ankara Ünİversİtesİ fen bİlİmlerİ enstİtÜsÜ doktora...

275
ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ ÇİFTLİK HAYVANLARI GENETİK KAYNAKLARININ KORUNMASI VE SÜRDÜRÜLEBİLİR KULLANIMI KÜRESEL STRATEJİLERİNİN VE TÜRKİYE ÖRNEĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ A. Oya AKIN ZOOTEKNİ ANABİLİM DALI ANKARA 2017 Her hakkı saklıdır

Upload: others

Post on 04-Nov-2019

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

DOKTORA TEZİ

ÇİFTLİK HAYVANLARI GENETİK KAYNAKLARININ KORUNMASI VE

SÜRDÜRÜLEBİLİR KULLANIMI KÜRESEL STRATEJİLERİNİN VE

TÜRKİYE ÖRNEĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

A. Oya AKIN

ZOOTEKNİ ANABİLİM DALI

ANKARA

2017

Her hakkı saklıdır

ii

ÖZET

Doktora Tezi

ÇİFTLİK HAYVANLARI GENETİK KAYNAKLARININ KORUNMASI VE

SÜRDÜRÜLEBİLİR KULLANIMI KÜRESEL STRATEJİLERİNİN VE

TÜRKİYE ÖRNEĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

A. Oya AKIN

Ankara Üniversitesi

Fen Bilimleri Enstitüsü

Zootekni Anabilim Dalı

Danışman: Prof. Dr. Mehmet ERTUĞRUL

Biyoçeşitliliğin önemli bir unsurunu oluşturan çiftlik hayvan genetik kaynaklarının

korunması, hayvansal üretimin karmaşık yapısı nedeniyle sürdürülebilir kullanımı da

içine alan uzun dönem yaygın ve sistematik stratejilerin oluşturulmasını gerekli

kılmaktadır. Bu nedenle, Türkiye’de mevcut çiftlik hayvan genetik kaynakları

zenginliğinin, ülkemizin hayvancılık sektörünün talepleri dikkate alınarak korunması ve

yönetimi bir zorunluluk halini almıştır.

Bu çalışmada, dünyada hayvan genetik kaynaklarının tespiti, tanımlanması, korunması,

sürdürülebilir kullanımı, geliştirilmesi, alt yapı ve politika oluşturulması ile ilgili

uluslararası mevzuat, örgütlenme, proje ve örnek ülke çalışmaları değerlendirilmiştir.

Yaygın olarak kullanılan in situ ve ex situ koruma yöntemlerinin uygulanabilirliği

incelenmiştir. Türkiye’de konuyla ilgili mevcut bilgi birikimi ve kamuoyu bilinirliğini

ortaya koymak üzere hazırlanan anket sonuçları ışığında bir analiz yapılmıştır. Hayvan

Genetik Kaynakları Ulusal Strateji ve Eylem Planı (2015-2020) değerlendirilmiştir.

Temmuz 2017, 259 sayfa

Anahtar Kelimeler: Çiftlik hayvan genetik kaynakları, koruma, sürdürülebilir

kullanım.

iii

ABSTRACT

Ph.D. Thesis

ASSESSMENT OF FARM ANIMAL GENETIC RESOURCES CONSERVATION

AND SUSTAINABLE UTILIZATION GLOBAL STRATEGIES AND

EVALUATION OF TURKEY CASE STUDY

A. Oya AKIN

Ankara University

Graduate School of Natural and Applied Sciences

Department of Animal Science

Supervisor: Prof. Dr. Mehmet ERTUĞRUL

Due to the complex nature of livestock production, conservation of farm animal genetic

resources (FAnGR), one of the important components of biodiversity, requires the

establishment of long-term widespread and systematic strategies. Inclusion of

sustainable utilization of animal genetic resources to the strategies is inevitable to reach

the success goals. Within this point of view, Turkey’s farm animal genetic diversity

richness must be conserved and managed regarding the animal production sector

demands.

In this study, international legislations, organizational structures, projects and some

countries’ case studies on inventory, conservation and sustainable utilization,

infrastructure, and policy issues were examined. Implementations of broadly used in

situ and ex situ conservation methods were reviewed. An analysis was executed in

scope of the current knowledge on FAnGR in Turkey and the questionnaire results,

which aim to reflect stakeholders’ awareness. The National Strategy and Action Plan on

Animal Genetic Resources (2015-2020) was evaluated.

July 2017, 259 pages

Key Words: Farm animal genetic resources, conservation, sustainable utilization.

iv

TEŞEKKÜR

Bu tez çalışmasında olduğu kadar, çiftlik hayvan genetik kaynaklarının korunması ve

sürdürülebilir kullanımı konusundaki diğer çalışmalarımda da güven ve desteklerini

esirgemeyen, değerli hocam Sayın Prof. Dr. Mehmet ERTUĞRUL’a (Zootekni

Anabilim Dalı) en içten teşekkürlerimi sunarım.

Hayvan genetik kaynakları ulusal odak noktası görevini birlikte yürüttüğüm mesai

arkadaşım Dr. Mesut YILDIRIR’a sabrı ve desteği için çok teşekkür ederim. Hayvan

genetik kaynakları çalışmalarına öncülük eden Bakanlıktaki ilk amirim Şube Müdürü

Dr. Hayriye KEÇECİ’ye, Daire Başkanım Dr. Bekir ANKARALI’ya ve Zir. Yük. Müh.

Nermin AKSÜMER’e destekleri için teşekkür ederim. Hem moral hem de teknik

yardımları için Prof. Dr. İnci TOGAN’a, Prof. Dr. Nurinisa ESENBUGA’ya (Atatürk

Üniversitesi Zootekni Anabilim Dalı), Yazılım ve Veri Tabanı Uzm. Gürol ESER’e,

Elk. Müh. Etkin ELVER’e ve Prof. Dr. Edda FLACH BAYRAK’a teşekkür ederim. Tez

çalışmalarımın bir bölümünü oluşturan anket değerlendirmeleri sırasında programa

aktarma, uygulama ve yorumlamalardaki yardımları için Prof. Dr. A. Canan YAZICI

GÜVERCİN’e (İstanbul Aydın Üniversitesi) teşekkürü borç bilirim.

Tez çalışmamı tamamlamamı çok arzu etmiş olan sevgili babam Metin AKIN, sevgili

annem Nurhan AKIN, kardeşim Bilge AKIN, Çiğdem USLU ve Efe AKIN’a sonsuz

teşekkürler.

A. Oya AKIN

Ankara, Temmuz 2017

v

İÇİNDEKİLER

TEZ ONAY SAYFASI

ETİK .................................................................................................................................. i

ÖZET ................................................................................................................................ ii

ABSTRACT .................................................................................................................... iii

TEŞEKKÜR ................................................................................................................... iv

KISALTMALAR DİZİNİ ........................................................................................... viii

ŞEKİLLER DİZİNİ ....................................................................................................... xi

ÇİZELGELER DİZİNİ ............................................................................................... xiii

1. GİRİŞ ........................................................................................................................... 1

2. DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE HGK YÖNETİMİ ............................................... 11

2.1 Biyoçeşitlilik ve Çiftlik Hayvan Genetik Kaynakları .......................................... 11

2.1.1 Biyoçeşitlilik .......................................................................................................... 11

2.1.2 Genetik kaynaklar kavramı ................................................................................ 15

2.1.3 ÇHGK’nın biyoçeşitlilik için önemi ................................................................... 23

2.1.4 ÇHGK üzerindeki tehditler ................................................................................. 33

2.2 Çiftlik Hayvan Genetik Kaynakları Çalışmaları ................................................. 36

2.2.1 ÇHGK’da uluslararası yapılanma ..................................................................... 36

2.2.1.1 Tespit, tanımlama ve izleme ............................................................................. 45

2.2.1.2 Koruma .............................................................................................................. 51

2.2.1.3 Sürdürülebilir kullanım ................................................................................... 53

2.2.1.4 Politika ve alt yapı oluşturma .......................................................................... 62

2.2.2 ÇHGK’da Türkiye’de yürütülen çalışmalar ..................................................... 68

2.2.2.1 HGK mevzuatı ve kurumsal yapılar ............................................................... 69

2.2.2.2 HGK Türkiye durum raporları ....................................................................... 76

2.2.2.3 HGK Ulusal Strateji ve Eylem Planı (2015-2020) .......................................... 77

2.2.2.4 Tespit, tanımlama ve izleme ............................................................................. 80

2.2.2.5 Koruma ............................................................................................................ 102

2.2.2.6 Sürdürülebilir kullanım ................................................................................. 105

2.2.2.7 Politika ve alt yapı oluşturma ........................................................................ 112

2.3 ÇHGK Örgütlenmeleri ......................................................................................... 126

vi

2.3.1 FAO çalışmaları ................................................................................................. 126

2.3.2 Ülke örnekleri ..................................................................................................... 128

2.3.3 TAGEM çalışmaları ........................................................................................... 131

2.3.4 Destek olan kuruluşlar ....................................................................................... 131

2.4 Koruma Yöntemleri .............................................................................................. 131

2.4.1 Koruma sürüleri ve etkin populasyon büyüklükleri ...................................... 136

2.4.2 Koruma için uygun yöntem ve stratejilerin belirlenmesi ............................... 141

2.4.3 Çiftleştirme sistemleri ........................................................................................ 142

3. MATERYAL VE YÖNTEM .................................................................................. 147

3.1 Materyal ................................................................................................................. 147

3.2 Yöntem ................................................................................................................... 148

4. BULGULAR ............................................................................................................ 151

4.1 Türkiye’de ÇHGK Koruma ve Sürdürülebilir Kullanım Konularında

Mevcut Durumun Tespiti .................................................................................... 151

4.1.1 Korumada sağlanan ilerleme ............................................................................ 155

4.1.2 Sürdürülebilir kullanım önlemleri ................................................................... 158

4.2 Anket Sonuçlarının Analizi ve Mevcut Bilgiler Çerçevesinde Türkiye’deki

Durumun Değerlendirilmesi ............................................................................... 158

4.2.1 Ankette yer alan soru tiplerine göre elde edilen bulgular .............................. 160

4.3 Türkiye’de Yetiştiriciliği Yapılan Çiftlik Hayvanları Türlerinde Koruma

Önceliklerinin Tespiti .......................................................................................... 187

5 .TARTIŞMA VE SONUÇ ........................................................................................ 190

5.1 Korumada Dünyada Yürütülen Uygulamaların Değerlendirilmesi ................ 193

5.2 Türkiye’nin Çeşitli Bölgelerinde Koruma Yöntemlerinin

Uygulanabilirlikleri .............................................................................................. 195

5.3 Sürdürülebilir Kullanımda Dünyada Uygulanan Yöntemlerin

Değerlendirilmesi ................................................................................................. 197

5.4 Türkiye’nin Çeşitli Bölgelerinde Sürdürülebilirliğin Sağlanması .................... 200

5.5 Örgütlenmede Dünyaya Ayak Uydurmanın Gerekleri ve Yolları ................... 205

5.6 HGK-USEP’in (2015-2020) değerlendirilmesi ................................................... 207

KAYNAKLAR ............................................................................................................ 213

EKLER ......................................................................................................................... 220

vii

EK 1 Anket soruları .................................................................................................... 221

EK 2 IV. Tip Soruların Gruplandırılmış Cevapları ................................................ 226

EK 3 HGK Ulusal Strateji ve Eylem Planının (2015-2020) Değerlendirmesi ....... 233

EK 4 GTGK Komisyonu Çok Yıllık Çalışma Programı (MYPOW) ..................... 246

EK 6 Önemli taksonomik gruplarda 2008 yılı IUCN Kırmızı Listesi;

tanımlanan tahmini tür sayısı, değerlendirilen tür sayısı ve tehlike

altındaki tür sayısı ............................................................................................. 251

EK 7 EFABIS, KKKS, TÜRKVET, HGK I. Türkiye Durum Raporunda

bildirilen ve tescil edilen Türkiye HGK ........................................................... 252

EK 8 Dişi ve erkek damızlık birey sayılarına göre etkin populasyon

büyüklükleri ....................................................................................................... 255

ÖZGEÇMİŞ ................................................................................................................. 257

viii

KISALTMALAR DİZİNİ

AB Avrupa Birliği

ABD Amerika Birleşik Devletleri ve Amerikan Doları

ABS Erişim ve Yararların Paylaşımı (Access and Benefit-Sharing)

AFA Araştırma Fırsat Alanı (TAGEM Mastır Planı)

AFLP Amplifiye Edilmiş Fragment Uzunluk Polimorfizmi

AKS Arı Kayıt Sistemi

BÇS Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi

BDUTAE Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü

BM Birleşmiş Milletler

BRICS Brezilya, Rusya Federasyonu, Hindistan, Çin ve Güney Amerika

CGRFA Gıda ve Tarım Genetik Kaynaklar Komisyonu

COP BÇS Taraflar Toplantısı

ÇHGK Çiftlik Hayvan Genetik Kaynakları

ÇP Çerçeve Programı

DAD-IS Evcil Hayvan Çeşitliliği Bilgi Sitemi

DAK Doğu Anadolu Kırmızısı sığır ırkı

DAkTAE Doğu Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü

DATAE Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü

DNA Deoksiribonükleik Asit

DPT Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı (Mülga) Kalkınma

Bakanlığı

DTÖ Dünya Ticaret Örgütü

EAAP Avrupa Zootekni Federasyonu

EFABIS Avrupa Çiftlik Hayvan Biyoçeşitliliği Bilgi Sistemi

ERFP Hayvan Genetik Kaynakları Avrupa Bölgesel Odak Noktası

FAO Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü

GAK Güney Anadolu Kırmızısı sığır ırkı

GIAHS Küresel Öneme Sahip Tarımsal Miras Sistemleri (Globally

Important Agricultural Heritage Systems)

GKGM Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü

ix

GLOBALDIV Küresel Çeşitlilik Projesi

GMBAE TÜBİTAK Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Araştırma

Enstitüsü

GPA Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planı (KEP)

GSYİH Gayri Safi Yurt İçi Hasıla

GT Gıda ve Tarım

GTGK Gıda ve Tarım Genetik Kaynakları

GTHB Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı

HAYGEM Hayvancılık Genel Müdürlüğü

HGK Hayvan genetik kaynakları

HGK-USEP Hayvan Genetik Kaynakları Ulusal Strateji ve Eylem

Planı (2015-2020)

HGK-KEP Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planı (FAO)

ICARDA Kurak Alanlar Uluslararası Araştırma Merkezi

IUCN Uluslararası Doğa Koruma Birliği (International Union

for Nature Conservation)

İDÇS İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi

KAE Koyunculuk Araştırma Enstitüsü

KAÜEGM Kafkas Arısı Üretim, Eğitim ve Gen Merkezi Müdürlüğü

KKKS Koyun-Keçi Kayıt sitemi

MAM TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi

MTA Materyal Transfer Anlaşması

MYPOW GTGK Çok Yıllık Çalışma Programı

(Multi Year Programme of Work)

OECD Uluslararası Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı

OSB Orman ve Su İşleri Bakanlığı

OTP Ortak Tarım Politikası

PDO Korunmuş köken (Protected Designation of Origin)

RBI Uluslararası Nadir Irklar Derneği (Rare Breed

International)

SBSTTA Bilim ve Teknoloji Yardımcı Danışma Organı

SEC FAO Orta Asya Alt Bölge Ofisi

x

STK Sivil Toplum Kuruluşu

TAGEM Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü

TPE Türk Patent ve Marka Kurumu

TRGM Tarım Reformu Genel Müdürlüğü

TÜBİTAK Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu

TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu

TÜRKVET Sığır Kayıt Sistemi

UHAEM Uluslararası Hayvancılık Araştırma ve Eğitim Merkezi

TRIPS Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Anlaşması (Agreement

on Trade-Related Intellectual Property Rights Agreement)

WANA Batı Asya ve Kuzey Afrika (West Asia and Nort Africa)

WCED Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu (World

Commission on Environment and Development)

WIPO Genetik Kaynaklar Geleneksel Bilgi ve Folklor Üzerine

Hükümetler Arası Komite (Intergovernmental Committee

on Intellectual Property and Genetic Resources,

Traditional Knowledge and Folklore)

YGS Yerli Güney Sarısı sığır ırkı

xi

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 1.1 Çeşitli yıllarda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde et üretimi eğilimi ........ 2

Şekil 1.2 Hayvan genetik kaynakları yönetiminin değişiminde temel belirleyiciler ...... 5

Şekil 1.3 Türkiye sığır, koyun ve keçi varlığında 1991-2016 yıllarında değişimler

(milyon baş) .................................................................................................... 6

Şekil 1.4 Türkiye yerli, kültür ve melez sığır varlığında 1991-2016 yıllarında

değişimler (milyon baş) ................................................................................... 7

Şekil 1.5 Türkiye manda varlığında 1991-2016 yıllarında değişimler (onbin baş) ........ 8

Şekil 1.6 Çeşitli yıllarda Türkiye’de kırmızı ve beyaz et üretimi ................................... 8

Şekil 1.7 Çeşitli yıllarda Türkiye’de süt üretimi.............................................................. 9

Şekil 2.1 Dünya hayvan genetik kaynakları çeşitliliği .................................................. 21

Şekil 2.2 Sığır, koyun, keçi ve domuz türlerinin evcilleştirilme bölgeleri ve

yaklaşık evciltilme zamanı. ............................................................................ 25

Şekil 2.3 Ülkelere göre hayvan genetik kaynaklarının yönetimi faaliyetlerine

verilen önem düzeyleri ................................................................................... 32

Şekil 2.4 Bazı tehditler açısından koruma yöntem tercihlerinin (in vivo ve in

vitro) değerlendirilmesi ................................................................................. 34

Şekil 2.5 HGK II. Dünya Durum Raporuna göre HGK üzerindeki tehditler ................ 35

Şekil 2.6 DAD-IS, EFABIS ve ulusal HGK ağlarının yapısı ........................................ 47

Şekil 2.7 Sığır, koyun, keçi, domuz ve tavuk türlerinde fenotipik karakterizasyon ...... 48

Şekil 2.8 Çoklu ülkenin katılımıyla kurulacak gen bankalarında sağlanacak katkı

tercihi oranları (%) ......................................................................................... 53

Şekil 2.9 Sığır türünde 2004 ve 2015 yıllarında çeşitli ıslah araçlarının

kullanımı ........................................................................................................ 56

Şekil 2.10 Sürdürülebilir tarım sistemlerine uygulanabilecek GIAHS’lerinin

özgün nitelik ve prensipleri .......................................................................... 60

Şekil 2.11 HGK yönetiminde kapasite gereksinimleri .................................................. 66

Şekil 2.12 Ankara Tavşanı .......................................................................................... 104

Şekil 2.13 Karakaçan koyunu ...................................................................................... 104

Şekil 2.14 ÇHGK yönetim stratejilerinin oluşturulması için gereken bilgi ................ 142

Şekil 4.1 Anket katılımcılarının görev yeri dağılımı ................................................... 159

xii

Şekil 4.2 Anket katılımcılarının çalışma alanlarının dağılımı ..................................... 159

Şekil 4.3 ÇHGK’yı koruma çalışmaları için daha kapsamlı bilgi ihtiyacı .................. 162

Şekil 4.4 Yasal, yönetsel ve finansal desteklerin yeterlilik dağılımı ........................... 162

Şekil 4.5 Risk kriterlerinin belirlenme durumu ........................................................... 163

Şekil 4.6 Uygulanan koruma tedbirlerinin bilinirlik dağılımı ..................................... 164

Şekil 4.7 Sürdürülebilir kullanım çalışmalarının yeterliliği için dağılım .................... 164

Şekil 4.8 Sürdürülebilir kullanımda işbirliğinin durumu için dağılım ........................ 165

Şekil 4.9 Yetiştiricilerin ÇHGK ile bu kaynaklara ulaşımın bilinirliği dağılımı ......... 166

Şekil 4.10 “ÇHGK’nın ıslahı ve kullanımından doğacak getirilerin paylaşımı

ile ilgili yasal düzenleme mevcut mu?” sorusuna verilen yanıtların

dağılımı....................................................................................................... 166

Şekil 4.11 Korumaya ayrılan kaynakların yeterlilik dağılımı ..................................... 167

Şekil 4.12 Kamuoyu farkındalığı programlarının bilinirlik durumu dağılımı ............. 168

Şekil 4.13 Acil müdahale sistemlerinin durumundaki bilinirliğin dağılımı ................ 168

Şekil 4.14 Felaket senaryolarında risk altındaki ırkların korunması ile ilgili

düzenlemelerin durumundaki bilinirliğin dağılımı .................................... 169

Şekil 4.15 ÇHGK ulusal veri bankasının durumundaki bilinirliğin dağılımı .............. 170

Şekil 4.16 ÇHGK korunma nedenlerinin önem sırası ................................................. 171

Şekil 4.17 ÇHGK çalışmaları kapsamında Türkiye’de ve dünyada yürütülen

çalışmalardan haberdar olma durumu ........................................................ 184

Şekil 5.1 Dünya çiftlik hayvan ırklarının risk durumu ................................................ 190

xiii

ÇİZELGELER DİZİNİ

Çizelge 2.1 Evcilleştirilmiş bazı türler, ataları, evcilleştirilme bölgeleri,

yolakları ve zamanları (günümüzden önce) ............................................ 24

Çizelge 2.2 HGK’nın öneminin farklı paydaş gruplarınca algılanma düzeyi (%) ..... 32

Çizelge 2.3 ÇHGK üzerindeki tehditler ve dinamikleri ............................................. 33

Çizelge 2.4 Dünyada evcil hayvan bilgi sistemi (DAD-IS) üzerinde kayıtlı türler. ... 50

Çizelge 2.5 HGK mevzuatı ve kurumsal yapılar ........................................................ 70

Çizelge 2.6 Türkiye’de gıda ve tarım için kullanılan genetik kaynaklarına

ait türler ................................................................................................... 80

Çizelge 2.7 Türkiye HGK’nın risk durumları (memeli, kanatlı ve diğer türler) ........ 81

Çizelge 2.8 Koruma altına alınan ırklar, koruma şekli ve yeri ................................. 103

Çizelge 2.9 Hayvancılık Araştırma Fırsat Alanı (AFA) ve programlarının

öncelik sıralaması (2016-2020) ............................................................. 114

Çizelge 2.10 Koruma yöntemlerinin amaçların gerçekleşmesindeki etkinlikleri ....... 135

Çizelge 2.11 Risk durumları ve koruma öncelikleri ................................................... 136

Çizelge 2.12 Türlerin üreme kapasitelerine göre iki gruba ayrıldığı durumda

üreme gruplarında risk kategorileri ve sayısal sınırları ......................... 137

Çizelge 2.13 Bir populasyon alt gruplarına ayrıldığında bir genin kaybolma

olasılığı .................................................................................................. 143

Çizelge 3.1 HGK Ulusal Strateji ve Eylem Planları için Değerlendirme Tablosu ... 150

Çizelge 4.1 2005-2016 yıllarında destekleme kapsamına alınan il, ırk/tip,

hayvan materyali ve yetiştirici sayısı ile destekleme tutarı (TL) .......... 156

Çizelge 4.2 Çeşitli yıllarda yerinde koruma destekleme birim miktarları (TL) ....... 157

Çizelge 4.3 Enstitü koşullarında koruma altına alınan ırk ve hat sayısı ................... 157

Çizelge 4.4 Hayvan gen bankalarında koruma altına alınan ırk sayıları ve

saklanan materyal .................................................................................. 158

Çizelge 4.5 Soru 1 e verilen yanıtların unvanlara göre dağılımı .............................. 161

Çizelge 4.6 ÇHGK korunma nedenlerinin önem sırası ............................................ 171

Çizelge 4.7 ÇHGK üzerindeki ekonomik ve teknolojik gelişmelerin neden

olduğu tehditlerin önem sırası ............................................................... 172

Çizelge 4.8 ÇHGK üzerindeki insan kaynaklı tehditlerin önem sırası ..................... 173

Çizelge 4.9 ÇHGK’nın tanımlanmasında öncelik sırası ........................................... 173

xiv

Çizelge 4.10 Irkların fenotipik ve genotipik özelliklerinin tanımlanmasında

öncelik sırası .......................................................................................... 174

Çizelge 4.11 Yetiştirme sistemlerinin, özel ürünlerin ve pazar koşullarının

tanımlanmasında öncelik sırası.............................................................. 175

Çizelge 4.12 Hayvan ırklarının özelliklerini, sayılarını ve dağılımlarını ortaya

koyacak bir envanter çalışması için öncelik sırası ................................ 175

Çizelge 4.13 Irkların risk durumlarını izleme programlarının geliştirilmesi ve

uygulanması için öncelik sırası ............................................................. 176

Çizelge 4.14 ÇHGK’ nın in situ korunmasındaki güçlüklerin önem sırası ................ 177

Çizelge 4.15 ÇHGK’ nın ex situ in vivo (doğal ortamı dışında canlı)

korunmasındaki güçlüklerin önem sırası ............................................... 177

Çizelge 4.16 ÇHGK’ nın ex situ in vitro (doğal ortamı dışında dondurarak)

korunmasındaki güçlüklerin önem sırası ............................................... 178

Çizelge 4.17 ÇHGK sürdürülebilir kullanım programlarının geliştirilmesi ve

uygulanmasındaki güçlüklerin önem sırası ........................................... 179

Çizelge 4.18 ÇHGK’nın sürdürülebilir kullanımında başarıyı artırmak için

öncelik sırası .......................................................................................... 179

Çizelge 4.19 ÇHGK’ nın sürdürülebilir kullanımına yönelik yapılacak

araştırmalarda öncelik sırası .................................................................. 180

Çizelge 4.20 ÇHGK’yı koruma strateji ve planlarının periyodik olarak gözden

geçirilme nedenlerinin önem sırası ........................................................ 181

Çizelge 4.21 20. sorunun b seçeneği ile 25. sorunun d seçeneğinin birlikte

değerlendirilmesi ................................................................................... 182

Çizelge 4.22 12. soru ile 26. sorunun birlikte değerlendirilmesi ................................ 183

Çizelge 5.1 Dünyada koruma faaliyetlerinin durumu ............................................... 193

Çizelge 5.2 Halk Elinde Ülkesel Hayvan Islahı Projesi yıllara göre ırk, il,

yetiştirici ve hayvan sayısı..................................................................... 201

1

1. GİRİŞ

Değişen dünyada insanoğlunun geçmişten günümüze önemli ve değişmez

gereksinimlerinin başında yeterli ve dengeli beslenme gelmektedir. Dünyada yaşanan

gelişmeler geleceğin en önemli sektörünün tarım, stratejik ürününün ise gıda olacağını

göstermektedir. Bitkisel üretime elverişsiz alanların değerlendirilmesi, küresel gıda

açığının azaltılması ve gelecek kuşaklar için gıda güvencesinin sağlanmasında,

hayvansal üretimin önemli bir rolü bulunmaktadır. Hayvansal ürünler taşıdıkları

biyolojik özellikleri nedeniyle de vazgeçilmez ve diğer besin maddeleri ile yeri

doldurulamaz bir konumdadırlar. Dünyadaki değişim ve gelişmelerin ışığı altında

Türkiye’de gıda güvencesinin sağlanması amacıyla, hayvancılığın bu gelişmeler ile

uyum içerisinde sürdürülmesi gerekmektedir.

Hayvancılık sektörü bugün, et, süt, tekstil, deri, kozmetik ve ilaç sanayi dallarına

hammadde sağlamak, farklı ekosistem dengelerinin korunmasına katkıda bulunmak,

kırsal alandaki işsizliği azaltmak, ulusal gelirleri artırmak ve sigortalamak, göç ve

bunun ortaya çıkardığı sosyal sıkıntıları önlemek ve kültürel sembol niteliği taşımak

gibi önemli ekonomik, ekolojik ve sosyal fonksiyonlara sahiptir.

Ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin belirlenmesinde kullanılan önemli kriterlerden birisi

kişi başına tüketilen hayvansal ürün miktarıdır. Bu bağlamda hayvansal protein tüketimi

ile kalkınma arasında sebep sonuç ilişkisinin var olduğu ileri sürülebilir. Genetik

çeşitliliği koruyabilmek ve talepleri karşılayabilecek HGK populasyonlarını

sağlayabilmek için hayvancılık sektörü eğilimleri ve HGK üzerine potansiyel etkilerinin

tanımlanması ve daha etkin izlenmesine gereksinim duyulmaktadır (Şekil 1.1).

2

Şekil 1.1 Çeşitli yıllarda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde et üretimi eğilimi

(Anonymous 2015b)

Ekonomik, sosyal ve çevresel gelişmeler entansif hayvansal üretim sistemlerinde

kullanılmak üzere verimi yüksek ırkların geliştirilmesini ve kullanımını ön plana

çıkarmıştır. Ancak, hayvansal üretimi artırmak amacıyla yapılan genotipik ıslah

çalışmaları ve son yıllarda hayvan ithallerinin hız kazanması, diğer ülkelerde olduğu

gibi Türkiye’de de aynı sonucu doğurmuş, genetik çeşitliliğin azalması veya kaybolması

tehlikesini beraberinde getirmiştir.

Çevre, iklim ve arazi kullanımındaki değişiklikler ile bilimsel çevrelerce önemi önceden

beri vurgulanan “biyolojik çeşitlilik ve bunun tamamlayıcı unsuru olan genetik

kaynaklar” konuları ilk olarak 1992 yılında gerçekleştirilen Rio Konferansı ile gündeme

getirilmiştir.

Biyolojik çeşitliliği kapsamlı şekilde ele alan uluslararası tek belge olan Biyolojik

Çeşitlilik Sözleşmesi’nin (BÇS) biyolojik çeşitliliğin korunması, bileşenlerinin

sürdürülebilir kullanımı ve genetik kaynakların kullanımından sağlanan yararların adil

ve eşit paylaşımı olmak üzere üç hedefi bulunmaktadır. BÇS’ye ek Genetik Kaynaklara

Erişim ve Bunların Kullanımından Sağlanan Yararların Adil ve Eşit Paylaşımı

Hakkında Nagoya Protokolü 2010 yılında, Japonya’da yapılan Onuncu Taraflar

Konferansı’nda (COP) kabul edilmiştir. Genetik kaynakların ve ilgili geleneksel

3

bilginin kullanımını ve bunların kullanımından sağlanan yararların adil ve eşit

paylaşımını amaçlayan Protokolde, biyolojik çeşitliliğin korunması, bileşenlerinin

sürdürülebilir şekilde kullanılması ve biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilir gelişime ve

insan refahına olan katkısının artırılması hedeflenmiştir.

BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planı

(HGK-KEP) ve İnterlaken Deklarasyonu’nun 2007 yılında kabul edilmesiyle hayvan

genetik kaynaklarının öneminin anlaşılması, bu kaynakların kullanımında

sürdürülebilirliğin sağlanması ve korunması hususlarında küresel ölçekte bir ivme

yakalanmıştır. HGK-KEP’de; karakterizasyon, envanter, eğilim ve ilgili risklerin

izlenmesi, koruma, sürdürülebilir kullanım ve ıslah, politika, altyapı ve kapasite

geliştirme konuları stratejik öncelik olarak kabul edilmiştir. İnterlaken Deklarasyonu

ile ülkeler, HGK’da yaşanan erozyonun farkında olduklarını ve öncelikli koruma

görevinin kendilerinde olduğunu onaylamışlardır.

Dünyadaki gelişmelere paralel olarak Türkiye’de de geçtiğimiz yüzyılın sonlarında

biyolojik çeşitliliği ve genetik kaynakları koruma yöntemleri belirlenmiş, Türkiye

koşulları ve özellikle ülkenin biyolojik zenginliği dikkate alınarak ulusal amaç ve

hedefler ortaya konulmuştur. Ancak belirlenen hedeflere ulaşmada hala önemli

zorluklarla karşılaşılmaktadır.

Omurgalılar, omurgasızlar, bitkiler ve likenler, mantarlar ve kahverengi algler olmak

üzere diğer önemli taksonomik gruplarda 2008 yılı IUCN Kırmızı Listesinde yer alan

verilere göre (EK 6) dünyada omurgalılar, omurgasızlar, bitkiler ve diğer (likenler,

mantarlar ve kahverengi algler) taksonomik gruplarda tanımlanan tahmini tür sayısı

1.642.189, risk durumları değerlendirilen tür sayısı 44.838 ve tehlike altındaki tür sayısı

16.928 olarak verilmektedir. Tanımlanan ve değerlendirilen türlerde koyun (Ovis aries),

keçi (Capra hircus) ve tek hörgüçlü deve (Camelus dromedarius) gibi evcilleştirilmiş

türler kapsam dışı bırakılmıştır (Vié vd. 2009). FAO Evcil Hayvan Çeşitliliği Bilgi

Sistemi (DAD-IS) kayıtlarına göre 19 memeli, 17 kanatlı ve türler arası melezlemeyle

elde edilmiş iki fertil tür (Çift hörgüçlü deve x tek hörgüçlü deve ve ördek x Muscovy

ördeği) olmak üzere gıda ve tarım için önem taşıyan toplam 38 tür bildirilmiştir. Bu

4

türlere ait DAD-IS’de bildirilen 8.774 ırkın 7.718’i yerli ırk ve 1.056’sı sınır aşan ırk

olarak sınıflandırılmıştır (Anonymous 2015a).

Biyoçeşitlilik; ekosistem, tür ve genetik kaynaklar çeşitliliği şeklinde sınıflanan ve tüm

canlılığın çeşitliliğini ifade eden bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Evcil hayvan

genetik kaynakları, biyolojik çeşitliliğin önemli bir unsuru olup insanların gıda ve tarım

alanında çeşitli taleplerini karşılamakta, gıda güvencesi ve hayvancılığın

geliştirilmesinde yaşamsal önem taşımaktadır.

Özellikle çiftlik hayvan ırklarının yok olması doğrudan insan yaşamı ile ilişkilidir ve

konunun ekolojik yönü yanında sosyo-ekonomik yönü de bulunmaktadır. Gelişmekte

olan ülkelerde yaklaşık 2 milyar insan taşıma ve çeki gücü açısından hayvanlara

bağımlıyken, dünyada 600 milyondan fazla insan geçimlerini sağlamak için çiftlik

hayvanları yetiştiriciliği ile ilgili faaliyetlere gereksinim duymaktadır (Anonymous

2015b).

Günümüzde artan nüfus, sanayileşme ve değişen tüketim olanak ve tercihleri sonucu

doğal kaynakların geri dönüşümsüz olarak kaybedilmesi söz konusu olmaktadır.

Gelecek 20 yılın sonunda dünya tarımının 2 milyar insanı daha beslemesi gerekecektir.

İkibin yılında 229 milyon ton olan dünya et üretiminin 2050 yılında 465 milyon tona,

süt üretiminin ise 580 milyon tondan 1.043 milyon tona ulaşması öngörülmektedir. Bu

artışın sağlanmasının önünde; tarım arazilerinin azalması, biyoyakıt üretimine ayrılan

tarım arazilerinin artması, su kaynaklarının azalması, küresel ısınma ve hayvancılık

sektörünün çevreye etkileri gibi tehdit ve engeller bulunmaktadır. Gelecekte hayvansal

üretimde klonlama ve doğrudan gen manipulasyonları önemli rol oynayacaktır.

Enfeksiyöz hayvan hastalıkları ve zoonozlarla mücadele ise en önemli sorun olmaya

devam edecektir (Rafai 2009).

Beslenme alışkanlığı, coğrafi koşullar ve kültürel faktörler nedeniyle önemli farklılıklar

göstermekle birlikte, ülkelerin besin gereksinimlerini mümkün olduğunca dışarıya

bağımlı olmaksızın karşılama isteği devletleri, sektörü destek ve koruma altına alan

kapsamlı tarım politikaları oluşturmaya yöneltmektedir. İçinde bulunduğumuz 21.

5

yüzyılda bitkisel ve hayvansal kökenli besin maddelerinin üretimi, gelişmiş ülkelerin

tekelinde daha stratejik bir konuma ulaşacak, aynı zamanda az gelişmiş veya gelişmekte

olan ülkelere karşı politik ve ekonomik bir güç olarak da kullanılabilecektir.

Ekonomik, sosyal, kültürel, teknik ve politik faktörler hayvan genetik kaynaklarının

yönetimi açısından hayvancılık sektörünü etkileyen unsurlardır (Şekil 1.2). Küresel

hayvancılık sektörü üzerine etkili faktörler aynı zamanda HGK üzerine de etki eden

temel faktörlerdir. Pek çok ülkede gelecekte bu etkilerin daha da artarak devam

edeceğini bildirilmektedir. Hayvansal kaynaklı gıdalara olan talep artışı HGK üzerinde

esas tehdidi oluşturmaktadır. Güney Asya ve Afrika et ve süt tüketiminin esas

merkezleri olmaya başlamıştır. Bu bölgeler küçük işletmelerin ve göçer sistemde

üretimin yoğunlukta fakat kaynakların kısıtlı olduğu, büyük HGK çeşitliliğine sahip

alanlardır (Anonymous 2015b).

Şekil 1.2 Hayvan genetik kaynakları yönetiminin değişiminde temel belirleyiciler

(Anonymous 2015b)

6

Türkiye’de 2016 yılı verilerine göre, 31 milyon koyun; 10,3 milyon keçi; 14 milyon

sığır; 142 bin manda; 120 bin at; 38,2 bin katır; 151,4 bin eşek; 1,6 bin deve; 1,3 bin

domuz; 329 milyon tavuk (220 milyon ton et tavuğu ve 109 milyon ton yumurta

tavuğu); 3,2 milyon hindi; 413,8 bin ördek; 0,9 milyon kaz; 7,9 milyon arı kovanı ve 5,3

bin açılan ipekböceği kutusundan oluşan hayvan varlığından 18,5 milyon ton süt; 1,2

milyon ton kırmızı et; 1,9 milyon ton tavuk eti, 18,1 milyar tavuk yumurtası, 62,5 bin

ton yapağı; 5,4 bin ton kıl; 341 ton tiftik; 105,7 bin ton bal; 4,4 bin ton balmumu ve 103

ton ipek kozası (https://biruni.tuik.gov.tr, 2017a) 2,1 milyon ton beyaz et üretilmektedir

(http://www.besd-bir.org, 2017b).

Sığır, koyun ve keçi varlığındaki sayısal değişimi izlemek amacıyla 1991-2016 yılları

arasındaki dönem incelendiğinde (https://biruni.tuik.gov.tr, 2017a), 1991 yılında 11,97

milyon baş olan sığır varlığının 2003 yılında en düşük 9,78 milyon baş olarak

gerçekleştiği, 2016 yılında ise 14,08 milyon başa ulaştığı görülmektedir. Koyun varlığı

1991 yılında 40,4 milyon baştan 2002 yılında 25,17 milyon başa kadar gerilerken 2016

yılında 30,98 milyona ulaşmıştır. 1991 yılında 10,76 milyon baş olan keçi varlığı ise

2005 yılında 6,52 milyon baş ile en düşük değeri almış ve 2016 yılına gelindiğinde

10,35 milyon baş olarak bildirilmiştir (Şekil 1.3 ).

Şekil 1.3 Türkiye sığır, koyun ve keçi varlığında 1991-2016 yıllarında değişimler

(milyon baş) (https://biruni.tuik.gov.tr,2017a)

0

5

10

15

20

25

30

35

40

45

19

91

19

93

19

95

19

97

19

99

20

01

20

03

20

05

20

07

20

09

20

11

20

13

20

15

Mily

on

baş

Toplam Sığır Toplam Koyun Toplam Keçi

7

Türkiye yerli, kültür ve melez sığır varlığında 1991-2016 yıllarındaki değişimler

incelendiğinde, 1991 yılında 6,7 milyon baş olan yerli sığır varlığının 2016 yılında 1,7

başa gerilediği, 1991 yılında 1,3 milyon baş olan kültür ırkı sığır varlığının ve 4 milyon

baş olan melez sığır varlığının da 2016 yılına gelindiğinde sırasıyla 6,6 ve 5,8 milyon

başa ulaştığı görülmektedir (Şekil 1.4).

Şekil 1.4 Türkiye yerli, kültür ve melez sığır varlığında 1991-2016 yıllarındaki

değişimler (milyon baş) (https://biruni.tuik.gov.tr, 2017a)

1970’li yıllarda bir milyon baş civarında olan manda varlığımızda büyük bir azalma

görülmüş, 1991 yılında 366 bin baş olan manda varlığımız 2007 yılında 84 bin başa

kadar gerilemiş ve 2016 yılında 142 bin baş olarak bildirilmiştir (Şekil 1.5).

1

2

3

4

5

6

7

19

91

19

93

19

95

19

97

19

99

20

01

20

03

20

05

20

07

20

09

20

11

20

13

20

15

Mily

on

baş

Kültür Sığır(Melez) Sığır(Yerli)

8

Şekil 1.5 Türkiye manda varlığında 1991-2016 yıllarındaki değişimler (onbin baş)

(https://biruni.tuik.gov.tr, 2017a)

Türkiye kırmızı et ve tavuk eti üretimindeki değişimi izlemek amacıyla 2001-2016

yılları arasındaki dönem incelendiğinde 2001 yılında 436 bin ton olan kırmızı et ve 615

bin ton olan tavuk eti üretiminin 2016 yılında sırasıyla 1,2 ve 1,9 milyon tona ulaştığı

görülmektedir. Türkiye et üretiminde tavuk eti önemli paya sahiptir (Şekil 1.6).

Şekil 1.6 Çeşitli yıllarda Türkiye’de kırmızı ve beyaz et üretimi

(https://biruni.tuik.gov.tr, 2017a)

0

5

10

15

20

25

30

35

40

19

91

19

93

19

95

19

97

19

99

20

01

20

03

20

05

20

07

20

09

20

11

20

13

20

15

On

bin

baş

5

10

15

20

25

20

01

20

03

20

05

20

07

20

09

20

11

20

13

20

15

Yüzb

in t

on

Kırmızı Et Tavuk Eti

9

Türkiye’de süt üretim durumu için ise 2001-2016 yılları arası incelendiğinde, 2001

yılında 9,5 milyon ton olan süt üretiminin 2016 yılında 18,5 milyon tona ulaştığı

görülmektedir (Şekil 1.7).

Şekil 1.7 Çeşitli yıllarda Türkiye’de süt üretimi (https://biruni.tuik.gov.tr, 2017a)

Bu çalışmada, Türkiye’nin hayvansal üretim materyalini oluşturan çiftlik hayvan

genetik kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir olarak kullanımının sağlanmasının

birincil öncelikli konular arasında yer alması gerektiği görüşünden yola çıkılarak,

günümüzdeki durumun araştırılması ve anket çalışması ile değerlendirilmesi, diğer

ülkelerde yürütülen çalışmalarla karşılaştırılması ve Türkiye koşullarına uygun

stratejilerin geliştirilmesine katkıda bulunacak önerilerin ortaya konulması

amaçlanmıştır.

Bu amaçlar doğrultusunda çalışmanın, “Dünyada ve Türkiye’de Hayvan Genetik

Kaynakları Yönetimi” başlıklı 2. Bölümünde biyoçeşitlilik, genetik kaynaklar

kavramları, ÇHGK’nın biyoçeşitlik için önemi ve ÇHGK üzerindeki tehditler ele

alınmış; ÇHGK çalışmaları dünyada ve Türkiye’de kurumsal yapılanma, tespit,

tanımlama ve izleme, koruma, sürdürülebilir kullanım, politika ve alt yapı oluşturma

başlıkları altında incelenmiştir. Bu bölümde ayrıca ÇHGK örgütlenmeleri de ele

alınmış, FAO çalışmaları, ülke örnekleri, TAGEM çalışmaları ve destek olan kuruluşlar

2

4

6

8

10

12

14

16

18

20

20

01

20

03

20

05

20

07

20

09

20

11

20

13

20

15

Mily

on

To

n

10

ortaya konulmaya çalışılmış; koruma yöntemleri değerlendirilmiş, koruma sürüleri ve

etkin populasyon büyüklükleri, koruma için uygun yöntem ve stratejilerin belirlenmesi

ile çiftleştirme sistemleri ile ilgili temel kavram ve çalışmalar özetlenmiştir. 3. Bölüm

çalışmanın materyal ve yöntemine ayrılmıştır. 4. Bölümde HGK yönetiminde mevcut

durumun tesbiti, anket sonuçlarının analizi, koruma önceliklerinin tespiti yer

almaktadır. 5. Bölüm, tartışma ve sonuç ise korumada dünyada yürütülen uygulamaların

değerlendirilmesi, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde koruma yöntemlerinin

uygulanabilirlikleri, sürdürülebilir kullanımda dünyada yürütülen uygulamaların

değerlendirilmesi, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde sürdürülebilirliğin sağlanması,

örgütlenmede dünyaya ayak uydurmanın gerekleri ve yolları ve son olarak HGK-

USEP’in (2015-2020) değerlendirilmesi alt başlıklarından oluşmaktadır.

Buradan anlaşılacağı gibi tezin bir bölümünü dünyada ve Türkiye’de HGK Yönetimi

çalışmalarının derlenmesi ve değerlendirilmesi oluşturmaktadır. Bu nedenle, tezde ayrı

bir kaynak özetleri bölümü ve kaynak derlemesinin değerlendirilmesine ilişkin alt

başlıklara yer verilmemiştir.

Tarımın yanı sıra gıda, ekoloji, ekonomi, sağlık, politika, kültür, eğitim ve araştırma gibi

pek çok disiplinin çalışma alanına giren ve hayvansal üretimin lokomotifi olan hayvan

genetik kaynakları yönetiminin stratejik bir yaklaşımla ele alınması, mevcut güç ve

olanakları kullanırken karşılaşılan fırsat ve tehditlerin de kapsamlı olarak

değerlendirmesi gerektiği düşünülmektedir. Bu amaçla, hayvancılık sektörünün tüm

paydaşlarının katılımı sağlanarak, hayvancılığın sigortası konumundaki çiftlik hayvan

genetik kaynakları için durum analizleri yapılmalı, öncelikler belirlenmeli ve farklı

dönem planlamaları ivedi olarak uygulamaya konulmalıdır. Aksi durumda

hayvancılığın, az sayıda kültür ırkına dayalı, bakım, besleme ve sağlık giderleri yüksek,

hayvan materyalinde ve hayvansal ürünlerde dışa bağımlı bir sektör haline gelmesi

kaçınılmaz olacaktır.

11

2. DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE HGK YÖNETİMİ

Tez çalışmasının kaynak özetleri bölümünü HGK yönetimi çalışmalarının yer aldığı

ayrıntılı bir derleme niteliğinde hazırlanan 2. Bölüm oluşturmaktadır. Biyoçeşitlilik,

çiftlik hayvan genetik kaynakları, dünyada ve Türkiye’de tespit, tanımlama, izleme,

koruma, sürdürülebilir kullanım, politka, alt yapı oluşturma, örgütlenme ve koruma

yöntemleri başlıkları altında bazı çalışmaların özetleri verilmeye çalışılmıştır.

2.1 Biyoçeşitlilik ve Çiftlik Hayvan Genetik Kaynakları

2.1.1 Biyoçeşitlilik

BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (BÇS) 1992’de Brezilya’nın Rio de Janeiro

kentinde düzenlenen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda imzaya açılmış, 1993’de

yürürlüğe girmiştir. Bu konferansta doğada meydana gelen değişikliklerin her zaman

tolere edilemeyeceği ve geri dönülmez bazı tepkilerin ortaya çıkabileceği konusunda

görüş birliği oluşmuştur. Böylece uluslararası düzeyde “Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi”

gündeme getirilmiş, pek çok ülke bu sözleşmeye taraf olmuş ve biyoçeşitliliğin

azalmasından kaynaklanan uluslararası bir endişenin varlığı ortaya konulmuştur.

Türkiye 1992 yılında bu sözleşmeyi imzalamış, 1996 yılı Aralık ayı itibarı ile de

onaylama işlemlerini tamamlayıp resmen taraf olmuştur.

Biyolojik çeşitliliği kapsamlı şekilde ele alan uluslararası tek belge olan sözleşmenin,

biyolojik çeşitliliğin korunması, bileşenlerinin sürdürülebilir kullanımı ve genetik

kaynakların kullanımından sağlanan yararların adil ve eşit paylaşımı olmak üzere üç

hedefi bulunmaktadır.

BÇS’de biyolojik çeşitlilik; “diğerlerinin yanı sıra; kara, deniz ve diğer su ekosistemleri

ile bu ekosistemlerin bir parçası olduğu ekolojik kompleksler de dahil olmak üzere tüm

kaynaklardan canlı organizmalar arasındaki farklılaşma” olarak tanımlanmıştır. Tür içi

ve türler arası çeşitlilik ve ekosistem çeşitliliği de bu kapsamda değerlendirilmektedir

12

(Anonim 1996). Biyoçeşitlilik, bir ekosistem, biyom veya tüm Dünya‘da bulunan yaşam

formlarının çeşitliliği olarak da tanımlanabilir. Bir çevredeki biyoçeşitlilik arttıkça, bu

çeşitliliği oluşturan türler arasında dengeli bir etkileşim bulunması halinde o çevrenin

ekolojik yararlılıkları da o oranda artmaktadır (Anonim 2015).

BÇS içerisinde tanımlanan “biyolojik kaynaklar” ise; genetik kaynakları, organizmaları

ve parçalarını, populasyonları, ekosistemlerin insanlık için günümüzde ya da gelecekte

kullanım olanağı veya değeri olan diğer biyotik unsurları kapsamaktadır.

Alonso vd. (2001)’in tanımlamasına göre biyoçeşitlilik bütün canlıların varyasyonları

ve bunların kesişimleridir. Üç farklı çeşitlilikten söz edilebilir. Bunlar; tür çeşitliliği,

genetik çeşitlilik ve ekosistem çeşitliliğidir. Bu üç düzey aslında birbirinden ayrı

düşünülemez. Her biri önemlidir ve bir diğeri ile etkileşim halindedir. Herhangi

birindeki değişiklik diğerinde de değişikliğe yol açar.

Biyolojik Çeşitliliğin Korunması Ulusal Raporu (2001)’e göre de biyolojik çeşitlilik;

ekosistemlerin insanların refahı için gerekli olan yaşam destek sürecini sürdürebilme

yeteneğinin ve sağlıklı bir çevrenin göstergesidir.

Biyoçeşitlilik hem yabani türleri hem de insanlar tarafından 10.000 yıldan daha uzun bir

süreçte kültüre alınan türleri kapsamaktadır. Biyoçeşitlilik, insanlığın genetik mirasını

oluşturan genetik kaynakları içermektedir (Gross vd. 2006).

Biyoçeşitlilik, temiz hava, su, ilaç ve barınak gibi temel ihtiyaçlarımızın

karşılanmasında kaynak oluşturmakta, aynı zamanda insanlara rekreasyonel, psikolojik,

duygusal ve ruhsal yönden olumlu etki yapmaktadır. Biyoçeşitlilik doğrudan ürün

olarak; gıda, ilaç ve yakıt, odun, elyaf, gibi ihtiyaçları da karşılamaktadır (Alonso vd.

2001).

Üretimi yapılan yani kültüre alınmış bitki ve hayvan türlerinin temeli doğada bulunan

yabani akrabalarına dayanır. Günümüzde yeni tarımsal ürün çeşitleri elde etmek veya

13

mevcut olanları insanların ihtiyaçlarına göre ıslah etmek için yabani türlerden

yararlanılmaktadır. Ekosistemler de yabani türlerin varlığını sürdürmesi için çevresel

şartlara bağlı olarak karmaşık ve birbirinden farklı işlevler kazanmıştır. Ekosistemlerin

sahip olduğu bütünlük ve çeşitlilik iklim, yağış rejimi, tür sosyolojisi gibi doğal

dengelerin devamında önemli işlevlere sahiptir (http://www.cbd.int, 2017a)

Biyolojik Çeşitliliğin Bileşenleri

Biyolojik çeşitlilik dört değişik şekilde ölçülebilir veya ifade edilebilir. Bunlar;

a. Türler içindeki genetik çeşitlilik,

b. Tür populasyonları arasındaki çeşitlilik,

c. Doğal topluluklar içersindeki türlerin çeşitliliği (ekosistem çeşitliliği),

d. Ekosistemler ile doğal toplulukların aralarındaki işlevlerden

oluşmaktadır.

Genetik Çeşitlilik: Kalıtsal olarak sonraki generasyonlara geçen ve canlıların fiziksel

ve biyokimyasal özelliklerini belirleyen biyokimyasal paketler olarak tanımlanabilir.

Genetik çeşitlilik belli bir tür, populasyon, çeşit, alt-tür ya da ırk içindeki gen

farklılığıyla ölçülür. Bu tür farklılıklar, örneğin evcil hayvanların ve bitkisel ürünlerin

üretilmesini, geliştirilmesini ve yabanıl yaşamda değişen koşullara uyumunu sağlar

(Anonim 2001). Oldenbroek’e göre (2017) genetik çeşitlilik türler arası, tür içindeki

ırklar arası ve ırk içindeki bireylerin DNA’larındaki ya da hayvanlarda gözlenen

özelliklerdeki farklılıklar olarak tanımlanmıştır.

Genetik farklılıklar türlerin varlıklarını sürdürebilmesi için büyük önem taşımaktadır.

Genetik çeşitlilik, değişik özelliklerin var oluşunu sağlamakta ve türlerin yaşam

çevrelerinde ortaya çıkan yeni hastalıklara dirençlerini ve çevresel değişikliklere adapte

olabilmelerini sağlamaktadır. Okyanus adaları veya etrafındaki çevreden ayrılmış sınırlı

büyüklükteki habitatlarda yaşayan izole populasyonlar geniş ve bozulmamış

ekosistemlere oranla daha düşük genetik varyasyon gösterirler. Bu nedenle izole

populasyonların çevresel değişikliklere ve yeni koşullara dirençleri düşüktür ve daha

yüksek yok olma riski taşırlar (Alonso vd. 2001).

14

Tür Çeşitliliği: Türler şekil ve boyut bakımından geniş bir çeşitliliğe sahiptir. Bunlar

ancak mikroskobik organizmalardan, dev sekoya ağaçlarına kadar çeşitlilik

göstermektedir. Her tür özgün karakteristiklere sahip bir grup organizmadan oluşur

Türler, omurgalılar, omurgasızlar, bitkiler, likenler, mantarlar, kahverengi algler

taksonomik gruplarında sınıflandırılmaktadır (Vié vd. 2009).

Ekosistem Çeşitliliği: Bir ekosistem bitki, hayvanlar ve diğer canlı organizmalar ile

toprak, su, hava, mineraller gibi cansız varlıklardan oluşur. Toplulukların kendi

içlerinde ve topluluklar ile çevreleri arasında karmaşık işlevsel ilişkiler söz konusudur.

Bunlar su dolaşımı, toprak oluşumu, enerji akışı gibi ana ekolojik süreçlerin de

mekanizmasını oluşturur. Bu süreçler canlı toplulukları için gerekli olan destek

sistemlerini sağlar ve böylece kritik bir karşılıklı bağımlılık oluşur. Bu bağımlılık, bir

anlamda, sürdürülebilir kalkınma yaklaşımının temelinde yatan olgudur (Anonim 2001).

Canlı populasyonları, su ve mineraller gibi cansız çevre elemanları tarafından

çevrelenerek dinamik bir yapıda ekosistemi oluştururlar. Türler dünyada eşit bir şekilde

dağılmamışlardır. Tropikal ormanlar ve mercan kayalığı gibi bazı karmaşık ekosistemler

çok fazla miktarda tür barındırırken, çöl ve kutup bölgeleri gibi diğer bazı ekosistemler

düşük biyolojik çeşitliliğe sahiptir. Ancak bu tip ekosistemlerde çeşitliliğin daha az

olması önemsiz oldukları anlamına gelmez (Alonso vd. 2001).

Su sirkülasyonu, toprak oluşumu gibi ana ekolojik süreçler canlı topluluklar için gıda

sağlamakta ve bu noktada birbirine hayati bir bağımlılık oluşmaktadır. Diğer bir deyişle,

tüm türler hayatta kalmak için diğer türlere bağlıdır. Canlıların, varlıklarını sürdürmesi,

evrimleşmesi, çeşitlenmesi ve yeni genetik özellikler kazanmasıyla ekosistemler

karmaşık hale gelmiş ve her biri diğerinden farklı yapı ve işlevler kazanmıştır

(Terzioğlu 2008).

Türler ve ekosistemler arasındaki işlevler: Bu durum dünya çapında

değerlendirilmesi gereken işlevler zincirini kapsar. Tüm ekosistemler birbiri ile

ilişkilidir ve birbirini etkilemektedir. Yani tüm dünyada geniş bir dizi şeklinde etkileşim

mevcuttur (Dilbirliği 2009). Bu durum dünyanın bir ekosistem olarak

15

değerlendirilebileceği sonucunu doğurur.

- Tarımsal biyoçeşitlilik, binlerce yıllık doğal koşullar ve insanların müdahalesinin bir

sonucu olarak şekillenmiş, genetik kaynaklar, çevre ve çiftçiler tarafından uygulanan

yönetim sistemleri ve pratikleri ile ilişkilerin bir çıktısıdır.

- Tarımsal ekosistemlerin fonksiyonlarını sürdürmesi ve yapısal/işlevsel devamlılığı için

gerekli koşullar geniş anlamda, gıda ve tarım için genetik kaynaklar ve doğrudan

üretimde kullanılmayan unsurlar olarak ikiye ayrılabilir.

- Gıda ve tarım ile ilgili ekosistemleri oluşturan tüm biyolojik çeşitlilik unsurlarını içine

alan tarımsal ekosistem; hayvan, bitki ve mikroorganizma çeşit ve çeşitliliğini; genetik,

tür ve ekosistem düzeyinde tanımlamaktadır (http://www.cbd.int, 2017a).

2.1.2 Genetik kaynaklar kavramı

Agro biyoçeşitlilik ve Hayvan Genetik Kaynakları: Tarımsal biyoçeşitlilik gıda ve

tarım ile ilgili agro ekosistemi oluşturan tüm biyolojik çeşitlilik unsurlarını içine alan

geniş bir kavramdır. Agro ekosistem; hayvan, bitki ve mikroorganizma çeşit ve

çeşitliliği ile yapı ve süreçleri kapsamaktadır. Tarımsal biyoçeşitliliğin toplumlar için

kültürel, ekonomik ve çevresel anlamda geniş ve bütünsel bir önemi bulunmaktadır.

Çiftlik hayvan genetik kaynakları, tarımsal biyolojik çeşitliliğin bir unsuru olup; tarım,

gıda ve sanayide ihtiyaç duyulan talebi karşılamaktadır. Özellikle çiftlik hayvanlarının

yok olması doğrudan insan yaşamı ile ilişkilidir ve konunun ekolojik yönü yanında

sosyo-ekonomik yönü de bulunmaktadır.

Her ülkenin, hatta bir ülke içindeki her bölge ve yörenin kendine özgü şartlarına

uygunluklarından dolayı tercih edilerek yetiştirilmiş “yerli ırklardan” sağlanan verim

zaman içinde yeterli olmamış, bunun üzerine yüksek verimli hayvanların yetiştirilmesi

yoluna gidilmiştir. Ancak yapılan genetik ıslah çalışmaları ülkelerin hayvan gen

varlıklarının azalması veya kaybolması tehlikesini de beraberinde getirmiştir (Düzgüneş

1987).

16

Tarımsal biyoçeşitliliğin önemli bir bileşeni olan hayvan genetik çeşitliliği ile ilgili

olarak, HGK ve ırk kavramları arasındaki ilişkilerin açıklığa kavuşturulabilmesi için

uluslararası alanda kabul gören tanımlamalar yapılmıştır. Buna göre;

Evcil Hayvan Çeşitliliği: Tarım ve gıda üretiminde yer alan tür farklılıkları ile her evcil

hayvan türüne ait ırklar arası ve ırk içi genetik farklılıklar aralığı olarak tanımlanmıştır.

Hayvan Genetik Kaynakları (HGK): Tarım ve gıda sektöründe kullanılan ya da

kullanılabilecek olan hayvan türlerini ve her türe ait populasyonları ifade eder. Türe ait

populasyonlar yaban ve evcil populasyonlar, yerli ve standardize edilmiş ırklar,

varyeteler, hatlar ve koruma altına alınmış genetik materyalin tamamı ırk olarak

sınıflandırılmaktadır.

Irk: Aynı tür içinde benzer olarak tanımlanan gruplardan görsel olarak ayrılabilen

tanımlanabilen ya da tanımlanamayan evcil hayvanların bir alt spesifik grubudur. Bu

grubun fenotipik benzer gruplardan coğrafik ve/veya kültürel olarak ayrılması özgün bir

kimliğin kabulü anlamındadır.

Ertuğrul vd. (2015)’e göre, ırk kavramı çeşitli kesimlerce farklı şekilde

tanımlanmaktadır. Bir tarafta “Yeterli sayıda kişinin ya da yetiştiricinin ırk olarak

tanımladığı hayvan grubu” şeklinde bir tanımlama yapılırken, diğer tarafta ırk

kavramının 19. yy da ortaya çıktığı Batı Avrupa ülkelerinde “Fenotipik özellikleri belli

olmasının yanı sıra, en az 40 yıl ve ek olarak 6 generasyon soy kütüğü var olan, başka

ırktan karışımın generasyon başına % 2,5 ve toplam olarak hiç bir zaman % 12,5 i

aşmadığı hayvan topluluğu” olarak tanımlanmaktadır. FAO tarafından benimsenen ırk

tanımı ise; “Dışarıdan gözlenen özelliklerle tanımlanabilen ve teşhis edilebilen; aynı tür

içinde benzer şekilde tanımlanmış diğer gruplardan dış yapı özellikleri gözle ayırt

edilebilen ya da fenotipik olarak birbirine çok benzerlik gösterse de coğrafi ya da

kültürel olarak ayrı bir kimliği olduğu var sayılan hayvan gruplarıdır” şeklindedir.

17

“Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Tesciline İlişkin Yönetmelik”te (22 Aralık 2011

tarih ve 28150 sayılı Resmi Gazete) ırk; “Bir türün içerisinde yer alan, yetiştiricilik

uygulamaları ve yetiştirilme ortamının etkisiyle ayırıcı ortak özelliklere sahip olmuş ve

bu özelliklerini döllerine geçirebilen hayvan grupları” olarak tanımlanmıştır. Bu tanım,

FAO’nun tanımı ile kısmen örtüşmekle birlikte, görsel farklılığı olmayan ırklar kapsam

dışında kalmaktadır. Dünya Evcil Hayvan Çeşitliliği Gözetim Listesinde bu tanımlara ek

olarak, ırkların coğrafi ve kültürel farklılıklar ve insanların gıda ve tarım gereksinmelerini

karşılayacak şekilde geliştirildikleri belirtilmektedir.

HGK II. Dünya Durum Raporunda (Anonymous 2015a) ırk ve populasyonlar çeşitli

şekillerde sınıflandırılmaktadır. Buna göre,

Populasyonların evcilleştirilme durumlarına göre sınıflandırılması:

- Evcil (leştirilmiş) hayvanlar: İnsan toplulukları tarafından yarar sağlamak ya da

hizmetlerinden faydalanmak üzere yetiştiricilikleri denetim altına alınan hayvanlar

olarak tanımlanmaktadır. Türlerin evcilleştirme süreci tamamlanana kadar birçok

generasyon geçmesi gerekebilmektedir.

- Yaban populasyonlar: Evcilleştirilmiş çiftlik hayvanlarının yabani ataları, gıda ve

tarım için kullanılan yaban hayvanları ya da evcilleştirilmeleri devam eden

populasyonlardır.

- Feral populasyonlar: Ataları evcilleştirilmiş ancak bugün insanlardan bağımsız olarak

yaşayan populasyonlardır. Avusturalya’daki tek hörgüçlü develer bu kategoriye örnek

olarak verilebilir. Türkiye’de çeşitli yerlerdeki yılkı atları da bu gruba girer.

Coğrafi dağılıma göre ırk sınıflandırılması:

- Yerli ırklar: Sadece bir ülkede bulunan ırklar,

- Sınır aşan ırklar: Birden fazla ülkede bulunan ırklar,

18

- Bölgesel sınır aşan ırklar: Afrika, Asya, Avrupa ve Kafkaslar, Latin Amerika ve

Karayip Adaları, Yakın ve Orta Doğu, Kuzey Amerika ve Güneybatı Pasifik olmak

üzere HGK II. Dünya Durum Raporunda yer alan yedi bölgenin birinde bulunan sınır

aşan ırklar,

- Uluslararası sınır aşan ırklar: HGK II. Dünya Durum Raporu bölgelerinden birden

fazlasında bulunan sınır aşan ırklardır.

Adaptasyon ile ilgili ırk sınıflandırılması:

- Yerel olarak adapte olmuş ırklar: Bir ülkede, o ülkenin bir ya da daha fazla geleneksel

üretim sisteminde ya da çevresinde genetik olarak adapte olmasına yetecek kadar bir

süredir bulunan ırklar. Kültürel, sosyal ve genetik açıdan değerlendirildiğinde, 40 yıl ve

6 generasyonluk bir periyot türlere ve ülkelerin özel durumlarına göre bu yeterli süreyi

tanımlamakta kullanılabilmektedir.

- Kültür ırkları: Yerel olarak adapte olmamışlardır. Kültür ırkları (egzotik ırklar) hem

yeni giren ırkları hem de sürekli olarak ithal edilen ırkları içine almaktadır.

Irkların risk durumuna göre sınıflandırılması (Anonymous 2013), damızlık dişi sayısı,

akrabalı yetişme oranı (ΔF) ve aktif bir koruma programının varlığına

dayandırılmaktadır. Bu populasyon parametrelerine göre ırklar (en kötü durumdan en

iyiye doğru) yedi sınıfa ayırılmaktadır:

Yok Olmuş: Bir ırka ait herhangi bir erkek ya da dişi damızlık birey kalmadığı zaman

ya da ırkın yeniden elde edilebilmesi için yeterli miktarda dondurulmuş genetik

materyal olmadığı zaman, bu ırk yok olmuş olarak sınıflandırılır.

Dondurularak Korunan: Canlı erkek ya da dişi hayvan olmadığında ancak ırkın

yeniden elde edilmesi için yeterli miktarda dondurularak korunmuş genetik materyal

bulunması durumunda, bu ırk dondurularak korunan sınıfına ayrılır. Yok olmuş bir ırkın

yeniden elde edilmesi dondurulmuş genetik materyalin miktar ve tipine bağlıdır.

19

Kritik (Yok Olma Riski Altında): Bir ırkın kritik olarak sınıflandırılması aşağıdaki

faktörlere bağlıdır:

- Toplam damızlık dişi birey sayısı ≤ 100 (düşük üretim kapasiteli türler için 300),

- Toplam populasyon büyüklüğü ≤ 80 (düşük üretim kapasiteli türler için 240),

populasyon eğilimi yükselmekte, kendi ırkından erkeklerle çiftleşecek dişi oranı

> % 80,

- Toplam populasyon büyüklüğü ≤ 120 (düşük üretim kapasiteli türler için 360),

populasyon eğilimi durağan ya da azalmakta,

- Toplam damızlık erkek sayısı ≤ 5 (ΔF ≥ % 3)

Populasyon eğilimi bilinmiyorsa, yukarıdaki eğilimler durağan olarak ele alınmaktadır.

Demografik ölçütler bakımından yok olma risk seviyesi kritik olan, ama dondurarak

koruma dahil herhangi bir koruma programında olan ya da ticari bir firma ya da

araştırma enstitüsünde korunan ırk “Kritik-Korumada” olarak rapor edilmektedir.

Tehlike Altında: Bir ırkın tehlikede olarak sınıflandırılması aşağıdaki faktörlere

bağlıdır:

- Toplam damızlık dişi birey sayısı > 100 (düşük üretim kapasiteli türler için 300)

ve ≤ 1.000 (düşük üretim kapasiteli türler için 3000),

- Toplam populasyon büyüklüğü > 80 (düşük üretim kapasiteli türler için 240) ve

< 800 (düşük üretim kapasiteli türler için 2.400), populasyon eğilimi

yükselmekte, kendi ırkından erkeklerle çiftleşecek dişi oranı % 80 civarında,

- Toplam populasyon büyüklüğü > 120 (düşük üretim kapasiteli türler için 360)

ve ≤ 1.200 (düşük üretim kapasiteli türler için 3.600), populasyon eğilimi

durağan ya da azalmakta,

- Toplam damızlık erkek sayısı (x); 5< x ≤ 20 (ΔF = % 1-3)

Populasyon eğilimi bilinmiyorsa, yukarıdaki eğilimler durağan olarak ele alınır. Tehlike

altındaki ırklar, aktif bir koruma programı varsa, ticari işletmelerde ya da enstitü elinde

20

bulunduruluyorsa o ırk alt bir kategori olarak ‘tehlike altında-korumada’ olarak

sınıflandırılmaktadır.

Tehlike Sınırında: Bir ırk eğer aşağıdaki kriterlere uyuyorsa tehlike altında olarak

sınıflandırılır:

- Toplam damızlık dişi birey sayısı 1.000-2.000 (düşük üretim kapasiteli türler

için 3.000-6.000) arasında,

- Toplam populasyon büyüklüğü >800 (düşük üretim kapasiteli türler için 2.400)

ve ≤1600 (düşük üretim kapasiteli türler için 4.800), populasyon eğilimi

yükselmekte, kendi ırkından erkeklerle çiftleşecek dişi oranı > % 80,

- Toplam populasyon büyüklüğü >1200 (düşük üretim kapasiteli türler için 3600)

ve ≤2400 (düşük üretim kapasiteli türler için 7200), populasyon eğilimi durağan

ya da azalmakta,

- Toplam damızlık erkek sayısı (x); 20< x ≤ 35 (ΔF = % 0.5-1.0)

Populasyon eğilimi bilinmiyorsa, yukarıdaki eğilimler durağan olarak ele alınmaktadır.

Risk Altında Değil: Populasyonun durumu biliniyorsa ve yukarıda belirtilen

katagorilerden birinin sınırları içinde yer almıyorsa o ırk “Risk Altında Değil”

katagorisinde değerlendirilmektedir. Buna ek olarak, populasyon büyüklüğü net olarak

bilinmiyor bile olsa, mevcut bilgiler ışığında yukarıda verilen risk sınırlarının üzerinde

bir populasyon büyüklüğüne sahip olduğu söylenebiliyorsa, bu durumda da Risk

Altında Değil sınıfında yer alır. Daha fazla ırkın doğru bir şekilde Risk Altında Değil

kategorisine alınabilmesi için eğer hayvan sayımları yapılmamış ise populasyon durumu

(hayvan sayısı) bilinmiyor demek yerine, ülkelerin ırklar bakımından tahmini

populasyon büyüklüklerini DAD-IS sistemine girmesi önerilmektedir.

Bilinmiyor: Bu kategori adından da anlaşıldığı gibi hayvan sayımı çalışması

gerektirmektedir, ancak o zaman ırk Kritik, Tehlike Altında ya da Tehlike Sınırında

kategorilerinden birinde yer alabilecektir.

21

FAO HGK I. Dünya Durum Raporunda (Anonymous 2007a) Evcil Hayvan Çeşitliliği

Bilgi Sistemi (Domestic Animal Diversity Information System, DAD-IS) olarak

adlandırılan sisteme kayıtlı, 6.536 sı yerli ırk ve 1.080 i sınır aşan ırk (birden fazla

ülkede yetiştirilmekte olan) olarak adlandırılan toplam 7.616 çiftlik hayvan ırkının, % 9

unun kaybolduğu, % 20’sinin risk altında olduğu, % 35’i için risk bulunmadığı ve

% 36’sının risk durumlarının bilinmediği bildirilmektedir. Sığır en çok kayıp

gözlemlenen tür olurken (209 ırk), çok sayıda domuz, koyun ve at ırkının da yok

olduğu, ancak pek çok ırk kayda alınmadan önce yok olduğu için bu rakamların

artabileceği bildirilmiştir.

FAO HGK II. Dünya Durum Raporunda (Anonymous 2015a) ise bildirilen 38 evcil

hayvan türünde, 7.718’i yerli ırk ve 1.056’sı sınır aşan ırk kategorisinde olmak üzere

toplam 8.774 ırk yer almaktadır. Risk altındaki hayvan sayısı memeli türlerinde 955 ve

kanatlı türlerinde 503 olarak bildirilmekle birlikte, risk altında kategorisinde % 16 olan

memeli türlerinin oranı kanatlı türlerindeki % 19 olan orandan düşüktür. Memeli

türlerinin % 55 inin risk durumu bilinmiyor olarak değerlendirilirken, bu oran kanatlı

türlerinde % 67 olarak bildirilmektedir (Şekil 2.1).

Memeliler Kanatlılar Bütün Türler

Şekil 2.1 Dünya hayvan genetik kaynakları çeşitliliği (Anonymous 2015a)

22

Türkiye’de kayıt sistemlerinde adı geçen toplam 153 çiftlik hayvan ırkının, % 12’sinin

kaybolduğu, % 31’inin risk altında olduğu, % 37’si için risk bulunmadığı ve % 20’sinin

risk durumlarının bilinmediği bildirilmiştir (Anonim 2015). Türkiye’de hayvan

ırklarının sayı ve dağılımlarını ortaya koyan ayrıntılı bir envanter çalışması yapılmamış

olduğu için bu sayılar mevcut veriler, tahminler ve değerlendirmeler dikkate alınarak

bildirilmiştir.

Türkiye’de hayvan genetik kaynaklarının korunmasına ilişkin görüşlerin tartışmaya

alınmasından günümüze kadar geçen 20 yıllık süreç içerisinde koruma açısından büyük

bir ilerleme sağlandığını ifade etmek oldukça güçtür. Bu nedenle konunun önemi ilgili

tüm çevrelerce kavranmalı, farklı kaynaklar koruma çalışmaları bağlamında devreye

sokulmalıdır. Genetik kaynakların korunması çalışmalarının ilk adımını mevcut

durumunun belirlenmesi başka bir deyişle bu genotiplerin envanterlerinin çıkarılması

oluşturmaktadır. Koruma çalışmalarının ikinci adımını, envanter çalışmasına dayalı

olarak koruma altına alınacak genotiplerin belirlenmesi oluşturmaktadır. Öncelikle

koruma altına alınması gereken genotipler belirlendikten sonra, uygulanacak koruma

yönteminin seçimi aşamasına ulaşılır. Gen kaynakları, ya canlı yetiştirme sürüleri

halinde (in situ ve/veya ex situ in vivo), ya da semen, yumurta ve embriyolar

dondurularak (ex situ in vitro) korunabilmektedir. Koruma çalışmalarına özel ve yeterli

düzeyde bütçe ayrılmalı, uluslararası kuruluşların fonlarından destek sağlanmalıdır.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın uygun kuruluşları, çeşitli bakanlıklar,

kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin koruma programlarına katılımı sağlanmalıdır

(Ertuğrul vd 2005).

Çiftlik hayvanlarının canlı olarak korunması; iş gücü, alan, bakım besleme vb.

masrafları içeren yüksek maliyetli bir faaliyettir. Aynı şekile dondurarak koruma

yönteminde başlangıç maliyeti yüksektir ve gen bankalarının devamlılığının sağlanması

yeterli bütçe gerektirmektedir. Korumadaki başarıyı artırmak için tüm koruma

yöntemlerinin birlikte uygulanması önerilmektedir. Bunun yanında, morfolojik,

fizyolojik ya da kültürel özelliklerinden gelir elde edilerek ırkların yaşatılması

gündemdeki bir konudur. Hayvan yetiştiricilerinin örgütlenmesi, gelirlerinin

çeşitlendirilmesi ve yeni pazar olanaklarının yaratılması önem taşımaktadır.

23

Türkiye’de de peynir, yapağı-tiftik ürünleri, manda kaymağı gibi çok çeşitli yerel

ürünlerin, Denizli Horozu gibi simge değeri taşıyan ırkların ve Norduz Keçisi boynuz

yapısı gibi ilgi çekebilecek özelliklerin ön plana çıkarılması gerekmektedir. Özellikle

kültür ırkları ile karşılaştırıldığında düşük verimli olarak nitelendirilen yerli ırklardan

elde edilen ürünlerin yüksek fiyatla alıcı bulması, sürdürülebilir üretimde anahtar rol

oynamaktadır. Böylece, hayvan ırklarının genetik çeşitliliğini koruyarak hayvan genetik

kaynaklarının sürdürülebilir kullanımının sağlanması amaçlanmaktadır.

2.1.3 ÇHGK’nın biyoçeşitlilik için önemi

Yaban hayvanlarının evcillleştirilmesi, insanlık tarihi açısından çok önemli bir

aşamadır. Bu beceriye sahip olan toplumlar üretilen besin maddesi miktarını artırmış,

artan nüfusu beslemek için besin maddesi depolayabilme olanağına sahip olmuş ve bu

sayede yeni çevrelere yayılabilir hale gelmişlerdir. İnsanların kültürel evrimini de

önemli biçimde etkileyen evciltme Neolitik devrim içinde atılan ilk adım olmuştur

(Child 2006). Evciltme sürecinde, hayvanlarda saldırganlığın azaltılması, eşeysel

olgunluk yaşının küçültülmesi, kapalı alanlarda yaşamaya uyum ve çeşitli morfolojik

özellikler bakımdan seleksiyon yapılmıştır. Bu süreç seleksiyon uygulanan özellikler

yanında bu özelliklerle yakından ilgili diğer özellikler bakımından önemli değişikliklere

yol açmıştır (Diamond 2002).

Zeder (2012)’ye göre, ortak yaşam (O), avlanma (A) ve güdümlü (G) olmak üzere üç

evcilleştirme yolağı bulunmaktadır. Evcilleştirme yolakları içinde ‘ortak yaşam’ en

eskisidir ve yaban hayvanlarının çoğunlukla atık ya da av imkanlarının bol olduğu

belirli bir ekolojik konumda insanlarla bir arada bulunması sonucunda gerçekleşmiştir.

Köpek, domuz, kobay, tavuk, kedi, evcil güvercin, ördek ve evcil kaz ortak yaşamla

evcilleştirilmişlerdir. Avlanma yolağının başlangıcında hayvanlar avlanmış ve büyük

olasılıkla aşırı avlanmanın olumsuzluklarını önlemek ve ürün elde edilecek kaynaklara

erişimi temin etmek üzere evcilleştirme başlamıştır. Av hayvanları tipik olarak daha

büyüktürler ve diğer yolaklarla evciltilmeleri güçtür. Sığır, koyun, keçi, lama, alpaka,

manda, yak, evcil hindi ve ren geyiği bu şekilde evcilleştirilmiştir. Güdümlü

evcilleştirme yolağı ise insanların başından beri türleri evcilleştirmeyi amaçladığı tek

24

yolaktır. Taşımada kullanılan at, eşek, tek hörgüçlü deve gibi hayvanlar, hamster, çöl

faresi, tavşan gibi ev hayvanları ya da evcil ipekböceği ve bal arısı gibi böcek türleri

daha yakın dönemlerde evcilleştirilmişlerdir.

Çizelge 2.1’de bazı evcilleştirilmiş türler, ataları, evcilleştirilme bölgeleri,

evcilleştirilme yolakları ve günümüzden yıl olarak geçen evcilleştirilme zamanları yer

almaktadır (Oldenbroek 2017).

Çizelge 2.1 Evcilleştirilmiş bazı türler, ataları, evcilleştirilme bölgeleri, yolakları ve

zamanları (günümüzden)

Tür Ata Bölge Yolak1 Zaman (yıl)

Köpek Gri kurt Avrasya O ~ 30.0002

Sığır (taurin) Avrupa bizonu Batı Asya Afrika A 10.000-8.000

7.500-6.500

Domuz Yaban domuzu Batı Asya

Doğu Asya

O 10.000-9.000

8.500-6.000

Koyun Asya yaban koyunu Afrika A 10.000-8.000

Keçi Bezoar Batı Asya A 10.000-8.000

Sığır (zebu) Avrupa bizonu Güney Asya A 8.000-6.250

Lama Guanako And Dağları A 6.000-4.000

At Orman atı Orta Asya G 5.500-4.000

Eşek Namibya yaban eşeği Kuzey Doğu Afrika G 5.500-3.500

Alpaka Vikunya And Dağları A 5.000-3.000

Evcil ipekböceği Yabani ipekböceği Doğu Asya G 5.000

Kobay Montane kobayı And Dağları O 5.000-4.000

Avrupa balarısı Avrupa bal arısı Akdeniz Havzası

Doğu Asya

G 4.500

2.000

Manda (nehir) Yabani manda Güney Asya A 4.500

Yak Yabani yak Orta Asya A 4.500

Evcil çift hörgüçlü

deve

Yabani çift hörgüçlü

deve

Orta Asya G 4.500

Tavuk Kırmızı cengel tavuğu Güney (Güneydoğu)

Asya

O 4.0003

Kedi Afrika yaban kedisi Batı Asya O 4.000

Evcil güvercin Kaya güvercini Akdeniz Havzası O 3.000

Evcil tek hörgüçlü

deve

Yabani tek hörgüçlü

deve

Arap Yarımadası G 3.000

Ördek Yeşilbaş Doğu Asya

Avrupa

O 2.500

1.000

Evcil kaz Boz kaz

Çin kazı

Avrupa

Doğu Asya

O 2.500

2.500

Evcil hindi Yabani hindi Kuzey Amerika A 2.000

Evcil beç tavuğu Miğferli beç tavuğu Afrika G 1.500

Ren geyiği Ren geyiği Kuzey Asya A 1.500-500

Evcil tavşan Avrupa tavşanı Avrupa G 750 1

O: ortak yaşam yolağı, A: avlanma yolağı, G: güdümlü yolak; 2

Köpeğin evcilleştirilmesinin 16.000 yıl

önce olduğu tartışılmaktadır; 3 Evcilleştirmenin ~ 8.000 yıl önce olduğu ortaya atılmaktadır (Oldenbroek

2017).

25

Moleküler veriler ile arkeolojik bulgulara dayanılarak ulaşılan görüşler evcilleştirme

sürecinin önemli bir bölümünün ilk olarak Verimli Hilal (Fertile Crescent) adı verilen,

Suriye’nin tamamını, Türkiye’nin doğusunu ve İran’ın kuzeyini içine alan bölgede

(Şekil 2.2) meydana geldiği yönündedir (Zeder 2008).

Evcil keçilerin % 90’ının atalarının bu bölgede evcilleştirilen keçiler olduğunun

kanıtlanması evciltme süreci bakımından bölgenin önemini ortaya koymaktadır (Naderi

vd. 2007).

Şekil 2.2 Sığır, koyun, keçi ve domuz türlerinin evcilleştirilme bölgeleri ve yaklaşık

evciltilme zamanı (Zeder 2008)

Hayvanların evciltilmesi köpeğin evciltilmesiyle (Trut 1999) başlamıştır. Çiftlik

hayvanlarının evciltilmesine ise koyun ve keçinin evciltilmesiyle başlanmış, bu süreç

bitkilerin kültüre alınmaya başlamasından yaklaşık 1.000 yıl kadar önce ve bitki

evciltilmesinin merkez bölgesinin kuzey ve doğusunda bir bölgede meydana gelmiştir

(Zeder 2008). Buğday, arpa, bezelye gibi pek çok kültüre alınmış bitki ve koyun, keçi,

domuz gibi evcil hayvan türlerinin evciltme bölgesi olan verimli hilal, bu bölgede o

dönemde yaşamakta olan avcı-toplayıcı toplumların yerleşik düzene geçmelerine yol

açmış ve böylece ilk çiftçi ve yetiştiricilerin de vatanı olmuştur. Gıda üretiminin bu

26

şekilde keşfiyle bu insan toplulukları çeşitli alanlarda güçlenmiş ve bu toplulukların

göçleriyle insan genleri de Avrupa, Kuzey Afrika, Batı Hindistan ve Merkez Asya’ya

yayılmaya başlamıştır. İnsanların bu hareketi ile birlikte beraberlerindeki bu evciltme

ürünleri, tarımın henüz bilinmediği Avrupa’ya önce Yunanistan ve daha sonra

İtalya’dan başlayarak yayılmıştır (Diamond 2002). İnsan topluluklarının, gen

havuzunun en çeşitli olması beklenen evciltmenin merkezinden bu yeni yerleşim

bölgelerine göçleri sırasında yanlarında evcil hayvanlarından sadece bir kısmını

aldıkları ve göç edilen yerlerin uzaklığı arttıkça genetik soyların azalmasına ya da

kaybolmasına neden oldukları makul bir hipotezdir (Meadows vd. 2007).

Verimli Hilal olarak bilinen bu coğrafi bölge dünyada evciltmenin en önemli merkezi

olarak kabul edilmektedir ve hala çok değerli evcil hayvan ve bitki türlerine sahiptir

(Diamond 2002).

Sığırın yaklaşık 8.000 yıl önce Batı Asya’dan Avrupa’ya girdiği bildirilmiştir. Daha

sonra seleksiyon ve adaptasyon yoluyla ırklar oluşmuş, geçtiğimiz iki yüz yılda ırk

birliklerinin kurulması ve soy kütüğü kayıtlarının tutulmaya başlanmasıyla günümüz

ırkları şekillenmiştir. Gözlemlenen karakterler temelinde fenotipik ırk standartları

özellikle renge dayalıdır. Et ve süt verimini artırmak üzere yerel çevrelerdeki izole

populasyonlarda yapılan seleksiyonlarla ırklar arası genetik farklılık artmıştır. 20.

yüzyılın ikinci yarısından sonra modern yetiştiricilik uygulamaları; entansif yönetim

sistemlerini gerektiren, üzerinde yoğun şekilde seleksiyon yapılan az sayıda ırka

odaklanmıştır. Bu ırklar içinde, akrabalı yetiştirme genetik varyasyonu azaltmış, döl

veriminin ve hastalık direncinin azalması gibi nedenlerle verimliliği tehdit eder hale

gelmiştir. Genetik varyasyonun korunması hayati bir olgu olarak kabul edilmektedir.

Uluslararası bağlamda seleksiyon olanağının kaybedilmemesi ve sığır yetiştiriciliği

sektöründe Avrupa’nın rekabet gücünü devam ettirebilmesi genetik varyasyonun

korunmasına bağlıdır. Genetik varyasyonun korunmasının ilk aşamasını da genetik

varyasyonun tespiti oluşturmaktadır. Bu amaçla yürütülen moleküler genetik

çalışmalarda, her birinde yaklaşık yirmi hayvan bulunan 51 sığır ırkında 81 biallelik

markerde AFLP parmak izi analizi yapılmıştır. Bu çalışmalarla, ırklar arası genetik

27

uzaklıkların bir ırkın genetik özgünlüğünün ortaya konmasında tek kriter olarak

kullanılamayacağı sonucu ortaya çıkmıştır (Anonymous 2006).

Diğer türlerde de süreç benzer şekilde oluşmakta, bunların tümü için benzer değişim ve

tehditler ortaya çıkmakta veya çıkabileceği tahminlenmektedir. Evcil hayvan

populasyonlarında seleksiyon yapılabilmesi ancak genotipik varyasyonun varlığında söz

konusu olabilmektedir. Hayvan ırkları arasındaki ve ırk içindeki varyasyonun tespitinde,

son yıllarda öne çıkan moleküler genetik yaklaşımlardan da yararlanılması önem

taşımaktadır.

Hayvan Genetik Çeşitliliğinin Katkı Değeri: Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi

Biyoçeşitlilik Stratejik Planı 2011-2020, Aichi Hedefleri ve 2015 sonrası ‘Sürdürülebilir

Kullanım Hedefleri’ gibi anlaşma ve raporlar başta olmak üzere birçok uluslararası

inisiyatif ve sözleşmede HGK’ nın önemine vurgu yapılmaktadır (Anonymous 2015).

Hiemstra vd. (2006)’ya göre HGK’nın katkı değeri; yetiştirici, ulusal ve küresel olmak

üzere farklı düzeylerde analiz edilebilir. Toplam Ekonomik Katkı Değeri farklı katkı

değeri unsurlarının birleşmesi ile ortaya çıkar. Bu katkı değerleri;

Doğrudan Kullanım Değeri: Gıda, gübre, taşımacılık, kültürel ve törensel kullanım ve

benzeri kullanımlardan kaynaklanan yararları ifade eder.

Dolaylı Kullanım Değeri: Genetik stoklar ve ırklar ile ekosistem arasındaki önemli

etkileşimlerin sürdürülmesi gibi ekosistem fonksiyonlarının gerçekleşmesinden doğan

yararlardır.

Muhtemel Kullanım Değeri: Gelecekte insanlığı tehdit edebilecek, öngörülemeyen

ekosistem değişimleri, pazar taleplerindeki değişimler, salgın hastalıklar ya da tüm bu

gibi faktörlerin kombinasyonu için sigorta değeri anlamındadır.

28

Birikim Değeri: Gelecekte yararlanılabilecek bireysel bilgi birikiminden kaynaklanan

değerdir.

Varlık Değeri: Basit olarak belirli bir aktif değerin varlığının bilinmesinin yarattığı

değer olarak tanımlanır.

Mevcut ekonomik kararların oluşturulmasında temel olarak doğrudan kullanım değeri

dikkate alınmakla birlikte, diğer katkı değeri sınıfları da buna eşit ya da daha fazla

öneme sahip olabilmektedirler. Örneğin; gelişmekte olan ülkelerde düşük girdili

hayvansal üretim sistemlerinde pazar dışı katkı değerinin yaklaşık % 80 ve doğrudan

üretim çıktısının ise % 20 dolayında olduğu tahmin edilmektedir. Buna karşın gelişmiş

ülkelerdeki yüksek girdili hayvansal üretim sistemlerinde katkı değerinin % 90’dan

fazlasını doğrudan kullanım değeri oluşturmaktadır. Sadece doğrudan kullanım değeri

dikkate alındığında, HGK’nın korunması için toplam ekonomik katkı değerinin altında

bir değer biçileceği açıktır. Ex situ in vitro korumada ise doğrudan kullanım değeri söz

konusu bile değildir.

Gibson vd. (2006)’ya göre hayvan genetik kaynaklarını koruma gerekçeleri

1- Mevcut kullanım için değer taşıyan populasyonların genetik erozyonunun önlenmesi,

2- Mevcut ve gelecekteki muhtemel kullanım taleplerini karşılamak üzere genetik

çeşitliliğin devamlılığının sağlanması,

3- Çevresel koşullardaki değişime uyum için seçeneklerin elde tutulması,

4- Gıda güvencesi için sürdürülebilir üretim sistemlerinin desteklenmesi,

5- Yeni genotiplerin geliştirilmesi ve melezleme çalışmalarında kullanılmak üzere

genetik kaynakların tercih edilmesi, sağlanması,

6- Hayvansal ürün ve hizmetler için yeni pazar taleplerini karşılayacak seçeneklerin

elde tutulması,

7- Kültürel ve tarihsel değerlerin korunması,

8- Hayvancılığın miras değerinin gelecek kuşaklara aktarılması olarak bildirilmektedir.

29

Ertuğrul vd. (2015)’e göre, hayvan genetik kaynaklarının önemi; gıda güvencesi,

ekonomik, ekolojik, bilimsel ve kültürel açılardan aşağıda değerlendirilmiştir.

Gıda güvencesi: HGK, gıda ve diğer alanlardaki talebin karşılanmasında önemli rol

oynamaktadır. Sürdürülebilir kalkınma ve gıda güvencesinin sağlanması açısından da

HGK biyolojik çeşitliliğin önemli bir unsuru olarak kabul edilmektedir. Hayvansal gıda

gereksiniminin karşılanmasında bilimsel verilerden yararlanılması ve bu amaçla

planlamalar yapılması önerilmektedir. Yetiştirildikleri bölgenin üretim koşullarına

uyum sağlamış genotiplerin gıda kalite ve miktarı açısından gereksinimlerimizin

karşılanmasında sağladıkları katkı dünyada ve Türkiye’de önemli boyutlardadır. Yerli

ırklar üretimleri ile hayvansal gıda ticaretine çoğunlukla yerel olarak katkı sağlıyor, bu

nedenle de varlığını sürdürmesinin önemi çeşitli çevrelerce yeterince

değerlendirilemiyor olsa da, kırsal nüfusun ve özellikle de geçimlik işletmelerin ya da

küçük aile işletmelerinin en azından beslenme kalitesini artırma ve güvencesini sağlama

bakımından taşıdığı önem göz ardı edilemez. Değişen koşullar altında farklı alanlarda

karşılaşılabilecek sorunlar için, HGK gıda güvencesinin bir çeşit sigortası niteliğindedir.

Ekonomik önemi: Türkiye’de toplam tarımsal üretim değeri içerisinde hayvansal

üretimin payı yaklaşık % 32’dir (Anonim 2014). Tarımın farklı alanlarında üretim

yapan aile işletmeleri için HGK başlıca, aile beslenmesi ve ekonomisine sağladığı katkı

ve kültürel rolleri nedenleriyle kırsal yaşamın önemli bir unsuru haline gelmiştir. Yerli

HGK genellikle düşük girdi ve maliyetlerin olduğu üretim desenine sahip sistemlerde,

geleneksel gıda üretimi ve aile içi tüketime de katkı sağlamaktadır. Diğer yandan,

sosyo-ekonomik koşullarda ve hayvansal üretimde görülen değişim ve yönetimlerin

tercihlerinin etkisiyle, yetiştiriciler geleneksel üretim sistemlerinden vazgeçmektedir.

Belirtilen üretim sistemlerinde HGK tarafından değerlendirilebilen doğal enerji

kaynakları bu hayvanlar sayesinde üretime katılabilmekte ve ülke gıda tüketim

düzeyinin artırılmasına katkı sağlamakta ve ülke ekonomisine kazandırılmaktadır.

Koşulların değişmediği durumda yerli ırklar, kültür ırkları ve melezlerine göre çok daha

verimli olmaktadır.

30

Ekolojik önemi: Hayvansal üretim tarımın sürdürülebilirliği açısından vazgeçilmez bir

bileşen olarak kabul edilmektedir. Tarımsal üretim sistemlerinin büyük bir çoğunluğunun

sürdürülebilirliği bitkilere olduğu ölçüde hayvanlara dayanmaktadır. Küresel ekosistemde

değerlendirildiğinde tarımın doğal biyoçeşitlilik içerisine insanlar tarafından yerleştirildiği

unutulmamalıdır. Bu nedenle gelecekte yaşamın devamlılığı için insan ihtiyaçları ile

biyoçeşitliliğin sürekliliği arasında bir denge oluşturulmalıdır. Ayrıca hayvansal üretimin

çevreyle uyumlu bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için de HGK’nın vazgeçilmez

unsurlar olduğu da gözden kaçırılmamalıdır. Bir bölgenin ekolojik değerini oluşturan

karmaşık yapı içerisinde, yüzyıllardır o bölgede yetiştiriciliği yapılan ve bu yapı ile

etkileşim halinde olan yerli ırkların önemli payı olduğu da unutulmamalıdır.

Uyum yetenekleri ve yetiştirildikleri tarım ekosistemleri içerisinde diğer ırklar için

gerekli olan yetiştirilme koşullarının sağlanmasındaki zorluklar nedeniyle yerli HGK’ya

ihtiyaç duyulmaktadır. Son zamanlarda dünyada olduğu gibi Türkiye’de de organik

ürünlere olan ilgi ve talepte artış gözlemlenmektedir. Organik hayvancılık

potansiyelimizin iyi değerlendirilmesi halinde hayvansal üretimdeki dezavantajımızın

organik hayvancılık ile avantaja dönüştürülme şansı bulunduğu ileri sürülmektedir.

Organik yetiştiriciliğin, genellikle hastalıklara ve diğer olumsuz çevresel koşullara

dayanıklı yerli ırklarla yürütülmesi önerilmektedir (Ak ve Kantar 2007).

Gelecekte doğal kaynaklarda yaşanması muhtemel azalmalar ve küresel ısınmanın

olumsuz etkileri sonucunda gıda ve yem amaçlı bitkisel üretimdeki düşüşlere bağlı

olarak entansif hayvan yetiştiriciliğinin sınırlanacağı, bu nedenle ekstansif hayvan

yetiştiriciliğine bir yönelme olacağı düşünülmektedir. Bu durumda hayvancılığın

sürdürülebilirliği ancak veya büyük ölçüde yerli hayvan genetik kaynaklarıyla mümkün

olabilecektir (Leng 2008).

Bilimsel önemi: Çevreye uyum, hastalıklara direnç ya da verim ile ilgili genetik

özellikleri bakımından HGK bilimsel çalışmalar için çok önemli birer araştırma konusu

haline gelmiştir. Uyum yeteneği yüksek ırklar hayvansal üretim açısından yeniden

önem kazanmaktadır. Günümüz hayvancılığında verim artışı yönünde yapılan seçimler

ve kültür ırkları ile yoğun melezlemeler sonucunda, olumsuz çevre şartlarına ve

31

hastalıklara karşı direnç zayıflamaktadır. Yerli ırkların sahip olduğu kimi genlerin ve

gen kombinasyonlarının çok önemli ticari unsurlar olarak karşımıza çıkması olasılığı

yüksektir. Farklı ırkların sahip oldukları genetik özellikler üzerinde yürütülen güncel

bilimsel çalışmalardan elde edilen sonuçlar bu alanda ciddi potansiyel olduğunu

göstermektedir. Bu potansiyeli taşıyan HGK’yı barındıran gelişmekte olan ülkeler,

gelişmiş ülkelerin bu HGK’ya kolay erişebilme arzusunda olduğundan kaygı

duymaktadır.

Kültürel önemi: HGK yaşadığımız toprakların tarihinde önemli bir yere sahiptir.

Arkeolojik kalıntılar domuz, koyun, sığır ve keçinin Anadolu ve Anadolu’ya yakın

bölgelerde evcilleştirildiğini göstermektedir. Verimli Hilal olarak adlandırılan bu

coğrafi bölge, dünyada evciltmenin önemli bir merkezi olarak kabul edilmektedir

(Diamond 2002). Anadolu’nun zengin evcil hayvan tür ve ırk çeşitliliği; evcilleştirme

merkezi olması yanında, bu topraklarda farklı dönemlerde yaşamış olan çok sayıda

uygarlığın tortusu olarak ortaya çıkmıştır. Anadolu’nun farklı çevresel koşulları, coğrafi

yapısı ve hayvan yetiştiricilerinin tercihleri şu anda sahip olduğumuz HGK zenginliğine

katkı yapmıştır. Bölge kültürünün ve geleneğinin bir parçası olan yerli ırklar üzerinde

bizden sonra gelecek nesillerin de hakları bulunduğunu, bu gen koleksiyonunu bozma

veya ihmal hakkımız olmadığı gibi onları korumanın görevimiz olduğu unutulmamalıdır

(Ertuğrul vd. 2000).

Boettcher ve Akin (2010) tarafından hayvan genetik kaynaklarında mevcut ulusal ve

bölgesel düzenlemelerin incelendiği ve 90 ülkeden 166 katılımcının yer aldığı bir anket

çalışması gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, hayvan genetik kaynakları yönetimindeki

çeşitli faaliyetlerden hangisinin ülkelerce önemli görüldüğü araştırılmıştır. Bu

çalışmada, koruma en yüksek değeri almış, bunu fenotipik/genotipik tanımlama ve

araştırma izlerken ırkın yeniden oluşturulması ve melezleme seçenekleri en düşük

değeri almıştır (Şekil 2.3).

32

Şekil 2.3 Ülkelere göre hayvan genetik kaynaklarının yönetimi faaliyetlerine verilen

önem düzeyleri

Aynı çalışmada, HGK’nın öneminin farklı paydaş gruplarınca algılanma düzeyi

incelenmiş en yüksek farkındalığın araştırıcılarda görüldüğü, hayvan yetiştiricileri ve

politika yapıcıların ise toplumun genelinden görece iyi durumda olmakla birlikte

farkındalık düzeylerinin oldukça düşük olduğu belirtilmiştir (Çizelge 2.2).

Çizelge 2.2 HGK’nın öneminin farklı paydaş gruplarınca algılanma düzeyi (%)

Farkındalık

Düzeyi

Politika

Yapıcılar

Araştırıcılar

Yetiştiriciler

Toplum

Geneli

İyi 9 44 3 0

Orta 61 53 64 32

Zayıf 30 2 32 68

33

2.1.4 ÇHGK üzerindeki tehditler

Küresel ekonomide ve tarımsal çevrede meydana gelen hızlı değişimler çiftlik

hayvanları çeşitliliği üzerinde önemli tehditler oluşturmaktadır (Gibson vd. 2009).

Literatürde HGK üzerindeki pek çok tehdit tanımlanmıştır.

Hiemstra vd. (2006)’ya göre üretim sistemlerinde genellikle entansifleşme yönündeki

değişimler, pazar tercihlerinin değişmesi, doğal kaynakların rekabeti, uygun hayvancılık

politikalarının eksikliği, salgın hastalıklar, iklim değişikliği, uluslararası ticari

anlaşmaların oluşturduğu tehditlerin artmakta olduğu bildirilmektedir. Aynı çalışmada,

politik ve ekonomik istikrarsızlık, savaş ve sivil ihtilaflar, endemik hastalıkların

oluşturduğu tehditler sabit kalırken, çevresel hasar/kirlilik ve doğal afetlerin tehdit

durumunun bilinmediği, köyden kente göç ve şehirleşmenin ise bölge ve sisteme bağlı

olduğu ifade edilmektedir (Çizelge 2.3).

Çizelge 2.3 ÇHGK üzerindeki tehditler ve dinamikleri (Hiemstra vd. 2006)

Tehditler Durumu

Üretim sistemlerindeki değişimler/entansifleşme Artıyor

Pazar tercihleri Artıyor

Köyden kente göç/şehirleşme Bölge ve sisteme bağlı

Doğal kaynakların rekabeti Artıyor

Çevresel hasar/kirlilik Bilinmiyor

Politik ve ekonomik istikrarsızlık Sabit

Uygun hayvancılık politikalarının eksikliği Artıyor

Politik istek eksikliği Artıyor

Savaş ve sivil ihtilaflar Sabit

Doğal afetler Bilinmiyor

Salgın hastalıklar Artıyor

İklim değişikliği Artıyor

Endemik hastalıklar Sabit

Uluslararası ticari anlaşmalar (Örn. DTÖ) Artıyor

34

Tehditlerle ilgili araştırmalar; HGK ulusal envanter, koruma ve izleme stratejilerinin

ayrılmaz bir parçası olmalıdır. Bu amaçla gerçekleştirilecek saha taramaları; hayvan

yetiştiricilerinin ve diğer paydaşların sahip oldukları bilgi birikimi ve hayvan ırklarının

dağılımı hakkında bilgi edinmek için çok önemli bir fırsattır. Tehditler hakkında geniş

kapsamlı bir değerlendirme yapabilmek için; ekonomik eğilimler, politik gelişmeler ve

hayvan hastalıkları ile ilgili risklerin durumu ve dağılımına ek olarak saha

yaklaşımlarının değerlendirmeye entegrasyonu gerekmektedir. Eğer geniş kapsamlı bir

paydaş görüşü yaklaşımı hedefleniyorsa veri toplamada ve analizinde kullanılacak

modelleme ve sınıflandırma çalışmalarında hedeflerin açık olarak ortaya konması önem

taşımaktadır. Tehditlerin analizi, sadece belirli tehditlerin varlığı ya da yokluğunun

incelenmesine odaklanmamalı aynı zamanda bölge, üretim çevresi, insan yaklaşımları

ve amaçları gibi üst dinamiklerden nasıl etkilendiklerini daha iyi ortaya koymalıdır

(Pilling 2011).

Şekil 2.4 Bazı tehditler açısından koruma yöntem tercihlerinin (in vivo ve in vitro)

değerlendirilmesi (Gibson vd. 2006)

35

Gibson vd. (2006) tarafından zaman ve tehditin etkisi temelinde gruplandırılan hayvan

genetik kaynakları üzerindeki çeşitli tehdit unsurları için hangi koruma yöntemlerinin

uygun olabileceğini ortaya koymak üzere bir çalışma yapılmıştır (Şekil 2.4). Çalışmada,

iklim değişikliği gibi uzun zaman süreçlerinde ortaya çıkabilecek ve etkileri daha düşük

olan tehditlerin hayvanların canlı olarak korunması yaklaşımlarıyla bertaraf

edilebileceği ve bu amaçla in situ korumanın uygulanabileceği belirtilmiştir. Salgın

hastalıklar gibi yüksek etkili ve kısa zaman aralıklarında ortaya çıkabilecek tehditlerin

ise hayatta kalmayı sağlamak üzere in vitro koruma yöntemlerinin uygulanmasıyla

önlenebileceği ifade edilmiştir.

Şekil 2.5 HGK II. Dünya Durum Raporuna göre HGK üzerindeki tehditler

(Anoynmous 2015b)

HGK II. Dünya Durum Raporunda bildirilen 38 evcil hayvan türünde, toplam 8.774

ırkın, 7.718’i yerli ve 1.056’sı sınır aşan ırklar kategorisinde yer almaktadır. 2000-2014

yılları arasında 99 ırk ise kaybolmuş olarak rapor edilmiştir. Populasyon verilerinin

eksik olması nedeniyle OECD dışındaki ülkelerin yerli ırklarının % 85’i bilinmiyor

kategorisindedir. Irkların kaybolma riskinin tanımlanması ve koruma çalışmaları

açısından öncelikli ırkların belirlenebilmesi için ırkların populasyon büyüklüğü, yapısı

ve dağılım eğilimlerinin izlenmesine gereksinim duyulmaktadır. Şekil 2.5’de HGK II.

Dünya Durum Raporuna göre, ilk olarak kontrolsüz melezleme, ikinci sırada kültür

ırklarının yaygın kullanımı, ardından mevcut politikalardaki eksiklikler ve

36

kurumsallaşma yetersizliği ve sırasıyla düşük karlılık ya da rekabet gücünün yetersiz

oluşu, üretim sistemlerinin entansifleşmesi, hastalıklar ve hastalık yönetimi, meraların

ve üretim çevrelerinin kaybı ile son olarak kontrolsüz akrabalı yetiştirme olmak üzere

HGK üzerindeki tehditlerden ilk sekizi yer almaktadır. Genetik çeşitlilik üzerindeki

risklerin en aza indirilmesi için HGK üzerindeki risk faktörlerinin daha iyi tanımlanması

ve potansiyel etkilerinin daha iyi değerlendirilmesi gerekmektedir (Anonymous 2015b).

İklim değişikliğinin gıda güvencesine etkisi çeşitli iklim değişikliği senaryoları ile

ortaya konabilmektedir. Örneğin, Sahra altı Afrika bölgelerindeki sığır üretiminin yerini

küçükbaş üretiminin alacağını göstermekte ve böyle bir değişimin üreticiler için önemli

ölçüde sermaye kaybı anlamı taşıdığı söylenebilmektedir. Bu nedenle yeni ya da önem

kazanabilecek mevcut genotiplerin modifiye edilmesi ya da geliştirilmesi

gerekmektedir. Allellik frekanslardaki bu tip değişiklikler, çevresel konuma daha kolay

uyum sağlayabilecek geniş bir çeşitlilikte genetik varyasyona erişimi ve kullanımı

gerektirebilecektir (Paiva vd. 2016).

2.2 Çiftlik Hayvan Genetik Kaynakları Çalışmaları

2.2.1 ÇHGK’da uluslararası yapılanma

HGK’nın korunması ile ilgili ilk görüşler 1959 yılında ABD’de ortaya atılmış, daha

sonra çeşitli kongrelerde konunun önemine ilişkin tebliğler ardı ardına sunulmaya

başlanmıştır. Bu uyarılar doğrultusunda ve çeşitli ülkelerde iyiden iyiye yaygınlaşan

çevre korumacı akımların etkisi ile genetik kaynaklarının korunması girişimleri hız

kazanmıştır. Hayvansal üretimde sağlanan artışa karşılık, diğer taraftan ortaya çıkan

olumsuz gelişmeleri fark eden FAO, BM Çevre Programı (UNEP) ve Avrupa Zootekni

Federasyonu (EAAP) tarafından 1970’li yıllarda HGK konusunda yoğun çalışmalar

başlatılmıştır. FAO ve UNEP 1974 yılında HGK’nın Korunması başlığı altında ilk

ortak çalışmalarını gerçekleştirmiştir. FAO tarafından 1960 lı yılların başından itibaren

ülkelerin yerli ırklarını koruma ve tanımlama çabaları desteklenmeye başlandıysa da

stratejik planlamaların büyük bir kısmı FAO Konsey’inin 1990 yılında “hayvan genetik

kaynaklarının küresel düzeyde sürdürülebilir kullanımı” için kapsamlı bir program

37

hazırlanmasını talep etmesi üzerine, hazırlanan programın ana unsurları 1992 yılında

FAO’da düzenlenen “Uzmanlar Panelinde” ortaya konulmuştur.

Çiftlik Hayvan Genetik Kaynakları Yönetimi Küresel Stratejisi çalışmaları ise 1993

yılında başlatılmıştır. FAO Hayvansal Üretim ve Sağlık Bölümü, HGK Küresel Odak

Noktası olarak görevlendirilmiş ve küresel stratejinin geliştirilmesi ve uygulanmasında

eşgüdümü sağlama görevini üstlenmiştir (Anonymous 2011, Anonim 2015).

Gıda ve Tarım Genetik Kaynakları Komisyonu (CGRFA): FAO tarafından bitki

genetik kaynaklarının küresel yönetiminde politik ve teknik konuları tartışmak üzere

1983 yılında bir hükümetler arası forum oluşturulmuş ve “Gıda ve Tarım Bitki Genetik

Kaynakları Komisyonu” olarak adlandırılmıştır. Komisyonun görev alanı 28. FAO

Konferansında alınan karar gereğince sorumluluk alanı gıda ve tarımla ilgili tüm

biyoçeşitlilik bileşenlerini kapsayacak şekilde genişletilmiş ve “Genetik Kaynaklar

Komisyonu” adı altında; bitki, hayvan, orman, sucul ve mikrobiyal genetik kaynaklar

kapsama alınmıştır. Komisyon, hükümetlere gıda ve tarımla ilgili tüm biyoçeşitlilik

konularını tartışmak ve müzakere etmek üzere daimi bir platform sağlamaktadır.

Komisyonun amacı gıda ve tarım için genetik kaynakların korunması ve sürdürülebilir

kullanımı ile bu kaynakların kullanımından doğacak yararların adil ve eşit paylaşımı

konularında uluslararası bir konsensus oluşturmaktır. Komisyon’nun iki yılda bir

düzenlenen olağan oturumları öncesinde toplanan bitki, hayvan, orman ve sucul genetik

kaynaklar için hükümetlerarası teknik çalışma grupları bulunmaktadır.

Gıda ve Tarım Genetik Kaynaklar Komisyonu (GTGK) küresel konsensusun gıda ve

tarım biyolojik çeşitliliği ile ilgili politikalara ulaşabileceği hükümetler arası bir forum

ortamı sağlamaktadır ve 178 üye ülkesi bulunmaktadır. Komisyonun temel hedefi

günümüz ve gelecek kuşaklar için gıda ve tarım genetik kaynaklarının korunması ve

sürdürülebilir kullanımı ve kullanımlarından doğacak yararların adil ve eşit

paylaşımıdır. Komisyonun çalışmaları; politikaların geliştirilmesi ve uygulamalarının

izlenmesi ile farkındalığın artırılması ve öncelikli sorunların çözümü için inisiyatiflerin

desteklenmesine odaklanmıştır.

38

Komisyon, genetik çeşitlilik durum ve eğilimleri, genetik çeşitliliğin karşı karşıya

olduğu tehditler, korunmaları ve sürdürülebilir kullanımlarının teşvik edilmesi için

alınması gereken önlemlerle ilgili olarak periyodik olarak gerçekleştirilen küresel

değerlendirmelere rehberlik etmektedir. Komisyon aynı zamanda küresel eylem

planları, tüzükler ve gıda ve tarım genetik kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir

kullanım ile ilgili diğer araçlarla müzakere halindedir (Anonymous 2015a).

Komisyonun stratejik amaç ve hedefleri aşağıda özetlenmiştir;

- GTGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımında plan ve politika oluşturulması,

sektörel ve sektörler arası konularda koordinasyon sağlanması.

- GTGK dünya durumunun izlenmesi.

- GTGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı ile bu kaynakların kullanımından

doğacak yararların adil ve eşit paylaşımı konularında uluslararası bir konsensüs

oluşturmak üzere politika ve eylem programları geliştirilmesi.

- GT biyoçeşitliliğinde ulusal ve bölgesel politikaların güçlenmesine katkı sağlanması

ve kapasite geliştirmek üzere işbirliğinin teşvik edilmesi (http://dad.fao.org, 2017b).

Hayvan Genetik Kaynakları Hükümetlerarası Teknik Çalışma Grubu (ITWG-

AnGR): Gıda ve Tarım Genetik Kaynaklar Komisyonu olağan oturumlarından bir yıl

kadar önce olağan olarak toplanan ITWG-AnGR, Afrika, Asya, Avrupa, Latin Amerika

ve Karayip Adaları, Yakın Doğu, Kuzey Amerika ve Güneybatı Pasifik bölgelerini

temsilen her bölgeden en fazla beş üyenin seçilmesiyle oluşturulmaktadır

(http://dad.fao.org, 2017b).

ITWG-AnGR üyeleri hayvan genetik kaynakları konusunda bölgesel değerlendirme

toplantıları ve ülke koordinatörleri tarafından hazırlanan metinler üzerinde çalışarak

raporlarını Genetik Kaynaklar Komisyonu’na sunmaktadır. Söz konusu komisyon ve

hükümetlerarası teknik çalışma grubunda, Türkiye, TAGEM tarafından temsil

edilmekte ve iki yılda bir düzenlenen olağan oturumlara katılım sağlanmaktadır.

Türkiye’nin, 2004-2012 yılları arasında Avrupa Bölgesini temsilen Hayvan Genetik

Kaynakları Hükümetlerarası Teknik Çalışma Grubunda üyeliği bulunmaktadır.

39

Küresel Odak Noktası: BM’nin Roma’da bulunan FAO Genel Merkezinde Hayvansal

Üretim Bölümü altında hayvan genetik kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir

kullanımı konusundaki tüm çalışmalar küresel odak noktasında toplanmaktadır. Dünya

I. Durum Raporu, Stratejik Faaliyet Raporu ve Küresel Eylem Planı tamamlanarak 2007

yılında I. Uluslararası Hayvan Genetik Kaynakları Teknik Konferansında sunulmuştur.

Bölgesel Odak Noktası: Dünyada bölgesel odak noktalarının oluşturulması

hedeflenmiştir. Bu amaçla bazı girişimler olmuş ancak, sadece Türkiye’nin de üyesi

olduğu Avrupa Bölgesel Odak Noktası aktif olarak çalışmalarını sürdürmektedir.

Türkiye bağlı olduğu odak noktasının çalışmalarını yakından takip etmekte, projelerde

yer almakta, bilgi ve doküman temin etmektedir. Aynı zamanda ülkemizde hayvan

genetik kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı çalışma ve planları

hakkında ülke koordinatörü tarafından her yıl düzenlenen toplantılarda rapor

sunulmaktadır.

Ulusal Odak Noktası: Ülke koordinatörü ve ulusal danışma kurulundan oluşur. Hayvan

genetik kaynakları ülke raporlarının hazırlanmasından ve çalışmaların planlanmasından

sorumlu birimdir. HGK ulusal koordinatörü ve ulusal danışma kurulundan

oluşmaktadır.

Ülke Raporu: HGK küresel stratejisinin oluşturulmasında yararlanılan ve her ülkenin

hayvansal üretimi ve hayvan genetik kaynaklarının yönetimi ile ilgili durumunu ortaya

koymak üzere hazırlanan raporlardır. Türkiye Evcil Hayvan Genetik Kaynakları I.

Durum Raporu, TAGEM tarafından hazırlanarak 2004 yılında FAO’ ya gönderilmiştir.

Anket şeklinde hazırlanan Türkiye HGK İlerleme Raporu 2011 yılında FAO’ya

gönderilmiştir. Benzer şekilde anket formunda hazırlanan Türkiye Çiftlik HGK II.

Durum Raporu ise hazırlanarak 2014 yılında FAO’ya gönderilmiştir.

Dünya Hayvan Genetik Kaynakları Durum Raporları: FAO GTGK Komisyonu

çalışmaları çerçevesinde ülke raporları temelinde hayvan genetik kaynaklarının mevcut

durumunu ortaya koymayı hedefleyen kapsamlı raporlardır. FAO Hayvan Genetik

40

Kaynakları Çalışma Grubu koordinatörlüğünde HGK I. ve II. dünya durum raporları

hazırlanmıştır.

HGK I. Dünya Durum Raporu: Hayvan genetik kaynaklarının korunması ve

sürdürülebilir kullanımı konularında, FAO tarafından Türkiye’nin de aralarında

bulunduğu 169 ülke raporu ve 77 uluslararası organizasyon raporu derlenerek

hazırlanan HGK I. Dünya Durum Raporu GTGK tarafından onaylanmış ve 2007 yılında

İnterlaken’de gerçekleştirilen HGK I. Teknik Konferansında sunulmuştur. HGK

Durumu Birinci Raporunda, kullanım, koruma ve erozyon açısından HGK çeşitliliğinin

durumu, HGK yönetiminde ülke kapasiteleri, HGK’nın envanteri, tanımlanması,

kullanımı, geliştirilmesi ve korunmasını sağlayacak mevcut yöntem ve teknolojiler yer

almaktadır. Değerlendirmeler yapılırken ülke politikaları, yasal çerçeve, yönetim

stratejileri, ıslah programları, kurumsal altyapı ve insan kaynakları ile kamuoyu

farkındalığı dikkate alınmıştır (Anonymous 2011).

HGK II. Dünya Durum Raporu: Çiftlik hayvanları biyoçeşitliliği ve yönetimi

hakkında kapsamlı bir değerlendirme sunulmakta ve aşağıdaki konularda en son

bilgilere yer verilmektedir;

- Çiftlik hayvanları çeşitliliğinin durumu,

- Hayvancılık sektör eğilimleri,

- HGK kapasite yönetim durumu,

- HGK için teknik uygulamaların durumu,

- HGK açısından sorunlar ve ihtiyaçlar.

Söz konusu rapor, 129 ülke raporu, 15 uluslararası organizasyon, 4 bölgesel odak

noktası ya da ağ, 150 bireysel yazar tarafından sağlanan bilgiler ve DAD-IS’den elde

edilen veriler kullanılarak, 2007 yılında yayınlanan HGK I. Dünya Durum Raporu’nun

güncellenmesi ve bazı özel konularda daha detaylı değerlendirilmesi ile hazırlanmıştır.

Stratejik Faaliyet Öncelikleri Raporu: HGK Stratejik Faaliyet Öncelikleri raporu,

hayvan genetik kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı konularında, ülke

41

raporlarında belirtilen önceliklerden yola çıkılarak hazırlanmıştır. HGK-KEP’de de yer

alan 23 stratejik öncelik dört ana başlık halinde toplanabilir;

- Karakterizasyon, envanter ve risk durumlarının izlenmesi (2 Stratejik Öncelik),

- Sürdürülebilir kulanım ve geliştirme (4 Stratejik Öncelik),

- Koruma (5 Stratejik Öncelik),

- Politika, kurum ve kapasite geliştirme (12 Stratejik Öncelik).

Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planı ve İnterlaken Deklarasyonu:

Gıda ve Tarım Genetik Kaynaklar Komisyonu, Hayvan Genetik Kaynakları

Hükümetlerarası Teknik Çalışma Grubu tarafından hazırlanan Hayvan Genetik

Kaynakları Küresel Eylem Planı (HGK-KEP) 2007 yılında İsviçre’nin İnterlaken

kentinde onaylanmış ve yayınlanan deklerasyon ile ülkeler HGK’nın hayati rolünü

ve değerini kabul ederek yönetim sorumluluğunun kendilerinde olduğunu taahhüt

etmişlerdir.

Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planı: Dünya çiftlik hayvan genetik

kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı, ıslahı ve korunması tarım, gıda üretimi, kırsal

kalkınma ve çevre açısından hayati önem taşımaktadır. Çiftlik hayvanlarının genetik

erozyonu, gıda güvencesi ve kırsal kesimin yaşam koşullarının devamı üzerine en

önemli tehdit olarak kabul edilmektedir. Bu doğrultuda, ülkeler tarafından geliştirilen

Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planının (Animal Genetic Resources Global

Plan of Action-AnGR GPA) İnterlaken Deklarasyonu ile uygulanması taahhüt

edilmiştir. Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planı uluslararası platformda

kabul gören bir çerçeve oluşturmaktadır. Buna göre planın gerekçesi,

- Hayvan genetik kaynaklarının korunması, tanımlanması, izlenmesi ve

sürdürülebilir olarak kullanımı konularında ulusal, bölgesel ve küresel ölçekli

yapılanmanın etkinliğinin desteklenmesi ve artırılması,

- Yeterli finansal kaynağın, alt yapı oluşturulması, insan kaynakları ve işbirliğinin

geliştirilmesi için seferber edilmesi şeklinde özetlenebilir.

42

Hayvan genetik kaynaklarının korunması, tanımlanması, izlenmesi, sürdürülebilir

olarak kullanımı ve politika oluşturulması konularında küresel ölçekte alınması gereken

tedbirleri kapsamaktadır. Küresel Eylem Planının tamamlanmasının ardından her

ülkenin hayvan genetik kaynakları konusunda birer ulusal eylem planı hazırlaması

öngörülmüştür. Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planında yer alan dört

stratejik öncelik alanında uygulamadaki temel sorumluluk devletlere bırakılmıştır. Sivil

toplum kuruluşları, yerel ve bölgesel topluluklar, araştırma kurumları ve özel sektörün

işbirliği teşvik edilmektedir. FAO Gıda ve Tarım Hayvan Genetik Kaynakları

Komisyonu’ na uygulamayı gözden geçirmek, izlemek ve değerlendirmek üzere çağrıda

bulunulmuştur.

HGK-KEP hazırlık aşamasında FAO’ya 169 ülke tarafından HGK durum raporları

sunulmuştur. Ülke raporlarında doğal olarak HGK yönetimi konusunda farklı sorun

alanları ön plana çıkmış, öncelik sıraları farklılık göstermiştir. Bu raporlar göz önüne

alınarak hazırlanmış olan HGK-KEP; koruma, tanımlama, izleme, sürdürülebilir

kullanım ve politika oluşturma konularında küresel ölçekte alınması gereken tedbirleri

kapsamaktadır.

İnterlaken Deklarasyonu: Anonymous (2007b)’de, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım

Örgütü ve İsviçre Hükümetinin davetlisi olarak İsviçre’nin İnterlaken kentinde bir araya

gelen yüz dokuz ülkenin temsilcileri, Avrupa Topluluğu ve kırk iki organizasyon, I.

Uluslararası HGK Teknik Konferansında, mevcut ve gelecek nesiller için özellikle gıda

güvencesine sağlayacağı katkıdan ötürü gıda ve tarım hayvan genetik kaynaklarının

hayati rolünü ve değerini kabul ettiklerini beyan etmişlerdir. Bu genetik kaynakların

erozyona uğraması ve kaybedilmesinin kırsal toplumların sürdürülebilir yaşamları ve

gıda güvencesi üzerinde tehdit oluşturduğunun farkında olduklarını ifade ederek,

sorumluluklarını ve çok sayıda aşılması gereken engel olduğunu kabul etmişler ve

bunların aşılması gerektiğine ve aşılabileceğine dair duydukları inancı taahhüt

etmişlerdir. İnterlaken Deklarasyon’unda yer alan hususlar aşağıda özetlenmiştir;

43

- GTGK üzerinde her ülkenin egemenlik hakları olduğu kabul edilmiştir.

- GTGK’nın korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir kullanımı konusunda

ortak ve bireysel sorumluluklar olduğu doğrulanarak, bu kaynaklarla ilgili olarak

ülkelerin, bölgelerin ve kişilerin birbirine bağımlı olduğu kabul edilmiştir.

- GTGK’nın korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir kullanımının sağlanacağı

taahhüt edilmiştir. Aynı zamanda ilgili uluslararası yükümlülükler ve ulusal

kanunlarla uyumlu olmak üzere bu kaynaklara erişimin ve kullanımlarından

doğan yararların adil ve eşit paylaşımının kolaylaşacağı da taahhüt edilmiştir.

Hedefin dünya gıda güvencesinin artırılması, insan beslenme durumunun

iyileştirilmesi ve kırsal kalkınmaya katkı sağlamak olduğu belirtilmiştir.

- Ülkelerin hazırladığı raporlar doğrultusunda, FAO GTGK Komisyonu

rehberliğinde tamamlanan HGK I. Dünya Durum Raporu onaylanmıştır.

- Hayvan türlerine ait mevcut genetik çeşitliliğin, artan ihtiyaçları karşılayacak

şekilde yeterince kullanılmadığı vurgulanmıştır.

- Hayvan genetik kaynaklarının endişe verici bir hızla erozyona uğraması

nedeniyle, risk altındaki hayvan ırklarının korunması için acil önlemler alınması

gerektiği kabul edilmiştir.

- Hayvan genetik kaynaklarının korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir

kullanımında bilgi paylaşımı ve araştırmanın önemi vurgulanmıştır.

- Gıda güvencesine sağlayacağı katkıdan ötürü GTGK’nın hayati rolü ve değeri

kabul edilmiştir.

- GTGK’nın mevcut genetik çeşitliliğinin çiftçiler, göçerler ve hayvan

yetiştiricilerinin mevcut ve gelecek üretimleri için hayati rolü olduğu kabul

edilmiştir.

- Dünyanın her yerinden yerel ve bölgesel topluluklar ile çiftçi, göçer ve hayvan

yetiştiricilerinin GTGK’nın korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir kullanımı

konusundaki önemi kabul edilmiştir.

- Et, süt ve diğer hayvansal ürünlere duyulan ihtiyacın önemli ölçüde arttığı

belirtilmiş, gelecekte hayvansal ürünlere olan talebin sürdürülebilir tarım ve

kalkınma bağlamında karşılanması gerektiği konusunda ülkelerin farkındalığı

ifade edilmiştir.

44

- Hayvan genetik kaynaklarının korunması, geliştirilmesi, sürdürülebilir

kullanımı, tanımlanması, izlenmesi ve envanterinin çıkarılması konularında

ulusal ve uluslararası kapasitenin eksikleri ve boşlukları olduğu kabul edilmiştir.

Dünya gıda güvencesinin artırılması ve sürdürülebilir kırsal kalkınmaya katkı

sağlanması amacıyla, ulusal ve uluslararası hayvan genetik kaynakları

programlarının uzun dönem desteklenmesi ve önemli miktarda kaynak ayrılması

gerektiği kabul edilmiştir.

- Hayvan genetik kaynaklarının korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir

kullanımı ile ilgili teknoloji transferinin dünya gıda güvencesi ve artan dünya

nüfusunun ihtiyaçları açısından hayati rolü olduğu kabul edilmiştir.

- HGK-KEP onaylanmıştır.

- Yeni ve ilave kaynakların ayrılmasının, gıda ve tarım hayvan genetik

kaynaklarının korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir kullanımı konularında

dünyada önemli farkındalık yaratacağı kabul edilmiştir.

- HGK-KEP’in uygulanmasında ana sorumluluğun ülkelere ait olduğunu kabul

edilmiştir.

- HGK-KEP’in uygulanmasında ülke yönlendirmeli çabaları destekleyen

FAO’nun hayati rolü kabul edilmiştir. FAO’ya ve GTGK Komisyonu’na, HGK-

KEP’in uygulanması sürecinde denetleme, değerlendirme ve rapor vermek üzere

çağrıda bulunulmuştur (Anonymous 2007b).

HGK Ulusal Strateji ve Eylem Planları: Gerek Dünya HGK I. Durum Raporunda

gerek HGK-KEP ve Dünya HGK II. Durum Raporunda, ülkelerden gelen durum

raporları temel alınarak FAO tarafından değerlendirmeler yapılmıştır. Ülkelerin,

tarımsal üretimleri içerisinde hayvansal üretimlerine, hayvan genetik kaynakları bakış

açısı ile yaklaşılarak mevcut durumun ortaya konulması amaçlanmıştır. Hayvan Genetik

Kaynakları Küresel Eylem Planı stratejik öncelik alanlarında her ülkenin hazırlaması

beklenen rapordur. HGK II. Dünya Durum Raporu’na göre 112 ülke ülkesel eylem

planını hazırlamış, hazırlık aşamasında yada planlama sürecindedir (Anonymous

2015a).

45

GTGK Komisyonu Çok Yıllık Çalışma Programı (MYPOW): GTGK

Komisyonunun 2007 yılında gerçekleştirilen 11. Olağan Oturumunda, bitki, hayvan,

orman, sucul, mikroorganizma ve omurgasız biyoçeşitliliğini birlikte ele alan 10 yıllık

bir çalışma planı onaylanmıştır. Komisyon düzenli olarak MYPOW’u güncelleme kararı

almış, 2009 ve 2011 yıllarında yapılan düzeltmelerden sonra 2013 yılında Komisyon’un

14. Olağan Oturumunda 2014- 2023 yılları için hedeflenen çıktılar ve aşamaların yer

aldığı program kabul edilmiştir. MYPOW kapsamında, Komisyon’a bitki, hayvan,

orman, sucul, mikroorganizma ve omurgasız biyoçeşitliliği için planlı ve stratejik bir

yaklaşımla çoklu disiplinli yetki verilmektedir. Ayrıca, ABS rejimi, BÇS ile ilişkiler

gibi sektörler arası konularda da hedefler belirlenmiştir. 2007 yılında onaylanmış, 2009,

2011 ve 2013 yıllarında düzeltilmiş haliyle GTGK Komisyonu tarafından onaylanan

MYPOW EK 4’de verilmiştir (http://dad.fao.org, 2017b).

Gıda ve Tarım Biyoçeşitliliği Dünya Durum Raporu: Gıda ve tarım için önem

taşıyan bitki, hayvan, sucul, orman ve mikroorganizmalarla ilgili olarak ilk kez

hazırlanacak rapordur. Türkiye GT Biyoçeşitlilik Durum Raporu hazırlıkları TAGEM

Tarla Bitkileri Daire Başkanlığı koordinasyonunda sürdürülmektedir. FAO tarafından

ağırlıklı olarak çoktan seçmeli tablolar şeklinde belirlenen standart bir çerçevede

hazırlanmakta olan raporda hayvan genetik kaynakları çeşitliliği ile ilgili bölümde

kullanılmak üzere istenen veriler HGK Ulusal Odak Noktası tarafından sağlanmıştır.

2.2.1.1 Tespit, tanımlama ve izleme

HGK’nın ırk seviyesinde mevcut durumunu ortaya koyan, ürün ve üretim çevresini de

kapsayan bir envanterinin çıkarılması her ülke için zorunluluk olarak kabul

edilmektedir. Hayvancılık sektörüne etkili dinamiklerin tanımlanması açısından; farklı

türlerin ve ırkların rollerinin, hayvancılık sektörünün güncel dinamiklerinin ve gelecek

yönlendiricilerin ve sonuç olarak HGK eğilimlerinin tanımlanması önem taşımaktadır.

Elde edilecek bulgular HGK’da yaşanan kayıpların nedenlerinin tanımlanması ve

koruma çalışmalarının, amaç ve hedeflerinin planlanmasında yarar sağlayacaktır. Söz

konusu çalışmalar sonucunda her bir ırk için yapılacak değerlendirmelere bağlı olarak

46

sonucunda yönetim stratejileri geliştirilebilecek ve bu ırklar için kullanılacak koruma

stratejileri karşılaştırılabilecektir.

Avrupa Zootekni Federasyonu (EAAP) Avrupa çiftlik hayvan ırklarını izlemek üzere ilk

kez veri tabanı geliştiren organizasyonlardan biridir. Bu bilgi daha sonra internet

ortamına aktarılmış ve sistem EAAP-AGDB (Animal Genetic Data Bank-Hayvan

Genetik Veri Bankası) adını almıştır. Bu sistemde ırk tanımlamaları, özellikle yıllara

göre populasyon büyüklüğü ve yapısı olmak üzere sayısal veriler yer almıştır. FAO

Hayvan Genetik Kaynakları Çalışma Grubu Avrupa ülkeleri dışındaki ülkeler için

benzer bir veri tabanı geliştirmiştir. 1996 yılında açılan bu veri tabanı internet tabanlı

dinamik DAD-IS’in omurgasını oluşturmuştur. Söz konusu iki veri tabanının uyumsuz

ve veri değişimine imkan vermeyen bir yapıda oluşu, Avrupa ulusal koordinatörlerinin

her iki sisteme de veri girmesini gerektirmekteydi. Avrupa Komisyonu Beşinci Avrupa

Topluluğu Çerçeve Programı tarafından finanse edilen (EFABIS) Avrupa Çiftlik

Hayvan Biyoçeşitliliği Bilgi Sistemi isimli bir proje ile araştırma, teknolojik gelişme ve

tanıtım faaliyetleri için her iki sistemi birleştiren ve yeniden geliştiren açık erişimli bir

bilgi sistemi ağı oluşturulmuştur. Geliştirilen bu sistem, EAAP ve FAO bünyesindeki

önceki sistemlerin yerini almış ve Polonya’nın Hayvansal Üretim Ulusal Araştırma

Enstitüsünde genişletilmiş kurulumu mümkün olmuştur. Böylece, proje sonucunda

DAD-IS:3 modülü geliştirilmiştir.

Evcil Hayvan Çeşitliliği Bilgi Sistemi DAD-IS: FAO tarafından barındırılan Evcil Hayvan

Çeşitliliği Bilgi Sistemi (DAD-IS), hayvan genetik kaynaklarının yönetimi stratejilerinin

uygulanması için bir iletişim ve bilgi aracı olarak tanımlanmaktadır. DAD-IS’de

kullanıcılara araştırılabilir bir veri tabanı aracılığıyla ırklarla ilgili bilgi, fotoğraf, yönetim

araçları, bir kaynak kütüphanesi, HGK bölgesel ve ulusal koordinatörlerinin link ve iletişim

bilgileri sunulmaktadır. Aynı zamanda, ülkelere ulusal verilerinin girişi, güncellenmesi ve

erişiminde güvenli bir ortam sağlanmaktadır. DAD-IS birbirinden bağımsız bilgi sistemleri

küresel çalışma ağının merkezi konumundadır (Şekil 2.6).

47

Şekil 2.6 DAD-IS, EFABIS ve ulusal HGK ağlarının yapısı (http://dad.fao.org, 2017b)

DAD-IS ve küresel çalışma ağının amacı Dünya Gıda Zirvesi Eylem Planı ve BM

Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi uyarınca, uluslararası kurumları, STKları, dünya

çapındaki eğitim ve araştırma gruplarını bir araya getirmek, koordine etmek ve gıda ve

tarım üretiminde kullanılan HGK’nın daha iyi yönetimini teminen ülkelere yardımcı

olmaktır. Bu çerçevede DAD-IS ülkelere;

- Verilerini saklamak ve erişmek üzere güvenli bir ortam,

- Gelişmiş bir iletişim ve bilgi aracı,

- Düşünce ve tekniklerin karşılıklı olarak değişimi için bir forum,

- Ülke, bölge ve küresel iletişim bilgileri,

- HGK yönetimi ile ilgili belgeler için bir havuz sağlamaktadır.

Avrupa Veritabanı EFABIS: HGK’ya ait bilgi ve dokümantasyonda Avrupa

ülkelerinin ortak çıkarlarının olduğu ve bu kaynakların korunması ve sürdürülebilir

kullanımında farkındalığın artırılması gerektiğinin kabul edilmesi üzerine HGK Avrupa

Bölgesel Odak Noktası (ERFP) ve Avrupa Zootekni Federasyonu (EAAP) Avrupa

ÇHGK Bilgi Sisteminin (EFABIS) kurulması ve güncellenmesi konusunda mutabık

48

kalmışlardır. EFABIS’de Avrupa hayvan ırklarının pasaport, tanımlayıcı ve performans

verileri yanında populasyon ve diğer veriler de yer almaktadır. EFABIS, EAAP ve

ERFP adına bölgesel node yöneticisi tarfından yönetilmektedir. EFABIS, Avrupa

Ulusal Koordinatörlere ya da Ulusal Koordinatörler tarafından veri işlemek ve

güncellemek üzere görevlendirilen ulusal nodelara ulusal verilerini girebilecekleri

tarafsız bir platform olarak hizmet vermektedir. EFABIS aynı zamanda Avrupa

HGK’nın FAO Evcil Hayvan Çeşitliliği Bilgi Sistemine DAD-IS gönderilmesini

sağlamaktadır.

HGK II. Dünya Durum Raporu’na göre dünyada hayvan genetik kaynaklarına ve

bunların üretim çevrelerine ait bilginin artırılması gerekmektedir. Mevcut bilginin

kapsamı aynı zamanda, farklı türlerde çiftlik hayvanlarının hizmet, ürün ve özellikle

düşük gelirli topluluklarda geçim kaynağı olarak rollerini, farklı çiftlik hayvan türleri ve

üretim sistemlerinin ekosistem üzerine etkilerini ve iklim, sıcaklık stresi, su kısıtı,

kalitesiz yem, zorlu arazi koşulları, yükseklik ve diğer zorlayıcı üretim koşullarına

adaptasyon gibi unsurları içine alacak şekilde genişletilmelidir (Anonymous 2015b).

Şekil 2.7 Sığır, koyun, keçi, domuz ve tavuk türlerinde fenotipik karakterizasyon

(Anonymous 2015b)

49

Son yıllarda sağlanan en kayda değer teknolojik ilerlemelerlerin genomik alanında

olduğu görülmektedir. Bu gelişmeler, kalıtsal özelliklerin genetik temellerinin ortaya

konulmasına ve bazı ıslah programlarının etkinliğinin artırılmasına destek olmaktadır.

Ancak, bu yararlar yüksek girdili üretim sistemlerinde yetiştiriciliği yapılan ve

uluslararası alanda yaygın olarak kullanılan az sayıda hayvan ırkı ile sınırlı kalmaktadır.

Genomik araçların potansiyel kullanımı çeşitli faktörlerden etkilenmektedir, ancak ırk

karakteristikleri ve performans kayıtları gibi hayvan fenotipine ait veri eksikliği ve

pedigrinin olmayışı temel sınırlamalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Şekil 2.7’de

dünyanın çeşitli bölgelerine ve büyük beşli olarak bilinen sığır, koyun, keçi, domuz ve

tavuk türlerine göre de fenotipik karakterizasyon durumları yer almaktadır. Fenotipik

veri koleksiyonunun zenginleşmesi sadece genomiğin etkin kullanımı için değil aynı

zamanda herhangi bir genetik ıslah ya da koruma programı için de son derece önem

taşımaktadır (Anonymous 2015b).

Bilinen 50.000 memeli ve kanatlı türünden sadece 40 kadarı evcilleştirilmiştir. Dünya

Evcil Hayvan Çeşitliliği Bilgi Siteminde (DAD-IS) bu türlere ait 18 memeli ve 16 kuş

türü ile iki deve ve ördek türünde fertil alt tür melezi olmak üzere toplam 38 tür rapor

edilmektedir (Çizelge 2.4). Bu türlerden sığır, koyun, tavuk, keçi ve domuz olmak üzere

beş tanesi tarım ve gıda açısından en önemli türler olarak bildirilmiştir (Anonymous

2015b).

50

Çizelge 2.4 Dünyada evcil hayvan bilgi sistemi (DAD-IS) üzerinde kayıtlı türler.

Sıra Memeli türleri Sıra Kuş türleri

1 Alpaka 20 Beçtavuğu*

2 Amerikan Bizonu 21 Kobay*

3 Eşek* 22 At*

4 Tek hörgüçlü deve* 23 Lama

5 Manda* 24 Ördek (Muscovy)*

6 Cassowary 25 Nandu

7 Sığır* 26 Devekuşu*

8 Tavuk* 27 Keklik*

9 Chilean Tinamou 28 Tavuskuşu*

10 Geyik* 29 Sülün*

11 Köpek* 30 Domuz*

12 Çift hörgüçlü deve* 31 Güvercin*

13 Çift/tek hörgüçlü deve* 32 Bıldırcın*

14 Ördek (evcil)* 33 Tavşan*

15 Ördek (evcil/Muscovy) 34 Koyun*

16 Emu 35 Kırlangıç*

17 Keçi* 36 Hindi*

18 Kaz (Evcil)* 37 Vikunya

19 Guanako 38 Yak (Tibet sığırı)

*: Aynı zamanda Türkiye’de de bulunan türler

Populasyonların sayı ve dağılımlarının tesbiti ülke çapında gerçekleştirilen envanter ya

da survey çalışmaları ile belirlenebilmektedir. HGK tanımlama çalışmaları morfolojik,

verimle ilgili fizyolojik ve genotipik özellikleri ortaya koymak amacıyla yapılan temel

araştırma niteliği taşımaktadır ve belirli aralıklarla güncellenmeleri gerekmektedir.

Envanteri çıkarılan ve tanımlanan hayvan ırklarına ait populasyonların izlenmesi ise,

risk durumlarının ortaya konması ve gerekli tedbirlerin alınmasında önem taşımaktadır.

Genetik çeşitliliğin yüksek olması evcilleşme merkezine yakın olmakla ilişkili olduğu

51

gibi, üzerinde durulan lokuslara da bağlıdır. Ayrıca bu durum, göçlerle ortaya çıkan

karışım sonucunda veya ırklar arasında kesin izolasyon olmaması durumunda ya da bazı

ırkların daha az seleksiyon baskısında tutulması sonucunda da görülür. Örneğin, genetik

çeşitlilikleri benzer düzeyde bulunan iki ırktan biri ata ırkın uzantısıyken, diğeri farklı

zamanlarda evcilleşmiş iki koyun evcilleşme ürününün genetik çeşitlilik açısından

zayıflamış iki ırkının karışımı (melez) olarak yüksek genetik çeşitlilik sergileyebilir.

Böyle bir durumda, evcilleştirme merkezinde uzun zamandır bulunması ve bu bölgelere

uyum sağlamış olması nedeniyle genelde alellerini özellikle de seyrek alellerini

kaybetmemiş olma olasılığı daha yüksek olan ilk ırkı korumak, merkezde var olduğu

düşünülen ve kullanılma potansiyeli olan alellerin korunması açısından daha öncelikli

olabilir (Bruford vd. 2003). Özetle, ırkın korumada öncelikli kabul edilmesi için bir çok

etmene bağlı olan görece genetik çeşitlilik düzeyinin yanı sıra ırkların evrimsel

tarihlerinin de araştırılması gerekir (Öner 2010).

Faroe adasında bulunan yerli Faroe sığırlarını koruma çalışmaları öncesinde bir genetik

araştırma yapılmıştır (Li vd. 2005). Bu sığırların, verimlerini artırmak amacı ile Norveç

sığırları ile melezlendiği bilinmekteydi. Norveç sığırları elde edilirken daha önce farklı

ırklarla melezlenmiş olması nedeniyle, Faroe ırkı ile Norveç sığırlarının

melezlenmesinde dolaylı olarak başka ırklarla da karıştıkları tahmin edilmekteydi.

Çalışmada, karıştıkları tahmin edilen ırklara ait adanın çevresindeki kıta

populasyonlarından, yerli ada ırkının neredeyse tamamından ve Norveç sığır ırkından

toplanan örnekler 20 mikrosatelit ile taranmıştır. Yine çalışmada adadaki 40 kadar Faroe

ırkı bireyin sadece 6-7 tanesinin karışmamış saf kabul edilebileceği gösterilmiştir.

Koruma çalışmalarının bu “saf” bireyleri esas alarak yapılması ve bu bireylerin yaşatılıp

çoğaltılmasına öncelik verilmesi önerilmiştir (Li vd. 2005).

2.2.1.2 Koruma

Çiftlik hayvanları genetik kaynaklarını korumaya yönelik kapsamlı ilk proje İspanya’da

1944 yılında İberya koyun ırkının korumasına yönelik olmuştur ve bunu 1969 ve 1970

yıllarında İngiltere ve Fransa’da başlatılan çalışmalar izlemiştir. Zjalik (2008)’e göre, o

dönem itibarıyle 39 Avrupa ülkesinin 33 ünde koruma çalışmalarının sürdürülmekte

52

olduğu bildirilmiştir.

In situ (doğal yetiştirilme bölgelerinde koruma) ve cryo-koruma (in vitro koruma-

genetik materyalin dondurularak korunması) tedbirlerini içine alan koruma stratejileri

kaybolma tehdidi altındaki ırkların korunmasında optimal yöntemler olarak

değerlendirilmektedir. In vitro gen bankaları 64 ülkede kurulmuş ve 41 ülkede de

kurulmaları planlanmıştır. Ancak, bu gen bankalarının pek çoğu başlangıç

aşamasındadır ve ırk koleksiyonlarında eksiklikler bulunmaktadır. Ülkeler tarafından

geniş bir çeşitlilik gösteren in situ koruma faaliyetleri rapor edilmiştir. Buna örnek

olarak, potansiyel tehdit altındaki ırkların kullanımının daha yaygın hale getirilmesi için

karlılığının artırılması amacıyla ırka özgü özel ürünlerin yer aldığı özel pazarların

(niche market) geliştirilmesi verilebilir. Yine de ülkelerin pek çoğunda in situ

programların kapsamının genişletilmesi ve etkinliğinin artırılması için büyük ölçüde

güçlendirilmeleri gerekmektedir (Anonymous 2015b).

Amerika Birleşik Devletlerinde gen bankasının geliştirilmesi ve kullanımı:

Diğer pek çok ülkede olduğu gibi, Amerika Birleşik Devletlerinde de 1999 yılına kadar

HGK nın korunmasına yönelik resmi bir devlet programı bulunmamaktaydı. Birleşik

Devletler Tarım Departmanı, Tarımsal Araştırma Servisinde Ulusal Hayvan Germplazm

Programı (NAGP) oluşturuldu. “Genetik güvencenin sağlanması ve genetik anlayışın

kolaylaştırılması” amacını güden programda çeşitli sektörler, üniversiteler ve devlet

kurumlarından yaklaşık 60 üyeden oluşan bir ekip germplazm elde edilmesi ve

depolanmasında türler bazında kurulan komitelerde görev aldılar.

Komitelerin dinamik yapısı sayesinde NAGP çerçevesinde 12.000 in üzerinde

hayvandan elde edilen yaklaşık 550.000 germplazm gen bankasında depolanmıştır.

Bugün gen bankasında 180 den fazla ırka ve araştırma populasyonuna ait örnek

bulunmaktadır. Bu çabaların sonucu olarak, populasyonların büyük bir bölümü güvence

altına alınmış ve bu populasyonların yeniden oluşturulmasına yetecek düzeyde genetik

kaynağa sahip olunmuştur (Blackburn ve Boettcher 2010).

53

Fransız Brese tavuk ırkı 1957 yılında koruma altına alınmıştır. Aynı zamanda ırkın

doğal koşulları ve üretim sistemi de muhafaza edilmektedir. Bakım, besleme ve kesim

için belirli düzenlemeler yapılmıştır. Bu tavuk ırkı diğer standart hatlara göre % 50-60

daha fazla fiyatla satılmaktadır (Hiemstra vd. 2006).

Yapılan bir araştırmada (Şekil 2.8) katılımcılara, çok sayıda ülke katılımıyla kurulması

planlanan hayvan genetik kaynakları gen bankalarına, bankanın kurulacağı ev sahibi

ülke ya da materyal ile katkı sağlayacak ülke olarak mı katılmayı tercih ettikleri

sorulmuş; ikili ve küresel gen bankalarından çok bölgesel gen bankalarına ev sahipliği

yapmayı (% 60) ya da materyal göndermeyi (% 40) tercih eden ülkelerin oranı daha

yüksek olarak gözlemlenirken katılımcıların % 10’u çoklu ülkeli gen bankalarına

katılımı kabul etmemiştir (Boettcher ve Akin 2010).

Şekil 2.8 Çoklu ülkenin katılımıyla kurulacak gen bankalarında sağlanacak katkı tercihi

oranları (%)

2.2.1.3 Sürdürülebilir kullanım

Sürdürülebilirlik teriminin uluslararası alandaki önemi ilk kez 1987 yılında

Brutland’daki Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu (WCED) Raporunda, “İnsanlık

54

gelecek generasyonların kendi ihtiyaçlarını karşılamalarını engellemeyecek şekilde hem

ihtiyaçlarını temin ve hem de gelişimi sürdürülebilir kılacak güce sahiptir” ifadesiyle

yer almıştır (Weary vd. 2008). WCED tarafından sürdürülebilirlikle ilgili olarak

önerilen üç temel yaklaşım önerilmektedir;

- İnsan sağlığına vurgu yapılarak, beslenmeyi de kapsayacak şekilde gıda için sosyal

gereklilikler ya da talepler,

- Üretim sistemlerinin devamlılığını temel alan ekonomik canlılık,

- Biyofiziksel kaynakların durumuna dikkat çeken çevresel kalite.

Biyofiziksel, ekonomik ve sosyal olmak üzere bu üç boyut genellikle sürdürülebilirlik

müzakerelerinde yer almaktadır. Aynı zamanda bu kavramlar Ekolojik, Ekonomik ve

Eşitlikçi olmak üzere 3-E olarak adlandırılmaktadır.

EHGK’nın Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı Yönetmeliğinde (22 Aralık 2011

tarih ve 28150 sayılı Resmi Gazete), sürdürülebilir kullanım; HGK’nın arz, talep,

ekonomik, teknik ve teknolojik olanaklarının geliştirilerek, nakdi destekleme

olmaksızın yetiştirilip, uzun dönemde çeşitliliklerinin azalmasına yol açmayacak şekilde

ve oranda kullanımı olarak tanımlanmaktadır.

Gelişmekte olan ülke ve bölgelerin çoğunda “düşük girdi - yoğun stres” tarım sistemleri

uygulanmaktadır. Bu bölgelerde hayvan genetik kaynaklarının karşısındaki en büyük

tehdit, koşullara çok iyi uyum sağlamış olan ırkların yerini, mevcut tarım sistemlerine

uyum sağlayamayacak, yüksek verimlerini veya daha da ötesinde yaşamlarını

sürdürmekte zorlanacak ve hatta bunları başaramayacak yabancı ırkların almasının

yegâne çözüm olarak algılanmasıdır. Buna karşılık artan küresel gıda gereksinmesinin

karşılanmasının sürdürülebilir gelişmeyi zorunlu kıldığı, bu nedenle birim başına

üretimin artırılması gerektiği yadsınamaz. Sürdürülebilir gelişmenin zorunlu olduğu

ifadesinden, artan talebi karşılayacak üretimin mutlaka tümüyle yüksek verimli

hayvanlarla yapılması gerektiği anlamı çıkarılmamalıdır. Sürdürülebilirlik üretim

çevresine özel bir kavramdır ve küresel hatta bölgesel ve ülkesel ölçekte çok çeşitli

üretim çevreleri mevcut olup gelecekte de böyle olmaya devam edecektir. O halde

55

çeşitli üretim çevrelerinde hayvansal üretimin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve artan

ülkesel ve küresel hayvansal gıda taleplerinin karşılanması, ancak belirtilen çevrelere

uygun, farklı niteliklerde ve verim düzeylerinde tür ve ırklar yetiştirilerek mümkün

olacaktır (Ertuğrul vd 2015).

Uluslararası çevre örgütlenmeleri, program, sözleşme ve girişimlerin yürüttükleri

çalışmaların ve ilgili süreçlerin temel düşüncesi 1972 Stockholm Konferansı’nda

uluslararası hukukta kendine yer bulan sürdürülebilirlik ilkesidir. Bu ilke çevresel,

ekonomik ve sosyal politikaların bütünleştirilmesini temel almaktadır. Ayrıca tüm çok

taraflı çevresel sözleşmelerde yer alan hükümlerin veya Taraflar Konferansı benzeri

karar alma organlarında alınan kararların gerçekleşmesi, sürdürülebilir biyolojik

çeşitlilik yönetimine dayanmaktadır.

Tarımsal üretim sistemlerinde görülen değişimler pek çok faktörü de etkilediğinden,

yetiştirici uygulamaları, üretim sistemlerinde kullanılan bilgi birikimi, yetiştiricilik

geleneği, kültürel normlar, sosyal değerler ve kırsal kalkınma stratejilerine bağlı tarım

ekosistemi yaklaşımı önem kazanmaktadır. Hayvansal üretim çeşitli üretim

sistemlerinde; tarla bitkileri, otlaklar, orman, diğer biyolojik kaynaklar, toprak ve su

yönetimi ile ilişkilidir. Hayvansal üretimde yetersiz veya hatalı planlama sonucunda

toprak ve bitki örtüsü kaybı, su kaynaklarının kirlenmesi ve meraların zayıflaması ve

verimsizleşmesi gibi etkiler ortaya çıkabilmektedir.

Gelişmiş ülkelerde çiftlik hayvanlarının doğal alanlarda otlatma sistemlerinde

yetiştirilmeleri ve doğal manzara oluşturmaları çekiciliğini korumaktadır. Yetiştiriciler

veya tüketiciler açısından pazar taleplerinin dışında HGK’nın farklı ve daha geniş fayda

alanları bulunabilmektedir. HGK’nın tür ya da ırklar bazında taşıdığı bu unsurlar kırsal

alanlar için cazibe oluşturabilir veya geleneksel tarım içerisinde yer alabilmektedir

(Anonim 2015).

Etkili ve sürdürülebilir ıslah programları pek çok faktörü içeren ve problemli bir konu

olarak karşımıza çıkmaktadır. HGK II. Dünya Durum Raporunda pek çok ülke kayıt ve

tanımlama gibi faktörler açısından ilerleme kaydettiğini bildirmiştir. Fakat birlikte

56

sağlanan genetik ilerleme genellikle düşük düzeyde kalmaktadır. Çoğunlukla

yetiştiricilerin katılımıyla sağlanan yetersiz organizasyon yapısı etkin ıslah

programlarının uygulanmasına engel oluşturmaktadır. Şekil 2.9’da sığır türünde 2004 ve

2015 yıllarında hayvan tanımlama, yapay tohumlama, ıslah hedefinin belirlenmesi,

verim kaydı ve genetik değerlendirme gibi çeşitli ıslah araçlarının kullanımı yer

almaktadır. Buna göre, OECD ülkelerinde başta ıslah hedefinin belirlenmesi olmak

üzere verim kaydının ve genetik değerlendirmenin kullanımının arttığı gözlemlenirken,

OECD üyesi olmayan ülkelerde hayvan tanımlama ve ıslah hedefinin belirlenmesinde

artış söz konusu iken genetik değerlendirmede hemen hiç değişim gözlenmediği

söylenebilir (Anonymous 2015b).

Şekil 2.9 Sığır türünde 2004 ve 2015 yıllarında çeşitli ıslah araçlarının kullanımı

Yerli hayvan ırkları sahip oldukları özel nitelikler sayesinde özgün ürünlerin

üretilmesine ve pazarlanmasına olanak sağlamaktadır. Bu sayede, ücra ve marjinal

alanlarda istihdamın ve gelirin artırılması için fırsat sağlanırken, hayvan yetiştiricileri

ile ürünlerin işlenmesi ve ticaretiyle uğraşan özellikle kadınların ve düşük gelirli

57

kesimin geçim koşulları iyileştirilebilmektedir. Son ürün değerinde hayvan yetiştiricileri

ve küçük ölçekli işletmelerin toplu üretim pazarından daha fazla pay almaları mümkün

olabilmekte, böylece bu kesimin ticari faaliyetlerine devam etmeleri ve genişletmeleri

cazip hale gelmektedir (Mathias vd. 2010).

Her ne kadar artan enerji ve yem maliyeti hayvancılık sektörünün gelişimini ve talep

biçimini değiştirmiş olsa da, hayvancılıkta devrim yaratan etkenler hala geçerliliğini

sürdürmektedir.

Dünyanın sınırlı kaynakları dikkatte alındığında, artan nüfusun hayvansal ürün talebini

karşılamada hayvansal üretimin etkinliğinin artırılmasının kaçınılmaz olduğu anlaşılır.

Özellikle girdi maliyetinin azaltılması ve yetersiz üretim yöntemlerinin yerini ileri

yöntemlere bırakmasıyla hayvansal üretim daha etkin hale getirilebilir. Eğer hayvansal

ürünler için talep bu hızla artmaya devam ederse, bu talebin ancak entansifleşmeyle

karşılanabileceği açıkça görülür. Diğer taraftan üretimin yoğunlaştırılması ve girdilerde

dışa bağımlılığın çıtayı yani ekonomik verim düzeyini daha da yükselttiği de bir

gerçektir.

Gelişen dünyada farklı geçim kaynakları ortaya çıkmakla birlikte rekabet koşulları,

pazar tercihleri ve standartlarının hızla değişmesi hayvancılıkla uğraşan kesimi

etkilemektedir. Değişen pazar koşulları, teknoloji ve hastalıkların sektörü doğrudan

etkilemesi birçok hayvan yetiştiricisini pek çok durumda savunmasız bırakmaktadır.

Süregelen entansifleşme ve gelişme kaçınılmaz kabul edilmekle birlikte çevre ile ilgili

olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir. Çiftlik hayvanları sera gazı emisyonunda

önemli bir rol oynamaktadır. Temiz su kaynakları, hayvancılık faaliyetleri nedeniyle

giderek azalmaktadır. Yem üretiminde kullanılan su ve hayvansal üretimin yarattığı

kirlilik bu azalmanın başlıca nedenleridir. Su döngüsü, birçok ekosistemde özellikle de

kötü yönetildiğinde hayvansal üretimden etkilenmektedir. Yoğun hayvancılık yapılan

bölgelerdeki su kirliliği bu durumun en önemli nedeni olarak kabul edilmektedir

(Gerber vd. 2010).

58

Uygun pazarlama yöntemlerinin uygulanması HGK’nın sürdürülebilir kullanımı

açısından büyük önem taşımaktadır. Irka özgü özel ürünlerin değerlendirilerek özel

pazarlarda (niche market) yüksek fiyatla alıcı bulması, yetiştiricilerinin gelirlerini

artırmalarını ve bu ırkları yetiştirmeye devam etmelerini sağlamaktadır. Bu sayede

ırkların tanınması ve yetiştirici elinde korunmaları mümkün olmaktadır.

Fransa’da Tarantaise ve Abondance sığır ırkları, Beaufort ve Montbéliarde ırklarından

elde edilen süt Reblochon ve Abondance peynirlerinin üretiminde kullanılmaktadır.

Alp’lerin İtalya’daki kısmında benzer bir durum söz konusudur; Fontina peyniri sadece

Valdostana ırkının sütü ile üretilir. Fransa’da ayrıca: Ossau-Iraty peynirleri, Manech ve

Basco-Bearnaise koyun ırklarından, Comté peyniri, Montbeliarde ve Simmental;

Laguiole peyniri, Simmental ve Aubrac sığır ırklarından sağlanan sütlerden imal

edilmektedir. İtalya’da üretilen Parmigiano Reggiano peyniri 1955 yılında korunmuş

köken olarak atanmıştır (PDO). Üreticilerin 1991 yılında sadece Reggina ırkının (bu

peyniri üreten, Friesian ırkından önceki orijinal ırk) sütünden elde edilen Parmigiano

Reggiano markasının pazarlanmasındaki hakları elde edilmiştir. Bu marka 1991’den

beri yaygın Parmigiano Reggiano’dan % 16 daha yüksek bir fiyata satılmaktadır. Bu

uygulamanın sonucu olarak bu ırktaki hayvan sayısı son olarak 1980’lerde 500 baş iken

1998’de 1.200’e çıkmıştır.

Gerber vd. (2010)’a göre Sahra çölünün kurak tarım arazileri genellike boş ve kulanım

dışı araziler olarak tanımlanır. Ancak bu bölgede düşük verimli bazı sığır ırkları göçer

yetiştiriciler tarafından prestij sağlamak amacıyla yetiştirilmektedir. Daha ayrıntılı

çalışmalar bu üretim tarzında birim arazi başına ve birim fosil yakıt başına üretimin

oldukça etkin olduğunu göstermiştir. Yapılan analiz sonuçlarına göre, Mali’de çeşitli

tarım arazilerinde yılda hektar başına hayvansal protein üretimi 0.6-3.2 kg arasındadır.

Bu değerlendirmeye göçer sürülerin çeşitli kullanımları ve süt üretimleri de dahil

edilmiştir. Bu değerler, Kuzey Amerika veya Avusturalya’da benzer miktarda yağmur

alan ve yılda hektar başına ortalama 0.4 kg hayvansal protein elde edilen bölgelere göre

oldukça yüksektir. Bu yüksek üretimin aşırı otlatma nedeniyle kaynakların

tüketilmesine bağlı olabileceği düşünülse de uzun dönem çalışmaları Sahra tarım

arazilerinde et ve süt üretiminin sabit olduğu ortaya konduğundan bu durum sığırların

59

yüksek verimliliğinin göstergesi olarak kabul edilmektedir (Breman ve Wit 1983, de

Haan vd. 2001).

Bernues vd. (2011)’e göre koyun ve keçi üretim sistemlerinin ekonomik, sosyal ve

çevresel sürdürülebilirliği iyi tanımlanmış olmakla birlikte analiz için uygun yöntem ve

araçların ortaya konmasında hala çok sayıda çözümlenmesi gereken sorun

bulunmaktadır. Sürdürülebilirlik için hangi göstergelerin kullanılacağı hakkında yoğun

tartışmalar yaşanırken, farklı üretim sistemleri, bölgeler ve sosyo ekonomik yapılar için

aynı göstergelerin kullanılıp kullanılamayacağı tartışılmaktadır. Farklı üretim

sistemlerinin ve coğrafi bölgelerin sürdürülebilirliğinin karşılaştırılması zor, hatta

olanaksız görülmekle birlikte sürdürülebilirliğin değerlendirilmesi için özgün standart

metodolojilerin geliştirilmesi zorunlu görülmektedir. Öngörülemeyen değişimlerdeki

artış, çiftlik yapılarındaki geçici dönüşümlerin belirsizlik ve büyük çeşitliliği, sosyo

ekonomik ve fiziksel yapılar için dinamik yaklaşımların oluşturulmasını

gerektirmektedir.

Son 50 yıldan uzun süredir ABD hayvancılık sektöründeki en önemli değişim; tam

teşekküllü barınakların bulunduğu, daha az geleneksel yem bitkilerinin kullanıldığı,

mısır, soya ve gıda işleme yan ürünlerinin yüksek oranda rasyonda yer aldığı üretim

sistemlerinin artması olarak değerlendirilmektedir. Bununla beraber son 30 yılda

alternatif hayvansal üretim sistemlerine olan ilgide de artış görülmektedir.

Küresel Öneme Sahip Tarımsal Miras Sistemleri (GIAHS): Geleneksel bilginin

içinde çok önemli bir yer teşkil eden geleneksel bitkisel ve hayvansal üretim

yöntemlerinin gelecek nesillere aktarılmasının desteklenmesi gerekmektedir (Öcalan

2014). Bu desteklerden bir tanesi, FAO’nun, aile tarımı ve geleneksel tarım

sistemlerinin yok olmasına neden olan küresel eğilimlere yanıt olarak başlattığı

“Küresel Öneme Sahip Tarımsal Miras Sistemleri (GIAHS)”nin korunması ve

uyarlanabilir yönetimi konusundaki “Küresel Ortaklık Girişimi”dir. GIAHS girişimi bu

tür sistemlerin ve bu sistemlerle doğrudan ilişkili arazi biçimleri, biyoçeşitlilik, bilgi

sistemleri ve kültürlerin tanımlanması, kabul görmesi, korunması ve sürdürülebilir

şekilde yönetilmesi için bir altyapı oluşturulmasını hedeflemektedir. Bu tür

60

sistemlerdeki toplulukların gıda ve geçim güvenliği, yerel toplulukların ve örgütlerinin

güçlendirilmesi, pazarlama olanaklarının artırılması ve yenilikçi destek

mekanizmalarının tanıtılması yoluyla sağlanabilmektedir. Tarımsal Miras Sistemleri

yüzyıllar boyunca gelişerek tarihi geleneklerin ve bilgi birikiminin devamlılığını

sağlayan sistemlerdir. Bu kapsamdaki kültürler, topluluklar, araziler ve habitatlar,

sanayi ve tarım devrimleri ile bilim, teknoloji, ticaret ve iletişimdeki ilerlemeler sonucu

önemli ölçüde zayıflamış durumdadır. Ancak, sürdürülebilir tarım ve kırsal kalkınma

hedeflerine ulaşmada model olarak alınabilmektedirler (Koofhan ve Altieri 2011).

Şekil 2.10 Sürdürülebilir tarım sistemlerine uygulanabilecek GIAHS’lerinin özgün

nitelik ve prensipleri (Koofhan ve Altieri 2011)

Diğer tarım sistemlerinde sürdürülebilirliğe ve dayanıklılığa ulaşmada örnek

alınabilecek GIAHS’lerinin özgün nitelikleri ve prensipleri şekil 2.10’da yer almaktadır.

Hayvan türleri insanlık tarihi boyunca insanların kullanımına hizmet etmiştir. HGK ve

bunların üretim sistemleri; sosyal, ekonomik ve kültürel açılardan bu süreç içerisinde

ihtiyaca cevap verecek şekilde olgunlaşmıştır. Bu sistemlerin desteklenmesine yönelik

uygulamalar onların ekolojik, sosyo-ekonomik ve kültürel özelliklerinin planlamalara

dahil edilmesi ile başarıya ulaşabilir. Bu açıdan HGK’nın sürdürülebilirliğinin

61

sağlanabilmesi için ilk adım yeterli ve kapsamlı bir politikanın oluşturulmasıdır.

Sürdürülebilir kullanım politikaları oluşturulurken gıda güvencesi ve ekonomik gelişim

politikaları bir arada düşünülmeli ve uzun vadeli sürdürülebilir yetiştiricilik hedefleri

belirlenmelidir. Bu politikalar, uygulamalar açısından; yetiştiricileri, profesyonel

işletmeleri ve HGK açısından tüm diğer aktörleri bünyesinde barındıran bir yapıya sahip

olmalıdır.

Sürdürülebilir kullanım için HGK’nın sosyal ve kültürel fonksiyonlarının koruma

programına dahil edilmesi gerekmektedir. Irklara ait karakteristiklerin belirlenmesi ve

önemli özelliklerin tanımlanması önemli bir adımdır. Bu açıdan HGK’ya ait önemli

kültürel veya sosyal özelliklerin detaylı olarak ortaya konulması gerekir. Paydaşların

tanımlanması ve paydaşlarla yapılacak değerlendirme sonrasında sosyal ve kültürel

açıdan önemli özelliklere sahip HGK tespit edilebilir. Bu çalışmaların sonunda

HGK’nın GTHB veya özel sektör tarafından desteklenmesi veya pazar olanakları

doğrultusunda planlama yapılarak ekonomik geri dönüşün sağlanması mümkün

olacaktır. Bu kapsamda yerli ırk yetiştiricilerinin ürün bazlı destekleme programlarından

yararlanma oranlarının artırılması diğer ırklara yapılan desteklere göre pozitif ayrım

yapılması sağlanmalıdır.

Yerli ırkların geliştirilmesine yönelik yatırımlar, küçük aile işletmelerinin yer aldığı

kırsal kesimde ekonomik gelişmenin ve sürdürülebilir kalkınmanın önünü açması

açısından önemli katkı sağlayacaktır. Fakat yerli HGK’nın geliştirilmesi yönünde ulusal

yaklaşımlar, programlar ve kurumsal yapılanma konularında uzun vadeli stratejik

planlamalara ihtiyaç duyulmaktadır. Konu yetiştirici örgütlenmeleri açısından

değerlendirildiğinde; ırk bazında yetiştirici birliklerinin kurulması, modern yetiştirme

teknikleri ve bilgi transferinin sağlanması ön sıralardaki ihtiyaçlar olarak görülmektedir.

Uluslararası alanda tarım ekosistem uygulamaları gözden geçirilerek, paydaşlarla

birlikte ulusal politika araçlarının geliştirilmesi HGK yönetimi ve sürdürülebilir

kullanımına önemli katkı sağlayacaktır.

HGK’nın sürdürülebilir kullanımı araç ve süreçleri vasıtasıyla diğer doğal kaynakları

tüketmeden yetiştirici gelirlerini artırmak mümkündür. HGK-USEP Sürdürülebilir

62

kullanım ve geliştirme stratejik alanında yer alan 2. stratejik öncelikte ulusal hayvan

ıslahı hedeflerinin belirlenmesi ve stratejilerinin oluşturulması hedeflenmiştir.

Hayvancılıkta genetik ve çevresel ıslah çabaları sonucunda hayvansal üretimde verim

artışı sağlanırken bu değişimin uzun vadede çevreye ve genetik çeşitliliğe olumsuz

etkileri genellikle ihmal edilmiştir. Hayvansal ürünlere artan talep sonucunda ve uygun

çevresel koşullar altında yüksek verimli kültür ırkı hayvanlar tercih edilmekte,

hayvancılık endüstriyel nitelikte yapılmaktadır. Buna karşılık kırsaldaki yetiştiriciler

kültür hayvanlarının ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalmaktadır. Dahası kültür ırkı

hayvanlar yerel koşullara adapte olmakta yetersiz kalmakta ve beklenen verimliliğe

ulaşamamaktadır. Marjinal alanlar için üretim sistemlerinin geliştirilmesi ve yetiştirici

refahının yükseltilebilmesi yerli HGK kullanımının sağlanması ile mümkün

olabilecektir. Bu açıdan diğer bir alternatif ise yerli ırkların verimliliğini artırmak için

yetiştirme programları yapmak ve yerli ırkların adaptasyon yeteneklerinden

yararlanmaktır. Geliştirme stratejileri planlanırken HGK üzerine etkileri göz önünde

bulundurulmalıdır, kullanma melezlemesi metodunun uygulanabilmesi için saf ırkların

devamlılığını sağlayacak tedbirlerin alınması gerekmektedir. Yetiştirici

organizasyonları ve kayıt sistemleri ırk geliştirme stratejilerinin sağlanması açısından

büyük önem taşımaktadır. Islah hedefleri düzenli olarak değerlendirilmeli ve

seleksiyonun genetik çeşitlilik açısından etkileri hesaba katılmalıdır. Yerli HGK

ıslahında uygun türlerde üreme biyoteknolojisi ve moleküler tekniklerin kullanılması

sonucunda risk altındaki ırkların korunması ve ıslah amaçlı olarak yüksek verimli yerli

ırkların sürdürülebilir kullanımının sağlanması gerçekleştirilebilecektir (Anonim 2015).

2.2.1.4 Politika ve alt yapı oluşturma

HGK yönetimi politika müzakerelerinin gelişmesi nedeniyle yasal konuların tartışılması

daha karmaşık hale gelmektedir. Dünyada yerli hayvan ırklarının öneminin

kavranmasıyla korunmaları yönünde büyük çabalar harcanmakta ve bu tip girişimler

yaygın olarak sivil toplum örgütlerince gerçekleştirilmektedir. Bu durum yasal anlamda

gerekli hazırlıkların yapılmasını da zorunlu hale getirmektedir.

63

HGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımında son yıllarda başta FAO tarafından

yürütülen çalışmalar ülkelerin sahip olduğu hayvan genetik çeşitliliğinin tanımlanması,

populasyonlarını izlenmesi, politika ve alt yapı oluşturmak üzere tedbirler alınması

çalışmalarına ivme kazandırmaktadır. Bu çerçevede oluşturulan FAO Küresel

Stratejisinin ana unsurları;

1- Politik bilgi paylaşımı ve destek için doğrudan hükümet desteği ve devamlılığını

temin edecek hükümetler arası mekanizmaların kurulması,

2- Planlama ve uygulama yapılanmasına bölgesel ve küresel desteklerin sağlanması

amacıyla ülkesel eylem planlarının çerçevesinin oluşturulması,

3- HGK yönetimine ülkesel düzeyde destek sağlanması amacıyla teknik çalışma

programı,

4- Küresel eylem planının uygulanması. Bu aşamada, ülke durum raporları ve

kapasiteleri dikkate alınarak her ülkeye özgü önemli veri ve bilgi sağlayacak

değerlendirme ve raporlama mekanizmaları oluşturmak, bu mekanizmaları maliyet etkin

planlamak ve eylemlerin gerçekleştirilmesi olarak dört başlık altında toplanabilir.

Uluslararası Yasal Çerçeve:

1- Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (CBD) 188 tarafın katılımı ile 1992 yılında

imzalanmış, 1996 yılı Aralık ayı itibarı ile de onaylama işlemleri tamamlanıp

resmen taraf olunmuştur.

2- CBD Biyogüvenlik Protokolü

3- FAO Gıda ve Tarım Genetik Kaynaklar Komisyonu

4- DTÖ Temel Prensipleri

5- DTÖ Tarım Anlaşması

6- TRIPS DTÖ Fikri Sınai Mülkiyet Hakkı Anlaşması

7- Dünya Fikri Mülkiyet Hakları Örgütü (WIPO)

64

AB mevzuatı: AB mevzuatında yer alan, başta Genel AB Tarım Politikası ve ikili yasal

tedbirler olmak üzere HGK yönetimi ile doğrudan ya da dolaylı olarak ilgili olan

konular;

AB Müktesebatı Uyum Programı; 1698/2005 Nolu “Kırsal Kalkınma Politikası

Hakkında Avrupa Konsey Tüzüğü”, AB çerçeve programları; organik üretim; genetik

kaynakların yönetimi; zootekni; gıda güvencesi; Avrupa’ya ihraç edilen hayvan ve

hayvansal ürün düzenlemeleri; yem güvenliği; genetiği değiştirilmiş gıda ve yem;

hayvan sağlığı; biyoteknoloji inovasyonu ve hayvan refahı başlıkları altında

özetlenebilir.

Genetik kaynakların yönetimi konusunda, “Tarımda Genetik Kaynaklarının Korunması,

Karakterizasyonu, Toplanması ve Kullanımı için Konsey Programı Oluşturulması ve

1467/94 Nolu Yönetmeliğin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Avrupa Konsey

Yönetmeliği” isimli ve EC 870/2004 sayılı bir yönetmelik bulunmaktadır. Söz konusu

yönetmelik, tarım için kullanılan ya da kullanılabilecek bitki, mikrobiyal ve hayvan

genetik kaynaklarının Ortak Tarım Politikası hedeflerine ulaşılması, uluslararası

düzeydeki taahhütlerin uygulanması için üye ülkelerde yürütülen çalışmaların

bütünleştirilmesi ve teşvik edilmesi amacıyla tarımsal genetik kaynakların korunması,

karakterizasyonu, toplanması ve kullanımını kapsamaktadır.

EC 870/2004 sayılı yönetmeliğin ekler bölümünde bitki, orman ve hayvan genetik

kaynakları için hedeflenen faaliyetler ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Bu kapsamda HGK

için belirlenen hedefler;

1. Avrupa HGK ulusal koordinatörlerinin çalışma çerçevesi içerisinde ve

FAO/DAD-IS sistemi ile ilişkili olarak yürütülen ex situ ve in situ (çiftçi

koşullarında) HGK faaliyetlerinin envanterinin yer aldığı web tabanlı, daimi ve

yaygın olarak ulaşılabilir Avrupa Çalışma Ağının oluşturulması,

2. HGK’nın sürdürülebilir olarak korunması ve kullanımı alanında ulusal

öncelikleri tanımlamak ve uluslararası işbirliği ile ilgili düzenlemeleri yapmak

65

üzere Avrupa çapında standardize edilmiş ve karşılaştırılabilir kriterlerin

geliştirilmesi,

3. Ulusal ve uluslararası cryo-korumaları temel alan HGK Avrupa cryo-

korumalarının kurulması,

4. Gıda ve tarım için kullanılan ya da yararlanılma potansiyeli olan HGK’nın

(türler ve ırklar) tanımlanması ve değerlendirilmesi,

5. Tarımda HGK için standardize edilmiş Avrupa performans test yönetim

anlayışının oluşturulması ve tehlike altındaki çiftlik hayvan ırkları ve

populasyonlarının karakteristiklerinin kayıt altına alınması,

6. Tehlike altındaki Avrupa çiftlik hayvan ırkları için kurulan Nuh’un Gemisi

çiftlikleri, kurtarma istasyonları ve çiftlik hayvan parkları için Avrupa çapında

bir ağ oluşturulması ve koordinasyonunun sağlanması,

7. Tehlike altındaki ırk ve populasyonlar için ülkeler arası ortak yetiştiricilik

programlarının geliştirilmesi,

8. Yerli ırklar ve özgün ürünleri arasındaki bağlantının kurulması, yerli ırkların ait

oldukları çevreye hizmetleri (örn, arazi koruma, tarım-ekosistemi yönetimi) ve

tarımın çoklu fonksiyonlu yapısı (örn, kırsal kültürel çeşitliliğin sürdürülmesi,

kırsal kalkınma ve turizm) için değerlerinin tanımlanması ve teşvik edilmesi

amacıyla yerli ırkların karlılığının artmasını destekleyecek stratejilerin

geliştirilmesi,

9. Avrupa düzeyinde ilgi çekebilecek kullanım dışı kalmış hayvan genetik

kaynaklarının kullanımının teşvik edilmesi için stratejilerin geliştirilmesi, olarak

belirtilmiştir (Anonymous 2004a)

66

Şekil 2.11 HGK yönetiminde kapasite gereksinimleri (Anonymous 2015b)

Paydaşlar arasında daha etkin iletişimi sağlayan ve hayvan yetiştiricilerinin politika ve

programların planlanması ve uygulanmasına katılımını kolaylaştıran, HGK kurumsal

çerçevesinin güçlendirilmesi gerekmektedir. Erişim-paylaşım, ekosistem servisleri,

iklim değişikliği adaptasyonu ve etkilerinin azaltılması gibi öncelikli konular başta

olmak üzere HGK yönetimindeki her alanda kamuoyu bilinirliği, eğitim, öğretim ve

araştırmanın geliştirilmesi gerekmektedir. Mevcut genetik çeşitlilikten tam olarak

yararlanacak şekilde ve çiftlik hayvan populasyonlarının üretim çevreleri ve toplumsal

gereksinimlerle en iyi şekilde örtüşmesi sağlanarak ıslah strateji ve programları

güçlendirilmelidir (Şekil 2.11).

HGK II. Dünya Durum Raporu’nda ırkların yaygın üretim çevrelerindeki mevcut

kullanımları ve genetik materyalin yedeklenmesi yanında koruma programlarının

genişletilmesi ve çeşitlendirilmesi gerektiği belirtilmektedir. HGK ulusal strateji ve

eylem planlarını henüz hazırlamamış olan ülkelerin, ülkesel düzeyde hedefleri iyi

belirlenmiş faaliyetlerin yer aldığı HGK-Küresel Eylem Planı’nı dikkate alarak kendi

planlarını hazırlamaları önerilmektedir. Söz konusu raporda, pek çok ülkede HGK

Ulusal Odak Noktalarının yönetiminin güçlendirilmesi gerektiği belirtilmekte ve

67

HGK’da uluslararası işbirliğinin küresel ve bölgesel düzeyde geliştirilmesinin önemine

vurgu yapılmaktadır (Anonymous 2015a).

Ülkelerde Yasal Çerçeveler: Tarımsal ekosistemlerin korunması; doğa koruma

mevzuatı, kırsal kalkınma stratejleri ve tarım çerçeve programları kapsamında

gerçekleştirilmektedir.

Bolivya’da çevre kanunu, ülkenin yerel türleri, genetik mirası ve çevrenin

korunmasında yasal bir dayanak oluşturmaktadır.

Filipinler’de Yaban Hayatı Kanunu; çevre, biyolojik ve genetik kaynakların

korunmasını düzenlemektedir. Çevre koruma kanununun yürürlükte olduğu

Moğolistan’da çiftlik hayvanlarını doğal afetlerden korumak üzere ulusal bir program

geliştirilmiştir.

Çin’de HGK koruması ile doğrudan ya da dolaylı ilgili olan Hayvan Islahı Yönetimi

Yönetmeliği, Evcil HGK Geliştirilmesi ve Korunmasının Güçlendirilmesi ve Uluslarası

Değişim ve İş Birliğinin Desteklenmesi Tebliği (Taslak), Sığırların Korunması ve

Geliştirilmesi, Kontrolsüz Kesimin Önlenmesi Talimatnamesi ve Tarım Kanunları

bunlardan bazılarıdır.

Avrupa’da Fransa ve İspanya gibi bazı ülkelerde genetik kaynakların korunması ile

ilgili devlet desteği ve yasal alt yapı bulunmakla birlikte; ulusal düzeyde HGK’nın

korunması, sürdürülebilir kullanımı ve bu kaynaklara erişim ile ilgili çok az sayıda

çalışma bulunmaktadır. Diğer taraftan, HGK ndaki ulusal faaliyetler özellikle soy

kütüğü dernekleri (herd book societies) alanında oldukça ilerlemiş durumdadır.

İsviçre Tarım Kanun’unda doğal kaynaklar ve kırsal alanların korunmasının tarıma

katkısı genel prensipler şeklinde tanımlanmıştır (Ingrassia vd. 2005).

68

2.2.2 ÇHGK’da Türkiye’de yürütülen çalışmalar

Biyolojik sistemlerin temel özelliği olan varyasyon; pek çok faktöre bağlı olan tür, ırk

ve gen kayıpları nedeniyle giderek önemli ölçüde azalmaktadır. Bu azalma tropik

bölgelerdeki düzeyde olmasa bile, diğer bölgeler ve Türkiye için de geçerlidir.

Geçtiğimiz yarım yüzyıl içerisinde Türkiye’de çiftlik hayvan genetik kaynakları

bakımından kayıplar olduğu bilinmektedir. Bu durum; ekonomik, sosyal ve çevresel

gelişmelerin hayvancılıkta farklı yerlerde çeşitli düzeylerde olmak üzere

entansifleşmeyi zorunlu kılması, az girdi ile yetiştirilebilen, buna karşılık düşük verimli

olan yerli ırkların yerini kademeli ve hızlı bir şekilde kültür ırklarının almasının

sonucudur. Oysa yerli ırklar yüzyıllardır yetiştirilegeldikleri çevrenin kendine özgü

koşularına çok iyi uyum sağlamış, verimleri düşük olarak bilinse de özgün nitelikleri

olan dayanıklı, kanaatkâr, yetersiz bakım ve besleme koşularında üreyebilen

hayvanlardan oluşur. Yerli ırkların yok olması, taşıdıkları bu ayırıcı özelliklerin de yok

olması anlamına gelmektedir (Anonim 2015).

Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilk defa Haziran 1980’de Roma’da FAO tarafından

düzenlenen bir toplantıya delege göndererek konuyla ilgili çalışmalara katılmıştır.

Bazı üniversitelerde konu seminer, tez şeklinde teorik bazda ele alınarak genetik

kaynakların önemine dikkat çekilmiştir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı

(GTHB), Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) bünyesinde

“Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarını Koruma Projesi”, 1995 yılında başlatılmıştır.

Projenin amacı kaybolma riski ile karşı karşıya olan yerli ırklarımızı temsil eden

örneklerin mevcut yöntemlerle koruma altına alınması, bu genotiplerin yok olma

sürecinin dışında tutulması ve ırklarımız için tanımlayıcı bilgiler sağlanmasıdır.

Proje öncelikle risk altındaki sığır ırklarıyla başlatılmış, 1996-1997 yıllarında

koyun, keçi, manda, tavuk ve ipekböceği, 2002 yılında da bal arısını kapsayacak

şekilde genişletilmiştir.

Genetik kaynakları koruma; bilgi, masraf, alan, işgücü ve örgütlenme becerisi

gerektirmektedir. Türkiye’de gıda ve tarım için önem taşıyan bitki, hayvan ve sucul

genetik kaynaklarla ilgili olarak ulusal odak noktası görevi TAGEM tarafından

69

yürütülmektedir.

TAGEM Hayvancılık ve Su Ürünleri Araştırmaları Daire Başkanlığı bünyesinde

çalışmalarını yürüten HGK Ulusal Odak Noktası, son 20 yıllık süreçte hedeflenen ve

kısmen oluşturulan kurumsal yapıları ve HGK ulusal mevzuatını kullanmakta, ulusal

ve uluslararası gelişmeleri takip etmekte ve ilgili faaliyetleri yürütmektedir.

2.2.2.1 HGK mevzuatı ve kurumsal yapılar

HGK Ulusal Odak Noktası, TAGEM’e bağlı araştırma enstitülerinde yürütülen Entegre

projenin koordinasyonunu sağlamaktadır. Diğer taraftan hayvan genetik kaynaklarının

korunması ve sürdürülebilir kullanımı ile doğrudan veya dolaylı olarak ilişkili olan,

çeşitli çevrelerden paydaşların eşgüdümünün sağlanması HGK Ulusal Odak Noktasının

öncelikli görevleri arasındadır. Yetiştirici birlikleri, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler

ve diğer ilgili kurumlardan paydaşlar, ilgili mevzuat çerçevesinde oluşturulan komite ve

komisyonlarda (Çizelge 2.5) yer almakta ve HGK konusundaki her türlü planlama

yapılırken görüşlerinden yararlanılmaktadır (Anonim 2015).

Mevzuat

EHGK’nın Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı Hakkında Yönetmelik: EHGK

Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı Yönetmeliği ilk kez 2002 yılında hazırlanmış

ve aynı yıl “Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarını Koruma Ulusal Komitesi” toplanmıştır.

Söz konusu yönetmelik 2003 yılında yapılan değişikliklerle yeniden yayımlanmıştır.

5996 sayılı Kanun çerçevesinde de yönetmelik üzereinde çalışma yapılmış ve 2011

yılında yenilenerek yayımlanmıştır.

Evcil Hayvan Tescil Yönetmeliği: Evcil Hayvan Tescil Yönetmeliği ilk kez 2002

yılında hazırlanmış ve Evcil Hayvan Tescil Komitesi aynı yıl toplanmıştır. 2003 yılında

tür bazında tescil alt komiteleri ve tescil listeleri formatları belirlenmiştir. Yerli

genotipler için Tescil Çalışma Talimatı hazırlanmış, ilk tesciller 2004 yılında

70

yapılmıştır. 5996 sayılı Kanun çerçevesinde, Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının

Tesciline İlişkin Yönetmelik 2011 yılında yenilenerek yayımlanmıştır.

Çizelge 2.5 HGK mevzuatı ve kurumsal yapılar

Mevzuat

Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu (Kanun

No: 5996, 13 Haziran 2010 tarih ve 27610 sayılı Resmi Gazete)

Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir

Kullanımı Hakkında Yönetmelik (22 Aralık 2011 tarih ve 28150

sayılı Resmi Gazete)

Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Tesciline İlişkin

Yönetmelik (22 Aralık 2011 tarih ve 28150 sayılı Resmi

Gazete)

Yerli Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Kullanılması ve Yurt

Dışına Çıkarılması Hakkında Yönetmelik (21 Eylül 2012 tarih ve

28418 sayılı Resmi Gazete)

Tarımsal/Hayvancılık Desteklemeleri Hakkında Uygulama

Esasları Tebliğleri (Her yıl yayımlanır)

Islah Amaçlı Hayvan Yetiştirici Birliklerinin Kurulması Ve

Hizmetleri Hakkında Yönetmelik (8 Nisan 2011 tarih ve 27899

sayılı Resmi Gazete)

Komite ve alt

komiteler

Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarını Koruma Ulusal Komitesi, 2002

Evcil Hayvan Tescil Komitesi, 2002

Tescil Alt Komiteleri, 2004

Tavsiye

komisyonları,

2014

Enstitüde Koruma (ex situ in vivo) Tavsiye Komisyonu

Dondurarak Koruma (ex situ in vitro) Tavsiye Komisyonu

Yerinde Koruma (in situ) Tavsiye Komisyonu

Sürdürülebilir Kullanım Tavsiye Komisyonu

Erişim ve Paylaşım Rejimi Tavsiye Komisyonu

Envanter Tavsiye Komisyonu

71

Evcil Hayvan Genetik Kaynakları Tescil Yönetmeliği: Fenotipik ve genotipik olarak

özgün niteliklere sahip, bu özellikleri bakımından bir örnek olduğu ve bunları döllerine

geçirebildiği bilimsel olarak tespit edilmiş olan, Türkiye yerli evcil hayvan ırkı, tipi,

yöresel tipi, hattı ve ekotipleri ile yeni oluşturulan evcil hayvan ırkı, tipi, hattı, ekotipi

ve hibritlerinin, türü içerisinde farklı bir hayvan grubu olduğunun, Evcil Hayvan Tescil

Komitesi tarafından kabulü ve bilinen tüm özelliklerinin kayda alınıp Resmi Gazete’de

yayımlanması ile resmiyet kazanan işlem, olarak tanımlanmaktadır.

Yerli Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Kullanımı ve Yurtdışına Çıkarılması

Hakkında Yönetmelik: HGK’nın kullanımı ve yurt dışına çıkışı ile ilgili

düzenlemeler “Yerli Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Kullanımı ve Yurtdışına

Çıkarılması Hakkında Yönetmelik” ile belirlenmiştir. Söz konusu yönetmelik,

HGK’nın yurt dışına çıkarılması ile ilgili tüm işlemleri GTHB’nın iznine

bağlanmıştır. Bu kapsamda HGK’nın koruması, sürdürülebilir kullanımı ve yönetimi

faaliyetleri Ulusal Odak Noktası koordinasyonunda; EHGK Koruma Ulusal Komitesi,

Tavsiye Komisyonları, Evcil Hayvan Tescil Komitesi, Alt Komiteler ve ilgili

araştırma kurumları ile yürütülmektedir. Yabancı kişi ve kurumların Türkiye

HGK’nın kullanılacağı her türlü araştırma için TAGEM’den izin almaları

gerekmektedir. Aynı kural, yerli ırklarla yurt dışında yürütecekleri araştırmalar için

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı araştırıcılar için de geçerlidir. Yönetmelik tescil

edilmemiş Türkiye evcil yerli hayvan ırklarının araştırma dışındaki amaçlarla yurt

dışına çıkarılmasını da yasaklamaktadır.

Söz konusu yönetmeliğe göre; nesli tehlike ve tehdit altında, kısaca yok olma riski olan

yerli evcil hayvan genetik kaynakları ve tescili yapılmış olmasına rağmen hakkında

yeterli bilgi bulunmayan YEHGK’nın ticari amaçla yurt dışına çıkarılması yasaktır.

Yurt dışına çıkışı konusunda izin verilen ırkların listesi Ulusal Komite tarafından

belirlenmekte ve Ekonomi Bakanlığı’nca Resmi Gazete’de yayımlanmaktadır.

Bilimsel araştırmalar için yurt dışına çıkarılacak olan yerli hayvan ırklarımız ve

bunlara ait genetik materyal için başvuru ve izin belgesi ile Materyal Transfer

Anlaşması istenmektedir. Gen Bankasında depolanan her türlü HGK genetik

72

materyallerinin sınırlı miktar veya sayıda olması durumunda yurt dışına çıkarılma

talepleri kabul edilmemektedir (Anonim 2015).

Tarımsal/Hayvancılık Desteklemeleri Hakkında Uygulama Esasları Tebliğleri:

Tarımsal desteklemelere ilişkin Bakanlar Kurulu kararları çerçevesinde 2005 yılında

uygulamaya konulan hayvan genetik kaynaklarının koruması ve geliştirilmesi

destekleme esasları, yayımlanan tebliğlerde yer almaktadır. Söz konusu tebliğlerde bazı

yıllar hayvancılık ibaresi yer almıştır, ancak genellikle tarımsal desteklemeler hakkında

uygulama esasları tebliği adı altında yayımlanmaktadır. Söz konusu tebliğde, HGK’nın

küçük koruma sürüleri halinde halk elinde korunması yetiştiricilerle yapılan sözleşmeler

kapsamında belirlenen yerinde koruma esasları çerçevesinde gerçekleştirilmektedir.

Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarını Koruma Ulusal Komitesi:Ulusal Komite;

Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı

Hakkında Yönetmelik kapsamında faaliyetlerini yürütür. EHGK Koruma Ulusal

Komitesi, Bakanlık Müsteşar Yardımcısı başkanlığında, Mayıs ve Kasım aylarında

olmak üzere yılda iki kez toplanmakta ve toplam 24 üyeden oluşmaktadır.

Komitenin görevleri; koruma faaliyetleri ile ilgili ilkeleri, hedefleri ve politikaları

belirlemek, çalışmaları değerlendirmek ve program yapmak, uygulamada karşılaşılan

sorunlar ile ilgili çözüm önerileri hazırlamak, koruma ve HGK’nın yetiştirilmesi

faaliyetleri ile ilgili araştırma ve eğitim çalışmalarında temel hedefleri belirlemek,

koruma amaçlı olarak, hayvan varlığının envanteri, tespiti, değerlendirilmesi ve

hedeflere ulaşılabilmesi için önerilerde bulunmak, gerektiğinde, HGK’nın korunması

ve sürdürülebilir kullanımı ile ilgili konularda tavsiye komisyonları ve alt

komiteler oluşturmak ve bu komisyon ve komitelerin çalışma konularını belirlemek,

HGK’nın yurt içi ve yurt dışı kullanımı, ithalatı ve ihracatı ile ilgili kararlar

almaktır. Ulusal Komite tarafından alınan kararlar tavsiye niteliğindedir.

Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarını Koruma Ulusal Komitesinin Tavsiye

Komisyonları: Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir

Kullanımı Hakkında Yönetmelik doğrultusunda, tavsiye komisyonları, HGK çalışma

73

grubu koordinasyonunda yılda bir kez Şubat ayında olağan, en az iki komisyon

üyesinin talebi ile olağanüstü olarak toplanır. Tavsiye komisyonu görevli olduğu

konuda; Bakanlığa ve Ulusal Komiteye danışmanlık yapar ve önerilerde bulunur.

Tavsiye komisyonları, Ulusal Komite tarafından görevlendirildiği hususlardaki

faaliyetler ile ilgili mevcut durumu tespit ederek ilkeleri, hedefleri ve çalışma esaslarını

belirler. Etkin uygulama tekniklerini saptar ve değerlendirir, karşılaşılan sorunlar ve

bunların çözümleri ile ilgili rapor hazırlar. Bir sonraki toplantının gündemini oluşturur

ve yapılacak çalışmaları belirler.

Bu çerçevede, Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarını Koruma Ulusal Komitesi’nin 2013

yılı I. Olağan toplantısında; HGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı için

aşağıda isimleri verilen altı adet tavsiye komisyonu oluşturmuş ve çalışma konuları

belirlenmiştir:

Envanter Tavsiye Komisyonu: Hayvan ırklarının sayı ve dağılımlarını belirlemeye

yönelik olarak hazırlanacak envanter çalışmasının planlanması, planlamada envanter

yönteminin, işbirliği yapılacak kurumların, bütçenin ve çalışma takviminin

hazırlanması, hayvancılıkla ilgili mevcut kayıt sistemlerinden envanter çalışmasında

nasıl yararlanılabileceğinin araştırılması ve konuyla ilgili diğer ülkelerdeki çalışma ve

uygulamaların takip edilmesi görev alanlarında faaliyetlerini yürütmektedir.

Enstitü (ex situ in vivo) Koruma Tavsiye Komisyonu: EHGK’nın doğal yaşam

alanları dışında korunması yöntemi uygulanması amacıyla temel prensiplerin

değerlendirilerek, etkin populasyon büyüklüğü, akrabalık derecesi gibi yürütülmekte

olan koruma projelerinde ırkı tanımlamaya yönelik çalışmaların planlanması ve

birörnek hale getirilmesi, yürütülmekte olan koruma projelerindeki aksaklıkların

belirlenmesi ve çözüm önerileri sunulması, enstitü koşullarında koruma altına alınması

gereken diğer tür ve ırkların belirlenmesi ve konuyla ilgili uluslararası çalışmaların takip

edilmesi konularında çalışmalarını yürütmektedir.

74

Dondurarak (ex situ in vitro) Koruma Tavsiye Komisyonu: Evcil hayvan

genetik kaynaklarının in vitro koşullarda korunması yönteminin uygulanmasında

temel ilkelerin değerlendirilmesi, ülke gerçeklerini dikkate alan uzun dönem

koruma stratejilerinin geliştirilmesi, kurulan gen bankalarında en uygun koruma

yöntemini belirlemeye yönelik Ar-Ge çalışmalarının planlanması, (somatik hücre,

sperma, embriyo vb.), karşılaşılan sorunların belirlenmesi ve çözüm önerileri

sunulması, gen bankalarında depolanan materyalin yaşama döndürülmesi yöntem ve

stratejilerinin belirlenmesi, bunların uygulamaya aktarılması, dondurarak koruma

altına alınması gereken diğer tür ve ırkların belirlenmesi ve konuyla ilgili

uluslararası çalışmaların ve teknolojik gelişmelerin takip edilmesi hususlarında

çalışmalarını yürütmektedir.

Yerinde (in situ) Koruma Tavsiye Komisyonu: Evcil hayvan genetik kaynaklarının

doğal yaşam alanlarında korunması yönteminin uygulanmasında temel prensiplerin

değerlendirilmesi (etkin populasyon büyüklüğü, akrabalık derecesi vb.), uygulanacak

yöntemlerin tesbiti, yürütülmekte olan koruma projelerinde ırkı tanımlamaya yönelik

çalışmaların planlanması ve birörnek hale getirilmesi, projelerde karşılaşılan

sorunların belirlenmesi ve çözüm önerileri sunulması, yerinde koruma altına alınması

gereken diğer tür ve ırkların belirlenmesi ve konuyla ilgili uluslararası çalışmaların

takip edilmesi konularında çalışmalarını yürütmektedir.

Sürdürülebilir Kullanım Tavsiye Komisyonu: Evcil hayvan genetik kaynaklarının

ilave koruma masrafına gerek duyulmaksızın orijinal yetiştiricilik bölgelerinde

yetiştirilmeye devam edilebilmesi için ana prensiplerin değerlendirilmesi, bu amaçla

ırka özgü ürünlerin tesbiti, tanıtımı, özel pazar geliştirme, marka değeri oluşturma,

coğrafi işaret veya patent alınması vb. araçların kullanılması, sürdürülebilir kullanım

çalışmalarında STK, kamu, özel sektör vb yer alacak paydaşların belirlenmesi,

yetiştirici gelirlerini artırmak üzere uygun tekniklerinin uygulanması ve geliştirilmesi,

özellikle ırka özgü ürünlerin ortaya konulması ve geliştirilmesi amacıyla projeler

yapılması ve konuyla ilgili uluslararası çalışmaların takip edilmesi konularında

çalışmalarını yürütmektedir.

75

Erişim ve Paylaşım Rejimi Tavsiye Komisyonu: Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi

kapsamında onaylanması beklenen Erişim-Paylaşım Uluslararası Rejiminde HGK ile

ilgili bölümlerin, değerlendirilmesi, HGK’ya erişim, kullanım ve doğacak yararların

adil ve eşit paylaşımı konularında ülke görüşünün oluşturulmasına katkı sağlayacak

hazırlıkların yapılması, ilgili ulusal mevzuatın değerlendirilmesi, Erişim-Paylaşım

Rejiminin politik açıdan irdelenmesi ve konuyla ilgili diğer ülke çalışma ve

uygulamalarının izlenmesi çalışmalarını yürütmektedir.

EHGK’nın Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı Hakkında Yönetmelik

doğrultusunda, EHGK Ulusal Komitesi’ne ve Bakanlığa danışmanlık yapmak üzere

oluşturulan Tavsiye Komisyonları ilk toplantılarında sorumlu oldukları alanlarda

öncelikli konuları ve HGK-USEP hazırlıkları için ilgili stratejik öncelikler, hazırlık

ve uygulama aşamaları açısından yapılması gerekenleri belirleyici uzman grup

olarak planlama yapmaları kararlaştırılmıştır. EHGK Sürdürülebilir Kullanım,

Erişim Paylaşım Rejimi ve Envanter Tavsiye Komisyonları ilk toplantılarını 27-28

Şubat 2014 tarihlerinde HGK-USEP hazırlanması gündemiyle gerçekleştirmişlerdir.

Enstitüde, Dondurarak ve Yerinde Koruma Tavsiye Komisyonları ise HGK-USEP

çerçevesinde ele alınan koruma konularını 5-6 Mart 2014 tarihlerinde TAGEM

Program Değerlendirme Toplantıları sırasında akşam oturumlarında

değerlendirmiştir. Tavsiye komisyonu üyelerinden oluşan uzmanlar 15-16 Nisan 2014

tarihlerinde Menemen-İZMİR’de bir araya gelmişlerdir. Söz konusu toplantıda

HGK-USEP konusunda ulusal raporlar, programlar ve stratejik planlardan alıntılar ve

HGK-KEP’de yer alan önceliklerin değerlendirilmesi sonucunda Türkiye’nin güncel

ulusal önceliklerinin belirlendiği bir belge şekillenmiştir. (Anonim 2015).

Evcil Hayvan Tescil Komitesi: Evcil Hayvan Tescil Komitesi, Evcil Hayvan Genetik

Kaynaklarının Tesciline İlişkin Yönetmelik kapsamında faaliyetlerini yürütmektedir.

Komitenin amacı ilgili Yönetmelik kapsamında Türkiye yerli evcil hayvan ırk, tip,

yöresel tip, hat ve ekotipleri ile yeni oluşturulan evcil hayvan ırk, tip, hat, ekotip ve

hibritlerinin tescili işlemlerini yürütmektir. Yönetmelik tescil ile ilgili hususları ve

bunlarla ilgili sınai mülkiyet haklarını kapsamaktadır.

76

Söz konusu yönetmelikte tescil işlemi; fenotipik ve genotipik olarak özgün niteliklere

sahip, bu özellikleri bakımından bir örnek olduğu ve bunları döllerine geçirebildiği

bilimsel olarak tespit edilmiş olan, Türkiye yerli evcil hayvan ırkı, tipi, yöresel tipi,

hattı ve ekotipleri ile yeni oluşturulan evcil hayvan ırkı, tipi, hattı, ekotipi ve

hibritlerinin, türü içerisinde farklı bir hayvan grubu olduğunun Komite tarafından

kabulü ve bilinen tüm özelliklerinin kayda alınıp Resmî Gazete’de yayımlanması ile

resmiyet kazanan işlem olarak tanımlanmaktadır.

Tescil alt komiteleri; evcil hayvan türleri için Bakanlık oluruyla görevlendirilen bir

danışman, konusunda uzman en az bir üye ve Evcil Hayvan Tescil Sorumlusu olmak

üzere en az üç üyeden oluşturulur. Çalışma grubunun oluşturduğu listeleri inceler,

bilgileri kontrol eder, eksik verileri tamamlar ve Komite’ye sunulacak şekilde düzenler.

Tescil çalışma grupları; TAGEM araştırma enstitülerinde, konu ile ilgili en az iki

araştırmacı üyeden Genel Müdürlük oluru ile oluşturulur. Çalışma Talimatı

doğrultusunda; tescile konu olan Türkiye yerli evcil hayvan ırkı, tipi, yöresel tipi,

hattı ve ekotipleri ile ilgili olarak yayımlanmış kaynakları belirler, temin eder ve ilgili

tescil formatına işler, arşiv oluşturur, yeni araştırmaları takip eder, arşivi günceller ve

kaynakların bir örneğini Genel Müdürlüğe gönderir.

2.2.2.2 HGK Türkiye durum raporları

Çiftlik Hayvan Genetik Kaynakları Türkiye Birinci Durum Raporu: FAO kılavuzu

çevçevesinde istenilen formatta TAGEM tarafından hazırlanarak HGK Koruma Ulusal

Komitesince değerlendirilen ilk ülke raporu niteliği taşımaktadır. 2004 yılında

Bakanlıkça onaylanarak FAO’ya gönderilmiştir. 1. Durum Raporunda hayvan genetik

kaynakları ile ilgili olarak sınırlı bilgi verilebilmiş ve Türkiye tarımı içerisinde

hayvansal üretim ağırlıklı olarak ele alınmıştır (Anonim 2004a)

Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planı Uygulaması Türkiye İlerleme

Raporu: FAO Gıda Tarım Genetik Kaynakları Komisyonu 2009 yılı toplantısında,

77

Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planı uygulaması için bir izleme sürecinin

başlatılmasında mutabık kalmıştır. Bu karar doğrultusunda ülkelerin 4 yıllık aralıklarla

ilerleme raporlarını hazırlamaları gerekmektedir. Ülke raporlarının hazırlanmasını

kolaylaştırmak amacıyla FAO tarafından bir anket formu oluşturulmuştur. Hayvan

Genetik Kaynakları Türkiye İlerleme Raporunda, 2007-2011 tarihleri arasındaki

gelişmeler yer almaktadır ve hazırlık aşamasında söz konusu anket Türkçeye çevrilerek

ilgili birimlere gönderilmiş, gelen bilgiler değerlendirilerek rapora son şekli verilmiştir.

Söz konusu rapor HGK ulusal koordinatörü tarafından 29 Şubat 2012 tarihinde FAO’ya

gönderilmiştir.

Türkiye Çiftlik HGK İkinci Durum Raporu: Anket şeklinde hazırlanan Türkiye

Çiftlik HGK II. Durum Raporu ise 2014 yılında TAGEM tarafından hazırlanarak

FAO’ya gönderilmiştir. Türkiye tarımsal üretimi içinde hayvansal üretiminin hayvan

genetik çeşitliliği açısından değerlendirildiği söz konusu raporda tanımlama, koruma

uygulamaları, ıslah çalışmaları ve yasal çerçeve başta olmak üzere HGK II. Dünya

Durum Raporu’nun hazırlıklarında Türkiye’nin mevcut durumunu ortaya koyan

kapsamlı bilgi yer almaktadır.

2.2.2.3 HGK Ulusal Strateji ve Eylem Planı (2015-2020)

Türkiye’de Hayvan Genetik Kaynakları Ulusal Strateji ve Eylem Planı (HGK-USEP)

çerçevesinde yürütülen çalışmalar 2009 yılında yapılan bir dizi toplantılarla

başlatılmış olup, bu toplantılarda şekillendirilmiş olan komisyonların çalışmaları

kapsamında devam ettirilmiştir. FAO-Türkiye Ortaklık Programı (FTPP)

çerçevesinde yürütülen Orta Asya Ülkelerinde Hayvan Genetik Kaynakları

Yönetiminin Teşvik Edilmesi (Promoting the Management of Animal Genetic

Resources in SEC Countries) isimli GCP/SEC/003/TUR nolu proje kapsamında HGK-

USEP çalışmaları 2013-2014 yıllarında hızlandırılmış ve HGK-USEP 2014 yılı Ekim

ayında son halini almıştır. Ulusal plan ve programlar yanında HGK-KEP’de

tanımlanmış önceliklerin eyleme dönüştürülmesi amacıyla HGK-USEP’in önemli bir

stratejik plan olarak, HGK’nın korunması, sürdürülebilir kullanımı ve geliştirilmesi

için stratejik ve kapsamlı bir yaklaşım sunması hedeflenmiştir. HGK-USEP 2015-

78

2020 yılları arasında HGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı için

tanımlanan dört stratejik alanda; gerçekleştirilmesi hedeflenen stratejik öncelikler,

eylemler ve ilgili görevlerden oluşmaktadır.

HGK-USEP hazırlanırken ulusal ve uluslararası teknik ve kurumsal çabaların geniş bir

analizi yapılmış, ulusal paydaşların sürece katılımı sağlanmıştır. Bu amaçla

düzenlenen HGK-USEP Hazırlık Ulusal Kongresi, 14-15 Mayıs 2014 tarihlerinde

Antalya’da gerçekleştirilmiştir. Kongrede stratejik alanlar, stratejik öncelikler,

eylemler ve görevlerin planlaması yapılarak “HGK-USEP Taslak Belgesinin

Hazırlanması” hedeflenmiştir. Kongre; üniversiteler, araştırma enstitüleri, yetiştirici

birlikleri, bakanlıklar, TAGEM, FAO ve Azerbaycan’dan HGK konusunda çalışan ve

FTPP proje ortaklarından iki temsilci olmak üzere toplam 90 katılımcıyla

gerçekleştirilmiştir. Paydaşlar, önceki çalışmalar sonucunda hazırlanmış olan HGK-

USEP taslak dokümanı üzerinde tartışma yapma ve fikirlerini belirtme olanağı

bulmuşlardır. Toplantının ana amacını taslak dokümanın tüm paydaşların görüşüne

açılması ve tartışılması oluşturmuştur.

EHGK Koruma Ulusal Komitesi 19 Haziran 2014 tarihinde, 21. olağan toplantısında,

HGK-USEP taslak dokümanı değerlendirme gündemiyle TAGEM’de toplanmıştır.

Komite toplantısında; HGK-USEP çalışmaları değerlendirilmiş, öneri ve katkılarla

onaylanmasına, eylemlerin daha detaylı olarak tanımlanmasına, iş paketleri ile ilgili

kurum ve kuruluşlardan görüş alınmasına, HGK-USEP tanıtımını sağlayacak bir

ekibin oluşturulmasına ve uygulamaya aktarılmasının sağlanmasına karar verilmiştir.

EHGK Ulusal Komite toplantısından sonra ilgili kurumlardan resmi görüşleri istenmiş

ve bu kurumların görüşleri dikkate alınarak HGK-USEP’de gerekli düzenlemeler

yapılmıştır. Hazırlanmış olan taslak doküman Tavsiye Komisyonu üyelerine

gönderilerek değerlendirmeleri ve düzenlemeleri sağlanarak HGK-USEP (2015-2020)

son halini almıştır (Anonim 2015).

HGK-USEP kapsamında, HGK’nın karakterizasyonu, envanteri, risk ve eğilimlerin

izlenmesi stratejik alanında; HGK envanterinin çıkarılması, karakterizasyonun

79

önceliklendirilmesi ve HGK’nın varlığında yaşanan eğilimlerin, risklerin belirlenmesi

ve erken uyarı sistemlerinin oluşturulması yer almıştır.

HGK’nın sürdürülebilir kullanımı ve geliştirilmesi stratejik alanındaki stratejik

öncelikler; geleneksel üretim sistemlerinin ve bunlarla ilgili bilgi kaynaklarının

desteklenmesi, geleneksel bilginin derlenmesi, tarım ekosistemi yaklaşımlarının teşvik

edilmesi ve geliştirilmesi ile ulusal hayvan ıslahı hedeflerinin belirlenmesi ve

stratejilerinin oluşturulması şeklinde belirlenmiştir.

Üçüncü olarak HGK’yı koruma stratejik alanında; yerinde canlı (in situ), yaşam alanı

dışında canlı (ex situ in vivo) ve gen bankalarında dondurarak koruma (ex situ in

vitro) programlarının geliştirilmesi, teknik standartların geliştirilmesi ve doğal afetler

ve hayvan hastalıklarına karşı risk yönetimi mekanizmalarının geliştirilmesi stratejik

öncelikleri belirlenmiştir.

Dördüncü ve son olarak politika kurumsallaşma ve altyapı stratejik alanında; HGK’yı

koruma ve sürdürülebilir kullanım hedeflerini planlama ve gerçekleştirilmesini

sağlayacak kurumsal yapıların güçlendirilmesi, ulusal, bölgesel ve uluslararası eğitim

ve araştırma altyapısının kurulması ve/veya geliştirilmesi ve HGK ulusal

politikalarının ve yasal çerçevenin gözden geçirilmesi ve geliştirilmesi stratejik

öncelikleri belirlenmiştir. Adı geçen dört stratejik öncelik alanında yer alan toplam 12

stratejik öncelik, 22 eylem ve 50 görev belirlenmiş olup her bir görev için sorumlu

kuruluş, ortak kuruluşlar, muhtemel gerçekleştirilme takvimi ve beklenen çıktılar

belirtilmiştir. Beş yıllık planlama süresince HGK-USEP çerçevesinde sağlanan

ilerlemenin her yıl raporlanması planlanmıştır. Beş yıllık sürenin sonunda ise HGK-

USEP’in günün koşullarına göre güncellenmesi öngörülmektedir. HGK’yı koruma ve

sürdürülebilir kullanım için yetiştirici ve araştırmacıların yanında tüm paydaşların

işbirliğinin HGK-USEP’in başarı şansını artıracağı düşünülmektedir. Ek.3’de bu

çalışma kapsamında ulaşılan veriler ışığında HGK-USEP için yapılan bir değerlendirme

yer almaktadır.

80

2.2.2.4 Tespit, tanımlama ve izleme

Türkiye’de DAD-IS üzerinde kayıtlı olan 38 türden 27 tanesi bulunmaktadır (Çizelge

2.6). Ayrıca DAD-IS’e rapor edilmeyen kedi, arı ve ipekböceği türlerine de Türkiye

evcil hayvan genetik kaynakları çalışmalarında yer verilmektedir. Böylece, toplamda 30

tür ülkemizde hayvan genetik kaynakları kapsamında değerlendirilmektedir.

Çizelge 2.6 Türkiye’de gıda ve tarım için kullanılan genetik kaynaklara ait türler

Sıra Türler Sıra Türler

1 Sığır 16 Tavşan

2 Tavuk 17 Geyik

3 Koyun 18 Kırlangıç

4 Keçi 19 Güvercin

5 Manda 20 Bıldırcın

6 Tek hörgüçlü deve 21 Ördek (Muscovy)

7 Çift hörgüçlü deve 22 Devekuşu

8 Çift/tek hörgüçlü deve 23 İpekböceği

9 Ördek (Evcil) 24 Bal arısı

10 Kaz (Evcil) 25 Domuz

11 Beçtavuğu 26 Eşek

12 Hindi 27 Köpek

13 Keklik 28 At

14 Tavus kuşu 29 Kobay

15 Sülün 30 Kedi

Türkiye biyoçeşitlilik ve HGK açısından büyük bir zenginliğe sahiptir. Fakat

Türkiye’de HGK’nın sayısal varlıkları, dağılımları ve risk durumları hakkında halen

yeterli bilgi bulunmamaktadır. HGK’nın sayı, dağılım ve risk durumlarına ilişkin bilgiler

araştırma bulguları, uzman değerlendirmeleri ve çeşitli sayımlar sonucunda elde edilen

verilere dayanmaktadır. EK 5’te bazı büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı küçükevcil hayvan

ırklarının Türkiye’de yayılma alanları yer almaktadır. EFABIS, Koyun Keçi Kayıt

81

Sistemi, TÜRKVET’de yer alan, tescil edilmiş olan ve HGK I. Türkiye Durum

Raporunda bildirilen Türkiye HGK EK 7’de verilmiştir. Bu kapsamda, çizelge 2.7’de

Türkiye HGK’nın sığır, manda, at, eşek, koyun, keçi, kedi, köpek, tavşan olmak üzere

memeli, tavuk, kaz, ördek, hindi, güvercin olmak üzere kanatlı ile arı ve ipekböceği

olmak üzere diğer türler için risk durumları yer almaktadır. Buna göre belirtilen türlere

ait genotiplerin % 31’i risk altında, % 12’si yok olmuş, % 37’si için risk bulunmuyor ve

% 20’sinin risk durumları ise bilinmemektedir (Anonim 2015).

Çizelge 2.7 Türkiye HGK’nın risk durumları (memeli, kanatlı ve diğer türler için)

Türler

Risk kategorisi Memeli1 Kanatlı

2 Diğer

3 Toplam

Risk altında 41 3 3 47

Yok olmuş 19 - - 19

Risk bulunmuyor 50 6 1 57

Risk durumu bilinmiyor 23 7 - 30

Toplam 133 16 4 153

1Memeli: sığır, manda, at, eşek, koyun, keçi, kedi köpek, tavşan,

2Kanatlı: tavuk, kaz, ördek, hindi, güvercin

3Diğer: arı, ipekböceği türleri

HGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı faaliyetlerinin etkin yönetiminde ilk

öncelik mevcut genetik çeşitliliğin miktar ve dağılımının ortaya konulmasıdır. Genetik

çeşitliliğin anlaşılması, populasyonların sayı ve dağılımlarının belirlenmesi, temel

karakterler ile yerli ve kültür ırklarının karşılaştırmalı performanslarının tesbiti ve güncel

durumunun ortaya konulması HGK’nın yönetimi için temel önceliklerdir. HGK

Koruma Ulusal Komitesi’nin 12 Eylül 2002 tarihinde gerçekleştirdiği ilk toplantısında,

Türkiye HGK’nın mevcut durumunun belli olmadığı bu nedenle ilk olarak ırk

karakteristiklerinin belirlenmesi ve Türkiye hayvancılık envanterin çıkarılmasının

zorunlu olduğu toplantı kararları arasında yer almıştır. Envanter konusu Ulusal

Komite’nin 2002-2015 yıllarında gerçekleştirilen hemen her toplantısında gündeme

gelmiş, Komitenin envanter çıkarılması hususundaki ısrarlı önerilerine rağmen

günümüze kadar herhangi bir gelişme sağlanamamıştır.

82

HGK çeşitliliğinin ırk sayısı ve ırkların populasyon dağılımları açısından ortaya

konulması ulusal olduğu kadar uluslararası boyutta da önem taşımaktadır. Ulusal ve

uluslararası boyutta teknik standartların oluşturulması, raporlama ve bilgilerin

paylaşımında ortak bir terminolojinin geliştirilmesine gereksinim duyulmaktadır.

Koruma stratejilerinin küresel boyutta planlanabilmesi ancak bölgesel ve

uluslararası ölçekte veri paylaşımı yoluyla mümkün olabilmektedir. Pek çok bölgede

ırkların durumları hakkında yeterli bilgi olmaması veya bilginin paylaşımındaki

eksiklikler nedeniyle sınır aşan ırklarla ilgili olarak bu ırklara sahip ülkeler arasında

ortak stratejiler geliştirilememektedir.

HGK’nın sayı ve dağılımlarını belirlemeye yönelik hazırlanması öngörülen envanter

çalışması; yöntemin, yer alacak kurum ve kuruluşların, gerekli bütçenin, çalışma

takviminin hazırlanması ve mevcut kayıt sistemlerinden envanter çalışmasında nasıl

yararlanılabileceğinin ortaya konulması konularını kapsamaktadır.

HGK envanterinde tür ve ırklara ilişkin sayısal durumun ortaya konulmasının yanı sıra

işletme yapıları, hayvancılık girdileri, üretim ve pazarlama sistemleri, ırkların

bulundukları ekosistemin nitelikleri yanında bu ırkların ekosisteme katkıları,

yöresel/geleneksel ürünler, ürün pazarlama-değerleme araçları ile HGK’nın kültürel

önemi gibi temel bilgiler de ihtiyaç duyulan veriler arasında yer almaktadır. HGK

envanterinin kapsamının geniş oluşu, ayrıntılı verilerin elde edilmesi anlamı

taşımaktadır. Böylece HGK yönetiminde uzun vadeli stratejilerle planlamaların

yapılmasına olanak sağlayacaktır. Bu kapsamda bir envanter çalışması detaylı olarak

hazırlanarak ve bu program kapsamında hareket edilecektir.

Envanterde, mevcut durumun tespit edilmesi dışında populasyonların değişim

eğilimlerinin ve HGK üzerindeki risklerin ortaya konulabileceği, verilerin sürekli güncel

tutulabileceği bir yapı gerçekleştirilmesi önem taşımaktadır. Bu sayede, ırkların

taşıdıkları riskler belirlenebilecek, özellikle yok olma riski yüksek ırklar için acil

önlemler hızla alınabilecektir.

83

HGK’nın çoğunda pedigri kayıtlarının bulunmayışı, sürülerin yoğun melezleme baskısı

altında farklı ırkların karışımı haline gelmesi ve sürekli melezlenme riski taşıması

Türkiye HGK envanter çalışmasında temel bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu

nedenle tam olarak tanımlanması yapılmamış populasyonların değerlendirilmesine ve en

uygun koruma ve sürdürülebilir kullanım yaklaşımlarının geliştirilmesine ihtiyaç vardır.

Bu açıdan başarılı bir envanter çalışmasının gerçekleştirilmesinde paydaşların tümünün

ve isabetle tanımlanması esastır (Anonim 2015).

Irkı tanımlayıcı bilgiler ve üretim çevresi verileri, ırkın hangi yetiştirme ortamına daha

uygun olduğunun bilinmesi açısından önem taşımaktadır. Yerli ve kültür ırkları arasında

karşılaştırmalı araştırmalar yapılması, HGK’nın temel özelliklerinin ve üretim

miktarlarının belirlenmesi stratejik planlamaların yapılabilmesi açısından önemlidir. Bazı

durumlarda sosyo-ekonomik koşullar, salgın hastalık, kuraklık ve diğer çevreye bağlı

değişimler nedeniyle HGK için acil önlemler alınması gerekebilmektedir. Ulusal

düzeyde hayvan genetik kaynaklarındaki risk ve eğilimlerin izlenmesi erken uyarı

sistemleri ve tepki mekanizmalarının kurulması bu açıdan da önem taşımaktadır

(Anonim 2015).

HGK risk durumları ve gelecek için öngörüler

Türkiye’de yetiştiriciliği yapılan bazı hayvan ırkları hakkında mevcut tanımlayıcı ve

üretim bilgileri yanında, yurt dışına çıkışına izin verilecek ırkların belirlenmesi

amacıyla kurulan Alt Komite tarafından hazırlanan ve Evcil Hayvan Genetik

Kaynaklarını Koruma Ulusal Komitesince onaylanan Risk Durumları Raporu (Anonim

2013a) temelinde yapılan değerlendirmeler aşağıda yer almaktadır.

Sığır ırkları: Türkiye yaklaşık 14 milyon baş sığır varlığıyla

(https://biruni.tuik.gov.tr, 2017a) toplam süt ve kırmızı et ihtiyacını büyük oranda

sığır yetiştiriciliğinden karşılamaktadır. Sığır yetiştiriciliğinde kültür ırklarıyla entansif

üretimin tercih edilmesi nedeniyle yerli sığır ırkları önemli ölçüde etkilenmiş ve

Türkiye sığır varlığının büyük bir kısmı kültür ırkı ve melezlerine dönüştürülürken

yerli sığır ırklarının toplam populasyon içerisindeki payları oldukça azalmıştır.

84

Kültür ırkları içerisinde Siyah Alaca sayısal bakımdan ilk sırada yer alırken bunu

Esmer ve Simmental ırkları izlemektedir. Yerli sığır genetik kaynaklarından Yerli

Kara, Boz Irk, Doğu Anadolu Kırmızısı, Kilis ve Zavot sığırları risk altında

bulunurken, literatürde yer almış olan; Halep, Çukurova, Dörtyol, Kırım, Kıbrıs,

Seferihisar, Kafkasya, Malakan, Diyarbakır, Karacadağ, Urga, Siyah (Kalmuk), Eleşkirt

ve Karaisalı Sığır ırk ve tipleri yok olmuştur (Ertuğrul vd. 2010).

Doğada hiçbir insan müdahalesi olmadan yaşama, beslenme ve üreme yeteneğine sahip

Boz sığırlar, günümüzde kendilerine kültür ırklarının yetiştirilemediği, Batı Anadolu ve

Trakya’nın yüksek rakımlı, engebeli ve ormanlık alanlarında yaşama alanı

bulabilmişlerdir. Tarıma elverişsiz bu alanlardan yararlanarak ülkemiz et üretimine

katkı sağlamaktadırlar. Tehdit altındaki ırkın yurt dışına çıkışı uygun görülmemektedir.

Doğu Anadolu Kırmızısı sığırı meralarıyla ön plana çıkan Erzurum ve çevresinde

yetiştirilen orta ya da küçük cüsseli bir ırktır. Bölgede mera, yayla, plato ve dağlar

coğrafik yapının ana unsurlarını oluşturmaktadır. Bu ırk da yüksek eğimli arazileri,

marjinal alanları kolaylıkla değerlendirebilmektedir. Bu hayvanlardan elde edilen

yöresel ürünler çivil peynir ve tereyağı yanında et kalitesi ile öne çıkmaktadır. Ancak

bölgede kültür ırkı hayvanlar ya da bunların melezleri önemli bir potansiyele ulaşmış,

dolayısıyla Doğu Anadolu Kırmızısı sığırların sayısında çok ciddi bir azalma

yaşanmıştır. Risk altında olduğunu açıkça gösteren sayısal değerler ve olumsuz uzman

görüşü nedeniyle yurt dışına çıkışı uygun görülmemektedir.

Zavot Sığırı, Kars ve Ardahan çevresinde, uzun yıllar et, süt ve gücünden istifade

edilmiş yerli bir ırktır. Zamanın yetiştiricilik şartlarına göre, bölgenin coğrafik

imkânlarında en iyi gelir getiren hayvan olarak değerlendirilmiştir. Ancak yerli ırk

hayvanların verim bakımından kültür ırklarıyla rekabet edememesi, dolayısıyla pazar

değerlerindeki düşüşler ve teknolojik gelişmelerden dolayı yöre çiftçisi son yıllarda

tercihini kültür ırkları ya da bunların melezlerinden oluşan genotiplerden yana

kullanmaya yönelmiştir. Suni tohumlama yoluyla elde edilen buzağılara ve tohumlanan

anaçlara yapılan desteklerin de etkisiyle bu ırk sayısal bakımdan çok ciddi düzeyde

azalmaya başlamıştır. Yurt dışına çıkışı uygun görülmemektedir.

85

Güney Anadolu Kırmızısı, Kilis merkez olmak üzere, İçel’den Şanlıurfa’ya kadar olan

Güney Anadolu Bölgesinde yetiştiriciliği yapılan süt ve et verim yönlü yerli sığır

ırkımızdır. Güney Anadolu ve Akdeniz’in sıcak iklimine uyum sağlamıştır. Irkın risk

durumu hakkındaki yetersiz bilgi nedeniyle yurt dışına çıkışı uygun görülmemektedir.

Yerli Güney Sarısı, Mersin’den başlayarak Hatay’a ve Şanlıurfa’ya kadar olan iller,

başlıca Toros ve Amanos dağları ile Akdeniz arasında kalan bölgelerde yetiştirilmekte

olan et ve süt verim yönlü bir sığır ırkıdır. Irkın risk durumu hakkındaki yetersiz bilgi

nedeniyle yurt dışına çıkışı uygun görülmemektedir.

Yükseklik ve ağırlık itibariyle küçük yapılı, kısa boynuzlu sığır ırklarından olan Yerli

Kara süt ve et verim yönlü sığır ırklarımızdandır. Orta Anadolu Bölgesi koşullarına

adapte olmuştur (Ertuğrul vd. 2010). Irkın risk durumu hakkındaki yetersiz bilgi ve

geleceği hakkındaki olumsuz uzman görüşü nedeniyle yurt dışına çıkışı uygun

görülmemektedir.

Anadolu Mandası: Anadolu Mandası yüzyıllardır süt, et ve çeki gücünden faydalanılan

önemli bir hayvan genetik kaynağımızdır. Türkiye’nin farklı yerlerinde dombay, camız,

camış ve kömüş gibi adlarla anılmaktadır. Manda eti geleneksel sucuk yapımında

aranılan bir üründür. Manda sütünde yağ oranı, ortalama olarak % 8,0 civarındadır. Bu

sütten elde edilen kaymak, peynir ve yoğurt özellikleri bakımından aranılan ürünlerdir.

Türkiye’de Akdeniz manda ırklarından olan Anadolu Mandası yetiştirilmektedir. Çeki

gücüne günümüzde ihtiyaç kalmaması, yetiştiricilerin sığır yetiştiriciliğine yönelmeleri

gibi farklı nedenlerle 1970’li yıllarda bir milyon civarında olan manda varlığımız, son

40 yılda büyük bir azalma göstermiş ve günümüzde 142.000 başa gerilemiştir

(https://biruni.tuik.gov.tr, 2017a). Sayısal varlığı ve olumlu uzman görüşü dikkate

alınarak yurt dışına çıkışında bir sakınca görülmemektedir.

Koyun ırkları: Türkiye, coğrafi yapısı, iklimsel koşulları ve tarımsal üretim yapısı

nedenleriyle ancak küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin yapılabileceği geniş alanlara

86

sahiptir. Bu nedenle, koyun yetiştiriciliğinin Türkiye tarımı içerisinde özel bir yeri

vardır ve koyun üretimi açısından dünyada önde gelen ülkelerden biridir.

Toplam 31 milyon baş koyun varlığımızın (https://biruni.tuik.gov.tr, 2017a) büyük

bölümünü yerli koyun ırkları oluşturmaktadır. Koyun türü, hayvan genetik

kaynaklarında genetik çeşitlilik açısından en zengin türü oluşturmakta olup, farklı kayıt

sistemlerinde Türkiye’de var olan 45 ırk rapor edilmiştir (Anonim 2004a, EK 7).

Bununla birlikte, saf yetiştiriciliği bakımından önemli bazı koyun ırklarımız tehdit

altındadır, bu nedenle koruma altına alınmışlardır. Yerli koyun genetik

kaynaklarından; Güney Karaman, Dağlıç, Herik, Tuj, Kıvırcık ve Hemşin tehdit

altındadır. Çine Çaparı ve Norduz koyunları ise ağır tehdit altında olan ırklardır. Diğer

yandan Ödemiş ve Halkalı ırkları yok olmuştur (Ertuğrul vd. 2010).

Türkiye yerli koyun ırklarının her biri farklı ve önemli özelliklere sahiptir. Bunlar

arasında başlıca; Kıvırcık koyununun et kalitesi, Gökçeada ve Çine Çaparı koyunlarının

zor koşullara adaptasyonu, Sakız koyununun yüksek üreme gücü ve süt verimi

sayılabilir (Yıldırır vd. 2011).

Üretim sistemleri açısından Türkiye’de koyun yetiştiriciliği ırklara ve yetiştiriciliğinin

yapıldığı bölgelere bağlı olarak; yoğun üretim sistemlerinden başlayarak, yayla, göçer

ve neredeyse tamamen doğal koşullarda serbest üretim sistemlerine uzanan farklı

yapılara sahiptir. Örneğin, saf örneklerinin yetiştiriciliğinin özellikle İzmir ilinde

yapıldığı, döl ve süt verimi bakımından öne çıkan Sakız koyunu küçük aile

işletmelerinde, çok iyi bakım ve besleme koşullarında yetiştirilirken, Gökçeada koyunu

yarı vahşi olarak tanımlanabilecek, doğum dönemi haricinde tamamen serbest

koşullarda yetiştiriciliğinin yapıldığı ada koşullarına adapte olmuştur. Geleneksel olarak

yetiştiriciliği yapılan yerli ırklarımızın tamamı yetiştirildiği bölgenin iklim ve diğer

çevresel koşullarına çok iyi uyum göstermiştir (Anonim 2015). Sakız koyun ırkına ait

birey sayısının yeterli olduğu görülüp, yurt dışına çıkışının uygun olduğu

düşünülmektedir.

87

Türkiye’nin sayısal olarak ve yayıldığı bölgeler açısından en yaygın olan yerli koyun

ırkı Akkaraman’dır. Akkaraman, düşük verimli meraların, tahıl tarımının yapıldığı,

kurak bölgelerin hayvanıdır. Orta Anadolu ve çevresinden Doğu Anadolu Bölgesine

kadar yayılım göstermiştir. Risk altında gözükmüyor bile olsa, sayısında ciddi bir

azalma gözlenmektedir. Yine de şu anda risk altında olmaması yurt dışına çıkışının bir

pazar yaratarak sürdürülebilirliğine katkıda bulunacağı düşünülerek çıkışına izin

verilmektedir. Orta Anadolu bölgesinde ayrıca; Kangal Akkaraman, Malya, Orta

Anadolu Merinosu, Ramlıç ve Doğu Anadolu Bölgesinde Morkaraman, Tuj, Norduz

koyunları yetiştirilmektedir. Ramlıç Koyunu risk altında gözükmüyor ve ırkın geleceği

açısından uzman tarafından yurt dışına çıkarılması uygun bulunan bu ırk henüz tescil

edilmemiş olduğundan yurt dışına çıkışı uygun görülmemiştir.

Morkaraman Koyununun yeterli sayısal varlığı ve olumlu uzman görüşü dikkate

alınarak yurt dışına çıkışının uygun olduğu düşünülmüştür. Norduz Koyunu, yeterli

sayısal varlığı ve olumlu uzman görüşü dikkate alınarak yurt dışına çıkışının uygun

olduğu düşünülmüştür. Tuj Koyunu hakkındaki yetersiz bilgi, olumsuz uzman görüşü

ve ırkın genetik yapısındaki aşırı dejenerasyon sebebiyle yurt dışına çıkışı uygun

görülmemiştir.

Trakya, Marmara ve Kuzey Ege bölgesinin hakim yerli koyunu Kıvırcık ırkıdır.

Kıvırcık; yüksek, makilik, soğuk ve nemli çevre şartlarına iyi adapte olmuştur. Irkın

sayısal olarak risk altında bulunmadığı bilinmekte ve yurt dışına çıkışı uygun

görülmektedir. Gökçeada Koyunu uzman görüşü ve mevcut sayısal verilerden risk

altında olmadığı anlaşılan bir ırktır ve yurt dışına çıkışının bir pazar yaratarak

sürdürülebilirliğine katkıda bulunacağı düşünülerek çıkışına izin verilmesi uygun

görülmektedir. Karacabey Merinosu Koyunu sayısal verilerden ve olumlu uzman

görüşünden yola çıkılarak ırk açısından risk olmadığı sonucuna varılmıştır. Et kalitesi

yönündeki olumlu özellikleri nedenliyle yurt dışına çıkışının bir pazar yaratarak

sürdürülebilirliğine katkıda bulunacağı düşünülerek çıkışı uygun görülmektedir.

Bandırma Koyunu uzman görüşleri doğrultusunda son derece yeni olan ve de ileride

olumlu özelliklerinden dolayı talep göreceği beklenen bu tipin ne sayısal ne de genetik

özellikleri hakkında yeterli bilgi bulunmaktadır. Ayrıca henüz tescil de edilmeyen bu

88

ırkın yurt dışına çıkışı uygun görülmemektedir. Türkgeldi Koyunu hakkındaki yetersiz

bilgi, olumsuz uzman görüşü ve ırkın genetik yapısındaki aşırı dejenerasyon sebebiyle

yurt dışına çıkışı uygun görülmemektedir.

Dağlıç koyunu İç Batı Anadolu Bölgesinin önemli koyun ırklarındandır. Risk altında

gözükmüyor bile olsa, sayısında ciddi bir azalma gözlenmektedir. Yine de şu anda risk

altında olmaması yurt dışına çıkışının bir pazar yaratarak sürdürülebilirliğine katkıda

bulunacağı düşünülerek çıkışına izin verilmektedir.

Acıpayam, Pırlak, Çine Çaparı ve Karya koyunları da İç Batı Anadolu Bölgesinde ve

yakın bölgelerde yetiştirilmektedir. İzmir ili başta olmak üzere Ege, Marmara ve

sahillerinde Sakız koyunu yetiştiriciliği yapılmaktadır. Acıpayam Koyunu koruma ya da

geliştirme programları kapsamında olmadığından hakkında güvenilir veri

bulunmamaktadır. Bu nedenle tescil edilmiş bir ırk olduğu halde yurt dışına çıkışı

uygun değildir. Çine Çaparı Koyunu ırkının ağır tehdit altında oluşu nedeniyle yurt

dışına çıkışı uygun görülmemektedir. Pırlak Koyunu risk altında gözükmüyor bile olsa,

ırk hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır ve uzman görüşü de elde edilememiştir.

Henüz tescil de edilmemiş olduğundan yurt dışına çıkışı uygun görülmemektedir. Karya

Koyunu de tescil edilmiş olmadığından yurt dışına çıkışı uygun görülmemiştir.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve çevresinde İvesi, Güney Karaman, Hamdani, Karakaş

ve Zom koyunları yetiştirilmektedir. İvesi koyun ırkına ait sayısal verilerden ve olumlu

uzman görüşünden yola çıkarak ırkın risk altında olmadığı anlaşılmaktadır. Güney

Karaman Koyunu risk altında gözükmüyor bile olsa, ırk hakkında yeterli bilgi

bulunmamaktadır ve uzman görüşü de elde edilememiştir. Hamdani Koyunu koruma ya

da geliştirme programları kapsamında olmadığından ırkla ilgili güvenilir veri

bulunmamaktadır ve aynı zamanda tescil edilmiş bir ırktır. Ayrıca sınırlı bir bölgede

sadece iki ilimizde yetiştirilen ırkın avantajlı yetiştirme özellikleri olduğu yönündeki

uzman görüşü bulunmaktadır. Yurt dışına çıkışı uygun görülebilir. Karakaş Koyunu

sayısal olarak risk altında olmasa da henüz tescil edilmemiş oluşu nedeniyle yurt dışına

çıkışı uygun değildir. Zom Koyunu sayısal verilerden ve olumlu uzman görüşünden

89

yola çıkılarak ırk açısından risk durumunun olmadığı düşünülmektedir. Ancak ırkın

tescil edilmediği de göz önüne alındığında yurt dışına çıkışı uygun değildir.

Karadeniz Bölgesi ve çevresinde Karayaka, Hemşin, Herik, Bafra, Karagül koyunları

yetiştirilmektedir. Bölge koşullarına adaptasyon açısından Hemşin koyunu örnek

verilebilir. Hemşin koyunu yağışlı ve nemli Doğu Karadeniz iklimine adapte olmuş,

engebeli ve dağlık meraları çok iyi değerlendirme özelliğine sahip, kombine verimli

olmakla birlikte et yönüyle ön plana çıkmıştır (Anonim 2009). Karayaka Koyunu

uzman görüşüne ulaşılamayan ırkın yeterli sayıda ve yeterli genişlikte alanda

yetiştirildiği gözlemlenmiş ve yurt dışına çıkışının uygun olduğu düşünülmüştür.

Hemşin koyunu uzman görüşü tarafından da sınırlı bir bölgede sınırlı sayıda hayvanla

yetiştiriciliği sürdürülen ırk, sayısal verilere göre risk altında bulunmuyor gibi gözükse

de uzmanın ırkın varlığının tehlikede olabileceğine dair görüşü bulunmaktadır. Ancak

ırk yetiştirildiği coğrafi bölge’ye özel ve de başka ülkelerdeki mensuplarıyla genetik

ilişkisini sürdüren bir ırktır, yurt dışına çıkarılmasında bir sakınca görülmemiştir.

Karagül Koyunu sayısal verilere göre risk altında olduğu görülen ırkın aynı zamanda

uzman görüşü doğrultusunda melezleme baskısı altında da olduğu anlaşılmaktadır.

Sınırlı bir bölgede, sınırlı sayıda üretici ve hayvanla yetiştiriciliği yapılan ırkın tescil

edilmediği de göz önüne alındığında yurt dışına çıkışı uygun görülmemektedir.

Keçi ırkları: Türkiye’nin sahip olduğu 10,3 milyon baş keçi varlığının önemli bir

kısmını Kıl keçisi oluşturmaktadır (https://biruni.tuik.gov.tr, 2017a). Türkiye

tarımında keçi yetiştiriciliği çevresel ve sosyo-ekonomik koşullara bağlı şekillenmiş

olup, Kıl keçi yetiştiriciliği, orman içi ve kenarı köylerde yaşayan insanların en önemli

geçim kaynağını oluşturur. Keçi yetiştiriciliği çoğunlukla dağlık ve kırsal bölgelerde

yapılmakta olup, Kıl keçi yetiştiriciliği özellikle Ege, Akdeniz, Marmara ve

Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yoğunlaşmaktadır.

Türkiye’de süt tipi keçilerin toplam keçi varlığı içerisindeki payı oldukça azdır. Süt

tipi keçiler başlıca Batı Anadolu bölgesinde yetiştirilmektedir.

90

Yerli keçi genetik kaynaklarından Kıl ve Kilis keçileri için tehdit bulunmadığı, Ankara

Keçisi’nin tehdit altında olduğu, Malta ve Norduz keçilerinin ise ağır tehdit altında

olduğu değerlendirilmektedir (Ertuğrul 2010). Kıl Keçisi populasyonu risk altında

olmadığından ve tescilli bir ırk olduğundan yurt dışına çıkışında bir sakınca

bulunmamaktadır. Kilis Keçisi populasyonu risk altında olmadığından ve tescilli bir ırk

olduğundan yurt dışına çıkarılmasında bir sakınca bulunmamaktadır.

Ankara keçisinin anavatanı Anadolu’dur. Özellikle Ankara ve çevresi olmak üzere İç

Anadolu Bölgesi’nin orta kısımları ile Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yetiştiriciliği

yapılmaktadır.

Ankara Keçisi diğer keçilerden farklı olarak sadece kendisine has ve tiftik olarak

adlandırılan ince, parlak ve ipeksi tüyleri için yetiştirilmektedir. Tiftik ve buna bağlı

dokuma sanayii yüzyıllar boyunca önemli bir gelir kaynağı olmuştur. Tiftik keçisi

yetiştiriciliğinin sadece Anadolu’da yapılmasıyla Dünya’da lider konumuna sahip olan

Türkiye, ırkın 1838 yılından yurt dışına çıkarılması ve ABD, Fransa, Güney Afrika ve

Avustralya gibi ülkelere götürülerek buralarda da başarılı şekilde yetiştirilmeye

başlanması ile beraber lider durumunu kaybetmiştir.

Son yıllarda sentetik liflerin üretimiyle beraber, tiftik dokuma ürünü olarak önemini

yitirmiş, Ankara keçisinin et, süt ve deri gibi diğer ürünlerinden faydalanılması daha da

yaygınlık kazanmıştır. Tiftiğin önemini kaybetmesi sonrası et ve süt üretimi daha ön

plana çıkan bu keçiler küçük yapılı ve narin hayvanlardır. Ancak küçük yapılı olması

kendisine dezavantaj sağlamış, daha büyük yapılı kıl keçileri ile melezlenmeye

başlanmıştır. 1960’lı yıllarda 6 milyon olan Ankara keçisi varlığı günümüzde 100

binlere kadar gerilemiştir. Ankara Keçisi risk altında gözükmüyor bile olsa, sayısında

ciddi bir azalma gözlenmektedir. Yine de şu anda rik altında olmaması yurt dışına

çıkışının bir pazar yaratarak sürdürülebilirliğine katkıda bulunacağı düşünülerek

çıkışına izin verilmesi uygun görülmektedir.

Ankara keçisi, kıl keçilerinde olduğu gibi çoğu canlının erişip tüketemediği bitkilerden

istifade edebilmekte funda ve çalılıklardan etkin bir şekilde faydalanmaktadır. Tiftik

91

genelde beyaz renkli olmakla beraber, başta Siirt olmak üzere Mardin ve Şırnak

illerinde yetiştirilen Ankara Keçilerinin tiftiği renklidir. Bu renkli yapıdaki keçilere bu

bölgede Siirt Keçisi denilmektedir. Siirt keçilerinde kahverengi, siyah, gri, altın sarısı,

krem ve gümüşi renklere rastlanılmaktadır. Renkli tiftik genel olarak, battaniye,

seccade, kilim, çanta, yolluk, yastık gibi ürünlere işlenmektedir. Siirt-Şırnak yöresinde

çok eski tarihlerden beri yöredeki evlerde bulunan el yapımı tezgâhlarda dokunan

önemli bir kültür mirası olan şal-şapik kumaşı yine renkli tiftikten üretilmektedir. Şal-

şapik kumaşı yazın serin, kışın sıcak tuttuğu ve dayanıklı olduğu için halkın günlük

kıyafeti iken, bu sanatı bilen ustaların sayısı azalması ve giderek daha az üretilmesinden

dolayı üretimi neredeyse durmuş ve kaybolmaya yüz tutmuştur. Tiftikten üretilen bu

ürünler günümüzde sadece hediyelik eşya satan mağazalarda satılır olmuştur. Siirt ve

Bitlis illerine has olan ve koyun-keçi gövdesinin 2-3 metre derinliğinde kuyularda odun

ateşi ile pişirilmesi ile yapılan bir yemek olan Büryan, en lezzetli olarak Ankara keçisi

eti ile yapılmaktadır. Ankara Keçisinin yurt dışına çıkışı uygun görülmemiştir.

Geçmişten günümüze önemli bir kültürel mirasımız olan Renkli Ankara keçisi ve bu

keçiden elde edilen yöresel ürünlerin sürdürülebilir korunması için uzun bir mesafenin

kat edilmesi gerekmektedir (Anonim 2015).

Honamlı Keçisi, Toros dağlarının bir sembolü olup teke yöresi dediğimiz bölgedeki

insanlara geçim kaynağı olmuştur. Konya-Seydişehir, Antalya-Döşemealtı ve Isparta-

Gelendost yerleşim birimlerinde Honamlı keçisi halk elinde koruma projesi kapsamında

koruma altına alınmıştır. Adını Honamlı Yörüklerinden alan bu keçi ırkı halk arasında;

yörük keçisi, tahra burun ve camgöz gibi isimlerle de tanınır. Göz rengi genelde açık

mavidir ki bazı yörelerde bu nedenle camgöz olarak adlandırılırlar. Dikkat çeken en

önemli özelliği kemerli bir burun yapısıdır. Yüksek düzeyde büyüme ve

küçümsenmeyecek süt verimine sahip olduğu tespit edilmiştir. İri yapılı, ince ve uzun

vücut yapılıdır. Antalya yöresinde yetiştirilen saf Honamlı Keçilerinde alın ve ayaklar

beyaz vücut siyahtır. Hakim renk siyah olmasına karşın kırçıl renkte ve kahverenginin

değişik tonlarında keçilere rastlamak da olağandır. Sırasıyla et, süt ve kıl verimi

öncelikli olan Honamlı keçisi kombine verimli bir yerli ırkımızdır. Erkek ve dişiler

boynuzludur. Erkekte boynuzlar dişilerden daha iyi gelişmiş kendi ekseni etrafında

kıvrılmış, kulak etrafında yay çizerek geriye doğru uçları aşağıya ve öne doğru uzar.

92

Kuyruk kıl keçiden daha uzun, kalın ve püskül görünümündedir. Kulaklar küçük ve

kalındır. Saflık nişanelerinden biri alnındaki boynuzlar arası mesafedir (Anonim 2009,

Anonim 2015). Honamlı Keçisine ait sayısal veriler çok güvenilir olmadığından yurt

dışına çıkışı uygun görülmemiştir.

Abaza Keçisi önemli ölçüde bir risk altında olması nedeniyle, yurt dışına çıkışı uygun

görülmemektedir. Ak Keçi koruma ya da geliştirme programları kapsamında

olmadığından hakkında kapsamlı veri bulunmamaktadır. Rapor hazırlandığı dönemde

tescil edilmemiş bir ırk olduğundan yurt dışına çıkışı uygun görülmemiştir. Osmanlı

(Gürcü) Keçi populasyonu risk altında olduğundan, uzman görüşünün de ırkın geleceği

hakkındaki olumsuz görünüşü nedeniyle yurt dışına çıkışı uygun görülmemiştir. Halep

Keçisi yetiştirildiği coğrafi bölgeye özel ve başka ülkelerdeki mensuplarıyla genetik

ilişkisini sürdüren bir ırktır, yurt dışına çıkarılmasında bir sakınca görülmemiştir. İspir

Keçisinde populasyon risk altında olduğundan ve tescilli bir ırk olmadığından yurt

dışına çıkışı uygun değildir. Kaçkar Keçi populasyonu risk altında olduğundan ve

tescilli bir ırk olmadığından yurt dışına çıkışı uygun değildir. Malta Keçisi, koruma ya

da geliştirme programları kapsamında olmadığından hakkında güvenilir veri

bulunmamaktadır. Tescil edilmemiş bir ırk olduğundan yurt dışına çıkışı uygun

görülmemiştir. Norduz Keçi ırkı hakkında yeterli bilgi ve veri bulunmadığından ve

sayıca ciddi ölçüde azalmış olduğundan yurt dışına çıkışı uygun görülmemiştir.

Tavuk ve hindi: Türkiye tavukçuluk sektörü 90 lı yıllardan beri önemli gelişme

göstererek en gelişmiş hayvancılık kolu haline gelmiş, yumurta ve beyaz et üretimiyle

beslenmeye, özellikle de biyolojik değeri yüksek protein üretimine katkısını giderek

artırmıştır. Başlangıçta üretim küçük aile işletmelerinde yüksek birim maliyet ile

gerçekleştirilmekte iken sektörde yapısal değişime gidilerek entegre tesisler

kurulmuş, yapılan yatırımlarla modern üretim tesislerinin sayısı ve üretim kapasitesi

hızla artmış, yüksek standartta üretim yaygınlaşmıştır.

Tavuk eti üretimi yaklaşık % 64’lük bir oranla (Anonim 2013b) Türkiye’nin toplam et

üretiminde önemli paya sahiptir. Yılda yaklaşık olarak üretilen 16 milyar adet yumurta

93

da (Anonim 2013b) dikkate alındığında tavukçuluk sektörünün Türkiye’nin bir

numaralı hayvansal protein kaynağı durumunda olduğu söylenebilir.

Türkiye hindi yetiştiriciliği sektörü son yıllarda hemen tamamen entansif nitelik

kazanmıştır. Hindi eti üretiminde önemli bir artış görülse de damızlık temininde dışa

bağımlılık söz konusudur (Anonim 2014). Türkiye kanatlı sektörü hayvancılık

ihracatının çok önemli bir kısmını kapsamakta ve dünya pazarında rekabet edebilir

bir konumda bulunmaktadır.

Denizli ve Gerze tavuk ırkları: Farklı iklim koşullarına ve coğrafi bölgelere sahip

Türkiye’de şu ana kadar tanımlanmış ve üzerinde çalışma yapılmış iki tavuk ırkı ve bu

ırklara ait hatlar bulunmaktadır. Denizli ve Gerze tavuk ırkları Uluslararası Hayvancılık

Araştırma ve Eğitim Merkezi, Lalahan’da koruma altına alınmıştır.

Denizli tavuk ırkının kökeni Denizli ve yöresi olmakla birlikte yayılma alanı tüm

Anadolu ve Trakya’dır. Yumurta üretimi amacıyla ve özel merak nedeniyle yetiştirilir.

Erkekler renklerine göre demir kır, pamuk kır, kefi sarı, al ve siyah olarak adlandırılır.

Dişiler bazılarının boynunda görülebilen eser miktardaki renk dışında tamamen siyahtır.

Yumurta kabuk rengi beyazdır.

Denizli horozları 15-16 sn süren uzun ötüşleri ile ünlüdür. Telek uzunluğu ve ayak

derisi renginin farklı olması nedeniyle seleksiyonla otoseks civciv elde etme imkanı

bulunmaktadır. Ekstansif ve yarı entansif şartlarda yetiştirilirler (Anonim 2009).

Gerze tavuk ırkı Sinop’un Gerze ilçesinde yumurta üretimi ve özel merak amacıyla

yetiştirilmektedir. Baş orta uzunlukta ve çatal ibiklidir. Vücut siyah tüylerle kaplıdır.

Erkeklerde kuyruk tüyleri ışık altında yeşil-siyah bir görünüm verir. İncik, ayak derisi

ve pulları gri tonlarında, tüysüz, dört parmaklı ve mahmuzludur. Yumurta kabuk rengi

beyazdır. Oldukça ürkek bir tavuk ırkıdır. Erkekler boğuk ve kalın bir sese sahiptir.

Ekstansif ve yarı entansif şartlarda yetiştirilirler (Anonim 2009).

94

Arı genetik kaynakları: Farklı bölgelerinde çiçeklenme ve nektar akımının yılın

değişik dönemlerinde gerçekleşmesi, Türkiye’yi arıcılık için uygun koşullara sahip

kılmaktadır. Dolayısıyla Arıcılık sektörü Türkiye’de geleneksel bir uğraşı ve kırsal

geliri artırıcı bir araç olarak değerlendirilmektedir. Arı gen merkezlerinden biri olan

Türkiye, 6,5 milyon koloni varlığı ve yaklaşık 95 bin ton bal üretimi ile dünyada arıcılık

sektöründe çok önemli bir yere sahiptir (Anonim 2014).

Kafkas arısı dünyada ekonomik değeri olan dört önemli arı ırkından biridir. Ana vatanı

Orta Kafkasların yüksek vadileri olarak bilinir. Türkiye’de Ardahan ve Artvin illeri

Kafkas arısının gen merkezi olarak ilan edilmiştir. Ardahan Posof ve Artvin Camili

bölgeleri tam izole alan olarak kabul edilmiştir. Kafkas arısının en önemli özelliği, en

uzun dile sahip arı ırkı olmasıdır. Bu uzun dili sayesinde derin tüplü bitkilerden nektar

toplayabilirler. Bu özelliklerinden dolayı polinasyonda çok verimli bir arı ırkıdır.

Bulunduğu bölgedeki bitkisel üretimin miktar ve kalitesini artırır. Dağ tipi gri renkli,

ova tipi ise sarı renklidir. Dağ tipi, ova tipine göre daha uysal, hastalıklara daha

dayanıklı, oğul eğilimi daha düşük ve bal verimi daha yüksektir. Kışlama yeteneği ve

yaşama gücü yüksektir. Bu özelliğinden dolayı kışı ağır geçen soğuk bölgelere iyi

adapte olmuştur.

İpekböceği: İpekböceği hatları Bursa Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünce ex situ

in vivo yöntemle koruma altına alınmıştır. Toplam 15 ipekböceği hattı ülkemizin öz

varlığı kabul edilerek ekonomik, biyolojik ve kültürel bir zorunluluk olarak konu ile ilgili

tek kamu kuruluşu Mülga İpekböcekçiliği Araştırma Enstitüsü binalarında genetik

kaynak olarak muhafaza edilmektedir. Bursa Beyazı, Bursa Beyazı Alaca ve Hatay Sarısı

olmak üzere 3 ipekböceği hattı 2004 yılında tescil edilmiştir. Bunlar polihibrid

yetiştiriciliğe geçilmeden önce elde bulunan, karşılıklı işbirliği ile yurt dışından getirilen

hatlar ile hibritlerden seleksiyon yoluyla elde edilen hatlardan oluşmaktadır.

İpekböceği yumurtalarının biyolojisi gereği bir yıldan fazla süreyle muhafaza edilmesi

mümkün olmadığından her yıl yeniden üretilmesi gerekmektedir. Yürütülen proje ile, bu

hatların verimle ilgili özelliklerinin tespit edilmesi, incelenen karakterlere ait verilerin

sürekli olarak izlenmesi, elde edilerek sonuçların ıslah çalışmalarına temel oluşturması

95

ve mevcut hatların genetik kaynak olarak muhafaza edilmesi amaçlanmaktadır (Anonim

2015).

Kedi, köpek ve tavşan: Van Kedisi, Van Gölü Havzası başta olmak üzere Türkiye’nin

tüm bölgelerine ve dünyanın muhtelif ülkelerine yayılmıştır. Vücut orta uzunlukta,

göğüs geniş ve derindir. Vücudun ön kısmı arkaya göre daha geniştir. Göz rengi

bakımından üç tipi vardır. Gözlerden birisi mavi, diğeri kehribar olabileceği gibi her iki

göz mavi veya sarı olabilir. Vücudun tamamı beyaz tüylü ya da baş, sırt, bacak, kulak

ve kuyrukta kızıl-sarı lekeliler olmak üzere iki ayrı tipi bulunur. Farklı çevre şartlarına

uyum yeteneği yüksektir. Avlanma içgüdüsü gelişmiştir. Suda yüzmeyi ve suyla

oynamayı seven ender kedi ırklarından birisidir. Temizlik konusunda diğer hayvanlara

göre daha dikkatlidirler.

Ankara Kedisi’nin yayılma alanı Ankara ili ve çevresidir. Vücut orta uzunlukta ve vücut

bölümleri arasındaki uyum çok iyidir. Kemikler ince, uzun fakat kuvvetli kaslarla

kaplıdır. Sağrı omuzlara göre daha yüksektir. Vücut ipeksi, uzun, beyaz ve parlak

tüylerle kaplıdır. Boyun ve kuyruk bölgelerinde tüyler daha uzundur. Göz rengi

bakımından üç tipi vardır; her iki göz mavi ya da kehribar (sarı ve yeşile kadar farklı

renklerde) olabileceği gibi gözlerden birisi mavi, diğeri kehribar olabilir. Analık

içgüdüsü çok iyidir. Eğitilmeye uygun, öğrenme kapasitesi ve avcılık yeteneği

yüksektir. Sağırlık diğer ırklara göre daha yaygındır.

Kangal köpek ırkı, Sivas başta olmak üzere tüm Anadolu’da sürü koruma ve bekçilik

amacıyla yetiştirilir. İri yapılıdır ve vücut bölümleri arasındaki uyum çok iyidir. Göğüs

geniş ve derin, bel orta uzunluktadır. Bacaklar uzun, kuvvetli, pençeleri iri ve güçlüdür.

Renk kirli beyazdan açık sarı tonlar arasında değişir. Vücut kılları kısa ve sıktır.

Sahibine sadık, savunmasız kişilere özellikle kadın ve çocuklara karşı uysaldır. Analık

içgüdüsü genellikle iyidir. Sürü koruma yeteneği içgüdüsel olup bu görevi çobandan

tamamen bağımsız bir şekilde yerine getirir. Yüzdeki siyah maske ile kuyruğun bel

üzerinde öne doğru helezon şeklinde kıvrım oluşturması ırkın en önemli özelliğidir.

Soğuk ve az nemli çevre şartlarına uyum sağlamış bir ırktır. Kangalın yetiştirilme amacı

kırsal kesimlerde ve büyük çiftliklerde hayvanları başta kurt olmak üzere yırtıcılardan

96

korumak, aynı zamanda bekçilik ve koruma görevi yapmaktır. Yaşam ortamı koyun

sürülerinin bulunduğu alanlardır.

Akbaş köpek ırkı, Sivrihisar, Afyon, Eskişehir ve Ankara’da sürü koruma ve bekçilik

amacıyla yetiştirilir. Orta iriliktedir ve vücut bölümleri arasındaki uyum çok iyidir.

Kaslar gelişmiş, duruş atletik ve zariftir. Göğüs geniş ve derin, sırt çizgisi düz, bel ve

kalça dar, karın içe çekik, sağrı meyillidir. Vücut beyaz, burun ve dudaklar siyahtır.

Kuyruk uzun olup bel üzerinde tek veya çift sarmal çember oluşturur. Uzun ve kısa

tüylü olmak üzere 2 tipi vardır. Koruma içgüdüsü gelişmiştir. Yabancılara karşı

kuşkucudur. Görev esnasında güç, cesaret, sürat ve çevikliği ile hasmını etkisiz kılar.

Geceleri hareketli, gündüzleri sakin ve hareketsizdir. Koruma köpeğidir, sürü koruma

ve bekçilik özelliği iyidir. Uyarıya gerek duymadan görevini yapar. Olumsuz çevre

koşullarına dayanıklıdır. Kanaatkâr bir ırk olup, iri yapılı olmasına rağmen fazla besin

tüketmez. Karasal iklime uyum sağlamıştır.

Ankara Tavşanı, lif ve et verimi için yetiştirilir. Vücut orta büyüklüktedir. Uzun

tüylüdür. Kulaklar dik, uçlarında püskül vardır. Baş yuvarlak ve orta büyüklükte, boyun

kısadır. Kemikler ince ve sağlamdır. Ayaklar ince ve uzun olup uzun tüylerle kaplıdır.

Lif beyaz, uzun, ince, sık, yumuşak, parlak ve dokumaya elverişlidir. Genellikle

sakindir, ancak üç aylık yaştan sonra kafeste birden fazla hayvan bulundurulursa

birbirine zarar verebilir. Lifinden iplik elde edilen tek tavşan ırkıdır. Lifi hafif, ince,

yüksek ısı tutma ve ses dalgalarını geçirme özelliğine sahip olduğundan havacılık

sanayinden tıp alanına kadar pek çok yerde kullanılan angora lifi Ankara Tavşanından

elde edilir. Sıcak iklim, lif verimini olumsuz yönde etkilediğinden yetiştiriciliği için

serin bölgeler elverişlidir (Anonim 2009).

Envanter Çalışmaları: Türkiye’de evcil hayvan genetik kaynaklarının sayı ve

dağılımlarını belirlemeye yönelik envanter mevcut değildir. Bu nedenle yerli ırkların

mevcutları hakkında kesin sayılar verilememektedir. Sahadaki gözlemler bazı ırklara ait

saf örneklerin çok azaldığı ve oldukça güç bulunabileceğini göstermektedir. Örneğin,

Türkiye koyun populasyonunun % 10’u kadarını Dağlıç ırkının oluşturduğu yönündeki

yaygın bilginin aksine, sahada yapılan incelemelerde ırkı temsil eden bireylerin yoğun

97

melezleme baskısı nedeniyle hızla azaldığı ve ırkın kaybolma riski taşıdığı tespit

edilmiş ve bu nedenle halk elinde koruma kapsamına alınmıştır.

Hayvan ırklarının, populasyon dağılımları ile üretim çevrelerini ortaya koymak üzere

yapılacak ayrıntılı bir tarım envanteri ile yapılacak her türlü çalışmanın planlanması ve

uygulamada başarı sağlanması gerekmektedir. Konu çeşitli platformlarda tartışılmış, söz

konusu envanter çalışmasının tek bir kurumun sorumluluğu ile yürütülemeyecek kadar

kapsamlı bir çalışma olduğu düşünüldüğünden, Bakanlık birimleri, üniversiteler, sivil

toplum kuruluşları, meslek kuruluşları, yetiştirici birlikleri ve TÜİK ile işbirliği halinde

yürütülmesi gerektiği inancı hakim olmuştur. Bu kapsamda tescil edilen hayvan

ırklarımızın yer aldığı ‘Türkiye Evcil Hayvan Genetik Kaynakları Tanıtım Kataloğu’

TAGEM tarafından hazırlanarak 2009 yılı Aralık ayında yayımlanmıştır. Söz konusu

katalog aynı zamanda küçükbaş hayvanlarda GKGM ile işbirliği halinde yürütülmesi

planlanan envanter çalışması için kılavuz niteliği taşımaktadır.

Kayıt sistemleri: Türkiye’de hayvan kayıt sistemleri GTHB bünyesinde sığır türünde

başlatılmış, arı kayıt sistemi ve koyun-keçi türlerinin de eklenmesi ile genişletilmiştir.

Türkiye’de sığır cinsi hayvanların kimliklendirilmesi ve kayıt altına alınması

uygulamasına 2001 yılında başlanmış, 2006 yılından itibaren Türkvet Veteriner Bilgi

Sistemi kullanıma açılmıştır. 2009 yılında, Türkvet Veteriner Bilgi Sistemi Avrupa

Birliğine uyumlu olarak yenilenmiş ve bir önceki Türkvet’de yer alan veriler, bugün de

kullanılan Türkvet’e aktarılmıştır. Koyun ve keçi türü hayvanların kimliklendirilmesi ve

kayıt altına alınması uygulamasına ise 2010 yılında başlanmış olup, günümüze kadar

kullanılmaya devam edilmiştir.

Mevcut Türkvet ve Koyun Keçi Kayıt Sistemi (KKKS)’nin yazılım ve donanım olarak

ihtiyaçları karşılayamaması, hayvan kayıt sistemlerinin iki farklı sistem üzerinden

yürütülmesi nedeniyle sistem donanım ihtiyaçlarının farklılık göstermesi ve

donanımların güncelliğini kaybetmesi, sistem donanımlarının yeni gelişmelere cevap

verememesi, sistemler arası senkronizasyon hataları ve mükerrer veri girişleri ile

Bakanlığa ait tüm yazılımların Tarım Bilgi Sistemi (TBS) çatısı altında birleştirilecek

olması gibi nedenlerle, tüm hayvan türlerinin kaydedileceği tek bir Hayvan Kayıt

98

Sistemi oluşturulması, hastalıkların yönetimi ve eradikasyonunu desteklemek amacıyla

epidemiyolojik birim seviyesine dayanan ayrı bir Veteriner Bilgi Sistemi hazırlanması

ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Ayrıca gerek mevzuattan kaynaklanan yeniliklerin, gerek

sahada karşılaşılan sorunların kısa sürede çözülmesi ve hayvan kayıt sistemlerinin

performanslı ve kesintisiz olarak çalışabilmesi amacıyla yeni yazılıma ihtiyaç

duyulmuştur.

GKGM uhdesinde yer alan Türkvet ve Koyun Keçi Kayıt Sistemi (KKKS), Tarım Bilgi

Sistemi Projesi kapsamında yer alan Hayvancılık Bilgi Sistemi (HAYBİS)’nde

birleştirilerek; tüm hayvan türlerinin tek bir sistemde kaydedileceği Hayvan Kayıt

Sisitemi (TÜRKVET) ile hastalık, aşılama, numune takibi sistemlerinin yer alacağı

Veteriner Bilgi Sistemi devreye alınmıştır.

Türkvet/KKKS’de yer alan verilerin “Hayvan Kayıt Sistemi” (TÜRKVET) ve

“Veteriner Bilgi Sistemi”ne aktarımı tamamlanmış ve HAYBİS çatısı altında erişime

açılmıştır. Her iki sisteme de http://hbs.tarim.gov.tr/ adresinden erişim

sağlanabilmektedir ve kullanıcılar tek bir şifreyle sisteme girerek yetkisine göre işlem

yapabilmektedirler.

Bu sistemin devreye alınmasıyla birlikte sığır cinsi hayvanlar ile koyun ve keçi türü

hayvanlar tek bir sistemde kayıt altına alınmaya başlanmış olup, hastalıkları,

aşılamaları, numune takip işlemleri de ayrı bir sistemde izlenebilmektedir. Daha sonraki

dönemlerde kayıt altına alınacak tüm hayvan türlerinin de aynı sistemde kayıt altına

alınarak hareket ve hastalıklarının izlenmesi mümkün olacaktır (http://www.tarim.

gov.tr, 2017d).

TÜRKVET Kayıt Sistemi: GKGM, Hayvan Sağlığı ve Karantina Dairesi Başkanlığı

sorumluluğunda hazırlanan Sığır Cinsi Hayvanların Tanımlanması, Tescili ve İzlenmesi

Yönetmeliği kapsamında;

99

- 2002 yılında Veteriner Bilgi Sistemi kurulmuştur. Sistem ilk kurulduğunda

VETBİS olarak adlandırılmıştır,

- 2006 yılında yeni bir yazılım devreye konulmuş ve Veteriner Bilgi Sistemi

TÜRKVET adını almıştır,

- 2009 yılında yeni ihtiyaçlar ve AB mevzuatına uyum kapsamında TÜRKVET

yeniden güncelleştirilmiş ve ekran yüzleri değiştirilerek geliştirilmiştir.

- Sığır cinsi her hayvan; bireysel tanımlama numarası (14 karakter) ile

TÜRKVET’e kaydedilmektedir,

- Sistemde her hayvanın; doğduğu işletme, bulunduğu işletme, sahip adı ve adresi,

hayvanın doğum tarihi, ırkı, cinsiyeti, ölüm tarihi, hareket kayıtları, aşı kayıtları

gibi bilgileri yer almaktadır,

- Ayrıca işletmede bulunan at, kanatlı, kedi ve köpek sayı olarak sisteme

işlenmektedir.

Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği faaliyetleri kapsamında verim

kayıt sistemindeki bilgilerin TÜRKVET ile uyumlu olması zorunludur ve iki sistem

arasında veri akışı sağlanmaktadır.

Koyun-Keçi Kayıt Sistemi (KKKS)

GKGM, Hayvan Sağlığı ve Karantina Dairesi Başkanlığı sorumluluğunda Koyun ve

Keçi Türü Hayvanların Tanımlanması, Tescili ve İzlenmesi Yönetmeliği hazırlanmıştır.

Koyun ve keçi küpeleme ve aşılama ile ilgili olarak yürütülen bir AB Projesi

kapsamında 2010 yılında küçükbaş hayvanlarda küpeleme işlemleri başlamıştır. KKKS

sisteminin ara yüzü Eylül 2010 da kurulmuş olup esas veri tabanı 2 Ocak 2012 yılında

devreye girmiştir.

- Koyun-Keçi türü her hayvan bireysel tanımlama numarası (13 karakter) ile

KKKS ye kaydedilmektedir,

100

- Her hayvanın; doğduğu işletme, bulunduğu işletme, sahip adı ve adresi,

hayvanın doğum tarihi, ırkı, cinsiyeti, ölüm tarihi, hareket kayıtları, aşı kayıtları

gibi bilgileri sisteme kaydedilmektedir,

Bu sistemden önce HAYGEM sorumluğunda Türkiye Damızlık Koyun-Keçi

Yetiştiricileri Merkez Birliği ile ortaklaşa yürütülen veri tabanındaki tüm veriler yeni

kurulan sisteme aktarılmıştır.

Arıcılık Kayıt Sistemi (AKS): Bakanlık adına HAYGEM ve Türkiye Arı Yetiştiricileri

Merkez Birliğinin ortaklaşa yürüttüğü bir proje ile 2006 yılında başlatılmıştır.

Arıcıların ve kolonilerin kayıt altına alınarak ulusal veri tabanının oluşturulması

amaçlanmaktadır.

HAYBİS adı verilen ve tüm kayıt sistemlerinin bir arada yer aldığı sistem 2016 yılında

kurulmuştır. Bu sisteme veri girişleri GTHB il müdürlükleri tarafından yapılmaktadır.

Sitem şifresi bulunan bakanlık personelinin kullanımına açıktır.

Tescil Çalışmaları: Evcil hayvan genetik kaynaklarının tescili ile ilgili çalışmalar

GTHB adına TAGEM sorumluluğunda yürütülmektedir. 5996 sayılı Veteriner

Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu çerçevesinde hazırlanarak 22/12/2011

tarih ve 28150 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Evcil Hayvan

Irklarının Tesciline İlişkin Yönetmelik ile Türkiye yerli evcil hayvan ırkı, tipi, yöresel

tipi, hattı ve ekotipleri ile yeni oluşturulan evcil hayvan ırkı, tipi, hattı, ekotipi ve

hibritlerinin tesciline ilişkin usul ve esaslarının düzenlenmesi amaçlanmıştır.

Hayvan Irk Tescil Komitesi’nce yerli hayvan ırk ve hatlarından 2004-2016 yılları

arasında tescil edilenler;

2004 Yerli Kara, Kilis, Yerli Güney Sarısı, Boz Irk, Doğu Anadolu Kırmızısı sığır

ırkları, Anadolu Mandası, Sakız, Gökçeada, Karacabey Merinosu, Dağlıç, Norduz

Koyunu, Morkaraman, Anadolu İvesisi, Tuj koyun ırkları; Ankara Keçisi, Kıl

101

Keçi, Norduz Keçisi; Denizli, Gerze tavuk ırkları; Ankara Tavşanı; Bursa Beyazı,

Bursa Beyazı Alaca, Hatay Sarısı ipekböceği hatları ve Kafkas Arısı.

2005 Akkaraman, Kıvırcık ve Karayaka koyun ırkları; Kilis Keçisi, Kangal Köpeği ve

Van Kedisi.

2006 Malya koyun ırkı ve Akbaş köpek ırkı.

2007 Anadolu Merinosu ve Orta Anadolu Merinosu koyun ırkları.

2008 Çine Çaparı koyun ırkı ve Ankara Kedisi.

2009 Acıpayam ve Sönmez koyun ırkları.

2010 Polatlı, Bafra koyun ırkları ve Bursa Oynarı güvercin ırkı.

2011 Trakya Makaracısı güvercin ırkı ve Zağar köpek ırkı.

2012 Hemşin, Kangal Akkaraman, Türkgeldi, Tahirova, Menemen koyun ırkları,

Alabadem, Edremit Kelebek Güvercini.

2013 Karya koyun ırkı, Akkeçi, Muğla Dalıcı Güvercini.

2014 Zavot sığır ırkı, Güney Karaman, Hasmer, Hasak, Ramlıç koyun ırkları

2015 Honamlı keçi ırkı tescil edilmiştir.

2016 yılında mevzuat değişikliği söz konusu olduğundan ve Bakanlıktan kaynaklanan

çeşitli nedenlerle Evcil Hayvan Tescil Komitesinin toplanması ve tescil başvurularının

değerlendirilmesi mümkün olamamıştır.

2017 yılında 10 adet tescil başvurusu yapılmış ancak Evcil Hayvan Tescil Komitesinin

kararları gereği tescillleri uygun görülmemiştir.

Tescil edilen yerli hayvan ırklarının Sınai Mülkiyet haklarının korunması ve Milli

Tescil Listesi’ne kaydedilmesi amacıyla, Yerli Hayvan Irk ve Hatlarının Tescili

Hakkında Tebliğ hazırlanarak 12.12.2004 tarihli ve 25668 sayılı Resmi Gazete’de

2004/39 nolu Tebliğ olarak yayımlanmıştır. Her yıl tescil edilen ırklar bu tebliğ

güncellenerek yayımlanmaktadır.

102

2.2.2.5 Koruma

Evcil hayvan genetik kaynaklarının korunmasında, yerli ırkların genetik

karakterizasyonu ilk adım olarak kabul edilebilir. Koruma altına alınacak ırkların

tamamının süresiz olarak elde tutulması en azından şimdilik ekonomik olarak güçtür.

Dolayısıyla, korunmasına öncelik verilecek ırkların genetik yapılarının ve bu ırklar

arasındaki genetik ilişkilerin incelenmesi önem taşımaktadır.

GTHB Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) bünyesinde

yürütülen “Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir

Kullanımı Projesi”, 1995 yılında kaybolma riski yüksek olan sığır ırklarıyla

başlatılmıştır. Proje 1996-1997 yıllarında koyun, keçi, manda, tavuk ve ipekböceğini ve

2002 yılında arıyı kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Proje kapsamında 4 sığır, 1

manda, 4 koyun, 1 keçi, 2 tavuk ve 1 arı ırkı ile 3 ipekböceği hattı olmak üzere toplam

12 ırk ve 2 hat ex situ in vivo yöntemle koruma altına alınmıştır (Çizelge 2.8).

Projenin amacı, kaybolma riski ile karşı karşıya olan yerli ırklarımızı temsil eden

örneklerin mevcut yöntemlerle koruma altına alınması, bu genotiplerin yok olma

sürecinin dışında tutulması ve ırklarımız için tanımlayıcı bilgiler sağlanmasıdır.

Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı çerçevesinde yok olma

tehdidi altında bulunan evcil hayvan ırklarının küçük koruma sürüleri halinde halk

elinde yetiştirilmesi (in situ koruma) 2005 yılından bu yana destek kapsamı altına

alınmıştır. 2005-2011 yıllarını kapsayan I. Destekleme Döneminde, koyun, keçi, sığır ve

manda türlerine ait 18 ırk ile Kafkas arı ırkı programa alınmıştır. Büyükbaş hayvanlarda

her ırk için 150 başa, küçükbaş hayvalarda ise 200 başa kadar destek verilmiş, Kafkas

arı ırkının yerinde korunması için de sadece tam izole bölgelerdeki (Posof ve Camili)

yetiştiriciler destekleme kapsamına alınmıştır. 2012-2015 yılları arasındaki II. Dönemde

ise koruma altına alınan hayvan sayıları, ırklar ve koruma bölgeleri artırılmıştır. Bu

dönemde büyükbaş hayvanlarda her ırk için 600 başa, küçükbaş hayvalarda ise 1.000

başa kadar destek verilmektedir.

103

Çizelge 2.8 Koruma altına alınan ırklar, koruma şekli ve yeri

Tür Irk

Koruma şekli ve yeri

in situ ex situ in

vivo ex situ in vitro

Sığır

Yerli Kara Ankara UHAEM UHAEM, GMBE

DAK Erzurum DATAE

GAK Hatay DAkTAE

Boz Edirne KAE

YGS Adana -

Zavot Ardahan -

Manda Anadolu - - UHAEM,

GMBE*

Koyun

Sakız İzmir

KAE

UHAEM, GMBE

Gökçeada Çanakkale

Kıvırcık Kırklareli

G. Karaman - BDUTAE

Çine Çaparı Aydın -

Herik Amasya -

Karagül Tokat -

Hemşin Artvin -

Dağlıç Afyon -

Norduz - -

Karayaka - -

Morkaraman - -

İvesi - -

Keçi

Ankara Ankara UHAEM

UHAEM, GMBE Honamlı Konya -

Kilis Kilis -

Kıl Keçi - -

Tavuk Denizli -

UHAEM UHAEM Gerze -

Arı Kafkas - KAÜEGM -

İpekböceği Bursa Beyazı

- BGTHM - Bursa Beyazı-Alaca

At

Çukurova

- - UHAEM, GMBE

Ayvacık Midillisi

Canik

Hınısın Kolu Kısası

Malakan *: Sadece DNA örnekleri saklanmaktadır.

104

Şekil 2.12 Ankara Tavşanı

Şekil 2.12’de Lalahan UHAEM’de koruma altına alınan ancak üretilmesinde yaşanan

sıkıntılar nedeniyle koruma programından çıkarılan Ankara Tavşanı ve Şekil 2.13’de

yetiştiricilerden kaynaklanan nedenlerle koruma programından çıkarılan Karakaçan

koyun ırkına ait fotoğraflar yer almaktadır. Ancak bu genotiplerin ırk özelliklerini ne

kadar taşıdıklarını ortaya koymak üzere yeterli araştırma bulunmamaktadır.

Şekil 2.13 Karakaçan koyunu

Ülkemizde ırk özelliklerine dayalı detaylı sayım yapılamadığından ırkların bugünkü

sayıları hakkında kesin rakamlar bulunmamaktadır. Bunun sonucu olarak hangi ırkların

105

tehdit altında olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Ancak yerli ırkların her geçen gün

yerini ithal ırklara bıraktığı, yeterince değerlendirilemediği, hatta bazı ırkların tam

olarak tanımlanamadan yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı bilinmektedir. Bu

yok oluşun önüne geçmek amacıyla yürütülen proje için saf ırk özelliği gösteren ve belli

bir grup hastalıktan ari hayvan bulunmasında da zorluk çekilmektedir (Akın 2007).

Halkın koruma programına aktif katılımının sağlanması ve korumaya alınan hayvan

populasyonlarının genişletilmesi önem kazanmaktadır. Bölge kültürü ve geleneğinin bir

parçası olan hayvan genetik kaynaklarımızın kamuoyuna tanıtılması gündem

oluşturacağından, kamu kurum ve kuruluşları, STK, üniversiteler, özel sektör ve yerel

halkın koruma projesine desteği artacak ve koruma programlarında aktif olarak rol

almaları söz konusu olabilecektir.

2.2.2.6 Sürdürülebilir kullanım

Uluslararası çevre örgütlenmeleri, program, sözleşme ve girişimlerin yürüttükleri

çalışmaların ve ilgili süreçlerin temel yaklaşım 1972 Stockholm Konferansı’nda

uluslararası hukukta kendine yer bulan sürdürülebilirlik ilkesidir. Bu ilke çevresel,

ekonomik ve sosyal politikaların bütünleştirilmesi esasına dayanır. Ayrıca bütün çok

taraflı çevresel sözleşmelerde yer alan hükümlerin veya taraflar konferansı benzeri

karar alma organlarında alınan kararların gerçekleşmesi, sürdürülebilir biyolojik

çeşitlilik yönetimine dayanmakta olduğundan HGK-USEP çıktılarının gerçekleşmesi

taraf olduğumuz çok taraflı çevresel sözleşmelerin birçok yükümlülüklerinin yerine

getirilmesine katkı sağlayacaktır.

Hayvan türleri insanlık tarihi boyunca insanların kullanımına hizmet etmiştir. HGK

ve bunların üretim sistemleri; sosyal, ekonomik ve kültürel açılardan bu süreç

içerisinde ihtiyaca cevap verecek şekilde değişikliğe uğramıştır. Bu sistemlerin

desteklenmesine yönelik uygulamalar onların ekolojik, sosyo-ekonomik ve kültürel

özelliklerinin planlamalara dahil edilmesi ile başarıya ulaşabilir. Bu açıdan HGK’nın

sürdürülebilirliğinin sağlanabilmesi için ilk adım yeterli ve kapsamlı bir politikanın

106

oluşturulmasıdır. Sürdürülebilir kullanım politikaları oluşturulurken gıda güvencesi ve

ekonomik gelişim politikaları bir arada düşünülmeli ve uzun vadeli sürdürülebilir

yetiştiricilik hedefleri belirlenmelidir. Bu politikalar uygulamalar açısından

yetiştiricileri, profesyonel işletmeleri ve HGK açısından tüm diğer aktörleri

bünyesinde barındıran bir yapıya sahip olmalıdır.

Sürdürülebilir kullanım için HGK’nın sosyal ve kültürel fonksiyonlarının koruma

programına dahil edilmesi gerekmektedir. Irklara ait karakteristiklerin belirlenmesi ve

önemli özelliklerin tanımlanması önemli bir adımdır. Bu açıdan HGK’ya ait önemli

kültürel veya sosyal özelliklerin detaylı olarak ortaya konulması gerekir. Paydaşların

tanımlanması ve paydaşlarla yapılacak değerlendirme sonrasında sosyal ve kültürel

açıdan önemli özelliklere sahip HGK tespit edilebilir. Bu çalışmaların sonunda

HGK’nın GTHB veya özel sektör tarafından desteklenmesi veya pazar olanakları

doğrultusunda planlama yapılarak ekonomik geri dönüşün sağlanması mümkün

olacaktır. Bu kapsamda yerli ırk yetiştiricilerinin ürün bazlı destekleme

programlarından yararlanma oranlarının artırılması sağlanmalıdır.

Yerli ırkların geliştirilmesine yönelik yatırımlar, küçük aile işletmelerinin yer aldığı

kırsal kesimde ekonomik gelişmenin ve sürdürülebilir kalkınmanın önünü açması

açısından önemli katkı sağlayacaktır. Fakat yerli HGK’nın geliştirilmesi yönünde

ulusal yaklaşımlar, programlar ve kurumsal yapılanma konularında uzun vadeli

stratejik planlamalara ihtiyaç duyulmaktadır. Olay yetiştirici örgütlenmeleri açısından

değerlendirildiğinde; ırk bazında yetiştirici birliklerinin kurulması, modern yetiştirme

teknikleri ve bilgi transferinin sağlanması ön sıralardaki ihtiyaçlar olarak

görülmektedir.

Tarım ekosistemi yaklaşımı; yetiştirici uygulamaları, üretim sistemlerinde kullanılan

bilgi birikimi, yetiştiricilik geleneği, kültürel normlar, sosyal değerler ve kırsal

kalkınma stratejilerine bağlıdır. Hayvansal üretim farklı üretim sistemlerinde; tarla

bitkileri, otlaklar, orman, diğer biyolojik kaynaklar, toprak ve su yönetimi ile ilişkilidir.

Üretim sistemlerinde görülen değişimler pek çok faktörü de etkilemektedir.

Hayvansal üretimde yetersiz veya hatalı planlama sonucunda toprak ve bitki örtüsü

107

kaybı, su kaynaklarının kirlenmesi ve meraların zayıflaması ve verimsizleşmesi gibi

etkiler ortaya çıkabilmektedır. Gelişmiş ülkelerde çiftlik hayvanlarının doğal

alanlarda otlatma sistemlerinde yetiştirilmeleri ve doğal manzara oluşturmaları

çekiciliğini korumaktadır. Yetiştiriciler veya tüketiciler açısından pazarın taleplerinin

dışında HGK farklı ve daha geniş fayda alanları ile ilişkili olabilir. HGK’nın tür ya

da ırklar bazında taşıdığı bu nitelikler kırsal alanlar için cazibe oluşturabilir veya

geleneksel tarım içerisinde yer bulabilir. Uluslararası alanda tarım ekosistem

uygulamaları gözden geçirilerek, paydaşlarla birlikte ulusal politika araçlarının

geliştirilmesi HGK yönetimi ve sürdürülebilir kullanımına önemli katkı sağlayacaktır.

HGK’nın sürdürülebilir kullanımı araç ve süreçleri vasıtasıyla diğer doğal kaynakları

tüketmeden yetiştirici gelirlerini artırmak mümkündür. HGK-USEP Sürdürülebilir

kullanım ve geliştirme stratejik alanında yer alan 2. stratejik öncelikte ulusal hayvan

ıslahı hedeflerinin belirlenmesi ve stratejilerinin oluşturulması hedeflenmiştir.

Hayvancılıkta genetik ve çevresel ıslah çabaları sonucunda hayvansal üretimde verim

artışı sağlanırken bu değişimin uzun vadede çevreye ve genetik çeşitliliğe olumsuz

etkileri genellikle ihmal edilmiştir. Hayvansal ürünlere artan talep sonucunda ve

uygun çevresel koşullar altında yüksek verimli kültür ırkı hayvanlar tercih

edilmekte, hayvancılık endüstriyel nitelikte yapılmaktadır. Buna karşılık kırsaldaki

yetiştiriciler kültür hayvanlarının ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalmaktadır.

Dahası kültür ırkı hayvanlar yerel koşullara adapte olmakta yetersiz kalmakta ve

beklenen verimliliğe ulaşamamaktadır.

Marjinal alanlar için üretim sistemlerinin geliştirilmesi ve yetiştirici refahının

yükseltilebilmesi yerli HGK kullanımının sağlanması ile mümkün olabilecektir. Bu

açıdan diğer bir alternatif ise yerli ırkların verimliliğini artırmak için yetiştirme

programları yapmak ve yerli ırkların adaptasyon yeteneklerinden yararlanmaktır.

Islah çalışmaları planlanırken HGK üzerine etkileri göz önünde bulundurulmalıdır,

kullanma melezlemesi metodunun uygulanabilmesi için saf ırkların devamlılığını

sağlayacak tedbirlerin alınması gerekmektedir. Yetiştirici organizasyonları ve kayıt

sistemleri ırk geliştirme stratejilerinin sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır.

108

Islah hedefleri düzenli olarak değerlendirilmeli ve seleksiyonun genetik çeşitlilik

açısından etkileri hesaba katılmalıdır. Yerli HGK ıslahında uygun türlerde üreme

biyoteknolojisi ve moleküler tekniklerin kullanılması sonucunda risk altındaki

ırkların korunması ve ıslah amaçlı olarak yüksek verimli yerli ırkların sürdürülebilir

kullanımının sağlanması gerçekleştirilebilecektir (Anonim 2015).

Türkiye’de henüz sürdürülebilir kullanım kapsamında planlı çalışmalar

bulunmamaktadır. Ertuğrul vd (2012)’nin hayvancılığın kimi sorunları ve çözüm

yaklaşımlarının ele alındığı çalışmada belirtilen hususlar Türkiye’de sürdürülebilir

kullanımı olumsuz yönde etkileyen faktörlerle bire bir örtüşmektedir. Bu sorunlar

aşağıda özetlenmiştir:

1- Bilgi yetersizliği

Hayvan varlığı ve hayvancılık verileri büyük ölçüde tahminlere dayalıdır, veriler

güvenilir olmaktan uzaktır, ırklara özgü veri üretilmemektedir, verim ve üretim bilgileri

tahmine dayalıdır, hayvan kayıt sistemi bilgi eksikliğini giderici nitelikte değildir ve

henüz tamamlanamamıştır. Bilgi yetersizliği nedeniyle; sorunların belirlenmesi, üretilen

çözüm yolları ve hayvancılıkla ilgili uygulamaların isabeti düşük olmaktadır.

2- Hayvan ıslahı

Türkiye’de tüm hayvan türleri için ıslah örgütlenmesi yapılandırılamadığı söylenebilir,

Geçmiş dönemlerde ağırlıklı olarak üniversiteler bünyesinde yürütülen münferit hayvan

ıslahı çalışmaları da terk edilmiştir.

Ancak TAGEM’in 2005 yılında başlatılan Halk Elinde Hayvan Islahı Ülkesel Projesi

desteklemeleri kapsamında koyun ve keçi ırkları ile Anadolu Mandasında yürütülen

çeşitli çalışmalar bulunmaktadır. Bu kapsamda, 60.000 nitelikli damızlık koç ve teke

üretildiği, sütten kesim ağırlığında % 15 canlı ağırlık artış saptandığı ve kasaplık çağın

bir ay öne çekildiği, ikizlik oranında % 20 artış sağlandığı, üniversite-kamu-STK Ar-Ge

109

işbirliğinin geliştirildiği, koyun-keçi ve manda yetiştirici birliklerinin kurulmasının

hızlandırıldığı, yetiştiricilerde kayıt tutma bilinci oluşturulduğu ve hayvanlarda bir

örneklik sağlandığı bildirilmektedir (http://www.tarim.gov.tr, 2017c).

3- Tarım işletmeleri

Türkiye’de tarım işletmesi sayısı yıllar itibariyle artmış, işletmeler küçülmüştür. Küçük

işletmelerin üretimleri azalmış, girdi sağlama ve pazarlama olanakları daralmış, bunun

sonucunda hem gelirleri hem de kârlılıkları gerilemiştir.

4- Mera varlığı

Türkiye mera varlığı son 75 yıllık süreç içerisinde, gerek ağır otlatma, gerek tarımda

mekanizasyon artışı sonucunda bir bölümünün sürülerek tarla arazisi haline getirilmesi

nedeniyle 40 milyon hektardan, 13,2 milyon hektara kadar gerilemiş yani mera

alanlarının % 70’e yakın bir bölümü kaybedilmiştir. Mevcut meralar zayıflamış, otlatma

kapasitesi azalmıştır. Mera ıslahı çabaları yeterli değildir.

5- Kaba ve Karma Yem üretimi

Kaba yem üretimi yetersizdir ve üretimde kalite dikkate alınmamaktadır. Karma yem

hammaddelerinin üretimi yetersizdir, yem hammadde ve karma yem fiyatı yüksektir.

Ruminant beslenmesinde önemli bir yer tutan kaba yem bitkileri üretimi ayrıca tarım

arazilerinin verimliliğini koruma ve hatta geliştirme özelliğindedir. GTH Bakanlığı’nca

kaba yem üretiminin artırılmasına yönelik olarak son yıllarda alınan bazı önlemler

üretimin artmasını sağlamakla birlikte bunu yeterli bulmak olanaksızdır. Karma yem

bileşenlerinden bir bölümü yurt içinde yeterli düzeyde üretilememekte, yem üretimi

ithalata bağımlı hale gelmektedir.

110

6- Hayvancılık işletmesi

Yakın tarihlere kadar Türkiye tarım işletmeleri bitkisel ve hayvansal üretimin birlikte

yer aldığı bir yapılanma sergilerken, son yıllarda bu tip işletmeler ve sadece hayvancılık

yapılan işletmelerin oranında hızlı bir azalma, sadece bitkisel üretim yapılan işletme

oranında ise artış olmuştur. Bu, “hayvancılıktan kaçış” olarak nitelendirilebilecek ve

tarımsal üretim bakımından sağlıklı olmayan bir süreçtir.

Hayvancılığı terk eden işletmelerin büyük bölümünü ekstansif tarım işletmeleri

oluşturmaktadır. Düşük gelirli bu tip işletmelerdeki genç nüfus kentlere göç etmiş,

azalan iş gücü nedeniyle de bitkisel üretime göre iş gücü ihtiyacı yüksek olan

hayvancılık terk edilen ilk alan olmuştur. Sadece hayvancılık yapılan işletmelerin bir

bölümü de sektörde karlılığın azalmasına bağlı olarak üretimden vazgeçmiştir.

7- Hayvan yetiştiricisi

Kırsalda yoğun iş gücü gerektiren hayvancılıkla uğraşabilecek özellikle genç nüfus

azalmış ve azalmaktadır. Çoban temini küçükbaş hayvan yetiştiriciliğini ekstansif veya

yarı entansif koşullarda sürdüren işletmelerin önemli sorunudur. Nitelikli ve bilgili,

hatta her hangi bir çoban dahi bulunamayabilmektedir. Buna karşılık çoban ücretleri

işletmeye önemli külfet yüklemektedir. Aynı şekilde diğer hayvancılık kollarında da

nitelikli iş gücü temini oldukça güçtür.

8- Yetiştirici örgütlenmesi

Hayvancılıkta örgütlenme düzeyi geri, örgütler cılız ve etkisizdir, örgütlenmenin yasal

alt yapısı yetersizdir ve örgütler devlet vesayetindedir. Irk birliklerinin kurulması ve ırka

özgü ürünlerin ön plana çıkarılması yerli hayvan ırklarının yetiştiriciliklerine devam

edilmesine katkı sağlayacak en önemli araç olarak kabul edilmektedir.

111

9- Pazarlama

Hayvan ve hayvansal ürün piyasasında ara kademe sayısı fazladır. Bu nedenle üretici

fiyatlarıyla, tüketici fiyatları arasında büyük fark oluşmaktadır.

10- Hayvan sağlığı

Türkiye hayvan sağlığı bakımından önemli ilerlemeler sağlamış olmakla birlikte, bu

alandaki pek çok sorun henüz çözülebilmiş değildir. Eradikasyon yerine hastalık

baskılama nitelikli sağlık politikası sürdürülmektedir. Aşı ve biyolojik madde üretimi

dışa bağımlıdır.

Türkiye’de halk elinde hayvan ıslahı destekleme çalışmaları: Hayvancılığı

Destekleme Kararnamesi kapsamında yürütülen halk elinde ıslah projeleri ile illerde

2005 yılından bu yana küçükbaş ve 2009 yılından beri de manda yetiştirici birliklerinin

kurulmasına devlet eliyle öncülük yapılmış olup üniversite, birlik ve yetiştiricilerin bir

araya geldiği kapsamlı ıslah projeleri yürütülmektedir. Söz konusu projelerin verim

artışı, örgütlenme deneyimi ve sistematik çalışma prensiplerinin yaygınlaşmasına

sağladığı katkılar yanında özellikle her geçen gün farklı ırkların melezlemede

kullanılması nedeniyle genotipik kompozisyonları bozulan ırkların yeniden fenotipik

olarak benzer bireylerden oluşması sağlanmaktadır.

Türkiye’de sürdürülebilir kullanım için verilebilecek az sayıda örnekten biri de özel

tüketim amaçlı olarak Boz sığır ırkı etinin yüksek fiyatla alıcı bulmasını sağlayan

girişimlerdir. Koruma altına alınarak desteklenmekte olan Boz sığır ırkı

populasyonlarında sayıca artış sağlanması ve bölgede yetiştiricilikten vazgeçilmesi söz

konusuyken ırk özelliği gösteren hayvanların yaygınlaşması sonucu bu pazarların et

talebinin gelecekte de karşılanmaya devam edeceği düşünülmektedir.

112

2.2.2.7 Politika ve alt yapı oluşturma

Paydaşlar arasında eşgüdüm, işbirliği ve uygun çalışma koşullarının sağlanması

HGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı konularındaki bütün girişimlerin ve

sürecin daha etkin ve başarılı olmasını sağlamada büyük önem taşımaktadır. Bu

amaçla, HGK Ulusal Odak Noktası tarafından, ulusal ve uluslararası paydaşlar arasında

eşgüdüm sağlanması, çalışma ağlarının kurulması, işbirliği ve planlamalara katılım

sağlanması, kaynakların etkin kullanımı ve sürece tüm paydaşların katılımını sağlama

hususlarında gayret sarf edilmektedir.

Türkiye, biyolojik çeşitliliğin önemini algılayıp gerekli yapılanmayı oluşturan ve bu

alana kaynak ayıran ülkeler arasında yer almaktadır. Türkiye’de makro politika

belirleyen ve karar verici durumunda olan kurum ve kuruluşlar ile çeşitli platformlarda

ortaya konan görüşler incelendiğinde; genetik kaynakların korunması ve

sürdürülebilirliğinin sağlanmasına öncelikli konular arasında yer verildiği

görülmektedir. Aynı zamanda yasal düzenlemeler yapılarak ve uluslararası anlaşmalara

imza atılarak konu güvence altına alınmıştır.

Politikalar

1. Hükümet programları,

2. Kalkınma Planları

- Hayvancılık İhtisas Komisyon raporları (2007-2013)

- Biyoteknoloji ve Biyogüvenlik ihtisas komisyon raporu

- Kırsal işbirliği ve örgütlenme komisyon raporu

3. Tarım Strateji Belgesi, (2006-2010)

4. Tarım Şurası, (2004)

5. TÜBİTAK Vizyon 2023,

- Tarım ve Gıda Paneli

- Biyoçeşitliliğin Korunması ve Sürdürülebilir Kalkınma Paneli

6. GTHB Stratejik Plan (2010-2014)

7. Kırsal Kalkınma Planı (2010-2013)

8. AB Katılım belgesi, AB çerçeve programları,

113

9. TAGEM Master Planları, içeriğinde biyoçeşitliliğin korunmasına yönelik politikalar;

aşağıdaki başlıklar altında toplanmıştır.

Ekolojik dengenin korunması ve çevresel koşulların iyileştirilmesi,

Hayvan ırklarının ıslah edilmesi ve sürdürülebilir ıslah programları hazırlanması

Yerli hayvan genetik kaynaklarının korunması,

Hayvan gen bankasının kurulması,

Hayvanların kayıt altına alınması.

Onuncu Kalkınma Planı kapsamında yürütülen Hayvancılık ÖİK çalışmalarında

hayvancılık sektörünün vizyonu; “uzun vadeli politikalar ve etkin kaynak kullanımıyla;

yeterli, nitelikli ve örgütlü hayvansal üretimle sağlıklı gıdaya ulaşmayı hedefleyen,

rekabet gücü yüksek, üreticisinin refah düzeyini artırabilen, ulusal ekonomiye katkısı

yüksek, sürdürülebilir bir hayvancılık sektörü” olarak ifade edilmektedir. Alt üretim

dallarıyla birlikte hayvancılığın, gıda temininde olduğu kadar, kırsal alanların ve

biyolojik çeşitliliğin korunması ile kırsal kesimde hayat standartlarının yükseltilmesi

açısından da oldukça önemli olduğu vurgulanmıştır.

Yerli genetik kaynakların korunması ve ıslah alanında atılan adımlarda yetersiz

kalındığı, önümüzdeki yıllarda yerli ırkların ve beraberinde üstün özelliklerinin

kaybolması tehlikesinin arttığı belirtilmektedir. Söz konusu raporda, HGK’nın

korunması ve sürdürülebilir kullanımı için veri ağı ve veri tabanı oluşturulması, bu

amaçla kaynak sağlanması, mevzuat düzenlenmesi, sistemin işletim ve kullanımı için

kalifiye personel sağlanması ve gerekli teknolojiler için yeni yatırımların yapılması

önerilmektedir. Ayrıca, HGK’nın “in situ” (yerinde) korunması desteklemelerinin

devamlılığının sağlanması, koruma sürülerinin ve korumaya alınan hayvan sayılarının

artırılması, “ex situ” (dondurarak) koruma olanaklarının geliştirilmesi ve bu amaçla

teşkilatlanma düzenlemesi yapılması, desteklemelerin artırılması, ilgili Bakanlık

biriminin; kalifiye eleman, donanım, gen bankası ve laboratuar ihtiyaçlarının

karşılanması önerileri yer almaktadır (Anonim 2014).

114

GTHB Stratejik Planında, HGK Programı, “Tarımsal Üretim ve Arz Güvenliği”

stratejik alanında, “Tarımsal üretim kaynaklarını koruyarak kaliteli tarım ürünlerine

erişilebilirliği ve gıda güvencesini sağlamak” stratejik amacı ile “Tarımsal kaynakları

korumak, iyileştirmek ve devamlılığını sağlamak” stratejik hedefinde yer almaktadır

(Anonim 2013c).

Geçmiş dönem Tarımsal Araştırma mastır planlarında Biyolojik Çeşitlilik ve Genetik

Kaynaklar Araştırma Fırsat Alanı’nda (AFA) yer alan Hayvan Genetik Kaynakları

araştırma programı 2011-2015 tarihli TAGEM Mastır Planında yüksek araştırma

öncelikli olarak değerlendirilmiştir (Anonim 2010).

Güncellenen Tarımsal Araştırma Mastır Planında (2016-2020) HGK Programının

Hedefi, “Yeterli ve sağlıklı gıda sunumunu gerçekleştirmek üzere ülkemizin tarımsal ve

ekolojik kaynakları yanında genetik zenginliğini korumak ve tarımsal üretimde

sürekliliği sağlamak” olarak belirtilmektedir. Çizelge 2.9 da TAGEM Mastır Planında

(2016-2020) yer alan Hayvancılık AFA ve programlarının öncelik sıralaması

görülmektedir. Buna göre, yüksek öncelikli olan hayvancılık AFA’sında Biyolojik

Çeşitlilik ve Hayvan Genetik Kaynakları programının öncelik sıralaması düşük olarak

belirlenmiştir (Anonim 2016).

Çizelge 2.9 Hayvancılık Araştırma Fırsat Alanı (AFA) ve programlarının öncelik

sıralaması (2016-2020)

AFA Adı Öncelik Program Adı Öncelik

Hayvancılık Yüksek

1-Büyükbaş Hayvancılık Yüksek

2-Küçükbaş Hayvancılık Yüksek

3-Biyoçeşitlilik ve Hayvan Genetik Kaynakları Düşük

4-Kanatlı ve Diğer Küçük Evciller Orta

5-Arıcılık Orta

6-İpekböceği Düşük

115

TAGEM Mastır Planı’na (2016-2020) göre (Anonim 2016) HGK-USEP’deki dört

stratejik öncelik alanında yer alan ve gerçekleştirilmesi öngörülen eylem ve görevlerden

bazıları aşağıda kısa, orta ve uzun dönem planlaması olarak verilmiştir.

Kısa Dönem:

• HGK envanterinin çıkarılması,

• Mevcut veri tabanlarının geliştirilmesi,

•Tarım ekosistemleri açısından dünyadaki uygulamaların gözden geçirilerek, ulusal

politika araçlarının geliştirilmesi,

• Ulusal hayvan ıslahı hedeflerinin belirlenmesi ve stratejilerinin oluşturulması,

•Yerinde (insitu), yaşam alanı dışında canlı (ex situ in vivo) ve dondurarak gen

bankalarında (ex situ in vitro) koruma programlarının geliştirilmesi

• HGK ulusal odak noktasının güçlendirilmesi,

•Tür ve ırkların koruma öncelikleri, risk faktörleri ve hedeflerin belirlenmesi,

politikaların geliştirilmesi ve düzenli olarak güncellenmesi.

Orta Dönem:

• Hayvan ırklarının tanımlanması,

• Alt yapı ve araştırıcı kapasitesinin geliştirilmesi,

• Eğilim ve risklerin belirlenmesi,

• Yöresel üretim sistemleri ve ürünlerin kayıt altına alınması, desteklenmesi ve

geliştirilmesi,

• Korumada teknik standartların geliştirilmesi,

•Doğal afetler ve hayvan hastalıklarına karşı risk yönetimi mekanizmalarının

geliştirilmesi,

• Ulusal araştırma ve eğitim planının yapılması ve uygulanması.

Uzun Dönem:

116

• Erken uyarı sistemlerinin oluşturulması,

• Uluslararası bölgesel gen bankasının Türkiye’de kurulması için gerekli girişimlerin

yapılması.

Yasal Düzenlemeler:

1. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun

Hükmünde Kararname (639/08.06.2011): GTHB’nin görevi, “bitkisel ve hayvansal

üretim ile su ürünleri üretiminin geliştirilmesi, tarım sektörünün geliştirilmesine ve

tarım politikalarının oluşturulmasına yönelik araştırmalar yapılması, gıda üretimi,

güvenliği ve güvenirliği, kırsal kalkınma, toprak, su kaynakları ve biyoçeşitliliğin

korunması, verimli kullanılmasının sağlanması, çiftçinin örgütlenmesi ve

bilinçlendirilmesi, tarımsal desteklemelerin etkin bir şekilde yönetilmesi, tarımsal

piyasaların düzenlenmesi gibi ana faaliyet konularının gerçekleştirilmesine yönelik

çalışmalar yapmak; gıda, tarım ve hayvancılığa yönelik genel politikaları belirlemek,

uygulanmasını izlemek ve denetlemek” olarak yer almaktadır (http://www.resmigazete.

gov.tr, 2011).

2. Tarım Kanunu (5488/18.04.2006): Amacı, tarım sektörünün ve kırsal alanın,

kalkınma plan ve stratejileri doğrultusunda geliştirilmesi ve desteklenmesi için gerekli

politikaların tespit edilmesi ve düzenlemelerin yapılmasıdır. Biyolojik çeşitlilik, genetik

kaynakların korunması ve biyogüvenliğin sağlanması ile ilgili olarak 10. Maddede,

“Bakanlık, biyolojik çeşitliliğin, genetik kaynakların ve ekosistemlerin korunması ve

geliştirilmesine ilişkin araştırmalar yapar veya yaptırır” hükümleri yer almaktadır.

Ayrıca Kanun, “Biyoteknolojik yollarla ve/veya çeşitli ıslah metotları kullanılarak elde

edilen ürünlerin fikrî mülkiyet hakları kapsamında korunması, kaydı, tescili, üretimi,

tüketimi, gıda olarak kullanımı, ihracatı ve ithalatı hakkında ilgili kurum ve kuruluşların

görüşü alınmak suretiyle” gerekli düzenlemeleri yapmak üzere GTHB’na yetki ve

sorumluluk yüklemiştir (http://www.resmigazete.gov.tr, 2006).

117

3. Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu (5996/2010): Kanunda,

hayvan genetik kaynaklarının korunması, geliştirilmesi, kayıt altına alınmasıyla ilgili

hükümlere yer verilmiştir. Bunlar;

Bakanlık, hayvan ıslahı, hayvan gen kaynaklarının korunması, geliştirilmesi,

damızlık amaçlı hayvanların yetiştirilmesi, kayıt altına alınması, ön soy kütüğü ve

soy kütüklerinin oluşturulması ve belgelendirilmesi gibi zootekni konularında

düzenleme yapmaya yetkilidir.

Damızlık hayvan yetiştiricileri, damızlık hayvanlar ile ilgili Bakanlıkça talep edilen

kayıtları tutmak ve istenildiğinde Bakanlığa bildirmek zorundadır.

Bakanlık, hayvan gen kaynaklarının korunmasına yönelik tedbirleri alır, uygular

veya uygulatır.

Gerçek veya tüzel kişiler, hayvan gen kaynaklarının korunması, ıslahı, geliştirilmesi,

yaygınlaştırılması ve pazarlama amacına yönelik özel hukuk hükümlerine tabi

birlikler şeklinde organizasyonlar kurabilir. Bu organizasyonlar, 24/4/1969 tarihli ve

1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre kurulan kooperatiflere sağlanan her türlü

vergi ve harç muafiyetinden aynı koşullarla yararlanır. Bakanlık, hayvan gen

kaynaklarının korunması, ıslahı, geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve belgelendirme

gibi konularda bu organizasyonlarla işbirliği yapabilir ve bunların bu kanun

kapsamındaki faaliyetlerini kontrol eder. Birlikler; merkez birliği şeklinde

örgütlenebilir ve ihtiyaç duyduğu yerlerde şube açabilir, asli görevlerini yürütmek

üzere teknik ve sağlık personeli çalıştırabilir. Bakanlık; birliklere teknik hizmetler,

sağlık hizmetleri ve eğitim konusunda gerektiğinde aynî ve nakdî destek verebilir,

birliklerin personel ve tesislerinden yararlanma talebinde bulunabilir

(http://www.resmigazete.gov.tr, 2010b).

4. Biyogüvenlik Kanunu (5977/18.03.2010) bilimsel ve teknolojik gelişmeler

çerçevesinde, modern biyoteknoloji kullanılarak elde edilen genetik yapısı değiştirilmiş

organizmalar ve ürünlerinden kaynaklanabilecek riskleri engellemek, insan, hayvan ve

bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilirliğinin

sağlanması amacıyla biyogüvenlik sisteminin kurulması ve uygulanması, bu

118

faaliyetlerin denetlenmesi, düzenlenmesi ve izlenmesi ile ilgili usul ve esasları

belirlemektir (http://www.resmigazete.gov.tr, 2010c).

5. Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununun (5200/29.06.2004) amacı, üretimi talebe göre

planlamak, ürün kalitesini iyileştirmek, kendi mülkiyetine almamak kaydıyla pazara

geçerli norm ve standartlara uygun ürün sevk etmek ve ürünlerin ulusal ve uluslararası

ölçekte pazarlama gücünü artırıcı tedbirler almak üzere tarım üreticilerinin, ürün veya

ürün grubu bazında bir araya gelerek, tüzel kişiliği haiz tarımsal üretici birlikleri

kurmalarını sağlamaktır (http://www.resmigazete.gov.tr, 2004b).

6. Tarım Sigortaları Kanunu (5363/14.06.2005): Kanun kapsamındaki risklerin teminat

altına alınması, standart sigorta poliçelerinin belirlenmesi, hasar organizasyonları,

aktüerya çalışmaları, tazminat ödemelerinin yapılması, reasürans teminatının

sağlanması, tarım sigortalarının geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve izlenmesi ile diğer

teknik hizmetlerin yürütülmesi amacıyla tarım sigortaları havuzu kurulmuştur

(http://www.resmigazete.gov.tr, 2005).

7. Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kanunu (5648/04.05.2007):

Kanunun amacı; ulusal kalkınma plan, program ve stratejilerinde öngörülen ilke ve

hedefler çerçevesinde, Avrupa Birliği ve uluslararası kuruluşlardan sağlanan kaynakları

da kapsayacak şekilde, kırsal kalkınma programlarının uygulanmasına yönelik

faaliyetleri gerçekleştirmek üzere Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun

kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin usûl ve esasları düzenlemektir

(http://www.resmigazete.gov.tr, 2007).

Ülkelerin kalkınma hedeflerine ulaşabilmeleri belirlenen ve uygulanan politikalarla

mümkündür. Stratejik açıdan önem taşıyan politikaların başında Ar-Ge politikaları

gelmektedir. Dünya ekonomisindeki gelişmeler ve artan rekabete bağlı olarak ilginin

gittikçe arttığı Ar-Ge çalışmalarının, ülkelerin refah seviyelerini doğrudan etkilediği ve

aynı zamanda verimlilik artışını sağlayarak kalkınmayı hızlandırdığının fark edilmesiyle

de bu alana yapılan yatırımlar daha da artmıştır.

119

Uluslararası Politikalar: Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) bünyesinde

oluşturulan Hayvan Genetik Kaynakları birimi Türkiye Koordinatörlüğü TAGEM

tarafından yapılmaktadır. FAO Dünya Hayvan Genetik Kaynakları I. Durum Raporunda

yer almak üzere Türkiye Evcil Hayvan Genetik Kaynakları Raporu hazırlanarak 2004

yılında FAO’ya sunulmuştur.

Türkiye, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Genetik Kaynaklar Komisyonu

Hayvan Genetik Kaynakları Hükümetler Arası Teknik Çalışma Grubu’nda Avrupa’yı

temsil eden beş ülke arasında yer almış ve Hayvan Genetik Kaynakları Avrupa Bölgesel

Odak Noktası’nda bir dönem yönetim kurulu üyeliğine seçilmiştir.

Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planı uygulama hedefleri doğrultusunda alt

bölgesel bir odak noktası kurulması amacıyla hazırlanan, Azerbaycan, Kazakistan,

Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, Türkiye ve Türkmenistan’ın yer aldığı bir proje

FAO-SEC Orta Asya Alt Bölge Ofisi tarafından desteklenmektedir. Proje kapsamında,

ulusal strateji ve eylem planları hazırlıklarının başlatılması, ulusal odak noktalarının

kurulması, ülkelerin uluslararası çalışmalara aktif katılımlarının sağlanması, bölgede

iletişim platformunun oluşturulması, teknik işbirliğinin ve alt bölgesel odak noktasının

devamlılığının sağlanması amaçlanmaktadır.

Proje faaliyetleri çerçevesinde, Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planı gereği

her ülkenin hazırlaması öngörülen HGK-USEP hazırlık çalışmaları tamamlanmıştır.

Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO): BM Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü’nün

(WIPO) ülkeler arasında işbirliği ortamı yaratarak fikri hakların korunması ve bu

haklara saygı gösterilmesini sağlamak amacıyla 1970 yılında kurulmuştur. WIPO’nun

2000 yılında Cenevre’de düzenlenen 26. Genel Kurulu’nda, Fikri Mülkiyet, Genetik

Kaynaklar, Geleneksel Bilgi ve Folklor konularında uluslararası bir komite kurulmuştur

(IGC). Komitenin kuruluşu aşamasında, Türkiye’nin de aralarında olduğu üye ülkeler

tarafından müzakere edilmek üzere aşağıdaki üç ana konu gündeme getirilmiştir:

120

- Genetik kaynaklara erişim ve fayda-yarar paylaşımı,

- Geleneksel bilgi, inovasyon ve yaratıcılığın korunması,

- El sanatları da dahil olmak üzere, folklorik ifadelerin korunması.

Genetik Kaynaklara Erişim ve Yarar Paylaşımı: Fikri mülkiyet kavramı, fikir ve

sanat eserlerini ve sınai mülkiyet altında gruplandırılan patent, marka, faydalı model,

tasarım, coğrafi ad ile işaretleri, yarı iletken topografyası veya entegre devrelerin

yerleşim düzeni olarak bilinen çipleri ve dijital iletişimleri içeren geniş kapsamlı bir

koruma olarak tanımlanmaktadır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte genetik kaynaklar

ve geleneksel bilginin önemi artmış, bu unsurların özellikle çok uluslu şirketler

tarafından sağlık, gıda, tarım gibi birçok ticari amaçla kullanılmalarının sonucu olarak,

ülkeler kendi sınırları içinde yer alan genetik kaynaklar ve geleneksel bilgilere erişimi

ve bunların kullanımından doğacak yararları yönetebilmek için BÇS’den doğan

haklarını da kullanarak etkin yollar aramaya başlamışlardır. Genetik kaynaklara erişim,

“in situ veya ex situ korunan genetik kaynakların, bunların yan ürünlerinin veya soyut

unsurlarının, araştırma, biyolojik gözlem veya ticari amaçlar için temin edilmesi”

şeklinde tanımlanmaktadır. Fayda ise Genetik Kaynaklara Erişim ve Bunların

Kullanılmasından Ortaya Çıkan Yararların Adil ve Tarafsız Paylaşımına Dair Nagoya

Protokolü’nün ekli listesinde yer alanlar dahil olmak üzere, genetik kaynaklardan veya

geleneksel bilgiden elde edilen maddi veya maddi olmayan faydaları içermektedir

(Öcalan 2014).

BÇS’deki tanım ise “Bu Sözleşme’nin ilgili hükümleri uyarınca takip edilecek amaçları,

biyolojik çeşitliliğin korunması; bu çeşitliliğin unsurlarının sürdürülebilir kullanımı;

genetik kaynaklar ve teknoloji üzerinde sahip olunan bütün hakları dikkate almak

kaydıyla, bu kaynaklara gereğince erişimin ve ilgili teknolojilerin gereğince transferinin

sağlanması ve uygun finansmanın tedariki de dahil olmak üzere, genetik kaynakların

kullanımından doğan yararların adil ve hakkaniyete uygun paylaşımıdır” şeklindedir

(Anonim 1996).

Nagoya Protokolü, BÇS’de bahsedilen genetik kaynakları ve bu kaynakların

kullanımından doğan faydaları kapsamaktadır. Protokolün 3. maddesi ise: “Protokol

121

ayrıca BÇS kapsamındaki genetik kaynaklarla bağlantılı geleneksel bilgilere ve bu

bilgilerin kullanımında doğan faydalara da uygulanacaktır” ifadesi yer almaktadır

(Öcalan 2014).

Araştırma Yapan Kuruluşlar ve Araştırma Alt Yapısı: Evcil hayvan genetik

kaynaklarını koruma görevi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı adına TAGEM

koordinatörlüğünde yürütülmektedir. Koruma programı, Lalahan Uluslararası

Hayvancılık Araştırma ve Eğitim Merkezi, Koyunculuk Araştırma Enstitüsü, Doğu

Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü, Doğu Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü,

Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü, Bursa İl Gıda, Tarım ve

Hayvancılık Müdürlüğü ve Kafkas Arısı Üretim, Eğitim ve Gen Merkezi Müdürlüğü

sorumluluğunda yürütülmektedir.

Çeşitli tür ve ırklardan hayvan grupları canlı olarak ve adları sıralanan birimlerde

koruma altına alınmıştır. Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarını Koruma Projesinde

GTHB personeli olan proje liderlerinin büyük bir bölümü aynı zamanda Hayvan

Genetik Kaynaklarının Halk Elinde Korunması Programı çerçevesinde projelerin

yürütülmesi ve destekleme ödemelerine esas belgelerin hazırlanmasından da

sorumludurlar.

Dondurarak saklama ile ilgili çalışmalar Türkiye Yerli Hayvan Genetik Kaynaklarından

Bazılarının in vitro Korunması ve Ön moleküler Tanımlanması-I (TÜRKHAYGEN-I)

projesi kapsamında yürütülmekte olup, bu proje ile Lalahan UHAEM’de ve TÜBİTAK

Marmara Araştırma Merkezi GMBE’de iki gen bankası kurulmuştur.

GTHB Hayvancılık Desteklemeleri: Türkiye’de hayvan yetiştiricilerine verilecek

desteklerle, hayvancılığın geliştirilmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanması, genetik

kaynakların korunması, hayvancılık politikalarının geliştirilmesi ve hayvan

hastalıklarıyla mücadelede etkinliğin sağlanması amaçlanmıştır. Bu kapsamda,

hayvancılıkla ilgili destekler Bakanlar Kurulu Kararı (BKK) ile düzenlenmiş olup,

konunun usul ve esaslarına yönelik olarak her yıl “Hayvancılık Desteklemeleri

Hakkında Uygulama Esasları Tebliği” Resmi Gazete’de yayımlanmaktadır.

122

Tebliğe göre, hayvanları kayıt sistemlerine ve Soy Kütüğü veya Ön Soy Kütüğü Sistemi

(E-ıslah) veri tabanına kayıtlı olan, sütçü, kombine ve etçi kültür ırkı veya kültür ırkı

melezi en az beş baş anaç sığıra sahip, yetiştirici/üretici hayvancılık örgütüne üye olan

yetiştiriciler veya hayvanları Bakanlık kayıt sistemine kayıtlı anaç mandaya sahip olan

yetiştiricilere, destek verilmektedir. Bu destekler sütçü ve kombine ırkların anaç sığırı

için soy kütüğüne kayıtlı olanlar ve etçi ırklar için farklılık göstermektedir.

E-ıslah veri tabanına kayıtlı hayvandan suni tohumlama veya etçi ırklarda Bakanlıktan

izin alınmış tabii tohumlama boğası ile tohumlama sonucu doğan (dişilere Brusella aşısı

yaptırmak şartıyla) tüm buzağılara; döl kontrolü projesi kapsamında suni tohumlamadan

doğan buzağılara; yerli ırk veya melezi sığırlardan etçi ırklara ait sperma ile yapılan

tohumlama sonucu doğan buzağılara ve Türkvet sistemine kayıtlı manda yavrularına

destek verilmektedir.

Bunların yanı sıra, sürü yöneticisi istihdamı desteği dahilinde, 300 adet ve üzeri

küçükbaş anaç hayvan varlığına sahip ve sürü yöneticisine ait Sosyal Güvenlik Kurumu

primlerini kesintisiz biçimde 5 ay boyunca yatıran işletmelere, ilave destek verilmesi de

öngörülmüştür. Verilecek bu destek 2016 yılı bütçesinden temin edilmiştir.

Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Doğu Anadolu Projesi (DAP), Doğu Karadeniz

Projesi (DOKAP) ve Konya Ovası Projesi (KOP) kapsamındaki illerde e-ıslah veri

tabanına kayıtlı sığırlarını, etçi veya kombine ırklarla tohumlama yaptıran çiftçilere

anaç sığırları ve doğan buzağıları için verilen desteklerdir. Ancak, bu kapsamdaki

yetiştiricilere, anaç sığır soykütüğü ilavesi hariç daha önce belirtilen hayvancılık

destekleri verilmemektedir.

Bir diğer destek ise, damızlık koyun ve keçi yetiştiriciliği yapan ve yetiştirici

birliklerine üye olan yetiştiricilere anaç hayvanlar başına verilen; tiftik keçisi

yetiştiriciliğinin teşviki için üretmiş olduğu tiftiği Tiftik ve Yapağı Tarım Satış

Kooperatifleri Birliği’ne (Tiftikbirlik) ve/veya kooperatiflere satan yetiştiricilere kg

başına verilen; ürettiği çiğ sütü “Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair

Yönetmelik” kapsamındaki süt işleme tesislerine satan yetiştiricilere manda, koyun ve

123

keçi sütü için bakanlığın belirleyeceği dönemler ve birim fiyatlar üzerinden verilen

destekler ve ıslah amaçlı süt kalitesinin desteklenmesi kapsamında her bir sığır için süt

içeriğinin tespiti amacıyla yapılacak analizler için Ankara, İzmir, Balıkesir, Bursa ve

Tekirdağ’da hayvan başına yapılan ödemelerdir.

Destek verilmesi öngörülen bir diğer sektör ipekböcekçiliğidir. Buna göre, ipekböceği

yetiştiriciliğinde, yetiştiricilere ücretsiz tohum sağlamakta olan Koza Tarım Satış

Kooperatifleri Birliği’ne (Kozabirlik) kutu başına destek ve ürettiği yaş ipekböceği

kozasını satan yetiştiricilere ise kg başına destek verilmektedir.

Arıcılık sektörüne verilecek destekler de yine aynı BKK ile düzenlenmiştir. Bu

kapsamda, arı yetiştiriciliği yapan, ÇKS’ye kayıtlı ve yetiştirici birliklerine üye olan bir

yetiştiriciye arılı kovan başına; seralarda doğal polinasyonu sağlamak amacıyla bakanlık

kayıt sistemlerine kayıtlı seralarda ise bombus arısı kullanan yetiştiricilere ise koloni

başına destek sağlanmaktadır. Arılı kovan desteğinden yararlanmak için arıcının en az

30, en fazla 1000 adet kovana sahip olması ve Arı Kayıt Sistemi’ne kayıtlı olması

gerekmektedir. Bombus arısı desteği için ise arıcının bu türü yalnızca izin verilen

işletmelerden satın almış olması ve ayrıca Örtü altı Kayıt Sistemi’ne kayıtlı olması

gerekmektedir.

Hayvancılık destekleri kapsamında verilen bir diğer destek, kaliteli kaba yem üretimi

için yem bitkileri ekimi yapan üreticilere, yonca için 4 yıl, korunga için 3 yıl, tek yıllık

yem bitkilerinde ise üretim yapılan her yıl olmak üzere, ürünün hasat edilmesi şartı ile

verilen destektir. Çiftçinin destek alabilmesi için arazisinin ÇKS’ye kayıtlı olması

gerekmektedir.

Bunların yanı sıra, hayvancılık destekleri kapsamında “Onaylı Süt Çiftliği Sertifikası”na

sahip işletmelere de hayvan başına destek verilmesi öngörülmüştür.

Üreticiler başta olmak üzere sektörün sorunlarının izlenmesi ve gerekli görüldüğünde

süt regülasyon desteğinin devreye sokulması amacıyla, süt sektörününde faaliyet

124

gösteren üretici ve özel sektör ile kamu sektörlerinin katılımları ile 2009 yılında Süt

Konseyi kurulmuştur.

Et sektörününde faaliyet gösteren üretici ve özel sektör ile kamu sektörlerinin

katılımları ile 2010 yılında Ulusal Kırmızı Et Konseyi kurulmuştur. Konseyin görevleri

arasında, kırmızı et ve etten elde edilen mamul ve yarı mamul maddelerin üretimi,

pazarlanması ve tüketimi ile ilgili olarak kırmızı et sektörünün geliştirilmesine yönelik

kararların alınması, sektör konuları ile ilgili çalışmaların yapılması, yaptırılması ve

çalışma usul ve esaslarının belirlenmesi yer almaktadır. Konseyler tavsiye kurulları

niteliğindedir.

Tanıtım Çalışmaları

TAGEM bütçesi ile Yayın Dairesi Başkanlığı tarafından Boz Sığır Irkı, Çine Çaparı ve

Gökçeada koyun ırkları için birer tanıtım filmi hazırlanmıştır.

TAGEM tarafından 2009 yılında Evcil Hayvan Genetik Kaynakları Tanıtım Kataloğu

hazırlanarak ilgili paydaşlara dağıtılmıştır. HGK’nın tanıtımında ve Türkiye genelinde

gerçekleştirilmesi planlanan envanter çalışmalarında kullanılmak üzere, tescil edilen

hayvan ırklarının ve bazı morfolojik ve fizlolojik özelliklerinin yer aldığı kataloğun

hazırlığında çok sayıda uzman görev almış ve hayvan fotoğrafları proje liderlerinin

gözetiminde koruma bölgelerinde çekilmiştir.

2011 yılında TAGEM tarafından yeni bazı ırkların eklenmesiyle Evcil Hayvan Genetik

Kaynakları Tanıtım Kataloğu’nun ingilizce versiyonu hazırlanmış böylece hayvan

ırklarının uluslararası platformda tanıtımı amaçlanmıştır.

TAGEM ve TRT işbirliği ile Türkiye yerli hayvan ırklarının kamuoyuna tanıtımı ve

envanter çalışmalarında görev alacak personelin eğitimi amacıyla, belgesel niteliğinde

13 büyükbaş ve küçükbaş hayvan ırkına ait filmler hazırlanmıştır. 2010-2011 yıllarında

bu 13 tanıtım filminin yer aldığı TV programlarında hayvanların ırk özelliklerinin

125

tanıtılmasının yanı sıra konu uzmanları ve yetişiriciler ile koruma ve sürdürülebilir

kullanım kavramları tartışılarak kamuoyu farkındalığının geliştirilmesine katkı

sağlanmaya çalışılmıştır.

FAO-Türkiye Ortaklık Programı (FTPP) çerçevesinde yürütülen Orta Asya

Ülkelerinde Hayvan Genetik Kaynakları Yönetiminin Teşvik Edilmesi projesi

kapsamında yürütülen faaliyetler,

- Daha önce hazırlanmış olan katalogların güncellenmesi ve sahada kolay

taşınabilirliğini sağlamak üzere daha küçük boyutlarda HGK tanıtım kitapçığı

hazırlanmıştır.

- Proje kapsamında, hayvan genetik kaynakları yönetimi faaliyetlerinin

özetlendiği tanıtım broşürleri hazırlanarak, ilgili paydaşlara dağıtılmıştır.

- Sığır ve manda, koyun ve keçi ile kanatlı ve küçük evcil türlerine ait ırk

fotoğraflarının ve özet bilgilerin yer aldığı 50 x 70 cm ebatlarında üç ayrı poster

hazırlanarak ilgili kurum, kuruluşlar ile özellikle koruma projelerinde yer alan

bazı yetiştiricilere ulaştırılmıştır.

Ulusal Evcil Hayvan Genetik Kaynakları Bilgi Sisteminin Hazırlanması ve Yönetimi

Projesi ile EHGK’nın Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı Entegre Projesi

kapsamında yürütülen çalışmalarda hayvan ırklarına, yetiştiricilere ve proje

liderlerine ait veri ve bilgileri tek merkezde toplayan bir web portalı oluşturulması

hedeflenmiştir. Söz konusu entegre projede, TAGEM’e bağlı Lalahan UHAEM, Doğu

Anadolu TAE, Doğu Akdeniz TAE, Koyunculuk AE, Bahri Dağdaş UTAE, Ege

TAE, GAP UTAEM, Kafkas Arısı ÜEGM, Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık

Müdürlükleri yer almaktadır. Geleneksel yöntemlerde ortaya çıkan elverişsizlikleri

ortadan kaldırmak, çağın gerektirdiği bilgi sistemleri alt yapısını kullanarak verileri

zamanında işleyip gerekli çıkarımları yaparak genetik kaynaklarla ilgili önlemleri

almak amacıyla önerilen proje ile evcil hayvan genetik kaynaklarına ait bir veri

tabanı/bilgi sistemi tasarlanmıştır. Bu veri tabanında yerinde koruma başta olmak

üzere uygulanan koruma yöntemlerinden elde edilen verilerin değerlendirilmesi,

126

raporlanması ve coğrafi bilgi sistemleri (CBS) yardımıyla risk analizlerinin

yapılabilmesini sağlayacak bir sistemin kurulması öngörülmüştür. Henüz çok yeni

olan HGK bilgi sisteminin diğer veri tabanları ile uyumlu hale getirilmesi ve

güçlendirilmesi hedeflenmektedir. HGK Bilgi Sistemi; bilgi yönetimi, internet ve

CBS (coğrafi bilgi sistemleri) üçgeninde geliştirilecek bir sistemdir. Bu sistem

bilişim teknolojisinden yararlanarak evcil hayvan genetik kaynakları yönetimini

kolaylaştıracaktır. Yapılacak çalışmalarla, evcil hayvan genetik kaynaklarına ait

verilerin tek bir merkezde toplanmasından başlanarak;

1. Veritabanı tasarlamak,

2. Hayvan genetik kaynakları bilgi sistemi web sayfası oluşturmak,

3. Raporlama ve sorgulamalar yapmak,

4. Desteklemeleri değerlendirmek,

5. Coğrafi bilgi sistemleri yazılımları kullanarak bilgileri ve istatistikleri görsel

bir biçimde kullanıcılara sunmak, algıyı kolaylaştırmak,

6. Erken uyarı sisteminin temelini oluşturmak amaçlanmıştır.

2.3 ÇHGK Örgütlenmeleri

2.3.1 FAO çalışmaları

HGK Küresel Odak Noktası: Merkezi Roma’da bulunan FAO bünyesinde, hayvan

genetik kaynakları çalışmalarının küresel düzeyde koordinasyonundan sorumlu

birimdir. HGK Küresel Odak Noktası, Gıda ve Tarım Genetik Kaynaklar Komisyonu

(CGRFA) tarafından talep edilen kılavuzların hazırlanmasından, DAD-IS veri tabanı ve

DAD-NET iletişim ağının operasyonundan, ÇHGK’nın koruma ve sürdürülebilir

kullanım ile ilgili durum raporlarının hazırlanması ve güncellenmesi ile eğitim ve

işbirliği projelerinin yürütülmesinden sorumludur. HGK Küresel Odak Noktası

çalışmalarını ülkelerin ilgili bakanlığınca atanan ulusal koordinatörlerle ve çeşitli

bölgelerde kurulmuş olması halinde Bölgesel Odak Noktaları aracılığı ile

yürütmektedir.

127

Bölgesel Odak Noktaları: Dünyanın çeşitli bölgelerinde kısa süreli bölgesel odak

noktaları kurulmuştur ancak, Avrupa Bölgesel Odak Noktası (ERFP) aktif olarak en

uzun süre çalışan birimdir, Güney Amerika’da bir bölgesel odak noktası kurulması için

girişimler bulunmaktadır.

ERFP organizasyonunda; Ulusal Koordinatörler Genel Kurulu, Yönetim Kurulu,

Sekretarya, çalışma grupları ve görev timleri yer almaktadır. Türkiye’nin, 2009-2013

yılları arasında yönetim kurulu üyeliği, Güney Avrupa Temsilciliği bulunmaktadır.

ERFP web sitesi, ERFP süreli yayını ve EFABIS veri tabanı çalışmaları sekretarya

tarafından yürütülmektedir. Son yıllara kadar ortak çalışmalar için proje çağrı konuları

belirlenirken yeni yapılanmada çalışma grupları ve görev timleri oluşturulmuştur;

Çalışma grupları

Ex situ koruma (cryo-koruma)

Dokümantasyon ve enformasyon

Görev timleri

Erişim ve yararların paylaşımı

Risk durumları ve göstergeleri

Tarım çevre önlemleri

Üyeleri ulusal koordinatörler tarafından atanan ve her birinde 8-10 üye bulunan bu

birimler bölgede HGK koruma ve kullanımı ile ilgili işbirliğinin sağlanması ve ortak

sorunların çözümüne yönelik projelerin hazırlanmasından sorumludurlar (Akin 2011).

Ulusal Odak Noktaları: Her ülkede ulusal koordinatör ve ulusal danışma kurulundan

oluşması planlanan ulusal odak noktaları, bölgesel odak noktaları aracılığıyla dünya

durum raporlarının hazırlanmasında ve DAD-IS veri tabanının güncellenmesinde

Küresel Odak Noktası’na veri akışı sağlanması, HGK KEP’in uygulanması ve

işbirliğinden sorumlu birimlerdir.

128

Dünyada HGK ulusal odak noktalarının yarısından fazlası tarımdan sorumlu bakanlık

birimlerinde kurulmuştur, bunu % 24 ile araştırma kurumları ve % 10 ile diğer

kurumlar takip etmektedir. Bulgaristan, Benin, Dominik Cumhuriyeti ve Filipinler’de

ulusal odak noktalarının ev sahipliği yetiştirici birlikleri, Almanya’da HGK Ulusal

Koordinatörü bakanlıkta politika konularından sorumlu iken; yardımcı ulusal

koordinatör, Gıda ve Tarım Federal Ajansı bünyesindeki Biyolojik Çeşitlilik Bilgi ve

Koordinasyon Merkezinde (IBV) yer almakta ve teknik konulardan sorumlu

bulunmaktadır (Anonymous 2011).

2.3.2 Ülke örnekleri

Almanya ve Avusturya’da yetiştirici örgütlenmesi örneği: Hayvan populasyonlarının

uzun dönemde güvence altına alınması ırkın ekonomik değerine bağlıdır. Özel

kalitedeki ürünler genellikle daha yüksek fiyatla alıcı bulmaktadırlar. Alpine Steinschaf

koyun ırkı geçmişte Almanya ve Avusturya’nın en fazla yok olma tehlikesi altında olan

hayvan ırklarından biriyken, 1985 yılında bu ırkın devamlılığını sağlamak için çeşitli

çalışmalar başlatılmış, 2004 yılında bazı yetiştiriciler biraraya gelerek bu ırkın tipik

yününden yüksek kalitede ürünler elde edip belli bir fiyat garantisiyle yerel pazarlarda

satmaya başlamışlardır (Mendel vd. 2009).

Alpin Steinschaf Koyun Irkı, küçük-orta cüssede ve sağlam vücut yapısına sahip bir

koyun ırkıdır. Steinschaf’ın güzel ve özgün yünü, bu nadir ırkın ayırıcı bir özelliğidir.

Alman ve Avusturyalı yetiştiriciler 2004 yılında bir araya gelerek bir çalışma grubu

oluşturmuşlardır. Böylece yünden yüksek kaliteli ürünler elde edilmiştir. Bu girişimdeki

önemli sorun yapağıyı yıkayıp temizleyebilecek küçük bölgesel işletmelerin

bulunmasıydı. Bir sonraki aşama ise ürünü üretecek bir fabrikanın bulunmasıydı.

Avusturya’da yetiştiricilerin aradığı kalitede üretim yapabilecek iki işletme

bulunmuştur. 2005 yılındaki ilk satış deneyimleri olan küçük bölgesel pazarlar ya da

küçük çiftlik satış yerlerinde doğrudan pazarlama ile başarı sağlanmıştır. Çorap, süveter

ve örgü yünü gibi değişik ürünlerin sunumu tüketiciler tarafından oldukça ilgi

görmüştür. Bu deneyimin sonucu olarak, yetiştiriciler yıllık toplantılarında bir sonraki

aşamayı değerlendirmiş ve ürünlerin ticarileştirilmesine karar verilmiştir. Günden güne

129

daha fazla yetiştirici, bu girişime katılmış ve koyunlarının yünlerini toplamaya

başlamışlardır. Her yıl düzenlenen toplantılarda yünler bir araya getirilerek

sınıflandırılmıştır. Böylece 2004 yılından beri yaklaşık iki ton Alpine Steinschaf yünü

toplanmış ve 2004-2009 yılları arasında yetiştirici sayısı 2’den 18’e çıkmıştır. Toplanan

yün miktarı da 2004 yılında 111 kg iken 2009 yılında 730 kg olmuştur. Bu deneyimde

elde edilen kazanımlar aşağıdaki şekilde sıralanabilir;

- Sınıflandırılmış yünün uygun bir fiyata alıcı bulması,

- Organik işleme ve üretim ile yüksek kaliteli yün mamüllerinin elde edilmesi,

- Bölgesel üretimin yerel ticarete katkı sağlaması,

- Sosyal olarak kabul edilebilir koşullar altında istihdam yaratması,

- Koyun yetiştiriciliği ile tarımın desteklemesi ve arazi korumanın sağlanması,

- Devamlılığı tehlikede olan koyun ırkının korunması,

- Genetik çeşitliliğin ve kültürel değerlerin korunması.

Bazı ülkelerde HGK Ulusal Odak Noktası örnekleri: Anonymous (2011)’e göre,

Çin’de HGK Yönetimi Komisyonu 1996 yılında kurulmuştur. Çin’in ulusal odak

noktası olarak Komisyon, Tarım Bakanlığı liderliğinde HGK yönetimi ile ilgili tüm

sorumluluğu almıştır. Sığır, koyun-keçi, domuz, kanatlı, at-deve ve arı için 6 danışma

komitesi bulunmaktadır. Büyük çoğunluğunu araştırmacıların oluşturduğu 40’tan fazla

danışmanın yer aldığı bir çalışma ağı bulunmaktadır. Komisyounun görevleri arasında;

HGK ile ilgili hayvan yetiştiriciliği kanun ve yönetmeliklerinin hazırlanması ve

uygulanması, bilimsel bir yaklaşımla koruma ve kullanım için programlar

oluşturulması, mevcut koruma projelerinin değerlendirilmesi ve uygulamada rehberlik

sağlanması, HGK koruma ve yönetimi ile ilgili ulusal politikaların ve kılavuzların

hazırlanması, ülke çapında surveylerin yürütülmesi, ulusal veri tabanı oluşturulması,

teknik eğitimler ve koruma konusunda farkındalığı artırmaya yönelik çalışmalar

yapılması yer almaktadır.

Polonya’da ulusal odak noktası Tarım ve Kırsal Kalkınma Bakanlığı’na bağlı Ulusal

Hayvancılık Araştırma Enstitüsü ev sahipliğinde, at, kanatlı, sığır, koyun-keçi, arı,

domuz, kürk hayvanları, balık ve biyoteknoloji konularında 9 çalışma grubu bulunan bir

130

danışma kurulu, BÇS odak noktası olan Çevre Bakanlığı, Çevre Koruma Enstitüsü,

araştırma enstitüleri ve ziraat fakülteleri, STK’lar, soykütüğü kayıtlarından sorumlu

kuruluşlar, yayın kuruluşları ve yetiştiricilerden oluşmaktadır. HGK yönetimi

kapsamında, veri tabanı kurulması/ sürdürülmesi, ülkede bulunmayan hayvan ırklarının

ithalatında rehberlik sağlanması, ticari ırkların sürdürülebilir kullanımının

desteklenmesi, ülke çapında erken uyarı ve tepki sistemi kurulması, ex situ ve in situ

koruma programlarının koordinasyonu ve HGK-USEP’in uygulanmasına yönelik

çalışmalar yürütülmektedir.

Brezilya Genetik Kaynaklar Platformu, Genetik Kaynaklar ve Biyoteknoloji Ulusal

Araştırma Merkezi önderliğinde bitki, hayvan ve mikroorganizma genetik kaynaklarının

korunması ve sürdürülebilir kullanımı için 2009 yılında yenilikçi bir yaklaşımla

oluşturulmuştur. Genetik Kaynaklar Platformunda 30 proje, 170 eylem planı, 35

araştırma merkezi, 70 işbirliği yapılan kuruluş ve 520 araştırıcı bulunmaktadır. Böyle

bir yapılanma ülkede gıda ve tarım genetik kaynaklarının korunması ve sürüdürülebilir

kullanımının yüksek öncelikli olduğunu göstermektedir.

Ukrayna’da ulusal odak noktasına Hayvan Yetiştirme ve Genetik Enstitüsü ev sahipliği

yapmaktadır. Ulusal miras olarak kabul edilen gen bankasının “cryobank” yönetiminden

de sorumlu enstitü, ÇHGK’nın korunmasında bilimsel ve teknik programların

uygulanmasını koordine etmektedir. Ülkede risk altındaki HGK için temel tehditler

belirlenmiş, koruma yöntem ve yaklaşımları hakkında bir kitap basılmış, devlet ıslah

faaliyetlerinin organizasyonu ve çiftlik hayvan çeşitliliğinin korunması gibi iki önemli

sorunun ele alındığı ulusal strateji ve 38 çiftlik hayvan türünde 550 populasyonda

envanter çalışmaları tamamlanmıştır.

İran’da ulusal danışma komitesi Tarım Bakanlığına bağlı Araştırma, Eğitim ve Yayın

Organizasyonu ile Hayvansal Üretim Bölümü işbirliğinde ilgili tüm paydaşların

katılımıyla, HGK I. Dünya Durum Raporu sürecinde ülke raporu hazırlığı sırasında

oluşturulmuş ve aynı zamanda HGK programının uzun dönemde geliştirilmesine katkı

sağlamıştır.

131

2.3.3 TAGEM çalışmaları

TAGEM sorumluluğunda yürütülen Ulusal Odak Noktası; HGK Koruma Ulusal

Komitesi, Hayvan Irk Tescil Komitesi ve Ulusal Koordinatör’den oluşmaktadır.

TAGEM büyesinde 2011 yılında HGK Çalışma Grubu Koordinatörlüğü kurulmuş olup

görev alan nitelikli personel sayısının artırılması amaçlanmıştır. Ancak 2016 yılında söz

konusu koordinatörlük kapatılmış ve Ulusal Odak Noktasının nitelikli personel ile

desteklenmesi ise mümkün olmamıştır.

2.3.4 Destek olan kuruluşlar

Türkiye’deki ÇHGK koruma ve sürdürülebilir koruma çalışmalarına üniversiteler,

TÜBİTAK, TİKA, TRT, gibi ulusal kurumların araştırma, finansman, altyapı ve tanıtım

ile ilgili katkılarının yanı sıra FAO-SEC Alt Bölge Ofisi, RBI ve ICARDA gibi

uluslararası kuruluşlardan da araştırma ve işbirliği desteği sağlanmaktadır.

Türkiye’deki konunun paydaşlarından mevcut çiftçi örgütlenmelerinin (ziraat odaları,

tarımsal kalkınma kooperatifleri, üretici birlikleri, damızlık birlikleri vb.) ne kadar

başarılı olduğu tartışılmaktadır. Koyun-keçi damızlık birliklerinin mevzuatında hayvan

genetik kaynaklarının korunması görevi verilmekle birlikte henüz bir çalışma

gerçekleştirilmemiştir. Kırsal politikalar doğrultusunda en uygun örgütlenme modelleri

belirlenmelidir. Bu örgütlenme çerçevesinde yetiştirme sistemleri ve işletme modelleri

geliştirilmelidir. Hatta üretimde ihtisaslaşma üzerine örgütlenme modelleri üzerine

projeler geliştirilmelidir.

2.4 Koruma Yöntemleri

Dünyada hayvan genetik kaynaklarının korunmasında in situ (yerinde koruma), ex situ

in vivo (yetiştirme alanı dışında canlı koruma) ve in vitro (genetik materyalin

dondurularak korunması) koruma olmak üzere iki yöntem bulunmaktadır. Her iki

yöntem de kendine özgü avantaj ve dezavantajlara sahip olup, ikisinin birlikte

132

uygulanması korumada başarıyı artırmaktadır.

In situ Koruma: In situ (yerinde) koruma yönteminde hayvanlar yetiştirme sürüleri

halinde elde tutulmaktadır. Korunması gereken veya öngörülen ırk hayvanlarından

oluşan yeterli büyüklükte bir sürü veya sürüler kendi doğal çevresinde rastgele

çiftleştirme ile yetiştirilir. In situ koruma yönteminin bir takım avantaj ve dezavantajları

şu şekilde sıralanabilir (Elmacı vd 2010).

In situ Korumanın Avantajları

1. Hayvanlar, ıslah edilmiş populasyonlardaki herhangi bir aksilik halinde anında

kullanılabilir durumdadır.

2. Hayvanlar, hayvan yetiştirme teknikleri, barınak, yem, iklim ve hijyenik koşullarda

zaman içerisinde meydana gelebilecek değişikliklere uyum sağlayabilir.

3. Hayvanların canlı olarak korunması estetik ve eğitsel nitelik taşır.

4. Bazı ülkelerde koşullar ex situ korumayı olanaksız kılabileceği gibi, bazı türlerde de

dondurarak saklamanın sorunları henüz tamamen çözümlenememiştir. Bu gibi

durumlarda, korumanın in situ olarak yapılması zorunludur.

In situ Korumanın Dezavantajları

1. Korumaya alınan hayvan sayısı ekonomik nedenlerle sınırlı tutulacağından akrabalı

yetiştirme sorunu ortaya çıkar. Akrabalık artışı çeşitli yöntemlerle minimumda tutulabilir.

Fakat yüzyıllar boyunca bu şekilde yetiştirme sırasında tesadüfi genetik kümelenmeler

nedeniyle başlangıç populasyonunun genetik kompozisyonundan çok farklı bir

kompozisyon ortaya çıkabilir.

2. Doğal seleksiyon söz konusudur.

3. Genotip x çevre interaksiyonları söz konusudur.

4. Çiftlik hayvanlarının yetiştirilmesinde erkek/dişi oranı 1’den küçüktür. Yani erkeklerin

ancak bir bölümünün genetik yapıları sonraki generasyonlarda temsil edilebilmektedir.

5. Öldürücü bir hastalık veya doğal afet tüm hayvanları yok edebilir.

133

Ex Situ Koruma: Doğal yaşam alanı dışında canlı (in vivo) ve dondurarak (in vitro)

olmak üzere ex situ koruma iki şekilde yapılmaktadır. Ex situ in vivo koruma

yönteminde koruma altına alınacak enstitü, park hayvanat bahçesi gibi hayvanların

orijinal yaşam alanlarının dışında canlı olarak yetiştirilmeleri söz konusudur. Kontrollü

koşullarda yetiştiriciliği yapılan ırklarında uygun çiftleştirme yöntemleri uygulanarak

etkin populasyon büyüklüğü, akrabalık derecesi gibi poulasyon parametreleri takip

edilebilmektedir. Aynı zamanda ırkı tanımlamaya yönelik çalışmaların kolaylıkla

planlanması ve populasyonun birörnek hale getirilmesi de mümkün olabilmektedir. Ex

situ in vitro koruma yönteminin esası semen, yumurta veya embriyoların uygun

yöntemlerle dondurularak gen bankalarında saklanmasıdır. Uygun bir şekilde

kurgulanmış olan gen bankasında çok küçük bir alanda çok sayıda örneği

saklayabilmek mümkün olmaktadır. Dondurarak saklamada sperma, embriyo ve

hücre gibi biyolojik materyallerin donma aşamasında ve dondurulduktan sonra

kısmen hasara uğradığı bilinen bir gerçektir. Ancak bu yöntem bize biyolojik

materyalleri 1000 yıl saklama fırsatı sunmaktadır (Mazur 1984).

Türkiye’de üreme biyoteknolojisi alanında dondurulmuş sperma ile suni tohumlama

uygulamaları oldukça yaygındır. Bunun yanında koyun, keçi ve sığırlarda embriyo

transferinin başarılı uygulamaları 1980’li yıllardan bu yana birçok kez bildirilmiştir.

Memelilerde koyun meme epiteli hücresi kullanılarak gerçekleştirilen ilk başarılı

klonlama uygulamasının 1997 yılında dünyaya duyurulmasından sonra (Wilmut vd.

1997) dünyada pek çok tür klonlanmıştır. Türkiye’de klonlama ilk kez İstanbul

Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde dişi bir kuzu Oyalı’nın 21 Kasım 2007 tarihinde

dünyaya gelmesi ile başarılı bir şekilde gerçekleştirildiği duyurulmuştur (Birler vd .

2010).

In situ ve Ex situ Korumanın Birlikte Uygulanması

Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesinde (Anonim 1996) in situ korumanın önemi

vurgulanırken ex situ koruma tamamlayıcı bir unsur olarak ele alınmaktadır. In situ ve

ex situ koruma stratejileri farklı hedefler açısından değerlendirildirildiğinde

kapasitelerinin de farklı olduğu açıktır. Genellikle in situ koruma ırkların dinamik bir

134

şekilde varlığını sürdürmesini temin ettiğinden tercih edilen bir metot olarak kabul

edilmektedir. Ticari olarak önem taşıyan ırklar çoğunlukla yüksek seleksiyon baskısına

maruz kalmaktadır ve akrabalı yetişme dereceleri daha yüksektir. Diğer taraftan ticari

olarak daha az önem taşıyan ırklar daha küçük populasyona sahip olmaları nedeniyle de

genetik kayma (drift) ve yok olma tehdidi altındadır. Bunun da ötesinde, hayvanların

orijinal ya da olağan üretim çevreleri dışında canlı olarak (ex situ in vivo) korunmaları

her zaman ırkın genetik çeşitliliğinin sürdürüleceği garantisini vermemektedir. Bu

nedenle, in vivo korumanın eşey hücrelerinin dondurularak korunması ile tamamlanması

gerekmektedir. Diğer bir deyişle, uzun dönem in situ koruma programlarında eşey

hücreleri stoklarından yararlanılması mümkün olabilecektir (Anonymous 2012).

In situ koruma yönteminde değinilen avantajlar ex situ koruma yönteminin

dezavantajları, dezavantajlar ise avantajları olarak sıralanabilir. Koruma altına alınacak

tür, ırk veya bireye ait gen veya genlerin DNA segmentleri şeklinde kan veya diğer

hayvan dokuları şeklinde dondurularak saklanması da mümkündür. Yine son yıllarda

rekombinant DNA teknolojisindeki ilerlemelere bağlı olarak genlerin belirlenmesi, izole

edilmesi, klonlanması ve belirtilen bu genlerin tür içinde veya türler arasında aktarımı

ile belirli özelliği olan bu genin veya genlerin sürekli olarak korunması da olanaklı hale

gelmiştir.

Tüm koruma yöntemleri olumlu ve olumsuz yönlere sahiptir. Örneğin çizelge 2.10’da

HGK’nın sürdürülebilir kullanımı açısından ex situ in vivo korumanın zayıf ve

dondurarak koruma yönteminin ise herhangi bir geçerliliğinin olmadığı görülmektedir.

Bu nedenlerle tüm koruma yöntemlerinin birlikte yürütülmesi önerilmektedir

(Anonymous 2013).

135

Çizelge 2.10 Koruma yöntemlerinin amaçların gerçekleşmesindeki etkinlikleri

(Anonymous 2013)

Amaç Yöntem

In situ Ex situ in vivo Cryo

Genetik sistemlerin uyum sağlama yeteneği

Üretim koşullarındaki değişimlere karşı sigorta Evet Evet Evet

Hastalık, afet vb. karşılık teminat Hayır Hayır Evet

Araştırma olanağı Evet Evet Evet

Genetik faktörler

Irk evriminin/genetik adaptasyonun sürmesi Evet Zayıf Hayır

Irk tanımlama bilgilerinde artış Evet Zayıf Zayıf

Genetik kaymanın sınırlanması* Evet Hayır Evet

Kırsal alanların sürdürülebilir kullanımı

Kırsal gelişim fırsatları Evet Zayıf Hayır

Agro-ekosistem çeşitliliğinin muhafazası Evet Sınırlı Hayır

Kırsal kültürel çeşitliliğin korunması Evet Zayıf Hayır

*Genetik kayma derecesi in situ populasyon büyüklüğüne ve cryo korumada örneklenen hayvan sayısına

bağlıdır.

Ex situ koruma yöntemlerinin, saklanan materyalin kullanılmasına kadar geçen süreçte

hayvan genetik kaynaklarının çoğalmasına ve değişen koşullara ayak uyduracak şekilde

gelişimine olanak vermemesine karşılık, in situ koruma yöntemi ırkların düzenli bir

şekilde değerlendirilmesine, yönetimine ve değişen agro ekonomik koşullarda

kullanılmalarına olanak tanımaktadır. Bu nedenle, her iki yöntemin birbirlerini

tamamlayıcı niteliklerinin olduğu ve birlikte uygulanmasının daha etkin ve yararlı

olacağı bilinmelidir. Her iki yönteme bir arada veya ayrı ayrı gereksinim duyulacağı

durumlar ile de karşılaşılabilmektedir (Henson 1992). Özellikle in situ korumanın

uygulandığı durumlarda yapay tohumlamadan yararlanılması, bu yöntemde çok daha

fazla sayıda erkeğin kullanımını mümkün hale getirmektedir. Böylece etkin populasyon

büyüklüğü artırılarak akrabalı yetiştirme ve tesadüfi gen kayıpları kabul edilebilir

düzeylerde tutulabilmektedir. Yapay tohumlama uygulaması bu gibi avantajlar

sağlamakla birlikte doğal koşullardaki değişime ayak uyduramayarak populasyondan

atılacak erkeklerin spermalarının kullanılması nedeniyle in situ korumanın “değişen

136

koşullara uyum sağlama” avantajı söz konusu olmayacaktır. Böylece zayıf bazı

erkeklerden de döl alınacağı için populasyonun uyum sorunu ve buna bağlı olarak

populasyonun elde tutulabilme (sürdürülebilme) olasılığının azalmasına neden

olmaktadır. Diğer tarftan bu uygulama, yumurta ve embriyoları toplama ve dondurarak

saklama gibi ex situ yöntemlerin yeterince veya hiç uygulanamadığı domuz ve kanatlı

türlerinde oldukça etkilidir. Gerek yetiştirme sürüleri halinde, gerek dondurarak

saklamanın daha önce sıralanan dezavantajlarının elimine edilebilmesi için, hayvan

genetik kaynaklarının korunmasında her iki saklama yönteminin birlikte düşünülmesi ve

uygulanması tercih edilmelidir.

2.4.1 Koruma sürüleri ve etkin populasyon büyüklükleri

Hayvan genetik kaynakları için ülke temelli erken uyarı ve tepki sistemlerinin yer aldığı

Almanya’da yapılan bir çalışmada (Anonymous 2010), risk durumları ve koruma

öncelikleri için verilen sınıflama sistemi çizelge 2.11’de yer almaktadır.

Çizelge 2.11 Risk durumları ve koruma öncelikleri

Risk Durumu Sınıflandırma Sistemi Koruma Öncelikleri

Fenotipik Koruma Populasyonu

Ne< 50 Dondurarak ve in situ koruma tedbirleri alınmalı

Koruma Populasyonu

50 < Ne< 200

Etkin populasyon büyüklüğünü sabit tutmaya yönelik

tedbirler alınmalı

İzleme Populasyonu

200 < Ne< 1000

İzleme yapılmalı ve eğer erkek birey sayısı 100 ün

altında ise sperma dondurma programı uygulanmalı

Tehlike Olmayan Populasyon

Ne > 1000

Ne düzenli olarak tahmin edilmeli ve populasyon

eğilimlerinin değerlendirilmesi yapılmalıdır

Ne: Etkin populasyon büyüklüğü

Çizelge 2.12’de türler, yüksek üreme kapasitesine sahip (domuz, tavşan, kanatlı) ve

düşük üreme kapasitesine sahip (at, sığır, koyun, keçi) şeklinde gruplanarak, aynı

zamanda akrabalı yetişme oranları verilmiş böylece demografik ve genetik kriterler bir

arada sınıflandırılmıştır (Anonymous 2010).

137

Çizelge 2.12 Türlerin üreme kapasitelerine göre iki gruba ayrıldığı durumda üreme

gruplarında risk kategorileri ve sayısal sınırları

Demografik Kriterler

N. damızlıkta kullanılan dişiler**

10 yılda beklenen

Genetik Kriterler

Bir generasyonda

akrabalıktaki artış

Tür

Sınıflaması*

Risk

Sınıfı <100 <200

≥100

<1000

≥200

<2000

≥1000

<2000

≥2000

<4000

ve

veya >3%

>1%

≤3%

>.5%

≤1%

Yüksek

üreme

kapasitesi

Kritik

Tehlikede

Hassas

Düşük

üreme

kapasitesi

Kritik

Tehlikede

Hassas *Tür Sınıflaması

Yüksek üreme kapasitesi: Örn. domuz, tavşan, kanatlı, Düşük üreme kapasitesi: Örn. at, sığır, koyun, keçi **Damızlıkta kullanılan dişilerin aynı ırktan erkeklerle çiftleştiği durumda

Genetik çeşitliliğin ardındaki temel teori

Oldenbroek (2007)’ye göre ırklar arasındaki genetik çeşitliliğin ölçülmesi, populasyon

genetiği temel prensiplerine dayalı olarak genellikle genetik mesafenin hesaplanmasıyla

yapılır. Bu ölçümleri ayrıntılı olarak tartışmadan önce populasyon genetiğindeki

akrabalık, akrabalı yetiştirme, genetik kayma gibi bazı anahtar terimleri açıklamak

gerekmektedir.

Akrabalık ve Akrabalı yetişme

Bireyler bir veya daha fazla ortak ataya sahipse bu bireyler akraba olarak kabul edilir.

Bireyler arasındaki akrabalığın düzeyi, akrabalık katsayısı veya Θ olarak açıklanabilir

(Malecot 1969). Akrabalık katsayısı iki bireyin sahip olduğu iki allelin, her ikisinin de

ortak bir atadan gelen aynı allelin mutasyona uğramamış kopyaları olma olasılığıdır.

Akrabalı yetişme, akraba bireylerin çiftleştirilmesidir ve böyle çiftleşmelerden elde

edilen döllerdeki miktarı, bir dölün herhangi bir lokusundaki iki allelin atadaki allelin

mutasyona uğramamış formu olma olasılığıdır. Genel olarak bu olasılık F olarak

gösterilir ve her bir bireyin F değeri o bireyin ebeveynlerinin akrabalık katsayısının

yarısına eşit olacaktır.

138

Populasyon genetiği teorisinde, populasyonlar arasında genetik farklılaşmaya neden

etmenlerin genetik kayma, seleksiyon, mutasyon ve göç olduğu kabul edilmektedir.

Genetik Kayma

Genetik kayma sınırlı bir populasyondaki allel frekanslarında gerçekleşen tesadüfi

değişimdir. Eğer bir gen veya lokusun farklı allelleri bireye, diğer bireylere göre selektif

bir üstünlük sağlamıyorsa bu gen veya lokusun etkisiz olduğu kabul edilir. Örneğin,

mikrosatellit lokuslarda genellikle nötral olan çok fazla sayıda allel bulunur. Aynı ata

populasyonundan oluşmuş iki populasyon düşünüldüğünde selektif olarak bir avantaj

sağlamayan etkisiz lokuslar arasındaki allel frekanslarındaki farklılık bir populasyonun

diğerinden ayrılma düzeyininin bir fonksiyonudur.

Populasyonlar içinde

Yeterli zaman verilip, buna t generasyon denildiğinde, sınırlı bir populasyondaki bütün

lokuslardaki tüm allellerin frekansı ya 1’e (sabit olmaya) ya da 0’a (kaybolmaya) doğru

kayacaktır. Bu t generasyondan sonra populasyon tamamen akrabalı yetişmiş olacaktır.

Ebeveynler ve döller arasındaki ilişki arttıkça, bu olasılık da artacaktır. Erkek ve dişi

sayısının eşit olduğu, çiftleşmelerin rastgele olduğu populasyonlarda akrabalı yetişme,

generasyon sayısı (t) ve populasyon büyüklüğü arasında doğrudan bir ilişki

bulunmaktadır ve bu ilişki;

11 1

2

t

T

e

FN

şeklinde gösterilir.

Bir allelin bir populasyonda hem sabit olma hem de kaybolma olasılığı yaklaşık olarak

1-F ile orantılıdır (Falconer ve Mackay 1996).

F’nin hesaplanması, hangi generasyonun ilk generasyon olarak belirlendiğine bağlıdır.

Farklı generasyonlardan başlamakla farklı sonuçlar elde edilir. Bu nedenle F’nin her bir

139

generasyondaki değişim oranının (∆F) bilinmesi daha fazla önem taşımaktadır. Erkek ve

dişilerin eşit sayıda olduğu rastgele çiftleşen ideal bir populasyonda ∆F aşağıdaki

eşitlikte verildiği şekilde ifade edilir.

Etkin populasyon büyüklüğü

Ancak bu şekilde erkek ve dişi sayılarının eşit olduğu populasyonlara nadiren

rastlanmaktadır. Yetiştirme sisteminin bu ideal populasyona uygun olmadığı

durumlarda, gen frekanslarının varyansından ya da akrabalı yetişme oranından

değerlendirme yapmak mümkün olmaktadır. İdeal yetiştirme sisteminden olan herhangi

bir sapmayı en uygun şekilde ortaya koymak üzere damızlık bireylerin etkin sayısı ya da

etkin populasyon büyüklüğü (Ne) terimi kullanılmaktadır (Lynch ve Walsh 1998,

Falconer ve Mackay 1996). Populasyonların akrabalı yetiştirme katsayısı önceki

açıklamalardan N yerine Ne kullanılarak hesaplanabilir.

Dişi sayısının erkek sayısına eşit olmadığı ve rastgele çiftleştirilen populasyonlarda,

etkin populasyon büyüklüğü;

ile hesaplanır.

Eşitlik, sade bir gösterimle;

Ne= (4 x Nerkek x Ndişi) / (Nerkek + Ndişi) şeklindedir.

1 1 1 1

4

e erkek dişiN N N

140

Bu eşitlikten etkin populasyon büyüklüğünün rastgele çiftleştirilen erkek ve dişi sayıları

tarafından büyük ölçüde etkilendiği anlaşılmaktadır. İki cinsiyetin birey sayıları

arasında büyük fark olduğunda etkin populasyon büyüklüğü gerçek populasyon

büyüklüğünden önemli ölçüde küçük olacaktır. Yetiştiricilik uygulamalarında sınırlayıcı

cinsiyet erkek olduğundan, erkek sayısı sabit tutulduğunda dişi sayısı belli bir

büyüklüğe ulaştıktan sonra etkin populasyon büyüklüğündeki artış önemsenmeyecek

kadar küçüktür. Örneğin, erkek damızlık sayısı 13 baş olduğunda dişi damızlık sayısının

500 dişi ile Ne 51 olarak hesaplanırken dişi sayısının 10.000 e çıkarılması ile Ne ancak

52’ye ulaşabilmektedir (EK 8).

Etkin populasyon büyüklüğüne t generasyon sonra bakıldığında;

,1 ,2 ,3 ,

1 1 1 1 1 1...

e e e e e tN t N N N N eşitliği ile benzer bir sonuca ulaşılır.

Bir populasyon 10 generasyon boyunca izlendiğinde, bunlardan 9’u süresince 100

bireylik bir etkin populasyon büyüklüğüne sahip, bir generasyonda ise etkin populasyon

büyüklüğünün 25 olduğu (darboğaz populasyonu) durumda 10 generasyonun etkin

populasyon büyüklüğü 100 den 77 ye düşmektedir. Darboğaz populasyonu nedeniyle

ortaya çıkan bu azalma akrabalığın artması ve allelerin sabitlenme miktarının artmasının

(ve aynı lokustaki diğer allelerin kaybolmasının) sonucunda ortaya çıkmaktadır.

Populasyonlar arasında

Populasyonlar arasında muhtemel tesadüfi kaymalar, farklı allelerin kaybolmasına yol

açmaktadır. Tesadüfi kayma ayrıca populasyonlar arasında kaybolmayan allelerin

frekanslarında farklığa neden olmaktadır. Bu da kaymanın populasyonlar arasında ve

populasyon içindeki etkisinin birbirine ters olduğu anlamını taşımaktadır. Tesadüfi

kaymanın yanı sıra populasyonlar arasındaki genetik çeşitliliği artırmak ya da azaltmak

yönünde etkileyen seleksiyon, mutasyon ve göç olmak üzere üç etmen daha

bulunmaktadır.

141

Seleksiyon nötral olmayan allelere avantaj sağlayacak şekilde yapıldığında,

populasyonlar arasındaki fark ile izolasyonun gerçek büyüklüğünün orantılı olması

beklenmemelidir. Diğer taraftan, selektif bir avantaj sağlamayan mikrosatellitler gibi

nötral alleller populasyonlar arasındaki uzaklıkların belirlenmesinde

kullanılabilmektedir. Çünkü her populasyon benzer amaçla, aynı allellerin lehine ıslah

edilmesi mümkün olabilmektedir. Genellikle, farklılık çalışmaları için bir araç olarak,

mikrosatellit lokuslar gibi selektif olarak nötral genler tercih edilmektedir.

Mutasyon genellikle populasyonlar arasındaki farklılaşmayı artıran bir güçtür. Bu da

mutasyonun genetik çeşitliliği oluşturan bir etmen olduğu anlamına gelmektedir. Ancak

mutasyon olasılığı ve sıklığı düşük olduğu için, bu faktörün etkisi sadece çok sayıda

generasyon boyunca ölçülebilir niteliktedir.

Bireylerin bir populasyondan diğerine gitmesi şeklinde ifade edilen göç, homojenize

edici bir etmendir. Göç, populasyonlar arasındaki genetik farklılıkları azaltmaktadır.

Göçün populasyonlardaki etkisinin miktarını ölçmek ve açıklamak üzere geliştirilmiş

çok sayıda model bulunmaktadır.

2.4.2 Koruma için uygun yöntem ve stratejilerin belirlenmesi

Koruma sürülerinde kısmen kayıt tutulabilmektedir. Ancak babayı tespit etmek güç

olduğundan elde aşım, kayıt tutmada personel sayısının artırılması ve sürüler arasında

erkek materyal değişimi için uygun stratejiler belirlenmelidir. Etkin populasyon

büyüklüğünü artıran veya azalmasını önleyen tedbirler alınmalıdır. Populasyondaki

birey sayısından çok dişi/erkek oranı ve etkin populasyon büyüklüğü dikkate

alınmalıdır.

Koruma stratejilerinde ve ıslah programlarında başarı sağlanabilmesi için öncelikle

kapsamlı bilgiye gereksinim duyulmaktadır (Anonymous 2007a). Fenotipik

tanımlamalar, üretim çevresi bilgileri, populasyonun adaptasyon ve üretime ilişkin

özgün karakteristikleri, ilgili geleneksel bilgi, yürütülmekte olan koruma ve kullanım

142

faaliyetlerinin ve paydaşların tanımlanması, ırklar arası genetik ilişkilerin tanımlanması

ve özgün genetik özelliklerin ortaya konması gereklidir (Şekil 2.14).

Şekil 2.14 ÇHGK yönetim stratejilerinin oluşturulması için gereken bilgi (Anonymous

2007a)

2.4.3 Çiftleştirme sistemleri

Tozluca (1988)’e göre küçük populasyonlarda rastgele çiftleşme halinde dahi akrabalı

yetişme meydana gelmektedir. Bu durum münferit lokuslarda homozigotlaşmaya sebep

olmakta ve genetik varyasyonda kayıp meydana gelmektedir (Yamada 1981). Farklı

çiftleştirme sistemlerinin etkilerini araştırmak için yapılan bir bilgisayar simülasyon

çalışmasıyla alt gruplara ayrılmış bir populasyonda alt grupların sayıları arttıkça (N=60)

bir genin populasyondan kaybolma ihtimalinin azaldığını göstermiştir (Çizelge 2.13).

143

Çizelge 2.13 Bir populasyon alt gruplarına ayrıldığında bir genin kaybolma olasılığı

Bir genin kaybolma olasılığı bu genin allel frekansına bağlı olarak da değişmektedir.

Buradan da allel frekanslarının bilinmesi ve korumada dikkate alınacak çiftleştirme

sistemi ve erkek sayısının hesaplanması gerektiği sonucu çıkarılabilir.

Irkların Önceliklendirilmesinde Tarafsız Bir Yöntem

1. Kaybolma riskinin tahmini

Anonymous (2010b)’ye göre, ırkın varlığını sürdürmesi ile ilgili çeşitli kriterler için her

bir ırka değer atanarak kaybolma riski tahmin edilebilmektedir. Aşağıda örnek olarak

alınan beş kriter yer almaktadır.

Populasyon büyüklüğü

Populasyon büyüklüğündeki değişim

p=0,5

Generasyon 60 x 1 30 x 2 20 x 3 10 x 6

10 .0 .0 .0 .0

20 .0010 .0008 .0006 .0

30 .0114 .0090 .0068 .0028

40 .0390 .0302 .0228 .0080

50 .0816 .0626 .0464 .0142

100 .3540 .2570 .1686 .0294

p=0,8 veya 0,2

Generasyon 60 x 1 30 x 2 20 x 3 10 x 6

10 .0053 .0049 .0046 .0036

20 .0703 .0650 .0600 .0462

30 .1661 .1533 .1408 .1056

40 .2554 .2351 .2150 .1991

50 .3315 .3039 .2764 .1932

100 .5798 .5244 .4437 .2559

144

Coğrafi dağılım

Resmi ıslah programlarının varlığı

Yetiştirici memnuniyeti

Başka kriterler de seçilebilir ve yöntem daha fazla ya da daha az kriter dikkate alınarak

uygulanabilir. Potansiyel ilave ya da alternatif kriterler melezleme miktarı, damızlık

erkek dişi oranı, pazarlama programlarının bulunup bulunmadığı ve ülke ya da

bölgedeki sivil itaatsizlik düzeyi olarak sıralanabilir. Her bir kategoriye, fraksiyonel bir

değer (örn. < 1,0 gibi) atanmalıdır. Bu değer toplamda risk arttıkça artmalıdır. Bütün

kategorilerde maksimum değerlerin toplamı < 1,0 olmalıdır. Bu yaklaşımın

uyarlanmasıyla aşağıdaki sistem kullanılabilir.

p, tahmin edilen populasyon büyüklüğü ile ilgili bir parametredir.

p = 0,0 ise populasyon büyüklüğü ≥ 10.000 dişi damızlıktır.

p = 0,1 ise populasyon büyüklüğü 2.001 ile 10.000 arasındadır.

p = 0,2 ise populasyon büyüklüğü 1.001 ile 2.000 arasındadır.

p = 0,3 ise populasyon büyüklüğü 100 ile 1.000 arasındadır.

p = 0,4 ise populasyon büyüklüğü < 100’dür.

c, populasyon büyüklüğünde belli sürede değişim ile ilgili bir parametredir (Örneğin

son on yıl).

c = 0,0 ise populasyon göreceli olarak sabittir ya da artıyordur.

c = 0,1 ise populasyon % 10-% 20 kadar azalmıştır.

c = 0,2 ise populasyon % 20’den fazla azalmıştır.

g, coğrafi dağılım ile ilgili bir parametredir.

g = 0,0 ise ırk ülke çapında çeşitli bölgelerde bulunur.

g = 0,1 ise hayvanlar daha çok ülkenin belirli bir bölgesinde bulunur.

145

b, yetiştirici örgütü ya da devlete ait çekirdek sürülerdeki resmi programlarda bulunan

saf ırk hayvan varlığı ile ilgili bir parametredir.

b = 0,0 ise bir program mevcuttur.

b = 0,1 ise bir program yoktur.

f, Hayvan yetiştiricilerinin ırkların ekonomik ya da verim performansları hakkındaki

görüşleri ile ilgili bir parametredir. Bu değerlendirme için bir survey yapılır ve 1= zayıf,

4= mükemmel olmak üzere 1’den 4’e kadar derecelendirilir.

f = 0,0 ise ortalama yetiştirici görüşü ≥3’tür.

f = 0,1 ise ortalama yetiştirici görüşü <3’tür.

i ırkı için kaybolma riski bu beş parametrenin değerinin toplamına eşittir:

riski = pi + ci + gi + bi + fi + 0.05.

Bütün en yüksek değerlerin toplamı 0,90 (0,4+0,2+0,1+0,1+0,1) ve en düşük değerlerin

toplamı ise 0’dır. Riski eşitliğine 0,05 eklenmesiyle sonucun 0,05 ile 0,95 arasında

olması sağlanmış olur.

2. Genetik çeşitlilikten bağımsız koruma değerinin atanması

Korumada önceliklendirme yapılırken birden fazla faktörün etkisi söz konusu

olduğunda, basit bir çoklu faktör indeksi ırkların önceliklendirilmesinde

kullanılabilmektedir. Bu amaçla, koruma değerini (CV) ortaya koymak üzere aşağıdaki

eşitlikten yararlanılabilmektedir;

CVi = wF1 × (F1i – μF1)/σF1 + wF2 × (F2i – μF2)/σF2 + ... + wFn × (Fni – μFn)/σFn

146

Burada,

CVi = i ırkının koruma değeri,

wF1 = 1. faktörün (örn. genetik özgünlük) ağırlığı (örn. görece önem),

F1i = 1. faktörün i ırkı için değeri,

μF1 = 1. faktör için tüm ırkların ortalaması,

σF1 = 1. faktör için tüm ırkların standart sapması olmak üzere,

dikkate alınan tüm faktörler eşitliğe eklenebilmektedir. Bu eşitlikte koruma değeri 0,1-

0,9 aralığında olacak şekilde standardize edilmelidir. Standardize edilmemiş

değerlerden, standardize edilmiş koruma değerleri (SCV) elde etmek için ise aşağıdaki

yöntem kullanılmalıdır.

En yüksek koruma değerine (CVmaks) sahip ırkın standardize koruma değeri 0,9

olarak atanmalıdır.

En düşük koruma değerine sahip (CVmin) ırkın standardize koruma değeri 0,1

olarak atanmalıdır.

CVmin ve CVmaks arasındaki koruma değerine sahip bir i ırkı için standardize

koruma değeri aşağıdaki eşitliğin uygulanması ile belirlenebilir.

SCVi = 0.1 + [0.8 * (CVi - CVmin) / (CVmaks - CVmin)]

SCVi : i ırkının standardize koruma değeridir. Bu eşitliğin uygulanması 0.1 ile 0.9

arasında değişen bir standardize koruma değeri seti elde edilir.

Seleksiyonun varyans üzerine etkisi: Genetik varyans gen frekanslarına bağlıdır.

Seleksiyona tepki olarak, gen frekansları değiştiğinde genetik varyansta da bir değişim

beklenmektedir. Varyansın değişimi tahmin edilemez, ancak ilk birkaç generasyonda

küçük olması muhtemeldir. Çünkü büyük etkili genler söz konusu olmadığı sürece gen

frekanslarının değişimleri yavaştır. Seleksiyon varyansı ve döllerdeki kalıtım derecesini

ilk generasyonda azaltmaktadır. İzleyen generasyonlarda da azalma söz konusudur

ancak giderek bu etkisi düşer. Varyansın seleksiyon nedeniyle azalması “Bulmer etkisi”

olarak bilinir (Falconer ve Mackay 1996).

147

3. MATERYAL VE YÖNTEM

Bu çalışma, gıda ve tarım için değer taşıyan hayvan genetik kaynaklarının korunması ve

sürdürülebilir kullanımı konusunda bir literatür araştırması ve konunun Türkiye’de ilgili

paydaşlar tarafından nasıl algılandığını ortaya koymak üzere hazırlanmış bir anket

çalışması temelinde gerçekleştirilmiştir.

3.1 Materyal

Bu çalışmanın materyalini, biyoçeşitlilik ve genetik kaynakların korunması ve

sürdürülebilir kullanımı konularında kaydedilen gelişmelerin değerlendirildiği,

Türkiye’de ve dünyadaki araştırma, inceleme, rapor, mevzuat ve uygulamaları

karşılaştırmalı olarak ele alan bir literatür araştırması, mevcut durumun ortaya konması

amacıyla hazırlanan bir anket çalışması oluşturmuştur. Böylece, Türkiye’de çiftlik

hayvan genetik kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımındaki eksiklik ve

uygulama hataları ile bu konudaki başarılı uygulamaların ortaya konulması, çözüm

önerileri geliştirilmesi, koruma ve sürdürülebilir kullanım stratejilerinin

değerlendirilmesi öngörülmüştür.

Mevcut kaynaklar tezin bölümlerine göre şu şekilde tasnif edilmiştir: önce

biyoçeşitlilik, genetik kaynaklar kavramları ve genetik kaynaklar üzerindeki tehditler

üzerinde durulmuş, gıda güvencesinin sağlanmasında hayvan genetik kaynaklarının

önemi belirtilmeye çalışılmış, sonra sırası ile dünyada ve Türkiye’de hayvan genetik

kaynaklarında yürütülen çalışmalar, hayvan genetik kaynakları uluslararası ve ulusal

örgütlenmeleri ve son olarak koruma yöntemlerinin etkinliği incelenmiştir.

Çalışma kapsamında anket çalışması, Türkiye’de çiftlik hayvan genetik kaynaklarında

yürütülen çalışmaların, kamuoyu farkındalığının ve önceliklerin belirlenmesi amacıyla

hazırlanmıştır. Anket katılımcılara sunulmadan önce hayvancılık sektörüne uzak

sayılabilecek bitkisel üretim ve bitki genetik kaynakları uzmanlarının yer aldığı yaklaşık

150 kişilik bir gruba pilot çalışma olarak sunulmuştur. Yapılan değerlendirme sonucu

148

hem terminolojinin farklılığı hem de anket sorularının kapsamının geniş olması

nedeniyle istenen düzeyde geri dönüş sağlanamadığı görülmüştür. Bu nedenle gerekli

görülen sadeleştirme, kısaltma ve değişikliklerden sonra ankete son şekli verilmiştir

(Ek.1). Hayvancılık sektörünün paydaşları olan araştırma enstitüsü, üniversite ve GTHB

personeli ile sivil toplum temsilcilerine dağıtılmak üzere 400 adet anket basılmıştır. Her

seçenek için aynı önceliğin verildiği, öncelik sıralarının tekrarlandığı, kısmen ya da

tamamen cevap verilmeyen anketler değerlendirme dışı bırakılmış ve toplam 265 anket

değerlendirmeye alınmıştır.

3.2 Yöntem

Bu çalışmada, dünyada ve Türkiye’de hayvan genetik kaynaklarının korunması ve

sürdürülebilir kullanımı çalışmaları ile örgütlenmeleri karşılaştırmalı olarak

incelenmiştir.

Yapılan anket çalışmasında Türkiye’de EHGK yönetiminin ilgili çevrelerce nasıl

algılandığı ve farkındalık düzeyi belirlenmeye çalışılmıştır. Böylece konulacak

hedeflere ulaşmada atılması gereken adımlar ve harcanması gereken emeğin tahminine

çalışılmıştır. Söz konusu ankette yer alan 33 soru üzerinde durulan konular açısından

aşağıdaki gibi gruplanmıştır.

1. Hayvan genetik kaynaklarında yaşanan kayıp, değişim ve izleme süreci;

1, 11, 14, 29 ve 30. sorularda

2. Hayvan genetik kaynaklarının önemi ve korunması;

2, 3, 12, 13, 15, 16, 17, 18, 26, 27 ve 28. sorularda

3. Hayvan genetik kaynakları üzerindeki tehditleri;

4 ve 5. sorularda

4. Hayvan genetik kaynaklarının karekterizasyonu;

6, 7 ve 8. sorularda

5. Hayvan genetik kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı;

9, 19, 20, 21, 24 ve 25. sorularda

6. Hayvan genetik kaynaklarının envanteri;

149

10 ve 31. sorularda

7. Hayvan genetik kaynaklarına erişim ve yararların paylaşımı;

22 ve 23. sorularda

8. Hayvan genetik kaynaklarında dünyada ve Türkiye’de yürütülen çalışmalar ise

32. soruda ele alınmıştır.

9. Katılımcıların görüşlerini ve yorumlarını belirtmeleri için 33. soru seçeneksiz

olarak hazırlanmıştır.

Söz konusu anket çalışmasından elde edilen değişkenler kategorik yapıda olduğundan,

veri seti Pearson ki-kare testi ve iki oran z testi ile değerlendirilmiştir. Hücrelerinin %

20 sinden fazlasında beklenen frekans 5’in altında olan çapraz tablolar için Olabilirlik

Oran Testi (Likelihood Ratio Test) kullanılmıştır. Sonuçlar gözlem sayısı (n) ve oran

(%) olarak ifade edilmiştir. Veri setinin analizi SPSS 17.0 (2008) istatistik paket

programı kullanılarak yapılmıştır. p<0.05 düzeyi istatistiksel olarak anlamlı kabul

edilmiştir.

Bu çalışmada ele alınan konuların genel çerçevesi ve değerlendirmede izlenen yol

aşağıda maddeler halinde verilmektedir;

- Çiftlik hayvan genetik kaynaklarını koruma, tanımlama, izleme, sürdürülebilir

kullanım ve politika oluşturma konularında dünyadaki çalışmaların özetlenmesi ve

tartışılması,

- Küresel, bölgesel ve ulusal boyutta çiftlik hayvan genetik kaynaklarını koruma ve

sürdürülebilir kullanımı alanındaki örgütlenmelerin değerlendirilmesi ve Türkiye

örneğinin tartışılması,

- Türkiye’de yetiştiriciliği yapılan çiftlik hayvan türlerinde, koruma önceliklerinin

ortaya konması, özellikle küçük populasyonlarda etkin populasyon büyüklükleri ve

çiftleştirme sistemleri için uygun yöntem ve stratejilerin belirlenmesi.

150

- Sürdürülebilir kullanımda dünyada uygulanan yöntemlerin değerlendirilmesi ve

Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde uygulanabilirliklerinin tartışılması.

- FAO tarafından hazırlanan HGK Ulusal Strateji ve Eylem Planı Hazırlığı

Kılavuzunda (Anonymous 2009) verilen değerlendirme tablosu dikkate alınarak

(Çizelge 3.1), Türkiye HGK-USEP’de (2015-2020) yer alan ulusal stratejik alanlardaki

öncü kuruluş, stratejik öncelik, eylem, görev ve değerlendirme kriterleri belirtilerek elde

edilen çıktılar, uygulama için fırsat ve zorluklar ile gelecekte alınması gereken

tedbirlerin bazıları Ek.3’de değerlendirilmiştir.

Çizelge 3.1 HGK Ulusal Strateji ve Eylem Planları için Değerlendirme Tablosu

(Anonymous 2009)

Öncü kuruluş

Ulusal stratejik öncelik

Eylem

Görev

Değerlendirme kriterleri

Elde edilen çıktılar

Uygulama için fırsat ve zorluklar

Gelecekte alınması gereken tedbirler

151

4. BULGULAR

4.1 Türkiye’de ÇHGK Koruma ve Sürdürülebilir Kullanım Konularında Mevcut

Durumun Tespiti

Evcil hayvan genetik kaynaklarını koruma görevi GTHB adına TAGEM

koordinatörlüğünde yürütülmektedir. Hayvan genetik kaynaklarının yönetimi ve

korunması konusunda yetişmiş eleman ve bilgi düzeyi yeterli olmadığından insan

kaynaklarının geliştirilmesi konusu öncelik taşımaktadır. Uluslararası kuruluşlarla

işbirliğinin geliştirilmesi, dondurarak koruma yönteminin etkin bir şekilde

uygulanabilmesi, koruma sürülerinde duplikasyonların oluşturulması ve koruma altına

alınan ırklarda genetik varyasyonu kaybetmeden sürdürülebilir bir koruma sisteminin

oluşturulabilmesi için araştırma kuruluşlarının alt yapılarının geliştirilmesi, çalışan

kuruluşların kapasitelerinin artırılması gerekmektedir.

Mevcut ulusal ve uluslararası kaynakların değerlendirilmesi temelinde, Türkiye’de

hayvan genetik kaynaklarının yönetiminde güçlü ve zayıf yönler ile fırsat ve tehditlerin

irdelendiği bir analiz (GZFT) gerçekleştirilmiştir.

GZFT Analizi:

Güçlü Yönler

Ekonomik olarak önemli ve gelecekte de potansiyel değer kazanacak evcil

hayvan ırklarının ve bunların farklı kullanım alanlarının bulunması,

EHGK’yı morfolojik, fizyolojik ve genetik tanımlamaya yönelik yapılmış çok

sayıda çalışma ve yayın bulunması,

“Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı

Hakkında Yönetmelik” bulunması,

“Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Tesciline İlişkin Yönetmelik” bulunması,

“Yerli Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Kullanılması ve Yurt Dışına

Çıkarılması Hakkında Yönetmelik” çıkarılmış olması,

152

Yerli ırkların, yetiştirildikleri bölgenin özel koşullarına çok iyi uyum sağlamış,

özgün niteliklere sahip, olumsuz çevre koşullarında yaşayıp üreyebilmeleri ve

dayanıklı olmaları,

Hayvanların canlı olarak korunmasının özel bir teknoloji gerektirmemesi,

Dondurarak saklama yönteminde başlangıç maliyeti yüksek olmakla birlikte

uzun dönemde ekonomik olması ve çok sayıda materyal saklanabilmesi.

Zayıf Yönler

Yerli hayvan ırkları üzerindeki yoğun melezleme baskısı,

EHGK’nın tanımlanması, korunması, sürdürülebilir kullanımı ve politika

oluşturulması konularında kurumsal yapılanmanın kırılganlığı ve kamuoyu

bilincinin yeterince sağlanamamış olması,

İleri teknolojileri kullanma kapasitesindeki yetersizlik,

Irkların ekonomik ve genetik potansiyelinin yeterince tanımlanmamış olması,

Özel sektörün Ar-Ge yatırım eksikliği,

Üniversite, araştırma, uygulama, STK ve özel sektör işbirliğinin yeterince

sağlanamaması,

Yerli hayvan ırklarına ait veri sağlayacak kapsamlı bir envanter çalışmasının

gerçekleştirilememiş olması,

Canlı olarak korumanın bakım besleme, iş gücü ve alan masraflarının yüksek

olması,

Gen bankalarının kurulması ve devamlılığını sağlayacak bütçe olanaklarının

sınırlı olması,

Tavuk dışındaki kanatlı türleri ile tek tırnaklı ve diğer bazı türlerde tanımlama

ve koruma çalışmaların başlatılamamış olması.

Fırsatlar

Biyoçeşitlilik bilinç ve duyarlılığının küresel ölçekte giderek artması,

ÇHGK koruma çalışmalarının son dönemde dünyada ve Türkiye’de ivme

kazanması,

HGK KEP’in ve İnterlaken Deklarasyonunun onaylanması,

153

Küresel çalışmalara paralel olarak Evcil Hayvan Genetik Kaynakları Ulusal

Strateji ve Eylem Planı’nın onaylanması,

ÇHGK ile ilgili zengin geleneksel bilginin değerlendirilme potansiyelinin

bulunması,

Biyoteknolojideki gelişmeler ve Türkiye’de bu alanda yetişmiş çok sayıda

araştırıcı bulunması.

Tehditler

Yerli ırkların her geçen gün yerini kültür ırkı ve melezlerine bırakması,

yeterince değerlendirilmemesi hatta bazı ırkların daha tam olarak

tanımlanamadan yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalması,

Bazı büyükbaş ve küçükbaş hayvan ırklarında fenotipik olarak ırkı temsil eden

ve sağlıklı hayvan bulmakta güçlük çekilmesi,

Giderek sayıları azalan yerli evcil hayvan ırklarının kaybolması halinde tekrar

sürülerin oluşturulmasını sağlamak üzere oluşturulan bazı koruma sürülerindeki

hayvan sayısının populasyonlardaki varyasyonu temsil edebilecek sayının

altında kalması,

Gelecekte ortaya çıkabilecek iklim, barınak, sağlık ve yem koşullarındaki

değişikliklere uyum gösterme potansiyeli olan hayvan ırklarının geri

dönüşümsüz olarak kaybedilmesi,

Bakanlık tarafından enstitü koşullarında ve halk elinde yürütülen koruma

projelerinin ve koordinasyon birimlerinin kapatılma eğilimi,

Gen bankalarına materyal girişi ve ayrı bir bütçe bulunmayışı.

Tez danışmanı ve öğrencisi tarafından hazırlanmasına katkı sağlanan ve ÇHGK’nda

mevcut durumu tespit etmek üzere, yoğunluklu olarak hayvancılık alanında çalışan

uzmanlara sunulan bir anket gerçekleştirilmiş ve Dilbirliği tarafından 2009 yılında

tamamlanan “Biyolojik Çeşitlilik ve Genetik Kaynakların Sürdürülebilir Kullanım

Stratejilerinin Değerlendirilmesi Üzerine Bir Araştırma” isimli doktora tez çalışmasında

değerlendirilmiştir. Bitki genetik kaynakları daha ayrıntılı olmak üzere biyoçeşitlilik

bileşenlerinin değerlendirildiği söz konusu çalışma (Dilbirliği 2009) sonucunda ÇHGK

154

ile ilgili sistemli bir ülke programının ve stratejisinin olmadığına dair izlenimler

edinilmiş, yapılan anket çalışmasının sonuçları aşağıdaki gibi özetlenmiştir:

- Türkiye’de evcil hayvan genetik kaynaklarını koruma ve tanımlamaya ilişkin

girişimler yeterli düzeyde değildir,

- EHGK’yı koruma çalışmalarında yasal, yönetsel ve finansal destek anlamında

sıkıntılar bulunmaktadır,

- EHGK’yı koruma sisteminde en büyük sıkıntı bilinç eksikliğidir,

- EHGK’nın korunmasında daha kapsamlı bilgi ihtiyacı bulunmaktadır,

- EHGK üzerindeki en büyük baskı ekonomik sorunlardır,

- EHGK’ya erişim zorlukları içerisinde, ırkın sahada az bulunur olması en önemli

etkendir,

- EHGK koruma stratejileri oluşturulurken Türkiye kendi kriterlerini de göz

önünde bulundurmalıdır,

- EHGK’nın korunmasında finans kaynakları yeterli değildir,

- EHGK’nın korunmasında yalnızca ex situ koruma yöntemi yeterli değildir,

- En uygun koruma yöntemi in situ, ex situ ve dondurarak saklama yöntemlerinin

bir arada uygulanması metodudur,

- Devlet kurumlarının özellikle nesli tehlike altına girmiş olan ırkları koruması

gerekmektedir,

- Nesli tehlike altına girmiş olan ırkların üniversiteler tarafından da araştırma

konusu yapılması gerekmektedir,

- Nesli tehlike altında olan ırkların korunması konusunda yeterli çaba yoktur,

- Biyolojik çeşitlilik ve genetik kaynakları koruma çalışmalarında öncelikli

yükümlülük devlet kurumlarında olmalıdır (Dilbirliği 2009).

Söz konusu doktora çalışmasında da Türkiye’de hayvan genetik kaynaklarının

korunmasında yetersizlikler bulunduğu ortaya koyulmaktadır. Evcil hayvan genetik

kaynaklarında özellikle tanımlama olmak üzere; yasal, yönetsel ve finansal sorunlar

bulunmaktadır. Ayrıca hayvan genetik kaynaklarının korunması konusunda ülkemizde

bir bilgi ve bilinç eksikliği olduğu da ankete katılanlar tarafından belirtilmiştir

(Dilbirliği 2009).

155

Türkiye’de çiftlik hayvanları genetik kaynakları koruma ve sürdürülebilir kullanım

konularında GTHB tarafından yürütülen araştırma projelerinin, bilimsel değerlendirme

toplantılarının ve tanıtım gayretlerinin, TAGEM Master Planı, HGK Ulusal Strateji ve

Eylem Planı başta olmak üzere hayvan genetik kaynaklarının korunması ve

sürdürülebilir kullanımı amaçlarına ulaşmaktan oldukça uzak olduğu söylenebilir.

ÇHGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı kavramları az sayıda araştırıcının ilgi

alanına girmekte ve toplumun diğer kesimleri tarafından bilinmemekte veya çok az

bilinmektedir. Bakanlık, üniversite ve yetiştiriciler başta olmak üzere belirlenen

hedeflere ulaşmada ilgili paydaşların bilinçlendirilmesi, kapasitelerinin ve işbirliklerinin

güçlendirilmesi gerekmektedir.

4.1.1 Korumada sağlanan ilerleme

Türkiye’de koruma ile ilgili ilk çalışmalar bilim çevrelerince yürütülmüş, Prof. Dr.

Orhan DÜZGÜNEŞ, Prof. Dr. Yücel AŞKIN ve Prof. Dr. Mehmet ERTUĞRUL’un

makale, yüksek lisans tezi vb akademik çalışmaları ve Prof. Dr. Mehmet

ERTUĞRUL’un GTHB ile işbirliği halinde kişisel çabalarıyla ivme kazanmıştır.

Kaybolma riski yüksek sığır ırklarının 1995 yılında TAGEM’e bağlı araştırma

enstitülerinde koruma altına alınmasıyla başlatılan EHGK Koruma Projesi’nin durumu

çizelge 4.1, çizelge 4.3 - 4.4’te verilmiştir.

1- Halk Elinde (in situ) Koruma Programı: 2005 yılından bu yana evcil hayvan

ırklarının küçük koruma sürüleri halinde yetiştirici koşullarında korunması TAGEM

koordinatörlüğünde her bir ırk için yürütülen alt projelerle desteklenmektedir. Tarımsal

desteklemeler kapsamında, büyükbaş, küçükbaş hayvanlarda ve Kafkas Arı ırkında

2005-2016 yıllarında destekleme kapsamına alınan il, ırk/tip, hayvan materyali,

yetiştirici sayısı ve destekleme tutarı çizelge 4.1’de verilmektedir.

156

Çizelge 4.1 2005-2016 yıllarında destekleme kapsamına alınan il, ırk/tip, hayvan

materyali ve yetiştirici sayısı ile destekleme tutarı (TL)

Yıl İl

Sayısı

Irk/Tip

Sayısı

Materyal Sayısı

(Baş/Koloni)

Yetiştirici

Sayısı

Destekleme

Tutarı (TL)

2005 16 17 2.489 179 326.450

2006 18 19 3.001 202 391.855

2007 18 19 3.001 202 423.660

2008 18 19 3.001 202 442.865

2009 18 20 3.001/5.024 272 482.597

2010 18 20 3.001/6.960 309 556.870

2011 23 23 10.523/8.000 498 1.830.840

2012 23 24 11.510/8.107 593 2.350.725

2013 25 24 13.291/9.248 663 3.338.585

2014 25 24 13.825/10.000 763 3.818.520

2015 25 24 13.954/10.000 853 4.186.390

2016 24 21 11.994/10.000 771 3.771.090

Toplam 21.920.447

Tarımsal desteklemeler kapsamında, büyükbaş, küçükbaş hayvanlarda ve Kafkas Arı

ırkında 2005 yılından bu yana yapılan destekleme ödemelerinde birim ödeme miktarları

çizelge 4.2 de yer almaktadır. Destekleme ödemelerinin gerçekleştirildiği 2014-2016

yılları incelendiğinde, sığır türünde 2015 yılında yapılan 50 TL artış dışında diğer

türlerde destekleme birim miktarları sabit kaldığı görülmektedir.

157

Çizelge 4.2 Çeşitli yıllarda yerinde koruma destekleme birim miktarları (TL)

Destekleme birim miktarları

Yıl Sığır-Manda Koyun-Keçi Kafkas Arısı

2005 300,00 50,00 -

2006 325,00 55,00 -

2007 350,00 60,00 -

2008 360,00 65,00 -

2009 400,00 70,00 10,00

2010 400,00 70,00 10,00

2011 400,00 70,00 20,00

2012 440,00 75,00 25,00

2013 470,00 75,00 40,00

2014 500,00 80,00 40,00

2015 550,00 80,00 40,00

2016 550,00 80,00 40,00

2- Bakanlık Kuruluşlarında (ex situ in vivo) Koruma: Evcil Hayvan Genetik

Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı Entegre Projesi, 1995 yılında

başlatılmış sürekli bir projedir, 6 araştırma enstitüsünde yürütülmektedir. Enstitü

koşullarında koruma altına alınan ırk ve hat sayısı çizelge 4.3’de verilmiştir.

Çizelge 4.3 Enstitü koşullarında koruma altına alınan ırk ve hat sayısı

Sığır Koyun Keçi Tavuk Arı İpekböceği Toplam

4 4 1 2 1 2 12 ırk ve 2 hat

3- Hayvan Gen Bankalarında (ex situ in vitro) Koruma: TÜRKHAYGEN-I projesi

kapsamında biri Lalahan HMAE’de diğeri TÜBİTAK-MAM GMBE de olmak üzere iki

gen bankası kurulmuştur Hayvan gen bankalarında koruma altına alınan ırk sayıları ve

saklanan materyaller çizelge 4.4’de yer almaktadır.

158

Çizelge 4.4 Hayvan gen bankalarında korumaya alınan ırk sayıları ve saklanan materyal

Türler sayısı

Sığır Manda At Koyun Keçi Toplam

Irk sayısı 6 1 5 13 5 30

Saklanan

genetik

materyal

Doku,

hücre

sperma,

embriyo,

DNA

Doku,

hücre,

sperma ve

DNA

Doku,

hücre ve

DNA

Doku,

hücre

sperma,

embriyo

ve DNA

Doku,

hücre

sperma,

embriyo

ve DNA

-

4.1.2 Sürdürülebilir kullanım önlemleri

EHGK’da sürdürülebilir kullanım önlemlerinin Türkiye’de uluslararası terminolojide

algılandığı anlamda tartışılmaya başlandığını söylemek güçtür. Kısa dönem politika ve

uygulamalarla hayvansal üretimin sigortası olan EHGK’nın sürdürülebilirliğini güvence

altına almak olası görülmemektedir.

4.2 Anket Sonuçlarının Analizi ve Mevcut Bilgiler Çerçevesinde Türkiye’deki

Durumun Değerlendirilmesi

ÇHGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı konusunda hayvancılık sektöründeki

paydaşların birikim, öneri ve görüşlerini alarak Türkiye’deki mevcut durumu ortaya

koymak amacıyla gerçekleştirilen anket çalışmasıyla konunun ilgili çevrelerce nasıl

algılandığı ve farkındalık düzeyinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Böylece konulacak

hedeflere ulaşmada atılması gereken adımlar ve harcanması gereken emeğin tahminine

çalışılmıştır.

Anket araştırması, çiftlik hayvanları genetik kaynaklarının Türkiye’deki durumunu,

hayvancılık sektörünün paydaşları olan araştırma enstitüsü, üniversite ve GTHB

personeli ile sivil toplum temsilcisi gözüyle ortaya koymak amacıyla bu alanlarda görev

yapan toplam 265 katılımcı ile gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların görev yerleri ve

çalışma alanlarına ilişkin elde edilen veriler şekil 4.1-4.2’de özetlenmiştir.

159

Şekil 4.1 Anket katılımcılarının görev yeri dağılımı

Katılımcıların % 57,3’ü üniversite, % 26,7’si araştırma enstitüsü, % 14,9’u bakanlık ve

% 1,2’si diğer kurumların temsilcilerinden oluşmaktadır.

Şekil 4.2 Anket katılımcılarının çalışma alanlarının dağılımı

Katılımcıların çalışma alanlarının ise % 62,1 oranında zootekni, % 8,2 oranında hayvan

sağlığı, % 4,5 oranında üreme, % 4,1 oranında genetik ve % 21,0 oranında diğer (gıda,

su ürünleri, tarım ekonomisi vb.) konulardan oluştuğu görülmektedir.

57%27%

15%

1%

Üniversite

Araştırma Enstitüsü

GTH Bakanlığı

Diğer Kurumlar

62%8%5%

4%21%

Zootekni

Hayvan Sağlığı

Üreme

Genetik

Diğer

160

4.2.1 Ankette yer alan soru tiplerine göre elde edilen bulgular

Anket soruları dört farklı biçimde hazırlanmıştır. Evet, hayır ya da fikrim yok (I. Tip),

önceliklendirme (II. Tip), bilgim var ya da yok (III. Tip) ve açık değerlendirme (IV.

Tip) şeklinde oluşturulmuştur.

Anket verilerinin değerlendirilmesi sonucunda I. Tip sorulara verilen cevaplar ile

katılımcıların ÇHGK koruma ve sürdürülebilir kullanımı konusundaki farkındalık

düzeylerine ilişkin sonuçlar elde edilmiştir. II. Tip sorular ile katılımcıların ÇHGK

koruma ve sürdürülebilir kullanımı konusundaki görüşlerine ilişkin öncelik sırası

belirlenmiştir. III. Tip soru ile katılımcıların Türkiye ve dünyada ÇHGK kapsamında

yürütülen çalışmalardan haberdar olma durumları irdelenmiştir. IV. Tip soru ile ise

katılımcıların ÇHGK koruma ve sürdürülebilir kullanımı konusundaki görüş ve önerileri

açık uçlu olarak sorgulanmıştır. Böylece hem mevcut durumun belirlenmesine

çalışılmış hem de stratejilere yönelik bazı öncelikler ortaya çıkarılmıştır.

I. Tip sorulara ilişkin bulgular

Ankette cevabı “Evet”, “Hayır” ya da “Fikrim yok” şeklinde olan 17 soru yer almış, üç

soruda bu seçeneklerin yanı sıra “Sadece bazı tür ve ırklarda” (soru 29), “Sınırlı ölçüde”

(soru 30) ve “Hazırlık aşamasında” (soru 31) seçeneklerine de yer verilmiştir.

“Türkiye’de çiftlik hayvan genetik kaynaklarında (ÇHGK) kayıp ya da hızlı bir değişim

meydana geliyor mu?” sorusuna (soru 1), % 81,6 oranında “evet”, % 9,2 oranında

“hayır”, % 9,2 oranında “fikrim yok” cevapları alınmıştır. Bu soruya yüksek oranda

evet cevabı verilirken (p<0.001), cevapların dağılımı katılımcıların unvanlarına göre

istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermemiştir (p=0.644). Bu durum,

ırklarımızın sayılarının gittikçe azaldığı hatta tam olarak tanımlanamadan yok

olduklarının hayvancılık alanında çalışan kesim tarafından unvanlara bakılmaksızın

önemli ölçüde bilindiğini göstermiştir.

161

Diğer taraftan, verilen yanıtlarda her meslek grubu kendi içerisinde değerlendirildiğinde

en yüksek “evet” oranını % 86,8 ile öğrenci grubu alırken, teknik personelin “evet”

oranı % 76,5, yöneticiler düzeyinde % 76,2 olmuştur. Ayrıca, “fikrim yok” diyenler

arasında en yüksek oran da (% 13,6) teknik personele aittir. Bu durum, teknik

personelin ÇHGK’da meydana gelen kayıp ya da hızlı değişim konusuna görece olarak

iyimser yaklaştığı şeklinde değerlendirilebilir (Çizelge 4.5).

Çizelge 4.5 Soru 1’e verilen yanıtların unvanlara göre dağılımı

UNVAN

Türkiye’de ÇHGK da kayıp ya da hızlı bir değişim meydana geliyor mu?

Evet Hayır Fikrim Yok

n % n % n %

Öğretim Üyesi 84 43,1 8 36,4 7 31,8

İdareci 16 8,2 3 13,6 2 9,1

Teknik Personel 62 31,8 8 36,4 11 50,0

Öğrenci 33 16,9 3 13,6 2 9,1

Toplam 195 100 22 100 22 100

2= 4.239

p=0.644

“ÇHGK’yı koruma çalışmaları için daha kapsamlı bilgiye ihtiyaç duyulmakta mıdır?”

sorusuna (soru 3), % 90,8 oranında “evet”, % 5,2 oranında “hayır”, % 4,0 oranında

“fikrim yok” denmiştir. Bu sonuç aslında koruma çalışmalarına temel oluşturan

envanter ve ırk tanımlama gibi alanlarda yeterli bilgi birikimi olmadığının yansımasıdır.

Bu soruya paralel olarak, “Türkiye’de ÇHGK yeterince tanımlanmış mıdır?” sorusuna

(soru 6) verilen % 83,4 oranındaki “hayır” yanıtı, çiftlik hayvan ırklarımızın morfolojik,

fizyolojik, genetik ve davranış özelliklerini ortaya koyan yeterli çalışma bulunmadığının

katılımcılar tarafından bilindiğini göstermiştir (Şekil 4.3).

162

Şekil 4.3 ÇHGK’yı koruma çalışmaları için daha kapsamlı bilgi ihtiyacı

“Türkiye’de ÇHGK’yı korumaya yönelik çalışmalarda yasal, yönetsel ve finansal

destekler yeterli midir?” sorusuna (soru 12) % 6,8 oranında “evet”, % 76,2 oranında

“hayır” ve % 17,0 oranında “fikrim yok” denmiştir (Şekil 4.4).

Şekil 4.4 Yasal, yönetsel ve finansal desteklerin yeterlilik dağılımı

“Korunması öncelikli genotipler belirlendi mi?” sorusuna (soru 13) % 32,7 oranında

“evet”, % 37,6 oranında “hayır” ve % 29,7 oranında “fikrim yok” şeklinde verilen

0

10

20

30

40

50

60

70

80

90

100

Evet Hayır Fikrim yok

Dağ

ılım

(%

)

0

10

20

30

40

50

60

70

80

Evet Hayır Fikrim yok

Dağ

ılım

(%

)

163

yanıtlar değerlendirilebilir bir sonuç ortaya çıkarmamakla birlikte, ankete katılanların

yaklaşık 1/3’lük dilimler halinde önceliklerin belirlenmesini yeterli bulduğu veya

bulmadığı şeklinde değerlendirmek de mümkündür.

Benzer şekilde, “Risk kriterleri belirlendi mi?” sorusuna (soru 14) % 19,9 oranında

“evet”, % 40,6 oranında “hayır” ve % 39,5 oranında “fikrim yok” şeklinde yanıt

gelmiştir. Anketin 14. sorusundaki dağılıma evetin % 19, hayır ve fikrim yok diyenlerin

toplam oranının yaklaşık % 80 olması risk kriterlerinin belirlenmiş olmadığını

gösterdiği şeklinde yorumlanabilir. Ülkemizde anketin gerçekleştirildiği dönemde risk

kriterlerinin belirlenmesine yönelik çalışma bulunmamakla birlikte koruma projeleri,

temel populasyon genetiği ve uluslararası kriterler baz alınarak planlanmıştır (Şekil 4.5).

Şekil 4.5 Risk kriterlerinin belirlenme durumu

ÇHGK’nın korunmasında dünyada yaygın olarak kullanılan ve birlikte uygulanmaları

önerilen koruma yöntemleri ile ilgili olarak hazırlanan, “Kaybolma tehdidi altındaki

ırkların korunması ve ırkların risk altına girmesini önlemeye yönelik olarak hangi

koruma tedbirleri alınmaktadır?” sorusuna, (soru 15) in situ (doğal ortamında) koruma

için % 67,0 oranında “evet”, % 12,3 oranında “hayır” ve % 20,7 oranında “fikrim yok”

şeklinde; ex situ in vivo (doğal ortamı dışında canlı) koruma için % 49,2 oranında

“evet”, % 25,4 oranında “hayır” ve % 25,4 oranında “fikrim yok” şeklinde; ex situ in

0

5

10

15

20

25

30

35

40

45

Evet Hayır Fikrim yok

Dağ

ılım

(%

)

164

vitro (doğal ortamı dışında dondurarak) koruma için % 42,0 oranında “evet”, % 21,2

oranında “hayır” ve % 36,7 oranında “fikrim yok” şeklinde yanıt gelmiştir.

Bu sonuç katılımcıların % 33’ünün in situ koruma çalışmalardan, % 50,8’inin ex situ in

vivo koruma çalışmalardan ve % 57,9’unun ex situ in vitro koruma çalışmalardan

haberdar olmadığını göstermiştir (Şekil 4.6).

Şekil 4.6 Uygulanan koruma tedbirlerinin bilinirlik dağılımı

Şekil 4.7 Sürdürülebilir kullanım çalışmalarının yeterliliği için dağılım

0

10

20

30

40

50

60

70

İn situ Ex situ-in vivo Ex situ-in vitro

Dağ

ılım

(%

)

Evet

Hayır

Fikrim yok

0

10

20

30

40

50

60

70

80

90

Evet Hayır Fikrim yok

Dağ

ılım

(%

)

165

“Türkiye’de ÇHGK’nın sürdürülebilir kullanımına yönelik çalışmalar yeterli midir?”

sorusuna (soru 19) % 3,0 oranında “evet”, % 81,6 oranında “hayır” ve % 15,4 oranında

“fikrim yok” şeklinde yanıt gelmiştir. Bu sonuç, ülkemizde hayvancılık politikalarında

uzun vadeli sürdürülebilir kullanım politikalarının yer alması ve bu konuda araştırma

yapılması gerektiğini göstermesi bakımından büyük önem taşımaktadır (Şekil 4.7).

Şekil 4.8 Sürdürülebilir kullanımda işbirliğinin durumu için dağılım

Bu soruya paralel olarak hazırlanan, “Sürdürülebilir kullanımı geliştirmek üzere, ilgili

kesimler, bilimsel disiplinler ve diğer sektörler arasında işbirliği yapılıyor mu?”

sorusuna (soru 21), % 12,8 oranında “evet”, % 57,0 oranında “hayır” ve % 30,2

oranında “fikrim yok” şeklinde yanıt gelmiştir. Bu sonuç, ÇHGK’nın sürdürülebilir

kullanımı konusunda ilgili sektörler arasındaki işbirliğinin ve mevcut çalışmaların

yetersizliğinin bir yansımasıdır (Şekil 4.8).

0

10

20

30

40

50

60

Evet Hayır Fikrim yok

Dağ

ılım

(%

)

166

Şekil 4.9 Yetiştiricilerin ÇHGK ile bu kaynaklara ulaşımın bilinirliği dağılımı

Yetiştiricilerin ÇHGK ile bu kaynaklara ulaşım hakkında yeterli bilgiye sahip oldukları

söylenebilir mi? sorusuna (soru 22), % 4,3 oranında “evet”, % 79,1 oranında “hayır” ve

% 16,7 oranında “fikrim yok” şeklinde yanıt gelmiştir. Bu sonuç, yetiştiricilerin

yetiştirme amaçlarına ya da bölgelerine uygun genotiplere ulaşmalarında yeterli bilgiye

sahip olmadıklarını göstermektedir (Şekil 4.9).

Şekil 4.10 “ÇHGK’nın ıslahı ve kullanımından doğacak getirilerin paylaşımı ile ilgili

yasal düzenleme mevcut mu?” sorusuna verilen yanıtların dağılımı

0

10

20

30

40

50

60

70

80

Evet Hayır Fikrim yok

Dağ

ılım

(%

)

0

10

20

30

40

50

60

Evet Hayır Fikrim yok

Dağ

ılım

(%

)

167

“ÇHGK’ nın ıslahı ve kullanımından doğacak getirilerin paylaşımı ile ilgili yasal

düzenleme mevcut mu?” sorusuna (soru 23), % 7,0 oranında “evet”, % 36,7 oranında

“hayır” ve % 56,3 oranında “fikrim yok” şeklinde yanıt gelmiştir. Bu sonuç, Türkiye’de

ÇHGK’nın ıslahında kullanılacak ırkları sağlayan ya da ıslah çalışması sonucunda

verim artışı elde eden paydaşların sahip olacakları haklar konusunun ülke gündeminde

bulunmadığını göstermiştir. Ancak, genetik kaynakların kullanımından doğacak

yararların adil ve eşit paylaşımı günümüzde üzerinde önemle durulan bir konudur. Bu

nedenle, özellikle Türkiye gibi zengin genetik çeşitliliğe sahip bir ülkede konunun gerek

yasal gerek araştırma boyutuyla incelenmesi, yararların paylaşılması konusunda genetik

kaynaklara sahip olan ülkelerin (Anonymous 2015b) haklarının ulusal ve uluslararası

platformlarda savunulması gerekmektedir (Şekil 4.10).

Şekil 4.11 Korumaya ayrılan kaynakların yeterlilik dağılımı

“ÇHGK’nın korunmasına ayrılan kaynaklar ulusal gereksinmeleri ve uluslararası

yükümlülükleri karşılamaya yeterli midir?” sorusuna (soru 26), % 5,3 oranında “evet”,

% 64,1 oranında “hayır” ve % 30,5 oranında “fikrim yok” şeklinde yanıt gelmiştir. Bu

sonuç, ÇHGK’nın korunmasına ayrılan bütçenin yetersiz olduğunu ve diğer taraftan

katılımcıların yaklaşık 1/3’ünün koruma çalışmalarının maliyeti ile ayrılan bütçe

konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıklarını göstermiştir (Şekil 4.11).

0

10

20

30

40

50

60

70

Evet Hayır Fikrim yok

Dağ

ılım

(%

)

168

Şekil 4.12 Kamuoyu farkındalığı programlarının bilinirlik durumu dağılımı

“ÇHGK’yı korumanın öneminin anlaşılmasında, kamuoyu farkındalığı oluşturmak

üzere programlar bulunuyor mu?” sorusuna (soru 27), % 12,3 oranında “evet”, % 58,5

oranında “hayır” ve % 29,2 oranında “fikrim yok” şeklinde yanıt gelmiştir. Mevcut

tanıtım çalışmaları anket katılımcıları tarafından bu ölçüde düşük olarak algılanıyorsa,

kamuoyuna yönelik olarak yapılan TV-radyo programları, poster ve posta pulu

çalışmaları gibi basılı ve görsel ÇHGK tanıtım faaliyetlerinin hedef kitlelere ulaşmada

yetersiz olduğu şeklinde değerlendirilmektedir (Şekil 4.12).

Şekil 4.13 Acil müdahale sistemlerinin durumundaki bilinirliğin dağılımı

0

10

20

30

40

50

60

Evet Hayır Fikrim yok

Dağ

ılım

(%

)

0

10

20

30

40

50

60

Evet Bazılarında Hayır Fikrim yok

Dağ

ılım

(%

)

169

“Kaybolma tehdidi altındaki ırkların devamlılığını sağlamak için acil müdahale

sistemleri oluşturuldu mu?” sorusuna (soru 29), % 4,3 oranında “evet”, % 56,6 oranında

“sadece bazı tür ve ırklarda”, % 13,2 oranında “hayır” ve % 26,0 oranında “fikrim yok”

şeklinde yanıt gelmiştir. Bu sonuç, ülkemizde henüz kaybolma tehdidi altındaki ırkların

devamlılığını sağlamak için acil müdahale sistemleri oluşturulmadığından,

katılımcıların koruma çalışmalarını acil müdahale olarak algıladıklarını ve bu tip acil

müdahale ya da erken uyarı sistemlerinin henüz bilinmediğini göstermiştir (Şekil 4.13).

Pek çok ülkede farklı biçimde algılanan “erken uyarı ve tepki sistemleri” ya da “acil

müdahale sistemleri” (early warning and response systems) kavramı konusundaki

yetersiz farkındalık meslek gruplarına göre de değişim göstermemiştir (p=0,816).

Şekil 4.14 Felaket senaryolarında risk altındaki ırkların korunması ile ilgili

düzenlemelerin durumundaki bilinirliğin dağılımı

“Doğal afet, salgın hastalık, savaş gibi felaket senaryolarında risk altındaki ırkların

korunması ile ilgili düzenlemeler mevcut mu?” sorusuna (soru 30), % 0,4 oranında

“evet”, % 33,1 oranında “sınırlı ölçüde”, % 23,8 oranında “hayır” ve % 42,7 oranında

“fikrim yok” şeklinde yanıt gelmiştir. Türkiye’de risk altındaki ÇHGK ile ilgili olarak

olası felaket senaryolarında alınacak tedbirler konusunda çalışma bulunmamaktadır.

Anket sonucu, katılımcıların konu hakkında görüş sahibi olmadıklarını göstermiştir

(Şekil 4.14).

0

5

10

15

20

25

30

35

40

45

Evet Sınırlı Hayır Fikrim yok

Dağ

ılım

(%

)

170

Şekil 4.15 ÇHGK ulusal veri bankasının durumundaki bilinirliğin dağılımı

“ÇHGK ulusal veri bankası kuruldu mu?” sorusuna (soru 31), % 6,3 oranında “evet”,

% 27,2 oranında “hazırlık aşamasında”, % 10,6 oranında “hayır” ve % 55,9 oranında

“fikrim yok” şeklinde yanıt gelmiştir. Bu sonuç, ÇHGK ulusal veri bankasının

bulunmadığı ve henüz hazırlık çalışmalarının başlamamış olduğu konusunda

katılımcıların sadece % 10,6 sının bilgi sahibi olduğunu ortaya çıkarmıştır (Şekil 4.15).

II. Tip Sorular:

Ankette seçeneklere öncelik sırası verilmesi istenen 15 soru yer almıştır. Katılımcıların

seçeneklere 1’den 5’e kadar (bazı sorularda 1’den 4’e kadar) önem sırası vermeleri

istenmiştir.

“ÇHGK’nın korunması neden önemlidir?” sorusunda (soru 2) yer alan seçeneklerden

“Gelecekte önem kazanabilecek özelliklerin elde tutulması” % 34,1 oranında, “Uyum

yeteneği yüksek genotiplerin elde tutulması” % 27,1 oranında, “Islah çalışmalarına

temel oluşturması” % 26,9 oranında 1. öncelik olarak değerlendirilmiş; 4. önceliği

% 30,1 oranıyla “Sürdürülebilir üretim sistemlerinde kullanılması” ve 5. önceliği %

57,1 oranıyla “Eğitim, araştırma ve kültür materyali olarak kullanılması” almıştır

(Çizelge 4.6 ve Şekil 4.16).

0

10

20

30

40

50

60

Evet Hazırlık Hayır Fikrim yok

Dağ

ılım

(%

)

171

Çizelge 4.6 ÇHGK korunma nedenlerinin önem sırası

*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)

**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)

Şekil 4.16 ÇHGK korunma nedenlerinin önem sırası

Öncelik Sırası n(%)

Seçenekler (a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5

Islah çalışmalarına

temel oluşturması 65 (26,9) 61 (25,2)** 56 (23,1) 37 (15,3) 23 (9,5)

Uyum yeteneği

yüksek genotiplerin

elde tutulması 68 (27,1) 65 (25,9)* 68 (27,1)* 41 (16,3) 9 (3,6)

Sürdürülebilir üretim

sistemlerinde

kullanılması 38 (15,9) 45 (18,8) 44 (18,4) 72 (30,1)* 40 (16,7)

Eğitim, araştırma ve

kültür materyali

olarak kullanılması 9 (3,8) 13 (5,5) 29 (12,2) 51 (21,4) 136 (57,1)*

Gelecekte önem

kazanabilecek

özelliklerin elde

tutulması

84 (34,1)* 55 (22,4)* 42 (17,1) 36 (14,6) 29 (11,8)

172

“ÇHGK üzerindeki ekonomik ve teknolojik gelişmelerin neden olduğu en önemli tehdit

sizce nedir?” sorusunda (soru 4) yer alan seçeneklerden “Plansız melezleme ve yapay

tohumlama uygulanması” % 48,6 oranında 1. öncelik, “Tür ve ırkların ekonomik

rekabet gücünün azalması” % 35,2 oranında 2. öncelik, “Üretim sistemlerindeki

değişimler” % 34,1 oranında 3. öncelik, “Tüketici taleplerindeki değişimler” % 33,1

oranında 4. öncelik ve “Yetiştiricinin ürün fiyatının belirlenmesinde etkisiz olması”

% 40,6 oranında 5. öncelik olarak değerlendirilmiştir (Çizelge 4.7).

Çizelge 4.7 ÇHGK üzerindeki ekonomik ve teknolojik gelişmelerin neden olduğu

tehditlerin önem sırası

*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)

“ÇHGK üzerindeki insan kaynaklı en önemli tehdit sizce nedir?” sorusunda (soru 5)

verilen seçeneklerden “Bilgi yetersizliği” % 42,4 oranında 1. öncelik, “Hayvancılık ve

orman yönetimi politikalarındaki yetersizlik” % 25,7 oranında 2. öncelik, “Mera

alanlarının zayıflaması ve kaybedilmesi” % 26,4 oranında 3. öncelik; “Hayvan

hastalıklarının önlenememesi” hem % 27,9 oranında 4. öncelik hem de % 33,6 oranında

5. öncelik olmuştur. “Köyden kente göç ve işgücü kaybı” seçeneği için önceliklendirme

yapılamamıştır (Çizelge 4.8).

Öncelik Sırası n(%)

Seçenekler (a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5

Üretim

sistemlerindeki

değişimler

21 (8,5) 48 (19,5) 84 (34,1)* 57 (23,2) 36 (14,6)

Tüketici

taleplerindeki

değişimler

21 (8,6) 30 (12,2) 49 (20,0) 81 (33,1)* 64 (26,1)

Plansız melezleme ve

yapay tohumlama

uygulanması

124 (48,6)* 58 (22,7) 26 (10,2) 24 (9,4) 23 (9,0)

Tür ve ırkların

ekonomik rekabet

gücünün azalması

74 (29,2) 89 (35,2)* 41 (16,2) 30 (11,9) 19 (7,5)

Yetiştiricinin ürün

fiyatı belirlenmesinde

etkisiz olması

25 (10,2) 23 (9,4) 46 (18,9) 51 (20,9) 99 (40,6)*

173

Çizelge 4.8 ÇHGK üzerindeki insan kaynaklı tehditlerin önem sırası

Öncelik Sırası n(%)

Seçenekler (a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5

Hayvancılık ve orman

yönetimi politikaları

yetersizliği

74 (29,7) 64 (25,7)* 40 (16,1) 26 (10,4) 45 (18,1)

Bilgi yetersizliği 108(42,4)* 51 (20,0) 34 (13,3) 35 (13,7) 27 (10,6)

Köyden kente göç ve

işgücü kaybı 32 (12,9) 47 (18,9) 60 (24,1)** 51 (20,5) 59 (23,7)

Hayvan hastalıklarının

önlenememesi 17 (6,9) 32 (13,0) 46 (18,6) 69 (27,9)* 83 (33,6)*

Meraların zayıflaması

ve kaybedilmesi 33 (13,4) 54 (22,0)* 65 (26,4)* 63 (25,6) 31 (12,6)

*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)

**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)

“ÇHGK’nın tanımlanmasında öncelik sizce nedir?” sorusunda (soru 7) yer alan

seçeneklerden “Kaybolma riski altındaki ırkları tanımlama” % 50,0 oranında 1. öncelik,

“Fenotipik, performans ve özgün nitelikler bakımından tanımlama” % 32,5 oranında 2.

öncelik olmuş, “Moleküler düzeyde tanımlama”, “Genetik eğilimleri izleme” ve

“ÇHGK’nın tamamının tüm özelliklerini tanımlama” son üç önceliği paylaşmıştır

(Çizelge 4.9).

Çizelge 4.9 ÇHGK’nın tanımlanmasında öncelik sırası

Öncelik Sırası n(%)

Seçenekler (a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5

Kaybolma riski altındaki

ırkları tanımlama 128(50,0)* 60 (23,4) 28 (10,9) 23 (9,0) 17 (6,6)

Fenotipik, performans,

özgün nitelik tanımlama 38 (15,1) 82 (32,5)* 72 (28,6)* 37 (14,7) 23 (9,1)

Moleküler düzeyde

tanımlama 18 (7,3) 27 (10,9) 42 (17,0) 79 (32,0)* 81 (32,8)*

Genetik eğilimleri izleme 13 (5,2) 42 (16,8) 70 (28,0)** 78 (31,2)** 47 (18,8)

ÇHGK’nın tamamının

tüm özelliklerini

tanımlama

68 (27,1) 39 (15,5) 36 (14,3) 30 (12,0) 78 (31,1)

*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)

**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)

174

“Irkların fenotipik ve genotipik özelliklerinin tanımlanmasında öncelik sizce nedir?”

sorusunda (soru 8) yer alan seçeneklerden “Yetkili organların konunun önem ve

aciliyetini kavraması” % 48,8 oranında 1. öncelik, “Kurumsal sorumlulukların

belirlenmesi ve işbirliği sağlanması” % 35,2 oranında 2. öncelik olmuştur. “Bütçe

olanaklarının geliştirilmesi” ve “Kurumsal yapının güçlendirilmesi” sırasıyla % 27,8 ve

% 26,7 oranlarıyla 3. önceliği paylaşmış, “İnsan kaynaklarının güçlendirilmesi” % 27,3

ve % 31,8 oranlarıyla 4. ve 5. öncelikte yer almıştır. (Çizelge 4.10).

Çizelge 4.10 Irkların fenotipik ve genotipik özelliklerinin tanımlanmasında öncelik

sırası

Öncelik Sırası n(%)

Seçenekler (a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5

Kurumsal yapının

güçlendirilmesi 30 (12,1) 52 (21,1) 66 (26,7)** 61 (24,7)** 38 (15,4)

Bütçe olanaklarının

geliştirilmesi 32 (12,9) 35 (14,1) 69 (27,8)* 53 (21,4) 59 (23,8)

İnsan kaynaklarının

güçlendirilmesi 24 (9,8) 27 (11,0) 49 (20,0) 67 (27,3)* 78 (31,8)*

Kurumsal sorumlulukların

belirlenmesi ve işbirliği 54 (21,3) 89 (35,2)* 34 (13,4) 46 (18,2) 30 (11,9)

Yetkili organların

konunun önem ve

aciliyetini kavraması 123(48,8)* 46 (18,3) 26 (10,3) 18 (7,1) 39 (15,5)

*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)

**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)

“Yetiştirme sistemlerinin, özel ürünlerin ve pazar koşullarının tanımlanmasında öncelik

sizce nedir?” sorusunda (soru 9) yer alan seçeneklerden “Kurumlar arası işbirliği ve

koordinasyonun güçlendirilmesi” % 33,7 oranında 1. öncelik, “Kurumsal

sorumlulukların belirlenmesi” % 30,2 oranında 2. öncelik olmuştur. 3. önceliğe

“Kurumsal yapının güçlendirilmesi” atanmış (% 24,2), “Bütçe olanaklarının

geliştirilmesi” % 30,0 oranında 4. öncelik ve “İnsan kaynaklarının güçlendirilmesi” 5.

öncelikte (% 30,4) yer almıştır (Çizelge 4.11). Yetiştirme sistemlerinin, ırka özel

ürünlerin ve pazar koşullarının tanımlanmasında kurumsal kapasite geliştirilmesi ile

ilgili seçeneklerin ilk üç öncelikte yer alması, katılımcıların bu alanda yeterli bütçe ve

yetişmiş insan kaynağının mevcut olduğunu düşündüğü anlamı taşımaktadır.

175

Çizelge 4.11 Yetiştirme sistemlerinin, özel ürünlerin ve pazar koşullarının

tanımlanmasında öncelik sırası

Öncelik Sırası n(%)

Seçenekler (a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5

Kurumsal yapının

güçlendirilmesi 49 (20,0) 42 (17,1) 59 (24,1) 53 (21,6) 42 (17,1)

Bütçe olanaklarının

geliştirilmesi 33 (13,6) 33 (13,6) 39 (16,0) 73 (30,0)* 65 (26,7)

İnsan kaynaklarının

güçlendirilmesi 37 (14,8) 41 (16,4) 44 (17,6) 52 (20,8) 76 (30,4)*

Kurumsal

sorumlulukların

belirlenmesi

58 (23,4) 75 (30,2)* 60 (24,2)* 34 (13,7) 21 (8,5)

Kurumlararası işbirliği

ve koordinasyonun

güçlendirilmesi 85 (33,7)* 54 (21,4) 43 (17,1) 31 (12,3) 39 (15,5)

*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)

“Hayvan ırklarının özelliklerini, sayılarını ve dağılımlarını ortaya koyacak bir envanter

çalışması için öncelik sizce nedir?” sorusunda (soru 10) yer alan seçeneklerden “Yetkili

organların konunun önemi ve gerekliliğini kabulü” % 53,2 oranında 1. öncelik olmuş, 2. ve

3. önceliği “Kurumsal sorumlulukların belirlenmesi” ve “Kurumlar arası işbirliği ve

koordinasyonun güçlendirilmesi” sırasıyla % 30,9-28,4 ve % 31,3-27,6 oranlarıyla

paylaşmıştır. 4. öncelik % 32,3 “Bütçe olanaklarının geliştirilmesi” ve 5. öncelik % 39,0

oranında “İnsan kaynaklarının güçlendirilmesi” olarak gerçekleşmiştir (Çizelge 4.12).

Çizelge 4.12 Hayvan ırklarının özelliklerini, sayılarını ve dağılımlarını ortaya koyacak

bir envanter çalışması için öncelik sırası

Öncelik Sırası n(%) Seçenekler (a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5 Yetkililerin konunun önem

ve gerekliliğini kabulü 132(53,2)* 27 (10,9) 23 (9,3) 29 (11,7) 37 (14,9)

Bütçe olanaklarının

geliştirilmesi 36 (14,3) 37 (14,7) 44 (17,5) 81 (32,3)* 53 (21,1)

İnsan kaynaklarının

güçlendirilmesi 21 (8,4) 36 (14,3) 33 (13,1) 63 (25,1) 98 (39,0)*

Kurumsal sorumlulukların

belirlenmesi 37 (14,9) 77 (30,9)* 78 (31,3)* 38 (15,3) 19 (7,6)

Kurumlar arası işbirliği ve

koordinasyonun

güçlendirilmesi 35 (14,0)

71

(28,4)** 69 (27,6)** 36 (14,4) 39 (15,6)

*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)

**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)

176

“Irkların risk durumlarını izleme programlarının geliştirilmesi ve uygulanması için

öncelik sizce nedir?” sorusunda (soru 11) yer alan seçeneklerden “Karar makamlarının

konunun önemi ve gerekliliğini kabulü” % 43,8 oranında 1. öncelik olmuş, 2. önceliği

“Kurumsal sorumlulukların belirlenmesi”, 3. önceliği “Kurumsal yapının

güçlendirilmesi” almıştır. 4. ve 5. öncelikleri ise sırasıyla % 26,7 ve % 38,3 oranlarıyla

“Bütçe olanaklarının geliştirilmesi” ve “İnsan kaynaklarının güçlendirilmesi” almıştır

(Çizelge 4.13).

Çizelge 4.13 Irkların risk durumlarını izleme programlarının geliştirilmesi ve

uygulanması için öncelik sırası

Öncelik Sırası n(%)

Seçenekler (a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5

Kurumsal yapının

güçlendirilmesi 32 (12,5) 53(21,8) 82 (33,7)* 48 (20,0) 31 (12,9)

Karar makamlarının

konunun önemi ve

gerekliliğini kabulü 112(43,8)* 36(14,8) 38 (15,6) 37 (15,4) 23 (9,6)

Bütçe olanaklarının

geliştirilmesi 30(11,7) 46 (18,9) 48 (19,8) 64 (26,7)* 57 (23,8)

İnsan kaynaklarının

güçlendirilmesi 34 (13,3) 27 (11,1) 29 (11,9) 61 (25,4)** 92 (38,3)*

Kurumsal

sorumlulukların

belirlenmesi

48(18,8) 81(33,3)* 46 (18,9) 30 (12,5) 37 (15,4)

*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)

**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)

“ÇHGK’ nın in situ (doğal ortamında) korunmasındaki en önemli güçlük nedir?”

sorusunda (soru 16) yer alan seçeneklerden “Irkı temsil eden sağlıklı hayvan temininde

güçlük” % 28,6 oranında 1. öncelik olmuş, 2. önceliği % 30,7 oranında “Sürü takibi ve

kayıt tutmadaki güçlükler”, 3. önceliği % 23,9 oranında “Örgütlenme ve bilinç

eksikliği”, 4. önceliği % 27,5 oranında “Bakım ve besleme maliyetinin yüksekliği”

almıştır. 5. öncelik ise % 31,5 oranında “Destekleme ödemelerinin yetersizliği” olarak

gerçekleşmiştir (Çizelge 4.14).

177

Çizelge 4.14 ÇHGK’ nın in situ korunmasındaki güçlüklerin önem sırası

Öncelik Sırası n(%)

Seçenekler(a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5

Örgütlenme ve bilinç

eksikliği 66 (26,2) 40(16.8) 57 (23,9)* 36 (15,2) 41 (17,4)

Sürü takibi ve kayıt

tutmadaki güçlükler 60(23,8) 73(30,7)* 44 (18,5) 44 (18,6) 24 (10,2)

Irkı temsil eden

sağlıklı hayvan

temininde güçlük 72(28,6)* 41(17,2) 48 (20,2)** 37 (15,6) 39 (16,6)

Bakım ve besleme

maliyetinin yüksekliği 26 (10,3) 46(19,3) 43 (18,1) 66 (27,8)* 57 (24,3)

Destekleme

ödemelerinin

yetersizliği

28(11,1) 38(16,0) 46 (19,3) 54 (22,8) 74 (31,5)*

*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)

**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)

“ÇHGK’ nın ex situ in vivo (doğal ortamı dışında canlı) korunmasındaki en önemli

güçlük nedir?” sorusunda (soru 17) yer alan seçeneklerden “Irkı temsil eden sağlıklı

hayvan temininde güçlük” % 36,2 oranında 1. öncelik olmuş, “Alt yapı ve insan

kaynağı yetersizliği” % 36,2 % 32,6 oranında 2. ve 3. önceliği paylaşmış, 4. önceliği

% 37,4 oranıyla “Bakım ve besleme maliyetinin yüksekliği” almıştır. “Kurumsal yapı

zayıflığı”seçeneği ise 1., 2., 3. ve 4. öncelikler için sırasıyla % 26,0, % 24,7, % 28,3 ve

% 20,9 oranlarında işaretlenmiş ve bir önceliklendirme yapılamamıştır. (Çizelge 4.15).

Çizelge 4.15 ÇHGK’ nın ex situ in vivo (doğal ortamı dışında canlı) korunmasındaki

güçlüklerin önem sırası

Öncelik Sırası n(%)

Seçenekler (a,b,c,d) 1 2 3 4

Irkı temsil eden sağlıklı hayvan

temininde güçlük 89 (36,2)* 36(15.3) 37 (16,1) 73 (31,7)

Bakım ve besleme maliyetinin

yüksekliği 38 (15,4) 56(23,8) 53 (23,0) 86 (37,4)*

Alt yapı ve insan kaynağı

yetersizliği 55 (22,4) 85(36,2)* 75 (32,6)* 23 (10,0)

Kurumsal yapı zayıflığı 64 (26,0) 58(24,7) 65 (28,3) 48 (20,9)

*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)

178

“ÇHGK’ nın ex situ in vitro (doğal ortamı dışında dondurarak) korunmasındaki en

önemli güçlük nedir?” sorusunda (soru 18) yer alan seçeneklerden “Bilgi ve deneyim

eksikliği” % 33,7 oranında 1. öncelik olmuş, 2. ve 3. önceliği “Alt yapı ve insan

kaynağı yetersizliği” sırasıyla % 30,3 ve % 29,1 oranlarıyla almıştır. 4. öncelik % 27,4

“Başlangıç maliyetinin yüksekliği” olarak gerçekleşmiştir (Çizelge 4.16).

Çizelge 4.16 ÇHGK’ nın ex situ in vitro (doğal ortamı dışında dondurarak)

korunmasındaki güçlüklerin önem sırası

*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)

**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)

“ÇHGK sürdürülebilir kullanım programlarının geliştirilmesi ve uygulanmasında en

önemli güçlük nedir?” sorusunda (soru 20) yer alan seçeneklerden “Bilgi yetersizliği”

% 31,1 oranında 1. öncelik olmuş, 2. önceliği % 29,6 oranında “Örgütlenme eksikliği”

almış, 3. öncelik için “Pazar ve pazarlama koşulları”, “Kırsal alandaki yaşam koşulları”

ve “Örgütlenme eksikliği” sırasıyla % 23,0, % 22,2 ve % 21,8 oranları elde edilmiştir.

“Pazar ve pazarlama koşulları” 4. ve 5. önceliği sırasıyla % 28,1 ve % 27,6 oranlarıyla

paylaşmıştır (Çizelge 4.17).

Öncelik Sırası n(%)

Seçenekler (a,b,c,d) 1 2 3 4

Bilgi ve deneyim eksikliği 82 (33.7)* 48(20.8) 51 (22,2) 52 (22,6)

Alt yapı ve insan kaynağı

yetersizliği 44(18,1) 70(30,3)* 67 (29,1)* 53 (23,0)

Gen bankasındaki materyalin

tekrar kullanımındaki güçlükler 48(19.8) 60(26,0) 64 (27,8)** 62 (27,0)**

Başlangıç maliyetinin yüksekliği 69 (28,4) 53(22,9) 48 (20,9) 63 (27,4)*

179

Çizelge 4.17 ÇHGK sürdürülebilir kullanım programlarının geliştirilmesi ve

uygulanmasındaki güçlüklerin önem sırası

Öncelik Sırası n(%)

Seçenekler (a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5

Pazar ve pazarlama

koşulları 27 (10,6) 26 (10.7) 56 (23,0)* 68 (28,1)* 66 (27,6)*

Bilgi yetersizliği 79(31,1)* 50(20,6) 29 (11,9) 46 (19,0) 42 (17,6)

Kırsal alandaki yaşam

koşulları 35(13.8) 42(17,3) 54 (22,2)** 52 (21,5) 59 (24,7)**

Geleneksel ürün tanıtım,

rekabet gücü yetersizliği 57 (22,4) 53(21,8) 51 (21,0)** 48 (19,8) 36 (15,1)

Örgütlenme eksikliği 56(22,0) 78(29,6)* 53 (21,8)** 28 (11,6) 36 (15,1)

* : İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)

**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)

“ÇHGK’nın sürdürülebilir kullanımında başarıyı artırmak için öncelik sizce nedir?”

sorusunda (soru 24) yer alan seçeneklerden “Kayıt sisteminin ve örgütsel yapıların

güçlendirilmesi” % 27,9 oranıyla 1. önceliği almış, 2. öncelik % 26,9 oranında

“Yetiştirme yöntemleri ile ilgili eğitim ve teknik destek programları hazırlanması” ve 3.

öncelik % 31,0 oranıyla “Kayıt sisteminin ve örgütsel yapıların güçlendirilmesi” olarak

gözlenmiştir. 4. önceliği “Geleneksel ürünlerin çeşitlendirilmesi ve rekabet gücünün

artırılması” seçeneği % 29,5 oranıyla alırken, “Pazarın düzenlenmesi” seçeneği % 38,7

oranıyla 5. öncelik olarak gerçekleşmiştir (Çizelge 4.18).

Çizelge 4.18 ÇHGK’nın sürdürülebilir kullanımında başarıyı artırmak için öncelik sırası

Öncelik Sırası n(%)

Seçenekler (a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5

Mevcut politikalarda

agroekosistem yaklaşımları

yer alması

59 (22,9) 54 (21,7) 57 (23,3) 37 (15,2) 38 (15,6)

Yetiştirme yöntemleri için

eğitim ve teknik programlar

hazırlanması 70(27,1)** 67 (26,9)* 50 (20,4) 37 (15,2) 25 (10,3)

Kayıt sisteminin ve örgütsel

yapıların güçlendirilmesi 72 (27,9)* 56 (22,5) 76 (31,0)* 27 (11,1) 19 (7,8)

Pazarın düzenlenmesi 21 (8,1) 31 (12,4) 30 (12,2) 71 (29,1)** 94 (38,7)*

Geleneksel ürün

çeşitlendirme ve rekabet

gücünün artırılması

36(14,0) 41 (16,5) 32 (13,1) 72 (29,5)* 67 (27,6)

*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)

**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)

180

“ÇHGK’ nın sürdürülebilir kullanımına yönelik yapılacak araştırmalarda öncelik sizce

nedir?” sorusunda (soru 25) yer alan seçeneklerden “Uzun dönem sürdürülebilir

kullanım ve yetiştiricilik programları hazırlanması” % 32,8 oranında 1. öncelik olmuş,

“Uzun dönem sürdürülebilir kullanım ve yetiştiricilik programları hazırlanması” ve

“Hayvan ırklarının sürdürülebilir entansif üretimi amacıyla projeler hazırlanması”

sırasıyla % 29,3 ve % 28,9 oranlarıyla 2. önceliği paylaşırken, “Kültür ırklarının, yerli

ırklar ve gıda güvencesi üzerindeki etkilerinin ortaya konması” % 30,3 oranıyla 3.

öncelikte ve “Yöresel üretim sistemlerinin ve geleneksel bilginin ortaya konması”

% 26,7 oranıyla 4. öncelikte yer almıştır (Çizelge 4.19).

Çizelge 4.19 ÇHGK’ nın sürdürülebilir kullanımına yönelik yapılacak araştırmalarda

öncelik sırası

*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)

**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)

“ÇHGK’yı koruma strateji ve planlarının periyodik olarak gözden geçirilmesi neden

önemlidir?” sorusunda (soru 28) yer alan seçeneklerden “Irkların sayı ve dağılımlarının

değişmesi” % 33,5 oranında 1. öncelik, “Yürütülen çalışma sonuçları doğrultusunda

güncelleme yapılması” % 30,0 oranında 2. öncelik, “Mevcut politikalar yetersiz

kaldığında geliştirilmesi” % 23,8 oranında 3. öncelik, “Ekonomik ve teknolojik

değişimlerin dikkate alınması” % 25,2 oranında 4. öncelik ve “Çevresel faktörlerin

değişmesi” % 34,9 oranında 5. öncelik olarak gözlenmiştir (Çizelge 4.20).

Öncelik Sırası n(%)

Seçenekler (a,b,c,d) 1 2 3 4

Hayvan ırklarının sürdürülebilir

entansif üretimi amacıyla projeler

hazırlanması

67 (25,9) 72 (28,9)** 58 (23,8) 53 (21,8)

Kültür ırklarının, yerli ırklar ve

gıda güvencesi üzerindeki

etkilerinin ortaya konması

54 (20,8) 51 (20,5) 74 (30,3)* 65 (26,7)

Uzun dönem sürdürülebilir

kullanım ve yetiştiricilik

programları hazırlanması

85 (32,8)* 73 (29,3)* 58 (23,8) 34 (14,0)

Yöresel üretim sistemlerinin ve

geleneksel bilginin ortaya konması 53 (20,5) 53 (21,3) 54 (22,1) 91 (37,4)*

181

Çizelge 4.20 ÇHGK’yı koruma strateji ve planlarının periyodik olarak gözden

geçirilme nedenlerinin önem sırası

Öncelik Sırası n(%)

Seçenekler (a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5

Ekonomik ve teknolojik

değişimlerin dikkate

alınması

42 (16,9) 45 (18,8) 50 (21,3)** 59 (25,2)* 40 (17,2)

Mevcut politikalar

yetersiz kaldığında

geliştirilmesi

46(18,5) 43 (17,9) 56 (23,8)* 57 (24,4)** 36 (15,5)

Çevresel faktörlerin

değişmesi 30(12,1) 39 (16,2) 43 (18,3) 45 (19,2) 81 (34,9)*

Irkların sayı ve

dağılımlarının değişmesi 83 (33,5)* 41 (17,1) 45 (19,1) 39 (16,7) 30 (12,9)

Yürütülen çalışmalar

doğrultusunda güncelleme

yapılması

47(19,0) 72 (30,0)* 41 (17,4) 34 (14,5) 45 (19,4)

*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)

**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)

“ÇGHK sürdürülebilir kullanım programlarının geliştirilmesi ve uygulanmasında en

önemli güçlük nedir?” sorusuna (soru 20) yanıt olarak “Bilgi yetersizliği” (b)

seçeneğine 1. öncelik sırasını veren katılımcılar, “ÇGHK’nın sürdürülebilir kullanımına

yönelik araştırmalarda öncelik sizce nedir?” sorusuna (soru 25) yanıt olarak “Yöresel

üretim sistemlerinin ve geleneksel bilginin ortaya konması” (d) seçeneğine son sıralarda

yer vermişlerdir (p<0.01). Diğer seçeneklere verilen öncelik sıraları arasında istatistiksel

olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Bu durum ÇGHK’nın sürdürülebilir kullanım

planlamalarının önemli ögelerinden biri olan yöresel üretim sistemi ve geleneksel

bilginin ortaya konmasının katılımcılarca diğer seçeneklere göre en düşük öncelikli

olarak değerlendirildiğini göstermiştir (Çizelge 4.20).

182

Çizelge 4.21 20. sorunun b seçeneği ile 25. sorunun d seçeneğinin birlikte

değerlendirilmesi

Pearson χ2: 28,087 (p<0.01)

Bilgi Yetersizliği (20 b)

Yöresel üretim sistemlerinin ve geleneksel bilginin ortaya konması (25 d)

Toplam 1. öncelik 2. öncelik 3. öncelik 4. öncelik

1. öncelik Birey sayısı (n) 9 13 18 36 76

Bilgi yetersizliği içindeki dağılım (%) 11.8% 17.1% 23.7% 47.4% 100.0%

Yöresel üretim sistemlerinin ve geleneksel bilginin ortaya konması içindeki dağılım (%)

18.8% 25.0% 33.3% 41.4% 31.5%

Toplam % 3.7% 5.4% 7.5% 14.9% 31.5%

2. öncelik Birey sayısı (n) 11 10 18 11 50

Bilgi yetersizliği içindeki dağılım (%) 22.0% 20.0% 36.0% 22.0% 100.0%

Yöresel üretim sistemlerinin ve geleneksel bilginin ortaya konması içindeki dağılım (%)

22.9% 19.2% 33.3% 12.6% 20.7%

Toplam % 4.6% 4.1% 7.5% 4.6% 20.7%

3. öncelik Birey sayısı (n) 10 4 4 10 28

Bilgi yetersizliği içindeki dağılım (%) 35.7% 14.3% 14.3% 35.7% 100.0%

Yöresel üretim sistemlerinin ve geleneksel bilginin ortaya konması içindeki dağılım (%)

20.8% 7.7% 7.4% 11.5% 11.6%

Toplam % 4.1% 1.7% 1.7% 4.1% 11.6%

4. öncelik Birey sayısı (n) 7 10 9 20 46

Bilgi yetersizliği içindeki dağılım (%) 15.2% 21.7% 19.6% 43.5% 100.0%

Yöresel üretim sistemlerinin ve geleneksel bilginin ortaya konması içindeki dağılım (%)

14.6% 19.2% 16.7% 23.0% 19.1%

Toplam % 2.9% 4.1% 3.7% 8.3% 19.1%

5. öncelik Birey sayısı (n) 11 15 5 10 41

Bilgi yetersizliği içindeki dağılım (%) 26.8% 36.6% 12.2% 24.4% 100.0%

Yöresel üretim sistemlerinin ve geleneksel bilginin ortaya konması içindeki dağılım (%)

22.9% 28.8% 9.3% 11.5% 17.0%

Toplam % 4.6% 6.2% 2.1% 4.1% 17.0%

Toplam Birey sayısı (n) 48 52 54 87 241

Bilgi yetersizliği içindeki dağılım (%) 19.9% 21.6% 22.4% 36.1% 100.0%

Yöresel üretim sistemlerinin ve geleneksel bilginin ortaya konması içindeki dağılım (%)

100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0%

Toplam % 19.9% 21.6% 22.4% 36.1% 100.0%

183

“Türkiye’de ÇHGK’yı korumaya yönelik çalışmalarda yasal, yönetsel ve finansal

destekler yeterli midir?” sorusuna (soru 12) “Hayır” cevabı verenlerin % 73,8’i

“ÇHGK’nın korunmasına ayrılan kaynaklar ulusal gereksinmeleri ve uluslararası

yükümlülükleri karşılamaya yeterli midir?” sorusuna (soru 26) da hayır (% 88,7)

cevabını vermiştir (Çizelge 4.22).

Çizelge 4.22 12. soru ile 26. sorunun birlikte değerlendirilmesi

Olabilirlik oranı (Likelihood ratio): 49,578 (p<0,001)

Soru 12 (Türkiye’de ÇHGK’yı korumaya

yönelik çalışmalarda yasal, yönetsel ve

finansal destekler yeterli midir?)

Soru 26 (ÇHGK’nın korunmasına ayrılan

kaynaklar ulusal gereksinmelei ve uluslararası

yükümlülükleri karşılamaya yeterli midir?)

Toplam Evet Hayır Fikrim yok

Evet Birey sayısı (n) 5 4 7 16

Soru 12 içindeki dağılım (%) 31.2% 25.0% 43.8% 100.0%

Soru 26 içindeki dağılım (%) 35.7% 2.4% 8.8% 6.1%

Toplam % 1.9% 1.5% 2.7% 6.1%

Hayır Birey sayısı (n) 9 149 44 202

Soru 12 içindeki dağılım (%) 4.5% 73.8% 21.8% 100.0%

Soru 26 içindeki dağılım (%) 64.3% 88.7% 55.0% 77.1%

Toplam % 3.4% 56.9% 16.8% 77.1%

Fikrim yok Birey sayısı (n) 0 15 29 44

Soru 12 içindeki dağılım (%) .0% 34.1% 65.9% 100.0%

Soru 26 içindeki dağılım (%) .0% 8.9% 36.2% 16.8%

Toplam % .0% 5.7% 11.1% 16.8%

Toplam Birey sayısı (n) 14 168 80 262

Soru 12 içindeki dağılım (%) 5.3% 64.1% 30.5% 100.0%

Soru 26 içindeki dağılım (%) 100.0% 100.0% 100.0% 100.0%

Toplam % 5.3% 64.1% 30.5% 100.0%

184

III. Tip Soru:

Ankette yer alan 32. soruda, katılımcılara ÇHGK çalışmaları kapsamında Türkiye’de ve

dünyada yürütülen çalışmaların hangilerinden haberdar oldukları sorulmuş, bilgi sahibi

olduklarını işaretlemeleri istenmiştir. Bu soruya verilen yanıtlara ilişkin dağılım grafiği

şekil 4.16’da verilmiştir.

Şekil 4.17 ÇHGK çalışmaları kapsamında Türkiye’de ve dünyada yürütülen

çalışmalardan haberdar olma durumu

TR : ÇHGK Türkiye Durum Raporu (% 35,8)

UK : HGK’yı Koruma Ulusal Komitesi (% 29,8)

Y : HGK Koruma Yönetmeliği (% 27,5)

DR : Dünya ÇHGK I. Durum Raporu (% 13,6)

D : DAD-IS (Domestic Animal Diversity Information System) (% 22,3)

E : EFABIS (European Farm Animal Biodiversity Information System) (% 17,7)

I : I. Uluslararası HGK Konferansı (% 12,1)

KP : HGK Küresel Eylem Planı (% 21,5)

SR : HGK Stratejik Öncelik Raporu (% 11,3)

0

5

10

15

20

25

30

35

40

TR UK Y DR D E I KP SR

Fark

ınd

alık

zeyi

(%

)

Çalışma

185

Katılımcıların % 35,8 oranıyla en fazla 2004 yılında TAGEM tarafından hazırlanarak

FAO’ya sunulan ÇHGK Türkiye Durum Raporu hakkında bilgi sahibi oldukları

görülmüştür. Bunu % 29,8 oranıyla HGK’yı Koruma Ulusal Komitesi ve % 27,5

oranıyla HGK Koruma Yönetmeliği izlemektedir. Türkiye’deki çalışmalar farkındalık

açısından ilk sıralarda yer almakla birlikte, katılımcı profili göz önüne alındığında bu

oranların düşüklüğü dikkat çekici bulunmuştur.

DAD-IS Evcil Hayvan Genetik Çeşitliliği Bilgi Sistemi’nin (Domestic Animal

Diversity Information System) bilinirliği % 22,3 oranında gözlenirken Türkiye’nin bağlı

olduğu ve veri girişi yaptığı EFABIS Avrupa Çiftlik Hayvan Biyoçeşitliliği Bilgi

Sisteminin (European Farm Animal Biodiversity Information System) bilinirliği ise

% 17,7 oranında kalmıştır. Diğer taraftan % 21,5 oranında işaretlenen HGK Küresel

Eylem Planı’nın bir alt başlığı olarak yer alan, HGK Stratejik Öncelik Raporu’nun

katılımcıların % 88,7’si tarafından bilinmediği ortaya çıkmıştır. Bu durum, HGK

Küresel Eylem Planı’ndan haberdar olan az sayıdaki kaltılımcının da konudan,

içeriğinden çok isim olarak haberdar olduklarını göstermiştir. Yine, hayvan genetik

kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımında kilometre taşı olarak kabul

edilen ve 2007 yılında İsviçre’nin İnterlaken kentinde onaylanan Dünya ÇHGK I.

Durum Raporu (% 13,6) ve İnterlaken Konferansı olarak da bilinen I. Uluslararası HGK

Konferansı (% 12,1) son sıralarda yer almıştır.

Bu durum, Türkiye’deki çalışmalardan görece daha çok haberdar olunduğunu,

çoğunlukla uluslararası çalışmaların verildiği diğer maddelerin ise bilinirlik oranının

daha da düşük olduğunu göstermiştir.

IV. Tip Soru:

ÇHGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı ile ilgili olarak katılımcıların görüş ve

önerilerini belirtmeleri için anketin son sorusu olan 33. soruda “ÇHGK’nın korunması

ve sürdürülebilir kullanımı ile ilgili görüş ve önerileriniz” şeklinde açık uçlu bir bölüm

ayrılmıştır. ÇHGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı konusundaki yorumlar

Koruma; Envanter ve Tanımlama; Sürdürülebilir Kullanım ve Islah; Mevzuat ve

186

Örgütlenme; Bütçe, Eğitim ve Diğer Konular olmak üzere beş gruba ayrılmıştır. IV. tip

soru için yapılan yorumların içeriğine müdahale edilmemekle birlikte yazım hataları

düzeltilmeye çalışılmıştır (EK 2).

Koruma başlığı altında yapılan sınıflamada; korumanın önemini vurgulayan ve

etkinliğinin sağlanması yönünde önerilerin yer aldığı geri dönüşler alınmıştır. Koruma

çalışmalarında önceliklendirmenin sınırlı bütçe imkanlarının etkin kullanımı açısından

yararlı olacağı vurgulanmış ve Güney Anadolu Kırmızısı sığır ırkı için önlem alınması

tavsiye edilmiştir. Koruma yöntemlerinden in situ koruma ağırlıklı olarak önerilirken,

akrabalı yetişmenin önüne geçmek üzere çok sayıda materyalin ex situ in vitro yöntemle

korunması gerekliliği belirtilmiş, mevcut koruma populasyonlarının sayısının artırılarak

her iki yöntemin bir arada uygulanması gerektiği vurgulanmıştır.

Envanter ve tanımlama başlığında; tür düzeyinde belirleme talebinden, kayıt sistemi

kurulması, kaba survey ve risk durumlarını ortaya koyan ayrıntılı envantere kadar geniş

bir yelpazede öneriler bulunmaktadır. Irkların fenotipik ve genotipik tanımlamalarının

yapılması, verim ve hastalıklara direnç çalışmaları yapılması yanıtlar arasında yer

almıştır. Kanatlı türlerinde yeterli çalışma bulunmadığı belirtilmiştir.

Sürdürülebilir kullanım ve ıslah başlığı altında yapılan sınıflamada; yerel genetik

kaynaklardan elde edilen Afyon Manda kaymağı gibi ürünlerin premium ürünler olarak

satılmasını sağlamanın önemine değinilmiş, saf ırklar için yarış düzenlenerek derece

alanlara ödül verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kültür ırklarının artı ve eksi yönlerinin

çok iyi tahlil edilmesi, sonuçları üzerinden fayda ve zararlarının netleştirilmesi gerektiği

vurgulanmıştır. Her yer ve konumda büyük işletmelerin faydalı olmadığı, küçük

işletmelere uygun bölgeler tespit edilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Küresel ısınma,

iklim değişiklikleri ve çevre şartlarının değişimi ile beraber kültür ırklarının

yetiştirilmesi ve verim sağlamada güçlükler ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğu

görüşler arasında yer almıştır. Bölgeye adapte olmuş mevcut yerli ırklarla çalışmanın ve

bu ırkların genetik kaynak olarak korunmasının gelecekte insan beslenmesinde gerekli

hayvansal kaynaklı gıda maddelerinin en önemli kaynakları olacağı ifade edilmiştir.

187

Mevzuat ve örgütlenme başlığında; yetiştirici düzeyinde her ırk için yetiştirici

birliklerinin, ırkların korunması ve geliştirilmesinde anahtar göreve sahip olduğunun,

dünya örneklerinde de görüldüğü belirtilmiş, çiftçi örgütlenmesi ürün-pazarlama

sistemlerinin kurulması gerektiği vurgulanmış, hali hazırda HGK projesi kapsamındaki

ırkların (Sakız, Kıvırcık koyun ırkları) damızlık amaçlı arandığı ancak yetiştirici

taleplerine cevap verilemediği ifade edilmiştir. Kurumlar arası koordinasyonun ve

ulusal eylem planının önemine dikkat çekilmiş, yetkili organların bilgilendirilmesi

gerektiği gelen görüşler arasında yer almıştır. Katılımcı yorumlardan biri ise, günümüz

dünyasında TAGEM bünyesindeki araştırma enstitülerinin öncelikli araştırmalarının

genetik kaynaklar olmaması, özellikle dış pazara yönelik sektör-kamu projelerine ağırlık

verilmesi ve sektörün taleplerinin dikkate alınması gerektiği yönündedir.

Bütçe, eğitim ve diğer konular başlığı altında; yeterli kaynak ayrılarak sürdürülebilir

çalışma ortamı sağlanması ve ÇHGK’nın korunmasında çalışacak kişilerin temel bilgi

ve becerilerinin artırılması gerektiği belirtilmiştir. Bu konudaki tüm çalışmaların tabana

yayılması ve diğer bilim insanları ile işbirliği yapılmasının çalışmaların etkinliğini

artıracağı ifade edilmiştir. Öncelikli olarak eğitim, bilgi ve bilinç düzeyinin artırılması

ile kontrolsüz hayvan hareketleri ve melezlemeleri engelleyici bir yapılanmaya

gidilmesi gerektiği gelen görüşler arasındadır.

4.3 Türkiye’de Yetiştiriciliği Yapılan Çiftlik Hayvanları Türlerinde Koruma

Önceliklerinin Tespiti

Değişen koşullarda geleceğin iklim, barınak yem, ürün talebi ve sağlık koşullarının

bugünden öngörülebilmesi güçtür. Koruma önceliklerinin belirlenmesinde ilk olarak

hayvansal üretim materyali olan HGK’nın mevcut durumunu ortaya koyan kapsamlı

veri elde edilmesi gerekmektedir.

Yerli ırklar, yetiştirildikleri bölgenin özel koşullarına çok iyi uyum sağlamış, verimleri

düşük de olsa özgün niteliklere sahip olan, olumsuz çevre koşullarında yaşayıp

üreyebilen, düşük değerli yem kaynaklarını değerlendiren ve bitkisel üretime uygun

olmayan bölgelerde et, süt ve iş verimi sağlayan hayvanlardır. HGK’nın korunması ve

188

sürdürülebilir kullanımının sağlanmasının Türkiye hayvancılığının gelişimi açısından

önemi ve potansiyel yararları değerlendirildiğinde;

Irkı temsil eden hayvan populasyonlarının koruma altına alınmasıyla, yararlı

olduğu bilinen ya da potansiyel olarak yararlı olabilecek gen ya da gen

kombinasyonları elde tutulabilecektir. Bu sayede ıslah çalışmalarına temel

oluşturacak genotipik varyasyon kaybedilmeden heterozis avantajından

yararlanılabilecektir.

Irk tanımlama ve tescil çalışmaları uluslararası alanda sınai mülkiyet haklarının

kazanılması konusunda ülkemize olanak ve saygınlık kazandıracak, ekonomik

katkı sağlayacaktır.

Hayvan genetik kaynakları önemli bir eğitim, araştırma ve kültür materyalidir.

Bölge kültürünün ve geleneğinin bir parçası olan yerli ırklara ait gen

koleksiyonu geleceğin sigortası konumundadır.

Genetik günümüzde en hızlı gelişen bilim dalı olarak kabul edilmektedir. Yakın

gelecekte özellikle verim ve dayanıklılığı kontrol eden genler ticari bir meta

haline geleceğinden, her ülkenin sahip olduğu hayvan genetik kaynaklarını

koruması zorunlu görülmektedir.

Mevcut şartlarda ekonomik önemi olmayan verim ve verim dışındaki bazı

özellikleri ve bu özelliklere sahip genotiplerin gelecekte hangi ölçüde aranılır

olacağını bugünden kestirmek güçtür. İklim, barınak, yem, tüketici talepleri ve

sağlık koşullarının değişmesi durumunda adaptasyon yeteneği yüksek, yetersiz

koşullara dirençli genotiplerin korunması gerekmektedir.

Düşük girdi ile üretim yapılan ve bu üretim tarzının sürüp gideceği bilinen

yörelerin değerlendirilmesindeki rolleri nedeniyle genetik kaynaklarının

korunması önem taşımaktadır.

Türkiye’de kapsamlı bir HGK envanter çalışması henüz gerçekleştirilememiştir. Ancak

bilinen hayvan ırklarının tamamının süresiz olarak koruma altına alınması büyük bir

189

mali kaynak, organizasyon ve emek gerektirmektedir. Bu nedenle genotiplerin koruma

altına alınma önceliklerinin belirlenmesi, hayvan genetik kaynakları üzerindeki

tehditleri belirlemeye yönelik araştırmalar yapılması ve en önemlisi entansif, yarı

entansif ve ekstansif üretim sistemlerinde Türkiye’nin coğrafi ve sosyo-ekonomik yapısı

dikkate alınarak sürdürülebilir kullanım için uzun dönem stratejileri belirlenmesi

gerekmektedir. Korumada öncelik sırası oluşturmak ve sürdürülebilir kullanım için

gerekli önlemleri almak, kaynakların daha akıllıca ve etkin kullanımı için gereklidir.

HGK’da önceliklendirme yapılabilmesi için kaybolma riskinin tahmin edilmesi ve

koruma değerinin ortaya konabilmesi gerekmektedir. Anonymous (2010b)’ye göre,

ırkın varlığını sürdürmesi ile ilgili populasyon büyüklüğü ve değişimi, coğrafi dağılımı,

yürütülen ıslah çalışmaları ve yetiştirici tercihi gibi kriterler dikkate alınarak koruma

değeri belirlenmekte ve kaybolma riski tahmin edilebilmektedir.

Hayvan ırklarında verim, hastalıklara dayanıklılık, adaptasyon yeteneği, ırka özgü

ürünler ve kültürel değer gibi başlıklar altında önceliklendirmeden söz etmek

mümkündür. Bu amaçla alınması gereken tedbirlerden bazıları aşağıda sıralanmıştır;

Tescil edilen ırklarla ilgili morfolojik, fizyolojik ve DNA düzeyinde tanımlama

bilgilerindeki eksiklikler giderilmelidir.

Üzerinde hiç çalışma yapılmamış özgün ırkların tespiti, tanımlanması ve koruma

altına alınması yönünde girişimler başlatılmalı veya hızlandırılmalıdır.

Irka özgü özel ürünleri belirlemeye yönelik araştırmalarla, bu ürünler ön plana

çıkartılarak pazar yaratılmalı veya mevcut pazarlar çeşitlendirilmelidir.

Yerli hayvan ırklarının hastalık direnci, adaptasyon gibi özel nitelikleri araştırma

kurumları arasında sağlanacak işbirliği ile ortaya konulmalıdır.

İklim değişikliğinin yerli hayvan ırkları üzerine etkileri ortaya konulmalıdır.

Üretim çevresi ve ekosistem servisleri de dahil olmak üzere HGK’ya ait bilginin

bir yerde toplandığı ve paylaşıldığı erken uyarı sistemleri oluşturulmalıdır,

Alt yapı ve insan kaynakları geliştirilmelidir.

190

5 .TARTIŞMA VE SONUÇ

Gibson (2009)’a göre, evcilleştirmeden sonraki yaklaşık 10.000 yılda çiftlik

hayvanlarının çeşitli şekillerde ve yoğun olarak doğal ve yapay seleksiyonu bir daha

tekrarlanamayacak özgün bir deney olarak kabul edilmektedir. Bu deney sonucunda

ortaya çıkan bazı genotipler kuşkusuz düşük girdili hayvancılık sistemlerine seçenek

sunma potansiyeline sahipken, bazıları yüksek girdili sistemlere değer katacak genetik

özelliklere sahip olabilmektedir. Bunlar aynı zamanda uyumluluğun (fitnes), hastalık

direnci ve verim özelliklerinin genetik kontrolünün anlaşılmasında değerli birer veri

kaynağıdır. Generasyon bilgisi, geçim koşullarının iyileştirilmesi ve gıda güvencesi

açısından sahip olduğu potansiyel ortaya konamadan, bu büyük evrimsel deneyin

ürünlerinden küçük bir kısmının bile kaybedilmesi muazzam bir kayıp olarak

değerlendirilmektedir.

Yok olma riski altındaki dünya çiftlik hayvan ırklarının oranı 2005 yılından 2014 yılına

kadar % 15’den % 17’ye yükselmiştir. Populasyon verileri bulunmadığı için % 58

oranında risk durumu bilinmeyen kategorisinde hayvan ırkı bulunmaktadır (Şekil 5.1).

Şekil 5.1 Dünya çiftlik hayvan ırklarının risk durumu

191

Bu nedenle risk altında oldukları belirtilen oran aslında düşük bir orandır. Irkların risk

durumlarının izlenmesi bu nedenle faaliyetlerin etkinliği için büyük önem taşımaktadır.

Toplam populasyon büyüklüğü yeterli olsa da ırk içi genetik varyasyonda gözlenen

kayıplar da önemli sorun oluşturmaktadır. Eğer etkili faktörler daha iyi anlaşılırsa

genetik kaybın önlenmesi için daha etkin eylemler uygulamaya koyulabilecektir. HGK

açısından öngörülen risk faktörleri üzerinde ilgili paydaşlar hemfikir olsa da belirli

ırklar ve belirli koşullar altında bu risklerin büyüklükleri ve etkileme yoları tam olarak

açıklığa kavuşturulamamıştır (Anonymous 2015a).

Genetik kaynakların korunması dünyanın gündemindeki bir konu olup, gelişmiş

ülkelerde hayvan genetik kaynakları sürdürülebilir olarak koruma altına alınmaktadır.

Koruma altına alınan bu ırklar üzerinde pek çok araştırma yapılmakta ve koruma

yöntemleri optimize edilmektedir. Ülkemizde ırk özelliklerine dayalı detaylı bir sayım

yapılamadığından ırkların bugünkü sayıları hakkında kesin rakamlar vermek mümkün

olmamaktadır. Bunun sonucu olarak hangi ırkların tehdit altında olduğu açıkça ortaya

konamamaktadır. Ancak yerli ırkların her geçen gün yerini kültür ırklarına bıraktığı,

yeterince değerlendirilmediği hatta bazı ırkların daha tam olarak tanımlanamadan yok

olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı bilinmektedir. Bu yok oluşun önüne geçmek

amacıyla yürütülen proje için bazı ırklarda ırkın bilinen tüm özelliklerini taşıyan ve

hastalıklardan arî hayvan bulunmasında dahi zorluk çekilmektedir.

Hayvancılığın sorunlarının münferit tedbirlerle çözülmesi olası görülmemektedir.

Bunun yerine, sorunların çözümünde farklı sosyal, ekonomik, ekolojik bakış açılarını da

içine alan bütüncül bir yaklaşım gerekmektedir. Günümüzde değişen gereksinimleri

karşılamak için politika ve teknolojilerin geliştirilmesi gerekmektedir (Gerber vd.

2010). Bilgi eksikliğinin hızla giderilmesi zorunluluk olarak algılanmalı, Türkiye’nin

hayvancılık envanteri çıkarılarak kolay güncellenebilir bir yapıya kavuşturulmalıdır. Bu

amaçla; GTHB ile TÜİK başta olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlar yanında

hayvancılık sektörünün tüm paydaşları arasında işbirliği sağlanmalıdır.

Hayvan mevcudu ırklar temelinde, verimleri ise ölçümlenerek tespit edilmeli, bu

bilgilerin sürekli olarak güncellenebileceği bir oluşum yapılandırılmalıdır. Türkiye

192

genelini temsil eden saptama alanları oluşturularak gerekli bilgilerin bu örnek

alanlardan edinilmesi ve Türkiye’ye genellenmesi doğru ve kolay güncellenebilir bilgi

üretiminde bir başka seçenek olarak dikkate alınabilir. Kurulacak bilgi toplama sistemi

hayvan, hayvan sağlığı ve ürün izlemeye de olanak sağlayacak şekilde

yapılandırılmalıdır.

Hayvan genetik kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı ile ilgili hedefler;

Öncelikle kaybolmakta olan tüm evcil hayvan ırklarının koruma altına alınması,

Irkların fenotipik ve genotipik olarak tanımlanması,

Gen bankalarının devamlılığının sağlanması ve geliştirilmesi,

Yerinde koruma yöntemi uygulamasının yaygınlaştırılması,

Sürdürülebilir bir koruma sisteminin oluşturulması,

Arşiv- dokümantasyon birimi oluşturulması,

Kamuoyunun konunun hassasiyeti noktasında bilinçlendirilmesi,

Ulusal ve uluslararası programlara entegrasyon sağlanması,

Eğitim ve yayım çalışmaları yapılması olarak belirlenmiştir.

Hayvan genetik kaynaklarının korunması işgücü, alan, masraf, bilgi ve organizasyon

becerisi gerektirmektedir. Bu nedenle sürdürülebilir bir koruma sisteminin kurulması

zorunludur. Halkın koruma programına aktif olarak katılımının sağlanması ve korumaya

alınan hayvan populasyonlarının genişletilmesi önem taşımaktadır. Ayrıca dondurarak

saklama yönteminin de etkin olarak kullanılmasıyla hayvan genetik kaynaklarında

yaşanan erozyonun önüne geçilebilecektir.

Diğer taraftan, bölge kültürünün ve geleneğinin bir parçası olan hayvan genetik

kaynaklarının kamuoyuna tanıtılması ve paha biçilemeyen bu genetik zenginliklerin

toplumla paylaşılması, konunun önemi ile ilgili gündem oluşturacağından, kamu kurum

ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri, üniversiteler, özel sektör ve yerel halkın koruma

projesine desteği sağlanacak ve koruma programlarında aktif olarak rol almaları söz

konusu olabilecektir. Gelecekte ıslah çalışmalarına temel oluşturacak yerli genotipik

193

varyasyonun sürdürülebilir olarak koruma altına alınması, ırkların tüm yönleri ile

tanımlanması sağlanmalıdır.

Bu çerçevede, yok olma tehdidi altında bulunan ırk ve populasyonların tespit edilmesi,

geçmiş dönemde tespit edilen ve koruma altına alınan ırklarla yapılan; enstitülerde canlı

olarak, dondurularak ve halk elinde koruma, DNA düzeyinde tanımlama çalışmalarının

devamı ve eksikliklerinin tamamlanması yönünde faaliyetler sürdürülmelidir. Diğer

taraftan yasal düzenleme çalışmaları yapılması, kamuoyunun konunun önemi

noktasında bilinçlendirilmesi ve alt yapı-insan kaynaklarının güçlendirilmesi yönünde

çalışmalar artırılmalıdır.

5.1 Korumada Dünyada Yürütülen Uygulamaların Değerlendirilmesi

HGK II. Dünya Durum Raporu’na göre (Anonymous 2015a), ülkelerin büyük bir

çoğunluğunda (% 82) en az bir ırk için in situ koruma programı bulunduğu

bildirilmektedir. Ex situ in vivo ve ex situ in vitro koruma programlarının in situ koruma

kadar yaygın olmadığı belirtilmektedir (Çizelge 5.1).

Çizelge 5.1 Dünyada koruma faaliyetlerinin durumu (Anonymous 2015a)

Bölge Ülke

sayısı

Koruma Programı (%)

In situ Ex situ in vivo Ex situ in vitro

Afrika 40 70 48 30

Asya 20 90 80 65

Güneybatı Pasifik 7 71 29 14

Avrupa ve Kafkaslar 35 100 69 86

Latin Amerika ve Karayip Adaları 18 83 72 61

Kuzey Amerika 1 100 100 100

Yakın ve Orta Doğu 7 71 71 29

Dünya 128 84 63 55

194

Paiva vd. (2016)’ya göre güncel çalışmalar gen bankalarında muhafazanın in situ

populasyonları sürdürmekten çok daha maliyet etkin olduğunu göstermektedir. Bir

kanatlı populasyonunun in situ yöntemle 20 yıldan uzun bir süreçte korunması ile gen

bankasında korunması karşılaştırıldığında, sonuçlar gen bankalarının koruma maliyetini

% 90’dan fazla azalttığını göstermiştir (Silversides vd. 2012). Endonezya’da devlet

tarafından, 56 baş Gembrong keçisini 10 yıl boyunca korumak için (714 ABD/keçi/yıl)

400.000 ABD’den fazla harcama yapılmıştır. Bu yaklaşımın ekonomik olarak

sürdürülebilirliği tartışılmaktadır (Anoymous 2015a)

Gıda ve Tarım Hayvan Genetik Kaynakları 2. Dünya Durum Raporu hazırlığında

kullanılan 30 OECD ülkesi ve 5 BRICS ülkesinin de aralarında bulunduğu 98 OECD

üyesi olmayan ülkeden toplam 128 resmi ülke raporu temelinde, hayvan genetik

kaynakları yönetimi faaliyetlerinde etkili olan faktör ve belirteçleri ortaya koymak üzere

yapılan bir araştırmada, HGK çeşitliliği, karakterizasyon, ıslah programları, koruma

programları, HGK yönetim kapasitesi ve biyoteknoloji kullanımı alanları ele alınmıştır.

Ekonomik ve kalkınma göstergelerine ilişkin olarak, tarımsal bilimlerle uğraşan

araştırmacı sayısı (r=0,643) ve GSYİH (r=0,516) korelasyon göstermektedir. Bu

nedenle araştırma kapasitesi, HGK ile ilgili faaliyetlerin etkinliğini ve HGK-KEP’in

uygulanmasını sağlayan temel etmenlerden biri olarak görülmektedir (Leroy vd. 2016).

Gelişmekte olan ülkelerde HGK’nın büyük bir kısmı risk altında bulunmaktadır. Bu

ülkelerde koruma için ayılan finansal kaynakların sınırlı olduğu göz önüne alındığında,

koruma çalışmalarına uygun bir yön verebilmek için ekonomik analizlerin önemli bir

rol oynayabileceği ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede:

1- HGK nın farklı topluluklara sağladığı ekonomik katkının belirlenmesi

2- Maliyet etkin önlemlerin (ölçütlerin) tanımlanması yoluyla HGK koruma

önceliklerinin değerlendirilmesi

3- HGK koruma desteklemeleri için ekonomik teşviklerin ve kurumsal

düzenlemelerin oluşturulması gerekmektedir (Anonymous 2004b).

195

HGK yönetimi kavramı teorik anlamda koruma ve sürdürülebilir kullanımın birlikte

uygulanmasını ve aynı zamanda uyumunu gerektirmektedir. Bu nedenle, koruma

genetik materyalin saklanmasından çok, endüstriyel ve geleneksel tarımsal üretim

dinamiklerini de kapsayan daha geniş bir stratejinin bir parçası haline gelmektedir. Bu

bakış açısıyla HGK yönetiminin yasal çerçevesinin etkinliği yaygın ve sistematik

oluşuna bağlıdır (Ingrassia vd. 2005).

Drucker vd. (2001)’e göre ise;

1- HGK koruma programı maliyetlerinin uygunluğunun belirlenmesi

2- Risk altındaki ırkın gerçek ekonomik öneminin belirlenmesi

3- HGK yetiştiricilik programlarında önceliklerin belirlenmesi gerekmektedir.

5.2 Türkiye’nin Çeşitli Bölgelerinde Koruma Yöntemlerinin Uygulanabilirlikleri

Türkiye’de hemen tamamı TAGEM koordinatörlüğünde yürütülmekte olan koruma

çalışmalarının yüksek maliyetli olması, koruma programının devamlılığı açısından

büyük bir risk oluşturmaktadır. Dünyada bir arada uygulanması önerilen her üç koruma

yöntemi de (ex situ in vivo, ex situ in vitro ve in situ) TAGEM sorumluluğunda hayata

geçirilmiştir. Her ne kadar üzerinde durulan genotiplerin tanımlanması ve ırkın

devamlılığının sağlanması açısından bu çabalar önem arz etse de, korumada başarılı

olarak değerlendirilebilecek ülkelerin hayvan genetik kaynaklarını tanımlama, izleme,

üretim sistemleri, işletme yapıları, maliyet, yetiştirici ve tüketici eğilimi gibi pek çok

alanda daha zengin ve düzenli olarak ulaşılabilen verilerle çalışmalarını planladıkları

görülmektedir.

Dondurarak saklama yönteminin başlangıç maliyeti yüksek olmakla birlikte uzun

dönemde avantajlı hale gelmekte ve bu yöntemle çok sayıda materyal

saklanabilmektedir. Türkiye’de çok sayıda kurum ve araştırıcının katılımıyla, 9,5

milyon TL kadar bir bütçe harcanarak yürütülen TÜRKHAYGEN-I projesi

kapsamında kurulan iki gen bankası ile ex situ in vitro koruma yöntemi uygulamaya

konulmuştur. Banka materyallerinde örnekleme yoluyla rutin canlılık kontrolleri

yapılmaktadır. Ancak, 2012 yılında projenin tamamlanmasından sonra geçen beş yılda

196

gen bankalarına herhangi bir genetik materyal girişi bulunmamaktadır. Bu çerçevede,

diğer yöntemlerle birlikte kurulan ex situ in vitro koruma programının yaygın olarak

uygulanabilirliğinin sağlanması için Türkiye’nin alt yapı ve insan kaynaklarının

güçlendirilmesi gerekmektedir. Dondurarak koruma çalışmaları açısından Türkiye

çapında bulunan tüm hayvan ırklarını kapsayacak şekilde gen bankasının yeterli

sayıda genetik materyalin dondurularak saklanması ile geliştirilmesine ve

TÜRKHAYGEN-I projesi kapsamında yürütülen karakterizasyon çalışmalarının

benzeri ve devamı niteliğinde faaliyetlerin yürütülmesine ihtiyaç duyulmaktadır

(Anonim 2015).

Koruma altına alınan türlerde çeşitli genotipler çizelge 2.8’de yer almaktadır.

BDUTAE’de koruma altında bulunan Güney Karaman koyun ırkı için çeşitli

dönemlerde yapılan saha taramalarında ırk özelliği taşıyan hayvan bulmada güçlükler

yaşanmıştır. Benzer durumla karşılaşılan ERFP’ye üye ülkelerde koruma kapsamındaki

bazı populasyonlar örnek sayısının yetersizliği nedeniyle ırkı temsil etmeyeceği için ve

harcanan bütçe düşülerek koruma kapsamı dışına alınmakta ya da melezleme yoluna

gidilmektedir (Anonymous 2013)

Diğer taraftan, Türkiye’de dondurarak koruma yönteminin uygulandığı gen bankalarına

alınacak hayvanlara ait örneklerin yürürlükteki mevzuat gereği çeşitli hastalıklardan ari

olması gerekmektedir. Bu durum, TÜRKHAYGEN-I projesi süresince ırkının bilinen

bütün özelliklerini taşıyan hayvanların genetik materyallerinin gen bankalarına

alınmalarını engellemiş, Anadolu Mandası’na ait sadece DNA örnekleri temin

edilebilmiştir.

Bursa GTH Müdürlüğü bünyesinde canlı korumanın yapıldığı Bursa Beyazı, Bursa

Beyazı-Alaca ve Hatay Sarısı ipekböceği hatları bulunmaktadır. Ancak, çevresel

faktörlere son derece duyarlı böceklerin şehirleşmenin yoğun olduğu bu bölgede koza

örmemesi, deneyim ve uzmanlık gerektiren personel bulunmasındaki zorluklar ve son

yıllarda yürütülen birkaç pilot çalışma dışında yetiştirici elinde koruma yönteminin

uygulanamaması projenin sürdürülebilirliği açısından endişe vericidir. Ekonomik

önemini yitirdiği kabul edilmekle birlikte, tarihsel ve kültürel öneme sahip olan

197

ipekböceği populasyonlarının korumasında alternatif bir yöntem arayışı önerilebilir.

Dünyada ve Türkiye’de ipekböceği genetik kaynaklarının korunmasında uzun dönem

koruma sağlayabilecek dondurarak koruma yönteminin uygulandığı bir çalışmaya

rastlanmamıştır. Söz konusu bu durum, ülkemiz için korumada öncelikli bu ipekböceği

genotiplerinin yumurtalarının uzun süreli muhafazasına ilişkin bir yöntemin

geliştirilmesine yönelik bir Ar-Ge çalışması yapılması gerekliliğini düşündürmektedir.

TAGEM araştırma enstitüleri ve diğer GTHB birimlerinde canlı materyalin muhafaza

edilmesinde, bütçe gereksinimlerinin yanı sıra koruma proje liderliği görevini yürütecek

uzman personel açığı başından itibaren sürmektedir. Bakanlık-üniversite işbirliğinin

güçlendirilmesi sorunun aşılmasına katkı sağlayacaktır.

5.3 Sürdürülebilir Kullanımda Dünyada Uygulanan Yöntemlerin Değerlendirilmesi

HGK II. Dünya Durum Raporuna göre (Anonymous 2015) sürdürülebiliğin önemli bir

unsuru olan hayvan ıslahı programlarının ülkelerin pek çoğunda bulunduğu

bildirilmektedir. Ancak bu ıslah programlarının büyük bir çoğunluğu başlangıç

düzeyindedir ve hatta bazı ülkelerde performans kayıtları ve seleksiyon çalışmaları hiç

bulunmamaktadır. Geliştirilen genetik materyallerin dağıtımında da eksiklikler

bulunmaktadır. Genomik seleksiyon alanında yapılan son çalışmalar bazı özelliklerde

genetik ilerleme sağlama hızını artırmak üzere fırsatlar sunmaktadır. Ancak, genomik

seleksiyon ülkelerin büyük bir kısmında fenotipik veriye sahip çok büyük referans

populasyonlar ve alt yapı gerektirmesi gibi sınırlamaları nedeniyle

uygulanamamaktadır.

Yeni Zelanda ve Avusturalya’da uzun yıllardır sürdürülmekte olan ıslah programları

çok iyi gelişme göstermiştir. Az sayıda tür ve ırka odaklanan ıslah programlarında

yetiştirici birlikleri ve hayvan yetiştiricileri kooperatifleri anahtar rol oynamaktadır.

Devlet ve araştırma kurumları bazı faaliyetleri desteklemekle birlikte son karar

yetiştiricilerin elindedir.

198

Güneybatı Pasifiğin küçük ada ülkelerinde ıslah programlarına az rastlanmakta mevcut

olanlar da başlangıç düzeyinde değerlendirilmektedir. Yetiştirici örgütleri yeterince

gelişmemiştir ve devletin öncülüğündeki birkaç ıslah programı bulunmaktadır. Özel

sektörün zaman zaman girişimleri olmakla birlikte, yetiştiricilerin katılımı sınırlıdır.

İthal edilen kültür ırkları ile yapılan melezlemeler sonucu yerli ırklar yerini kültür

ırklarına bırakmaktadır.

Polonya’da sığır ıslahı çalışmaları II. Dünya Savaşından sonra kombine verimli sığır

ırkları ile başlatılmıştır. Yapay tohumlama amacıyla ilk boğaların değerlendirilmesi ve

seleksiyonu 1971 yılında gerçekleştirilmiştir. Damızlık değer tahminleri o dönemin

yöntemleri ile yapılmış (BLUP), ulusal ıslah çalışmalarında 1985 yılına kadar çok az

genetik ilerleme sağlanabilmiştir. Bu nedenle 1986 yılında alınan bir kararla, ‘2000

Yılına Kadar Sığır Islahı ve Üretimi’ isimli alternatif bir ıslah programı başlatılarak

Holstein-Friesian boğalarla yapılan geri melezlemelerle ilk kez sütçü bir populasyon

geliştirilmiştir. Zamanla yetiştiricilerin yüksek performanslı süt sığırlarına olan talepleri

artmış ve soy kütüğüne kayıtlı populasyon Holstein-Friesian sperması ithalatına bağımlı

hale gelmiştir. 1990 yılında pazar ekonomisine geçişle birlikte süt işleme sektöründe

yaşanan hızlı gelişme özelleşmiş süt ürünlerinin artmasını sağlamış ve bu durum

Holstein-Friesian’la geriye melezlemelerin yaygınlaşması ile sonuçlanmıştır. İthal

spermanın yaygın oluşu da bu gelişime katkı sağlamıştır. Uzun dönem geriye

melezlemelerin sonucu olarak, geniş kullanım alanı bulan Beyaz ve Siyah sığır

populasyonlarının yerini tamamen Holstein-Friesian genotipi almıştır. Bu durum, 2005

yılında Polonya Etçi ve Sütçü Sığır Yetiştiricileri Federasyonu tarafından soykütüğü

oluşturulan Polonya Holstein-Friesian’ı adında yeni bir ırkın ortaya çıkmasına yol

açmıştır. Geleneksel kombine verimli Polonya sığır tiplerini, elde tutmak amacıyla

genetik kaynaklar koruma programı başlatılmıştır. Yüksek verimli sütçü kültür ırkları

ile yapılan melezlemelerin süt üretimi üzerine olumlu etkisi olduğu açıktır. Ancak, bu

yüksek performans, fertilitenin düşmesi, yüksek somatik hücre sayımı, zayıf bacak

konformasyonu ve sürü yaşının azalması gibi dünya genelinde Holstein-Friesian

populasyonlarında yaygın olarak görülen problemleri de beraberinde getirmektedir. Bu

konulara odaklanan program hedefleri 2007 yılında büyük ölçüde genişletilmiştir.

199

Brezilya dünyanın en büyük ticari sığır varlığına sahip olmasının yanı sıra aynı

zamanda etçi sığır ihracatında da birinci sırada bulunmaktadır. Son yıllarda, sığır ıslahı

çalışmaları et sektörünün gelişimine öncülük etmiş ve etçi ırkların verimliliğinde önemli

artış sağlanmıştır. Brezilya’nın 2003 yılında hazırladığı HGK I. Ulusal Durum

Raporunda belirtilen 16 etçi sığır ıslah programı halen sürdürülmektedir. Bu

programların onüçü üreme ve gelişme özelliklerinin iyileştirilmesi amacıyla klasik ıslah

yöntemleri yanında modern biyoteknolojiler uygulanarak Zebu ırklarında

yürütülmektedir. Brezilya Zebu Yetiştiricileri Birliği’nin, tüm Zebu ırklarının yer aldığı

ulusal veri tabanı kullanılarak farklı yaşlarda canlı ağırlık ve canlı ağırlık artışı

tahminlerine dayalı olarak üstün nitelikli hayvanların belirlendiği iki program daha

bulunmaktadır. Brezilya’da en eski soy kütüğü 1906 yılında oluşturulmuş olup, bugün 7

sığır ırkında genetik değerlendirme programı bulunmaktadır. Islah programları başarılı

olarak kabul edilmekle birlikte, halen pek çok sınırlayıcı faktör bulunmaktadır. Ülkenin

düşük gelirli kesimlerinde yetiştiricilerin hayvanlarda performans kaydı tutma

konusunda bilgi ve uygulama eksikliği bulunmaktadır, yetiştiricilerin eğitim düzeyi

düşüktür ve özellikle yerli ırk yetiştiren küçük ölçekli yetiştiriciler için kayıt maliyeti

yüksektir. Gelecekte ıslah programlarında, et üretimini artırmanın yanında damızlık yaşı

ve et kalitesinin artırılması hedeflenmektedir.

Ürdün’de küçük ölçekli koyun ıslah programları bulunmaktadır. Islah istasyonları

tarafından, bazı seçilmiş koçlar saha koşullarında verimlilikleri ölçülmeden

yetiştiricilere dağıtılmaktadır. Koçların çoğu, genotipik değerlendirmeleri yapılmaksızın

fenotipik özelliklerine göre seçilmektedir. Ulusal hayvan tanımlama ve kayıt sistemi

uygulamaya konulmuştur, ancak performans ve pedigri kayıtları bulunmamaktadır.

Ulusal düzeyde bir ıslah programı oluşturmak üzere hayvan kimliklendirme sisteminin

performans ve pedigri kayıtları ile ilişkilendirilmesi gerektiği bildirilmektedir.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında ÇHGK yönetimi konusunda önemli

farklılıklar bulunmaktadır. HGK yönetimi ile ilgili yasal ve yönetsel çerçeve

bakımından gelişmekte olan ülkeler mevzuatın geliştirilmesinde en büyük engel olarak

kapasite yetersizliğini işaret etmektedirler. Pek çok durumda da mevzuatın uygulanması

ve izlemesi, yeterli finansal ve insan kaynağının bulunmaması, alt yapı ve

200

kurumsallaşmanın zayıf olması nedeniyle yavaşlamaktadır. Diğer bir neden, farklı

sektörler arasındaki görüş ayrılıkları, iletişim ve işbirliğinin yetersiz oluşudur. Bu

durum genellikle çevre, tarım ve orman bakanlıkları arasında yaşanmaktadır. Örneğin

Hindistan’da tarımdan sorumlu bakanlığın orman bölümü tarafından savan alanlarda

deve ırklarının kullanılması yasaklanmıştır (Ingrassia vd. 2005). Benzer bir durum

Türkiye’de de yaşanmaktadır. Orman ve Su İşleri Bakanlığı ekstansif keçi üretiminin

yasaklanması yönünde geniş kapsamlı çalışmalar yürütmektedir.

Genomik teknolojilerin kullanımının potansiyel yararları daha iyi anlaşılırsa, yerel

koşullarda uygulanabilecek performans ve pedigri kayıtlarının geliştirilmesi

gerekecektir. Bu durum genetik geliştirme programlarının yararları hakkında hayvan

yetiştiricilerinin farkındalığının artırılması ve veri toplama ve kullanım kapasitelerinin

geliştirilmesi ile tamamlanacaktır. Islah edilmiş genetik materyalin dağıtımı ve

hayvansal üretim girdi ve çıktılarında etkin pazar alt yapıları oluşturulması için kamu ve

özel sektör işbirliğine gidilmesi gerekmektedir (Anonymous 2015b).

5.4 Türkiye’nin Çeşitli Bölgelerinde Sürdürülebilirliğin Sağlanması

Hayvansal üretimin temel bileşenleri bakımından çeşitli üretim sistemlerine sahip

Türkiye’de, hemen her üretim dalı ya da tür için farklı ıslah programları geliştirilmesi

gerekmektedir. Bu doğrultuda gerçekleştirilecek envanter çalışmasında elde edilecek

verilere dayalı olarak üretim sistemleri ve bu sistemlere uygun hayvan materyalleri

tespit edilerek isabetli ıslah modelleri geliştirilmelidir.

Sığırcılıkta çevirme melezlemesi uygulanmak suretiyle yerli hayvan ırklarının kültür

ırklarına dönüştürülmesi uygulaması terk edilmeli, bu çalışmalara üretim sistemlerine

uygun hayvan tipleri geliştirmeyi hedefleyen bir yapı kazandırılmalıdır.

Türkiye’de koyun ve keçi yetiştiriciliğinde son on yıla kadar üniversitelerin çabaları

dışında her hangi bir ıslah girişimi söz konusu olmamış, bu türler hemen tamamıyla

ihmal edilmiştir. TAGEM koordinatörlüğünde halk elindeki koyun ve keçi ırklarının

201

ıslahı çalışmalarının 2005 yılında Akkaraman koyun ırkında ve Ankara Keçisinde

başlatılmasının ardından geçen süreçte ırk, il ve proje sayısı hızla artmış, 2009 yılında

Anadolu Mandasının da programa alınması ile koyun-keçi ve manda yetiştirici birlikleri

işbirliğinde verim kayıtları tutulan hayvanlarda saf yetiştirme ve seleksiyon yöntemi

uygulanmıştır.

Halk Elinde Hayvan Islahı Ülkesel Projesi desteklemeleri kapsamında; nitelikli

damızlık koç ve teke üretilmesi, sütten kesim ağırlığında ve ikizlik oranında artış,

kasaplık çağın erkene çekilmesi, üniversite-kamu-STK Ar-Ge işbirliğinin geliştirilmesi,

koyun-keçi ve manda yetiştirici birliklerinin kurulmasının hızlandırılması,

yetiştiricilerde kayıt tutma bilinci oluşturulması ve hayvanlarda bir örneklik sağlanması

söz konusu olmuştur (http://www.tarim.gov.tr, 2017c).

Çizelge 5.2’de TAGEM koordinatörlüğünde çok sayıda ilde yürütülen Halk Elinde

Hayvan Islahı Ülkesel Projesinde farklı yıllarda yer alan ırk, yetiştirici ve hayvan sayısı

verilmiştir. 2005 yılında Ankara Keçisi ve Akkaraman koyun ırkı ile 12.000 baş

hayvanla başlatılan projenin, 2006-2010 yılları arasında ırk, il ve yetiştirici sayısının

genişletilmesi ve mandanın da projeye dahil edilmesi mümkün olmuş böylece hayvan

sayıları artırılmıştır. Projenin 2016 yılına gelindiğinde 22 koyun, 6 keçi ve 1 manda

olmak üzere toplam 29 ırkta, Türkiye’nin hemen bütün illerinde, 12.500 yetiştiricide ve

yaklaşık 1,2 milyon baş hayvanla yürütüldüğü görülmektedir (Çizelge 5.2).

Çizelge 5.2 Halk Elinde Ülkesel Hayvan Islahı Projesi yıllara göre ırk, il, yetiştirici ve

hayvan sayısı

Yıllar Irk Sayısı İl Sayısı Yetiştirici Sayısı Hayvan Sayısı (Baş)

2006-2010 10 Koyun

2 Keçi 13 500 80.000

2011-2016 22 Koyun

6 Keçi 71 7.000 1.100.000

2011-2016 1 Manda 20 5.000 30.000

202

Elbette, bölge, yöre ve işletme koşullarını ve işletmelerin ekonomik verim düzeylerini

göz önünde bulunduran, yerli ırkların ıslahını göz ardı etmeyen ıslah programlarının

geliştirilmesi ve uygulanması bir zorunlululuk olarak kabul edilmektedir. Diğer taraftan,

başta kanatlı yetiştiriciliği olmak üzere, özel sektörü damızlık üretimine özendirecek

teşvikler uygulanması da dikkate alınmalıdır.

Türkiye’de tarım işletmelerinin küçülmesi, miras hukuku yapılanmasının bir sonucu

olarak ortaya çıkmaktadır. Mevcut tarım işletmelerinin önemli kısmı, işletmenin

büyümesini sağlayacak artı değer oluşturabilecek durumda değildir. Bu nedenle büyük

işletmelerin oluşması için devletin mali kaynaklarının sektöre yönlendirilmesinden

başka seçenek kalmamaktadır. Bu enstrümanın kullanılmasında ise kaynakların doğru

adreslere yönlendirilmesi için her türlü önlem alınmalıdır.

Meraya dayalı hayvancılığın gerilemesine neden olan olumsuzlukların hızla giderilmesi

gereklidir. Bu nedenle geniş çaplı mera ıslahı çalışmaları başlatılmalı, mevcut ve ıslah

edilecek meraların otlatma kapasitesine uygun sayıda hayvana otlatılmasını ve korunup

geliştirilmesini sağlayacak düzenlemeler getirilmelidir. Bu bağlamda hayvan

yetiştiricilerinin mera koruma ve geliştirme konusunda bilgilendirilmesi, mera

alanlarına nöbetleşe otlatmaya uygun yapı kazandırılması, otlatma programları

geliştirilmesi ve merayı kullanan yetiştiricilere bu alanların korunma ve

geliştirilmesinde yükümlülükler getirilmesi düşünülmelidir.

Kaba ve karma yem üretiminde ise teşvik ve desteklemelerin geliştirilerek ve

yaygınlaştırılarak sürdürülmesi büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda destekleme

ölçütü olarak ekim alanlarının dikkate alınması yerine, üretilen kaba yemin miktar ve

kalitesini ön plana çıkaran teşvik ve desteklemeler uygulanmalıdır. Kaba yem

üretiminin artırılması süt ve kırmızı et üretim maliyetinin azalmasını ve böylece ürün

fiyatlarının düşmesini sağlayacaktır.

Gerek gıda, gerek yem üretimi göz önünde bulundurularak karma yem bitkilerinin yurt

içi üretimini artırılaması amacıyla uygulamalar geliştirilmeli, teşvik ve desteklemeler

uygulanmalıdır. Bu sayede dünya fiyatlarının üzerinde olan karma yem fiyatlarının

203

makul düzeylere çekilmesi mümkün olacak, üretim maliyeti azalarak hayvansal

ürünlerin tüketici fiyatlarının gerilemesi sağlanabilecektir.

Yem ve yağ bitkileri ile üretimi yetersiz diğer karma yem bileşenlerinin verim ve

üretiminde sulama önemli bir yer tutmaktadır. Yağışı yetersiz ya da yıla dağılımı

dengesiz olan bölgelerimizde, bitkisel üretimde verim ve üretim artışı ancak sulama ile

gerçekleştirilebilir. Bu husus dikkate alınarak sulama olanaklarının ve sulanabilir

alanların artırılması için hızla gerekli önlemlerin alınması zorunludur.

Türkiye, hayvancılığın karlı olarak yapılabileceği geniş alanlara ve olanaklara sahip bir

ülkedir. Kırsalda yaşam koşullarının geliştirilmesi ve hayvansal üretimin çekiciliğinin

artırılmasıyla sürecin tersine dönmesinin sağlanabileceği ileri sürülebilir.

Nitelikli iş gücü temin etmek üzere; hayvan bakıcısı, sürü idarecisi ve benzeri adlarla

eleman yetiştirmeye yönelik kurs veya eğitim alanları oluşturulmalı, bu elemanların

sosyal güvenceleri en azından belirli bir süre devletçe sağlanarak işletmenin yükü

azaltılmalıdır.

Pazarlama sorunu üreticinin fiyat oluşumunda etkili olabileceği pazar düzenlemelerinin

gerçekleştirilmesiyle çözülebilir. Bu düzenlemelerle fiyat artışına neden olan ara

kademeler en azından azaltılmalı, daha da ideali kaldırılmalıdır. Böyle bir düzenlemenin

gerçekleştirilmesinde güçlü yetiştirici örgütlerinin önemli rolü olacağı unutulmamalıdır.

Son dönemlerde özellikle sütte olmak üzere çeşitli hayvansal ürünlerin alıcılarının

birlikte hareket ederek fiyat belirlemelerine tanık olunmakta, oligopol bir yapılanma

eğilimi sezinlenmektedir. Üretici aleyhine oluşan bu mekanizmanın kırılması, yasal

düzenlemelerin getirilmesi veya en azından mevcut düzenlemelerin işletilmesi

sağlanmalıdır.

Sürdürülebilir kullanım bağlamında gıda güvencesinin sağlanabilmesi için çeşitli

hayvan sağlığı tedbirleri alınmalıdır. Bakanlık hayvan sağlığı teşkilatlanması hantal

204

yapısından kurtarılmalı, veteriner hekimlere, hayvan sağlığı alanı dışında iş alanları

yaratma amaçlı çabalardan vazgeçilmeli, kendi alanlarında istihdamı sağlanmalı, hayvan

hastalıklarının eradikasyonunu hedef alan hayvan sağlığı politikaları benimsenmeli, aşı,

ilaç ve biyolojik maddelerin dahilde üretilmesi sağlanmalı, doğu ve güney doğu

sınırlarımızdaki denetimsiz hayvan giriş-çıkışları önlenmelidir.

HGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımının sağlanması için yetiştiriciden

başlayarak, bölgesel ve ulusal ölçekte konuyla ilişkili tüm paydaşların yürütülen

faaliyetlere gönüllü katılımı esas alınmalıdır. Bu kapsamda; yetiştiriciler,

araştırmacılar, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri, yetiştirici

birlikleri, ırk bazında örgütlenmeler, üniversiteler, kamu araştırma organizasyonları,

hayvancılık kooperatifleri, kalkınma ajansları, yerel yönetimler ile GTHB önemli

paydaşlardır. HGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı konusunda önemli

rollleri olan bu paydaşların işlevlerinin iyi kavranması ve sorumluluk üstlendikleri

alanlarda desteklenmeleri daha etkin olmalarını sağlayacaktır. Paydaşlar arasında

uyumlu çalışmanın sağlanması; paydaşların kurumsal kapasite gelişimini

destekleyecek, deneyimlerinin paylaşılmasını sağlayacak, araştırma ve eğitim

çalışmaları, teknoloji transferi, eğitim imkânları ve finans kaynaklarının ulusal ve

uluslararası alanda geliştirilmesine katkı yapacaktır.

HGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımına ilişkin stratejik planlamalar ve

düzenlemelerde, yetiştiricilik ve üretim ile ilgili geleneksel bilginin önemi göz ardı

edilmeden, tüm paydaşların ihtiyaçlarını karşılayacak bir yaklaşım gösterilmelidir.

Başlıca paydaşlarla, bilim insanları ve sektör arasında bir çalışma ağı oluşturularak

iletişimlerinin etkin kılınması diğer bir önemli husustur. Bu ağ ayrıca paydaşlar

arasındaki ilişkileri, kurumsal yapıları ve kapasite gelişimini de destekleyecektir.

Bakanlık, sivil toplum kuruluşları ve yetiştirici birlikleri arasında böyle güçlü bir

bağlantı oluşturulması HGK-USEP’in uygulanmasını etkinleştirecektir. Tüketici

talepleri, insan sağlığı, yeni biyoteknolojik yöntemlerin uygulanması hususlarında

paydaşların etkin katılımını sağlamak üzere ulusal planlamalara ihtiyaç duyulmaktadır.

Bu açıdan HGK’nın sahip olduğu özellikler ve değerlerin anlatılması, farkındalığın

205

artırılması için sivil toplum kuruluşları ve ortak çalışma gruplarına ihtiyaç

duyulmaktadır (Anonim 2015).

Khlij vd. (2011)’e göre, ulusal ve bölgesel düzeyde profesyonel yetiştirici birliklerinin

kurulması desteklenmeli ve mevcut olanların da güçlendirilmesi gerekmektedir.

Araştırma ve uygulamada eşgüdümün sağlanması ve örgütlenmenin bu iki alanda

paralel olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

5.5 Örgütlenmede Dünyaya Ayak Uydurmanın Gerekleri ve Yolları

Avrupa, Orta Asya ve WANA bölgesinde HGK yönetimi konusunda önde gelen ülkeler

arasında kabul edilmekle birlikte Türkiye’nin HGK-USEP kapsamında belirlenen

hedeflere ulaşabilmesi için nitelikli politika, örgütlenme, insan kaynakları, araştırma

olanakları, bütçe ve kurumsal yapılanma yönleriyle güçlendirilmesi gerekmektedir.

Başta, GTHB adına ÇHGK korunması ve sürdürülebilir kullanımından sorumlu

TAGEM koordinasyon ve uygulama birimlerinin insan kaynağı, alt yapı ve bütçe

olanaklarının iyileştirilmesi bir zorunluluk olarak kabul edilmelidir. Bu amaçla, ulusal

ve uluslararası fon kaynaklarının etkin kullanımı sağlandığında HGK yönetimi

konusunda daha donanımlı bir yapıya kavuşulması mümkün olabilecektir.

FAO-Türkiye İşbirliği Programı (FTPP) çerçevesinde Azerbaycan, Kırgızistan,

Kazakistan, Tacikistan ve Türkiye’nin aralarında bulunduğu beş ülkenin katılımıyla

yürütülen “Orta Asya Ülkelerinde Hayvan Genetik Kaynakları Yönetiminin Teşvik

Edilmesi” isimli proje kapsamında Orta Asya ülkelerinde HGK-KEP’in uygulanması

amacıyla hayvan genetik kaynakları yönetiminde ulusal odak noktalarının oluşturulması

ya da güçlendirilmesi, farkındalığın artırılması ve bölgesel işbirliğinin sağlanması

amaçlanmıştır. Proje sonucunda, HGK Ulusal Odak Noktası tarafından başta koruma ve

HGK-USEP hazırlığı olmak üzere yürütülen faaliyetler ve Türkiye’nin tanımlama,

mevzuat, kurumsallaşma ve sahip olduğu uluslararası deneyimleri ile proje ortağı

ülkeler içerisinde başarılı bir örnek oluşturduğu görülmüştür. Türkiye dışında henüz

206

HGK yönetimi konusundaki çalışmaları oldukça yeni olan proje ortağı ülkelerden

temelde HGK koruma ve sürdürülebilir kullanım için ulusal yapıların güçlendirilmesi,

bu amaçla kaynakların harekete geçirilmesi, farkındalık oluşturulması ve

bölgesel/uluslararası çalışmalara katılımlarının güçlendirilerek sürdürülmesi gerektiği

bildirilmiştir (Akin ve Yildirir 2015).

Yetiştirici örgütlenmesi ve kamuoyu bilinci oluşturulması:

Kültür ırklarının yaygın kullanımı, yerel olarak yetiştirilen düşük-girdi, düşük-çıktı

seviyesine sahip ırkların besin üretimine katkılarını azaltmış ve bunların varlığı riske

girmiştir. Toplum ve yetiştirici organizasyonları haklı nedenlerle bu durum karşısında

güçsüz kalmaktadırlar, ancak önemli çiftlik hayvan ırkları arasında genetik varyasyonun

kaybolarak, ırkların geri dönüşümsüz bir biçimde yok olmasını kabullenmemelidirler.

Yetiştirici düzeyinde ırk ismi taşıyan yetiştirici birliklerinin ırkların korunması ve

geliştirilmesinde anahtar role sahip olduğu dünya örneklerinde de görülmektedir.

Bundan sonra ırklara özel ürünlerin tanıtımı, markalaştırılması ve pazarlanması,

festivallerle, şenliklerle ırk ve ürün tanıtımının genişletilmesinin, ırkların iyi

örneklerinin yetiştirilmeye devam edilmesinde etken olabileceği düşünülebilir.

Günümüzde üreticilerin üye olacağı çok sayıda örgüt bulunmaktadır. Ancak sayının

fazlalığı örgüt kirliliğine yol açtığından bir anlamda örgütsüzleşmenin yolunu

açmaktadır. Türkiye’de üretici örgütlenmesinin sağlanması amacıyla, bilimsel

çevrelerce panel, konferans ve medya araçlarından yararlanılmaktadır (Ertuğrul 2012).

Diğer taraftan, GTHB’nin konuyla ilgili bazı çalışmaları bulunmaktadır. Ancak bunların

üreticiler üzerindeki etkisi son derece sınırlıdır. Etkinin yaygınlaşmasının yolu

üreticilerin kendi haklarını savunmanın araçlarını öğrenmeleri ve bu bilince ulaşmaları

sayesinde gerçekleşebilecektir.

207

Organizasyon aşamasında ve yapıların işlerlik kazanma sürecinde devlet desteği elbette

önem taşımaktadır. Ürün işleme ve pazarlama sistemlerinin kurulması, ırka özgü

ürünler için marka değeri oluşturulması ve özel tüketici talebine sunulması

sağlandığında, aracıların bir bölümünün devre dışı kalması ve üreticinin kendi ürün

fiyatlarını belirlemede söz sahibi olması mümkün olabilecektir.

Ertuğrul vd. (2012)’ye göre bu eksiklikleri gidermek, hayvancılık örgütlerinin

güçlenmesini ve böylece yetiştiricinin kendi sorunlarına çözüm oluşturabileceği bir

ortam yaratmak için;

- Öncelikle özerk örgütlenmeye olanak tanıyan yasal alt yapı oluşturulmalı,

- Örgütler üzerindeki devlet vesayeti kaldırılmalı,

- Örgütler belirli düzeyde gelişinceye kadar devlet desteği sağlanmalı,

- Yetiştirici, örgütlenmenin yararları konusunda bilinçlendirilmeli,

- Yetiştirici örgütlerinin; girdi sağlama, ürün kalitesini artırma, ürün işleme ve

pazarlama alanlarındaki girişimleri teşvik edilmeli ve desteklenmelidir.

5.6 HGK-USEP’in (2015-2020) değerlendirilmesi

HGK-USEP’de yer alan her bir stratejik alandaki stratejik öncelik, eylem ve görevler,

bu çalışma kapsamında Anonymous 2009’da önerilen ve çizelge 2.6’da verilen

değerlendirme tablosunda yer alan; elde edilen çıktılar, fırsat ve zorluklar ve alınacak

tedbir başlıkları altında EK 3’de değerlendirilmiştir. HGK-USEP çerçevesinde yapılan

söz konusu değerlendirme ile HGK-KEP’in Türkiye’de uygulanması için araştırma,

kapasite geliştirme ve uygulama boyutuyla aşağıda bazı tespit ve öneriler özetlenmeye

çalışılmıştır.

208

Stratejik Alan 1. Karakterizasyon, Envanter, Risk ve Eğilimlerin İzlenmesi

Araştırma:

Entansif üretim sistemlerine adaptasyon ve hastalıklara dayanıklılık dahil olmak

üzere ekonomik verim özellikleri bakımından ırklar üzerinde yapılan performans

araştırmalarının artırılması.

Tür içinde her ırk için ayrı sayımın yapıldığı üretim çevresi ve ürün de dahil olmak

üzere kapsamlı veri elde etmeye olanak sağlayacak bir envanter çalışması yapılması.

Kapasite Geliştirme:

HGK öncelikli faaliyetleri için ihtiyaç duyulan insan kaynaklarını geliştirme

konusunda ulusal, bölgesel ve uluslararası kuruluşlardan teknik destek sağlanması.

İlgili paydaşlar arasında hayvan genetik kaynakları için çalışma ağı, teknik

toplantılar ve sorumlu birimlerin kurulması ya da güçlendirilmesi yoluyla bilgi

alışverişinin artırılması.

Mevcut HGK veri tabanlarının geliştirilmesi, yeni veri tabanlarının oluşturulması ve

veri tabanları arasında veri alışverişinin sağlanması.

HGK araştırma sonuçlarından elde edilen bilginin yayım sisteminin güçlendirilmesi.

Uygulama:

Sosyo-ekonomik değişimin, geleneksel bilgi ve üretim sistemleri başta olmak üzere

çeşitli risk faktörlerinin HGK çeşitliliği üzerine etkisinin izlenmesi.

Stratejik Alan 2. Sürdürülebilir Kullanım ve Geliştirme

Araştırma:

Yöresel üretim sistemleri ve ürünlerin kayıt altına alınması yoluyla HGK’nın

sürdürülebilir kullanımına yönelik bilgi birikimini ortaya koyacak araştırılmaların

yapılması.

Kültür ırklarının ve melezlerinin orta ve yüksek girdili üretim sistemlerinde

geliştirilmesi ve devamlılığını da kapsayacak şekilde ulusal hayvan ıslahı

209

hedeflerinin belirlenmesi ve stratejilerinin oluşturulması amacıyla planlamalar

yapılması.

Islah amaçlı olarak yerli ırklarda moleküler genetik çalışmalarının yürütülmesi.

Yetiştirici birlikleri ile GTHB ve üniversitenin etkin işbirliğini sağlamak suretiyle

ortak çalışmaların yürütülmesi.

Kapasite Geliştirme:

Öncelikli faaliyetler için ihtiyaç duyulan insan kaynaklarını geliştirme konusunda

ulusal, bölgesel ve uluslararası kuruluşlardan teknik destek sağlanması.

Üreme biyoteknolojilerinin kullanımının teşvik edilmesi.

Moleküler tekniklerin ıslahta kullanımı konusunda uzmanlaşmış çalışma ekiplerinin

oluşturulması.

Uygulama:

Yaygın olarak yetiştirilen genetik kaynakların yönetiminde ortak tutum

belirlenmesi.

Halen piyasada bulunan tür ve ırkların kullanımını artıracak ve ürünlerin özel

pazarını geliştirecek fırsatların ortaya konması.

Yöresel üretim sistemlerinin ve ürünlerinin, desteklenmesi ve geliştirilmesi.

Genomik seleksiyonun uygulanması için kayıtlı yetiştiricilik uygulamalarının

artılması.

Stratejik Alan 3. Koruma

Araştırma:

Yerinde koruma programına daha önce dahil edilmemiş tehlike altındaki tür, ırk ve

yerel tiplerin belirlenmesi.

Sperma, embriyo, ovum ve somatik dokularda ex situ dondurarak (cryo) koruma

sistemleri geliştirmek üzere araştırma enstitülerinin teşvik edilmesi.

Risk yönetimi mekanizmalarının geliştirilmesi.

210

Kapasite Geliştirme:

HGK öncelikli faaliyetleri için ihtiyaç duyulan alt yapı ve insan kaynaklarının

geliştirilmesi konusunda ulusal, bölgesel ve uluslararası kuruluşlardan teknik destek

sağlanması.

Ulusal, bölgesel ya da alt bölgesel hayvan genetik kaynakları gen bankaları

kurulması, geliştirilmesi ve desteklemesi.

Ulusal Gen Bankası ile ilgili mevzuatın oluşturulması.

Koruma, yöntem ve teknolojilerinin geliştirilmesi.

HGK için çalışma ağı, bilgi sistemi ve teknik toplantılar yoluyla bilgi alışverişinin

artırılması.

Uygulama:

Hayvan genetik kaynaklarının korunması ve yönetimi ile ilgili araştırmaların

geliştirilmesi ve finansal kaynakları artırmaya yönelik öneriler hazırlanması.

Tarım sigortaları uygulamalarının yaygınlaştırılması ve koruma programındaki

hayvan varlıklarının sigortalanmalarının teşvik edilmesi.

Hastalık tarama ve aşılama programlarının yaygınlaştırılması ve sürdürülmesi.

Stratejik Alan 4. Politika, Altyapı ve Kurumsallaşma

Araştırma:

Mevcut hayvancılık politikaları ve hayvan genetik kaynakları üzerinde etkili diğer

faktörlerin gözden geçirilerek derlenmesi ve analiz edilmesi, farklı sektörler

arasında politika ve yasal düzenlemelerin entegrasyonunun sağlanması.

Mevcut araştırma ve eğitim durumunun tespitinin ardından hedef, metot ve

materyallerinin belirlenmesi ve geliştirilmesi.

Kapasite Geliştirme:

İnsan kaynaklarını ve başta ulusal odak noktası olmak üzere kurumsal yapıyı

geliştirme konusunda ulusal, bölgesel ve uluslararası kuruluşlardan teknik destek

sağlanması.

211

Paydaşlar arasında HGK çalışma ağı, bilgi sistemi ve teknik toplantılar yoluyla bilgi

alışverişinin artırılması.

HGK araştırma sonuçlarından elde edilen bilgiyi yayım sisteminin güçlendirilmesi.

Uygulama:

STKlar ve yetiştirici birlikleri kurulmasına yardım edecek çalışma ağlarının

oluşturulmasının teşvik edilmesi.

Ulusal ekonomiye, gıda güvencesine ve yoksulluğun önlenmesine katkı sağlayan

hayvancılığın, politika yapıcılar ve halk tarafından bilinirliğinin artırılması.

Özellikle düşük girdi ile üretim yapılan sistemlerde yerli ırkların değerlendirilmesi

ve verimliliklerinin artırılması yönünde yürütülen çabaların desteklenmesi.

Hayvan genetik kaynakları yönetimi ve korunmasında politika araştırmaları için

bütçe artırıcı tekliflerin geliştirilmesi.

HGK’nın yönetimi ve korunması dünyada ve ülkemizde son yıllarda önem kazanan bir

konudur. Gıda güvencesi, ekonomik, ekolojik, bilimsel ve kültürel açıdan taşıdığı önem

ve sağladığı katkılarla HGK hayvancılığımızın sigortası konumundadır. Türkiye HGK

çeşitliliğinin tanımlanması, izlenmesi, sürdürülebilir kullanımı, korunması, politika ve

alt yapı oluşturulması çalışmaları için harcanacak çaba Türkiye hayvancılığının

gelişimine, güçlenmesine ve sürdürülebilir sistemlerin oluşturulmasına katkı

sağlayacaktır.

Bu sayede, kurumsallaşmanın tamamlandığı güçlü birimler tarafından hayvancılığa

HGK bakış açısıyla yaklaşan temel araştırmalar gerçekleştirilebilecek, kapsamlı

raporlamaların ve etkin bilgi sistemlerinin kurulması mümkün olabilecektir. HGK’nın

korunması ve sürdürülebilir kullanımı uygulamalarında, yetiştiriciler, üniversite, STKlar

ve ilgili diğer paydaşların işbirliğinde koruma yöntemlerinin optimizasyonu ve

geliştirilmesi, sürdürülebilir kullanıma yönelik yöntem ve uygulamaların ortaya

konması söz konusu olabilecektir.

212

Diğer taraftan, bölge ülkeleri başta olmak üzere uluslararası kuruluşlarla işbirliğinin

geliştirilmesi, koruma altına alınan ırklarda genetik varyasyonu kaybetmeden

sürdürülebilir bir sistemin oluşturulabilmesi için Türkiye’deki kurumların alt yapılarının

geliştirilmesi gerekmektedir.

213

KAYNAKLAR

Ak, İ. ve Kantar, F. 2007. Türkiye’de Ekolojik Hayvancılık Potansiyeli ve Geleceği. 10.

Organik Tarım Kongresi. Bahçeşehir Üniversitesi sözlü bildiri. 19-20.

Akın, O. 2007. Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarını Koruma Projesi. Türk Tarım

Dergisi, 173, 35-37

Akin, O. 2011. Animal Genetic Resources Conservation and Sustainable Utilization:

Regional Experiences in Europe. 8th

RBI Global Conference on Conservation

of AnGR, 4-8 October Tekirdağ, 11-18.

Akin, O.A. and Yildirir, M. 2015. Promoting the Management of Animal Genetic

Resources in SEC Countries. FTPP GCP/SEC/003/TUR Project Report, 25 p.,

FAO, Ankara.

Alonso, A., Dallmeier, F., Granek E. and Raven, P. 2001. Biodiversity: Connecting with

the Tapestry of Life. Smithsonian Institution/ Monitoring and Assessment of

Biodiversity Program and President’s Committee of Advisors on Science and

Technology. Washington, D.C., U.S.A.

Anonim. 1996. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi. 27 Aralık 1996 Tarih ve 22860 Sayılı

Resmi Gazete. Çevre ve Orman Bakanlığı.

Anonim. 2001. Biyolojik Çeşitliliğin Korunması Ulusal Raporu, Çevre ve Orman

Bakanlığı, Ankara.

Anonim. 2004a. Turkey Country Report on Farm Animal Genetic Resources. TAGEM,

Ankara.

Anonim. 2004b. Web Sitesi: http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://

www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2004/07/20040706.htm&main=http://www.res

migazete.gov.tr/eskiler/2004/07/20040706.htm Erişim Tarihi: 13.06.2017

Anonim. 2005.Web Sitesi: http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://

www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2005/06/20050621.htm&main=http://www.res

migazete.gov.tr/eskiler/2005/06/20050621.htm Erişim Tarihi: 13.06.2017

Anonim. 2006. Web Sitesi: http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://

www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2006/04/20060425.htm&main=http://www.res

migazete.gov.tr/eskiler/2006/04/20060425.htm Erişim Tarihi: 13.06.2017

Anonim. 2007. Web Sitesi: http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://

www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2007/05/20070518.htm&main=http://www.res

migazete.gov.tr/eskiler/2007/05/20070518.htm Erişim Tarihi: 13.06.2017

Anonim. 2009. Türkiye Evcil Hayvan Genetik Kaynakları Tanıtım Kataloğu. TAGEM,

96 s., Ankara.

Anonim. 2010a. Tarımsal Araştırma Master Planı (2011-2015) GTHB, TAGEM

Ankara, 335s.

214

Anonim. 2010b. Web Sitesi: http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=

http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2006/04/20060425.htm&main=http://w

ww.resmigazete.gov.tr/eskiler/2006/04/20060425.htm Erişim Tarihi:

13.06.2017

Anonim. 2010c. Web Sitesi: http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://

www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2010/03/20100326.htm&main=http://www.res

migazete.gov.tr/eskiler/2010/03/20100326.htm Erişim Tarihi: 13.06.2017

Anonim. 2011. http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://www.resmigaze

te.gov.tr/eskiler/2011/06/20110608m1.htm&main=http://www.resmigazete.gov

.tr/eskiler/2011/06/20110608m1.htm, Erişim Tarihi: 13.06.2017

Anonim. 2013a. Risk Durumları Raporu. EHGK Koruma Ulusal Komitesi. TAGEM,

Ankara

Anonim. 2013b. Türkiye İstatistik Kurumu, Tarımsal İstatistikler, http://www.tuik.gov.tr

Anonim. 2013c. Stratejik Plan. GTHB. Strateji Geliştirme Başkanlığı, 132 s, Ankara

Anonim. 2014. Kalkınma Bakanlığı Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018), Hayvancılık

Özel İhtisas Komisyonu, Ankara, 125 s.

Anonim, 2015. Türkiye Hayvan Genetik Kaynakları Ulusal Strateji ve Eylem Planı.

TAGEM, Ankara, 84s.

Anonim. 2016. Tarımsal Araştırma Mastır Planı (2016-2020). GTHB, TAGEM Ankara,

142s.

Anonim. 2017a. Hayvancılık İstatistikleri. Web Sitesi: https://biruni.tuik.gov.tr/

hayvancilikapp/ hayvancilik.zul. TÜİK Erişim Tarihi: 24.03.2017

Anonim. 2017b. Web Sitesi: http://www.besd-bir.org/assets/documents/Turkiye

_Kanatli _Eti_ Uretimi_ 20012015.pdf, Erişim Tarihi: 07.04.2017

Anonim. 2017c. Halk Elinde Hayvan Islahı Ülkesel Projesi Sunuları. Web Sitesi:

http://www.tarim.gov.tr/TAGEM/Sayfalar/Detay.aspx?Liste=KutuMenu&OgeI

d=32 TAGEM Ankara.

Anonim. 2017d. Web Sitesi: http://www.tarim.gov.tr/GKGM/Sayfalar/Detay.aspx?

OgeId=205&Liste=Duyuru, Erişim Tarihi: 23.03.2017)

Anonymous. 2004a. Council Regulation on (EC) No 870/2004 of establishing a

Community programme on the conservation, characterisation, collection and

utilization of genetic reources in agriculture and repealing Regulation (EC) No

1467/94. Official Journal of the European Union, 30.4.2004, L 162/18-28.

Anonymous. 2004b. The Economics of Farm Animal Genetic Resources Conservation

and Sustainable Use: Why is it important and what we have learned?. FAO,

CGRFA Background Sturdy Paper No:21, 9p., Rome

Anonymous. 2006. Genetic Resources in Agriculture. European Commission, 83 p.,

İtaly.

Anonymous. 2007a. The State of the World’s Report on Animal Genetic Resources for

Food and Agriculture. FAO, 511p., Rome.

215

Anonymous. 2007b. Global Plan of Action for Animal Genetic Resources and the

Interlaken Declaration. FAO, Rome.

Anonymous. 2009. Preperation of National Strategies and Action Plans for Animal

Genetic Resources. FAO, 70 p., Rome

Anonymous. 2010. In Vivo Conservation of the Animal Genetic Resources (Draft).

Delhi, India 28-30 October, 118p.

Anonymous. 2011. Developing the Institutional Framework for the Management of

Animal Genetic Resources. FAO Guidelines, 109 p., Rome.

Anonymous. 2012. Cryoconservation of Animal Genetic Resources. FAO Animal

Production and Health Guidelines No. 12, 221p. Rome.

Anonymous. 2013. In vivo Conservation of AnGR. FAO Animal Production and Health

Guidelines No 14, 242 p. Rome.

Anonymous. 2015a. The Second Report on the State of the World’s Animal Genetic

Resources for Food and Agriculture, edited by B.D. Scherf & D. Pilling. FAO

Commission on Genetic Resources for Food and Agriculture Assessments.

Rome.

Anonymous. 2015b. The Second Report on the State of the World’s Animal Genetic

Resources for Food and Agriculture (in brief). FAO, Rome, 12p.

Anonymous. 2017a. Web Sitesi: http://www.cbd.int Erişim Tarihi: 10.05.2015.

Anonymous. 2017b. Web Sitesi: http://dad.fao.org/. Erişim Tarihi: 16.05.2017.

Bernues, A., Boutonnet, J.P., Casasus, I., Chentouf, M., Gabina, D., Joy, M., Lopez-

Francos, A., Morand-Fehr, P. and Pacheco, F. 2011. Economic, social and

environmental sustainability in sheep and goat production systems. Options

Mediterraneennes No.100, CHIEAM. 379 p.

Birler, S., Pabuccuoglu, S., Demir, K., Cirit, U., Karaman, E., Bacinoglu, S.,

Ozdas, O.B., Evecen, M., Alkan S., Baran, A., Bakırer, G., Ozcan C.,

Kocak, O., Kilicarslan, M.R., Kasikci, G., Toydemir T.F., Dinç H., Koban

E., Togan, I., Ileri, I.K. and Ak, K. 2010. Production of Cloned Lambs:

Transfer of Early Cleavage Stage Embryos to Final Recipients. İstanbul

Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 36, 1-8

Blackburn, H., D. and Boettcher, P., J. 2010. Options and Legal Requirements for

National and Regional Animal Genetic Resource Collections. Animal Genetic

Resources Information Bulletin, 47, 91-100.

Boettcher, P.J. and Akin, O. 2010. Current Arrangement for National and Regional

Conservation of Animal Genetic Resourses. Animal Genetic Resources

Information Bulletin, 47, 73-83.

Breman, H. and de Wit, C.T. 1983. Rangeland productivity and exploitation in the

Sahel. Science 221:1341-1347.

Bruford, M.W., D.G. Brandley, G. Luikart. 2003. DNA Markers Reveal the Complexity

of Livestock Domestication. Nature. 4: 900-910.

216

Child, G. 2006. Tarihte neler oldu? "Neolitik Barbarlık" İstanbul Kırmızı Yayınları.

İstanbul.Türkiye.s:63.

de Haan, C., Schillhorn van Veen, T., Brandenburg, A., Le Gall, F., Gauthier, J.

Mearns, R. and Simeon, M. 2001. Livestock Development: Implications for

Poverty Reduction, the Environment, and Global Food Security. Directions in

Development. Washington DC: Worl Bank

Diamond, J. 2002. Evolution, Consequences and Future of Plant and Animal. Nature.

418:700-707.

Dilbirliği, E. 2009. Biyolojik Çeşitlilik ve Genetik Kaynakların Sürdürülebilir Kullanım

Stratejilerinin Değerlendirilmesi Üzerine Bir Araştırma. Doktora Tezi. Ankara

Üniversitesi, 239 s., Ankara.

Düzgüneş, O. 1987. Türkiye’nin Biyolojik Zenginlikleri - Hayvancılıkta Genetik

Kaynaklar. Türkiye Çevre Sorunları Vakfı Yayınları, 316 s, 41-66. Ankara

Drucker, A.G., Gomez, V. and Anderson, S. 2001 The Economic Valuation of Farm

Animal Genetic Resources: A Survey of Available Methods. Ecological

Economics 36: 1-18.

Elmacı, C., Ertuğrul, M., Soysal, İ., Dellal, G., Akın, O. ve Pehlivan, E. 2010. Organik

Hayvansal Üretim ile Dünya’da ve Türkiye’de Evcil Yerel Çiftlik Hayvan

Genetik Kaynaklar Çeşitliliği. Türkiye 1. Organik Hayvancılık Kongresi. 1-4

Temmuz, Kelkit, Gümüşhane. s: 145-167.

Ergashev, D., Svitojus, A. and Baltrenaite, L. 2007. People and Animals-Traditional

Livestock Keepers: Guardians of Domestic Animal Diversity, pp. 65-69. FAO

Inter-Departmental Working Group on Biogical Diversity, 123 p, Rome.

Ertuğrul, M., Akman, N., Dellal, G. ve Goncagül, T. 2000. Hayvan Gen Kaynaklarının

Korunması ve Türkiye Hayvan Gen Kaynakları. TMMOB Ziraat Mühendisleri

Odası. V. Türkiye Ziraat Mühendisliği Teknik Kongresi. 17-21 Ocak 2000,

Ankara

Ertuğrul, M., Dellal, G., Elmacı, C., Akın, O., Karaca, O., Altın, T. ve Cemal, İ. 2005.

Hayvansal Gen Kaynaklarının Koruma ve Kullanımı. Türkiye Ziraat

Mühendisleri Odası VI. Teknik Kongresi. 3-7 Ocak, 275-290.

Ertuğrul, M., Dellal, G., Elmacı, C., Akın, A.O., Pehlivan, E. Soysal, M.İ ve Arat, S.

2010. Çiftlik Hayvanları Genetik Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir

Kullanımı. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası VII. Teknik Kongresi. 11-15

Ocak, 179-198.

Ertuğrul, M., Dellal, G., Cedden, F., Akman, N., Yener, S.M., Türkoğlu, M., Elibol, O.,

Fıratlı, Ç., ve Gençer, H.V. 2012. Türkiye Hayvancılığının Kimi Sorunları ve

Çözüm Yaklaşımları, Hayvan Yetiştirme. Anadolu Üniversitesi Yayın No:

2255, Açıköğretim Fakültesi Yayın No: 1252. 5-25.

Ertuğrul, M., Akın, O., Yıldırır, M., Dellal, G., Togan, İ., Pabuccuoğlu, S., Koyuncu,

M., Öner, Y., Yılmaz, O., Koncagül, S., Pehlivan, E., Kiraz, S., Elmacı, C.,

Dağ, B., ve Özder, M. 2015. Türkiye Çiftlik Hayvanları Genetik Kaynaklarının

Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı. Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası

VIII. Teknik Kongresi. 12-16 Ocak, 212-236.

217

Falconer, D.S. and Mackay, T.F.C. 1996. Inroduction to Quantitative Genetics.

Longman 4th Edition, 464 p., England.

Gerber, P., Mooney, H.A., Dijkman, J., Tarawali, S. and de Haan C. 2010. Livestock in

a Changing Landscape Volume II: Experiences and Regional Perspectives.

Island Press, 189p., Washington.

Gibson, J., Goamage, S. Hanotte, O. Iniguez, L., Maillard, J.C., Rischkowsky, B.,

Semambo, D. and Toll, J. 2006. Options and Strategies for the Conservation of

Farm Animal Genetic Resources. Bioversity International, 53p., Rome

Gibson, J.P. 2009. Livestock Genetic Resources: Preserving Genetic Adaptations for

Future Use. Adaptation and Fitness in Animal Populations. Springer Science

Business Media B.V., 229-232.

Gross, T., Johnston, S. and Barber, C.V. 2006. The Convention on Biological Diversity:

Understanding and Influencing the Process, A Guide to Understanding and

Participating Effectively in The Eighth Conference of the Parties to the

Convention on Biological Diversity (COP 8), United Nations University

Institute of Advanced studies The Equator Initiative. March 2006.

Henson, E.L. 1992. In situ Conservation of Livestock and Poultry. FAO Animal

Production and Health Paper No 99,112 p, Rome

Hiemstra, S.J., Drucker, A.G., Tvedt, M.V, Lovwaars, J.K., Oldenbroek, K. Awgichew,

Abegaz Kebede, S., Bhat, P.N. and Da Silva Mariante, A., 2006. Exchange,

Use and Conservation of Animal Genetic Resources. Center for Genetic

Resources, 67p.The Netherlands.

Ingrassia, A., Manzella, D. and Martyniuk, E. 2005. The legal framework for the

management of animal genetic resources. FAO Legislative Study 89: 154 p.

Rome.

Koofhan, P. and Altieri, M. 2011. Globally Important Agricultural Heritage Systems: A

Legacy for the Future. FAO, Rome, 41p.

Khlij, E., Ben Hamouda, M. and Gabina, D. 2011. Mutations of the Sheep Production

Systems and Perspectives for their Sustainability. Options Mediterraneennes

No. 97, CHIEAM. 172 p.

Leng, R.A. 2008. Decline in Available World Resources; Implications For Livestock

Production Systems in Asia. ISSN 0121-3784. Livestock Research for Rural

Development 20 (1). Australia.

Leroy, G, Besbes, B., Boettcher, P., Hoffmann, I., Pilling, D., Baumung, R. and Sherf,

B. 2016. Factors and Determinants of Animal Genetic Resources Management

Activities Accross the World. Livestock Science 189: 70-77.

Li, M., K. Sternbauer, P. Haahr and J. Kantanen 2005. Genetic Components in

Contemporary Faroe Islands Cattle as Revealed by Microsatellite Analysis.

Journal of Animal Breeding and Genetics 122(5):309-317.

Lynch, M. and Walsh, B. 1998. Genetics and Analysis of Quantitative Traits. University

of Arizona Press: 874p. Tuscon.

Malecot, G. 1969. The Mathematics of Heredity. Freeman, San Francisco.

218

Mathias, E., Mundy, P. and Köhler-Rollefson, I. 2010. Marketing Products from Local

Livestock Breeds: an Analysis of Eight Cases. Animal Genetic Resources

Information Bulletin, 47, 59-7173-83.

Mazur, P. 1984. Freezing of Living Cells: Mechanisms and Implications. American

Journal of Physiology 247 (3 Pt 1):125–42

Meadows, J.R.S., Cemal, I., Karaca, O., Gootwine, E. and Kijas, J.W. 2007. Five Ovine

Mitochondrial Lineages Identified from Sheep Breeds of the Near East.

Genetics.175: 1371-1379.

Mendel, C., Feldmann, A. and Ketterle, N. 2009. Conservation of the Alpines Steinchaf.

Animal Genetic Resources Information Bulletin. 45: 61-64.

Naderi, S., Rezaei, H.R. Taberlet, P. Zundel, S. Rafat, S.A. Naghash, H.R.. El-Barody,

M A Ertugrul, O. Pompanon, F. and ECONOGENE Consortium. 2007. Large-

Scale Mitochondrial DNA Analysis of the Domestic Goat Reveals Six

Haplogroups with High Diversity. PLoS One. 2(10):e1012.

Naderi, S., H.R. Rezaei, F. Pompanon, M.G. Blum, R. Negrini, H.R. Naghash, O.

Balkiz, M. Mashkour, O.E. Gaggiotti, P. Ajmone-Marsan, A. Kence, J.D.

Vigne and P. Taberlet. 2008. The Goat Domestication Process Inferred from

Large-scale Mitochondrial DNA Analysis of Wild and Domestic Individuals.

Proc. Natl. Acad. Sci USA 105(46): 17659-64

Oldenbroek, K. 2007. Utilization and Conservation of Farm Animal Genetic Resources.

Wageningen, 232 p., the Netherlands.

Oldenbroek, K. 2017. Genomic Management of Animal Genetic Diversity. Wageningen

Academic Publishers, 229 p., the Netherlands.

Or-Rashid M.M., Odongo N.E, Subedi B., Karki P. and McBride B.W. 2008. Fatty Acid

Composition of Yak (Bos grunniens) Cheese Including Conjugated Linoleic

Acid and Trans-18:1 Fatty Acids. Journal of Agricultural and Food

Chemistry. 56(5): 1654-60.

Öner, Y. 2010. Türkiye Koyun Irklarındaki Genetik Çeşitliliğin mtDNA ve Y

Kromozomal Belirteçleri Kullanılarak Belirlenmesi. Doktora Tezi. Uludağ

Üniv. Fen Bilimleri Ens. 91 s.

Öcalan, E. 2014. Genetik Kaynaklar, Geleneksel Bilgi ve Folklorik İfadelerin Fikri

Mülkiyet ile Korunmasında Gelinen Uluslararası Boyut, Tartışmalı Konular ve

Ülkemizdeki Mevcut Durum. Uzmanlık Tezi. TPE, Patent Dairesi Başkanlığı

110s, Ankara

Öner, Y., Akın, O. and Ertuğrul, M. 2011. Overwiev on Agrienvironmental Measures.

8th

RBI Global Conference on Conservation of AnGR, 4-8 October Tekirdağ,

465-466.

Paiva, B. S., McManus, C. M. and Blackburn, H. 2016. Conservation of Animal Genetic

Resources- A new tact. Livestock Science 193, 32-38.

Pilling, D. 2011. Threats on Animal Genetic Resources for Food and Agriculture-

Approaches to Recording, Description and Analysis. Animal Genetic Resources

Information Bulletin, 47, 73-83.

219

Rafai, P. 2009. A Global Vision, Sustainable Animal Production: the Challanges and

Potential Developments for Professional Farming. Wageningen Academic

Publishers, 475-487, Netherlands.

Silversides, F.G., Purdy, P.H. and Blackburn, H.D. 2012. Comparative Costs of

Programs to Conserve Chicken Genetic Variation Based on Maintaining Living

Populations or Storing Cryopreserved Material. Br. Poult. Sci. 53 (5): 599-607.

SPSS Inc. 2008. SPSS Statistics for Windows, Version 17.0. Chicago IL: SPSS Inc.

Terzioğlu, E. 2008. Web Sitesi: http://ormuh.org.tr/arsiv/files/Biyolojik%20Cesitlilik

%20ve%20Gen%20kaynaklari.pdf Erişim Tarihi: 30.04.2017

Tozluca, A. 1988. Hayvan Gen Kaynaklarının Muhafazası Yüksek Lisans Tezi. Ankara

Üniversitesi. 70 s. Ankara

Trut, L.N. 1999. Early Canid Domestication: A Farm-Fox Experiment. American Sci.

87: 160- 169.

Vié, J.-C., Hilton-Taylor, C. and Stuart, S.N. (eds.). 2009. Wildlife in a Changing World

- An Analysis of the 2008 IUCN Red List of Threatened Species. Gland,

Switzerland: IUCN. 180 pp.

Weary, D., Pilling, D. and Rischowsky, B. 2008. Report of the FAO/EAAP Expert

Meeting on Sustainable Utilization of Animal Genetic Resources held 2-4 July

2006. FAO, 128 p, Rome.

Wilmut, I., Schnieke, A.E., McWhir, J., Kind A.J.,Campbell, K.H.S. 1997. Viable

Offspring Derived from Fetal and Adult Mammalian Cells. Nature, 385(6619),

810-813.

Yamada, Y. 1981. The Importance of Mating Systems in the Conservation of Animal

Genetic Resources. In Animal Genetic Resources - conservation and

management. Anim. Prod. Health Paper No. 24. FAO, Rome. pp. 268–278.

Yıldırır, M., Sezenler, T., Erdoğan, İ., Yüksel, M.A., Soysal, D. and Ceyhan, A. 2011.

The Present Studies on Animal Genetic Resources in Bandırma Sheep

Research Station: a Review, J Anim Sci Adv, 1(2):73-78.

Zeder, M.A. 2008. Domestication and Early Agriculture in the Mediterranean Basin:

Origins, Diffusion, and Impact. PNAS. 105(33): 11597-11604.

Zeder, MA. 2012. The Domestication of Animals. J. Anthropol. Res. 68 (2):161–190

Zjalik, M. 2008. "The GLOBALDIV Summer School Edition 2008" Presentation

Document. Universita Cattolica del Sacro Cuore, 8-12 September 2008

Piacenza, Italy.

220

EKLER

EK 1 Anket soruları

EK 2 IV. Tip Soruların Gruplandırılmış Cevapları

EK 3 HGK Ulusal Strateji ve Eylem Planının (2015-2020) Değerlendirmesi

EK 4 GTGK Komisyonu Çok Yıllık Çalışma Programı (MYPOW)

EK 5 Büyükbaş, Küçükbaş ve Kanatlı Küçük Evcil Hayvan Irklarının Türkiye’de

Yayılma Alanları

EK 6 Önemli taksonomik gruplarda 2008 yılı IUCN Kırmızı Listesi; tanımlanan tahmini

tür sayısı, değerlendirilen tür sayısı ve tehlike altındaki tür sayısı.

EK 7 EFABIS, KKKS, TÜRKVET, HGK I. Türkiye Durum Raporunda bildirilen ve

tescil edilen Türkiye HGK

EK 8 Dişi ve erkek damızlık birey sayılarına göre etkin populasyon büyüklükleri

221

EK 1 Anket soruları

Görev Yeri :………………………. Çalışma Alanı:………………….……….

Mesleği : ……………….….…… Unvanı:………………………………….

1. Türkiye’de çiftlik hayvan genetik kaynaklarında (ÇHGK) kayıp ya da hızlı bir

değişim meydana geliyor mu?

□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok

2. ÇHGK’nın korunması neden önemlidir? (Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem sırası

veriniz)

a. Islah çalışmalarına temel oluşturması

b. Uyum yeteneği yüksek genotiplerin elde tutulması

c. Sürdürülebilir üretim sistemlerinde kullanılması

d. Eğitim, araştırma ve kültür materyali olarak kullanılması

e. Gelecekte önem kazanabilecek özelliklerin elde tutulması

3. ÇHGK’nı koruma çalışmaları için daha kapsamlı bilgiye ihtiyaç duyulmakta mıdır?

□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok

4. ÇHGK üzerindeki ekonomik ve teknolojik gelişmelerin neden olduğu en önemli

tehdit sizce nedir? (Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem sırası veriniz)

a. Üretim sistemlerindeki değişimler

b. Tüketici taleplerindeki değişimler

c. Plansız melezleme ve yapay tohumlama uygulanması

d. Tür ve ırkların ekonomik rekabet gücünün azalması

e. Yetiştiricinin ürün fiyatının belirlenmesinde etkisiz olması

5. ÇHGK üzerindeki insan kaynaklı en önemli tehdit sizce nedir?

(Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem sırası veriniz)

a. Hayvancılık ve orman yönetimi politikalarındaki yetersizlik

b. Bilgi yetersizliği

c. Köyden kente göç ve işgücü kaybı

d. Hayvan hastalıklarının önlenememesi

e. Mera alanlarının zayıflaması ve kaybedilmesi

6. Türkiye’de ÇHGK yeterince tanımlanmış mıdır?

□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok

Sayın katılımcı, aşağıdaki anket “Çiftlik Hayvan Genetik Kaynaklarının Korunması ve

Sürdürülebilir Kullanımı” konusundaki birikim, öneri ve görüşlerinizi alarak Türkiye’deki

mevcut durumu ortaya koymak amacıyla hazırlanmıştır. Anketi cevaplandırdığınız için

teşekkür ederiz.

222

7. ÇHGK’nın tanımlanmasında öncelik sizce nedir? (Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem

sırası veriniz)

a. Kaybolma riski altındaki ırkları tanımlama

b. Fenotipik, performans ve özgün nitelikler bakımından tanımlama

c. Moleküler düzeyde tanımlama

d. Genetik eğilimleri izleme

e. ÇHGK’nın tamamının tüm özelliklerini tanımlama

8. Irkların fenotipik ve genotipik özelliklerinin tanımlanmasında öncelik sizce nedir?

(Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem sırası veriniz)

a. Kurumsal yapının güçlendirilmesi

b. Bütçe olanaklarının geliştirilmesi

c. İnsan kaynaklarının güçlendirilmesi

d. Kurumsal sorumlulukların belirlenmesi ve işbirliği sağlanması

e. Yetkili organların konunun önem ve aciliyetini kavraması

9. Yetiştirme sistemlerinin, özel ürünlerin ve pazar koşullarının tanımlanmasında

öncelik sizce nedir? (Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem sırası veriniz)

a. Kurumsal yapının güçlendirilmesi

b. Bütçe olanaklarının geliştirilmesi

c. İnsan kaynaklarının güçlendirilmesi

d. Kurumsal sorumlulukların belirlenmesi

e. Kurumlar arası işbirliği ve koordinasyonun güçlendirilmesi

10. Hayvan ırklarının özelliklerini, sayılarını ve dağılımlarını ortaya koyacak bir

envanter çalışması için öncelik sizce nedir? (Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem sırası

veriniz)

a. Yetkili organların konunun önemi ve gerekliliğini kabulü

b. Bütçe olanaklarının geliştirilmesi

c. İnsan kaynaklarının güçlendirilmesi

d. Kurumsal sorumlulukların belirlenmesi

e. Kurumlar arası işbirliği ve koordinasyonun güçlendirilmesi

11. Irkların risk durumlarını izleme programlarının geliştirilmesi ve uygulanması için

öncelik sizce nedir? (Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem sırası veriniz)

a. Kurumsal yapının güçlendirilmesi

b. Karar makamlarının konunun önemi ve gerekliliğini kabulü

c. Bütçe olanaklarının geliştirilmesi

d. İnsan kaynaklarının güçlendirilmesi

e. Kurumsal sorumlulukların belirlenmesi

12. Türkiye’de ÇHGK’nı korumaya yönelik çalışmalarda yasal, yönetsel ve finansal

destekler yeterli midir?

□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok

223

13. Korunması öncelikli genotipler belirlendi mi?

□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok

14. Risk kriterleri belirlendi mi?

□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok

15. Kaybolma tehdidi altındaki ırkların korunması ve ırkların risk altına girmesini

önlemeye yönelik olarak hangi koruma tedbirleri alınmaktadır?

In situ (doğal ortamında) □ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok

Ex situ - in vivo (doğal ortamı dışında canlı) □ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok

Ex situ - in vitro (doğal ortamı dışında dondurarak)□ a. Evet □b. Hayır □c.Fikrim yok

16. ÇHGK’ nın in situ (doğal ortamında) korunmasındaki en önemli güçlük nedir?

(Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem sırası veriniz)

a. Örgütlenme ve bilinç eksikliği

b. Sürü takibi ve kayıt tutmadaki güçlükler

c. Irkı temsil eden sağlıklı hayvan temininde güçlük

d. Bakım ve besleme maliyetinin yüksekliği

e. Destekleme ödemelerinin yetersizliği

17. ÇHGK’ nın ex situ-in vivo (doğal ortamı dışında canlı) korunmasındaki en önemli

güçlük nedir? (Seçeneklere 1’den 4’e kadar önem sırası veriniz)

a. Irkı temsil eden sağlıklı hayvan temininde güçlük

b. Bakım ve besleme maliyetinin yüksekliği

c. Alt yapı ve insan kaynağı yetersizliği

d. Kurumsal yapı zayıflığı

18. ÇHGK’ nın ex situ-in vitro (doğal ortamı dışında dondurarak) korunmasındaki en

önemli güçlük nedir? (Seçeneklere 1’den 4’e kadar önem sırası veriniz)

a. Bilgi ve deneyim eksikliği

b. Alt yapı ve insan kaynağı yetersizliği

c. Gen bankasındaki materyalin tekrar kullanımındaki güçlükler

d. Başlangıç maliyetinin yüksekliği

19. Türkiye’de ÇHGK’nın sürdürülebilir kullanımına yönelik çalışmalar yeterli midir?

□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok

20. ÇHGK sürdürülebilir kullanım programlarının geliştirilmesi ve uygulanmasında en

önemli güçlük nedir? (Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem sırası veriniz)

a. Pazar ve pazarlama koşulları

b. Bilgi yetersizliği

c. Kırsal alandaki yaşam koşulları

d. Geleneksel ürünlerin tanıtım ve rekabet gücü yetersizliği

e. Örgütlenme eksikliği

224

21. Sürdürülebilir kullanımı geliştirmek üzere, ilgili kesimler, bilimsel disiplinler ve

diğer sektörler arasında işbirliği yapılıyor mu?

□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok

22. Yetiştiricilerin ÇHGK ile bu kaynaklara ulaşım hakkında yeterli bilgiye sahip

oldukları söylenebilir mi?

□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok

23. ÇHGK’ nın ıslahı ve kullanımından doğacak getirilerin paylaşımı ile ilgili yasal

düzenleme mevcut mu?

□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok

24. ÇHGK’nın sürdürülebilir kullanımında başarıyı artırmak için öncelik sizce nedir?

(Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem sırası veriniz)

a. Mevcut politikalarda agro-ekosistem yaklaşımlarının yer alması

b. Yetiştirme yöntemleri ile ilgili eğitim ve teknik destek programları hazırlanması

c. Kayıt sisteminin ve örgütsel yapıların güçlendirilmesi

d. Pazarın düzenlenmesi

e. Geleneksel ürünlerin çeşitlendirilmesi ve rekabet gücünün artırılması

25. ÇHGK’ nın sürdürülebilir kullanımına yönelik yapılacak araştırmalarda öncelik

sizce nedir? (Seçeneklere 1’den 4’e kadar önem sırası veriniz)

a. Hayvan ırklarının sürdürülebilir entansif üretimi amacıyla projeler hazırlanması

b. Kültür ırklarının, yerli ırklar ve gıda güvencesi üzerindeki etkilerinin ortaya

konması

c. Uzun dönem sürdürülebilir kullanım ve yetiştiricilik programları hazırlanması

d. Yöresel üretim sistemlerinin ve geleneksel bilginin ortaya konması

26. ÇHGK’nın korunmasına ayrılan kaynaklar ulusal gereksinmeleri ve uluslararası

yükümlülükleri karşılamaya yeterli midir?

□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok

27. ÇHGK’nı korumanın öneminin anlaşılmasında, kamuoyu farkındalığı oluşturmak

üzere programlar bulunuyor mu?

□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok

28. ÇHGK’nı koruma strateji ve planlarının periyodik olarak gözden geçirilmesi neden

önemlidir? (Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem sırası veriniz)

a. Ekonomik ve teknolojik değişimlerin dikkate alınması

b. Mevcut politikalar yetersiz kaldığında geliştirilmesi

c. Çevresel faktörlerin değişmesi

d. Irkların sayı ve dağılımlarının değişmesi

e. Yürütülen çalışma sonuçları doğrultusunda güncelleme yapılması

29. Kaybolma tehdidi altındaki ırkların devamlılığını sağlamak için acil müdahale

sistemleri oluşturuldu mu?

□ a. Evet □ b. Sadece bazı tür ve ırklarda □ c. Hayır □ d. Fikrim yok

225

30. Doğal afet, salgın hastalık, savaş gibi felaket senaryolarında risk altındaki ırkların

korunması ile ilgili düzenlemeler mevcut mu?

□ a. Evet □ b. Sınırlı ölçüde □ c. Hayır □ d. Fikrim yok

31. ÇHGK ulusal veri bankası kuruldu mu?

□ a. Evet □ b. Hazırlık aşamasında □ c. Hayır □ d. Fikrim yok

32. ÇHGK çalışmaları kapsamında Türkiye’ de ve dünyada yürütülen çalışmalarının

hangilerinden haberdarsınız? (Bilgi sahibi olduklarınızı işaretleyiniz)

ÇHGK Türkiye Durum Raporu □

HGK’nı Koruma Ulusal Komitesi □

HGK Koruma Yönetmeliği □

Dünya ÇHGK I. Durum Raporu □

DAD-IS (Domestic Animal Genetic Diversity Information Service)

EFABIS (European Farm Animal Genetic Biodiversity Information System) □

I. Uluslararası HGK Konferansı □

HGK Küresel Eylem Planı □

HGK Stratejik Öncelik Raporu □

33. ÇHGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı ile ilgili görüş ve önerileriniz

……………………………………………………………………………………………

……………………………………………………………………………………………

……………………………………………………………………………………………

……………………………………………………………………………………………

……………………………………………………………………………………………

……………………………………….......

226

EK 2 IV. Tip Soruların Gruplandırılmış Cevapları

Koruma

Korumanın önemi ve etkinliğinin sağlanması

Bütün ırkların korunması gereklidir. Irklar kültürümüz ve zenginliğimizdir.

Bilgi sahibi olunmasına önem verilirse koruma ve kullanım artacaktır.

Bu konuya kesinlikle daha fazla önem verilmesi ve ülkemizin genetik

kaynaklarının korunmasının sağlanması gereklidir.

ÇHGK korumanın başarılı biçimde devam ettirilebilmesi kurumsal ve toplumsal

bilgilendirmelerin artırılması ve bu konuda üretici ve kurumlara devlet

desteğinin artması sorunun çözülmesinde yardımcı olabilir.

Korumaya önem verilmeli ve ülkemizdeki genetik kaynakların yok olmasına

artık dur denmeli.

Yerel ÇHGK’nın birçoğunun melezlemelerle veya ekonomik rekabet gücünü

yitirmesi nedeniyle yok olması nedeniyle, bundan sonra mevcut ırkların

yitirilmemesi için önlem alınması gereklidir.

Kendi topraklarımıza ait genetik kaynakların yapılacak çalışmalarla korunması,

özgünlüklerinden yararlanılması ve geliştirilmesi çok önemlidir.

Genetik kaynakların korunması için yerinde önlem alınması ve çiftçinin

desteklenmesi önemlidir.

Kırsal kesimdeki insanların bilinçlendirilmesi soyu tehdit altındaki türler için

devletin özel destekler yapması gereklidir. Bu alandaki bilgili insanlar daha sık

bir araya gelip geniş kesimleri bilgilendirmelidir.

Islah çalışmalarına temel oluşturması, gelecekte önem kazanabilecek özelliklerin

elde tutulması ve uyum yeteneği yüksek genotiplerin elde tutulması açısından

ÇHGK ile ilgili bütün çalışmalar ülkemiz açısından son derece önemlidir.

Korumada önceliklendirme

Yok olma tehlikesi altındaki ırkların korumaya alınması ilk olarak ele

alınmalıdır.

Korunacak ırkların taşıdıkları üstün niteliklerinin de göz önüne alınarak öncelik

listesi oluşturulması. Verim, dirençlilik, ürün kalitesi vb. üstün nitelik

taşımayanların liste sonuna konması.

Yerli ırkların tamamının korumaya alınması, ıslah işlemlerinin hızlandırılması

ve bu hayvanları elinde bulunduran üreticilerin desteklenmesi gerekir. Konu ile

ilgili her türlü yasal alt yapının öncelikle düzenlenmesi gerekmektedir.

Güney Anadolu Kırmızısı (Kilis) Sığır ırkı için önlem alınması gerekiyor.

Bu kapsamda tür, ırk ve tip bazında önceliklendirme derhal yapılmalı mevcut ve

yakın dönem riskleri tespit edilerek, sadece halk elinde koruma ile yetinmeyip

doğal yaşam alanları oluşturularak buraların izleme ve gözetiminin de etkin bir

şekilde gerçekleştirilmesinin sağlanması gerekmektedir.

Bütün yerli ırkları bunların varyetelerini ya da melezlerini koruma altına almaya

gerek yoktur. Belirli ırkların koruma altına alınması yeterlidir. Kıt kaynakları az

sayıdaki ırkta etkin kullanmanın daha yararlı olacağı kanısındayım.

227

Koruma yöntemleri

YGK kendi doğal çevrelerinde koruma altına alınmalı ve üretimin devamı

desteklenmelidir.

Yerinde koruma ve gen bankası oluşturulması çalışmalarına ağırlık verilmelidir.

Yapılan korumada hayvan ırkları yanlış bölgede değil de iyi uyum sağladığı

kendi bölgesinde koruma altına alınmalıdır. (Örn: Sakız koyunu, Maltız keçisi

İzmir bölgesinde olması gerekirken yanlış bölgede yetiştirilmesi)

Üretici elinde, bazı enstitülerde ve üniversitelerde korunuyor

Korumaya ait bir kurum (üniversite ve araştırma enstitüleri) bölgelerinde

bulunan bir hayvan türünden bir ırka ait koruma ve bu ırkın araştırmalarını

yapmakla sorumlu tutulabilir (Bütçe ayrıca verilecek)

Tüm evcil hayvanlarımızın DNA’ları ex situ in vitro olarak koruma altına

alınmaktadır.

Destek devam ettiği sürece yetiştirici devam ettirebilir, destek bittiği zaman

elden çıkar. Sürülerin yerinde devlet eliyle korunması gerekir.

Genetik kaynakların korunması ancak teknolojik gelişmelerle mümkündür.

Avrupa’ da gördük ki 50 yıl öncesine ait laboratuarlarında sperma yumurta veya

embriyo stokları var şampiyon bir boğanın spermleri 40-50 yıldır muhafaza

edilmiş. (Şu an Doğu Anadolu Kırmızısı sığırlarda örnek bir sürüyü elde tutup

beslemek olur mu? Çare teknolojik laboratuar ve bu konuda eğitilmiş özellikle

vet hek olması.)

In situ ve ex situ in vivo koruma yöntemlerinde daha fazla sayıda sürü bazında

koruma uygulanması

Halk elinde koruma projelerine daha fazla sayıda hayvan katılmalı hayvan

başına destek artırılmalı, seçilen hayvanlar ırk özelliği göstermeli, ülkesel olarak

yerli hayvanları bütün verim özellikleri ile takip edilen bir veri tabanı

oluşturulmalı. Bütün il ve ilçelerde görev yapan ilgili veteriner hekim ve ziraat

mühendisleri konu ile ilgili bilgilendirilmeli ve doğru kayıtlar girilmelidir. Bu

işle uğraşan yardımcı araştırmacılara yapılan destekler de artırılmalıdır.

Irk bazında in situ koruma sürülerinin artırılması, bazı ırk ve yerli kara vb

ırklarda milli park gibi sürüye müdahale edilemeyecek izole alanlarda sürüleri

kendi haline bırakma çeşitlilik açısından fayda sağlayacaktır. Yerli genetik

kaynakların ürünlerinin kalitesi ön plana çıkarılarak özendirilmeli (reklam filmi,

afiş, gazete ilanı vb) ÇHGK’lar hakkında TV’den reklam filmleri ve yazılı

basınla halk bilgi ve bilinçlendirilmelidir.

In situ koruma altındaki ırkların 2. bir yerde koruma altına alınması, ırkın özel

ürünlerinin ön plana çıkarılarak pazar oluşturulması. Sistemin destek kalktıktan

sonra da devamlılığı için oluşturulan sistemlerin belirlenmesi, özel Pazar ve

birliklerin oluşturulması.

Mevcut bazı tür ve ırklarda uygulama "doğal ortamında koruma yöntemi sınırlı

olarak uygulanmakta, bu durum ileride akrabalı hatların çoğalmasına neden

olacağından sakınca oluşturmaktadır. Bunun önüne geçilmesi için uygulama

alanının artırılması ve ileriye yönelik iyi planların oluşturulması. Bu

sorumluluğu üstlenen kurum ve kuruluşlar için önemini gerçekten kavramış

kurum ve kuruluşlardan oluşturulmasına dikkat edilmeli.

228

Koruma altına alınması düşünülen ırkların farklı bölgelerde çok sayıda sürüler

halinde in vivo ve ex situ koruma programları çerçevesinde yetiştirilmesi ÇHGK

katkı sağlayabilir.

ÇHGK korunması için özellikle yetiştiricilere bilgi ve eğitim seminerleri

düzenlenmelidir.

Büyükbaş hayvan ÇHGK, doğal engelleri olan 2 veya daha fazla bölgede yeterli

sayıda kendi haline bırakılması ve masrafsız korunması çok sınırlı müdahale

edilmesi.

Doğal ortamında muhafaza, yetiştiricilerin önce bilinçlendirilmesi ve konunun

öneminin anlatılması gerekir. Özendirilecek (Teşvik, ürün pazarlamasının

değerinin cazip hale getirilmesi) tedbirler alınması. Geniş kapsamlı pilot

bölgeler oluşturularak doğal muhafaza ile ileriki dönemlere kadar götürülebilir.

Doğal ortamında muhafaza, embriyoların dondurulması vb biyoteknolojik

uygulamalara göre daha kolay olacağını düşünüyorum.

Envanter ve tanımlama

İlk olarak kayıt sistemi kurulmalıdır.

Irkların tanınması ve geliştirilmesi daha sonra korunması.

Çalışacak kişiler uzman olmalı, kayıt tutulmalı, koruma için teşvik verilmelidir.

Öncelikle memleketimizdeki tüm genetik kaynaklar net bir şekilde tespit edilip

tescillendirildikten sonra koruma altına alınıp geliştirilmelidir.

Morfolojik ve genetik özelliklerin beraber değerlendirilmesi ve pratiğe yönelik

ÇHGK ile ilgili korumaya neden olacak ve bunların pratikte değerini ortaya

koyacak projelerin yapılması

Evcil ve yabani kanatlı hayvan türleri genetik kaynaklarının tespiti bu güne

kadar yapılmamıştır. Kuş gribi nedeniyle birçoğu da itlaf ile yok edilmiştir.

Eldekilerin diğer bir deyişle kurtulanların tespit edilip korunması gereklidir.

ÇHGK’ya ait yerli türlerin belirlenmesi ve korumaya alınması, Dünyada son

hızla gelişen biyoteknolojik ve genetik uygulamalar nedeniyle her ülke için çok

önemlidir.

Öncelikle nesli tehlike altında olan türler belirlenmeli doğal ortam şartları

dikkate alınarak türlerin doğal ortamının dışındaki bölgelerde kontrol altında

tutulmalıdır.

Bakanlık ilçelere kadar geniş teşkilatı ve personeliyle vakit kaybetmeden kaba

bir tasnif ve taşra teşkilatınca önemli görülen ırkları belirlemelidir, detaylı

çalışmaya bu tespitten sonra geçilmelidir. Zaten var olan kayıtları, her il ve ilçe

müdürlüğünden birer personelin görevlendirilerek 3 gün eğitime tabi tutulmaları

sonrasında detaylı ÇHGK tespit çalışmaları yapılabilir.

Ülkemize özgü olan ırklara bir an önce sahip çıkılması verim ve hastalık direnci

yönünden önemlidir. Zavot ve GAK (Kilis) sığır ırkları üzerinde durulmalıdır.

Öncelikle ÇHGK’nın envanterinin çıkartılması, koruma sürülerinin

oluşturulması ve sürdürülmesinde bilimsel kriterlere dikkat edilmesi yerli

ırkların ürünlerinin tanıtımına önem verilmesi üreticinin özendirilmesi,

desteklenmesi gereklidir.

229

Envanter çıkarımının yapılması, kullanılacak teknolojik sistemlerde yaygın

olanların kullanılması, saklanacak numune sayısının çok fazla olması

gerekmektedir. (sperma, embriyo vb)

Mevcut ırkların acilen genotip ve fenotip özelliklerinin belirlenmesi, hayvan

hastalıklarının kontrol altına alınması ve bu ırkları elde bulunduranlara sözleşme

karşılığı yüksek düzeyde teşvik sağlanması.

Genetik kaynakların detaylı envanter kayıtlarının çıkarılması ve böylece risk

altında olan ırkların belirlenmesi konuları önemlidir. Genetik çeşitliliğin

gelecekte de sürdürülmesi ÇHGK’nın korunması ve sürdürülebilir olmasına

ilişkin çalışmalara bağlıdır. Bu çalışmaların desteklenmesi gerekmektedir.

Kaybolma riski altındaki ırklar belirlenmeli. Bunlar hakkında düzenli kayıtlar

tutulmalı. Kurum ve kuruluşlarınca bunlar hakkında yeterli bilgi ve donanıma

sahip olunmalı, vatandaşa bunlar açıklanarak, bilgi sahibi olmaları hususunda

yardım edilmeli.

TAGEM web sayfası altında genetik kaynaklar sayfasının güçlendirilmesi.

Medyada tanıtıcı belgesel ve filmler ile halkın bilinçlendirilmesi. Acilen

envanter çalışmaları yapılarak planlamaların envantere dayandırılması.

Sürdürülebilir kullanım ve ıslah

Yerel ırklardan elde edilen hayvansal ürünlerin pazarlanması ve fiyatlandırılması

ile ilgili yasal düzenlemeler yapılmadığı sürece ÇHGK ile ilgili yasal

düzenlemelerin hayata geçirilmesi çok zor olur.

Verimli ırkların koruma altına alınarak sayısının artırılması. Bu ırklardan

çiftlikler kurulması (Kilis Sığırı gibi.)

Yerel genetik kaynaklardan elde edilen ürünlerin premium ürünler olarak

satılmasını sağlamak önemli. Afyon Manda kaymağı gibi. Saf ırkların yarışması

yapılmalı, derece alanlara ödül verilmeli en iyi Afyon Mandası, Denizli Horozu

seçilip ödül verilmelidir.

Genetik kaynaklarımızın ülkemiz tarafından değerlendirilmesi (ıslah vb

çalışmalarda) başka ülkelere götürülmesini önleyecek tedbirlerin alınması ülke

hayvancılığımız açısından son derece önemlidir.

ÇHGK’nın önemi eğitimler verilerek bildirilmelidir. Eğitim yetersiz olduğu için

hangi ırk (örn: sığırlarda) hangi bölgelerde yetiştirilmesi gerektiği

bildirilmelidir.

Çiftlik şartlarında yetiştirilecek çalışmalara ağırlık verilmesi. Çiftçi bilincinin

artırılması, kapasitesinin artırılması için görsel eğitim ve yayım çalışmalarına

ağırlık verilmesi

Sığır yetiştiriciliğinde kültür ırkları ile gerçekleştirilen suni tohumlama

teşviklerinin bir an önce kaldırılması. Ülkemiz koşullarına uygun olan yerli sığır

ırklarımızın genetik ve klasik ıslah çalışmaları birleştirilerek verim özelliklerinin

iyileştirilmesi. Kültür ırklarına hiç bir koşulda destek verilmemesi gerekir.

Peynir gibi yöresel ürünler için programlar başlatılması, yerinde koruma

sürülerinden elde edilmesinin teşvik edilmesi ve pazarlama için stratejiler

geliştirilmesi, tüketimin teşvik edilmesi.

Önceliklerin bir an önce belirlenmesi, risk altındaki tür ve ırklarda melezleme

çalışmalarının engellenmesi ve bu hayvanların verimlerinin artırılarak

230

yetiştiricinin ilgisini çekecek hale getirilmesi için ciddi seleksiyon

programlarının uygulanması

Kültür ırklarının artı ve eksi yönleri çok iyi tahlil edilmeli sonuçları üzerinden

fayda ve zararları netleştirilmelidir. Toplumdaki beslenme ile ilgili yanlış

bilgilenmeler düzeltilmeli. Üreticilerin ÇHGK’ya yönelmeleri cazip hale

getirilmeli. Mera alanı fazla hayvan mevcudu az olan lokal bölgeler tesbit

edilmeli. Her yerde ve her konumda büyük işletmeler faydalı olamamakta.

Küçük işletmelere uygun bölgeler tespit edilmelidir.

Bu ırkların kaybolmaması gerekir. Bu genlerin kaybolması durumunda köylerin

boşalacağı, işsizliğin artacağı ve ayrıca meralardan yararlanamayacağından ülke

ekonomisi zarar görecektir. Bu ırkların iyi bir ıslah çalışması yapılarak verim

özelliklerinin artırılıp rekabet güçlerinin çoğaltılması gerekmektedir.

ÇHGK’nın korunması için farklı olarak pazar arzı yaratılmalı ve devamlı olarak

bu kaynaklar üzerinden ıslah çalışmaları sürdürülerek her yöreye uygun bir türün

geliştirilmesine çalışılmalı

Son yıllarda suni tohumlama nedeniyle yerli ırklarımız azalmaktadır. Fakat

kültür ırklarının adaptasyonu çok zor olduğundan insanlar ilk olarak ticari

düşünürken bugün ilaç ve veteriner giderleri fazla olduğundan bizim çiftçimiz

fazla masraf etmeden kazanma arzusundadır.

Küresel ısınma, iklim değişiklikleri ve çevre şartlarının değişimi ile beraber

kültür ırklarının yetiştirilmesi ve verim sağlamada güçlükler ortaya çıkması

kaçınılmazdır. Bölgeye adapte olmuş mevcut yerli ırklarla çalışmak ve bu

ırkların genetik kaynak olarak korunması gelecekte insan beslenmesinde gerekli

hayvansal kaynaklı gıda maddelerinin en önemli kaynakları olacaktır.

Gerekli Bakanlık desteği alınmalı, yetiştirici için sürdürülebilir bir sistem

geliştirilmeli ve yetiştiriciler bilgilendirilmeli

Genetik kaynakların korunması yerinde üretimi teşvikle mümkündür, şayet

yetiştirici o işten gelir elde ediyorsa bu çalışmalar yürür yoksa çiftçi gelir elde

edip geçimini sağlayamıyorsa bu işe ilgi göstermeyecektir.

Mevzuat ve örgütlenme

Yetiştirici düzeyinde ırk ismi taşıyan yetiştirici birliklerinin ırkların korunması

ve geliştirilmesinde anahtar göreve sahip olduğu, dünya örneklerinde de

görülmektedir. Bundan sonra spesifik ürünlerin tanıtımı, markalaştırılması ve

pazarlanması, festivallerle, şenliklerle ırk ve ürün tanıtımının genişletilmesinin,

ırkların iyi örneklerinin yetiştirilmeye devam edilmesinde etken olabileceği

düşünülebilir.

HGK Ulusal Eylem Planı hazırlanmalıdır.

Kayıt tutma ve örgütlenme ileri seviyelere getirilmelidir.

Daha fazla tanıtım ve bilginin örgütlenmesi gerekir. Başarılar.

Öncelikle yok olmaya aday çiftlik hayvanları üreticileri örgütlenmeli ve ürünleri

piyasada değer bulacak şekilde politikalar izlenmelidir.

ÇHGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı çalışmalarına hız verilmeli ve

gerekli yasal düzenlemeler gerçekleştirilmelidir

Somut temellere dayalı, ulusal bir politika ve bunun gerçekleştirilmesine olanak

verecek bir ulusal strateji olmadığı açıktır. Mevcut yasa ve yönetmelikler ile

231

kurumsal organizasyonların yetersiz kalması da bunun en açık kanıtıdır. İş bu

anketteki soru tipleri ve içerik te bunu desteklemektedir

Uzun dönem sürdürülebilirliğin sağlanması için isabetli politikalar oluşturup

kurumlar arası sonuç alınabilecek işbirliği, korumayı sağlayacak yetiştiricilere

sübvansiyon, konuyla ilgili yeterli uzman yetiştirilmesi, geleneksel ürünlerin

tanıtılması ve rekabet gücü kazandırılması.

Kurumlar arası sıkı işbirliği yapılmalı bilgi otorite kılınmalı, desteklemeler daha

yoğun devam etmelidir.

Çiftçi örgütlenmesi ürün-pazarlama sistemlerinin kurulması, hali hazırda HGK

projesi kapsamındaki ırklar damızlık amaçlı (Sakız-Kıvırcık) aranmakta,

yetiştirici taleplerine cevap verilememektedir.

Doğal olarak yıllardır sürdürülmekte olan hayvancılığımıza kültür ırklarına

pozitif ayrımcılık yapıldığı için yerli genetik kaynaklarımız baskı altına alınmış

yanlış politikalar sonucu yok olmaya yüz tutmuştur. Kültür ırklarına yapılan

desteklerin %10’unun dahi yerli ırklarımıza aktarılması durumunda yerli

hayvanlarımız korunabilir ve sürdürülebilir kullanılabileceği kanaatindeyim.

Ayrıca yeterli sayıdaki ırklarımızda ıslah çalışmaları yapılarak sürdürülebilir.

Yetersiz, kurumlar arası koordinasyon zayıf ya da yok. Önemi kavranmamış.

Tartışmaya bile açılmamış.

Yetkili organların konunun önemini dikkate alarak bütçe olanaklarının

artırılmaya çalışılması ve hızla pratiğe aktarılması gerekmektedir.

Ulusal ve uluslararası birimler arasında bir koordinasyon kurulmalı ve bunlar

küresel bir örgüt haline getirilerek, konu ile ilgili tespitler yapılarak, özellikle

eğitim ve altyapı çalışmalarına hız verilmelidir.

Daha ciddi kısa, orta ve uzun vadeli planlar yapılmalıdır. Tarım İl Müdürlükleri

ile koordinasyon mutlaka olmalıdır.

Bu kavramı topluma mal etmek için il müdürlüklerinde ÇHGK ile ilgili birim

sorumlu eleman bulunmalıdır. Bunlar eğitilerek önce farkındalık yaratılmalıdır.

Daha sonra bulundukları yerde toplumsal farkındalığın sağlanması gerekir.

Türkiye’nin mevcut kapasitesi halen bunu sağlamaya yeterlidir. Aksi takdirde bu

kavram sadece ilgili zooteknistlerin konusu olarak kalır. Oysa bunun ülkeye mal

edilmesi gerekir.

Mevcut politikalar yeniden gözden geçirilmelidir. Günümüz dünyasında

TAGEM bünyesindeki araştırma enstitülerinin öncelikli araştırmaları genetik

kaynaklar olmamalı. Özellikle dış pazara yönelik sektör-kamu projelerine ağırlık

verilmeli. Sektörün talepleri dikkate alınmalı.

Ulusal eylem planının dinamik biçimde yapılandırılması ve uygulamadaki geri

bildirimlere göre sürdürülebilir olması amaca ulaşmada önemli olacaktır.

Hayvancılıkla ilgili tüm kurum ve birimlerle işbirliği ve uzun yıllar (50-100

yıllık) kapsayan proje yapılıp taviz verilmeden uygulanması gereklidir. Bakan

değiştiğinde proje değişmemelidir. Projenin sürdürülebilirliği sağlanmalıdır.

Bu konuyu hayati stratejik önemli bir konu olarak görüyorum. Bu görüşün

yetkili organlarda da hakim olması görüşündeyim.

232

Bütçe, eğitim ve diğer konular

Bilinç geliştirici çalışmalara önem verilmeli.

Bu ülkede gerçekleştirilmesi kolay değil.

Çok güzel bir düşünce devamı sağlanmalıdır.

İlgili kurumlara gereken ödenek ayrılması, ayrıca teknik eleman yetersizliği,

mevcut elemanların çeşitli kurslara katılamaması, personelin batıdaki kurumları

tercih etmesi, çeşitli olumsuzluklar meydana getirmektedir.

Dünya gıda ihtiyacının hızla arttığı dönemde ÇHGK’nın önemi de artmaktadır.

Ulusal bir oluşum haline gelmiştir, organik gıdalara olan talebin de artması

konunun daha önemli hale gelmesine dikkat çekmiştir.

Acil maddi ve teknik destek verilmesi.

Devlet kurumları ve üniversitelerde bu konu hakkında sempozyum seminer vb

etkinlikler yapılmalı aynı zamanda kitapçık basılmış ise bu konuda gönderilmeli.

Kafkas arısının korunduğu hakkında bilgi var mı?

Su ürünlerinde de çalışmaların başlatılması komite kurulması (ya da kurulmuş

komitelere işlevlik kazandırılması)

Yapılacak projelerin mümkün olan en yüksek düzeyde desteklenmesi şarttır.

ÇHGK’nın korunmasında çalışacak kişilerin temel bilgi ve becerilerinin

artırılması gerektiği kanaatindeyim. Bunun yanında ÇHGK’nın korunması

durumunda nelerin kaybedildiği ve bunun boyutunu kamuoyunun bilgisine

sunulmalıdır.

Öncelikli olarak eğitim.

Her şeyin kaynağı insan olduğuna göre insanlar bu konuda bilinçlendirilmeli,

ekonomik tercihler ön plana çıkarılmamalıdır. Evrensel değerler konusunda

yetersiz bilgi sahibi insan kendi ihtiyaçlarını ön plana çıkardığı için diğer türleri

hiçe saymaktadır.

Umarım kalıcı olur, projenin ısrarla sürdürülmesi gerekir.

Özellikle ÇHGK’nın önemi mutlaka yetiştiricilere, araştırıcılara aşılanmalı,

yetiştiricilere bu konuda eğitim verilmeli, seminerler, konferanslar ve kongreler

düzenlenerek herkes bu konuda bilgilendirilmeli.

Yeterli kaynak ayrılarak sürdürülebilir çalışma ortamı sağlanmalıdır.

Katıldığım bir seminer ve bir kongrede bu konu ile ilgili sözlü bildiriler

verilmiştir. Sadece böyle bir çalışma yapıldığını ve genel hatları ile biliyorum.

Çalışmalar ne aşamada, ne kadar genetik kaynak toplanabildi hiçbir fikrim yok.

Bunda da bilgilendirme eksikliği var. Bu yüzden bu çalışma ile ilgili birimlere

bilgilendirme raporlarının gönderilmesi faydalı olacaktır.

ÇHGK konusundaki tüm çalışmaların tabana yayılması ve diğer bilim insanları

ile işbirliği yapılması çalışmaların etkenliğini artıracaktır.

Eksikliklerin çoğunluğunun bütçe yetersizlikleri ile ilgili olduğu kanaatindeyim.

Öncelikli olarak kontrolsüz hayvan hareketleri ve melezlemeleri engelleyici bir

yapılanmaya gidilmelidir.

233

EK 3 HGK Ulusal Strateji ve Eylem Planının (2015-2020) Değerlendirmesi

Türkiye Hayvan Genetik Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı Ulusal

Strateji ve Eylem Planı’nın değerlendirilmesi amacıyla 1. Karakterizasyon Envanter

Risk ve Eğilimlerin İzlenmesi, 2. Sürdürülebilir Kullanım ve Geliştirme, 3. Koruma ve

4. Politika Kurumsallaşma ve Altyapı olmak üzere dört stratejik alanda aşağıdaki

değerlendirme tabloları hazırlanmıştır.

Hazırlanışından bu yana geçen 3 yıllık sürede HGK-USEP’in, başta hazırlayan kurum

TAGEM olmak üzere ilgili paydaşlarca yeterince benimsenmediği görülmektedir. Bu

çerçevede, HGK-USEP’in uygulanabilirliğini artırmak üzere güncellenmesi gündeme

gelebilecektir. Aşağıdaki değerlendirme tablolarında ilgili eylem için elde edilen

çıktılar, karşılaşılan fırsat ve zorluklar ile alınması gereken tedbirler için çeşitli öneriler

yer almaktadır. Stratejik alanlarda yer alan stratejik öncelik, eylem ve görevlerden

bazılarında herhangi bir değerlendirilme yapılması mümkün olamamıştır.

Stratejik Alan 1: Karakterizasyon, Envanter Risk ve Eğilimlerin İzlenmesi

Stratejik öncelik 1 HGK envanterinin çıkarılması

Eylem 1 Paydaşların belirlenmesi, işbirliğinin sağlanması, eğitim

programlarının ve gerekli araçların planlanması ve uygulanması.

Sorumlu kuruluş TAGEM

Görev

1

- HGK’nın tanımlanması ve tanıtımı ile ilgili kurum ve kuruluşlar ile tüm

paydaşların belirlenmesi ve görev tanımlarının yapılması.

- Paydaşlar arası işbirliğinin sağlanması için yasal altyapının oluşturulması

2

- Irkların tanınmasına ilişkin eğitim programlarının yürütülmesi amacıyla

eğitim materyalinin oluşturulması,

- Gerekli eleman sayısının belirlenmesi ve temini

- Eğitimcilerin ve veri derleme elemanlarının eğitimi

3 GTHB ve TÜİK işbirliğiyle derlenecek verilerle envanter kapsamını

belirleyecek unsurlara yönelik anketin hazırlanması ve uygulanması.

Değerlendirme

kriterleri

- Görev paylaşımı raporu

- HGK envanter çalışmaları için tamamlanmış altyapı ve yeterli

eğitilmiş personel,

- Oluşturulan eğitim materyali sayısı

- Anket

Elde edilen çıktılar Türkiye EHGK tanıtım kitapçığı hazırlanmış ilgili paydaşlara

dağıtılmıştır (genbis.org)

Fırsat ve zorluklar Evcil hayvan ırklarının bilinirliği artmıştır, kayıt sistemleri

yaygınlaşmaktadır.

Alınacak tedbir Envanter çalışmasında yer alacak paydaşların belirlenmesinin

ardından geniş katılımlı bir çalıştay düzenlenmesi ve

hazırlıkların başlatılması gerekmektedir.

Eylem 2 Mevcut veri tabanlarının geliştirilmesi, yeni veri tabanlarının

oluşturulması ve veri tabanları arasında veri alışverişinin

sağlanması

Sorumlu kuruluş TRGM

234

Görev

1

- Mevcut veri tabanlarının hayvan genotip ve sayıları yanında

hayvancılıkla ilgili diğer verileri de kapsayacak şekilde geliştirilmesi

- Sürekli veri akışı ve anlık veri girişi sağlanması

- Veri tabanlarının birbiriyle uyumlu hale getirilmesi

- Veri kalitesinin artırılması

2 Kayıt altında olmayan türler için veri tabanları oluşturulması veya mevcut

veritabanları içinde değerlendirilmesi

3

Irkların risk durumlarını ortaya koyan ve gerekli önlemlerin alınmasını

sağlayan erken uyarı ve tepki sistemlerinin mevcut ve oluşturulacak veri

tabanlarına yerleştirilmesi.

Değerlendirme

kriterleri

- Geliştirilmiş veri tabanları, bilgi sistemleri

- Sürekliliği ve güncelliği sağlanmış HGK envanteri

- Veri alışverişine uygun veri tabanları

- Kayıt altında olmayan türler için oluşturulacak veri tabanları

- HGK’yı tehdit eden risk faktörlerinin yerinde ve zamanında

tespiti

Elde edilen çıktılar Biribirinden bağımsız küçük çaplı veri tabanları ve bilgi

sistemleri bulunmaktadır.

Fırsat ve zorluklar Bilişim teknolojilerinin hızlı değişimi hem fırsat hem de zorluk

olarak değerlendirilmektedir.

Alınacak tedbir Kamunun yanında daha esnek ve katılımcı STK ve özel sektör

projeleri ile konunun ele alınması başarı şansını artıracaktır.

Stratejik öncelik 2 HGK’nın karakterizasyonu

Eylem 1 Hayvan ırklarının morfolojik, fizyolojik ve genetik özelliklerinin

tanımlanması ve güncellenmesi

Sorumlu kuruluş TAGEM

Görev

1

- Hayvan ırklarının morfolojik, fizyolojik ve genetik özellikleri ile

yetiştirme çevresinin tanımlanmasında dikkate alınacak ölçütlerin tespiti

- Irk tanımlamaya ilişkin araştırma projelerinin öncelikle desteklenmesi ve

teşviki

- Karakterizasyonun TAGEM Ar-Ge ve TÜBİTAK önceliklerine dahil

edilmesi

- Öncelikli ırkların belirlenmesi

2

- Yerli HGK’nın özgün niteliklerini belirleyen genetik özelliklerin, verimi

etkileyen genlerin tespiti ve üzerinde karar verilmiş işaretçilerle

populasyon eğilimlerinin izlenmesi

- Envanter çalışması sırasında tespit edilecek yeni genotiplerin

karakterizasyonu ve mevcut ırklarla genetik uzaklıklarının veya

benzerliklerinin belirlenmesi

3

- Tescil edilen genotiplerin tescil formlarında eksik kalan bilgilerinin

tamamlanması

- Tescil edilmemiş genotiplerin tescil formuna uygun şekilde tanımlama

çalışmalarının yapılması ve güncel tutulması.

Değerlendirme

kriterleri

- Karakterizasyonun ilgili araştırma fonları ve TAGEM Ar-Ge

önceliklerine dahil edilmiş olması,

- Irkların korunmasında önceliklendirilme raporu,

- Tanımlanmış özellik ve verimi etkilediği belirlenmiş genler,

- Karakterizasyonu yapılmış ve mevcut ırklarla genetik

235

uzaklıkları belirlenmiş yeni genotiplerin sayısı.

- Populasyon eğilim raporları

- Karakterizasyonu yapılmış ırk sayısı

Elde edilen çıktılar Irkların önceliklendirilme raporu çalışmaları başlatılmıştır.

Fırsat ve zorluklar TAGEM Ar-Ge proje bütçesi artırılmıştır. Kurumlar arası

koordinasyon gerekmektedir, özellikle TAGEM bünyesinde

moleküler genetik çalışmaları yürütebilecek teknik personel

yetersizdir.

Alınacak tedbir TÜBİTAK, üniversiteler, STK’lar, GTHB birimlerinin işbirliği

güçlendirilmelidir.

Poplasyonların tespiti ve izlenebilmesi için envanter

çalışmasının zaman kaybedilmeden gerçekleştirilmesi

gerekmektedir.

Eylem 2 Araştırma enstitülerinin alt yapı ve araştırıcı kapasitesinin

karakterizasyon çalışmalarını yürütebilecek şekilde

geliştirilmesi

Sorumlu kuruluş TAGEM

Görev

1 - Gerekli alt yapı, personel ve eğitim ihtiyacının tespiti ve karşılanması

2 - Genetik karakterizasyon konusunda uzmanlaşmış bölgesel birimlerin

oluşturulması

Değerlendirme

kriterleri

- Alt yapı ve araştırıcı kapasitesi geliştirilmiş araştırma enstitüsü

sayısı

- Uzmanlaşmış bölgesel birimler

Elde edilen çıktılar Lalahan Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü’ne

uluslararası statü kazandırılarak altyapısı iyileştirilmiş ve

Uluslararası Hayvancılık Araştırma ve Eğitim Merkezi adını

almıştır.

Fırsat ve zorluklar TAGEM enstitü personelinin HGK çalışmaları yanında yoğun iş

yükü bulunmaktadır. Bitki genetik kaynaklarında olduğu gibi

Biyoçeşitlilik ve HGK için ayrı bir bölüm bulunmamaktadır.

Kalifiye personelin üniversiteye geçmeyi tercih etmesi söz

konusudur. Bunun yanında personelde kurum içi ve kurumlar

arası hızlı bir sirkülasyon bulunmaktadır.

Alınacak tedbir Araştırma enstitülerinin alt yapılarının geliştirilmesi ve

araştırmacıların çalışma koşulları, iş yükü ve özlük haklarının

dikkate alındığı iyileştirmeler yapılmalıdır.

Stratejik öncelik 3 HGK’nın varlığında yaşanan eğilimlerin, risklerin belirlenmesi

ve erken uyarı sistemlerinin oluşturulması

Eylem 1 Hayvan varlığında yaşanan değişimin nedenlerinin, etki

düzeylerinin belirlenmesi ve HGK üzerindeki tehditler ve

populasyon eğilimlerinin izlenmesi

Sorumlu kuruluşlar HAYGEM ve GKGM

Görev

1

- Hayvan varlığındaki değişimin nedenlerinin ve etkilerinin tespiti,

- Hayvancılığı etkileyen risk faktörlerinin bölgeler, ırklar ve populasyonlar

bağlamında belirlenmesi.

2

- Elektronik numaralandırma ve uydu takibi olanakları sağlanarak hayvan

varlığı, hayvan hareketleri, populasyon eğilimleri ve risklerin tespitinin

sağlanması.

236

Değerlendirme

kriterleri

- Hayvan varlığında değişim nedenleri raporu

- Tehdit ve populasyon eğilimleri raporu

- Kullanılan hayvan/sürü takip sistemleri

Elde edilen çıktılar E 1 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.

Fırsat ve zorluklar Özellikle hayvancılığı etkileyen risk faktörlerinin bölgeler, ırklar

ve populasyonlar bağlamında belirlenebilmesi için kapsamlı veri

gerekmektedir. Türkiye için uzun dönem planlamaların

yapılmasına olanak sağlayacak yüksek kalitede verinin, uzman

ekiplerin ve kamuoyu farkındalığının bulunmaması nedeniyle

HGK erken uyarı ve tepki sisteminin geliştirilmesi pek mümkün

görülmemektedir.

Alınacak tedbir GTHB ilgili genel müdürlüklerinin koordinasyonunda

paydaşların bir araya getirilmesi ve konunun yönetsel anlamda

ele alınarak sahiplenilmesi önerilmektedir.

Stratejik Alan 2: Sürdürülebilir Kullanım ve Geliştirme

Stratejik öncelik 1 HGK’nın sürdürülebilir kullanımı için yöresel/yerel/geleneksel

üretim sistemlerinin ve bunlarla ilgili bilgi kaynaklarının

desteklenmesi, geleneksel bilginin derlenmesi, tarım ekosistemi

yaklaşımlarının teşvik edilmesi ve geliştirilmesi

Eylem 1 Yöresel üretim sistemlerinin ve ürünlerinin kayıt altına alınması,

desteklenmesi ve geliştirilmesi

Sorumlu kuruluş GKGM

Görev

1

- Kültürel deneyim ve değerlerin tespiti, tanıtılması, ilgili risk analizlerinin

değerlendirilmesi,

- Özgün üretim sistemlerinin muhafazası, yöresel ürünlerin tescillenmesi,

izlenebilirliğinin sağlanması

- Bu ürünlerin değerlerinin artırılması ve teşvik programlarının

oluşturulması

- Unutulmuş veya unutulmaya yüz tutmuş ürün ve mamullerin

belirlenmesi, geliştirilmesi.

- Ürünlerin ve kullanım alanlarının çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesi.

2

- Yöresel üretim yapanlara teknik altyapı veterinerlik hizmetleri ve ilgili

yan hizmetlere ulaşımın kolaylaştırılması, meraların iyileştirilmesi, gelir

getirici proje desteği sağlanması

- Ürünlerin pazarlama mekanizmalarının geliştirilmesi ve tüketicilerin bu

ürünleri tercih etmeleri yönünde teşvik edilmesi,

- Bu amaçla, yayınlar, fuar, tanıtım ve farkındalığın artırılması

3 - Yerli ırk yetiştiricilerinin ürün bazlı destekleme programlarından

yararlanma oranlarının arttırılması

Değerlendirme

kriterleri

- Yetiştiricilerin yaşam standartlarının iyileştirilmesindeki artış

- Tescillenmiş ve teşvik edilmiş yöresel ürün sayısı

- Yöresel ve yerel üretim yapanlara sağlanacak kolaylıklarla

ilgili yasal düzenleme sayısı

- Yerel ürünlerin pazar olanaklarının iyileşmesi

- Gelir getirici proje sayısı

- Yöresel üretim yapan yetiştiricilerin gelir düzeylerindeki artış

237

- Ürün temelli destek verilen yerli ırk sayısı

Elde edilen çıktılar E 1 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.

Fırsat ve zorluklar Geleneksel üretim sistemleri ve geleneksel bilginin ortaya

konması henüz Türkiye’nin gündeminde bulunmamaktadır.

Alınacak tedbir OSB ve GTHB tarafından bitki genetik kaynakları için bu

alanda yürütülen çalışmalar model olarak alınıp, pilot projeler

ile HGK’nın sürdürülebilir kullanımına yönelik bilgi birikiminin

ortaya konması ve sahada uygulamaya yönelik özellikle ürün

temelli tedbirler alınmalıdır.

Eylem 2 Tarım ekosistemleri açısından uluslararası uygulamaların

gözden geçirilerek değerlendirilmesi, ulusal politika araçlarının

geliştirilmesi ve teşvik edilmesi

Sorumlu kuruluş TAGEM

Görev 1 - Uluslararası tarım ekosistem uygulamalarının gözden geçirilmesi,

- Paydaşlarla birlikte ulusal politika araçlarının geliştirilmesi

Değerlendirme

kriterleri

- Tarım ekosistemi yaklaşımları ve Türkiye’de uygulanabilirliği

raporu

- Tarım ekosistemi yaklaşımlı politikalar

Elde edilen çıktılar E 2 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.

Fırsat ve zorluklar Tarım ekosistemi yaklaşımlı çalışmalar henüz Türkiye’nin

gündeminde bulunmamaktadır.

Alınacak tedbir Başta TAGEM ve GTHB’nin ilgili birimleri ve

üniversitelerinden katılımla ortak çalışma grupları

oluşturulmalıdır. Hazırlanacak projeler ile Türkiye’de tarım

ekosistemi yaklaşımlarının uygulanabilirliği için durum tespiti

yapılmalıdır.

Stratejik öncelik 2 Ulusal hayvan ıslahı hedeflerinin belirlenmesi ve stratejilerinin

oluşturulması

Eylem 1 Sürdürülebilirliği sağlamak üzere ırklar için ıslah programlarının

hazırlanması, yetiştirici örgütleri aracılığıyla uygulanması ve

değerlendirilmesi

Sorumlu kuruluş HAYGEM ve TAGEM

Görev

1 - Uzun vadeli ıslah programlarında yerli ırk hayvan yetiştiren işletmelerin

dahil edilmesi

2 - Kullanma melezlemesi metodunun uygulanabilmesi için saf ırkların

devamlılığını sağlayacak tedbirlerin alınması

3

- Yetiştirici koşullarının iyileştirilmesi, yetiştiricilerin bilinçlendirilmesi

- Hayvan yetiştirme koşullarının iyileştirilmesinin doğal seleksiyona

etkilerinin gözden kaçırılmaması ve uygun tedbirlerin alınması

Değerlendirme

kriterleri

- Elde edilmiş verimli genotip sayısı

- Kullanma melezlemesi için saf yetiştiriciliği yapılan ırk sayısı

- Çevre koşullarının iyileştirilmesine yönelik yapılan

faaliyetlerin sayısı ve niteliği

Elde edilen çıktılar TAGEM koordinasyonunda yürütülen Halk Elinde Ülkesel

Hayvan Islahı çalışmaları yetiştirici birlikleri aracılığı ile illerde

ıslah projelerinde yer alan yetiştiricilerin desteklenmesi şeklinde

devam etmektedir. Ancak, ulusal hayvan ıslahı hedeflerinin

238

belirlenmesi ve stratejilerinin oluşturulması stratejik önceliğinde

öngörülen bir çıktı henüz elde edilememiştir.

Fırsat ve zorluklar Halk Elinde Hayvan Islahı Ülkesel Projesi kapsamında yüksek

verimli genotip elde etme çalışmaları bulunmaktadır.

Türkiye’de ıslah denildiğinde genellikle genotipik ıslah

anlaşılmakta, ırkların üterim çevrelerini iyileştirmeye yönelik

çabalar yetersiz kalmaktadır.

Kullanma melezlemesi iyi planlandığında hem yetiştirici

gelirlerinin artırılmasında hem de melezlemede kullanılacak

ırkların korunması için bir fırsat oluşturmaktadır.

Alınacak tedbir Yetiştirici birlikleri ile GTHB ve üniversitenin etkin işbirliği

sağlamak üzere ortak çalışmaların yürütülmesi önerilmektedir.

Eylem 2 Yerli HGK ıslahında uygun türlerde üreme biyoteknolojisi ve

moleküler tekniklerin kullanılması

Sorumlu kuruluşlar TAGEM

Görev

1

- Yerli ırklardan elde edilmiş spermalar kullanılarak suni tohumlama

uygulamalarının başlatılması, tohumlama ve buzağı desteği sağlanması

- Risk altındaki ve ıslah amaçlı olarak yüksek verimli yerli ırkların

spermalarının suni tohumlamada değerlendirilmesi, embriyo üretiminin ve

kullanımının sağlanması

2

- Biyoteknolojik uygulamaları yapacak teknik personel ihtiyacının

belirlenmesi, sağlanması,

- Islah amaçlı olarak yerli ırklarda moleküler genetik çalışmalarının

yürütülmesi

Değerlendirme

kriterleri

- Yerli ırklardan elde edilen embriyo ve sperma sayısı

- Biyoteknolojik uygulamaları gerçekleştirebilecek personel

sayısı

- Islah amaçlı moleküler genetik tanımlaması yapılmış ırk sayısı

Elde edilen çıktılar E 2 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.

Fırsat ve zorluklar Üreme biyoteknolojilerinin hızlı gelişimi fırsat olarak

değerlendirilmektedir. Ancak yaygın kullanımı çoğunlukla sığır

türünde ve kültür ırklarını kapsamaktadır.

Alınacak tedbir Üreme biyoteknolojilerinin gen bankalarında koruma altına

alınacak genotipler başta olmak üzere, Ar-Ge çalışmalarında ve

sığır dışındaki diğer türlerde kullanımının teşvik edilmesi

gerekmektedir.

Dünyada son yıllarda yoğun çalışılan genomik seleksiyonun

Türkiye’de uygulanması için kayıtlı yetiştiricilik uygulamaları

artırılmalı. Populasyondan sağlanan verilerin moleküler

çalışmalardan elde edilecek verilerle birlikte değerlendirilerek

yorumlanması konusunda uzmanlaşmış çalışma ekipleri

oluşturulmalıdır.

239

Stratejik Alan 3: Koruma

Stratejik öncelik 1

Yerinde (in situ), yaşam alanı dışında canlı (ex situ in vivo) ve

dondurarak gen bankalarında (ex situ in vitro) koruma

programlarının geliştirilmesi

Eylem 1 Yerinde (in situ) ve yaşam alanı dışında (ex situ) koruma ve

destek programlarının yaygınlaştırılması ve sürdürülmesi

Sorumlu kuruluş TAGEM

Görev

1

- Yerinde koruma programına daha önce dahil edilmemiş tehlike altındaki

tür, ırk ve yerel tiplerin belirlenip destekleme programına alınması

- Daha önce koruma altına alınmış olan ırkların mümkün olanlarında

korumadaki hayvan sayılarının artırılması

2

- TAGEM enstitülerinin olanaklarının diğer ırkların korunmasına uygun

şekilde geliştirilmesi

- Yaşam alanı dışında canlı korumada üniversiteler, araştırma kurumları,

büyükşehir belediyeleri, araştırma enstitüleri yetkili ve çalışanlarının, yerel

yönetimlerin konunun anlam ve önemi bakımından bilgilendirilmeleri ve

sürü oluşturmaları için protokollerin yapılması

- Hayvanat bahçelerinin bu anlamda teşvik edilmesi

- Yerli ırk hayvanların ev ve hobi hayvanı olarak yetiştirilmesinin teşviki

3 Islah amaçlı yetiştirici birliklerine risk altındaki ırkları koruma görevi

verilmesi

4 Canlı koruma altındaki populasyon ve sürülerde genetik çeşitliliğin tespiti

ve varyasyonu koruyacak tedbirlerin alınması

Değerlendirme

kriterleri

- Koruma altına alınmış türler/ırklar/tiplerin sayısı ve her birinde

sayısındaki artış

- Korumanın çeşitlendirilme ve genişletilme düzeyinde sağlanan

ilerleme

- Programa dahil edilmiş hayvanat bahçesi ve belediye sayısı

- Yetiştirici birlikleri aracılığıyla koruma programına alınan

yerli ırk sayısı

- Genetik çeşitliliğin muhafaza edildiği halk elinde korunan ırk

sayısı

Elde edilen çıktılar Yerinde koruma programı sığır, manda, koyun, keçi ve arı

türlerinde 21 ırk ile devam etmektedir ancak E 1 için

değerlendirme kriterlerinde henüz bir gelişme sağlanamamıştır.

Fırsat ve zorluklar Islah amaçlı yetiştirici birlikleri mevzuatında risk altındaki

ırkları koruma görevi verilmektedir. Ancak uygulamada bir

ilerleme henüz sağlanamamıştır. Koruma altına alınan bazı tür

ve ırklar programdan çıkarılmaktadır.

Alınacak tedbir TAGEM koordinatörlüğünde yürütülen yerinde koruma

çalışmalarının sürdürülebilirliğinin sağlanması,

Koruma kapsamına alınacak genotipler için saha taramaları

yapılması,

Uygulama birimlerinin alt yapı ve insan kaynakları açısından

güçlendirilmesi önerilmektedir.

Eylem 2 Mevcut gen bankalarının geliştirilmesi, iyileştirilmesi,

sürdürülmesi ve Ulusal Gen Bankası ile ilgili mevzuatın

240

oluşturulması

Sorumlu kuruluş TAGEM

Görev

1

Mevcut gen bankalarının Ulusal HGK Gen Bankasına dönüştürülmesi,

devamlılığının güvence altına alınması, yönetimi, saklanacak materyal ile

ilgili standartların ve erişim paylaşım haklarının ifade edildiği,

paydaşlarının belirlendiği bir düzenlemenin yapılması

2

- Mevcut gen bankasının koşullarının iyileştirilmesi, standardizasyonu ve

modernizasyonu,

- Nitelikli personel temini, eğitimlerinin sağlanması, uzman kadrolarının

oluşturulması ve devamlılığının sağlanması,

- Saklanan materyalin (tür/ırk/tip) tehlike altındakiler öncelikli olmak

üzere, çoğaltılması, yenilenmesi ve eksik olanların tamamlanması, gen

bankalarında saklanan genetik materyalin uygun aralıklarla canlandırılması

Değerlendirme

kriterleri

- Yayınlanmış mevzuat

- Elektronik ortamda takip edilebilen ‘Banka Kayıt Sistemi’

- İstihdam edilmiş yetişmiş personel ve uzman personel sayısı

-Gen bankasında saklanmış tür/ırk/tip ve bunların materyal

sayısında artış

Elde edilen çıktılar E 2 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.

Fırsat ve zorluklar Gen bankalarının geliştirilmesi ve iyileştirilmesi öncelikli olarak

kabul edilmekle birlikte, değerlendirme kriterleri açısından

herhangi bir girişim bulunmadığından somut çıktılar elde

edilememektedir.

Alınacak tedbir HGK-USEP’de bu stratejik öncelikte yer alan görevlerin hayata

geçirilebilmesi için gerekli bütçe ve insan kaynaklarının, gen

bankalarının yönetiminden sorumlu birimler tarafından zaman

kaybedilmeden harekete geçirilmesini sağlamak üzere girişim

yapılması.

Eylem 3 Uluslararası bölgesel gen bankasının Türkiye’de kurulması için

gerekli girişimlerin yapılması

Sorumlu kuruluş TAGEM

Görev 1 - Bölgesel gen bankasının Türkiye’de kurulması, materyal toplama,

saklama ve kullanımı için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması ve

teşviki

- Üye ülkelerin bölgesel gen bankasının sürdürülebilirliğini sağlamak

üzere her türlü katılımını sağlayacak düzenlemelerin ve anlaşmaların

yapılması

Değerlendirme

kriterleri

- Bölgesel gen bankasının Türkiye’de kurulması, materyal

toplama, saklama ve kullanımı için gerekli yasal

düzenlemelerin yapılması ve teşviki

- Üye ülkelerin bölgesel gen bankasının sürdürülebilirliğini

sağlamak üzere her türlü katılımını sağlayacak düzenlemelerin

ve anlaşmaların yapılması

Elde edilen çıktılar E 3 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.

Fırsat ve zorluklar WANA bölgesi ülkelerinin Türkiye’nin evsahipliğinde bir

bölgesel gen bankası talepleri bulunduğu bilinmektedir. Ancak,

hayvan hareketleri ile ilgili ulusal ve uluslararası mevzuat

karantina tedbirleri gibi gen bankası materyalllerinin giriş ve

241

çıkışı konusunda sınırlayıcı hükümler içermektedir.

Alınacak tedbir Öncelikle ulusal gen bankalarının alt yapı ve insan kaynakları

açısından güçlendirilmesi gerekmektedir. Başta ERFP olmak

üzere uluslarası çalışmalar takip edilmeli, hayvan materyali

paylaşımı yerine gen bankaları bilgi sistemlerinin de yer aldığı

ortak projeler yürütülmelidir.

Stratejik öncelik 2 Teknik standartların geliştirilmesi

Eylem 1 Yerinde (in situ), yaşam alanı dışında canlı (ex situ in vivo) ve

dondurarak gen bankalarında (ex situ in vitro) koruma, yöntem

ve teknolojilerin geliştirilmesi

Sorumlu kuruluş TAGEM

Görev

1

- Gen bankalarında uygulanan yöntem ve teknolojilerin geliştirilmesi için

üniversite ve diğer araştırma kurumları ile ortak araştırmalar yürütülmesi

ve sürdürülmesi

- Gerekli yeni veya standardize yöntem ve kılavuzların geliştirilmesi

2

- Korumaya alınacak HGK’nın tespitinde kullanılmakta olan temel ölçüt

fenotipik karakterizasyona ek olarak uygun genetik belirteçlerin

belirlenmesi ve kullanımının sağlanması

Değerlendirme

kriterleri

- Geliştirilen yöntem sayısı

- Uygulanan araştırma proje sayısı

- Hazırlanan kılavuz sayısı

- Geliştirilen yöntem ve genetik belirteçlerin sayısı

-Belirlenmiş genetik belirteçlerle ilişkilendirilmiş veya bağımsız

yeni özel fenotipik özellikler

Elde edilen çıktılar E 1 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.

Fırsat ve zorluklar Araştırma kurumlarının alt yapı ve insan kaynakları

güçlendiirlmelidir.

Alınacak tedbir EHGK’nın korunması ve sürdürülebilirliği ile ilgili her türlü

danışma yapılanması mevcuttur. Bu yapılanmadan

yararlanılmalı tüm bileşenleri çalıştırılmalıdır.

Eylem 2 Yaşam alanı dışında canlı (ex situ in vivo) ve dondurarak gen

bankalarında (ex situ in vitro) koruma programına alınan türler

için hastalık kontrolü standartlarının belirlenmesi ve kontrolü

gereken hastalıkların listelerinin yayınlanması, uygulamaya

sokulması, nihai hedef olarak eradikasyonu

Sorumlu kuruluş TAGEM

Görev 1

- Hastalıklar tarafından oluşturulan risklerin belirlenip zorunlu tarama

yapılması gereken hastalıkların belirlenmesi

- Koruma altına alınacak veya gen bankasında saklanacak olan

materyallerde bu hastalık taramalarının yapılması ve gerekli önlemlerin

alınması.

Değerlendirme

kriterleri

Korumaya alınacak hayvan türlerinde kontrolü gereken

hastalıkların listesi

Elde edilen çıktılar E 2 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.

Fırsat ve zorluklar

Alınacak tedbir İlgili birimlere görev emri veya çağrısı yapılmalıdır.

Eylem 3 HGK için envanter, karakterizasyon ve risk eğilimleri teknik

242

standart ve protokollerin geliştirilmesi ve optimizasyonu

Sorumlu kuruluş TAGEM

Görev 1

- Envanter, karakterizasyon, risk ve eğilimlerin izlenmesi ile HGK

sürdürülebilir kullanım için uluslararası teknik standart ve protokollerin

geliştirilmesi ve optimizasyonu konularında çalışacak uzman gruplarının

oluşturulması

- Uzman gruplarınca teknik standart protokollerin geliştirilmesi.

Değerlendirme

kriterleri

- Oluşturulmuş teknik standart ve protokoller

- Uzmanlaşmış teknik ekip

Elde edilen çıktılar E 3 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.

Fırsat ve zorluklar

Alınacak tedbir Uluslararası ilişkiler geliştirilmelidir.Teknik ekibin yetiştirilmesi

veya oluşturulması için karar merciinin aktivasyonu

Stratejik öncelik 3 Doğal afetler ve hayvan hastalıklarına karşı risk yönetimi

mekanizmalarının geliştirilmesi

Eylem 1 Öngörülmüş risk senaryoları doğrultusunda Koruma sürülerinin

en az iki farklı bölgede yedeklenmesi ve hayvancılık sigortaları

uygulamalarının kullanılması

Sorumlu kuruluş TAGEM

Görev 1

- Araştırma enstitüleri, diğer araştırma kurumları ve üniversiteler

bünyesinde oluşturulmuş sürülerle halk elinde oluşturulan koruma

sürülerinin farklı bölgelerde yedeklenmesi

-Tarım sigortaları uygulamalarının yaygınlaştırılması ve koruma

programındaki hayvan varlıklarının sigortalanmalarının teşviki

Değerlendirme

kriterleri

- Yedeklenmiş sürü sayısı,

- Ortalama akrabalı yetiştirme katsayısındaki azalma

Elde edilen çıktılar E 1 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.

Fırsat ve zorluklar

Alınacak tedbir

Eylem 2 Hastalık tarama ve aşılama programlarının tüm hayvan türlerine

yönelik geliştirilip yaygınlaştırılması ve sürdürülmesi

Sorumlu kuruluş GKGM

Görev 1

- Bölgesel hastalık tarama projelerinin geliştirilmesi

- Hastalıklar ve hastalıktan korunma konularında yetiştirici eğitimi

programlarının uygulanmasına geçilmesi

- Koruma sürüleri için salgın hastalıklara karşı acil eylem planlarının

oluşturulması

Değerlendirme

kriterleri Aşılanmış ve hastalıklardan ari sürü sayısı

Elde edilen çıktılar E 2 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.

Fırsat ve zorluklar

Alınacak tedbir

243

Stratejik Alan 4: Politika Kurumsallaşma ve Altyapı

Stratejik öncelik 1 HGK’yı koruma ve sürdürülebilir kullanım hedeflerinin

planlanması ve planın gerçekleştirilmesini sağlayacak kurumsal

yapıların güçlendirilmesi

Eylem 1 Mevcut durumun tespit edilmesi ve değerlendirilmesi

Sorumlu kuruluş TAGEM

Görev 1 İnsan kaynaklarının, altyapının, finansal kaynakların, paydaşların, iş birliği

alanlarının tespiti ve durum analizi -

Değerlendirme

kriterleri

Mevcut insan kaynağı, alt yapı ve finansal kaynaklar, paydaşlar

ve işbirliği alanlarına ilişkin tespit raporu

Elde edilen çıktılar E 1 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.

Fırsat ve zorluklar

Alınacak tedbir

Eylem 2 HGK için ulusal odak noktasının güçlendirilmesi ve odak

noktası ile paydaşlar arasında güçlü eşgüdümün sağlanması

Sorumlu kuruluş TAGEM

Görev

1 Ulusal odak noktasının çalışmalarını destekleyecek şekilde personel sayı

ve kapasitesinin artırılması, alt yapı vb. güçlendirilmesi

2 Odak noktasının ayrı bütçelendirilmesinin sağlanması

3 Müdahale araçlarının belirlenmesi ve kullanılması

Değerlendirme

kriterleri

- Personel sayı ve kapasitesinde artış

- Odak noktasının bütçelendirilmesi

- Belirlenen ve kullanılan müdahale araçları

Elde edilen çıktılar E 2 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.

Fırsat ve zorluklar TAGEM HGK Araştırmaları Çalışma Grubu kapatılmıştır.

Alınacak tedbir

Stratejik öncelik 2 Ulusal, bölgesel ve uluslararası eğitim ve araştırma altyapısının

kurulması ve/veya geliştirilmesi

Eylem 1 Ulusal araştırma ve eğitim planının yapılması ve uygulanması

Sorumlu kuruluş TAGEM

Görev

1 Mevcut araştırma ve eğitim durumunun tespiti ve değerlendirilmesi

2 Araştırma ve eğitim hedef, metot ve materyallerinin belirlenmesi ve

geliştirilmesi

3

- Eğiticilerin ve araştırmacıların belirlenerek eğitilmesi

- Eğitim programlarının uygulanması sürdürülebilirliğinin sağlanması ve

bilginin yaygınlaştırılması

- Araştırıcıların çalışma koşulları ile özlük haklarının iyileştirilmesine

yönelik düzenlemelerin yapılması

Değerlendirme

kriterleri

- Hazırlanan eğitim planı

- Hazırlanan araştırma planı

- Eğitilen personel sayısı

- Üretilen eğitim materyalleri metotları

Elde edilen çıktılar Ulusal, bölgesel ve uluslararası eğitim ve araştırma altyapısının

kurulması ve/veya geliştirilmesi stratejik önceliğinde herhangi

bir gelişme sağlanamamıştır.

Fırsat ve zorluklar

244

Alınacak tedbir

Eylem 2 Uluslararası araştırma, eğitim ve bilgi paylaşımı mekanizmaların

kullanılması

Sorumlu kuruluş TAGEM

Görev

1

- İşbirlikleri yapılarak uluslararası kuruluşlardaki personelle bilgi ve

tecrübenin paylaşımının sağlanması

- Ulusal HGK durum ve eğilim raporlamaları için raporlama örneklerinin

geliştirilmesi

2 Uluslararası veri tabanları gözden geçirilerek, ulusal veri tabanlarının

geliştirilmesi ve güçlendirilmesi

Değerlendirme

kriterleri

- Bilgi paylaşım kriterlerinin belirlenmesi.

- Hazırlanan raporlama örnek sayısı

- Ulusal ve uluslararası yapılan işbirlikleri protokollerin sayısı

- Oluşturulan ve/veya entegre olunan veri tabanları

Elde edilen çıktılar E 2 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.

Fırsat ve zorluklar

Alınacak tedbir

Eylem 3 Uluslararası çalışma ağları güçlendirilerek bölgesel örgütlerin,

faaliyetlere katılımının sağlanması

Sorumlu kuruluş TAGEM

Görev 1

- Bölgesel örgütlerin tespit edilmesi

-Mevcut bölgesel odak noktaları ile yapılacak yeni faaliyet alanlarının

araştırılması

-Yeni bölgesel odakların oluşturulması için gerekli girişimlerde

bulunulması

Değerlendirme

kriterleri

- Kurulan bölgesel odak noktası

- Mevcut bölgesel odak noktaları ile ortak yeni faaliyet alanları

- Katılım sağlanan faaliyet sayısı

Elde edilen çıktılar FTPP kapsamında ‘Orta Asya Ülkelerinde HGK Yönetiminin

Teşvik Edilmesi Projesi’ kapsamında Azerbaycan, Kazakistan,

Kırgızistan, Tacikistan ve Türkiye’nin aralarında bulunduğu

ülkelerde mevcut durum ortaya konularak alt bölgesel bir odak

noktası kurulması amacıyla çalışmalar yürütülmüş ve bir

network oluşturulmuştur.

Fırsat ve zorluklar

Alınacak tedbir

Stratejik öncelik 3 HGK ulusal politikalarının ve yasal çerçevenin gözden

geçirilmesi ve geliştirilmesi

Eylem 1 HGK ulusal politikalarının ve yasal çerçevenin gözden

geçirilmesi ve geliştirilmesi

Sorumlu kuruluş TAGEM

Görev

1 Ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerin tespit edilip gözden

geçirilmesi

2

Mevcut durum analizinin yapılarak, envanter, karakterizasyon, risk ve

eğilimlerin izlenmesi ve sürdürülebilir kullanım hedeflerinin ve stratejinin

planlanması, ilgili yasal düzenlemelerin yapılması

3 HGK erişim ve kullanımından doğacak yararların paydaşları arasında adil

245

ve eşit paylaşımını içerecek yasal düzenlemelerin yapılması

Değerlendirme

kriterleri

- Mevzuat durum raporu

- Yasal düzenlemeler

- HGK’ya ulaşım ve kullanımından doğacak yararların paydaşlar

arasında paylaşımından sağlanacak fayda

Elde edilen çıktılar - Bitki, hayvan, sucul ve mikroorganizma genetik kaynaklarının

korunması ve sürdürülebilir kullanımı ile ilgili mevzuatın

birleştirilmesi için bir çalışma yapılmış ve hazırlanan

yönetmelik görüşe açılmıştır.

- Hayvan ve su ürünleri genetik kaynaklarının tesciline ilişkin

yönetmelikler birleştirilmiş, hazırlanan yönetmelik görüşe

açılmıştır.

Fırsat ve zorluklar

Alınacak tedbir

Eylem 2 Tür ve ırkların koruma öncelikleri, risk faktörleri ve hedeflerin

belirlenmesi, politikaların geliştirilmesi ve düzenli olarak

güncellenmesi

Sorumlu kuruluş TAGEM

Görev

1

- HGK tür ve ırklarından gerekli verilerin toplanması, bilgi sistemlerinin

kurulması ve geliştirilmesi, tür ve ırkların erozyonuna neden olan

faktörlerin belirlenmesi ve politikaların geliştirilmesi

2

- Irkların risk altına girmelerinin önlenmesi ve kaybolma tehdidi altındaki

ırkların korunması için kurumsal yapı ve politikaların geliştirilmesi ve

uygulamaya aktarılması

Değerlendirme

kriterleri

- Erozyona neden olan faktörler raporu

- Risk tanımlama yöntemlerinin tespiti raporu

- Risk önleme araçlarının tespiti raporu

- Koruma uygulamaları için geliştirilmiş altyapı ve politikalar

Elde edilen çıktılar E 2 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.

Fırsat ve zorluklar

Alınacak tedbir

246

EK 4 GTGK Komisyonu Ç

ok Yıllık Çalışma Programı (MYPOW)

GTGK KOMİSYONU ÇOK YILLIK ÇALIŞMA PROGRAMI: TEMEL ÇIKTI VE AŞAMALAR

15. Olağan Oturum

2014/2015

16. Olağan Oturum

2016/2017

17. Olağan Oturum

2018/2019

18. Olağan Oturum

2020/2021

19. Olağan

Oturum

2022/2023

Dünya Gıda ve Tarım

(GT) Biyoçeşitlilik

Durumu

Tarım, orman ve balıkçılık

biyoçeşitliliği yönetiminde

ekosistem yaklaşımının

dahil edilmesinin

görüşülmesi

Gıda ve Tarım

Biyoçeşitliliği Dünya

Durumunun sunulması

Gıda ve Tarım

Biyoçeşitliliği Dünya

Durumunun takibi

GT Bitki Genetik

Kaynakları 3. Dünya Durum

Raporunun sunumu

3. Küresel Eylem Planının

onaya sunulması

Bitki Genetik Kaynakları

Güncellenmiş Küresel

Eylem Planı uygulamasının

gözden geçirilmesi

Küresel Eylem Planının

güncellenme için onaya

sunulması

Küresel Eylem Planı

uygulanması değerlendiril-

mesi

Hayvan Genetik

Kaynakları

GT Hayvan Genetik

Kaynakları 2. Dünya

Durum Raporunun sunumu

Sucul Genetik Kaynaklar

GT Sucul Genetik

Kaynaklar Dünya Durum

Raporunun sunumu

Balıkçılık Tüzüğü ile ilgili

unsurların geliştirilmesi ve

sucul GK’nın geniş genetik

temelinin idamesi ile

sürdürülebilir kullanımı ve

korunmasını teminen

araçlar geliştirilmesi

Balıkçılık Tüzüğü

ilgili unsurlarının

uygulanması-nın

gözden

geçirilmesi

Orman Genetik

Kaynakları

Orman GK’nın Korunması

ve Sürdürülebilir Kullanımı

Küresel Eylem Planının

takibi

Küresel Eylem Planı

uygulamasının gözden

geçirilmesi

Orman Genetik

Kaynaklar 2.

Dünya Durum

Raporunun

sunumu

Mikroorganizma ve

Omurgasız Genetik

Kaynakları

Mikroorganizma ve

omurgasız çalışmalarının

gözden geçirilmesi

Mikroorganizma ve

omurgasız çalışmalarının

gözden geçirilmesi

246

247

15. Olağan Oturum

2014/2015

16. Olağan Oturum

2016/2017

17. Olağan Oturum

2018/2019

18. Olağan Oturum

2020/2021

19. Olağan

Oturum

2022/2023

Sektörler arası konular

GTGK farklı alt sektörleri

için ABS’nin yurtiçi

uygulamasını kolaylaştıran

taslak unsurların dikkate

alınması

Mevcut ABS araçlarının ve

GTGK üzerine etkilerinin

gözden geçirilmesi

İklim Değişikliği ve

GTGK Çalışma Programı

uygulaması-nın gözden

geçirilmesi

Hedef ve belirteçlerin

uygulanmasından edinilen

deneyimin gözden

geçirilmesi ve analiz

edilmesi

Komisyon’un GTGK’nın

korunması ve sürdürülebilir

kullanımında biyoteknoloji

entegrasyonu ve

uygulanması konusunda

Çalışma Gruplarının

çalışmalarını

değerlendirmesi

Komisyon’un GTGK’nın

korunması ve sürdürülebilir

kullanımında biyoteknoloji

entegrasyonu ve

uygulanması konusunda

Çalışma Gruplarının

çalışmalarını

değerlendirmesi

Biyoçeşitlilik ve beslenme

konusundaki çalışmaların

gözden geçirilmesi

MYPOW İlerleme Raporu

/Periyodik değerlendirme

/Gözden geçirme

Dünya durum raporlarının

etkilerinin

değerlendirilmesi

MYPOW İlerleme Raporu

/Periyodik değerlendirme

/Gözden geçirme

247

248

EK 5 Büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı küçük evcil hayvan ırklarının Türkiye’de yayılma alanları

Sığır ve manda ırklarının Türkiye’de yayılma alanları

248

249

Koyun ve keçi ırklarının Türkiye’de yayılma alanları

249

250

Tavuk, güvercin, kedi, köpek, arı ve ipekböceği genotiplerinin Türkiye’de yayılma alanları

250

251

EK 6 Önemli taksonomik gruplarda 2008 yılı IUCN Kırmızı Listesi; tanımlanan

tahmini tür sayısı, değerlendirilen tür sayısı ve tehlike altındaki tür sayısı

Tanımlanan Değerlendirilen Tehlike altında

Omurgalılar

Memeliler 5.488 5.488 1.141

Kuşlar 9.990 9.990 1.222

Sürüngenler 8.734 1.385 423

Amfibiyenler 6.347 6.260 1.905

Balıklar 30.700 3.481 1.275

Toplam 61.259 26.604 5.966

Omurgasızlar

Böcekler 50.000 1.259 626

Yumuşakçalar 81.000 2.212 978

Eklembacaklı kabuklular 40.000 1.735 606

Mercanlar 2.175 856 235

Örümceğimsiler 98.000 32 18

Kütükayaklılar 165 11 9

Yengeçler 4 4 0

Diğer 61.040 52 24

Toplam 1.232.384 6.161 2.496

Bitkiler

Yosunlar 16.000 95 82

Eğrelti otları 12.838 211 139

Açık tohumlular 980 910 323

Dikotiledonlar 199.350 9.624 7.122

Monokotiledonlar 59.300 1.155 782

Yeşil Algler 3.962 2 0

Kırmızı Algler 6.076 58 9

Toplam 298.506 12.055 8.457

Diğer

Likenler 17.000 2 2

Mantarlar 30.000 1 1

Kahverengi Algler 3.040 15 6

Toplam 50.040

Genel Toplam 1.642.189 44.838 16.928

252

EK 7 EFABIS, KKKS, TÜRKVET, HGK I. Türkiye Durum Raporunda bildirilen

ve tescil edilen Türkiye HGK

Tür Irk

Yerli Kültür

Sığır (21)

Boz Irk (T,D,E, Tes.) Aberden-Angus (T)

Doğu Anadolu Kırmızısı(T,D,E, Tes.) Avrupa Kırmızısı (T)

Kilis, Güney Anadolu

Kırmızısı(T,D,E,Tes.)

Belçika Mavisi (T)

Yerli Güney Sarısı (T,D,E, Tes.) Hereford (T)

Yerli Kara (T,D,E, Tes.) Holstein - Kırmızı Alaca (T)

Zavot (T,D,E, Tes.) Holstein - Siyah Alaca (T,D,E)

Anadolu Alacası (D,E) Jersey (T,D,E)

Anadolu Esmeri (D,E) Limousin (T)

Montbeliarde (T)

Montofon (T)

Red angus (T)

Simental (T,D,E)

Şarole (T)

Manda (2) Anadolu Mandası (T,D,E,Tes.) Murrah (T)

Koyun (45)

Acıpayam (K, E, Tes.) Doğu Friz (K)

Akkaraman (K,D, E, Tes.) İle de Frans (K)

Anadolu Merinosu (K,D,E,Tes.) Romanov (K)

Bafra (K,Tes. ) Sarole (K)

Bandırma (K,E)

Çine Çaparı (K,D,E, es.)

Dağlıç (K, D, E, Tes. )

Gökçeada (K, D, E, Tes.)

Güney Karaman (K, D, E, Tes.)

Hamdani (K, E)

Hasak (K, E, Tes.)

Hasmer (K, E, Tes.)

Hemşin (K, D, E, Tes.)

Herik (K, D, E)

İvesi (K, D E, Tes.)

Kangal Akkaraman (K, D, E, Tes.)

Karacabey Merinosu (K, D, E, Tes.)

Karagül (K, D, E)

Karakaçan (K, D, E)

Karakaş (K, D, E)

Karayaka (K, D, E, Tes.)

Karya (K, E, Tes.)

Kıvırcık (K, D, E, Tes.)

Malya (K, D, E, Tes.)

Menemen (K, D, E, Tes.)

253

Merinos (K, D, E, Tes.)

Mor Karaman (K, D, E, Tes.)

Norduz Koyunu (K, D, E, Tes.)

Ödemiş (K, D, E)

Pırlak (K,E )

Polatlı (K, Tes.)

Ramlıç (K, D, E,Tes.)

Sakız (K, D, E, Tes.)

Sönmez (K, E, Tes.)

Tahirova (K, D, E, Tes.)

Tuj (K, D, E, Tes.)

Türkgeldi (K, E, Tes.)

Zom (K, E)

Halkalı (D,E)

Kamakuyruk (E)

Asaf (E)

Keçi (18)

Abaza Keçisi (K, E) Saanen Keçisi (D, K)

Ada Keçisi (K) Benzoar (E )

Ak Keçi (K, E, Tes.) Mingrelian (E)

Ankara Keçisi (K, D, E, Tes.)

Gürcü Keçisi (K, D, E)

Halep Keçisi (K, E)

Honamlı Keçisi (K, E, Tes)

İspir Keçisi (K, E)

Kaçkar (K, E)

Kıl Keçisi (K, D, E, Tes.)

Kilis Keçisi (K, D, E, Tes.)

Malta Keçisi (K, D, E)

Norduz Keçisi (K, D, E, Tes.)

Şam Keçisi (K)

Türk Saaneen (E)

Eşek (3)

Merzifon (D, E)

Karakaçan (D, E)

Anatolian (D)

Tavuk (7)

Denizli (D, Tes.)

Gerze (D, Tes.)

Hacıkadın (D)

Sultan (D)

ATAK (Tes.)

ATAK-S (Tes.)

ATABEY (Tes.)

Hindi (1) Yerli (D, E)

Tavşan (2) Ankara (D,E,Tes.) Yeni Zelanda (D,E)

Ördek (2) Yerli (D, E) Pekin (D, E,)

254

Kaz (1) Türk Kazı (E) Native (D)

At (16)

Anadolu (D, E) İngiliz (D,E)

Çukurova (D, E) Arap (D, E)

Uzunyayla (D, E) Haflinger (D, E)

Canik (D, E)

Gemlik (D, E)

Malakan (D, E)

Hınısın Kolu Kısası (D, E)

Kurdi (E)

Türk Arap (E)

Karacabey Halfbred Arab (E)

Karacabey-Nonius (E)

Ayvacık Ponisi (E)

Rumeli Ponisi (E)

Köpek (6)

Akbaş (D,E,Tes.)

Kangal (D,E,Tes.)

Kars Çoban Köpeği (D, E)

Türk Tazısı (D, E)

Çatal Burun Av Köpeği (D, E)

Zağar İzci Köpeği (Tes.)

Güvercin (5)

Bursa Oynarı (Tes.)

Trakya Makaracısı (Tes.)

Alabadem (Tes.)

Edremit Kelebek Güvercini (Tes.)

Muğla Dalıcı Güvercini (Tes.) E: EFABIS,

K: Koyun Keçi Kayıt Sistemi,

T: TÜRKVET,

Tes: Tescil;

D; HGK I. Türkiye Durum Raporu

255

Ek 8 Dişi ve erkek damızlık birey sayılarına göre etkin populasyon büyüklükleri

Erkek

sayısı

Dişi sayısı

10 15 20 30 40 50 100 250 500 750 1000 2000 4000 6000 8000 10000

1 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4

2 7 7 7 8 8 8 8 8 8 8 8 8 8 8 8 8

3 9 10 10 11 11 11 12 12 12 12 12 12 12 12 12 12

4 11 13 13 14 15 15 15 16 16 16 16 16 16 16 16 16

5 13 15 16 17 18 18 19 20 20 20 20 20 20 20 20 20

6 15 17 18 20 21 21 23 23 24 24 24 24 24 24 24 24

7 16 19 21 23 24 25 26 27 28 28 28 28 28 28 28 28

8 18 21 23 25 27 28 30 31 31 32 32 32 32 32 32 32

9 19 23 25 28 29 31 33 35 35 36 36 36 36 36 36 36

10 20 24 27 30 32 33 36 38 39 39 40 40 40 40 40 40

11 25 28 32 35 36 40 42 43 43 44 44 44 44 44 44

12 27 30 34 37 39 43 46 47 47 47 48 48 48 48 48

13 28 32 36 39 41 46 49 51 51 51 52 52 52 52 52

14 29 33 38 41 44 49 53 54 55 55 56 56 56 56 56

15 30 34 40 44 46 52 57 58 59 59 60 60 60 60 60

16 36 42 46 48 55 60 62 63 63 63 64 64 64 64

17 37 43 48 51 58 64 66 66 67 67 68 68 68 68

18 38 45 50 53 61 67 69 70 71 71 72 72 72 72

19 39 47 52 55 64 71 73 74 75 75 76 76 76 76

20 40 48 53 57 67 74 77 78 78 79 80 80 80 80

21 49 55 59 69 77 81 82 82 83 84 84 84 84

22 51 57 61 72 81 84 85 86 87 88 88 88 88

23 52 58 63 75 84 88 89 90 91 91 92 92 92

24 53 60 65 77 88 92 93 94 95 95 96 96 96

255

256

Erkek

sayısı

Dişi sayısı

10 15 20 30 40 50 100 250 500 750 1000 2000 4000 6000 8000 10000

25 55 62 67 80 91 95 97 98 99 99 100 100 100

26 56 63 68 83 94 99 101 101 103 103 104 104 104

27 57 64 70 85 97 102 104 105 107 107 108 108 108

28 58 66 72 88 101 106 108 109 110 111 111 112 112

29 59 67 73 90 104 110 112 113 114 115 115 116 116

30 60 69 75 92 107 113 115 117 118 119 119 120 120

31 70 77 95 110 117 119 120 122 123 123 124 124

32 71 78 97 113 120 123 124 126 127 127 127 128

33 72 80 99 117 124 126 128 130 131 131 131 132

34 74 81 101 120 127 130 132 134 135 135 135 136

35 75 82 104 123 131 134 135 138 139 139 139 140

36 76 84 106 126 134 137 139 141 143 143 143 143

37 77 85 108 129 138 141 143 145 147 147 147 147

38 78 86 110 132 141 145 146 149 151 151 151 151

39 79 88 112 135 145 148 150 153 154 155 155 155

40 80 89 114 138 148 152 154 157 158 159 159 159

41 90 116 141 152 155 158 161 162 163 163 163

42 91 118 144 155 159 161 165 166 167 167 167

43 92 120 147 158 163 165 168 170 171 171 171

44 94 122 150 162 166 169 172 174 175 175 175

45 95 124 153 165 170 172 176 178 179 179 179

46 96 126 155 168 173 176 180 182 183 183 183

47 97 128 158 172 177 180 184 186 187 187 187

48 98 130 161 175 180 183 188 190 190 191 191

49 99 132 164 179 184 187 191 194 194 195 195

50

100 133 167 182 188 190 195 198 198 199 199

256

257

ÖZGEÇMİŞ

Adı Soyadı : Ayşe Oya AKIN

Doğum Yeri : Ankara

Doğum Tarihi : 27/08/1972

Medeni Hali : Bekar

Yabancı Dili : İngilizce

Eğitim Durumu

Lise : Ayrancı Lisesi, 1989

Lisans : A.Ü.Z.F. Zootekni Bölümü, 1994

Yüksek Lisans: A.Ü.Z.F. Zootekni Bölümü Biyometri ve Genetik AbD, 1997

Çalıştığı Kurumlar

AÜ.Z.F. Zootekni Bölümü Biyometri ve Genetik AbD, 1995-2002

GTH Bakanlığı, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü, 2002-

Yayınlar

SCI Yayın

Öner, Y., Pullu, M., Akın, O., Elmacı, C. 2011. Bursa Bölgesinde Yetiştirilen İsviçre

Esmeri ve Siyah Alaca Irkı Sığırlarda Beta Laktoglobulin (β-lg) ve Büyüme

Hormonu (bGH) Gen Polimorfizmlerinin HaeIII ve MspI Restriksiyon Enzimleri

Kullanılarak İncelenmesi. Kafkas Ünv. Vet. Fak. Derg. 17 (3): 371-376

Hakemli Dergiler

Ertuğrul, M., Dellal, G., Soysal, M.İ., Elmacı, C., Akın, O., Arat, S., Barıtçı, İ.,

Pehlivan, E., Yılmaz, O. 2009. Türkiye Yerli Koyun Irklarının Korunması. U.Ü.

Ziraat Fakültesi Dergisi, 23(2) 97-119.

Boettcher, P.J. and Akin, O. 2010. Current Arrangements for National and Regional

Conservation of Animal Genetic Resourses. Animal Genetic Resources Information

Bulletin, 47: 73-83.

258

Uluslararası Yayınlar

Akın, A.O. 2011. Animal Genetic Resources Conservation and Sustainable Utilization:

Regional Experiences in Europe. 8th

RBI Global Conference on Conservation of

AnGR, 4-8 October Tekirdağ,11-18.

Ertuğrul, M., Soysal, M.İ. ve Akın, A.O. 2011. Farm Animal Genetic Diversity and

Conservation in Turkiye. 8th

RBI Global Conference on Conservation of AnGR, 4-8

October Tekirdağ, 23-28.

Öner, Y., Akın, O., Ertuğrul, M. 2011. Overwiev on Agrienvironmental Measures. 8th

RBI Global Conference on Conservation of AnGR, 4-8 October Tekirdağ, 465-466.

Ulusal Yayınlar

Akın, A.O. ve Kesici, T. 1998. Fenotipik Benzeyen ve Benzemeyenlerin Çiftleştiril-

mesinin Tribolium confusum Duv. Populasyonlarındaki Genetik Parametreler

Üzerine Etkisi. II. Ulusal Zootekni Bilim Kongresi, 22-25 Eylül, 133-141.

Ertuğrul, M., Dellal, G., Elmacı, C., Akın, O., Karaca, O., Altın, T. ve Cemal, İ. 2005.

Hayvansal Gen Kaynaklarının Koruma ve Kullanımı. Türkiye Ziraat Mühendisliği

VI. Teknik Kongresi, 3-7 Ocak, 275-290.

Ertuğrul, M., Dellal, G., Elmacı, C., Akın, A.O., Pehlivan, E. Soysal, M.İ. ve Arat, S.

2010. Çiftlik Hayvanları Genetik Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir

Kullanımı. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası VII. Teknik Kongresi. 11-15 Ocak,

179-198.

Elmacı, C., Ertuğrul, M., Soysal, İ., Dellal, G., Akın, O. ve Pehlivan, E. 2010. Organik

Hayvansal Üretim ile Dünya’da ve Türkiye’de Evcil Yerel Çiftlik Hayvan Genetik

Kaynaklar Çeşitliliği. Türkiye 1. Organik Hayvancılık Kongresi. 1-4 Temmuz,

Kelkit, Gümüşhane. s: 145-167.

Ertuğrul, M., Akın, O., Yıldırır, M., Dellal, G., Togan, İ., Pabuccuoğlu, S., Koyuncu,

M., Öner, Y., Yılmaz, O., Koncagül, S., Pehlivan, E., Kiraz, S., Elmacı, C., Dağ, B.

ve Özder, M. 2015. Türkiye çiftlik hayvanları genetik kaynaklarının korunması ve

sürdürülebilir kullanımı. Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası VIII. Teknik Kongresi.

12-16 Ocak, 212-236.

259

Diğer

Özkan M., S. Aydoğan, A. Akın. O. 1999. Münferit Bıldırcın Hatlarında Tam Diallel

Analizi Yönteminin Uygulanması. Ankara Üniversitesi Araştırma Fonu Sonuç

Raporu.

Akın, O. 2007. Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarını Koruma Projesi. Türk Tarım

Dergisi, 173, 35-37

Akin, O.A. and Yildirir, M. 2015. Promoting the Management of Animal Genetic

Resources in SEC Countries. FTPP GCP/SEC/003/TUR Project Report, 25 p.,

FAO, Ankara.