ataeymir tarihi

53
I. BÖLÜM TÜRKLERDEN ÖNCE ATAEYMİR ÇEVRESİ , EYMÜR ADININ KÖKENİ,ANLAMI A- ATAEYMİR’İN COĞRAFİ YERİ Ataeymir’in kurulduğu yer, İlk çağda Batı Anadolu’nun Karia (Karya) olarak adlandırılan bölgesinde yer alır. Bugünün idari sınırlarıyla, “Aydın ilinin, Menderes güneyinde kalan parçası;Denizli ilinin Babadağ güneyinde ve Kızılhisar-Acıpayam Ovasının batısında kalan parçası;Fethiye ilçesine bağlı parça dışında Muğla ilinin tümü, Karia kapsamındadır.” 1 Ataeymir, Aydın İli , Karacasu İlçesine bağlı, Tavas-İzmir karayolu üzerinde kurulmuş bir yerleşim yeridir. İzmir’e karayoluyla uzaklığı 235 km, Aydın İl merkezine 110 km, ilçe merkezine 17 kmdir. Yerleşim yerinin deniz seviyesinden yüksekliği 650 metredir.Ovası verimlidir. Akdeniz ikliminin eğemen olduğu bu yörede,Akdeniz ikliminde yetişen bitkilerinin çoğu yetişmektedir.Akarsu bakımından çok zengin değildir,kışın derelerde su olmakla birlikte, yazları sürekli akan akarsuyu yoktur. Ataeymir; doğusunda Babadağ , batısında Karıncalıdağ, güneyinde Avdan ve Kocadağ ile çevrili, tarihi Aphrodisias Kentinin de üzerinde bulunduğu ovanın doğu kenarında kurulmuştur. Bugün doğusunda Dikmen ve Yeniköy, güneydoğusunda Seki ,güneyinde Gökçeler ve Ören,batısında Geyre , kuzeyinde Palamutçuk köyleriyle çevrilidir.Osmanlı devrinde ise, bu köylerin bir kısmı yoktu.O zaman olan köylerin bir kısmı şimdi yoktur. Ataeymir ,muhtemelen ilk defa Türklerin kurduğu bir köydür.Köyün burada kurulmasının sebebi, köyün üst tarafında bulunan su kaynağıyla ilgili olabilir. B- ATAEYMİR ADININ KÖKENİ VE ANLAMI Yazılı kaynaklarda köyün ilk kuruluşuyla ilgili bilgi 1 Bkz. Bilge Umar, Karia, İstanbul, 1999,s.1. Resim 1: Bekar

Upload: e-karaca

Post on 13-Jun-2015

2.144 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

ataeymir tarihi by Av. İsa ÖZBİLEN (lawyer)

TRANSCRIPT

Page 1: ataeymir tarihi

I. BÖLÜM

TÜRKLERDEN ÖNCE ATAEYMİR ÇEVRESİ , EYMÜR ADININ KÖKENİ,ANLAMI

A- ATAEYMİR’İN COĞRAFİ YERİ

Ataeymir’in kurulduğu yer, İlk çağda Batı Anadolu’nun Karia (Karya) olarak adlandırılan bölgesinde yer alır.

Bugünün idari sınırlarıyla, “Aydın ilinin, Menderes güneyinde kalan parçası;Denizli ilinin Babadağ güneyinde ve Kızılhisar-Acıpayam Ovasının batısında kalan parçası;Fethiye ilçesine bağlı parça dışında Muğla ilinin tümü, Karia kapsamındadır.”1

Ataeymir, Aydın İli , Karacasu İlçesine bağlı, Tavas-İzmir karayolu üzerinde kurulmuş bir yerleşim yeridir. İzmir’e karayoluyla uzaklığı 235 km, Aydın İl merkezine 110 km, ilçe merkezine 17 kmdir.

Yerleşim yerinin deniz seviyesinden yüksekliği 650 metredir.Ovası verimlidir. Akdeniz ikliminin eğemen olduğu bu yörede,Akdeniz ikliminde yetişen bitkilerinin çoğu yetişmektedir.Akarsu bakımından çok zengin değildir,kışın derelerde su olmakla birlikte, yazları sürekli akan akarsuyu yoktur.

Ataeymir; doğusunda Babadağ , batısında Karıncalıdağ, güneyinde Avdan ve Kocadağ ile çevrili, tarihi Aphrodisias Kentinin de üzerinde bulunduğu ovanın doğu kenarında kurulmuştur.

Bugün doğusunda Dikmen ve Yeniköy, güneydoğusunda Seki ,güneyinde Gökçeler ve Ören,batısında Geyre , kuzeyinde Palamutçuk köyleriyle çevrilidir.Osmanlı devrinde ise, bu köylerin bir kısmı yoktu.O zaman olan köylerin bir kısmı şimdi yoktur.

Ataeymir ,muhtemelen ilk defa Türklerin kurduğu bir köydür.Köyün burada kurulmasının sebebi, köyün üst tarafında bulunan su kaynağıyla ilgili olabilir.

B- ATAEYMİR ADININ KÖKENİ VE ANLAMI

Yazılı kaynaklarda köyün ilk kuruluşuyla ilgili bilgi yoktur.Türklerin bu yörede 1261? lerden sonra etkin olduğu düşünülürse,en iyimser yorumla 1300’lü yıllarda ve daha sonrasında Eymür kurulmuş olabilir.MAD.232 no’lu 1470 tarihli Tapu tahrir defterine göre 1390’da bu yöre Osmanlı egemenliğine geçtiğinde Eymür köyünün olduğu kesindir.Köyün gelirinin padişah Yıldırım Hüdâvendigâr zamanında kime ait olduğu bu defterde gösterilmiştir.

Köyün adıyla ilgili söylenceler vardır.Söylenceler bazen gerçeklikleri özünde barındırır.Bu anlatılan söylenceler ne kadar gerçeği yansıtıyor, bilinemez.

1- Bundan yıllar önce Eymir’de Emir adında nişanlı çok güzel genç bir kız yaşarmış.Bu kız hastalanıp ,evlenemeden ölmüş. Emir kızın çeyizleri satılıp, çeyiz parasıyla bugünkü Emir Çeşmesi yaptırılmış.Bu olaydan sonra köyün adı Emir olmuş , zaman içinde Eymir olarak söylenir olmuş.

2- Yıllar önce Eymir köyünün bulunduğu yere, aileleriyle üç erkek kardeş gelmiş.Köyde bulunan su kaynağını üç parçaya bölüp, üç çeşme yapmışlar.Bu üç kardeşten

1Bkz. Bilge Umar, Karia, İstanbul, 1999,s.1.

Resim 1: Bekar Çeşmesi

Page 2: ataeymir tarihi

birinin adı Emir (Türkçede bey anlamındadır) imiş.Köyün adı Emir’den gelmiş.Bugün gerçekten üç tane çeşme vardır.Emir Çeşmesi, Bekâr Çeşmesi, Beş Ahır Çeşmesi.

Eymür adı, Oğuzların Üçok Kolunun Dağhan sülâlesine mensup bir boyun adıdır. Anlamı ise,son derece iyi ve zengin demektir.Oğuz boyları içinde etkinlik açısından 4. sıradadır.

15,16.yüzyılda Aydın Sancağında Karacakoyunlu ulusuna ait iki Eymir cemaatı tespit edilmiştir.Bunlardan birincisi; Eymür cemaatı, ikincisi Sarı Eymür oğlu İsa cemaatıdır.15,16. yüzyıldan kalan Tapu Tahrir Defterlerinde Eymür köyünün erkek adları içinde İsa adının olduğu görülmektedir.2

Tarihçi Faruk Sümer ,16.yüzyıl Anadolusunda Eymür adlı 71 tane yer adı belirlemiştir. Bu yerleşim yerlerinden üç tanesi Aydın Sancağı’ndadır.Bu 71 yerleşim yeri içinde araştırma konumuz köy,vergi nüfusu açısından 6. sıradadır.

Eymir adı 15,16.yüzyıllarda Osmanlı kaynaklarında Eymir ve Eymür ,1845’te ise Eymir olarak geçmektedir

C- İLKÇAĞDAN 13.YÜZYILA KADAR ATAEYMİR ÇEVRESİ

Esas olarak bu tarihsel dönem inceleme kapsamı dışında olduğu için, burada genel bilgi verilecektir.Bu bölge Anadolu’nun verimli bir yeri olması nedeniyle, çok eski çağlardan bu yana insanların yaşadığı,değişik uygarlıkların kurulup yok olduğu bir yerdir.

Ataeymir’in 3 km batısında bulunan önemli antik çağ kenti Aphrodisias, bu coğrafyanın tarihi açısından önemli yere sahiptir.Bu antik kentte yapılan kazılarda ortaya çıkan tarihi malzemenin değerlendirmesinden bu yörede, yaklaşık İ.Ö.4360 lardan beri insanların yaşadığı ortaya çıkmıştır.

Aphrodisias ve çevresinde ilk olarak yaşadığı bilinen halk, Luviler ( M.Ö.1.binyıl)olmuştur.Sonra sırasıyla , Karialılar (M.Ö.700-M.Ö.300),Lidyalılar(M.Ö.676-M.Ö.546) Persler (M.Ö.546-M.Ö.333), Makedonlar (M.Ö.333-M.Ö.30), Romalılar (M.Ö.30-M.S.395), Bizanslılar (M.S.395-M.S.1261?) egemenlik kurmuşlardır.3

Türkler 1261?den itibaren bu yörede etkin olmaya başlamışlardır.Yörenin beylikler dönemi ve Osmanlının ilk dönemlerine ait tarihi, bütünüyle ortaya çıkarılamamıştır.Bilinenler ise ; bu bölgede önce Muğla merkezli Menteşeoğulları (1261?-1308), (1308-1390) yılları arası Aydınoğulları , 1390-1402 arası Osmanlılar, 1402-1426 tekrar Aydınoğulları ,1426’dan sonra tamamen Osmanlı Devleti egemenliğine geçtiğidir.4

II.BÖLÜM2 Bkz.Faruk Sümer, Oğuzlar ,İstanbul,1999,s.419-420;aynı yazar, “Osmanlı Devrinde Anadoluda Yaşayan Üç-Oklu Oğuz Boylarına MensupTeşekküller” İÜİFM cilt 11,(1949-1950),sayı,1-4,s.466.;ayrıca Ekte verilen TT çevirileri.3 Aphrodisias yöresinin Türk dönemi öncesi tarihi için bkz.Kenan T.Erim,Aphrodisias,Terc.Levent Tekeş-Nurdan Özarallı,İstanbul,1997,s.10.4Bkz.Paul Wittek,Menteşe Beyliği,Terc.O.Şaik Gökyay,Ankara,1999,s.113,164.;Himmet Akın, Aydınoğulları Tarihi Hakkında Bir Araştırma,Ankara,1968,s.1-6 vd.

Page 3: ataeymir tarihi

OSMANLI DÖNEMİNDE ATAEYMİR VE ÇEVRESİ

Bölge 1390’da Osmanoğulları egemenliğine girmişse de,Ankara Savaşı’ndan sonra 1402-1426 yılları arası tekrar Aydınoğulları varlıklarını korumuşlar,1426’dan itibaren Osmanlı Devleti’nin egemenliği tamamen kurulmuştur.Bundan sonra Ataeymir, Aydın Sancağı Yenişehir Kazası’nın toprakları içinde yer almıştır.

Yenişehir Kazası bugünün Karacasu çarşısının bulunduğu yerdedir.Yenişehir Osmanlı döneminde 15.yüzyıldan 1840’lı yıllara kadar idarî merkez olarak varlığını korumuştur.Karşıyaka olarak adlandırılan yer ise Karacasu Köyüdür.Bu iki yerleşim yeri 1840’ lı yıllarda Karacasu adı altında birleştirilmiştir.Hicrî1261/1845 tarihli Temettüat Defterlerinde Karacasu Köyü ile Yenişehir’in birleştiği görülmektedir.5

Karacasu Köyü, Fatih Sultan Mehmet zamanında İstanbul’daki Eyüp Sultan Külliyesi’nin vakıf köyü olmuş,1840’lı yıllara yakın bir zamanda vakıf köyü statüsünden çıkarılmıştır.Ancak bu konuyla ilgili hiçbir araştırma henüz yapılmamıştır.

Osmanlı döneminde Yenişehir kazasının idarî sınırı, bugünkü idari sınırlardan çok genişti.Bugün Denizli ili Tavas ilçesinin Vakıf, Kızılcabölük, Karahisar ve çevresi, Bozdoğan ilçesi Amasya köyü ve çevresi , Kuyucak ilçesi sınırları içindeki Uzgur(Çamdibi), Yamalak, Başaran ve çevresindeki köyler Menderes nehrine kadar Yenişehir kazasının idari sınırları içindedir.6

Osmanlı Arşivlerinde15.yüzyıl öncesine ait belge yoktur.Eymir köyüne ait en eski belge, 15. yüzyıldan Fatih Sultan Mehmed zamanından kalmıştır.1470 yılına ait defterdeki bilgiden Eymür köyünün Yıldırım Bâyezid zamanında olduğunu tesbit etme dışında, köyün geliri kimin tasarrufunda öğrenebiliyoruz. Osmanlılar 1390’da Aydın bölgesini ele geçirdiklerinde bir tahrir yaptırdıkları kesindir.Bölgenin ilk tahrirlerine ait bu defterler ne yazık ki zamanımıza ulaşmamıştır.

Yerel düzeyde tarihi açıdan değerlendirme yapabileceğimiz sadece mezarlıktaki mezartaşları vardır.Ancak, mezartaşları bu yazılı belgelerle kıyaslandığında yakın zamanlara aittir.Tespit edilebildiği kadarıyla,köyün mezarlığında bulunan en eski mezartaşının tarihi 250 yıl kadar geriye gitmektedir.Muhtemelen köyün ilk mezarlığı başka yerdeydi.

Merkezi yönetimin tuttuğu Tahrir kayıtları devletin belli ihtiyaçları için tutulduğu içinbize belli alanlarda bilgi veriyor.1470,1478 tarihli,232 ve 8 no’lu Tahrir defterlerine göre Eymir idari açıdan Aydın Livâsı(Sancak),Gerye(Geyre) Nahiyesine bağlı bir köydür.

Tahmini nüfus hesaplarında Ömer Lütfi Barkan’ın her haneyi 5 nüfus kabul etme tarihçiler arasında genel kabul görmüştür.Ataeymir ve çevresindeki yerleşim yerlerinin tahmini nüfusunu ; hane x 5 = tahmini nüfus, formülü ile hesaplayabiliriz. Bazı tarihçiler, bekâr ve diğer muaf zümreleri de ekleyerek, tahmini nüfusu hesaplamaktadırlar.7

5 Bkz. Mehmet Başaran, 19.Yüzyılda Karacasu, İzmir? 2000, Karacasu mahallelerinin ayrı ayrı yazılmış olmasından bu yargıya varılmıştır.6 Karacasu’nun vakıf köyü olmasıyla ilgili bkz.TKGMKKA .571 no’lu defter,vrk.133-b;Ayrıca TT.166,s.459-465.

Resim 2 : Cami-i Kebir Yukarı Cami

Page 4: ataeymir tarihi

1470 tarihli, bu yöre için elimizdeki en eski tahrir defterine göre Eymir ve çevresindeki yerleşim yerlerinin tahmini nüfusları şöyledir:8

Yerleşim yeri Hane+Bekâr Toplamı Tahmini Nüfus(kişi)

Eymir(Ataeymir) 48+1=49 49x5=245Gerye(Geyre) Nahiyesi 84+1=85 84x5=420Çandır Köyü 14+1=15 14x5=70Gökçeburun Köyü 30+1=31 30x5=150OzanluKöyü 10 10x5=50Seki Köy 42 42x5=210Korkoz Köyü 14 14x5=70Kurucakoz(Ataköy)Köyü 23+1=24 23x5=115Mihaliç Köyü(Yeri belirlenemedi) 46+2=48 46x5=230Kerdime Köyü(Yeri belirlenemedi) 5 5x5=25

1470 tarihli 232 no’lu Tahrir defterine göre Eymir köyünün vergi gelirlerini toplama hakkı Yusuf ve kardeşi Abdülkadir adlı sipahilere aittir.Vergi gelirleri ise şöyledir:9

Vergi adı Vergi Miktarı(akçe)

Resm-i çift 120Nîm çift 245Çiftlü kara 36Caba kara 110Buğday öşrü 600Arpa öşrü 320Darı öşrü 75Bağ öşrü 420Resm-i ağnam 150Resm-i gerdek 120Seki köy suyundan iki gün iki gece su şerbi var, gelir. 220

1478 tarihinde Eymür köyünün çevresindeki yerleşim yerlerinin vergi haneleri ve tahmini nüfusları şöyledir.10

Yerleşim yeri Hane+Bekâr Toplamı Tahmini Nüfus(kişi)

Eymür(Ataeymir)Köyü 60+25=85 60X5=300Gerye(Geyre) Nahiyesi 79+24=103 79x5=395 Çandır Köyü 22+12=34 22x5=110Gökçeburun Köyü 39+15=54 39x5=195Ozanlu Köyü 11+10=21 11x5=55Seki Köy 34+15=49 34x5=170Korkoz Köyü 22+13=25 22x5=60Kurucakoz(Ataköy) Köyü 23+8=31 23x5=115Mihaliç(Yeri belirlenemedi) Köyü 69+24=93 69x5=345

7Bkz. Ö.L.Barkan “Tarihi Demoğrafi Araştırmaları ve Osmanlı Tarihi” Türkiyat Mecmuası, X (1953) s.12; N.Göyünç “Hane Deyimi Hakkında” İÜEFTD. 32 (1979),s.331-348. 8 Bkz.Ek-1,BOA.MAD.nr.232.s.17-30.Bu defter, padişah Yıldırım Bâyezid zamanında Eymir köyünün olduğunu açıkça göstermektedir.9 Bkz.Ek-1,BOA.MAD.nr.232.s.28-29.10 Bkz.BOA.TT.nr.8,s.456-467

Page 5: ataeymir tarihi

Resim 3: Kuzeyden Ataeymir’e Bakış

Kerdime(Yeri belirlenemedi) Köyü 5 5x5=25

15. yüzyılda Geyre (Tahrir Defterlerinde Gerye yazılmış) önemli bir idari merkez konumundadır.Tahrir defterlerinde Geyre ile Kıraçlu adlı bir köy birlikte yazılmıştır.Bugün yeri tam olarak bilinmeyen Kıraçlu köyü Geyre’nin çok yakınında bir köy olmalıdır ki birlikte yazılmış olsun.Bu köyün adı 16.yüzyıl defterlerinde de geçmektedir.Ancak 16.yüzyılda Geyre idari merkez konumundan gittikçe uzaklaşmış olmalıdır. Bunu nahiye değil köy olarak defterlere kaydedildiğinden rahatlıkla söyleyebiliriz.

15,16. yüzyılın ilk yarısında Gerye’de pazar kurulduğu birçok dükkanın bulunduğu tahrir defterlerindeki Kıst-ı bâzâr ve İhtisap vergisinden ve dükkan icarının yazılmasından anlaşılmaktadır.Gerye Pazarı’nda bulunan dükkanlardan elde edilen gelirlerin, Kütahya’da bulunan Karagöz Paşa Vakfı’na ait olduğu yine Tahrir Defterlerinde belirtilmiştir.11

Çandır köyü, Ataeymir- Geyre arasında devlet yolunun kuzeyinde Sarnıç’ın kenarındaydı.Çandır, mevkî adı olarak hâlâ yaşamaktadır.Gökçeburun ,Ozanlı köylerinin yerleri mevki adı olarak bellidir.Ozanlı köyünün mezarlığı da zamanımıza ulaşmıştır.

Korkoz köyü ise bugünün Seki Köy sınırları içindedir.Eymir yaylasının güney doğusundaki derenin adı Korkoz deresidir.Ayrıca Korkoz arığı vardır.Bu adlar sayesinde Korkoz köyünün yerini tespit edebiliyoruz.

Kurucakoz köyünün şimdiki Ataköy olduğunu ise, 16.yüzyıldaki defterlerden Şeyh Kemâl Zaviyesinin Kurucakoz köyünde olduğunu yazmalarından çıkarıyoruz.

Mihaliç ve Kerdime köylerinin tam olarak yerini belirleyemedim.Yeri belirlenemeyen köyler sadece bunlar değildir.Yenişehir kazasının başka birçok köyü 15-16 .yüzyıl Tahrir defterlerinde adı olmasına rağmen bugüne ulaşamamıştır.

Yok olan köylerin yerlerinin tespitinde en önemli belirtiler eski mezarlıklar, ev yıkıntılarıdır.Bu şekilde düşünürsek Ataeymir beldesinin doğusundaki Hamaz Tepesi’nin doğusunda Karyağdı Pınarı’nın batısında bir mezarlığın olduğu bellidir.Eskiden yakınında bir köyün olduğunu söyleyebiliriz.Marulluk mevkiinde de bir köyün olduğu oradaki ev yıkıntılarından bellidir.1930-1940’lı yıllarda ev yıkıntılarının çok net olduğunu konuştuğum yaşlılardan öğrendim.Ayrıca , Palamutluk mevkiinde de bir köy kalıntısı vardır.

Subaşı mevkiinde Geyre-Ören yolunun batısında Yörük Mezarlığı adında bir mezarlık vardır.Bu mezarlığın yakınında bir köyün olduğu söylenebilir.Bundan 30 yıl önce bu mezarlıkta birçok mezar taşı vardı.

Şimdiki devlet yoluyla Ataeymir’den Karacasu’ya giderken Geyre’yi geçtikten sonra Güzelbeyli yol kavşağına varmadan derenin sağ kenarında Çaputlu Mezarlığı vardır.Bu mezarlığın yakınında eskiden mutlaka bir yerleşim yeri olması gerekir.

1478 tarihinde Eymür’ün vergi gelirleri ve miktarları şöyledir.12

11 Bkz.BOA.TT.nr.166,s.464.12 Bkz.Ek-2,BOA.TT nr.8,s.462.

Page 6: ataeymir tarihi

Vergi adı Vergi miktarı(Akçe)

Buğday öşrü 900 Arpa öşrü 816Darı öşrü 15Resm-i zemin 10Resm-i çift 1.150Seki köy suyundan iki gün iki gece suyu var, gelir 220

Bu vergi kalemlerinden arpa, buğday,darı yetiştirilen temel ürünlerdir.Ayrıca

köylülerin temel uğraşının tarım olduğunu söylemek mümkündür.Seki köy suyu ile ilgili kayıt ise , suyun kullanımıyla ilgili önemli bir ayrıntıdır.

1478 tarihinde Eymür köyünün vergi gelirlerinin yarısı; Hacı Ali oğlu Hasan ve Üveys’in ,yarısı Kara oğlu Ahmed’e aittir.Bu kişiler devletin sipahileridir.13

İncelediğimiz diğer iki kaynak, Aydın Sancağı TT.148 no’lu 1528 tarihli mufassal defter ile,TT. 166 no’lu H.937/1530 tarihli İcmâl Defteridir.148 no’lu defter ,Kanunî Sultan Süleyman’ın 1528’de yaptırdığı tahrir sonuçlarını göstermektedir.148 no’lu defterin 650-702 sahifeleri arasında Yenişehir kazasının bilgileri vardır.Bu defterin 654-656 sahifelerinde ise Eymür köyünde yaşayan vergi yükümlüleri ve ödedikleri vergi miktarları yazılıdır.1528 tarihinde Eymür köyünde 125 vergi hanesi, 14 bekâr, 1 imâm vardır.Yıllık ödenen vergi miktarı 3.264 akçedir.

148 no’lu deftere göre Eymür köyünün vergi gelirleri ise şöyledir:14

Vergi adı Vergi Miktarı(akçe)

Resm-i çift 33Nîm çift 610,5Bennâk resmi 1044Buğday öşrü 360Arpa öşrü 250Taru ve bakla ve burçak ve mercimek ve nohud ve böğrülce ve çavdar ve milâs ve sisam ve sair hububat 86,5Resm-i zemin 65Resm-i küvâre 50Öşr-ü bâğât ve harac-ı bağçe 150Mahsul-ü yoncalık 150Resm-i arûsâne 50Öşr-ü piyaz ve sir ve sair sebzevat 40Öşrü penbe 25Resm-i ağnam 25Öşr-ü âsiyâb 100Resm-i deştvâni ve cürm-ü cinayet ve yave kaçgun ve sair tayyarat 100Öşr-ü ........... 25Seki köy suyundan ödenen vergi 150Toplam 3.264

166 no’lu defterde Yenişehir Kazası’nın sonuçları toplu olarak yazılıdır.Bu defterde Eymür’deki Mehmed Büksüz zaviyesi ve taşınmazları ayrıca belirtilmektedir.15

13 Bkz.Ek-2,BOA.TT.nr.8,s.461.14 Bkz.Ek-3,BOA.TT.nr.148,s.655-656.15 Bkz.BOA.TT.nr.166,s.459 ve 464

Page 7: ataeymir tarihi

Aşağıda 166 no’lu defterden, Aydın Sancağı’nın bazı yerleşim yerlerinin hane sayıları ve tahmini nüfusları verilecektir.Böylece geçen uzun zaman içinde, yerleşim yerleri nüfus olarak nasıl değişmiş sayısal verilerle kıyaslama yapılması hedeflenmiştir.16

Yerleşim Yeri Vergi Hanesi Tahmini Nüfus(kişi)

Nefs-i Güzelhisar(Aydın)Kazası 90 90x5=450Nefs-i Nazilli 327 327x5=1635Nefs-i Sultanhisarı Kazası 104 104x5=520Nefs-i Köşk 45 45x5=225

Kuyucak Köyü 94 94x5=470Nefs-i Bozdoğan Kazası 96 96x5=480Nefs-iYenişehir Kazası 29 29x5=145

Karacasu Köyü 272 272x5=1360Geyre ve Kıraçlu Köyü 78 78x5=390Eymür Köyü 125 125x5=625 Çandır Köyü 32 32x5=160Gökçeburun Köyü 29 29x5=145Ozanlu Köyü 26 26x5=130Seki Köyü 45 45x5=225Korkoz Köyü 11 11x5=55Kurucakoz Köyü 23 23x5=115Mihaliç Köyü(Yeri belirlenemedi) 45 45x5=225Kerdime Köyü(Yeri belirlenemedi) 6 6x5=30

Diğer kaynağımız Aydın Evkâf Defteri’nin tarihi 17.yüzyıl(H.1029-1065/M.1619-1654) olarak belirtilmekle birlikte içindeki bilgilerin bazıları 166 no’lu İcmâl defteri ile aynı olması, 1528 sayımlarının kopyası olduğu, ancak daha sonra bazı eklemeler yapıldığını

16Bkz.BOA.TT.nr.166.Nazilli, s.452; Yenişehir,s.459; Bozdoğan, s.470; Sultanhisarı, s.475; Aydın,s.438; Köşk, s.437; Kuyucak,s.454.

Resim 4 : Ataeymir – Aphrodisias – Karacasu Yolu

Page 8: ataeymir tarihi

göstermektedir.Ancak bazı konularda daha ayrıntılı bilgiler verilmiştir.Sözü edilen defterin varak133-b-146-a arası Yenişehir kazasıyla ilgilidir.Bu defterde Eymür’deki Mehmed Büksüz zaviyesiyle ilgili şu bilgi vardır:“Der karye-i Eymür tabi-i YenişehirMehmed Büksüz nam kimesne hal-i hayatında zikr olunan karyede olan damların ve Sinek Deresi’nde bir pare bağı kendü bina eylediği zaviyeye vakf edüp,ayende ve revendeye mahsulat-ı bağdel öşr-ü sarf ola deyü , Yenişehir kadısının hücceti mucebince vakf-ı meşihat olmağın defter-i atikde sebt olduğu üzere uslubu sabık-ı mukarrer idügü defteri cedidde dahi şerh verildi” 17

Yukarıdaki alıntıda görüldüğü üzere;zaviyenin Mehmed Büksüz tarafından kurulduğu, köyün içindeki dam,Sinek Deresi’nde bir parça bağın gelirinin, gelen geçene hizmet amacıyla vakıf olarak zaviye kuranın sağlığında bağışlandığı belirtilmektedir.Ayrıca Yenişehir kadısının belgesiyle tescil edildiği,eski defterde olan bu bilğinin yeni deftere de geçirildiği yazılmıştır.

Zaviyelerin Osmanlı toplumunda çok önemli yeri vardır.Yerleşim yerlerinin kurulması, insanların sosyalleştirilmesi,eğitilmesi, haberleşmenin sağlanması,dini eğitim sağlama, misafirlari ağırlama vb. birçok görevler üstlenmiş sosyal kurumlardır.Zaviyelerin ayakta kalması için vakıf şeklinde örgütlenmiş, devlet bu kurumları desteklemiştir.18

Yenişehir kazası sınırları içinde 16.yüzyılda 9 tane vakfı da olan zaviye vardır.Bunlardan biri Eymür köyündeki yukarıda değindiğimiz zaviyedir.Gerek Eymür’deki ,gerek diger zaviyelerin gelirleri çok değildir.

Yenişehir kazası sınırları içindeki diğer zaviyelerin adları ve bulundukları yerler, şimdiki yer adlarıyla aşağıda gösterilmiştir:19

1-Aydın Bey Zaviyesi-Boyasın/Esençay2-Şeyh Kemal Zaviyesi –Kurucakoz/Ataköy3-İne Gazi Zaviyesi-Yenişehir/Karacasu4-Kadı Zaviyesi-Vakıf/Tavas Vakıf köyü5-Bahşayış Dede Zaviyesi-Mihaliç köyü6-Derviş Ahmed Zaviyesi-Boyasın/Esençay7-Ahi Süleyman Zaviyesi-Boyasın/Esençay8-Derviş Ali Zaviyesi-Boyasın/Esençay

16.yüzyılın bir diğer defteri 1573 tarihli 144 no’lu Tapu Tahrir Defteridir.Bu deftere göre Eymür köyünde 157 vergi yükümlüsü ,4 vergiden muaf, toplam 161 erkek yetişkin kişi vardır.Muaf olan kişinin 2 si kadı, 1’i muhassil, 1’i şehzâdenin adamıdır.Erkek nüfusun 96’sı evli ,65 i bekârdır.Eymir’de bu tarihte tahminen 99 x 5 = 495 kişi yaşamaktadır.Toplam ödedikleri vergi miktarı 9000 akçedir.Bu defterdeki vergiler şunlardır:20

Vergi adı Vergi miktarı(akçe)Resm-i çift 132Resm-i nîm çift 181Resm-i bennâk 828Resm-i mücerred 390Öşr-ü hınta, keylât 26 , kıymet 1456Öşr-ü böğrülce ve nohud ve bakla ve sisam ve burçak ve alef ve çavdar ve hububat-ı saire 49517 Bkz.TKGM.KKA.TT.nr.571,vrk.144-b.18 Bkz.Ö.L.Barkan ,“İstila Devirlerinin Kolonizatör Türk Dervişleri ve Zaviyeler.” VD.II(1942),s. 279-304; A.Y.Ocak-S.Faroqhi “Zaviye” İA.Cilt 13(1986),s.468-476.19 Bkz.TKGM.KKA.TT.nr.571,vrk.141-a-146-a ; TT.nr.166.s.462-464.20 Bkz.TKGM.KKA.TT.nr.144.vrk.292-a

Page 9: ataeymir tarihi

Öşr-ü penbe 710Öşr-ü bostan 523Öşr-ü piyaz ve sir ve sair sebzevat 253Öşr-ü şa’ir, keylât 54, kıymet 1723Öşr-ü ketân ve kendir ve kenevir 623Öşr-ü bağat ve harac-ı bahçe ki öşre muâdil ola 150Öşr-ü meyve 15Öşr-ü zeytun 20Öşr-ü ........... 10Resm-i küvâre 86Resm-i ağnam 317Resm-i arûsâne 120Resm-i deştivani 250Resm-i zemin-i reaya ve hariç reaya hak elverur 321Resm-i tapuyu zemin ve ziraat-ı zeminhane 250Mahsul-u yoncalık 150Resm-i duhan ve resm-i otlak ve resmi kışlak-ı yörükan-ı kışlakçıyan vire bad-ı heva ve sair tayyarat 200Nısf-ı cürm-ü cinayet 83

Bu vergi çeşitlerinden, köyde hangi ürünlerin ekildiği ve neler yetiştirildiği belirlenmektedir.

Arpa ,buğday ,pamuk, bakla, nohud, bostan, yonca, börülce, susam,zeytin,kendir, kenevir, keten, soğan , sarımsak,meyve yetiştiriciliği ve bostan ekimi yapılmaktadır.

Bağcılık, arıcılık, çok az küçük baş hayvan yetiştiriciliği yapıldığı da anlaşılmaktadır.Kışlak vergisi olmasından Eymür’e kışlamak için göçebelerin geldiği anlaşılmaktadır.Eymür çevresindeki yerleşim yerlerinin 1573’teki adları ve ödedikleri vergi miktarı

şöyledir;21

Yerleşim yeri Vergi miktarı (akçe )

Gerye-Kırçalu Köyü (birlikte yazılmış) 30,538Çandır Köyü 4,500Ozanlu Köyü 7,954Gökçeburun Köyü 3,674Seki Köyü 6,708Korkoz Köyü 8,068Kurucakoz Köyü/Ataköy 16,679Mihaliç Köyü(Yeri belirlenemedi) 3,000Kerdime Köyü(Yeri belirlenemedi) 6,919

17 ve 18.yüzyıllar için elimizde belge olmadığı için bu zaman dilimi için ne yazık kiaçıklama yapma imkanımız yoktur.

19.yüzyıl için kaynağımız H.1261/1845 tarihli 2789 no’lu Eymir köyünün Temettüat Defteridir.Bu defterin çok ayrıntılı olması ; bize, önce kullandığımz Tahrir defterlerinden daha çok tarihi malzeme vermektedir.

Temettüat Defterine göre Eymir toplam 175 hanedir.Eymir 157 hane olarak önce yazılmış, sonra 18 kişi daha köy ya da mahalle adı belirtilmeden eklenmiştir.Bu 18 kişi bugünün Palamutçuk köylüleridir.Kişilerin bazılarının lâkaplarından Palamutçuk’lu oldukları anlaşılmaktadır.Demek ki bugünün Palamutçuk köyü ,1845’te Eymir’in

21 Bkz.TKGM.KKA.TT.nr.144,vrk.288-a

Page 10: ataeymir tarihi

mahallesiydi.Palamutçuk köyünün önceden Eymir’in mahallesi olduğunu sözlü olarak Eymirliler ve Palamutçuklular hep söylemişlerdir.Palamutçuk köyü, 19.yüzyılın sonlarında köy statüsüne kavuşmuş olmalıdır.H.1312/1894 tarihli İmam mühüründen Palamutçuk köyünün Eymir’den ayrılarak ayrı köy olduğunu söyleyebiliriz.22

1845 tarihli defterde kimin hangi ürünü ektiği,kim kimle ortaklık yapmaktadır,ne kadar ekili tarlası ,kaç arı kovanı , kaç büyükbaş, kaç küçükbaş hayvanı var,sağılı inekten yıllık ne kadar vergi alındığını öğrenebiliyoruz.Sözü edilen defterde 1844 yılında alınan vergiler, 1845 yılı için beklenen tahmini gelirler yazılmıştır.

Yine adı geçen defterden palamut’un önemli bir sanayi maddesi olduğu anlaşılmaktadır.Palamut derinin tabaklanmasında ve boya sanayinde o zamanlar önemli yere sahiptir.Kimin ne kadar palamut tarlası ve geliri olduğu gösterilmiştir.Ayrıca palamutun bir kantarının(19.yy Anadolusunda=230,922kg) 20 kuruş olduğu anlaşılmaktadır.Ödenen vergi miktarı içinde palamuttan alınan vergi önemli yere sahiptir.İç ve dış Pazar için önemini 1960 lı yıllara kadar bu bölgede korumuştur

19.yüzyılda bir kültür bitkisi pamuk(penbe) ekimi yaygındır.1845 lerde Eymir ovasında susuz pamuk ekiminin yaygın olması hayli önemlidir.

157 yıl önce de Eymir halkının temel uğraşı tarımdır.Hane sahiplerinden,175 kişiden, 145 tanesinin meslekleri Erbab-ı ziraat olarak gösterilmesi bunun göstergesidir.Köylülerin küçük çiftçi oldukları görülmektedir.100 dönümden fazla arazisi olan sadece iki kişidir.Köyde kara sığır öküz 189, sığır öküz sayısı 22 tanedir.23

Buğday’ın dolusu 5 kuruş, arpa’nın dolusu 2,5 kuruş, burçağın dolusu 3,5 kuruş, milâs(mısır)dolusu 4 kuruştur.Her hanenin ödediği öşür miktarından ,öşür miktarını 10 ile çarparak yapılan üretim miktarı bulunabilir.Arpa’nın buğdaydan daha çok yetiştirildiği Temettüat defterinde görülmektedir.24

1845’ te 13,55,88 no’lu haneler un değirmeni işletmektedirler.Yıllık gelirleri 760 kuruştur. Bu iki değirmenden biri,13 ve 88 hanede yazılı kişilerce ortak işletilmektedir.25

Burçak ekimi yaygın değildir.Sadece 17,43,66,70,93,115,122 hane numaralı kişilerin burçak ektikleri görülmektedir.

Milâs(mısır) ekimi de yaygın değildir.Bugünün Palamutçuk köyünde oturan,1,6,7 hane numaralı köylüler ekmektedir.O dönemde darı ekimi de azdır.

Küçük baş hayvanı olan sadece 3 ailedir.Bu aileler temel olarak tarımla uğraşmakla birlikte, ek iş olarak keçi beslemektedirler. 68 hane numarada kayıtlı Molla Ahmed oğlu Ahmed’in 135 keçisi, 98 hane numaralı Halil Dayı Osman’ın 12 keçisi, 115 hane numaralı Çardakçı oğlu Mustafa’nın 30 keçisi vardır.

Sağılı(sağman-sağmal) inekten yıllık 15 kuruş gelir beklenmektedir.İnekler ve öküzler kara sığır cinsindendir.

Katır sadece 3 tanedir.Bunun yanında eşek ve beygir en çok kullanılan yük hayvanlarıdır.Eşek 130, beygir ise 24 tanedir.Öküz,düve,katır,eşek,beygir’den vergi alınmamaktadır.

Bağcılık Eymir’de yaygındır.Bir dönüm bağdan 50-100 kuruş gelir beklenmektedir.Arıcılık çok önemli olmasa da hayli yaygın görünmektedir.Toplam arı kovanı sayısı 82

dir.Bunların 28 tanesi Palamutçuk köylülerine aittir.Dokuma işiyle uğraşan 56 hane numarada kayıtlı Macar oğlu Mehmed bin Ömer ve

134 hane numarada kayıtlı Kayalıoğlu İsmaildir.İplikçilik sadece 151 hane numaralı Halil İmam oğlu Ali’nin yaptığı iş olarak

görünmektedir.

22 Bkz. Mustafa Kenan Özkan “ Karacasu Resmi Mühürleri”, Karacasu 1999 ,s.134-140.23 Bkz. M.Başaran, a.g.e.s.7424 Bkz.Ek-525 Bkz. Ek-5,Hane no:13,55, 88.

Page 11: ataeymir tarihi

Eskicilik yapan 149 hane numaralı Yetim Hafız oğlu Hüseyin’dir.Köyde aklı tam olmayan 107,148 hane numaralı kişilerdir.Askerlikten emekli 126,137 hane numaralı kişiler vardır.Köydeki 5,13,28,41,47,100 hane numaralı kişilerin adlarında kethüda kelimesi

geçmektedir.Kethüda Farsça bir kelimedir.Güvenilir, bir yeri idare eden kimse anlamındadır. Osmanlıda askeri ve idari anlamlarda kullanılmaktadır.Osmanlıda 1829’dan önce muhtarlık teşkilatı olmadığı için, köylerde muhtarların görevini yapan kişiler kethüda/kahya olarak adlandırılırdı. Ayrıca bu defterde muhtar belirtilmemiştir. Muhtemelen kethüda unvanlı iki kişi(Muhtar-ı evvel ve Muhtar-ı sani) bu tarihte köyün muhtarlık görevini yerine getirmektedirler.Eymir’de eski alışkanlığın etkisiyle kethüda/kahya denilmeye devam edilmiş olmalıdır.Aynı tarihte Karacasu mahallerinin ve Işıklar köyünün idarecileri Temettüat defterlerinde muhtar olarak yazılmıştır.26

Camii Kebir imamından sözedilmesi, köyde camiiden ayrı namaz kılınan mescidlerin olduğunu göstermektedir.Kaynak kişilerin verdiği bilgilere göre, hanönünde ve Mecidiye Mahallesi’ndeki mescidler 1950’ li yıllara kadar kullanılmıştır.

Temettüat defteri lâkaplar açısından da önemlidir.Bu lâkaplardan bazıları 1934’ te Soyadı Kanunu çıktığında soyadı olarak alınmıştır.Bazıları unutulmuş, bazıları aradan geçen uzun zamana rağmen bugün hâlâ kullanılmaktadır.Nüfüs kütüklerindeki bilgilerin en eskisinin 19. yüzyılın sonlarına ait olduğu düşünülürse, lâkapların önemi iyice artmaktadır. Lâkap ve soyadı olarak kullanıldığı tespit edilebilenler şunlardır:27

Lâkaplar Soyadı

Çelebioğlu Çelebioğlu ,Çelebi,TunaBayraktaroğlu BayraktarSimavlıoğlu BozkurtHatipler Demirelİnce Mehmetoğlu İnceoğluBeygircioğlu BeygirciHacı Tülüler Tülü, ÇiyanlıTuğsuz Girgin,TüysüzKabakçıoğlu KabakçıoğluSağırlar GagaÇardakçılar Çardak,Çardakçı,Durmaz,Gezgin,DumanKasapoğlu GündoğduKüpçü .........Molla Ömeroğlu BozoğluBekaroğlu ........Baltalıoğlu BaltalıGümüşoğlu GümüşTopsakaloğlu TopsakalKayalıoğlu Alkanİmamoğlu Molla Osman BelaşanHacı Bekiroğlu Özdemir,BayerUzun İsmailler GagaUzun Aliler Selçuk Küçük Hacı Serin, Karataş, BirÖmer Kahyaoğlu Karakaş, Kayhan

26 Bkz.Ek-5,Hane no:5 ve 13; M.Başaran ,age.s.35;Musa Çadırcı,Tanzimat Döneminde Anadolu Kentleri’nin Sosyal ve EkonomikYapıları, Ankara 1991,s.38-41.27 Bu bilgiler 1845 tarihli Temettüat defteri ve Karacasu nüfus kütüğü bilgileri ve kaynak kişilerden derlenmiştir.

Page 12: ataeymir tarihi

Kaçaroğlu ÖzgenKel Mehmetoğlu DoğanKel Ahmetoğlu KabaMestan Aliler DirikYılancıoğlu GülgenSolakoğlu SolakDayıoğlu YalabıkDemirayakoğlu DemiralanKazak Ömeroğlu Toker, KavaklıMehmetce oğlu Mehmet KazancıDeli Yusuf oğlu AcarBekir Kahyaoğlu Kör Bekir GörmezHacı Hasanoğlu ÇetinHacı Ömeroğlu Ali YağcıoğluEskicioğlu BaşalanKel Mehmet oğlu Mustafa DalğıçHacı Ahmet oğlu İsmail Gökdemir,ÇamCiğerci oğlu Ömer Ciğer, PehlivanEkşi oğlu Ahmet EkşiBenli oğlu TurgutÇırakkeloğlu Yıldırım,BozhöyükÖmer Kahyaoğlu Osman CoşkunSarı Hüseyinler Sarı,KeserEbicekli oğlu İsmail ÇandırDeli Bekir oğlu YeniceKırlı Ali oğlu Hacı Hasan Bozkır, AkbaşAzmanoğlu Molla İbrahim BelgeAbacıoğlu DüzalanHalil Dayıoğlu Mustafa OlgunDeli Hüseyinoğlu Hasan Hüseyin GökÖmer Kahyaoğlu Mustafa GermeTopal Hasanlar AkçuraDemircioğlu AslanMolla İsmail oğlu Çiyan Hasan YalçınKoca Delioğlu Hüseyin ÇevikKoca Ömeroğlu Süleyman SerinHasan Kahyaoğulları KermanKoca Hasanoğlu Ali Osmanlar ÇakmakçıHacı Ali oğlu Ali Molla UğurHacı Ömeroğlu ErçetinHacı Efendiler ÇamKırlıoğlu KırtaşTaktaklar TaktakoğluHacı Ömeroğlu Yanık, DönmezKırlı Ali Süleyman GündeayKırlı Ali Sadık ÜnalGedik Aliler ÇelikKocaeseler Altınöz, Altıntaş,ÖzbilenTuzcular Karaisli, AltınyıldızYoğurtçular Tungut

Page 13: ataeymir tarihi

Okkalıoğlu Okkalı

Osmanlı dönemi belgelerinde Eymir’de medreseyle ilgili bilgiler yoktur.Sadece 1470 tarihli defterde bir kişi muallim olarak yazılmıştır.1845 tarihli Karacasu kazasının Temettüat defterlerinde Karacasu merkezinde ve Işıklar köyünde bazı kişilerin unvanlarının muallim olarak yazılmasından, bu yerleşim yerlerinde1845’te medrese olduğu yargısına varabiliriz.

Eymir’deki bazı insanların Molla, Şeyh, Fakih unvanıyla Tahrir defterlerine yazılması okuryazar olduklarının göstergesidir.Ancak eğitimlerini nerede aldıklarını belirleyemiyoruz.Kaynak kişiler Cumhuriyet devrinde de okul olarak kullanılan Yukarı Camiinin kenarında bulunan odaların Osmanlı devrinde medrese olarak kullanıldığını, hocalığını ise camii imamının yaptığını yaşlılardan duyduklarını belirtmişlerdir.Medrese resmi bir kurum olmanın ötesinde köydeki erkek çocukların okuma yazma ve namaz duası öğretildiği bir yer olmalıdır.

III. BÖLÜM

CUMHURİYET DÖNEMİNDE ATAEYMİR

A- Ataeymir’de Sosyal ve Ekonomik Yapı ve Değişim

Türkiye Cumhuriyeti 1923’te kurulduğunda Eymir , temel uğraşı tarım olan, insan gücünün önemli bir miktarını savaşlarda kaybetmiş bir köydür.

Page 14: ataeymir tarihi

Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte, Kurtuluş Savaşı öncesi bozulan toplumsal düzen ülkenin her yerinde olduğu gibi bu bölgede de sağlanmıştır.

Köyün Osmanlı döneminde de merkezi olan yeri Yukarı Camiinin çevresidir.Köyün bakkalı, okulu,kahvesi, köyodası buradaydı.1940’lı yıllara kadar bu ilk merkez önemini korumuştur.

Köyün ikinci merkezi Hanönü mevkiidir.Burada büyük bir han vardır.Bu han konaklama amacıyla Tavas’lı deveciler tarafından yaptırılmıştır.Kesin yapılma tarihi belirlenemiştir.

1960’lı yılların başından itibaren üçüncü merkezi ise şimdiki şehir merkezi olan yer olmuştur.Köyün ikinci camii 1966’da ibadete açılmıştır.Camiinin yapılmasında köylülerin katkısı olmakla birlikte ,Süleyman Taktakoğlu’nun da katkıları olmuştur.Köyün üçüncü camii Tavas-İzmir karayolu kenarında 2000 yılında ibadete açılmıştır.

1955-1956’da köyün arazisi kadastro görmüştür.Bu Cumhuriyet tarihi açısından erken bir tarih sayılır.Köyde herkesin arazisinin tapusunun olması, arazi anlaşmazlıklarını sona erdirmiştir.Kayda değer bir anlaşmazlık yakın zamanda görülmemiştir.

Köyde eskiden üretilen belli başlı ürünler; buğday arpa, yulaf, burçak, pamuk, bostan,üzüm, mercimek, nohut, armut,afyon, palamuttu.Bu ürünlerden yulaf, burçak,afyon,1970’lerden bu yana hiç üretilmemektedir.Afyon ekimi Aydın İlinde 1972’de yasaklanmıştır.Burçak ve yulaf hayvan yemi olarak üretildiği için, köyde hayvan çifti kalmadığından ekilmemektedir.

Tahıl ekimi 1970’lere

kadar öküz ve beygir çifti ile

yapılırdı.Sonraları traktörle ekim yapılmaya başlamıştır.Tahıl ürünlerinin tanelerinden ayrılması,önceleri hayvanların çiğnemesiyle gerçekleştirilirdi.Daha sonra dövenle yapıldı.Döven önce hayvan gücüyle, sonra traktörle çekilirdi.1970’lerden sonra patoz kullanılmaya başlanmış, harman savurma işlemi ortadan kalkmıştır.

Palamut ağaçları 1965-70’lerde büyük oranda tarım yapmaya engel olması nedeniyle kesilmiştir.Zaten kimya sanayinin gelişmesi palamuta olan ihtiyacı azalttığı için gerekli

Resim 5: Hanönünde Bir Ataeymirli

Resim 6 : Harman Zamanı Deste Çekimi

Resim 7 : Harman Zamanı

Page 15: ataeymir tarihi

Resim 9 : Birinci Üzüm Festivali

olmaması da ağaçların kesilmesinde etken olmuştur.Eymir çevresinde üretilen palamut, Eymir’deki palamut depolarında toplanır,İzmir’li

tüccarlara satılırdı.1960’lı yıllara kadar taşıma işlemi Karacasu’ya veya Kuyucak’a develerle yapılırdı.

Eymir’de zeytin bitkisinin 16. yüzyılda da yetiştirildiği Tapu Tahrir Defterlerinden anlaşılmaktadır.Yöre zeytin yetiştirmeye elverişli olmasına rağmen Osmanlı döneminde zeytinin az yetiştirildiği,Cumhuriyet döneminde de 1950’li yıllara kadar zeytin ağacı yetiştirmenin ciddiye alınmadığı görülmektedir.1950’lerde , köyün yakın yerlerinde ve bağların içinde çok az sayıda zeytin ağacı olduğunu kaynak kişiler belirtmişlerdir.Son kırk yıldır zeytin ağacı sayısı önemli derecede artmıştır.Bugün için köylülerin önemli geçim kaynağı haline gelmiştir.Yıllık yaklaşık 1000 ton zeytin üretilmektedir.

Yöre İlk çağda bağçılıkta gelişmiş olmalıdır.Aphrodisias kazılarında çıkarılan eserlerdeki kabartmalardaki üzüm salkımları bu görüşümüzü destekler mahiyettedir.

Osmanlı ve Cumhuriyetin ilk elli yılında üzüm yetiştiriciliği yapılmakla birlikte. son 20 yıldır bağcılık daha bilinçli yapılmaya başlanmıştır.1980’li yıllara kadar, bağların yoğun olduğu mevkiilerde pekmez ocakları(pekmez yapılan yer) vardı.Bu ocaklar mevsimlik ticari ünitelerdi.Özellikle siyah üzüm bağları sökülüp yerine çekirdeksiz üzüm bağları dikildikten sonra bu ocaklar tamamen kapanmıştır.Pekmez ocakları; Karayer mevkisindeki Süleyman Dikmen’e, Köyaltı Bağları mevkisinde Ali Osman Çakmakcı, Muhammet Tungut, Ali Sarı’ya aitti.28

Belediye tarafından ilk defa 7-8-9 Ağustos 2001 tarihinde üzüm festivali düzenlenmiştir.2002 yılında ikincisi aynı tarihte tekrarlanmış ve gelecek yıllarda sürekli yapılması hedeflenmiştir. Festivalin amacı halkın eğlenmesi ve üzüm yetiştiriciliğini teşvik etmektir.

Tarım ürünlerinin üretim miktarlarıyla ilgili elimizde istatiki bilgilerimiz olmamakla birlikte, geleneksel üretim sonunda çok fazla ürün elde edilememiş, üretimin çoğu kendi tüketimleri için yapılmıştır.İhtiyaç fazlası üretim ise, bugün olduğu

gibi Karacasu ve Tavas pazarlarında satılmaktadır.

28Pekmez ocağı bilgileri, Mehmet Çakmakcı, Muhammet Dikmen’den alınmıştır.

Resim 8: Zeytin Toplama

Page 16: ataeymir tarihi

Resim 10: Tütün Fidesi Resim 11 : Tütün Kırımı

1965’ten sonra köyde tütün ekimi yaygınlaşmıştır.Yıllık tütün üretimi 400 ton civarındadır.Tütünden elde edilen gelirin artması insanların daha iyi koşullarda yaşama isteğini artırmıştır.Bu nedenle köylüler eski yerleşim alanlarından göç edip, yeni yerleşim alanlarında konutlar yapmaya hız vermişlerdir.Köy nüfusunun büyük bir kısmı şimdiki yeni yaşam alanına gelmiştir.

1965 sonrası konut yapma şeklide değişmiştir.O zamana kadar duvarların taş, çatının genellikle toprak olduğu konut tipi ağırlıktaydı.1965’lı yıllardan sonra duvarlar taş veya tuğladan , çatılar ise kiremit veya betondan yapılmaya başlanmıştır.Bu sayede çağdaş yaşama uygun ve daha iyi imkanlara sahip konutlar üretilmeye başlanmıştır.

Osmanlı devrinden farklı olarak, Cumhuriyet devrinde yaklaşık 30 kadar aile tarım işiyle birlikte yan uğraş olarak hayvancılıkla uğraşmaktaydı.Küçükbaş hayvancılıkla uğraşanların bir kısmı 1915’lerde köye yerleşen Kocaeseler ve Tuzcular sülâlesinden, bir kısmı ise köyün yerlileridir.1980’li yıllarda küçükbaş hayvancılıkla uğraşan ailelerin sayısı 5-

Resim 12 : Tütünün Balya Yapılması

Page 17: ataeymir tarihi

6 aileye kadar düşmüştür.Sürü büyüklüğü 300- 400 baş keçi veya koyundur.2002 yılında yaklaşık 2500 küçükbaş koyun ve keçi vardır.

Ataeymir’de son 30 yıldır,et ve süt besi hayvancılığı gelişmiştir.Bu belde halkının önemli gelir kaynağı olmuştur.Her gün üretilen süt ,Ataeymir süt toplama merkezinde toplanıp,Denizli ,İzmir ve Nazilli’deki süt fabrikalarına gönderilmektedir.2002 yılında hepsi kültür ırkı 750 civarında inek vardır.

Osmanlı

döneminde olduğu gibi Cumhuriyet döneminde de Eymirliler yaz mevsiminde yaylaya göçerlerdi.Yaylanın serin olması esas gitme sebebiydi.1970’li yıllara kadar yaylaya göç alışkanlığı devam etmiştir.1970’lerde yayla suyu nedeniyle Seki köy ile yaşanan tartışmadan sonra yaylaya göç etme son bulmuştur.

Köylüler 1945? Li yıllara kadar köydeki kaynak suyuyla idare etmişler, içme suyunun az gelmesi nedeniyle kendi imkânlarıyla toprak borularla(künk) Babadağ’dan kaynak suyu getirmişlerdir. 1970’te ise diğer köylerle birlikte YSE ve köylülerin katkısıyla Babadağ suyu plastik borularla köye getirilmiştir.1975’ten itibaren evlere basınçlı su verilmeye başlanmıştır.

1970’lerde Yayla suyunun Seki köy tarafından kesilmesi, Ataeymirlileri yeni arayışlara itmiştir.Zamanın Belediye başkanı Ömer Topsakal’ın gayretleriyle ovanın değişik yerlerinde sondajlar yaptırılmış, su bulunmuş yer altı sularıyla ovanın sulanması için çabalar yoğunlaştırılmıştır.Ovada sulama kanalları yaptırılmış, ovanın büyük oranda sulanması sağlanmıştır.

1985 öncesi Ataeymir çevresindeki tarım alanı dışı yerler; ağaçsız, sadece maki bitkisi çalıların bulunduğu yerlerdi.Orman Bakanlığının ağaçlandırması sayesinde Ataeymir ve çevre

köylerin mer’aları büyük oranda ağaçlandırılmıştır.

Resim 13 : Mandırada Süt Sağma Hazırlığı

Resim 14 : Ataeymirde Ağaçlandırma Çalışmaları

Page 18: ataeymir tarihi

Türkiye Devlet İstatistik Enstitüsü verilerine göre, 1927’den bu yana yapılan nüfus sayımlarında Ataeymir’de yaşayan kişi sayısı şöyledir :

Sayım Yılı Erkek Kadın Toplam

1927 (Sadece Karacasu kazası toplamı verilmiştir) 1935 9331940 452 503 9551950 1.1031960 696 770 1.4661965 632 694 1.3261970 1.018 1.105 2.1231975 782 873 1.6551980 1.6531985 1.8761990 2.0081997 1.8302000 1.684

Cumhuriyet Döneminde Eymir Köyünde muhtarlık yapanlardan tespit edilebilenler aşağıda gösterilmiştir.Ancak, 1943’ten önce muhtarlık yapanların adlarının hepsi ve muhtarlık dönemleri belirlenememiştir.(* işaretliler vefat etmiştir)29

Adı Soyadı Muhtarlık Yaptığı YıllarHüseyin Selçuk* Rüştü Tuncer* İbrahim Yıldız*Şükrü Taktakoğlu* ....... 1943Ali Turgut* 1943-1946Ömer Topsakal 1947-1950Süleyman Taktakoğlu* ( Karacasu’ya göç etmiştir) 1950-1953Ömer Çelik* 1954-1955Halil İbrahim Baltalı* 1955-1960 Ziya Güneş(Öğretmen,askeri yönetim atamıştır) 1960-1961İsmail İnceoğlu*(Askeri yönetim atamıştır) 1961-1963Süleyman Taktakoğlu( İzmir’e göç etmiştir) 1963-1964Ahmet Çobanoğlu(vekil) 1964Mustafa Karataş(vekil) 1965Halil İbrahim Baltalı* 1965-1967Bekir Gaga*(vekil) 1967Ömer Çelik* 1967-1972

B- Ataeymir’de Eğitimin Gelişimi

Cumhuriyet döneminde İlkokul 1924’te eğitim öğretime başlamıştır.Okulun yeri Yukarı Camiinin bitişiğindeki duvarları hâlâ ayakta olan yapıdır.Bilinen ilk öğretmeni Karacasu’lu Ahmet (Saygı) Efendidir.Ahmet Saygı eski ve yeni yazı öğretmiştir.1928 sonrasında, Anamurlu İsa Efendi,Tahsin Efendi, Ali Şendur,yeni yazı ile eğitim öğretim

29 Bu bilgiler Eymir Köyü Evlenme Defterlerinden ve kaynak kişilerden derlenmiştir.

Page 19: ataeymir tarihi

Resim 18 : Ataeymir İlköğretim Okulu Halk Oyunları Ekibi

yaptırmışlardır. Köy okulları o dönemde üç yıllıktır, bir öğretmen öğrencileri birleştirilmiş sınıfta okutmaktadır.30

1944’te köylülerin katkılarıyla yapılan bina İlkokul olarak kullanılmaya başlanmış,1967’de şimdi kullanılan binanın yapılmasıyla İlkokul oraya taşınmıştır. 1970’ te Ortaokul’un açılmasıyla eski bina Ortaokul binası olarak 1993’e kadar hizmet vermiştir.1994’ten sonra İlköğretim Okulu olarak eğitim,öğretim devam etmektedir.

2002 yılında İlköğretim Okulunda kadrolu 1 müdür, 1 müdür yardımcısı,5 sınıf öğretmeni,3 branş öğretmeni,1 ana sınıfı öğretmeni ve 1 hizmetli çalışmaktadır Ek binalarla 9 sınıfı bulunan İlköğretim okulunun, 6 bilgisayarlı bir laboratuvarı bulunmaktadır.

Ataeymir İlköğretim Okulunda 2002-2003 Eğitim öğretim yılında toplam 259 öğrenci vardır.Bu öğrencilerin 55 tanesi taşımalı eğitim çerçevesinde Dikmen ve Yeniköy’den taşınmaktadır.Taşımalı sistemle gelen öğrencilere öğle yemeği verilmektedir.31

30 İlkokuldaki ilk öğretmenlerle ilgili bilgi, sayın Ali Başalan(D.T:1915),sayın Mustafa İnceoğlu(D.T:1920)’dan alınmıştır.31 Sayısal veriler İlköğretim Okulu Müdürü sayın Doğan Çevik’den alınmıştır.

Resim 16: Ataeymir İlköğretim Okulu İkinci Kademe Binası

Resim 15 : Ataeymir İlköğretim Okulu Birinci Kademe Binası

Resim17 : Ataeymir İlköğretim Okulu Halkoyunları Ekibi

Page 20: ataeymir tarihi

Ataeymir’de İlkokul çok erken açılmasına rağmen, köylüler okumaya karşı çok istekli olmamışlardır.1970’li yıllardan önce köyden, Lise ve Lise dengi okullarda ve üniversitede okuyan insan sayısı azdır.1970’den önce ,Ortaokul, Lise ve dengi okullar ile üniversitede okuduğu tespit edilebilenler soyadı sırasına göre aşağıda yazılmıştır:

Adı Soyadı Mesleği

Nazmi Altınöz Memur (Emekli)Musa Altınöz Çiftçiİsmail Bozkurt İmam (Vefat etti)İbrahim Coşkun Öğretmen(Emekli)Selahattin Çakmakçı İmam(Vefat etti)Arif Çardak ÇiftçiMustafa Çelebi Öğretmen(Vefat etti)Medine Çelebi Öğretmen(Emekli)Münire Çelebi Ebe(Emekli)Ali Çelebi İmamDurmuş Ali Çelik Sağlık Memuru(Emekli)Ali Rıza Dirik Öğretmen (Vefat etti)Ömer Erçetin İşçi ( Emekli)Ali İhsan Erçetin Memur Lütfiye Gaga Hemşire(Emekli)Nusret Gezgin Sağlık Memuru (Emekli)Veysel İnceoğlu Assubay (Emekli)Ahmet İnceoğlu Assubay (Emekli)Muhammet İnceoğlu MüftüRıfat İnceoğlu Öğretmen(Emekli)Hüsamettin İnceoğlu İmamŞevket Kavaklı Öğretmen(Emekli)Durdu Kerman Memur (Vefat etti)Ali Kerman İmam(Emekli)Tahsin Korkut Memur (Emekli)Cemal Özdemir MemurErgül Taktakoğlu EczacıCumhur Taktakoğlu DoktorErdoğuş Topsakal İnşaat Mühendisi(Emekli)Cevdet Varyemez Makine Mühendisi(Emekli)İsmail Yağcıoğlu Sivil Savunma MüdürüEmine Yıldırım Öğretmen(Emekli)Serpil Yıldız Öğretmen(Emekli)

1970’de Ortaokulun açılmasıyla okumaya karşı ilgi artmış, köyden bir çok kişi, lisede ve üniversitelerde okumaya başlamıştır.Bugün Ataeymir’den değişik mesleklerden insanlar, serbest ya da kamu görevlisi olarak çalışmaktadırlar.

Ataeymir’de 1970 sonrası 2 yıllık yüksekokul ve üniversitede okudukları tespit edilebilenler, varsa meslekleriyle birlikte aşağıda soyadı sırasıyla gösterilmiştir:(* işaretli olanlar İlkokulu Ataeymir’de okumamışlardır)32

32 Bu listenin hazırlanmasında; Ali Altıntaş , İlhan Altınöz, Yaşar Bozoğlu, Ömer Ciğer, Musa Çam , Süleyman Çardak, Osman Çelebi, Bekir Görmez,Mustafa Gökgedik, Mehmet Karakaş,Öğrt.İbrahim Kırtaş, Mehmet Özbilen , Mesut Yağcıoğlu yardımcı olmuşlardır.(İsimler soyadı sırasıyla yazılmıştır)

Page 21: ataeymir tarihi

Adı Soyadı Mesleği/Öğrenim Durumu

Hüseyin Alkan MühendisZeliha Altıntaş HemşireRaşit Altınöz Öğretmen Mehmet Altınöz ÖğretmenMehmet Altınöz Ziraat TeknisyeniZeliha Altınöz Öğretmenİlhan Altınöz Banka DenetçisiFatma Altınöz ÖğrenciMutlu Altınöz Öğretmen Leyla Altınöz ÖğrenciFatma Altınöz MemurSeyhan Altınöz ÖğretmenHimmet Altınöz ÖğrenciSerpil Altınöz HemşireDilber Altınöz HemşireÖzlem Altınöz HemşireCihan Altınöz MemurRıza Altınöz BankacıSerpil Altınyıldız HemşireSadi Bozkurt* AvukatSüleyman Bozoğlu HakimÖmer Bozoğlu ÖğrenciŞerife Çakmakçı HemşireSelcan Çakmakçı HemşireGülfidan Çakmakçı ÖğretmenNursel Çakmakçı Öğretmen Adnan Çam ÖğretmenAli Çam PolisSaime Çam ÖğrenciHalil Çardak Sağlık MemuruSevinç Çardak ÖğretmenŞerife Çardak Laborant Elif Çardak Öğrenciİsmail Çelik Dr.BiyoloğUmut Çelik* VeterinerBircan Çelebi ÖğretmenMeral Çelebi ÖğretmenGülay Çelebioğlu ÖğrenciAyşe Ciğer ÖğretmenBünyamin Çobanoğlu İcra MüdürüAyşe Dikmen Öğretmen Aliye Dikmen HemşireAli Dikmen VeterinerSüleyman Dikmen ÖğretmenAydın Dikmen MemurEmine Dikmen ÖğrenciFiliz Dikmen ÖğrenciAyseren Dikmen Y.ok.mz.

Page 22: ataeymir tarihi

Tekin Dikmen Y.ok.mz.Mehmet Dikmen* MimarŞenol Dirik ÖğretmenŞefika Dirik* Diş HekimiErdal Dirik SubayAlper Dirik Y.ok.mz.Hüsamettin Dalgıç ÖğretmenMehmet Baki Durmaz İmamMuammer Durmaz ÖğretmenTimur Durgut Elektrik TeknisyeniOsman Duru ÖğretmenAysun Duru ÖğrenciAli Duman ÖğretmenCelal Duman BiyoloğEmine Demirel Y. ok.mz.İzzet Demirel* ÖğretmenAyşegül Düzalan HemşireDilek Düzalan ÖğrenciBülent Erçetin* ÖğretmenAhmet Erçetin AssubayMustafa Gezgin ÖğretmenÜnsal Gezgin ÖğretmenMustafa Gündeay PolisSüleyman Gündeay KimyagerDilek Göksu Öğrenciİsmail Göksu MemurÖnder Göksu* TercümanEmine Göksu* HakimMehmet Gökdemir MüteahhitMustafa Gökgedik ElektrikciAlim Görmez ÖğretmenHalil Görmez LaborantHediye Gündoğdu ÖğrenciMehmet İnceoğlu Mimarİrfan İnceoğlu* ÖğretmenÖzlem İnceoğlu* Öğrenciİsmail İnceoğlu Hakim -MüfettişNihal İnceoğlu* DoktorSeval İnceoğlu* Bilgisayar Proğramcısıİlhami İnceoğlu Öğretmenİdris İnceoğlu ÖğretmenBerna İnceoğlu* ÖğretmenHacer İnceoğlu* ÖğretmenSalih İnceoğlu* SubayLeyla Kabakçıoğlu ÖğretmenFatma Karakaş HemşireYılmaz Karakaş ÖğretmenNilüfer Karakaş Y.ok mz.Mehmet Karakuzuoğlu Öğrenci Fatma Karataş Hemşire

Page 23: ataeymir tarihi

Süleyman Kayhan Y.ok.mz.Ömer Kayhan Y.ok.mz.Memduh Kerman Doktor-Öğretim üyesi.Resul Kerman Öğretmen Mustafa Kerman Öğrenciİbrahim Kırtaş ÖğretmenAli İhsan Kırtaş ÖğretmenFatih Kırtaş ÖğrenciRaziye Kırtaş ÖğrenciKemal Okkalı ÖğretmenMehmet Ozan * SubayKenan Ozan* Öğretmenİsa Özbilen Öğretmen-AvukatPerihan Özbilen HemşireAysel Özbilen Y.ok.mz.Mehmet Özbilen AvukatAdnan Özdemir ÖğretmenGülsüm Özdemir HemşireBesim Özdemir ÖğretmenSevcan Peker Y.ok.mz.Aşkın Selçuk MemurZübeyde Serdar HemşirePerihan Serdar ÖğretmenAynur Serin ÖğrenciGülay Taktakoğlu* DoktorNuray Taktakoğlu* Su Ürünleri Fakültesi Mz.Mehmet Tuncer Elektrik TeknisyeniRüştü Tuncer İnşaat TeknisyeniMehmet Toker AssubayMuammer Topsakal ÖğretmenEnver Topsakal ÖğretmenTürkan Topsakal ÖğretmenEmre Topsakal* Petrol MühendisiEsra Topsakal* İşletmeciMustafa Topsakal SubayFaruk Topsakal* ...........Melâhat Tungut Ziraat Mühendisi.İsmail Varyemez* SubayTolga Varyemez* Bilgisayar MühendisiOlga Varyemez* Deniz Bilimleri MühendisiM.Tamer Varyemez* ÖğrenciMesut Yağcıoğlu ÖğretmenHasan Yağcıoğlu Öğretmenİsmail Yağcıoğlu ÖğretmenAhmet Yıldırım Orman Mühendisi.Mehmet Yıldız Öğretmen

Page 24: ataeymir tarihi

C- Ataeymir Belediyesi’nin Kurulması ve Gelişmesi

Eymir’de 4 Haziran 1972 tarihinde belediye kurulmuştur.Eymir adı Selanikli olarak değiştirilmiştir.Belde ,Cumhuriyet Mahallesi, Fatih Mahallesi, Mecidiye Mahallesi olarak üç mahalleye ayrılmıştır.Selanikli adı 1974 yılında Belediye Meclisinin aldığı karar doğrultusunda,Bakanlar Kurulunun 24.4.1975 tarih 719858 tarihli kararıyla, Ataeymir olarak değiştirilmiştir.Selanikli adının değiştirilmesinde beldenin adının önemli bir Türk boyuna ait olması ve insanların kafasında yer etmesinin etkisi büyüktür.Ataeymir olması ise,Aydın İli’nde bulunan diğer Eymir adlı yerleşim yerleri ile, yazışmalarda karışıklığa sebep olmasıdır.

1972-2002 döneminde Ataeymir Belediye Başkanlığı yapanlar:

Adı Soyadı Başkanlık Dönemi

Ömer Çelik 1972-1973Ömer Topsakal 1973-1980Altan Türe (1980’de askeri yönetim atamıştır.) 1980-1984Mustafa Germe 1984-1989Ali Uysal 1989-1994Mehmet Başalan 1994-1999Süleyman Çardak 1999- devam ediyor.

1972-2002 döneminde mahalle muhtarlığı yapanlar:

Adı Soyadı Mahallesi Muhtarlık Dönemi

Mehmet Çelebi .Mahalleler ayrılmadan muhtarlık yapmıştır. 1972-1973Ali Uysal Cumhuriyet 1973-1984İsmail Alkan Cumhuriyet 1984-1989Ahmet Danış Cumhuriyet 1989-1999Mustafa Gündeay Cumhuriyet 1999- devam ediyor.Rıza Demirel Fatih 1973-1978Halil Can Fatih 1978-1981İsmail Şen (Vekil) Fatih 1981-1984Rıza Demirel Fatih 1984-1999Erdinç Duman Fatih 1999-devam ediyor.

Resim 19 : Belediye Binası

Page 25: ataeymir tarihi

Halil İbrahim Dirik Mecidiye 1973-1984Ali Dirik Mecidiye 1984-1989Hasan Özdemir Mecidiye 1989-devam ediyor.

Bugüne kadar muhtarlık ve Belediye başkanlığı yapan bütün idareciler,beldenin ihtiyacını gidermek için önemli çalışmalar yapmışlardır.

2002 yılı itibariyle Ataeymir Belediyesinde başkan hariç 6 memur,6 işçi çalışmaktadır.Belediyenin 1 dozer, 2 greyder,1 itfaiye kamyonu,1 çöp kamyonu,1 damperli kamyon,3 traktör,1 4x4 kepçe,1 traktör kepçe,1 makam aracı mevcuttur.33

Ataeymir’e 1972’de elektrik gelmiştir.1972’de Karacasu-Ataeymir arası yol asfalt olmuştur.1975’ te de Ataeymir-Tavas yolu asfalt olarak yapılmıştır.Ulaşımın iyileşmesi araç sayısını artırmış,köylüler hem ürettiklerini pazarlama hem gezme amacıyla çevre kentlere daha çok gidip gelmeye başlamışlardır.

PTT 1972’den, Kültür Bakanlığı Ataeymir Kütüphanesi 1983’ten , 1986’dan bu yana Tarım Kredi Kooperatifi hizmet vermektedir.Ayrıca 1978’ten beri Toprak Su Kooperatifi de faaliyettedir.1985’te Sağlık Ocağı açılmıştır.Açıldığından bu güne doktor ve hemşiresiyle hizmet vermektedir.

Belediyenin ekmek fırını 1975, akaryakıt istasyonu 1987 yılından bu yana çalışmaktadır. Beldede 3 tanesinin mülkiyeti Belediyeye ait ,6 tane kahvehane halen çalışır durumdadır.Cuma günleri Pazar kurulmaktadır.Beldenin ihtiyacını karşılayacak bir parkı da vardır.

Ticarethane olarak; 7 bakkal,1 lokanta, 2 marangoz atölyesi, 2 demirci dükkanı, 3 berber dükkanı,1 oto tamircisi,1 sıhhi tesisat ve elektirik malzemesi dükkanı,1 tuhafiyeci dükkanı, 2 elektrikle çalışan un değirmeni, özel sektöre ait Melengiç Deresi’nde maden ocağı bulunmaktadır.

D- Ataeymir’de Maniler, Özlü Sözler,Türküler

Maniler

33 Belediye ile ilgili bilgiler, Ataeymir Belediyesi’nden alınmıştır.

Resim 20 : Cuma Pazarı

Page 26: ataeymir tarihi

Ataeymir’de, özellikle okuma yazma bilmeyen bazı yaşlı kadınlar iyi mani söylerler.Bu maniler sözlü kültür açısından önemlidir.Manilerin konuları sevgi, aşk, ölüm, ayrılık,vb.yaşamın her alanıyla ilgili olabililir.Bazı mani örnekleri şunlardır;

1- Ördek isen göle gel 3- Hey dağlar dağlar Şahin isen yola gel. Bülbül gül için ağlar Hakikatli yar isen, Koyverin yarim gelsin El ettiğim yere gel.34 Dinsiz imansız dağlar.35

2- Pencereden bakıyor 4- Evimin önünde pınar Lokum şeker atıyor Elimi soksam elim donar

Yanağına gül takmış Tez buldum tez ayrıldımSalındıkça kokuyor Yüreğim ondan yanar.

5- Yol kıyısında evimiz 10- Mendilim benek benekNedir bizim sevimiz Ortasında kelebekBu seviler bizdeyken Yazı birlikte geçirdikAyrılmayız ikimiz. Güzün ayırdı felek.

6- Çadır kurdum düzlere 11- Fistanım var kırmızı Diken oldum sizlere Şu gelen kimin kızıİşte geldim gidiyorum Çifte yılanlar soksunHayalim kalsın sizlere Yarimle yatan kızı.

7- Taş üstüne taş koydum 12- Denizim var denizimGül yastığa baş koydum Çadır serili çeyizimYarim gelecek diye Jandarma Hasan’ı görünce Sağ yanımı boş koydum Küle döndü benizim.36

8- Kaşık aldım oymadan 13- Kahvenin piştiği yerlerAğzıma lokma koymadan Pişip de taştığı yerlerNe tez gelmiş ayrılık Güzel çirkin tanımazBen Dünya’dan doymadan Sevinin düştüğü yerler.37

9- Şu taşlar dikim dikimDolaşsın gelsin hekimKaynanam yok iseBabam olsun vekilim.

Özlü Sözler

Yerel düzeyde yaygın olarak söylenen, yöre insanının yaşam anlayışını anlatan sözlerin kültür açısından önemi büyüktür.Bu sözlerle anlatılanlar uzun bir yaşam deneyimin ürünüdür.Elbette belli koşullarda ortaya çıktılar,belli değer yargılarını içerirler.Yaşam şartları değiştikçe bazıları değerini yitirmiştir.Ama yine de geçmiş yaşantıyı yansıtması açısından tarihçiler,halkbilimciler vb. açısından önemlidirler.

34 1,2,5,6,7,8,9 no’lu maniler Elmas Altıntaş (DT:1938)’tan derlenmiştir.35 3,4,10,11 no’lu maniler Elif Çardak (DT:1934)’tan derlenmiştir.Kaynak kişi, 11 no’lu maninin kendisinin olmadığını başka bir hanımın olduğunu belirtmiştir.Asıl söyleyen kişiyle görüşemediğim ve iznini almadığım için adını belirtmedim.36 12 no’lu mani, Himmet Altınöz (DT:1919)’den derlenmiştir.37 13 no’lu mani ,Halil İbrahim Duman (DT:1933 )’dan derlenmiştir.

Page 27: ataeymir tarihi

Çocuklu karı, sıpalı eşekle yola çıkma.Eldeki(yabancıdaki) gömlek eskimez.Baba oğula bağ bağışlamış, oğul babaya bir salkım üzüm vermemiş.Korkma zemherinin kışından, kork Nisan beşinden.Güvenme dayına ,ekmek al yanına.Canavara (kurt) sormuşlar: Ne zaman yaylaya çıkacaksın?Çobanlara bağlıyım ,demiş.Canavara neden boynun kalın demişler, kendi işimi kendim görürüm, demiş.Cahil insanın kafasından bir torba saman eksiktir.Sadaka çok bela savar.Deve ırak gider,öğürdünü güder.Yiğit vurmayla,beylik giymeyle ,ağalık vermeyle olur.Çobanın gönlü olursa, tekeden süt çıkarır.Kız alırken kardeşli yerden, tarla alırken taşlı yerden alma.Erken kalkan ve erken evlenen aldanmaz.Keçinin uyuzu , pınarın gözünden su içer.Sütlü koyun sürüden atılmaz.Ortak ineğin olacağına,tek başına buzağın olsun.Dere kenarından tarla alma sel alır, kendinden genç karı alma el alır.Hırsız keçinin hırsız oğlağı olur.Ağustos’tan sonra ekilen darıdan,kocasından sonra kalkan karıdan hayır gelmez.Yerli düşman dost olmaz, tilki derisinden post olmaz.El elle olur, kör tavuk birbiriyle olur.Boşadığın karının topuğuna bakılmaz.Canavarın yaraladığı canavarın olur.Suyun sessiz akanından, insanın yere bakanından kork.Hocanın kızını,eşeğin bozunu, soğanın ağını alma.Analı kuzu yarda, anasız kuzu yerde oynar. Tabak sevdiği deriyi yerden yere çarpar.Isıracak köpek havlamaz.Köpek ne yapsın takkeyi, tin tin ederken düşürür.Çatal kazık yere gitmez.

Türküler

Ataeymir yöresinde yaşamış bir ozandan, âşıktan, kaynak kişiden derlenmiş türkü yoktur.Düğünlerde söylenen türküler ,Tavas, Aydın, Muğla,Burdur yörelerinin zeybek havalarıdır.Bazı zeybeklerin sözü yoktur, sadece oyunları vardır. Sözü olan, yaygın olarak düğünlerde oynanan veya söylenenlerden bazıları şunlardır;

Eski Tavas Zeybeği (Yöre:Tavas )

Haydülen de haydülen,ineğiyle danasıKızı da bana yangın,ne karışır anası

Haydülen de haydülen, karaç kestim güründenNeden de vurdun sen beni, öncek öldürdün, Haydi gelmiş efeler

Sobaların da Kuru da Meşe Yanıyor (Yöre:Tavas,Derleyen: Özay Gönlüm)

Sobalırın da kuru da meşe yanıyor EfemYanıyor da Memed Efe’m de üşümüş de donuyor

Page 28: ataeymir tarihi

Boncuklu da gelin ortalıkda dönüyor da, dönüyor

Gar mı yağıp ba Yaren Göme’nin dağına Efe’mMemed ağam da oturu da vermiş, efelerin de sağına“Çıkam haden” der,”şu dağların başına” da başına Yörük Ali Türküsü ( Yöre : Aydın)

Şu Dalma’dan geçtin mi?Soğuk sular içtin mi?Efelerin içinde,Yörük’de Ali’yi seçtin mi?

Hey gidinin efesi,Efesi, efelerin efesi.

Cepkeninin kolları, Parıldıyor pulları,Yörük de Ali geliyor,Açıl Aydın yolları.

Hey gidinin efesi,Efesi, efelerin efesi.

Al Yazmam dalda Kaldı (Yöre: Korkuteli )

Çay benim çeşme benim,Aman derdimi deşme benim.Hakikatli yâr isen,Aman önümden geçme benim.

Al yazmam dalda kaldı,Aman gözlerim yolda kaldı.Yıkılası meyhane,Aman serhoşum nerde kaldı?

Çakırcalı Mehmet’in Türküsü ( Yöre: Aydın)

Bu türkü Ege’nin ünlü Efelerinden Çakırcalı Mehmet Efe’nin 1911 de Karıncalı Dağ’da öldürülmesinden sonra yakılmıştır.Ataeymir’de eskiden düğünlerde çalındığı, söylendiğini şimdi 60 yaşın üzerinde olanlar hatırlamaktadırlar.Bu türkü son yıllarda radyo ve televizyonlarda da söylenmektedir.38

Mezarımın taşı Bozdağ’a karşı,Üstünün toprağı gözümün yaşıÇakırcalı Memedi vurdular, akşama karşı.

Uyan anam uyan, gör neler olduKarıncalı Dağ başı , kan ile doldu

38 Efeler için bkz. Sabri Yetkin, Ege’de Eşkiyalar, İstanbul 1996.

Page 29: ataeymir tarihi

Çekin kıratımı binek taşınaKollarım ermiyor eyer kaşınaKarıncalı Dağ ‘da geldi, ölüm başıma.

Ağla bacım ağla, günler doğuncaBeni kaldırmasınlar, sen gelmeyince

IV.BÖLÜM

ATAEYMİR’DE GÜNLÜK YAŞAM

ATAEYMİR’DE YAŞAMIN GEÇİŞ DÖNEMLERİ VE GELENEKLER

Dünyanın her yerinde insan yaşamının üç önemli geçiş dönemi vardır.Bu geçiş dönemleri , doğum, evlilik ve ölümdür.Bu geçiş dönemleri kendi içinde alt ayrımlara tâbi

Page 30: ataeymir tarihi

tutulabilir.Bu geçiş dönemleri her toplumda törensel bazı işlemlere konu olur.Törensel işlemlerin farklı gerekçeleri vardır.Herhalde en önemli gerekçe geçiş dönemlerinde insanlarınzayıf olduğu düşünüldüğünden dolayı ,toplumsal dayanışma içinde olma isteğidir.

Geçiş dönemlerinde yapılan törensel işlemler,ait olunan sosyal gruba göre değişiklik gösterir.Bu törensel işlemler, bireyi olduğu sosyal grubun üyesi olarak yapması gerekenleri öğretir.Ait olduğu toplumun üyesi olmayı kolaylaştırır.Geleneksel topluluklar olan küçük yerleşim yerlerinde bu törensel işlemlerin önemi büyüktür.

Günlük yaşamda pek farkında olmadığımız halde, geçiş dönemlerinde törensel işlemler karşımıza çıkar, bireyleri belli davranış kalıpları içine girmeye zorlar.

a-Doğum

Yaşamın ilk geçiş dönemi doğumdur.Doğum her toplumda mutlu bir olay olarak değerlendirilir.Yeni bir birey, aile için soyun devamıdır,aile ocağının tütmesi demektir.Sülâle için de çocuk önemli sayılır.Sülâlenin kalabalık olması bütün geleneksel toplumlarda güvence olarak görülmüştür.

Her doğum ailede ana ve babanın saygınlığını artırır.Her yerde olduğu gibi Ataeymirde de doğum öncesinden,doğum sonrasına kadar birçok törensel işlem,eylem anne ve babayı belli davranışlara iter.

Evlenen insanlardan ilk beklenen hemen bir çocuklarının olmasıdır.Eğer çocugun olması gecikirse,bazı sağaltma yollarına başvurulur.Bunlar şu başlıklar altında toplanabilir;

1- Dinsel, büyüsel nitelekte olanlar:Hocaya gitme, yatırlara gitme. 2-Halk hekimliğiyle ilgili olanlar:Bel çekilmesi, kaplıcalara gitme .3-Doktora,ebeye,hastahaneye gitme:Yukarıdaki işlemler çare etmezse bu yollara başvurulur.

Eğer kadın hamile kalırsa,gebelik döneminde belli bazı şeylere dikkat etmelidir.Ağır eşya kaldırmama, bazı gıdalardan sakınma gibi.Köyde hamile bayanlara ,iki canlı ,yüklü gibi adlar takılır.İyi beslenmesine özen gösterilir.

Doğum eskiden evlerde, deneyimli bir hanım gözetiminde yapılırdı.Şimdi genelde hastahanede ve ebe gözetiminde yaptırılmaktadır. Çocuğun göbeği düştüğünde, rastgele yere atılmaz.Ya toprağa gömülür,ya da büyüdüğünde nasıl olması isteniyorsa ona göre işlem yapılır.Hoca olması isteniyorsa Camii avlusuna, okuması isteniyorsa okul avlusuna gömülür.Hayvanları sevmesi isteniyorsa ahır duvarına konur.

Çocuk doğduktan sonra 40 gün daha çok özen gösterilir.Bu hem annenin kendini toparlaması, hem bebeğin sağlıklı gelişmesi için önemlidir. Bebekler tahta veya demir beşiklerde büyütülür.Daha çok özel çaput bezler kullanılır.Daha az olarak hazır bebek bezi kullanımı da vardır.

Küçük çocuğu olan anneler , ilk 40 gün içinde birbirlerinin çocuklarını görmeye gitmezler.Bunun sebebi çocukların kırkı karışır düşüncesidir.Eğer cinsiyet farkı varsa küçük çocuğu olan anneler birbirlerinin çocuklarını emzirmek istemezler.Süt kardeşi olanların evlenmeleri mümkün olmadığı için bu konuda dikkatli davranırlar.

Çocuk kırk günlük olunca hâlâ törensel yıkama işlemi yapılır.Ayrıca çoçuklar mutlaka tuzlanır.Tuzlama işleminin çocuğun büyüdüğünde terinin kokmasını engellediğine inanılır.

Ad koyma

Resim 21 : Yeni Tuzlanmış Bebek

Page 31: ataeymir tarihi

Türk toplumunda ad koymanın köklü bir geçmişi vardır.Ad varlıkların birbirinden kolay ayırt edilmesi için zorunludur.Aynı zamanda yasal bir zorunluluktur.Çocuğa ad koyma bazı törensel işlemleri gerektirdiği gibi, ad verilirken özenle seçilmesi gerekir.Kimse, çocuğunun adını kötü çağrışımlar yapacak adlar koymaz.

Ad sosyal, yasal bir zorunluluk olmanın ötesinde dinsel bir simgedir.İnsanların adlarıyla inançları arasında yakın ilgi vardır.Ataeymir’de, çocuklara ad koymada şu konulara dikkat edilir;

1-Anne veya babanın adını koyma2-Önceden vefat eden kardeş,amca,dayı,hala,teyze,yeğen varsa onların adını koyma3-Beğenilen sanatçı ve siyasetçinin adını koyma4-Tarihi şahsiyetlerin adını koyma5-Çocuğun doğduğu gün ve ayla ilgili ad koyma6-Çiçek adları koyma7-Asker arkadaşının, komutanın adını koyma8-Kur’an da geçen kelimelerden ad koyma

Eş dost çocuk görmeye mutlaka bir hediye alarak “ömürlü olsuna” gider.Amaç dayanışmayı geliştirmektir.Götürülen hediye, samimiyete, yakınlığa, ekonomik duruma göre değişiklik göstermektedir.

Sünnet

Ataeymir’de erkek çocuklar için en önemli geleneksel işlemlerden biri sünnettir.Hiçbir anne baba çocuğunu bu törensel işlemden mahrum bırakmak istemez.Erkek çocuğu olmayan aileler “bir oğlumuz olmadı ki sünnet düğünü yapalım” diye sitem ederler.Bir yıl çalışıp bir günlük tören için harcama yapılması yaygındır.Ailelerin bu işi ne kadar önemsediklerini bu yaygın uygulama göstermektedir.

Sünnet sözcüğü Arapça kökenlidir, ilk anlamı işlek yol demektir.Ancak halkın verdiği anlam daha geniş olarak; Allah’ın yolunu ve insanın âdet durumuna soktuğu iyi davranışı ifade eder.İslam inancında Hz.Muhammed’in yaptığı,yapmayı öğütlediği şeylere uymayı anlatır.İnsanlar daha çok bu yönüyle sünneti önemserler.

Çocukların sünnet edilmesi sadece ,İslâma özgü değildir.Yahudilerde ve başka bazı toplumlarda da bu âdet vardır.Sünnet özünde erkek çocuğun erkeklik organın ucundaki derinin cerrahi bir işlemle kesilmesidir.Dinsel,kültürel,sağlık yönünden yapılması gerektiği yönünde görüşler vardır.39

39 Bkz.Sedat Veyis Örnek, Türk Halkbilimi,Ankara 2000,s.174; Pertev Naili Boratav,Türk Folkloru,İstanbul 1973, s.193-199; Muhammed Hamidullah “Sünnet”, İA,cilt 11(1979),s.242-245.

Resim 22 : Sünnet Çocuğunun Gezdirilmesi

Page 32: ataeymir tarihi

Ataeymir’de sünnet İlköğretim çağında yapılır.Bazı durumlarda çok küçük bebekler bile sünnet ettirilir.Sünnet zamanı çocuğun okula gidip gitmemesi, işlerin yoğun olup olmamasına göre değişir.Mümkün olduğu kadar Kış mevsiminde yapılmaz.Sünneti,sağlık memurları,doktorlar yapmaktadırlar.

Çocuklar sünnete hem ruhsal olarak, hem sünnet giysileri alınarak hazırlanır.Sünnet töreninde yemek verilmesi,mevlit okutulması usüldendir.Misafirler, çocuklara para, altın takarlar.Bazen çocuklara hediye alındığı da olur.

b-Evlenme

Yaşamın ikinci geçiş dönemi olan evlenme ,her toplumda önemsenen, belirli törensel işlemlere tâbi olan bir olaydır.Toplumların temeli olan aile, insanların sosyalleşmesinde, ailelerin dayanışmasında, yeni akrabalıklar kurulmasında, kültür aktarımında ,çocukların mutlu yetiştirilmesinde her çağda önemli olmuştur.

Ataeymir’de; geleneksel evlenme biçimi olan görücü usül, büyük oranda varlığını sürdürmekle birlikte,ayrıca anlaşmalı evliliklerin yapıldığı da görülmektedir.Ancak, asıl olan çocukların isteğidir.Anne babalar, çocuklarını istemediği kişilerle evlendirmeyi istememektedirler.Ayrıca erkeğin askerliğini yapması genelde aranır.Gelinle, oğlanın ailesi oğlan askerdeyken sorun yaşanmasını istemediği için bu konuya dikkat edilir.Ancak bu kesin kural değildir.Erkek askerliğini yapmadan da evlilikler yapılmaktadır.

Ataeymir’de kızlar için evlilik çağı 17,18 yaşlarında başlar.Daha erken yaşta evlilikler çok az yapılır.Erkekler için bu yaşlarda başlamakla birlikte,evlilik çağı daha uzundur.Kızların erken evlenmesi desteklenir.Kız satımı kuzu satımı denir.Sürenin kısa olduğu, zamanı geçerse evde kalacağından endişe duyulduğunu anlatmaktadır.İlkinden dönen mülkünden dönmüş demektir, sözü de köyde kullanılır.Bu sözle kızların ilk isteyenle evlenmesinin iyi olacağı anlatılmak istenir.

Resim 23 : Sünnet Çocuklarının Gezdirilmesi

Resim 24 : Kız Evinden Gelinin Çıkarılması

Page 33: ataeymir tarihi

Kız İsteme

Köy içinden evliliklerde ,insanlar birbirlerini tanıdıkları için, gençler eğer birbirlerinden hoşlanıyorlarsa, oğlan tarafının evlenme isteğini önce kızın ailesine iletmesiyle bu istek ortaya konulur. Aracıların verdiği bilgiye göre, işin resmi olan kısmı başlar veya başlamaz.

Oğlan babası için,kız isteyip olumsuz sonuçlanması iyi karşılanmaz.Bu nedenle olumlu sonuçlanma ihtimali yüksek olacak durumlarda, kız istemeye gidilir.

Oğlanın anne babası, varsa dedesi veya kızın ailesiyle iyi görüşen hatırı sayılır kişilerle birlikte kız istemeye gidilir.Önceden haber verilerek gidilmesi kuraldır.İstisna olarak habersiz de gidilebilir. Kız istemek için , Perşembe ve Pazar akşamları gitmek alışkanlıktır.Bu günler dışında gitmek görgüsüzlük olarak nitelenir.

Kız istemeye giden kişiler, hoş beşten sonra, geliş amaçlarını söylerler.Türkiye’nin bir çok yerinde olduğu gibi; “ Allah’ın izni Hz. Peygamberin kavliyle kızınız.............., oğlumuz.............istiyoruz. Biz münasip gördük siz ne dersiniz”, denir. Kız tarafı “düşünelim, taşınalım, kızımıza soralım, nasipse olur,”derler.Cevabın olumsuz olma ihtimali büyükse, bu mesele için bir daha gelmeyin, diye söylenir.Cevabın olumlu olma ihtimali yüksek olsa bile, ilk defa kız istemede kabul edilmez.İlk defada evet denilmesi ayıp karşılanır.

İkinci defa gidildiğinde cevap olumlu ise söz kesilir,kız tarafı söz mendili ve içinde iç çamaşırı, gömlek,vs. eşyalar olan bir bohçayı oğlan tarafına verir. Kız isteme işi bu şekilde sona erer.Daha sonra nişan, düğün zamanı belirlenir.

Nişan ve Düğün

Eskiden nişan genellikle ayrı yapılırdı.Takı takılması temel özelliğiydi.Günümüzde daha çok düğünle birlikte nişan yapılmaktadır.Düğün için duyuru 30-40 yıl önce oku/okuntu denen genelde küçük bez cep mendili, yakın akrabalara havlu veya başka bir şey verilerek düğüne davet işlemi yapılırdı.Günümüzde davetiye bastırılıp dağıtma daha yaygın hale gelmiştir. Köyde bütün evlerin dolaşılarak,şeker,helva gibi şeyler bırakılarak ayrıca davet işlemi hâlâ varlığını sürdürmektedir.

Düğünler,işlerin yoğunluğunun az olduğu zamanlarda daha çok yapılır.Erkek tarafı;kız tarafı için çengici-çalğıcı kiralar,erkeklerin eğlenmesi için de davulcu zurnacı,sazcıdan,cümbüşcüden vb. oluşan çalgıcı tâbir edilen bir ekip kiralar.Geleneksel düğünler haftada üç gün devam eder.Cuma,Cumartesi,Pazar ya da Salı, Çarşamba, Perşembe. Salı günü başlayan düğüne ters düğün denir. Günümüzde sadece bir günde bitirilen düğünler de yapılmaya başlanmıştır.Çağımızda işlerin yoğunluğu eski âdetleri değiştirmeye başlamıştır.

Resim 25 : Takı Töreni (1976) Resim 26 : Takı Töreni (2001)

Page 34: ataeymir tarihi

Yeni bir aile kurulurken,kızın ve oğlanın aileleri ekonomik durumlarına göre yeni evlenecek çocukların ihtiyacı olan her eşyayı almaya çalışırlar.Oğlanın babası gelinin ziynet eşyalarını,yatak odası takımlarını genellikle alır.Kız tarafı beyaz eşya türü olanları almaktadır.

Misafirler düğüne gelirken ya hediye getirirler,ya da zarf içinde para getirirler.Bazı misafirler takı töreni yapılırken,para veya ziynet eşyası takarlar.

Resmi nikah belediye başkanı tarafından yapılır.İmam nikahı genelde,gerdeğe girmeden önce, çağrılan bir imam tarafından yapılmaktadır.

Gelinlikler hep beyazdır.Başka renk kullanılmaz.Gelinin eline kına yakma âdeti varlığını korumaktadır.Damatlara kına yakılmaz.Gelinin eline kına yakarken bazı maniler söylenir.

Düğünlerde mutlaka yemek pişer,düğüne gelenlere yemek sunulur.Düğünlerde pişen yemekler mevsimine göre değişmektedir.Başlıca düğün yemekleri şunlardır;

Keşkek, şehriye çorbası, güveç,nohut,lahana sarması, patates, patlıcan dolması, kuru fasulye,taze fasulye,pirinç pilavı,turşu,helva, vs.

Bu yöre kültürel geçiş bölgesi olduğu için çok farklı oyunlar oynanmaktadır. Aydın Zeybeği,Muğla Zeybeği ,Tavas Zeybeği, Harmandalı Zeybeği, Al Yazma Zeybeği gibi bölgesel oyunlar düğünlerde en çok oynananlardır.Ayrıca moda olan oyunlar kadınlar tarafından oynanır. Gelin alma,yaklaşık 30 yıldır taksiyle yapılmaktadır.Daha önce atla gelin alınır,damadın evine getirilirdi.Gelin alıcılar gelince,erkekler yöresel oyunlar oynarlar.Gelin evden çıkarken genelde,Gelin Ağlatması Türküsü, Şen ola gelin Şen ola türküleri çalınır.

Gelin, evden babası veya babası ölmüşse bir aile büyüğünün refakatında çıkarılır, damadın babasına, ölmüşse bir aile büyüğüne teslim edilir.Damat gelin alma sırasında araçta bekler.Gelin araca getirilir,damada teslim edilir,gelin arabasıyla damadın evine götürülür.

Gelin babasının evinden çıkarken gelinin annesi, damadın evine girerken, damadın annesi, buğday şeker,metal paralardan oluşan saçıyı gelinin başının üstünden saçar.Buğdayın anlamı bereket,şekerin anlamı gelinin dili tatlı olsun, paranın anlamı yeni evliler bolluk içinde yaşasın ,demektir.Gelin yeni evine gelince, kucağına erkek çocuğu verme âdeti vardır.İlk çocuğu erkek olsun diye.

Damadın geline yüz görümlüğü hediyesi verme âdeti hâlâ devam etmektedir.Bu hediye genelde takı eşyası olur.Eskiden, koyun keçi,sığır verildiğini yaşlılar belirtmişlerdir.

Gelin yeni evine gittikten sonra, kız evi damada, haşlanmış tavuk,tatlı vs.yemek gönderme âdeti hâlâ devam etmektedir.

Düğünün bitmesinin ertesi günü güvey çağırması vardır.Damat ve eşinin kayın babasının evine gitmesi âdettir.

c-Ölüm

Yaşamın son geçiş dönemi olan ölüm karşısında, bütün toplumlarda bazı törensel işlemler gelişmiştir.Ölüm karşısındaki çaresizlik, bu törensel işlemlerin ortaya çıkmasında en etkili olanıdır.

Ölüm karşısında yapılanlar belli başlı üç ana başlık altında toplanabilir;

1-Ölünün, yakınları gözünde öte dünyada mutlu olmasını sağlamaya yönelik olanlar.2-Ölünün, geride kalanlara zarar vermesini engellemesine yönelik olanlar.3-Ölünün, yakınlarını teselli etmeye yönelik olanlar.

Ölüm gerçekleştiğinde ilk önce,ölünün gözü açıksa kapatılır,çenesi bağlanır.Bunlar görünüşünün kötü olmamasına yöneliktir.Sonra akrabalarına haber verilir.Camiiden Salâ verilir.Köylüler ölen kişinin evine baş sağlına gelirler.Akrabalar ve komşular yapılması gerekenler için yardımcı olurlar.Acı paylaşılır, yakınlar teselli edilir.

Page 35: ataeymir tarihi

Baş sağlığında özellikle şu sözler söylenenir;Başınız sağ olsunEmir Allah’tan geldi, ne yapalım,Allah’ın yanında sevgili imiş.Allah daha büyük acı göstermesinÖlenle ölünmez.Ölüme dağlar dayanamamış,insanoğlu dayanmış.Hepimizin gideceği yer orası.Evden eve gezen ölüm,her düzeni bozan ölüm.Allah iman, Kur’an nasip etsin.

Ölünün cinsiyeti erkek ise genelde imam, kadın ise ölü yıkamada deneyimli bir hanım tarafından ılık su ile yıkanır,kefenlenir.

Ölünün uzaktan beklenen bir yakını yoksa, en kısa sürede defnedilmesi için çaba harcanır.Cenaze namazı kılınıp,hazırlanan mezara İslamî usüllere göre konur.Ceset mezara konduktan sonra, cesedin çürümesi hızlansın diye kefenin bağı çözülür.Mezar toprakla örtüldükten sonra üzerine su dökülür.Bu işlemler yapılırken imam Kur’an okur.

Cenazenin kalktığı günün akşamında ölü yemeği verilir.Bunun ana amacı ölü evini yalnız bırakmamak ve ölen kişinin yakınlarını teselli etmektir.Cenazenin kalktığı günün 3. gününde 3. gün hayırı yapılır.Ayrıca 52 . gününde yine yemek verilir.Bu üç yemekte de mevlit ve Kur’an okutulması yaygın âdettir.Bu toplantılar İslami olmadan ziyade sosyal boyutu olan olaylardır.İnsanlar bu vecibeleri yapmazlarsa rahatsız olurlar, ayıplanırlar.

İnsanların bilinçlenmesi, din adamlarının boş inançlara karşı halkı aydınlatması neticesinde, gerek ölüm konusunda gerek diğer konularda hurâfelerin etkisi azalmıştır.

Ataeymir Mezarlığı

Mezar taşları ,yazılarındaki aktardıkları duygularla, yazı şekilleriyle,taş işçiliğiyle, Türk- İslam dünyasında her zaman çok önemli kültür malzemeleridir.İnsanların mezartaşlarını koruması kültürle uğraşanlar için bir şanstır.

Mezarlıktaki eski mezar taşlarından yaklaşık 250 yıldır mezarlık olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.Yaklaşık 80 hektar kadar alanı vardır. 25 yıldır dört tarafı duvarla çevrilidir.

Resim 27 : 1185/1769 Tarihli Mezar Taşı

Resim 28 : 1165/1750 Tarihli Mezar Taşı

Resim 29 : 12... Tarihli Mehmet Oğlu Şeyh Ali

Page 36: ataeymir tarihi

1966’lara kadar içinde büyük melengiç ve palamut ağaçları vardı.Bir yangın sonunda mezarlıktaki ağaçlar yandığı için, sonradan ağaçları kesilmiş, melengiç ağaçlarının yangının etkisiyle kurumayanları Antep Fıstığıyla aşılanmıştır.Ayrıca mezarlığa yakın zamanlarda zeytin ağaçları dikilmiştir.

Doğu, Batı, Güney kıyısından yol geçmektedir.Bütün Türk-İslam mezarlıkları gibi yol kenarında olmasının nedeni , insanlar gelir geçerken bir Fatiha okusunlar, ölülerini unutmasınlar düşüncesine yöneliktir.

Mezarlığın Güney kıyısından geçen yol ,Osmanlı döneminde ,Tavas-Karacasu Deveci Yolu idi.Eski mezar taşlarının o yol kenarında daha çok olması,Deveci Yolu kenarının tercih edildiğini göstermektedir.

Cumhuriyet döneminde Ağıldere Yolu kenarı daha tercih edilen yer olmuştur.Yer tercihinin değişmesinde, yolun işlek olmasıyla yakın ilgi olduğu görülmektedir.

Dini bayramlarda mezarlık ziyaret edilir.Mezarlıkta Kur’an okunur.Son yıllarda kadınlar da mezar ziyareti yapmaktadır.Eskiden ziyaretlerde mezarların üzerine mersin bırakılmaktaydı.Bu âdet terk edilmiştir.Son 15-20 yıldır,bazı insanlar mezar ziyaretinde buğday götürerek,mezarlarının üzerlerine kuşların yemesi için saçmaktadırlar.

Sonuç

Bu araştırma Ataeymir tarihi için bir başlangıçtır.Osmanlı Arşivlerinde bulunan en eski tarihli belgelere ulaşılmıştır.Ancak 17.18 yüzyıllar için eksik olduğu gibi,gündelik yaşamı yansıtma açısından eksikliği olduğu söylenebilir.

Bu yöre 15.yüzyılda tamamen Türkleşmiş ve İslâmlaşmıştır.Tahrir defterlerindeki isimlerin islâmi adlar olmasından bu yargıya ulaşmak mümkündür.Türklerin İslâm öncesinde kullandığı bazı Türkçe adlar 15.16.yüzyıllarda varlığını korumaktadır.Aydın, Karaca,Turmuş,Bali,Turak,Yayla örnek gösterilebilir.15.16.yüzyıllarda kullanılan İslâm öncesinin ve İslâmî dönemin bazı adları bugün köyde kullanılmaz olmuştur.Bali, Hızır,Turak, Kulfal, Kılavuz/Kılaguz, Karaca, İskender, Seydi, Seydi Bali, Hüsâm, Ayvaz, Mümin, Satılmış, Büksüz ,Abdülkerim,Abidin , Abdi, Nebi,Bahşayış,bunlardan bazılarıdır.

15.16.yüzyıllarda imam çocuğu veya akrabalarının okur yazar oldukları defterlerin incelenmesiyle anlaşılmaktadır. Osmanlılar Hicaz bölgesini ele geçirmeden önce köyden hacca giden kişilerin olduğunu söylemek mümkündür.15. yüzyıldan kalan defterlerde hacı unvanlı kişiler vardır.16. yüzyılda hacı unvanlı kişilerin sayısı artmıştır.1517’den sonra hac yolları ve hicaz bölgesinin Osmanlı Devleti egemenliğine girmiş olması ve yaşam düzeyinin yükselmesi sayının artmasında etkin olmuş olabilir.

Resim 30 : Eymirli Abdülkadiroğlu Molla

Ali’ nin Mezar Taşı (1257/1841)

Page 37: ataeymir tarihi

Tarihi belgeler, Ataeymir insanının temel geçim kaynağının tarım olduğunu göstermiştir.İnsanların yaşamında, son 30 yıla kadar büyük değişiklik oduğunu söylemek zordur.İnsanlar, umutlarını hep gelecek yıla bırakmışlardır.Belki bunun için, çiftçinin karnını yarmışlar, içinden kırk tane gelecek yıl çıkmış sözü köyde çok söylenir.

Ataeymir’in 1390 sonrası tarihi bu araştırmayla kısmen ortaya çıkarılmıştır.Eski dönemlere ait yazılı kaynaklar çok fazla tarihsel malzeme vermedikleri için fazla yorum yapma şansımız yoktur.Köyün tarihi bu tarihsel dönemden daha gerilere gittiği kesindir.Ancak arşivlerimizde ve yerel düzeyde daha eski dönemlere ait kaynağımız ne yazık ki yoktur.Yakın dönemler için, kaynak kişilerden bilgiler alınmakla birlikte, istenen ölçüde başarılı sonuçlar alınamamıştır.Yaklaşık 50 yıl öncesi için bile bilgiler belirgin değildir.Yazılı olmayan bilgiler bir zaman sonra kaybolmaktadır.