bt günlüğü ekim 2016

68
10 / 2016 İlk 5G Modem Duyuruldu • Şirketler Hibrit Bulut Kavramına Alıştı • Bilimin İmdadına Dijitalleşme Yetişiyor Türkiye Ekonomisine Yönelik Siber Saldırılar Artışta • VMworld Europe 2016: Her Şey Dijital Dönüşüm İçin Siber Güvenlikte İnsanlara İhtiyaç Bitmeyecek • Çağrı Merkezi Pazarı Büyüklüğü 4,45 Milyara Ulaştı Kurumsal Uygulamalar Yüksek Performanslı Depolama İhtiyacını Artırıyor IoT ile Is Dünyasının Düzeni Degisiyor ~ . ~ ~

Upload: ali-yavuz-sahin

Post on 06-Jan-2017

40.905 views

Category:

Technology


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: BT Günlüğü Ekim 2016

IoT ile İş Dünyasının D

üzeni Değişiyor

SAYI 29

10 / 2016

İlk 5G Modem Duyuruldu • Şirketler Hibrit Bulut Kavramına Alıştı • Bilimin İmdadına Dijitalleşme YetişiyorTürkiye Ekonomisine Yönelik Siber Saldırılar Artışta • VMworld Europe 2016: Her Şey Dijital Dönüşüm İçin

Siber Güvenlikte İnsanlara İhtiyaç Bitmeyecek • Çağrı Merkezi Pazarı Büyüklüğü 4,45 Milyara UlaştıKurumsal Uygulamalar Yüksek Performanslı Depolama İhtiyacını Artırıyor

IoT ile Isİİ Dünyasının Düzeni Degİisİiyor~

.

~

~

Page 2: BT Günlüğü Ekim 2016

Zirvesi

Nesnelerin İnternetiBüyük Veri ve AnalitikMobiliteVatandaşlık DeneyimiAltyapı, Kurumsal Dönüşüm

Page 3: BT Günlüğü Ekim 2016

editör

Tüm dünyada esen ‘fintech’ rüzgarı finansal teknolojileri ve etkin güvenlik hizmetlerini kullanan finans şirketlerini rekabette öne taşıyor. Geçtiğimiz günlerde hazırlanan ‘Bireysel Bankacılık Sektöründe Dijital Değer için Yol Haritası”na göre dijital entegrasyonunu tamamlayan bireysel bankacılık sektöründe 2015-2017 arasında 405.3 milyar dolar maliyet fayda değişimi potansiyeli bulunuyor.

Rapora göre, 2015 yılında finansal hizmetler bütün olarak 405.3 milyar dolarlık potansiyelin sadece yüzde 29’unu gerçekleştirebildi. Büyümeyi ve inovasyonu yavaşlatan sebeplerin başını ise siber güvenlik endişeleri çekiyor. Hem geleneksel hem de dijital ortamda bir bankanın en önemli varlığı “gü-ven”. “Bunun dijital ortamdaki direkt karşılığıysa ‘’Siber Güvenlik’’ kavramı. 1014 üst düzey finans yöneticiyle gerçekleştirilen araştırma bize en büyük korkunun; güvenliğin ihlal edilmesi sonucunda müşteri güvenini kaybetme riski olduğunu söylüyor. Yine aynı araştırma sonuçlarına göre katılımcıların yüzde 71’i siber güvenlik risklerinin inovasyonun önüne geçiyor. Bu nedenle dijitalleşmenin getirdiği verimlilikten yararlanırken, güvenlik riskini de en aza indirmek en önemli öncelik olmalı.

Dijital teknolojileri hem yeni gelir modelleri yaratma hem de operasyon ma-liyetlerini düşürmek için kullanan bankalar; önemli bir büyüme potansiye-line kavuşurken, rakiplerine göre avantajlı bir duruma geliyorlar. Türkiye’de bankalar bu gelişimi çok yakından takip ediyor ve regülasyon kısıtları ve siber güvenlik risklerinin müsaade ettiği ölçüde müşteri deneyimini gelişti-recek projeleri hayata geçiriyorlar. Finans sektöründe teknolojiyi kullanmanın farklılaşmak için en güçlü silah. Bankaların gelir sağladığı her bir işlem aslında bir veriden ibaret. Bu nedenle bu veriye nasıl ulaştığınız, nasıl kullandığınız, nasıl koruduğunuz, veriyi ne kadar hızlı ve güvenli işlediğiniz müşteri memnuniyetini ve gelirinizi etkile-yen en önemli unsurlar. Dolayısıyla fintech, bankaların eskiden olduğundan da çok vazgeçilmezi haline gelmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli konu kozmetik teknolojiden uzak durup, müşteriyi işin merkezinde tutmak ve teknolojiyi daha verimli olmak için kullanma amacından sapma-mak.

FinTech Devrimi!Açıklanan rapora göre, dünya bireysel bankacılık sektöründe 2015-2017 yılları arasında 405.3 milyar dolarlık fırsat öngörüyor. Teknolojik dönüşüm tüm sektörleri etkisi altına almaya devam ederken, bireysel bankacılık hizmetleri sunan kurumlar kritik bir süreçten geçiyor ve bu süreç fırsatlara gebe.

Ali Yavuz ŞAHİNGenel Yayın Yö[email protected]

3

Page 4: BT Günlüğü Ekim 2016

4

künye

içindekiler

06 Haberler

17 ŞirketlerdeDijitalDönüşümHızlandı

19 HackerlarınHedefi30YaşAltıBireyler

22 Söyleşi:OnurKoç

25 SiberGüvenlikteEnBüyükTehditDataların

Çalınması

28 ÇağrıMerkeziPazarı4,45MilyaraUlaştı

32 IoTileİşDünyasınınDüzeniDeğişiyor

40 İlk5GModemDuyuruldu

42 İstanbulAvrupa’daYine3.Sırada

44 VMworldEurope2016:HerŞeyDijital

Dönüşümİçin

50 SiberGüvenlikteİnsanlaraİhtiyaç

Bitmeyecek

52 BiliminİmdadınaDijitalleşmeYetişiyor

54 ŞirketlerHibritBulutKavramınaAlıştı

56 MobilÖdemeKonusundaAvrupaBirincisiyiz

58 KurumsalUygulamalar,YüksekPerformanslı

DepolamaİhtiyacınıArtırıyor

60 BTGünlüğüTestMerkezi

Yazıİşleri

AliYavuzŞAHİNGenelYayınYönetmeni

(Sorumlu)

[email protected]

EcevitBIKTIMYayınDanışmanı

[email protected]

MehmetAliGündüzProdüksiyonSorumlusu

[email protected]

Editörler

SüleymanSertkayaBarışTerunCanDevecioğluMutluÇavuşAvşarÖ[email protected]

[email protected]

Reklam

ReklamDepartmanı[email protected]

AdresEylülMedyaİnönüCaddesiNo:8BulutİşMerkezi4.KatDaire:72ÇeliktepeKağıthane/İstanbulTel:02122703637PBXFax:02122703637

DağıtımEtkinDağıtım

BaskıveCiltÖzgünOfsetAytekinsokakno:214.Levent/İstanbul

Tel: 0212 280 00 09

Fax:02122647433

Page 5: BT Günlüğü Ekim 2016
Page 6: BT Günlüğü Ekim 2016

www.avnet.com/ts/tr

Bu b

ir ila

ndır.

Türkiye’nin önde gelen katılım bankası Albaraka Türk, HP işbirliğiyle bankalar arası en büyük ince istemci değişim projesini gerçekleştirdi.

Albaraka Türk Katılım Bankası, Türkiye’de faizsiz bankacılığın öncü kuruluşudur. Daha iyi hizmet vermek için ana bankacılık paketi ile birlikte altyapısını da değiştirmeye karar veren banka geçtiğimiz yıl, 206 şubedeki 2500 ince istemciyi, 8 gün hazırlık, 17 gün saha kurulum işlemleri akabinde toplamda 25 gün gibi kısa sürede sorunsuz bir şekilde yeniledi. Bu güne kadar da yeni açılan şubeler ve yeni başlayan personellerle bu sayı3000’i buldu.

Albaraka Türk Katılım Bankası daha güvenilir, hızlı hizmet vermek ve rakiplerinden bir adım öne geçmek için, dört yıl önce ana bankacılık paketini gelişmiş bir platforma ve versiyonla yenileme kararıaldı. Karar verilen yeni bankacılık paketi ile birlikte altyapı değişim projesi de başlatıldı.İlk etapta 206 şubesi bulunan bankanın bünyesindeki 2500 ince istemcinin değişimi çok zor görünüyordu. Mevcut tüm cihazlar Yeni Bankacılık Paketi sistem gereksinimlerini karşılayamayacaktı. Ayrıca cihazların işletim sistemleri desteği de sona ermekteydi. Üstelik, kullanılan ince

istemcilerin yönetim konsolunda yönetilebilir tarafı yok denilecek kadar azdı. Bunun üzerine BT personelleri ihtiyaçlarını karşılayabilecek, sorun çıkarmayacak, kullanımı daha kolay bir ince istemci modeli için, dünyanın önde gelen şirketlerini mercek altına aldı. Birçok şirketle günlerce görüşüldü. Bu görüşmelerdeher şirket aynı cevabı vermişti: “İnce istemcilerimizin belleği 16 GB, RAM’i ise 4GB’dir.”Bu cevap Albaraka Türk Katılım Bankası için yetersizdi ve vakit kaybedilmeden yeni arayışlara yönelip HP ekibi ile iletişime geçildi.Çözüm

HP ile düzenli görüşmeler sürdüren Albaraka Türk Katılım Bankası yönetim ekipleri ve BT çalışanları, şirketten üst seviye bir ince istemci üretmelerini talep etti. Yapılan çalışmalar sonunda banka için tüm dünya genelinde geçerli özel bir kod numarası alınarak, 64 GB flash belleği olan özel üretim HP t620 ince istemciler tasarlandı. Özel olarak üretilenHP t620 ince istemciler sayesinde banka personeli, çok daha performanslı bir şekilde sorunsuz çalışabilecekti. Ayrıca mevcutta kullanılan tarayıcı ve yazıcı gibi çevre cihazların, yeni ince istemcilerin de sorunsuz şekilde entegre edilebilmesi, bankacılık sektöründe bu tip cihazlar üzerinden sağlanan en büyük kolaylıklardan birisi olarak göze çarpıyordu. BT personellerinin cihazların üzerine programlar ekleyebilmesi de bankacılık hayatına ayrı bir kolaylık katacaktı.

Günümüzde Albaraka Türk Katılım Bankası’nın bünyesinde, Windows Embedded Standard7 işletim sistemiyle çalışan 3000 adet HP t620 ince istemci

bulunuyor. Dört çekirdek işlemci ve 64 GB depolama kapasitesine sahip bu ince istemcilerde 4 GB RAM bulunuyor. Bu yüksek teknolojiyi içinde barındıran HP t620 İnce İstemci, kullanıcıya rahat ve hızlı bir çalışma imkânı sağlıyor.

Faydaları

Zaman ve maliyet tasarrufuHP ince istemci kullanılan sistemlerde HP Device Manager’ın çalışma hayatına getirdiği en büyük kolaylıklardan biri, hiç şüphesiz merkezi yapıyla bütün sistemin,tek bir noktadan yönetilip kontrol edilebiliyor olması. Bu özellik sayesinde BT Destek personelleri tek bir ekrandan tüm ince istemcileri kusursuz yönetebiliyor, büyük zaman ve maliyet tasarrufu sağlayabiliyorlar.

Albaraka Türk Katılım Bankası için en önemli unsurlardan birisi de güvenlik. Müşteri bilgilerinin depolanması ve güncellenmesi ince istemcilerle çok daha güvenli hale gelmişoluyor. İnce istemcilerde yedeklenmesi gereken hiç bir veri bulunmadığından, bütün veri ve programlar, veri merkezinde sunucu ve veri depolama ürünleri üzerinde tutuluyor. Yalnızca bu birimlerin yedeklenmesi yeterli oluyor. Ayrıca, ince istemcilerde virüs bulaşabilecek bir işletim sistemi, disket ve CD-ROM sürücü bulunmadığından, sisteme dışarıdan virüs bulaşması imkansız. İnce istemci kullanımıyla virüs koruması harcamalarından da böylece tasarruf sağlanmış oluyor.

Daha fazla bilgi iç[email protected]

Bankacılık Sektörünün En Büyükİnce İstemci Dönüşümü

SektörBankacılık

AmaçBanka personelinin ve müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalan eski ince istemcileri yenileriyle değiştirerek, performansı arttırmak.

BT konuları• Sistem yöneticileri kullanıcıları tek bir merkezden kolayca denetleyip yönetebildi• En düşük seviyede destek ve bakım ihtiyacı olduğundan teknik destek eleman ihtiyacı en aza indi• Cihazlar merkezi yönetim aracına bağlı olduğu için, işletim sistemi güncellemeleri ve lokalde çalışan diğer yardımcı programların değiştirilmesi veya ilaveleri çok kolay bir şekilde yapılabildi

Sunulan ÇözümlerDonanım• HP t620 İnce İstemci

Yazılım• HP Device Manager

Kaspersky Lab’ın yakın zamanda yaptığı, çok üçük iş-letmelerin %42’sinin şifreleyen kötü amaçlı yazılımlar konusunda endişeli olduğunu gösteren araştırmaya pa-ralel olarak; Kaspersky Small Office Security ürünün son versiyonu büyüyen ‘şifreleyici’ tehditlerine karşı zengin-leştirilmiş koruma sunuyor. System Watcher bileşeninin sahip olduğu şifreleyici önleyici özellikler kötü amaçlı şifreleme denemelerini engellemekle kalmıyor, otoma-tik yedekleme ve eski hale geri dönme özelliğini hare-kete geçiriyor. Her gün daha fazla çok küçük işletmeler hesaplarına ulaşmak ve onlarla işlem yapmak için mobil bankacılığı kullanıyor ve internet işlemlerinin popülari-tesi suçluların da dikkatini çekmiş durumda. Buna karşı durarak Kaspersky Small Office Security’de bulunan Safe Money özelliği; finansal işlemler için dolandırıcıla-ra karşı daha iyi hale getirilmiş koruma sunuyor. Bunu da, siber suçluların önemli işletme verileri ve finansal varlıkları çalmak için sıklıkla kullandığı ekran görüntüsü alma veya clipboard (pano) fonksiyonunun kullanılma-sına karşı koruma sunarak yapıyor.

Fidye Yazılımına Karşı Daha Etkin Koruma

Dünyanın iletişim potansiyelini ortaya çıkarma misyonu ile yola çıkan Zyxel “Your Networking Ally – Sizin ağ iletişim partneriniz“ olarak yeni mottosunu belirledi. Şirket, yenilediği kurumsal kimliği ile müşterilerinin işlerini ve bireylerin de hayatlarını kolaylaştırırken; dünyayı pozitif yönde değiştirecek teknolojileri geliştirmek için Pazar lideri konumunda çalışmalarını sürdürecek. Zyxel, sahip olduğu uçtan uca entegre çözümleri ile müşterilerinin her zaman yanında duran ve onlara teknolojik anlamda iş akışlarında katma değer oluştur-maları için yol gösteren bir iş ortağı profili çiziyor. Firma uluslararası Başkanı Gordon Yang, çözüm sunma yolundaki bu değişimi “dinamik, güçlü ve heyecan verici” olarak tanımlıyor. Bu güçlü ve kökten değişim sürecinde çok samimi ve içten olduklarına dikkat çeken Yang,” Kendi teknolojilerini üreten ve lider konumda olan bir şirketiz. Bu değişimi heyecan verici buluyorum. Çünkü müşterilerimizin potansiyelini ortaya çıkartarak hedeflerine ulaşmaları-nı sağlayacakları iş ortakları olarak her zaman yanlarında olmayı taahhüt ediyoruz” dedi.

Zyxel Logo ve Kurumsal Kimliğinde Değişikliğe Gitti

Samsung Electronics Türkiye, pazarlama iletişimi ve marka yönetimi konularında uzman olan Ömer Barış Gökpınar’ı Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak bünyesine kattığını duyurdu. Ömer Barış Gökpınar, 1997 yılında Boğaziçi Üniversitesi İş-letme Bölümü’nden mezun oldu. University of West Georgia’da MBA programını tamamlayan Gökpınar, uzun yıllar Procter & Gamble, Vodafone ve Turk-cell gibi şirketlerde marka yönetimi, pazarlama ve pazarlama iletişimi alanlarında yöneticilikler yaptı. Profesyonel hayatına 1998 yılında Worldspan’de Pa-zarlama Uzmanı olarak başlayan Ömer Barış Gökpı-nar, 2000-2004 yılları arasında Procter & Gamble’da Marka Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı. Gök-pınar, 2009 yılında Vodafone’da Marka Stratejisi ve İletişimi Kıdemli Müdürü oldu. 2012’de Pazarlama İletişimi Kıdemli Müdürü olarak girdiği Turkcell’den 2015’de Pazarlama İletişimi Direktörü olarak ayrılan Gökpınar, 1 Ağustos 2016 tarihi itibariyle Samsung Electronics Türkiye’de Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak yeni görevine başladı.

Samsung Türkiye’nin Kurumsal Pazarlaması Ömer Barış Gökpınar’a Emanet

haberler

6

Page 7: BT Günlüğü Ekim 2016

www.avnet.com/ts/tr

Bu b

ir ila

ndır.

Türkiye’nin önde gelen katılım bankası Albaraka Türk, HP işbirliğiyle bankalar arası en büyük ince istemci değişim projesini gerçekleştirdi.

Albaraka Türk Katılım Bankası, Türkiye’de faizsiz bankacılığın öncü kuruluşudur. Daha iyi hizmet vermek için ana bankacılık paketi ile birlikte altyapısını da değiştirmeye karar veren banka geçtiğimiz yıl, 206 şubedeki 2500 ince istemciyi, 8 gün hazırlık, 17 gün saha kurulum işlemleri akabinde toplamda 25 gün gibi kısa sürede sorunsuz bir şekilde yeniledi. Bu güne kadar da yeni açılan şubeler ve yeni başlayan personellerle bu sayı3000’i buldu.

Albaraka Türk Katılım Bankası daha güvenilir, hızlı hizmet vermek ve rakiplerinden bir adım öne geçmek için, dört yıl önce ana bankacılık paketini gelişmiş bir platforma ve versiyonla yenileme kararıaldı. Karar verilen yeni bankacılık paketi ile birlikte altyapı değişim projesi de başlatıldı.İlk etapta 206 şubesi bulunan bankanın bünyesindeki 2500 ince istemcinin değişimi çok zor görünüyordu. Mevcut tüm cihazlar Yeni Bankacılık Paketi sistem gereksinimlerini karşılayamayacaktı. Ayrıca cihazların işletim sistemleri desteği de sona ermekteydi. Üstelik, kullanılan ince

istemcilerin yönetim konsolunda yönetilebilir tarafı yok denilecek kadar azdı. Bunun üzerine BT personelleri ihtiyaçlarını karşılayabilecek, sorun çıkarmayacak, kullanımı daha kolay bir ince istemci modeli için, dünyanın önde gelen şirketlerini mercek altına aldı. Birçok şirketle günlerce görüşüldü. Bu görüşmelerdeher şirket aynı cevabı vermişti: “İnce istemcilerimizin belleği 16 GB, RAM’i ise 4GB’dir.”Bu cevap Albaraka Türk Katılım Bankası için yetersizdi ve vakit kaybedilmeden yeni arayışlara yönelip HP ekibi ile iletişime geçildi.Çözüm

HP ile düzenli görüşmeler sürdüren Albaraka Türk Katılım Bankası yönetim ekipleri ve BT çalışanları, şirketten üst seviye bir ince istemci üretmelerini talep etti. Yapılan çalışmalar sonunda banka için tüm dünya genelinde geçerli özel bir kod numarası alınarak, 64 GB flash belleği olan özel üretim HP t620 ince istemciler tasarlandı. Özel olarak üretilenHP t620 ince istemciler sayesinde banka personeli, çok daha performanslı bir şekilde sorunsuz çalışabilecekti. Ayrıca mevcutta kullanılan tarayıcı ve yazıcı gibi çevre cihazların, yeni ince istemcilerin de sorunsuz şekilde entegre edilebilmesi, bankacılık sektöründe bu tip cihazlar üzerinden sağlanan en büyük kolaylıklardan birisi olarak göze çarpıyordu. BT personellerinin cihazların üzerine programlar ekleyebilmesi de bankacılık hayatına ayrı bir kolaylık katacaktı.

Günümüzde Albaraka Türk Katılım Bankası’nın bünyesinde, Windows Embedded Standard7 işletim sistemiyle çalışan 3000 adet HP t620 ince istemci

bulunuyor. Dört çekirdek işlemci ve 64 GB depolama kapasitesine sahip bu ince istemcilerde 4 GB RAM bulunuyor. Bu yüksek teknolojiyi içinde barındıran HP t620 İnce İstemci, kullanıcıya rahat ve hızlı bir çalışma imkânı sağlıyor.

Faydaları

Zaman ve maliyet tasarrufuHP ince istemci kullanılan sistemlerde HP Device Manager’ın çalışma hayatına getirdiği en büyük kolaylıklardan biri, hiç şüphesiz merkezi yapıyla bütün sistemin,tek bir noktadan yönetilip kontrol edilebiliyor olması. Bu özellik sayesinde BT Destek personelleri tek bir ekrandan tüm ince istemcileri kusursuz yönetebiliyor, büyük zaman ve maliyet tasarrufu sağlayabiliyorlar.

Albaraka Türk Katılım Bankası için en önemli unsurlardan birisi de güvenlik. Müşteri bilgilerinin depolanması ve güncellenmesi ince istemcilerle çok daha güvenli hale gelmişoluyor. İnce istemcilerde yedeklenmesi gereken hiç bir veri bulunmadığından, bütün veri ve programlar, veri merkezinde sunucu ve veri depolama ürünleri üzerinde tutuluyor. Yalnızca bu birimlerin yedeklenmesi yeterli oluyor. Ayrıca, ince istemcilerde virüs bulaşabilecek bir işletim sistemi, disket ve CD-ROM sürücü bulunmadığından, sisteme dışarıdan virüs bulaşması imkansız. İnce istemci kullanımıyla virüs koruması harcamalarından da böylece tasarruf sağlanmış oluyor.

Daha fazla bilgi iç[email protected]

Bankacılık Sektörünün En Büyükİnce İstemci Dönüşümü

SektörBankacılık

AmaçBanka personelinin ve müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalan eski ince istemcileri yenileriyle değiştirerek, performansı arttırmak.

BT konuları• Sistem yöneticileri kullanıcıları tek bir merkezden kolayca denetleyip yönetebildi• En düşük seviyede destek ve bakım ihtiyacı olduğundan teknik destek eleman ihtiyacı en aza indi• Cihazlar merkezi yönetim aracına bağlı olduğu için, işletim sistemi güncellemeleri ve lokalde çalışan diğer yardımcı programların değiştirilmesi veya ilaveleri çok kolay bir şekilde yapılabildi

Sunulan ÇözümlerDonanım• HP t620 İnce İstemci

Yazılım• HP Device Manager

Page 8: BT Günlüğü Ekim 2016

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

TT_Sahibinden_ADV_BT_Gunlugu_44x27.pdf 2 21.09.2016 17:51

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

TT_Sahibinden_ADV_BT_Gunlugu_44x27.pdf 1 21.09.2016 17:50

Page 9: BT Günlüğü Ekim 2016

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

TT_Sahibinden_ADV_BT_Gunlugu_44x27.pdf 2 21.09.2016 17:51

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

TT_Sahibinden_ADV_BT_Gunlugu_44x27.pdf 1 21.09.2016 17:50

Page 10: BT Günlüğü Ekim 2016

10

haberler

Avnet, şirketin Technology Solutions faaliyet grubunu, yaklaşık 2,6 milyar ABD doları değerinde hisse senedi ve nakit karşılığında Tech Data Corporation’a satmak için anlaşma imzaladığını duyurdu. Anlaşma koşulları gereği Avnet, 2,4 milyar ABD doları tutarında nakit ve bugünkü değeri yaklaşık 200 milyon dolar olan 2,8 milyon Tech Data hissesi alacak. Avnet’in CEO’su William Amelio, konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “Technology Solutions’ın Tech Data tarafından satın alınmasının çalışanlarımız, müşterilerimiz, tedarikçi-lerimiz ve hissedarlarımız için en iyi karar olduğuna inanıyoruz. Bu anlaşma, bize Avnet’in gelecekteki başarısı ve karlılığı için en iyi stratejik yolu sunmuş ve Technology Solutions’a Tech Data ile birlikte çığır açacak iş hedeflerine ulaşma şansı tanımıştır. Nesne-lerin İnterneti’ne (IOT) ve önemli dijital platformlara yönlendireceğiz. Hızla büyüyen bu alanlara yatırım yaparak portföyümüzü genişletebilir ve bizden dünya standartlarında çözümler bekleyen yeni müşteriler edinebiliriz.” Avnet’in Technology Solutions faaliyet grubu, küresel bir BT çözümleri dağıtımcısı olup 80’in üzerinde ülkede müşterilere ve tedarikçilere hizmet vermektedir.Hızla büyüyen teknolojiler ve dikey pa-

zarlara girişi ve bu alanlarda başarılı olmayı, yerelde ve dünya genelinde daha kolay ve uygun maliyetli kılmak üzere katma değerli satıcılarla çalışmaktadır. Tech Data CEO’su Bob Dutkowsky, “Değişim getirecek bu anlaşma sayesinde veri merkezinden oturma odası-na kadar en büyük çeşitliliğe sahip uçtan uca çözüm-ler ile küresel BT dağıtıcıları arasında birinci sıraya yerleşeceğiz,” açıklamasını yaptı. “Tech Data yıllardır Avnet Technology Solutions ile rekabet etmekte ve yaptıkları işlere hayranlık duymaktaydı. Bu yolculuğa birlikte çıkmaktan büyük heyecan duyuyoruz.”

Avnet, Technology Solutions Bölümü’nü Tech Data'ya 2,6 Milyar ABD Doları Karşılığında Satmayı Kabul Etti

Türk Telekom Yönetim Kurulu, 26 Eylül 2016 tarihi itiba-riyle geçerli olmak üzere sektörün yakından tanıdığı Paul Doany’i CEO – Genel Müdür olarak atadı. Türk Telekom Yönetim Kurulu Başkanı Muhammed Hariri konuyla ilgili şunları söyledi: “Dr. Paul Doany’nin, Yönetim Kurulumuz tarafından bugünden geçerli olmak üzere Türk Telekom CEO’su olarak atanmasından mutluluk duyuyorum. Dr. Doany, Türk Telekom’u özelleştirmeden sonraki beş yıl boyunca sabit, mobil, geniş bantta ve ayrıca eğlence, BT ve eğitim gibi bilişim ve iletişim teknolojileri alanlarında güçlü performans gösteren bir özel şirketler grubuna dönüştürme yolunda başarılı çalışmalara liderlik etmiştir. Sonrasında ise, melek yatırımcı olarak çalışmalarına devam etmiş ve Türkiye’de girişimciliğe önemli katkılarda bulunmuştur. Dr. Doany’nin liderliği ve vizyonu ile Grubumuzun güçlü mirası üzerine yeni başarılar inşa ederek şirketimizi daha yüksek seviyelere taşıyacağına inanıyorum. Türk Telekom’un dünya standartlarında yenilikçi çözümlerle değer yaratması ve Türkiye’nin dijital dönüşümüne liderlik etmesi hedefleri doğrultusunda önemli başarılara imza atan Rami Aslan’a çok teşekkür ederim. Aslan; son üç yılda, Türk Telekom’un güçlü dönüşümünü, şirket ve markaların entegrasyonunu başarıyla tamamlayarak ve mobil ve sabit iletişim alt yapısına yatırımlar yapılmasına öncülük ederek Türk Telekom’a başarılı bir şekilde liderlik etti. Dr. Doany’ye yeni görevinde başarılar diler; Rami Aslan’a bir kez daha teşekkür ederek bundan sonraki çalışmaları için en iyi dileklerimi sunarım.”

Türk Telekom’un yeni CEO’su Paul Doany oldu

Page 11: BT Günlüğü Ekim 2016

11

Page 12: BT Günlüğü Ekim 2016

12

haberler

Siber güvenlik uzmanları süresi dolmuş ve yeniden kayıt edilmemiş alan adlarının zararlı aktiviteler için kullanıldığını tespit etti ve bu konuda uyarılarda bulundu. Artık desteği olmayan ve geliştirilmeyen SDK’lar için kullanılmış alan adlarını kaydeden saldır-ganlar bir çok mobil kullanıcıyı hedef alıyor ve etkili-yor durumda.

Palo Alto Networks uzmanları konu ile ilgili riskleri Denver’da düzenlenen bir konferansta anlattı. Açık-lamalara göre birçok 3. parti uygulama artık gelişti-rilmiyor durumda olmasına rağmen hala insanların kullanımına açık ve bu uygulamaların kullandıkları alan adları hackerlar tarafından kontrol ediliyor. Uy-gulamaların C&C sunucuları ile iletişime geçmeleri sayesinde hackerlar sistemler üzerinde zararlı aktivi-teler yürütebiliyor.

Süresi Dolmuş Alan Adları Can Yakıyor!

850 binden fazla firmayı barındıran Türkiye’nin en büyük online firma rehberi Yellow Pages, bir ilki gerçekleştirerek Türkiye’nin ilk rehber robotu “RehberBot”u yayına aldı. Son aylarda hem dünyada hem Türki-ye’de çok popüler olan “chatbot”ların ilk örnekleri ortaya çıkmaya baş-ladı. “Bot”, internette verilen görevleri yerine getiren programlar olarak öne çıkıyor. Chatbot’lar ise kullandığımız mesajlaşma/chat uygulama-larında “yaşayan” ve sizinle sohbet edebilen bot’lar olarak tanımlanı-yor. Yellow Pages Türkiye ekibi, sunduğu hizmetlere bir yenisini daha ekleyerek bir ilki gerçekleştirdi ve Türkiye’nin ilk firma rehberi robotu RehberBot’u hayata geçirdi. RehberBot, Türkiye’nin ilk rehber robotu olduğu gibi dünyadaki Yellow Pages’lar arasında da bir ilk.

Türkiye’nin ilk firma rehberi robotu: RehberBot

Eski bir NSA çalışanı, kurumun MacOSX işletim sistemine yönelik kullandığı bir izleme tekniğini yaptığı bir uygulama ile açığa çıkardı. Belirtilene göre NSA MacOSX sistemleri webcam ve mikrofon üzerinden izleyebiliyor ve bu izleme işlemi sıra-sında kullanıcıya herhangi bir uyarı gönderilmesi engelleniyor. Böylece kullanıcı farkında olmadan bütün görüntüler ve ses kayıtları elde ediliyor.Normal şartlarda Mac sistemler üzerinde webcam açılması durumunda kameranın hemen yanında yeşil bir ışık yanıyor. Bu durum webcam in aktif olarak kullanıldığını belirtir nitelikte ve uzmanların söylemine göre ışığın yanmamasını sağlamak nor-malde oldukça güç. Bu uygulamayı NSA’in eski bir çalışanı olan Patrick Wardle gerçekleştirdi. Yaptığı açıklama ve örnekte OSX için üretilmiş zararlı bir yazılım ile sistemde habersizce kamera,mikrofon gibi donanımların çalıştırıldığı ve yeni atak tipleri içerisinde ekranın görüntülerinin de kaydedilebildi-ğini belirtti.

NSA Macbook'ları Webcam İle İzliyor!

Page 13: BT Günlüğü Ekim 2016

BT YöneticileriBu Adreste Buluşuyor

BTGunlugu.com

Page 14: BT Günlüğü Ekim 2016

14

haberler

Yahoo, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamayla 2014 yılı içerisinde büyük bir veri sızıntısı olduğunu bildirdi ve siber güvenlik gündemi bir anda gözlerini Yahoo’ya dikti. Yapılan açıklamaya göre yarım milyon Yahoo kullanıcısının verileri hackerlar tarafından ele geçiril-di ve internete sızdırıldı. Yahoo yetkilileri sızan veri ile ilgili detaylı açıklamalar yaptı. Söylenene göre ha-ckerların elinde kullanıcıların isimleri, email bilgileri, telefon numaraları, doğum tarihleri, parola özetleri ve bazı kullanıcıların gizli soru bilgileri yer alıyor. Belir-tilene göre hackerların elinde kullanıcıların parola-larının açık metin halinin, kredi kart bilgilerinin veya banka hesap bilgilerinin yer almadığı bildirildi. FBI’ın ve diğer ajansların olayın izini sürdüğü belirtildi. Yapılan ilk incelemelerde ismi verilmeyen 3 istihbarat ajansı gerçekleştirilen bu saldırıyı destekleyen kişi-lerin olduğunu düşündüklerini ve saldırının detaylı analiz edildiğini belirtti. Rusya ve Çin ihtimalleri üzerinde duruluyor. Yahoo’da çalışan siber güvenlik uzmanları ise saldırının teknik analizlerini yapıyor.

Yahoo'nun 500 Milyon Kullanıcısının Hesap Bilgileri İnternete Sızdı!

2 güvenlik araştırmacısı son zamanlarda oldukça popüler olan ve uçtan uca şifreleme ile güvenli iletişim imkanı sunan Signal’da bazı zafiyetler keşfet-ti. Signal, Edward Snowden tarafından da önerilen bir güvenli mesajlaşma yazılımı. Tespit edilen bu zafiyetler ile Signal üzerindeki iletişimin güvenliği tehlike altına giriyor. Tespit edilen zafiyetlerden biri ile saldırganlar uygula-manın zafiyetli versiyonunun bulunduğu telefonu durdurabiliyor. Bir diğeri ile ise Android telefonlar üzerinde uygulama içerisinden gönderilen verilere ek veriler yerleştirilebiliyor. Keşfedilen zafiyetler Signal ekibi tarafından giderildi. Fakat yayınlanan yeni versiyon Github üzerinden kullanıma açıldı. Günlük ha-yatında yanlızca Play Store gibi marketleri kullanan milyonlarca kişi hala daha açıklıklardan etkilenir durumda.

Mesajlaşma İçin Signal Kullananlar Dikkat!

Keen Security Lab’da çalışan siber güvenlik uz-manları Tesla’nın akıllı aracı Tesla Model S’i tam 12 mil öteden kontrol altına almayı başardı. Çinli güvenlik araştırmacıları daha önce de bir çok ara-cın hacklenebildiğini ve kontrolünün ele geçirile-bildiğini kanıtlamıştı. Siber güvenlik uzmanları, yaptıkları saldırılarla aracın ağını ele geçiriyor. Bunu araç hareket ederken dahi gerçekleştirebi-liyorlar. Öncelikle aracın kablosuz ağı üzerinden yazılımına giren hackerlar daha sonra bir çok işlemi yetkisizce uygulayabiliyor. Aracın kapıla-rını açma ve kapama, Sunroof açma ve kapama, sinyalleri çalıştırma gibi sayısız işlem saldırgan-lar tarafından kullanılabilir durumda. Daha önce de bu alanda çalışmalar yapan araştırmacılar Jeep Cherokee’nin sistemlerine 10 mil öteden sızmış ve fren, havalandırma, radyo gibi fonksiyonların kontrolünü ele geçirmişti.

Hackerlar Tesla Model S 'i Hackledi!

Page 15: BT Günlüğü Ekim 2016

15

Avnet Türkiye organizasyonuyla VMworld Europe 2016’ya katılan Türk kafilesi dünyaya etkili bir mesaj verdi. Karışık bir gündemin içerisindeyiz fakat hak-sızlıklar da yaşamıyor değiliz. Geçtiğimiz günlerde uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviye-nin altına indirmişti. Kuruluş, Türkiye’nin kredi no-tunu “Baa3” seviyesinden “Ba1” seviyesine düşürür-ken, not görünümünü “durağan” olarak belirlenmişti. Bu haber Türkiye ve dünyada fazlasıyla tepki aldı ve Türkiye’nin önde gelenleri tarafından yapılan açıkla-malarla birlikte tepkiler büyüdü. İş dünyası da bu ha-berlere seyirci kalmadı. Hemen hemen her sektörden konu ile ilgili tepkiler haberlerimize yansıdı. Geçti-ğimiz gün içerisinde ise bir tepki de Avnet Türkiye organizasyonuyla birlikte Barselona’da gerçekleşti-rilen ve BT sektörünün önemli etkinliklerinden biri olan VMworld Europe 2016 etkinliğine katılan Türk kafilesinden geldi. Teknoloji sektörünün duayenleri açtıkları pankart ile tüm dünyaya Türkiye’nin güçlü bir ülke olduğu ve gelinip görülmesi gerektiğini hay-kırdı. Pankart üzerinde yer alan “Turkey is a powerful Country #ComeSeeTurkey“ ifadeleri dünyadan 10 binin üzerinde katılımcısı olan etkinlikte ziyaretçi-lere gösterildi. Biz de bu tarz bir etkinlikte dünyaya Türkiye hakkında olumlu mesaj veren Avnet Türkiye ekibine teşekkür ediyoruz.

Türk Kafilesi, VMworld Europe 2016 Etkinliğinde Sesini Dünyaya Duyurdu

Kurumsal ihtiyaçlar için özel olarak tasarlanan, dayanıklı dizüstü bilgisayar Toughbook’un geçmişi yaklaşık 30 yıl öncesine dayanıyor. Panasonic 1987 yılından itibaren taşınabilir PC üretiminde deneyim kazanmış, bir kanal OEM’i olarak faaliyet gösteriyor-du. Pazarda profesyonel seviyede, dayanıklı bilişim cihazlarına yönelik erken bir ihtiyaç oluşmuş, uzun ömürlü, zorlu şartlara dayanıklı ve toplam sahip olma maliyeti düşük ürünlere talep başlamıştı. Bu talep yükselişi ışığında Panasonic, Japonya’nın Kobe şehrinde yalnızca bu segmente yönelik bir fabrikayı hayata geçirmiş ve dayanıklı dizüstü bilgisayarlar üretmeye başlamıştı. VDC Research’ün yaptığı en güncel analiz, Panasonic’in Avrupa dayanıklı dizüstü bilgisayar ve tablet pazarlarındaki liderliğini ortaya koyuyor. Panasonic 2015 itibarıyla Avrupa dayanıklı dizüstü bilgisayar pazarında %66 dönüştürülebilir satış payı, dayanıklı tablet pazarında da %59 sa-tıştan gelir payına sahip. Panasonic Toughbook ve Toughpad ürün gamı, 2015 yılında Avrupa’da tüm rakip dayanıklı dizüstü bilgisayar ve tablet cihazla-rın toplamından daha fazla miktarda satıldı. Pazarı sürekli olarak dinlemesinin yanı sıra kendi ürünlerine yönelik araştırma, geliştirme, inşa etme, test etme ve pazarlama faaliyetlerine karşı gösterdiği tutkuyla sektörde ilkleri gerçekleştiren Panasonic Toughbook, dayanıklı mobil cihazlar alanında 20’nci yüzyılda ol-duğu gibi 21’inci yüzyılda da standartları belirlemeyi sürdürecek.

Panasonic Toughbook 20’nci Yılını Kutluyor

haberler

Page 16: BT Günlüğü Ekim 2016

16

haberler

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı - Bilim ve Tek-noloji Genel Müdürlüğü tarafından Ar-Ge merkezle-rinin performanslarının izlenmesi ve karar vericiler açısından politika, strateji ve yol haritası oluştur-mada kaynak sağlaması amacıyla hazırlanan “Ar-Ge Merkezleri Performans Endeksi” 2015 yılı sonuçları açıklandı. Kendi geliştirdiği teknolojiler ile akıllı şehirler kuran ve bu teknolojileri yurt dışına ihraç eden Türk teknoloji şirketi Proline Ar-Ge Merkezi, endeks sonuçlarına göre, 2015 yılında hem orta-lama puan açısından hem de sıralama açısından önemli bir sıçrama yaparak 48,56 puan ile 127 Ar-Ge Merkezi arasında 10. sıraya yükseldi. Bilgisayar ve iletişim hizmetleri sektöründe yer alan Proline Ar-Ge Merkezi kendi sektöründe de önemli bir başarıya imza atarak 2. sırada yer aldı. Ar-Ge personeli istih-damı ve Ar-Ge harcama yoğunluğu alt bileşenlerin-den oluşan girdi temel bileşeni açısından ise Proline Ar-Ge Merkezi, hem sektör ortalamasının hem de genel ortalamanın üzerinde bir endeks performansı göstererek Türkiye genelinde 3., sektör genelinde 1. sıraya yerleşti. Ar-Ge’ye yapılan yatırımları göster-mesi bakımından oldukça önemli bir alt bileşen olan Ar-Ge personel istihdamında ise ülke genelinde 5., sektör genelinde 1. sırada yer aldı. Proje kapasitesi

ile iş birliği ve etkileşim alt bileşenlerinden oluşan süreç temel bileşeni açısından da Proline Ar-Ge merkezi, Türkiye genelinde 4., sektör genelinde 2. olurken, ticarileşme ve fikri mülkiyet yetkinliği alt bileşenlerinden oluşan çıktı temel bileşeni açısın-dan ise sektöründe 4. oldu.

Proline Ar-Ge Merkezi’nden Büyük Sıçrama

PC’de uzun süredir liderliği kimseye bırakmayan Lenovo’nun artık oyun alanını genişletmiş ve liderlik iddiasını birçok ala-na taşımayı başarmış bir marka olarak yoluna devam ettiğini dile getiren Lenovo Türkiye Genel Müdürü Weijian Zhou Tür-kiye ile ilgili hedeflerini açıklarken şunlar söyledi : “Türkiye ile birlikte altı ülkeden sorumluyum. Ama bu ülkeler içerisinde Türkiye’nin öneminin çok büyük ve stratejik oldu-ğunu biliyorum. Lenovo Türkiye Genel Müdürü olarak göreve geldikten sonra sadece PC’de değil tüm segmentlerde bizi birinciliğe taşıyacak stratejilerimizi uygulamaya koyduk. Her alanda atılımlar yaptık. Özellikler Akıllı Telefon kategorisi bizim için önemliydi ve kısa sürede başarılı sonuçlar aldık. 5000 mAh bataryalı P serisi gibi doğru model-lere odaklanarak perakendede 3’üncülüğe yükseldik. Tüketicileri çok iyi anlayarak onların tercih ettikleri ürünleri onlarla buluşturduk. Türkiye’ye güveniyoruz ve buradaki potansiyeli görüyoruz dolayısıyla yatırımlarımız artarak devam edecek. Ürünlerimizi kategorize etmeden her ürünün her kullanıcıya uygun olabileceğini gördük. Bu nedenle ThinkPad’i perakendede tüm kullanıcılar için satışa sunduk. ThinkPad’in tüm dünyada en çok satan ürünümüz ve bize gurur veriyor.” “ ‘Koru ve Atak Et’ stratejimiz Lenovo’nun geleceğini olumlu biçimde şekillendiriyor. Gelecek yıl-da güçlü marjlarımızı koruyarak PC’de iyi sonuçlar almaya devam edeceğiz” diyen Weijian Zhou şirketin gelişimiyle ilgili şu bilgileri verdi : “Lenovo, eşsiz ve etkili iş modelini geliştirmeye devam ediyor. Hibrid üretim modelimizle müşterilerimizin isteklerine cevap verme konusunda elde ettiğimiz esneklik bize büyük bir avantaj sağlıyor.

Lenovo Türkiye Genel Müdürü Weijian Zhou Açıklamalarda Bulundu

Page 17: BT Günlüğü Ekim 2016

17

Canon Europe, ofislerde baskı alışkanlıklarını araştıran Ofis İç-görüleri 2016 Raporu’nu açıkladı. Araştırma, Orta ve Doğu Avrupa, Avrasya, Ortadoğu ve Afrika gene-linde 10 anahtar ülkede bulunan 1.000 işletmede satın alma kararını veren yöneticiler ile görüşülerek hazırlandı.

Türkiye’de Yüzde 77’si Maliyete Bakıyor

Rapora göre şirketlerdeki belgele-rin yüzde 55’i güvenlik ve depola-ma avantajı nedeniyle taranarak dijital hale geldi. Rapora göre Türkiye araştırma yapılan ülkeler arasında en yüksek maliyet bilinci-ne sahip ülke oldu. Ortalama yüzde 59 olan orana kıyasla Türkiye’deki işletmelerin %77’si baskının ne ka-dara mal olduğu konusunda daha bilinçli hale geldiğini söylüyor.

Şirketler Belgeleri Kaybetmek-ten Korkuyor

Yüzde 68’i kaygı duyuyor: İşletmele-rin yüzde 68’i bastığı hassas belge-leri kaybetmekten kaygı duyuyor. Yüzde 40’ı yüksek güvenliği çok değerli buluyor.

Uzaktan baskıyı seviyor: İşletmelerin yüzde 70’i uzaktan baskıya önem ve-riyor. Kuruluşların yüzde 60’ı kendi cihazını kendin getir modeline izin veriyor.

Maliyeti ölçmeyenlen var: Yüzde 28’i baskı maliyetlerini hiçbir şekilde ölçmüyor.

Renkli baskıya geçtiler: Yüzde 47’si birkaç yıl önce olduğundan daha fazla renkli baskı yapıyor. Yüzde 57’si renkli çıktılar almak için ana yazıcılarını kullanıyor.

Baskıyı dışarıda yaptırıyoruz: Türki-ye’de baskının dışarıda yaptırılması diğer ülkelere göre daha yaygın. Diğer ülkelerin yüzde 30’u dışarıda baskı yaptırırken Türkiye’de yüzte 57’si baskı işlerini baskı şirketlerine yaptırıyor.

Daha önemli hale gelecek: Türki-ye’de işletmelerin neredeyse yarısı (yüzde 49) baskının şirketler için daha önemli hale geleceğini düşü-nüyor. Diğer ülkelerde bu oran yüzde 32 olarak çıkıyor. Bu durum baskı yerine dijital iletişime öncelik veren rakiplerden farklılaşmak için tanıtım yada pazarlama amacıyla yüksek kaliteli renkli belge almalarından kaynaklanıyor.

Belgeler dijital oldu: Ofiste kulla-nılan ve yönetilen tüm belgelerin %55’i dijital oldu.

Daha çok belge tarıyorlar: Ofis çalı-şanlarının %59’u, bugün üç yıl önce olduğundan daha fazla belge tarıyor.

Daha çok belge basıyorlar: Ofis çalışanlarının %57’si, bugün üç yıl önce olduğundan daha fazla belge basıyor.

Akıllı telefondan çıkış alıyor: Yüzde 63 bir akıllı telefondan, tabletten ya da dizüstü bilgisayardan iş yerle-rindeki bir yazıcıda doğrudan çıktı almaya değerli buluyor.

Şirketlerde Dijital Dönüşüm Hızlandı: Belgelerin Yüzde 55’i Artık Dijital

Canon Europe, 10 ülkedeki ofis alışkanlıklarını araştıran Ofis İçgörüleri 2016 Raporu’nu açıkladı. Rapora göre şirketlerdeki belgelerin yüzde 55’i

güvenlik ve depolama avantajı nedeniyle taranarak dijital hale geldi. Türkiye’nin, 10 ülke arasında baskı maliyetini en çok önemseyen ülke

olduğu ortaya çıktı. Ofis çalışanlarının yüzde 63’ü artık akıllı telefon ve tablet üzerinden belge yazdırıyor.

özel haber

Page 18: BT Günlüğü Ekim 2016

18 19

Teknoloji odaklı kurumsal hizmetler alanında lider konumunda olan, Afrika’nın önde gelen Bilgi ve İletişim Teknolojileri servis sağlayıcısı EOH, Türkiye’nin lider SAP Danışmanlığı markalarından ACRON Bilişim ile hisse ortaklığına gitti. İmzala-nan bu anlaşma ile EOH, global operasyonlarını Türkiye’nin yanı sıra, Afrika dışında ve özellikle Türkiye pazarında da genişletecek. ACRON, EOH ile yapılan anlaşma ile Türkiye pazarında geçtiği-miz yıllarda yakaladığı başarıyı, global BT arena-sına ve yurtdışı pazarlara taşıyor. Afrika’nın en büyük sistem entegratör firması EOH, ACRON ile birlikte ortak kaynak ve yetenek kullanımı ile Orta Doğu, Asya ve Afrika’da daha etkin yer alacak. EOH ve ACRON, birlikte oluşturdukları yetkinlik ve uzmanlık alanlarının yanına, sektörel tecrü-belerini de ekleyerek daha geniş bir eko-sistem içinde genişletilmiş hizmet ve çözümler sunacak. EOH, kurumsal uygulama hizmetlerini Afrika kıtasında pek çok farklı lokasyonda sürdürüyor. EOH, Dubai, Suudi Arabistan, Hindistan, Kuzey Afrika İngiltere, Güney Amerika ve Türkiye ofis-leriyle hizmet verecek. Şirket, Afrika’nın dışında 19 ülkede de uluslararası ek hizmetler sağlamaya devam ediyor. Endüstri spesifik danışmanlık hiz-met ve teknolojileri, uygulamalar, BT yönetimi, BT dış kaynak kullanımı ve iş danışmanlığı temel iş alanlarını oluşturuyor. Finansal hizmetler, teleko-münikasyon, üretim, lojistik, madencilik, elektrik, su, gaz hizmetleri, perakende, kamu ve sağlık sektörleri de yine EOH’nin temelde odaklandığı sektörler arasında yer alıyor.

EOH ve ACRON’dan Stratejik Hisse Ortaklığı

Şu an internet ne kadar güvenli biliyor musunuz? Bugün kaç kişi farkında olmadan siber suçluların kurbanı olma riskiyle karşı karşıya? Kaç tanesi zaten kurban oldu? Durumu inceleyebilmek için Kaspersky Lab, internet kul-lanıcılarının karşılaştığı mevcut siber tehdit seviyelerini ölçecek ilk global fihristi, Kaspersky Cybersecurity Index ‘i piyasaya sürüyor. Kaspersky Lab bu zamana dek B2B In-ternational’la işbirliğine giderek, internet kullanıcılarının internette nasıl davrandığını, kaygılarının ne olduğunu, hangi sorunlarla karşılaştıklarını ve muhtemel tehditlere karşı kendilerini nasıl koruduklarını değerlendirebilmek için geniş çaplı ve düzenli anketler düzenliyordu. Kasper-sky Cybersecurity Index de bu anketlerde dünyanın her tarafından binlerce kullanıcıdan edinilmiş verileri temel alıyor. Fihrist üç önemli göstergeden oluşuyor. Gösterge-ler altı ayda bir ölçülüyor ve ortalama internet kullanıcı-sının risk derecesini takip edebilmek için gereken bilgiyi sağlıyor. Endişe Göstergesi siber saldırıların hedefinde olabileceğini düşünen insanların yüzdesini gösteriyor. Bu gösterge kullanıcılarının maruz kaldıkları tehlikeyi fark edebilme derecelerini ortaya koyuyor. Etkilenme Gös-tergesi raporlama sürecinde kaç insanın siber saraç veya veri sızıntısı gibi siber saldırı kurbanı olduğunu belirliyor. Korunma Göstergesi internete girmek için kullandıkları cihaza kaç insanın güvenlik çözümü yüklediğini gösteri-yor. Bu, bilgisayar ve mobil cihazları da içeren, kullanılan tüm cihazlar için ortalama bir rakam. %21-%29-%60 ola-rak tanımlanan Cybersecurity Index, geçtiğimiz Ağustos ayında dünyada 21 ülkede gerçekleştirilmiş olan detaylı bir anketten derlendi.

Kaspersky Lab İlk Siber Güvenlik Fihristini Piyasaya Sundu

haberler

Page 19: BT Günlüğü Ekim 2016

18 19

Her gün kontrol etmeden dura-madığımız sosyal medya hesap-larımız bazen büyük bir kâbusun başlangıcı olabiliyor. İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, sosyal medya üzerinden hack-lenen kurbanların %52’sinin 30 yaşın altında olduğu saptandı. Sahtekârlıktan korunma şirketi CİFAS, halkın, hükümet ve en-düstrinin kimlik sahteciliği konu-sundaki bilinç eksikliği nedeniyle dolandırıcıların kişisel bilgelere ulaşmasını kolaylaştırdığını ve özellikle gençlerin sosyal medya üzerinden isim, doğum tarihi, ad-res ve banka bilgileri gibi kişisel bilgilerinin çalınmasına daha çok maruz kaldıklarını belirtiyor.

Gençler Paylaşmayı Seviyor

Global antivirüs yazılım kurulu-şu Bitdefender’ın Türkiye dist-

ribütörlüğünü üstlenen Laykon Bilişim Genel Müdürü Barbaros Akkoyunlu, Türkiye’deki yoğun genç nüfusun paylaşımda bulun-mayı ve paylaşımda bulunanları takip etmeyi sevdiğini, bunun da genç nüfusta sosyal medya kulla-nım oranını bir hayli yükselttiğini belirtti. Sosyal medya platformla-rının artık bir çok özelimizi pay-laştığımız bir alan haline geldiği-ni vurgulayan Akkoyunlu, “Nereye gittiğimiz, ne yediğimiz, ne giydi-ğimiz, o hafta nerede olduğumuz veya geçen haftaya göre kaç km koşup, kaç kilo verdiğimize dair neredeyse tüm bilgiler artık her-kesin ulaşabileceği bilgilerin ara-sında yer alıyor. Paylaştığımız bu tür bilgiler maalesef kötü niyetli kişilerin sistemlerdeki açıklardan faydalanmasına yardımcı olacak kilit bilgiler de veriyor olabilir.” açıklamalarında bulundu.

Son dönemde gündeme gelen bir dolandırma yönteminden de bah-seden Akkoyunlu, “Sosyal medya profilinizi kopyalayarak arkadaş-larınızı sahte hesaba ekliyor ve kupon hediye etme vaadiyle cep telefonlarına bir mesaj gönderip kredi kartı veya cep telefonların-dan para çekiyorlar.” dedi. Akko-yunlu, sosyal medyada güvende kalmaları için gençlere 5 önemli tavsiyede bulundu.

Sosyal medyada paylaştığınız resim, metin veya benzeri şeylerin sizin için çok özel bilgiler içerme-mesine dikkat edin. Paylaşacağı-

nız fotoğraf, video vb. içeriklerde plaka, kimlik numarası, pasaport ve kredi kartı bilgilerinin gözük-mediğinden emin olun.

Sosyal medya platformlarınızı tanıdık olmayan kişilere tamamen açık durumda bırakmayın. Ayarlar bölümünden “Sadece Arkadaşlar” gibi seçeneklerini seçerek pro-filinize erişimi kısıtlayın. Pay-laşımlarınızı sadece görmesini istediğiniz kişilerin gördüğünden emin olun. Lokasyon bilgilerinizi herkesle paylaşmayın.

Herkesi arkadaşınız olarak ekle-meyin. Arkadaşınız olsa bile size arkadaşlık isteği gönderen kişini gerçekten arkadaşınız olup olma-dığını kontrol edin. Geçmişte ek-lediğiniz kişileri gözden geçirin. Aralarında başkaları tarafından ele geçirilmiş hesaplar olabilir.

Arkadaşınızdan veya tanıdığınız-dan gelen her mesaja inanmayın. “Twitter hesabınızın doğrulan-ması için bu linke tıklayın!”, “Seninle olan videomu paylaştım, izlemek için tıkla!” gibi mesajlara tereddütle yaklaşın.

Gerçek olamayacak kadar cazip reklam ve kampanya tekliflerini araştırmadan, gerçekliğine emin olmadan tıklamayın. Bunun için bazen o reklamla ilgili konu baş-lığını Google’da aratarak önceden bu konu ile ilgili sorun yaşamış insanlar var mı diye kontrol ede-bilirsiniz.

Hackerların Hedefi 30 Yaş Altı BireylerSosyal medyada bıraktığımız izler bizi dolandırıcıların tuzağına düşürebiliyor.

Yapılan son araştırmalara göre, hackerların ilk hedefi sosyal medyayı aktif kullanan gençler olurken, sosyal ağlar avlanma platformları haline dönüşüyor.

Global antivirüs yazılım kuruluşu Bitdefender, gençlerin sosyal medya hesaplarını kullanırken gizlilik ayarlarına dikkat etmesi gerektiğini vurguluyor.

özel haber

Page 20: BT Günlüğü Ekim 2016

haberler

Türkiye bilişim pazarında, kurumsal iletişim ve ha-berleşme hizmetleri sunan İşNet’in yeni Genel Mü-dür Yardımcısı Aytül Sepetci oldu. 1999 yılından bu yana şirketin çeşitli bölümlerinde çalışarak deneyim kazanan Sepetci, son dört yıldır da direktör olarak görev yapıyordu. 1992 yılında Yıldız Teknik Üniver-sitesi Kimya Mühendisliği bölümünden mezun olan Aytül Sepetci, 1998 yılında Marmara Üniversitesi’nin MBA programını tamamladı.

İş hayatına 1997 yılında Toprak İlaç’ın üretim plan-lama bölümünde başladı. 1999 yılında Pazarlama Uzmanı olarak başladığı İşNet’te sırasıyla Pazarlama Müdür Yardımcısı, Pazarlama ve Kurumsal İletişim Grup Müdürlüğü ve son olarak da Satış, Pazarlama ve Müşteri Hizmetleri Direktörlüğü görevlerini yürüt-tü. 29 Eylül 2016 tarihinde de İşNet’in Genel Müdür Yardımcılığı görevini üstlendi. Sepetci yeni görevin-de; İşNet bünyesindeki direktörlüklerin tümünden sorumlu olacak. Sepetci bu noktada İşNet’in misyonu ve vizyonu ışığında şirket yönetimi ile ilgili tüm ko-nularda genel politikaları ve stratejileri belirleyecek ; aynı zamanda İşNet’in kurumsal kimliğinin yaygın-laşması ve pazar payının artması yönünde üst düzey ilişkileri yönetecek.

İşNet’in Genel Müdür Yardımcılığına Aytül Sepetci Atandı

HID Global®, Avrupa’daki şirketlerde çalışanların yüzde 74’ünün şirketin mobil telefonunu kullanırken güvenlik sorunlarına ilişkin bir kaygı duymadığını açıkladı. Bu rakam İngiltere’deki çalışanlar için yüzde 77, Almanya’daki çalı-şanlar için ise yüzde 82 civarında. Rakamlar, şirket tarafın-dan yönetilen bağımsız bir araştırma projesinin sonucu. Bu bulgu, çalışanların, şirketlerinin sağladığı mobil olanaklara duydukları güvenin önemli bir göstergesi. Mobil güvenliğe bu pozitif yaklaşım diğer akıllı telefon temelli güvenlik özelliklerine de olanak tanıyabilir; örneğin bölgedeki kurumlarda, özellikle de KOBİ’lerde kapıların akıllı cihaz-larla açılması gibi özelliklerin yaygınlaşmasını sağlayabilir. Araştırma projesi, İngiltere, Fransa ve Almanya’daki büyük organizasyonlardan KOBİ’lere kadar çeşitli kurumlardan 1.200 katılımcı ile gerçekleştirildi. Bulgulara göre, KOBİ’lerde çalışanların yüzde 75’i, şirketin mobil cihazlarını kullandıklarında güvenlik sorunları konusunda kaygı duymuyorlar. Bu, işyerindeki mobil güvenlik stratejilerinde güven seviyesinin önemini öne çıkarıyor ve işyerlerin-de mobilitenin benimsenmesinin ve kullanımının yüksek olduğu bir noktada söz konusu oluyor. Çalışmaya katılan KOBİ çalışanlarının yüzde 78’i, işyerinde düzenli olarak şirketin mobil cihazlarını iş amaçlı olarak kullanıyorlar. KOBİ’lerin, çalışanlarının bu güvenini iyi kullanarak hızla büyümekte olan mobilite kullanımı trendini desteklemesi son derece önemli. Bunu, çalışanlarına güvenli mobil erişim kontrolü teknolojisi gibi yenilikçi çözümler sunarak yapabilirler. Kurulan çözümler hem uygun maliyetli, hem de çalışanların kolayca kullanabilmesi için uygun olmalı.

Mobil Sistemlerin En Büyük Sorunu Güvenlik Değil

20

Page 21: BT Günlüğü Ekim 2016

21

“Türkiye’deki şirketlerin si-ber güvenlik yaklaşımı” konulu araştırmaya göre, ticari kuruluş-ların yüzde 47’si, 2011 yılından bu yana maruz kaldıkları siber saldırıların sayısında artış olduğu görüşünde birleşiyor. Şirketler, siber güvenliği tehdit eden temel risk faktörlerini kötü niyetli yazı-lımlar, hacker saldırıları ve kendi çalışanları olarak görüyor. 2016 yılının Temmuz ayında gerçekle-şen araştırmaya, Türkiye’de faali-yet gösteren 250 kurum katıldı.

Araştırmaya göre, Türkiye’deki şirketlerin dörtte üçünün halen uygulamakta olduğu bir siber güvenlik politikası bulunuyor. Bu kurumların yüzde 43’ü siber güvenlik politikalarını günlük, haftalık ve aylık bazda gözden geçiriyor ve revize ediyor. Olağa-nüstü durumlar yaşanmadıkça, standart revize süresinin 6 ay ile 1 yıl arasında olması gerekti-ğini belirten CSC Türkiye Genel Müdürü Alev Alp Esen, “Gözden geçirme ve revize periyotlarının standart süreden kısa olması, kurumun siber güvenliğe yönelik etkin bir yol haritasının bulun-madığı anlamına geliyor. Araştır-mamıza katılan kurumların sade-ce yüzde 44’ünün standart süre aralığını belirtmesi, bu anlamda bir güvenlik bilincinin ülkemizde henüz tam olarak yerleşmediğini gösteriyor” dedi.

Kurumların yüzde 23’ü siber güvenlik harcamaları için bütçe ayırmazken, toplam BT bütçesi-nin yüzde 11 ile 30 arasında bir kısmını siber güvenliğe ayıran-ların oranı yüzde 50’yi buluyor. Yüzde 10’luk bir kesim ise top-lam BT bütçesinin yüzde 31’in-den fazlasını siber güvenlik için harcadığını ifade ediyor.

Finans ve Kamuda Farkında-lık Yüksek

Diğer sektörlere oranla siber saldırılar neticesinde maddi kayıplara daha açık olan finans sektöründe farkındalığın yüksek olduğunu belirten Esen, “Türki-ye’de bankaların internet şubele-rinin müşteri arayüzleri Avrupa ülkelerine kıyasla daha fazla di-jitalleşmiş durumda. Bu da daha yüksek güvenlik gereksinimini beraberinde getiriyor. Türki-ye’deki bankaların yurtdışındaki-lere göre siber güvenlik tehditle-rine karşı daha iyi korunduğunu söyleyebiliyoruz. Vatandaşların çeşitli kişisel verilerine sahip olan kamu kurumları için de aynı durum geçerli. Finans ile birlik-te, en çok hedefte olan kurumlar kamu sektöründen. Araştırma-mıza katılan kamu kurumlarının yüzde 90’ından fazlasının bir siber güvenlik politikasına sahip olmasını da dikkate değer bulu-yoruz” diye konuştu.

Çalışanlar da bir güvenlik tehdidiAraştırmaya katılan şirketlerin yüzde 47’si, son beş yıl içerisinde karşı karşıya kaldıkları siber sal-dırıların sayısında artış olduğunu belirtiyor. Siber saldırıların başlıca kaynaklarında ise kötü amaçlı ya-zılımlar yüzde 94 ile başı çekerken, hacker’lar yüzde 68, çalışanlar yüzde 42, eski çalışanlar yüzde 33 ve rakipler yüzde 28 ile siber gü-venliği tehdit eden diğer faktörler olarak sıralanıyor.

Araştırmaya katılan kurumların yüzde 77’si, çalışanlarını siber güvenlik politikalarının bir parçası görürken, çalışanlar açısından en büyük riskler bilgi güvenliği ve verilerin sızdırılması olarak öne çıkıyor.

Türkiye Ekonomisine Yönelik Siber Saldırılar Artışta

CSC’nin Türkiye’de faaliyet gösteren 250 kurumun katılımı ile gerçekleştirdiği siber güvenlik araştırmasına göre, son beş yıllık dönemde siber saldırıların sayısında artış yaşandı. Sadece kötü niyetli yazılımlar ve

bilgisayar korsanları değil, çalışanlar da farkında olmadan şirketlerinin siber güvenliklerini tehdit ediyor.

özel haber

Page 22: BT Günlüğü Ekim 2016

22

Size ilk soracağım soru görevinizle ilgili. Çün-kü CTO kavramını çoğu kişi bilmiyor. Microsoft Türkiye’de CTO olarak neler yapıyorsunuz?

Microsoft olarak yeni CEO’muz ile birlikte önemli bir değişim sürecine girdik. Bulut Bilişim’in servis tarafı ve yapay zeka gibi farklı teknolojilere yoğunlaşmış durumdayız. Bu durum şirket içinde bizleri etkile-diği gibi aynı zamanda birlikte çalıştığımız part-nerlerimizi etkiliyor. Microsoft Türkiye içerisindeki sorumluluğum çerçevesinde, bu değişim sürecinde ve devamında yeni teknolojileri işimize ve sunduğu-muz hizmetlere nasıl entegre edeceğimiz konusunda çalışmalarımı sürdürüyorum. Bu konu çerçevesinde bir çok firma ile çalışmalarımız devam ediyor. Yazı-lım firmalarıyla çalıştığımız gibi aynı zamanda Türk Start-Up’larla da iletişim halindeyiz. Bu firmalar ile sunduğumuz ürün ve hizmet çerçevesinde nasıl yenilikler sağlarız sorusuna cevap arıyoruz. Eğitim tarafında da faaliyetlerimiz sürüyor. Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte çalışmalarımız bulun-makta. Teknolojiyi kullanarak önümüzdeki yıllarda Türkiye’deki eğitimi geliştirmek konusundaki çalış-malarımız sürüyor. Ayrıca sunduğumuz teknolojileri kullanarak dünya çapında Türkiye’den örnek çalış-malar çıkarmak hedefindeyiz.

Son dönemin en popüler konularından biri güvenlik. Bu konuda Microsoft Türkiye olarak neler yapıyorsunuz?

Güven ve güvenilirlik konularının önemi hiç bu kadar önemli bir hale gelmemişti. Dünya çalkantılı bir dö-nemden geçiyor şu anda. Bulunduğumuz bölgede de bunları hissetmekteyiz. Artık insanlar veya şirket-ler güvendikleri kişilerle, güvendikleri kurumlarla çalışmak istiyorlar. Türkiye’deki resme baktığımızda ise bazı kuruluşların açıkladığı raporlara göre çok iyi gözükmüyor. Microsoft olarak dijital güvenlikle ilgili

Microsoft Türkiye CTO'su Onur Koç Güvenlikle İlgili

Sorularımızı Cevapladıbir organizasyonumuz bulunmakta ve her üç ayda bir kullanıcılarımızı bilgilendirmek için rapor yayınlıyoruz. Bu raporlara baktığımızda dünya genelinde makinelerde istenmeyen yazılım bulunma olasılığının yüzde 16 – 17 civarında olduğunu görüyoruz. Türkiye’de ise bu oran dünya ortalamasının iki buçuk katı. Japonya’da ise aynı oranın yüzde 6 olduğunu görmekteyiz. Bu rakamın kul-lanıcılarımızın ve şirketlerimizin ne kadar bilinçli oldu-ğunun bir göstergesi olduğunu belirtmem gerekiyor. Bu oranların ülkemizde yüksek olması kötü niyetli kişilerin (hacker) ilgi odağı haline gelmemiz anlamına da geliyor.

100 makinadan 40 tanesinin üzerinde istenmeyen yazı-lım bulunan, desteklenmemiş işletim sistemlerinin ve yazılımların kullanıldığı, güncel olmayan uygulamaların barındırıldığı havuz git gide cazip hale geliyor. Bunu sadece raporlarda değil gerçek hayatta da görmekteyiz.

Yaklaşık 6 ay önce Anonymous’un üstlendiği ve E-Devlet kapımız ile bazı finans kuruluşların yapılan saldırılarda 4-5 saate varan hizmet kesintileri yaşanmıştı. DDOS atağı diye adlandırdığımız saldırıda Türkiye içerisinden on binlerce IP’nin kullanıldığını gördük. Bu makinelerin kullanılmasının sebebi de kötü niyetli kişilerin makine-leri kolayca elde etmesinden kaynaklanıyor.

Bizi belki insanlar güvenlik şirketi olarak bilmeyebilir, fakat güvenlik konusu üzerinde uzun zamandır çalışıyo-ruz. Dünyanın en büyük Bulut servislerini Microsoft yö-netiyor. Bu kadar büyük bir yapıya sahip olunca güvenlik stratejimiz doğal olarak kendi kendine öğrenen bir hale geldi. Bu strateji çerçevesinde yaptığımız çıkarımları hem operasyonlarımıza hem de ürünlerimize yansıtı-yoruz. Son dönemde yarattığımız güvenlik çözümlerine baktığımızda; Windows içerisine yeni güvenlik meka-nizmaları yerleştirdik, kimlik yönetimiyle ilgili birtakım mekanizmalara sahibiz, verinin yönetimi ve güvenliğiyle ilgili yeni çözümlerimiz bulunmakta. Tamamen kendi kendini besleyen ve öğrenen bir yapıya sahip olmamız

söyleşi

Page 23: BT Günlüğü Ekim 2016

23

en büyük avantajlarımızdan bir tanesi.

Tabii ki hiçbir zaman yüzde 100 güvenlik garantisi vermeniz mümkün değil. Fakat siz kendi kendine öğrenen bir mekanizmaya sahip olduğunuzda ve size gelen yeni tehlikeleri öğrenip hızlı bir şekilde karşılık verebilen bir mekanizma oluşturabilirseniz güvenlik konusunda en iyisi yapıyorsunuz demektir. Bu alanda çok iyi olduğumuz söylemekleyim. Sadece sundu-ğumuz ürünlerde değil sahip olduğumuz ekosistem içerisinde de başarılı güvenlik özelliklerine sahibiz.

Microsoft Türkiye olarak güvenlik konusunda kulla-nıcıları bilinçlendirmek için çaba sarf ediyoruz. Bu konuda farklı çalışmalarımız var. Şirket veya kurum-sal ayrımı yapmıyoruz çünkü biraz önce de söyledi-ğim gibi 100 makineden 40 makine içerisinde isten-meyen yazılım mevcut. Bu makineler kurumlarda olduğu gibi aynı zamanda son kullanıcılarda da mev-cut. Kurumsal ve son kullanıcı dünyası yavaş yavaş iç içe giriyor. Son dönemde artık “kendi cihazını getir” trendiyle birlikte kullanıcılar iş yerlerinde kendi özel cihazlarını da kullanabiliyorlar. Bu duruma şirketler uzun süredir izin veriyor. İnsanların teknolojiye olan ilgisi arttıkça sevdikleri ve beğendikleri teknolojile-ri şirketlerinde de kullanmak istiyor veya BT birimi üzerinde baskı oluşturuyor. Son dönemde bu tarz ko-nuların örneklerinin arttığını görüyoruz. Dolayısıyla son kullanıcı ve kurumsal çalışanı bilinçlendirme konusunda ayırmak pek doğru değil.

Microsoft Türkiye olarak güvenlik konusunda karşı-laştığımız olumsuz durum karşısında neler yapma-mız gerektiğine odaklanmış durumdayız. Burada ko-ruma, gelen atakları öğrenme ve bunlara tepki verme ( protect, deteck, respond ) altyapısı oluşturuyoruz. Bunu müşterilerimizde beş ayrı katmanda hayata geçirmeye çalışıyoruz. Öncelikli konumuz cihazların güvenliği. Şirketlerin, kurumların ve kullanıcıların cihazları üzerindeki yazılımın güncelliği ve yöneti-lebilirliği önemli bir konu ve Windows 10 üzerinde bunları sağlayabilmek için çokça yatırım yaptık.

Bir diğer önemli konu ise kimlik yönetimi. Son za-manlarda Türkiye’deki konjonktürünü biliyorsunuz. Bu konu ülkemizde daha da önem kazandı. Bazen şirketlerden öyle istekler alıyoruz ki şaşırmamak elde değil. Mesela bir kişiyi işten çıkarmak istiyorlar fakat kişinin son bir yılda kullandığı cihazlar üzerinden neler yaptıkları konusunda en ufak bir fikirleri yok ve bu bilgilere ulaşmak için bize başvuruyorlar. Bu ko-

Onur KOÇMicrosoft Türkiye Teknoloji Stratejisinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı

nuda sunduğumuz önemli kimlik yönetim sistemlerimiz mevcut ve isteyen firmalara bu desteği sağlayabiliyoruz.

Bu iki önemli başlığın ardından veri ve uygulamalar kar-şımıza çıkıyor. Kimin hangi veri veya uygulamaya erişimi ve yetkisi var? Bu veriye erişim nasıl sınıflandırılmış? Eğer erişim sınırlaması yok ise bu nasıl sağlanabilir? Günü geldiğinde özel ve çok önemli verilere erişimi olan insanları nasıl görebilirsiniz? Bu ve bunun gibi soruların cevaplarını arayan kişilere de yardımcı olmaya çalışıyo-ruz.

Dördüncü konumuz ise altyapının yönetilmesi. Altyapı üzerindeki güvenlikle ilgili sorunların tespiti ve anında giderilmesi konusunda çözümlerimiz bulunmakta. Genel olarak toparlamak gerekirse; cihaz güvenliği, kimlik gü-venliği, veri güvenliği, uygulama güvenliği ve altyapı gü-venliği diye tabir ettiğimiz 5 katmanda müşterilerimizi korumak için çözümlerimiz mevcut ve bu çözümlerimizi sürekli güncelleyerek çalışmalarımıza devam ediyoruz. Türkiye’de farklı projeler üzerindeki çalışmalarımız sürmekte ve güvenlik konusunda önümüzde kat edilmesi gereken çok yol var.

Page 24: BT Günlüğü Ekim 2016

24

Pazarlama ve satıştan iş geliştirme ve kanal yöne-timine kadar farklı alanlarda uzun yıllara dayanan engin bir yöneticilik deneyimine sahip olan Faruk Kocabaş, Media Markt Türkiye’nin Satın Almadan Sorumlu CPO’su oldu. Philips’te satış ve pazarlama yönetimi alanında farklı pozisyonlarda görev alarak dikkat çekici bir başarı grafiği çizen Faruk Kocabaş, Media Markt Türkiye’ye Satın Almadan Sorumlu CPO olarak atandı. Faruk Kocabaş, 1998 yılında Satış ve Pazarlama Müdürü olarak başladığı Phi-lips’te sırasıyla Tüketici Pazarlama Müdürü, Ams-terdam’da Avrupa Bölge Satış Direktörü, Lifestyle Tüketici Ürünleri Türkiye Satış Direktörü ve Tele-vizyon Birimi Ülke Genel Müdürü pozisyonlarında görev aldı. Orta Doğu Teknik Üniversitesi İşletme bölümü mezunu olan Kocabaş; genel yönetim, pazarlama ve satış, iş geliştirme, kategori yöne-timi, ürün ve ticari pazarlama, şirket ayrılma ve birleşmeleri sonrası yönetimi gibi alanlarda uzun yıllara dayanan deneyimiyle dikkat çekiyor. 1 Ekim itibarıyla Media Markt Türkiye’deki yeni görevine başlayan Faruk Kocabaş, Satın Almadan Sorumlu CPO olarak ekibe liderlik edecek.

Faruk Kocabaş Media Markt Türkiye’ye Satın Almadan Sorumlu CPO Olarak Atandı

Eaton, Türkiye’de bir ilk olacak olan Voltimum canlı sanal fuarına 6-7-8 Ekim tarihlerinde katılacak. Güç yönetiminde ve dağıtımında güvenlik ve emniyetin ana tema olacağı fuarda skype ve chat aracılığı ile de birebir görüşmeler yapılabilecek. Eaton Elektrik Tür-kiye Ülke Müdürü İpek Demiray; “Yılın ilk yarısında gerçekleştirdiğimiz Eaton Teknoloji Tır Etkinliğimizden sonra sektörde bir ilk olacak canlı sanal fuarda yine en yeni Enerji Yönetimi ve Dağıtımı teknolojilerimiz ile yer alacağız. Eaton uzman mühendis ekibimizin tam kadro katılacağı bu fuarda, tüm davetlilerimize web üzerinden canlı görüşmeler sayesinde her konuda hızlı destek verebileceğiz” dedi. Sanal Fuar’da yer alacak önemli başlıklardan başlıcaları: AG Şalt Panolarında Ark Koruma Sistemleri,,Sismik Dayanıklılık, Isı İzleme (Diagnose), iMCC (akıllı MCC pano) , Yangın Güvenlik Sistemleri, Acil Çıkış Aydınlatma Çözümleri, Aydınlatma Otomasyonu, OG Çözümleri – SF6 Kullanılmayan Çev-reye Duyarlı Vakum Teknolojisi, Enerji Kalitesi ve Yedek Güç Çözümleri, Endüstriyel Exproof Ürün ve Sistemler, Otomatik Transfer Sistemleri - ATS, Enerji İzlemeye Entegre Edilebilen Otomasyon Çözümleri, Otomasyon Çözümleri HMI Paneller, Smartwire-DT Akıllı Kablo-lama, Endüstriyel Kablosuz Sistemler - Elpro, Segment Odaklı Çözüm Sunumları – mOEM, Ticari ve Endüstriyel Binalar, Rezidanslar, Data Center, Oil&Gas, Tesislerde Enerji Yönetimi, Sürdürülebilir Enerji, Depolanabilir Enerji Çözümleri.

EATON, Türkiye’nin İlk Canlı Sanal Fuarında

haberler

Page 25: BT Günlüğü Ekim 2016

“Siber Güvenlik ve Dijital Güvenin Durumu 2016” araştırmasına göre data hırsızlıkları önümüzdeki bir buçuk yıl içinde yüzde 70 oranda artışla

güvenlik uzmanlarının en önemli konularından biri olacak.

25

Accenture ve HfS Araştırma tarafından hayata geçiri-len “Siber Güvenlik ve Dijital Güvenin Durumu, 2016” araştırması, şirket içinden data hırsızlığı ve kötü amaçlı yazılım saldırılarının güvenlik yöneticilerinin en büyük endişelerinin başında geldiğini ortaya koydu. Araştır-maya, yüzde 29’u Kuzey Amerika, yüzde 30’u Avrupa, Orta Doğu ve Asya’dan; yüzde 20’si Asya Pasifik, yüzde 11’i de Latin Amerika’dan olmak üzere, farklı sektörler-den 200’den fazla üst düzey güvenlik uzmanı ve bilişim teknolojileri profesyoneli katıldı.

Araştırmaya katılanların yüzde 69’u geçtiğimiz bir yıl içinde şirket içinden data hırsızlığı veya yolsuzluk olay-ları yaşadıklarını söylerken, medya ve teknoloji şirket-lerinde bu oranın yüzde 77 olduğu görüldü. Araştırmaya göre, içeriden gelen bu risk, önümüzdeki bir buçuk yıl boyunca da yaklaşık yüzde 70 oranında artışla güven-lik uzmanlarının en önemli konularından biri olmaya devam edecek. Şirketlerin siber güvenlik konusunda yetenekli ve iyi eğitilmiş çalışanlar için ayırdığı bütçeyi kısması durumunda; kendilerini bu tür saldırılara karşı koruma kabiliyetlerinin engelleneceğini ortaya koyu-

Siber Güvenlikte En Büyük Tehdit Dataların Çalınması

özel haber

yor. Ayrıca, bu konuda yetenek arzı ve ihtiyacı arasında önemli boşluklar olduğuna işaret eden araştırma, güven-lik ekipleri ve yönetim beklentileri arasında kopukluklar olduğunu, bütçe ihtiyaçları ve bütçe gerçekleri ile kayda değer bir uyumsuzluk bulunduğuna da işaret ediyor.

Araştırmaya katılanların yüzde 48’i önümüzdeki bir, bir buçuk yıl içinde içeriden data hırsızlığı, yüzde 42’si ise kötü amaçlı yazılım enfeksiyonları konusunda büyük en-dişe duyuyor. Diğer yandan yüzde 42’si ise siber güvenlik profesyoneli istihdam etmek ya da eğitmek için daha çok bütçeye ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor. Yüzde 54’ü mevcut çalışanlarının güvenlik ihlallerinin önüne geçme konusunda, yüzde 47’si ise güvenlik ihlalini saptamakta, yüzde 45’i de vakayı çözmekte hazırlıksız olunduğunu belirtiyor.

Rapor, şirketlerin siber saldırılara karşı başarı elde ede-bilmeleri için aşağıdaki 5 önemli boşluğun üstesinden gelmeleri gerektiğini belirtiyor:

Yetenek: Yüzde 31’i, saldırılarla mücadelede en bü-yük engelin personel eğitimi ve personel bütçesindeki eksiklik olduğunu söylüyor. Teknoloji: Güvenlik duva-rı ve şifreleme siber ataklarla mücadele etmek için en önemli teknolojilerin başında geliyor. Ancak, datanın anonimleştirilmesi, bilişsel programlama ve yapay zeka önümüzdeki bir, bir buçuk yıl içinde en çok büyüyecek alanlar olacak. Parite: Bir işletme ancak en az güveni-lir iş ortağı kadar güvenlidir. Fakat işletmelerin sadece yüzde 35-57’lik kısmı ekosistemlerindeki iş ortaklarını siber entegrasyon ve hazırlık konusunda değerlendirme-den geçirmektedir. Bu süreçte banka ödeme yükümlülü-ğü iş ortakları en hafif şekilde, kredili iş ilişkisi içindeki ortaklar ise en ciddi şekilde değerlendirilir. Bütçe: Yüzde 70’i, siber teknolojiler ile ilgili güvenlik kabiliyetleri ve bunların kazanılması için gerekli eğitimler için yetersiz fonlamaya sahip olduklarından bahsediyor. Yönetim: Katılımcıların yüzde 54’ü tüketicilerde dijital güven sağlanmasını siber güvenliğin mümkün kıldığına inanır-ken, yüzde 36’sı yöneticilerinin siber güvenliğe gereksiz masraf gözüyle baktığını belirtiyor.

Page 26: BT Günlüğü Ekim 2016

26

haberler

Commvault ve Huawei, her iki şirketin teknolojilerine dayanarak veri yedekleme, kurtarma, arşivleme ve bu-lut çözümleri geliştirmek için kullanılacak olan ortak bir laboratuvarı Çengdu, Çin’de oluşturma planlarını duyurdular. Commvault’un Dünya Çapında Satışlar-dan sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Ron Miiller ve Huawei Technologies Co,Ltd. Depolama Ürünleri Serisi Başkanı Ruiqi Fan, Huawei’nin global ICT eko-sistemi için düzenlediği entegre konferansı HUAWEI CONNECT’in açılışında imza için hazır bulundular. Huawei’nin depolama işinin merkezi Çengdu’da bulu-nuyor. Commvault ve Huawei, hem test hem de geliş-tirme merkezi olacak laboratuvar ve bir yönetici bil-gilendirme merkezi için personel, yazılım ve donanım sağlayacaklar. Laboratuvardaki çalışma ile, şirketlerin son ürünleri arasında tam bir uyumun garantilenme-sinin yanı sıra, müşterilerinin kritik veri koruma ve yönetimi ihtiyaçlarını karşılama özelliklerini geniş-letecek olan bulut yedekleme, bir-Servis-olarak-Veri Koruma ve diğer yenilikçi çözümler geliştirilecek, test edilecek ve sunulacak. Ortak laboratuvar, üç yıl önce Huawei, Commvault’un yazılımlarını Huawei Oce-anStor veri depolama sistemleri ile dağıtmayı kabul ettiğinde başlayan şirketler arasındaki güçlü işbirliği-ni daha da genişletecek. İlk anlaşmadan sonra Huawei

ve Commvault, servis anlaşmaları ile bundle edecek-leri entegre bir ürün yaratmak için işbirliği yaptılar. Son zamanlarda da şirketler, bir-Servis-olarak-Veri Koruma özelliklerini içeren Huawei Cloud Data Center Offerings için işbirliğine gittiler. Huawei ve Commva-ult arasında işbirliğine dünya çapında müşterilerin yanıtı oldukça olumlu oldu – örneğin Brennan IT, Avustralya’daki müşterilerine ölçeklenebilir ve esnek bir-Servis-olarak-Yedekleme çözümü sunmak için Commvault Software ve Huawei OceanStor’u kullan-dığını duyurdu.

Commvault ve Huawei ARGE İçin Ortak Bir Laboratuvar Kurdu

NetApp Kuzey EMEA ve MEEAR Bölgesinden Sorumlu Baş-kan Yardımcısı Gos Hein van de Wouw ve NetApp Türkiye Genel Müdürü Behçet Yumrukçallı gerçekleştirdikleri basın toplantısı ile NetApp’ın yeni ONTAP 9 yazılımı ile flaş ve hibrit depolama ürünleri hakkında bilgi verirken sektördeki genel durumu da değerlendirdiler. Toplantıda depolama ve yedekleme alanında dünyada ve NetApp’ta yaşanan son gelişmeler hakkında bilgi veren Gos Hein van de Wouw, günümüzde kurumsal uygulamaların artık yüksek perfor-manslı depolama ihtiyaçlarının çok daha fazla arttırdığını vurgulayarak, “BT karar vericilerinin dörtte üçünden fazlası flaşa yatırım yapma konusunda bilgi sahibi. Bu bilginin en yüksek olduğu yer ise büyük kurumlar. EMEA bölgesinde her beş şirketten birisi flaştan yararlanmayı planlıyor ve neredeyse yarısı da hâlihazırda bu teknoloji-yi kullanmaya başlamış durumda.” dedi. Yaptıkları araştırmaların işletmelerin yüksek performanslı uygulamalara duyduğu talebin yüksek olduğunu gözler önüne serdiğinin altını çizen ve Gos Hein van de Wouw, NetApp’ın flaşın sunduğu avantajlar ile ilgili eğitici faaliyetlerini artırmayı ve EMEA bölgesinde daha çok işletmenin flaşın sunduğu fırsatlardan faydalanmasına yardım etmeyi hedeflediğini de belirtti. Gos Hein, “NetApp, ölçeklenebilir, hızlı ve ve-rimli yeni nesil veri merkezlerine ihtiyaç duyan müşterilerine endüstrinin en geniş All-Flash çözümlerini sunuyor. NetApp flaş portföyü aralarında performans uygulamaları, sanallaştırılmış altyapı ve bulut benzeri altyapılar olmak üzere şirketlerin altyapılarından en iyi sonuçları almalarına yardımcı oluyor.” şeklinde konuştu.

NetApp Yeni flaş ve Bibrit Ürünlerini Tanıttı

Page 27: BT Günlüğü Ekim 2016

Araştırma şirketi Gartner’a göre, tüketicilerin sadece %17’si önümüzdeki 12 ay içinde bir tablet almayı planlıyor. IDC’ye göre ise tabletler, geçtiğimiz

çeyrek dönemde 21.1’lik bir yüzdeyle yıllık olarak bugüne kadarki en büyük düşüşü kaydetti.

27

Bosch, web tabanlı hizmetler için kendi bulutunu hayata geçirdi. Bosch IoT Cloud, şirketin yazılım alanındaki uzmanlığında yap-bozun son parçasını tamamlamış oldu. Bosch, ağa bağlanma ve Nesne-lerin İnterneti konusunda tam bir servis sağlayıcı konumu-na geldi. Bosch IoT Cloud’da ağa bağlı mobilite, ağa bağlı endüstri ve ağa bağlı binalar için çeşitli uygu-lama-lar yer alıyor. Almanya’da bulunan Bosch IoT Cloud, teknik altyapıdan ve ayrıca platform ve yazılım ürünlerinden oluşuyor. Bosch, uygulamayı ilk olarak şirket içi çözümlerde kullanacak. 2017 yılından itiba-ren de diğer şirketlere bir servis olarak sunacak. Bosch IoT Cloud’un yazılım merkezinde, Bosch’un kendi IoT Suite ürünü bulunuyor. Bosch IoT Suite, cihazları, kul-lanıcıları ve şirketleri ağa bağlamak için gerekli olan tüm işlevleri sunuyor. Yıpranma ve aşınma modelleri-nin ne zaman bildirilmesi gerektiği ve makinenin ba-kımı için önleyici tedbirin ne za-man alınması gerek-tiği gibi otomatik kararlara ilişkin kurallar, Bosch IoT Suite içerisinde saklanabiliyor. Bosch ve müşterileri, daha şimdiden bu platforma dayanan birçok çözüm ve proje kullanıyor. Bosch IoT Cloud, şu anda 5 milyon-dan fazla cihazı ve makineyi ağa bağlıyor.

Bosch Akıllı Ev Sistemi

Sürücü destek sistemleri, Bosch açısından hızla bü-yüyen bir iş alanı. Bu yıl satışlarımız ilk kez 1 mil-yar avro barajını aştı. Sürücünün dikkatinin dağılmasını en aza indirmenin yolu, doğru zamanda doğru bilgi-nin sunulmasıdır. Bunun da gelecekteki yolu, otonom sürüştür. Otonom sürüşün asıl hedefi, insandan kay-naklanan ha-taları en aza indirmek, kazalardan kay-naklanan ölümlere engel olmaktır. Bosch teknolojisi, geleceğin otomobillerinin sadece bağımsız bir şekilde hızlanmasını veya fren yapmasını değil, aynı zamanda direksiyonu kumanda etmesini de sağlayacak.2020 yılı itibarıyla otobanlarda bir otoyol pilotu teknolojisiy-le hareket eden araçları görmek için çalışı-yoruz. Bu alanda ihtiyaç duyulan tüm temel uzmanlığa sahibiz.

Bosch’tan Tüketicinin Hayatını Değiştiren Ağa Bağlı Çözümler

özel haber

Bu alanda, yaklaşık 2.500 mühendisi-miz çalışıyor.

Sensör Teknolojisi

Sensör teknolojisi, Bosch’un gelecekteki satış hacmini artırmasının en önemli noktalarından biri. Mik-ro me-kanik sensörler alanında lider olan Bosch, internet üze-rinde nesneleri birbirine bağlamak için ge-reken bu en önemli teknolojiyi üretiyor. Sensörlerimiz teknolojiye dokunma hissi veriyor ve Nesnelerin İnterneti ile hiz-metler aracılığıyla tekno-lojinin konuşmasını sağlıyo-ruz. Otomobillerden ev aletlerine ve makinelere kadar her şeyin daha önce hiç olmadığı kadar hassas, akıllı ve iletişimsel olmasını sağlıyor. Mikro mekaniklerde sayısal büyümenin dışında kalitede de değişim yaşan-dı. Ürünlerimizi sürekli daha akıllı yapıyoruz. Şimdi çok daha fazla değişkeni ölçümleyebiliyoruz. Üretmeye başladığımız ilk sen-sörde sadece hızlanmayı, sapma oranını ve jeomanyetik alanları ölçmekle kalmıyor, daha da önemlisi olan sinyal evrimi için mikro kont-rolcü özelliğini getiriyoruz. Bu yazılım entegrasyonu, mikro mekanik sistemlerde bir sonraki aşamaya geçiş için çok kritik.

Page 28: BT Günlüğü Ekim 2016

28

Çağrı Merkezleri Derneği, 2016 Türkiye Çağrı Merkezi Sektörü pazar verilerini açıkladı. Rapora göre pazar büyüklüğü, 2016’da 4,45 milyar TL’ye ulaştı.

Çağrı Merkezi Pazar Büyüklüğü 4,45 Milyara, İstihdam 85 Bine Ulaştı

Sektörünün bilgi merkezi ve re-ferans noktası olan Çağrı Mer-kezleri Derneği tarafından, IMI Conferences işbirliği ve Net Araş-tırma proje yönetiminde her yıl gerçekleştirilen araştırma sonucu 2016 yılı için sektör pazar verileri açıklandı. Araştırmaya göre geçtiğimiz yıl sektörün sağladığı istihdam sayısı 83 bin iken bu sayı yüzde 3’lük büyüme göstererek 85 bin kişiye ulaştı.

Çağrı Merkezleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Metin Tarakçı, çağrı merkezi pazarının 2017 yı-lında da büyümeye devam ede-ceğini belirterek; “Önümüzdeki yıl toplam istihdam rakamının 92 bine ulaşmasını öngörüyoruz. İs-tihdamda sektörel dağılıma baktı-ğımızda telekomünikasyon 23 bin 509 kişi ile birinci sırada yer alır-ken finans sektörü de 16 bin 869 kişi ile ikinci olarak öne çıkıyor.

Coğrafi dağılımda da oranların İstanbul’da yüzde 40, Ankara’da yüzde 11, İzmir’de yüzde 6 ve diğer illerde ise yüzde 43 şeklinde olduğunu görüyoruz.” dedi.

Öte yandan sektör büyüklüğü; asgari ücrette gerçekleşen yüz-de 30’luk artışın ardından yüzde 23,5’luk bir büyümeyle 4,45 mil-yar TL’ye ulaştı. Reel büyüme ise yüzde 3-4 oranında gerçekleşti.

Çağrı Merkezlerinde Sosyal Medya Etkisi

Çağrı merkezi hizmeti sunu-lan kanallar arasında telefon ve e-posta ilk sıralarda yer alırken bu yıl sosyal medya kullanımında yüzde 12’lik bir artış görüldü.

Gelen-Giden Arama Toplamı 2,2 Milyar Adet

Çağrı merkezlerinde geçtiğimiz

yıl 2 milyar gelen/giden arama gerçekleşirken 2016’da bu sayı 2,2 milyar adete yükseldi. Bu yıl gelen aramaların yüzde 48’i ürün/hizmet bilgisi maksatlıy-ken, yüzde 20’si işlem, yüzde 11’i ise teknik destek amaçlı ger-çekleşti. Giden aramaların çoğu ise satış/pazarlama maksadıyla yapıldı.

Müşteri Temsilcilerinin Yüzde 64’ü Kadın

Çağrı merkezlerinde çalışan müş-teri temsilcilerinin yüzde 64’ünü kadınlar oluşturuyor. Çalışan-ların yaş ortalaması 25 iken lise mezunu ve öğrenci müşteri tem-silcisi sayısında artış yaşandığı görülüyor. Eğitim durumuna göre dağılımda çağrı merkezi çalışan-larının yüzde 52’si yüksekokul, üniversite ve lisansüstü mezunu iken yüzde 36’sı lise mezunu, yüzde 12 ise üniversite öğrencisi.

Yüzde 48’i Asgari Ücret AlıyorMüşteri temsilcilerinin yüzde 38’i 1300-2000 TL maaş alırken, yüzde 10’u 2000-2500, yüzde 48’i ise asgari ücret alıyor.

Yabancı dilde hizmet veren müşteri temsilcilerinin sayısı ise yaklaşık 4 bin. Çalışanların yüzde 51’i İngilizce, yüzde 39’u Alman-ca, yüzde 4’ü Arapça ve yüzde 3’ü Flemenkçe dillerinde hizmet veriyor. Müşteri temsilcilerinin ortalama çalışma süreleri ise 2016 yılında 1-2 yıl arası olarak gerçekleşti.

özel haber

Page 29: BT Günlüğü Ekim 2016

Araştırma şirketi Gartner’a göre, tüketicilerin sadece %17’si önümüzdeki 12 ay içinde bir tablet almayı planlıyor. IDC’ye göre ise tabletler, geçtiğimiz

çeyrek dönemde 21.1’lik bir yüzdeyle yıllık olarak bugüne kadarki en büyük düşüşü kaydetti.

29

İnsanlar, iş için yüksek performansa ve verimliliğe imkân veren özelliklere sahip cihazları tercih edi-yorlar. Tabletlerin performans yetersizliği, kullanı-cıların bu tabletleri evde bırakarak işleri halletmek için ofislerinde PC’lerini kullanmaya itiyor. 2’si 1 arada cihazların, işyerlerinde cihazı istenildiği za-man tablet modunda kullanmak isteyenlerce rağbet görmesi, 2’si 1 arada cihaz piyasasının büyümesine sebep oluyor.

Araştırma şirketi Gartner’a göre, ankete yanıt veren tüketicilerin sadece %17’si (son 10 yılın en düşük yüzdelerinden biri) önümüzdeki 12 ay içinde bir tab-let almayı planlıyor. IDC’ye göre ise slate tabletler geçtiğimiz çeyrek dönemde 21.1’lik bir yüzdeyle yıl-lık olarak bugüne kadarki en büyük düşüşü kaydetti.

Fazlasıyla doymuş olan tablet piyasasında son kulla-nıcı talebi düşüş göstermeye devam ediyor. Ek olarak

İşletmeler, Yatırım Odağını 2’si 1 Arada Dizüstü Bilgisayarlara Çevirdi

özel haber

10-13 inç aralığındaki daha büyük ekranlı 2’si 1 arada cihazlar, öncelikle dizüstü bilgisayar olmak üzere istendiğinde tablet görevi de görüyor. Windows 10’un pazara sunulmasıyla birlikte, 2’si 1 arada tabletler ve laptop’lar kişisel bilgisayar alanında kaydedilen en büyük büyüme fırsatını değerlendirmek üzere yeni-den konumlandırıldı. 2’si 1 arada cihazlar 2015’in son çeyreğinde 8.1 milyon cihaz ile tüm zamanların en yüksek rakamına ulaşırken, ürün sevkiyatları da geç-tiğimiz yılın son çeyrek döneminden bu yana iki katın üzerine çıktı.

2’si 1 Arada Cihazlara Rağbet Artıyor

Eğer işinizin %90’ı yazı yazmak, e-mailleri kontrol etmek ve internete göz atmak gibi basit görevlerden oluşuyorsa, öncelikle tablet görevi gören cihaz ih-tiyacınızı karşılayabilir. Ancak birçok meslek, ciddi anlamda bundan çok daha fazla bilgisayar perfor-mansı gerektiriyor. Performans için mobiliteden ödün vermek söz konusu değil, bu yüzden 2’si 1 arada tablet pazarı büyük bir hızla gelişiyor. Müşterilerin bu yeni bilgisayar kategorisine yönelmesinin nedenlerinden birkaçı ise şöyle:

Performans: 2’si 1 arada tabletler, ticari bir ortama uygun olarak öncelikle bir dizüstü bilgisayar, ondan sonra tablet işlevi görmeye odaklanmalı.

Esneklik: Standart bir iş cihazı bir dizüstü ya da ma-saüstü bilgisayar iken, bazı işlevler için tablet kullan-mak fena olmayabilir, ancak iki sistemi birden taşıma-ya değer mi?

Maliyet: Ofis dışında çalışan profesyoneller 2’si 1 ara-da tabletlerin iş akışlarını hızlandırma şekline bayı-lacaklar. Ancak hem laptop hem de tablet olabilen bir sistemin değerini öncelikle BT birimi takdir edecektir. Çalışanlar için birden fazla cihazın satın alındığı ya da tasarruf ederek bu cihazlardan sadece birinin tercih edildiği günler geride kaldı.

Page 30: BT Günlüğü Ekim 2016

30

haberler

Prolink, Bilişim sektörünün güçlü ve vizyoner firması Gigamon ile iş birlikteliğini güçlendiriyor. Dünya’da hızlı bir gelişim ve büyüme gösteren Gigamon; yaygın kanal yapısı, alanında uzman satış ve teknik kadro-suyla öne çıkan Prolink ile Türkiye’deki büyümesine hız katıyor. 2015 yılında başlayan iş ortaklığı, geliş-tirilen projelerle her geçen gün değer kazanarak fark yaratıyor. Gigamon CEO’su Paul Hooper, Bölgeden Sorumlu Satış Direktörü Kfir Birenboim, Satış Mühen-disi Yossi Attia ve Prolink Genel Müdürü Ken Bradley öğle yemeğinde basın mensupları ile buluştu. Prolink İş Birim Müdürü Aslı Okutur’un açılış konuşması ile başlayan basın toplantısı Ken Bradley’in konuşması ile devam etti. Bradley, Gigamon’un Türkiye’deki yatı-rımına verdikleri önemi vurgulayarak, bu iş ortaklığı ile ilgili heyecan ve mutluluk duyduğunu ifade etti. Gigamon’un Türkiye’deki katma değerli iş ortağı olduklarını belirten Bradley büyüme odaklı bir şirket olduklarını ve Gigamon’un şimdiye kadarki süreçte kendilerine güç kattığını ifade ederek bundan sonra-ki süreçte de hedeflerinin Gigamon’un Türkiye’deki pazar payını arttırmak olduğuna değindi. Gigamon CEO’su Paul Hooper, 2004 yılında kurulan şirketin kısa sürede gösterdiği başarının altını çizerek konuş-masına başladı. NYSE’de En Hızlı Büyüyen 2. Tekno-

loji Şirketi olarak seçilen Gigamon’un Fortune 100 listesindeki şirketlerin 70’ine satış yaptığı belirtildi. 2016 yılında bir önceki seneye göre Gigamon’un Pazar payında gerçekleşen %70’lik büyümenin etkenleri basın mensuplarıyla paylaşıldı. Sundukları teknolo-jinin özgünlüğünü ve sahip oldukları bakış açısı ile müşterilerinin ihtiyaçlarına yönelik çözüm önerilerini anlatan Hooper, Türkiye pazarını çok önemsediklerini belirterek yatırımlarının hızla artacağını aktardı.

Prolink ve Gigamon İş Birliği Güçleniyor

olan Aruba, üçüncü parti geliştiricilere ve iş liderlerine uygulamaları ve servisleri iyileştirmek açısından bir ağ anlayışı sunmak için, uygulama programlama arayüzleri-ni (API) kullanan bir yazılım katmanı olan Aruba Mobile First Platform’u duyurdu. Platform, mobil ve IoT’nin (Nesnelerin Interneti - Internet of Things) entegrasyo-nunun ve yenileşmelerinin tek bir üreticinin adımların-dan ziyade, geliştirici ekosisteminin hızında ilerlemesini sağlıyor. Ağlar, bugünün önce mobil ve hızla gelişen IoT ortamını desteklemek için, bağlantıdan daha fazlasını sunmalılar. Statik fonksiyonlar için tasarlanmış tek boyutlu ağların zamanı geçti. Modern ağlar, talep edildiğin-de yeni uygulama gereksinimlerine kolaylıkla uyarlanabilmeliler. Özel mobil uygulamaların ve IoT tarafından desteklenen operasyonel teknolojilerin kullanımı hakkındaki faydalı anlayışlarla birlikte ağlar, organizasyonla-rın gelecekteki dijital teknoloji yatırımlarının düzenlenmesine yardım edilebilirler. Aruba Mobile First Plat-form, bir geliştirici ekosistemi ve teknoloji üreticilerinin serbestçe yenileşme yeteneklerini ortaya çıkarıyor. Bunun için Aruba altyapısının mobil ve IoT cihazlarından topladığı bağlamsal bilgileri ve dinamik bir şekilde gerçek zamanlı olarak özelleştirilen ağ fonksiyonlarını kullanıyor. Sonuç olarak müşteriler, deneyimlerini geliş-tirmek, iş operasyonlarını iyileştirmek ve yeni gelir fırsatlarını desteklemek için, var olan ve yeni geliştirdikleri uygulamaları iyileştirebilirler.

HPE Aruba, “Mobile First Platform’unu” Tanıttı

Page 31: BT Günlüğü Ekim 2016

Süleyman [email protected] özel haber

Red Hat JBoss Middleware müşteri öncelikleri araştırmasına göre mikroservisler ve konteynerlerin sayısı arttıkça hibrit bulut dengesi

de sağlanıyor. Araştırmada müşterilerin büyük çoğunluğunun mevcut uygulamalarını koruma ve güncelleme yeteneklerine (yüzde 71) ve yeni

uygulamaları daha hızlı yaratma (yüzde 53) konusuna öncelik verdiği görülüyor. Araştırma ayrıca Red Hat vizyonuna duyulan güvenin büyük

olduğunu da gösteriyor.

Red Hat’in Müşteri Öncelikleri Araştırması Sonuçlandı!

Red Hat JBoss Middleware ekibi bu yıl mayıs ve ağustos ayları ara-sında üç araştırma yürüttü ve 865 Red Hat JBoss Middleware müşte-risine, gelişmekte olan mimariler ve programlama paradigmalarına dair ne düşündüklerini sordu. Red Hat’in burada asıl odaklandığı konu ise mikroservisler, kontey-nerler ve bulut çağında müşteri-lerin Java EE hakkındaki yorum-larıydı. Araştırmanın bir diğer amacı da müşterilerin öncelikleri ve motivasyonları, karşılaştıkla-rı güçlükler ve nihayetinde Red Hat’in ürün ve hizmetlerinden ne derece memnuniyet duyduklarını öğrenmek idi.

Konuyla ilgili olarak müşterilere mevcut ürünlerini, yani Java EE uygulamalarını nasıl tanımladık-ları soruldu. Yüzde 64’ü oluşturan büyük çoğunluğu bunların büyük, geleneksel, kurum içi Java EE uygulamaları olduğunu söylerken, yüzde 23’ü uygulamalarının çoğu-nun kendi yerinde bir bulutta ol-duğuna, yüzde 13’ü ise uygulama-larının yarısından fazlasının bulut ortamlarında kurulu olduğuna işaret etti. Ancak önümüzdeki 3 yıl içinde bu dağılımın daha dengeli olacağı da öngörülüyor. Müşte-

rilerin yüzde 30’u tüm uygulama-larının büyük, geleneksel, kurum içi Java EE uygulamaları olacağını düşünürken, yüzde 32’si ikisinin bir karışımı olacağını, yüzde 38’inin ise uygulamalarının yarısından fazlası-nın bulut ortamlarında kurulmasını bekledikleri görülüyor.

Bu değişim birçok kurumda stratejik bir zorunluluk olmaktan ziyade, do-ğal bir evrim olarak gerçekleşecek; zira kurumlar olgunlaştıkça daha heterojen bir kimlikle hibrit bulut ortamlarına geçiyorlar. Katılımcıla-rın yalnızca yaklaşık dörtte birine (yüzde 24) göre, BT organizasyon-ları için uygulamalarının buluta taşınmasını yüksek öncelik taşıyor. Müşteriler bunun yerine mevcut uygulamalarını koruma ve güncelle-me yeteneklerine (yüzde 71) ve yeni uygulamaları daha hızlı yaratma (yüzde 53) konusuna öncelik veri-yorlar.

Bu öncelikler, müşterilerin mikro-servis ve konteynerlere yaklaşım-larına da yansıyor. Bu iki teknoloji kurumsal uygulama ortamlarında daha büyük çeviklik ve kontrol ihtiyacını karşılıyor. Kurumlara mikroservis mimarilerinin kurma planlarının zamanlamaları soruldu-

ğunda yüzde 29’u halihazırda zaten kullandıklarını veya şu anda uygu-ladıklarını belirtiyor. Konteynerler konusunda da benzer bir rakam ortaya çıkıyor: yüzde 33. Katılımcı-ların yüzde 36’sı şu anda mikroser-visleri araştırma aşamasında olduk-larını ve yakın vadede (önümüzdeki yıl) bunları kuracaklarını söylüyor. Yüzde 38’i ise aynı şeyi kontey-nerler için söylüyor. Katılımcıların beşte birinden azı ise, mikroservis mimarisini (yüzde 18) veya kontey-nerleri (yüzde 16) önümüzdeki 5 yıl içinde kurmayı planlamadıklarını belirtiyor.

Bu önceliklerin, katılımcıların karşılaştıkları bazı zorluklarla ilişkili olduğunu görmek de sürpriz olmuyor. Bu zorluklar genelde mev-cut uygulama altapılarıyla ilgili ve aynı kaynaklarla daha çok ve daha hızlı hizmet vermesi beklenen BT departmanlarının üzerindeki sürekli baskının bir yansıması. Katılımcı-ların yüzde 63’ü uygulama altyapı-sının gerektirdiği maliyet ve çabayı bir zorluk olarak görüyorlar. Yüzde 50’si eski teknolojileri bir zorun olarak görürken, yüzde 34’ü pazar ve geliştirici üretkenliği konusun-da beklenen hızın bir baskı unsuru olduğunu düşünüyor.

31

Page 32: BT Günlüğü Ekim 2016

32 33

kapak konusu

IoT ile İş Dünyasının Düzeni Değişiyor

Son yıllarda nereye bakarsanız bakalım karşımıza Internet of Things (IoT) ve Big Data (Büyük Veri)

kavramları çıkıyor. Bu kavramların işimize ve hayatımıza katacakları konusunda her kafadan bir ses çıksa da asıl olan yaşamımızı kolaylaştıracak

teknolojilere adaptasyonun hızlandırılması.

Page 33: BT Günlüğü Ekim 2016

32 33

I oT hakkında herkesin bir görüşü olsa da bu kavramı tam olarak anlamak basit bir şey değil. Şimdilerde IoT uygulamalarını genellikle akıllı ev sistemlerin-

de görüyoruz. Fakat IoT’nin geleceği için düşündüklerimiz; evden çıktığı-mızda aracın otomatik olarak kapının önüne gelmesi, perakende sektöründe farklı ve tüketiciye hız kazandıracak çözümler, bir çok yapının kullanıcıya hissettirilmeden çalışması ve sadece sonucun yansıtılması gibi örneklerle açıklanabilir.

McKinsey’in araştırmasına göre 2025’teki potansiyel değeri 3.9 ile 11.1 trilyon USD arasında olacak bir tek-nolojilerden bahsediyoruz. Dev şirket-lerin fazlasıyla yatırımlar yaptığı ve kullanılacak standartların belirlendiği çok büyük bir pazar yaratacak teknolo-jinin yalnızca akıllı ev sistemlerinden oluşacağını düşünmek doğru değil.

Geçtiğimiz günlerde nesnelerin in-terneti (IoT) alanında yapılan global yenilik ve yatırımların incelendiği geleneksel “IoT Barometer Report” araştırmasının 4’üncüsünü yayınladı. Circle Research tarafından nisan ve mayıs aylarında bin 100’e yakın şir-ketle yapılan araştırmaya dahil edilen ülkeler arasında Türkiye’de yer alıyor-du. Araştırmaya katılan diğer ülkeler Avustralya, Brezilya, Kanada, Çin, Almanya, Hindistan, İrlanda, İtalya, Ja-ponya, Hollanda, Güney Afrika, Güney Kore, İspanya, Birleşik Arap Emirlik-leri, Birleşik Krallık ve ABD olarak sıralandı.

Yeni Sanayi Devrimi

IoT Barometer araştırmasına katılan şirketlerin dörtte üçü, IoT’yi insanların iş ve özel yaşamlarını değiştirecek yeni bir sanayi devrimi olarak nitelendirdi. Şirketlerin yüzde 76’sı, IoT teknoloji-lerinden yararlanmanın kurumlarının

33

Page 34: BT Günlüğü Ekim 2016

34

gelecekteki başarısı açısından kritik önem taşıdığına inandığını belirtirken, söz konusu şirket-lerin neredeyse yarısı gelecek 2 yılda milyonlarca cihaz ve sürece bağlantılı şebeke zekasını dahil etmeyi planladıklarını bildirdi.

Araştırmada, 2016’nın IoT tek-nolojilerinin temel iş süreçleri-nin bir parçası haline geldiği yıl olacağı sonucuna varıldı. Şirket-lerin yüzde 63’ünde nesnelerin interneti yatırımının geri dönüşü yüksek oldu. Araştırmaya göre, nesnelerin interneti alanında ya-tırım yapan şirketlerin yüzde 89’u son 12 ayda bütçelerini yükseltti. Nesnelerin interneti teknoloji-lerine yatırım yapanların yüzde 63’ü bu yatırımdan ciddi biçim-de geri dönüş sağladı. 2015’teki raporda bu oran yüzde 59 olarak gerçekleşmişti.

Nesnelerin internetine yapılan yatırımlar, ortalama BT bütçele-rinin yüzde 24’ünü oluşturarak bulut bilişim ya da veri analizi yatırımları ile eşit seviyede ger-

çekleşti. Araştırmada, nesnelerin interneti teknolojilerinin gittikçe daha fazla sayıda şirkette temel iş aksiyonlarının merkezinde yer aldığı belirtildi. Araştırmaya ka-tılan şirketlerin yüzde 48’i büyük ölçekli kurumsal dönüşüm için nesnelerin interneti teknolojile-rinden yararlanıyor. Bu oran, Asya Pasifik bölgesinde yüzde 61’i buluyor.

Araştırmaya katılan tüketici elektroniği şirketlerinin yüzde 52’si nesnelerin interneti tekno-lojilerini bağlantılı evlere yönelik yeni nesil uygulamaların temel bileşeni olarak kullanıyor. Şirket-lerin yüzde 46’sı gelecek 2 yılda nesnelerin interneti teknolojile-rine dayalı yeni ürün ve servis-ler geliştirmeyi planladıklarını bildirdi.

10 Yılda 19 trilyon Dolarlık Bir Ekonomi Oluşacak

Nesnelerin internetinin iş dün-yası için önemli fırsatları berabe-rinde getiriyor. Bu teknolojinin

gelişimiyle her sektörde gelenek-sel iş yapış şekli ve süreçlerinin kökten değişecek. Nesnelerin interneti, çok yakın bir gelecekte hem bireyler hem şirketler hem de nesnelerin saniyede 1 giga-bit’lik yaygın genişbant bağlan-tı hızından faydalanabileceği ‘gigabit toplumu’nun da temelini oluşturacak. Gigabit toplumuna dönüşümün, adil ve sürdürülebi-lir eğitim, çalışma ve yaşam için büyük bir fırsat olduğuna inanı-lıyor. Diğer yandan, nesnelerin interneti, tüm dünyada 10 yılda 19 trilyon dolarlık bir ekonomiye hayat verecek. Bağlantı ekonomi-si, bu sürede dünyanın Gayri Safi Milli Hasılası’nı tam iki katına çıkarabilecek potansiyele sahip.

Nesnelerin internetinin Türki-ye’de de özel sektörde yaklaşık 170 milyar dolar, kamu sektö-ründe ise 23 milyar dolar değer yaratması bekleniyor. Kamu kuruluşları, sanayi, internet bağ-lantılı araçlar, sağlık hizmetleri ve tüketici ürünlerinin nesnelerin interneti yatırımlarında öncelikli

kapak konusu

Page 35: BT Günlüğü Ekim 2016

35

alanlar olacak.

IoT ile Evler ve Ofisler Daha da Akıllanacak

Küresel nesnelerin interneti akıllı ev ve ofis araştırması, katılımcıla-rın belirli bir kazanç karşılığında kişisel verilerinin paylaşılmasına razı olduklarını gösteriyor.

Yapılan küresel tüketici araştır-masına göre, katılımcıların önem-li bir kısmı (% 61) akıllı evlerden toplanan kişisel verilerin para karşılığında şirketlerle paylaşıla-bileceğini, % 70’i de cihaz kulla-nımı hakkındaki verilerin karşılığı olarak şirketlerin müşterilere kuponlar ve indirimler verme-sini kabul ediyorlar. Araştırma, ayrıca, katılımcıların % 77’sinin, akıllı evlerin 2025’te bugün akıllı telefonlarda olduğu gibi yaygın-laşacağına inandığını, ancak % 66’sının da siber suçlular tarafın-dan hacklenmek konusunda çok kaygılı olduklarını ortaya çıkardı.

“Nesnelerin Interneti (IoT) ve Akıllı Ev ve Ofis” araştırması-na Avustralya, Brezilya, Kanada, Fransa, Almanya, Hindistan, Mek-sika, İngiltere ve ABD’den 9,000 kişi katıldı.

Akıllı ev ve ofisler, tüketicilerin günlük yaşamlarını iyileştirme kapasitesine sahipler. Araştırma, şahısların para karşılığı verileri-nin paylaşımına razı olduklarını gösteriyor, ancak siber tehditler konusundaki kaygıları da anla-şılabilir. Güvenlik, Nesnelerin Interneti’nin temelini oluşturuyor ve güvenlik tam olarak sağlan-dığında IoT’nin yaygınlaşması mümkün olabilir.

Araştırmaya katılanlar genel olarak akıllı evlerdeki potansiyel güvenlik tehditleri konusunda endişeliler. Katılımcıların % 92’si kişisel verilerinin siber suçlular tarafından hacklenebileceği yö-nünde endişelerini ifade ediyor-lar. Bununla birlikte, yenilikçi güvenliğin bir yansıması olarak katılımcıların çoğu (% 89) bütün akıllı cihazların güvenliğinin tek bir entegre güvenlik paketiyle sağlanması yolunu daha çok ter-cih edeceklerini belirtiyorlar.

Tüketiciler, şifre gibi mevcut güvenlik yöntemleri konusun-da tereddütlüler. Katılımcıların %75’i akıllı evleri yönetmek için gereken şifre sayısı konusunda endişeliler. Bununla birlikte biyo-metri, akıllı evlere erişim için bir alternatif olarak öne çıkacak gibi gözükmekte. Biyometrik güven-lik türlerinden birini seçmeleri istendiğinde, %54’ü parmak izini seçerken, %46’sı ses tanımayı ve % 42’si göz taramayı tercih ettiği-ni belirtiyor.

Ayrıca Araştırmanın Önemli Bul-

guları Arasında Şunlar da Var

Y kuşağı, akıllı ev cihazlarında davranışsal verileri para, indirim ve kupon karşılığında paylaşma konusunda en rahat kesim (% 72’si para için, % 44’ü indirim için, % 29’u ise kupon için kabul ediyor). Tüketicilerin % 75’i akıllı evde yaşamaktan kişisel fayda bekliyor.

Tüketiciler tarafından en çok düşünülen akıllı cihazlar, akıllı aydınlatma (% 73), akıllı mutfak cihazları (% 62) ve akıllı termo-metre veya su ısıtma sistemleri (% 60). Katılımcıların yarıdan fazla-sı, akıllı bir evde, gaz ve elektrik faturalarının (% 57) ve ısıtma ve soğutma faturalarının (% 55) düş-mesini bekliyor.

Araştırma Metodolojisi

“Nesnelerin Interneti Akıllı Ev ve Ofis” araştırması, teknoloji sektö-ründe bağımsız bir pazar araştır-ma uzmanı olan Vanson Bourne tarafından 2015 Temmuz’unda gerçekleştirildi. Toplam 9,000

Page 36: BT Günlüğü Ekim 2016

36 37

tüketici ile görüşüldü. Bunların arasında ABD’den 2,500, İngilte-re’den 1,000, Fransa’dan 1,000, Almanya’dan 1,000, Brezilya’dan 1,000, Hindistan’dan 1,000, Ka-nada’dan 500, Meksika’dan 500 ve Avustralya’dan 500 kişi var.

IOT, Dijital Dönüşüm ile Hayatımızı Değiştirecek

Geçtiğimiz günlerde duyurulan yeni araştırmaya göre, işletmele-rin %78’i, dijital girişimler şimdi ya da gelecekte kurumlarına karşı bir tehdit oluşturacağına inanı-yor. Bu durum yenilikçi şirketleri ileriye itiyor, yenilikçi olmayanla-rınsa batışını hızlandırıyor. Tüm dünyadan ankete katılan işlet-melerin neredeyse yarısı (%45), dijital olarak doğmuş yeni şirket-lerin getirdiği rekabetten dolayı önümüzdeki üç ila beş yıl içinde işletmelerinin modası geçmiş du-rumuna düşmesinden korkuyor.

Hatta bazı şirketler, değişimin hızından fena halde yara alabi-leceklerini hissediyor. İş dünyası liderlerinin yarısından fazlası (%52) ise dijital teknolojilerin

ve Nesnelerin İnternetinin bir sonucu olarak geçtiğimiz üç yıl içinde sektörlerinde önemli bir yıkım yaşarken, dünya genelinde işletmelerin %48’i üç yıl içinde sektörlerinin nasıl şekilleneceği-ni bilmiyor.

Anket sonuçları, 16 ülke ve 12 sektör genelinde orta ile büyük ölçekli kurumlardan 4000 liderle Vanson Bourne’nin (VB) yaptığı çalışma sonunda ortaya çıktı.

Şu ana kadar dördüncü sanayi devrimi de öncekiler gibi acı-masız olacağını açıkça gösterdi. Şirketler ayak uyduramazlar-sa geride kalacaklar veya daha kötüsü olacak. ‘Yarına erteleme’ yaklaşımı, kesinlikle işe yarama-yacak.

Düzensiz İlerleme ya da Dijital Kriz Yolda mı?

En azından şu söylenebilir ki ilerleme, düzensiz oldu. Bazı şir-ketler, dijital dönüşümlerine zar zor başladı. Çoğu şirket dağınık bir yaklaşım benimsedi. Sadece ufak bir azınlık, dijital dönüşüm-

lerini tamamladı. Ankete katılan her üç işletmeden sadece biri, kritik dijital işletme gereklerini iyi bir şekilde yerine getiriyor. Çoğu işletmenin sadece bir kısmı, dijital olarak düşünür ve hareket ederken büyük çoğunluk (%73), dijital dönüşümün kurum gene-linde daha yaygın olabileceğini kabul ediyor.

On şirketten yaklaşık altısı, daha iyi güvenlik, hizmet ve bilgi-ye 7/24 daha hızlı erişim gibi müşterilerin başlıca taleplerini karşılayamıyor. Yaklaşık üçte ikisi (%64), alınan istihbaratlara zamanında tepki veremediklerini itiraf ediyor.

İşletmelerin yapamadıklarını ifa-de ettikleri konular dijital çağda başarı için şart. Bu kadar yoğun bir yarışın olduğu bir piyasada bunları başaramamak, dijital bir krizin başlangıcını tetikleyebilir.

Araştırma sonucunda ortaya çıkan Dijital Dönüşüm Endek-si, araştırmayı tamamlıyor ve şirketleri anket katılımcılarının firmalarının dijital dönüşüm per-

kapak konusu

36

Page 37: BT Günlüğü Ekim 2016

36 37

formansı hakkındaki görüşlerine dayalı olarak derecelendiriyor. Karşılaştırmaya göre işletmelerin sadece %5’i kendilerini Dijital Liderler grubuna koyarken, nere-deyse yarısı geride kalıyor.Dijital Liderler: %5 - Dijital dönü-şüm, çeşitli biçimlerde işletme-nin DNA’sına işlemiştir. Dijitali Öncelikle Benimseyenler: %14 - Uygulamada oturmuş bir dijital planları, yatırımları ve yenilikleri vardır. Dijitali Değerlendirenler: %34 - Dikkatli ve adım adım diji-tal dönüşümü benimserler, gele-cek için plan ve yatırım yaparlar. Dijitali Takip Edenler: %32 - Çok az dijital yatırımları vardır, çeki-nerek gelecek için plan yapmaya başlamışlardır. Dijitalde Geri-de Kalanlar: %15 - Uygulamada dijital bir planları yoktur, sınırlı teşebbüsleri ve yatırımları vardır.

Dijital Kurtarma Planı

Ağır yıkım riskini göz önünde bulunduran işletmeler, bir çare aramaya başlıyor. Dijital dönü-şümlerini ilerletmek için:

%73’ü, işletmeleri için merkezi bir teknoloji stratejisine önce-lik vermeleri gerektiğini kabul ediyor. %66’sı, BT altyapısına ve dijital beceri liderliğine yatırım yapmayı planlıyor. %72’si yazılım geliştirme becerilerini genişleti-yor.

Katılımcıların öncelik sırasına göre önümüzdeki üç yıl içinde en çok planlanan BT yatırımları şöyle: Yakınsanmış Altyapı, Ultra yüksek performanslı teknolojiler (Örneğin, Flash), Analitik, büyük veri ve veri işleme (Örneğin, Veri Gölleri), Nesneler İnterneti tek-nolojileri.

Bunlara ek olarak katılımcıların

dörtte biri ile üçte biri arası, tam bir dijital kâr (%36) elde ettiğini açıkladı. İşletmelerin yüzde 35’i açık bir inovasyon modeli benim-semek üzere yeni girişimler ile ortaklık kurduğunu belirtti. Ayrı-ca işletmelerin yüzde 28’i, kuru-mun bir bölümünü ayırarak yeni bir şirket kurmuş veya ihtiyaç duydukları becerileri ve yeniliği birleşme veya satınalma yoluyla etme niyetinde. Sadece %17’si başarıyı başvurdukları patent sa-yısına göre ölçüyor ve neredeyse yarısı (%46) dijital hedefleri tüm departman ve personel hedefleri-ne entegre ediyor.

Yakın gelecekte neredeyse her işletmenin temelinde yazılım geliştirme uzmanlığı olacak. Bu şirketlerin çoğu, tamamen yeni olacakken diğerleri yani 20 yıldır tek bir satır bile kod yazmayanlar, treni kaçırmış olacak. İşletmeler 1000 kata daha fazla kullanıcıyı ve 1000 kat daha fazla veriyi yö-netmekle mücadele ederken yeni dijital ürünler ve hizmetler de BT altyapısının dönüşümüne yol gösterecek.

Otomotiv sektöründe Nesne-lerin İnterneti (IoT)

İnternet bağlantılı araçlar, Nes-nelerin İnterneti (IoT) teknoloji-sinin bilinen en belirgin örneği. Araçlarda yazılımlar artarak kul-lanılırken, otomotiv endüstrisin-de gerçek IoT gelişimi ise perde arkasında: otomobil üreticileri ve yazılım geliştiricilerinin ikisi de sürücü koltuğuna talip. Araçları-mız yıllardır internet ile bağlan-tılı, öyle ki bu günümüzde rutin gibi görünüyor. Artık araçlarımız akıllı telefonlarımızla sorunsuz bir şekilde bağlantı kurabiliyor, gerçek zamanlı trafik uyarılarını görebiliyor, Spotify müzik liste-mizi çalabiliyor ve tek tuşla acil yol yardımına bağlanabiliyor. Aslında, otomobil üreticileri in-ternetin ilk günlerinden itibaren araçları bilgi akışına bağlamaya başladılar. Sürücüleri ve teknolo-jiyi birbirine bağlama söz konusu olduğunda otomotiv endüstrisi diğer bütün sektörlerden daha uzun ve zengin bir geçmiş perfor-mansa sahip.

Sizi Eve Kim Götürecek?

Nesnelerin İnterneti köklü deği-şimi mümkün kılıyor ve otomotiv sektörünün de çok hızlı değiştiği tartışmasız bir gerçek. IoT tekno-

37

Page 38: BT Günlüğü Ekim 2016

38 39

lojileri endüstrinin takip edeceği yol haritasını çizecek ve internet bağlantılı araçlar geleceğin yolla-rında ve ekonomisinde büyük rol oynayacak. Otomobil üreticileri ve yazılım geliştiricileri arasın-daki güç mücadelesi, endüstri kendini yeniden icat ederken süregelen dönüşümün bir belirtisi niteliği taşıyor.

Ürünler çağından hizmetler ve deneyimler çağına, donanımdan yazılıma, fonksiyonellikten değer yaratmanın ana hedefi olan bilgi-ye ve endüstri silolarından birbir-leriyle bağlantılı ekosistemlere ve değer döngülerine doğru ilerle-mekteyiz. Otomobil üreticilerinin kendilerini sürekli genişleyen bir oyuncu ekosistemi içinde ilerler-ken bulmaları sürpriz değil. Bu oyuncuların hepsi sürekli değer yaratmaya çalışıyor ve bilginin birikimini ve analizini kontrol edenler, yani yazılım sağlayıcıla-rı, giderek güçleniyor. Otomobil üreticileri değişen endüstrideki yerlerini gözden geçirirken, kendi konumlarını güçlendirmek için

çeşitli yaklaşımları değerlendire-bilirler:

Şirketin ekosistemde oynayacağı role ilişkin bir vizyona karar ve-rin; bunun eski tarz düşüncelerin ve şirketin üzerindeki dönüştürü-cü etkilerini anlayıp kabul edin. Değerin nerede ortaya çıkarıla-bileceğini daha iyi anlamak için sunulan her bir hizmet için veri-nin nereden kaynaklandığını ve kime ait olduğunu net bir şekilde haritalayın.

Müşterilerle tüm yaşam döngüleri boyunca iletişim halinde olmak için, sadece internet bağlantılı araçlar biriminde değil, tüm or-ganizasyonda daha hizmet odaklı bir yaklaşıma geçmek için bir yol haritası geliştirin. İçeride inşa edilebilecek veya dışarıdan kaza-nılabilecek yeni yetkinliklere açık olun. Araç içi yazılım platformu geliştirilmesine daha fazla dâhil olmak ve üstlenmek için fırsatları kovalayın.

Geliştirme süreçlerini ve yazılım

tabanlı özelliklerin lansmanını ve güncellenmesini daha yakından entegre etmek için teknoloji sağ-layıcılarıyla iç içe çalışıp üretim/yaşam döngüsündeki zorluklara cevap verme yollarını değerlendi-rin. Yeni ortaya çıkan akıllı cihaz üreticilerini içeren ekosistem-deki kilit oyuncuları tespit edip stratejik ortaklıklar geliştirin. Değer zinciri boyunca çalışarak bağlantılı teknolojiler vasıtasıyla daha bütünsel bir marka deneyimi yaratın.

Nesnelerin İnterneti Dünya-sında Güvenli Yaşam Mümkün

Artan iş ihtiyaçlarını karşılamak için her gün daha fazla “nesne” internete bağlanıyor. Tahminlere göre 2020 yılında 50 milyar nesne internete bağlı olacak ki, bu ra-kam dünya nüfusunun 7 katı. An-cak nesnelerin interneti sistemle-rinin yaygın şekilde uygulanması ‘yetersiz güvenlik’ endişelerini de beraberinde getiriyor. Öyle ki, bunun sonuçları hacker’lar tara-fından ele geçirilen şehirler, sis-temler, bireyler dahi olabilir. Var olan BT güvenlik mimarilerinin nesnelerin internet sistemlerine uygulanması yeterli olmayacak. Bu dünya yeni ve entegre güven-lik yaklaşımları gerektiriyor.

En Büyük Risk Şehir Sistemleri

Her şeyin firewall’lar içinde ol-duğu ve erişim kontrol cihazları ile korunan günümüz ağlarının aksine, nesnelerin interneti are-nasında birçok nesne korunmasız ve tehdide açık alanda işlem yap-maya devam edecek. Bu cihazlar sonsuz miktarda hassas veri akışı üretiyor ve her bir cihaz hackerlar ve kötü niyetli yazılım üretenler tarafından potansiyel bir giriş

kapak konusu

38

Page 39: BT Günlüğü Ekim 2016

38 39

noktası. Hacker’ların bu hassas ve değerli veriye erişmesi; üretim bantlarının, kamu kuruluşlarının ya da şehir sistemlerinin kont-rolünü eline alması yaşanması muhtemel en büyük risk. Yine hastaların üzerinde bulunan me-dikal cihazlar, araçlar ve sensörler de bu tehditlerin hedefi olabilir. Bu durum, kurumsal ağların öte-sinde farklı bir mücadele gerekti-riyor.

Nesnelerin İnterneti ağlarında siber saldırıların hem fiziksel hem de ekonomik etkileri var. Ha-ck’lenen ve kontrolü ele geçirilen ağlar dolayısıyla yaralanmalardan tedarik zincirinde kesintilere, kamu güvenliğini tehdit eden du-rumlardan üretim sisteminin dur-ması ile oluşacak maddi kayıplara, marka imajının zedelenmesinden güven kaybına ve fikri mülkiyet varlıklarının çalınmasına kadar büyük zararlar görülebilir.

Sistemi Güvenli Hale Getirmek Şart

Nesnelerin internet sistemini güvenli bir hale getirmenin kendi içinde yeni zorlukları var. Örneğin güvenlik çözümünüzün yüz bin-lerce ya da milyonlarca uç noktayı korurken, maliyet avantajı sağla-yacak şekilde ölçeklendirilmesi, birbirinden farklı ve erişimin zor olduğu noktalara yerleştirdiğiniz cihazların uzaktan korunması ve tek bir girişin güvenlik taraması, birbirine bağlı Nesnelerin İnterneti cihazlarının durmasını sağlayacağı için oluşacak maliyet gibi.

Güvenlikten sorumlu karar verici-ler bu engellere odaklanırken Nes-nelerin İnterneti ile gelecek çok önemli bir güvenlik avantajını da gözden kaçırmamalılar. Nesnelerin interneti cihazlardan ibaret değil, bu kavram cihazların oluşturduğu bir ağı temsil ediyor. Nesnelerin interneti ağlarının güvenliği bi-reysel güvenlik cihazlarından çok güvenlik cihazlarında oluşan bir ağ ile sağlanmalı. Bu ağ içindeki cihazlar birlikte çalışarak kapsamlı ve neredeyse gerçek zamanlı bir

güvenlik istihbaratı sağlayabilir. Bu da kuruluşun tüm güvenlik duruşu-nu çok az insan müdahalesi gerek-tirecek şekilde güçlendirir. Birlikte çalışmayan güvenlik sistemlerin-de vizibilite ve kontrol sınırlıdır. Belirli bir cihazda oluşacak riskte sistemin manuel olarak kapatıl-ması çok uzun sürebilir. Sorunun çözümü, nesnelerin interneti ile etkinleşmiş güvenlik sistemlerinde saklı.

Kapsamlı bir Nesnelerin internet güvenlik çözümü, uygulamalar, kullanıcılar, protokoller ve anoma-liler içinde görünürlük sağlamalı. Ayrıca, kritik sistemlerin saldırı anında bile çalışmaya devam etme-si öncelik olmalı, sektör ve devlet regülasyonları ile uyum sağlanma-lı, uygun maliyetle ölçeklendirile-bilmeli, duruma göre farkındalığı artırmalı, tepkiyi hızlandırmalı ve BT ile operasyon teknolojileri süreçlerini birleştirmeli.

Endüstrinin önü açık ve fırsatlarla dolu.

39

Page 40: BT Günlüğü Ekim 2016

40 41

telekom

İlk 5G Modem DuyurulduQualcomm, Mobile World kongresinin pabucunu dama attı. Hong

Kong’da düzenlediği 5G zirvesinde 5G’ye geçişi kolaylaştıracak yeni ürün ve çözümlerini tanıtan Qualcomm, geleceğe şekil veren yönetici

ve iş ortaklarını toplayarak müthiş bir gövde gösterisi yaptı.

Hong Kong’da gerçek-leştirilen 4G/5G Zirve-si’nde Qualcomm; ilk 5G modem çözümünü ve yeni Snapdragon

işlemcilerini gün yüzüne çıkardı. Snapdragon bağlantılı kamera port-föyü ile birlike, Telstra, Ericsson ve NETGEAR ile ortaklaşa dünyanın ilk Gigabit Sınıf LTE mobil cihazını da tanıtan Qualcomm, IoT için geliş-tirdiğimiz LTE Kategori M1/NB-1 modem ürünleri hakkında da bilgiler verdi.

4G/5G Zirvesi’nde konuşulan önemli başlıklar şu şekilde oldu:

Qualcomm ilk 5G Modemini Duyurdu

Qualcomm Snapdragon X50 5G modemini duyuran Qualcomm, böy-lece ilk ticari 5G modem yonga seti çözümünü duyuran ilk şirket oldu. Modem, orijinal ürün üreticilerinin (OEM) yeni nesil mobil cihazlar ge-liştirmesini desteklemek ve operatör-lerin ilk 5G testleri ve kurulumlarını yapmalarına yardımcı olmak amacıy-la geliştirildi.

Qualcomm, Telstra, Ericsson ve NET-GEAR dünyanın ilk Gigabit Sınıf LTE mobil cihazını ve Gigabit-uyumlu

ağını duyurdu. Qualcomm; dünyanın ilk Gigabit Sınıf LTE mobil cihazı ve Gigabit Sınıf LTE ile uyumlu ağlar için Telstra, Ericsson ve NETGEAR ile işbirliği yaptı. İşbirliği sonucun-da; son kullanıcıların 1Gbps indirme hızlarına kadar çıkmasını sağlayan dünyanın ilk Gigabit Sınıf LTE bağ-lantısını kullanan Qualcomm Wi-Fi çözümleri ile birlikte Qualcomm Snapdragon X16 LTE modemin kullanıldığı NETGEAR Mobil Router MR1100 ve Telstra’nın Ericsson’un desteği ile geliştirdiği yeni Gigabit Sı-nıf LTE ağı ortaya çıktı. Bu ürünlerin bir araya gelmesi ile sürükleyici sanal gerçeklik için yeni mobil uygulamalar

Page 41: BT Günlüğü Ekim 2016

40 41

ve deneyimler sunulabilecek, bulut depolama ve servislerine neredeyse anlık olarak erişim sağlanabilecek, multimedya içerikler inanılmaz hız-larda indirilebilecek.

Qualcomm’Dan IoT Atağı

Qualcomm nesnelerin interneti için güvenilir ve optimize edilmiş hüc-resel bağlantı sağlamak amacıyla geliştirdiği LTE Kategori M1/NB-1 modeminin geniş bir ekosistem tara-fından kabul gördüğünü duyurdu.Qualcomm endüstrinin önde gelen orijinal ürün üreticilerinin (OEM), Qualcomm’un nesnelerin interneti (IoT) uygulamaları için geliştirdiği MDM9206 LTE modemini temel alan tasarımlar yapacağını açıkladı. Piller ile çalışan sensörler gibi uygulamalar için global bağlantı çözümü olarak geliştirilen MDM9206 modem, IoT’a has özelliklere sahip olup şirketin önceki LTE nesillerine göre daha düşük güç tüketimi ve daha geniş bağlantı kapsamı sunuyor. Qual-comm, Snapdragon 600 ve 400 serisi işlemcilerin yüksek performanslı ve hacimli akıllı telefonlar için arttırıl-mış deneyimler ve gelişmiş bağ-lantı sunan yeni üyelerini duyurdu. Qualcomm, yüksek performanslı ve hacimli mobil cihazlar için arttırıl-mış deneyimler ve gelişmiş bağlantı sunmak amacıyla geliştirdiği üç yeni Qualcomm Snapdragon işlemcisini tanıttı.

Yeni Snapdragon’lar Hazır

Yeni Snapdragon 653, Snapdragon 626 ve Snapdragon 427 işlemci-ler seleflerine kıyasla daha yüksek işlem performansı sunacak şekilde tasarlandı. Üç işlemci aynı zamanda Qualcomm Quick Charge 3.0 tek-nolojisini destekliyor ve bu sayede geleneksel şarj yöntemlerine kıyasla 4 kat daha hızlı şarj imkanı sunuyor. Qualcomm, yeni ve güçlü bağlantılı

akıllı kameralarını desteklemek için derin öğrenme, Ultra HD ve üstün işlem gücünü kullanıyor.

Güvenlik Alanına Yatırım Arttı

Qualcomm, yeni nesil video ve gö-rüntüleme cihazlarını desteklemek için teknoloji portföyünü genişletti. Qualcomm Snapdragon bağlantılı kamera portföyü; derin öğrenme ve video analizleri, 4K HEVC video kod-lama, Linux işletim sistemi desteği, 4G LTE, Wi-Fi , Bluetooth bağlan-tılarının da dahil olduğu geniş bağ-lantı seçenekleri ve donanım tabanlı güvenliği güçlendiren özellikleri içe-ren kapsamlı bir gelişmiş donanım ve yazılım paketinden oluşuyor.

Qualcomm 5G’ye Odaklamış Durumda

Geçtiğimiz günlerde Qualcomm Türkiye Genel Müdürü Barış Ruacan 5G konusundaki görüşlerini açıkla-mıştı. Açıklamada yer alan başlıklar oldukça ilgi çekici. Mobil her 10 yılda bir sıçrama yapıyor. 1980’lerde 1G, 1990’larda 2G, 2000’lerde 3G, 2010’larda 4G. İletişimin mobilleş-mesi telefonu yeniden tanımladı, internetin mobilleşmesi bilişimi yeniden tanımladı, her şey için bağlantı yapısı ise her şeyi yeniden tanımlıyor. Sektör şu an 2020 yılında hazır hale gelecek 5G’yi tanımlama sürecinden geçiyor. Kablosuz ve mo-bil teknolojiler insanların iletişim kurma biçiminde şimdiden devrim yarattı. Mobil artık dünyanın en büyük teknoloji platformu. 7 milya-rın üzerinde bağlantı, büyüyen bir geliştirici ekosisteminden oluşan bir platform.

Şimdi de sektör büyümenin yeni saf-hasına hazırlanıyor. Bu hiper-bağ-lantı çağına geçiş halihazırda yaşanıyor fakat bu geçiş süreci halen büyük oranda mevcut teknolojilerin

geçici adaptasyonundan oluşuyor. Önümüzdeki birkaç yıl yaşana-cak katlanarak büyüme, katlanan karmaşıklığı da beraberinde geti-recek. 5G vizyonu 4G’den çok daha yüksek veri hızlarını getiriyor. 5G halihazırda olan kullanım alanlarını artıracak ve yenilerini yaratacak. Mevcut servislerin yanında birçok yeni servis daha verimli sunulacak. Yeni sektörler ve cihazları birbirine bağlanacak, yeni kullanıcı deneyim-lerinin kapısı aralanacak. Olağanüs-tü seviyedeki gereksinim farklılıkları arasında benzersiz ölçeklenebilirlik ve uyumluluk sağlanacak.

Geliştirilmiş mobil genişbant - 4K video akışı, VR, yoğun kullanım, vb. – hepsi bit başına daha düşük maliyetli çokluGbps, geniş bant genişliği, tek biçim deneyimle bir-likte sunulacak. Yeni Görev-Kritik servisler sunulacak. İnsansız hava aracı kontrolü, otomatik araba, sağlık, vb. Geniş çaplı Nesnelerin İnternetinin bağlanması sağla-nacak. Akıllı şehirler, akıllı evler, giyilebilir teknolojiler, vb. 5G tüm spektrum bantlar ve tipler arasın-dan çıkmış birleşik bir tasarım ola-cak. 5G’de başarının temeli çoklu mod/çoklu bağlantıdır. 5G sadece yeni bir nesil olarak tanımlanamaz. Aynı zamanda önceki üç ana ayaklı nesillerden daha büyük bir bağlan-tı rolüne sahip olacak yeni bir ağ çeşididir.

Türkiye’yi 5G’ye Taşımak İçin

Kapsamlı bir Spektrum stratejisi oluşturulmalı. Startup ekosistemi-nin kurulumu için 5G Risk Ser-mayesi ve Ar-Ge teşvikleri hayata geçirilmeli. Büyük çaplı operatör pilot projeleri ve sektör işbirlikleri oluşturulmalı. AB standardizas-yonu takip edilmeli ve aktif rol alınmalı. Etkin ve geniş kapsamlı bir hukuki altyapı oluşturulmalı.

Page 42: BT Günlüğü Ekim 2016

42 43

Mustafa [email protected]

Mastercard, 2011 yılından beri yayımladığı ve tüm dünyada 132 kenti kapsayan, “Hedef Şehirler Endeksi” raporunun 2016 yılı sonuçlarını

açıkladı. 2015 yılı raporunda Avrupa’da 3. sıraya yerleşen İstanbul, bu yıl da yerini korudu ve yaklaşık 12 milyon ziyaretçiyle Londra ve Paris’in ardından Avrupa sıralamasında 3. sıraya yerleşti. Dünya sıralamasında

Bangkok birinci sıraya yerleşirken, seyahat harcamalarında en büyük payı alışverişin aldığı görülüyor. Bu genel trendden farklı olarak İstanbul’u

ziyaret edenlerin harcamalarında yemek büyük pay alıyor.

İstanbul Avrupa’da Yine 3. Sırada

M asterCard’ın gele-nekselleşen Hedef Şehirler Endeksi raporunun bu yılki sonuçları ya-

yımlandı. Dünyanın en çok seya-hat edilen 132 şehrindeki turizm trendlerini, uluslararası ziyaretçi

sayılarındaki değişim ve turizm geliri potansiyelleri karşılaştır-malı olarak inceleyen raporda İstanbul dünya listesinde 11. sıra-da yer alırken, Avrupa listesinde geçen seneki yerini koruyarak 3. sırada yer aldı. Araştırmaya göre listenin ilk sırasındaki Bangkok’u

2016 yılında 21,47 milyon kişi-nin ziyaret edeceği ön görülüyor. Rapor ayrıca seyahat ve harca-maların dünya GSYİH’dan daha hızlı büyüdüğünü, bu sebeple de listedeki şehirlerin ekonominin lokomotifi olmaya devam ettiğini de ortaya koydu.

Page 43: BT Günlüğü Ekim 2016

42 43

Mustafa [email protected]

Ziyaret Amaçları Değişiyor

Endeks bu sene ilk kez, ziyaret amaçlarını da ortaya koydu. En çok ziyaret edilen 20 şehrin ziya-retçilerinin %85’i turistik amaçla seyahat ediyor. Şangay bu trendin dışında kalıyor. Bu şehrin ziyaret-çilerinin yarısından fazlasının iş amaçlı seyahat ettiği görülüyor.

Ziyaretçiler Neye Para Harcıyor?

İlk 20 şehri incelediğimizde seya-hat edenlerin yaptığı harcamalar-da, yemek harcamalarının büyük pay aldığı görülüyor. Avrupa’da Amsterdam, Barselona, İstanbul, Milano, Paris, Prag ve Viyana dışında en yüksek payı alışveriş alıyor.

Ziyaretçiler Daha Az Para Harcamaya Başladı

İstanbul’u ziyaret edenlerin sa-yısının hemen hemen aynı kal-dığı ancak toplam harcamaların %10’dan fazla bir oranda geriledi-ği dikkat çekiyor.

Londra’nın İstanbul Ekonomi-sine 306 Milyon Dolar Turizm Geliri Bırakması Bekleniyor

“Hedef Şehirler Endeksi 2016”ya göre İstanbul’a en çok turist gön-derecek şehir 423 bin ziyaretçi ile geçen seneki raporda olduğu gibi bu seneki raporda da Londra oldu. Londra’dan gelen turistlerin İstanbul ekonomisine 306 milyon dolar turizm geliri bırakması bek-leniyor. İstanbul, Avrupalı ziyaret-çilerin yanı sıra diğer bölgelerden de ziyaretçi aldığı görülüyor. He-def şehirler listesindeki diğer Av-rupa şehirlerinin aksine İstanbul’a gelen ziyaretçilerin %58’i Avrupa dışından. Ülke detayında baktığı-

mızda, Avrupa’dan İstanbul’a ziya-retçi gönderen ülkelerde Almanya %11 ile en yüksek paya sahip, onu %5 ile İran, Rusya ve Amerika, %4 payla İngiltere izledi.

Hedef Şehirler Paha Biçilemez Şehirler Programında

Hedef Şehirler listesinde konfor ve pratiklik arayan ziyaretçiler için inovasyon yatırımı önemli. Liste-deki Londra ve Şikago gibi şehir-ler toplu ulaşım sistemlerinde pratiklik sağlayan Mastercard’ın temassız mobil ödeme altyapısı-nı kullanıyor. Mastercard ayrıca Paha Biçilemez Şehirler programı kapsamında tüketicilere yönelik kampanyalarla da şehirlerin yük-selişine katkıda bulunuyor. Hedef Şehirler Endeksi’nde yer alan ilk 10 şehrin 9’u eşsiz deneyimler, ayrıcalıklı etkinlikler ve alışveriş fırsatları sunan Paha Biçilemez Şehirler programına dahil. İstan-bul da, 2012 yılından beri, Mas-tercard’ın sunduğu bu ayrıcalıklı platforma dahil olan ilk şehirler-den biri.

Globalde Durum: Londra Tahtını Bangkok’a Kaptırdı

2016 raporunun ilk sırasındaki Bangkok’u, 20 milyon ziyaretçi ile geçen senenin liste başı Londra takip etti. Böylece son yedi yılda beş kez liste başı olan Londra, tahtını Bangkok’a kaptırmış oldu, ancak Avrupa’daki birinciliğini ko-rudu. Londra’yı 18 milyon ziyaret-çiyle Paris, 15 milyon ziyaretçiyle Dubai takip ediyor. Beşinci sırada ise 12 milyondan fazla ziyaretçiyle New York geliyor.

Bu seneki raporda harcamalar konusunda 31,3 milyar dolarlık harcama ile sürpriz bir yükseliş yapan Dubai, ikinci sıradaki Lond-

ra’nın 11,5 milyar dolar üzerinde. Rapor sonuçlarını değerlendiren Mastercard Uluslararası Pazarlar Başkanı Ann Cairns, insanların seyahat ve harcama şekillerinin dünya şehirlerinin nasıl da birbi-rine bağlı olduğunu göstermesi açısından önemli olduğunun altını çizdi. Cairns sözlerine şöyle devam etti: “Yapılan seyahatlerde plan-lama ve deneyim önem kazanıyor. Biz de Mastercard olarak bu ihti-yaçlara yönelik parçaları bir araya getirmeye, yenilikler geliştirme-ye, ülkeleri birleştirmeye devam edeceğiz.”

Orta Doğu ve Afrika Hem Seyahat Hem Yaşam Alanı Olarak Önem Kazanıyor

Hedef şehirler listesinin ilk onu ile en hızlı büyüyen ilk on şehri incelediğinde Orta Doğu ve Afri-ka’nın global ekonomide giderek önem kazandığı dikkat çekiyor. Endekste ölçüm yapılan birçok şe-hirde, insanların seyahat etmenin yanı sıra bu şehirde yaşamaya da ilgi duydukları görülüyor. Osaka son yedi yılda uluslararası ziya-retçi alımında %24 ile en güçlü büyümeyi göstermiş. Onu %20 ile Chengdu, %19 ile Abu Dabi ve Kolombo takip ediyor. Mastercard Hedef Şehirler Endeksi, dünya-da öne çıkan 132 şehri, toplam uluslararası ziyaretçi sayısı, sınır geçişleri, ziyaretçilerin hedef kentlerde yaptığı harcamalar ve yolcu sayısındaki değişimleri 2016 yılı için ele almaktadır. Kamuya açık bilgiler, verilerin işlenmesini sağlayan algoritmalarla değerlen-dirilmiş ve hava trafiğinde Sin-gapur, Frankfurt ve Amsterdam gibi aktarma kentlerinin verileri elenmiştir. Hedef Şehirler Endeksi ve araştırmaya dayanan metinler Mastercard’ın cirosunu ve işlem hacmine dayanmamaktadır.

Page 44: BT Günlüğü Ekim 2016

44 45

VMworld Europe 2016: Her Şey Dijital Dönüşüm İçin

BT yatırımlarının ve Dijital Dönüşüm ‘ün önemi günden güne artıyor. Bu yatırımların yavaş yavaş altyapıdan çok verimlilik

sağlayan uygulamalara kaydığını görüyoruz. En önemlisi ise BT departmanlarının sunduğu hizmetin şeklinin değişmesi.

D ijital dönüşüm deyin-ce aklınıza ne geli-yor? Sadece bilgisa-yar ve akıllı telefon kullanımının artırıl-

ması olarak düşünüyorsanız bu konuda çok daha fazla araştırma yapmanız gerekiyor. Dijital Dönü-şüm sadece donanım ve yazılım uygulamalarının kullanılması değil. Bu donanım ve yazılımlarla birlikte yapılan işin daha verimli kılınması anlamına geliyor. Bunun içerisinde büyük veri, analitik,

bulut ve daha fazlası yer alıyor.

VMworld 2016 Europe toplan-tısı dijital dönüşümün önemine dikkat çeken sloganlarla başladı. VMware CEO’su Pat Gelsinger yaptığı konuşmada Dijital Dö-nüşüm ‘ün önemine değindi ve bu konuda önümüzde yürünmesi gereken çok yol olduğunun altını çizdi. VMware CEO’su Pat Gel-singer’un sektör hakkında verdiği rakamlar oldukça ilgi çekici. Hali hazırda kurumların yüzde 80’ine

yakını dijital dönüşüm konusunda gönülsüz. Bu tarz firmaların bulut bilişim konusunda daha fazla bilgilendirilmesi gerekiyor. Çünkü Bulut maliyet açısında dijital dönüşüm konusunda firmalara büyük avantajlar sunuyor.

Dünya üzerinde bulut kullanım oranlarına baktığımızda 2011 yılında geleneksel BT yapılarının yüzde 97 kullanım oranına sahip olduğunu görüyoruz. Özel bulut yüzde 7 ve genel bulut kullanım

Ali Yavuz ŞAHİ[email protected]

Page 45: BT Günlüğü Ekim 2016

44 45

oranı ise yüzde 7 oranındaymış. 2016 yılına geldiğimizde beklenen bulut sıçramasının yaşamadığını görüyoruz. Tabii ki bulut kulla-nım oranları arttı fakat beklenen rağbetin yaşanmadığı apaçık ortada. 2016 yılı rakamlarına göre geleneksel BT kullanımı yüzde 73’lere düşmüş durumda. Özel bulut yüzde 12’ye yükselirken, genel bulut ise yüzde 15’e çıkmış durumda. Gelelim beklentilere. 2021 yılında genel bulut kullanım oranının yüzde 30’lara çıkması bekleniyor. Bunun içine baktı-ğımızda ise SaaS kullanımının yüzde 14 ve IaaS kullanımının yüzde 16 olacağı yine beklentiler içerisinde yer alan rakamlar ara-sında. 2030 yılı beklentilerinde ise geleneksel BT’nin yavaş yavaş yok olmaya yüz tuttuğunu görüyoruz. Kullanım oranlarına baktığımızda geleneksel BT’nin yüzde 18, özel bulutun yüzde 29 ve genel bulu-tun yüzde 52 olduğunu görüyoruz.

Kullanılan cihaz (Pc, Tablet ve Mobil cihaz) sayılarına baktığı-mızda ise önümüzdeki 5 yıl içe-risinde fazla bir büyüme gözük-müyor. 2006 yılında cihaz sayısı 2.9 milyar iken bu rakam 2011 yılında 5.7 milyara ve 2016 yılın-da 8.2 milyara çıkmış durumda. 2021 yılındaki beklentiye baktı-ğımızda 8.7 milyarlık bir rakam görünüyor ki bu da önümüzdeki 5 yıl içerisinde 500 milyonluk bir artış olacağını gösteriyor. Geçtiği-miz 5 yılda 2.5 milyarlık bir artış yaşanırken cihaz kullanımının yavaş yavaş düşmesi doğal. Çünkü insanoğlunun doyum vakti geldi ve kullanılan cihazların ömrü de eskiye göre daha fazla.

Gelecekte, Bulut tabanlı BT yapı-larının dokunmadığı insan kalma-yacak. Buna ek olarak araştırma-cıların söylediğine göre gelecekte

kurumların sahip olduğu her departman bir BT departmanı gibi çalışacak ve teknoloji konusunda yetkin olacak.

VMworld 2016 Barselona etkin-liğinde öne çıkan konulardan bir tanesi de güvenlik. Bu kadar çok uygulama ve kullanıcı arayüzü olunca güvenliğin önemi bir kat daha artıyor. Bu konuda Vmwa-re’in yeni ve gelişmiş seçenekleri mevcut ve güvenlik konusunun yatırımlarına devam ediyorlar. VMware, güvenliğin günümüz ve gelecekteki öneminin farkında ve kullanıcılarını bu konuda rahat-latmak için elinden geleni yapı-yor.

Sıra Geldi Yeniliklere

VMware vSphere 6.5 basitleştiril-miş müşteri deneyimi, kapsamlı dahili güvenlik, modern ve kon-teynerlenmiş uygulama desteği özelliklerini sunuyor. VMware vRealize Automation 7.2 kontey-ner yönetimi işlevini sunarken Microsoft Azure ile de entegras-yon sağlıyor. VMware, bu hafta başlayan VMworld 2016 Euro-pe etkinliğinde, BT operasyon ekiplerinin, geleneksel ve modern uygulamalarını daha verimli çalıştırmalarını, yönetmelerini ve korumalarını sağlayan lider hesaplama, depolama ve bulut yö-netimi çözümlerinin yeni sürüm-lerini gün yüzüne çıkardı. VMware vSphere, VMware Virtual SAN ve VMware vRealize Automation™ çözümlerinin yeni sürümleri kon-teyner desteği sunarak geliştiri-cilerin daha üretken olmasını, BT ekiplerinin de üretimdeki kontey-nerlenmiş uygulamalarını daha kolay çalıştırmalarını sağlıyor.

Yeni sürümler, müşterilerin bulut ve cihazlardaki uygulamaları-

nı ortak bir işletim ortamında çalıştırma, yönetme, bağlama ve güvenceye almalarını sağlayan VMware Cross-Cloud Architectu-re™’ı da daha ileri bir noktaya ta-şıyor. VMware Cloud Foundation, VMware’in ölçeklenebilirliği yük-sek hiper bütünleşik yazılımlarını (VMware vSphere ve VMware Vir-tual SAN) dünyanın önde gelen ağ sanallaştırma platformu VMware NSX® ile birleşik bir SDDC plat-formunda bir araya getiriyor.

Bu platform, VMware SDDC Ma-nager’ın dahili yaşam döngüsü otomasyon becerileri sayesinde kolay kuruluyor ve işletiliyor.VMware Yazılım Tabanlı Veri Mer-kezi Bölümü Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Raghu Raghuram, konuyla ilgili şu görüşü paylaşı-yor: “Kurumlar, dijital dönüşüme giden yolda uygulama kurulu-munu hızlandırmak ve kurumsal çevikliği artırmak için hibrit bulut ortamlarına güveniyorlar. Çözüm-lerimizin yeni sürümleri, kontey-nerlenmiş uygulama desteği ve basitleştirilmiş operasyonlar gibi faydaları müşterilerimize suna-cak. Yeni sürümler, Cross-Cloud Architecture çözümümüzün müş-terilerimizin, hibrit bulutlarını dağıtıma açmalarını kolaylaştırma adına yapı taşı görevini görecek.”

VMware vSphere 6.5: Modern Uygulamalar İçin Yeni Nesil Altyapı

VMware vSphere 6.5, artırılmış otomasyon ve yönetim becerileri, kapsamlı dahili güvenlik ve kon-teynerlerin de aralarında bulun-duğu yeni uygulama tiplerine des-tek gibi özellikleriyle müşterilere daha basit bir deneyim sunacak. Çözüm yeni becerileriyle birlikte müşterilere 3D grafiklerden büyük veriye, bulut yerlisinden kontey-

Page 46: BT Günlüğü Ekim 2016

46 47

nerlenmiş makine öğrenimine ve bir servis olarak yazılıma kadar değişen geleneksel ve modern uy-gulamalaları destekleyen birleşik bir platform sunuyor. Yeni sürü-mün özellikleri şöyle:

VMware vCenter Server Applian-ce, vSphere ortamları için basit-leştirilmiş bir yapı taşı olarak, kilit öneme sahip işlevleri tek bir sanal cihazda toplayacak ve bu yönüyle operasyonel karmaşıklı-ğı azaltan bir yönetim yaklaşımı getirecek. Müşteriler daha kolay yamalama, yükseltme, yedekleme ve felaket kurtarma olanakları-na kavuşurken mevcut vCenter Server ortamlarının hem ölçeği hem de performansı iki kata kadar artıyor.

REST API’leri, sanal altyapı üze-rinde daha fazla kontrol ve oto-masyon oluşturarak hem BT hem de geliştirici deneyimini daha iyi bir noktaya taşıyor. HTML5 ta-banlı yeni VMware vSphere Client kullanıcıların günlük operasyon ihtiyaçlarını karşılayacak bir modern ve yerel araçla yönetici deneyimini basitleştiriyor.

Sanal makine seviyesinde şifre-leme sunan yeni VM Şifreleme yetkisiz veri erişimini engelleye-rek atıl veriyi ve VMware vMoti-on® ile taşınan sanal makineleri koruma altına alıyor.

Yeni güvenli başlatma özelliği onaysız değişikliklerin yanı sıra vSphere ortamlarına yetkilendiril-memiş bileşenlerin yüklenmesini önlüyor.

VMware vSphere Integrated Con-tainers BT operasyon ekiplerinin Docker uyumlu bir arayüzü uygu-lama ekiplerine sunarak, vSphere müşterilerinin, mevcut altyapıla-rını yeniden yapılandırmaya gerek kalmadan konteynerler kullanarak işlerini dönüştürmelerine imkân tanıyor.

VMware Virtual SAN 6.5: Hiper Bütünleşik Altyapılar İçin Toplam Sahip Olma Maliyeti AzalıyorVMware, Virtual SAN 6.5 ile, sek-tör lideri hiper bütünleşik çözü-münü hızla güncellemeyi sürdü-rüyor. Virtual SAN 6.5, şirketin üç yıldan kısa sürede yayınladığı beşinci sürüm oldu. Yeni sürüm,

konteynerlere ve fiziksel iş yükle-rine destek sunarak toplam sahip olma maliyetinde yüzde 50 ek tasarruf sağlayacak. Yeni sürümün özellikleri şöyle: İSCSI Desteği, Virtual SAN belleğini, Failover Clustering’li Microsoft SQL gibi fiziksel iş yüklerine yönelik bir iSCSI hedefi olarak sunacak.Konteyner Desteği: Virtual SAN VMware vSphere entegre kontey-nerler aracılığıyla konteynerlen-miş uygulamalar için istikrarlı bir veri katmanı oluşturacak.

Yeni çift nodlu doğrudan bağlan-tı işlevi Virtual SAN sistemleri arasında dağıtıcı/dönüştürücü ih-tiyacını ortadan kaldırarak altyapı maliyetlerini site başına yüzde 15 ila 20 oranında azaltacak.

REST API’lar ve Genişletilmiş PowerCLI, bulut benzeri esnek-lik ve Virtual SAN ortamları için yönetim sağlayarak müşterilerin tepkiselliğini artıracak.

512e sabit disk sürücüler ve katı hal diskleri: 512 bayt benzetimli disk sürücülerine yönelik destek-le yüksek kapasiteli sürücülerin desteklenmesi sağlanacak.

VMware, 2016’nın dördüncü çeyreğinde Virtual SAN Standart Sürüm paketini güncelleyerek temel seviyede tamamı flaş kon-figürasyonlara destek sunacak ve böylelikle müşterilerin, depolama sistemlerinde toplam sahip olma maliyetlerini azaltacak. VMware, yeni vSAN sertifikasyon progra-mını da duyurdu. Program, müş-terilerin dosya servisleri ve veri korumasına yönelik çözüm ortağı bulma sürecini hızlandıracak. Dell EMC, NetApp ve Nexenta gibi dosya servisi iş ortaklarının yanı sıra Commvault, Dell EMC, Veeam ve Veritas da programa dahil olan belli başlı veri koruma iş ortak-

Page 47: BT Günlüğü Ekim 2016

46 47

ları arasında bulunuyor. Bununla birlikte VMware, vSphere Virtu-al Volumes™ 2.0’ı da duyurdu. Çözüm, dizilim replikasyonuna yerel desteğin yanı sıra Oracle Database gibi iş açısından kritik uygulamalara destek gibi beceri-lerle kurumların uyum süreçlerini geliştirecek.

VMware vRealize: Azure ve Konteyner Desteğiyle Kullanım Kolaylığı Sağlıyor

VMware, bulut yönetim platfor-muna bir dizi güncelleme getirdi. Bunların arasında vRealize Au-tomation ve vRealize Log Insigh-t™’ta yapılan önemli iyileştirme-ler yer alıyor. VMware vRealize Automation 7.2, Microsoft Azu-re’nin yanı sıra yeni konteyner yönetim becerilerine destek su-narak geliştirici ve BT ekiplerinin ihtiyaçlarına yanıt verecek. Yeni sürümle birlikte BT ve yazılım geliştirme departmanları birle-şik servis taslaklarını kullanarak, uygulama merkezli ağ ile entegre çok seviyeli uygulama sürecini basitleştirebilecekler. Güvenlik

ise Microsoft Azure’nin yanı sıra Amazon Web Services (AWS), VMware vCloud Air ve vCloud Air Network gibi halihazırda destek-lenen bulut platformlarına taşına-cak. Yeni sürüm, ölçeklenebilirliği yüksek ve hafif konteyner yönetim portali Admiral’nin son sürümünü de içerisinde barındıracak.

VMware Bulut Servisleri: Ku-rumlar İçin Yeni Hibrit Bulut Çözümleri

Bulut kullanımını artıran önemli faktörler arasında felaket kur-tarmanın bir servis olarak sunul-ması bulunuyor. VMware vCloud Air Network, kısa bir süre önce VMware vCloud Availability for vCloud Director’ı 100’den fazla ülkedeki 4.000’in üzerinde bulut sağlayıcıya sundu. VMware bugün de kurumlar için özel tasarlanan yeni vCloud Air felaket kurtarma çözümünün beta sürümünü sun-du. Yeni sürüm, bulut ortamına özel güvenlik sunuyor ve SD-WAN teknolojileriyle optimize edilmiş, doğrudan vSphere’e entegre edi-lebilen bir replikasyon çözümünü

de beraberinde getiriyor.

VMware Cloud on AWS Servisini Kullanıma Sundu

VMware Cloud on AWS servisi ile müşteriler, uygulamalarını istik-rarlı bir hibrit bulut ortamında, alışık oldukları yazılım ve araçlar-la çalıştırabilecekler.

VMware Cloud on AWS, VMware tarafından sunulan, satılan ve desteklenen başlıca genel bulut çözümü olacak. Stratejik iş birli-ği kapsamında AWS, VMware’in genel bulut altyapısı alanında başlıca iş ortağı olurken, VMware de AWS’nin özel bulut alanındaki başlıca iş ortağı olacak.

VMware ve Amazon.com şirketi olan Amazon Web Services, Inc. (AWS), entegre bir hibrit bu-lut servisi VMware Cloud™ on AWS’yi sunmaya yönelik stratejik iş birliklerini duyurdular. Sunu-lacak hibrit bulut servisi, müş-terilere özel bulutun liderinden, dünyanın en popüler, güvenilir ve dayanıklı genel bulutuna kadar tam kapsamlı yazılım tabanlı veri merkezi deneyimini (SDDC) sunacak.

VMware Cloud™ on AWS, müşte-rilere VMware vSphere® tabanlı özel, genel ve hibrit bulut ortam-larında uygulamalarını çalıştır-ma imkânını tanıyacak. VMware tarafından talep üzerine sunula-cak, satılacak ve desteklenecek bu ölçeklenebilir servis, VMware müşterilerinin, AWS’nin küresel kullanım alanı ve servis çeşitlili-ğinden yararlanmak için mevcut VMware yazılım ve araçlarını kullanmalarına olanak tanıyacak. Bunlara depolama, veri tabanları, analiz ve diğer seçenekler dahil.

Çoğu büyük şirket, vSphere ta-

Page 48: BT Günlüğü Ekim 2016

48 49

banlı özel bulutlarında uygulama-larını çalıştırmak için VMware’e güveniyor. Çoğunlukla da aynı şirketler AWS üzerinde uygulama çalıştırıyorlar. Müşteriler, giderek artan oranda iki şirketten mevcut tesis içi ortamlarını AWS’nin yanı sıra güvendikleri VMware yazılım ve araçlarını kullanarak işlet-menin kolaylaştırılmasını talep ediyorlar.

VMware Cloud on AWS, dünyanın önde gelen özel b ulut ve dünya-nın önde gelen genel bulutunu entegre edecek, ortaklaşa ge-liştirilmiş bir çözüm olarak öne çıkıyor. VMware Cloud on AWS, gücünü VMware vSphere, VMware Virtual SAN™ ve NSX™ sanallaş-tırma teknolojilerini entegre eden birleşik SDDC platformu VMware Cloud Foundation™’dan alıyor. VMware Cloud on AWS, AWS servislerinin tümüne işlevsel, esnek ve AWS Cloud’dan beklenen güvenlik seviyesiyle erişim suna-cak. Bu yeni servis, her iki şirke-tin de mühendislik, operasyon, destek ve satış gibi kaynaklara yönelik yatırımlarının önemli bir

örneği niteliğinde. Çözüm, yeni nesil, esnek, sanal olmayan su-nucu altyapısı üzerinde çalışacak. Müşteriler, mevcut VMware ticari anlaşmaları aracılığıyla servisleri satın alabilecek ve VMware Cloud on AWS hibrit bulut ortamına yö-nelik sadakat indirimi imkânından yararlanmak için mevcut VMware yazılım yatırımlarını kullanabile-cekler.

VMware CEO’su Pat Gelsinger, iş birliğiyle ilgili şu görüşü pay-laşıyor: “VMware Cloud on AWS müşterilerimize her iki dünyanın da avantajlarını yaşama imkânını sunacak. Bu yeni servis müşte-rilerimizin, mevcut uygulama ve süreçlere yaptıkları yatırımlarını korumalarını sağlarken, küresel bir erişim, gelişmiş beceriler ve AWS genel bulutun ölçeğinden ya-rarlanmalarına olanak tanıyacak.”

AWS CEO’su Andy Jassy ise şu gö-rüşü paylaşıyor: “Müşterilerimiz bizden sürekli AWS’nin yanı sıra mevcut veri merkezi yatırımları-nı kullanmayı kolaylaştırmamızı istiyorlardı. Çoğu şirket zaten

VMware kullanarak sanallaştırma süreçlerini tamamlamıştı. Şimdi de VMware Cloud on AWS ile ilk kez müşteriler için mevcut VMwa-re araçlarını AWS üzerinde kulla-narak istikrarlı ve akıcı bir hibrit BT ortamına kavuşmak mümkün olacak. Üstelik bunun için özgün donanım satın almak, uygulama-ları yeniden yazmak ya da işletim modelini yeniden yapılandırmak da gerekmeyecek.”

VMware, Workspace ONE Gün-cellemelerini ve Microsoft İş Birliğiyle Horizon’da Skype for Business Kullanımını Tanıttı

VMware Workspace ONE Essenti-als’ın eklenmesiyle VMware dijital çalışma alanı portföyü, kurum-ların dijital çalışma alanlarını tüm kullanıcı tipleri ve kullanım vakaları için standartlaştırmala-rını sağlayacak şekilde genişledi. Workspace ONE’daki yenilikler Office 365 kullanımını güvenli hale getirirken, tüm web uygu-lamalarına mobil oturum açma avantajıyla kullanıcı deneyimini zenginleştirdi.

VMware, VMworld 2016 Europe etkinliğinde dijital çalışma alanı portföyüne yeni eklediği VMware Workspace ONE Essentials’ı data-nıttı. VMware Workspace ONE Es-sentials, kurumsal veri ve uygu-lamalara birleşik erişim sağlayan bağımsız ve güvenli bir dijital ça-lışma alanı çözümü. Bu eklemeyle birlikte Workspace ONE çözüm portföyü, dijital iş alanlarının her kullanıcı tipine ve her kullanım vakası nezdinde standartlaşmasını sağlayacak. Workspace ONE’daki yenilikler bununla da sınırlı değil. Office 365 için veri kaybını önle-me becerileri, genişlemiş mobil oturum açma uygulamasıyla daha iyi kullanıcı deneyimi de yapılan

Page 49: BT Günlüğü Ekim 2016

48 49

iyileştirmeler arasında. VMware’in Microsoft ile iş birliği sonucunda VMware Horizon’da Skype for Bu-sines kullanımına dair bir öngös-terim de etkinlikte sunuldu.

VMware Son Kullanıcı Bilişimi ve Küresel Pazarlama ve İletişimden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Ge-nel Müdür Sanjay Poonen, VMwa-re ONE’daki yeniliklerle ilgili şun-ları söyledi: “VMware Workspace ONE, kullanıma sunulduğu ilk günden bu yana sunduğu birçok yenilikle VMware’in bu katego-rideki hızını ve müşteriler tara-fından ne kadar güçlü bir şekilde benimsendiğini gösterdi. Aynı yolda ilerlerken Microsoft ile i şbilriğimiz sonucunda Horizon’da Skype for Business kullanımının yarattığı faydaları sergilemekten ötürü de çok mutluyuz. Bu tür iş birlikleri sayesinde müşterileri-miz, sektör lideri yazılımlarının faydalarını tüm cihazlarda yaşa-yabilecekler.”

VMware Workspace ONE Essentials Yenilikleri

Kendi cihazını getir (BYO) girişi-

mi başlatan şirketlere yönelik bir sürüm olan Workspace ONE Es-sentials, yönetilmemiş cihazların kurumsal uygulamalara ve servis-lere kimlik tabanlı bir çalışma ala-nı üzerinden erişmelerini sağlıyor. Çözümün kullanıcı kimlik doğru-laması ve bir uygulama kataloğu barındırması sayesinde BT yöneti-cileri, kurumsal uygulamalara eri-şim durumunu takip edebiliyorlar. Son kullanıcılarsa onaylanan tüm kurumsal kaynaklara birleşik bir erişim sağlama kolaylığını ya-şıyorlar. Şirketler de Workspace ONE çözüm portföyüyle Essenti-als’ı birleştirdiklerinde tüm kulla-nıcı tipleri ve kullanım vakalarına yönelik geniş kapsamlı bir dijital çalışma alanı stratejisi oluşturabi-liyorlar. Workspace ONE’a eklenen yeni felaket önleme becerileri Office 365 uygulamalarının kişisel online dosya paylaşım servisleri-ne bağlanmasının önüne geçiyor. Böylelikle kurumlar Office 365’in faydalarından güvenlikten fera-gat etmeden yararlanabiliyorlar. Bir diğer yenilikse, VMware ile F5 Networks’ün iş birliği yaparak mevcut tüm kurumsal web uygu-lamalarında SSO’yu (Tek Oturum

Açma) etkin hale getirmeleri oldu. Bu iş birliğiyle Workspace ONE’daki SSO becerileri genişli-yor, dijital çalışma alanına sunu-lan uygulamaların (web, mobil, SaaS, modern ve geleneksel Win-dows) sayısını artıyor ve kullanıcı deneyimi zenginleşiyor.

Horizon’a Göre Optimize Edilmiş Skype for Business

VMware, VMworld etkinliğin-de Horizon sanal bilgisayarlar ve yayınlanan uygulamalarda Microsoft Skype for Business deneyiminin bir gösterimini sergiledi. Çözüm, uçtan uca bir sanal kanal oluşturarak kullanıcı deneyimini iyileştiriyor ve veri merkezi altyapısındaki yoğunluğu azaltıyor. Skype for Business’ın sanal masaüstündeki kullanımı iş birliğine dayalı çalışma anlayışını veri güvenliğiyle donatırken, veri sızıntılarını da önlüyor. Çözüm ayrıca, merkezi kurulum ve uygu-lama güncellemeleriyle daha fazla görünürlük, politika yönetimi ve kontrol sağlıyor.

Dijital Dönüşüm Güçleniyor

Deutsche Lufthansa AG’nin tam iştiraki olan Lufthansa Cargo, uyumluluk uygulaması, mobil ci-haz yönetimi, uygulama yönetimi ve kokpit içi elektronik donanım-ları devreden çıkarıp modern bir elektronik uçuş çantası yaklaşımı-na geçmeye yönelik olarak Apple iPad’lere geçmek için VMware Workspace ONE with AirWatch’u tercih etti. Kokpitteki ağırlığı ciddi oranda azaltan bu hamle, yeni teknolojilerin onay süreçle-rini kısalttı ve yakıt verimliliğini artırdı. Lufthansa bu sayede yeni güncellemeleri, uygulamaları ve yaklaşımları çalışanlarına hızlı bir şekilde sunabildi.

Page 50: BT Günlüğü Ekim 2016

50 51

Siber güvenlik çözümlerinde dünyanın önde gelen şirketlerinden Fortinet yayınladığı makalede; siber güvenlik alanında yetenekli kişilerin yetişmesi için endüstride yer alan tüm tarafların bir araya gelmesi gereği üzerinde

duruyor.

Bu işbirliğinin sadece teknoloji sunan şirketler ile sınırlı kalmaması gerektiği-ni belirten şirket kamunun, düzenleyici kuruluşların, eğitim kurumlarının, servis sağlayıcıların ve hatta son kullanıcıların da

bu işbirliğinin bir parçası olması gerektiğini vurgu-luyor. Güvenlik eğitiminin gündemi, müfredat, bilgi transferi, finansman ve staj programları daha uyumlu ve birlikte çalışır hale getirilmeli.

Günümüzde teknoloji dünyasında yaşanan gelişmele-re bakıldığında kimileri siber güvenliğin insanlar ta-rafından yönetilmesi gerekliliğinin azalmakta olduğu şeklinde bir varsayıma ulaşabilir. Ancak gerçek bunun

tam tersi. Araştırma şirketi Frost & Sullivan’a göre dört nedenden ötürü siber güvenlik dünyasında insan gücüne ihtiyaç var.

Daha Karmaşık ve Israrcı Siber Tehditler

Siber tehditlerin artan karmaşıklığının amacı tek bir hedefi (hassas bilgileri çalmak vs.) vurmak değildir. Asıl amaç daha uzun süre devam eden sürekli ve etkili bir saldırıdır. Bu amacı gerçekleştirmek için tespit edilmemek ve eğer tespit edilir ise fark ettirmeksizin işlemlerine devam etmek veya daha sonra saldırısına kaldığı yerden devam etmek hackerların ilkelerinin bir parçasıdır. Bu nedenle bu tarz girişimlerde bulunan

Siber Güvenlikte İnsanlara İhtiyaç Bitmeyecek

Mustafa [email protected]

Page 51: BT Günlüğü Ekim 2016

50 51

şiddetli saldırıları tespit etmek ve değerlendirmek için sürekli tedbir ve derin uzmanlık gerekir. Yüksek sevi-yede yetenek, bilgi ve zaman da fark edilen saldırıları bertaraf etmek için şarttır.

Genişleyen BT Dünyası

İş dünyasında gerek şirketlerin verdiği gerekse şahıs-lara ait artan mobil cihaz sayısı ve bulut hizmetlerin yaygınlaşması savunmaya ihtiyaç duyan BT dünyası-nın da genişlemesini ve büyümesini beraberinde geti-riyor. Sayısız mobil cihaz (üreticiler, işletim sistemleri ve modeller) ve bulut ortamları (servis modelleri ve sağlayıcılar) işleri daha da zorlaştırıyor.

Daha Güvenli Teknolojiler

Tespiti zorlaşan tehditler ve genişleyen BT dünyası, mevcut teknolojilerin yerini alacak yeni nesil güven-lik teknolojilerini gerektiriyor. Bu nedenle güvenlik operasyonlarını yöneten takım için bakmaları gereken daha fazla kontrol paneli, iş, uyarı ve rapor ortaya çıkıyor.

Kasten Açılmış Yaralar

Kimse mükemmel değildir ve sürekli değişen BT dünyasında hiç kimse mükemmelliği beklememelidir. Kurulum hataları ve gözden kaçmalar oluyor ve olma-ya da devam edecek. Aynı şekilde son kullanıcılar da yanlışlar yapacak (güvenli olmayan bir linke tıklama gibi). Bu da geri alma ve düzeltmelerin güvenlik uz-manlarının rutin işleri olarak kalmaya devam edeceği anlamına geliyor.

Siber güvenlik alanında insan gücü eksikliği yü-zünden, endüstri bu sorunu aşmak için bazı geçici önlemler almakta. Çeşitli kuruluşlar analitik işlerde insanların yerine geçebilmesi için öğrenen makineler ve otomatik teknolojiler geliştiriyor. Güvenlik tehdit-lerini tespit etmek ve bunlara yanıt vermek için yapay zekâ yaratma çalışmaları da yapılıyor.

Bunlara ek olarak endüstrinin iş dünyasının en düşük insan gücü ile güvenlik önlemleri almalarını sağla-yacak teknolojilerin gelişimine odaklanmaya devam edeceğini de düşünüyorum. Bu tarz teknolojiler, kaynaklara önem veren KOBİ’lerin etki alanlarını artırmalarına ve yönetmelerine yardımcı olan bulut

tabanlı güvenlik platformlarını içerdiği gibi mobil cihazlar tarafından uzaktan yönetilebilen güvenlik çözümlerini de içeriyor.

Her ne kadar bu çabalar takdire şayan çabalar olsa da etten ve kandan oluşan gerçek bir BT çalışanının ye-rini tutamaz. Akıllı siber güvenlik teknolojileri, karar alıcı insanlar için ilk filtreleme görevi görebilir. İşlem algoritmalarının modern borsalar üzerindeki etkisine bir bakın, günün sonunda yapay zekâ ile insan opera-törler birlikte çalışmak zorunda kalıyor. İnsan öğesi olmadan dünyanın büyük bir kesimi zayıf şekilde kurulmuş siber güvenlik önlemleri nedeniyle zarar gö-recektir. Vasatın altında yapılacak güvenlik işlemleri siber savunmada daha büyük açıklara ve güvenlik de-partmanlarının verimsiz çalışmasına neden olacaktır.

Güvenlik teknolojilerini sunanlar cephesinde ise yakın gelecekte daha fazla birleşmeye şahit olabiliriz. Gü-venlik alanında uzman kişi azlığı küçük tedarikçilerin hem teknoloji üretip hem de insan sayısını artırmasını zorlaştıracak bu da nihayetinde onları daha büyük çözüm sağlayıcılar ile birleşmeye zorlayacaktır.

Yetkin Kişiler İçin Bir Araya Gelinmeli

Siber güvenlik alanında yetenekli kişiler yetişmesi için endüstride yer alan tüm taraflar bir araya gelmeli. Sadece teknoloji sunan şirketler değil aynı zamanda hükümetler, düzenleyici kuruluşlar, eğitim kurumları, servis sağlayıcılar ve son kullanıcılar da. Güvenlik eği-timinin gündemi, müfredat, bilgi transferi, finansman ve staj programları daha uyumlu ve birlikte çalışır hale getirilmeli.

Gelecek vadeden genç siber güvenlik uzmanları için endüstriye ilginizi belli ettirmeniz oldukça faydalı olacaktır.

Eğer iyi bir siber detektif olup olmadığınızı merak ediyorsanız şu soruları kendinize sorun. Agatha Ch-ristie okuyarak mı büyüdünüz, araştırma ve keşif için doğuştan ilginiz mi var, noktaları bir araya getirmeyi ve zihinleri okumayı seviyor musunuz, iyinin kötü-yü yenmesi sizin için önemli mi, gündelik sorunları çözmek ve yaşamları iyileştirmek için teknolojiyi kullanmaktan zevk alıyor musunuz? Eğer bu soruların hepsine verdiğiniz cevap evet ise o halde endüstrinin sana ihtiyacı var.

Page 52: BT Günlüğü Ekim 2016

50 51

Günümüzde bilim giderek daha zorlu bir alan haline geliyor. Bir yandan yenilikler daha karmaşıklaşırken, bilgi birikimimiz de derinleşiyor. Bilim

insanları, dağlar kadar veriyle boğuşarak, karmaşıklaşan sorunlara cevap ararken, bütçelerdeki kesintilerin yanı sıra işleri kısa zamanda

sonuçlandırmanın baskısını da hissediyorlar. Hedeflerin büyük, kaynakların ise kısıtlı olduğu böyle ortamlarda ise verimsizliğe yer yok. Bu

şartlarda bilimin imdadına ise yeni dijital araçlar yetişiyor.

Moleküler yapıları modellemeyi mümkün kılan bu teknikler, mikroskopik dünyayı anlamamıza yardımcı olarak bilimsel hamlelerin önünü açıyor. Atomlardan uçaklara, çok-ölçekli modellerden ilaç

endüstrisine, tüm dallarda icatları ve bilgi birikimini kolaylaştıran yeni bir çağa girdik. Biyolojik, kimyasal ve malzeme modelleme ve simülasyon tekniklerinin bilime

sundukları katkılar sayesinde, artık bilimsel araştırmalar gerçek dünyanın fiziksel boyutları ile sınırlı değil. Büyük data, dijital modelleme sayesinde düşen maliyetler ve yüksek hızlı bilgisayarlar, bilim insanlarının araştırma metotlarında çığır açıyor. Ayrıca daha önce bireylerin izole şekilde üzerinde çalıştıkları sorular, artık bulut temelli platformlar sayesinde ortak projelere dönüşüyor, aşırı miktarda veri bu şekilde analiz edilirken, ortak bir

Bilimin İmdadına Dijitalleşme Yetişiyor

Süleyman [email protected]

Page 53: BT Günlüğü Ekim 2016

50 51

platformda buluşan araştırmacılar bilgi paylaşabiliyor.

Bilginin Paylaşılma Şekli Değişiyor

Bilginin paylaşılma şekli de bir değişimden geçiyor. 3 boyutlu modeller, artırılmış ve sanal gerçeklik, sadece metin ve grafik paylaşımını değil, deneyimlerin payla-şılmasını da mümkün kılıyor. Paylaşılan ister bir nano partikülün yapısı, ister insan vücudundaki bir organın işlevi, ister dünyadaki iklim değişimi, isterse uzaktaki yıldızların gözler önüne serdiği evrenin sırları olsun, bu deneyimin aktarımı mümkün. Nasıl teknoloji, ekonomi-lerin mal ve hizmet üreten yapılardan, çok boyutlu de-neyimlere geçişini sağladıysa, dijital teknolojiler bilimi sıradanlıktan kurtararak dinamik bir deneyime dönüş-türmekte. Bu sayede bilimin temelini oluşturan merak ve yaratıcılık dürtülerini özgür kılıyor. Yeni bir dünyayı hayal etmek, o dünyayı simüle etmek ve bütün bunları gerçeğe dönüştürmek için, elimizde hiç olmadığı kadar etkin araçlar var. Deneyimleme Çağı’na Hoş Geldiniz.

Herşeyin Tasarım Süreci Muazzam Bir Değişime Uğrayacak

Geçmişte, yeni malzemelerin icadından sahada kullanı-mına kadar on yıllar geçerdi -ki genelde doğada bulunan materyallerden bahsediyoruz. Ancak daha hızlı gelişim ve daha yüksek performans sunan ürünlere duyulan ihtiyaç, mevcut malzemelerin ötesine geçmeyi zorunlu kıldı. Teknolojide, malzemenin artık sabit değil değiş-ken bir unsur haline geleceği noktaya yaklaşıyoruz. Ürünlerde tasarım ve mühendislik çalışmalarının, pek çok uzmanın yetenek, beceri ve beyin gücünü gerekiyor Bu uzmanların hepsinin aynı sonuca odaklanarak etkin şekilde iletişim kurmalarının şart.

Ürün geliştirme kritik bir noktaya ulaşmış durumda ve üretimde -yazılım dışında- büyük bir hamle gerçek-leşmekte. Bu hamle, hepimizin simülasyon ve tasarım sürecine bakışımızı değiştirecek.

Endüstriyel Katkısal Üretim

İşte bu hamle, Endüstriyel Katkısal Üretim (KÜ). Üç boyutlu yazıcı olarak da bilinen teknoloji bir süredir kullanımda. Ancak KÜ artık sadece prototip üretmek için kullanılmıyor; son kullanıma uygun, sertifikalı parçalar da bu şekilde imal edilebiliyor. KÜ’nün klasik üretim sürecinin tamamen yerine geçeceği beklenmese de, en azından bazı noktalarda tedarik zinciri verimliliğini optimize edecek şekilde tamamlayıcı roller üstlenebi-lir. KÜ ayrıca mühendislere tasarım dalında daha önce

hayal edemedikleri özgürlükler sunarak, yaratıcılıklarını kullanmalarına da yardımcı oluyor. Kullanılan parça adedini azaltabilir, kafes yapılarla ağırlık tasarrufuna gidebilir, ürün içerisindeki elektronik parçaları yazıcıda üretebilirsiniz; bu teknikleri hastaya özel tıbbi ürünler-den, kişiselleştirilmiş tüketim maddelerine uzanan geniş bir yelpazeye uyarlayabilirsiniz.

Katkısal Üretim insanların tasarım yapma şeklini temel-den değiştirecek. KÜ için tasarım yapıyorsanız, simülas-yon ve tasarım eş zamanlı olmalı. Bu iki adım birbirini takip edemez.

Son üretim tekniğiniz ne olursa olsun, tasarım ve simülasyonu eş zamanlı işletmenin faydaları zaten bir süredir biliniyordu. Tasarım ve simülasyonu birleştir-diğinizde, tüm ürün geliştirme süreci daha etkin işler. Optimizasyon da bu alanda mükemmelliği temsil eder; bu noktada bir yandan parçayı tasarlarken, bir yandan da simülasyonları gerçekleştirirsiniz. Tasarımı geliştirir-ken ve parametrelerle oynarken kullandığınız esas girdi, eş zamanlı işlemekte olan optimizasyon süreci olur.

İleri simülasyon araçları bir süredir mevcut olsa da, bazı kullanıcıların şu ana kadar tasarı ve simülasyonu müteakip adımlar şeklinde kullanmaya devam edebili-yorlar. Ancak “katkısal üretim düşüncesi”nin etkilerini ve bunun herkesin tasarım konusuna yaklaşımı nasıl değiştireceğini yakında göreceğiz. Tasarım artık statik bir süreç değil. Elbette insan halen bu süreçte bir girdi ve insanlar, yüzeyler veya vida delikleri gibi bazı sabit noktaları tanımlamak zorunda. Öte yandan tasarım ala-nında bunlar dışında kalan her şey için yazılım araçları optimal bir tasarım önerebilir.

Tasarım süreci bu derece heyecan verici şekilde geli-şirken, iki yönlü bir evrim geçirdiği hatırlanmalı: dışa doğru, bitmiş ürün alanında makro düzeyde ve aynı zamanda aşağı doğru ürünün molekülleri boyutunda, mikro düzeyde. Tasarım öncesinde malzeme seçimleri yapabilmek gibi yeni imkanlar ortaya çıkıyor. Malzeme-nin vereceği tepkiyi tahmin etmek katkısal üretim gibi -malzemeleri eriten ve yeni şekillerde ve genelde yüksek ısılarda, birleştiren- süreçler üretimde daha sık kullanıl-dıkça önem kazanıyor.

Bilim-destekli malzeme ve mühendislik yetileri sanal ürün mühendisliği ve performans simülasyonları ile bütünleşerek veri, protokol, metot, modelleme ve bilgi olarak hayat buluyor. Bu eşleşme nihayet makro ve mikro dünyalar arasındaki uçurumu kapatarak, atomdan bitmiş ürüne tasarım ve optimizasyonu mümkün kılıyor.

Page 54: BT Günlüğü Ekim 2016

54 55

Şirketler Hibrit Bulut Kavramına Alıştı İşletmeler dijital dönüşüm için çok daha kolay bir model

bulunduğunun farkına varırken, Public Cloud sistemlerine mi yoksa Private Cloud sistemlerine mi yatırım yapılması gerektiğine ilişkin

tartışmalar da sona eriyor olabilir.

Bölgesel uzmanlar, yakın gelecekte evrensel olarak bir tür bulut tabanlı çö-züme geçiş yapılacağını tahmin ederken, bulut

bilişimin BT altyapısına yönelik gele-neksel yaklaşımı değiştirmiş oldu-ğuna hiç şüphe yok... Kuruluşların, verimliliği artırırken aynı zamanda maliyetleri düşürmek istemesi, iş platformlarının ve uygulamalarının buluta geçirilmesini belirgin bir bi-çimde ön plana çıkarıyor. Bundan 1-2 yıl öncesinde, bulutun bu kadar büyüyeceği tahmin edil-miyordu. İşletmeler, özellikle daha düşük sermaye gideri bulunan, aynı

zamanda daha az doğrudan denetim sağlayan Public Cloud hizmetleri ile güvenli ve kişiselleştirilebilir hiz-metlere sahip, daha yüksek baş-langıç yatırımı yapılması gereken Private Cloud sistemleri arasında seçim yapmak zorundaydı. CIO’lar da yalnızca mevcut gereksinimlerini karşılamakla kalmayan, aynı za-manda BT yatırımlarının gelecekte değer kaybetmesini önleyecek olan bir bulut ortamını seçerken ikilemle karşı karşıya kalıyordu. Gartner’a göre: “Küresel ölçekteki tüm büyük kuruluşların yaklaşık olarak yarısı, 2017 sonuna kadar bulut sistem-lerine sahip olacak ve 2012 yılında

yapılan 110 milyar dolarlık harcama-ya karşılık, 210 milyar dolar tutarında harcama yapılacağı tahmin ediliyor. Bu yatırımların büyük bir kısmı BT ile temel iş birimleri arasındaki işbirliği-nin iyileştirilmesine ve aynı zamanda Büyük Veri, Mobil, Sosyal ve Nesnele-rin İnterneti teknolojilerinin mevcut altyapı taleplerine bütünleştiril-mesine odaklanacak ve doğru bulut modelinin seçilmesini daha da büyük bir zorunluluk haline getirecek.”

Karmaşadan Uzak Altyapı

Farklı boyutlardaki kuruluşlar, mev-cut ve geleceğe dönük gereksinim-

Mustafa [email protected]

Page 55: BT Günlüğü Ekim 2016

54 55

lerini değerlendirirken artık birkaç farklı bulut modelini araştırıyor.Bulutun önceki kullanımlarından dersler alan pek çok kuruluş, Priva-te Cloud ortamı oluşturulmasının Private Cloud kullanmaktan çok daha zor olduğunu öğrendi. Ağ katmanı karmaşık olabiliyor, bu yüzden işlet-melerin temelleri doğru oluşturmak için kapsamlı bir BT bilgi birikimine sahip olması gerekiyor ve bakımı çok fazla zaman alabiliyor. Fakat bu Priva-te Cloud, bir Public Cloud modelinin sahip olmadığı tüm avantajlara, bir başka deyişle çok daha fazla kullanı-labilir kaynağa ve çok daha gelişmiş güvenlik işlevlerine sahip… Bu model, bilgi bütünlüğüne ilişkin katı yönet-meliklerin mevcut olduğu ve CIO’ların altyapı üzerinde tam denetime sahip olmayı tercih ettiği bankacılık gibi sektörlerde popülerliğini koruyor.

Buna rağmen, pek çok kuruluş Pub-lic Cloud hizmetlerini popüler bir seçenek olarak görüyor. Bir Public Cloud modeli, kuruluşları verimli bir şekilde çalışması için yüksek oranda maliyet, yetenek ve yönetim gerek-tiren karmaşık ve yüksek maliyetli BT sistemlerinden kurtarıyor. Public Cloud hizmetleri aynı zamanda ek alt-yapı yatırımı gerektirmeksizin isteğe bağlı ölçeklenebilirlik ve bilişim gücü avantajları sunuyor. Public ve Private Cloud hizmetlerini bir arada sağlayan günümüzün ‘Hibrit Modeli’, her iki modelin avantajlarını ek güvenlik ve denetim katmanlarıyla birlikte suna-rak popülerliğini artırıyor. Bu model, Public Cloud hizmetinin sağlayama-dığı yasal gereksinimleri ve mevzuata uygunluk gereksinimlerini karşılarken aynı zamanda da kuruluşların yüksek hacimli operasyonlar için BT yatırım-larını düşük tutmasına izin veriyor.

Oldukça basit görünmesine karşın bulutun ilk kullanım zamanlarındaki zorluk, işletmelerin her iki sistemi kolayca bütünleştirmesinin neredeyse

imkânsız olmasıydı. Belirli operas-yonlara özel bir Private Cloud orta-mı geliştirdiyseniz, bunu bir başka şirketin Public Cloud hizmetleriyle ve hatta bir başka şubenin Private Cloud sistemi ile bütünleştirmek neredeyse imkânsızdı. Ancak her iki olanağın da olgunlaşmasıyla birlikte bu durum değişti ve özellikle içerisinde yeni açık platformlar çevrimiçi duruma geldi.

Büyük şirketlerin çoğu, hibrit modelin kuruluşların giderek artan çeviklik ve birlikte çalışabilirlik gereksinimlerini karşılaması ve aynı zamanda denetim, görünürlük ve güvenlik sağlaması için doğru dengeyi sunduğuna inanıyor.

Ayrıca, IBM tarafından 2016 yılında gerçekleştirilen yeni bir araştırma, hibrit bulut uygulayan kuruluşların üçte ikisinin şimdiden hibrit ortamla-rından rekabet avantajı elde ettiğini ve veri varlıklarını birleştirmek veya verileri paraya dönüştürmek için bu-lutu kullanma olasılıklarının neredey-se üç kat daha fazla olduğunu ortaya koyuyor.

Bir hibrit modeli oluşturulurken göz önünde bulundurulması gereken-leri sizin için sıraladık: Bu atılımı gerçekleştirirken ve hibrit modeline geçerken, hâlihazırda bulut kullanıyor olup olmaması fark etmeksizin her kuruluşun göz önünde bulundurması gereken beş nokta bulunuyor:

Tutarlı Tercih

Açık teknolojinin tercih edilmesi, gelecek için BT yatırımınızı korurken aynı zamanda çözümleri esnek biçim-de geliştirmenize ve devreye almanıza imkân tanıyor. Bu durum, bulutunuz üzerinde devreye alınan çözümlerin geleceğin teknolojileri ile sorunsuz bir biçimde çalışmasını sağlıyor. OpenStack, Cloud Foundry ve benzeri topluluklardan bir açık kaynak satıcı firmasının seçilmesi, her çözüme

birlikte çalışabilirlik kazandırmak için işbirliği içerisinde çalışan çok sayıdaki satıcı firmadan teknoloji kaynaklarını içeren bir havuza erişim sağlıyor.

Hibrit Bütünleşmesi

Kurumsal uygulamaları ve verileri buluta genişleterek bulut yatırımının değeri açığa çıkarılabiliyor. Bu yapı ile uygulamalar sahip olunan bulut üzerinden geliştirilebiliyor, devreye alınabiliyor ve gelecekteki gereksi-nimleri desteklemek için sadece ihti-yaç duyulan değişiklikler yapılabiliyor.

Endüstriyel Hibrit Bulut

İşletmeler için endüstriyel hale geti-rilmiş bir hibrit bulut, en fazla değerin elde edilmesi için mevcut verilerin potansiyelini açığa çıkararak kuruluş-ların potansiyel sorunları öngörebil-mesine imkân tanırken aynı zamanda da uygulamalara güç katmak için yüzlerce açık kaynak teknolojisine erişim sağlıyor.

Geliştirici Üretkenliği

Kuruluşların rekabet gücünü koru-mak için pazardaki fırsatlara daha hızlı yanıt verebilmesi gerekiyor. Bu durum, teknoloji dünyasında yenilik-çi uygulamaların hızla ve kaliteden, güvenlikten ve mevzuata uygunluktan taviz verilmeksizin sağlanması ge-rektiği anlamına geliyor. Hibrit bulut, aynı zamanda bunun yapılması için bir platform sağlayabiliyor. Kognitif ile erişilebilir analitik

Kognitif özelliklere sahip bulut taban-lı analitik çözümleri, bir kuruluşun gerçek zamanlı iş gereksinimlerini karşılamak için daha akıllıca, daha hızlı kararlar almasına olanak sağ-lıyor. Kognitif teknoloji, işletmelere özel kişisel bir danışman rolü oy-narken ve öğrenirken aynı zamanda uzmanlık ve istihbarat sağlıyor.

Mustafa [email protected]

Page 56: BT Günlüğü Ekim 2016

56 57

telekom

Mobil Ödeme KonusundaAvrupa Birincisiyiz

23 ülkede, 23 bin tüketiciyle yürütülen araştırma ile tüketicilerin dijital teknolojiye bakışlarını ve genel tavırlarını değerlendirildi. Araştırmaya

göre Türk tüketiciler online bankacılığı ve online alışverişi yoğun kullanırken, kimlik doğrulama için parmak izi ve SMS ile gönderilen

şifreleri tercih ediyor. Mobil ödemelerde Türkler %72 gibi oranla Avrupa’da birinci sırada yer alıyor.

Mastercard’ın tü-keticilerin dijital hizmetler konusun-daki eğilimlerini belirlemek üzere,

Avrupa, Afrika ve Orta Doğu’da yer alan 23 ülkede 23.000 tüketici ile yürüttüğü Inovasyon Endeksi araş-tırması tüketicilerin daha fazla dijital hizmet beklentisi içinde olduğunu ortaya koydu. Araştırma, tüketicilerin

%90’ı akıllı telefon kullansa da henüz sadece küçük bir bölümünün biyo-metrik ödeme onayını tercih ettiğini ortaya koydu.

Araştırmaya göre Afrika ve Orta Doğu’daki tüketicilerin %70’inden fazlası akıllı telefonlarıyla ödeme yapmaya hazırken, Batı Avrupa bu teknolojiye daha temkinli yaklaşıyor, henüz 5 tüketiciden sadece 2’si öde-

melerini cep telefonlarıyla yapmaya sıcak bakıyor. Yine de tüketicilerin gözünde cep telefonları, plastik kartların alternatifi haline gelmiş durumda.

Araştırmaya dahil olan 5 tüketiciden 4’ü sosyal ağlardaki, seyahat, alışve-riş ve finans alanlarındaki teknolojik yenilikleri yeterli buluyor; ancak sağ-lık, eğitim ve toplu ulaşım alanların-

Süleyman [email protected]

Page 57: BT Günlüğü Ekim 2016

56 57

da yenilik beklentisi içinde oldukla-rını belirtiyorlar. Türkiye raporunda da katılımcıların %40’ı sağlık, eğitim ve toplu taşıma alanlarında daha çok dijitalleşme gerektiğini belirtirken, %25’i insan ilişkilerinde, ticarette ve seyahatte dijital çözümlerin gere-ğinden fazla ön plana çıkarıldığını düşünüyor.

Türk Tüketiciler Dijitalleşmede En Hevesli Takipçiler Arasında

Tüm ülkeler toplam değerlendirildi-ğinde tüketicilerin yaklaşık üçte ikisi dijital yeniliklerin iyi bir şey olduğu-nu ve teknolojinin geleceğine olumlu baktıklarını belirtirken, sadece %5 gibi küçük bir kısmı bu yeniliklerin olumsuz etkileri olduğunu düşü-nüyor. Avrupa ülkeleri ise yenilik-lerin topluma etkileri konusunda diğer ülkelere kıyasla daha temkinli yaklaşıyor. Türk tüketicilerde genel sonuçlara benzer bir yapı söz ko-nusu tüketicilerin üçte ikisi dijital-leşmeden memnun ve çoğu dijital hizmetlerin daha fazla alanda daha fazla kişi tarafından kullanılacağını düşünüyor. İnovasyonun pozitif et-kileri konusunda cinsiyetler arasında bir görüş farklılığı dikkat çekmezken, 30-39 yaş aralığındaki katılımcıların inovasyonun pozitif etkilerine daha çok inandığı gözlemleniyor. Batı ve Orta Avrupa’da Türkler en hevesli takipçiler olarak göze çarpıyor.

Türk Tüketiciler Ödemelerde En Çok Telefon Tercih Ediyor

Genel sonuçlarda teknolojik yenilik-lere sıcak bakan tüketiciler, ödemeler söz konusu olduğunda güvenlik ve emniyeti en ön sıraya koyuyorlar. Hepsi, banka hesabı güvenliğini ve emniyetini en önemli konu olarak görürken, ikinci sıraya da kişisel bil-gilerinin güvenliğini koyuyor. Ödeme sürecinin hızlı ve basit olması da tü-ketici için değerli. Türk tüketicilerin

%72’si ödemelerinde cep telefonunu tercih ediyor. Bunu, %34’lük kulla-nımla tabletler takip ediyor.

Giyilebilir Ödeme Teknolojileri-ne Daha Zaman Var

Ödeme şekillerine geldiğimizde, cep telefonu özellikle Orta Doğu ve Afrika ülkelerinin yanı sıra Türki-ye, Ukrayna ve İsviçre olmak üzere gittikçe daha yaygın bir şekilde en çok tercih edilen yöntemlerden. Tablet kullanımı da benzer bir trend sergiliyor. Giyilebilir ödeme teknolo-jilerinin kabul görmesi ise biraz daha zaman alacak gibi görünüyor. Yine de bu yeni teknolojilere en sıcak bakan bölgeler Orta Doğu ve Afrika ülkeleri. İsviçre ve İtalya dışında Batı Avrupa ülkelerindeki tüketicilerin %40’ından fazlası yenilikçi ödeme şekillerinden hiçbirini kullanmıyor.

Biyometrik Doğrulamaya Güven Tam

Tüketiciler akıllı telefon kullansa da, biyometrik ödemede güvenlik konusunda çekiniyorlar; sonuçlar tüketicilerin daha fazla ikna edilme-ye ihtiyaçları olduğunu gösteriyor. Bölge detayında baktığımızda, Batı ve Orta Doğu Avrupa yoğunlukla PIN kodu ve parmak izini, diğer bölgeler ise bunlara ek olarak SMS ile gelen şifreleri tercih ediyorlar. Türk tüke-ticilerinin %39’u kimlik doğrulama için parmak izini, %38’i ise SMS ile gönderilen şifreleri tercih ediyorlar. Doğrulama yöntemini belirlerken ise banka hesabının güvenliği ve kişi-sel bilgilerinin korunmasına dikkat ediyorlar.

Üç Türk tüketiciden ikisi biyometrik doğrulamayı güvenli buluyor, sadece %19’unun güvenli olduğu konusunda şüpheleri bulunuyor. Türk tüketici-si ayrıca online bankacılığı yoğun şekilde kullanıyor; bu hizmete web

sitesinden olduğu kadar, bankaların aplikasyonları kanalıyla da ulaşıyor. Bankaların kredi kartı, banka kartı ve kredi hizmetlerinden de faydalanıyor.

Online alışverişi de yoğun olarak kullanan Türk tüketicisi online alışverişin vakitten tasarruf ettirdi-ğini, hızlı, basit ve daha az maliyetli olduğunu düşünüyor. Sadece %20’si istediğini bulamadığını söylerken, kişisel verilerinin güvende olmadı-ğını düşünenlerin oranı %7 gibi çok düşük bir oran.

Önceki yıllarda yaptıkları araştırma-larda, tüketicilerin dijital ödemeler konusuna negatif baktığına değinen Mastercard Uluslararası Pazarlar Baş-kanı Ann Cairns, bu yılki Inovasyon endeksi sonuçlarında çıkan olumlu bakış açısından oldukça memnun olduğunu dile getirdi: “Bu endeks, tüketici davranışlarında global olarak bir dönüşüm olduğunu gösteriyor. Birçok farklı ülkeden insanlar dijital bir hayat beklentisinde ve böyle bir hayatın kendilerine avantaj geti-receğini düşünüyorlar. Daha çok hangi alanlarda yenilik istediklerine kulak vermemiz çok önemli, ancak onlardaki bu iştahı ve şevki görmek oldukça heyecan verici.”

Tüketiciler Teknolojik Yenilik Bekliyor

Ann Cairns araştırma sonuçlarıyla ilgili ayrıca tüketicilerin teknolojik yenilik beklentisine de değindi: “En-deks sonuçları tüketicilerin sadece yeni ödeme çözümü beklentisinde olduklarını değil, bunun yanı sıra yoğun bir şekilde cep telefonlarını da kullanmak istediklerini gösteri-yor. Onlarca yıldır, nakit paranın tek alternatifi plastik kartlardı. Ancak şimdi tüketiciler açık ve net bir biçimde yaşamlarının her alanında dijital yenilikler beklediklerini belir-tiyorlar.”

Page 58: BT Günlüğü Ekim 2016

58 59

telekom

Kurumsal Uygulamalar, Yüksek Performanslı Depolama

İhtiyacını ArtırıyorNetApp tarafından EMEA bölgesindeki Flash kullanımı ile

ilgili olarak yaptırılan sektörel araştırma, kurumların kritik uygulamalarını (app) desteklemek için yüksek performansa

ihtiyacı olduğunu ortaya koyuyor. Ne var ki, neredeyse dörtte birinin Flash teknolojilerini kullanma yönünde planları yok.

Araştırmada İngiltere, Fransa ve Alman-ya’dan katılan 3000 BT karar vericisinin yüzde 85’inin, BT

satın alma kararlarından doğrudan sorumlu olduğu görülüyor.Araş-

tırmada elde edilen bulgulardan bazıları şöyle.

Yüksek Performasn Şart

Ödemeler, CRM ve iş zekası uy-gulamaları en yüksek performans

gerektiren uygulamalar: Araştır-madaki katılımcıların neredeyse yarısı (yüzde 46), işletmelerinde yüksek performanslı depolama teknolojilerine ihtiyaç olduğu fikrini paylaşıyor. Ödeme süreçleri, Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM)

Mustafa [email protected]

Page 59: BT Günlüğü Ekim 2016

58 59

ve İş Zekası uygulamaları iş sürek-liliğini sağlamak için en istikrarlı seviyelerde yüksek performansı gerektiren uygulamalar arasında yer alıyor.

Flash Hala Düşündürüyor

EMEA Flaş pazarı doymuş değil: Yüksek performanslı depolama ihtiyaçları olduğunu söyleyen BT karar vericilerinin neredeyse dörtte biri, uygulamalarını Flash ile des-teklemediklerini de anlatıyor. Hatta yalnızca yüzde 16’sı ödeme süreçleri, CRM ve İş Zekası uygula-ması gibi iş sürekliliği için en kritik konularda Flash kullanıyor. Eğer en yoğun zaman diliminde, Flash depolama ve Kurumsal uygulama desteği bir saatten uzun bir süre aksarsa, katılımcıların yarısından fazlası (yüzde 52) müşterilerin bundan memnuniyetsizlik duya-cağını, yaklaşık yarısı ise (yüzde 48,5) müşterilerin o işletmeye karşı güvenlerini kaybedeceğini söylüyor. Yaklaşık yarısı (yüzde 48) bu durumdan dolayı kurumun para kaybedeceğini düşünüyor.

Flash Kullanımını Yol Haritası-na Alan Şirket Sayısı Artıyor

Flaş bilinci ve büyüme fırsatı yük-sek: BT karar vericilerinin dörtte üçünden fazlası (yüzde 78), Flash’a yatırım yapma konusunda bilgi sa-hibi; bu bilginin en yüksek olduğu yer ise büyük kurumlar (yüzde 28). Bu farkındalığa karşın, EMEA’daki büyük kurumlardan katılan katı-lımcıların yüzde 28’inde Flash yok ve kullanma planları da yapmıyor-lar.

EMEA kurumlarındaki neredey-se her 5 kişiden biri (yüzde 18), Flash’tan yararlanmayı planlıyor ve neredeyse yarısı (yüzde 48) hâliha-

zırda kullanmaya başlamış bulunu-yor. Bu arada, bölgedeki büyük ve orta ölçekli kurumların yüzde 14’ü Flash kullanmayı planlıyor ve en yüksek büyüme potansiyelinin ise küçük işletmelerde olduğu görülü-yor (yüzde 17).

Şirketler Flash ile Yakalanacak Fırsatları Kaçırmamalı NetApp Kıdemli Başkan Yardım-cısı ve EMEA Genel Müdürü Alex Wallner şöyle görüş bildiriyor: “Bu araştırmalar işletmelerin yüksek performanslı uygulamalara duy-duğu iştahın yanı sıra müşterilere hizmet vermek ve günlük operas-yonları yürütmek için bunlara du-yulan bağımlılığın yüksek olduğu-nu gözler önüne seriyor.

İşletmelerin misyon-kritik yapısı ve yüksek performanslı depolama konusu göz önüne alındığında, daha fazla flaş kullanımına yönelik olarak hala geniş bir alanın mevcut olduğunu görmek hem şaşırtıcı

hem de heyecan verici. NetApp, Flash tarafından sağlanan kurum-sal değerle ilgili eğitici faaliyetle-rini artırmayı ve EMEA’da daha çok işletmenin Flash’ın sunduğu fır-satlardan faydalanmasına yardım etmeyi taahhüt ediyor.”

Araştırmaya 3000 Kişi Katıldı

NetApp, yeni nesil veri merkezi gerektiren ölçek, hız ve veri hizme-tine sahip müşterilerine endüstri-nin en geniş All-Flash çözümleri sağlayan kurumlarından biri olarak öne çıkıyor. NetApp flaş portföyü aralarında performans uygulama-ları, sanallaştırılmış altyapı ve bu-lu-benzeri altyapılar olmak üzere öncelikli kurulum modellerinde en iyi sonuçları sağlamalarına yar-dımcı oluyor.

İngiltere, Fransa ve Almanya’da yer alan 3000 BT karar vericisi ile yapı-lan NetApp araştırması Mayıs 2016 tarihinde Opinion Matters şirketi tarafından yürütüldü.

Mustafa [email protected]

Page 60: BT Günlüğü Ekim 2016

60 61

BT Günlüğü Test Merkezi, bundan böyle her ay yeni çıkan ürünleri mercek altına alıyor. Deneyimli bir kadro ile özellikle mobil hayatın inceliklerine parmak basacak olan BT Günlüğü, sunuculardan tutunda basit bir cep telefonuna kadar düşünebileceğiniz her türden ürünü sizlere anlatmak ve açıklamak için çabalayacak. Eskiden kurumsal ve son kullanıcı olarak iki ayrı ürün grubu pazarı bulunuyordu, fakat son yıllarda bu pazar ayrımı yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Kurumsal pazara hitap eden ürünlerin çalışan kullanıcılar için tasarlandığı bir gerçek. Ama şunu da unutmamamız gerekiyor her kurumsal kullanıcı aynı zamanda bir son kullanıcı ve birçok çalışan kendi özel teknolojik cihazını aynı zamanda işyerinde de kullanıyor. Yapacağımız ürün incelemelerindeki amacımız ise siz değerli okuyucularımıza satın alma kararı konusunda yardımcı olmak. Bu konuda aklınıza gelebilecek herhangi bir soruyu istediğiniz zaman bizlere sorabilirsiniz. E-Posta adresimiz [email protected].

donanım

Page 61: BT Günlüğü Ekim 2016

60 61

Alüminyum bir kasa sistemine sahip olan Yoga 710, ergonomik tasarımı ile kendisini hemen fark ettiriyor. Oldukça kaliteli bir malzeme seçimine sahip olan Yoga 710, işçiliği ile de kendisinden söz ettiriyor. Ürünü ele aldığınızda, Yoga 710’un sağlamlığını hissedebili-yorsunuz. Eğilme ve bükülmelere karşı dayanıklı olan Yoga 710, ekran kapağına baskı yaptığınızda bile ekran görüntüsünü bozmuyor. Bununla birlikte üst yüzeyi parmak izi lekelerine kesinlikle müsaade etmiyor.

Yoga 710’a yakından baktığımızda, kullanıcıyı rahat-sız etmeyen, zengin detaylarla süslendiği anlaşılıyor. Örneğin ekranın çerçevesi krom kaplı olması iyi düşü-nülmüş bir özellik. Kapağın 360 derece dönen ekran mandalları çok sağlam olduğunu söylemeliyiz. Benzer ürünlerde, kaliteli mandallar kullanmadığınızda ekran sallanır ve 360 dereceyi tam tamamlayamaz. Lenovo Yoga 710, da böyle bir sorun yok. Buna karşın katlama hareketini tek elle yapamıyorsunuz.

Yoga 710, 14 inç’lik IPS multitouch panele sahip. 1920x1080 piksel çözünürlüğüne ulaşan bu ekran, 157 dpi piksel çözünürlüğü, 929:1 kontrast ve yaklaşık 300 cd/m²’lik parlaklık değeri ile iyi bir izlenim sunuyor. Benzer ürünlerle kıyasla iyi bir performans sununan bu ekran, özellikle karanlık görüntülerde ne yazık ki ayna-lama ekeftine neden oluyor.

Yoga 710’un üzerinde Intel Core i7-6500U işlemcisi bulunuyor. 2.5 GHz hızında çalışan bu işlemci 8 GByte bellek yardımı ile müthiş bir performans sergiliyor. Dar boğazı ortadan kaldıran 256 GByte SSD diskin yanında, yeni nesil oyunları oynamanızı sağlayan 2 GByte bel-

lekli Nvidia Geforce 940MX grafik yongası Yoga 710’un performansını üst seviyelere taşıyor. Bu işlemcinin önemli bir avantajı düşük güçte yüksek bir performans sergilemesi. Dolaysıyla ister normal uygulamalarda isterse de yeni nesil oyunlarda her daim yüksek bir performans ile karşı karşıya kalmak mümkün. Oyun sevenler, oyunlarını orta ayarda ve HD çözünürülüğün-de oynayabiliyorlar. Yoga 710, kesintisiz oyun keyfi için ne yazık ki daha fazlasını sunamıyor. Bu esasında çok normal. Sonuçta Tablet ve katlanabilir dizüstü ürünler-de daha yüksek bir oyun performansı beklemek yanlış olur.

Sonuç

Lenovo Yoga 710-14ISK, şık ve zarif tasarımın yanı sıra malzeme kalitesi, işçiliği ve sağlamlığı ile göze çarpıyor. Zengin donanım birleşenlere sahip olan Yoga 710, kendi sınıfında yüksek bir performans sergiliyor. 7 Saat’lik pil kullanım süresi birçok kullanıcı için fazla-sıyla yeterli. Yalnız, bu tür bir konfigürasyona sahip bir cihazda, daha yüksek bir pil kullanımının olmasını çok isterdik.

Yoga Ailesi Saldırıya GeçtiLenovo Yoga 710

Lenovo, Yoga 710 adlı ürünü ile katlanabilir dizüstü piyasasını yeniden şekillendirmeyi hedefliyor. Düşük güçlü bir işlemci ve yeni nesil bir grafik yongası ile ilgi çekmeye çalışan Yoga 710’a yakından bakıyoruz.

Teknik Özellikler:

İşlemci: Intel Core i7-6500UEkran: 14 inç, 1920x1080Bellek: 8 GByteKapasite:256 GByte SSDGrafik Yongası: GT940Mx Ağırlık: 1,9 kg

Page 62: BT Günlüğü Ekim 2016

62 63

donanım

Lenovo yeni giriş seviyesi telefonunu piyasaya sürdü. Lenovo A7010 olarak adlandırılan bu yeni ürün özel-likle fiyat/performans oranı ile kendisini farklılaştır-mak istiyor. Lenovo A7010, sekiz çekirdekli MediaTek MT6753 işlemcisine sahip. 64 bit ve 1.3 GHz hızında çalışan bu işlemci, Mali-T720 grafik birimini de üze-rinde barındırıyor. 2 Gbyte bellek ve 32 GByte kapasite ile donatılmış olan Lenovo A7010, 1920×1080 piksel çözünürlüğüne ulaşan Gorilla Glass 3 korumalı 5.5 inç büyüklüğünde bir ekrana sahip. Lenovo, bu ürünü bir orta seviye telefon olarak konumlandırıyor. Yaptığımız testlerde Lenovo A7010’un görünürde daha fazla bir performans sergilediğini gördük. Kendi arayüzünde menüler arasında hızlı geçmemizi sağlayan A7010, birçok uygulamayı rahatlıkla çalıştırabiliyor. Oyun konusuna gelince, A7010’un grafik yongasına fazla yük bindirmeyen oyunlarda, herhangi bir sorun gözlemle-yemedik. Performans isteyen uygulamalar ve oyunlarda ise Lenovo A7010’un gücü pek yetmediğini söylemeli-yiz. Bu ürün, daha çok günlük ihtiyaçlarını karşılamak

isteyen ve yüksek bir beklentisi olmayan kişiler için uy-gun bir seçenek oluşturabiliyor. Lenovo A7010’un arka kısmında çift Led flaşlı 13 MP’lik bir kamera yer alıyor. F2.2 diyafram aralığını sahip olan bu kamera Phase Detection otofokus teknolojisini destekliyor. Ön kame-ra ise 5 MP çözünürlüğüne ulaşıyor. Her iki kamera gün ışığında ortalama bir performansta fotoğraflar çekiyor. Loş ortamlarda iyi bir performans beklemek yanlış olur. Daha doğrusu kameraların genel performanslarında çok bir şey beklemeyin.

Kablo üzerinden saniyede 500 Mbit veri aktarımına ulaşan yeni nesi ürünler, 802.11ac entegrasyonu ile saniyede 433 Mbit’lik kablosuz aktarım sunuyorlar. Tıpkı TP-Link TL-WPA4530KIT gibi. TP-Link TL-WPA4530KIT, AV500 ve AC750 ürün-lerinden oluşuyor. Ürünlerin kurulumu oldukça basit. WLAN teknolojisine sahip olmayan ürünü ADSL modem ya da bir Router’a Ethernet üzerinden bağlıyorsu-nuz. WLAN destekli ürün ise aynı ağ şebekesine sahip olan uzak noktadaki bir fişe takıyorsunuz. TP-Link Powerline ürünlerin önemli bir artısı farklı marka Power-line ürünleri ile de sorunsuzca çalışabilmesi. Yani elinizde farklı marka Powerline ürünleri var ise ağınızı genişletmek oldukça kolay. Her iki adaptörü fişe takmanız yeterli. Ağ kurulumu işte bu kadar basit. Aynı zamanda kablosuz ağın kurulumunu da yapmış oluyorsunuz. Kablosuz ağın şifresini, Powerline cihazın altındaki barkod ’dan okuyabilirsiniz. TP-Link’in bu kiti 802.11n ve 802.11ac bağlantılarını aynı anda destekliyor. 2.4 GHz bandında 300 Mbit/sn ve 5 GHz bandında 433 Mbit/sn’lik teo-rik hızlara sahip olan bu Kit, toplamda 733 Mbit/sn’ye ulaşıyor. Tabi bunlar teorik değerler. Ayrıca Powerline adaptörler taktığınız fişe göre farklı performanslar gös-terdiğini de unutmamak gerekiyor. Yani iyi bir veri transferine ulaşmak için farklı fişlerdeki performansları test etmeniz gerekiyor. Bizim yaptığımız testlerde 500 Mbit/sn olması gereken veri transfer hızının pratikte ortalama 25 Mbit/sn olduğu-nu gördük. Bu her ne kadar düşük görünse de bu hız birçok iş için fazlasıyla yeterli. Kablosuz ortamda yaptığımız testlerde ise ortalama 8 Mbit hız değerini ölçtük.

Lenovo’dan Başlangıç Telefonu Lenovo A7010

Powerline Ürünlerini YenilediTP-Link TL-WPA4530KIT

Teknik Özellikler

İşlemci: MediaTek MT6753Ekran: 5.5 inç 1920x1080 pixelKamera: 13 MP arka, 5 MP önBellek: 2 GByteBoyut: 153,6 x 76,5 x 9,15 mmAğ: 160 gr

Teknik Özellikler

Tür: PowerlineEtki alanı: 300 mKablosuz Standart: 802.11 a/b/g/n/acFrekans bandı: 2.4 ve 5 GHzBoyut WPA4530: 131x72x47 mm

Page 63: BT Günlüğü Ekim 2016

62 63

Sony, uygun fiyata önem veren ve temel akıllı telefon fonksiyonlarına sahip olmak isteyen kişiler için Xperia E5’i tasarladı. Xperia E5, 5 inç büyüklüğünde bir ekra-na sahip. 1280×720 yani 720p çözünürlüğüne ulaşan bu ekran Xperia E5 için yeterli. Teorik olarak 295 ppi piksel çözünürlüğü her ne kadar yetersiz görünse de, pratik kullanımda herhangi bir zayıflık göremezsiniz. Xperia E5, keskin ve parlak bir görüntü sunuyor. Fotoğ-raflar ve video seyrederken bu keskinliği kaybetmemesi önemli bir artı. Yine de kontrast değerinin daha iyi olmasını isterdik. Xperia E5 dört çekirdekli MediaTek MT6735 işlemcisine sahip. 1.3 GHz hızında çalışan bu işlemci, sistem performansını olumlu yönde etkiliyor. Yaptığımız denemelerde kameraya anında erişebildi-ğimizi gördük, menüler arasında hızlı geçebildik ve İnternet ortamında rahatlıkla gezebildik. Xperia E5, her

ne kadar 1.5 GByte büyüklüğünde bir belleğe sahip olsa da, uygulamaları çalıştırmakta zorlanmadığını söyle-meliyiz. Antutu Benchmark programında 32 200’lük bir değere ulaşan Xperia E5, giriş seviyesi bir ürün için fazlasıyla başarılı. Üründe beğendiğimiz bir özellik FM radyo özelliğinin yanı sıra 802.11n ve Bluetooth 4.1 standardını da desteklemesi. Xperia E5’in arka kamera-sı 13 MP ve ön kamerası 5 MP çözünürlüğünde fotoğ-raflar çekebiliyor. Her iki kamera ışıklı ortamda başarılı bir performans sergiliyor. Çekilen fotoğraflar keskin, canlı ve net. Işığa karşı fotoğraf çektiğinizde Xperia E5’in bu alanda zayıf olduğu hemen belli oluyor. Ben-zer bir durum loş ortamlar için de geçerli. Bu durumlar-da çektiğiniz fotoğraflarda pek bir kalite beklemeyin.

LG’nin yeni ürünü olan Stylus 2, tıpkı Galaxy Note gibi bir kalem ile kontrol edilebiliyor. Bu ürünün en büyük özelliği ise, dünyanın ilk DAB+ destekli akıllı telefonu olması. LG Stylus 2, 5.7 inç büyüklüğünde bir ekrana sahip olmasına karşın istenilen değerleri ne yazık ki kullanıcıya sunmuyor. Büyük bir ekranda yüksek bir çözünürlük bekliyorken, LG Stylus 2’nin 1280x720 piksel çözünür-lüğünün yetersiz kaldığını söylemeliyiz. LG Stylus 2 ayrıca küçük elli kişiler ve tek elle kullanım için pek uygun değil. Bu ürün neredeyse LG V10 kadar büyük. LG Stylus 2, kesinlikle giriş sınıfı bir akıllı telefon. Qualcomm’un dört çekirdekli Snapdragon 410 işlemcisine sahip olan bu ürün 1.2 GHz sistem frekansında çalışıyor. LG Stylus 2, 1.5 Gbyte’lik bir bellek ve 16 GByte’lık bir kapasite ile kul-lanıcının karşısına çıkıyor. Günümüzün standartlarına baktığımızda bu teknik değerlerinin yeterli olmadığını söylemeliyiz. LG Stylus 2’nin önemli bir özel-liği kuşkusuz ekran kalemi. Kalemi yuvadan çıkarttığınızda, ekranda bir menü açılıyor. Bu menüde not alma ve ekran görüntüsü gibi fonksiyonları kullanabili-yorsunuz. Bu teknoloji sayesinde Internet olmadan, yüksek kaliteli ve cızırtısız radyo dinleyebileceksiniz. LG Stylus 2’nin arka kamerası 13 MP çözünürlüğün-de fotoğraflar çekebiliyor. Gün ışığında ortalamanın biraz üstünde bir perfor-mans sergileyen bu arka kamera, loş ortamlarda sıkıntılar yaratabiliyor. Buna karşın HDR modunda iyi fotoğraflar çekilebiliyor. 8 MP’lik ön kamera ise Selfie tutkunları için yeterli. Yine de yüksek bir performans beklemek yanlış olur.

Uygun Fiyatlı Akıllı TelefonSony Xperia E5

DAB+ Destekli Akıllı TelefonLG Stylus 2

Teknik Özellikler

Ekran: 5 inç, 720pİşlemci: Mediatek MT6735 (4 x 1,30 GHz)Kamera: 13 MP arka, 5 MP önKapasite: 16 GByteBoyut: 144 x 69 x 8.2 mmAğırlık: 147 gr

Teknik Özellikler

Ekran: 5.7 inç 1280x720İşlemci: Snapdragon 410Bellek: 1.5 GByteKapasite: 16 GbyteBoyut: 155x79.6x7.4 mmAğırlık: 145 gr

Page 64: BT Günlüğü Ekim 2016

64 65

donanım

Sony, orta sınıf yeni telefon ailesini Xperia XA olarak adlandırmış durumda. X ailesinin Compact çözümü olan Xperia XA’ya yakından bakıyoruz. Xperia XA, 5 inç büyüklüğünde bir ekrana sahip. Parmak izine izin veren bu ekran güneşli ortamlarda bir ayna gibi parla-ması en büyük zayıflığı. Sony, Full HD çözünürlük yerine 1280×720 piksel HD çözünürlüğü tercih etti. 295 ppi piksel yoğunluk değerinde olan bu ekran teknik değer açısından Galaxy A3 ve Huawei P9 Lite ile yarışamıyor. Günlük kullanımda ise bu fark çok belli olmuyor. Xperia XA, orta sınıf kategorisine hitap eden bir akıllı telefon. Sahip olduğu Mediatek’in sekiz çekirdekli Helio P10 (2 GHz) işlemcisi, düşük güç tüketiminde yeterli miktarda bir performans sunuyor. 2 GByte büyüklüğünde bir bel-lek bulunduran Xperia XA, kendi arayüzünde kusursuz bir performans sunuyor. Menüler arasında hızlı geçişler-den tutun, web sayfalarından gezinmeye kadar. İşin içi-ne uygulamalar girdiğinde Xperia XA’nın performanstan ödün verdiğini söylemek zorundayız. Öyle ki yaptığımız Antutu sentetik Benchmark testinde 48000’lik bir skor elde ettik. Bunun anlamı, Xperia XA’nın performansı Samsung Galaxy S5 ile neredeyse aynı seviyede olması.

Xperia XA’nın önemli artılarından biri kuşkusuz 13 MP çözünürlüğünde fotoğraflar çekebilen arka kamera-sı. Bu kamera gün ışığında oldukça kaliteli fotoğraflar çekebiliyor. Yaptığımız denemelerde Xperia XA’nın detaylı ve keskin fotoğraflar çekebildiğini gördük. Öyle ki bu kamera, gün ışığında, iPhone 6s Plus ve Samsung Galaxy S7’ye kabuslu günler yaşatabiliyor. Tabi bunlar gün ışığındaki çekimler için geçerli. Aynısını ne yazık ki karanlık ortamlar için söyleyemeyeceğiz. Xperia XA’nın gece performansı ortalama kalitenin çok altında.

PC sistemlerinin en büyük darboğazı yaratan ürünler sabit diskler. Bunu bilen Samsung, bu darboğazı kaldırmak ve herkese ulaşmak için SSD ürün ailesini ge-nişletti. SSD diskler yazma ömürlerine sahipler. Bu ömür SSD diskin yapım mi-marisine bağlı olarak değişiyor. SL hücrelerinde 100 000 yazma döngülü bir ömür oluşuyor. MLC söz konusu olduğunda bu değer 10 000 yazma döngüsüne düşüyor. 3D NAND teknolojisi işte bu ömrü arttırıyor. Samsung bu teknoloji sayesinde MLC hücrelerini SL hücre seviyesine yükseltiyor. SSD performansını etkileyen diğer bir faktör ürünlerde kullanılan kontrol birimleri. Ürün üzerinde MGX’in kontrol ünitesini kullanıyor. İki çekirdekli olan bu kontrol ünitesi 400 MHz’lik bir sistem frekansı ile çalışıyor. 256 Mbyte’lık önbellek kontrol ünitesinin performansına olumlu yansıyor. Samsung SSD 850 Evo birçok disiplinde çok iyi sonuçlar verdiğini söylemeliyiz. Ürünün 16000 – 32000 arası değişen saniye başına girdi çıktı (IOPS) performansı ve 510 MByte/sn değerindeki rastgele yazma performansında çok ba-şarılı olduğunu gördük. Sıralı okuma hızı 540 MByte/sn olan bu ürünün yazma hızı 340-500 Mbyte/sn arasında seyrediyor. Veriye erişim hızı ise 0,03 ms civarında. Yani gayet performansı. Üründe beğendiğimiz bir özellik 2 Watt civarında düşük bir güç tüketmesi. Yine du şunu söylemekte fayda var. Samsung SSD 850 Evo’da yer alan SATA-6-GBit/s arayüzü onu ne yazık ki biraz frenliyor. Bu arayüz yerine PCI-E (M.2) kullanılsaydı çok daha iyi bir performans elde edeceğimizi düşünüyoruz.

Kompakt Kavramı Geride Kaldı Sony Xperia XA

Hızlı mı HızlıSamsung SSD 850 Evo

Teknik Özellikler

İşlemci: Mediatek MT6735P (4 çekirdek, 1 GHz)Bellek: 2 GByte Kapasite: 16 GByteKamera: 8 MP arka, 5 MP önPil kapasitesi: 4000 mAhAğırlık: 143 x 72 x 9.35 mm

Teknik Özellikler

Form faktör : 2.5 inç SSD Kapasite: 120 GByteArayüz : SATA 600Kontrol ünitesi: Samsung MGXTipi: TLCÖn bellek: 256 MByte

Page 65: BT Günlüğü Ekim 2016

64 65

Samsung Galaxy Note 7, S7 Edge gibi kontrast zengini, parlak ve keskin bir ekrana sahip. Farkı, 5.7 inç boyu-tu ile oldukça büyük olması. Bunun yanı sıra yapılan bazı ölçümlerde piyasanın en iyi ekranı olduğunu da söylemeliyiz. Samsung Galaxy Note 7, S7 Edge’in 760 Candela değerine karşın 826 Candela parlaklık değeri ile piyasanın en parlak ekranına sahip olduğunu bize gösterdi. Note 7’nin erkanı, kullanıcıyı güneşli ortam-larda bile rahat ettiriyor. Benzer bir durum renk doğru-lu için de geçerli.

Bizim beğendiğimiz bir özellik ise, ekranın sahip olduğu HDR modu sayesinde, yüksek çözünürlüklü olmayan Videolara ekstra bir kontrast ataması ve tıpkı Samsung’un SUHD televizyonlarında olduğu gibi video kalitesini arttırması.

Performans

Galaxy Note 7’nin performansı temel olarak Galaxy S7 Edge’e çok benziyor. 4 x 2.3 GHz ve 4 x 1.6 Ghz hızında çalışan sekiz çekirdekli Exynos 8890 çok yüksek bir per-formans sergiliyor. 4 Gbyte bellek ve 64 GByte’lık kapa-site ürüne ciddi bir güç katıyor. Öyle ki optimize edilen yazılımı sayesinde çok hızlı ve herhangi bir zayıflık

göstermeyen bir kullanım sunuyor. Samsung Galaxy Note 7, Galaxy S7 Edge ile kıyaslandığında bir tık daha yüksek bir performanslı sergilediğini söylemeliyiz.

12 MP arka ve 5 MP’lik ön kamera tıpkı Galaxy S7 Edge gibi aynı. Yaptığımız testlerde çok iyi sonuçlar elde ettiğimiz söylemeliyiz. F1.7 değerinde olan bu kamera-lar karanlık ortamlarda bile rahat bir çekim sunuyor. 4K çözünürlüğünde video çekebildiğiniz gibi 720p çözü-nürlüğünde ağır çekim kayıtlar da yapabiliyorsunuz.Samsung Galaxy Note 7, ön tarafta bir kızılötesi kame-ra bulunduruyor. Bu kameranın özelliği göz taraması yapabilmesi. Note 7, tıpkı Lumia 950 gibi, bir güvenlik önlemi olarak İris taraması yapabiliyor. İris taraması sayesinde bazı verileri açıp kitleyebiliyorsunuz. İşin güzel tarafı ise, İris tarama özelliğinin gözlüklü kişiler-de de sorunsuzca çalışabilmesi.

Samsung Galaxy Note 7,genel olarak değerlendirildi-ğinde, akıllı telefon sıralamasında en tepeye yerleşiyor. Öyle görünüyor ki, Note 7 piyasanın en başarılı akıllı telefonu. Sahip olduğu 3500 mAh’lik pil yoğun kulla-nımda yaklaşık 10 saatlik bir kullanım sunuyor. Her iki yüzeyde Gorilla Glass 5 koruma camının kullanılması iyi düşünülmüş bir özellik. Yine de bu özelliğe çok güvenmeyin deriz. Her ne kadar Gorilla Glass 5 olsa da ters bir düşmede çamın üzerinde çizilmeler ve kırılma-lar meydana gelebiliyor.

Ekran kalemine birçok özellik ekleyen Samsung, bu alanda kullanıcıyı çekmek istiyor ve başarıyor da. İris teknolojisi her ne kadar güvenilir olsa da, bir parmak izi güvenliği kadar hızlı olmadığını mutlaka hatırlat-mak isteriz.

Piyasanın En İddialısıSamsung Galaxy Note 7

Samsung Galaxy Note 7, Galaxy S7 Edge’in tasarımına çok benziyor. Note 7, tıpkı S7 Edge gibi metal bir kasa sistemi ve ekranın her iki tarafı yuvarlatılmış kenarlara sahip. Ürünü ele aldığınızda ise, esas fark ortaya çıkıyor.

Teknik Özellikler:

Ekran: 5.7 inç , 2560x1440 İşlemci: Exynos 8890Bellek: 4 GByteKamera: 12 MP arka, 5 MP önBoyut: 153,5x73.9x7.9 mmAğırlık: 169 gr

Page 66: BT Günlüğü Ekim 2016

66 PB

editör

Tüm dünyadan ankete katılan işletmelerin neredeyse yarısı (%45), dijital olarak doğmuş yeni şirketlerin getirdiği rekabetten dolayı önümüzdeki üç ila beş yıl içinde işletmelerinin modası geçmiş durumuna düşmesinden korkuyor. Hatta bazı şirketler, değişimin hızından fena halde yara alabileceklerini hisse-diyor. İş dünyası liderlerinin yarısından fazlası (%52) ise dijital teknolojilerin ve Nesnelerin İnternetinin bir sonucu olarak geçtiğimiz üç yıl içinde sektör-lerinde önemli bir yıkım yaşarken, dünya genelinde işletmelerin %48’i üç yıl içinde sektörlerinin nasıl şekilleneceğini bilmiyor. Anket sonuçları, 16 ülke ve 12 sektör genelinde orta ile büyük ölçekli kurumlardan 4000 liderle Vanson Bourne’nin (VB) yaptığı çalışma sonunda ortaya çıktı.

Düzensiz İlerleme ya da Dijital Kriz yolda mı?

On şirketten yaklaşık altısı, daha iyi güvenlik, hizmet ve bilgiye 7/24 daha hızlı erişim gibi müşterilerin başlıca taleplerini karşılayamıyor. Yaklaşık üçte ikisi (%64), alınan istihbaratlara zamanında tepki veremediklerini itiraf ediyor.

Dijital Kurtarma Planı

Ağır yıkım riskini göz önünde bulunduran işletmeler, bir çare aramaya başlı-yor. Dijital dönüşümlerini ilerletmek için: %73’ü, işletmeleri için merkezi bir teknoloji stratejisine öncelik vermeleri gerektiğini kabul ediyor. %66’sı, BT altyapısına ve dijital beceri liderliğine yatırım yapmayı planlıyor. %72’si yazı-lım geliştirme becerilerini genişletiyor.

Katılımcıların öncelik sırasına göre önümüzdeki üç yıl içinde en çok planlanan BT yatırımları şöyle: 1-Yakınsanmış Altyapı, 2-Ultra yüksek performanslı tek-nolojiler (Örneğin, Flash), 3-Analitik, büyük veri ve veri işleme (Örneğin, Veri Gölleri), 4-Nesneler İnterneti teknolojileri.

Bunlara ek olarak katılımcıların dörtte biri ile üçte biri arası, tam bir dijital kâr (%36) elde ettiğini açıkladı. İşletmelerin yüzde 35’i açık bir inovasyon modeli benimsemek üzere yeni girişimler ile ortaklık kurduğunu belirtti. Ayrıca iş-letmelerin yüzde 28’i, kurumun bir bölümünü ayırarak yeni bir şirket kurmuş veya ihtiyaç duydukları becerileri ve yeniliği birleşme veya satın alma yoluyla etme niyetinde. Sadece %17’si başarıyı başvurdukları patent sayısına göre ölçüyor ve neredeyse yarısı (%46) dijital hedefleri tüm departman ve personel hedeflerine entegre ediyor.

Dijital Kriz Yaklaşıyor Dell Technologies’in duyurduğu yeni araştırma sonuç-larına göre; işletmelerin %78’i, dijital girişimler şimdi ya da gelecekte kurumlarına karşı bir tehdit oluştu-racağına inanıyor. Bu durum yenilikçi şirketleri ileriye itiyor, yenilikçi olmayanlarınsa batışını hızlandırıyor.

Ecevit BIKTIMYayın Danışmanı[email protected]

Page 67: BT Günlüğü Ekim 2016

BT YöneticileriBu Adreste Buluşuyor

BTGunlugu.com

Page 68: BT Günlüğü Ekim 2016