barış istemenin “30 dakika” savunması olmaz!için dava açıldısağlığı kolu’nun ortak...

16
TTB eski başkanları Prof. Dr. Gençay Gürsoy ve Prof. Dr. Özdemir Aktan ile TTB eski Yüksek Onur Kurulu üyesi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’ya, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisine imza attıkları için yargılandıkları davalarda hapis cezaları verildi. TTB, hapis cezalarına tepki göstererek, barış isteyen tüm hekimlerle dayanışma içinde olduğunu bildirdi. Barış mücadelecisi hekimler onurumuzdur! “örgütlü emek, sağlıklı toplum” Sayı: 241 Ocak 2019 www.ttb.org.tr g ün dem... Hekimlik değerlerini yaşatmaya kararlıyız Prof. Dr. Sinan Adıyaman’ın yazısı sayfa 3’te 6 TTB Biyoetik, Medikal Etik ve Sağlık Hukuku Konferansı’na katıldı 16 Şiirin büyük ustaları ortak törenle anıldı 14 Emekli hekimlere maaş ayrımcılığına tepki 3 “Savaş köprüleri vurur” Prof. Dr. Özdemir Aktan’ın kitabı çıktı 2 TUS başvuru ücretleri düşürülmelidir 2 Sağlık Sen yöneticisinden hekime tehdit TTB, Torba Yasa ile yürürlüğe giren ve yaklaşık 24 bin aile hekimini ilgilendirecek yeni sözleşme dönemi öncesinde, aile hekimlerinin taleplerini açıkladı. Aile hekimlerinin hakları gasp ediliyor 5 TTB, hekimleri sağlık kuruluşuna 30 dakika mesafede ikamete zorlayan Sağlık Bakanlığı genelgesinin iptali için dava açtı. “30 dakika” genelgesinin iptali için dava açıldı 4 Kişisel Sağlık “Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetinin Sağlanması Hakkında Yönetmelik”in yürütmesi, Danıştay tarafından ikinci kez durduruldu. Danıştay: Kişisel sağlık verilerinin toplanması hukuka aykırı! 4 “Anne karnında unutulan amniyotik bant” olarak basında yer alan ve yanlışın sürdürülmesi sonucu hekimlerin hedef gösterildiği olayda, TTB, bu yaklaşımın hekimlere yönelik şiddetin bir parçası olduğunu belirterek hukuki süreç başlattı. “Sorumsuz yayıncılık ile mücadelemiz sürecek” 5 15 2016 yılında Cizre’de sivil halka sağlık hizmeti sunma amacıyla yola çıkan, ancak ilçe girişinde engellenen ve daha sonra haklarında dava açılan 14 sağlık emekçisi beraat etti. 7 Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, 2019 Bütçesi'ni ve bütçede sağlık verilerini değerlendirdi. Bütçede sağlığa ayrılan payın yetersiz olduğunu belirten Hamzaoğlu, genel bütçede Sağlık Bakanlığı'na ayrılan payın en az yüzde 10 ve merkezi bütçenin sağlık hizmeti harcamalarındaki payının da en az yüzde 40 olması gerektiğini belirtti. Yaşatma çabası suç değildir! Barış istemenin savunması olmaz! 2016-2018 TTB Merkez Konseyi üyelerinin “Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” açıklaması dolayısıyla “terör örgütü propagandası yapmak” ve “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek” suçlarından yargılandıkları davanın ilk duruşması 27 Aralık 2018 günü gerçekleştirildi. Davaya 20 Mart 2019 tarihinde devam edilecek. 8, 9, 10, 11 Bütçe 2019 ve Sağlık 12-13

Upload: others

Post on 01-Feb-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Barış istemenin “30 dakika” savunması olmaz!için dava açıldıSağlığı Kolu’nun ortak açıklamasında, Türkiye’nin İngiltere’den en çok plastik çöp ithal eden

TTB eski başkanları Prof. Dr. GençayGürsoy ve Prof. Dr. Özdemir Aktan ile TTBeski Yüksek Onur Kurulu üyesi Prof. Dr.Şebnem Korur Fincancı’ya, “Bu Suça OrtakOlmayacağız” bildirisine imza attıkları içinyargılandıkları davalarda hapis cezalarıverildi. TTB, hapis cezalarına tepkigöstererek, barış isteyen tüm hekimlerledayanışma içinde olduğunu bildirdi.

Barışmücadelecisihekimleronurumuzdur!

“örgütlü emek, sağlıklı toplum” Sayı: 241 Ocak 2019www.ttb.org.tr

gündem...

Hekimlikdeğerleriniyaşatmayakararlıyız

Prof. Dr. Sinan Adıyaman’ın yazısı sayfa 3’te

6TTB Biyoetik, Medikal Etik ve SağlıkHukuku Konferansı’na katıldı

16Şiirin büyük ustaları ortak törenle anıldı

14Emekli hekimlere maaş ayrımcılığına tepki

3“Savaş köprüleri vurur” Prof. Dr. Özdemir Aktan’ınkitabı çıktı

2TUS başvuru ücretleri düşürülmelidir

2Sağlık Sen yöneticisindenhekime tehdit

TTB, Torba Yasa ile yürürlüğe giren veyaklaşık 24 bin aile hekiminiilgilendirecek yeni sözleşme dönemiöncesinde, aile hekimlerinin taleplerini açıkladı.

Aile hekimlerininhakları gaspediliyor

5

TTB, hekimleri sağlık kuruluşuna 30dakika mesafede ikamete zorlayanSağlık Bakanlığı genelgesinin iptali için dava açtı.

“30 dakika”genelgesinin iptaliiçin dava açıldı

4

Kişisel Sağlık “Kişisel SağlıkVerilerinin İşlenmesi ve MahremiyetininSağlanması Hakkında Yönetmelik”inyürütmesi, Danıştay tarafından ikinci kez durduruldu.

Danıştay: Kişisel sağlıkverilerinin toplanmasıhukuka aykırı!

4

“Anne karnında unutulan amniyotikbant” olarak basında yer alan veyanlışın sürdürülmesi sonucuhekimlerin hedef gösterildiği olayda,TTB, bu yaklaşımın hekimlere yönelikşiddetin bir parçası olduğunu belirterek hukuki süreç başlattı.

“Sorumsuz yayıncılıkile mücadelemizsürecek”

5

15

2016 yılında Cizre’de sivil halkasağlık hizmeti sunma amacıyla yolaçıkan, ancak ilçe girişinde engellenenve daha sonra haklarında dava açılan14 sağlık emekçisi beraat etti. 7

Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, 2019 Bütçesi'nive bütçede sağlık verilerini değerlendirdi.Bütçede sağlığa ayrılan payın yetersizolduğunu belirten Hamzaoğlu, genelbütçede Sağlık Bakanlığı'na ayrılan payınen az yüzde 10 ve merkezi bütçenin sağlıkhizmeti harcamalarındaki payının da en azyüzde 40 olması gerektiğini belirtti.

Yaşatma çabası suç değildir!

Barış istemenin savunması olmaz!2016-2018 TTB Merkez Konseyi üyelerinin “Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” açıklamasıdolayısıyla “terör örgütü propagandası yapmak” ve “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek”suçlarından yargılandıkları davanın ilk duruşması 27 Aralık 2018 günü gerçekleştirildi. Davaya 20Mart 2019 tarihinde devam edilecek. 8, 9, 10, 11

Bütçe 2019 ve Sağlık

12-13

Page 2: Barış istemenin “30 dakika” savunması olmaz!için dava açıldıSağlığı Kolu’nun ortak açıklamasında, Türkiye’nin İngiltere’den en çok plastik çöp ithal eden

2Ocak 2019

2Ocak 2019

Hesap Numarası: Türkiye Vakıflar Bankası Maltepe Şubesi Hesap No: 00158007281178784Baskı Öncesi Hazırlık: GEO Tanıtım ve Reklam Hizmetleri Turgut Reis Cad. 47/6 Tandoğan Ankara Tel: 0532 664 0898 [email protected]ım yeri ve tarihi: İhlas Gazetecilik AŞ. Saracalar Mahallesi 57. Sokak No: 21/A Akyurt Ankara Tel: 353 29 61 / 15 Ocak 2019

Tıp Dünyası Dergisi Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü:Türk Tabipleri Birliği adına Prof. Dr. Sinan AdıyamanGenel Yayın Yönetmeni:Mutlu Sereli Kaan

Katkıda bulunanlar:Dr. Eriş Bilaloğlu, Av. Özgür Erbaş, Dr. Deniz Erdoğdu, Dr. Selma Güngör,Jülide Kaya, Dr. Yaşar Ulutuaş, Dr. Cavit Işık Yavuz, Dr. Bülent NazımYılmaz

Yayımlayan: Türk Tabipleri BirliğiYayın İdare Merkezi: GMK Bulvarı,Şehit Daniş Tunalıgil Sok. No: 2 Kat: 4Maltepe/Ankara Tel: (0312) 231 31 79 (pbx)Faks: (0312) 231 19 52 - 53 Yayının Türü: Yerel, süreli

Yıl: 28 Sayı: [email protected]://www.ttb.org.tr Tıp Dünyası Dergisi, Türk TabipleriBirliği tarafından ayda bir yayımlanır.Ücretsizdir. 8.800 adet basılmıştır.

Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) üc-retleri 2019 yılında her bir sınav için216 TL, toplamda 432 TL olarak be-lirlendi. 2014 yılında 80 TL olan sınavücretinin aradan geçen 5 yılda 5.4 katartırıldığına dikkat çeken Türk Ta-bipleri Birliği (TTB), TUS başvuruücretlerinin düşürülmesini istedi.

TTB Merkez Konseyi’nden yapılanaçıklamada, henüz geçimini sağlayacakbir işi olmayan için bu sınava başvuruiçin gereken toplam maliyetin çokyüksek olduğu, ayrıca TUS ücretlerinin

diğer sınav ücretlerinden daha yüksekolduğu vurgulandı. Açıklamada, “TUSülkenin uzman hekim gereksiniminikarşılamak için yapılan kamusal birhizmettir. Gelir düzeyinden bağımsızolarak bütün adayların kolaylıkla gi-rebileceği eşitlikçi bir yapıya kavuş-turulması öncelikle kamu yararınadır.Sınav ücretinin enflasyonun çok üze-rinde oranlarla sürekli artırılması adilolmadığı gibi kar amacı güdüldüğüendişesi de yaratmaktadır. TUS üc-retleri bu anlayış ile yeniden belir-lenmelidir” denildi.

Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) 2018’dekırk yılı geride bırakan yayını Toplumve Hekim’in yeni sayısı yayımlandı.

2018’i son sayısı olan bu sayıda “24Haziran Sonrasında Türkiye: NeYapmalı(yız)? Nasıl Yapmalı(yız)?” baş-lıklı Yuvarlak Masa, Sağlık Politikalarıbaşlığında “Bütçe 2019 ve Sağlık”, Tütünbaşlığında “Sağlığın Kültürel Boyutlarıve Toplumsal Cinsiyet Normları: Türki-

ye’de Tütün Kontrolü ve Kadınların Sigaraİçmesine Atfetilen Anlamlar”, başlıklıyazılar, TTB Raporları başlığında ise üçrapor yer alıyor (Sağlıkta Dönüşüm Prog-ramı Çöktü: Genel Sağlık Sigortası, AileHekimliği, Kamu Hastane Birlikleri NeDediler? Ne Oldu?). Sayıda ayrıca 2108yılı makale ve yazar dizinine de yer ve-rilmiş.

Toplum ve Hekimin bu yeni sayısındakiyazıların özetlerine ve abonelik bilgilerineToplum ve Hekim web sayfasından ula-şılabiliyor (http://www.ttb.org.tr/thnew/).

Tıp Dünyası ANKARA

Tıp Dünyası ANKARA

Toplum ve Hekim’in yeni sayısı yayımlandı

TUS başvuruücretleri düşürülmelidir

Eskişehir – Bilecik Tabip Odası (EBTO)Yönetim Kurulu, Sağlık-Sen EskişehirŞubesi yöneticilerinin şehir hastanesindegörev yapan bir hekimi tehdit ettiğinive yoğun bakıma zorbalıkla girdiğinibildirdi. EBTO Yönetim Kurulu, 9 Ocak2019 tarihinde meydana geldiği belirtilenolayın ardından bir basın açıklamasıyaptı. Açıklamada, hastaların yaşamlarının

da hiçe sayıldığı belirtildi. EBTO’nun açıklaması şöyle: "Bu kez hekime yönelen şiddet bir

hastadan, hasta yakınından gelmedi. Söz-de sağlık çalışanlarının hakkını savunmakiçin kurulan bir sendikanın yöneticileriyoğun bakım servisinde görev yapmaktaolan yoğun bakım uzmanı bir hekimihedef aldılar. Eskişehir Şehir HastanesiYoğun Bakım Servisi’ne gelen SağlıkSen Eskişehir Şube yöneticileri hastaneninve hekimliğin tüm kural ve uygulama-

larını hiçe saydılar, hasta mahremiyetiniönemsemediler. Yoğun bakımların özelalanlar olduğunu kendilerine hatırlatanyoğun bakım uzmanı hekim arkadaşımızıtehdit ettiler."

Hekimler zorbalıkları yenecekkudrete sahiptir

“Hekim arkadaşımızı tehdit edenlersağlık meslek mensubu olmalarına vehastane içinde uyulması gereken kurallarıçok iyi bilmelerine rağmen biz her şeye

muktediriz, biz güçlüyüz diyerek hasta-ların da yaşamlarını tehdit eder bir bi-çimde yoğun bakıma tüm uyarılara rağ-men girme özensizliğini gösterdiler. Mu-hatabımız hekimlerdir, buradan tüm he-kimlere sesleniyoruz. Biz hekimler sağlıkkurumlarımızın birkaç zorbanın istediğigibi değil, uluslararası hekimlik uygu-lamalarının gerektirdiği şekilde yönetil-mesini sağlayacağız. Hekimliğin gücüve bilgeliği tüm zorbalıkları yenecekkudrete sahiptir.”

Sağlık Sen yöneticisinden hekime tehdit

Tıp DünyasıESKİŞEHİR

Eskişehir Tabip Odası, şehir hastanesinde görev yapan bir hekimin Sağlık Sen yöneticisi tarafından tehdit edilmesine ve zorla yoğun bakımagirilmesine tepki gösterdi.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) MerkezKonseyi ve TTB Halk Sağlığı Kolu,Türkiye’de artan plastik çöp ithalatınakarşı uyarıda bulundu.

TTB Merkez Konseyi ve TTB HalkSağlığı Kolu’nun ortak açıklamasında,Türkiye’nin İngiltere’den en çok plastikçöp ithal eden ülke olduğuna ilişkinhaberlerin İngiliz basınına yansıdığınayer verilerek, 2005 yılında başlayanplastik atık ithalinin, 2015 yılında ge-tirilen kısıtlayıcı düzenlemelere karşınazalmadığının bu haberlerle görüldüğükaydedildi.

Açıklamada, Türkiye’nin plastik atık-ların geri dönüşümünde en başarısızülkeler arasında gösterildiğine dikkatçekilerek, ithal edilen plastik çöplerinakıbeti konusundaki endişeler dile ge-tirildi ve başta Çevre ve Şehircilik Ba-kanlığı olmak üzere yetkililerden şusoruların yanıtları istendi:

1. Ülkemizin yıllık plastik çöp ithalatıne kadardır? İngiltere dışında başkaülkelerden de plastik çöp alınmaktamıdır? 2005 yılından bu yana plastikçöp ithalatı miktarı toplamda ne kadarıbulmuştur?

2. 2005-2018 yılları arasında ithaledilen plastik çöpü tehlikeli ya datoksik atık olup olmadığı açısındangümrüklerde herhangi bir kontrol ve

denetime tabi tutulmuş mudur? Fitalat,bisfenol ya da benzeri toksik bileşikleriiçeren plastik çöpler bu süreçte ülke-mize girmiş midir? Eğer öyle ise nemiktarda girmiştir?

3. 2005-2018 yılları arasında hiçbirkontrol ve denetime tabi tutulmadan,sadece ithalatçı firmanın beyanına da-yalı olarak ülkemize ne miktarda plastikçöpü girmiştir ve ithal edilen plastikçöpünün ne kadarı geri dönüşüme tabitutulmuştur?

4. Geri dönüşüme girmeyen plastikçöpü nasıl değerlendirilmektedir?

5. Gıda ambalajlarında, gıdalarda vesularda, bebek ve çocuk ürünleri ileoyuncaklarda fitalat ve bisfenol A ilebisfenol S bileşiklerinin kalıntı analizleriyapılmakta mıdır? Eğer yapıldıysa negibi sonuçlar elde edilmiştir?

Tıp Dünyası ANKARA

Plastik çöp ithalatı derhaldurdurulmalıdır!

Page 3: Barış istemenin “30 dakika” savunması olmaz!için dava açıldıSağlığı Kolu’nun ortak açıklamasında, Türkiye’nin İngiltere’den en çok plastik çöp ithal eden

Yaşamın, çalışmanın ve üret-menin zorlaştığı, düşünmenin,konuşmanın, yazmanın bas-

kılandığı koşullarda bir yılı daha bitirdik.2018 zor bir yıldı. Bir yanda savaşlar,çatışmalar sürerken, bir yanda toplumsalşiddet tırmandı. Sağlıkta şiddet yinecan aldı. Onlarca hekim fiziksel saldırıyauğradı. Güvenlik soruşturması bahanesiile çok sayıda genç meslektaşımız işin-den oldu, eğitim ve sosyal güvenlikhakları ellerinden alındı. Bilgisizlik,ihmaller büyük kazalara, iş cinayetlerineneden oldu. Çevre tahribatı devam etti.Ekonomik kriz ile koşullar daha daağırlaştı. Kısaca, yanlış politikalarlasağlığın tüm bileşenlerine zarar verildiğibir yılı daha geride bıraktık.

Geçtiğimiz yıl; 30 Ocak 2018 günüTTB Merkez Konseyi’nin 11 üyesi,"Savaş bir halk sağlığı sorunudur"dediği için gözaltına alındı. Haklarında"terör örgütü propagandası yapmak"ve "halkı kin ve düşmanlığa alenentahrik etmek" iddiaları ile dava açıldı.27 Aralık günü davanın ilk duruşmasıvardı. O gün hekimlik değerlerini sa-vunan hekimlerin, tabip odalarının,ifade özgürlüğünü savunan avukatların,baroların, siyasetçilerin, meslek örgüt-lerinin dayanışmasını gördük. Yalnızdeğildik. Zor bir yılı bitirirken her şeye

rağmen Türk Tabipleri Birliği çatısı al-tında etik değerleri korumanın, halkınsağlığını öncelemenin onurunu yaşa-dık.

Türk Tabipleri Birliği olarak, bu dö-nemde de, hekimliğin evrensel değer-lerinden ve yasamızdan aldığımız güçle,tarihsel birikimimizle, bilime ve de-mokrasiye olan inancımızla, tüm buhaksızlık ve hukuksuzluklarla yılmadanmücadele ettik. Sağlıkla şiddete karşımücadelemizi kararlılıkla sürdürdük.Sağlıkta şiddet yasasının çıkarılmasıiçin siyasi partiler ile ve TBMM’deyoğun temaslar, çalışmalar yürüttük.“Sağlıkta Şiddet Yasası” adıyla gündemegetirilen ancak sağlıkta şiddeti önlemekyönünde hiçbir somut adım içermeyen,buna karşın hekimlerin meslekleriniyapma haklarını ellerinden alan “torbayasa” aldatmacasına tabip odalarımızlaberaber Türkiye’nin dört bir yanındadüzenlediğimiz etkinliklerle karşı çıktık.Bu zor süreçlerde üyelerimizle, mes-lektaşlarımızla hep bir aradaydık.

Ülke olarak bir şiddet sarmalınıniçine sokulduğumuz, sorunu şiddetleçözme anlayışının her düzeyde hâkimkılındığı bir ortamda, sağlık sistemindekiaksaklıkların faturası sağlık çalışanlarınaçıkartılmaya devam ediyor. Sağlıkta

şiddetin boyutları giderek artıyor. Tümçabalarımıza rağmen sağlık çalışanlarınayönelik saldırıları durdurmak için hü-kümetin TTB tarafından hazırlanan sağ-lıkta şiddeti önleme yasa tasarısını ka-nunlaştırmasını sağlayamadık. Yinegeçtiğimiz aylarda çıkartılan torba yasaile genç hekim arkadaşlarımızın eğitimve çalışma haklarının gasp edildiğineşahit olduk.

İçinde bulunduğumuz koşullarda 16yıldır uygulanmakta olan Sağlıkta Dö-nüşüm Programı’nın oluşturduğu so-runların daha da derinleştiğini, emek-çilere düşük ücretin, ağır çalışma ko-şullarının daha fazla dayatıldığını, esnekve güvensiz çalışmanın daha kolaylıklahayata geçirildiğine tanık oluyoruz.

Hekimlik değerlerini ve halkın sağlıkhakkını savunurken, özgür, demokratikve laik bir ülkede barış içinde yaşamaisteğimizi güçlendiriyoruz. Bunun içintüm sağlık emekçileriyle birlikte mü-cadeleye devam etmekteki çabamızısürdürdüğümüz gibi iyi hekimlik ya-pabilmek için, nitelikli sağlık hizmetisunmak, halkın sağlığını geliştirmekiçin ve özlük haklarımızı iyileştirmekiçin de çalışıyoruz.

TTB olarak sağlığı sadece klinik dü-

zeyde bir iyilik hali olarak tanımlamı-yoruz. Sağlığı kişinin fiziksel, ruhsalve sosyal iyilik hali olarak değerlendi-riyor ve sosyal iyilik halinin çevre ko-şullarıyla yaşanılan ortamla ilişkili ol-duğundan hareketle, yeni yılda toplumsaliyilik halinin sağlanması için mücadeleetmeye kararlıyız.

2019 yılına girerken, hâlâ olağanüstühal koşullarında, temel hak ve özgür-lüklerimizin kısıtlandığı bir ortamdayız.Hekimlik değerlerini ve halkın sağlıkhakkını savunurken, özgür, demokratikve laik bir ülkede yaşama sevdamızıgüçlendirerek sürdürmek istiyoruz.

Başlangıçlar gücümüzü ve umudu-muzu tazelemek için bir fırsattır. TTBMerkez Konseyi olarak yeni yılda he-kimlik değerlerini yaşatmak, sağlığıtüm bileşenleri ile korumak adına da-yanışmamızı daha büyük bir güçle sür-dürmeyi umut ediyoruz.

Tüm meslektaşlarımızın, tüm sağlıkemekçilerinin ve birlikte mücadele et-tiğimiz tüm dostlarımızın yeni yılınıkutluyor, sağlık ve huzur dolu bir yıldiliyorum.

3Ocak 2019

gündem...

Prof. Dr. Sinan AdıyamanTTB Merkez Konseyi Başkanı

Hekimlik değerlerini yaşatmayakararlıyız

Prof. Dr. Özdemir Aktan’ın, İstanbul Tabip Odası Başkanlığını yürüttüğü 2006-2010 dönemindeki anıları, “SavaşKöprüleri Vurur” adıyla, Nota Bene Yayınları’ndan çıktı.

2012-2014 Türk Tabipleri Bir-liği Merkez Konseyi BaşkanıProf. Dr. Özdemir Aktan, 2006-2010 döneminde İstanbul TabipOdası Başkanlığını yürüttüğüdönemin anılarını kitaplaştırdı.“Savaş Köprüleri Vurur” adınıtaşıyan kitap Nota Bene Yayın-ları’ndan çıktı.

İstanbul Tabip Odası (İTO)Başkanı olduğu dönemde, birçok“tarihi” olaya bizzat içinde ya-şayarak tanıklık ettiğini belirtenAktan, “Aslında Türkiye’de ya-

şanan olaylara baktığımızda he-pimiz tarihe tanıklık ediyoruzama çok kolay unutuyoruz” di-yor. Kimi zaman eğlenceli, çoğuzaman düşündürücü, üzücü veacıtıcı olayları yazıya dökerkenbir boşluğu doldurmayı hedef-lediğini kaydeden Aktan, “Her-kesin anlatacağı bir hikâye var”diyerek, herkesi anılarını yaz-maya teşvik etmek istediğini debelirtiyor.

Genel cerrahi profesörü olarakgörev yaptığı Marmara Üniver-sitesi Tıp Fakültesi’nden 2017yılında ihraç edildikten sonra,ilk olarak “Akademisyenlerden

KHK Öyküleri” adıyla yayım-lanan kitap için bir bölüm yaz-dığını aktaran Özdemir Aktan,kendisinin yazı yazma ile iliş-kisine ise esprili bir biçimde

yaklaşıyor: “Üstelik ben bu konuda çok

yeteneksizim. Bizim zamanı-mızda lise yıllarında fen ve ede-biyat diye iki bölüme ayrılıyor-duk. Fen bölümüne geçebilmekiçin belli bir notu tutturmak ge-rekiyordu. Ben de kompozisyonyazmaktan aciz bir adam oldu-ğum için en büyük korkularım-dan bir tanesi, bu notu tutturamazda edebiyat bölümüne geçmekzorunda kalmaktı. Edebiyat bö-lümüne geçersem mahvolurumdiye düşünürdüm.”

Tabip odası/TTB aktivisti ola-rak kayda geçirilenlerin TTB

ta-rihi açısından da önemli ol-duğunu dile getiren Aktan, 2012-2014 arasında TTB Merkez Kon-seyi Başkanı olduğu dönemdekianılarını da yazacağını eklerken,ikinci kitabın haberini de veriyor.

Kitabın geliri, İTO tarafındantıp fakültesi öğrencilerine veri-lecek Tıp Öğrenci Eğitim Bur-su’na aktarılacak.

Tıp Dünyası ANKARA

Savaş köprüleri vurur

Prof. Dr. Özdemir Aktan

Page 4: Barış istemenin “30 dakika” savunması olmaz!için dava açıldıSağlığı Kolu’nun ortak açıklamasında, Türkiye’nin İngiltere’den en çok plastik çöp ithal eden

4Ocak 2019

Hekimleri sağlık kuruluşuna30 dakika mesafede ikametezorlayan Sağlık Bakanlığı ge-nelgesinin iptali için Türk Ta-bipleri Birliği (TTB) tarafındandava açıldı.

2010 yılında Sağlık BakanlığıKHK’sına konulan bir hükümuyarınca 2012 yılında çıkarılangenelgede hekimlerin yerleşimyerinin kısıtlanmasına ilişkin sı-nırlama getirilebileceği belirtil-miş; KHK hükmü Anayasa Mah-kemesi tarafından, genelge deDanıştay tarafından iptal edil-mişti.

Anayasa Mahkemesi kararın-dan sonra, KHK maddesindedeğişiklik yapılarak, sağlık ça-lışanlarının kısa zamanda sağlıkkuruluşuna ulaşabilmesi içinidare tarafından alınması gerekliönlemlerin Bakanlık tarafındanbelirleneceği ifade edilmiş; aynıhüküm 1 numaralı Cumhurbaş-

kanı Kararnamesinde de yer bul-muştu.

Sağlık Bakanlığı, iptal edilengenelgenin atıf yaptığı yasal dü-zenleme dışında aynısını4.12.2018 tarihinde “Sağlık per-sonelinin ihtiyaç halinde çağrıyauyması” konulu ve 2018/28 sa-yılı olarak yeniden yayınladı.Genelgede kamu ve özel sağlıkkuruluşlarında mesai saatleri dı-şında hizmetine ihtiyaç duyulansağlık çalışanlarının çağrılmaları

halinde 30 dakika içinde sağlıkkuruluşunda olmalarının sağ-lanması gerektiği hükme bağ-lanıyor.

Kesintisiz sağlıkhizmetini sağlayacakmevzuat mevcuttur

TTB’den konuya ilişkin olarakyapılan değerlendirmede, sağlıkhizmetlerinin sürekliliği sebe-biyle sağlık hizmetinde bir ke-sinti olmayacak şekilde çalışma

düzeni ve buna uygun mevzuatbulunduğu belirtilerek, “Hekim-ler kesintisiz sağlık hizmetininöbet tutarak sunmaktadır. Bunaek olarak, evlerinin de hastaneyeyakın olmasına gerek yoktur”denildi.

Sağlık Bakanlığı’nın, idareninlojman, servis, araç görevlen-dirme gibi yollarla hekimlerinsağlık kuruluşuna ulaşımlarınıkolaylaştıracak hiçbir önlem ta-nımlamadan; yükümlülüğü bü-

tünüyle hekime yükleyerek, me-sai saati dışında çağrıldığında30 dakikada sağlık kuruluşundaolmalarını zorunlu tuttuğununvurgulandığı TTB değerlendir-mesinde şöyle denildi:

“Türk Tabipleri Birliği, her-kesin anayasal hakları arasındayer alan yerleşme özgürlüğününhekimler bakımından kısıtlan-masının anayasaya aykırılığı,hekimlerin oturacakları evlerikısıtlamaya gerek olmaksızınsağlık hizmetlerinin kesintisizolarak sürdürülmesini sağlayanbir mevzuat ve organizasyonunzaten var olduğu, mesai saatidışında hizmetine ihtiyaç olanpersonel ve normal ulaşım şart-ları gibi belirsiz ölçütlerin varlığıgibi sebeplerle Sağlık Bakanlı-ğı’nın 2018/28 sayılı “Sağlıkpersonelinin ihtiyaç halinde çağ-rıya uyması” konulu genelgesi-nin yürütmesinin durdurulmasıve iptali istemiyle Danıştay’dadava açmıştır.”

Tıp Dünyası ANKARA

“30 dakika” genelgesinin iptali için dava açıldıHekimleri sağlık kuruluşuna 30 dakika mesafede ikamete zorlayan Sağlık Bakanlığı genelgesinin iptali için Türk Tabipleri Birliği tarafındandava açıldı.

Danıştay tarafından iptal edil-diği halde, ilk halindeki hukukaaykırılıklar giderilmeden yak-laşık bir yıl arayla yeniden yü-rürlüğe konan “Kişisel SağlıkVerilerinin İşlenmesi ve Mah-remiyetinin Sağlanması Hak-kında Yönetmelik”in yürütmesi,Danıştay tarafından ikinci kezdurduruldu.

Danıştay kararının gerekçe-sinde ilk yürütmeyi durdurmakararına atıfta bulunuldu. Ge-rekçede, “İdarenin yürütmeyidurdurma kararının gereğini ye-rine getirecek şekilde düzenlemeyapması gerektiği, kısmi deği-şiklikler yaparak hukuka aykı-rılığı saptanmış düzenlemenincanlandırılamayacağı” belirtile-rek, ikinci düzenlemede de hu-kuka aykırılığın giderilmediği

vurgulandı. Her iki yönetmelikte de, kişi-

lerin aldıkları herhangi bir sağlıkhizmeti sırasında paylaştıklarıya da bu sırada saptanan kişiselbilgilerinin aktarılmasına itirazetme, silinmesini, düzeltilmesiniisteme, işlenen sağlık bilgilerininhangi amaçla toplandığı, kimeaktarıldığı ve hangi hukuki da-yanakların mevcut olduğunu bil-me haklarını koruyacak düzen-lemeler yer almıyor.

Danıştay’ın yönetmeliğin yü-

rütmesini durduran iki kararınıngerekçesinde de, bu alandakiuyulması gereken hukuk norm-ları belirtiliyor ve yönetmeliğin,Kişisel Verilerin Korunması Ka-nunu’nda belirtilen koruyucuönlemler alınmadan, Kişisel Ve-rileri Koruma Kurulu’nun de-netim ve kontrolünden geçmedenyürürlüğe konulmuş olmasınınhukuka aykırı olduğu vurgula-nıyor.

Diğer yandan, yeni düzenlemeyapılırken benzer konuda veril-

miş olan önceki yargı kararları-nın da dikkate alınması gereki-yor. Benzer şekilde, Sağlık Netve e-Nabız sistemleriyle hasta-ların kişisel verilerinin toplan-ması talebi Danıştay kararlarıyladurdurulduğu gibi Kişisel SağlıkVerilerinin İşlenmesi ve Mah-remiyetinin Sağlanması Hak-kında Yönetmelik de çeşitli Da-nıştay kararları ile durdurulmuş;bu Yönetmelikle ilgili son olarakDanıştay 15. Dairesi’nin26.06.2018 tarihli kararıyla yü-rütmenin durdurulmasına kararverilmişti.

Yeni düzenlemeyapılmadan hassas veritoplanamaz

Türk Tabipleri Birliği’ndenkonuyla ilgili olarak yapılanaçıklamada, kişisel sağlık veri-lerinin toplanmasında uyulmasıgereken kuralların, kişilik hak-

larıyla doğrudan ilgili olmasısebebiyle özenle belirlenmesigerektiği belirtilerek, “SağlıkBakanlığı’nın, hiç kimseyle pay-laşmadan, bir gecede çıkarttığıdüzenlemelerle bu alanın dü-zenlenmesine çalışılması veripaylaşımında yaşanan karma-şanın temel sebebidir” denildi.

Yeni bir düzenleme yapılanakadar hassas kişisel verilerintoplanamayacağına dikkat çe-kilen açıklamada, “Aksi yöndegirişimlerle sağlık çalışanlarınınhukuka uygun davranmakla ida-renin talebini yerine getirmekarasında bir seçime zorlanma-malıdır. Bir an önce, meslek ör-gütlerinin de sürece etkin olarakkatılabileceği bir çalışmanın ya-pılması ve kişi haklarını gözetenkalıcı bir düzenlemenin çıkarıl-ması gereklidir” ifadelerine yerverildi.

Tıp Dünyası ANKARA

Danıştay: Kişisel sağlık verilerinin toplanması hukuka aykırı!Kişisel Sağlık “Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetinin Sağlanması Hakkında Yönetmelik”in yürütmesi, Danıştay tarafındanikinci kez durduruldu.

Page 5: Barış istemenin “30 dakika” savunması olmaz!için dava açıldıSağlığı Kolu’nun ortak açıklamasında, Türkiye’nin İngiltere’den en çok plastik çöp ithal eden

5Ocak 2019

Torba yasa ile yürürlüğe giren ve yak-laşık 24 bin aile hekimini ilgilendirecekyeni sözleşme dönemi öncesinde, TürkTabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyive TTB Aile Hekimliği Kolu ortak açık-lama yaptı.

TTB’de 17 Aralık 2018 tarihinde ger-çekleştirilen basın toplantısına TTB Mer-kez Konseyi Başkanı Prof. Dr. SinanAdıyaman, TTB Merkez Konseyi üyesiProf. Dr. Çetin Atasoy, TTB Aile He-kimliği Kolu Başkanı Dr. Filiz Ünal ileAnkara Tabip Odası Yönetim Kuruluüyesi Dr. Gül Bakır katıldılar.

Aile hekimliği kamusal hizmetalanı dışına itildi

Açıklamayı okuyan Dr. Filiz Ünal,

aile hekimlerinden gittikçe daha kötükoşullarda çalışmalarının beklendiğinibelirterek, aile hekimlerine yönelik hakgasplarının arttığına dikkat çekti.

Güvencesiz ve sayısız hak kaybı ilebu yıl yine torba yasa ile birlikte 7 bin950 aile sağlığı merkezinde çalışan yak-laşık 24 bin aile hekimini ilgilendirensözleşmenin hekimlerin karşısına çıka-

cağını söyleyen Ünal, “Bu yeni düzen-leme ile 'aile hekimleri ferden ya damüştereken personel çalıştırabilir ve iş-veren olabilir' denilerek, aile hekimlerineyeni bir sorumluluk yüklenmektedir. Bu-nun anlamı aile hekimliğinin kamusalalanın dışına itilmesi ve aile hekimlerininkamu çalışanı olarak değil, kâr edenözel sağlık işletmecisi olarak tanımlan-

masıdır. Aile hekimliği tamamen kamusalhizmet alanı dışına itiliyor” dedi.

Dayatma değil, karşılıklıbelirlenmiş koşullar istiyoruz

Hekimlerin, ücretli izin haklarının dagasp edildiğini belirten Ünal, tek birimliaile hekimlerinin ve vekalet veremeyenaile hekimlerinin ücreti izin kullanma-larının fiilen engellendiğini ifade etti.Devlet memuru olmadan aile hekimliğisözleşmesi imzalayan hekimlerin isediğer hekimlerden farklı olarak çalışmasürelerinin 65 yaş ile kısıtlandığını dilegetiren Ünal, taleplerini içeren düzenle-melerin dikkate alınması için kararlılıklamücadele edeceklerini söyledi. Ünal,“İşveren değil iş güvenceli aile hekimi.Dayatma değil, karşılıklı belirlenmiş ko-şulları ve yaz boz tahtası değil kurumsalkamusal sağlık hizmeti istiyoruz” dedi.

Tıp Dünyası ANKARA

Aile hekimlerinin hakları gasp ediliyorTTB, Torba Yasa ile yürürlüğe giren ve yaklaşık 24 bin aile hekimini ilgilendirecek yeni sözleşme dönemi öncesinde, aile hekimlerinintaleplerini açıkladı. Açıklamada, “İşveren değil, iş güvenceli aile hekimi olmak istiyoruz” denildi.

1 Aralık 2018 günü görsel veyazılı bazı medya organlarında5 aylık gebe bir kadının geçenyıl yapılan sezaryen ameliyatındadoktorların karnında “şerit bantı”unuttuğunu, bu nedenle şimdikigebeliğinin sonlandırılmasınıgerektiren sorunlar yaşadığınısöylediği haberler yer aldı. Aynıhaberlerde, hastanın avukatı damüvekkilinin söylediklerini teyitediyor ve ilk sezaryen ameliya-tında müvekkilinin karnındaameliyat malzemesi unutan he-kim hakkında suç duyurusundabulunmayı ve tazminat davasıaçmayı planladığını belirtiyordu.

Kamuoyunda geniş yankı bu-lan bu haberin hemen ardındanolayın trajikomik bir yanılgı ol-duğu ortaya çıktı. Önceki se-zaryende hasta karnında unu-tulduğu iddia edilen “şerit ban-tı”nın aslında şimdiki gebeliğeait olan ve amniyotik bant adıverilen, hekim hatası veya ame-liyat komplikasyonu ile hiçbir

ilişkisi olmayan, nadir rastlananbir tıbbi durumun hasta ve avu-katı tarafından yanlış anlaşıl-masından kaynaklandığı ortayaçıktı.

Bilgisizliğin hekimliğiyıpratmasına izinvermeyeceğiz

Türk Tabipleri Birliği (TTB)Merkez Konseyi, haberin ka-muoyuna yansımasının hemenardından, 2 Aralık’ta yaptığı ya-zılı açıklamayla, amniyotik ban-tın ne anlama geldiğini kamuoyuile paylaştı. Yanlış ve sorumsuzhaberciliğe sert tepki gösterilenaçıklamada, “Amniyotik bantdoktor tarafından yapılan mü-dahaleler sebebiyle oluşan birtablo değildir. Karın bölgesineyapılan cerrahi girişimlerde bantadı verilen bir malzeme kulla-nımı söz konusu değildir. Buolayın kamuoyuna basın yoluylabilimsellikten uzak, hekimlerihedef gösteren, araştırmacı ha-bercilik ve etik ilkelerine uy-mayan bir biçimde sunulmasınıhekimlere dönük şiddetin bir

parçası olarak görüyor ve kını-yoruz” denildi. Olayla ilgili hu-kuki sürecin başlatılacağı da du-yuruldu.

Tabip odalarından basınaçıklamaları

3 Aralık günü, Ankara, İzmirve Bursa Tabip Odaları’nca ya-pılan açıklamalarda yanlış, so-rumsuz haberciliğe ve hekimlerinhedef haline getirilmesine tepkigösterildi.

Ankara Tabip Odası (ATO)ile Türk Jinekoloji ve ObstetrikDerneği’nin birlikte düzenlediğibasın toplantısında, ATO BaşkanıProf. Dr. Vedat Bulut, basit biraraştırma dahi yapılmadan, haberdeğeri olmayan, sansasyonelaçıklamalarda bulunmanın ga-zetecilik olmadığını söyledi. Bu-lut, “Sadece hastanın ve avuka-tının beyanına dayanarak, ka-muoyunda hastanın karnındabant unutulduğuna ilişkin yapılanaçıklama hekimlik mesleğinideğersizleştiren ve hekimi hedefgösteren mesnetsiz bir açıkla-madır. Tamamen bilgisizce ve

reyting uğruna yapılmıştır. Top-lumun sağlığı için fedakârca ça-lışarak sağlık hizmeti sunan sağ-lık çalışanlarının bu tür açıkla-malar ile hedef gösterilmesinikabul etmiyoruz ve buna karşısessiz kalmayacağız” sözlerinikaydetti.

Düzeltme talebiYine, 3 Aralık günü haberi

yapan İhlas Haber Ajansı’na,yayınlayan TGRT Haber TVA.Ş.’ye ve StarTV Medya Hiz-metleri A.Ş.’ye düzeltme ya-yınlama talebinde bulundu.TGRT Haber ve StarTV düzelt-me yayını yaptılar.

Avukat hakkındasoruşturma talebi

4 Aralık günü de, TTB tara-fından olayı araştırmadan, mü-vekkilinden edindiği yanlış bil-gilerle kamuoyunu yanıltan Av.Pervin Yıldız hakkında AnkaraBarosu Başkanlığı’na disiplinsoruşturması başlatılması tale-biyle başvuru yapıldı.

Aynı gün, TGRT Haber ve

Star TV gazetecilik mesleğiningerektirdiği araştırmayı yapma-dan, tarafsızlık ilkesine aykırıhaber yaptıkları için Radyo Tel-evizyon Üst Kurumu’na şikâyetedildi.

Sağlıkta şiddetikörükleme tehlikesi

TTB’den konuyla ilgili yapılanaçıklamada, medya organlarınıntıp haberlerini doğruluklarınıaraştırmadan ve editoryal sü-reçlerden geçirmeden kamuo-yuna sunmasının halkın sağlıkve hekimler ile ilgili olarakyanlış bilgilenmesine ve olumsuzyargılar kazanmasına yol açtığıve hastaları doğru tıbbi uygula-malardan kaçınma davranışınasevk ettiği uyarısında bulunuldu.Açıklamada, “Yanlış tıp haberlerizaten olağandışı boyut almışolan sağlıkta şiddeti daha dakörükleme tehlikesi taşımaktadır.Türk Tabipleri Birliği ve tabipodaları hekimleri hedef alan sal-dırılara hızlı ve güçlü bir şekildeyanıt vermeye devam edecektir”denildi.

Tıp Dünyası ANKARA

“Sorumsuz yayıncılık ile mücadelemiz sürecek”Tıbbi bir malzeme zannedildiği ve araştırılıp doğrulatılmadan haber yapıldığı için kamuoyuna “anne karnında unutulan amniyotik bant”olarak yansıyan ve yanlışın sürdürülmesi sonucu hekimlerin hedef gösterildiği olayda, TTB bu yaklaşımın hekimlere yönelik şiddetin birparçası olduğunu belirterek hukuki süreç başlattı.

Page 6: Barış istemenin “30 dakika” savunması olmaz!için dava açıldıSağlığı Kolu’nun ortak açıklamasında, Türkiye’nin İngiltere’den en çok plastik çöp ithal eden

Türk Tabipleri Birliği (TTB)Etik Kurulu tarafından hazırla-nan “Aşı Konusunda YaşananTereddütler, Aşı Reddi ve AşıKarşıtlığı Konusunda Görüş”te,aşının insanlığın müşterek birdeğeri olduğu, aşı karşıtlığınınbağışıklama için tehdit oluştur-duğuna dikkat çekilerek, “Top-lum bağışıklığının sağlanama-ması yeniden aşıyla korunabilenhastalık salgınlarına yol açacakve toplumun en kırılgan kesim-leri başta olmak üzere tüm top-lum zarar görecektir. Bu nedenleaşı karşıtlığı, aşı reddi ve aşıkonusunda tereddüt ciddiyetle

ele alınmalıdır” denildi. TTBEtik Kurulu şunlara dikkat çekti:

Aşı insanlığınmüşterek bir değeridir

“Diğer toplumsal müşterek-lerde olduğu gibi, aşıları da ti-cari grupların kısa vadeli çı-karlarından korumak için ka-musal bir otorite gereklidir. Aşıkarşıtları sıklıkla ilaç ve aşışirketlerinin toplumun sağlığınıdeğil kendi kazançlarını önce-lediklerini dile getirmektedirler;bu ifadeler aşılara karşı haklıbir kaygı uyandırabilmektedir.Ancak bu kaygılar, eldeki aşı-ların etkinlik ve güvenliliği kar-şısında, insanlığın sağlık ala-nındaki en etkin mücadele araç-

larından birini kullanmayı bı-rakması için yeterli değildir.”

Piyasalaşma vegericileşme el eleyürümektedir

“Aşı bağlamında yaşananolumsuzluklar, sadece aşıyakarşı yaşanan yalıtılmış, mün-ferit olaylar değildir. Sağlıkalanında piyasalaşma ve geri-cileşme el ele yürümektedir.Sağlığın piyasalaşması sağlıkhizmetleri açısından en temelunsurlardan biri olan güvenilişkisini zedelemekte, teminatpaketi uygulamaları hizmeteerişimi kısıtlamaktadır. Gele-neksel, alternatif, tamamlayıcısağlık uygulamalarına (GATSU)

yönelimin de bu zeminde gi-derek arttığı bilinmektedir. Bualanda yeni bir pazar oluştu-rulmakta, GATSU hastalarınsağlık hizmetlerinde yaşadığıolası olumsuzluklara çözümyolu olarak sunulmaktadır. Aşıkarşıtlığı da bu zeminde geliş-mekte, güç bulmaktadır.”

Aşılama hizmetlerikamusal birsorumluluktur

“Bu nedenle kamuoyunun bi-limsel veriler ışığında aşıylakorunabilen hastalıklar konu-sunda aydınlatılması, aşı karşıtıtezlerin çürütüleceği eğitselaraçların geliştirilmesi ve riskaltındaki kişilerin bağışıklama

ile korunması konusunda yasaldüzenlemelerin yapılması ge-reklidir. Devletin konu ile ilgiliyasa çıkarmamasının pozitifödev yükümlülüğüne aykırıdavranış olarak suç kabul edi-lebileceği de unutulmamalıdır.Yetkililer bu konuda net ve tu-tarlı bir tutum izlemelidir. Aşıkarşıtlığı yaparak toplumdakibağışıklık orantılarının düşme-sine, salgınların ortaya çıkma-sına neden olanlar konusundatutarlı bir kamusal sorumluluklayasal yoldan mücadele edilmesi,bilimsel verilere dayanmayan,gerçeği yansıtmayan bilgilerinyaygınlaşmasının önlenmesi deçok önemli ve gereklidir.

6Ocak 2019

Unesco Chair in Bioethics tarafındanbiyoetik, medikal etik ve sağlık hukukuüzerine düzenlenen 13. Dünya Konferansı27-29 Ekim 2018 tarihleri arasında İs-rail’in Kudüs kentinde yapıldı. Yedifarklı salonda 79 oturumun gerçekleşti-rildiği, dört yüze yakın sözlü sunumunyapıldığı konferansta otuza yakın postersunumu yer aldı. Biyoetik, medikal etikkonusunun temel olarak ele alındığı kon-feransta, insan hakları, ölüm, doğum,üreme, soykırım, ayrımcılık, sağlıklailgili yasalar, sağlık araştırmaları, cinsiyetayrımcılığı, kırılgan gruplar, organ nakli,tamamlayıcı sağlık uygulamaları vb. ko-nular da biyoetik ve medikal etik açı-sından ele alındı.

Konferansın düzenleyicileri arasındaDünya Tabipler Birliği (DTB) ve AvrupaHekimler Daimi Komitesi (CPME) vardı.Konferansta CPME tarafından “MülteciSağlığı” konusunda bir oturum gerçek-leştirildi. Oturumda CPME’den Dr. Jac-ques De Haller, “Mülteci DoktorlarınHekim İşgücüne Entegrasyonu - CPMEGüncel Tartışmaları”, İsveç Tabipler Bir-liği’nden Thomas Linden, “İsveç’te Mül-teci Hekim Profesyonellerin İşgücüneKatılımı”, Türk Tabipleri Birliği (TTB)Merkez Konseyi üyesi Dr. Selma Güngör“Göçmen Doktorların Türkiye’de Çalışma

Hakkı”, DTB Genel Sekreteri Dr. OtmarKloiber “Göçmen ve Mültecilerin SağlığıÜzerine DTB Politikaları- Pratik Uygu-lamalar” başlıklı konuşmalar yaptılar.

TTB Merkez Konseyi üyesi SelmaGüngör yaptığı konuşmada, Suriye’desavaşın başladığı 2011 yılından beri Tür-kiye’ye çatışmalardan kaçarak gelen Su-riyeliler bulunduğunu, 2018 Kasım ayıitibari ile Türkiye’de bulunan Suriyelisayısının 3.5 milyon olduğunu, 155 binSuriyelinin kamplarda yaşadığını ama 3milyon 350 bin Suriyelinin başta İstanbulŞanlıurfa, Hatay olmak üzere 10 ildeyoğunlaştığını söyledi. Savaşın başındanberi 5 bin dolayında Suriyeli hekiminkaçarak geldiğini ve bugün bu sayının

yaklaşık olarak 2 bin 500 olduğunu be-lirten Selma Güngör, Suriyeli mültecilerinsağlığa erişim haklarına değinerek Suri-yeli mülteci hekimlerin çalışma haklarıve çalışma koşulları hakkında bilgi verdi.

Savaşın başından beri kampları; 2017yılından beri kamplarda ve Suriyelilerinkalabalık olarak bulundukları şehirlerdeaçılan Göçmen Sağlık Merkezleri’ni zi-yaretlerine izin verilmediğini, bu mer-kezlerde çalışan hekimlerle resmi ilişkikurma girişimlerinin yanıtsız kaldığınıbelirten Selma Güngör, Suriyeli hekim-lerin çalıştıkları illerde tabip odalarınaüye olmadıklarını, herhangi bir iletişimkurulmasının engellendiğini belirtti. Göç-men sağlık merkezlerinin Dünya Sağlık

Örgütü (DSÖ) ve Birleşmiş Milletlerkuruluşlarıyla birlikte açıldığını ve AvrupaBirliği tarafından finanse edildiğini söy-leyen Selma Güngör bu kuruluşların dasorunun çözümü ile ilgili olarak kendi-leriyle görüşmediklerini aktardı.

TTB’nin görüşünün Suriyeliler ile tümmülteci ve göçmenlerin Türkiye’de ya-şayan herkesle aynı koşullarda sağlıkhakkına sahip olması gerektiği olduğunubelirten Selma Güngör, savaştan kaçaraksığınmış olan Suriyeli hekimlerin dil,denklik ve yeterliliklerinin gerekli eğitimve sertifikasyon sağlanarak Göçmen Sağ-lık Merkezleri gibi geçici çözümler yerinekalıcı olarak ve uzmanlıklarına uygunbiçimde çalışmalarının sağlanması içingerekenlerin yapılmasını, bulunduklarıyerlerde tabip odalarına üye olmalarını,TTB’nin bu çalışmalarda sorumluluğunuyerine getirmeye hazır olduğunu söyledi.Konuşmasını dünyada barış ve barışiçinde yaşama ve çalışma dileğiyle bi-tirdi.

Bütün konuşmacılar, ulusal hekim bir-liklerinin, ülkelerindeki sağlık hizmet-lerinin gerektirdiği bilgi ve becerilerinkazandırılması, sertifikasyon, dil ve denk-lik sorunlarının çözümünde, savaştankaçarak ülkelerine yerleşen mülteci mes-lektaşlarla dayanışma içinde olması ge-rektiğini vurguladılar.

Tıp Dünyası ANKARA

Tıp Dünyası ANKARA

TTB Biyoetik, Medikal Etik ve Sağlık Hukuku Konferansı’na katıldıİnsan hakları, ölüm, doğum, üreme, soykırım, ayrımcılık, sağlıkla ilgili yasalar, sağlık araştırmaları, cinsiyet ayrımcılığı, kırılgan gruplar,organ nakli, tamamlayıcı sağlık uygulamaları biyoetik ve medikal etik açısından ele alındı.

Konferansın düzenleyicileri arasında Dünya Tabipler Birliği (DTB)ve Avrupa Hekimler Daimi Komitesi (CPME) vardı.

TTB Etik Kurulu: Aşı karşıtlığı bağışıklama için tehdittir!TTB Etik Kurulu, “Aşı Konusunda Yaşanan Tereddütler, Aşı Reddi ve Aşı Karşıtlığı Konusunda Görüş”ünü açıkladı. Aşının insanlığınmüşterek bir değeri olduğunu vurgulayan TTB Etik Kurulu, aşı karşıtlığının bağışıklama için bir tehdit olduğunu belirtti.

Page 7: Barış istemenin “30 dakika” savunması olmaz!için dava açıldıSağlığı Kolu’nun ortak açıklamasında, Türkiye’nin İngiltere’den en çok plastik çöp ithal eden

7Ocak 2019

30 Ocak 2016 tarihinde Cizreilçesinde bodrum diye tarif edi-len mekânlarda mahsur kalanve yardım talebinde bulunansivil halka yardım etme çabasıylayola çıkan ancak ilçeye girişleriengellenen daha sonrasında hak-larında dava açılan Türk Tabip-leri Birliği (SES), Sağlık veSosyal Hizmet Emekçileri Sen-dikası (SES) üyesi olan sağlıkemekçileri beraat etti.

Ulusal ve uluslararası emek,meslek ve insan hakları örgüt-lerinin yakından takip etmekteolduğu davanın 26 Aralık 2018tarihinde Mardin 3. Ağır CezaMahkemesi’nde gerçekleştirilenikinci duruşmasında, 9 hekim,4 hemşire ve 1 ambulans şofö-ründen oluşan gönüllü sağlıkemekçilerinin hepsi beraat etti.

Duruşma öncesi Türk TabipleriBirliği (TTB), Sağlık ve SosyalHizmet Emekçileri Sendikası(SES), Türkiye İnsan HaklarıVakfı (TİHV), İnsan HaklarıDerneği (İHD) adına açıklamalaryapan kurum temsilcileri, herzaman ve her koşulda yaşatmak

için çaba sarf etmeye, insanlıkdeğerlerini ve etik ilkeleri nepahasına olursa olsun savunmayadevam edeceklerini; bunun eniyi çabalarından birini sergileyen14 sağlık emekçisi arkadaşlarınınsonuna kadar yanında olacak-larını vurguladılar.

Sağlık hizmetisunmaksuç değildir

TTB adına açıklama yapanİkinci Başkan Dr. Ali Çerke-zoğlu, 2016 yılının Ocak ayındaCizre’de koca bir şehrin sokağaçıkamadığı günler yaşandığını,en temel ihtiyaçlara erişimdekiaksamanın sağlık hizmetine eri-şimi de kısıtladığını hatırlatarak,gebeden çocuğa, kronik hasta-sından yaşlısına, gencine kadar,geniş bir halk kesiminin sağlıkihtiyacını karşılamak üzere, baştaSağlık Bakanlığı olmak üzerebirçok kuruma bilgi verdiktensonra gönüllü olarak yola çıkansağlık çalışanlarını yargılamanınve bu çabayı suç kapsamınasokmaya zorlamanın kabul edi-lemeyeceğini söyledi. Yola çıkangönüllü sağlık emekçilerinin en-gellendiğini, ancak Cizre’de yüz-

lerce insanın ölümü ve çok ciddisağlık sorunlarının yaşandığıtablonun engellenemediğini be-lirten Çerkezoğlu, “Bir kez dahasöylemek gerekir ki, sağlık hiz-meti, ertelenemez, geciktirilemezyaşamsal bir ihtiyaçtır” diye ko-nuştu.

14 sağlık emekçisi de sağlıkve yaşam hakkı için bugüne ka-dar nasıl çabaladılarsa Cizre’de

de aynısını yapmaya çalıştıklarınıbelirttiler. Bunun insani bir so-rumluluk olduğu kadar meslek-lerinin gereği olduğunu bir kezdaha vurgulayan sağlık emek-çileri yaşatma çabasının suç ol-madığı bugün burada beraat ka-rarıyla hukuki olarak da ortayakonduğunu belirttiler. Dava sü-recinde kendilerini yalnız bı-rakmayan ulusal ve uluslararası

sağlık emek ve meslek örgütle-rine, insan hakları örgütlerineve siyasi partilere teşekkür edensağlık emekçileri; bir daha hiçbirinsani felaket yaşamamanın enbüyük dilekleri olduğunu belir-terek ancak bundan önce yaşanannice felakette ilk koşanlar nasılkendileri oldularsa bundan sonrada ilk koşanlar olmaya devamedeceklerini ifade ettiler.

Tıp DünyasıHABER MERKEZİ

Yaşatma çabası suç değildir!2016 yılında Cizre’de sivil halka sağlık hizmeti sunma amacıyla yola çıkan, ancak ilçe girişinde engellenen ve daha sonra haklarında davaaçılan 14 sağlık emekçisi beraat etti.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) HalkSağlığı Kolu tarafından, halk sağlığıaraştırma görevlilerinin LGBTİ’lereyönelik ayrımcı yaklaşımlar konusundafarkındalıklarını arttırmak, LGBTİ’lerinöncelikli sağlık ihtiyaçları ve çözümyolları konusunda bilgilerini güncel-lemek, sağlık hizmet basamakları içindeLGBTİ dostu iyi uygulama örnekleriile karşılaşmalarını sağlamak amacıyladüzenlenen kurs, “Ötekileştirmeyen

Sağlık Hizmetleri” başlığıyla 07-08Aralık 2018 tarihlerinde Ankara’dayapıldı.

Eğitimciliğini ve kolaylaştırıcılığınıDr. Filiz Ak, Dr. Erkin Aydemir, Dr.Koray Başar, Dr. Selçuk Candansayar,Dr. Selma Karabey, Dr. Özge KaradağÇaman, Dr. İlker Kayı, İnanç Sümbü-loğlu ve Yeşim Yasin’in üstlendiğikursa 20 halk sağlığı uzmanlık öğrencisi

katıldı. Kursun ilk günü, Dr. Erkin Ayde-

mir’in “Temel Kavramlar: Dili Ortak-laştırmak” sunumunun ardından, Dr.Selçuk Candansayar “Tıbbın Cinsiyetive Homofobisi” başlıklı bir sunumgerçekleştirdi. Öğleden sonraki otu-rumda “Ötekileştirmeyen Sağlık Hiz-meti” başlıklı panelde, Dr. İlker Kayı,İnanç Sümbüloğlu ve Dr. Selma Ka-

rabey, sırasıyla “Sağlık HizmetininÖtekileştirmeyen Özellikleri”, “Geç-mişe Bakmak: Hizmet Sunumu ÖncesiTıp Eğitimi ve Hekimlerin Yetiştiril-mesinde Örtük Öğrenmeler”, “Uzman-lık Eğitiminde LGBTİ Sağlığı” başlıklıinteraktif sunumları gerçekleştirdiler.

Kursun ikinci günü de, Dr. KorayBaşar “Ayrımcılığın LGBTİ SağlığınaEtkileri”ni anlatırken, Dr. Filiz Ak da,“Birinci Basamak Sağlık HizmetlerindeLGBTİ’lerin Sağlık İhtiyaçları veLGBTİ Dostu Sağlık Hizmeti Orga-nizasyonu” hakkında bilgi verdi. Öğ-leden sonraki “LGBTİ Bireylerin SağlıkHizmeti Deneyimleri” panelde ise“Trans Geçiş Süreci ve Diğer Sağlıkİhtiyaçları”, “LBT’lerin Jinekolog De-neyimleri”, “Geylerin Karşılaştığı Sağ-lık İhlalleri” başlıklı konuşmalar BihterAltay, Aslı Alpar ve Umut Güven ta-rafından gerçekleştirildi.

TTB Halk SağlığıKolu’ndan“ÖtekileştirmeyenSağlık Hizmetleri”kursu

Tıp DünyasıHABER MERKEZİ

Page 8: Barış istemenin “30 dakika” savunması olmaz!için dava açıldıSağlığı Kolu’nun ortak açıklamasında, Türkiye’nin İngiltere’den en çok plastik çöp ithal eden

Ocak 20198

Türk Tabipleri Birliği (TTB) geçendönem Merkez Konseyi üyelerinin “SavaşBir Halk Sağlığı Sorunudur” başlıklıaçıklama dolayısıyla, Türk Ceza Yasa-sı’nın “terör örgütü propagandası yap-mak” ve “halkı kin ve düşmanlığa alenentahrik etmek” suçlarından yargılandıkları

davanın ilk duruşması 27 Aralık 2018günü, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkeme-si’nde gerçekleştirildi. Dava, 20 Mart2019 Çarşamba günü saat 09.00’a erte-lendi.

27 Aralık günü saat 09.00’da AnkaraAdliyesi önünde biraraya gelen TTB’ninbu dönem ve geçen dönem Merkez Kon-seyi üyelerine, tabip odalarından tem-silciler, sendikalar, emek ve meslek ör-

gütleri ile siyasi partilerin temsilcileri,baro başkanları, çok sayıda milletvekilive çok sayıda hekim destek verdi.

Duruşma saat 09.45’de kimlik tespitiile başladı. Kimlik tespitinin yapılmasınınardından, TTB geçen dönem MerkezKonseyi üyelerinin beyanlarına geçildi.Beyanlarda; bir hekim meslek örgütütarafından yapılan “Savaş Bir Halk SağlığıSorunudur” açıklamasının neden suç

oluşturmayacağı, evrensel ve bilimseldeğerler ve bilgiler ışığında, hekimlikmeslek ilkeleri doğrultusunda, hukukuntemel ilkelerine dayanarak, tarihsel ör-nekleriyle ve hukukî kanıtlarıyla birlikteayrıntılarıyla aktarıldı. İddianameninözensiz hazırlandığı, çelişkilerle doluolduğu ve gerçeklerin çarpıtıldığınadikkat çekilen beyanlarda, yöneltilensuçlamaların tamamı reddedildi.

İyi hekimlikten ve barış talebimizdenvazgeçmeyeceğiz!2016-2018 TTB Merkez Konseyi üyelerinin “Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” açıklaması dolayısıyla “terör örgütü propagandası yapmak”ve “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek” suçlarından yargılandıkları davanın ilk duruşması 27 Aralık 2018 günü gerçekleştirildi.Davaya 20 Mart 2019 tarihinde devam edilecek.

Tıp Dünyası ANKARA

İlk olarak söz alan TTB ge-çen dönem Merkez KonseyiBaşkanı Prof. Dr. Raşit Tükel,TTB’nin kurulduğu gündenbu yana savaşların karşısındave barıştan yana olduğunu be-lirterek, TTB’de bugüne kadarbu konuda yapılmış çalışma-lardan, eski TTB başkanlarınınbu yönde yaptığı açıklamala-rından ve sözlerinden örneklerverdi. Evrensel insan hakları

ve hekimlik belgelerine uygunfaaliyetlerin TTB’nin amaçlarıiçinde olmasının tartışmasızolduğunu belirten Tükel,TTB’nin evrensel hekimlik il-kelerine sahip çıkmasının top-lum sağlığının teminatlarındanolduğunu kaydetti. Tükel, “Bubakımdan meslek örgütümüzünöteden beri savunduğu sağlıklıolma hakkının korunması vesağlık sorunlarının önlenme-

sine ilişkin açıklama yapması,yasa ve evrensel hekimlik il-keleri ve bildirgeleri ile veril-miş olan görevin yerine geti-rilmesi niteliğindedir” diye ko-nuştu.

Hekimlerin en temel gör-evinin sağlıklı bir yaşam hak-kını savunmak olduğunu vur-gulayan Tükel, savaş ve ça-tışmaların nedeni olabileceketmenlerin ortadan kaldırılma-

sına yönelik çabaların da bukapsamda yer aldığını kaydetti.Tükel, “Bu çerçevede ele alın-ması gereken “Savaş Bir HalkSağlığı Sorunudur” açıklama-mız, yalnızca belirli bir zamanve yerdeki değil, bütün çatışmaortamlarının halk sağlığınaolumsuz etkilerine dikkat çekenakademik çalışmalar ile de ka-nıtları ortaya konmuş evrenselbir bilgiyi içermektedir” dedi.Prof. Dr. Raşit Tükel

TTB, evrensel hekimlik ilkeleri ile verilmiş görevini yerine getirdi

Page 9: Barış istemenin “30 dakika” savunması olmaz!için dava açıldıSağlığı Kolu’nun ortak açıklamasında, Türkiye’nin İngiltere’den en çok plastik çöp ithal eden

Altmışaltı yaşında bir hekimolduğunu belirterek sözlerinebaşlayan Prof. Dr. Taner Gören,bugüne kadar yüzlerce tıp fa-kültesi öğrencisinin, onlarcaasistanın yetişmesine katkısıolduğunu, evrensel tıp dilinekatkıları olduğunu, halen he-kimlik mesleğini sürdürdüğünüsöyledi. Savaşın getireceği halksağlığı sorunlarına ilişkin ola-rak, hekimlerin savaş kararı

alanlara uyarıda bulunma gör-evi bulunduğunu belirten Gö-ren, son derece naif bu açık-lamanın suç görüldüğünü, ev-lerinin basıldığını ve fakülte-sindeki odasından, “gerek yok”demesine karşın, ellerine ke-lepçe takılarak çıkarıldığınıanlattı.

Mahkemeye, 1. ve 2. DünyaSavaşlarında yaşanan kayıplarave Suriye’de yaklaşık 7 yıldırsüren savaşın etkilerine dairçarpıcı veriler ve anekdotlarsunan Gören, savaşların yolaçtığı yıkımların onarılmasınınyıllar sürdüğüne dikkat çekti.“Bu açıklama, çözümü silahta,savaşta arayan herkes için ya-pılmıştır. Çeşitli aşamalarladevam eden savaşın son bul-masını sağlamak, savaşın birhalk sağlığı sorunu olduğunuyöneticilere hatırlatmak kay-gısından başka bir amacımızın

olduğu akla bile getirilemez.Bu metinden suç üretilmesininevrensel hukuk anlayışıylaaçıklanması mümkün değildir”diye konuştu.

Doğu Karadenizli olan veTTB’de katıldığı toplantılarda,derslerinde sıkça Karadenizfıkraları anlatan Prof. Dr. TanerGören, mahkeme heyetine debir fıkra anlattı:

“Temel ‘İki kere iki kaçeder?’ sorusuna ‘sekiz’ yanıtınıverdiği için üzgün olan arka-daşı İdris’i teselli etmektedir:Hiç iki kere iki sekiz eder mida? Dort eder, bilemedun, beşeder!”

“Savaşın bir halk sağlığısorunu olduğu, iki kere iki so-rusunun yanıtı kadar kesindir”diyen Gören, suçu kabul et-mediğini ve derhal beraat talepettiğini belirterek konuşmasınıtamamladı.

9Ocak 2019

Prof. Dr. Taner Gören

2 kere 2 kadar nettir: Savaş bir halk sağlığı sorunudur

Dr. Şeyhmus Gökalp, TTBMerkez Konseyi üyeleri olarakmesleki değerleri ile deneyim-leri çerçevesinde ve tababetinulaştığı hakikatlere sadakatle“Savaş bir halk sağlığı soru-nudur!” açıklamasını yaptıktansonra, kendilerine karşı nezaketve hürmetten yoksun bir yak-laşım sergilendiğini, çeşitlibaskılara maruz kaldıklarını,çok sayıda hakaret ve cidditehdit içerikli mesajlar aldık-

larını söyledi. Çok geçmeden,Ankara Cumhuriyet Başsav-cılığı’nın soruşturma başlattı-ğını basın üzerinden öğren-diklerini belirten Gökalp, avu-katlarının ilgili Savcılığa gi-derek, Merkez Konseyi üye-lerinin istendiği zaman ifadevermeye, bilgi ve belge sun-maya hazır olduklarını belirt-melerine karşın, hemen ardın-dan, eş zamanlı olarak, sabahsaatlerinde evlerinin basıldığınıve apar topar gözaltına alın-dıklarını anlattı. Kurulduğu1953 yılından itibaren TürkTabipleri Birliği’nin onbir Mer-kez Konseyi üyesinin eş za-manlı gözaltına alınmasınınilk olduğuna dikkat çeken Gö-kalp, “Gözaltına alındığımızsabah, Birliğimizin kapısı daSavcılığın talimatıyla çilingirleaçıldı. Bu da bir ilkti” diyekonuştu.

Gökalp, evinden alındıktan

sonra, henüz yoldayken, dahaDiyarbakır Emniyetine bilegelmeden, “masumiyet kari-nesinin” çiğnendiğini, 7 yılboyunca maddi ve manevi ola-rak fedakârlık içinde hekimlikyaptığım Merkez Bankası’nınDiyarbakır Şubesi’ndeki işin-den tek taraflı sözleşme fes-hiyle çıkarıldığını anlattı. Gö-kalp, “Biz hakikati görmezdengelemeyiz. Gördüğümüz ha-kikati de ifade etmekten çe-kinmeyiz. Dolayısıyla “savaşbir halk sağlığı sorunudur”başlıklı açıklamamız bütün yo-rum ve çekiştirmelerden uzak,aleni ve anlaşılır bir şekildeortadadır. Hekimliğin en kadimdeğeri olan “insan yaşamınıkoruma” düşüncesi , “barışçılbir çevrede yaşama hakkı” ta-lebi ve silahlı çatışma ortam-larında hekimlerin evrenselolarak tutumunu kapsamakta-dır” diye konuştu.

Dr. Şeyhmus Gökalp

Nezaket ve hürmetten yoksun bir yaklaşım sergilendi

Geçen dönem TTB GenelSekreteri olan Dr. Sezai Ber-ber de, sözlerine psikiyatriuzmanı olduğunu ve özellikleçalıştığı konular arasında“travma sonrası stres bozuk-

luğu”, “intihar”, “ölmekte olanhasta” gibi başlıklar yer aldı-ğını söyleyerek başladı. Savaş,çatışma ortamı, intihar, kanser,terminal dönem hastaları ileve yakınlarıyla hekim olarakilgilendiğini belirten Berber,bu insanların acılarını yakın-dan bilen bir hekim olduğunukaydetti. Berber, “Ben bir he-kimim, hayatımın önemli kıs-mı hekimliğin evrensel de-ğerlerini yaymak, korumakve öğretmek için çaba gös-termekle geçti. Hiçbir zamanşiddet, nefret ve kin söylemimolmadı. Şimdi de şiddet, nefretve kin söylemine karşı çıktı-ğım için buradayım” diye ko-nuştu.

Dr. Sezai Berber

Savaşın yarattığı acıları en iyi hekimler bilir

Dr. Hande Arpat da, Bir-leşmiş Milletler’in “BarışaGiden Yol: Şiddet ve Çatış-maları Önlemek İçin YapıcıYaklaşımlar” metninde, “Ça-tışma ve savaşları önlemeküzere çaba gösteren ulusalsözcüler ve/veya yerel siviltoplum kuruluşlarının bağım-sızlığı kritiktir” ifadelerininyer aldığını hatırlatarak, “Bubağlamda meslek örgütümüzTürk Tabipleri Birliği’nin dün-yadaki tüm çatışma ortamla-rının karşısında yer alması vebağımsız bir şekilde sağlık

ve insan hakları penceresindenkendi sözünü söylemesi ev-rensel bağlamda kabul görenbir tutum olup, ülkemizin deüyesi olduğu Birleşmiş Mil-letler tarafından açıkça des-teklenmektedir” diye konuştu.

Dünyadaki tüm şiddet veçatışma ortamları ve göçlerin,en çok kadınları ve kız ço-cuklarını etkilediğini, toplum-sal cinsiyete dayalı şiddetincan alıcı biçimde artış gös-terdiğini, çatışmalar dindiktensonra dahi, gerçek bir top-lumsal barış ortamı inşa edi-lene kadar geçen ara dönemdebile kadınlar ve kız çocukla-rının ciddi anlamda zarar gör-meye devam ettiklerine dikkatçeken Arpat, “Önce bir kadın,sonra yıllardır göçmen sağlığıalanında hizmet veren bir he-kim olarak, en çok da kadınlarve çocukların iyilik halini gö-zeterek, dünyadaki tüm ça-tışmaların karşısında olmamkadar doğal bir durum ola-maz” diye konuştu.

Dr. Hande Arpat

TTB’nin tutumu evrensel olarak kabul gören bir tutumdur

Page 10: Barış istemenin “30 dakika” savunması olmaz!için dava açıldıSağlığı Kolu’nun ortak açıklamasında, Türkiye’nin İngiltere’den en çok plastik çöp ithal eden

10Ocak 2019

Dr. Ayfer Horasan, savaşındoğa ve insan yaşamında ya-rattığı yıkımların ne olduğuve hekimler olarak niçin barıştalebinde bulunduklarının birsavunusu olamayacağını veolmaması gerektiğini söyledi.Hukuk sisteminde savunmakavramının önemli bir karşı-lığı olduğunu belirten Hora-san, hangi suçlamaya karşısavunma yapılacağının, bukavramı kendi içinde hiçleş-tirirdiğini ya da herşeyleştir-diğini kaydetti. Horasan,“Mevcut durumda, ‘savaşın

bir halk sağlığı sorunu’ oldu-ğundan suç üretilerek, savun-mamızın istenmesi ve yargı-lanıyor olmamız, en basit tabirile adalete ve devamında ev-rensel hukuk değerlerine ters-tir. Benim açımdan da hali-hazırda hakikat ötesi bir kur-guyla düzenlenmiş bu iddia-namedeki suçlamaya dönük,bir savunma pozisyonuna gir-mek de hakikatin kendisineihanet olacaktır. Dolayısıylasözlerimi hakikate ve irade-mize sahip çıkmak adına söy-leyeceğim” diyekonuştu. Hora-san, her ko-şulda ya-şamı vey a ş a mhakkınısavun-m a y ad e v a me d e -cekleri-ni söyle-di.

Dr. Ayfer Horasan

Barış istemenin savunması olmaz!

Dr. Bülent Nazım Yılmaz,polis tutanaklarından, fezlekeyeve iddianameye kadar karşı-mıza çıkarılan dosyanın ne ya-zık ki gerçekleri yansıtmadığınıve özenden yoksun hazırlan-dığını söyledi. İddianame ileyöneltilen suçlamaların neden

asılsız olduğunu yakın ta-rihte TTB’nin müda-

hale ettiği toplum-sal olaylardan ör-nekler vererekanlatan Yılmaz,TTB’nin ola-ğandışı durum-larda; 1999 Mar-

mara ve Boludepremlerin-

de, 2011’deVan-Erciş depre-

minde, işçi cinayet-

lerinde; 3 Mart 1992’de Zon-guldak Kozlu’da, 13 Mayıs2014’te Soma’da meydana ge-len maden facialarında ve halksağlığını ilgilendiren bunlarabenzer sayısız olayda hızlaolay yerlerine giderek sağlıkhizmetlerinin sunulma süreç-lerine müdahil olduğunu ak-tardı.

TTB 12 Eylül’den bu yanadozu giderek artan, ancak Ada-let ve Kalkınma Partisi’nin ik-tidarda olduğu dönemde zir-veye ulaşan ve yaşama geçenözelleştirmeci, bilimselliktengiderek uzaklaşan sağlık po-litikalarına karşı eleştirel yak-laştığını ve bütün toplumu kap-sayan kamusal bir sağlık sis-teminin hayata geçirilmesi içinbüyük çaba gösterdiğini vur-gulayan Yılmaz, burada temelbakış açısının halkın sağlık veyaşam hakkı, toplumcu ve bi-limsel bir sağlık sistemininoluşturulması için mücadeleetmek, hekimlik ve insanlıkdeğerlerini zedeleyecek uygu-lamalardan uzak durmak ol-duğunu söyledi. Yılmaz,TTB’nin bu anlayışla faaliyetyürütürken iktidarların, sağlıkalanındaki özelleştirme taraf-tarlarının, geleneksel ve alter-natif sağlık adı altında halkınsağlığını istismar edenlerin ve

bu alanda halkı sömürenlerinhedefi olduğunu, ancak tümbaskılara karşın, toplum yara-rına olan koruyucu sağlık, aşı,işçi sağlığı, kadın ve bebeksağlığı, modern ve toplumcutıp, sağlıkta eşitlik, ulaşılabi-lirlik, nitelikli parasız sağlıkönerilerinden ve taleplerindenvazgeçmediğini kaydetti.

İddianamede birçok kezTTB’nin bazı örgüt ve siyasalpartilerle ilişkilendirilmeye ça-lışıldığını ve onlardan talimataldığının ifade edildiğini be-lirten Yılmaz, “Türk TabipleriBirliği hiçbir siyasal kalıbasokulamayacak ve hiçbir ku-rumdan talimat alması söz ko-nusu olamayacak bir örgüttür.TTB Merkez Konsey’ini oluş-turan ekibin de en önemli özel-liği bağımsızlığa ve özgürlük-lerine tutkunluklarıdır. Unut-mayın ki bu ekibin içerisindeTürkiye akademisinin çok ba-şarılı akademisyenleri ve he-kimleri bulunmaktadır. Öteyandan 1928’den itibaren Etıb-ba Odaları adıyla, 1953 yılın-dan bu yana ise Türk TabipleriBirliği olarak hekimlere vetopluma karşı sorumluluğunuyerine getiren TTB’nin siyasipartilerin hepsinden köklü veeski olduğu unutulmamalıdır”diye konuştu.

Dr. Bülent Nazım Yılmaz

TTB hiçbir kurumdan talimat almaz!

Ahlâk felsefesinin kurucusukabul edilen ünlü filozof So-krates’ın, M.Ö. 399 yılında

ölüm cezasına çarptırıldığımahkemede yaptığı tarihi sa-vunmadan cümlelerle konuş-masına başlayan Yaşar Ulutaş,ünlü filozofun “Beni suçla-yanların üzerinizde nasıl biretki bıraktıklarını bilemem,lütfen tarzıma aldırmayın, iyiolabilir ya da olmayabilir; amayalnızca sözlerimin haklı olupolmadığını düşünün ve yal-nızca bunu dikkate alın. Çünküyargıcın erdemi budur, tıpkıkonuşmacının erdeminin ger-çeği söylemek olduğu gibi…” ifadelerini aktardı.

Kendisine ve TTB’ye yö-neltilen çeşitli terör örgütleri-nin eylemlerini meşrulaştırmaçabasında olunduğu iddialarınıreddeden Ulutaş, “Şili’de cun-tacılar tarafından yargılananmeslektaşımız Dr. SalvadorAllende; “Tarih bizden yanave tarihi haklılar yazar” de-mişti. Evet, tarih bugün debizden yana. Dolayısıyla, neTTB’den illegal bir örgüt nede bizlerden birer illegal örgütdestekçisi çıkarılabilir” diyekonuştu.

Dr. Yaşar Ulutaş

Ne TTB illegal bir örgüt, ne de bizlerden illegalbirer örgüt destekçisi çıkarılabilir!

Prof. Dr. Funda BarlıkObuz, TTB Merkez Konseyiolarak, herhangi bir terör ör-gütünün propagandasını yap-madıklarını ve şiddetin hertürüne karşı olduklarını be-lirterek, “Yöneltilen suçlamayıkabul etmiyorum” diye ko-

nuştu. “Halkı kin ve düşman-lığa alenen tahrik etmek” suç-lamasını da aynı şekilde red-deden Obuz, “Bizler ancaktoplumun barış içinde iyiliğiniisteyebiliriz” dedi.

Yaşamdan, yaşatmaktan ta-raf olan hekimlerin, sağlıklıyaşam koşullarını bozacakher türlü duruma karşı çıktı-ğını, bu koşulların değiştiril-mesi, düzeltilmesi için çabaharcadığını kaydeden Obuz,“Hazırlanan iddianameyekonu olan açıklamalarımız dabu düşüncelerimizin bir yan-sımasıdır. Ülkemizde, bölge-mizde ve tüm dünyada sa-vaşların, çatışmaların olma-ması, çocukların ölmemesi,sağlıklı olarak büyüyebilmesien büyük dileğimizdir” diye-rek sözlerini tamamladı.

Prof. Dr. Funda BarlıkObuz

Şiddetin her türüne karşıyız

Page 11: Barış istemenin “30 dakika” savunması olmaz!için dava açıldıSağlığı Kolu’nun ortak açıklamasında, Türkiye’nin İngiltere’den en çok plastik çöp ithal eden

Ocak 201911

Dr. Selma Güngör de,hekimlerin savaşlarınfarklı yönlerini bildiğini,savaşlarda insanlarınkullandıkları mermi,bomba, füze, kimyasalsilahlar, nükleer silah-larla birbirini nasıl öl-dürdüklerini ve nasıl akılalmaz yaralar açtıklarınıhekimlerin bildiğini an-lattı. Hekimlerin, iyileş-tirdikleri yaralıların öl-mek öldürmek üzere tekrar savaşa git-tiğini gördüklerini, yaşam alanlarınıhedef alan çatışmalarda çocuk, yaşlı,hasta, engelli ve kadınların yalnızcaöldürülmesi ya da yaralanması değil,yaşamın sürmesini sağlayacak ola-nakların, sağlık hizmetlerinin sunula-cağı altyapının tahrip edildiğine tanıklıkettiklerini belirten Güngör, şunları söy-ledi:

“ ‘Tıbbi bilgimi hastaların yararı ve

sağlık hizmetleriningeliştirilmesi içinpaylaşacağıma’ di-yerek ettiğimiz ye-min doğrultusundatıbbi bilgimizi pay-laştık: Savaş bir halksağlığı sorunudur.Savaş önlenebilir birhalk sağlığı sorunu-dur. Sorunların ta-rafların birbirininvarlığını kabul etme-

si, sorunları anlaması, birbirini anla-maya çalışması karşılıklı diyalog veeşitlik ve saygıyla ele alınmasıyla çö-züldüğünü ve çözülebileceğini bili-yoruz. Savaşın ne olduğunu bilen,barış içinde yaşamanın bir hak oldu-ğunu bilen, sorunların her zaman ba-rışçıl yöntemlerle çözülebileceğinibilen bir mesleğin üyesi olarak savaşakarşıyım ve barıştan ve barış istemektenhiçbir zaman vazgeçmeyeceğim.”

Savaşa karşıyım, barıştan ve barışistemekten vazgeçmeyeceğim

TTB avukatları Ziynet Özçelik veMustafa Güler de, suçlamaların ta-mamını reddederek, tüm eski TTBMerkez Konseyi üyelerinin beraatinitalep ettiler.

Av. Ziynet Özçelik, Emniyet vepolis tarafından ceza yargılaması il-kelerine aykırı bir soruşturma yürü-tüldüğünü, gerçek dışı kurguların vedüşüncelerin birbiriyle eşleştirilerekbir suç ve suçlu görüntüsü oluşturul-maya çalışıldığını, iddianamenin debu subjektif, gerçek dışı ve ötekileştiricikurguya dayanarak hazırlandığınıngörüldüğünü söyledi. Özçelik, mah-kemenin gereken hukuki karşılığı ve-rerek, iddianameyi elinin tersiyle gel-

diği yere göndermesini ve aklanmakararının ivedilikle verilmesini talepetti.

Av. Mustafa Güler de, söz konusuaçıklamadan sonra aslında herhangibir soruşturma başlatılmamışken, Cum-hurbaşkanı’nın talimatından sonra Sav-cılığın harekete geçtiğini, eylemindeğil kanaatin yargılanmak istendiğinisöyledi. Suçlama konusunun tamamı-nın ifade özgürlüğü ve onun sınırlarıiçinde yer aldığını belirten Güler, mah-keme heyetinin dayanması gerekentek şeyin yasallık olması gerektiğinive kararın buna göre verilmesi gerek-tiğini kaydetti.

Avukat sunumları

Ortopedi ve Travma-toloji uzmanı ve el cer-rahıyım olduğunu belir-ten Prof. Dr. Sinan Adı-yaman, 35 yıllık bir he-kim olarak bütün çaba-sının insanların dahasağlıklı ve sakatlık ge-lişmeden yaşayabilme-leri olduğunu söyledi.Adıyaman, “Ben bütünhayatımı bu çabayla sür-dürürken şimdi terör,kin, nefret sözcüklerini içeren suçla-malarla burada olmayı anlayamıyorum”dedi.

Türk Tabipleri Birliği’nin, görüşlerinioluştururken ve ifade ederken ancakve sadece ortak payda olan hekimlikdeğerlerine dayandığını vurgulayanAdıyaman, Türk Tabipleri Birliği’ninsöz ve tutumlarının zaman zaman ik-tidarları rahatsız ettiğini, hakkında ko-vuşturmalar da yapıldığını belirterek,“Ancak hakkında davalar açmasınasebep olan idam cezasına karşı çıkmak

veya halkın sağlığınıkorumaya çalışmakgibi tutumlardan vaz-geçmek hekimlik de-ğerlerinden vazgeç-mek olur; değerle-rinden kopartılan birhekimlik pratiğininnelere mâl olduğunutarih bize İkinci Dün-ya Savaşı dönemin-deki uygulamalarlaen dramatik biçimde

göstermiştir” diye konuştu. Adıyaman şunları söyledi:“Türk Tabipleri Birliği görevlerini

yaparken hiç kimseden talimat almaz,almamıştır. Savunduğu değerlerle bu-luşan herkesle birlikte hareket edebilir,ancak hiç kimsenin, kurumun, yapınınuydusu veya arka bahçesi değildir. Neyapmışsa öyle düşündüğü için yap-mıştır. Ne birileri istedi diye bildiği-mizden başkasını yaparız, ne birileriistemedi diye bildiğimizi söylemektengeri dururuz.”

Hekimlik değerleri temelinde, yaşam hakkını savunmaktan başka bir şey yapmadık

Ankara Barosu Başkanı Av. ErinçSağkan, İstanbul Barosu Başkanı Av.Mehmet Durakoğlu, Adana BarosuBaşkanı Av. Veli Küçük, Mersin Ba-rosu Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz,Hatay Barosu Başkanı Av. Polat Bal-kan, İzmir Barosu Başkanı Av. ÖzkanYücel, Diyarbakır Barosu YönetimKurulu üyesi Av. Tevfik Karahan daTTB’ye destek amacıyla müdafi he-yetinde yer aldı.

Baro Başkanları, savunulan değer-lerin yaşam, barış, adalet, demokrasi,eşitlik, özgür ve süreklilik arz edenbarışçıl yaşam olduğunu vurgulaya-rak, bu açıklamadan dolayı kişilerinterör örgütlerini meşrulaştırmaya ça-lıştığı sonucuna varmanın, hukuk

devleti niteliklerine uygun düşme-diğini, hiçbir vatandaşın hukuki gü-venliğinin bulunmadığının açık ilanıanlamına geldiğini ve farklı seslereverilen gözdağı niteliğinde olduğunuifade ettiler.

TTB’nin yasayla belirlenmiş temelgörevleri arasında “halkın sağlığınıkoruma görevinin” de bulunduğunaişaret eden Baro Başkanları, sağlıklıyaşam hakkını savunmanın en temelevrensel hekimlik ilkelerinden oldu-ğunu vurgulayarak, söz konusu açık-lamanın ifade özgürlüğü kapsamındave söz konusu bu görev ve ilkelerdoğrultusunda olduğunu belirterek,yargılanan tüm hekimlerin ivedilikleberaat etmesini talep ettiler.

Baro Başkanlarından destek

Dr. Selma Güngör

Prof. Dr. Sinan Adıyaman

Page 12: Barış istemenin “30 dakika” savunması olmaz!için dava açıldıSağlığı Kolu’nun ortak açıklamasında, Türkiye’nin İngiltere’den en çok plastik çöp ithal eden

12Ocak 2019

24 Haziran 2018 tarihinde ger-çekleştirilen genel seçimin ardın-dan önceki sistemde yasama, yü-rütme ve yargıya ait olan yetkilerinneredeyse tümü, Cumhurbaşka-nı’na devredildi; parlamento vesiyasi partiler etkisizleştirildi. 2019yılı ile sonrasındaki yıllarda Mer-kezi Yönetim Bütçe Yasası’nınuygulanmasına yönelik yetkilerinkullanımı ve devrine ilişkin hu-susların belirlenmesi ile Yasa’nın(bütçenin) yürütülmesi yetkisininCumhurbaşkanı tarafından kulla-nılacak olması, bu sistemin önemligöstergelerinden birisidir.

O nedenle, 2019 Yılı MerkeziYönetim Bütçe Yasa Teklifi veBağlı Cetveller, bu yıl ilk kezBaşbakanlık yerine, Cumhurbaş-kanlığı tarafından hazırlanıp,TBMM Başkanlığı‘na sunuldu.

AKP’nin DenetimKorkusu

AKP, özellikle hükümet oluşu-nun ikinci döneminden sonra, dev-let mekanizmasında o tarihe kadaryürütmenin “denetimi” için uy-gulanmakta olan birçok mekaniz-mayı-işleyişi, yasal herhangi birdüzenleme yapmadan, fiili olaraksonlandırmıştır. Örneğin, Sayıştaytarafından yasal zorunluluk gereğihazırlanan raporlar bir süredirTBMM’ye sunulmamakta, yasa-manın denetiminden kaçırılmak-tadır.

AKP’nin kamusal denetimlerleilgili rahatsızlıkları bununla sınırlıdeğildir. Bir o kadar önemli yenibir uygulama da kamu harcama-larının çok büyük bölümününTBMM denetimi dışında diğerbir ifadeyle, bütçe kapsamına dâhiledilmeden gerçekleştirilmesidir.

Hesapları kesinleşmiş yıllara aitverilere göre, AKP hükümetleriile birlikte genel bütçe ödenekle-rinin gayri safi yurtiçi gelir(GSYG) içindeki payı yıllar içindesüreklilik gösteren bir biçimdeazaltılmıştır. Öyle ki genel bütçeyıl sonu ödeneğinin GSYG için-deki payı, 15 yıl içinde yüzde34.2 oranında azaltılarak, yüzde33.6’dan yüzde 22.1’e düşürül-müştür.

Kur farkı-devalüasyon, merkeziyönetim dış borç ödemelerindede önemli farklılıklar ve maddikülfet oluşturmaktadır. 2019 YılıBütçe Gerekçesi metninin 299.sayfasındaki verilere göre, merkeziyönetim dış borcu 134milyar786milyon ABD dolarıdır. Sözkonusu borç, Merkez Bankası kur-larına göre, 2 Ocak 2018’de509milyar 167milyon TL iken,aynı miktardaki borç, yalnızcakur farkı nedeniyle, 1 Kasım 2018tarihinde, 244milyar 124milyonTL artarak, 753milyar 292milyonTL’ye yükselmiştir.

2019 BütçesiTasarıda, 2019 yılı için merkezi

yönetim bütçesi toplamı 960milyar975milyon 683bin TL olarak açık-landı. Söz konusu miktar, 2018yılı için merkezi yönetim bütçesiolarak açıklanmış olan 762milyar753milyon 272bin TL’den yüzde25.6 daha fazladır. Bununla bir-likte, her iki yıl için açıklananbütçenin kamuoyu ile paylaşılmatarihi olan Kasım aylarının ilk iş-lem günlerindeki Merkez Bankasıdolar kuruna göre tablo farklılaş-maktadır: 2 Kasım 2017 tarihlikura göre, 2018 yılı merkezi yö-netim bütçesi toplamı 215milyar132milyon 780bin ABD dolarıiken, 1 Kasım 2018 tarihli kuragöre 2019 yılı merkezi yönetimbütçesi toplamı 171milyar 946mil-

yon 694bin ABD dolarıdır. Dolarbazında ele alınacak olursa, 2019yılı merkezi yönetim bütçesi top-lamı, 2018 yılı merkezi yönetimbütçesine göre yüzde 20.1’lik birazaltma ile hazırlanmıştır (Tablo1).

Türkiye’de 1999 yılı itibariylepatronlardan kâr-sermaye birikim-lerinin yüzde 46’sını gelir-kurumlarvergisi olarak devlete ödemeleriistenirken, bu oran AKP hükü-metleri döneminde gerçekleştirilenyasal düzenlemelerle 2003 yılındayüzde 30’a ve 2006 yılından iti-baren de yüzde 20’ye düşürül-müştür. Örneğin, AKP hükümetleriöncesinde patronların, her100TL’lik kârlarının 46 TL’sini vergiolarak ödemeleri gerekirken, AKPhükümetleri sayesinde, günümüzdeartık her 100 TL’lik kârın yalnızca20 TL’sini vergi olarak ödemelerigerekmektedir. Başka bir ifadeyle,

AKP hükümetleri döneminde ku-rumlar vergisi oranı yüzde 57 a-zaltılmıştır. Patronlar kârlarındanödemeleri gereken her 100 TL’likvergi yerine, 43 TL ödemeleri ye-terli bulunmuştur.

Bunun yanı sıra, KDV, ÖTVvb. dolaylı vergilerin (vergisi öden-miş ücret ve maaşların yenidenvergilendirilmesi) oranı, ilk dü-zenlemelerin yapıldığı 1986 yılındaharcama ederinin yüzde 10’u iken,1990 yılında yüzde 12’ye yük-seltilmiştir. Ancak bu pay AKPhükümetlerine yetmemiş ve 2005yılından itibaren yüzde 18’e yük-seltilmiştir. Bu vergi pırlanta satınalanlar tarafından ödenmezken,ekmek, sebze ve meyve, elektrik,su, doğal gaz, buzdolabı, ayakkabı,simit, şehir içi ve şehirler arasıher türlü ulaşım gideri, sağlık hiz-meti, kitap, gazete ile akar yakıtvb. için ödenmek zorundadır.

Bütçe 2019’da SağlıkHizmetleri İçin AyrılanPay Yertersizdir

Hazine yardımları ve gelirdenayrılan pay hariç tutulduğunda,2019 yılı Merkezi Yönetim Bütçesiteklifinin toplamı 960milyar975milyon 683bin TL’dir. Bütçe-den yurt içi güvenlik hizmetleriiçin görev yapan Jandarma GenelKomutanlığı ile Emniyet GenelMüdürlüğü için 53milyar 280mil-yon 380bin TL (yüzde 5.54), tümnüfusun eğitim ve öğretimindensorumlu Milli Eğitim Bakanlığıiçin 113milyar 813milyon 13binTL (yüzde 11.84) ayrılması plan-lanmıştır. Bunun yanı sıra, yalnızcasünni müslüman yurttaşların iba-deti ile ilgili işleri yürüten Diyanetİşleri Başkanlığı için 10milyar445milyon 979bin TL (yüzde 1.09)ayrılması hedeflenmiştir.

2019 yılı Merkezi Yönetim Büt-çesi teklifinin yalnızca yüzde5.04’ünün (48milyar 437milyon276bin TL) Sağlık Bakanlığı büt-çesine ayrılması hedeflenmektedir.Buna göre, TÜİK tarafından pro-jeksiyon ile belirlenen, 2019 yı-lında 82milyon 886bin 421 kişi

olması beklenen Türkiye halkla-rının sağlık hizmetleri için kişibaşına 584.38 TL düştüğü görül-mektedir. Sağlık Bakanlığı Büt-çesinden 1milyar 330milyon801bin TL’nin (Sağlık Bakanlığıbütçesinin yüzde 2.75’i, genelbütçenin yüzde 0.14’ü) Halk Sağ-lığı Genel Müdürlüğü’nün bütçesiolarak ayrılacağı planlandığından,2019 yılında koruyucu sağlık hiz-metleri için kişi başına 16.01 TLharcanabilecektir (Tablo 2). Oysa,Diyanet İşleri Başkanlığı bütçe-sinden tüm ülke nüfusu sünniMüslüman kabul edildiğinde, kişibaşına 126 TL’den daha fazlasıdüşmektedir.

Sağlık Bakanlığı’na ayrılmasıhedeflenen bütçenin personel gi-deri, SGK devlet primi gideri vegenel kamu gideri olarak planlanan26milyar 917milyon 768bin TL’lik(yüzde 55.7) kısmı çıkartıldığında,Türkiye halklarına sağlık hizmetisunumu için merkezi bütçedenyalnızca 21milyar 519milyon508bin TL, koruyucu sağlık hiz-meti sunumu için de 1milyar38milyon 559bin TL ayrılmasıplanlandığı görülmektedir. Bu ra-kamlara göre, 2019 yılında mer-kezi bütçeden kişi başına sağlıkhizmeti harcaması için 259.63 TL,yalnızca koruyucu sağlık hizmetiiçin ise 12.53 TL ayrılmasınınplanlandığı görülmektedir (Tablo2).

AKP Hükümeti, 2017 yılında,Sağlık Bakanlığı’nın bağlı kuru-luşlarından, Türkiye Kamu Has-taneleri Kurumu ve Türkiye HalkSağlığı Kurumu’nu lağvettiği içinSağlık Bakanlığı 2018 ve 2019yılı bütçelerine yönelik olarak,son beş yılda yapıldığı gibi, ay-rıntılı değerlendirmeler yapılama-maktadır. AKP tarafından kurulan61. Hükümet tarafından Kasım2011’de çıkartılan 663 sayılı Ka-nun Hükmünde Kararname (KHK)ile SB merkez ve taşra teşkilatıdeğiştirildi. Bakanlığın uygulamave denetleme alanları bütünlüklüyapısından çıkartıldı. Uygulamaile birlikte, öncelikle koruyucu

Prof. Dr. Onur HAMZAOĞLUKocaeli Dayanışma Akademisi

(KODA)

Tablo 2. Sa€l›k Bakanl›€›’n›n 2019 y›l› Merkezi Yönetim Bütçesindekifli bafl›na düflen sa€l›k hizmeti harcamalar› (TL)

Personel Yaln›zca sa€l›k gideri ile birlikte hizmeti bedeli olarak

Kifli bafl›na toplam sa€l›k hizmeti harcamas› 584.38 259.63

Kifli bafl›na koruyucu sa€l›k hizmeti 16.01 12.53harcamas›

Tablo. 1 Merkezi yönetim bütçesindeki de€iflim (2018-2019)

Y›llar 2018 2019 Fark Fark (%)

Bütçe (milyon dolar) 215 133 171 947 43 186 - 20

Bütçe 2019 ve Sağlık*

Page 13: Barış istemenin “30 dakika” savunması olmaz!için dava açıldıSağlığı Kolu’nun ortak açıklamasında, Türkiye’nin İngiltere’den en çok plastik çöp ithal eden

13Ocak 2019

sağlık hizmetleri aksadı, kayıt sis-temi çöktü. Devlet hastaneleri o-telcilik, teknoloji ve yönetim sis-temindeki israflar nedeniyle, ma-liyeti karşılanamaz duruma geti-rildi. Ve yine AKP tarafından ku-rulan 65. Hükümet’in Ağustos2017’de çıkarttığı 694 sayılı KHKile 6 yıl önce yaptıkları düzenle-menin büyük bölümünü iptal etti.Eskiye dönmek zorunda kaldılar.Dolayısıyla, Sağlıkta DönüşümProgramı’nın çöküşü, AKP Hü-kümeti tarafından Ağustos 2017tarihi itibariyle resmen kabul edil-miş oldu.

TÜİK verilerindeTürkiye’de Cari SağlıkHarcamaları

Türkiye’de sosyal güvenlik ku-rumlarının (Sosyal Sigortalar Ku-rumu, Emekli Sandığı ve BAĞ-KUR), 2006 yılından itibaren debunların birleştirilmeleriyle oluş-turulan SGK’nin gerçekleştirdiğicari sağlık harcamasının, geneldevlet cari sağlık harcaması için-deki payı 2002 yılında yüzde 53.4iken, AKP hükümetleriyle birlikte,bu payın hızlı bir biçimde artırıl-dığı, beraberinde de merkezi devletsağlık harcamalarının azaltıldığıizlenmektedir. Genel devlet carisağlık harcamaları içinde SGK’nin

payı 2003 yılında yüzde 62.1’e,2004 yılında yüzde 63.4’e, 2010yılında yüzde 65.5’e ve 2011 yı-lında da yüzde 65.8’e yükselmiştir.Bu tarihten sonra SGK’nin payıyüzde yetmişlerin de üzerine çık-mış ve neredeyse sabitlenmiştir.Bu bilgiler, AKP hükümetlerininsağlıkta devlet harcamalarınıSGK’nin üzerinden yürütmekteolduğunu, bir başka ifadeyle, mer-kezi devlet (esas olarak merkezibütçe) sağlık harcamalarını azalt-tığını göstermektedir.

Bu durumun gözden kaçırılma-ması gereken önemi, SGK sağlıkharcamalarının AKP hükümetleritarafından genel devlet sağlık har-camaları içinde gösterilmesinekarşın, SGK’nin temel gelirininsigortalılar tarafından ödenen prim-ler olduğudur. SGK bütçesininana gelirini sigortalılardan toplananprimler oluştururken, SGK har-camalarını devlet harcaması olarakele almak, en hafif deyimi ileönemsenmesi gereken bir hataiçermektedir. Nedeni de SGK’ninbir kamu kurumu olmasına karşın,gelirinin temel kaynağının genelbütçe olmamasıdır.

TÜİK’in genel devlet cari sağlıkharcamasının içinde gösterdiği,SGK tarafından yapılmış sağlıkharcamaları dışarıda tutulup, yal-

nızca merkezi ve yerel devlet har-camaları, genel devlet sağlık har-caması olarak kabul edildiğinde,sonuçlar oldukça farklılaşmaktadır.Buna göre, toplam cari sağlık har-camaları içinde genel devlet tara-fından yapılmış harcamaların ger-çek payının, AKP hükümetlerindenhemen önce, 2002 yılı için yüzde29.1 olarak gerçekleşmiş olmasınakarşın, ayrılan bu pay 2017 yılıitibariyle yüzde 22.6’ya kadar dü-şürülmüştür. Söz konusu hesap-lamaları, TÜİK’in yeni hesaplamayöntemini uyguladığı 2012-2017dönemi için gerçekleştirdiğimizde,Tablo 3’de de görüldüğü gibi, or-taya çıkan sonuç oldukça çarpı-cıdır.

Tablo 3’de paylaşılan verileregöre, Türkiye’de prim ödeme dedâhil olmak üzere, 2017 yılındasağlık alanında yapılan her 100TL’lik cari sağlık harcamasınınen az 73 TL’si kişiler tarafındangerçekleştirilmiştir. Başka bir ifa-deyle, AKP hükümetleri döne-minde kişilerin sağlık hizmeti kul-lanabilmek için yaptıkları harca-malar ile bu harcamaların toplamcari sağlık harcamaları içindekipayı sistemli bir biçimde artırıl-mıştır. Öyle ki bu payın büyüklüğü2011 yılından itibaren yüzde 70’le-rin üzerinde gerçekleşmektedir.

Özetle, günümüz Türkiye’sindesağlık hizmetleri bedelinin yaklaşıkdörtte üçü hizmeti kullanan kişilertarafından ödenmektedir. SGK’nintedavi edici sağlık hizmeti satınalarak gerçekleştirdiği sağlık har-camalarının temel kaynağı kişi-lerden sağlık primi adı altındatoplanan ‘sağlık vergisi’ ile mua-yene, ilaç ve reçete katılım pay-larıdır. Dolayısıyla, cari sağlıkhizmetleri için yapılan kamu sağlıkharcamalarının ana kaynağı kişi-lerin cepleri haline getirilmiştir.

SGK’nin Sağlık HizmetiSatın Alımında ÖzelHastaneler “Çok Özel”

SGK gelirlerinin ana kaynağınıbütün AKP’li yıllar için prim ge-lirleri oluşturmuştur. Devlet katkısıise yine bütün AKP’li yıllardaSGK gelirlerinin beşte birinin al-tında gerçekleşmiştir. SGK’nintoplam geliri içinde devlet katkı-sının payı 2016 yılında yüzde 18.2iken, 2017 yılında 17.9’a gerile-miştir. Söz konusu gerileme 2018yılında artarak devam etmektedir.2018 yılının ilk sekiz ayı bilan-çolarına göre, SGK’nin toplamgeliri içinde devlet katkısının payıancak yüzde 13.9’dur.

SGK’nin yıllar içinde özel has-tanelere yaptığı ödemelerdeki ar-tışın temel nedeni yalnızca müra-caat sayılarındaki kışkırtılmış artışdeğildir. Tablo 4’de de görüldüğügibi, artışın temel nedeni, özelhastanelere yapılan müracaat ba-şına SGK ödemelerinin devlethastanelerine yapılan müracaatbaşına ödemeye göre çok dahafazla olmasıdır.

SGK’nin kara deliklerinden birtanesi de özel hastanelerden alın-makta olan hizmetin kamudan sa-tın alınana göre belirgin bir bi-çimde pahalı olmasıdır. Bu durum,özel hastane patronlarına verilenpayın büyük bölümünün, çalışan-lardan prim adı altında toplanansağlık vergisinin, karşılıksız birbiçimde hastane patronlarına ak-tarıldığını ortaya koymaktadır.

Tablo 3. Toplam cari sa€l›k harcamalar›n›n kayna€›na göre da€›l›m› (%)

Y›llar Kifli* Devlet** fiirket*** Kurulufl**** Toplam

2012 73.8 21.3 2.5 2.4 100.0

2013 74.8 20.5 2.4 2.3 100.0

2014 74.0 21.3 2.3 2.4 100.0

2015 73.2 21.9 2.4 2.5 100.0

2016 72.4 22.5 2.7 2.4 100.0

2017 73.0 22.6 2.6 2.3 100.0

*GSS primi ve cepten harcama, **Merkezi ve yerel devlet, ***Sigorta flirketleri, ****Kâramac› gütmeyen kurulufllar

Kaynak: TÜİK Haber Bülteni, Sağlık Harcamaları İstatistikleri, 2013. Sayı: 16161, 05 Kasım 2014. TÜİK HaberBülteni, Sağlık Harcamaları İstatistikleri, 2014. Sayı: 18853, 25 Kasım 2015. TÜİK Haber Bülteni, Sağlık Harcamalarıİstatistikleri, 2015. Sayı: 21527, 05 Kasım 2016. TÜİK Haber Bülteni, Sağlık Harcamaları İstatistikleri, 2016. Sayı:24574, 06 Kasım 2017. TÜİK Haber Bülteni, Sağlık Harcamaları İstatistikleri, 2017. Sayı: 27621, 15 Kasım 2018.Verilerinden hesaplanmıştır.

Tablo 4. Sa€l›k hizmet sunucusu türüne göre müracaat bafl›na SGK’ye ortalama maliyet (TL) ve fark›n oran›

2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017

Devlet Hastanesi 46.12 49.48 49.74 50.92 50.02 51.38 52.62(ikinci basamak)

Özel Hastane 71.52 77.00 79.82 86.50 90.17 100.12 110.61

Fark Oran› 1.55 1.56 1.60 1.69 1.80 1.95 2.10

Kaynak: SGK Aylık İstatistik Bülteni, Ağustos 2018, tablo 25’deki verilerden hesaplanmıştır.

Öneriler:

1. Genel bütçe y›l sonuödene€inin GSYGiçindeki pay› art›r›lmal›,yüzde 40’›n alt›ndaolmamal›d›r

2. Genel bütçe gelirleriiçinde gelir vergisi pay›art›r›lmal›d›r. Bu art›fl,gelir vergisi içindekurumlar vergisi pay›art›r›laraksa€lanmal›d›r

3. Kurumlar vergisininoran› en az yüzde 46olmal›d›r

4. Sa€l›k hizmetleriharcamalar›ndamerkezi bütçenin pay›en az yüzde 40olmal›d›r

5. Sa€l›k Bakanl›€›bütçesi genel bütçeninen az yüzde 10’uolmal›d›r

6. SGK pirim gelirleriiçinde çal›flanlar›n vekendi hesab›naçal›flanlar›n pay›azalt›lmal›, patron pay›art›r›lmal›d›r

7. SGK’ye genelbütçeden aktar›lan payart›r›lmal›, toplamgelirinin en az beflteikisini oluflturmal›d›r

8. Sa€l›k hizmetleriharcamalar›ndamerkezi devletharcamalar›n›n pay›art›r›lmal›, SGK vehanehalklar›harcamalar›n›n pay›azalt›lmal›d›r

9. SGK’nin özelhastanelerden hizmetsat›n almas› hizmetbafl›na (fee-for-services) ve vak’abafl›na (case payment)ödeme ile de€il, toptanbütçeleme (globalbutgetting) ile olmal›d›r

* Kasım-Aralık 2018 tarihliToplum ve Hekim Dergisi’ndeyayımlanan orijinalindenyazarının izniyle kısaltılarakalınmıştır.

Page 14: Barış istemenin “30 dakika” savunması olmaz!için dava açıldıSağlığı Kolu’nun ortak açıklamasında, Türkiye’nin İngiltere’den en çok plastik çöp ithal eden

14Ocak 2019

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) GenelBaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türk Ta-bipleri Birliği (TTB) geçen dönem Mer-kez Konseyi üyelerinin “Savaş Bir HalkSağlığı Sorunudur” başlıklı açıklamadolayısıyla yargılanacakları, 27 Aralık2018 günü gerçekleştirilecek dava ön-cesinde, TTB’de destek ve dayanışmaziyaretinde bulundu.

Beraberindeki milletvekilleriyle 26Aralık 2018 Çarşamba günü TTB’yi zi-yaret eden Kılıçdaroğlu, TTB MerkezKonseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıya-man, TTB Merkez Konseyi üyesi Prof.Dr. Gülriz Erişgen, TTB eski MerkezKonseyi Başkanı Dr. Bayazıt İlhan veTTB eski Genel Sekreteri Prof. Dr. ÖzdenŞener’in yer aldığı TTB heyetiyle birgörüşme yaptı.

Görüşmenin ardından, CHP Genel Baş-kanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Millet-vekili Veli Ağbaba, TTB Merkez KonseyiBaşkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman veTTB Merkez Konseyi üyesi Prof. Dr.Gülriz Erişgen’in katılımıyla bir basıntoplantısı gerçekleştirildi. Kemal Kılıç-daroğlu’nun yarın gerçekleştirilecek TTBdavası öncesinde destek amacıyla ziya-rette bulunduğunu belirten Adıyaman,ziyaret ve destek için teşekkür ederekşöyle konuştu:

“TTB olarak sağlığı sadece fizikseliyilik hali olarak görmüyoruz. Sağlıkkişinin psikolojik, fiziksel ve sosyaliyilik halidir. Sosyal iyilik halinin kap-

samında yer alan savaş karşıtı, hastalıkkarşıtı, salgınlar karşıtı her şey TTB’ninöznesidir. Kızamık salgını çıktığındaTTB aşı karşıtlığına yönelik demeçlerverir, kaçak bir yurtta ölen yavrular içindemeçler verir, bazen de tüm dünyada,Dünya Tabipler Birliği’nin bize verdiğievrensel tıp ilkelerine uygun olarak savaşkarşıtı söylemlerde bulunur ve bunailişkin açıklamalar yapar. Çünkü bizimöznemiz insandır, insan yaşamıdır, insanhayatıdır. Bununla ilgili her şeyi yapmayakararlıyız. Her tür açıklamayı yapmaya,her tür etkinliği yapmaya kararlıyız. Vebuna devam edeceğiz.”

Akıl tutulmasıKemal Kılıçdaroğlu da, TTB’nin geçen

dönem yöneticilerinin “Savaş Bir HalkSağlığı Sorunudur” başlıklı açıklamayapmaları dolayısıyla yargılanmalarını“akıl tutulması” olarak niteledi. “Bunusöyledi diye, bir doktorun yargılanmasıhangi demokraside söz konusu olabilir?Hekimin görevi zaten insanın hayatınıkurtarmak, bunun için yemin ediyorlar”diyen Kılıçdaroğlu, davanın bir an öncesonuçlanmasını ve bu hukuk garabetininbir an önce sona ermesini diledi.

Savaşın bir halk sağlığı sorunu oldu-ğunu belirten Kılıçdaroğlu, “BuyurunYemen’e bakın. 5 milyon çocuk savaşınortasında. İnsanlar birbirini kesiyor, öl-dürüyor. Emperyal güçler onlara silahveriyor. Ölen de öldüren de Müslüman.5 milyon çocuk o savaş alanının ortasında!Buyurun Suriye’ye bakın, buyurun Irak’abakın. Bir doktorun, bir hekimin, bir

hekim birliğinin, bütün bu duyarlılıklarıdikkate alarak görüş beyan etmesi kadardoğal ne olabilir? Siz niye görüş beyanettiniz diye yargılanıyor arkadaşlarımız.Bu bir akıl tutulmasıdır. Demokrasiyeaykırı bir tutumdur” diye konuştu.

Sivil toplum örgütlerinin, meslek ör-gütlerinin sadece kendi alanlarıyla değil,ülkedeki demokratik ortamla ilgili görüşbeyan etmelerinin son derece doğal ol-duğunu vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu,sağlıkta şiddetin önlenmesi konusundaadım atılmadığını ancak açıklama yaptıdiye hekimlerin yargılandığını kayde-derek, “Bu çifte standardın gerekçesine” diye sordu.

Bu hukuk garabetisona ersin

Kılıçdaroğlu, CHP’li milletvekillerinindestek amacıyla yarın gerçekleştirilecekduruşmaya da katılacaklarını belirterek,“Davanın bir an önce sonuçlanmasınıve Türkiye’nin bu hukuk garabetindenbir an önce çıkmasını arzu ederiz. Sizeve arkadaşlarınıza halkın yanında durma,halkın sağlığı için mücadele etmek,günün 24 saatinde insanların yanındaolmak gibi bir mesleğiniz var ve bumeslek herkes tarafından yapılabilecekbir meslek değildir. Biz sizlere şükranborçluyuz. Teşekkür ediyorum” diyereksözlerini tamamladı.

Tıp Dünyası ANKARA

Görüşmenin ardından, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,CHP Milletvekili Veli Ağbaba, TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof.Dr. Sinan Adıyaman ve TTB Merkez Konseyi üyesi Prof. Dr. GülrizErişgen’in katılımıyla bir basın toplantısı gerçekleştirildi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu TTB’yi ziyaret ettiCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TTB geçen dönem Merkez Konseyi üyelerinin yargılandığı dava öncesinde, TTB’ye destek vedayanışma ziyaretinde bulundu. Kılıçdaroğlu, “Bu akıl tutulması, bu hukuk garabeti bir an önce sona ersin” dedi.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Etik Ku-rulu tarafından düzenlenen Etik Bildir-geler Çalıştayı, 15-16 Aralık 2018 ta-rihlerinde Ankara’da TTB’de gerçek-leştirildi.

Ağırlıklı olarak uzmanlık derneklerive tabip odası temsilcisi olan hekimlerdenoluşan yaklaşık 90 kişinin katıldığı ça-lıştayda, eczacı, çevre mühendisi, sos-yolog, felsefeci ve avukatlardan oluşan

farklı disiplinlerden temsilciler de yeraldı. Türk Dişhekimleri Birliği (TDB),Ankara Dişhekimleri Odası ve AnkaraBarosu kurumsal olarak temsil edildi.

İlk gün 7 çalışma grubu, 15 etikbildirge başlığını çalıştı. İkinci gün buçalışmalar, tüm katılımcıların bir arayageldiği toplantıda değerlendirildi. Tümbildirgelerin, önerilen değişiklikler doğ-rultusunda düzenlenerek Ocak ayı başınakadar TTB Etik Kurulu’na iletilmesi is-tendi.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Mer-kez Konseyi, 2019 yılı itibarıylaemekli hekim maaşlarına yapılacağıduyurulan zamların tüm emekli he-kimleri kapsamamasına tepki gös-terdi. TTB Merkez Konseyi’ndenyapılan açıklamada, ilave ödemenintüm hekimlere değil, sadece EmekliSandığı emeklisi olup, makam taz-minatı almayan ve emekli olduktansonra herhangi bir sosyal güvenlikkurumu ile ilişkilendirilebilecek şe-

kilde çalışmayanlara verilmesininkararlaştırıldığı belirtilerek, maaşayrımcılığına karşı çıkıldı. Açıkla-mada, “Emeklilikte herkes eşittir,emekliler arasında ücret farklılığıyaratılmasını gerekli kılan herhangibir hiyerarşi veya statü yoktur. Bunedenle, emeklilere verilecek ilaveödemede, hangi sosyal güvenlik ku-rumuna bağlı olarak emekli olduğunabakılmamalıdır. Açıklamada, bu hak-sızlıkların yeni bir yasal düzenle-meyle giderilmesi için TTB’nin çe-şitli girişimlerde bulunduğu da bil-dirildi.

Tıp Dünyası ANKARA Tıp Dünyası

ANKARA

Emekli hekimlere maaşayrımcılığına tepki

TTB Etik BildirgelerÇalıştayı yapıldı

Page 15: Barış istemenin “30 dakika” savunması olmaz!için dava açıldıSağlığı Kolu’nun ortak açıklamasında, Türkiye’nin İngiltere’den en çok plastik çöp ithal eden

15Ocak 2019

Türk Tabipleri Birliği (TTB)eski başkanları Prof. Dr. GençayGürsoy, Prof. Dr. Özdemir Aktanve TTB eski Yüksek Onur Ku-rulu üyesi Prof. Dr. Şebnem Ko-rur Fincancı ile yine TTB veİstanbul Tabip Odası’nda (İTO)çeşitli görevlerde bulunmuş olanProf. Dr. Rezan Tunçay ile Prof.Dr. Şahika Yüksel’e, “Bu SuçaOrtak Olmayacağız” bildirisineimza attıkları için yargılandıklarıdavalarda hapis cezaları verildi.

TTB ve İTO tarafından,TTB’nin şimdiki ve eski baş-kanlarının katılımıyla 14 Aralık2018 günü düzenlenen basıntoplantısında, barış isteyen he-kimlere yönelik bu haksız, hu-kuksuz ve keyfi tutuma tepkigösterildi.

İTO Başkanı Prof. Dr. PınarSaip, 2016 yılının Ocak ayındayayımlanan barış bildirisine 1400akademisyenin imza attığını vebu bildirinin tehditvari bir şekildekarşılanmasından sonra 1400akademisyenin daha imza atarak

bildiriye destek verdiğini hatır-lattı. İmza atan akademisyenlerinsoruşturmalara uğradığını, okul-larından, kurumlarından öğren-cilerinden koparıldığını belirtenSaip, şu anda yürüyen 529 da-vanın 63’ünde cezaların kesin-leştiğini bildirdi. Saip, “Ülkedebarış istedikleri ve bu yönde birbildiriye imza attıkları için buakademisyenler hapis cezalarıile karşı karşıya. Bu akademis-yenlerin 16’sı İTO üyesi. Bizlerbu hukuksuz yargılamalara sonverilmesini, barış talebinin suçkapsamından çıkarılmasını vegerçek bir adalet mekanizmasıkurulmasını istiyoruz” diye ko-nuştu.

Hocalarımızlagururduyuyoruz!

Basın açıklamasını okuyanTTB Merkez Konseyi BaşkanıProf. Dr. Sinan Adıyaman da,“TTB Merkez Konseyi olarak,geçmiş dönemlerde MerkezKonsey başkanlığımızı yapmış,TTB ve İTO’da görev almış

meslektaşlarımıza yaşadıklarıbu haksızlık, hukuksuzluk vekeyfiyet karşısında dayanışmaduygularımızı bildiriyoruz.Ömürlerini kişisel çıkar ve ikbalbeklentisinin çok uzağında; de-mokrasi, barış, özgürlük, eşitlik,toplum sağlığı ve iyi hekimlikmücadelesi ile geçiren; hekim-lerin haklarının korunması vehalkın sağlık hakkına erişimin-deki engellerin kaldırılması mü-cadelesinde sorumluluk alan ho-calarımızla gurur duyduğumuzukamuoyuyla paylaşıyoruz” diyekonuştu.

Hukuksuzluklamücadeleyi ısrarlasürdürmeliyiz

TTB eski Merkez KonseyiBaşkanı Dr. Eriş Bilaloğlu, şuanda bir rejim inşasının söz ko-nusu olduğunu ve bu rejiminkendi siyasal kimliğine bir deadalet, hukuk monte etmek du-rumunda olduğunu belirterek,“Bu siyasal beden inşası sürecini,bu rejimin inşa sürecinde aslave asla adalet ve hukukun ola-

mayacağına dair mücadeleyisürdürmemiz gerektiği çok açık.Hukuksuzluk ortamına karşı mü-cadeleyi en üst boyutta ve ısrarlasürdürmeliyiz” dedi.

Hekimin barış istemesielzemdir

TTB geçen dönem MerkezKonseyi Başkanı Prof. Dr. RaşitTükel de, ifade özgürlüğününçok temel bir hak olduğunaişaret ederek, şiddet içermediğisürece bu hakkın kullanılmasıgerektiğini vurguladı. Akade-misyenlerin de mesleki olarakolaylara eleştirel bakmak duru-

munda olduğunu belirten Tükel,“Bugün akademisyenler üzerin-den barış talebinin yargılandığınıgörüyoruz. Her yurttaş barışıtalep etmeli ama hekim oluncabaşka nedenlerle de barışı talepetmek elzem oluyor. Sağlıklı ol-mak kişinin sosyal ortamıyla,yaşadığı çevreyle, ilişkileriyle,bunların iyileştirilmesiyle müm-kün. Her türlü çatışma ortamıda doğal olarak sağlığı bozuyor.O yüzden bizler öncelikli olarakbarışın hakim olduğu bir ortamdayaşamayı savunduk. Bugün yar-gılanan bu duruşumuzdur” diyekonuştu.

Barış mücadelecisi hekimler onurumuzdur!

Prof. Dr. GençayGürsoy:

Bu bildiriyi imzala-mamın başlıca 2 nedenivar; birincisi onur du-yarak başkanlığını yap-tığım TTB’nin yüzler-ce yıllık geçmişi olan

hekimlik değerlerinden süzülüp gelenve ne yazık ki bu ülkede suç delilisayılan Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudurşiarına sadakatle bağlı olan bir hekimolarak, hangi taraftan olursa olsun, ençok yoksul ailelerin çocuklarının ölüpgitmesi karşısında vicdanen sessiz ka-lamayışımdır. Zannediyorum TTB yö-neticiliği yapmış olmamın ve Savaş BirHalk Sağlığı Sorunudur cümlesini kul-lanmanın bedelini 1 yıllık ceza yük-seltmeyle ödettirmek istiyorlar. Umu-yorum ki bu dönem de geçmişteki ben-zerleri gibi tarihe karışacaktır.

Prof. Dr. ÖzdemirAktan:

Barış metnine imzakoyduğumuz için yar-gılanmamız ülke içinbir ayıp. Ama bu sü-reçte çok güzel olaylaratanık oldum. Barış bil-

dirisine imza atan arkadaşlarımın hiçbiriyaptığından en ufak bir şüphe duymadı.Yargılandığımız mahkemeler zannımcakes, yapıştır kararlarla yürüyor amabütün bunlar bittikten sonra bu örnekde TTB’nin ve barışı savunan insanlarınhanesine bir onur ibaresi olarak yazıla-cak. TTB geçmişten bugüne doğru adım-ları kararlılıkla attı. Geçmişte idam ce-zasına karşı duruşumuz, Gezi protesto-larında tüm baskılara rağmen ihtiyaçduyan insanlara yardım edişimiz hepböylesi doğru adımlar oldu. Bu adımlaraortak olmaktan onur duyuyorum.

Prof. Dr.ŞebnemKorurFincancı:

37. Ağır CezaMahkemesi gör-evini çok yerindeve uygun bir bi-

çimde yaptı ve bana 30 aylık birmadalya taktı. Bu madalya onurbelgemizdir, öyle hissediyorum.Sevgili Hocam Gençay Gürsoy, herzaman gıptayla baktığım, her zamanyolundan yürümeye çalıştığım ho-camdı. Onun artırılmış cezası veek dosyalarını duyunca acaba banada böyle bir madalya takarlar mıdiye umut etmiştim. Umudumu boşaçıkartmadılar. Ben de madalyamıaldım. Bu bir ödül ve bu insan hak-ları mücadelemizin ne kadar yerindeolduğunu gösteriyor.

Prof. Dr. ŞahikaYüksel:

Mahkemelerde bizleridinlemeyen ve değersizleş-tirmeye çalışan insanlarınkarşısında hak aramaya ça-lışıyoruz. Genelde suç veceza arasında bir ilişki var-dır ve bir suçluluk duygusuvardır. Ben ve birçoğumuzbu imzayı attığımız içinsuçluluk duymuyoruz. Suç-luluk duygusunu başkala-rına bırakıyoruz.

Barış mücadelesi sürecek

Tıp DünyasıHABER MERKEZİ

TTB eski başkanları Prof. Dr. Gençay Gürsoy ve Prof. Dr. Özdemir Aktan ile TTB eski Yüksek Onur Kurulu üyesi Prof. Dr. Şebnem KorurFincancı’ya, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisine imza attıkları için yargılandıkları davalarda hapis cezaları verildi. TTB, hapiscezalarına tepki göstererek, barış isteyen tüm hekimlerle dayanışma içinde olduğunu bildirdi.

Page 16: Barış istemenin “30 dakika” savunması olmaz!için dava açıldıSağlığı Kolu’nun ortak açıklamasında, Türkiye’nin İngiltere’den en çok plastik çöp ithal eden

Ocak 201916

Türk Tabipleri Birliği (TTB)Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi(STED) tarafından düzenlenenfotoğraf yarışması sonuçlandı.Yarışmada, Büyük Ödül’e İs-mail Aybey’in “Pekmez Kay-natma” adlı fotoğrafı değergörüldü.

2018 TTB STED FotoğrafYarışması’nın 2018 yılı kaza-nanları belli oldu. İbrahim De-mirel, Dr. Mehmet Gökağaç,Dr. Orhan Odabaşı'nın yer al-dığı, Dr. Mehmet Beyazovave Hafize Kaynarca’nın ma-zeret bildirerek katılamadığıSeçici Kurul toplantısı 28 Ara-lık 2018 Cuma günü TTB’degerçekleştirildi.

Başvuran 20 kişinin 81 fo-toğrafı arasında değerlendirme

yapan Seçici Kurul, 40 fotoğ-rafı sergilenmeye değer buldu.Daha sonra bu 40 fotoğraf içe-risinden STED’in 2019 yılıkapaklarında yer alacak 6 fo-toğraf belirlendi. Bu fotoğraflararasında yapılan değerlendir-mede ise;

- İsmail Aybey'in “PekmezKaynatma” adlı fotoğrafı Bü-yük Ödül’e,

- Kamile Kurt'un “Baloncu”adlı fotoğrafı Başarı Ödülü’ne,

- İsmail Aybey'in “Tütün Ço-cukları" adlı fotoğrafı BaşarıÖdülü’ne,

- Kamile Kurt'un “Zaman”adlı fotoğrafı Başarı Ödülü’ne,

- Engin Ayyıldız'ın “Hemşi-re” adlı fotoğrafı Jüri ÖzelÖdülü’ne,

- Kemal Göl'ün “Bakış” adlıfotoğrafı Galeri Sanat YapımÖdülü’ne değer bulundu.

Behçet Aysan ve Metin AltıokŞiir Ödülleri Töreni, 24 Aralık2018 tarihinde, İstanbul’da Ce-mil Candaş Şişli Kent KültürMerkezi’nde gerçekleştirildi.

Bu yıl, Sivas katliamının 25.yılı nedeniyle, katliamda yaşa-mını yitiren iki büyük şair anı-sına düzenlenen iki ayrı şiir ödültöreni bir defaya mahsus olmaküzere birleştirildi. Türk TabipleriBirliği (TTB) tarafından bu yıl22. kez düzenlenen Behçet AysanŞiir Ödülü Töreni ile KırmızıKedi Yayınevi tarafından 11.kez düzenlenen Metin AltıokŞiir Ödülü Töreni, Şişli Beledi-yesi’nin katkılarıyla gerçekleş-tirildi. Ödül törenine TTB Mer-kez Konseyi Başkanı Prof. Dr.Sinan Adıyaman, TTB geçendönem Merkez Konseyi BaşkanıProf. Dr. Raşit Tükel ve İstanbulTabip Odası (İTO) yöneticilerikatıldı.

Törenin açış konuşmalarını

Behçet Aysan’ın kızı Eren Aysanve Metin Altıok’un kızı ZeynepAltıok gerçekleştirdiler. TTBBehçet Aysan Şiir Ödülü SeçiciKurulu’nda yer alan gazeteci-yazar Doğan Hızlan bir konuşmayaparak, her iki şairin de Türkşiirinin büyük ustaları olduğunusöyledi.

TTB Merkez Konseyi BaşkanıProf. Dr. Sinan Adıyaman buradayaptığı konuşmada, iki büyükşairin katledilmesinin üzerinden25 yıl geçmesine karşın, ne yazıkki Türkiye’de sorunların değiş-mediğini kaydetti. Adıyaman,

“25 yıl sonra bugün Türkiye’dehâlâ aynı sorunlarla boğuşuyo-ruz. Hâlâ demokrasiden, eşit-likten, özgürlükten, adalettensöz edenler bizzat iktidar tara-fından hedef gösteriliyorlar. İk-tidar, “kendinden olmayanlar”üzerindeki baskısını artıraraksürdürüyor. Gençler işsiz bıra-kılıyor, eğitim, çalışma, sosyalgüvenlik hakları engelleniyor.Akademisyenler yargılanıyor,hatta ceza alıyorlar. Barış iste-mek hâlâ suç sayılabiliyor” diyekonuştu.

Behçet Aysan, Metin Altıok

ve Sivas katliamında tüm yaşa-mını yitirenler ile ödülü alma-sından kısa süre sonra yaşamınıkaybeden şair Refik Durbaş’ısaygıyla andığını belirten Prof.Dr. Adıyaman, Metin Altıok ŞiirÖdülünü alan şair Cevat Çapan’ıkutlayarak ve törene emeği ge-çenlere teşekkür ederek konuş-masını tamamladı.

“Şayeste” ve “SonDuraktan Bir Önce”

Seçici kurulunda Doğan Hız-lan, Ahmet Telli, Ali Cengizkan,Cevat Çapan ve Turgay Fişek-çi’nin yer aldığı 22. Behçet Ay-san Şiir Ödülü’ne “Şayeste” adlıkitabıyla, 30 Kasım’da hayatınıkaybeden Refik Durbaş değergörüldü. Ödül, Türk TabipleriBirliği Başkanı Sinan Adıyamanve İstanbul Üniversitesi ÖğretimÜyesi Prof. Dr. Raşit Tükel ta-rafından Refik Durbaş’ın hayatarkadaşı Bilge Durbaş’a veril-di.

Seçici kurulunda Ahmet Telli,

Ali Cengizkan, Eray Canberk,Haydar Ergülen ve Şükrü Er-baş’ın yer aldığı 11. Metin AltıokŞiir Ödülü’ne ise “Son DuraktanBir Önce” adlı son kitabıyla Ce-vat Çapan değer görüldü. CevatÇapan’a ödülünü, Kırmızı KediYayınevi’nin sahibi Haluk Hep-kon verdi. Çapan, “Böyle güzelbir gerekçeyle bu ödülü aldığımiçin çok mutluyum. Biz bu ak-şam kayıplarımızı anıyoruz. Beh-çet Aysan’ın sessiz çığlığını,Metin Altıok’un uslanmaz sev-gisini ve Refik Durbaş’ın şiir-lerindeki yaralı kuş sesini du-yuyoruz. Burada olduğum içinçok mutluyum” diye konuştu.

Törenin ardından Sevinç Er-bulak, Hakan Gerçek, Cem Dav-ran, Zuhal Olcay, Güvenç Dağ-üstün ve Selva Erdener tarafın-dan Metin Altıok ve Behçet Ay-san’ın hayatları ve şiirlerindenoluşan bir dinleti sunuldu. Sa-natçılara piyanoda İbrahim Ya-zıcı, kemanda ise Elif Naymaneşlik etti.

Tıp Dünyası ANKARA

Şiirin büyük ustaları ortak törenle anıldıSivas katliamının 25. yılı nedeniyle, katliamda yaşamını yitiren iki büyük şair anısına düzenlenen iki ayrı şiir ödül töreni birleştirildi. BehçetAysan ve Metin Altıok Şiir Ödülleri Töreni 24 Aralık 2018 günü İstanbul’da gerçekleştirildi.

2018 TTB STED Fotoğraf Yarışması sonuçlandıTıp Dünyası ANKARA