürdürülürken bir taraftan da Cungar Hanlığı’nın iç durumu,
askerî gücü ve konuşlandıkları yerler hakkında bilgi toplanmaktaydı. Ayrıca
Davaatsi Han’a muhalif olan noyanlar ile de irtibata geçilmeye çalışılıyordu. 1754
yılı sonlarında Mançu Ordusu’nun savaş hazırlıkları tamamlanmıştı. Halha, Övör
Mongol, Har Mörön, Jilin, Mügden, Solon, Barga, Alagşaa, Eznee, Kukunor, Ning
Xia, Gan Su, Şebey, Shan Xi gibi yerlerden Mançu, Moğol ve Çinli askerlerden
kurulu büyük bir ordu meydana getirerek, bu ordunun 3 tümeninin Altay’a, 2
tümeninin de Bar Höl’e gönderilmesine karar verilmişti331.
Ayrıca Halha ve İç Moğolistan’dan 150 bin at, 16 bin deve, 200 bin koyun
getirilmişti. Bu çapta büyük bir hazırlık yapılmasındaki amaç hem son zamanlarda
pek çok kez mağlubiyet aldıkları Oyradlardan çekinmeleri, hem de bu sefer
Cungarya meselesini nihaî bir çözüme kavuşturmak istemeleriydi. Mançu İmparatoru,
Cungarya’ya girmeden önce çok cesur savaşçılar olan Uryanhay ve Zahçinleri kendi
tarafına çekerek, yapılacak savaşta onları pasifize etmek istemişti. Uryanhaylar
yüksek dağlarda soğuğa karşı dayanıklı olup cesurca savaşa biliyorlardı. Högşin
Mamud’un idare ettiği Zahçinler de Altaylar’ı avuçlarının içi gibi bildikleri için
Altayları sorunsuzca aşmada onlara ihtiyacı vardı.
Mançu bürokratları bazı güvenilir Halha Noyanları ile birlikte Uryanhaylar
üzerine saldırarak, onları mağlup etmiş, ardından Zahçinler üzerine hareketle Zahçin
reisi Högşin Mamud’u ailesiyle birlikte yakalayarak, Pekin’e göndermişlerdi. Mançu
İmparatoru kendisine yüksek dereceli bir memurluk vererek, Högşin Mamud’u kendi
tarafına çekmeyi başarmıştır. Böylece Cungar Hanlığı’nın en önemli savunma kanadı
kırılmış oldu332.
Mançu İmparatoru kuzey kolu kumandanlığına İç Moğolistan’dan General
Bandi’yi, yardımcılığına da Amarsana’yı getirirken, batı kolunun kumandanlığına da
Yun Chang’ı yardımcılığına da Saaral’ı tayin etmişti. General Bandi aynı zamanda
ordunun başkumandanlığı görevini de elinde bulunduruyordu. Orduya imparatoru
temsilen danışman olarak da Uyanguu tayin edilmişti.
331 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 145. 332 Çuluunii DALAY, A.g.k., 306.
129
Mançu İmparatoru’nun emriyle kuzey kolun kuvvetlerinin önemli bir
kısmının idaresi Amarsana’ya verilmişti. Amarsana bu kuvvetlerle 27 Mart 1755
tarihinde Uliyastai’den, batı kolunun kumandanı Saaral da idaresindeki kuvvetlerle 9
Nisan’da Barhöl’den yola çıkmış, onların arkalarından da Bandi ve Yun Chang asıl
orduyla harekete geçerek, Bor Tal’da kuvvetlerini birleştirip General Bandi
idaresinde İli’ye doğru ilerlemeye karar vermişlerdi. Nitekim 1755 yılı Mart sonu
Nisan başında Mançu Ordusu’nun iki kolu doğudan Cungar topraklarına girip, İli’ye
doğru ilerlemeye başladılar. Mançu Ordusu, Cungar sınırında herhangi bir güvenlik
tedbirinin alınmadığını ve sınırda hiç asker bırakılmadığını görünce oldukça
şaşırmışlardı. Mançu Ordusu Mayıs’ta Ereen Havirga ve Bor Tal’ı hiçbir dirençle
karşılaşmadan ele geçirdi. Haziran başında ise Cungar payitahtının bulunduğu İli’ye
varmışlardı.
Davaatsi idaresindeki yaklaşık 7 bin kişilik bir kuvvetle Haşin Gölü kıyısında
23 Haziran 1755 tarihinde karşı karşıya gelmişlerdi. Davaatsi, kalabalık Mançu
Ordusu karşısında mağlup olmaktan kurtulamamış ve aynı gece Mançular
Davaatsi’nin otağına ani bir baskın daha gerçekleştirmiştir. Hem az sayıda asker hem
de silah ve teçhizat yönünden hazırlıksız yakalanan Cungar Ordusu bu baskın
sonucunda dağılmıştır. Davaatsi de karısını ve çocuklarını da bırakarak,
beraberindeki 2 bin kişilik bir kuvvetle bölgeden uzaklaşmıştır. Mançu Ordusu, kısa
sürede Davaatsi’nin ailesini ve geri kalan birkaç bin kişilik ordusunu esir etmiştir.
Davaatsi kaçarak Kaşgar’a ulaşmış ancak 16 Temmuz 1755 tarihinde Kuca
valisi Davaatsi’yi yakalatarak General Bandi’ye, General Bandi de Davaatsi’yi
Pekin’e göndermiştir. Davaatsi’nin yakalanmasından sonra Mançu Ordusu Cungar
Hanlığı topraklarının büyük bir kısmını kolayca ele geçirmiştir. 1755 yılı Temmuz
ayından itibaren Cungar Hanlığı Mançu hâkimiyeti altına girmiş oldu. Böylece
Moğol halkları arasında bağımsızlığını XVIII. Asrın ortalarına kadar korumayı
başaran Cungar Hanlığı da bağımsızlığını kaybetmiş oldu333.
333 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 145-146.
130
Aslında Mançu Ordusu’nun ilerleyişini gören bazı Oyrad Noyanları hiçbir
mücadeleye girmeden gelip Mançulara teslim olmuşlardı. Davaçi o dönemde 30 bin
kişiden oluşan bir ordu toplama şansına sahip olduğu halde beraberindeki bazı Oyrad
Noyanları Amarsana’nın geldiğini duyup, ona katılmışlardı. Bunlar arasında
Kukunor’da Mançu hâkimiyetine karşı bir isyan başlatan Luvsandanzan da
bulunmaktaydı. Böylece Mançu Sarayı’nın siyaseti bir kez daha başarıya ulaşmış
oldu. Herkes onun öldürülmesini beklerken, Mançu İmparatoru kendisine “Chin
Wang” unvanını vermiştir334. Buradaki amaç ise Cungar topraklarında mutlak bir
hâkimiyet kurabilmek için diğer noyanların tepkisini önlemek idi.
Çin kaynaklarında Cungarya’ya düzenlenen sefere oldukça insanî sebepler,
yaptıkları işgallere haklı gerekçeler gösterilmiştir. Bu gerekçeler arasında en
önemlisi Cungarya’da yaşanan huzursuzluklara sebep olan zorba Davaatsi’nin
hâkimiyetine son verilerek, Sarı Mezheb’in korunması ile bölge halkının rahat ve
huzurlu bir şekilde yaşamasını temin etmek olarak belirtilmiştir. Ardından Mançular,
Cungar Hanlığı’nın siyasî sınırlarının belirlenerek, bölgenin Mançu sınırlarına dâhil
edilmesi amacıyla Cungarya’ya Katolik misyonerleri ölçümler ve hesaplamalar için
görevlendirmiştir. Yaşanan gelişmeler karşısında bazı Oyrad Noyanları kaçarak
Rusya’ya sığınmıştı. Rus Hükümeti de bu Oyrad Noyanları’nı soydaşları Kalmuklar
ile birlikte İtil Boyu’nda yaşamalarına izin vermişti. Mançular, Oyradlar kabilelerinın
tekrar bir araya gelerek güçlenmelerinden çekindikleri için Cungarya’yı 4 büyük
idarî bölgeye ayırmıştı335. Böylece Dörvön Oyrad oluşumuna da büyük bir darbe
indirilmiş oluyordu. Mançular üç aylık bu sefer sonunda hiç adam kaybetmeden ve
hiç kimseyi öldürmeden beklediğinden de büyük bir başarı elde ederek, bir devleti
ele geçirmiştir. Çin kaynaklarına bakıldığında şimdiye kadar böyle bir olay
gerçekleşmemiş olduğu görülecektir.
Mançu İmparatoru, Amarsana’yı Hoid Kabilesi’nin, Tseren’i Dörvöd
Kabilesi’nin, Baljir’i Hoşuud Kabilesi’nin, Galsandorj’u da Çoros Kabilesi’nin hanı
ilan etmiştir. Dörvön Oyradlar 4 hanın idaresinde 4 ayrı hanlık haline gelmiş ve
334 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., 108. 335 Aynı eser, 109-110.
131
böylece Cungar Hanlığı’nın da son hanı Davaatsi Han olmuş idi. İmparator, Davaatsi
Han’ı da ailesiyle birlikte Pekin’e yerleştirmişti. Bununla da yetinmeyerek kızını
Davaatsi ile evlendirerek, Davaatsi’yi damadı (Efu) yapmıştı. Davaatsi şehir hayatına
alışamadığı için sık sık şehir dışına çıkarak su kenarlarında oturup, gölde ördek
besliyordu. Cungar Hanlığı’nın son hanı Davaatsi, yakalandığı hastalık neticesinde
Pekin’de ölmüştür336.
Onun ölümünden sonra Mançu Sarayı, çocuklarına bin lan gümüş vermiştir.
Büyük oğlu Davaatsi Lobja, babasının yerine geçmiştir. Başka bir deyişle onun
ünvanını almıştır. 1781 yılında çeşitli bahanelerle Davaatsi’nin ailesi Pekin’den
çıkarılarak şehir dışına gönderilmişlerdir337.
Mançu Ordusu’nun İli’yi ele geçirerek Davaatsi’nin yakalanmasından sonra
İmparator Göğün Yardımcısı uzun yıllardır hem kendinin hem de öncülü olan Mançu
İmparatorları’nın idealine ulaşmış oldu. Mançu İmparatoru ardından ordusunu
bölgeden çekmeye başlamıştı. Sadece İli bölgesinde General Bandi, Uyangu, Saaral
idaresindeki az miktarda Mançu kuvveti bulunuyordu.
10 Eylül 1755 tarihinde Yedisu’da Halha, Övör ve Oyrad Noyanları’nın
katıldığı büyük bir kurultay toplanarak, Cungar Hanlığı’nın Mançu hâkimiyeti altına
girişi için bir tören düzenlenmesi hazırlıklarına girişildi. İşte bu esnada hiç
düşünmedikleri bir isyan hareketi ortaya çıkınca tören hazırlıklarına ara vererek,
toplayabildikleri askerle yeniden Cungarya üzerine sefere çıktılar 338 . Bu isyan
Cungar Moğolları’nın Mançu hâkimiyetine karşı başlatmış oldukları bir bağımsızlık
mücadelesinin güçlü ve yürekten yanan meşalesiydi.
6.5.Cungarya’da Mançu Hakimiyetine Karşı Başlatılan Büyük İsyan (1755-1758) Mançu İmparatorluğu XVII. Asrın 20-30’lu yıllarından 1755 yılına kadar
Moğol asıllı halkların yaşadığı 3 büyük coğrafyayı hâkimiyetleri altına almayı
başarmıştır. Mançular, 1626–1627 yıllarında İç Moğolistan’daki Harçin ve Horçin
336 Çuluunii DALAY, A.g.k., 312. 337 V. P. SANÇİROV, “İlethel Şastir” Kak İstoçnik Po İstorii Oiratov, 95. 338 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 146-147.
132
kabilelerini, 1634–1636 yılları arasında da tüm İç Moğolistan’ı, 1697 yılında
Halha’yı, 1723’te Kukunor’daki Moğol topraklarını ve nihayet 1755 yılında da
Cungar Hanlığı topraklarına asker sevk ederek, Cungarya’yı da ele geçirmişlerdir.
6.5.1. Cungarya’daki Büyük İsyan ve Amursana
Bağımsızlığın ne kadar önemli bir değer olduğunun bilincinde olan Moğol
Halkı, bu son gelişmeler karşısında daha fazla tepkisiz kalamayarak, Mançu işgaline
karşı güçlü bir isyan hareketi başlatacaklardı. XVII-XVIII. Asırlarda Moğollar’ın
bağımsızlık mücadelelerinde en büyük ve en etkili olan 1755–1758 yılları arasında
çıkan isyandır. Bu büyük isyanı organize ve idare eden yukarıda da bahsettiğimiz
Cungar Noyanlarından Amarsana, Halha’daki Zasagt Aymağı’nın Hotgoid
Kabilesi’nden Şadar Wang Çingunjav olup, Horçin Kabilesi’nden Wang Efu
Sevdenbaljir idaresindeki İç Moğolistan’daki bazı noyanlar da isyan hazırlıklarına
destek vermişlerdi. Böylece Cungarya, Halha ve İç Moğolistan’ın önde gelen
noyanlarının büyük bir kısmının desteğiyle büyük bir halk isyanı için gerekli olan
hazırlıklar yapılmıştı339.
Efu Tseren’in oğlu Tsengunjav idaresindeki bazı kişileri de saymazsak,
Halha’daki pek çok noyan, lama ve halkın tamamına yakını Mançu hâkimiyetinden
rahatsızlık duyarak Amarsana ve Çingunjav’ın isyanını destekliyorlardı. Mançular
1755 yılında Cungarya’yı neredeyse hiç mücadele etmeden kolayca ele
geçirmelerinden oldukça memnuniyet duyuyorlardı. Fakat bu durum fazla uzun
sürmedi. İli’deki Nütsgen denilen yerde Bandi, Saruul, Sevdenbaljir, Uyangu,
Tsengenjav, Högşin Mamud idaresinde az miktarda Mançu kuvveti bulunuyordu.
Ayrıca Yun Chan, Seren ve Yui Bao idaresinde 2 bin kişilik bir kuvvet de Bars
Höl’de bekliyordu.
Mançu İmparatoru her şeye rağmen Amarsana’ya itimat etmiyordu. Bu
sebeple de Amarsana’yı ordunun kuzey kolu ile Cungarya’ya gönderirken, damadı
Efu Sevdenbaljir’i de ona yardımcı olması bahanesiyle yollamıştı. Sevdenbaljir,
Amarsana’nın bütün faaliyetlerini gözetleyerek, imparatora bildirmekle görevli idi. 339 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 147.
133
Fakat Sevdenbaljir de bir vatansever olarak Mançu hâkimiyetinden rahatsızlık
duymaktı idi. Bu nedenle de imparatorun isteğini yerine getirmediği gibi, Amarsana
ve Çingunjav ile birleşerek, onlara destek vermiştir. Övör Mongol Noyanları’nın da
büyük bir kısmı bu isyan hareketini destekliyorlardı. Mançu İmparatoru, gizlice
güvenilir generallerine bir mektup göndererek, Amarsana’nın asi tavırlar içerisine
girmesi halinde onun etkisiz hale getirilmesini istemişti340.
Mançu Ordusu’nun Cungarya’da az miktarda asker bırakarak, bölgeden
ayrılmalarından yararlanan Amarsana, Mançulara karşı büyük bir isyan hareketi
başlattı. Amarsana, Mançular’ın desteğini alarak Cungarya tahtını ele geçirmeyi
planlıyordu ancak devam eden gelişmeler onun bu isteğine uygun bir şekilde gelişme
göstermeyince Amarsana’nın Mançulara karşı tavrı da hızlı bir şekilde değişti.
Amarsana, Mançu hâkimiyetinden ve uygulamalarından rahatsız olan diğer bazı
Oyrad Noyanları ile ardından da Kazaklarla görüşmüştü. Mançu Sarayı’nın verdiği
tamgaları ve kıyafetleri de kullanmıyordu. Bunların yerine kendi hanlığına dair
tamgasını ve kıyafetlerini kullanıyordu. Başka bir deyişle de isyan temayülü açıkça
görülmeye başlamıştı.
Bütün bu faaliyetlerinden haberdar olan Bandi 5 Ağustosta yazmış olduğu
raporla durumu Mançu Sarayı’na bildirmiştir. İmparator bu rapor doğrultusunda
Amarsana’nın yakalanarak, Pekin’e gönderilmesini istemişti. Amarsana, 17
Ağustos’ta Mançu askerlerinin himayesinde Pekin’e doğru yola çıkarıldı. 24 Eylül
günü Moğol Altayları’na ulaştılar.
Burada iken Amarsana kendi ailesinin Zavhan’daki Urunga Nehri kıyısında
bulunduğunu ve onlarla görüştükten sonra ileride bir noktada buluşmak üzere
beraberinde 300 kişilik bir kuvvetle Zavhan’a doğru yola çıktı. Ancak Mançu
kumandanı kontrol amacıyla onun ardından Limpeldorj idaresinde tekrar bir askerî
kuvvet gönderdi. Amarsana ani bir saldırı ile Limpeldorj’u mağlup ederek, bölgeden
uzaklaştı. Bu haberi alan imparator Amarsana’nın derhal yakalanarak, idam
edilmesini emretmiştir.
340 Çuluunii DALAY, A.g.k., 316-318.
134
Amarsana, Amarjargal adındaki bir arkadaşını ailesini alıp Borotal’a
getirmesi için gönderdiyse de Mançular ondan önce davranarak, Amarsana’nın
ailesinin bazı fertlerini esir edip, Mançu Sarayı’na götürmüş bazılarını da –ki
bunların ekseriyeti genç bayanlardır- Halha ve Oyrad Noyanları’na göndermiştir.
Bunun üzerine Amarsana İli’ye gelerek burada askerlerini toplamaya başlamıştı.
Sonbaharın sonlarında Cungarya’daki Mançu idarî bölgelerinden birine saldırarak,
ünlü idarecileri esir etmiştir. Böylece Oyradlar’ın Mançulara karşı isyanı başlamış
oldu341.
Amarsana, kendi tarafında olan zaysan ve taişileri toplayarak, isyan için
uygulanacak strateji hakkında görüşülmüştür. Bu toplantıya Baljir, Nagats, Avgas,
Hadan, Gişmu, Tuvşin, Baran, Togtoxmanj, Şigşirge, Agtsal ve pek çok önde gelen
lama katılmıştı. Toplantıda isyanın tamamen Amarsana’nın idaresinde gelişmesi,
Zavhan’da bulunan 20 bin Hoid’un da bir an önce geri getirilmesine karar verilmişti.
Amarsana ardından İli’den ayrıldı. Böylece Mançu İmparatoru’nun Amarsana’nın ele
geçirilmesine yönelik emri geldiğinde Amarsana çoktan bölgeden uzaklaşmış oldu342.
Mançu Sarayı Hoid tahtına Amarsana’nın yerine Bair’i atadığını ilan etmiştir.
Ayrıca bu dört büyük Oyrad kabilesinin hanları ile önde gelen taişilerine kıymetli
hediyeler ve yüksek meblağlarda paralar vererek, sadakatlerini arttırdıktan sonra
yapılacak sefer için Pekin’de büyük bir ordu kurulmasına yönelik çalışmalara
başlanmıştır. Ancak önceki gibi 50 bin kişilik bir ordu çıkarmaya başaramamıştı.
Toplanan ordu sadece 30 binden oluşmaktaydı. Amarsana da savaş hazırlıklarına
kapsamında Halha ve Övör Mongol Noyanları ile irtibata geçerek, Mançulara karşı
ittifak kurmanın yollarını aramaktaydı.
İsyanın Eylül ayının sonlarında başlatılmasına karar veren Amarsana’nın
müttefiklerine bunu haber vermek üzere gönderdiği habercilerden biri Mançu
kumandanlarında Arantay tarafından yakalanınca, onun bu planı ortaya çıkmıştı.
Bunun üzerine Kumandan Bandi, bir Mançu birliğini Üyenç’e göndermiştir. 4 Ekim 341 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv.,112-113. 342 Çuluunii DALAY, A.g.k., 319.
135
1755 tarihinde Bandi, Uyanga, Saaral, Kuca’dan yola çıkarak isyancılar üzerine
hareket etti. İsyancılar da Olon Hutel denilen yerde Mançu Ordusuyla savaşmak için
hazırlıklara başladı. Saaral isyancılardan çekinerek, beraberindeki birliklerle kaçmayı
tercih etti. İsyancılar savaşı kazanmış ve Bandi ile Uyanga’yı öldürmüşlerdi. Kaçan
Saaral’ı da yakalayarak, esir etmişlerdir. Kazanılan bu başarılar isyancıların sayısını
dolayısıyla gücünü de oldukça arttırmıştı. Bir süre sonra İli boyu tamamen
bağımsızlığına kavuşmuştu343.
İmparator ölen Bandi’nin yerine kuzey kolun kumandanlığına Seren’i,
Amarsana’nın yerine de yardımcısı olarak Daldangaa’yı tayin etmişti. Yine Yun
Chan’ın yerine de Övör Mongol’dan Jalafungaa’yı batı kolu kumandanlığına,
Dörvöd Noyanı Seren’i onun yardımcısı olarak görevlendirmişti. Jalafungaa aynı
zamanda Mançu Ordusu’nun başkumandanı olarak atanmıştı. Mançu Ordusu’nun
hareketini haber alan bazı korkak noyanlar Mançulara teslim olmayı teklif etmişlerdi.
Ancak bu teklifler her seferinde reddedilmiştir. Bu arada Dondogmanj 5 Ekim günü
diğer taişi ve noyanlara gönderdiği mektuplarda ay takviminin 9. ayında bizzat
gelerek İli’de tahta çıkacağını bildirmişti344.
O dönemde Amarsana İli’ye gidememişti ve isyancı askerleri Dondogmaanj
bizzat idare etmekteydi. Amarsana’yı Cungar tahtına oturmasını ve Cungar
Hanlığı’nı yeniden diriltilmesi adına bir tören düzenlemek için çeşitli yerlerden bol
miktarda içki ve koyun temin etmeye çalıştı. Ancak Amarsana sözleşilen zamanda
İli’ye ulaşamamıştır. Amarsana’nın gecikmesinin nedeni ise, kaçmayı başaran
Mançu Generali Saaral’ın İli Zaysanı Şigeşirge ve Ugt Noyan ile birleşerek,
Amarsana’ya yolda saldırmaları idi. Bu yüzden Amarsana doğrudan İli’ye
gidememiş fakat Bor Tal’a giderek 11 Kasım 1755 tarihinde burada Cungar Hanlığı
tahtına çıkmıştır. Amarsana asker toplayarak, ordusunun gücünü arttırmaya
çalışırken, 16-17 Ocak 1756 tarihlerinde Saaral ve Şigeşirge karşı karşıya gelmiş ve
oldukça zor geçen savaşın sonunda galip gelmeyi başarmıştır345.
343 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv.,114-116. 344 Çuluunii DALAY, A.g.k., 326. 345 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 149.
136
Amarsana, Dondogmanj ile güçlerini birleştirmiş ve böylece tahminen 7–8
bin kişilik bir askerî gücü ellerinde bulundurmaktaydılar. 1756 yılı ay takvimine göre
Tsagaan Sar’ın 10. gününde Saruul idaresinde büyük bir Mançu kuvveti Bar Höl’den
4’er bin kişilik iki kol halinde harekete geçmişti. Bu kollardan birini Saruul idare
etmekte olup, Bor Burgas Vadisi yönünde, ikinci kol da Dalantay, Fu De idaresinde
Yultus Nehri’nin kuzeyine doğru ilerlemekteydi. Cungar Ordusu’ndaki asker sayısı,
Mançu Ordusu’na oranla daha az sayıda idi. Bu sebeple Amarsana ve Dondogmanj
taişi ve zaysanlarla görüşerek, izlenecek yolu tartıştılar. Amarsana Mançu
Ordusu’nun çok kalabalık olduğunu, mevcut şartlarda galip gelmenin mümkün
olmadığını, bu yüzden Abılay Han’a sığınmanın daha iyi olacağını teklif etmesine
karşın Dondogjav buna karşı çıkmıştır. Dondogmanj, İli Boyu’nu terk etmenin yanlış
olduğunu ve burada kalarak mücadele edilmesi gerektiğine inanıyordu. Bu
tartışmalar devam ederken, Mançu Ordusu İli’ye iyice yaklaşmıştı.
Dondogmanj ordunun sevk ve idaresinde oldukça yetenekli bir general olup,
Amarsana’nın en çok güvendiği adamıydı. Fakat bu ikisi arasında çıkan anlaşmazlık,
Mançulara karşı yapılmış olan ittifakı zafiyete uğratmıştır. Amarsana’nın esas amacı
kaçtığını düşündürerek, Mançu Ordusu’nu Cungarya ve Kazak topraklarında
oyalayıp onları yıpratarak, ani bir saldırıyla mağlup etmekti. Bu taktiğini de derhal
uygulamaya geçerek, İli’den hareketle doğuya doğru ilerlemişti. Yui Bao’nun idare
ettiği Mançu ordusunun bir kolu 1756 yılı Tsagaan Sar’ın 12. gününde Yamaat
Vadisi’ndeki Tahil Nehri’ne ulaşmıştı. Tahil Nehri, Amarsana’nın kuvvetlerinden
sadece 1 günlük mesafedeydi. Dalantay’ın idaresindeki kuvvetler de Hunhus
Nehri’ne varmışlardı. Amarsana da zaman kazanmak için bir taktik geliştirdi. Kendi
askerleri arasından birkaç tane cesur adamı Yui Bao’ya göndermişti. Bu adamlar
Mançu kampına varıp kendilerini Yamaat Vadisi’ndeki Norov Zaysan’ın adamları
olduklarını ve Norov Zaysan’ın yakalanan Amarsana’yı bizzat getireceğini
söylemişlerdi.
Yui Bao bu sözlere inanıp, ileri askerî harekâtı durdurarak, Amarsana’nın
yakalandığını derhal Mançu İmpratoru’na elçi göndererek bildirmiştir. Amarsana,
Mançular’ın duraklamasından istifade ederek, Abılay Han’ın topraklarına ulaşmıştır.
137
General Saran idaresindeki kuvvetler tekrar Amarsana’nın peşine düşerek Kazak
topraklarına kadar takip etmişlerse de Amarsana Kazak sınırını geçtiği, kendileri de
yorgun ve erzaksız kaldıkları için geri dönmek zorunda kalmışlardı346.
Mançu İmparatoru Generalleri Jalafungaa, Tseren ve Yui Bao’nun
Amarsana’yı bu şekilde elden kaçırmalarına oldukça kızarak, yukarıdaki şahısları
görevlerinden azledip, yerlerine başkumandan olarak Zhao Hui’yi yardımcılığına
Daldanga’yı danışman olarak da Fu De’yi tayin etmişti. İmparator, kuzey kolunun
kumandanlığı Hadaha’ya, batı kolunun kumandanlığı da Daldanga’ya vererek, Kazak
Sultanlarından Abılay Han’a gönderdi. Abılay’dan Amarsana’yı teslim etmesini
istemelerini vermezse Kazak topraklarına saldırmalarını emretmişti347.
Amarsana Kazaklardan Hoca (Hacı) Bergen idaresindeki 3 bin kişilik kuvveti
alarak Dalantay ve Fu De’ni kuvvetleriyle savaşmak üzere harekete geçmiş, Abılay
Han da yine 3 bin kişilik kuvvetle Hadaha’nın kuvvetlerini karşılamaya gitmişti.
Hoca (Hacı) Bergen ile Amarsana’nın idare ettiği kuvvetler 2 Ağustos 1756 tarihinde
Kazak topraklarındaki Yarlag, Nuraçin denilen yerlerde Dalantay ve Fu De’ni
kuvvetleriyle karşılaştı. Savaş yaklaşık bir hafta boyunca sert bir şekilde devam etti.
İki taraf da oldukça yıpranmıştı. Ancak tam bu esnada Dalantay’a yardım amacıyla 5
bin kişilik Mançu kuvveti gelmişti.
Bu son gelişme karşısında geri çekilmekten başka çarenin olmadığını gören
Amarsana ve Hoca Bergen, bölgeyi terk etmek zorunda kaldılar. Savaşı
Amarsana’nın bizzat yönettiğini gören Dalantay, Amarsana’yı yakalamak için peşine
düşmüştü. Abılay Han da yine kendi topraklarındaki Bayan Dağları, Huu Hasal gibi
yerlerde Hadha’nın kuvvetleriyle karşılaşmış ancak Abılay Han da mağlup olarak
geri çekilmek zorunda kalmıştı.
Amarsana Mançu askerleriyle Nor Dağı yakınlarında tekrar karşılaşmış fakat
bu sefer kendisi tanınmamak için Kazak kıyafetleri giymişti. Kendi askerlerinden
bazılarına Kazak kıyafeti giydirerek, bazı talimatlar vererek Dalantay’ın kampına
346 Çuluunii DALAY, A.g.k., 330-332. 347 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 150.
138
göndermişti. Bu adamlar kendilerini Abılay Han’ın adamları olarak tanıtıp, Abılay
Han’ın Amarsana’yı yakaladığını ve kendilerine teslim edeceğini, bu yüzden burada
beklemeleri gerektiğini söylemişlerdi. Dalantay da buna inanarak, orada beklemeye
başladı. Ancak aradan günler geçmesine rağmen ne Abılay Han gelmişti ne de
Amarsana’yı yakalayıp getirmişti. Bu fırsattan istifadeyle Amarsana bölgeden
uzaklaşmayı başarmıştı348.
Amarsana’nın Mançulara karşı isyan başlatıp, hanlığını ilan ettikten sonra
Kazaklara sığınması Rus Hükümeti’nin çok dikkatini çekmişti. Rus Hükümeti,
Orenburg Valisi İ. İ. Neplyuyev ile Sibirya Askerî Kuvvetleri Başkumandanı A. İ.
Tevkelev’i Amarsana’ya elçi göndererek kendisini Orenburg’a davet etmeleri için
görevlendirmişti. İ. İ. Neplyuyev ve A. İ. Tevkelev, 1 Temmuz 1756 tarihinde
Başkırtlardan Abdullah Kaskınov’u Amarsana’yı Orenburg’a davet etmesi için elçi
olarak gönderdiler. Abdullah Kaskınov 1 Ağustos günü Orenburg’tan hareketle
Abılay’ın başkentine doğru yola çıkmış, ağustos sonlarında Abılay Han’ın
başkentine varmıştı. Ancak Abılay ve Amarsana o esnada Mançu Ordusu ile savaşa
gitmişlerdi. Ekim ortalarında iki müttefik de geri dönmüştü. Kazaklar onun
Amarsana ile görüşmesine pek de müsaade etmeseler de Abdullah Kaskınov bir
fırsatını bularak gece vakti Amarsana’nın yakın dostları aracılığıyla İ. İ. Neplyuyev
ve A. İ. Tevkelev’in mektubunu Amarsana’ya iletmiş ve cevabını da yine dostları
vasıtasıyla almıştır349.
Amarsana mevcut şartlarda kendisine güvenenleri ortada bırakarak,
Orenburg’a gidemeyeceğini, şayet birgün Rusya’ya sığınması icap ederse, sınır
muhafızlarını bu konuda bilgi verilerek, kendisinin Rus topraklarına kabul edilmesini
istemiştir. Bu cevap üzerine Abdullah Kaskınov geri dönmüştür.
Amarsana Orenburg’a giderek rahatça yaşamayı tercih etmemişse de kendi
başına Oyradlar’ın bağımsızlığını da koruyamayacağını anladığı için Rus
Hükümeti’nden bağımsızlık mücadelesini sürdürmesi için yardım almaya karar
vermişti. Bu amaçla Amarsana, güvenilir zaysanlarından Davaa başkanlığındaki bir
348 Çuluunii DALAY, A.g.k., 334-335. 349 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 150.
139
elçilik heyetini 1757 yılı Ocak ayında Çariçe Elizabet ile görüşmesi için St.
Petersburg’a göndermişti. Haziran-Temmuz gibi St. Petersburg’a varan Davaa, çariçe
ile görüşmüş ancak Nertschinsk Antlaşması’ndan dolayı askerî yardım yapmaktan
çekinen Rus Hükümeti olumsuz bir cevap vermiş, ancak durumu ayrıntılarıyla
anlatan bir mektubu kıymetli hediyelerle birlikte Amarsana’ya göndermiştir350.
Mançu kumandanları Abılay Han’a bir elçi göndererek, Amarsana’nın
kendilerine teslim edilmesini istemişlerdi. Mançu elçisi 27 Ağustos’ta döndüğünde
Abılay Han’ın Amarsana’nın yakalanmasının çok kolay olduğunu ancak
öldürülmemesi şartıyla teslim edebilecekleri yönündeki teklifini imparatora iletmiştir.
Bu esnada kışın yaklaşmakta olduğunu göz önünde bulunduran Mançu İmparatoru,
generallerine gönderdiği mektuplarda askerlerini güney çekmelerini bildirmiş ayrıca
Abılay Han’a da mektup yazarak, Amarsana’yı vermediği takdirde gelecek yıl büyük
bir orduyla Kazak topraklarına gireceklerini söyleyerek, Abılay Han’ı tehdit etmiştir.
Bu son gelişmeyle Amarsana’nın Amarsana’nın Abılay Han nezdindeki durumu da
kötüleşmişti351.
1756 yılı sonu 1757 yılı başlarında Çingunjav idaresindeki Oyradlar ile
Mançular arasında büyük bir savaş olmuş ancak hem cephane hem de erzak sıkıntısı
çeken Mançular, Barhöl’den de beklenen yardım gelmeyince geri çekilmeye karar
vermişlerdi. 1757 yılı başlarında Amarsana Tarvagatay’a giderek, Çingunjav ile
görüşmeye çalıştıysa başarılı olamadı. 1757 yılı kışında Amarsana çok zor duruma
düşmüştü. Bu durumda iken Uryanhaylar’dan erzak yardımı almaktaydı.
Uryanhaylar ayrıca Çingunjav’ın mektubunu Amarsana’ya ilettiler. Bu mektupta
Çingunjav’ın 3 tümenden oluşan askerî gücü olduğu ve ayrıca Cungarya’da bulunan
Dörvöt Hanı Tseren dışındaki diğer üç hanın da kendisine destek verdiğini yazmıştı.
Amarsana Mançu hâkimiyetine karşı hala bir başkaldırının mevcut olduğunu görerek,
Borotal’a gitti352.
350 Çuluunii DALAY, A.g.k., 337. 351 Aynı eser, 336-337. 352 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv.,124-125.
140
Galsandorj, Mançu Ordusu’nu mağlup ettikten sonra kendisini Cungar Hanı
ilan etmeye karar vermişti. Fakat Zanagarbu ve Nyam, taht mücadelesinde onu
mağlup edip, öldürdüler. Mart 1757’de Amarsana kendi ülkesine geri dönmüş ancak
Zanagarbu ve Nyam ile kuvvetlerini birleştirememiş ve herkesin kendi ordusuyla
Mançulara karşı tek tek mücadele etmesine karar verilmiştir.
Mançu Sarayı bu sefer başkumandanlığa Halha’daki Sain Noyan
Aymağı’ndan imparatorun damadı olan Efu Tseren’in oğlu Chin Wang Tsengunjav’ı,
yardımcılığına da Zhao Hui’yi tayin ederek, Cungarya’daki isyanı kanlı bir şekilde
bastırmak ve Cungarya’yı tamamen Mançu hâkimiyeti altına almakla görevlendirdi.
Tsengunjav idaresinde bir tümenden fazla askerden oluşan Mançu Ordusu 30
Haziran 1757 tarihinde Şarbel (Şarbal) denilen yerde Amarsana’nın idaresindeki 3
bin kişilik Cungar Ordusu karşı karşıya geldiler. Savaş yaklaşık 15 gün boyunca
devam etti ve Amarsana ordusundan 2500 civarında kayıp verdi, yüzlerce askeri de
esir edildi.
Amursana geriye kalan az miktardaki askerle Rusya’ya doğru kaçtı. Şarbel
(Şarbal) Savaşı, Oyradlar’ın Mançularla yapmış oldukları son büyük savaş olmuştur.
Amarsana, beraberindeki 3 bin kişilik kuvvetle Kazaklara sığındı 353 . Bu savaş,
Amarsana’nın son savaşı idi.
6.5.2. İsyanın Bastırılması ve Amursana’nın Ölümü
Mançular’ın kazanmış olduğu bu zaferin ardından Oyradlar tarafından
yürütülen isyan hareketi büyük bir darbe almış oldu. Amarsana 3 Ağustos akşamı
Abılay Han’ın otağına ulaşmıştı. O esnada Abılay Han’ın otağında dombralı bir
eğlence düzenlenmekteydi. Amarsana’nın gelişi üzerine eğlenceye ara verilmiş ve
tuhaf tavırlar sergilenmişti. Bu davranışlardan şüphelenen Amarsana dinlenmek
bahanesiyle Abılay Han’ın otağından ayrılmıştı.
Kazaklar gece yarısı bir baskın düzenleyerek Amarsana’yı yakalamak
istedilerse de Amarsana 8 kişiyle birlikte kaçmayı başarmıştı. Amarsana’nın bu sefer
353 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 151-155.
141
himaye edilmemesindeki en büyük neden Fu De’nin daha önce gelip, Amarsana’nın
kendilerine sığınması halinde yakalayarak, kendilerine teslim etmelerini
istemesinden dolayıdır. Abılay Han, Amarsana’nın kaçmasına rağmen Amarsana’nın
yeğeni Daştseren ile Zaysan Tsibahan’ı yakalamamış ve Mançulara teslim etmişti 354.
Şarbel Savaşı’nda isyancı kuvvetlerin gücü büyük ölçüde kırılmış ve isyanın
lideri Amarsana’nın ülkeden kaçmasıyla birlikte isyan hareketi kendi kaderine
terkedilmiş oldu. İsyancı kuvvetler başsız kalmış ve kendi çabalarıyla Mançu
kuvvetleriyle mücadeleye devam etmişlerdir.
1756–1758 yılları arasında Halha ve Cungar isyanı devam etmiş olsa da iki
ülke topraklarındaki isyancı kuvvetler arasında bir ilişki kurulmamış ve dolayısıyla
da yardımlaşma gerçekleşmemişti. Ayrıca iki ülkedeki isyan hareketlerinde
karşılaşılan önemli engellerden biri, bazı noyanlar isyana destek verirken bazılarının
tarafsız kalması daha da kötüsü Mançular ile işbirliği yapmasıdır. Dolayısıyla isyan
hareketi tüm Moğol halkı ve noyanları tarafından gerçekleştirilmemiştir.
Amarsana’nın mağlup olarak Rusya’ya sığınmasının ardından Oyradlar
arasında isyan hareketi Galsandorj’un güçlü birliklerini yöneten Zanagarav, Bürged
Taişi, Nyam ve Hormon Taişi ile Davaa idaresinde devam etmekteydi355. Tam bu
esnada Halha’da Çingunjav’ın mücadelesi de sonuçsuz kalmıştı. Bu isyanın
bastırılmasının ardından Mançular bütün güçlerini ve dikkatlerini Cungarya
topraklarına çevirmişlerdi.
Şarbel Savaşı’ndan sonra mücadeleyi devam ettiren kuvvetler arasında en
güçlüsü Zanagarbu ve Nyam’ın askerleri idi. Bir dönem aralarında iktidar mücadelesi
yaşansa da daha sonra aralarındaki çatışmaya bir son verip, güçlerini
birleştirmişlerdir. 24 Temmuz 1757 tarihinde Mançu Generali Ming Shui, Evtei
Dava denilen yerde Zanagarbu ve Nyam’ın kuvvetleriyle karşı karşıya geldi.
Zanagarbu ve Nyam kumandasında bulunan yaklaşık 1000 kişilik kuvvet Mançular
tarafından mağlup edilince, bölgeden kaçmışlardır. General Ming Shui onları takip 354 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv.,128. 355 Çuluunii DALAY, A.g.k., 343.
142
ederek Ereen Havirga’daki Uliyastai Nehri yakınlarında tekrar Zanagarbu ve Nyam’a
saldırmıştır. Aynı gece Zanagarbu ve Nyam gecenin karanlığından istifadeyle Mançu
kuşatmasını aşıp, uzaklaşmışlardır. Mançu Ordusu tekrar başlattığı takiple
Zanagarbu’yu öldürüp, Nyam’ı da esir etmiştir356.
Mançu Ordusu, Zanagarav idaresinde bulunan binlerce Oyradı öldürmüştü. İli
Nehri’nin yukarı kısımlarında bulunan Mahus, Şaras, Urud, Hirguud otogları
Halha’dan Tsengunjav’ın hâkimiyetine girmişler ancak Tsengunjav bölgeden
uzaklaşınca tekrar isyan etmişlerdi. Geri dönen Tsengunjav bu otogların halkını da
ağır bir şekilde cezalandırmıştı. O esnada Mançu Generali Zhou Hue, Amarsana’yı
takip ederken yolda karşısına çıkan pek çok Oyradı öldürmüştü. İsyancı kuvvetler
1758 yılının sonlarına kadar Mançulara karşı mücadele vermiş olup, genel itibariyle
de bütün mücadelelerde mağlup olmuştur.
22 Nisan 1758 tarihinde Zhou Hue’ye karşı Hadan ve Avgas Noyanlar büyük
bir mücadele örneği göstererek savaşmışlarsa da sonuç yine aynıdır. 1758 yılında
Torguud Noyanı Seren, Mançulardan çekinerek, beraberindeki halkıyla birlikte Rus
sınırını geçip, İtil Kalmukları’na katılmışlardı. Mançu İmparatoru’nun yarlığıyla
hareket eden Mançu Generalleri’nin tek görevi isyanı bastırmak değil aynı zamanda
da Cungarya’daki direnişi tamamen kırarak, Cungarya’da mutlak hâkimiyet tesis
etmekti. Amarsana idaresindeki isyanı bastırmak için gönderilen Mançu Ordusu’nun
% 20’si ok ve yay, %75’i ateşli silahlar, % 5’i de büyük toplar kullanıyordu.
Mançu İmparatoru’nun emriyle Oyrad Halkının binlercesi, kadın, çocuk ve
yaşlı demeden Mançular tarafından öldürülmüştür. Bunu Mançu generallerinin
katliamları gerçekleştirdikten sonra hazırlamış oldukları raporlarda görmekteyiz.
Nitekim 15 Ekim 1757 tarihinde Meeren Zangi Senge ve Minruy Namgiin Ereg
denilen yerde binden fazla hulgai357 öldürdüklerini raporlarında yazmışlardı. Mançu
Ordusu’nun yaptığı bu katliamlar 1760 yılına kadar devam etmiştir. 1758 yılında
356 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 156-157. 357 Mançu kaynakları kendilerine karşı mücadele eden halkları “Etçil Sıçanlar (hulgai)” diye nitelendirmektedir.
143
Mançu işgal kuvvetleri Oyrad topraklarındaki isyanı tam olarak bastırmış ve Mançu
hâkimiyetini sağlamlaştırmışlardı358.
Amarsana’ya gelince, 3 Ağustos 1757 gecesi 8 kişiyle birlikte Abılay Han’ın
elinden kaçıp kurtulduğundan bahsetmiştik. Amarsana Abılay Han’ın otağından
kaçtıktan sonra birkaç gün boyunca gündüz saklanıp gece yoluna devam ederek, ilk
Rus sınır karakolu olan Sebolod’a ulaşarak, buranın idarecisinden yardım istemiş,
bunun üzerine Amarsana’yı 20 Ağustos’ta Tobolsk’a göndermişti359.
Amarsana, Tobolsk’a vardığında Sibirya Genel Valisi V. Grablenov,
Amarsana’nın geldiğinin duyulmaması için kendisine haber göndererek, şehrin
dışında konaklamasını ve gece yarısı kendisiyle görüşeceğini bildirmişti. 22 Ağustos
gecesi saat 3’te General V. Grablenov, Amarsana’yı şehre getirterek, kendi evinde
onu kabul etmiştir. Amarsana, V. Grablenov’a kendisine askerî yardım yapılarak
yeniden Mançu Ordusu ile savaşmak istediğini söyleyince, V. Grablenov bu konuda
kararı Rus Çarı’nın vereceğini bu sebeple Rus Çarı’na mektup yazarak kendisinin
isteğini ileteceğini, çardan haber gelinceye kadar da burada rahatlıkla
kalabileceklerini söylemişti.
Amarsana’nın mutlak suretle canlı olarak yakalanması görevi Mançu
İmparatoru tarafından Zhou Hue’ye verilmişti. Zhou Hue de bu görevi Fu De’ye
verdi. Fu De, Amarsana’nın Kazak topraklarında yakalanamadığını duyunca,
Rusya’ya kaçmadan önce yakalanması için Meernii Zangi Şunden’i 100 kadar
askerle Rus sınırına göndermişti. Şunden, Amarsana’yı sınırın kendi yakalarında
bulamayınca Rus sınır kumandanı Dolgovo-Saburov’a elçi göndererek,
Amarsana’nın gelip, gelmediğini sormalarını istedi. Ancak Ruslar Amursana’nın
geldiğini inkâr etmişlerdir.
Bu arada Amarsana Rus sınırını geçtikten sonra çiçek hastalığına
yakalanmıştı. Fakat sınırda kalıp yakalanma riskiyle karşı karşıya kalmamak için kısa
bir tedavinin ardından Tobolsk’a gitmişti. Tobolsk’a gidip, Sibirya Genel Valisi ile 358 Çuluunii DALAY, A.g.k., 344-347. 359 Şirap B. ÇİMİTDORJİYEV, Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv.,129.
144
görüşürken hastalığı biraz daha iyileşmiş gibi görünüyordu. Fakat hastalığı daha
sonra iyice ilerleyen Amarsana 21 Eylül 1757 tarihinde öldü. Amarsana’nın öldüğü
haberini alan Rus Çarı’nın emriyle, Rus sınır kumandanlarından biri Mançulara bir
mektup yazarak, Amarsana’nın Rus sınırını geçerek geldiğini ancak burada kısa bir
süre içerisinde hastalanarak öldüğünü bildirmişlerdi360. Cesedi, Ruslar tarafından iki
kez Mançu sınırına kadar gönderilip teşhis edilmesini istemişler ve teşhis
doğrulanmıştır. Nereye gömüldüğü ise hala bilinmemekle birlikte Selenge civarında
gömüldüğü tahmin edilmektedir. Rus Hükümeti Amursana’nın hatununu oğluyla
birlikte Volga’daki Kalmuk Ordası’na göndermiştir. Fakat o kendi isteğiyle St.
Petersburg’a gitmiştir. St. Petersburg’a gider gitmez de hastalanarak ölmüştür361.
Moğol Halkının 1755–1758 yılları arasındaki büyük isyanının
bastırılmasındaki en önemli sebepler şunlardır: ilk neden, kendi ülkelerinde yaşanan
siyasî istikrarsızlık ve merkezi otoritenin zayıflayarak, noyanların gücünün
artmasıdır. İkinci neden; isyanı yöneten noyan ve taişiler arasındaki anlaşmazlıklar
ve kendi aralarında mücadele etmeleridir. Üçüncü neden; bazı güçlü ve otorite sahibi
noyanların Mançulardan taraf olarak onlarla birlikte Moğollara karşı mücadele
etmesidir. Başka bir neden de, Mançu Ordusu son derece kaliteli silah ve mühimmata
sahip olup, ateşli silahları yoğun bir şekilde kullanırken, Moğol askerleri son derece
düzensiz ve silah yönünden de yetersiz idiler.
1755–1758 yılları arasındaki büyük isyan Moğol sosyal hayatındaki bütün
tabakaları derinden etkilemiştir. Fakat ne yazık ki bazı noyanlar ihanet ederek
düşmanın yanında yer almaktan çekinmemişlerdir. İsyan döneminde ve sonrasında
Halha ve Oyrad halkından pek çok Moğol hayvanlarını ve çadırlarını alarak, sulak ve
verimli arazilerin bulunduğu başka ülkelere doğru göç etmişlerdir 362 . İsyanın
bastırılması sırasında yüzbinlerce Moğol öldürülmüş 363 bazıları da Rusya’ya
kaçmıştır. Geri kalan Oyradlar, Mançular tarafından Dörvön Oyrad topraklarının
360 Çuluunii DALAY, A.g.k., 348-351. 361 N. Ya. BİÇURİN, İstoriçeskoe Obozrenie Oiratov İli Kalmıkov c XV Ctoletiya Do Nastoyaşego Vremeni, 67. 362 A. OÇİR-Ç. DALAY et al, Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 159-160. 363 Togan, bu rakamın 1 milyonun üzerinde olduğunu savunmuştur. Z. Velidî TOGAN, Bugünkü Türkili (Türkistan) ve Yakın Tarihi, 176.
145
yarısı ile birlikte Halha’nın batı sınırındaki Hovd Şehri’nin civarına yerleştirmiştir.
Mançu İmparatoru Hovd Şehri’ne askerî bir vali tayin ederek, buradaki halkı onun
idaresine vermiştir. Hovd bölgesi de bu yeni araziyle birlikte Uliyastai’deki Mançu
Generali’nin idaresine bağlanmıştır364.
Amarsana’yı ölümsüzleştirmek amacıyla Cungar Hanlığı için hayatî öneme
sahip bir şehir olan Hovd’da heykeli dikilmiştir.
364 Çuluunii DALAY, A.g.k., 160.
146
7. SONUÇ
Yaklaşık 150 yıl boyunca Moğollar, Mançular’a karşı aralıksız mücadele
etmişlerdir. Bağımsızlıklarını korumak amacıyla Övör Mongol, Kukunor, Halha ve
Cungarya’da yani Moğol topraklarının hemen her yerinde bir çarpışma ya da bir
savaş yaşanmıştı.
XVII. Asrın başlarından itibaren Övör Mongol halkı Mançulara karşı
mücadele etmekteyken, XVII. Asrın ortalarından XVIII. Asrın başlarına kadarki
süreçte Mançu İmparatorluğu’nun aktif işgal politikaları hayata geçirilmeye başlandı.
Halha ve Kukunor’da Mançulara karşı isyan ve karşı koymalar yaşandıysa da
Mançular bu bölgeleri de kendi sınırları içerisine dâhil etmeyi başardılar. XVIII.
Asrın başlarından ortalarına kadar yaklaşık 60 yıl boyunca Cungarlar Mançu
yayılmasına karşı bağımsızlıklarını korumak amacıyla mücadele etmişlerdi. Bütün
mücadelelerde Moğollar kendilerinden oldukça üstün olmalarına rağmen Mançulara
karşı cesurca mücadele etmişlerdir. Bu mücadelelerde İç Moğolistan’dan Ligden Han,
Halha’dan Tsogt Taişi, Cungarlar’dan Galdan Boşgot, Hotogoitlardan Çingunjav ve
Hoitlardan Amarsana gibi Moğol Hanları önemli roller üstlenmiştir.
Mançular, Moğol topraklarını hâkimiyetleri altına almak için çok büyük çaba
sarf etmiş olup, Moğollar’ın Mançu ülkesinde ticaret yapma ihtiyacını çok iyi
değerlendirmişlerdi. Moğollar’ın Mançulara mağlup olmasının en büyük nedeni ise
Moğol Noyanları arasındaki çekişmeler ve iç huzurun ve birliğin sağlanamaması idi.
Ayrıca Moğollar arasındaki bazı noyanlar hanlarına ihanet ederek Mançular ile birlik
olma yolunu seçmişlerdi. Mançular bu kişileri kendi tarafına çekmek için onlara
değerli hediyeler ve unvanlar vermişlerdi. Çin’in kendi dillerindeki adı Zhong Guo
olup anlamı Orta Devlet anlamına gelmekte idi ve bu da Çin İmparatorları’nın ortak
idealinden kaynaklanan bir anlayıştır. Bu ideal Çin’de hâkimiyet kuran Mançular için
de geçerli olmuştur. Buna göre Çin, orta devlet olup, diğer devletlerden üstündür. Bu
sebeple de diğer devletlerin Çin’in yüksek hâkimiyetini kabul etmeleri gerekmektedir.
Buna karşı çıkanlar ise kayıtsız şartsız teslim olana kadar silah yoluyla
147
hâkimiyetlerini kabul etmeleri sağlanacaktı. Bu da Mançular’ın Moğol topraklarına
saldırmalarındaki meşru nedendir.
Moğollar, Mançu hâkimiyeti altında bulundukları süre boyunca Mançu
hâkimiyetini tamamıyla kabul etmemiş zaman zaman Mançulara karşı isyan
hareketlerine girişerek, gönüllerindeki bağımsızlık özlemini ortaya çıkarmışlardır.
148
8. EKLER
Şekil 1 Cungar Hanlığı’nın Kuruluşu Öncesinde Oyrad ve Halha Moğolları (Mongolçuudiin Tuuh Soyoliin Atlas, 112)
149
Şekil 2 Oyrad Konfederasyonuna Bağlı Boyların Şeceresi (L.R. Kyzlasov, The Peoples of
Southern Siberia in the Sixteenth to the Eighteenth Centuries)*
Şekil 3 Galdan Boşgot Han (Ç. Dalay, Oyrad Mongoliin Tuuh, 136)
* Bu tablo, J. Miyawaki tarafından hazırlanmıştır.
150
Şekil 4 Galdan Boşgot Han Tarafından 1691 Yılında Rus Çarı’na Yazılan Mektup (Ç.Dalay, 154)
Şekil 5 Galdan Boşgot Han Döneminde Cungar Hanlığı (History of Civilizations of Central Asia,
Volume V, 823-833)
151
Şekil 6 1697 yılında Paris Gazetesinde Mançu İmparatorunun Galdan’a Karşı Kazandığı Zaferi
Anlatan Haberin Metni ( A. Oçir, Ç. Dalay, Mongol Ulsiin Tuuh, C.IV, 134; Dalay, 218)
Şekil 7 Amursana’nın Hovd’da Dikilen Heykeli (Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, 149)
152
Şekil 8 Hoşuud Hanı’nın Tamgası (Zhungaer De Lishi Yu Wenwu, 135)
Şekil 9 Torguud Hanı’nın Tamgası (Zhungaer De Lishi Yu Wenwu, 146)
153
9. KAYNAKLAR
Altan Tovç, Haz. O. Sukhbaatar, (1998), Ulaanbaatar.
ALTANŞAA (1996), Oyradiin Tuuhen deh Nert Humus, Urumçi.
ASILBEKOV, M. H.- KASIMBAYEV, J. K. et al (2002), Kazakstan Tarihi, C. III, Almatı.
BAATARBİLEG, Yondonperenlein (2000), Mongoliin Tuuhiin Arvan Doloon Jaran (1027–2000), Ulaanbaatar.
BAWDEN Charles (1997), Mongolian-English Dictionary, New York.
BİÇURİN, Nikita Ya. (1991), İstoriçeskoe Obozrenie Oiratov İli Kalmıkov c XV Ctoletiya Do Nastoyaşego Vremeni, Elista.
BUMA, D. (2004), “Undesnii Tuuhiin Muzey deh Manjiin Uyiin Mongoliin Tuuhiin Uzmeruudiig Sudlan Şinjleh ni”, Manjiin Erhşeeliin Uyiin Mongol, Ulaanbaatar.
BUTANAYEV, Viktor (2002), “Moğol-Cungar Hakimiyeti Döneminde Yenisey Kırgızları”, Türkler, C. II, 405-411, Ankara.
CUIQUIN Bai, (2003), “The Dzungars and the Torguts (Kalmuks) in China”, History of Civilizations of Central Asia, Vol. V: Development in Contrast: from the Sixteenth to the Mid-nineteenth Century, Ed. Chahryar Adle, Irfan Habib, UNESCO Publishing.
ÇİMİTDORJİYEV, Şirap B. (1987), Russiya i Mongoliya, Moskva.
ÇİMİTDORJİYEV, Şirap B. (1987), Vzaimootnoşenya Mongoliy i Rossiy 17-18 vv., Moskva.
ÇİMİTDORJİYEV, Şirap B. (2002), Natsionalno-Osvoboditelnoye Dvizheniye Mongolskogo Naroda v XVII-XVIII vv., Ulan Ude.
ÇOROTEKİN, Tınçtıkbek (2002), “Kırgızistan Cumhuriyeti”, Çev. Nurgül Moldalıeva, Türkler, C. XIX, 454-484, Ankara.
154
DALAY, Çuluunii (2000), Oyrad Mongoliin Tuuh, Ulaanbaatar.
D'OHSSON, Mouradgea (1921), Moğol Tarihi, Çev. Mustafa Rahmi Balaban, Maarif Vekâleti, C. II, Ankara.
DUMAN, Lazar İ., (1977) Vneşnyaya Politika Gosudarstva Tsin v XVII vv., Moskva.
EBERHARD, Wolfram (1995), Çin Tarihi, TTK, Ankara.
EMET, Erkin, (2002) “Karahanlılar ve Uygurlar”, Türkler, C. IV, 469-476, Ankara.
ERDENİYEV, U. E. (1985), Kalmıki, Elista.
GERELBADRAH, Jamsranjaviin (1999), XV-XVII Zuunii Mongoliin Noyod Yazguurtnii Zereg Devin Asuudald, Ulaanbaatar.
GERELBADRAH, Jamsranjaviin (2002), Mongoliin Nutag Devsger, Hil Hyazgariin Tuuh, Ulaanbaatar.
GOLDEN, Peter B. (2002), Türk Halkları Tarihine Giriş, Çev. Osman Karatay, Ankara.
GROUSSET, René (1999), Bozkır İmparatorluğu, Çev. M. Reşat Uzmen, İstanbul.
HALKOVİC, Stephen A. (1985), The Mongols of the West, Indiana University Uralic and Altaic Series Vol. 148, Bloomington, Indiana.
HAYİT, Baymirza (1995) Türkistan Devletlerinin Milli Mücadeleleri Tarihi, TTK, Ankara.
İŞJAMTS, N. (1995), “Galdan Boşgotiin Uil Ajilgaag Unelen Dugneh Asuudal”, Tuuhiin Sudlal, XXIX/2, 12-15, Ulaanbaatar.
JAMSRAN, L.- BAYSAH, J. (1992), Mongoliin Tuuhiin Deej Biçig, C. III, Ulaanbaatar.
JAMSRAN, L.-ERDENEBAYAR, Ü. et al (1996), Hyatad dahi Mongolçuud, Ulaanbaatar.
155
JŪN, W. H.- ZHONG, L. R. (1984), Zhungaer De Lishi Yu Wenwu, Kukunor.
KESİCİ, A. Kayyum (2003), Dün Bügün ve Hedefteki Kazakistan, İstanbul.
KIMBALL, J. Davis (2002), “Batı Moğolistan’ın Göçebe Kazakları”, Çev. Nurşen Özsoy, Türkler, C. XX, 723-733, Ankara.
KYZLASOV L. R. (2003), “The Peoples of Southern Siberia in the Sixteenth to the Eighteenth Centuries”, History of Civilizations of Central Asia, Vol. V:
Development in Contrast: from the Sixteenth to the Mid-nineteenth Century, Ed. Chahryar Adle, Irfan Habib, UNESCO Publishing.
LESSING, Ferdinand D. (1995), Mongolian-English Dictionary, Bloomington, Indiana.
MAGAVİN, Muhtar (1995), Kazak Tarihinin Elippesi, Almatı.
MİYAWAKİ, Junko (2003), “History of the Dzungars: Introductory Survey”, History of Civilizations of Central Asia, Vol. V: Development in Contrast: from the Sixteenth to the Mid-nineteenth Century, Ed. Chahryar Adle, Irfan Habib, UNESCO Publishing.
MİYAWAKİ, Junko (1999), “The Legitimacy of Khanship Among the Oyirad Tribes in Relation to the Chinggisid Principle”, The Mongol Empire and its Legacy, Ed. Reuven Amitai-Preiss and David O. Morgan, Islamic History and Civilization: Studies and Texts 24, Boston: Brill, 319-331.
Mongoliin Nuuts Tovç, Haz. Ş. Gaadamba, (1990), Ulaanbaatar.
Mongolçuudiin Tuuh Soyoliin Atlas, Ed. B. Enhtuvşin, O Şagdarsüren, H. Sampildendev, B. Sumiya, (2004), IISNC, Ulaanbaatar.
MORGAN, David (1987), The Mongols, Basil Blackwell LTD, Oxford.
MOYSEYEV, V. A. (1991), Djungarskoye Hanstvo i Kazahi XVII-XVIII vv., Almatı.
NAMSRAİ (1996), Zuungar Hant Ulsiin Tuuh, Höh Hot.
NATSAGDORJ, Ş. (1963), Halhiin Tuuh, Ulaanbaatar.
156
NATSAGDORJ, Ş.-BİRA, Ş. et al (1966), Bugd Nairamdah Mongol Ard Ulsiin Tuuh, Ulaanbaatar.
OÇİR A. (1992), “Lamaizm v Oyradskom Obşestve (XVII-Pervaya Polovina XVIII V)”, Srednevekovaya Kultura Mongolskih Narodov, 79-87, Novosibirsk.
OÇİR, A. (1995), “Galdangiin Garal Övög Deedsiin Tuhai”, Tuuhiin Sudlal, XXIX/IV, 22-25, Ulaanbaatar.
OÇİR, A.-DALAY, Ç. et al (2003), Mongol Ulsiin Tuuh, C. IV, Ulaanbaatar.
ÖLMEZ, Zuhal, K. (2003), Şecer-i Türk’e Göre Moğol Boyları, İstanbul.
ROUX, J. Paul (2001) Orta Asya Tarih ve Uygarlık, Çev. Lale Arslan, İstanbul.
SANÇİROV, V. P. (1990), “İlethel Şastir” Kak İstoçnik Po İstorii Oiratov, Moskva.
SARUUL, İ. (2003), “Tseveenravdan Huntaij Zuun Gar Ulsiin Haan Suusan ni”, MUIS-iin Tuuhiin Setguul, C.II, 60-65, Ulaanbaatar.
SARUUL, İ. (2003), “Galdantseren Huntaij Zuungar Ulsiin Haan Suusan ni”, Tuuhiin Setguul, IV/XIV, 93-99, Ulaanbaatar.
SUKHBAATAR, N. (2002), “Dörvön Oyradiin Tuuh”, Oyrad Mongoliin Tuuhend Holbogdoh Survalj Biçguud, 1(a), Ulaanbaatar.
ŞAHİN, Leysen (2002), “Sibirya Türk Toplulukları Tarihi”, Türkler, C. XX, 734-742, Ankara.
TOGAN, Z. Velidî (1981), Bugünkü Türkili (Türkistan) ve Yakın Tarihi, İstanbul.
TSEVEL Ya. (1966), Mongol Helnii Tovç Tailbar Toli, Ulaanbaatar.
TSOLMON, Sodnomiin (1995), “Galdangiin Tuuhen Uurgiig Uneleh Asuudald”, Tuuhiin Sudlal, XXIX/ I, 3-11, Ulaanbaatar.
TSOLMON, Sodnomiin (1999), Galdan Boşgot Haan Nigeem Uls Töriin Uil Ajilgaa (1644–1697), Ulaanbaatar.
157
TSOLOO, J.- HOSJARGAL Ts. et al (1995), Biography of Caya Pandita in Oirat Characters, Ulaanbaatar.
VALİHANOV, Çokan Ç. (1985) “Oçerki Djungarii”, Sobranie Soçineniy v Pyati Tomah, C. III, Almata.
VLADİMİRTSOV, Boris Y. (1995), Moğolların İçtimaî Tekilatı, Çev. Abdülkadir İnan, TTK, Ankara.
ZHAO Y.- LİNGGUİ, F. et al (1982), An Outline History of China, Beijing.
ZHONG BAO Sh.- HAO XİU, W. (1992), Kitaysko-Russkiy Slovari, Beijing.
ZLATKİN, İ. Yakovleviç (1983), İstoriya Djungarskogo Hanstva (1635–1758), Moskva.
158
10. ÖZGEÇMİŞ
1980 Yılında Diyarbakır’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Antalya’da
tamamladı. Yüksek öğrenimini Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen-
Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde yaptı.
2002 yılında Doç. Dr. Hayrünnisa Alan’ın danışmanlığında “1206’ya Kadar
Moğollar” adlı teziyle mezun oldu. Aynı yıl Milli Eğitim Bakanlığı araştırma
bursuyla 1 yıllığına Moğolistan’a gitti. Burada 1 yıl Moğolca hazırlık okudu. Aynı
zamanda Moğolistan Milli Üniversitesi’nin Türkoloji Bölümünde Türk Tarihi
derslerini verdi.
2003 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Ortaçağ Tarihi Anabilim Dalında yüksek lisans eğitimene başladı. 2004
yılından beri Pamukkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Genel
Türk Tarihi Anabilim Dalında Araştırma Görevlisi olarak görev yapmaktadır. Ekrem
KALAN, iyi derecede İngilizce ve Moğolca bilmekte olup, Rusça üzerinde de
çalışmaktadır.
top related