aralık 2017, s. 432-449 1 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/g00189/2017_17/2017_17_bahsib.pdf ·...

18
Yıl: 4, Sayı: 17, Aralık 2017, s. 432-449 Bahtiyar BAHŞİ 1 MAHTUMKULU DİVANI’NDA PEKİŞTİRME Özet “Mahtumkulu Divanı’nda Pekiştirme” başlıklı bu çalışma Mahtumkulu’nun Divanı adlı eserinde geçen pekiştirmeler üzerine bir incelemedir. Bu çalışmada Mahtumkulu Divanı’nda yer alan pekiştirme ve pekiştirme unsurları tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışma hazırlanırken Himmet Biray’ın “Mahtumkulu Divanı” adlı eseri esas alınmıştır. Araştırmanın Giriş bölümünde Türkmen Edebiyatı ve Mahtumkulu hakkında açıklamalara yer verilmiştir. Araştırmanın “İnceleme” bölümünde ise pekiştirmenin oluşum şekilleri dört ana başlıkta incelenmiştir. Her bölüm kendi içinde alt başlıklara ayrılmış, bu alt bölümlerde pekiştirmelerin türleri hakkında bilgi verilmiştir. Her alt başlıkta yer alan pekiştirme türü için Türkologlarca verilmiş açıklamalar da bu başlık altındaki incelememizde yer bulmuştur. Sonuç bölümünde ise tespit edilen bulgular genel bi r değerlendirme yapılarak özetlenmiştir. Ayrıca araştırma sonucunda elde edilen veriler grafiklerle gösterilmiştir. Anahtar Kelimeler: Türkmen, Pekiştirme, Mahtumkulu Şiirleri INTENSIFİCATION IN THE DIVAN OF MAHTUMKULU Abstract This work entitled “İntensification in the Divan of Mahtumkulu” is a study on the intensifications included in the Divan of Mahtumkulu. In this study, intensification and intensive elements of the Mahtumkulu Divan are tried to be determined. Himmet Biray’s work entitled “Divan of Mahtumkulu” is taken as the basis while the study is being prepared. In the introduction section of the research, there are explanations about Turkmen Literature and Mahtumkulu. In the “Investigation” section of the study, the formation patterns of the intensification examined in four main sections. Each section is subdivided into subheadings and information about the types of intensification is given in these subheadings. 1 Okt. Dr. İnönü Üniversitesi Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi, [email protected]

Upload: others

Post on 18-Jan-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Aralık 2017, s. 432-449 1 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00189/2017_17/2017_17_BAHSIB.pdf · Özkan (2006: 62) Türkmen Edebiyatı’nın Hoca Ahmet Yesevi ile baladığını

Yıl: 4, Sayı: 17, Aralık 2017, s. 432-449

Bahtiyar BAHŞİ1

MAHTUMKULU DİVANI’NDA PEKİŞTİRME

Özet

“Mahtumkulu Divanı’nda Pekiştirme” başlıklı bu çalışma Mahtumkulu’nun

Divanı adlı eserinde geçen pekiştirmeler üzerine bir incelemedir. Bu çalışmada

Mahtumkulu Divanı’nda yer alan pekiştirme ve pekiştirme unsurları tespit

edilmeye çalışılmıştır. Çalışma hazırlanırken Himmet Biray’ın “Mahtumkulu

Divanı” adlı eseri esas alınmıştır. Araştırmanın Giriş bölümünde Türkmen

Edebiyatı ve Mahtumkulu hakkında açıklamalara yer verilmiştir. Araştırmanın

“İnceleme” bölümünde ise pekiştirmenin oluşum şekilleri dört ana başlıkta

incelenmiştir. Her bölüm kendi içinde alt başlıklara ayrılmış, bu alt bölümlerde

pekiştirmelerin türleri hakkında bilgi verilmiştir. Her alt başlıkta yer alan

pekiştirme türü için Türkologlarca verilmiş açıklamalar da bu başlık altındaki

incelememizde yer bulmuştur. Sonuç bölümünde ise tespit edilen bulgular genel bir

değerlendirme yapılarak özetlenmiştir. Ayrıca araştırma sonucunda elde edilen

veriler grafiklerle gösterilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Türkmen, Pekiştirme, Mahtumkulu Şiirleri

INTENSIFİCATION IN THE DIVAN OF MAHTUMKULU

Abstract

This work entitled “İntensification in the Divan of Mahtumkulu” is a study

on the intensifications included in the Divan of Mahtumkulu. In this study,

intensification and intensive elements of the Mahtumkulu Divan are tried to be

determined. Himmet Biray’s work entitled “Divan of Mahtumkulu” is taken as the

basis while the study is being prepared. In the introduction section of the research,

there are explanations about Turkmen Literature and Mahtumkulu. In the

“Investigation” section of the study, the formation patterns of the intensification

examined in four main sections. Each section is subdivided into subheadings and

information about the types of intensification is given in these subheadings.

1 Okt. Dr. İnönü Üniversitesi Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi,

[email protected]

Page 2: Aralık 2017, s. 432-449 1 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00189/2017_17/2017_17_BAHSIB.pdf · Özkan (2006: 62) Türkmen Edebiyatı’nın Hoca Ahmet Yesevi ile baladığını

SOBİDER

Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:17, Aralık 2017, s. 432-449

Bahtiyar Bahşi

433

Explanations given by Turkologists for the intensification in each subtitle have also

been found in our review under this title. In the conclusion section, the findings

are summarized with an overall evaluation. In addition, the data obtained in the

research are presented with graphics.

Key Words: Turkmen, Intensive, Mahtumkulu's Poems

1.GİRİŞ

1. Türkmen Edebiyatı

Türkiye, Gagavuz ve Azerbaycan Türkçesiyle birlikte Batı grubu Türk lehçeleri arasında

yer alan Türkmen Türkçesi müstakil bir yazı diline Azerbaycan ve Türkiye Türkçesine göre

daha geç bir zamanda sahip olmuştur. Yazı diline geç bir zamanda kavuşan Türkmenlerin yazılı

edebiyatta eser vermeleri gecikmiş ve bu alanda istedikleri başarıyı gösterememişlerdir. XVIII.

yüzyılın sonuna kadar Çağatay Türkçesini kullanan Türkmenlerin yazılı edebiyatta

gösteremedikleri başarıyı sözlü edebiyatta Mahtumkulu, Molla Nefes gibi sanatçıları

yetiştirerek göstermişlerdir. Ayrıca halk arasında Leyla ile Mecnun, Yusuf ile Züleyha, Tahir ile

Zühre, Aslı ile Kerem gibi halk hikâyeleri halk arasında oldukça yaygın olarak anlatılmıştır.

Özkan (2006: 62) Türkmen Edebiyatı’nın Hoca Ahmet Yesevi ile başladığını Kıssa-i

Yusuf şairi Ali (13. yüzyıl) ve Benaî (15. yüzyıl) ile sürdürüldüğünü ifade eder. Türk dili

üzerine araştırma yapan ve önemli eserlere imza atan isimlerin çoğu ise “Kıssa-i Yusuf’u ve

Ahmet Yesevi’nin şiirlerini Türk dilinin ortak eserleri olarak kabul etmektedir. Bu bakımdan

Türkmenlerin yazı diline kavuşmaları ve kendi dilleriyle eser vermeleri 18. yüzyılı

bulmuştur.18. yüzyılda ise Türkmen Türkçesi Mahtumkulu’nun şiirleriyle bir yazı dili haline

gelir.

Bugünkü Türkmen Türkçesi ise 18- 19. yüzyılda eser veren Zelilî, Azadî, Gaibî ve

Mahtumkulu gibi şairlerin eserlerini temel kabul ederek oluşmaya başlamıştır.

2. Mahtum Kulu ve Şiirleri

Türkmen Türkçesini yazı dili haline getiren Mahtumkulu 1730- 1780 yılları arasında

yaşamıştır. Çocukluğunda ilk eğitimini babası olan meşhur Türkmen şair Devlet Mehmed

Azadî’den almıştır, daha sonra ise Buhara ve Hive’de medrese eğitimi görmüştür. Arapçayı,

Farsçayı, Çağatay Türkçesini öğrenerek Nizamî, Sâdi, Fuzûlî, Nevâyî gibi Türk ve Fars

edebiyatlarının klasiklerini okuyarak bu dillere ait özellikleri tanımıştır. Şiirlerinde Pıragî

mahlasını kullanan şair mahallî Türkmen ağzını kullanarak Türkmencenin yazı dili haline

gelmesini sağlamıştır.(Biray: 1992:13)

Türkmenlerin meşhur şairi Mahtumkulu yaşadığı dönemde Çağatay Türkçesinin etkisi

altında kalmamış ve şiirlerini yerel Türkmen ağzıyla yazarak Türkmencenin bir yazı dili haline

gelmesine önemli katkıda bulunmuştur.

Buran, A., ve E. Alkaya. (2007:111) Mahtumkulu’nun şiirlerinde halk kültürüne genişçe

yer ayırdığını, sözü veciz kullanma, atasözlerine yer verme gibi hususlarda büyük bir başarı

gösterdiğini ifade eder.

3.Pekiştirme

Page 3: Aralık 2017, s. 432-449 1 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00189/2017_17/2017_17_BAHSIB.pdf · Özkan (2006: 62) Türkmen Edebiyatı’nın Hoca Ahmet Yesevi ile baladığını

SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 17, Aralık 2017, s. 432-449

Mahtumkulu Divanı’nda Pekiştirme

434

Türkiye Türkçesinde yer alan dil bilgisi kitapları incelendiğinde te’kîd, pekitme, obartma

ve berkitme gibi kavramların pekiştirme kavramı yerine kullanıldığı saptanmıştır. Te’kîd

sözcüğü Osmanlı Türkçesi Sözlüğünde (2012: 1673) 1- Sağlam duruma getirme, güçlendirme.

2- Pekiştirme, üsteleme, tekrara tekrar söyleme. 3- Pekiştirme şeklinde açıklanırken pekitme

kavramı Türkiye Türkçesi Sözlüğünde (2005:1591), güç vermek, güçlendirmek, tekit etmek

şeklinde açıklanırken; obartma (2005:1487) terimi, bir şeyi olduğundan büyük veya çok

göstererek anlatmak, mübalağa etmek; berkitme (2005: 248) terimi ise sağlamlaştırma, tahkim,

takviye şeklinde tanımlanmıştır.

Üstüner (2003:6) pekiştirmeyi “Dilin söz dizimi kurallarından, kelime, ek veya ses

unsurlarından birini kullanarak, ifade edilenler arasındaki bir sözün belirginleştirilmesi; kelime,

kelime grubu ve cümle gibi bir dil birliğinin anlamının güçlendirilmesi, kesinleştirilmesi veya

belirttiği kavramın aşırılığın bildirilmesi; bir unsura dikkat çekilmesi veya bu unsurun ön plana

çıkarılması” şeklinde tanımlamıştır.

Pekiştirme terimi karşılığında Azerî Türkçesinde ğüvvätlandırmä, Türkmen Türkçesinde

güyçlendirme, Gagavuz Türkçesinde pekleştirmäk ~intensiv~kaavileştirmäk, Özbek

Türkçesinde küçäytmä, Tatar Türkçesinde köçäytü forması ~intensiv forması~ arttıru, Başkurt

Türkçesinde kösäyew ~intensiv, Kumuk Türkçesinde güçlendiriw, Karaçay-Malkar Türkçesinde

köçlendiriw, Nogay Türkçesinde kuwatiandıruw ~küyeştüw~ artıklık, Kazak Türkçesinde

küşeytüw, Kırgız Türkçesinde küçötüü, Altay Türkçesinde tıñıdıları ~intensiv, Hakas

Türkçesinde tudıs, Tuva Türkçesinde köşteldireri, Şor Türkçesinde tudış terimleri

kullanılmaktadır (Naskali, 1997:69).

4.Pekiştirme Türleri

Pekiştirme ve pekiştirme türleri ile ilgili detaylı bir araştırma yapan Üstüner’in (2003: 13)

yapmış olduğu sınıflandırma araştırmamız için esas olarak kabul edilmiştir ve yapılan

sınıflandırma aşağıda belirtilmiştir:

1. Seslerle Yapılan Pekiştirme

2. Eklerle Yapılan Pekiştirme

3. Kelimelerle Yapılan Pekiştirme

4. Söz Dizimi İle Yapılan Pekiştirme

5.Yöntem

Bu çalışmada, Himmet Biray tarafından hazırlanan “Mahtum Kulu Divanı” adlı eser

taranmış ve Mahtum Kulu'nun şiirlerinde geçen pekiştirmeler fişlenmiştir. Elde edilen veriler

dört ana başlıkta incelenmiştir. Tasnif edilen verilerde yanındaki parantezde bulunan eser

kısaltmasının yanındaki rakamlar, taranan eserin sayfa numarasını vermektedir.

2.BULGULAR

2.1.Seslerle Pekiştirme

2.1.1.Vurgulama Yöntemiyle Yapılan Pekiştirme

Koç (1992: 294), sözcüğün bir sesleminin diğer seslemlere göre daha belirgin bir biçimde

baskılı olarak söylenmesi olarak ifade eder. Topaloğlu (1989: 154) vurguyu konuşma ve okuma

sırsında bir hece veya kelimenin diğerlerinden daha baskılı olarak söylenmesi olarak açıklar.

Page 4: Aralık 2017, s. 432-449 1 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00189/2017_17/2017_17_BAHSIB.pdf · Özkan (2006: 62) Türkmen Edebiyatı’nın Hoca Ahmet Yesevi ile baladığını

SOBİDER

Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:17, Aralık 2017, s. 432-449

Bahtiyar Bahşi

435

Vardar ise (2007: 212) bir sözcükteki ya da sözcük öbeğindeki bir seslemi öbürlerine oranla

daha belirgin, baskılı kılan yeğinlik artışı olarak tanımlamaktadır.

Türkiye Türkçesi ile ilgili gramer kitaplarında vurgunun tanımının genel olarak benzerlik

taşıdığı tespit edilmiştir. Bazı araştırmacıların ise genel olarak yapılan bu tanımlamalardan farklı

olarak pekiştirme vurgusu ya da berkitme vurgusu terimlerini tercih ettikleri görülmüştür.

İncelenen eserlerde pekiştirme amacıyla yapılan vurgu terimlerinin açıklamaları şu şekildedir:

Korkmaz (2007:176) “Gramer Terimleri Sözlüğü”nde pekiştirme vurgusunu, söz içinde

çoğu zaman vurguyu üzerinde taşıyan hecenin daha şiddetli vurgulanmasıyla, bir maksadın, bir

duygunun daha iyi belirtilmesini sağlayan unsur olarak açıklar.

“Türkçenin Grameri” adlı eserinde Banguoğlu (2007:121-122) “Berkitme Vurgusu”

başlığı altında verdiği tanımda, pekiştirme vurgusunu şu şekilde ifade etmiştir: “ Bir maksadı,

bir duyguyu şiddetle belirtmek için söz içinde bir heceyi olağanüstü vurgularız. Bu öteki

vurgulardan yeğinlikçe üstündür. Çoğu zaman zaten vurgulu bir hecenin üstüne gelir. Başka

hecenin üstüne geldikçe de kelimenin asıl vurgusunu çeker.”

Ses ve konuşma ile daha net anlaşılabilen vurguya dair pekiştirme örneklerinin taranan

yazılı metinlerden tespit edilmesi net ve tutarlı bir sonuca götürmeyeceği düşüncesiyle

çalışmamızda vurguya ait pekiştirmeler metin içeriğindeki ünlemli kullanımlardan hareketle

tespit edilmiştir.

Tespit edilen örnekler ise şunlardır:

Ömrüm, ey gönül ömrüm, ey! (MD, s.487)

Nasip koymaz, gider yolum bağlar, hey! (MD, s.522)

Deseler: “Atlan ha atlan!” (MD, s.266)

Gile eder senden canın, gıybetkeş! (MD, s.272)

Karun haz(i)nesin kola aldım tut! (MD, s.285)

Kanı aklın oda düşüp yan dünyâ! (MD, s.306)

Cân bermey kurtulmak yok hiç aña imkân, ey dost! (MD, s.51)

Yine bu devrân-ı âlî sizindir! (MD, s.351)

Yâda düşer önki gezen çağlar, hey! (MD, s.314)

Bağışlanan neyler, yârim ya Cebbar! (MD, s.152)

2.1.2. Ünsüz İkizleşmesi

Bir sözcüğün vurgulu söylenirken sözcüğün içinde yer alan herhangi bir ünsüzün

ikizleşmesi sonucu oluşan ses olayıdır. Araştırmacılar dilimizde meydana gelen ünsüz

ikizleşmesinin çoğunun pekiştirme sonucunda oluştuğunu ifade etmişlerdir.

Banguoğlu (2007: 122), derin bir duyguyu anlatmak için kelimenin şiddetli bir şekilde

söylenmesi sonucu heceyi kapsayan seste ikizleşmenin meydana geldiğini ifade eder ve

“ya”zzık, ko “cca” örneklerini verir.

Page 5: Aralık 2017, s. 432-449 1 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00189/2017_17/2017_17_BAHSIB.pdf · Özkan (2006: 62) Türkmen Edebiyatı’nın Hoca Ahmet Yesevi ile baladığını

SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 17, Aralık 2017, s. 432-449

Mahtumkulu Divanı’nda Pekiştirme

436

Ergin (2008:66), “yeddi, sekkiz, dokkuz” gibi kelimelerde görülen ikizleşmenin heceler

üzerindeki vurgulu söyleyişten kaynaklandığını ifade eder.

Deny (2012: 80) ikizlemenin anlama abartı vermek için oluştuğunu ifade eder ve şu

örneği verir:“Birden eşek deme, çaresiz henüz müsvedde; Ne getişkinleri var, dursun o sağlam

şedde.”

Bütün bu açıklamalar özellikle söylenenin pekiştirildiği durumlarda sözcüğün vurgulu

söylendiğini ve bu vurgulama sonucunda ünsüzün ikizleştiğini göstermektedir.

Tespit edilen örnekler ise şunlardır:

Hemmesinin dili senâlı geldi (MD, s.35).

Hemme âvâz eylep “Aleyk” aydılar (MD, s.37).

Amma zemîn ceset savrup gidiptir (MD, s.59).

Ammâ ki bir zarûr hâcet dünyadır (MD, s.64).

Karrılık yetmezden burun (MD, s.69).

Yiğit yok, karrı yok, hoca yok, kul yok (MD, s.72).

Amma ki hak söze ten beren yoktur (MD, s.270).

Deñme-den sevdanın üssesi bolmaz (MD, s.279).

Gümânsız yanarsın, tüssesi bolmaz (MD, s.279).

Haram eyle, amma berme pulunu (MD, s.320).

Karrıya aylandı biz gören yaşlar (MD, s.446)

2.2. Eklerle Pekiştirme

2.2.1. +An Eki İle Yapılan Pekiştirme

Türkçenin en eski yazılı belgelerinden günümüze kadar pekiştirme amacıyla kullanılan

bir ektir. Çeşitli ek ve edatlarla birleşerek kullanımları da yayındır. Bunun yanı sıra sıfat, zarf,

edat veya çekimli fiillerden sonra da kullanılmaktadır.

Üstüner (2003:87) “Ekin daha çok pekiştirme görevi yapan -e, -me, -le vs. gibi diğer ek

ve edatlarla birlikte +-an/+-en şeklinde veya sadece bir ekin bir bakiyesi olarak -n şeklinde,

bazen de ünlüsü daralmış olarak +-ın/+-in şeklinde Türkçenin hemen hemen bütün tarihi yazı

dillerinde ve çağdaş lehçelerinde kullanıldığını” belirtmektedir.

Hacıeminoğlu (1984:47) “Türk Dilinde Edatlar” isimli eserinde ise Çağatay ve Batı

Türkçesinde görülen “ilen” edatını, ile + n şeklinde ayırmakta ve bunun “ile” edatıyla anlam ve

görev bakımından benzer olduğunu belirtmektedir. Sonda yer alan “+n” sesinin vasıta eki

olduğunu ve bu ekin anlamı kuvvetlendirmek için kullanıldığını söylemektedir.

Tespit edilen örnekler ise şunlardır:

Cihân gindir, çendân bilen de bardır (MD, s.50).

Kol bilen köterip, atıp bolmayır (MD, s.75).

Tırnak bilen dağlar delen Benican (MD, s.82).

Page 6: Aralık 2017, s. 432-449 1 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00189/2017_17/2017_17_BAHSIB.pdf · Özkan (2006: 62) Türkmen Edebiyatı’nın Hoca Ahmet Yesevi ile baladığını

SOBİDER

Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:17, Aralık 2017, s. 432-449

Bahtiyar Bahşi

437

Kaşığı gam bilen dolu, dünyâ hey! (MD, s.89).

Bi çürük hoz bilen cihân cevherin (MD, s.99).

Ahmaklık bilen özüm (MD, s.109).

Niçe işi akıl bilen cem etsen (MD, s.114).

Aşık bilen men dâd eylep (MD, s.172).

İhlâs bilen Allâh için mal bersen (MD, s.225).

Mahtumkulu, öğüt bergin söz bilen (MD, s.227).

2.2.2. + CAk Eki İle Yapılan Pekiştirme

Türkçede sıfatların sonuna gelerek eklendiği sıfatın anlamın boyutunu derecelendirerek

pekiştiren eklerden biri de + CAk ekidir.

Korkmaz (1995:65-71) bu ekin yapısını +çak < +ça ekinin + ok pekiştirme ekiyle

kaynaşmasıyla oluştuğunu belirtir ve bu eki pekiştirme ekine dayandırır. Ayrıca Korkmaz,

“+çak” ekinin Alt., Tel., Küer., Şor gibi Altay lehçeleri ile Uyg, Çağ., Özb., Tar., Trkm, ve

Osm. Türkçelerinde görüldüğünü, Oğuz ve Türkmen lehçelerinde bu ekin genişletilmiş olarak

“+çağ + az, +çuğ + az” şekillerinde kullanıldığını belirtmektedir.

Korkmaz (2003:40) bu ekin sıfatlardan pekiştirilmiş küçültme sıfatları türettiğini şu

örneklerle açıklamaktadır: büyücek (büyük+cek), ılıcak (ılık+cak), ısıcak (ısı+cak)> sıcak,

küçücek (küçük + çek), sağlıcak (sağlık+cak), soğucak (soğuk+cak) “oldukça soğuk”. Korkmaz

aynı çalışmasında bu ekin sıfatlaradan pekiştirilmiş bazı zarflar türettiğini belirtir ve şu örnekleri

verir: çabucak (<çabuk+çak), demincek, hemencek, şimdicek.

Tespit edilen örnekler ise şunlardır:

Yığnan, yığınçağın barı kül oldu (MD, s.226)

Bolcak oğlan yaşlığından bellidir (MD, s.357)

2.2.3.+lAr Eki İle Yapılan Pekiştirme

“+lar” eki Türk lehçelerinde çokluk anlamına bağlı olarak kullanılan pekiştirme görevli

bir ek olma özelliği taşır.

Deny (2012: 158) ise +lar çokluk ekinin Türkiye Türkçesinde bazı durumlarda eşyanın

çokluğunu bildirdiğini fakat ekin, daha çok aşırılık bildirmek, ifadeyi pekiştirmek ve ifadeye

şiddet vermek için kullanıldığını ifade etmiştir. Araştırmacı şunları örnek vermiştir: Bu ḳışta

ḳıyamette ben onun için Anḳaralara ḳadar geldim, onunla beraber İstanbullar mı, İzmirler mi,

Adanalılar mı, Konyalar mı dolaşmadım.

Korkmaz (2003:257-259) +lar ekinin isimlere çokluk anlamı dışında pekiştirme anlamı da

kattığını özellikle bu ekin, çokluk anlamı taşıyan cins adlarda anlam güçlendirmesi yaptığını

belirtir. Korkmaz’ın konuyla ilgili verdiği örnek ise şu şekildedir:

Savaşın verdiği dehşet karşısında yerler, gökler, inim inim inledi.

Tespit edilen örnekler ise şunlardır:

Page 7: Aralık 2017, s. 432-449 1 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00189/2017_17/2017_17_BAHSIB.pdf · Özkan (2006: 62) Türkmen Edebiyatı’nın Hoca Ahmet Yesevi ile baladığını

SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 17, Aralık 2017, s. 432-449

Mahtumkulu Divanı’nda Pekiştirme

438

Niçeler bar, hayır ister, şer tapar (MD, s.225)

Niçeler bar, kum deyip karbar, zer tapar (MD, s.225)

Yurtlar virân boldu, zindan yurt boldu (MD, s.239)

Kör boldu mollalar, yapıldı yollar (MD, s.238)

Mertler namert boldu, nâmert mert boldu (MD, s.239)

Deryâ boldu akan yaşlar (MD, s.412)

Kışta nevruz geldi, kış boldu yazlar (MD, s.406)

Dağları yandırıp ahım (MD, s.423)

Gömüldü deryâlar, yıkıldı dağlar (MD, s.456)

Bu nöbet çoklardan geçip gelendir (MD, s.49).

Gözlerin cellâttır, dillerin ayyâr (MD, s.68).

Yaş yerine aktı gözümden kanlar (MD, s.93).

Kara kanlar yutup, hasretler çekip (MD, s.96).

Çöller, düzler çekebilmez bu derdi (MD, s.143).

Cenk vaktinde yiğitlerin baştaşı (MD, s.339).

Şâhların şâhları, İslâmın zeyni (MD, s.493).

2.2.4. + DIr / + DUr Eki İle Yapılan Pekiştirme

Ek fiilin geniş zamanının 3. teklik şahsında kullanılan -dır / -dir / -dur / -dür / -tır / -tir / -

tur / -tür eki hikâye, rivayet, şart dışında fiillerle dördüncü bir bileşik çekim oluşturmaktadır. Bu

çekimli ifadeler fiilde kuvvetlendirme anlamını meydana getirmektedir.

Korkmaz (2003:697-727) Dır / -Dur bildirme ekinin fiillerin duyulan geçmiş zaman, -

makta ekiyle oluşturulan şimdiki zaman ve gelecek zaman kiplerinin üçüncü şahıs teklik ve

çokluk çekimlerinde fiilin anlamına bir “kesinlik” ve “pekiştirme” anlamı kattığını ifade ederek

şu örneği verir:Yeter olmuştur, gün günden beter olmuştur ve de bıçak gelip kemiğe

dayanmıştır.

Ergin (1985:330-331) bu ekin şimdiki zaman, kuvvetlendirme ve ihtimal olmak üzere üç

fonksiyonunun bulunduğunu belirtir. Günümüzde asıl fonksiyonu olan şimdiki zaman ifadesinin

pek belirmediğini, kipleri şimdiki zamana naklederken kuvvetlendirme ve ihtimal anlamlarının

da ön plana çıktığını ifade eder.

Tespit edilen örnekler ise şunlardır:

Kırka kadem koydum, kâsem dolmuştur (MD, s.243)

Ondan efgan tartıp, gönlüm kalmıştır (MD, s.243)

Niyet bana yaman hem-râh bolmuştur (MD, s.243)

Açılmıştır anda renk be renk güller (MD, s.36)

2.2.5. -GIl Eki İle Yapılan Pekiştirme

Page 8: Aralık 2017, s. 432-449 1 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00189/2017_17/2017_17_BAHSIB.pdf · Özkan (2006: 62) Türkmen Edebiyatı’nın Hoca Ahmet Yesevi ile baladığını

SOBİDER

Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:17, Aralık 2017, s. 432-449

Bahtiyar Bahşi

439

Türkçenin ilk yazılı belgelerinden günümüze kadar kullanılan -GIl emir kipinin en önemli

özelliği pekiştirme görevinin anlamda belirgin olarak görülmesidir.

Anadolu sahasında yazılan Türkçenin grameri ile ilgili eserler incelendiğinde özellikle bu

ekin Eski Türkçeden günümüze kadar kullanıldığı ve bu ekin cümlelerde emir kipinin anlamını

pekiştirdiği görülmüştür.

Gülsevin (2007:111) ise -GIl ekinin Eski Anadolu Türkçesinde 2. kişi teklik şahıslarda

dilek-istek, duâ ve tavsiye yolu ile gereklilik ve emir bildirdiğini ifade eder ve şu örnekleri

verir:beg eyitdi eyitgil, fikr; idüben baḳġil gözüŋe

Ergin ise emir (2008:306) 2. teklik şahıs için -gıl/gil ekinin Eski Türkçede, Eski Anadolu

Türkçesinde ve Osmanlıcanın başlarında kullanıldığını belirtir. Günümüzde ise bazı ağızlarda,

özellikle Azeri sahasında kullanıldığını ifade eder.

Tespit edilen örnekler ise şunlardır:

El göstergil ham hayalden (MD, s.443)

Gelen aş dep gelmez, turşutmagıl yüz (MD, s.439)

El götengil böyle nahak telâştan (MD, s.213)

Kişi bolsan, kadem koygıl doğruya (MD, s.214)

Bir kuyruksuz ittir kaçgıl (MD, s.229)

Mahtumkulu, gayre çekgil özünü (MD, s.238)

Dudağıma tutgıl tası, kalender (MD, s.58)

Açgıl, Tanrım, sen yolum (MD, s.421)

Özün bakıp, haber algıl hâline (MD, s.262)

Hiç âzâr bermegil bir müselmâna (MD, s.269)

2.2.6. +mAn Eki İle Yapılan Pekiştirme

Korkmaz (2007: 58-59) ise sıfatlardan kişileri niteleyen sıfatlar türeten “mAn” ekinin

eklediğini sıfata “abartma, aşırılık” anlamını kattığını belirtir. Korkmaz, ekin pekiştirme

işleviyle ilgili olarak şu örnekleri verir: akman, ataman, delişmen, dızman, evcimen, gökmen,

karaman, kocaman, kodaman, kösemen, küçümen, taraman, yalman.

Banguoğlu (2007:197) ise bu ekin Eski Türkçeden önce büyültme anlatımıyla kullanılmış

olduğunu ve men ekinin sıfatlara gelerek “pek veya biraz” anlatımıyla hemen hepsi kişileri

vasıflandıran sıfatlar yaptığını ifade ederek şu örnekleri verir: akman, karaman, gökmen,

kodaman, kocaman, küçümen, şişman, delişmen, dolaşman, toraman.

Tespit edilen örnekler ise şunlardır:

Türkmenler bağlasa bir yere belli (MD, s.192).

Çal üstünden eser yeli Türkmenin (MD, s.193).

Kara dağdan iner seli Türkmenin (MD, s.193).

Kız gördüm Türkmen göçünde (MD, s.411).

Page 9: Aralık 2017, s. 432-449 1 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00189/2017_17/2017_17_BAHSIB.pdf · Özkan (2006: 62) Türkmen Edebiyatı’nın Hoca Ahmet Yesevi ile baladığını

SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 17, Aralık 2017, s. 432-449

Mahtumkulu Divanı’nda Pekiştirme

440

2.2.7.+rak Eki İle Yapılan Pekiştirme:

+rAk eki Eski Türkçeden günümüze kadar bütün Türk lehçelerinde işlek olarak kullanılan

bir pekiştirme eki olan +rak eki çağdaş lehçelerimizde ve tarihî yazı dillerimizde +ırak / +irek /

+urak / +ürek şekillerinde kullanılmaktadır.

Deny (2012: 311) , miktarca pek az olan bir kısım sıfatların küçümseniklerinin bu ekle

yapıldığını belirtir ve bu ekin eski bir üstünlük eki olduğunu vurgulayarak şu örnekleri verir:

küçürek, incerek, ufarak, acırak, bozrak, alçarak, kısarak, yükserek.

Ergin (1989:163) ise eskiden beri kullanılan bu ekin çokluk ve fazlalık ifade eden bir

karşılaştırma eki olduğunu belirterek şu örnekleri verir: yigrek (daha iyi), artuḳ-raḳ, görklü-rek

(daha güzel), yaḫşı-raḳ (daha iyi), aşağı-raḳ.

Tespit edilen örnekler ise şunlardır:

Zehirden acırak, nedir bu câna? (MD, s.55)

Oddan yıkıcırak buzdan sert nedir? (MD, s.56).

Ne bersen, tizrek bergil (MD, s.180).

2.3. Kelimelerle Pekiştirme

2.3.1.Edatlarla Yapılan Pekiştirmeler

2.3.1.1.çak Edatı ile Yapılan Pekiştirmeler:

Kelimelerden önce gelerek onların anlamlarını kuvvetlendiren, kesinleştiren bir

pekiştirme edatı olan çak edatı

Deny (2012:574), “çaḳ” edatından bahsederken, çaḳ’ın pekiştirme ve kesinleştirme

işlevinin olduğunu belirterek bu edatın bir şeyin, bir yerin veya zamanın bildirilişini

pekiştirdiğini ifade eder: Çayıñ çaḳ aşağısında/ Ağacıñ çaḳ dorusuna.

Hacıeminoğlu (1971:220) bu edatı “Kuvvetlendirme Edatları” başlığında inceler ve çak

edatının tıpkı, derhal manalarında kullanıldığını belirtir.

Tiken (2004:11), bu edatın kullanıldığı cümlelerde anlamı derece açısından

kuvvetlendirerek pekiştirme fonksiyonunun olduğunu ifade eder.

Tespit edilen örnekler ise şunlardır:

Nas atanlar kalempurun çâk eder (MD, s.220)

2.3.1.2.ol Edatı İle Yapılan Pekiştirme:

Günümüzde kullanımı mevcut olmayan “ol” edatının, Eski Türkçede -dır/-dur ekinin

yerini tutarak genelde pekiştirme görevi üstlendiği tespit edilmiştir.

Üstüner (2003:160), “ol” edatının “-dır/-dir” görevinde Eski Türkçeden beri anlamı

kuvvetlendiren bir edat olarak kullanıldığını belirtir. Ayrıca araştırmacı bu edatın özellikle Orta

Türkçe döneminde kullanıldığını, daha sonraki dönemlerde belki de “ol” şahıs zamiri ve işaret

sıfatıyla aynı olduğu için terk edildiğini edatın görevinin başka eklere yüklendiğini belirtir.

Alyılmaz (1994:256), Orhun Yazıtlarının Söz Dizimi’nde bu ekin önceden 3. teklik şahıs

eki olarak kabul edildiğini fakat gerçekte 3. teklik şahıs eki olmayıp 3. teklik şahıs ekinden

Page 10: Aralık 2017, s. 432-449 1 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00189/2017_17/2017_17_BAHSIB.pdf · Özkan (2006: 62) Türkmen Edebiyatı’nın Hoca Ahmet Yesevi ile baladığını

SOBİDER

Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:17, Aralık 2017, s. 432-449

Bahtiyar Bahşi

441

sonra kullanılan ve cümlenin anlamını kuvvetlendiren bir ek edat olduğunu belirtir ve şu örneğe

yer verir: Bilge Tonyukuk anyıg ol üz ol.

Tespit edilen örnekler ise şunlardır:

Bu sıfatlar birle ol, çekmenki, bedkârdır çilim (MD, s.209)

Ben hem Firâgî ol kadar, aklım kıldım derbeder (MD, s.53).

Söysen ol yaradan kâdir sübhân (MD, s.58).

Kime nasîp etti ol âb-ı hayat (MD, s.64).

Gerndîşe ser çaldı ol felek uttu (MD, s.64).

Bunda gül bol, bar, ol cihan senindir (MD, s.106).

İstese âlimleri şeytan eder ol dilber (MD, s.159).

Gönlünde kymaz ol zerre gümânı (MD, s.328).

Gözüm ol yollara bakıp baradır (MD, s.396).

2.3.1.3. ha Edatıyla Yapılan Pekiştirmeler:

Cümlelerden sonra gelerek pekiştirme göreviyle kullanılan bir edattır. Türkçenin grameri

ile ilgili eserler incelendiği zaman ha edatının pekiştirme amacıyla kullanılan bir edat olduğunu

gösteren açıklamalar yer almaktadır.

Deny (2012:635) ise “ha” edatını “pekiştirmeli edat” başlığı altında vererek “ha” edatının

pekiştirme görevinde kullanıldığını belirtir ve şu örnekleri verir; ha yürüyün, ha ne büyük ev!,

Bacağıñızı uzadıñız ha şöyle şimdi basıñız, Amma yaptın ḥa!

Korkmaz (2003:1172) ise bu edatı “Pekiştirme İşlevindeki Ünlemler” başlığı altında

vererek pekiştirme görevinde kullanıldığını belirtir.

Tespit edilen örnekler ise şunlardır:

Tur ha tan atmazdan burun (MD, s.69)

Sen görmesen, ol hâ sana nâzırdır (MD, s.80).

Ecel câmın sunup, iç ha iç bolsa (MD, s.125).

Deseler: “Atlan ha atlan!” (MD, s.266).

Kimi ber ha berdir, kim al ha aldır (MD, s.310).

2.3.1.4.erki Edatı ile Yapılan Pekiştirmeler:

Eski Türkçeden günümüze kadar eklendiği cümleye şüphe, tereddüt, endişe ve ihtimal

anlamı katan erki edatının farklı lehçelerde pekiştirme anlamıyla kullanıldığı tespit edilmiştir.

Korkmaz (2003:1082), günümüzde kullanılan “ki” edatının, Eski ve Orta Türkçede

“şüphe, tahmini pekiştirme” bildiren “erki” edatının devamı olduğunu ve bu edatın pekiştirme,

aşırılık görevinde kullanıldığını belirterek şu örnekleri verir: Şimdiye kadar hiç böylesine

rastlanmış değil ki…

Page 11: Aralık 2017, s. 432-449 1 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00189/2017_17/2017_17_BAHSIB.pdf · Özkan (2006: 62) Türkmen Edebiyatı’nın Hoca Ahmet Yesevi ile baladığını

SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 17, Aralık 2017, s. 432-449

Mahtumkulu Divanı’nda Pekiştirme

442

Ergin (2008:361) ise “ki”nin tipik bir bağlama ve kuvvetlendirme edatı olduğunu

açıklayarak “ki” edatının bir kuvvetlendirme edatı olma özelliğini taşıdığını belirtir ve Ergin, şu

örnekleri verir: Görüyorum ki çalışmışsın, iyi çiğne ki karnın ağrımasın, babam dedi ki

gelmesin.

Deny (2012:616) ise ki bağlacının pekiştirici fonksiyonuyla de- fiiliyle birlikte

kullanımından bahsederek şu örnekleri verir: O bana dedi ki şimdi bunu aļacaḳsıñ.

Tespit edilen örnekler ise şunlardır:

Cebr etti Cemşit cânına ki erdi ma’den kânına (MD, s.53).

Vakt olur ki, bir yel düşer serime (MD, s.86).

Ki mescitte oturmuştu (MD, s.133).

Gördüm ki bir şah feri (MD, s.134).

Bildim ki canım alır (MD, s.134).

Bizden ki uyat eyleyir (MD, s.175).

Kâ taranıp, uz yörişlep (MD, s.175).

Tartar uzun kaydına gûyâ ki zengârdır çilim (MD, s.275).

Ol yiğit ki çeke çeke hasreti (MD, s.302).

2.3.2. Ek/ Edatlarla Yapılan Pekiştirmeler

2.3.2.1.A Ek Edatıyla Yapılan Pekiştirmeler

Türkçenin eski dönemlerinden beri pekiştirme göreviyle kullanılan bu edat ile ilgili olarak

araştırmacıların görüşleri şöyledir:

Bilgegil (1964:225) “e” edatının soru cümlelerinin başına geldiği takdirde anlamın

pekiştiğini ifade eder ve şu örneği verir: E sonra ne dedi?

Ergin (1989:344), tek başına ünlem olarak kabul edilen “ya”nın cümlenin sonuna gelerek

bir bağlama ve kuvvetlendirme edatı olarak da kullanıldığını belirtir ve bu tür kullanıma şu

örneği verir:Kar yağıyor ya, kar yağmıyor ya ziyanı yok.

Üstüner (2003:205) ise Türkiye Türkçesi ağızlarında çeşitli zarflar ve bağlaçların +A

pekiştirme ekiyle genişletildiğini ve kuvvetlendirildiğini belirtir. Araştırmacı bazı eserlerde

belirtildiği gibi bu sesin kelime sonunda türeyen bir ünlü olmadığını ve bu ekin kelimelerin

anlamını kuvvetlendiren bir pekiştirme eki olduğunu söyler.

Tespit edilen örnekler ise şunlardır:

Görsem ey, dilber, cemâlin, ihtiyârım kalmaz â (MD, s.151).

Görmez ersem bir zaman, sabr u kararım kalmaz â (MD, s.156).

Yaslın umuduna bir dem ihtiyârım kalmaz â (MD, s.156).

Bolmasa umudu valsın, hiç medârım kalmaz â (MD, s.156).

Sanırım ölmezden evvel tende canım kalmaz â (MD, s.156).

Page 12: Aralık 2017, s. 432-449 1 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00189/2017_17/2017_17_BAHSIB.pdf · Özkan (2006: 62) Türkmen Edebiyatı’nın Hoca Ahmet Yesevi ile baladığını

SOBİDER

Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:17, Aralık 2017, s. 432-449

Bahtiyar Bahşi

443

Tâ olunca rûz-ı mahşer, âh-ı zârım kalmaz â (MD, s.156).

Böyle mâlûmdur ki, hiçbir gam-güsârım kalmaz â (MD, s.156).

Dostlar a, dostum menim şirin cândan sevgilidir (MD, s.167).

2.3.2.2. + -lA(y) Ek Edatıyla Yapılan Pekiştirmeler:

Türkçede cümle sonunda kullanılan bir ek edattır. Üstüner (2003:214) bu ek edatın daha

çok emir cümlelerinin sonuna gelerek emri kesinleştirmek için kullanıldığını belirtmektedir.

Üstüner, +-lA(y) ek edatının önceleri daha çok edat olarak kullanılırken, bazı lehçelerde bu

edatın ek gibi kullanıldığını veya bir ek gibi sonuna geldiği kelimeyle birleştiğini ifade eder.

Tulum (1993:163). “-La/-Le Ekine Dair” adlı çalışmasında Eski Anadolu Türkçesinde yer

alan ve anlamları -la/-le ile pekiştirilmiş olan sıfatlara yer verir: körk-le, kört-le, tirig-le, diri-le,

ıssı-la, ac-la. Örneklerde görüldüğü gibi sıfatların anlamlarını pekiştiren -la/-le ekinin çok

eskiden beri kullanılan bir kuvvetlendirme eki olduğunu belirtir. Ayrıca bu edatın kökenini il-

(nakol-, ileriye git-) fiilinin il-e zarf fiilinin edatlaşmış ve ekleşmiş şekli olduğunu belirtir.

Nalbant (2004:2160-2171), “Türkçede Enklitik Edatı la” adlı çalışmasında bu edatın eski

Türkçeden günümüze kadar kullanımını verdiği örneklerle açıklamıştır. “La” ekinin Eski

Anadolu Türkçesinde kullanımı esnasında vasıta haliyle karıştırıldığını ifade eden araştırmacı

yine bu ekin sözcüğün anlamını pekiştirme özelliğine sahip olduğunu belirtir. Ayrıca Nalbant,

bu ekin önceden bir edat olduğunu ve zamanla ekleştiğini diğer araştırmacılar gibi kabul

etmektedir. Araştırmacı “hadi la, git la” gibi örneklerde görüleceği üzere bu edatın, pekiştirme

fonksiyonuyla, özellikle Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da kullanımlarını tespit etmiştir.

Tespit edilen örnekler ise şunlardır:

Tañla karnı dolar tamu közünden (MD, s.225)

Her nefeste nefsi nas birle bolmazdır ki geş (MD, s.219)

Neyley, imdi nâra döndü (MD, s.413).

Neyley, dün-be-günden yaman (MD, s.413).

2.3.2.3. + mA/ +( e )m Ek Edatıyla Yapılan Pekiştirme:

Eski Türkçe döneminden beri kullanılan bir pekiştirme edatı olan me/ma’nın günümüz

Türk lehçelerinde de kullanımı devam etmektedir. Bazı lehçelerde nadir olarak görülen bu

pekiştirme edatının pek çok kelimede kalıplaşmış hali mevcuttur.

Korkmaz (1995:51) ise “neçe, niçe kelimelerinin +me pekiştirme eki ile genişletilmiş

şekilleriyle Karahanlı ve Harezm dönemlerinde, Eski Anadolu Türkçesinde, Kazan ve Kırgız

lehçelerinde “nice, ne kadar, dahi” anlamlarında birer sıfat ya da zarf olarak kullanıldıklarını

belirtir.

Üstüner (2003:211) “+mA” ek edatının Türkçenin en eski belgelerinden itibaren

kuvvetlendirme ve bağlama göreviyle sıkça kullanılan bir ek edatı olduğunu bildirir.

Tespit edilen örnekler ise şunlardır:

Öz erkim bilen söz demen (MD, s.403)

Yâ çerağ mıñ, yâ rûşen mıñ, neme sen? (MD, s.40)

Page 13: Aralık 2017, s. 432-449 1 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00189/2017_17/2017_17_BAHSIB.pdf · Özkan (2006: 62) Türkmen Edebiyatı’nın Hoca Ahmet Yesevi ile baladığını

SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 17, Aralık 2017, s. 432-449

Mahtumkulu Divanı’nda Pekiştirme

444

Mey-mest misin, yâ şeydâ mıñ, neme sen? (MD, s.40)

Kumru musun, bülbül müsün, neme sen? (MD, s.40)

Bağ içinde gül gül müsün, neme sen? (MD, s.40)

Ya ay mısın, yâ gün müsün, neme sen? (MD, s.40)

Ya girdâb mıñ, yâ vurgun muñ, neme sen? (MD, s.40)

2.3.2.4. ok / ök Ek Edatıyla Yapılan Pekiştirme:

+-ok/ +- ök ek edatı Türkçenin en eski yazılı belgelerinden itibaren kullanılan bir

pekiştirme edatıdır.

Hacıeminoğlu (1971:252), “Türk Dilinde Edatlar” adlı eserinde bu edatın Köktürk,

Uygur, Karahanlı ve Harezm döneminde oldukça yaygın bir kullanılışının olduğunu belirtir ve

bu edatın kullanılış bakımından Türkiye Türkçesindeki da/de’ye çok benzediğini söyler.

Hacıeminoğlu genellikle bu edatın sonuna gelerek manasını kuvvetlendirdiği kelimenin

ahengine göre kalın (oḳ) veya ince (ök) şeklinde kullanıldığını da belirtir.

Korkmaz (1995:98) “ok edatının” Türk dilinde Göktürk, Uygur, Karahanlı, Harezm ve

Kıpçak sahası metinlerinde sıkça kullanıldığını belirtmiştir. Korkmaz’a göre ilk edebi

metinlerde bir edat niteliğinde olan bu edat daha sonraki dönemlerde ise ekleşme ve kaynaşma

eğilimi göstermiştir.

Tespit edilen örnekler ise şunlardır:

Niçiksi menzilmiş, niçiksi câymış (MD, s.72)

Bilmem niçik geçer çetim ü şâmım (MD, s.68).

Niçiksi menzilmiş, niçiksi câymış (MD, s.72).

İşin böyle bolsa, durma sen ancak (MD, s.95).

Mahtumkulu, görün niçik hoş oldu (MD, s.114).

Niçik geçer halin senin (MD, s.202).

Niçik öter ahvâlim (MD, s.207).

Öz halin niçiktir bir fikir eyle (MD, s.212).

Mahtumkulu, niçik geçse rûzigâr (MD, s.269).

Fikir yetmez, ya Rab, niçik pinhândır (MD, s.312).

Hak Te’âlâ, bu ne niçik ahvâldir (MD, s.514).

2.3.3.Tekrarlarla Yapılan Pekiştirmeler:

Hatiboğlu, “Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü”nde ise “Anlama güç kazandırmak için aynı

sözcüğün tekrar edilmesi veya anlamları birbirine yakın yahut karşıt olan ya da sesleri birbirini

andıran sözcüklerin yan yana kullanılması” şeklinde tanımlamıştır (1972:55). Hatiboğlu (1982:

91-93) ikilemelerin fonksiyonlarını şu şekilde sıralar: 1. Anlamı pekiştirme, 2. Anlamı

güçlendirme, 3. Anlamı obartma, 4. Anlamı çoğaltma, 5. Anlatımı kolaylaştırma.

Page 14: Aralık 2017, s. 432-449 1 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00189/2017_17/2017_17_BAHSIB.pdf · Özkan (2006: 62) Türkmen Edebiyatı’nın Hoca Ahmet Yesevi ile baladığını

SOBİDER

Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:17, Aralık 2017, s. 432-449

Bahtiyar Bahşi

445

Ergin (1989:355-356) ikilemenin iki cinsten iki kelimenin arka arkaya gelmesiyle

oluştuğunu ve bu kelime tekrarının kelimenin manasını kuvvetlendirmek, çeşit çokluğunu

belirtmek gibi bir etkisinin olduğunu belirtir. Ergin isim, sıfat, zarf ve gerundiumların bu tip

tekrara uygun olduğunu ancak zamirlerin tekrara elverişli olmadığını ifade eder. Edatlardan da

yalnızca bazı ünlem edatlarının tekrarının yapılabileceğini belirtir. Ayrıca Ergin tekrarların

kuvvetlendirme, çokluk ve devamlılık gibi başlıca üç fonksiyonunun olduğunu belirtir.

Tespit edilen örnekler ise şunlardır:

Sinelerin cığır cığır dağlarlar (MD, s.215)

Süyegini boğum boğum sökerler (MD, s.215)

Kana kana mey-i muhabbet içildi (MD, s.54)

Büyüklük eyesin kıl pâre pâre (MD, s.493)

Gözley gözley yollar Çovdur Han için (MD, s.497)

Şirin şirin salar hesaba dünyâ (MD, s.71)

Acı acı koyar azâba dünya (MD, s.71)

Sayray sayray gözlemeyin bolar mı? (MD, s.358)

Bir taraftan cılga cılga bulut oynar, sabr gölge (MD, s.321)

Gözüm yaşın mercan dey düzüm düzüm düzdüğüm (MD, s.189)

2.3.4.Zamirlerle Yapılan Pekiştirmeler:

Aynı cümlenin içinde aynı manada olan iki zamirin bir arada yer alması veya zamirle

birlikte bir şahıs ekinin de kullanılması, anlatılmak istenen düşüncenin kuvvetlenmesini

sağlamaktadır.

Hatiboğlu (1982:118), çekimli eylemin belirttiği öznenin kişi adılıyla birlikte bağlaçla

veya özlük adılıyla pekiştirilmesine “pekiştirilmiş özne” der ve bu açıklamayla ilgili şu

örnekleri verir: Ben kendim kendi gücümü bilmezdim. Ben ki bu işin uzmanıyım. Ali de canımı

sıkmıştı.

Korkmaz’ın Gramer Terimleri Sözlüğü’nde pekiştirmeli özne kavramı Dönüşlülük

zamiriyle pekiştirilmiş özne olarak açıklanarak bu kavramla ilgili şu örnekler yer almıştır:

Babur’un kendi hem yazar, hem tenkit eder. Ben kendim, talih yardım etseydi çoktan giderdim

(2007:174).

Ergin (1980:272), dönüşlülük zamirlerinin, şahıs zamirlerinden daha güçlü bir anlama

sahip olduğunu belirtir. Daha önceki yazılı metinlerde “asıl, öz” kelimeleri dönüşlülük zamiri

olarak kullanılırken günümüzde ise bu sözcüklerin yerini “kendi” dönüşlülük zamirinin aldığını

açıklar.

Tespit edilen örnekler ise şunlardır:

Cür bolup men başım alıp gitmeğe (MD, s.440)

Sen garipsin, ben fakirim, sende mende çâre yok (MD, s.160)

Kimse fehm etmez bu derdim, bolmuşum dermende men (MD, s.156)

Page 15: Aralık 2017, s. 432-449 1 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00189/2017_17/2017_17_BAHSIB.pdf · Özkan (2006: 62) Türkmen Edebiyatı’nın Hoca Ahmet Yesevi ile baladığını

SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 17, Aralık 2017, s. 432-449

Mahtumkulu Divanı’nda Pekiştirme

446

Şehrinizde bir peri, adın bittim men senin (MD, s.155)

Kimse fehm etmez bu derdim, bolmuşum dermende men (MD, s.156)

Şehrinizde bir peri, adın bittim men senin (MD, s.155)

Köyünü istep, ey, nigâr, men barmışım yoldan yola (MD, s.322)

Mahtumkulu bir mahlûk ben âşığım, sen ma’şûk (MD, s.51)

Senin kimin yârdır menim ölenim (MD, s.450

Nâmert köprüsünden ölsem geçmez men (MD, s.427)

2.4.Söz Dizimiyle İlgili Pekiştirme:

Üstüner (2003:232) ise Türk dilinin öğe sıralanışını “özne+tümleçler+yüklem” olduğunu

ve tümleçlerin dizilişinde kesin bir kalıp olmadığı için bu kurala uygun olmayan cümle sayısının

oldukça fazla olduğunu ifade eder. Cümlede anlam bakımından ön plana çıkarılmak istenen,

belirtilmek istenen unsurun diğer tümleçlerden sonra getirildiğini belirtir. Araştırmacı, bu tür

dizilişin temelinde pekiştirme düşüncesinin hâkim olduğunu savunur.

Banguoğlu (2007:532-533), cümle vurgusunun anlamca ağırlık taşıyan kelime üzerine

geçtiğini ve çoğu zaman da bu vurguyu taşıyan kelime üzerine geçtiğini ya da çoğu zaman da

vurguyu taşıyan kelimenin yer değiştirerek yükleme yaklaştığını belirtir. Ayrıca yazar birincisi

cümlenin ağırlık noktasını belirten mantık vurgusun oluşturduğunu, ikincisi ise konuşan kişinin

duygularını belirten duyuş vurgusu bölümünü oluşturduğunu belirtir.

Tespit edilen örnekler ise şunlardır:

Ağırdır hengâmlar, uzaktır yollar (MD, s.439)

Yusuftan tamamı öttü, yârenler (MD, s.434)

Cefalar, hasretler görür şum serin (MD, s.215)

Çilimden yılanla düşer boynuna (MD, s.211)

Ey, yârenler, neyh kılmıştır onu bize ahad (MD, s.210)

Kayda bolsa dovzahılar bezmide bardır çilim (MD, s.209)

Dertli kullar, ömür salmaz, yâdından (MD, s.247)

Vâ-beste dehân kuşlar kılarlar zebân peydâ (MD, s.241)

Göğermedik giyâlar göğerip revân peydâ (MD, s.241)

Kaldı dervîşler dilinde doğu hasretten nisân (MD, s.425)

SONUÇ ve TARTIŞMA

Bu çalışmada Türkmen Türkçesine ait olan MahtumKulu Divanı’nda yer alan pekiştirme

örnekleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Yapılan çalışmada pekiştirme “Seslerle Yapılan

Pekiştirme, Eklerle Yapılan Pekiştirme, Kelimelerle Yapılan Pekiştirme, Söz Dizimiyle

Pekiştirme olmak üzere dört ana başlıkta incelenmiştir.

Yaptığımız çalışma sonucunda Mahtumkulu Divanı’nda yer alan pekiştirmeyle ilgili

tespitlerimizi maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz:

Page 16: Aralık 2017, s. 432-449 1 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00189/2017_17/2017_17_BAHSIB.pdf · Özkan (2006: 62) Türkmen Edebiyatı’nın Hoca Ahmet Yesevi ile baladığını

SOBİDER

Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:17, Aralık 2017, s. 432-449

Bahtiyar Bahşi

447

1.Mahtum Kulu Divanı’nda “Seslerle Pekiştirme” bölümünden 21, “Eklerle Pekiştirme”

bölümünden 49, Kelimelerle Yapılan Pekiştirme bölümünden 75, “Söz Dizimiyle Pekiştirme”

bölümünden 10 olmak üzere toplamda 155 örnek tespit edilmiştir.

Grafik 1: Mahtum Kulu Divanı’nda Yer Alan Pekiştirmenin Yüzdelik Olarak

Dağılımı

1.Mahtum Kulu Divanı’nda yer alan pekiştirmelerin %14’ünü seslerle yapılan

pekiştirmeyi oluştururken, %32’ sini eklerle yapılan pekiştirme, % 48’ini kelimelerle yapılan

pekiştirme, % 6’sını ise söz dizimi ile yapılan pekiştirme oluşturmaktadır.

Grafik 2: Eklerle Yapılan Pekiştirme

2.Grafik 2’te görüldüğü üzere “Eklerle Pekiştirme” + An ekinden 10 (% 21), +CAK

ekinden 2 (%4), +lAr ekinden 16 (% 33), +-DIr/ +-DUr ekinden 4 (% 8), -GIl ekinden 10 (%

20), +mAn ekinden 4 (% 8), +rAk ekinden 3 (% 6)örnek olmak üzere toplam 49 örnek tespit

edilmiştir.

Seri 1; seslerle pekiştirme; 21;

14%

Seri 1; eklerle pekiştirme; 49;

32%

Seri 1; kelimelerlepekiştir

me; 75; 48%

Seri 1; söz dizimi ile pekiştirme; 10;

6%

Mahtum Kulu Divanı'nda Pekiştirme seslerle pekiştirme eklerle pekiştirme

kelimelerlepekiştirme söz dizimi ile pekiştirme

Seri 1; an eki; 10;

21% Seri 1; cak eki; 2; 4%

Seri 1; lar eki; 16; 33%

Seri 1; Dır/Dur eki; 4;

8%

Seri 1; gıl eki; 10;

20%

Seri 1; mAn eki;

4; 8%

Seri 1; rAk eki; 3; 6%

Eklerle Yapılan Pekiştirme

Page 17: Aralık 2017, s. 432-449 1 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00189/2017_17/2017_17_BAHSIB.pdf · Özkan (2006: 62) Türkmen Edebiyatı’nın Hoca Ahmet Yesevi ile baladığını

SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 17, Aralık 2017, s. 432-449

Mahtumkulu Divanı’nda Pekiştirme

448

Grafik 3:Kelimelerle Yapılan Pekiştirmeler

3.Grafik 3’te gösterilen “Kelimelerle Yapılan Pekiştirme” ana başlığında “çak edatı”

1(%1), ol edatı 9 (%12), ha edatı 5 (%7), erki edatı 9 (%12), a ek edatı 8 (%11), la ek edatı 4

(%5), + ma /+(e) m ek edatı 7 (%10) , +-ok /ök ek edatı 12 (%16), tekrarlar 10 (%13), zamirler

10 (%13) olmak üzere toplamda 75 örnek tespit edilmiştir.

KAYNAKLAR

Alyılmaz, Cengiz (1994), Orhun Yazıtlarının Söz Dizimi, Atatürk Üniversitesi Yayını,

Erzurum.

Bilgegil, M. Kaya (1964), Türk Dilbilgisi, Genel İstanbul Matbaası, İstanbul.

Banguoğlu, Tahsin (2007), Türkçenin Grameri, TDK Yayınları, Ankara.

Biray, Himmet (1992), Mahtumkulu Divanı, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1992.

Buran, Ahmet; ALKAYA Ercan (2007), Çağdaş Türk Lehçeleri, Akçağ Yayınları, Ankara.

Deny, Jean, (2012), Türk Dil Bilgisi (Çev.: A. U. Elöve), Kabalcı Yayınevi, İstanbul.

Ergin, Muharrem (2008), Türk Dilbilgisi, Boğaziçi Yayınları, İstanbul

Hacıeminoğlu, Necmettin (1971), Türk Dilinde Edatlar, M.E.B. Yayınları, İstanbul.

Hatiboğlu, Vecihe (1972), Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü, TDK Yayınları, Ankara.

Hatiboğlu, Vecihe (1973), Pekiştirme ve Kuralları, TDK Yayınları, Ankara

Hatiboğlu, Vecihe (1981), Türk Dilinde İkileme, TDK Yayınları, Ankara

Hatiboğlu, Vecihe (1981a), Türkçenin Ekleri, TDK Yayınları, 2. Baskı, Ankara.

Gülsevin, Gürer (2011), Eski Anadolu Türkçesinde Ekler, TDK Yayınları, Ankara

Korkmaz, Zeynep (1961), Türkçede oḳ/öḳ pekiştirme (intensivum) edatı üzerine”, Türk Dili

Üzerine Araştırmalar, Ankara 1962, s.13-29.

Korkmaz, Zeynep (1995b), “Türkiye Türkçesinin ki Bağlama ve Şüphe Edatı Arasındaki Yapı

ve Görev Ayrılığı”, Türk Dili Üzerine Araştırmalar, Birinci Cilt TDK Yayınları, Ankara

s. 620-624.

Seri 1; çak edatı; 1; 1%

Seri 1; ol edatı; 9; 12%

Seri 1; ha edatı; 5; 7%

Seri 1; erki edatı; 9; 12%

Seri 1; a ek edatı; 8; 11%

Seri 1; la ek edatı; 4; 5%

Seri 1; ma/em ek edatı; 7; 10%

Seri 1; ok/ök ek edatı; 12; 16%

Seri 1; tekrarlar; 10; 13%

Seri 1; zamirler; 10; 13%

Kelimelerle Yapılan Pekiştirmeler

Page 18: Aralık 2017, s. 432-449 1 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00189/2017_17/2017_17_BAHSIB.pdf · Özkan (2006: 62) Türkmen Edebiyatı’nın Hoca Ahmet Yesevi ile baladığını

SOBİDER

Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:17, Aralık 2017, s. 432-449

Bahtiyar Bahşi

449

Korkmaz, Zeynep (2007), Gramer Terimleri Sözlüğü, TDK Yayınları. Ankara.

Korkmaz, Zeynep “Türkçede Ek Yığılması Olaylarının Meydana Gelişi Üzerine” Türk Dili

Üzerine Araştırmalar, C. 1 Ankara 1995, s. 85-90.

Korkmaz, Zeynep (2003), Türkiye Türkçesinin Grameri, (Şekil Bilgisi), TDK Yayınları,

Ankara.

Nalbant, Mehmet Vefa, Türkçe Enklitik Edatı “LA” V. Uluslararası Türk Dili Kurultay

Bildirileri II, (20-26 Eylül 2004), TDK Yayınları, Ankara. s. 2157-2173.

Naskali, Emine Gürsoy (1997), Türk Dünyası Gramer Terimleri Kılavuzu, TDK Yayınları,

Ankara.

Özkan, Nevzat (2006), Türk Dilinin Yurtları, Akçağ Yayınları, Ankara.

Parlatır, İsmail (2012) Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Yargı Yayınevi, Ankara.

Tdk (2005), Türkçe Sözlük, TDK Yayınları, Ankara.

Tiken, Kâmil (2004), Eski Türkiye Türkçesinde Edatlar Bağlaçlar Ünlemler ve Zarf-Fiiller,

TDK Yayınları, Ankara.

Topaloğlu, Ahmet (1989), Dil Bilgisi Terimler Sözlüğü, Ötüken Yayınları, I. Baskı İstanbul.

Tulum, Mertol (1993), “La / Le Ekine Dair” İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili

ve Edebiyatı Dergisi, (Ayrı basım) Edebiyat Fakültesi Basımevi, (III. Millî Türkoloji

Kongresi, 6-10 Ekim 1980 Sunulan Bildiri) İstanbul. S. 158-164.

Üstüner, Ahat (2003), Türkçede Pekiştirme, Fırat Üniversitesi Basımevi, Elazığ.

Vardar, Berke (2007), Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü, Yabancı Dil Yayınları, İstanbul.