bizce - ihmal.meb.k12.trihmal.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/24/974910/dosyalar/2016_05/... · 3...

BizceSayı:2 Haziran 2015

3 arkadaşımızın çalışmaları hem güldürüyor hem düşündürüyor

KarikatürŞube Müdürümüz

Emin Usta ile Reportaj

Öğretmenlerimiz

Geçen AyNe Okudular?

Öğrencilerimiz 100 kişiye sordu

Sosyoloji nedir?

fotoğraflardanbir dünya

YASEMİNNUKAN

Teknolo-jininKaranlık Yüzü

Erasmus +

Bir söyleşi

VincentWillem vanGogh

İhsan Mermerci Anadolu Lisesi Öğrenci Dergisi

Mevlana üzerinebir yazı

BÜYÜYEN ÜLKE ÇİN VEÇİN DİLİNİN ÖNEMİ

İHSAN MERMERCİ ANADOLU LİSESİ YENİ BİNAMIZIN BAHÇESİNDEN BİR GÖRÜNÜM

3

katılımını ve desteğini bekliyo-rum.

Gecikmeli olarak çıkan buderginin, aylık olarak basıl-

ması konusunda da ısrarcıoldum. Dergi ekibini kurmanınve dergiyi basılı hale getirme-nin zorluklarını yaşadıktansonra öğrenci dergimizin, ilksayısı sonunda size ulaştı. Ke-yifle okuyacağınız bir yayın ol-masını umarım.

Çalışmalarını görev bilinciylezamanında getiren öğrenci-

lerimize ve dergiye katkıda bu-lunmak için emek sarf edenöğretmen arkadaşlarıma çaba-larından ötürü çok teşekkürederim.

2015’te herkesin mutlu ve ba-şarılı bir yıl geçirmesini

umut ediyorum.

Merhaba Değerli Öğrenciler,

Görsel sanatlar öğretmeni vebir dergi okuyucusu olarak

bu seneki dergi için katkı sağla-maya karar verdim.

Dergiyi hazırlamak için ben,Muazzez İpek, Şükran

Koşak, Mustafa Tunç görevaldık ve öğrenci dergisi üze-rinde çalışmaya başladık.

Sayfa düzeni, içeriği ve bası-mına kadar her sorumlu-

luğu üstlenip iyi bir dergi ortayaçıkarmak için görev aldım.

Siz öğrencilerimizin hazırla-yıp sunduğu çalışmaların

ağırlıkta olması bu dergiyeanlam kazandırdı. Bundan son-raki sayılarda daha da iyisinihazırlamak için öğrencilerimizin

EDİTÖR

İhsan Mermerci Anadolu Lisesi Öğrenci Dergisi

Sayı:2 Haziran 2015

Danışman Öğretmenler:Meral SözenAlp DikbaşŞükran KoşakMuazzez İpek

Redaktör: Havva Uzun

Grafik tasarım :Alp Dikbaş

İletişim:http://mebk12.meb.gov.tr

Dergideki yazı, şiir, çizgi,fotoğraf ve tüm eserlerinsorumlulukları imza sa-hiplerine aittir.

Okulumuzun yazı inceleme kurulu tara-fından incelenmiştir

Kapak Fotoğrafı: Yasemin NUKAN

Dergimizin hazırlanmasında danışmanlık yapan ve katkı sağlayan öğretmenlerimiz

Meral Sözen1- Sosyoloji nedir?2- Hekimlerle samimi bir soh-bet.3- Diogones (Diyojen)Kimdir?

Alp Dikbaş1- Şube müdürümüz ile re-portaj.2-Tekno Fikirler.3- Teknolojinin karanlık yüzü.4-Tiyatro üzerine bir yazı.5- Wincent Willem van Gogh.6- Görsel sanatlar projemiz.7- Fotoğrafların Söyledikleri.

8- Karikatürler.

Şükran Koşak1- Evliya çelebi misali Zeytin-burnu.

Muazzez İpek1- Öğretmenlerimiz bu ayhangi kitabı okuyor.2- Döndü Yaylagül ile söyleşi3- Şiir

Koray Kamacı1- Osmanlıda büyük deprem-ler.

Alp Dikbaş

4

İhsan Mermerci Anadolu Lisesi

İÇİNDENEVAR ?

Sayfa Fotoğrafı :Ekin Görür 11-B

9 Kim neokuyor?

10 Bir Söyleşi

12Hekimlerne diyor?

18Depremde var

21 Kısa birgezi

22 Tekno

24TeknolojininKaranlık Yüzü

26 Büyüyenülke Çin

28 DiogonesSinop’ta

Köpeği ile Birlikte

42Tiyatro üzerinebir yazı

46Deklanşör

55Duyuru

52Çizgi Sanat

30 Mevlana

33 Erasmus

İlçelere göre veilen doğru cevapların dağılımı:

Mesleklere göre doğrucevapların dağılımı:

Ankete katılan arasında verilen doğru cevaplar:

5

Sosyoloji

A N K E T E K İ B İ

Bu ayki ilk sorumuz: Sosyoloji nedir?Anket Ekibini okulumuzöğrencilerinin merak ettiğisoruları halka sorarakcevapları alması ve dahamerak uyandırıcı ve ilginçsorulardan oluşmaktadır.

Anket ekibini geçen yılyaptığım bir anketten yolaçıkarak kurmayı düşündüm.Meral SÖZEN öğretmenimizinde desteğini aldıktan sonraanket ekibini kurdum. İlkönce ekibe girmek isteyenleriseçtik, daha sonra anketsorusunu seçtik. Anketsorusunu seçtikten sonraBakırköyede sorularımızı sor-duk. Gerek sorduğumuz in-

sanlar gereksede ekiptekiarkadaşlarımızla çok güzel veeğlenceli vakit geçirdik.

***

BAYAN BAY Tümü

48,83 51,92 49

Memur Öğrenci Serbest

53,12 42,85 46,34

Bakırköy Zeytinburnu Bahçelievler Diğer48,83 47,36 51,61 42,85

İLGİNÇ CEVAPLAR

Toplum bilişimiDeğişik bişeyHayat tarzıSosyal yaşam Gelenek görenekValla ben bişeybilmiyomNe bilim neHalkın yaşantısıEleştirel toplumSiyaset İnsanların yararınabişey Kesin siyasetle ilgilibişeydirTarihsel araştırmalarİnsanların ev dışındayaşadığı herşeySiyasi yaşam

Laleş Arslan

HüseyinÇelik

AhmetÇelik

Bilge NurKaradeniz

FurkanSezgin

HalitPekgözANKET EKİBİ SORDU:

SOSYOLOJİ NEDİR ?

11-E Sınıfı Anket Ekibi

6

yaptım. Şenova Şe-hitler Ortaokulu’nunkurucu müdürlü-ğünü yaptım. Bu-rada görevimitamamladıktansonra Bakırköy Ana-

Şube Müdürümüz Emin UstaÖğrencilerimize Reportaj Verdi

Öğretmenliğe 1985yılında Şırnak’ınUludere ilçesindebaşladım. Dört yılUludere’nin çeşitliokullarında idareci-lik ve öğretmenlik

-Öncelikle sizi genelolarak tanıyabilirmiyiz?

1957 yılı Kayseri do-ğumluyum. İncesuLisesi Mezunu’yum.


Hazırlayanlar: Ahmet Çelik 11-E, Senanur Ayık 11-C, Betül Savaş 11-D

Şube müdürümüz Emin Usta, öğrencilerimizle birlikte.

Şube müdürümüz ile Eğitim üzerine sohbet eden öğrencilerimiz,merak ettikleri konuları sordular.

7

Güncel HaberSevdiğim bir mes-leğe başlamanınmutluluğunu yaşa-dım. Zaten Edebi-yat’la yakından ilgiliolduğum için mesle-ğimi seviyordum.

-Eğitimcilik hayatı-nızda unutamadığı-nız bir anınız varmı?

31. yılı çalışıyorum.Elbette unutamadı-ğımız birçok şey ol-muştur. Tabii kiŞırnak’taki görevyıllarım çok zorgeçti. Sınıra sekizkilometre uzaklıktaTaşdelen köyündegöreve başladım.Akşamları köyeterör örgütününgirip çıktığını bili-yorduk ancak ozaman öğretmen-lerle ilgili bir proje-leri yoktu,eğitim-öğretime ka-rışmıyorlardı. Onundışında imam vemuhtarla köyü dola-şarak okula devametmeyen kız öğren-cilerin okula devametmelerini sağla-maya çalıştık. Öğ-rencilerin çok zorşarlarda bir kalembir defterle okulageldiklerini, berabersınıfı süpürdüğü-müzü hatırlıyorum.Ama en güzeli de o

dolu Kız Meslek Li-sesi’nde 1985 yı-lında görevebaşladım. 2003 yı-lında daha önce sı-navını kazanmışolduğum şube mü-dürlüğüne müracaatettim. Geçici olarakZeytinburnu ilçe-sinde 2003 yılındaşube müdürlüğünebaşladım. 2012 yı-lına kadar şube mü-dürlüğü yaptım. Buaralarda Zeytinbur-nu’ndaki tüm okul-larla ilgilendiğimgibi, okulunuzla dayakından ilgilendim.Okulunuzun geçmi-şini çok iyi tanıyo-rum.

-Öğretmen olmayıilk ne zaman düşün-dünüz?

Türkçe Öğretmeniolmaya ortaokulikinci sınıfta kararvermiştim.

-Öğretmen olmasay-dınız başka bir mes-lek düşünürmüydünüz?

Karar verdiktensonra tüm çalışma-larım öğretmenolmak üzerine ku-rulu oldu.

-Öğretmenliğinizinilk gününde nelerhissettiniz?

şartlarda bile hercuma akşamı İstiklalMarşı’mızı okutupbayrağımızı göndereçekmekti benim için.O yılları elbette unu-tamıyorum.

-Hangi üniversite-den mezunsunuz?

Eskişehir AnadoluÜniversitesi Edebi-yat bölümü mezunu-yum.

-Edebiyat öğretme-nisiniz. Edebiyat’ınsizin üzerinizdenasıl etkileri oldupeki?

İstiklal Marşı şâiri-mizin de dediği gibi,“Edebiyat hayattır.”Benim için de öyle-dir. Edebiyat hayal-den gerçeğe atılanadımdır. İnsanlarınruh dünyasının vekendisinin gelişmesiiçin çok önemli biretkendir.

-Şiir yazıyor muydu-nuz/yazıyor musu-nuz?

Ortaokul ve lise yıl-larında yazdığım ikiyüze yakın şiir vardı.Onların bir kısmınısonradan eledim, birkısmı duruyor. Anıdefteri tutmayı daseverim. Lise çağın-daki öğrencilerimin

8


-Mustafa Kemal Ata-türk’ün en çok hangisözünü seviyorsu-nuz?

“Okul ; genç dimağ-lara insanlığı, in-sanlara saygıyı, ulusve ülke sevmeyi,medeni ve bağımsızyaşamayı öğretir.”

-Disiplin sizin için neifade ediyor?

Disiplin benim içineğitimi ifade eder.Önce ahlak disiplin,ondan sonra çalış-kanlık ve eğitimgelir.

-Öğretmenlik mesle-ğini tercih etmek is-teyen öğrencilerebir tavsiyeniz varmı?

Öğretmenlik bir fe-dakarlık mesleğidir,önce sevmek gere-kir. Sevilmeden deyapılır fakat sıra-danlaşır. Ben bumesleği annelikduygusuna benzeti-yorum, fedakarlıkyapmak istemeyenarkadaşlara tavsiyeedemem. Çünkü ge-lecek nesiller öğret-menlere emanet.Sizleri ne kadar do-nanımlı yetiştirirsekülke geleceğini de okadar iyi hazırladıkdemektir.

serbest Edebiyatdefterlerinin yanı-sıra bir de kompo-zisyon defterlerivardı. Her haftakompozisyon yazı-yorlardı, ben onlarıinceleyip değerlen-diriyordum. Çünküöğrencinin ilgisiningelişmesi için ser-best çalışması gere-kiyor. Daha sonraöğrencilerimdenolumlu geri dönüşleroldu. Çünkü yazılı vesözlü olarak öğren-cinin kendini ifadeetmesi başarı içinşarttır.

-Kitap yazmayı dü-şündünüz mü?

Çanakkale ile ilgiliyazdığım tiyatrolarıve çalışmalarımı kla-sörümde topladım.Bazı sebeplerdendolayı kitap halinegetirmedim. Amaher zaman düşünce-lerim arasında kitapyazmak.

-Ne tür kitaplarokursunuz?

İdarecilik maaleseföğretmenliğe engeloluyor. Bundan do-layı idareciliğin ver-diği yoğunlukla çokaz okuyorum. TarihEdebiyat’ın yan dalı-dır. Tarihi kitaplar

okuyorum. Sosyalkitapları, güncel ki-tapları ve sağlık ki-tapları okumayıseverim.

-Öğrenciyi kazan-mada hangi yollarıizlersiniz?

Çalışkan, disiplinlive saygılı olmasıbenim öğrenciyisevmem için başlıcaprensiplerim arasın-dadır. Öğrencileri-min beni sevmesiiçin ayrı bir çabasarf etmem. Oldu-ğum gibi görünür,göründüğüm gibiolurum. Öğrenci desanırım bunu an-larsa gönlünü kaza-nırım. Öğrenci dedisiplinli, saygılı, ça-lışkan olduğu sürecedaima baş üstünde-dir.

-Okulumuz için netür çalışmalar yap-mak istiyorsunuz?

Eğitimde kalite ön-celikli amacım. 23senedir Zeytinbur-nu’nda oturan biriolarak kendimi bu-ralı hissediyorum veZeytinburnu’nun eneski okulunun önceİstanbul’da sonraTürkiye’de vizyo-nunu yükseltmek is-tiyorum.

Kitap

9

Öğretmenlerimiz Bu AyHangi Kitabı Okuyor?

Mustafa TUNÇ: NeredeO Eski Usturalar? - RıfatILGAZ

Döndü YAYLAGÜL:

Sevda SEVER: TükenenDünya - Al Gore

Şükran KOŞAK: Mev-lana - Okay TİRYAKİ-OĞLU

Selma HUBUP: Bab-ıEsrar - Ahmet ÜMİT

Koray KAMACI: Arapbaharı mı, İran ateşi mi?- Mahmut AKPINAR

Umut KAYA: SaraydakiCasus - Mim Kemal ÖKE

Tülay ÜNAL: Eskici veOğulları - Orhan KEMAL

Muazzez İPEK: İstanbulHatırası - Ahmet ÜMİT

Emel ÖĞRETİCİ: KayıpSöz - Oya BAYDAR

Şebnem KUŞ: Pembe veYusuf - Canan Tan, Bö-ğürtlen Kışı - Sarah JIO

Sinan KABAK: GoriotBaba – BALZAC

Havva UZUN: Bir BayrakRüzgar Bekliyor – ArifNihat ASYA

Feyiz Mehmet YARKIN:Hz. Ömer - Mustafa Ne-cati BURSALI

Meral SÖZEN: Kinyas veKayra - Hakan GÜNDAY

Özlem KORKMAZ: BirPsikiyatristin Gizli Defteri- Gary Small

Neslihan YAVUZ: ŞefkatGüneşi - Reşit HAYLA-MAZ

Muzaffer MURKOYUNLU:Mihmandar - İskenderPALA

Merve ÖNER DEMİRCİ:Serenad - Zülfü LİVANELİ

Alp DİKBAŞ: DüşünceTarihi - Orhan HANÇER-LİOĞLU

Gökmen ŞEKER: KürkMantolu Madonna - Sa-bahattin ALİ

Hazırlayan: Betül Savaş 11-D

10

sinden, müzik odasınakadar her şeyivar.(Bizim okullarda ol-mayanlardan.) Ders-lerde aşırı yükleme yok.Özellikle 9.ve 10. Sınıf-larda. Bizdeki alan se-çimi Almanya’dakiokullarda 11.sınıfta ya-pılıyor. Öğrenciler en az2 dil biliyor.(bilmek zo-runda)”

Kimya Öğretmenimiz Döndü YAYLAGÜL ile Bir Söyleşi

lışma hayatlarında di-siplinin yanı sıra eğ-lenme kültürlerivar.(sabah kazanıpakşam cep boşalanakadar harcayıp eğleni-yorlar.)”

2-Almanya’daki okullarve eğitimleri nasıldı?

“Gördüğüm kadarıyla;okulların spor komplek-

1-Okulumuzun Erasmus+ projesinde yer alarakAlmanya’ya gittiniz. Al-manya seyahatinizadına bize neler söyle-mek istersiniz?

“Almanya, sorunlarınırahatlıkla çözen birülke. Devlet ile vatan-daş uzlaşmış durumda.İnsanlar çok rahat vebirbirine saygılı. Ça-


11

Söyleşivakitleri bize gelirdi.Öğretmenleri görüncehemen saklanırdım.(nerde öyle öğrenci) Birgün evin önünde oturu-yorum bir şeylerle uğra-şıyorum. Tepemde bir

gölge kafamı bir kaldır-dım. Bir öğretmen tamkaçacakken “Bu seferbir yere kaçamazsın”dedi.”

9-En sevdiğiniz renkhangisidir?

“Yeşil”

Döndü hocamızın ensevdiği renk ile ilgili bir-kaç bir şeyler de biz ya-zalım dedik…

“Yeşil, hiç şüphesiz ta-

3-Hayatınızdaki enönemli 3 şeyi sorsam nedersiniz?

“-Fotoğraf çekmek

-Kitap okumak

-Özgürlük(kimseyebağlı yaşayamam.)”

4-En sevdiğiniz kitaplarnelerdir?

-KÜÇÜK ARI-ChrisCleave

-UÇURTMA AVCISI-HalitHüseyni

-ZAHİR-Paulo Coelho

-HER ŞEY SENİNLEGÜZEL-Mümin Sek-man(öğrencilerime tav-siye edebilirim.)

5-En sevdiğiniz müziktürü?

“Türk Halk Müziği”

6-Peki, en sevdiğinizşarkıcı ve en sevdiğinizşarkısı?

“Ahmet KAYA-ANNEM”

7-Hangi takımı tutuyor-sunuz?

“FENERBAHÇE”

8-Unutamadığınız birçocukluk anınızı bizimlepaylaşır mısınız?

“Köyde yaşadığımız za-manlarda öğretmenle-rim hafta sonları akşam

biata hâkim olan renk-tir. İnsana huzur verir verahatlatır. İç açıcı vegüven veren bir renktir.Aynı zamanda umudu,yeniliği, gençleşmeyive yeniden canlanmayı

çağrıştırır. Paylaşım, cö-mertlik ve uyumun rengiolarak da bilinir.

Yeşil rengi seven insan-lar genellikle üretken,çevresiyle uyumlu,içten ve doğayı seveninsanlardır. Aynı za-manda hareketlerindedengeli ve düzenlidir-ler.”

HAZIRLAYAN:SENA NUR AYIK

Köyde yaşadığımız zaman-larda öğretmenlerim haftasonları akşam vakitleri bizegelirdi. Öğretmenleri görüncehemen saklanırdım. Bir günevin önünde oturuyorum birşeylerle uğraşıyorum. Te-pemde bir gölge kafamı birkaldırdım. Bir öğretmen tamkaçacakken “Bu sefer biryere kaçamazsın” dedi.”

ğunu fark ettik. Bu mes-lekle alakalı kafamızdaoluşan soruları sorup ce-vaplayarak ders işlerken,ben ailecek doktor olanüç kişiye sorularımı yönel-

tebileceğimi söyledim.Sonraki hafta tüm 11-Dsınıfı olarak sorularımızıbelirledik. En sonundada böyle bir çalışma or-taya çıktı. İlgiyle okuma-

Bir gün Sosyoloji dersindeiken, mesleklerden konu-muzun açılmasının sonu-cunda sınıfta doktorlukmesleğine karşı olan bazıönyargılarımızın oldu-

HekimlerleSamimi bir sohbet

Günümüz Türkiye toplumunun en çok eleş-tirdiği mesleklerden biridir doktorluk. Sorulsa,hepimizin anlatabileceği bir anısı olmuştur mut-laka doktorlarla; kimisi iyi kimisi kötü. Fakat ço-ğunlukla olumsuz eleştiri alan bu meslekle ilgilidaha fazla bilgi edinmek ve bu mesleği bir dedoktorlardan dinlemek amacı ile okulumuzunFelsefe Grubu öğretmeni Meral Sözen’in rehber-liğinde bir röportaj yaptım.


12

Hazırlayan:Betül Savaş

11-D

nız dileği ile...

-Öncelikle sizleri tanıya-bilir miyiz?

-Sevda Yılmaz. EsenyurtDevlet Hastanesi’ndeDahiliye Uzmanı’yım. 24yıllık doktorum.

-Cevdet Yılmaz. Ben deEsenyurt Devlet Hasta-

nesi’nde Kulak BurunBoğaz doktoruyum. 24yıllık doktorum.

-Aslıhan Yılmaz. İstanbulTıp Fakültesi (Çapa) 6.sınıf öğrencisi, Intern dok-torum.

-En büyük şikayetiniznedir?

Sevda Yılmaz: Hastalarınkendilerine koyduklarıteşhisleri doğrulayıcı tet-kikleri ısrarla yaptırmak is-temeleri durumunuçoğu zaman yaşıyorum.

Cevdet Yılmaz: Hastala-rın beni dinlemeyip anla-maması.

Aslıhan Yılmaz: Üstlerimi-zin bize çok angarya işyükleyip bir sorun oldu-

ğunda bize sahip çıkma-malarından şikayetçi-yim.

-Doktorluk mesleği siziniçin ne ifade ediyor?

Sevda Yılmaz: İnsanlarınsağlığına katkıda bulun-duğumdan dolayı man-evi bir tatmin hissi

duyuyorum.

Cevdet Yılmaz: Statü.

Aslıhan Yılmaz: Bilgi, ba-şarı, yardımsever vemaddi tatmin. (Gülüyor)

-Akşam 5’ten sonra dok-torluk bitiyor mu?

Sevda Yılmaz: Kesinliklebitmiyor. Ayda beşnöbet haricinde servis

hastalarının acil prob-lemleri, dost ve akraba-larımızın sağlıkproblemleriyle vs. ilgileni-yoruz.

Cevdet Yılmaz: Hayır.Acil hastalar yahut sorusormak için arayanlargünün her saatinde olu-yor.

Aslıhan Yılmaz: Hayır.Gün içinde gördüğümüzvakalarla ilgili okumayapmamız, benzer olay-ları araştırmamız, eğitimderslerine hazırlanmamızgerekiyor.

-Hipokrat yemininin tümmaddelerini devamlıolarak aklınızda tutuyormusunuz?

Sevda Yılmaz: Maddemadde olmasa dagenel olarak aklımda.

Cevdet Yılmaz: Ana hat-

larıyla evet.

Aslıhan Yılmaz: Evet.

-Peki bu maddelerin ta-

-Akşam 5’ten sonra

doktorluk bitiyor mu?

-Hipokrat yemininintüm maddelerini de-vamlı olarak aklınızdatutuyor musunuz?

Sosyoloji

13

mamını günümüz şartlarıgöz önünde bulundurul-duğunda uygulanabilirbuluyor musunuz?

Sevda Yılmaz: Büyük ço-ğunluğu, hatta tamamıgünümüzde uygulanı-yor.

Cevdet Yılmaz: Elbetteuygulanıyor.

Aslıhan Yılmaz: Genelhatlarıyla uygulanabilir.

-Diğer üniversite öğren-cilerinden fazla okumaksizde nasıl bir etki ya-rattı?

Sevda Yılmaz: Olumsuz

bir etki yaratmadı. Diğerüniversite okuyanlar dayüksek lisans, doktorayaparak eğitimlerini uza-tabiliyorlar, pek fark yok.

Cevdet Yılmaz: Dahadonanımlı bir üniversitemezunu olmuş olduğumiçin olumlu bir etki oluş-turdu.

Aslıhan Yılmaz: Tıp dışıbölümlerdeki arkadaşla-rımız da hazırlık senesi,yüksek lisans, doktoraderken 6 seneye ta-mamlıyorlar. Farklı birdurum olduğunu düşün-müyorum.

-Bir ortamda doktor ol-duğunuzu söylediği-nizde nasıl geri dönüşleroluyor?

Sevda Yılmaz: Zannedi-yorum oluşan saygıdandolayı iletişim rahatlığıortadan kalkıyor.

Cevdet Yılmaz: Konuhemen sağlıktan açılıyor.

Aslıhan Yılmaz: Taktir vetebrikle karşılanıyor.

-Bazı doktorların kibirliolduğunu düşünüyormusunuz?

Sevda Yılmaz: Bazı dok-tor arkadaşlarımın kibirliolduğunu düşünüyorum.Hatta sıradan doktor ol-masına rağmen profesöredasında olanlar var.Özellikle pratisyen he-kimlere karşı kendileriniüstün görüyorlar.

Cevdet Yılmaz: Bazıları-nın evet.

Aslıhan Yılmaz: Her mes-lek grubunda olduğukadar. Kişisel bir şeybence.

-Peki sizce bahsettiğinizbu kibirli doktorların kib-rinin sebebi ne olabilir?

Sevda Yılmaz: Hasta kar-şısında yetkili pozisyondaoldukları için.


14

Cevdet Yılmaz: Doktor-lardan beklentinin yük-sek olmasından dolayı.

Aslıhan Yılmaz: Karar ve-rici makamda bulunduk-ları için.

-Siz doktorluk mesleğinieleştirecek olsanız nelersöylersiniz?

Sevda Yılmaz: Doktorlukmesleğini eleştirecek birşey bulamıyorum, ayrıcaeleştirenlere de çok kar-şıyım.

Cevdet Yılmaz: Şu andaaklıma gelmiyor amaeleştirel bir yönü mutlakavardır.

Aslıhan Yılmaz: Günü-müzde modern tıp has-tanın kendisinden ziyadehastalığa vakit ayırmaeğiliminde.

-Sizin branşınız dışındarahatsızlığı olan bir hastaile ilgilenir misiniz?

Sevda Yılmaz: İlgilenirim.

Cevdet Yılmaz: Kısmen.

rim, hatta kendim götü-rürüm. Eğer acil bir işimvarsa da danışmayayönlendiririm.

Cevdet Yılmaz: Bildiğimkadarıyla yardımcı olu-rum.

Aslıhan Yılmaz: Evet,vaktim müsaitse ayrıntılıanlatırım. Meşgulsem debaşkasına yönlendiririm.

-Rahatsızlığının nedeninibulamadığınız hastalara“strestendir” dediğinizdoğru mu?

Sevda Yılmaz: Ben orga-nik sebepler var mı yokmu diye mutlaka araştırı-yorum fakat hastalaraböyle muamele edilmesiile daha önce karşılaş-tım.

Cevdet Yılmaz: Hayır se-

Konunun ne olduğunuaraştırıyorum, öngörebil-diğim ilgili bölüme yön-lendiriyorum.

Aslıhan Yılmaz: İlgilen-mek doğru olmaz fakat

doğru birime gitmesinisağlarım.

-Hastanede dolaşırkenbirisi size yol tarifi sorsane yaparsınız?

Sevda Yılmaz: Çok acilişim yoksa yardım ede-

Rahatsızlığının nede-nini bulamadığınızhastalara “strestendir”dediğiniz doğru mu?

Sosyoloji

15

beplerini araştırıyorum,bulunmazsa daha ileribir merkeze yönlendiri-yorlar.

Aslıhan Yılmaz: Doğruolan, tetkiklerde tespitedilen bir sorun yoksapsikolojik sebeplerin dearaştırılması için hastanın

psikiyatriye yönlendiril-mesidir. Ancak bu ko-nuda yanlışuygulamalara rastlıyo-rum.

-Doktorlar neden bukadar çok eleştiri alıyor-lar?

Sevda Yılmaz: Sağlık sis-teminin yetersizliği, hastave hasta yakınlarının psi-kolojik durumu, uygula-nan doğru/yanlışpolitikalar. (Tartışılabilir)Sonuç olarak, hasta vehasta yakınlarının enyakın muhataplarınındoktorlar olması her şey-

den doktorları sorumlututmalarına neden olu-yor.

Cevdet Yılmaz: Bu eleşti-rilerden bazıları doğrufakat çoğu önyargı.

Aslıhan Yılmaz: Geç-mişte maalesef kimi mes-

lektaşlarımız hastalarakarşı anlayışsız ve bencilyaklaşımlar içerisindeolmuş. Bir yandan dadeğişen sağlık sisteminineksilerini ve artılarını he-kimler ve hastalar olarakyeni yeni tecrübe ediyo-ruz. Tüm bu biriken sıkıntı-lar elbette önceliklehekimlere yansıyor.

-Bir hastanın en çokyapmasını istemediğinizşey nedir?

Sevda Yılmaz: Bana şika-yetinden çok kendi dü-şüncesini söylemesi.

Cevdet Yılmaz: Teşhis ve

tedaviye itiraz etmesi.

Aslıhan Yılmaz: Hastalı-ğıyla ilgili talimatlara,tavsiyelere ve tedavilereuyum göstermemesi.

-Başka bir meslek istermiydiniz? İsteseydiniz buhangi meslek olurdu?

Sevda Yılmaz: Evet, üstdüzey bir moda şirke-tinde yönetici olmak is-terdim.

Cevdet Yılmaz: Olabilir,makine mühendisiolmak isterdim.

Aslıhan Yılmaz: Hayır is-temezdim.

-Meslek örgütlerine üyemisiniz? Üyeyseniz aktifmisiniz?

Sevda Yılmaz: TabiplerOdası’na üyeyim, aktifdeğilim.

Cevdet Yılmaz: Üyeyim

Başka bir meslek ister miydi-niz? İsteseydiniz bu hangimeslek olurdu?


16

fakat aktif değilim.

Aslıhan Yılmaz: Hayır de-ğilim, mezun oluncaolmak isterim.

-Çalışma ortamınızdanelerden şikayetçisiniz?

Sevda Yılmaz: Güvenlik.

Cevdet Yılmaz: Nöbet-lerdeki çalışma koşulları.

Aslıhan Yılmaz: Fiziki şart-lar, mesela odaların ye-tersizliği. Yoğunluk vedüzensizlik.

-Bunların düzelebilece-ğini düşünüyor musu-nuz?

Sevda Yılmaz: Güvenliktehlikesinin ortadan kalk-masından yana umu-dum yok.

Cevdet Yılmaz: Kısmendüzelebilir.

Aslıhan Yılmaz: Elbettezaman içinde taşlar ye-rine oturacaktır.

-Güvenliğinizi arttırmak

için neler yapılabilirsizce?

Sevda Yılmaz: Silah kul-lanma yetkisi olan poliskonulmalı, X-ray cihazımutlaka olmalıdır.

Cevdet Yılmaz: Hastayakınlarının sınırlı ve kont-rollü olarak içeri alınması.

Aslıhan Yılmaz: Hasta-nede kalıcı polis merkezi,güvenlik kameraları, acilyardım butonları, heki-min odasının çıkışa yakınkonumlandırılması, üc-retsiz savunma sanatlarıeğitimi.

-Son olarak, doktor ye-rine tabip veya hekimdenmesi gibi bir hassasi-yetiniz var mı?

Sevda Yılmaz: Hayır.Bana “doktorbeyhanım” diyorlar, onu bilesorun etmiyorum.

Cevdet Yılmaz: Öyle birhassasiyetim yok.

Aslıhan Yılmaz: Hemşiredemesinler yeter. (Gülü-yor.)

-Meslek örgütlerineüye misiniz? Üyey-seniz aktif misiniz?

Doğum Adı:Mahmut Mazhar ALAN-SONDoğum:13 şubat 1950 AnkaraTarz:Pop Müzik Meslekler:Şarkıcı,Besteci,Sözyazarı ve OyuncuMesleğe başlama yılı :1966Grup Adı:MFÖ(Mazhar-Fuat-Özkan)Albümleri: Ele güne karşı Peki peki anladıkAh bu benYandım

*MFÖ olarak Türkiyeyiyurt dışında 2 kere temsiletmişlerdir.Türkiyeyi eu-rovizyon şarkıyarışmasında ilk temsilettiği 1985 senesindesunucunun MAZHARFUAT ÖZKAN isminiokumadığından kısacaMFÖ olarak hitapetmesiyle grup adınıalmıştır.*Mazhar alanson birçoksinema ve reklamdaoynamıştır.

Hazırlayan:Selenay Kaymaz 9-B

17


18

Osmanlı’da İlk Depremler:

Osmanlı Devleti’nde ilk büyük depremin 15.yy. da mey-dana geldiği bilinmektedir. 13 Safer 894/16 Ocak 1489tarihindeki deprem, çeşitli bina ve camilerde oldukçabüyük hasarlara yol açmıştır.

Ancak 6 Cemaziyülevvel915/22 Ağustos 1509’dakidepremin büyüklüğü fazlaolduğundan şehirdeki tah-ribatta o derece fazladır.Cuma gecesi meydanagelen bu deprem, litera-türe “Kıyamet-i Suğra”(küçük kıyamet) olarakgeçmiştir. 1509’da mey-

dana gelen deprem son-rası, yer sarsıntılarının İs-tanbul ve Edirne’de vecivar şehirlerde, aralıklarla40 gün devam ettiği vehalkın korkuyla, kapalımekanları terk edip; bağbahçe, sokak gibi açıkyerlerde konaklayıp, birçoğunun da günlerini dua

1509 Büyük Depremi

Hazırlayan:TarihÖğretmenimizKoray Kamacı

ederek geçirdiği bildiril-mektedir. Bu depremdeyaklaşık 109 camii ve1070 ev tamamen yıkıl-mıştır. Fatih Külliyesi’ndenbimarhane, imaret veSahn-ı Seman Medresele-rinin kubbeleri çökmüş,Beyazıd Camii Medresesitamamen yıkılmıştır. Yedi-


Tarih

19

1690 tarihinde gece vaktimeydana gelen depreminsarsıntıları birkaç gündevam etmiş ve bu es-nada Fatih Camii’nin kub-belerinin bir kısmı hasarauğramış, Topkapı’daki SurKapısı da yıkılmıştır. İs-tanbul’da 22 Mayıs1766’da sabah başlayıpiki dakika kadar devameden deprem, kargir veahşap birçok binayı yık-mış, enkaz altında kalanbirçok kişinin hayatınıkaybetmesine neden ol-muştur. Yer sarsıntılarıyaklaşık üç ay suretle ara-lıklarla devam etmiştir.Panik içinde kalan halkçatı altına giremeyip,uygun, geniş ve açık yer-lere çadırlar kurarak ba-rınmaya çalışmıştır. FatihSultan Mehmet’in yaptır-dığı Fatih Camii tamamenyıkılmış, devrin padişahı3. Mehmet tarafından bu-günkü Fatih Camii yaptırıl-mıştır. Fatih Camii’nden

Kulesi, Anadolu ve RumeliHisarları, Büyük Çekmeceve Küçük Çekmece Köp-rüleri ile Silivri Kapı burç-ları da tamir edilmiştir. 1 Recep 963/30 Nisan1557 tarihinde İstanbul’dabüyük bir deprem mey-dana gelmiş, şehirdeönemli ölçüde hasar oluş-muş bu arada Fatih Camiide zarar görmüştür. Budeprem güneşin batışın-

dan sonra büyük biruğultu ile başlamış ve bir-birini takip eden üç sar-sıntı ile devam etmiştir.Deniz üzerinde bulunangemiler dahi birbiriyle çar-pışmıştır. 11 Temmuz

kule surlarının büyükkısmı ve deniz tarafındanBahçekapı’ya kadar uza-nan Topkapı Sarayı’nınsurları da harap olmuştur.Deniz yükselip İstanbul veGalata surlarını aşınca,şehrin birçok mahallesisular altında kalmıştır. Budeprem sonucu İstan-bul’da ölü sayısının beşbin civarında olduğu veyaralı sayısının da on bin-den fazla olduğu düşünül-mektedir.

1509 depremi sonrasında,İstanbul şehrinin tamiriiçin Sultan 2. Bayezidemir vermiş ve bu husustayapılan istişare netice-sinde ev başına 20 akçeve yirmi evden de bir üc-retli amele alınması karar-laştırılmıştır. Bu suretleAnadolu ve Rumeli San-caklarında 77 bin ameletoplanarak İstanbul’a sevkedilmiştir. Bu amelelerinbaşlarına da üç bin yapıustası tayin edilmiş vebunların içerisinden on birbin kişiye de kireç yapmavazifesi verilmiştir. Büyükgayret sarf edilerek şehrinihyası 65 gün gibi kısa birzamanda hemen tamam-lanmıştır. Zarar gören yer-lerden İstanbul surlarıbaşta olmak üzere, yeni-den yapılırcasına onarıl-mıştır. YeniSaray(Topkapı), Galata

20


yaklaşık 18 saniye sürdüve birbirini takip eden 3dalga halinde etkisini his-settirdi. Depremzedelereyardım kampanyası dü-zenlenmesi de bu aradagündeme geldi. 2. Abdül-hamid 16 Temmuz 1894tarihli iradesinde, deprem-den zarar görenler içinkendi adına 1000 lira ba-ğışladığını, şehzade vesultanlarının ise 500 liraile kampanyaya katıldıkla-rını belirtti. Bu arada ya-bancı ülkeler de yardımkampanyaları düzenledi.

Bu deprem sonrasında 2.Abdülhamid, biri YıldızSarayı bahçesine, diğeri

İstanbul Rasathanesi’nekonulmak üzere son sis-tem 2 sismograf alınma-sına karar verdi.Tahminlere göre, bu dep-remde 280 kişi öldü, 298kişi de yaralandı. Osmanlıdöneminde İstanbul’u etki-leyen son büyük deprem9 Ağustos 1912’de Şar-köy-Mürefte’de meydanagelen 7,3 büyüklüğündekidepremdi.

SonbaharGelirken

Ağaçlar dökerkenzarif yaralarını,Toprak kavuşur

maşuğuna.Yürekte şüphe,Gözde hüzünpeydâ olur.

Ve bir şâir açarelini yüce dergaha.

Elinde umut,Kalbinde gözyaşı.Saçlarına takar datüm yanılgılarını,

Bir türlübağlayamaz mâziyi

âtiye.Bir mısra nakşolur

kağıda,Hem geçmiş hemgelecek zaman-

dan.Bir sancı miras

kalır kaleme.Dertle yoğrulan

ellerden.Çünkü, acı sever

şâiri,Şâir yalnızlığı...Yorgun bir eylül

akşamında.

Fatma BetülSesigüzel

11-D

başka, Kapalıçarşı, surlar,Baruthane, Saraçhane,Tophane, Yeniçeri Kışla-ları, Saray-ı Hümayun’dabazı yerler ve birçok camiive mescidin ya minareleriyıkılmış ya da kubbeleri,çatıları çökmüştür. İstan-bul’un 1766 yılında yaşa-dığı deprem daha öncemeydana gelen depremle-rin en ağırı olmuştur. Tem-muz 1790, Şubat 1806 ve1837 yıllarında meydanagelen depremler önceki-lere nazaran İstanbul’dapek mühim hasar mey-dana getirmemiştir. Ancak23 Eylül 1841’de mey-dana gelen depremde,şehir üç defa sallanmış;

birçok kargir ev, duvar,han ve hamam harabeyedönmüş, çok sayıda insanhayatını kaybetmiştir. 1Mayıs 1855 yılındaki dep-rem, Bursa’da kıyametolarak adlandırılmış, çokbüyük tahribata neden ol-muştur.

İstanbul’u tarih boyuncaetkileyen büyük deprem-lerden biri de 10 Temmuz1894’te yaşandı. Deprem

21

GeziEvliya Çelebi MisaliZeytinburnu

Gezi rotamız şöyleydi:Önce Takkeci İbrahimAğa Camii’ne gittik. Bu-rada Takkeci İbrahimAğa hakkında kısa birbilgi dinledikten sonratüm öğrenciler fotoğrafçekmeye başladık.Hatta bazılarımız yarış-maya katılacağı fotoğ-rafı ilk ziyaret ettiğimizyer olan bu camide bul-muştu bile.

Caminin biraz ilerisindeTürk Dünyası Kültür Evle-ri’nin de içinde olduğubir par bulunuyordu. Bu-rada da herkes anı ya-kalamaya çalıştı. Birsonraki durağımız iseçok sıcak bir ortamı bu-lunan Tarihi AbdülbakiPaşa Kütüphanesi oldu.Bir diğer adıyla Nağme-dar… Bu kütüphane; as-lında türbe olarakyaptırılmış fakat fazlaşatafatlı olması nede-niyle kütüphaneye çev-rilmiş. Raflara dizili

Okulumuz tarih öğretmeni Şükran Koşak, ZeytinburnuBelediyesi’nin düzenlediği fotoğraf yarışmasına katılanöğrenciler için Zeytinburnu’nda bulunan önemli kültürelve tarihi yerlerin içinde bulunduğu bir gezi organize etti.

kitaplar, her duvarınönünde koltuk, her pen-cerenin önünde çiçek,ortada bir tepsi; etra-fında kürsüler, köşedefokurdayan çaydanlıkve sımsıcak bir ortam…Buradan çıkınca dar so-kakların arasına sıkışmış,yenileşmeye karşı dire-nen küçük ama çok se-vimli, adeta bizi eskidönemlere götüren SonDurak Kıraathanesi veMerkezefendi Bakkaliye-si’ne uğruyoruz. SonraBalıklı Rum Ayazması’nagidip bir kilisenin fotoğ-raflara nasıl yansıdığınaşahit oluyoruz. Buradançıkınca rotamızı gezininen heyecan verici yeriolan Yedikule Zindanla-rı’na çeviriyoruz. Zindan-lara çıktıkça artansoğuk hava ve özgürlükhissi hepimizi çok heye-canlandırıyor. Kimileri-miz gökyüzünü,kimilerimiz yüksekten

görünen İstanbul’u hay-ranlıkla izliyor. Derkenyağmur da bize eşilk et-meye başlıyor. Hem fo-toğraf çekip hem destres attığımız bu güzelyerden ayrılınca ErikliBaba Dergahı’na yolla-nıyor, bu güzel konaktada muhteşem kareleryakalıyoruz. Son durağı-mız olan Kazlıçeşme’deise çeşmenin geçmişinihocamızdan dinleyerekyeni şeyler öğreniyoruz.“Zeytinburnu’ndameğer ne güzelliklervarmış!?” cümleleriyleokula dönerken herkesüzerindeki tatlı yorgun-lukla fotoğraflarını birbi-rine gösteriyor.

Yani anlayacağınız hemgezdik hem zamandankareler çaldık hem deöğrendik. Bir dahaki ge-zide görüşmek üzere

Hazırlayan ve Fotoğraf :Elif ÖZTÜRK 11-C

22

İhsan Mermerci Anadolu Lisesi Dergisi

ŞAHİN GÖZLÜ

KAMERA

Bilkent ve Gazi Üni-versitelerinin beraberçalışmaları sonucuortaya bu kameradiğer kameralarameydan okudu. Diğertermal kameralardanfarkı daha çözünür-lük ve sıcaklık bakı-mından daha iyiolmakla birlikte as-keri ve medikal alan-larda kullanılacak.Yapımı ve malzeme-leri tamamen ülke-mize aittir. Geceleriyayılan ancak gözlegörülmeyen ışıklarıkullanıp daha iyi gö-rüntü almaya yarıyor.

teknofikirlerEnsar Yeşiltepe 10-A


23

Teknoloji

Bazı hayvanlaravından kendisini gi-zlemek için renkdeğiştirme tekniğinikullanırlar. Ahtapot,kalamar ve bukale-mun bunların

BBUUKKAALLEEMMUUNNUUNN RREENNKK DDEEĞĞİİŞŞTTİİRRMMEE TTEEKKNNİİĞĞİİ

japon inşaat şirketi,5 bin kişinin yaşaya-bileceği ve denizk a y n a k l a r ı n d a nenerji üretecek birsualtı şehri planınıaçıkladı.

JAPONLAR SU ALTI ŞEHRİ İNŞA EDECEKLER

birkaçıdır. İnsanlarıne s m e r l e ş m e s i n isağlayan güneşışınlarının melaninbileşenleri yardımeder.

Böyle canlıların

bazıları kamufleolmak ister bazısı iserakibine göz dağıverir. Derilerinin üz-erinde noktaşekillerinde renklerolur. Aynı LED lambagibi görünürler. Tabiki biz bukalemunufark ederiz ama hay-vanlar fark edemeye-cek düzeydeler. Budoğanın ne kadarrenkli ve muhteşemolduğuna dikkatçeker.

24


Bu yazımdasizle teknoloji-nin zararların-danbahsedeceğiz .Bugüne kadarhep yaralı ta-raflarındanbahsettiğimizteknolojininbiraz da zararlıtaraflarındanbahsetmeninzamanı geldidiye düşünüyo-rum .

TEKNOLOJİNİN KARANLIK YÜZÜ

Samet Orhan 9-C

25

Teknolojilarda var . Tamam sos-yal paylaşım siteleri adıüstünde paylaşım site-leri . İnsanlar yaptklarıönemli şeylerifotoğraf,video vs. araç-larla kaydedip siteyekoyuyor ki bunda hiçbirsorun yok fakat sosyal

paylaşım sitelerinde ge-rekli paylaşımlardançok gereksiz paylaşım-lar var. Bugün herhangibir paylaşım sitesine gir-diğinizde gereksiz ge-reksiz hasthanelerin ,paylaşımların yapıldı-ğını göreceksiniz . Tek-noloji insanları bu denlikendine bağımlı yapmışdurumda .

Peki bu nasıl bir illüzyonda biz buna neden al-

Teknoloji artık yaşamı-mızın şüphesiz enönemli parçası olmuşdurumda . Her gün , hersaat hatta her dakikateknoloji gelişiyor vedaha da gelişmeyedevam edecek gibi gö-züküyor Teknolojinin işi-mize yarar pek çokyönü var fakat zararlıtaraflarıda yok değil .Bence her güzel şeyinbir karanlık yüzü vardıraynı teknolojide olduğugibi . Teknoloji içten içeinsanlara zarar veriyor .

Teknolojinin bu zararlıtarafına en çok maruzkalanlar ise ne yazık kiçocuklar . Çocuklarınhayallerini artık oyunkonsolları , bilgisayarlar, cep telefonları süslü-yor. Teknolojinin bizeyaptığı bir nevi illüzyonve maalesef bu illüz-yona en çok çocuklarmaruz kalıyor . Artık 3-4yaşlarındaki bir çocukbile oyuncaklarıyladeğil oyuncak yerinetelefon ile oynuyor .Yemek yemek için biletelefonla oynamak isti-yorlar . Aksi halde ye-miyorlar . Teknolojininillüzyonuna maruz ka-lanlar sadece çocuklardeğil yetişkinler , yaşlı-larda buna dahil . Heryaptığı şeyi fotoğrafçekip sosyal paylaşımsitelerine koymak gibibağımlılığı olan insan-

danıyoruz ? Neden ba-ğımlısı oluyoruz ?Neden bizi adeta birkölesi haline getiriyorteknoloji?

Tamam . Teknolojiiçinde pekçok güzelliğibulunduruyor , hayatı-mızı ciddi derecede ko-laylaştırıyor . Buna biritirazımız olamaz dazaten . Hani ‘’ Herşeyinfazlası zarardır’’ diye birsözümüz varya işte tek-nolojiye olan bağımlılı-ğımızın neden olduğunubu sözden çıkarabiliriz .Biz teknolojik aletlerleçok fazla zaman geçiri-yoruz . Onu hayatımızınvazgeçilmez temel par-çası haline getirmiş bu-lunmaktayız . Belki debu kadar uğraşmasakbu sıkıntıların hiçbiri ya-şanmayacak . Türkhalkı olarak üşengeçbir toplum olmahalinedoğru gidiyoruz kibunun en önemli se-beplerinden biri de tek-nolojik aletlerin yoğunkullanımından dolayıoluşan asosyallik.

Toplum olarak sosyal-leşmemiz gerekiyor .Artık teknolojik aletlerlebu kadar uğraşmamalıgerekli olduğunda kul-lanmalı işin suyunu çı-karmamalıyız. Aksitakdirde teknoloji biziele geçirecek.

Teknolojininbu zararlı ta-rafına en çokmaruz kalan-

lar ise neyazık ki ço-cuklar . Ço-

cuklarınhayalleriniartık oyun

konsolları , bil-gisayarlar ,

cep telefonlarısüslüyor.


BÜYÜYEN ÜLKEÇİN VE ÇİN

DİLİNİN ÖNEMİÇin, çok eski birgeçmişe sahipolan bir ülke vemedeniyettir.Çin, siyasi açı-dan komünistdüzenin getir-diği içe kapalı-lığı bir kenarabırakıp heralandaki (nüfus,toprak, enerjiv.s.) mevcutkaynaklarıylahızla kapitalist-leşen dünyayatabiri caizse birbomba niteli-ğinde düşmüş-tür.

Günümüzde her alandakendini yenileme ve

Hazırlayan: Muzaffer Hanım

26

27

Eğitimmanla birçok özel dileğitimi merkezi tarafın-dan verilmeye baş-landı.

Çin dilinden söz ede-cek olursak:Çince,dünya üzerinde kullanı-lan yazı dilleri arasındaen köklü dillerden biri-dir. Çincede alfabeyoktur. Çince’ de yazıdilinde harfler yerine re-simsel şekillerden olu-şan karakterlerdenfaydalanılır. Her bir idi-ogramın ya da yazı ka-rakterinin kendine özgüayrı bir anlamı vardır.

Çince karakterlerinaşağı yukarı üç bin yılıaşkın bir geçmişi vardırve 56000’in üzerindekarakterin olduğu bilin-mektedir. Çince çoksesli bir dildir. Çin-ce’deki sözcükler yak-laşık 350 kadar heceyleseslendirildikleri içinbenzer sesler çoktur. Bunedenle, Çince sözcük-lerin seslendirilmesinde“ses tonu” adı verilenfarklılıklar bulunmakta-dır. Çince konuşurkentonlamalara dikkatedilmezse büyük yanlışanlamalar ortaya çıkar.Çince öğrenmenin asılzorluğu da buradadır.Çince’ de asıl önemliolan güzel konuşmakdeğil, doğru konuşmak-tır. Çince, Türkçe’denyapı olarak çok farklıdır

ama öğrenmesi çoğukişiler için zevkli bir dil-dir. Mandarin Çince-sinde (en yaygın Çince)5 ses tonu bulunmakta-dır. Yani aynı kelimeyi(karakter-im-hanzı) 5ses tonu ile seslendire-bilirseniz ama her birifarklı anlamlar içerir.Güzel ve doğru Çincekonuşmanın dikkat veözen gerektiren yönü,bu ses tonlamalarıdır.Örn: ( P in Yin Sistemi ) NiHao

Gramer -cümle yapısıolarak bakarsak Çinceçok basittir. Gelecek,geçmiş ve şimdikizaman gibi kavramlariçin çekimler, ekler, ku-rallar yok denecekkadar azdır. Özelliklebu bakımdan İngilizce,Fransızca ve Türkçe’den oldukça kolaydır.Artikel yoktur. (Örn: Al-manca: der-die-das)

Fiiller, isimler ve sıfatlarhiçbir nedenle değişenson ekler almaz. AncakÇince’ de her bir soruiçin farklı ‘’Evet-Hayır’’kelimesinin olduğudoğrudur.

Çince öğrenmek içinsabırlı olmaktan öte,meraklı ve istekli olma-nız halinde keyifli bir şe-kilde Çince’ yiöğrenebilirsiniz.

dünya çapında geliş-melere imza atmak he-defindedir. Bir millet,devlet ya da ülke varlı-ğını en iyi kendi diliyletemsil edeceğinden, buhedeflerini gerçekleşti-rirken Çin hükümeti,Çin diline verdiği önemiarttırmakta ve yüzyıllarboyunca koruduğu di-lini şimdi uluslar arasıalanda kullanılacak biriletişim dili haline getir-mek istemektedir.

Türkiye, son 15-20 yıldırÇin ile ticaret yapmak-tadır. Fakat Çin ekono-misinin daha da iyiyegitmesi daha büyük pa-zarlar açtı. Çin’deki bolve ucuz iş gücü değer-lendirilmek istendikçeve ihracat hacmi art-tıkça ekonomik ilişkilerküçük girişimcilerdendaha büyük çaptaki-lere kaydı. Türkiye’dekibirçok büyük üreticifirma, fabrikalarını Çin’etaşıdı. Çinli iş adamlarıda aynı paralellikteartan bir seyir izledilerTürkiye’ye karşı. Sa-dece ülkemizde değildünyanın her yerindeÇince bilen elemanaduyulan ihtiyaç, dil öğ-renimine büyük ölçüdeyön vermiş oldu. Bun-dan birkaç sene öncesadece birkaç üniversi-tenin bünyesinde varolan Çin dili eğitimi,artan talep üzerine za-

H E Y K E L H A K K I N D A B İ L G İ

Türkiye'de Diyojen'inanısını yaşatmak için2006 yılında Sinop'ungirişine heykeli dikil-miştir. Elinde fener veyaninda köpeğiyle bir-likte tasvir edilen yak-laşık altı metrelikmermer Diyojen hey-keli, Ondokuz MayısÜniversitesi Güzel Sa-natlar Bölümü öğre-tim görevlisi TuranBaş önderliğinde 25kişilik ekip tarafın-dan altı ayda hazır-lanmıştır.

28


rencisi olan Büyükİskender felsefeyemeraklı, filozoflaradeğer veren bir hü-kümdardır. Corinth’egelen Büyük İsken-der, Diogenes’i ziya-ret etmiş ve birdileği olup olmadı-ğını sormuştur. O isebu soruya “Gölgeetme başka ihsan is-temem.” yanıtınıvermiştir.

Diogenes, yoksul-luk içinde yaşadığı,halka açık yerlerde

MÖ 412 - MÖ 323yılları arasında ya-şamış Kinik felsefesi-nin öncüsü ünlüfilozoftur. Sinop'tadoğmuş Korint'deölmüştür. Diogenes,medeniyeti reddet-miş ve medeniyetiçerisinde medeni-yetten uzak bir şe-kilde yaşamayaçalışmış bir antikçağ filozofudur.

Dinde, davranışta,giyimde, barın-mada, yiyecek ve

terbiyede bütün ge-leneği reddetmiştir.

Diogenes'in içindeyaşadığı bir fıçısı vebir çanağı vardır. Ri-vayete göre bir günbir çeşme başındaavucu ile su içen birçocuğu gördü-ğünde “Bu çocukbana fazladaneşyam olduğunuöğretti” diyerek elin-deki çanağı da at-mıştır.

Aristoteles’in öğ-

Diogenes(Diyojen)Kimdir?

Sinop kalesi yakınlarındaki Diogenes heykeli Hazırlayan: Şeyma Şenel

29

Felsefeyatıp kalktığı ve yi-yeceğini dilenerektopladığı halde, her-kesin aynı şekildeyaşaması gerektiğinisavunmamıştır. Kişi-nin en kısıtlı yaşamkoşullarında bile,mutlu ve bağımsızolabileceğini gös-termeyi amaçlamış-tır. İnsanın kendikendine yeterli ola-bilmesi gerektiğinisavunmuştur. Kural-lara ve araçlarabağlı olan bir ya-şamı reddetmiş, ya-şamın doğal vesade olması gerekti-ğine inanmıştır.

Kuduz bir köpeğinısırığıyla, çiğ ahta-pot yeme alışkanlı-ğına bağlı olarak yada nefesini tutarakintihar ettiği gibi pekçok ölüm sebebi ri-vayet edilmekle bir-likte, bugün ölümnedeni hakkındakesin bir bilgi bulun-mamaktadır.

Platon'un Çılgın So-krat dediği, çokgüzel konuşan,üstün zekası ile her-kesi etkileyebilen buünlü Kinik filozofbütün garipliklerine,anormal hal ve ta-vırlarına rağmensaygı görmüştür.

Diyojen’den Seçme Sözler

- Gök aleminden söz eden bir adama: "Gök-ten ne zaman geldin?" diye sorarak ancakgörülebilen ve mevcut şeylerden söz edilebi-leceğini, bunun dışında hiçbir hakikattenbahsedilemeyeceğini kanıtlamak ister.

- Kendisinin vaktiyle kalpazanlıkla uğraştığınıhatırlatanlara: "Evet, bir zamanlar sizlere ben-zemem lazım gelmişti; fakat şimdi, siz benimolduğum hale asla gelemezsiniz." diye cevapvermiştir.

- Atina'da bir okula girdiği zaman, orada öğ-rencilerden başka birçok heykeller de gör-düğünde, öğretmene dönerek: "Ooo, tanrılarıda sayarsak epey öğrenciniz var." der.

- Fakirliğine dokundurmak isteyen birine:"Zengin olunursa istenildiği zaman, fakirlikteise güç yettiği zaman." yanıtını verir.

- Kendisini iyi döşenmiş bir eve götüren biradam "bir daha yerlere tükürmemesini" tem-bihlemeye kalkınca Diogene derhal adamınyüzüne tükürmüş ve:"Buradan daha kirli biryer bulamadım." yanıtını vermiştir.

- Bir gün çok dar bir sokakta zenginliğindenbaşka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamlakarşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçegeçmek mümkün değildir. Mağrur zengin,hor gördüğü filozofa: "Ben bir serseriye yolvermem." der. Diyojen, kenara çekilerekgayet sakin "Ben veririm!" der.

- Dyojen'e bir adamın ne kadar akıllı olduğu-nun nasıl anlaşıldığını sordular. Yanıtı kısaoldu: "Konuşmasından." Bir soru daha sordu-lar: "Peki adam ya hiç konuşmazsa." Dyo-jen'in yanıtı bu kez şöyle oldu: "O kadar akıllıolanı henüz yok dünyada

bile onun duyarlılığının in-sanlarda bıraktığı izi gös-termesi bakımındanönemli değil midir bu an-latı? Hele de bugün, insan-lıktan nasibinialmamışların; karşı koy-maktan, derdini anlatmak-tan aciz olan insanlara yada hayvanlara yaptığı iş-kenceleri gördükçe…

Onları besleyen asıl kaynakAllah sevgisi ve Allah’ınsevgilisi değil miydi? Mek-ke’de kölelere her türlü ezi-yet yapılırken; kız çocuklarıdiri diri toprağa gömülür-ken; içki, kumar, kan dava-ları alıp başını gitmişkenkısacası insanlık ölmeküzereyken Hz. Muhammeto insanlardan sadakat vecömertliğin timsali Hz.Ebubekir’i, adaletin zirvele-rinden Hz. Ömer’i, edep vehayanın resmi Hz.Osman’ı,ilmin kapısı Hz. Ali’yi yetiş-tirmedi mi? Onlar halifeydi,

senmiş o insanın. Ve koşul-suz hoşgörü: ‘’Yaradılanıhoş gör, Yaradan’danötürü!’’

Kültürümüzdeki zirvelerdenbiri değil midir Mevlanada? Onda öyle bir umman-dır ki sevgi, o sadece insa-nın değil hayvanın, doğanınhatta eşyanın bile ruhu ol-duğunu; kainatta her şeyinsaygıyı hak ettiğini işler vebuna göre sürdürür haya-tını, Allah’a yani en sevdi-ğine kavuşacağı zamanolduğu için ‘’Şeb-iArus’’(Düğün Gecesi) diyeadlandırdığı ölüm vakti ge-lene dek. (Mevleviliğintemel ilkelerinden biri olurbu görüş.) Mevlana’nın ve-fatının ardından, kedisininde yeme içmeyi bırakıp öl-düğü ve kızının kediyi onuntürbesinin yakınına bir yeregömdüğü söylentisi vardır.Bilemeyiz gerçek mi değilmi ancak gerçek değilse


‘’Ben Mevlana değilim,

adam ol da gel!’’

Mevlana‘nın hoşgörüsü veümidi karşısında, günümüzinsanının tahammülsüzlü-ğünü çok güzel özetleyenbir söz.

‘’Adam’’ yani’’ Adem’’ yani‘’insan’’ olmak… Eğitiminamacı; her yönüyle ideal in-sana ulaşmak. Ve eğitimdenince aile ve okullar ge-liyor aklımıza. Bir de tarihi-mize dönüp baktığımızdaideal insan anlayışının enuç noktalarına, ‘’insan-ıkamil’’(tam, eksiksiz, olguninsan) hedefiyle dergah-larda ulaşıldığını görürüz.Yunus Emre; Taptuk Em-re’ye tabi olur ve şeyhi der-gaha odun kesip getirmegörevini verir ona. Yunusöyle titizdir ki doğruluk ko-nusunda, ‘’Bu kapıya, odun-ların bile eğrisi yakışmaz.’’der, en düz odunları seçipgetirir her defasında. Heryönüyle ideal insan dedikya, en çok sevgisi önem-

Hazırlayan: HAVVA UZUN

30

31

Anadoluya diğer sahabe? Kimi fe-dakarlıkta yarışıyordu kiminezakette. İşte hayvan sev-gisinin en saf hali: Birgün,bir sahabi otururken birkedi gelip onun cübbesinineteğine yatmış ve o sahabekalkacağında bakmış kikedi uyuyor, onu rahatsızetmemek için cüb-besinin kenarınıkesince; onlarabu sevgiyi, hoş-görüyü, duyarlı-lığı aşılayan Hz.M u h a m m e tmemnuniyetinibelirtip ‘’EbuHureyre’’ (Kedi-cik Babası) diyeseslenmiş onave bundansonra öyle anılırolmuş o sahabe.

İşte Mevlevilik,bu inceliğin sis-temleştirilmişhalidir aslında.Öyle ki Mevlevi-liğin yolcuların-dan biri olanKenan Rıfai Haz-retleri gözlüğünübile hep aynı yere koyarmış,yerini özler belki o da diye.Kim bilir sonsuz aleme duy-duğu anavatan hasretininetkisindendi belki de buince düşünüş. Hani vaktiylebir evliyanın bir çiçeği bilekoparamadığı gibi Allah’ızikrediyor diye. Günümüzinsanının aklının almaya-

cağı bir bakış açısı… Yabugün sokağa çıktığımızdagördüğümüz manzara?Gayet doğal bir şey yapıyor-muşçasına çöpünü hiç te-reddüt etmeden sokaklaraatıp her tarafı çöplüğe dön-dürenler, oraya buraya tü-kürenler… Hem de

hayvanların bile pisliklerinikapattıkları bir dünyada!Daha da vahim olan ise ya-şadığı, kullandığı mekan-ları kırıp dökenler, yakıpyıkacak kadar insanlıktanuzak olanlar… Keşke yüzyıl-lar boyunca süzüle süzülegelen inceliğin binde biride onlarda olsaydı demek-

ten alamıyor insan kendini.

Mevlana ve eğitim üzerin-den devam edelim: Ünlükişisel gelişim ve NLP uz-manı Oğuz SAYGIN (İlk ki-tabı ‘’Negatif LimanlardanPozitif Sulara’’ bugünekadar 65 baskı yapmıştır.)bir arkadaşının, ‘’Tarihi-

mizden,kültürü-müzdenve günü-müzdençok de-ğerli kay-naklarasahibiz.NedenbunlarTürki-ye’de ki-şiselgelişimalanındayeterincekullanıl-mıyor?’’diye sor-ması veardındanbir prog-

ramda su-nucunun ‘’Neden Mevlanadeğil de NLP?’’ sorusu üze-rine Mevlana’yı ve eseriMesnevi’yi bu açıdan ince-ler, NLP tekniklerinin yüz-yıllar önce Mevlanaöğretisinde yer aldığınıtespit eder. Hatta kişiselgelişimde yeteri kadarönemsenmeyen; ancak

‘’Gel gel, ne olursan ol,yine gel!

İster kafir ister Mecusiister putperest ol, yine

gel!

Bizim dergahımız, ümit-sizlik kapısı değildir.

Yüz kere tövbeni bozmuşolsan da yine gel.’’

bir cevabım vardır.

Lakin bir lafa bakarımlaf mı diye, bir de söy-leyene bakarım adammı diye.’’

‘’Sevgide güneş gibi ol,dostlukta akarsu gibiol,

Hataları örtmede gecegibi ol, tevazuda top-rak gibi ol,

Ya olduğun gibi görünya göründüğün gibi

ol!’’med’in yolunun toprağıyım.Eğer birisi benden, bundanbaşka söz naklederse;

Ben ondan da bizarım, nak-lettiği sözden de bizarım.’’

‘’ Herkes aynı fikirdeyse hiçkimse yeterince düşünmü-yor demektir.’’

‘’Akıllı insan düşündüğüher şeyi söylemez, fakatsöyleyeceği her şeyi düşü-nür.’’

‘’Gel gel, ne olursan ol, yinegel!

İster kafir ister Mecusiister putperest ol, yine gel!

Bizim dergahımız, ümitsiz-lik kapısı değildir.

Yüz kere tövbeni bozmuşolsan da yine gel.’’

‘’Suskunluğum asaletim-dendir. Her lafa verilecek

32


Mevlana’nın üze-rinde çok fazla dur-duğu affetmek,şükretmek, yararlıolmak gibi değerle-rin dikkatini çekti-ğini dile getirir.Mevlana öğretisinin,NLP’nin eksik yanla-rını tamamladığınıdüşünür. Ve bunlarıbirleştirip şu for-mülü çıkarır:

BOŞ YAŞAMA!

Büyük düşün

Yararlı ol

Olumlu düşün

A ffet

Şimdiyi yaşa

Şükret

Amaç belirle

Mantıklı ve esnek ol

Azimli ve sabırlı ol

Son sözü, gerekMesnevi’deki (insanlara in-ceden dersler veren) sem-bolik hikayeleriyle gerekinsanın yüreğine dokunanşiirleriyle dillerden düşme-yecek olan Mevlana’ya bı-rakmazsak olmaz:

Ben sağ olduğum müd-detçe Kur’an’ın kölesiyim.

Ben seçilmiş Muham-

BOŞ YAŞAMA!

Büyük düşün Yararlı ol

Olumlu düşün Affet

Şimdiyi yaşa Şükret

Amaç belirle

Mantıklı ve esnek ol

Azimli ve sabırlı ol

NOT: 1) ‘’Mevlana’’nın ke-lime anlamı: EFENDİMİZ

2) Arayış içindeki insanla-rın Mevlana’ya yönelişinideğerlendiren UNESCO,doğumunun 800. yıldö-nümü dolayısıyla 2007 yı-lını Mevlana Yılı ilanetmiştir. Ancak Mevlanaadı kullanılarak yapılanbazı toplantılarda bazı artniyetli yabancı yazarlarınMevlana öğretisi yerineKabala düşüncesini anlat-mak istediklerine şahitolunmuştur. (Araştırmacıyazar Ramazan KUR-TOĞLU) Bu yüzden, her ko-nuda olduğu gibi Mevlanahakkında da güvenilir kay-naklara başvurmaya dik-kat etmeliyiz.

33

Erasmus

muz farklı projelerle gün-deme gelmek istiyor. Ulus-lar arası proje yürütmek iseokullarımıza yüksek bir iti-bar sağlıyor. Zeytinbur-nu’nun en köklü lisesi olanokulumuz da son yıllardaçok sayıda Avrupa okuluyla

Dünya hızla değişiyor. Eği-tim kurumlarımız da buhızlı değişime ayak uyduru-yor. Bütün liselerimizinAnadolu Lisesine dönüş-mesi okullarımız arasındaolumlu anlamda bir reka-bet de başlattı. Her okulu-

ortaklaşa yürüttüğü çalış-malarla gündeme geliyor.2013-2014 yılında İs-koçya’ya iletişim kursu içinöğretmen gönderildi, eT-winning kulübü kuruldu,eTwinning aracılığıyla Yu-nanistan Selanik’te bulu-

ZEYTİNBURNU’NDA AVRUPALI BİR OKUL:

İHSAN MERMERCİANADOLU LİSESİ

34


nan bir okulla Culture AndKitchen (Kültür ve Mutfak)isimli proje yapıldı. AyrıcaYunanistan, Polonya, Ro-manya ve İspanya’dan okul-larla iletişim kuruldu veortak bazı proje hazırlıkları

yapılmakta.

My Future In Europe-Avru-pa’daki Geleceğim: Okulu-muzda yürütülen en önemliproje ise kuşkusuz Eras-mus+ kapsamında Al-manya ve İtalya’dan birer

okulla başvurduğumuz "MyFuture in Europe" isimliproje. Bu proje, 1 Eylül2014’te kabul edildi ve ikiyıl (2014-2016) sürecek.Projenin genel amacı,ortak okullar arasında iş-birliğini sağlamak ve iyi uy-

35

Erasmusyorlar. Doküman, sunum,film gibi… Çok yoğun birmesaimiz var. Okul olarakbaşvuru aşamasında daçok çalıştık ve Zeytin-burnu’nda öğrenci değişimiyapan tek okul olduk. Pro-jenin devam edeceği 2 yılboyunca çok çalışmamızgerekecek. Bize yorgunlu-ğumuzu unutturan tek şeyöğretmen ve öğrencilerimi-zin proje ile ilgili heyecanıoluyor.

Almanya ve İtalya’dan Öğ-renci ve Öğretmenler Zey-tinburnu’nda:

Proje kapsamında ilk faali-yetler aralık ve ocak ayla-rında Almanya’da yapıldı.

calarıyla ve öğrencileriyleröportajlar, şirket ve işyeriziyaretleri, üniversite ziya-retleri, CV hazırlama ve işbaşvurusu yapma, web si-tesi kurulumu, mesleklerhakkında araştırmalar, dilkursları, seminerler ve su-numlar yapılan çalışmalar-dan sadece bazıları.

Zeytinburnu’nda ProjesiKabul Edilen Tek Okul!

Türkiye’de ortalama her ikiyüz okuldan bir okulun ABprojesi var. Dolayısıyla bubizim için çok sevindiricibir durum ve çok büyük birbaşarı. Projemiz etkinlik veürün temelli. Öğrencileri-miz sürekli bir şeyler üreti-

gulamaları transfer etmek.Özel amacı ise Avrupa ge-nelinde mevcut iş ve eğitimimkânları hakkında öğren-cileri bilgilendirmek.

Proje kapsamında çeşitlietkinlikler yapılıyor. Kısasüreli öğrenci grubu deği-şimleri, film çekimi çalış-maları, çeşitli dokümanhazırlıkları, üniversite ho-

36


Bu faaliyetlere okulumuz-dan toplan 6 öğrenci ve 4öğretmen katıldı. Zamançok hızlı geçiyor. Proje-mizde neredeyse 1 yılı ge-ride bırakıyoruz. Misafirağırlama zamanımız geldi.Bu toplantıya okulumuz evsahipliği yapıyor. 13-19Nisan tarihleri arasındaİtalya ve Almanya’dan 11öğrenci ve 5 öğretmeniağırlıyoruz. Misafir öğrenci-lerimiz derslere girdi, projefilmimizi çekiyoruz ve Bo-ğaziçi Üniversitesi Uluslar-arası İlişkiler Ofisini ziyaretedip oradaki uzmanlarla rö-portaj yaptık.

TAKIM ÇALIŞMASI BAŞA-RIYI GETİRDİ:

Okulumuzdaki tüm projelerbir öğretmen takımı tara-fından yürütülüyor. Projetakımında yer alan öğret-

menler: Rehber öğretmeni-miz Talha BOLAT, Tarih öğ-retmenlerimiz ŞükranKOŞAK ve Koray KAMACI,Edebiyat öğretmenimiz Mu-azzez İPEK, Biyoloji öğret-menimiz Sevda SEVER,Beden Eğitimi öğretmeni-miz Gökmen ŞEKER, Kimyaöğretmenimiz Döndü YAY-LAGÜL ve Coğrafya öğret-menimiz Umut KAYA.Projede emeği geçen tümidareci ve öğretmenleri-mize teşekkürü bir borç bi-lirim.

Projenin Diğer Ortak Okul-ları: EUROPASCHULEGYMNASIUM HAMM veI.I.S.P. "Via Pedemontana"

Erasmus+ Nedir?

Erasmus+ 2014-2020 yıl-ları arasında sürecek olanAvrupa eğitim, gençlik vespor programının adıdır.

Üniversite öğrencilerindenderneklere kadar her türlüişbirliği projeleri için uygundestekler sunmaktadır.Erasmus+ kapsamındakiprojelerin bütçesi AvrupaBirliği Bakanlığı'na bağlıolan Türk Ulusal Ajansı ara-cılığıyla Avrupa Birliği fon-larından karşılanıyor. Yaniböyle bir proje yapmak iste-yen kişi veya kurumlarınTürk Ulusal Ajansı’na baş-vurması gerekiyor.

Proje Bütçesi:

Projemizin bütçesi 28.650Euro’dur. Erasmus+ kapsa-mındaki tüm diğer projelergibi bizim projemizin debütçesi Avrupa Birliği Ba-kanlığı'na bağlı olan TürkUlusal Ajansı aracılığıylaAvrupa Birliği fonlarındankarşılanıyor.

MUSTAFA TUNÇ

37

Erasmus

38


39

Erasmus

40


41

Erasmus

42


Hazırlayan: Zeynep Öztürk

10-B

Tiyatro üzerine

bir yazı

Sanat:

Sanat, insanlık tari-hinin her döne-minde var olan birolgudur. İnsanlığıngecirdiği evrim-leri,yaşama biçim-lerini,yaşamabakışlarını,sanatbiçimlerini vesanata sanatabakışlarınıdeğiştirmiş, herdönemde ve hertoplumda sanatfarklı görünüm-lerde ortayaçıkmıştır.

Bence Sanataherkesin önem ver-mesi gerekir.Sanatsız bir toplumyaşayamaz oruhunu ve hayal-lerini kaybetmiş birtoplumdur. Bir sürüsanat dalı vardır.En başta gelenleri

sinema, tiyatro,görselsanatlar,müzik vebunun gibi pek çoksanat dalı vardır.

Tiyatro:

Bu bölümde sizleriçin tiyatroyu in-celiyoruz. Tiyatro-nun inceliklerini,tarihini ve günümüztiyatrolarınıanlatacağız. Tiyatrobir sahnede,seyir-ciler önündeoyuncularınsergilemesiamacıylahazırlanmış göster-ilerdir. Farklı birşekilde duygularınve olayların hareket(jest) vekonuşmalarlaanlatılmasıdır.

Yaygın hümanist

bir değişle;insanı,insana,in-sanla,insanca an-latma sanatı olarakifade edilir. Tiyatro:Trajedi,drama,komedi,opera,pan-tomim,tuluat,op-eret,müzikal,bale,revüve skeç gibi dallaraayrılır. Tiyatronuntarihi şöyledir; Tiy-atro Yunanca The-atron yani ‘’ Görmeyeri ‘’ sözcüğündengelmektedir. Çünkügünümüzdekianlamıyla çağdaştiyatronun tarihiBağ Bozumu tanrısıDionysos adınayapılan dinseltörenleredayanmaktadır.

HAZIRLAYAN:Sevgilerimle…

Zeynep ÖZTÜRK

43

Sanat

İhsan MERMERCİ An-odolu Lisesi olaraksanat alanında birçokprojeler yapmayı hede-fliyoruz. Bunlardanilkini gerçekleştirmeyibaşardık. Bu projem-izde ünlü ressam Vin-cent Van GOGH’un bireserini karelere bölüpher bir kareyi farklıöğrencilere dağıtarakfarklı bakış açılarınıresme katmak istedik.Birleştirince farklı ren-klerde fakat uyumiçinde bir tablo ortayaçıktı. Gelecek ay iseyine Van GOGH’unbaşka bir eseriniyapmayı planlıyoruz.

hazırlayan: Algı Ağca 10-B

Bu projede yer alanöğrenciler:10-A Ensar YEŞİLTEPE10-A Dilara DAĞDELEN10-B Algı AĞCA10-C Can BAŞARAN10-C Elişa UÇMAK10-C Can BAŞARAN10-C Mahmuthan Akgül11-C Güzin PALA11-E Batuhan SARI11-F HaticeYOLLU12-C Şeyma SELVİ12-C Enes ŞUÖZER

“ YALNIZ KOL İLE ÇALIŞAN İNSAN,İŞÇİ;

KOLUNU KAFASIYLABİRLEŞTİREREK ÇALIŞAN İNSAN,

USTA;

KOLUNU KAFASIYLA BİRLEŞTİRMEYİDE YETERLİ SAYMAYIP, BUNAKALBİNİ DE KATAN İNSAN İSE,

SANATKAR’DIR.

VE YARATICILIK ANCAK, BUSAFHADA BAŞLAR. “

ALMAN ATASÖZÜ

G Ö R S E L S A N A T L A R P R O J E M İ Z

Hazırlayan: Algı Ağca

10-B

44

HAYATI:Dünyaca ünlü ressam

Vincent Van GOGH(30Mart 1853- 29 Temmuz1890), Hollandalı izlen-imci(empresyonist)ressamdır.Genç yaşta

ölmesine rağmen birçokeser ardında bırakmıştır.Bazı resim ve eskizleri,dünyanın en tanınmış veen pahalı eserleri arasındayer alır.

Van GOGH, gençliğini

bir sanat simsarlığıfirmasında çalışarakgeçirmiş, kısa süren biröğretmenlik deneyimin-den sonra da Belçika’dafakir bir madencikasabasında misyoner

VİNCENT VAN GOGH GENEL BİLGİLER

DOĞUM :30 MART 1853ZUNDERT, HOLLANDA

ÖLÜM : 29 TEMMUZ1890 AUVERS-SUR-OİSE, FRANSA

KATILDIĞI AKIMLAR:POST-EMPRESYONİZM

ÜNLÜ YAPITLARI:PATATES YİYENLERYILDIZLI GECEDR.GACHET’NİNPORTRESİAYÇİÇEKLERİ

Vincent Willem van Gogh İhsan Mermerci Anadolu Lisesi

Van GOGH, ömrününson on yılı boyuncayaklaşık 900 suluboya/yağlıboya resim ve 1100karakalem çalışmaüretmiş, en meşhur eser-lerini ise ömrünün son ikiyılında yapmıştır.1888’deressam Paul GAUGUIN ilearkadaşlığının bozulmasıüzerine sol kulağının birkısmını kesmiş, giderekkötüleşen ruhsal hastalığıkendini göğsünden vu-rarak intihar etmiştir.Kimisanat tarihçileri GAUGUINile yaptıkları hararetli birtartışma sonucu GAU-GUIN’in isteyerek ya dakendini gard amaçlı olarakVan GOGH’un kulağınıkestiğini de iddia ederler.

Van GOGH, resim kariy-eri boyunca kardeşi Theo’-dan aldığı maddi desteksayesinde ayaktadurabilmiştir.İki kardeşinarkadaşlığı, 1872’denitibaren birbirlerineyazdıkları mektuplarlabelgelenmiştir.

20.yüzyıl sanatını ciddişekilde etkilemiş olan VanGOGH, fovistlerin ilhamkaynaklarından biridir veempresyonizmin öncü-lerinden kabul edilir.

Hazırlayan : Algı AĞCA 10-B 18

Sanat

45

olmuştur.Resim kariyerine1880’den sonrabaşlamıştır.Başlangıçtakoyu ve kasvetli renklerleçalışan Van GOGH, Paris’tetanıştığı izlenimcilik veyeni izlenimcilik

akımlarının etkisiyle canlırenklere geçmiş; GüneyFransa’da geçirdiği sürezarfında da bugün yaygınolarak tanınan kendineözgü resim tarzınıgeliştirmiştir.

Van Goghve ünlüeserlerindenbazıları.

PATATESYİYENLER

YILDIZLI GECE

DR.GACHET’NİNPORTRESİ

AYÇİÇEKLERİ

46


Fotoğrafların Söyledikleri

“Fotoğraf çekmek insanın aklını,gözünü ve yüreğini aynı hizayagetirmesidir” - Henri Cartier Bresson

“Fotoğraf gerçektir. Sinema dasaniyede 24 kere gerçektir.” – Jean-Luc Godard ( Fransızsinemacı)

“Benim fikrimce bir şeyifotoğraflayana kadar onugerçekten gördüğünüzü iddiaedemezsiniz.” – Emile Zola (Fransız romancı)

“Sadece kameranız ve sizvarsınız. Fotoğrafınızdaki

kısıtlamalar size bağlıdır; çünküne gördüğümüz kimolduğumuzdur.”– Ernst Haas

"Bir kişi, yarın sanki körolacakmışcasına fotoğraf maki-nesini kullanmalıdır." -Dorothea Lange

“Eğer hikayeyi sözcüklerle an-latabilseydim, yanımda süreklibir fotoğraf makinesi taşımayaihtiyaç duymazdım”- Lewis Hine

“Fotoğraf, herkesin hakkında birşeyler bildiği, ama pek aldırış

Fotoğraflar:Yasemin Nukan

11-B

Fotoğrafçılık ve fotoğraf üzerine tanınmış kişilerin

söylediği sözlerden bazıları çok ilginç !

Yasemin Nukan’ın deklanşöründen bize gelenfotoğraflarında söylemek istediği birşeyler var.Öğrencimizin, en beğendiğim fotoğraflarını yanyana getirdim. Derginin kapak Fotoğrafı dayine öğrencimize ait. Bir çok kere yanındangeçip fark etmediğimiz anları bizim karşımızayeniden çıkarıyor yakaladığı karelerle.Fotoğrala ilgilenen öğrencilermiz için iyi birölçü olacağını tahmin ediyorum. Başarılıçalışmalarından dolayı kutlarım.

Alp Dikbaş

47

Fotoğraf

etmediği şeylerleu ğ r a ş m a n ı naracıdır. Benimfotoğraflarım sizing ö r m e d i ğ i n i zşeyleri göstermeyiamaçlıyor.”-Emmet Gowin

“ F o t o ğ r a f ,geçmekte olangerçek anınyakalanmasıdır.”

– Jacques-HenriLartigue

Hazırlayan: Yasemin Nukan

48


Yasemin Nukan’ın3 fotoğrafı

49

Fotoğraf

50


Hazırlayan:Ekin Görür

11-D

Öğrencimizinakşam üzeriçektiğifotoğraflardanbir kaçenstantane

Karikatürler:Ferhat Aksoy

12-C

51

Karikatür

Nasıl Türkçe ?

Uluslararasıtoplantıda tüm ülkelerkendi ülkesine övgüyağdırıyormuşİtalyan demiş ki :Bizim pizzalar harika.Alman demiş ki :Bizim bira çokmeşhur.Fransız demiş ki :Bizim evler tasarımharikası.İranlı demiş ki : Bizimel dokumalarımızharika eşi benzeri yokJapon ise teknolojisiile övünmüşSıra Türk'e gelmiş ve

demiş ki : Siz nasılTürkçekonuşuyorsunuz la?

Karikatürler:Büşra Küçük

11-A

52


Karikatürler:Süheyla kazak

9-D

53

Karikatür

Hakim...Mahkemede hakim,Temel'e sormuş:Kiminle evlisin?Bizum kariylan!Hakim sinirlenmiş:E, herhalde, sen hiç

erkekle evlenen duydunmu?Duydum tabi, nasil duy-

madum!.. Kimmiş?Bizum kari.

54


İki Fakirİki fakir arkadaş konuşuyormuş. BiriDiğerine sormuş;-Arkadaş mesela, senin iki araban olsabirini bana verir misin?-Tabii veririm.-Ya iki evin olsa, Birini bana verimisin?-Tabii ki.-Peki.. İki horozun olsa birini ban verirmisin ?- Hayır, vermem.-Neden ki?-Var da onun için.

Adamın birisinirliymiş, karısıkemikli

Adamın biri varmış,ikinci dönemdüzeltmiş

Üç Japon sıraylauçaktan atlamış.Japonlar ölmüş. Sırakırılmış.

Plan

20 deli kaçmaya kararvermişler.ele başları birkütükle üç kapıyı kırıcazdemiş.diğerleri kabuletmiş.ve sabah olunca 20deli kalkmış ve üç kapıdan; birincisini kırmışlar ikincisini kırmmışlar derken üçüncü kapıya geldik-lerinde birde kapının açıkolduğunu görmüşler ele başları: - geri dönünplanımız bozuldu demiş

HABER/DUYURU

www.sofiningalaksisi.blogspot.com

Merhaba arkadaşlar!

Size felsefeye ilgili olan arkadaşlarımızla düşünüp oluşturduğumuz"Sofinin Galaksisi" adlı internet bloğundan bahsedeceğim. Felsefeye il-gisi olan, gönüllü olarak katılmak isteyen bazı arkadaşlarımızlabir felsefekulubu kurmak istiyorduk. Fakat vakit sıkıntısından dolayi bu dileğimizgerçekleşemedi. Bizim de okuduğumuz kitapların, tartışmalarınyorumlarını internet üzerinden paylaşabileceğimiz bir uygulama fikri geldiaklımıza. Bu aktivitede bulunmak isteyenler olarak, her çarşamba günü,okulumuz felsefe öğretmeni Meral Sözen ile birlikte toplanmaya kararverdik. Bir araya geldiğimizde nasıl bir uygulama gerçekleştirebilirizsorusuna cevap aradık. Sözlük açalım, facebook grubu kuralım gibi farklıöneriler geldi arkadaşlarımızdan. Ama en sonunda blog açmadüşüncesinde hemfikir olduk. Sıra geldi bloğa isim bulmaya. Her şeytamamdı fakat bir türlü aklımıza bu bloğa uygun bir isim gelmedi; gelsede "Eflatun renkli filozof" gibi bir isim, belli bir gorüşü temsil ediyor diyedüşündük ve bu ismi de uygun bulmadık. Biz tamamen objektif, tarafsızolmak istiyorduk. Benim gibi "Sokratesin saçları" şeklinde saçma fikirlerortaya atılsa da,bazı arkadaşlarımızdan çok güzel fikirler çıktı. Bu isimbulma süreci gerçekten bizim için çok sıkıntıydı; her şey hazırdı fakat birtürlü isim bulamamıştık, hatta bu isim bulma işi yüzünden haftalarcabloğu açamadık. Daha sonra herkesin de beğendiği "Sofinin Galaksisi"adına karar verdik. Blog, internet işlerinden anlayan Betül Savaştarafından kuruldu ve faaliyete geçti.

İlk olarak "Küçük Prens" adlı kitapla yaptık açılışı. Herkes kitabı okudu vekitapla ilgili yorumlarını blog üzerinde paylaştı.

Bu süreç gerçekten çok hoş, bizim icin çok güzel bir deneyim olacak. Hiçbirimiz daha önce böyle bir deneyim yaşamamıştık. Bir sonrakiokuyacağımız kitap "İnsan Ne İle Yaşar?" eminim bu uygulama kitapokuma alışkanlığımızı daha da düzene sokacak ve yorum yazma kabiliyeti,farklı bakış açıları kazandıracak bizlere. Umarım sizler için de böyle olur. Sağlıcakla kalın.

Oğuz Bakar 11-C

Felsefe

İHSAN MERMERCİ ANADOLU LİSESİ LİSEMİZİN YENİ BİNASI EĞİTİM VE ÖĞRETİM

İÇİN HAZIRLANDI. YENİ BİNAMIZIN BAHÇESİNDEN BİR GÖRÜNÜM


bizce - ihmal.meb.k12.trihmal.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/24/974910/dosyalar/2016_05/... · 3...

Documents