İbn hişam 761/1360) vi.elsayed elsha hed, xii. cildin birinci kısmını yazma nüs haları ile...
TRANSCRIPT
ei-MUGNi
ğında ele alan yöntemi de el-Mugni'yi ancak dikkatli bir okuma ve muhakeme ile anlaşılabilir hale getirmektedir.
Zeydller, Kadi Abdülcebbar'ın eserlerine şerh ve haşiye yazarken veya onları istinsah ederken konu imarnet meselesine gelince açıklamalar yapma veya reddiyeler yazma durumunda kalmışlardır. Bunun bir örneğini, el-Mugni'nin XX. cildini çağaltan müstensihin eserin sonuna ekled i ği, Muhammed b. Ahmed b. Ali b. Velid ez-Zeydl'ye ait el-Cevabü'l-J:ı{isi
mü '1-mütni li-şübehi'l-Mugni adlı risale oluşturmaktadır. Diğer bir örnek de Zeyd! imamlarından Mansür- Billah Kasım b. Muhammed'in kaleme aldığı el-Cevabü '1-mu]]tar 'aJQ mesa'ili 'Abdilcebbdr'dır (San'a, ei-Mektebetü'l-amme, EbO Ali el-KeblrYazmaları, nr. 260; Darü' l-kütübi'l-Mısriyye , nr. 140). Bu konuda yazı
lan en sert reddiye ise Şerif ei-Murtaza'nın Kitô.bü'ş-Şô.ti ti'l-imame adlı kitabı olup Ebu Ca'fer et-TO si bunu Tel]]işü 'şŞô.ti adıyla özetleyip (nşr. Seyyid Hüseyin Bahrülu!Om, Necef, ts.) Kadi Abdülcebbar ve Mu'tezile ile ilgili eleştirileri imametle sınırlandırm ı ştır.
el-Mugni üzerine birçok kitap ve makale yazılmıştır. Bunların ilki, M. Halil Yahya Naml'nin el-Bi'şetü'l-Mışriyye li-taşviri'l-ma]]tıltati'l- 'Arabiyye ti biladi'IYemen adlı risalesidir (Kah i re 1952) İkincisi , Fuad Seyyid tarafından kaleme alınan "Mabtotatü'I-Yemen" adlı makaledir (MMMA IKahirel, 112 119551. s. 194-212). Georges C. Anawati, 1957'de Münih'te düzenlenen Milletlerarası Şarkiyatçılar Kongresi'nde sunduğu tebliğde el-Mugni'yi geniş bir şekilde tanıtmıştır ( Herbert Franke, DMG, Wiesbaden 1959, s. 288-292) . Ayrıca G. C. Anawati, R. Caspar ve Mahmud el-Hudayri de ortaklaşa bir makale kaleme almışlardır ("Une somme inedite de theologie mo'tazilite: Le Moghni Du Qadı Abd al-Jabbar" , MIDE O, lV 119571, s. 281-3161 ). Hudayrl, aynı derginin V. sayısında yayımiadı ğı makalede el-Mugni'nin yeni iki cildinin (XV, XVII. ciltler) bulunduğunu haber vermiştir (V 119581, s. 417-424) Abdünnebl Fadıl. Kadi Abdülcebbar'ın eserlerini tanıtmak üzere yazdığı makalede el-Mugni'ye geniş yer ayırmıştır (Mecelletü Külliyyeti'l-adab ve 'ulUmi'l-insaniyye, sy. XlIFas 19901. s. 97-1 3 ı ı. Abdurrahman Utbe de İslam kültürünün ana kaynaklarını anlattığı Ma'a'lmektebeti'l-'Arabiyye Dirase ti ümmühô.ti'l-meşadır ve'l-merô.ci' el-muttaşıla bi't-türaş adlı çalışmasında eseri tanıtmıştır (Beyrut 1984, s. 312-313)
384
el-Mugni'nin ciltleri de makalelere konu olmuştur. Mesela Guy Monnot. V. ciltle ilgili olarak "Sabeens et idolatres sel on Abd ai-Jabbar" (Jsrael Oriental Studies, Vllll9771. s. 12-48) ve "Les doctrines des chretiens dans le 'Moghni' de Abd ai-Jabbar" (MJDEO, XV1119831. s. 9-30) adıyla iki makale yazmıştır. Öte yandan VI. cildin birinci kısmını George Fadlo Hourani Islamic Rationalism: The Ethics ot 'Abd al-Jabbar (Oxford 1971), VII. cildi J. R. T. M. Peters God's Created Speech (Leiden 1976), IX. cildi Judith K. Hecker, "Some Notes on Kitab ai-Tawlid From The Mughni of The Qadi 'Abd ai-Jabbar" (Jerusalem Studies in Arabic and Islam, ll 119801. s. 281-319). Xl. cildi Abdülkerlm Osman Na?:ariyyetü't-teklif 'inde'l-Kiiçli 'Abdilcebbô.r ( Beyrut 1971 ) ve XII. cildi de Marie Bernard. L'epistemologie mu 'tazilite d'apres le Muğni du Qiidi 'Abd al-Gabbiir (Paris 1977) adlı çalışmalarında ele almışlardır. Elsayed Elshahed, XII. cildin birinci kısmını yazma nüshaları ile karşılaştırarak bir makale kaleme almış ("Korrekturen zu Madkurs Ausga'be des 12. Sandes des Muğnl von alQadi Abdalğabbar", ZDMG, sy. ı 34 119841, s. 274-279), Erwin !sak Jakub Rosenthal ise XX. cilt hakkında bir makale yazmıştır ("Abd al-Jabbar on the Imamate", Logos Jslamikos: Studia Jslamica in Honorem Georgii Michaelis Wichens, VI IToronto 19841. S. 207-218) .
el-Mugni'den günümüze ulaşan on dört cüz (on altı cilt) toplam on dokuz muhakkik tarafından neşre hazırlanmış. İbrahim MedkOr'un ilmi redaksiyonu ve Taha Hüseyin'in kontrolünde Kahire'de yayımlanmıştır ( 1380-1385). Yazma nüshaları Yemen'de ei-Mektebetü'l-amme'de, bunların mikrofilmleri ise Kahire Darü'l-kütübi'I-Mısriyye'de bulunmaktadır.
BİBLİYOGRAFYA :
Kadi Abdülcebbar, el-Mugnf, V, 9, 86-151, 259; Vl/1 , s. 3-4; VII, 3-5; Xl, 3-58; XII, 386-443; XIII, 9; XV, 261-278; XVI, 152-406; XX/2, s. 262-274; ayrıca bk. Ahmed Fuad el-Ehvanl'nin mukaddimesi , VI, 1-8; İbrahim el-Ebyarl'nin mukaddimesi, VII, 1-4; İbrahim Medkur'un mukaddimeleri, VIII, 1-5; IX, 1-4; XII, 1-8; Mustafa es-Sekka ' nın mukaddimesi, XIV, 1-10; Emln elHül1'nin mukaddimesi, XVII, 4 -5 ; a.mlf., el-Mul)taşar fi uşüli'd-dln (nşr Muhammed Amiire, Resa'ilü '1-'adl ve't-tev/:ıld içinde), Kah i re 1971, neşredenin girişi, 1, 165-166; Hakim ei-Cüşemi. Şer/:ıu'l-'uyün (nşr. Fuiid Seyyid, Fazlü 'l-i'tizal ve Tabakatü'l-Mu'tezile içinde). Tunus 1393/ 1974, s. 367; İbnü'I-Murtaza. Tabakatü'l-Mu'tezile, s. 113; Hediyyetü'l-'arifin, ı, 499 ; Abdüssettar er-Ravi. el-'Akl ve'l-/:ıürriyye, Beyrut 1980, s. 43-44. r;;;ı .
l!I!!J ILYAS ÇELEBİ
L
MUGNİ'l-LEBİB (~!~)
İbn Hişam en-Nahvi'nin (ö. 761/1360)
Arap gramerine dair eseri. _j
Müellif, nahiv ilminin bütün konularına ayırdığı bu eserine Mugni'l-lebib 'an kütübi'l-e'ô.rib adını vererek onun. okuyucuları nahiv ilminde ve özellikle cümle tahlillerinde (i'rab) başka kitaplardan müstağni kıldığını ifade etmektedir. Ayrıca kendisini bu eseri yazmaya sevkeden sebeplerden birinin daha önce hazırladığı, Mugni'l-lebib'in sekiz bölümünden dördünü kapsayan el-İ'rab 'an ]fava'idi'li'rab'ının büyük ilgi görmesi olduğunu belirtmektedir. İbn Hişam, Mekke'de 749'da (I 348) kaleme aldığı eserinin Mısır yolculuğu sırasında diğer bazı kitaplarıyla birlikte kaybolması üzerine kitabını 756'da (I 355) Mekke'ye döndüğünde daha mükemmel şekilde tekrar yazmıştır. Müellif, ilk telifte kapalı ve zor anlaşılır bulduğu meseleleri bu ikincisinde çözdüğünü kaydetmektedir.
İbn Hişam'ın en önemli eseri olan Mugni'l-lebib bir girişle sekiz bölümden (bab) meydana gelmektedir. Kitapta edatlar, cümle ve şibhü'l-cümle ile ilgili hüküm, kural. yorum ve tahliller, cümle tahlilleriyle alakah meseleler, kurallar. bu konuda yapılabilecek hatalar ve diğer bazı meseleler ele alınmıştır. Arap gramerine dair o zamana kadar yazılan eserlerde takip edilen am il- ma'mül-amel/ i'rab, merfüat- mansübat- mecrOrat- meczümat şeklindeki geleneksel tertibin aksine bu kitapta özgün bir yöntem izlenerek konular müfredler (mana harfleri 1 edatlar) ve terkipler (cümle, şibhü'l-cümle) şeklinde iki ana bölüm ve sekiz alt bölüm halinde düzenlenmiştir. Bu özelliğiyle Mugni'l-lebib daha müellifi hayattayken şöhrete kavuşmuş, Afrika'da da büyük rağbet görmüştür. Eserin muhtevasını tanıtan İbn Haldün kitap ve müellifi hakkında takdirkar ifadeler kullanmış. şarih İbnü'dDemamlnl de bir şiirinde esere olan hayranlığını dile getirmiştir.
Kitapta nahiv meseleleri yanında sarf konuları, fonetik, belagat, kısmen lehçe farklılıkları ve tefsire dair bazı konular üzerinde de durulmuştur. İbn Hişam eski nahivcilerden naklettiği görüşleri. bazı gramer kuralları ile dil problemlerine dair aktardığı ihtilafları açık bir şekilde ortaya koymuş . tercih etmek istediği görüşü
mantık! kurallar içinde etraflıca tartıştıktan sonra gerekçelerini sunmuştur. Kelimeleri fiil, isim, zarf ve harf olmaları açısından ele alan müellif her biri hakkında terkipte geçtiğini farzederek hüküm vermiş, incelemelerini Kur'an'ın çeşitli kıraatleri, hadis, atasözü, Arap edebiyatmdan getirdiği şahidlerle delillendirip zengin misallerle açıklamıştır. Eserin orüinal yanlarından biri de sıkça başvurulan istitrat üslübu olup bir münasebetle konunun dışına çıkılarak ayrıntılara ve faydalı bilgilere yer verilmiştir. Basra ve Küfe başta olmak üzere Bağdat, Mısır ve Endülüs dil mekteplerinin görüşlerini tarafsız bir yaklaşımla ortaya koyan İbn Hişam delilini güçlü bulduğu fikirleri tercih etmiştir. Müellif, başta Sibeveyhi olmak üzere Basra mektebine mensup dilcilerin görüşlerine ağırlıklı olarak yer verdiği gibi Küfe mektebine mensup Ali b. Hamza elKisa(, Yahya b. Ziyad el-Ferra, Sa'leb gibi alimierin onayladığı veya karşı çıktığı fikirlere de yer vermiştir (Mugni'l-lebfb, ı. 152, 161, 233; II, 361). En çoknakllde bulunduğu Zemahşeri ile İbnü'l-Hacib'in görüşlerini n çağuna ve Ebu Hayyan el-Endelüsi'nin görüşlerinin tamamına muha-
. lefet etmektedir. İbn Babeşaz ile İbn Mu'tl'den nakiller yapan müellif, Mısır ve Şam mekteplerinin temsilcisi kabul ettiği İbn
Malik'in fikirlerinin çoğunu beğenmekle birlikte bazılarını yadırgamaktadır.
Mugni'l-lebib üzerinde şerh , haşiye,
ihtisar ve nazına çekme şeklinde birçok çalışma yapılmış olup belli başlıları şunlardır: 1. İbnü'd-Demamini, TuJ:ıietü'lgarib fi'l-kelam 'ala Mugni'l-lebib. Takıyyüddin eş-Şümünnl'nin el-Munşıf adlı şerhinin kenarında yayımlanmıştır (aş.
bk.). Şarih esere iki şerh daha yazmıştır.
Z. Takıyyüddin eş-Şümünni, el-Munşıf mine'l-kelam 'ala Mugni'bni Hişam (I-ll, Kahire 1305). 3. Celaleddin es-Süyüti, ŞerJ:ıu şevahidi Mugni'l-lebib (eiFetf:ıu '1-karfb bi-şevahidi Mugni'l-lebfb 'an kütübi'l-e'arfb). Mugni'l-lebib 'in en güzel şevahid şerhlerinden biri olup birkaç defa basılmıştır (l-ll. Tahran 127J; Kah i re 1322; nşr. Ahmed Zafir, 1-11, Beyrut, ts.; nşr. Mahmud eş-Şinkltl, Beyrut 1966) . Kaynaklarda Süyüti'nin el-FetJ:ıu'l-~arib ii-J:ıavaşi Mugni'l-lebib , TuJ:ıfetü'l-J:ıabib bi-necati Mugni'l-lebib adlı şerhlerinden de söz edilmektedir (Keşfü ';;-;;unun, II. 1753). 4. Abdülkadir el-Bağdadi, ŞerJ:ıu ebyati Mug-
' ni'l-lebib (nşr. Abdülaz!z Rebah - Ahmed Yusuf ed-Dekkak, ı-vı. Dımaşk 1973-1978). 5. İbn Molla (Şehabeddin Ahmed b. Muhammed el-Halebl), Münteha emeli'lerib mine'l-kelô.m 'ala Mugni'l-lebib
Mugni'/-lebib'in ilk ve son sayfas ı (Hacı Selim Aga Ktp., nr. 1164)
~l...t.>~J~.\!oöWJ\Ji~w~·~
<il!ı.:S:W.tJ:"''-~(u~Jt>~'-' . . f-.0iJ';.~ ~.!'J'":"l'&JI~/'~/'"'~'J\; c;~~J~-g-~~ ~ ..,.;.:;;rı;;GI ~~6:t_)..._,~;~\.)v?-~ ... \}u ':-:"vtPCW·~-~i'~>iıo,ı;'.:..~,y' ~- . ·:ç).\.:Oig;>.:;.IJI>,),»\:I~~,;;.v ...).)~\Ü,.~ı..>J~y~:.1J-"J1(\J~] ~~'wt(ı.,.~w:ı.ı'y· ·. "~ .yı~ı;,.~,;~,.,..ı_;.ıı;>ı,ı~;,ı;
~~&~~~~vi?"~~~ ,:.;~~d-k~r~ı__;.uJ~.,;;Ifı.ı,.. -. ~i,itri..:.,Ji.>·~ıı.,..:..._,ı.~t:~~;dJ ~w\ı).'Ü.~~~"""";o..ı'-''~\.! ~0ıau.\ı...ıvı.ı,;u...,;.;.ıı:,"W ~~~~,.,\~1:_,\}\,;_..~ci?' .:,ı,.y~..,ıı...,.,;:J,,;ıuldı.:.ı~v~\ ~~;.:_.,,~S;f.-"#'~t~~jj\ ~w~,!!Yjl-\ol.l.fod..u.,..._,ıı..,.,..,;ı:ıı ~~\1~~~~~~ ;Jı!>~_,ıf._,;.;nJ!,'+i~..ı..!>w)j.}..> ~~,ı.4>~z~P.~~.~!,.-~l·l>'~-!'~J.:i\.i""~JG!ı.:.,.,ıı ~~\:~~. · lfuUll}i:ll""-'>~rı:.ıı.' ;:7;J;.W\~~t:l\..ie_ı..ıı~6,ı,ı;ııcl! \t-i'J ızı,i.iıJ.;>,~ ~ u,ç;:;;;;;ı-~I}'Cffi~>-.ı;:.;;::ıc::rı:ıi ~4·~~~-!,11~~-· ~y..i>.!.lll,;,ı.;~~.>~lll:<--'ı)31. ';ı.->,~ • - t! tfı.'
~lf\)\1,.;'-'- -~9\j.}:,~l>~~.) ~~~~llf.ly;,).JJ,Pt::J~t}o~u~~ .ı.-.ı~ J_,;.\~C>.t'.:.-. · ~u , '-'~ü.ı.>~' Ü...x.; ~~~ ıv>1l..ı>;,ı..ll u->f .:.ı~,ı..;ı W. '.) .• ~v'. ~;.
~!fir-\S;>'-...uru.n ... ,wıe;oLO.ıl~ı~ı ;ı,~ 1»>-<)_:;ıi).:'.Aı~-.ı;~_, _:-{:ı>\0;..\'{ı
..,ı.i::;;~ı:;.:.J~,J'/G>;;>I:.t.lj\~ü_.ı~,>»-ı ~ c,jıe;ı;,ı~\.....uV-l\,->~1)._;.,t._,..., vv.uu.ı; -ll..tı,ıiP;I>\;o) li ~~ı:..:~sır\~\_.;ru;ı.,~\~.!,
~J}~,).I~IU,.-Ji.~~ li..__ı:.v-oV,:..t>:~tı.?-ı..ı9~. \.ı,:.A\\vı t.ı-~\ · '-'\1\~bU\ı.tÇ'I,ıN~}
="o~~_lm~ _,~~<>u~ı~f~v'0~ ~ \..- · ~~~~
. c$.:'~':{1- y
MUGNi'I-LEBlB
(Brockelmann, lll, 1248). 6. Mustafa Remzi el-Antakl, Gunyetü'l-erib 'an şün1J:ıi Mugni'l-lebib (Keşfü';;-;;unün, II, 1754; Mecelle tü '1-veşa'ik ve'l-mai)tütat, 11/2 [Trablus 19871. s. 341-360 , yazması için b k. el-Mektebetü'l-vataniyye [Tunus ı. nr. ı 765). 7. Muhammed b. Ahmed ed-Desüki, Ijaşiye(tü'd-Desüki) 'ala Mugni'llebib. DesOki'nin Mugni'l-lebib'in bir nüshasının kenarına yazdığı haşiyeyi oğ
lu Mustafa kitap haline getirmiş, daha sonra kenarında Mugni'l-lebib olduğu halde birkaç defa basılmıştır (1-11, Bulak 1286; Kahire ı287, 1299, 1305, 1306, 1358). Desüki'nin ayrıca ŞerJ:ıu şevahidi'l-Mugni adlı bir çalışması vardır. 8. el-Emirü'lKebir es-Sünbavl, Ijaşiye 'ala Mugni'llebib 'an kütübi'l-e'arib. Kenarında Mugni'l-lebib metniyle bir likte iki defa yayımlanmıştır (Kahire ı 299, 1328). Abdülhadi el-Ebyari, bu haşiyeye el-Kaşrü 'l-mebni 'ala J:ıavaşi'l-Mugnf adıyla bir haşiye yazmıştır (1-11, Kah i re 130 ı). 9. Muhammed Ali Taha ed-Dürre, FetJ:ıu'l
~aribi'l-mücib i'rabü Şevahidi Mugni 'l-lebib (I-IV, Hum us ı 390/1970) .
Keşfü'+·+unıln'da kaydedildiği üzere eser, Muhammed b. Abdülmecid es-Samüli tarafından Divanü'l-erib ii mul]taşan Mugni'l-lebib adıyla ihtisar edilmiş ve bu ihtisara bir haşiye yazılmıştır. Şemseddin Muhammed b. İbrahim elBacüri ve Mevlana Ahmed et-Taib el-Veysi de (lfurazatü '?·?eheb {f 'ilmeyi'n-naf:ıv
ve'l-edeb) eseri ihtisar etmiştir. Ebü'nNeca b. Halef el-Mısri, Mugni'l-lebib'i Lübabü'l-Mugni adıyla manzum hale getirdikten sonra şerhetmiştir (Süleymaniye Ktp ., Şehid Ali Paşa, nr. 3526).
Mugni'l-lebib, müstakil olarak basıl
dığıgibi(Kahire 1305,1307, 1317;Tahran 1274; Tebriz 1276) Sünbavive DesOki'nin haşiyelerinin kenarında da yayımlanmıştır. Eserin ilmi neşri Muhammed Muhyiddin Abdülhamid (1-11 , Kahire, ts.) ve Mazin el-Mübarek-Muhammed Ali Hamdullah (l-ll, Dımaşk ı 964) tarafından yapılmıştır. Adrian Gully, Grammar and Semantics in Medieval Arabic, a study of İbn-Hisham 's Mugni'l -Labib adlı eserinde (Richmand 1995) Mugni'l-lebib'i gramer ve anlam bilimi yönünden incelemiştir.
BİBLİYOGRAFYA :
İbn Hişam. Mugni'l-lebib (nşr. M. Muhyiddin Abdülhamld), Kahire, ts. (Matbaatü 'l-Medenl), 1-11; Taşköprizade, Miftii.f:ıu's-sa'ade, I, 198; Keşfü'?·?unun, ll, 1323, 1751-1754; Serkis, Mu'cem, I, 276, 360, 473-474, 875-876, 1081-1082, 1143; Brockelmann, GAL Suppl., ll , 17-
385
MUGNi'I-LEBIB
18; lll , 1248;İztıJ:ıu'l-meknun, ll, 519;Abdülvehhab ibrahim EbG Süleyman, Kittıbetü 'l-baf:ışi'l-~lmf, Cidde 1403/1983, s. 512-514; Ma'a'lMektebe, s. 284-286; Ali Fevde Nil, İbn Hiştım el-Enstırf: Aştıruhu ue me?hebühü'n-naf:ıui, Riyad 1406/ 1985, s. 43; Sami Avad. İbn Hiştım enNaf:ıui, Dımaşk 1978, s. 87-105; Abdülal Salim Mekrem, "İbn Hişam e1-Mışri", Mecelletü Külliyyeti 'l-tıdtıb ue't-terbiye, sy. 5, Safet 1974, s. 13-19. r:;:ı
• M. REŞİT ÖZBALIKÇI
L
L
MUGNİ'l-MUHTAC {r:~f~)
Nevevi'nin Şafii fıliliına dair Minhacü't-falibin adlı eseri üzerine
Hatib eş-Şirbini'nin (ö. 977 /1570) yazdığı şerh
(bk. MiNHACÜ't-TALİBIN).
MUHABBET (~!)
_j
_j
Sözlükte muhabbet (mahabbet) kelimesinin hub (hubb) kökünden isim olduğu belirtilmekte, hub ise kısaca "buğzun zıddı" olarak tanımlanmaktadır (Lisanü '1-'Arab, "l:ıbb" md.; Tacü'L-'aras, "l:ıbb" md.). Literatürde muhabbet ve hub ile meveddet ve vüd (vüdd) yaygın biçimde "sevgi" anlamında kullanılmakta, sevginin coşkulu şekli ise aşk kelimesiyle ifade edilmektedir. Tehanevl'nin vüd ile ilgili verdiği "seveni kendinden geçirecek derecede coşkulu sevgi" şeklindeki tanım (Keşşaf, Il, 14 70) daha çok aşk için uygun düşmektedir. Bazı alimiere göre muhabbet "eğilim, meyil" manasında iradenin eş anlamIısı olup "kişinin iyi olduğunu bildiği veya zannettiği şeyi istemesi" anlamına gelir. Bununla birlikte muhabbetin iradeden daha güçlü bir istek manası içerdiği belirtilmektedir (Ragıb el-isfahanl. el-Müfredat, "l_ıbb" md.; Tehanevl, I, 270). Semavl kitaplarda özellikle İncil ve Kur'an'da muhabbet üzerinde önemle durulmuş ve muhabbetin dini hayatın temeli ve asli unsuru olduğu ifade edilmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de muhabbet bir ayette (Ta.ha 20/39), hub ise dokuz ayette geçmekte, yetmiş iki yerde aynı kökten isim ve fiiller yer almaktadır (M. F Abdülbaki, el-Mu'cem, "l_ıbb" md.). Bu ayetlerde sevginin hem Allah'a hem insana nisbet edildiği görülür. "Allah onları, onlar da Allah'ı
severler" (el-Maide 5/54) ifadesi Allah'la kullar arasındaki karşılıklı sevgiyi vurguIamaktadır. Allah'ın isimlerinden olan vedCıd (Hud 11 /90; ei-Büruc 85/14) onun kul-
386
larını çok sevdiğini ifade eder. Allah'a nisbet edilen yerlerde O'nun takva sahiplerini, iyilik severleri, maddi ve manevi temizliğe önem verenleri, tevekkül ehlini, sabırlı davrananları. adaletli olanları, kahramanları, Hz. Peygamber' e uyanları sevdiği; inkarcıları, zulüm ve haksızlık yapanları. günahlarda ısrar edenleri, böbürlenip övünenleri, büyüklük tasiayıp gerçekIere karşı çıkanları, nankörleri, hainleri , aşırılığa sapanları, şımarıkları sevmediği
bildirilir. Sevginin insana nisbet edildiği ayetlerde Allah sevgisi, iman sevgisi. müminler arasındaki sevgi gibi sevgi türlerinden övgüyle söz edilmekte, buna karşılık insanın dünyaya, mala m ülke, geçici haziara aşırı düşkünlüğü , hak etmediği halde övülmeyi ve çirkin olan şeyleri ifşa etmeyi sevmesi eleştirilmektedir. Diğer bazı ayetlerde Allah sevgisinin bütün sevgilerden daha güçlü olması gerektiği (eiBakara 2/165), Allah'ı sevmenin başlıca alarnetinin Peygamber'e bağlılık ve onun yolunu izlemek olduğu (Al-i im ran 3/3 ı) bildirilmekte ve Allah'ı seven, Allah'ın da kendilerini sevdiği kulların mürninler karşısında alçak gönüllülüklerinden, inkarcılar karşısında onurlu duruşlarından övgüyle bahsedilmektedir (ei-Maide 5/54) .
Muhabbet konusu hem Allah'a hem insanlara nisbet edilerek hadislerde de geniş bir şekilde yer almıştır (Wensinck, elMu'cem, "l_ıbb", "vdd" md.leri). Bu hadislerde iyilik severlik, hoşgörü, yumuşak huyluluk, kolaylaştıncı olma, kusurları örtme, haya. iffet. zahidlik, takva ve güzel davranma Allah'ın sevdiğimeziyetler arasında zikredilir. insanların birbirini sevrnelerini isteyen çok sayıda hadis bulunmakta olup bu sevginin sırf Allah rızası için olması gerektiği belirtilmektedir. Zira, "Amellerin en üstünü Allah için sevmektir" (Nesa!, "Sünnet", 2); "Sevdiğini Allah için sevmek. yerdiğini de Allah için yerrnek iman dandır" (Buhar!, "İman". I ) . Bir kutsl had iste, "Benim için birbirini sevenlere, benim için bir araya gelenlere muhabbetim vacip olmuştur" buyururmaktadır ( el-Muvatta', "Şi'r", 12; Müsned, IV, 386; V, 229, 233). Diğer bir hadiste, Allah için birbirini seven ve bu sevgiyle buluşup bu sevgiyle ayrılanlar mahşer gününde Allah'ın özel konukları olarak ağırlanacak yedi zümre içinde gösterilmiştir (Buhar!, "Ezan", 36; Müslim, "Zekat" , 91; Tirmizi, "Zühd", 53). "Sizden biriniz kendisi için sevip istediğini kardeşi için de istemedikçe iman etmiş sayılmaz" mealindeki hadis bütün kaynaklarda geçmekte (mesela bk.Müsned, I, 89; Buhar!, "İman",
7; Müslim "İman", 71, 72) ve ahiakın temel ilkelerinden biri kabul edilmektedir. "İman etmedikçe cennete giremezsiniz. birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş sayılmazsınız" mealindeki hadis de (Müslim, "İman" , 94, Ebu Davud, "Edeb", 13) islam kardeşliğinin önemini dile getirmektedir. Hadislerde ayrıca gerçek anlamda mümin olabilmek için Allah'ı ve resulünü her şeyden ve herkesten daha fazla sevmenin gerektiğine dikkat çekilmiştir (mesela bk. Buhar!, "İman", 8, 9, 14; Müslim, "İman", 66-70; Tirmizi, "İman", 10; Nesa!, "İman", 3-4).
ll. (VIII.) yüzyılın sonlarına doğru zahidIer ve ilk sCıfiler. Allah- kul ilişkisi ve ahiret konularında uyarı ve korkutmadan ziyade sevgi ve ümidi öne çıkaran ayet ve hadisler üzerinde durmaya başlamışlar böylece zamanla sevgi tasawufun temeli haline gelmiş, kulun Allah'a yönelişinde sevgi ibadetin önüne geçmiştir. Rabia elAdeviyye. Meryem el-Basriyye, Heyhane-i Valihe, Muaze ei-Adeviyye, Şa'vane, Riyah b. Amr el-Kaysi. Hibban el-Harlrl, Hablb el-Acemi gibi Basralı zahidler bu hareketin öncülüğünü yapmışlardır. Onlara göre bir mürnin Allah'ın gazabından ve cehennem azabından kurtulmak veya cennete girmek için Allah'a ibadet edebilir, ancak ibadetin en üstünü Allah'a sırf rab ve mevla olduğu için ibadet etmek ve karşılığında rızasını kazanmaktan başka hiçbir şey beklememektir. Rabia elAdeviyye, cennet ve oradaki nimetler için Allah'a ibadet etmeyi ücret karşılığında çalışmaya benzetir.
lll. (IX.) yüzyılda yaşayan sCıfiler muhabbet kavramını açıklamak için çeşitli tarifler yapmışlar, Haris el-Muhasibl, Amr b. Osman ei-Mekkl gibi sCıfiler bu konuda risaleler kaleme almışlardır (Ebu Nuaym, X, 76-91 ). SemnCın b. Hamza. Muhib SernnOn diye tanınmıştı . Ma'rCıf-i Kerhl muhabbetin öğretimle elde edilemeyeceği, bunun Hakk'ın bir lutfu olduğu kanaatindeydi (Süleml, s. 89). Muhasibl asli muhabbeti "iman sevgisi" diye tanımlamış, "Müminler Allah'ı coşkuyla sever" ifadesiyle (el-Bakara 2/165) buna işaret edildiğini belirtmiştir. Ona göre muhabbetin ne olduğu muhabbet ehlinin ahiakından ve hallerinden anlaşılır (Ebu Nuaym, X,
79) .
Tasawufta manevi hal olarak kabul edilen muhabbetin üç çeşidinden bahsedilir. Bunların ilki halkın muhabbetidir. Sevenin sevdiğini gönlünde tutup ona itaat etmesi bu tür muhabbetin şartıdır. İkincisi hakikat ehli dürüst müminlerin mu-