bu kongre, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel...

36

Upload: others

Post on 08-Sep-2019

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve
Page 2: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

BU KONGRE, SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ,

ISPARTA VALİLİĞİ, ISPARTA BELEDİYESİ,

ISPARTA TİCARET VE SANAYİ ODASI, ISPARTA TİCARET BORSASI

VE T.C. MERKEZ BANKASI

HİMAYELERİNDE GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR.

Page 3: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

T.C

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ ve İDARİ BİLİMER FAKÜLTESİ

ULUSLARARASI DAVRAZ KONGRESİ INTERNATIONAL DAVRAZ CONGRESS

SOCIAL AND ECONOMIC ISSUES SHAPING THE WORLD’S FUTURE NEW GLOBAL DIALOGUE

KÜRESEL DİYALOG

24-27 EYLÜL 2009/ 24-27 SEPTEMBER 2009

ISPARTA

Page 4: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

T.C. Süleyman Demirel Üniversitesi

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi

Yayına Hazırlayanlar: Yrd. Doç. Dr. Uysal KERMAN Yrd. Doç. Dr. Yakup ALTAN

Arş. Gör. Selim KANAT Arş. Gör. Hakan KİRİŞ

Arş. Gör. Yurdanur URAL Ramazan DAĞ

ISBN: 978-9944-452-34-2

Eylül 2009

Baskı: Süleyman Demirel Üniversitesi

İ.İ.B.F

Page 5: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

ULUSLARARASI DAVRAZ KONGRESİ YÜRÜTME KURULU BAŞKAN Prof.Dr. Metin Lütfi BAYDAR (Süleyman Demirel Üniversitesi, Rektör) KONGRE BAŞKANI Prof.Dr. Hasan İBİCİOĞLU (Süleyman Demirel Üniversitesi, İİBF Dekanı) YÜRÜTME KURULU BAŞKANI Yrd.Doç.Dr. İrfan ATEŞOĞLU (Süleyman Demirel Üniversitesi, İşletme Bölümü) YÜRÜTME KURULU ÜYELERİ Doç. Dr. Adem KORKMAZ Doç.Dr. Hüseyin GÜL Doç.Dr. İbrahim Attila ACAR Doç.Dr. İlker Hüseyin ÇARIKÇI Yrd.Doç.Dr. Suat KOLUKIRIK Arş.Gör. Dilek Göze KAYA DANIŞMA KURULU Prof. Dr. A. Thirlwall Prof. Dr. Ahmet İncekara Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar Prof. Dr. Ali Aslan Prof. Dr. Ali Bardakoğlu Prof. Dr. Alp Aslan Açıkgenç Prof. Dr. Aydın Kolay Prof. Dr. B.Kemal Yeşilbursa Prof. Dr. Bekir Parlak Prof. Dr. Belkıs Özkara Prof. Dr. Bilal Eryılmaz Prof. Dr. Cemal Şanlı Prof. Dr. Coşkun Can Aktan Prof. Dr. Doğu Ergil Prof. Dr. Durmuş Günay Prof. Dr. Ekrem Erdem Prof. Dr. Engin Yıldırım Prof. Dr. Ercan Öztemel Prof. Dr. Ercan Tatlıdil Prof. Dr. Erdener Kaynak Prof. Dr. Erdoğan Alkin Prof. Dr. Erol Eren

Prof. Dr. Erol Taymaz Prof. Dr. Ethem Köklükaya Prof. Dr. Fevzi Okumuş Prof. Dr. Feyzullah Eroğlu Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya Prof. Dr. Gülsüm Sağlamer Prof. Dr. Güngör Turan Prof. Dr. Hakan Yavuz Prof. Dr. Halit Targan Ünal Prof. Dr. Hasan Pirkul Prof. Dr. Hasan Tunç Prof. Dr. Hayri Ülgen Prof. Dr. Hüseyin A. Egeli Prof. Dr. Hüseyin Bağcı Prof. Dr. Hüseyin Özgen Prof. Dr. İlber Ortaylı Prof. Dr. İnci Varinli Prof. Dr. İzzet Er Prof. Dr. Kamil Tüğen Prof. Dr. Kemal Gözler Prof. Dr. Kemal Silay Prof. Dr. Kemal Sözen Prof. Dr. Mahmut Paksoy Prof. Dr. Mehmet Görez Prof. Dr. Musa Eken Prof. Dr. Mustafa Akgül Prof. Dr. Mümin Ertürk Prof. Dr. Neşe Özgen Prof. Dr. Nurullah Genç Prof. Dr. Nükhet Yetiş Prof. Dr. Osman Horata Prof. Dr. Ömer Torlak Prof. Dr. Önal Sayın Prof. Dr. Özer Ertuna Prof. Dr. R. Wickerman Prof. Dr. Recep Kök Prof. Dr. Recep Şentürk Prof. Dr. Rıdvan Karluk Prof. Dr. Ruşen Keles Prof. Dr. Serkan Bayraktaroğlu Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay Prof. Dr. Şaban Sitembölükbaşı Prof. Dr. Şerif Şimşek Prof. Dr. Şirin Elçi Prof. Dr. Yasin Aktay Prof. Dr. Yavuz Atar Prof. Dr. Zühtü Arslan Doç. Dr. Abdullah Yılmaz

Page 6: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

v

III. OTURUM OTURUM KONUSU

KALKINMA VE ÇEVRE SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA POLİTİKASINDA ATIK YÖNETİMİ VE BİR UYGULAMA: ATIK BORSASI ........................................................ 171

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA: KALKINMA VE DOĞA ARASINDA DENGE ARAYIŞLARI.................................................................................... 195

SÜRDÜRÜLEBİLİR EKONOMİ UYGULAMALARI VE KRİZDEN ÇIKIŞ İÇİN ÇEVRECİ (YEŞİL) EKONOMİ ANLAYIŞI ................................. 207

IV. OTURUM OTURUM KONUSU

KÜRESEL ISINMA VE ÇEVRE SORUNLARI

KÜRESEL ISINMA TEHDİTİNE KARŞI KENT ORMANLARININ ÖNEMİ.................. 221

KÜRESEL ISINMA VE ÇOKULUSLU İŞLETMELERDE KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK: VAKA ANALİZLERİ...................................... 235

KÜRESEL ÇEVRE SORUNLARINA KARŞI ULUSLARARASI YEŞİL DİYALOG ................................................................................................................. 250

ÇEVRE SORUNLARI DERSİNİN ÇEVRE KORUMA BİLİNCİ OLUŞTURMA DÜZEYİNİN TESPİT EDİLMESİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA: GAZİ ÜNİVERSİTESİ KAMU YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖRNEĞİ............................................................................................................... 265

KENTLERİN GELECEĞİ İÇİN BİR ZORUNLULUK; BÜTÜNCÜL EKOLOJİK YAKLAŞIM (BEY) .................................................................... 281

V. OTURUM

OTURUM KONUSU ENERJİ VE ENERJİ POLİTİKALARI

RECOMMENDATIONS FOR ELECTRICITY AND NATURAL GAS SECTORS IN TURKEY............................................................................................... 296

ENERJİ TÜKETİMİNİ AZALTMAYA DAYALI POLİTİKALAR UYGULANABİLİR Mİ? TÜRKİYE İÇİN ZAMAN SERİSİ ANALİZİ ............................. 310

ENERJİ TÜKETİMİ VE BÜYÜME ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİSİ: TÜRKİYE ÜZERİNE BİR İNCELEME.................................. 320

TÜRKİYE’NİN ENERJİ POLİTİKALARI, ENERJİ GÜVENLİĞİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA ................................................................................ 330

ALTERNATİF DOGALGAZ BORU HATTI NABUCCO’NUN,

Page 7: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

vii

VIII. OTURUM OTURUM KONUSU EKONOMİK KRİZ

KÜRESEL EKONOMİK KRİZİN TÜRKİYE İMALAT SANAYİ SEKTÖRÜNE ETKİLERİNİN ANALİZİ ............................................................................. 545

YENİ KRİZ ENERJİ KRİZİ Mİ? .......................................................................................... 556

KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN ENERJİ SEKTÖRÜ ÜZERİNE ETKİLERİ ............................................................................................................................. 566

2008 KÜRESEL KRİZİNİN İHRACAT YAPAN FİRMALAR ÜZERİNE ETKİSİ: ISPARTA ÖRNEĞİ .............................................................................. 590

2008 KRİZİNİN YENİ GLOBAL EKONOMİK YAPI ÜZERİNE ETKİLERİ .............................................................................................................................. 600

IX. OTURUM OTURUM KONUSU

YEREL VE BÖLGESEL EKONOMİ

SOCIAL AND ENVIRONMENTAL IMPACTS OF ECONOMIC CORRIDORS, REGIONAL SUPPORTS TO ADDRESS THE IMPACTS OF ECONOMIC CORRIDORS IN THE GREATER MEKONG SUB-REGION (GMS), SOUTH EAST ASIA .................................................... 612

YEREL ÜRETİMLERİN BÖLGESEL KALKINMAYA ETKİLERİ: ÖRNEK BİR UYGULAMA ................................................................................................. 630

KALKINMA VE SAĞLIK İLİŞKİSİ .................................................................................... 644

YALVAÇ MESLEK YÜKSEK OKULUNUN YALVAÇ EKONOMİSİNE KATKISI VE KARŞILAŞTIRMALI BİR ANALİZ............................................................. 654

BÖLGESEL KALKINMA VE TERÖR: GÜNEY DOĞU ANADOLU BÖLGESİ ÖRNEĞİ .......................................................................................... 662

X. OTURUM. OTURUM KONUSU

SERBEST TARTIŞMALAR – I

KENTSEL PEYZAJ DÜZENLEMELERİNİN KENTSEL İMGE VE KENTİN KİMLİK KAZANMASINDAKİ ROLÜ................................................................ 680

BİLGİ VE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN ETKİSİYLE ŞEKİLLENEN KENTTE MEKÂN VE KÜLTÜR................................................................ 692

Page 8: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

220

IV. OTURUM

OTURUM KONUSU:

KÜRESEL ISINMA VE ÇEVRE SORUNLARI

Oturum Başkanı: Prof. Dr. Hüseyin Avni EGELİ

Küresel Isınma Tehdidine Karşı Kent Ormanlarının Önemi Doç. Dr. Atila Gül Yrd. Doç. Dr. Mehmet Topay Öğr. Gör. Oğuzhan Özaltın

Küresel Isınma ve Çokuluslu İşletmelerde Kurumsal Sosyal Sorumluluk: Vaka Analizleri

Doç. Dr. Orhan Çoban Yrd. Doç. Dr. Aykut Bedük Melis Attar

Küresel Çevre Sorunlarına Karşı Uluslararası Yeşil Diyalog

Arş. Gör. Mustafa Taytak Arş. Gör. Oytun Meçik

Çevre Sorunları Dersinin Çevre Koruma Bilinci Oluşturma Düzeyinin Tespit Edilmesine Yönelik Bir Araştırma: Gazi Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü Örneği

Yrd. Doç. Dr. Hasan Yayla Zübeyde Berk

Kentlerin Geleceği İçin Bir Zorunluluk; Bütüncül Ekolojik Yaklaşım

Doç. Dr. Atila Gül Yrd. Doç. Dr. Erkan Polat

Page 9: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

221

KÜRESEL ISINMA TEHDİTİNE KARŞI

KENT ORMANLARININ ÖNEMİ

Doç.Dr.Atila GÜL SDU Or. Fak Pey. Mim. Böl. 32260, Isparta

E-mail: [email protected]

Yrd.Doç.Dr.Mehmet TOPAY SDU Or. Fak Pey. Mim. Böl. 32260, Isparta

E-mail: [email protected]

Öğr.Gör.Oğuzhan ÖZALTIN SDU İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, 32260 Isparta

[email protected]

Özet İnsan faaliyetleri sonucunda atmosfere verilen sera gazları (başta karbon dioksit olmak üzere di azot monoksit, metan, su buharı, kloroflorokarbon gibi) miktarının giderek artması ve sera etkisi meydana getirmesi sonucu yeryüzüne yakın atmosfer tabakaları ve katı, yeryüzü sıcaklığının yapay olarak artmasına "KÜRESEL ISINMA" denilmektedir. Bilinen resmi kayıtlara göre özellikle 1860’tan günümüze kadar tutulan kayıtlarda, ortalama küresel sıcaklığın 0.5 ila 0.8 derece kadar artığını göstermektedir.

Dünya ölçeğinde ciddi bir sorun haline gelen küresel ısınma, yaşam küresini tehdit etmesi normalde endişelenmeyi gerektirmeyecek kadar uzak ya da belirsiz bir gelişme olarak algılanabilir. Ancak yavaş ve sinsi gelişen bu sorun gelecekte yaşam küresini çok yönlü olumsuz etkileyebileceği gibi insan neslinin bile yok olmasına yol açabileceği görüşü de geniş kitlelerce kabul edilmektedir.

Özellikle sera gazının en yoğun olduğu (yaklaşık %70-80’inin üretildiği) kentsel alanlar ve çevresi en çok tehdit altında olan yaşam alanlarıdır. Kentsel alanlarda her geçen gün artan sorunların çözümü için acil olarak eylem planlarının yapılması yaşamsal bir öneme sahiptir. Günümüzde halen konuşulan ve tartışılan kent ormanları bu bağlamda kent ekosistemini iyileştirebilecek ve sera gazı emisyonlarını azaltabilecek özellikle CO2 salınımını azaltan ve karbon depolayan özellikleri nedeniyle önemli bir konuma sahiptir. Kentsel alanlarda kent ormanlarının tesisi, planlaması ve yönetiminde daha duyarlı ve bilinçli hareket edilmesi gerekmektedir.

Anahtar Kelime: Küresel ısınma, Kent ormanları, Kent ekosistemi

Page 10: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

222

THE IMPORTANT OF URBAN FORESTS TOWARD

TO GLOBAL WARMING THREAT

Assoc. Prof. Atila Gül

SDU Faculty of Forestry, Depertmant of Landscape Architecture 32260, Isparta

E-mail: [email protected]

Assist. Prof. Mehmet TOPAY

SDU Faculty of Forestry, Depertmant of Landscape Architecture 32260, Isparta

E-mail: [email protected]

Lecturer, Oğuzhan ÖZALTIN

SDU Faculty of and Administrative and Social Ssience, 32260 Isparta

E-mail [email protected]

Abstract As result of human activities, greenhouse gasses include carbon dioxide, methane, water vapour, nitrous oxides etc. in atmosphere have increased. It is called “Global Warming” that greenhouse gasses cause of artificial increase of heat in atmosphere and on the face of the earth. According to data since 1860, global heat has increased between average 0.5 and 0.8 centigrade. It is widely accepted that greenhouse gasses has increased in the atmosphere during the last century as a result of industrialization and other human activities and this increase resulted in global warming. In nowadays, it probably is perceived that it is no dangerous and imperceptible about threat of global warming for life. But this problem is slowly and slyly grows up. However it will be effect negative to all of life or nature balance and cause to become extinct of human. Most of concentrated of greenhouse gasses are be seen in urban areas and their environment. And also urban areas are life spaces more threaten than rural areas. Therefore action plan should be applied for solution of these problems urgently. In nowadays, urban forest which is still under debate and discussed rehabilitation as concept, first approach to consider in C sequestration or decrease of CO2 emission and rehabilitation of urban ecosystem. About establishment, planning and management of urban forests should be acted to the more sensitive and conscious in urban areas.

Keywords: Global warming, Urban forests, Urban ecosystem

Page 11: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

223

1.GİRİŞ Son yıllarda yoğunlaşan insan ve doğa ilişkileri, doğal kaynakların aşırı ve bilinçsizce tüketilmesi, çevre sorunları, çarpık kentleşme gibi etmenleri de beraberinde getirmiş, sonucunda ne yazık ki doğrudan ve dolaylı olarak dünyamızı ve yaşam alanlarımızı olumsuz yönde etkilediğimiz konusu herkes tarafından kabul edilen bir olgu haline gelmiştir. Küresel ısınma ve olası etkilerinin de insanlığın geleceğini ve yaşamını tehdit eden önemli unsurlardan biri olduğu görüşü geniş kitlelerce kabul edilmektedir. "KÜRESEL ISINMA", insan faaliyetleri sonucunda atmosfere verilen sera gazları (başta karbon dioksit olmak üzere di azot monoksit, metan, su buharı, kloroflorokarbon gibi) miktarının giderek artması ve sera etkisi meydana getirmesi sonucu yeryüzüne yakın atmosfer tabakaları ve katı, yeryüzü sıcaklığının yapay olarak artması olarak tanımlanmaktadır. Yeryüzünde özellikle karbon dioksitin yaklaşık %97 si doğal yolla yayılmakta (emisyon) dır. İnsan faaliyetleri sonucunda ise yaklaşık %3 oranında atmosferdeki sera gazlarına katkı sağlamaktadır. Toplam emisyonda insan etkisi küçük bir yüzdeye sahip olmasına rağmen uzmanlar, insan ürünü sera gazlarının doğal dengeleri bozabilecek bir konumda olduğunu ileri sürülmektedir. Nitekim bilimsel verilerde bunu kanıtlamaktadır. Özellikle 20-30 yıl içinde çok yönlü insan faaliyetleri sonucu sera gazlarının atmosferdeki konsantrasyonlarında sürekli bir artış meydana geldiği kabul gören bir yaklaşımdır. Bu artışın, doğal dengelerin veya ekosistemlerin giderek bozulmasına neden olduğu görüşü de geniş kitlelerce kabul edilmektedir.

Dünya ölçeğinde ciddi bir sorun haline gelen küresel ısınma, yaşam küresini tehdit eden ancak, endişelenmeyi gerektirmeyecek kadar uzak ya da belirsiz bir gelişme olarak algılanabilir. Ancak yavaş ve sinsi gelişen bu sorunun gelecekte yaşam küresini çok yönlü olumsuz etkileyebileceği ve hatta yeryüzünden insan neslinin bile yok olmasına yol açabileceği belirtilmektedir. Sözü edilen sera gazları arasında başta su buharı olmak üzere, karbondioksit (CO2), metan (CH4), azot-oksitler (N20), hidroflorokarbonlar ve diğer sentetik kimyasallar sayılabilir. Özellikle CO2 ve metan (CH4) insanlar tarafından üretilen en önemli iki sera gazıdır. Küresel ısınmanın ağırlıklı olarak insan kaynaklı olduğu ve önlem alınmazsa küresel olumsuzluklar yaşanacağı düşüncesiyle son 10 yılda önemli girişimlerde bulunulmuştur. Bu girişimlerin başında 1997 yılında Kyoto, Japonya’da yapılan bir toplantı ve sonuçta ortaya çıkan bir protokol gösterilebilir. Kyoto protokolü gelişmiş ülkelerin CO2 emisyonlarının 2008-2012 arasında 1990 seviyesine göre ortalama % 5,2 oranında azaltılmasını ve sonuçta atmosferik CO2 seviyesinin ve sıcaklığın düşürülmesini veya en azından durağan hale getirilmesini öngörmektedir. 19 Eylül 2005 itibariyle protokol 156 ülke tarafından imzalanmış ve 18/11/2004 tarihinde Rusya Federasyonunun da onayıyla 16/2/2005 de % 61,6’lık bir emisyon oranıyla aktif hale geçmiştir (UNFCCC, 2005b).

CO2 salınımının en yüksek olduğu ve büyük çapta enerjinin tüketildiği alanlar, nüfus yoğunluğunu barındıran kentsel alanlardır. Günümüzde yüksek çekim gücüne sahip kentler konut, hizmet, ticaret, eğitim, sanayi gibi çok sayıdaki sektörün ve ilgili aktörlerin çok yönlü talepleri ve ekonomik, zahmetsiz ekonomik çıkar (rant) elde etme eğilimleri sonucu sağlıksız ve düzensiz kentleri ve kentleşmeyi ortaya çıkarmış ve çıkarmaktadır. Bunun sonucu olarak, mekanikleşen, yatay ve dikey yönde gelişen blok yapılaşmalar, yoğun araç trafiği, çevre kirliliği, görsel kirlilik, kalabalık, gürültü, doğal afetler, alt ve üst yapı yetersizlikleri, açık ve yeşil alanların tahrip edilmesi veya azaltılması, su kaynaklarının tahribatı veya aşırı kullanımı, gibi pek çok olumsuz faktörler sonucu kentin yaşam kalitesi her geçen gün azalmaktadır. Kentleşme eğilimleri ve faaliyetleri sonucu örneğin yollar, binalar, kaldırımlar, teknolojik araç ve gereçler, ısınma ve soğutma faaliyetleri, araç trafiği, yeşil alanların azalması gibi faktörler kentin ısı adası etkisinin oluşmasına neden olmaktadır. Bu durum atmosfere daha fazla CO2 salınımına yol açmaktadır.

Page 12: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

224

Yerküremizin CO2 için depo veya rezerv alanları; atmosfer, okyanuslar ve karasal biyosfer ortamlar olduğu bilinmektedir. Karasal biyosferin önemli bir kısmını ormanlar teşkil etmekte ve küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda önemli bir rolü bulunmaktadır. Fotosentez yapan canlılar olarak ormanlar ve diğer yeşil alanlar atmosferdeki serbest CO2’i özümleyerek, daha stabil kompleks bileşikler halinde sabitlemekte ve uzun süre depolanabilmesine katkıda bulunmaktadırlar. Bu amaçla gelişmiş ülkelerde küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda en önemli eylem stratejilerinden birisi CO2’in orman ekosistemi bünyesinde (bitki, ölü örtü ve toprakta) depolanmasıdır. Bu strateji genelde karbon depolama (carbon sequestration) olarak tanımlanmaktadır. Kent merkezlerinde CO2 salınımını azaltmak ve karbon depolama amacıyla kent ağaçları ve kent ormanları önemli bir konuma sahiptir. Bu nedenle gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de her kente bir kent ormanı tesis edilmesi ve ağaç sayısının artırılması hedeflenmektedir.

2. KÜRESEL ISINMA VE ORMANLAR İklim sistemi, Yerküre'nin yaklaşık 4.5 milyar yıllık tarihi boyunca milyonlarca yıldan on yıllara kadar tüm zaman ölçeklerinde doğal olarak değişme eğilimi göstermiştir. Etkileri jeomorfolojik ve klimatolojik olarak iyi bilinen en son ve en önemli doğal iklim değişiklikleri, 4. Zaman’daki (Kuvaterner’deki) buzul ve buzul arası dönemlerde oluşmuştur. Ancak 19. yüzyılın ortalarından beri, doğal değişebilirliğe ek olarak, ilk kez insan etkinliklerinin de iklimi etkilediği yeni bir döneme girilmiştir. Günümüzde iklim değişikliği, sera gazı birikimlerini arttıran insan etkinlikleri de dikkate alınarak tanımlanabilmektedir. Örneğin Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nde (İDÇS), “Karşılaştırılabilir bir zaman periyodunda gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan ya da dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan insan etkinlikleri sonucunda iklimde oluşan bir değişiklik” biçiminde tanımlanmıştır. Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından ortaklaşa yürütülen Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) İkinci Değerlendirme Raporu'nda (IPCC, 1996), iklim sistemine ilişkin yeni bulgulardan yola çıkılarak, “Bulgu dengesinin, küresel iklim üzerinde belirgin bir insan etkisinin bulunduğunu gösterdiği” ve “İklimin geçen yüzyıl boyunca değiştiği” vurgulanmıştır (Türkeş vd., 2000). Bu çarpıcı bulgu, İDÇS’nin Temmuz 1996’da yapılan 2. Taraflar Konferansı’nda büyük bir ilgi görmüş ve toplantı sonunda yayınlanan Cenevre Bakanlar Bildirgesi aracılığıyla da dünyaya duyurulmuştur (UNFCCC, 1996).

İklim sistemi için önemli olan doğal etmenlerin başında sera etkisi gelmektedir. Bitki seraları kısa dalgalı güneş ışınımlarını geçirmekte, buna karşılık uzun dalgalı yer (termik) ışınımının büyük bölümünün kaçmasına engel olmaktadır. Sera içinde tutulan termik ışınım seranın ısınmasını sağlayarak, hassas ya da ticari değeri bulunan bitkiler için uygun bir yetişme ortamı oluşturmaktadır. Atmosfer de benzer bir davranış sergilemektedir. Sera etkisi sadeleştirilerek açıklanabilir: Bulutsuz ve açık bir havada, kısa dalgalı güneş ışınımının önemli bir bölümü atmosferi geçerek yeryüzüne ulaşır ve orada emilir. Ancak, Yerküre’nin sıcak yüzeyinden salınan uzun dalgalı yer ışınımının bir bölümü, uzaya kaçmadan önce atmosferin yukarı seviyelerinde bulunan çok sayıdaki ışınımsal olarak etkin eser gazlar (sera gazları) tarafından emilir ve sonra tekrar salınır (Türkeş ve ark. 2000).

Atmosferdeki antropojen (insan kaynaklı) sera gazı birikimlerinde sanayi devriminden beri gözlenen artış sürmektedir. CO2, CH4 ve N2O birikimleri, yaklaşık 1750 yılından beri, sırasıyla % 30, % 145 ve % 15 oranlarında artmıştır. CO2 emisyonlarındaki (salımlarındaki) insan kaynaklı artışların şimdiki hızıyla sürdürülmesi durumunda, sanayi öncesi dönemde yaklaşık 280 ppmv, 1994’de 358 ppmv olan CO2 birikiminin 21. yüzyılın sonuna kadar 500 ppmv’ye ulaşacağı öngörülmektedir (IPCC, 1996).

Page 13: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

225

Sera gazı birikimlerindeki bu artışlar, Yerküre'nin uzun dalgalı ışınım yoluyla soğuma etkinliğini zayıflatarak, Yerküre'yi daha fazla ısıtma eğilimindeki bir pozitif ışınımsal zorlamanın oluşmasını sağlamaktadır. Yer/atmosfer sisteminin enerji dengesine yapılan bu pozitif katkı, artan ya da kuvvetlenen sera etkisi olarak adlandırılır. Bu ise, Yerküre atmosferindeki doğal sera gazları yardımıyla yüz milyonlarca yıldan beri çalışmakta olan bir etkinin, bir başka sözle doğal sera etkisinin kuvvetlenmesi anlamını taşımaktadır. Artan sera etkisinden kaynaklanabilecek bir küresel ısınmanın büyüklüğü, her sera gazının birikimindeki artışın boyutuna, bu gazların ışınımsal özelliklerine, atmosferik yaşam sürelerine ve atmosferdeki varlıkları sürmekte olan öteki sera gazlarının birikimlerine bağlıdır (Türkeş vd., 2000).

Burada esas olan sera gazlarındaki artışın insan kaynaklı (antropojen) olması ve bu artışın küresel iklim üzerinde sıcaklığı artırıcı yönde rol oynamasıdır. Örneğin Amerika da 1990 yılından 1996 yılına kadar karbondioksit yayılması 5 milyar tondan 5,5 milyar tona ulaşarak aşırı arttığı tahmin edilmektedir (DOE/EIA 1997). 1900 yılından beri yeryüzünün küresel ortalama sıcaklığının 0,3 ile 0,6 ºC (0.5-1 ºF) ısındığı ifade edilmektedir (Hamburg vd., 1997). Sıcaklık artışının kanıtı olarak, deniz seviyesinin 10cm ile 25 cm (4-10 inches) arasında yükseldiği, buzulların çekilmesi, ve yer altı sıcaklığın artması şeklinde gözlenebilmektedir. 1990 yılı değerleri dikkate alındığında 2100 yılında küresel ortalama yüzey sıcaklığının 1 ile 3.5 ºC (2-6 ºF) artışın olabileceği öngörülmektedir (McPherson ve Simpson, 1999). Bu değer belki de son 10000 yılda meydana gelen sıcaklık artışından daha büyük olabilecektir. Bununla birlikte bölgeden bölgeye özel sıcaklık değişimleri de olabilecektir. Başka bir kaynakta ise mevcut şartlar altında, 21. yüzyılın sonuna kadar ortalama küresel sıcaklığın 1,4-5,8 oC artacağı tahmin edilmektedir (IPCC, 2001). Ülkemizde ise 2050 yılına kadar sıcaklıkların 1-3 oC artacağı öngörülmektedir (ÇOB, 2005). Bu ısınma ile deniz seviyesinin 2100 yılında 15 to 95 cm (6-37 inches) arasında yükseleceği de tahmin edilmektedir. Sahil kenarında yaşayan dünya nüfusunun yaklaşık %50 ile 70 i deniz seviyesinin artışı sonucu önemli etkilere maruz kalabilecektir. Sağanak yağmur ve kuraklık gibi ekstrem olayların sürekliliği ve sıklığı iklim değişikliğinin artmasına olanak verebilir. Isınma, orta enlemde kışları kardan ziyade yağış şeklinde artmasına neden olacağı tahmin edilmektedir. Bu durum yaz zamanı yağışın giderek azalması söz konusu olurken kış zamanı yağışın ve toprak neminin artış göstermesi ve ilkbaharda hızlı sağanaklardan dolayı sellerin artması olasıdır. Yazın artan sıcaklık nedeniyle şiddetli kuraklıklar artacak tropikal kuşakta hastalıkların yeniden ortaya çıkmasına ve yayılmasına yol açabilecektir. Sıcaklık dalgalarının sürekliliği ve sayısı, özellikle hava durumu geniş bir karaktere sahip olmayan alanlarda sıcaklık baskısından dolayı canlı ölüm oranları artması sonucu çıkabilecektir (McPherson ve Simpson, 1999; Hamburg vd., 1997).

Dünya atmosferi sera gazları hassas dengesini insanlar olmaksızın devam ettirebilir. Bu gazlar doğal kaynakların çeşitliliği ve dinamikliği sayesinde atmosferden kaldırılır ve tahliye edilir. Örneğin ağaçların ölümü gibi orman ve mera alanlarda organik materyallerin doğal çürümesi sonucu yılda yaklaşık 196 milyar ton karbondioksit salıvermesi ile sonuçlanır (Hamburg vd., 1997).

1980’lerde yapılan değerlendirmelere göre, yerküredeki bütün ormanların toplamda 830 Pg karbon (petagram= 1015 g = 1 gigaton = 1 milyar ton) depoladığı ve toprakta depolanan miktarın vejetasyonda depolanandan 1,5 kat daha fazla olduğu bildirilmektedir (Brown, 1997). Bu toplam bütçe içerisinde ise genç ılıman ve boreal ormanlar net bir depo görevi görürken (salım<alım) sürekli tahrip edilen tropikal ormanlar ise net bir CO2 kaynağı (salım>alım) olarak ortaya çıkmaktadır. Dünya genelinde ise ormanlar az da olsa net bir karbon kaynağı durumundadır ve bunun nedenleri arasında özellikle tropikal bölgelerdeki ormansızlaşma gösterilmektedir. Ancak, ormanların uygun yönetimi ormanlardan olan net CO2 salımını durdurup net bir depo görevi görmesini sağlayacaktır. Bu yolla fosil yakıt

Page 14: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

226

emisyonunun % 11-15’i kadar CO2 ormanlarda depolanabilecektir (Brown, 1997). Karasal ekosistemlerde depolanan C miktarları ile ilgili diğer ve daha güncel bir tahmin ise Çizelge 1’de verilmiştir (IPCC, 2000).

Çizelge 1. Küresel ölçekte vejetasyon ve toprakta (1 m’ye kadar) depolanan karbon miktarı (ICCP, 2000)

Küresel karbon stoğu (Gt C) Biyom

Alan

(109 ha) Vejetasyon Toprak Toplam

Tropikal ormanlar 1.76 212 216 428

Ilıman ormanlar 1.04 59 100 159

Boreal ormanlar 1.37 88 471 559

Tropikal savanlar 2.25 66 264 330

Ilıman çayırlar 1.25 9 295 304

Çöl ve yarı-çöller 4.55 8 191 199

Tundra 0.95 6 121 127

Bataklıklar 0.35 15 225 240

Tarım alanları 1.60 3 128 131

Toplam 15.12 466 2011 2 477

Küresel anlamda ormanlar 2005 yılında 572 milyar ton dikili gövde (280 milyar ton Carbon eşdeğeri) taşıdığı tahmin edilmektedir; bunun %33’ü Güney Amerika’da, %21’i Afrika, %11 Asya ve %4’ü Okyanusya’da bulunmaktadır. 2005 yılında toplam orman karbonunun 633 milyar ton olduğu tahmin edilmektedir ki bu oran hektarda 160 ton karbona eşdeğerdir. Avrupa’daki orman biyokütlesindeki toplam karbon küresel toplamın %16’sı iken Avrupa’da topraktaki karbon Küresel toplamın %40’ile bütün bölgelerden daha fazladır. Sera gazı emisyon oranı (özellikle CO2) arazi kullanımı değişimi ve ormansızlaşma tahminlerine dayanan biyokütle kaybı temel alınarak hesaplanmaktadır. Küresel anlamda orman karbonunu azalma oranı yıllık olarak ortalama 1,6 milyar ton olarak tahmin edilmektedir ve bu oranda toplam orman karbonunun % 0,25’i dir. Tropikal ormanlar küresel karbon bütçesinde hem girdi hem de çıktı anlamında önemli bir etkiye sahiptir. Örneğin Amazon bölgesinin orman vejetasyonu 70 milyar ton karbon depolar, 1970‐1998 yılları arasındaki ormansızlaşma yaklaşık olarak 7 milyar ton karbondioksitin atmosfere salınımına neden olmuştur ki, bu oranda yılda ortalama 0,4 milyar ton karbona eşdeğerdir. Orman ilişkili karbon emisyonlarının tahminindeki belirsizliklere rağmen ormanların karbon depolama ve ormanlardan emisyon salmanın küresel karbon döngüsündeki önemli rolü konusunda hiçbir şüphe yoktur (Anonim, 2008).

Küresel ısınmayla mücadele kapsamında ormanlar üç temel yaklaşımla işletilebilir (Brown, 1997).

Page 15: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

227

a-Mevcut karbonu muhafaza etme amacıyla: Bu yaklaşımda ele alınabilecek işlemler içersinde; mevcut orman alanlarını muhafaza etme, ormansızlaşmayla mücadele, hasat yöntemlerini gözden geçirme, yangın ve böcek zararlarına karşı mücadele vb. sayılabilir.

b- Daha fazla karbon depolama amacıyla: Bu yaklaşımla orman alanlarının alansal olarak genişletilmesi ve ayrıca birim alandaki biyokütlenin (depolanan C’un) arttırılması amaçlanmaktadır. Bu konu kapsamında mevcut verimli doğal ormanların verim potansiyellerinin değerlendirilmesi, bozuk alanların rehabilitasyonu, kurulacak ağaçlandırmalarla yeni orman alanları yaratılması ele alınabilir.

c-Karbon tabanlı ürün veya yakıtların fosil temelli ürün veya yakıtların yerine ikame edilmesi amacıyla; Bu yaklaşım orman kaynaklarının odun ürünleri ve yakıt amaçlı kullanımını öngörmektedir. Bu yaklaşımda ihtiyaç duyulan üretim yeni kurulacak plantasyonlardan veya mevcut ormanların üretim gücünün artırılması yoluyla sağlanacaktır. Endüstriyel plantasyonlar ve enerji ormanları bu konu altında ele alınabilecek ana konulardır. Bu yaklaşım diğer yaklaşımlardan daha uzun vadeli ve etkin bir çözüm olacaktır (Brown, 1997).

3. KENT, KENTLEŞME VE KENT ORMANLARI Dünyamız çok hızlı bir şekilde kentleşmekte ve Dünya Bankasının öngörüsüne göre, 2025 yılı için toplam nüfusun %88 inin kentsel bölgelerde olabileceği belirtilmektedir (Polat, 2006). Gelecekte ise bu oranın daha da artacağı öngörülmektedir. Dünya nüfusundaki hızlı artış ve bazı yörelerdeki refah düzeyinin artması sonucunda tüketimin hızlanmasının yakın gelecekte, doğal kaynakların tükenmesine ve çevre koşullarının olumsuz yönde etkilenmesine neden olacağı da tahmin edilmektedir. Hızlı nüfus artışı, teknolojik gelişmeler ve motorlu araçların artışına bağlı olarak oluşan çevresel baskılar, kentlerimizde yaşam kalitesini de giderek azaltmaktadır. Bu durum, kentlerimizde dış mekan ve rekreasyon alanlarına olan talebi, doğal ve kültürel kaynakların korunması gerekliliğini giderek artırmaktadır. Zira, yerleşmeler geliştikçe, nüfus yoğunlukları arttıkça, biyolojik düzen değişmekte, kentin fonksiyonel alanlarla doğal alanlar arasında denge de bozulmaktadır (Gül vd., 2007).

Günümüz kentlerindeki hızlı nüfus artışı, mekanikleşme, asfalt ve betondan oluşmuş mekanlar, kentsel çevredeki biyolojik dengeyi bozarak kent insanının serbest ve güvenli yaşama olanağını yok etmektedir. İnsanların yaratığı olanaklar ile gelişerek yaratılan çevre, ters yönde gelişme göstermektedir. Bunun sonucu eski kentlerin doğal peyzajının yerini, alışveriş, trafik ve endüstri için tahrip edilmiş bir çevreye bırakmakta kent insanı olumsuz yaşam şartlarıyla yüz yüze gelmektedir (Uzun 1993).

Günümüz kentlerinin, planlama ve yönetsel boyutunda karşılaşılan sorunlar ve eksikler nedeniyle sağlıksız ve düzensiz bir gelişme eğiliminde oldukları görülmektedir. Bu durum özellikle açık yeşil alanların azalmasına veya etkisinin azaltılmasına yol açmaktadır. Kentsel açık yeşil alanların içinde hizmet ve katkı yönünden önemli bir konuma sahip olan kent ormanları, özellikle kentin fiziksel yapısında estetik ve ekolojik katkılar sağladığı gibi kent insanına ise rekteatif ve sağlık yönünden önemli hizmetler verme potansiyeline sahiptir. Gelişmiş batılı ülkelerde kişi başına düşen 25–50 m2 aktif yeşil alan miktarına sahipken ne yazık ki ülkemiz kentlerinde bu oran 3-10m2 civarındadır. Kent ormanları bu anlamda, kentlerin açık yeşil alan miktarının artırılmasında önemli bir rolü bulunmaktadır.

Kent ormanı kavramı incelendiğinde, aslında kent kavramı suni, orman ise doğayı çağrıştırmaktadır. Birbirleriyle çelişen kent ile orman kavramlarının her ikisi de, aslında sayısız canlı ve cansız elemanların oluşturduğu ve birbirleriyle etkileşimleri sonucu farklı özellikler sergileyen ekosistem özelliği taşımaktadır. Kent ormanı, “doğal işlemler ve insan faaliyetlerinin birbirleriyle ilişki ve etkileşimi ile ortaya çıkan karmaşık bir ekosistem olarak

Page 16: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

228

anlaşılmalıdır (Gül ve Gezer, 2004;Gül vd., 2006). Mevcut kent ormanların yapısı, bir çok ekolojik ve kültürel faktörlerin arasındaki etkileşimlerin uzun bir süreçte ortaya çıkan tarihsel bir göstergesi olarak algılanmaktadır (Schmid, 1975; Lawrence, 1993; Bradley, 1995). Ülkemiz koşullarında kent ormanı, “kent içi ve çevresinde doğal veya suni olarak tesis edilmiş orman karakterinde yani kendini yenileyebilme aşamasına gelmiş, belli bir kapalılığa sahip, kentsel yapıya estetik ve işlevsel katkı sağlayan, kent insanına rekreatif ve hijyenik imkanlar sunabilen ve kent insanı tarafından kısa mesafede ulaşılabilen kente ait alanlardır” şeklinde tanımlanabilir (Gül ve Gezer, 2004;Gül vd., 2006). Aslanboğa’ya (2004) göre, kent ormanı, doğal orman vejetasyon formasyonuna elverişli topraklar üzerine yerleşmiş kentlerin içinde yada yakın çevresinde kalmış, korunmuş yada dolaylı olarak yararlanabildiği veya yararlanabileceği uzaklıkta, mevcut ekosistemin varlığını sürdürebileceği genişlikte ve yapıdaki orman alanlarıdır. Kent ormanı denildiğinde kente ait veya kente özgü nitelikte bir orman anlaşılmalıdır. Burada kent ile ormanın birbiriyle bütünleşmesi söz konusudur. Bir kent ormanının, kent dışındaki diğer orman alanlarından en önemli farkı, kent içi ve çevresinde oluşması ve gelişmesi ile açıklanabilir. Bu durum, teknik ve bilimsel anlamda kent ormanlarının planlama ve işletilmesinde amaçlar ve önceliklerin, diğer kırsal ormanlık alanlara göre farklılık oluşturmasını ortaya çıkarmaktadır. Çünkü kent ormanında temel amaç, odun veya odun dışı üretim değil, kentsel mekana ve kent insanına olanaklar çerçevesinde ihtiyaç duyulan hizmetleri ve işlevsel- estetik katkıları sağlamaktır. Bu nedenle kent ormanı kendine özgü biyolojik özellikleri olan ağaç tür ve karışımları, tür dağılımı, kapalılık derecesi, bakım çalışmaları ve çok amaçlı bir işletme yönetimi ile farklı bir yapı göstermektedir (Gül ve Gezer, 2004). Kent ormanlarının temel amacı, kent insanına ve kentsel ortama çok yönlü estetik ve işlevsel katkı ve hizmetleri sağlamak suretiyle kentsel yaşam standardını artırmaktır. Kent ormanı, kent insanı ile yakın bir ilişki içersindedir. Örneğin Isparta kenti için yapılan bir anket çalışmasında (Serin 2004) ormanların kent insanına sırasıyla doğal ortam, temiz hava, dinlenme ve rahatlama, piknik ve manzarayı çağrıştırdığını ifade etmektedir. 3.1 KENT ORMANLARININ YARARLARI Kent ormanlarının sağlayacağı yararları şu şekilde özetlenebilir; (Gül vd., 2007). Kent iklimini iyileştirerek, hava kalitesini yükseltir. Yapılmış bazı bilimsel araştırmaların sonuçları ile bunu daha açıkça görebiliriz. Her yıl Chicago kentsel yeşilinin 15 metrik ton CO2, 89 metrik ton NO2, 89 metrik ton S02, 191 metrik ton O3, 212 metrik ton partikül tuttuğu saptanmıştır. Bitkilerin (özellikle ağaçların) gaz halindeki kirleticileri, stomaları ile absorbe ederek fotosentez ile onları daha az zararlı moleküllere çevirdikleri bilinmektedir. Kent içinde yer alan ağaçların, kırsal ortamda yaşayan ağaçlardan 15 kez daha fazla 'C' absorbe ettiği tahmin edilmektedir. Atmosferdeki CO2’ i asimilasyon yoluyla kullanarak ve yerine O2 üreterek insanlarında dahil olduğu tüm canlıların sağlığına olumlu etki eder. Küresel ısınmaya neden olan karbondioksit salınımını azaltır. 25 metre boyunda ve 15 metre tepe çapına sahip bir kayın ağacı saatte 1.5 kilogram oksijen üretmekte, 100 yaşındaki bir kayın ağacı, 40 kişinin 1 saatte çıkardığı 2.35 kilogram karbondioksiti tüketmektedir. (http://www.ntvmsnbc.com/news/403951.asp#storyContinues). Kent ormanlarını oluşturan ağaçlar izopren ve monoterpen gibi çeşitli uçucu organik bileşikler yayarak ozon oluşumuna katkıda bulunur. Kent içi ve çevresindeki kirletici kaynaklardan gelen partikül ve aerosolleri yaprak yüzeyleri ile tutar, absorbe eder ve hava

Page 17: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

229

hareketlerini yavaşlatarak yere düşüşlerini sağlayarak filtre görevi üstlenir. Yeşil kuşaklar zararlı gazları yaprakları ile kısmen absorbe ederek, kısmen de tutarak yağışlarla çözünüp toprağa karışmalarını sağlarlar. Ağaçlar ve ormanlar rüzgarlarla taşınan tozların tutulmasında oldukça etkili işlevler üstlenirler. Yapılan bir araştırmada, kenti saran bir yeşil kuşağın arkasında, havadaki kurşun oranının % 85 oranında azaldığı belirlenmiştir (Keller, 1979). 1 hektar ladin ormanı yılda 32 ton, 1 hektar kayın ormanı yılda 68 ton, 1 hektar çam ormanı yılda 30 ile 40 ton toz emdiği tahmin edilmektedir. Kentsel hava nemini düzenler ve dengeler. Kentsel mekanlar genelde beton ve asfalt gibi sert yüzeylerle kaplı olmasından dolayı kent havası doğal ve kırsal alanlara göre daha kuru ve sıcaktır. Kent ormanları, transpirasyon yoluyla kent havasının düşük düzeylerdeki bağıl nemini yükseltmekte ve serinlik etkisi yaratmaktadır. Bilindiği üzere ormanlar, yaz sıcaklığını 5-8,5 °C azaltırken, kış sıcaklığını 1,6-2,8 °C artırabilmektedir. Almanya’nın Frankfurt kentinde yapılan araştırmalar, kenti çevreleyen sadece 50–100 m. genişlikteki orman kuşağının evapotranspirasyona bağlı olarak kent merkezine oranla hava sıcaklığını 3.5 0C azalttığı, hava nemini de % 5 oranında artırdığı belirlenmiştir (Olembo ve Rham, 1987). Kente yakın içme suyu kaynaklarının, baraj, göl ve gölet gibi su alanlarının korunması ve kapasitesinin arttırılmasında önemli rol oynar ve güvence altına alır. Kent ormanları yağışlarla gelen suların kentlerin çevresindeki topraklara sızmasını kolaylaştırarak yüzeysel akışla ortaya çıkan kayıpları da azaltabilir. Kent ormanları ayrıca kuvvetli esen rüzgarların ve fırtınaların hızını keserek zararlarını önlemekte, kent içi hava hareketlerini düzenlemekte, yönlendirmekte ve sıcaklık ekstremlerini azaltarak kent içi iklimini yumuşatmaktadır. Kent çevresinde erozyon ve heyelan etkilerine karşı toprağı korurlar. Kurak ve yarı kurak bölgelerde yer alan kentlerde ise rüzgar erozyonunun yarattığı olumsuzlukların giderilmesine önemli katkı sağlar. Kent içi ve çevresindeki doğal su kaynaklarının kullanımı, döngüsünü ve korunmasını sağlayarak güvence altına alır. Kent ormanları yağışlarla gelen suların kentler çevresindeki topraklara sızmasını kolaylaştırarak yüzeysel akışla ortaya çıkan kayıpları azaltır. Böylece kentin hidrolojik döngüsünü düzenleyen önemli bir etken konumundadır (Murray, 1996). Ayrıca kentsel kaynaklı atık suların kent ormanlarında kullanılması ile bu suların yeterli arıtımdan geçirilerek tekrar doğaya kazandırılması olanağı sağlar. Böylece su kaynaklarının yetersiz olduğu bölgelerde hem kent ormanlarının yetişme koşullarını iyileştirmek, hem de kentler çevresindeki akiferlerin hidrolojik dengelerine katkı sağlamak mümkün olabilmektedir. Biyolojik çeşitliliği korur ve geliştirirler. Kent ormanları aslında kentin en doğal yaşam alanlarıdır. Bitki ve yaban hayvan tür ve genetik çeşitliliğinin oluşturulmasında ve artırılmasında önemli rol oynarlar. O yörenin doğal türlerinin (özellikle endemik, nadir veya tehlike altındaki türler) korunması ve geliştirilmesi açısından kent ormanları ideal ortamlardır. Çöplük ve atık depolama alanlarını ıslah eder ve kentsel bitki varlığının yarattığı organik atıkların tekrar doğaya kazandırılabileceği uygun ortamlardır(Boudru, 1992). 3.2 KENT ORMANI VE KÜRESEL ISINMAYA ETKİSİ Kent merkezlerinde CO2 salınımını azaltmak ve karbon depolama (carbon sequestration) amacıyla kent ormanları önemli bir işleve sahiptir. Bu amaçla Amerika’daki 48 kentte iklim koruma kampanyası kapsamında sera gazlarını salınımını azaltma stratejileri geliştirilmiş olup örneğin Austin kentin yerleşim alanlarında yılda 4,700 ile 15,000 arasında ağaç dikmek suretiyle 12 yıl sonra 33,000 ton CO2 salınımını azaltılacağı umutmaktadır (ICLEI, 1997). Kent ormanları, kent ortamındaki CO2 ‘i iki yolla azaltabilir. Ağaçların aktif olarak büyürken fotosentez süresince aldığı CO2 oranı, solunum süresince gazın salıverme oranından daha fazla olabilecektir. Bu durum atmosferdeki CO2’i oranını azaltacaktır. Bina çevresindeki ağaçlar ısınma ve hava koşulları gereksinimini azaltırlar. Böylece elektrik üretimi ile ortaya çıkabilecek CO2 yayılmasını azaltabilirler. Kent ormanı, ağaç dikimi ile ağaç örtüsünün

Page 18: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

230

artması süresince kentin ısı adası etkisini serinletmesi, hava koşulları ve ısınan mekanlar için enerjinin korunmasında önemli bir CO2 depolama alanıdır. Karbondioksitin depolanması, bitki büyüme mevsimi süresince yerüstü ve yer altındaki biyokütle içinde depolanan yıllık oranı olarak tanımlanır. Fotosentez süresince Atmosferdeki CO2, su ile birleşerek gözeneklerden yapraklara girer ve güneş ışınları sayesinde kimyasal reaksiyon içinde katalize edilerek selüloz, şeker ve başka materyallere dönüştürülür. Bu materyallerin bazıları solunumla CO2 geriye verilir veya ağaçlar tarafından ergeç dökülen yaprakların yapımında kullanılır ancak bu materyallerin çoğu odunlaşma sürecinde kullanılır (Larcher 1980). Karbon depolama, ormanın ağaç tür kompozisyonu, yaş yapısı ve sağlıklı olmasına bağlı olarak değişen ağaç büyüme ve ölüm süreci ile ilişkilidir. Yeni dikilen yada tesis edilen ormanlar 20-30 yıl içinde hızlı bir şekilde CO2 biriktirir ve sonra tutulan CO2 yıllık artışında azalma başlar (Harmon vd., 1990). Kent ormanları ortalama 4 ile 8 ton/ha CO2 tutarken, yüksek ağaç yoğunluğundan dolayı kırsal ormanlar ise kent ormanlarından yaklaşık 2 kat daha fazla CO2 tutar (Birdsey 1992). Bununla birlikte kent ağaçları kırsal ağaçlara göre daha hızlı büyüme eğilimi gösterdiklerinden dolayı ağaç başına daha fazla CO2 tutarlar (Jo ve McPherson 1995). Chicago kentinde radyal gövde büyüme sürecinde yıllık CO2 tutulmasına yönelik bir araştırmada küçük gövde iken 16 kg/yr olurken büyük yaşlarda maksimum 360 kg/yr kadar CO2 tutulması söz konusu olmaktadır (Jo ve McPherson, 1995; Nowak, 1994). Hızlı büyüyen ağaçlar yavaş büyüyen ağaçlara nazaran daha fazla CO2 tutmasına rağmen bu avantaj hızlı büyüyen ağaçların daha genç yaşta ölmesi ile kaybolmaktadır. Uzun süre ağaçların CO2 depolamasına etki eden en önemli faktörlerden biriside kent ağaçlarının hayatta kalma süresidir. Yol ve yerleşim yerlerinde kullanılan ağaçların tesis edildiği ilk 5. yıldan sonra %10-30 arasında kayıp olabilmektedir (Miller ve Miller, 1991; McPherson, 1993). CO2 depolamasında önemli faktörlerden birisi tesis edilecek alanlara en uygun ağaç türlerinin seçilmesidir. Alana uyum sağlamayan ağaçlar, yavaş büyüyecek, farklı baskılar karşısında bazı belirtiler gösterebilecek, hastalanacak veya erken yaşta ölebilecektir. Ekosistem içinde CO2 , havuz veya rezerv olarak birikir. Kırsal orman ekosisteminde CO2 in yaklaşık %63ü toprak içinde, %27 sini ağaç biyokütlesi olarak, %9 sunu orman zeminindeki ölü örtüde ve %1’ini ise diri örtü çalı formasyonunda CO2 depolanmaktadır (Birdsey, 1992). Buna karşın Chicago kentindeki yerleşim alanlardaki yeşil alanlarda %78 oranında toprak içinde ve ağaç ve çalılarda ise %21 oranında CO2 depolandığı tespit edilmiştir (Jo ve McPherson, 1995). Kent içindeki düşük ağaç yoğunluğu ve ölü ağaçları kaldırılması sonucu odun biyokütlesi içinde kırsal ormanlara kıyasla daha az CO2 depolandığı açıklanmıştır. Kent topraklarında diğerlerine göre daha yüksek CO2 depolanmasının nedeni kompost ve malçlama içinde CO2 depolanmasının artmasından kaynaklandığı söylenebilir. Tipik bir orman ağacında CO2 depolanmasının yaklaşık %51 i gövdede, %30 u dallarda, %3 ü ise yaprak yüzeyinde gerçekleşmektedir (Birdsey, 1992). Yaşlı bir orman ağacı içinde ise depolanan toplam CO2 in yaklaşık %18-24 ü kök içinde depolanabilmektedir. İnce kökler içinde depolanan karbon miktarı yaklaşık yaprak biyokütlesi içinde depolanan miktar %2-5 arasında olurken kalın kökler (çapı 2mm den fazla) toplam karbonun %15-20 sini depolayabilmektedir (Hendrick ve Pregitzer, 1993). Kentte açıkta büyüyen 9 yaşında Pyrus calleryana ‘Bradford’ armut ağacının yaprak biyokütlesi orman ağaçlarından daha fazla olabilmektedir (Xiao, 1998). Kent ağaçların kırsal orman ağaçları ile kıyasla hızlı büyüme oranları ve karbon depolama ilişkisi kısmen yaprak biyokütlesinin oransal olarak büyük miktarda olması ile açıklanabilir. Azaltılmış rekabet, sulama ve gübreleme gibi faktörler özellikle açıkta büyüyen kent ağaçlarının gelişmesini artıran faktörlerdir. Ağaçlar yazın hava koşullarını talebini azaltır fakat kışın güneş ışınlarını engellemesi sayesinde ısınmak için enerji kullanımını artırabilir (Heisler, 1986; Simpson ve McPherson,

Page 19: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

231

1998). Sık ağaçlarla azaltılmış hava sıcaklığı ve rüzgar hızı soğutma ve ısınma talebini azaltabilir. Yerleşim alanları çevresindeki ağaçlardan elde edilebilecek enerji koruma yararları ölçülmüş bilgisayar simulasyonu ile tahmin edilmiştir. Örneğin Sacramento, Phoenix, and Lake Charles üç kentte yaşlı ağaçların ev çevresindeki enerji ile ilişkisini tespitine yönelik yapılan araştırmada yıllık hava koşullarını talebini %25-43 arasında kestiği ve serinletici talebini ise %12-23 arasında siperlediği tesbit edilmiştir (Huang vd., 1987). Başka bir araştırmada serinletmek için iyi konumlandırılmış 7-8 m yüksekliğinde yaprağını döken bir ağacın yıllık enerji koruma değeri 100 ile 400 kWh arasındadır (McPherson ve Rowntree, 1993). Kentlerin içindeki binaların batı bakısında yer alan ağaçlardan en yüksek enerji koruma sağlanabilmektedir. Oysa binaların güney bakılarda yer alan yaprağını döken ağaçlar şehir içinde serinleme talebini azaltmasından ziyade ısınma talebini daha çok artırır. Yanlış yerde yanlış tür seçimi mekan koşullarına göre enerji kullanımını da artırabilir. Düşük hava sıcaklığı ve evatranspirasyon ile ilişkili serinleme için enerji korumanın nispi önemi, kompleks iklimsel faktörlerden dolayı gölgenin enerji koruma katkısından daha azdır (McPherson ve Simpson 1995). Heisler ‘e (1990) göre ağaçtan oluşturulmuş rüzgar kırıcılar, %5-15 arasında mekan ısınma talebini azaltabilir. Tek bir ağaçtan oluşmuş rüzgar siperi için ısınma ile ilgili enerji koruma oranı %1 ile 3 arasındadır.

6. SONUÇ VE ÖNERİLER Günümüzde küresel ısınma, iklim değişikliği ve kentleşme gibi mevcut olguların oluşturduğu çok yönlü sorunların temelinde insanoğlunun bitmek tükenmek bilmeyen doğaya egemen olma ve tüketme eğilimlerinin ortaya koyduğu ve şekillendirdiği yaşam biçimi yer almaktadır. Bu sorunların çözümünde insanoğlunun öncelikle doğa ile dengeli ve uyumlu yaşaması gerektiğini bütüncül bir şekilde algılaması, benimsemesi ve eyleme dönüştürmesi ile mümkündür. Bu amaçla yaşam küremizin başka bir alternatifi olmadığı için makro ölçekten (dünya boyutu) mikro ölçeğe (birey boyutu) kadar yaşam alanlarımızı ve yaşam biçimimizi (üretim ve tüketim eğilimleri, çevre koruma gibi) sürdürülebilir bir şekilde yenilemek ve şekillendirmek durumundayız.

Küresel ısınmayla mücadelede kabul gören eylem stratejilerinin başında, en önemli sera gazı olarak ortaya çıkan CO2 emisyonunun azaltılmasıdır. Atmosfere salınan CO2’nin iki temel kaynağı arasıda fosil yakıtlar ve çimento üretimi gösterilmektedir (ICCP, 2005). Dolayısıyla, küresel bazda bir başarı sağlanabilmesi için özellikle enerji sektörüne önemli görevler düşmektedir. Fosil yakıtların yerine temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının (güneş, rüzgar enerjisi, H enerjisi) kullanılması ve petrol, doğalgaz ve kömür gibi fosil yakıtların günlük hayatta kullanımınım azaltılması gerekmektedir. Diğer eylem ise serbest CO2’nin yer altında veya okyanus tabanında depolanması, veya CO2’in inorganik karbonatlara dönüştürülerek depolanması şeklinde belirtilebilir.

Dünya ölçeğinde küresel ısınmayı ve olası olumsuz sonuçlarını önlemenin veya azaltmanın yolu kentsel ölçekte gerekli tedbir ve uygulanabilir çözümlerin uygulamaya geçirilmesi ile mümkündür. Yani puzzle oyunu gibi parçadan bütüne bütünden parçaya ulaşma taktiği uygulanmalıdır. Bu amaçla sera gazları salınımın en yoğun olduğu (yaklaşık %70-80’inin üretildiği) kentsel alanlar ve çevresinde acilen eylem programları oluşturulmalıdır. Kentsel alanlarda ortaya çıkan ısı adası etkisini azaltmak yani CO2 salınımını azaltılması ve salınan mevcut CO2 i depolamak amacıyla doğanın en önemli temel bileşeni olan ağaç ve ormanların nitelik ve niceliğinin artırılması temel hedef olmalıdır. Özellikle kent ormanları çok yönlü ekolojik işlevleri nedeniyle bu görevi yerine getirebilecektir. Bu amaçla kent ormanlarının tesisi, planlanması ve yönetimine yönelik duyarlı olunması ve bilinçli davranılması gerekmektedir.

Page 20: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

232

KAYNAKÇA

ANONİM, (2008), Ormanlar ve İklim Değişikliğine İlişkin Stratejik Çerçeve. T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü s:18-19. (“FAO, 2008. Strategic Framework for Forests and Climate Change, Forest Day, Poznan, Poland” den çeviri.)

ASLANBOĞA, İ. ve A. Gül, (1999), Kemalpaşa ormanlarının rekreasyon değeri, Kemalpaşa Kültür ve Çevre Sempozyumu, (3-5, Haziran, 1999), Kemalpaşa Kaymakamlığı ve E.Ü. İzmir Araştırma Enst. ve Uygulama Merkezi, 97-104, Kemalpaşa-İzmir.

ASLANBOĞA, İ., (2004), Kent ormancılığı bağlamında ormanların işlevleri. I. Ulusal Kent Ormancılığı Kongresi, 9-11 Nisan 2004, Ankara s:3-7.

AYDEMİR, Ş., S. Erkonak Aydemir, D. Şen Beyazlı, N. Ökten, A.M. Öksüz, C. Sancar, M. Özyaba & Y. Aydın Türk, (2004), Kentsel Alanların Planlanması, ve Tasarımı, Akademi Kitapevi, Trabzon.

BIRDSEY, R. (1992), Carbon storage and accumulation in United States forest ecosystems. Gen. Tech. Rep. WO-GTR-59. Radnor, PA: Northeastern Forest Experiment Station, Forest Service, U.S. Department of Agriculture; 51 p.

BOUDRU, M., (1992), Forêt et Sylviculture: Boisements et Reboisements Artificiels. Les Presses Agronomiques de Gembloux, ISBN 2-87016-037-2 (Vol. 3), 348 p.

BRADLEY, G. (1995), Integrating Multidisciplinary Perspectives. In Urban Forest Landscapes: Intergrating MultidisciplinaryPerspectives (G. Bradley, ed), pp. 3–11. University of Washington Press, Seattle

BROADMEADOW, M. J. ve Matthews, R. W., (2003), Forests, Carbon and Climate Change: the UK Contribution. Forestry Commission Information Note 48. Edinburgh: Forestry Commission (http://www.forestresearch.gov.uk/pdf/fcin048.pdf/$FILE/fcin048.pdf.2009)

BROWN, S., (1997), Forests and climate change: role of forest lands as carbon sinks. Proceeding of the XI World Forestry Congress, 13-22 October 1997, Antalya, p. 117-129.

CLAUSEN, R.M. ve Gholz, H.L., (1998), Carbon and Forest Management. USDA Forest Service.

ÇOB (Çevre ve Orman Bakanlığı), (2005), İklim Değişikliği. Çevre ve Orman Bakanlığı, E-kitap Köşesi, http://www.cevreorman.gov.tr/ekitap/02.pdf, 326 p.2009

GÜL, A. ve A. Gezer, (2004), Kentsel alanda kent ormanı yer seçimi model önerisi ve Isparta örneğinde irdelenmesi, I. Ulusal Kent Ormancılığı Kongresi, 9-11 Nisan 2004, Ankara s:365-382.

GÜL, A., Gezer, A. ve Kane, B., (2006), Multi-criteria analysis for locating new urban forests: An example from Isparta, Turkey.” Urban Forestry & Urban Greening, Volume 5, Issue 2,57-71.

GÜL, A., O. Nayır, ve Ş. Eraslan, (2007), Kent kimliği üzerinde kent ormanlarının rolü ve etkisi. SDU. 15. Yıl Mühendislik Mimarlık Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 14-16 Kasım 2007), s: 304-311, Isparta.

HAMBURG, S.P., Harris, N., Jaeger, J., Karl, T.R., McFarland, M., Mitchell, J.F.B., Oppenheimer, M., Santer,B.D., Schneider,S., Trenberth, K.E. & Wigley,T.M.L. (1997), Common questions about climate change. Nairobi, Kenya: United Nations Environment Programme, World Meteorological Organization; 24 p.

Page 21: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

233

HARMON, E.H., Ferrell, W.K. ve J.F. Franklin, (1990), Effects on carbon storage of conversion of old growth forests to young forests. Science 297: 699-702.

HEISLER, G.M. (1986), Energy savings with trees. Journal of Arboriculture, 12(5): 113-125.

HEISLER, G.M. (1990), Mean wind speed below building height in residential neighborhoods with different tree densities. American Society of Heating, Refrigerating, and Air-Conditioning Engineers (ASHRAE) Transactions 96(1): 1389-1395.

HENDRICK, R.L. ve K.S.Pregitzer, (1993), The dynamics of fine root length, and nitrogen content, in two northern hardwood ecosystems. Canadian Journal of Forest Research 23: 2507-2520.

HUANG, Y.J., Akbari, H., Taha, H. ve Rosenfeld, A.H. (1987), The potential of vegetation in reducing summer cooling loads in residential buildings. Journal of Climate and Applied Meteorology 26(September): 1103-1116.

ICLEI (International Council for Local Environmental Initiatives), (1997), U.S. communities acting to protect the climate. A report on the achievements of ICLEI’s cities for climate protection-U.S. Berkeley, CA: International Council for Local Environmental Initiatives; 35 p

IPCC (Intergovernmental Panel on Climate Change), (2000), Land Use, Land-Use Change, and Forestry: Summary for Policymakers. A Special Report of the Intergovernmental Panel on Climate Change, IPCC, Geneva, Switzerland, pp 20.

IPCC (Intergovernmental Panel on Climate Change), (2001), Summary for Policymakers. A Report of Working Group I of the Intergovernmental Panel on Climate Change.

IPCC (Intergovernmental Panel on Climate Change), (2005), Carbon dioxide capture and storage: Summary for policy makers and technical summary. Intergovernmental panel on climate chance special report. Working Group III. IPCC, Geneva, Switzerland.

IPCC (Intergovernmental Panel on Climate Change), (1996), Climate Change 1995, The Science of Climate Change. Contribution of Working Group I to the Second Assessment Report of the Intergovernmental Panel on Climate Change, Houghton J, T., et al., eds., WMO/UNEP. Cambridge University Press, New York.

JO, H.K. ve E.G. McPherson, (1995). Carbon storage and flux in urban residential greenspace. Journal of Environmental Management 45: 109-133.

KELLER, T., (1979), The possibilities of using plants to alleviate the effects of motor vehicles. TRRL Symposium Report 513, DOE/DT.

LARCHER, W. (1980), Physiological plant ecology. New York: Springer-Verlag; 252 p.

LAWRENCE, H. W. (1993), The neo-classical origins of modern urban forests. Forest Conserv. Hist. 37, 26–36.

MCPHERSON, E.G. (1993), Evaluating the cost effectiveness of shade trees for demand-side management. The Electricity Journal 6(9): 57-65.

MCPHERSON, E.G. ve Rowntree, R.A. (1993), Energy conservation potential of urban tree planting. Journal of Arboriculture 19: 321-331.

MCPHERSON, E.G. (1994), Using urban forests for energy efficiency and carbon storage. Journal of Forestry 92(10): 36-41.

MCPHERSON, E.G., Simpson, J.R. (1995), Shade trees as a demand-side resource. Home Energy 12(2): 11- 17.

Page 22: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

234

MCPHERSON, E. G. ve Simpson, J.R. (1999), Carbon dioxide reduction through urban forestry: Guidelines for professional and volunteer tree planters. Gen. Tech. Rep. PSWGTR- 171. Albany, CA: Pacific Southwest Research Station, Forest Service, U.S. Department of Agriculture; 237 p.

MILLER, R.H.& Miller, R.W. (1991), Planting survival of selected street tree taxa. Journal of Arboriculture 17(7): 185-191.

MURRAY, S., (1996), Gérer les influences forestiéres dans les zones urbaines et péri urbaines, Influences forestiéres, Unasylva, 185, 11 p.

NOWAK, D.J. (1993), Atmospheric carbon reduction by urban trees. Journal of Environmental Management 37: 207-217.

NOWAK, D.J. (1994), Atmospheric carbon dioxide reduction by Chicago’s urban forest, chapter. In: McPherson, E.G.; Nowak, D.J.; Rowntree, R.A., eds. Chicago’s urban forest ecosystem: results of the Chicago urban forest climate project. Gen. Tech. Rep. NE-GTR-186. Radnor, PA: Northeastern Forest Experiment Station, Forest Service, U.S. Department of Agriculture; 83-94.

OLEMBO, R.J., Rham, P., (1987), Foresterie urbaine dans deux mondes differents. Villes, arbres et population, Unasylva, 155, 11 p.

POLAT, E. (2006), Kentsel Coğrafya, SDU MMF Yayın No: 62. s:19. Isparta.

SCHMID, J. A., (1975), Urban vegetation, Ph.D. Dissertation, University of Illinois, Chicago, IL.

SERİN, N. (2004), Kent Ormancılığı ve Isparta Kent Ölçeğinde İrdelenmesi. SDÜ. F.B.E. Or. Müh. ABD Yüksek Lisans Tezi. Isparta.

SIMPSON, J.R. ve McPherson, E.G. (1998), Simulation of tree shade impacts on residential energy use for space conditioning in Sacramento. Atmospheric Environment: Urban Atmospheres 32(1): 69-74.

TÜRKEŞ, M., Sümer, U. M. ve Çetiner, G. (2000), Küresel iklim değişikliği ve olası etkileri, Çevre Bakanlığı, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Seminer Notları, 7-24, ÇKÖK Gn. Md., Ankara.

UNFCCC (United Nations Framework Convention on Climate Change), (1996), Ministerial Declaration, , Conference of the Parties, Second Session, 8-19 July 1996, Geneva.

UNFCCC (United Nations Framework Convention on Climate Change), (2005a), Key GHG Data. Greenhouse Gas Emissions Data for 1990 – 2003, Submitted to the United Nations Framework Convention on Climate Change.

UNFCCC (United Nations Framework Convention on Climate Change), (2005b), Kyoto protocol status of ratification. United Nations Framework Convention on Climate Change.

UZUN, G., (1993), Kentsel Rekreasyon Alan Planlaması. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Ders Kitabı No: 48, Adana.

XIAO, Q. (1998), Rainfall interception by urban forests. Davis: University of California, Davis; 184 p. Ph.D. dissertation. http://www.ntvmsnbc.com/news/403951.asp#storyContinues (2009)

Page 23: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

679

X. OTURUM

OTURUM KONUSU

SERBEST TARTIŞMALAR – I

Oturum Başkanı: Prof. Dr. Metin ÖZKUL Kentsel Peyzaj Düzenlemelerinin Kentsel İmge ve Kentin Kimlik Kazanmasındaki Rolü

Yrd. Doç. Dr. Mehmet Topay Doç. Dr. Atila Gül

Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Etkisiyle Şekillenen Kentte Mekân ve Kültür

Öğr. Gör. Dr. Elif Karakurt Tosun İşletmelerde Sosyal Sorumluluk Bilinci ve Çevre Sorunlarına Duyarlılığın Ölçülmesi (Geri Dönüşüm İşletmeleri

Mehtap Karakoç Yılmaz Akyüz Fatma Akcanlı

Açıklık ve Samimiyet İlkeleri Bağlamında Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun Değerlendirilmesine Yönelik Bir Uygulama

Arş. Gör. Hüseyin Güçlü Çiçek Arş. Gör. Serdar Çiçek Arş. Gör. İsmail S. Yavuz

Uluslararası Destinasyon Markası Oluşturma Stratejileri “Isparta Örneği”

Yrd. Doç. Dr. İrfan Ateşoğlu Yrd. Doç. Dr. Orhan Adıgüzel Öğr. Gör. İbrahim Çetintürk Öğr. Gör. Adnan Selman

Gelişmekte Olan Ülkelerde Sürdürülebilir Kalkınma Açısından Lojistik Köyler: Türkiye Örneği

Arş. Gör. Yavuz Kılıç Arş. Gör. Mehmet Fatih Demiral Arş. Gör. Meltem Aycan Karaatlı Yunus Pala

Page 24: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

680

KENTSEL PEYZAJ DÜZENLEMELERİNİN KENTSEL İMGE VE KENTİN KİMLİK KAZANMASINDAKİ ROLÜ

Yrd. Doç. Dr. Mehmet TOPAY Süleyman Demirel Üniversitesi

Orman Fakültesi [email protected]

Doç. Dr. Atila GÜL

Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi

[email protected]

Özet Günümüzde kentler çoğunlukla bir kimliği olmayan, planlama kavramından uzak yaklaşımlarla gelişen yerleşmeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Oysa yaşamımızı geçirdiğimiz bu ortamlar insanların hem bedensel hem de ruhsal yapıları üzerine çok önemli etkilerde bulunmaktadır. Bu bağlamda insanların gereksinimleri doğrultusunda düzenlenmiş ve bir kimliği olan kentlerin daha yaşanabilir mekanlar olduğu konusunda hiç şüphe yoktur.

Gereksinimler doğrultusunda ve planlı düzenlenmiş bir çevre, kentlerin kimlik kazanmasında oldukça önemli bir konudur. Bu çalışmada, kent insanının her türlü dış mekan gereksinimlerini karşılamak üzere yapılan peyzaj düzenlemelerinin, kentin yaşanabilir olması ve algılanması noktasında yapacağı katkılar, planlı kentleşme ve kimlik sorunu üzerinde durulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Kentsel imge, kent kimliği, kentsel peyzaj

THE ROLE OF URBAN LANDSCAPE DESIGN

IN URBAN IMAGE AND URBAN IDENTITY

Abstract Nowadays, people have been come to face to face unplanned and unidentified settlements. But, urban environment people have spent important part of their life have important effect on human body and soul. In this context, that’s no doubt cities which have planed and arranged according to the human needs are livable areas.

Cities environment planed and arranged according to the human needs is very important topics in having an identify of cities. In this study, it has focused on the planed urbanization, urban identity and urban image which have important effect in landscape design making for meeting of human needs.

Keywords: Urban image, urban identity, urban landscape

Page 25: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

681

1. GİRİŞ Dış dünyanın, duyumsamaların ve izlenimlerin zihinde görüntüye dönüşmesi, resimsel bir değer kazanması veya genel görünüş, izlenim, imaj, hayal (TDK, 2009; Anlambilim, 2009) şeklinde tanımlanan imge, bir nesnenin ya da sürecin kimlik kazanmasında etkili olan önemli unsurlardan biridir.

İçinde yaşadığımız kent ve bu kenti oluşturan nesnelerin de zihnimizde oluşturduğu bir imgesi vardır. Kentsel imge dediğimiz bu olgu, içinde yaşadığımız ya da gördüğümüz bir kente ait duyumsamalarımızın zihnimizde oluşturduğu izlenimleri şeklinde tanımlanabilmektedir. Kentsel imgenin oluşmasında etkili unsurlar farklı bakış açılarına göre farklı başlıklarda açıklanabilir. Ancak bu konuda önemli çalışmalar yapan ve yaptığı çalışmaları diğer insanlar tarafından da kabul gören Lynch (1960) kentsel imgenin oluşmasında etkili parametreleri; yollar, sınırlar, bölgeler, odaklar ve nirengi noktaları olmak üzere beş başlıkta sıralamaktadır. Yollar, bir gözlemcinin kentsel alanda bir iş yaparken üzerinde dolaşabileceği ya da dolaştığı kanallardır. Sınırlar, benzer olmayan bölgeleri ayıran ya da içine girilebilen bazen de girilemeyen engeller olarak ortaya çıkmaktadırlar. Bölgeler, sınırlarla ayrılan ve benzer özelliklerin görüldüğü alanlardır. Odak noktaları, stratejik öneme haiz, herkesin birey olarak davranışlarının odak noktası olan yoğun alanlardır. Nirengi noktaları ise, fiziksel peyzajın kolaylıkla tanımlanabilen ve kentsel alanın tümünde algılanabilen elemanlardır (Türkoğlu, 2002:58).

2. KENTSEL KİMLİK Kentsel kimlik kavramı, kentin nasıl bir yapıya sahip olduğu ve bu yapının insanlar tarafından nasıl algılandığı ve anlamlandırıldığı ile ilgilidir. Farklı bakış açıları dikkate alındığında kentin birbirinden faklı tanımları yapılabilir. Bu tanımların hepside aslında kimlik kavramı açısından önem arz etmektedir.

Kent sözcüğü devamlı olarak medeniyet ile eş anlamlı kullanılmıştır. Bu anlamda medeniyetin kentleşmeyle geldiğini ve var olduğunu söylemek, genel bir kanıdır. Latin kökenli dillerde medeniyet anlamına gelen ‘civilization’ kent anlamına gelen ‘civitas’ sözcüğünden türemiştir. Bu özellik sadece batı kültürlerinde görülmemektedir. Arap kültüründe de medeniyet uygarlık anlamına gelmektedir ve bir kent ismi olan Medine sözcüğünden türetilmiştir (Ulusoy ve Vural, 2001).

Kent, teknik, ekonomik, sosyal, politik ve kültürel birçok konuların birlikte söz konusu olduğu bir mekan, bir yerleşmedir (Önem ve Kılınçarslan, 2005:116 (Özdeş, 1985’ten aktaran)) şeklinde tanımlanabildiği gibi, sınırları içinde yaşayan nüfusun geçim kaynaklarını tarım ve hayvancılık dışı uğraşıların oluşturduğu, toplumsal ilişkiler, kültürel alanlar, nüfus yoğunluğu gibi birçok yönden kırsal alanlardan farklı olan, alan ve nüfus yönünden belirli bir düzeye erişmiş, heterojenlik ve bütünleşme yönlerinden belirli bir düzeye ulaşmış yerler şeklinde de tanımlanmaktadır (Kaya, 2005:3; Ulusoy ve Vural, 2001; Ural, 2009).

Kente ekonomi ve felsefe-sosyoloji açısından bakıldığında Karl Marx, kenti üretim araçları mülkiyeti temelinde tanımlamıştır. Bir diğer önemli düşünür, Emil Durkheim ise kenti, işbölümü ve dayanışmanın esas olduğu ve bunun sonucunda yapının meydana geldiği bir oluşum olarak resmetmiştir. Sorokin’in kent tanımı ise kümelenmiş gruplardan oluşan bir varlık biçiminde olmuştur (Karakaya, 2007:2).

Görüldüğü üzere kentin birbirinden faklı bakış açılarına göre farklı tanımları yapılmaktadır. Aslında bir kentin kimlik kazanması ya da imgesi yukarıda sayılan parametreler ışığında oluşmaktadır.

Page 26: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

682

Genel olarak kimlik kavramı, canlılar ya da nesneler için ayırt edici, farklılığı yaratan özellikler olarak tanımlanabilir. Aynı zamanda kimlik kavramı, benzerler arasında kıyaslamayı getirir ve benzerine göre sahip olunan ayırt edici özellikleri ortaya koymaktadır. Kentler ve mimari ürünler açısından kimlik ve kentsel imge olgusu, öncelikle görsel boyutuyla ön plana çıkan, ayrıca doğal, coğrafi, kültürel ürünler ve sosyal yaşam normlarını da kapsayan çok geniş bir tanımı içermektedir. Kentsel kimlik ve buna dair kentsel imgeler kent mekanı içerisinde uzun bir süreçte ve bazen çok farklı bileşenlerden oluşmaktadır. Kentsel imgeler kentte yaşayanlar açısından uğruna özveride bulunulabilecek ortak değerler-den oluşmakta ve kuşaklar arasında söz konusu bu değerler süreklilik göstermektedir (Ulu ve Karakoç, 2004:59)

Yaşam biçimi açısından kentler arasında temel ortak özellikler bulunmasına karşın, kentlerin kendi tarihsel gelişim sürecinde oluşturdukları farklılıklar da bulunmaktadır. Bu sosyal, ekonomik ve politik etkinlikler kentlerin kendine özgü “kimliği”nin oluşmasında önemli rol oynamaktadır. (Tatlıdil, 2009:326).

Kent kimliği uzun bir zaman dilimi içinde biçimlenir. Kentin coğrafi içeriği, kültürel düzeyi, mimarisi, yerel gelenekleri, yaşam biçimi, niteliklerin karışımı olarak kente biçim verir. Kentin profili doğal profil, sosyoekonomik profil ve insan eliyle yapılmış mekanın profilinin bütünleşmesi sonucunda oluşur (Önem ve Kılınçarslan, 2005:116 (Suher, 1995’ten aktaran)).

İş ve konut alanının dışında yer alan kent dokusu, kent kültürünün ürettiği değerleri paylaşım ve yaşam alanı olarak değerlendirmektedir. Kentlilerin evi ile işi dışında yaşadıkları alan kentin, kentli kimliğinde yaşayanların yaşam biçimleri olarak görülmektedir. Kültür, sanat, spor merkezlerinin dışında boş zaman değerlendirme aktivitelerini zenginleştiren alanlar aynı zamanda kentin kimliğini de yansıtmaktadır (Tatlıdil, 2009:322).

Kent kimliğini oluşturan öğelerin belirlenebilmesi için öncelikle çevrenin doğru bir şekilde algılanması ve tanımlanması gerekir. Doğal çevre, toplumsal yapı, sosyo-kültürel yapı ve yapma çevrenin karşılıklı ilişkileri sonucu oluşan kent kimliği belirlenirken bir bütün olarak ele alınmalı ve değerlendirilmelidir (Önem ve Kılınçarslan, 2005:116).

Kent kimliğini oluşturan elemanlar doğal, beşeri ve insan eliyle yapılmış çevreden kaynaklanan elemanlar açısından değerlendirilebilir. Doğal çevreden kaynaklanan kimlik elemanları, kentin doğal çevre verileri ile ilgilidir. Doğal çevre verilerini topografik durum, iklim koşulları, su öğesi, bitki örtüsü, jeolojik durum ve genel konum oluşturur. Bu faktörlerin farklılığı, kentleri birbirinden ayırır, tanımlar, özgün kılar ve kente kimlik verir (Önem ve Kılınçarslan, 2005:116, (Ocakçı, 1995’ten aktaran)).

Beşeri çevreden kaynaklanan kimlik elemanları birey ve toplumdur. Bireyin kimliği yaşadığı çevre içinde olgunlaşır. Bireyin kendi geçmişiyle ilgili bilinçli-bilinçsiz tüm algıları, bilgileri, birikim ve deneyimleri, düşünceleri, davranışları, gelecek ile ilgili beklenti ve tahminleri, gereksinim ve istekleri ayrıca içinde yaşadığı topluluğun adet, gelenek, inanç ve beklentileri kimliğini biçimlendirir. Bireysel kimlik grup ve toplum kimliğini oluşturur. Bunlara bağlı olarak, beşeri çevreden kaynaklanan kimlik elemanları, demografik yapı (nüfus büyüklüğü, yapısı, yoğunluğu, yaş grupları...), kurumsal yapı (politik, yönetsel, hukuksal, ekonomik...) ve kültürel yapıya yönelik alt elemanlardan oluşur (Önem ve Kılınçarslan, 2005:116 (Ocakçı, 1994’ten aktaran)).

İnsan eliyle yapılmış çevreden kaynaklanan kimlik elemanları yapma çevre elemanları, şehirlerde süregelen insan gereksinimlerinden kaynaklanan eylem alanları ve bu eylem alanlarının karşılıklı ilişkileri ile biçimlenen, insan eliyle yapılmış objelerden oluşur. Yapma çevre elemanlarının kent dokusu içinde kimlik elemanları olarak değerlendirilmesinde görüntü, konum ve anlam faktörü etken olur. Nesnenin formu, strüktürü, oranları, dokusu,

Page 27: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

683

simgesel durumu, kullanılan malzeme gibi açılardan oluşturduğu özgün görsel etki görüntü faktörünü meydana getirir. Nesnenin doğal çevre elemanlarıyla, kent eylem alanlarıyla ve diğer yapma çevre elemanlarıyla ilişkisi açısından bulunduğu özgün yer ve konumun oluşturduğu etki, konum faktörüdür. Nesnenin işlevsel önemi veya şehrin tarihi gelişme sürecinde kazandığı anlamın özgün, sembolik değerinin oluşturduğu etki ise anlam faktörünü oluşturur (Önem ve Kılınçarslan, 2005:116 (Ocakçı, 1994’ten akataran)).

Ekonomik olarak gelişmiş toplumlar söz konusu sosyo-kültürel değerlerini kentlere yansıtmak için “yerellik, gelenekselcilik ve korumacılık” anlayışını ön plana çıkartarak toplum içerisinde en üst düzeyde benimsenmesine yönelik projeler geliştirmektedirler. Örneğin, Venedik’ in kanalları, Paris’ in sarayları, tarihi müze yapıları, katedralleri ve Eiffel kulesi tarihle bağları olan kentlere kimliklerini veren değerler olarak dünya toplumunun sergisine sunulurken, Hong Kong ve New York’ un gökdelenleri bulundukları kentlerin ekonomik açıdan önemli öğeleri olmalarının yanı sıra ana kimlik öğeleri olarak da ziyaretçilerin çekim odaklarıdırlar. Diğer yandan ilgiyi arttırmak için yeni ilginç çekim noktaları, yeni kimlik öğeleri yaratılmaktadır. Örneğin dünya pazarının küreselleşmesine bağlı olarak bir spor kompleksi olan Münih Olimpiyat köyü ve Paris’teki ekonomik merkez olan La Defence bölgesi Avrupa’da ekonomik ve sosyal aktivitelerin bir mekansal ürün olarak ziyaretçiler için dünya pazarına sunulmaktadır (Ulu ve Karakoç, 2004:60).

3. KİMLİK VE PLANLAMA

3.1 Yanliş Kentleşme ve Kimlik Sorunu 1950'lerde nüfusunun %17'si kentlerde yaşarken, günümüzde gelişmiş ülkelerde bu oran % 60 -80 arasında değişmektedir. Kentleşme oranındaki bu artışın daha 50–60 yıl (özellikle gelişmekte olan ülkeler açısından) devam edeceği tahmin edilmektedir. Aynı trend 2020’lerde dünya nüfusunun 2/3’ünün kentlerde yaşayacağını ortaya koymaktadır. Kentleşme hareketlerinde dikkati çeken bir diğer husus kentleşmenin daha çok gelişmekte olan ülkeler açısından sorunlu olduğudur (Tatlıdil, 2009:322; Ulusoy ve Vural, 2001; Kaya, 2005:3).

1950 yılında, bir milyondan fazla nüfusa sahip 83 kent (bunların 2/3’ü ekonomik olarak gelişmiş ülkelerde yer almaktaydı) varken, 1990 yılında sayı 272’ye (bunlarınsa 2/3’ü ekonomik olarak gelişmekte olan ülkelerde yer almaktadır) ulaşmıştır. Birleşmiş Milletler’in dünya’daki en büyük 30 metropoliten alana ilişkin yaptığı gelecek nüfus eğilimleri değerlendirmesi, bu gelişmenin en azından önümüzdeki birkaç on yıl daha süreceğini göstermektedir (Scott, 2004:27).

Gerçektende gelişmekte olan ülkelerle gelişmiş ülkelerin kentleşme özellikleri farklılıklar göstermektedir. Gelişmiş ülkelerde kentleşme ile sanayileşme bir arada yürüyen bir süreç iken, gelişmekte olan ülkelerde yaşanan demografik anlamda kentleşmedir. Yani kentlerin sadece nüfus olarak büyümesi ekonomik gelişmenin buna ayak uyduramamasıdır (Ulusoy ve Vural, 2001).

Hızlı ve doğal olmayan bir biçimde büyüyen kent alanı ve kent nüfusu, beraberinde birçok olumsuzlukları da getirmektedir. Özellikle sanayileşme sürecinin bir sonucu olan kentleşmenin sanayileşme hızının çok üzerinde gerçekleşmesi, çarpık kentleşme olgusunu beraberinde getirmiştir (Kaya, 2005:4).

Kentlerdeki bu hızlı dönüşüm toplumsal alt yapının yetersizliği, gerekli koşulların tam olarak oluşamaması ve kentlere göç olgusunun bu eksiklikleri tetiklemesi ile birlikte günümüzün sosyal ve politik yaşamındaki karmaşanın temeldeki kaynağıdır. Bu durum yaygın biçimde günümüz kentlerinde fiziki imkanlarındaki çelişkiyi, yozlaşmayı ve kişiliksizliği oluştur-

Page 28: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

684

maktadır. Kentlerdeki bu kültür yozlaşması kimliksizleşmenin temel kaynaklarından birini oluşturmaktadır (Ulu ve Karakoç, 2004:60).

Kentleşmeye bağlı çevre sorunlarına sebep olan faktörleri değişik sınıflandırmalara tabi tutmak mümkündür. Bir sınıflandırma şu şekilde yapılmıştır:

• Merkezileşme ve yoğunlaşma, • Dikey yapılanma, • Göçler, • Yanlış planlama, • Koruyucu ve geliştirici tedbirlerin eksikliği, • Şehirleşme politikalarında "Ekolojik Erdem" yoksunluğu (Ceritli, 1995:15).

Diğer bir sınıflandırma da şöyledir:

• Ekonomik Sorunlar • Sosyal Sorunlar • Fiziksel Sorunlar • Altyapı Sorunları • Mali Sorunlar (Ural,2009).

Küreselleşme dalgası da, kentlerin tahribatında etkili olan unsurlardan biridir. Ancak, küreselleşme pozitif anlamda da kentleri “dünya kenti” konsepti ile dünyaya tanıtmaktadır. Bu öyle bir hal almıştır ki ulus devletlerdeki kentler, ülkelerden önce anılır hale gelmiştir (Karakaya, 2007).

Ulusal yapıları aşan ilişkilerin ortaya çıkması kentlerin küreselleşme sürecindeki konumunu da değiştirmiştir. Artık dünyada bilgi ve sermaye akışına yön veren kentler ortaya çıkmıştır. Tokyo, Londra, Washington, İstanbul, New York vb. Bunun sonucunda günümüzde kentler güçlerini ülkelerden değil ülkeler güçlerini oluşturdukları güçlü kentlerden alma noktasına gelmiştir (Karakaya, 2007).

Öte yandan küreselleşme sürecinin taşıyıcısı, lokomotifleri de kentlerdir. Yerel birimler olan kentler önemli görevlerde yüklenmektedir. Friedman’ın tanımladığı “dünya kentleri” bu işlevsellikle ön sıraları işgal etmektedir. Bu kentler turizm, siyaset, ekonomi ve yönetim alanlarında çeşitli organizasyonlara ev sahipliği yapmaktadırlar. Bu durum öylesine kanıksanmıştır ki, kentlerin adlarından çok hangi sektörlerde ön plana çıktığı bütün dünya tarafından bilinir olmuştur. “Frankfurt’ Sanayi Fuarı”, “Berlin Kitap Fuarı”, Milano’daki giyim ve tekstil üzerine olan fuarlar akla gelen örneklerdir (Karakaya, 2007).

Küreselleşme olgusunun gelecekte kente yönelik dönüşümlerinin ve seçeneklerinin neler olduğunu tam kestirmemiz mümkün değildir. Ancak küreselleşmenin giderek yaygınlaştırdığı tek tip yaşam düzeni oluşturmaya yönelik siyasi etkileri hem ekonomik, hem de sosyal yaşantımızı olduğu kadar tüm yerleşim birimlerimizi, kentlerimizin kimliklerini ve onları oluşturan kentsel imgeleri de hızla tüketmektedir. Kentte var olan, geçmişle bağlarımızı kuran kentsel dokularımız ve mimari örneklerimiz bu süreç içerisinde hızla elden çıkmakta yerellik ve yerel değerler adı altında uluslararası sermayenin de desteklediği mimari kitschler tüm kentlerimizi sarmaktadır (Ulu ve Karakoç, 2004:66).

İkinci olarak, planlamayla bağlantılı bir başka konu ise insan faktörünün büyük oranda göz ardı edilmiş olmasıdır. Ersin Gürdoğan'ın "yollar araçlar için planlanmaktadır" ifadesinde açıklanmak istendiği gibi şehir topyekun araçlar için planlanmaktadır. Araçlar için park yeri, fabrikalar için verimli topraklar, ulaşım için otoyollar, yüksek rant gelirleri için devasa binalar hep aynı temel üzerinde yükselmiştir. "İnsan için ne" sorusu çok az hatırlanır olmuştur. Belki de bunun için Lewis Mumford, "bütün şehirler yeni baştan yapılmalıdır" şeklindeki tezini ileri

Page 29: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

685

sürmüştür. Modern şehircilik, teknoloji toplumu gezegenimizi tehdit eden, dünyanın enerjisini yiyip tüketen bir kanser virüsü olarak görülmektedir (Ceritli, 1995:15).

3.2 Kentsel Planlama Planlar şehirlere ve şehirlerde medeniyetlere yön verirler. Dolayısıyla şehir planları eksik ve yanlışlarla dolu ise, o şehirde yaşayan insanların ve bu tür şehirlere dolu ülkelerin ortaya koyacağı medeniyetler de birçok açıdan, zayıf ve geçici temeller üzerinde yükselecektir. Medeniyetlerin yükseliş ve düşüşü şehirlerin kaderlerinde tezahür eder. Tarihin ibresi model ve sembol şehirler etrafında döner. Medeniyetler yükseliş dönemlerini sembol şehir ya da şehirlerle taçlandırırlar. Bunalımlar ise önce şehirdeki kimlik krizi ile kendilerini ortaya koyarlar (Ceritli, 1995:17).

Planlama, kavramsal olarak belirlenen bir hedefe ulaşabilmek amacıyla harekete geçmeden önce yapılan hazırlıklar, karar verme, seçim yapma sürecidir. Planlama, gelecek için geleceğe yönelik bir tahmin işlemidir (Ural, 2009).

Çevre duyarlı planlama ise; Van Geenhulsen ve Nijkamp’nın (1994) tanımına göre; süreklilik içinde değişimi sağlamak amacıyla sosyo-ekonomik çıkarların, çevre ve enerji ile ilgili kaygılarla uyumlu hale getirildiği planlama anlayışıdır. Bir başka tanıma göre ise doğal ve yapılı çevrede sürdürülebilir gelişmeyi sağlayan ve çevre kalitesinin yükseltilmesini amaçlayan; çevre kirliliğinin ve kaynakların tahribatının önleyen, yapılı çevrenin; insan pisiko-sosyal ihtiyaçlarıyla uyumlu gelişmesini sağlayan planlama anlamına gelmektedir (Tam, 2004:67 (Yıldırım, 1993’ten akataran)). Ulus üstü, ulusal ve bölgesel ölçekten başlayan fiziksel, ekonomik, sosyal, kültürel ve politik gelişmeyi bütüncül, kademeli, esnek, dinamik şekilde ele alan ve zaman içerisinde çıkabilecek sorunlara alternatif çözümler üretebilen kapsamlı bir stratejik plandır (Tam, 2004:67).

3.2.1 Peyzaj Planlama - Tasarimi ve Kimlik Kavrami Günümüz kentlerindeki hılı nüfus artışı, mekanikleşme, asfalt ve betondan oluşmuş mekanlar, kentsel çevredeki biyolojik dengeyi, bozarak kent insanının serbest ve güvenli yaşama olanağını yok etmektedir. İnsanların yarattığı olanaklar ile gelişerek yaratılan çevre, ters yönde gelişme göstermektedir. Bunun sonucu eski kentlerin doğal peyzajı yerini alışveriş, trafik ve endüstri için tahrib edilmiş bir çevreye bırakmakta kent insanı olumsuz yaşam şartlarıyla yüz yüze gelmektedir ( Uzun, 1993:1).

Kentsel alan içinde peyzaj düzenlemelerinden kastedilen aslında kentin içindeki açık ve yeşil alanların kent halkının gereksinimleri doğrultusunda düzenlenmesidir. Bu doğrultuda bir dizi planlama hiyerarşisi içinde üst ölçeklerden başlayan ve detay ölçeği olan 1/1’e kadar inen detay çözümlemelerini içeren yapı söz konusudur.

Önce üst ölçeklerde planlanan daha sonra alt ölçeklerde tasarlanan kentsel açık ve yeşil alan kavramından anlaşılması gereken, yapılar arasındaki tüm dış mekanları kapsayan, yapı yüzeyleri ile şekillenen ve daha çok sert peyzaj elemanlarının hakim olduğu kentsel açık alanlar ile kentin yerleştiği doğal çevrenin kentin yakın çevresinde ve kent içindeki uzantısı (Aydemir vd., 1999:263) ile daha sonradan insan eliyle oluşturulan bitki örtüsü ve bu örtü içinde yaşayan canlı türlerini içeren yumuşak peyzaj elemanlarıdır.

Açık ve yeşil alanlar bozulan kentsel dokuyu iyileştirme onarma geliştirme ve dengeleme yönünde önemli bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kapsamda insan ile doğa arasındaki ilişkiyi dengelemekte, kentsel fiziki yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve geliştirilmesinde kent insanına fizyolojik psikolojik ekonomik yönden katkılar sağlamakta (Gül ve Akten, 2007:286) ve böylece bir kentin kimlik kazanmasında önemli olan temel alan kullanımlarından biri haline gelmektedir.

Page 30: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

686

İyi planlanmış ve tasarlanmış açık ve yeşil alanların özellikle yeşil alanların kent ve kentli üzerinde çok yönlü olumlu etkisi vardır. Yalnız günümüz kentlerinde değil tarih boyunca kentler büyüyüp kentlinin kır ile doğal bağlantısı kopunca insanlar yeşili kent içinde yaşatmaya çalışmışlardır. Örneğin Helenistik dönemde kentler büyüyünce yapılaşmış alanlara ağaçlar dikerek hatta sokak dekorasyonu için saksı bitkileri kullanarak insanın doğa özlemi aşılmaya çalışılmıştır. (Aydemir vd., 1999:264)

Tarihte "Victoria Dönemi" olarak geçen dönemde Kraliçe’nin en önemli reformları Londra'nın alt yapısı, Londra metrosu (dünyanın ilk metrosu) banliyö yerleşmeler ve önce sarayların bahçelerini açarak oluşturduğu parklar ve yeşil alanlar olmuştur. 1 Mayıs 1851 de ilk evrensel sergi açılmıştır. Serginin sembolü Hyde Park içinde inşa edilen "Crystal Palace" İngiliz yaratıcılığının üstünlüğünü ortaya koymaktadır. Peyzaj Mimarı Joseph Paxton tarafından tasarlanmış olan bu cam ve metal yapı 520 m uzunlğunda 125 m genişliğinde ve 20 m yüksekliğinde dev bir saraydı. Bu yapı daha sonra Ebenezer Howard'a Bahçe Şehir teorisi için esin kaynağı olmuştur. Crystal Palace'ın girişinde bir yanda Aslan Yürekli Richard'ın dev heykeli, diğer yanda göz kamaştırıcı bir kristal çeşmenin merkezinde 24 tonluk bir kömür bloğu yer almıştı. Evrensel sergi 6 milyon izleyici çekmiş ve kitleler müthiş etkilenmiştir. Londra bu büyük organizasyonla yeniden ele alınmış tren, tramvay sistemleri kurulmuş geniş bulvarlar, ağaçlı yollar oluşturulmuştur. Bütün bu değişimler ve hamleler 19. yy sonunda İngiltereyi yeniden dünyanın en zengin ülkesi yapmış ve Londra dünya başkentliğine hazırlanmıştır (Memlük, 2004:190).

Aynı dönemde Fransa İmparator III. Napolyon tarafından yönetilmektedir ve İngiltere'nin müthiş atağına aynı müthişlikye karşı konulmalıdır ve ya İngiliz üstünlüğü kabul edilmelidir. Paris’in de o dönemlerde büyük kentsel sorunları bulunmaktadır öte yandan Fransız-İngiliz rekabeti nedeniyle Londra için yapılanlardan sonra Paris'i en güzel başkent yapmak bir prestij meselesi olmuştur. III. Napolyon şehircilik projelerini gerçekleştirmek için Baron Haussmann'ı görevlendirmiş ve Paris 20 yıl gibi bir süreliğine şantiye alanına dönüştürülmüştür. Yeni yerleşim alanları, kanalizasyon sistemi, parklar sistemi, geniş meydanlar, küçük parklarla çevrili geniş, ağaçlı yollar ve aynı stilde yapılar inşa edilmiştir. Parise 95 577 ağaç dikilmiş, yapılan pek çok anıt ile kent mimari kimliğini kazanmışrtır. Paris 1867'de Londranın hemen arkasından Evrensel Sergi'yi organize etti, İngilizlerin serginin simgesi olarak yatayda oluşturdukları çelik konstrüksiyon "Crystal Palace"a karşı dikeyde "Eiffel Kulesi"ni simge olarak hazırlamışlardır (Memlük, 2004:191).

20 yy.a girerken sanatta ticarette olduğu gibi şehircilik mimari ve peyzaj da da arayışlar hala sürüyordu. 1898 de Ebenezer Howard "Tomorrow: A Peaciful Path to Real Reform”u yayımladı. 1903 te ilk bahçe şehir Lechworth tesis edildi. "Garden city" bahçe şehir hareketinden sonra 20 yy.da uydu şehirler, garden suburb, garden village country belt, agricultural belt rural belt vb planlama arayışları devam etti. İngiliz ağırlıklı bu planlama çalışmalarının temelini peyzaj düzenlemeleri oluşturmaktadır (Memlük, 2004:192).

Bu noktada kentsel kentsel açık ve yeşil alanların sağladığı katkılar kısaca şöyle özetlenebilir (Aydemir vd., 1999:264 , Demirel 2004:73 (Aslanboğa 1996'dan aktaran)):

• Fiziksel açıdan kentin doluluk-boşluk dengesini sağlar, kentteki farklı kullanım alanları arasında tampon oluşturur,

• Kentin sağlıklı gelişmesine katkıda bulunur yapıların ışık ve hava almasına gürültülü mekanlarda gürültünün perdelenmesine, taşıt yollarına paralel tasarlanan yaya yollarının yaya açısından biyoiklimsel konforunun ve güvenliğinin sağlanması ( çit oluşturması, kaza anlarında bariyer görevi görmesi gibi) gibi konularda önemli roller üstlenir,

Page 31: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

687

• Yapı yoğunluğunun denetlenmesine yarar sağlar, • Kentteki biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesinde temel bileşen olarak görev alır, • Aktif eğitim sisteminde önemli bir eğitim alanı olarak görev yapar, • Yeşil alanlar ve yeşil mimari kent fiziksel yapısının monoton geometrisini ve yüksek

yapılaşmanın insanı ezen etkisini yumuşatır insan ile yapı arasında ölçüsel bir denge kurulmasına ve kent estetiğine katkıda bulunur.

• Doğayı kente taşır insana huzur canlılık, dinginlik veriri dolayısıyla kentin psikolojik doyumunu arttırır hatta yeşil renk dilinde zihinsel ve ruhsal dolum istasyonu olarak tanımlanır.

• Oyun, spor rekreasyon gibi örgütlenmiş ve düzenlenmiş işlevlere mekan sağlarlar • Fotosentez nedeniyle havanın temizlenmesine katkı sağlarlar, • İyi tasarlanmış bir açık ve yeşil alan, kentin mikroklimatik yapısı üzerine olumlu

etkilerde bulunur ve böylece temiz kent ve ya sağlıklı kent imajının oluşmasına yardımcı olur. Kentsel alanlarda kullanılan yapı malzemelerinin (beton, tuğla vb) ısıyı fazla tutması sonucunda oluşan konforsuz durumun oluşmasını engeller.

Görüldüğü üzere kentin peyzajı bir kentin yaşanabilir olması için oldukça önemlidir. Dolaylısıyla bir mekanın kimlik kazanabilmesinde son derece etkili olduğunu söylemek yerinde olacaktır.

Bugün, büyük kentler veya kent-bölgeler coğrafi peyzajın, tarihte daha önce olmadıkları kadar ısrarcı öğeleri olmuşlardır. Bir kaç on yıl içinde, dünya ölçeğinde uygun yerleşime sahip birçok kent merkezi, üst düzey kümelenmelere dönüşmüşlerdir. Bunların son zamanlardaki muazzam gelişimleri, kapitalizmin öncü sektörlerinin bugün, güçlü içsel büyüme mekanizmaları ve giderek artan küresel pazar erişimine sahip üreticilerin, yoğun ve birbirine yakın yerel ağları biçiminde organize olmalarından ileri gelmektedir (Scott, 2004:27).

Kentlerdeki yaşam kalitesi, sürdürülebilirlik ve yaşanılabilirlik kavramları, 2005 yılında İsveç Çevre ve Mekânsal Planlama Araştırma Konseyi (FORMAS) öncülüğünde Göteborg’da gerçekleştirilen ve farklı disiplinlerden 400 bilim adamı ve uygulamacının bilgi ve deneyimlerini aktardığı “Kentsel Peyzajda Yaşam” temalı Uluslararası Kentsel Bilgi ve Uygulama Bütünleşmesi Konferansı’nın da ana temalarını oluşturmuştur. Kentsel yaşam kalitesinin artırılmasını sağlayabilecek yeni kent kuramlarının oluşturulmasına zemin hazırlayan toplantıda öne çıkan tartışmalar, kentlerin yerel politik liderliğe olan gereksinmesi, yönetişim (governence), katılımcılık, çeşitlilik, kentin herkese açık bir kullanım alanı oluşturması, kent ekolojisinin, kimliğinin ve mirasının sürdürülebilirliği, disiplinlerarası yaklaşımların önemi vb. olmuştur. Konferans sunuşları içinde en büyük yansımayı gerçekleştiren ise, davetli konuşmacılardan Bogota (Colombia) eski Belediye Başkanı ve Kentsel Tasarımcı Enrique Penalosa olmuştur. Penalosa, kısa bir süre öncesine kadar bir sefaletler kenti olan Bogota’da insanı ön plana alan doğru politikalarla ve tümüyle yerel olanaklarla, büyük bir kararlılık ve azimle üç yıl içinde (1998-2001) gerçekleştirdiği sosyal ve fiziksel değişimleri aktardığı sunumunda, kentin çok sayıda binadan oluşan, teknik önlemlerle sorunları çözülebilecek salt bir fiziksel oluşum değil, “insanın yaşam biçiminin aracı” olduğunu, ve sürdürülebilir kent düşüncesine odaklı değişimin her zaman her yerde olanaklı olduğunu kanıtlamıştır (Oktay, 2009)

3.2.2 Kentsel Yaşam Kalitesini Artirma Hedefi Doğrultusunda Gerçekleştirilen Uygulamalar Sürdürülebilirlik, yaşanılabilirlik ya da kentsel yaşam kalitesi kavramlarının her biri bilim ve politika çevrelerinde büyük bir ilginin hedefi olmuş ve dünyanın çeşitli yerlerinde bu hedefle

Page 32: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

688

gerçekleştirilen çalışma ve uygulamalar sonunda umut verici değişimler yaşanmıştır. Bunlar içinde en iyi sonuç alınanlar Kopenhag (Danimarka), Portland (ABD), Toronto (Kanada) gibi gelişmiş ülke kentlerindeki ve Bogota’dan çok daha önce değişimini tamamlayan Curitiba’daki (Brezilya) uygulamalar olmuştur. (Oktay, 2009).

Kopenhag, cazibesi, canlılığı, yüzülebilen ve çevresinde hoşça vakit geçirilebilen limanı, düzenli parkları, hayat dolu mahalleleri, kozmopolit kültürü, kafeleri ve coşkulu halkıyla Paris ve Amsterdam ile yarışan bir kenttir. Kent, dünya çapında yapılan ve politik, toplumsal ve çevresel etmenlerle ilgili 39 ölçüte dayanan bir yaşam kalitesi araştırmasına göre (Mercer Human Resource Consulting), dünyanın yaşam kalitesi konusunda en iyi 8. kenti olarak belirlenmiştir. Kentte çocuklar okullarına yalnız başına ve yürüyerek gidebilmekte, ülkenin kraliçesi bile çok az koruma ile alışverişe çıkabilmektedir. Toplu taşıma yeterli, genel altyapı son derece gelişmiş olup, trafik karmaşası çok nadir görülen bir olgudur. Kentin bu mükemmelliği tesadüfi olmayıp, gerçek yaşamın kentsel koşullarına duyarlı düşüncenin ve uğraşın sonucudur (Oktay, 2009). 1962’de kent merkezinde ilk kez bir caddenin trafiğe kapatılmasından beri her yıl birkaç kent adası yaya bölgesine eklenmiş, park yerleri kaldırılmış ve taşıt yolları bisiklet yollarına dönüştürülmüştür. Yazın işe geliş-gidişlerin yarısı, kışın ise Kopenhag’ın soğuk ve yağışlı iklimine rağmen üçte biri bisikletle gerçekleşmekte ve bu yoğun kullanım halkın tüm kesimlerini (iş adamları, şık giyimli kadınlar, yaşlılar, öğrenciler, çocuklu anneler vb.) kapsamaktadır (Oktay, 2009).

Portland kenti, toplumsal gereksinmelerin, ekonomik gelişmelerin ve çevresel gereksinmelerin dengelenme şekliyle ve çevre geliştirme projeleriyle uluslararası düzeyde haklı bir üne sahip olmuştur. Çevresel sorunların çözümüne olan yoğunlaşma maddi kazanımların ötesinde önemli ekonomik getirilere neden olmuş ve kent Money Magazine tarafından düzenlenen oylamada ABD’de yaşanılabilecek en iyi yer olarak seçilmiştir. Kente çoğu kez “yürünülebilir kent” ve “çocuk dostu kent” tanımlaması atfedilmekte ve öğrenim görmek için ideal yer olarak gösterilmektedir. Portland’da yaşanan pekçok olumlu değişime karşın daha fazla gelişme potansiyelleri araştırılmakta ve kent LEED (11) Değerlendirme Sistemine öncülük etmektedir (Oktay, 2009).

Toronto , 30 yıldan az bir süre içinde Amerikan kentlerindeki gibi otomobile odaklı bir kent iken, uygulanan geliştirme programları ile bugün transit ulaşımı temel alan, kent merkezi canlandırılmış, kentsel yayılması yoğunluk artırılarak denetim altına alınmış ve dünyanın çok çeşitli kültürlerinden farklı etnik gruplara mutlu bir yaşam çevresi sunan yaşanılabilir bir kent haline gelmiştir (Oktay, 2009).

Toronto’da yaşanan bu önemli değişimler, kentsel tasarım kuramı ve kentsel ekoloji üzerinde en büyük etkiyi yapan ve The Death and Life of Great American Cities başlıklı yapıtın (1961) yazarı olan Jane Jacobs’ın yönlendirmeleriyle gerçekleşmiştir. Jacobs Toronto’nun geliştirilmesi ile ilgili olarak, kent halkının kentin organik bütünlüğüne saygı göstermesi gerektiğini, kentsel karakterin - yapısal ve işlevsel yoğunluğa bağlı olarak - artırılmasının önemini, kent merkezinin ve kamusal mekânların yeniden keşfedilmesi gerektiğini, otomobili temel alan planlamanın tehlikelerini ve transit-yönelimli ulaşımın yararlarını ve kentsel topluluk (urban community) kavramının önemini vurgulamış ve bu hedeflere yönelik kamu hareketleri başlatmıştır. Onun özellikle eski konut alanlarını ezerek geçirilmesi planlanan yeni otoyolun (Spadina Expressway) inşaatına karşı duruşu, kentteki önceliklerin toplumsal yaşam ve bütünleşme yönündeki değişiminin ana belirleyicisi olmuş, Jacobs kent toplumunu etkilemenin ötesinde politikacıların da daha bilinçli bir çizgiye gelmelerini sağlamıştır. Kentin sadece gündüz etkin olan bir iş merkezi kimliğindeki çekirdeğine yeni konut alanlarının uyarlanması yollardaki sabah trafiğini büyük ölçüde rahatlatmış, yayılma ile birlikte boşlukları artan kent dokusunu yeniden bütünleşik ve belirgin hale getirmiş ve merkezde canlı

Page 33: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

689

ve güvenli bir yaşam çevresinin oluşmasını sağlamıştır. Toronto bugün kuzey Amerika’daki en yaşanabilir ve en dinamik kentlerden biri olup, kıtadaki diğer büyük kentlere örnek gösterilmektedir (Oktay, 2009).

Curitiba , son yıllarda rastlanan en başarılı sürdürülebilir planlama örneği olup, gelişmekte olan ve yoğun sorunların yaşandığı bir ülkede yüksek yaşam kalitesine erişmeyi başardığı için tüm dünya kentlerine örnek gösterilmektedir. Slav, Alman ve İtalyan göçmenlerin gözdesi olan Curitiba’da son 20 yılda yaşanan büyük nüfus artışı nedeniyle, sosyal, ekonomik ve çevresel sorunlar en üst sınıra dayanmış iken, doğru liderlik, bütüncül ve çok yönlü kent planlama, olumsuz değişimleri kader olarak kabul etmeyen bir halk, ulaşım, atık yönetimi ve sektörler arası bütünleşme sayesinde çok iyi sonuçlar alınmıştır (Oktay, 2009).

Curitiba modeli olarak adlandırılan planlama kapsamında, sürdürülebilir ulaşım düşüncesinin, iş piyasasının kalkınması, yol altyapısının geliştirilmesi ve yerel topluluğun kalkındırılması ile başarılı bir şekilde bütünleştirilebileceği kanıtlanmıştır. Kentin 1965’de şekillendirilen ilk gelişme planının (master plan) hedeflerine uygun olarak merkezî alan büyümesi sınırlandırılmış, ticaret ve hizmet sektörünün merkezden başlayarak güney-kuzey yönünde uzanan iki ulaşım arteri üzerinde yoğunlaşması sağlanmıştır. Plan aynı zamanda sanayi bölgelerinin oluşturulmasıyla kentsel gelişmeye ekonomik destek sağlama ve kentin tüm semtlerine yeterli eğitim, sağlık hizmetleri, rekreasyon ve park alanları kazandırarak yerel topluluğun kendi kendine yeterliliğini teşvik etme hedeflerine de ulaşmıştır (Oktay, 2009).

Curitiba’da uygulanan gelişme planının kentin gelecekteki tasarımının başarılı olmasını sağlayan en önemli ilkesi, hareket ve alan kullanımının birbirinden ayrılamaz olduğu düşüncesiyle yönlendirilmesidir. Planın tüm halka erişilebilirlik sağlanması hedefi doğrultusunda hedeflerine ulaşabilmesi için ana ulaşım arterleri zaman içinde toplu ulaşıma en yüksek önceliği vermek üzere yeniden düzenlenmiştir (Oktay, 2009).

4. SONSÖZ Medeniyet ile eş anlamlı olarak kullanılan kent sözcüğünün karşılığı olan kentler günümüzde gelişmiş ülke örnekleri dışında genellikle medeniyetten uzak çarpık gelişimlerin yaşandığı merkezler haline dönüşmeye başlamıştır. Ülkemizde de özellikle 1950’li yıllardan sonra yaşanan kırdan kente göç hareketi yönetilemez bir hızda gerçekleşmiş ve bugün karşılaştığımız sorunlar yumağı kentsel yaşama alanları gündeme gelmiştir. Gerek her bir kentin geçmişten bu güne taşıdığı kültürel mirasın gerekse doğal özelliklerinin kent imge ve kimliğinin ana bileşenleri olarak temel yönlendiriciler olarak ele alınmamış olmaları istenmeyen bu çarpık sürecin gelişiminde etkin unsurlar olmuşlardır. Kent makroformunun sağlıklı yönlendirilmesinde temel çalışmalar arsında yer alması gereken peyzaj planlama çalışmalarının olmaması söz konusu ana unsurların göz ardı edilmesinin de temel nedenleri olarak görülmektedir. Ancak bugün gelinen noktada, yine kentin kendine özgü özelliklerinden yola çıkarak gerçekleştirilen peyzaj düzenleme çalışmalarıyla kentlere kimlik kazandırılması ve kentlerin imgelerine kavuşturulması mevcut kentsel yapıların iyileştirilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

Sanayileşme politikalarımızdaki sapmalarda olduğu gibi, şehirleşme politikalarımızda da yanlışlıkların temelini ekolojik erdemden yoksunluğumuz oluşturmaktadır. Al Gore’un da ifade ettiği gibi tarih dilimi içinde bir yerlerde doğayla olan bağlantımızı kopardık ve onunla anlaşmazlığa düştük ama nerede? "Uygarlığın yapısı gittikçe daha karmaşık hale gelmekte, ama o gelişirken bizler de doğadaki köklerimizden gittikçe uzaklaştığımız duygusuna kapılmaktayız. Bir anlamda uygarlığın kendisi de, kendi eserimiz olan daha yapay, kontrollü ve bazen de küstah bir yapıya doğru yol almıştır. Artık dünyayı, sağladıkları yarardan daha

Page 34: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

690

yüksek bir bedel taşımayan bir 'kaynaklar' toplamı olarak görmek çok kolaylaşmıştır." Bu anlayış biçimi, şehirler üzerinde de görülmektedir. Şehirlerimiz artık, insanlık adına yüksek ideallere sahip erdemlerin hüküm sürdüğü yerler değil, toprak, insan ve ticaret boyutlarından oluşan rantiye pazarları haline dönüşmüştür. Şehirlerimizin planlanmasında, yollarımızın düzenlenmesinde, binalarımızın yapımında, çöp toplama ve tasfiye sistemimizde, birçok noktadan olanca hızıyla havayı kirletmemizde, sularımıza taşımayacakları yükleri yüklememizde ve onları ölüme terk edişimizde, yeşil alanlarımızı düzenlemede veya düzenlememede ve bütün diğer faaliyetlerimizin çarpıklığında ortaya hep ekolojik anlayış ve davranış kalıplarımızdaki olumsuz dönüşümlerin etkisi görülmektedir. Daha da doğru olanı, halihazırda karışlamakta olduğumuz bütün krizlerin birinci sebebini bu temel olgu oluşturmaktadır. Bu nedenle, şehir plancılarımızdan tutun da şehirleşme politikalarını belirleyen ve yönlendiren merkezi hükümetlere kadar bütün yönetici ve deneticilere kadar herkesin ekolojik erdem anlayışına kavuşması/kavuşturulması gerekmektedir. Bunun için de eğitim kurumlarımız başta olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlarımızda görev yapan insanlarımızın ve şehir çevresinin ekolojik erdeme dayalı anlayış ve davranış biçimi doğrultusunda eğitilmesi ve yetiştirilmesi, öncelikle kabul etmemiz ve pratiğe aktarmamız gereken bir ilke olmalıdır (Ceritli, 1995:17).

Page 35: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve

691

KAYNAKÇA Anlambilim, 2009, http://www.anlambilim.net/imge-nedir-1154.htm, 02.06.2009

Aydemir, Ş., Aydemir, S. E., Ökten, N., Öksüz, A., Sancar, C., Özyaba, M., 1999, Kentsel Alanların Planlanması ve Tasarımı, KTÜ Mühendislik Mimarlık Fakültesi Ders Notları, Trabzon.

Ceritli, İ., 1995, Şehirleşmeye Bağlı Çevre Sorunlarını Oluşturan Temel Kaynaklar, Ekoloji Çevre Dergisi, Sayı 17, Sayfa 15-21.

Demirel, Ö., 2004, Peyzaj Mimarlığının Planlama Boyutu ve Almanya Örneği, Peyzaj Mimarlığı 2. Kongresi Bildiri Kitabı, s:72-82.

Gül, A., Atken, S., 2007, Üniversite Kampusü Açık Yeşil Alanların Kent Kimliği Üzerindeki Rolü ve Etkisi, 15. Yıl Mühendislik Mimarlık Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Cilt 1-2, Isparta.

TDK, 2009, http://www.tdk.org.tr, 02.06.2009

Ural, T., Kent Planlama Ders Notları (İnternet Kaynağı), http://www.tugrulural.com, 05.03.2009

Karakaya, İ., 2007 Küreselleşme ve Kent, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi (İnternet Kaynağı).

Kaya, E., 2005, Sabancı Üniversitesi Eğitim Programı, Pendik Belediyesi, Istan bul.

Memlük, Y., 2004, Yakın Geçmişten Geleceğe Peyzaj Oluşumları, Peyzaj Mimarlığı 2. Kongresi Bildiri Kitabı, s:188-197.

Oktay, D., 2009, Dosya: Kentsel Yaşam Kalitesi Sürdürülebilirlik, Yaşanılabilirlik ve Kentsel Yaşam Kalitesi (İnternet Kaynağı).

Önem, A.B., Kılınçarslan, İ., 2005, Haliç Bölgesinde Çevre Algılama ve Kentsel Kimlik, İTÜ Dergisi/A, Mimarlık, Planlama ve Tasarım, Cilt 4, Sayı 1, S:115-125

Scott, A., J., 2004, Küreselleşme ve Kent-Bölgelerin Yükselişi, Çev: Kübra Cihangir Çamur, Planlama Dergisi, TMMOB Şehir Plancıları Odası Yayını, Cilt 3, Sayı 29,S:26-32.

Tam, D., 2004, Çevre Duyarlı Planlamanın ve Deprem Duyarlı Planlamanın Bütünleştirilmesinin Sağlayacağı Faydalar, Planlama Dergisi, TMMOB Şehir Plancıları Odası Yayını, Cilt 3, Sayı 29, s:67-74.

Tatlıdil, E., 2009, Kent ve Kentli Kimliği; İzmir Örneği, Ege Akademik Bakış, 9 (1) 2009: 319-336.

Türkoğlu, H.D., 2002, Kentsel İmge:İstanbul’dan Bulgular, İTÜ Dergisi/A, Mimarlık, Planlama ve Tasarım,, Cilt 1, Sayı 1, S:57-64

Ulu, A., Karakoç, İ., 2004, Kentsel Değişimin Kent Kimliğine Etkisi, Planlama Dergisi, TMMOB Şehir Plancıları Odası Yayını, Cilt 3, Sayı 29,S:59-66.

Ulusoy, A., Vural, T., 2001, Kentleşmenin Sosyo Ekonomik Etkileri, Belediye Dergisi, Cilt7, Sayı 12.

Uzun, G., 1993, Kentsel Rekreasyon Alan Planlaması, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Ders Kitabı, No 48, Adana.

Page 36: BU KONGRE, - kabsis.sdu.edu.trkabsis.sdu.edu.tr/belgeler/makale02.pdfbu kongre, sÜleyman demİrel Ünİversİtesİ, isparta valİlİĞİ, isparta beledİyesİ, isparta tİcaret ve