bediüzzaman said nursî - online kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ...

522

Upload: others

Post on 09-Feb-2020

9 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ
Page 2: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Bediüzzaman Said Nursî

Page 3: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ
Page 4: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

1

باس�م� م�ن� (تس�ب�ح� له� الس�م�و�ات� الس�ب�ع� و�اال�ر�ض� و�م�ن�ف.يهن� و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.) الس�ال+م� ع�لي�&%م�

و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�كJاته� بع�دد ح�ر�وف ر�س�ائ.B.Cلنور الم�&?توب�ة.1و�الم�قر�وىTة. و�الم�تم�ثلة. ف.ىاله�و�اء4 ا4ل8 ي�و7م� الق.ي�ام�، ام.ين�

Aziz, sıddık, mübarek kardeşlerim ve hizmet-i Kur’âniyeve imaniyede ihlâslı ve kuvvetli ve şanlı arkadaşlarım,

Cenâb-ı Hakka hadsiz şükür ve hamd ederim ki,İhtiyarlar Risalesindeki ümidimi ve MüdafaatRisalesindeki iddiamı sizinle tasdik ettirdi.

Evet, 2

ا4ل�8 اال�زل م.ن� الذر�ات بع�دد الح�م�د ل.LMه. sizinle otuz bine mukabilاال�ب�د gelen otuz Abdurrahman’ı,

belki yüz otuz, belki bin yüz otuz Abdurrahman’ıRisaletü’n-Nur’a ihsan etti. Hem unutulmayan, her vakityanımda bulunan kardeşlerim, Risale-i Nur’a sizin gibi pekciddî sahip ve muhafız ve vâris ve hakikatbîn vekıymetşinas zâtların benim yerimde benden daha kuvvetli,

Page 5: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

ihlâslı olarak vazife-i Kur’âniye ve imaniyede çalıştıklarınıgördüğümden, kemâl-i ferah ve sürur ve itminan veistirahat-i kalble ecelimi ve mevtimi ve kabrimikarşılıyorum, bekliyorum.

1. “Yedi gökle yerin ve onların içindekilerin Onu tesbih ettiği ve herşeyinancak Onu övüp tesbih ettiği” (İsrâ Sûresi, 17:44) Zât olan Allah’ınadıyla.Yazılan, okunan ve kıyamet gününe kadar havada temessül eden Nurrisalelerinin harfleri adedince Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi sizinüzerinize olsun.2. Ezelden ebede kadar bütün zerreler sayısınca Allah’a hamd olsun.

Ben, sizi yazılarınızda ve hatırımdan çıkmayanhidematınızda günde müteaddit defalar görüyorum. Vesize olan iştiyakımı tatmin ediyorum. Siz de bu biçarekardeşinizi risalelerde görüp sohbet edebilirsiniz. Ehl-ihakikatin sohbetine zaman, mekân mâni olmaz; mânevîradyo hükmünde biri şarkta, biri garpta, biri dünyada, biriberzahta olsa da rabıta-i Kur’âniye ve imaniye onlarıbirbiriyle konuşturur.

Mâşaallah, bârekâllah “Kerâmât-ı Aleviye”ninRisaletü’n-Nur’a imzasını bu zamanda tam tasdik ettirenkerâmât-ı kalem-i Alevî (Ali) ve Kur’ân’a çok kıymettarhizmeti ve Mu’cizat-ı Ahmediyenin (a.s.m.) harika birkerametini gözlere gösteren ve Kur’ân’ın altın bir anahtarıolan kalem-i Hüsrevî, değil yalnız bizleri, belki ruhânîlerive melekleri de sevindiriyorlar.

Bu defa, elmas kalemli mübarekler tarafından bir sualvar. Şimdilik cevap elimde değil. Eğer elime verilse, sizegelir. Hergün hâtırımda bulunan Rüştü, Re’fet, Süleyman,

Page 6: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

B. M. ve H. K. ve Abdullah ve sair isimlerini beyanetmediğim kıymettar kardeşlerimle hususîkonuşmadığımdan gücenmesinler. Çünkü hizmetinizinazameti ve ehemmiyeti ve muârızların kuvveti ve şeytanetinispetinde ihtiyata ve dikkate mecburuz.

Hâfız Aliile Hüsrev’in birbirleriyle ciddî bir mahviyetiçinde kardeşlik irtibatları, Risale-i İhlâsın tam sırrınamazhar olduğunuzu bana ihsas etti, ümitlerimi fevkalâdekuvvetlendirdi.

Ben daha ziyade yazacaktım, fakat şimdi birisipostahaneye gitmek üzere olduğu için acele ettiğinden kısakestim.

Duanıza muhtaç

ع. س .

Page 7: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

2

1باس�م.ه.2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�كJاته� بع�دد ع�اش.ر�ات3د�قائ.ق^ اي�ام� الف.ر�اق

1. Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Onu hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran ve minnetleanıpşânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardan tenzih etmesin).”İsrâSûresi, 17:44.3. Ayrılık günlerindeki dakikaların âşireleri adedince Allah’ın selâmı, rahmetive bereketi sizin üzerinize olsun.

Aziz, sıddık kardeşlerim ve hizmet-i Kur’âniyedekuvvetli, dirayetli arkadaşlarım,

Bu zamancemaat zamanıdır. Ehemmiyet ve kıymet,şahs-ı manevîye göre olur. Maddî ve ferdî ve fâni şahsınmahiyeti nazara alınmamalı. Hususan benim gibi birbiçarenin kıymetinden bin derece ziyade ehemmiyetvermekle, bir batmanı kaldırmayan zaif omuzuna binlerbatman ağırlığı yüklense, altında ezilir.

Lillâhilhamd, Risaletü’n-Nur, bu asrı, belki gelenistikbali tenvir edebilir bir mu’cize-i Kur’âniye olduğunu

Page 8: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

çok tecrübeler ve vâkıalarla körlere de göstermiş. Ona aitmedh ü senânız tam yerindedir; fakat bana verdiğinizden,binden birine de kendimi lâyık göremem. Yalnız, pekbüyük bir nimete ve muvaffakiyete sizin gibi hakikatlitalebelerin iştirak ve sa’y ve gayretleriyle mazhariyetimnoktasında, Risale-i Nur hesabına ebede kadar iftiharederim.

Nur iskele memuru Sabrikardeş, Sabri, Süleyman veHüsrev üçünüz sohbetinde, benim de iki cihette, belki üçcihette iştirakim var.

Nur fabrikasınam sahibi Hâfız Ali kardeş,

Fevkalâde mektubun, ehemmiyetsiz şahsiyetim hariçkalmak şartıyla, bana harika göründü. Senin hâlis veyüksek dirayetin terakkide olduğunu gösterdi. Bana, “İşteçok Abdurrahman’ları taşıyan bir Ali” dedirdi.

Mustafa’lar, Küçük Ali, mübarek ve münevver kardeşler,

Mektubunuz Büyük Ali’nin mektubu gibi acip birhakikati ifade eder. O hakikat, Risale-i Nur hakkında haktır.Fakat benim haddim değil ki, o hududa gireyim.

Evet, 1.fermân etmişع�لم�اء� ام�ت.8 كJاcنبي�اء4 ب�ن.8 ا4س�ر�ائ.يل�

Gavs-ı Âzam Şâh-ı Geylânî, İmam-ı Gazâlî, İmam-ıRabbânî gibi hem şahsen, hem vazifeten büyük ve harikazâtlar, bu hadisi, kıymettar irşâdatlarıyla ve eserleriylefiilen tasdik etmişler. O zamanlar bir cihette ferdiyetzamanı olduğundan, hikmet-i Rabbaniye onlar gibi feridleri

Page 9: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

ve kudsî dâhileri ümmetin imdadına göndermiş.

1. “Ümmetimin âlimleri İsrâiloğullarının peygamberleri gibidir.” Bu hadis-işerif kaynaklarda haber-i meşhur olarak geçmektedir. el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ:2:64; Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, 1:107.

Şimdi ise, aynı vazifeye, fakat müşkilâtlı ve dehşetlişerait içinde, bir şahs-ı mânevî hükmünde bulunanRisaletü’n-Nur’u ve sırr-ı tesanüdle bir ferd-i feridmânâsında olan şakirtlerini bu cemaat zamanında omühim vazifeye koşturmuş. Bu sırra binaen, benim gibi birneferin ağırlaşmış müşiriyet makamında ancak birdümdarlık vazifesi var.

Re’fetkardeş,

Seninle hiç olmazsa her dört günde bir kere görüşmeyeihtiyaç ve iştiyakım varken, dört sene sonra hususîgörüşebildik. Senin gibi hem kıymettar, tesirli diliyle vekuvvetli, letafetli kalemiyle Risaletü’n-Nur’a çokehemmiyetli hizmet edenler her vakit hatırımda mânevîmuhataplarım ve hayalen yanımda hazırarkadaşlarımdırlar. Risaletü’n-Nur’un fevkalâde tesirliintişarı nazar-ı dikkati celb etmesinden, şimdilik ziyadeihtiyat lâzımdır. İktisat Risalesiyle ÇocuklarınTaziyenamesi risaleleri gönderilse münasiptir.

Umum kardeşlerime, hususan haslarına birer birerselâm ve dua ederim. Ve o mübarek ve kıymettararkadaşlarımın hatırları için hem akrabalarını, hemkaryelerini kendi akrabam ve karyem içine alıp öylece duaederek mânevî kazançlarıma teşrik ediyorum.

Page 10: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

3

Aziz, sıddık, fedakâr vefâkâr kardeşlerim,

Sizlerle muhabere edemediğimin sebebi, fevkalâde birdikkat ve tazyik ve tecrid altında bulunduğumdur. Hâlık-ıRahîmime hadsiz şükürler olsun ki, kuvvetli bir sabır vetahammülü ihsan ederek suikasıtlarını akîm bıraktı. Buradamüfarakat zamanımın herbir ayı bir sene haps-i münferidhükmünde ezici olduğu halde, dualarınız berakâtıyla,inâyet-i İlâhiye her günümü bir ay kadar mes’udâne birömre çevirdi. Benim istirahatim cihetinde meraketmeyiniz; rahmetin iltifatı devamdadır.

Sabrikardeş,

Sabırlı ol; ehemmiyetsiz ve zararsız olan vehmî ve asabîhastalığına ehemmiyet verme. Şifaya dua edilmekleberaber, zararsız, hatarsızdır. Çünkü, eğer hatarat, seyyieise, nasıl ki âyinede temessül eden pislik, pis değil; veâyinedeki yılan sureti ısırmaz ve ateşin timsali yakmaz.Öyle de, kalbin ve hayalin âyinelerinde rızasız, ihtiyarsızgelen pis ve çirkin ve küfrî hatıralar zarar vermezler. Çünküilm-i usulde tasavvur-u küfür, küfür değil; ve tahayyül-üşetm, şetm olmaz. Hasene ise, nuranî olduğundan,

Page 11: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

tasavvur ve tahayyülü dahi hasenedir. Çünkü âyinedenuranînin timsali ziya verir, hâsiyeti var; kesifin misaliölüdür, hayatsızdır, tesiri yoktur. Eğer sair teellümât-ıruhaniye ise, sabra, mücahedeye alıştırmak için Rabbanîbir kamçıdır. Çünkü, emn ve ye’sin vartasına düşmemekhikmetiyle, havf ve reca müvazenesinde sabır ve şükürdebulunmak için kabz—bast hâletleri celâl ve cemaltecellîsinden intibah ehline gelmesi, ehl-i hakikatçemedâr-ı terakki bir düstur-u meşhurdur.

Şamlı Tevfik’in ihtiyatını takdir etmekle beraber, eskikıymettar hizmetlerinin onun defter-i a’mâline daimî birsurette yazı yazmaları için, o dahi dâimî çalışması gerekti.Şükür yine, elmas kalemiyle vazifesine başlaması, ruhumuümitler ve iştiyaklarla neş’elendirdi, Barla hayatını hasretlehatırlattı.

Sabrikardeş,

İmamet vazifesinde Risaletü’n-Nur’a zarar yok; ruhsatlaamel niyetiyle şimdilik çekilme.

Hüsrevkardeş,

Beşinci Şuanın kıymetini tam beyan ve takdirin beni çokmesrur etti. İkinci defa yaldızlı bir Kur’ân’ı yazdığın, benifevkalâde müferrah etti. Hem, benim için de yeni risalelerimübarek kaleminleHAŞİYE-1 istinsah ettiğin, beniminnettarlık hissinden mesrûrâne ağlattı.

Haşiye-1 Medâr-ı hayret bir lûtf-u bereket: Gül fabrikasının kâtipliğiyleRisaletü’n-Nur’a intisap eden Hüsrev, iki buçuk sene evvel bir küçük şişegülyağı göndermişti. Mütemadiyen istimal ettiğim halde daha bitmedi, devam

Page 12: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

eder. Kardeşiniz Emin yanımdadır. Bu berekete şehadet eder, hem size selâmeder.

Rüştüve Re’fet’in sıhhatleri ve kemâl-i sadakat vesebatları hazin endişelerimi izale etti. Isparta talebelerihatırları için, ben Isparta’yı kendi karyem (Nurs) ileberaber duamda dahil ediyorum. Hattâ emvâtına, Nursemvâtı gibi dua ediyorum, hakikî vatanım ve memleketimnazarıyla o vilâyete bakıyorum.

Makinesi kuvvetli Alikardeş,

Sizlerin hâlisâne ve ciddî faaliyetinizden, Risale-i Nur’asizler gibi sarsılmaz çok talebeler zuhur ve devamettiklerini ümit ederdim. Bildiğim Abdullah gibi vebilmediğim umum kardeşlerime selâmımı ve bütünmanevî kazançlarıma onları teşrik ettiğimi tebliğ ediniz.Muhaberemde isimlerini yazmadığım ve hatırımdayazdığım kıymettar kardeşlerimle çok alâkadarım.

Kardeşlerim, çok ihtiyat ediniz, münafıklar çoktur.Mümkün oldukça risalelerin buradan irsal edildiğinisöylemeyiniz; tâ Risale-i Nur hizmetine zarar gelmesin.Maatteessüf, ben burada bütün bütün yalnız kaldığım için,çok ehemmiyetli hakikatler yazılmadan, kaydedilmedengeldiler ve gittiler. Kuleönü’nün hâlis ve ciddî ve mübarekçalışkanlarına ve İslâm köyünün sadık ve gayretli vekesretli talebelerine ve Barla’da vefadar ve kıymetlidostlarıma ve bilhassa Eğirdir’de fedakâr ve vefadar Hakkıve Mehmed gibi kardeşlerime ve sair umum ihvanımabinler selâm ve dualar.

Page 13: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Dualarınıza kuvvetli itimat eden ve çok muhtaç bulunankardeşiniz

Said Nursî

Page 14: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

4

Aziz, sıddık ve fedâkâr ve vefâkâr kardeşlerim vehizmet-i Kur’âniye ve imaniyede kuvvetli ve kıymetli veçalışkan ve muktedir arkadaşlarım,

Bu dünyada benim için medâr-ı tesellî sizlersiniz vehakkınızda büyük ümitlerimi doğru çıkardınız. Cenâb-ı Haksizden ebeden razı olsun. Âmin.

İrsâlâtınız ve bilhassa Onuncu Söz buraya o derecefâide verdi ki, herbir sahifesine mukabil, elimden gelseydi,büyük bir hediye verirdim. Çoktan beri göremediğimiçin,ben hangisini okursam “En birinci budur” derdim. Ötekinebakardım “Bu birincidir.” Daha öbürüsüne baktıkça hayretederek kat’î kanaatim geldi ki, Risaletü’n-Nur’un kitaplarıbirbirine tercih edilmez. Herbirinin kendi makamındariyaseti var. Ve bu zamanı tenvir eden bir mu’cize-imâneviye-i Kur’âniyedir.

Evet, bu asrın ehemmiyetli ve mânevî ve ilmî birmürşidi olan Risaletü’n-Nur’un heyet-i mecmuası, sairşahsî büyük mürşidler gibi kendine muvafık ve hakikat-iilmiyeye münasip olarak, birkaç nevide ve bilhassahakaik-i imaniyenin izharında, intişarında azîm kerametleri

Page 15: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

olduğu gibi, üç keramet-i zâhiresi bulunan Mu’cizât-ıAhmediye, Onuncu Söz ve Yirmi Dokuzuncu Söz veÂyetü’l-Kübrâ gibi çok risaleleri dahi herbiri kendinemahsus kerametleri bulunduğunu çok emâreler ve vâkıalarbana kat’î bir kanaat vermiş. Hattâ sekeratta bulunantalebelerine imanını kurtarmak için bir mürşid gibiyetiştiğine, müteaddit vâkıalar şüphe bırakmıyor. “Bir saattefekkür, bir sene ibadet-i nâfile hükmünde...” 1 Bir misali,Nurun Hizb-i Ekberidir diye müşahede ettim ve kanaatgetirdim.HAŞİYE-1

1. el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ,1:310; Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn, 4:409 (Kitâbu’t-Tefekkür); el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, 1:78.Haşiye-1 Âyetü’l-Kübrâ’nın üçüncü menzilinin başında, Ahmed-i Fârûkî Risale-iNur hakkında demiş ki: “Mütekellimînden biri gelecek, bütün hakaik-iimaniyeyi kemâl-i vuzuh ile beyan ve ispat edecek.” Zaman ispat etti ki, oadam, adam değil, belki Risale-i Nur’dur. Ehl-i keşif, Risale-i Nur’u ehemmiyetsizolan tercümanı suretinde keşiflerinde müşahede etmişler, “bir adam” demişler.

Sizlere Risaletü’n-Nur’un Hizb-i Ekberini ve Kur’ân’ınHizb-i Âzamını göndermek isterdim. Fakat Hizb-i Âzamçok uzun olduğundan daha yazdıramadım. Hizb-i Ekberise, tercüme etmek istedim, şimdilik vazgeçtim. Sizin gibikardeşlerin tercümeye muhtaç olmadığınızı düşünüp,yalnız Arabî suretini göndereceğim, inşaallah.

Sizlere evvelce Âyetü’l-Kübrâ’nın Birinci Makamınınhülâsası namıyla gönderdiğim parça, o Hizbin esasıdır.İhtiyarsız, o esasa küçük fıkralar ve bazı kayıtlar ilâveedildiği vakit, birden başka bir şekil aldı; inkişaf ve inbisatederek Âyetü’l-Kübrâ’nın misal-i müsağğarı gibi şehadet-itevhidiyesi parladı; mânâları ziyalandı, ruhuma, kalbime,

Page 16: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

fikrime büyük bir inşirah vermeye başladı. Ben de enyorgunluk ve usanç zamanımda onu mütefekkirâneokudum, büyük zevk ve şevk hissettim.

Page 17: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

5

Bir suale cevap olarak yazdığım bir fıkrayı, size defâidesi olur ihtimaliyle beyan ediyorum:

Evliya divanlarını ve ulemanın kitaplarını çok mütalâaeden bir kısım zâtlar taraflarından soruldu: “Risaletü’n-Nur’un verdiği zevk ve şevk ve iman ve iz’ân onlardan çokkuvvetli olmasının sebebi nedir?”

Elcevap: Eski mübarek zâtların ekseri divanları veulemanın bir kısım risaleleri imanın ve mârifetinneticelerinden ve meyvelerinden ve feyizlerindenbahsederler. Onların zamanlarında imanın esasatına veköklerine hücum yoktu ve erkân-ı iman sarsılmıyordu.Şimdi ise köklerine ve erkânına şiddetli ve cemaatli birsurette taarruz var. O divanlar ve risalelerin çoğu hasmü’minlere ve fertlere hitap ederler; bu zamanın dehşetlitaarruzunu def edemiyorlar.

Risaletü’n-Nur ise, Kur’ân’ın bir mânevî mu’cizesi olarakimanın esasatını kurtarıyor ve mevcut imandan istifadecihetine değil, belki çok deliller ve parlak burhanlarlaimanın ispatına ve tahkikine ve muhafazasına veşübehattan kurtarmasına hizmet ettiğinden, herkese bu

Page 18: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

zamanda ekmek gibi, ilâçgibi lüzumu var olduğunudikkatle bakanlar hükmediyorlar.

O divanlar derler ki: “Velî ol, gör; makamata çık, bak,nurları, feyizleri al.”

Risaletü’n-Nur ise der: “Her kim olursan ol; bak, gör.Yalnız gözünü aç, hakikati müşahede et, saadet-iebediyenin anahtarı olan imanını kurtar”.

Hem Risaletü’n-Nur, en evvel tercümanının nefsiniiknaa çalışır, sonra başkalara bakar. Elbette nefs-iemmaresini tam ikna eden ve vesvesesini tamamen izaleeden bir ders, gayet kuvvetli ve hâlistir ki, bu zamandacemaat şekline girmiş dehşetli bir şahs-ı mânevî-i dalâletkarşısında tek başıyla galibâne mukabele eder.

Hem Risaletü’n-Nur, sair ulemanın eserleri gibi, yalnızaklın ayağı ve nazarıyla ders vermez; ve evliya misilliyalnız kalbin keşf ve zevkiyle hareket etmiyor. Belki akıl vekalbin ittihad ve imtizacı ve ruh ve sair letâifin teavünüayağıyla hareket ederek evc-i âlâya uçar. Taarruz edenfelsefenin değil ayağı, belki gözü yetişmediği yerlere çıkar,hakaik-i imaniyeyi kör gözüne de gösterir.

Page 19: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

6

Aziz, tam sıddık kardeşlerim,

Benim, bu dünyada medâr-ı tesellîm ve sürurumsizlersiniz. Eğer sizler olmasaydınız, bu dört sene azabadayanamazdım. Sizin sebat ve metanetiniz, bana dakuvvetli bir sabır ve tahammülü verdi. Birden hatıra gelendört nokta:

Birincisi: Kardeşlerim, bu zelzele benim itikadımda“şakk-ı kamer” gibi bir mu’cize-i Kur’ân’dır; enmütemerridi dahi tasdike mecbur eder bir vaziyete girdi.

İkincisi: Eski zamandan beri hiçbir cemaat, Risale-iNur’un şakirtleri kadar hak ve hakikat mesleğinde pek çokiş görmekle beraber, pek az zahmetle kurtulmamışlar.Bizim hizmetimizin ondan birini yapanlar, zahmetimizin onmislini çekmişler. Demek biz, daima “Şükür veelhamdülillâh” dedirten bir haldeyiz.

Üçüncüsü: Ben gönderilen risaleleri mütalâa ettim. Birkısım hakikatleri mükerrer gördüm. Makam münasebetiyletekrar edilmiş. Benim arzu ve belki ihtiyarım olmadanniçin böyle olmuş, kuvve-i hafızama gelen nisyandansıkıldım. Birden, şiddetli bir ihtarla “On Dokuzuncu Sözün

Page 20: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

âhirine bak” denildi. Baktım, risalet-i Ahmediyenin (a.s.m.)mu’cize-i Kur’âniyesinde tekraratının çok güzel hikmetleri,tam tefsiri olan Risaletü’n-Nur’da tamamıyla tezahür etmiş.O tekrarat, o hikmetler için tam yerinde ve münasip velâzım olmuş.

Hem Lütfü, hem Abdurrahman, hem HâfızAlihükmünde Küçük Ali sizin namınıza da YirmiDokuzuncu Lem’a-i Arabiyenin tefsir ve tercümesiniistemiş. Benim şimdi onunla meşgul olmaya ne vaktim varve ne de halim müsaade eder. İnşaallah ileride Risaletü’n-Nur’un başka bir şakirdi o vazifeyi yapacak.

Hem Yirminci Mektupla Otuz İkinci Söz bir derece o

Lem’ayı izah ederler. Hazret-i Ali (r.a.) iki defa تقاد� س.ر�اج�1النور س.رeا

sırrıyla, perde altında gizli parlamasına işareti,

bizi ihtiyata sevk ve emreder.

Bir meseleye gayet kısacık bir remizle zekâvetinize,fehminize havale ediyorum:

Sual: “Yerin korkudan titremesi ve hiddeti neden Rus’agelmiyor ve yalnız ...?”

Cevap: Çünkü nesholup tahrif olmuş bir dine karşıdinsizlikle ihanet başka. Ve hak ve ebedî bir dine karşıihanet ise, yeri titretiyor, kızdırıyor.

Mukaddeme-i haşriyenin makamatını istiyorsunuz.Şimdiki vaziyetim hiçbir vecihle müsaade etmediği gibi,

Page 21: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

haşre dair yazılan hakikatler, burhanlar umuma nispetenihtiyaca tam kâfi olduğundan, çabuk yazmasına mânenicbar edilmiyorum. Bir parça tehir edildi ve tâcil edilmedi.Hem ben burada kayıtlar altındayım,

2الص�ب�ر� م.فتاح� الفر�ج� و�السfر�ور

1. Siracü’n-Nur (Nur Kandili) gizliden gizliye yanıp intişar eder; yayılır.2. “Sabır, ferahlık ve genişliğin anahtarıdır.” el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 2:21.

Page 22: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

7

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

كJاته� 3الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�

Aziz, sebatkâr, fedâkâr, sıddık kardeşlerim,

Evvelâ: Gelecek bayramınızı tebrik ederim. 4

و�الفج�ر ع�شر kasem-iو�لي�ال Kur’âniyle fevkalâde kıymetleri

tahakkuk eden o mübarek gecelerde ve seherlerdemübarek kardeşlerimin mübarek duaları hem bana, hemehl-i imana çok bereketli ve nurlu olmasını rahmet-iRahmân’dan niyaz ederim.

Saniyen: Size bir küçük sehvin büyük bir nükte-igaybiyesiyle, karşı sahifedeki haşiyeyi, mevkilerindeyazmak için gönderdim.

Salisen: Hulûsi’nin bir gailesi var diye hissediyorum.Merak etmesin, Risale-i Nur’un şakirtlerine inâyet verahmet, nezaret ve himayet ederler. Dünyanın meşakkatlerimadem sevap verir, geçerler; o musibetlere karşı sabır

Page 23: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

içinde şükürle, metanetle mukabele edilmek gerektir. Hemo, hem sizler bütün dualarımda ve kazançlarımda benimleberabersiniz.

Rabian: Risaletü’n-Nur, kendi kendine Kur’ân’ın himayetive hıfz-ı Rabbânî altında intişar ediyor. İmâm-ı Ali (r.a.) ikidefa sırren, sırren demesi işaret eder ki, perde altında dahaziyade feyiz ve nur verir. Sizin gibi kardeşlerim, zamanınsarsıntılı hâdisâtına karşı—şimdiye kadar gibi—yine tam

mukavemet eder ümidindeyim. م�ن� ام�ن� بالقدر ام.ن� م.ن�5ال&Jدر

düsturumuz olmalı.

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.4. “Yemin olsun fecre. Ve on geceye.” Fecir Sûresi, 89:1,2.5. Kadere iman eden, kederden emin olur.

Page 24: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

8

Aziz kardeşlerim,

Bilmukabele bayramınızı tebrik ederim.

Sıhhatimi soruyorsunuz. Buranın çok şiddetli kışı veodamın çok soğuğu ve üç hazin gurbetin tesiri ve üç asabîhastalığın sıkıntısı ve bütün bütün yalnızlıkla kabil-itahammül olmayacak çok zahmetlere maruz olduğumhalde, Hâlıkıma hadsiz şükrederim ki, her derdin en kudsîdermanı olan îmanı ve îman-ı bilkaderden, kazâya rızailâcını imdadıma gönderdi, tam sabır içinde şükrettirdi.

Page 25: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

9

Aziz ve sıddık ve hâlis kardeşlerim,

Rabb-i Rahîmime hadsiz şükür olsun ki, sizin gibileriRisaletü’n-Nur’a sahip ve nâşir ve muhafız halk etmiş;benim gibi âciz bir biçarenin zaif omuzundaki ağır yüküçok hafifleştirmiş.

Kardeşlerim, bu defa üç mektubunuzda birden üçHulûsi, üç Sabri, üç Hakkıgibi kıymettar dokuz kardeşigördüm. Hapiste, Abdurrahman’ın pederi yerinde benimelbiselerimi yamalayan Hakkı’nın, ciddî ve hakikatliuhuvvetini ve talebeliğini tahminimden daha ileri terakkiettiğini bildim, çok mesrur oldum.

Sabrikardeş,

Beni saran ve bağlayan ağır kayıtlara ehemmiyetvermiyorsun. Halbuki buradaki evhamlı ehl-i dünyabenimle pek fazla meşgul ve alâkadardırlar. Hattâ... hattâ...hattâ... Her neyse...

Hem benim hakkımda, bin derece haddimden ziyadehüsn-ü zanla kıymet ve makam vermek, yalnız Risale-i Nurnamına ve onun hizmeti ve Kur’ân elmaslarının dellâllığı

Page 26: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

hesabına kabul olabilir. Yoksa, hiç ender hiç olan şahsımitibarıyla kabule hakkım yok. Parlak ve çalışkan kalemiylehem Risaletü’n-Nur’un hem bizim hatıralarımızda çokehemmiyetli mevki tutan ve yerleşen Hâfız Tevfik’inyazdığı Âyetü’l-Kübrâ risalesini münasip gördüğünüzzamanda gönderirsiniz. Dokuz sene yazılarıyla mesrûrâneünsiyet eden gözlerim, hasretle o yazıları görmek istiyor.

Kıymettar Hulûsi ve Hakkı gibi kardeşlerim,

Hakkı’nın dediği gibi, Sabri’nin mektuplarını aynenonların yerine kabul olmuş; o cihette Hulûsi ile muhaberekesilmemiş, devam ediyor. Hadsiz şükür ve hamd ü senâolsun ki, Risaletü’n-Nur gittikçe parlak, harikane fütuhat-ıimaniye yapar. Kendi kendine, inşaallah her göreninkalbinde yerleşir, muannidleri susturur. Bir hıfz-ı gaybîaltında düşmanları şaşırtmış kör gözleri onu görmüyor.İzini bulamadığı halde, parlak faaliyetini müşahedeediyorlar. Bu vakit pek ziyade ihtiyat lâzım.

Page 27: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

10

Aziz, sıddık, kıymettar kardeşlerim ve hizmet-iKur’âniyede metîn, ciddî, çalışkan arkadaşlarım,

Yeni bir medâr-ı keramet ve inâyet ve sürur olanmektubunuzu aldım. Ve Risaletü’n-Nur’a ait bir ikram veinâyet-i İlâhiyeyi gösterdi. Şöyle ki:

Bundan dört beş gün evvel, şiddetli bir taharriylemenzilim teftiş edildi. Her tarafa baktıkları halde, hıfz-ıİlâhîyle, bizi mahzun edecek birşey bulamadılar. Yalnızİktisat, Hastalar, İstiâze gibi altı yedi risaleyi zararsızbuldular. Sonra da Hüsrev’in ezan meselesi gibi müsaderekaidelerine tam muhalif olarak noksansız iade ettiler. Beno hâdiseden size endişe edip, dağdan dönerkenAbdülmecid, Sabri, Hüsrev, Hâfız Ali ile beraberkonuşmak, “Acaba size de bir taarruz var mı?” diye sormakistedim. Ve lisanla bağırdım, geldim. Birden Emin kapıyıaçtı, dördünüzün mübarek mektuplarınızı verdi. Her ikimizbu ikram ve taharrîdeki keramet-i hıfziyeyi ve Hüsrev’inhilâf-ı memul öyle bir istida, öyle bir netice vermesindekiinâyet-i Rabbâniyeye aynı zamanda muvafık gördük ve“Risaletü’n-Nur her vakit inâyete mazhardır” diye şükrettik.

Page 28: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Aziz kardeşlerim,

Fihrist bakiyesinin telifi size havale edilmişti.Taksimü’l-â’mâl tarzında yapsanız iyi olur.

Mâşâallah, bârekâllah, kalemlerinizin mükemmelçalışmaları devam etmekle beraber tezâyüd etmeleri vehususan Sav’da birden çoğalması...

Hacı Hâfız’a ve köyüne bin bârekâllah; bizi fevkalâdemesrûr etti. Ve Hüsrev’in tevafuklu yazıları, hususanyaldızlı Mu’cizat-ı Ahmediye (a.s.m.) nüshası ve Büyük veKüçük Ali’lerin risaleleri buralarda tatlı, hem çok fütuhatıvar. İnşaallah o mübarek kalemlerin daha çok fütuhatıolacak ve göreceğiz.

Page 29: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

11

Aziz kıymettar, sadık ve sebatkâr kardeşlerim,

Fihristeyi, taksimü’l-â’mâl tarzında mütesanidheyetinizin şahs-ı mânevîsine tevdiiniz çok güzeldir. Tamve daimî bir üstad buldunuz. O mânevî üstad, bu âcizkardeşinizden çok yüksektir; daha bana ihtiyaç bırakmıyor.

Sabrikardeş, senin rüyan mübarektir ve manidardır.İnşaallah zaman onu tabir edecek.

Kardeşlerim, sizin hatırınız ve askerliğiniz endişesi içinhâdisât-ı zamana baktım, kalbime böyle geldi:

Menfî esasata bina edilen ve Karun gibi 1ا4نم�ا اوت.يته�

lع.لم ,deyipع�ل8 ihsân-ı Rabbânî olduğunu bilmeyip

şükretmeyen ve maddiyun fikriyle şirke düşen ve seyyiatıhasenatına galip gelen şu medeniyet-i Avrupaiye öyle birsemavî tokat yedi ki, yüzer senelik terakkîsinin mahsulünüyaktı, tahrip edip yangına verdi.

Avrupazâlim hükûmetleri zulümleriyle, SevrMuahedesiyle âlem-i İslâma ve merkez-i Hilâfete ettikleriihanete mukabil öyle bir mağlûbiyet tokadını yediler ki;

Page 30: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

dünyada dahi bir cehenneme girip çıkamıyorlar, azaptaçırpınıyorlar.

Evet, bu mağlûbiyet, aynen zelzele gibi, ihanetincezasıdır. Burada çok zâtlar kat’iyen hükmediyorlar ki,Risaletü’n-Nur’un iki merkez-i intişarı olan Isparta veKastamonu vilâyetleri sair yerlere nispeten âfât-ısemâviyeden mahfuz kaldıklarının sebebi, Risaletü’n-Nur’un verdiği iman-ı tahkikî ve kuvvet-i itikadiyedir.Çünkü böyle âfatlar, za’f-ı imandan neşet eden hatâlarınneticesidir. Hadisçe, sadaka belâyı def ettiği gibi, 2okuvve-i imaniye dahi o âfâta karşı derecesiyle mukabeleediyor.

1. “Bu servet, bilgim sayesinde bana verilmiştir.” Kasas Sûresi, 28:78.2. Muhammed Adfiş el-Mağribî, Câmiü’ş-Şeml, 1:464, hadis no: 1741.

Page 31: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

12

Aziz ve sıddık ve sadık ve fedâkâr ve vefadarkardeşlerim,

Sizin bu defaki mânevî ve nurlu hediyeniz benimnazarımda Cennetü’l-Firdevsten bir desti âb-ı kevserhediyesi, âlem-i bekadan bize gelmiş gibi ruhum inşirahladoldu; bütün duygularım sürurla şükrettiler. Size uzun birmektup yazmak arzu ediyorum, fakat zaman ve halimmüsaade ve muvafakat etmediğinden, kısa kesmeyemecbur oldum. Yalnız, o hediyelerin hususî sahiplerinemâşâallah, bârekâllah, veffakakümullah, es’adekümullahderim.

Bilhassa Yirmi Yedinci Mektubun medresesindemütehassirâne müştak bulunduğum kardeşlerimle maziyegidip tekrar görüştüm ve mükerreren ayrı ayrıgörüşüyorum.

Otuz birinci âyetin birinci mukaddemesi olan 1و�ا4ن

م�ر�ض�8 ,cümlesiك%نتم� bin beş yüz küsur olan makam-ı

cifrîsiyle, ehl-i dalâlet tarafından aşılanan mânevîhastalıkların kısm-ı âzamı, Risaletü’n-Nur’un Kur’ânî

Page 32: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

ilâçlarıyla izale edilebilir diye işaret etmekle beraber;maatteessüf iki yüz sene kadar dünyanın ömrü bâkikalmışsa, bir fırka-i dâlle dahi devam edeceğine îmâediyor.

2ص�ع.يدا ,cümlesiفتي�م�م�وا mânâ-yı işarîsinde, ikinci

emarenin birinci noktasında sin harfi sad harfinin altındagizlenmesi ve sad görünmesinin iki sebebi var.

Birisi: Said, tam toprak gibi mahviyet ve terk-i enaniyetve tevazu-u mutlakta bulunmak şarttır; tâ kiRisaletü’n-Nur’u bulandırmasın, tesirini kırmasın.

İkincisi: Şimdiki bataklığa ve manevî tâuna sukutunsebebi ise, terakkî fikrinden neş’et ettiği cihetle, onlarınhatâlarını gösterip, suud ve terakkî, Müslüman için ancakİslâmiyette ve imanlı olmakta olduğuna işaret etmektir.

1. “Eğer hasta olup suyu kullanamayacak halde bulunursanız...” Mâide Sûresi,5:6.2. “Toprakla teyemmüm edin.” Mâide Sûresi, 5:6.

Page 33: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

13

Kardeşlerim, bugünlerde biri Risaletü’n-Nurtalebelerine, diğeri bana ait iki mesele ihtar edildi.Ehemmiyetine binaen yazıyorum.

BİRİNCİ MESELE: Birinci Şuada iki üç âyetinişârâtında, Risaletü’n-Nur’un sadık talebeleri imanla kabregideceklerine ve ehl-i Cennet olacaklarına dair kudsî birmüjde ve kuvvetli bir beşaret bulunduğu gösterilmiştir.Fakat bu pek büyük meseleye ve çok kıymettar işarete tamkuvvet verecek bir delil ister diye beklerdim, çoktan berimuntazırdım. Lillâhilhamd, iki emâre birden kalbime geldi:

Birinci emare: İman-ı tahkikî ilmelyakîndenhakkalyakîne yakınlaştıkça daha selb edilmeyeceğine ehl-ikeşif ve tahkik hükmetmişler ve demişler ki: “Sekeratvaktinde şeytan vesvesesiyle ancak akla şüpheler veriptereddüde düşürebilir.” Bu nevi iman-ı tahkikî ise yalnızakılda durmuyor. Belki hem kalbe, hem ruha, hem sırra,hem öyle letâife sirayet ediyor, kökleşiyor ki, şeytanın eli oyerlere yetişemiyor. Öylelerin imanı zevalden mahfuzkalıyor.”

Bu iman-ı tahkikînin vusulüne vesile olan bir yolu,

Page 34: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

velâyet-i kâmile ile keşif ve şuhud ile hakikate yetişmektir.Bu yol ehass-ı havassa mahsustur, iman-ı şuhûdîdir.

İkinci yol, iman-ı bilgayb cihetinde, sırr-ı vahyin feyziyle,burhanî ve Kur’ânî bir tarzda, akıl ve kalbin imtizacıyla,hakkalyakîn derecesinde bir kuvvetle zaruret ve bedâhetderecesine gelen bir ilmelyakînle hakaik-i imaniyeyi tasdiketmektir.

Bu ikinci yol, Risaletü’n-Nur’un esası, mayası, temeli,ruhu, hakikati olduğunu has talebeleri görüyorlar. Başkalardahi insafla baksa, Risaletü’n-Nur hakaik-i imaniyeyemuhalif olan yolları gayr-ı mümkin ve muhal ve mümteniderecesinde gösterdiğini görecekler.

İkinci emare: Risaletü’n-Nur’un sadık şakirtleri, hüsn-üâkıbetlerine ve iman-ı kâmil kazanmalarına o derecekesretli ve makbul ve samimî dualar oluyor ki, o dualarıniçinde hiçbiri kabul olmamasına akıl imkân veremiyor.

Ezcümle: Risaletü’n-Nur’un bir hâdimi ve birtek şakirdi,yirmi dört saatte, Risaletü’n-Nur talebelerinin hüsn-üâkıbetlerine ve saadet-i ebediyeye mazhar olmalarına yüzdefa Risaletü’n-Nur talebelerine ettiği duaları içinde hiçolmazsa yirmi otuz defa selâmet-i imanlarına ve hususîhüsn-ü âkıbetlerine ve imanla kabre girmelerine, aynıduayı, en ziyade kabule medar olan şerait içinde ediyor.

Hem Risaletü’n-Nur’un talebeleri bu zamanda hercihetten ziyade hücuma mâruz olan iman hususunda,birbirine selâmet-i iman hakkındaki samimî, mâsum

Page 35: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

lisanlarıyla dualarının yekûnu öyle bir kuvvettedir ki,rahmet ve hikmet onun reddine müsaade etmezler. Faraza,mecmuu itibarıyla reddedilse, tek bir tane onların içindekabul olunsa, yine her biri selâmet-i imanla kabregireceğine kâfi geliyor. Çünkü herbir dua umuma bakar.

İKİNCİ MESELE: Yirmi sene evvel tab edilen Sünuhatrisalesinde, hakikatli bir rüyada, âlem-i İslâmınmukadderatını meşveret eden ruhanî bir meclis tarafındanbu asrın hesabına Eski Said’den sordukları suale karşıverdiği cevabın bir parçası şimdilik tezahür etmiştir. Ozaman, o manevî meclis demiş ki: “Bu Almanmağlûbiyetiyle neticelenen bu harpte Osmanlı Devletininmağlubiyetinin hikmeti nedir?”

Cevaben Eski Saiddemiş ki: “Eğer galip olsaydık,medeniyet hatırı için çok mukaddesatı feda edecektik.Nasıl ki yedi sene sonra edildi. Ve medeniyet namıylaâlem-i İslâm, hususan Haremeyn-i Şerifeyn gibi mevâki-imübarekeye, Anadolu’da tatbik edilen rejim kolaylıkla,cebren teşmil ve tatbik edilecekti. İnâyet-i İlâhiyeyleonların muhafazası için kader mağlûbiyetimize fetvaverdi.”

Aynen bu cevaptan yirmi sene sonra, yine gecede,“Bîtaraf kalıp, giden mülkünü geri almakla beraber, Mısırve Hind’i de kurtararak, bizimle ittihada getirmek, siyaset-iâlemce en büyük muzafferiyet kazanmak varken, şüpheli,dağdağalı, fâidesiz bir düşmana (İngiliz) taraftarlıkgöstermekle muzaaf bir surette ve zararlı bir yolu tercih

Page 36: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

etmek, böyle zeki, belki dâhi insanların nazarında saklıkalmasının hikmeti nedir?” diye sual benden oldu.

Gelen cevap, manevî cânipten geldi. Bana denildi ki:“Sen, yirmi sene evvel mânevî suale verdiğin cevap, seninbu sualine aynı cevaptır. Yani, eğer galip tarafı iltizamedilseydi, yine mimsiz medeniyet namına galibânemümanaat görmeyecek bir tarzda, bu rejimi âlem-i İslâma,mevaki-i mübarekeye teşmil ve tatbik edilecekti. Üç yüzelli milyon İslâmın selâmeti için bu zahir yanlışıgörmediler, kör gibi hareket ettiler.”

Page 37: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

14

1باس�م.ه.2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

1. Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin (Onu şükran veminnetle anıpşânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardan tenzihetmesin).”İsrâ Sûresi, 17:44.

Aziz, sıddık, mübarek kardeşlerim,

Sizlerin bu bayram mânevî hediyeniz, bayramımı öylebir tebrik etti ki, binler kederim olsaydı silerdi. Binbârekâllah! Böyle bir zamanda böyle ihlâslı sadakat,liveçhillâh uhuvvet ve fisebîlillâh muavenet, ancakâlî-himmet sıddîkinlerde bulunur. Hâlık-ı Zülcelâle hadsizhamd ve şükür olsun ki, sizin gibileri, Kur’ân-ı Hakîmehâdim ve Risale-i Nur’a şakirt eylemiş.

Hüsrevkardeş,

Senin, umum kardeşlerin namına bayram tebrikihesabına, başta Kur’ân’ın baştaki çok şirin ve güzel cüzleriolarak Mektubat’ın kısm-ı âzamını hediye etmekliğiniz, bintebrik hükmünde oldu. Bin Bârekâllah!

Küçük Alikardeşim,

Page 38: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Senin, büyük mânevî hediyen beni cidden şaşırttı, çokmütehayyir etti. O mükemmel yazılar, Büyük Ali’nin, yoksaKüçük Ali’nin mi, bilemedim. Benim için yeniden dünyayabir Abdurrahman, bir Lütfügelmiş gibi, Büyük Hâfız Ali’ninsisteminde bir kahraman yardımcı ve iki mübarek ve hâlisve kıymettar Mustafa’ların elinde bir elmas kılıç, buranınfethinde benim gibi bir âcizin muavenetine koşuyorgördüm. Mâşâallah, büyük Hâfız Ali’nin nuranî ve büyükfabrikası Kuleönü’nü de içine almış gibi, aynı kalem, aynıtarz, aynı iktidar göstermişsin. Risale-i Nur’un tamkametine yakışacak nakışlar, murassâ elbise giydirmişsiniz.

Page 39: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

15

Aziz , sıddık kardeşlerim,

Bayramınızı tebrik ve hizmetinizi takdir vemuvaffakiyetinize dua ederek Hâlık-ı Rahîme hadsizşükrederim ki, sizler gibi sebatkâr ve fedakâr kardeşleriRisaletü’n-Nur’a sahip ve nâşir yapmış. Ben sizleridüşündükçe, ruhum inşirah ve kalbim ferahlarla dolar.Daha dünyadan gitmek benim için medâr-ı teessüf olamaz.Sizler kaldıkça ben yaşıyorum diye, mevte, dostânebakıyorum, ecelimi telâşsız bekliyorum. Allah sizdenebeden râzı olsun. Âmin, âmin, âmin.

Page 40: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

16

Kardeşlerim,

Size lâtif bir hikâye:

Bir zaman, Barla’da bir zât, ağaçtan bir kutuda, cevizlibir tatlı bana göndermişti. Mukabilini verdiğim o bir buçukkilo lokmalardan hergün altışar tane ben kendim yerdimve bazan o kadar ve daha ziyade başkalara teberrük olarakverirdim. Sıddık Süleyman bu hâdiseyi belki tahattur eder.Bir aydan ziyade devam etti. Sonra, merhum Galip Beylehesap ettik, onun beş altı misli bereket içinde olduğunakanaatimizgeldi. Ben o vakit dedim: “Bu zâtta ehemmiyetlibir bereket, bir ihlâs var.”

Şimdi tahmin ve tahatttur ediyorum ki, o zât Hacı Hâfız

imiş. O acip bereketin şimdi sırrı çıkmış. ا الح�م�د ل.LMه. ه�ذ1م.ن� فض�ل^ ر�ب�ى

1. Allah’a hamd olsun. Bu Rabbimin ihsânıdır.

Nur fabrikasının sahibi Hâfız Ali’nin ve mübareklerinköyleri ortasında, duada, Sav Köyümevki almış. Tam birsenedir ahyâ yüzünden emvat dahi hisse alıyorlar.

Page 41: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Risaletü’n-Nur’un hizmetinde ekser şakirtleri birer nevikeramet ve ikram-ı İlâhî hissettikleri gibi, bu âcizkardeşiniz çok muhtaç olduğu için, çok nevilerini veçeşitlerini hissediyorum. Ve bu sıralarda bu havalidekişakirtler, yeminle itiraf ediyoruz ki, “Biz Nurun hizmetindeçalıştıkça hem maişetçe, hem istirahat-i kalbce bir genişlik,bir ferah zahir bir surette hissediyoruz.” Ben kendimce okadar hissediyorum ki, nefis ve şeytanım dahi o bedâhetekarşı hayret ederek sustular.

Biliniz ki, bir seneden ziyadedir, ben duada, Risaletü’n-Nur’un şakirtlerinin risalelerle alâkadar olan ezvaç ve evlâtve valideynlerini dahi dahil ediyorum. Bunun bir sebebi,başta Sabri olarak, orada burada bazı zâtlar, çoluk veçocuklarıyla daireye girmeleridir.

Adalet-i İlâhiye, İslâmiyete ihanet eden mimsizmedeniyete öyle bir azâb-ı mânevî vermiş ki, bedevîliğinve vahşîliğin derecesinden çok aşağıya düşürtmüş.Avrupa’nın ve İngilizin yüz sene ezvâk-ı medeniyesini veterakkî ve tasallut ve hâkimiyetin lezzetlerini hiçe indirenmütemadî korku ve dehşet ve telâş ve buhran yağdıranbombaları başlarına musallat etmiş.

İşte böyle bir zamanda en lüzumlu, en ehemmiyetli, enbirinci vazife imanı kurtarmak olduğundan, bu zamana ve

bu seneye bakan beşâret-i Kur’âniye ve كJبيرsا t1فض�ال

2فض�ل� الLMه. ي�وuت.يه. م�ن� ي�شاء� âyetlerin müjdesi en büyük

bir fütuhat suretinde Risaletü’n-Nur’un mânevî fütuhat-ı

Page 42: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

imaniyesini gösteriyor.

1. "Pek büyük bir lûtuf ve ihsan." Ahzâb Sûresi, 33:47.2. "Bu Allah'ın bir lûtfudur ki dilediğine verir." Mâide Sûresi, 5:54.

Evet, bir adamın imanı, ebedî ve dünya kadar birmülk-ü bâkinin anahtarı ve nurudur. Öyleyse, imanıtehlikeye mâruz her adama, bütün küre-i arzınsaltanatından daha fâideli bir saltanat, bir fütuhatkazandıran Risaletü’n-Nur, elbette bu âyetlerin, bu asırda,bu beşaretlerinin kastî bir medâr-ı nazarlarıdır.

Nur ve gül fabrikalarının hademe ve sahipleri, insanınbaşında iki göz gibidir; zâhiren ikidir, fakat bir görürler.Ahvel (şaşı) gözlü, iki görür. Lillâhilhamd bu iki cereyan-ınuranî kemâl-i ittihaddadırlar.

Page 43: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

17

1باس�م.ه.2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

كJاته� بع�دد د�قائ.ق^ الف.ر�اق 3الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�

1. Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Ayrılık dakikalarının adedince Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinizeolsun.

Aziz, mübarek, sıddık, sadık, ruhum, canım kardeşlerim,

Sizin beni çok mesrur eden son mektubunuza Ispartayoluyla cevap vermediğimin sebebi, benim, Ispartamerkeziyle olan münasebetime buraca çok dikkatedilmesidir. Hem, öteki yolda size gelinceye kadarRisaletü’n-Nur’un müteaddit merkezlerinin istifadesidir.

Hüsrevkardeş, son mektubumda demişim: Hüsrev’lerinvalideleri sebebiyet verdiler ki, bir seneden ziyade birvakitten beri bütün talebelerin peder ve valideleri duayadahil olmuşlar. Sakın yanlış zannetmeyiniz. Senin validengibi, on seneden beri Risaletü’n-Nur’un has şakirtlerinin

Page 44: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

dairesinde bulunan orada çok âhiret hemşirelerim var.Onlar, yeniden başkalarının duaya dahil olmalarına sebepolmuşlar demektir.

Size Risaletü’n-Nur’un kerametinin bu havalide zuhureden çok tereşşuhatından bir iki hâdise beyan ediyorum.

Birisi: Hatip Mehmed (rahmetullahi aleyh) namındaciddî bir ihtiyar talebe, İhtiyarlar Risalesini yazıyordu. TâOn Birinci Ricanın âhirlerinde ve merhum Abdurrahman’ın

vefatının tam mukabilinde kalemi, ا4له� ا4ال3 ه�و� v1ال yazıp ve

lisanı dahi الLMه� ا4ال3 ا4له� v2ال diyerek hüsn-ü hâtimenin

hâtemiyle sahife-i hayatını mühürleyip, Risaletü’n-Nurtalebelerinin imanla kabre gireceklerine dair olan işarîbeşaret-i Kur’âniyeyi vefatıyla imza etmiş. Rahmetullahialeyhi rahmeten vâsiaten.

İkincisi: Sizin telifiniz olan Fihristenin tashihinde, birmüstensihin noksan bıraktığı bir sahifeyi, Tahsin’e dedim:“Yaz” O da yazmayabaşladı. Sim siyah bir mürekkepten vetemiz kalemle birden yazdığınızikinci cilt fihristeninmakbuliyetine hüccet olarak o siyah mürekkep güzel birkırmızı suretini aldı. Tâ yarım sahife kadar bu gariphâdiseye taaccüp edip bakarken, o mürekkep sim siyahadöndü. Sahifenin öteki yarısı, aynı kalem, aynı hokka tamsiyah yazıldı. Bir zaman Barla’da, bağlardaki köşkte, ŞamlıMes’ud ve Süleyman’ın müşahedesiyle aynı hâdiseyi başkaşekilde gördük. Şöyle ki:

Ben, sevmediğim için siyah bir mürekkebi kısmen

Page 45: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

döktüm. Birden, mütebakisi, çok beğendiğim güzel birkırmızıya tahavvül etti. Risaletü’n-Nur’un kâtiplerinişevklendirdi. Gözümüze silsile-i kerametin bir ucunu ve birtereşşuhunu gösterdi.

1. Ondan başka ilâh yoktur.2. Allah’tan başka ilâh yoktur.

Page 46: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

18

Âhiret kardeşlerime mühim bir ihtar

İki maddedir.

Birincisi: Risale-i Nur’a intisap eden zâtın enehemmiyetli vazifesi, onu yazmak ve yazdırmaktır veintişarına yardım etmektir. Onu yazan veya yazdıran,“Risale-i Nur talebesi” ünvanını alır. Ve o ünvan altında,her yirmi dört saatte benim lisanımla belki yüz defa, bazandaha ziyade hayırlı dualarımda ve mânevî kazançlarımdahissedar olmakla beraber, benim gibi dua eden kıymettarbinler kardeşlerin ve Risale-i Nur talebelerinin dualarınave kazançlarına dahi hissedar olur.

Hem, dört vecihle dört nevi ibadet-i makbulehükmünde bulunan kitabetinde, hem imanınıkuvvetlendirmek, hem başkalarının imanlarını tehlikedenkurtarmasına çalışmak, hem hadisin hükmüyle, bir saattefekkür bazan bir sene kadar bir ibadet hükmüne geçentefekkür-ü imanîyi elde etmek ve ettirmek, hem hüsn-ühattı olmayan ve vaziyeti çok ağır bulunan Üstadınayardım etmekle hasenatına iştirak etmek gibi çok fâidelerielde edebilir. Ben kasemle temin ederim ki, bir küçük

Page 47: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

risaleyi kendine bilerek yazan adam, bana büyük birhediye hükmüne geçer; belki herbir sahifesi bir okka şekerkadar beni memnun eder.

İkinci madde: Maatteessüf, Risale-i Nur’un, imansız veemansız cin ve insî düşmanları onun çelik gibi metinkalelerine ve elmas kılıç gibi kuvvetli hüccetlerinemukabele edemediklerinden çok gizli desiseler ve hafîvasıtalarla, haberleri olmadan yazanların şevklerini kırmakve fütur vermek ve yazıdan vazgeçirmek cihetindeşeytancasına hücum edip darbe vuruyorlar. Hususanburada ihtiyaç pek çok ve yazıcılar çok az ve düşmanlarçok dikkatli, kısmen talebeler mukavemetsiz olduğundan,bu memleketi o Nurlardan bir derece mahrum ediyor.

Benimle hakikat meşrebinde sohbet etmek vegörüşmek isteyen adam hangi risaleyi açsa, benimle değil,hâdim-i Kur’ân olan Üstadıyla görüşür ve hakaik-iimaniyeden zevkle bir ders alabilir.

Page 48: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

19

Mânevî bir ihtarla bir iki ince meseleyi size yazıyorum.

BİRİNCİSİ

Geçen Ramazan-ı Şerifte, Ehl-i Sünnetin selâmet venecatı için edilen pek çok duaların şimdilik âşikârekabulleri görünmemesine hususî iki sebep ihtar edildi.

Birincisi: Bu asrın acip bir hassasıdır.HAŞİYE-1 Bu asırdakiehl-i İslâmın fevkalâde safderunluğu ve dehşetli cânileri deâlicenâbâne affetmesi; ve bir tek haseneyi, binler seyyiatıişleyen ve binler mânevî ve maddî hukuk-u ibâdımahveden adamdan görse, ona bir nevi taraftar çıkmasıdır.Bu suretle, ekall-i kalîl olan ehl-i dalâlet ve tuğyan, safdiltaraftarla ekseriyet teşkil ederek, ekseriyetin hatâsınaterettüp eden musibet-i âmmenin devamına ve idamesine,belki teşdidine kader-i İlâhiyeye fetva verirler; “Biz bunamüstehakız” derler.

Haşiye-1 Yani, elması elmas bildiği halde, camı ona tercih eder.

Evet, elması bildiği (âhiret ve iman gibi) halde, yalnızzaruret-i kat’iye suretinde şişeyi (dünya ve mal gibi) onatercih etmek ruhsat-ı şer’iye var. Yoksa, küçük bir ihtiyaçla

Page 49: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

veya hevesle veya tamâh ve hafif bir korkuyla tercihedilse, eblehâne bir cehalet ve hasârettir, tokata müstehakeder.

Hem âlicenâbâne affetmek ise, yalnız kendine karşıcinayetini affedebilir. Kendihakkından vazgeçse hakkı var;yoksa başkalarının hukukunu çiğneyen cânilere afüvkârânebakmaya hakkı yoktur, zulme şerik olur.

İkinci sebep: Yazmaya izin olmadığından yazılmadı.

İKİNCİ MESELE

Kardeşlerim, Eskişehir hapishanesinde, ahirzamanınhâdisatı hakkında gelen rivayetlerin te’villeri mutabık vedoğru çıktıkları halde, ehl-i ilim ve ehl-i iman onlarıbilmemelerinin ve görmemelerinin sırrını ve hikmetinibeyan etmek niyetiyle başladım. Bir iki sahife yazdım;perde kapandı, geri kaldı.

Bu beş senede, beş-altı defa aynı meseleye mütevecciholup muvaffak olamıyordum. Yalnız o meseleninteferruatından bana ait bir hâdiseyi beyan etmek ihtaredildi. Şöyle ki:

Hürriyetin bidayetinde, Risale-i Nur’dan çok evvel,kuvvetli bir ümit ve itikatla, ehl-i imanın meyusiyetleriniizale için, “İstikbalde bir ışık var; bir nur görüyorum” diyemüjdeler veriyordum. Hattâ, Hürriyetten evvel detalebelerime beşaret ederdim. Tarihçe-i Hayat’ımdamerhum Abdurrahman’ın yazdığı gibi, Sünuhat misillu

Page 50: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

risalelerde dahi “Ben bir ışık görüyorum” diye, dehşetlihâdisâta karşı o ümitle dayanıp mukabele ederdim. Ben deherkes gibi o ışığı siyaset âleminde ve hayat-ı içtimaiye-iİslâmiyede ve çok geniş bir dairede tasavvur ederdim.Halbuki, hâdisât-ı âlem beni o gaybî ihbarda ve beşarettebir derece tekzip edip ümidimi kırardı.

Birden bir ihtar-ı gaybîyle kat’î kanaat verecek birsurette kalbime geldi. Denildi ki:

“Ciddî bir alâkayla senin eskiden beri tekrar ettiğin ‘Birışık var, bir nur göreceğiz’ diye müjdelerin tevili ve tefsirive tâbiri, sizin hakkınızda belki iman cihetiyle, âlem-iİslâm hakkında dahi en ehemmiyetlisi Risale-i Nur’dur. Buışıktır, seni şiddetle alâkadar etmişti. Ve bu nurdur ki,eskide de tahayyül ve tahmininle geniş dairede, belkisiyaset âleminde gelecek mes’udâne ve dindarânehâletlerin ve vaziyetlerin mukaddemesi ve müjdecisi iken,bu muaccel ışığı o müeccel saadet tasavvur ederek eskizamanda siyaset kapısıyla onu arıyordun.

“Evet, otuz sene evvel bir hiss-i kablelvukuyla hissettin.Fakat nasıl kırmızı bir perdeyle siyah bir yere bakılsakarayıkırmızı görür. Sen dahi doğru gördün, fakat yanlış tatbikettin.Siyaset cazibesi seni aldattı.”

Page 51: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

20

1باس�م.ه.2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�كJاته� بع�دد ع�اش.ر�ات3د�قائ.ق^ ع�م�رك%م� ف.8 الدني�ا و�االvخ.ر�ة.، ام.ين�

Aziz, sıddık kardeşlerim ve hizmet-i Kur’âniyedemuktedir, kuvvetli arkadaşlarım,

Bu defa me’mulüm fevkindeki kaleminizle mânevîhediyeniz ispat etti ki, ihtiyar, zaif, âciz bir Said yerinegenç, kavî, iktidarlı çok Said’ler sizlerde vardır. Aynı ruh,aynı ifade, aynı iman... Hadsiz şükür ve senâ olsun ki;Rabb-i Rahîm sizleri Risale-i Nur’a hâmi, nâşir, sahip,şakirt eylemiş. Bizlere pek çok ağır müşkilât içinde kudsîhizmete muvaffakıyet ihsan etmiş. Zaman ve zemin,sizlerle çok müştak olduğum uzun konuşmayı hoşgörmediği için, kısa kesip ruh u canımla herbirinize binlerselâm. Mâşaallah, bârekâllah derim.

Bu mübarek şuhur-u selâsede duanıza çok muhtaçkardeşiniz

Page 52: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Said Nursî

1. Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin (Onu şükran veminnetle anıpşânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardan tenzihetmesin).”İsrâ Sûresi, 17:44.3. Dünya ve âhiret hayatınızdaki dakikaların âşireleri adedince Allah’ın selâmı,rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Page 53: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

21

Ahirzamandan haber veren mühim bir hadis

ال�تزال� طائ.فة م.ن� ام�ت.8 ظاه.رين� ع�ل8 الح�ق� ح�ت8 ي�ات.�81الLMه� بام�ره.

Ramazan-ı Şerifte onuncu günün ikinci saatinde birdenbu hadis-i şerif hatırıma geldi. Belki, Risale-i Nurşakirtlerinin taifesi ne kadar devam edeceğinidüşündüğüme binaen ihtar edildi.

2ام�ت.8 م.ن� طائ.فة şedde—ال�تز�ال� sayılır, tenvin

sayılmaz—fıkrasının makam-ı cifrîsi bin beş yüz kırk iki

(1542) ederek nihayet devamına ima eder. ي�ع�لم� الغي�ب� �ال3ا4ال3 الLMه�

الح�ق� ع�ل8 4ظاه.رين� —şedde sayılır—fıkrası dahi,

makam-ı cifrîsi 1506 edip, bu tarihe kadar zahir veâşikârâne, belki galibane, sonra tâ ‘kırk iki (42)’ye kadargizli ve mağlûbiyet içinde vazife-i tenviriyesine devam

Page 54: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

edeceğine remze yakın ima eder. 5ال� الLMه. ع.ند و�الع.لم�

ي�ع�لم� الغي�ب� ا4ال3 الLMه�بام�ره. الLMه� ي�ات.�8 6ح�ت8

—şedde sayılır—fıkrası dahi,

makam-ı cifrîsi 1545 olup kâfirin başında kıyâmet

kopmasına ima eder. ه�LMي�ع�لم� الغي�ب� ا4ال3 ال �ال1. “Ümmetimden bir taife Allah’ın emri gelinceye kadar (yani kıyâmetinkopmasına kadar) haküzerinde galip olacaktır.” Bu hadis-i şerif, hadiskaynaklarında bulafızlarla rivayet edildiği gibi, aynı mânâyı ifade edenfarklılâfızlarla da rivayet edilmiştir. Buhari, İ’tisam: 10; Müslim, İman: 247, İmâre:170, 173, 174; Ebû Dâvud, Fiten: 1; Tirmizî, Fiten: 27, 51; İbni Mâce, Mukaddime:1, Fiten: 9; Müsned, 5:34,269, 278, 279; el-Hâkim, el-Müstedrek, 4:449-450, 550.2. Ümmetimden bir taife zail olmayıp devam edecektir. Kaynak için bk. 1numaralı dipnot.3. bk. “Gaybı yalnız Allah bilir.” Neml Sûresi, 27:65; Tirmizi, Sevâbü’l-Kur’ân: 7;Dârimî, Fedâilü’l-Kur’ân: 21.4. Hak üzerinde galip olacaktır. Kaynak için bk. 1 numaralı dipnot.5. Gerçek ilim ancak Allah katındadır.6. Allah’ın emri gelinceye kadar (yani kıyâmetin kopmasına kadar). Kaynak içinbk. 1 numaralı dipnot.

Câ-yı dikkat ve hayrettir ki, üç fıkra bil’ittifak bin beşyüz tarihini göstermeleriyle beraber, tam tamına mânidar,mâkul ve hikmetli bir surette bin beş yüz altı (1506)’dan tâ‘42’ye, tâ ‘45’e kadar üç inkılâb-ı azîmin ayrı ayrızamanlarına tetabuk ve tevafuklarıdır.

Bu imalar gerçi yalnız bir tevafuk olduğundan delilolmaz ve kuvvetli değil; fakat birden ihtar edilmesi banakanaat verdi. Hem kıyametin vaktini kat’î tarzda kimsebilmez; fakat, böyle îmalarla bir nevî kanaat, bir galip

Page 55: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

ihtimal gelebilir. Fatiha’da م�س�تق.يم� 1ص.ر�اط ashabının

tâife-i kübrâsını târif eden 2,fıkrasıالذين� انع�م�ت� ع�لي�هم�

şeddesiz bin beş yüz altı (1506) veya yedi (7) ederek, tam

tamına 3ظاه.رين� ع�ل8 الح�ق� fıkrasının makamına tevafuku

ve mânâsına tetabuku ve şedde sayılsa تز�ال� طائ.فة م.ن��ال4ام�ت.8

fıkrasına üç mânidar farkla tam muvafakatı ve

mânen mutabakatı, bu hadisin imasını teyid edip remizderecesine çıkarıyor. Ve müteaddit âyât-ı Kur’âniyede

م�س�تق.يم� ,kelimesiص.ر�اط bir mânâ-yı remziyle

Risaletü’n-Nur’a mânâca ve cifirce ima etmesi remze yakınbir ima ile, Risaletü’n-Nur şakirtlerinin taifesi, âhirzamandao taife-i kübrâ-i âzamın âhirlerinde bir hizb-i makbulolacağını işâret eder diye def ’aten birden ihtar edildi.

5و�الع.لم� ع.ند الLMه.6ال� ي�ع�لم� الغي�ب� ا4ال3 الLMه�

1. “Doğru yol.” Fâtiha Sûresi, 1:6.2. “Kendilerine nimet ve ihsanda bulunduğun kimseler.” Fâtiha Sûresi, 1:7.3. Hak üzerinde galip olacaktır. Kaynak için bk. sayfa 47, 1 numaralı dipnot.4. Ümmetimden bir taife zail olmayıp devam edecektir. Kaynak için bk. sayfa47, 1 numaralı dipnot.5. Gerçek ilim ancak Allah katındadır.6. bk. “Gaybı yalnız Allah bilir.” Neml Sûresi, 27:65; Tirmizi, Sevâbü’l-Kur’ân: 7;Dârimî, Fedâilü’l-Kur’ân: 21.

Page 56: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

22

Aziz kardeşlerim,

Bu saatte ben Kur’ân okurken, Risale-i Nur’la ziyadealâkadar olan Sûre-i İbrahim’de bir âyet beni meşgulederken, Emin, size göndereceği mektubu getirdi ve darvaktimizde bu geniş âyetin denizinden ancak bir katrecikbu parçaya girebildi. Birkaç dakika zarfında yazdık, vakitbulamadık, kusura bakmayınız.

Page 57: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

23

باس�م� م�ن� (تس�ب�ح� له� الس�م�و�ات� الس�ب�ع� و�اال�ر�ض� و�م�ن�ف.يهن� و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.) الس�ال+م� ع�لي�&%م�كJاته� بع�دد ع�اش.ر�ات د�قائ.ق^ اي�ام� الف.ر�اق 1و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�

1. “Yedi gökle yerin ve onların içindekilerin Onu tesbih ettiği ve herşeyinancak Onu övüp tesbih ettiği” (İsrâ Sûresi, 17:44) Zât olan Allah’ınadıyla.Ayrılık günlerindeki dakikaların âşireleri adedince Allah’ınselâmı, rahmeti vebereketi üzerinize olsun.

Aziz, sıddık, vefâdâr, sebatkâr kardeşlerim,

Cenâb-ı Hakka yüz binler şükür ve hamd olsun. Sizingibi sadık, ciddî, faal zâtları Risale-i Nur’un etrafındatoplayıp bağlamış; iman ve Kur’ân hizmetinde kuvvetli venurlu kalemlerini çalıştırtıyor.

Kardeşlerim, bu defa irsâlâtınız o kadar beni memnunve minnettar etti ki, herbir sahifesi bir kıymettar hediye vegüzel bir mektup hükmünde göründü, hüzünlerimi,gamlarımı izale edip ve kalbimi sürur ve sevinçledoldurdu. Cenab-ı Erhamürrâhimîn onların huruflarıadedince size rahmet etsin ve sizden razı olsun.

Page 58: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Hâfız Alikardeşim,

Bir zaman Barla’da Cuma gecesinde dua ederken, senin“Âmin” sesini iki defa sarihan işittim. Arkama baktım,dedim: “Hâfız Ali ne vakit gelmiş?”

Dediler: “O burada yoktur.”

Ben şimdi o vâkıadan diyebilirim ki, üç dört saatmesafeden duâma âmin’ini işittirmesi, otuz günlükmesafeden buradaki zaif davet ve duama kuvvetli ve tesirlibir âmin hükmünde olan yazıların imdadıma yetişmesi çokmânidar bir tevafuktur.

Sıddık Sabri,

Senin cisminde (ayağında) kardeşliğimin sikkesinigördüğüm zaman bir hiss-i kablelvuku ile kalbime geldi:Bu zât mühim bir vakitte bana çok ehemmiyetli birkardeşlik edecek. Ve muvaffak oldun, yaptın. Allah sendenebeden razı olsun.

Abdülmecid’e, Beşinci Şuayı haber vermiştim, cevapgelmedi. Belki ihtiyâten sükût ettiler, göndermedim. Siz,evvelce muhabere ediniz, sonra gönderebilirsiniz. EğerHastalar Risalesini bana gönderirseniz, İhtiyarlar Risaleside beraber olsa daha iyi olur. Mektubunuzda selâmgönderen vefadar kardeşlerime binler selâm.

Bugünlerde mânevî bir muhaverede bir sual ve cevabıdinledim. Size bir kısa hülâsasını beyan edeyim. Biri dedi:

Risale-i Nur’un iman ve tevhid için büyük tahşidatları

Page 59: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

ve küllî techizatları gittikçe çoğalıyor. Ve en muannid birdinsizi susturmak için yüzde birisi kâfi iken, neden buderecede hararetle daha yeni tahşidat yapıyor?

Ona cevaben dediler:

Risale-i Nur, yalnız bir cüz’î tahribatı, bir küçük haneyitamir etmiyor; belki küllî bir tahribatı ve İslâmiyeti içinealan dağlar büyüklüğünde taşları bulunan bir muhit kaleyitamir ediyor. Ve yalnız hususî bir kalbi ve has bir vicdanııslaha çalışmıyor; belki bin seneden beri tedarik veteraküm edilen müfsit âletlerle dehşetli rahnelenen kalb-iumumî ve efkâr-ı âmmeyi ve umumun, bâhusus avâm-ımü’minînin istinadgâhları olan İslâmî esaslar ve cereyanlarve şeâirler kırılmasıyla, bozulmaya yüz tutan vicdan-ıumumîyi Kur’ân’ın i’câzıyla o geniş yaralarını, Kur’ân’ın veimanın ilâçlarıyla tedavi etmeye çalışıyor.

Elbette böyle küllî ve dehşetli rahnelere ve yaralarahakkalyakîn derecesinde ve dağlar kuvvetinde hüccetler,cihazlar ve bin tiryak hâsiyetinde mücerrep ilâçlar, hadsizedviyeler bulunmak gerektir ki, bu zamanda, Kur’ân-ıMu’cizü’l-Beyânın i’câz-ı mânevîsinden çıkan Risale-i Nur,o vazifeyi görmekle beraber, imanın hadsiz mertebelerindeterakkiyat ve inkişafata medardır, diyerek uzun birmükâleme cereyan etti. Ben de tamamen işittim, hadsizşükrettim. Kısa kesiyorum.

Bu hâdise münasebetiyle yine bugünlerde hatırımagelen bir vâkıayı beyan ediyorum.

Ben, namaz tesbihatının âhirinde otuz üç defa kelime-i

Page 60: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

tevhidi zikrederken, birden kalbime geldi ki: Hadis-i şerifte,“Bazan bir saat tefekkür, bir sene ibadet hükmüne geçer.” 1

Risale-i Nur’da o saat var; çalış, o saati bul, ihtar edildi.Âdetâ ihtiyarsız bir surette, Kur’ân’ın âyetü’l-kübrâsının ikitefsiri olan iki Âyet-i Kübrâ risalelerinden mülâhhastefekkürî bir tekellüm, tam bir saat devam etti. Baktım, sizegönderdiğim Âyetü’l-Kübrâ risalesinin Birinci Makamınhülâsasından müntehap güzel bir sırrını hülâsa ile, YirmiDokuzuncu Lem’a-i Arabiyeden müstahreç nurlu, tatlıfıkralardan terekküp ediyor.

1. el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ,1:310; Gazâlî, İhyâ-u Ulûmi’d-Dîn, 4:409 (Kitâbu’t-Tefekkür); el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, 1:78.

Ben, kemâl-i lezzetle, her gün tefekkürle okumayabaşladım. Birkaç gün sonra hatırıma geldi ki: MademRisale-i Nur bu zamanın bir mürşididir, talebelerine birvird-i ekber olabilir diye kaleme aldım. Ve bütün risalelerinhususî menbaları, madenleri olan binden ziyade âyât-ıKur’âniyeyi, kendi Kur’ânımda, evvelce işaretler koyup birHizb-i Âzam-ı Kur’ânî yapmak niyet etmiştim. Şimdi buHizb-i Âzam ve bu vird-i ekber, Risale-i Nur mensuplarınabazı eyyam-ı mübarekede okunması için bir zaman size degöndermek hakkınız var. İnşaallah bir zaman sonra sizegönderilecek. Bazı kelimelerini tercüme ve bir kısımkayıtlarını tefhim için vakit bulsam, gayet kısa haşiye gibibirşeyi yazacağım.

Umum kardeşlerime ve hizmet-i Kur’âniyede bütünarkadaşlarıma hasret ve iştiyakla binler selâm.

Page 61: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Dualarınıza muhtaç

Said Nursî

Page 62: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

24

Aziz kardeşlerim,

Sizlere hergün birer uzun mektup yazmak hakkınızvarken, maatteessüf üç seneden beri size göndermek içinyazdığım bir mektup şimdiye kadar bekliyor, eski sakomuncebinde duruyor. Demek Risale-i Nur, ehl-i dünyadinsizlerine çok dehşet vermiş ki, dünyalarınakarışmadığım halde bu tazyikatı yapıyorlar. Her neyse...Hiç unutamadığım sebatkâr, ciddî kardeşlerime, hususanikinci vatanım Barla’daki vefadar sıddıklara pek çok selâmve dua ederim. Binler hasret ve iştiyakla sizleri düşünen veher yirmi dört saatte belki yüz defa duayla tahattur edenve duanıza muhtaç olan,

Said Nursî

Page 63: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

25

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه� الس�ال+م� ع�لي�&%م�

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla. Allah’ın selâmıüzerinize olsun.

Ey fedakâr kardeşlerim,

Sizinle dört beş kelime konuşacağım.

Birincisi: Bu defaki mektuplarınızın verdiği şevk vesürurla derim ki: Ben, hizmet-i Kur’âniyedeki tam sadakatve gayret ve sebat ve metanetinizi gördükten sonra tam biristirahat-i kalble mevti ve eceli kabul eder, arkamda sizvarsınız yeter diyerek dünyadan sürurla vedaya hazırım.

İkincisi: Burada, Âyetü’l-Kübrâ’nın birinci tebyizi, aynenbir sene sonra, oradaki birinci tebyizi gibi, Âyetü’l-Kübrâ’nın namına tevafuku var. İki tevafukun tetabukutesadüfe havalesi imkânsız bir keyfiyet olmakla, kalemizülfikar-misâl zâtın kalemiyle, otuz üç kelime-i tevhidintevafukundaki gaybî imzayı cidden tenvir ve tasdik eder.

Dördüncüsü: Ben, üç senedir burada herşeyden tecritedildim. Tahammülsüz tazyik altında bulunduğumdan,

Page 64: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

sizinle muhabere edemedim. Burada emsalsiz bir evhamhükmediyor. Mümkün olduğu kadar, “Eşrâtü’s-Sâat”buradan gönderildiğini demeyiniz; belki “Onun bir eseridir,başka yerden elimize geçmiş” deyiniz.

Page 65: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

26

باس�م� م�ن� (تس�ب�ح� له� الس�م�و�ات� الس�ب�ع� و�اال�ر�ض� و�م�ن�ف.يهن� و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.) الس�ال+م� ع�لي�&%م�

1و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�كJاته�

1. “Yedi gökle yerin ve onların içindekilerin Onu tesbih ettiği ve herşeyinancak Onu övüp tesbih ettiği” (İsrâ Sûresi, 17:44) Zât olan Allah’ınadıyla.Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Aziz ve vefâdâr ve fedâkâr, sâdık kardeşlerim,

Bu defa çok kıymettar ve fevkalme’mul manevîhediyenizden küçücük üç dört mesele hatıra geldi.

Birincisi: Üçüncü keramet-i Aleviyede, “Risalelerdeyalnız iki zeyil vardır” demesi, risale şekline girmiş olanzeyillere zeyil diyor. Sair zeyiller ise; hâtimeler, ilâveler,haşiyeler hükmünde görmüştür.

İkincisi: İki Âyetü’l-Kübrâ’nın vird-i ekberinde hatırımagelmediği halde, ehemmiyetli kısımlarını YirminciMektupla Otuz İkinci Söz, bana ihtiyaçbırakmayacakderecede beyan ve tercüme ettiklerinden, niyet vevaadettiğim halde tercümesinde istihdam edilmedim.

Page 66: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Üçüncüsü: Risale-i Nur’un benden ayrılması ve ben dedaire-i tenviriyesinden uzak düştüğümden, bu havali veEskişehir gibi sair yerleri de onun ehemmiyetli ve lüzumlubir kısım hakikatlerinden hissedar etmek için, inâyet-iİlâhiye, yeni yazılıyor gibi tekrarla o kısım hakikatlerin,fakat letâfetli başka tarzlarda izah edilmelerinde, âdetâihtiyarım olmadan beni istimal ettiğini bildim, çokşükrettim.

Bu defa hediyelerinize mukabil, elimden gelseydi yalnızmaddî fiyatına göre herbir risaleye on lira ve Yirmi BeşinciSöze, yirmi beş altın, belki elmas ve Yirmi DokuzuncuSöze, yirmi dokuz yakut verirdim. Öyleyse, verilmiş gibikabul ediniz.

Evet, tevafukta muvaffakiyetli olan “kalem-i ulvî”keramet-i Aleviyeyeye göze görünür güzel bir delilgöstermiş. Yüz bin mâşâallah! Hüsrev’in çok şirin vefevkalâde yazdığı Hastalar Lem’ası ile Esmâ-i SitteLem’ası, benim nazarımda elmasla yaldızlı yazılan ve onlarkadar uzun iki mektub-u sadâkat-medâr hükmünde banagöründü, Risale-i Nur’a çok ehemmiyetli hizmetlerinigözyaşıyla hatırlattı. Ve Firdevsî hediyenizdeki risalelerinharfleri adedince, Cenab-ı Erhamürâhimîn sizlere rahmet,bereket, saadet ihsan eylesin. Âmin.

Yorulmaz, usanmaz, ciddî, samimî Hafız Alikardeş,

Tevafukta, muvaffakiyetli kaleminle yazılan İ’câz-ı

Kur’ân’ın âhirinde senin hakkında 1الله�م� و�فقه� ف.8 خ.دم�ة.

Page 67: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

olan dua bu defa şüphem kalmadı ki, tamالقر�ان و�اال4يم�ان

kabul olmuş.

Umum kardeşlere birer birer selâm.

Said Nursî

1. Allah’ım, iman ve Kur’ân hizmetinde onu muvaffak eyle.

Page 68: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

27

1باس�م.ه.2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�كJاته� بع�دد ح�ر�وفر�س�ائ.B.Cلنور و�م�ع�ان.يه�ا الم�تم�ثلة. ف.8 اله�و�اء4 و�ف.ىاال�فه�ام� ا4ل8

3ي�و7م� الق.ي�ام�

1. Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin.” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Nur risalelerinin harfleri ve kıyamet gününe kadar havada vezihinlerdetemessül eden mânâları adedince, Allah’ın selâmı, rahmeti vebereketiüzerinize olsun.

Aziz, sıddık ve sadık kardeşlerim,

Bu defa pek çok alâkadar olduğum zâtların dört adetmektupları beni o kadar mesrur etti ve Risale-i Nurhesabına o kadar memnun eyledi ki, güya yeniden okahraman arkadaşları buldum diye sürur yaşları çokhüzünlerimi sildi.

Evet, dört mektuba dört cevap yazmak isterim vehakkınızdır; fakat samimî ittihadınıza binaen bir ile iktifaedildi. Ayrı ayrı beş altı küçük meseleleri beyan ediyorum.

Page 69: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Birincisi: Eskiden beri, “İman kurtarmak zamanıdır”dediğimiz ve ihtiyarım olmadan tekrarla erkân-ı imaniyeyedâir burhanlardan tahşidat-ı azîmeyi yaptığımız çok haklıve lüzumlu olduğunu zaman gösterdi. Size, bir ay evvelmânevî bir muhaverede Risale-i Nur’un azîm tahşidatınadair gayptan gelen bir cevabı yazmıştım. Bazı zâtlar ofıkrayı Âyetü’l-Kübrâ risalesinin âhirine ilhak ettiler.

İkincisi: Şamlı Tevfik kardeş, senin mektubun beniderinden derine hem müteessir, hem müferrah eyledi.Sende bir hayırlı tahavvülât bulunduğunu ihsas etti.

Merhum Hâfız Ahmed’in akrabasına benim tarafımdantâziyeyle beraber de ki: Bir iki ay evvel birden bire duaederken, en has akraba ve en hâlis talebelerin dairesineHâfız Ahmed girdi, “Benim de bu dairede hakkım var” dedigibi hissettim.

Onu o has daire içinde her vakit mânevî kazançlarımahissedar olmak için bıraktım ve öyle de kalacak inşaallah.Ve anladım ki, ikiniz bidâyeten, beraber Risale-i Nur’ahizmetiniz içindir.

Barla’da bütün dostlara selâm.

Üçüncüsü: Sabrikardeş, kıymettar Hulûsi’nin mektubuhem Hulûsi’nin, hem Beşinci Şuanın ehemmiyetini vekıymetlerini gösterdiğinden çok beğendim. Evet, BeşinciŞuâ, umumun ve bilhassa ehl-i ilmin imanlarını tashih edipkurtarıyor.

Hem sen, hem Hüsrev, Halil İbrahim’den

Page 70: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

bahsediyorsunuz. O zât, Risale-i Nur’un ehemmiyetli birtalebesi ve iktidarlı bir nâşiridir, hem haslardandır. Sabıkhâdisemizden tam bir ihtiyat ve ciddî bir alâkadarlıkdersini aldığı kanaatindeyim. Selâmımı ona ve rüfekasınatebliğ ediniz.

Dördüncüsü: Hüsrevkardeş, senin mektubun benimmeraklarıma (Hasan, Mustafa’lar gibi) bir şifa vearzularıma bir devâ (Mu’cizât-ı Ahmediye gibi) veümitlerime bir ziya (Re’fet, Konyalı Sabri gibi) hükmünegeçti.

Hem, Risale-i Nur’un muhterem bir talebesi ve hasdairesinde bulunan âhiret hemşirem validenizin hastalığıve ihtiyarlığı seni Isparta’ya celbi, hayırdır. Elbette sen ona,Hastalar ve İhtiyarlar risalelerini okumuşsun. O risaleler,benim bedelime onun keyfini sorup tesellî versinler.

Ben, oradaki talebeleri ve dostları duayla çok tahatturediyorum. Onları unutamıyorum.

Umum kardeşlerime birer birer selâm ve dua ediyorum.

Said Nursî

Page 71: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

28

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�كJاته� بع�دد ح�اص.ل^ض�ر�بع�اش.ر�ات د�قائ.ق^ ر�م�ض�ان ف.8 ح�ر�وف م�اكJتب�تم�

3م.نالر�س�ائ.ل^

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Ramazan dakikalarındaki âşirelerin, yazmış olduğunuz Nurrisalelerininharfleriyle çarpımı adedince Allah’ın selâmı, rahmeti vebereketiüzerinize olsun.

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Hem mübarek Ramazanınızı, hem inşaallah hakkınızdabin ay kadar meyvedar leyle-i Kadrinizi, hem saadetlibayramınızı, hem çok kıymettar hizmetinizi bütün ruhumlatebrik ve tes’id ederim.

Kardeşlerim, bu defa kudsî kalemle hediyeleriniz okadar beni minnettar ve mesrur etti ki, güya dünyayı

Page 72: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

ışıklandıracak bir Nur fabrikası ve mazi ve istikbali râyiha-itayyibesiyle muattar edecek bir gül fabrikası semâdanbizim imdadımıza gönderilmiş ve benim arkamdakuvvetü’z-zahr olarak duruyor ve mütemadiyen çalışıyorlardiye mesrur oluyorum. Yüz binler Elhamdülillâh!

Sabrikardeş, senin fasılalı iki mektubun, hizmetininmakbuliyetine iki şahid-i gaybî gösterdi. Senin tabirinleNur fabrikasına ben de “Elfü elfi maşâallah, bârekâllah,veffekakellah” derim. Sen ile Sıddık Süleyman, benimnazarımda ve fikrimde ve duamda daima beraberbulunduğunuzdan, seninle konuştuğum vakit, omuz omuzaikinizi beraber görüyorum. Mâsum ve mübarekçocuklarınız duadan hissedardırlar.

Hâfız Alikardeş, senin mektubundaki tevazuun veihlâsın ve Hüsrev’e ait medhin ve Risale-i Nur talebeleribirtek vücut hükmündeki kanaatin, senin hakkında büyükbir ümidimi ve hüsn-ü zannımı tam kuvvetlendirdi. Risale-iNur’un iki Lütfü’leri ve Mustafa’ları ve Hâfız Ali’leri, KüçükSabri olan Nureddin ile beraber has talebeler dairesinde,Ramazan feyzine, mânevî kazançlara inşaallah hissedarkabul edildi. Herbir sahifelerini birer kıymettar hediyehükmünde olan nüshaların yüzünden, ben sana çok, hempek çok borçlu kaldım.

Hüsrevkardeş, kasem ederim, benim elimden gelseydi,yalnız bu defa altın yaldızla yazdığın Mu’cizât-ıAhmediyeye mukabil herbir sahifesine, yalnız maddî birücret olarak birer altın hediye edecektim. Hakikaten ebedî

Page 73: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

bir gül fabrikasına kâtip tayin edildiğinize kanaatim kat’iyetkesb etti. Rabb-i Rahîme hadsiz hamd ü senâ olsun.Tasavvurumda Hüsrev, Rüştü birtek isim gibi olmuş.İkinizi, Risale-i Nur’a ait herşeyde beraber biliyorum vebuluyorum.

Size 1âyetine ait ve birden hatıra gelenاو�م�ن� كJان م�ي�تا

ve Sabri’nin iki mektubunun daha gelmeden mânevîtesiriyle yazılan bir tetimmeyi gönderdim. Bir derecemahremdir, has ve eminlere mahsustur. Şamlı Tevfik,

Âyetü’l-Kübrâ Şuaını, Hâfız Ali’nin otuz üç ه�LMا4له� ا4ال3 ال v2ال

ile tevafuklu tarzda bana yazsa iyi olur. Kardeşlerime birerbirer selâm.

Duanıza muhtaç

Said Nursî

1. “Ölü iken îmân ile diriltip nûra kavuşturduğumuz ve halk içinde o nûriledoğru yolda yürüyen kimse, inkâr karanlıkları içinde kalıp da ondanhiçbirzaman çıkmayacak olan kimse gibi olur mu?” En’âm Sûresi, 6:122.2. Allah’tan başka ilâh yoktur.

Page 74: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

29

Aziz kardeşlerim,

Temadî eden tahribat-ı mâneviye karşısında,lillâhilhamd, gittikçe Risale-i Nur’un mu’cizânemukavemeti ve satveti ve kıymeti tezayüt ediyor. Dalâletintemel taşı ve nokta-i istinadı olan tabiat tâğutunu dağıtıp,Kur’ân elinde bir elmas kılıç olarak her tarafta nurlarısaçar, zulümatı dağıtır. Fakat dalâletlerin envâı çoktur. Onispette risalelerin dahi ayrı ayrı meziyetleri,ehemmiyetleri var. Eğer kolay ise, Tabiat Lem’asını da bizegönderiniz.

Page 75: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

30

Emin’le Feyzi’nin sordukları bir suale Üstaddan aldıkları cevap

Sual: Bize verdiğiniz cevapta diyorsunuz: Siyasî genişdaireleri merakla takipeden, küçük daireler içindekivazifelerinde zarar eder. Bunun izahınıistiyoruz.

Elcevap: Üstadımız diyor ki:

Evet, bu zamanda merakla radyo vasıtasıyla ciddialâkadarâne küre-i arzdaki boğuşmalara merak edipbakanlar, dikkat edenler, maddî ve manevî pek çokzararları vardır. Ya aklını dağıtır, mânevî bir divane olur; yakalbini dağıtır, manevî bir dinsiz olur; ya fikrini dağıtır,mânevî bir ecnebî olur.

Evet, ben kendim gördüm: Lüzumsuz bir meraklamütedeyyin iken âmi bir adam, beride ilme mensubiyetivarken, eskiden beri İslâm düşmanı olan bir kâfirinmağlûbiyetiyle ağlamak derecesinde bir mahzuniyet veÂl-i Beytten seyyidler cemaatinin bir kâfire karşımağlûbiyetinden mesruriyetini gördüm. Böyle âmi biradamın alâkası, bir geniş daire-i siyaset hâtırı için böylekâfir bir düşmanı, mücahit bir seyyide tercih etmek, acabadivaneliğin ve aklı dağıtmaklığın en acip bir misali değil

Page 76: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

midir?

Evet, haricî siyaset memurları ve erkân-ı harpler vekumandanlara bir derece vazifece münasebeti bulunansiyasetin geniş dairelerine ait mesâili, basit fikirli ve idâre-iruhiye ve dîniyesine ve şahsiyesine ve beytiyesine vekaryesine ait lüzumlu vazifesini geri bıraktırmakla onlarımeraklandırıp ruhlarını serseri, akıllarını geveze vekalblerini de hakaik-i imaniye ve İslâmiyeye ait zevklerini,şevklerini kırıp havalandırmak ve o kalbleri serseri etmekve mânen öldürmekle dinsizliğe yer ihzar etmek tarzında,kemâl-i merakla, onlara göre mâlâyâni ve lüzumsuzmesâil-i siyasiyeyi radyoyla ders verip dinlettirmek, hayat-ıiçtimaiye-i İslâmiyeye öyle bir zarardır ki, ileride vereceğineticeleri düşündükçe tüyler ürperir.

Evet, herbir adam vatanıyla, milletle, hükûmetlealâkadardır. Fakat bu alâkadarlık, muvakkat cereyanlarakapılıp millet ve vatanı ve hükûmetin menfaatini bazışahısların muvakkat siyasetlerine tâbi etmek, belki aynınıtelâkki etmek çok yanlış olmakla beraber; ovatanperverlik, milletperverlik hissinden ve vazifesindenherkese düşen vazife bir ise, kendi kalb ve ruhundanidare-i şahsiye ve beytiye ve diniye, ve hâkeza, çokdairelerden hakikî vazifedar olduğu hizmet ve alâka vemerak on, yirmi, belki yüzdür. Bu ciddî velüzumlu bu kadaralâkaların zararına olarak, o birtek lüzumsuz ve onagöremâlâyâni olan siyaset cereyanlarına feda etmek dîvanelikdeğil de nedir?

Üstadımızın bize gayet aceleyle verdiği cevabı bu kadar.

Page 77: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Biz de, o acele ifadeyi acele kaydettik; kusura bakmayınız.

Biz de bütün kuvvetimizle bunu tasdik ediyoruz. Çünkübunu kendimizde vegördüğümüz dostlarımızdatecrübelerle müşahede ettik. Hattâ çoklarımeraklarından,cemaati, belki de namazı terk eder derecede ifratla, tamnamaz vaktinde konuşan radyoyu dinleyip, mimsizmedeniyetin sefahat ve dalâlet ve İslâma ettiği ihanetcezası olarak mütemadiyen başına gelen tokatlarına veboğuşmalarına ve geniş siyaset dâirelerine alâkadârânedikkat etmekle ve nefsi, zehirli ve başı sarhoş şahıslardan,radyodan ders almak, kudsî ve mühim vazifelerine de tamzarar ediyorlar.

Risale-i Nur şakirtlerinden

Feyzi, Emin

Page 78: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

31

Ahmed Nazif ’in bir fıkrasıdır.

Kıymetli Üstadım,

Yüksek şahsiyetinizin aczi ve fakrı içinde inâyet-iRabbaniye ve rahmet-i İlâhiyeyle Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın i’câzlarını güneşin parlak ve keskin şuaları gibikalblerimize nüfuz ettiren ve hakaik-i diniye ve imaniyenin,dalâlete yüz tutan zaif ve âciz mü’minlerin halâsı veselâmeti ve hidayete çıkarılmasına hâdim ve kudsî Risale-iNur’un, elbette bir hâdi ve bu zamanın muhtaç bulunduğubir sahib-i zuhur namını taşıyacağı şüphesizdir.Binaenaleyh, hem Kur’ân’ın tercümanı ve dellâlı ve hemde bu Risale-i Nur’un müellif ve hâdim-i yegânesibulunmanız, hem de âciz ve fakir bir nefer iken mânevîhizmetinizle müşiriyet derece-i âliyesine terfi ve tefeyyüzeistihkak kesb etmiş bulunmanızdadır ki, Alîm-i Mutlak,Hakîm-i Mutlak, Kadir-i Mutlak olan Zülcelâl Hazretleri,bu kudsî vazife-i âliyeyi, kıymetsiz gördüğünüz, çokkıymetli ve faziletli ve feyizli ve âlî derecelerde yüksek bir

dellâla tevdi ve nasip ve bilhassa memur etmiştir.ا م.ن� ه�ذ

Page 79: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

1فض�ل^ ر�ب�ى

1. Bu Rabbimin bir ihsânıdır.

Biz âciz ve âsi ve günahkâr hizmetkârlarınızı dahi lütufve keremiyle irşada ve hidayete siz Üstadımızı rehber vemürşid ve vasıta buyurmuştur ki, ebedî minnet veşükranlarımızı edâdan âciz bulunuyoruz.

İşte, Üstadım, çok kıymetli arkadaşımız ve hizmet-iKur’âniyede kıymetli refikimiz ve şerikimiz Küçük HüsrevMehmed Feyzi’nin mektubundan, başka yerde ve mahaldemevsimsiz olduğunu idrak ederek, bu hakikî kelimeyi vemübarek ism-i şerifi Risale-i Nur’a dahi henüz zahirentakmak haddim değildir ve istimalinden hazer ediyorum.Çünkü Üstadımın izin ve müsaadesi olmadıkça bugibilâkapların kıymeti olamaz. Ancak Risale-i Nur’danaldığım ilham üzerine muhitimizde birinciliği ihraz edenbir kardeşimiz olan Feyzi’nin mektubunda bahsedilmesi,sırf hüsn-ü niyet ve fart-ı merbutiyet ve sadâkatten veihlâstan doğmuştur.

Bu izharın hatâsından hâdis olan meşguliyetinizesebebiyet verdiğimden çok müteessir oldum, afbuyurunuz. İkaz ve irşad edici nimet ve himmet, i’tabınızlaaf buyurulmasını ve Risale-i Nur’un mânevî tokatlarındanmuhafaza edilmekliğimizi kemâl-i hulûsla istirhameylerim.

Aziz ve kıymetli Üstadım,

Page 80: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Cenâb-ı Hakkın lütuf ve keremiyle ve hadsiz ihsanıylaintisaben hizmet-i kudsiyesinde bulunduğum Risale-iNur’un maddî ve mânevî pek çok kerametlerini vebereketlerini aynelyakîn görmüş ve lezzetini tatmış olan buâciz hizmetkârınızın noksanlarını, hüsn-ü niyete ve hulûs-ükalbine bağışlamanızı rica ederken, bu mübarek Risale-iNur’un pek çok kerametlerinden birkaçını arz ediyorum.Şöyle ki:

Risale-i Nur tercümanı ve müellif ve sahibi bulunan zât,bin üç yüz yirmi dört (1324) ve yirmi beş (25) Rumîsenelerinde, İstanbul’da iştiharla, “Bediüzzaman” namı velâkabı altında matbuatın sitayişle neşriyatından mütehassisolarak, o zaman on yedi yaşımda bulunduğum ve çok cahilve çocukluk devresinde iken, bu mübarek isim kalbimdeyer tutmuş. Ve bu kalbî muhabbet hürmeti için olacak ki,bin üç yüz yirmi altı (1326) senesinde Hazret-i Üstadın,Bediüzzaman Said-i Kürdî lâkabı altında Karadenizseyahatinde iki hizmetkârıyla İnebolu’yu ziyaret ederek, ozaman İnebolu’nun meşhur ulemasından Hacı Ziya vediğer ulema arasında vapura teşyi edildiği sırada tesadüfençarşıda karşılaştığım ve çok derin muhabbet hissiyle bumübarek zâta selâm durarak mütebessim ve nuranîsimalarıyla ve keskin nazarlarıyla selâmlarına ve mânevînazarlarıyla iltifatlarına mazhar olduğum günden beri artanmuhabbet ve alâkamı, otuz senelik hatırımdan kat’iyensilinmediğini aynelyakîn görüyordum.

Tahminen ve takriben altı sene evvel bir gazetesütununda Isparta’da halkın fazla alâka göstermesinden,

Page 81: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

din ve iman telkin etmesinden ürken ehl-i dünyatarafından tevkif edildiğini teessürle okumuştum. Otuzsenelik uzun bir zaman içinde bir defa böyle acı haberaldığım halde, âkıbetinden kat’iyen başka bir malûmatedinememiştim. On seneden beri Cenab-ı Rabbü’l-ÂlemînHazretlerinden niyazımda, dâima beş vakit dualarımda,“Yâ Rab, bana bir mürşid-i kâmil ihsan buyur” niyazındaiken, bundan üç sene evvel, yani Hicrî bin üç yüz elli yedi(1357) ve milâdî bin dokuz yüz otuz sekiz (1938)senesinde, İnebolu’da bir kahvede, Kastamonulu bir zavallısarhoşun sitayişle bahsettiği bir zâtın Kastamonu’damevcudiyeti ve menfî olarak bulunduğunu işittim.

Dikkat ettim ve tahkik ve tâmik ettim. Anladım ki, otuzsenedir kalbimde saklı olarak taşıdığım o zamanki Said-iKürdî olduğunu hayretle öğrendim. Vekalbimdeki sevgigünler geçtikçe ateşlendiğini hissettiğimden, hertehlikeyigöze alarak ziyaret edip mübarek ellerini öpmek lâzım veşart olduğunu bildim. Ve ziyaretimde, eski Said’in ism-imübarekleri Bediüzzaman Said Nursî ve Risale-i Nur’unmüellifi ve sahibi olarak buldum. Kemâl-i aşk ve ihlâslasarıldım. Ve benim yegâne mürşidim ve rehberim vebüyük üstadım o Risale-i Nur’dur dedim.

Ve bana bu hadsiz ihsanatı hidayet ve inayet buyuranCenâb-ı Hakka, Kur’ân-ı Hakîm’in harfleri adedince

şükrederek, ا م.ن� فض�ل^ ر�ب�ى 1الح�م�د ل.LMه. ه�ذ dedim.

HAŞİYE-1

1. Allah’a hamd olsun. Bu Rabbimin ihsânıdır.Haşiye-1 Evet, bazı ehl-i velâyetin ileride talebesi olacak zâtlar, daha dünyaya

Page 82: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

gelmeden, hiss-i kablelvukuun inkişafiyle kerâmetkârâne keşfettikleri gibi,Risale-i Nur’un talebelerinin mühimlerinden birkaç zât dahi, çok zaman evvel,bir hiss-i kablelvuku ile, ileride Said ile alâkadar bir surette bir Nura hizmetedeceğini hissetmişler. İşte, onların birisi de Nazif ’tir.

Risale-i Nur’a intisap etmezden evvel, maddî ve dünyevîher işlerimizde ve ticarethanemizinkazançlarında ve şahsîve hususî işlerimizde Risale-i Nur’a intisaptansonrakihârikulâde farkları ve bereketleri görmekle beraber, enbüyük bir ticaret veya mes’ut bir zenginin, müferrah veserbestliğinden daha fazla ferah ve sürur ve serbest veyaşayış tarzında sıhhat ve âfiyetle—elhamdü lillâh—mes’udâne imrar-ı hayat eylemekte olduğumuzu veRisale-i Nur’un kudsî lütuf ve kerâmetlerine medyunbulunduğumuzu itiraf ve tasdik ederiz.

Üstad Hazretlerinin mezuniyet-i hususiyesiyle, Risale-iNur namına neşriyat ve hakaik-i imaniye noktasında,bilhassa ibadet ve namaz hakkında şahsımın cahil ve âciz,nâkıs, iktidarsız vaziyetimle vâki olan ve olacak bulunantelkinat-ı diniyedeki kuvvetli ikna ve müessir hitabelerinâsâr-ı fiiliyesini aynen müşahede ettiğimi, Üstadım Risale-iNur namına kemâl-i fahirle, birçok namazsız Müslümanları—elhamdü lillâh—namaza ve camilere devama muvaffakbulunmak gibi kudsî hizmetlerin âsâr-ı fiiliyesinden,Risale-i Nur’un büyük harika kerametinden tulû ettiğini veetmekte olduğunu tasdik ederiz.

Bu içinde bulunduğumuz Alman ve İngiliz harbininbidayetinden devamı müddetince hadsiz zındıka vemünafıkların hiç yoktan, sebepsiz olarak, şahsıma bir

Page 83: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

isnadat olsun için, gerek münevver fikirli âlim ve gereksecahil mülhid, hemen hemen birkaç dostlarım müstesna,memleket halkı ve kudsî hizmetimden küstürmek içinşeytan-ı aleyhi mâyestehık bütün memleket halkını iğfalederek aleyhime tahrik etmiş olacaktır ki, “Nazif, muhalifbir siyasetle ittihad-ı İslâma taraftar eder, siyasetpropagandası yapıyor” zihniyetini şiddetle aleyhimde,memleket halkına ve erkân-ı hükûmete kadar sirayetettiriyorlar. Ve bütün şeytanların tecessüsleri tahrikedilmiş. Güya aleyhtarlarım benden bir intikam almakhasebiyle gıyabımda, hem müthiş cereyanışiddetlendirmek için kendilerince menfur telâkki ettikleri“Almancı” namıyla hakaretlere maruz bırakmaktançekinmediler. Halbuki ben, lillâhilhamd, Risale-i Nur’unirşadıyla, hakaik-i imaniye ve Kur’âniyeyi bütün kâinatınfevkinde gördüğümden ve itikad ettiğimden, değil küre-iarzdaki cereyanlara, belki bana verilse de, bütün dünyasaltanatına da âlet edemem. Ben, yalnız hakikatçi veimancı ve Kur’ân’cı Risale-i Nur’un bir hâdimiyim. Kaçsenedir bütün bu hücumlarıyla beraber, iki eser-i inâyetvar.

Birisi: Risale-i Nur’un neşriyatındaki hizmetime zararverilmediği gibi fevkalme’mul muvaffak olduk.

İkincisi: Her ne vakit şiddetli hücum edileceği zamanÜstadımızdan dikkat emrini alıyorduk. Hem de, Risale-iNur’un âşikâr bir kerametindendir ki, bin üç yüz elli dokuz(1359) sene-i hicrî Ramazan-ı Şerîfin on veya on ikincigünlerinde, Allah rahmet etsin, vefat eden

Page 84: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

kardeşlerimizden Hatip Mehmed namındaki zât, YirmiAltıncı Lem’a olan İhtiyarlar Risalesini yazarken hastaolarak yazmaya kâdir olmadığından lâ ilâhe illâ Hû kelime-itevhidi yazarak bıraktığı, ziyaretine gelen diğer kardeşimizve faal arkadaşımız, Feyzi Mehmed Efendiye ikmalini ricaederek dünyaya veda ve ebedî hayatına, inşaallah bukelime-i tayyibe ile hayatının sonunu mühürleyerek imanlıolarak kabre girdiğini izhar ve Risale-i Nur’un talebelerineaçık bir müjde ve tebşiratta bulunmuştur.

İşârât-ı Kur’âniye’nin, yirmi altıncı âyetinin 1فف.8 الج�نة.

,sırrıylaخال.دين� “Risale-i Nur talebeleri imanla kabre

gireceklerdir” tebşiratının sıdkını gösteren bu açıkkerametin ve tebşirat-ı azîmenin bütün kardeşlerimizetamim olunmasını, Risale-i Nur’un derece-i ulviyetini vehâdimlerinin mükâfatlarının ne zaman ve ne suretleverilmekte olduğunu aynelyakîn bilinmek ve görülmeküzere şu hakikat muvafık ise İşârât-ı Kur’âniye Risalesinetahşiye olunmasını rica ederim, kıymetli Üstadım.

Risale-i Nur şakirtlerinden

Ahmed Nazif Çelebi(r.h.)

1. “Cennette sonsuza kadar kalacaklardır.” Hûd Sûresi, 11:108.

Page 85: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

32

(Risale-i Nur şakirtlerinden Hilmi ve Çaycı Emin ve Tahsin’infıkrasıdır. Yirmi Yedinci Mektubun fıkraları içine girmeye

münasip görüldü.)

Bugünlerde casuslar tarafından ziyade bir hassasiyetlerisalelere bakıldığından, inâyetin himâyeti dahi, bir nevihassasiyetle ikramını gösterdi. Gayet cüz’î bir nümunesişudur ki:

Risale-i Nur şakirtlerine, maişet cihetinde bir ikrâm-ıİlâhi ve küçük, fakat şâyân-ı hayret ve gayet lâtif birtevafuk, bir vâkıa ve Risaletü’n-Nur hizmetinin şüphesiz birkerametidir. Evet, Risale-i Nur’un bir silsile-i kerametininbir menbaı olan tevafuk, bu vâkıada, o cinsten altı adettevafukatın ittifakı ise, tesadüf ihtimalini köküyle keserdiye hükmettik. Şöyle ki:

Birkaç günden beri Üstadımızın ziyaretinegitmediğimizden, kardeşim Eminile beraber Üstadımızınziyaretine gittik. İkindi vakti beraber namaz kıldıktan sonrabize emretti ki: “Size yemek yedireceğim, burada tayınınızvar.” Mükerreren, “Yemezseniz bana dokuz zarar olur”dedi. “Çünkü yiyeceğinize karşı Cenâb-ı Hak gönderecek.”

Page 86: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Yemek yemekten affımızı rica ettikse de, emretti ki:“Rızkınızı yiyin; bana gelir.” Emrini kırmamak için, lütufbuyurduğu tereyağı ve kabak tatlısını ekmekle yemeyebaşladık. Dahasofrada iken, ümit edilmeyen bir vakitte, birtarzda ve aynı vakitte bir adam geldi. Elinde yediğimizkadar taze ekmek, aynı yediğimiz miktar(fındık kadar)tereyağı ve diğer elinde bize verilenin tam mislikabaktatlısı olarak kapıyı açtı. Artık taaccüp edilerek,hiçbir cihette tesadüfe mahal kalmayarak, Risale-i Nurşakirtlerinin rızkındaki bir bereket-i Rabbanîyi gözümüzlegördük. Üstadımız emretti: “İhsan on misli olacak. Halbukibu ikram tam tamına mislidir. Demek, tayın ciheti galebeetti. Tayın temini ise, mizanla olur.”

Sonra aynı akşamda, sadaka ciheti dahi hükmünügösterdi. Biz gördük ki, ekmek on misli ve tereyağıtatlısı oda on misli ve kabak tatlısını çok sevmediği içinkabak,patlıcan turşusu on misli, memulün hilâfına, Risale-iNur’dan İkinci Şuâın bir hafta mütalâasına mukabil birmânevî ücret olarak geldi, gözümüzle gördük. Demek,kabaktatlısının tatlılığı, tereyağı—un helvasına girdi,kendisi turşudakaldı.

Risale-i Nur şakirtlerinin, hüsn-ü hizmetine acele birmükâfat gördükleri gibi, hizmette kusur edenler dahi tokatyedikleri—Isparta’da olduğu gibi—burada dahi gözümüzlegördük. Pek çok vukuatından yalnız beş-altısını beyanediyoruz.

Birincisi: Ben, yani Tahsin, birgün, yeni açtığımız bir

Page 87: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

dükkân meşgalesiyle bana emrolunan vazife-i Nuriyeyitembellik edip yapamadım. Aynı vakitte şefkatli bir tokatyedim.Dükkânda otururken birisi bana geldi, emanetolarak yüz lira tebdil olmak için bana verdi. Bu paranınsahibine, Allah için bir hizmet yapmak üzere tebdil içinmaliye sandığına gittim. Bu paraları sayarken, aralarındabir kalp lira bulundu. Bu yüzden ifadeye ve sual ve cevabave muâhazeye mâruz kaldığım gibi, evimizi de taharrîetmek icap etti. Beni mahkemeye verdiler. Fakat bu terbiyeve şefkat tokatı olmak cihetiyle, yine Risale-i Nurkerametini gösterdi, zararsız kurtulduk.

İkincisi: Üstadımıza ve Risale-i Nur’a dört beş senebazan hizmet eden ve okutturan vecidden taraftar bulunanbir zât, birden birgün elinde dine ait birgazeteyle geldi.Risale-i Nur’un mesleğine muhalif bir cereyanınsahiplerine taraftarâne bir tavır gösterdiği zaman, Üstadıncanı çok sıkıldı. Bir iki gün sonra şiddetli, fakat şefkatli birtokat yedi. Bir doktor ona dedi ki: “Eğerameliyatyaptırmazsan yüzde yüz ölüm var.” O da bilmecburiyeameliyat yaptırdı. Fakat şefkat ciheti imdada yetişti, çabukkurtuldu.

Üçüncüsü: Bir memur, Risale-i Nur’u kemal-i iştiyaklaokurdu. Üstadla görüşmeye ve tam ders almaya çokçalışıyordu. Birden bir komiser tarafından ona evhamverildi. O da görüşmeyi ve okumayı bırakıp başka birşehre giderken,birden sebepsiz bir tarzda bir ayağı kırıldı,bir ay çekti. Yine şefkat yâr oldu ki, şimdi tekrar okumayaşevkle başladı.

Page 88: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Dördüncüsü: Ehemmiyetli bir zât Risale-i Nur’u kemal-itakdirle hem okur, hem yazardı. Birden sebatsızlık gösterdi,şefkatsiz bir tokat yedi. Gayet meftun olduğu refikası vefateyledi. İki oğlu da başka yere gitmesiyle acınacak bir halegirdi.

Beşincisi: Dört senedir Üstadın çarşı işinde hizmet edenbir zât, birden sadakati bırakıp mesleğini değiştirdi. Birdenşefkatsiz bir tokat yedi. Bir senedir daha çekiyor.

Altıncısı: Bir hocaya ait bir hâdisedir. Belki helâl etmez.Biz de onu görmüyoruz. Tokatı şimdi kaldı.

Bu vukuat nev’inden hem çok var. Hem Risale-i Nur’akarşı kusura binâen, kat’iyen tokat olduğuna şüphemizkalmadı.

Tasdik eden Risale-i Nur şakirtleri

Hilmi, Emin, Tahsin.

Evet, ben de tasdik ederim

Said

Page 89: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

33

Hem Risale-i Nur’un suhulet-i intişarının bir kerametini,bu mektubu yazdığımız zamanda ve yemekteki kerametdakikasında gözümüzle gördük. Şöyle ki:

Ehemmiyetli yedi sekiz risale ve İşârât-ı Kur’âniyeŞuaını mühim bir mektupla beraber bir torbada,ehemmiyetli bir kardeşimize, bir şehre göndermiştik. Şoföro paketi düşürmüştü. Böyle bir zamanda böyle eserleri,münafıklar ve casuslar haber almadan, eminbir elle beşgün sonra elimize geçmesi, kat’î kanaatimiz geldi ki, birinâyet bizi himaye ediyor.

Hem Risale-i Nur hakkında inâyet-i Rabbaniyenin lâtifbir himâyeti de şudur ki:

Karanlık bir vaziyette, korkutan bir zamanda, casuslarınve taharrî memurlarının evhamları ve tecessüsleriÜstadımızın menzilini sarması dakikasında, bir fare,Üstadımızın çorabını aldı. Ne kadararadık, hiçbir yerdebulamadık. O farenin yuvasını gördük; kabil değilki o çorapgirsin. İki gün sonra gördük ki, o hayvan o çorabıgetirmiş,öyle yere ki, saklanmış ve muhteviyatlarıunutulmuş olan mahrem mektuplar ve evrakların tam

Page 90: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

yanında bırakmış. Halbuki iki defa orayabakmıştık,görememiştik. Hem o çorabı o yere getirmek, sobaborusunaçıkıp yukarıdan olur. Gayet kurnaz ve zeki biradam ancak o işi yapar.Hiçbir cihette tesadüf ihtimalikalmadığından, Üstadımız dedi: “Bu mektupları oradankaldıracağız.”

Biz onlara baktık, gerçi siyasetle alâkaları yoktur. Fakatvehham casuslara, aleyhimizde habbeyi kubbe yapmayaehemmiyetli bir vesile olurdu. Biz hem onları, hem dahabahaneye medar olabilen başka şeyleri kaldırdık. Oheyecanımızdan casuslar haber alıpanladılar ki,hazırlandık. Daha hücum etmeden, yalnız ikinci gün Emin,elinde bir torbayla menzile girdi. Tam arkasında karakolkomiseri, gizli, hissettirmeden girdi. Emin’in elinde, kitapyerine yoğurt torbasını gördü, tavrını değiştirdi. Herneyse...

Elhasıl: Risale-i Nur’un intişarına karşı gelen bütündüşman ve casuslara mukabil bir tek fare çıktı, plânlarınızîr ü zeber etti.

Hilmi, Tahsin, Emin, Tevfik, Said

(Evet) (Evet) (Evet) (Evet) (Evet)

(Mehmed Feyzio zaman askerdi, yoktu. Yoksa birinciimza onun hakkıydı.)

Page 91: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

34

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

كJاته� اب�دا د�ائ.مsا 3الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi ebediyen, dâima üzerinize olsun.

Aziz, sıddık kardeşlerim,

On Dokuzuncu Sözün âhirinde Kur’ân’daki tekrarınekser hikmetleri, Risale-i Nur’da dahi cereyan eder.Bilhassa ikinci hikmeti tam tamına vardır. O hikmet şudur:

Herkes her vakit Kur’ân’a muhtaçtır. Fakat herkes, hervakit bütün Kur’ân’ı okumaya muktedir olamaz. Fakat birsûreye galiben muktedir olur. Onun için en mühimmakasıd-ı Kur’âniye ekser uzun sûrelerde derc edilerek,herbir sûre küçük bir Kur’ân hükmüne geçmiş. Demek,hiçbir kimseyi mahrum etmemek için haşir ve tevhid vekıssa-i Mûsâ (a.s.) gibi bazı maksatlar tekrar edilmiş.

Aynen bu ehemmiyetli hikmet içindir ki, bazı defa

Page 92: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

haberim olmadan, ihtiyarım ve rızam olmadığı halde, bazıince hakaik-i imaniye ve kuvvetli hüccetleri müteadditrisalelerde tekrar edilmiş. Ben çok hayret ederdim. Nedenbunlar bana unutturulmuş, tekrar yazdırılmış? Sonra kat’îbir surette bildim ki: Herkes bu zamanda Risale-i Nur’amuhtaçtır. Fakat umumunu elde edemez. Elde etse detamam okuyamaz. Fakat küçük bir Risale-i Nur hükmünegeçmiş bir risale-i câmiayı elde edebilir. Ve ekservakitlerde muhtaç olduğu meseleleri onda okuyabilir vegıda gibi her zaman ihtiyaç tekerrür ettiği gibi, o damütalâasını tekrar eder.

İkinci bir nokta: Âyetü’l-Kübrâ’dan çıkan “Virdü’l-Ekber”namındaki Arabî risaleciğin âhirinde, Risale-i Münâcâtınbaşındaki âyetin tefsiri diye Arabî kısımları ilâve edilse,beraber okunsa münasiptir. Biz de nüshamızda yazdık.

Üçüncü nokta: Aziz kardeşlerim, çok defa kalbimegeliyordu. “Neden İmam-ı Ali (r.a.) Risale-i Nur’a vebilhassa Âyetü’l-Kübrâ risalesine ziyade ehemmiyetvermiş?” diye sırrını beklerdim. Lillâhilhamd, ihtar edildi.İnkişaf eden o sırra şimdilik yalnız kısa bir işaret ediyorum.Şöyle ki:

Risale-i Nur’un mümtaz bir hâsiyeti, imanın en son veen küllî istinad noktasını kuvvetli ve kat’î beyanolduğundan, bu hâsiyet Âyetü’l-Kübrâ risalesinde fevkalâdeparlak görünüyor. Ve bu acip asırda, mübareze-i küfür veiman en son nokta-i istinada sirayet ederek onadayandırıyor. Mesela, nasıl ki gayet büyük bir meydan

Page 93: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

muharebesinde ve iki tarafın bütün kuvvetleri toplandığıbir sahrada iki tabur çarpışıyorlar. Düşman tarafı, en büyükordusunun cihazat-ı muharribesini kendi taburunun imdatve kuvve-i mâneviyesini fevkalâde takviye için her vasıtayıistimal ederek ehl-i iman taburunun kuvve-i mâneviyesinibozmak ve efradının tesanüdünü kırmak için her vesileyikullanır. Ehemmiyetli bir istinadgâhını kendine temayülettirerek ihtiyat kuvvetini dağıtır. Müslüman taburununherbir neferine karşı, cemiyet ve komitecilik ruhuylamütesanid bir cemaat gönderir. Bütün bütün kuvve-imâneviyesini mahvetmeye çalıştığı bir hengâmda, Hızırgibi biri çıkar, o tabura der: “Meyus olma! Senin öylesarsılmaz bir nokta-i istinadın ve öyle mağlûp edilmezmuhteşem orduların ve tükenmez ihtiyat kuvvetlerin var ki,dünya toplansa karşısına çıkamaz. Senin şimdilikmağlûbiyetinin bir sebebi, bir cemaate ve bir şahs-ımâneviyeye karşı bir neferi göndermenizdir. Çalış ki, herbirneferin, istinad noktaları olan dairelerinden mânen istifadeettiği kuvvetli kuvve-i mâneviyeyle bir şahs-ı mânevi ve bircemiyet hükmüne geçsin” dedi ve tam kanaat verdi.

Aynen öyle de, ehl-i imana hücum eden ehl-i dalâlet, buasır cemaat zamanı olduğu cihetiyle, cemiyet vekomitecilik mayasıyla bir şahs-ı mânevî ve bir ruh-u habîsolmuş, Müslüman âlemindeki vicdan-ı umumî ve kalb-iküllîyi bozuyor. Ve avâmın taklidî olan itikadlarını himayeeden İslâmî perde-i ulviyeyi yırtıyor ve hayat-ı imaniyeyiyaşatan, an’aneyle gelen hissiyat-ı mütevâriseyi yandırıyor.Herbir Müslüman tek başıyla bu dehşetli yangından

Page 94: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

kurtulmaya meyusâne çabalarken, Risale-i Nur Hızır gibiimdada yetişti.HAŞİYE-1 Kâinatı ihata eden son ordusunugösterip ve ondan mukavemetsûz maddî, mânevî imdatgetirmek hizmetinde harika bir emirber nefer olarakÂyetü’l-Kübrâ risalesini İmam-ı Ali (r.a.) keşfen görmüş,ehemmiyetle göstermiş.

Temsildeki sair noktaları tatbik ediniz, tâ o sırrın birhülâsası görünsün.

Haşiye-1 Kâinatı dağıtamayan bir kuvvet onu bozamaz.

Said Nursî

Page 95: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

35

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�كJاته� بع�دد ح�ر�وفات3الر�س�ائ.ل^ الت.8 كJتب�تم� و�تك?تب�ون

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Yazdığınız ve yazacağınız Risale-i Nur’ların harfleri adedince Allah’ın selâmı,rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Onuncu Şuâ namında yazdığınız Fihristenin ikinci kısmıbana şöyle kuvvetli bir ümit verdi ki: Risale-i Nur, benimgibi âciz ve ihtiyar ve zaif bir biçareye bedel, genç, kuvvetliçok Said’leri içinizde bulmuş ve bulacak. Onun için bundansonra Risale-i Nur’un tekmil-i izahı ve haşiyelerle beyanıve ispatı size tevdi edilmiş, tahmin ediyorum. Bir emareside şudur ki:

Bu sene çok defa ihtar edilen hakikatleri kaydetmek içinteşebbüs ettimse de çalıştırılamadım.

Page 96: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Evet, Risale-i Nur size mükemmel bir mehaz olabilir. Veondan erkân-ı imaniyenin her birisine, mesela Kur’ânkelâmullah olduğuna ve i’câzî nüktelerine dair müteferrikrisalelerdeki parçalar toplansa veya haşre dair ayrı ayrıburhanlar cem edilse ve hâkezâ, mükemmel bir izah ve birhâşiye ve bir şerh olabilir. Zannederim ki, hakaik-i âliye-iimaniyeyi tamamıyla Risale-i Nur ihata etmiş; başkayerlerde aramaya lüzum yok. Yalnız bazan izah ve tafsilemuhtaç kalmış. Onun için vazifem bitmiş gibi bana geliyor.Sizin vazifeniz devam ediyor. Ve inşaallah vazifeniz şerh veizahla ve tekmil ve tahşiye ile ve neşir ve tâlimle, belkiYirmi Beşinci ve Otuz İkinci Mektupları telif ile veDokuzuncu Şuânın Dokuz Makamını tekmille ve Risale-iNur’u tanzim ve tertip ve tefsir ve tashihle devam edecek.

Risale-i Nur’un samimî, hâlis şakirtlerinin heyet-imecmuasının kuvvet-i ihlâsından ve tesanüdünden süzülenve tezahür eden bir şahs-ı mânevî, size bâki ve muktedirbir kuvvet-i zahrdır, bir rehberdir.

Buradan oraya gelen mektupları, mübareklerin heyetibir risale şeklinde toplanmasını ve Hüsrev de cüz’î vehususî bazı cümlelerini ve lüzumsuz bazı fıkralarınıtayyetmeyi, Hâfız Ali ve Sabri’ye havale etmiş olduğunuyazıyorsunuz. O, Risaletü’n-Nur hakkında kerametli vedikkatli ve isabetli ve keskin Hüsrev’in nazarı doğrudur.Bâki bir eserde muvakkat ve cüz’î ve hususî kelimelertayyedilse daha iyidir.

Bu defaki mektubunuzda kerametkârâne üç nokta

Page 97: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

gördük:

Birincisi: Buranın bir Hüsrev’i olacak derecede ihlâs veirtibat ve iktidarı gösteren Küçük Hüsrev Mehmed Feyziisminde Risaletü’n-Nur’un çalışkan bir talebesi askerdengelip, daha ikinci defa görüşüldüğü vakit, mektubunuzdaFeyzi ismini gördük, dedik: Bu Risale-i Nur’un şakirtleribirbirinden ne kadar uzak olsa da, birbirine pek yakındır ki,böyle birden hissedip yazdılar.

İkincisi: Bu Küçük HüsrevFeyzi, bu âhirlerde İstanbul’daiken Risale-i Nur hesabına zihnime dokundu. Müteessiroluyordum. “Acaba rahatsızlığıvar mı?” Birden zihnimyüzünü ondan çevirdi, Hâfız Ali ile şiddetlimeşgul oldum.Anladım ki teessür verecek var. Fakat Risale-i Nur’un faalmerkezi olan Hâfız Ali cihetinde olacak. Hâfız Ali’ye şifaduasına başladım, devam ettim. Ve mektup gelmedenevvel Feyzi’den sordum: “Sen bir hastalık çektin mi?” Odedi: “Yok.” Dedim: “Öyleyse Isparta’da Risale-i Nur’unehemmiyetli ve kuvvetli bir rüknünün bir rahatsızlığı var.Fakat hayalim hakikatin suretini şaşırmış.” Sonramektubunuz geldi, hakikat anlaşıldı.

Üçüncüsü: Bundan yirmi gün evvel, eyyam-ımübarekeden sonra hatırıma geldi ki, vazifedarâne kalemiher gün istimal etmeyenler, Risale-i Nur talebeleri ünvan-ıicmâlîsinde her yirmi dört saatte yüz defa hissedar olmakyeter diye, hususî isimlerle has şakirtler dairesi içinde birkısmın isimleri muvakkaten tayyedildi. Kardeşimiz HakkıEfendi de onların içinde idi. Birkaç günöyle devam etti.

Page 98: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Sonra birden hiç sebep hissetmeden yine Hakkı, Hulûsi’yearkadaş oldu. İsmiyle, resmiyle has dairesine girdi.Hakkı’nın “Beni duadan unutmasın” diye, mektubunuzdakifıkranın yazıldığı aynı zamanda, hususî duayı kazanmışhesabıyla tahmin ettik. Hattâ bugünlerde bunun gibiinâyetin çok lem’aları var. Emin, bunları havâdîs-i yevmiyediye bir fıkra yazacak. Belki size de gönderecek.

Risale-i Nur’un oradaki küçük talebeleri ve istikbaldekıymetdar şakirtleri olanlar, şimdi de talebeler dairesindeolarak hissedardırlar. İstanbul’da Mehmed Feyzi, EskiSaid’in risalelerini ararken, aynı günde kahraman Rüşdü,bir dükkânda mevcudunu toplamış, almıştı. Küçük Hüsrevmüteessir olarak başka yerde aramış, İşârâtü’l-İ’câz’ıbulmuş. Tahminen demiş ki: “Bana sebkat eden her haldebenden ilerideki Ispartalı kardeşlerimdir.” Her neyse... Buİşârâtü’l-İ’câznüshasını Hâfız Ali ve Sabri’deki nüshalardabulunan keramet-i tevafukiyeyi yazdırmak istiyor. En kolaybir çaresi, küçük bir defterde, her sahifesinde tefsirin birsahifesine mukabil huruf-u hecânın (elif ve tâ ve saire)kaydederseniz, gönderirseniz iyi olur. Kolayını bulmazsanızkalsın.

Umum kardeşlerime birer birer selâm ve bilhassarisalelerle çok meşgul olanlara selâm ve dualar ederim vedualarını beklerim.

Kardeşiniz

Said Nursî

Page 99: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

36

Emin ve Küçük Hüsrev Feyzi’nin bir fıkrasıdır.

Hizmet-i Kur’âniyede bizi sebkat eden sadık, hâlis,metin, vefakâr kardeşlerimizden mübarek Hüsrev veRüşdü gibi zâtlar, Risale-i Nur hâdimlerine, vazifelerininmakbuliyetine bir emare olarak ihsan olunan berekethakkında müteaddit fıkralar yazmışlar. Biz de, bukardeşlerimizin fıkraları gibi bu yakın zamanlarda berabertezahür eden, gördüğümüz bazı hâdisâtı kaydedeceğiz.Nümune için yalnız bir kısmını beyan ederiz.

Birisi şudur ki: Bu yakında Üstadımızla beraber kıraçıkmıştık. Çay yapılmasını, hemikişer çay, hem üçerşekerle içilmesini emir buyurdular. Hepimiz, üçerşekerleikişer çay içtik. Yalnız Eminkardeşimiz bir şeker kendisinenoksan olarak içmiş. Akşam üzeri, Risale-i Nur’un menba-ıintişarı olan Üstadımızın odasına geldik. Emin, şekerkutusuna sarf olunan şekerleri koymak istemiş, fakat kutusekiz şekerden fazla almamış. Emin, “Fesübhânallah” der.“On yedi şeker yerine kutu sekiz şekerle dolsun.” diyetaaccüp ettik. İşte bu vâkıa, bize şuhud derecesinde kanaatverdi ki, bu sır, Risale-i Nur’a, hâdimlerine bir inâyet-iİlâhiye ve bir iltifat-ı Rabbaniyedir.

Page 100: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

İkincisi: Yine aynı günde ben, yani Mehmed Feyzi,evvelce yazıp Üstadıma teslim ettiğim Hücümat-ı Sitterisalesini bana vermek için sakladığı yerden ararken,fevkalme’mul bir surette, bulunmaz. Birden o anda,âdetlerinin hilâfına olarak, hiç vuku bulmamış bir tarzda,bir hâdise zuhuruyla gözlüklerini bırakarak merdiventarafına müteveccih olurlar. Aynı vakitte Risale-i Nur’unintişarına ve hizmetine zarar vermek niyetiyle casus biradamın merdivene doğru, zahiren ziyaret maksadıylayürüdüğü görülür. Üstadın telâşlı olduğunu hisseder.Üstad, onun nazarını öteki hâdise-i bedeniyeye çevirir, onader: “Görüyorsun ki ben mâzurum, ziyareti başka günebırak.” O da döner, gider. Hem Mehmed Feyzi, hemHücümat-ı Sitte, hem başka işlerimiz o tecessüstenkurtuldu.

Evet, Hücümat-ı Sitte saklandığı muayyen yerindefevkalâde bir surette kaybolması, ehemmiyetli birhâdisenin önünü aldı. Üstada ârız olan bu hilâf-ı âdet hâletve o risalenin muayyen yerinde bulunmaması kat’iyentesadüfe hamledilmez. Bir hafta sonra o risaleyi hilâf-ıme’mul bir yerde bulduk. Üstadımın emriyle Eminkardeşime ehemmiyetli bir surette okudum. Üstad bizeizahat veriyordu. O vakte kadar böyle mühim ve tesirliders almamıştık. Demek bu iki mühim sırra binaen risalekendini göstermedi. İşte bu hâdise, Risale-i Nur’un ihlâslıve sadık şakirtleri her vakit bir hıfz ve inâyet altında vedaima himâyet altında olduklarına şüphe bırakmıyor.

Üçüncüsü: Üstadımızın bir okka (yani kilo) peyniri vardı.

Page 101: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Ekser günlerde o peynirden hoşuna gittiği için, bir iki defayiyordu. Hem bize de yediriyordu. Hem yemeksiz olduğuekser vakitlerde ondan yediği halde, altı ay kadar devamettiğini ve halen de, yüz dirhem kadar o peynirdenbulunduğunu, ben—yani daimî hizmetçisi Emin—veben—yani talebesi ve hizmetçisi Küçük Hüsrev—yakinengörüp tasdik ediyoruz. Fakat bu hâdise-i bereketinifşâsından sonra, evvelce görülmeyen dibi görünmeyebaşladı, noksaniyetini gösterdi. Evet, bereket hususundaşâyân-ı hayret bir hâdisedir. Hem yarım kilo bir tereyağı,ekser günlerde fazlaca sarf olduğu halde, elli güne yakındevamı, şüphesiz bir bereket içine girmiş.

Yine aynen Ramazan Bayramında Üstadın rızasıolmadığı halde, Tahsin ve ben—yani Emin—bir kilo inceşeker getirmiştik. Ekseri yoğurt ve süt ve tatlı kabağa vesair şeylere, bazan yirmi otuz dirhem kadar kattıklarıhalde, iki aydan fazladır o şekerden yüz dirhemden fazlakalması, elbette bereket sebebiyledir.

Hem bu havalideki şakirtler, herkes cüz’î-küllî hissetmişve itiraf ediyorlar ki: Risale-i Nur’a çalıştığımız zaman,hem rızkımızda bereket ve suhulet, hem kalbimizde birinşirah ve ferah zâhiren hissediyoruz. Ezcümle ben-yaniEmin-kendim itiraf ediyorum ki, Risale-i Nur dairesinegirmezden evvel, bütün seneçalışırdım. Ne vakit Risale-iNur dairesine girdim; senede üç dört aykadar ancakçalışabildiğim halde, evvelkinden daha müferrah ve dahames’ut bir halde yaşamaklığım, yüzde yüz Risale-i Nurhizmetinin bereketiyle olduğuna hiç şüphe yok.HAŞİYE-1

Page 102: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Haşiye-1 Evet, Eminkardeşimiz memleketimize geldiği zaman çok faal birsurette her ay çalışırdı. Şimdi ise, üç dört aydan fazla çalıştığını görmüyorum.Buna sebep ise, Risale-i Nur’un hizmetinin berekâtı olduğunda şüphem yok,bütün kuvvetimle tasdik ediyorum.Hem ezcümle, Üstadımız diyor ki: “Benim de kanaat-ı kat’iyem çoktecrübelerle gelmiş ki, ben Risale-i Nur’un tashihatıyla meşgul olduğumzaman, pek zahir tarzda, hem rızkımda bereket, hem kolaylık görüyorum. Herne vakit çalışmazsam o hali görmüyorum.”Hem Üstadımız diyor ve biz de tasdik ediyoruz: “Ben son zamanda anladım ki,şimdiye kadar hem ben, hem dostlarım bu hakikatin suretini başka şekildegörmüşüz. Şöyle ki: Hapishanede bir tek ekmek, sekiz ve bazan on gün banakâfi geldiği halde, burada aynen o tarzda yaşıyordum. Hem ben,hemkardeşlerim, bunu benim az yemek ve iştahsızlığıma veriyorduk.Halbuki,çok emârelerle kat’iyen anladık ki, o acip hal bereket neticesiymiş.Birkaç defa sekiz günde bana kâfi gelen bir ekmeği, aynı iştahlaçalışmadığımdan berekete mazhar olmadığım zaman iki günde, bazan birbuçuk günde bitiriyordum. Demek, bu on altı, on yedi seneden beri benimmükemmel tayınatım, Risale-i Nur’un hizmetinden gelen bir bereketten idi.Evet, aynelyakin derecesinde bize de kanaat gelmiş ki, bu kesretli hâdisât-ıbereket, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın i’câz-ı mânevîsinin bir şuâıdır. Mânen der:Küçük Hüsrev Mehmed Feyzi

“Ey Kur’ân’ın şakirtleri! Sizleri vazife-imukaddesenizden ekseriyetle geri bırakan, maişettelâşesidir. Bu ise, Kur’ân’ın feyziyle, bereket nev’inde sizeveriliyor. Vazifenize bakınız.”

الله�م� ي�س�ر� لنا خ.دم�ة القر�ان بنشر ر�س�ائ.ل^ النوربح�ر�م�ة.1ا4س�م.ك اال�ع�ظم� و�ح�بيبك اال�ك?ر�م�، ام.ين�

1. Allah'ım, İsm-i Âzamının ve Habib-i Ekreminin hürmetine NurRisalelerininneşri vasıtasıyla Kur'ân hizmetinde bize kolaylık ihsaneyle. Âmin.

Hem hâdisât-ı bereketin aynı zamanında, Risale-iNur’un bir kerameti olarak, bir şakirdinin binlerce lirakıymetinde hanesini, ona pek yakın dehşetli bir yangından

Page 103: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

fevkalme’mul bir surette Risale-i Nur’un bereketiylekurtulması ve Risale-i Nur tercümanına âhiret cihetindeçok alâkadarlık gösteren bir hanım, o dehşetli yangındayanan hanenin üçüncü katında bulunan elmas vemücevherat ve altınlarını kurtarmak için koşup çıktığıvakit, ateş her tarafı sarmış, mücevheratını kurtaramadığıgibi, kendi nefsini de bütün bütün tehlike-i kat’iyedegördüğü dakikada, Risale-i Nur tercümanı, o ateştentalebesinin hanesini kurtarmasına şiddetli dua ederken, obiçare hanım hatırına gelmiş; “Acaba o yangında o âhirethemşirem bulunmasın?” diye ona da Risale-i Nur’uşefaatçi yaparak dua etmiş. “Yâ Rabbi, ona merhameteyle” niyaz etmiş. Aynı zamanda, o hanım pencereyikırmış, kendini iki kat yükseklikten avluya atmış, fevkalâdebir surette ne incinmiş, ne de bir yeri kırılmış. Hem, bakırıve demiri eriten odehşetli ve şiddetli yangından, bütünkonak yandıktan sonra bütün mücevheratı ve altını, hiçbirizayi olmayarak, bozulmayarak bir un onu muhafaza etmiş,bulmuş, almış. Risale-i Nur’un bereketinden, hem canını,hem malını kurtarmış. Hem mezkûr hâdisât zamanındavuku bulması münasebetiyle, Risale-i Nur’unkerametkârâne iki tokatı, aynı anda, vazifece ehemmiyetliiki mütecaviz ve muacciz iki adamın tecavüz ve tâcizanında birinin kafasına, diğerinin ciğerine vurması,HAŞİYE-1

bizde hiçbir şüphe bırakmadı ki, hizmet-i Kur’ân’dakiinâyet-i Rabbaniyenin bir hıfz ve himâyet sillesidir. “Artıkyeter, durunuz! Tokata müstehak oldunuz” diye mânensöylemesidir.

Haşiye-1 Evet, o mütecavizlerden birisi dehalet etti, ölümden kurtuldu; diğeri

Page 104: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

bir sene azap çekti, hem öldü.

Risalet-ün-Nur Şâkirdlerinden

Emin ve Feyzi

Page 105: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

37

(Otuz bir, otuz ikinci âyetlerin Risale-i Nur’a işaretlerini istihracetmeye muvaffak olan Ahmed Nazif ve oğlu Salâhaddin,Risale-i Nur’un ehemmiyetli şakirtlerinden olduğundan,

Salâhaddin’in şu fıkrası, Yirmi Yedinci Mektubun fıkralarıiçine girmeye lâyıktır.)

Bin üç yüz elli sekiz (1358) senesi, Danzig’den çıkan birkıvılcım, Avrupa içerisine sür’atle yayılarak büyük biryangın halini aldığından, bütünmilletler seferî vaziyetindebulunduğundan Türkiye de kısmî seferberlikyaptı. Bin üçyüz elli dokuz (1359)’da 27, 28, 29 doğumluları silâhaltınaaldı. Bu meyanda, Risale-i Nur talebelerinden MehmedFeyzi ve ben gibi küçük talebeler de, bir hikmete binaenaskere alınmıştı.HAŞİYE-1 Üstadımız, yalnız altı yedi ay kadar,Risale-i

Haşiye-1 Feyzi’nin ve Salâhaddin’in asker olması dolayısıyla Üstad hafiftebessüm ederek, “Sizi onlar alamazlar. Vazifeniz var, dâvet ediliyorsunuz.Çünkü lisanla olmasa da hal ve etvarınız o vazifeyi görecektir” dedi. HakikatenSalâhaddin asker olduğunda, mübarek Ramazan’da İzmit’in Tavşan Tepesinde,havanın müsaadesizliğine rağmen yine cemaatle teravih namazı kıldırması veAlayın Hadımköyüne kalkması, Ramazan’ın 27, 28, 29 uncu günlerine tesadüfetmesi dolayısıyla oruç ve namazını vapurda, Kadir Gecesini deHadımköyünde istasyon rampasında, yağmurlu soğuk bir havada müşkilâtlabulunduğu su ile abdest alıp, sandık kapağı üstünde kılması ve geceyi yükvagonları içinde acı bir vaziyette şükürlerle geçirmesi, sair neferattaki hiss-i

Page 106: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

diyaneti heyecana getiriyordu, bir ders hükmüne geçerdi. Ve Balaban Köyündebayram namazından evvel askerî ve sivil eşhasa, köy camiinde namazhakkında Dördüncü Sözü aynen okuması ve Risale-i Nur’la vaazda bulunması;kardeşim Feyzi dahi aynen bulunduğu kıt’ada daha tesirli bir tarzda, manevîlisan-ı hal ve kal ile ders vermesi, bilfiil Üstadının nutkunu tasdik eder. 27, 28,29 tarihi, mübarek günlerin en meşakkatlisi idi. Türkiye’de 1359’da 27, 28, 29kur’aları askere alınmıştı. Bu tevafuk dahi, keramete bir letafet katar. Salâhaddin

Nur’un intişarı hususunda başka muhitte bulunmamızicap ettiğinden, kalb, fikir ve avucunu Cenâb-ı Hakkınrahmetine açtığı mânen anlaşıldığından, bu duasınınkabulü Risale-i Nur’un mühim bir kerameti neticesi olarakbaşka muhite askerlik vazifesi içinde, Risale-i Nur’a hizmetiçin gönderildik. Altı yedi ay sonra, Feyzi ve Salâhaddinvazife-i neşri yaptıktan sonra, mezkûr kur’aların, entehlikeli bir zamanda Alman orduları Romanya’yı işgal,Bulgaristan’ı tazyik, İtalya da Yunanistan’la harp ettiği birsırada terhisleriyle, o keramet anlaşılmıştır.HAŞİYE-1

Haşiye-1 Evet, Üstadım bana Mu’cizât-ı Ahmediyeyi, kardeşim Hüsrevtarzında yazdırıyordu. Ben—yani Feyzi—bir parça tembellik ettim. Birden,28’lilerle askere istenildim. YineÜstadım dedi: “Mu’cizat-ı Ahmediye’yi yaz;seni şimdi vermeyeceğim.”Başladım. O emir bir hafta geri kaldı. Tekrar birârıza ile yazı noksankaldı. Tekrar askere çağırıldım. Yine Üstadım, “Git, yaz”dedi. Ciddîçalışmaya başladım. Fevkalme’mul, ikinci defa emir geri kaldı. Birhafta sonra, tekrar bir mazerete binaen yazıyı bıraktım. Üstadım dedi: “Seninşimdi vazifen Risale-i Nur noktasında askerliktedir.” Birden bir emir geldi, birşefkat tokadı yiyip vazifeme gönderildim. Cenâb-ı Hakka şükür, Risale-i Nur’açalıştım ve çalıştırıldım. Üstadımız bize söylediği gibi, altı yedi ay sonra terhisedilip Üstadıma kavuştum. İnşaallah bu kabahatim de affolmuştur. HemRisale-i Nur’u, hem bizi hizmet-i Kur’aniyede sebkat eden Hüsrev ve Rüştü veSabri gibi kardeşlerimi şefi’ tutarak bu kusurumun afvını Üstadımdan istedim.Ben itiraf ediyorum, tembelliğimin neticesi olarak bir şefkat tokadını yedim.Feyzi

Hem Salâhaddin, emsalinden bir ay sonra ordudan sevk

Page 107: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

edilmesi, İnebolu’da emsalleriyle beraber bulunmadığımemleket halkından bazı kimselerin gözüne batarak,müteaddit ihbaratta bulunmaları üzerine, askerlik şubesitarafından reis, polis vasıtasıyla babasını şubeye celpleoğlunun nerede olduğu sorulduğunda, oğlundan bir günevvel gelen telgrafı göstererek, İzmit Deniz Alayınamürettep olduğunu ve oğlunun kasten gitmediği, bir ayticarete gittiği anlaşılmasıyla, babası Ahmed Nazif serbestbırakılmasıdır. Hem maden direğine yazılıp askerlikleritehir edilenler içinde, hergün benimle görüşen kâtip birarkadaşım, beni unutup kaydetmediği, sonra da o teciledilenler hem askere alındığı, hem de fena nazarıylabakıldığı ve Salâhaddin o nazardan kurtulmasıdır. HemSalâhaddin’in mürettep olduğu alaya, on beş gün geçiltihak etmesinden dolayı bir ceza verilmeden ve hiçbirtavsiyeye muhtaç kalmadan alay yazıcısı olarak alınması,hem Salâhaddin’in terhislerinde bakaya erlerin üç gün dahiolsa, mahkemeye verildiği halde, kendisinin bir ay bakayakaldığı halde bir ceza gelmeden terhis ve alay kumandanıve yâverinin teessüründen gözleri yaşararak ayrılışı,Risale-i Nur’a ait bir keramet olduğu bizce kat’î kanaatgelmiştir.

Hem bir vakit Tosya’dan Kastamonu’ya gelirken,beraberimde Risale-i Nur’un Lem’a ve Şualar’ı vardı. Haşreait bir mebhas okuyordum. Kamyon yokuşlarıtırmanıyordu. Havanın ve makinenin harareti bana ağırlıkve fikrime de “Bu Risale-i Nur muazzam bir mu’cize-iKur’âniyedir. Başka sahada mu’cize gösterebilir mi?

Page 108: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Halbuki mu’cize, Enbiya Aleyhimüsselâma mahsustur.Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmdan sonra mu’cizegösterilmeyecektir” mülâhazası esnâsında kamyon müthişsadmelerle üç takla, yirmi beş otuz metreden aşağıyayuvarlandık. Şehadet getiriyordum. Yaralı mıyım diyekendimi yokladım. Yüz bin şükür, hiçbir yaram yok.Korkarak doğruldum. Şoförün kafası, gözü parçalanmış,“ah, of” çekiyor. Etrafımı tetkik ettim; şoför tarafındaki kapıvecamlar hurdahaş olmuş. Benim tarafımdaki ince cambile kırılmamış. O anda bunun büyük bir kerametolduğunu, mu’cize olmadığını ve bir daha böyle maceralışeyleri tefekkür etmemek için kerametkârâne gaybî birtokat olduğunu anladım.

Risale-i Nur şakirtlerinden

Salâhaddin Çelebi

Page 109: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

38

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�كJاته� بع�دد ح�ر�وفات م�ا3ار�س�لتم� لنا

Aziz kardeşlerim,

Âhirzamana işaret eden hadîsin âhirinde:

4âyetine dâir iki dakikaم�ثالt كJل.م�ة طي�ب�ة كJشج�ر�ة� طي�ب�ة�

içinde ve hadisin işaretini tashih ânında, âni olarakmücmelen hatıra gelen işaret-i gaybiyenin gayet acelelikletevafuk-u cifrîsinde, zararsız bir küçük sehiv vukubulmuştu. O vakitten beri daha ona dikkat etmemiştim.

Bu defa, cidden ve hakikaten mübarekler heyetinin cem’ve telif ettikleri Lâhika Risalesinin o âyete dair fıkranınkitabetinde bir kasdî sehiv gördüm. O ihtardârâne kasdîsehiv, benim kusurkârâne sehvimi bildirdi. O çokmüdakkik ve çok mübarekler heyetine beni çok minnettarve mesrur eyledi. Şöyle ki:

Page 110: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

طي�ب�ة 5كJل.م�ة makamı, bin iki (1002) diye sehven

yazılmıştı. ;sayılmamışط doğrusu bin on birdir (1011).

Risaleti’n-Nur’un makamına on üç farkla tevafuk etmekle

beraber, izafeden tavsife geçse 6رس�الة نوري�ة olur. Bir ىve

7طي�ب�ة noksan olur. Fakatن ilâve olur ve şedde gider, birه

deki tenvin, bir derece vakf olduğundan sayılmazsa, tamtamına bir tek farkla medde sayılmazsa, farksız olaraktevafuk eder.

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Bize gönderdiklerinizin harfleri adedince Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketisizin üzerinize olsun.4. “Kelime-i tayyibeyi (güzel ve hoş sözü) Allah nasıl hoş bir ağacabenzetmiştir ki...” İbrahim Sûresi, 14:24.5. “Kelime-i tayyibe (güzel ve hoş söz).” İbrahim Sûresi, 14:24.6. Risale-i Nur’un diğer adı.7. “Güzel, hoş.” İbrahim Sûresi, 14:24.

Hem, mânâ cihetiyle iki âyet, iki cereyana işaretleri vemünasebetleri ve tetabukları çok kuvvetli bulunduğundan,nâkıs bir tevafuk ve zaif bir emare dahi kâfidir.

Hem böyle makamlarda, böyle büyük yekûnlerde bugibi küçük farklar zarar vermez. Ben tahmin ederim, busehiv, beşinci âyetin işaretindeki sehiv gibi ehemmiyetli birkısım işârât-ı gaybiyenin anahtarı olacak. Ve bu muazzamâyet, otuz üçüncü âyet olmasına bir işaret idi. İnşaallah

Page 111: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

istikbalde bir kardeşimiz o hazineyi açacak.

Page 112: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

39

Bugünlerde, tefsirin ve Onuncu Sözün tevafukatınabaktım. Kendi kendime dedim ki: Bu ziyade tafsilât israftır.Ehemmiyetli meseleler çoktur, vakit zayi olmasın.

Birden ihtar edildi ki: O tevafuk altında çok ehemmiyetlibir mesele vardır. Hem madem tevafukta bir inâyet-i hâssave iltifat-ı rahmanî Risale-i Nur’a karşı tezahür etmiş, oiltifata karşı hiss-i şükran ve memnuniyet vemüteşekkirâne sevinç ne kadar ifratkârâne de olsa israfolamaz. Bu ihtar mücmelini iki cihetle izah edeceğim.

Birincisi: Herşeyde—ne kadar cüz’î de olsa—bir kast veiradenin cilvesi bulunmasıdır; tesadüf, hakikî olarakolmamasıdır. Evet, kesretin en çok dağınık ve en ziyadetesadüfe verilen kelimattaki hurufatın vaziyetleridir.Hususan kitabette, madem hiç münasebeti olmayan veihtiyar-ı beşerî karışmayan hurufatın vaziyetlerinde birtenasüp, bir nizam bulunuyor; elbette bir irade-i gaybiyetahtında vaziyetler veriliyor.

Hiç birşey daire-i ilim ve kudretinden hariç olmadığıgibi, daire-i irade ve meşietinden dahi hariç değildir ki,böyle cüz’î ve dağınık şeylerde dahi bir tenasüp gözetiliyor

Page 113: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

ve tanzim ediliyor. Ve o tanzim içinde ve irade-i âmmecilvesinde, bir inâyet-i hassa suretinde, Risale-i Nur’a birimtiyaz nev’inde hususî bir teveccüh ve iltifat görülmüş.Ben, bu derin meseleyi görmek için İşârâtü’l-İ’câz tefsirinintevafukatına dikkat ettim; kat’î bir kanaatle o sırrı bildimve hissettim.

İkinci cihet: Nasıl ki çok mübarek ve kudsî, büyük bir zât,gayet fakir ve muhtaç bir adama, ümit edilmediği birtarzda, iltifatkârane, bir kapta, bazı kâğıtlara sarılı birhediye ihsan etse, elbette o bîçare adam, o pek büyük zâtakarşı hediyenin binler mislinden fazla teşekkür etmek ister.Ve bin o hediye kadar kıymetli bulunan o hediyeylegösterilen iltifatına karşı ne kadar teşekkürde israf ve ifratetse de makbuldür. Ve o çok mübarek zâtın o hediyesinesardığı kâğıtları da teberrük deyip şeker gibi yese, hattâ ohediye içindeki cevizlerin sert kabuklarını da teberrük diyeekmek gibi yutsa ve o hediyenin kabını mübarek bir kitapgibi öpse ve başına koysa, israf olmadığı gibi; aynen öylede, Risale-i Nur yüzünde irade-i âmme, inâyet-i hâssa,iltifatını tevafuk zarfıyla ihsan edilmiş. Elbette tevafukadair tafsilât, tasvirat, fiilî teşekküratın bir nev’idir vesevincin ve minnettarlığın heyecanlı tereşşuhatıdır. Kusurabakılmaz. Evet, böyle bir zâtın iltifatını gösteren maddî kırkpara ihsanına karşı kırk bin teşekkür edilse israf değil.

İkinci mesele: Ben hem kendimde, hem bu yakındakiRisale-i Nur talebelerinde şuhur-u muharremeden sonrabir yorgunluk ve şevkte bir fütur görüyordum. Sebebini

Page 114: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

vâzıhan bilmiyordum. Şimdi, eskide söylediğim tahminîsebep, hakikat olduğunu gördüm. Şöyle ki:

Nasıl maddî hava fena ise, fena tesir ediyor; mânevîhava da bozulsa, herkesin istidadına göre bir sarsıntı verir.Şuhur-u selâse ve muharremede âlem-i İslâmın mânevîhavası, umum ehl-i imanın âhiret kazancına ve ticaretineciddî teveccühleri ve himmetleri ve tenvirleri o havayısâfileştiriyor, güzelleştiriyor, müthiş ârızalara ve fırtınalaramukabele ediyor. Herkes o sayede ve sayesinde derecesinegöre istifade eder. Fakat o şuhur-u mübareke gittiktensonra, âdetâ o âhiret ticaretinin meşheri ve pazarı değiştiğigibi, dünya sergisi açılmaya başlıyor. Ekser himmetler, birderece vaziyeti değişiyor. Havayı tesmim eden buharat-ımüzahrefe o manevî havayı bozar. Herkes derecesine göreondan zedelenir.

Bu havanın zararından kurtulmak çaresi, Risale-i Nur’ungözüyle bakmak ve ne kadar müşkilât ziyadeleşse, kudsîvazife itibarıyla daha ziyade ciddiyet ve şevkle hareketetmektir. Çünkü başkaların füturu ve çekilmesi, ehl-ihimmetin şevkini, gayretini ziyadeleştirmeye sebeptir. Zira,gidenlerin vazifelerini de bir derece yapmaya kendinimecbur bilir ve bilmelidirler.

Page 115: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

40

1باس�م.ه.2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

كJاته� بع�دد الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�3تو�افقات.ال&Jل.م�ات و�ح�ر�وفات.ه�ا ف.8 ك.تاب ال&Jائ.نات

Aziz, sıddık, âlicenap kardeşlerim,

Nur ve Gül fabrikalarının vaziyetlerinden, bu acipzamanda ne tarzda olduğunu haber vermiyorsunuz.Halbuki, bu dünyada en ziyade alâkadar olduğum onlardır.Her neyse...HAŞİYE-1 Bu defa hakikatlerin yemişleri nev’indeve Risale-i Nur talebelerinin medâr-ı teşviki olan letâif-itevafukiyeden birisini, Feyzi’nin sebebiyle ve arzusuyla sizegönderildi. Şöyle ki:

1. Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Kâinat kitabındaki kelimelerin ve o kelimelerin harflerinin tevafukatıadedince Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.Haşiye-1 Huruf-u Kur’âniyeyi tercüme ile tahrif, tebdil, tağyir etmekmülhidlerindehşetli cinayetlerine mukabil cihad eden Said, ifratkârâne vemüsrifâne tevafukta çok tedkikâtı lüzumsuz değil, mânâsız olmaz.

Page 116: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Birgün tashihat işim yoktu. İşârâtü’l-İ’câz’ın تtevafuku

hakkında yanlışım ve sehvim hâtırıma geldi. Birkeffaretü’z-zünub aradım. Birden, Lâfzullahın başı olan elif,Risale-i Nur’un bir muhtasar fihristesi ve çekirdek-i aslîsiolan İşârâtü’l-İ’câz’da ve resâil-i sairede kerametkârâne

vaziyetler gösterdiğini düşündüm. Acaba Lâfzullahın لve

harfleriه dahi ne vaziyet gösterecek diye baştan aşağıya

kadar bütün İşârâtü’l-İ’câz’ı, sahifelerdeki satırbaşları ve

nihayetlerini saydım. veل nınه elif gibi kerametkârâne

vaziyetini gördüm. Belki inşaallah, tevafukta sehivdengelen kusurlarıma ve yanlışlarıma bu da bir küçükkeffaretü’z-zünub olur.

Evvelki mektupta, İşârâtü’l-İ’câz’da, sair hurufatınmecmuu başka bir tarzda ehemmiyetli bir vaziyet-iharikaları bulunduğuna bir işaret, bir uç, bir emaregördüğümüzü size yazmıştık. Fakat o geniş sırrı tamamengörmek çok zamana muhtaç olduğundan, çok ehemmiyetlivazifeler şimdilik onunla iştigale müsaade etmedi.

Aziz kardeşlerim,

Bu sıkıntılı zamanda ve tazyikat altında akıl ve kalbieğlendiren ve keyiflendiren böyle tefekkühat-ı ilmiyeyiisraf saymayınız. Hüsn-ü niyet öyle bir kimyadır ki, şişelerielmasa çevirir, toprağı altın yapar. İnşaallah, o hüsn-üniyetle, bu tefekkühat dahi hakikî bir gıda ambarına bir

Page 117: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

anahtar olur ve hizmette zaafa düşenlere kût ve kuvveteyol açar.

Lâfzullahın âhir harfi seksen beş defa o Lâfza-i Celâlin

evvelki harfi oluyor. 1adedineالLMه� و�اح.د mânidar bir tek

farkla tevafuk lisanıyla و�اح.د .derالLMه� birه adedi, seksen

beş defa hemen hemen umumiyetle tevafuk eder. Yalnız,

bazan bir sahife fasıla olur. ikiه adedi, kırk iki defa

ekseriyet-i mutlaka ile tevafuk eder. هüç adedi, yirmi beş

defadır, ekseri tevafuktadır. Hecede ikinci ve Kur’ân’da ve

Bismillâh’ta birinci harf olan بyine seksen beş defa bir

oluyor.

1. Allah birdir.

1الLMه� و�اح.دder. بiki adedi kırk üç olup, bir farkla هnin

ikisine tevafuk eder. üçب adedi yirmi yedi olup, nin’ه

üçüne iki farkla tevafuk eder. بbeş adedi yirmi üç defa

nin üç adedine iki’ه farkla tevafuk eder. تaltı adedi on

beş defa و’ın dört adedine tevafuk eder. وaltı adedi yirmi

altı veya yirmi yedi defadır. و’ın beş adedi yirmi beş defa

Page 118: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

olup, altı adedine bir veya iki farkla tevafuk eder. ( ا) altı

adedi, sekiz defa ve ( ا) beş adedi sekiz defa birbiriyle tam

tevafuk eder.

Elhâsıl: Beş هile altı ism-iه�و� mukaddesi oldukları için

kerametkârâne vaziyetler gösteriyorlar. Lâfzullahın

ortadaki harfi olan ل’yetmiş beş defa evvelki harfi olan elif

oluyor. Hemen hemen umumiyetle tevafukla الLMه� 2ه�و�

adedine üç farkla tevafuk lisanıyla ه�LMه�و� الokuyor. ل’ın iki

adedi altmış beş defa olup, ekseriyet-i mutlaka ile tevafuk

ederek, farksız veya iki farkla ه�LMالadedine tevafuk lisanıyla

,derالLMه� zikreder. Ve ın’ل üç adedi ekseri birbirine

tevafukla otuz üç defa olarak, otuz üç aded-i mübarekine

tevafukla ve ın’ل makam-ı cifrîsine üç farkla tevafuk

etmekle beraber yalnız mânidar bir farkla اح�د 3و�اح.د

adedine tevafuk lisanıyla اح�د ,derو�اح.د hükmeder. ın’ل

dört adedi on sekiz olup, adediو�اح.د olan on dokuzuna

yalnız bir manidar farkla, tevafuk lisanıyla و�اح.د der,

tevhidi ilân eder. Bu dört adedi, iki adetle beraber, yalnız

Page 119: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

iki farkla, tevafuk diliyle Lâ ilâhe illâ Hû okurlar.

1. Allah birdir.2. O, Allah’tır.3. Bir, tek (bk. v-ḥ-d)

İşte seksen beş, yetmiş beş, altmış beş olması ve biradedi seksen beş ve iki adedi onun yarısı olan kırka ve üçüonun nısfıHAŞİYE-1 yirmiye inmesi ve birbiriyle tevafukları veLâfza-i Celâlin ve Kelime-i Tevhidin lem’alarını ifadeetmeleri gibi, muntazam niseb-i adediye ve mânidarmünasebet-ı tevafukıye bize kanaat veriyor ki, tesadüfîdeğil, belki alâmet-i kabul bir tevfiktir; bir tanzimdir.

Kardeşiniz

Said Nursî

Haşiye-1 Seksen dördüncü sahifenin ikinci haşiyesinde حمزهahiri ةdir. (Arabî

İşârâtü'l-İ'câz'ın ilk tab'ının seksen dördüncü sahifesi.)

Page 120: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

41

(Risale-i Nur’a işaret eden Otuz Üçüncü Âyetin istihracınadâir Hafız Ali’nin bir fıkrasıdır.)

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

كJاته� 3الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�

Aziz Üstadım Hazretleri,

Dün akşam namazını kılarken ikinci rekâtta Fatiha-iŞerîfeden sonra

sقائ.م �ة و�اولواالع.لمJا4له� ا4ال3 ه�و� و�الم�لئ.ك �ه� انه� الLMاشهد ال4بالق.س�ط. ال� ا4له� ا4ال3 ه�و� الع�زيز�الح�&.يم�

âyetini okurken, hiç düşünmediğim, akıl ve kalbimdebirşey, taharrîye bir sebep yokken, birden bire ruhunpenceresine şu azîm âyet-i kerimenin Risale-i Nur’a vemüellifine bir münasebet-i mâneviyeyle işareti gösterildi.Namazdan sonra düşündüm. Hakikaten kuvvetli birmünasebet-i mâneviyesi var. Şöyle ki:

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.

Page 121: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.4. “Allah, melekler ve adâlette sebat eden ilim adamları şâhitlik etmiştirki,Ondan başka ilâh yoktur. (Evet) kudreti herşeye galip Azîz, her işi hikmetleyapan Hakîm olan Allah’tan başka ilâh yoktur.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:18.

Bu kâinata, vahdaniyet-i İlâhiyeyi cin ve ins veruhaniyata karşı kat’î bir surette gösterip ispat eden birinci,Kur’ân-ı Azîmüşşân olduğu gibi, bu asırda ikinci, üçüncüderecede kemâl-i adaletle ve sadık ve musaddakhüccetlerle vahdaniyeti vâzıh ve bâhir bir surette kâinatsafahatında ins ve cinnin enzarına arz edip ispat edenRisale-i Nur, bütün tabakat-ı beşere hem medrese, hemmektep, hem kışla, hem hakîm, hem hâkim olarak en âmiavamdan en ehass-ı havassa kadar ders verip tâlim veterbiye etmesi bizce meşhud olmasıyla, bu âyet-ikerimenin bir mevzuu, bir mâsadakı da Risale-i Nurolmasına şüphesiz bir kanaat veriliyor.

İkinci Kelime-i Tevhidden sonra الح�&.يم� 1الع�زيز�

isimleriyle Cenâb-ı Hak (Celle Celâlühü) zâtını tavsifbuyurup, ikinci derecede aynı isimlerin mazharı olanRisaletü’n-Nur şahs-ı manevîsine işaret etmesi, Kur’ân-ıAzimüşşanın şe’nine yakışır bir keyfiyettir. Çünkü belkibütün dünyaya muhalif olarak fakr-ı haliyle beraber izzet-iİlâhiye ve izzet-i ilmiyeyi muhafaza için ölümden betermusibetlere karşı göğüs geren, tahammül eden Risale-iNur tercümanı olduğu gibi, zeminde ve semavattahikmetle tasarrufatın muammasını açan yine Risale-i Nur

Page 122: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

olduğu sadık ve musaddaktır. Bu kuvvetli münasebet-imâneviyeyi teyid eden bir emaresi de şudur ki:

1. “Onun kudreti herşeye galiptir ve Onun her işi hikmet iledir.” Âl-i İmrânSûresi, 3:18.

1اولوا الع.لم�makam-ı cifrîsi iki yüz on dört olup, Risale-i

Nur’un bir ismi olan Bediüzzaman’ın (şeddeli ze, lâm-ı aslîsayılır) makamı olan iki yüz on dörde tam tamına tevafukuve müellifinin hakikî ve daimî ismi olan Molla Said’inmakamı olan iki yüz on beşe bir tek farkla tevafuku,elbette bu kelime-i kudsiyenin her asra baktığı gibi, bu asrada medar-ı nazar bir ferdi Resailü’n-Nur olduğuna bir

emare olduğu gibi, بالق.س�ط. قائ.مsا الع.لم� 2و�اولوا

(okunmayan ikinci vav ve hemze sayılmaz) makamı olanaltı yüz bir adediyle, Risale-i Nur’un beş yüz doksan dokuzmakamına; ve Resailü’n-Nur makamına yalnız iki farkla, iki

ismine tevafuku dahi bir emare olduğu ve vه� انه� الLMشهد الالع.لم� و�اولوا و�الم�لئ.كJة ه�و� ا4ال3 3ا4له�

cümle-i tevhidiye-i

kudsiyesinin makam-ı cifrîsi ve ebcedîsi olan bin üç yüzaltmış adediyle, HAŞİYE-1 tam tamına bu acip isyan, tuğyan,temerrüd asrının ve garip, küfran ve galeyan ve ilhadzamanının bu senesine ve bulunduğumuz bu tarihetevafuku ve tetabuku elbette kuvvetli bir emaredir ki, bupek büyük ve geniş ve âmm olan tevhid ve şehadetinmedâr-ı nazar ehemmiyetli efradı ve mâsadakları herzamandan ziyade bu şehadete muhtaç, bu asrın bu

Page 123: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

vaktinde bulunacaktır. Ve şimdilik o şehadeti tesirli birsurette ispat eden Resâilü’n-Nur o efraddan birisi ve hususîmedar-ı nazar olduğuna pek çok emareler ve işaretler vebeşaretler vardır.

1. “İlim sahipleri.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:18.2. “Adalette sebat eden ilim sahipleri.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:18.3. “Allah, melekler ve adâlette sebat eden ilim adamları şâhitlik etmiştirki,Ondan başka ilâh yoktur.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:18.Haşiye-1 Okunmayan iki hemze sayılmaz.

1الLMه� اع�لم� بالص�و�اب و�الع.لم� ع.ند الLMه.

س�ب�ح�انك ال�ع.لم� لنا ا4ال3 م�اع�لم�تنا ا4نك انت� الع�ل.يم�2الح�&.يم�

Risale-i Nur şakirtlerinden

Hâfız Ali(r.h.)

1. En doğrusunu Allah bilir. Gerçek ilim Allah katındadır.2. “Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğindenbaşkabilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-iHakîmsin.” Bakara Sûresi, 2:32.

Page 124: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

42

Birden ihtar edilen bir mesele:

Âhirzamanda bir şahsın hatiât ve günahlarının gayetdehşetli bir yekûn teşkil ettiğine dair rivayetler vardır.Eskide, “Acaba âdi bir adam, binler adam kadar günahişleyebilir mi? Ve o âhirzamanda bildiğimiz günahlardanbaşka hangi günahlardır ki, kâinatın heyet-i mecmuasınadokunur, kıyametin kopmasına ve dünyaları başlarınaharap olmasına sebebiyet verir?” diye düşünürdüm. Şimdibu zamanda müteaddit esbabını gördük.

Ezcümle: Müteaddit vücuhundan radyomla anlaşıldı ki, obirtek adam, birtek kelimeyle bir milyon kebairi birdenişler. Ve milyonlarla insanı dinlettirmekle günahlara sokar.

Evet, küre-i havanın yüz binler kelimeleri birdensöyleyen ve bir dili olan radyo unsuru, nev-i beşere öylebir nimet-i İlâhiyyedir ki, küre-i havayı bütün zerratıylaşükür ve hamd ü senâyla doldurmak lâzım gelirken,dalâletten tevellüd eden sefahet-i beşeriye o azîm nimetişükrün aksine istimal ettiğinden, elbette tokat yiyecek.

Nasıl ki havârık-ı medeniyet namı altındaki ihsanat-ıİlâhiyyeyi bu mimsiz, gaddar medeniyet hüsn-ü istimal ile

Page 125: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

şükrünü eda edemeyerek tahribata sarf edip küfran-ı nimetettiği için öyle bir tokat yedi ki, bütün bütün saadet-ihayatiyeyi kaybettirdi. Ve en medenî tasavvur ettiğiinsanları, en bedevî ve vahşî derekesinden daha aşağıyaindirdi. Cehenneme gitmeden evvel, Cehennem azabınıtattırıyor.

Evet, radyonun küllî nimetiyet ciheti küllî bir şüküriktiza eder; ve o küllî şükür de, Hâlık-ı Arz ve Semâvâtınkelâm-ı ezelîsinin şimdiki bütün muhataplarına birdenyetiştirmek için, küllî yüz bin dilli semavî bir hâfızhükmünde, her vakit kâinatta Kur’ân’ı okumalıdır, tâ onimetin küllî şükrünü edâ ve o nimeti idame etsin.

Said Nursî

Page 126: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

43

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Sizin, yani Nur fabrikasının sahibi ve mübarek cemaatinimamının Atabey’den gelen mektupları bizi çok mesrureyledi. Üç dört ay zarfında, üç dört köyde ümmîlerden elliadet kalem Risale-i Nur’u yazmaya muvaffak olmaları,elbette Ali’lerin ve Mustafa’ların şüphesiz harika birkeramet-i sadakatleridir. Kerametkârâne bu vâkıa, buhavalide Risale-i Nur şakirtlerini çok kuvvetle ümitlendirdi,ziyade şevk verdi. Size de ve o ümmî kâtiplere de yüz binbârekâllah!

Nur fabrikasının, Gül fabrikasının Risale-i Nur’a derece-ihizmetlerini merak edip sormuştum. Ümit ve tahminiminpek fevkinde olarak Hüsrev’in mektubundan bin kalemleRisale-i Nur’a hizmet haberini ve bilhassa sizin de yalnızümmîlerden birkaç köyde elli kalemin imdada yetişmesi,bâki bir hazinenin müjdesi kadar bizi memnun etti. Allahsizlerden ebedî razı olsun. Âmin. Ve sizi, hizmet-i imaniyeve Kur’âniyede muvaffak eylesin, âmin. Büyük HâfızAli’nin Nazif ’le tevafuku ve tetabuku, yalnız bir iki cihetledeğil, çok cihetlerle mabeynlerinde tevafuk var.

Page 127: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Umum kardeşlerimize birer birer selâm ederim.

Page 128: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

44

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Sizlerin ümidimin pek fevkinde gayret ve faaliyetinizbeni, âhir hayatıma kadar mesrur ve müteşekkir edecek birmahiyettedir. Bu defa mektubunuzda, “Hıfz-ı Kur’ân’açalışmak ve Risale-i Nur’u yazmak, bu zamanda hangisitakdim edilse daha iyidir?” diye sualinizin cevabı bedihîdir.Çünkü, bu kâinatta ve her asırda en büyük makamKur’ân’ındır. Ve her harfinde, ondan tâ binler sevapbulunan Kur’ân’ın hıfzı ve kırâati her hizmete mukaddemve müreccahtır. Fakat, Risale-i Nur dahi o Kur’ân-ıAzîmüşşanın hakaik-i imaniyesinin burhanları, hüccetleriolduğundan ve Kur’ân’ın hıfz ve kıraatine vasıta ve vesileve hakaikini tefsir ve izah olduğu cihetle, Kur’ân hıfzıylaberaber ona çalışmak da elzemdir.

Nur fabrikasıve Gül fabrikası devâirinde, mübareklerheyetinde, Lütfü’ler nümunelerinde, Hacı Hâfız’larcemaatinde, Sıddık Süleyman, Hakkı’nın makamlarındabulunan herbir kardeşlerimize, hususan elli ümmîdençıkan Risale-i Nur talebelerine birer birer selâm ve duaediyoruz ve dualarınızı istiyoruz.

Page 129: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

ع. س .

Page 130: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

45

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

كJاته� 3الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�

Sevgili ve kıymetli Üstadım, faziletmeâb EfendimHazretleri,

Ebedî minnettarı ve hâdimi bulunduğum Risale-i Nur’unfeyzinden lâyık olmadığım pek çok eltâf-ı Rabbaniyeyemazhariyetimi, gözlerimden sevinç yaşları akıtarakgörmekte ve ne suretle şükranlarımla mukabeleedeceğimden âciz bulunmaktayım. Dünün menfur-uumumîsi Nazif, bugünün parlak bir vatanperveri veya

hakikatçisi bulunmaktadır. فض�ل^ م.ن� ا ه�ذ ل.LMه. الح�م�د 4ر�ب�ى

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetle anıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardan tenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.4. Allah’a hamd olsun. Bu Rabbimin ihsânıdır.

Page 131: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Senelerden beri müştâkı bulunduğum Nur ve Gülfabrikaları müberekler heyetinin ve o mukaddes fabrikanınmakina ve çarklarının nurlu sadalarını kulaklarımla işitmekve şu âciz ve kasır ve cahil vaziyetimle o yüksek ve Aşere-iMübeşşere-i Kur’âniyeden olan, Ashâb-ı GüzînRıdvânullahi Aleyhim Ecmaîn efendilerimizin bugünşahsiyet-i mâneviyelerini küçük bir mikyasta temsil edensıddıklar, mücahidler, fedakâr kahramanlar cemaatinin ikimühim uzvu bulunan aziz kardeşlerimizden mübarek Sabrive Büyük Hâfız Ali’nin hakkımda gösterdikleri âlicenâbânemuhabbet ve merbutiyet-i kalbiye ve hâdiselerin aynentevafuku, bu yüksek ve muktedir Nur deryasının nurlurüzgârlarından hasıl olan dalgaların hışırtılarından sızan birkeramet-i gaybiye bulunduğundan, bizce pek kıymettarolan bu mühim tevafukatın, günahkâr ve bütün geçmişömrü isyanla dolu bu âdi şahsımın o öyle yüksek vemukaddes bir heyetin mübarek iki uzvu tarafından hüsn-ükabul görülerek iltifatlarına mazhar ve kıymetli mesâi vehizmet-i kudsiyelerine tevafukla, pek cüz’î ve değersizhizmetimize iştirak ederek benimsemek ve kabul etmekyüksekliğinde bulunmaları, Risale-i Nur’un kudsîkerametiyle Cenab-ı Rabb-i İzzetin nihayetsiz eltaf-ıSübhâniyesinden büyük bir lütf-u Rabbânî bulunduğunuşükranla arz eder ve bu kıymetli kardeşlerimizin hizmet-ikudsiyelerinin denizden bir katre mesabesindeki ve çokhatâlı ve kıymetsiz ve cüz’î olan hizmetimizin âsâr-ı fiiliyesiolarak bugün bendenizi lâyıkı bulunmadığım halde âciz vecahil ve günahkâr şahsiyetim böyle yüksek ve erişilmesimuhal olan eshâb-ı Resulullah Rıdvanullahi Aleyhim

Page 132: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Ecmâin Hazeratının şahsiyet-i maneviyesinin küçük bircilvesinin gölgesini temsil eden mübarekler heyetinin ikiâzâsının yüksek iltifatlarına mazhar etmiştir ki, bendenizibu kudsî mazhariyete eriştiren Risale-i Nur delâletiyleKadîr-i Mutlak ve Hâlık-ı Zülcelâle, Risale-i Nur’unhurufatı ve mevcudatın miktarınca hamd-ü senâ eder vebu güzide ve kıymettar mübarekler heyetinin herbirâzâlarına ve bütün kardeşlerimize ayrı ayrı ihtiramlaminnet ve şükranlarımı arz ederim.

Talebeniz ve hizmetkârınız

Ahmed Nazif

Page 133: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

46

Şefkat yüzünden esasat-ı İslâmiyenin haricindeki bid’at vedalâlet yollarına sapanları çeviren bir hakikattır.

Şefkat-i insaniye, merhamet-i Rabbaniyenin bir cilvesiolduğundan, elbette rahmetin derecesinden aşmamak veRahmetenli’l-Âlemîn zâtın (a.s.m.) mertebe-i şefkatindentaşmamak gerektir. Eğer aşsa ve taşsa, o şefkat, elbettemerhamet ve şefkat değildir; belki dalâlete ve ilhadasirayet eden bir maraz-ı ruhî ve bir sakam-ı kalbîdir.

Meselâ, kâfir ve münafıkların Cehennemde yanmalarınıve azap ve cihad gibi hâdiseleri kendi şefkatinesığıştırmamak ve tevile sapmak, Kur’ân’ın ve edyân-ısemâviyenin bir kısm-ı azîmini inkâr ve tekzip olduğu gibi,bir zulm-ü azîm ve gayet derecede bir merhametsizliktir.

Çünkü mâsum hayvanları parçalayan canavarlarahimayetkârâne şefkat etmek, o biçare hayvanlara şedit birgadr ve vahşi bir vicdansızlıktır. Ve binler Müslümanlarınhayat-ı ebediyelerini mahveden ve yüzer ehl-i imanın su-iâkıbetine ve müthiş günahlara sevk eden adamlaraşefkatkârâne taraftar olmak ve merhametkârâne cezadankurtulmalarına dua etmek, elbette o mazlum ehl-i imana

Page 134: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

dehşetli bir merhametsizlik ve şenî bir gadirdir.

Risale-i Nur’da kat’iyetle ispat edilmiş ki, küfür vedalâlet, kâinata büyük bir tahkir ve mevcudata bir zulm-üazîmdir ve rahmetin ref ’ine ve âfâtın nüzulüne vesiledir.Hattâ, deniz dibinde balıklar, cânilerden şekva ederler ki,“İstirahatimizin selbine sebep oldular” diye rivâyet-i sahihavardır.

O halde kâfirin azap çekmesine acıyıp şefkat edenadam, şefkate lâyık hadsiz mâsumlara acımıyor ve şefkatetmeyip ve hadsiz merhametsizlik ediyor demektir.

Yalnız bu var ki, müstehaklara âfât geldiği zamanmâsumlar da yanarlar; onlara acımamak olmuyor. Fakat,cânilerin cezalarından zarar gören mazlumların hakkındagizli bir merhamet var.

Bir zaman, eski Harb-i Umumîde, düşmanların ehl-iİslâma ve bilhassa çoluk ve çocuklara ettikleri katl vezulümlerinden pek çok müteellim oluyordum. Fıtratımdaşefkat ve rikkat ziyade olduğundan, tahammülümharicinde azap çekerdim.

Birden kalbime geldi ki, o maktul masumlar şehîd olupveli olurlar; fâni hayatları, bâki bir hayata tebdil ediliyor.Ve zâyi olan malları sadaka hükmünde olup bâki bir mallamübadele olur. Hattâ o mazlumlar kâfir de olsa, âhirettekendilerine göre o dünyevî âfattan çektikleri belâlaramukabil rahmet-i İlâhiyenin hazinesinden öyle mükâfatlarıvar ki, eğer perde-i gayb açılsa, o mazlumlar haklarında

Page 135: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

büyük bir tezahür-ü rahmet görünüp, “Ya Rabbi, şükürelhamdü lillâh” diyeceklerini bildim ve kat’î bir surettekanaat getirdim. Ve ifrat-ı şefkatten gelen şiddetli teessürve elemden kurtuldum.

Page 136: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

47

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Size bu defa iki parçayı gönderiyorum.

Birisi: Evvelce bir kısmını size göndermiştim. Şimdi birihtar-ı mânevîyle o parça hem tekmil edildi, hemehemmiyetli olduğu bildirildi. Eski Said’in siyasetlemünasebettar, eski eserlerini görenlere fâidesi var; fakat birparça mahremcedir, Lâhikaya girmeli.

İkinci parça: Mânevî bir ihtara binaen Risale-i Nur’unhizmetine bilmeyerek zarar verebilen bazı yeni eserlerialan bir kardeşimizi bir ikaz, bir ihtardır ki, sair Risale-iNur talebeleri vazifelerine halel vermemek için birtenbihtir. Bu da Lâhikaya girsin.

Hulûsi-i Sâlisimzasıyla ehemmiyetli ve beni çok mesrureden ve Küçük Lütfü’nün bir vârisi olan bir zâtın Risale-iNur’a kıymettar hizmeti ve tesahubunu beyan eden birmektubunu aldım. O zât kimdir? Ben çok selâm ve duaylaonu tebrik ediyorum.

Gül ve Nur fabrikaları ve mübareklerbaşta olarak umumkardeşlerime birer birer selâm ediyorum. Bu memleketi

Page 137: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

tenvir eden ve Cennet kokularıyla rayihalandıran ofabrikaları Cenâb-ı Hak muvaffak ve dâim eylesin. Âmin.Biz burada onların parlak nurlarıyla ve şirin güzelkokularıyla âlem-i bekanın rayihasını istişmam ediyoruz.

Page 138: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

48

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.

Risale-i Nur talebelerinin hasları olan sahip ve vârislerive haslarının hasları olan erkân ve esasları olankardeşlerime bugünlerde vuku bulan bir hâdisemünasebetiyle beyan ediyorum ki, Risaletü’n-Nur hakaik-iİslâmiyeye dair ihtiyaçlara kâfi geliyor, başka eserlereihtiyaç bırakmıyor. Kat’î ve çok tecrübelerle anlaşılmış ki,imanı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkikî yapmanınen kısa ve en kolay yolu Risaletü’n-Nur’dadır. Evet, on beşsene yerine on beş haftada Risaletü’n-Nur o yolu kestirir,iman-ı hakikîye isal eder.

Bu fakir kardeşiniz yirmi seneden evvel kesret-imütalâayla bazan bir günde bir cilt kitabı anlayarakmütalâa ederken, yirmi seneye yakındır ki Kur’ân veKur’ân’dan gelen Resailü’n-Nur bana kâfi geliyorlardı.Birtek kitaba muhtaç olmadım, başka kitapları yanımdabulundurmadım. Risaletü’n-Nur çok mütenevvi hakaikedair olduğu halde, telifi zamanında, yirmi seneden beri benmuhtaç olmadım. Elbette siz, yirmi derece daha ziyade

Page 139: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

muhtaç olmamak lâzım gelir.

Hem madem ben sizlere kanaat ettim ve ediyorum,başkalara bakmıyorum, meşgul olmuyorum; siz dahiRisaletü’n-Nur’a kanaat etmeniz lâzımdır, belki buzamanda elzemdir.

Hem şimdilik bazı ulemanın yeni eserlerinde meslek vemeşrep ayrı ve bid’atlara müsait gittiği için, Risaletü’n-Nurzındıkaya karşı hakaik-i imaniyeyi muhafazaya çalışmasıgibi, bid’ata karşı da huruf ve hatt-ı Kur’ânı muhafazaetmek bir vazifesi iken, has talebelerden birisi bilfiil hurufve hatt-ı Kur’âniye’yi ders verdiği halde, sırrı bilinmez birhevesle, huruf ve hatt-ı Kur’âniyeye, ilm-i din perdesindetesirli bir surette darbe vuran bazı hocaların darbedeistimal ettikleri eserleri almışlar. Haberim olmadan, dağda,şiddetli bir tarzda o has talebelere karşı bir gerginlikhissettim, sonra ikaz ettim. Elhamdü lillâh ayıldılar.İnşaallah tamamen kurtuldular.

Ey kardeşlerim,

Mesleğimiz, tecavüz değil tedafüdür. Hem tahrip değil,tamirdir. Hem hâkim değiliz, mahkûmuz. Bize tecavüzeden hadsizdirler. Mesleklerinde, elbette çok mühim vebizim de malımız hakikatler var. O hakikatlerin intişarınabize ihtiyaçları yoktur. Binler o şeyleri okur, neşrederadamları var.Biz onların yardımlarına koşmamızla,omuzumuzdaki çok ehemmiyetli vazife zedelenir vemuhafazası lâzım olan ve birer taifeye mahsus bir kısımesaslar ve âli hakikatler kaybolmasına vesile olur.

Page 140: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Meselâ, hâdisât-ı zamaniye bahanesiyle Vehhâbîlik veMelâmîliğin bir nev’ine zemin ihzar etmek tarzında, bazıruhsat-ı şer’iyeyi perde yapıp eserler yazılmış.Risaletü’n-Nur, gerçi umuma teşmil suretiyle değil, fakatherhalde hakikat-i İslâmiyenin içinde cereyan edip gelenesas-ı velâyet ve esas-ı takvâ ve esas-ı azimet ve esâsât-ıSünnet-i Seniye gibi ince, fakat ehemmiyetli esaslarımuhafaza etmek bir vazife-i asliyesidir. Sevk-i zaruretle,hâdisâtın fetvalarıyla onlar terk edilmez.

Page 141: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

49

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.

Telifinden otuz dört sene sonra, Münazarat namındakiesere baktım. Gördüm ki, Eski Said’in o zamandakiinkılâptan ve o muhitten ve tesirat-ı hariciyeden neş’eteden bir hâlet-i ruhiyeyle yazdığı bu gibi eserlerinde hatîatvar. O kusurat ve hatîatımdan bütün kuvvetimle istiğfarediyorum ve o hatîattan nedamet ediyorum. Cenâb-ıHakkın rahmetinden niyazım odur ki, ehl-i imanınmeyusiyetlerini izale niyetiyle ettiği hatîat hüsn-ü niyetinebağışlansın, affedilsin.

Eski Said’in bu gibi eserlerinde iki esas-ı mühimhükmediyor. O iki esasın hakikatleri vardır. Fakat ehl-ivelâyetin keşfiyatı tevilâta ve rüya-yı sadıkanın tevilemuhtaç oldukları gibi, o hiss-i kablelvukuun dahi, dahaince tâbirlere lüzumu varken, Eski Said’in o hiss-ikablelvukuyla hissettiği o iki hakikatin tevilsiz, tâbirsiz birsurette beyanı, kısmen kusurlu ve kısmen hilâf görünüyor.

Birinci esas: Ehl-i imanın meyusiyetine karşı, “İstikbalde

Page 142: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

bir nur var” diye müjde verdiğidir. Bir hiss-i kablelvukuylaRisale-i Nur’un istikbalde, dehşetli bir zamanda çok ehl-iimanın imanlarını takviye edip kurtarmasını hissedip oadese ile Hürriyet inkılâbındaki siyaset dairelerine bakmış.Tâbirsiz, tevilsiz tatbike çalışmış; siyaset ve kuvvet vekemmiyet noktasında zannetmiş. Doğru hissetmiş, fakattam doğru diyememiş.

İkinci esas: Eski Said, bazı dâhi siyasî insanlar ve harikaediplerin hissettikleri gibi, çok dehşetli bir istibdadıhissedip ona karşı cephe almışlardı. O hiss-i kablelvukutâbir ve tevile muhtaç iken, bilmeyerek resmî, zaif ve ismîbir istibdat görüp onakarşı hücum gösteriyorlardı. Halbukionlara dehşet veren, bir zamansonra gelecek olanistibdatların zaif bir gölgesini asıl zannederek öyledavranmışlar, öyle beyan etmişler. Maksat doğru, fakathedef hatâ...

İşte Eski Saidde, eski zamanda böyle acip bir istibdadıhissetmiş. Bazı âsârında, ona hücumla beyanatı var. Omüthiş istibdâdât-ı acîbeye karşı meşruta-i meşruayı birvasıta-i necat görüyordu. Ve hürriyet-i şer’iye, Kur’ân’ınahkâmı dairesindeki meşveretle o müthiş musibeti defeder diye düşünüp öylece çalışmış.

Evet, zaman gösterdi ki, hürriyetperver namını alan birdevletin, o istikbalde gelen istibdadın bir nümunesi olarak,üç yüz müstebit memurlarıyla, üç yüz milyon Hindistan’ı,üç yüz seneden beri, üç yüz adam gibi kolay bağlayıpdeprenmeyecek derecede istibdat altına alarak, eşedd-i

Page 143: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

zulmü âzamî bir derecede, yani birisinin hatâsıyla binleradamı tecziye etmek olan kanun-u müstebidâneye inzibatve adalet namını vermiş; dünyayı aldatmış, ateşe vermiş.

Münazarat namındaki eserde, bazı lâtife suretinde bazıkayıtlar, haşiyecikler bulunur. O eski zaman telifindezarifü’t-tab’ talebelerine bir mülâtafe nev’indendir. Çünküonlar, o dağlarda beraberindeydiler. Onlara ders suretindebeyan ediyormuş. Hem bu Münazarat risalesinin ruhu veesası hükmünde olan hâtimesindeki Medresetü’z-Zehrâhakikatı ise, istikbalde çıkacak olan Risale-i Nur’a birbeşik, bir zemin izhar etmek idi ki, bilmediği, ihtiyarsızolarak ona sevk olunuyordu. Bir hiss-i kablelvukuyla onuranî hakikati bir maddî surette arıyordu. Sonra ohakikatin maddî ciheti dahi vücuda gelmeye başladı.

Sultan Reşad, 19 bin altın lirayı Van’da temeli atılan oMedresetü’z-Zehrâya verdi, temel atıldı. Fakat sabık Harb-iUmumî çıktı, geri kaldı.

Beş altı sene sonra Ankara’ya gittim, yine o hakikateçalıştım. İki yüz meb’ustan 163 meb’usun imzalarıyla, omedresemize 150 bin banknot iblâğ ederek o tahsisatkabul edildi. Fakat binler teessüf, medreseler kapandı,onlarla uyuşamadım yine geri kaldı. Fakat Cenâb-ıErhamürrâhimîn, o medresenin mânevî hüviyetini Ispartavilâyetinde tesis etti. Risale-i Nur’u tecessüm ettirdi.İnşaallah istikbalde Risale-i Nur şakirtleri o âli hakikatinmaddî suretini de tesis etmeye muvaffak olacaklar.

Eski Said’in İttihad-ı Terakki Komitesine şiddet-i

Page 144: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

muhalefetiyle beraber, onların hükûmetine ve bilhassaorduya karşı tarafgirâne yüksek takdiratı ve iltizamları ise,bir hiss-i kablelvukuyla, yağı içinde bulunan o cemaat-iaskeriyede ve o cemiyet-i milliyede bir milyona yakınevliya mertebesinde olan şühedayı altı yedi sene sonratezahür edeceğini hissetmiş, ihtiyarsız olarak, meşrebinemuhalif, onlara dört sene tarafgir bulunmuş. Sabık Harb-iUmumî çalkalamasıyla o mübarek yağı alındı, yağı alınmışbir ayrana döndü. Yeni Said dahi Eski Said’e muhalefetedip mücahedesine döndü.

Page 145: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

50

Âhirzamanda Hazret-i İsa (a.s.) nüzulüne ve Deccalıöldürmesine ait ehâdis-i sahihanın mânâ-yı hakikîlerianlaşılmadığından, bir kısım zahir ulemalar, o rivayet vehadislerin zahirine bakıp şüpheye düşmüşler; veyasıhhatini inkâr edip, veya hurafevâri bir mânâ verip, âdetâmuhal bir sureti bekler bir tarzda avâm-ı Müslimîne zararverirler. Mülhidler ise, bu gibi zahirce akıldan çok uzakhadisleri serrişte ederek hakaik-i İslâmiyeye tezyifkârânebakıp taarruz ediyorlar. Risale-i Nur, bu gibi ehâdis-imüteşâbihenin hakiki tevillerini Kur’ân feyziyle göstermiş.Şimdilik nümune olarak birtek misal beyan ederiz. Şöyleki:

“Hazret-i İsa (a.s.) Deccalla mücadelesi zamanında,Hazret-i İsa (a.s.) onu öldüreceği vakitte, on arşın yukarıyaatlayıp sonra kılıcı onun dizine yetiştirebilir derecesinde,vücutça o derece Deccalın heykeli Hazret-i İsa’danbüyüktür” diye meâlinde rivayet var. Demek Deccal,Hazret-i İsa Aleyhisselâmdan on, belki yirmi misli yüksekkametli olmak lâzım gelir.

Bu rivayetin zâhirî ifadesi sırr-ı teklife ve sırr-ı imtihanamünafi olduğu gibi, nev-i beşerde câri olan âdetullaha

Page 146: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

muvafık düşmüyor.

Halbuki bu rivayeti, bu hadisi,—hâşâ—muhal ve hurafezanneden zındıkları iskât ve o zahiri, ayn-ı hakikat itikadeden ve o hadisin bir kısım hakikatlerini gözleri gördüklerihalde, daha intizar eden zahirî hocaları dahi ikaz etmekiçin, o hadisin, bu zamanda da aynı hakikat ve tammuvafık ve mahz-ı hak müteaddit mânâlarından bir mânâsıçıkmıştır. Şöyle ki:

İsevîlikdini ve o dinden gelen âdât-ı müstemirresinimuhafaza hesabına çalışan bir hükûmetle, resmî ilânıyla,zulmetli pis menfaati için dinsizliğe ve bolşevizme yardımedip terviç eden diğer bir hükûmet ki, yine hasis, pis,menfaati için İslâmlarda ve Asya’da dinsizliğin intişarınataraftar olan fitnekâr ve cebbar hükûmetlerle muharebeeden evvelki hükûmetin şahs-ı mânevîsi temessül etse vedinsizlik cereyanının bütün taraftarları da bir şahs-ımânevîsi tecessüm eylese, üç cihetle bu müteadditmânâları bulunan hadisin bu zaman aynen bir mânâsınıgösteriyor. Eğer o galip hükûmet netice-i harbi kazansa, buişârî mânâ dahi bir mânâ-yı sarih derecesine çıkar. Eğertam kazanmasa da, yine muvafık bir mânâ-yı işârîdir.

Birinci cihet: Din-i İsevînin hakikîsini esas tutan İsevîruhanîlerin cemaati ve onlara karşı dinsizliği tervicebaşlayan cemaat tecessümetseler, bir minareyüksekliğinde bir insanın yanında, bir çocuk kadardaolamaz.

İkinci cihet: Resmî ilânıyla, “Allah’a istinad edip

Page 147: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

dinsizliği kaldıracağım, İslâmiyeti veİslâmları himayeedeceğim” diyen bir hükûmet yüz milyon küsur iken, dörtyüz milyona yakın nüfusa hükmeden bir diğer devlete vedört yüz milyonnüfusa yakın ve onun müttefiki olan Çin’eve Amerika’ya ve onlar ise zahîr ve müttefik oldukları olanbolşeviklere galibâne, öldürücü darbe vuran o hükûmettekimuharip cemaatin şahs-ı mânevîsiyle, mücadele ettiğidinsizlerin ve taraftarların şahs-ı mânevîleri tecessüm etse,yine minare boyunda bir insana nispeten küçük bir insanınnispeti gibi olur.

Bir rivayette, “Deccal dünyayı zapteder” mânâsı,“ekseriyet-i mutlaka ona taraftar olur” demektir. Şimdi deöyle oldu.

Üçüncü cihet: Eğer, küre-i arzın dört kıt’alarıiçindeHAŞİYE-1 en küçüğü olan Avrupa’nın ve bu kıt’anın dadörtte biri olmayan bir hükûmetin memleketi, ekser Asya,Afrika, Amerika, Avustralya’ya karşı galibâne harp ederek,Hazret-i İsa’nın vekâletini dâvâ eden bir devletle beraberdine istinat edip çok müstebidâne olan dinsizlikcereyanlarına karşı semavî paraşütlerle muharebe vemücadele eden o hükûmetle, ötekilerin şahs-ı mânevîleriinsan suretine girse, ceridelerin eskiden beri yaptıkları gibi,devletlerin kuvvetlerini ve hükûmetlerin derecelerinigöstermek nev’inden o mânevî şahıslar dahi rû-yi zeminceridesinde, bu asır sahifesinde birer insan suretindetersim ve tasvirleri gibi temessül etseler, aynen ve tamtamına hadis-i şerifin mu’cizâne ihbar-ı gaybi nev’indenbeyan ettiği hâdise-i âhirzamanın müteaddit mânâlarından

Page 148: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

tam bir mânâsı çıkıyor.

Haşiye-1 Avustralyanazara alınmamış.

Hattâ, şahs-ı İsâ’nın (a.s.) semâvattan nüzulü işaretiylebir mânâ-yı işârîsi olarak Hazret-i İsâ’yı (a.s.) temsil ederekve namına hareket eden bir taife dahi, şimdiye kadarişitilmemiş ve görülmemiş bir tarzda tayyarelerle,paraşütlerle semadan bir belâ-yı semavî gibi nüzûlettiriyor, düşmanların arkasına indiriyor. Hazret-i İsâ’nınnüzulünün maddeten bir misalini gösteriyor.

Evet, hadis-i şerifin ifadesiyle Hazret-i İsa’nın semavînüzûlü kat’î olmakla beraber; mânâ-yı işârîsiyle başkahakikatleri ifade ettiği gibi, bu hakikate de mu’cizâne işaretediyor.

Küçük Hüsrev olan Feyzive Emin’in suali ve ilhahlarıylabazı biçarelerin imanlarını şübehattan muhafaza niyetiylebu meseleye dair yalnız bir, iki, üç satır yazmak niyet edipbaşlarken, ihtiyarım haricinde olarak uzun yazdırıldı.Hikmetini de anlamadık, belki bir hikmeti var diye öylecebıraktık, kusura bakmayınız. Bu fıkrada tashihe ve dikkatevakit bulamadık, müşevveş kaldı.

Page 149: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

51

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�كJاته� بع�دد ح�ر�وفات3القر�ان

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Kur’ân harflerinin adedince, Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi sizinüzerinize olsun.

Aziz kardeşlerim ve sıddık arkadaşlarım,

Var olunuz, bahtiyar olunuz. Sizin pek ciddî sa’y ügayretiniz hem burada, hem başka yerlerde şevk ve gayretiuyandırıyor. Cenâb-ı Hakka hadsiz şükür olsun ki, gittikçeRisale-i Nur’un fütuhatı ziyadeleşiyor. Ehl-i iman yaralarınıhissedip ilâçlarını ondan buluyorlar.

Hâfız Ali’nin mektubunda yazdığı iki âyetin işaretinedikkat ettik. Bizler dahi Nur fabrikasının sahibi gibi çokmesrur ve müferrah olduk. Fakat Risale-i Nur’a bir işaret-i

Page 150: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

gaybiyle haber veren otuz üç adet âyet ه�LM1شهد الâyetiyle

hitam bulduğundan, bu yeni iki âyetin müstakil bir suretteişaretlerine kapı açılmadı. Hem, otuz üç âyetten hangisinintetimmesi olacak şimdilik bilinmedi. Yalnız bu kadar

anlaşıldı ki, 2fıkrası Risale-i Nur’unباي�دى س�فر�ة� ك.ر�امl ب�ر�ر�ة�

nâşir ve kâtiplerine mânâ-yı işârî ile bakıyor. Hem, 3ي�تلوا

fıkrası dahi, Risale-i Nur’unص�ح�فا م�طه�ر�ة ف.يه�ا ك%تب� قي�م�ة

eczalarına ve suhuflarına ve kitaplarına mânâ-yı işârîylebakıyor. Fakat cifir hesabıyla bin üç yüz altmış küsurdansonra bu parlak vaziyeti gösterecekler diye icmalenfehmettik.

1. “Allah şahitlik etmiştir.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:18.2. “Şeref ve kıymetleri pek yüksek olanların ve Allah’a itaatlilerin eliyleulaştırılmıştır.” Abese Sûresi, 80:15-16.3. “Hatâdan ve şüpheden ter temiz olan sayfaları okuyor. O sayfalarda dosdoğruyazılı hükümler vardır.” Beyyine Sûresi, 98:2-3.

Gül fabrikasının bizlere, parlak bir gül-ü Muhammedî(a.s.m.) bahçesini hediye edecekti. Onu bütün ruh ucanımızla bekliyoruz.

Bu zamanda, lillâhilhamd, Sünnet-i Seniye dairesindekemâl-i imanı kazanan Risale-i Nur şakirtleri evliyaların,mürşidlerin nazar-ı dikkatini celb edecek vaziyetialdığından, her zamanda bulunan hakikî mürşidler, herhalde bu zamanda Risale-i Nur şakirtlerine müşteri olurlar.Birisini elde etse, yirmi mürid kadar kıymet verirler.

Page 151: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Hem, zevkli ve cazibedar velâyet tereşşuhatı karşısındaRisale-i Nur’un hizmetindeki meşakkat, mücahede, külfetbulunduğundan, Feyzi’ye hitaben beyan edilen hakikat otarafa da fâidesi olur diye leffen size gönderildi.

Umum kardeşlerime birer birer selâm ediyorum.

• • •

Page 152: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

52

Feyzikardeşim,

Sen Ispartavilâyetindeki kahramanlara benzemekistiyorsan, tam onlar gibi olmalısın. Hapishanede—Allahrahmet eylesin—mühim bir şeyh ve mürşid ve cazibedarbir Nakşî evliyasından bir zât, dört ay mütemadiyenRisale-i Nur’un elli altmış şakirtleri içinde celbkârânesohbet ettiği halde, yalnız birtek şakirdi muvakkatenkendine çekebildi. Mütebakisi, o cazibedar şeyhe karşımüstağni kaldılar. Risale-i Nur’un yüksek, kıymettarhizmet-i imaniyesi onlara kâfi olarak kanaat veriyordu.

O şakirtlerin gayet keskin kalb basireti şöyle bir hakikatianlamış ki: Risale-i Nur’la hizmet ise, imanı kurtarıyor;tarikat ve şeyhlik ise, velâyet mertebeleri kazandırıyor. Biradamın imanını kurtarmak ise, on mü’mini velâyetderecesine çıkarmaktan daha mühim ve daha sevaplıdır.Çünkü iman, saadet-i ebediyeyi kazandırdığı için birmü’mine, küre-i arz kadar bir saltanat-ı bakiyeyi temineder. Velâyet ise, mü’minin Cennetini genişlettirir,parlattırır. Bir adamı sultan yapmak, on neferi paşayapmaktan ne kadar yüksek ise, bir adamın imanınıkurtarmak, on adamı velî yapmaktan daha sevaplı bir

Page 153: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

hizmettir.

İşte bu dakik sırrı, senin Ispartalı kardeşlerin birkısmının akılları görmese de umumunun keskin kalblerigörmüş ki, benim gibi biçare günahkâr bir adamınarkadaşlığını evliyalara, belki de eğer bulunsaydımüctehidlere dahi tercih ettiler.

Bu hakikata binaen, bu şehre bir kutup, bir gavs-ı âzamgelse, “Seni on günde velâyet derecesine çıkaracağım”dese, sen Risale-i Nur’u bırakıp onun yanına gitsen, Ispartakahramanlarına arkadaş olamazsın.

• • •

Page 154: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

53

1باس�م.ه.2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�كJاته� بع�دد ح�اص.ل^ض�ر�بح�ر�وف م�ا ار�س�لتم� لنا م.ن� الر�س�ائ.ل^ ف.8

ع�اش.ر�ات.دقائ.ق^ ه�ذه. اللي�لة. الر�غائ.ب و�لي�لة. الم.ع�ر�اجو�لي�لة.3القدر و�اع�طاك%م� الLMه� بع�دده�ا ثو�ابsاو�ح�س�نة، ام.ين�

1. Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Bize, gönderdiğiniz Risale-i Nur’ların harfleriyle, bu Regaib Kandili, Miraç veKadir gecelerinin dakikalarındaki âşirelerin çarpımı adedince Allah’ın selâmı,rahmeti ve bereketi üzerinize olsun, Cenâb-ı Hak size bir o kadar sevap vehasene ihsan etsin. Âmin.

Aziz ve sıddık kardeşlerim ve fedakâr ve sadıkarkadaşlarım,

Evvelâ: Sizin, bu mübarek şuhur-u selâse ve içindekikıymettar leyâli-i mübarekeleri tebrik ediyoruz. Cenâb-ıHak, herbir geceyi sizin hakkınızda birer leyle-i Regaib ve

Page 155: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

leyle-i Kadir kıymetinde size sevap versin. Âmin.

Saniyen: Sizin bu defa nurlu hediyelerinizin her harfinemukabil Cenab-ı Erhamürrahimin defter-i a’mâlinize binhasene yazsın ve Âsım’ın ruhuna bin rahmet versin. Âmin.

Salisen: Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın ve Risale-i Nur’unhazinelerinin kerametli ve yaldızlı bir anahtarı olan kalem-iHüsrevî, elhak, Mu’cizat-ı Ahmediyenin (a.s.m.) gizligüzelliğini her göze gayet parlak ve güzel gösteriyor.Cenâb-ı Hak bu kalemi, bu hizmette muvaffak ve dâimeylesin. Âmin.

Mübarek heyetinin büyük bir kahramanı Büyük Ali’ninsisteminde Küçük Ali’nin Mu’cizat-ı Kur’âniyesi, Mu’cizat-ıAhmediyenin tam mutabık bir bâki pırlanta tarzında mevkialdı. Erhamürrâhimîn, her harfine mukabil, yazana onsevap ihsan eylesin. Âmin.

Mehmed Tahirî! Küçük Lûtfî’nin hayrü’l-halefi veAtabey’in kahramanı, bu havaliye nurlu ve güzel hediyeleriçok kıymettardır. Rahmânür-Rahîm, hazine-i rahmetindenona ve pederine her harfine ve her kelimeye mukabilrahmet etsin. Âmin.

Aydınlı Hasan Ulvi’nin kuvvetli kalemi inşaallahmerhum Âsım’ın noksan bıraktığı vazife-i Nuriyeyi tekmiledecek ve o güzel kalemle Âsım’ın ve Lütfî’nin ruhlarınışâd edecek. Onun küçük hediyesi, ilerideki kıymettarhizmetlerini ihsas ederek büyük bir mevki aldı. Allahondan razı olsun. Âmin.

Page 156: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Risale-i Nur’un erkân-ı mühimmesinden ve resâil içindesualleriyle ehemmiyetli bir mevki tutan ve onunla berabermânen yaşayan kardeşimiz Re’fet Beyin mektubuyla veGül fabrikasının gül-ü Muhammedî (a.s.m.) bahçesiniyetiştiren Hüsrev’in mektubuna ayrı birer mektupla cevapyazmak isterdim. Fakat şimdilik vakit müsaade etmedi.

Page 157: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

54

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Sizin mektuplarınızdan o kadar mesrur oldum ki, tarifedemem. Hususan Hüsrev’in çok kıymettar ikimektubunda, Hacı Hâfız’ın köyünde Risale-i Nur’un pekfevkalâde bir surette tevessüü, o iki mektubu nüsha gibi vebir hüccet-i katıa gibi saklayıp, bu havalideki talebelere birtâziyâne-i teşvik olarak gösteriliyor.

Risale-i Nur, Kur’ân’ın bir mu’cize-i mânevîsi olduğugibi, Hüsrev’in kalemi de, Risale-i Nur’un pek kuvvetli birkerameti olduğunu buraca hergün tasdik ediyoruz.Hüsrev’in mektubuna karşı uzun mektup yazmakistiyorduk, arzumuza muvaffak olamadık.

Mübareklerkahramanlarından Küçük Ali’nin mektubuda bana büyük bir ümit verdi. Merhum Abdurrahman’ınelhak tam bir halefi olan kıymettar ve mübarek büyükkardeşi olan Mustafa Hulûsi’nin, Hâfız Ahmed ismindemübarek bir mahdumu, peder ve amcaları sistemindeRisale-i Nur’a hizmet etmesi, yeniden Abdurrahmandünyaya gelmiş kadar beni müferrah etti.

ArasAtabey’de, eskide, Lütfi, Zekâi gibi iki kıymettar

Page 158: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

şakirtlerin yerlerini boş bırakmayan, Aras kahramanlarıolan Tahir ve Abdullah Çavuş’un Risale-i Nur’a hizmetleri,Aras hakkında endişelerimi tamamen izale etti.

İsmail oğlu Hüseyin’in hastalığı beni müteessir etti.İnşaallah tam bir Lütfi olacak, çok da hizmet edecek.

Sizlerin buraya gelen mektuplarınız, kısmen tensikle

Lâhikaya derc ediliyor. Size bu defa mahrem sırr-ı ا4نا 1اع�طي�نا

da, istihrac-ı gaybîdeki mücmel hakikata dair

birden kalbe ihtar edilen bir fıkrayla Tesettür Risalesinehaşiye gönderiyoruz. Bu şuhur-u selâse, seksen küsur senebir ömrü kazandırıyor. Elbette sizler gibi mücahidler onukazanmaya çalışacaksınız. Cenâb-ı Hak herbir gecesinisizin hakkınızda leyle-i Mirac ve leyle-i Berat ve Leyle-iKadir kadar kıymettar eylesin, âmin.

1. “Biz sana verdik.” Kevser Sûresi, 108:1.

• • •

Page 159: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

55

Ehemmiyetli, fakat bir derece mahremdir.

Aziz kardeşlerim,

Mahrem sırr-ı 1ا4نا اع�طي�نا da, cifirle istihracım aynen

Münâzarat risalesinde, “Bir nur çıkacak ve göreceğiz?” diyegaybî müjdeler gibi, ilhamî ve hak bir hakikati fikrimleolan tatbikatımda bir kusur vardı. O kusur benidüşündürüyordu. Münâzarât ve Sünuhat gibi risalelerdekimüjde-i nuriyeyle Risale-i Nur tam halletti. Geniş daire-isiyasiye yerine, yüksek bir daire-i nuriyeyle o kusuru izale

ettiği gibi, ا4نا اع�طي�ناsırr-ı mahreminde, on iki, on üç sene

sonra “İslâmiyete darbe vuranların başlarında öylemüthişbir patlayış olacak ki, kıyamete kadar unutulmayacak”meâlindeki istihrac-ı cifrî çok geniş bir dairede olduğuhalde, nur müjdesi sırrının aksine olarak, dar bir dairede vehususî bir hükûmette tatbik etmek suretiyle, fikrim o genişdaireyi ihata edemeyerek o hakikatin suretini değiştirmiş.Halbuki o istihracın gösterdiği aynı tarihte, o rejiminmüessisi ve başı dünyadan göçtü, darbesini yedi. Ve aynısenede, perde altında bilinmeyen ve küre-i arzın ekserini

Page 160: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

ve nev-i beşerin kısm-ı âzamını istibdadı altına alan birmüthiş cereyanın düğümü ve düğmesi ve mânen binlerbaşından bir başı ve en müthişi olan o göçüp giden adamtokat yediği aynı zamanda, daha sene tamam olmadan, omüthiş cereyanın bütün başları ve taraftarları öyle semavîmüthiş tokatlara ve şiddetli fırtınalı musibetlere tutulmayabaşladılar; kıyamete kadar azâbını çekecekler veçekiyorlar. Ve edyân-ı semâviyeye ve İslâmiyete ettiklericinayetlerin cezasını çok geniş bir dâirede gördüler vegörüyorlar. Mimsiz medeniyetin pisliğiyle dünyayımülevves ettikleri için, aynı istihracın gösterdiği tarihte, omimsiz medeniyetin başına da öyle bir semavî tokat indiki, en karanlık vahşetten daha aşağı indirdi.

1. “Biz verdik…” Kevser Sûresi, 108:1-3.

Elhasıl: Sırr-ı 1ا4نا اع�طي�نا da çok geniş bir dâire, dar bir

dâirede tatbik edilmiş. Nur müjdesiise, dar ve mânevî,fakat yüksek bir daireyi geniş ve maddî bir daire suretindetasvir edilmişti. Cenâb-ı Hakka yüz bin şükür ediyorum ki,bu iki kusurumu kuvvetli bir ihtar-ı mâneviyle ıslah etti.

2.sırrına mazhar eylediي�ب�دل� الLMه� س�ي�ات.هم� ح�س�نات

3الح�م�د ل.LMه. بع�دد ذر�ات ال&Jائ.نات

1. “Biz verdik…” Kevser Sûresi, 108:1-3.2. “Allah onların günahlarını silip yerlerine iyilikler verir.” Furkan Sûresi, 25:70.3. Kâinatın zerreleri sayısınca Allah’a hamd olsun.

Page 161: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

56

Aziz kardeşlerim,

Sakın bu fıkranın vasıtasıyla o sırr-ı mahremi fâşetmeyin ve o risaleyi de araştırmayın. Yalnız bu fıkrayızararsız görseniz haslara gösterebilirsiniz.

Page 162: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

57

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bu defaki mektuplarınız gelmeden evvel, bir ihtarlakendi cevabını kerametkârâne yazdırmış. Demek, mektupsahiplerinin fevkalâde sadakatleri keramet derecesineçıkmış.

Kardeşlerim, mektuplarınızda çok yüksek düşünce vetakdirat binden bir hisse de benim olsa, hadsiz şükrederim.Belki Risale-i Nur’un mânevî şahsiyeti ve çok kesretlitalebeleri içinde, bilmediğimiz gayet yüksek bir makamsahibi bir zâtın tesiratı ve kumandası hissediliyor, benimgibi bin derece uzak bir biçare tasavvur ediliyor. Hakkımolmadan bana verilen ziyade ehemmiyetiniz, inşaallah sizezararı olmaz; fakat Risale-i Nur’un hüsn-ü cereyanına zararihtimali var. Siz bir hakikati hissediyorsunuz. Ve fevkalâdesadakat ve ihlâsınız inşaallah hak görür, fakat surettebazan aldanılır. Biz hizmetle mükellefiz. Neticeleri vemuvaffakıyet, Cenâb-ı Hakka aittir.

Page 163: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

58

(Ehemmiyetlidir.)

Risale-i Nur talebelerinden bir kısım kardeşlerimin, benimhaddimin çok fevkinde hüsn-ü zanlarını ve ifratlarını tâdil

etmek için ihtar edilen bir muhaveredir.

Bundan kırk elli sene evvel, büyük kardeşim MollaAbdullah (rahmetullahi aleyh) ile bir muhaveremi hikâyeediyorum.

O merhum kardeşim, evliya-i azimeden olan Hazret-iZiyaeddin’nin (k.s.) has müridi idi. Ehl-i tarikatça,mürşidinin hakkında müfritane muhabbet ve hüsn-ü zanetse makbul gördükleri için, o merhum kardeşim dedi ki:

“Hazret-i Ziyaeddinbütün ulûmu biliyor. Kâinatta,kutb-u âzam gibi herşeye ıttılâı var.” Beni onunlaraptetmek için çok harika makamlarını beyan etti.

Ben de o kardeşime dedim ki: “Sen mübalâğaediyorsun. Ben onu görsem, çok meselelerde ilzamedebilirim. Hem sen benim kadar onu hakikî sevmiyorsun.Çünkü kâinattaki ulûmları bilir bir kutb-u âzam suretindetahayyül ettiğin bir Ziyaeddin’i seversin. Yani o ünvanla

Page 164: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

bağlısın, muhabbet edersin. Eğer perde-i gayb açılsa,hakikati görünse, senin muhabbetin ya zâil olur veyahutdörtten birisine iner. Fakat ben, o zât-ı mübâreki senin gibipek ciddî severim, takdir ederim. Çünkü, Sünnet-i Seniyedairesinde, hakikat mesleğinde, ehl-i imana hâlis ve tesirlive ehemmiyetli bir rehberdir. Şahsî makamı ne olursaolsun, bu hizmeti için ruhumu ona feda ederim. Perdeaçılsa ve hakikî makamı görünse, değil geri çekilmek,vazgeçmek, muhabbette noksan olmak, bilâkis daha ziyadehürmet ve takdirle bağlanacağım. Demek ben hakikî birZiyaeddin’i, sen de hayalî bir Ziyaeddin’i seversin.”HAŞİYE-1

Haşiye-1 Çünkü sen, muhabbetini ona pek pahalı satıyorsun. Verdiğin fiyatınyüz defa ziyade bir mukabil düşünüyorsun. Halbuki onun hakikî makamınınfiyatına en büyük muhabbet de ucuzdur.

Benim o kardeşim insaflı ve müdakkik bir âlim olduğuiçin, benim nokta-i nazarımı kabul edip takdir etti.

Ey Risale-i Nur’un kıymettar talebeleri ve benden dahabahtiyar ve fedakâr kardeşlerim,

Şahsiyetim itibarıyla sizin ziyade hüsn-ü zannınız belkisize zarar vermez; fakat sizin gibi hakikatbîn zâtlarvazifeye, hizmete bakıp, o noktada bakmalısınız. Perdeaçılsa, benim baştan aşağıya kadar kusuratla âlûdemahiyetim görünse, bana acıyacaksınız. Sizikardeşliğimden kaçırmamak, pişman etmemek içinşahsiyetime karşı haddimin pek fevkinde tasavvur ettiğinizmakamlara irtibatınızı bağlamayınız.

Ben size nispeten kardeşim; mürşidlik haddim değil.

Page 165: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Üstad da değilim, belki ders arkadaşıyım. Ben sizin,kusuratıma karşı şefkatkârâne dua ve himmetlerinizemuhtacım. Benden himmet beklemeniz değil, banahimmet etmenize istihkakım var. Cenâb-ı Hakkın ihsan vekeremiyle sizlerle gayet kudsî ve gayet ehemmiyetli vegayet kıymettar ve her ehl-i imana menfaatli bir hizmettetaksimü’l-mesâi kaidesiyle iştirak etmişiz.Tesanüdümüzden hâsıl olan bir şahs-ı mânevînin fevkalâdeehemmiyet ve kıymeti ve üstadlığı ve irşadı bize kâfidir.

Hem madem bu zamanda herşeyin fevkinde hizmet-iimaniye en ehemmiyetli bir vazifedir. Hem kemiyet ise,keyfiyete nispeten ehemmiyeti azdır. Hem muvakkat vemütehavvil siyaset âlemleri ebedî, daimî, sabit hidemat-ıimaniyeye nispeten ehemmiyetsizdir, mikyas olamaz,medar da olamaz. Risale-i Nur’un talimatı dairesinde vebizlere bahşettiği hizmet noktasında feyizli makamlarakanaat etmeliyiz. Haddinden fazla fevkalâde hüsn-ü zan vemüfritane âlî makam vermek yerine, fevkalâde sadakat vesebat ve müfritane irtibat ve ihlâs lâzımdır. Onda terakkietmeliyiz.

1الب�اق.8 ه�و� الب�اق.8

Kardeşiniz

Said Nursî

1. Bâkî olan sadece Odur.

Page 166: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

59

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Risale-i Nur’un kahramanı olan Hüsrev’in bu defaki ikihediye-i kudsiyesi ve kerametkârâne o iki semavîhediyenin mânevî i’câzını gözlere de gösterir bir tarzda buşuhur-u selâsede bizlere ve bu muhite hediye etmesi,Risale-i Nur nokta-i nazarında mu’cizâne bir hizmettir.İnşaallah o Gül fabrikasının kalemi, buraları da birgülistana çevirecek. Cenâb-ı Hak, o kalem sahibine,yazdığı her harf-i Kur’ân’a mukabil, leyle-i Kadir’deki gibiotuz bin sevap ve rahmet ve hasene versin. Âmin, âmin,âmin.

Aziz kardeşlerim,

Sadakatınızdan tereşşuh eden ve haddimin pek çokfevkinde hüsn-ü zannınıza karşı bundan evvel verdiğimcevabın bir tetimmesi olarak, bu gelecek fıkrayı iki günevvel yazmıştık. Sizin fevkalâde sadakat ve ulüvv-ühimmetinizden tereşşuh eden bir hafta evvelkimektubunuza karşı hüsn-ü zannınızı bir derece cerh edenbenim cevabımın hikmeti şudur ki:

Bu zamanda öyle fevkalâde hâkim cereyanlar var ki,

Page 167: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

herşeyi kendi hesabına aldığı için, faraza hakikî beklenilenve bir asır sonra gelecek o zât dahi bu zamanda gelse,harekâtını o cereyanlara kaptırmamak için siyasetâlemindeki vaziyetten feragat edecek ve hedefinideğiştirecek diye tahmin ediyorum.

Hem üç mesele var: biri hayat, biri şeriat, biri imandır.Hakikat noktasında en mühimmi ve en âzamı, imanmeselesidir.

Fakat, şimdiki umumun nazarında ve hal-i âlemilcaatında en mühim mesele hayat ve şeriatgöründüğünden, o zât şimdi olsa da, üç meseleyi birdenumum rû-yi zeminde vaziyetlerini değiştirmek, nev-ibeşerdeki câri olan âdetullaha muvafık gelmediğinden,herhalde en âzam meseleyi esas yapıp, öteki meseleleriesas yapmayacak; tâ ki iman hizmeti safvetini umumunnazarında bozmasın ve avamın çabuk iğfal olunabilenakıllarında, o hizmet başka maksatlara âlet olmadığıtahakkuk etsin.

Hem, yirmi senedenberi tahribkârâne eşedd-i zulümaltında o derece ahlâk bozulmuş ve metanet ve sadakatkaybolmuş ki, ondan, belki de yirmiden birisine itimatedilmez. Bu acip hâlâta karşı çok fevkalâde sebat vemetanet ve sadakat ve hamiyet-i İslâmiye lâzımdır; yoksaakîm kalır, zarar verir.

Demek en hâlis ve en selâmetli ve en mühim ve enmuvaffakiyetli hizmet Risale-i Nur şakirtlerinin daireleriiçindeki kudsî hizmettir. Her neyse... Bu mesele şimdilik bu

Page 168: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

kadar yeter.

Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve bu eyyam-ımübarekede dua ederiz ve makbul dualarını, gelecekeyyam ve leyâli-i mübarekede istiyoruz.

Elhak, Tâhirî’nin de Lemeat hediyesini pek çokkıymettar gördük. İnşaallah bu havalide ona çok sevapkazandıracak. Tam bir Lütfi’dir; Allah muvaffak eylesin.

• • •

Page 169: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

60

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Evvelâ: Sizin leyle-i Berâtınızı ve gelecek Ramazanınızıtebrik eder ve bu gelecek leyle-i Kadrihakkınızda vehakkımızda bin aydan daha hayırlı olmasını ve defter-ia’mâlimize böyle geçmesini Cenâb-ı Haktan niyazediyoruz. Ve böylece, bayrama kadar

ا الر�م�ض�ان خي�رsا م.ن� الله�م� اج�ع�ل� لي�لة قدرنا ف.8 ه�ذ1الف.شه�ر لنا و�ل.طلب�ة. الر�س�ائ.ل^ النور الص�ادق.ين�

duasını etmeye niyet ettik.

1. Allah’ım! Bu Ramazan’da Leyle-i Kadrimizi bize ve sadık Risale-iNurtalebelerine bin aydan daha hayırlı kıl.

Hem sizin iki mu’cizeli Kur’ân’ı bizlere bu mübarekaylarda göndermeniz, inşaallah o derece medâr-ı bereketve sevap ve hasenat ve fütuhat olacak ki, hakkımızda buRamazanın herbir günü bir leyle-i Kadir hükmünegeçeceğini rahmet-i İlâhiyeden ümit ederiz.

Şimdiden biz tedbir ettik ki, iki Kur’ân’ı, Risale-i Nur’unburadaki has talebeleri, Ramazan-ı Şerifte, herbiri, her

Page 170: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

günde bir cüz’ün sizinle beraber okumakla, Ramazan’ın hergününde bir hatme-i Kur’âniye olarak, mânevî ve çok genişbir mecliste, Isparta ve Kastamonu’yu ihata eden birdairede halka tutan Risale-i Nur talebelerinin ve o daireninmerkezinde sizler bulunmak cihetiyle Risale-i Nurşakirtlerinin etrafınızda olarak, Nakşîde, “hatme-i hâcegân”tarzında, fakat çok büyük bir mikyasta Risale-i Nur’unbütün şakirtleri mânen hazır ve o dairede bulunuyorniyetiyle tasavvuruyla okunmak, o kudsî hatmeyi yapmakCenâb-ı Hakkın rahmetinden tevfik niyaz ederiz.

Saniyen: Hacı Hâfız’ın Sav Köyünün kahramantalebelerinin fevkalâde hizmetleri, oralarda sebeb-i teşvikve medar-ı gayret ve nümune-i imtisal olduğu gibi, buhavalide dahi onların o harikulâde sa’y ü gayretleri,fevkalâde hüsn-ü misal ve nümune-i gayret olarakehemmiyetli bir intibah ve iştiyaka sebebiyet vermiş.Kahraman Hüsrev’in onlara dair mektupları, mübareknüshalar gibi, tembellik, lâkaytlık hastalıklarına müptelâolanlara şifa olur, ellerde gezer.

Salisen: Sizin buraya gelen kıymettar mektuplarınızıLâhikaya yazmışız; fakat bazı kelimeleri tayyettik.Müfritane hüsn-ü zandan gelen cümleleri tâdil ettik,gücenmeyiniz.

Rabian: İslâmköyü, Kuleönü ortasında olan ve SıddıkSabri ve Lütfi gibi talebeleri yetiştiren Atabey, Araskaryesi, çok defa hatırıma geliyordu, “Acaba bu köy nedengeri kaldı, söndü?” diye düşünüp müteessir oluyordum.

Page 171: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Fakat Cenâb-ı Hakka hadsiz şükür olsun ki, Tâhir veAbdullah Çavuş o endişemi tamamıyla izale ettiler, büyükbir tesellî bana verdiler. Hattâ Tahir’in bu defa bize hediyeettiği Lem’alar ve Yedinci Şuayı bir cilt içinde cilt ettiktensonra mütalâa ettim. O Tâhirî’de, bir Hüsrev, Bir Lütfi, birÂsım gördüm. Cenâb-ı Hak ondan ve sizlerden ebediyenrazı olsun. Onun o nüshası, burada çok iş görecekinşaallah.

Kur’ân-ı Azîmüşşân ve Mu’cizü’l-Beyânın, Hizbü’l-Ekberü’l-Âzamnamında, Resâilü’n-Nuriyenin menbaları veesasları olan beş yüzden fazla âyâtları yazdık, buRamazanda size göndermeye muvaffak olamadık.İnşaallah bir vakit size gönderilecek.

Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ederiz.Ve bu mübarek eyyamda ve leyâlide dualarını isteriz.

Page 172: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

61

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

كJاته� 3الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Gavs-ı Âzamın 4

بع�ي�ن^ م�ح�ر�وس� فا4نك te’minkârâne fıkrası, şimdiye kadar Risale-i Nur’unالع.ناي�ة.

şakirtleri hakkında tamamen mutabık çıktı. İnşaallahHüsrev, Rüştü, Re’fet gibi kardeşlerimizin, bilhassa Hüsrevgibi çok metin bir rüknün müfarakati sureten elîm vezararlı göründüğü halde, gayet hayırlı bir suret almasınırahmet-i İlâhiyeden ümitvârız.

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.4. Muhakkak ki sen, inâyet gözüyle gözetilip korunmaktasın.

Hattâ hapsimiz musibeti, gerçi zâhirî bir azap idi, fakathakikat noktasında hizmetimiz hakkında büyük bir inâyet

Page 173: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

ve rahmete çevrildi. Lillâhilhamd, sizlerin gayretinizle ohavalide çok Hüsrev’ler var; meydana çıkmaya başlamışlar.Belki çok zamandan beri mütemadiyen çalışmaktanHüsrev’e bir istirahat verildi. Ve kıymettar kalemi yerindemübarek lisanı ve hâlisâne ahvali yine kudsî hizmetiniidame etmesini inâyet-i İlâhiyeden ümitvârız. Nasıl kiFeyzi ve Selâhaddin’in askerliği de öyle mübarek oldu.

Kardeşlerim, bu hâdise münasebetiyle Risale-i Nur’untam mutabık çıkan bir ihbar-ı gaybîsini beyan ediyorum.

Hüsrevve Hulûsi ve Rüştü ve Re’fet gibi Risale-i Nur’unçok şakirtleri, meslek-i askeriye ve bu İkinci Harb-iUmumiyeye münasebettar bir surette girmelerini ve ikincibir Harb-i umumî olacağını ve iştirakimizi, yani talebeleriniştirakini altı-yedi sene evvel haber vermiş. Çünkü YirmiSekizinci Lem’a olan İkinci Keramet-i Aleviyenin İkinci

Emarede, اال4س�م� ح�ام.ل� 1في�ا bahsinde و�ال� فقات.ل�

2تخش�beraber olsa, bin dokuz yüz kırk küsur oluyor.

Allahu a’lem, o tarihte bir harb-i umumîye iştirakimizi,yani eski müttefikle değil, belki taraftarane onun hasmıylaiştirake işaret ediyor diye haber vermiş. İşte, şimdi aynıtarihtir ki, Risale-i Nur’un erkân-ı mühimmesi iştirakediyor.

Kardeşlerimize birer birer selâm ederiz. Hilmi, Feyzi,Nazif, Eminsizlere selâm ve arz-ı hürmet ederler.

Page 174: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

3الب�اق.8 ه�و� الب�اق.8

Said Nursî

1. Ey kadri yüce ismi taşıyan.2. "Savaş! Korkma!…3. Bâkî olan sadece Odur.

Page 175: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

62

1باس�م.ه.2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�كJاته� بع�دد ح�اص.ل^3ض�ر�بع�اش.ر�ات د�قائ.ق^ لي�لة. القدر ف.8 ح�ر�وف القر�ان

1. Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin (Onu şükran veminnetle anıpşânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardan tenzihetmesin).”İsrâ Sûresi, 17:44.3. Kadir gecesindeki dakikaların âşirelerinin, Kur’an harfleriyleçarpımıadedince Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Evvelâ: Bütün ruh u canımla mübarek Ramazanınızıtebrik ederim. Ve o mübarek şehirde ettiğiniz duaların,Cenâb-ı Hak yanında makbul olmasınıErhamürrâhimînden niyâz ederim.

Saniyen: Bu seneki Ramazan-ı Şerif hem âlem-i İslâmiçin, hem Risale-i Nur şakirtleri için gayet ehemmiyetli,pek çok kıymetlidir.

Risale-i Nur şakirtlerinin iştirâk-i a’mâl-i uhreviye

Page 176: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

düstur-u esasiyeleri sırrınca, herbirisinin kazandığı miktar,herbir kardeşlerine aynı miktar defter-i a’mâline geçmesi, odüsturun ve rahmet-i İlâhiyenin muktezası olmakhaysiyetiyle, Risale-i Nur dairesine sıdk ve ihlâslagirenlerin kazançları pek azîm ve küllîdir. Herbiri, binlerhisse alır. İnşaallah, emval-i dünyeviyenin iştirâki gibiinkısam ve tecezzî etmeden, herbirisine, aynı ameldefterine geçmesi, bir adamın getirdiği bir lâmba, binlerâyinelerin herbirisine aynı lâmba inkısam etmeden girmesigibidir.

Demek, Risale-i Nur’un sadık şakirtlerinden birisi leyle-iKadrin hakikatini ve Ramazan’ın yüksek mertebesinikazansa, umum hakikî sadık şakirtler sahip ve hissedarolmak, vüs’at-i rahmet-i İlâhiyeden çok kuvvetli ümitvârız.

Page 177: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

63

Aziz, sıddık, mübarek, kahraman kardeşlerim,

Evvelâ: Bu mübarek Ramazan’da, iştirâk-i a’mâl düstur-uesasiyle, herbir has kardeşimizin kırk bin dili bulunan birmelâike hükmünde, kırk bin dillerle, yani kardeşlerinadedince mânevî dilleriyle ettikleri ve edecekleri dualar,rahmet-i İlâhiye nezdinde makbul olmasını, o lisanlaradedince, Cenab-ı Erhamürrâhimînden niyaz ediyoruz. Bumahiyetteki Ramazan’ınızı tebrik ediyoruz.

Saniyen: Bu defaki müteaddit tesirli ve sürurlu vemüjdeli mektuplarınıza karşı, bir kitap kadar cevap vermeklâyıkiken, vaktin müsaadesizliğiyle kısa cevabımdangücenmeyiniz. En başta,kahramanlar yatağı olan SavKöyünün ehemmiyetli bir talebesi olan Ahmed’inmektubunda öyle bir mesele gördüm ki, beni süruryaşlarıyla ağlattırdı. Cenâb-ı Hakka yüz binler şükür olsun.Risale-i Nur’un tamam kıymetini, o köyün mübarekvalideleri, hanımları tamam anlamışlar. O mübarekhanımların, o kıymettar ve hâlis âhiret hemşirelerimin,Risale-i Nur’un intişarına gösterdikleri fedakârlık, beni vebizi kemâl-i sürurdan ağlattırdı.

Zaten Risale-i Nur’un mesleğindeki en mühim bir esası

Page 178: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

şefkat olduğundan ve şefkat madenleri de hanımlarolduğundan, çoktan beri beklerdim ki, kadınlar âlemindeRisale-i Nur’un mahiyeti anlaşılsın.

Lillâhilhamd, bu havalide de, bu yakında erkeklerdenziyade bir iştiyak ve faaliyetle buradaki hanımlar tamçalışıyorlar, Savlı mübareklerin hemşireleri olduklarınıgösteriyorlar. Bu iki tezahür bu zamanda bir fa’l-i hayırdırki, o şefkat madenlerinde Risale-i Nur parlayacak, fütuhatyapacak.

Hem Sav Köyünün bahadır çobanları torbalarındaRisale-i Nur’u yazmak içintaşımaları, aynı oradakihanımların fedakârlıkları gibi, bu havalide gayet tesirli birmedar-ı teşvik olacak. O hanımların ve o çobanların hususîisimlerini bilmek arzu ediyoruz; tâ hususî isimleriyle hastalebeler içine girsinler.

Kâtip Osman’ın hakikatli rüyası, elhak, büyük birhakikate işaret veriyor; çok mübarek ve müjdelidir.Rüşdü’nün rüyasında, Peygamberimizin (a.s.m.) emriyleHazret-i Sıddık (r.a.) minberde Yirmi Dokuzuncu Sözühutbesinde göstermesi gibi, o gökten inen hûrîye delâhikayı hutbe olarak okuması, Risale-i Nur’unmakbuliyetine güzel bir işarettir.

Page 179: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

64

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Lâtif ve mânidar ve beşaretli iki hâdiseyi beyanediyorum.

Birincisi: Meyusâne bir hatıradan müjdeli bir ihtar:

Bugünlerde hatırıma geldi ki, hayat-ı içtimaiyeye girenhangi şeye temas etse, ekseriyetle günahlara mâruzkalıyor. Her cihette günahlar serbestçe insanı sarıyorlar.

“Bu kadar günahlara karşı insanın hususî ibadeti vetakvâsı nasıl mukabele edebilir?” diye meyusânedüşündüm.

Hayat-ı içtimaiyedeki Risale-i Nur talebelerininvaziyetlerini tahattur ettim. Risale-i Nur şakirtleri hakkındanecatlarına ve ehl-i saadet olduklarına dair kuvvetli işaret-iKur’âniyeyi ve beşaret-i Aleviyeyi ve Gavsiyeyi düşündüm.Kalben dedim ki: “Herbiri bin yerden gelen günahlara karşıbir dille nasıl mukabele eder, galebe eder, necat bulur?”diye mütehayyir kaldım. Bu tahayyürüme mukabil ihtaredildi ki:

Risale-i Nur’un hakikî ve sadık şakirtlerinin

Page 180: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

mâbeynlerindeki düstur-u esasiye olan iştirak-i a’mâl-iuhreviye kanunuyla ve samimî ve hâlis tesanüd sırrıylaherbir hâlis, hakikî şakirt, bir dille değil, belki kardeşleriadedince dillerle ibadet edip istiğfar eder. Bin taraftanhücum eden günahlara, binler dille mukabele eder. Bazımelâikenin kırk bin dille zikrettikleri gibi, hâlis, hakikî,müttakî bir şakirt dahi kırk bin kardeşinin dilleriyle ibadeteder, necata müstehak ve inşaallah ehl-i saadet olur.

Risale-i Nur dairesinde sadakat ve hizmet ve takvâ veiçtinab-ı kebâir derecesiyle o ulvî ve küllî ubudiyete sahipolur. Elbette, bu büyük kazancı kaçırmamak için, takvâda,ihlâsta, sadakatte çalışmak gerektir.

İkincisi: Eski zamanda, on dört yaşında iken icâzetalmanın alâmeti olan üstad tarafından sarık sardırmak, bircübbe bana giydirmek vaziyetine mâniler bulundu.Yaşımın küçüklüğüyle, memleketimizde büyük hocalaramahsus kisve giymek yakışmadığı...

Saniyen: O zamanda büyük âlimler, bana karşı üstadlıkvaziyeti değil, ya rakip veyahut teslimiyet derecesinegirdikleri için bana cübbe giydirecek ve üstadlık vaziyetinialacak kendilerine güvenenler bulunmadı. Ve evliya-yıazimeden dört beş zâtın vefat etmeleri cihetiyle, elli altısenedir icazetin zahir alâmeti olan cübbeyi giymek ve birüstadın elini öpmek, üstadlığını kabul etmek hakkımıbugünlerde, yüz senelik bir mesafede Hazret-i MevlânâZülcenâheyn Hâlid Ziyâeddin kendi cübbesini, o cübbeyesarılan bir sarıkla, pek garip bir tarzda bana giydirmek için

Page 181: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

gönderdiğini bazı emarelerle bana kanaat geldi. Ben de omübarek ve yüz yaşında cübbeyi giyiyorum. Cenâb-ıHakka yüz binler şükrediyorum.HAŞİYE-1

Haşiye-1 Bu mübarek emaneti Risale-i Nur talebelerinden ve âhirethemşirelerimizden Âsiye namında bir muhterem hanımın eliyle aldım.

Page 182: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

65

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Size gönderdiğimiz Hizbü’l-Ekberi’l-Kur’ânî’nin başındayazılan ünvan içinde bir cümle noksan kalmış. Şöyle ki:

“Mu’cizatlı bir vird okumak isteyen bunu okusun”yerinde, “Mu’cizatlı ve herbir harfi on ve yüz ve beş yüz vebin ve binler kadar sevap ve meyve veren bir virdi okumakisteyen, bu semavî virdi okusun” yazılacak.

Saniyen:

Bundan evvel müjdeli hatırada, “Herbir hâlis ve hakikimuttaki şakirt, kardeşleri adedince dillerle ibadet edipistiğfar eder” fıkrasına, yine bir ihtarla bu gelen cümleilâve edilsin. Cümle de budur:

“Risale-i Nur dairesine, sadakat ve hizmet ve takvâ veiçtinab-ı kebair derecesiyle, o ulvî ve küllî ubudiyete sahipolur. Elbette bu büyük kazancı kaçırmamak için takvâda,ihlâsta, sadakatte çalışmak gerektir.”

Salisen: Leyle-i Kadrinizi, hem bu gelen bayramınızıbütün ruh u canımızla tebrik ve tes’id ediyoruz.

Page 183: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

• • •

Page 184: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

66

Aziz, sıddık, mübarek kardeşlerim, dünyada medâr-ıtesellîlerim ve berzah yolunda nuranî yoldaşlarım vemahşerde inşaallah şefaatçilerim,

Sizin, hem leyle-i Kadrinizi, hem bayramınızı bütün ruhu canımla tebrik ediyorum, tes’id ediyorum.

Saniyen: Şimdiye kadar hiç görmediğim bir surette,dehşetli bir hastalıktan fevkalmemul bir tarzda, Risale-iNur’un hâlis talebelerinin şifa duasının neticesi olarak,mu’cize gibi birden harika bir kerametle şifa bulmamı sizehaber veriyorum. Bu vâkıayı müşahede eden Emin ileFeyzi’nin o harika hastalığa ait bu gelecek fıkrasını medâr-ıibret için size gönderiyorum. Bütün kardeşlerimize birerbirer selâm ve dua ediyorum, Hüsrev’i de merakediyorum.

1الب�اق.8 ه�و� الب�اق.8

Said Nursî

1. Bâkî olan sadece Odur.

Page 185: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

67

Isparta’daki aziz kardeşlerimize,

Üstadımızın hastalığı hakkındaki meşhudâtımızı arz veÜstadımızın kesb-i âfiyetini sizlere müjde etmek istiyoruz.

Ramazan-ı Şerifte beş gün savm-ı visâl içinde gıdaolarak, ekmeksiz muhallebi üçkaşık ve beş altı kaşık dasoğuk yoğurttan. Üçüncü gece, yarım kaşıkmuhallebi vedördüncü gecesinde iftarda sulu şehriyeden beş kaşık vebeş kaşık sahurda, yine o şehriyeden ve yoğurttan üç dörtkaşık susayılmamak şartıyla şehriyeden beş dirhem, yoğurtsüzülse on dirhem, muhallebi susuz altı yedi dirhem,beşinci gecede, tanesiz gibi gayet hafif şehriye beş altıkaşık, sahurda altı yedi kaşık pirinç çorbası, mecmuu otuzdirhem (96 gr.) gıdayla beş gün savm-ı visâli, teravihnoksan olarak sair vazifelerin yapılması, Risale-i Nurşakirtlerini ihata eden inâyetin harikalarından birkerametini gördük.

Üstadımızdan hiç görmediğimiz, ikimiz (yani Emin,Feyzi), Barla, IspartaSüleymanları gibi inceden inceyehastalıkHAŞİYE-1 hiddetlerini tahrik etmemek için ihtiyatedemediğimizden, şiddetli hiddetini gördük. Bu hastalıkta

Page 186: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

yine eser-i rahmettir ki, hiç hatır ve hayâle gelmeyen aşr-ıâhirin gayet mühim gecelerinde, Üstadımızın tam ifaedemediği vazifesi yerinde, bu havalide herbir şakirt, kendihususî çalışmasından başka, bir saati Üstadı hesabınaRisale-i Nur’un şakirtlerinin mücahede-i maneviyelerineiştirak ve onları hedef edip, onların defter-i a’mâlinegeçmeye, aynı üstad gibi çalışmaya başladılar.

Haşiye-1 Hastalık o kadar şiddetli idi ki, dört gecede hemen bir saat kadaruyku geldi.

Demek üstad yerinde, onun birkaç saat çalışmasınabedel, pek çok saatler aynı vazifeyi görmeye başladılar.Hattâ Üstadımız diyordu: “Ehemmiyetsizliğimle beraberIspartahavalisinde kardeşlerimizin a’mâl-ı uhreviyesine birmedar, bir müheyyiç hükmünde benim kusurlu çalışmamkâfi gelmiyordu. Cenâb-ı Hak, rahmetiyle, bu hastalıkvesilesiyle bir şahs-ı manevî ve kuvvetli bir medar olacakbu tedbiri ihsan etti, cüz’iyetten külliyete çıkardı.”

Yine bu hastalığın letâifindendir ki, Üstadımızın hiç sesiçıkmıyordu, konuşamıyordu. Hiç beklenilmeden,bir iftarvaktinde bir doktor geldi, elini tuttu. Üstadımız dedi ki:“Ben, hastalığımı muayene ettirmem, ben hekimleremuhtaç değilim; hekim, Cenâb-ı Haktır.” Birden canlandı,sesi çıkmaya başladı. Güya kendisi bir doktor şeklinialdı.Doktor ise, hasta vaziyetine girdi. Doktora ehemmiyetli birmektup okudu. Doktorun derdine deva olacak bir ilâç oldu.Sonra top atıldı.

Doktora dedi ki: “Burada iftar et.”

Page 187: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Doktor dedi ki: “Bugün kusur etmişim, oruç tutamadım”demesiyle, çok hayretettiğimiz Üstadımızın vaziyeti,orucunu bozmuş bir doktorun tıpnoktasında hâkimanevaziyetini kabul etmediği için o vaziyet ona verildiğinibildik.

Evet, Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsinden gelen şifaduası, öyle yüz bin doktora mukabil gelir diye biz de tasdikettik. Bu hastalığın leyle-i Kadirde Risale-i Nur’untalebeleri, hususan mâsumların ettikleri şifa duaları öylebir derece harika bir surette tesirini gösterdi ki, Üstadımızasıhhat halinden daha ileri bir surette birden bir vaziyetverildi, leyle-i Kadre lâyık bir tarzda çalışmaya başladı.Risale-i Nur şakirtlerinden gelen bu dua-yı şifa, harika birmu’cize gibi, bir keramet olduğunu biz gözümüzle gördük.

Orada bulunan kardeşlerimize birer birer selâm ve arz-ıhürmet eder dualarını isteriz.

Bura Risale-i Nur şakirtlerinden kardeşiniz

Emin, Mehmed Feyzi

Page 188: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

68

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

كJاته� 3الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetle anıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardan tenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Aziz, sıddık, mübarek kardeşlerim ve hizmet-iKur’âniyede çalışkan ve kuvvetli arkadaşlarım ve tarik-ihakta ve berzah seyahatinde ve âhiret yolunda nuranîyoldaşlarım,

Sizin bayramınızı, leyle-i Kadrinizi, Ramazan-ı Şeriftemakbul dualarınızı bütün ruh u canımla tebrik ve tes’idediyorum. Cenâb-ı Hak, bu bayramın sürurunu, hakikî vegeniş ve umumî sürura mukaddeme ve vesile eylesin.Âmin.

Saniyen: Sizin bu mübarek bayramın hediyesi olarakgönderdiğiniz nurlu kalem hediyelerinizi o kadar kıymettargörüyorum ki tarif edemem. Cennetü’l-Firdevste âb-ı

Page 189: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

kevser destileri gibi, kemâl-i iştiyâk ve şükranla ve sürurlugözyaşıyla kabul edip başıma koydum. Böyle elmas kılıçgibi kalemleri ve hakikat kahramanlarını Risale-i Nur’aihsan eden Cenâb-ı Hakka hadsiz hamd ve şükrederim.

Sizlere de o mübarek kitapların yazıları herbir harfinemukabil Cenâb-ı Erhamürrâhimîn on hasene ihsan eylesindiye niyaz ediyorum.

Hakikaten Hüsrev’in infikâki beni çok müteessir etmişti.Fakat Tâhirî o parlak kalemiyle benim o teessüratımı izaleeyledi. O bütün efrad-ı ailesiyle, peder ve validesiyleRisale-i Nur’un has talebeleri içinde her vakit hissedarolacaklardır.

Hem bu Tahir’in yüzünden bugünden itibarenAtabey’de, İslâmköyü, Sav Köyü, Kuleönükaryeleri gibiNurs karyesine arkadaş olup umum manevî kazancımızahissedar oldu.

Isparta’nın Hâfız Ali’si Kâtip Osman’ın elhak ikinci birHüsrev olduğuna benim de kanaatım geldi. Cenâb-ı Hak,onu ve Mehmed Zühtü gibi çok fedakârları ve Risale-iNur’un hakiki sahiplerini Isparta’ya ihsan eylesin. Âmin.

Mübareklerin kahramanlarından Büyük Abdurrahman’ın(Küçük Ali’nin), Hâfız Mustafa’nın faaliyet ve gayretleri veHâfız Mustafa’nın bu defaki mektubundaki bazı noktalarıbeni sürur yaşıyla ağlattırdı. Yalnız bu kadar var ki, bir zarfiçinde gönderilen yirmi beş banknot bulundu, kiminzarfından olduğunu bilemedik.

Page 190: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Bilirsiniz ki, bütün ömrümde kimseden hediyeleri kabuledemiyorum. Hattâ Rüşdü’nün bu defaki hediyesinireddedip hatırını kırdım, geri çevirdim. Cenâb-ı Hak benimuhtaç bırakmıyor. İnsanlara da muhtaç etmiyor. Benimerak etmeyiniz. Fakat, mübarekler heyetinde öyle birşahs-ı manevî hissediyorum ki, kaidemi ona karşımuhafaza edemiyorum. O şahs-ı manevîyi kızdırmamak verencide etmemek için, yalnız o paradan borç olarak beşlirayı bu bayram umur-u hayriyesine sarf etmek için kabulettim. Yirmisini Sabri vasıtasıyla ve namıyla geri gönderip

iade ediyorum, gücenmeyiniz. Ve bilhassa ( م.ع.حسن )

gayet müstesna kalemiyle dört güzel hediyeleri pek çokkıymettar göründü. İnşaallah bu havalide çokları şevklekitabete sevk edecek. Böyle kuvvetli kalemleri Risale-iNur’a ihsan eden Cenâb-ı Hakka yüz binler şükür.

Mübarekler heyetinde Mehmed’in mektubu beni çoksevindirdi. Şimdi yazdığım vakitte yanımda bulunanmemleketin eşrafına okudum. O eşraflar da mâşaallah,bârekâllah dediler, hayretle alkışladılar. O mektubun veötekilerin birer kısmını Lâhikaya kaydedeceğiz.

Abdurrahman’ın birinci vârisi ve Risale-i Nur’un birincişakirdi, Büyük Mustafa’nın kapı istikbalinde arkadaşı olanHacı Osman’ın mektubu ve o mektuptaki rüyaları manidarve ettiği tâbir de doğrudur.

Aziz kardeşlerim, sizinle konuştuğum bu dakika iftarvaktine yarım saatkalmış, bayram gecesidir, hastalık

Page 191: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

şiddetlidir. Onun için fazlakonuşamıyorum. Bende, büyükve tehlikeli hastalıktan, Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsininmu’cize gibi şifa duası kerametiyle o tehlike geçti. Fakatöyle şiddetli bir öksürük, bir heyecan var ki, sizin gibicanımdan ziyade sevdiğim kardeşlerimle konuşmayı kısakesiyorum.

Yalnız bu kadar var ki, Ispartahavalisinde yüzer gençSaid’ler ve Hüsrev’ler yetişmişler. Bu ihtiyar ve zaif Saiddünyadan kemal-i istirahat-i kalble veda etmeye hazırdır.Ve bilhassa mühim bir medrese-i Nuriye olan SavKöyünün başta Hacı Hâfız, Mustafa Gül olarak Ahmed’leri,Mehmed’leri, hattâ muhterem hanımları (Tâhirî’nin refikasıve kerimeleri gibi) ve mâsum çocukları, Risale-i Nur’lameşgul olmalarını düşündükçe bu dünyada Cennethayatının manevî bir nev’ini zevk ediyorum, görüyorum.Oranın Ahmed’lerinin hediyesini umum o köy hesabına birteberrük deyip öpüp başıma koydum.

• • •

Page 192: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

69

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Cenâb-ı Hakka hadsiz şükür olsun ki, gayet şiddetli,dehşetli hastalığım, gayet merhametli ve çok sevaplıolarak âfiyete yerini bırakıp gitti. Çok büyük bir nimetiçinde bulunduğunu ben ve buradaki arkadaşlarım tasdikettik.

Hem Cenâb-ı Hakka hadsiz şükür ve hamd ediyorum ki,sizlerin bu defaki hediye-i Ramazaniyeniz olan çok güzelnüshalarınız bu bayramı çok bayramları birden toplayanbir küllî bayram hükmüne geçti. Ve bilhasa ikinci Hüsrevolan Birinci Tâhir’in gayet dikkat ve tevafuklu yazdığırisaleler, beni o derece minnettar ve mesrur ediyor ki,elimden gelseydi herbir nüshasına on altın lira verecektim.Bu derece kuvvetli bir şakirt Risale-i Nur’a sahip çıkmasıümitlerimizi çok kuvvetlendirdi.

Sav kahramanlarının ve mübareklerin karyelerine kendikaryesini, onların safına getirdi. Atabey (Aras) onunla veonun gibilerle iftihar etmeli. Onun nüshalarında yanlışlarpek çok azdır. Yalnız, oralardaki nüshalarda mânâsıanlaşılmayan bazı kelimeler varmış ki, istinsahta öylece

Page 193: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

kaydedilmiş. Benim tashihimden geçen nüshalarlamukabele edilse iyi olur. O kuvvetli ve fedakârkardeşimizin mâsum çocuklarının ve refikasının yazdıklarırisaleleri güzelce bir cilt yaptık. Görenlere, hususanburadaki Risale-i Nur’un kadınlar dairesindeki kızlar vehanımlara gayet tesirli ve cazibedar bir nümune-i teşvikoldu.

Aydınlı Hasan’ın hakikaten gayet müstesna bir kalemivar ve yazılarında tam bir ihlâs görünür. Bu zât ne vakittenberi Risale-i Nur’a girdiğini ve ne halde olduğunu merakediyorum.

Bu defa Hulûsi’den uzun bir mektup,Abdülmecidvasıtasıyla aldım. Elhak, o kardeşimiz sebat vemetanet ve ihlâsta birinciliği muhafaza ediyor. Ben deAbdülmecid vasıtasıyla ona yazdım ki: “Isparta’dakikardeşlerimize yazdığım mektuplarda sen dahi birmuhatabımsın; seninle muhabere kesilmemiş” diyeyazdım.

Hüsrev, Re’fet, Rüşdü’nün vaziyetlerini de merakediyorum. Ve bilhassa Hüsrev ne haldedir? Ve Nurfabrikasının sahibi Hâfız Ali rahat mıdır? Umumkardeşlerimize birer birer selâm ediyoruz.

Page 194: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

70

Bugünlerde iki ince mesele kalbe geldi, vaktinde kalemealamadım. O vakit geçtikten sonra o ehemmiyetlihakikatlere birer işaret ederiz.

Birincisi:

Kardeşlerimizden birisinin namaz tesbihatında tekâsülgöstermesine binaen dedim:

Namazdan sonraki tesbihatlar tarikat-ıMuhammediyedir (a.s.m.) ve Velâyet-i Ahmediyenin(a.s.m.) evradıdır. O noktadan ehemmiyeti büyüktür. Sonra,bu kelimenin hakikati böyle inkişaf etti:

Nasıl ki, risalete inkılâp eden velâyet-i Ahmediye(a.s.m.) bütün velâyetlerin fevkindedir. Öyle de, o velâyetintarikatı ve o velâyet-i kübranın evrad-ı mahsusası olannamazın akabindeki tesbihat, o derece sair tarikatların veevradların fevkindedir. Bu sır dahi şöyle inkişaf etti ki:

Nasıl zikirdairesinde bir mecliste veyahut hatme-iNakşiyede bir mescidde birbiriyle alâkadar heyet-imecmuada nuranî bir vaziyet hissediliyor. Kalbi hüşyar bir

zât namazdan sonra الLMه. الLMه.، س�ب�ح�ان 1س�ب�ح�ان deyip

Page 195: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

tesbihi çekerken, o daire-i zikrin reisi olan zât-ı AhmediyeAleyhissalâtü Vesselâmın müvacehesinde yüz milyontesbih edenler, tesbih elinde tesbih çektiklerini mânen

hisseder. O azamet ve ulviyetle س�ب�ح�ان الLMه.، س�ب�ح�ان der. Sonra o serzâkirin emr-i mânevîsiyle, ona ittibaenالLMه.

2الح�م�د ل.LMه.، الح�م�د ل.LMه. dediği vakit, o halka-i zikrin ve o

çok geniş dâiresi bulunan hatme-i Ahmediyenin(aleyhissalâtü vesselâm) dairesinde yüz milyon müridlerin

larından tezahür eden azametli bir’الح�م�د ل.LMه.، الح�م�د ل.LMه.

hamdi düşünüp içinde .هLM.الح�م�د لile iştirak eder, ve hâkezâ

ك?ب�ر� 3الLMه� اك?ب�ر�، الLMه� ا ve duadan sonra ا4له�vه�، الLMا4له� ا4ال� الvال

الLMه� 4ا4ال� otuz üç defa o tarikat-ı Ahmediyenin

Aleyhissalâtü Vesselâm halka-i zikrinde ve hatme-ikübrasında o sabık mânâyla o ihvan-ı tarikatı nazara alıp ohalkanın serzâkiri olan zât-ı Ahmediye AleyhissalâtüVesselâma müteveccih olup

5الف� الف ص�ال+ة� و�الف� الف س�ال+مl ع�لي�ك ي�ار�س�ول� الLMه.

der, diye anladım ve hissettim ve hayalen gördüm.Demek tesbihat-ı salâtiyenin çok ehemmiyeti var.

İkinci mesele: Otuz birinci âyetin işaretinin beyanında, 6

Page 196: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

bahsinde denilmiş ki: Bu asrın birي�س�تح.بfون الح�ي�وة الدني�ا

hassası şudur ki, hayat-ı dünyeviyeyi hayat-ı bakiyeyebilerek tercih ettiriyor. Yani, kırılacak bir cam parçasınıbaki elmaslara bildiği halde tercih etmek bir düsturhükmüne geçmiş.

Ben bundan çok hayret ediyordum. Bugünlerde ihtaredildi ki, nasıl bir uzv-u insanî hastalansa, yaralansa, sairâzâ vazifelerini kısmen bırakıp onun imdadına koşar. Öylede, hırs-ı hayat ve hıfzı ve zevk-i hayat ve aşkı taşıyan vefıtrat-ı insaniyede derc edilen bir cihaz-ı insaniye, çokesbapla yaralanmış, sair letâifi kendiyle meşgul edip sukutettirmeye başlamış; vazife-i hakikiyelerini onlaraunutturmaya çalışıyor.

1. Allah bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve şeriktenmünezzehtir.2. Bütün hamd, minnet ve şükürler Allah’a aittir.3. Allah en büyüktür (Akla gelebilecek her şeyden daha büyüktür).4. Allah’tan başka ilâh yoktur.5. Milyon kere salât ile milyon kere selâm Senin üzerine olsun ey Allah’ınResûlü.6. “Onlar dünya hayatını seve seve âhirete tercih ederler...” İbrahim Sûresi,14:3.

Hem nasıl ki bir cazibedar sefihane ve sarhoşaneşâşaalı bir eğlence bulunsa, çocuklar ve serseriler gibi,büyük makamlarda bulunan insanlar ve mesture hanımlardahi o cazibeye kapılıp hakikî vazifelerini tatil ederekiştirak ediyorlar. Öyle de, bu asırda hayat-ı insaniye,hususan hayat-ı içtimaiyesi öyle dehşetli, fakat cazibeli veelîm, fakat meraklı bir vaziyet almış ki, insanın ulvî

Page 197: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

latifelerini ve kalb ve aklını nefs-i emmaresinin arkasınadüşürüp pervane gibi o fitne ateşlerine düşürttürüyor.

Evet, hayat-ı dünyeviyenin muhafazası için, zaruretderecesinde olmak şartıyla, bazı umur-u uhreviyeyemuvakkaten tercih edilmesine ruhsat-ı şer’iye var. Fakat,yalnız bir ihtiyaca binaen helâkete sebebiyet vermeyen birzarara göre tercih edilmez, ruhsat yoktur. Halbuki bu asır,o damar-ı insanîyi o derece şırınga etmiş ki, küçük birihtiyaç ve âdi bir zarar-ı dünyevî yüzünden elmas gibiumur-u diniyeyi terk eder.

Evet, insaniyetin yaşamak damarı ve hıfz-ı hayat cihazı,bu asırda israfatla ve iktisatsızlık ve kanaatsizlik ve hırsyüzünden bereketin kalkmasıyla ve fakr u zaruret, maişetziyadeleşmesiyle o derece o damar yaralanmış ve şerait-ihayatın ağırlaşmasıyla o derece zedelenmiş vemütemadiyen ehl-i dalâlet nazar-ı dikkati şu hayata celbede ede o derece nazar-ı dikkati kendine celb etmiş ki,ednâ bir hâcât-ı hayatiyeyi büyük bir mesele-i diniyeyetercih ettiriyor.

Bu acip asrın bu acip hastalığına ve dehşetli marazınakarşı Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın tiryak misâl ilâçlarınınnâşiri olan Risale-i Nur dayanabilir; ve onun metîn,sarsılmaz, sebatkâr, hâlis, sadık, fedakâr şakirtlerimukavemet edebilir. Öyleyse, herşeyden evvel onundairesine girmeli, sadakatle, tam metanet ve ciddî ihlâs vetam itimadla ona yapışmak lâzım ki, o acip hastalığıntesirinden kurtulsun.

Page 198: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve duaediyoruz.

Page 199: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

71

Aziz, sıddık ve sebatkâr metin kardeşlerim,

Sizin faaliyetiniz ve sebatkârâne çalışmanız, Risale-i Nurdairesinin zembereği hükmünde bizleri ve çok yerleriharekete getiriyorsunuz. Allah sizden ebeden razı olsun.Bin âmin, âmin.

Size, Hizbü’l-Kur’ânîden evvel gönderilen Risale-iNur’un virdü’l-âzamına ilhak etmek için bir parçayı yazdık;bir parçayı da, Yirmi Dokuzuncu Lem’ada yerini gösterdik.Benim hususî tefekküratım o neviden olduğu cihetle banaihtar edildi, ben de yazdım.

Saniyen: Birkaç gün evvel, size gönderdiğim sonmektuptaki hayat-ı dünyeviyenin hayat-ı diniyeye galebeetmesine dair ikinci meselesi münasebetiyle gayet ince vekaleme alınmaz bir mânâ kalbe zahir oldu. Yalnız gayetkısa o mânâya bir işaret edeceğim. Şöyle ki:

Bu acip asrın hayatperest ehl-i dalâleti aldatan, sarhoşeden, fânilerden, surî aldıkları zevki, gayet acı ve elîmolduğunu ve ehl-i imanın ve hidayetin aynı yerde ve ofâniyatta bâkiyane ve ulvî bir zevk bulunduğunu gördümve hissettim; fakat ifade edemiyorum.

Page 200: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Risale-i Nur’un müteaddit yerinde nasıl ispat etmiş ki,ehl-i dalâlet için, zaman-ı hazırdan mâadâ herşey mâdumve firakların elemleriyle doludur. Ehl-i hidayet için, mazi,müstakbel müştemilâtıyla mevcuttur, nurludur. Aynen öylede fâniyatta, yani geçmiş muvakkat vaziyetler, ehl-i dünyaiçin, fenâ-yı mutlak karanlıklarında mâdumdur; ehl-ihidayet için mevcuttur diye gördüm. Çünkü, eski zamandaçok alâkadar olduğum zevkli veya kıymetli ve şereflimuvakkat vaziyetleri mütehassirane hatırladım, müştâkanearzuladım. “Neden bu mübarek va-

ziyetler mazide kalıp fâni olsun?” düşünürken, iman-ıbillâh nuru ihtar etti ki, o vaziyetler gerçi sureten fânidirler,birkaç cihette mevcutturlar. Çünkü, Cenâb-ı Hakkın bâkiisimlerinin cilveleri olan o vaziyetler, daire-i ilimde veelvah-ı mahfuzada ve elvah-ı misaliyede bâki olduklarıgibi; nur-u imanın verdiği bâkiyane münasebet noktasındafevkazzaman bir vaziyette mevcutturlar. Sen, o vaziyetleriçok cihetle ve çok mânevî sinemalarla görebilir vegirebilirsin diye anladım ve dedim: “Madem Allah var,herşey var” cümlesi, bu büyük hakikati de ifade eder.“Kimin için Allah varsa, yani Allah’ı bilse, herşeymevcuttur; kim Allah’ı bilmezse, ona herşey mâdumdur”diye delâlet eder. Demek, “Elemli, karanlıklı, tahassürlü birdirhem zevki, aynı yerde yüz derece ziyade daimî, elemsizbir zevke, sefahetle tercih edenler, aksi maksutlarıyla aynızevkte elîm elemleri alır.”

• • •

Page 201: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

72

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�كJاته� بع�دد ثو�اب�ات.ق.ر�اىTة.3ح�ر�وفات القر�ان الت.8 قر�اتم�وه�ا بن.ي�ت.ناف.8 ر�م�ض�ان

Aziz, sıddık, mübarek kardeşlerim,

Hâfız Ali’nin bu defaki mektubunda çok mübarekduaları beni ve bizi en derin ruhumuzdan mesrur edipşükre sevk etti. Ve her musibetzedeye ve hüzün vekederlere düşenlere, mânâ-yı işârîsiyle mededres ve

halaskâr ve şifa ve medar-ı sürur olan 4لك الم� نشر�ح�

veص�در�ك5her musibetzedeye baktığıا4ن م�ع� الع�س�ر ي�س�رsا

gibi, bu geçen hastalık cihetiyle bize de baktığını yazıyor.

Page 202: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Ramazan’da bizim namımıza okuduğunuz Kur’ân harflerinin kıraatininsevapları adedince Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.4. “Biz senin göğsüne genişlik vermedik mi?” İnşirah Sûresi, 94:1.5. “Gerçekten her zorlukla beraber bir kolaylık vardır.” İnşirah Sûresi, 94:6.

Evet, Hâfız Ali o noktayı tam görmüş. Ben de tasdikenderim ki: Eğer o hastalık yirmi derece tezâuf etseydi,bizlere kazandırdığı neticeye nispeten yine ucuz düşerdi verahmet olurdu. Fakat Hâfız Ali’nin kendi üstadı hakkında,benim haddimden pek çok ziyade isnat ettiği meziyet vemâsumiyeti, onun mâsum lisanıyla hakkımda mediholarak değil, belki bir nevi dua olarak tasavvur ediyoruz.

Hem Hâfız Ali’nin, Savgibi yerler, karyeler ve Ispartabirer medrese-i Nuriye hükmüne geçmesi ve Risale-iNur’un sadık şakirtleri harikulâde olarak günden güneyükselmeleri ve tenevvür etmeleri, bizleri, belkiAnadolu’yu, belki âlem-i İslâmı mesrur ve müferrah edenbir hakikatli haber telâkki ediyoruz.

Âhir fıkrasında, Muhbir-i Sâdıkın haber verdiği “Mânevîfütuhat yapmak ve zulümatı dağıtmak zaman ve zeminhemen hemen gelmesi” diye fıkrasına, bütün ruh ucanımızla rahmet-i İlâhiyeden niyaz ediyoruz, temenniediyoruz. Fakat biz Risale-i Nur şakirtleri ise, vazifemizhizmettir; vazife-i İlâhiyeye karışmamak ve hizmetimizionun vazifesine bina etmekle bir nevi tecrübe yapmamakolmakla beraber, kemiyete değil, keyfiyete bakmak, hem

Page 203: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

çoktan beri sukut-u ahlâka ve hayat-ı dünyeviyeyi hercihetle hayat-ı uhreviyeye tercih ettirmeye sevk edendehşetli esbap altında Risale-i Nur’un şimdiye kadarfütuhatı ve zındıkların ve dalâletlerin savletlerini kırmasıve yüz binler biçarelerin imanlarını kurtarması ve herbiriyüze ve bine mukabil yüzer ve binler hakikî mü’mintalebeleri yetiştirmesi, Muhbir-i Sâdıkın ihbarını aynentasdik etmiş ve vukuatla ispat etmiş ve ediyor, inşaallahdaha edecek. Ve öyle kökleşmiş ki, inşaallah hiçbir kuvvetAnadolu’nun sinesinden onu çıkaramaz. Tâ âhir zamanda,hayatın geniş dairesinde, asıl sahipleri, yani Mehdî veşakirtleri Cenâb-ı Hakkın izniyle gelir, o daireyi genişlettirirve o tohumlar sümbüllenir. Bizler de kabrimizde seyredipAllah’a şükrederiz.

Hâfız Ali’nin kıymettar bir kardeşimiz olan AydınlıHasan Âtıf hakkında medhi ve tafsili bizi minnettar etti. Okardeşimiz de haslar içinde her sabah yanımızdadır.

Page 204: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

73

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Sizi tebrik ediyoruz; hakikaten müdakkik hâfızlarsınız.Hüsrev’in yazdığı Kur’ân’da incecik sehivlerini bulmanız,hıfzınızın kuvvetine tam delâlet ediyor. Bizler sizeminnettar olduk ve teşekkür ediyoruz. Cenâb-ı Haksizlerden ebeden râzı olsun. Bu münasebetle, Risale-iNur’un bir kahramanı olan Hüsrev, Risale-i Nur’unhizmetinde gösterdiği harikaları nümune olmak için birkısmını beyan edeceğiz. Şöyle ki:

Bu zât, dokuz on sene zarfında dört yüz risale kadardikkatli ve tevafuklu olarak Risale-i Nur’dan yazdığı gibi,hâfız olmadığı halde yazdığı iki mükemmel Kur’ân’la veüçüncüsünü müteferrik surette, gözle görünür bir nevii’câz-ı Kur’ân’ı gösterir bir tarzda üç Kur’ânı yazmış, tammukabele edilmeden bize gelmiş, biz de mukabeleetmeden size göndermiştik. Sizler de, kemâl-i dikkatle,hareke ve harflerde gördüğünüz kırk elli sehiv, Hüsrev’inkaleminin ne derece harika olduğunu gösterir. Çünkü herKur’ân’ın 300 bin 620 harfinde o kadar hareke vesükûnlarında yalnız kırk elli sehiv bulunması, o kaleminisabette harika olduğunu gösterir.

Page 205: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Latiftir ki, Hüsrev’in sehvini bulan bir zât, iki harfte birsehiv etmiş, Hüsrev yüz bin harfte bir sehiv etmiş. Tashiheden, iki harfte noktayı bırakıp sehiv etmiş. Demek odikkatli hâfızın o sehvi, Hüsrev’in o sehvini affettiriyor.

Hem bu Hüsrev’in kalemi gibi fikri, kalbi de o nisbetteharika diyebiliriz. Risale-i Nur’a karşı irtibatı ve iştiyakı vekanaati gittikçe terakki ve inkişaf ediyor. Hiçbir hâdise onusarsmıyor, fütur vermiyor.

Hem onun bir harikası odur ki: Risale-i Nur’a beş seneyabani kaldığı halde, birden intisap edip bir ay zarfında ondört risaleyi Risale-i Nur’dan yazmış.

Hem Kur’ân’ın gözle görünen bir nevi lem’a-i i’câziyeyi,beş altı mushafta işaretler yaptım, hatt-ı Arabî-i Kur’ânîlerimükemmel olan kardeşlerime taksim ettim. Bunlarıniçinde hatt-ı Arabî-i Kur’ân’da Hüsrev onlara yetişemediğihalde, birden umum o kâtiplere ve hatt-ı Arabî mualliminetefevvuk eyledi. Ve hatt-ı Arabîde, en mümtazkardeşlerimizden on derece geçti. Umumen onlar tasdikedip, “Evet, bizden geçti; biz ona yetişemiyoruz” dediler.Demek Hüsrev’in kalemi, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın veRisale-i Nur’un mu’cizevâri kerametleri ve harikalarıdır.

Kardeşiniz

Said Nursî

Page 206: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

74

Evvelce, hayat-ı dünyeviyeyi hayat-ı uhreviyeye tercihetmeye dair yazılan iki parçaya tetimmedir.

Bu acip asrın hayat-ı dünyeviyeyi ağırlaştırması veyaşamak şeraitini ağırlatması ve çok etmesi ve hâcât-ıgayr-ı zaruriyeyi görenekle, tiryaki ve müptelâ etmeklehâcât-ı zaruriye derecesine getirmesiyle hayatı veyaşamayı,herkesin her vakitte en büyük maksat ve gayesiyapmıştır. Onunla hayat-ı diniye ve ebediye ve uhreviyeyekarşı ya set çeker, veya ikinci, üçüncü derecede bırakır. Buhatâsınıncezası olarak öyle dehşetli bir tokat yedi ki,dünyayı başına cehennemeyledi.

İşte bu dehşetli musibette, ehl-i diyanet dahi büyük birvartaya düşüyorlar ve kısmen anlamıyorlar. Ezcümle:

Ben gördüm ki, ehl-i diyanet, belki de ehl-i takvâ birkısım zâtlar bizimle gayet ciddî alakadarlık peyda ettiler. Obir iki zâtta gördüm ki, diyaneti ister ve yapmasını sever, tâki hayat-ı dünyeviyesinde muvaffak olabilsin, işi rastgelsin.Hattâ tarikatı, keşf ve keramet için ister. Demek âhiretarzusunu ve dinî vezâifin uhrevî meyvelerini dünyahayatına bir dirsek, bir basamak gibi yapıyor. Bilmiyor ki,

Page 207: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

saadet-i uhreviye gibi saadet-i dünyeviyeye dahi medarolan hakaik-i diniyenin fevâid-i dünyeviyesi, yalnızmüreccih (tercih edici) ve teşvik edici derecesinde olabilir.Eğer illet derecesine çıksa ve o amel-i hayrın yapmasınasebep o fâide olsa, o ameli iptal eder; lâakal ihlâsı kırılır,sevabı kaçar.

Bu hasta ve gaddar ve bedbaht asrın belâ ve vebasındanve zulüm ve zulmetinden en mücerreb bir kurtarıcı,Risale-i Nur’un mizanları ve muvazeneleriyle, neşrettiğinur olduğunu kırk bin şahit vardır. Demek Risale-iNur’undâiresine yakın bulunanlar içine girmezse, tehlikeihtimali kavîdir.

Evet 1,işaretiyleي�س�تح.بfون الح�ي�وة الدني�ا ع�ل8 االvخ.ر�ة.

bu asır hayat-ı dünyeviyeyi hayat-ı uhreviyeye, ehl-i İslâmada bilerek, severek tercih ettirdi.

Hem bin üç yüz otuz dört (1334) tarihinden başlayıp,

öyle bir rejim ehl-i İslâm içine de sokuldu. Evet ع�ل8 2االvخ.ر�ة.

cifir ve ebced hesabıyla bin üç yüz otuz üç (1333)

veya dört ederek, aynı vakitte, eski Harb-i Umumîdeİslâmiyet düşmanları galebe çalmakla, muahede şartlarını,dünyayı dine tercih rejimi mebdeine tevafuk ediyor. İki üçsene sonra bilfiil neticeleri görüldü.

1. “Onlar dünya hayatını seve seve âhirete tercih ederler.” İbrahim Sûresi, 14:3.2. “…Âhirete…” İbrahim Sûresi, 14:3.

Page 208: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

75

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bu şiddet-i soğukta sizden haber almadığım için merakeyliyorum. Size, bu soğuğun banaverdiği şefkatli birendişeden çıkan arkadaki meseleyi gönderiyorum.Belkisize de fâidesi olur.

Hem buraca fâidesi görülen haşre dair parçalarıOnuncu Sözün âhirinde toplayıp, bir lâhikası hükmünegelmiştir. Birinci parça, Dokuzuncu Şua olan mukaddeme-ihaşriye, Onuncu Sözün arkasında yazılacak ve bununarkasında, o mukaddeme-i haşriyenin birinci makamınınyerinde ve bedeline “Otuzuncu Lem’anın İsm-i Hayy’a dairDördüncü Remzi” yazılacak. Bunun arkasında, İkinci Şuaolan Tevhid Risalesinin haşri ispatına dair hâtimesininbaşından tâ “Bu haşrin dört meselesi şimdilik yeter. Yinesadedimize dönüyoruz” cümlesine kadar yazılacak. Sonrabunun arkasından İhtiyarlar Lem’asının Beşinci Ricasınınortasından başlayan, “Evet, nass-ı hadisle, nev-i beşerin enmümtaz şahsiyetleri olan yüz yirmi dört bin enbiyanın, ilââhir...” tâ Altıncı Ricaya kadar yazılacak. Eğer haşre ait sairrisalelerde bunlar gibi parçalar varsa, münasip görsenizilâve edersiniz. Bunların heyet-i mecmuasının tesiri

Page 209: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

büyüktür.

Page 210: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

76

Gayet ehemmiyetlidir.

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.

Şiddet-i şefkat ve rikkatten, bu kışın şiddetli soğuğuylaberaber mânevî ve şiddetli bir soğuk ve musibet-ibeşeriyeden biçarelere gelen felâketler, helâketler,sefaletler, açlıklar şiddetle rikkatime dokundu. Birden ihtaredildi ki:

Böyle musibetlerde kâfir de olsa hakkında bir nevimerhamet ve mükâfat vardır ki, o musibet ona nispetençok ucuz düşer. Böyle musibet-i semaviye mâsumlarhakkında bir nevi şehadet hükmüne geçiyor.

Üç dört aydır ki, dünyanın vaziyetinden ve harbindenhiçbir haberim yokken, Avrupa’da, Rusya’daki çolukçocuğa acıyarak tahattur ettim. O mânevî ihtarın beyanettiği taksimat bu elîm şefkate bir merhem oldu. Şöyle ki:

O musibet-i semaviyeden ve beşerin zâlim kısmının

Page 211: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

cinayetinin neticesi olarak gelen felâketten vefat eden veperişan olanlar, eğer on beş yaşına kadar olanlar ise, nedinde olursa olsun şehit hükmündedir. Müslümanlar gibibüyük mükâfat-ı mâneviyeleri, o musibeti hiçe indirir.

On beşinden yukarı olanlar, eğer mâsum ve mazlum ise,mükâfatı büyüktür, belki onu Cehennemden kurtarır.Çünkü âhirzamanda madem fetret derecesinde din ve din-iMuhammedîye (a.s.m.) bir lâkaytlık perdesi gelmiş. Vemadem âhirzamanda Hazret-i İsâ’nın (a.s.) din-i hakikîsihükmedecek, İslâmiyetle omuz omuza gelecek. Elbetteşimdi, fetret gibi karanlıkta kalan ve Hazret-i İsa’ya (a.s.)mensup Hıristiyanların mazlumları, çektikleri felâketleronlar hakkında bir nevi şehadet denilebilir. Hususanihtiyarlar ve musibetzedeler, fakir ve zaifler, müstebitbüyük zâlimlerin cebir ve şiddetleri altında musibetçekiyorlar. Elbette o musibet onlar hakkında medeniyetinsefahetinden ve küfranından ve felsefenin dalâletinden veküfründen gelen günahlara keffaret olmakla beraber, yüzderece onlara kârdır diye hakikatten haber aldım, Cenab-ıErhamürrâhîmine hadsiz şükrettim. Ve o elîm elem veşefkatten tesellî buldum.

Eğer o felâketi gören zâlimler ise ve beşerinperişaniyetini ihzar eden gaddarlar ve kendi menfaati içininsan âlemine ateş veren hodgâm, alçak insî şeytanlar ise,tam müstehak ve tam adalet-i Rabbaniyedir.

Eğer o felâketi çekenler mazlumların imdadına koşanlarve istirahat-i beşeriye için ve esasat-ı diniyeyi ve

Page 212: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

mukaddesat-ı semaviyeyi ve hukuk-u insaniyeyi muhafazaiçin mücadele edenler ise, elbette o fedakârlığın mânevî veuhrevî neticesi o kadar büyüktür ki, o musibeti onlarhakkında medâr-ı şeref yapar, sevdirir.

Page 213: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

77

Kardeşlerim,

Bugünlerde Rumuzat-ı Semaniyeye ait iki risaleyiehemmiyetli talebelere bir yere gönderdim. Yol kapandı,gitmedi. O iki risaleyi tekrar dikkatle mütalâa ettim. Fikrendedim ki: “Bu zevkli, güzel, meraklı, şirin bir maksadagiden bu tevafuklu yolda ne için sevk edilmeden perdeindi, başka yolda sevk edildik, çalıştırıldık?”

Birden ihtar edildi ki: O gaybî esrarı açacak olanmeslekten yüz derece daha ehemmiyetli ve kıymetli veumumî ihtiyaca medar ve herkes bu zamanda ona şiddetlemuhtaç ve İslâmiyetin temel taşları olan hakaik-i imaniyehazinesine hizmet etmeye ve istifadeye zarar gelecekti. Enbüyük ve en yüksek maksat olan hakaik-i imaniyeyi, ikinciderecede bırakacaktı. Onun için idi.

Sûre-i 1الLMه. نص�ر� ج�اء� ,remzindeا4ذا esrar-ı gaybiye

gösterildi, birden kapandı, perde indi.

1. “Allah’ın yardımı ve fetih geldiği zaman.” Nasr Sûresi, 110:1.

Hem bu sır içindir ki, o yolda fazla istihdam edilmedik.Yalnız o meslek-i tevafukiyenin tereşşuhatından Risale-i

Page 214: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Nur’un hakkaniyetine bir imza ve cezaletine bir ziynet vehuruf-u Kur’âniyenin intizamından ve vaziyetlerindentezahür eden bir nevi i’câz çıktı. Daha o yoldaçalıştırılmadık.

Umum kardeşlerime ve Risale-i Nur’da dersarkadaşlarıma birer birer selâm ve dua ederiz ve dualarınırica ederiz.

Page 215: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

78

Aziz, sıddık, mübarek, mâsum kardeşlerim,

Sizin çok mübarek ve nazarımızda çok kıymettar ve

benim nazarımda Cennetin 1م�خلدون ان tarafındanولد

ebedî ve Firdevsî bir hediye-i kudsiye gibi geçen ve geleniki bayramı Cennetin şekerlemeleri ve tatlıları gibitatlılaştıran ve ziynetlerin ve nakışların yetmiş tarzlarınıgiyen hurilerin hulleleri ve libasları gibi, mânevîmeclisimizi ziynetlendiren kalem hediyenizi aldık. Buhediye, Risale-i Nur hizmeti noktasından ne dereceehemmiyetli olduğunu bugünlerde başıma gelen verüyama giren bir hâdiseyle anlayınız. Şöyle ki:

1. “Ebediyen yaşlanmayacak çocuklar.” Vâkıa Sûresi, 56:17; İnsan Sûresi, 76:19.

Bu çok kıymettar mânevî hediyeyi almazdan üç günevvel, aynen hediyeniz Kastamonu’ya geleceği anındarüyada görüyorum ki, terfi-i makam ve rütbe için bizlerebir ferman-ı şâhâne mânevî bir cânipten geliyor, kemâl-ihürmetle ellerinden tutup bize getiriyordular. Biz baktık ki,o ferman-ı âli Kur’ân-ı Azîmüşşân olarak çıktı. O halde bumânâ kalbe geldi: Demek Kur’ân yüzünden Risale-i Nur’unşahs-ı mânevîsi ve biz şakirtleri, bir terfi ve terakki

Page 216: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

fermanını âlem-i gayptan alacağız.

Şimdi tâbiri ise, o fermanı temsil eden mâsumlarınkalemiyle mânevî tefsir-i Kur’ân’ı aldığımızdır. Bu rüyanınşimdiki tâbiri çıkmadan bir iki saat evvel Feyzi ile Emin’ingösterdikleri tâbir dahi haktır ve ehemmiyetlidir.

Hem bu medâr-ı sürur ve ferah olan hediye-i nuraniyeyibir hiss-i kablelvukuyla benim ruhum tam hissetmiş, aklahaber vermemişti ki, o gelmeden iki gün evvel, Feyzi veEmin’in fıkrasında beyan edilen, rüyayı gördüğüm geceningününde, sabahtan akşama kadar veikinci günü de kısmenhiç görmediğim bir tarzda bir sevinç, bir sürur hissedipmütemadiyen bir bahaneyle ferahımı izhar edip, otuz kırkdefa tebessümle güldüm.

Hem ben ve hem Feyzi, çok taaccüp ve hayret ettik.Otuz gündeHAŞİYE-1 bir defa gülmeyen, bir günde otuz defagülmek bizleri hayrette bıraktı. Şimdi anlaşıldı ki, o sürur, osevinç mezkûr mânevî fermanı temsil eden mâsumların veümmîlerin kalemlerinin yazıları, nesl-i âtînin sahaif-ihayatlarına, âlem-i İslâmın sahife-i mukadderatına ve ehl-iiman istikbalinin defterlerine neşr-i envar edeceklerinin veo mâsumların hâlis ve sâfi amelleri ve hizmetleriylesahife-i a’mâlimizde hasenatlarını yazıp kaydetmesinin veRisale-i Nur şakirtlerinin mukadderatını mes’udâneidamesinin haberini veren, o daha gelmeyen hediyedengeliyordu. Benim, o azîm yekûndan hisseme düşen bindenbir cüz’ü ruhen hissedilmiş, beni mesrurâne heyecanagetirmiş idi.

Page 217: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Haşiye-1 Evet, hiçbir vakit Üstadımızı bu kadar neş’eli görmemiştik. Sebebinibilmediğimizden hayret ediyorduk. Emin, Feyzi

Evet, böyle yüzer mâsumların makbul amelleri vereddedilmez duaları sair kardeşlerimin defterlerinegeçmesi misilli, benim gibi bir günahkârın sahife-i a’mâlinedahi girmesi, binler sürur ve sevinç verir. Böyle karanlık birzamanda, bu ağır şerait altında böyle mâsumâne vekahramanâne çalışmak için, biz, hem o mâsumları ve oümmîleri ve muallimlerini tebrik, hem peder vevalidelerini tebrik, hem köylerini tebrik, hemmemleketlerini, hem milletlerini, hem Anadolu’yu tebrikederiz.

Mübarek mâsumların ve ümmîlerin herbirisine birerhususî teşekkürnâme ve tebriknâme yazmak elimdengelseydi yazacaktım. Öyleyse bu arzumu bilfiil yazılmışgibi kabul etsinler. Ben onların isimlerini bir dairesuretinde yazacağım, dua vaktinde bakacağım. Hem onlarıRisale-i Nur’un has şakirtleri dairesine dahil edip, bütünmânevî kazançlarıma hissedar edeceğim.

Benim tarafımdan onların peder ve validelerine veyaakrabalarına ve üstadlarına selâmlarımızı tebliğ ediniz.Cenâb-ı Hak, onları ve evlâtlarını dünyada ve âhirettemesut eylesin. Âmin.

Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ederizve dualarını Kur’ân’ın medh ü senâsına mazhar olan buleyâli-i aşr olan on gecelerde rica ediyoruz. Emin’in veFeyzi’nin rüyaya dair fıkralarını da leffen gönderiyorum.

Page 218: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

79

Isparta’daki kardeşlerimize,

Lâtif bir rüyanın kadere ait bir meseleyi, şuhudderecesinde bize kanaat verdiği gibi, o lâtif rüyanın ciddîikinci parçası bizlere mânevî bir müjde ve beşaret verdiğicihetle, siz kardeşlerimize beyan ediyoruz. Şöyle ki:

İki gün evvel Üstadımız rüyada görüyor ki: Ben, yaniFeyzi ile beraber gezmeye çıkıyoruz. Giderken, birden benÜstadıma söylüyorum ki: “Burada ben ayının tesbihinitoplayacağım.” Üstadım da bakıyor ki,beyaz ipler gibidolaşmış birşey görüyor. Bu acip güldürecek sözümden veayıya tesbih isnat etmek vaziyetimden çok şiddetli gülerekuyanmış. Uyandıktan sonra dagülmüş. Akşama kadar hiçgörülmemiş bir tarzda, yirmi otuz defa o hâdise-inevmiyeyi gülerek benimle mülâtefe etti. Münasebetolmayan bazı şeylerle tâbire çalıştıksa da tâbire münasebettutmadı.

Sonra ikinci gün âdet-i müstemirrede, kenditecrübesiyle rüya-yı sadıkanın kısmen aynı günde, kısmenikinci günün aynı saatinde, bana benzeyen bir dost-ki,rüyada Üstadıma benim suretimde görünmüş

Page 219: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

—Üstadımızın yanına geldi. Dedi ki: “Ayının yağınıtoplayanlardan alıp ve müezzin ve tesbih yapan bir adamıntavsiyesiyle mühim bir adama, her sabah hastalık içinyutmasını nasıl görüyorsun?”

Üstadımız da, rüyada güldüğü gibi aynen öyle gülmüş.Birden rüya hatırına gelip bu acip ve aynı aynına tâbirikemâl-i taaccüp ve hayretle karşılayıp ona demiş: “Sakınistimal etmesin.”

Yirmi Sekizinci Mektubun rüyaya ait birinci risalesininaltıncı nüktesinde rüya-yı sadıka, kader-i İlâhinin herşeyiihata ettiğine bir hüccet-i katıa hükmünde Üstadımız binlertecrübeyle gördüğü gibi, aynen bu vâkıa dahi bizlere şuhudderecesinde kat’î ispat etti ki, hâdisat, vücuda gelmedenevvel mukadderdir, malûmdur, muayyendir, kader-iİlâhinin mizanıyla geliyor diye, bu rükn-ü imaniye bizegayet lâtif ve kat’î bir nümune oldu.

Hem aynı rüyanın ikinci tabakasında Üstadımız görüyorki, Risale-i Nur’un heyetine bir ferman geliyor. Birdengeldi, o kudsî ferman Kur’ân çıktı. Bunun tâbiri, aynı gününaynı tecrübe saatinde, Kur’ân’ın Hizbü’l-Ekberi ümitedilmediği bir vakitte, malûm Âsiye Hanımın hanesindeetrafı tezyin edilen Hizbü’l-Ekberi yüz senelik bir güzel kapiçinde, o kabın, üstünde sırmayla padişahların mühimfermanlarında tuğra-i şâhâne işlenmiş olduğunu gördük.

Üstadımız dedi ki: Ferman geldi diye Kur’ân çıktı. Şimdide, Kur’ân’ın Hizbü’l-Ekberi geldi. Üstünde ferman tuğrasıbulunduğundan, Risale-i Nur’un heyetine beşaretli ve

Page 220: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

medâr-ı feyiz ve terakki bir ferman-ı Rabbanî hükmünegeçeceğini rahmet-i İlâhiyeden bekliyoruz. Bu tâbirdensonra ikinci günü, sizin çok kıymettar hediyeniz hakikîtâbirini güneş gibi meydana çıkardı.

Risale-i Nur talebelerinden ve daimî hizmetçilerinden

Emin ve Küçük Hüsrev olan Feyzi

1. Allah’a hamd olsun. Bu Rabbimin ihsânıdır.

Page 221: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

80

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bütün ruh u canımla bayramınızı tebrik ederim. Ve bubayramımı çok mübarekleştiren mübarek mâsumların vemuhterem ümmî ihtiyarların ve üstadlarının bu defagönderdikleri kıymettar risaleleri beş cilt olarak güzelceciltlettirdik, tanzim ettik. İnşaallah onlardan çok istifadeedilecek. O mübarek mâsumların ve muhterem ümmîlerinmâsumane ve hâlisane yazdıkları risaleler, Risale-i Nur’unkerametine, yazıları da bir keramet ilâve ettiğini ve engüzel yazılardan ziyade tesirli olduğunu hissediyoruz.

Hattâ Feyzi’nin güzelce ciltlettiği çocukların tevafuklumecmuasını getirdiği vakit kuluncum ziyade ağrıyordu.Dedim: “Aman kardeşim, benim kuluncumu tut, pekağrıyor.” Birden o mecmuayı açtık; baktım, birden öyle birşifa oldu ki, kuluncumu unuttuk. Sonra tahattur ettik,hayret ettik.

Hem o risaleleri yazanların isimlerini, hem yaşlarını, obeş mecmuanın başlarında medâr-ı ibret ve onlara duaettirmek için derc edeceğiz. Onları ve hususan üstadlarınıve peder ve validelerini benim tarafımdan birer birer, hem

Page 222: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

bu hizmetlerini hem bayramlarını tebrik ediniz.

Hem Ispartahakkında benim büyük ümidimi fiilen ispatettikleri için, bana büyük bir tesellî verdikleri için, ölünceyekadar minnettarlığımı onlara ve mübarekler heyetine vemedrese-i Nuriye ve Nur ve Gül fabrikası sahiplerine tebliğediniz.

Namaz tesbihatının sırrına göre, nasıl ki namazdansonra tesbih ve zikir ve tehlille bir hatme-i muazzama-iMuhammediye (a.s.m.) ve zikir ve tesbih eden ve rû-yizemin kadar geniş bir halka-i tahmidat-ı Ahmediye (a.s.m.)dairesine tasavvuran ve niyeten girmek medâr-ı füyuzatolduğu gibi, ben ve biz de, Risale-i Nur’un geniş daire-idersinde ve halka-i envarında ders alan ve dua eden veçalışan binler mâsum lisanların ve mübarek ihtiyarlarındualarına ve a’mâl-i salihalarına hissedar olmak vedualarına âmin demek hükmünde olarak, onlarla tayy-ımekân ederek, hayalen omuz omuza, diz dize bulunmakhayaliyle ve niyetiyle ve tasavvuruyla kendimizi fevkalhadbahtiyar biliyoruz. Hususan âhir ömrümde böyle kıymettar,mâsum mânevî evlatları ve yüzer küçük Abdurrahman’larıbulmak, benim için dünyada bir cennet hayatı hükmünegeçiyor.

Geçen Ramazan-ı Şerifte, hastalığım münasebetiyle,herbir kardeşim benim hesabıma birer saat çalışmalarınınpek büyük neticesini aynelyakîn ve hakkalyakîngördüğümden, böyle duaları reddedilmez mâsumların vemübarek ihtiyarların ve bahtiyar üstadlarının, benim

Page 223: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

hesabıma ara sıra lisanen ve kalben duaları ve çalışmaları,kalemleriyle yardımları, benim Risale-i Nur’a hizmetiminuhrevî bir netice-i bâkiyesini dünyada dahi bana gösterdi.

ا م.ن� فض�ل^ ر�ب�ى 1الح�م�د ل.LMه. ه�ذ

Page 224: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

81

Çok ehemmiyetlidir.

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bugünlerde, gayet sadık ve dikkatli bir kardeşimizinihtiyatsızlığından küçük bir tokat yemesi münasebetiyle,hem bu dört ay müddetçe, binler adam kadar alâkadarolduğum halde ahval-i âlemden, siyaset ve harptenkat’iyen bir haber almayıp ve istemeyip ve merak etmezbir tarzda bulunmamdan, Feyzi ve Emin gibi haskardeşlerimin hayretleri ve istifsarları sebebiyle birhakikatten, çok defa beyan ettiğim gibi yine bir parçaondan bahsetmek lüzum oldu. Şöyle ki:

Hakaik-i imaniye, herşeyden evvel bu zamanda enbirinci maksat olmak ve sair şeyler ikinci, üçüncü,dördüncü derecede kalmak ve Risale-i Nur’la onlarahizmet etmek en birinci vazife ve medâr-ı merak vemaksud-u bizzat olmak lâzım iken, şimdiki hâl-i âlemhayat-ı dünyeviyeyi, hususan hayat-ı içtimaiyeyi vebilhassa hayat-ı siyasiyeyi ve bilhassa medeniyetin sefahetve dalâletine ceza olarak gelen gadab-ı ilâhinin bir cilvesiolan Harb-i Umumînin tarafgirâne, damarları ve âsabları

Page 225: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

tehyîç edip bâtın-ı kalbe kadar, hattâ hakaik-i imaniyeninelmasları derecesine o zararlı, fâni arzuları yerleştirecekderecesinde bu meş’um asır öyle şırınga etmiş ve ediyorve öyle aşılamış ve aşılıyor ki, Risale-i Nur dairesiharicinde bulunan ulemalar, belki de velîler o siyasî veiçtimaî hayatın rabıtaları sebebiyle, hakaik-i imaniyeninhükmünü ikinci, üçüncü derecede bırakıp, o cerayanlarınhükmüne tâbi olarak, hemfikri olan münafıkları sever.Kendine muhalif olan ehl-i hakikati, belki ehl-i velâyetitenkit ve adâvet eder, hattâ hissiyat-ı diniyeyi ocereyanlara tâbi yaparlar.

İşte bu asrın bu acip tehlikesine karşı, Risale-i Nur’unhizmet ve meşgalesi, şimdiki siyaseti ve cerayanlarını oderece nazarımdan ıskat etmiş ki, bu Harb-i Umumîyi budört ayda merak etmedim, sormadım.

Hem Risale-i Nur’un has talebeleri, bâki elmaslarhükmünde olan hakaik-i imaniyenin vazifesi içinde ikenzâlimlerin satranç oyunlarına bakmakla vazife-ikudsiyelerine fütur vermemek ve fikirlerini onlarlabulaştırmamak gerektir.

Cenâb-ı Hak, bize, nur ve nuranî vazifeyi vermiş, onlarada zulümlü zulümatlı oyunları vermiş. Onlar bizden istiğnaedip yardım etmedikleri ve elimizdeki kudsî nurlaramüşteri olmadıkları halde, biz onların karanlıklı oyunlarınavazifemizin zararına bakmaya tenezzül etmek hatâdır. Bizeve merakımıza, dairemiz içindeki ezvak-ı mâneviye veenvar-ı imaniye kâfi ve vâfidir.

Page 226: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve bayramlarınıtebrik ederiz.

1الب�اق.8 ه�و� الب�اق.8

Kardeşiniz

Said Nursî

1. Bâkî olan sadece Odur.

Page 227: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

82

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

3الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�كJاته� بع�دد قطر�ات الثلج�

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Karın taneleri adedince, Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi sizin üzerinizeolsun.

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Tekrar bayramlarınızı bu havalideki kardeşlerimizleberaber tebrik ediyoruz. Sizin beş altı mektubunuzamukabil beş altı mektup yazmak hakkınızdır; fakat benimümmîliğim için kusura bakmazsınız. Bir kısa mektuplaiktifa ediyorum.

Evvelâ: Hüsrev’in mektubu, Risale-i Nur’a hizmetedemediği için teessüfüne mukabil, ona yazınız ki,Hüsrev’in câzibedar yazıları ve nüshaları onun yerinde pekparlak bir surette hizmet ediyorlar ve Hûlusi’nin YirmiYedinci Mektuba giren mektupları dahi onun bedeline

Page 228: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

çalışıyorlar, vazifesini kısmen görüyorlar. Ve merhumevalidesine mahsus dua edilecek.

Ve Aydınlı Hasan Atıf ’ın, Hâfız Ali’nin mektubununhaşiyesinde yazdığı misli görülmemiş şu dua, “Yâ Rab,güldür Said’i, tâ gülmesinden güller açılsın” diye pek garipfıkrası, Risale-i Nur’a onun sadakat ve ihlâsının acip birkerametidir ki, otuz günde bir defa gülmeyen o biçare Said,bir günde otuz defa güldüğünün yazılması ve size omektubun gönderilmesi zamanına tam tamına tevafukediyor.

Marangoz Ahmed’in cidden beni sürurla ağlattıran veçok meraklarımı izale eden Risale-i Nur’un mübarekşakirtlerinin kerametkârâne, bir gecede oraya gelenmektupları lâzım gelen yerlere göndermek için yazmaları,beni fevkalâde mesrur ve müteşekkir eden mektubu, birkitap kadar ve on mektup yerinde kabul ettik.

Merhum ve kıymettar ve çok vefakâr ve fedakâr vesekiz sene bana hizmet eden bir kardeşimiz MarangozMustafa Çavuş yerine, Cenâb-ı Hak, rahmetiyle, kahramanMarangoz Ahmed’i verdi.

Nur ve Gül fabrikalarının sahibi Hâfız Ali’ninmektupları, çok ince ve çok yüksek hissiyatını vekerametkârâne ihlâsının derecelerini gösterdiğinden, pekuzun bir mukabele ister. Fakat şimdilik bu kadar deriz: O,umumun hesabına bizlerin bayramını tebrik ettiğine, biz deonu tevkil edip, umumumuz namına herbir kardeşimizetebriki tekrar ediyoruz.

Page 229: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Mübarekler, Tâhir ile beraber, Tâhirî’nin bize okıymettar kalemiyle Cennet taamları gibi çok tatlı ve hurilibası gibi çok güzel yazıları, burada herkesi lezzetlemütalâaya sevk ediyor. Ve onun mâsume iki mübarekkızlarının yazdıkları nüshalar, burada kadınlar, kızlarâleminde geziyor, görenleri Risale-i Nur’a cezb ediyor. Çokçalışkan ve fedakâr Tâhirî’nin kesretli hediyeleri, bizleriçok borç altında bıraktı.

Risale-i Nur’un postacısı mübarek Abdullah ne haldeolduğunu soracaktım. Hâfız Ali’nin mektubunda, sormadancevabımı aldım. Allah, ikisinden razı olsun. O mektubunâhirinde, mazi ve müstakbel ve semavat ehlini dahi mesrureden mâsumların ve mübarek ümmî ihtiyarların hediye-imâsumâneleri beyanındaki fıkrası gayet güzel düşmüş.

Hâfız Ali’nin mektubunda Tâhirî’nin yazdığı vegöndereceği sözleri daha alamadık. Nur iskelesinin nâzır-ıbînazîri Sabri, basiret-i basîrin hususî mektubunda yazdığımübarek bir hemşiremin Cevşenü’l-Kebîri ezber etmesi,eskiden beri o hemşire, Risale-i Nur talebeleri içindebulunduğuna istihkakını gösteriyor. Onun namıyla beraberduada namı zikredilen ve Hazret-i Mevlânâ Hâlid’incübbesini tam muhafaza edip bize yetiştiren ÂsiyeHanımın birden lisanına gelen bir fıkra size gönderilecek.

O Kozca Hatibi, Risale-i Nur’la tam alâkadarsa, Sabribenim bedelime ona selâm etsin. Bize gelen mâsum veümmîlerin ve üstadlarının risalelerini yedi cilt olarakgüzelce tasnif ettik. Mâsumların tevafuklu güzel parçaları

Page 230: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

bir cilt ve ihtiyarların güzel parçaları için de kahramanŞükrü’nün, Mu’cizat-ı Ahmediye güzel nüshası içindeolarak ikinci cilt, yedi cildin herbirinin başında, üçüncüsahifede gelen fıkra, medâr-ı ibret olarak yazılmıştır.Umuma selâm.

Risale-i Nur’un küçük ve mâsum şakirtlerinin elli altmıştalebesinin ve kırk elli ümmî mübarek ihtiyarların vekıymettar üstadlarının yazdıkları tevafuklu ve şirinnüshaları bize göndermişler. O parçaları yedi cilt içindecem ettik.

Bu mübarek ümmî ihtiyarların kırk sene sonra Risale-iNur hatırı için her işe tercihan yazıya başlamaları vemâsum çocukların, Risale-i Nur’dan ders aldıkları veyazdıkları risalelerin bir kısmıdır. Onların bu zamanda buciddî çalışmaları gösteriyor ki, Risale-i Nur’da öyle mânevîzevk ve cazibader bir nur var ki, mekteplerde çocuklarıokumaya şevkle sevk etmek için icat ettikleri her nevieğlence ve teşviklere galebe edecek bir lezzet, bir sürur, birşevk Risale-i Nur veriyor ki, çocuklar ve ümmî ihtiyarlarböyle hareket ediyorlar.

Hem bu hal gösteriyor ki, Risale-i Nur kökleşiyor.İnşaallah, onu hiçbir şey koparamayacak, ensal-i âtiyedede devam edip gidecek.

Aynen bu mâsum küçük şakirtler gibi, Risale-i Nur’uncazibedar dairesine giren bu ümmî ihtiyarların, kısmençobanların ve yörük ve efelerin bu zamanda, bu acip şeraitiçinde herşeye tercihan Risale-i Nur’a bu surette

Page 231: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

çalışmaları gösteriyor ki, bu zamanda Risale-i Nur’aekmekten ziyade ihtiyaç var ki, çiftçiler, çobanlar, yörükefeler,HAŞİYE-1 hâcât-ı zaruriyeden ziyade bir hâcât-ızaruriyeyi, Risale-i Nur’un hakaikini görüyorlar.

Haşiye-1 Bilhassa Risale-i Nur kahramanlarından Şükrü Efe ve bilhassa dağkumandanı Çoban Veli’nin ve yörük aşiretlerinden Bahadır Süleyman’ın veemsalinin gayretlerine işarettir.

• • •

Page 232: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

83

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bu tarafta yol kapandı, posta gelmiyordu. Sizlerdengelecek bir mektup veya bir risaleyi bekliyordum. Şimdi,ruhuma bir ihtarla, daha beklemeyerek, burada hüsn-ütesirini gösteren üç parçayı gönderiyorum. Mâsumların veümmî mübareklerin ve ihtiyarların ve kahraman Tâhirî’ninnüshaları daimî bir tarzda fütuhat yapıyorlar. Yalnız cüz’îbir kaç parçayı tashih ederken zahmet çektim. Fakat ozahmet, bana tatlı geliyordu. Hem aynı rahmet oldu. Benide o mâsum ve mübareklerin kafilesine dahil ederek,benim hattıma benzedikleri için, kendim oparçalarıyazmışım gibi tam sahip oldum. Eğer ben yazsaydım,aynen onlar gibi olurdu.

Page 233: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

84

Kastamonu’daki kardeşlerimize hitaben yazılan birhakikattır. Belki size de fâidesi olur diye gönderdim.

Risale-i Nur, kendi sadık ve sebatkâr şakirtlerinekazandırdığı çok büyük kâr ve kazanç ve pek çok kıymettarneticeye mukabil fiyat olarak, o şakirtlerden tam ve hâlisbir sadakat ve dâimî ve sarsılmaz bir sebat ister. Evet,Risale-i Nur on beş senede kazanılan kuvvetli iman-ıtahkikîyi on beş haftada ve bazılara on beş gündekazandırdığını, yirmi senede, yirmi bin zât tecrübeleriyleşehadet ederler.

Hem, iştirak-i a’mâl-i uhreviye düsturuyla, herbirşakirdine, herbir günde binler hâlis lisanlarla edilenmakbul duaları ve binler ehl-i salâhatin işledikleri a’mâl-isalihanın misil sevaplarını kazandırıp, herbir hakikî sadıkve sebatkâr şakirdini amelce binler adam hükmünegetirdiğini... kerametkârâne ve takdirkârâne İmam-ı AliRadıyallahü Anhın üç ihbarı ve keramet-i gaybiye-i Gavs-ıÂzamdaki (k.s.) tahsinkârâne ve teşvikkârâne beşareti veKur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın kuvvetli işaretiyle o hâlisşakirtler, ehl-i saadet ve ashab-ı Cennet olacaklarınamüjdesi pek kat’î ispat ederler. Elbette böyle bir kazanç,

Page 234: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

öyle bir fiyat ister.

Madem hakikat budur, Risale-i Nur dairesinin yakınındabulunan ehl-i ilim ve ehl-i tarikat ve sofî meşrep zâtlaronun cereyanına girmek ve ilim ve tarikattan gelen eskisermayeleriyle ona kuvvet vermek ve genişlemesineçalışmak ve şakirtlerini teşvik etmek ve bir buz parçasıolan enaniyetini, tam bir havuzu kazanmak için o dairedekiâb-ı hayat havuzuna atıp eritmek gerektir ve elzemdir.Yoksa, Risale-i Nur’a karşı rakîbâne başka bir çığıraçmakla hem o zarar eder, hem bu müstakim ve metincadde-i Kur’âniyeye bilmeyerek zarar verir, zındıkaya birnevi yardım olur.

Sakın, sakın, dünya cereyanları, hususan siyasetcereyanları ve bilhassa harice bakan cereyanlar sizitefrikaya atmasın. Karşınızda ittihad etmiş dalâlet

fırkalarına karşı perişan etmesin 1

الLMه.، ف.8 fالح�بdüstur-u Rahmânî yerine (el-iyazü billâh)و�الب�غض� ف.8 الLMه.2düstur-u şeytanîالح�بf ف.8 الس�ي�اس�ة.، و�الب�غض� ل.لس�ي�اس�ة.

hükmedip, melek gibi bir hakikat kardeşine adâvet veelhannâs gibi bir siyaset arkadaşına muhabbet vetaraftarlıkla zulmüne rıza gösterip cinayetine mânen şerikeylemesin.

1. “Allah için sevmek, Allah için buğz etmek.” Buharî,Îmân: 1.2. Siyaset için sevmek, siyaset için buğz etmek.

Evet, bu zamanda siyaset, kalbleri ifsad eder ve asabî

Page 235: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

ruhları azap içinde bırakır. Selâmet-i kalb ve istirahat-i ruhisteyen adam, siyaseti bırakmalı.

Evet, şimdi küre-i arzda herkes ya kalben, ya ruhen, yaaklen, ya bedenen gelen musibetten hissedardır, azapçekiyor, perişandır. Bilhassa ehl-i dalâlet ve ehl-i gaflet,rahmet-i umumiye-i İlâhiyeden ve hikmet-i tamme-iSübhâniyeden habersiz olduğundan, nev-i beşere rikkat-icinsiye, alâkadarlık cihetiyle, kendi eleminden başka nev-ibeşerin şimdiki elîm ve dehşetli elemleriyle dahimüteellim olup azap çekiyor. Çünkü, lüzumsuz vemâlâyâni bir surette vazife-i hakikiyelerini ve elzem işlerinibırakıp âfâkî ve siyasî boğuşmalara ve kâinatın hâdisâtınamerakla dinleyerek, karışarak ruhlarını sersem ve akıllarınıgevezeetmişler ve bilerek kendi zararına fiilen rızagöstermek cihetinde, “Zarara razı olana şefkat edilmez”

mânâsındaki ي�نظر�له��الر�اض.8 بالض�ر�ر الkaide-i esasiyesiyle

şefkat hakkını ve merhamet liyakatını kendilerinden selbetmişler. Onlara acınmayacak ve şefkat edilmez. Velüzumsuz başlarına belâ getirirler.

Ben tahmin ediyorum ki, bütün küre-i arzın buyangınında ve fırtınalarında selâmet-i kalbini ve istirahat-ıruhunu muhafaza eden ve kurtaran yalnız hakikî ehl-i imanve ehl-i tevekkül ve rızadır. Bunların içinde de en ziyadekendini kurtaranlar, Risale-i Nur’un dairesine sadakatlegirenlerdir.

Çünkü bunlar, Risale-i Nur’dan aldıkları iman-ı tahkikî

Page 236: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

derslerinin nuruyla ve gözüyle, herşeyde rahmet-iİlâhiyenin izini, özünü, yüzünü görüp herşeyde kemâl-ihikmetini, cemâl-i adaletini müşahede ettiklerinden,kemâl-i teslimiyet ve rızayla, rububiyet-i İlâhiyeninicraatından olan musibetlere karşı teslimiyetle, gülerekkarşılıyorlar, rıza gösteriyorlar. Ve merhamet-i İlâhiyedendaha ileri şefkatlerini sürmüyorlar ki, elem ve azapçeksinler.

İşte buna binaen, değil yalnız hayat-ı uhreviyenin, belkidünyadaki hayatın dahi saadet ve lezzetini isteyenler,hadsiz tecrübeleriyle, Risale-i Nur’un imanî ve Kur’ânîderslerinde bulabilirler ve buluyorlar.

Bugünlerde iki hatıradan iki ihtar:

Birincisi: Bu şehirde Risale-i Nur’a intisap eden ihtiyarhanımlar sebat ettiklerini ve başkalar gibi sarsılmadıklarını

düşündüm. Birden bu hadis-i şerif ihtar edildi. 1ع�لي�&%م�

الع�ج�ائ.ز ,yâniبدين^ “Âhirzamanda, kadınların samimî

dinlerine ve kuvvetli itikadlarına tâbi olunuz.”

Evet, ihtiyare kadınlar fıtraten zaife ve hassase veşefkatli olmalarından, herkesten ziyade dindeki tesellî venura muhtaç olduğu gibi, herkesten ziyade fıtratlarındafedakârâne şefkat cihetiyle, dinde bulduğu nihayetsizşefkatperverâne bir nur-u tesellî ve iltifat-ı merhamet-iRahmân ve nokta-i istinat ve nokta-i istimdada ihtiyacı var.Tam sebat etmek, fıtratlarının muktezasıdır. Onun için, bu

Page 237: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

zamanda o hâcâtı tam yerine getiren Risale-i Nur,herşeyden ziyade onların ruhlarına hoş geliyor vekalblerine yapışıyor.

İkincisi: Bugünlerde benim yanıma müteaddit ayrı ayrızâtlar geldiler. Ben onları âhiret için zannettim. Halbuki yaticaret veya işlerinde bir kesat ve muvaffakiyetsizlikolduğundan, bize ve Risale-i Nur’a, muvaffakiyet için vezarardan kurtulmak niyetiyle müracaat edip, dua ve istişareistediklerini anladım.

“Ben, bunlara ne edeyim ve ne diyeyim?” diye tahatturettim. Birden ihtar edildi: “Ne sen divane ol ve ne de onlarıdivanelikte bırakıp divanece konuşma. Çünkü yılanlarzehirine karşı tiryak tedarikiyle ve onları kaçırmasıylameşgul ve vazifedar birtek adam, yılanlar içinde duran vesineklerin ısırmasına mâruz olanve sinekleri kaçırmak içinçok yardımcıları bulunan diğer bir adama,yılanlarınısırmasını bırakıp, ona, sinekler ısırmamasına yardımiçinkoşan divanedir ve onu çağıran dahi divanedir. Osohbet dahi divanece bir konuşmaktır.”

Evet, hadsiz hayat-ı uhreviyeye nispeten muvakkat vefâni kısacık hayat-ı dünyeviyenin zararları, sineklerinısırması gibidir. Hayat-ı ebediyenin zararları, ona nispetenyılanların ısırmasıdır.

1. İmam-ı Gazâli, İhyâu Ulûmi’d-Dîn, 3:75.

• • •

Page 238: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

85

Çok muhterem Üstadımız Efendimiz,

Bin üç yüz yirmi bir tarihinde, Mu’cizat-ı Ahmediyeyi(Aleyhissalâtü Vesselâm) ve Keramet-i Gavsiye risaleleriniâlem-i menamda görmüştüm. Bunun hikmetini şimdiyekadar anlayamamıştım. Gördüğüm rüya aynen şöyle idi:

Tarih-i mezkûrda, Ceziretü’l-Arabın Necid kıt’asınınBilâd-ı Kasîm’de, bir gece rüyamda, üç güneşin tulû etmişolduğunu gördüm. Yanımda tanıyamadığım bir zâtasordum: “Bu üç güneş nasıl olur?” dedim.

Yanımdaki zât: “Bu güneşin birisi Hazret-i PeygamberAleyhissalâtü Vesselâmın güneşi, diğeri Gavs-ı Geylânî’nin;üçüncüsü de, diğer bir güneştir.”

Üçüncü güneşin Risale-i Nur olduğunu şimdi bildim.

الLMه� نور� الس�م�و�ات واال�ر�ض م�ثل� نوره. كJم.ش&Jاة�

Page 239: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

ف.يه�ام.ص�ب�اح� الم.ص�ب�اح� ف.8 زج�اج�ة� الزfج�اج�ة كJانه�اكJو7كJب�در�ى� ي�وقد م.ن� شج�ر�ة� م�ب�ار�كJة� زي�تونة� ال� شر�ق.ي�ة�و�ال�غر�بي�ة� ي�&Jاد� زي�ته�ا ي�ض.8ء� و�لو7 لم� تم�س�س�ه�نار� نور� ع�ل8

1نور ي�ه�دى الLMه� ل.نوره. م�ن� ي�شاء�

âyet-i Kur’âniye, o rüya hakikatine işaret etmiş. Bunuranî rüya, mezkûr âyet-i Nurun on işaretle, on parmaklagösterdiği hakikati aynen gösteriyor, otuz sekiz sene evvelhaber veriyor.

1. “Allah göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun misali, bir lâmbayuvasıgibidir ki, onda bir kandil vardır. Kandil de cam fânus içindedir.Camfânus ise, inci gibi parlayan bir yıldıza benzer ki, ne doğuya, ne debatıyaait olmayan mübarek bir ağacın yakıtından tutuşturulur. Onunyakıtı, kendisineateş dokunmasa bile ışık verecek kabiliyettedir. O nur üstüne nurdur. Allahdilediğini nuruna kavuşturur.” (Nûr Sûresi,24:35.)

Evet, üç nur-u âzam olan güneşlerin—Allahu a’lem—tâbiri şu olmak gerektir.

Güneşlerin birincisi: Bu asırda Risale-i Nur’dur ve enparlak bir nuru da Mu’cizat-ı Ahmediye AleyhissalâtüVesselâm namındaki risale-i harikadır.

İkincisi: Hazret-i İsâ’nın din-i hakikîsinden çıkan nur-usemavî güneşidir.

Üçüncüsü: Tarikatlar ruhunda ve tasavvuf menbaındançıkacak bir güneştir ki, şimdi Şeyh-i Geylânî timsaliyle omânâ gösterilmiş. Risale-i Nur’a işaret eden otuz üç âyet-i

Page 240: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Kur’âniyenin en birinci âyeti olan Âyetü’n-Nûr on vecihleRisale-i Nur’a işaret ettiği Birinci Şua risalesinde gözümlegördüm, isteyen görebilir.

Sizi nefsinden ziyade seven âciz şakirdiniz

Binbaşı Muhyiddin

Page 241: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

86

Aziz, sıddık, metin, sebatkâr kardeşlerimize,

Biz, bu havalideki Risale-i Nur talebeleri namına sizlerepek çok selâmla beraber arz-ı şükran ediyoruz. Ve sizlereebeden minnettarız ki, muktedir ve parlak kalemlerinizlebizleri hem uyandırdınız, hem yardım ettiniz. Bu vilâyeti,nuranî kalemlerinizle inşaallah Isparta’yabenzettireceksiniz. Ve bilhassa çok ehemmiyetlikardeşimiz kahraman Tahirî’nin parlak ve muvaffakkıyetlive tevafuklu kalemi, kerametkârâne fütuhat yapıyor. Veonun iki mâsumeleri ve mâsumların ve ümmî ihtiyarlarınrengârenk çeşit çeşit meziyetlerini gösteren yazıları bizleriteshir ediyor, herkesi şevkle okumaya sevk ediyor. Cenâb-ıHak, sizlerden ebeden razı olsun ve sizi muvaffak etsin.Âmin.

Çok mühim ve mübarek kardeşimiz Hâfız Mustafa’nınbize verdikleri ehemmiyetli hâdise-i taarruziye haberi bizihayrete düşürdü. Ve Üstadımızın o zamanda endişelerininve heyecanının hikmetini anladık. Bir hiss-i kablelvukuylamütemadiyen bizlere der idi: “Dikkat ediniz, sebat ediniz!Münafıklar, taarruz plânı çeviriyorlar” diye bizi ihtiyatasevk ediyor, “Hem bir halt edemezler” diyordu.

Page 242: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Evet, Ispartalı kardeşlerimizin bize haber verdikleri gibi,bu ehemmiyetli hâdise-i taarruziyeye teşebbüs vukuuzamanında muhaberemiz kesildiği halde, mütemadiyen,her vakit Üstadımız, aynı taarruza mâruz bulunuyoruz gibibizi, yani Emin ve Feyzi’yi ikaz ediyor, “Dikkat ediniz, dörtcihetle bize taarruz var. Demir gibi sebat ediniz. Bir haltedemezler.” Biz de bakıyorduk ki, bizde birşey yok,hissetmiyorduk.

Hem, o gaybî hâdiseyi bertaraf etmek için, tam mutabıkbir mektup bize yazdırıp size göndermiştik.

Risale-i Nur talebelerinden

Nazif, Selâhaddin, Tevfik, Hilmi, Emin, Feyzi

Page 243: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

87

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

كJاته� 3الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Aziz, sıddık kardeşlerim ve hizmet-i Kur’âniyedekahraman arkadaşlarım,

Bundan evvel üç mektup, emaneti aldıktan sonragöndermiştim. Bu defaki Hâfız Ali’nin mektubundaonlardan bahsetmemiş, merak ettim. Nur FabrikasısahibiHâfız Ali’nin hastalığı beni müteessir etti, bizi duaya sevketti. Cenâb-ı Hak kuvvet ve şifa ihsan eylesin. Âmin.

Hâfız Ali’nin mektubuyla Risale-i Nur’un ehemmiyetlirükünlerinden olan Halil İbrahim’in sisteminde AhmedFeyzi’nin mektupları, şahsıma ait haddimden yüz derecefazla hüsn-ü zanları bir tarafta kalsa—ondan kat’-ınazar—o havalide Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsine karşı

Page 244: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Halil İbrahim’le, Ahmed Feyzi’nin sarsılmaz, gayet kuvvetliirtibatlarını gösterdiğinden, bizi cidden mesrur eyledi.

Evet, onların o şiddetli alâkadarlıkları, o havalideRisale-i Nur’u yerleştiriyor, idame ettiriyor. O ikisininmektupları, suret-i zahiriyede benim şahsıma atf-ıehemmiyet etmeleri gerçi muvafık değil, mübalâğadır;fakat o yanlış suretin altındaki hakikat, Risale-i Nurşakirtlerinin samimî tesanütlerinden süzülen bir şahs-ımâneviye, Risale-i Nur’un Kur’ân’dan gelen hakikatinekarşı tam mutabık ve hak olarak sarf edilecek. Omektuplardaki tabirat, benim gibi, bir cüz’î bir ferde karşısarf edilmiş. Benim haddimden bin derece fazla olmaklaberaber, o şahs-ı manevî namına ve Risale-i Nur’unhakikati hesabına ve o ehemmiyetli ve çok muhtaçmemlekette fevkalâde bir alâka ve faaliyete alâmet olmakcihetiyle kabul ettim.

Ahmed Feyzi’nin de inşaallah Kastamonu Feyzi’si gibi,bütün kuvvetiyle Risale-i Nur’a çalışacak bir azim ve kararsuretinde mektubunu telâkki ediyoruz. Fakat, mahviyeti vetevazuu pek fazla ve istedikleri de pek fazla vemektubundaki duaları da güzel olduğundan, daimîduamızda buranın Feyzi’siyle omuz omuza girdi.

Halil İbrahim’in mektubu, belki her mektubu hem onun,hem İnce Mehmed’in namına kabul ediyorum. İkisine,Hüsrev’le Rüşdü gibi bir ruh, iki ceset nazarıylabakıyorum. Cenâb-ı Hak onları muvaffak etsin ve emsalinioralarda çoğaltsın. Ve o mektupta, Risale-i Nur’un

Page 245: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

talebelerinden Hâfız Mehmed Emin ve Mustafa Çavuş ileberaber Siirtli Ahmed ve Salâhaddin ve İzzeddin gibi zâtlarda Risale-i Nur’la alâkadar olduklarını bildiriyor. Biz deonlara birer birer hem selâm, hem onları da Risale-i Nurtalebeleri içinde duada teşrik edeceğiz.

Hâfız Ali’nin mektubunda, eline geçen mektubumuzugüzelce takdir ve hülâsa etmiş. Risale-i Nur, saadet-iebediye dükkânı ve bâki elmasları sattığından, “Fâni, kırıkcam parçaları ondan istenilmemeli” tâbiri çok güzeldüşmüş.

Hem Isparta, hem Manisa’daki bütün kardeşlerimizebirer birer selâm ve dua ediyoruz ve dualarını istiyoruz.Hapishanede, Risale-i Nur’un son kâtibi kahraman Şefikacaba sağ mıdır? Nerededir? Merak ediyorum. Halilİbrahim’den sorunuz.

Page 246: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

88

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Şuhur-u muharremeden sonra, hususan bahara yakın,hayat-ı dünyeviye gafleti bir derece fütur vermekle beraber,bazı sarsıntılar ve hastalıklar ve askerliğe gitmek cihetindeRisale-i Nur’un hizmetine bir derece zaaf gelmiş diyeendişe ediyordum. Cenâb-ı Hakka şükür ki, mektuplarınızve Âtıf Hasan’ın gelmesiyle o endişe zâil oldu. Omektubunuzda, çok ehemmiyetli bir hâdise-i Nuriyedenbahis var ki, Hizbü’l-Ekberü’l-Kur’ân’ı tab etmekteşebbüsüdür.

Evet, o Hizbü’l-Ekber’deki âyât, bütün Risale-iNuriyenin ruhu, esası, mâdeni, üstadı ve güneşidir. Onuntab’ından sonra, mümkünse, Risale-i Nur’un Hizbü’l-Ekberinamında Arabiyyü’l-ibare ve iki Âyetü’l-Kübrâ vemünâcatın hülâsası olan risaleyi dahi tab etmek lâzımdır.Fakat elinizdeki nüsha, benim nüsham gibi mükemmeldeğil. Biz burada yazıp, isterseniz size gönderelim.İsterseniz, İstanbul’da matbaada olan vekilinizegönderelim, adresini bildiriniz.

Kardeşimiz Hasan Âtıf, hakikaten Risale-i Nur’un

Page 247: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

hizmetine pek çok lâyık ve müstaittir. Müstesna hattıylaberaber ihlâsı, irtibatı, alâkadarlığı, ciddiyeti, sadakati dahimükemmeldir. Cenâb-ı Hak onun emsalini çoğaltsın. Bukardeşimizi yirmi mektup yerinde, size canlı bir mektupolarak gönderdik.

Hâfız Ali’nin buradaki kardeşlerine çok yüksek, çoktesirli yazdığı mektuba karşı başta Feyzi, Emin olarakumum namına Feyzi diyor ki: “Biz bu memleket talebeleri,Isparta kahramanlarının küçük kardeşleri, belki onlarıntalebeleriyiz. Dersi,hizmeti ve ciddiyeti onlardan alıyoruz.Herbirisi, bizim için birer üstaddır. Onların ellerinden öper,arz-ı hürmet ederiz. Cenâb-ı Hak, o kahramanlardanebeden razı olsun, âmin” diyorlar.

Risale-i Nur’un iskele nâzırı Sabri’nin birinci talebesi veRisale-i Nur’un ehemmiyetli küçük bir talebesinin küçücükmektubundaki güzel yazı bizi mesrur etti. Cenâb-ı Hak,onu ve onun gibi Risale-i Nur’a çalışan mâsumlara tevfikve selâmet ve saadet ihsan eylesin. Âmin.

Hâfız Mustafa’nın bizce pek çok ehemmiyetli olanmektubu, çoktan beri beklediğim bir hakikati gösterdi ki,Risale-i Nur dairesindeki şakirtler, istişare suretinde, tabetmek gibi çok ehemmiyetli işleri görmeye başlamalarıdır.

Page 248: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

89

Aziz, sıddık, sadık, hâlis ve muhlis kardeşlerim,

Dört beş kardeşlerime ait birer kısacık konuşacağım.

Birincisi: Medrese-i Nuriyenin mürşidi, müessisi vemüdebbiri Hacı Hâfız kardeşimizin bu defa üçüncü olarakbir teberrükünü gördük. Tâ Barla’da iken tatlı lokmalarınkerametli, acip bereketi ve Isparta’da İktisat Risalesinitatlılaştıran iki buçuk okka balın harika bir hâdiseyesebebiyet vermesi,HAŞİYE-1 bu üçüncü defa da, bin mübarekve mâsum hatırlarını ve iltifatlarını temsil eden veparçalanmayan bir hediyeyi göndermiş. Altmış senelik birkaide-i hayatiyemi o bin hatırın hatırı için o kaideminhatırını kırdım.

Haşiye-1 Şimdi ben tahmin ediyorum, o bal da onun imiş. Fakat tam tahatturedemiyorum.

İkincisi: Âtıf Hasan’ın hakikaten fevkalâde yazdığıtevafuklu Mu’cizat-ı Kur’âniyeyi o gittikten sonra temâşâettim. Elimden gelseydi, herbir yaprağına mukabil bir liraverecektim. İnşaallah o nüshayla binler adam istifade edip,onun hayat-ı bakiyesine bir çeşme hükmünde varidatverecek. Hüsrev’in ve kahraman Tâhirî’nin bir üçüncüsü

Page 249: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

oluyor.

Üçüncüsü: Risale-i Nur’un eski ve ehemmiyetli veçalışkan bir şakirdi olan Kâtip Osman’ın sadık ve hikmetlirüyası ve mutabık tâbiri onları müferrah ettiği gibi, bizleride mesrur eyledi. Ve o mektubuyla merak ettiğim şeylerive Hüsrev ve Rüşdü, Hâfız Ali, Zühdü Bedevî, Nuri ve Nurfabrikası sahibi, Tâhir’ler, mübarekler heyeti, medrese-iNuriye ve ümmî ihtiyarlar ve mâsum çocuklar,umumlarının selâmlarını yazıyor. Biz de onlara birer birerselâm ediyoruz, muvaffakiyetlerine ve selâmetlerine duaediyoruz.

Bu havalide dahi, belki çok yerlerde, sizinfaaliyetinizden şevke gelip Risale-i Nur ziyade tevessüettiğinden, ehl-i dünyayı düşündürüyor, nazar-ı dikkati celbettiriyor. Bazı ufak tefek ilişmek de ondan ileri geliyor.İhtiyat her vakit olduğu gibi yine lâzımdır. Hazret-i İmam-ı

Ali Radıyallahü Anh iki defa 1س.ر�ا تنو�ر�ت� demesi, Risale-i

Nur perde altında tenevvür ve tenvir eder diye işaretediyor. Mümkün olduğu kadar geçici rüzgârlara ehemmiyetvermeyiniz, bakmayınız. Zaten mabeyninizde samimîtesanüt ve meşveret-i şer’iye, sizi öyle şeylerden muhafazaeder. İçinizdeki şahs-ı mânevinin fikrini, o meşveretlebildirir.

Kardeşiniz ve sizinle dünyada, berzahta, âhirettemüteşekkirâne iftihar eden ve edecek hizmet-i Kur’âniyedearkadaşınız.

Page 250: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Said Nursî

1. Gizliden gizliye yanıp aydınlanıyor.

Page 251: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

90

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bu yeni hâdise-i taarruziyeden müteessir olmayınız.Çünkü mükerrer tecrübelerle Risale-i Nur inayet altındadır.Hiçbir taife, şimdiye kadar böyle ehemmiyetli hizmettebizler kadar az meşakkatle kurtulan olmamış.

Hem geçen Ramazan’daki hastalığım ve Eskişehir’dekimusibetimiz gibi çok vâkıalarla, zâhirî sıkıntılı, meşakkatlihâlât altında Risale-i Nur’un fâidesine olarak inkişâfâtı vedaha tesirli fütuhâtı görülmüş. İnşaallah, bu sıkıntılı hâdisedahi, münafıkların aks-i maksuduyla, Risale-i Nur’unfütuhatını başka bir mecrâda teshile vesile olur.

Beşinci Şua,yirmi beş sene evvel mesâili yazılan, yalnızbir iki sahife tatbikat ilâve edilip Şualar’a giren Beşinci Şuaellerine geçmesi ehemmiyetlidir. Fakat bunda da birhikmet var. Belki onlara, kendi mesleklerini bildirmek veCehenneme gidenin mahiyetini bilmek için fevkalâdeiktidar haricinde bir kazâ-i İlâhidir, diye Cenâb-ı Hakkınhikmetine ve inâyetine ve hıfzına itimad edip meraketmeyiniz.

Hem siz, hem onlar bilsinler ki, sadaka belâyı def ettiği

Page 252: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

gibi, Risale-i Nur Anadolu’dan, hususan Isparta,Kastamonu’dan âfât-ı semaviye ve arziyenin def ve ref ’ine

vesiledir. Evet, Sabri’nin 1و�اس�تو�ت� ع�ل8... ي�ا ار�ض� اب�لع.8

âyetindenالج�ودى� istihraç ettiği mânâ, haktır ve

mutabıktır.

1. “Ey yer suyunu yut ... Gemi Cûdî dağına oturdu.” Hûd Sûresi, 11:44.

Evet, Risale-i Nur, sefine-i Nuh gibi Anadolu’yu Cebel-iCûdî hükmüne getirip, küre-i arzın yangınından vetufanından kurtulmasına bir sebeptir. Çünkü, zaaf-ıimandan gelen tuğyan, ekseri musibet-i âmmeyi celb ettiğigibi, imanı fevkalâde kuvvetlendiren Risale-i Nur, omusibet-i âmmeyi dairesinin haricine bırakmaya rahmet-iİlâhiye tarafından vesile oldu.

Bu ehl-i dünya, bu Anadolu halkı Risale-i Nur’agirmeseler de ilişmesinler. Eğer ilişseler, yakında bekleyenyangınlar, tufanlar, zelzeleler ve tâunların istilâsınauğrayacaklarını düşünsünler, akıllarını başlarına alsınlar.Madem bizonların dünyalarına karışmıyoruz, onların dalüzumsuz bir halde buderece âhiretimize karışmalarındaonlara felâket getirmek ihtimali kavîdir.

İşte bu sekiz aydır, hususan ve heyecan veren buhâdisenizle beraber; şimdi yanımdaki Feyzi ile Emin vebütün bana temas eden dostlar şahittirler ki, bu sekiz ayzarfında bir tek defa ne Harb-i Umumîyi, ne siyasetisormamışım. Ve odamdan işitilen radyoyu da üç

Page 253: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

senedirdinlemedim. Halbuki benim, binler adam kadardünyaya bakmak münasebet var. Demek bize ilişen,doğrudan doğruya imana tecavüz eder. Onları Cenâb-ıHakka havale ediyoruz.

Hem ehl-i siyasete hiç münasebetimiz olmadığı halde,kat’î bilsinler ki, bu memlekette, bu asırda, milletianarşilikten, tereddî ve tedennî-i mutlakadan kurtaracakyegâne çaresi, Risale-i Nur’un esasatıdır. Bu hâdisedesıkıntı çeken mâsumlar ve üstadları bilsinler ki, ağır şeraitaltında bir saat nöbet, bir sene ibadet ve hakikî tefekkür-üimaniye ile bir saati, bir sene tâat hükmüne geçtiği gibi,inşaallah onların sıkıntıları da öyle sevaba medar olur.Onlar da, merak ve teessürle değil, ferah ve sürurla

karşılamalı. Fakat Hazret-i Ali’nin (r.a.) iki defa ،س.ر�ا ب�ي�انة1س.ر�ا تنو�ر�ت�

demesine binaen, biz her vakit tam ihtiyat ve

tam sakınmak vaziyetini muhafaza etmekle mükellefiz.

1. Gizliden gizliye yanıp aydınlanıyor.

Risale-i Nur’un mensupları, şuur ve ihtiyarları haricindebirbiriyle münasebettar, birbirinin hâdiseleriyle alâkadarolduğuna bir delil de bugünlerde oldu. Şöyle ki:

Oradaki hâdisenin vukuundan bugüne kadar, buradakimuhtelif tabakalardaki talebelerin vaziyetleri ehemmiyetlibir hâdise yüzünden değişmiş gibi çekinmek vemünafıkların nazarını kendilerine ve bizlere celb etmemekiçin bir tevakkuf devresi geçti. Ben de hayret ediyordum.

Page 254: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Hem, Nazifgibi bir kaç zâtın rüyalarının tâbirleri, sizinhâdiseniz olduğunu anladık.

Umum kardeşlerimize birer birer ve bilhassamusibetzedelere selâm ve dua ediyoruz. Cenâb-ı Hakonları çabuk kurtarıp vazifelerinin başına göndersin. Âmin.

Page 255: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

91

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

كJاته� بع�دد كJل.م�ات القر�ان الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�3و�ح�ر�وفات.ه�ا

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Kur’ân’ın kelimeleri ve harfleri adedince Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketiüzerinize olsun.

Aziz, sıddık, mübarek kardeşlerim ve hizmet-iKur’âniyede kuvvetli, faal, sebatkâr arkadaşlarım,

Bugünlerde benimle altı adam, başta Marangoz Ahmed,âhirinde ben, mânevî ihtara binaen birer meseleye medarolmuşuz.

Birincisi: Faal, cidden çalışkan, Risale-i Nur vemedrese-i Nuriye talebelerinden Marangoz Ahmed’inmektubunda, Eşref namında on yaşında bir mâsumçocuğun köyünü, malını terk edip, iki gün mesafeden gelip,hiç yazı yazmadığı halde, on gün zarfında Risale-i Nur’u

Page 256: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

yazmaya muvaffak olması, Risale-i Nur’un bir kerametiolduğu gibi, medrese-i Nuriyenin de harika bir çiçeğidirdeniliyor.

Evet, biz de deriz ki: Maddî bir kışta, güzel çiçeklerinaçılmasıyla bir harika kudret olduğu gibi, bu asrın mânevîve dehşetli kışında, Sava karyesinin, yani Sava şeceresi bingüzel çiçekler ve cennet meyveleri açması ve Ispartamemleket bahçesi, binler gül-ü Muhammedî (a.s.m.)çiçekleri açması,HAŞİYE-1 elbette harika bir mu’cize-i rahmetve bu memlekete harika bir keramet-i inâyet-i Rabbaniyeve Risale-i Nur talebelerine hârikulâde bir ikram-ı İlâhidirdiye itikad edip, Cenâb-ı Hakka hadsiz şükür ederiz.

Haşiye-1 Ve her biri “sadberk”, olarak, yani herbir çiçekte yüz parça yaprak.

Marangoz Ahmed’in mektubunda Dârıviran köyününeski zamanın çalışkan talebelerini andıran fedakârtalebeler, bizi ve eski zaman talebelerini tahassürle yâdeden medreseden yetişme Risale-i Nur talebelerine derinbir sürur verdi. Medrese-i Nuriyenin hanımlar talebeleri,evrad-ı Kur’âniyeyle dualarıyla, evradlarıyla çalışkankalemlere mânevî yardımları çok güzeldir. Bu havalidekihanımlara da tam bir ders olur. Cenâb-ı Hak, onlardan ve omedresenin umum talebelerinden ve üstadlarından ebedenrazı olsun.

Ahmed’in rüyası çok mübarek ve güzeldir. Hazret-iİsâ’nın (a.s.) kuvvetli sadasını işitmek, İsevîlerden kuvvetlibir imdat Hizbü’l-Kur’ân’a iltihak etmeye işaret olabilir.

İkinci adam ve meselesi: Risale-i Nur talebelerinden bir

Page 257: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

genç hâfız, pek çok adamların dedikleri gibi dedi: “Bendeunutkanlık hastalığı tezayüt ediyor, ne yapayım?”

Ben de dedim: “Mümkün oldukça nâmahreme nazaretme. Çünkü rivayet var: İmam-ı Şâfiî’nin (r.a.) dediği gibi,haram nazar, nisyan verir.”

Evet, ehl-i İslâmda, nazar-ı haram ziyadeleştikçe,hevesat-ı nefsaniye heyecana gelip, vücudunda su-iistimalâtla israfa girer. Haftada birkaç defa gusle mecburolur. Ondan, tıbben kuvve-i hâfızasına zaaf gelir.

Evet, bu asırda açık saçıklık yüzünden, hususan bumemalik-i harrede o su-i nazardan su-i istimalât, umumîbir unutkanlık hastalığını netice vermeye başlıyor. Herkes,cüz’î, küllî o şekvâdadır. İşte, bu umumî hastalığıntezayüdüyle, hadis-i şerifin verdiği müthiş bir haberin teviliucunda görünüyor. Ferman etmiş ki: “Âhir zamanda,hâfızların göğsünden Kur’ân nez’ediliyor, çıkıyor,unutuluyor.”1

Demek bu hastalık dehşetlenecek, hıfz-ı Kur’ân’a bu sû-inazarla bazılarda set çekilecek; o hadisin tevilini

gösterecek. 2ال� ي�ع�لم� الغي�ب� ا4ال3 الLMه�

1. Süyûtî, el-Havî Li’l-Fetevâ,2:253; Ali el-Muttakî Kenzü’l-Ummâl, 14:233, 242.2. Gaybı Allah’tan başkası bilemez.

Üçüncü adam ve meselesi: Bizlerle pek çok alâkadar birzât, çok defa dehşetli şekvâ ediyor ki: “Ben adamolamıyorum, gittikçe fenalaşıyorum, mânevî hizmetlerimin

Page 258: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

neticelerini göremiyorum” diye medet istiyor.

Ona yazıyoruz ki: “Bu dünya darü’l-hizmettir; ücretalmak yeri değildir. A’mâl-i sâlihanın ücretleri, meyveleri,nurları berzahta, âhirettedir. O bâki meyveleri bu dünyayaçekmek ve bu dünyada onları istemek, âhireti dünyaya tâbietmek demektir. O amel-i salihin ihlâsı kırılır, nuru gider.Evet, o meyveler istenilmez, niyet edilmez. Verilse, teşvikiçin verildiğini düşünüp şükreder.”

Evet, bu asırda, bir iki mektupta beyan edildiği gibi, oderece hayat-ı dünyeviye damarına dokunmuş veyaralamış ve heyecana getirmiş ki, mübarek ve ihtiyar vehoca ve ehl-i salâhat olan bir zât dahi, dünyada bir nevihayat-ı uhreviye ezvâkını istiyor; birinci derecede, dünyadazevk-i hayat onda hükmediyor.

Dördüncüsü: Bizimle alâkadar bir zât, pek çokların şekvâettikleri gibi, eskiden şiddetli bir tarikatta okuduğuevradındaki zevk ve şevkini kaybettiğini ve sıkıntı ve uykugalebe ettiğini müteessifâne şekva etti.

Ona dedik: Maddî hava bozulduğu vakit nasıl ki sıkıntıveriyor; asabî sinelerde inkıbaz hali başlıyor. Öyle de,bazan mânevî hava bozuluyor. Hususan mâneviyattanyabanîleşmiş bu asırda ve bilhassa hevesat ve müştehiyat-ınefsaniyeyi taammüm etmiş memleketlerde ve hususanşuhur-u muharreme ve şuhur-u mübarekede mânevîhavayı tasfiye eden âlem-i İslâmın intibah ve teveccüh-üumumîsi, o mübarek şuhurun gitmesiyle tevakkufetmesinden fırsat bulup, havayı bozan dalâletlerin tesirleri

Page 259: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

zamanında ve bilhassa kış tazyikatı altında, bir derecehayat-ı dünyeviye ve hevesat-ı nefsaniyenin tasallutlarınınnoksaniyetinden, ehl-i İslâm ve ehl-i imanda, hayat-ıuhrevîyeye çalışmak iştiyakı, baharın gelmesiyle hayat-ıdünyeviyenin ve hevesat-ı nefsaniyenin inkişafıyla oiştiyak-ı uhreviyeyi gizlemesi ânında elbette böyle kudsîevradlarla zevk, şevk yerinde, esnemek ve fütur gelir.

Fakat, madem 1,sırrıyla, meşakkatliخي�ر� اال�م�ور اح�م�ز�ه�ا

külfetli, zevksiz, sıkıntılı a’mâl-i sâliha ve umur-u hayriyedaha kıymetli, daha sevaplıdır. O sıkıntıda, o meşakkattekiziyade sevabı ve makbuliyeti düşünüp, sabır içindemesrurâne şükretmek gerektir.

1. “İşlerin en hayırlısı zorlu olanıdır.” el-Aclûnî,Keşfü’l-Hafâ, 1:55.

Beşincisi: Risale-i Nur’un bir talebesi, Risale-i Nur’açalışamadığının bir sebebi, derd-i maişetin ziyadeleşmesiolduğunu söyledi.

Biz de ona dedik: Risale-i Nur’a çalışmadığın için derd-imaişet sana şiddetlendi. Çünkü bu havalide her talebeitiraf ediyor ve ben de ediyorum ki, Risale-i Nur’açalıştıkça, yaşamakta kolaylık ve kalbde ferahlık vemaişette suhulet görüyoruz.

Altıncısı: Bu biçare Said’dir. Herkesin arzu ettiği veistediği ve ferahla kabul ettiği, şahsına karşı hürmet vemuhabbet ve sohbet, fakat Risale-i Nur’a taallûk edennoktalar haricinde bana ağır geliyor, beni sıkıyor, müteessir

Page 260: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

ediyor.

Tahmin ediyorum ki, Risale-i Nur’un yüksek hâysiyetlerive şakirtlerinin şahs-ı mânevîsinin pek büyük meziyetleri,şahsım gibi meslek-i aczde fazla ileri giden bir âciz vebiçarenin zaif omuzuna o dağ gibi mânâlar yüklensealtında ezilir, sıkılır diye anladım. Bu âhirki iki meseledepek kısa kesmeye kâğıt mecbur etti. Nur, Gül ve Lütfü’nünkahraman vârisleri mübarekler yüksek heyeti ve medrese-iNuriye ve mâsumlar ve ümmî ihtiyarların her birisinebinler selâm ediyoruz.

Duanıza muhtaç, size müştak kardeşiniz

Said Nursî

Page 261: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

92

Aziz, sıddık, sarsılmaz, yılmaz, sebatkâr, fedakârkardeşlerim,

Böyle şiddetli taarruzlara karşı sizi teşcie lüzumgörmüyorum. Sizin kuvvetli metanetiniz ve Risale-i Nur’agelen her hâdise-i elîmenin altında bir inayet ve rahmetbulunduğuna itikadınız, teşciinize kâfidir, biliyoruz. Yalnızbir noktayı merak ediyorum. Elde edilen bütün Risale-iNur, yalnız bir takım mıdır, ve kimin imiş, anlamakistiyorum. Her kim ise merak etmesin. Daha ehemmiyetlimakamlarda onun hesabına fütuhat yaparlar, sevapkazandırır. Ona, bir takım Risale-i Nur tedarik edilebilir.Hem tevkif altında kimse var mı? Hem ona havale edilenhoca kimdir?

Saniyen: Sabri ile Hâfız Ali’nin reyi ile teshil-i muhabereiçin verdiği kararla bazan, Atabey yoluyla muhabereyionlar gibi biz de kabul ettik. Lütfi’nin bir vârisi AbdullahÇavuş namıyla, adresiyle gönderilecek.

Salisen: Sabri’nin mektubunda, tevafuklu yazdığıMu’cizat-ı Kur’âniye ve Risale-i Nur hakkındaki istihracıbizi fevkalâde mesrur eyledi. Hasan Âtıf ’ın bize yazdığı

Page 262: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

şâşaalı ve câzibedar Mu’cizat-ı Kur’ân’ı esas yapıp, sairrisalelerde i’câz-ı Kur’ân’ın nüktelerine dair mebahisi onazeyiller şeklinde ilhak ettik; güzel bir surete geldi. Ezcümle:Âyetü’l-Kübrâ’nın Kur’ân’a dair On Yedinci Mertebesi,Yirminci Söz ve Sûre-i Fethin âhirki âyetin mu’cizeolduğuna dair Yedinci Lem’a ve Fihristenin Rumuzat-ıSemaniyeye dâir mühim parçaları ve Kenzü’l-Arş’ın ikinüktesi gibi parçalar o zeyillere girmiş. Aynen, Mu’cizat-ıAhmediyenin zeyilleri gibi parlamış. Nurlar santralı Sabri,o yazdığı güzel Mu’cizat-ı Kur’âniye’yi inşaallah onlarlatam güzelleştirir.

Rabian: Merhum Lütfi’nin hakikî ve pek ciddî bir vârisiolan Abdullah Çavuş’un mektubu, onun derece-i sadakatve ihlâsını ve irtibatını gösterdi. Her vakit İslâmköylüAbdullah ile o Abdullah Çavuş’u duada beraber yâdediyordum. Elhak, o makama lâyık olduğunu gösteriyor.İstediği Fihristenin musahhah son kısmı inşaallah onagönderilecek. Fakat zannettiği gibi çok tashihat edilmemiş.Çünkü, taksîmü’l-a’mâl suretiyle, o mübarek kardeşleriminyazılarını mübarek yadigâr gördüm ve değiştirmeyekıyamadım.

Hâmisen: Bugünlerde, o hâdisede, Risale-i Nur’un birderece tevakkufuna ve dünyaya bakmaya ve yirmi senedirkonuşmadığım adamlarla konuşmaya ve hizmet-iKur’âniye noktasında memnu olduğumuz siyasete temasetmeye mecbur olacağım diye endişeden gelen şiddetli birteessürden, zahiren görülmez, mânen tehlikeli bir hastalıkbana taarruz etti. Müstemir âdetimi bitamam yerine

Page 263: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

getiremediğimden, yine Ramazan hastalığı gibi, benkardeşlerimden, yine mânevî muavenetlerini çok ricaediyorum. Fakat merak etmeyiniz, yatakta değilim. Yalnızfazla yazılan nüshaları tashih edemiyorum.

Sâdisen: Risale-i Nur bir cephede tevakkuf etse de,başka cephelerde fütuhatı o tevakkufun yerini tutar. Hattâbu hâdise münasebetiyle burada bir derece ihtiyata binaentevakkufa niyet edip terviç ettiğimiz halde, bilâkis Isparta

tevakkufuna karşı, buralarda inkişafatla tezahür etti. الح�م�دا م.ن� فض�ل^ ر�ب�ى 1ل.LMه. ه�ذ

1. Allah’a hamd olsun. Bu Rabbimin ihsânıdır.

En ziyade bize nezaretle, bizimle ve siyasetle alâkadarmühim bir memur yanıma geldi. Ona dedim ki:

Bu on sekiz senedir sizlere müracaat etmedim ve hiçbirgazete okumadım; bu sekiz aydır, bir defa cihanda neoluyor, diye sormadım; üç senedir burada işitilen radyoyudinlemedim—tâ ki kudsî hizmetimize mânevî zarargelmesin. Bunun sebebi şudur ki:

İman hizmeti, iman hakaiki, bu kâinatta herşeyinfevkindedir, hiçbir şeye tâbi ve âlet olamaz. Fakat, buzamanda, ehl-i gaflet ve dalâlet ve dinini dünyaya satan vebâki elmasları şişeye tebdil eden gafil insanlar nazarında ohizmet-i imaniyeyi hariçteki kuvvetli cereyanlara tâbi veyaâlet telâkki etmek ve yüksek kıymetlerini umumunnazarında tenzil etmek endişesiyle, Kur’ân-ı Hakîmin

Page 264: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

hizmeti, bize kat’î bir surette siyaseti yasak etmiş.

Sizler, ey ehl-i siyaset ve hükûmet, evham edip bizlerleuğraşmayınız. Bilâkis teshilât göstermeniz lâzım. Çünkühizmetimiz, emniyet ve hürmet ve merhameti tesisle hemâsâyişi, hem inzibatı, hem hayat-ı içtimaiyeyi anarşiliktenkurtarmaya çalışıp, sizin hakikî vazifenizin temel taşlarınıtesbit ediyor, takviye ve teyid ediyor.

Sâbian: Hâfız Ali’nin mektubunda bazılara hitabenyazdığımız bir mektupla ve hadise-i hazıra dair, hafifgeçeceğine ait son mektup, bugünden bir hafta evvelpostaya verilmiş. Hâfız Ali, yoldaki o iki mektubu okumuşgibi mektubunu yazması, sadakatının bir lem’a-i kerametiolduğu gibi, aynı günde—hiç vukubulmamış—yanımaehemmiyetli büyük bir memur-u siyasî gelmesini, Nazif ’inarkadaşlarından Köroğlu Ahmed rüyada aynen görüp, omemurdan üç saat evvel rüyayı bize hikâye edip tâbiristedi; tâbiri, tevilsiz çıktı.

Umum kardeşlerimize birer birer, hususanmusibetzedelere selâm ve dua ederiz.

Page 265: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

93

Aziz, sıddık, mübarek kardeşlerim ve hizmet-i Kur’âniyeve imaniyede sebatkâr, sarsılmaz, yılmaz arkadaşlarım vebu misafirhane-i dünyada şefkatkâr ve fedakâr ve vefâdaryoldaşlarım,

Bu defa Nur fabrikasının sahibiyle ve tam bir muavinive tam bir Hüsrev olan kahraman Tâhir’in beşaretlimektupları ve medrese-i Nuriyenin kahramanlarındanMarangoz Ahmed’in ikinci rüyası ve üçüncü rüyanınâhirinde, malûm musibetin akabinde sarsılmayan faalHâfız Mehmed’in, çocuklara hatim duasını yapması veRisale-i Nur’u okutması, üstümüzden dağ gibi mânevîağırlıkları kaldırdılar. Cenâb-ı Hak, sizleri ve onları âfât-ımâneviye ve maddiyeden muhafaza etsin. Âmin.

Marangoz Ahmed’in ikinci rüyası, PeygamberAleyhissalâtü Vesselâm ile alâkadarlık ve sürurlu olduğucihetinden rüya-yı sadıka olduğuna, o medrese-i Nuriyenincivarlarındaki kardeşlerin ve hemşirelerin maddî hizmetlericanlı ve ruhlu bir suret alıp, Peygamber AleyhissalâtüVesselâmın sünnet-i seniyesinin ihyasına medar olacağınaişaret verdiği münasebetiyle, mektubunuzu almadan, ikigün evvel gördüğüm bir rüyayı beyan ediyorum. Şöyle ki:

Page 266: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Gördüm: Şimdiki reis veya şimdiki reisler, tanıdığımehemmiyetli bir iki hocaya, hilâfet rütbesini vemeselelerini tatbik etmeye ve hilâfet, o hocalara veyareislere hangisine verileceğini rüyada anladım. Ve onetice-i kararları bana göstermek için, bana karşıgeldiklerini gördüm. Sonra uyandım. Sabahleyinkardeşlerime söyledim. Dedim: Allahu a’lem, Ispartahavalesinde, Risale-i Nur’un maddî mağlûbiyeti içindemânevî bir galibiyeti olmuş ki, büyük makamat-ıresmiyede en mühim mesâil-i İslâmiye medâr-ı bahisolacak. Biz Isparta’da, o musibetin ne derece ileri gittiğinibilemediğimizden ve çoktan beri de ne hal-i âlemden vene de resmî halden anlamayıp dinlemediğimiz halde, burüyanın, rüya-yı sadıka olduğuna bir emare olan, beni birgün baktırdı. O emare şudur ki:

Risale-i Nur’un ehemmiyetli bir talebesi Ankara’dangelip, ben sormadan dedi: “Reis, Kur’ân’a yeni bir tefsiryazmayı emretmiş; o da yazıyormuş.”

Hem söylemiş ki: Dahiliye Vekili, yirmi senelik birâdete muhalif olarak, “Dinsiz bir millet yaşayamaz” diyedin lehinde beyanatta bulunduğunu ve Maarif Nazırı da,âdâb-ı İslâmiye lehinde, eski prensiplerine muhalif olarakbeyanatta bulunduğu gibi, ehemmiyetli bir değişikliği ihsasettiğinden, kulağımı kapadığım sekiz aydan sonra, bu rüyahatırı için,bu haberleri aldım. Bunun sebebini anlamakcidden arzu ettim. Birden ihtar edildi ki:

Ehl-i dalâlet, memurîn-i siyasiyeyi aldatıp, Risale-i Nur

Page 267: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

aleyhinde genişçe, buradan oraya kadar bir daire içindetaarruz edip, derece-i kuvveti anlamak istediler. Gördülerki, sökülmeyecek, mağlûp edilmeyecek bir kuvvettegördüklerinden, ehemmiyetli, büyük makamat-ı resmiyede,mahiyetini medâr-ı bahis ve dikkat ettiklerinden,bilmecburiye, bir nevi musalâhaya yol hazırlamak veşimdiye kadar hakikat ve hikmete muhalif olarak, iyilikleriölen reise ve fenalıkları millete, orduya vermek yerinde, ohatâ-yı azîmeye bedel, bütün fenalıkları ölene verip,kendilerini bir derece o dehşetli hatîattan kurtarmakçaresini aramaya, bir zemin teşkil etmeye çalışmış ki, hemrüya, hem bu haberler haber veriyor. Birinci, ikinciHulûsi’lerin müşterek mektupları, bu iki rükn-ümühimmenin gayretleri, sadakatleri çelikten daha metinolduğu her hâdiseyle gösteriliyor.

Said Nursî

Page 268: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

94

Aziz, sıddık, sebatkâr kardeşlerim ve hakikî vârislerim,

Bugünlerde, Risale-i Nur’a suikast edenlerin ve sizleresıkıntı verenlerin haklarında, bana verdiği bir hiddetneticesinde bedduaya teşebbüs ettim. Birden Isparta’yakıyamadım. Kaç defadır niyet ettim, Isparta’daki iyilerinyüzünden suikastçılar kurtuldular. Kıyamadım, bedduayerine “Yâ Rab, madem Isparta, Risale-i Nur’un birMedresetü’z-Zehrâsıdır, sen oradaki fena memurları dahiıslah eyle ve hüsn-ü âkıbet ver” diye dua eyledim veediyorum.

Saniyen: Bugünlerde Salâhaddin’in İstanbul’dan getirdiğiHabbe, Katre, Şemme, Hubab gibi Arabî risalelere baktım,gördüm ki: Yeni Said’in doğrudan doğruya harekât-ıkalbiyesinde müşahede ettiği hakikatler, Risale-i Nur’unçekirdekleri hükmündedir. Zaten bunlar hem Şule veZühre, Risale-i Nur’un Arabî parçalarıdır. Onlar, doğrudandoğruya benim nefsimin dersi olduğu için Arabî ve kısaibarelerle ifade edilmiş; başka adamlar nazara alınmamış.

O zaman, başta Şeyhülislâm ve Darü’l-Hikmet âzâlarıve İstanbul’un büyük âlimleri, tahsin ve takdirle

Page 269: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

karşıladılar. Bunlar Yeni Said’in eserleri olduğundan,Risale-i Nur’un eczalarıdırlar. Eski Said’in ise, Arabîrisalelerinden yalnız İşârâtü’l-İcâz, Risale-i Nur’da enmühim bir mevki almış.

Hem her iki Said’in iştirakiyle, birtek Ramazan’da ikihilâl ortasında telif edilen ve kendi kendine ihtiyarımharicinde bir derece manzum şeklini alan ve İşârâtü’l-İcâzkıt’asında ve elli, altmış sahife bulunan Türkçe olarakLemeât namındaki risale dahi Risale-i Nur’a girebilir.Maatteessüf bir nüsha elde edemedim. Herkesin hoşunagittiği için, matbu nüshaları kalmamış.

Hem Eski Said’in ilm-i mantık noktasında bir şaheserhükmünde bulunan gayr-ı matbu Ta’likat’tan süzülen i’câzlıbir îcâz-ı harikada müdakkik ulemaları hayret ve tahsinledikkate sevk eden matbu Kızıl İcaz namındaki risale-imantıkiye Risale-i Nur’la bağlanmasına ve şakirtlerinin,âlimler kısmının nazarına göstermek lâyık gördüm; fakatçok derindir. Bugünlerde, Feyzi’ye bir parça ders verdim.Belki bir zaman Feyzi kendisi, başkasının da anlaması içindersini Türkçe kaleme alacak.

Page 270: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

95

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bugünlerde, Risale-i Nur talebeleri hesabına gayetehemmiyetli, endişeli bir sual-i manevî kalbime ihtaredildi. Sonra anladım ki, ekser Risale-i Nur talebelerininlisan-ı halleri bu suali soruyor ve soracaklar. Birden bircevap hatıra geldi. Feyzi’ye söyledim. Dedi: “Hiç olmazsaicmalen kaydedilsin.”

Endişeli sual: Bu âhirzaman fitnesinde açlık, ehemmiyetlibir rol oynayacak. Onunla ehl-i dalâlet, biçare aç ehl-iimanı, derd-i maişet içinde boğdurup, hissiyat-ı diniyeyi yaunutturup ya ikinci, üçüncü derecede bırakmaya çalışacakdiye, rivayetlerden anlaşılıyor. Acaba, herşeyde hattâ kahtazâbında ehl-i iman ve mâsumlar için bir veçh-i rahmet vekader-i İlâhî cihetinde adalet olduğu, bunda ne tarzda olur?Ve ehl-i iman, hususan Risale-i Nur talebeleri bu musibetekarşı iman ve âhiret hesabına ne cihetle istifade edip nasıldavranacaklar ve mukavemet edecekler?

Elcevap: Şu musibetin en ehemmiyetli sebebi, küfran-ınimet ve şükürsüzlük ve nimet-i ilâhiyenin kıymetini takdiretmemeklikten gelen bir isyan olduğundan Âdil-i Hakîm,

Page 271: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

nimetinin, hususan gıda kısmının, hususan hayatnoktasında en büyük nimet olan ekmeğin hakikî lezzetinive çok ehemmiyetli kıymetini ve nimetiyet noktasındafevkalâde derecesini göstermekle, hakikî şükre sevk etmekhikmetiyle, Ramazan gibi riyazet-i diniyeye riayet etmeyenşükürsüz insanlara bu musibeti verip, aynı hikmet içinadalet etmiş.

Ehl-i iman, ehl-i hakikat, hususan Risale-i Nurtalebelerinin vazifesi, bu musibetli açlığı, Ramazanriyazet-i diniyesinin tarzındaki açlık, gibi vesile-i iltica venedamet ve teslimat yapmaya çalışmaktır. Ve zaruretbahanesiyle dilenciliğe ve hırsızlığa ve anarşiliğe yolaçmasına meydan vermemektir. Ve aç fakirlere acımayanbir kısım zengin ve bazı ehl-i maaş dahi Risale-i Nur’udinleyip, bu mecburî açlık, hissiyle açlaramerhamete gelip,zekâtla yardımlarına koşmaktır. Ve nefsini güzelyemeklerleşımartan, serkeş eden ve hevesat-ı rezile ve tuğyanlarasevk edip sarhoş eden gençler dahi, Risale-i Nur’unirşadıyla, bu hâdiseden merdane istifade ederek, fuhşiyatve günahlardan ellerini bir derece çektiği ve nefislerininzevklerini ve pisliklere karşı galeyanlarını kırdığıvesilesiyle taate ve hayrata girip, o hâdiseyi kendialeyhlerinden çıkarıp lehlerinde istimal etmektir.

Ve ehl-i ibadet ve salâhat dahi, ekser insanların açkaldığı bu zamanda ve çok karışmış ve haram ve helâl farkedilmeyecek bir tarzda gelmiş ve şüpheli mal hükmündeve mânen müşterek olan erzak-ı umumiyeden helâl olmakiçin miktar-ı zaruret derecesine kanaat ediyorum diye bu

Page 272: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

mecburî belâya bir riyazet-i şer’iye nazarıyla bakmaktır.Kader-i İlâhîye karşı şekvayla değil, rızayla karşılamaktır.

Umum kardeşlerime, hususan musibetzedelere çokselâm ve selâmetlerine dua ediyorum.

Sabrikardeşim, seni tevkil edip selâm gönderenlere, bende seni tevkil ediyorum. Onlara birer birer selâmediyorum. Senin bu defaki mektubungerçi geç geldi, fakatbirkaç noktada beni çok memnun etti. Sabri’nin, elmas veçelik gibi metanetini ve isabet-i fikrini gösterdi. MademHâfız Ali ile siz Atabey yoluyla muhabere etmeyi münasipgörmüşsünüz; Atabey’de Abdullah Çavuş’un veya münasipgördüğünüz birisinin adresini bildiriniz. Abdullah Çavuş’un,sizin namınıza istediği Onuncu Şua namındaki Fihristeninikinci cildini yazdırdık ve Hizbü’l-Ekber-i Nuriye’yi Feyziyazdı. Yakında inşaallah göndereceğiz.

Said Nursî

Page 273: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

96

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bu defa Sabrive Hâfız Ali’nin mektupları, Risale-iNur’un fevkalâde bir kerametini ve harika kuvvetinigösteriyor. Medrese-i Nuriyenin çalışkan ve gayyûrtalebeleri birkaç gün zarfında, Hâfız Mehmed’in zâyi olankitaplarına mukabil umumunun yazılmasını ve onaverilmesini taahhüt edinmelerine, bu havalideki şakirtlerifevkalâde mesrur eyledi. Hâfız Ali’nin tahkikatınagelenlerin, “Mağazalarda kâğıt kalmadı. Risale-i Nurşakirtleri kâğıdı bitirdiler” diye demeleri ve MehmedZühdü’nün kitapları kendine iade edilmeleri, Risale-i Nurşakirtlerini müftehirane teşci ve teşvik eden bir hâdisedir.

Sabrimektubunda, “İki üç senedir Risale-i Nur, telifcihetinde tevakkuf devresini geçiriyor” diye hikmetinisoruyor. Bunun cevabı uzundur. Hem telif, ihtiyarımızdairesinde değil. Hem, Risale-i Nur şakirtlerinin teliftenhisseleri kalmak için, bazı ehemmiyetli esbab ve ârızalarmâni oldu.

Burada başta Âsiye olarak Ulviye, Lütfiye gibi çokçalışkan hanım şakirtler, medrese-i Nuriyedeki

Page 274: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

hemşirelerine ve selâm gönderen Sabri’nin refikasına, hemkardeşlerine arz-ı hürmet ve selâm ve dua ederler.

Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ederiz.

Page 275: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

97

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Kahraman Tâhirî’nin ve Kâtip Osman’ın mektuplarıhakikaten benim için bir ilâç hükmüne geçti. Yarım maddî,yarım manevî endişe hastalığına bir tiryak hükmüne geçti.Cenâb-ı Hak, onlardan ve sizlerden ebeden razı olsun.Evet, azim ve sebâtınız ve ihlâs ve ciddiyetiniz, ehl-idünyayı mağlûp etmiş ve ediyor. Yoksa, birtek TesettürRisalesiyle yüz yirmi adamı tevkif edenleri, yüz otuzrisaleyle birtek adamı tevkif edemediklerinin sebebi,ihlâsınız ve metanetinizdir, hükmediyor.

Tâhirî’nin, Hizbü’l-Ekber ve Virdü’l-Âzamın tab içinİstanbul’a gitmesini bütün ruhumuzla onu tebrik vemuvaffakiyetine dua ediyoruz. İstanbul’da, Şefik’ten başkaRisale-i Nur’la ciddî alâkadarlar çoktur; fakat adreslerinibilmiyorum. Yalnız, Barlalı Hacı Bekir ve İnebolulu, icradairesinde bulunan Hâfız Emin ve Gönenli MehmedEfendiyi de Şefik vasıtasıyla bulabilir. İstanbul dostlarımünasebetiyle, meşhur bir vâiz benimle görüşmek içingelmiş, görüşemeden gitmiş. Bir zâta yazılan bir mektubunsureti size gönderiliyor; belki oradaki bazı adamlar, buadam gibi o hitaba muhtaçtırlar.

Page 276: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

İstanbul’a uğrayan Risale-i Nur şakirtleri senin gayret veciddiyetini ve tesirli vaazını bize haber verdiler. Senin gibimetin ve hâlis bir zâtı, Risale-i Nur dairesinde görmek arzuediyorlar. Ben de onlar gibi cidden seni Risale-i Nurdairesinde görmek istiyorum.

Bilirsin ki, iki elif ayrı ayrı olsa iki kıymeti var; bir çizgiüstünde omuz omuza verse, on bir kıymet aldığı gibi; senintesirli nasihatinle ihzar ettiğin hizmet-i imaniye tek başıylakalsa, şimdiki tehacümat-ı müttehideye karşı dayanmasıçok müşkil. Eğer Risale-i Nur’un hizmetine iltihak etse, oiki elif gibi, on bir, belki yüz on bir kıymetinde vekuvvetinde olacak ve karşıdaki ittifak etmiş dalâletlerekarşı dayanacak.

Bu zaman, ehl-i hakikat için, şahsiyet ve enaniyetzamanı değil. Zaman, cemaat zamanıdır. Cemaatten çıkanbir şahs-ı mânevî hükmeder ve dayanabilir. Büyük birhavuza sahip olmak için, bir buz parçası hükmündekienaniyet ve şahsiyetini o havuza atmaktır ve eritmekgerektir. Yoksa, o buz parçası erir, zayi olur; o havuzdan daistifade edilmez.

Hem mûcib-i taaccüp, hem medâr-ı teessüftür ki, ehl-ihak ve hakikat ittifaktaki fevkalâde kuvveti ihtilâfla zayiettikleri halde, ehl-i nifak ve ehl-i dalâlet, meşreplerine zıtolduğu halde ittifaktaki ehemmiyetli kuvveti elde etmekiçin ittifak ediyorlar. Yüzde on iken, doksan ehl-i hakikatımağlûp ediyorlar.

Page 277: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

98

Aziz, kardeşlerim,

Bu dakikada Hüsrev, Rüştü, Re’fet, Isparta’nın HâfızAli’si askerlikten ne vakit geleceklerini merak ediyorum.Hususan Hüsrev’in kalemi, ne vakit Risale-i Nur’unfatihâne intişarına kavuşacak diye bilmek istiyorum.Onlara da selâmımı tebliğ ediniz.

Şimdi, bundan on dakika evvel, cesurca, fakat kalemsiziki adam, Risale-i Nurdairesine biri birisini getirdi. Onlaradedim ki: “Bu dairenin verdiğibüyük neticelere mukabil,sarsılmaz bir sadakat ve kırılmaz bir metanet ister. Ispartakahramanlarının gösterdikleri harikalar ve cihan-pesendâne hidemât-ı Nuriyenin esası, harika sadakatleri vefevkalâde metanetleridir. Bu metanetin birinci sebebi,kuvvet-i imaniye ve ihlâs hasletidir. İkinci sebebi, cesaret-ifıtriyedir.”

Onlara dedim: “Sizler cesaretle ve efelikle tanınmışsınızve dünyaya ait ehemmiyetsiz şeyler için fedakârlıkgösterirsiniz. Elbette Risale-i Nur’un kudsî hizmetinde vecihana değer uhrevî neticelerine mukabil, merdâne vefedakârâne cesaret ve metanet gösterip sadakatinizi

Page 278: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

muhafaza edersiniz” dedim. Onlar da tam kabul ettiler.

Page 279: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

99

Aziz, sıddık kardeşlerim ve hizmet-i Kur’âniyedekuvvetli arkadaşım,

Bu defa kahraman Tâhir’i umumunuz namına gördümve onda, bir Lütfi, bir Hâfız Ali, bir Hüsrev ve bir Said(fakat genç Said) müşahede ettim. Cenâb-ı Hakka çokşükrettim. Bu defa onun kokusunu alıp, o daha gelmedenbenim yanıma gelen komiser ve taharri adamlarımünasebetiyle, benden, talebeler tarafından sual edilen birmesele, belki size de bir fâidesi var diye gönderildi.

Page 280: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

100

Daimî hizmetinde bulunan Risale-i Nur şakirtleri tarafındanedilen bir suale cevaptır.

Sual: Bu kadar zaman hizmetinizde bulunuyoruz.Dünyaya, hayat-ı içtimaiyeye ve siyasete dair bir alâkanızı,merakınızı görmedik. Daima iman ve âhiret dersindenbaşka bir meşgalenizi görmüyoruz. Öyle anlamışız ki, buon sekiz senedir vaziyetiniz böyle imiş. Nedendir ki,Isparta’da hiç birşey yokken memleketi heyecana getiripsizi mahkemeye verdiler? Ve yüz arkadaşınızı, dört aymahkeme tahkikatı neticesinde dünyayla, siyasetle alâkayadair hiçbir şey bulamadılar. Yalnız kendilerini vemahkemelerini ebedî mahcup edecek bir bahane buldularve yüzden, yalnız beş on adama beş altı ay ceza verdiler.

Hem burada altı seneden ziyade karakolun nezareti venazarı altında oturduğun odanın pencereleriyle daimasenin her vaziyetinkarakolca görüldüğü halde, bundan ikiüç ay evvele kadar her vakitgizli, âşikâre seni tarassut, kaçdefa taharri etmeleri, dostları senden kaçırmak içintahkikatlarla sana en mühim ve karışık bir siyasetçi gibibakmaları nedendir? Biz bundan hem müteessir, hemmütehayyiriz. Ancak iki üç aydır yanınıza serbest

Page 281: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

gelebiliyoruz. Evvel de korkarak, gizli gelebilirdik. Bumeseleyi bize izah et.

Elcevap: Ben de sizin gibi, belki sizden çok ziyade buvaziyetten hem hayret, hem taaccüp ediyordum. Busualinizin izahlı cevabı, Yirmi Yedinci Lem’a olanmahkemeye karşı müdafaat lem’asıyla, On Altıncı Mektuprisalesidir. Şimdilik kısaca bir iki esas beyan ediyorum.

Birincisi: Âsâyişi temin ve idare memurları, inzibatpolisleri ve komiserleri bize ve mesleğimize karşı değiltevehhümkârâne taarruz ve evhama düşmek, belkihimayetkârâne teşvik ve teşci etmek, vazifelerininmuktezasıdır. Çünkü, onların vazifelerinin temel taşıhürmet, merhamet, helâl-haramı bilmekle itaat düsturuylahayat-ı içtimaiye emniyet dairesinde cereyan edebilir.

Risale-i Nur, hayat-ı içtimaiyeye baktığı vakit, buesasları temin ediyor. Neticesi de bilfiil görülmüş. Risale-iNur’un en mühim merkezi Isparta ve Kastamonuolduğundan sair memlekete nispeten, zabıta memurlarıinsafla dikkat etseler, Risale-i Nur’un onlara parlakyardımını görecekler.

Hem talebelerinde bu kadar kesret ve kuvvet ve hakellerinde bulunduğu halde, âsâyişe hiçbir zararıdokunmadığını ve talebelerden bin adam, on adam kadarhayat-ı içtimaiyeye zarar vermediklerini, kalbi bozukolmayan görür. Bu meselenin sırr-ı hikmeti budur ki:

Âlem-i insaniyette ve İslâmiyette üç muazzam mesele

Page 282: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

olan, iman ve şeriat ve hayattır. İçlerinde en muazzamıiman hakikatleri olduğundan, bu hakaik-i imaniye-iKur’âniye başka cereyanlara, başka kuvvetlere tâbi ve âletedilmemek ve elmas gibi o Kur’ân’ın hakikatleri, dinidünyaya satan veya âlet eden adamların nazarında camparçalarına indirmemek ve en kudsî ve en büyük vazifeolan imanı kurtarmak hizmetini tam yerine getirmek için,Risale-i Nur’un has ve sadık talebeleri, gayet şiddet venefretle siyasetten kaçıyorlar.

Hattâ sizin bu kardeşiniz—siz de bilirsiniz—bu on sekizsenedir, o kadar muhtaç olduğum halde siyasete, hayat-ıiçtimaiyeye temas etmemek için hükûmete karşı birtekmüracaatım olmadığını ve bu sekiz dokuz aydır, küre-iarzın bu herc ü mercinden birtek defa ne sual ve ne demerak etmek ve ne de anlamak ve ne de medâr-ı sohbetetmediğimi, hattâ şimdi sulh olmuş mu, harp bitmiş mi,İngiliz ve Alman’dan başka kimler harp ediyor, bilmediğimibiliyorsunuz.

Hem herkesi geveze ve sersem eden ve üç seneden beriodamdan işitilenradyoyu, iki defadan başka ne dinlediğimive ne de sorduğumu, benimleberaber olan sizlerbiliyorsunuz. Bu derece bu vaziyetlere karşı alâkasız velâkayt bir adamın tâkip ettiği mesleğe taarruz eden veevhama düşüp tarassutla sıkıntı veren, ne derece insaftanuzak düştüğünü en insafsız da tasdik eder.

İkinci esas: Ey kardeşlerim, sizler biliyorsunuz ki, bizimmesleğimizde benlik, enaniyet, şan ü şeref perdesi altında

Page 283: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

makam sahibi olmaktan, öldürücü zehir gibi ondankaçıyoruz. Onu ihsas eden hâlâttan şiddetle ictinapediyoruz. Elbette, burada, altı yedi sene gözünüzle ve yirmiseneden beri tahkikatınızla anlamışsınız ki, ben şahsımakarşı hürmet ve makam vermek istemiyorum. Sizleri onoktada şiddetle tekdir etmişim. “Benim haddimden fazlamevki vermeyiniz” diye sizden darılıyorum. Yalnız,Kur’ân-ı Hakîmin bu zamanda bir mu’cize-i maneviyesiolan Risale-i Nur hesabına, ben de onun bir şakirdi olmakhaysiyetiyle, ona tasdikkârâne teslimi ve irtibatı, şâkirânekabul ediyorum. İşte bu derece enaniyetten ve benlikten,şan ü şeref namı altındaki riyakârlıktan kaçmayı düstur-uhareket ittihaz eden adamlara karşı ehl-i hükûmetin, ehl-iidare ve zabıtanın evhama düşmeleri ne kadar mânâsız velüzumsuz olduğunu divaneler de anlar.

Said Nursî

Page 284: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

101

Aziz, sıddık, sebatkâr kardeşlerim,

Musibetzedelerin mânevî galebesi beraati, değil yalnızsizleri ve bizleri, belki bu memleketteki bütün ehl-i imanısevindirir bir mahiyettedir. Çünkü Risale-i Nur’unhürriyetine meydan açtı. Şimdiye kadar, müsaderetevehhümüyle pek çok ihtiyata mecbur olmuştuk. Bu onsekiz senede ve bilhassa buradaki altı senede, risalelerigizlemek hususunda pek çok zahmet çektim ve daimaendişe ederek azap çekiyorduk.

Cenâb-ı Hakka, Risale-i Nur’un hurufatı adedince hamdü senâ ve şükür olsun ki, bu defa mânevî galebesiyle ozâlimâne ve zulmetkârâne perdeyi parçaladı; az birzahmetle büyük bir ücret ve geniş bir fütuhata zeminhazırladı. Ve bu iki ay tevakkuf müddeti, aynen hapsimizhâdisesi gibi, başka bir tarzda, daha geniş bir dairedeRisale-i Nur’un intişarına vesile oldu. Sizleri ve bilhassamusibetzedeleri ve hususan Hâfız Mehmed’i tebrikediyoruz ve geçmiş olsun deriz.

Bir Tesettür Risalesiyle yüz adamı yüz gün tevkif edenve onun gibi yüzer risalelerle birtek adamı, bir gün tevkif

Page 285: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

edemeyen bir mahkemeye hükmedip galebe çalan, sizlerinharika sadakatiniz ve fevkalâde ihlâsınız ve sarsılmazmetanetiniz ve kuvvetli tesanüdünüz olduğunu bizdekat’iyet kesb etti, şüphemiz kalmadı. Cenâb-ı Hak sizdenebeden razı olsun. Âmin.

Page 286: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

102

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Evvelâ: Seksen küsur sene bir ömr-ü mânevîyi sizlerekazandıracak olan şuhur-u selâse-i mübarekeyi ve bilhassabu geceki leyle-i Regaibi tebrik ediyoruz. Sizin beraatinizve mânen galebeniz zâlimleri şaşırttı. Cepheyi buradadeğiştirdiler. Düşmanâne taarruzdan vazgeçip, dostânehulûl edip, has talebeleri Risale-i Nur’un hizmetinden geribırakmak için memuriyet gibi bir meşgale buluyorlar, veyaterfian işi çok diğer bir memuriyete veya diğer birmeşgaleyi buluyorlar. Burada, o neviden çok vakıalar var.Bu taarruz, bir cihette daha zararlı görünüyor.

Saniyen: Burada, Lise mektebine tesirli bir nur girdi. Oda Otuz İkinci Söz’ün Birinci Mevkıfı, Otuzuncu Lem’a’nınism-i Adl ve Hakem Nükteleri, Tabiat Lem’ası hâtimesinekadar, Âyetü’l-Kübrâ’nın, “Evet, bu dünya memleketine vemisafirhanesine giren herbir misafir...” diye başlayanBirinci Makamın başından ilham, vahiy mertebeleri hariçkalıp, tâ On Sekizinci Mertebe olan kâinatın hudushakikatı, tâ imkâna kadar, yeni hurufla, bir ihtar-ımânevîyle izin verdik. Daktilo (el makinası) ile kendilerineyazdılar. Siz de bu dört parçayı birden cilt yapıp yeni

Page 287: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

hurufla ehl-i inkâra on ikilik top güllesi gibi atabilirsiniz.

Ben, bu sene çok zaif ve ihtiyar ve âciz bir haldebulunduğumdan, genç kardeşlerimden mânevîmuavenetlerini bu mübarek şuhur-u selâsede ricaediyorum. Herbirisine birer birer selâm ve dâreyndeselâmetlerine dua ediyoruz.

Said Nursî

Page 288: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

103

Bu mektup gayet ehemmiyetlidir.

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bugünlerde, Kur’ân-ı Hakîmin nazarında, imandan sonraen ziyade esas tutulan takvâ ve amel-i salih esaslarınıdüşündüm. Takvâ, menhiyattan ve günahlardan içtinabetmek; ve amel-i salih, emir dairesinde hareket ve hayratkazanmaktır. Her zaman def-i şer, celb-i nef ’a râciholmakla beraber, bu tahribat ve sefahet ve câzibedarhevesat zamanında bu takvâ olan def-i mefasid ve terk-ikebair üssü’l-esas olup büyük bir rüçhaniyet kesb etmiş.Bu zamanda tahribat ve menfî cereyan dehşetlendiği için,takvâ bu tahribata karşı en büyük esastır. Farzlarını yapan,kebireleri işlemeyen, kurtulur. Böyle kebair-i azîme içindeamel-i salihin ihlâsla muvaffakiyeti pek azdır.

Hem, az bir amel-i salih, bu ağır şerait içinde çokhükmündedir.

Hem, takva içinde bir nevi amel-i salih var. Çünkü, birharamın terki vaciptir. Bir vacibi işlemek, çok sünnetleremukabil sevabı var. Takvâ, böyle zamanlarda, binlergünahın tehâcümünde bir tek içtinab, az bir amelle, yüzer

Page 289: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

günah terkinde, yüzer vacip işlenmiş oluyor. Buehemmiyetli nokta, niyetle, takvâ namıyla ve günahtankaçınmak kastıyla menfî ibadetten gelen ehemmiyetlia’mâl-i salihadır.

Risale-i Nur şakirtlerinin, bu zamanda en mühimvazifeleri, tahribata ve günahlara karşı takvâyı esas tutupdavranmak gerektir. Madem her dakikada, şimdikitarz-ıhayat-ı içtiamiyede yüz günah insana karşı geliyor;elbette takvayla ve niyet-i içtinabla yüzer amel-i sâlihişlenmiş hükmündedir. Malûmdur ki, bir adamın bir gündeharap ettiği bir sarayı, yirmi adam, yirmi günde yapamazve bir adamın tahribatına karşı yirmi adam çalışmak lâzımgelirken; şimdi, binler tahribatçıya mukabil, Risale-i Nurgibi bir tamircinin bu derece mukavemeti ve tesiratı pekharikadır. Eğer bu iki mütekabil kuvvetler bir seviyedeolsaydı, onun tamirinde mu’cizevâri muvaffakiyet vefütuhat görülecekti.

Ezcümle: Hayat-ı içtimaiyeyi idâre eden en mühim esasolan hürmet ve merhamet gayet sarsılmış. Bazı yerlerde,gayet elîm ve biçare ihtiyarlar, peder ve valideler hakkındadehşetli neticeler veriyor.

Cenâb-ı Hakka şükür ki, Risale-i Nur, bu müthiştahribata karşı girdiği yerlerde mukavemet ediyor, tamirediyor. Sedd-i Zülkarneynin tahribiyle Ye’cüc veMe’cüclerin dünyayı fesada vermesi gibi, şeriat-ıMuhammediye (a.s.m.) olan sedd-i Kur’ânî’nin tezelzülüyleve Ye’cüc ve Me’cücden daha müthiş olarak ahlâkta ve

Page 290: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

hayatta zulmetli bir anarşilik ve zulümlü bir dinsizlikfesada ve ifsada başlıyor.

Risale-i Nur’un şakirtleri, böyle bir hâdisede mânevîmücahedeleri, inşaallah zaman-ı Sahâbedeki gibi, azamelle, pek büyük sevap ve a’mâl-i sâlihaya medar olur.

Aziz kardeşlerim, işte böyle bir zamanda, bu dehşetlihâdisâta karşı, ihlâs kuvvetinden sonra bizim en büyükkuvvetimiz, iştirâk-i a’mâl-i uhrevî düsturuyla birbirimizekalemlerle, herbirinin a’mâl-i saliha defterine hasenatyazdırdıkları gibi; lisanlarıyla, herbirinin takvâ kalesine vesiperine kuvvet ve imdat göndermektir. Ve bilhassa fırtınalıtehacüme hedef olan bu fakir ve âciz kardeşinize, bumübarek şuhur-u selâsede ve eyyâm-ı meşhurede yardımakoşmak, sizin gibi kahraman ve vefadar ve şefkatkârlarınşe’nidir. Bütün ruhumla bu imdad-ı manevîyi sizden ricaediyorum. Ve ben dahi, iman ve sadakat şartıyla, Risale-iNur talebelerini bütün dualarıma ve manevî kazançlarıma,yirmi dört saatte, iştirak-i a’mâl-i uhreviye düsturuyla,bazan yüz defadan ziyade “Risale-i Nur talebeleri”ünvanıyla hissedar ediyorum.

Said Nursî

Page 291: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

104

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Dün, Emin, bu havaliye gelen bir kolordumünasebetiyle, istemediğim ve Rusun harbe devamınıbilmediğim halde, Rusya’nın Kafkasla ittisali kesilmesinisöyledi. Ben, onun sözünü kesip susturduğum halde,kalbim ehemmiyetle bir alâka gösterdi.

Sonra, bugün namazda ve tesbihatında iken, mânevîtarzda denildi ki:

Küre-i arzda çarpışan, mücadele eden cereyanlardanherhalde birisi İslâmiyete ve Kur’ân’a ve Risale-i Nur’a vemesleğimize taraftar olacak; bu noktadan ona karşıbakmak gerektir. Bakmamak içinbir iki mektupda yazdığımsebepler çendan kalbe, akla kâfidir; fakat meraklı vehevesli olan nefse kâfi gelmiyor diye kalbime geldi. Aynentesbihatta ihtar edildi ki:

Ehemmiyetli sebebi ise: Bakmakta bir tarafa tarafgirlikhissi uyanır; tarafgir nazarı, taraftar olduğu taraf cereyanınkusurunu görmez, zulmüne rıza gösterir, belki alkışlar.Halbuki küfre rıza, küfür olduğu gibi, zulme razı olmakdahi zulümdür.

Page 292: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Elbette zemin yüzünde bu dehşetli düelloda semavatıağlatacak zulümler ve tahribat oluyor. Çok mâsum vemazlumların hukukları kayboluyor, mahvoluyor. Mimsiz,gaddar medeniyetin zâlimâne düsturu olan, “Cemaat içinfert feda edilir; milletin selâmeti için cüz’î hukuklarabakılmaz” diye, öyle dehşetli bir zulüm meydanı açmış ki,kurûn-u ûlâ vahşetlerinde de emsali vuku bulmamış.Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın adalet-i hakikiyesi, bir ferdinhakkını cemaate feda etmez; “Hak haktır; küçüğe, büyüğe,aza, çoğa bakılmaz” diye kanun-u semavî ve hakikî adaletnoktasında Risale-i Nur şakirtleri gibi hakikat-iKur’âniyeyle meşgul adamlar, zaruret olmadan, lüzumsuz,yalnız hevesli bir merak için, netice itibarıyla fâidesibulunan ve netice daha gelmeden evvel lüzumsuz bakmakve zâlimâne tahribatlarını alkışlamak suretiyle İslâmiyet veKur’ân lehine hizmet edeceği o cereyanın harekâtını fikrentakip etmekle meşgul olmak münasip olmadığı için, nefisde, akıl ve kalbe tâbi olup merakını bırakmış diye anladım.

İkinci mesele: Risale-i Nur’un Isparta’da kat’i galebesi,zındıkları şaşırttı. Fakat bazı mütemerrid ve muannid veölen herifin ruh-u habîsi hükmünde bazı zındıklar, omağlûbiyete karşı gelmek fikriyle, baştan aşağı kadarKur’ân ve Peygamber (a.s.m.) aleyhinde, fakat perdealtında, aynen münazara-i şeytaniye bahsinde, hizbü’ş-şeytanın Peygamber (a.s.m.) ve Kur’ân hakkındamesleklerince söyledikleri tâbirâtı başka bir tarzda o zındıkherif istimal etmiş. Onun gibi Yahudi, mütemerrid vedinsiz feylesoflarından ve Avrupanın zındıklarının eskiden

Page 293: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

beri Kur’ân ve Peygamber’in (a.s.m.) hâlâtından medâr-ıtenkit buldukları noktaları, bu İslâm ismi altındaki zındık,kurnazcasına, safdil Müslümanlara ve Risale-i Nur’ugörmeyenlere dinlettirmek ve göstermekiçin öyle birtarzda gitmiş ve küfrünü gizlemeye çalışmış ki, şeytanette,şeytandan ileri gitmiş; beni çok müteessir etti.

Kardeşimiz Sabri’nin mektubunda, muannidmülhidlerin, Risale-i Nur’un cereyanına karşı kurduklarıçürük ve vâhi hud’aları, “örümcek ağı ve yuvası gibikuvvetsiz; ve o şeytanet perdeleri, kıymetsiz vemukavemetsizdir. Risale-i Nur’a karşı yırtılır ve yırtılacak”dediği gibi, bu zındık ve muannid ve mütemerrid ve ölenherifin ruh-u habîsi olan zındığın yazdığı ve zâhirenMüslümanlara Türkçülük lehinde, fakat hakikatteKur’âniye ve Peygamber’in (a.s.m.) azamet ve haşmet-imâneviyelerini kırmak ve hiçe indirmek ve âdileştirmekniyetiyle yazılan bu matbu eserde, Mu’cizat-ı Kur’ân veMu’cizat-ı Ahmediyeye (a.s.m.) karşı, örümcek ağı daolamaz, parçalanır. Fakat binler teessüf ki, Risale-i Nur’ugörmeyenlere kat’î zarar verdiği gibi, Risale-i Nur’ugörenler de merak edip, “Acaba ne var?” demekle, sâfikalblerini bulandırır. Lâakal, vesvese ve evham verir.

Risale-i Nur’un kahraman şakirtleri böyle şeylere karşımüteyakkız davranmak ve faaliyetlerini ziyadeleştirmeklâzım geliyor. Fena şeyle zihnen meşgul olmak da fenaolduğu için kısa kesiyorum. Sakın ona ehemmiyetvermekle halkları meraklandırıp baktırılmasın. Belkiehemmiyetsiz, dinsizcesine, yalnız esmâ-i mübareke ve

Page 294: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

âyât-ı mübarekenin bazı meâli içinden hariç kalmakitibarıyla, ehemmiyetsiz bir paçavradır bilinsin. Bu herifinne derece haddinden tecavüz ettiğini bu temsildenanlayınız: Meselâ, çok uzak bir mecliste, mütehassıs vemüdakkik âlimlerin okudukları ve tetkik ettikleri bir kitabave ders aldıkları bir zâta, pek uzak bir mesafede bakmakisteyen ve görmeyen bir ebleh, o âlimlerin aksine hükümverip onları tenkit eden, divanece hezeyan eder.

Cenâb-ı Hak, ehl-i imanı ve Risale-i Nur şakirtleriniböylelerin şerrinden muhafaza eylesin. Âmin.

Said Nursî

Page 295: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

105

Aziz kardeşlerim,

Sizin fevkalâde sebat ve ihlâsınızın galebesi ve omusibeti def ’inden sonra, ehl-i dünya cepheyi değiştirdi.Zındıkanın desiseleriyle, bu havalide bizlere karşı perdealtında maddî ve manevî tahşidatı başlamış; gayet dikkatleve şeytancasına şakirtlerin hakikî kuvvetleri olan tesanüdübozmaya çalışıyorlar. Sizlere risaleleri iade ettikleri halde,kurnazcasına dolaplar çevriliyor. Biz, sizin birşubenizhükmünde olduğumuz halde, bizi asıl ve merkez telâkkiettiklerinden, daha ziyade desiseleri bize karşı istimalediyorlar. Hâfız-ı Hakikî Cenâb-ı Haktır. İnşaallah hiçbirzarar edemeyecekler. Fakat bu şuhur-u mübârekenineyyam ve leyâli-i mübarekesinde hâlis dualarınızla bizeyardım ediniz. Birşey yok; fakat mümkün oldukça ihtiyatlıve dikkatli olunuz. Hazret-i Ali Radıyallahü Anh ve Gavs-ıGeylânî Kuddise Sirruhu gibi kahramanların mânevî

teminatı 1قل� و�ال� تخف� ve تخش� �2و�ال

hitapları, bize her

vakit cesaret ve kuvve-i mânevî veriyor.

Kâtip Osman’ın mektubunda, kahraman Rüştü’nünbahadır biraderi Burhan’ın, risalelerin kurtulmasına çok

Page 296: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

hizmet ettiğini yazıyor. Zaten o cesur kardeşimizin eskidende bu çeşit hizmetleri vardı. Hem ona, hem Risale-i Nur’unkurtulmasına çalışanlara ve medhali bulunanlara, hattâmahkeme reisine ve insaflı âzâlarına hem dua, hemteşekkür ediyoruz. Münasip görülse, mahkeme reisinehususî teşekkürümüzü beyan edersiniz.

1. De: “Korkma!”2. Korkma!

• • •

Page 297: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

106

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�كJاته� بع�دد ع�اش.ر�ات3د�قائ.ق^ ه�ذه. الشه�ور الثال+ثة.

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Bu üç ayların dakikalarının âşireleri sayısınca Allah’ın rahmeti ve bereketiüzerinize olsun.

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Evvelâ: Sizin geçmiş leyle-i Mirac ve gelecek leyle-iBeratınızı tebrik ediyoruz ve makbul dualarınızı ricaediyoruz.

Saniyen: Yirmi Beşinci Söz olan Mu’cizat-ı Kur’âniyeninnısf-ı âhiri, acelelik belâsıyla gayet mücmel kalmasınabedel, size evvelce yazdığım gibi, bazı lâhikaları onunâhirinde ilhak etmiştik. Şimdi en mühim bir parça, yirmisene evvel tab edilen Lemeat’ta gördük. Onun da Mu’cizat-ıKur’âniye zeyilleri içine derci pek münasip görüldü.

Page 298: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Kahraman Tâhirî’nin bana getirdiği bir nüsha Lemeat’ı çokkıymettar gördüm. Eğer bir nüsha daha o havalide varsa,siz de o parçayı nüshalarınızın âhirine yazarsınız. ZatenLemeat, kendisi de harikadır. Ramazan-ı Şerifte, yirmi günzarfında, nesir bir surette, tekellüfsüz, birden yazılmış.Sonra baktık, sehl-i mümteni gibi bir nesr-i manzum ve birnazm-ı mensur suretini almış. İçinde bu parça dahaharikadır. Lemeat’ta o parçanın serlevhası: “İcazla beyan,i’câz-ı Kur’ân.”

Bir zaman rüyada gördüm ki: Ağrı Dağıaltındayım.Birden dağ patladı, dağ gibi taşları âleme dağıttı, sarstıcihanı.

Bundan, tâ, “Tarz-ı nazar ikidir. Biri zulmettar, diğeriziyadar” serlevhasına kadar.

Eğer Lemeat sizin elinize geçmemişse, o parçayıburadan size göndereceğiz.

Salisen: Hem lâtif, hem güzel, zarif bir hâdiseyisöyleyeceğim. Bu memlekette Risale-i Nur’a, erkeklerdenziyade fedakârâne yapışan ihtiyar hanımlar ve ihtiyarehükmünde mâsume genç hanımlar, eski zaman sırmalı veyaldızlı gelinlik cihazatının içinde kıymettar parçalarıRisale-i Nur’un eczalarının ciltleri üstüne çekip, bütünrisaleler altın yaldızıyla ciltlenmiş gibi bir tarza girdi.Risale-i Nur’un mânen güzelliğine ve Hüsrev ve Tâhirî veAlilerin ve Hasan Âtıf ve Âsım gibi kardeşlerimizin yaldızlıyazılarının cemaline, cildi üstünde de şirin bir güzellikdaha ilâve ettiler. Hâfız Ali’nin mektubunda yazdığı

Page 299: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Ümmühan ve Şâhide değerinde, burada Risale-i Nur’abütün kuvvetiyle çalışan çok hemşirelerimiz, var. Mesela:Âsiye, Sâniye, Ulviye, Lütfiye, Aliye gibi Risale-i Nur’unşakirtleri, oradaki hemşirelerine ve kardeşlerine selâm vedua ediyorlar.

Page 300: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

107

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�كJاته� بع�دد ع�اش.ر�ات3د�قائ.ق^ شه�ر شع�ب�ان و�ر�م�ض�ان

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Şâban ve Ramazan aylarının dakikalarının âşireleri adedince Allah’ın selâmı,rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Aziz, sıddık, mübarek, metin kardeşlerim,

Sizin leyle-i Beratınızı ve gelen leyâli-i Ramazan-ıMübarekenizi tebrik ederiz. Cenâb-ı Hakka yüz binlerşükür olsun ki, Risale-i Nur kendi kendine tevessü ediyor.Her tarafta fütuhatı var. Ehl-i dalâletin hileleri onudurdurmuyor; bilâkis çok dinsizler teslim-i silâh ediyorlar.Hâfız Ali’nin dediği gibi, korkuları pek ziyadedir. Şimdi,dinsizlik taassubuyla değil, korku cihetiyle ilişiyorlar. Okorku, Risale-i Nur lehine dönecek inşaallah.

Nur fabrikasının sahibi, bu defaki mektubundaki harika

Page 301: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

ve yüksek duası, onun fevkalâde ihlâs ve sadakatinin birtereşşuhatı nazarıyla baktığımızdan, bin derece haddimdenziyade hüsn-ü zannını Risale-i Nur hesabına kabul edip,duasına âmin deriz. O Nur fabrikasının mektubu HasanÂtıf ’ın mektubuyla leyle-i Berat akşamında elimize geçti.O gecemize, bereketli ve mübarek bir tebrik nev’indetelâkki eyledik…

Page 302: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

108

Aziz kardeşlerim,

Bu mübarek Ramazan’da dahi, geçen Ramazan gibi, buâciz ve zaif kardeşinize, mânevî ve uhrevî sa’y veçalışmanızdan zekât miktarınca vermenizi ve onunhesabına bir miktar çalışmanızı ve ziyade hüsn-üzannınızla ona tahmil ettiğiniz ağır yüke o cihetteyardımınızı pek çok rica ederim.

Derd-i maişet sersemliğiyle, ekser halk âhiret işlerineikinci derecede bakmalarından, ehl-i dalâlet istifade ediponları avlıyorlar. Risale-i Nur şakirtleri kanaat ve iktisatdüsturlarıyla bu manevî hastalığa da mukabele ederlerinşaallah.

Umum kardeşlerimize ve hemşirelerimize birer birerselâm ve dua ederiz.

Said Nursî

Page 303: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

109

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

كJاته� 3الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Sizin mübarek Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ediyoruz.Cenab-ı Erhamürrâhimîn bu Ramazan-ı Mübarekeninhürmetine, Rahmeten lil-Âlemîn olan Resul-i EkremAleyhassülâtü Vesselâmın ümmetine rahmetiyle imdateylesin. Âmin. Âsâr-ı gadab-ı İlâhî olan âfât vedalâletlerden muhafaza eylesin. Âmin. Ve Risale-i Nurşakirtlerini neşr-i envâr-ı Kur’âniyede muvaffak eylesin.Âmin.

Hizbü’l-Âzam-ı Kur’ânînin gelmesini iştiyaklabekliyoruz.

Saniyen: Hâfız Ali’nin mektubunda, kahraman Süleyman

Page 304: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Rüştü’nün gelmesini tebşir ediyoruz. Biz de ona, “Binlersafalarla geldin” deyip ve üç cihetle onu ve mâsumlarınıtebrik ediyoruz. Ve Hasan Âtıf ’ın, Demirci Mehmet namınıverdiği bedevî kardeşimize yazdığı uzun mektubu buradakikardeşlerimize ihlâs noktasında ehemmiyetli tesiri var.İhlâs Risalesinin sırrını ve düsturlarını yerleştirmeyeçalışması, bizi çok mesrur eyledi. Cenâb-ı Hak, onun gibihâlis kardeşleri çoğaltsın. Ve Âtıf ’ın o mektubundamedrese-i Nuriyedeki kahramanlardan kıymettar bir ikiyüksek ihtiyarın Risale-i Nur’a parlak irtibatları bizi süruryaşıyla ağlattırdı.

Bu defa, evvelce size gönderilen gençler ikaznâmesininbir tetimmesi olarak bu havalideki tehlikeli vaziyettebulunan gençlere bir ihtarname namında bir fıkragönderiyoruz; tâ ki Risale-i Nur’un genç şakirtleriningittikleri istikamet ve iffet ve ittiba-ı sünnet-i seniye,gençlik noktasında ne kadar kıymettar bulunduğunu vehakikî ve zevkli gençlik ise o tarzdaki bahtiyarlarıngençlikleri olduğunu bir kat daha ispat edip, hakikî gençTürkler kimler olduğunu göstersin.

Umum kardeşlerimize ve hemşirelerimize selâm ve duaederiz. Ve mübarek dualarını bu mübarek Ramazan-ıŞerifte ve bire bin kazancı kazandıran eyyam ve leyâli-imübarekede rica ediyoruz.

1الب�اق.8 ه�و� الب�اق.8

Kardeşiniz

Page 305: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Said Nursî

1. Bâkî olan sadece Odur.

Page 306: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

110

(Bu defadan evvelce size gönderilen gençler ikaznamesinin birtetimmesi)

Birkaç biçare gençlere verilen bir tenbih,

bir ders, bir ihtarnâmedir

Birgün yanıma parlak birkaç genç geldiler. Hayat vegençlik ve hevesat cihetinden gelen tehlikelerdensakınmak için tesirli bir ihtar almak istediler Ben de,eskiden Risale-i Nur’dan medet isteyen gençlere dediğimgibi, onlara dedim ki:

Sizdeki gençlik kat’iyen gidecek. Eğer siz daire-imeşruada kalmazsanız, o gençlik zayi olup, başınıza hemdünyada, hem kabirde, hem âhirette, kendi lezzetinden çokziyade belâlar ve elemler getirecek. Eğer terbiye-i İslâmiyeile o gençlik nimetine karşı bir şükür olarak iffet venamusluluk ve taatte sarf etseniz, o gençlik mânen bâkikalacak ve ebedî bir gençlik kazanmasına sebep olacak.

Hayat ise, eğer iman olmazsa veyahut isyan ile o imantesir etmezse, hayat, zahirî ve kısacık bir zevk ve lezzetleberaber, binler derece o zevk ve lezzetten ziyade elemler,

Page 307: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

hüzünler, kederler verir. Çünkü, insanda akıl ve fikir olduğuiçin, hayvanın aksine olarak, hazır zamanla beraber geçmişve gelecek zamanlarla da fıtraten alâkadardır. Ozamanlardan dahi hem elem, hem lezzet alabilir. Hayvanise, fikri olmadığı için, hazır lezzetini,geçmişten gelenhüzünler ve gelecekten gelen korkular, endişelerbozmuyor.İnsan ise, eğer dalâlet ve gaflete düşmüşse, hazır lezzetine,geçmişten gelen hüzünler ve gelecekten gelen endişeler, ocüz’î lezzeti cidden acılaştırıyor, bozuyor. Hususan gayr-ımeşru ise, bütün bütün zehirli bir bal hükmündedir.

Demek hayvandan yüz derece lezzet-i hayat noktasındaaşağı düşer. Belki ehl-i dalâletin ve gafletin hayatı, belkivücudu, belki kâinatı, bulunduğu gündür. Bütün geçmişzaman ve kâinatlar, onun dalâleti noktasında mâdumdur,ölmüştür; akıl alâkadarlığıyla ona zulümâtlar, karanlıklarveriyor. Gelecek zamanlar ise, itikadsızlığı cihetiyle yinemâdumdur. Ve ademle hasıl olan ebedî firaklar,mütemadiyen onun fikir yoluyla hayatına zulmetler veriyor.Eğer iman hayata hayat olsa, o vakit hem geçmiş, hemgelecek zamanlar imanın nuruyla ışıklanır ve vücut bulur;zaman-ı hazır gibi, ruh ve kalbine iman noktasında ulvî vemânevî ezvâkı ve envâr-ı vücudiyeyi veriyor. Bu hakikatin,İhtiyar Risalesinde, Yedinci Ricada izahı var; onabakmalısınız.

İşte hayat böyledir. Hayatın lezzetini, zevkini isterseniz,hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve ferâizlezinetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafazaediniz. Hergün ve her yerde ve her vakit vefiyatların

Page 308: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

gösterdikleri dehşetli hakikat-i mevt ise, size—başkagençlere söylediğim gibi—bir temsil ile beyan ediyorum.

Meselâ, burada, gözünüz önünde bir darağacı dikilmiş.Onun yanında bir piyango—fakat pek büyük bir ikramiyebiletleri veren—dairesi var. Biz, buradaki on kişi,alâküllihal, ister istemez, hiç başka çare yok, oraya davetedileceğiz, biziçağıracaklar. Ve çağırma zamanı gizliolmasından, her dakika ya “Gel,idam ilâmını al, darağacınaçık” veyahut “Gel, milyonlarla altını kazandıran birikramiye biletisana çıkmış. Gel, al” demelerini beklerken,birden kapıya iki adam geldi. Biri yarı çıplak, güzel vealdatıcı bir kadın, elinde zahiren gayet tatlı, fakat zehirli birhelva getirip yedirmek istiyor. Diğer biri de, aldatmaz vealdanmaz ciddî bir adam, o kadının arkasından girdi. Dediki: “Size bir tılsım, birders getirdim. Bunu okursanız, ohelvayı yemezseniz, siz o darağacından kurtulursunuz. Butılsımla o emsalsiz ikramiye biletini alırsınız. İşte, bakınız,bu darağacını da, zaten gözünüzle görüyorsunuz ki, balyiyenler oraya gidiyor veoraya girinceye kadar da ohelvanın zehirinden dehşetli karın sancısıçekiyorlar. Ve obüyük ikramiye biletini alanlar çendan görünmüyorlar vezahiren onlar da o darağacına çıkıyorlar. Fakat onlarasılmadıklarını, belki oradan kolayca ikramiye dairesinegirmek için basamak yaptıklarını, milyonlar, milyarlarşahitler var,haber veriyorlar. İşte, pencerelerden bakınız.En büyük memurlar ve buişle alâkadar büyük zatlaryüksek sesle ilân ediyorlar, haber veriyorlar ki, odarağacına gidenleri aynelyakîn gözünüzle gördüğünüz

Page 309: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

gibi, bu ikramiye biletini tılsımcılar aldıklarını hiç şek veşüphe getirmez, götürür gibi, gündüz gibi kat’î biliniz” dedi.

İşte, bu temsil gibi, zehirli bir bal hükmünde olan gayr-ımeşru dairedeki gençliğin sefahetkârâne zevkleri, hazine-iebediyenin ve saadet-i sermediyenin bileti ve vesikası olanimanı kaybettiği için, darağacı hükmünde olan ölüm veebedî zulümat kapısı olan kabrin musibetine, aynenzahiren göründüğü gibi düşer. Ve ecel gizli olduğu için,genç ihtiyar farketmeyerek, her vakit ecel cellâdı başınıkesmek için gelebilir.

Eğer o zehirli bal hükmünde olan hevesat-ı gayr-ımeşruayı terk edip, tılsım-ı Kur’ânî olan iman ve ferâizielde etmekle o fevkalâde mukadderat-ı beşerpiyangosundan çıkan saadet-i ebediye hazinesi biletinialacağına, yüz yirmi dört bin enbiya1 aleyhimüsselâm ileberaber had ve hesaba gelmeyen ehl-i velâyet ve ehl-ihakikat ve ehl-i tahkik müttefikan haber veriyorlar veâsârını gösteriyorlar.

1. Yüz yirmi dört bin nebî, üç yüz on beş (veya üç yüz on üç) resûl olduğunadair bk. Müsned 5:265; İbni Hibbân, es-Sahîh2:77; et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr8:217; el-Hâkim, el-Müstedrek 2:652.

Elhasıl: Gençlik gidecek. Sefahette gitmişse, hemdünyada, hem âhirette binler belâ ve elemler neticeverdiğini ve öyle gençler ekseriyetle suiistimal ile, israfatile gelen evhamlı hastalıkla hastahanelere veyataşkınlıklarıyla hapishanelere veya sefalethanelere veyamânevî elemlerden gelen sıkıntılarla meyhanelere

Page 310: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

düşeceklerini anlamak isterseniz, hastahanelerden vehapishanelerden ve kabristanlardan sorunuz. Elbettehastahanelerin ekseriyetle lisan-ı hâlinden, gençliksaikasıyla israfat ve suiistimalden gelen hastalıktaneninler,eyvahlar cevabını işittiğiniz gibi, hapishanelerden dahi,ekseriyetle gençlik saikasıyla gayr-ı meşru dairedekiharekâtın tokatlarını yiyen bedbaht gençlerin teessüfleriniişiteceksiniz. Ve kabristanda ve mütemadiyen orayagirenler için kapıları açılıp kapanan o âlem-i berzahta, ehl-ikeşfü’l-kuburun müşahedesiyle ve bütün ehl-i hakikatintasdikiyle ve şehadetleriyle, ekser azaplar, gençliksuiistimalâtının neticesi olduğunu bileceksiniz.

Hem nev-i insanın ekseriyetini teşkil eden ihtiyarlardanve hastalardan sorunuz. Elbette, ekseriyet-i mutlaka ileesefler, hasretlerle “Eyvah, gençliğimizi bâd-ı heva, belkizararlı zayi ettik. Sakın bizim gibi yapmayınız” diyecekler.Çünkü beş on senelik gençliğin gayr-ı meşru zevki için,dünyada çok seneler gam ve keder ve berzahta azap vezarar ve âhirette Cehennem ve sakar1 belâsını çeken adam,

en acınacak bir halde olduğu halde, 2الر�اض.8 بالض�ر�ر ال�

له� ,sırrıylaي�نظر� hiç acınmaya müstehak olamaz. Çünkü

zarara rızasıyla girene merhamet edilmez ve lâyık değildir.Cenâb-ı Hak bizi ve sizi bu zamanın cazibedar fitnesindenkurtarsın ve muhafaza eylesin. Âmin.

1. bk. Kamer Sûresi, 54:48; Müddessir Sûresi, 74:26, 27, 42.2. Şer’î bir kaidedir. “Zarara kendi rızasıyla girene merhamet edilmez.”

Page 311: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

111

Aziz, sıddık Risale-i Nur şakirtleri kardeşlerim,

Risale-i Nur şakirtlerinin zaif kısımlarına zarar veren,hatıra gelmeyen, ihtiyar bir zât tarafından bir itirazmünasebetiyle ve o gibi itirazların esasını kesecek birhakikati beyan etmeye mecbur oldum. Evvelce birisinedediğim gibi bunu tekrar ediyorum.

Hem mucib-i taaccüp, hem medar-ı teessüftür ki, ehl-ihakikat, ittifaktaki fevkalâde kuvveti zayi ettikleri ve ziya’ile mağlûp oldukları halde, ehl-i nifak ve dalâlet,meşrebine zıt olduğu halde ittifaktaki ehemmiyetli kuvvetielde etmek için ittifak ediyorlar. Yüzde on iken, doksanehl-i hakikati mağlûp ediyorlar. Ve en ziyade medar-ıtaaccüp ve medâr-ı hayret şudur ki:

En ziyade muavenet ve teşvik beklediğimiz ve onlar da,o yardıma İslâmiyetçe ve meslekçe ve vazifeten mükellefoldukları bize yardımı yapmayıp, bilâkis, yanlış anlamasınabinaen, Risale-i Nur’un hizmetine fütur verecek mevki-iiçtimaiyelerinin ehemmiyetine istinaden itiraz etmişler. Birhakikate dair beyanata itiraz etmişler.

Ben bilmiyorum, hangi meseledir, hangi âyete dairdir.

Page 312: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Olsa olsa, gayet mahrem kısmından olan Birinci Şuanamında, İşârât-ı Kur’âniyeden bir meseleye dair olacaktır.

Bu âciz kardeşiniz, hem o eski dost zâta, hem ehl-idikkate ve sizlere beyan ediyorum ki: Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın feyziyle, Yeni Said, hakaik-i imaniyeye dair oderece mantıkça ve hakikatçe burhanlar zikrediyor ki, değilMüslüman uleması, belki en muannid Avrupa feylesoflarınıda teslime mecbur ediyor ve etmektedir.

Amma, Risale-i Nur’un kıymet ve ehemmiyetine işarî veremzî bir tarzda, Hazret-i Ali (r.a.) ve Gavs-ı Âzamın (k.s.)ihbârâtı nev’inden, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın dahi buzamanda bir mu’cize-i mânevîsi olan Risale-i Nur’a nazar-ıdikkati celb etmesine mânâ-yı işârî tabakasından rumuz veimaları, i’câzının şe’nindendir ve o lisan-ı gaybın, belâgat-ımu’cizekârânesinin muktezasıdır.

Evet, Eskişehir Hapishanesinde, dehşetli bir zamandave kudsî bir tesellîye pek çok muhtaç olduğumuzhengâmda, mânevî bir ihtarla, “Risale-i Nur’unmakbuliyetine dâir eski evliyalardan şahit getiriyorsun.

Halbuki 1sırrıylaو�ال� ر�طب و�ال� ي�ابس ا4ال3 ف.8 ك.تاب م�بين�

en ziyade bu meselede söz sahibi Kur’ândır. Acaba,Risale-i Nur’u, Kur’ân kabul eder mi? Ona ne nazarlabakıyor?” denildi. O acip sual karşısında bulundum.

1. “Yaş ve kuru ne varsa ap açık bir kitapta yazılmıştır.” En’âm Sûresi, 6:5.

Ben de Kur’ân’dan istimdat eyledim. Birden, otuz üç

Page 313: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

âyetin mânâ-yı sarîhinin teferruatı nev’indeki tabakattan,mânâ-yı işârî tabakasında ve o mânâ-yı işârî külliyetindedahil bir ferdi Risale-i Nur olduğunu ve duhulüne, medâr-ıimtiyazına bir kuvvetli karine bulunmasını, bir saatzarfında hissettim; ve bir kısmı, bir derece izah ve birkısmını mücmelen gördüm. Kanaatimde hiçbir şek veşüphe ve vehim ve vesvese kalmadı. Ben de, ehl-i imanınimanını, Risale-i Nur’la muhafaza niyetiyle o kat’îkanaatimi yazdım ve has kardeşlerime mahrem tutulmakşartıyla verdim. Ve o risalede, biz demiyoruz ki, “âyetinmânâ-yı sarîhi budur;” tâ hocalar “Fihi nazarun” desin.

Hem dememişiz ki, “Mânâ-yı işârînin külliyeti budur.”Belki diyoruz ki, mânâ-yı sarîhinin tahtında müteaddittabakalar var; bir tabakası da, mânâ-yı işârî ve remzîdir. Veo mânâ-yı işârî de, bir küllîdir; her asırda cüz’iyatları var.Risale-i Nur dahi bu asırda o mânâ-yı işârî tabakasınınkülliyetinden bir ferttir. Ve o ferdin kasten bir medar-ınazar olduğuna ve ehemmiyetli bir vazife göreceğine,eskiden beri ulema beyninde câri bir düstur-u cifrî veriyaziyle karineler, belki hüccetler gösterilmişken, Kur’ân’ınâyetine veya sarahatine değil incitmek, belki i’câz vebelâğatine hizmet ediyor. Bu nevi işârât-ı gaybiyeye itirazedilmez. Ehl-i hakikatın, nihayetsiz işârât-ı Kur’âniyedenhad ve hesaba gelmeyen istihracatlarını inkâr edemeyen,bunu da inkâr etmemeli ve edemez.

Amma, benim gibi ehemmiyetsiz bir adamın elindeböyle ehemmiyetli bir eserin zuhur etmesini istiğrab veistib’ad edip itiraz eden zât, eğer buğday tanesi kadar çam

Page 314: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

çekirdeğinden dağ gibi çam ağacını halk eylemek azametve kudret-i İlâhiyeye delil olduğunu düşünse, elbette bizimgibi acz-i mutlak ve fakr-ı mutlakta ve böyle ihtiyac-ı şeditzamanında böyle bir eserin zuhuru, “vüs’at-i rahmet-iİlâhiyeye delildir” demeye mecbur olur.

Ben, sizi ve muterizleri Risale-i Nur’un şeref vehaysiyetiyle temin ediyorum ki, bu işaretler ve evliyanınimalı haberleri, remizleri beni daima şükre ve hamde vekusurlarımdan istiğfara sevk etmiş. Hiçbir vakitte, hiçbirdakika, nefs-i emmareme medar-ı fahr ve gurur olacak birenaniyet ve benlik vermediğini, size bu yirmi senehayatımın göz önünde tereşşuhatıyla ispat ediyorum.

Evet, bu hakikatle berebar, insan kusurlardan,nisyandan, sehivden hâli değil. Benim bilmediğim çokkusurlarım var. Belki de fikrim karışmış, risalelerde hatalarda olmuş. Fakat, Kur’ân’ın hurufât-ı kudsiyesinin yerine,beşerin tercümesini ikame perdesi altında, noksanhuruflarla, yeni hat altında, tahrifkârâne, ehl-i dalâletintevilât-ı fâsideleri âyâtın sarâhatini incitmelerine bakmıyorgibi; biçare, mazlum bir adamın, kardeşlerinin imanınıkuvvetleştirmek için, bir nükte-i i’câziyeyi beyan ettiği için,hizmet-i imaniyesine fütur verecek derecede itiraz, elbettedeğil öyle zâtlar, belki zerre miktarı insafı bulunan itirazedemez.

Benim şahsım için mûcib-i hayrettir ki, o itiraz eden zât,benim silsile-i ilimde en mühim üstadım olan ŞeyhFehim’in (k.s.) bir tilmizi ve en ziyade merbut olduğum

Page 315: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

İmam-ı Rabbânî (r.a.)’ın bir talebesi olduğu halde,herkesten ziyade kusurlarıma, eski karışık hayatlarıma,taşkınlıklarıma bakmayarak bütün kuvvetiyle imdadımakoşmak lâzım iken, maatteessüf, ondan tereşşuh eden biritiraz, bazı zaif arkadaşlarımıza fütur ve ehl-i dalâlete birsenet hükmüne geçtiğini çok teessüfle işittik. O ihtiyarzâttan, çabuk bu su-i tefehhümü izale etmek için tamireçalışmasını, hem duasıyla, hem tesirli nasihatiyleyardımını bekleriz.

Bunu da ilâveten beyan ediyorum: Bu zamanda, gayetkuvvetli ve hakikatli milyonlar fedakârları bulunanmeşrepler, meslekler bu dehşetli dalâlet hücumuna karşızâhiren mağlûbiyete düştükleri halde, benim gibi yarımümmî ve kimsesiz, mütemadiyen tarassut altında, karakolkarşısında ve müthiş, müteaddit cihetlerle aleyhimdepropagandalar ve herkesi benden tenfir etmek vaziyetindebulunan bir adam, elbette dalâlete karşı galibanemukavemet eden ve milyonlar efradı bulunanmesleklerden daha ileri, daha kuvvetli dayanan Risale-iNur’a sahip değildir. O eser, onun hüneri olamaz ve onunlaiftihar edemez. Belki, doğrudan doğruya Kur’ân-ı Hakîminbu zamanda bir mu’cize-i maneviyesi, rahmet-i ilâhiyetarafından ihsan edilmiştir. O adam, binler arkadaşıylaberaber o hediye-i Kur’âniyeye el atmışlar. Her nasılsabirinci tercümanlık vazifesi ona düşmüş. Onun fikri ve ilmive zekâsının eseri olmadığına delil, Risale-i Nur’un öyleparçaları var ki, bazı altı saatte, bazı iki saatte, bazı birsaatte, bazı on dakikada yazılan risaleler var. Ben yeminle

Page 316: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

temin ediyorum ki, Eski Said’in kuvve-i hafızası beraberolmak şartıyla, o on dakikalık işi, on saatte fikrimleyapamıyorum. O bir saatlik risaleyi, iki gün istidadımla,zihnimle yapamıyorum. Ve o altı saatlik risale olanOtuzuncu Sözü, ne ben, ne de en müdakkik dindarfeylesoflar, altı günde o tahkikatı yapamaz. Ve hâkezâ...

Demek, biz müflis olduğumuz halde, gayet zengin birmücevherat dükkânının dellâlı ve birer hizmetçisi olmuşuz.Cenâb-ı Hak, fazl ve keremiyle, bu hizmette hâlisâne,muhlisâne bizi ve umum Risale-i Nur şakirtlerini daimmuvaffak eylesin. Âmin.

Said Nursî

Page 317: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Lemeât’tanFâtiha’nın âhirinde işaret olunan üç yolun beyanı1

1. “Bizi doğru yola ilet. Kendilerine nimet ve ihsanda bulunduğunpeygamberlerin ve onlara tâbi olan sâlih kullarının yoluna ilet-gazabınauğrayanlarınve sapıtmış olanların yoluna değil” Fâtiha Sûresi, 1:6-7.

Ey birader-i pür-emel! Hayalini ele al, benimle berabergel. İşte bir zemindeyiz. Etrafına bakarız; kimse de görmezbizi.

Çadır direkleri hükmünde yüksek dağlar üstünde,karanlıklı bir bulut tabakası atılmış. Hem o dahi kaplatmışzeminimizin yüzü,

Müncemid bir sakf olmuş. Fakat altı, yüzü açıkmış; oyüz güneş görürmüş. İşte bulut altındayız; sıkıyor zulmetbizi.

Sıkıntı da boğuyor; havasızlık öldürür. Şimdi bize üç yolvar, bir âlem-i ziyadar. Bir kere seyrettimdi bu zemin-imecâzî.

Evet bir kere buraya da gelmişim, üçünde ayrı ayrıgitmişim. Birinci yolubudur: Ekseri burdan gider. O dadevr-i âlemdir, seyahate çeker bizi.

Page 318: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

İşte biz de yoldayız, böyle yayan gideriz. Bak şusahrânın kum deryalarına, nasıl hiddet saçıyor, tehditediyor bizi.

Bak şu deryanın dağvâri emvâcına: O da bize kızıyor.İşte, elhamdü lillâh, öteki yüze çıktık. Görürüz güneş yüzü.

Fakat çektiğimiz zahmeti ancak da biz biliriz. Of, tekrarburaya döndük; şu zemin-i vahşetzar, bulut damı zulmettar.Bize lâzım, revnaktar eder kalbdeki gözü

Bir âlem-i ziyadar. Fevkalâde eğer bir cesaretin var;gireriz de beraber bu yolu pür-hatarkâr. İkinci yolumuzu,

Tabiat-ı arzı deleriz, o tarafa geçeriz. Ya fıtrî bir tüneldentitreyerekgideriz. Bir vakitte bu yolda seyrettim de geçtimbî-naz ve pür-niyazı.

Fakat o zaman tabiatın zemini eritecek, yırtacak birmadde var idi elimde. Üçüncü yolun o delil-i mu’cizi,

Kur’ân onu bana vermişti. Kardeşim, arkamı dabırakma, hiç de korkma. Bak, ha, şurada tünelvârimağaralar, tahtel’arz akıntılar beklerler ikimizi.

Bizi geçirecekler. Tabiatta şu müthiş cümudiyeleri deseni hiç korkutmasın. Zira bu abus çehresi altındamerhametli sahibinin tebessümlü yüzü.

Radyumvâri o madde-i Kur’ân’ı ışıkla sezmiştim. İşte,gözüne aydın! Ziyadar âleme çıktık. Bak şu zemin-ipür-nâzı.

Bu fezâ-yı lâtif, şirin. Yahu başını kaldır. Bak, semâvâta

Page 319: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

ser çekmiş, bulutları da yırtmış, aşağıda bırakmış, davetediyor bizi

Şu şecere-i tûbâ. Meğer o Kur’ân imiş. Dalları her tarafauzanmış. Tedellî eden bu dala biz de asılmalıyız; orayaalsın bizi.

O şecere-i semâvî bir timsali zeminde olmuş şer’-ienveri. Demek zahmet çekmeden o yol ile çıkardık buâlem-i ziyaya, sıkmadan zahmet bizi.

Madem yanlış etmişiz; eski yere döneriz, doğru yolubuluruz. Bak, üçüncü yolumuz, şu dağlar üstünde durmuşolan şehbâzi,

Hem de bütün cihana okuyor bir ezanı. Bak müezzin-iâzama: Muhammedü’l-Hâşimî (a.s.m.) davet eder insanıâlem-i nur-u envere. İlzam eder niyaz ile namazı.

Bulutları da yırtmış, bak bu hüdâ dağlarına. Semâvâtaser çekmiş, bak şeriat cibâline. Nasıl müzeyyen etmişzeminimizin yüzü gözü.

İşte çıkmalıyız buradan himmet tayyaresiyle. Ziya,nesim orada, nur-u cemâl orada. İşte buradadır Uhud-utevhid, o cebel-i azizi.

İşte şuradadır Cûdî-i İslâmiyet, o cebel-i selâmet. İşteCebelü’l-Kamer olan Kur’ân-ı ezher; zülâl-i Nil akıyor omuhteşem menbadan. İç o âb-ı lezizi.

1فتبار�ك الLMه� اح�س�ن� الخال.ق.ين�

Page 320: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

2و�اخ.ر� د�ع�ۈينا ان الح�م�د ل.LMه. ر�ب� الع�الم.ين�

Ey arkadaş! Şimdi hayali baştan çıkar, aklı kafaya geçir.Evvelki iki yolun mağdub ve dâllîn yolu; hatarları pekçoktur, kıştır daim güz, yazı.

Yüzde biri kurtulur: Eflâtun, Sokratgibi. Üçüncü yolsehildir, hem karîb, müstakimdir. Zayıf-kavî müsâvi; herkeso yoldan gider. En rahatı budur ki, şehid olmak ya gazi.

İşte neticeye gireriz. Evet, dehâ-yı fennî—evvelki ikiyoldur ona meslek ve mezhep. Fakat hüdâ-yı Kur’ânî—üçüncü yoldur onun sırat-ı müstakimi. İsal eder o bizi.

الله�م� اه�دنا الص�ر�اط الم�س�تق.يم� ص.ر�اط الذين� انع�م�ت�3ع�لي�هم� غي�ر الم�غض�وب ع�لي�هم� و�ال� الض�الين�، ام.ين�

1. “Yaratıcılık mertebelerinin en güzelinde bulunan Allah’ın şanı ne yücedir!”Mü’minûn Sûresi, 23:14.2. “Duamızın sonu, ‘Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun’dan ibarettir.”Yûnus Sûresi, 10:10.3. “Allahım! Bizi doğru yola ilet-kendilerine in’amda bulunduğun kimselerinyoluna.Yoksa gazabına uğrayanların yahut sapıtanların yoluna değil. Âmin.”

• • •

Hakikî bütün elem dalâlette, bütün lezzet imandadırHayal libasını giymiş muazzam bir hakikat

Ey yoldaş-ı hüşdar! Sırat-ı müstakimin o meslek-inuranî, mağdub ve dâllînin o tarik-i zulmanî, tam farklarınıgörmek eğer istersen, ey aziz,

Page 321: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Gel, vehmini ele al, hayal üstüne de bin. Şimdi seninlegideriz zulümat-ı ademe. O mezar-ı ekberi, o şehr-ipür-emvâtı bir ziyaret ederiz.

Bir Kadîr-i Ezelî, kendi dest-i kudretle bu zulümat-ıkıt’adan bizi tuttu çıkardı, bu vücuda bindirdi, gönderdi şudünyaya, şu şehr-i bî-lezâiz.

İşte şimdi biz geldik şu âlem-i vücuda, o sahrâ-yı hâile.Gözümüz de açıldı, şeş cihette biz baktık. Evvelistîtafkârâne önümüze bakarız.

Lâkin beliyyeler, elemler, önümüzde düşmanlar gibitehacüm eder. Ondan korktuk, çekindik. Sağa sola, anâsır-ıtabâyie bakarız, ondan medet bekleriz.

Lâkin biz görüyoruz ki, onların kalbleri kasiye,merhametsiz. Dişlerini bilerler, hiddetli de bakarlar. Ne nazdinler, ne niyaz.

Muztar adamlar gibi meyusâne nazarı yukarıyakaldırdık. Hem istimdatkârâne ecrâm-ı ulviyeye bakarız;pek dehşetli, tehditkâr da görürüz.

Güya birer gülle, bomba olmuşlar, yuvalardan çıkmışlar,hem etraf-ı fezada pek sür’atli geçerler. Her nasılsa ki onlarbirbirine dokunmaz.

Ger birisi yolunu kazara bir şaşırtsa, el’iyâzü billâh, şuâlem-i şehadet ödü de patlayacak. Tesadüfe bağlıdır;bundan dahi hayır gelmez.

Meyusâne nazarı o cihetten çevirdik, elîm hayrete

Page 322: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

düştük. Başımız da eğildi, sinemizde saklandık. Nefsimizebakarız, mütalâa ederiz.

İşte işitiyoruz: Zavallı nefsimizden binlerle hâcetlerinsayhaları geliyor, binlerle fâkatlerin eninleri çıkıyor.Teselliyi beklerken tevahhuş ediyoruz.

Ondan da hayır gelmedi. Pek ilticakârâne vicdanımızagirdik. İçine bakıyoruz, bir çareyi bekleriz. Eyvah, yinebulmayız. Biz medet vermeliyiz.

Zira onda görünür binlerle emelleri, galeyanlı arzular,heyecanlı hissiyat kâinata uzanmış. Herbirinden titreriz, hiçyardım edemeyiz.

O âmâl sıkışmışlar vücud-adem içinde; bir tarafı ezele,bir tarafı ebede uzanıp gidiyorlar. Öyle vüs’atleri var; gerdünyayı yutarsa o vicdan da tok olmaz.

İşte bu elîm yolda nereye bir başvurduk, onda bir belâbulduk. Zira mağdub ve dâllîn yolları böyle olur. Tesadüfve dalâlet o yolda nazar-endaz.

O nazarı biz taktık, bu hale böyle düştük. Şimdi dahihalimiz ki mebde’ ve meâdi, hem Sâni ve hem haşrimuvakkat unutmuşuz.

Cehennemden beterdir, ondan daha muhriktir,ruhumuzu eziyor. Zira o şeş cihetten ki onlara başvurduk;öyle hâlet almışız.

Ki yapılmış o hâlet, hem havf ile dehşetten, hem acz ilera’şetten, hem kalâk ve vahşetten, hem yütm ve hem

Page 323: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

yeisten mürekkep vicdan-sûz.

Şimdi her cihete mukabil bir cepheyi alırız, def ’ineçalışırız. Evvel, kudretimize müracaat ederiz. Vâesefâgörürüz

Ki âcize, zaife. Saniyen, nefiste olan hâcâtın susmasınateveccüh ediyoruz. Vâesefâ, durmayıp bağırırlar görürüz.

Sâlisen, istimdatkârâne, bir halâskârı için bağırır,çağırırız. Ne kimse işitiyor, ne cevabı veriyor. Biz dezannediyoruz:

Herbir şey bize düşman, herbir şey bizden garip. Hiçbirşey kalbimize bir teselli vermiyor; hiç emniyet bahşetmez,hakikî zevki vermez.

Râbian, biz ecrâm-ı ulviyeye baktıkça, onlar nazara verirbir havf ile dehşeti. Hem vicdanın müz’ici bir tevahhuşgeliyor akıl-sûz, evham-sâz.

İşte, ey birader! Bu dalâletin yolu, mahiyeti şöyledir.Küfürdeki zulmeti bu yolda tamam gördük. Şimdi de gelkardeşim, o ademe döneriz.

Tekrar yine geliriz. Bu kere tarikimiz sırat-ı müstakimdir,hem imanın yoludur. Delil ve imamımız inâyet veKur’ân’dır, şehbâz-ı edvar-pervaz.

İşte Sultan-ı Ezelin rahmet ve inâyeti vaktâ bizi istedi,kudret bizi çıkardı, lütfen bizi bindirdi kanun-u meşieteetvâr üstünde perdâz.

Şimdi bizi getirdi, şefkat ile giydirdi şu hil’at-ı vücudu.

Page 324: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Emanet rütbesini bize tevcih eyledi; nişan niyaz ve namaz.

Şu edvar ve etvârın, bu uzun yolumuzda birer menzil-inazdır. Yolumuzda teshilât içindir ki kaderden biremirnâme vermiş sahifede cephemiz.

Her nereye geliriz, herhangi taifeye misafir oluyoruz;pek uhuvvetkârâne istikbal görüyoruz. Malımızdan veririz,mallarından alırız.

Ticaret muhabbeti, onlar bizi beslerler, hediyelerlesüslerler, hem de teşyi ederler. Gele gele işte geldik, dünyakapısındayız, işitiyoruz âvâz.

Bak, girdik şu zemine, ayağımızı bastık şehadet âlemine.Şehrâyin-i Rahmân, gürültühane-i insan. Hiçbir şeybilmeyiz, delil ve imamımız

Meşiet-i Rahmân’dır. Vekil-i delilimiz, nâzeningözlerimiz. Gözlerimizi açtık, dünya içine saldık. Hatırınagelir mi evvelki gelişimiz?

Garip, yetim olmuştuk. Düşmanlarımız çoktu. Bilmezdikhâmimizi. Şimdi nur-u imanla o düşmanlara karşı birrükn-ü metinimiz,

İstinadî noktamız, hem himayetkârımız def’ ederdüşmanları. O iman-ı billâhtır ki ziya-yı ruhumuz, hemnur-u hayatımız, hem de ruh-u ruhumuz.

İşte kalbimiz rahat, düşmanları aldırmaz, belki düşmantanımaz. Evvelki yolumuzda vaktâ vicdana girdik; işittikondan binlerle feryad ü fîzar ve âvâz.

Page 325: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Ondan belâya düştük. Zira âmâl, arzular, istidat vehissiyat, daim ebedi ister. Onun yolunu bilmezdik. Bizdenyol bilmemezlik; onda fîzar ve niyaz.

Fakat, elhamdü lillâh, şimdi gelişimizde bulduk nokta-iistimdad ki daim hayat verir o istidad âmâle; tâebedü’l-âbâda onları eder pervaz.

Onlara yol gösterir, o noktadan istidat. Hem istimdadediyor, hem âb-ı hayatı içer, hem kemâline koşuyor onokta-i istimdad, o şevk-engiz remz ü naz.

İkinci kutb-u iman ki tasdik-i haşirdir. Saadet-i ebedî osadefin cevheri. İman burhanı Kur’ân. Vicdan, insanî birrâz.

Şimdi başını kaldır, şu kâinata bir bak, onun ile birkonuş. Evvelki yolumuzda pek müthiş görünürdü. Şimdi demütebessim, her tarafa gülüyor, nâzeninâne niyaz ve âvâz.

Görmez misin: Gözümüz arı-misal olmuştur, her tarafauçuyor. Kâinat bostanıdır her tarafta çiçekler. Her çiçek deveriyor ona bir âb-ı leziz.

Hem ünsiyet, teselli, tahabbübü veriyor. O da alır getirir,şehd-i şehadet yapar. Balda bir bal akıtır o esrarengizşehbaz.

Harekât-ı ecrâma, ya nücum ya şümusa nazarımızkondukça, ellerine verirler Hâlıkın hikmetini, hem mâye-iibreti, hem cilve-i rahmeti alır, ediyor pervaz.

Güya şu güneş bizlerle konuşuyor. Der: “Ey

Page 326: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

kardeşlerimiz! Tevahhuşla sıkılmayınız. Ehlen sehlenmerhaba, hoş teşrif ettiniz. Menzil sizin; ben bir mumdar-ışehnaz.

“Ben de sizin gibiyim; fakat sâfi, isyansız, mutî birhizmetkârım..

“O Zât-ı Ehad-i Samed ki mahz-ı rahmetiyle hizmetinizebeni musahhar-ı pürnur etmiş. Benden hararet, ziya; sizdennamaz ve niyaz.”

Yahu, bakın kamere. Yıldızlarla denizler, herbiri dekendine mahsus birer lisanla, “Ehlen sehlen merhaba,”derler. “Hoş geldiniz. Bizi tanımaz mısınız?”

Sırr-ı teâvünle bak, remz-i nizamla dinle. Herbirisisöylüyor: “Biz de birer hizmetkâr, rahmet-i Zülcelâlin birerâyinedarıyız. Hiç de üzülmeyiniz, bizden sıkılmayınız.

“Zelzele na’releri, hâdisât sayhaları sizi hiç korkutmasın,vesvese de vermesin. Zira onlar içinde bir zemzeme-iezkâr, bir demdeme-i tesbih, velvele-i nâz ü niyaz.

“Sizi bize gönderen o Zât-ı Zülcelâl, ellerinde tutmuşturbunların dizginlerini.” İman gözü okuyor yüzlerinde âyet-irahmet, herbiri birer âvâz.

Ey mü’min-i kalb-hüşyar! Şimdi gözlerimiz bir parçadinlensinler. Onların bedeline hassas kulağımızı imanınmübarek eline teslim ederiz, dünyaya göndeririz. Dinlesinleziz bir saz.

Evvelki yolumuzda bir matem-i umumî, hem vâveylâ-yı

Page 327: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

mevtî zannolunan o sesler, şimdi yolumuzda birer nevaz ünamaz, birer âvâz ü niyaz, birer tesbiha âğâz.

Dinle, havadaki demdeme, kuşlardaki civcive,yağmurdaki zemzeme, denizdeki gamgama, ra’dlardakirakraka, taşlardaki tıktıka birer mânidar nevaz.

Terennümât-ı hava, naarât-ı ra’diye, nağamât-ı emvac,birer zikr-i azamet. Yağmurun hezecâtı, kuşların seceâtıbirer tesbih-i rahmet, hakikate bir mecaz.

Eşyada olan asvat birer savt-ı vücuttur; ben de varımderler. O kâinat-ı sâkit birden söze başlıyor: “Bizi câmidzannetme, ey insan-ı boşboğaz!”

Tuyurları söylettirir ya bir lezzet-i nimet, ya bir nüzul-ürahmet. Ayrı ayrı seslerle, küçük âğazlarıyla rahmetialkışlarlar. Nimet üstünde iner, şükür ile eder pervaz.

Remzen onlar derler: “Ey kâinat, kardeşler! Ne güzeldirhalimiz.

“Şefkatle perverdeyiz, halimizden memnunuz.” Sivridimdikleriyle fezaya saçıyorlar birer âvâz-ı pür-naz.

Güya bütün kâinat ulvî bir musikidir; iman nuru işitirezkâr ve tesbihleri. Zira hikmet reddeder tesadüfvücudunu; nizam ise tard eder ittifak-ı evham-saz.

Ey yoldaş! Şimdi şu âlem-i misalîden çıkarız, hayalîvehimden ineriz, akıl meydanında dururuz, mizana çekeriz,ederiz yolları ber-endaz.

Evvelki elîm yolumuz mağdub ve dâllîn yolu. O yol

Page 328: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

verir vicdana tâ en derin yerine hem bir hiss-i elîmi, hembir şedid elemi. Şuur onu gösterir. Şuura zıt olmuşuz.

Hem kurtulmak için de muztar ve hem muhtacız. Ya oteskin edilsin, ya ihsas da olmasın. Yoksa dayanamayız;feryad ü fîzar dinlenmez.

Hüdâ ise şifâdır; hevâ iptal-i histir. Bu da teselli ister, buda tegafül ister, bu da meşgale ister, bu da eğlence ister.Hevesât-ı sihirbaz,

Tâ vicdanı aldatsın, ruhu tenvim edilsin, tâ elemhissolmasın. Yoksa o elem-i elîm, vicdanı ihrak eder; fîzâradayanılmaz, elem-i ye’s çekilmez.

Demek sırat-ı müstakimden ne kadar uzak düşse, oderece nisbeten şu hâlet tesir eder, vicdanı bağırttırır. Herlezzetin içinde elemi var birer iz.

Demek heves, hevâ, eğlence, sefahetten memzuç olanşâşaa-i medenî, bu dalâletten gelen şu müthiş sıkıntıya biryalancı merhem, uyutucu zehirbaz.

Ey aziz arkadaşım! İkinci yolumuzda, o nuranî tarikte birhâleti hissettik. O hâletle oluyor hayat maden-i lezzet;âlâm olur lezâiz.

Onunla bunu bildik ki mütefavit derecede, kuvvet-iiman nisbetinde ruha bir hâlet verir. Ceset ruhla mültezdir,ruh vicdanla mütelezziz.

Bir saadet-i âcile, vicdanda münderiçtir. Bir firdevs-imânevî, kalbinde mündemiçtir. Düşünmekse deşmektir,

Page 329: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

şuur ise şiar-ı râz.

Şimdi ne kadar kalb ikaz edilirse, vicdan tahrik edilse,ruha ihsas verilse, lezzet ziyade olur. Hem de döner ateşinur, şitâsı yaz.

Vicdanda firdevslerin kapıları açılır. Dünya olur bircennet. İçinde ruhlarımız eder pervâz ü perdâz, olurşehbâz ü şehnâz, yelpez namaz ü niyaz.

Ey aziz yoldaşım! Şimdi Allahaısmarladık. Gel, beraber

bir dua ederiz, sonra da buluşmak üzere ayrılırız.الله�م�1اه�دنا الص�ر�اط الم�س�تق.يم�، ام.ين�

1. Allahım, bizi doğru yola ilet. Âmin.

Page 330: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Îcaz ile beyan-ı i’câz-ı Kur’ân

Bir zaman rüyada gördüm ki, Ağrı Dağıaltındayım.Birden o dağ patladı, dağ gibi taşları âleme dağıttı, sarstıcihanı.

Füc’eten bir adam yanımda peydâ oldu. Dedi ki: Îcaz ilebeyan et, icmal ile îcaz et bildiğin envâ-ı i’câz-ı Kur’ân’ı.

Daha rüyada iken tabirini düşündüm. Dedim: Şuradakiinfilâk, beşerde bir inkılâba misal. İnkılâpta ise elbethüdâ-yı Furkanî

Her tarafta yükselip hem de hâkim olacak. İ’câzınınbeyanı zamanı da gelecek. O sâile cevaben dedim: İ’câz-ıKur’ânî

Yedi menâbi-i külliyeden tecellî, hem yedi anâsırdanterekküp eder.

Birinci menba: Lâfzın fesâhatinden selâset-i lisanı,

Nazmın cezaletinden, mânâ belâğatinden, mefhumlarınbedâatinden, mazmunların beraatinden, üslûplarıngarabetinden birden tevellüt eden bârika-i beyanı,

Onlarla oldu mümteziç, mizac-ı i’câzında acip bir nakş-ı

Page 331: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

beyan, garip bir san’at-ı lisanî. Tekrarı hiçbir zamanusandırmaz insanı.

İkinci unsurise, umur-u kevniyede gaybî olan esasat,İlâhî hakaikten, gaybî olan esrardan, gaybî-yi âsümânî.

Mazide kaybolan gaybî olan umurdan, müstakbeldemüstetir kalmış olan ahvalden birden tazammun eden birilmü’l-guyub hızanı,

Âlemü’l-guyub lisanı, şehadet âlemiyle konuşuyorerkânı, rumuz ile beyanı, hedef nev-i insanî, i’câzın birlem’a-i nuranî.

Üçüncü menba ise, beş cihetle harika bir câmiiyet vardır:Lâfzında, mânâsında, ahkâmda, hem ilminde, makàsıdınmizanı.

Lâfzı tazammun eder pek vâsi ihtimâlât, hem vücuh-ukesire ki herbiri nazar-ı belâğatte müstahsen, Arabiyecesahih, sırr-ı teşrii lâyık görüyor anı.

Mânâsında meşârib-i evliya, ezvâk-ı ârifîni, mezâhib-isâlikîn, turuk-u mütekellimîn, menâhic-i hükema, o i’câz-ıbeyanı

Birden ihata etmiş, hem de tazammun etmiş delâletindevüs’at, mânâsında genişlik. Bu pencere ile baksan,görürsün, ne geniştir meydanı.

Ahkâmdaki istiab: Şu harika şeriat ondan olmuşistinbat. Saadet-i dâreynin bütün desâtirini, bütün esbab-ıemni,

Page 332: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

İçtimaî hayatın bütün revâbıtını, vesâil-i terbiye,hakaik-i ahvâli birden tazammun etmiş onun tarz-ı beyanı.

İlmindeki istiğrak: Hem ulûm-u kevniye, hem ulûm-uİlâhî, onda merâtib-i delâlât, rumuz ile işârat, sûrelersurlarında cem’ etmiştir cinânı.

Makàsıd ve gayatta muvazenet, ıttırad, fıtrat desâtirinemutabakat, ittihad, tamam müraat etmiş, hıfz eylemişmizanı.

İşte lâfzın ihatasında, mânânın vüs’atinde, hükmünistiâbında, ilmin istiğrakında, muvazene-i gayattacâmiiyet-i pürşânı!

Dördüncü unsurise, her asrın derece-i fehmine, edebîrütbesine, hem her asırdaki tabakata, derece-i istidat,rütbe-i kabiliyet nisbetinde ediyor bir ifaza-i nuranî.

Her asra, her asırdaki her tabakaya kapısı küşâde. Güyaher demde, her yerde taze nâzil oluyor o kelâm-ı Rahmânî.

İhtiyarlandıkça zaman, Kur’ân da gençleşiyor. Rumuzuhem tavazzuh eder, tabiat ve esbabın perdesini de yırtar ohitab-ı Yezdânî.

Nur-u tevhidi, her dem her âyetten fışkırır. Şehadetperdesini gayb üstünde kaldırır. Ulviyet-i hitabı, dikkatedavet eder o nazar-ı insanı,

Ki o lisan-ı gaybdır; şehadet âlemiyle bizzat odurkonuşur. Şu unsurdan bu çıkar: Harika tazeliği bir ihata-iummânî.

Page 333: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Te’nis-i ezhan için akl-ı beşere karşı İlâhî tenezzülât.Tenzilin üslûbunda tenevvüü, mûnisliğidir mahbub-u ins ücânı.

Beşinci menba ise, nakil ve hikâyâtında, ihbar-ı sadıkada,esasî noktalardan hazır müşahit gibi bir üslûb-u bedî-ipür-maânî

Naklederek beşeri onunla ikaz eder. Menkulâtışunlardır: İhbar-ı evvelîni, ahvâl-i âhirîni, esrar-ı Cehennemve Cinânı,

Hakaik-i gaybiye, hem esrar-ı şehadet, serâir-i İlâhî,revâbıt-ı kevnîye dair hikâyâtıdır hikâyet-i ayânî

Ki ne vâki reddeylemiş, ne mantık tekzip etmiş. Mantıkkabul etmezse, red de bile edemez. Semâvî kitapların kimatmah-ı cihanî

İttifakî noktalarda musaddıkane nakleder. İhtilâfîyerlerinde musahhihâne bahseder. Böyle naklî umurlar birümmîden suduru harika-i zamanî.

Altıncı unsurise: Mutazammın ve müessis olmuş din-iİslâma. İslâmiyet misline ne mazi muktedirdir, nemüstakbel muktedir; araştırsan zaman ile mekânı.

Arzımızı senevî, yevmî dairesinde şu hayt-ı semâvîdir,tutmuş da döndürüyor. Küreye ağır basmış, hem dahi onabinmiş; bırakmıyor isyanı.

Yedinci menba ise, şu altı menbadan çıkan envâr-ı sitte,birden eder imtizaç. Ondan çıkar bir hüsün, bundan gelir

Page 334: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

bir hads, vasıta-i nuranî,

Şundan çıkan bir zevktir. Zevk-i i’caz bilinir; tabirinelisanımız yetişmez. Fikir dahi kàsırdır; görünür de tutulmazo nücum-u âsümânî.

On üç asır müddette meylü’t-tehaddî varmış Kur’ân’ına’dâsında. Şevk-i taklit uyanmış Kur’ân’ın ahbabında. İştei’câzın bir burhanı.

Şu iki meyl-i şedidle yazılmıştır, meydanda. Milyonlarlakütüb-ü Arabiye gelmiştir kütüphane-i vücuda. Onlar iletenzili, düşerse bir mizanı,

Muvazene edilse, değil dânâ-i bîmüdânî, hattâ en âmiadam, göz kulakla diyecek: Bunlar ise insanî; şu iseâsümânî.

Hem de hükmedecek: Şu bunlara benzemez, rütbesindeolamaz. Öyle ise ya umumdan aşağı—bu ise bilbedâhemalûm olmuş butlanı.

Öyle ise umumun fevkindedir. Mazmunları o kadarzamanda, kapı açık, beşere vakfedilmiş; kendine davetetmiş ervâhıyla ezhânı.

Beşer onda tasarruf, kendine de mal etmiş. Onunmazmunları ile yine Kur’ân’a karşı çıkmamış; hiçbir zamançıkamaz, geçti zaman-ı imtihanı.

Sair kitaplara benzemez, onlara makîs olmaz. Zira yirmisene zarfında müneccemen hâcetlere nisbeten nüzulü,müteferrik, mütekatı’, bir hikmet-i Rabbânî.

Page 335: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Esbab-ı nüzulü muhtelif, mütebayin. Bir maddede es’ilemütekerrir, mütefavit. Hâdisât-ı ahkâmı müteaddit,mütegayir. Muhtelif, mütefarık nüzulünün ezmânı.

Hâlât-ı telâkkisi mütenevvi, mütehalif. Aksâm-ımuhatabı müteaddit, mütebâid. Gayât-ı irşadındamütederriç, mütefavit. Şu esaslara müstenid binaî, hembeyanî,

Cevabî, hem hitabî. Bununla da beraber selâset veselâmet, tenasüp ve tesanüd, kemâlini göstermiş. İşteonun şahidi: Fenn-i beyan ve maânî.

Kur’ân’da bir hassa var; başka kelâmda yoktur. Birkelâmı işitsen, asıl sahib-i kelâmı arkasında görürsün, yaiçinde bulursun. Üslûp, âyine-i insanî.

Ey sâil-i misalî! Sen ki îcaz istedin; ben de işaret ettim.Eğer tafsil istersen, haddimin haricinde. Sinek seyretmezâsümânı.

Zira o kırk envâ-ı i’câzından yalnız bir tekini ki, cezalet-inazmıdır, İşârâtü’l-İ’câz’da sıkışmadı tibyânı.

Yüz sahife tefsirim ona kâfi gelmedi. Senin gibi ruhanîilhamları ziyade; ben istiyorum senden tafsil ile beyanı.

• • •

Ulaşmaz dest-i edeb-i garb-ı hevesbâr-ıhevâkâr-ı dehâdâr

De’b-i edeb ebed-müddet Kur’ân-ı ziyâbâr-ı şifâkâr-ı

Page 336: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

hüdâdâr 1

1. Batının heva ve hevese dayalı dehasından kaynaklanan edebiyatı,Kur’ân’ınsonsuza kadar ışık ve şifa saçan hidayet verici edep veedebiyatınaulaşmaz.

Kâmilîn insanların zevk-i maâlîsini hoşnud eden birhâlet, çocukça bir hevese, sefihçe bir tabiat sahibine hoşgelmez,

Onları eğlendirmez. Bu hikmete binaen, bir zevk-i süflî,sefih, hem nefsî ve şehvânî içinde tam beslenmiş, zevk-iruhîyi bilmez.

Avrupa’dan tereşşuh etmiş şu hazır edebiyat romanvârinazarla, Kur’ân’da olan letâif-i ulviyet, mezâyâ-yı haşmetigöremez, hem tadamaz.

Kendindeki mihengi ona ayar edemez. Edebiyatta vardırüç meydan-ı cevelân; onlar içinde gezer, haricine çıkamaz.

Ya aşkla hüsündür, ya hamâset ve şehâmet, ya tasvir-ihakikat. İşte yabanî edepse, hamâset noktasındahakperestliği etmez.

Belki zalim nev-i beşerin gaddarlıklarını alkışlamaklakuvvetperestlik hissini telkin eder. Hüsün ve aşknoktasında, aşk-ı hakikî bilmez.

Şehvet-engiz bir zevki nefislere de zerk eder. Tasvir-ihakikat maddesinde, kâinata san’at-ı İlâhî suretindebakmaz,

Bir sıbga-i Rahmânî suretinde göremez. Belki tabiat

Page 337: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

noktasında tutar, tasvir ediyor; hem ondan da çıkamaz.

Onun için telkini aşk-ı tabiat olur. Maddeperestlik hissi,kalbe de yerleştirir; ondan ucuzca kendini kurtaramaz.

Yine ondan gelen, dalâletten neş’et eden ruhunıztırâbâtına, o edepsizlenmiş edeb müsekkin, hemmünevvim, hakikî faide vermez.

Tek bir ilâcı bulmuş, o da romanlarıymış. Kitap gibi birhayy-ı meyyit, sinema gibi bir müteharrik emvat. Meyyithayat veremez.

Hem tiyatro gibi tenasuhvâri, mazi denilen geniş kabrinhortlakları gibi şu üç nevi romanlarıyla hiç de utanmaz.

Beşerin ağzına yalancı bir dil koymuş, hem insanınyüzüne fâsık bir göz takmış, dünyaya bir âlüfte fistanınıgiydirmiş, hüsn-ü mücerred tanımaz.

Güneşi gösterirse, sarı saçlı güzel bir aktrisi kàrie ihtareder. Zahiren der: “Sefahet fenadır, insanlara yakışmaz.”

Netice-i muzırrayı gösterir. Halbuki sefahete öylemüşevvikane bir tasviri yapar ki, ağız suyu akıtır, akılhâkim kalamaz.

İştihayı kabartır, hevesi tehyiç eder, his daha sözdinlemez. Kur’ân’daki edepse hevâyı karıştırmaz.

Hakperestlik hissi, hüsn-ü mücerred aşkı,cemâlperestlik zevki, hakikatperestlik şevki verir. Hem dealdatmaz.

Page 338: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Kâinata tabiat cihetinde bakmıyor. Belki bir san’at-ıİlâhî, bir sıbga-i Rahmânî noktasında bahseder; akıllarışaşırtmaz.

Mârifet-i Sâniin nurunu telkin eder. Herşeyde âyetinigösterir. Her ikisi rikkatli birer hüzün de veriyor; fakatbirbirine benzemez.

Avrupazâde edepse, fakdü’l-ahbaptan, sahipsizliktenneş’et eden gamlı bir hüznü veriyor; ulvî hüznü veremez.

Zira sağır tabiat, hem de bir kör kuvvetten mülhemânealdığı bir hiss-i hüzn-ü gamdar. Âlemi bir vahşetzar tanır;başka çeşit göstermez.

O surette gösterir, hem de mahzunu tutar, sahipsiz deolarak yabanîler içinde koyar, hiçbir ümit bırakmaz.

Kendine verdiği şu hiss-i heyecanla git gide ilhâda kadargider, tâtile kadar yol verir. Dönmesi müşkül olur; belkidaha dönemez.

Kur’ân’ın edebi ise, öyle bir hüznü verir ki, âşıkanehüzündür, yetimâne değildir. Firaku’l-ahbaptan gelir;fakdü’l-ahbaptan gelmez.

Kâinatta nazarı, kör tabiat yerine, şuurlu, hem rahmetlibir san’at-ı İlâhî onun medar-ı bahsi. Tabiattan bahsetmez.

Kör kuvvetin yerine, inâyetli, hikmetli bir kudret-i İlâhîona medar-ı beyan. Onun için, kâinat vahşetzar suretgiymez.

Belki muhatab-ı mahzunun nazarında oluyor bir

Page 339: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

cemiyet-i ahbap. Her tarafta tecavüb, her cânibdetahabbüb; ona sıkıntı vermez.

Her köşede istînas, o cemiyet içinde mahzunu vaz’ediyor bir hüzn-ü müştakane; bir hiss-i ulvî verir, gamlı birhüznü vermez.

İkisi birer şevki de verir. O yabanî edebin verdiği birşevk ile nefis düşer heyecana, heves olur münbasıt. Ruhaferah veremez.

Kur’ân’ın şevki ise, ruh düşer heyecana, şevk-i maâliverir. İşte bu sırra binaen, şeriat-i Ahmediye lehviyâtıistemez.

Bazı âlât-ı lehvi tahrim edip, bir kısmı helâl diye izinverip; demek hüzn-ü Kur’ânî veya şevk-i tenzilî veren âletzarar vermez.

Eğer hüzn-ü yetimî veya şevk-i nefsanî verse, âletharamdır. Değişir eşhasa göre; herkes birbirine benzemez.

Page 340: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

الح�م�د ل.LMه. ر�ب� الع�الم.ين�و�الص�لوة ع�ل8 س�ي�د الم�ر�س�ل.ين� و�ع�ل8 ال.ه. و�ص�ح�به.

1اج�م�ع.ين�

Tevhidin İki Bürhan-ı Muazzamı veSûre-i İhlâsınbir nükte-i İ’câziyesi

Şu kâinat tamamıyla bir burhan-ı muazzamdır. Lisan-ıgayb, şehadetle müsebbihtir, muvahhiddir. Evet tevhid-i

Rahmân’la, büyük bir sesle zâkirdir ki: ا4له� ا4ال3 ه�و� �2ال

1. Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. Âlemlerin rabbi olan Allah’a hamd,Peygamberlerin Efendisi olan zâta ve onun bütün âl ve ashabına salât olsun.2. “Ondan başka ilâh yoktur.” Âl-i İmran Sûresi, 3:18; Tevbe Sûresi, 9:129; HûdSûresi, 11:14.

Bütün zerrât hüceyrâtı, bütün erkân ve âzâsı birer lisan-ı

Page 341: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

zâkirdir; o büyük sesle beraber der ki: ا4له� ا4ال3 ه�و� �الO dillerde tenevvü var, o seslerde merâtip var. Fakat bir

noktada toplar, onun zikri, onun savtı ki: ا4له� ا4ال3 ه�و� �الBu bir insan-ı ekberdir; büyük sesle eder zikri. Bütün

eczası, zerrâtı küçücük sesleriyle, o bülend sesle beraber

der ki: ا4له� ا4ال3 ه�و� �الŞu âlem halka-i zikri içinde okuyor aşri, şu Kur’ân

maşrık-ı nuru. Bütün zîruh eder fikri ki: ا4له� ا4ال3 ه�و� �الBu Furkan-ı Celîlüşşan, o tevhide nâtık burhan, bütün

âyât sadık lisan, şuâât barika-i iman, beraber der ki: ا4له� �الا4ال3 ه�و�

Kulağı ger yapıştırsan şu Furkan’ın sinesine; derinden tâ

derine, sarihan işitirsin, semâvî bir sadâ der ki: 1ال� ا4له� ا4ال3

ه�و�O sestir gayeten ulvî, nihayet derece ciddî, hakikî pek

samimî, hem nihayet mûnis ve mukni ve burhanla

mücehhezdir. Mükerrer der ki: ا4له� ا4ال3 ه�و� �الŞu burhan-ı münevverde, cihât-ı sittesi şeffaf ki üstünde

Page 342: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

münakkâştır müzehher sikke-i i’câz içinde parlayan nur-u

hidayet, der ki: ا4له� ا4ال3 ه�و� �الEvet, altında nesc olmuş mühefhef mantık ve burhan,

sağında aklı istintak, mürefref her taraf, ezhan “Sadakte”

der ki, ا4له� ا4ال3 ه�و� �الYemîn olan şimalinde eder vicdanı istişhad. Emâmında

hüsn-ü hayırdır, hedefinde saadettir. Onun miftahıdır her

dem ki, ا4له� ا4ال3 ه�و� �الEmâm olan verâsında ona mesned semâvîdir ki vahy-i

mahz-ı Rabbânî. Bu şeş cihet ziyadardır, burûcunda

tecellîdar ki, ا4له� ا4ال3 ه�و� �الEvet, vesvese-i sârık, bâvehim şüphe-i târık, ne haddi

var ki o mârık girebilsin bu bârık kasra. Hem şârık ki sursûreler şâhik, her kelime bir melek-i nâtık ki,

ال� ا4له� ا4ال3 ه�و�O Kur’ân-ı Azîmüşşan nasıl bir bahr-i tevhiddir. Birtek

katre, misal için birtek Sûre-i İhlâs; fakat kısa birtek remzi,nihayetsiz rumuzundan... Bütün envâ-ı şirki reddeder, hemde yedi envâ-ı tevhidi eder ispat; üçü menfi, üçü müsbet,şu altı cümlede birden:

Birinci cümle: 1karinesiz işarettir. Demek ıtlaklaقل� ه�و�

Page 343: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

tayindir. O tayinde taayyün var. Ey, 2ال�ه�و� ا4ال3ه�و�

Şu, tevhid-i şuhuda bir işarettir. Hakikatbîn nazar

tevhide müstağrak olursa der ki: 3ال� م�شه�ود� ا4ال3 ه�و�

İkinci cümle: ه� اح�دLM4ال dir ki, tevhid-i ulûhiyete tasrihtir.

Hakikat, hak lisanı der ki: م�ع�ب�ود� ا4ال3 ه�و� �5ال

Üçüncü cümle: 6

الص�م�د .dirالLMه� İki cevher-i tevhide

sadeftir. Birinci dürrü: tevhid-i rububiyet. Evet, nizam-ı

kevn lisanı der ki: 7ال� خال.ق� ا4ال3 ه�و�

İkinci dürrü: tevhid-i kayyûmiyet. Evet, serâser kâinatta,

vücut ve hem bekâda, müessire ihtiyaç lisanı der ki: 8ال�

قيfوم�ا4ال3 ه�و�Dördüncü:

9ي�ل.د .dirلم� Bir tevhid-i celâli müstetirdir.

Envâ-ı şirki reddeder, küfrü keser bîiştibah.

1. “De ki: O…” İhlâs Sûresi, 112:1.2. Ondan başka o yoktur.3. Ondan başka görünen birşey yoktur.4. “Allah birdir.” İhlâs Sûresi: 112:1.5. Ondan başka kendisine ibadet edilen kimse yoktur.6. “Allah Samed’dir; herşey Ona muhtaçtır, O ise hiçbir şeye muhtaç değildir.”İhlâs Sûresi: 112:2.7. Ondan başka yaratıcı yoktur.8. Ondan başka eşyanın varlığını devam ettiren yoktur.

Page 344: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

9. “O doğurulmamıştır.” İhlâs Sûresi, 112:3.

Yani tagayyür, ya tenasül, ya tecezzî eden elbet nehâlıktır, ne kayyumdur, ne ilâh.

Veled fikri, tevellüd küfrünü 1reddeder, birden keserلم�

atar. Şu şirktendir ki, olmuştur beşer ekserisi gümrah.

Ki İsâ(a.s.), ya Üzeyr’in, ya melâik, ya ukûlün tevellüdşirki meydan alıyor nev-i beşerde gâh bâ-gâh.

Beşincisi: 2:Bir tevhid-i sermedî işareti şöyledirو�لم� ي�ولد

Vâcib, kadîm, ezelî olmazsa olmaz İlâh.

Yâni, ya müddeten hâdis ise, ya maddeden tevellüd, yabir asıldan münfasıl olsa, elbette olmaz şu kâinata penah.

Esbabperesti, nücumperestlik, sanem-peresti,tabiatperestlik şirkin birer nev’idir; dalâlette birer çâh.

Altıncı: 3و�لم� ي�&%ن� Bir tevhid-i câmi’dir. Ne zâtında nazîri,

ne ef ’âlinde şerîki, ne sıfâtında şebîhi لم�lâfzına nazargâh.

Şu altı cümle mânen birbirine netice, hem birbirininburhanı, müselseldir berâhin, müretteptir netâic şu sûredekarargâh.

Demek şu Sûre-i İhlâsta, kendi miktar-ı kametindemüselsel, hem mürettep otuz sûre münderiç; bu bunlara

sehergâh. ه�LMي�ع�لم�الغي�ب� ا4ال3 ال �4ال

Page 345: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

1. (Olumsuzluk edatı) “Değildir.”2. “O doğmamıştır.” İhlâs Sûresi, 112:33. “Olmadı.” İhlâs Sûresi, 112:4.4. Gaybı Allah’tan başka kimse bilmez.

Page 346: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

112

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�كJاته� 2الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bu parça hem Lâhikaya, hem î’câz-ı Kur’ân’ın âhirineyazılacak. Birkaç gün sonra, ehemmiyetli bir parçayı dagöndereceğiz.

Mübarek Ramazan’ın Leyle-i Kadir sırrıyla, seksen üçsene bir ömr-ü mânevî kazandırması sırr-ı hikmetiyle veRisale-i Nur’un şakirtlerindeki sırr-ı ihlâsla, tesanüd veiştirâk-i a’mâl-i uhrevî düsturuyla, herbir sadık şakirt, ofevkalâde mânevî kazancı elde edeceğine gayet kuvvetlibir delili budur ki:

Bu daire içinde kırk bin, belki yüz bin hâlis, hakikîmü’minlerin içinde hakikat-i leyle-i Kadri elde edecek bir,iki, on, yirmi değil, belki yüzlerin elde etmesi ihtimalikavîdir.

Sırr-ı ihlâsla ve iştirâk-i a’mâl-i uhrevî düsturununsırrıyla biz ve siz bu hakikate müteveccihen, bu Ramazan-ıŞerifte herbirimiz umumun hesabına ve umum arkadaşlarıiçinde kendini farz edip, nun-u mütekellim-i maalgayrı, yani

Page 347: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

daima

اجر�نا، ا4ر�ح�م�نا و�اغف.ر� لنا و�و�فقنا و�اه�دنا و�اج�ع�ل�ا الر�م�ض�ان خي�رsا ف.8 ح�قنا م.ن� الف القدر ف.8 ه�ذ لي�لة

3شه�ر

gibi kelimelerde içindeنا umum kardeşlerini niyet

etmektir. Ve bilhassa, en zaif olan bu kardeşinizi, ağırvazifesinde, o hususî niyetle yardım etmektir.

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.3. Bizi mükâfatlandır, bize merhamet et, bizi bağışla, bize muvaffakiyet ihsanetve bizi doğru yoldan ayırma. Bu leyle-i Kadri, hakkımızda bin aydanhayırlı kıl.

Page 348: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

113

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Hem sizi, hem bizi, hem Risale-i Nur dairesini vehususan kahraman Tâhirî, bu Virdü’l-Âzam-ı Kur’ânînin butarzda zuhura gelmesiyle tebrik ediyoruz. Evet, bununtab’ında iki emr-i azîm var.

Birisi: Mu’cizatlı Kur’ân-ı Hakîmin ve kerametli Risale-iNur’un tab’larına matbaada görülmemiş bir çığır açtı.

İkincisi: Tâhir’e ve Hâfız Ali’ye ve arkadaşlarınakazandırdığı fevkalâde bir sevap noktasıdır ki, bu sırradelil-i zahir, emsali matbaada, tab’da görülmemiş birtarzda, aynen Tâhir’in hattı fotoğrafla alınmış gibi, kimbakıyorsa, “Bu Tâhir’in yazısıdır, matbu değildir” der.

Hem kâğıt, hem vakit dar olduğundan, bâki umumaselâm.

Kardeşiniz

Said Nursî

Page 349: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

114

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bu Ramazan-ı Şerifte âfâka bakmamak ve dünyayıunutmaya çok muhtaç olduğum halde, maattessüf,dünyaya ara sıra bakmaya bizi mecbur ediyorlar. İnşaallah,bu bakmakta niyetimiz hizmet-i imaniye olduğundan, o dabir nevi ibadet sayılır.

Evet, size iliştikleri gibi, bize de ayrı ayrı suretlerdetecavüzlerini ihsas ediyorlar. Fakat, Cenâb-ı Hakka şükürki, onların tecavüzleri, aksülâmel nev’inde, Risale-i Nur’unfütuhatına yardım ediyor. İstanbul’daki ihtiyar adamınitirazı münasebetiyle kahraman Nazif yazıyor ki, o itiraz,Risale-i Nur’un İstanbul’da fütuhat yapmaya ve parlamayavesile oldu. Ve bize karşı başka cihetlerde küçücüktecavüzler de öyle netice veriyor. Fakat şimdi, biçare bazıhocaları ve sofuları Risale-i Nur’a karşı bir çekinmek, birsoğukluk vermek için hiç hatıra gelmeyen bir vesileyibulmuşlar. Şöyle ki:

Diyorlar: “Saidyanında başka kitapları bulundurmuyor;demek onları beğenmiyor. Ve İmam-ı Gazâlî’yi de (r.a.) tambeğenmiyor ki, eserlerini yanına getirmiyor.”

Page 350: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

İşte bu acip, mânâsız sözlerle bir bulantı veriyorlar. Bunevi hileleri yapan, perde altında ehl-i zındıkadır; fakat,safdil hocaları ve bazı sofuları vasıta yapıyorlar.

Buna karşı deriz ki: Hâşâ, yüz defa hâşâ! Risale-i Nur veşakirtlerinin bir üstadı olan Hüccetü’l-İslâm İmam-ı Gazalîve beni Hazret-i Ali ile bağlayan yegâne üstadımıbeğenmemek değil, belki bütün kuvvetleriyle onların takipettiği mesleği ehl-i dalâletin hücumundan kurtarmak vemuhafaza etmektir.

Fakat, onların zamanında bu dehşetli zındıka hücumu,erkân-ı imaniyeyi sarsmıyordu. O muhakkik ve allâme vemüçtehid zâtların asırlarına göre münazara-i ilmiyede vediniyede istimal ettikleri silâhlar hem geç elde edilir, hembu zaman düşmanlarına birden galebe edemediğinden,Risale-i Nur Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyandan hem çabuk, hemkeskin, hem tam düşmanların başını dağıtacak silâhlarıbulduğu için, o mübarek ve kudsî zâtların tezgâhlarınamüracaat etmiyor. Çünkü, umum onların mercileri vemenbâları ve üstadları olan Kur’ân, Risale-i Nur’a tammükemmel bir üstad olmuştur. Ve hem vakit dar, hembizler az olduğumuz için vakit bulamıyoruz ki, o nuranîeserlerden de istifade etsek.

Hem Risale-i Nur şakirtlerinin yüz mislinden ziyadezâtlar, o kitaplarla meşguldürler ve o vazifeyi yapıyorlar.Biz de o vazifeyi onlara bırakmışız. Yoksa—hâşâ vekellâ—o kudsî üstadlarımızın mübarek eserlerini ruh ucanımız kadar severiz. Fakat herbirimizin birer kafası, birer

Page 351: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

eli, birer dili var; karşımızda da binler mütecaviz var;vaktimiz dar. En son silâh, mitralyoz gibi Risale-i Nurburhanlarını gördüğümüzden, mecburiyetle ona sarılıpiktifa ediyoruz.

Lâtif bir tevafuk:

Bu mektubu, başta 1

شه�ر د�قائ.ق^ ع�اش.ر�ات بع�دد ,deyipر�م�ض�ان müteaddit işler meydana geldi, daha

yazamadık; tâ, mübarek Âtıf ’ın mübarek mektubu geldi,

başında ر�م�ض�ان شه�ر د�قائ.ق^ ع�اش.ر�ات kelimeleriبع�دد

mektubumuzun başına tevafuk etmek için bizi beklettirdi.O kerametkâr kalemiyle bu memlekete evvelce gönderdiğiparlak yazıları Risale-i Nur’u, bu havalide imdadımızagöndermek niyeti, pek büyük bir hizmet-i Nuriye olarak,bir fedakârlıktır; fakat kendine de çok lâzımdır.

Şimdiden, buradaki Risale-i Nur şakirtleri namına onabinler teşekkür ve o hizmette onu tebrik ediyoruz. Ve onunkerametli kalemi, cazibedar esrar-ı tevafukiyeden yüzünüçevirip doğrudan doğruya Risale-i Nur’un neşrinesarılması, bizi çok minnettar ve mesrur eyledi. Cenâb-ıHak, onun gibi hâlis, muhlis talebeleri çoğaltsın. Âmin.

Mektuplarınızda ara sıra Sıddık Süleyman’ın, eskizamanda hararetli sadakati ve alâkadarlığı ve kuvvetlişakirtliğiyle bahsi geçiyor. O zât, ben ölünceye kadar onunsadakati ve selâmet-i kalbini ve bana ve Risale-i Nur’a

Page 352: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

hâlisâne hizmetini unutamıyorum.

1. Ramazan ayının dakikalarının âşireleri adedince.

Page 353: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

115

Aziz, sıddık, hâlis, muhlis kardeşlerim ve hizmet-iKur’âniyede ciddî, hakikî arkadaşlarım,

Bu yakında hem Isparta’da, hem bu havalide Risale-iNur’un İhlâs Lem’aları intişara başladığı münasebetiyle vebir iki küçük hâdise cihetiyle şiddetli bir ihtar kalbe geldi.Riyaya dair Üç Nokta yazılacak.

Birincisi: Farz ve vaciplerde ve şeâir-i İslâmiyede vesünnet-i seniyenin ittibâında ve haramların terkinde riyagiremez; izharı, riya olamaz—meğer, gayet za’f-ı imanlaberaber, fıtraten riyakâr ola. Belki, şeâir-i İslâmiyeye temaseden ibadetlerin izharları, ihfâsından çok derece dahasevaplı olduğunu, Hüccetü’l-İslâm İmam-ı Gazâlî (r.a.) gibizâtlar beyan ediyorlar. Sâir nevafilin ihfası çok sevaplıolduğu halde, şeaire temas eden, hususan böyle bid’alarzamanında ittibâ-ı sünnetin şerafetini gösteren ve böylebüyük kebâir içinde, haramların terkindeki takvâyı izharetmek, değil riya, belki ihfâsından pek çok derece dahasevaplı ve hâlistir.

İkinci nokta: Riyaya insanları sevk eden esbabın,

Birincisi: Za’f-ı imandır. Allah’ı düşünmeyen, esbaba

Page 354: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

perestiş eder, halklara hodfuruşlukla riyakârâne vaziyetalır. Risale-i Nur şakirtleri, Risale-i Nur’dan aldıklarıkuvvetli iman-ı tahkikî dersiyle esbaba ve nâsa ubudiyetnoktasında bir kıymet, bir ehemmiyet vermiyor ki,ubudiyetlerinde onlara gösterişle riya etsinler.

İkinci sebep: Hırs ve tamah, za’f-ı fakr noktasındateveccüh-ü nâsı celbine medar riyâkârâne vaziyet almayasevk ediyor.

Risale-i Nur’un şakirtleri, iktisat ve kanaat ve tevekkülve kısmetine rıza gibi, Risale-i Nur’un dersinden aldıklarıizzet-i imaniye, inşaallah onları riyadan ve dünyamenfaatleri için hodfuruşluktan men eder.

Üçüncü sebep: Hırs-ı şöhret, hubb-u cah, makam sahibiolmak, emsaline tefevvuk etmek gibi hisler ve insanlara iyigörünmek, tasannukârâne (haddinden fazla kendineehemmiyet verdirmek) ve tekellüfkârâne (lâyık olmadığıyüksek makamlarda görünmek) tarzını takınmakla riyaeder.

Risale-i Nur şakirtleri, ene’yi, nahnü’ye tebdil ettikleri,yani enaniyeti bırakıp, Risale-i Nur dairesinin şahs-ımânevisinin hesabına çalışması, ben yerine biz demeleri;ve ehl-i tarikatın fenâ fi’ş-şeyh, fenâ fi’r-resul ve nefs-iemmareyi öldürmek gibi riyadan kurtaran vasıtaların buzamanda birisi de fenâ fi’l-ihvan, yani şahsiyetinikardeşlerinin şahs-ı maneviyesi içinde eritip öyledavrandığı için, inşaallah, ehl-i hakikatin riyadankurtulmaları gibi, bu sırla onlar da kurtulurlar.

Page 355: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Üçüncü nokta: Vazife-i diniye itibarıyla nâsa hüsn-ükabul ettirmek, o makamın iktiza ettiği yüksek tavırlar vevaziyetler, hodfuruşluk ve riya sayılmaz ve sayılmamalı—meğer o adam, o vazifeyi, kendi enaniyetine tâbi edipistimal ede.

Evet, bir imam, imamet vazifesinde tesbihatları izhareder, ismâ eder; hiçbir cihette riya olamaz. Fakat vazifeharicinde o tesbihatları âşikâre halklara işittirmeye riyagirebildiği için, gizlisi daha sevaplıdır.

Risale-i Nur’un hakikî şakirtleri, neşriyat-ı diniyelerindeve ittibâ-ı sünnetteki ibadetlerinde ve içtinab-ı kebâirdekitakvâlarında, Kur’ân hesabına vazifedar sayılırlar. İnşaallahriya olmaz. Meğer ki, Risale-i Nur’a, başka bir maksad-ıdünyeviye için girmiş ola. Daha yazılacaktı, fakat birtevakkuf hali kesti.

• • •

Page 356: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

116

Küçük Hüsrev Feyzi’nin bir istihracıdır.

Otuz üçüncü âyetten Hâfız Ali’nin istihracının birzeyli ve lâhikasıdır.

Sûre-i Zümer’de 1ـال4س�ال+م� فه�و� افم�ن� شر�ح� الLMه� ص�در�ه� ل.

ر�ب�ه. م.ن� نور âyet-iع�ل8 azîmenin mânâ-yı sarihinden

başka, bir mânâ-yı işârî tabakasının külliyetinde dahil birferdi Risale-i Nur ve tercümanı olduğuna kuvvetli bir delil

buldum. Çünkü, فه�و� ـال4س�ال+م� ل. ص�در�ه� الLMه� شر�ح� 2افم�ن�

cümlesi, hesab-ı cifrî ve ebcedî ve riyazîyle bin üç yüz

yirmi dokuz veya sekiz eder. Demek külliyetindeم�ن� ve

işaretindeفه�و� dahil ve medâr-ı nazar bir fert, inşirah-ı

sadırHAŞİYE-1 nuruyla başka bir hâlete girip eski sıkıntıdankurtulup nuranî bir mesleğe giren bir şahsı, eski ve yeniHarb-i Umumînin gelmeye hazırlanmaları olan o dehşetlitarihe ve o ferdin vaziyetine remzen bakar.

ر�ب�ه. م.ن� نور ع�ل8 3فه�و� deki ر�ب�ه. م.ن� 4نور

kelimesi,

Page 357: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Risale-i Nur ismine ve mânâsına hem cifrî, hem sureti,hem mânâsı, tevafuk ettiği gibi,

فه�و� ـال4س�ال+م� ل. ص�در�ه� الLMه� شر�ح� cümlesininافم�ن� de

makam-ı cifrîsi gösterdiği tarihte Risale-i Nur’un tercümanıolan Üstadımın—tahkikatımla—aynen vaziyetine tevafukediyor.

1. “Allah’ın, göğsünü İslâma açtığı ve böylece Rabbinden bir nur üzerine olankimse…” Zümer Sûresi, 39:22.2. “Allah’ın, göğsünü İslâma açtığı kimse..” Zümer Sûresi, 39:22.Haşiye-1 Bu şerh-i sadra münasebettar bir tevafuktur ki, Üstadımdan anladım.

Yirmi beş senedir daima ve en mühim bir duası (1) الله�م� اشر�ح� ص�درى .münâcâtı olmuşل.ال4يم�ان و�اال4س�ال+م�

(1)Allah’ım, göğsümü îmâna ve İslâma aç3. “…O kimse Rabbinden bir nur üzeredir…” Zümer Sûresi, 39:22.4. “…Rabbinden bir nur…” Zümer Sûresi, 39:22.

Çünkü, o zamanda Harb-i Umumînin mebde’lerinde,Üstadım, eski âdetini ve sair ulûm-u felsefeyi ve ulûm-uâliyeyi bırakıp tam bir inşirah-ı sadırla Risale-i Nur’unfatihası ve birinci mertebesi olan İşârâtü’l-İ’câz tefsirinebaşlayıp, bütün himmetini, efkârını Kur’ân’a sarf etmeyebaşladığına tevafuku kavî bir emaredir ki, bu asırda o küllîmânâ-yı işârîde medâr-ı nazar bir fert, Risale-i Nur’untercümanı ve şakirtlerinin şahs-ı mânevîsini temsil edenmümessilidir.

Evet, madem Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan her asırda herferde hitap eder bir ilm-i muhit ve bir irade-i şâmileyleherşeye bakabilir.

Page 358: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Ve madem ulema-i İslâmın ittifakıyla, âyetlerin mânâ-yısarîhinden başka işarî ve remzî ve zımnî müteaddittabakalarında mânâları vardır.

Ve madem 1gibi hitaplarda, her asırي�ا ايfه�ا الذين� ام�نوا

gibi, bu asırdaki ehl-i iman, Asr-ı Saadetteki mü’minler gibidahildir.

1. Ey îmân edenler.

Ve madem İslâmiyet noktasında bu asır, gayetehemmiyetli ve dehşetlidir. Kur’ân ve Hadis, ihbar-ıgaybîyle, ehl-i imanı onun fitnesinden sakınmak içinşiddetle haber vermiş.

Ve madem hesab-ı cifrî ve ebcedî ve riyazî eskiden berisağlam bir düsturdur ve kuvvetli bir emare olabilir.

Ve madem Risale-i Nur ve tercümanı ve şakirtleri imanve Kur’ân hizmetinde parlak ve tesirli vazifeleri gayetehemmiyet kesb etmiştir.

Ve madem bu büyük âyet, hesab-ı cifirle bu asra ve ikiHarb-i Umumîye bakar; eski harbin patlamasına veRisale-i Nur’un zuhuruna tevafuk ettiği gibi mânen degösterir. Elbette mezkûr hakikatlere ve kuvvetli karinelerebinaen, bilâtereddüt hükmederiz ki, Risale-i Nur’un şahs-ımânevîsi ve tercümanı, bu âyet-i azîmenin mânâ-yı işârîtabakasının külliyetinde dahil ve medâr-ı nazar bir ferdidirve bu âyet ona işaret eder ve mânâ-yı remziyle ondan dahaber verir ve ihbar-ı gayb nev’inden bir lem’a-i i’câziyeyi

Page 359: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

gösterir denilebilir ve deriz.

Tahlil: Bir شiki رyedi yüz; ف م ن لiki yüz; ص د ه;yüzا م ;yüzس İsm-i Celâl altmış yedi; iki ;altmışل

doksanفه�و� bir; ـال4س�ال+م� deل. iki veya üç ( (ا iki veya üç

;sekizح ر�ب�ه. م.ن� 1نور “Risale-i Nur” her ikisinde .varنور�

Risalede ر�ب�ه., (ر ) deki ر’ya mukabildir. Eğer نورdeki tenvin

sayılsa, النورda dahi şeddeli .sayılır yine ittihad ederlerن

doksan yedi ederek Risale-iم.ن� ر�ب�ه. dan başkaنور Nur’da

kalan س ل هiki ( ا) dahi doksan yedi ederek tam tevafuk

eder. Türkçe telaffuzda Risale-i Nur hemzeyle okunmasızarar vermez.

Sûre-i Mâide’nin on dördüncü âyeti

2قد ج�اء�ك%م� م.ن� الLMه. نور� و�ك.تاب� م�بين� ي�ه�دى به. الLMه� Sûre-i Nisâ’nın âhirinde

3ي�ا ايfه�ا الناس� قد ج�اء�ك%م� ب�ر�ه�ان م.ن� ر�ب�&%م� و�انز�لنا

ا4لي�&%م� نورsا م�بيناâyeti gibi, Risale-i Nur’a mânâ ve cifircihetiyle, mânâ-yı

Page 360: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

işârî efradından olduğuna kuvvetli bir karine buldum.

1. “…Rabbinden bir nur…” Zümer Sûresi, 39:22.2. “Gerçekten size bir nur ve hakkı ap açık bildiren bir kitap gelmiştir. Allahokitap vasıtasıyla selâmet yollarına eriştirir.” Mâide Sûresi, 5:15-16.3. “Ey insanlar! Size, Rabbinizden ap açık bir delil olan bir peygamber geldi vesize, dünyanızı ve âhiretinizi aydınlatıcı ap açık bir nur olarak Kur’ân’ıindirdik.” Nisâ Sûresi, 4:174.

İkinci âyet olan Sûre-i Nisâ âyeti, Birinci Şua olanİşârât-ı Kur’âniyede, Üstadım işaretini beyan etmiş. Birinciâyet olan Sûre-i Mâide’nin on dördüncü âyeti hem bunun

işaretini teyid ediyor, hem de 1âyetininافم�ن� شر�ح� الLMه�

işaretini tasdik ediyor.

Evet, bu asırda mânâ-yı işârî tabakasından tam buâyetin kudsî mefhumuna bir fert, Risale-i Nur olduğuna,kim insafla baksa tasdik edecek.

Madem Risale-i Nur bir ferdi olduğuna mânevîmünasebet kavîdir. Madem bu âyetin makam-ı cifrîsi binüç yüz altmış altıdır; eğer meddeler ve okunmayanhemzeler sayılmazsa altmış ikidir. Ve madem Risale-i Nur,Kur’ân-ı Mübînin nurunu ve hidayetini neşreden bir kitab-ımübîndir. Ve madem zâhiren ondan daha ileri o vazifeyiağır şerait altında yapanları görmüyoruz. Ve mademâyetler, sâir kelamlar gibi cüz’î bir mânâya münhasırolamaz. Ve madem delâlet-i zımnî ve işârîyle kaidetenmefhum-u kelâmda dahil oluyor. Ve madem Necmeddin-iKübrâ ve Muhyiddin-i Arabî (r.a.) gibi pek çok ehl-i velâyetmânâ-yı zâhirîden başka bâtınî ve işârî mânâlarla ekser

Page 361: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

âyâtı tefsir etmişler; hattâ tefsirlerinde “Mûsâ (a.s.) veFiravundan murad, kalb ve nefistir” dedikleri halde, ümmetonlara ilişmemiş; büyük ulemadan çokları onları tasdiketmişler. Elbette, âyetin delâlet-i zımniyeyle Risale-i Nur’akuvvetli karinelerle işareti kat’îdir; şüphe edilmemekgerektir.

Tahlil: 2قد ج�اء�ك%م� yüz altmış dokuz, 3م.ن� الLMه.

yüz elli

yedi, tenvinleنور� beraber üç yüz altı و�ك.تاب� 4م�بين�

tenvinlerle beraber altı yüz otuz bir; به. ي�ه�دى 5الLMه�

yüz üç; yekûnu bin üç yüz altmış altı, eğer meddeler

ve okunmayan hemzeler sayılmazlarsa, bu senekiMuharrem tarihine, yani bin üçyüz altmış ikiye tamam

tevafuk eder. Eğer م�بين�deki tenvin de vakfedilse, bin üç

yüz on altıdır ki, hem Risale-i Nur’un mukaddematına,hem tenvinle tekemmülüne ve Birinci Şuada beyan edildiğigibi, çok âyâtın ehemmiyetle gösterdikleri aynı meşhurtarihe tevafuk eder.

1. Zümer Sûresi, 39:22.2. “Gerçekten size (Nur) gelmiştir.” Mâide Sûresi, 5:15.3. “Allah’tan.” Mâide Sûresi, 5:15.4. "Hakkı ap açık bildiren bir kitap." Mâide Sûresi, 5:15.5. "Allah o kitap vasıtasıyla dosdoğru bir yola iletir." Mâide Sûresi, 5:16.

Page 362: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

117

Ehemmiyetli bir hocanın Üstad hakkında ziyade hüsn-üzannını tadil etmek münasebetiyle yazılmış. Belki size defâidesi olur diye gönderildi.

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�كJاته� بع�دد ع�اش.ر�ات3د�قائ.ق^ شه�ر ر�م�ض�ان

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Ramazan ayının dakikalarının âşireleri adedince Allah’ın selâmı, rahmeti vebereketi üzerinize olsun.

Aziz, sadık, muhterem kardeşimiz Hoca Haşmet,

Senin, müceddid hakkındaki mektubunu hayretleokuduk ve Üstadımıza da söyledik. Üstadımız diyor ki:

“Evet, bu zaman hem iman ve din için, hem hayat-ıiçtimaî ve şeriat için, hem hukuk-u âmme ve siyaset-iİslâmiye için gayet ehemmiyetli birer müceddid ister.

Page 363: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Fakat en ehemmiyetlisi, hakaik-i imaniyeyi muhafazanoktasında tecdid vazifesi, en mukaddes ve en büyüğüdür.Şeriat ve hayat-ı içtimaiye ve siyasiye daireleri onanispeten ikinci, üçüncü, dördüncü derecede kalıyor.Rivâyât-ı hadisiyede, tecdid-i din hakkında ziyadeehemmiyet ise, imanî hakaikteki tecdid itibarıyladır. Fakatefkâr-ı âmmede, hayatperest insanların nazarında zâhirengeniş ve hâkimiyet noktasında cazibedar olan hayat-ıiçtimaiye-i İslâmiye ve siyaset-i diniye cihetleri dahaziyade ehemmiyetli göründüğü için, o adese ile, o nokta-inazardan bakıyorlar, mânâ veriyorlar.

“Hem bu üç vezâifi birden bir şahısta, yahut cemaattebu zamanda bulunması ve mükemmel olması ve birbirinicerh etmemesi pek uzak, âdetâ kabil görülmüyor.Âhirzamanda, Âl-i Beyt-i Nebevînin (a.s.m.) cemaat-inuraniyesini temsil eden Hazret-i Mehdîde vecemaatindeki şahs-ı mânevide ancak içtima edebilir. Buasırda, Cenâb-ı Hakka hadsiz şükür olsun ki, Risale-iNur’un hakikatine ve şakirtlerinin şahs-ı manevîsine,hakaik-i imaniye muhafazasında tecdid vazifesiniyaptırmış; yirmi seneden beri o vazife-i kudsiyede tesirli vefatihâne neşriyle gayet dehşetli ve kuvvetli zındıka vedalâlet hücumuna karşı tam mukabele edip, yüz binlerehl-i imanın imanlarını kurtardığını kırk binler adamşehadet eder.

“Amma, benim gibi âciz ve zaif bir biçarenin, böylebinler derece haddimden fazla bir yükü yüklemek tarzındaşahsı, medâr-ı nazar etmemeli” diyor. Ve size selâm ediyor.

Page 364: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Biz de zâtınıza ve oradaki Risale-i Nur’la alâkadar olanlaraselâm ediyoruz.

Risale-i Nur şakirtlerinden

Emin, Feyzi, Kâmil

Page 365: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

118

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�

Kardeşlerim,

Kur’ân’ın birtek âyetinin birtek işareti, ihbar-ı gaybnev’inden bir lem’a-i i’câziyeyi tevafuk suretiylegösterdiğini mânevî bir ihtarla gördüm.

2م�ي�تا اخ.يه. لح�م� ي�اك%ل� ان اح�دك%م� fاي�ح.بbu âyet-i

kerimenin makam-ı cifrîsi, şedde ve tenvin sayılmazsa, bin

üç yüz elli bir; inم�ي�تا aslı olmasındanم�ي�تا bin üç yüz

altmış bir ederek; bu tarihte, umur-u azîmeden bir dehşetligıybeti, bu âyetin mânâ-yı işârî külliyetinde dahil ediyor.Umur-u azîmeden böyle bir acip gıybet aynı tarihte, aynısenede vukua geldi. Şöyle ki:

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Sizden biri, ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?” Hucurât Sûresi,49:12.

On sekiz sene müddetinde sünnet-i seniyeyi muhafazaiçin başına şapka koymadığından, on sekiz senedir haps-imünferit hükmünde ihtilâttan men’ ve yalnız bir odada

Page 366: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

hayatını geçirmeye mecbur edilen ve hususî ibadetgâhındaezan-ı Muhammedî okuyup “Allahu Ekber” dediğinden ve“Lâ ilâhe illâllah” hakikatini güneş gibi gösterdiğinden, yüzarkadaşıyla taht-ı tevkife alınan ve mahkûm edilen biradamı, yüzer emare ve karinelere istinaden inayet-iilâhiyeden geldiğine kat’î bir kanaatle işârât-ı Kur’âniyedenbir müjdeyi hem kendine, hem musibetzede arkadaşlarınabir tesellî niyetiyle beyan ettiği için, onu gıybet ve galiztabiratla teşhir etmek ve onun dersleriyle imanlarınıkurtaran, mâsum şakirtlerini ondan tenfir edip şüphelervermek; güya ortalıkta medâr-ı inkâr hiçbir şey yok vehiçbir münkeratı ve cinayeti görmüyor gibi, yalnız obiçarenin mevhum bir hatâsını, sekiz senede seksenmüdakkiklerin nazarında saklanan ve sathî ve inâdînazarına göre, bir içtihadî yanlışını görüyor zannıyla galiztabirlerle zemmetmek, elbette bu asırda, bu memleketteKur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın kasten işaretine medar olabilirazîm bir hâdisedir. Bence, Kur’ân’ın, nasıl ki her sûre vebazan bir âyet ve bazan bir kelime bir mu’cize olur; öylede, bu âyetin tek bir işareti, ihbar-ı gayb nev’inden birlem’a-i i’câziyedir. Bu âyetin bu işareti, bu asırda, Risale-iNur şakirtlerinin hakkındaki gıybete baktığına üç emarevar.

Birincisi: Birinci Şua olan İşârât-ı Kur’âniye risalesinde,Risale-i Nur’a ve tercümanına da işaret eden beşinci âyetolan

او�م�ن� كJان م�ي�تا فاح�ي�ي�ناه� و�ج�ع�لنا له� نورsا ي�م�ش.8 به. ف.8

Page 367: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

1الناس

gayet kuvvetli karinelerle م�ي�تاkelime-i kudsiyesi cifir ve

ebced hesabıyla ve üç cihet mânâsıyla Said Nursî’yetevafuk etmesidir.

İkinci emare: الخ اح�دك%م� fاي�ح.ب ...2

âyetin makam-ı

cifrîsi ve riyazîsi bin üç yüz altmış bir etmesidir ki, aynıtarihte o acip hâdise oldu.

Üçüncü emare: ..............

İhtiyarım haricinde, beş vecihle zemmi zemmeden ve

Mu’cizane gıybetten altı cihetle zecreden اح�دك%م� fاي�ح.ب3ان ي�اك%ل� لح�م� اخ.يه. م�ي�تا

âyeti karşımda kendini gösterip

temessül eyledi. Mânen “Bana bak” dedi. Ben de baktım,birden tesbihat içinde gördüm ki, bin üç yüz elli birden, tâbin üç yüz altmış birtarihini gösterdi. Halimize baktım;perde altında elli birden, tâ altmış bire kadar Risale-i Nurmedet beklediği İstanbul âfâkında, perde altında bir nevitaarruz bulunmuş ve altmış birde birden patlamasıdır.

1. “Ölü iken îmân ile diriltip nura kavuşturduğumuz ve halk içinde o nuriledoğru yolda yürüyen kimse...” En’âm Sûresi, 6:122.2. “Sizden biri hoşlanır mı?..” Hucurât Sûresi, 49:12.3. “Sizden biri, ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?” Hucurât Sûresi,49:12.

Tahlil: ت خbin م م ى ىyüz, ل ل ك كyüz, üçüncü

Page 368: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

bir (ا ) on, beşى otuz, dördüncüح ح ح ب د ,yüzى ن م

ile beraber on, âhirdeki “tenvin” vakfen elifه olduğu için,

yekûnu bin üç yüz elli bir, aslıم�ي�تا yâ-i müşeddede

olduğundan, bin üç yüz altmış bir eder.HAŞİYE-1

Haşiye-1 Bu âyet, bizi şiddetle gıybetten men ettiğinden, bizi gıybet edenleriunutmalıyız, medâr-ı gıybet etmemeliyiz. İnşaallah, daha tekerrür etmeyecek.

Page 369: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

119

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�كJاته� بع�دد ح�ر�وف3ر�س�ائ.ل^ النور الم�قر�وىTة. و�الم�&?توب�ة.

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Okunan ve yazılan Risale-i Nurharfleri adedince Allah’ın selâmı, rahmeti vebereketi üzerinize olsun.

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Size Üç Noktayı beyan etmeye kalbde bir ihtiyaç oldu.

Birincisi: “Bir hâdisede hem insan eli, hem kadermüdahalesi olduğundan, insan, zâhirî sebebe bakıp, bazanhaksız hükmedip zulmeder. Kader, o musibetin gizlisebebine baktığı için adalet eder” diye, Risale-i Nur’da birkaide-i esasiyedir.

Hem, şimdiye kadar Risale-i Nur’un başına gelenhâdiselerde bir dest-i inayet, bir veçh-i rahmet bulunduğu

Page 370: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

tecrübelerle sabittir.

Bu iki cihette kalbden bir sual çıktı. “Acaba Nurhakkındaki bu yeni İstanbul hâdisesinde veçh-i adalet verahmet nedir?”

Hatıra böyle bir cevap geldi ki:

Risale-i Nur’a, ehl-i ilim ve ehl-i dikkati ciddiyetlebakmaya ve tetkik etmeye sevk etti. Elbette Risale-i Nur’utetkik eden bir âlim, insafı varsa taraftar olur. Ve Risale-iNur, ulema dairesinde ve İstanbul âfâkında tezahüredecek. İşte veçh-i rahmet ve inâyet.

Amma, kader-i ilâhinin veçh-i adaleti şudur ki:

Risale-i Nur’un hakikatıyla ve şakirtlerinin şahs-ımânevîsiyle tezahür eden fevkalâde imanî hizmetlerinehemmiyetli bir kısmını biçare tercümanına vermek veehl-i dünya ve ehl-i siyaset ve avâmın nazarında birinciderece ve hakikat nazarında, imana nispeten ancak onuncuderecede bulunan siyaset-i İslâmiye ve hayat-ı içtimaiye-iümmete dair hizmeti, kâinatta en büyük mesele ve vazifeve hizmet olan hakaik-i imaniyenin çalışmasına râcihgördüklerinden, o tercümana karşı arkadaşlarının pekziyade hüsn-ü zanları ehl-i siyasete, inkılâpçı bir siyaset-iİslâmiye fikrini vermek cihetinde, Risale-i Nur’a karşıhayat-ı içtimaiye noktasında cephe almak ve fütuhatınamâni olmak pek kuvvetli ihtimali vardı. Bunda hem hatâ,hem zarar büyüktür.

Kader-i İlâhî, bu yanlışı tashih etmek ve o ihtimali izale

Page 371: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

etmek ve öyle ümit besleyenlerin ümitlerini tâdil etmekiçin, en ziyade öyle cihetlerde yardım ve iltihaka koşacakolan ulemadan ve sâdâttan ve meşayihten ve ahbaptan vehemşehriden birisini muarız çıkardı, o ifratı tâdil edipadalet etti. “Size, kâinatın en büyük meselesi olan imanhizmeti yeter” diye, bizi merhametkârâne o hâdiseyemahkûm eyledi. Sonra, lillâhilhamd, o muarızı susturdu, oateşi söndürdü. Fakat münafıklar söndürmemek içinçalışıyorlar.

İkinci nokta: Bu dehşetli ihtikârdan çıkan kaht ve galâ veaçlık, ve zaruret, yaşamak damarını şiddetiyleyaralandırıyor. Bu yara, hissiyat-ı ulviye-i diniyeyi birderece susturmaya vesile olup, ehl-i dalâlete yardımediyor. Herkes midesini düşünmeye başlıyor. Kalb,hakikatten ziyade ekmeği düşünüp hayata, yaşamaya,yardıma koşup vazife-i hakikiyesini ikinci derecede bırakır.Buna karşı Risale-i Nur’un şakirtleri bir uzun Ramazannazarıyla bakıp, keffaretü’z-zünûb ve bir riyazet-i şer’iyeyeçevirebilirler. Alenen nakz-ı sıyamla Ramazan’ın hürmetinikıran bedbahtlara gelen o musibet, mâsumları da incitir.Fakat Risale-i Nur şakirtleri ve mâsumları, o musibetilehlerine döndürüp, hayırlı bir riyazete kalb ederler, kanaatve iktisatla karşılarlar.

Üçüncü nokta: İki Meseledir.

Birincisi: Müdakkik Hoca Sabri, Feyzi’nin istihracına dairFeyzi’ye yazdığı mektup, güzeldir. Lâhikaya girdikten sonra,hocalar “Fîhi nazarun” dememek için bazı kelimatı tâdil

Page 372: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

edildi.

İkinci mesele: İstanbululemasının en büyüğü ve enmüdakkiki ve çok zaman müftiü’l-enam olan eski fetvâemini, meşhur Ali Rıza Efendi, (r.h.) Birinci Şua, İşârât-ıKur’âniyye ve Âyetü’l-Kübrâ gibi risaleleri gördükten sonra,Risale-i Nur’un mühim bir talebesi olan Hâfız Emin’edemiş ki:

“Bediüzzaman, şu zamanda, din-i İslâma en büyükhizmet eylediğini ve eserlerinin tam doğru olduğunu veböyle bir zamanda, mahrumiyet içinde, feragat-ı nefs edip,yani dünyayı terk edip böyle bir eser meydana getirmekhiç kimseye müyesser olmadığını ve her suretle şâyân-ıtebrik olduğunu ve Risale-i Nur, müceddid-i din olduğunuve Cenâb-ı Hak, onu muvaffak-un-bilhayr eylesin, âmin”diyerek bazılarının sakal bırakmamaklığına itirazlarımünasebetiyle Mevlânâ Celâleddin-i Rumî’nin pederleriolan Sultanü’l-Ulema’nın bir kıssasıyla onu müdafaa edip,demiş:

“Bu misüllü, Bediüzzaman’ın dahi elbette bir içtihadıvardır. İtiraz edenler haksızdır” demiş. Ve Hoca Mustafa’yaemretmiş, söylediğimi yaz: “Bediüzzaman’a kemal-ihürmetle selâm ederim. Telifatınızın ikmaline hırz-ı can iledua etmekteyim (yani, ruha nüsha olacak kadar kıymettar).Bazı ulemâüssû’un tenkidine uğradığına müteessir olma.Zira ‘Yemişli ağaç taşlanır.HAŞİYE-1 kaziyesi meşhurdur.Mücahedatınıza devam buyurun. Cenâb-ı Hak ve Feyyâz-ıMutlak âcilen murad ve matlubunuza muvaffakü’n bilhayr

Page 373: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

eylesin. Bâki Hakkın birliğine emanet olunuz.”

Eski Fetva Emini

Ali Rıza

Haşiye-1 Yani, mübarek, tatlı meyveleri bulunan ağaçlara taş atanlar, akıllarıvarsa tatsınlar ve yesinler. Çürütmeye lâyık ve kabil değiller, demektir. Feyzi

İşte böyle müdakkik ve ilim ve şeriat ve Kur’âncihetinde bu zamanda söz sahibi en büyük âlim böylehükmetmiş. Risale-i Nur’un talebeleri, bu meseleyiihtiyaten yabanilere onun ismini vermekle teşhir etmemekgerektir ve dualarına onu dahil etmek lâzımdır.

Umum kardeşlerimize selâm.

Page 374: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

120

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

كJاته� اب�دا د�ائ.مsا 3الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�

Aziz, sıddık, müstakim kardeşlerim,

Gayet ciddî bir ihtarla bir hakikati beyan etmeye lüzumvar. Şöyle ki:

4الLMه� ا4ال3 الغي�ب� ي�ع�لم� ,sırrıylaال� ehl-i velâyet, gaybî

olan şeyleri, bildirilmezse bilmezler. En büyük bir velî dahi,hasmının hakikî halini bilmedikleri için, haksız olarakmübareze etmesini Aşere-i Mübeşşerenin mabeynindekimuharebe gösteriyor. Demek, iki veli, iki ehl-i hakikatbirbirini inkâr etmekle makamlarından sukut etmezler.Meğer, bütün bütün zâhir-i şeriate muhalif ve hatâsı zahirbir içtihadla hareket edilmiş ola.

Bu sırra binaen 5

ع�ن^ و�الع�اف.ين� الغي�ظ و�ال&Jاظ.م.ين� dekiالناس ulüvv-ü cenab düsturuna ittibaen ve avâm-ı

mü’minînin şeyhlerine karşı hüsn-ü zanlarını kırmamakla,

Page 375: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

imanlarını sarsılmadan muhafaza etmek ve Risale-i Nur’unerkânlarının haksız itirazlara karşı haklı, fakat zararlıhiddetlerinden kurtarmak lüzumuna binaen; ve ehl-iilhadın iki taife-i ehl-i hakkın mabeynindeki husumettenistifade ederek, birinin silâhıyla, itirazıyla ötekini cerh edipve ötekinin delilleriyle berikini çürütüp ikisini de yerevurmak ve çürütmekten içtinaben, Risale-i Nur şakirtleri,bu mezkûr dört esasa binaen, muarızlara hiddet vetehevvürle ve mukabele-i bilmisille karşılamamalı. Yalnızkendilerini müdafaa için musalahakârâne, medâr-ı itiraznoktaları izah etmek ve cevap vermek gerektir.

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi ebediyen, dâima üzerinize olsun.4. Gaybı Allah’tan başkası bilemez.5. “Öfkelerini yutanlar ve insanların kusurlarını affedenler...” Âl-i İmrân Sûresi,3:134.

Çünkü bu zamanda enaniyet çok ileri gitmiş. Herkes,kameti miktarında bir buz parçası olan enaniyetinieritmeyip bozmuyor, kendini mazur biliyor; ondan nizâçıkıyor. Ehl-i hak zarar eder; ehl-i dalâlet istifade ediyor.

İstanbul’da malûm itiraz hâdisesi ima ediyor ki, ileride,meşrebini çok beğenen bazı zâtlar ve hodgâm bazısofi-meşrepler ve nefs-i emmaresini tam öldürmeyen vehubb-u cah vartasından kurtulmayan bazı ehl-i irşad veehl-i hak, Risale-i Nur’a ve şakirtlerine karşı kendimeşreplerini ve mesleklerinin revacını ve etbâlarının

Page 376: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

hüsn-ü teveccühlerini muhafaza niyetiyle itiraz edecekler;belki dehşetli mukabele etmek ihtimali var. Böylehadiselerin vukuunda, bizlere, itidâl-i dem ve sarsılmamakve adavete girmemek ve o muarız taifenin de rüesalarınıçürütmemek gerektir.

Fâş etmek hatırıma gelmeyen bir sırrı, fâş etmeyemecbur oldum. Şöyle ki:

Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsi ve o şahs-ı mânevîyitemsil eden has şakirtlerinin şahs-ı mânevîsi “Ferid”makamına mazhar oldukları için, değil hususî birmemleketin kutbu, belki ekseriyet-i mutlakayla Hicaz’dabulunan kutb-u âzamın tasarrufundan hariç olduğunu veonun hükmü altına girmeye mecbur değil. Her zamandabulunan iki imam gibi, onu tanımaya mecbur olmuyor.Ben, eskide, Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsini, oimamlardan birisini zannediyordum. Şimdi anlıyorum ki,Gavs-ı Âzam’da, kutbiyet ve gavsiyetle beraber, “Ferdiyet”dahi bulunduğundan, âhirzamanda, şakirtlerinin bağlandığıRisale-i Nur, o Ferdiyet makamının mazharıdır. Bugizlenmeye lâyık olan bu sırr-ı azime binaen Mekke-iMükerremede dahi—farz-ı muhal olarak—Risale-i Nur’unaleyhinde bir itiraz kutb-u âzamdan dahi gelse, Risale-iNur şakirtleri sarsılmayıp, o mübarek kutb-u âzamınitirazını iltifat ve selâm suretinde telâkki edip, teveccühünüde kazanmak için, medâr-ı itiraz noktaları o büyüküstadlarına karşı izah etmek, ellerini öpmektir.

Evet kardeşlerim; bu zamanda öyle dehşetli cereyanlar

Page 377: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

ve hayatı ve cihanı sarsacak hâdiseler içinde hadsiz birmetanet ve itidal-i dem ve nihayetsiz bir fedakârlıktaşımak gerektir.

1االvخ.ر�ة. ع�ل8 الدني�ا الح�ي�وة âyetininي�س�تح.بfون sırr-ı

işarîsiyle, âhireti bildikleri ve iman ettikleri halde dünyayıâhirete severek tercih etmek ve kırılacak şişeyi bâki birelmasa bilerek rıza ve sevinçle tercih etmek ve âkıbetigörmeyen kör hissiyatın hükmüyle, hazır bir dirhem zehirlilezzeti, ileride bir batman sâfi lezzete tercih etmek, buzamanın dehşetli bir marazı, bir musibetidir. O musibetsırrıyla, hakikî mü’minler dahi bazan ehl-i dalâlete taraftarolmak gibi dehşetli hatâda bulunuyorlar. Cenâb-ı Hak, ehl-iimanı ve Risale-i Nur şakirtlerini bu musibetlerin şerrindenmuhafaza eylesin. Âmin.

Said Nursî

1. “Onlar dünya hayatını seve seve âhirete tercih ederler.” İbrahim Sûresi, 14:3.

Page 378: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

121

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Risale-i Nur’un intişarına ve fütuhatına karşı gelen birisemavî, biri arzî iki musibete mukabele edecek ayrı birinayet-i İlâhiye cilvesi görülmeye başladı.

Arzî ve insanî olan musibet: Isparta’da ve İstanbul’daolduğu gibi, Kastamonu’nun havalisinde de, ehl-i dalâlet,Risale-i Nur’un intişarına set çekmek için, has talebelerinve ciddî çalışanların şevklerini kırmak ve onlara füturvermek için, ayrı ayrı tarzlarda, umumî bir plân dahilindetaarruz ediliyor. Hâlislere fütur veremediklerinden, başkameşgaleler bulmakla çalışmalarına zarar veriyorlar.

Semavî musibet ise: İhtikâr neticesinde, hayat ve yaşamakhissi, hissiyat-ı diniyeye galebe çalıp, ekser nâs midesini,maişetini daima düşünüyor. Hattâ ekser fukara kısmındanolan Risale-i Nur talebeleri, bu musibete karşı çabalamakmecburiyetiyle hakiki ve en mühim vazifesi olan neşirhizmetini bırakmaya mecbur oluyor.

Hem insanların zihinleri, fikirleri kasten ve bizzathakaik-i imaniyeye karşı bu yüzden bir derece lâkaytlık birvaziyeti almasından, bir tevakkuf devri gelmesine mukabil,

Page 379: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Cenâb-ı Hakkın inayet ve rahmetiyle başka bir tarzdaRisale-i Nur’un intişar ve fütuhatına meydan açmış.Ezcümle, İstanbul âfâkından yüksek ulemanın eski fetvaEmini Ali Rıza, Ahmed Şirvanî ve parlak vaizlerden Şemsigibi zâtlar, Risale-i Nur’la ciddî ve takdirkârânemünasebettar olmaya başlamalarıdır.

Hem, hatırımızda olmadığı halde yeni hurufla tab etmeküzere başta Âyetü’l-Kübrâ’nın en mühim parçası yedi parça,bir mecmuada tab’ etmek ve gençleri uyandıran üç dörtparça ayrı bir risalede, Hâfız Mustafaile beraber tab’ etmekiçin matbaaya gönderdik.

Hem, mühim bir zât teşebbüs ediyor ki, mühimparçalardan bir kısmını Ankara’da, büyük rütbeli birisininmuavenetiyle tab’ etmek niyeti var. Ben şimdilik muvafakatetmedim.

Velhasıl, bir kapı kapansa, inâyet-i İlâhiye daha parlakkapıları Risale-i Nur yüzünden açıyor, yol veriyor. Risale-iNur’un mektup ve melfuz hurufatı adedince Cenab-ıErhamürrâhimîne hamd ü senâ ve şükür olsun.

ر�ب�ى فض�ل^ م.ن� ا 1ه�ذBuna binaen, bu tevakkuf ve

muvakkaten fütura merak etmeyiniz. Zaten şimdiye kadarçalışmalar, tohumlar nev’inde istikbalde kâfi sümbüllerverebilir. Farz-ı muhal olarak, hiç çalışılmasa da yinekifayet eder. Kat’iyen takarrur etmiş ki, Risale-i Nurhakikatlerine gıdaya ihtiyaç gibi bu zamanda ihtiyaç var.Bu ihtiyaç ise onu tevakkufta bırakmaz, işlettirecek

Page 380: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

inşaallah.

Hâfız Mustafaile umumunuza bedel görüştük, fakat pekaz bir zamanda. Cenâb-ı Hak, onu ve Tâhirî’yi tab’meselesinde muvaffak eylesin. Âmin.

Hâfız Ali’nin mektubunda, medrese-i Nuriyenin üstadıolan Hacı Hâfız ile gayet samimâne ve uhuvvetkârânegörüşmeleri ve meşveretleri bizleri çok mesrur eyledi.

Said Nursî

1. Bu Rabbimin bir ihsânıdır.

Page 381: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

122

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Nur fabrikasının sahibi, Birinci Şuanın dördüncü âyetibahsinde, hakikat-i İslâmiyetin yedi esasını parlak birsurette ispat edildiği cümlesine dair soruyor ki: “Erkân-ıİslâmiyeyi beş biliyoruz. Hem vücub-u zekât rüknü,risalelerde ne suretle izah edildiğini” soruyor.

Elcevap: İslâmın rükünleri başkadır; hakikat-iİslâmiyetinHAŞİYE-1 esasları yine başkadır. Hakikat-iİslâmiyetin esasları, altı erkân-ı imaniyeyle ve esas-ıubudiyet ki, İslâmın beş rüknü olan savm, salât, hac, zekât,kelime-i şehadet, mecmuunun hülâsasıdır. Risale-i Nur, altı

rükn-ü imaniyeyle bu esas-ı ubudiyeti ispat edip س�ب�ع� 1الم�ثان.8

cilvesine mazhariyeti muraddır.

Haşiye-1 “Beraber” kelimesi Şuada noksan olduğu için şüphe edilmiş.1. “Tekrarlanan yedi (âyet)” mânâsında Fatiha Sûresinin adıdır.

Vücub-u zekâtın izahından murad ise, zekâtın teferruattafsilâtı değil, belki zekâtın hayat-ı içtimaiyede derece-ilüzumu ve ehemmiyetli kıymeti ispat edilmiş demektir.Evet, Risale-i Nur’dan evvel yazdığımız risalelerde, hem de

Page 382: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Risale-i Nur’un müteaddit yerlerinde, vücub-u zekâtınhayat-ı içtiamiyede ne derece ehemmiyetli olduğu kat’iyenve vâzıhan ispat edilmiş demektir.

Isparta’da, Risale-i Nur’un ders ve neşrine iki köşkünübir zaman tahsis eden kardeşimiz Şükrü Efendinin iki gençevlâdının vefatı beni müteessir etti. Çünkü, beş altı yaşındaiken, mâsume kerimesi yanıma geldikçe, her defa “Adınnedir?” soruyordum. Mâsumâne, kemal-i fahirle,“Hayrünnisa” derdi; beni şefkatle güldürüyordu. Cenâb-ıHak, o mübarek mâsumeyi birden Cennetine aldı, şudünya cehenneminden kurtardı. Ve merhum mahdumuHayati ise, hastalık, inşaallah onu da Hayrünnisa gibigünahsız, mâsum yaptı. Beraber Cennet tarafına gittiler. Bunokta-i nazardan, ben o iki çocuğu tebrik ediyorum. Vepeder ve validelerini de hem taziye, hem mânen tebrik

ediyorum ki, o iki evlâtları 1

م�خلدون ان sırrınaولد

mazhar oldular. Ben, o ikisini, Risale-i Nur’un vefat edenşakirtleri içinde dualarımıza dahil ettik.

Rüştü Efendibenim tarafımdan, Şükrü Efendiye, çocuktaziyenamesi olan On Yedinci Mektubu benim yerimdeokusun.

Risale-i Nur’un kaptanı Sabri, Nis Adasındaki birkardeşimiz ve Onuncu Sözün tab’ından sonra tehlikedenmuhafaza için kaç ay hanesinde saklayan ve peder vevalidesiyle, bizimle ciddî alâkadar bulunan Veli Efendininpeder ve validesinin vefat haberlerini yazıyor. Cenâb-ı Hak

Page 383: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

onlara rahmet eylesin. Ben, inşaallah çok zaman onlarımânevî kazançlarıma şerik edeceğim.

1. “Ebediyen yaşlanmayacak çocuklar.” Vâkıa Sûresi, 56:17; İnsan Sûresi, 76:19.

Page 384: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

123

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bu zamanda, hususan bu sıralarda, Risale-i Nur’unşakirtleri tam bir metanet ve tesanüt ve dikkat etmeyemuhtaçtırlar. Lillâhilhamd, Isparta ve havalisikahramanları demir gibi bir metanet göstermesiyle, başkayerlere de hüsn-ü misal oldu.

Ey Hüsrev! Tesirli ve güzel mektubunu aldım. Vazifeninbaşına geçmen bizi fevkalâde mesrur etti. Binler safalarlageldin. Sen, bu bir buçuk sene maddî kaleminişlemediğinden merak etme. Senin yerine ve kerametlikaleminin yâdigârı olan Mu’cizat-ı Ahmediyenin birivilâyât-ı şarkiyede faalâne geziyor. Diğer son yazdığınnüsha da, İstanbul’da, senin yerinde çalışıp, inşaallahfütuhat yapar.

Senin yazdığın mu’cizeli iki Kur’ân-ı Azîmüşşânın buhavalide, hususan Ramazan-ı Şerifte sana kazandırdıklarısevapları ve tahsin ve tebriklerini, inşaallah yakında tab’agirmesiyle âlem-i İslâmdan senin ruhuna yağacak rahmetdualarını düşün, Allah’a şükret.

Hâfız Ali’nin mektubunda, İslâmköyündeki hocalara

Page 385: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

muhabbete ve dostluğa karar vermesi bizi memnun eyledi.Evet, İslâmköyü, nasıl ki Risale-i Nur’a pek ziyadealâkadarlıkta imtiyaz ve sebkat kazanmış; öyle de, benorada iken, sair hocalara nispeten İslâmköyü hocaları dahidaha ziyade insaflı ve Risale-i Nur’u takdir ettiklerinigördüğümden, bu havalideki hocaların lâkaytlıklarına karşıonları hüsn-ü misal gösteriyorum. İnşaallah onlardan zarargelmez. Ben İslâmköyünü, Nurs köyü gibi biliyorum; ohocalara da akrabam nazarıyla bakıyorum, onlara daselâm ediyorum. Evet, onların insafı ve Risale-i Nur’a karşıdostluklarıyla, Nur fabrikası o köyde dağdağasız teessüsetti tahmin ediyorum.

Ey Sabrikardeş! Başın sağ olsun. Cenâb-ı Hak, ovalidemizi mağfiret eylesin, âmin. Benim, karabet-inesebiyeyi ihsas eden parmaklarındaki nişan ve bu yedisekiz sene Abdülmecid’den daha hararetli faalâne kardeşlikvazifesini yaptığınızdan, elbette senin merhume validenbenim de validemdir. Onu da, validem yanına mânevîkazançlarıma ve dualarıma hissedar ediyorum. Cenâb-ıHak sana, sabr-ı cemîl ihsan ve o merhumeyi de garik-ırahmet eylesin. Âmin.

Kardeşiniz

Said Nursî

Page 386: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

124

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Ben, pek kat’î bir surette ve bine yakın tecrübelerimneticesinde kat’î kanaatim gelmiş ve ekser günlerdehissediyorum ki, Risale-i Nur’un hizmetinde bulunduğumgünde, o hizmetin derecesine göre kalbimde, bedenimde,dimağımda, maişetimde bir inkişaf, inbisat, ferahlık,bereket görüyorum. Hem orada iken, hem burada çokkardeşlerimden aynı hâleti hissettim ve ediyorum. Veçokları itiraf ediyor ki, “Biz dehissediyoruz” derler. Hatta,size geçen sene yazdığım gibi, benim pek az gıdaylayaşadığımın sırrı, o bereket imiş.

Hem, İmam-ı Şâfiî’den (r.a.) rivayet var ki: “Hâlistalebe-i ulûmun rızkına ben kefalet edebilirim” demiş.“Çünkü rızıklarında vüs’at ve bereket olur.”

Madem hakikat budur ve madem hâlis talebe-i ulûmünvanına Risale-i Nur şakirtleri bu zamanda tam liyakatgöstermişler. Elbette, şimdiki açlık, ve kahta mukabilRisale-i Nur hizmetini bırakmak ve zaruret-i maişetözrüyle maişet peşine koşmak yerine en iyi çare, şükür vekanaat ve Risale-i Nur talebeliğine tam sarılmaktır.

Page 387: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Evet, her tarafta bu derd-i maişet herkesi sarsıyor. Ehl-idalâlet bundan istifade eder. Ehl-i diyanet de kendinimâzur bilir, “Zarurettir, ne yapalım” der.

Demek ki, Risale-i Nur şakirtleri, bu açlık, ve zaruretmusibetine karşı yine Nurla mukabele etmeli. Her şakirdinvazifesi, yalnız kendi imanını kurtarmak değil; belkibaşkasının imanlarını da muhafaza etmeye mükelleftir. Oda hizmete ciddî devamla olur.

Size yazmıştık ki, muarızlara adavetle mukabeleetmeyiniz. Mümkün olduğu kadar, ehl-i takvâ, ehl-i ilmekarşı dostane vaziyet alınız. Fakat bu noktaya dikkat edinizki, Risale-i Nur’un zararına ve şakirtlerinin salâbet vemetanetlerine ilişecek bir tarzda daireniz içine sokmayınız.Öyleler, niyet-i hâliseyle girmese, belki fütur verirler. Eğerenâniyetli ve hodfuruş ise, Risale-i Nur şakirtlerininmetanetlerini kırarlar, nazarlarını Risale-i Nur’un haricineçekip dağıtırlar. Şimdi çok dikkat ve metanet ve ihtiyatlâzımdır.

Bu havalide, hakikaten ümidimin fevkinde, Risale-i Nurtalebelerinden iki kahraman yetiştiler: baba, oğul AhmedNazif, Salâhaddin. Bu iki zât Risale-i Nur’un neşrinde ikiyüz adam kadar çalıştıklarını görüyoruz. Ezcümle birisi,yani oğlu Kars’ta durup hem Van’a, hem Erzurum’a, hemKonya’ya, hem buralara—size leffen gönderdiğim mektupgibi—muhaberelerle tesirli bir surette çalışıyor; tam birAbdurrahman’dır.

Kardeşiniz

Page 388: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Said Nursî

Page 389: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

125

Risale-i Nur, tarikat değil hakikattir. Âyât-ı Kur’âniyedentereşşuh eden bir nurdur. Ne Şarkın ulûmundan ve ne deGarbın fünunundan alınmış değil. Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın bu zamana mahsus bir i’câz-ı mânevîsidir.Menfaat-i şahsiye yoktur. Risale-i Nur’un hiç olmazsa Sözve Mektuplarını tamamıyla okuyunca birçok hakikatlartezahür edeceğinden, bugünkü düşüncenizden, yaniRisale-i Nur’u yazmaktan çekinmek ve çekilmekten derhalteberri edeceksiniz.

Muhterem değerli kardeşim,

Derhal yazmaya başlayınız, korkmayınız. Hizmet-iKur’ân, inşaallah muhafaza edecektir. Diğer efendiyiziyarete gidenlere ve Risale-i Nur’u yazan o havalidekikardeşlerimize geçmiş olsun.HAŞİYE-1 Hafîz-ı Hakikîinşaallah muhafaza edecektir. İmam-ı Ali RadıyallahüAnhın

Haşiye-1 Kardeşimiz Salâhaddin, burada Isparta’da olduğu gibi, bunlara daRisale-i Nur’u aramak için evlerini taharri edip sıkıştırdıkları zaman, hıfz-ı İlâhîile birşey bulamadıkları zamanki hâdiseye işaret ediyor.Feyzi

تقاد� س.ر�اج� النور س.ر�ا ب�ي�انة تقاد� س.ر�اج� السfر�ج� س.ر�ا

Page 390: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

1تنو�ر�ت�

emrine inkıyad etmek icap ettiğinden, Risale-i Nur’ugizli okumak, gizli yazmak, gizli neşretmek lâzımdı. Okardeşlerimizin bu emre riayet etmemesinden ilerigeldiğinden, hafif şefkat tokatı yediklerinden, tekrargeçmiş olsun.

Hiç merak etmesinler, hiçbir şey yapılmaz ve yapamazve göremezler. Bu hâdiseden müteessir olup çekinmeyiniz;bilâkis çalışmanızı ziyadeleştirin ki, tecrübe-i meydan-ıimtihanda muvaffak olasınız. Risale-i Nur’a sık sık ilişirler,fakat bir halt edemezler. Çünkü, Gavs-ı Âzam (k.s.) veİmam-ı Ali (r.a.) gibi zâtların himayeleri ve dualarıberekâtına, Hafîz-ı Hakikî hıfz eder.

ر�ب�ى فض�ل^ م.ن� ا ه�ذ ل.LMه. 2الح�م�د Ruhânî inkıbaz

inşaallah geçecektir.

Risale-i Nur 3

و�ش.فاء� ه�دى ام�نوا sırrınaل.لذين�

mazhardır. Ondan istimdat et. Risale-i Nur talebeleribirbirinin ibadetinden hissedar olduklarından, daimîvirdleri olan bu âyet-i azîme size de şifa verir. Risale-iNur’u yazınız, ihtiyata riayet ediniz.

Bütün kardeşlerime selâm ve hürmetler. Risale-i Nur’açalışmanızı tekrar tavsiye ederim, kardeşlerim.

Salâhaddin

Page 391: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

1. Nur kandili, gizliden gizliye yanıp yayılır. Sirâcü’s-Sürc (Kandiller Kandili),gizliden gizliye yanıp aydınlanır.2. Allah’a hamd olsun. Bu Rabbimin ihsânıdır.3. “Îmân edenler için bir hidayet rehberi ve bir şifâdır.” Fussılet Sûresi, 41:44.

Page 392: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

126

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�

Aziz kardeşlerim,

Bu defa mektup yerinde bu meyveyi gönderiyoruz.

Karadağ’ın bir meyvesi

Bir âyetin mânâ-yı işârîsinin külliyetinden bir ferdi,Hürriyetten bu ana kadar, Teşrin-i Sâni otuzuncu gün, binüç yüz elli sekizde, Karadağ başına yalnız çıkıyordum.“İnsanların, hususan Müslümanların bu teselsül edenhelâketleri ve hasaretleri ne vakitten başladı, ne vaktekadar devam eder?” hatıra geldi. Birden, her müşkülümühalleden Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan Sûre-i Ve’l-Asri’yikarşıma çıkardı. Dedi: “Bak.” Baktım. Her asra hitap ettiği

gibi, bu asrımıza daha ziyade bakan 2و�الع�ص�ر ا4ن اال4نس�ان

خس�ر âyetindekiلف.8 خس�ر لف.8 اال4نس�ان şedde)ا4ن ve

tenvin sayılır) makam-ı cifrîsi bin üç yüz yirmi dört edip(1324), Hürriyet inkılâbıyla başlayan tebeddül-ü saltanatve Balkan ve İtalyan harpleri ve Birinci Harb-i Umumîmağlûbiyetleri ve dehşetli muahedeleri ve şeair-i

Page 393: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

İslâmiyenin sarsılmaları ve bu memleketin zelzeleleri veyangınları ve İkinci Harb-i Umumînin zemin yüzündefırtınaları gibi, semavî ve arzî musibetlerle hasâret-i

insaniyeyle ا4ن اال4نس�ان لف.8 خس�رâyetinin bu asra dahi bir

hakikati, maddeten aynı tarihiyle gösterip, bir lem’a-ii’câzını gösteriyor.

3الص�ال.ح�ات و�ع�م.لوا ام�نوا الذين� âhirdekiا4ال3 ,ه

.sayılırت

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Yemin olsun Asra. İnsan muhakkak hüsrandadır.” Asr Sûresi, 103:1-2.3. “Ancak îmân eden ve güzel işler yapanlar müstesnâ.” Asr Sûresi, 103:3.

Şedde sayılır ise, makam-ı cifrîsi bin üç yüz elli sekiz vedokuz olan bu senenin ve gelecek senenin aynı tarihinigöstermekle o hasâretlerden, bâhusus mânevîhasâretlerden kurtulmanın çare-i yegânesi iman ve a’mâl-isaliha olduğu gibi ve mefhum-u muhalifiyle, o hasâretin desebeb-i yegânesi küfür ve küfran, şükürsüzlük, yaniimansızlık, fısk ve sefahet olduğunu gösterdi. Sûre-iVe’l-Asri’nin azametini ve kudsiyetini ve kısalığıyla berabergayet geniş ve uzun hakaikin hazinesi olduğunu tasdikederek Cenâb-ı Hakka şükrettik.

Evet, âlem-i İslâmın, bu asrın en büyük hasâreti olan budehşetli İkinci Harb-i Umumîden kurtulmasının sebebi,Kur’ân’dan gelen iman ve a’mâl-i saliha olduğu gibi;fakirlere gelen acı, açlık ve kahtın sebebi dahi, orucun tatlı

Page 394: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

açlığını çekmedikleri ve zenginlere gelen hasâret vezayiatın sebebi de, zekât yerinde ihtikâr etmeleridir. Ve

Anadolu’nun bir meydan-ı harp olmamasının sebebi, ا4ال3 1الذين� ام�نوا

kelime-i kudsiyesinin hakikatini fevkalâde bir

surette yüz bin insanın kalblerine tahkikî bir tarzda dersveren Risale-i Nur olduğunu, pek çok emareler veşakirtlerinden binler ehl-i hakikat ve dikkatin kanaatleriispat eder.

Ezcümle: Emarelerden biri, Risale-i Nur’a sıkıntı veren,veyahut hizmetinden çekilen pek çok adamların tokatyemeleri gibi, bu sene, bu memleketin etrafında umumî birtarzda Risale-i Nur’un intişarına sıkıntı verip şimdiki birnevi tevakkuf devresi vermek hatâsıyla, şimdiki umumîsıkıntının bir sebebi olduğunu göstermesidir.

1. “İman edenler müstesna.” Asr Sûresi, 103:3.

• • •

Page 395: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

127

Sûre-i Ve’l-Asr’in dağ meyvesi namındaki nüktesine birhaşiyedir.

1الص�ال.ح�اتdaki ,ت âhirdeki tâ’lar, ekseriyetçe vakfa

rastgelmesiyle, cifirce .sayılabilirه Bu noktada

beraberdir (1358); bu zamanımızı gösterir Ve telâffuzcaا4ال3

okunmadığındanه .kalabilirت Bu noktadan şeddeler

sayılmazsa ve 3ا4الberaber değil iki yüz küsur sene zamana

kadar iman ve amel-i salihle beraber bir tâife-i azîme,hasârât-ı azimeye karşı mücahedeye devam edeceğine

işaret edip, Fatiha’nın âhirinde 2انع�م�ت� الذين� ص.ر�اط

bin beş yüz kırk yedi veya bin beş yüz yetmiş yediع�لي�هم�

gösterdiği zamana; hem

ال� تز�ال� طائ.فة م.ن� ام�ت.8 ظاه.رين� ع�ل8 الح�ق� ح�ت8 ي�ات.�83الLMه� بام�ره.

Page 396: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

birinci cümle, bin beş yüz makamıyla âhirzamanda birtaife-i mücahidînin son zamanlarına; ve ikinci cümle, binbeş yüz altı makamıyla, galibane mücahedenin tarihine; veüçüncü cümle, bin beş yüz kırk beş makamıyla, pek az birfarkla hem Fatiha’nın, hem Ve’l-Asri Sûresinin ikicümlesinin gaybî işaretlerine işaret edip, tevafuk eder.Demek, bu hadis-i şerifin üç cümlesinden herbirisi, bin beşyüz tarihine ve mücahedenin ne kadar devam edeceğine

dair işaretlerine, aynen bu و�ع�م.لوا ام�نوا الذين� 4الص�ال.ح�ات

—şedde sayılmazsa—bin beş yüz altmış bir

makamıyla, hem بالص�ب�ر و�تو�اص�و7ا بالح�ق� 5و�تو�اص�و7ا

—şedde sayılır fakat بالص�ب�رda lâmdır—bin beş yüz altmış

makamıyla iştirak edip, o taife-i azimenin mücahedatlarıne kadar devam edeceğini mânâ-yı işârî ve cifriylegösterirler. Ve Fatiha ve hadisin irae ettikleri tarihe,makam-ı ebcedleriyle takarrüp edip, farklı bir derecetevafuk ederler ve mânâlarıyla da, tam tetabuk ederek,parlak bir lem’a-i i’câziye-i gaybiyeyi gösteriyorlar.

1. “Sâlih ameller, hayırlı işler.” Asr Sûresi, 103:3.2. “Kendilerine nimet ve ihsanda bulunduğun peygamberlerinin ve onlara tâbiolan sâlih kullarının yolu.” Fâtiha Sûresi, 1:7.3. “Ümmetimden bir taife Allah’ın emri gelinceye kadar [yani kıyâmetinkopmasına kadar] galibâne hak üzerinde devam edecektir.” Bu hadis-i şerifhadis kaynaklarında bu lafızlarla rivayet edildiği gibi, aynı mânâyı ifade edenfarklı lafızlarla da rivayet edilmiştir. Buhari, İ’tisam: 10; Müslim, İman: 247,İmâre: 170, 173, 174; Ebû Dâvud, Fiten: 1; Tirmizî, Fiten: 27, 51; İbn-i Mâce,Mukaddime: 1, Fiten: 9; Müsned, 5:34,269, 278, 279; el-Hâkim, el-Müstedrek,4:449-450, 550.4. “Ancak îmân eden ve güzel işler yapanlar müstesnâ.” Asr Sûresi, 103:3.

Page 397: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

5. “Birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler. Asr Sûresi, 103:3.

Page 398: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

128

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Eski Saidçok zaman Medresetü’z-Zehrayı gaye-i hayalederek çalışmış. Cenâb-ı Hak kemal-i merhametinden,Isparta’yı o Medresetü’z-Zehra hükmüne getirdi. Venahiyemiz olan küçücük Isparta’nın mahdut akraba veahbap yerine mübarek Isparta vilâyetini verip binlerkardeşi ihsan eyledi. Belki muhtemeldir ki, o küçükIsparta’nın aslı, bu büyük Isparta’dan gitmiş. Benim vatan-iaslim, bu Isparta olmak caizdir. Hattâ Ispartalı kim olursaolsun, başkalara nispeten benimle ve Risale-i Nur’la fazlaalâkadar görüyorum. Hattâ buradaki bütün zâbitan içindebiri müstesna, en ziyade bize ve Risale-i Nur’a ciddîalâkadar. Bu hâmil-i mektup Ispartalı Hilmi Beyi gördüm.Onu Risale-i Nur’un has şakirtleri içinde kabul eyledik.

Isparta’da ve Sava’daki taarruz bir derece umumîdir.Risale-i Nur’un intişar ettiği her tarafta bu sıralarda,şimdiye kadar bir plân dahilinde Risale-i Nur’un fütuhatınakarşı tecavüz var. Bir derece şevk ve neş’eye zarar verdi,bir devre-i tevakkuf açtı. Şimdiki kahtlığa o tevakkufsebebiyet veriyor. Fakat, Cenâb-ı Hakka şükür, Isparta vehavalisi kahramanları çelik gibi bir metanet göstermeleri,

Page 399: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

sair yerlerin de kuvve-i mâneviyelerini takviye ediyorlar.Bazı ihtiyatsız ve dikkatsizlerin yüzünden cüz’î zararlarolduğundan, ihtiyat ve dikkat her vakit lâzımdır.

Barla’da, Risale-i Nur’un muvakkat tatili sebebiyleyağmursuzluk başladığı gibi ve Risale-i Nur’unmüdahelesiyle yağmurun Barla etrafındaki dâireye mahsusolarak gelmesi ve Isparta’nın, Risale-i Nur’a karşıiştiyaklarıyla, Hüsrev’in dediği gibi yağmur fevkalâde birsurette imdada gelmesi gibi, pek çok emarelerle ve buradaRisale-i Nur münasebetiyle vücuda gelen yüzer hâdiselerindelâletiyle deriz ki: Bu Anadolu’ya aynı rahmet olanRisale-i Nur’a karşı, bu acip zamanda böyle umumî vegeniş bir taarruzla ve bazı yerlerde tatile mecbur olması,bu kaht u galâyı ve bu acip ihtikârı ve bereketsizlik veaçlığı netice verdiğine bize kanaat verdi. Şimdi yanımdaki,Emin ve Feyzi gibi sair arkadaşlarım da aynıkanaattedirler.

Said Nursî

Page 400: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

129

Risale-i Nur şakirtleri tarafından sorulan suale cevaptır.

Sual: Geçen sene sizden sormuştuk ki, elli gündürmerak edip dünya cereyanlarına bakmadınız vesormadınız, o zaman bize bir cevap verdiniz. Gerçi o cevaphakikattir ve kâfidir; fakat Risale-i Nur’un intişarı vehizmeti ve âlem-i İslâmiyetin menfaati noktasında birderece bakmanız lâzım iken, şimdi, on üç ay oluyor, aynıhal devam ediyor. Merak edip hiç sormuyorsunuz.

Elcevap: 1âyetine en âzam bir tarzdaا4ن اال4نس�ان لظلوم�

şimdiki boğuşan insanlar mazhar olmalarından, onlaradeğil taraftar olmak veya merakla o cereyanları takipetmek ve onların yalan, aldatıcı propagandalarını dinlemekve müteessirane mücadelelerini seyretmek, belki o acipzulümlere bakmak da caiz değil. Çünkü zulme rızazulümdür; taraftar olsa, zâlim olur.

Meyletse 2

فتم�س�&%م� ظلم�وا الذين� ا4ل8 كJنوا تر� و�ال� .âyetine mazhar olurالنار�

1. “İnsan şüphesiz ki çok zâlimdir.” İbrahim Sûresi, 14:34.

Page 401: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

2. “Zulmedenlere en küçük bir meyil göstermeyin; yoksa ateş size dedokunur.” Hûd Sûresi, 11:113.

Evet, hak ve hakikat ve din ve adalet hesabınaolmadığına ve belki inat ve asabiyet-i milliye ve menfaat-icinsiye ve nefsin enaniyetine dayanan, dünyada emsalivuku bulmayan gaddarâne bir zulüm hesabına olduğunakat’î bir delil şudur ki: Bin mâsum çoluk çocuk, ihtiyar,hasta bulunan bir yerde, bir iki düşman askeri bulunmakbahanesiyle bombalarla onları mahvetmek; ve tabakat-ıbeşer cereyanları içinde, burjuvaların en dehşetlimüstebitleri ve sosyalistlerin ve bolşeviklerin en müfritleriolan anarşistlerle ittifak etmek; ve binler, milyonlarmâsumların kanlarını heder etmek ve bütün insanlarazarar olan bu harbi idâme ve sulhu reddetmektir.

İşte böyle hiçbir kanun-u adalete ve insaniyete ve hiçbirdüstur-u hakikate ve hukuka muvafık gelmeyenboğuşmalardan, elbette âlem-i İslâm ve Kur’ân teberrîeder. Yardımcılıklarına tenezzül edip tezellül etmez. Çünküonlarda öyle dehşetli bir firavunluk, bir hodgâmlıkhükmediyor; değil Kur’ân’a, İslâma yardım, belki kendinetâbi ve âlet etmekle elini uzatır. Öyle zâlimlerin kılıçlarınadayanmak, hakkaniyet-i Kur’âniye elbette tenezzül etmez.Ve milyonlarla mâsumların kanıyla yoğrulmuş bir kuvvetyerine, Hâlık-ı Kâinatın kudret ve rahmetine dayanmak,ehl-i Kur’ân’a farz ve vaciptir. Gerçi zındıka ve dinsizlik oboğuşanların birisine dayanıp ehl-i diyaneti ezer. Ozındıkanın tazyikinden kurtulmak, onun aksi cereyanınataraftar olmak bir çaredir. Fakat şimdiye kadar o taraftarlık

Page 402: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

bir menfaat vermeyerek çok zararları dokunmuş.

Hem zındıka, nifak hasiyetiyle her tarafa döner. Senindostunu kendine dost edip sana düşman eder. Senintaraftarlık cihetiyle kazandığın günahlar, fâidesiz boynundakalır. Risale-i Nur şakirtlerinin vazifeleri iman olduğundan,hayat meseleleri onları çok alâkadar etmez ve meraklabaktırmaz. İşte bu hakikate binaen, değil on üç ay, belki onüç seneHAŞİYE-1 dahi bakmasam hakkım var. Sizler baktınız,günahlardan başka ne kazandınız? Ben bakmadım, nekaybettim?

İkinci sual: İşârât-ı Kur’âniye risalesinde Fatiha’nın

âhirinde sırat-ı müstakim ashabı ki, 1الذين� انع�م�ت� ع�لي�هم�

âyetiyle tarif edilen taife içinde, hem تز�ال� طائ.فة م.ن� �ال2ام�ت.8

(ilâ ahir) hadisinin âhirzamanda gösterdikleri

mücahidler içinde ve hem Ve’l-Asri Sûresinin الذين� ا4ال3 3ام�نوا

dan başlayan üç cümlenin mânâ-yı işârisinde hususî

bir surette bir ferdi, Risale-i Nur’un has şakirtleri olduğunasebep nedir ve veçh-i tahsisi nedir?

Elcevap: Sebebi ise, Risale-i Nur, yüze yakın dintılsımlarını ve hakaik-i Kur’âniyenin muammâlarını hall vekeşfetmiştir ki, her bir tılsımın bilinmemesinden, çokinsanlar şübehata ve şükûke düşüp, tereddütlerdenkurtulamayıp, bazan imanını kaybederdi. Şimdi, bütün

Page 403: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

dinsizler toplansalar, o tılsımların keşfinden sonra galebeedemezler. Yirmi Sekizinci Mektuptaki İnâyât-ı Seb’ada birkısmına işaret edilmiş. İnşaallah bir zaman o tılsımlarmüstakil bir risalede cem edilecek.

Haşiye-1 Hem tam yedi senedir aynı hal devam etti. Ne merak etti ve ne desordu ve ne de bildi.1. “Kendilerine nimet verdiklerinin…” Fâtihâ Sûresi, 1:7.2. bk. “Ümmetimden bir taife Allah’ın emri gelinceye kadar (yani kıyâmetinkopmasına kadar) hak üzerinde galip olacaktır.” Bu hadis-i şerif, hadiskaynaklarında bu lafızlarla rivayet edildiği gibi, aynı mânâyı ifade eden farklılâfızlarla da rivayet edilmiştir. Buhari, İ’tisam: 10; Müslim, İman: 247, İmâre: 170,173, 174; Ebû Dâvud, Fiten: 1; Tirmizî, Fiten: 27, 51; İbni Mâce, Mukaddime: 1,Fiten: 9; Müsned, 5:34,269, 278, 279; el-Hâkim, el-Müstedrek, 4:449-450, 550.3. “İman edenler müstesna.” Asr Sûresi, 103:3.

Page 404: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

130

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

كJاته� 3الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Kahraman Tahirîve Hâfız Mustafa’nın yaptıkları hizmetçok güzeldir. Onların tedbirleri isabetlidir, haktır. Nurfabrikasının divanında verdiğiniz kararlar, ne olursakabulümüzdür. İşârât-ı Kur’âniye tevâbi’leriyle beraber çokgüzel. Yalnız, Seyyid Şefik’e giden mektup, şahsına aitkısmı girmeyecekti. Lâhikadan aldığınız parçalar da çokgüzel. Büyük Ali sisteminde, küçük ve ikinci Ali’ninmânidar fıkrası iyidir, fakat muhtasardır. En evvel gençlereait üç dört ders—ki Hâfız Mustafa’ya vermiştik—elmakinesiyle mümkünse eski hurufla, değilse, yenihuruflaHAŞİYE-1 Nur fabrikasının divanındaki heyet münasipgörse ve hal müsaade etse, yazılsın, bize de bazı nüshalargönderilsin. Mübareklerin İşârâtü’l-İ’câz’larına bedel birnüshamı postayla gönderdik. Cuma gününe rast gelen bubayram, çok kıymettar olan haccü’l-ekber olduğundan,hacca bu sene gidenler çok kazanmışlar. Cenâb-ı Hak bizi

Page 405: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

de onların hayırlı dualarına hissedar eylesin. Âmin.

Tekrar be tekrar o bayramınızı ve umum Risale-i Nurşakirtlerinin bayramlarını ve Nur ve Gül fabrikalarınınheyetlerini ve medrese-i Nuriye şakirtlerinin veüstadlarının ve Barla sıddıklarının ve mâsumların ve ümmîihtiyarların, ricalen ve nisâen umumunun birer birerbayramlarını tebrik ediyoruz.

Said Nursî

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.Haşiye-1 Risale-i Nur’un bir vazifesi huruf-u Kur’âniyeyi muhafaza olduğundanyeni hurufa zaruret derecesinde inşaallah müsaade olur.

Page 406: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

131

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�كJاته� بع�دد ح�ر�وف3م�اكJتب�تم� و�طب�ع�تم�

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Yazdığınız ve bastığınız yazılar adedince Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketiüzerinize olsun.

Aziz, sıddık, muktedir, müteyakkız kardeşlerim,

Sizin mübarek leyâli-i aşerenizi ve Kurban Bayramınızıtebrik ederiz. Nur fabrikası sahibi Hâfız Ali’nin haşr-icismanî hakkındaki hatırına gelen mesele ehemmiyetlidirve mektubun âhirindeki temsili, gayet güzel ve manidardır.O hatırayla, Dokuzuncu Şua’nın mukaddeme-i haşriyedensonraki dokuz burhan-ı haşriyeyi istiyor diye anladım.Fakat, maatteessüf, bir iki senedir telif vazifesi tevakkufetmiş. Risale-i Nur’un mesâili, ilimle, fikirle, niyetle vekastî bir ihtiyarla değil; ekseriyet-i mutlakayla sünuhat,

Page 407: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

zuhurat, ihtârât ile oluyor. Bu dokuz berahine şimdiihtiyac-ı hakikî kalmamış ki, telife sevk olunmuyoruz.

Evet, erkân-ı imaniye içinde iman-ı billâh ve iman-ıbi’l-yevmi’l-âhir âlem-i İslâmiyetin iki kutbu ve ikigüneşidir.

Birincisini: Risale-i Nur, tamamıyla burhanlarını izahetmiş.

İkinci kutup ise: Kısmen müstakil olarak Onuncu Söz,Yirmi Dokuzuncu Söz, Yirmi Sekizinci Söz, hususancismanî lezzetlerin ispatında ve Mukaddeme-i Haşriye gibirisalelerde gayet kuvvetli haşr-i cismanîyi ispat etmiş,muannitleri de susturmuş. Ve iman-ı billâh gibi, budünyadaki mevcudat, zahir bir surette onugöstermediğinden, kısm-ı ekserîsi ise, sâir erkân-ı imaniyeiçinde haşri, kuvvetli bir surette ispat eder.

Ezcümle: Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın hakkaniyetini ispateden bütün hüccetleri, ikinci derecede haşr-i cismanîyi,binler âyât-ı Kur’âniyenin tasvir ve izahatlarıyla ispatediyor. Acaba, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın mu’cizâneCennetin lezâiz-i cismaniyesinden bahisleri ve izahlarıderecesinden, daha başka bir izaha lüzum kalır mı?

Hem Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmınhakkaniyetini ispat eden bütün mu’cizeleri, hüccetleriikinci derecede haşr-i cismanîyi ve Cennet ve Cehenneminlezâiz ve âlâm-ı cismanîsini harika belâgatiyle tasvir veizah ediyor. Ve o izahtan sonra, daha izaha ihtiyaç kalır mı?

Page 408: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Hem Cenâb-ı Hakkın vücub-u vücudunu ve rahîmiyetve hakîmiyetini ve ilim ve kudretini ve âdiliyet vehafîziyetini ve sıfât-ı kudsiyesini ispat eden bütünburhanlar, hüccetler, bir cihette haşri ispat ettiği gibi;rububiyetin muktezası olan irsal-i rusul ve inzâl-i kütüpcihetiyle, hem risalet-i Muhammediyeyi (a.s.m.) istilzam;hem Kur’ân, onun konuşması ve kelâmı olmadığını vekelâmullah olduğunu ispat etmekle, haşr-i cismanîyitafsilâtıyla bu iki noktadan yine ispat ediyor.

Elhasıl: Risale-i Nur’da iman-ı billâh ve iman-ıbi’l-yevmi’l-âhir olan iki kutb-u imanî, tam birbirine müsavigelecek bir derecede ispat edilmiş. Yalnız bu kadar var ki,haşr-i cismanî kısmen sarîhan ve kısmen zımnî ve tebe’îispat edilmiş. Çünkü bu âlem-i şehadet, Sâniini gayet sarihve zâhir gösteriyor ve haşri, zımnî ve perdeli haber verir.İnşaallah bir zaman, Risale-i Nur’un şakirtlerinden birisiveya birkaç tanesi, o dokuz makamı ve berahini telifedecek ve Mukaddeme-i Haşriyenin başındaki âyât-ıâzamın dokuz fıkrasının hazinelerini, Risale-i Nur’damünteşir haşr-i cismanî berahiniyle ve kalblerine gelensünuhat ve ilhamat ile açıp, Dokuzuncu Şuayı OnuncuSözden daha parlak, daha kuvvetli bir tarzda tekmiledecek.

Bütün kardeşlerimize birer birer selâm vebayramlarınızı tebrik ediyoruz.

Said Nursî

Page 409: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

132

Aziz, sıddık kardeşlerim,

1ل&%م� خي�ر� شي�ى¤ا و�ه�و� تك?ر�ه�وا ان sırrıylaو�ع�س�8 çok

tecrübelerin neticesinde, çok defa zâhirî muvaffakiyetsizlik,hakkımızda birer inayet perdesi olduğuna bir emaresi,belki bir delili de, bu sene biz, her tarafta bir nevi taarruz,o taarruzdan bir nevi cüz’î tevakkuf, hem matbaalarınkapıları şimdilik Risale-i Nur’a—hattâ yeni hurufladahi—kapanması hayırdır, birkaç cihette inayettir vehimayettir.

1. “Belki sevmediğiniz şey hakkınızda daha hayırlıdır.” Bakara Sûresi, 2:216.

Evvelâ: Bu sene—perde altında—insanlar, eşedd-izulümle rızık hakkında bir dehşetli ameliyat ve kader-iİlâhî, hakîmane bir adaletle, çoktan beri teraküm edenzekâtları ve cizyeleri almak ve hadden çok ziyade tecavüzeden hırsı ve ihtikârı tokatlamak için, umumî bir ameliyat-ıcerrahiye hengâmında, elbette yalnız, imana ve âhiretehasr-ı nazar eden ve vazife noktasından hayat-ı içtimaiyeyeçok bakmayan ve ihlâs-ı tâmmı kazanmak için hiçbirmaksada âlet ve hiçbir dünyevî cereyana tâbi olmayanRisale-i Nur’un parlak ve kuvvetli hizmeti, tesettür perdesi

Page 410: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

altından çıkıp âşikâr bir tarzda olsaydı, her halde birinciameliyat-ı insaniye ona ilişecekti. Ve ikinci ameliyat-ıkaderiye rızık ve mide üzerine olması cihetiyle, yainsanların nazarlarını o hizmetten çevirecekti, mideleriylemeşgul edecekti, veyahut o hizmetin ihlâsını bir derecekırıp maişet derdinin bir hissesi onda bulunacaktı.

Saniyen: Yazılmasına şimdilik lüzum yok.

Salisen: İzharına bu zamanda izin yok. Fakat, mademşakirtlerin gayret ve şevk ve himmetleri şimdiye kadarmatbaalara ihtiyaç bırakmamışlar, inşaallah o kudsîhizmette devam edip, o elmas kalemlerle neşr-i envaredecekler. Madem bütün bütün mesleğimize muhalif olanyeni hurufu bir iki risale için kabul ettiğimiz haldematbaacılar çekindiler, o hayr-i azîmi kaybettiler. Siz, o ikirisaleyi, bizim hesabımıza, kahraman kardeşlerimizdenyirmi otuz zâta tevzi ederek, yirmi otuz nüshayı eskihurufla yazdırınız. Yazan kalem sahiplerine dâimî hasenatkazandıran o pek büyük hayrı siz kazanınız. Eğer yenihurufla, el makinesiyle o iki risaleden yazılmış nüshalarvarsa, bize bazı nüshalar gönderiniz.

Page 411: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

133

İşârât-ı Kur’âniye ve üç keramet-i Aleviye ve keramet-iGavsiye hakkındaki Sikke-i Gaybiye risalesine bir tenbih veihtardır.

Bu gayet mahrem risaleler, nasılsa, muannit birnâmahremin eline bu risalelerden birisi geçmiş. Gayetsathî ve inat nazarıyla bir iki yerine haksız bir itirazlaehemmiyetli bir hâdiseye sebebiyet verdiğinden, bumecmua, Risale-i Nur’un has talebelerine, belki ehass-ıhavassa mahsus olduğu halde ve benim vefatımdan sonraintişarına müsaade olmasıyla beraber, şimdi mezkûrhâdisenin sebebiyle herkese değil, belki ehl-i insaf veRisale-i Nur’la alâkadar ve talebelerinden bulunanlarahaslardan bir kaç şakirdin tensibiyle gösterilebilir fikriyleyazdık.

İkinci nokta: Bu risale Sikke-i Gaybiye baştan aşağıyakadar birtek neticeye bakar. Bine yakın emarelerle, Risale-iNur’un makbuliyetine gaybî bir imza basıldığını ispatediyor. Böyle birtek dâvâya bu derece kesretli ve ayrı ayrıcihetlerde binler emareler ve imalar onu göstermesiilmelyakîn değil, belki aynelyakîn, belki hakkalyakînderecesinde o dâvâyı ispat eder.

Page 412: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Üçüncü nokta: Bu risaleyi mütalâa eden zâtlar, incedeninceye, hususan cifrî hesabatına meşgul olmaya lüzum yok.Hem bir kısmı anlaşılmasa da zararı yok. Hem umumunuokumak da lâzım değil. Hem keramet-i Gavsiyeninâhirinde, iki yüz yirmi dördüncü sahifede, Şamlı HâfızTevfik’in fıkrasından başlayıp âhire kadar mütalâadansonra ve baştaki mukaddemeyi de okuduktan sonraistediği parçayı okusun.

Page 413: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

134

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Hem Kâtip Osman’ın, hem mübareklerden İbrahim’in,hem Nur fabrika sahibinin, hem Hulûsi-i Sânininmektupları bir iki günde geldiler. Merakla mahzunkalbimizi müferrah eylediler. Kâtip Osman’ın mektubunda,hususî selâmlarını gönderdiği zâtların, hususan kahramanRüştü, Zühtü Bedevî ve Nuri kardeşlerimize hâssaten veumuma selâm ve selâmetlerine dua ve Hüsrev’in yakındagelmesinin tebşiri, onun hakkındaki merakımızı izale etti.

Mâşâallah, Kâtip Osman da, Hüsrev gibi mucib-i meraknoktaları yazıyor. Onun mektubunu getiren halıcı İbrahimdemiş ki: “Sıddık Süleyman, Rüştü buraya gelmek ihtimalivar.” O kahraman kardeşim yakînen bilsin ki, ben ondanziyade ona müştakım. Fakat o her gün, has dairesininbirinci safında mânen yanımızda bulunuyor, mânevîkazançlarımıza da hissedar oluyor. Bizim mesleğimizdesohbet-i suriye ehemmiyeti azdır.

Hem bu dehşetli ameliyat-ı dahiliye hengâmında ve yolmasrafı çok ziyade olduğundan, gelmek münasip olmuyor.Ve vehham ehl-i dünya, burada, ziyade bize dikkat

Page 414: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

ediyorlar. Hattâ bu bayramda kapımı ziyaretçilere kapadık.

Hâfız Ali’nin mektubunda, Rüştü’nün bir teşebbüsü varki, gençlere ait dört beş parça ders ki, Hâfız Mustafa’yavermiştim ki tab’ etsin. Cenâb-ı Hakka şükür, sizin kesretlikalemleriniz matbaaya ihtiyaç bırakmıyor. Eğer kolayca,ucuzca mümkün olsa, eski veya yeni hurufla yaparsınız.

Hâfız Ali’nin mektubunda, Risale-i Nur’a karşı kemâl-imahviyetle kemâl-i ihlâsı ve irtibatı, onun eskiden beritakdir ettiğim bir hâsiyet-i mümtaziyesini göstermekleberaber, benim gibi bir biçareyi de şefaatçi yapıp, ben deonun kemâl-i samimiyetini şefaatçi yapıp duasına âminderim.

Mübarek köyünden, mübarekler cemaatinden, mübarekİbrahim’in bereketli mektubunu okudum. Beni memnuneden çok sözler var içinde. Ve bilhassa benim başımayağan yağmurdan rüyada içmesi ve biraderzadesiOsman’ın ileride Risale-i Nur’a talebe olması için, kendiniokutması bizi mesrur eyledi. Cenâb-ı Hak öyle mübareklerio köyde çoğaltsın. Âmin.

Page 415: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

135

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Risale-i Nur’un hakkaniyetine ve ehemmiyetine dair birimza-yı gaybî hükmünde olan yazdığınız mecmua-i işârâta,Lâhikadan intihap ettiğinizden iki misli daha ilâve ettik.Eğer siz de kendinize öyle bir mecmua yazmışsanız, ilâveettiğimiz miktarı size de göndereceğiz. Bu mecmuanıngösterdiği kıymet Risale-i Nur’da bulunduğunu, buzamanın dehşetli fırtınaları ispat ediyor.

Evet, kardeşlerim, Hazret-i İsâ Aleyhisselâm, İncil-iŞerifte demiş ki: “Ben gidiyorum, tâ size tesellîci gelsin.(Yani Ahmed Aleyhissalâtü Vesselâm gelsin)” demesiyleKur’ân’ın beşere gayet büyük bir neticesi, bir gayesi, birhediyesi, tesellîsidir.

Evet, bu dehşetli kâinatın fırtınaları ve zeval vetahribatları içinde ve bu boşluk nihayetsiz fezada herşeylealâkadar olan insan için hakikî tesellîyi ve istinat veistimdat noktalarını yalnız Kur’ân veriyor. En ziyade otesellîye muhtaç bu zamandır. Bu asırda en ziyade kuvvetlibir surette o tesellîyi ispat eden, gösteren Risale-i Nur’dur.Çünkü zulümat ve evhamın menbaı olan tabiatı, o delmiş

Page 416: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

geçmiş, hakikat nuruna girmiş.

On Altıncı Söz gibi ekser parçalarında, hakaik-iimaniyenin yüzer tılsımlarını keşf ve izah edip, aklıinkârdan ve tereddütlerden kurtarmış. İşte bu hakikatiçindir ki, bu çok usandırıcı ve dehşetli zamanda,usandırmayacak birtarzda, çok tekrarla beraber, aklıbaşında olanları Risale-i Nur’lameşgul ediyor. Re’fet Beyinmektubunda dediği gibi, “Risale-i Nur’un en bâriz hâsiyeti,usandırmamak. Yüz defa okunsa, yüz birinci defa yinezevkle okunabilir.” Pek doğru demiş. Risale-i Nur’untercümanı, hakikî vazifesinin haricinde dünyadakiistikbaliyata ara sıra bakması, bir derece zâhirî birmüşevveşiyet verir. Meselâ, bundan otuz kırk sene evveldiyordu: “Bir nur gelecek,bir nuranî âlemi göreceğiz” deyip,o mânâ geniş bir dairede ve siyasette tasavvur edilmiş.

Hem bundan on dört, on beş sene evvel, “Dinsizliğiçevirenler müthiş semavî tokatlar yiyecekler” diye büyük,geniş, küre-i arz dairesindeki bu dehşetli hâdiseyi, dar birmemlekette ve mahdut insanlarda tasavvur etmiş. Halbukiistikbal, o iki ihbar-ı gaybîyi tasavvurunun pek fevkindetefsir ve tâbir eyledi.

Evet, Eski Said’in “Bir nur âlemi göreceğiz” demesi,Risale-i Nur dairesinin mânâsını hissetmiş, geniş bir dâire-isiyasiye tasavvur ettiği gibi; sırr-ı

اع�طي�نا 1ا4نا ’nın remziyle, on üç, on dört sene sonra,

“Dinsizliği, zındıklığı neşredenler, pek müthiş tokat

Page 417: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

yiyecekler” deyip o hakikatı dar bir dairede tasavvur etmiş.Şimdi zaman, o iki hakikati tam tâbir ve tefsir etti.

1. “Biz sana verdik.” Kevser Sûresi, 108:1.

Evet, başta Ispartavilâyeti olarak Risale-i Nur dairesibirinci hakikati pek parlak ve güzel bir surette gösterdiğigibi; ikinci hakikati de, medeniyet-i sefihenin tuğyanını vemaddiyunlukHAŞİYE-1 tâununun aşılamasını çeviren ve idareeden ervah-ı habîsenin başlarına gelen bu dehşetli semavî

tokatlar, geniş bir dairede, o sırr-ı اع�طي�نا 1ا4نا ’nın

hakikatini tam tamına ispat etmiş.

Haşiye-1 Evet, maddiyunluk tâununun hastalığı nev-i beşere bu dehşetlisıtmayı ve küre-i arza bu titremeyi vermiştir.1. “Biz sana verdik.” Kevser Sûresi, 108:1.

Risale-i Nur, kat’î burhanlara istinaden hükümleri, sâirhakaikte, aynı aynına, tevilsiz, tâbirsiz hakikat çıkması veyalnız işârât-ı tevafukiye ve sünuhat-ı kalbiyeye itimadenbeyanatı, böyle dünyevî olan mesâil-i istikbaliyede nedenbazan tâbir ve tevile muhtaç oluyor diye hatırıma geldi.

Böyle bir cevap ihtar edildi ki: Gaybî istikbal-idünyevîde ve dünya işlerinde, başa gelen hâdisâtıbildirmemekte Cenab-ı Erhamürrâhimînin çok büyük birrahmeti saklandığını ve gaybı gizlemekte çok ehemmiyetlibir hikmeti bulunduğu cihetle, gaybî şeyleri habervermekten yasak edip, yalnız müphem ve mücmel birsurette, ya ilham veya ihtarla, bir emareyi vesile ederek,keşfiyatta ve rüya-yı sadıkada, bir kısım gaybî hakikatleri

Page 418: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

ihsas eder. O hakikatlerin hususi suretleri vukuundan sonrabilinir.

Kardeşlerim, bu defa Hilmi Beyle gelen Re’fetveRüştü’nün mektupları bizi çok sevindirdi. Zaten Hüsrev,Re’fet, Rüştü Risale-i Nur’a intisapta eskiden beri beraberbulunmalarından, ben birisini tahattur etsem, üçü birdenhatıra geliyor. Cenâb-ı Hakka hadsiz şükür ki, bu dehşetlifırtınalar, onları ve sizleri sarsmadı.

Mâşaallah, Re’fet, şimdi de eski sadakatini ve tamalâkasını tamamıyla muhafaza ettiğini anladık. Bir ikisenedir ondan hiçbir mektup ve hizmet-i Kur’âniyedekivaziyetinden bir haber alamamıştım, merak ediyordum. Budefamektubunda, “Ne vakit bir araya gelsek, Sözler’denbirini açıp okuyoruz, tatlı tatlı istifade edip, Üstadımızlagörüşüyoruz” demesi, bizi sürurla şükre sevk etti.Sadakatte nâmdar Rüştü’nün mektubunda merak ettiğimnoktaları beyan etmesi ve hizmet-i Nuriye tevakkufetmemesi ve sizlere sıkıntı olmaması, bizi çok mesrureyledi.

Latîf bir tevafuk: Ahmed Nazif ’in bu defa çok meşgaleleriçinde yazdığı, yalnız On Dokuzuncu Mektupta (Mu’cizat-ıAhmediye [a.s.m.]) tevafukatın mecmuu, dokuz bin sekizyüz otuz üç adede bâliğ olduğunu gördük. O Mektuptakimu’cizat-ı Ahmediyenin (a.s.m.) bir kerametidir diyehükmettik.

Page 419: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

136

Risale-i Nur şakirtlerinden Emin ve Feyzi’nin bir fıkrasıdır.

Hem, Risale-i Nur’un kasabalara ve cemaatlereberekete medar olması ve ona zarar edenlere tokatgelmesi gibi, şahıslara da pek zahir bir surette, hembereket ve hüsn-ü maişet ona çalışanlara ve gaybî tokatlar,onun aleyhinde çalışanlara gelmesi, bu havalide çokhâdiseleri var. Biz, kendi nefsimizde; çalıştığımız zaman,pek zahir bir surette bir hüsn-ü maişet, bir inayetgördüğümüz gibi, Risale-i Nur veya şakirtleri aleyhineçalışanlara, şiddetli tokatlar geldiğini görüyoruz.

Ezcümle: Risale-i Nur’un erkânından birisi, kat’î birsurette haber veriyor ki, üç dört adam, dünya servetininhatırı için toplanıp münâfıkane tedbir kurduklarıhengâmda, üç gün sonra o üç dört adamın haneleri vebirinin dükkânı yanıp, herbiri binler lira zayiatla tokatyediler.

Hem bir dessas casus adam, Risale-i Nur şakirtlerialeyhinde çalışıyordu ki, onları hapse attırsın. Birgün,serbest olarak “Ben, bir ip ucu bulamadım ki bunları hapsesoksam. Eğer bir ipucu bulsam onları hapse sokacağım”

Page 420: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

diye ilân ettiği vakitten iki gün sonra bir iş yapıp, Risale-iNur şakirtleri yerinde o adam iki sene hapse girdi.

Hem bedbaht, muannid bir adam, Risale-i Nuraleyhinde, hem şakirtlerinin bir rüknü aleyhindemütecavizane bulunduğu hengâmda, bir iki gün sonrameyhaneye gidip içe içe çatlamış, orada ölmüş. Buneviden çok hâdiseler var. Demek Risale-i Nur, dostlaratiryak olduğu gibi, düşmanlara da saika oluyor.

Page 421: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

137

Risale-i Nur şakirtlerinden Hâfız Tevfik, Mehmed Feyzi,Emin, Hilmi, Kâmil’in bir fıkrasıdır.

Gavs-ı Âzamın, Üstadımız hakkında 1م�ح�ر�وس� فا4نك

fıkrasıyla, inayet ve teshile mazhar olduğunaبع�ي�ن^ الع.ناي�ة.

ve tevafuk, Risale-i Nur’un kerametinin bir mâdenibulunduğuna pek çok emarelerden, bu bir iki gün zarfında,küçük ve lâtif, fakat kat’î kanaat veren cüz’î hâdiselerintevafukunda gözümüzle gördüğümüz inâyet-i Rabbaniyeninnümunelerinden beş-altısını beyan ediyoruz ki, onlar, buiki gün zarfında beraber vuku bulmuş.

1. Muhakkak ki sen inayet gözüyle gözetilip korunmaktasın.

Birincisi: Dün, Üstadımıza, Risale-i Nur’a ait üç hizmetlâzım geldi. Kimse de yok. Biz de uzaktayız. Merdivendeninip, bir çocuğu bulup, bizlere göndermekniyetiyle kapıyıaçtı. Risale-i Nur’un o hizmetini görecek fevkalâde birtarzda, dakikasıyla, üç şakirdi kapıya geldiler.

İkincisi: İki seneden ziyade Risale-i Nur’un mühimparçaları, Risale-i Nur’un berekâtıyla hanesi yangından

Page 422: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

kurtulan Hâfız Ahmed kendine yazdırıp, başka bir kaza venahiyede bulunan bir iki zât, onları istinsah için aldılar. İkiseneden beri ellerinden kaçırıp, mahcubiyetlerinden habervermedikleri için hem biz, hem Hâfız Ahmed, merak, hemhiddet ediyorduk. O kitaplar, bugün geldiği aynı vakit,dünaynı saatte, Üstadımıza, beş seneden beri, her birkaçgün zarfında kolaylık için bir parça yemek pişirmeklehatırını soruyordu. İki seneden beri o âdeti terk etmişti.

Hem komşuluktan da başka yere nakletmesiyle, ikisenedir o âdet terk edilmişken, yine dün, o aynı saatte, ikisene evvelki aynı âdetiyle, o zâtın hanesinden, aynen eskisigibi, küçücük bir hatır sormak nev’inde oğlu getirdi.Üstadımız dedi: “İki sene evvelki âdete lüzumkalmamış;siz de komşuluktan gitmişsiniz” dedi. Bugünaynı vakitte, o Hâfız Ahmed’in yazdırdığı kaybolan kitaplar,mükemmel bir surette istinsahla beraber geldi. Bizdeşüphe bırakmadı ki, bu lâtif tevafuk da, Risale-i Nurhakkındaki inayetin bir cilvesidir.

Üçüncüsü: Üstadımız, aynı yine bugün Emin’e dedi: “Üçdört aydır her hafta karyesinden buraya gelen hanesahibesi gelmedi, kirasını dört aydır almadı. Herhaldecevap gönderin gelsin,alsın” dediği aynı dakikada, dörtaydan beri yanına gelmeyen o hane sâhibesi kapıyı vurdu,geldi. Beş aylık kirasını aldı. Üstadımız, bu hâdise-iinâyetten memnuniyeti için, uzak bir nahiyeden gelen,yuvarlak, hiç görmediğimiz ve burada bulunmayan birküçük ekmeği o hane sâhibesine verdi. Aynı vakitte, yirmidakika zarfında, burada bulunmayan aynı ekmekten, iki

Page 423: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

sene Risale-i Nur’un iki kitabını alıp mütalâasının mânevîücretinden binde bir ücret olarak geldi. Ve bir parçacıkaşure çorbasını dahi yine o ev sahibesine verdi. Aynen, oaşurenin on misli kadar, lâtif üç ekmek, yine iki sene ikikitabın okunmasına binde bir ücreti diye geldi. Gözümüzlegördük.

Hem yine Üstadımız, bugün o hane sahibesine, yedisenedir adını bilmediği için “İsmin nedir?” diye sormuş. Oda demiş: “Hayriye’dir.” Hayriye isminde olmaktevafukuyla, iki saat sonra, Hayri namında Risale-i Nur’unbir şakirdi, haberimiz yokken İstanbul’a gitmiş. Hemticaret münasebetiyle iki mühim şakirtler dahi gidip geçkaldılar. Maddî, mânevî fırtınalar münasebetiyle Üstadımızonları, hem oradaki mühim bir şakirdi çok merak ediyordu.Bugün o Hayri, iki saat Hayriye’den sonra geldi; o üç şakirthakkındaki merakı izale ettikten sonra—dört aydan beridevam eden “tefarik” namında Üstadımızın bir kokusubugün bitmişti—Hayri’nin elinde bir küçük şişe... Dedi:“Size tefarik getirdim.” Biz de bu küçük, lâtif tefariktekitevafuka “Barekâllah” dedik.

Bu iki gün zarfında bu küçücük nümuneler gibi,Üstadımız, Mu’cizat-ı Ahmediyenin tashihatıyla meşgulolduğu için, bunlardan başka çok nümuneleri görmüş.Madem iki günde böyle inayetin cilvelerini görüyoruz;Risale-i Nur dairesi içinde dikkat edilse, herkes kendinefsinde hizmeti derecesinde böyle nümuneleri görebilir.

Risale-i Nur şakirtlerinden:

Page 424: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Hafız Tevfik, Hilmi, Kâmil, Hayri, Mehmed Feyzi, Emin:

(Evet) (Evet) (Evet) (Evet) (Evet) (Evet)

Gözümüzle gördük.

Evet. Ben de tasdik ediyorum.

Said Nursî

Page 425: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

138

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bu şiddetli kışta ve mânevî, dehşetli, ayrı tarz bir kıştave nev-i beşer ictimaî hayatında müthiş kanlı diğer tarz birkışta, çırpınan biçarelere rikkat-i cinsiye ve şefkat-i neviyecihetinden gayet derecede bir hüzün ve elem hissettim.Çok yerlerde beyan ettiğim gibi, yine Erhamürrâhimîn veAhkemülhâkimîn olan onların Hâlık-ı Kerîm ve Rahîminhikmet ve rahmeti, benim kalbimin imdadına yetişti.Mânen denildi ki:

“Senin bu şiddet-i teessürün, o Hakîm ve Rahîminhikmetini, rahmetini bir nevi tenkit hükmüne geçer.Rahmet-i İlâhiyeden ileri şefkat olunmaz. Hikmet-iRabbaniyeden daha ekmel hikmet, dâire-i imkândaolamaz. Âsiler, cezalarını; mâsumlar, mazlumlar,zahmetlerinden on derece ziyade mükâfatlarını alacaklarınıdüşün. Senin daire-i iktidarının haricinde olan hâdisâta,Onun merhamet ve hikmet ve adaleti ve rububiyetinoktasında bakmalısın.” Ben de o lüzumsuz şiddetli elem-işefkatten kurtuldum.

Otuz sene evvel aşâirlerde gezerken, böyle sual ettiler:

Page 426: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

“Acaba şu zaman ve dehrin şikâyetindeki—hattâ büyükzâtlar ve evliyalar dahi felekten ve zamandan şikâyetediyorlar—ondan, Sâni-i Zülcelâlin san’at-ı bediine itirazçıkmaz mı?

Cevap: Hayır ve asla! Belki mânâsı şudur: Güya şikâyetçider ki: “İstediğim emir ve arzu ettiğim şey ve teşehhîettiğim hal, hikmet-i ezeliyenin düsturuyla tanzim olunanâlemin mahiyeti müstait değil ve inayet-i ezeliyeninpergeliyle nakşolunan feleğin kanunu müsait değil vemeşiet-i ezeliyenin matbaasında tab olunan zamanıntabiatı muvafık değil ve mesâlih-i umumiyeyi tesis edenhikmet-i İlâhiye razı değildir ki, şu âlem-i imkân, Feyyaz-ıMutlakın yed-i kudretinden, şu ukulûmuzun hendesesiyleve tehevvüsümüzün iştahısıyla istediğimiz herbir semeratıkoparsın. Verse de tutamaz, düşse de kaldıramaz.”

Evet, bir şahsın tehevvüsü için büyük bir daire-i muhitahareket-i mühimmesinden durdurulmaz.

İşte, otuz sene evvelki cevaba, Risale-i Nur dahizelzeleler bahsinde böyle küçük bir haşiye ilhak ediyor ki,herbir unsurun, maddî ve mânevî kış ve zelzele gibihâdiselerin, yüzer hayırlı neticeleri ve gayeleri varken, şerlive zararlı birtek neticesi için onu vazifesinden durdurmak,o yüzer hayırlı neticeleri terk etmekle, yüzer şer yapmak,ta bir tek şer gelmesin gibi, hikmete, hakikate, rububiyetemünafi olur. Fakat, küllî kanunların tazyikinden feryat edenfertlere, inâyât-ı hâssa ve imdâdât-ı hususiyeyle veihsânât-ı mahsusayla Rahmânürrahîm, her biçarenin

Page 427: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

imdadına yetişebilir. Dertlerine, derman yetiştirir. Fakat oferdin hevesiyle değil, hakikî menfaatiyle yardım eder.Bazan, dünyada istediği bir cama mukabil, âhirette birelmas verir.

• • •

Page 428: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

139

Üstadımızın ve Risale-i Nur’un ciddî hakaikleri içindeen tatlı bir fâkihesi tevafuk olduğu için, kardeşlerimize,yine bu iki gün zarfında küçük bir iki tevafuku, size bundanevvelki tevafuka haşiye olarak yazıyoruz.

Evet, nasıl ki kelimatta ve kelimat-ı mektubede tevafuk,bir kast, bir inâyet-i hususiyeyi gösteriyor. Bazan harikaolup keramet derecesine çıkıyor. Bazan lâtif bir zarafetveriyor. Aynen öyle de, Risale-i Nur’a ait ve Üstadımıza aithâdisâtta da aynen, kastî ve inayetkârâne tevafuku,akvaldeki o ef ’alde dahi görüyoruz.

Ezcümle: Size yazılan, dört ay gelmeyen hane sahibesiiçin Emin kardeşimize dedi: “Haber gönder” tekellümünde,onun kapı çalması tevafuk ettiği gibi; aynı cümle, iki defaokunduğu zaman, “Emin’e dediği” kelimesi okunduğuânında, aşağıdaki kapıyı Emin açtı. Gelmek zamanıgelmeden geldi. İkinci gün, yine başka bir adamaokunduğu vakit, “Emin’e dediği” kelimesini okuduğu vakit,aynı anda yukarı kapıyı Emin açtı, gelmek âdetine muhalifolarak geldi, girdi. Bu iki tevafuk, hane sahibesinintevafukuna tevafuku gösteriyor ki, en cüz’î işlerimiz detesadüf değil, kastî tevafuktur.

Page 429: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Hem, dört ay evvel bize bir parça tarhana getirenRisale-i Nur şakirtlerinden Fuad’ın, İstanbul’a gidip, otuzgün tehirinden, geç kalmasından endişe ettiğimiz aynıgünde, onun tarhanası bittiği aynı günde gelmesi tevafuketti.

Hem aynı günde, bir parça tereyağı—biz ve Üstadımızda bunun bereketini hissediyorduk—bittiği dakikada onunmiktarına tevafuk edip, zannımızca aynı yerde, aynı miktar,aynı zamanda geldiği gibi;hem buralarda, köylerde, küliçinde yapılan bir çörek, Üstadımızınhoşuna gittiği içinsabah akşam ondan yiyip ve on beş gün devam edip,bittiğiaynı günde, aynı çörekten, onun akrabasından birisi getirdi.Bu tevafukun hatırı için geri çevirmedi, kabul etti.Mukabilinde bir teberrük verdi. Gözümüzle bu lâtiftevafukdaki şirin inâyet-i ilâhiyyenin cüz’î cilvelerinigördük; ve anladık ki, kör tesadüf işimize karışmıyor.

Mânidar tevafuk, Risale-i Nur’un kelimatında vehurufatında olduğu gibi, ona temas eden harekât ve ef ’aldede öyle mânidar tevafuklar var. İnayete temas ettiği için encüz’î birşey de olsa kıymeti büyüktür. Böyle uzun yazmakve ziyade ehemmiyet vermek israf olmaz. Çünkü, mânâsıolan inâyet ve iltifat-ı rahmet muraddır. Ve o bahis dahimânevî bir şükürdür.

Risale-i Nur şakirtlerinden

Emin, Feyzi

Page 430: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

140

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Nur fabrikasının sahibiyle kahraman Tâhirîbizi gayetmesrur eden müjdeler veriyorlar, hem bazı meselelerisoruyorlar. Sizlerdeki erkânın verdikleri karar ve münasipgördüğü tarzlar, benim reyimin fevkinde inşaallah isabetederler. Madem benim reyimi de almak istiyorlar. Şimdilik,evvelce nazlanan matbaacılara lüzum yok. Hemmesleğimize muhalif yeni hurufa, Risale-i Nur’un bir nevimüsaadesi hükmüne geçtiği için, lâzım değil. Sizler, elmakinesiyle yazdığınız miktar yeter. Zaten Nazif de, elmakinasıyla bir derece çalışıyor. Tashihine çok dikkatetmek lâzım. Eski hurufla elmas kalemli kardeşlerimmatbaaya ihtiyaç bırakmıyor. Bize yardım etsinler.

Sorduğunuz ikinci cihet ise, Hâfız Mustafa’ya verdiğimyeni hurufla iki risale, çoğu ayrı ayrı olsun, bazı da beraberolsun. Gençlere ait risaleciğin başında isim olarak“Sıracü’l-Gafilin” veyahut “Gençlik Rehberi” namı; tevhideait risaleye “Hüccetullahi’l-Bâliğa” namını; veyahut“Misbahü’l-İman”; keramet mecmuasının ismi ise, “Sikke-iTasdik-i Gaybî” veya “Tasdik-i Gaybînin Hâtemi” namınıbaşında yazarsınız.

Page 431: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Arabî “Virdü’l-Ekber-i Nuriye” tab’ edilmişse, Arabîbilmeyen Risale-i Nur şakirtlerine bir teshilât olmak içinYedinci Şua, Âyetü’ül-Kübrâ ve Yirminci Mektupta izah vetercüme edilen sahifelerinin numaralarını Virdü’l-Ekber’inkenarlarına rakamla bir haşiyecik gibi yazılsa iyi olur. Yani“Bu Arabî makam filân risalede, filân sahifede izahı var”diye işaret edilse ve elmas kalemli kardeşlerimiz bunutevzi edip, herbiri bazı nüshaları böyle işaretlerle kaydetseve hem el makinesiyle yaptığınız veya matbaadan gelenrisalelerden nümune için bir iki nüshasını bize gönderseniziyi olur.

Page 432: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

141

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bu şiddetli maddî ve mânevî kıştaki ğalâ ve varlıkiçinde kaht ve derd-i maişet fukaralara ağır basmasıcihetinde, ekseri fakirü’l-hal olan Risale-i Nur şakirtlerininbu dehşetli hale karşı sarsılmaları ve tesanütleri bozulmasıihtimaliyle ziyade endişe ediyordum. Sizler her zamandanziyade bu fırtınada tesanüdünüzü ve ittihadınızı vebirbirinin kusuruna bakmaması, birbirini tenkit etmemesi,Risale-i Nur’un vazife-i kudsiye-i imaniyesi hesabınamükellef ve muhtaçsınız.

Sakın birbirinizden gücenmeyiniz ve tenkit etmeyiniz.Yoksa az bir zaaf gösterseniz, ehl-i nifak istifade edipsizlere büyük zarar verebilirler. Derd-i maişet zaruretinekarşı, iktisat ve kanaatle mukabele etmeye zaruret var.Menfaat-i dünyeviye, çok ehl-i hakikati, ehl-i tarikatı dahibir nevi rekabete sevk ettiği için endişe ederim. Risale-iNur şakirtleri içinde şimdiye kadar bu cihet onlarızedelememiş. İnşaallah yine zedelemez. Fakat herkes birahlâkta olamaz. Bazıları meşru dairede rahatını istese de,itiraz edilmemeli. Zarurete düşen bir şakirt zekâtı kabuledebilir. Risale-i Nur’un hizmetine hasr-ı vakit eden

Page 433: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

rükünlere ve çalışanlara zekâtla yardım etmek de Risale-iNur’a bir nevi hizmettir.

Hem yardım edilmeli. Fakat hırs ve tamah ve lisan-ı halile istemek olmamalı. Yoksa, ehl-i dalâlet ki, hırs ve tamahyolunda dinini feda etmiş; onlar nazarında kıyas-ı binnefscihetiyle, “Risale-i Nur’un bir kısım şakirtleri dahi, dininidünyaya âlet ediyorlar” diye çirkin bir ittihamlataarruzlarına meydan açar.

Sizler, ara sıra, İhlâs ve İktisat Lem’alarını ve bazanHücumat-ı Sitte risalesini mâbeyninizde beraberokumalısınız. Sizin şimdiye kadar fevkalâde sebat vemetanet ve tesanüt ve ittifakınız, bu memlekete medâr-ıiftihar olacak ve istikbalini kurtaracak derecededir. Dikkatediniz, bu yeni fırtına sizin tesanüdünüzü bozmasın.

Arabî Virdü’l-Ekber-i Nuriyeye dair müjdeniz vekahraman Tâhir’lerin ve mübareklerin sâri ve dehşetlihastalıklara tiryaklar ve ilâçlar yetiştirmeleri vemütemadiyen çalışmaları bizi, belki ruhanîleri vericalü’l-gayp zâtları dahi sevindiriyor. Hulûsi’nin, “ve’l-Asri”nükte-i i’câziyesine karşı tam takdiri ve tasdiki ve Konya’yatahvili, hizmet-i Nuriye noktasında beni memnun eyledi.Evet, Risale-i Nur şakirtlerinin birincilerinden faal birisi, oehemmiyetli şehre gitmesi lâzım idi.

Kardeşlerim,

Lem’a-i Müdafaatta, Isparta muhbirleri ünvanıyla bizihapse sevk eden Ankara’daki zâlimler irade edilmiş;

Page 434: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

mecburiyet tahtında öyle demişiz. Şimdi, Isparta, benimmübarek bir vatanım ve çok kıymettar kardeşlerimin dahisevgili vatanları olduğundan, “Isparta muhbirleri”kelimesini o makamlardan kaldırdım, onların yerlerine“mülhid zâlimler” yazdım. Siz de öyle yazınız.

Hem, kahraman Tâhir’in bana yazdığı MüdafaatRisalesinde, İhtiyar Lem’asında, Ankara’ya ait bahsinde,Sekizinci Rica yazmış. Halbuki Yedinci Ricadır. Onu datashih ediniz. Tâhirî gibi kahraman bir mahduma sahipolan ve hanesinde Risale-i Nur’un altı şakirdi bulunankardeşimiz Hüsnü Efendiye bilmukabele selâm ve tebrikederiz.

• • •

Page 435: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

142

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

Aziz kardeşlerim,

Kur’ân’a ait en cüz’î, en küçük bir nüktenin de kıymetibüyük olduğundan, İşârât-ı Kur’âniyenin bu zamanımızatemas eden küçük bir şuaı, bugün, Sûre-i ve’l-Asrî nükte-ii’câziyesi münasebetiyle, Sûre-i Fil’den, mânâ-yı işârîtabakasından, tevafuk düsturuna istinaden bir nüktesinibeyan etmem ihtar edildi. Şöyle ki:

Sûre-i ي�ف�Jالم� تر� كmeşhur ve tarihî bir hâdise-i cüz’iyeyi

beyânla küllî ve her asırda efradı bulunan o gibi ve onabenzeyen hâdiseleri ihtar ve tabakat-ı işariyeden hertabakaya göre bir mânâyı ifade etmek, umum asırlarda,umum nev-i beşerle konuşan Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânınbelâğatının muktezası olmasından, bu kudsî sûre, buasrımıza da bakıyor, ders veriyor. Fenaları tokatlıyor.Mânâyı işârî tabakasından bu asrın en büyük hâdisesinihaber vermekle beraber, dünyayı her cihetle dine tercihetmek ve dalâlette gitmenin cezası olarak, cifir ve hesab-ıebcedle, üç cümlesi, aynı hâdisenin zamanına tetabuk edip

Page 436: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

işaret ediyor.

Birinci cümlesi: Kâbe-i Muazzamaya hücum eden Ebreheaskerlerinin başlarına ebâbil tayyareleriyle semavî

bombalar yağdırmasını ifade eden 3

تر�م.يهم� cümle-iبح.ج�ار�ة� kudsiyesi, bin üç yüz elli dokuz edip,

dünyayı dine tercih eden ve nev-i beşeri yoldan çıkaranmedeniyetçilerin başlarına semavî bombalar ve taşlarıyağdırmasına tevafukla işaret ediyor.

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. “Onlara taşlar atıyorlardı.” Fil Sûresi, 105:4.

İkinci cümle: 1kelime-iالم� ي�ج�ع�ل� كJي�ده�م� ف.8 تض�ل.يل�

kudsiyesi, eski zaman hâdisesindeki Kâbe’nin nurunusöndürmek için, hilelerle hücum edenlerin kendileriyokluk, zulümat dalâletinde aksü’l-amelle aleyhlerinedönmesiyle tokat yedikleri gibi; bu asrın aynen hilelerle,desiselerle, zulümlerle edyan-ı semaviye kâbesini,kıblegâhını dalâlet hesabına tahribe çalışan cebbar;mağrur ehl-i dalâletin tadlil ve idlâllerine semavî bombalar

tokadıyla cezalanmasına, aynı tarihî 2ف.8 تض�ل.يل� kelime-i

kudsiyesi bin üç yüz altmış makam-ı cifrîsiyle tevafuk edipişaret ediyor.

Üçüncüsü: 3

باص�ح�اب ر�بfك فع�ل� كJي�ف� تر� الم�

Page 437: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

cümle-iالف.يل^ kudsiyesi, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü

Vesselâma hitaben, “Senin mübarek vatanın ve kıblegâhınolan Mekke-i Mükerremeyi ve Kâbe-i Muazzamayıhârikulâde bir surette düşmanlarından kurtarmasını ve odüşmanların nasıl bir tokat yediklerini görmüyor musun?”diye mânâ-yı sarîhiyle ifade ettiği gibi; bu asra dahi hitapeden o cümle-i kudsiye, mânâ-yı işârîsiyle der ki: “Senindinin ve İslâmiyetin ve Kur’ân’ın ve ehl-i hak ve hakikatıncebbar düşmanları olan dünyaperest ve dünyanın menfaatiiçin mukaddesatı çiğneyen o ashab-ı dünyaya senin Rabbinnasıl tokatlarla cezalarını verdiğini görmüyor musun? Gör,bak!” diye mânâ-yı işârîsiyle bu cümle aynen makam-ıcifrîsiyle tam bin üç yüz elli dokuz (1359) tarihiyle, aynenâfât-ı semavî nev’inde semavî tokatlarla, “İslâmiyeteihanet cezası olarak...” diye mânâ-yı işârî ifade ediyor.

Yalnız الف.يل^ 4اص�ح�اب yerinde الدني�ا .gelirاص�ح�اب Fil

kalkar, dünya gelir.HAŞİYE-1

1. “Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?” Fil Sûresi, 105:2.2. “Boşa çıkarmak.” Fil Sûresi, 105:2.3. “Rabbinin fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi?” Fil Sûresi, 105:1.4. “Fil sahipleri.” Fil Sûresi, 105:2.Haşiye-1 Bu fillâfzı kalkmasının sırrı, eski zamanda, dehşetli fil-i Mahmudîazametine, heybetine dayanmış, hücum etmişler. Şimdi ise, dünya servetine vemalına ve o servetle filolar teşkil edip, hattâ, kırk milyon bir millet, o fil gibifilolarla dört yüz milyonu esaret altına almış. Ve Avrupa medeniyetçileri,medeniyetin mehasiniyle, iyilikleriyle, menfaatleriyle değil, belki medeniyetinseyyiatıyla ve sefahetiyle ve dinsizliğiyle üç yüz elli milyon Müslümanların hertarafta hâkimiyetlerini imha edip, istibdadına serfüru etmiş ve bu musibet-isemaviyeye sebebiyet vermiş. Ve dünyaperest, gaddar zâlimler, zulümlerineceza olarak tokatlar gelmeye; ve fakir ve mâsumlar ve mazlumlara, fânimallarını ve hayatlarını âhiretlerine çevirmek ve kıymettar eylemek ve

Page 438: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

dünyadaki günahlarına keffaretü’z-zünûb etmeye kader-i İlâhîye fetva verdiler.Ben, bir buçuk senedir dünyaperestlerin bu musibette vaziyetlerini vesafahatlarını ve Harb--i Umumî sahifelerini kat’iyen bilmiyorum. Fakat iki seneevvelki vaziyetleri, bu sûre-i kudsiyenin mânâ-yı işarî tabakasından gelentokatlar tam tamına onların başlarına iniyorlar. Ve sûrenin bir mâna-yı işarîsinitam tefsir ediyor.

Tahlil

1تر�م.يهم� بح.ج�ار�ة� iki تsekiz yüz; iki رdört yüz, iki مbir

dur, elli; birن yüz; tenvin vakıf olmadığındanى birح birب

birه birج medde (elif) dokuz, mecmuu bin üç yüz elli

dokuz.

2ف.8 تض�ل.يل�: ضsekiz yüz, ,seksenف dörtت yüz, iki

,yirmiى iki ,altmışل tenvin vakfa rastgelmiş, sayılmaz;

yekûnu bin üç yüz altmış.

1. “Onlara taşlar atıyorlardı.” Fil Sûresi, 105:4.2. “Boşa çıkarmak.” Fil Sûresi, 105:2.

الف.يل^ باص�ح�اب ر�بfك فع�ل� كJي�ف� تر� 1الم� iki birر

;sekiz yüzت iki ikiف ikiك yüz; iki birل ;yüzم bir birع

yüzص altmış; dört üçب ( (ا bir birى yirmiح dokuz;

daki ikiالدني�ا yerine gelenالف.يل^ bir elifد dokuz; bir نelli;

bir ىon, bir ( ا), bir. Bu yekûn bin üç yüz elli dokuz (1359),

Page 439: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

eğer okunmayan elif sayılmazsa bin üç yüz elli sekiz (1358)eder. Hem Arabî, hem Rumî tarihiyle bu semavî tokatlarınayrı ayrı çeşitlerinin zamanlarına tevafukla parmakbasıyor.HAŞİYE-1 Umum kardeşlerime birer birer selâm vedualar eylerim.

Kardeşiniz

Said Nursî

1. “Rabbinin fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi?” Fil Sûresi, 105:1.Haşiye-1 Evet, bu tokattan, pürşer beşer şirkten şükre girmezse ve Kur’ân’atarziye vermezse, melâike elleriyle de ahcâr-ı semaviye başlarına yağacağını busûre bir mâna-yı işarî ile tehdit ediyor.

Page 440: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

143

Aziz, sıddık, mübarek kardeşlerim,

Sabri’nin tabiriyle, Risale-i Nur’un Zülfikar’ı olanHizbü’l-Ekber-i Nurî, elhak, memulümüzün fevkinde gayetparlak ve güzel ve dikkatli ve sıhhatli ve yanlışları pek azbir tarzda Cenâb-ı Hakkın inâyetiyle vücuda gelmiş. HâfızAli, Tâhirî, Hâfız Mustafa bu vazifede elhak tamçalışmışlar. Risale-i Nur’un eline bir elmas kılıç verdiler.

Kardeşlerim,

Bu kudsî hediyeniz bu şehre girdiği aynı zamanda, dahabiz haber almadan memleketimizde talebeler bir kitababaşladığı zaman, Kürtçe “meftihâne” nâmında bir ziyafetverdiklerine tam bir misâl olarak, Risale-i Nur’un beştalebesi, ayrı ayrı köylerde, ne biz, ne onlar postadanhaberimiz yokken, güya bu kudsî kitabın meftihânesiolarak herbiri, ayrı ayrı taamdan mürekkep bir küçükziyafet nev’inde getirdikleri, hiçbir sebep yokken, bütünbütün âdete muhalif bir tarzda o beşlerin bu noktadaittifakı ve tevafukları, beşimiz, ben, Emin, Feyzi, Hilmi,Tevfik müttefikan karar verdik ki, tesadüf kat’iyen imkânıyok. Demek, buradaki medrese-i Nuriyenin meftihânesi

Page 441: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

olarak, rahmet-i İlâhiye tarafından bir keramet-i Nuriyedir.

Hem otuz günden beri ve İnebolu’dan her hafta bir ikidefa geldikleri halde, hiçbiri gelmeden, birden, sebepsiz,bir has talebe, üç günde yayan olarak, Hizbü’l-Ekberleberaber geldi. İkinci gün, güya onun için gönderilmiş gibi;matbu Hizbü’l-Ekber-i Nuriyenin bir kısmını aldı, götürdü.

Page 442: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

144

Aziz kardeşlerim,

Bu Hizb-i Nuriyebenim şahsıma ait pek büyük birkeramet-i mâneviyesi var. Şimdi beyan etmek zamanıgeldi.

Yirmi üç sene evvel, Eski Said, Yeni Said’e inkılâp ettiği

zaman, tefekkür mesleğinde gittiği için 1تفك¥ر� س�اع�ة� خي�ر�

sırrını aradım. Her bir-iki senede o sır, yaم.ن� ع.ب�اد�ة. س�نة�

Arabî, ya Türkçe bir risaleyi netice verip suretdeğiştiriyordu. Arabî Katre Risalesinden, tâ Âyetü’l-Kübrârisalesine kadar, o hakikat devam edip suretlerdeğiştirerek, tâ Hizbü’l-Ekber-i Nuriye suret-i daimesinegirdi. Yirmi seneden beridir ki, ne vakit sıkılsam ve fikir vekalbe yorgunluk ve usanç gelse, bu hizbin bir kısmınımütefekkirâne okumuşsam, o sıkıntıyı ve usanç veyorgunluğu izale ediyordu. Hattâ, bilâistisna, her gecesabaha yakın dört beş saat meşguliyetten gelen usanç veyorgunluk, o hizbin altısından birisini okumasıyla hiçbireseri kalmadığı bin defa tekerrür etmiş. Mühim bir hakikatibu hakikat münasebetiyle bu zamanda ehl-i medreseye ve

Page 443: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

hocalara taallûk eden bir meseleyi beyan ediyorum.

1. “Bir saat tefekkür, bir sene nafile ibadetten daha hayırlıdır.” el-Aclûnî,Keşfü’l-Hafâ, 1:310; Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn, 4:409. (Kitâbu’t-Tefekkür);el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, 1:78.

Şöyle ki: Eski zamandan beri ekser yerlerde medresetâifesi tekkeler taifesine serfürû etmiş, yani inkıyat gösteriponlara velâyet semereleri için müracaat etmişler. Onlarındükkânlarında ezvâk-ı imaniyeyi ve envâr-ı hakikatiaramışlar. Hattâ medresenin büyük bir âlimi, tekkeninküçük bir velî şeyhinin elini öper, tâbi olurdu. O âb-ı hayatçeşmesini tekkede aramışlar. Halbuki medrese içinde dahakısa bir yol hakikatin envârına gittiğini ve ulûm-uimaniyede daha sâfi ve daha hâlis bir âb-ı hayat çeşmesibulunduğunu ve amel ve ubudiyet ve tarikattan dahayüksek ve daha tatlı ve daha kuvvetli bir tarik-i velâyetilimde, hakaik-i imaniyede ve Ehl-i Sünnetin ilm-ikelâmında bulunmasını, Risale-i Nur, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın mu’cize-i mâneviyesiyle açmış, göstermiş;meydandadır.

İşte, Risale-i Nur’a herkesten ziyade kemâl-i şevkletaraftarâne ve müftehirâne medrese taifesinden olanulemaların koşmaları lâzım ve elzem iken, maatteessüf,daha medrese ehlinin ekseri, kendi medresesinden çıkanbu âb-ı hayat çeşmesini ve bu kıymettar bâki hazinesinitanımıyor, aramıyor, muhafaza edemiyor. Lillâhilhamd,şimdi tam tamına başladılar. Sözler mecmuası, hemhocaları, hem muallimleri Nurlara çekti.

Hizb-i Nuriyebaşındaki Türkçe parçasının “tam Arabî

Page 444: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

bilen” kelimesinden sonra bu yazılsın: “Veyahut,Âyetü’l-Kübrâ ve Münâcat ve Yirminci Mektup risaleleriyanında bulunan ve okuyan.”

Hem dördüncü sahifenin nihayetinden ikinci satırın

başındaki ( ـال+و7قات) و 1ل. tekaddüm etmiş, ـال+قو�ات ,yazılsınل.

“kut”un cem’idir.

Hem yirmi ikinci sahifenin dördüncü satırında و�ف.8 2ص�ح.يفة. ح�س�نات.نا و�ف.8 ص�ح.يفة.

kelimesinden sonra Hâfız

Ali ve Tâhirî ve Hâfız Mustafa ve Nazif ilâve edilecek.

.yazılacakو�ام�ثال.هم� ,kelimesi deو�ام�ثال.ه.

1. Vakitler için.2. Sevap defterinde…

Page 445: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

145

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Cenâb-ı Hakka hadsiz şükür olsun ki, Isparta vilâyetini,eskiden beri bir gaye-i hayalim olan bir Medresetü’z-Zehra,bir Câmiü’l-Ezher yapmış. Sizin kalemleriniz, Risale-i Nur’umatbaaya muhtaç etmeyeceğini, böyle kısa bir zamandabu kadar mükemmel tevafuklu nüshaları teksir etmesi,bugün sabahleyin söylediğim bir dâvâya, öğlene yakın,sizin bu cennet bahçelerinin meyveleri gibi tatlı ve güzelhediyenizi Emin getirdi; sabahtaki dâvâyı tam ispat etti.Dâvâ da budur, demiştim:

Risale-i Nur’un hizmet ettiği hakaik-i imaniye herşeyinfevkinde olduğu gibi, bu zamanda herşeyden ziyade onlaraihtiyaç var. Fakat kalbini öldürmüş, nefsi hevesatlaşımarmış mülhidler, imandaki hakikatın derece-i ihtiyacınıinkâr ettiklerinden, “Ehl-i diyanet ve ehl-i ilmi sevk eden,tahrik eden makasıd-ı dünyeviye ve ihtiyacatıdır” diyeittiham ediyorlar. O ittihama göre de pek insafsızcasınaonlara ilişiyorlar. Bu bedbaht mülhidleri kat’î bir suretteiskât etmek, bilfiil, maddeten öyle fedakârlar lâzım ki,dünyanın en mühim meşgaleleri, belki büyük zararlarıonların hakaik-i imaniye ihtiyaçlarını susturmuyor. “Acaba

Page 446: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

öyleleri var mı?” diye hatırlarına geldi. Evet, vardır: İşteIsparta Vilâyeti ve havalisi. İşte, Sandıklı tarafından üç dörtay zarfında Risale-i Nur’u herşeye tercih eden efeleri vemücahidleri diye dâvâ etmiştim. İki saat sonra, hiç memuletmediğimiz bir tarzda, Rahmetullah namını alan Emin, ikisandıkla o dâvâya iki hüccet gösterdi.

Kardeşimiz Kâtip Osman’ın mektubu, ayrı ayrı çokmeraklarıma bir merhem oldu. Cenâb-ı Hak, onun gibiRisale-i Nur’a binler şakirtleri o medrese-i nuranîdeyetiştirsin. Âmin.

Âtıf ’ın da Sandıklıtarafına gitmesi, muvaffakiyetkazanması, değil bizleri, melâikeleri de sevindirdi. Karye-iİrfan namı inşaallah bir medrese-i Nuriye olur. ZatenÂtıf ’taki ihlâs, öyle netice vereceğini hissediyordum.

Gül, Nur, mübarek medrese-i Nuriye, mâsum ihtiyarlarheyetine binler selâm ve selâmetlerine dua ediyoruz.

On üç sene evvel Barla’da, beş misli bereketle kerametderecesine çıkan tatlı lokmaları ve o lokmaları hediyeeden, çok mübarek Hacı Hâfız’ı sürurla hatırımıza getirenbu yeni gelen tatlı lokmaları, beş çeşit tatlı geldi. Herbirtanesine sizlere Cenâb-ı Hak Cennette binler Cennettatlıları versin, âmin.

Page 447: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

146

Aziz kardeşim Hüsrev,

Cenâb-ı Hak, merhumeyi mağfiret eylesin. Ve sana veonun evlâtlarına sabr-ı cemil ihsan eylesin. Ben demateminize cidden hissedarım. Senin ağlamana ve ağlayanmektubuna iştirak ettim.

Evet, sen de benim gibi, dünyayla iki cihetle alâkankesiliyor. Hem öyle lâzım. Senin gibi Risale-i Nur’un birfedaisi alâkası olmamalı ve alâka peyda etmemeli. Alâkalıolsa, fevkalâde bir sebat, bir ihlâsın lüzum ile beraber, bazıârızalar içinde sarsılır, tam fedakârlık edemez.

O havalinin kahramanları elhak müstesnadırlar.Alâkalar onları sarsmıyor. Fakat bazıları, Hüsrev gibi, Saidgibi ve Âtıf ve emsali gibi bütün bütün alâkasız dabulunmak lâzım. O merhume şimdiye kadar, Risale-iNur’un has talebeleri içinde daima, hergün yüz defayayakın ve hususî ismiyle de bir defa fecirde, mânevîkazançlarımıza on senedir hissedardır. Şimdi vefatındansonra ismiyle hergün çok defa hususî dualarda hissedarolduğu zaman gibi, yine yüz defa hissedar oluyor.

Aziz kardeşim Hüsrev, seninle çok konuşmak istiyorum.

Page 448: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Fakat bu dakikada o kadar vaktim dardır ki, ziyarete gelendost dört beş adama karşı “Beni meşgul etmeyiniz”diyelüzumsuz hiddet ettim. Her neyse... Oradaki kardeşlerimizehasretve iştiyakla pek çok selâm ve selâmetlerine duaediyorum. Buradaki kardeşleriniz de sizi tâziye ve oradakikardeşlerine arz-ı hürmetle selâm ediyorlar.

Page 449: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

147

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Hizb-i Nurîde, hem 1س�اع�ة� ,sırrıتفك¥ر� hem küllî bir

ubudiyet bulunduğundan; şimdi bu vakitte, kuvvetli biremareyi müşahede ettim. Bugün Risale-i Nur’un Hizb-iNurîsinden bir kısmını ve Cevşenü’l-Kebîr’den dahi birkısmını okurken gördüm ki, kâinatın envaını ve âlemlerini

Yirmi Dokuzuncu Mektubun âhir kısmı ve 2

نور� الLMه� و�اال�ر�ض âyetininالس�م�و�ات beyanında, seyahat-ı

kalbiyeyle, herbir ism-i İlâhi bu kâinattaki bir âleminurlandırdığını ve zulümatı dağıttığını gördüğüm gibi;aynen ve daha başka bir şekilde, Cevşenü’l-Kebîr veRisale-i Nur ve Hizb-i Nurî dahi kâinatı baştan başanurlandırıyor, zulümat karanlıklarını dağıtıyor, gafletleri,tabiatları parça parça ediyor; ehl-i gaflet ve ehl-i dalâletinaltında saklanmak istedikleri perdeleri yırtıyor gördüm,kâinatı envâıyla pamuk gibi hallaç ediyor, taraklarla tarıyormüşahede ettim. Ehl-i dalâletin boğulduğu en son ve engeniş kâinat perdelerinin arkasında envâr-ı tevhidigösteriyor.

Page 450: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

1. “Bir saat tefekkür (bir sene nafile ibadetten daha hayırlıdır).” el-Aclûnî,Keşfü’l-Hafâ, 1:310; Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn,4:409 (Kitâbu’t-Tefekkür);el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, 1:78.2. “Allah göklerin ve yerin nurudur.” Nûr Sûresi, 24:35.

Ezcümle: İki gün evvel, ism-i Hakem nüktesini okuyanbir Nakşî dervişi, güneşin ve manzumesinin bahsini,Risale-i Nur mesleğine veçh-i tatbikini anlamamış. Demiş:“Bu da ehl-i fen ve kozmoğrafyacılar gibi bahseder”tevehhüm etmiş. Yanımda ona okundu, ayıldı. “Bu bütünbütün başkadır” dedi. Demek kozmoğrafyacılar gibi, ehl-ifennin en son ve geniş nokta-i istinatları ve medâr-ıgafletleri olan perdelerde nûr-u ehadiyeti gösteriyor. Oradada düşmanlarını takip ediyor, en uzaktahassungâhlarınıbozuyor. Her yerde, huzura bir yol gösteriyor. Eğergüneşekaçsa, ona der: “O bir soba, bir lâmbadır. Odununu,gazyağınıveren kimdir? Bil, ayıl!” Başına vurur.

Hem kâinatı baştan başa âyineler hükmünde tecelliyât-ıesmâya mazhariyetlerini öyle gösteriyor ki, gafletin imkânıolmuyor. Hiçbir şey huzura mâni olmuyor. Ehl-i tarikat vehakikat gibi huzur-u daimî kazanmak için kâinatı yanefyetmek veya unutmak ve hatıra getirmemek değil, belkikâinat kadar geniş bir mertebe-i huzuru kazandırdığını vegeniş ve küllî ve daimî kâinat vüs’atinde bir ubudiyetdairesini açtığını gördüm.

Daha var; fakat şimdi bu kadar yazdırıldı.

Page 451: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

148

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bu defa Hâfız Ali’nin ve Halil İbrahim’in ve Lütfü’nünbir vârisi Abdullah’ın, ehemmiyetli üç mektuplarını aldım.Hâfız Ali’nin, Hizb-i Kur’ânî ve Hizb-i Nurîdekiyanlışlardan teessürünü bildiriyor. Kat’iyen o bilsin ki, o veTâhirî ve Hâfız Mustafa ve arkadaşlarının gayretleriyle tabedilen o iki Hizb, bu zamanda, bu şerait içinde gayet parlakbir muzafferiyet-i Nuriyedir. Onların defter-i a’mâline, hertarafta hasenatları geçirilir. Kim okusa, onların hissesi var.Yanlışları, tahminimizden çok azdır. Lillâhilhamd, kolaycatashih ettik. Lâyık ellere girmiş.

Halil İbrahim’in, Risale-i Nur hakkında gayet tatlı vegüzel ve mutabık temsili ve tavsifi, içinde samimîihlâsından ve kanaatından geldiği cihetle, bizce gayetparlak ve edîbâne düşmüş. Risale-i Nur’a ait kısmınıLâhikaya yazacağız. Hakikaten, Risale-i Nur’un mühim vesebatkâr ve daimî bir rüknü olduğuna şüphe kalmamış.Ona ve rüfekasına her gün hususî dualarımıza,kazançlarımıza, hususan İnce Mehmed hissedar olmalarınıve selâmımızı tebliğ edersiniz.

Merhum Lütfü’nün ciddî ve hakikî bir vârisi olan

Page 452: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Abdullah’ın mektubunda, Risale-i Nur’la alâkadar olanbaşta Tâhirî ve babası ve Ali ve Vehbi, Şükrü, Mustafa,Mehmed, Hüseyin, Mehmed, Hakkı ve bilhassa eskidenRisale-i Nur’da mevkii bulunan Büyük Zühtü gibikardeşlerimizin selâmları beni çok ziyade mesrur eyledi.Ben de o kardeşlerimize hem selâm, hem dua, hemistid’âediyorum. Onun mektubundaki sualler ise, şimdi budakikada ise zihnimbaşka yerle meşgul; onların cevabınabakamıyor…

Üçüncü mesele: Bir kardeşimiz, kusurunu görmediğimünasebetiyle, onu ikaz içinyazılmış ince bir meseledir.Belki size fâidesi olur, diye yazdık.

Bir zaman, evliya-yı azîmeden, nefs-i emmâresindenkurtulanlardan birkaç zâttan, şiddetli mücahede-inefsiyeler ve nefs-i emmâreden şekvâlarını gördüm. Çokhayret ediyordum. Hayli zaman sonra, nefs-i emmâreninkendi desaisinden başka, daha şiddetli ve daha ziyade sözdinlemez ve daha ziyade ahlâk-ı seyyieyi idame eden veheves ve damar ve âsab, tabiat ve hissiyat halitasındançıkan ve nefs-i emmârenin son tahassungâhı bulunan venefs-i emmâreyi tezkiyeden sonra onun eski vazife-iseyyiesini gören ve mücahedeyi âhir ömre kadar devamettiren bir mânevî nefs-i emmâreyi gördüm. Ve anladım ki,o mübarek zâtlar, hakikî nefs-i emmâreden değil, belkimecazî bir nefs-i emmâreden şekvâ etmişler.

Sonra gördüm ki, İmam-ı Rabbanîdahi bu mecazî nefs-iemmâreden haber veriyor.

Page 453: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Bu ikinci nefs-i emmârede şuursuz kör hissiyatbulunduğu için, akıl ve kalbin sözlerini anlamıyor vedinlemiyor ki onlarla ıslah olsun ve kusurunu anlasın.Yalnız tokatlar ve elemlerle nefret edip,veya tam birfedailiğe her hissini maksadına feda etsin. Ve Risale-iNur’un erkânları gibi, herşeyini, enaniyetini bıraksın. Buacip asırda dehşetli bir aşılamak ve şırıngayla hem hakikî,hem mecazî iki nefs-i emmâre ittifak edip öyle seyyiata,öyle günahlara severek giriyor. Kâinatı hiddete getiriyor.Hattâ kendim, bir dakika zarfında, yirmi paralık birsıkıntıyla, altmış liralık bir haseneye tercih etmeyeçalıştım.

Hem on dakika zarfında, büyük bir mücahede-imânevîde, benim cephemde, kırk ikilik bir top gibidüşmanlarıma atıp yol açtığı halde, o iki nefs-i emmârenin,muvakkat bir gaflet fırsatında, hodgâmlık ve meyl-itefevvuk gibi gayet zulümlü ve zulümatlı hissiyle, büyük birşükür ve teşekkür yerine, “Niçin ben atmadım?” diye, ençirkin bir riya ve rekabet damarını hissettim. Cenâb-ıHakka yüz bin şükür ediyorum ki, Risale-i Nur ve bilhassaİhlâs Risaleleri, o iki nefsin bütün desâisini izale ve onlarınaçtığı yaraları tedavi ettiği gibi, o bir dakika ve ondakikadaki hâletleri birden izale etti. Ve mânevî bir istiğfarolan kusurumu bildim. O hatânın muaccel cezası olaniçindeki elemden ve azaptan kurtuldum.

Umum kardeşlerimize birer birer selâm ederiz.

Page 454: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

149

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Birden ruhuma gelmiş bir endişeyi beyan ediyorum.

Ehl-i dalâlet, Risale-i Nur’un elmas kılıçlarına mukabeleedemedikleri için, şakirtleri içinde, derd-i maişetcihetinden ve bahar mevsimi gafletinden istifade ederek,meşrepler veya hissiyatları muhalefetinden zaif damarlarıbulup, şakirtler içindeki tesanüdü sarsmak istediklerinihissettim ve anladım. Sakın, çok dikkat ediniz, içinize birmübayenet düşmesin. İnsan hatâdan hâli olamaz; fakattevbe kapısı açıktır.

Nefis ve şeytan, sizi, kardeşinize karşı itiraza ve haklıolarak tenkide sevk ettiği vakit, deyiniz ki: “Biz, değil böylecüz’î hukukumuzu, belki hayatımızı ve haysiyetimizi vedünyevî saadetimizi Risale-i Nur’un en kuvvetli rabıtasıolan tesanüde feda etmeye mükellefiz. O bize kazandırdığınetice itibarıyla dünyaya, enaniyete ait herşeyi feda etmekvazifemizdir” deyip nefsinizi susturunuz. Medâr-ı nizâ birmesele varsa meşveret ediniz. Çok sıkı tutmayınız; herkesbir meşrepte olmaz. Müsamahayla birbirine bakmak şimdielzemdir.

Page 455: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Umum kardeşlerimize birer birer selâm ederiz.

Page 456: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

150

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Cenâb-ı Hakka hadsiz şükür olsun ki, bu gaflet mevsimiolan baharda ve derd-i maişet belâsında, Risale-i Nurfütuhatında devam ediyor. İstanbul’dan yazıyorlar ki, orayagiden, başta Hüsrev’in Mu’cizat-ı Ahmediyesi olarak,risaleleri her kim görmüş ve okumuşsa, başta Fetva EminiAli Rıza olarak herkes hayret ve istihsanla, “Bu tarz-ı ifadeve ispat ve beyan hiçbir kitapta bulmamışız. Bu şeraitiçinde böyle eserler hiç kimseye müyesser olmamış” deyip,kemâl-i iştiyakla karşılıyorlar. Ve Ankara’da, dünyacayüksek makamlarda, askeriye heyetinde, kemâl-i iştiyak vetakdirle Risale-i Nur’u yazıp okutturuyorlar. Başta MiralayMehmed Yümnü olarak, mühim askerî paşaları, “Risale-iNur iman kurtarıcıdır” diye takdirkârâne tam teslimiyetleokuyup istifade ediyorlar. Hattâ burada da pek çok ayrıayrı tarzda Risale-i Nur aleyhinde yaptıkları desiseler vetedbirler ve şakirtleri soğutmak ve sarsmak plânları,hususan derd-i maişet belâları, Risale-i Nur’un inkişafınıdurdurmuyor, günden güne tevessü ediyor. Hattâ en ziyadehücum edenler dahi, perde altında istifadeye çalışıyorlar.Cenâb-ı Hakka hadsiz şükür olsun ki, inayet-i İlâhiye ve

Page 457: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

himayet-i Rabbaniye devam ediyor. Fakat, yalnızehemmiyetli bir plânla, ayrı bir cephede, mütemerridmünafıklar tarafından bir hücum var. Çok ihtiyat ve dikkatve sebat ve tesanüt lâzımdır ki, tâ onların bu plânı da akîmkalsın. Plân da budur: “Risale-i Nur talebeleri içindetesanüdü bozmak.”

On sekiz seneden beri hakkımızda programları, hastalebeleri bizden kaçırmak, soğutmak idi. Bu plânları akîmkaldı. Şimdi tesanüdü bozmak ve bazı menfaatperest, fakatehl-i ilim ve ehl-i dinden, Risale-i Nur’un cereyanına karşırakip çıkarmak suretiyle intişarına zarar vermeyeçalışıyorlar.

Hem Ramazan Risalesinin âhirinde nefs-i emmâreyi,her nevi azaptan ziyade, açlıkla temerrüdünü terk ettiğigibi; şimdiki ehl-i nifakın mütemerridane sefahetinin cezasıolarak, umuma ve mâsumlara da gelen bu açlık ve derd-imaişet belâsından ehl-i dalâlet istifade edip, Risale-iNur’un fakir şakirtlerinin aleyhine istimal etmek ihtimalivar. Madem şimdiye kadar ekseriyet-i mutlakayla Risale-iNur şakirtleri, Risale-i Nur hizmetini her belâya, her derdebir çare, bir ilâç bulmuşlar; biz hergün hizmet derecesinde,maişette kolaylık, kalpte ferahlık, sıkıntılara genişlikhissediyoruz, görüyoruz. Elbette bu dehşetli yeni belâlara,musibetlere karşı da, yine Risale-i Nur’un hizmetiylemukabele etmemiz lâzımdır.

Umum kardeşlerimize birer birer selâm ediyoruz.

Page 458: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

151

Aziz, sıddık, mübarek, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın birveçh-i i’câzını harika kalemiyle gösteren ve mütemadiyendefter-i hasenatına, o yazdığı Kur’ân’ları okuyanlarınsevapları yazılan kıymettar Hüsrev,

Bana gönderdiğin iki mübarek nüshadan birincisini size,Hilmi Beyle gönderdim. Bir hiss-i kablelvukuyla, senIsparta’dan ayrılacaksınız diye ikisini birden bizegöndermiştin. Çok da iyi oldu. Şimdi Isparta, Medresetü’z-Zehrâ-i Ekber ve Medrese-i Nuriye-i Kübrâ olduğundan, bukudsî eser, orada, hususan şuhur-u selâse gelmek üzere birzamanda lâzımdır. İnşaallah orada da, bizim gibi cüzleriyletaksimle hatmeler okunacak.

Page 459: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

152

Aziz, sıddık, kardeşlerim,

Bu defa, Hâfız Ali’nin mektubunda büyük bir beşarethissettik ki, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânımızı tab edilecekesbap var, mâniler yok. Madem mübarek Hüsrev geldi; enbirinci hak, bu meselede onundur. Ve madem iki Ali ileTâhirî, Hâfız Mustafa, harika tesanütleriyle ve şimdiyekadar bütün Risale-i Nur talebelerini sevindiren ve ehl-iimanı memnun ve minnettar eden meydandakihizmetleriyle ve kahraman Rüştü’nün lâyetezelzelsadakatiyle, Hüsrev’le beraber bu büyük ve ağır vekıymettar hizmet-i Kur’âniyeye kemal-i tesanütle çalışmaklâzımdır.

Sakın! Dikkat ediniz, ihtilâf-ı meşrebinizden ve zaifdamarlarınızdan ve derd-i maişet zaruretinizden ehl-idalâlet istifade edip, birbirinizi tenkit ettirmeye meydanvermeyiniz. Meşveret-i şer’iyeyle reylerinizi teşettüttenmuhafaza ediniz. İhlâs Risalesinin düsturlarını her vakitgöz önünüzde bulundurunuz. Yoksa, az bir ihtilâf buvakitte Risale-i Nur’a büyük bir zarar verebilir. Hattâsizden saklamam, işte şimdi Feyzi de, Emin de biliyorlar ki,mabeyninizde gayet ehemmiyetsiz bir tenkit, bize burada

Page 460: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

zarar veriyor gibi, size, hiç bilmediğim halde, bunoktayadair iki mektup yazdım ve ruhen çok endişeediyordum. “Acaba yeni bir taarruz mu var?” diye muztaripidim.

Hem, o zarardandır ki, mübarek Hüsrev’in gelmesiyleyeni bir şevk ve sür’atle bize Hizb-i Nurînin arkasına ilhakedilen münacaat parçası on beş gün tehire uğradı. On beşgün evvel bize geleceğini tahmin ediyordum.İnsankusursuz olmaz ve rakipsiz de olmaz. Risale-i Nur’unkahraman şakirtleri her müşkilâta galebe ettikleri gibi;inşaallah bu ehemmiyetli ve dehşetli mevsimde yinegalebe ederler. Safvet ve ihlâslarını bozmayacaklar vehizmetlerine fütur getirmeyecekler. Siz, tedbir-i maddiyeyibenden daha iyi bilirsiniz; fakat madem Hüsrev’le Rüştü,Risale-i Nur’da çok ehemmiyetli rükünlerdir. Hemetraflarında, Risale-i Nur’un çok ehemmiyetli şakirtleri var.Ve madem Hâfız Ali, Tâhirî, Hâfız Mustafa, Küçük AliRisale-i Nur hizmetinde tam muvaffakiyetleriyle tammakbul oldukları tahakkuk etmiş; bu iki cereyan baştaki ikigöz gibi olmalı. Tam bir tesanüt lâzım ki, bu ağır defineyeomuzları dayanabilsin.

Umum kardeşlerimize birer birer selâm ederiz.

Page 461: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

153

SavaMedrese-i Nuriyenin kıymettar bir talebesiMarangoz Ahmed’in güzel ve halis manzumesi bizimemnun edip Lâhikaya girdi. Hususan Risale-i Nur’unsandalyesinden mâsumları inmedikleri ve “O nurlusandalyede oturan, yangınlar, tuğyanlardan kurtulur” diyesözleri, güya, tam Medresetü’z-Zehrânın hakikî bir talebesi,istikbalden zamanımıza gelmiş bize tesellî veriyor vemâsum talebelerin çoğalmasını müjde veriyor.

Risale-i Nur’un telifi başında baş kâtip Şamlı HâfızTevfik’in haremi merhume Zehra, ben Barla’da iken, ŞamlıHâfız Risale-i Nur’u yazmasına çalışmak için o merhume,Hâfız’ın bedeline belinde odun taşımakla odun getiriyorduve Hâfız’ın işlerini görüyordu, ta Nurları yazsın. Biz de omerhumeyi, o iyiliğine mukabil, Risale-i Nur’un vefat etmişhas talebeleri içinde o vakitten beri duamızda şerikediyoruz, hem dua edeceğiz.

Page 462: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

154

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

كJاته� 3الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bu defa beni çok mesrur eden ve şükre sevk eden ve busıralarda hâsıl olan endişemi izale eden ve Isparta vilâyetimanevî Medresetü’z-Zehrâ olduğunu ve Isparta şakirtlerisebatında ve sadâkatte her yere fâik olduklarını gösterenRisale-i Nur erkânlarından üç dört mektup ve o mektuptaisimleri bulunan has kardeşlerimin, Risale-i Nur’a hizmetve kalemleriyle yardım cihetinde bize gösterdiklerifedakârâne ulüvv-ü cenab, böyle bir zamanda ve böyle birmevsimde gayet parlak bir inayet-i Rabbaniye olduğunakanaatimiz var.

Nur fabrikasındaki Ali’lerve Tâhirî’nin istedikleri

Page 463: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

mu’cizeli Kur’ân’ımızla i’câz-ı Kur’ân zeyilleriyle beraberİstanbul’da Hâfız Emin’in yanındadır, okutturuyorlar veyazdırıyorlar. İsterseniz benim nüshamı Hâfız Emin’denalınız, onun yerine güzelce zeyilli nüshanızdan birisiniveriniz, yanında kalsın.

Kur’ân’ın son yazılan nüshasını da lüzum olduğu vebilfiil tab etmek için geldiğiniz zaman İstanbul’agöndereceğim. Hüsrev’in uzun ve tesirli ve kıymettârmektubu ve haşiyesinde kahraman Rüştü’nün küçücükmektubu ve pek çok alâkadar olduğu ehemmiyetlikardeşlerimizin kalemleriyle bize yardımları ve Risale-iNur’la iştigali herşeye tercih etmeleri ve Hüsrev’in demütemadiyen geleliden beri çalışması ispat ediyor ki,Isparta tamamıyla Risale-i Nur’a sahip olmuş ve bir Saidyerinde bin Said’i bulmuş. Cenâb-ı Hakka nihayetsiz şükür,senâ ve hamd olsun. Mu’cizeli Kur’ân’ımızın matbaa veteclid masrafı otuz bin liraya çıkması cihetiyle, bu azîmmesele şimdilik tehir etmesine mecburiyet var. Re’fetBeyin bizi hayrete düşüren hayretli ve garip mektubununbaştaki kısmı, Lâhikaya, medâr-ı ibret olarak yazıyoruz. Vebilhassa “Ene ve Zerre namındaki Otuzuncu Sözü hermü’minin ezber etmesi zarurîdir” demesi; ve o eserinkıraatinden sonra Barla’da Abdurrahim namını kazanan ve“yâ Rahîm, yâ Rahîm” zikrini bize işittiren mübarekkedinin bir kardeşi olarak diğer bir kedi, ezan-ıMuhammedîyi (a.s.m.) müştâkane, insan gibi dinlemesi,bize de sizin kadar hayret ve sürur verdi. Ve ezan-ıMuhammedîyi (a.s.m.) tam zuhuruna işaret müjdesi telâkki

Page 464: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

ettik. Ve Kâtip Osman ve Mehmed Zühtü gibi hizmet-iKur’âniyede eski ve ehemmiyetli ve kıymettar TenekeciMehmed’in de rüyası ehemmiyetlidir. Allah hayretsin.Isparta için çok hayırdır; onun içinde ehemmiyetli birmüjde var.

Re’fetkardeşimizin mektubu dört cihetle beni memnunetmiş. Zaten eskiden beri Hüsrev, Re’fet, Rüştü, hayalimde,tasavvurumda birleşmişler. Cenâb-ı Hakka şükür ki,onlardan ümit ettiğim kemâl-i sadakat ve sebat devamediyor.

Hem Hüsrev’in ve Hâfız Ali’nin mektuplarında isimleribulunan sebatkâr kardeşlerime ve Kâtip Osman veMehmed Zühtü ve Isparta Hâfız Ali’si ve Savakahramanlarına birer birer selâm ve dua ediyoruz. Şimdibu mektubu yazarken, Risale-i Nur santralı Sabri’ninmektubunu Emin getirdi. Açtık, yağmursuzluk bahsine dairRisale-i Münâcâtın kesretle yazılması bereketiyleyağmurun gelmesi ve rahmet-i İlâhiyenin fakir fukarayaimdat edilmesini yazdığını gördük. Benim için ehemmiyetlibir meseleyi halletti.

Burada da yağmura şedit ihtiyaç vardı. Yağmur gelecekhiçbir alâmet hissetmiyorduk. Bu kaht zamanındayağmursuzluk, fakir fukaraya çok ağır gelmişti. Ben, üçdefa, namazdan sonra, mâsum fukaraları ve aç kalanhayvanları Risale-i Nur’u şefaatçi yapıp dua ettik. Birden,aynı gece, memulümüzün fevkinde, duanın tam kabulünügördük. Ben hayretle, bu cüz’î duamız, bu küllî meseleye

Page 465: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

ne derece dahli olduğunu bilemedim. Dedim: “Herhaldeçok mühim dualara, duamız da, binden bir hissesi olmuş.”Şimdi tahakkuk etti ki; Isparta nûranileri, nurlu mânevîduaları, bizi de o rahmetten hissedar eyledi. Hattâ oduama arkamdan âmin diyenlerden Feyzi’ye, bu mânâyı,bu hayretimi de ona şimdi söyledim. Evvelce söyleseydim,onun hüsn-ü zannını tadil edemeyecektim. Çünkü o,Üstadına en büyük hisse veriyor.

Sabri’nin mektubunda, Sıddık Süleymanve Barla’dakikardeşlerimizin selâmları ve eski alâkalarını tam muhafazaeylemeleri, Barla’daki hayatımı tahassürle hatırlattırdı. Bende onlara çok selâm ederim.

Mübarek Hüsrev, mektubunda, has kardeşlerimizdenRe’fet, Rüştü, Kâtip Osman, Osman Nuri, Âtıf ve Feyzi’ninbir yâdigâr-ı tahattur olarak, birer nüsha yazılarını bizlerehediye edilmelerini yazıyor. Cenâb-ı Hak, onlara, yazdıklarıherbir harfe mukabil bin hasene versin. Âmin.

Page 466: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

155

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Her vakit ihtiyat iyidir. Zaten Hazret-i İmam-ı Ali deRadıyallahü Anh kerametkârane bize ihtiyatı tavsiyeediyor. Şimdi, Şark tarafında yeni bir hâdise: Bir şeyhtarafından, kendi müridleri ve halifeleri vasıtasıyla dinlehinde, eskiden beri meşhur olmuş Şeyh Ahmed namındatürbedâr-ı Nebevî tarafından vasiyetname-i Peygamberî(a.s.m.) namında bir eser, o havalide gezmiş, intişar etmiş.Oralarda çalışan kahraman Selâhaddin’i bir derece ihtiyatasevk edip, bütün siyasetlerin fevkinde ve siyasetleretenezzül etmeyen Risale-i Nur cereyanı, öyle siyasetetemas edebilen cereyanlarla iştiraki görünmemek için,daha ziyade ihtiyat ve tevakkufa mecbur olmuş. Bugün,beş ay, Ankara’ya bir vazifeyle gitmek için buraya geldi. Birhafiye onu takip edip o da arkasından girdi. Ben o casusa,Selâhaddin kalktıktan sonra, dedim ki:

Risale-i Nur ve ondan tam ders alan biz şakirtleri, değildünya siyasetlerine, belki bütün dünyaya karşı da Risale-iNur’u âlet edemeyiz ve şimdiye kadar da etmemişiz. Bizehl-i dünyanın dünyalarına karışmıyoruz. Bizden zarartevehhüm etmek divaneliktir.

Page 467: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Evvelâ: Kur’ân bizi siyasetten men etmiş, tâ ki elmasgibi hakikatleri, ehl-i dünyanın nazarında cam parçalarınainmesin.

Saniyen: Şefkat, vicdan, hakikat bizi siyasetten menediyor. Çünkü tokada müstehak dinsiz münafıklar onda ikiise, onlarla müteallik yedi sekiz mâsum biçare, çolukçocuk, zaif, hasta, ihtiyarlar var. Belâ ve musibet gelse, osekiz mâsumlar o belâya düşecekler. Belki o iki münafıkdinsiz, daha az zarar görecek. Onun için, siyaset yoluyla,idare ve âsâyişi ihlâl tarzında, neticenin husulü de meşkûkolduğu halde girmek, Risale-i Nur’un mahiyetindeki şefkat,merhamet, hak, hakikat şakirtlerini men etmiş.

Salisen: Bu vatan, bu millet ve bu vatandaki ehl-ihükûmet, ne şekilde olursa olsun, Risale-i Nur’a eşedd-iihtiyaçla muhtaçtırlar. Değil korkmak veyahut adâvetetmek, en dinsizleri de, onun dindârâne, hakperestânedüsturlarına taraftar olmak gerektir. Meğer ki, bütün bütünmillete, vatana, hâkimiyet-i İslâmiyeye hıyanet ola.

Çünkü bu millet ve vatan, hayat-ı içtimaiyesi vesiyasiyesi anarşilikten kurtulmak ve büyük tehlikelerdenhalâs olmak için, beş esas lâzım ve zarurîdir.

Birincisi: merhamet.

İkincisi: hürmet.

Üçüncüsü: emniyet.

Dördüncüsü: haram ve helâlı bilip haramdan çekilmek.

Page 468: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Beşincisi: serseriliği bırakıp itaat etmektir.

İşte Risale-i Nur, hayat-ı içtimaiyeye baktığı vakit bu beşesası temin edip, hem âsâyişin temel taşını tesbit ve temineder. Risale-i Nur’a ilişenler kat’iyen bilsinler ki, onlarınilişmesi, anarşilik hesabına, vatan ve millete ve asâyişedüşmanlıktır. İşte bunun hülâsasını o casusa söyledim.Dedim ki:

“Seni gönderenlere böyle söyle. Hem de ki: On sekizsenedir bir defa kendi istirahati için hükûmete müracaatetmeyen ve yirmi bir aydır dünyayı hercümerc edenharplerden hiçbir haber almayan ve çok mühimmakamlarda çok mühim adamların dostâne temaslarınıistiğna edip kabul etmeyen bir adama, ondan korkup,tevehhüm edip, dünyanıza karışmak ihtimaliyle evhamadüşüp tarassutlarla sıkıntı vermekte hangi mânâ var?Hangi maslahat var? Hangi kanun var? Divaneler debilirler ki ona ilişmek divaneliktir” dedik. O casus da kalktıgitti.

Umum kardeşlerimize, hususan erkânlara vematbaacılara, hususan Hizb-i Nuriyenin naşirleri olanHâfız Ali, kahraman Tâhirî ve Hâfız Mustafa verüfekalarına birer birer selâm ediyoruz.

Page 469: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

156

Aziz, sıddık, mübarek kardeşlerim,

Cenâb-ı Hakka hadsiz şükrediyorum ki, bu acipzamanda, sizin gibi hâlis, muhlis, mahviyetli, fedakârkardeşleri bize ihsan eylemiş.

Bu defa Hüsrev’in, Hâfız Ali’nin, Hâfız Mustafa’nın,Küçük Ali’nin birbirine hitaben yazdıkları dörtmektuplarını okudum. En derin kalbimde bir sürur, birhiss-i şükran, bir memnuniyet hissettim. Bu çok kıymettarkardeşlerimin ne derece âli himmet ve yüksek ruhlu,Risale-i Nur hizmetinde ne derece fedakâr olduklarınıanladım. Ve Risale-i Nur böyle kuvvetli ve hâlis elleretevdi edildiğinden, bize kat’î kanaat verdi ki, Risale-i Nurmağlûp olmayacak. Bu kuvvetli tesanüt onu daimayaşattırıp parlattıracak.

Evet, kardeşlerim, sizler, ihlâs sırrını tam muhafazaediyorsunuz. Bu kadar esbab-ı tefrika içinde vahdetinizimuhafaza, hakikaten bir harikadır. Hâfız Ali’nin hakikatenmüstesna bir mahviyet ve tevazuu içinde ihlâsı ve fenafil’ihvan düsturunu muhafaza etmesi ve Hüsrev’inhakikaten tedbirce bana ihtiyaç bırakmayacak bir derecede

Page 470: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

tedbir ve dirayeti ve Hâfız Ali gibi yüksek ihlâsı vemahviyeti, Hâfız Mustafa’nın hizmet-i Nuriyede büyükiktidarı içinde kuvvetli bir sadakati ve fedakârâneteslimiyeti ve hem Abdurrahman, hem Lütfü, hem HâfızAli mânâsını taşıyan büyük ruhlu Küçük Ali, Risale-i Nurhizmetini dünyada herşeye tercihan hayatının en büyükmaksadı yapması ve sebeb-i ihtilâfa karşı kuvvetlimukavemeti bulunduğunu bu dört mektubunuz banabildirdi.

Aynı sistemde, meselede alâkadar kahraman Tâhirî vekahraman Rüştü’nün dahi aynı hakikatte ve aynı ahlâktabulunduklarını hiç şüphe etmiyoruz. Bu altı rüknün, bumuvakkat sarsıntıdan, hakikî bir tesanütle birbirine el ele,omuz omuza, baş başa vermesi, altı yüz, belki altı binkıymet-i mâneviyeyi alıyor diye, Cenâb-ı Hakka Risale-iNur hesabına hadsiz şükür ediyoruz ve sizi de tebrikediyoruz. Isparta içindeki has ve hâlis kardeşlerimizden, buâhir mektuplarda, Mehmed Zühtü, Isparta Hâfız Ali’sindenhaber alamadığımdan merak ettim. Rahatsız değiller mi?

Sandıklıtarafından, kemâl-i şevkle ve ciddiyetlefaaliyette bulunan Hasan Âtıf kardeşimizin birmektubundan anladım ki, orada, perde altında faaliyetinidurdurmak için bazı hocalar, bir kısım tarikata mensupadamları vasıta edip fütur veriyorlar. Halbuki mesleğimiz,müsbet hareket etmektir. Değil mübareze, belki başkalarıdüşünmeye de mesleğimiz müsaade etmiyor.

Hem, müşterileri de aramaya mecbur değiliz. Müşteriler

Page 471: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

yalvarmalı. O kardeşimiz, hakikaten hâlis ve tam sadık;kalemi gibi kalbi, ruhu da güzel; fakat birden herşeyimükemmel ister,onun için biraz sıkıntı çeker. Mümkünolduğu kadar hem ihtiyat etsin,hem mübtedi’ hocalaramübareze kapısını açmasın. İnşaallah Cenâb-ı Hak onumuvaffak eder. O mıntıkada kendi gibi hâlis rükünleribulur; belki de bulmuş.

Biz, başta onu ve onun etrafındaki Risale-i Nurşakirtlerini tebrik ediyoruz. Onların az hizmetlerine çoknazarıyla bakıyoruz. Ben buradan onlarla muhabere vemüşavere edemediğimden, sizler benim bedelime, okardeşlerimize hem selâmımızı, hem mânevîkazançlarımıza, haslar dairesinde, Âtıf ’ın sadık rüfekasıünvanı altında dahildirler. Her sabah yanımızda mânenbulunuyorlar.

Page 472: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

157

Aziz, sıddık, müteyakkız, samimî, müttehid, mübarekkardeşlerim,

Ben de sizi tebrik ediyorum ki, şeytan-ı cinnî ve insînindesiselerini akîm bıraktınız. Cenâb-ı Hak sizi bu hizmet-iNuriyede daima muvaffak eylesin, âmin. Ve sizden ebedenrâzı olsun, âmin.

Eskide, bir zaman Barla’da, bütün tarikatların şecere-ikülliyesini tanzim ve istinsah etmek için Hâfız Ali ileHüsrev o vakit o işte bulundular, çalıştılar. Tâ o vakitte buiki zât, ileride Risale-i Nur’a ehemmiyetli hizmettebulunacaklarını ve başta iki göz gibi, iki bakar bir görürdiye kuvvetli bir temenniyle ümit etmiştim. Cenâb-ı Hakkahadsiz şükür olsun ki, o ümidim o zamandan beri tahakkuketti ve ediyor ve şimdi tam oldu.

Kardeşlerim, sizde vuku bulan küçücük kusurları çoki’zam etmeyiniz. Yalnız ben değil, belki zannediyorum ki,hakikate muttali olan herkes tasdik eder ki, Isparta vehavalisindeki Risale-i Nur şakirtlerinde fevkalâde birsadakat ve sebat ve uhuvvet ve ihlâs ve kahramanlık varki, bu acip zamanda binler esbab-ı fesat ve ifsat içinde

Page 473: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

vahdetlerini ve ittifaklarını ve hizmette ciddiyetlerinimuhafaza ediyorlar.

Bu kadar fırtınalı hâdiseler içinde Risale-i Nur’u muattalbırakmadınız, söndürmediniz; belki öyle parlattırdınız ki,bizi de ışıklandırıp gayrete getirdiniz. Ve bilhassa baharmevsiminde, umumî gaflette ve derd-i maişetin verdiğidehşetli belâ içinde böyle kemâl-i şevk ve gayretle Risale-iNur’a çalışmak, hakikaten bir inâyet-i İlâhiyedir. Sizleribütün ruhumuzla tebrik ediyoruz. Ve kalemlerini bizimhesabımıza çalıştırmaya karar veren altı müttehid,kahraman bir ruh, altı ceset ve altı yeni Said yerinde veyirmi bir kardeşimi, yirmi bir Abdurrahman veAbdülmecid yerinde kabul ediyorum. Cenâb-ı Hak, okalemlerin siyah nur olan mürekkeplerini, hadis-i sahihinnassıyla, herbir dirhemini, yüz dirhem şehid kanıkıymetinde yevm-i haşir ve mizanda defter-i hasenatlarınailâve eylesin. Âmin.

Nakkaş Mehmed ve Âsım’ın vârisi Babacan, hemhayatta, hem Risale-i Nur hizmetinde bulunmaları benimesrur eyledi.

Page 474: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

158

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Merhum Mehmed Zühtü’nün vefatı, hakikaten Risale-iNur cihetinde büyük bir zayiattır. Fakat, Cenâb-ı Hakkahadsiz şükür olsun ki, o mübarek zât, az bir zamandaRisale-i Nur’a pek çok hizmet eylemiş. Kırk elli senevazife-i Nuriyesini, sekiz-on senede tamamıyla yapmış. Vemânen içimizde, dairemizde, o fevkalâde hizmetiyle, parlakbir surette yaşıyor. Hasenat cihetinde ölmemiş; daimadefter-i âmâline, daha kesretli hasenat yazılıyor.

Hattâ ben de, eskide, sarih ismiyle bir kaç defa,“Risale-i Nur talebesi” ünvanıyla yüzer defa onu ve onuRisale-i Nur’a veren merhum pederini mânevîkazançlarıma şerik ettiğim gibi; şimdi sarih ismiyle bazıgün elli defaya yakın hissedar oluyor. Demek, onun hayatkazancı ziyadeleşmiş. Cenâb-ı Hak, onun akaribine sabr-ıcemil ve ona mağfiret-i kâmile ihsan eylesin. Âmin.

O mübarek, kalemini bize vermişti; ben de onu, hemAbdurrahman, hem Abdülmecid yerinde kabul etmiştim.Onu vefat etmemiş gibi, daima kalemi işler hükmündekabul ediyoruz. İki yüze yakın mâsumları hanesinde,

Page 475: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Kur’ân’ı ve Risale-i Nur’u ders veren o mübarek zât, aynenAbdurrahman gibi, az bir zamanda uzun bir ömrünvazifesini çabuk görmüş, bitirmiş, gitmiş. Kardeşimiz KâtipOsman’ın onun hakkında yazdığı parlak fıkra Lâhikayagirdi. Hakikaten o zât, o fıkraya lâyıktır. İnşaallahIsparta’da o sistemde çoklar daha çıkacak, bu acıyıunutturacak. Benim tarafımdan onun validesini veçocuklarını tâziye ediniz.

Risale-i Nur’un gayet ehemmiyetli bir şakirdi olanHulûsi Beyin ehemmiyetli mektubunu gördüm. Elhak, okardeşimiz, birinciliğini daima muhafaza ediyor. Ben onudaima kalem elinde, Risale-i Nur’un işi başında biliyorum.Hem bütün muhaberelerimde birinci safta muhataptır.Onun suallerine yazılan Mektubat risaleleri ve onun yazdığısamimî mektupları, onun yerinde pek çok insanları Risale-iNur dairesine celbetmiş ve ediyor. O, dediği gibi, bizdenuzak değil. Hergün çok defa beraberiz. Muhaberemiz hiçkesilmemiş. Sizlerle konuştuğum vakit Hulûsi’yi içindebuluyorum. Sabri, nasıl onun hesabıyla benimlekonuşuyor; benim bedelime de onunla konuşsun.

Umum kardeşlerimize birer birer selâm ederiz.

• • •

Page 476: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

159

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Sizin çok mübarek ve çok fâideli olan nuranîhediyelerinizi ve elmas kalemlerin yadigârlarını aldık.Cenâb-ı Hak, onları yazan o kalem sahiplerine, herbirharfine mukabil on rahmet eylesin, âmin. Bu nurlu İhtiyarRisalelerinin bir nevi kerameti şudur ki:

Emanet kapıya gelirken, sekiz seneden beri yalnız ikidefa yanıma gelen buranın ihtiyar müftüsü, belediyereisiyle hilâf-ı memûl bir surette gelmeleri ânında, Emin deemaneti kapıya getirmesi; hem aynı günde, İhtiyarlaremaneti geldiği vakit, bu şehirde, Risale-i Nur’un ümmîihtiyarların başında iki gayet ihtiyar zât, ayrı ayrı yerden,her ikisi ellerinde birer parça yoğurt teberrük getirmeleri;ve aynı günde Isparta kahramanlarının bir mümessili veyanımıza yalnız üç defa gelen Hilmi Bey, bir günlükmesafeden gelirken, hilâf-ı memul olarak, emanetellerimizde iken, güya hediyenin seyrine gelmiş gibigirmesi; hem aynı vakitte, bir iki keramet-i Nuriyeye medarHayri isminde bir şakirt ve Risale-i Nur’un ehemmiyetli birşakirdi ve Daday kasabasından gelen Fuad ile berabergirmeleriyle, elimizdeki emanetlerden, İstanbul’da

Page 477: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

okutmak için üç nüshayı Fuad’ın alması, elbette tesadüfîve ittifakî değil, belki bu İhtiyarlar emanetine bir hüsn-üistikbaldir ve bu havalide hüsn-ü tesirine bir işarettir.

Kardeşlerim,

Erkân-ı sitteden iki Ali ile Tâhirî ve Hâfız Mustafa, buiki üç senede ve bilhassa bu havalide bana yardımları vefütuhatları, ya fevkalâde ihlâslarından veya yüksek iktidarve faaliyetlerinden o derecededir ki, bu vilâyette Risale-iNur şakirtlerini ebeden minnettar edip, Risale-i Nur’u dahiburalarda ebeden yerleştirdiler. Cenâb-ı Hak, onlardan vesizlerden ebeden razı olsun. Âmin.

Kalemlerini ümmîliğime yardım veren medrese-iNuriye’nin üstadı Hacı Hâfız ve mahdumu ve iki kardeşMustafa ve Salih ve iki kardeş Ahmed ve Süleyman ve beşkardeş beraber talebe olup, üçü bize yardım etmeleri veBabacan da, Âsım’ın ruhunu şâd edip, o sistemdeyardımımıza koşması ve Zekâi de Lütfü’nün ruhunumesrur edip, eski Zekâi gibi vazifesine sarılması veMarangoz Ahmed ve Kâtip Osman ve Mehmed Zühtü(afallahu) ve Nuri ve Tenekeci Mehmed gibi, eskikıymettar hizmetleriyle Isparta’yı nurlandıran diğerlerigibi, Kastamonu’nun tenvirine de koşmaları ve şimditanıdığım Mustafa ve Mustafa ve Mustafa ve Eyyüb,kalemleriyle, eski dost gibi ümmîliğime yardım etmeleri,

elbette,şüphesiz 1müjdesiniفا4نك م�ح�ر�وس� بع�ي�ن^ الع.ناي�ة.

tam tasdik ederler.

Page 478: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

1. Muhakkak ki sen inayet gözüyle gözetilip korunmaktasın.

Page 479: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

160

Aziz, sıddık, mücahid kardeşlerim Hasan Âtıf ve sadıkrüfekası,

Evvelâ: Bu şuhur-u selâse-i mübarekenizi tebrikediyoruz. Sizin kalemlerinizin yadigârları ve Risale-iNur’dan ayrılmamak ve sebat etmek senetleri olanyazılarınızı ve dininizi dünyanın çok fevkinde tutmanızaişaret veren dünya sureti üstündeki çizgilerinizi ve imanhizmetinde daima sebat etmenize, vesikalar hükmündekiimzalarınızı, kemâl-i memnuniyetle aldık, kabul ettik.Cenâb-ı Hak sizlere, hazine-i rahmetinden onların hurufatıadedince defter-i a’mâlinize haseneler yazsın. Âmin.

Aziz kardeşlerim,

Bu defa yazılarınızda İhlâs Risalelerini gördüğüm için,sizi o gibi risalelerin dersine havale edip, ziyade bir derseihtiyaç görmedim. Yalnız bunu ihtar ediyorum ki,mesleğimiz, sırr-ı ihlâsa dayanıp, hakaik-i imaniye olduğuiçin, hayat-ı dünyaya, hayat-ı içtimaiyeye mecbur olmadankarışmamak ve rekabet ve tarafgirliğe ve mübarezeye sevkeden hâlâttan tecerrüt etmeye mesleğimiz itibarıylamecburuz. Binler teessüf ki, şimdi müthiş yılanların

Page 480: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

hücumuna mâruz biçare ehl-i ilim ve ehl-i diyanet,sineklerin ısırması gibi cüz’î kusuratı bahane ederek,birbirini tenkitle, yılanların ve zındık münafıklarıntahribatlarına ve kendilerini onların eliyle öldürmesineyardım ediyorlar.

Gayet muhlis kardeşimiz Hasan Âtıf ’ın mektubunda, birihtiyar âlim ve vaiz, Risale-i Nur’a zarar verecek birvaziyette bulunmuş. Benim gibi binler kusurları bulunanbir biçarenin, ehemmiyetli iki mazeretine binaen birsünneti (sakal) terk ettiğim bahanesiyle şahsımı çürütüp,Risale-i Nur’a ilişmek istemiş.

Evvelâ: Hem o zât, hem sizler biliniz ki: Ben, Risale-iNur’un bir hizmetkârıyım ve o dükkânın bir dellâlıyım. Oise (Risale-i Nur), Arş-ı Âzamla bağlı olan Kur’ân-ıAzîmüşşanla bağlanmış bir hakikî tefsiridir. Benimşahsımdaki kusurat, ona sirayet edemez. Benim yırtıkdellâllık elbisem, onun bâki elmaslarının kıymetini tenziledemez.

Saniyen: O vâiz ve âlim zâta benim tarafımdan selâmsöyleyiniz. Benim şahsıma olan tenkidini,itirazını, başımüstüne kabul ediyorum. Sizler de, o zâtı ve onungibilerimünakaşa ve münazaraya sevk etmeyiniz. Hattâ tecavüzedilse de bedduayla da mukabele etmeyiniz. Kim olursaolsun, madem imanı var, o noktada kardeşimizdir. Bizedüşmanlık da etse, mesleğimizce mukabele edemeyiz.Çünkü, daha müthiş düşman ve yılanlar var.

Hem elimizde nur var, topuz yok. Nur kimseyi incitmez,

Page 481: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

ışığıyla okşar. Ve bilhassa ehl-i ilim olsa, ilimden gelenenaniyeti de varsa, enaniyetlerini tahrik etmeyiniz.

Mümkün olduğu kadar, 1

م�رfوا باللغو م�رfوا و�ا4ذا .düsturunu rehber edininizك.ر�امsا

1. “Boş sözlerle, çirkin davranışlarla karşılaştıkları zaman, izzet veşereflerinimuhâfaza ederek oradan geçip giderler.” Furkan Sûresi,25:72.

Hem, Hasan Avni ismindeki zât, madem evvelceRisale-i Nur’a girmiş ve yazısıyla da iştirak etmiş, o daireiçindedir. Onun fikren bir yanlışı varsa da affediniz.

Biz, değil onlar gibi ehl-i diyanet ve tarikata mensupMüslümanlar, şimdi bu acip zamanda, imanı bulunan vehattâ fırak-ı dâlleden bile olsa onlarla uğraşmamak; veAllah’ı tanıyan ve âhireti tasdik eden Hıristiyan bile olsa,onlarla medâr-ı nizâ noktaları medâr-ı münakaşaetmemeyi, hem bu acip zaman, hem mesleğimiz, hemkudsî hizmetimiz iktiza ediyor.

Ve Risale-i Nur’un âlem-i İslâmda intişarına karşıhayat-ı içtimaiye ve siyasiye cihetinde mâniler çıkmamakiçin, Risale-i Nur şakirtleri musalâhakârâne vaziyetialmaya mükelleftirler.

Sakın hocaların Cuma ve cemaatlerine ilişmeyiniz.İştirak etmeseniz de, iştirak edenleri tenkit etmeyiniz.Gerçi, İmam-ı Rabbanî demiş ki: “Bid’a olan yerleregirmeyiniz.” Maksadı, “sevabı olmaz” demektir; yoksa,namaz battal olur değil. Çünkü, Selef-i Sâlihînden bir

Page 482: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

kısmı, Yezid ve Velid gibi şahısların arkasında namazkılmışlar. Eğer mescide gidip gelmekte kebâire mâruzkalırsa, halvethanesinde bulunması lâzımdır.

Salisen: Hasan Âtıf ’ın mektubunda, cesur ve sebatkârzâtlardan—ki “efeler” tâbir ediyor—bahis var. Biz, o cesur,sebatkâr yeni kardeşlerimizi ruh u canla kabul ediyoruz.Fakat Risale-i Nurdairesine girenler, şahsî cesaretlerinikıymetleştirmek için, sarsılmazbir sebat ve metanete veihvanlarının tesanüdüne cidden çalışmaya sarf edip, o camparçası hükmünde şahsî cesaretini, hakikatperestliksıddıkiyetindeki fedakârlık elmasına çevirmek gerektir.

Evet, mesleğimizde, ihlâs-ı tâmmeden sonra en büyükesas, sebat ve metanettir. Ve o metanet cihetiyle şimdiyekadar çok vukuat var ki, öyleler, herbiri yüze mukabil buhizmet-i Nuriyede muvaffak olmuş âdi bir adam ve yirmiotuz yaşında iken, altmış yetmiş yaşındaki velîleretefevvuk etmişler var.

Hem bir adam, kendi başına cesareti güzel de olsa, bircemaat-i mütesanideye girdikten sonra, onların istirahatinive sarsılmamalarını muhafaza etmek için, o şahsî cesaretiistimal edemez.

1اض�ع�ف.ك%م� س�ي�ر ع�ل8 hadis-iس.ير�وا şerifinin sırrıyla

hareket etmek, hem şimdilik, bu müşevveş vaziyetlerdeçok zararlı, hem hocaları, hem ehl-i siyaseti Risale-i Nur’akarşı cephe almaya ve tecavüz etmeye sebebiyet verenşapka ve ezan meseleleri ve Deccal ve Süfyan ünvanları,

Page 483: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Risale-i Nur şakirtleri yabanîlere karşı lüzumsuz medâr-ıbahis ve münazaa edilmemek lâzımdır ve ihtiyat etmekelzemdir ve itidal-i demmi muhafaza etmek vaciptir. Hattâ,sizde cüz’î bir ihtiyatsızlık, buraya kadar bize tesir ediyor.

1. “En zayıflarınızın yürüyüşüne göre hareket ediniz.” el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ,1:464, hadis no: 1518.

Risale-i Nur, bir daire değil; mutedahil daireler gibitabakatı var. Erkânlar ve sahipler ve haslar ve nâşirler vetalebeler ve taraftarlar gibi tabakat var. Erkân dâiresineliyakatı olmayan Risale-i Nur’a muhalif cereyana taraftarolmamak şartıyla; dâire haricine atılmaz. Hasların hâsiyeti,bulunmayan, zıt bir mesleğe girmemek şartıyla talebeolabilir. Bid’a ile amel eden, kalben taraftar olmamakşartıyla dost olabilir. Onun için, az bir kusurla düşmansınıfına iltihak etmemek için, dışarıya atmayınız. FakatRisale-i Nur’un erkânlarında ve haslarındaki esrarlar venazik tedbirlere onları teşrik etmemek gerektir.

Page 484: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

161

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bu iki günde iki küçük hâdiseler, dört beş meseleleritahattur ettirdi.

Birincisi: SalâhaddinAnkara’dan yazıyor ki, tarikataleyhinde tecavüze başlamışlar. Hem Ankara’da, hemŞarkta o meselede tevkifat varmış. Risale-i Nur şakirtleri,her tarafta inayet-i Rabbaniye altında mahfuz kalıyorlar.Onların kuvvetli ihlâsı ve tesanütleri ve ihtiyatları, oinayeti, haklarında devam ettiriyor.

İkincisi: Bugünlerde herkes sıkıntıdan şekvâ ediyor.Âdeta mânevî havanın bozukluğundan, maddî ve umumîbir sıkıntı hastalığını vermiş. Hattâ bana da birgün sirayetetti. Bizim her derdimize ilâç olan Risale-i Nur’la meşgulolanlarda, o sıkıntı hastalığı ya yok veya pek azdır.

Üçüncüsü: Merhum Mehmed Zühtü’nün vefatı, Risale-iNur’un hizmeti noktasında bizi çok müteessir etti. Fakatbirden, geçen sene, Hâfız Mehmed’in bütün müsadereedilen risalelerini, on gün zarfında, köyündeki Risale-i Nurşakirtleri tarafından yazıp ona vermek, çok merdânetaahhütleri hatırıma geldi ve anladım ki, arslanlar yatağı

Page 485: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

olan Isparta ve havalisi, Mehmed Zühtü’nün hizmetinimuzaaf bir surette yapacaklar ve o boşluğu dolduracaklar.

Dördüncüsü: Lâhikaya giren Ispartalı kardeşlerimizinmektuplarının bazılarında, Üstadları hakkında ifratlatavsifat gördüm. Kendime de baktım, o vasıflardan zekâtıda bana düşmüyor, benim hakkım değil. Dedim: “Acaba buhakikatperest kardeşlerim, çok ikazatımla beraber, buhüsn-ü zan ifratında, hem devamlarında fâideleri nedir?”Kalbe ihtar edildi ki: Onlar ve memleketleri ve Ispartahavalisi, onların en büyük hüsn-ü zanları derecesindehüsn-ü zanlarının yümnünü gördükleri için, BeşkazalıOsman-ı Halidî ve Topal Şükrü gibi ehl-i velâyete iktidaen,o nokta-i nazardan ifrat etmemişler, bir hakikat görmüşler.Fakat, nasıl keşfiyat tevile ve rüyalar tâbire muhtaçtır;hususî hükümler tâmim edilse, bir cihette hatâ görünür.Öyle de, onlar, Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsininkendilerine ve memleketlerine ettiği fâideyi, o şahs-ımânevînin mümessillerinden birisi olan, Üstad dedikleribu kardeşlerine verip, o memleket hâdisesini umumî birhâdise nazarıyla bakıp tâmim ederek, müfritane bir hüsn-üzan suretinde göründü.

Beşincisi: Hatıra geldi ki, Risale-i Nur’un eczaları çoktur.Herkes, muhtaç olduğu halde, bütününü elde edemez.Birden, Hüccetullahi’l-Bâliğa mecmuası, hatıra cevap olarakgeldi.

Evet, Risale-i Nur’dan kesretli mecmualar çıkar ki,herbiri küçük, fakat kuvvetli Risale-i Nur olur. Her

Page 486: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

muhtacın eline geçebilir. Bu münasebetle, Yirmi BeşinciSözün zeyillerini düşündüm. Şimdi benim yanımda dörtbeş nüsha var, zeyilsizdirler.

Mübareklerin bu defa gönderdikleri nüshanın zeylindeRumuzat-ı Semaniye fihristesinden noksan alınmış Sûre-i

1ا4نا اع�طي�نا veا4ذا ج�اء� نص�ر� الLMه. daki on üç elif, parmakla

Fatiha’da on üç elle işaretleri ve انز�لنا işaretiا4نا gibi

ehemmiyetli parçalar yoktur.

Dünkü gün 2

الس�م�و�ات نور� âyetineالLMه� dair Yirmi

Dokuzuncu Mektubun âhirinde, seyahat-i hayaliye ve seyr-ikalbî risaleciğini okudum. Ve Birinci Şuada bu âyet,Risale-i Nur’a işaretini tahattur ettim. Dedim: Bu iki

nükte-i Nuriye ve 3,hüccetتغر�ب� الشم�س� ف.8 ع�ي�ن� ح�م.ىTة�

nükte ve haşiyesiyle beraber Mu’cize-i Kur’âniye zeyilleriiçine girse münasip olur. Siz dahi münasip görsenizyazılsın. İ’câz-ı Kur’ân nüktelerine ait mühim parçabulsanız ilâve edebilirsiniz.

Altıncısı: Seksen küsur sene mânevî ve bâki bir ömrükazandırmak sırrını taşıyan şuhur-u selâsenizi ve leyle-iRegaibinizi bütün ruhumla tebrik ediyorum.

1. “Biz sana verdik.” Kevser Sûresi, 108:1.2. “Allah göklerin nurudur.” Nûr Sûresi, 24:35.3. “Güneşin hararetli ve çamurlu bir çeşme suyunda gurub ettiğini gördü.”Kehf Sûresi, 18:86.

İki üç gün evvel, Yirmi İkinci Söz tashih edilirken

Page 487: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

dinledim. Gördüm ki, içinde hem küllî zikir, hem geniş fikir,hem kesretli tehlil, hem kuvvetli iman dersi, hem gafletsizhuzur, hem kudsî hikmet, hem yüksek bir ibadet-itefekküriye gibi nurlar var. Bir kısım şakirtlerin ibadetniyetiyle risaleleri, ya yazmak veya okumak veyadinlemekliğin hikmetini bildim. Bârekâllah dedim, hakverdim.

Bu mektuptaki beş altı meseleyi yazarken, Nurfabrikasısahibi Hâfız Ali’nin mektubuyla, ihlâsta veçalışmakta ve ince düşünmekte mümtaz Hasan Âtıf ’ınmektubunu aldık. Hâfız Ali’nin mektubunda, Risale-i Nurşakirtlerinde sırr-ı ihlâsın ne derece yüksek bir terk-ienaniyet ve hazz-ı nefsîden teberri etmek gibi, ihlâsın enyüksek seciyeleri Risale-i Nur şakirtlerinde tezahür ediyordiye bir delil oldu.

Ezcümle: Hâfız Ali diyor ki: Hüsrev kardeşimiz kendikalemiyle yazılan “mu’cizatlı Kur’ân’ı fotoğrafla tab’ınataraftar olmaması ve demir harflerle müsaade oluncayakadar beklemeye taraftar olması, onun fevkalâde ihlâsınave nefsin huzuzatından teberrisine kat’î delildir. Çünküfotoğrafla tab edilse, onun kendi hattı olduğu için, binlerKur’ân nüshalarını kendi eliyle yazmış gibi âlem-i İslâmınmânevî nazarında ve uhrevî sevap cihetinde büyük vemâsumâne ve zararsız bir makamı terk edip, ihlâsın sırrıiçin, hazzını unutarak, demir harflere taraftar olmuş. Vegösterdiği yanlışlar düşmek sebebi ise, demir harflerde üçdefa tab’a girmek noktasında dahi o yanlışlar bulunabilir.

Elhâsıl: Hâfız Ali’nin ihlâsından gelen ifadesi ve Hüsrev’i

Page 488: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

fevkalâde ihlâs noktasında takdir etmesi ve Hüsrev de,gayet büyük ve bâki bir hissesini bırakıp, benim eskidenberi tekrar ettiğim bir dâvâm—ki, Risale-i Nur’un hakikîşakirtleri, hizmet-i imaniyeyi herşeyin fevkinde görür;kutbiyet de verilse ihlâs için hizmetkârlığı terciheder—beni o dâvâda bilfiil tasdik etmesi cihetinden, bütünkuvvetimizle bu gibi kardeşlerimizi tebrik ediyoruz.

Kardeşimiz Hasan Âtıf ’ın mektubundan anladık ki,hakikaten tam çalışıyor. Kendi tâbiriyle, Risale-i Nur’unmücahidlerinin ve efelerinin kalem yadigârlarını bizehediye olarak irsal ettiğine mukabil deriz: Cenâb-ı Hak,ebeden onlardan razı olsun. Ve daha çok manidar yazdığıcümleler içinde, bir parça ehl-i bid’aya şiddet gördüm.Zaman, zemin, Risale-i Nur’un müsbet mesleği, ehl-i bid’aile değil fiilen, belki fikren ve zihnen dahi meşgul olmayamüsaade etmez. İhtiyat her vakit lâzım. O hâlis kardeşimiz,inşaallah oralarda kendi gibi çok hâlis şakirtleriyetiştirecek. Biz buradaki duamızda, Âtıf ’la beraberoradaki bütün rüfekalarını teşrik ediyoruz. Ben bizzatonlarla muhabere etmek istiyorum. Fakat madem Isparta ovazifeyi daha mükemmel yapıyor; o vazifeyi onlarabırakıyorum.

Hâfız Ali’nin mektubunun âhirinde, medrese-i Nuriyekahramanlarından ve Hüsrev sisteminde Ahmed vekardeşi Süleyman hakkında takdiratı bizi mesrur eyledi.Zaten o, medrese-i Nuriye şakirtleri, benim nazarımda,eskiden beri bir gaye-i hayalim olan Medresetü’z-Zehrânıntalebeleri suretinde düşünüyordum. Ve derdim: “Onlar,

Page 489: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

bunlar oldu. Veya bunlar, onların dümdarlarıdır.”

Page 490: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

162

1باس�م.ه. س�ب�ح�انه�2و�ا4ن م.ن� ش78ء5 ا4ال3 ي�س�ب�ح� بح�م�ده.

كJاته� 3الس�ال+م� ع�لي�&%م� و�ر�ح�م�ة الLMه. و�ب�ر�

1. Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.2. “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran veminnetleanıp şânına lâyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardantenzihetmesin).” İsrâ Sûresi, 17:44.3. Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Dedim ki: Madem gençlik darbesini yedin, bir vazife-ifıtriye olan tenasül kanununa daha girme. Çünkü ovazifenin mukabilinde ücret olarak erkeğin aldığımuvakkat lezzet ve keyif bir derece bidayette kâfi geliyor.Fakat, biçare kadın, o vazife-i fıtriyede, bir sene ağır yüküçekmeye ve bir-iki sene veledin meşakkatine, beslemesineve açık saçıklık sebebiyle kocasının nazarındasadakatsizlik ittihamı ve kocasının da gözü dışarıda olmakihtimali ve ona samimî merhamet etmemesi cihetiyle,daimî sıkıntılara ve vicdanî azaplara mukabil, izdivaçtaaldığı muvakkat bir keyif ve lezzet, bu bozuk zamanda,ona, o vazifeye mukabil yüzden birisine mukabil gelemiyor.Ve bilhassa, küfüvv-ü şer’î tâbir edilen, birbirine seciyeten

Page 491: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

ve diyaneten liyakat bulunmadığından, daha ziyade azapçektirir. Ve bilhassa terbiye-i İslâmiye haricinde,Müslüman namı altında olanlar, imandan gelen hürmet vemerhamet-i mütekabileyi bulamadıklarından, bütün bütünsaadet-i hayatiyeyi mahvediyor, cehennem azâbınıçektiriyor.

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Sizin Miracınızı tebrik ve Mirac Sahibinin (a.s.m.)sünnet-i seniyesine sizi ve bizi tam muvaffak eylemesinerahmet-i İlâhiyeden niyaz ediyoruz. Size, bu bir iki günzarfında, nazar-ı dikkati celb eden bir iki küçük meseleyiyazıyorum.

Evvelâ: Risale-i Nur şakirtlerinin bir kısmı bekârkalmaklığın çok sebeplerinden bir sebebini gösteren birhâdise. Bugünlerde, gençlik darbesini yiyen ve bekâr kalanve tesellîbulmak için Risale-i Nur’la alâkadarlığa çalışan vemühim bir mektepteders almaya meşgul ve ehemmiyetlibir adamın kerimesi bulunan hanıma icmalen bir hakikatsöyledim. Belki o havalide bazılara fâidesi var diyeyazıyorum.

Hem peder, hem valide, tenasül kanunundaki vazifedeçektikleri çok meşakkat ve gördükleri çok hizmetemukabil, yalnız veledin dünyada, kemâl-i hürmet ve itâatleşefkatlerine ve hizmetlerine bedel, hâlis bir hürmet vesadıkane bir itaat ve vefatlarından sonra, salâhatiyle vehayratıyla ve dualarıyla onların defter-i a’mâline hasenatyazdırmak ve on beş seneden evvel mâsumen ölmüşse

Page 492: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

onlara kıyamette şefaatçi olmak ve Cennette, onlarınkucağında sevimli bir çocuk olmaktır.

Şimdi ise, terbiye-i İslâmiye yerine mimsiz medeniyetterbiyesi yüzünden, ondan, belki yirmiden, belki kırktan birçocuk ancak peder ve validesinin çok ehemmiyetli hizmetve şefkatlerine mukabil mezkûr vaziyet-i ferzendâneyigösterir. Mütebakisi, endişelerle, şefkatlerini daima rencideederek, o hakikî ve sadık dostlar olan peder ve validesinevicdan azabı çektirir. Ve âhirette de dâvâcı olur: “Nedenbeni imanla terbiye ettirmediniz?” Şefaat yerinde, şekvâcıolur.

İkinci mesele: Dünkü gün, beş tevafuk-u lâtifeden kat’î birkanaat bize geldi ki, en cüz’î ve ehemmiyetsiz işlerimizdede inayetkârâne bir dikkat altındayız.

Birincisi: Ben kapıya çıktığım vakit, memulün hilâfında,Risale-i Nur şakirtlerinden dört tane Ahmed’ler, banaalâkadar birer maksadı yapacak; birden, beraber kapıyageldiler: iki tane köylerden, ikisi de burada ayrı ayrımahallelerden.

Hem yine, Risale-i Nur’un mühim bir talebesi, KöroğluAhmed’e bir miktar yoğurt, hem teberrük, hem tayinolarak verdik. Daha elinde yoğurdu tutarken, Risale-iNur’un mâsum talebelerinden Hilmi’nin mahdumuAhmed, elinde, öteki Ahmed’e verdiğim miktar yoğurtlakapıyı açtı. Risale-i Nur talebelerinden altı Ahmed’in birgünde bu çeşit tevafukatı, tesadüfe benzemez; belki oAhmed’lere nazar-ı dikkati celbeden bir işarettir.

Page 493: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

İkincisi: Muhacir, fakir bir kadın benden bir teberrükistedi. Ben de bir gömlek verdim. Beş dakika sonra, aynıisimde birkadın, bir gömleği bana kabul ettirmek içinmühim bir vasıtayı bulupgönderdi. Tevafuk hatırı için kabulettim.

Hem aynı gün, bazı müstehak zâtlara yarı yağımıverirken kap fazla almış, pek azı bana kaldı.Aynen, onlardaha o yağı almadan, benim niyetimde bana kalacakmiktarkadar uzak bir köyden, kitaplarımı okumakmukabiline geldi. Onu da o tevafuk hatırı için kabul ettim.

Üçüncüsü: Aynı günde ben, at üzerinde seyahate(gezmeye) giderken, arkamda bir atlısür’atle geliyor. İndi,ayağıma, üzengiye sarıldı: tanımadığım bir adam.

Dedim: “Sen kimsin, bu kadar dostluk gösteriyorsun?”

Dedi: “Ben Kuzca hatibiyim.” Halbuki Kastamonu’da hiçbu namda bir karye bulunduğunu bilmiyordum. Sonrageldim. İki Ispartalı asker yanıma geldiler.

Birisi dedi: “Ben Kuzca hatibinden sana mektupgetirdim.”

Bu acip tevafuk bana, bu iki ayrı ayrı vilâyette, hemböyle tevafuk etmeleri, Risale-i Nur hizmetinde sadakatleçalışmalarına bir işarettir.

Bu münasebetle Sabri, Kuzca hatibine, benimtarafımdan çok selâm etsin. Onu has talebeler içindemânevî kazançlara şerik ediyoruz. Hususî mektup yazmak

Page 494: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

âdetimiz olmadığından, ona ayrıca mektupyazamadığımızdan gücenmesin. Tatlı bir tevafukunmeyvesini, aynı gün daha şirin bir tarzda gördüm. Şöyle ki:

İki asker, kemâl-i sevinçle, gayet dostâne, “SenIspartalısın, bizim hemşehrimizsin.”

Ben de dedim: “Maaliftihar, her cihetle Ispartalıyım.Isparta taşıyla, toprağıyla benim nazarımda mübarektir,benim vatanımdır ve herbiri yüze mukabil, yüzer ve binlerhakikî kardeşlerimin meskat-ı re’sleridir.”

Evet, bu havaliye gelen Ispartalılar asker olsun, başkalarolsun, ekseriyet-i mutlakayla beni hemşehri biliyorlar.Hangisi benimle görüşüyor, “Sen Ispartalı mısın?”

Ben de diyorum: “Maaliftihar, ben Ispartalıyım.” VeIsparta’da o kadar hakikî kardeşlerim ve akariblerim var ki,meskat-ı re’sim olan Nurs karyesine pek çok cihetlerletercih ediyorum. Ve büyük Isparta’nın bir küçük evlâdıhükmünde olan Isparit nahiyemize, büyük Isparta’nınbirtek köyünü tercih ediyorum. O kadar hâlis, kahramankardeşleri bana veren Isparta, taşı da, toprağı da bana vebelki Anadolu’ya mübarek olmuş. İnşaallah hemAnadolu’ya hem âlem-i İslâma neşrettikleri Nur tohumlarıbirer rahmete mazhar olur, sümbül verir. Hem gıda, hemziya, hem deva olup mânevî galâ ve veba ve zulmü vezulmeti dağıtır.

Dördüncüsü: Sabık üç tevafuku yazdıktan sonra, büyükHâfız Ali’nin gayet güzel mektubuyla, Hulûsi-i sâlis

Page 495: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Abdullah Çavuş’un mânidar mektubu ve Hulûsi Beyin veKâtip Osman’ın kıymetli mektuplarını aldım. Hâfız Ali’ninmektubunda yazdığı şu fıkra, Konya âlimlerinin Risale-iNur’u yazmakta ve takdir etmekte olduklarını ve tefsirsahibi Hoca Vehbi’nin (r.h.) Risale-i İhlâs karşısındamağlûbiyetle beraber, Risale-i Nur’a karşı hayran vetakdirkâr olması münasebetiyle, Hâfız Ali demiş:

“Risale-i Nur’un bir kerametidir, öküze et ve arslana otatmaz. Öküze ot verir, arslana et verir. O arslan Hocanınen evvel İhlâs Risaleleri eline geçmiş.”

İşte, Hâfız Ali’nin bu mektubunu aldığımdan ya altı, yayedi gün evvel, Karadağ’dan inerken, birden diyordum:“Yahu, ata et, arslana ot atma; arslana et, ata ot ver.”

Bu kelimeyi beş altı defa hoşuma gitmiş, tekrarediyordum. Ya Hâfız Alibenden evvel yazmış, bana dasöylettirdi; veyahut ben evvel söylemişim, ona yazdırılmış.Yalnız bu garip tevafukta bir farkımız var. O, “öküze ot”demiş, ben “ata ot” demişim.

Page 496: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

163

Aziz, sıddık kardeşlerim ve hizmet-i imaniyede kuvvetli,metin, ciddî, sarsılmaz, fedakâr arkadaşlarım ve seyahat-iberzahiye ve uhreviyede nuranî yoldaşlarım,

Sizin, herbir dirhemi yüz dirhem şüheda kanı kadarkıymettar siyah nuru akıtan mübarek kalemlerinizin budefaki kudsî hediyelerin herbir harfine mukabil, Cenab-ıErhamürrâhimîn sizlere bin rahmet eylesin. Âmin.

Bu gaflet ve sıkıntılı ve usançlı mevsimde ve dünyameşgaleleri içinde bu fedakârâne gayretiniz ve sa’yiniz,hakikaten bir inâyet-i hassadır ve bir keramet-i Nuriyedir.Cenâb-ı Hak sizlerden ebeden râzı olsun. Âmin.

Elmas kalemlerini, bize yardım için, yirmi birAbdurrahmanve Abdülmecid’lerin bu kadar çabuknüshaları yetiştirmeleri ve kabri pürnur olan MehmedZühtü’nün, berzahta dahi kalemini bizim hesabımızaistimal etmesi hükmünde, onun metrukâtından nüshalarıngönderilmesi, bizi derinden derine sürurla şükre sevk etti.

Eski talebeliğim zamanında mevsuk zâtlardan, onlar damühim imamlardan naklederek işittim ki: “Ciddî, müştak,hâlis talebe-i ulûm, tahsilde iken vefat ettikleri zaman,

Page 497: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

berzahta aynı tahsil misâli ve bir medrese-i mâneviyedebulunuyor gibi, o âleme muvafık bir vaziyet ihsan ediliyor”diye, o zaman talebe-i ulûm içinde çok defa medâr-ı bahsoluyordu. Şimdi bu vakitte, talebe-i ulûmun en hâlisleriRisale-i Nur talebeleri olduğundan, elbette merhumMehmed Zühtü, Âsım ve Lütfü gibi zâtların vazifeleridevam ediyor. Defter-i a’mallerine hasenat yazmak için,manevî kalemleri inşaallah işliyorlar. Cenâb-ı Hakkahadsiz şükür ediyoruz ki, sizdeki fevkalâde gayret veçalışmak matbaaya ihtiyaç bırakmıyor.

Bu defa gönderdiğiniz risaleler çok güzel, çokmükemmel, çok da lüzumlu. Fakat ben sehvetmiştim. OnBirinci Lem’a ile Telvihat-ı Tis’ayı yazmadığımız halde,yazmışım zannediyordum.

Minhâcü’s-Sünne bizde var. On bir nükteden ibaret olanOn Birinci Lem’a, Mirkatü’s-Sünne ve Telvihat-ı Tis’a ile veona zeyl olarak dört hatveden ibaret, Risale-i Kaderin zeyliiken, On Yedinci Sözün zeyline giren parça dahi, telvihatazeyil olarak yazılsa münasip olur.

1âyetinin tecellîsine bakanالLMه� نور� الس�م�و�ات و�اال�ر�ض

bir seyahat-i kalbiye-i hayaliyeye dair iki üç sahifelik YirmiDokuzuncu Mektubun âhir kısımlarındaki parça dahiiçlerinde bulunsa güzel olur. Şimdi size, musibet yüzündenbir inâyet-i hâssayı fazla dua etmenize vesile olmak içinyazıyorum.

1. “Allah, göklerin ve yerin nurudur.” Nûr Sûresi, 24:35.

Page 498: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Bugün, dört saat evvel ben, yalnız, Karadağ’ın hâliormanları içinde idim. Gayet titiz bir ata binmiştim. Benbinerken, birden dizgin kayışı koptu. O da fena ürktü,ma’reke takıldı. Beni öyle fena bir tarzda çiftelerle yeredüşürdü. Ben o halde sağ elim, sol ayağımkırılmış gibiihtimal verdiğim gibi, vaziyet de öyle gösteriyordu. At dabaşkasının malı. O hâli orman içine daldı. Etrafta hiçkimse yok ki, imdada yetişsin. Cenâb-ı Hakka hadsizşükrediyordum; el, ayağım kırılmamış, çok ziyade incinmişiken, yine şemsiyeyle yürüyebildim. O titiz at da ormanadalıp, yolsuz bir istikamete, benim yürüyüşümle yürüyerek,on beş dakikalık bir mesafeye bir saatteyetiştik. At suiçmekte iken, Nuriye isminde bir kadın geldi. Elindeekmek,bir parça ekmeği ata verip, tutuldu. Ben de Cenâb-ı Hakkaşükür, o vakit binebildim, odaya geldim. Birden öyle birtufanlı yağmur oldu; hücremin önünde bir sel olarakgördük. Eğer o su, o Nuriye’ye rast gelmeseydi, o hâliyerde, o yağmur altında, at da başkasının malı, kaybolmakgibi çok musibetlerden Cenâb-ı Hak muhafaza eyledi.

Bu küçük musibette dokuz cihette nimet olduğunutasdik ettik. Ve bu nevi hıfz u himâyet, sizlerin samimîdualarınızın bir neticesi olduğu kanaatindeyiz.

Ve bu dokuz cihetle medar-ı şükran hâdise dünaldığımız hediye-i Nuriye’nin çok fâideli olduğuna işarettir.Çünkü, darb-ı meselde meşhurdur ki: birşeyde zahmet,meşakkat, alâmet-i makbûliyettir. Umum kardeşlerimizebirer birer selâm ve dua ve dualarını istiyoruz.

Page 499: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

164

Aziz, sıddık, mübarek kardeşlerim,

Bu mübarek eyyam ve leyâlî-i şerifede mübarekdualarınıza daha ziyade ihtiyacımı göstermek için, bundanevvelki mektupta, titiz atın yüzünden gelen musibet gerçiondan dokuzu nimete inkılâp etti. Ondan birisi:

Eskiden beri bende bulunan kulunç illetine veromatizma hastalığına iltihak edip, beni yatağa düşürdü.Fakat merak etmeyiniz, ben kalkıyorum, geziyorum.Kat’iyen, bugün gönderdiğiniz risaleleri tashih ederkenkanaatım geldi ki, o musibetin bâki kalan ondan birisi, onderece bir nimet hükmünde oldu. Ve on adetten ziyadefâidelerinden bir fâidesi şudur ki:

Ben tashihatta gerçi usanmıyordum; fakat her tashihteyine ders alıp istifade etmek bir âdetimdi. Bazı çok zevkalıyordum. Bu mevsimde dağlarda, bağlardaki güzelsan’at-ı İlâhiyeyi temâşâ zevki, o tashihteki zevkime galebeediyordu. Bu yeni musibetteki mütemadiyen kendini ihsaseden hastalık, kemâl-i zevk ve şevkle, Hazret-i EyyubAleyhisselâmın Lem’asıyla, Hastalık Lem’asını hernüshada yeniden görüyorum gibi okuyup tashih ediyorum.

Page 500: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Kat’iyen şüphem kalmadı ki, o zahmetli hastalık, o lezzetli,rahmetli vazife-i Nuriye için verilmiş. Gerçi harekâtımdanamaz ve abdestte sıkıntı veriyor; fakat hastalıkla ubudiyetmuzaaf sevabı olduğu gibi, bu tashihat-ı vazife-iNuriyedeki zevk, o sıkıntıları hiçe indirdi.

1الح�م�د ل.LMه. ع�ل8 ك%ل� ح�ال س.و�ى ال&%فر و�الض�ال+ل

1. Küfür ve dalâlet haricinde her türlü hal için Allah’a hamd olsun.

Saniyen: Sizin nüshalarınızda bazan bir yanlış, bir kaçnüshada aynen bulunur. Demek mânâ iyi anlaşılmamış,öyle kalmış. Meselâ, İktisadın âhirlerinde, Hüsrev’inhaşiyesinde, beşinci satırında, “Ulema ise, masraflarından,mallarının kıymetini bilmedikleri” cümlesi yanlıştır. Sahihiise, “Ulema ise, marifetlerinden, mallarının kıymetinibildikleri için.” Hem bu satırın arkasındaki “arkasında”kelimesi yanlış, sahihi, “arasında”dır.

Page 501: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

165

Aziz, sıddık, mübarek, fedakâr kardeşlerim,

Dün, altı ehemmiyetli mektuplarınızı aldım. Hermektubunuza uzun bir mektup yazmak cidden arzuederdim. Hem de hakkınızdır; fakat bu hurufatı yazan Feyzişahittir ki, altı gecedir altı saat yatamadım. Yalnız bu altıncıgece, bir buçuk saat kadar yatabildim. Onun için, buehemmiyetli mektuplara kısacık birer cümleyle iktifaediyorum.

Evvelâ: Risale-i Nur santralı ve Hulûsi, Hakkı,Süleyman’ı temsil eden Sabri kardeşim,

Öşür, şer’î zekâttır. Zekât ise, müstehaklaradır.

Saniyen: Gül fabrikası gülistanlarını ve merhum bedevîbülbüllerini konuşturan Hüsrev kardeş,

Risale-i Nur, Isparta’yı, âfât-ı semaviye ve arziyedenmuhafazasına sebep olduğunu, çok hâdisatla beraber, buyeni zelzele hadisesi ve muarız hocanın dolularla başınıntokatlanması, yeni bir hücceti oluyor. Ve Mu’cizât-ıKur’âniye lâhikasını, sizin isabetli fikrinize havale ediyoruz.Hem siz, yazdığınız miktarı gönderiniz. Biz burada tekmil

Page 502: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

eder, size de sonra haber veririz.

Salisen: Nur fabrikasının sahibi Hâfız Ali kardeş,

Senin Risale-i Nur’a karşı harika ihlâs ve irtibat veitikadın, inşaallah o Nurları o havalide daima parlattıracak.Senin, o büyük zelzelenin gürültüsünü işitmemen vezelzeleyi hissetmemen, tokadını yiyen hoca gibi, Risale-iNur’un bir nevi kerametidir. Demek, değil şakirtlere zararvermek, belki inâyetkârâne, vücudunu da bazı haslarabildirmiyor, korkutmuyor.

Rabian: Bizi ve Kastamonu şakirtlerini kıyamete kadarminnettar eden ve müstesna kalemiyle Risale-i Nur’unhemen umumunu bu havaliye yetiştiren ve evlât ve pederve vâlideleri ve refikasıyla Risale-i Nur’a hizmet edenkahraman Tâhirî kardeşim,

Cenâb-ı Hak, hanenizdeki hemşireme, hem bana şifaihsan eylesin. Hastalığıma ait bir parça size geliyor. Pederve validenize de benim tarafımdan deyiniz ki: “Tâhirî gibikahraman bir şakirdi Risale-i Nur’a yetiştiren ve o vasıtayladefter-i â’mâllerine daima hasenat yazdıran bir şakirdi bizekardeş veren o mübarek zâtlar, inşaallah bu saadeti daimaidame ettirecekler. Dünyanın cam parçalarını, o elmaslaratercih etmeyecekler. Onlar, hususî duamızda dahildirler.”

Hâmisen: Mücahidlerin üstadı ve efelerin hakikî birnâsihi ve Risale-i Nur’un hâlis muhlis bir şakirdi olanHasan Âtıf kardeşim,

Senin uzun ve tesirli ve ehemmiyetli mektubun içindeki

Page 503: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

edîbâne, gayet ince hissiyatın ve sana mahsus lâtiftâbiratın hoşuma gitti. Kardeşim, mübtedi’lerin vehodfuruşların ve mülhidlerin ilişmelerinden teessüratınbeni, senin hesabına müteessir etti. Evvelce size yazdığımmektup, inşaallah o teessüratı izale eder. Risale-i Nur’unmesleği ise, vazifesini yapar, Cenâb-ı Hakkın vazifesinekarışmaz. Vazifesi tebliğdir; kabul ettirmek, Cenâb-ıHakkın vazifesidir.

Hem, kemiyete ehemmiyet verilmez. Sen o havalide birtek Âtıf ’ı bulsan, yüzü bulmuş gibidir. Merak etme. Hem,mümkün olduğu kadar hariçten gelen küçük ilişmelereehemmiyet verme. Fakat ihtiyatla, bu atâlet mevsimi vegaflet zamanı ve derd-i maişet iptilâsı zamanında cüz’î biriştigal de ehemmiyetlidir.

Birinci menfaati: Hastalıkta her saat ibadeti, dokuz saatibadet hükmüne getirdi.

İkinci fâidesi: On beş hasta risalesini, tam zevkle tashihetmek ve bu hastalık zamanında, hastalara ve muhtaçolanlara çabuk yetiştirmeye sebep oldu.

Üçüncü fâidesi: Eski Said’i, Yeni Said’e kalb eden eski birhastalık gibi, şimdi de, Risale-i Nur’un parlak bir tarzdaintişarı, Yeni Said’i de dünyayla bir derece alâkadar ettiğicihetle, o halin zararından kurtulmaya sebep oldu.

Dördüncüsü: Bu mübarek aylarda, pek çok iştiyak veihtiyaçla fazla a’mâl-i uhreviyede bulunmak arzusuylaberaber, mevsim ve bazı esbap cihetiyle muvaffak

Page 504: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

olamayarak fazla müteessir idim. Bu hastalık, tam buaylara lâyık bir tarzda, hastalıktan gelen ihlâs ve kesret-isevap cihetiyle azîm bir menfaati oldu. Beni gündüzde dağve bağları gezmekten men ettiği gibi, gece uyku vegafletten kurtarıp, kemal-i tazarru ve niyazla geceleriihyaya sebep oldu.

Beşincisi: Geçenki Ramazan’daki hastalık gibi, buhastalık dahi, fedakâr kardeşlerimin şefkatlerini heyecanagetirip, benim hesabıma a’mâl-i uhreviyelerinin bir nevizekâtını vermek; nâkıs, kusurlu sermayemi, birden ona,belki yüze ve bine çıkarmaya sebep olmasıdır.

Altıncı fâidesi: Hastalara, yirmi beş devâ-i imanî verenrisalenin ilâçlarını nefsimde tatbik ederek ayn-ı hakikatolduğunu tasdik edip, asap ve sinirden gelen ziyadehassasiyetimden kıymetsiz, fâni işleri lüzumsuz ve endişelimeraktan ve fâidesiz ve zararlı alâkadan bir derecekurtulmaya sebep olmasıdır.

Umum kardeşler ve hemşirelerimize birer birer selâmve selâmetlerine dua ve dualarını rica eden kardeşiniz,

Said Nursî

Birinci menfaati: Hastalıkta her saat ibadeti, dokuz saatibadet hükmüne getirdi.

İkinci fâidesi: On beş hasta risalesini, tam zevkle tashihetmek ve bu hastalık zamanında, hastalara ve muhtaçolanlara çabuk yetiştirmeye sebep oldu.

Üçüncü fâidesi: Eski Said’i, Yeni Said’e kalb eden eski bir

Page 505: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

hastalık gibi, şimdi de, Risale-i Nur’un parlak bir tarzdaintişarı, Yeni Said’i de dünyayla bir derece alâkadar ettiğicihetle, o halin zararından kurtulmaya sebep oldu.

Dördüncüsü: Bu mübarek aylarda, pek çok iştiyak veihtiyaçla fazla a’mâl-i uhreviyede bulunmak arzusuylaberaber, mevsim ve bazı esbap cihetiyle muvaffakolamayarak fazla müteessir idim. Bu hastalık, tam buaylara lâyık bir tarzda, hastalıktan gelen ihlâs ve kesret-isevap cihetiyle azîm bir menfaati oldu. Beni gündüzde dağve bağları gezmekten men ettiği gibi, gece uyku vegafletten kurtarıp, kemal-i tazarru ve niyazla geceleriihyaya sebep oldu.

Beşincisi: Geçenki Ramazan’daki hastalık gibi, buhastalık dahi, fedakâr kardeşlerimin şefkatlerini heyecanagetirip, benim hesabıma a’mâl-i uhreviyelerinin bir nevizekâtını vermek; nâkıs, kusurlu sermayemi, birden ona,belki yüze ve bine çıkarmaya sebep olmasıdır.

Altıncı fâidesi: Hastalara, yirmi beş devâ-i imanî verenrisalenin ilâçlarını nefsimde tatbik ederek ayn-ı hakikatolduğunu tasdik edip, asap ve sinirden gelen ziyadehassasiyetimden kıymetsiz, fâni işleri lüzumsuz ve endişelimeraktan ve fâidesiz ve zararlı alâkadan bir derecekurtulmaya sebep olmasıdır.

Umum kardeşler ve hemşirelerimize birer birer selâmve selâmetlerine dua ve dualarını rica eden kardeşiniz,

Said Nursî

Page 506: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

166

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Size, hastalığın dokuz fâidesinden bâki kalan üçünüyazıyorum ki, o hastalığın bir meyvesi sâbık Arabî fıkradır.

Yedinci fâidesi: Risale-i Nur’un ehemmiyetli birşakirdinin ehemmiyetli bir hatâsını tamir etmesidir.Şimdilik bu ehemmiyetli fâideyi izah etmek münasip değil.

Sekizinci fâidesi: Gayet incedir, izah edilmez; yalnız kısabir işaret ederiz. Nasıl ki Hüsrev, yazdığı Kur’ân’ı, fotoğraflatab’ını kabul etmeyerek binler câzibedar Kur’ân’lar kendihattıyla âlem-i İslâmda intişarıyla, kutbiyet derecesinde birmertebe-i ulviyeyi ve yüksek bir şeref-i imtiyazı bırakıp,Risale-i Nur dairesindeki sırr-ı ihlâsı muhafaza ve hazz-ınefisten teberrî etmiştir. Aynen öyle de, bu hastalıkruhumda öyle bir inkılâp yaptı ki, Risale-i Nur’un parlakfütuhatını müteşekkirâne temâşâ etmek ve sevapdârâne,mücâhidâne, bir nevi kumandan hizmetinde bulunmaktangelen uhrevî zevki ve şerefi ve dünyada uhrevî meyvesinigösteren hizmet-i imaniyenin şahsıma ait lezzeti veimtiyazı, o sırr-ı ihlâs için bırakmak ve kardeşlerime havaleetmek ve onların şeref ve zevkleriyle iktifa etmeye nefs-i

Page 507: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

emmârem dahi muvafakat ederek, dünyanın bu uhrevî vegüzel yüzünde gözünü kapamak ve eceli ve mevti ferahlakarşılamaya tam kabul etmesidir.

Dokuzuncu fâidesi: Çoktan beri benim hususî bir virdimve hiç kaleme alınmayan ve mesleğimizin dört esasındanen büyük esası olan şükrün en geniş ve en yüksekmertebesini ihata eden ve bende çok defa maddî vemânevî hastalıkların bir nevi şifası olan ve İsm-i Âzam veBesmeleyle dokuz âyât-ı uzmâyı içine alan ve on dokuzdefa şükür ve hamdi âzami bir tarzda ifadeyle, tahmidâtınadetleriyle o eşyanın lisan-ı haliyle ettikleri hamd ü senâyıniyet ederek, o hadsiz hamdlerin yekûnunu kendi hamdleriiçine alarak azametli ve geniş bir tahmidnâme veteşekkürnâme bulunan ve Sekine’deki esmâ-i sitteninmuazzam yeni bir dersini izhar etmeye sebep olmasıdır.

Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua veberaatlerini tebrik ederiz.

Page 508: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

167

Medar-ı ibret ve hayret bir hâdisedir.

Risale-i Nur’un erkân-ı mühimmesinden bir zât yazıyorki: “Adapazarı zelzelesinin aynı gününde, zelzeleden birkaçsaat evvel, umumî ve herkese göstermek için, bir büyüktiyatro teşekkülüyle ve oyuncu kızlardan dört güzelini çırılçıplak olarak âlâyişle çarşı ve pazarda gezdirerek, ocâzibedarlara kapılan tiyatro binasında toplanan binkişiden fazla seyirciler, oyun başlarken, birdenbire arz,kemâl-i hiddet ve gayz ile onların hayasız yüzlerini dehşetlitokatladı, mahvedip zîr ü zeber etti. Ve o binayı hâk ileyeksan eyledi.”

Ben, dünyanın bu nevi hâdiselerinden iki senedir hiçhaberim yoktu, bakmıyordum. Fakat bugünlerde hemHüsrev ve hem Kahraman Çelebi zelzeleden habervermeleri ve Hüsrev ve rüfekasının kanaatiyle, Isparta’nıngürültülü zelzelesi karşısında Risale-i Nur’u kuvvetli birkalkan bulmasıyla hiçbir zarar vermemesi ve Risale-i Nur’amuarız bir hocanın bütün hâsılatını mahveden dolu, omuarıza has kalması, başkasına ilişmemesi bir derecekanaat verir ki, ekser vilâyetlere giren ve Adapazar’agirmeyen Risale-i Nur’un ehemmiyetli bir esası olan

Page 509: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

tesettür şiarını bu derece açık ihanetiyle, Risale-i Nur,onların yardımlarına koşmamış diye, yalnız bu hâdiseyebaktım.

• • •

Page 510: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

168

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Risale-i Nur dünya işlerine âlet olamaz, dünya işlerinesiper edilmez. Çünkü, ehemmiyetli bir ibadet-i tefekküriyeolduğu cihetle, dünyevî maksatlar onunla kastenistenilmez. İstenilse, ihlâs kırılır, o ehemmiyetli ibadet şeklideğişir. Yani, çocuklar gibi, döğüştükleri vakitKur’ân’ıbaşına siper eder. Başına gelen zarar Kur’ân’ageldiği gibi, Risale-iNur, böyle muannid hasımlara karşısiper istimal edilmemeli.

Evet, Risale-i Nur’a ilişenler tokatlar yerler; yüzervukuat şahittir. Fakat Risale-i Nur, tokatlarda istimaledilmez ve niyet ve kasıtla tokatlar gelmez. Çünkü sırr-ıihlâs ve sırr-ı ubudiyete münafidir. Bizler, bizezulmedenleri, bizi himaye eden ve Risale-i Nur’da istihdameden Rabbimize havale ediyoruz.

Evet, dünyaya ait harika neticeler, bazı evrad-ımühimme gibi, Risale-i Nur’a çokça terettüp ediyor. Fakatonlar istenilmez, belki veriliyor; illet olamaz, bir fâideolabilir. Eğer istemekle olsa, illet olur, ihlâsı kırar, o ibadetikısmen iptal eder. Çabuk bu hâdiseyi teskin ediniz. Yoksa

Page 511: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

münafıklar istifade edecekler; belki onların parmağı var.

Evet, Risale-i Nur’un o kadar dehşetli muannidlere karşıgalibâne mukavemeti, sırr-ı ihlâstan ve hiçbir şeye âletedilmemesinden ve doğrudan doğruya saadet-i ebediyeyebakmasından ve hizmet-i imaniyeden başka bir maksattakip etmemesinden ve bazı ehl-i tarikatın ehemmiyetverdikleri keşf ve kerâmât-ı şahsiyeye ehemmiyetvermemekten ve velâyet-i kübrâ sahipleri olan Sahabîlergibi, veraset-i Nübüvvet sırrıyla, yalnız iman nurlarınıneşretmek ve ehl-i imanın imanlarını kurtarmaktır.

Evet, Risale-i Nur’un bu dehşetli zamanda kazandırdığıiki netice-i muhakkakası herşeyin fevkindedir; başkaşeylere ve makamlara ihtiyaç bırakmıyor.

Birinci neticesi: Sadakat ve kanaatle Risale-i Nurdairesine giren, imanla kabre gireceğine gayet kuvvetlisenetler var.

İkinci neticesi: Risale-i Nur dairesinde, ihtiyarımızolmadan, haberimiz yokken takarrur ve tahakkuk edenşirket-i maneviye-i uhreviye cihetiyle, herbir hakikî sadıkşakirdi binler dillerle, kalblerle dua etmek, istiğfar etmek,ibadet etmek ve bazı melâike gibi kırk bin lisanla tesbihetmektir. Ve Ramazan-ı Şerifteki hakikat-i leyle-i Kadirgibi, kudsî ve ulvî hakikatleri, yüz bin elle aramaktır.

İşte, bu gibi netice içindir ki, Risale-i Nur şakirtleri,hizmet-i Nuriyeyi velâyet makamına tercih eder; keşif vekerâmâtı aramaz ve âhiret meyvelerini dünyada

Page 512: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

koparmaya çalışmaz ve vazife-i İlâhiye olan muvaffakiyetve halka kabul ettirmek ve revaç vermek ve galebeettirmek ve müstahak oldukları şan ü şeref ve ezvak veinâyetlere mazhar etmek gibi, kendi vazifelerinin haricindebulunan şeylere karışmaz ve harekâtını onlara binaetmezler. Hâlisen, muhlisen çalışırlar, “Vazifemiz hizmettir,o yeter” derler.

Ve saniyen: Seksen küsur sene kıymetinde bulunan veRamazan-ı Şerifin mecmuunda gizlenen hakikat-i leyle-iKadri kazanmak için, Risale-i Nur şakirtlerinin şirket-imâneviye-i uhreviyeleri muktezasınca, herbiri,

mütekellim-i maalgayr sîgası olan اجر�نا، ا4ر�ح�م�نا، و�اغف.ر�1لنا

gibi tâbiratta, “biz” dedikleri vakit, Risale-i Nur’un

sadık şakirtlerini niyet etmek gerektir. Tâ herbir şakirtumumun namına münacat edip çalışsın. Ve bu biçare ve azçalışabilen ve haddinden çok fazla hizmet ondan beklenenbu kardeşinize, o hüsn-ü zanları yanlış çıkarmamak için,geçen Ramazan gibi yardımınızı rica ediyorum.

1. Bizi koru, bize merhamet et, bizi bağışla.

Page 513: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

169

Birden hatıra gelen bir meseledir.

Her şeyde, her musibette, hususan beşer eliyle gelenzulümlü musibetlerde, Risale-i Kaderde beyan edildiği gibi,iki sebep var.

Biri: Zâhiren esbaba bakan beşerdir.

Diğeri: Kader-i İlâhîdir.

Beşer, zâhirî esbaba bakar; bazan yanlış eder, zulmeder.Fakat kader, başka noktalara bakar, adalet eder. İşte,bugünlerde elîm bir endişeyle Risale-i Nur dairesine temaseden üç mesele, adalet-i kaderiye noktasında mânevî suâlecevaben ihtar edildi.

Birinci suâl: Neden fedakâr, yüksek bir şefkati taşıyanvalide, bu zamanda, veledinin malından irsiyet almasındanmahrum edildi, kader müsaade eyledi?

Gelen cevap şu: Valideler bu asırda, bir aşılama suretindeşefkatlerini yanlış bir tarzda sarf etmeleridir ki, “Evlâdımşan ü şeref rütbesinde memuriyet kazansın” diye, bütünkuvvetleriyle, evlâtlarını dünyaya, mekteplere sevkediyorlar. Hattâ, mütedeyyin de olsa, Kur’ânî ilimlerin

Page 514: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

okunmasından çekip dünyayla bağlarlar. İşte bu şefkatinbu yanlışından, kader bu mahrumiyete mahkûm etti.

İkinci suâl: Risale-i Nur’la münasebettar bazı zâtlaraacıdım. “Neden pederinin malından hakkı iki sülüs iken, ohaktan kısmen mahrumiyete kader-i İlâhî neden müsaadeetti?”

Gelen cevap: Şu asırda, öyle acip bir aşılamakla,ebeveynine hürmet ve peder ve validesinin şefkatlerinemukabil, bilâ kayd ü şart kemâl-i hürmet ve itaat lâzımiken, ekseriyetle o hakikî hürmet ve itaat bozulduğundan,iki sülüs almaktan zulmen mahrum edildiler. Kader,bunların kusuruna binaen müsaade etti. Kızlar ise, gerçibaşka cihetlerde kusurları çok, fakat zafiyetlerine binaenhimayetkâr ve şefkatkâr ellere ziyade muhtaçbulunduklarından, hürmetlerini peder ve validelerine karşıihtiyaçlarını hassasiyetle bir cihette ziyadeleştirdiklerinden,beşerin zâlim eliyle, kardeşlerinin kısmen haklarını,muvakkaten onlara vermeye müsaade etti.

Üçüncü suâl: Bazı mütedeyyin zâtların, dünyadârharemleri yüzlerinden ziyade sıkıntı çekmeleri nedendir?Bu havalide bu nevi hâdiseler çoktur.

Gelen cevap: O mütedeyyin zâtlar, diyanetlerinmuktezası böyle serbestiyet-i nisvan zamanında öyleserbest kadınların vasıtasıyla dünyaya girişmelerihatalarından, o kadınların eliyle tokat yemelerine kadermüsaade etti.

Mütebakisi, bir mübarek hanımın şuursuz

Page 515: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

müdahalesiyle geri kaldı.

Page 516: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

170

Evvelâ: Bu mübarek Ramazan-ı Şerifteki dualar, ihlâsıbulmak şartıyla, inşaallah makbuldür. Fakat maatteessüf,ekseriyetçe Risale-i Nur şakirtlerinin nazarlarını dünyayaçevirmek ve huzur-u kalbi bozmak için, bazı taarruzlaryüzünden o ihlâs, o huzur-u tam bir derece zedelenir.Merak etmeyiniz, herşeyi Cenâb-ı Hakka havale edip öyletaarruzlara ehemmiyet vermeyin. Âtıf ’a da yazınız, meraketmesin ve müteessir olmasın. O da bir kaza-i ilâhîdir.İnşaallah, Sava Hâfız Mehmed’in hâdisesi gibi, Risale-iNur’un lehine dönecektir.HAŞİYE-1

Page 517: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Haşiye-1 Âtıf ’a muâraza eden ve hücum eden tarikatçı müftü ve taassupluvâiz ve hoca ve ehl-i tarikat, ehemmiyetli ehl-i ilim ve tarikat, bu muarazada,en son perdesini rejim hesabına ve tarafgirliğe ve himayesine dayanıp, Âtıf ’ınmüdafaa ettiği sünnet-i seniye mesleğine taarruz suretine girdiğini; ve Risale-iNur’a muâraza eden, bilerek veya bilmeyerek zındıkaya yardım ettiğine birdelil, bu defa adliyece benden sordular ki: “Kürt Âtıf rejim aleyhine çalışıyor.Demek onun muârızları rejime dayandılar.” Ben de dedim: Rejimi reddetmek nevazifemizdir, ne de kuvvetimiz var. Ve ne de düşünüyoruz ve ne de Risale-i Nurizin veriyor. Fakat biz kabul etmiyoruz, amel etmiyoruz, istemiyoruz.Red başka,kabul etmemek başkadır, amel etmemek daha başkadır. Hazret-i Ömer’in (r.a.)taht-ı hükmünde, kanun-u adalet-i şer’iyesini reddetmeyen ve ilişmeyenYahudilere, Nasârâya ilişmi- yordular. Demek, kabul etmemek, tasdik etmemek,idarecebir cünha, bir suç teşkil etmiyor ki, o çeşit muhalifler ve münkirler,enkuvvetli padişahların idaresi ve siyaseti altında bulunmuşlar. İşte,bu nokta-inazardan, Risale-i Nur’un şakirtlerinden en müthiş bir muhalif, rejimmüessesesini tel’in de etse, bilfiil idareye ilişmese, onun mefkûresine kanunenilişilmez. Hürriyet-i vicdan ve hürriyet-i fikir, onları tebrie eder.

Hem Âtıf ’ın parlak hizmeti tevakkufa uğramasıHAŞİYE-1

ve gerilemesi ve merhum Mehmed Zühtü Bedevî’nin,yüksek ve geniş hizmetinin perdelenmesini, düşünmesibeni ziyade mahzun ettiği hengâmda, elime bir mektupverildi. O mektup, o endişemi izale etti. Risale-i Nurhizmetinde bir kapı kapansa, daha mühim kapılar açılırdiye kaide, yine hükmünü icra etti ki, Sabri gibi Risale-iNur’un gayet büyük bir rüknünün büyük amcası ve Risale-iNur’un bir kahramanı olan Tâhirî’nin eniştesi ve Risale-iNur’un saff-ı evvelinde ve şakirtlerinin başında bir zamannâzırlık vazifesini gören ve şimdiye kadar da Risale-i Nurhakkında kalbini bozmayan büyük Hâfız Zühtü’nün samimîkemal-i sadakat ve ihlâsı gösteren mektubuyla, ve Hulûsi-isâlis Abdullah Çavuş’un haşiyesinde tasdikle, bu eski veyeni gayyûr kardeşimiz Büyük Zühtü, resmiyetebakmayarak, Risale-i Nur’un mühim vazifelerinden olan

Page 518: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

mâsumlara Kur’ân dersini vermekle gösterildi ki, merhumZühtü Bedevî yerine, bu Büyük Zühtü’yü yeni veriyor. VeÂtıf ’ın tevakkufu yerine, bu müdakkik ve muktedir ve hatipBüyük Hâfız Zühtü’yü faaliyete getirdi. Cenâb-ı Hakkaşükrediyoruz. Bugünden itibaren, Risale-i Nur’un hasşakirtleri içinde şirket-i mâneviye-i Nuriyeden hissedarolmasını ve ismiyle duaya girdiğini selâmımla berabertebliğ ediniz.

Haşiye-1 Şimdi aldığımız haber: Denizli Valisi ehemmiyetli bir şifre ile, buravalisine, Âtıf meselesini i’zam ederek şifre yazmış. Hâfız-ı Hakikînin hıfzınadayanıp telâş etmeyiniz. Fakat ihtiyat ediniz. Hapsolan Âtıf ve arkadaşlarınateselli veriniz ve merak etmesinler. Allah Kerîmdir ve Rahîmdir.

Page 519: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

171

1الح�م�د ل.LMه. ع�ل8 نع�م�ائ.ه.

1. Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. Allah’ın bol bol nimet vermesindendolayı Ona sonsuz hamd olsun.

Risale-i Nur’un silsile-i kerâmâtından Mu’cizat-ıAhmediye ve kerametli Yirmi Dokuzuncu Söz ve İşârâtü’l-İ’câz’ın himayetkârâne ve mu’cizâne yeni bir kerametlerişudur ki:

Bu Ramazan-ı Şerifin başında doktorun ihbarıyla vekuvvetli emarelerin delâletiyle ve birden hararet kırkdereceden geçmesiyle tebeyyün eden, zehirlemekten gelenşiddetli hastalık hengâmında, kardeşimiz Âtıf ’ın habbe gibihâdisesini, hariç valiler kubbe yaparak, buranın hemadliye, hem zabıta, hem vilâyete şifrelerle Risale-i Nuraleyhine sevk edildiği aynı zamanda, iki saat evvel,Mu’cizat-ı Ahmediye İstanbul’dan koşup imdada gelmiş.

Page 520: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Masada iken, Yirmi Dokuzuncu Söz ve kerametli İşârâtü’l-İ’câz, Tosya kasabasından imdada gelmiş gibi, aynı vakitteyaldızlı ciltleriyle masa üzerinde dururken, onlarınmüsadere endişesi ve elliden ziyade sair risalelerin denamazsız ellerin zaptına geçmek ihtimali ve şiddetlihastalığın konuşturmamak vaziyetiyle beraber, Risale-iNur’un o üç kerametli risaleleri, öyle harika bir himayet vemuhafazaya vesile ve o zehirlendirmeye panzehir ve tiryakoldu ki, bu hale muttali olan bizler, şimdi de hayretteyiz.Güya hiçbir hastalık yokmuş gibi, gayet kuvvetli, hemşiddetli tokatlar vurarak, odüşmanlık vaziyeti dostluğaçevrildi.

Hem adliyenin büyük memurları ve taharri komiserleri,şiddetli taharri ve müsadere için geldikleri halde, ellidenziyade kitaplardan hiçbirine el uzatmadan, yalnız orisalelerin kerametlerini kısmen dinleyerek onların mânevîhimayeti altında muhafaza edildi. Yalnız Müdâfaat ve OnAltıncı Mektup ve Ramazaniye Risalesini mütalâa etmekiçin biz verdik.

Üçüncü günde, daha şiddetli arama ve taharri etmek,zabıtanın siyasî komiseri bir taharri komiseriyle geldiğivakitten iki üç saat evvel, üç kerametli risalelerinkumandasında bütün risaleler, kendilerini ellere vermemekiçin ortada görünmediler. Bütün iki saat o taharrineticesinde, Ankara’dan gelen bir Ramazan tebrikiyle, birRamazaniye Risalesini elde ettiler. Mütalâadan sonra iadeetmek vaadiyle aldılar. Bütün bu hâlât, yüksekte duranMu’cizatlı Kur’ân-ı Azîmüşşanla beraber, i’câzlı Hizb-i

Page 521: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Kur’ânînin nüshaları ve Hizb-i Nurînin risaleleri, bu harikavaziyeti gösterdiler.

Cenâb-ı Hakka, onların hurufatı adedince ve şehr-iRamazan’ın dakikalarının âşireleri sayısınca hamd ü senâediyoruz. Elhamdü lillâhi alâ külli hâl.

Hem hastalıktan gelen teessür ve Âtıf ’ın hâdisesiylekalbime gelen teellüm ve onlara acımak ve Isparta’yasirayet etmek endişesinden neş’et eden sıkıntı ve bu

mübarek şehirde Risale-i Nur’un تنو�ر�ت� 1س.ر�ا perdesi

altına girmesi ve üçüncü günde, o iki taharriden sonra,akşama kadar gelen ve gidenlerin mütemadiyen tarassutedilmesi ve Emin’in hanesi de birşey bulunmadan taharriedilmesi cihetiyle ziyade muztarip ve müteellim iken,Cenab-ı Erhamürrâhimînin rahmetiyle, şimdiye kadardevam eden inâyet-i İlâhiye himayeti ve rıza, teslim,tevekkül ve ihlâsın verdikleri teselli, bütün o müz’iç şeyleriakîm bıraktı. Kemâl-i ferah ve istirahatle “Görelim Mevlâneyler, neylerse güzel eyler” deyip, kemâl-i teslimiyetlemüsterih olduk. Siz de öyle olunuz, fütur getirmeyiniz.

Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ederiz.

Hastalık devam ediyor, fakat tahammül haricinde değil.O musibet de, Risale-i Nur’un parlak neşriyatına tevakkufvermemek içindi.

2الب�اق.8 ه�و� الب�اق.8

Page 522: Bediüzzaman Said Nursî - Online Kütüphane...2 ه ﺪﻤ ﺤ ﺑ ﺢ˙ﺒﺴ ﻳ 3ﻻا ء78 ﺷ ﻦ .ﻣ ناو 1ﻪ.ﻤﺳ ﺎ ﺑ 2 تاﺮ .ﺷﺎﻋ د ﺪﻌ ﺑ ﻪ ﺗﺎJﻛﺮ

Kardeşiniz

Said Nursî

1. Gizliden gizliye yanıp aydınlanıyor.2. Bâkî olan sadece Odur.