bthaber sayı 1024

40
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com SAYI 1 - 7 Haziran 2015 Teknolojinin çevreye etkileri dosya sayfalarımızda… Sayfa 17 26 DOSYA: ÇEVRECİ YAKLAŞIMLAR VE TEKNOLOJİYE YANSIMALARI 1024 Yaratıcılık, teknoloji bilincinden geçiyor Sayfa 10 Sayfa 16 Sayfa 6 Cardtek, ulaşımda bir kartla şehri uçtan uca ve bir başka şehre entegre etme hedefiyle yol alıyor. Tek kart ile her şey ve tüm dünya hayal değil Türkiye bilişim sektörü, 2014 yılı sonu itibariyle 69,4 milyar TL büyüklüğe ulaştı. Teknoloji yatırımlarını artıran mobilya sektörü, bilişim teknolojileri ile tasarım ve üretimde fark yaratıyor. Sektör yüzde 12 büyüdü Bir koltukta buluşan fırsatlar ve riskler Renan Gökyay Erdal Yazmacı Hazırlayan: Sedef ÖZKAN Türkiye’de bir ilk olan ICT Summit Now for KIDS’15 etkinliğinde verilen mesajlar son derece net: Teknolojide tüketen değil üreten olalım. Z nesli teknoloji ile doğan bir nesil ve bu yönüyle önceki tüm nesillerden farklı. Teknolojiden korkmayın, onu doğru kullanmayı öğrenin. Haber Merkezi Sayfa 3-4

Upload: bthaber

Post on 22-Jul-2016

265 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

 

TRANSCRIPT

HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com

SAYI

1 - 7 Haziran 2015

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

ASRACK_3.pdf 1 6.01.2015 15:55

Teknolojinin çevreye etkileri dosya sayfalarımızda…

Sayfa

1726

DOSYA:ÇEVRECİ YAKLAŞIMLAR VE TEKNOLOJİYE YANSIMALARI

1024

Yaratıcılık, teknoloji bilincinden geçiyor

Sayfa

10

Sayfa

16

Sayfa

6

Cardtek, ulaşımda bir kartla şehri uçtan uca ve bir başka şehre entegre etme hedefiyle yol alıyor.

Tek kart ileher şey vetüm dünya hayal değil

Türkiye bilişim sektörü, 2014 yılı sonu itibariyle 69,4 milyar TL büyüklüğe ulaştı.

Teknoloji yatırımlarını artıran mobilya sektörü, bilişim teknolojileri ile tasarım ve üretimde fark yaratıyor.

Sektör yüzde 12 büyüdü

Bir koltukta buluşan fırsatlarve riskler

Renan Gökyay

Erdal Yazmacı

Hazırlayan:Sedef ÖZKAN

Türkiye’de bir ilk olan ICT Summit Now for KIDS’15 etkinliğinde verilen mesajlar son derece net: Teknolojide tüketen değil üreten olalım. Z nesli teknoloji ile doğan bir nesil ve bu yönüyle önceki tüm nesillerden farklı. Teknolojiden korkmayın, onu doğru kullanmayı öğrenin.

HaberMerkezi

Sayfa

3-4

Güzellik sektörüVodafone’la yarına hazırVodafone’un işine özel geliştirdiği mobil uygulama sayesindeAvon, temsilci ağını genişletti, verimliliğini artırdı.Şirketlerin ihtiyacına uygun çözümler Vodafone’da.

Vodafone

yarinahazirim.com

İşOrtağımAvon’a özel geliştirilen Avon FMR & Heat Map uygulaması, sahada iş takibi ve personel yönetimi yapmayı kolaylaştıran ve kurumların saha verimliliğini artıran, mobil tabanlı bir hizmettir. GPS ve A-GPS teknolojisi ile çalışır. Uygulama Vodafone’un çözüm ortağı tarafından geliştirilmiştir. Akıllı telefonlar, tablet PC’ler üzerindeki üretici tarafından yüklenmiş uygulamalar ve sonradan kullanıcı tarafından yüklenmiş uygulamalar ile bunların otomatik versiyon güncellemeleri data kullanımı yaratabilir. Uygulamalar, 3G ve GPRS ağı üzerinden iletişim sağladığında ücretlendirme, müşterinin kendi data tarifesi üzerinden yapılacaktır. Servisi kullanabilmek için internet erişiminin olması gerekmektedir. İnternet bağlantısından dolayı servisin kullanılamamasından ortaya çıkabilecek problemlerden dolayı servise ulaşılamaması, serviste kesinti olması, servisin yavaş çalışması hallerinden ve/veya konum bilgilerinden ortaya çıkabilecek problemlerden Vodafone ve Vodafone’un çözüm ortağı sorumlu değildir. Bilgi: vodafone.com.tr

“Önceden yeni temsilci bulmak çok zaman alırdı. Şimdi Vodafone sayesinde

saniyesinde buluyoruz.” Şule Acar

Avon İzmir Bölge Satış Müdürü

IO Avon 28x40cm.indd 1 22.05.2015 21:53

GÜNDEM 3

istediğini gösteriyor. Teknoloji üreten nesil yaratmak için bu etkinliğimiz önemli.”

FabLab yapısı daha da yayılmalı

Kadir Has Üniversitesi ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şirin Tekinay da yaptığı konuşmada, sürekli teknoloji ile yaşadığımızı, teknoloji ile doğmuş çocukların farkının da ortaya çıktığını vurguladı. Tekinay, son sayısal

Yaratıcılık, teknoloji bilincinden geçiyor

Türkiye’de bir ilk olan ICT Summit Now for KIDS’15 etkinliği 23-24 Mayıs tarihlerinde İstanbul Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü’nde gerçekleştirildi. Etkinlik kapsamında çocuklar ve aileleri farklı başlıklardaki içeriklerdeki etkinliklerde kendine yer buldu. Etkinlikte verilen mesajlar ise son derece net: Teknolojide tüketen değil üreten olalım, bunun için eğitim sisteminde gerekli hamleler yapılsın, Z nesli teknoloji ile doğan bir nesil ve bu yönüyle önceki tüm nesillerden farklı. Son olarak teknolojiden korkmayın, onu doğru kullanmayı öğrenin.

Konuşmalar, sunum ve panellerin yanı sıra stand alanlarının da yer aldığı ICT Summit Now for KIDS’15 etkinliğinde çocuklar için yazılım geliştirme atölyeleri, workshop’lar, oyun ve eğlence alanları ve sosyal sorumluluk bölümü yer aldı. “Teknolojiyle doğan çocuklar” mottosuyla ele alınan etkinlik 6 ayrı temadan oluştu: Eğitim, Teknoloji, Sanat ve Eğlence, Sağlık, Güvenlik ve Gelecek. Tüm temalarda yetkin isimler bilgilerini paylaşırken, 24 Mayıs’ta zirveye son noktayı ise Down sendromlu çocuklardan kurulu Bremen Mızıkacıları Perküsyon Grubu’nun keyifli konseri attı.

Etkinliğin açılış konuşmasını Bilişim Zirvesi Başkanı Murat Göçe yaptı. Etkinlik grubu olarak önemli bir ilke imza attıklarını, çocukların ve gençlerin teknolojide üretici olmasının temel hedefleri olduğunu vurgulayarak sözlerine başlayan Göçe, şöyle devam etti:

“Kamu, özel sektör ve üniversite buluşması bu etkinlikle hayata geçiyor. M2S tarafından yapılan bir araştırma, ailelerin bilişim eğitiminin okulda verilmesini

devrimi, yani hesaplama ve iletişimin birbiri ile konuştuğu yapıyı şöyle tanımladı:

“Teknolojiden kaçamazsınız. Onunla yaşamayı öğrenmeniz lazım. Sanal ve fiziksel dünya arasında bir köprü kuruluyor. Çocuğun istediği oyuncağı evde 3D basabilmek bunun bir örneği. Türkiye’de tek FabLab bizde ve bunun yayılmasının önemine inanıyor, bu küresel harekete öncülük ediyoruz.”

1 - 7 HAZİRAN2015

BThaber KATMA DEĞERİNİMZASI

Uçtan uca çözümler ile daima iş ortaklarınınhayatını kolaylaştıran Arena,yeni markalar ilebüyüyor, gücüne güç katıyor.

Sunucu

İşİstasyonları Güvenl�k Yazılım

Ver�Depolama

AğÇözümler�

value.arena.com.tr | 0212 364 65 66

Haber Merkezi

Devamı 4. sayfada

Eğitim sistemi tepeden tırnağa değişmeli

Genç piyanist Utku Asan’ın Bach ve Chopin eserlerini katılımcılarla paylaştığı müzik arasının ardından sözü Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı aldı. Yurtdışında farklı ülkelerden çocukların ve genç yeteneklerin yaratıcılıklarını örneklerle paylaşan Faruk Eczacıbaşı, “Z kuşağının teknoloji ile ilişkisi giderek aşağı iniyor. BT gelişimi ile hayatımız gelişiyor. Yenilikleri tahmin bile edemiyoruz. Pediatri uzmanları ne derse desin, bebekler gözünü tabletle açıyor” dedi.

Z nesli hiçbir nesle benzemiyor

Paralel oturumlar öncesinde günün ilk yarısındaki son oturumu CSID Avrupa Direktörü Andy Thomas, “Çocukları Dijital Dünyada Emniyetli Kılmak” başlıklı bir sunumla yaptı. Thomas, 1995 yılından itibaren doğanları kapsayan Z nesli hakkında bilgiler verdi ve şu detayları paylaştı:

“İnternet, demokrasi, katılım gibi inanılmaz güzel şeyleri mümkün kılıyor, insanlara girişim fikirlerini geliştirmelerini sağlayacak paraya ulaşmalarını sağlıyor. Ama bazı sorunlar da var. Bunun bir örneği online güvenlik ve bazı Batı ülkelerinde ilgili yasalar konumlandırılıyor, ama tartışmalar da beraberinde getiriyor. Aileler olarak bizim de işin içinde olmamız gerek. Bu konuyu teknoloji şirketlerine veya hükümetlere bırakamayız. Çocuklarla ve gençlerle sosyal medya ortamında etkileşim kurun.”

Çocuklarımızın içindeki yaratıcılığı ortaya çıkaralım!

‘Teknolojiye doğan çocuklar’ mottosuyla düzenlenen ‘Çocuklar İçin Bilişim Zirvesi’15’te ‘Eğitim Teması’ ile düzenlenen oturumlar büyük ilgi gördü. Zirvenin ilk gününün ilk konuşmacısı TESDER ve YEKON Başkanı Fırat Kasapoğlu olurken, Z Kuşağı Konuşmacısı Beyza Günsur da, ‘IQ, EQ ve Bilişim’ hakkında bilgi verdi. MEB YEĞİTEK Eğitim Medyası Koordinatörü Ali İhsan Baykal, ‘Teknoloji ve Değişen Eğitim Yöntemleri’ konusunda bilgi paylaşımında bulundu.

Robotlar, gelişen bilgisayarlar, 3D ve daha fazlası

Etkinliğin ‘Gelecek’ başlıklı oturumlarında nesiller arasındaki teknoloji farkındalığı farkına ve bu farkı gidermenin önemine dikkat çekildi. ‘Gelecek’ temalı oturumlarda ilk sunumu Z Kuşağı Konuşmacısı Elif Bilgin

yaptı ve muz kabukları ile nasıl biyoenerji elde ettiğini anlattı. Projeye 14 yaşında, İstanbul Bilim ve Sanat Merkezi’ne giderken başladığını söyleyen Bilgin, hep küçük projeler yaparak kendi problemlerine çözümler bulduğunu, denizlerin kirliliği karşısında da çözüm fikirleri araştırmaya başladığını vurguladı. İki yıllık çalışma sonunda başarılı sonuç aldığını, Google Science Fair’de de iki ödül aldığını belirten Bilgin, mucit olmak istediğini vurguladı.

Teknolojiyi verimli kullanınSezin Lisesi Fütürizm Kulübü

üyesi öğrenciler, kulüp başkanı Kerem Yılmaz, Ece Şengöz, Korhan Köz ve Pırıl Bayraktar fütürizmin önemini yaptı ve ‘geleceği tasarla, hayal kur, bu güce sahipsin’ mesajını katılımcılara verdi. Kerem Yılmaz da şu öğütleri paylaştı: Olanakları

değerlendirin, teknolojiyi verimli kullanın, girişimci olun.

Yeni teknoloji, potansiyel sunuyor

İlk günün son etkinliği, ’21. Yüzyıl İnsanı Olmak’ başlığında Z kuşağı temsilcilerini biraraya getirdi. Youtuber Orkun Işıtmak’ın yönettiği panelin katılımcıları Arda Kafalı, Beyza Günsür, Buğra Coşkun ve Mustafa Doğa Doğan, teknolojinin hayatlarına kattıklarını ve beklentilerini, gelecek tahminlerini, enerjiden yaşlıların teknolojiye bakışına kadar birçok konuda yorumlarını eğlenceli bir dille katılımcılarla paylaştı.

Yeter ki bir fikriniz olsunICT Summit Now for Kids

etkinliğinde ‘Sanat ve Eğlence’ temasındaki sunumlarda yaratıcı içeriğin, medya okur-yazarlığının ve fikir sahibi olmanın önemine

dikkat çekildi. ‘Sanat ve Eğlence’ temasına; karikatürist Varol Yaşaroğlu, YouTuber Orkun Işıtmak, Hürriyet Çocuk Kulübü Yöneticisi Ömür Kurt, Webadam kurucusu Batuhan Bulak, IBS Bilişim Müdürü Can Akkaya, Sabah gazetesi yazarı Timur Sırt, Kadir Has Üniversitesi öğretim görevlisi İsmail Hakkı Polat, El Cezire Türkiye Online Müdürü Can Tüzüner, Can Sungur, Twitter fenomenleri Asipislik, Hakikipapa ve iç mimar İrem Senemoğlu konuşmacı olarak katıldı.

2000’li yıllara yolculuk‘Teknoloji dünyası ile mizah

dünyasını birleştirmek’ başlığı altında ilk konuşmayı yapan karikatürist Varol Yaşaroğlu; kariyer hayatının teknolojiyle birlikte gelişim aşamalarından bahsetti. Yaşaroğlu, 2000 yılından beri sırasıyla hayata

geçirdiği animasyonların videolarını çocuklar ile paylaştı.

YouTube’da eğlence ve oyun ağırlıklı videolar üreten Orkun Işıtmak, “Ben çok yapılan şeyleri sevmiyorum. Kim ne yapmıyorsa, içeriklerimde onu yapıyorum. YouTuber olmak için kaliteli ve yaratıcı ürünler yaratmak gerekiyor.” dedi.

Yeni medya alışkanlıkları ‘Orantısız Zekâ ve Cilalı

Caps Çağı’ ile Can Sungur; gençlerin yeni medya kültür ve alışkanlıklarından bahsetti. Ardından Twitter fenomenleri Arda Özdemir ve Oktay Erdoğan’da fenomen olma hikayelerini anlattılar.

Tekno kuşağın sanata bakışını ele alan Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Orçun Kepez ve ‘Teknoloji ile İç içe Yaşama Alanlarını’ ele alan iç mimar İrem Senemoğlu, gerek kendi hayatlarında gerek iş hayatlarında gözlemledikleri ‘teknoloji ve çocuklar’ odaklı sorunları ele alarak, etkinliğin son konuşmalarını yaptılar.

Tüketmekten ziyade üretmenin öneminin vurgulandığı ‘Teknoloji’ temasındaki oturumlarda, yazılım dili bilgisinin burada üstlendiği göreve de vurgu yapıldı. ‘Teknoloji’ temasında günün ilk sunumunu Makers Türkiye Hareketi Koordinatörü Ongun Tan gerçekleştirdi. ‘Sen de Yap!: Maker Hareketi ve Etkileri’ konulu sunumunda günümüzde asıl zenginliğin “yetenek” olduğunun üzerinde duran Tan, bir ürün üzerinde çalışırken, sonuçtan çok sürece odaklanmanın önemini vurguladı.

Evrensel dil: YazılımEtkinliğin Z Kuşağı

konuşmacıları arasında yer alan Mustafa Doğa Doğan, yaptığı sunumda teknolojinin kişisel gelişiminde yarattığı etkilerden söz etti. Yazılım dili öğrenmenin ve kod yazmanın çocuklar için hayati önem taşıdığını söyleyen Doğan, sunumunda bu sayede elde ettiği başarıları katılımcılarla paylaştı.

“Tasarım Çağı’ndayız”Sanayi devriminden bu yana

gelen eğitim sisteminin işlevini yitirdiğini belirten Doç. Dr. Selçuk Özdemir, insanlık olarak “tasarım çağı” yaşadığımızı söyledi. Seri üretim ve fabrikaların değişim sürecinde olduğunu ifade eden Özdemir, “sen tasarla, makinalar yapsın” anlayışının önemini vurguladı.

Açılış gününün kapanış panelinde ise Murat Oktay’ın moderatörlüğünde oyun tarihinde kısa bir yolculuk gerçekleştirildi.

1 - 7 HAZİRAN2015

BThaberGÜNDEM4

Nusrat’ın lansmanı yapıldıGençlik ve Spor Bakanlığı, Çanakkale Zaferi’nin 100. yılında gençlere gençlere yeni bir oyun sundu. Gençlik ve Spor Bakanlığı Bilgi İşlem Daire Başkanı Huzeyfe Yılmaz, günümüzde herkesin bilgiye ulaşabilmesinin

mümkün olduğunu belirtti. Eğitim anlamında donanımlı olmanın önemine dikkat çeken Yılmaz, “Bize düşen görev; teknolojinin ülke ve bireyler için kullanılmasını sağlamak. Bakanlık olarak tarihimizi ele alan önemli

projeler geliştiriyoruz. Nusrat burada öne çıkıyor. Zaferin ruhunu, 100’üncü yılında siz gençlere ulaştırmak için bu oyunu geliştirdik, bu zirvede de onu kullanıma açtık” bilgisini verdi.

Ödeme sistemleri ve finans sektörünün önemli oyuncusu BKM, iş süreçlerini Basistek ile üst seviyeye taşıdı.

Basistek’ten BKM’yeuçtan uca verimli destek

1990 yılında 13 kamu ve özel Türk banka-

sının ortaklığıyla kurulan Bankalararası Kart

Merkezi’nin (BKM) faaliyetleri, nakit kullanı-

mı gerekmeksizin her türlü ödemeyi veya

para transferini sağlayan veya destekleyen

sistem, platform ve altyapıları oluşturmak,

işletmek ve geliştirmek olarak şekillendi.

Operasyonel faaliyetleri ile alanında örnek

kuruluşlardan biri olan BKM, sektörün ne-

redeyse yüzde 70’inde aktif olarak işlem

gerçekleştiriyor.

Kaliteli iş operasyonları ve yüksek işlem

hacmi ile kendi alanında örnek bir işletme

olan BKM, iş süreçlerinin kontrol, takip

ve geliştirme işlemlerinde Basistek’in uz-

man kadrosundan destek alıyor. Kamuya

ve bireysel müşterilerine her zaman en iyi

hizmeti sunmayı kendisine görev edinen

BKM, uçtan uca servis izleme konusunda

HP Software ürünlerini, Basistek’in verdiği

destekle bir araya getirerek iş süreçlerinde

maksimum randıman sağladı.

Basistek önderliğinde

yaşanan değişim

Gerek Türkiye genelinde, gerekse de

yurtdışında bankacılık ve finansal konular-

da yoğun bir iş hacmi bulunan BKM, bu

süreçleri daha sağlam ve düzgün bir altya-

pıya oturtma ihtiyacı konusunda Basistek

ile çalışma kararı aldı. Standart projelen-

dirme süreci sonrası, Basistek’in uzman

danışman kadrosu ve hizmet anlayışından

faydalanmak isteyen BKM, uçtan uca ser-

vis izleme konusunda çalışmalara başladı.

BKM’de kullanıcı memnuniyetini ve iş

süreçlerinde çeşitli maliyet kalemlerine etki

eden yazılım ve ağ bileşenlerine, donanım-

larına, çeşitli uygulama bütünleştirmeleri-

ni izleyen HP Software BSM (Bu¬siness

Service Management) yazılımlarını kuran

ve çeşitli çözümlere uygulayan Basistek,

BKM Bilgi İşlem Departmanı tarafından

ihtiyaç duyulan; Bilgi Teknolojileri hizmet

iyileştirmeleri için olmazsa olmaz BT altya-

pısının, servis kalitesinin ve uygulamaları-

nın tek noktadan yönetilebilmesine imkan

sağlamıştır.

POS cihazları ve kredi kartların kullanıl-

dığı bütün işlemlerin kendileri üzerinden

geçtiğini ifade eden BKM Sistem ve İleti-

şim Müdürü Bülent Muşlu, bu işlemlerin

sektörün neredeyse yüzde 55’sini oluştur-

duğunu ifade etti. Bunun yanı sıra BKM

Ekspress, pinsiz alışveriş, ortak ATM’ler ve

yurtdışı bazlı operasyonlar gibi birçok iş-

lemleri olduğunu hatırlatan Muşlu, bu denli

yüksek iş hacmini çok daha sağlam bir iz-

leme altyapısı oluşturmak için Basistek’in

HP BSM çözümleri konusundaki tecrübe-

sinden yararlandıklarını söyledi.

Basistek ile HP BSM projesine başlama-

dan önce de işleyen bir kontrol sistemine

sahip olan BKM, bu noktada uçtan uca

servis izleme sistemine ihtiyaç duyarak

özellikle kullanıcıların BKM sistemleri üze-

rinde yaşayabilecekleri sorunların önüne

geçmeyi hedefledi.

İkinci aşamaya gelindiğinde HP’nin bu

alanda sunduğu ürünlerden faydalanmaya

karar veren BKM, bu ürünlerin kalitesini,

Basistek’in HP BSM konusunda uzman

ekibinin bilgileriyle bir araya getirerek,

operasyonları üzerindeki insan etkisini

minimize etmeyi başardı. Her aşamada

çıktılar alınarak, sistemi kontrol altında tu-

tan BKM, bu sayede Basistek’in kurduğu

HP BSM sisteminin, hali hazırdaki altyapı

üzerindeki etkilerini de an be an gözlem-

leme imkanı yakaladı.

Sektörün ihtiyaçları ve proje konusundaki

bilgilerini paylaşan Basistek Genel Müdürü

Barış Baykan; Günümüzdeki şirketlerin BT

departmanları kurumun iş hedeflerini des-

tekleyen BT servisleri sunmakla ve bu ser-

visleri belli bütçe sınırları içinde mükemmel

hale getirmekle yükümlüdür. Bu nedenle

BT altyapısının yönetimini gerçekleştiren

yazılımlar kritik bir değere sahiptir.

HP BSM konusunda çalışan uzman

danışmanlarımız haftanın 5 günü BKM

lokasyonunda hizmet vermektedir.

Basistek’in yetkin kadrosu ile bizler de

bu gelişmeleri doğru bir şekilde analiz

ederek en uygun çözümleri uygulamaya

çalışıyoruz.” Proje süresince ve sonrasın-

da BKM’nin yanında olduklarını söyleyen

Baykan, bu bağlamda verimli bir iş ortak-

lıklarının olduğunun altını çizdi.

Soldan sağa: Basistek Genel Müdürü Barış Baykan, Mühendis Ahmet Yazıcı (BKM), BKM Hizmet Yönetimi Müdürü

Bülent Muşlu, BKM Sistem İşletim Müdürü Sibel Şahin, Basistek Satış Müdürü Serdar Paksoy.

adve

rtoria

l

“Günümüzdeki şirketlerin BT departmanları kurumun iş hedeflerini destekleyen BT servisleri sunmakla ve bu servisleri belli bütçe sınırları içinde mükemmel hale getirmekle yükümlüdür. Bu nedenle BT altyapısının yönetimini gerçekleştiren yazılımlar kritik bir değere sahiptir. Bu alanda çözüm üreten birçok firma rekabetin çok yoğun olduğu bir pazarda faaliyet göstermektedir. Örneğin IDC’nin “Enterprise System Management Software” araştırmasına göre önümüzdeki 3 yıl içerisinde BT Yönetim Yazılımları pazarının %30’a yakın bir oranda artış göstereceği öngörülmektedir. HP Software BT Sistem yönetimi yazılımları Türkiye pazarında özellikle yerel çözüm ortaklarının katkıları ile birlikte önemli bir potansiyel elde etmiştir. BKM Projesi’nde birlikte çalıştığımız Basistek HP uzmanları ve yetkin kadrosu ile önemli bir başarının altına imza atmıştır.”

HP Software Account Manageri Fatma Mıdık proje ile ilgili şu detayları paylaştı:

Sektör yüzde 12 büyüdü

Farklılaşmayı yazılım sağlıyor

Çift haneli büyüme performansını istikrarlı bir şekilde sürdüren bilgi ve iletişim sektörü, 2014 yılında yüzde 12,1’lik bir büyüme ile 69,4 milyar TL büyüklüğe ulaştı. Sektör, Türkiye ekonomisine 103 bin kişilik istihdam ve 1,34 milyar TL ihracat geliri sağlıyor. TÜBİSAD (Bilişim Sanayicileri Derneği), 2011 yılından bu yana düzenli olarak hazırladığı “Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü Pazar Verileri” raporuyla sektörün gelişim ivmesini gözler önüne seriyor.

Ürettiği katma değerle Türkiye için stratejik öneme sahip olan bilişim ilgili güvenilir ve doğru bilgi sağlama misyonu ile hazırlanan raporun 2014 edisyonu, TÜBİSAD Başkanı Prof. Dr. Kemal Cılız ve Context CEO’su Howard Davies’in açılış konuşmalarını gerçekleştirdiği bir basın toplantısıyla açıklandı. Toplantıda, proje ortağı TOBB Telekomünikasyon Meclisi Temsilcisi ve proje danışmanı Deloitte Türkiye’nin

HP Yazılım Zirvesi, 20 Mayıs’ta Wyndham Grand İstanbul’da müşteriler, iş ortakları ve yurtdışından yetkili isimleri biraraya getirdi. Basistek ve İnnova’nın ana sponsor olduğu etkinlikte açılış konuşmalarının ardından düzenlenen paralel oturumlarda da HP Yazılım çözümleri ile elde ettikleri olumlu sonuçları katılımcılarla paylaşan şirketlerin yanı sıra, HP’den yerli ve yabancı yetkili isimler büyük veri ve analitik, güvenlik, ağ çözümleri, bulut bilişim gibi öncelikli başlıklarda çözümleri katılımcılara aktardı.

Etkinliğin açılış konuşmasını HP Türkiye Genel Müdürü Güngör Kaymak ve HP Türkiye Yazılım Ülke Müdürü Deniz Yobaş yaptı. Bu zirve ile amaçlarını ‘yazılım grubunun uçtan uca çözüm sağladığını bir kez daha göstermek’ olarak özetleyen

Ortağı Tolga Yaveroğlu’nun yanı sıra, ODTÜ Teknokent Genel Müdürü Mustafa İhsan Kızıltaş da görüşlerini bildirdi. TÜBİSAD Bilgi Merkezi Komisyonu Başkanı Mustafa Çağan da 2014 yılı verileri hakkında detaylı bilgi verdi.

Bilişim sektörünün büyüklüğü

Mustafa Çağan’ın verdiği bilgilere göre, Türkiye bilgi ve iletişim sektörünün 2014

Yobaş’ın ardından söz alan Güngör Kaymak, bilişim dünyasındaki değişimi şu sözlerle anlattı:

“BT hızlı bir dönüşüm içinde. Bulut bilişim, güvenlik, büyük veri ve analiz bireysel ve kurumsal hayatı değiştiriyor, yeni ihtiyaçlar ve yeni fırsatlar doğuruyor.

yılı büyüklükleri şu şekilde sıralandı:

Bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü toplam büyüklüğü yüzde 12,1’lik büyüme ile 2014 yılında 69,4 milyar TL’lik hacme ulaştı. Toplam sektör büyüklüğünü, 48,9 milyar TL ile İletişim teknolojileri, 20,4 milyar TL ile bilgi teknolojileri oluşturdu.

20,4 milyar TL’ye ulaşan bilgi teknolojileri sektörünün alt kategorilerinde 2014 yılı

Bu süreçte HP Yazılım da bütünleşik bir portföy sunuyor. Burası bizim en çok yatırım yaptığımız alan olduğu gibi, en hızlı büyüyen yapımız da HP Yazılım. Tüm sektörlerde veri önemli ve doğru saklanması, doğru yönetilmesi şart.”

Turkcell CIO’su Gediz

hacimlerine bakıldığında; bilgi teknolojileri donanım 10,6 milyar TL, yazılım 6,3 milyar TL, hizmet ise 3,6 milyar TL oldu.

2013 yılına göre en yüksek büyüme yüzde 12,3 ile bilgi teknolojilerinin yazılım ve donanım kategorisinde gerçekleşti. Böylece, yazılım sektörünün toplam bilgi teknolojilerindeki payı, arzu edilen dağılım doğrultusunda yüzde 30 seviyelerine ulaşmış oldu.

48,9 milyar TL büyüklüğe sahip iletişim teknolojileri sektörünün alt kategorilerindeki 2014 yılı hacimlerine bakıldığında ise iletişim teknolojileri donanım 13,4 milyar TL, elektronik haberleşme ise 35,5 milyar TL oldu.

İhracat 1,5 milyar TL’ye yaklaşıyor, en çok ihracat yapılan ülke Azerbaycan

Sektörün, toplam ihracat

Sezgin’in HP Yazılım ile gerçekleştirdikleri yatırım ve sağladığı avantajlar hakkında bilgi verirken, ondan sözü alan HP EMEA Yazılım Başkanı ve Genel Müdür Yardımcısı Rafael Brugnini de Türkiye pazarına bakışını şöyle anlattı:

“Türkiye bizim için önemli

rakamı 1,34 milyar TL’ye ulaştı. Toplam ihracatın yarısından fazlası 800 milyon TL ile yazılımdan geldi. Bu da yazılım kategorisindeki cironun yüzde 12,7’lik kısmının, ihracattan elde edildiğini gösteriyor. Ankete katılan firmalara göre, en çok ihracat yapılan ülkeler arasında Azerbaycan başta geliyor. Azerbaycan’ı Almanya, Türkmenistan, Amerika, Hollanda ve İngiltere takip ediyor. Sektörün sağladığı istihdam, bu yıl 2 bin 500 artışla 103 bin oldu.

2015 beklentileriAnkete katılan firmalar,

2015 yılında sektörde yüzde 11 ile 15 arasında bir büyüme beklediklerini ve büyümede Ar-Ge yatırımı ve inovasyonun en önemli faktör olacağını belirtti. Diğer yandan araştırma sonuçlarına göre sektörde yer alan şirketler, 2015 yılı için kamu alımlarının büyümede olumlu etkisinin olacağını düşünüyorlar.

bir pazar ve hızlı büyüme olduğu için birkaç yıl önce bazı kararlar aldık, yerel ekibi ve iş ortaklarını genişlettik. Burada ekosistem büyük ve işbirliklerimiz bizim için önemli. Herşey sayısallaşıyor ve müşteri ile etkileşim, dramatik bir değişim içinde. Sayısallaşan herşeyin iş hayatına etkisine bakınca, tüketici değişimi de önem taşıyor. Sayısallaşma, birçok şeyin yazılım tabanlı, programlanabilir olması, yani sürekliliği olan inovasyon demek. Ama madalyonun öbür tarafında, sayısallaşmayı ve pazarın gereklerine uygun adımlar atılmazsa sorunlar kaçınılmaz. Hızlı hareket etmekte başarısız olmak ‘Shadow IT’ kavramını beraberinde getiriyor. Buna karşı yanıt ise ‘bimodal IT’. Çekirdek BT burada olmalı ve her ana sistem bunun üzerinde koşmalı. Bunun da üstünde ‘fluid IT’ var ve bu da çeviklik, akıcılık, süreklilik demek.”

1 - 7 HAZİRAN2015

BThaberE-TOPLUM6

Haber Merkezi Türkiye bilişim sektörü çift haneli büyüme ivmesini sürdürdü ve 2014 yılı sonu itibariyle 69,4 milyar TL büyüklüğe ulaştı.

8 E-TOPLUM Edip Emil Öymen [email protected]

Giyilebilir eğitime doğru

İzlanda’nın Korsanları

BTHaber’in kardeş kuruluşu Bilişim Zirvesi tarafından düzenlenen “Teknolojiye Doğan Çocuklar 5-15 Yaş” temalı Çocuklar İçin Bilişim etkinliği, geçen hafta sonunda yoğun bir programla ilk kez kamuoyu önüne çıktı. Kadir Has Ü’nün 19. yy’dan 21.yy’a restore edilmiş binalarına yayılan cazip ve atılımcı etkinlik, tam da BST Bakanı Fikri Işık’ın “ilkokullarda kodlama dersi” konusuna yine değindiği ve önceki sözlerini yenilediği sıraya rastladı. Demek ki ülkemizde eğitimde yenilikçi bir adım atılmak üzere...

BST Bakanı Işık: “Bilim ve teknolojiyle daha fazla uğraşmaları için onlara imkan sağlayacağız. Artık yazılım hayatımızın her yerine girdi. Ama yazılımın temeli de kodlama. Milli Eğitim Bakanlığımızla çalışma yapıyoruz. Kodlama dersini ilkokul çağından itibaren çocuklarımıza verelim. Çocuklarımız sadece oyun oynamasın, oyunu yazabilsin. Eğer

oyunu yazmaya başlarsa çocuklarımız, inanıyorum ki yazılımda Türkiye dünyada hak ettiği yeri alacak. Ama bu 18-20 yaşından sonra kolay olmuyor. Bunu çocuğun bilgisayara merakının başladığı anda başlatmak durumundayız. Önümüzdeki süreçte Türkiye’nin gündemine en çok gelecek konulardan biri, bilim ve teknoloji olacak... Ülkemizin geleceğini teminat altına almak için bilim ve teknolojiye yatırım yapıyoruz. Çocuklarımızın da bilim ve teknolojiye yatırım yaparak gelecekte çok daha güçlü bireyler olarak yetişmelerini sağlıyoruz. Bunun için de daha çocukluktan bilimi sevmeleri, çocukluktan bilimle dost olarak büyümelerini önemsiyoruz. En önemli zenginliğimiz gençliğimizdir. Gençliğimize nitelik kazandırdığımız ölçüde, gelecekten endişe duymamıza gerek yok.” (22.05.15, Ereğli Geleceğin Teknolojisiyle Randevumuz Var Bilişim Şenliği).

Çocuklar İçin Bilişim

1 - 7 HAZİRAN2015

BThaber

İzlanda Korsan Partisi lideri Birgitta Jonsdottir

PenguenSelçuk Erdem21.05.15

U.California/Berkeley Robot Lab’de geliştirilen bir drone, bileğe takılı bir kumanda cihazıyla ilişki kurarak uçuyor. Resim/film çekiyor, sizin peşinizden gidiyor. Şimdilik 20 dakikalık uçuş ömrü var. Bu süre uzayacak. Adı: Lily. İşin en hoş tarafı şu: Lily’yi havaya doğru atıyorsunuz, hemen hop uçmaya başlıyor. Hiç bir ayara gerek yok. Kumanda etmiyorsunuz. Bileğinizdeki “giyilebilir” cihazla drone, gerekli bilgi alışverişini yapıyorlar. Elinizde bir de “resim çek, film çek” komutu veren bir başka cihaz var. Onunla, drone’la konuşuyorsunuz.

Berkeley’in Haas İş Yönetimi Okulu, teknolojiyi iş yönetimiyle (işletme) bağdaştıracak teknoloji geliştirmek üzere Intel’le işbirliği içinde. Bizim diyarda üniversite-sanayi işbirliği diye sayıkladığımız bir şeyi yapıyor yani. Onlar alışkın buna. Hem de zaten Haas-Intel “Girişimcilik Yarışması” 10 yıldır yapılıyor.

Geçen yıl Berkeley-Haas-Intel işbirliğiyle “Cihazı giyilebilir yap” (Make it Wearable) yarışması sonucunda birinci gelen uygulama, Lily’nin akrabası Nixie olmuştu. Bilekte büyük bir saat gibi duran bir drone’du bu ve oradan uçup, dolaşıp, tekrar bileğe gelip konuyordu. Lily ise bilekte değil, bir çantada duruyor. Oradan çıkartıp havaya atıyorsunuz. İki cihaz arasındaki üretim süresi aylar kadar kısa. Yani,

Telif kavramına ve yasalarına karşı çıkan, “korsanlığı” destekleyen, internette sansürü ve denetimi kabul etmeyen Korsan Partisi, İzlanda’da seçmenden büyük destek görmeye başladı.

İlk “Korsan Partisi” (Piratpartiet) İsveç’te 2006’da kurulduğunda şaka sanılmıştı. Çünkü normal bir partiye benzemiyordu. Yok efendim, internet bağımsızlığıymış, sansür olmazmış, bu ilkelerle parti mi olurmuş? Ama parti,

2009 Avrupa Parlamentosu seçiminde % 7 oy alarak iki üyelik kazandı. İsveç’te acaip bir iş de yaptılar: İnternette veri paylaşımını devlete “din” olarak kabul ettirdiler.

On yıl içinde 60 kadar ülkede Korsan Parti kuruldu. Bazısı, seçimlerde şaşılacak oylar aldı, bazısı alamadı. Örneğin 2014 Avrupa Parlamentosu seçiminde Alman Korsan Partisi % 1.45 oy alabildi. Tek bir mv çıkarttı. Ancak, Almanya eyalet parlamentolarında partinin 44

üyesi görev yapıyor. Korsan Partileri içinde şu

sırada en “iyi performans” göstereni İzlanda’daki. Anketlere göre partinin desteği % 32’ye yükseldi. Buna karşılık,

iktidardaki Bağımsızlık Partisi’nin desteği % 23.4’e geriledi. Bir Korsan Partisi ilk kez bir ülkede bu kadar destek görüyor. 2017 Genel seçimine kadar bu destek sürerse Korsan Parti, hükümete

de girebilir? Parti seçime ilk kez 2013’te girdiğinde %5 oy almış ve 3 mv kazanmıştı.

Yunanistan’da Syriza, İtalya’da Beş Yıldız Hareketi (M5S), İspanya’da Podemos, Katalonya’da Ciudadanos gibi “muhalif” örgütlenmeler, siyasette yenilikçi tavırlar ve yöntemler özellikle genç seçmene daha yakın geliyor. Ancak, “muhalif” partilerin, ekonomik krizin etkilerini yoğun hisseden ülkelerde başarılı olması da ayrı bir olgu.

bir fikrin üretilerek cihaza dönüştürülmesinden “kısa süre” sonra, benzeri daha gelişkin olarak üretiliyor. Yenilikçilik maratonu...

Üstelik bu fikir-üretim formülünü tek başına bir bilişim şirketi veya tek başına bir girişimci düşünmüyor: En azından Haas, Harvard, Stern/New York U gibi marka iş yönetimi okullarında fikirler, iş dünyasıyla ortaklaşa üretilmeye başlanıyor.

Örneğin, Stern/NYU’da yeni öğrencilere, okulun işleyişi, şusu busu, okulun civarındaki koşullar, coğrafyası v.s. bileklerine birer akıllı bileklik takarak halledilmiş. Genç, bilekliği ile telefonu arasındaki bilgi alışverişi sayesinde yolunu buluyor, ona buna sormaktan kurtuluyor. Stern ayrıca, bu teknolojiyi MBA

adaylarının proje yönetimi sürecinde de kullanıyor.

Yine Stern’de, MBA öğrencilerine nasıl “memory clip” kullanacakları da gösteriliyor. Memory Clip, 30 saniyede bir resim/video çekebilen minik bir kamera. Gömlek/ceket yakasına takılabilir. Boyuna asılabilir. Bir tür dijital günlük.

Harvard İş Yönetimi Okulu’nda ise hocalar, sınıfta attıkları adımı, vücut hareketliliğini, hatta nabız sayısını ölçen akıllı bilezik kullanarak, dersi “daha iyi nasıl” vereceklerinin hesabını yapıyorlar.

Pennsylvania Eyalet Ü hocası Rayne Sperling, bu yaz aylarından başlayarak 2015-16 akademik yılında, Apple Saati’nin eğitim amaçlı nasıl kullanılabileceğine dair bir “ilk” araştırmayı başlatıyor.

BİLİŞİM DÜNYASI10 1 - 7 HAZİRAN2015

BThaber

de çalıştığımız alanlardan biri. Banka kartı dijitale dönüşüyor ve telefonun içine giriyor. Tüm kart bilgileri telefonun içine yükleniyor.

n Bu proje ulaşım sektöründe hangi paydaşlara ne gibi faydalar sağlıyor?

Akıllı ulaşım çözümlerinin ulaşım operatörleri ve kent sakinleri için birçok avantajları

Tek kart ile her şey ve tüm dünya hayal değil

Banka kartlarının ulaşımda da kullanılmasını öngören yeni bir teknolojiyi hayata geçiren Cardtek, ‘Akıllı Ulaşım Projesi’ ile bir şehrin uçtan uca bütünleşmesini sağlıyor. Tek kart ile hem ulaşım hem alışveriş ihtiyaçları giderilebiliyor. Cardtek’in temel hedefi; yurtdışında ülke ve şehirler bazında sunduğu ulaşım hizmetlerini öncelikle Türkiye’nin büyük şehirlerine, sonrasında ülke çapına yaymak. “Bunu yapabilecek bilgi, iş gücü ve donanıma sahibiz” diyen Cardtek Kurucu ortaklarından olan Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Erdal Yazmacı, en büyük hayallerinin ise tek kartla tüm Türkiye’yi, sonrasında tüm dünyayı dolaşmak olduğunu vurguluyor ve ekliyor: “O günlerin çok uzak olmadığını biliyoruz.”

n ‘Akıllı Ulaşım Projesi’ hakkında bilgi verir misiniz?

Mevcut yapıda birçok şehrimizde ulaşımda kullanılan kartlı sistemler kapalı devre bir sisteme sahip. Yani hem diğer şehirlerde geçmiyor hem de bu kartları alışverişte kullanamıyorsunuz. Bizim sunduğumuz sistem open-loop (açık) sistem ve MasterCard ve Visa destekli. Hedefimiz akıllı şehir konseptinde, alışverişten doğalgaz ödemesine, stadyum girişinden şehir içi ulaşıma, üniversite kampüsündeki fotokopi ödemesinden evinizin kapısını açan tek bir kartı ile her yerde kullanılabilecek altyapıyı oluşturmak. Zaten sloganımız “Tek Kart ile Tüm Dünya”. Ulaşımda kart yerine mobil telefonların kullanıldığı mobil teknolojiler

var. Proje ile ulaşım daha kullanışlı ve avantajlı hale geliyor. Yolcu, bilet ya da kontör satan bir nokta aramak yerine, banka kartını kullanarak ulaşım hizmetinden faydalanıyor. Bilet satışı ve bundan kaynaklı kuyruklara bu proje son verecek. Ayrıca bugünkü kullanım koşullarında ulaşım hizmetleri sunan operatörlerde ekstra iş yükü ve maliyet oluşturuyor. Operatör; kart basma, kontör makineleri ve bunlara bağlı maliyetleri yüklenmek zorunda kalıyor. Projelendirdiğimiz akıllı ulaşım çözümlerinde, bu maliyet proje paydaşları tarafından karşılanırken, belediyeler sadece ulaşım çözümlerine odaklanıp, hizmetlerini geliştirme imkanı bulabilecekler.n Yurtdışında bu proje hangi ülkelerde uygulanıyor? Size geri dönüşler nasıl?

Günümüzde yaklaşık 100 Avrupa şehri ulaşımda akıllı kart kullanıyor. Bunlardan biri Londra. Londra’da tamamen temassız teknolojiye geçen ulaşım sistemi, dünya metropollerinin ilgi odağı oldu

ve akıllı ulaşım çözümlerini hayata geçirmek isteyen şehirleri cesaretlendirdi. İngiltere’deki araştırmalar, ulaşımda temassız ödemeye alışan kullanıcıların, bu kolaylığı diğer harcamalarında da tercih etmeye başladığını gösteriyor. Biz de Asya kıtasının en yoğun nüfuslu ülkelerinden Hindistan’ın 8 milyon nüfuslu şehri Bangalore’da akıllı ulaşım projesini gerçekleştirdik. Avrupa, Singapur, Amerika gibi bölgelerde bu işi kamu kurumları ya da belediyeler yapıyor ve devlet bütçelerinden faydalanılıyor. Dünya Bankası’ndan fon alınıyor ve ihaleye çıkıyorlar. Los Angeles’ta bu konuda açılan ulaşım ihalesine katıldık. Avrupa’da Londra’dan daha büyük ölçekli bir projenin altyapı çalışmalarını yapıyoruz. Akıllı ulaşıma talep o kadar yoğun ki, şu anda ABD’de 10 eyalet ihale açıyor. Avrupa’da Polonya, İtalya ve sırada İspanya var.

n Her ülkeye göre bu projeyi nasıl, neye göre şekillendiriyorsunuz?

Öncelikle ülkenin

ulaşım altyapısını tüm detaylarını masaya yatırarak inceliyoruz. Her ülkenin farklı uygulamaları olduğu için çözümlerimizi o ülkenin kullanım şekli ve taleplerine göre şekillendirmek gerekiyor. Örneğin Bangalore’da sunduğumuz çözüm ile şu an projelendirmesini yaptığımız bir Avrupa ülkesinin talep ve işleyişleri arasında büyük farklar var.

n Türkiye’de bu proje hangi illerde uygulanıyor? Uygulamada kimlerin iznini almak gerekiyor?

Dünyadaki ilklerden birisini gerçekleştirerek Kahramanmaraş’tan Bolu’ya, Çanakkale’den Şanlıurfa’ya, 2008 yılında banka kartının ulaşımda geçmesini sağladık. Urfa’da ulaşımda kart yerine, mobil telefonların kullanıldığı sistemi Turkcell ve Asis ortaklığı ile gerçekleştirdik. ‘Di’li geçmiş zaman kullanmamızın sebebi, o zamanlar teknoloji anlamında standartların gelişmemiş olması. Masterd Card ve Visa’nın standardını tanımlaması ile 2010-2013 yıllarında canlanan sistem, günümüzde trend halinde.

n Yurtdışına kıyasla, neden yurtiçinde bu yapıyı uygulayan il sayısı az?

Akıllı ulaşım projesi, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın stratejik eylem planına girdi. Olay sadece devlet ile bitmiyor. Ülke yararına olması için bu işe küresel otoritelerle birlikte yerel çözüm ortaklarının da destek vermesi gerek. Rekabet, çözümlerin sunumunda yavaşlamaya sebebiyet verirken, tüm paydaşların projeye destek olması çözümleri hızlandırıp iş modeli olarak ne kadar kârlı olduğunun kısa zamanda görülmesini sağlayacak.

n Bu başlıkta 2015 yılı planlarınız neler?

Hedefimiz, yurtdışında ülke ve şehirler bazında sunduğumuz ulaşım hizmetlerini öncelikle Türkiye’nin büyük şehirlerine, sonrasında ülke çapına yaymak. Bunu yapabilecek bilgi, iş gücü ve donanıma sahibiz. En büyük hayalimiz ise tek kartla tüm Türkiye’yi, sonrasında tüm dünyayı dolaşmak. O günlerin de çok uzak olmadıklarını biliyoruz.

Handan Aybars

Cardtek, ulaşımda bir kartla şehri uçtan uca ve bir başka şehre entegre etme hedefiyle yol alıyor. Böylece yakın gelecekte temassız akıllı kartlar ve NFC ile şehir hayatı,

daha kolay ve yaşanılır hale gelecek.

Erdal Yazmacı

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

köprü web 28x40.pdf 1 20/05/15 18:54

BİLİŞİM DÜNYASI12 1 - 7 HAZİRAN2015

BThaber

gösteren bu tür ihtiyaçları karşılıyor. Bu özellikler, ihracatla büyümek isteyen orta ölçekli Türk şirketleri için kolaylıklar sunuyor. Daha basit, daha hızlı, esnek ERP sunan ürünümüzle, Türkiye pazarında ilgi göreceğimize inanıyoruz.”

Öte yandan, Sage’ın desteğinde gerçekleştirilen bir araştırma, BT yarımlarının verimliliğinin önemini ortaya koyuyor. Redshift Research Crowdology panel üzerinden yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, özellikle Avrupa’daki orta ölçekli şirketlerin verimsiz BT yatırımları, şirket başına yıllık ortalama 43 bin avro yük doğuruyor. Araştırmanın Türkiye ayağı ise şirketlerin yaklaşık yüzde 90’ının BT yatırımlarından yeterince fayda elde edemediklerini ve bunun da şirket başına yılda yaklaşık 120 bin TL yük doğurduğunu gösteriyor.

Yerelleşme tamam, sıra başarı hikayelerinde

Sage, Türkiye pazarına girişi dolayısıyla bir tanıtım toplantısı düzenledi. Etkinlikte konuşan

Sage yetkilileri, önümüzdeki günlerde ismini açıklayacakları iş ortakları ile pazarda atağa geçmeyi planladıklarını kaydetti.

Sage Avrupa Kurumsal Pazarlar ve ERP X3 Dünya CEO’su Jayne Archbold, Türkiye’nin yüksek potansiyeline vurgu yaptı. Archbold, günümüzde iş dünyasının ihtiyaçlarını doğru şekilde karşılayan, üretim başta olmak üzere iş kollarında yerel dinamiklere uyum gösterebilen ürünlerin önünde çok net fırsatlar olduğuna işaret etti. Sage Avrupa Kurumsal Pazarlar Satış ve Pazarlama Direktörü Christophe Vanackère de, yazılımın avantajlarının, kullanıcı şirketlerin finansal sonuçlarına net biçimde yansıdığını dile getirdi. “Yaptığımız araştırmalar, orta ölçekli şirketlerin kolay erişilen, kolay işlenebilen kurumsal veri sayesinde, yıllık bazda yüzde 35’e varan oranda net gelir artışı hedefleyebileceklerini gösteriyor “ diyen Vanackère, şöyle devam etti:

“Sage ERP X3 version 7, farklı ülke mevzuatlarını tek klasörde toplaması gibi özellikleriyle, coğrafi farklılık

İş yazılım ve hizmetleri üreticisi Sage, yeni ürünü Sage ERP X3

version 7’nin lansmanı ile Türkiye pazarına giriş yaptı.

Doğru yerelleştirme, sabır isterTürkiye pazarının kendileri için nasıl bir köprü olduğunu Sage Avrupa Kurumsal Pazarlar Satış ve Pazarlama Direktörü Christophe Vanackère şöyle anlatıyor. “Bence Türkiye, bölgede bir merkez. Örneğin THY’nin sefer yayılımı önemli bir gerekçe. Tek uçuşla her yere gidebiliyor, birçok ülkeden de kolayca İstanbul’a gelebiliyorsunuz. Hazır olduğumuz zaman bu konuda biz de adımlar atacağız. Türkiye pazarında doğru yerelleştirme ile yer almak önceliğimizdi. Şimdi iş yapma, başarı hikayeleri oluşturma vakti.”

n Türkiye pazarına giriş kararınızda nasıl bir strateji öne çıktı?

Türkiye, Avrupa’da büyüme sergileyen önemli pazarlardan biri. Yaptığımız pazar analizleri gösteriyor ki, Türkiye yer almamız gereken bir pazar. Sage hem organik büyüme sergiler hem de satın almalar yapar. Türkiye’de satın alma potansiyeli görmediğimiz için de bir iş ortağımızla giriş yapıyoruz. Ayrıca ben, 1990’ların başında Türkiye’de dört yıl boyunca görev yaptım, sektörel çözümler sunan bir yazılım firması kurdum. Dört yıl önce de Sage bünyesine katılınca, Türkiye’de yerimizi almamız gerektiğini söyledim.

n Bu dört yılda neler yapıldı?

Karar almanın fiiliyata dönüşmesi doğal olarak zaman alıyor. Yerelleştirmeleri doğru biçimde yapmak gerekliydi ve bunun gibi birçok başlıkta hazırlıkları tamamladık, şimdi de doğru zaman geldi. Acelemiz yoktu ve doğru zamanı bekledik. Olgun bir pazar var ve Türk reel sektörü, bireyler yazılım sektörünün ve genel olarak teknolojinin öneminin farkında.

n Peki ya ERP farkındalığı?Bazı şirketler ERP konusunda

deneyimli, bazıları ilk adımlarını attı, bazıları kendi uygulamaları ile ilerliyor, bazıları ise kendileri için pek uygun olmayan yapılarla ilerlemeye çalışıyor. Biz orta ölçekli kurumsal dünyayı hedefliyoruz ve çözümün uygun olduğu ölçekteki şirketlere gideceğiz. Türk şirketlerle yaptığımız görüşmeler de bunun doğru karar olduğunu gösteriyor. Onlarla bunu,

geçen iki yıl boyunca biraraya gelerek çok tartıştık, şirketler ve ihtiyaçları hakkında güncel ve birinci ağızdan bilgileri edinme imkanımız oldu. Böylece Türkiye’de doğru zamanı yakaladık.

Bünyemizdeki bir ekibimiz, açacağımız yeni coğrafyalar konusunda çalışmalar yürütüyor, çok farklı pazarları takibine alıyor, bilgiler topluyor. Biz de merkezde hangi ülkelerde yer almak gerektiği konusunda toplantılar yapıyor, uygun pazarı seçiyoruz. Türkiye pazarı için doğru zaman buydu. Version 7’nin de elimizde olmasını istedik. Çünkü bu yeni teknolojimiz web tabanlı ve kullanımı kolay.

n Türkiye’de kaç iş ortağınız var ve Türkiye ofisi açmak gündeminizde mi?

Bir iş ortağımız var ve yerelleştirmeyi yaptı. 5-6 yıldır birbirimizi zaten tanıyor ve çeşitli çalışmalar yapıyoruz. Bazı Ortadoğu ülkeleri için de ortak çalışmalar yapmıştık. Onlar teknolojimizi ve hedeflerimizi iyi biliyor. İş ortağımız sadece bizim temel satış kanalımız değil. Çözümümüzü yerel yapıya uygun hale getirdi, Türkçe çeviriyi yaptılar ve ilgili tüm düzenlemeler yapıda yerini aldı. Bazı finansal danışmanlarla bağlantı içindeyiz. Onlar da bizim tam olarak uyumlu olduğumuzu kontrol ediyor, bizi sertifikalandırılıyor. Her ülkede bu adımları izleriz. İş ortakları ve kanal odaklı satış stratejimizi Türkiye’de devam ettireceğiz. Önceliğimiz pazarda güçlü referanslar oluşturmak, tek iş ortağımıza ek olarak farklı illerden isimlerle de işbirlikleri

için görüşmeler yapıyoruz. Bu da büyümemiz adına önemli olacak. Kriterlerimize uyan, yazılımı satma ve proje yönetme konusunda bilgi ve deneyimi olan iş ortakları önceliğimiz olacak.

n Hangi sektörler önceliğiniz?

Öncelikle yöneleceğimiz sektörler, küreselde de birçok başarılı referansımız olan imalat sanayii, dağıtım ve lojistik sektörü. Ama aslında tüm sektörler fırsat demek. Kendimizi tanıttıkça, pazara nasıl bir değer sunacağımız her sektörden şirketin ilgisini çekecek merakını uyandıracak.

n Bulut odaklı çözümlere nasıl bir ilgi bekliyorsunuz?

Sage ERP X3 bulut tabanlı bir yazılım. ERP’de bulut konumlandırma, müşteriye seçenek sunmamızı sağlıyor. Müşteri bazı uygulamaları bulutta isteyebiliyor, melez bir kurguyu tercih edebiliyor. Biz de müşterilerin stratejilerinin hepsine uygun bir yapıyı böylece sunuyoruz.

n 2015’te Türkiye pazarına giriş yaptınız. 2016 hedefiniz hangi ülke?

Birçok ülke var gündemimizde aslında. Pazarları takip ediyor, her pazarla ilgili sürekli araştırmalar ve çalışmalar yapıyoruz. Bir yılda 10 ülkede yerimizi almak gibi bir derdimiz ve acelemiz yok. Teker teker atıyoruz adımlarımızı. Bu yıl Türkiye dedik, ama gelecek yıl mesela kriterlerimize uygun bir ülke olmazsa yer almayız. ‘Her yıl 1 ülke’ gibi bir kuralımız da yok sonuçta.

Handan Aybars

14 GÖRÜŞ 1 - 7 HAZİRAN2015

BThaber

AKILLI TEKNOLOJİLER BİREYİ APTALLAŞTIRIYOR MU?

BİREYSEL

THINK 20 BAŞKANI TEPAV VE İNTERNETULUSAL

OSMAN COŞKUNOĞ[email protected] twitter.com/osmancoskunoglufacebook.com/osman.coskunoglu

TEKNO-POLİTİK

Intelligence Squared, çağımızın ilginç ve tartışmalı konularına ışık tutmak amacıyla münazaralar düzenleyen bir kuruluş (www.intelligencesquaredus.org). Bu kuruluşun New York’da 13 Mayıs günü düzenlediği münazarada, ortadaki iddia şuydu: “akıllı teknolojiler bireyi aptallaştırıyor.” İddiayı savunanlar, yazar Nicholas Carr ile internet yatırımcısı ve yazar Andrew Keen, iddianın karşısındakiler ise Intel genel müdür yardımcısı, antropolog Genevieve Bell ile Berkman Center araştırmacısı ve yazar David Weinberger. Moderatör ise ABC televizyonu muhabirlerinden yazar Jack Donovan.

2008 yılında Atlantic dergisinde çıkan “Is Google Making Us Stupid?” başlıklı popüler makalesiyle bu tartışmayı ilk başlatan Carr,

daha sonra yazdığı kitaplar ile bu soruya “evet” yanıtını sürdürdü (BThaber’de, itirazlarımla beraber, Carr’ın kitabını yazmıştım: “Cam Kafes İçinde miyiz? http://www.bthaber.com/tekno-politik).

İnternetten de izlenebilen münazara öncesinde, tüm izleyicilerin “akıllı teknolojiler bireyi aptallaştırıyor” iddiası karşısındaki görüşleri şöyle: %37 evet, %33 hayır, %30 kararsız. Münazaradan sonra ise, %47 evet, %43 hayır, %10 kararsız. Yani, münazara ilginç bir şekilde berabere sonuçlanıyor.

İlk konuşan Carr, iddiayı beyindeki öğrenme süreci ile destekliyor. Bize gelen enformasyon, kapasitesi çok sınırlı kısa süreli çalışma belleğimizde üzerinde düşündükten sonra ancak uzun vadeli belleğe bilgi olarak yerleşiyor. Etrafımızdaki dijital teknolojilerden sürekli enformasyon yağmuruna

tutulunca, öğrenmeyi gerçekleştiren düşünce yeteneğimizin gelişemediğini savunuyor Carr. Bu teknolojiler nedeniyle dünya ile aramızda mesafe koyamayınca

dikkat dağılması sürekli hale geliyor, derin düşünme

olamıyor.Weinberger ise,

meteorolojiden sağlığa kadar, her alanda daha akıllı ve başarılı yaklaşımların ortaya çıktığı dijital çağda “akıllı teknoloji bizi aptallaştırıyor mu?” sorusunun bile anlamsız ve gereksiz olduğunu iddia ediyor. Dijital Çağ’da etrafımızdaki nesneler değişirken, kaçınılmaz olarak

bizim düşünce yapımızın da değişmesinin yarattığı şok, bizi böyle düşündürüyor olabilir. Yani, yeni düşünce yapısının eskiden farklı olması, onun “aptal” olması demek değildir. Carr’ın “enformasyon yağmuru altında her şeye yüzeysel bakabiliyoruz” iddiasına yanıt niteliğinde, eskiden kitapçılara gidip kitaplara yüzeysel olarak göz atarak sığ bir tarama yaptıktan sonra, bazılarını alıp daha derinlemesine okuduğumuzdan söz ediyor. Şimdi, bu sığ taramanın internet sayesinde daha geniş bir alanda yapılabildiğini ve daha iyi bilgi birikimi olanağının geliştiğini iddia ediyor. Buna bilgide Rönesans diyor Weinberger.

“Bilgide Rönesans’dan söz eden Weinberger şu sosyal ağlarda, internette dolaşan bilgiye bir baksın” diye söze başlayan Keen, Carr’ın “mesafenin yok oluşu” iddiası üzerinde duruyor. Dünya ile aramızda mesafe yok olunca, hayal gücünün de yok olduğunu, herkesin konuşup kimsenin dinlemediği bir ortam ve benmerkezci birey oluştuğunu iddia ediyor. “Selfie” kültürünü, yabancılaşan ve yalnızlaşan bireyin durumuna örnek olarak gösteriyor. Dijital teknolojilerin kendi yankı odasına hapsettiği, farklılıklardan kaçmasını sağladığı birey de giderek aptallaşıyor.

Son konuşmacı, Bell, Afrika’daki Ebola salgınından Nepal’deki depreme kadar çok sayıda örnekler vererek akıllı teknolojilerin olumlu etkilerini ortaya koyuyor. Bunun da akıllıca olduğunu söylüyor ve soruyor: Birçok ülkede akıllı teknolojiler sayesinde

etkin protesto örgütlenmeleri gerçekleştirebilen bireylerin aptallaştığını iddia edebilir miyiz?

Daha sonra karşılıklı soru-cevap şeklinde devam eden münazarayı bu yazı sınırları içerisinde, hakkını vererek yansıtmak zor. Münazara ile tüm bilgilere erişebilir hatta oy bile kullanabilirsiniz şu sitede: http://bit.ly/1JwgVj2.

Benim oyum münazara öncesi de, sonrası da, iddiaya “hayır” oldu. “Evet” görüşünü savunanlardan Keen’e bir noktada katılıyorum. Akıllı denilen dijital teknolojiler, kullanıcısının ilgi alanı ve görüşlerini “öğrendikten” sonra, Eli Parisier’in “Filter Bubble” kitabında iddia ettiği gibi bireyi o ilgi alanına hapsedebiliyor. Yani, birey kendisini bir yankı odasında, kendi görüş ve inançları ile sınırlı bir ortamda bulabiliyor. Bu da, Scott Fitzgerald’ın şu nefis sözündeki “zeka” tanımıyla çelişen bir durum yaratıyor: “Birinci sınıf zekanın göstergesi, iki karşıt görüşü akılda tutarak işlevini yürütebilme yeteneğidir.” Zamanla, bu çağın gereklerine göre tasarlanmış eğitim sürecinde, birey kendisini farklılıkların olmadığı ortama hapsetmemeyi de öğrenebilir.

Hemen her yeni teknoloji için, hem o teknolojilerin gelişme ve uygulama yönüne hem de bireylerin hazırlanmasına bağlı olarak, olumlu ve olumsuz sonuçlar olabilir. Olumlu sonuçların ağır basması için, farkındalık yaratarak, gerekli toplumsal baskı oluşmalı. Bu münazara, farkındalık yaratma sorumluluk ve görevi olan STK’lara çok yararlı ve yön gösterici.

G20 ülkelerinin düşünce kuruluşları Think 20’yi oluşturuyor. G20 dönem başkanı Türkiye olunca, Think 20 başkanının da Türkiye’den bir düşünce kuruluşu olması uygun. Bu göreve yararlı ve etkili çalışmaları olan, TOBB’un kurduğu, günümüz Türkiye’sinde siyasi bağlamda bağımsızlığını koruyabilmiş Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV)

getirilmesi sevindirici. Think 20’nin misyonu, G20 gündemi ile ilgili teknik çalışmalar hazırlamak (http://www.t20turkey.org/).

Kanada’dan düşünce kuruluşu Centre for International Governance (CIGI) ile TEPAV, 3-5 Mayıs’da Ottawa’da bir konferans düzenledi. Sadece 11 ülkenin düşünce kuruluşlarının katıldığı bu konferans ile ilgili

TEPAV sitesindeki haberde, internet yönetişiminin de G20 zirvesinde görüşülmesinin önerildiği belirtiliyor (http://www.tepav.org.tr/tr/haberler/s/3869). Oysa, CIGI sitesindeki konferans ile ilgili haberde, G20 zirvesi için ekonomi ve iklim değişikliği ile ilgili beş konunun önerildiği belirtiliyor (http://bit.ly/1LkrEy5). İnternet yönetişiminin önerildiğinden

söz edilmiyor. Bu satırların yazıldığı sıra, CIGI’nın hazırladığı konferansın sonuç raporu henüz yayımlanmamıştı.

Yakın geçmişe kadar ABD merkezli olması pek de sorgulanmayan internet yönetişimi için geçtiğimiz 3 yıl içerisinde yeni arayışlar ve yeni modeller dünya gündeminde yerini aldı. Fakat, maalesef, Türkiye’de konuyla ilgilenmesi gereken sivil kuruluşların

gündemine giremedi. TEPAV’ın eğer bu konuda bir girişimi varsa, bu bir bakıma sevindirici. Fakat, G20 zirvesi hükümetler düzeyinde yapıldığı için ve internet yönetişiminde hükümetlerin kontrol hevesi olduğu için, konuya dikkatli yaklaşılması gerekir. Sivil toplum ile teknik ve akademik camia etkin ve güçlü temsil edildiği çok paydaşlı bir yönetişim sistemi önerilmelidir.

BİLİŞİM DÜNYASI16 1 - 7 HAZİRAN2015

BThaber

yönelik çözümler sunmak, mobilyaya teknolojiyi entegre etmemizi sağlıyor. Yani tüketicinin yönelimi ve değişen alışkanlıkları, mobilya sektöründe de önem taşıyor. Ofis mobilyalarından terminal çözümlerine, bekleme ve lounge ürünlerine kadar tüm ürünlerimize teknolojiyi entegre ettiğimiz Nurus Links, çözümlerimiz, yönetici masalarımızla entegre olan ekranlar ile anında sunum ve toplantı yapma olanağı sağlayan tasarımlar, kablosuz şarj üniteleri ile şarj imkanına, ofis mobilyalarına uzaktan erişim ile istendiği zaman dolapların uzaktan açılıp kilitlenmesine, teknolojik cihazların etkin kullanımına olanak sağlıyor.

n Sektörde köklü değişimlere yol açabilecek ne gibi teknolojilerden bahsedebiliriz?

Teknoloji ile ilgili çok şeyden bahsedebilirim. Üniversite öğrencilerine, mezun olup kendi şirketini kurmuş ekiplere mentörlük yapıyorum. Bunlar arasında Kaliforniya’dan davet almış, büyük yatırımlar sağlamış ekipler var. Bunlardan birisi tasarım ve perakende sektöründe çığır açacak bir buluş yaptı. Bir ev koltuğu gibi herhangi bir obje üzerine herhangi bir kumaşı o kadar gerçekçi yansıtıyorlar ki, dokunana kadar o kumaşı orada gerçekten var zannediyorsunuz. Bu konuda dünyanın önde gelen markalarıyla çalışılmaya başlandı bile. Tekil üründen oluşan küçük showroom’larda, ürünün üzerine tüm özellikler yansıtılabilirse, bu teknoloji, karar mekanizmalarını süratlendirerek perakendenin geleceğini değiştirebilir.

Şu an kullandığımız inanılmaz yazılımlar var. ‘Multi fizik

Bir koltukta buluşan fırsatlar ve riskler

Nurus Yönetim Kurulu Üyesi Renan Gökyay, mobilya sektöründe gelişen teknolojinin gerek üretim gerek bireysel ve kurumsal kullanıcı tercihlerinde yarattığı etkiyi anlattı. Bu arada, 3D uygulamaların taşıdığı risklerden, üretim tesislerindeki teknolojik yapıya kadar önemli detayları da paylaştı.

n Gelişen teknoloji, mobilya gibi geleneksel sektörlerde ne gibi değişimleri beraberinde getiriyor?

Yeni teknolojiler çalışma ve yaşama tarzımızı değiştiriyor, bu değişim farklı ihtiyaçların doğmasına sebep oluyor. Değişen çalışma kültürü ve alışkanlıklarını öngörme, yorumlama ve bu yönde tasarımlar yapma yetkinliği ofis mobilyası sektöründe öncülüğü getiriyor. Yakın geçmişte iş toplantıları, etrafında ofis koltuklarından oluşan klasik masalarla sınırlı kalırken, artık anlık toplantı ihtiyaçlarına yönelik ürünler ön plana çıkabiliyor. Bu doğrultuda yatırımlar yapıyoruz. Ürünlerimizde ofis ve farklı ortamlardaki bekleme alanlarında, kısa ve hızlı toplantılar yapmaya olanak sağlayan çözümler olduğu gibi, istenildiğinde izole alanlar da yaratılabiliyor. Teknolojinin diğer bir uygulaması ise elektronik cihazlarla ofis mobilyasının entegrasyonu. Bu konuda çözümümüzü Nurus Links ismi altında tasarlıyor, geliştiriyor ve ürünlerimizde standartlaştırıyoruz. Nurus Links ile elektronik cihazlar mobilya ile eşleşiyor, cihazlardan bilgi aktarılabiliyor, görüntülü toplantılara ve “wireless charger” adaptörleri ile cihazların hızlı şarjına olanak sağlıyor.

n Tüketicinin sektörleri değişime itme gücü, özellikle mobilyacılık sektöründe ne seviyede?

Gelişen teknoloji ve kullanıcının bu teknolojiyi hayatına entegre etmesi tüm sektörler için önemli bir itici güç. Özellikle ofis mobilyasında

kullandığımız kablolu aletler, mobilyalarda elektrifikasyon çözümlerini zaten zorunlu kılıyordu. Bunun dışında, tüketicinin gelişen ve değişen ihtiyaçlarını öngörmek ve bu ihtiyaçlara

simülasyon’ diye bir kavram artık çok daha ulaşılabilir fiyatlara satın alınabiliyor. Endüstriye çok büyük katkısı olacak. 3D teknoloji 35 yıllık bir konu olmasına rağmen, 2012’de basının da etkisiyle büyük yankı uyandırdı. Ama bunun arkasını hiç kimse getirmedi.

Neden? Endüstriyel tasarım güzel

sanatlardan farklı bir iş olmasına rağmen, bizim güzel sanatlardan iyi beslenmemiz gerekiyor. Bu teknolojilerden en çok etkilenenler, sanatçılar ve dışavurumunu en çabuk gerçekleştiren de yine sanatçılar oluyor. Tasarımcı olarak bu dışavurumları izlemeyi ve okumayı iyi öğrenebilirsek, geleceği okumakla ilgili de ipuçları yakalayabiliriz. 3D teknoloji gelişiyor. Normal üretim teknikleriyle elde edilmesi imkansız formlar, lazer ışığı sayesinde, kesilen farklı metallerin solidleştirilmesiyle inanılmaz formları ortaya çıkarabiliyor. Önlem alınması gereken kısım da burada başlıyor. Çoklu üretim maliyetleri de ortadan kalkarak, eskiden ‘üretimi olmaz’ dediğimiz birçok form üretilebilir hale geliyor. Bu durum endüstriyel tasarımcı kimliğini bile tehdit ediyor.

n Ne gibi sorunlar gündeme gelebilir?

Tasarım hakları, ürün güvenliği ve ergonomi konusunda sıkıntıların çıkacağını düşünüyorum. Bunun sosyokültürel etkisi de olacak. Tasarım sürecine harcadığınız yıllar, başkasının ufak bir dokunuşuyla değiştirilerek kazalara sebebiyet verebilecek ve ‘sorumlu kim olacak, hukuk buna yetişecek mi?’ gibi sorular devreye girecek. Bir boyutu da, dünyada açık kaynak kodlu tasarım anlayışı hızla yayılıyor. Bu gelişmenin profesyonel tasarımcıları nasıl etkileyeceğini ve mülkiyet haklarında nasıl bir dönüşüm yaratacağını önümüzdeki yıllarda göreceğiz.

n Siz teknolojiyi ürünlerinizde, üretim süreçlerinizde, sunumlarınızda nasıl konumlandırıyor, nasıl kullanıyorsunuz?

Nurus olarak sürekli gelişmek ve sürekli inovasyon yapmak için çalışıyoruz. Fabrikamız, gelişmiş üretim kabiliyeti, teknolojik ve çevre dostu makineleri ile Avrupa’nın en modern tesisleri arasında. Kendi içimizde tasarım ve mühendislik departmanımız mevcut. Bilimsel ve teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek her zaman güncel kalan tasarım ekibimiz Nurus D Lab, kullanıcı gereksinimlerini gözlemleyerek farklı ürünler tasarlıyor. Teknolojiyi başta tasarım ve üretim, bunları takiben de montaj, lojistik, satış sonrası gibi tüm süreçlerimize entegre ederek kapsamlı bir şekilde

kullanıyoruz. Yurtiçi ve

yurtdışındaki kapsamlı projelerde, ürünün üretiminden son noktadaki kurulumuna kadar geçirdiği tüm süreçlerin takibini ve kontrolünü, satış sonrası hizmetler çözümünü de dahil ederek, dijital olarak yönetebiliyoruz ve bu sistemimizi “digital chain management (dijital tedarik zinciri yönetimi)” olarak adlandırıyoruz. Dijital tedarik zinciri yönetimimiz ve birçok çözümü mobilyaya entegre ettiğimiz “Nurus Links” çözümümüz ile yarattığımız farkılılık, Nurus’u Türkiye ve dünyada sektörün lider mobilya üreticilerinden biri yapıyor.

n Gerek bireysel gerekse kurumsal tüketicilerinizin bu çalışmalarınıza bakışı nasıl?

Genel olarak teknoloji dostu ürünlerimiz ve Nurus Links entegrasyonu hakkında oldukça olumlu dönüşler alıyoruz. Sektörde dünyanın en prestijli fuarlarına düzenli olarak katılıyoruz. Bu fuarlarda uluslararası müşterilerimiz, iş ortaklarımız ve rakiplerimizle biraraya gelme şansı buluyor, bu sayede yaptığımız işlerin geri dönüşünü en gerçekçi biçimde alabiliyor ve sektörde nerede olduğumuzu çok iyi görebilme şansını elde edebiliyoruz.

n 2015 yılında öncelik ve planlarınız neler?

Uluslararası büyüme stratejisi doğrultusunda, Türkiye ve Dubai’den sonra Nurus’un üçüncü merkez noktası konumunda olan ve Almanya’nın tasarım merkezi olarak kabul edilen Münih satış ofisimizin açılışını gerçekleştirdik. Münih’te bu yeni merkezle Almanya pazarında hem perakende satış yapmayı hem de taahhüt projelerine imza atmayı amaçlıyoruz. Ayrıca güçlendirdiğimiz Avrupa organizasyonunun bir parçası olarak bu yıl İtalya’nın Udine kentinde üretim hattı ve lojistik tesisi kurduk. İtalya’daki tesisimizde yılda 100 bin parçalık üst segment koltuk üretim kapasitesi ile faaliyet göstereceğiz. Tesis ayrıca Ankara’daki üretim tesisinde üretilen ürünlerin Avrupa’daki depo ve dağıtım kanalı olarak konumlandırılacak. Yurtdışındaki büyüme stratejimizle 2015 yılında ciromuzu yüzde 30 artırmayı hedefliyoruz. Mobilya sektörü Türkiye’de dış ticaret açığı vermeyen nadir sektörler arasında yer aldığı için yurtdışına yönelik büyüme hedeflerimizin ülke ekonomisine katkısının da önemli olduğunu düşünüyoruz. Ürün geliştirmede tasarım sürecimize destek olarak, hızlı prototipleme, robotik işleme, tüm ürün ve montaj verilerimizin tutulduğu PDM (product data management) sistemimizi kullanıyoruz. İlerleyen süreçte de üzerinde çalıştığımız sanal gerçeklik projemiz, önceliklerimizden biri olacak.

Handan Aybars

Mobilya sektörü, BT ile tasarım ve üretimde fark yaratıyor.

Renan Gökyay

BThaber

DOSYA 1 - 7HAZİRAN 2015

www.bthaber.com

Çevreci Yaklaşımlar ve Teknolojiye Yansımaları

‘Artık çok geç’ olmadan:Sürdürülebilir yaşam için ‘Yeşil İnovasyon’

Sürdürülebilir bir dünya için çevre dostu ürünler geliştirmek; gelecek nesillere daha yaşanılabilir bir dünya bırakmak için bir gereklilik halini aldı. Sürdürülebilir çevre politikaları, pazarlama unsuru olarak kullanmaktan öte, çevreye duyarlı bir sosyal sorumluluk projesi, aynı zamanda işletmelerinin uzun vadeli giderlerini azaltıcı bir yatırım olarak görülmeye başlandı. Karbon ayak izinin düşürülmesi özel sektörün en büyük hedefleri arasında. Enerji kaynaklarının hızla tükenmesi nedeniyle son yıllarda enerji verimliliği konusu da gündemimize oturdu. Artık kamu bu konuda düzenlemelere gitmeye başlarken, her alanda özel sektör

çevre dostu BT’ye yatırım yapıyor ve doğaya saygılı, ekolojik, konforlu, enerji tüketimini azaltan, verimliliği artıran teknolojiler ön plana çıkıyor. Üniversitelerde ve teknoparklarda ümit verici çalışmalarla karşılaşıyoruz. Çevre kirliliğine bir bütün olarak bakıldığında da; kirliliğin ortadan kaldırılması yerine kirlenmenin önlenmesi en akılcı çözüm olarak beliriyor. Gelişmiş ülkelerde eko-inovasyon standartları belirlenirken ‘Yeşil İnovasyon’a büyük yatırım yapılıyor, üniversitelere büyük fonlar sağlanıyor, tüm ekosistemi kapsayan çevreci politikalar üretiliyor, geriye dönüşüm her şekilde teşvik ediliyor. Standartlar, mevzuatlar konusunda gelişmiş ülkelerle

kıyaslandığında alınacak çok yolumuz olduğu bir gerçek. Henüz çok kirletici endüstrileri terkedemedik. Çevreciliğin hükümet politikası olarak ele alınması ve her alanda şart koşulması nefes alabilmek için bir gereksinim…Bu noktada Ar-Ge faaliyetlerinin ve merkezlerinin artırılması, Ar-Ge sürecinin ekonomik kayıp olarak değil, ürün kalitesi ve kararlılığı olarak görülmesi şart. Ve elbette evrensel açılımlarla birlikte kamu, üniversite, özel sektör, sanayi, STK iş birliği çok büyük önem taşıyor. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, yerli, yenilikçi ve yeşil üretimin önemini konuşmalarında vurguluyor ve TÜBİTAK’ın da kritik teknolojilerde Ar-Ge yapan,

diğer araştıma alanlarında da Ar-Ge yaptıran bir yapıya bürünmesi gerektiğinin altını çiziyor. Başta güneş enerjisi olmak üzere diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına yapılacak yatırımların artırılması hedef koşulmalı. Öncelikle insanın bireysel duyarlılığı ve isteği, üretici ve tüketici firmaların maliyet ve kâr hesabı yaptığı kadar çevreye etki hesabı yapması, resmi otoritelerin ise uygulanabilir yaptırımları, teknolojinin yarattığı çevre kirliliğinin azalmasında da etkili rol oynayacak. Ancak teknolojiyi canlı yaşamımızın bir parçası haline getirirsek, daha mutlu ve sürdürülebilir bir toplum için yaşanacak bir gezegen yaratmanın parçası olabileceğiz.

17

Sedef Özkan

18 1 - 7 HAZİRAN2015

BThaberÇevreci Yaklaşımlar ve TeknolojiYe YansımalarıDosYa

KOLEKTİF BİLİNÇ OLUŞTURULMALI

ATIKLARIN TOPLAMA VE GERİ DÖNÜŞÜMÜ YAPILMAYA BAŞLANDI

KAYNAĞINDA AYRIŞTIRMA GERİ DÖNÜŞÜMÜN İLK ADIMI

GEREK KAMU GEREKSE FİRMALAR ‘ÇEVRE’ İLE İLGİLİ ADIMLARI HIZLANDIRMALI

Her ne kadar insanın doğanın bir parçası olduğu söylemini daha ilkokulda öğrensek de, maalesef bu bilgiyi ne bireysel anlamda ne de kurumsal anlamda özümsemek çok kolay olmuyor. Özellikle sanayi devrimi sonrasında hızla gelişen teknoloji ve artan enerji ihtiyacımız sonucunda dünyamızın doğal kaynaklarını çok daha yoğun bir şekilde zorlamaya başladık ve üretilen tüm ürünlerde karbon ayak izinin değeri yükselmeye başladı. 2000’li yıllardan sonra ise gerek ozon tabakasındaki delinmeye dikkat çekilen başarılı çevre kampanyaları gerekse de çevreci hareketin hız kazanmasıyla birlikte yükselen bir eğilim olarak kurumlar, çevreye verdikleri zararı minimum seviyeye çekmeye ve daha doğa dostu bir iş yaşamı benimsemeye başladı. Konuyu ZyXEL açısından değerlendirdiğimizde; ‘Yeşil BT’nin bir eğilim değil, şirketin varoluş biçiminin bir parçası olduğunu söyleyebiliriz. ZyXEL, pek çok yenilikçi uygulamasıyla bu yaklaşımın en önemli temsilcileri arasında yer aldı. Çevre konusunda son derece sorumluluk sahibi olan firmamız, uzun yıllardır ‘Yeşil BT’ teknolojilerine yatırım yapıyor. ZyXEL olarak hem kendi kullandığımız ürünlerde, hem tedarik zincirimizde, hem de geliştirdiğimiz teknolojilerde doğa dostu üretim teknolojilerini ve enerji tasarrufunu ön planda tutuyoruz. Ürünlerimizi geliştirirken tüm süreçlerimizin en az seviyede enerji tüketimi yaptığını sürekli kontrol ediyoruz. Tüm tedarikçilerimizin bizlere sağladığı hammaddeler ve nihai ürünlerin, doğa dostu geri dönüştürülmüş ürünler olmasına dikkat ediyoruz.

Teknolojinin yarattığı kirlilik, çevreci yaklaşımla azaltılabilir ve önüne geçilebilir. ‘Çevreci Bilişim’, genel anlamıyla; daha az yer kaplayan, daha sessiz çalışan, daha az enerji tüketen, daha az ısı yayan, geri dönüştürülebilen (tekrar üretimde ve tüketimde kullanılabilen), ekolojik (daha az zararlı madde kullanılan), çevreyi kirletmeyen bilişim ürünlerinin üretilmesi ve kullanılmasıdır. ‘Çevreci Bilişim’in; ‘Üreticiler’, ‘Satıcılar’, ‘Kullanıcılar’ ve ‘Devlet politikaları’ olmak üzere 4 önemli unsuru bulunuyor. Çevre üretim ve tüketim alanları, tüm paydaşlar tarafından dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda çevreyi korumak için yapılması gereken ve

bilişim sektörü için de geçerli olan ‘3R kavramı’, ‘Çevreci Bilişim’ yolunda büyük önem taşımakta. Bunlar; Reduce: Kaynakta azaltmak (üretim sırasında daha az atık üretmek, daha az hammadde kullanmak) / Reuse: Yeniden kullanmak / Recycle: İşleyerek yeniden kullanılır hale getirmek, geri dönüştürmektir. Bilişim teknolojileri sürdürülebilir kalkınmanın en temel gereklerinden biri haline geldi. Dünyadaki gelişmeler insanları ve şirketleri çevreyi ön plana alarak hareket etmeye ve sürdürülebilir kalkınmanın daha fazla teşvik edilmesine doğru yöneltmekte. Bu nedenle ülkemizde üreticiler, çevreci ürünler dediğimiz; doğal kaynakları ve enerjiyi daha

az tüketen, geri dönüştürülebilen ürünler üretmeye yönelmekte. Tüketiciler olarak bizler de daha az enerji tüketen, çevreye daha az zararlı ürünleri tercih eder hale geldik. Ülkemizde diğer alanlarda olduğu gibi, elektronik atıklara yönelik toplanıp dönüştürülebilen ürün miktarı oldukça azdır. Özellikle bu atık grubunda değerli metaller bulunmasının yanı sıra çevreye zararlı atık miktarı da bu oranda fazladır. Atıkların Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızca, atık toplama ve ayırmaya yetkilendirmiş firmalarca toplama ve geri dönüşümler yapılmaya başlanıldı. Bunun için, halkımızın geri dönüşüme yönelik bilinçlendirilmesi gerekmekte.

Türk plastik sektörü olarak benimsediğimiz ‘sorumlu endüstri’ anlayışından hareketle yeşil bir gelecek ve sürdürülebilir bir çevre için PAGÇEV’i (Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı Geri Dönüşüm İktisadi İşletmesi) kurarak ‘geri dönüşüm’ konusunda önemli bir adım attık. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ‘Ambalaj Atıklarının Belgelendirilmesi’ konusunda 3 yetkilendirilmiş kuruluştan biri olarak 2014 yılında faaliyetlerine başlayan PAGÇEV, çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Bir yandan çevre, geri dönüşüm

ve atık yönetimi konularında bilinçlendirme çalışmaları yapan PAGÇEV, diğer yandan ambalaj atıklarına yönelik geri dönüşüm yapıları kurmakla yükümlü sanayi kuruluşlarının sorumluluklarını üstleniyor ve bu doğrultuda Türkiye çapında bir geri dönüşüm organizasyonu yürütüyor. PAGÇEV ile plastiğin yanı sıra cam, kağıt gibi tüm diğer malzemelerden üretilen ambalaj atıklarının geri dönüşüm sorumluluğunu üstleniyoruz. Ülkemizde geri dönüşüm konusunda üzerinde durulması gereken asıl önemli nokta; ambalaj atıklarının yerinin doğa

olmadığıdır. Kaynağında ayrıştırmayı geri dönüşümün ilk adımı olarak görüyoruz. Tüketicilerimizin işlevini tamamlamış ambalajları cinslerine göre ayırması ve geri dönüşüm yolculuğunu başlatması gerekiyor. Tabii bu ayrım sürecin sadece başlangıcı. Kaynağında ayrılmış atıkların yerel yönetimlerimiz tarafından aynı titizlikle toplanması ve geri dönüşüme iletilmesi zinciri tamamlayacak diğer halkalar… Bu nedenle ülke olarak işlevsel bir atık yönetimine sahip olmamız gerekli. Bu amaçla kamuoyunu bilinçlendirici eğitimler düzenliyor, kamu spotları hazırlıyoruz.

Sürdürülebilir bir dünya için çevre dostu ürünler geliştirmek önemli bir gereklilik. Gelecek nesillere daha yaşanılabilir bir dünya bırakmayı misyon edinmiş bir marka olarak çevreye duyduğumuz saygıyı hem ürün tasarımlarımızda hem de üretim aşamalarımızda ortaya koyuyoruz. Enerji kaynaklarının hızla tükenmesi nedeniyle son yıllarda çok daha fazla gündemde olan enerji verimliliği meselesine çok uzun yıllardır kafa yoruyoruz. Teknolojiye ve çevre dostu ürünlere yatırım yapıyoruz. Ürün gamımızda; süpürgeden ütüye, küçük ev aletlerinden kişisel bakım ürünlerine kadar 200’den fazla çeşit bulunuyor. Tüm ürün gruplarında; çevre dostu teknolojiler geliştirebilmek en önemli gündem maddelerimiz arasında yer alıyor.

Çevreci ürünlerimiz arasında süpürgeler ve halı yıkama makineleri başı çekiyor. Daha az elektrik harcamasına rağmen yüksek emiş gücüyle üstün performans sergileyen

H.E.P.A filtreli süpürgelerimizin ve deterjan kullanımına gerek kalmadan sadece su ile hijyenik ortamlar sağlayan buharlı temizleyicilerimizle tüketicilerin ihtiyaçlarına yönelik

çözümler üretiyoruz. Teknoloji geliştikçe bir yandan çevre

kirliliği artarken öte yandan yine teknoloji sayesinde

çevre kirliliğiyle mücadele ediyoruz.

Toplum genelinde

çevre bilinci oluştukça çevre dostu çözümler de hayatımızda çok daha fazla yer alıyor. Günümüzde ‘teknoloji geliştirmek’ en önemli kavramlardan biri olsa da bir firmanın tüketicinin beğenisini kazanabilmesi için geliştirdiği teknoloji kadar çevre dostu ve enerji verimli ürünler üretmesi de önemli… Yaşanabilir ve sürdürülebilir bir dünya için markalara büyük sorumluluklar düşüyor. Bu bilinçle; dayanıklı, estetik ve teknolojik ürünler geliştirerek müşterilerimizin hayatını

kolaylaştırırken, diğer yandan dünyamızı koruyacak çözümler

üretiyoruz. Bu doğrultuda çevre dostu ürünler

geliştirerek maksimum sonuç, yüksek konfor, minimum enerji tüketimi

sunuyoruz.

ZyXEL Marka Ve Pazarlama MüdürüÖzden Aliyagiç Uyar

Orman Genel Müdürlüğü Bilgi Sistemleri Dairesi Başkanlığı Bilgi Güvenliği Şube Müdürü Ercan Kaptanoğlu

PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu

Fakir Elektrikli Ev Aletleri, Saruhan Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Furkan Selim Saruhan

20 1 - 7 HAZİRAN2015

BThaberÇevreci Yaklaşımlar ve TeknolojiYe YansımalarıDosYa

ATIK ÇAMURLAR ATIK BERTARAF

TESİSLERİNE GÖNDERİLİYOR

‘AKILLI ENERJİ FARKINDALIK SİSTEMİ’ 2017’DE TAMAMLANACAK

ÇEVRECİ YAKLAŞIMA SAHİP AKILLI BİNALAR ÖN PLANDA

MOBİL TEKNOLOJİLER DAHA YEŞİL BİR DÜNYAYA HİZMET EDİYOR

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde bir yandan kirlenmenin olanaklar ölçüsünde azaltılması, mevcut kirliliğin temizlenmesi, atıkların yeniden kazanılması gibi çevre koruma yöntemleri beraberce uygulanmalıdır.

Çevre kirlenmesinin tümüyle ortadan kaldırılması bugünkü teknolojik, ekonomik olanaklar ve çevre bilinci açısından olası değil. Tüm modern yaşamdan vazgeçilmesi halinde elde edilecek olan sadece daha çok kirlenmenin durdurulması olacak, ancak bugüne kadar olan kirliliğin birikintisi de uzun yıllar devam edecek. Bu durumda yapılması gereken şey bir yandan daha çok kirlenmenin olabildiğince önlenmesi, öte yandan mevcut kirliliğin temizlenmesidir. Günümüzde her alanda çevrecilik fikri önemsenmeye başlandı. Menülerine rüzgar enerjisi kullandıklarını yazan restoranlardan yeşil binalar üreten büyük firmalara kadar farklı sektörlerdeki çevreci yaklaşımlar tüketicilerinin karşısına çıkmaya başladı. Bu çalışmalar da rüzgar enerjisinden faydalanma, doğal ışıktan yararlanma, enerji tasarrufu sağlama gibi birçok çevreci hareketi beraberinde getiriyor. Çevre kirliliğine bir bütün olarak bakıldığında kirliliğin ortadan kaldırılması yerine kirlenmenin önlenmesi en akılcı çözüm olarak ortaya çıkıyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde bir yandan kirlenmenin olanaklar ölçüsünde azaltılması, mevcut kirliliğin temizlenmesi, atıkların yeniden kazanılması gibi çevre koruma yöntemleri beraberce uygulanmalıdır.

Yenilenebilir enerji kaynakları büyük önem arz ediyor. Gazi Teknopark’ın bu konuda göz ardı edilemeyecek katkılar sağladığına inanıyoruz.Tüketici açısından baktığımızda ise, bilinçli ve çevreci yaklaşımı eğitimle teşvik edip bu konuda farkındalık yaratmanın vazgeçilmez olduğunu düşünüyorum. Verimlilik burada da anahtar kelime. Yaşam için zorunlu olan enerji ve su kaynaklarının verimli şeklide kullanılması, hem doğaya daha az yük getirecek hem de gelecek nesiller için daha az kirlenmiş bir dünya yaratacaktır. Dünya nüfusu her geçen gün artmakta, kaynaklar

azalmakta ve çevresel kirlilik de bunlara paralel olarak artmaktadır. Şu ana kadar erişebildiğimiz limitlerin dışında (okyanusların ya da yeryüzünün çok derinlerinde) ileri teknolojilerin kullanımıyla yeni kaynak arayışları var. Ülkemizde izlenen devlet politikaları açısından konuya baktığımızda ise, enerji verimliliğini arttırmak ve yeni kaynaklara ulaşabilmek için, hem Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın, hem de Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın desteklediği çalışmaları ve projeleri görüyoruz. TÜBİTAK, çevre duyarlı projelere önemli

destekler sağlamakta, aynı konuda yürütülecek olan Avrupa Birliği projeleri de destek mekanizması içerisinde yer alıyor. Türkiye’de çevre duyarlı teknolojilerin üretim ve uygulamalarının arttırılması için, önce bu konudaki teknolojik gelişime hız verilmesi gerekiyor. Bu da bahsettiğim destek ve teşviklerin verimli kullanımı ve üniversite sanayi iş birliğinin geliştirilmesi ile mümkün olabilir. Ayrıca üniversitelerin diğer devlet kurumları gibi bu konuda çevreye duyarlı yaşam konusunda topluma kazandırabilecekleri farkındalık da büyük önem arz ediyor.

Belirli standartlar doğrultusunda ve standartlar getirilerek sertifikalanmakta olan çevreci binalar yapı sektöründe daha değerli, doğaya saygılı, ekolojik,

konforlu ve enerji tüketimini azaltan binalar olarak yeni bir yönelim ve sektör yarattı.

Türkiye’de çevre bilinci son dönemde geçmişe nazaran daha yaygın bir seviyeye geldi.

Yatırımcı firmalar, yeşil bina sertifikasyonunu ve sürdürülebilir çevre politikalarını pazarlama unsuru olarak kullanmaktan öte, çevreye

duyarlı bir sosyal sorumluluk projesi,

aynı zamanda

işletmelerinin uzun vadeli giderlerini azaltıcı bir yatırım olarak görmeye başladı. Bu çerçevede Türkiye’nin kendine özgü yeşil bina sertifikasyon standardı için de faaliyetler başlatıldı. Ancak gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında alınacak oldukça yolumuz olduğu da bir gerçek. Gelişmekte olan ülkelerde yapılaşma kaçınılmaz bir olgu ve yaşanması gereken bir süreç. Ancak bu süreçlerin şehir ve bölge planlaması çerçevesinde, yeşili ve kaynakları koruyan ve geliştiren, toplu ulaşım ve altyapıya önem veren ve toplumun yaşam kalitesini attırmaya yönelik geliştirilen bir sistem dahilinde yürütülmesi durumunda gelecek nesillere daha yaşanabilir şehirler bırakabiliriz. İmar mevzuatlarının bu çerçevede düzenlenmesi, toplu taşımanın

yaygınlaştırılıp birbirleriyle bütünleştirilmesi, yapı

yoğunluklarının azaltılması atılacak temel adımların

başında geliyor.

Geliştirdiğimiz ‘Yeşile Saygı’ mobil uygulamamızla; sürdürülebilir gelecek için gereken bilinci cebe taşıyoruz. Vodafone Türkiye olarak, sürdürülebilirliği temel iş stratejilerimizin ayrılmaz bir parçası olarak ele alıyor ve mobil teknolojilerin dönüştürücü etkisini sürdürülebilir bir gelecek sunmak için kullanmaya odaklanıyoruz. Sürdürülebilirlik kavramını, yeşile olan saygımız çerçevesinde, ‘Teknoloji hayatın hizmetinde’ felsefemizle şekillendiriyoruz. Sürdürülebilirliğe yaklaşımımız, toplumun yaşam

kalitesini artırmak hedefiyle, mobil teknolojilerin erişilebilir olması, etkin şekilde kullanılması ve hayatın hizmetine sunulması esasına dayanıyor. Şirketimiz genelinde, doğal çevre üzerinde yarattığımız etkimizi azaltmak, başka bir deyişle, çevresel ayak izimizi küçültmek amacıyla kapsamlı bir çevre yönetim sistemi uyguluyoruz. Bu çerçevede, faaliyetlerimizin çevresel etkilerini azaltmaya yönelik proje ve programları hayata geçiriyor; elde ettiğimiz sonuçları, Vodafone Grubu tarafından belirlenen performans

kriterleri bazında düzenli olarak takip edip raporluyoruz. Çalışanlarımızın doğa ve doğal kaynakların korunması konusunda bilincini geliştirmek amacıyla eğitimler ve etkinlikler düzenliyor; tedarikçilerimizin çevresel etkilerini azaltmalarını teşvik etmek amacıyla çevre yönetim sistemi sertifikası olan firmalarla çalışıyoruz. Ayrıca, müşterilerimize sunduğumuz ürün ve hizmetlerle de onların çevresel ayak izlerini küçültmelerine olanak sağlıyoruz. İklim değişikliği stratejimiz çerçevesinde enerji tüketimi ve bundan

kaynaklanan sera gazı salımı gibi değerleri ölçüp, salımları kontrol altına alacak azaltım stratejileri belirliyoruz. Atık yönetimi konusunda bina ve şebeke kaynaklı atıkların azaltılması ve geri dönüştürülmesi yolunda çalışmalar yürütüyoruz. Çevre politikamız kapsamında, baz istasyonları, veri merkezleri ve operasyonlarımızda enerjiyi daha tasarruflu kullanmaya ve bu sayede sera gazı salımını azaltmaya, elektronik atık dahil her türlü atığı azaltmaya, doğal kaynakları daha verimli kullanmaya odaklanıyoruz.

Aksa Jeneratör CEO’su Alper Peker Gazi Teknopark Genel Müdürü Tuğrul İmer

AE Arma-Elektropanç Strateji, İş Geliştirme ve Sözleşmelerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Levent Sümer

Vodafone Türkiye Kurumsal İlişkiler ve İletişim Direktörü Gizem Keçeci

Müşteri kazanır:• Gönderi bedeli dahil bir (1) laboratu-

varda kurtarma işlemi gerçekleştirilir. Asya Pasifik ülkeleri için istisnalar mevcuttur.

• Müşterinin kurtarılan datası, yeni bir harici diskle teslim edilir.

• Türk müşterilere özel: Diskin güm-rükte takılmasından doğacak masra-flar Seagate tarafından karşılanır.

Hizmet İçeriği

Seçili SV35 Surveillance HDD modellerinde fiyata dahil 3 yıllık Seagate Rescue™ data kurtarma paketi.Surveillance HDD (7. Nesil)6TB - ST6000VX00115TB - ST5000VX00114TB - ST4000VX0023TB - ST3000VX0052TB - ST2000VX0051TB - ST1000VX003

SV35 Serisi3TB - ST3000VX0042TB - ST2000VX0041TB - ST1000VX002

3

Nasıl çalışır?

1 2

Bırakın. Düşürün. Silin.Dosyalarınızı geri almanıza yardımcı oluyoruz.

Eğer verinizi kaybederseniz bizi arayın.

Cihazınızı bize gönderebilmeniz için size bir kutu yollayacağız.

Datanızı kurtarıp harici diskte teslim edeceğiz.

Neden +Rescue data kurtarmalı diskleri almalısınız:• Seagate +Rescue data kurtarma, disk fiyatına dahildir. Datanızı kurtarmanız

gerekirse www.seagate.com adresinde ülkeniz için verilmiş olan numarayı arayın veya web sitemiz üzerinden hizmet için başvurunuzu gerçekleştirin.

• Kullanıcıların yalnızca %17’si datasını güncel olarak depolar.

• Birçok bulut kullanıcısı datasını hala sabit diske kaydetmektedir. Bazı belgeleri buluta kaydetme konusunda kendilerini rahat hissetmemektedirler (finansal veriler, vergi kayıtları, vb.). +Rescue data kurtarma bu müşteriler için mükemmel bir hizmettir.

• Seagate memnuniyet oranı %95’in üzerindedir.

• İşlemde başarı oranı %90’dan yüksektir.

• Kurtarma, RAID’li diskler için de geçerlidir.

22 1 - 7 HAZİRAN2015

BThaberÇevreci Yaklaşımlar ve TeknolojiYe YansımalarıDosYa

KİRLİLİK YARATMAYAN

TEKNOLOJİLERE GEÇİŞİ

HEDEFLEMELİYİZ

SÜRDÜRÜLEBİLİR BT ALTYAPILARI İÇİN ‘SIFIR KARBON’

KİRLİLİĞİ OLUŞTURAN ESAS ETKEN TEKNOLOJİ DEĞİL İNSANDIR

Teknolojinin meydana getirdiği kirlilik sorunlarına çözümler üretirken, kirlilik yaratmayan teknolojilere geçişi hedeflemeliyiz. Aşırı kirletip bunu temizlemeye çalışma devri kapanmaktadır. Kirletmeyen veya az kirleten üretim biçimleri oluşmakta ve gelişmektedir. Ürünler beşikten mezara dediğimiz biçimde izlenmeli ve geriye dönüşüm her şekilde teşvik edilmelidir. Örneğin elektronik ürünler ömürlerini tüketip atık olduklarında bunların bileşenlerine ayrılması (ayrı ayrı metaller, plastikler) her bileşenin geri dönüştürülüp yeniden kullanılması yöntemleri, hem atık azaltma, hem de kaynakların sürdürülebilir yönetimi hususlarında üretim süreçlerine ve teknolojiye büyük katkılar sunmaktadır. Ülkemiz çok kirletici endüstrileri henüz terk etmemiştir. Ancak gelişen teknolojilerin kullanımıyla daha az zararlı atık üreten süreçlere geçişler yapılmaktadır. Küresel iklim değişikliği sorunu; Türkiye’deki enerji üretimi ve sanayi üzerinde uluslararası düzeyde baskı unsurudur. Karbon salımının azaltılması hedefleri kapsamında yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımların artırılması ve sürdürülebilir kaynak yönetimi (geri kazanım, tekrar kullanım, tasarruflu kullanım gibi) ülkemizde de kaçınılmaz olarak gündemdedir. Her yıl yapılan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği konferanslarında ülkeler karbon salımları ile masaya yatırılmakta ve karbon salımı azaltmayı ciddi olarak hedefine almamış ülkeler eleştirilmekte ve itibarsızlaştırılmaktadır. Ülkemizin karbon salım azaltımı karnesi kötüdür. Ancak son yıllarda rüzgârdan elektrik üreten enerji yatırımlarının çok hızlı artması memnun edicidir. Fosil yakıt kullanımının azaltılması ve başta güneş enerjisi olmak üzere diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına yapılacak yatırımların artırılması hedeflenmelidir.

2009-2011 aralığındaki 3 yıllık süreçte küreselde karbon ayak izinde yüzde 34.6’lık düşüş sağlamayı başaran Atos’un hedefi, bu oranı 2015’te yüzde 50 seviyelerine kadar indirmek. Atos’un ‘Sıfır Karbon’ yaklaşımı konusundaki kararlılığı, müşterilerinin karbon salınımlarını azaltmalarına ve daha sürdürülebilir BT altyapıları kurmalarına yardımcı oluyor. Dört basit adıma dayanan (ölç, azalt, raporla ve kapat) program, detaylı karbon denetlemesi, yol haritası, iyileştirme çözümleri ve ilerlemeyi ölçmek adına performans yönetimini içeriyor. Bu yaklaşımla Atos müşterilerine geleceğin şirketlerini yaratmaları konusunda önemli bir destek sağlıyor. 2015 yılı itibarıyla bütün küresel veri merkezlerinin yüzde

100 yenilenebilir enerji kaynaklarından beslenmesini hedefliyoruz. Ayrıca tüm Atos veri merkezlerine hitap eden karbon dengeleme programı sayesinde, dünya genelindeki tüm Atos müşterilerine, ‘Karbonsuz Hosting’ sağlamayı amaçlıyoruz. Atos olarak, daha sürdürülebilir ve daha yeşil bir Olimpiyat Oyunları’ için katkıda bulunuyoruz. Bu bağlamda BT altyapısını çevresel olarak daha verimli tasarlayarak basılı materyellerin miktarında ciddi azalma sağlıyoruz, bazı durumlardaki elektrik kullanımı yüzde 30’a varan oranlarda azaltıyoruz. Örnek verecek olursak uzaktan kontrollü yorumcu bilgi sistemleri ile daha az sayıda medya mensubu ve gazeteciyi seyahat etmek

durumda bırakıp karbon emisyonunu azaltmayı hedefliyoruz. Atos, Türkiye’de kendi karbon ayak izini ölçmekle kalmadı, herkesin kendi karbon ayak izini hesaplayacağı kullanımı oldukça basit ve eğlenceli bir web uygulaması geliştirdi. Atos, karbonolcer.com adını taşıyan uygulamayla aynı zamanda çalışanların özel hayatlarındaki karbon salınımlarını azaltma konusunda da farkındalıklık yaratıyoruz. karbonolcer.com ile bir ödül kazandık ve bunun haklı gururunu yaşıyoruz. Her yıl, dünyanın dört bir yanından binlerce iletişim projesinin yarıştığı ‘Communicator Awards’da da bu yıl Atos, ‘Çevresel Farkındalık’ ve ‘Görsel Çekicilik’ kategorilerinde ödüle layık görüldü.

Kirliliği oluşturan esas etken teknoloji değil insandır. Bu kirliliği ve olumsuz etkilerini en aza indirgeyecek olan da yine insandır. Bir teknoloji kullanıcısı olan insanın, az da olsa çevre bilinciyle hareket etmesi hiç de azımsanmayacak etkilere neden olabilir. Öncelikle insanın bireysel duyarlılığı ve isteği, üretici ve tüketici firmaların maliyet ve kâr hesabı yaptığı kadar çevreye etki hesabı yapması, resmi otoritelerin ise uygulanabilir yaptırımları teknolojinin yarattığı çevre kirliliğinin azalmasında etkili olacaktır. Diğer yandan gerçek bir çevreci yaklaşım sergilemek, daha az maliyetle, daha az kaynak tüketmek için teknolojiyi daha etkin ve verimli kullanmaktır. Günümüzde birçok sektörde maliyetleri azaltma amacıyla teknoloji kullanımı tercih edilmekte, bu durum teknolojinin kullanılmasına, kullanıldıkça da gelişmesine neden olmakta. Medyada çıkan çeşitli haberlere göre; dünya nüfusunun yüzde 20’sini oluşturan kalkınmış ülkeler, dünya kaynaklarının

yüzde 80’ini kullanıyor bu oranda da dünyayı en çok onlar kirletiyor. İşin daha ilginci ise yine en çok kirleten ülkeler sorumluluktan kaçıyorlar. Birey, kurum, kuruluş ve ülke olarak yapmamız gereken, maliyetleri azaltıcı yönde teknolojiyi verimli kullanmak ve bu yönde hareket etmeyi teşvik eden politikalar geliştirmektir. Örnek vermek gerekirse, firma ve kurumların birbirine yakın olan işyerlerinin ortak personel servisi kullanmaları, bireylerden aynı yönde seyahat edeceklerin ortak araç kullanmaları, devletin ise bu yöndeki teşvikleri çevre adına atılmış çok etkili hareketler olacaktır. Bu çerçevede Başarsoft olarak, araçların gün içinde seyahat edecekleri adreslerin en kısa

güzergahın anlık olarak hesaplanması, personel servis güzergahlarının optimize edilmesi, şirketlerin ortak servis kullanımı ve trafik yoğunluğuna göre en uygun güzergahın tayin edilmesi gibi konularda yeterli bilgi birikimi ve teknolojiye sahip bulunmakta ve hizmet verebilmekteyiz.

Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Orhan Yenigün

Atos Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Orhan Akbulut

Başarsoft CEO ve Kurucu Ortağı Alim Küçükpehlivan

ÇEVRECİLİK HÜKÜMET POLİTİKASI OLARAK ELE ALINMALITeknoloji artık çevreci ürünleri nasıl yapabileceğinin peşine düştü. BabyNEO markası olarak hem ürünlerimizin üretim aşamasında hem de ürünlerimizin kendisiyle çevreci olmak için her türlü olanağı kullanıyoruz. Üretimde kullandığımız malzemeler Öko-Tex Class 1 sertifikalıdır. Bu da

çevreye minimum zarar anlamına geliyor. Ürünlerimiz ise çok kullanımlı, kullan-at olmayan ürünler. Özellikle yıkanabilir bebek bezlerimiz ile çevreye verilen zararı en aza indiriyoruz. Bir kullan-at bebek bezinin doğada yok olmasının 500 yıl süreceğini düşünürsek, BabyNEO yıkanabilir

bebek bezlerinin doğaya katkısı daha çok ortaya çıkıyor. Ayrıca üretimde kullanılan enerjinin daha az olması, daha az doğal kaynaklar kullanılması ve daha az geri dönüşümü olmayan atık oluşturması da çevre açısından çok önemli faktörler. Teknolojinin gelişmesiyle bir dönem çevre tamamen

gözardı edildi. Ancak insanların bilinçlenmesi ve çevreci ürünler talep etmesiyle teknoloji de artık çevreci ürünleri nasıl yapabileceğinin peşine düştü. Ülke olarak çevreye yeterli önemi vermediğimiz bir gerçek. Çevrecilik hükümet politikası olarak ele alınmalı ve her alanda şart koşulmalı.

BabyNEO Genel Müdürü Kaan Özsökmen

24 1 - 7 HAZİRAN2015

BThaberÇevreci Yaklaşımlar ve TeknolojiYe YansımalarıDosYa

ÜRETİM SÜREÇLERİNİN DE ÇEVRECİ OLMASI

BEKLENİYOR

‘YEŞİL LOJİSTİK’ ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE ÇOK DAHA ÖNEMLİ BİR YERE SAHİP OLACAK

BÜTÜNCÜL VE SİSTEMATİK BAKIŞ AÇISI ŞART

ÜRETİME YÖNELİK TÜM STRATEJİLERDE ÇEVRE DOSTU TEKNOLOJİLER OLMALI

Çevreye uyumlu ürünlerdeki artış, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de devlet politikalarıyla destekleniyor. Doğaya ve insana saygının bir gereği olarak çevreye duyarlı üretim yapmak ve yine çevreye duyarlı ürünler geliştirmek ilkelerimizin başında geliyor. Gerek ürünlerin kullanım sırasında tükettikleri enerjinin azaltılması gerekse ürünlerde kullanılacak çevreye duyarlı, geri dönüşümlü yeni malzemelerin geliştirilmesi çalışmaları Ar-Ge faaliyetlerimizin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Ürünlerimizin çevre konusunda etkin ulusal ve uluslararası standartların ötesinde niteliklere sahip olmasına büyük önem veriyoruz. Doğal kaynakların bilinçli ve çevreye duyarlı tüketimi için dünya genelinde bireylerin, sivil toplum kuruluşlarının, şirketlerin ve hükümetlerin çabalarıyla artan bir bilinç var. Ülkemizdeki çevre bilinci ise devlet politikalarının desteği ve ülkemizin Avrupa’ya yakınlığı nedeniyle hızla artıyor. Bu yaklaşım, üreticilerin yeni teknolojiler geliştirerek bu talebe yanıt vermelerini sağlamak açısından son derece önemli. Vestel olarak biz de yeni ürün ve projelerimizle sektörün çevreci ürün geliştirme anlayışını daha öteye taşıyoruz.

Yasal düzenlemeler çok önemli. Her sektörün kendine uygun ‘Yeşil Çözümler’ üretmesi ve uygulaması gerekiyor. Sertrans Logistics kurulduğu günden bu yana içinde bulunduğu topluma ve ülkesine karşı sorumluluklarının bilinciyle hareket etmekte ve bizden sonraki nesillere daha temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakmak amacıyla tüm faaliyet ve yatırımlarını yüksek çevre duyarlılığıyla gerçekleştirerek kurumsal sorumluluklarını yerine getirmekte. Bunun en önemli

göstergesi; Sertrans Logistics’in İstanbul Avrupa yakasında bulunan lojistik merkezinin, Türk lojistik sektöründe ‘Yeşil Bina’ projesiyle Gold LEED Sertifikası’na sahip olan ilk ve tek lojistik merkezi olması. 50 bin m2 arazi üzerine kurulu Sertrans Logistics tesisleri ‘çevre dostu sürdürülebilir bina’ temasıyla inşa edildi. USGB - United States Green Building Council / Amerikan Yeşil Binalar Konseyi tarafından, verimli enerji ve kaynak kullanımı, sürdürülebilir arazi, su verimliliği,

iç ve dış mekan malzemeleri, bina içi yaşam kalitesi, inovasyon ve yerel çevresel unsurlar gibi çeşitli kategorilerde değerlendirilip sonuçta da; Gold seviyede LEED (Leadership in Energy and Environmental Design) sertifikasına layık görüldü. Sertrans Logistics olarak taşımacılık ve lojistik faaliyetler konusunda da aynı duyarlılığını devam ettirmekteyiz. ‘Yeşil Lojistik’ ve ‘Yeşil Bina’ konusundaki hassasiyetimizi, ‘Yeşil Ofis’ alanında da sürdürüyoruz.

Teknolojinin artılarını da eksilerini de nesnel bir bakış açısıyla değerlendirmeli, çevresel ve sosyal konulara pek de dokunmayan bir teknolojik ilerlemenin nelere yol açabileceğini öngörmeliyiz. Böylece günün sonunda çok ciddi zararlı atıklara dönüşen teknolojik atıkları da daha düzgün bir biçimde ele alabilir, zararlarını en düşük seviyede tutabiliriz. Ülkemizde maalesef yukarıda bahsettiğim bütüncül ve sistemik bakış açısı henüz yerleşmiş değil. Bir konuyu ele alırken sadece çizgisel ve sonu olan bir biçimde değerlendiriyoruz ve genelde bu sonlar bizi o kadar da ilgilendirmiyor. Bir bilgisayarı ya da

cep telefonunu satın alırken atıklarını ne yapacağımızı düşünmediğimiz gibi. Türkiye’de teknoloji altyapısı ve bu alandaki yatırımlar hızla ilerliyor ve bu iyi bir gelişme. Öte yandan da ancak hızlı ve fazla tüketimin gezegenimiz ve toplumlar üzerinde yarattığı etkinin de farkında olarak böyle bir teknolojik gelişmeyi desteklememiz gerekiyor.

Teknolojiyi sadece meta ve fiziksel bir takım süreçler olarak algılar, insanlara dokunduğunu ve hayatlarının bir parçası olduğunu görmezden gelirsek sadece gelişmek için teknolojiyi kullanmış oluruz. Ancak insanlar ile bağını kurarak teknolojiyi canlı yaşamımızın bir parçası haline getirirsek, daha mutlu ve sürdürülebilir

bir toplum için yaşanacak bir gezegen yaratmanın

parçası oluruz.

Devlet, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının kapsamlı, gerçekçi ve işlevsel bir strateji izlemesi gerek. IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği olarak, doğal kaynakları hiç bitmeyecekmiş gibi tüketemeyeceğimizi biliyoruz. Bu bilinçle, çevre konusunda hassasiyet yaratmak ve ekolojik ayak izini küçültmek amacıyla WWF- Türkiye’nin Yeşil Ofis Programı’na katıldık. İstanbul ofisimizde başlattığımız uygulamayla sigorta brokerliği alanında Türkiye’de ‘Yeşil Ofis’ diploması almaya hak kazanan ilk şirket olduk. Buna ek olarak, sürdürülebilirlik yaklaşımlarımız doğrultusunda çevresel etkileri en aza indirmek amacıyla kâğıt ve elektrik tüketimini azaltmaya yönelik farklı uygulamalar geliştirdik. Son yıllarda gündeme gelen temiz üretim kavramları ve bu çerçevede geliştirilen teknolojiler, çevreci bir yaklaşımla

kullanılmalıdır. Çünkü doğal kaynaklar sınırsız değildir. Dikkatlice kullanılmadığı takdirde bir gün bu kaynakların tükeneceği şüphesizdir. Elektronik atıklar için emniyetli bir şekilde geri dönüşüm yöntemleri geliştirilmelidir. Sürdürülebilir ve çevreyle uyumlu gelişme modelinden vazgeçmemek gerekir. Devlet, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının kapsamlı, gerçekçi ve işlevsel bir strateji izlemesi lazım. Bütün bu paydaşların çevresel sosyal sorumluluk kavramı çerçevesinde daha fazla sorumluluk almaları gerekiyor. Buna ek olarak, özellikle çevresel teknolojiler ve bunları geliştirmek anlamında yapılan Ar-Ge çalışmalarına yatırım yapmak ve teşvik etmek şart. Üretime ilişkin bütün stratejilerde çevre dostu teknolojilerin kullanımının sağlanması gerektiğine inanıyorum.

Vestel Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdürü Ergün Güler

Sertrans Logistics CEO’su Nilgün Keleş

S360 Stratejik Sürdürülebilirlik Danışmanı A. Eren Öztürk

IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği Genel Müdürü Murat Çiftçi

26 1 - 7 HAZİRAN2015

BThaberÇevreci Yaklaşımlar ve TeknolojiYe YansımalarıDosYa

GELİŞTİRİLEN HER ÜRÜN İÇİN

SORUMLULUĞUMUZ HER GEÇEN GÜN

ARTMAKTA

ENERJİ TASARRUFUNDA TÜRKTÜKETİCİSİNİN BİLİNCİ YÜKSEK

‘YEŞİL’ OLANLAR REKABETTE BİR ADIM ÖNE GEÇİYOR

Çevreye en ufak bir zararı ve atığı olmayacak çevreci ve temiz enerji kaynağı bir ürünün ticarileşme sürecini tamamlamak üzereyiz. Şirket politikamız olarak her şeyden önce, doğal kaynaklarımızın tasarruflu ve verimli kullanılmasını, teknoloji oluştururken atıkların minimize edilmesi üzerine ekonomik planların yapılması gerektiğini savunuyoruz. Attığımız her adımda evlatlarımıza nasıl bir dünya bırakacağımızı ve bıraktığımız dünyanın onlara muhtemel getirilerini daima sağlıklı şekilde tartışmalıyız. Ve tüm bunları sadece yaşadığımız bölge ya da ülke için değil, tüm dünya için yapmalıyız. Günümüzde özellikle yüksek teknoloji ürünleri ya da süreçleri bir yandan hayatımızı kolaylaştırırken ve bize muazzam nimetler sunarken diğer yandan da yaşadığımız çağın biraz ilerisine tahmin edemediğimiz zararlar bırakmakta. Geliştirilen her ürün için sorumluluğumuz her geçen gün artmakta. Kullanıma sunduğumuz her yeni ürünü bu çerçevede mutlaka değerlendirmeliyiz. İşin maddi boyutunun yanında zararsızlığını bir adım öne çıkarmalıyız. Şirketimiz bünyesinde geliştirilmekte olan ve son aşamasına gelinen ürünümüz, atıksız bir alternatif enerji kaynağıdır. Üretim miktarı az olmakla birlikte her daim çevreci ve temiz bir enerji kaynağı olmaya adaydır. Çevreye en ufak bir zararı ve atığı olmayacak bu ürünün ticarileşme süreci tamamlandığında yukarıda savunduğumuz görüşlerin değeri daha da anlaşılacaktır.

Türkiye’de de 2009 yılı itibarıyla e-Atık projemizi başlattık. Elektronik atık toplama projemiz ile her mağazamızda belli büyüklüklerde üniteler yerleştirerek elektronik atıkların burada birikmesini sağlıyoruz. Tüketicilerimiz tarafından ünitelere geri dönüştürülmesi amacıyla bırakılan telefon, beyaz eşya, televizyon, DVD ve pil gibi ürünlerin tehlikeli kısımlarını aldırarak tekrar kullanılabilir hale getiriyoruz. Böylece çevreye zarar vermeden ekonomiye de katkı sağlıyoruz. 2014 yılında toplam 21 ton atık topladık. Ayrıca e-Atıklarla ilgili

müşterilerimizi teşvik etmek ve bu işi sahiplendiğimizi göstermek amacıyla evinde veya iş yerinde kullanmadığı elektronik cihazlarını ya da parçalarını getiren müşterilerimize birer teşekkür sertifikası veriyoruz. Bunun yanı sıra mağazalarımıza gelen ve aldığı ürünü ‘Eve teslimat’ yaptırmak isteyen müşterilerimiz, eğer talep ederlerse evlerindeki eski ürünlerini alıp geri dönüşüme kazandırıyoruz. Çevreye verdiğimiz zararı minimuma indirmek adına tüm mağazalarımızda geri dönüşümlü poşetlerimizi kullanıyoruz.

Mağazalarımızdaki alanında uzman satış danışmanlarımız, efektif enerji tasarrufu sağlayabilmeleri adına müşterilerimize ihtiyaçları doğrultusunda hangi ürünleri tercih etmeleri konusunda danışmanlık hizmeti de veriyor. Uluslararası bir firma olarak farklı ülkelerde farklı çevreci yaklaşımların ön plana çıktığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Türkiye’de uzun yıllar görev yapan bir yöneticiyim ve bu konudaki artan hassasiyeti yakından izleme fırsatım oldu. Özellikle enerji tasarrufu konusunda Türk tüketicisinin bilincinin yüksek olduğunu söyleyebilirim.

İstisnasız her sektörden şirketler içinde yaşadıkları, hizmet ve servis sundukları topluma karşı çevreci hassasiyetler taşımalı ve taşınan çevreci hassasiyetlere de saygı göstermelidir. Bu aynı zamanda tüketici ve müşteri odaklı olmanın da önemli bir faktörüdür diye düşünüyoruz. Diğer yandan yeşil ekonominin ve de yeşil teknolojilerin her geçen gün önemini artırdığını görüyoruz. Şirketler ve girişimciler, yeni ve yeşil iş modelleri

oluşturuyorlar. Rekabet ortamında bir adım öne geçmenin kriterlerinden biri de artık yeşil olabilmekten geçiyor. Türkiye’ye baktığımızda ise geçmiş yıllara göre son yıllarda çevrecilik konusunda şirketlerde daha fazla farkındalık ve daha fazla yatırım yapıldığını görüyoruz. Fakat bu konuda halen yapılabilecek çok şey olduğunu, farkındalığın ve akabinde yatırımların daha da artmasını gerektiğini düşünüyoruz. Sürdürülebilirlik, iş

sürekliliği gibi kavramların da çevrecilikle ve yeşil iş temasıyla bağlantılı olduğunu düşünüyoruz. Riskleri önceden öngörüp buna uygun planlar yapmak, bu stratejiye uygun davranmak, yeniliklere hızlıca uyum sağlamak ve esnekliği yerleştirmek; tüm bunlar iş sürekliliğini de güçlendiren olgular. Böyle olmasının yanı sıra tüm bunlar beraberinde enerji tasarrufunu, kaynakları daha az ve verimli kullanma sonucunu da beraberinde getirir.

Step Power Şirket Müdürü Hüseyin Ayhan Media Markt Türkiye COO Marcus Tengler

Dassault Systèmes Türkiye Genel Müdürü Burak Süsoy

ENERJİ SEKTÖRÜYLE TELEKOMUN DİNAMİKLERİ AYNIEnerji tüketiminin tamamının akıllı şebekelerle ölçülerek yönetilmesiyle 15 milyar TL tasarruf sağlanabilir. Turkcell olarak çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim alanlarında üzerimize düşeni en iyi şekilde yerine getirmek ve hepimiz için daha iyi bir gelecek yaratmak için çalışıyoruz.

Hem sürdürülebilir bir dünya hem de ülke ekonomisine katkı sağlamak için çevre dostu uygulamalarımızı işimizin her noktasında hayata geçirmeye özen gösteriyoruz. Doğa dostu yenilenebilir ve alternatif enerji odaklı çalışmalarımızla ‘Sürdürülebilir Kalkınma’ alanında

ülkemiz ve sektörümüz için iyi bir örnek oluşturduğumuza inanıyoruz. Sadece 2014’te yaptığımız yatırımın miktarı yaklaşık 25,8 milyon TL oldu. Turkcell Superonline da fiber şebekesinde kullandığı teknolojik çözümlerle enerji tasarrufuna büyük katkı sağlıyor. Enerji alanında

yürüttüğümüz başarılı çalışmaların bir sonucu olarak 2014’te ISO50001 Enerji Yönetim Sistemi Standardı sertifikasını almaya hak kazandık. 2015’te de çevreyi koruyan, verimlilik ve tasarruf sağlayan uygulamalarımızla çalışmalarımızı aralıksız sürdüreceğiz.

Turkcell Pazarlama Ürün, Servis ve İşbirliklerinden Sorumlu Grup Başkanı Yiğit Kulabaş

BİLİŞİM DÜNYASI28 1 - 7 HAZİRAN2015

BThaber

İçinde bulunulan yıla göre inişli çıkışlı bir çizgi izlese de işlerimiz hızla büyümeye devam ediyor. Türkiye’deki işlerimizden çok memnunuz. Özellikle finans sektörüne odaklı bir şirketiz, genel olarak gelirlerimizin yaklaşık yüzde 60’ı finans sektörü üzerinden geliyor. Türkiye’de bu oran daha da fazla.

Asseco SEE olarak hızla büyüyen, her zaman yenilikçi yazılımları ve hizmetleri sunan bir şirketiz. Dolayısıyla teknolojideki gelişmelere paralel olarak, sunduğumuz hizmet ve ürünler de gelişiyor. Müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılayacak katma değerli çözümler sağlıyoruz. Türkiye’de kurumlara özel projeler geliştiriyoruz. Ayrıca pazar da genişliyor. Çözümlerimizi Rusya, Polonya ve dünya çapında Asseco’nun aktif olduğu diğer ülkelerde de sunuyoruz. Güçlü olduğumuz alanlardan biri olan ödeme sistemleri artık sadece bankacılık ve finans sektörüne yönelik çözümler değil, telekom, kamu gibi birçok farklı

Türkiye’deki bilgi birikimimizleyeni pazarlara açılıyoruz

Geçtiğimiz günlerde ülkemizi ziyaret eden Asseco SEE Yönetim Kurulu Başkanı

Piotr Jelenski ile Türkiye’deki bankacılık sektörü, pazar ve ödeme yöntemlerinin geleceği ile ilgili bir söyleşi gerçekleştirdik.

n Asseco SEE’den biraz bahseder misiniz?

Kurulduğu 2007 yılından bu yana Asseco SEE’de Yönetim Kurulu Başkanı görevini yürütüyorum. Asseco SEE olarak 13 ülkede faaliyet gösteriyoruz, 1.400’ün üzerinde çalışanımız var. Özellikle bankacılık ve finans sektörü için yazılım geliştiriyor ve hizmet sunuyoruz. Çeşitli satın almalarla büyümeye devam ediyoruz. Şu ana kadar farklı ülkelerde 16 şirket satın aldık. Türkiye’de ITD, EST ve son olarak Sigma olmak üzere üç firma alımımız oldu. Satın almalarda uyguladığımız en önemli politikamız bu şirketleri tek yerde birleştirmek. Bu şirketler tek bir yerde birleştiriliyor ve tek bir yönetime sahip oluyor. Tüm ülkelerde aynı standartları uygulamaya çalışıyoruz. Markalar çok fazla gözükmüyor ama tüm ürünler, hizmetler ve çözümler aynen devam ediyor. Genellikle satın aldığımız şirketin sahip olduğu çalışanlar ve diğer varlıkları aynen korumaya çalışıyoruz. Her şeyi değiştirmek yerine, var olanı daha da güçlendirmeyi amaçlıyoruz.

n Türkiye pazarı ile ilgili izlenimleriniz neler? Hangi ürün ve çözümleri sunuyorsunuz?

Türkiye çok ilginç ve heyecan verici bir pazar.

sektörde, çeşitli ihtiyaçlara yönelik çözümler olarak konumlandırılabiliyor.

Bu alanda, Türkiye’de kendi ekibimizin geliştirdiği ve InACT® Risk Yönetim Çözümü adını verdiğimiz, “anti-fraud” çözümümüz var, bu çözümle çok gurur duyuyoruz. InACT®, kurumlara iç ve dış sahtekârlık aktivitelerini kontrol sistemi olarak sunduğumuz bir çözüm. Türkiye’nin önde gelen finans kurumları tarafından kullanılıyor, Türkiye’de geliştirilen bu çözümü aktif olduğumuz ülkelerdeki müşterilerimize de sunuyoruz.

Yine Türkiye’de geliştirilen ve PA-DSS sertifikasına sahip ilk sanal POS yazılımı olma özelliğini taşıyan Güvenli E-ödeme Çözümümüz NestPay® var. NestPay®, başta bankalar olmak üzere, online ödemeler pazarında, müşterilerine tahsilat çözümü sunmak isteyen finansal kurumların ihtiyaçlarını karşılıyor. Türkiye pazarının yanı sıra, uluslararası pazara da sunduğumuz NestPay®,

binlerce iş yerinin sanal POS’unu merkezi bir lokasyondan yönetebilme olanağı sağlıyor. Kısacası, Türkiye’den edindiğimiz bilgi birikimini diğer ülkelere ve pazarlara da taşıyoruz.

Türkiye’de bankacılık sektörü oldukça ilginç, son teknolojiye ihtiyaç duyuluyor ve talep çok fazla, çok büyük bir rekabet var. Bu yüzden kurumlara rekabet avantajı sağlayan ürün, çözüm ve hizmetler büyük ilgi görüyor diyebilirim.

Türkiye’nin dinamik bir pazar olması bizi çok heyecanlandırıyor. Bu nedenle, Türkiye pazarına çok büyük önem veriyor ve ileride Türkiye’yi bölge ülkelere açılmak için bir merkez olarak kullanmayı amaçlıyoruz. Bu hedefe ulaşmak için belirli bir büyüklüğe ulaşmamız ve işlerimizi stabil bir hale getirmemiz gerekiyor. Burada elde ettiğimiz uzmanlıkları ilk önce Avrupa’da kullanacağız, daha sonra Ortadoğu’ya doğru genişleteceğiz. Yavaş yavaş bu hedefimize doğru

ilerlediğimizi belirtebilirim.

n Ödeme yöntemlerinin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? Geleneksel para sistemin tamamen ortadan kalkacak mı?

Geleneksel para sistemi tamamen yok olmayacak, ama farklı yöntemlerle ödemelerin miktarı önümüzdeki yıllarda katlanarak artacak. Bunun en büyük nedeni ise kullanıcılara sağladığı esneklik olacak. Belki de zamanla ödeme yapmak için herhangi bir cihaza gerek kalmadan parmak izi ya da gözle ödeme yapılabilecek. Şu an için bu teknolojiler mevcut. Günümüzde kart ile ödemeler çok hızlı bir şekilde yapılabiliyor. Hatta temassız işlemler sayesinde çok çok daha hızlı ödeme yapabilmek mümkün. Her geçen gün ödeme sistemleri alanında yeni çözümler de ortaya çıkıyor. Mobil cihazlarla ödeme yapma hayatımıza girmiş durumda. Google, Apple gibi büyük teknoloji şirketleri bu tarz teknolojileri destekliyor. Elbette bu noktada güvenlik, en önemli konulardan birisi haline geliyor. Güvenlik, ödeme pazarının gelişimi için kilit öneme sahip. Kullanıcılar kolayca ödeme yapmak, bunu yaparken de güvende olduğunu bilmek ve garanti altına almak istiyorlar.

Bir diğer önemli konu, şu an çok fazla konuşulmasa da bilgi. Birçok bilgi toplanıyor, toplanan bilgi miktarı her geçen gün katlanarak artıyor. Bu bizimle ilgili özel bilgiler çoğunlukla istenmeyen postalar, aramalar ve mesajlar olarak bize geri dönüyor. Bu konuda tüm dünyada regülasyonların hızla yapılması gerekiyor.

Bülent Nevres

Asseco SEE, Türkiye’de geliştirdiği

ürün ve çözümleri arasında

Rusya, Polonya ve

diğer ülkelerin bulunduğu

pazarlara taşıyor.

BİLİŞİM DÜNYASI 29

IBM teknolojideki yeni gelişmeleri anlattıIBM ve CIO Grup, yeni gelişme ve yeni stratejilerini bilişim profesyonellerine aktarmak üzere İstanbul’da bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda değinilen konular; IBM Bulut Çözümleri, Analitik ve Büyük Veri, İş Sürekliliği ve Olağanüstü Durum Hizmetleri, Yönetilen Hizmetler, IBM Donanım Çözümleri ve Güvenlik Hizmetleri oldu.

Etkinlikte verilen bilgilere göre; her gün 2,5 milyar Gigabayt yeni veri üretiliyor; saatteyse 2,5 Petabayt veri toplanıyor. Artık veri, dünyanın yeni doğal kaynaklarından biri haline geldi. Veri toplama, muhafaza etme ve işleme konusunda dünya artık yeni bir dönüm noktasında bulunuyor. Bulut teknolojisiyle birlikte

BT ve iş süreçleri dijital hizmetlere dönüşüyor. Tahminlere göre, büyük girişimci kuruluşların yüzde

50’si 2017 yılına kadar hibrit bulut teknolojilerine geçiş süreçlerini tamamlayacak.

Bu yeni gelişmelerle

doğrultusunda IBM de bulut tabanlı sistemler ile müşterilerine yeni ürün ve hizmetler sunmaya başladı.

İstanbul Hilton Hotel’de gerçekleştirilen buluşmada IBM Bulut Hizmetleri Satış Yöneticisi Ali Gündüz bulut çözümlerini anlattı. IBM Kıdemli BT Mimarı Murat Kılıçkaya ise bilişim teknolojileri, altyapı hizmetleri ve dış kaynak çözümleri konusunda birer sunum gerçekleştirdi. IBM Analitik Ürünleri Satış Yöneticisi Merve Göral, büyük veri ve analitik konusunda yeni yaklaşımları paylaştı. IBM Ülke Güvenlik Lideri Engin Özbay, güvenlik çözümleri ile ilgili detaylar hakkında bilgi verdi. IBM’in yeniliklerinin ve stratejilerinin aktarıldığı buluşma, IBM Systems Satış Yöneticileri Selçuk Başdemir ve Altuğ Böcütoğlu’nun IBM Power Sistemler ve veri yedekleme çözümleri ile ilgili yaptıkları sunumlarla sona erdi.

1 - 7 HAZİRAN2015

BThaber

Haber Merkezi

Mobilde bütünsel yenilenme şart

Vector Bilgi Teknolojileri tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen ‘ICT Smart Update’ etkinliği, 26 Mayıs’ta Sakıp Sabancı Müzesi’nde “IT is Art” konsepti ile gerçekleştirildi. Bilişim sektöründen yetkili isimleri biraraya getiren etkinlik, özellikle mobil teknolojiler ve bunların taşıdığı potansiyele odaklandı.

Etkinliğin açılışını ve sunumunu yapan seslendirme sanatçısı, yazar ve TV sunucusu Yekta Kopan yaparken, MOBİLSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Kubilay Erdoğan da MOBİLSİAD hakkında bilgiler paylaşarak söze başladı. 33 üye ile faaliyet gösterdiklerini, mobil yenilikleri tüm sıkıntılara rağmen Türkiye’ye getirme odaklı çalışmalar yaptıklarını vurgulayan Erdoğan, küreselde mobilitenin inovasyonda da öne çıktığına dikkat çekti. Mobilite ile erişilebilirlik sağlanırken, M2M hızlanıyor, dijital cüzdan ve e-para gibi uygulamalarla alternatif ödeme hizmetleri gelişiyor, Erdoğan’ın tabiriyle yeni bir pazar ve rekabet yapısı oluşuyor. 2014 yılı itibariyle dünya nüfusunun tamamına yakınının mobil kullanıcı

olduğunu, akıllı telefon satışları artarken, mobil genişbantta da istikrarlı bir büyüme olduğuna işaret eden Erdoğan, paylaştığı verilerle Türkiye’deki durumun küreselden çok da kopuk olmadığını gösterdi. 2012-2017 yılı beklentilerine bakıldığında da genişbant penetrasyonu, eğlence ve mobil reklamcılığın hızlı büyümeyi sürdüreceği görülüyor. Kubilay Erdoğan, katma değerli servislerde Türkiye’nin konumunu

ise şu sözlerle anlattı:

Haksız rekabet var“2014 yılında 20,43 milyar

TL’lik toplam mobil gelirlerde katma değerli servislerin payı yüzde 3,98 ile 813 milyon TL. Gelir artış yüzdesi yıllar içinde küçülürken, gelir arttı. Bunun temel sebebi ise düzenlemeler. Sonuçta mobil kullanıcı yabancı bir uygulamayı market yapısından yüklediğinde, o uygulamayı

geliştirenin vergi yükümlülüğü yok. Ama içerde geliştirilen katma değerli bir hizmette durum tam tersi. Mobil telefon kullanımında vergilendirmede en yüksek oran yüzde 47 ile Türkiye’de. ÖİV’nin katma değerli hizmetlerden de alınması komik. Oysa oyun indirmek veya video izlemek gibi katma değerli hizmetler bir elektronik haberleşme değil. Bu yüzden girişimciler Türkiye pazarında zorlanıyor. OTT iletişim uygulamaları da sektörde yabancı oyuncularla haksız rekabet yaratıyor. OTT başlığında WhatsApp, Skype, Viber gibi popüler örnekler var. Telekom altyapı şirketleri de isyan ediyor ‘altyapıyı biz yapıyoruz, parayı onlar alıyor’ diyor.

Türkiye ‘G’ konusunda kararını vermeli

M2M konusunda dernek olarak önemli çalışmalar yaptıklarını, abone sayısının da vergi yükünü hafifletme odaklı adımlarla arttığına değinen Erdoğan, küreselde önemli bir gelişim sergileyen M2M’de Türkiye’de uzaktan yönetilebilir cihaz potansiyelini 150 milyon adet olarak gösterdi. 4G veya 5G’ye Türkiye’nin hızla karar vermesi gerektiğini, varolan 3G şebekesinin dolduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

“M2M çözümleri ile ekonomiye önemli katkı sağlandı. M2M altyapısı yayıldıkça bu rakamlar büyüyecektir. Kamuda da yeni nesil ödeme kaydedici cihazlar, kadına şiddete karşı panik butonu, akıllı sulama, orman yangını ve sel uyarı sistemleri gibi birçok başarılı uygulama var. Kullanıcı profilinden öteye geçmek için özel sektör ve kamu nezdindeki girişimler desteklenmeli.”

Büyük veri ile toplumsal fayda öncelik

Kubilay Erdoğan’ın ardından söz alan Hitachi DS Türkiye Genel Müdürü Serdar Sayar da, endüstrideki transformasyona dikkat çekerek, bunun temel gerekçesi olarak IoT dalgasını gösterdi. Büyük veri trafiğinin sürekli arttığını, çiplerin de küçüldüğünü hatırlatan Serdar Sayar, “Şirket olarak sosyal inovasyona 25 milyar dolar yaptık. Büyük veriye toplumsal fayda yaratmak ise temel önceliğimiz” dedi. Sayar, kurumsal vizyonlarını şöyle paylaştı:

“İlk adım yazılım tabanlı altyapı ile konsolidasyon, sanallaştırma ve yönetim kolaylığı. İkinci aşama içerik yönetimi. Çünkü veriyi mobilize etme ihtiyacı büyük. Üçüncü aşama ise büyük veriyi analiz edip onu anlamlandırmak.”

Haber Merkezi

IBM ve CIO Grup üyeleri biraraya gelerek BT alanındaki gelişmeleri değerlendirdiler.

Vector tarafından düzenlenen ICT Smart Update etkinliğinin bu yıl teması “IT is Art” oldu.

BTnet com tr30 1 - 7 HAZİRAN2015

BThaber. .

ülke, 3 yıllık yatırım planına göre önümüzdeki 2 yıl içinde 120 milyar dolara yakın bir yatırım yaparak bu alanda büyüme ivmesi yakalamayı amaçlıyor.

Huawei, China Mobile, China Unicom gibi yapılarla 4G ve devamında gelecek olan 5G çalışmalarlarına da devam eden Çin, bu doğrultuda mobil interneti hızlandırarak bu yatırımların karşılığını ekonomiye yansıyan veri trafiği ile alabilir. Bunun yanı sıra ülkedeki internet penetrasyonunu hızlandıracak

Reuters’de yayınlanan habere göre Çin, internet ve teknoloji yatırımlarını artırmayı planlıyor. 2017 sonuna kadar bu alanda 500 milyar yuan (182 milyar dolar) yatırım yapacak Çin, bu sayede internet hızını artırarak, bu alandaki ekonomisini güçlendirmeyi hedefliyor. Oldukça kalabalık bir nüfusa sahip ülke, bireysel internet kullanımında da yaşadığı sorunları bu yatırımla birlikte aşmak istiyor.

Ülkedeki bireysel ve ticari anlamdaki interneti kalitesini artırarak, online iş hacmini yükseltmek isteyen Çin, hali hazırda sahip olduğu gelirlerden memnun görünmüyor. Bu sebeple ilk etapta 70 milyar dolarlık ağ mimarisi yatırımı yapacak

hamleyle birlikte daha fazla vatandaşın internete girmesini sağlayarak online ekonomisini canlı tutabilir.

Güney Kore’nin 80’li yıllarda başlattığı “ileri teknoloji” üretim hamlesine benzer bir ekonomik kalkınma planı çizen Çin Halk Cumhuriyeti, yakın gelecekte uzay teknolojileri, robotik, yeşil enerji, e-ticaret ve yeni nesil ödeme sistemleri gibi alanlara yatırım yaparak katma değerli ürün geliştirerek daha fazla katma değerli ürün ve çözüm yaratabilir.

Uzun bir süredir zor günler geçiren BlackBerry ile düzenli olarak “ha satıldı, ha satılacak” şeklinde iddiaların ortaya atılmasına alışsak da işler bu defa ciddi gibi görünüyor. İddialara göre Microsoft, BlackBerry için tam 7 milyar doları gözden çıkarmış durumda. Bilindiği gibi daha önce Nokia’yı satın alırken de 7,5 milyar dolar gibi bir fiyatı ödemeyi kabul eden şirket, bu defa da BlackBerry ile birlikte “çalışmak” için yüksek meblaları ödemeye hazır. Her ne kadar Nokia ile beklenilen başarıya ulaşılamasa da, Windows Phone ekosisteminin bu anlaşmayla birlikte kendini geliştirdiği kesin. Bu politikasını sürdüreceğe benzeyen Microsoft, BlackBerry’nin kurumsal taraftaki tecrübesinden faydalanarak ekosistemini beslemeye devam edecek gibi görünüyor.

Her ne kadar anlaşma aşamasına gelinmemiş olsa da BlackBerry’nin

de bu anlaşmadan karlı çıkacağını söylebiliriz. Son yıllarda adeta serbest düşüş yaşayan şirket, Microsoft çatısı altında geliştireceği ürünlerle adından söz ettirmeye devam edebilir. Bunun yanı sıra uygulama bakımından oldukça yavan kalan BlackBerry OS, benzer sorunlarla uğraşan fakat

son dönemde düzenli olarak uygulama ekosistemini genişleten Windows Phone ile toparlanma sürecine girebilir.

Ortada kesin bir anlaşma olmasa da, iki şirketin birlikte neler yapacağını izlemek oldukça ilginç olacak. Bekleyip, görmekte fayda var.

Son dönemde gerek online perakende, gerekse de internet ekosisteminde yaptığı atılımlarla dikkat çeken Çin, bu atılımı yapacağı yeni yatırımlarla

pekiştirmeyi amaçlıyor.

AB Amazon’u dize getirdi

Microsoft BlackBerryile flört ediyor

Geçtiğimiz Aralık ayından bu yana Avrupa’da başlayan yeni vergilendirme yasaları aralarında Google, Apple ve Amazon gibi çok uluslu şirketleri zor durumda bırakmıştı. Elde ettikleri gelirlerin çoğunu Lüksemburg ve İrlanda gibi düşük vergi düzenlemelerine sahip ülkelerden önemli avantajlar sağlayarak, elde ettikleri gelirin büyük bir kısmını ülkelerine taşıyorlardı. İngiltere ile başlayan süreci devam ettiren Avrupa Komisyonu, bu tarz çok uluslu şirketlerin iş yaptıklar ülkelere daha fazla veri vermesini istemiş, şirketler bu konuda yaşadıkları sıkıntıları söylemekten geri kalmamışlardı.

Görünüşe bakılırsa kazanan Avrupa Komisyonu olacak gibi görünüyor. The Wall Street Journal’da yer alan habere göre, şu ana dek Avrupa’daki tüm satış gelirini Lüksemburg

üstünden yürüten Amazon, bu hafta itibarıyla Avrupa ülkelerinde ayrı ayrı satış vergisi ödemeye başlayacağını açıkladı. Konuyla ilgili açıklamada bulunan Amazon sözcüsü, politika değişikliğinin 1 Mayıs itibarıyla hayata geçtiğini belirtirken, Almanya, Birleşik Krallık, İspanya ve İtalya’da yeni vergi politikasının uygulamaya koyulacağı ifade edildi.

Bu yeni vergilendirme Amazon’a pahalıya mal olacak olsa da, son dönemde özellikle Avrupa Birliği sınırları içerisindeki faaliyetlerinin gözden geçirilmeye başlaması, şirketi epeyce rahatsız etmeye başlamıştı. Yeni anlaşmayla birlikte iş yaptığı ülkelere önemli miktarda vergi bırakacak olan şirket, bir yandan da Google ve Apple gibi vergi avantajından faydalanmayı seven rakipleri için de emsal oluşturacak.

Microsoft, eski başarılı günlerini mumla arayan BlackBerry’i satın alarak

kurumsal pazarda daha etkin bir rol oynamak istiyor.

Çin internet ve teknoloji yatırımlarını artırıyor

Google for Work işbirliğiyle Bilgera tarafından hayata geçirilen REPZONE perakende sektörünün eksikliği saha takip uygulamalarına yeni bir boyut getirdi. Bilgera Genel Müdürü Umut Sevin, REPZONE’u detayları ile kullanıcılara aktardı. 6 ay önce Google for Work ile çalışmaya başladıklarını ve devrim niteliğinde bir ürün ortaya çıkardıklarını getiren Sevin sözlerine şunları ekledi:

“REPZONE, saha uygulamalarında daha fazla etkileşim, daha etkin iletişim, anlık müdahale yetisi, özelleştirme, görsel raporlama, kolay kullanım, kolay kurulum ve genişleme anlamına geliyor. Bu ürün, sahadaki eksiklikler ve talepler üzerine ortaya çıktı. Etkin görev yönetimi, etkileşim, paylaşım ve limitsiz kapasitede

haberleşme, sistemin temel avantajları arasında.”

REPZONE, sahada operasyon gerçekleştiği anda, nerde ve kim tarafından ne yapıldığının görünmesini sağlıyor. Sistem yöneticileri tüm operasyonu izleyebiliyor. Bütçelendirme süreçlerinde ‘Google for Work’ özellikleri sayesinde tek doküman

üzerinden yetkililer birlikte çalışabiliyor. REPZONE verilerin raporlanması sürecinde Qliksense iş zekası çözümleri ile daha hızlı ve akıllı raporlama imkanı vadediyor.

Google for Work Ülke Müdürü Önder Güler, şöyle dedi:

“Bugün mobil imkânlarla birlikte, gelen özgürlükler,

bizleri; cihaz, mekân, uygulama ve zaman yönetimi açısından bambaşka bir noktaya taşıyor. REPZONE’u, yeni trendleri göz önüne alarak tasarladık. REPZONE ile birlikte iş dünyası , perakende operasyonlarında Google for Work yeniliklerini de tanıma fırsatı bulacak. Mobil öncelikli ve entegrasyona açık bir uygulama olan REPZONE’la, “sahada değişen güzel bir şeyler var.”

BTnet com tr32 1 - 7 HAZİRAN2015

BThaber. .

Android 5.0 ve yeni TouchWiz arayüzü

Samsung’un Galaxy S6’da yaptığı en büyük değişikliklerden biri de arayüz tasarımına getirdiği yenilikler. Android 5.0’a geçişle beraber firmanın yeni bir sayfa açtığını görüyoruz. Eski TouchWiz arayüzündeki kalitesizlik gitmiş, yerine son derece modern bir görünüm gelmiş. Üstelik telefonla beraber yüklü halde gelen uygulamaların pek çoğu kaldırılabiliyor. Böylece durduk yere ekranın orta yerine açılan Gameloft uygulamasından ve gereksiz yere kaynak harcayan uygulamalardan kolayca kurtulabiliyoruz.

Şaşırtıcı derecede başarılı kamera

Samsung Galaxy S6 arka tarafında 16, ön tarafında ise 5 megapiksellik birer kamera bulunduruyor. Yıllardır Apple ürünlerinin renk gerçekliğini takdir etmişimdir. Samsung Galaxy S6’daki kameralarda da artık benzer bir durum söz konusu. Renkler konusunda harika bir iş çıkarıyor. Üstelik Apple ürünlerindeki

Samsung, Galaxy S6 ile kabuk değiştiriyor

Lenovo G5070 ile dizüstü bilgisayar ailesini genişletti

REPZONE sektöre tanıtıldı

Samsung’un uzunca bir süredir devam ettirmekte olduğu fakat artık son dönemlerde kullanıcıların şikayetlerine konu olan plastik kasa devri, Galaxy S6 modeliyle beraber sona ermiş görünüyor. Firma bu ürününde metal çerçeve ile camı harmanlamış. Eski Galaxy S’lerdeki “oyuncakvari” tutuş hissiyle yakından uzaktan alakası yok. Telefonu elinize aldığınızda sağlam bir ürün tuttuğunuzu hissediyorsunuz.

Muhteşem bir ekranSamsung Galaxy S6’da şu

zamana kadar gördüğüm en iyi ekran yer alıyor. Super AMOLED tipindeki bu ekran, üzerinde milyonlarca minik kırmızı, yeşil ve mavi renklerde LED’ler barındırıyor ve görüntüyü bu şekilde oluşturuyor. Bunun sonucunda her açıdan net bir şekilde görünen, renk doygunluğu yüksek, siyahları gerçek siyah olarak gösteren bir ekranla karşılaşıyoruz. Bu arada ekranın 2560 x 1440 piksel çözünürlüğe sahip olduğunu belirtmek gerek.

kameralardan daha yüksek çözünürlüğe sahip. Ayrıca son derece hızlı bir şekilde çekim yapabiliyor. Çekilen fotoğraflardaki derinlik –bir akıllı telefon için- son derece başarılıyken, detaylar konusunda da oldukça iyi iş çıkarıyor.

Pil ömrü de iyi olaymış…Samsung Galaxy S6’nın

içerisinde 2550 mAh’lik bir batarya yer alıyor. Bu batarya, telefonun 1 gün boyunca kullanılmasını mümkün kılıyor. Oyun oynamanız halinde 1 günün sonunu getirmeniz pek mümkün görünmüyor. Bu problemi Samsung, süper hızlı şarj çözümüyle aşmış. S6 gerçekten çok kısa bir süre içerisinde şarj olabiliyor.

Son sözSamsung’un S6 ile yaptığı

radikal değişikliklerin hemen hemen hepsi olumlu yönde sonuç vermiş. Tek dezavantajı ise şarjı. Arayüzün ve cihaz tasarımının değişmesi, yıllardır Samsung’dan uzak duran kitleyi de kendisine çekebilecek durumda. Fiyatının 2500 TL seviyesine çıkmış olması ise ucuz olması sebebiyle Samsung’u tercih edenleri uzaklaştırabilir. S6’nın satışlarının ne durumda olacağını merakla beklemekteyiz.

Lenovo G5070, standart bir dizüstü bilgisayar için bir hayli ince bir kasaya sahip. Tabii bu inceliği Ultrabook’larla karıştırmamak gerekiyor. Bu ürün, son derece basit bir şekilde tasarlanmış. Tasarıma göz attığımızda inceliği dışında göze çarpan bir özelliği bulunmuyor. Plastik kasasına fırçalanmış alüminyum görünümü kazandıran Lenovo, 15.6 inçlik LED aydınlatmalı bir ekran kullanıyor. Ekranın çerçevesi biraz geniş; aynı kasada biraz daha büyük bir ekran kullanılabilirmiş. Ayrıca çözünürlüğü de 1366 x 768 piksel. Tabii ürünün 1200 TL seviyesinde bir dizüstü bilgisayar olduğunu da unutmamak gerek.

Numpad’li klavyeLenovo G5070’in klavye

dizilimi oldukça rahat. Masaüstü bilgisayarda Logitech klavye kullanan biri olarak sağ taraftaki Shift tuşunun darlığı dışında hiçbir problem çekmediğimi belirtmeliyim. Sağ tarafında yer alan numpad tuşları ise sayılarla haşır neşir olan Excel kullanıcıları için büyük kolaylık sağlayacaktır.

G5070, sol tarafında VGA, HDMI, Ethernet, USB 2.0 ve USB 3.0 portlarını barındırıyor. Sağ tarafında ise muhtemelen nadiren kullanacağınız bir DVD yazıcı, USB 2.0 portu, kart okuyucu ve 3.5 mm kulaklık portları bulunuyor. Güç ve pil uyarı ışıkları ise touchpad’in altında, cihazın ön tarafında yer alıyor.

Intel i3 işlemciliGelelim G5070’in

donanımına… Lenovo, bu bilgisayarında Intel’in 4. nesil Core i3 4010U işlemcisini kullanıyor. 1.7 GHz hızında çalışan bu işlemci, 2 çekirdeğe

sahip. Intel’in Hyper Threading teknolojisinden faydalanan Core i3 4010U, bu sayede 4 çekirdekliymiş gibi çalışabiliyor.

Intel HD Graphics 4400 GPU’sunun yanı sıra AMD’nin Radeon M230 GPU’suna da yer veriyor. Böylece günlük kullanımda ve tarayıcılarda daha yüksek performans elde edilirken, 3D arayüzüne sahip programların da rahatlıkla kullanılabilmesi sağlanıyor.

G5070’in içerisinde 4 GB’lik DDR3 ram bulunuyor. Dilediğimiz takdirde bu RAM’i 16 GB’ye kadar yükseltmeniz mümkün. Cihaz depolama

birimi olarak 1 TB’lik 5400 rpm

bir hard disk kullanıyor. SSD depolama birimi ise mevcut değil.

Son sözLenovo, bu ürünüyle giriş

seviyesine hitap ediyor. Bu bilgisayarla Word – Excel gibi programlar üzerinde çalışabilir, sorunsuz bir şekilde internette sörf yapabilir, televizyonunuza bağlayıp yüksek çözünürlüklü ve kaliteli filmler izleyebilir, hatta -düşük ayarlarda da olsa- oyun bile oynayabilirsiniz. G5070’in ön plana çıktığı nokta ise klavyesi. Hem son derece ergonomik, hem de numpad tuşları bulunuyor. Eğer uygun fiyatlı, genel amaçlı bir dizüstü bilgisayar almayı düşünüyorsanız Lenovo G5070’i seçenekleriniz arasında bulundurabilirsiniz.

Ruşen Göbel

Galaxy S’lere göre ciddi farklılıklar barındıran Galaxy S6’yı şimdi biraz

yakından tanıyalım.

34 KARİYER 1 - 7 HAZİRAN2015

BThaber

2-5 Haziran 2015

Cisco Partner SummitSingapurAYRINTILI BİLGİ: www.communicasia.com

8-9 Haziran 2015

Open Innovation 2.0 Conference 2015Espoo, Finlandiya

AYRINTILI BİLGİ: http://ec.europa.eu/digital-agenda/en/news/save-date-open-innovation-20-conference-2015 s

E T K İ N L İ K L E R Y U R T D I Ş I

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri [email protected] adresine gönderebilirsiniz.

Yeni baskı teknikleri, yeni iş fırsatları demek

Girişimcilerin ‘akademik’ buluşması

Müşteriyi tanıyan kazanır

Temiz pak çalışalım

Demos Fuarcılık tarafından düzenlenen ‘3D Print Expo Turkey’, 12 – 14 Haziran arasında İstanbul Harbiye Askeri Müzesi’nde ziyaretçileriyle buluşacak. Dünya ekonomisinde yeni bir dönemi açtığı sıklıkla belirtilen 3 boyutlu baskı teknolojilerinin yaratacağı iş fırsatları konusunda da endüstriyel tasarımcı Deniz

Karaşahin bir konferans verecek. Uluslararası çapta üç ödül sahibi olan genç tasarımcı, katılımcılara sektörün önemi ve büyüklüğünü, teknolojinin getirmiş olduğu yeni iş modellerini ve tasarım modellerini katılımcılarla paylaşacak. Detaylar www.3dexpoturkey.com sitesinde.

Girişimcileri buluşturmaya devam eden sosyal e-ticaret platformu incir.com, 6’ıncı kez düzenlediği Girişimci Akademisi ile yaklaşık bin girişimciyi bir araya getirdi. 8-10 Mayıs tarihlerinde Silence İstanbul’da düzenlenen etkinlikte yazar ve eğitmenler Sinan Ergin ve Ahmet Şerif İzgören ile İncir.com’un yatırımcı ortağı melek yatırımcılar Hasan Aslanoba, Kaan Karamancı ve Cem Tüfekçi deneyimlerini girişimcilerle paylaştı. incir.com’un Kurucusu ve CEO’su Yusuf Yıldırım da yaptığı konuşmada şu bilgileri verdi: “13 bin 500’ün üzerinde girişimcimiz ile her ay on binlerce müşteriye ulaşarak, 5 milyon TL üzerinde satış gerçekleştiriyoruz. Son 1 yılda yüzde 2 bin 500’lük büyüme

yakaladık. 2015 yılının sonunda 25 bin, 2016’da ise 50 bin girişimciye hizmet veren bir ‘Sosyal e-Ticaret Platformu’ olmayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda Girişimci Akademileri düzenliyor, tecrübeleriyle onlara yol gösterecek isimlerin başarı hikayelerini dinlemelerini sağlıyoruz. Girişimci Akademisi’ne binlerce girişimci katıldı ve bunları düzenlemeye

devam edeceğiz. Girişimcilik Akademisi’nin ilkini geçtiğimiz yıl Antalya’da düzenlemiştik. Bir yıl içinde Antalya, Afyon, Düzce, İzmir, Antalya ve son olarak İstanbul’da girişimciler ile buluştuk. İstanbul’da Ağustos ayında gerçekleştireceğimiz bir sonraki Akademi’de, Türkiye’nin dört bir yanından bu kez bin 500’e yakın girişimci ile bir araya gelmeyi hedefliyoruz.”

Nice Medya tarafından düzenlenen, kamu sektörü, bankalar, perakende markaları ve enerji sektörlerinin müşteri hizmetleri ile çağrı merkezlerini buluşturan Call Center Zirvesi, bu yıl 3’üncü kez düzenlenecek. “Müşterinizi Tanıyor Musunuz?” teması ile 5 Haziran’da, Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek olan zirvede ulusal ve uluslararası birçok marka ve kurum, katılımcılarla deneyimlerini paylaşacak. Zirvede oturumlar Tematik Salon ve Teknoloji Salonları’nda gerçekleşecek.

Tematik salonda; birçok farklı sektörden birçok marka, müşteri hizmetleri çalışmalarını ve yenilikçi yaklaşımlarını aktaracak. Omnichannel, büyük veri, tekil görünüm ve analitik kavramları ile

şekillenen ‘müşteriyi tanıma’ sürecinde en önemli araç olan teknoloji de bu yıl özel bir salonda katılımcıları ağırlayacak. Detaylı bilgiler www.callcenterzirvesi.com.tr adresinde yer alıyor.

Temizlik ürünleri; ofis-kırtasiye ve gıda-mutfak ürünlerinin ardından, en çok satın alınan ürün grubu ve Avansas.com’dan yapılan alışverişlerin de önemli bir bölümünü temizlik ürünleri oluşturuyor. Ofis marketi Avansas.com’un satış verilerine ve saha araştırmalarına göre, ofislerde en çok alınan

temizlik malzemeleri arasında kağıt havlu, tuvalet kağıdı, ıslak mendil, yüzey temizleyici ürünler ve çöp torbası var. En çok temizlik ürünü tüketen çalışanlar ise diş doktorları ve emlakçılar. İlgili satış verilerine ve saha araştırmalarına göre, ofis çalışanlarının temizlik konusunda giderek daha titiz bir

hal aldığı görülüyor ve ofislerde temizlik ürünlerine talep artıyor. Ofiste kişisel temizlik de çalışanların satın alma alışkanlıklarında öne çıkıyor. Avansas.com’dan satın alınan kişisel hijyen ürünleri arasında kolonya, ayakkabı cilası, pudralı eldiven gibi ürünler dikkat çekiyor.

Yük dengeleyici yazılım üreticilerinden Kemp Technologies Türkiye Ülke Satış Müdürlüğü’ne Ceren Gülez Zeren atandı. Zeren, 1994 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Kariyerine İş Bankası’nda Yazılım Uzmanı olarak başlayan Zeren, daha sonra Cisco Systems Kıdemli Sistem Mühendisi olarak görev yaptı. Veri merkezi çözümleri, yerel ve geniş alan ağları

konularında uzmanlığı bulunan Zeren, Huawei’de Turkcell Superonline’dan Sorumlu Satış Müdürü olarak görev yaptı. Zeren, son olarak Anixter Türkiye’de Teknoloji Çözümleri Grubu’nda Sistem Mühendisi olarak görev aldı.

Fujitsu Türkiye Genel Müdürü Selda Bağdat Bahadır oldu. İstanbul Teknik Üniversitesi Matematik Mühendisliği Bölümü’nden 1989 yılında mezun olan Bahadır, son olarak IBM’de GBS Vodafone MEA Bölgesi Müdürü olarak görev yapıyordu. Bahadır, 25 yıllık kariyerinde IBM, Cisco ve Gantek gibi sektörün öne çıkan bilişim ve telekomünikasyon firmalarında üst düzey yöneticilik yaptı.

ODTÜ Teknokent’te faaliyet gösteren ANKAREF’te Satış Öncesi Süreçlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevine Deniz Alpagut getirildi. Kamu ve özel sektörde proje geliştirme, yazılım sektöründe kaynak oluşturma ve ekosistem sağlamaları, yazılım, entegrasyon, Saas, Paas, Iaas gibi alanlarda görev yapan Alpagut, yeni görevinde IoT ile M2M konusunda kimliklendirme ve özellikle saha otomasyonu

konularında uygulama, yazılım, entegrasyon ve hizmet iş modellerinden oluşan iş geliştirme, pazarlama ve satış öncesi süreç ve bu süreçle ilgili departmanları yönetecek.

CerenGülez Zeren

Selda Bağdat Bahadır

Deniz Alpagut

Kemp Technologies Satış Müdürü Zeren

Fujitsu Türkiye Genel Müdürü Bahadır

ANKAREF’te yeni görevlendirme

Elletme” mobil kampanyası ile “Innovative Online Ad Solution” kategorisinde birinci olarak Altın Mixx’in sahibi olmuş. Mobil uygulama için hazırlanan video banner sayesinde 1.7 milyon tekil kişiyle etkileşime geçilmiş, markanın el değmeden üretim özelliği tanıtılmış. Hijyen her zaman ödülü de hak eder.

Bir ödül haberi de Turkcell’den… Telekom sektöründe dünyanın en yenilikçi uygulamalarının belirlendiği Global Telecom Business İnovasyon Ödülleri sahiplerini bulmuş. Turkcell de finale kaldığı üç dalda birden ödüle layık görülmüş. Akıllı Enerji İzleme Servisi ile İş Hizmetleri kategorisinde; 4G Roaming projesiyle Toptan Satış Hizmetleri kategorisinde; Turkcell’in iştiraki Belarus Life:) tarafından hayata geçirilen SMS Bilet projesiyle de Müşteri Hizmetleri kategorisinde birincilik ödülü Turkcell Grubu’nun olmuş. Bu gibi küresel başarılar gururumuz…

Yaz geldi madem, güneş gözlüklerini

takma vakti. Kişiselleştirme

ekolü gözlükte de hayat

buluyor ve bunun örneği Ray-

Ban’dan geliyor. Ray-Ban Remix ile en sevilen Ray-Ban modellerini, tarzını en iyi yansıtan renk çerçeve ve lenslerle birleştirip, hatta sap ve kılıfına istediğin yazıları ekleyerek kendine özel Ray-Ban’ini yaratabilirsin. www.ray-ban.com/turkey/kisisellestir adresine bir bak, senin çok ilgini çekeceğine eminim.

Bu haftalık benden bu kadar, haftaya yine haberleşmek dileğiyle,

36 MEKTUP

Sıcak ve nemli İstanbul günlerinden merhaba,

Bu haftaya Vestel ile başlıyorum. Magazin Gazetecileri Derneği tarafından düzenlenen ‘Altın Objektif Ödülleri’nde bu yıl ilk kez verilen “Türkiye’nin Marka Yüzü” özel ödülünün sahibi Vestel City olmuş. Dünyanın en ileri teknolojilerini Manisa’daki tesislerinde üretip 150 ülkeye ihraç eden Vestel City, ulusal ve uluslararası arenada Türkiye’yi en iyi şekilde temsil etme başarısı ile ödüle layık görülmüş. Dileriz ki bu örneklerimiz daha da artsın.

Şimdi biraz da radyoyu açalım. Ulusal Radyo Yayıncıları Derneği (URYAD) ve Nielsen tarafından her ay en az 5 bin hane ve 7 bin 500 birey ile yapılan “Radyo Dinleyici Ölçümü Araştırması”nın Nisan 2015 sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre, bu yılın başından itibaren Türkiye genelinde tüm sosyo-ekonomik gruplardan hanelerde radyo dinleme oranları sistematik olarak artış gösteriyor. Ocak 2015 sonuçlarına göre Türkiye genelinde yüzde 42 olan hanelerde radyo dinleme oranı, istikrarlı yükselişini sürdürerek Nisan ayında yüzde 44’e ulaştı. Radyo hele de bizim nesil için unutulmazdır, bu gelişim de sevindirici, değil mi? Ayrıca radyo dinleyicilerinin yüzde 92’si de radyo reklamlarını dinliyormuş. TV’de zaplarız, ama radyo için özel hazırlanan reklamlar güzel oluyor açıkçası.

Haftalık enerji haberimizde sıra. Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) Ankara Şubesi Başkanı Türker Naslı, sanayileşme, nüfus artışı, hızlı kentleşme, çevresel bozulma, birçok endüstriyel girdide dışa bağımlılık gibi nedenlerle yüksek verime

sahip temiz üretim teknoloji ve yöntemlerinin Türkiye için son derece önemli hale geldiğini söylemiş. Türkiye’nin temiz üretim teknolojilerine ağırlık vermesi gerektiğine dikkat çeken Naslı, aynı miktarda üretim için daha az doğal kaynak ve enerji kullanımı ve daha az atık üretimi ilkesine dayanan ‘sürdürülebilir temiz üretim’ kavramının ülke için büyük önem taşıdığını vurgulamış. Doğru söze ne hacet.

Sıra yarışmalarda… İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) tarafından bu yıl 4’üncüsü gerçekleştirilen Doğal Taş Tasarım Yarışması’nda ödüller sahiplerini bulmuş. Profesyonellerin bir, öğrencilerin de beş farklı kategoride projelerini sergilediği, toplam 661 projenin katıldığı yarışmada

643 proje değerlendirilmiş. 290 proje öğrenci kategorisinde yarışırken, 51 üniversiteden projenin yarışmaya katılması da ayrıca gurur verici. Üniversiteler arasında 105 proje ile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ilk sırayı alırken, onu 96 proje ile İstanbul Teknik Üniversitesi izlemiş.

Bu arada PepsiCo Türkiye de iş hayatına hazırlanan üniversiteli gençler için “Yılın Stajyeri” yarışmasını başlatmış. Yarışma Twitter, Instagram ve Vine gibi sosyal medya araçlarını en iyi ve yaratıcı biçimde kullananları arıyor. Stajyer adayı gençler, www.yilinstajyeri.com sitesinden edinecekleri detaylı bilgiler kapsamında, diledikleri PepsiCo markasını

yaratıcılıklarıyla birleştirip #stajabaşvuruyorum hashtag’iyle paylaşacaklar. PepsiCo Türkiye İK ve Kurumsal İletişim departmanları yöneticilerinin oluşturduğu jürinin seçeceği bir kişi de PepsiCo’nun Kurumsal İletişim Departmanı’nda stajyer sosyal medya uzmanı olmaya hak kazanacak. Sosyal medya uzmanı gençler için güzel fırsat değil mi?

Sıra, soframızın vazgeçilmezi ekmekte. UNO, Avrupa’nın en prestijli reklamcılık ödüllerinden IAB Mixx Awards’ta “Ekmeğini

1 - 7 HAZİRAN2015

BThaber

Gençler için güzel fırsatlar...

YIL 21SAYI 10241 - 7 HAZİRAN2015

www.bthaber.com

Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş.Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBULTel 0216- 291 13 90

ISSN 1300-6495

Satıştan SorumluGenel Müdür YardımcısıZehra Sevimli [email protected]

Satış MüdürüNurşen Usta [email protected]

Satış GrubuEvrim Koç [email protected] Kıtay Ö[email protected]Özge Karataş[email protected] Güç[email protected]

REKLAM SATIŞ GRUBU

Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.

BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına SahibiAyhan Sevgi

[email protected]

tarafından dağıtılmaktadır.

www.linkedin.com/groups/BThaber

twitter.com/bthaber

www.facebook.com/BThaber

Bültenlerinizi

[email protected] adresine gönderebilirsiniz

Abone ve Dağıtım SorumlusuCanan Ş[email protected]

BThaber GrubuYayın KoordinatörüAyhan [email protected]

Yazı İşleri Müdürü(Sorumlu)Bülent [email protected]

EditörlerHandan Aybars [email protected] Özkan (Ankara) [email protected]

Haber MerkeziEkrem Uç[email protected] Yaylacı[email protected]şen Gö[email protected]

Okur TemsilcisiBehçet Envarlı

[email protected]

Görsel Tasarım Nevzat Karataş [email protected]

Mukadder Keskingö[email protected]

Conscious technology usage andproductivity mean efficiency for a country

Besides speeches, presentations and panels; a stand area was installed in ICT Summit Now for KIDS’15 event. There were also software development workshops, social responsibility section and game&fun areas in the event for kids. With the motto “Children born into technology”, the event consisted of 6 different themes: Education, Technology, Art and Entertainment, Health, Security and Future. In each theme, experienced experts shared their experiences with the participants; the Musicians of Bremen Percussion Group formed by kids with Down syndrome put an end to the event in May 24th with a joyful concert.

The opening speech was given by Bilişim Zirvesi President Murat Göçe. Mr. Göçe expressed that they have broken grounds by this event as kids and teenagers are the main focus on the way to be productive in technology. Kadir Has University Natural Sciences Faculty Dean Prof. Dr. Şirin Tekinay gave a speech after him, emphasizing that we constantly live with technology and the kids born to technology have their distinctions.

Aim is to create technology producing generations

Ministry of Youth and Sports Data Processing Department Head Huzeyfe Yılmaz started his speech with saying in our day and age; everyone is able to access information. Mr. Yılmaz also drew attention to being equipped in terms of education, “Our duty is to make technology be used for the country and its citizens. In our ministry, we are developing important projects about our history. Nusrat steps out at this point. We developed this game in order to make you experience the spirit of the victory on its 100th year. At this summit, we launched the game for the first time.”

Turkish Informatics Foundation President Faruk Eczacıbaşı sharing examples of foreign kids and teenagers being creative in technology; stated: “The relationship between the Z generation and technology gets weaker. Our lives change with IT developments. We cannot even guess the innovations.

Whatever pediatricians say, even the babies open their eyes to the tablets and smart phones. We should not only consume the technology, the aim should be productive e- and even m- youth. A thorough reform is a must in our education system with providing students young age coding abilities.”

Z generation is nothing like any other generations

The last session of the first

half of the day, before the parallel sessions, there was CSID European Director Andy Thomas presentation with the topic of “Securing Kids in the Digital World”. Mr. Thomas gave some details about Z generation born after 1995:

“Internet enables incredibly beautiful concepts such as democracy and participation; making people reach the money in order to develop their ideas. But it has some problems as well. One example to that is

online security. Some western countries position related laws however it brings some contradiction along. As parents, we should be involved. We cannot leave it to the technology companies or governments. Connect with kids and teenagers in social media. For instance, Facebook usage is very common In Turkey and kids and teenagers spend approximately 2 hours and 35 minutes on Facebook every day. By the way, personal data do not go away and it will haunt

us for our lives. Z generation will be the first one to have every data on social media. There are nice tools for parents as well. For tracking the posts ifttt.com can be used, there are some other applications to control the location in Androids. Prudentgames.com is an enjoyable source teaching strong passwords. IoT excites everyone. This generation will know how its heart beat when. In Turkey especially important steps are taken in e-health applications.”

ICT NEWS 371 - 7 HAZİRAN2015

BThaber

As a first of a kind in Turkey, ICT Summit Now for KIDS’15 event was held in May 23-24th in Istanbul Kadir Has University Cibali Campus. Within the event, kids and parents found themselves a place in various contents. The messages

given in the event were very clear: We should be productive rather than consumptive, in order to reach that goal, required steps should be taken in

education, Z generation is born into technology thus very different than the previous ones, do not be afraid of technology, just learn to use it right.

38 ICT NEWS 1 - 7 HAZİRAN2015

BThaber

Opportunities and riskssitting on the same armchair

Software provides differentiation

Furniture sector creates a difference in design and production with information technologies. Nurus Board of Directors Member Renan Gökyay informs us about the affects created by advanced technology in the furniture sector for production processes, individual and corporate user preferences. Along with it, Mr. Gökyay shares significant information about the risks of 3D applications and the technological infrastructure of the production facilities.

“New technologies change our working and living styles and this change arouses different needs. The competency of predicting, interpreting and creating designs according to the changes in working culture and habits brings the opportunity of being a leader in the furniture sector. In the recent past, the business meetings were limited to

HP Software Summit brought together customers, business partners and foreign authorities in May 20th, 2015 in Wyndham Grand Istanbul. Basistek and Innova were main sponsors of the event. After the opening speeches were given, companies shared positive outcomes they received via HP software solutions with participants in parallel sessions, along with local and international HP authorities gave precious information and solution suggestions to participants on topics such as big data and analysis, security, network solutions and cloud computing.

The event’s opening speech was given by HP Turkey General Manager Güngör Kaymak and HP Turkey Software Country Manager Deniz Yobaş. Mrs. Yobaş stated that their aim with this summit is ‘to show that the software group provides solutions from end to end’ and after that Mr.

classical round tables with chairs around it, now new products are coming to the forefront to meet the needs of instantaneous meetings. We are making investments in this direction. We have products to create solutions for quick and short meetings in offices and different waiting areas and it is possible to create isolated areas. Another application of technology is integrating

Güngör Kaymak informed the participants about the changes in IT world: “IT is in a fast transformation. Cloud computing, security, big data and analysis change individual and corporate life and create new needs and opportunities. In this process, HP Software offers an integrated portfolio. HP Software is the area that we invest in the most and that grows rapidly. In all sectors, it is a must to store and manage the data correctly.”

Turkcell CIO Gediz Sezgin gave information on the

electronic devices with office furniture. We design our solutions under the brand name of Nurus Links, we develop them and standardize in our products. With Nurus Links, electronic devices match the furniture, information can be transferred from the devices, visual meetings are held and speed-charging is possible via “wireless charger” adaptors. ” says Renan Gökyay.

advantages and investment opportunities created with HP Software. After his speech, HP EMEA Software President And General Manager Assistant Rafael Brugnini told about his approach to the Turkish market:

“Turkey is an important market for us and since there is a rapid growth we took some measures and expanded the local team and business opportunities. The ecosystem is huge here and our cooperation with significant companies matter a lot to us.”

The sector has grown 12%

‘One card for everything, everywhere’ is not a dream

Turkish information and communication sector, keeping up its double digit growth performance consistently, has reached 69.4 billion TL with 12.1% growth in 2014. The sector brings in employment of 103 thousand people and 1.34 billion TL export income to the Turkish economy. TÜBİSAD (Turkish Informatics Industry Association) brings the sector’s growth momentum into light by its “Information and Communication Technologies Sector Market Data” report prepared periodically since 2011.

Information and communication sector’s overall size has reached 69.4 billion TL volume with 12.1% growth in 2014. Overall sector size is a combination of communication technologies

Cardtek integrates the city end to end by its new technology ‘Smart Transportation Project’ which foresees usage of bank cards in transportation. Transportation and shopping is planned to be possible with one single card. Cardtek’s main aim is to spread transportation services offered in some countries and cities in big cities of Turkey and then country-wide. “We have the power, information and hardware to do this.” says Cardtek Founding Partner and Vice President of Marketing Erdal Yazmacı. Emphasizing that their biggest dream is to travel around Turkey and then the world with one card, he adds: “Those days will be here soon.”

Mr. Erdal Yazmacı states that: “In the current system, the transportation cards used in many cities have closed loops. So, the cards are not active in other cities and cannot

with 48.9 billion TL and information technologies with 20.4 billion TL.

Reaching in total of 20.4 billion TL; information technologies sub categories’ volume in 2014 is 10.6 billion TL for hardware, 6.3 billion TL for software and 3.6 billion TL for services.

The biggest growth rate in comparison to year 2013 belongs to the hardware and software category with 12.3. Thus, the share of software sector in total information technologies has reached up to 30% in direction of the desired distribution.

Reaching in total of 48.9 billion TL; communication technologies sub categories’ volume in 2014 is 13.4 billion TL for hardware, 35.5 billion TL for electronic communication.

be used for shopping. The system we offer is an open-loop system and supported by MasterCard and Visa. Our goal is to form an infrastructure in smart cities concept in order to use one card for shopping, bill payments, stadium entrance, and transportation, buying a book in your university’s book store and even opening your house door. We have this motto: “Whole World with One Card”. We are also working on mobile technologies where mobile phones are used for transportation instead of cards. Bank cards can be digitalized and put into smart phones. All the card information can be uploaded to the mobile phones.

We actualized the smart transportation project in the Asia continent’s one of the most populous country India’s Bangalore city with 8 million population.”

Nurus Board of Directors

Member Renan Gökyay

BREAK THE STATUS QUO:

THINK BIG.START NOW.Brocade and the New IP.

CONTACT BROCADE FOR MORE INFORMATION:

Email: [email protected]: +90 212 340 76 61Visit: www.brocade.comwww.datacenterfuture.com/tr

BROC1019_ACN_28x40_080415_PRESS.pdf 1 08/04/2015 15:05

www.ts.avnet.com/tr/