avrupa bİrlİĞİ ortak vergİ polİtİkasiweb.hitit.edu.tr/dosyalar/materyaller/oemrekoc@... ·...
TRANSCRIPT
HİTİT ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ
MALİYE BÖLÜMÜ
AVRUPA BİRLİĞİ ORTAK VERGİ POLİTİKASI
YRD.DOÇ.DR ÖZGÜR EMRE KOÇ
HAZIRLAYAN
HAZEL SAMANCI ( 2-5 ) ŞİRİN ŞİMŞEK ( 6-10 ) ELİF YILDIZ ( 10-14 )
ÇORUM-2014
1
AVRUPA BİRLİĞİ ORTAK VERGİ POLİTİKASI
Giriş
Tüm Dünyada olduğu gibi ülkemizde de devletin kamu hizmetlerini yerine getirmesi için
vazgeçilmez bir araç olan vergilendirme aynı zamanda tasarrufu, ekonomik büyümeyi teşvik, gelir
dağılımını düzeltme gibi diğer sosyal ve ekonomik amaçlarında aracı olarak kullanılmaktadır. Bu aracı
tüm dünya ülkeleri en verimli şekilde kullanmak istemektedir. Avrupa Birliği içinde mal, hizmet ve
sermayenin serbest dolaşımı ve adil bir rekabet ortamının oluşturulması temel bir misyondur. Bu
misyonun uygulanmasında herhangi bir ülkenin izleyebileceği vergi politikası sadece o ülkeyi değil,
diğer üye ülkelerini de etkilemektedir. Bu nedenle ekonomik ve parasal bütünleşme çabası içinde olan
Avrupa Birliğinde vergi politikaları çok önemli bir yere sahiptir. Özellikle de Birlik içinde daha adil ve
tarafsız bir rekabet ortamının sağlanmasında üye ülkelerin vergi politikalarının uyumu ve haksız
rekabeti önleyici şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Nitekim bu doğrultuda da Birlik içinde uzun
zamandır vergi uyumlaştırma çabaları sürmektedir. Bu çalışmalar sonucunda ise; ekonomik ve sosyal
bütünleşme sürecinde önemli mesafeler alan Avrupa Birliğinde ortak bir vergi politikası
oluşturulamamış, ancak vergileme yetkisi üye ülkelerin egemenlik alanlarında bırakılmak koşuluyla
ülkelerin vergi sistemlerinin birbirine yakınlaştırılması için yoğun işbirliği yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Avrupa Birliği ortak vergi politikası, Türkiye-Avrupa Birliği vergi uyum
çalışmaları, Türkiye-Avrupa Birliği ortak vergi politikası sırasında karşılaşılan sorunlar.
1.Avrupa Birliği’nin Tarihi
Halen Dünya’da 375 milyonluk nüfusu ile en büyük ve en başarılı ekonomik Birlik olan
Avrupa Birliği 1957 yılında Roma Antlaşma’sı ile Batı Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda ve
Lüksemburg arasında kurularak 1958 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) olarak yürürlüğe
girdi.Başlangıçta üye ülkeler arasında Gümrük Birliği’ni daha sonra mal ve hizmetlerin, sermayenin
serbest dolaşımını hedefleyen AET 1968 yılında Gümrük Birliği’ni gerçekleştirdi. 1987 ortasından
itibaren başlayan tek pazar hedefi ile de Topluluk içinde malların, hizmetlerin, kişilerin ve sermayenin
serbest dolaşımı başlatıldığı için Topluluğun adı Avrupa Topluluğuna (AT) dönüştü. Avrupa
Topluluğu tek pazara 1992 yılında ulaşmıştır. 1992 yılında imzalanan ve 1993 yılında yürürlüğe giren
Maastrich Antlaşma’sı ( Avrupa Birliği Antlaşması ) ile de parasal ve siyasi entegrasyon (bütünleşme)
hedeflerini gerçekleştirme şamasına gelindiği için Topluluğun adı bu sefer Avrupa Birliği (AB) olarak
2
anılmaya başlamıştır ( Çağan, 1981: 29). Avrupa Birliği’ndeki bütünleşmenin asıl kaynağı üç antlaşma
üzerine kurulmuştur. Bu antlaşmalar:
Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nu kuran Paris Antlaşması (ECSC-1952)
Avrupa Ekonomik Topluluğunu kuran Roma Antlaşması (AET-1957)
Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu’nu kuran Roma Antlaşması (EURATOM-1957) , (Oral,
2005:263).
2.Avrupa Birliği’nde Vergilemenin Temel Özellikleri
2.1. Avrupa Birliği’nin Vergilendirme Yetkisinin Kaynağı
En geniş anlamıyla “vergilendirme yetkisi” ülkenin egemenlik unsuruna
dayanarak, vergi salma ve toplama konusunda sahip olduğu hukuksal ve eylemsel gücüdür
(Öncel, Çağan, Kumrulu,1984:33). Devletler bu gücü menfaatlerini dikkate alarak
kullanabilirler. Bununla birlikte, devletler egemenliklerini kullanarak, diğer devletlerle
uluslararası ikili veya çok taraflı anlaşmalar yaparak, vergilendirme yetkilerini
sınırlandırabilecekleri gibi uluslararası ekonomik bütünleşmelere katılarak da bu yetkilerini
sınırlandırabilirler (Erkan,2009:23).
Avrupa Birliği’nin vergilendirme yetkisinin en önemli kaynağı Roma Anlaşmasıdır.
Bu metin Avrupa Birliği’nin ortak pazar hedeflerini geliştirmesine yönelik olarak
düzenlenmiştir. Roma Anlaşması’nın vergileme ile ilgili hükümlerine bakıldığında, öncelikle
“Topluluk Politikaları” başlığını taşıyan üçüncü kısımda rekabet, vergilendirme ve mevzuatın
yakınlaştırılması ile ilgili ortak düzenlemelere yer verilmektedir (Saraçoğlu,2013:2).
Roma Anlaşması,1987 Avrupa Tek Senedi ve 1992 Maastricht Anlaşması
tarafından değiştirilmiştir. Maastricht Anlaşması’nda, Roma Anlaşması’nın 95-98,145 ve 220.
maddelerinin metnine aynen sadık kalınırken 99. ve 100. maddeler değiştirilmiştir
(Oral,2005:267).
Avrupa Birliği’nin vergileme konusundaki yetkilerinin sınırı ve çerçevesi Roma
Anlaşması’nın 23. maddesinde belirlenmiştir. Anlaşmanın 90. maddesi ayrımcı vergilemenin
önlenmesine yönelik,93. maddesi dolaylı vergilerin uyumlaştırılmasına yer verirken,94.
madde dolaysız vergilerin uyumlaştırılmasına yönelik hükümler içermektedir.293. madde ise,
çifte vergilemenin önlenmesine yönelik hükümler içermektedir (Yıldız,2006:552). 249.
madde, konsey ve komisyona, tüzük, direktif, karar, tavsiye ve görüş şeklinde hukuki
düzenlemeler yapma konusunda izin ve yetki vermektedir (Yıldız,2006:552). Tüzük, direktif
ve kararlara uyulması zorunlu iken, tavsiyelere uyulması zorunlu değildir.
Birliğin vergilendirme kaynakları üç grupta toplanmıştır. Bunlar;
3
1.Asli (Birincil) Kaynaklar : Avrupa Topluluğunu kuran anlaşmalar ile planlar,
bunların ekleri ve protokoller birincil kaynak niteliğindedir. Birincil kaynaklar içerisinde en
önemlisi Roma Anlaşmasıdır.
2.Tali (İkincil) Kaynaklar : Bu kaynaklar ise, Roma Anlaşması’nın verdiği yetki ile
Birlik organları tarafından hazırlanıp yürürlüğe konulan metinlerdir.
3.Diğer Kaynaklar : Uluslararası anlaşmalar ve yargı kararları gibi düzenlemelerde
vergilendirme konusunda kaynak oluşturmaktadır.
2.2. Avrupa Birliği’nin Vergileme İlkeleri
Roma Anlaşması vergilendirmeye ilişkin ortak bir düzenleme yapmamış, yapılması
gereken düzenlemeleri üye devletlerin kendilerine bırakmıştır. Bundan dolayı ortaya
çıkabilecek haksız rekabet ortamını düzenlemek Avrupa Birliği’nin görevidir. Bu anlamda
Avrupa Birliği’nin vergilemeye ilişkin yaklaşımı Birlik içi adil bir rekabet ortamının
sağlanmasına yönelik uygulamaları kapsamaktadır (Yıldız, 2004:88-89). Birlik bu amaca
yönelik çeşitli vergileme düzenlemeleri ve ilkeler belirlemiştir.
2.2.1. Gümrük Birliği’nin Sağlanmasına Yönelik Vergi Düzenlemeleri
Avrupa Topluluğunu kuran anlaşmanın 25. ve 26. maddelerinde üye ülkeler
arasındaki ihracat ve ithalatta gümrük vergisi veya eş etkili yükümlülükler koymaktan
kaçınacağı, bu hükmün vergi karakterli gümrükler hakkında da geçerli olacağı, diğer ülkelere
de ortak gümrük tarifesinin (OGT) komisyonun teklifi üzerine konsey, nitelikli çoğunlukla
alacağı kararlarla belirleyeceği ifade edilmiştir (Erkan, 2009:26). Ülkeler zaman içerisinde
üzerlerine düşen görevlerini yerine getirmişler ve 1968 yılında gümrük birliğine girilmiştir.
Oluşan bu gümrük birliğinin daha ileri bir seviyeye ulaşmasını “Beyaz Kitap” sağlamıştır. İyi
bir gümrük birliğinin oluşması için gümrük vergilerinin yanında eş etkili vergilerde
yürürlükten kaldırılmıştır.
2.2.2. Ayrımcı Vergilendirme ve Vergi İadesi Yasağı
Avrupa Topluluğunu kuran anlaşmanın 90. maddesinde “hiçbir üye ülke, diğer üye
ülkelerin ürünlerine her ne adla olursa olsun benzer yerli ürünlerine uyguladığı vergiden daha
fazla iç vergiyi doğrudan veya dolaylı yollarla koyamaz. Ayrıca, hiçbir üye ülke, diğer üye
ülkelerin ürünlerine, başka ürünlere dolaylı koruma sağlayacak şekilde iç vergi koyamaz”
kuralına yer verilmiştir. Bu maddeye göre ulusal pazardaki yerel ve yabancı mallara aynı
vergilerin ve kuralların uygulanması gerektiği belirlenmiştir. Ayrımcı vergileme yasağı ile
üye ülkelerin kendi aralarındaki ihracatı özendirici ve ithalatı caydırıcı önlemlere
başvurmaması amaçlanmaktadır (Bilici, 2004:112). Yapılan bu düzenlemeler ile üye
4
devletlerin yerli üreticilerini yabancı üreticiler karşısında koruyucu vergi ayarlamaları
yapması önlenmeye çalışılmıştır (Yıldız, 2006:554). Ayrımcı vergileme yasağı aynı tür
ürünlerde uygulandığı gibi benzer ürünlerde de uygulanmalıdır.
2.2.3. Devlet Yardımları Yasağı
Devlet yardımları yasağı, ortak rekabet politikasının bir parçası olarak
öngörülmüştür. Buna göre, Roma Anlaşması’nın 92. ve 94. maddeleri ile üye devletlerin
kendi aralarında haksız vergi rekabetine girmeleri önlenmeye çalışılmıştır. Bu maddelerle üye
devletlerini kendi işletmelerine, sanayilerine, ürünlerine ve belirli bölgelere devletlerarası
ticareti olumsuz etkileyecek nitelikte yardımları yapmaları yasaklanmıştır. Avrupa Birliği’nin
ortak rekabet politikası üç temel prensip üzerine kurulmuştur. Bunlar:
İşletmeler arasında, anlaşmalar yoluyla tekel oluşturmasının önlenmesi,
Bir ya da birkaç işletmenin usulsüz yollarla, ortak pazarda hakim duruma
gelmesinin önlenmesi,
Devlet yardımlarında ve kamu işletmelerinde ayrımcılığın önlenmesidir.
Devlet yardımları, çeşitli şekillerde olabileceği gibi vergi şeklinde de uygulanır.
Vergiler vasıtasıyla yapılan devlet yardımları genelde bazı sektörler ve ürünler, vergi iadesi,
muafiyet istisna veya indirim şeklinde kolaylıklar sağlanarak desteklenirken; vergi dışı devlet
yardımları, belirli sanayi kollarının, işletme gruplarının veya bölgelerinin desteklenmesi
şeklinde olmaktadır (Saraçoğlu,2013:7-8). Ancak, vergi yardımlarının bütün bir sektöre
uygulanması sorun teşkil etmezken, belirli işletmeler ve belirli malların üretimine yönelik
uygulanması yasak kapsamına girmektedir. Üye devletlerin bu yasağı ihlal ettikleri anlaşılırsa,
yani damping veya sübvansiyon uygulaması görülürse, bu ülkeler hakkında soruşturma
açılarak, anti damping ve anti sübvansiyon vergisi uygulanmaktadır (Bilici, 2004:114-118).
Fakat, devlet yardımları yasağı Avrupa Birliği’nin ortak teşvik politikası ile birlikte
geçerliliğini yitirmektedir (Gündoğan, 2010:14). Bu teşvik politikaları arasında;
KOBİ’lerin kurulması ve geliştirilmesi ile ilgili olanlar,
İşletmelerin AR-GE faaliyetlerinin desteklenmesi ile ilgili olanlar,
Çevrenin korunması ile ilgili olanlar,
Tarımsal yardımlar yer almaktadır.
Üye ülkelerden üçüncü ülkelere yapılan ihracatta yoğun teşvik uygulaması vardır.
Roma Anlaşması’nın 132. maddesinde, mevzuatın aşamalı olarak uyumlaştırılmasının
5
öngörülmesine rağmen, hala ihracatın teşvikine ilişkin ortak düzenlemeler oluşturulamadığı
ve bu alanda hala milli mevzuatların geçerliliğini sürdürdüğü görülmektedir.
2.2.4. Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi
Çifte vergilendirme, aynı matrah üzerinden aynı dönem içinde ve aynı nitelikli
mükerrer vergi alınmasıdır (Yıldız,2006:555). Uluslararası çifte vergilendirme, aynı gelir
grubunun iki devlet tarafından vergiye tabi tutulmasıdır. Bu vergileme vergi adaletini
bozmakta ve modern vergileme ilkelerine ters düşmektedir. Devletler aralarında oluşan bu
sorunu değişik yöntemlerle çözebilirler. Bunlardan bir tanesi çifte vergilendirmeyi önleme
anlaşmalarıdır. Devlet içerisinde vergi hatası olarak isimlendirilen ve idari aşamada düzeltilen
bu husus uluslararası ilişkilerde tarafların karşılıklı rızalarını gerektirmektedir
(Güngör,2008:362). Devletlerin aralarında anlaşmalarına Roma Anlaşması’nın 293.
maddesinde yer verilmiştir. Bu maddeye göre, ihtiyaç olduğu ölçüde ve kendi uyrukları
yararına topluluk içinde çifte vergilendirmeni önlenmesi amacıyla, üye ülkeler aralarında
müzakere edebilir ve anlaşmalar imzalayabilir. Sınırlar arası yeniden yapılanmayı öngören
90/434 no’lu şirket birleşmeleri direktifi, ülkeler arası kar paylarının çifte vergilendirilmesini
önleyen 90/435 no’lu direktif ve transfer fiyatları konusunda çıkan anlaşmazlıklara çözüm
yolu gösteren 90/436 no’lu tahkim sözleşmesi bu maddeye örnek gösterilebilir
(Güngör,2008:263).
3. Avrupa Birliği Vergi Uyumlaştırma Çalışmaları
Uyumlaştırma, ortak ve serbest piyasanın oluşturulmasına ve işleyişine engel olan
unsurları etkisiz kılmak amacıyla üye devletlerin gereken hukuki ve idari önlemleri ve bunu
temin edecek önlemleri kendi istekleri doğrultusunda yapmalarıdır (Kadıoğlu,2001:2). Vergi
uyumlaştırması, ortak serbest piyasanın oluşturulmasına ve işleyişine engel olan unsurları
bertaraf etmek amacıyla, üye ülkelerin vergileme alanında gereken hukuksal ve idari
önlemleri kendi iradeleri ile almalarında kullanılan bir kavramdır (Yıldız,2002:49). Genel
olarak ortak politika hedeflerinin izlenmesinde farklı ülkelerdeki vergi sistemlerinin bu amaca
yönelik olarak ayarlanması sürecini ifade etmektedir.
Avrupa Birliği’nde vergi uyumlaştırması ise, topluluğun amaçlarını daha iyi
başarmak için üye ülkelerin vergi sistemlerinin ne ölçüde yakınlaştırılacağı planı olarak
tanımlayabiliriz (Erkan,2009:29). Vergi uyumlaştırılması denilince ilk akla gelen daha çok
vergi oranlarında bir uyumun oluşturulmasıdır. Bu matrah da, istisnalarda da geçerlidir. Vergi
uyumlaştırması Avrupa Birliği için başlı başına bir hedef değildir. Ekonomik bütünleşmeye
ulaşmak için kullanılan bir araçtır. Yani uyumlaştırma Avrupa Birliği’nde Tek Pazar’ın
6
oluşturulmasının anahtarıdır. Bu kavram; ürün bazında standartlaştırmayı, serbest rekabeti ve
Tek Pazar içerisinde şirketlerin olabildiğince özgür ticaret yapmasını içerir
(Güngör,2008:367).
3.1.Vergi Uyumlaştırmasının Amacı
Avrupa Birliği üyeler arasında ekonomik ve mali birlik, başka bir deyişle mal, insan,
sermaye ve hizmetlerin serbestçe hareket edebileceği iç piyasa özelliklerine sahip bir ortak
pazarın kurulması amacına sahip bir kuruluştur (Dayı,2009:6).Bunun gerçekleşebilmesi için
üye ülkeler arasındaki mali sınırların kaldırılması gerekmektedir. Mali sınırların kaldırılması
da vergi uyumlaştırmasının gerçekleşmesiyle olur.
Üye ülkelerin sosyo-ekonomik yapısındaki farklılıklar vergi sistemi ve oranların
tam olarak birbirine benzer hale getirilmesine imkan vermez. Vergi uyumlaştırması daha çok
vergilemedeki farklılıkları gidermek, ortak pazar dahilinde rekabet eşitliğini bozdukları
oranda, gidermeyi hedeflemektedir (Tunçer,2003:176).Bundan dolayı vergi
uyumlaştırmasının amacı, birlik üyesi ülkelerin vergi sistemlerini tek ve eşit hala getirmek
değildir. Vergi uyumlaştırmasının amacı;
Üretim faktörlerinin serbest hareket edebilmesi,
Üye ülkeler arasında ticareti saptırıcı ve rekabeti bozucu vergi oranlarının
kaldırılması,
Vergi yapısı farklılıklarının ortadan kaldırılması,
Bu çerçevede Birlik içinde rekabete ve etkinliğe dayalı bir ticari ilişkinin
kurulması biçiminde özetlenebilir (Özpençe,2009:140-141).
Avrupa Birliği’nin kurulmasını sağlayan Roma Anlaşması’nın ikinci maddesi olan
birliğin ana ilkesi tek bir pazar tek bir Pazar kurarak, birliğe üye devletler arasında daha sıkı
ilişkilerin kurulmasının sağlanması olarak tanımlanmaktadır. Avrupa Birliği’nde
uyumlaştırma çalışmaları bu anlaşmanın ilkelerinin gerçekleşmesi için kullanılan bir araçtır.
Roma Anlaşması’nda Tek Pazar “ iç sınırların olmadığı ve içinde malların,
şahısların, sermayenin, hizmetlerin bu anlaşma hükümlerine göre serbestçe dolaşabildiği bir
alan” olarak tanımlanmıştır. Tek Pazarın oluşturulması amacıyla sınır geçişleri durumundaki
ülkelerde çifte vergilendirme amaçlanmamakta, bunun yerine hiç vergilendirmeme veya vergi
kaçakçılığının engellenmesi için ortak düzenlemelerin yapılması amaçlanmaktadır
(Özpençe,2009:141).
7
3.2. Dolaysız Vergilerde Uyumlaştırma Çalışmaları
Dolaysız vergiler için, Avrupa Topluluğunu kuran anlaşmada açık bir uyumlaştırma
kuralı bulunmamaktadır. Fakat çeşitli direktif önerileri vardır. Bu öneriler, farklı üye devletler
arasında iş birliği halinde olan şirketlerin vergilendirilmesi ile ilgili temel direktiflerdir.
Bunlarda öncelikle çifte vergilendirmenin önlenmesine ilişkindir (Güngör, 2008:382). Yine
de dolaylı vergiler alanında yapılan çalışmalar, dolaysız vergiler alanında yapılmamıştır.
Bunun nedeni, çalışmaların üye ülkelerin ulusal amaçlarla kullanabileceği vergileme yetkisini
getirdiğinden kamuoyu aşırı bir duyarlılık göstermekte ve bu da dolaysız vergiler alanında
yapılacak uyumlaştırma çabalarını yavaşlatmaktadır (Yıldız, 2006:560). Bir başka nedeni ise,
ekonomik bütünleşmede temel ilke kabul edilen mal ve hizmetlerin serbest dolaşımıyla
ilgilidir. Mal ve hizmetlerin dolaşımında yaşanan vergi engelleri daha çok dolaylı vergiler
grubunda olduğu için uyum çalışmalarında dolaylı vergilere öncelik ve ağırlık verilmiştir
(Tavşancı, 2005: 112). Bundan dolayı dolaysız vergiler ikinci planda kalmıştır. Dolaysız
vergiler daha çok ikili görüşmeler, karşılıklılık ilkesi ve çifte vergilendirmeyi önleme
anlaşmalarında ele alınması gereken bir konu olarak görülmüştür (Tuncer, 2003:181).
Dolaysız vergilerin uyumlaştırılmasının gerekçesi, kurulacak ortak pazarda yalnız
malların değil, sermayenin de serbestçe dolaşabilmesinin sağlanmasıdır. Bu amaca
ulaşabilmek için, faiz ve kar paylarında yapılan vergi kesintileri ile kurum karları üzerinden
alınan vergilerin uyumlaştırılması gerekmektedir (Güngör, 2008:382). Uyumlaştırma
sermayenin serbest dolaşımını etkileyen kurumlar vergisi ile iş gücünün serbest dolaşımında
etkili olan gelir vergisinde yoğunlaştırılmıştır. Ancak kurumlar vergisinin uyumlaştırılmasına
daha çok önem verilmiştir. Bunun nedeni teşebbüs karlarına, şirket hisselerine yapılan
mükellefiyetlerin etkilerinin azaltılmasıdır.
Kurumlar vergisinde uyumlaştırma çalışmaları 1962 yılında hazırlanan Neumark
Raporu ve 1967 yılında hazırlanan Van den Tempel Raporu’na dayanmaktadır (Yıldız,
2006:563).
Gelir vergisi konusunda yapılan uyumlaştırma çalışmalarına baktığımızda, verginin
konusu, mükellefi, matrahı, beyanı ve ödenmesi konusunda üye ülkeler arasında önemli
farklılıklar yoktur. Ancak vergi oranlarında farklılıklar vardır. Kişisel gelir vergisi devletlerin
gelirin yeniden dağılımı amacıyla kullanabilecekleri önemli bir araçtır ve ülkelerin çoğu
kendileri kullanmak ister (Yıldız, 2006:361).
Dolaysız vergilere ilişkin konsey direktifleri:
90/434/AET farklı üye ülkelerin şirket, bölünme ve aktif devirlerinde ortak
8
vergilendirme rejimi – 23 Temmuz 1990
90/435/AET farklı üye ülkelerin şirketlerin ve bağlı şirketlerinin
vergilendirilmesinde ortak kurallar – 23 Temmuz 1990
90/436/AET çifte vergilendirmeyi hakem kararı ile önleme konvansiyonu
Avrupa Birliği’nde dolaysız vergilerle ilgili olarak ulaşılması gereken en önemli
hedeflerle ilgili çalışmalar şöyle belirlenmiştir;
Sermaye hareketlerini engelleyen vergi hükümlerinin öncelikle düzenlenmesi,
Teşebbüslerin merkezileşmesinde vergi engellerinin kaldırılması,
Teşvik tedbirlerinin koordinasyonu,
Avrupa Birliği içinde çifte vergilendirmeden kaçınmak ve çok taraflı
konvansiyonun hazırlanmasıdır.
Bunlarda amaçlanan matrahların ve vergi oranlarının yakınlaştırılmasıdır (Uludağ,
ss:109-111).Özetle dolaysız vergiler uyumlaştırma çabalarının daha çok kurumlar vergisi
alanında yapıldığı söylenebilir (Yıldız, 2006:361). Ancak, yapılan çalışmalar sonucunda
önemli bir aşama kat edildiği söylenemez.
3.3. Dolaylı Vergilerde Uyumlaştırma Çalışmaları
Vergi uyumlaştırması konusunda yapılan ilk çalışmalar dolaylı vergiler alanında
yapılmaya başlanmıştır. Çalışmalar Avrupa Topluluğunu kuran anlaşmanın imzalanmasından
kısa bir süre sonra başlamıştır. Bunun nedeni, satış vergilerinin fiyatların oluşmasında ve
dolayısıyla serbest rekabet üzerinde etkisinin olmasıdır (Güngör, 2008:384). Avrupa
Birliği’nin en önemli hedefi olan gümrük birliğinin gerçekleştirilebilmesi için, üye ülkeler
arasında gümrük vergilerinin kaldırılması ve dışarıya karşı ortak bir gümrük vergisi tarifesinin
oluşturulmasının yanında, üye ülkelerde farklı dolaylı vergi uygulamalarının yol açtığı mal ve
hizmet ticaretinin önündeki engellerin kaldırılması gerekmektedir (Yıldız, 2004:50).
Dolaylı vergilerin uyumlaştırılması konusu Roma Anlaşması’nın 95. ve 96.
maddelerince uygulanmıştır (Gündoğan, İstemihan, 2008:33). Dolaylı vergiler alanında en
fazla üzerinde durulan ve adeta birlik vergisine dönüşen vergi katma değer vergisi olmuştur
(Yıldız, 2004:50). Uyumlaştırmanın gerçekleşmesine yönelik çeşitli çalışmalar yapılmıştır.
Bunlardan en önemlisi 1960 yılında Avrupa Birliği komisyonunun oluşturduğu bir komite
tarafından hazırlanan ve 1962 yılında yayımlanan Neumark Raporu’dur (Yıldız, 2006:556).
Bu rapor, Roma Anlaşması’ndan sonra Avrupa Birliği’ndeki vergi politikalarının temelini
oluşturmuştur (Ayanoğlu, 1995:51). Bu rapor Avrupa Birliği’nin refah düzeyinin
9
yükseltilmesi için vergi farklılıklarının kaldırılması gerektiğini ileri sürmüştür. Buna çözüm
olarak da üye ülkelerin vergi sistemlerinin uyumlaştırılması gerektiğini önermiştir. Ayrıca
raporda, toplulukta iç Pazar özellikleri bulunan bir ortak pazar kurulması ve topluluk içinde
serbest rekabeti geliştirmek amacıyla üye devletler arasında gümrük vergisi sınırlarının
kaldırılması tavsiye edilmiştir (Yıldız, 2006:556). Yine bu raporda, katma değer vergisi
oranlarının her üye devlette aynı olması gerektiği, Avrupa Birliği içinde dolaylı vergiler
alanında “varış ülkesinde vergilendirme ilkesi” yerine, “çıkış ülkesinde vergilendirme ilkesi”
nin kabul edilmesi önerilmiştir (Ayanoğlu, 1995:51). Avrupa Birliği’nde bu önerilerin bir
çoğu vergi politikasının oluşturulmasında benimsenmiştir. Fakat “çıkış ülkesinde
vergilendirme ilkesi” kabul görmemiştir. Varış ülkesinde vergilendirme ilkesi benimsenmiştir.
Bu ilkenin en büyük avantajı, üye ülkelerdeki geçerli farklı dolaylı vergi oranlarının ticareti
saptırıcı özelliğini ortadan kaldırmasıdır (Yıldız, 2006:557). Komisyon oranların
uyumlaştırılması konusunu zamana bırakmıştır.
Özel vergileri alanında da çeşitli uyumlaştırma çalışmaları yapılmıştır. Özel tüketim
vergilerinde mali amaç ön plandadır ve bu sebeple yüksek oranlıdır (Güngör, 2008:390).
Yüksek ve farklı fiyatlar üye ülkelerin rekabet eşitliğini bozmaktadır. Bu vergi türü ülkelerin
toplumsal koşullarına ve geleneklerine göre farklı şekillerde uygulanmaya çalışıldığından bu
alanda uyumlaştırma yapmak daha zordur.
Dolaylı vergilere ilişkin bazı konsey direktifleri:
67/227/AET üye ülkelerin muamele vergilerine ilişkin mevzuatlarının
uyumlaştırılması – 11 Nisan 1967 (Birinci direktif).
67/228/AET ortak katma değer vergisi yapısı ve uygulama prosedürleri – 11
Nisan 1967 (ikinci direktif).
77/388/AET ortak katma değer vergisi sistemi; tek tip matrah uygulaması – 17
Mayıs 1977 (altıncı direktif).
85/362/AET üye devletlerin vergileriyle ilişkin mevzuatlarının
uyumlaştırılması hakkında taşıt araçlarının dışındaki malların geçici ithalinde
katma değer vergisi istisnası – 16 Temmuz 1985
92/77/AET katma değer vergisi oranlarının birbirine yaklaştırılması – 19 Ekim
1992
92/79/AET sigaradan alınan özel tüketim vergisinin uyumlaştırılması – 19Ekim
1992
10
92/81/AET madeni yağlardan alınan özel tüketim vergisinin uyumlaştırılması –
19 Ekim 1992
92/83/AET alkol ve alkollü içkilerden alınan özel tüketim vergisinin
uyumlaştırılması – 19 Ekim 1992
4. Avrupa Birliği Vergi Uyumlaştırmasında Karşılan Sorunlar
4.1. Politik Engeller
Üye ülkeler vergilendirmede bağımsızlık haklarından kolaylıkla vazgeçmek
istemezler. Vergiler, sosyal ve ekonomik hayatın yönlendirilmesinde araç olarak
kullanıldıkları için, devletlerin vergi egemenliklerinden taviz vermeleri kolay olmamaktadır
(Organ, 2001:27). Bir idare vergi sistemini kontrol ettiği zaman seçmenler üzerinde de bir
güce sahip olur. Bu nedenle üye ülkeler vergilendirme gücünü Brüksel’e devretmek
konusunda isteksiz davranırlar (Erkan, 2009:37).
4.2. Hukuki Engeller
Avrupa Birliği Anlaşması’na göre, ortak mevzuatın oluşturulması ancak tüm üye
ülkelerin oy birliği ile alacağı karar ile mümkün olmaktadır. Uygulanacak vergi direktiflerinin
konseyde oybirliği ile karar verilmesi gerekir. Bu şekilde üye ülkeler bir çeşit mali egemenlik
haklarını kullanmaktadırlar. Oy birliği ile karar verildiği için, üye ülkelerden bir tanesinin
karşı çıkması durumunda direktif kabul edilmez. Bundan dolayı dolaysız vergiler alanında
yapılan çalışmalarda ilerleme kaydedilememiştir.
4.3. Ekonomik Engeller
Devletlerin ekonomik yapıları arasındaki farklılıklar, vergi yapılarındaki mahiyet ve
miktar farklılıklarından kaynaklanabilir. Vergi uyumlaştırması üye devletlerin ekonomik
büyüklüklerini olumsuz etkileyebilir. Bu sebeple devletler öncelikle iç istikrara önem verirler.
Bir veya birkaç ülkede gelir dağılımı üzerinde düzenleyici etkileri bulunan veya ödemeler
dengesinde ciddi bozulmalara yol açan ya da bütçe gelirleri, içerisinde önemli bir paya sahip
olan bir vergiyi kaldırmak veya diğer devletlere de yaymak üye devletlerin ekonomik
çıkarlarını karşı karşıya getirebilir (Güngör, 2008:55).
4.4. Mali Engeller
Üye devletlerin vergi yapılarında bulunan farklılıklar, vergilendirme alanında
yapılacak gerçek bir düzenlemeyi engellemektedir. Üye devletlerde benimsenen vergi
yapılarının uzun yıllara dayalı uygulamanın gerektirdiği örgüt mekanizmasının kurulmuş
olması nedeniyle, vergi kurumlarının yeni sisteme uyumlaştırılmasında hem mentalitelerin
uyuşması, hem de reorganizasyonu açısından sorunlarla karşılaşılmaktadır (Güngör, 2008:56).
11
5. Avrupa Birliği Ortak Vergi Politikası İçin Türkiye’nin Çalışmaları
5.1. Türkiye’nin Ortak Vergi Politikası İçin Yaptıkları
Türkiye Ankara Antlaşması, Katma Protokol ve 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi kararı
çerçevesinde vergi mevzuatında çeşitli düzenlemeler yapmış, her iki sistemin birbirine biraz
daha yaklaşması sağlamaya gayret etmiştir. Öncelikle bazı aykırı yükümlülükler ortadan
kaldırılmıştır.
Eğlence Vergisi 09.12.1997 tarihinde ve 97/10349 sayılı Bakanlar Kurulu
kararı ile %10 olmuştur.
İthal Talep Harcı 4369 sayılı Kanun ile 1999 yılından itibaren yürürlükten
kaldırılmıştır.
Taşıt alım ve ek taşıt alım vergilerindeki yerli ve yabancı araçlardaki farklı
uygulama 11 seri numaralı motorlu taşıtlar vergisi genel tebliği ile 01.01.1997 tarihinden
itibaren yürürlükten kaldırılmıştır.
Kurumlar vergisindeki ihracat istisnası uygulaması 3824 sayılı kanun ile 01.01.1993
tarihinden itibaren kaldırılmıştır.
01.01.1998 tarihinden itibaren sıfır oranlı katma değer vergisi kaldırılmıştır ( Oral,
2005: 276).
5.2. Türkiye’nin Ortak Vergi Politikası İçin Yapması Gerekenler
Avrupa Topluluğu vergi sistemi ile Türk vergi sistemi arasında mevcut farklılıkların
giderilmesi çalışmaları hem uyum sürecini kısaltacak hem de Türk vergi sistemi içerisindeki
olumsuz bazı unsurların ayıklanması sebebiyle sisteme işlerlik kazandıracaktır.Yapılan bir
araştırmada Gümrük Birliği çerçevesinde taranması gereken mevzuat adedi 3.277 olarak
belirlenmiş, bunların 1.072’si incelenmiş, 206 adet mevzuat Avrupa Birliği mevzuatı ile
uyumlu bulunmuştur. Vergilerle ilgili olarak 140 mevzuatın 130’u incelenmiş, sadece 9 tanesi
Avrupa Birliği mevzuatı ile uyumlu bulunmuştur. Görüldüğü gibi uyum oranı hem genel
olarak hem de vergiler açısından oldukça düşük olup %6 civarındadır.
Bu çerçevede, üzerinde çalışılması gereken bazı konular şu şekilde ortaya
konulabilir:
1. Vergiler ekonomik sistemin temel taşıdır. Bu taşın yerine oturması buna bağlı
ekonomik birimlerin faaliyetlerinin de daha verimli olması sonucunu doğurur. Bu nedenle
yapılacak düzenlemeler iyi planlanmalı,uzun vadeli sonuçlar göz önünde bulundurulmalıdır.
12
2. Vergi idaresine güven duyulması sağlanmalı, bu amaçla hem vergi gelirlerinin ne
şekilde kullanıldığı halka izah edilmeli hem de etkili bir denetim sağlanmalıdır. Bunun için
bankalar, çeşitli finans kurumları ve idare arasında sağlıklı bilgi akışı temin edilmelidir. Böyle
bir bilgi akışı ile yargı organlarının da yükü azalacak ayrıca fonksiyonları etkili hale
gelecektir.
3. Ekonomik faaliyetlerin çeşitlilik kazanması ve globalleşmesi sonucu buna uygun
düzenlemelerin ciddi çalışmalarla hayata geçirilmesi zorunludur.
Sonuç
Avrupa Birliği’nde ekonomik ve sosyal bütünlük sağlanması sürecinde amaç hiçbir
zaman ortak bir vergi politikası olmamıştır. Vergi politikalarının uyumlaştırılması; serbest bir
rekabet ortamının bulunması çerçevesinde adil bir şekilde ve birlik içerisinde mal ve sermaye
hareketlerinin engelsiz bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için bir araç olarak kullanılmıştır.
Kısacası vergileme yetkisi üye ülkelerin egemenlik yetkileri içinde bırakılmakta, ancak üye
ülkelerin vergi sistemlerinin birbirine yakınlaştırılması için çalışmalar yapılmaktadır. Dolaylı
vergilerin rekabet üzerindeki etkilerinin çok daha fazla olması nedeni ile uyumlaştırma
çalışmaları bu alanda yoğunlaşmıştır. Ayrıca katma değer vergisi topluluk vergisi haline
gelmiş, uyumlaşmanın büyük bir bölümü bu vergide gerçekleşmiştir.Kaynakça
ALACAOĞULLARI Muzaffer, (2011), “Avrupa Birliği Ortak Vergilendirme Düzenlemeleri”,
<www.sde.org.tr/.../SDE%20ekonomi%20guvenligi%20INTERNET.pdf>,
(10.05.2014).
ATİK Hayriye-DURA Cihan, (2007), Avrupa Birliği, Gümrük Birliği ve Türkiye, Nobel Yayın
Evi, Ankara.
DAYI Özge, (2009), “Avrupa Birliği Dolaylı Vergileri ve Türkiye Dolaylı Vergileri ile
Uyumlaştırılması”,<xa.yimg.com/kq/groups/23189867/
…/name/özge+fevzi+hoca+ab.doc>, (10.05.2014).
ERKAN Fikret, (2009), Avrupa Birliği’nde Dolaysız Vergilerin Uyumlaştırılması ve Avrupa
Birliği Mahkemesi’nin Bu Konudaki Rolü, Maliye Bakanlığı Strateji
Geliştirme Başkanlığı, Ankara.
GÜNDOĞAN Mehmet-İSTEMİHAN M.Fatih, (2008), “Avrupa Birliği Bütçe Vergi Reformu ve
Türkiye’nin Birlik Bütçesine Etkisi”, <http:akademiktisat.net>,
(10.05.2014).
GÜNGÖR Kamil, (2008), Avrupa Birliği Ortak Vergi Politikasının Çerçevesi, Ekin Basım Yayın
Dağıtım, Ankara.
IŞIK Kadir, (2005), Avrupa Birliği Üzerine Notlar, Nobel Yayın Evi, Ankara.
ORAL Hasan, (2005), “Avrupa Birliği’ndeki Vergi Uyum Çalışmaları ve Türkiye”, TBB Dergisi,
sayı no:56 (261-280).
13
ORGAN İbrahim, (2001) , “Avrupa Birliği ile İlgili Genel Bilgiler”,
< sagem.pau.edu.tr/doc/abgs1.docx>, (10.05.2014).
ÖZPENÇE Özay, (2009), Avrupa Parasal Birliği’nde Maliye Politikası Koordinasyonu ve
Türkiye Analizi, Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı, Ankara.
TAVŞANCI Aykut, (2005), “Türk Vergi Sisteminin Avrupa Birliği Vergi Sistemi ile
Uyumlaştırılmasının Dolaylı Vergiler Açısından Değerlendirilmesi”, Vergi
Dünyası Dergisi, sayı no:281, Ocak, (108-120).
YILDIZ Habib, (2006), “Avrupa Birliği Vergi Politikası ve Vergi Uyumlaştırma Çalışmaları”, Hukuk
Dergisi, sayı no:3-4, (549-569).
Gelirler Genel Müdürlüğü, Vergilendirmeye İlişkin Avrupa Birliği Direktifleri,
<www.legalisplatform.net/ab/AB%20vergi%20direktifleri.pdf > ,
(10.05.2014).
14
15