cennetİn tanrilari - turuz...12. rosiaa’nın sırrı / 199 13. tannların adası / 217 14. ruhun...

394
CENNETİN TANRILARI MISIR'IN KAYIP MİRASI VE UYGARLIĞIN DOĞUŞU ANDREW COLLINS v ؛avesta

Upload: others

Post on 01-Sep-2020

7 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

Page 1: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

CENNETİNTANRILARI

M IS IR 'IN KAYIP M İRASI VE U YG ARLIĞ IN DOĞUŞUAN D R E W COLLINS

vavesta ؛

Page 2: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ANDREW COLLINS •Cennetin Tanrıları

Page 3: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

av esta I Z.: 160 I 5 Gods o f Eden

Egypt’s Lost Legacy and o f Genesis o f Civilisation Cennetin Tanrıları

M ısır’ın Kayıp Mirası ve Uygarlığın Doğuşu

Andrew Collins (Londra, 1998)٠ - 0*■ııııı» II-

İngilizceden Çeviren:Sem a Kılıç

E ditör: A bdullah Keskin Kapak: A hm et N aci F ıra t

T ash ih ve M izanpaj: Avesta B irinci Baskı: 2003, İstanbu l

Baskı: B erdan M atbaacılık

© Avesta Yayınları, 2002 T an ıtım am acıyla yapılacak a lın tıla r d ışında

١ • .٠ nev in in izn i a lın m ad an h içb ir şek ilde çoğalu lam az

AVESTA BASIN YAYIN i'EKLAM TANITIM MÜZİK DAĞITIM LTD. $Tİ.

Evliya Çelebi Mah.Aybastı Sok. No: 4 8 / 4 BEYOĞLU / 1STANBUL Tel: (0212) 251 44 80

(0212) 243 89 74 Fax: (0212) 243 89 75

E k inciler C addesi N u rlan Apt. G iriş Katı No: 2

OFİS / DİYARBAKIR Tel-Fax: (0412) 222 64 91

ISBN: 975-8637-63-0

Page 4: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Andrew Collins

CENNETİN TANRILARIMISIR’IN KAYIP MİRASI VE UYGARLIĞIN DOĞUŞU

İngilizceden Çeviren Sema Kılıç

avesta | Z.

Page 5: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ANDREW C O L L IN S-1957 'dc doğdu . Zam an, m ekan ve insan aklı a rasın d a­ki ilişkiyi inceleyen bir dizi k itab ın yazarıdır. C ollins, ses,getiren From the Ashes o j Angels (M elek lerin K üllerinden , G ü nahkar Bir Irk ın Yasaklanm ış M irası, İngilizceden Çeviren: Zafer Avşar, Avesta, 200،؛) k itab ında tartışılan , ileri b ir uygarlığ ın kayıtlı tarih öncesi var o lduğu fikrin i 1985’te a raştırm a­ya başladı. Gods o j Eden (A den 'in T anrıları) b u n u n b ir devam ıd ır ve M ısır’ın Sfenks inşa eden B üyük k ü liü rü ve o n u n m o d ern uygarlığın d o ğuşuna e tk i­leri h ak k ın d a o n b ır yıllık ak adem ik b ir ç alışm anın ü rü n ü d ü r.

Page 6: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

İÇİNDEKİLER

Te؛ ek k ü r no tları / 9 1. B üyük T anrıların Y ankıları / 11

. Eski İnsan ları T aklit E d iyorlard ı / 333. Eski Kıpti M asalı / 43

4. İm kansız Kesinlik / 57 5. Boru Sesiyle / 77

6. Sonlk P la tform lar Y aratm ak / 97 7. Sesin Dahisi / 111

8. D uvarlar D evriliyor / 123 9. Kafir K ıa l/1 3 1

ه1 . İlk Yaratılış / İ53 11. Ç ağın R uhu / 177

12. R osiaa’n ın Sırrı / 19913. T an n la rın Adası / 217

14. R u h u n ö lü le r D iyarı / 23715. U ygarlığın Beşiği / 261

16. A den’e G eçit / 291 17. Kuş T üylü Yılanlar / 309

1§. Kam T oprak / 333 19. Y ıldızlara Y6n،؛lik Bilgelik / 353

20. M ilenyum Gece Yarısı / 369 Sonsöz / 385

Bibliyografya / 387

Page 7: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

1950’lerde şiddet yo luyla yo k edilene kadar eski zaman bilgeliğinin ateşini canlı tuttuğu için

TİBET HALKINA

adanmıştır. Ümit ederim ki,

eşsiz dünyanız bir gün, küllerinden doğan bir anka gibi,

yeniden yükselir.

Page 8: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

TEŞEKKÜR

Bu kitabın ortaya çıkm asında yardım eden aşağıda ism i geçen kişilere içten teşekkürlerim i gönderiyorum . Bu kişiler, 1985’te G ize’nin gizli odalannı yen iden araştırmada bana ilham verdi­ği için, Bernard; G ize’nin Yaratılış Odaları hususundaki bulgu­larımı onayladığı için N igel Appleby ve arkadaşları; Mısır’ın Büyük kültürü ve Yakın D oğu arasındaki bağı 1990’da yen i­den kurduğu için Debbie Benstead; beni N evali Çori’ye sevket- tigi için Mark Burkinshaw; çok değerli yardımı ve devam eden dostluğundan dolayı Storm Constantine.

Ayrıca Am un papazlık kurum u ile bağlantılı olarak yaptığı araştırmasından dolayı Lorraine Evans’a; benim devam eden projelerim e sürekli yardımı ve kendini adamasından dolayı, Rodney Hale’e; Büyük Piramit ile ilgili m atem atiksel hesapla­malarından dolayı Robert Hale’e; Almanca tercüm eleri için, Catherine Hale’e; sürekli destek ve dostluklarından dolayı Graham H ancock, Carrie Kirkpatrick, Lisa M undy ve M atthew Adam s’e; Kürt tarihi hususundaki yardımı için Mehrdad Izady’ye; çok değerli takdir ifadelerinden dolayı N igel Jackson

Page 9: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ve John Sassoon’a; Fransızca tercümeleri için Amber McCo- uley’e; araştırma asistanlığı ve benim gerçeklere dair fikirleri­mi kontrolden geçirdiği için Gareth M edway’e; katkılarından dolayı Oren Patrick Purcell’e; tavsiyesi, yardımı ve gayretin­den dolayı David Rohl’e; fotoğraflarını kullandığım için Colin ve Cathy Stallard’a; ses teknolojisi üzerine düşünceleri ve ya­zışm alarından dolayı O liver ve Danielle Stum m er’e; eserin m etnini kontrol ettiği ve Ejiptoloji üzerine gözlerden uzak m akaleleri bana tem in ettiği için Jackie Pegg’e; bir kitap yazar­ken hangi tecrübelerden geçtiğim i anladığı ve hem en hem en her gün telefonla günlük tem asından dolayı Graham Phil- lips’e; Henry Kjellson’m kitabının çevirisinden dolayı Iben Lund Jorgensen ve Dave Gladman’a; Paris, Louvre’daki atma­ca başlı Horus heykelin in slaytım kullandığım için Peter W hi- tehead’e; kitabın m etnini okudukları için W ayne Frostick, Mark M cCann, Steve W ilson ve Caroline W ise’e ve sonsuz destekleri için M atthew G oulding, Angela Reeve, Charles Top- ham , Johnny M erron ve Boyd Lees’e çok teşekkürlerim i suna­

rım.Gods of Eden’m yayınında em eği geçen H eadline’den Lind­

say Sym ons ve Heather H olden-Brown’a ve Sheil Land A ssoci- ates’ten Sim on Trewin, Luigi Bonom i, Laura Susijn ve Emma Gibb’e ayrıca teşekkür ederim.

Son alarak, değeri ölçü lem ez araştırma asistanlığından dola­yı Sim on Cox, David Southw ell ve Richard W ard’a özel olarak teşekkürlerim i belirtm ek isterim. Onlar olm asaydı bu kitap ta­m am ıyla çok farklı bir hal alırdı.

Andrew Colins 1998

Page 10: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

BİRİNCİ BÖLÜM

BÜYÜKTANRILARINYANKILARI

Sabah saat beş ve berrak çivit renkli gökyüzü yıldızların ke­merli geçidi ile parıldıyor.

Uzak ufukta şafak-öncesi ışığı geceyi aşındırıyor ve bahar ekinoksunu n bu saatinde -karanlık ve aydınlığın eşit olduğu ve kış ile yaz gün dönüm lerinin orta noktası olan bir zaman- güneşin geri dönüşünü müjdeliyor.

Kuzey-batı yönüne doğru günüm üz Kahire’sin in ışıkların­dan yukarıya akseden baygın sarı parıltısı hakim; Kahire’nin günlük itiş-kakışı ve sokak karmaşası henüz başlam am ış, ve hem en önüm üzde Gize Platosunun kıyısında tartışmasız dün­yanın en m uam m alı oym a anıtı durmakta. Bu bir firavun yü z­lü taş bedeni ve bükük arka bacaklarının arasına kıvrılm ış ar- kaya-m eyilli bir kuyruğu ile zarif aslanvari bir suret. İleri uza­tılm ış ön bacakları gelm ekte olan ekinoksal günışığı ile bütün­sel ilişk isin i vurgulam asına doğu ufkuna doğru uzanmaktadır. Dünya bu anıtı Büyük Sfenks olarak tanır. Bu anıt heykel tıp­kı 3000 yılı aşkın Mısır halklarına hükm eden hanedan kralla­rı gibi nemes başlığı takmaktadır.

Page 11: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Hayatlarım ve kariyerlerini bu tür anıtların ötesindeki d ü n ­yayı araştırmaya adayan akadem isyenler bize Sfenks’in, pira­mit inşa edenlerin dönem i, Eski Krallık zam anı sırasında taş heykeltıraşlarına vakfedilm iş bir okul tarafından taş yatağının yüzeydeki bir parçasından oyulduğunu söylerler. Bu büyük hareket kam a-biçim li etrafını çeviren kocam an bir alana çukur açm ayı gerektirm işti, ki ondan sonra bu arkaya dayanm ış de­vasa aslana şek il verilm esi gerçekleşm işti. Ardından taştan bir taç yerleştirildi, çenesine bir sakal işlendi ve yüzü MÖ 2550 c i­varında Mısır’ın tahtına geçen, Küfre adında bir kralm kine benzer olarak keski ile oyularak işlend i.1

Ancak Sfenks’in kökenlerine ait böyle güçlü iddialı beyan­ları ortaya atan Ejiptologlar nerdeyse tamamen hatalıdırlar. Batık çevrili alanının kenarında dolaşırken, alttan vuran ışık ­lar anıtın fena halde aşınm ış bedenini çevreleyen derin dalga­lı olukları gölge şeklinde resm etm ektedir. Bunlar kıvrım lı ve yum uşak ve Sfenks resmi 45 0 0 yıllık tarihinin en az 3300 yılı kum içinde boynuna kadar göm ülü kalm ış bilinse de, haddin­den fazla uzun bir zaman dönem i boyunca sert hava koşulla­rına m aruz kalm ış görünm ektedir.2 Yer yer görülen derin ya­tay aşınm a izleri keskin dikey çatlaklarla bölünm üştür -bunlar rahatlıkla Sfenks’in her yanıda görülebilir ve Sfenks’؛ çevrele­yen duvarların iç kısım larında da m evcuttur.

Ejiptologlar bize bu hava koşulları ile aşınm a etkilerine gü­neyden esen ve aslan-biçim li sureti esaslı bir girdap içine çe­kip yutan haşin çöl rüzgarlarının sebep olduğunu söylerler. Bugüne kadar inandıkları buydu ve m uhtem elen her zam an da bu olacak. Ancak bu insanlar jeo log değildirler; kayaların bi­leşim i ve erozyonu üzerine araştırma yapmazlar. N e yazık ki, jeologlar Sfenks’in ve etrafındaki çevr؛’; alanın perişan hali üzerine tam am en farklı bir şey söylerler. Onlar derin yatay aşınm a izlerine ve keskin dikey çatlaklara çöl kumları değil, su

1 Bu kitapta bahsedilen bütün hanedan tarihleri Gardiner'in kgypt o f the Phara­ohs' na (Firavunlann Mısır'ı) ek olarak dahil edilmiş, ,Marıetho. the king ■fists, and the Monuments'de verilen kral listesinden alınmıştır.

2 W est. Serpent m the Sky (Gökyüzündeki Yılan), sayfa 207

Page 12: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

yağışının -yani yağm urun- sebep olduğunu söylerler. Çoğu çok çok uzun bir zaman dönem ine dayanır. Boston Ü niversi­tesin d e bilim doçenti olan bir jeolog, Dr. Robert Schoch ,3 ku­ramsal Ejiptoloji4 üzerine Amerika’nın prestijli haber dergisi KMT* gibi oldukça radikal dergiler ve gazetelerde tekrar tekrar bu kuramı savunm uştur. Defalarca, Schoch ve m eslektaşları su yağışı teorilerine karşı yükselen her eleştiriyi çürüttüler; öyle ki, Ejiptologlar bundan böyle açık-fikirli biri onların yar­gısını ciddiye almadan önce oldukça ikna edici bir şey bulup çıkarmak zorunda kalacaklar.

Dem ek ki Sfenks ve etrafındaki çevrili alanın duvarlarının üzerinde hava koşulları ile aşınm a son derece u zun bir zaman dönem i boyunca yağmura maruz kalmasıyla o luştu , ama tam olarak ne kadar süre? Mısır, firavunlar çağının 5 0 0 0 ’i aşkın yıl önce başladığından beri çok az yağmur gördü .“G erçekten bu yağm ur silsilesin in Mısır üzerine düştüğü zam anı iklim bilim - sel tarih içinde bulm ak için MÖ 8 0 0 0-4500 arasındaki 3500 yıllık süreye geri gitm ek zorundayız, ki o zam an D oğu sahra daha tropik iklim lere has aralıksız sağnaklarla periyodik ola­rak ıslanan bir yeşil bozkır idi.

Sfenks’in oyulm uş kireç taşından bedeni ve etrafını çevrele­yen alanın duvarlarından aşağıya akan sel suları binlerce yıllık bir dönem boyunca bugün görülen derin yatay aşınm a izleri­ne ve dikey çatlaklara yol açm ış olm alı. Ancak hiçbir firavun MÖ 8 0 0 0-4500 arasında yaşam adı, ve Mısır’daki arkeoloji ile

"ilgili e ide ettiğim iz bilgiye göre bu zam an civarında hiç de çok şey olm uş gibi görünm em ektedir. Tek yaşam belirtileri, Doğu Sahra olan bölgede ya da N il’in kıyılarında bol taze balık bula­bildikleri bölgelerde yaşam ış ilkel çiftçi topluluklarıdır. Ama bu ilk, diğer tabiriyle neolitik topluluklar düzenli bir yapıya sahip değillerdi ve Büyük Sfenks gibi m uazzam taş anıtları oy­

3 Dr. Robert Schoch Yale Üniversitesinde, jeoloji ve jeo-fızik alanında doktorluk payesine sahiptir ve hava erozyonunun kayalar üzeıindeki etkileri hususunda b ir uzmandır.

4 Schoch: W est (Schoch’ın adına), 'John West'm sfenksin yaşı ,tartışması üzerine söyledıklen.

Page 13: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

m uş olarak tanınmamaktadırlar. Bundan başka, kendilerini taştan m uazzam bir aslanla ifade etm ek istem iş olduklarına m antıklı bir sebep bulabilsek dahi, böyle dev m ühendislik projelerini yürütm eye ne teknolojileri yeterliydi ne de böyle girişim gücüne sahiptiler.

Bu ilk çiftçi topluluklar Sfenks’i yapmadıysa, o zam an kim yaptı?

Belki de hepim iz yanlış zaman dilim ine bakıyoruz ve Sfenks tam am en farklı bir çağda oyulm uş olabilir. Öyle ise, ne za­man?

ASLAN ÇAĞINDA

D oğu ufkunda ekinoksal gün ışığının solgun kırm ızı aydın­lığı giderek karanlık gökkubbeden yükseliyor. Birbiri ardısıra yıldızlar ışığı yol verdikçe, diğerleri Sfenks’in gözleriyle dik­katlice izlenen titrek parlaklıklarıyla, m eydan okur görünü­yorlar. D oğu ufkunda açıkça seçilen , Batı dünyasınca Balık olarak tanınan takım yıldızının en üstteki yıldızlarıdır. Daha yukarıda, biraz sağındaki, Kova takım yıldızıdır. İlahi kom şu­su gibi, Kova Zodyakın -güneşin yıld ızlı gökkubbe üzerinde yıllık seferini içinden geçerek sürdürdüğü görülen takım y ıl­dızları zinciri- oniki burcundan biridir. Her ay içinde güneşin yükseld iğ i burç esasen astrolojide yıld ız haritası düzenlem ek için kullanılan y ıllık zodyakı belirlem ek suretiyle değişm ekte­dir.

Bununla birlikte dönüşünü tam amlaması tek bir yıl değil, kocam an bir 25 ,920 yıl süren bir başka zodyak çarkı vardır.5 Bu gerilem e ya da geriye doğru hareket olarak bilinip, dünya­n ın yavaş yalpalam asıyla oluşm aktadır -ki dramatik olarak hızlandırılıp , aydan gözlense bir çocuğun bükülen başının ha­

5 M odem astronomlar mevcut geriye giden çarkın tam devrinin aslında 25,773 yıl olduğunu bulabildi. Bu her Dİr burcun ekinoksal hatta karşı gelmesinin 2148 yıl sürdüğü ve b ir çarkın b ir derere hareket etmesinin de 7 1.6 yıl sürdüğü an­lamına gelir. Bununla birlikte, ben kanşıklığı önlemek için eski hesaplamaları m u­hafaza etmeye kaıvıı verdim.

14

Page 14: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

fifçe sallanm ası gibi görünürdü. İlerleyişi yıldızlı kubbenin uzak ufka nazaran her yetm iş iki yılda bir derece oranında aşa­malı yer değiştirm esiyle ölçülebilir.

Geriye doğru dönüş, Hesiod (MÖ 850 , rivayet edilir) gibi klasik yazarlar tarafından kabul edilen insanlık çağları olarak tanımlanmakla birlikte, Eski İnsanlarca da Büyük •Yıl diye ta­bir edilen dönem le eş sayıldı. A stronom ik dönem lerde onun salyangoz adımlarıyla sabit ilerleyişi bahar ekinoksunda, gün ışığından hem en önce güneşin istikam etinde görünen zodyak takım yıldızına dikkatle bakarak saptanır. Her 2160 veya bu­na yakın yılda bir burç değişir ve bu gerçekleştiğinde yeni bir astrolojik çağ doğar.

Bugün Kova Çağının eşiğinde bulunm aktayız, çünkü geçen 2000 yıl H ıristiyanlığın bir sem bolü olan Balığın yıldızları son kez ekinoksal ufkun altında yerlerini almaktalar; bu önüm üz­deki 200 veya buna yakın yılda aşamalı olarak oluşacak.6 Öte yandan Balık çağına varmadan önce dünya Koç Çağı ile yön e­tiliyordu; Koç İbrahim inancının ve eski Mısır’da Am un’un sem bolüydü, her ikisi de MÖ yaklaşık 2 2 0 0 ’de bu dönem in başlam asından bir süre sonra üne kavuştu.7 Geriye hareket eden yılın yöneticisi olarak Koç bir önceki Boğa Çağının yeri­ne geçm işti. Bu çağın Boğa kültü Akdeniz’e egem en olm uştu ve bugün hâlâ Ispanya’nın büyük stadyumlarında gösterisi ya­pılan barbar boğa güreşlerinde yaşamaktadır.

Büyük Sfenks Ejiptologların ısrarla belirttikleri MÖ 2550 ci­varında, yani Boğa Çağı sırasında oyulduysa o zaman ona de­vasa bir boğa heykeli olarak m odel verilm esi, haliyle daha an­lamlı olurdu. Her yıl bahar ekinoksunda şafaktan önce yıldız­lı gökyüzünde ilahi suretine gözünü dikerek bakabilirdi. Orta Doğu’nun eski kültürlerinin bu geriye hareket eden çağ sıra­sında Boğa’nın ekinoksal yükselişine hürm et ettikleri ve hatta dinsel sanatta tasvir ettikleri bilinm ektedir.8 Ayrıca bu uzak dönem de, M ısır’ın başşehri M em fis’te Apis adı alım da boğaya6 Bütün hesaplamalar Skyglobe 3.6 bilgisayar programına dayanır./ W est, The Travellers Key to Ancient Egypt, sayfa 70.8 Hartner; Santillana ve von Dethend. sayfa 124-5.

Page 15: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

tapılırdı. Eski resimler, bu çok merasim yapılan Boğa Çağında onun güneşe bağlılığını teyit edercesine ve ideal bir ekinoksal zam an gösterici yaparak onu boynuzlarının arasında güneş diskiyle resm etm ektedir.

Ancak açıkça görebildiğim iz üzere Sfenks h iç de bir boğa değil, bir aslandır ve aslan ise Aslan burcunun sem bolüdür. Ö yle ise son Aslan Çağı ne zaman gerçekleşm iş olabilir? Bilgi­sayar yazılım ına klavyeyle koordinatları ve tarihleri tuşlarız ve ardından, yalnız çok uzak zamanlardaki atalarım ızın şahit o l­duğu, bir çağın gökyüzü hareketleri m onitör ekranda çıkar. Bilgisayar hesaplamaları çok kolay yapar ve bize Boğa Çağın­dan önce İkizler Çağının, Yengeç Çağının ve ondan önce de M Û yaklaşık 11.380 ve 9220 arasında 2160 yıllık dönem bo­yunca hüküm süren Aslan Çağının geldiğini söyler. (,Üçüncü Bölüme bakın.)

Yalnız bu uzak dönem de ekinoksal alam etçi olarak bir asla­n ın yapım ı tam bir anlam kazanırdı. Çünkü yalnız bu uzak dö­nem de o, bahar ekinoksunda gün ışığından önce kendi yıld ız­lı suretine gözünü dikerek izlem iş olm alıydı. Ö yle ise o zaman Sfenks pekâlâ bir firavunun yüzünden değil de bir aslan başın­dan ilham alınarak doğm uş olabilir. O zam an, çok sonraki bir tarihte, m antıklı olarak MÖ 2550 civarında Kufre’n in idaresi sırasında, Sfenks’in başına çok aşina olduğum uz nemes başlığı takan bir kralın suretinde yen iden m odel verildi.

Bu tür aceleci varsayımlar biraz durup düşünülm ezse ilk başta saçm a sapan görünebilir. Ama Eski M ısırlıların sadece geriye hareketin yavaş sürecini anladıklarına dair değil, aynı zam anda on binlerce yıl geriye uzanan büyük zam an çarkla­rıyla da ilgili olduklarına dair gereğinden fazla kanıt vardır.9 Ö rneğin, Turin Krallık Kanunu alıntısı, MÖ yaklaşık 1300’de- ki O ndokuzuncu Hanedanı tarih göstererek, sırasıyla 10 netje- ru’nun (ya da ntrw) -‘ilahlar’ ya da ‘tanrılar’ anlam ına gelen bir kelim e- dünyaya hükm ettiği uzun bir dönem i dahil eden bir krallar listesin i ihtiva etm ektedir. Onların hükümranlıkları

9 Sellers, sayfa 19 4 -2 15.224; Bauval ve Hancock. Keeper o f Genesis (VaroluşuKoruyan), sayfa 154-5 ,194-5.

Page 16: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

-slu'iasu-hor diye bilinen, ‘Yoldaş' ya da ‘Horus Havarileri’ ola 1< dade edilen tanrısal kişilerin, MO 3100 civarında Yukarıا؛ا

Aşağı Mısır'ın b irleşm esinden önce ülkeyi yönettiklerinin ا'،•

söylendiği çok uzun 13,420 yıllık bir dönem tarafından takip Buna ilaveten, MO yk 320 de yaşamış, H eliopolis şeh- .'؛؛،•،lilir

-lin in bir papazı, M anetho ilk hanedan kralı, M enes’in yükseli inden önce 24 ,925 yıllık bir dönem den bahsediyordu,11 öte؛

beşinci yüzyılın Y'unanlı tari’nçisı, Herodot, ‘Kral- هyandan Mların Kanunu’nda ilk firavunun yönetim inden beri 11,340 yıl

12.geçtiğini ifade ediyorudıı

Eski M ısırlılar ayrıca :opraklarınm Osiris ve oğlu Horus g i- İli, netjeru, tarafından yönetildiği bir çeşit altın çağ olarak gö- rülm üş, sep tepi, ilk ^aman diye b ilinen m itolojik bir dönem- dsn bahsediyorlardı. Bu dönem -"şiddetli öfke, yaygara, çekiş- me veya velvele ortaya çıkm adan önce"- bir "mutlak m ükem-

mellik" zam anı sayılıyordu. "Ra zamanı", "Osiris zamanı" ya da "Horus zamanı" olarak farklı farklı tarif edilen, bu m esut

3.،çağda ölüm , hastalık veya felaket hiç olm am ıştır

؛٥ Schwaller de Lubicz, sayf؛ 86.ا ا Fix, sayfa ها8

ey, H erodot'un etkisine dair notu-2 ؛ Bununla teraber, son derece ilginç olan ا d e r Bu zaman sırasında onlar güneşin onun geleneksel yerinden harisli olarak

defa yük- ٢؛، an battığı yerden ؛٧ kısımlar halinde iki defa yükseldiğini, )'ani onun seldgini ve aynca yüksekliği yerden iki defa battığını beyan ederim.' H ero-

Kings ofEggpüz bakın, Cory'de, sayfa 1 7 i. لم؛مه>ء dot'un, ‘Canon Eğer doğru ise, bu sözlerin imaian مسا؛ه kafa kanştıncıaır, çünkü güneşin ؟٧

an yükseldiği yerden iki defa battığı ؛٧ an battığı yerden iki defa yükseldiği ve hakkıı^aki ifade ancak 25,920 yıllık geriye giden çaıf< sırasında o gökkubbede

60 derecelik bir' dönüş yaptığı sırada yıldızı zeminin transitine b ir göndermeق -undan bü yana b ir buçuk ge؛olabilir. H erodol bu sebeple. Eski Mısır'ın kuırrlu

ka b ir deyişle, 38,880 yılın geçtiğini ima ediyoröu.١٦؛ye giden dönüşün, ba 330 M5 birinci yüzyılın t»r İspanyol haritacısı, Pomponius Mela o sırada Mısır’ı

kralın yönettiği b ir 13,000 yıllık dönemi aktanr. Aynı kitap, sayfa l'/7 'e bak. © d-؛ an yükseldiği yerden iki kez battığı hakkındaki ilgir.ç ؛٧ Herodot'un güneşin

diasını tekradar ve ‘kendi rivayetlerine göre. Mısırlıların en eski insanlar' -داهr irisinin başlangıcından ben, yıldrzlann dö rt devir tamamladığrnı'؟،gunu ve 'M ı

ilave eder. Bu son ifade gerçeHen acayip, ■çünkü bu en az dö rt genye giden dö- lerin tamamlandığını -103,680 yıllık bil' dönem- ima etmektedir^ Aynı kıta -؛nü

ba bakın

263-4 13 Bundle Clark, sayfa

17

Page 17: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Sfenks’in Aslan Çağı için bir zam an-alam etçisi olarak rol oynadığı, dünya yeni m ilenyum a girdikçe daha yaygın kabul edilegelıııektedir.Yapım tarihinin MÖ ههو,هل eivarında bir za- manda olduğu Ortodokslukla kafa kafaya m ücadele eden ileri gürüşlü yazarların best-seller kitaplarının sayfalarında açıkça iddia edildi, inşaat m ühendisi Robert Bauval ve kuramsal ya- zar Graham Mancock gibi kişiler y ıld ızlı göklerin bir ayna mi- şalinin, Aslan Çağı’nda yerdeki bir kişiye görünm üş olabildiği haliyle. Gize Platosunda bulunan anıtların yerleştirilm esi ve yöneltilm esine yansıdığım hayranlık verici şekilde savunur- lar.14

Bu kişiler şim di akadem isyenlerle kavgalılar, ki bu akade-m isyenler onların teorilerinin yeni-m oda saçm alık olduğunusöylem ekle yetinm ezler, aynı zamanda ileri sürülen zam an-zarfı, MÖ onbirinci ve onuncu m ilenyum da. D oğu $ahra’nınyalnız, ‘küçük kulübeler ve barakalarda yaşayan ve hayatlarınıavcılık ve toplayıcılıkla idame ettiren insan grupları’ tarafın-dan ikam et edildiğini iddia ederler.؟؛ Ayrıca onlar bu ilk N ilo-tik (N il tarafında yaşayanlar) top lu luklann, değil bu tür taşyapıları dikm eyi, hatta bitkiler ve h a k a n la r ın a c ille ştir ilm e-sine doğru adım bile atmamış olduklarını ifade ederler.؛؛

Bu tam am ıyla yanlıştır. Bu uzak çağda N il boytm c؛؛ yaşam ıştarih ön cesi insanına ait çok fazla kanıt m evcuttur ve bu MÖyaklaşık 2 ve 9500 arasında belirli toplulukların sadece ل500,ileri düzeyde alet-yapm a teknolojisine sahip olduklarını değil;aynı zam anda hayvanlan evcilleştirdiklerini ve dünyadaki ilktarımı geliştirdiklerini açıkça gösterir. ؛آ (Onbeşitıci Bölüme ba-

٠ ١ ؛ مم ؟ ٢ A. ، i « ٢ ءم1 س

Bauval and Hancock, Keeper o ا 4 f Genesis'e bak..Chadwick, sayfa 76 ا 5

,Örneğin, Yukan Nil boyunca geç paleolitik topluluklan banndıran dört sitede ا 7M Ö 12,500 ve 9500 arasında belli gnjplann kendi taHl ürünlerini yetiştirdiklerini ileri sürecek açık kanıtlar kazılaria çıkarılmıştır Taştan orak ağızlan biçmek için kul- !anılıyordu, ö te yandan öğütme taşlan maksimum miktarda tohum çıkarmak ama- cıyla kullanılıyordu. Bu bilinen ismiyle İsna ve Qada toplulukları yalnız ilkel tarzda tanma vakıf değildi, aynı zamanda onlar harmancılıkta da ustalarmışlar ve hayli ileri düzeyde b ir mikro-bıçak ağzı endüstrisine sahip olmuşlar gibi görünüyordu. Bak. Hoffman, sayfa 85-90; Butzer, sayfa 7. Aynca Onbeşinci Bölüme bakın

Page 18: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

kıtı.) Üstelik Gıze’den tam 483 km uzakta bugünün Eriha böl­gesinde, MÖ yaklaşık 8 0 0 0 ’lerin sakinleri, bilinm eyen bir düş­mana karşı savunma amacıyla sert kaya yataklarında geniş hendekler oyarak ve dev gibi bir taş kule dikerek devasa istih­kam duvarlan inşa ediyorlardı.18 Bu ölçüde m ühendislik pro­jeleri yüksek seviyede bir sosyal yapıyı ve koordineli çalışm a­ları gerektirirdi. ۶»-، !٨؛

Bu çok bilinm ektedir; kesinlikle bundan daha fazlası var. Kimse bu uzak çağdaki insanlığın 73 metre uzunlukta arkaya dayanmış bir aslan tasvirini oym ak kabiliyetine sahip olm adı­ğını söyleyem ez; ancak bu hipotezi kabul etm ek de çok daha büyük bir gizem i beraberinde getirir.

TANRILARIN TAPINAKLARI

Şafak-öncesi ışığı giderek artmakta, farklı farklı derecelerde korunabilm iş veya bozu lm uş mimari harabelerin karanlık şe ­killerini gözün seçm esine izin vermektedir. Batık Sfenks çev­rili alanının doğu çık ışın ın ötesindeki Kufre’n in Vadi Tapma­ğı olarak tanınm ış, Sfenks’in kendisi gibi, yüzü ekinoksal gü- nışığına doğru doğuya yöneltilm iş, gerçekten olağanüstü bir yapının kalıntılarıdır. Bu yapı 40 metre yükseklikteki Gize Platosunun kıyısına yakın bir kare zem in planı üzerinde -bir­çoğunun ağırlığı 100 tona ulaşan, bazısı 200 ton ağırlığında- devasa büyüklükte kireçtaşı bloklarından inşa edilm iştir. Her bir yanı 45 metre uzunluktadır, öte yandan aşama aşama m e­yilli satıh üzerindeki olağandışı tem eli duvarlarının yüksekli­ğinin hayli değiştiğini ifade etm ektedir. Doğu cephesindeki duvarı 13 m etreden fazla yüksekliğe ulaşmaktadır, diğer taraf­tan batıdaki eşi sadece 6 metreye kadar yükselm ektedir. Dış duvarlarında bir sırada dizilm iş devasa kireçtaşı kaplama- blokları, iç kısımda ise, koyu kırm ızı granitten kare yapı taşla­rı ve saf kaymaktaşından döşenm iş bir zem in bulunmaktadır. Tapınağın iç kısm ı, her birinin üzeri yatay biçim de uzanm ış granit kirişlerle kapatılm ış, 5.5 metre yükseklikte, dikdörtgen

18 Bar-Yosef. sayfa 157.

Page 19: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

sütunlar ya da yekpare direk­lerden oluşm uş dim dik bir ağ ile tarif edilebilen T harfine benzer bir şekildedir. Hiçbir yerinde yazılı hiyerogliflere ya da taş kabartmalara rastlamaz­sın ız ama bu eser hâlâ bir m uh­teşem kusursuzluk ve sınırsız azamet örneğidir.

Ejiptologlar Vadi T apına- ğı’nın M Û yak laşık 2550- 2 5 2 5 ’te, Küfre zam anında inşa edild iğin i öne sürerler. Şüphe-

S je n k s a n ıtı, S fe n k s T a p ın a ğ ı ve siz, tapmak G ize’de üçünün or- K u fre ’n in V a d i T a p ın a ğ ı’n ın p la n ı tasındaki, İkinci Piramit’in ao-

ğu yakasında bulunan başka bir antik tapmağa taş bir geçit ile bağlıdır, ki bu da Küfre ye at­fedilm ektedir. Bu çıkarıma başka bir kanıt olarak, söyled ik le­rine göre, Vadi Tapmağı’n ın Gize Platosundaki diğer tapınak­lara benzerliği, aynı zamanda Büyük Sfenks e yakınlığı ve Kuı- re’n in heykellerin in -biri onu arkaya dayanm ış bir sfenks b içi­m inde tasvir eden, ve bir diğeri billüri taştan, onu oturm uş gösteren- onun zem inin in altında düzgün bir konum da terke­dilm iş olarak bulunduğu gerçeğidir.19

Küfre’nin, G ize’nin nadir siklopik* ve m egalitik** yapısıyla birliğini oldukça güçlü kanıt diye düşünebilirsin iz. Ancak bu­rada bağlantılar kesilir, çünkü bugün yalnızca tem elleri kalan, hem Vadi Tapınağı’m n hem de bitişiğindeki Sfenks Tapına­ğ ın ın yapım ında kullanılan dağ gibi kireçtaşı bloklar Sfenks alanından çıkarılıp alındı; yaşam ına bir taş ocağı olarak adım attı.20 Bu, pervasızca şekli bozulm uş bir manzara, çünkü eğer

IS Petrie, The Pyramids and Temples o fC izeh, I990'da, Hawass. T he Pyramidsand Tem ples o f Egypt: An Update’, sayfa 122-4.

١۶■ \ Sıklopık’j n. büyük taşlarla har؛ kullanılmadan yapılmış yapı, (ç.n.)* * Megalitik: Eski zaman büyük taş anıtına ait. ( - ( .n.)

20 age. Sayfa 126.

v؛V

20

Page 20: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

sİ t■ ıı ks gerçekten M Û yaklaşık 9220’de, Aslan Çağının son dö­nem inden evvel yapıldıysa, o zaman bu, yakınındaki tapma kla- ıın da tarihinin aynı uzak çağa uzanm ış olduğuna işaret eder.

Vadi Tapınağı’nm Firavun zamanlarından öncesine dayan­dığının teyidi kolaydır, çünkü hem Sfenks’in bedeninde hem de etrafını çevreleyen alanda bulunan hava koşullarıyla o luş­muş etkiler aynı şekilde onun iç duvarlarından da açıkça gö­rülebilm ektedir. Daha önem lisi, MÖ yaklaşık 8000 ve 5000 arasındaki dönem i aşkın, sadece varsayabileceğim iz üzere, su yağışının neden olduğu bu yum uşak, dalgalı aşınm a izlerinin cıı kötüleri MÖ yaklaşık 2700-2 1 3 7 ’de, Eski Krallık zam anla­rında -m uhtem elen Kufre’nin hüküm ranlığı sırasında- granit kare yapı taşlarının kaba kireçtaşı duvarlarına karşı düz dur­m asını sağlamak am acıyla kazılıp atıldı. Eğer gerçekten olan bu ise, o zaman bu, havayla aşınm ış kireçtaşı kaplamalı Vadi Tapınağt’nı, firavunların çağına atfeden ortodoks görüşüne karşı ezici bir kanıttır.

Garip değil, Ejiptoloji cem iyeti Vadi Tapınağı’nın Eski Kral­lık zam anlarından daha eski olabileceği fikrini hiç aklına ge­tirmez. Ancak Sfenks Tapmağı, resmi adıyla Granit Tapmak ilk kez Fransız Ejiptolog A uguste Mariette (1 8 2 1 -8 1 ) tarafın­dan 1853’te açıldığı zam an, ilim adam lan sik lop ik taşçılık sa­natının ve h iyeroglif yazıtlardan tam am en yoksunluğunun, onun alabildiğine eskiliğ in i kanıtladığını m em nuniyetle kabul ettiler. Mariette hatta onun o zamana kadar M ısır’da açılan en eski yapı olduğuna inanıyordu.21

Böyle m uazzam yapı tarzı yalnız Vadi Tapınağı’na özgü de­ğildir. Ö nceden belirtildiği gibi, yakınındaki Sfenks Tapınağı da kocam an sik lop ik taşlar ihtiva eder, öte yandan İkinci Pira- mit’in doğusuna yerleştirilm iş ve Vadi Tapınağı’na taş bir ge­çitle bağlanm ış, b ilinen ism i ile Yukarı Tapınağın harabeleride her biri inanılm az 4 6 8 ton ağırlığında olduğu tahm in edilen, benzer büyüklükte bloklardan yapılm ıştır.22 Bundan başka,

2 I . Mariette sfenksin tapınağının, yani Vadi Tapınağının 'dünyadaki bilinen en es­ki gömut' olduğunu söyledi. Bonvvick. sayfa I09'a bak ö • ' ’* 14 ١٠١"٠٠٠

22 Fix, sayfa 40.

Page 21: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

A b y d o s ’ta O s ire io n ’ıtı g ö rü n ü şü

G ize’n in 434 km güneyinde (270 m il) Abydos’un hanedan ön­cesi kü lt m erkezinde kaynağı b ilinm eyen bir başka m egalitik tapmak bulunm aktadır. O sireion olarak b ilinen yapı, koca­m an taştan üst eşiklerle üzeri kapatılm ış devasa granit destek­leri ihtiva eder. İç duvarlarına kurulm uş m uhtem elen bir çeşit

m iş kalın taş dilim lerle belli bir amaç için inşa edilm iş plato­yu , suyla çevrili bir ada izlen im i yaratarak, çevrelem ek üzere coşkun akan bir kuyu bulunm aktadır. Bu bina yöneltilm esi ve bulunduğu yer itibarıyla yakınındaki Kral Seti I’in (1307-1291 M Ö) hüküm darlığı sırasında inşa edilm iş bir tapmağa iliştiril­m iş olsa da, kim se O sireion’ın tarihini tam olarak saptayama-

m 1Mısır Araştırma F on u n d an , 1912-1914 yılları arasında O si­reion üzerine ziyadesiyle çalışm ış, Prof. Edouard N aville, bu

22

Page 22: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

yapının eşsiz m im arisini ‘inşaatın s ü s l e m e d e n uzak devasa taş- yapıldığı dünem هااا.ا e’ işaret etm esiyle, Vadi Tapınağı ile kı-

yaslamıştır.“٥٧ tür gözlem ler onu O sireion, daha küçük bir kom pozis-

yon olm ası ama daha geniş m a l z e m e l e r d e n yap؛lması nedeniy- daha eski bir karaktere sahiptir ve bu, Mısır’daki en eski م'ااinimari y a p ı olsa hiç şaşırmazdım; şeklinde bir sonuç çıkarma-

ya şevketti.^Ejiptoloji C em iyeti -sitede 9و ل2 ve 1930 arasında kazı ya-

pan- Henry Frankfurt’un, merkez holdek i ana giriş tarafında ١١٤٢ granit geçm e üzerindeki Seti 1 yazılı hartuçu keşfinin ve ayrıca firavunun hüküm darlığı ile binayı birbirine bağlayan bir iki diğer bulguların peşinden giderek, Edouard N aville’ın daha önceki bulgularım bir yana bıraktı.” Sonuç olarak, bina bundan böyle Seti’nin hüküm darlığı ile çağdaş kabul edildi.

Aydın fikirli Kral Seti’nin Abydos’ta kendi tapınak kom p- leksini, kendi çağından bile çoktan alabildiğine eski bir tarihe ait olm uş O sireion’in m evcut yönüne ve zem in planına uyacak biçim de yaptırm ış olabileceği Ejiptoloji Cem iyeti tarafından hiç düşünülm edi. Ancak benim ve bugün bu alanda çalışan birçok k işin in fikrine göre. Vadi Tapınağı ve G ize’n in diğer siklopik yapılarının birçoğu gibi O sireion’in de, tarihi çok ön- ceki bir çağa uzanan m egalitik m im arinin yaşayan bir örneği olm a ihtim ali çok daha fazladır.

GETECEK ZAMANLARA BİR MİRAS

Solgun ekinoksal günışığı m untazam an arttıkça, ulu plato- yu kaplayan karanlık örtüyü çekip almaktadır. G ize’nin geç- m işe ait en heybetli miraslarının -daha yeni yeni idrak edebil- diğim iz b ilinm eyen bir çağın başarılarına işaret eden ölüm süz nöbetçiler gibi göğe yükselm iş üç m uhteşem piramit- varlığı- m ayrı tutmaktadır.

23 Naville. The Times, kıyaslama, Hancock, sayfa 6هبم ,24 Naville, ,Excavations at Abydos'. karılaştır ÇioHiss, sayfa 325.25 Hancock, sa^a 404-5.

Page 23: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Birbirine benzeyen bu üç yapının en büyüğü ve belki de en muam m alısı olan Büyük Piramiı’in yapım ında hacmi iki ile yetm iş ton arasında değişen, iki buçuk m ilyon adet blok kul­lanıldı. Bu yapı beş hektarlık bir alanı kaplamaktadır ve ağırlı­ğı inanılmaz surette altı m ilyon ton gelm ektedir ve Eyfel Ku­lesin in yapım ına kadar dünyanın en uzun yapısıydı.26

^Büyük Piramit’te, İsa zam anından beri İngiltere’de inşa edi­len bütün kiliseler, mabetler ve katedrallerinkinden daha faz­la taş vardıı^.27 Ancak geçm işin bu m uhteşem harikası mimari incelik açısından çok sadedir, onun için dünyanın bu zamana kadar herhangi bir çağda ürettiği herşeyin çok üstünde bir se ­viyede bilgeliği tem sil eder.

Son 200 yılı aşkın Büyük Piramit’in gizem leri üzerine, çoğu gerçekten ziyade hayal ürünü olan, yüzlerce kitap yazıldı. Ama bütün bunların arasından parlayan sağlam kanıt, gerçek­ten piramit inşa edenlerin bugünün bilim adamlarınca Eski Mısırlılara atfedilenin çok ötesinde evrensel bilgiyle donatıl­mış olduğudur. Bu taş anıta atfedilen şaşırtıcı gerçeklerin her birini teker teker ayrıntısıyla gösterm ek çok zahm etli bir çalış­ma olur, yine de, bu mimari harikanın arkasındaki olağanüs­tü ileri kafaların hiç değilse birazını nakletm enin gerekli o ldu­ğuna inanıyorum .

Her şeyden önce, uzunluğu ortalama 230 .36 m etre gelen dört cephesi, günüm üz m ühendislerinin böyle doğrulukla bir araya getirm ekte zorlanacakları kesinlikte, dört baş noktalarla bir hizaya konulm uştur.28

Daha ilginç olanı Büyük Piramit’in çevre uzunluğu ile ilgili elde ettiğim iz bilgidir. 921 .453 metre olduğu söylenm ektedir, ki ünlü m etrolog Livio Stecchini tarafından yapılan m odern hesaplamalara göre, bu tam olarak ekvatordaki enlem in bir ya­rım dakikasına veya yerkürenin çevresinin 1 /43 ,200’üne eşit­tir.29 Fantazi gibi görünen bir keşif ama yerkürenin enlem iyle

26 Tompkins, sayfa I; Büyük Piramit'in ağırlığı: Fix, sayfa 12.27 Tompkins, sayfa I.

28 Cole de verıien Büyük Piramit'in ölçümlerine dayanır.29 Tomı Tın؟ 'de, Stecchini. s a y f 7 C82'e bak؛ 28

24

Page 24: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

I'M■ ،mitin aşikar ilişkisi F.ski Yunanlıların da kendi zamanları m çağında belli belirsizce farkında oldukları bir gerçektir, ki bu sebepten dolayı Fransız ordusu 1798’de Mısır’a girdiği sıra- da, Napolyon’un alimlerine (savants) bu anıtın planını çıkar­maları em redild i.30 Birçok kişi yeryüzünün haritasını çıkarma­da coğrafi temel olarak enlem ve boylam kavramının kullanıl­masını nispeten m odern buluş sanmaktadır ama bu bilgiler Buyiık Piramit’in tasarımında şifre edilmekte ise, o zaman dün­ya bunun üzerine yeniden düşünm ek zorunda kalacaktır. Ger­çeklen, Stecchini’nin ustalıkla kanıtladığı üzere, Eski M ısırlı­lar, ilk firavun MÖ 3100 civarında tahta oturduğu zaman ü l­kelerinin uzunluğunu yeryüzünün enlem ve boylam ına bağ­lantılı olarak çoktan tanım lam ışlardı.31

Bir başka benzer aklı zorlayıcı gerçek Büyük Piramit’in yük­sekliği ile ilgilidir. Eski zaman gizem leri üzerine yazan, yazar W illiam Fix, 54 .6 cm kalınlıktaki tem el platform unun altın­dan zirvenin ucuna kadar tam 147.14 m etre olduğunu hesap­ladı. Bu, 43 ,2 0 0 ile çarpıldığı zaman -aynı sayı yapının çevre­sine göre yarım dakikalık bir enlem i elde etm ekte kullanılır- yerkürenin kutupsal yarıçapının ya da yerkürenin m erkezin­den Kuzey Kutbuna kadar olan m esafenin tam olarak 120 metre altında bir rakam ortaya çıkarır.32

Şim di piram itin uzak zirvesine bakalım -ki burası gökyüzü­ne 40 katlı bir binanın çatısından daha yakındır. Gerçek yü k ­sekliği, en alt istikam etten en yükseğe, 146.59 metredir ve çevre uzunluğunu yüksekliğinin iki katına bölerseniz pi, 3.1416 tam değerine karşılık gelen bir rakam elde edersiniz.33

30 Fix, sayfa 24. Pitagor taraftarları eski ölçülerin Mısır standartlarından türediği­ne inanırdı. Bu sebeple Büyük Piramit'in yeryüzünün boyutlannı temsil ettiğini varsaymak mantıklı görünüyordu. Tompkins, sayfa 22'e bak.

31 Tompkıns'de, Stecchini, sayfa 287-382'e bak.32 Fix Büyük Piramit’in 21 1/2 inçlik kalınlıkta temel platformunun tabanından zir­

vesinin ucuna kadar 482.7575 I adım ( 14 7 .14479 m etre) geldiğini hesapladı. Bu rakam 43,200 ile çarpılınca 3949.834 mil ya da 6356.6549 kilom etre eden ya­ni yeryüzünün kutupsal yarıçapından ya da dünyanın merkezinden Kuzey Kut­buna olan mesafeden tam 0.074 I mil ya da 0 ,1 191 kilometre kısadır. Pyramid Odyssey, sayfa 3 0 -1 ,e bak.

33 'The Pyramids and Temples o f Gızeh'de Petrie ve Cole tarafından aktarılan

25

Page 25: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Bundan dolayı Büyük ? لفلككهءزالسأ9ل"بمه . l:43 ,200’lük bir ölçek üzcrindeld yerküren in kuzey yarım küresin in ااتأ >bir m odelini tem sil etm ektedir.34

Ve veriler böyle sürüp gitm ektedir. Kuzey-ba؛ı ve kuzey-do- gu çaprazları N il D eltasını tamam layan N il ayaklarının ع،إلزااا

şeklini tasvir ediyorm.uş gibi görünürken Büyük Pira؟ ıit dün- yanın en geniş kara parçasının m m m erkezinde durmaktadır 35 Bu su geçitleri piramit ça,؟ ında olduğu gibi aym rotayı takip ediyorsa, ، ٠ zaman bu, Büyük Piram it’in yöneltilm esi ve Aşağı Mısır'ın (ya da Kuzey) şim diki peyzajı arasında bir çeşit sem -

bolik i l i^ i o lduğunu سي؛ل آءس •Ejiptologlar bu tür gerçekleri inkar etm iyorlar basitçe bun-

ların sırf tesadüften başka lıh şey olm adığını düşünüyorlar. Onların akıllarınca. Eski Mısırlılar kesin lik le yerkürenin ça- pından Haberdar değillerdi, bu yüzden böyle bir bilgiyi m uhte- meleri, insan ürünü bir yapını n tasarımında şifrelem iş olam az- lardı. Böyle beyanatlar hiçbir surette kabul edilem ez, bunlar sadece birçok akadem isyenlerce ben im senen katı inatçılığın bir göstergesidir. Onların, eski insanların böyle ileri düzeyde bilim sel ilkeleri anlama kapasiteleri olm adığını yaklaşık ola- rak ima eden, geçm işe yön elik fikirlerini basitçe kabul etm e-

m iz m üm kün mü?Büyük Piramit şüphesiz tarihm son derece ؛ şsiz bir ؛ anat

eserd ir ama yalnızca dikkate değer geom etrik kesinlik ihtiva eden dış tasarımı ile değil. Piramitin içinde yükseğe yerleştiril-

rakRodney Hale ve ©glu Robert tarafından yapılan hesaplamalara dayanır 26 Şubat !؛؟؟ tarihli Rodney Hale tarafından hazırlanan b ir rapora göre: Bu. şüp- hesiz hepsi, her b ir ölçüme uygun gelen (ait olan) en uç lim itleri aşmayan, her seferde muhtemel ölçümlerin rastgele b ir örneğini kullanarak, perimetre /2x yükseklik değerini te k a r tekrar hesaplamayı ihtiva eder.' Sonuç olarak ona go- re ■bundan dolayı eldeki ölçümlerden, tam b ir p. degennin Büyük Pıramrt ı ؛٢١ - sa edenler tarafindan kullan'labilmiş olduğunu söyleyebiliriz. İnşa edenlerin yal- nızca pı'nin tahmini değerinden, yanı 22/7'den haberdar olduklannı söylemek ؛, ,n h ı؛ biı sebep yoktur.' Hale, 'Notes on the Dimensions o fth e Great Pyra- mid Giza' ve Hale, 'Further Notes on the Dimensions o fth e Great ^ ra m ıü Gıza'e bakın.Taiep üzenne yazardan kopyasını tem in etmek mümkündür.

34 Tompk.ins. sayfa ^ ؛٧ .35 Smyth. res. II, sayfa 66-7

76

Page 26: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

B ü y ü k P ir a m it’in k es iti

iniş, sade, granit-kaplamalı Kral Dairesi’nde, yer yer bir sandık ya da taş lahit olarak tanım lanan, koyu granitten kapaksız bir kutu bulunduğundan dolayı, burası Ejiptologlar tarafından bir firavunun mezar dairesi olarak kabul edilm ektedir. A ncak bu dairenin ölçüm lerine yakından bakacak olursak, boyutlarının, MÖ 6. yüzyılın ünlü Yunanlı m atem atikçi Pitagor tarafından icat edildiği tahm in edilen 2:^5:3 ve 3:4:5 üçgenlerin in her ik isin i muhafaza eden geom etriyi tem sil ettiğini anlarız.36 Bu gözlem ler, bazı şüpheli piram itologlar tarafından değil, bizzat 1881'de G ize piramitleri ve tapınaklarının etraflıca bir tetkiki­ni idare eden, çok saygın Ejiptolog Sir W illiam M atthew Flin- ders Petrie (1 8 53-1942) tarafından yapılm ıştır. (Dördüncü Bö­lüme bakın.) v» • ٠ ٠١ ٠ ٠ ٢ ١ c'c،- ٠

Acaba M ısır, D iodorus S icu lus. H erodot ve Platon gibi tari­hi yazarların inandığı gibi geom etrinin doğum yeri olabilir m iydi?37 Ve geom etriden m etrolojiye, ağırlıklar ve ölçüm ler bilim ine ulaşırız. Şu bir gerçektir ki, 1166.4 litre olarak hesap edilen Kral Dairesi sandığının iç hacm i, 2332 .8 litrelik bir ra­kam ortaya çıkaran dış ölçüm leri tarafından tanım lanan hac­m in tam olarak yarısıd ır .38

36Tom pkins, sayfa 101,103.37 age.. sayfa 48.38 Tompkins'de, Stecchini, sayfa 324.

Page 27: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Daha devam edebilirdim . Büyük Piramit ile ilgili garip ger- çekler listesi sonsuzdur. Bunların hiçbirinin, akadem isyenle- rin bize inandırmaya çalıştığı gibi, tesadül olm ası m üm kün değildir. Piramit inşa edenlerin b ilinçli olarak gelecek zaman- lar için bir miras yarattıklarını deri sürm ek daha akla yatkın gelm ektedir. Yani, onlar b ilim in evrensel dilleri olan matema- tik ve m ühendislik vasıtasıyla, jeodezi, geom etri, m etroloji ve bunların birbiriyle uyum lu orantıları üzerine geniş çapta üs- tün bilgi ve akıllarını kayda geçirm eye teşebbüs ettiler. Onlar, bu evrensel bilgi ve aklın tam olarak nereden geldiği, ya da gerçekten Büyük Piramiti k im in inşa ettiği sorusunu akıllara getirdikleri için , b ize ancak bu insanların başarılarına hayran olm ak düşer. Ejiptologlar Büyük Piramit’in bir f i r a v u n u n m e _

zarı olarak inşa edildiğini süylerler. Bir kanıta dayanmadan, MÖ yaklaşık 2596-2 5 7 3 ’te, Dördüncü H anedanın başında, Kufu adında bir kral (Yunanca Keops)* tarafından yapılm ası- ااا؛ا em redildiğini söylerler.” Ayrrca, İkinci Piramit’in MÖ yaklaşık 2 5 5 0 -2 5 2 5 ’te, Küfre adında bir kral (ya da Kefren) için yapıldığını, ü çü n cü ,Piramit’in ise MÖ yaklaşık 2512- 2484’te hüküm darlığı elinde tutan, Kufre’nin halefi, M enkure (ya da M ycerinos) için inşa edildiğini söylerler.

A ksini ileri sürecek güçlü bir kanıtın yokluğunda, kim se Kufu, Küfre ve M enkure’nin bir şekilde bu üç piram itin yapı- mıyla ااا،سايبمط o lm adığını söyleyem ez. Gize kabristanının, varlığını MÖ yaklaşık 2 7 0 0 -2 f3 7 ’de Eski Krallık adıyla bili- nen, M ısır tarihinin başlangıç dönem inde yer almış bu hane- dana borçlu o lduğunu gösterir çok fazla kanıt vardır. Şüphe

39 ٢٦٠١٧٧٨ tarihçi H erodo t Büyük Piramit'in müteahhidi ©iarak, Paierm© listesine göre, M Ö 2596 civarında tahta geçen ve 23 /اا hükmeden Kufn'yu Y©nanca ıs- miyle, Keops'ı venyordö. 1837-8'e kadar bunun hiçbir kanıtı yoktu. Bu yıllarda, Col. R. w . H oward Vyse (1784-1853) ve 1.5. Peı.ıng (1813-69) piramitin en üstteki odasına zorla girdiler ve görünüşe göre, krallık ismi Kufn'nun çeşitli bi- çimlerini ihtiva eden kabaca boyanmış duvarcı işaretlerini keş f^ ıle r. Bu yazıt- larda belirtilen hiyerogliflerin kullanımındaki açık hatalara ragmen, birçok pira- m it araştırmacılan ©nlann güvenırilgını s o lla m a d ıla r . Benim fikrimce, bu kişi- ler tarafından, özellikle de Pemng tarafından üstlenilen ve Vyse'ın üç cıklık ese- nnde bulunan çalışmanın titiz raporu bu teoriyi tamamıyla başa döndürür. Bu zıtlığa dair tam b ir bilgi için, jochmans. sayfa 194-5'e bakın.

28

Page 28: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

G ize p la to su n u n p la n ı

edilebilecek şey, Büyük Piramit’in tasarımcılarının, MÖ 3100 civarında birleşik Yukarı ve Aşağı Mısır’ın ilk firavununun yükselişinden sonra 500 veya buna yakın yıl sürede, engin tekno iojik kabiliyetlerini tam olarak nasıl kazandıklarıdır. Bü­yük Piramit in varlığı tek başına bize Eski M ısırlıların hiç de aptal olm adıklarını ifade eder. Hiçbir şey tesadüfe yada şansa bırakılmış gibi görünm üyor. Bu anıt bize onların geçm işin in bir hikayesini anlatm ak için inşa edildi ve bu geçm işin kuvvet­le işaret ettiği üzere, onlar bu dünyanın yollarını anlamada binlerce yıllık evrim ve ilerlem enin doruk noktası olm uş e v ­rensel bilgi ve aklın mirasçılarıydılar.

Eğer bu doğruysa, o zaman Büyük Piramit’in Sfenks’e ve be­raberinde bulunan m egalitik tapmaklara yakınlığı da tesadüf değildir. Burada açık bir mesaj var ve bu anlaşılır bir dile dö- külse, m uhtem elen şunları söylerdi:

Taş ile vü cu d a g e tird iğ im iz ve s iz in y e n i a n la d ığ ın ız ,

ta n r ıla r ın çağ ı, 1 Ih Z a m a n b o yu n ca hu u lu p la to n u n

k u tsa llığ ın ı tesis e d en le r ta ra fın d a n b ize d e vred ile n in b ir ifadesi,

b ir k u tla m a s ıd ır .

B ıra k ın bu o n la r ın tınısın،! biı a n ıt o la ra k k a ls ın .

29

Page 29: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Sadece bir kurgu mu? Birçoklarına öyle görünebilir ama es­ki kaynaklar Büyük Piramit’in tasarımında muhafaza edilen olağanüstü bilgi ve akıldan açıkça bahsetm ektedir. Örnek ola­rak, E l-M esudi adında 10. yüzyıl Arap seyyahına atfedilen ve Kıpti dilinde yazılm ış, şu an kayıp, tarihi bir çalışmaya daya­nan, Ekber Ezzemarı isim li elyazm ası (Üçüncü Bölüme bakın),

Büyük Piramit’in:

...ardından gelenlerin onları anlayabilmeleri adına kayıtlar olarak bırakmış olabilecekleri, aritmetik ve geometri b i­limlerini [yanı sıra] ....farklı sanatlar ve bilimlerdeki akıl ve becerileri... geçmiş [ve] gelecek zamanın tarihi ve ka­yıtları ile birlikte, yıldızların ve onların dönüşlerinin po­zisyonlarım [da muhafaza ederek],

ihtiva ettiğini söylem ektedir.40 Benim düşüncem e göre, Eski M ısırlıların, olağanüstü akıllarını, yok olm adan önce bilgi ate­şin i ileriye aktarabilmiş çok daha öncesine dayanan daha Eski bir kültürden miras aldıklarını ileri sürcek kadar zorlayıcı ka­nıt var. G ördüğüm üz kadarıyla, Büyük Tanrılar MÖ yaklaşık 12,500 ve 9500 arasında bir zam anda Mısır’da ikamet ettiler. Sfenks’i ve G ize’n in en eski m egalitik tapınaklarını inşa ettiler ve Büyük Piramit’in tasarımında muhafaza edilen yüksek sevi­yede bir b ilgeliğe eriştiler. Bundan oldukça em in olabiliriz ama acaba dünyaya başka ne bırakm ış olabilirler?

YERALTINDAKt SIRLAR

G elecek binyıla girerken, Gize Paltosunda birçok büyük ke­şifler yapılagelm ektedir. Bunların hiçbirisi Sfenks’in kama-bi- çim li çevrili alanının altında, kaynağı doğal olm ayan bir dizi 9 adet gizli odanın keşfinden daha olağanüstü olamaz. Bunlar İlk kez, biri sism olog Thom as D obecki tarafından 1991’de y ü ­

40 Rutherford, C ilt I, sayfa 35; Vyse, C ilt 2. sayfa 324-5'de Mesudı ek olarak ak tarılır. Gareth Medvvay tarafından Britanya Kütüphanesine ait kopyası dolayısıy­

la teşekkür notu ifıde edilmiştir.

30

Page 30: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

rütülen, diğeri Florida üniversitesin in Schor Kuruluşu ile iş- birliğiyle 1996’da koordine edilen denem e nitelikli iki araşttr- ıııa programı sırasında sert kaya yatağının sism ik sondajlarıy- la ortaya çıkarıldı.41 (Onikinci Bölüme bakın).

Firavun zamanlarına kadar uzanan mitler ve efsaneler Gize Flatosunun altında yatan saklı bir dünyadan bahsetmektedir, ağım؛؛ ızın ruhbilimcileri., g izli ilim ler toplulukları ve yeni çağ gizem eileri hep ısrarla gizh koridorlar ve bilinm eyen odalar bulunan bir yeraltı kom pleksin in varlığına inanmaktadıdar. Bu ölüler diyarı ilahlarına ait ya da yeraltm daki ülkeye ‘Kayıt Salonu’ ya da ‘Kabul od a ları’ derler ve bunun Mısır’ın daha Es- ki kültürü tarafından dünyadan saklanm ış sırlı ‘bilgi ve aklı İh- tiva ettiğini söylerler.

İşte yine, eski kaynaklar bu tür cüretli iddiaları destekler ^rünm ektedirlei'. ö rn eğ in , Romalı tarihçi Amtr.ianus Marcel- linus (MS 360-90 rivayet edilir) Mısır Firam itlerinden bahse- der ve şunu ilave eder:

Ayrıca (onların ؛ evresinde) şırıngalar denilen yarıklar ve döneme؛؛؛ ge؛ ider vardır, ki bunlan eski ayinleri şahsen bilenlerin bir tufanın yaklaşmakta olduğunu öneeden oğ- renip, tufanın mesarimlerinin اااا$اااة mahfedebileceğin- den korkmaları sebebiyle, büyük çabalarla yeryüzünün bir çok yerinde kazdıkları söylenir...42

Bir tufan’da kaybolup gitm ekten korunm ası gerekli bu ‘eski ayinler’ tam olarak neydi? Büyük Sfenks’in altında yatan ne?

Bu gizem li ‘ş ır ın g a la r (syringes)’ içinde bulunan gizil ger- çeklerin, hassas tetkik aletiyle 1990’h yıllarda ortaya çıkarıl- mış, varlığı daha önce bilinm eyen bu odalarla bağlantısı olabi- lir mi? Bu projeler üzerinde çalışan jeofizikçiler, kolektif anısı hâlâ Gize Flatosu’nun kireçtaşı kaya yatağının altında uyur iıalde uzanan Büyük Tanrıların yankılarına gerçekten hiç rast-

ladılar mı?41 14aıgh. A /nca bale 'Mysteries o f the Sphinx', NBC-TV; Bauva؛ and Hancock,

Hıemglph-the Bauval&Hancock Newsletter.42 Amrnıanus Marcellinus. ^ ^ 1 5 , 3 ؛. 0 ١.

Page 31: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Şu an doğu ufkunda sıvı ateşten bir top gibi duran portakal renkli güneş küresinin üzerine .؛;؟bitlenm iş Sfenks’in havayı sezen gözleriyle, büyük bir beklenti duygusu sarıyor beni. Dünya hissedilm ez biçim de geriye doğru Kova Çağı’na ilerler- ken, ؛ıym zamanda bu, Aslan Çağı’nın bitişinden beri, yıldızla- rtn zem in kubbesinin, uzak ufuk karşısında hem en hem en 180 derece, veyahut bir geri dönüşün tam olarak yarısı kadar yer değiştirdiğini hatırlatmaktadır. İnsanlığın bu unutulan devrinden bu yana ilk kez, yıldızların zem ini Büyük Sfenks’؛ inşa edenlere gözükm üş olabildiği şekilde bir ayna yansıması yapacaktır.*3

G elişini sezm ek bir çeşit ilahi saati bildirecek bir alarmı beklem ek gibi. Bu sebeple neyin açığa çıkarılm asının zamanı belirleniyor? Sfenks altındaki odaların içinde karanlığa gö- m ülm üş sırları mı? Eğer öyle ise, o zaman bu yapıları inşa et- lig i tahm in edilen kişilerin bize adeta yabancı dünyalaıo hak- kında bilm em iz gereken her şeyi öğrenm em iz çok önem lidir, ©nların kim liğini, insanlığa etkisini, en son akıbetini, tekno- lojik başarılarının boyutunu saptam am ız gerekir, ancak o za- m an Büyük Tanrıların insanlığa عاط ؛؛٨ büyük m irasını anla- m ak için bir şansım ız olacaktır.

ldızlan arasından yıllık gefişinı ekinokslar ve gündönümlen za؛ -n tak،my43؛؟ ^<ne.arel ediyorum؛manında gdzlendiğl üzere l

Page 32: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

İKİNCİ BÖLÜM

؛٠٤١٢

İNSANLARITAKLİT

EDİYORLARDI

Büyük Piramit tartışmasız eski dünyanın en başarılı m ühen- dişlik işidir. Tam nlarak nasıl inşa ed ileb ild i^ ise, m odern bi- lim in hâlâ en şaşırtıcı m uammasıdır. İhtimal birkaç şahıs onun, Kral Djoser’in ص yaklaşık 2678’de ü çü n cü Hanedanın başında Saqqara yakınlarındaki Kral Djoser’in ünlü basamak (basam akbiçim li) piram itinin inşası ile başlam ış, yaklaşık ل5ه

yıllık inşaat tecrübesinin vardığı en )diksek nokta olduğunu inkar eder. Bu anlayışa karşın, Büyük Piramit ve onun iki kom şulanm n -Küfre ve M enkure’nin Piramitleri- çeşitli selef- lerininkinden çok üstün olarak m ühendislik , matem atik ve teknoldjinin unsurlarını birleştirdiklerinin açık işaretleri var- dır. Bu ilave bilgi nereden geldi? Gerçekten yüzyılların dene-

٨١؟ ve yanılm asından mı çıktı yoksa bambaşka bir kökenin kaynağına sahip olm uş olabilir mi -Büyük Tanrıların yollarını doğru kabul etm iş, belki de, bir gizli tasarruf okulu?

A m erikan E jip to log Mark Eehner’dan BBC ve N O - VA/W GBH-Boston için Secrets o /Lost Empires (Kayıp İmpara- torlukların Sırları) adlı televizyon dizisinin bir parçası olarak

33

Page 33: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Gize platosunun kıyısındaki gerçek bir piramitin bir ölçek m odelin i yapm ası istendi. Taş blokları yerine hareket ettir­m ek, kaldırmak ve manevra yaptırmak için yalnızca ilkel alet­leri ve eski teknikleri kullanarak, ona bu dev görevi tamamla­m ası için ancak üç hafta verildi. Lehner ve ekibine taşları kes­m ek ve tem in edilen yere taşımak için m odern teknolojiden faydalanmaya izin verildi ama ondan sonra asıl piram it inşa edenlerin taştan kendi şaheserlerini dikerken başvurm uş o l­dukları m etodu yen iden yaratmaya girişm ek durum undaydı-

Her biri ortalama 750 ile 3000 kilogram arasında ağırlığı olan 186 adet kireçtaşı bloklarını taş ocağından kazıp çıkar­dıktan ve kestikten sonra, Mısır üslubu iş gücü, kuvvetli ha­latlar ve bütünüyle insangücü kullanarak bunları pozisyonuna doğru manevra yaptırdı. Tahta bir kızak ve silindirlerin yardı­m ıyla, büyük bloklar daha sonra tafladan -kireçtaşı dilim leri ve alçıtaşı karışım ı esm er renkli bir çöl toprağı- yapılm ış bir yokuşa yukarı çekildi. N il’den alınan su elverişli bir yağlama m addesi olarak iş görürken tahta kalaslar da sabit bir tem el sağladı. Bu yolla Lehner ve ekibi ‘12-20 adam ın 2 tonluk bir

bloku çekebild iğin i’ keşfetti.1M anevranın zorlaştığı, daha ileriki aşamalarda, iş gücü han­

tal blokları dik açılı köşelerinden oynatm ak için manivelalar ve koordineli beden gücünden faydalandı. Bu işlem tamam­landıktan hem en sonra, basamaklı piramit, şekil verilm iş kap­lama bloklarla kaplandı -on u n eşsiz 52 derecelik açılı yükseli­şin i tarif ederek ve daha sonra bir kireçtaşı piram itine has üze­ri kapatıldı. G üneşin gökyüzüne karşı günlük rotasını tem el alan hesaplam alar kullanarak doğru bir kuzey-güney y ön len ­dirm e de elde ed ild i (bununla birlikte Eski Mısırlılar aynı so ­nuca ulaşm ak iç in m uhtem elen yıldızların Kuzey Kutbu etra­fında dönüşün ü kullan ıyordu).

Bütün çalışm a tahsis ed ilen üç haftalık sürede tamamlandı, ve çıkan sonuç etkileyici görünüyordu. Mark Lehner ve ekibi

I Lehner. Secrets o f Lost Empıres'de. The Pyramid'. sayfa 62.

34

Page 34: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

tahmin edildiği gibi Eski Krallık dönem indeki seleflerinin m ü­hendislik ustalıklarına eşdeğer nazarıyla baktıkları başarıların­dan dolayı sevinç içindeydiler. Lehner’in deyişiyle, ،bu sınırlı deney fazlasıyla açığa çıkarmıştır ki, piramitler hiçbir çeşit g iz­li bilgelik gerekm eksizin, uzun deneyim ve parlak yetenek va­sıtasıyla yaratılmış, son derece insanca anıtlardır;2 Büyük Pira- ınit’in yapım ının ardında bir çeşit kayıp bilim in savunuculu­ğunu yapan piramitologlara bir gönderm e. Lehner ve m em ­nun ekibince inşa edilen m inyatür piramit diğer Gize piram it­leriyle ifade edilen habisliğin 'ufacık bir kesiri’ idi; doğrusu, bu Büyük Piramit’in tepesindeki düz platform un üzerinde hoş du­rurdu! Bu gerçeğin b ilinm esine rağmen, izleyiciden Eski M ı­sırlıların teknolojik gücünün nihayet çalışır duruma getirildi­ğine ve biraz sağduyulu birine yeterli para, zaman ve uzm an­lık verildiğinde çok uzak atalarımız tarafından başarılmış her­hangi bir şeyin eşin i yapabileceğine inanm ası beklendi.

Acaba yapabildiler mi?İlk olarak 1996’da ekranda gösterildiğinde, bu son derece

eğlenceli televizyon dizisin i hevesle takip eden açık fikirli bir izleyicide, programların her birine katılan uzm anlann iddia edilen başarıları hususunda bir aldatılm ışlık duygusu oluştu, ister bir üç parça uzun çem ber taş abide dikm ek, Inka dönem i Peru’nun çok köşeli duvarlarını yerine koym ak, bir Mısır diki­litaşı yükseltm ek ya da bir piramit inşa etm ek olsun, insan bu kopyaların gerçeklerine kıyasla bayağı soluk kaldığına dair karşı konulm az bir duyguya kapılıyordu. Sanki bu iyi niyetli ve besbelli son derece nitelikli uzm an ekipleri nerdeyse saygı­sızlığa varan bir tavır içinde Eski insanları taklit ediyorlardı basitçe. İtiraf edildiği üzere planlarını uygulamaya koymak için sadece üç hafta verilm işti ve öyle iken bu akadem isyenler cüretli iddialarıyla eski dünyanın başarılarını küçüm süyor, halta onlarla alay ediyor gibi görünüyordu.

Bu insanlar tam olarak neyi gözden kaçırıyorlardı? Neydi eski zaman m ühendislerinin sahip oldukları belli olan, ki bi­

1 age. sayfa 93.

35

Page 35: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

zim şu an yalnız hakim olm ak hayalini kurduğum uz şey? ،Ne­dir Büyük Piramit gibi harikaların bir yandan bize birbiri ü s­tüne istiflenm iş yontu lan kaya yığınlarından başka bir şey de­ğilm iş gibi görünüp de, öte yandan hepim izin içindeki heye­canlı k işilik ve ruhu canlandıran kutsallaştırılm ış yerler gibi gelm esin i sağlayan şey?

Eski Krallık dönem i piram it inşa edenlerin gizem li z ihn iye­tini anlam ak yeterince zor görünüyordu. A ncak G ize’nin en eski yapılarının en azından bazısının gözcü-vari kom şuların­dan birkaç bin y ıl daha yaşlı o lduğunun b ilgisin i hesaba kata­rak üstün kapasitelerini kavramaya teşebbüs etm ek bizi tam a­m en bir b ilinm eyen belirsizlik ve kuram batağına sokm akta­dır.

DEVLER TARAFINDAN İNŞA EDİLDİ

Ö rneğin, Vadi Tapınağı’nı ele alalım. İç duvarları her biri­n in ağırlığı m untazam an 100 ve hatta yerine göre 200 ton ge­len kelim enin tam anlam ıyla sınırsız yüzlerce taş bloklardan yapılm ıştır.3 Büyüklükleri tök kelim eyle harikulade: Birçoğu 5.5 metre uzunlukta, 3 .6 metre genişlikte ve 2 .4 metre yü k ­sekliktedir; bir k ısm ı inanılm az 9 metre uzunlukta, 3 .6 metre ge-nişlikte ve 3 .6 m etre yüksekliktedir.4 N erdeyse bu yapının insan eliyle değil de devler tarafından inşa edild iği ileri sürü­lebilir.

Vadi Tapınağı’nda kullanılan taşların birkaçı bir yük taşıyı­cıdan daha büyük ve bir d izel lokom otiften daha ağırdır, an­cak devasa büyüklük ve ağırlıklarına karşın inşa edenler on la­rı Sfenks’in etrafındaki taş yataktan kesip ayırabildiler ve bir yerden 75 m etreye varan bir m esafeye bugünkü yerine taşıya­bildiler. Bu ustalık işin in ince abartısı, hiç kuşkusuz yapıcıla­rının karşısına çıkartm ış olduğu başedilm ez m ühendislik so-

3 Vadi Tapınağının yapımında kullanılan blokların ağırlıkları için, Fix, sayfa 40: M ur­ray, sayfa 20: ,Mysteries o f the Sphinx1, NBC -TC a bak

4 Vadi Tapınağında kutlanılan blokların ebatları ،çın, Hancock, sayfa 341; West, Serpent in the Sky, sayfa 223: 'Myster ies o f the Sphinx1, NBC-TV'e bakın.

36

Page 36: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

K u fre ’n in V a d i T a p ın a ğ ı’m n iç g ö rü n tü sü

runlan şöyle dursun, adeta inancın ötesinde bir şeydir.Daha da garip olanı piramit devrinden önce, Firavun d ön e­

mi M ısırlıların bina inşasında büyük taş bloklar kullanm ış o l­duklarına ihtim al verilm em esidir. İlim adamları tarafından Es­ki dönem olarak işaret edilen, M Û yaklaşık 3 1 0 0-2700’de, Fi­ravun dönem i Mısır’ın ilk iki hanedanında, tapınaklar hem en hem en yalnız uzunluğu 24 santim etre, genişliği 10 san-tim et- ı e ve yüksekliği 5 ve 7 santim etre arasında gelen çamur tuğla­lardan inşa ediliyordu.5 Bizim böylece bu 120 yıllık zaman es­nasında Eski Mısırlıların basit çamur tuğlalardan ağırlığı 100 ile 468 ton arasında ve uzunluğu 9 m etreye varan taş blokları kullanmaya geçtiklerine inanm am ız beklenm ektedir. Ö zellik­le MÖ yaklaşık 2 4 8 0 -2 3 4 0 ’ta, Beşinci Hanedanın piramit tasa­rımcılarının çok daha küçük taş blokları kullanm aya geri dön-؛

.Emery, sayfa 176-7 '؛

37

Page 37: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

düğünü ve MÛ yaklaşık 1991-1786 da, O nikinci Hanedan d ö­nemi civarı, Mısırlıların piramit mezarlarını inşa etm ek için yeniden çamur tuğlaları kullandıklarını gözönünde bulundu­rursak, böyle bir görüş bütünüyle saçm a görünür.

N eden Vadi Tapınağı’nı -veya aslında Mısır’ın diğer megali- tik yapılarının herhangi birini- inşa edenlerin, yapım ında tu­haf surette böyle büyük taş bloklar kullanm aya ihtiyaç duy­m uş veya istem iş olduğu, resmi görüşleri, sik lopik taşçılık sa­natının Eski Krallık zamanlarının standart tarzı olduğu şek lin ­de ifadesini bulan Ejiptologları atlatmış görünen bir m ese-le- dir. Onlara göre, piramit devrinin kralları sadece mezarların seçim inde değil, aynı zamanda cenaze m erasim tapınaklarının tasarımı sözk on u su olduğunda da, her zam an büyüklük tasla­yan m egolom anlardı yalnızca.

Böyle pervasız iddialar m eselenin asıl noktasını tamamen gözden kaçırıyor, çünkü neden bir m im arın 100 kat daha kü­çük taşlar kullanm ış olm ak çok daha kolay olacakken bir tapı­nağı inşa etm ek için 100-200 ya da hatta 400 tonluk bloklar kullanm aya ihtiyaç duym uş olduğunu açıklamayı başaramı­yorlar. H em en hem en iki tonluk bir ortalama ağırlıkta taş bloklar, örneğin , Büyük Piramit’in duvarlarını oluşturanlar, hep aynı tutkulu hedefe hizm et etm iş olm alı -hem bir krala ya­kışır hediye hem de tanrıların bir evi olm aya layık bir anıt. Bü­tün bunlar böyle yapı bloklarının kullanım ını hizm ete su n ­mak için daha özel bir sebebin olduğunu vurgulamaktadır. Ö yleyse buna m uhtem el sebep ne olm uş olabilirdi?

Siklopik taşçılık sanatı ile yapılan binalan , m odern çağın prefabrik beton binalan gibi, inşa etm esi daha mı kolaydı, yok ­sa böyle dev gibi inşaatların ötesinde başka, çok daha derin bir sebep mi vardı? Daha da önem lisi Vadi Tapınağı’nm yapım ın­da yer alan m ühendislerin 100 ve 200 tonluk taşları yerlerine nasıl taşıyabildiklerini, manevra yaptırabildiklerini ve yerleş- tirebildiklerini keşfetm eye teşebbüs etm ekti. Bugün bile bu ağırlıkta yapı bloklarının nakledilm esi son derece zordur. 1970’lere kadar bir vincin kaldırabildiği en büyük ağırlık sade­ce 100 ton idi. O ؛ amandan bu yana ağırlıkları 250 tona çıkar-

Page 38: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

mal< amacıyla bir dizi kaldırma aygıtları tasarlandı, yine de bu ■..idece kocam an denge ağırlıkları kullanmak suretiyle başarıl­maktadır. En son zamanlarda bina yapım ında bugüne kadar kullanılm ış olduğu bilinen en büyük yapı bloklarının ağırlığı­na eş, 1000 ton6 kadar büyük yükleri taşıyacak devasa mobil vinçler geliştirildi.7 Ancak bu Vadi Tapınağı’m inşa edenlerin 12 metreye varan yükseklikteki siklopik duvarları nasıl bu ka­dar kolay inşa edebildiklerini açıklamaz.

Eski inşaat teknikleri üzerine bir anlayışa sahip Ejiptologlar büyük Piramit ve Vadi Tapınağı gibi yapıların sözde ‘göm m e ve yeniden-kazm a’ teknikleri kullanılarak kurulduğunu ileri sürm ektedirler. Bu m uhtem elen tahta kalaslarla bir seviyeye getirilen sıkıştırılm ış topraktan m eyilli bir yüzeyin, yapım ha­lindeki binanın giderek artan yüksekliğine uym ası amacıyla aşama aşama inşa edildiği yerdir. Bloklar kızaklar ya da silin ­dirlerin üstüne konulur ve yapının diğer tarafına yerleştirilen çekm e ekipleri tarafından her biri gerekli yükseklik ve p ozis­yona ulaşana kadar yukarı doğru çekilirdi. Benzeri bir işlem in Büyük Piramit’in yapım ında8 ve Çemberli Taş Anıttaki ince canfes üst eşiklerin yükseltilm esi ve yerine yerleştirilm esinde9 kullanılm ış olduğu sanılmaktadır. Ancak bir duvarın yüksek­liği arttıkça, rampanın uzunluğu aynı elverişli eğim açısını el­de tutmak için uzatılmalıdır. Sınırlı çalışm a koşullarında bu elverişsiz olurdu, bundan dolayı rampaların uzunluğunun, m evcut eğim açısını elde tutarken, dev bir dolam baçlı m erdi­ven gibi, yapım halindeki binanın etrafı sanlm ak suretiyle ar­tırılmış olduğu düşünülm ektedir.

6 Son zamanlardaki vinçle yüklemeye dair detaylar Hsrtfördshire, Lıebherr o f W elham Greerı tarafından tedarik edildi.

7 Lübnan'da Baalbek'deki Roma tapınak kompleksinin yapımında kullanılan ve Üçlü Taş Anıt olarak bilmen üç blokun her biri tahminen 1000 ton ağırlıkta ge­liyor, öte yandan halen yakınındaki taş ocağından kalan bir dördüncü blokun 1200 ton ağırlıkta olduğu düşünülmektedir. Ragette, sayfa 33, I I4 'e bak. H in­distan'da, ünlü Siyah Pagoda'nın çatısının ağırlığı yaklaşık 1000 ton gelen tek parça b ir kayadan oyulduğu söylenirdi.

8 Lehner, Secrets o f Lost Empires'öe.'Tbe Pyramid', sayfa 74-6.9 Page, Secrets o f Lost Empirefde, ,Stonehenge'e bak. Sayfa 33-40.

39

Page 39: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

İ V M S â* m * *

t ' j f .M İ l .t i 'M İ l ı l l f ı l i t :1i.1 t i Z »*؛. ff .ii *٠٠٠^ Li4«s § 4 -flrrr^Zil ®١٠-l ? f 4 r^ .i- //S*

iA j K A A n j/^ ؛|J_ ١

rr،،-ı<A.-7i?aLi^5s، .K،ıt<-ı-،*(a»*T^:4K/«t؛=،u* M A A A A A A A A A A A A A“ “٠ ٠*

،،/--2 W-«ı - i r؛'yr؟١٩١؟ ? f a ®

B ü y ü k b ir taş h e yk e li n a k le tm e k ü ze re b ir k ız a k , s il in d ir le r ve ip le r k u lla n a n M ıs ır lı işç ile r

Aynı işlem Lehner ve ekibi tarafından Gize’deki m ini pira­m itlerini inşa etm ek için kullanıldı. Benzer m etotların Büyük Piramit’in yapım ında kolaylıkla kullanılm ış olabildiğini ima ederek, ‘20 âdâm 1 tonluk bloku eğim e kadar yukarı çekebili­yordu’ şek linde bir yargıya vardılar.10 Lehner’in beyanı kendi kendini ele veriyor, çünkü bu rakamlar benzer bir eğim b o­yunca 200 tonluk bir bloku hareket uygulandığı zam an, Vadi Tapınağı’n ın duvarlarını inşa ettirm ek için herhangi bir yerde sayıları 40 0 0 kişiye çıkan makara ekiplerine ihtiyaç olduğunu ima eder.11 Elbette bu ölçüde bir çalışm a koordinasyon ve kontrolde inanılm az problem ler yaratmış olurdu. Hatta daha büyük bir problem , taşlar Sfenks çevrili alanından Vadi Tapı- nağı’nın m ahalline güney-doğuya doğru taşındığından dolayı, bu amaçla yapılan herhangi bir m eyilli rampanın aynı geçit hattını takip etm ek zorunda kalm ış olm ası gerektiğidir. Eğer10 Lehner, Secrets o f Losl Empires'de, T he Pyramid', sayfa 77.I I 1950’lerde. Çem ber Taş Anıt (Stonehenge) üz، ne başta gelen b ir o to rite

olan. Profesör Richard Atkinson ünlü canfes taşlann Salisbury Ovasindaki mev­cut yerine taşınması hususunda benzer hesaplamalar yaptı. O 50 tonluk b ir bloku düz toprak üzerinde çekmek için I 100 kişilik b ir ış gücünün gerektiği so­nucuna vardı. Atkinson. sayfa 12 0 -1 e bak Atkinson in hesaplamalarını kullanır­sak, buna göre 200 ton luk 'b ir bloku düz zemin üzennde taşımak için 4400 ki­şi gerekli idi - 1 ton luk taş bloku aşamalı b ir eğim üzerinde taşımak için Lehner in tahminlennı kullanarak ilen sürdüğüm rakamdan 400 fazla.

40

Page 40: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

öyleyse, ه zaman blokları havaya kaldrrıp tapınağın güney-do- gu veya doğu sınırlarının Pteslne, diğer bir deyişle, platonun m eyleden bayırtnın üzerine yerleştirm ede 4000 kişilik güçlü makara ekiplerine ihtiyaç duyulm uş olurdu. Böyle bir durum- la yaratılan dar açılar, 200 tonluk bir bloku yükselen bir ram- (ia boyunca 9 m etreye varan m evcut bir duvarın tepesindeki son durağına çekerek taşım ış olm ayı fiilen im kansız kılardı ve öyleyken her nasılsa im kausız başarılmış idi.

Kocaman taş bloklar kızaklar ya da silindirlerden nasıl kal- dirildi ve pozisyonuna göre manevra yapıldı? İlim adamları, da Roma, St ?eter B’ا 586 azilikasının önüne 327 tonluk bir Mısır dikilitaşı dikm ek için İtalyan Rönesans heykeltraşı Do- ıııenico Fontana tarafından kullanılanlar gibi, yapı iskeleleri- İlin, rampaların veya hatta çıkrıkların (yani vinçlerin) istihda- mim öne sürebilir, o gerekli kaldırma miktarını elde etm ek iç in , iranılm az 4 0 çıkrık kullandı, ki bu 800 adam ve 40ل at- tan oluşturulm uş bir k u w e ti gerektirm işti.٧ Ejiptoloji Cemi- yeti ile yanyana çalışan bu m ühendisler bu apaçık ikilem ler- den tamamen habersiz görünürken, böyle fikirler, bununla be- raber, sırf spekülasyondur. Fğer böyle m ühendislik ustalıkla- rım, bizim çağım ızda bile, tasavvur etm ek zor ise, o zaman Va- di Tapınağı’nın belki de piramit çağından 80 0 0 yıl önce refa- ulaşm ةاا ış bir kültürün ürünü olduğu akılalm az bir düşünce- ■ hr

Bu eski insanların olağanüstü m ühendislik kabiliyetleri in- kar edilem ez. Ama bu bile Vadi Tapınağı gibi yapıları nasıl böyle kolayca inşa edebildiklerini v e y a neden öncelik le 200 tonluk blokları kullanm aya ihtiyaç duyduklarını açıklamaz. Onların eylem lerinde günüm üze özgü bina yapım ı an la^şım ı- zm ötesinde adeta bildiğini okuyan bir hırs vardı. Vadi Tapı- ııağı teknolojik çevrem izde adeta bir yabancı gibidir. Her kim ،mu inşa ettiyse, bizden çok farklı düşünüyordu. Hayatta fark- İl önceliklere sahiplerm iş gibi görünüyordu. Biz onların dü- şündüğü gibi düşünm üyoruz ve ondan dolayı garip siklopik tarzı taşçılık sanatım kullanm alarının ardındaki m antığı sade- re tahmin edebiliriz

41

Page 41: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Bu eski ırkın, gerçekten 4000 güçlü kişiye varan işgüçlcri- nin istihdam ını dahil eden, geleneksel inşaat tarzları kullan­dıklarını varsaymak zorunda kalmamıza karşın, ayrıca onların idaresinde başka, geleneksel olandan daha uzak, dünyada ar­tık elde bulunm ayan teknoloji biçim lerine de sahip oldukları­nı ileri sürm ek için dayanaklar vardır. Eski M ısırlıların soyun­dan gelen torunları, Kıpti (Mısır asıllı) Hıristiyanlar tarafın­dan, nesilden nesile devredilen belirli eski söylenceler açıkça bilinm eyen uygulam alardan bahsetm ektedir, ancak bu çizgide bir araştırma sürdürm ek haliyle bizim m antık d ışın ın dünya­sına girm em izi gerektirecek.

42

Page 42: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Ü ÇÜ N CÜ BÖLÜM

ESKİKIPTI

MASALI

Eski Kahire’nin klostrofobik, köhne sokakları arasında sık ış­m ış, şehrin eski Kıpti toplum u tarafından son 1500 veya buna yakın yıldır kullanılm ış önem siz görünüşlü bir avuç kilise. Ba­zısı tamir edilm em iş ve terkedilm iş bir durumda; diğerleri o n ­ların terkedilm iş mezarlıklarına karaborsada para edebilecek bir şeyler aramak amacıyla tecavüz eden mezar hırsızlarının hedefleri haline gelm iş. Ama kasvetli görünüşleri ve zayıf şö h ­retlerine rağmen, Tanrı’n m bu eski evleri, k im isi G ize yakın ın­daki piramitleri inşa edenlerin pekâlâ doğrudan torunları ola­bilecek papaz muhafızları tarafından canlılığı korunm uş bir saklı gizem havası yaymaktadır.

Sözlük bize ‘Kıpti’ kelim esin in Yunanca Aizuptos ism inden türem iş bir sıfat olan, Aiguptios’den geldiğini söyler.1 Bu MÖ 332’de Büyük İskender’in m eşhur girişini takiben ülkeye akın eden birçok Yunanlı göçm ene karşın Mısır’ın asıl yerlilerini ayırdetm ek için kullanılırdı. Kıpti H ıristiyanlık soyunun izle­ri, MS 50 civarında İsa’nın sözlerin i Mısırlılara vaaz ettiği söy ­

I VVatterson, sayfa ıx. "

Page 43: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

lenen , dört Incil’den birinin yazarı, Vaiz sl. (A ziz) Mark’a ka- dar uzanır.2 Asıl olarak Kıpti itikadı, ilham ını daha çok Hıris­tiyanlığın doğuşundan önceki yıllarda Mısır üzerinde güçlene­rek gelişm iş farklı dini kültlerden alı؟ . Bunlar İskenderiye’de­ki Kore tanrıçasının kültünü ve tann Osiris ve M em fis’in kut­sal boğası Apis ile ilgili d ini geleneklerin bir karışım ından olu şm u ş bir m elez tanrı olan Serapis’in yaygın saygınlığını içe­riyordu.3 Bu etkilere ilaveten, konuşm a ve yazı dilleri Firavun zam anlan boyunca yaygın olarak kullanılanların basit olarak bozulm uş biçim leri iken, Kıptilerin zengin dini sanatı, hane­dan dönem i atalannın bütün üstün kalite işaretlerini taşımak­tadır.4

Kıpti itikadının İslam dünyasına yabancı doğasına rağmen, birçok ilk Arap seyyahı onun papaz atalarının, çözülem eyen taş kitabeleri ve oym a kabartmaları ile insanı bir g izem ve ha­yal dünyasına davet eden, Eski M ısırlıların b ilgeliği üzerine ışık saçan yıllanm ış gelenekleri m uhafaza ettiklerine inanıyor­du. Bu seyyah tarihçilerin birçoğu, yaşlı Kıpti papazların Gi- ze’n in üç piram itinin yapım ına ilişk in en önem li sırları açığa vurm aya ikna ed ileb ileceği um uduyla Eski Kahire’ye özel m aksatlı ziyaretler yapıyorlardı.

EL M ESUDİ’N İN DEYİŞİYLE

Bu kişi ‘Ali b. H üseyin adında, Bağdat’ta doğm uş ve aynı soydan geldiğini iddia ettiği Abdullah b. M esuai isim li ‘Mu- ham m ed Peygam berin yandaşının anısına kendine el-M esudi ism i takm ış’ bir 10. yüzyıl tarihçisi id i.5 Hayatının sonraki y ıl­larında, M esudi M ısır’a yerleşti ama hayatına şekil veren yılla­rında yaşam ın henüz b ilinm eyen gerçeklerini araştırıp öğ-ren- m ek üzere eski dünyayı en ine boyuna dolaşm ayı tercih etti. Bu bilgi üzerine araştırmasında M esudi’nin Erm enistan, Seylan,

5 N icho lson, sayfa 352.

44

Page 44: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

I Imdistan, Madagaskar ve Zenzibar’ı ziyaret ettiği bilinm ekte­dir; hatta ٠ söylenm ektedir.6 Bu yolculuklarındaİter inanç ' nerak uyandırıcı ve ilginç insanlarla,onların eski göreneklerini, eski inançlarını, kaynak gösterilen bilim lerini ve kabul edilm iş tarihlerini not ederek konuşurdu. Bunlar gelecek nesillere bırakmayı hedeflediği birçok kitabın­da bol miktarda kayda geçirildi. Maalesef, bunlardan yalnızca, içlerinden en önem lisi Kitab Muruc el-Dhahah we me’adin el- (ew her, ‘Altın Çayırları ve Cevher M adenleri’ olan, iki kitabı günüm üzde hâlâ m evcuttur. Muruc kitabı, M esudi’nin, Kahi- re’de kaldığı sıralarda, MS 868 ve 877 arasında Mısır’ın hü­kümdarı olan, Ahm ed lbni Tülün ile Eski Kahire’nin gizem li papazlarından biri olm asTçök m uhtem el, isim siz bir Kıpti bü­yük arasında geçen ünlü bir görüşm eyle açığa çıkm ış, Gize p i­ramitleriyle ilgili çok olağanüstü bir hikayeyi şans eseri nasıl bulduğunu ifade eder. Bu adam m ensuplan Arap yetk ilile­rinden hayli kötü m uam ele görm üş, zu lm edilen Kıpti H ıristi­yan inancını savunm ak maksadıyla T ülün’ün huzuruna çık­mıştı. Bu uzu n uzadıya karşılıklı konuşm a boyunca, Tülün’ün Nil nehrinin kaynağına, daha önem lisi, G ize’nin ‘büyük pira- mitleri’nin yapım ına ilişk in fikir verecek kadar ileri gitm iş Kıpti büyüğün engin bilgeliği ve inancına oldukça şevkle sarıl-

Bu rivayetin İngiliz kaşif C olonel Howard Vyse tarafından Operations Carried on at the Pyramids of Gizeh in 1837 (1 8 3 7 ’de Gize Piramitleri Ü zerine Yürütülen Operasyonlar) başlıklı üç bölüm lük bir çalışm asına ek olarak konulm uş bir versiyonunda, M esudi bize der ki, piramitleri inşa eden Büyüce Tufan’dan 300 yıl önce yaşam ış, Saurid Ibm^Salhmd،؛ (ya dk؛ Surid, Ben Shaluk) adında tufan öncesi*؛ devrin ،ÇırkralT ıcfı. O nun ‘dünyanın yerle bir olduğunu... insanların onun üzerine yüzükoyun serildiğini’ ve ‘yıldızların rotalarından saparak şaş­kın vaziyette dolaştıklarını, birbirlerine korkunç bir gürültüy­le hızla çarptıklarını’ gördüğü bir rüyasıyla telaşlandığı söy len ­

7dığı söylenm ektedir.

Page 45: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

m ektedir.8 tik başta Saurid bu rüyasını kim seye bildirmedi ama daha sonra ‘sabit yıldızların beyaz kuşlara dönüşerek dünyanın üzerine üşüştüğünü ve insanları yakalayarak, onla- rı, üzerlerine kapanan, iki büyük dağın arasındaki bir yarığa hapsettiğini’ gördüğü bir kabusla yeniden alt üst o ldu .9 ‘Güne- şin tapm ağı’na, tahm inen H eliopohs’teki güneş tanrısı Ra’nın ünlü tapınağına giderek, d inlenm eye çekildi ve sabah erken- den Mısır'ın 130 eyaleti yahut bölgelerinin baş papazlarını hu- zu n ın a çağırdı. Saurid’in rüyasının içereği öğrenildikten son- ra, içlerinden en kıdem li olan, Philim on ya da Ikhm on adında bir baş papaz kendisin in de garip bir rüyayla alt üst olduğunu söyledi. Bu bir y ıl önce olm uştu ve aym afete şahit olm uştu. Ama kendi görüşüyle, felaket patlak verdikten sonra, ‘gökyü- zü önceki yüksekliğ ine kavuşacaktı ’-diğer bir deyişle eski po- zisyonuna d ön ecek ti.!٥

Bu olm ası yakın felaketin özünü daha kapsam lı anlamak İh- riyacıyla, Saurid papazlarına yıldızlara başvurma talimatı ver- dİ. Bu tez zam anda yapıldı ve geri döndüklerinde telaşlı krala bir selin ‘karayı basacağını ve bir süre büyük bir bölüm ünü m ahfedeceğini’ bildirdiler. Bu hikayenin başka bir versiyonu- nu aktaran, A hm ed el-M aqrizi adında bir başka Arap yazar (1 3 6 0 -f4 4 2 ) bir tufana ilaveten, ‘bir büyük yangının Aslan burcu ile çıkacağını ve dünyayı yakıp yok edeceğini’ ifade edi- yordu .11

Bu ilham fann m alum atı üzerine. Kral Saurid ‘piramitler’in inşa ed ilm esin i em retti, diğer taraftan papazların kehaneti, söylediği üzere, sütunlara ve onlara ait büyük taşların üzerine’ yazılacaktı.17

Piramitlerin içine hâzinelerini, k ıym etli mal varlığını, ‘bera- berinde atalarının cesetlerin i ‘ kovdurdu. Papazlara onların içine (el-M aqrizi özellik le altındaki ‘yeraltı geçitleri’nin içine

8 Mesudi. Vyse'de ek olarak aktarılmış, c i l t 2, sayfa 322.

ة- a 3 هأ ج a>’fa 323..I ags. Sayfa 232 n.9 اI2ags. Sayfa 324.

46

Page 46: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

olduğunu belirtir), ‘şifalı bitkilerin isim leri ve özelliklerini, ■ilıtmetik ve geom etri b ilim ini’ kapsayan, ‘farklı sanatlar ve bi­limlerdeki bilgeliklerinin ve m eziyetlerinin yazılı rivayetlerini’ dr yerleştirm eleri em redild i.13

Bu M esudi tarafından hikaye edilm iş Gize piram itlerinin ef­sane türünden kökenlerine ilişkin tuhaf eski Kıpti masalın özüdür. D okuzuncu yüzyıl tarihçisi lbni Abd el-H ekm ve da- lıa önce ism i geçen el-M aqrizi gibi diğer Arap yazarlan, İkin­cisi (M aqrizi) ustad İbrahim Ben W asyff Shan’in yetkili kitabı­nı örnek alarak, çalışm alarında hikayenin versiyonlarını dahil ederler.14

Kral Saurid kendini piram itlerin yapım ı etrafında dönen sözde olaylarla ilgili birbirinden oldukça ayrı bir dizi kollara sahip olduğu görülen bilginin odak noktası olarak kullanılan bir kurgusal sim ge haline dönüştürür. Bu iddiaların birçoğu elbette gerçek ve fantazinin bir karışımı iken, Mısır’ı harap eden yangın ve sele ilişkin kaynaklar, başka bir yerde ispat et­meye teşebbüs ettiğim gibi, kesin lik le son Buzul Çağının biti­şine eşlik ettiği bilinen, yaygın sel baskını da dahil, jeo lojik ka­rışıklıklar ve iklim değişikliklerinin bir uzak yankısıd ır.15

Yangın ve selle s^na؛ermişj^ir çağ ile Aslan takım yıldızı ara­sındaki ortak iİîşfci Xbou 'fform eis isim li bir manastırda garip şartlar altında bulunduğu apaçık bir Kıpti Papirüs içinde en iyi şekilde özetlenm ektedir. Bu Kıpti papazlar tarafından Arapça- ya çevrildi ve sonra MS 847 yılında El Kodhai adında bir tarih­çi tarafından yazılan bir kitaba konuldu. Papirüsün ‘Tufanın Aslanın kalbi Yengeçin başının ilk dakikasına, y ıld ızın alçaldı­ğı noktaya girdiği zam an m eydana geleceğini’ kaydettiği söy le­niyordu.16 ‘Aslanın kalbi; güneşin gökyüzünden görülen yolu , ckliptikin tam olarak üzerinde duran, Aslanın ‘krallık y ıld ızı’, Regulus yıldızına klasik zamanlarda verilen isim di. Yengeç ta­kım yıldızı sadece geriye doğru dönüşte Aslanın ardından gel-

13 age. Sayfa 324 514 age. Sayfa 321-2: Bonvvick sayfa I 17-19.Collins. Frorn the Ashes o ؛5 f Angels. 23. Böt.’e bak.16 Vyse, C ilt 2, sayfa 332.

47

Page 47: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

M Ö 9 2 2 0 ’n in b a h a r e k in o k s u n d a k i şa fa k öncesi ış ığ ın d a o r ta y a ç ık m ış o ld u ğ u s ıra d a doğ u u fk u n u n B ü y ü k S fe n k s ’ten g ö rü n ü şü . Son y ı l k ra l­

lık y ı l d ı z ı R eg u lııs o g ü n le rd e g ü n eşle b ir lik te y ü k s e lm iş tir .

48

Page 48: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

o ,(gelil سمساد-س yıllık dönüşte Aslan Yengec’in) iğine göre؛، ,man bn, efsanenin sadeee fiili tarihi nlayların anısını değil،؛■

aynı zamanda onların meydana geldiği zaman çerçevesini de •.aklı tuttuğunu teyit eder görünüyor.

Benim ricam üzerine, elektronik m ühendisi Rodney Hale H المالا/ orm eis papirüsünü kapsayan astronom ik bilgiyi bilgi- sayarda, Skyglobe 3 .6 proğramım kullanarak tem in etti. Bir hayli derece doğrulukla. Aslanın ‘krallık y ıld ızı’nın doğu uf- kunda ekinoksal günışığından hem en önce yükselm iş ve görü- hır hale gelm iş olduğu en son zam anın MÖ 9220 civarım a ol- tu ğ u n u keşfetti.17 ‘Aslanın Kalbi’, Regulus yıldızı artık ilkba- ntr noktasında güneşle yükselm؛ ediği zaman, bu M ısır’m as- ironom -papazlarınca, Yengeç Çağının başlamakta olduğuna y؛> da onun gökyüzünün üzerinden arkın ‘ilk dakikası’na çok- lan girmiş olduğuna işaret ederek, Aslan Çağının sona erdiği- ا>ا ■ bir gösterge olarak görülm üş olsa gerek. Bu bilgi bundan

dolayı Kıpti m etnin yazarının, konusu O nbeşinci Bölüm de ba- ••، detaylarla ele alınacak olan, büyük selin Mısır'da bu zaman civarında meydana gelm iş olduğuna inancını pekiştirdi.

BİR OK MENZİLİ MESAEESİ

Ancak M esudi tarafından müzakere edilen Gize piramitleri- nm kökenleri basit olarak bu değildir, ،,;ü lkü o bu durumu anıtların inşa edilm esine karar verilm esiyle bağlantı kurmaya kadar ileri götürür. O nun rivayetine göre, sadece piramitlerin değil, aynı zamatıda onların her birini kuşatan ‘geniş kaldı- ıım ’ın yapımında da kullanılan taş bloklar aşağıda belirtildiği oldukça benzersiz tarzda nakledildiler:18 ,،آاف,’<

ا / M Ö ©٨٧١٦٢٧ bınyılda ilkbahar ekinoksu zamanında Regulus'ın güne؛، *İM yükselişini öngörmek amacıyla günı؛ ıgından ewel b ir 20 da k ik lik periyod k©l■ صس-ط-م .anılırdı؛

İR Bir zamanlar Gize piramitlerini çevreleyen büyük kaldırım taşlan, aynı zaman- (l.ı onlann takvim (yıllık) olarak ■piramitlerde k©llanılı؛ ına dair muhtemel rolü' m erine bilgi için, 1 ompkins sayfa 12 1-6 ve West, ءا/آ Traveller's Guide to An- ' »' ٨؛ ءمو.ء . sayfa 92-4'e bakın. Her ikisini de Moses B. C otsworth 'in (1859 .çalışmasıyla kıyaslayın رق 194

49

Page 49: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Ç a lışm a y ı y ü r ü tü r k e n , b e lir l i k a r a k te r le r le y a z ıla n , p a p i ­

r ü s vey a k a ğ ıt y a p r a k la n ta ş o c a k la r ın d a h a z ır la n a n ta ş la ­

r ın a lt ın a y e r le ş t ir i ld i; ve ç a k ılm a i ş le m in in ü z e r in e , b lo k ­

la r h e r s e fe r in d e b ir o k m e n z i li m e s a fe s in d e (y a k la ş ık 150

k u b i t ) h a r e k e t e tt i r i ld i , ve b ö v le c e a ş a m a la r la p i r a m it le re

u la ş t ı r ı ld ı .K a ld ır ım a b iç in v e re n , ta ş la r ın o r ta la r ın a d e m ir

ç u b u k la r g e ç ir ild i , ve o n la r ın ü z e r in e y e r le ş t i r i le n b lo k la ­

r ın a r a s ın d a n g e ç e re k , e r i t i lm iş k u r ş u n la s a b id e n d i .19

İlk kez MS 8 2 0 ’de T ülüriün devrinden çok kısa bir süre ö n ­ce halife el-M a’m ûriun işçileri tarafından manivela ile açılan Büyük Piramit’in haşm etli yapısının, onun yapım ıyla ilgili ola­rak birçok spekülasyona açıkça yol açm ış olm asını anlamak m üm kün. Yaklaşık 200 yıldır Araplar dünyanın bu m uhteşem harikasının varlığına hayret ettiler ve açılışından beri hem Es­ki Kahire’n in Kıpti yerlileri hem onların Arap hükümdarları görünüşte anlaşılm ası im kansız inşaat teknikleri üzerine sp e­külasyon yapmakta serbesttiler. Tek başına Kral Dairesinin üzerine yerleştirilm iş 70 tonluk granit blokların varlığı bile çok kolaylıkla doğaüstü m üdahaleye dair fikirler uyandırabil- m esi m üm kün olan, düşünm esi bile im kansız bir korku ve hayranlıkla ziyaretçilerin dikkatini çekm iş olm alı. O zam an­daki birine, Büyük Piramit, şayet hayalet kökenli bir ırk gibi değilse de, insan kavrayışının ötesinde büyülü kabiliyetleri olan birin in ürünü gibi gelm iş olsa gerek.

Acaba bundan dolayı mı Eski M ısırlıların kabul edilen m i­rasçıları olan, Eski Kahire’nin Kıpti papazları böyle saçma h i­kayeleri yaratmaya zorlandı? Bütün olan biten bu mu: Kesin olarak anlayamadıkları şeyleri açıklam ak için kafalarından d o­ğaüstü rivayetler uyduran, cahil Kiptiler veya daha doğrusu Araplar -yoksa bu tür söylencelerin gerçekte bir takım tem eli

var mı?Birlikte gerçeklere bakalım.M esudi’nin merak uyandıran rivayetinde ileri sürm ekte o l­

duğu, sonraki bloklar bir çeşit aletle, m uhtem elen bir çubuk

19 Mas'udi, Vyse'de ek olarak alıntı yapılmıştır, cilt 2, sayfa 325.

Page 50: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

veya bir değnekle çakılm adan önce, yazılm ış büyülü papirüs­lerin piramitlerin yapım ında kullanılan taş blokların altına so­kulduğudur. Bir şekilde bu onların hem havaya yükselm esini lirin de, bir ‘krallık’ kübit ölçü birimi 0 .5773 metre ile, 150 kü- bıie eşit, ‘bir ok m enzili m esafesinde’ yol alm asını sağladı.20 En temel fizik bilgisiyle bile, M esudi’nin Eski Mısırlıların, taşları çakarak (vurarak), aynı sonuca ulaşmak için yen iden çakılm a­dan önce, yapı bloklarının yerçekim ine karşı koym asını ve yaklaşık 86 .5 metre bir mesafe zem in üstünden hareket etm e­sini sağlayan bir çeşit devam lı ses titreşim i kurabildiklerini ııııa ediyor olduğu belli. Bir ilk ham le yaparak, N ew ton’un ilk devinim kanunundan faydalanabilmişlerdi. Bu hareket eden bir nesnenin, dıştan bir güç onu yapmaktan alıkoym adığı tak­dirde (bu durumda, yerçekim inin geri dön ü şü ), aynı hız ve .tynı yönde yol almaya devam edeceğini savunur.

Tarihçiler, M esudi’ninkiler gibi sahte tarihi çalışmaları göz­den geçirdikleri zam an, m uhtem elen Kıptilerin soylu ataları­nın itibarını yüceltm ek amacıyla yaratılm ış, böyle çılgın iddi­aları tabansız fantazi olarak bir kenara itm ekte haklılar. Bun­dan dolayı bir çeşit sesi havaya yükseltm e usu lünü n büyük taş blokları çok uzun m esafelere nakletm ek için piramit inşa edenler tarafından kullanılm ış olabildiğini ileri sürm ek bes­belli tam am en saçm a kabul edilebilir.

Ama M esudi aptal değildi. Ona ardından gelen tarihçiler ta­rafından ‘Arapların H erodot’u gözüyle bakılıyordu -Arap ede­biyatı araştırmacısı Reynold A. N ickolson tarafından ‘haksız sayılm ayan’ diye görülen bir ünvan.21 Buna ilaveten, Arap ya­zar lbni Haldun M esudi’den imam lil-m u’arrikhin, ‘tarihçilerin ııııamı’, kelim enin tam anlam ıyla ‘tarihin babası’ olarak söz eder.22 Bu yüzden önce gerçekliğine dair bir takım kanıt veril­m eksizin körü körüne uzun masalları kabul etm iş olm ası m üm kün değildir.

Ö yleyse bu eski Kıpti m asalından ne çıkarabiliriz?M ٢ ompkins. sayfa 4 7 .106, onyedind yüzyıl bilim adamı Isaac NevvtorVın esen ile

kıyasla.I Nıcholson, sayfa 353.

! ) a؛؛e. sayfa 353 n.3.

Page 51: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Belki de m eseleyi orada öylece bırakm alıydım , ama Mısır’ın Sfenks-inşaa eden çok Eski kültürünün ve/veya onların pira- m it-inşaa eden torunlarının, m odern dünyada bilinm eyen bir tarzda ses teknolojisi kullanarak sik lopik yapılar inşa edebil­dikleri fikri bana anlam lı geldi. Acaba bu insanlar gerçekten böyle hayali m üm kün olm ayan kabiliyetlere sahip miydiler? Acaba eski kültürler gerçekten doğal güçleri günüm üzde akıl olm ayacak bir usulde kontol edebiliyorlar mıydı? Kesin olarak söyleyebileceğim izin hepsi Büyük Piramit’in Pitagor geom etri­si, eski m etroloji, pi m atem atik değeri ve yeryüzünün jeodezik ölçüm lerin in derin bir kavrayışını şifre ediyor gibi görünm esi­n in yanısıra, en eski M ısırlıların 200, halta belki 468 tonluk taş blokları belli bir kolaylıkla taşıyabildikleridir. Bu b ilim le­rin hep si firavun dönem i M ısırlılarınca b ilinm ekteydi ve daha sonra hepsi tarafından unutuldu ama ancak birkaçı derinler­deki gizem i biliyordu. Bu sebeple bir zamanlar dünyanın yitip giden ve bir daha asla bulunm ayan bir ses kavrayışına sahip olm ası olası mıydı?

TEOSOFİK DAYANAK

Eski M ısırlıların ses gücünü kullanarak taş blokları hareket ettirebildikleri inancı yeni değildir. Piramit inşa edenlerin, Yu­nan filozofu Platon’un çalışm alannda belirtilen kayıp Atlantis kıtası gibi çok evvelki bir uygarlıktan üstün bir teknolojiyi m i­ras aldıkları gizli ilim ler yazarları tarafından sık sık kanıt ola­rak anım satılm aktadır. Ö rneğin, m edyum ve yazar H elena Pet- rovna Blavatsky tarafından 1875’te kurulan, D oğu etkisinde kalm ış T eosofik Derneği’nin bir taraftarı olan, Annie Besant adında bir kadın, 1908 yılında Thı Pedigree of Man (tnsanoğ- lu n u n Şeceresi) kitabında şunları yazdı:

... I s ik lo p ik ’ ş e h i r le r in v e ‘M ıs ır ’ın k u d r e t l i p ira r r ı i t i ’n in

y a p ım ın d a k u l la n ı la n ] b u ta ş la r n e k a s lı v ü c u tla r la n e d e

m o d e r n m a lz e m e n in ö te s in d e g ü ç lü , h ü n e r l i a le t le r le y ü k ­

se l t i ld i: D ü n y e v i m a n y e t iz m a g ü ç le r in i a n la y a n ve k o n tro l

52

Page 52: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

e d e b i le n le r ta r a f ın d a n y ü k s e l t i ld i , o y le k i taş , b i r p a rm a -

ğ ın d o k u n u ş u y la , a ğ ır l ığ ım k a y b e d e r , v e ta y in e d ile n y a ta -

ğ ın a d a y a n m a k ü z e re h a v a d a s ü z ü le t e k y o l a l ı r d ı . آ ت

Madam Blavatsky’n in havarilerinden bir başkası, A.P. Sin- m-lt, 1924 yılındaki The Pyramids and Stonehenge (Piramitler Çemberli Taş Am •١؛' t) kitabında Eski M ısırlıların teknolojisi

ile ilgili benzer sonuçlara varıyordu ve bunu şöyle belirtiyor- du

Bu büyük örnek binada kullanılan devasa taşların el il؛؛ idaresi, ayrıca Büyük Piramit’in kendisinin yapımı da sa- dece, Mısır uygarlığının çöküşü ve Ona Çağların barbarlı- ğı sırasında insanlıkça yitirilen ve modem bilim tarafın- dan henüz bir daba bulunmayan doğanın güçleriyle ilgili bazı bilgilerin bu hizmetlere aktarılmasıyla açıklanabilir^ ........ İnşaatlarını [yani, piramitleri؛ idare eden usta kişilerbu işlemi kullanılan taşların kısmen bavaya )dikseltilme- siyle kolaylaştmyordu.25

19. yüzyılın son ve 2d. yüzyılın ilk dönem lerin in Teosofist- 1 ا آا tarafından inanılan bu tür görüşler, M esudi’nin piramitle- ١ XI yapım ına ilişk in rivayetinin bir tercüm esine ya da Madam lllavatsky tarafından ilham la bildirilen, henüz hiç netleştiril- m cm iş gizem li bilgiye dayanıyordu. Bu tür iddialar sadece Es- 1،> M ısırlıların bugün başarılandan çok daha büyük bir süper teknolojiye sahip olduğu fikrine ağırlık kattığı oranda önem li- (lir.

O N ’U N PAPAZLARI

Bu fiki rler göründüğü kadar m eydan okuyucu ve devrim ci olsa da, sağlam gerçeklerle veya kanıtlarla doğruluğu hiç ispat edilmedi. Bu eksikliklerine rağmen, W alter O w en adında bir İngiliz yazar tarafından bir romana konu edilm eye sebep oldu-

^tBesanbsa)4a 111-12.ر-ا ؛؛ ınnett, sayfa 16.

Page 53: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

lar; kaderin garip bir çarpıtmasıyla bu, bütün bir yeni nesli Mı­sır’ın kayıp ses teknolojisine inandırmayı sağladı.

O w en eski zamanlardan bu yana bir bilinm eyen veya gizli geleneğin Batı uygarlığına şekil verm ekten sorum lu olduğuna inanıyordu ve bu temayı More Things in Heaven (G ökteki Baş­ka Şeyler) başlıklı, 1947’de yayım lanan bir kitabında rom an­laştırdı. Rom anın konusu çoğunlukla Buenes Aires’te özel bir kütüphane içinde geçer ve insan ilişkilerinde bu gizli kardeş­liğin zam ana karşı etkisini kanıtlam ak çabası içinde, ana ka­rakteri dini veya esrarlı m eseleler üzerine gerçek veya kur-gu- sal çalışm alardan alıntılar okur.

H ikayedeki bir noktada, O w en dikkatini Eski Mısırlılara çe­virir ve ‘Hieratica o j Hamarchis Alexandria’ olarak isim lendiri­len kurgusal büyük bir kitaptan aşağıdaki ifadeyi aktanr;

Belli ki eski zamanlarda On’un papazları [Aşağı Mısır’daki Heliopolis’in kutsal kitapta geçen ismil temel unsurlann ruhlarını hakimiyetlerine tabi kılmakla mucizevi sanat bil­gisine vakıftılar ve kanıtları bugüne kadar ulaşan birçok harikaları yaptılar... ve büyülü sözler vasıtasıyla fırtınalar kopardılar, bin adamın kaldıramadığı taşları tapmaklarına havadan taşıdılar.26

U FO ’lar ve esk i teknolojiler üzerine, sözde uçan daire ile ‘tem as kurucu’ George Adam ski ile popüler bir kitabı ortak ya­zan, D esm ond Leslie isim li bir yazann sorum suz hareketleri olm asaydı, m esele orada kalabilirdi. Flying Saucers Have Lan­ded (U çan Daireler Yere İndiler) başlığıyla, kitap 1953’te ya­yın landı ve dünyanın birçok ülkesinde başlıca en çok satan k i­tap olm ayı başardı.

‘G üç ve Büyük Piramit’ başlıklı bir bölüm de, Leslie O w en’m ‘O n’u n Papazları’na dair sözünü , onun sırf kurgu olduğunu id­rak etm eden M ısır’daki sesle havaya yükseltm enin kanıtı o la­rak aktardı.27 Ancak ilgili sayfalardaki m etni yanlış yorum la-

26 O wen, sayfa 66-7.27 Leslie and Adamski, s؛،yf» 174.

Page 54: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ااا.اا(1,ا , fesim bu sözü the Hieratica oj Hamarc his 0/ Alexand- I 111'.I ااا’غ؛ا , François F en orm a^ adında ünlü bir Fransız ilim ٨١,١١١١١ tarafından yazılm ış ve ي1ءل olarak 1874’te Paris’te yayım- ،.١١١.١١١, O t a D o§u ttütolojlsl üzerine gerçek ve çok yetkili bir ١٠١١,١١١ olan La Magic Chez les Chaldeens, ‘Keldanilerin Büyü- . ١١ ١١١ • atfetm enin bir yolunu buldu. Leslie’nin nam ına bu gü- >١١١١١١ hata hiç düzeltilm edi ve sonuç olarak kitaplarında ٠ tw،-ıı’ın ‘O n’un Papazları’ ifadesini, Lenorm ant’ın La Magic 2 ٠ آاا les chaldeens’nin gerçekten bu sözü kapsayıp kapsama- kontrol etm ااااأراام eyi dert etm eksizin , kullanm ayı sürdüren '.ayışız eski g izem yazarı nam ına bir takım inanılm az yaztn ',.ıpşallıklarına yol açtı.2؛؛ M esudi’nin Eski M ısırlılann büyük

؛' ،؛ ٩١١؛« $١٠ bu yazarlar ya da ٢١٨٥٢١١ çevirmenleri W a lte r O wen'in kurgusal 'O n ’un apazlan’ alıntjsı hususunda aynca b؛! ir karışıklık yaratmışlardır, örneğin, 1963'te yayımlanan, ؛ ©k-satan kitaplan The Morning o fth e Magicians’ in ilk İngilizce bas- tısında, fou is Pauwels ve Jacques Bergıer 'O n ’un papazlan'nın 'büyiisel sözler aracılığıyla’ değil, 'ses adcılığımla' taşlan havaya kaldırdıklanna işaret eder. Sayfa 123'e bakın.İlaha kötüsü, A ndrew Tomas'ın ilk 1971'de İngiltere'de yayımlanan W e ans not the First isimli hayli eğlenceli kitabı idi. H er nasılsa 'O n ’u 'Babil' diye yanlış okuyarak. O w en'in orijinal alıntısını şöyle aktanr 'Seslerin adcılığıyla eski Ba- hit m papazlan bin adamın kaldıramadığı ağır kayalan havaya kaldırabiliyoriardı. |Yazann vu ru su ]'! Sayfa I78'e bakın. Tomas'ın bu temelden hatası kasıtlı ola- ıak alındı ve daha so n d Robert Scrutton tarafından Secrets o f Lost A tland isimli 1978’deki kitabında -sa^a l l l - 1 2 ' e bakın- ve Roy Idoıvill tarafından Gi- ,١٨١$ -The Vanished Race o fM ig h ty Men isimli 19^9'daki eserinde kopya edil- di. Bu son örnekte yazar Tomas'ın gerçekleri çarpıtmasını şöyle yüceltmeyi ba- şarmaktadır 'Sesle kaldınlan taşlardan bahsedilen Babil kil tabletleri mevcuttur.' Sayfa I43'e bakın.Son oladk, ilk I977'de yayımlanan, W arren Smith'ın The Secret Forces o fth e Pyramids' de, yazar yalnız W a lte r Owen'in orijinal ‘O n'un papazlan’ alıntısını 'büyülü sözler adcılığıyla' ifadesini 'büyülü değnekler adcılığıyla’ ile değdirerek çarpıtmayı başarmakla kalmaz, aynı zamanda 'eski Babil'den çıkan kayıtlar, taş- lan kaldımıak için kullanılan sesten de bahseder’ diye ifade ederek Tomas'ın yaptığı yoz laş tı^ayı kö rii körtine devam ettirin böylelikle iki alıntının birbirini desteklediğini sanıd Sayfa 149-50'ye bakın.Bütün bunlar kişisel teorilerine yeni soruşturma ya da tey it alanlannı arayan es- kı gizemler hakkındaki m odem çağ kıtaplannı incelerken son derece dikkatli olunması gerektiğini göstenr. Ben budda alınması gereken b ir ders olduğuna ınanyonım.Yanlış b ir şekilde üne kavuşmuş ,O n'un papazlan' alıntısının abasındaki orijinal k.ıynağın izini sürerken değeri ölçülemez ya lım ından dolayı Londd'lı araştır

ss

Page 55: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

taş blokları yükseltm ek için ses titreşim inin kullanım ından faydalandıkları iddiasını desteklem ek için bu kurgusal aktar­ma sözü kullanarak, m esele şüphesiz hakkettiğinden de çok

daha fazla önem kazandı.Araştırmamın bu safhasında kabul etm eliyim ki, sesin Vadi

Tapınağı ya da G ize’nin piram itlerinin yapım ında bir rol oyna­m ış o labileceğine ikna olm adım . Yeterli zam an ve insan gücü verildiğinde her şeyin başarılabileceğini arkeologların defalar­ca iddia ettikleri gibi, açıklanabilen؛ açıklam ak için saçm a sa­nılara müracaat etm eye ihtiyacım ız yok ar. Buna katılırdım, piram it inşa edenlerin gerçekten de, eski Kıpti m asalının ü ze­rine büsbütün yen i bir ışık tutan, yüksek derecede ileri düzey­de taş teknolojisine sahip olduklarını gösteren zorlu bir kanı­tın olduğunu keşfetm eseydim .

maçı Cjareth Medwa'/'a teşekkür etmek isterim. Ayrıca ط ال gerçekte var olma- yan imayı araştın^en François Lenormarıt’ın La Magie Chez les Chaldeens'ın onjlnal 1874 Fransız baskısını okudügundan dolayı Am ber McCauley'e t eşek-

kür ederim.

Page 56: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

D ÖRDÜNCÜ BÖLÜM

İMKANSIZ KESİNLİK

:m

1880 Kasımında fırtınalı bir günde, büyük piram itlerin gizem i ve hayaline kapılan, genç ve çok hevesli bir Ingiliz, Kahire’ye yelken açtı. N iyeti Gize Platosunun tapınakları ve anıtlarının o güne kadar teşebbüs edilm iş en gayretli ve teferruatlı incele­m esine önderlik etm ekti. O nun zam anında bulunabilen en ile- 11 ö lçüm teçhizatının yanı sıra, haydutlann gayet doğal olarak Avrupalı yolcuları h edef olarak vurdukları, sıcak, kurak ve çok düşm an bu çöl toprağında hayatını garanti etm ek am acıy­la yeterli gereçleri de yanına almıştı.

Sir W illiam Matthew Flinders Petrie (1 8 5 3 -1 9 4 2 ) Eski Mı­sır'a olan özlem ine çok toy bir yaşta sahip oldu. Babası inşaat m ühendisi W illiam Petrie 1860’larda yeryüzünün büyüklü­ğünün jeodezik b ilg isin in bir uçtan bir uca plan ve ölçüm leri ile bulunabileceğine dair öteden beri savunulan inancı kanıtlı­yor gibi görünm esiyle m üthiş derecede dikkati Büyük Pira- mil’e çekm iş olan, Iskoçya Krallığının ünlü astronom u, Char­les Piazzi Sm yth’in ateşli bir taraftarıydı. Ancak Smyth böyle m ühendislik ustalıklarını Kutsal Kitapta küçüm ser gözle bakı-l.m Eski Mısırlılara itibar etm ekte aciz kaldığından dolayı, pi-

57

Page 57: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ramit inşa edenlerin Tanrının kendisinden esinlenm iş olduk- lan , aynı şekilde Rabbin N uh’؟ Tufan’ın gem isini inşa elm esi ve M usa’ya Akit’in Sandığını y،،f5rnası, ıçin ilham vermiş oldu- ğu sonucuna vardı. Böyle önerm eler kendinden sonra Robert M enzies adında başka bir İskoç ‘p iram itologunu’ Büyük Pira- m it’in iç ölçüm lerinin ikinci kez dünyaya geliş dahil geçm iş, ا

bugün ve geleceğe ait kehanetleri kapsadığını iddia edecek ka- . dar tahrik etm işti.

Bu talihsiz durum Sm yth’in Büyük Piramit’in tam isabetli geom etrisi üzerine teorilerinin M enzies’in Kutsal Kitaba ait إ

kehanetlere yön elik çılgın sanılarıyla bir arada toplanıp karış- m asına yo l açtı. O nun devrim ci bulgulan Tjiptoloji Cem iye- ti’nce saçm a bulunup bir kenara itildi ve popüler basında alay konusu oldu. Böyle bir alaya karşın, genç Flinders Petrie hiç şüphesiz Sm yth’in olağanüstü iddialarının tesirinde kaldı. Ba- basının yol göstericisin in izinde gitm eyi ve Sm yth’in teorileri- ni ilk ve son kez teyit etm eyi ya da reddetm eyi amaç edindi. Petrie Eski M ısır'ın anıtlarına geçm işin harikalarını kayda ge- çirm ek ve istism ar etm em ek amaçlı sam im i bir sorum luluk duygusundan doğan bir aşkla sarıldı, bazı çağdaşlarını en sert sözlerle suçladı, ö rn eğ in , o sözüm ona altında insan şeklinde m akineleşm iş aygıtlarla korunan gizli bir oda içinde hazine yattığına inanm ış Ejiptologların idaresinde Sfenks Tapmağı- ٥٥١ harabelerinin p atlak çı m addelerle tahrip edilm esinden dolayı dehşete düştü. ‘T iksindirici’ diye yazdı, ‘her şeyin bü- yük oranda yıkılm akta olduğunu ve korunm asına çok az say- gı duyul-duğunu görm ek.’1

G ize’ye varışını takiben, Petrie bütünü yapay olarak bir se- viyeye getirilm iş platoyu incelem eye ve üçgenlere bölm eye ko- yuldu. Eler şey en büyük olası doğruluğu elde etm ek için iki defa kontrol edild i, ve o zam an yo،um ladığı üzere: " U sulüne göre küçültülüp, hesap edildikten sonra, kontrolden geçm iş gözlem lerle, bu kütlenin tam am ının sonucu , yaklaşık bir çey- rek inçlik [6.3 m ilim etre] belirsizliğin geriye kaldığı çok kü-

.ayfa 54؟ ,Deuel ا

58

Page 58: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

uf bir ucun (noktanın) bulunduğu ve uçların çoğunun bir im. m onda biri [2,5 m ilim etre] içinde sabitlendiği idi".2

IVırie Gize platosu incelem esini tamamladıktan hem en mu a, çok titiz doğruluk hususundaki benzer bir merakla dik-

١ .mm tapmaklar ve anıtlarının iç kısımlarına yöneltti (‘o za­m a n basitçe duvardan duvara ölçm ek ve ayrılıkların nerede dıııduğuna ilgisiz kalmak yerine, her zaman bütün dik satıh­la ıı ölçm ede şakul sicim leri ve bütün yatay satıhlarda bir dü- . lime aleti kullandım ’) .3 Bu çok zahm et gerektiren işiyle o

I ıd؛ır m eşguldü ki, sık sık akşam yem eğini bitirir bitirm ez ve uğursuz turistler de ayrılır ayrılmaz, piramitlerin birinin artık I aıanlık çökm üş içine girerdi ve erken saatlere, bazen gün iyi- ■ • ışıyana kadar hiç çıkm azdı.4

I’ertie tarafından yapılan bütün bu sıkı çalışm anın sonuçla-II. hem en farkına vardığı üzere, Sm yth gibi piram itologların iı (irileri açısından ‘katiyyen yık ıcı’ id i.5 O nun tekrar gözden geçirilm iş ölçüm leri evvelden Sm yth tarafından hesaplamala- ııııı yapm ak am acıyla kullanılanlardan farklıydı. Sonuç olarak onlar onun bulgularının aksini ispat ettiler; ama bu Petrie’yi mutlu etm eyen bir şeydi, daha sonra itiraf ettiği gibi, ‘güzel te­ni iyi yıkan çirkin küçük gerçeği’ keşfedenin kendisi olm asını tercih etm ezdi.6 Bununla birlikte, Sm yth’in teorilerinin bir k ıs­mı, daha m od em zamanlarda Livio Stecchini ve W illiam Fix gibileri tarafından ustalıkla yen iden canlandırıldı ve teyit edil­di (Birinci Bölüme bakın).

Petrie, bununla birlikte, Büyük Piramit hakkında öteden beri savunulan bir inancı teyit etti -‘dış tarafın açısı örneğin bir yarıçap olarak yüksekliği ile ulaşılan bir çem bere eşit temel daireyi oluşturabiliyordu,’7 ya da diğer bir deyişle, yapının

) Petrie, Ten Years' Digging in Egypt, 1881 ■1891 (Mısır’da O n Yıllık Kazı, 1881-18 9 1 ), sayfa I S.

١ age., sayfa 19.•I Tompkins, sayfa 101.'■ age., sayfa 22.؛١ Deuel, sayfa 56,/ Pelrie, Ten Years' Digging tn Egypt, 1881-1891. sayfa 22.

59

Page 59: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

orantıları kesin olarak pi m atem atik değerini ifade ediyordu.80 ayrıca Kral Dairesinin Pitagor geom etrisinin tam b ir bilgisi­ni gösterdiğini teyit etti.9

YURTTAŞLARININ ÇOK Ü STÜNDE BlRKAÇ ADAM

Petrie’nin Mısır’ın piramit inşa edenlerine karşı şaşkınlık ve hayranlık duym ası haliyle reddetm esi zor bir şey. Bu çok yük­sek seviyede ileri teknolojiden asıl sorum lu olanların bir ‘Yeni Irk’a, Eski Krallık zamanlarında piramitler, tapınaklar ve anıt­ların yapım ını idare eden bir seçk in yöneten sınıfa ait o lduğu­na inanmaya başladı.10

Ç oğunlukla muhafazakar olan Petrie, onları sadece yurttaş­ları M ısırlılannkinden çok üstün teknolojik becerilere vakıf bir seçk in grup olarak tasarlayabilm esine karşın, bu ‘Yeni Irk’ m tam olarak kim olabilecekleri hiç netleşm edi. Onlar -hangi taşın kullanılacağından hangi aletlerin işe koşulm ası gerekti­ğine ve proje çerçevesinde binaya hangi açılar ve ölçüm lerin dahil ed ilm esi gerektiğine kadar- her şeye karar veren usta za­naatkarlardı. Bir kez em irleri verildikten sonra, birçok iş ta­m am lanm ak üzere M ısırlı iş gücüne bırakılm ış görünüyordu, ki bu nokta Petrie’yi Büyük Piramit gibi binalardaki m uhteşem işç iliğ in yanısıra çok sık rastlanan affedilm ez hataları defalar­ca eleştirm eye sevketm iştir. M esela, Petrie Büyük Piramit’in beş hektarlık tem elin in sınırlarının belirtilm esinde sağlanan kesin liğ i ‘yeteneğin bir zaferi’ olarak tarif edebilm işken, ‘hem uzunlukta hem de açılardaki hataları, birinin baş ucunu diğer­lerinin üzerine koym ak suretiyle kapatabilm işti’,11 diye ifade ederek, yapım ını tamam lam akla yüküm lü olan lann ‘şaşırtıcı dikkatsizlik ve beceriksizlikleri’ onu hayretler içinde bıraktı.12 ‘Bu fevkalade çalışm a ile yan yana’; diye itiraf etti, çeşitli tesvi-

8 Petrie, The Pyramids and Temples o f Gizeh (Gize'nin Piramitleri ve Tapınakla­rı), sayfa 93.

9 Tompkins, sayfa 101.10 VVİlson, Colin, sayfa 36.1 I Petrie. Ten Years' Diggıng in Egypt. 1881-1891, sayfa 19b

Page 60: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Vi■ cime, düzenlem e, biçm e ve delme örneklerindeki ‘en tuhaf lı.ilalar’.13

l’etrie ‘bu ilk dönem lerde sık sık rastlanan ince işçilik, her dokunuşu bir zafer olan yurttaşlarının çok üstünde birkaç .ulamı hesaba katınca öyle büyük bir okula ya da o yeteneğe çok bağlı değildi’. ‘Ancak bu yolla onu aynı çağlardr rastlanan v.ıpı ve heykeldeki kaba ve çoğunlukla hantal çalışmayla bağ­daştırabiliriz’14 inancına vardı.

Ö yleyse kim lerdi bu ‘yurttaşlarının çok üstünde birkaç adam’ ve en eski zamanlarında M ısır’da bulunduğu söylenen İm ‘Yeni İrk’ neydi?

Arkeolojik kanıt benzeri olm ayan ileri b ilgiye sahip bilin­m eyen bir ırkın üyelerin in M ısır’da MÖ yaklaşık 3500- ١ 100’deki hanedan öncesi dönem kadar erken zamanlarda or­taya çıktığı fikrini desteklem ektedir. Yukarı Mısır’ın kuzey ta- ı alındaki hanedan öncesin in son dönem mezarları ‘kafatasları yrılilerinkinden daha büyük ölçüye sahip ve bedenleri daha Imyük olan bir ırkın anatom ik kalıntılarını’ açığı çıkardı.15 Mı­sır'daki hanedan öncesi *ve' erken hanedan dönem i toplum u üzerine ayrıntılı bir çalışm a yapan seçk in Ejiptolog W alter I ■ mery bu keşiflerin o kadar çok tesirinde kaldı ki, 1961’deki Aıchaic Egypt (Eski M ısır) kitabında, şu sonuca vardı:

Bu insanların daha önceki bir nesilden doğduğuna dair bir iddia olası değil, tki ırkın kaynaşıp birleşmesi etkin olmuş olmalı ama bu öyle hızlı olmadı ki, birleşmenin bir şekil­de gerçekleşmesi sözkonusu olabildiği zamanda, baştan başa bütün Eski Dönem boyunca uygar aristokrasi ile yer­li kitle arasındaki ayrılık çok belirgin, özellikle de ölüyü gömme gelenekleri hususunda. Sadece İkinci Hanedan’a yakın, alt sınıfların, efendilerinin mezar mimarisini ve gömme usulünü adapte ettiğinin kanıtını bururuz.16

I ١ age., sayfa 20-1.I •١ age., sayfa 2 1.I '؛ Emery, sayfa 39. m age., sayfa 40.

61

Page 61: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ö y le ise kim di bu ‘efendiler’? Kimdi bu iri yapılı ydnelen elil tabaka? Yoksa Petrie’nin Mısır’ın taş teknolojisinden SO- rumlu ‘yurttaşlarının çok üstünde birkaç adam’ı, ‘Yeni Irk’ı mıydı? Emery onları Turin Krallık Kanunu’nun ilk kayıtlı fi- ravunu M enes’in }rökselişinden önce Mısır’ı inanılm az bir biçim de 13,420 yıl yünettigini sdylediği şahin başlı tanrı Ho- rus’un, shemsu-hor’ı, Yoldaşları veya Havarileri ile bir sayıyor- d u .17

Emery’nin sözleri bu sebeple shemsu-hor’ların yalnızca Mı- sır’ın hanedan m üessesesin in arkasındaki hakim olan güç de- ğil, aynı zamanda Sfenks-inşaa eden Büyük Tanrıların ya da geriye hareket eden Aslan Çağıyla bağlantılı devir, İlk Zaman boyunca yaşam ış, nefjeru’nun torunları olduğunu da ima edı- yordu, ö n la r o dönem , aynı zamanda Gize piram itlerini idare eden ve Mısır’ın taş işçiliği teknolojisini başlatan, ‘yurttaşları- nın çok üstünde birkaç adam’, usta taşçılar ve teknolojistler m iydi?؛®

17 Schwaller de Lubicz, sayfa 86.öyle devam e؛ Emery sözlerine ا 8 d ^ ‘Bu istilacılann ırksal kökeni bilinmemek•

te d ir ve Mısır’a nüfuz ettiklerinde aldıkları rota aynı şekilde çapraşıktır.' Archa- ic Egypt, sayfa 40'e bakın.ه daha sonra, her iki uygarlığın ortak b ir kökenini dolaylı hissettirdiği için, bu kültürün eşsiz mimarisini eski Mezopotamya'nınki ile kıyaslar.ط ه ال kuramsal kü ltür bağını ,üçüncü parti' olarak tab ir eder; yine de ben 'Üçüncü Güç' terim ini tercih e d e ı^ .Sanınm, Emeıy iki ayn etkiyi karıştırmaktadır; birincisi M Ö yaklaşık 9500'de, Sfenks-inşa eden Büyük kültürün parçalanmasından beri Mısır’ın yerli ırkı ve ikinci olarak. M © yakl.ı؛ ı 3 5 0 -de Mısır'a girmiş ve onun eski kültürti ve dini’؛< 0ne yenden hayat '.'ermiş ve belli hanedan ittifaklarını yeniden iddia etmiş gö- züken aşikar b ir üçüncü Güç. Bu Üçüncü Gücün tam olarak kim ler olabildiği belirsizdir, yine de kanımca. M © yaklaşık 4000 ve 3000’de en yüksek noktası- na ulaşmış ve şüphesiz M © yaklaşık 3000'de Eski Sümer'in temellerini etkile- miş, Lübnan'ın Fenike öncesi Byblos kültürü olması ،)lası görünmektedir. Gol• lins, 'Baalbek; Lebanon's Sacr؛؛a Fortress bakın.Aynca ‘Doğulu istilacılann Mısıria kzıl □eniz yoluyla giren Akadlar ve Sümer- ler olabileceğini ileri sürecek yeni kanıtlar vardır. Dogu çölünde bulunan binler- ce duvar resimien. ^ ize ve Abydos'taki gemi gomütlerinde keşfedilenler gibi, kelimenin tam anlamıyla düzinelerce kürekçilen ihtiva eden, yüksek pruvalı açık d^rız araçlarını gösteıir. Bu duvar I■esimlerinin çoğunun, kökeninde hanedan öncesi olduğu düşünülmektedir ve pekâlâ denizcilik kapasitelerine sahip yaban cı b ir kültüm varışını kaydediyor olabilir. 'Dogtılu istilacılar’ hakkındakı bütün SO-

62

Page 62: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Büyük Piram ء؛،،١٥٢١٨ اااء،،يا؛ا؟.ا. it’in kuzey yakasın dak i k ap lam a

l.LMAS UÇLU BIÇKILAR

İleri tek n ik leş sosyal organizasyon ve piramit dönem i yö- İleten elit tabaka ile ilgili eşsiz bulgularına ilaveten, Petrie ay- rica başka, daha um ulm adık keşifleri yapmaya koyuldu. Gize piramitleri, beraberindeki tapmaklar ve içerisindeki ،ahitlerin aynt zam anda birçok Eski Krallık m ezarının içindeki bol sayı- da m evcut birçok taş işi parçalann tasarımı ve imal edilm esin- ،le faydalanılan taş kesm e işlem lerinin tek kelim eyle ınaml- maz oldu§unu anladı.

Petrie, örneğin. Büyük Piramit’in kuzey yakasındaki kalıntı kaplama taşları m uayene etti, ve onların imal edilm esinde ve yerleştirilm esinde sağlanan inanılm az kesinlikle tek kelim ey- le şaşkınlık içinde kaldı. Taşlar arasındaki ek yerlerinden or- talama kalınlığı yaklaşık 0.5 m ilim etre idi, ki bu Petrie’e göre,

âllara kapsamlı b ir çalışma yapan araştırmacı ve Dogu tarihi uzmanı.حجج ^ ^ o n la n n . b ir kısmı geçmiş çağlarda daha sulak ©lan çöl derelennde kürek- çileri tarafından çekilen, Mezopotamya araçlannın girişini gösterdiğine inanmak- tadır. C ox ve P e ^ 'e bakın.

63

Page 63: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

‘en modern gözlükçülerin böyle bir uzunluktaki cetvel tahta­ları ile rekabet eden bir doğruluk id i.19 Her bir blok rahatlıkla bir 16 ton ağırlıkta idi ve ‘takriben 35 adım karej 3 .25 metre kare]’lik bir alanı kaplıyordu ve öyleyken bu büyük hacim le­rine rağmen, piramit inşa edenler ek yerleri çok ince tabaka ç i­m ento ihtiva etse de, onları 0.5 m ilim etre içinde birbirine ge­çirm eyi başardılar. Petrie o zaman şunu kabul etm ek zorunda kalmıştı: ‘Sadece böyle taşları yanlarından tam temas ettirerek yerleştirm ek dikkat gerektiren bir işti; ama bunu ek yerlerin­den çim entoyla yapm ak hem en hem en im kansız görünüyor!20

Bu keskin m ühendislikte faydalanılan teknikler açıkçası Petrie’i bocalattı. Ancak dikkatini Eski Krallık zamanlarında çok sık olarak kullanılan sert volkanik kayanın hazırlanm asın­da faydalanılan biçm e ve delm e tekniklerine çevirdiğinde, es­ki dünyaya özgü çok ileri bir teknolojiye sağlam bir kanıt bul­du. Ö rneğin, Kral Dairesi’ndeki kapaksız kırm ızı granit lahiti, veya sandığı incelerken, dış yüzeyinde ancak haddinden fazla uzu n bir bıçkı ile yapılm ış olm ası m üm kün yatay ve dikey kes­me işaretlerinin varlığını farketti. O ayrıca onun kuzey yü zü ­nün köşesinde, batı tarafına yakın, bıçkının, onun geri çıkarı­lıp, işlem in yen iden başlam asını gerektirecek biçim de, sert granitin çok derinine işlem iş olduğunu gözlem ledi. Bir diğer kesik yine çok derindi, öyleyse bıçkı görülüyor ki, geri çıkarıl­m ış ve ikinci bir defa yen iden yerleştirilm işti. Tüm yüzey da­ha sonra hataları gizlem ek niyetiyle cilalanm ıştı.21 Benzer bıç­kı işaretleri İkinci Piramit’teki sandık veya lahit üzerinde, ay­nı zamanda Gize platosuna dağılm ış bulunan çeşitli kesm e granit bloklar üzerinde de göze çarpıyordu.22

Kral Dairesi’ndeki lahitin dış duvan tam 2.28 metre u zun­lukta olduğuna göre, Petrie ‘bıçkı m uhtem elen 9 adım civarın­da [2.7 metre] bir uzunlukta olm uş olm alı’ şek linde bir son u ­ca vardı.23 Bu olağanüstü bir beyan, çünkü Petrie’nin pekâlâ19 Petrie, The Pyramids and Temples o f Egypt sayfa 13.20 age.

64

Page 64: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ا؛ما،ا؛غ؛ gibi, Mısır’daki kazılarda çıkarılan biçm e araçlarına tek kanıt testere dişli ağızlı birkaç bronz bıçaktan ibarettir. Bun- l.ır, bırakın dünyanın en sert kayalarından bazılarını, bir paket tereyağını kesm ekten aeiz olurdu.

Ejiptologlar Eski Krallık zam anlarının taş işçilerin in bronz bıçkılar kullandığı ile aksi bir fikirde değildirler. Aneak onla- ١ ın fikrine göre, böyle sert kayayı biçm e işi yalnız kum tem el- ١( bir bilem e m addesinin kullanılm aya başlamasıyla yapılabil- •h; bu, kesm e aletiyle kesilen yüzey arasına konulduğunda, şüphesiz doğru baskı ve b içm e hareketi uygulanm ak şartıyla, bilerdi. Petrie Eski Krallık taş kesicilerinin hem اإلانا en hem en İlesin olarak bu m etodu kaymaktaşı ve kireçtaşı gibi daha yu- ınuşak kayaları kesm ekte kullandıklarım kabul ediyordu ama onun fikrine göre, bu çözüm siyah mermer, kırm ızı granit ve •.،yah benekli yeşiltaş gibi sert volkanik kayaların kesilm esin- <l<• gerekli olan biçm e işlem lerine cevap verem ezdi. Kanıtı la- vıkıyla incelem eden geçirdikten sonra, o, bazısı 2.7 metre uzunluğa varan, bronz bıçkıların tahm inen mücevher uçlu kes- آااا dişlere sahip olm uş olm ası gerektiğini öne sürdü ve kendi hükm üne göre: ‘Çalışm anın karakteri kesin lik le kesen m ücev- lıcr olm ası itibanyla elm ası işaret ediyor görünüyordu; ve yal- uzca onun؛ genel olarak nadir bulunuşunu ve Mısır’da m evcut o lm a d ım dikkate almak bu sonuçla zıtlık gösterir ve daha m uhtem el materyal olan dayanıklı kristalize olm am ış korin-■ lonu [yani safir, yakut veya zımpara[ karşımıza çıkarır.

Petrie bu m ücevheri kesm e uçlarının varlığım tarihi piramit ',ağına kadar giden çok sert yeşiltaştan kaseler üzerinde çalışa- mİ، saptadı. Bunların bazısı tam isabetli kesilm iş hiyeroglifler paralel hatlar taşımaktadır, ki bunlar ancak bir keskin m ا'ا ü-■ evlıer uçlu ةآل]آره aletiyle oyulabilirdi. Yarmalar ‘derinlik ola- ak hep düzenli ve hepsi bir şekildeydi ve ister tahtada ister اi'Uiııuşak taşta çalışılm ış o lsun hep el gücüyle bir bıçkının kul- !•mımıyla meydana gelm esinden başka bir şey olm ayan’ dü-> usiz dalgatenmalarla ‘eşit uzaklıktaydı.’“ o ayrıca Eski Kral-

ا ,٠٣ ., sayfa 74.٠٢؛،,. ■' ., sayfa 75.

Page 65: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

İlk zamanlarında ،©rna tezgahlarıyla beıa-ber, yuvarlak bıçkıların kullanım ına dakanıt bu ldu ؛٥١ ,Evet ءت. uu tezgahlan. Ger-çekten, o ‘torna tezgahr Dbrdüncü Hane-dan, m odern atölyelerdeki kadar a؛;maolunm uş ’oir alet gibi görünm ektedir su-nucuna vardı.27 Hatırlanm ası gerektiği

Piramit üzere, torna tezgahı endüstriyel teknolojiboru biçimli delme ile , , . 'üretilmu bir matkap anlayışım ızdan aogm uş o n m oaern icat-deliği ve çekirdek göv-tır.' ’ Eski Mısır’daki torna çalışm asına güçlü

ıie’den sonra) kanıt güzel bir şekilde bazısı ‘sadece kalınkart kadar ince’, torna tezgahında b içim verilm iş yeşiltaştan kaselerden g e lir i8 Bunlar iki ayrı punta torna uçları, ya da bal- taları kullanarak kesilm iş iç bükey yüzeyleri teşhir eder. 11آآ kesişen kavisin bir araya geldiği yerde, ince bir teğet nokta bı- Takılmıştır. Petrıe bu tür etkilerin her ne yaptıysa bilem e ya da kazıma sonucundan başka bir yolla olm adığına karar verdi. O nun görüşüne göre, bu kaseler çok yüksek seıdyede bir ileri düzey torna tezgahının kalite dam gasını taşımaktaydı -‘korku- suz ve güçlü’ ve bütünüyle eski dünyaya yabancı.ص

TAM İSABETLİ TAŞ iş i

Bununla birlikte, bu P e t r i e ’n i n Eski M ısırlıların taş teknolo• jisin e yön elik keşiflerinin sonuncusu değildi; o ayrıca kayala• rın en sertinde boru biçim li delikler üretm iş bir matkabın var■ lığına zorlu b؛r kanıt buldu. Bir şekilde kesm e aleti ince duvar İl bir silindir b içim li çekirdek yapm ak için çevriliyordu. Dah؛ sonra, matkap geri çekildiğinde, bu ~ekirdek, yum uşak daire sel bir delik bırakm ak amacıyla aradan koparılıyordu. Oyma cılar bu m etodu kullanarak derinliği birkaç metre olan delik

26 age., sayfa 76

28 Petrie. Ten Ye,irs ' Dıgging ın kgypt. اوءا-اوءا . sayfa 28.

66

Page 66: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ler açabiliyordu; bu deliklerin çapı 6 m ili­metre ile 12.5 santimetre arasında değişiyor­d u .30 Düz ve yuvarlak bıçkılarda olduğu g i­bi, bu boru biçim li matkaplar kayayı delip geçm ek için m ücevherli kesm e uçların kul­lanım ını işe katmış görünüyor. Granitte ke­silm iş bulunan en küçük delik çap olarak beş santim etre idi. Bundan daha küçüğü, kaymaktaşı ve kireçtaşı gibi daha yum uşak kayalarda bulundu yalnızca. Böylece Petrie bu deliklerin m uhtem elen boru biçim li mat-

I d;i Krallık za- kap ve bilem e m addesi çam urunu birlikteinanlarında boru kullanarak açılm ış olduğu sonucuna var-١١١٠, mili delme ile ،j31 ؛

'"kudek (FUndas Boru b i؟ im li matkaplar Eski Mısır’da herl'rtrie’den sonra) amaca yönelik kullanılıyordu. Ö rne­

ğin, Kral Dairesi’ndeki granit lahit iç k ısm ı­nın boru biçim li delik dizileri yaratarak oyulup açıldığı-nın çok açık kanıtını teşkil eder. Çok uzun çekirdekler koparıldık- l،m sonra, her bir dikey teğet nokta bu tekniğin kullanıldığı­nın herhangi bir kanıtını ortadan kaldırmak am acıyla yassılaş­tırılmış ve yum uşatılm ıştı. Bazı delikler, bununla birlikte, çok ilerine inm iş görünüyordu ve varlığının her kanıtını ortadan kaldırmak için cilalama teşebbüslerine karşın, hâlâ görülebi­liyor.32

Daha küçük matkaplar kaymaktaşı, breş, som aki, yılantaşı, ycşiltaş, kızıl kuvars ve hatta am etist gibi kayalardan yapılm ış vazoların çok güzel oyulm uş iç kısım larını delm ek için kulla­nılm ış gibi görünüyor. Hakikaten büyüklükleri birkaç santi­metre yukarı doğru sıralanan bu zarif kaplardan on binlerce var. Birçoğu, bazen küçük bir parmağın büyüklüğünü geçm e­y e n ağızlarla uzun, zayıf boğazlar ve om uzlar oyulm uş, ince duvarlı yum uşak, çukur iç kısımlara sahip.l'etne, The Pyramids and Temples o ؛0 f Gizeh, sayfa 76.<1 age.D age., sayfa 77

67

Page 67: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Başlangıçta Petrie bu incelikle cilalanm ış taş vaznların ima- latmda tabii tutulan yüksek seviye işçiliğin , nnların Eski Kral- ilk zamanlarına özgü olduğuna dair lıir likır verdiğine inam - yordu. Daha sonra başka başka örnekler. Eski D önem denilen, Mısır tarihinin Birinci ve İkinci Hanedan dönem ine ait, çok daha eski sanat düzeyinde, onu gelişim lerinin zaman çerçeve- sini yen id en gözden geçirm eye zorlayarak yüzeye çıkmaya başladı.33 Zaman geçtikçe inanılm az işçilikte yüzlerce taş va- zolar Kahire’n in 480 kilom etre güneyinde (300 m il), Naqa- da’daki m ezarlık sitesinde yeni yapılan kazı çalışm asında yü- zeye çıkm aya başladı. Bu örneklerin tarihi Mه yaklaşık 3500- 31 0 0 ’de, b ilinen ism iyle Gerze ya da Naqada 11 kültüre kadar uzanıyordu; ama bu sırada Petrie başka, daha baskm m esele- ler adına m aalesef bu konuyu bıraktı.3م Sanki bu tarz taş işi kaplar MÖ 3 5 0 0 civarında adeta bir gecede sahneye çıkm ıştı, öyle ki bu bazı ilim adamlarını im alatlarının arkasındaki tek• nolojin in ya da daha doğrusu ^؛؛؛^؛ k e n d ile r in in aslen M e- zopotam ya’dan geldiği sonucuna varmaya şevketti.35

GÖRÜLMEZ KANIT

İlim adamları Eski Mısır’da faydalanılan tam kesinlikle taş oym a teknikleri üzerine uzun zam an kafa yordular. M odern Ejiptologlar 1قاقا Kral Dairesi’ndeki lahit gibi granit m addele- re bakır aletler ve basit bir kum dan bilem e m addesi kullanıla- rak b içim verild iğin i düşünm ektedirler.^ Petrie bir bilem e m addesinin sert taşı kesm ede kullanıld ığın ı hiç inkar etm edi ve açıkça bakır aletlerin kullanım ıyla oluşan yeşil boyalı bıçkı kesiklerinde kum a rastlandığını kabul etti.37 Bununla birlikte,

33 W ilson, Colin, sayfa 36.

د5 Adams, Barbara, sayfa 33.36 Lehner. Secrets o f Lost Empires' de, T he Pyramid', sayfa 73.اء)ج<ا ؛؛ع 37 biçme eyleminin yanı sıra çamur bileme maddesinin kullanımına dair

görüşleri ı;.؛n Petne, The Pyramids snd Temples o f Gizeh (Gize ntn Piramitleri ve Tapınakları), sayfa 74'e bakın. Sayfa 7S'te şöyle ifade eder 'Bıçkılann ağızla- nnın bronzdan olduğunu, bıçkı keselerinin yanlanndaki ve b ir bıçkı kesiğinde bı- rakılan kum tanelen üzerindeki yeşil lekeden biliyoruz.'

6B

Page 68: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

imim karşı çıktığı, bu tür tekniklerin Eski Krallık zamanları İMiyuııca sert kayadan yapılan kaseler ve vazoların tam isabet­li kesilm esi, biçim verilm esi ve delinm esini açıklayıp açıklaya­madığı idi. O nun aklına göre, sadece çok daha sert salir veya yakut uçlu kesm e aletlerinin kullanım ı eldeki delillerle kuru­lan bütün kriterlere uyuyordu. Mah sertlik ö lçü sü n ü n yedi ka­tı, kuvarsın sertliğine denk herhangi bir kayanın bakır alet ve kum bilem e m addesinin bir bileşim ini kullanarak üstesinden griıııek gerçekte im kansızdır. Her ne kadar im kansız olsa da, diyelim , mor am etistten veya gül pem be kuvarstan yapılan gü­zel vazoları bu işlem i kullanarak oym ak, b ilem ek, delm ek ve ١ dalamak sorunlar ve hatalar yüzünden bozulurdu. Bir m eka­nik aygıta takılan çok daha sert bir kesm e aleti tek gerçekçi çö- zıımdür.

Ejiptoloji C em iyeti piramit çağı boyunca m ücevher uçlu Imuu biçim li matkapların kullanım ına dair Petrie’n in görüşle- ı ııu akıllarından çıkarmaya eğilim li. Düz ve yuvarlak bıçkılar­da olduğu gibi, kazılar sırasında on lann varlığına dair bir ka­mı daha gün ışığına çıkm adı.38 Bu, Petrie’n in vaktiyle, ‘piramit işçilerinin büyük bıçkıları ve matkapları krallık mal varlığı o l­malı ve belki de onu kaybetse, bir adam ın hayatına mal olur­du; öte yandan aletler yıprandığında, yıpranan hiçbir aletin .Kılmaması için bronz yen iden eritilir ve m ücevherler yeniden ayarlanır’ diye ifade ederek açıklamaya çalıştığı bir durum ­dur.39

Petrie hâlâ ilk dönem Ejiptolojik keşfin saygın bir kahrama­nıdır. O bu konuyu, arkeolojik sitelerdeki farklı sanatsal sevi­ye leriıı dönem lerini ayırdetm ek amacıyla uygun tabirle çöm ­lekçilik tarih sıralam asını tertipleyerek, sağlam bir taban üze­rine oturtm ak için çok çaba harcadı ve ö lüm ünden sonra I ondra, Üniversite Yüksek O kulunda Petrie Ejiptoloji kürsü­sünün tayini ile şereflendirildi. O ayrıca Sm yth ve M enzies gi­bi ‘piramit ahmakları’nın konuyu saptırmalarına da son verdi. Onun Gize platosunun anıtları ve binaları üzerine etraflı tet-

18 Stocks. sayfa 598.19 Petrie. The Pyramıds and Temples o f Cızeh. sayfa 78.

69

Page 69: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

1kikleri buğun hâlâ otorite olarak görülm ektedir; bu arada, ilk olarak 1883’te yayım lanan The Pyramids and Tenıples oj Gizeh (G ize’nin Piramitleri ve Tapınakları) isim li yeni ufuklar açan çalışm asının 1990 baskısı, Mısır’daki Eski M edeniyetler Üst K onseyinin aşırı muhafazakar Ejiptologu Zahi Hawass tarafın­dan yapılan eklem e ve düzeltm eleri içermektedir.

Petrie’n in m odern Ejiptolojide oynadığı öncü rolüne rağ­m en, bugünün Ejiptologlarının onun safir veya yakut uçlu bıçkılar, matkaplar ve torna tezgahlarına ait iddialarını en azından biraz tuhaf buldukları da gerçektir. Kurucusu tarafın­dan Mısır’da keşfedilen onbinlerce sanat eserine halen ev sa­hipliği yapan, m erkezi, Londra’daki Petrie M üzesi’nin m üdür­leri bile ya tam am en beni bilgisizlikle suçlam ayı ya da bana hanedan dönem ine ait Mısır’daki taş oym a teknikleri üzerine standart m etinleri ve makaleleri kaynak gösterm eyi tercih ede­rek, açıktan açığa benim le bu m eseleleri tartışmayı reddettiler.

D U N N ’IN YÜKSEK-TEKNOLOJİLÎ FİRAVUNLARI

M esele burada kalabilirdi, Christopher D unn adında bir Amerikalı alet uzm anı ve teknoloğu bu arkeolojik geleneksel­lik arenasına katılmasaydı. Petrie’nin Mısır’ın ileri taş teknolo­jisi hususundaki gözlem lerinden esin lenm eyle, o 1983’te Advanced Machining in ancient Egypt, ‘Eski Mısır’da İleri Dü­zeyde M akineyle İmalat’ başlıklı kuramsal bir makale yazdı.40 Alet yapım ı ve taş kesm e ile ilgili geniş b ilgisini bu gizem e ak­tararak ve tarafsız m eslektaşları ve çalışm a arkadaşlarına da­nışarak, kısa zam anda Eski Krallık zam anlanndaki m ücevher uçlu bıçkılar ve torna tezgahlarının kullanım ına yönelik Pet­rie’nin bulgularını inandırıcı buldu. Ayrıca o Gize’de, Saqqa- ra’da ve Kahire M üzesindeki yapı bloklarını, lahitleri ve taş kapları incelem eden geçirdikten sonra, bu iddiaları destekle­yecek yeni kanıtlar buldu.41 D unn, bununla birlikte, araştır­m asını burada noktalam adı, aksine Mısır’ın taş işi teknolojisi

40 Dunn, 'Advanced Machining in Ancient Egypt'41 Dunn. ,Hı-Tech Pharaohs?'.

70

Page 70: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

hususunda bugüne kadarki en devrim ci keşiflerinden biri ola- hılccok bir çalışma yapmaya koyuldu.

Duıın, Petrie’nin Eski Krallık zamanlarında başvurulan del- ١٠٠ ؛! ■ .!emleriyle yaratılm ış olarak tanım lanan taş maddelerinin )>!! sınıllandırm asıyla bağlantılı olarak not etm iş olduğu sebe- ٠١! açıklanamayan belirli özellikler üzerine uzun uzun düşü- nnp taşındı. Bunlar aşağıda ğösterildigi şekilde özetlenebilir.

l'etrie, ilk önce, boru biçim li delm eyle yapılan granit çekir- • !،■klcrin daima tepeye doğru, yani m atkabın taşa girdiği nok- giderek inceliyor gibi göründüğünü, öte yandan oyulm اأا،ام) uş <!eliğin dairesel duvarının daima tepede daha geniş olduğunun gm uıtdüğünü ortaya çıkardı.ال

!kinci olarak, Petrie gözden geçirilen granit çekirdekler ؛،! erinde, m ücevherli delm e parçasının dalgalanma ya da ke- süiti olm adan düzenli, sim etrik bir helezon biçim i vermek amacıyla daire çevresinde girdap gibi dönen m ükem m el yivler bırakmış olduğuna, bir durumda ‘bir yivin, dört dönüşlük bir nztmlukta, güç bela en az bir kesintiyle çizileb ileceği’ne işaret elti.41

Ü çüncü ve belki de en anlam lı olarak, Petrie ‘[girdap gibi dönen] yivlerin kuvarsta bitişiğindeki feldıspattaki kadar de- hatta tersine daha derin’ olduğunu gözlem ,ص! led i.44 Bu ilk olarak okunduğunda özellik le m antıklı görünm eyebilir ama herhangi b irjeo loğa göre bu görünüşte im kansız bir yargıdır, (ıranit üç tem el unsurdan oluşmaktadır: Kuvars, feldispat ve mika. Kuvars feldispattan çok daha serttir, bu dem ektir ki, bir matkap öncekine göre sonrakinden daha h ızlı geçm elidir. Bu, lıer bir y iv arasındaki genişliğin matkap ؛eldispatı geçerken tltiha büyük olm ası gerektiğini ima eder, Petrie’nin özenle aşa- gıda işaret ettiği gibi, tersine bir şekilde değil:

Eğer bunlarlyivlerl bir şekilde gevşek tozla lyani, bileme maddesinden çamur] yapılsa, daha sert maddede -kuvars-

■١? Petrie, The Pyramids and Temples ofGizeh, sayfa 76.'B a g e . sayfa 75.■M age

71

Page 71: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ta-daha sığ olurdu: Uysa آ<ا sabiı bir mücevher uç İPet- rie’nin görüşüne görel bülun unsurlarda aynı derinliği ya- ٨٢١ geçmeye mecbur edilirdi; ve bundan başka, kuvarsın [eldispatrn ötesinde inalla ileri fırlamasını gozönünde bu- [undurursak ... yiv böyiece d(؛rinlik o la’ak feldıspatta ku- varstakine göre daha az bile bırakılırdı.45

Hangi olası işlem sert granitin horu biçim li delinm esinde bulunan bütün bu üç unsuru hakkıyla açıklayabilirdi? Bu, Christopher D unn’ın bir alet yapım cısı olarak biriktirdiği ge- niş bilgi y e deneyim ini kullanarak bulm aya kendini adadığı gürevi id].. Ancak bu soruna olası bir çözüm ortaya koym adan önce, ?etrie tarafından yapılan son bir gözlem i hesaba katmak

da zorundaydı:

Matkaplar ve bıçkıların sert taşları delip geçmesinde olu- şan hız ile görünen, baskı miktarı çok şaşırtıcı; muhteme- len en azından bir veya iki tonlluk] bir ağırlık, graniti ke- serken 4 inçlik [on santimetre! matkaplar üzerine konu’ı- du. No 7’deki granit çekirdek üzerinde, kesiğin helezonu 6 inçlik [15.24 santimetre[ daire çevresinde .100 inçlik [2.54 milimetre[ veya şaşırtıcı bir şekilde kuvars ve lekiis- patı yarıp geçerken oluşan bir oranla, 60'ta l ’lik irtifa kay- beder.*°

D unn Dayton, O h ic’da bulunan Rahn Granit Yüzey Kapla- ma Şirketinden D onald Rahn aracılığıyla, elm as uçlan kulla- narak dakikada 900 devirle dönen m odern yüksek teknolojili matkapların, 5 dakikada 25 m ilim etrelik bir oranda granite nüfuz ettiğine dair bilgi edindi; bu, devir başına bir m ilinletre- nin 0 .0 0 5 5 ’i oranında bir sonuç çıkarır.37 Bu veri Petrıe’nın he-

46 age!, sayfa 78. Bu çalışmada kullanılan 1885 baskısının kopyası tam olarak şöyle söy- len 'No. 7de, granit çekir dek üzerinde،■;؛ kesiğin spirali 6 inçlik ya da 60'de I 'İlk çem- ber içinde I inç [. درءا inç yerine] batar, ki bu şaşırtıcı olarak kuvars، '.'e feldispatı detme oranıdır.' öçüm lerdeki bu değişiklik sırf yayıncılann namına bir basım hata sından olsa gerek ve okuyucunun kafasrıı kanştırmamak için metirıoe düzdtitmiştır

4? Dunn. 'Hi-Tech Pharaoh;;?' (Yüksek ■f'eknoloiılı firavunlar). Aralık 1595, sayfa 42. Bu. rakamlan İngiliz ölçü binmlenyle verir.

٦٦

Page 72: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

lemi؛i ءصا£ه biçimli ™؛٠« Modern zamanın (٠٢١٢٠$ (Christopher Dunn’dan

uygulansa. Eski M ısırlıların, □ u n n ’ın hem en ‘daha büyük [yazann 500 ا،/ءد vardığı g ib i, ‘granitlerini ا ام1<ا!ها

bir işlem e (beslem e) oranıyla kesebildikleri’ni ima لالقاابمااا<

• ،آا«ا.؛ءمgerçekten de insafsızdı -4500 yıl öncesin in piramit inşa ااا<

-• ilenleri bugün piyasadaki en iyi elm as uçlu matkap aletlerin .ı olarak granite delik açabiliyorlardı£؛hi ١٢١١ 500 ،ءا/م ها؛همح ■

aşkına onlar bu olağanüstü sonuçları elde etm ek için ne ا ،١١١٢١

١١١١١<) ‘ K esinlik le çakm aktaşı aletleri veya bir lıilcınc m addesin in kullanım ını gerektiren bir ba^ır matkap

،ا،آالاآر.|iu ،m haliyle bu olağanüstü keşifle büyülendi ve bu yüzden

>١١١١١١١١ sorun üzerine uzun uzu n düşünüp taşındı. Sonunda Hmıbsi tarafından konulan bütün kriterlere uyan akla yatkın ١١٠١ çözüm saydığı şey i bulup çıkardığı zaman, bulgularını pay- Hşınak için sabırsızlandı. Ancak çözüm ü o kadar acayipti ki, ،٠١١١١١١ m antığına ayn ı bilm eceye kafa yoran diğer teknologlar- > ١ ١١١ !١٢٢١ bir teyit alana kadar açıkça ilan etm eye cesaret ede-

bırla onların cevabını bekledi. Her biri m!؛،‘ evcut gerçekler ١١.’!• rinde çalıştı ve git gide, biri hariç lıepsi kafa sallayıp, bu- ١١١١١١ kesinlikle ' söyleyerek, m ücadeleden vaz-،'٢١٠١i. Her gün D u n n son katılım cıya bir çözüm ortaya koyup ‘ soruyordu ve karşılığında yalnızca hâlâ üzerinde١ alışmakta olduğu söyleniyordu. N ihayet yüzünde bir m em -

73

Page 73: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

nuniyel ifadesiyle Dunn'a geldi, kendi sözleriyle: ‘ Canlar öyle günü geçm iş bir m akineye sahip değillerdi!’ diyerek, im kansı­zı kabul etm ekte razı edildiğine karar verm işti.49

Ö yleyse neydi bu hem D unn’ın hem alet yapım ıyla uğraşan isim siz m eslektaşının birbirinden bağım sız olarak anlam ış o l­dukları? N eydi her şeyden önce Eski Mısır’ın matkapla delm e kapasiteleri üzerine onların takdirlerini kazanarak akıllarına durgunluk veren?

Petrie boru biçim li bir matkabın granit içinde devir başına 2.54 m ilim etre ilerlem esi için, bir veya iki tonluk devam lı bir baskının uygulanm ası gerektiğine karar verm işti. Dunn kendi görüşüne göre, yalnız bir delm e m etodu bütün ihtiyaçlara uy­duğu için, buna katılmadı. Piramit inşa edenler bugün ultra- sonik (yüksek frekanslı) delm e olarak bilinen bir işlem kul­lanmıştı. Bu işitilm ez, çok tiz bir ses girişinin, elm as uçlu bir matkap aletinin inanılm az bir hız oranında titrem esine neden olduğu bir işlem dir.

U ltrasonik delm e aleti, beton veya kaldırım taşları gibi sert yüzeyleri delip geçm ek için caddelerde kullanılan daha iri ha­va basınçlı kaya delgisi veya hava basınçlı matkap ile çok ben­zer kurallarla çalışır, hızlı titreşimler kesm e aletinin aralıksız şekilde kaya içinde bir delik açmasına neden olur. Bu ileri dü­zeydeki işlem bugün m ühendisler tarafından çelik, karbit, se ­ramik ve yarı ileticiler gibi sert veya kolay kırılır m addelerde­ki tuhaf b içim li deliklere m akine ile tam isabetli şekil vermek amacıyla kullanılm aktadır. Bileme m addesi çam uru veya çöm ­lekçi çamuru kesm e süratini artırmak am acıyla sık sık kulla­nılır.50

Bu teoriye dayanak olarak en keskin kanıt yüksek frekanslı sesin , saniyede 19 ,000 ve 25 ,000 arasında bir dönüş oranında titreyen matkap aletin in kuvarsı ondan daha yum uşak olan feldispattan çok daha hızlı süratte kesip geçm esine olanak ver­diğidir, çünkü kuvars taşı kesm ede kullanılan ultrasonik atış­larla aynı oranda yankılanır (çınlar). U yum lu bir partner ola-

50 Dunn. H ı-I ech Pharaohs?', Ocak I9V6 ؟ayfa 38.

74

Page 74: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

٠ ıl kuvars bu sebeple daha az direnç gösterir. D unu m deyı- ،■ k Bildik m etodlar kullanıldığında olduğu gibi, kesm e ey-

I, mine karşı koym ak yerine, kuvars yüksek frekanslı dalgalar- I ٠ uyum içinde tepki vermeye ve titremeye kolay sevkedilir ve ılı t onu kestiği sırada bilem e eylem ini kuvvetlendirir.’5]

lüğer hiçbir delm e m etodu Petrie tarafından incelemen gra­mı çekirdeklerde tespit edilen özelliklerin lam am ına cevap

ı ı mez. Ancak p iram it inşa edenlerin sert kayayı delip geçmek amacıyla m ücevher uçlu m atkaplara destek olması için yüksek lı، kanslı sesi kullandıkların ı ileri sürm ek, b ırakın bir Ejipto- lı.11 ilim adam ını veya öğrencisini, herhangi bir ileri fikirli ki- ıyı• de bü tünüy le inanılm az gelir. Bununla birlikte, Eski Mı- m'ıla elmas gibi kesm e uçlar taşıyan düz ve yuvarlak bıçkıla- ı m ve m ekanik torna tezgahlarının varlığını ileri süren boş hi- ١١ .،ye tü ründen izlerin yanı sıra, bu kanıt her yönüyle apaçıktı. İn■ m de O rtodoks tarihçilerin daha tekerleğe bile sahip olm a­dığım söylediği b ir dünyada. B ütün bunların en çarpıcı yanı böyle ileri teknolojinin sadece geçtiğimiz 200 yıl içinde, b irço­ğunun sadece son 50 yılda icat edilm iş olduğu gerçeğidir. Pet- 11،■ boru biçim li m atkaplarla açılan delikler ve granit çekirdek­linde bırakılm ış m uam m alı ipuçlarına bir çözüm bulam adı - onları anlam ak bir yirm inci yüzyıl son dönem teknologuna nasıp oldu. Daha ne kadarını bu alanda başka ilerlem eler ya­pıldıkça Eski M ısırlılara mal edeceğiz?

Yalnızca Mısır teknolojisine yönelik anlayışımızı değil, aynı .•amanda taş işi im alatında sesin bir kilit rol oynam asının, pi- laınit inşa edenlerin ve hatta m uhtem elen Sfenks-inşa eden ،laha Eski k ü ltü rü n büyük taş bloklarını havaya yükseltip n a k ­letmek için ses titreşim inden yararlandıklarına dair M esudi ta- ı alından ortaya atılan iddiayı güçlendirm eye başladığı ile ilgi­li bilgiyi de şiddetle yem den gözden geçirmeye kendim izi zor­lamalıyız.

G ranitte delikler açmak bir yana, acaba ses g e rç e k te n duvar­lar inşa etm ekte kullanılabilir mi? Bugün bile çok az anlaşılan sesin acaba bir zam anlar bir önem e sahip olm uş olması m üm ­

Page 75: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

kün mü? Mısır’ın kendisi bana, çok uzak atalarımızın şu anki düşünüşüm üze yabancı olan bir ses teknolojisi tarzına sahip olduğunu gösterecek başka bir kanıt sunamadı.

Christopher D unn’ın bulguları tem elden sarsıcı, ikna edici ve akla yatkındı ve birçok açıdan o, mirasları dünyanın hâlâ anlam aya uğraştığı jeod ezi, coğrafya, m atem atik, m etro-loji ve bilim e olan hakim iyetlerini gösteren, piramit inşa edenlerin eriştiği olağanüstü yüksek seviyede bilgeliklerini tam am en te­yit etm iş oldu. A ncak benim kısa süre sonra farkına vardığım üzere, yapı bloklarını nakletm ek ve duvarlar inşa etm ek ama­cıyla sesin kullanıldığına dair efsaneler Mısır ile sınırlı değildi. Bu tür hikayelere, sadece eski m edeniyette değil, aynı zam an­da engin bir ses teknolojisi anlayışını günüm üz yüzyılına ka­dar korum uş görünen yakın bir çağdaş kültür arasında da rast­lanıyordu.

Page 76: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

PEŞİNCİ BÖLÜM

BORU SESİYLE

Dııuyanın her yerinde, geçm işte m edeniyetin kurucularının tik şehirleri kurarken sesin gücünden faydalandıkları bir za­manı kaydeden halk öyküleri vardır. Bunlardan hiçbir yer bir /.amanlar Titicaca gölü ism inde sınırsız büyüklükteki iç deni­zin kıyısına uzanm ış Bolivya Altiplano’daki büyük hisar, Ti- alıuanaco harabelerinden daha gizem li değildir ve öyle ki, bö l­genin sert jeo lojik ve iklim sel değişikliklerine karşın, hâlâ sa­hil hattından inanılm az bir 19 kilom etre (12 m il) mesafede uzanmaktadır.

Geniş bir alana dağılm ış bir dizi m egalitik yapılar, çoğun­lukla tapınaklar, yanısıra birçok oyulm uş yekpare taştan di­rekler ve her biri m untazam an 100 tonluk yere düşm üş yapı blokları. M odern zamanlarda yeniden inşa edilm eden önce, I iahuanaco’dan kalanların birçoğu, sanki alabildiğine yıkıcı gücün görülm ez bir eliyle yere devrilm iş gibi boylu boyunca uzanm ış bir vaziyetteydi. Aslına bakarsanız, akibeti güçlü ola­sılıkla deprem ler ve seli kapsayan bir dizi doğal felaketler ile meydana gelm işti-1 Titicaca gölünü de deniz seviyesinden yu- I Bellamy. sayfa 72-4.

77

Page 77: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

karıya, deniz seviyesinin üç kilom etre üzerine (iki m il) bn- günkü pozisyonuna itm iş gürünen olaylar zinciri.؛ Bu eski şehrin tarihi tartışmalı çıktı. Eski, çok çok eski. 1911’de La Paz Ü niversitesinden saygın arkeolog Profesör Arthur Pos- nansky tarafından idare edilen detaylı bir tetkik kuruluş tari- hi olarak Mû yaklaşık 15,000’i ve yık ılış tarihi o larak,;m uhte- m elen son Buzul Çağının en son dönem lerine eşlik eden küre- sel felaketlerin olduğu sırada, MÜ 10.000 civarında bir zama- m işaret etse de, kim se gerçekten kaç yaşında olduğunu bilm i- yor.^ G elenekçi arkeologlar ve tarihçiler genellikle bu siteye an- cak MS 700 olarak bir tarih koysa bile,4 diğer ünlü ilim adamla- rı Tiahuanaco’nun alabildiğine eskiliğinde hemfikir oldular.5

Tiahuanaco harabelerinin ortasındaki yapı 10 ton civarında ağırlıkta gelen, taştan kocaman bir kemeraltı yolu, Güneşin Giriş Yoludur. Yüksek kabartmada yüzü oyulm uş, uzun asalar tutan bir erkek figürü görülür. Bu Tiahuanaco’nun efsanevi kurucusu olan, başlangıçta Titicaca gölünün ortasındaki bir adadan çıkıp gelen ve topluca ‘Viracocha’ diye bilinen havarileriyle, gittiği yer- lere m edeniyeti yaymak amacıyla kuzeye hareket etmeden önce, Tiahuanaco şehrini kuran, Ticci Viracocha veya Thunupa’dır.®

Fetihten sonra Tiahuanaco’u kısa bir süre ziyaret eden bir İspanyol seyyaha yöresel Aymara Kızılderehleri tarafından an- latılan bir hikaye şehrin asıl kuruluşunun Chamac Pacha veya İlk Yaratılış çağında, lnkaların gelişinden çok önce olduğun- dan bahsediyordu. İlk yerleşenleri, onların dediğine göre, do- ğaüstü güçlere sahiptiler, onun için taşları m ucizevi şekilde yerden havaya kaldırabiliyoriardı, ‘...[dağdaki taş ocakların- dan] bir boru sesiyle havadan taşınıyordu.’؛

2 □ela ir ve Opp6.3 Posnansky, C ilt 2. sayfa 8 7 - 2 و . Aynca Bellarr •'e bak.4 Bu ؛؛؛٢٢١ adamları Potsdam Astronom i Rasathanesinin müdürü, Dr. Hans Luden-

do rff ve ü؛ astronom: Bonn üniversitesinden Profesör Dr. A rnold Kohlschüt- ter. Potsdam Astrofizik Enstitüsünden Dr. Rolf H ü lle r ve 5pecula Vatıcana’dan Dr. Fnedrich Becker. Posnansky, C ilt 2. sayfa 47'e bakın.

5 The Times. Past Wolds: Atlas ofArchaelogy. sayfa 212,6 5pence. sa4؛a 306-7.7 Osbome. Indians o f the Andes Aymaras a n d محاءو.صا ءا , sayfa 64: Tıme-Life

Boo^s. Feats and Wisdom o f the Ancients, sayfa 55.

Page 78: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

I iahuanaco'daki Güneşin Giriş Yolu üzerinde, bilinen tabiriyle takvim duvar süsünden, Inka öncesi kavmin bilgelik-dağıtanı, Viracochaj

Bolivya Mısır’a göre kürenin karşı yakasındadır ama yine kirada Amerika’n ın eski halklarının da bizim bugünkü algıla­yışım ızın ötesinde bir ses anlayışına sahip olduklarını ileri sü- ıcıı bir kanıt vardı. Eğer herhangi bir çeşit tarihi gerçekliğe da­yanmıyorsa, bu tür m itler nereden çıkmaktadır? Acaba bu oldukça ayrı söy len celer bir şekilde birbiriyle bağlantılı olabilir mi? Hem Tiahuanaco hem Gize’ye kuruluş tarihleri olarak MÖ yaklaşık 15 .000-10 .000 , son Buzul Çağının son d ö­nemi öncesinde bir zaman pay biçildi; öyleyse acaba şim diye dek bilinm eyen bir küresel kültür tarafından dünyanın farklı taraflarına soııik teknoloji ihraç edilm iş olm ası m üm kün m üy­dü?

Bolivya ve Peru’nun Aymara Kızılderililerinin ilk zamanlar­daki İspanyol seyyahlara ve tarihçilere ayrıca anlattığına göre, Viracocha sadece bir m edeniyet getiren kişi ve m ucize işçi de­ğil, aynı zamanda bir b ilim adamı, bir heykelıraş, bir agrono- ınist ve ‘dar ve derin derelerin sarp yanlarına biçim verilm esi amacıyla ve onları destelem ek ve yükseltm ek için duvarlar ör­mek suretiyle taraçalar ve tarlalar meydana getiren’ bir m ü­

79

Page 79: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

hendisti.8 Ancak onlardan farklı olarak, Ticci Viracocha so luk j benizli, mavi gözlü, sarı veya beyaz saç ve sakallı, geniş yapı­lıydı.9 U zun beyaz, belden kem erli bir tunik giyerdi ve ‘otori­ter bir tavra sahip olduğu söylenirdi.’10 Zaman içinde Güney Amerika’n ın büyük ilim -getireninin, halk adetleri ve efsane­lerinde o n u n besbelli Kafkasyah görünüşünü vurgulayan, portresinin çizilm esi böyle. Garip olan şu ki, taş bloklarını gi­zem li yollarla hareket ettirebilm e yeteneği atfedilen bizzat o idi. Bir rivayet onun bir kere bir göksel ‘ateş’ yarattığı, ‘onun kum andasıyla söndürüldüğü, taşlar ateşte yanm asına rağmen, büyük bir ustalıkla, sanki onlar mantardan yapılm ışçasına, büyük blokların elle kaldırılabildiği’nden bahseder.11 Kimdi tam olarak bu beyaz benizli Viracochalar ve neden onlara taş blok lan n ı tamamıyla doğaüstü vasıtalarla hareket ettirebilm e

yeteneği atfedildi?

KÜÇÜK BİR ISLIK ÇAL

K uzeye doğru M eksiko’nun Yucatân Yarımadasına hareket edince, k esif orm an peyzajı araşma gizlenm iş, inanılm az bilge­lik ve kültüre sahip Kolom biya öncesi bir uygarlık olan, Ma-, ya’n ın eski tapınaklarına rastlarız. Engin uygarlık bilgisini çok daha öncek i bir kültürden miras aldıkları belli iken, onların olağanüstü im paratorluğu m iladi tarihin ilk m ilenyum u sıra­sında gelişip büyüdü. Mayalar inancın ötesinde, yalnız gökyü­zü n ü n dönüşleri ve yıldızların hareketi ile değil, aynca zama-

8 Hancock, sayfa 47, Narratives o f the Rites and Laws o f the Yncas'de (Clemens R. Markhem çev. ve baskı), Hakluyt Society, London, 1873, Cilt XLVIII, sayfa 124’deki Francisco de Avila'nm ,A Narrative o f th e Errors, False G ods and O t­he r Superstitions and Diabolical Rites inwich th e Indians o f th e Province of Huarochiri Lived in Ancient Times' (Huarochiri Eyaletinden Kızılderelilerin Es­ki Zam anlarda Yaşadığı Günahlar, Sahte Tannlar, Diğer Batıl İnançlar ve Şeyta­ni Ayinlerin bir Hikayesi’ni) aktanyor.

9 O sbom e, South Amencan Mythology, sayfa 68-9, 72.74,78,87; Hemming, say-

10 O sbom e, South Amencan M ythology (Güney Amerika Mitolojisi), sayfa

74,87.I I age., sayfa 76

80

Page 80: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ile de zihinlerin ؛geçiş ااااا i m eşgul ender, ö rn eğ in , onlar؛n karmaşık uzun hesaplı takvim sistem i milynniarea ytl öncesi- 11111 tarihlerini, denk geldikleri tam gün ve ayı doğru olarak be- lııterek kusursuz bir şekilde hesap edebiliyordu .٧

Maya tarafından bırakılan en gizem li tapınak kom pleksle-I inden biri efsanenin aslen cüee bir ırk tarafından kurulduğu- ııu iddia ettiği, U xm al’in k id ir -Bununla birlikte, daha da d ؛3. ginç olanı, bir Maya efsanesinde adı geçen bu لهء،م]الزه < cüce- ler hakkında verilen ilave bilgidir, ki bu "Yapım işi onlar için kolaydı, bütün yapmaları gereken şey ıslık çalm aktı ve ağır ka- yalar yerlerine doğru hareket ederdi" diye iddia eder.14 ‘Taşla-I I binalardaki doğru pozisyonlarına göre bir araya getirmek için veya odunu çalılıktan ocağa kendiliğinden gelm esine sev- ketmek için sadece ıslık çalmaya ihtiyaç duym alarıyla,’ bu kudretli cücelerin İlk Yaratılış zam anındaki ilk dönem in bü- tün tesislerinden sorum lu oldukları söylenm ekteyd i.،؛ Onla- m görünüşteki doğaüstü güçlerine karşın, b ا irçoğu ‘kayıklar olarak [gördükleri] yeraltı su depolam a haznelerine benzer lıüyük taş sarnıçlar’ içinde yeraltında saklanmaya teşebbüs et- mi؛ olsalar bile, cücelerin her yanı kuşatan selde yok oldukla- söylenm <ا ekteydi.16

Bir kez daha karşım ızda, taş duvarlar yapm ak amacıyla se- sin gücünden faydalanabilen bir tufan öncesi ırkı ile ilgili S O -

yut ve belki de karmaşık hikayeler vardı. Böyle masallara cahil lantazileri olarak kolayca yol verilir ama Mısır’ın ve Ameri- ka’m n yerli halkları en eski anıtlarının yapım ında sese önem vermek hususunda yalnız değildiler.

I İK SESİYTE İNŞA EDİLDİ

Klasik Yunan yazarlarına göre, Boeotia’nın başkenti Thebes Atina'nın kuzey batısına yerleşm iş eski bir krallık -ünlü birl2C © e, sayfa 275.١ Eisri^r, sayta 03ة .14 Bierhorst, sayfa 8.؛ة Thompson, lalaya History and Religion (Maya Tarihi اا£ Dini), sayfa 340•

S a g؛ ., sa la 340-1.

Page 81: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Fenikeli seyyah ve ilim getiren, Cadm us tarafından kurul­d u .17 Kurucusu şerefine Cadmeia olarak tanınan, bu büyük şehrin A m phion adında Jüpiter’in bir oğlu tarafından tamam­landığı söylenm ekteydi. Daha ilginci, büyük taşları bir lir ve­ya harp sesiyle hareket ettirebilenin, bu hareketiyle Thebes’in duvarlarını inşa edebilenin A m phion olduğu söylenm ektey­d i.18 Ç ok ciltli çalışm ası Description of Greece'de (Yunanis­tan’ın Tasviri), ikinci yüzyılın Yunan coğrafyacısı Pausanias A m phion’m şehrin duvarlarını ‘harpının m üziğiyle’ inşa etti­ğinden, öte yandan ‘şarkılarının taşları ve hayvanları bile pe­şinden sürüklediğinden’ bahsediyordu.19 MÖ üçüncü yüzyılda yaşayan, A pollonius Rhodius, ‘iki katı büyük kaya onun adım ­larını takip ederken,’ Am phion’ın ‘altın liriyle nasıl yüksek sesle ve berrak’ şarkı söylediğini Argonaufica’da şairane hatırlıyordu.20

Bu hikayeler çok eski dönem lerin yazın dünyasının tama­m en abartma ve uydurmalarına dayanan, sırf masal m ıydı ya da A m phion adında bir kurucu sem bol altında birleşm iş, The­bes’in ilk sakinlerinin taş blokları hareket ettirm ek ve duvar­lar dikm ek için lirin şarkısını kullanabildikleri bir zam anın bir

şek ilde çarpıtılm ış bir anısı mıydı?Bu inanılm az gibi geliyor ama ya bu tür söylenceler sahiden

de gerçek olayların çarpıtılm ış anılarına dayanıyorsa, o zaman bunlar pekâlâ bu kayıp teknolojin in kökenleri hakkında ön em li bilgiler saklıyor demektir. Cadm us’un etrafında dönen gelenekler açıkça gösterdiği üzere Thebes buraya MÖ üçüncü veya ik inci m ilenyum da yerleşm iş olmaları olası Fenikeli göç­m enler tarafından kuruldu. Söylendiğine göre, Cadm us Boeo- tia’ya Fenike alfabesini ve Fenikeli ve Mısırlı tanrılara tapın­mayı öğretti, öyleyse belki de son ik teknoloji bilgisi onun ta­rafından vatanından getirildi.21

17 Lempri£re, s.v. 'Cadmus', sayfa 114.18 Horace. Odes and Epodes. iii. ode xi, II. I -4; Horace, The Ars Poetica. II. 394-

6; Statius, Thebaıd. i. 11.9-11; Prapertius, Elegies, ix. II. 9 10: Apollodorus, The

Library. iii, mısra 5.19 Pausanias. Description o f Greece: Boetıa, v.7-8.20 Apollonius Rhodius, The Argonautica. i. 735-4 I.2 1 Lempriere. s.v. ,Cadmus', sayfa I 14.

82

Page 82: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Fenike MÖ 2800 civarında Levant diye b ilinen, bugün Lüb­nan ve Kuzey balı Suriye’yi içine alan, Akdeniz sahil bölgesin­de hızla gelişip büyüm üş denizcilikle uğraşan büyük bir u lus­lu. Bir kültür olarak, kendi hükümdarları, kültürleri ve yakın ilişkileriyle ve yalnız ticaret, d in ve denizcilik potansiyellerine dayanarak birleşm iş bir şehir devletler dizisin i kapsamaktaydı. Fenikeliler eski dünyanın en büyük denizcileriydi. Bu hak e- dilen övgüye karşın, onların kendileri denizciliğe has bilgileri­ni elde ettikleri daha önceki bir tanrılar ırkından bahsediyor­lardı.

BAETULIA KURMAK

Klasik m itoloji gibi, Fenike efsanesi de tanrıların ve insan­ların el ele yürüdüğü kayıtlı tarih öncesi altın bir çağdan bah­seder. Bu konuya, MÖ yaklaşık 1200’de, Truva savaşlarının hem en öncesinde yaşam ış, Fenike’n in b ilinen en eski tarihçi­si, Sanchoniatho’nun yazılarında değinilir.22 O, bugün bile hâ­lâ Lübnan’ın işlek bir lim anı olan, Byblos denilen bir yerdeki ilk şehri kuran, tanrı Ouranus, ya da C oelus’tan bahsediyor­du.23 Bu tanrısal ırk buradan bütün Doğu Akdeniz kıyı boyun­ca koloni halinde yerleşti. Hatta Sanchoniatho bize Taautus (yazıyı icat eden, M ısırlı T hoth) adında tanrılardan birinin M ı­sır uygarlığını kurduğunu bildirir.24

Aklım daki bütün bu bilgilerle, Sanchoniatho’nun yazıları­nın taşı havaya yükseltm eye dair oldukça m uğlak bir kaynak içerdiğini anlayınca m erakım ı çekti. Fenikeli tarihçi, hiçbir yeterli açıklama olm aksızın , Ouranus’un ‘canlıym ış gibi hare­ket eden taşlan tertipleyerek, Baetulia kurduğu’nu belirtir.2522 Sanchoniatho bilgilerini çoğunlukla şehir arşivlerinden ve tapınak kayıtlanndan

alarak, anadilinde yazdı. Böylelikle, o dokuz kitap derledi; bunlar, MS 117-38'de hükmeden im parator Hadrian’ın hükümdarlığı sırasında yaşamış. Levant sahilin­deki Byblosün b ir yerlisi olan, Philo tarafından Yunancaya çevrildi. Bu çevirinin parçalan şans eseri Eusebius (MS 264-340) isimli erken dönem b ir Hınstiyan yazar tarafından muhafaza edildi. Cory, sayfa viii’e bakın.

23 Sanchoniatho, Cory'de, sayfa 8 -14.?4 age., sayfa 14; W ard, sayfa 20.?S age., sayfa 10.

83

Page 83: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Bu bağlamda Baetulia kelim esi 'kaba' veya siklopik tabiatlı büyük, kesilm em iş taşlan işaret eder. ‘Tertipleyerek’ ile, MS birinci yüzyılda yaşam ış Bybloslu Philo tarafından Yunancada muhafaza edilm iş, Sanchoniatho’nun orijinal Fenikece m etni­nin ondokuzuncu yüzyıl İngilizce çevirm eni, Ouranus’un san­ki canlılarm ış gibi taşlan hareket ettirdiğini ima ederek, ‘tasar­layarak’, ‘kurarak’ ya• da ‘icat ederek’ dem ek istem iş gibi görü­nüyor.

Sanchoniatho tarafından bir tanrılar ırkı olarak resm edilen, Byblos’un Fenike öncesi kültürü sesin gücünü kullanarak taş blokları kaldırma yeteneğine sahip olm uş olabilir mi? Onlar bu bilgiyi, peşinden onu Cadmus ve A m phion zam anındaki Boeotia’ya taşıyan, Fenikeli soylarına aktarabilmiş olabilir mi? Ve eğer bu doğruysa, o zaman bu sonik teknoloji anlayışı ne­reden gelm iş olabilir?

Hem Fenikeliler hem de onların Yunanlı çağdaşlan, M iken- liler m im arilerinde sik lop ik taş sanatının kullanım ına yer ver­diler. D elphi, M iken ve Tiryns, hepsi asıl olarak alabildiğine büyüklük ve ağırlıktaki kocam an iri taş blokları kullanarak in­şa edildi. Suriye sahiline yakın bulunan, şim di y o k olm uş Fe­nike adasının şehir devleti Aradus’a ait dev gibi bir taş duvarın ondokuzun cu yüzyılda çizilm iş bir resm i, bazısının uzunluğu 3 metre ve her birin in ağırlığı 15 ila 20 ton arasında çok iri taş blokları gösterm ektedir (diğer sayfadaki resme bakın). Söyle­m ek bile gereksiz, bu siklopik yapılar ve Mısır’ın Gize Plato­sunda görülenler arasında bariz bir benzerlik var. A ynca bili­yoruz ki, MÖ yaklaşık 4500 kadar eski zamanlarda Fenike ön ­cesi kültürünün yalnızca Akdeniz değil, aynı zamanda Cebeli­tarık Boğazının ötesinde Atlantik sahilini de gem iyle dolaşm ış oldukları sanılm aktadır.26 Acaba deha önceden tanınmayan,

26 Fenike öncesi Byblos kültürünün denizcilik kapasitelerine kesin kanıt, sedir ağa­cından büyük b ir geminin, Hampshire. Portsmouth yakınındaki Hayling adasın­dan dalgıçlar tarafından keşfi ile desteklenmektedir. Tahta nümunelerin Kar­b o n -14 testi 6431 BP (şimdiki zamandan önce) gibi b ir tarih ileri sürdü: eğer doğruluğu kanıtlanırsa, bu M Ö 443 I 'in Britanyalılannın, sedir ağacının hemen hemen kesin olarak çıktığı yer olan, Levant sahilinden açık deniz araçlanyla ge len ziyaretçiler kabul ettiğini ima eder. The Independent. 7 Mayıs 1997 ve

84

Page 84: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

I evant sahil şeridinde, eski Fenike şehri Aradus’un sitesindeki siklopik bir duvarın kalıntılarını gösteren ondokuzuncu yüzyıl taslağı

ılcrıizcilikle uğraşan bu ulusun bir şekilde ses teknolojisin in kullanım ını ondan da eski bir kültürden, belki de Mısır’ın Bü­yük Tanrılarından miras alm ış olmaları m üm kün mü?

Byblos MÖ yaklaşık 45 0 0 kadar eski zamanda gelişm iş bir bölge idi,27 ve MÖ yaklaşık 3 0 0 0 ’de, Girit ve Mısır gibi yerler­le ticaret yapan bir denizci kültür olm uştu .28 Aslına bakarsa­nız, ilim adamları Byblos’un Firavun dönem i Mısır’ın ın yü k se­lişinde aracı olduğu fikrini de olasılık dahilinde görm ektedir­ler.29 Bu sebeple, acaba görünürdeki ses teknolojisi anlayışını bir kültürün diğerinden miras alm ası m üm kün mü? Eğer öy­leyse, bu hangi şekilde olm uş olabilir? Bu soruya, en azından şu ana kadar açık bir çözüm çıkm adı. Bununla birlikte, M ı­sır’ın, benim daha önce açıkladığım üzere, düz ve yuvarlak bıçkılar, m ekanik torna tezgahları ve ultrasonik matkaplar gi-

Yorkshire Post, 7 Mayıs (997'e bakın. Bundan dolayı öyle görünüyor ki, bu bi­linmeyen Akdeniz küitürü, M Ö yaklaşık 4500'de Malta, iberya, İrlanda ve ana kara Britanya gibi yerlerde başlayan Avrupa'nın megalitik kültürünün gelişmesi­ni etkiledi. E. M. Whishaw, ilk I930'da yayımlanan, önemli eseri Atlantıs in An■ dalucia'da, denizcilikle uğraşan ileri b ir kültürün tarih öncesi zamanlardaki varlı­ğını kanıtlamak amacıyla Güney Ispanya'da Niebla ve Huelva kasabalannın ci- vanndaki kazılarla ortaya çıkanlmış neolitik, hatta muhtemelen paleolitik döne­min limanlan, deniz setleri, siklopik harabeleri ve hidrolik ؛.alışmalann kanıtlan- nı kullanır. Ö rnek olarak, sayfa 7.1-31, 58-95'e bak.

77 W ard, sayfa 18.78 age., sayfa 18-19.79 age.. sayfa 19-20.

85

Page 85: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

1

bi yüksek teknolojili güçlü aletleri kullanm ış olduğunun görül­düğü, inanılm az taş oym a endüstrisine başladığı zamanın MO 3500 civarında olduğunu hatırlatmaya değer.30

Şu an için sesi bina yapım ına bağlayan geleneklerin evren­sel olduğunu ve hiçbir özel ırk, kültür, itikat ya da kıtayla sı­nırlı olm adığını b ilm ek yeterlidir. Û yle olsa b ile , şüpheci kim ­se bütün bu efsanelerin basitçe boş batıl inançlardan doğduğu­nu söyleyecektir. Hatta ve hatta, bunlar ‘gerçek’ olsa bile, o za­m an bize eski zamanlar boyunca sesle havaya yükseltm enin başarılmasında başvurulm uş olduğu olası m etodlar hakkında

geriye bir şey kalm adığını söylerler.İhtiyacım olan şey sonik teknolojiye dair daha güvenilir ri­

vayetlerdi ve hatırı sayılır miktarda bir arşiv araştırmasının ar­dından tam da aradığımı buldum -iki ayrı Batılı seyyah tarafın­dan yirminci yüzyılın ilk yarısı sırasında Tibet te şahit olunm uş son ik teknolojin in çetin ceviz kanıtı, k i her iki hikaye de 1950’lerde İsveçli m ühendis ve yazar Henry K jellson tarafın­

dan kaydedilm iştir.31

DR. JARL’IN GARİP OLAYI ؛

İlk olay K jellson’ın yalnızca ‘Jarl’ olarak hitap ettiği, tam is­m i saklı, İsveçli bir doktor ile ilgili. 1920’lerde veya 1930’lar- da -tam bir tarih verilm iyor- Jarl Tibetli bir arkadaşından ge­len onu başkent Lhasa’nın güney batısına iskan edilm iş, ma- nastırmda ziyaret etm esi davetini kabul etti.32 O sırada burada |

30 M Ö yaklaşık 3 100-2700’deki, Mısır tarihinin Eski dönemi sırasında yaygın ola­rak kullanılan barutluk gibi kaplann da Byblos'taki ilgili katmanlarda bulunması Lübnan'ın ya da tam tersi Mısır'ın onlann asıl imalat yeri olduğunu ima ecıer. Emery, sayfa 204'e bakın. Bu, Byblos (age. sayfa 205'e bak) dahil, Akdeniz lı- manlannda bulunan, B/blos kültürünün Mısır'ın taş işi endüstnsının gelişmesine etki yapıp yapmadığı sorusunu akla getiren. Mısır'ın taş işi kaplanyla benzer w r

31 Kjellsonin 1961 tarihli, Försvunnen Teknik kitabının İngilizce çevirisi mevcut değildir. Bu eserde geçen rivayet 1974'te yayımlanan, Forsvunden Teknik baş­lıklı. Kopenhag. N ihil tarafından yapılmış Danimarka diliyle çevirisinden alındı. Iben l.und Jorgensen'e bu metnin çok değerli çevirisinden dolayı minnettarım

32 Kjellson, Forsvunden Teknik sayfa 49.

86

Page 86: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

! , i l i l zamanıydı. Jarl sözde 1.5 metre uzunlukta ve 1 metre vukseklik ve genişlikteki taş blokların yukarıya havaya bir ses işlemi vasıtasıyla yükseltild iğine şahit o ld u .” Bu olayların, ku- ry batıya bakan sarp kayalıklara doğru yokuş yukarı hafif

m eyleden, yakınlardaki bir çayırda geçtiği söylenm ekteydi.Jarl kayalık yüzeyin yaklaşık 250 metre yukarısında, ön ü n ­

de geniş çıkıntılı bir kaya parçası olan, içine yalnız bayırın te­pesinden asılan halatlarla inerek girilebilen büyük bir mağara ağzını fark etm işti. Burada keşişler faal bir halde bir taş duvar yapmaktaydılar. O ayrıca sarp kayalıkların tem elinden tahm i­nen 250 metre bir uzaklıkta, büyük düz bir taşın yere göm ül­müş olduğunu da fark etti.34 O nun üst yüzeyinde 15 santim et- ıc derinlikte büyük bir kap biçim li basıklık vardı. Bu göm ülü taşın gerisinde yaklaşık 63 metre uzakta, kalabalık bir grup sa- 11 kaftanlı keşiş bir çeşit koordineli çalışm a için harıl harıl son hazırlıkları yapmakla m eşgul görünüyorlardı. Bazısı devasa davulları ile hazır duruyordu, diğerleri uzun borularını tutu­yordu, birçoğu da duruşlarını çizgilere göre ayarlamakla m eş­guldü, diğer taraftan bir keşiş herkesin ve her şeyin yerli ye- ı inde durm asını doğru belirlem ek için düğüm lenm iş bir halat kullanıyordu. Jarl 13 davul ve 6 boru saydı, her bir enstrüm an çukur taşı ortasına alıp tam 90 derecelik bir kavis yapm ak için birbirinden yaklaşık 5 derece ayrı duruyordu.35 Her enstrü­manın arkasında sekiz ile on sıra halinde bir keşişler hattı var­ili; bu bütün düzeni kocam an sırıklı bir tekerleğin kesilm iş bir çeyrek parçası gibi gösteriyordu.36

Kavisin ortasında deri bir kayışla boynuna takılm ış bel yü k ­sekliğinde küçük bir davulu tutan bir tek keşiş bu lunu­yordu.37 O nun her iki yanında orta büyüklükte davulları ile hazır bulunan diğer keşişler vardı.38 Bu davullar, yöneltici ma-

33 age., sayfa 52.34 age.15 age., sayfa 53.

37 Küçük davulun çapı 20 santimetre ve uzunluğu 30 cm idi. age., sayfa 54'e bakın. ؛8 O rta ebaltakı davulların çapı 0.7 metre ve uzunluğu I metre ıdı. Aynı kitap ve

sayfaya bakın.

87

Page 87: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

i ibetli keşişlerin yalnız sesin gücünü kullanarak taş blokları nasıl ha­vaya kaldırabildiklerini gösteren Dr. Jarl’ın detaylı taslağı

nivela görevi gören, iç kısım larından yanlara geçirilm iş bir çift değneğe takılm ış deri kayışlarla tahta bir iskelete asılmışlardı.

Bu iki davulun her iki yanında ragdon olarak bilinen üç metre uzunlukta devasa boruları tutan diğer keşişler vardı. Bunların ötesinde, her iki yanda, orta büyüklükte ayrı bir çift davul, sonra ayrıca çıkıntılı değneklere bağlı deri kayışlarla tahta iskeletlerin altında asılı daha büyük bir çift davul vardı.39

Gerçek orkestrayı tamamlamak üzere her bir yanda dışa doğru sim etrik olarak ilerleyen iki ragdon-bonı daha var, dört büyük davul (her iki yana ikişer), bir başka iki boru ve son olarak, son iki büyük davul dizilm işti (alttaki resme bakın). O n üç davulun hepsinin yal-m zca bir ucunda deri bir m uha­faza vardı, geri kalan ‘açık’ ucu çukur taşa doğru yöneltilm iş­t i .«

Böylece Jarl ilk taş blokun yak (Tibet’te görülen uzun tüylü sığır) ile çek ilen tahta bir kızak üzerinde çukur taşa doğru sü­rüklendiğini izledi. Keşişler, işlem lerin başlam ası için geri çe­kilm eden önce ağırlığı basık yere doğr. hızla ittiler.

Bütün 19 enstrüm an topun nişan alması gibi taş bloka doğ-

39 Ragdon-borulann uzunluğu 3.12 metre, ağızlan 30 santimetre idi. Onlar, bir teleskop gibi, birbiri içine sürülebilen beş ayn kısımdan oluşuyordu En büyük davullann çapı I metre, uzunluğu 1.5 metne ve ağırlığı yaklaşık 150 kilogram idi.

Page 88: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ı ıı yöneltildi ve her şey ve herkes pozisyonunu aldığında, kü- çıık davullu keşiş bir eliyle enstrüm anın muhafazalı ucuna vurduğu sırada, alçak m onoton bir sesle ritmik bir şekilde şar­kı söylem eye de başladı. Bu Jarl’ın kulaklarım rahatsız eden acı, keskin bir ses yayıyordu.41 Karşılık olarak, ragdon-borular çalınıyordu ve aynı zamanda başlan deri kaplı, 75 santim etre uzunlukta kocam an sopalarla diğer davullar çalınıyordu.42 Her bir davula, sırayla vurm ak üzere, iki keşiş eşlik ediyordu. Küçük davullu olan keşişten başkasının ağzından bir kelim e bile ses çıkm ıyordu.

Bu garip uyum suz ses ilerlerken, Jarl davulun ritm ini z ih ­ninde kaydetm eyi denedi. Ö nce yavaş başladı ama daha sonra o kadar çok hızlandı ki, katı bir ses duvarı oluşturm ak üzere birbirine karıştırılan, ritm in izini çok çabuk kaybetti. İnanıl­maz bir şekildi, küçük davulla yapılan acı ses borular ve da­vullarla çıkarılan birleşik sesi delip geçm eyi başardı. Bu ona, onun zamanı işaret etm ek için yapıldığını düşündürdü.

Dört dakika bir zam an geçm işti ki olağandışı bir şey o ldu .43 O zaman, bir anda taş blok, kısm en ağırlığını kaybetm iş gibi hafifçe sallanmaya başladı. Sonunda bir o yana bir bu yana sal­lanarak, havaya kalktı.44 O ndan sonra borular ve davullar uy­gun şekilde bir yana yatırılm ca yukarı doğru yükseld i.45 Taş yavaşça mağara ağzına doğru düm en kınnca hızın ı artırarak ve Jarl’m tabiriyle ‘parabolik kavis’ yaparak yükseğe, daha yükseğe tırm andı.46 En nihayetinde, keşişlerin boruları ve da­vulları çalmaya aralıksız devam etm esiyle, yapı bloku çıkıntılı kaya parçasına hızla çarpmadan önce son hedefine ulaştı. Taş platforma öyle güçle vurdu ki, her yana uçuşan toz ve çakıl sa­vurdu ve bir an uçurum un karşısından yankılanan dehşetli bir gürültü kopardı.

Page 89: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Ve sonra bütün her şey sakinleşti. Gözlerini bir kısım 240 keşişin birlik oluşturulm uş grubuna çevirdiği sırada, Jarl h iç­birinin bu tecrübeyle yerinden kım ıldam ış gibi durm adığını gördü. Gerçekten, kendilerini y inelenecek işe hazırlıyorlardı. Başka bir taş blok çabucak çukur taşa getirildi, önceki gibi, düz çentiğe elle itildi. Sonra bütün uyum suz ses, önceki gibi, küçük davulla başlayarak, yeniden çalındı. Bir süre Jarl saatte 5 ve 6 arasında bir sayıda blokların bu şekilde nakledildiğini gözled i.47 Bir seferinde bir taş, platforma öyle sert çarptı ki parçalara ayrıldı. Bu olay olduğunda mağara ağzında çalışan keşişler basitçe kırılan parçalan uçurum un kıyısından ittiler ve parçalar aşağıdaki kayalara çarpıp düştü .48

Jarl 200 veya buna yakın keşişin neden 19 enstrüm anlık ka­visin arkasında 8 -10 sıra halinde durduğunu tespit ederken hata ettiğini itiraf etti. Hiçbir şey çalmıyorlardı ve yalnız taş bloklar sarp kayalık yüzeye doğru kavis yaparken onların uçuş güzergahını izliyorlardı. Onların, belki de davul çalan ve b o­ruları üfleyen keşişler için , işlem leri veya bunları yenilem eyi izleyen talim ciler olm ası gerektiğini ileri sürdü. Diğer taraftan, onlar orada bütün gösteriye dini bir duygu verm ek amacıyla bulunm uş olm alılar veya tam tersi, taşın uçm asına yardım et­m ek am acıyla bir tarz zihnin toplu olarak m addeyi etkilem e gücünü ya da zihnin m addeyi aşma gücünü kullanm ışlardı, diye bir sonuç çıkardı.

Jarl’ın rivayetinin en anlam lı yanı, o gün o çayırda gerçek­leştirilen işlem leri kaydetm ede gösterdiği çok titiz ayrıntıdır. Her m esafeyi, her açıyı ve her ö lçüm ü yazm ış ve büyük davul­ların, onları bir arada tutan yaklaşık yedi m ilim lik eklerle, beş parça halinde üç m ilim lik m adeni levhalardan meydana geld i­ği gerçeği gibi çapraşık noktaları bile kaydetm işti. Bu rivayete dahil edilm iş, onu basitçe sırf fantazi deyip bir kenara atama­yacak kadar, Henry Kjellson tarafından not edilm iş, çok fazla bilgi var.

Enstrümanların seçim i, dahil edilen belirli mesafeler ve açı-

47 age.. sayfa 53.48 age.

90

Page 90: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

taş blokların yer seviyesindeki kase b اا,ا içim li bir laş üzerine ;. I!،•şürilmesi, yanı sıra vurmalı çalgıların seslerini aşamalı ،.l,u؛ık yükseltm esi, bütün hepsi, Jarl tarafından ziyaret edilen keşiş toplum ااا1 u tarafından kavranılmış, bir pozitif bilim i, S O -

ااا1ا teknolojiyi kapsamaktadır. O nun belirttiği en tesirli ifade- E nlen biri 19 enstrüm anın hedef taşa, o varacağı yere ula.sm- , ,،ya kadar devam lı surette eşlik ettirilm esi tarzıyla ilgilidir.

l؛ger ses Tibet keşiş topluluklarınca taş blokları büyük yük- ■,،•kliklere kaldırmak için kutlanıldıysa o halde bu nasıl m üm - >■ oldu? Bu 19 enstrüm anın arkasında sıralar halinde duran 700 veya buna yakın keşiş ne dem ek oluyor? Onların amaçla- 11 ııeydi? G erçekten d e .ja r l’ın inandığı gibi, bir tarz kitle ha- İmde zihnin m addeyi etkilem e gücünü (psıkokinesıs) elde et- inek miydi? Bir şey söyleyem eyiz. Bununla birlikte, bilindiği ıızere kayaları hareket ettirm ek amacıyla aklın gücünü kullan- ına kavramı bir zamanlar Bönpo olarak b ilinen Budizm önce- .-i dinine ait, T ibetli lam aizm havarilerince ve sam anik birey- Icrce sözlü olarak aktarılan gizli bir öğreti olan, dzogchen ola- üç tanınm؛] ış sofu m editasyon uygulam asının bir bölüm ünü

teşkil ediyordu.49

SESSİZLİKTE SES VERMEK

Jarl’ın rivayeti şu an dünyada kayıp olan bir cins sonik tek- nolojinin boş üm it veren bir kanıtıdır. Tek başına bir şey ifa- de etm ez ama çok şükür ki, Kjellson tarafından muhafaza edil- miş tek örnek değildi. İsveçli m ühendis ve yazar 1939’da, ‘Lİ- nauer’ isim li Avustuı^ah film yapım cısı tarafından onun Ti- bet’teki yolculuklarına dair verilen bir konferansa katıldı. Kjellson daha sonra onunla iddiaları hakkında enine boyuna konuşm a fırsatı buldu ve onların güvenirliği h u s u s u n d a tam anlamıyla tatmin olunca, ilk olarak 1961’de yayım lanan Förii-

49 Ö rnek ؛؛؛٨ , Nam dak sayfa 102'ye bakın.ه Tögel olarak tanınan b ir سا ا عأ ة - yon uygulamasıyla bağlantılı olarak şöyle ifade eder 'O sırada kayalar üzerine yoğunlaşabilir ve eger istemeniz onlan hareket ettirebilirsiniz' (yanı, ■aıhsal ev-

rımdekı bu özel safhaya ulaştıktan sonra)

Page 91: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

vurınen Teknik ('Gözden Kaybolan T eknoloji’) kitabında onla­ra yer verdi. Linauer’in güya şahit olduğu şey Jarl’ın rivayetini doğrular görünm ektedir ve ayrıca piramit yapıcılarının aşikar ultrasonik kapasiteleri hakkında bildiklerim izin üzerine de yen i bir ışık tutmaktadır.

Linauer’in iddia ettiği üzere, 1930’larda Kuzey Tibet’te uzak bir manastırda iken, ona bir takım harikulade ustalıklara şahit olm ası için bir ayrıcalık tanındı. U yum içinde kullanıldığında, Ortadoks b ilim ine çok sıkıca bağlı doğa kanunlarına karşı ko- yabilen, iki garip sesli enstrüm anın gösterisine yer verdiler.

Bu enstrüm anlardan ilki dikey olarak tahta bir iskelette oturtulm uş haddinden fazla büyük bir gong idi. Çapı 3.5 m et­re olan bu enstrüm an üç ayrı m etalden yapılm ıştı. Ortasında son altından yuvarlak bir bölüm vardı, öte yandan dış tarafı e t­rafında saf dem irden ortak m erkezli bir çem ber bulunuyordu. Bu iki m etalin etrafım saran görünürde belli oranda bir esnek­liğe sahip son derece sert pirinçten ayrı bir çem ber vardı.50 Bu­n u n tam tersi, altından yapılm ış m erkez alanın tırnakla işaret verilebilecek kadar yum uşak olduğu söylend i.51 Birçok bakım ­dan gongun görünüşü kocam an bir metal hedef tahtasından farklı değildi. V urulduğunda çıkardığı ses normal olarak bu tür enstrümanlara benzer olanlardan tamamen ayrıydı; güçlü, sürekli bir nota çıkarmak yerine adeta hem en kesilen son de­rece alçak bir tın sesi, üretiyordu.52

İkinci enstrüm an da, Linauer’in tam özelliklerini belirleye- m em esine karşın, üç farklı m etalden yapılm ıştı. O nun iki m et­re uzunlukta ve bir m etre genişlikte olduğu tahm in ediliyor­du (K jellson tarafından bir derinlik verilm em iştir), öte yandan şek li m idye kabuğu veya yarım ovale benzer olarak tanım lan­m ıştı.55 Teller uzunlam asına içi oyuk yüzeyin üzerinden geril­m işti, onu hafifçe yükseltilm iş pozisyonda sabit tutan bir iske­letle desteklenm işti. Linauer’e keşişler tarafından bu garip tel-

50 Kjellson. Forsvunden Teknik, sayfa 40.51 age.52 age.53 age.

92

Page 92: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Iı enstrüm anın ne çalındığı ne de tellerine dokunulduğu, sade­ce sessizlik le bir ses çıkardığı, yalnızca gonga karakterislik se ­sini üretm esi için vurulduğunda, Kjellson’ın sözleriyle, bir ‘işi- ıilm ez, sesi yankılam a (resonans) dalgası’ dışarı yaydığı anla­tıldı.55 Bu iki garip enstrüm anla birlikte kullanılan, iki aletle uçlü bir grup oluşturm ak amacıyla dikkatlice yerleştirilen bir çift büyük perde vardı. Bu perdelerin amacı m idye biçim li enstrüm an ile yapılan ‘işitilm ez, sesi yankılam a dalgası’nı ya­kalamak, kontrol altına almak ve saptırmak gibi görünüyordu.

Bu fiili gösteri başladığı zam an, büyük bir sopa tutan bir ke­şiş gonga yaklaşıyordu ve işitm e duyularında hususi bir etki yapması olası bir sıra kısa, alçak frekanslı sesler üretm ek için gonga vurmaya başlıyordu. Bununla, m idye biçim li enstrü­man, benim yalnızca ultrasonik sesler d izisi diye farzedebile- ceğim , kontrol altına alınıp yöneltild iğinde, taş bloklara geçi­ci olarak ağırlıklarını kaybettiren sesler çıkarmaya başlıyor­du.55 Böyle zamanlarda bir keşiş bu taşlardan birini tek bir eliyle kaldırabiliyordu. Linauer’e bunun, atalarının bütün Ti­bet’in bütün çevresindeki korunm a duvarlarını nasıl inşa ede­bildiklerinin bir izahı olduğu söylendi. Ona ayrıca keşişler ta­rafından (ancak ona kendisi şahit olm adı) bunlann ve diğer, benzeri aletlerin fiziksel maddeyi kısımlara ayırmak ya da çöz­mek için kullanılabildikleri anlatıldı.56

Linauer’in çok değerli rivayeti Tibet’in çok uzaklarında izo­le edilm iş keşiş topluluklarının taştaki ağırlığı yok etm eyi ba­şarmak için sesi kullanabilm iş oldukları inancına hatırı sayılır bir ağırlık katar görünüyor. Eğer böyle hikayeleri gerçek ola­rak kabul edebilirsek, o zaman bu şüphesiz, Mısır, Bolivya, M eksiko ve Klasik Yunanistan’dan çıkan, sesli enstrümanları kullanarak yapılan taş duvarlar, tapınaklar ve hatta şehirler­den bahseden, eski efsanelerin gerçekten de bir çeşit çarpıtıl­mış doğrulara dayandığını ileri süren başka bir kanıt dem ek­tir. Bundan başka, Linauer’in ‘materyalleri çözm ek’ için kulla-

Page 93: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ا

nıian 'işitilm ez sesi yankılama dalgası’ rivayeti piramit inşa edenlerin granit içinden delikler açmak için ultrasonik sesler kullandıklarım g ö ste r ir yönde d'.hristopher D unn’m bulgulan- nı da desteklem ektedir.

Tibet’in izole edilm iş dini m pluluklarım n neden yirm inci yüzyılın ilk yarısı gibi geç bir dönem de sonik teknolojinin se- çici biçim lerini uygulam ak durum unda olduklarının ؛،çık bir belirtisi yok görünüyor. Büyük olasılıkla onlar bu fikirleri, ağırlıklı olarak Tibet lam aizm inin dini ayin uyğulam alanm et- kileyen, yerii şam anik din olan, Bönpo'nun havarileri gibi, bir takım daha önceki, Budist öncesi kültürden miras aldılar. Di- ğer yandan dış dünyaya kaışı herhangi bir gerçek teşhirden yok su n olarak, keşiş okullarının bu eşsiz b ilim sel becerileri ta- ntıamen k en d i başlarına geliştird ik leri aynı derecede m üm kündür Belki de on lann evrensel kanun'ıarı derin kavra- yışı; doğa güçlerini, bizim bilim e dair dünya görüşüm üzle ta- m am en aykırı bir tarzda, kontrol edebildikleri bir araç keşfet- إ

m eleri^ س ه1لكا l؛ıl؛lı. اTibet’in d ini halkları için , N؛؛w ton ’ın yerçekim i kanunları i

ve E instein’ın izafet kanunları var olm adı ve bu yüzden ilerle- 'nıe yolunda devam edem ediler. Ancak biz bu olasılığı kabul Iedersek, o zam an Mısır'ın en esld Büyük kültürünün yaşama ا

çok benzer bir yaklaşım a s؛،lııp olduğunu ve bu sebeple, mo^ إ

dern b ilim sel dünyanın hayalinin çok ötesinde evrensel إ

kanunlara karşı bir anlayış geliştirebildiklerini de tasarlama- im ız gerekir. Eğer böyle ise, o zam an O rtodoks bilim in engel- ;leriyle kısıtlanm ayan teknolojiler ğeliştirm ekten bizi alıkoyan ؛şeyin yaşama karşı sadece katı ve çok dogm atik yaklaşım ım ızolduğu som ıcum ı da çıkarm alıyız. '

EN BÜYÜK KAYIP

Tibet lam aizm inin pekâlâ ileri bir son ik teknoloji b ilgisi ge- liştirebilm iş ya da daha doğrusu miras almış olduklarını onay- lamak onun varlığına dair bilgin in neden Batı dünyasına hiç duyurulm adığı sorusunu akla getirir. Bu zihni karıştırıcı som -

و4

Page 94: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

v-ı ،؛lası bir cevapta garip bir çelişki vardır. Linauer’e büyük goııg ve tuhaf m idye biçim li enstrüm anın olağanüstü özellik- 1■ t i gösterildikten sonra, keşişler teknolojilerinin sırlarını dış dünyaya kaptırmamayı garanti etm ek amacıyla onları dikkatle koruduklarını söylediler. Yabancı yolcuların bu inanılm az ، ııstrü-manların çalışm asına tanık olm asına asla izin verilm i­yordu. Keşişler ayrıca bu tür güvenliklerin sebebinin bir kere bu eski güce ait bilgi Batı’ya ulaştığında, onun bencil ve çok y ı­kıcı amaçlar için istism ar edileceğini çok iyi bildiklerinden ve bunun olm asına izin verilem eyeceğinden dolayı olduğunu be­lirttiler.” Lamaizmin uygulayıcıları tarafından alm an böyle bir kararı anlamak m üm kündür; bununla birlikte, bu, Jarl ve Li- ııauer gibi, Batılı seyyahlarca yapılm ış şahitliklerin bu insanla­rın eski yöntem lerinin içyüzünü anlayışım ızın tek vasıtası o l­duğu anlam ına gelm ektedir. Ayrıca, T ibet Lam aizm inin 1950’ler sırasında Çin Kültür D evrim iyle yık ılışı sonik tekno­lojinin hâlâ 1930’lar gibi geç bir dönem de uygulanm akta oldu­ğunu doğrulam ak üzere bilim sel dünyanın elindeki en güçlü olası um udunu çaldı. Çin propogandası aksini iddia etse de, Tibet’in işgali bugüne kadar yapılm ış işgaller kadar vahşidir.

Birçok sürgün Tibetli, atalarının sadece sesi kullanarak taş blokları havaya kaldırma ve kayayı parçalara ayırma gücüne sahip oldukları bir zam anı anlatan büyüleyici hikayelerden haberdardı. Doğa kanunlarına böyle bir karşı koyuş, artık yaş­lı keşişler ve lamaların akıllarında hızla solup giden bir anıdan ibaret. Bu engin eski bilim lerin binlerce yıl korunup daha ye­ni m odern devrim izde kaybedilm iş olduğunu bilm ek gerçek­ten acı bir kayıp. Jarl ve Linauer’in Tibet’te sonik teknolojiye şahit olduklarının rivayetlerini okuyup, sonra bu manastırla­rın bile bugün var olm adığını öğrenm ek son derece trajik.

Bu bilginin ateşi tamamen söndürülm üş müydü? Eski dün­yaca bilinen bu görünüşte kayıp bilim in arkasındaki fiziği ye­niden yaratarak onu yeniden alevlendirm enin bir yolu var mıydı? Olası olan vasıta her ne ise, bulm aya karar verdim.

'>'/ age., sayfa 40

95

Page 95: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

A LTINCI BÖLÜM

SONÎKPLATFORMLAR

YARATMAK

Opera şarkıcısının sadece sesiyle özel bir notaya ulaşarak şa­lap kadehlerini paramparça edebildiğinin h ikayesin i çok az insan bilir. Böyle h ilelerin m üm kün olm asının nedeni ses ki­rişlerinin cam ın doğasında var olan titreşim sel frekansa uyan, aralıksız devam edild iğinde, onu büyüten sesler üretebilm esi­dir. Bu onun öyle şiddetle salınm asına ya da titrem esine sebep olan bir etkiye sahiptir ki en nihayetinde cam parçalara aynlıp dağılır.

Cam yüzeylerin, bir kam yon veya alçaktan uçan bir uçağın geçip gittiği duyulduğunda titrem esi de benzer bir olaydır. Motoru ya da m otorları tarafından üretilen ses dalgalan hava­dan geçer ve cam yüzeyine ulaştığında, on u n uyum içinde yankılanmasını sağlayarak, doğasında var olan titreşim sel özel­likleriyle aynı anda hareket eder. Bütün uçak ya da kam yon motoru bu etkiye sahip değildir; yalnız pencerenin sesi yankı­layan frekansına ya da frekans yayılma alanına uyan m otorla­rı olanlar sahiptir ve bu onun büyüklüğü, şekli, cinsi veya p o­zisyonu gibi, birçok faktöre bağlı olabilir. Bir diyapazon, aynı

97

Page 96: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

uzaklıkta başka bir diyapazona hafifçe vurulduğunda ya da ya­k ın la ştırd ığ ın d a , onun diğerini uyum içinde mırıldanmaya sevkettiği durum u düşünün -buna sem patik titreşim denilir. Aynı diyapazonu biraz farklı büyüklükte sivri uçları olan (bu sebeple farklı bir yankılayan frekansı olan) ikinci bir kolla bir araya getirin, İkincisi hiç de karşılık verm eyecektir.

Sem patik titreşim m odern bilim tarafından çok iyi bilin­mektedir; aslında bu, ultrasonik matkapların kuvarsı çok ko­layca kesm esini olanaklı kılan işlem in ta kendisidir. Başka ma­denler yüksek frekanslı seslere tam am en aynı şekilde karşılık verm ez ve bu yüzden bu işlem i kullanarak delm ek çok daha

zor olur.Eski insanlar m odern dünyaca çok az kavranılan sonik iş­

lem ler yaratm ış sem patik titreşim kavramından faydalanmışa benziyor. Bunun nasıl başarılmış olduğu üzerine ancak tah­m in yapabiliriz, y in e de onun hareket ettirm ek istedikleri her­hangi bir n esn en in sesin yankılayan frekansını kurmayı ihtiva ettiğini varsaym ak bence güvenilir bir yol olur. Bu işe karar verildiğinde, m uhtem elen devam lı surette ardarda gelen sesler ya m üzik aletleri çalarak ya da insan sesi kullanarak, nesneye doğru yöneltiliyordu. Bu tem el uyum lu notalara bir seri har- m onik sesler -orijinal notanın orantılı kısım larına dayanan sesler- ilave etm iş olm aları olasıdır.

Bir nesnen in doğal yankılam asını (resonans) oluşturm ak amacıyla, eski insanlar m uhtem elen ya sırf insan kulağıyla du­yulan işitilebilir seslere dayalı hesaplamalardan ya da belli bir büyüklük, şek il ve m odele uygulandığında nesnenin yapması beklenebilen önceden saptanm ış yankılayan sesle ilgili b ilg i­den faydalanmışlardır. Daha sonra bu bilgi nesnenin tam fre­kansı belirlenene kadar farklı enstrümanlar ile üretilen uyum ­lu notalara karşı uygun hale getirilm iş olm alı. Tabii seçilen harm onik sesler tam denk düştü ki birbirini iptal etm edi, bu işlem bir ses duvarı, hedef nesne üzerinde elde edilen salınm a­lar veya titreşim leri büyük oranda fazlalaştırmış olan, bir çeşit sonik platform yaratma etkisine sahip olm uş oldu. Ardından bu, aynı zam anda yerçekim i etkilerine karşı koyan bir vasıta

98

Page 97: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

■ I.ı sa ğ la y a b ile n b ir ç eş it y a s t ık e tk is i yaratarak , o n u n y ü z e y i ­

nin e tra fın d a k i h ava z e r r e c ik le r in in b e n z e r b ir h a ld e t i tr e m e ­

m le se b e p o ld u . B ü tü n b u n la r , şü p h e s iz , s ır f ta h m in d ir v e e s ­

ki in sa n la r ın taş b lo k la r ı n a s ıl b ö y le k o la y ca h av a y a y ü k s e lte -

lııld ik ler in i a ç ık la m a z .

MÜKEMMEL BİR UYUMLA

Bir nesnenin ya da som ut olarak bir odanın veya binanın se- .1 yankılaması büyüklük, kütle, sertlik ve sim etri gibi oldukça kırklı bir takım faktörlerle belirlenir. Bunlar birlikte, kutsal bi­naların mimarlarının binlerce yıl öncesinden çok zek ice bilin- > inde oldukları sem patik titreşim in niteliği, tonu ve işe yarar­lığını büyük oranda etkileyebilir. Orta Çağ Avrupa’sında G o­tik katedrallerin tasarımındaki baş itici güçlerden biri, insan ■.esiyle m ükem m el uyum içinde bir yapısal ses yankılam ası kurmaktı. İngiltere’de yapılan son araştırmaların gösterdiği üzere, bu aynı zamanda Cormvall’de bulunan/ogous olarak bi­lmen gizem li yeraltı odalarının Demir Çağı dönem i tasarımcı­larının da maksadı idi. Bunların erkek ses kirişlerince üretilen perdeye uyan ses frekanslarını yankıladığı saptandı.1 Bu u ygu ­lamanın en büyük kaynağı veya amacı bilinm em ekle birlikte, taş ve toprak anıtların kökenlerini m üzik ve dansa bağlayan birçok efsane, bu unsurların her ikisini öne çıkaran bir oriji­nal törensel işleve işaret ediyor görünm ektedir.2

Kutsal binaların tasarımında m üzik ve sesin dünyanın her tarafında başlıca bir rol oynadığına hiç şüphe yok gibi görünü­yor ve bu özellik le ses akustiğine dair derin bir anlayışın k o­laylıkla hissedildiği Mısır'da böyle olm uştur. Örneğin, Büyük l’iramit’teki Kral Dairesini ele alalım. Burada çıkarılan bir ses luı etkinin özel bir amaçla yaratılm ış o lduğu sonucuna sevkeden, çok olağanüstü bir tarzda yankılanır. Böyle bir tah­min piramit inşa edenlerin odanın baştan başa tasarımında ne­den ‘Pitagor’ üçgen şekillerini birleştirdiğine bir açıklama ge-

I Devereux ve Jahn.' Ö m ek için, Bor d sayf a 101, ICK 106, 172 3 e bak

99

Page 98: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

tirebilir. Bundan 2000 yıl sonrası Pitagor’un çağma kadar res m i olarak keşfedilm eyen, bu hususi geom etrik şe'kiin, bir ara ya getirildiğinde, C esas notasını üretm ek için D, G ve E ses lerinin birleşim inde görüldüğü gibi, tem el ses ya da esas nota­yı üreten, en önem li üç uyum lu oranlan m eydana getirdiği bi­

linir.G eleneksel Ejiptologlara göre sadece ölü bir firavunun me■

zarı olarak inşa edilm iş bir oda içinde, neden böyle tem el har■ m onik sesler bir araya getirilmiştir? Yanıt, onların söylediğin؛ göre, basit -hiçbir gizli anlam taşımayan, tam am en bir tesadüf tür. Şu halde Büyük Piramit’te bulunan m ükem m el harmoni! seslere bir diğer örneği ileri sürm em iz gerekir -Kral Dairesiniı bir ucunda oturtulm uş koyu granitten, kapaksız lahit. Bu ko caman sandık bir zamanlar ölü bir kralın m um yalanm ış bede nine sığınak o lm uş o lsu n veya olm asın, harikulade nitelikti akustik donanım lara sahip olduğu uzu n zam andır bilinm ekte dir. Bu gerçeği ilk olarak, 1881’deki Büyük Piramit üzerin çok titiz tetkiki sırasında farkeden, Petrie idi. Lahite, mücev her uçlu boru b içim li matkapları ve 2.7 m etre uzunluktal، bıçkıları kullanarak m odel verildiğini daha o zam an tespi eden Petrie, tam büyüklüğünü tespit etm eye teşebbüsle sandı gı yukarı kaldırmaya karar verdi. Ayrıca o , bir kısım çağdaşla n n ın öne sürdüğü gibi, onun gizli bir odaya girişi gizleyip gi؛ lem ediğin i de ortaya çıkarmak istedi.

Lahitin hareket ettirilm esi, aynı zam anda bu devasa d il dörtgen b içim li granit parçayı yerden tam 20 santim etre yuk؛ rı yana doğru da yatırabilecek birkaç fellahin'in yardım ını g< rekli kıldı. Altında hiçbir kapıya rastlanm adı ve tam ölçüle alındıktan hem en sonra Petrie bu boş kutuyu yere vurdu. O s rada onun ‘olağanüstü, ürkütücü g' -؛ellikte derinden bir çeş çan sesi çıkardığı’ söylenm ektedir.5 Daha örlce işaret ettiğiı üzere, sandığın iç hacm i, yapım cılarının en uyum lu yankılı m ayı elde etm eyi başardıklarını ince ayrıntılarıyla gösterir ş< kilde, dış boyutlarıyla belirlenenin tam olarak yarısıdır. Bu b sitçe bir tesadüf m ü, yoksa, daha güçlü olasılıkla inşa ed en i

3 Tompkins. sayfa 103.

100

Page 99: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

I ااا1ا dünyaları ve onların akustikleri arasında keskin bir iliş- اااا I ا gördüler?

؛ ■ ا ^INflRDEME VE BÎR MIRILTI

.midilik Gize p latosundan aynlıp , güneye bhl yönü boyun- I i-.ırnak’taki görünüşte biç sonu gelm ez tapınak kom pleksi-

‘١. ılıigru yol alırsak. Eski M ısırlıların engin akustik bilgisine ' II lıir kanıt buluruz. Burada, m ubteşem kalıntılar arasında,

.İv gıızel bir şekilde işlenm iş duvar süsleriyle tepeden tırnağa lı.n.ılılm ış, nehirden 186 kilom etre (116 m il) yukarıda, As- ' .ıırilaki ünlü ta؛ ocaklarından çıkarılm ış çok zarif pem be , ١ .m inen yapılm ış üç adet devasa dikilitaş bulunm aktadır. Dik Im.ın iki dikilitaştan birinin tarihi O nsekizinci Hanedan kra- ١٠ I lıutm ose I’in (MÖ yaklaşık 0 5-لول 2 ل8 ) saltanatına işaret ،lı-ı, diğeri de onun kızı H atshepsut’ın (MÖ yaklaşık 1490-

I •l(>8) saltanatı sırasında dikilm iştir. Bunların yakınında yatay isyonda uzanan bir üçü'؛.«) n cü dikilitaş da bu çok m eşhur kra- İlçenin saltanatı sırasında bina edilm iştir. Bugün bu yere düş- IIIIIŞ yekpare taşın sadece 9 m etrelik üst k ısm ı geriye kalmış olsa da, başlangıçta şaşırtıcı şekilde bir 320 ton ağırlıkta geli- vordu ve kom şusu gibi, zorlu bir 29 .6 metre ^ ik sek lik te du- İliyordu.4

Bu m uazzam dikili taşlar Mısır tarihinin bu dönem ine uy- gııtı bir standart büyüklük ve tasarıma sahiptir. Onların yapı- lışım n kesin amacı henüz belli değildir. Basit olarak sözkonu- ٠١١ firavunları anmaya yön elik anıtlar olm uş olabilir. Diğer v.mdan yıllık takvim deki göksel olayları hesap etm ek am acıy- l.ı astronom-papazlarca kullanılan, m esela güneş saatleri gibi, pekâlâ daha işlevsel bir amaca hizm et etm iş olabilirler. Hatta ski Mısır m ا itine göre, zam anın başlangıcında ilksel yaradılış lepeciğinde duran, dünyanın belkem iği, diğer tabiriyle djed- ^ı'üunun, som ut tasvirleri olabilir.؟ Dışarıya dönük işlevi ne olursa o lsun, dikkat çek ici şekilde denkleştirilm iş yatay bo-

١ W esl, The Traveller's Key ؛ه Ancient Egypt, sayfa 250.آ age., sayfa 251.

ا0ا

Page 100: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

yutların ın , dikildikleri yerlerin tam enlem ve boylam ım m uha­faza eden özel jeoaezik veriyi temsil ettiği düşünülm ektedir."

Bununla birlikle, bu tartışm ada ilgi kaynağı H atshepsut’m kırık dikilitaşıdır. Şu son zam anlara kadar, m uhtem elen, ona yaklaşm a esnasında, iyi niyetli, yine de m uhtem elen pahalı, Mısıriı rehber birden görünüverir ve sizin onun m ükem m elen oyulm uş ve incelikle cilalanm ış piram itvari parçasının zirvesi­ne tekrar tekrar güm güm vurm anızda ısrar ederdi. Bu basil ayini yerine getirm e esnasında 70 veya buna yakın tonda diki­litaşın tam am ı, büyük kolaylıkla, adeta biri onu elektrikli p ri­ze sokm uş gibi, son derece alçak tonda m onoton bir ses yay­maya başlardı. Bu ilgi çekici ses aşama aşama sönüp gitmeden önce 30 saniye kadar devam ederdi.7

Orijinal büyük lüğünün üçte biri olm asına karşın Karnak’ın yere düşen granit dikilitaşına, devasa diyapazonun bir çeşit kocam an sivri ucu gibi, ses yankılayan frekansını bırakm ası sağlanabiliyor. Bu dikilitaşlar sırf anm a amaçlı anıtlar ise, o za­m an niçin tasarım larında böyle engin ses akustikleri bilgisini birleştirm esi dert edilsin? Burada şans b ir faktör gibi görün ­m üyor. O nsekizinci H anedanın m im arları sonik teknoloji kavram ıyla oldukça bağlantılı olduğu olası eski bir sanatı m u­hafaza etm iş gibi görünm ektedir.

M ısır’ın bu büyük dikilitaşların ın sonik platform lar kulla­narak yerlerine nakledildiğini veya yükseltildiğini ileri sü rm ü­yorum , çünkü onları Asvvan’ın granit taş ocaklarından çeşitli hedef noktalarına nakletm ede daha geleneksel vasıtaların ku l­lanıldığını gösterir bol kan ıt vardır. İleri sürdüğüm , tıarm onik orantı bilgisinin, ondan devasa yapı blokların ı hareket ettirm e ve sert kayada m atkapla delikler açma gibi, daha garip am aç­lar için faydalanıldığı çok daha önceki b ir çağda çıktığıdır. Böyle bir kuram ın doğru luğunun kanıtlanm ası gerekirse, gös-

7 Tesadüfen ! 9 8 1 'deki b ir ziyaret sırasında keşfedildi. Aynca age., sayfa 252 veHancock, The Sign and the Seal, (işaret ve Mühür), sayfa 307'e bakın. Maale­sef. dikilitaşa şu an (Eylül 199/) sütunları desteklemek için beton döküldü, bu yüzden onun yankılayan sesini artık birkaç kısa saniye bile elde etmek mümkün değil.

102

Page 101: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

١٠ ١yeler bu eski bilgeliğin, Petrie ve Emery gibi Ejiptologların m ıılen tarafından hanedan öncesi zam anların elit yöneten sı­

ndı olarak iddialı b ir şekilde bahsedilen, Sfenks-inşa eden Ba­nıl، I anrıların soyları tarafından, ha nedan dönem i M ısır’ına düaı ılmış bir m irasın parçası olduğu şeklindedir.

( ıcrçekten de Büyük Piram it ve Vadi Tapınağı gibi anıtların •.•ıpıınında kullanılan siklopik taş blokların yalnızca sesi kul- I ٠ıı.ıı ak yerlerine nakledildiğine inanabilir miyiz? Bireysel öl­çümleri o kadar çok farklılık gösterm ektedir ki, şu halde bu oıuya belli bir kesinlik derecesinde yanıt verm ek im kansız

olur. G ördüğüm üz kadarıyla, engin ses harm oni bilgisi Büyük l'ııam it’in tasarım ında, aynı zam anda M ısır dikilitaşlarında mevcuttur, öyleyse b u n u n ses titreşim inin gerçekten de p ira­mit inşa edenlerin çağı boyunca kullanıldığına dair Mesu- ılı ııin savını destekleyen bir yola yönelm esi yüksek bir olası­lıktır.

Benim kendi fikrim ce. Gize p latosunun m im arisinde çok vııygın olarak dahil edilen, kocam an taş blokların ı diğer, dana geleneksel tü rden hareket ettirm e ve yerlerine yerleştirm e va­sıtalarının yanı sıra, sonik teknolojinin yalnız b ir te rc ih o ldu­ğunu varsaym ak daha m antıklı görünm ektedir. Yeterli insan gücü verildiğinde h er şeyin başarılabileceği hep söylenm ekte­dir; bu tem el olarak doğrudur. M ısır uygarlığı giderek devasa kudret ve etkiye sahip koca bir im paratorluğa dönüştükçe, cıııek gücü çok daha verim li olm uştur. Sadece çoğalan Mısır nüfusu değil'aynı zam anda binlerce savaş m ahkum ları da Kar­na k’taki büyük tapm ak gibi büyük taş anıtları dikm eyi çok lazla kolaylaştırm ış olmalı. Bu eski yöntem ler giderek ihm al edilmiş ve nihayet bırakılm ış olmalı, çünkü yüzyıllar geçtikçe yeni binalarda izlerine çok daha az rastlanır oldu. En sonunda sonik teknolojin in geriye kalan anısı sırf b ir sem bolik veya mi- lolojik amaca -belki de onların kabul törenleri, dinsel ayinleri ve öğretilerinde bu eski bilgeliği canlı tu tan ruhsal bir papaz­lığın ifadesine- hizm et etm iş oldu. Belki de yalnız bu sebepler­den dolayı kutsal dikilitaşlar baştan başa tasarım larında har- ıııonik orantı anlayışını bünyesinde bu lundurdu .

103

Page 102: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

AKUSTİK ÇEYRE

Eski Mısır’daki ses ve mimari arasındaki ilişkiye dair bu ye- ni kavrayış bize dünyanın diğer taraflarındaki son ik teknoloji efsaneleri hakkında ne anlatır? Duvarlan ve şehirleri ses gücü- nü kullanarak dikm iş olarak hatırlanan uygarlıkların bir za- ا

manlar benzer bir sem patik titreşim ve harm onik orantı bilgi- sine sahip olduğunu mu? Thebes’in A m phion şehri artık mev- cut değil, o yüzden bu bağlamda çok az şey söylenebilir; bu- nunla birlikte, Yucatkn’ın Maya tapınakları ses akustikleriyle, dünyadaki en garibi olarak aralarından seçilir. Bu bağlamda özel- liklerine göre dikkate alman siteler listesinin tepesinde büyük ta- pınak kom pleksi Chichen Itzâ bulunur. Castillo olarak tanınan basamaklı piramiti, Saqqara’daki Djoser’in piramitine benzerli- ğiyle ve tasarımına 1لس edilm iş eşsiz aydınlatma efektleriyle dikkati çeker. İki ekinoksta bir dizi üçgen biçimli gölgeler, yılan başlı tem elinde son bulan kuzey merdiveni üzerinde oluşur. Bu üçgenler güneşin hareketiyle bahar ekinoksunda yükselerek ve sonbahar ekinoksunda alçalarak bir yılan gibi dalgalanır.

Dünya A kustik Ekoloji Forum undan W ayne Van Kirk tara- fm dan ayrıntılarıyla araştırılmış Castillo’nun aşikar akustik anorm alliklerine dönersek, bir k işin in Castillo nun zem ininde durup bağırdığında, sesin yapının tepesinden gelen bir çığlık gibi yankılandığın ı öğreniriz.8 Birisi pıram itin tepesinde du- rup norm al bir ses tonuyla konuştuğunda, o k işi 150 metre uzakta bir m esafede yerden net bir şekilde işitilebilir. Bu akus- tik özelliklere tutarlı bir açıklam a yoktur ve sırf şans eseri ya- ratılm ışlar gibi de görünm em ektedir.

C astillo’nun yakınında 160 m etre uzunluk ve 6 8 .6 metre genişlik te, kocam an bir alanın her ik i ucundaki iki tapmaktan ibaret Büyük Balo $arayı bulunm aktadır. Diğer yapılar doğu ve batı yönlerindeki çevre duvarlarına kuriılm uş teraslar gibi durmaktadır. Bir uçta hafif bir fısıltı kolaylıkla diğer uçta işiti- lebilir.؟ ö y le ki, Büyük Balo Sarayının içerisinde belli bir nok-

8 Van Kirk'e bakın.و age., sayfa ا .

ها4

Page 103: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

١ ١١.'١ yerleştirilen bir taş ،laire ١؛اااا1ا ' durursanız, ٥٥ metre اااا؛."ا1سء ، benzer bir taş

> ا.ص ،• içinde duran bir kişiyle sauki birkaç adım ötedey- ١٠١؛) gibi’ m ükem m el bir ku- yapabilirsin س(؛اااا iz .^ Bü- ٢١١ İt Balo Sarayının esraren- akustikleri öyle popüler Bu k ءا,رء itap ta ismi geçen نا!ءرء başlı oldu ki, 1930’lar sırasında, M aya sitelerin i gösteren M eksiko

،٠١ ،teolog Sylvanus G. M orley haritası

m ehtaplı gecelerde Kuzeyapınaga b ا ir gram ofon koyarak ve İ5 0 m etre uzaklıktaki Gü- ııey T apınak’ta tedarik edilen m inderler üzerine o tu ran büyü- l،'iımiş b ir seyirci kitlesine Sibelius, Brahms ve Beethoven ça- l.uak gelenler üzerinde derin etki b ırak tı.11 Sanki tanrıların kendileri bu akustik çevre ziyafetini sunuyorm uş gibiydi.

C hichen Itzâ’dan ayrılıp T ulum adında Yucat؛in sahilindeki l)؛r Maya sitesine doğru yol alırsak, rüzgar tam olarak sağ isti- kamet ve hız derecesindeyken, tapınağın ‘uzu n mesafeli b ir fı- Mİtı veya u lum a’ yaydığım keşfederiz. Yerli b ir rehber bu ilginç esin ‘gelm؟ ekte olan kasırgalar ve büyük fırtınalar’m erken bir uyarısı gibi b ir görev yaptığını ifade e tti.11 Bir başka ünlü Ma- ya sitesi, Palen؟ ue’de eğer üç kişi üç p iram it g ru bunun her bir tepesinde durursa , üçlü b ir konuşm anın kolaylıkla yapılabile- ceği ' Son ve belki de en etkili olanı, eğer birİtişi U xm al’daki piram ıtvari Büyücü Tapınağının zem ininde du ru r ve ellerini çırparsa, tepesindeki taş yapın ın sebebi açık- lanam ayan bir cıvıltı sesi ürettiğ ine dair aldığım ız b ilg id ir.n Daha önceden bahsettiğim iz bu b inanın, sadece ıslık çalmakla taşları ve kü tükleri havaya kaldıran bir cüceler ırkı tarafından itışa edildiği söylenm işti.

ا ا age., sayfa 3, Brunhouse, Sylvanus G. Morley, 1971 ile kıyasla.17 age.. sayfa 2.13 age., sayfa ة .14 age.. sayfa I

١؟»

Page 104: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Bu eşsiz akustik efektlerin hiçbirisi basitçe tesadüf gı'Dİ gö- rünm üyor. Açıkça görülüyor ki, belli bir amaçla sözkonusu bi• nalarm tasarım ına katılm ışlardır ama yine de b u n u n tam sebe bi belirsizliğini korum aktadır. Bir teori Ghichön Itzâ’daki Bü yük Balo Sarayında o garip ses efektlerinin tapm ağın dış du• varlarının yüzeyinin bir parçası olan yaı“iklar’la gelebildiğin: iddia etm ekted ir.15 Ama doğrusu uzm anların bu eşsiz akustik özellikleri neyin ürettiğ ine dair hiçbir fikirleri yoktur. M anue Cirerol Sansores isimli bir Maya dönem i araştırm acısı Chic• hen Itzâ’nm ün lü Büyük Balo Sarayındaki çok sık bahsi geçer garip ses efektleri hususunda şöyle yorum yapmıştı:

H enüz a ç ık la m a y a n , bu sesi geçirm e m imarlar ve ark،؛• ologlarca tan ışıld ı. Birçoğu onu yapının harap olm uş şart■ lan sebeb iy le gerçekdışı olarak görm eye eğ ilim li id i ١١١؛ tam aksine onun yeniden yapılm ası iş in i ü stlenen bh leı çok iyi b iiiyoruz ki, on u n giderek yok olm asına rağmen ses mikta]."i daha güçlü ve daha net hale geld i... Süplıesh bu akustik ustalığım binyıllar öncesinden Maya teknis• yenlerince gerçekleştirilen hır haşka dikkate değer mü- hend islik başarısı olarak d ü şü n m eliy iz .16

Eski M ısırlılar gibi, M ayaların böyle b ir engin ses akustikle- ri ve harm onik o rantı bilgisini tapınak kom plekslerinde bir- le^ireb ilm eleri diğer birçok eski k ü ltü rü n ötesinde ve üzerin- de b ir ses bilgisi anlayışını hissettirm ektedir. Efsanelerin de ses bilgisinin ağır nesneleri havaya kaldırm ada kullanım ıyla il- gili olarak en eski atalarını kuşatm ası, onların firavun dönemi Mısır’da rastlanılana paralel bir ileri teknoloji mirasçıları olduğu- nu ima etmektedir. Bu nereden geldi? Çok daha önceki bir kül- türden mi miras alındı, yoksa kendile i yüzlerce yıllık deneyim- lerin üzerinde mi onu gelıştirebildiler? Tam olarak bilmiyoruz.

age., sayfa 4, Frank Hodgson, 'Parametnc Amplıficatıon of Sound -Ancient ا 5Mayan Wall Provides Example for Design of Modem A coustical Surfaces' (Sesi Parametnk Genı؛ letme-E؟kı Maya Duvan Modem Akustik Yüzeylerin Ta- sanmına örnek Teşkil Eder). Wal!Joumall. Mayıs/Haziran 1هوو . ile kıyaslab

16 age.. sayfa 3, Manuel Cirerol Sansores. Chi Cheen hza. 1947, ile kıyasla

ها6

Page 105: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Hulıvya Altiplano’nun gizem li Inka öncesi şehri, Tiahuana- ııuıı m <• ؛ uhteşem harabelerine dönersek, onun devasa taş ta­pmakları ve saraylarının tasarımı ve yapım ında aşikar bir rol Kviıayan ses akustiklerine ve harm onik orantıya ayrı bir kanıt I ılı.، buluruz. Daha önce de gördüğüm üz gibi, bunların, yerel

١ haneye göre, Aztek geleneğinde Q uetzalcoatl, büyük ‘kuş ınvlu yılan’ olarak tanınan ve Maya m itolojisinde Itzamna ya da /.anına olan, Ticci Viracocha isim li uzun, beyaz tenli b ilge­li!'. dağıtıcının yardımcıları tarafından inşa edilm iş olduğu Mtyleniyordu (Onyedinci Bölüme bakın).

I iahuanaco’da geniş bir alana dağılm ış m egalitik tapmaklar masında bir dizi m ükem m elen oyulm uş, kenarları doğrusal, ١٠nk-tabakalı, dik açılı bölüm leri kenarlarından kesilip atılm ış yekpare taşlar bulunmaktadır. Kolom biya öncesi m imarisi üzerine çalışan ilim adamlarından hiçbiri bu eşsiz taşların amacına henüz uygun bir açıklam a getirem edi. Onların o za­manlar taş veya tahta kirişlere ve yatay sütunlara destek ekle- ıı olarak iş gördüğü ileri sürülebilirdi ama biçim lerinde bü-

؛ ٠ • K Y Ü Z L Ü T A Ş L A R

T ia h u a n a c o 'd a n ç o k - y ü z lü sü lün . B u k a n ı l bu (،ışın -ve s i led ik i b u n a b e n ze t biı ço k la r ın ın - a k u s t i k p rensip ler i d ü şü n e re k şek il

ver ild iğ in i im a eder.

107

Page 106: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

tünlükten yoksun olmaları ve çevredeki yapıların hiçbirinde bulunm ayışları çok güçlü bir şekilde bu teorinin karşısında durmaktadır. Bu yekpare taşlan yakından inceleyince, onlara, her bölüm ü doğru yankılayan frekans elde edilene kadar ke­silm ek suretiyle, taş blokların harm onik orantılarını belirle­m ek am acıyla özen le biçim verildiği düşüncesi daha m antıklı görünüyor. Bu yekpare taşların amacı ne olursa olsun, on lann varlığıyla şehrin m itolojik yapıcılannın Tiahuanaco’nun taş bloklarını bölgedeki taş ocaklarından belirlenen yerlerine bir boru sesin i kullanarak nasıl hareket ettirebildiklerinin Ayma- ra K ızılderelilerince anlatılan hikayeleri arasında pekâlâ bir bağlantı kurulabilir. Eğer öyle ise, o zam an bu Bolivya Altipla- no’nun tufan ön cesi yapıcı-tanrıları Firavun dönem i Mısır’da ve Maya dönem i M eksiko’da var olana benzer bir akustik an­layışına sahip o lm uş görünüyor anlam ına gelir. Bu sebeple on ­lan n ağır taş bloklarına hedef noktalarına doğru çaba sarfet- m eden y ö n verm ek am acıyla geçici olarak ağırlıklarını kaybet­tirdikleri son ik platform lan yaratmak ve tedarik etm ek için bu olağanüstü ileri ilkeleri kullanm ış o lm alan olasıdır.

SES DENEYLERİ

Bu kadar bilgiyle bile hâlâ bütün hepsi, sesin veya bununla bağlantılı başka bir aracın fiziksel nesneleri yerden kaldırmak am acıyla ustalıkla kullanılabildiğinin gerçek kanıtı olmadan, sadece ik inci dereceden kanıt ve delillerdi. Sesin etkileri üze­rine anlayışım ı daha som ut bir seviyede ilerletm eye ihtiyacım vardı ve böylece bir ses barajına maruz bırakılan nesnelerde geçici olarak ağırlıklarını kaybettirm enin m üm kün olup olm a­dığını saptam ak için bir dizi basit deneyler organize etm eye karar verdim . Bu amaçla, önceden el atılm am ış alanlarda bi­lim sel keşif üzerine daha geniş bir araştırma deneyim ine sa­hip, elektrik m ühendisi Rodney Hale’in yardım ı ve uzm anlığı­nı tem in ettim.

Leigh-On-Sea, Essex’deki evim de 1996’n ın ikinci yarısında yürütülen ilk deneylerde sekiz kilogram lık bir parça kuvars ve

Page 107: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

>>n kilogramlık bir parça bunter kum taşı kullanıldı.I , G ve D m üzikal uyum lu notalarını -bir araya getirildiğin­

di t esas notasını oluşturan- tem el alan ses perdesine uygun imlaların uzun plakları ağırlıkta ölçülebilir bir titreşim elde et­mek üm idiyle hoparlörle taş blokların her birine yöneltild i. Sesler ayrı ayrı, sonra birlikte ve tekrar tekrar kullanıldı ama İm yaran olm adı. G erçekleştirm e esnasında ses duvanm ız şa- yei blokların herhangi birinde az bir etki yapm adıysa, kayanın k ı ıstale benzer yapısında yer alan sem patik titreşim i yükselt­mesi üm idiyle bireysel harm onik seslerini yen iden üretm ek >ı maçıyla farklı ses perdelerinden notalar kullandık. Bunun ,ışırı zor olduğu anlaşılınca, dikkatlerim izi hafif bir tercih gibi görünm üş olan bir şeye çevirdik -Tibet’e ait bir şarkı söyleyen kap! Bu güzel araçlar çoğunlukla cilalanm ış p irinçten yapılır (daha eski olan bazıları bir arada dövülen üç m etalden yapılsa da) ve büyüklükleri birkaç santim etre yukarıya kadar çıkar. I ahta bir değnek dış kısım larındaki kasnağa sürtüldüğünde, rşsiz m odelleri devam lı surette bir ses çıkarmalarına olanak verir.

Öyle sanırım ki şarkı söyleyen kabın asıl notasını yen iden uretseydik (onun başlıca yankılayan frekansıyla tek ve aynı olan), sonra bunu onun uygun harm onik sesleriyle birleştir- seydik, ölçülebilir bir ağırlık kaybettirm eyi üretm ek için daha çok şansım ız olurdu. Bu tabii ki bir dilekti ve örneği denem ek ve sonra hem en şarkı söyleyen kabın doğasında m evcut tonla­rı yakınına yerleştirilen bir hoparlörle geri iletm ek için bir yol bulsak da, yalnızca çok küçük bir ağırlık değişikliği kaydedi­liyordu ve bu bile tartışma götürürdü. Ses üzerine deneyleri­m izin cılız başarısına karşın, üm idim i kaybetm eyi kabul etm e­dim ve geçm işe ait anlayışım ıza sınırsız önem katan unutu l­muş bir teknoloji olarak ses b ilgisin in savunuculuğuna devam etm eye yem in ettim . Yine de bu kayıp b ilim in eski kültürler arasında daha önceden m evcut olduğunu kanıtlam ak için da­ha sağlam kanıta ihtiyacım olduğunu anladım. İlk başta bu çok zayıf ihtim al gibi gelm işti ama daha sonra birisi John Ernst W orrell Keely ism ini andı...

109

Page 108: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

YEDİNCİ BÖLÜM

SESİN DAHİSİ

Yalnız bir adam se$le havaya yükseltm enin m ekaniğini çözen,mahtarı bulm uş olabilirdi. John Ernst W orrell Keely (1827-08) tüm yaşam ını, büyük ağırlıkları kaldırmak, devasa motor-lara güç verm ek, m etal topları havaya yükseltm ek ve kayayıparçalarına ayırmak amacıyla olağanüstü bir tarzda kullandı-gı, sem patik titreşim kavramım anlamaya adam ıştı.1 Bilim ya-zarlarından Keely M otor Şirketindeki h issed a r la r ın a kadar ge-iliş bir yelpazeden birçok bağım sız şahit m ucitin uygulamadakullandığı garip cihazlarını gördü. Hem en hepsi Keely’nin bi-lim sel dünyaca daha önce anlaşılmayan doğanın güçlerini uy-،.allaştırmış olduğu fikrinde anlaştı.

Keely’nin ‘insan türii’nün şahane bir örneği olduğu söylenir-U .؛!، zun, düz hatlı, geniş om uzlu ve kaslı.أل Arkadaşları yanın-da ‘kibar, içten ve güler yüzlü ’ ama düşmanları arasında ted-birli id i.1 Palabıyığıyla gösterişli bir hah vardı ve baki kalan re-

-Bloomfıeld-Moore. Pond'da, Unıversal Laws nevecbefore Revealed; Keely's Sec اrets (Daha ö n c e Açıklanmayan Evrensel Kanunlar. Keely’nın Sırlan), sa^la 24.

2 Pond'da, Hail, ■John Keely -A Personal lnteıvıew' (John Keely• ؛ ahsı Bir Görüş- me). age.. sayfa 23و .

3 age.

Page 109: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

sim lerde genellik le garip görünüşlü lertibadarım n yanıbaşın- da, avının karşısında gururla ayakta duran bir Victoria Çağı- m n sert ifadeli gözüpek avcısı gibi, dim dik poz vererek görü-

nür.Keely’n in tuhaf başarılannı anlamayı sağlam ak için, bazı bi-

lim yazarlarının 1880’ler ve 1890’lar sırasında onun Philadelp- hia’daki atölyesini ziyaretlerinde bizzat şahit olduklarını nak- letm ek gerekli. Bunlardan biri 1893’teki bir ziyaret sonrası, Keely’n in deneyleri üzerine DashedAgairıst the Rock (Sert Ka- yaya Çarptı) adında bir dergiye tanım layıcı bir makale yazan,

Mr. Plum idi.4Plum o gün m ucidin ufacık çalışm a odasında birçok garip

şeylere şahit o ld u -Bir numaralı gösteri farklı cihazların bir sı ؟.nıflandırm asını kapsıyordu. Ağır, kalın bir cam dilim i ile kap- İl, tahta bir masa üzerinde duran, üstten bir destekle tutunm uş ve bir dizi m etal Chladni levhalar ve *yankılayan’ tüplerin da- hil olduğu söylen en , 0 .3 metre çaplı bir bakır küre vardı. Al- tında bir çeşit sado-m azoşist halka gibi m erkezi bir tekerlek poyrasından dışarıya ışın yayan, birkaç santim etre uzunlukta, ince m etal sivri uçlardan (çivi) tam bir daire vardı. Her birinin kendine ait uzunluğu vardı. Ve parmakla hafifçe vurulduğun- da bir diyapazonun sivri uçları gibi şarkı söylerdi. ‘Kurtarıcı’ olarak bilinen, bu ilgi çekici aygıtın basitliğine rağmen, odada- ki diğer bütün cihazları çalıştıran anahtar aletti.

Kurtarıcının (Liberatör) alt kenarından sürüklenen üç ayrı m etali ihtiva eden uzun bir tel vardı -dış k ısm ının etrafında al- tın, iç kısm ında platin ve içinden geçen güm üş idi. Bu hat, kü- reden 0 .6 veya 0 .9 m etre uzağa yerleştirilm iş ik inci bir masa- nın üzerine konulm uş, ‘yankılayıcı’ den ilen başka bir aygıta bağlanm ıştı. Bu, üzerine cam duvarlı p؛rinç bir kupa yerleşti- rilm iş, bir dizi ayakta duran metal yankılam a tüplerinden tertiplenm iş, çapı yaklaşık olarak 15 santim etre ve yüksekliği

4 Pond'da, Plum. age., sayfa 54-60.5 Pood'da. Hudson, 'M r Keely's Researrhes -Sound Shovvn lo be a Substantial

Force' (Pay Keely'nin Araştırmaları önem li Bir Güç Olduğu Gösterilen 5es).

age., sayfa 244.

Page 110: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

m..• <؛ lım etre o la n , m eta l b ir s i lin d ir k u tu y u ih tiv a ed iy o r d u .

Ilu ııu n iç e r is in d e k a d ra n ı k u z e y y ö n ü n ü işaret e d e n b ir p u su -

1 1 v .ird i.6

I ler şey hazır olduğunda, Plum Keely’nin Kurtarıcıya doğru gı il iğini ve metal sivri uçların halkasını tıngırdattığını gözledi.1 'ular devam lı bir ses yaymaya başlayınca, hem en m ucit ona uygun olarak ahenk verm ek için kürenin kenarındaki bir tok­mağı döndürerek oynattı. Daha sonra bir iki saniyelik bir süre l،،ıba bir ahenkli boru sesi’ duyuldu ve sanki bir büyü ile yan- 1 ıkıyıcı üzerindeki pusula ibresi çılgınca dönm eye başladı. Ci­hazın yapım ında m anyetik hiçbir şey kullanılm am ıştı bile. Bu ٠ ١٠*neyin her tekrar ed ilişinde, pusula 30 saniye ile 3 dakika

anısında bir süre bazen daha uzun bir süre, Plum ’ın kafasını ı.mıamıyla karıştıracak şek ilde fırıl fırıl dönüyordu.7

Bir sonraki deney iç in Keely ana atölyeye küçük bir açık pencere ile bağlı ayrı bir odaya girdi. Bir masa üstünde Plum ’m önünde, dikkatlice akort edilm iş birkaç m etal tüpü ihtiva rılen, bir destekle d ik vaziyette tutulm uş bir kanuna benzer ı.ulgı aleti vardı. Bunlardan sarkan, bir önceki gibi, dökm e cam ile kaplı, ayrı bir masa üzerine bırakılan başka bir cihaz parça­sına uzanan ipekten yapılm ış uzun bir iplik vardı. Bu yeni ay­gıt, çapı 38 santim etre civarında bakır bir küreyi dik tutan 13 milim etrelik demir çubukları olan hareket edebilir bir iskelet­ten ibaretti.8

Belirlenen zamanda, Keely ‘ahenkli boru’yu aldı ve onu açık pencereye doğru üfledi. Bunu yapmayı 1-2 dakika sürdürdü, ta ki metal küre sonunda, ilk başta yavaşça, sonra hızla sürat kazanarak dönm eye başlayana kadar. Keely kom ayı üflem eyi bıraktığında, küre yavaş yavaş durma noktasına geldi. Yeniden kornayı üflediğinde, küre bir kere daha çevrilm eye başladı, üflem e sesi ne kadar güçlü ve uzunsa, küre de o kadar hızla dönüyordu. G österinin son bir bölüm ü olarak Plum ’a bağlan­ıl şeridini makasla kesm e tanıtıldı. Bunu uygulam a esnasında,

6 Pond'da, Plum, age., sayfa 56.7 age., sayfa 56-7.8 age., sayfa 57.

113

Page 111: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

-borunun ahenkli seslerine göre m ükem m elen akort edilm iş- kanuna benzer aletin yankılama sicim leri ve küreyi döndür­m ek için gerekli gücün doğuşu arasındaki bağlantının ne ka­dar önem li olduğunu kanıtlam ak üzere boru durmadan çalın­masına rağmen, küre hafifçe dönüp hem en duruyordu.9

YÜZEN METAL

Daha harika ustalıklar bundan sonraydı. Bir sonraki deney için Plum ’a üç farklı m etalden oluşturulm uş bir metal top ve­rildi. O nu elin in içinde yuvarlarken, onun iki libre (0 .9 k ilog­ram) ağırlıkta olduğu ve daha önceden Kurtarıcıyı kullanarak ‘hassaslaştırılm ış’ olduğu bilgisi verildi. Benzer üç metal top suyla dolu ve bir m etal diskle kapatılm ış bir cam kavanozun dibinde duruyordu.10 Ö nceki gibi, bir tel bu aygıttan ayrı bir masa üzerine yerleştirilm iş bir Kurtarıcıya takılmıştı.

Her şey hazır olduğunda, Keely kurtarıcı altındaki sivri uç­ların halkasını tıngırdattı. Sonra pirinçten bir korna aldı eline ve devam lı bir sesi kuvvetle üflem eye başladı. Plum toplardan birinin su dolu kavanoz içinde bir o yana bir bu yana yum u­şak hareketlerle sallanm aya başladığını gözledi. Daha sonra her birinin tek tek cam kabın metal kapağına vurana kadar yu ­karı yükseld iğin i nefesi kesilerek izledi. Daha acayip olanı, Ke­ely kornayı çalm ayı bıraktıktan sonra bile, iki librelik küre b i­çim li topların mantar tıpalar kadar hafiflerm iş gibi su içinde asılı kalm alarıydı.11 Burada Keely onların bir şekilde ‘yü k ler i­ni dağıtan ve kavanozun dibine geri batmalarını sağlayan çok farklı bir sesi çalm asaydı öylece kalırlardı.

Son gösteri P lum ’ın K eely M otor Şirketinin özel bir yatırımı olduğunu anladığı cihazı kapsıyord". Bu arada, Keely Motor Şirketi m uciti tarafından öm rünü adadığı araştırmalarına ge­rekli serm ayeyi tem in etm eyi sağlam ak amacıyla kurulm uş bir ticari kuruluştu. Keely tarafından gösterilen diğer bütün aygıt-

10 age., sayfa 58.

114

Page 112: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ti çıkrığının yanında bir çocuk oyuncağı idi. Bu sefer bakır ؛ı ؛ t ı r l ı ve sivri uçlu halkası olan Kurtarıcı, teliyle pencere ara­lısından, sabit bir tekerlek poyrasından ışın yayan sekiz par- ■ n.ıklı bir tekerleğe bağlanm ış olarak bitişikteki odaya yerleş­in dinişti. Her parm aklığın ucunda hassaslaştırılm ış bir disk

anlı, bütün şeyin etrafını kuşatan, tekerleğin m erkez gövdesi nalında bir çem ber oluşturm uş, her biri inceden inceye akort

• .İdmiş patiska iğnelerinin bir tasnifini içeren, bir dizi yankı­lama tüplerine tutturulm uş sabit bir metal kasnak vardı. Kas­nağın iç kısm ında, sın k lı (parm aklıklı) tekerleğe dahil ed ilen ­in gibi, ayrıca bir dokuz disk vardı.12

Keely Kurtarıcının sivri uçlarının halkasını tıngırdatarak, iri boyunca ana odadaki bir masa üzerine konulm uş metal at­lı karıncaya bir ‘sem patik titreşim akım ı’ gönderdi. Kurtarıcıyı dikkatlice akort ettikten sonra, borusunu tuttu ve odanın ken­disini titrettiği anlaşılan, uzunca devam eden bir sesi seslen ­dirdi. Keely pencereye doğru bir göz attı, yüzünde m em nun hır gülüm sem eyle, tekerleğin o anda hızla dönm ekte olduğu­nu uzaktan gördü; bu, uyumlu nota çalındığı müddetçe devam i den bir şeyd i.13

M ucidin çıkrığı bu sebeple patentini alm ak istediği m eka­nik m otordaki başlıca parça olm ayı başardı.14 Bu tren lokom o- ıı İleri, yo l vasıtaları ve hatta uçaklar için yeni bir güç aracı ola­rak satılabilecek bir şeyi, onun pièce de résistanceı idi. Yüzler­le küre, silindir, tekerlek ve metal levhalardan meydana gelen, lnı garip ve son derece karmaşık motora, uygulam a sırasında düzinelerce kişi çeşitli durumlarda şahit oldu. Hepsi bu uyumlu m ekanik canavar tarafından üretilen sarsılm az güçten !•ikilenerek ayrılıyordu.15

M üzik aletlerince oluşturulan, Keely’nin Kurtarıcıları tara­lından katalize ed ilen ve yankılayıcılarca artırılan titreşim özellikli güç aynı zam anda başka potansiyellere sahipti. Örne­ğin o ‘eter’inin gücü n ü n kalın tahta parçaların arasından 15

M age., sayfa 59.15 Poııd'da, Hall 'A Second Visit to M r Keely', age.. sayfa 2 4 1.

Page 113: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

santim lik fırlatıctlart ateşleyebildiğini keşfetti. Hatta Keely bir titreşim özellik li topu Amerikan D eniz Kuvvetlerine tamtma- ya kadar ileri gitti; sonuçlarından etkilenm ekle birlikte, pren- sipte onu çalrştrrması çok karmaşık olduğundan fikri reddetti- ler.16

Keely’nin çalışm ası sesle havaya yükseltm enin eski zaman- larda nasıl başarılm ış olabildiğini anlam am ız için çok derin bir önem e sahiptir. Daha çok deneylerin ardından, en sonunda cam kavanoz içindeki m etal topları su yerine havanın bulun- dugu bir ortamda yükseltm ede sesi kullanabild i.1? ه daha son- ra Kurtarıcı, yankılayıcı, m üzikal nota ve bağlantı şeridinin olağan b ileşim ini kullanm ak suretiyle kendiliğinden havaya kalkan, 3 .6 kilogram lık bir m odel uçak geliştirerek havaya yükseltm e fikrini ileri götürdü.18 Bu aygıtı ‘u çu ş’ halinde gö- renler on u n ‘diken pam uğununki gibi hafif bir hareketle yük- selebild iğin i, alçalabildiğim veya kolayca su yüzünde durabil- diğini aktardılar.19

Keely borudan korna, m ızıka, kem an ve kanuna benzer aletlere kadar değişen , farklı çeşit m üzik aletlerini kullanarak nesneleri hareket ettirm ek için gerekli titreşim özellik li gücü katalize edebilm işti. Hatta donanım ı sadece ıslık çalarak çalış- tırabiliyordu؛ bu, M eksiko’nun tufan öncesi cücelerin in nasıl sadece ıslık çalarak taş blokları ve tahta kütükleri havaya yük- sehebild ik lerin i anlatan Maya efsanelerini insanın aklına geti- riyor.10

TOPLU AKORT

Sem patik yankılanm anın kannaşık bir b içim inin ve çok miktarda b ilinm eyen eterik gücün, Keely’n in icatlarının arka- sındaki gücün kaynağı o lduğu bariz bir şekflde net görünm ek-

16 Pond'da, Hud$on, 'The Keely Motor Illustrated’, age. sayfa 252.I? Pond, age., sayfa 100.18 5crutton, Secrets o f Lost Atland, sayfa 125.

20 Pond, Universal Laws never before Revealed: Keely's Secrets, sayfa 113.

Page 114: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ااا III• ■ا < prototip Kurtarıcı birkaç adım üzerindeydi ama yıl- İ'O geçtikçe o aşama aşama ebatını inceltti, öyle ki 1890’larda i'll ccp saatinden büyük olm ayan bir m odel hazırlamıştı.*1 li'iylc ilerlem elere karşın, aygıt yalnız, çoğunlukla altın, platin

• gıım üşten yapılan özel olarak geliştirilm iş tel olan ve Keely I nalından bir ‘Trexar’ diye tabir edilen bir şerit aracılığıyla se- il kuvvetlendiren yankılayıcıya bağlanırsa bir etkiye sahip olu- ymdtı.**

I’eki bugüne kadar hiç kim senin kopya edem ediği Keely’nin ı.ıpm ayı başardığı şey tam olarak neydi? Philadelphia’daki ıılacık atölyesinde yalnız başına çalışırken neyi keşfetti? Ses .ıkııstikleri ve sem patik titreşim in, pusulaların çevrilm esini, l'iırelerin döndürülm esini, küre b içim li topların yükselm esini VI• tekerleklerin dönm esini m üm kün kılan olağanüstü gücü ıııcten yegane araç o lduğunu ileri sürm ek m eseleyi inanılm az derecede fazla basitleştiriyor. Biz biliyoruz ki kurtarıcılar, ör- ııeğin, her zam an Keely’n in kendi bedensel titreşim leri ile uyumlu olm ak durum undaydı ve hep yalnız kendisi tarafın- ıl.ın çalıştırılabiliyordu. 0 ااآلاا ayrıca atölyenin, aynı zamanda diğer cihazların yankılayan titreşim lerini dikkate alması gere- İliyordu -on u n laboratuvarın dışında kullanım a uygun b ir اا- ما

؛١٠٢٧ imal etm esin in neden bu kadar zor olduğunun en önem li sebebi. M eselelerin hâlâ fazlasıyla karm aşık olm asından dola- yı, belli gösteriler başlamadan önce, Keely ziyatçiler tarafından yayılan bireysel titreşim leri hesaba katmak zorundaydı. Bunla- İlil doğrusunu anlamaya çalışıyor ve her bir kişiye deneyde kullanılan yankılayıcıya telle iliştirilm iş bir dem ir tüpü tuttu- iarak ön lem alıyordu. Bu yolla, zaman içinde belli bir anda odada m evcut, bütün titreşim sel yankılam anın yekun toplam ı olan, ‘toplu akort’ olarak tarif ettiği şeyi bulabildi. Yıllarca Ke- rly cihazın çalıştırıcısıyla kişisel birliğine kestirm e bir yol bul- maya teşebbüs etti ama bunda defalarca haşarı؟ !? o ld u ل*.

ر ا Pond’da, Hali, 'John Keely-A Pe^onal Inte^iew', age., sayfa 238.م .Pond'da, Pond, 'Keely's Tre*ar a Superconductive Wire', age., sayfa 232-3 رر ا Blavatsky. The Secret Doctrine. Cilt I, sayfa 613.

Page 115: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

PARÇALAYIC

Keely’nin sonik teknolojisinin m ekaniğini anladığını red detm ek zor. O nun çalışm ası, benzer bir teknolojinin eski za manlarda m evcut olduğu ile ilgili hikayeler ve efsanelerin çok büyük olasılıkla doğru olduğunu ileri sürm ek için bugüne ka­dar elde ed ilen en güçlü kanıttır. Kendi başına bu olağanüstü bir kavrayış ama daha, çok daha fazlası var. Keely Eski Mı­sır’daki ve yirm inci yüzyıl Tibet’indeki ileri taş teknolojisiyle ilgili b ilgim izin üzerine tamamıyla yeni bir ışık tutan inanıl­m az bir keşif yaptı, çünkü o sem patik titreşim in kuvarsı ve ay­nı zamanda diğer sert kaya cinslerini parçalara ayırıp dağıtabil­diğim buldu. Bu gerçeği kavrayışa 1887 yılında bir gün tama­m en şans eseri sahip oldu. ‘Ü zerine ince kum saçtığı bir zemin üzerinde gezinen eter akım larının hareketleri’ ile ilgili bir ça­lışm a yapmaya karar vererek, Keely Kurtarıcısını harekete ge­çirdi ve doğru şekilde akort edildiğine ikna olduktan sonra m üzik aletiyle bir notayı seslendirdi.24 Bu hareketler bilinen ism iyle toplu akortu elde etm ek am acıyla bir araya geldi. O za­m an o bir kapıyı arkadan kapamak için kullanılan büyük bir parça granitin gözlerinin önünde parçalara ayrıldığını fark etti.

Keely bu beklenm edik sonuçla hayretler içine düştü ve son­raki birkaç gün diğer granit parçalarıyla ayrıca deneyler yaptı. H em en hem en her durum da toplu akort elde edilir edilm ez ta­m amıyla parçalara ayrılıp ufalandılar -bu ses kelim enin tam anlam ıyla kayayı parçalarına varıncaya kadar titretebiliyor gi­bi görünüyordu. Daha önem lisi, Keely sem patik titreşim e da­ha uygun karşılık veriyor gibi görünenin, kayanın kuvars içe­riği olduğunu anladı, çünkü o cihazıyla üretilenle açıkça aynı frekans yayılm a alanında yankılanıyordu.25 Hatta bu sonuca göre hesaplamalar yaptı ve toplu akortunun ‘ilk oktavda’, ku­varsı parçalara ayırıp dağıtm ak için yeterli olan, ‘saniyede 4 2 ,8 0 0 titreşim m eydana getirdiği’ sonucuna vardı.26

24 Pond'da, Harte, Universal Laws never before Revealed: Keely's Secrets sayfa 10.25 Pond'da. Hall. John Keely-A Personal Interview', age., sayfa 238.

Page 116: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

İMTİy’nin kayanın parçalara ayrılıp dağılması hususundaki ١ ١ .ıl.ııı hafife alınam az, çünkü bu, piramit inşa edenler tara­

l ın d a n yürütülen boru biçim li delm e işlem inin yüksek fre- 1 hisIi sesler -insan kulağının işitebilm e alanının ötesinde son 1( ıccc yüksek frekanslı ses titreşim leri- kullanarak başarıldığı İdinde bir sonuç çıkaran teknolog Christopher D ؛ unn’ın ola-

>■ ınustü bulgularını net bir şekilde doğruluyordu. O bu inanıl­ın ،u• bağlantıyı eski matkapların graniti m odern aletlerden İn slcm e oranıyla 500 kez daha büyük kesip işlediğini ve ku- * aı slı kısımlara diğer, daha yum uşak minerallerde olduğun- d m çok daha hızlı girdiğini öğrendikten sonra kurm uştu. Bu İn/ farklılığı, tam anlamıyla Keely’nin 100 yıl öncesinden keş­linmiş olduğu gibi, kuvarsın doğal yankılam asının, graniti I ،m çalara ayırmada kullanılan yüksek frekanslı seslerle üreti- 1• n sem patik titreşim e tam olarak uym asından dolayı oluşu- ,nrdu.

Keely’n in keşifleri şu an, T ibet’te Jarl tarafından şahit o lu ­nan taş blokların havaya yükseltilm esine ve Linauer tarafın­dan ülkede kaldığı sırada gözlem lenen garip aygıtlara daha çuk anlam kazandırmaktadır. H em iri gong hem m idye b içim ­li yaylı enstrüm an, m uhtem elen yankılam a özelliklerinden d o­layı seçilen , üç farklı m etalden yapılm ış Keely’nin iki librelik (0 .9 kilogram ) küre biçim li topları ve Trexar tellerine benzi­yordu. Yaylı enstrüm an yalnız çok daha büyük gong çalındı­ğında ultrasonik dalgalar üretm esiyle Keely’nin yansıtıcıların­dan biri gibi bir görev yapıyor görünüyordu. Bu yayılmaları dahil ederek, dikkatlice yerleştirilen perdeleri kullanarak, k e­şişler nesneleri havaya kaldırabiliyor ve kayayı Keely’nin ba­şardığı bir tarzda parçalara ayırabiliyordu.

Keely’nin keşifleri haklı olarak, piramit inşa edenlerin taş blokları havaya kaldırmak ve en sert kayada delikler açmak için sem patik titreşim fiziğinin son derece ileri bir b içim inden de faydalanmış olmaları olasılığına ciddi derecede ağırlık ka­zandırmaktadır. Bu doğru ise, o zam an Eski Mısırlılarca kulla­nılan herhangi bir sonik enstrüm an veya aygıtın Keely tarafın­dan anlaşıldığı tarzda bireyselleştirilm iş olm ası da çok olası­

119

Page 117: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

dır. Başka bir deyişle, kullanm aya karar verdikleri son ik alet­lerin sadece çalıştırıcının ya da çalıştırıcıların kişisel titreşim ­lerine değil, aynı zamanda işlem in yerine getirildiği oda veya binanın akustiklerine de önceden uygun hale getirilm iş olm a­sı gerekirdi. Bu yolla piramit inşa edenler m üzikal enstrüm an­lar, akort çubukları ve sesi kuvvetlendiren yankılayıcıların yardım ıyla, Keely’nin tabiriyle ‘toplu akort’u elde etm eyi başa­rabilmişler olsa gerek.

O halde Keely’nin inanılm az keşiflerine ne oldu?

D AH İNİN D Ü ŞÜ ŞÜ

Bir vakitler m ucit Amerikan altın m aden işletm elerinin ser­mayedarlarına başarıyla pazarlanabilecegine inandığı bir ‘kaya parçalayıcı’ geliştirdi. 1888’in başında N ew York eyaletinin Catskill dağlarında yapılan aygıtın tanıtım ı hazır bulunan 12 zengin m aden kodam anını öyle etkiledi ki, onun varlığı, sade­ce San Francisco borsasında küçük bir paniğe sebep olmakla kalm adı, aynı zam anda onun ticari potansiyeli hususunda ay­rı bir araştırmaya serm aye tem in etm eye onları ikna etti.27

Ekstra serm ayeye karşın, Keely Kurtarıcı’nm tasarımını de­ğiştirerek ve deneylerinde kullanılan ’eterik’ gücünün tam özelliğ in i doğrudan doğruya açığa vurm ayı reddederek sadece çalışmalarına devam etti. Bu o ve Keely M otor Şirketi arasında acı bir kine sebep oldu ve en sonunda hissedarlarının sabrı tü­kendi. Bütün finansal desteklerini geri çektiler ve Keely’i yal­nız m ahkem eye verm ekle değil, aynı zam anda m ahkum ettir­m ekle tehdit ettiler. M ucit araştırma yazılarının birçoğunu im ­ha ederek ve k ıym etli donanım ının bir kısm ını sökerek sinirli bir şekilde karşılık verdi. Ayrıca sırlarını çalışm ası tamamla­nıncaya kadar hiçbir surette açığa vurm ayacağını ve hapisha­neye girm ektense ölm eyi tercih edeceğini açıkça belirtti.28

O zam andan sonra her şey Keely için aşağı doğru kayıp gi­diyor gibi görünüyordu. D eneyine devam etm esine rağmen,

27 Pond'da, Harte, age. sayfa 9.28 age., sayfa İ2.

120

Page 118: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

m ıı cieyse hiç ticari başarı elde edem edi. Zamanın ötesinde htıı.ok m ucit gibi, sesin bu dahisi, dünyanın devrim ci keşifle- ı ıııı- sırtını çevirdiği bir küskün adam olarak öldü.

Keely’nin bilim -kurgu tarzında cihazının arkasındaki tam mekaniği veya onun ‘eterik’ gücünün gerçek yapısını anladığı­mı söyleyem em . Saptadığım bütün şey ekipm anının yapım ın­da kullanılan son parçasına kadar çevresindekilerle uyum tı.mde yankılama potansiyeline göre ya tasarlandı ya da seç il­di Bir dom ino etkisi gibiydi, bir ses veya titreşim bir sonraki­ni letikliyor, sonra bir diğerini, sonra öbürünü, ta ki her şey M.-ıldayıp, m ırıldanıp ve ardından birlik içinde şarkı söyleyin- ı ،•ye kadar. Bu akustik aygıtların imalatında kullanılan kesin hılgi Keely’nin yaklaşık 50 yıllık bir denem e ve yanılm asının on ürünüydü. U؟ m ut edilebilecek tek şey gelecekte bir zam an­da yetenekli bilim adamları ve m ühendislerin m eydan okum a­yı kabul edip, Keely’nin sem patik titreşim li fiziği üzerine araş­ın masını en son bilim sel teknolojiyi kullanarak anlamaya te­şebbüs etm eleridir.29

Keely gibi, piramit inşa edenler ve daha ilerki dönem de Ti­bet’in manastır toplulukları da sem patik titreşim li fizikte yer ،ilan işlem leri anlam ış görünüyorlardı. Eğer bu doğru ise, o za­man onlar taş blokları havaya kaldırabiliyorlardı, kayayı m un­tazaman kesebiliyorlardı ve granitte delikler açabiliyorlardı ve m uhteşem büyü ustalıkları gibi değil, etraflarındaki dünya ile çok büyük bir uyum un küçük bir parçası gibi. Ancak, Büyük l’iramit’in tem el tasarımında olduğu gibi, bu büyük bilgelik de yalnız Mısır’ın Büyük Tanrıları diye tanım lanan çok daha eski bir kültürün bir m irasıym ış gibi görünm ektedir. Yine bir ik i­lemle karşı karşıya bırakıldık, çünkü eğer piramit inşa edenle­rin gerçekten de sem patik titreşim sel fiziğin ileri bir anlayışı-

29 Keely'nin sempatik titreşimsel fizik üzerine çalışması hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen, Pond'ın Universal Laws never before Revealed: Keelys Sec­rets (Daha Once Açıklanmayan Evrensel Kanunlar. Keely'nin Sırlan) eserinin bir kopyasını almalıdır (daha fazla detaylar için Bibliyografyaya bakın). Aynca Dale Pond tarafından basılan ve Delta Spectrum Research, PO Box 3 16, Valentine, Nebraska 69201, USA tarafından yayınlanan, The Journal o f Sympathetic Vib­ratory Physics (Sempatik Titreşimsel Fizik Mecmuası).

121

Page 119: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

na sahip olduklarını kabul edersek, o zam an buna ne oldu, ne reye gitti ve nasıl yok oldu?

Başlangıçta, bu benim arayışımın son bulduğu yerde imiş gibi geliyordu. Sonra sesten tahm inen çok olağandışı bir tarz­da faydalanılm ış başka bir durum un var olduğunu hatırladım ve dahası bu, Eski M ısır’la sıkıca bağlantılıydı. Ancak bu sefeı borular taş blokları havaya kaldırmak veya ka yada delikler aç­m ak am acıyla değil, tam am en yıkıcı bir amaç için kullanılıyor­du -Eriha’nm duvarlarını devirm ek için.

122

Page 120: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

SEKİZİNCİ BÖLÜM

ج ء

Nun’un oğlu ve kanun yapıcı M usa’n ın halefi, Joshua geceyi ki Eriha şehrinin görüş alanı dahilindeki Gilgal isim,'•؛ li bir yerde geçiriyordu. İsrail'in 12 kabilesinin her birinden 40 ,0 0 0 üçlü adamla oluşturulm؛! uş büyük ordusuna, Kenan’daki en sağlam istihkam duvarlarından 2000 m etre m esafede ordugah kurulm uştuk Ürdün N ehrinden karşıya Vaadedilen Top- nıklara geçerken, seçilm iş insanlarına Tanrı’nm sözünü yerine getirm ek İçin onlıırm yalnız Eriha kralının gücü ve ordusunun

kumandası kalmıştı.İsrail lideri aniden karşısında elinde çekilm iş vaziyette bir

kılıçla duran bir ‘adam’ bularak uyandı. ‘Sen bizden m isin, yoksa hasırlılarımızdan mı?’ diye aceleyle sordu Joshua.أ

‘Hayır; atna Tanrı’nm ordusunun reisi olarak burada bulu-

ııuyorum ’, diye cevap verdi ‘adam’.3Derhal, Joshua yere kapandı ve ‘Tanrım bu kulundan ne di-

l?.r?’ diye sorarak, T ann’nm bu habercisine tapındı.4,;وا ٧-؟.١٥• ؛ ^ .^$هال ؛٧,

? losh. V, 13.ŞJo؛h. V. 14.'١ Josh. ٧. ٣ .

Page 121: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

٦1A y a k k a b ın ı a y a ğ ın d a n çıkar; ç ü n k ü ü z e r in d e d u r d u ğ u n yet

k u ts a ld ır ,’ d e d i ve b u n u n ü z e r in e J o sh u a s ö y le n ild iğ i g ib i yap ­tı.5

Tanrı’nın sesi olarak konuşan, T anrı’n ın ordusunun reisi, daha sonra İsrail liderine şehri tam olarak nasıl kuşatm a altı na alm ası gerektiği üzerine bilgi verdi. Eğer bu direktifleri ba> şanyla tamamlarsa, o zaman ‘bu sebeple kral ve güçlü yiğiı adamlar’ ona boyun eğecekti.6

Ona söylenenler şu: 'Ve sizler şehri bir sefer dolaşarak, şeh­rin, bütün savaş gem ilerinin etrafını saracaksınız. Bunu siz al- ١ tı günde yapacaksınız. Ve yedi papaz sandığın önünden koç boynuzundan yedi boru taşıyacak ve yedinci gün sizler şehrin etrafını yed i kez saracaksınız ve papazlar borularım üfleyecek. Ve bu olduktan sonra, onlar koç boynuzlarıyla kuvvetlice bir boru sesi çıkardıkları zam an ve sizler borunun sesin i duydu­ğunuz zam an, bütün herkes büyük bir güçle bağıracak; ve şeh ­rin duvarı yere çökecek ...’7

Böylece Joshua Tanrı’n ın bu sözlerin i papazlanna ve İsrail ordusuna anlattı ve onlara em redildiği gibi, ilk altı gün yedi papaz koç boynuzlarından borularını tutarak, şehrin duvarla­rı etrafında dolaştılar. G üvenli bir m esafede önlerinden ordu­nun yarısı hareket etti, öte yandan arkalarında On Emir San­dığı taşıyıcıların om uzlarında taşındı, on lan n ardından ordu­nun geri kalanı geldi.

Her şey sessiz lik içinde yerine getirildi, çünkü Joshua’nın talim at verdiği üzere: ‘Sizler bağırm ayacaksınız, ne sesin iz işi­tilecek, ne de ağzınızdan bir kelim e çıkacak, ta ki size bağır­mayı em redene kadar; o zaman bağıracaksınız.’8

Yedinci gün aydınlanm aya başladığında, ordu ve beraberin­de Sandığın taşıyıcılarıyla birlikte, yedi boruyu tuta.n' papazlar ve savaş gem isi, önceki gibi şehrin etrafını denizden dolaştılar, ama sonra, yed inci sefer üzerine, borular üflendiği sırada, hep-

5 Josh. ٧ . 15.6 Josh. vi, 2.7 josh. vı. 3-5.8 Josh. vı, 10.

124

Page 122: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Inıyük m ucizeyi gördükten hem en sonra, İsrail ordusu ١١٠٠

girdi ve İsrail casuslarını barındıran fahişe, Rahab’m ev -ما،ا

İl ı l k ı n d a n başka bütün erkek, kadın ve çocuk lan öldürerek ■ İlil ،:le geçirdi; yalnız o ve ailesi Tanrı’nın gazabından kur-

.*lılııjoshua’n ın kitabında anlatıldığı şekliyle Eriha’nın lsra- اااا

-İlil hakim iyetine nasıl geçtiğin in olağanüstü rivayetidir. Ya İlliler ve Hıristiyanlar benzer şekilde Eski A hit’i Tanrı’nın،؛؛

ışılamaz sözü olarak kabul ederler ama bu hikayeyi tarihi؛ M ٠

ıl.ıylarm gerçek bir anlatım ı olarak farzetm enin bir m antığı .11 mı? Eriha’nın duvarlan gerçekten tarif edild iği şekilde mi

l،i',.ıtı? Tek bilebildiğim iz M userilerin Ürdün N ehri üzerinden -eııaıt toprağına geçtiğ in in tahm in edildiği zam anda, Eri ١

-İtlin çoktan en azından 7000 yıldır istihkam edilm iş bir ka؛., 1 olduğudur. O nun stratejik önem i Lût gö lünün kuzey s ı-||<؛

unlarının ötesinden ülkeye giren istilacıların yolu n u n üzerim İr lıulunduğu gerçeğinde yatar؛،؛.

loshua’nın 40 ,0 0 0 M usevi ordusuyla Kenan’a muzaffer giri- ..İlli kanıtlamaya teşebbüs etm ek son 150 yıldır kutsal kitap

ıı.’،;rine çalışan arkeologların amacı oldu. 1930’larda profesör İlilin Garstang tarafından başkanlık edilen, bir İngiliz keşif h e-

veli eski Eriha sitesinde kazılar yürüttü ve sonunda, tıpkı çok İyi bilinen Kutsal Kitaptaki hikayesinde yer alan boru üflem e- lı-ıinin gücüne dayanam adığını söylencenin iddia ettiği g ib i, dışarıya doğru çökm üş görünen kasaba duvarının bir bölüm ü-

Duvarın bu bölüm ünün karşısında. Gars- .؛؛İlil açığa çıkardı laııg ayrıca kasabayı yıkıp yerle bir etm iş olan bir çeşit m uha-

-I ebeye işaret eden, şiddetli bir yangın felaketinin kanıttni bu lت'.اا1)

10 Easton, The س،،مر Bible Dictionary (Ayrıntılı Kutsal Kitap Sözlüğü), s.v, ’Je richo', sayfa 369-70.

I I Bucaille, sayfa 136.I ) Kenyon, sayfa 73; Wilson, lan. sayfa 3ة

klişeli، b ir bağırtı ko p a rd ı ve E riha’n ın duvarları devrilerek •

19؟

Page 123: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Garstang doğal olarak gururlu bir sevinç içindeydi ve keşif­lerini Kutsal Kitabın tarihsel geçerliliğini teyit etm ek için ar­keolojide kullanılabilecek şekilde m ükem m el kanıt olarak m ethetm eye kadar ileri gitti. Maalesef, kutlamaları kısa sürdü, çünkü 1950’lerde ünlü İngiliz arkeolog Dame Kathleen Ken- yon aynı taş duvarın başka bir bölüm ünü kazm ak üzere Eri- ha’ya döndü. Bu sefer b itişik katmanların daha m etodik bir ka­talogu yapıldı ve Garstang’m tam am en hatalı olduğu kısa sü­rede belli oldu. Ç öken duvar onun inandığı gibi, MO onüçün- cü yüzyıl tarihine işaret etm iyordu ama M usevilerin Kenan’a (Canaan) tahm in ed ilen girişinden 1100 yıl öncesine, MÖ

2350 civarına işaret ediyordu.O ndan sonraki vahşice bir yıkım ın küçük bir kanıtı da

Kathleen K enyon tarafından Eriha’da açığa çıkarıldı. O şehrin inşa edildiği tepeciğin zirvesinin tam am ının aşınm ış olduğunu buldu, ki bu ondan sonraki bütün yaşantıya ait yatay satıhla­rın kısaca artık m evcut olm adığı anlamına geliyordu. O en so ­nunda MÖ onaltıncı yüzyılın ilk yarısında yangınla yık ılm ış bir kasaba ve yöresine ait bir kanıt,13 aynı zamanda MO ondördüncü yüzyılın sonuna işaret eden bir binaya ait tek bir duvar ve k ilden yapılm ış küçük bir fınn b u ld u .14 Kutsal Kitap terim lerine göre bu daha önem li bir keşif idi ve Garstang tara­fından yakınındaki kaya mezarlarından çıkarılan cesetlerle birlikte bulunan cenazeye ait çeşitli nesnelerin tarihlendirme- sin i hesaba kattıktan sonra, o ‘MÖ yaklaşık 1400’den 1325’؟ kadar veya hatta bir nesil boyunca yahut daha da uzun sür؟ höyük üzerinde (veya yerleşim tepeciği) bir yerleşm e’ olm u، olm alı şek linde bir sonuca vardı.15 Bu zam andan sonra, Kra D avid’in İsrail Krallığını kurduğu tarih, MÖ onbirinci yüzyıl؛ kadar burada hiçbir şey bulunm adı.

M usevilerin MÖ yaklaşık 1200 civarında bir zamanda Ke nan’a geçtiğin i ima eden Kutsal Kitaba ait kronolojiyi doğn. sayanlar için, K athleen’in bulgulan sendeletici bir darbe idi

13 Kenyon, sayfa 74.

126

Page 124: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

m ıilv göreceğim iz üzere, M usevilerin Mısır’dan Çıkışının ta- <I٠ 1• ndirm esiyle ilgili devrim niteliğinde yeni bulgular şim di, İ l؛ kı arkeolojik kanıtlarla tarihi sıralamayı daha düzgün ola- ıl yapmak suretiyle, Eriha’nın M usevilerin ellerine geçişinin,

1mi',ııııe kadar inanılm ış tarihten az bir zaman öncesinde, ııııılıtcıııelen, MÖ yaklaşık 1270 civannda olduğunu ileri sûr­un kirdir (Dokuzuncu Bölüme bakın).

I KillA’NIN KADERİ

I liha’nm halen incelem e altında bulunan zam an dilim inde kılışına dair eldeki bu tek hafif kanıt ile, Joshua’nm؛ kitabın­

la bulunan, M usevilerin nasıl şehrin duvarlarını tahrip etm ek ı m yalnız yedi koç boynuzundan boruları kullandığı hakkın- lakı hikayesinden ne anlam çıkaracağız? Kutsal Kitap’ta, bu­

nun ııe kavim lerinin düşmanları üzerinde Tanrı’nın gücünün 'l.ığan bir ifadesi olduğunu , ne de Eski Ahit zamanlarında bü- . ilk şehirlerin duvarlarının yarılm asında kullanılan yaygın bir mıç olduğunu ima eden benzer hiçbir hikaye m evcut değildir.

I nsanlar size basitçe borulara ses vererek istihkam duvarla- Mııın devrilm esini beklem enin im kansız o lduğunu söyleye- • ektir. Diğer taraftan biz biliyoruz ki eğer bir insan sesi yeter­li bir yüksekliğe ulaşır da, diyelim bir şarap kadehinin yankı­layan frekansına uyum lu hale gelirse, o zam an bardak param­parça olur. Piramit inşa edenler, Tibet’in m anastır toplulukla- ıı, aynı zamanda on dokuzuncu yüzyıl m uciti John Ernst Worrell Keely, kayayı parçalara ayırmak am acıyla bu ilkeden faydalanmışlar gibi görünüyor.

Sesin bir silah gibi kullanım ı im kansız değildir, ancak Eski Ahit’in MÖ yedinci yüzyılda son halini aldığı bir zamanda, böyle bir kavram hiç m evcut gözükm üyordu. Şimdi biz ilk Musevilerin gerçekten Eriha’nın duvarlarını yıkm ak için boru­larla üretilen sesi kullanm a bilgi ve becerisine sahip oldukları sonucunu mu çıkarmalıyız?

Hikayenin olgularını yakından inceleyelim , ilk altı gün ye­di papaz, koç boynuzlarından yapılm ış borulan yanlarına ala­

127

Page 125: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

rak, şehrin duvarlarının etrafını denizden dolaşacaklardı. Bili­nen tabiriyle On Emir Sandığı, Musevi ordusunun yarısı gü­venli bir m esafede onun önünden, bir diğer yarısı da arkasın­dan belli bir mesafeyi koruyarak gelm ek suretiyle, papazların peşin i takip edecekti. Bu durumlarda, tam bir sessizlik olacak­tı. Daha sonra, yedinci ve son günde bütün alay şehir duvarla­rının etrafını bir defa değil, yedi defa gezecekti ve son , uzun üflem e borulardan seslendirildiğinde bütün 4 0 ,0 0 0 adamdan oluşan ordu dehşetli bir bağırtı koparacaktı.

Bu süreci tam olarak takip ederek savunm a duvarlarının ya- rılabildiğini ileri sürm ek m antıklı mı? Böyle bir görüşün arka­sında bilim sel bir tem el var mı? Kuramsal bir çizgide hikaye­ye baktığım ızda, savunm a duvarlarım sesin gücünü kullana­rak yarmak pekâlâ ihtim al dahilinde olabilir. Ayrıca hikayede tarif edildiği şekilde aşırı coşkun bir gürlem e ile bir araya ge­tirildiğinde, herhangi bir taş işini yıkm a noktasında kırabile­cek devam lı surette bir ses yaratmak da m üm kün olabilir. Evet m üm kün olabilir ama daha kanıtlanmadı. Şu tarihe kadar, Eri- ha’nın duvarlarının yıkılm asına sebep olarak ileri sürülen her ne ise, doğrulayıcı bir kanıtı olmadı. Şüphesiz, bu olayın ger­çekleşmediği anlam ına gelm ez, sadece şu halde Eski Ahit’te su ­nulan ikinci dereceden bir kanıtın ötesinde bunu kanıtlamak m üm kün değil. D iğer taraftan MÖ birinci m ilenyum daki Ya- hudilerin böyle bir dikkate değer hikayeyi sunm ayı başardık­ları gerçeği efsanenin en azından belli bir tem eli o lduğunu ima eder. O nlann dediği gibi, ateş olm ayan yerden dum an çıkmaz. Başka bir deyişle, böyle bir özelliğe sahip bir olay, tam detay­ları şu an kayıp olm akla birlikte, M usevi kavm inin kuruluş yıllarında pekâlâ yer alm ış olabilir.

Böyle kuramların doğruluğu kanıtlanm ış olsa , o zaman Eri- ha’nın duvarlarının y ık ılışı yalnız son ik teknolojiye ait üstün bir bilgiyle başarılabilm iş dem ektir, basitçe şans eseri ya da Tanrı’nın m ucizevi m üdahalesiyle değil. İpucu İsrail’in Eri- ha’yı tam olarak nasıl ele geçirm esi gerektiğinin talimatlarının Joshua’dan veya papazlardan ya da askeri danışm anlardan de­ğil, ‘Tanrının ordusunun reisi’ olarak bilinen kılıç kuşanm ış

128

Page 126: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

*،!-•،•inli bir şahıstan geldiği gerçeğinde yatmaktadır.٠ ١ zaman için MÖ ikinci m ilenyum da bir Orta Doğu kavmi-

hi ıı normal kapasitelerinin ötesinde yıkıcı, yasaklanm ış bir teknolojinin gizli bilgisine sahip bu ‘adam’ın kim liği ne idi? Il،tI!،yatçılar bu tannsal bireyin, Joshua’ya düşm anlarını yenip, Vıi.tdedilen Topraklara (Filistin) girebilm esinin yollarını ak­ün ması için gerçekten Tanrı tarafından gönderilm iş bir haber- ١ ı olduğunu savunuyordu. Bu sebeple o, Joshua ile birebir te­melde iletişim kurmak amacıyla cism ani bir beden edinm iş, adam’ şeklinde bir m elekti.

Reis’ ve ‘reisler’ terimleri Eski Ahit’te birkaç değişik durum ­da bulunm asına rağmen, bizim gizem li ‘T ann’nın ordusunun n isi’, en azından bu kisve altında da, hiçbir farklı görünüş arz ' inlem ektedir. Bu gerçeğe rağmen, bu ‘adam’ın, M usevileri Mısır’ın dışına götüren liderleri, M usa aracılığından evvel, o n ­lara elde bulunan gizli teknolojin in bir kaynağını sunduğuna ıkııa oldum . Bu böyle olduysa, o zam an bu ele geçm esi zor saklı b ilgelik kaynağı Tanrının seçilm iş insanlarının kaderini oluşum yılları sırasında başka nasıl etkilem iş olabilir?

M usevi kavm inin ilk zam anlan ile ilgili Eski Ahit hikayele- ı mi inceleyerek m eseleyi daha ileri götürem ezdim . Eğer Musa vr daha sonra Joshua gerçekten (M ısır’dan) Çıkış zam anında vı* sonra Sahrada uzun yıllar dolaşm a sırasında, başkalarıyla it- ١،lak yapm ış olduysa o zam an bu m uam m alı bireylerin k im li­ğini belirleyebileceğim tek yol İsrail’in büyük peygam beri ve kanun yapıcının yaşamı ve zamanlarına daha yakından bak­mak olacaktı ve tahm in edilebileceği gibi, bütün yollar M ısır’a doğru geriye uzanıyor görünüyordu.

129

Page 127: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

DOKUZUNCU BOLUM

KAFİR KRAL

١٤)؛

Musevi ordusunun Joshua’n ın kum andasında, yıllanm ış, çok I ski' teknoloji gibi gözüken bu servete nasıl konm uş olabildi­ğim keşfetm ek için, öncelik le Yahudi kavm inin oluşum unu mil,imamız gerekir. Bu kavm in tam olarak ne zam an ve hangi v.ııl ve ortamda Ç ıkışın zam anında Mısır’dan ayrıldığını araş­ın malıyız. Ayrıca, tahm in edildiğine göre, Mısır’ın hüküm dar ٠-٠ ı aylarında yetiştirilen ve M usevilerin büyük ruhsal lideri o l­

masından çok önce gizli b ilgelik ve büyülü sanatlarının öğre­tildiği, kanun yapıcı M usa’nın varoluşunun tarihsel kanıtları­nı da yakından incelem eliyiz.

Musa Yahudilerin dinsel tarihinde tartışmasız en önem li ■».٠lısiyettir ve onun anısı Eski Ahit söylencesinde özen le ko- ımı maktadır. Ancak İbrani ırkının kanun yapıcısı ve peygam ­beri olarak üstlendiği rolüne karşın, onun gerçek tarihi hak­lımda neredeyse hiçbir şey bilinm em ektedir. Bundan başka, gerçekleştiği tahmin edilen Mısır’dan Çıkış ile bağlantılı olay­lın ı tarihlendirm ek için çok az kanıt var. Krallar Kitabı 1 (Es­l i Ahit’teki) 6. Bölüm 1. Ayetinde, bize Hazreti Süleym an’ın ı,i|iıııağının ‘İsrail kavm inin çocuklarının’ M ısır’dan özgürlük­

Page 128: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

lerini aldıktan ‘dört yüz seksen yıl sonra’, yani, ‘Süleyman'ın İsrail üzerindeki saltanatının dördüncü yılında’ inşa edildiğim anlatan beyan gibi, birbirinden ayrılmış orada burada aktarıl m ış sözler var sadece. Kutsal Kitabın düzeltilm iş uyarlaması K udüs’ün İlk Tapınağının MÛ yaklaşık 9 7 7 ’de kurulduğunu belirttiğinden dolayı, bu Çıkış için MÖ yaklaşık 1457 tarihim verir.1

Bir başka benzer kaynak, bu sefer Ç ıkışın kitabında, Mı sır’dan nihai ayrılışından önce, M usevilerin, toplam ‘dört yüj otuz y ıl’, ‘geçici bir süre kalm ış’ olduğunu , yani sabırla bekle diğini ifade eder.2 İlahiyatçı ilim adamları genellik le ilk İbra ؛ nilerin, M Û yaklaşık 1878-1843’te Senw osret 111 isim li kralın saltanatındaki eski bir Mısır Krallığı sırasında ülkelerinde bek lenen bir kıtlığı takiben, Kutsal Kitaptaki Kenan toprağı olan, anayurtları F ilistin’den Mısır’a giren göçebe kavim ler olduğu­nu kabul ederler.3 Bu çekici ama aslı olm ayan açıklama M u | sa’n ın şöhretli atası, Yakup’un (yada İsrail) oğlu Joseph’in Kut ؛fi sal Kitapta iyi b ilinen hikayesinde entrikacı kardeşler tarafım dan köle olarak satılm ası durum uyla paralel olduğundan do•' layı, bazı insanlar Senw osret’in saltanatının M usevilerin Mı•2 sır’da geçici kalışlarının başlangıcına işaret ettiğine inanır,؛ Eğer bu doğru ise, o zam an bu Ç ıkışın 4 3 0 yıl sonra, başka biı ؛ deyişle MÖ yaklaşık 1448 ile 1413 arasında bir yerde gerçek-J leştiğ in i im a eder. |

İlk önce bu, M usa’nın hüküm dar olan firavunun sarayında bir M ısırlı gibi yetiştirilm iş olm ası olası uygun bir zam an zar­fını belirler gibi görünebilir. Bununla birlikte, Kutsal Kitap’ııı kronolojisi bütünüyle sayısal abartmaya eğilim lidir, bu yüz­den gerçek olarak alınm am ası gerekir. Çok sıkça anlam olarak birbirine zıt ve sem boliktir ve Eski ٠ h it’in bir uyarlamasından diğerine farklılık gösterebilir.4 Ancak Ç ıkışı çevreleyen olayla-

1 Wright, The Illustrated Bible Treasury (Ayrıntılı Kutsal Kitap Hâzinesi), sayfa

2 Ex. xii, 403 Wilson, lan. sayfa 65, Bristol, Trinity Theological College'den (Teslis Teoloji Ko­

leji) Dr. John Bimson’ın çalışması ile kıyasla.4 Bu şekilde sayılarla ilgili abartma kanıtlanmıştır, örneğin. Joshua’nın kitabında bi

Page 129: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ı.uilı koymada, ilahiyatçı ilim adamları Çıkış kitabının ba- .■!.١ görünen bir beyana özel bir önem verirler. Bu şöyle söy-

Işte, İsrail kavminin çocukları bizden (Mısırlılardan) daha lazla ve daha kudretli. Gelin, onlarla akıllıca temas ede­lim; olmaya ki onlar yayılırlar ve bu öyle hale gelir ki, bir savaş çıktığı zaman, düşmanlarımızla da birleşirler ve bize karşı dövüşürler ve onları topraklann dışında yükseltirler. Bu sebeple onlar yükümlülükleriyle onları sıkıntıya sok­mak için üzerlerine angaryacıları sürdüler. Ve firavun için Pi-thom ve Raamses mahzen şehirlerini inşa ettirdiler.5

Hu satırların gösterdiği üzere, bunların yazıldığı zamanda, luseviler (İsrail kavm i) birkaç nesil ardından sayıca giderek >g.ilmiş binlerce kişilerden oluşan güçlenerek büyüyen bir ıpluluktu. Daha önem lisi, onlar, ‘Joseph’i tanım ayan’, onların ■ ııginliği ve refahından gittikçe korkan bir firavuna (Ç ıkış hi-

I iyesinde tam am en farklı bir firavun belirtilir) kadar köleliğe m !anmadılar.6 Paragrafta bahsi geçen sözde ‘m ahsen şehirle-

٠٠ 11 yerleri uzun zam an Ejiptoloji Cem iyetinde şaşkınlık yarat­ıl Onların bugünün Filistin sınırına yakın, Mısır’ın D oğu Del- ı.ısında bir yere kurulduğu tam ittifakla kabul edilm ektedir, ııııkü M usevilerin Joseph zam anında yerleştiği söy lenen ,

Kutsal Kitaptaki ‘Bolluk (G oshen) Toprağı’ burasıydı.Pi-thom (Pi Mısır dilinde ‘arazi’ veya ‘m al-m ülk’ ) genellik ­

le Musevi halkına, onun güçlerinden zarar görmesinler diye, kendileri ile Ahit Sandığı arasında 2000 kübitlik bir mesafeyi korumalan için talimat verildiği an­latılır (|osh. 4 ,؛؛؛). Bu rakam yaklaşık bir kilometre gelir, ki bu bütün hikayeyi an­lamsız bir hale getirir. Bir başka, benzer ömek Çıkışın zamanında Mısır'dan ay- nldıgı söylenen 600,000 Musevi ve onlann aileleridir. Böyle bir sayı o sıradaki Mısır'ın toplam nüfusunu kapsandı!Musa’nın Sina Dağında Tann ile iki defa konuşmak üzere geçirdiği 40 gün, do­ğumu ve Mısır'ın dışına göçü arasındaki 40 yıl; Sina'da geçirdiği ve Musevilerin sahrada dolâştıklan söylenen 40 yıl gibi zaman aralarının hepsi gerçek zaman­dan ziyade sembolik olarak kabul edilebilir. Bu bağlamda 40 sayısı büyük olası­lıkla sofuluk ve ilahilik ile ilgili birtakım özel anlam taşıyordu.

S Ex.(Exodus: Çıkış'ın Kitabı-ç.n), i, 9-1 I.Ex. (çıkış) i. 8

Page 130: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Bu kitapta ismi geçen belli başlı siteleri gösteren Nil Deltasının haritası

le Pi-Atum denilen bir zamanld Doğu Delta’da kurulm uş kayıp ،،>٠

kentle aynı sayılmaktadır. MÖ !.<٠٠

üçüncü yüzyılı tarih gösteren hıı yazıttan, on u n bir sınır kalesine s,ı hip olduğu, diğer yandan çevresin­deki toprakların göçebe toplulu!؛ larca sığırları gütm ek ve ekip bu, m ek için kullanıldığı bilinmekiı dir.7 Bu bilgiye rağmen, Pi-Atum’ııı1 ؛

tam m ekanı gizem ini korumaktadlı I ve o n u n M usevilerce inşa edileı. ‘m ahsen şehirler’den biri olarak ka

bul ed ilm esi belirsizliğini korur.‘Raam ses’ veya Mısır m etinlerinde bilindiği üzere Pi-Rames^

se isim li diğer ‘m ahzen’ şehrin m ekanını belirlem ede daha sağ 1 lam dayanaklar üzerindeyiz. İlim adamlarınca ifade edilen go■؛ rüş onu D oğu Delta’ya yerleştirilm iş Qantir ve Teli el-Dab'a adında iki b itişik köylerin civarındaki bir yere koyar. Pi-Ra- m esse’n in ön ced en buradaki varlığına kanıt, 1960’lardan 1980’lerin başına kadar Dr. Manfred Bietak tarafından başkan­lık edilen MÖ yaklaşık 1290-1224’te hükm eden Ramesses IPiıı saltanatına ait tapınaklar, yönetim binaları ve özel ikametlerin ayrıntılı planını oluşturan kazılardan gelm iştir.8

Ejiptologlar bu bulgulan, m uazzam harabeleri bugüne ka­dar M ısır’ı katıp karıştıran kudretli Ram esses Il’in, ‘Joseph’؛ ta­nım ayan’ ve ‘m ahzen şehirleri’ inşa etm ek üzere ‘angaryacıları’ M useviler üzerine süren kral, Z ulm ün Firavunu olduğunun sağlam kanıtı olarak görm ektedirler. Bu doğru ise, o zam an bu o n u n oğlu olan, MÖ yaklaşık 1224-1214’te hükm eden halefi M erenptah ın , Musa ve M usevileri Kızıl D eniz’e karşı başarısız bir şek ilde takip etm eye kalkıştığında, dalgalar Tanrı eliyle bö­lününce ordusuyla birlikte boğulan Çıkış dönem i firavunu o l­duğu anlam ına gelirdi.

7 Wilson lan, sayfa 30.8 Bietak'a hak

134

Page 131: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

I 111 h> birlikte, bu cüretli iddiayı destekleyen başka birI ٧١١ k .m ıt y o k tu r , ö y le k i F lin d ers P e tr ie ta ra lın d a n 1 8 9 5 ’te

ı ı 1،ı.tllık b a şk e n ti T b e b e s ’m (m o d e r n L u x o r ) b a tıs ın d a k e ş -

111١ ıı ve M eren p ta h ’ın 10 y ıl l ık h ü k ü m d a r lığ ın ın b e ş in c i y ı-

■ laı ılı o larak g ö s te r e n b ir za ier taş a n ıt ın d a (v e y a b ild ir i ta-

٠ b u lu n a n ‘M u se v i’ k a v im le r in e y ö n e lik ç o k ta r tışm a lı b ir

m İri m e b u g ö r ü şü c id d i b ir şü p h e y e sü rü k ler . Bu fira v u n ta­

h ı l d a n ü s t le n ild iğ i var sa y ıla n b a şa r ılı a sk e r i se ferb er lik ler i-

- Iı-.leleyen y a z ıt ın d a a şa ğ ıd a k iler i yazar:

l’ır ııs le r y ere k a p a n m ış , ‘B arış!’ d iy erek

I »okuz b o y u n d u r u k a ra sın d a n b ir ta n e s i b a ş ın ı k a ld ırm a z

I |r h e n u p er işa n , H a tti u z la şm ışü r :

١ a ııaan (K e n a n ) h e r fen a lık la ta lan e d ilm iş;

k a z a n d a n A sk e lo n ; z a p te d ile n G ezer;

Yaııoam sanki var olm am ış gibi bir hale gelir;İsrail yakılıp ■yıkılmış, tohumu değil;K haru [S u riye] M ıs ır iç in b ir d u l k a d ın o ld u !

B ü tü n top rak lar h e p b era b er , b a r ış iç in d e le r

H u zu rsu z h e r k e s [M eren p ta h ] tara fın d a n k u ş a t ıld ı .9

Bu herhangi bir çeşit yazıtta İsrail’ ism inin gözüktüğü ilk azıttır, bu yüzden kendi hesabına önem lidir. Ancak İsrail

I aş Anıtı’ isim li anıt, A nadolu (m odern Türkiye) Hitit İmpa- laiorluğu, Hatti ve Kuzey Suriye’nin, ‘barış içinde’ olduğuna dair kinaye gibi, biraz aslından farklı olduğu artık bilinen id­diaları süpürüp götürür. M erenptah’ın babası, Ram esses 11, oğ­lu M erenptah’m değil, kendi hüküm darlığı sırasında yapılan kesin bir m uharebede Hititlerin yenilgisini resm en bildiren beyanını bir tapınağın 20 duvarına yazdırdı; yani M erenptah babasının zaferlerini kendi çıkarına göre basitçe aşırmıştı. Bundan başka, iki krallık arasında yazılm ış bugüne ulaşan bel­geler, Kuzey Suriye’de Kadeş’te yapılan m uharebenin gerçekte berabere biten bir muharebe olduğunu gösterm ektedir.10

9 Wilson, lan sayfa 25.10 age., sayfa 25

135

Page 132: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

-Bu yüzden M erenptah’m gerçekten de M usevi kavm inı ya kıp yıktığ ı hâlâ belirsizdir. Daha da önem lisi, taş anıtın onun hüküm darlığın ın beşinci yılında İsrail’in ‘tohum ’u nun Ke • ııaıı’a çuktan iyice yerleştiğini ima eden gerçek idi. Ancak Es­ki Ahit b ize İbranilerin Vaadedilen Topraklara girm eden önce Sina ve Paran sahrasında tam 40 yıl dolaştıklarını söyler, ki bu çık ışın M erenptah’ın hüküm darlığının beşinci yılından en azından 35 yıl önce, belki de ondan da on yıllar önce m eyda­na gelm iş olm ası anlam ına geliyordu. Bu gerçek bu çekişm eli kon u n u n bütününü babası Ram esses H’n in hükümdarlığına doğru geri götürür ama Ç ıkışın onun hüküm darlığı sırasında yer ald ığın ı varsaymak hususunda da büyük boşluklar var.

Pi-Ram esse dönem i Mısır şehrinin sitesi, Qantir ve Teli el- Dab’a’da Dr. Manfred Bietak tarafından yapılan son kazılar şehrin ilk olarak Ram esses dönem inden en az 500 yıl önce zaptedilm iş o lduğunu kesin olarak göstermiştir; başka bir de­yişle , o köle edilm iş M useviler tarafından bir ‘m ahzen şehir’ olarak inşa ed ilm ed i.11 Bundan başka, savaşçı göçebe kabile adam larının MÖ yaklaşık 1730’dan itibaren Mısır’a 155 yıla yakın egem en olduğu, Kenan soyunun bilinen tabiriyle 'çoban kralları’, H yksoslann eski başkenti, Avaris ile bu şehri bir tut­m ak için bol kanıt vardır. Bundan dolayı, Ramesses II Pi-Ra- m esse’de belli başlı bina projeleriyle m eşgul olsa da, burası o n u n hüküm darlığın ın başlangıcından çok önceden vardı ve sadece bu kralın şerefine ism ini ondan almıştı. Ayrıca, Sami dili konuşan H yksoslar önceden geldikleri ve hatta belki de M usevilerin ataları olduğu için , onların eski Avaris, Pi-Rames- se’deki varlığı, h iç değilse, biraz zorla çalıştırmayı gerektirm iş­tir; burası atalarının yüzlerce yıl öncesinden yerleştiği ata m em leketleriydi.

Eski A hit’ten elde edilen bilgiden yola çıkarak ancak Mı­sır’dan Ç ıkışın ve ardından M usevilerin sahrada geçirdikleri 40 y ılın , MÖ yaklaşık 1450 ile Ram esses II’in 67 yıllık hüküm ­darlığının orta y ıllan arasında bir zamanda meydana geldiğini söyleyebiliriz. Bununla birlikte, bu olayların hepsinin bir şekil-

11 Bietak. sayfa 237.

136

Page 133: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

V P P £ R £ a v e r

Hu kitapta belirtilen belli başlı siteleri gösteren Eski Mısır’ın haritası ،lc, MÖ 1367 civarında A m enhotep IV isim li m uam m alı bir kralın tahtı devralm asıyla m im lenen, Amarna devri olarak b i­lmen Mısır tarihinin kargaşa dolu dönem iyle bağlantılı o ldu­ğunu ileri sürm ek için oldukça belirgin bir kanıt vardır.

٨KHETATEN’İN DÜŞM ANI

Babası A m enhotep IlI’in hüküm darlığının son yılları sıra­sında, A m enhotep IV firavun oldu ve hem en tek tanrıcı bir ta­pınma (ibadet) b içim ini öğretm eye girişerek benzeri olm ayan bir adım attı, isim siz ilahın tek tem sili tasviri, her şeye gücü yeten, çift ufuklu hayat veren güç olarak kabul edilen, çok ışın saçan güneş-diski, Aten olacaktı. G ünüm üze ulaşan kabartma­larda, boynunda M ısır’ın hayat sem bolü, tepesi halka biçim li haç-ankh bulunan uraeus tabirli bir sonsuzluk sem bolü yılan­la etrafı çevrilm iş, kırm ızım sı portakal renkli güneş küresi ola­rak resmedilir. Dar güneş ışınları güneş diskinden aşağıya ya­yılır ve ellerde son bulur; bu ankh’lar sem bolüyle hayat su n ­mayı ifade eder.

137

Page 134: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Aten diskini tanrının tek sem bolü olarak ilan etm esine ila­veten, kral ism i -Tanrı A m un’u şereflendiren- Amenhotep'i, A teriin ‘şan’ı veya ‘ruh’u (akh) anlamına gelen, Akhenaten ile değiştirdi. O ayrıca iktidar m erkezini Thebes kentinden, N il’in doğu kıyısında yerleştirilm iş, bugün Teli el-Amarna olarak bi­linen, 277 kilom etre (173 m il) kadar nehrin aşağısında bakir bir siteye nakletti. Burada tamamı Mısır’a özgü, güzel saraylar, büyük yönetim m erkezleri ve açık hava güneş tapınakları inşa ettirdi. Ona ‘A teriin ufku’ anlamına gelen Akhetaten ismini verdi ve vekiller, papazlar, heykeltraşlar, mimarlar, ressamlar, inşaatçılar ve krallığın her bölüm ünden sadık tebaalar bu cü­retkar gayretinde ona katıldılar.

Amarna’da yürütülen geniş çaplı kazıların ardından, birçok ilim adam ı A khenaten’i büyük bir ressam, bir şair, bir tasav- vufçu ve bir filozof olarak değerlendirdi. Şüphesiz o, o zama­na kadar M ısır’a hükm etm iş diğer hiçbir firavuna benzem iyor­du. 1700 yıldır güçlü krala ve askere yakışır sanatın tam tersi bir tarzda ressamlara hem kendisinin hem ailesin in doğal poz­larda resim lerini yaptırdı. Gün gün resm edilm iş görüntüler A khenaten ve on u n ünlü kraliçesi ve eşi N efertiti’yi altı kız ço ­cuklarının yanında dinlerken gösteriyordu A khenaten ayrıca tem sil edild iği kabartmalarda ve heykellerde tavırlarını tama­m ıyla değiştiriyordu. Firavun (ve bir dereceye kadar, ailesinin yakın üyeleri) ayrıca genişletilm iş kafatası, uzatılm ış yüz hat­ları ve büyütülm üş dudaklarla, aynı zamanda kadın kalçaları ve göğüsleriyle tem sil edilm işti. N eden tam olarak bu tasviri benim sediği çok tartışmaya yo l açan bir m eseledir. Bazı ilim adamları onun sürekli aynı soydan birleşme yüzünden oluşan, abartılı hatlar gibi, vahim fiziksel anorm alliklerin bir çeşidini m eydana getirebilen, iç ifrazata ait yetersizliğin bir biçim inden hastalık çektiğin i ileri sürmektedirler. Bununla birlikte, bu gö­rüşe karşı, bu özellik lerin hiçbirinin kanıtına Akhenaten’in ya­kın ailesine ait olduğu düşünülen kişilerin m um yalanm ış ka­lıntılarında rastlanılm adığı keskin gerçeği durmaktadır.

A khenaten, tarihten tam am en silinm eden önce, 12 ya da 13 senesin i Teli el-Am arna’daki rüya kentinde olm ak sureliyle,

138

Page 135: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

MU 17 yıl ülkeye hükm etti. O nun büyük olasılıkla, hüküm ­lü lığının son yarısı sırasında Mısır ve Yakın Doğu taraflarına s’ılı lığı düşünülen؛. vebanın bir kurbanı olarak ölm üş olduğu-

١٠ > ihtimal verilm ektedir.12 A khenaten’in yerine, hayatının son d ı yılı saltanatının ortak vekili olan, Sm enkhkare ism inde gi- < inli bir şahıs birkaç ay gibi kısa bir süreliğine geçti. Smenkh-

t .ıır’nin genç bir yaşta zam ansız ölüm ünü takiben, oğlan-kral Im ankhaten Mısır tahtını devraldı ve Thebes’teki Am un’un !•apazlarının etkisi altında, tabii, onların tanrısını şereflendir­mek adına, ism ini Tutankham un olarak değiştirdi. Bu üç kral­lık şahsiyetleri arasındaki ilişki hâlâ belirsizdir; buna karşın, •mcnkhkare ve Tutankham uriın kardeş olm alan ve babaları­

nın, oğlunun saltanatının on birinci yılına kadar saltanat orta­ğı olarak yaşam ım sürdürm üş olduğu tahm in edilen, Akhena- n n’in babası, A m enhotep III olm ası olası görünm ektedir.12

Genç Tutankham un sadece dokuz yıl ü lkeye hükm etti ve m ıun 18 yaşında ölüm ünü takiben Mısır’ın tahtı önce Akhena- icıı’in eski veziri Aye’e ve sonra Tutankham uriın askeri ku­mandanı H orem heb’e geçti. O hem en yalnız A khenateriin hü ­küm darlığının bütün izlerini değil, aynı zam anda diğer bütün Aınarna kralı diye tabir edilen -Sm enkhkare, Tutankham un ve Aye- kralların izlerini silm eye koyuldu. H orem heb onların isim lerini herhangi bir şekilde kullanm ayı kanundışı ilan etti, ote yandan A khenaten tarafından yönetilen yıllar tamamen asi’, ‘isyan’ d ön em i14 ve ‘A khenateriin düşm anı [veya suçlusu]

'dönem i sayıld ı.15Horem heb Amarna krallarıyla ve onların artık yerilen Aten

inancıyla bağlantılı her şeyi hedet aldı. Tapınaklarını yıktı, heykellerini devirdi, kabartmalarını tahrip etti ve yazıtlarını kesip attı. Daha kötüsü, şehrin kıyısındaki sarp kayalıklarda ıskan edilm iş A khenateriin ailesi ve saray m ensupları için in ­şa edilm iş mezarlar sistem atik olarak soyuldu ve yağmalandı,

12 Aldred, Akhenaten -King of Egypt (Akhanaten-Mısır Kralı), sayfa 149.283.293.13 age., sayfa 180.14 Harris, sayfa 97.15 Osman, sayfa 67.93.

139

Page 136: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

k ^ sa l say،lan mumyalarına hürm etsizlik edildi ve kavurueu Çöl sıcağında parçalanıp dağılmaya terk edildi. H orem heb’iıı Am am a krallarına karşı son hareketi, MÖ yaklaşık ثئل’ما و

onun hüküm darlığının başlangıcında, ancak birkaç ğöçebe ka- bile lerdine yuva olan kulübe kasabası haline getirilm iş yerde I bulunan A khenaten’in pırıltılı beyaz hisarının yok edilişi idi. Yapılar sistem atik olarak söküldü, taşları inşaatta kullanmak amacıyla Mısır’da bir yerlere taşındı.

H orem heb’in eylem leri Mısır’ı tek bir inanç etrafında birleş- tirmeye teşebbüs etm iş bir firavunun anısını toptan bir küçük düşürm eydi. H iç değilse. Am am a devrini tem sil eden her şe- y in fanatik bir şek ilde sindirilm esi, en azından A khenaten’in tektanncılığ ınm Mısır tarihinin sayfalarında yer alm ış olduğu şekliyle etk isin i gösterdi. N için Akhenaten ve halefleri kafir krallar olarak suçlanm ış olsun?

Belki de bu düşüncelerin etkisiyle bazı ilim adamları Akhe- naten’in Aten inancı ile M ısır’dan Çıkışın ardından M useviler tarafından b en im senen Musa'nın dini arasında benzerliklere işaret etm eye başlam ıştı, ö rn eğ in , önceden A khenaten’in ken- dişi tarafından yazılm ış olduğu düşünülen A ten için bilinen bir ilahinin, ilk MÖ yaklaşık 980 ’de, Hz. Süleym an zamanla- nnda kaydedilen i 04■ İlahinin (m ezm um n) m ısralanyla bariz benzerlikler taşıdığı çoktan anlaşılm ıştı.؛، Bu sırf tesadüf müy- dü, yoksa biri diğerini etk ilem iş miydi?

Ondan som a, m odern psikolojinin kurucusu, İ9 3 7 ’de artık ileri bir yaşa gelm iş Sigm und Freud Kutsal Kitaptaki Musa şahsiyetin in A khenaten’in sarayıyla bağlantılı bir M ısırlı oldu- ğunu iddia eden ön em li bir makale yayım ladı.؛? İddiasını des- teklem ek am acıyla, Yahudi dilinde ‘Rab’ kelim esi Adonai’nin, harfleri Mısır diline dönüştürüldüğü zaman ‘ateri olduğu ger- çeğini ortaya koym ak suretiyle çok uyarıcı bir kanıt sundu .،8 Bu gerçek, Ç ıkışın 12. Bölüm ü, 12. Ayetindeki Tanrı’nın Mu- sa'ya Mısır'ın ilk doğanları Fısıh Bayramının gecesi esnasında

ة. age.. sayfa ا 6 .Freud. sayfa 97-8 ا 7؛ ,.age ا 8 ayfe 42.

ا4م

Page 137: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

I kesilsin, ‘Mısır’ın bütün tanrılarına karşı ben hüküm le-١ mlaz edeceğim ; [çünkü] ben Rab’ım ’, diye haber verdiği il­im, bir ifadeye önem li bir anlam kazandırm aktadır.19 Çünkü

• ıl> kelim esi burada ,Adonai’ olarak aktarıldığından dolayı,I m u aslında ‘Mısır’ın bütün tanrılarına karşı ben hüküm leri «nliiz edeceğim :[Ç ünkü] ben A ten’im ’ diyor.

I reud ayrıca, yen i doğan her çocuğu İbrani töresinin bir ge- ı< gı olarak, sünnet ettirm enin ilk önce, ne başka bir Asya ve- v.ı Orta D oğu kültüründe değil, Eski Mısırlılarca uygulamaya konulduğunu da vurguladı. O nun fikrine göre, Yahudilerin bu gr leneği Musa aracılığıyla Eski Mısırlılardan miras aldığı açık- .١ görülüyordu.20

İ reud’un ihtilaflı görüşleri Yahudi inancının büyüklerince iyi karşılanmadı, 1930’un başında bilindiği gibi, o bu ihtilaflı görüşleri aydınlatıcı bir kitap çıkarmak üzereyken, kıdem li v.ıhudi resm i yetkililerince, Yahudiliğin ahlaki kurallarını za­yi Batacağından korktukları için, yayım ını geri çekm esi için uyarıldı.21 Freud, kitapçılarda Moses and Monotheism (M usa ve I cktanrıcılık) ism iyle görülen bu kitabın ardından birkaç ay sonra öldü ve onun fikirlerinin doğruluğu ne olursa o lsun , hiç şüphesiz kitabı, ilim adam larının Akhenaten’in hayatı ve fikir­lerini Yahudi tektanncılığın ın kuruluşu bağlam ında yeniden tayin etm eye başlamalarında belirleyici oldu. Bununla birlikte, 1990’a kadar bu konu üzerine kitap raflarına ulaşan bütün k i­tapların en etkileyicisi daha çıkm am ıştı. Mısır doğum lu Ah- ıned O sm an tarafından yazılan Moses Pharaoh of Egypt (M ı­sır’ın M usa Firavunu) bundan 50 yıl öncesinde Freud’a kibar bir parmak sallama ile gösterilenin çok ötesinde bir gürültüye sebep olacaktı.

Şu an İngiltere’de yaşayan O sm an, ortaya çıktı ve Freud da­hil, birçok kişinin ileri sürm eye cesaret edemediğimi söyledi: Akhenaten Musa ile tek ve aynı kişiydi. O sm an’ın bu görünüş­te aykırı teorisi özellik le m em leketi Mısır’daki M üslüm an li-

19 Ex. xii, iz.20 Freud. sayfa 44-6.2 1 Osman, sayfa 7-8.

Page 138: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

derlerini aşırı kızdırdı. Musa Kuran da önem li bir peygamber olduğundan ve O sm an’ın doğuştan bir M üslüm an olm ası ve bu yüzden kutsal törelerine bağlılıkla yüküm lü olm ası sebe­biyle onun en uçta görüşlerini T ann’m n nazarında bir küfür ١

olarak gördüler. İslam dünyasının Salman Rüşdi’nm 1989’da- ki Satanic Verses’nin (Şeytan Ayetleri) yayım lanm asına tepki oiaraK gösterdikleri ile hem en hem en aynı şekilde. O sm an’ın kitabının kopyaları herkesin gözü önünde Kahire sokakların ­da yakıldı. G örülüyor ki, bu K uıan’m karakterleri ve olayları hususundaki kabul edilm iş fikirleri radikal bir şekilde sorgu­lam anın bedelidir.

Peki O sm an’ın çılgın görüşleri ile ne yapacağız?M aalesef, A khenaten’ın Ç ıkışın M usevi lideriyle tek ve aynı

kişi olduğunu kanıtlayacak kesin bir kanıt yoktur ve bütün ola­sılıklar içinde -şaşırtıcı bir 120 yıl yaşadığı söylenen-2؛ M u ­sa’n ın kaynak olarak bazısı İbrani, diğerleri M ısırlı, farklı fark­lı k işilerin solm uş anılarından yaratılmış karma bir kişilik o l­duğu daha m uhtem el görünm ektedir. Bununla beraber, daha kesin görünen, A khenaten’in hayatındaki olayların, özellik le A ten inancım benim seyişin in Kutsal Kitabın dışındaki m uha­faza edilm iş M usa suretiyle ilgili hikayelere yansıdığıdır.

KİRLİ İNSANLAR

M usa ve Çıkıştan bahseden Yahudi olm ayan en eski kaynak MO yaklaşık 3 2 0 ’de yaşam ış, M anetho ism inde M ısırlı bir pa­paz ve tarihçinin eseridir. O nun çalışmaları Yunanca yazılm ış ve Aegyptiaca başlıklı olarak, ü lkesin in bir tarihini kapsıyor­du; şu an kayıp olm asına rağmen, MS birinci yüzyılın Yahudi bir tarihçisi Flavius Josephus gibi ondan sonraki yazarlar ve Yunanlı tarihçi Sextus Julius Africanus (ölüm ü MS 232) ve Caesarealı (Kayserili) Eusebius (MS 264-360) gibi ilk dönem H ıristiyan yazarlar tarafından çok "kere alıntılar yapLİdı.

M anetho kendi zam anında İskenderiyeli Yahudilerce Musa olarak b ilinen büyük bir peygam ber ve liderle ilgili Mısır’ı ku- 22 Deut. xxxiv,7.

142

Page 139: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

lan efsanelerin çok؛ zekice farkına varmış gözükm ektedir.١m .ık A pion’a Karşı Tez’ başlıklı bir m etinde Josephus tara­

lından oldukça tenkit edilerek kaydedilen, İsrail’in büyük pey- c ımberi ve kanun koyucunun hayatı ve dönem ine ait onun allam،؛- ası Eski A hit’teki, bütün m illetler tarafından saygıyla lıilmcnle büyük ölçüde zıtlık gösterm ektedir.23

M anetho bize, tanrıları görm eyi arzu eden, ‘A m enophis’ is­minde Mısır’ın bir kralının, ‘Papis’in oğlu A m enophis’ ism inde İm bilge adam’ ve ‘kehanet sahibi’nden öğüt istediğini anlatır. Ihı sözleri d inledikten sonra, bilge adam krala dileğinin yalnız l-.ıallıkta yaşayan bütün ‘m iskinleri’ ve ‘kirli insanları’ dolaşıp, onları ‘N il’in doğu yakasındaki’ taş ocaklarında çalıştırırsa ger- ı.١• kleştirebileceğini bildirdi.24

Kral güvenilir kahininin güzel sözlerini duyduktan hem en vmra, sözü geçen taş ocaklarında çalışm aya sevkedilen 80 .000 biçare insan gereğince dolaştı. Krala verdiği tavsiyenin son u ç­larından haberdar olan kahin daha sonra, sonradan ayaklanıp liıavunu tahttan indirecek ve yönetim de 13 yıl kalacak ‘bazı Kişilerin, bu kirli sefillerin imdadına yetişecek’ olduğuna dair kehanette bulund u.25 Bu ihtim alin sonuçlarını cesaretle karşı­layamayan kahin, intihar etm eden önce bu sözleri başkalarına

nakletti.Bilge adam ının ölüm ünü ve onun bıraktığı kehaneti öğren­

m esiyle, kral, ‘çobanlar’ın veya Hyksos krallarının (MÖ yakla­şık 1575’te A hm ose ism inde bir firavunun güçlerince bozguna uğratılan ve Mısır’dan kovulanlar) ayrılışından sonra çö lleş­meye terk edilen kent, Avaris’in idaresini ellerine almalarına izin vererek ‘m iskinler’ ve ‘kirli insanlar’a yön elik onun uy­gunsuz sözlerini affettirmeye çalıştı.26 Bunun arkasından, 80,000 ‘kirli insan’, daha sonra Musa ism ini alan, Osarsiph is­minde ‘H eliopolis’in papazlarından’ birini kendilerine bir lider

Manetho. Aegyptiaca, Josephus, ,Flavıus Josephus Against Apıon' (Flavıus Jo­sephus Apion'a ؛<arşı)’da aktarılmıştır, ı, 26 3 I.

24 age., i, 26.?5 age.26 age.

143

Page 140: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

olarak seçti. O M ısır’dakilerin tamamen tersi birçok yeni ka• n u n ve gelenekler tesis etti ve insanlarına ‘Mısırlı tanrılara tap m amaları’ gerektiğini söy led i.27 Onlar ayrıca bu tanrılarca kut sal sayılan hayvanları öldürm ekten sakm m ayacaklardı ve ‘bu ittifaktakilerin dışında kim seyle birleşm eyeceklerdi.’28

M anetho O sarsiph-M usa’nın daha sonra ‘kirli insanlar’a taş ocaklarında çalışm ayı bırakm alannı ve onun yerine şehrin et­rafına duvarlar inşa etm elerin i ve krala karşı bir savaşa hazır­lanm alarını söyled iğin i aktarır. Osarsiph-M usa ardından [He- ؛ liop o lis’in] ‘diğer papazlarının ve onlarla kirlenenlerin’ ‘dost- lu ğu ’nu garantiledi ve ‘çobanlan’, yani H yksos kavm ini, onla­ra eski başkentleri Avaris’i geri verm eyi söz vererek, gayeleri­ne destek olm ak için ikna etm ek niyetiyle ‘Kudüs’e elçiler gön­derdi.2؛»

H yksoslann bu teklifi kabul etm iş olduğu söylenm ektedir. B öylece bu ‘çobanlar’dan 2 0 0 ,000 k işin in yardım ıyla, Osar­siph-M usa, kralı ve ordusunun kalanını Habeşistan’a sürerek, M ısır’ın kontrolünü zaptetti. Aradan on üç yıl geçer ve niha­yetinde, 3 0 0 ,0 0 0 adam dan oluşan çok büyük bir gücü topla­dıktan sonra firavun, Ram esses veya Sethos isim li oğlu tarafın­dan meydana getirilen bir ik inci büyük ordunun da yardım ıy­la, M ısır’a geri döner ve sonunda Osarsiph-M usa’yı, beraberin­de ‘kirli insanları’ ve H yksos ‘çobanları’nı yenm eyi başarır ve onlar ‘Suriye sınırlarına’ sürülür.30

Bu, b ize bu olayların H yksoslann kovuluşundan 518 yıl sonra yer aldığı b ilg isin i veren M anetho’nun sunduğu şekliy­le, M usa’nın tem el hikayesidir; ancak bu, hesap edildiğinde, Ç ıkışın geleneksel tarihinden 200 yıl sonrasına, MÖ 1057 ci­varına tekabül eden, bir dereceye kadar m antıksız bir tarih­tir.31 Ama M ısırlılann leh ine yönlendirilm iş bu karışık uydur­ma tarih ağının içine gizlenm iş, benim inancım a göre, çok bü­yük önem taşıyan tarihi bir bilgi yatmaktadır. ‘A m enophis’ ad-27 age,28 age.29 age.30 age., i. 27.3 1 age., i. 3 1.

., i. 27..؛,.31.

144

Page 141: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

I ııu v ıın u n , A k h e n a te n tara fın d a n b ıra k ıla n v e H o r e m h e b ’iıı

١٠.m a lın d a n k ısa sü re ö n c e e sk i m e v k iin e ia d e e d ile n ç o k

■ ta ١١١،؛ا p ın m a y a y ö n e lik b ir ç e ş i ı d in i b ild ir i v ey a reform ,

ا:اا ■ d e b ir k in a y e y e a ç ık ç a işa ret e d e r e k , tan rıları g ö rm ey i ar-

٠١ ،•İliği sö y le n m e k te d ir . D ah a a n la m lı o la ra k , b u ‘A m e n o p h is ’

M ,<.،؛' ■ a n e th o ’n u n k ral lis te s in d e H o r e m h e b ’in tab ir e d ild i-

١ ،M،n o la n , r iv a y ette ‘H o r ’ v ey a ‘O r o s ’ o la ra k ad ı g e ç e n b ir

ا.م.،ا ' kra lla e şa n la m lı da g ö r ü n ü r , ^ s e p h u s ta ra fın d a n a k ta n -

١١١ l^ sa rs ip h -M u sa h ik a y e s i a s lın d a ‘H o r ’ v ey a ‘O r o s ’u A m e-

■ I'tp lüs’in b ir ‘a ta s ı’ o la ra k işa re t e ts e d e , b u ik i k iş in in , ta n ın -

A m بااا< arn a a ra şt ırm a c ıs ı D o n a ld R ed fo rd ta ra fın d a n in a n d ın -

١ ١١١٢ ş e k ild e sa v u n u ld u ğ u g ib i, a s le n b ir v e a y n ı fira v u n o ld u -

١ ١١ a ç ık t ır ال. ‘A m e n o p h is ’ is m i ayr ıca A k h e n a te n ’in b ab ası,

^ m -n h o te p l l l ’e v e r ile n a lte r n a tif b ir is im o ld u ğ u iç in , b u ,

' '■»arsiph-M usa’ya k arşı d u ra n f ir a v u n u n k ıs m e n A k h e n a te n ’in

!'libasına v e k ıs m e n H o r e m h e b ’in 2 7 y ı l l ık h ü k ü m d a r lığ ın ı k u -

alan o la y la ra d a y a n d ığ ın ı ile r i sü r ü y o r g ib i g ö r ü n ü y o r . ‘P a-

)»،*>٦١٦ o ğ lu , A m e n o p h is ’ o la ra k b il in e n k a h in , 8 0 y a ş ın a kad ar

١ adam ış v e e n s o n k ra lın h ü k ü m d a r lığ ın ın o tu z d ö r d ü n c ü y ı-

ةا،اااا is m i a n ıla n , A m e n h o te p I lI’in G e n e l B a y ın d ır lık İş ler i £1-

v) ا>*اا e y a p a p a z ı) , H a p u -o ğ lu -A m e n h o te p ’e d e d a y a n d ır ıla n

ı.ırihi b ir k arak terd ir .

‘N il’in d o ğ u y a k a s ın d a k i ‘taş o c a k la r ın d a ça lışm a y a z o r la n a n

m isk in ler ’ v e ‘k ir li in sa n la r ’, Ç ık ış k ita b ın ın b iz e . D o ğ u D e l-

ı.،'da isk a n e d ile n ‘m a h z e n şe h ir le r ’in y a p ım ın d a ça lışm a y a

• .ev k ed ild iğ in d en b a h se t t iğ i B o llu k D iy a r ı’n ın (G o s h e n ) İbra-

d iler iy le b e n z e r g ö r ü n ü y o r . Bu ş e h ir le r d e n b ir i, ş ü p h e s iz , M a-

١١٠ Gardiner, sayfa 44.4'e bak, Horem heb olarak 'Mor' ya da ,O ros' ؛٨٦؛$ için. Ma- netho’non kral-listesiyle kıyasla. Manetho'nun ,Amenophis', 'Mor' ya da 'Oros'unun, Horemheb'in bir anısı olduğuna dair veya karşı çeşitli kaynaklar ifin Redford, Pharaonic King-Lists, Annals and Day-Books (Firavun Kral-Listelen, Yıllıklar ve Günlükler), özellikle şayia 248-5 I e bakın. Amenophis'in 'Mor' ^a da 'Oros' ile b ir olduğu hususunda, Donald Redford age., sayfa 250'de ؛öyle ifa- de eden 'Manetho'nun metninin sonraki aparmasında iki isim, "Hor" ve "Ame- nophi؛ " yanlışlıkla iki ayrı kral olarak anlaşıldı ve Manetho'nun basit fo ^ a t ın ı ge- çırirken. onun Aegyptıaca daki pozisyonu onun doğru tarihsel yen olarak yo- mmlandı. 5özün özü, o Büyük Ramesıses'ı takip etmiş "Amenophis" adlı b ir kra la aitti.'

145

Page 142: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

netho’nun bize anlattığına göre, Osarsipb-Musa tarafından kralı Mısır dışına kovmasında yardım etmelerine karşılık onlara geri ٧،* rilen, Hyksos kavminin eski başkenti, Pi-Ramesse veya Avaris ilil

M anetho bize ayrıca Osarsiph-M usa’nın, halkına Mısır'daki nin ‘tersi’ kanunlar ve gelenekleri öğrettiğini ve onlara Mısırlı tanrılara tapmamalarını ve ‘bu konfederasyondakilerden baş• kasıyla birleşm em elerini’ em rettiğini anlatır.” Bu sözler Akh،“• naten’in M ısırlı tanrıların m abedine tapmayı yasaklayıp, tahtı• nın yerini Thebes'ten Teli el-Amarna’ya aktarması ve onun inancına adananları bu cüretkar çabasında kendisine katılma- ya davet etm esindeki tavırla çok yakın paralellik taşıyor gö■ rünm ektedir. O nun eylem leri, yalnız ‘konfederasyondakderle‘ iletişim kurm ak am acıyla dış dünyadan çek ilen Osarsiph-Mu• sa’ya atfedilenlerle kolayca bir yorum lanabilir. Bundan başka, Osarsiph-M usa’n ın M ısır’m yönetim inde kalm ış olduğu söyle nen on ü ç yıl, A khenaten’in, hüküm darlığının altıncı yılı civa- nnda taşınm asını takiben, Akhetaten şehrinden ülkeyi yönet tiği zaman süreciyle tam am en paralellik taşımaktadır. '

Bunlar yalnızca Ahm ed O sm an tarafından saptanan sonuç- ’ lar değild i,34 aynı zam anda bu varsaym a destek, M anetho’nun Osarsiph-M usa rivayetini A khenaten tarafından tesis edilen ve ١

hem sözle hem yazılı b içim iyle Mısır'ın tarihi olaylarıyla ilgili tapmak kaynaklarında muhafaza edilm iş d insel reformların ' bir doğru yansım ası olarak kabul eden Ejiptolog Donald Red- ford’dan geld i.35 Pharaonic King-Lists, Annals and Day-books (Firavun Kral-Listeleri, Yıllık ve G ünlükler) adlı kitabında, şunu artık itiraf ediyordu: ‘Bir kenara ayrılm ış (hikayenin özetlenm iş b içim inde Avaris diye geçer), bir çöl arazisinin ؛؛- gali, Amarna’ya hicrete benzer; ve m iskinler ve çobanlar tara- fından yürütülen ıstıraplı 13 y ıl Akhenaten’in yen i kentinde kalışının m üddeti olabilir ancak. Osarsiph-M usa sureti açıkça A khenaten’in tarihi anısından m odel alınm ıştır.’36

33 Manetho. Aegyptıaca. josephus. 'Flavius Josephus Against Apion'da alıntı ya- pilmiş, I, 26.

34 Ö rnek ıpn, Osman, sayfa 30-2,57-8.97'e bakın.35 Rsdford, Pharaonic King-Lists, Annals and Day books. sayfa 293.

146

Page 143: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

' »*..d^ph-Musa gibi, Akhenaten’in de İbranilerle yakm bağ- M l olduğu bilinm ektedir, ki bunlardan biri, el sürülm em iş

.... .١٢١ 1988’de Belçikalı arkeolog Alain Zivie tarafından ةأا.ااااا kabristanının kızgın kum larının altında keşfedilen, >٠١١١١ Baş Papazı, A per-el (veya A bıl-el), ‘El’in kölesi’ id i.37 .|،.T-erin bir Sami ırkından olduğu, ism ini belirtm ek için kul-

١'Milan hiyerogliflerden bilinm ektedir, çünkü el veya ؛٠ son ا ١ İbranilerin tanrısıyla b irleşm ek üzere harekete geçen Ke-

.. İM dıyarınm yüksek tanrısının ism iydi.3ةAper-el genç ve m uhtem elen hassas A khenaten’i gelişm e

*Harında etkilem iş olabilir mi? Bu yakın ilişki krala Doğu ا ؛ I'lta’n ın İbrani kabileleri üzerinde bir çeşit özel statü bağışla-

ııı.ıya yol açtı m ı? Bu geıçek ayrıca Eski Ahit rivayetinde en SO- ıMiııda M usevilerin M ısır’dan ayrılışıyla son bulan olayların ik lıenaten’le ilgisin in bir göstergesi m iydi?3؟ Eğer öyle ise, o . ٨٠١١٦ bu yeni bilgi Ç ıkışın olayları üzerine daha büyük bir

?ık saçar mı, ا

١/ Osman, sayfa 88-9.

-Cevap büyük olasılığa evet ©lur, özellikle de tarih yazan Graham Phillips tara ا'اtından yazılmış Amama kralları ve onlann Musa Yahudiliğinin kumluşu ile ilişki- si üzerine yararlı b ir eser. ٨ ^ o fC o d in (Tann'nın Eylemi) yayınının ışığında, o eski çağlarda Akdeniz’in Thera (Santorini) adasını yerle b ir ertiğı bilinen volka-

püskürmenin aslında genel olarak inanıldığı gibi M O 1450 civannda değil, M Ö yaklaşık I ]70 -1365 'te gerçekleştiğini g ö s te ^ e k üzere yeni b ir kanıt akta- ١٦٢. 8u dramatik düzeltme bu olayın zaman zadını Akhenaten’in hükümdarilgı- nın başına koyar (hemen hemen kesin olarak babası, Am enhotep III ile ortak saltanatı sırasında) ه. bu nedenle Am ama döneminin bütününe sınırsız b ir et- ki yapmış olsa gerek'fhera'nın yıkılışının tarihini düzeltmenin en büyük anlamı onun Çıkış'ın kitabın- da kaydedilen Mısır’da yaşanılan vebalar üzerine yeni b ir ışık yaktığı bilgisidir. İlk olarak I985'te yayımlanan, The Exodus Enigma (Çıkış Muamması) başlıklı b ir kitapta, yazar lan W ilson (O r Hans Goedicke'nin eserinden sonra) bu kıyamet türtlnden olayların tanımlamalannı büyük volkanik püskürmelerin bilinen etkile- riyle kıyasladı.ه Yhera'nın M Ö 1500 civanndaki son parçalanışının, Çıkışı çev- releyen olaylann M Ö yaklaşık 1490-1468’deki, kraliçe Hatshepsut'un hüküm- darlığı sırasında oluştuğunu kanıtladığı sonucuna vardı, ö rn e k için. W ilson, lan. sayfa 180, çizelgeye bakın. Akdeniz'in bilinen en büyük volkanik püskürmesinin tarihini M Ö yaklaşık I]7 0 -I3 6 5 'e ileri almak ilk kez Phillips tarafından bu ses getiren eserinde keşfedilen ve faikına vanlan bütünüyle yeni b ir tartışma yara- tır.

147

Page 144: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

M anetho, Osarsiph-M usa’yı ‘kirli insanlar’ ve Hyksoslaıl.ı beraber Mısır’dan kovmak için babasına yardım eden, Ram،■1■ ses (Ram pses) veya Sethos ism inde, Kral A m en op h isin bir oğ lundan bahseder. Ayrıca bu R am esses-Sethos’un oğlunun da Ramesses isim li olduğunu ve bu oğulun Mısır kralı olarak (ıf< yıl ü lkeye hükm ettiğini belirttiğinden dolayı, kesin olarak bl liyoruz ki, bunun , oğlu Ramesses II gerçekten 66 veya 67 yıl lık bir dönem saltanat sürm üş olan, Seti I ile bir ilgisi olma>ı gerekir.40

ÇIKIŞ’IN FİRAVUNLARI

M anetho, Osarsiph-M usa Kral A m enophis’e karşı başkaldıı dığı zam an, oğlu Ramesses, veya Sethos’un daha beş yaşında olduğunu ifade eder. Seti I’in MÖ 1307 civarında tahta çıktığı zam an 40-45 yaşlarında olduğunu bild iğim ize göre bu, Osar- siph-M usa’n ın , şayet tarihsel bir karakter olarak varoldu ise, bu sebeple MÖ yaklaşık I3 3 5 ’te H orem heb’in hüküm darlığı­n ın başlangıcı civannda şöhrete kavuşm uş olm ası gerektiği gerçeğine açıkça işaret eder.41 Bu, A khenaten’in karakteri vc eylem lerinin bir kısm ını m uhtem elen üzerinde toplam ış ola­b ilm esine karşın, Osarsiph-M usa’nm , tıpkı Kutsal Kitaptaki sureti gibi, bir kim likten çok karma bir şahsiyet olduğunu gösterir.

Eğer bu olaylar gerçekten de H orem heb’in hüküm darlığı sı­rasında başladıysa, o zam an A khenaten’in taraftarlarına zul­m ettiği b ilinen bu kralın, ‘Joseph’i tanım ayan’ kutsal kitabın Z ulüm firavunuyla eş olm ası olası görünür. Bu sebeple, bu H orem heb’in halefi, Seti’n in selefi ve O ndokuzuncu Haneda­n ın ilk kralı Ram esses I’in Çıkış zam anında hüküm darlık eden bir sonraki firavun olduğu anlam ına geliyordu -Ahm ed O s­m an tarafından Moses Pharaoh of Egypt (M ısır’ın Musa Firavu­nu) kitabında ortaya konan bir çıkarım .4240 Manetho, Aegyptiaca, Josephus, 'Flavius Josephus Against Apion'da alıntı ya­

pılmıştır, i. 26.4 1 Britanya Müzesi Mısır Eski Eserler Bölümü ile kişisel görüşme.42 Osman, sayfa 184,228.

148

Page 145: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

m ‘ا usses ١ M usevileıe -aynı zamanda, birçoğu Horem- ١٠ ،■، hüküm darlığı sırasında D oğu Delta’da politik suçlular

١ <ı,ı!< hapsedilm iş, A khenaten’in yasaklanm ış Aten kültünün üyelerine- tahta çık ااا.مآا ışın ın hem en are.ından kendi öz-

**، !iadeleriyle Mısır’dan ayrılmaları için izin m ı verm işti?« ؛١ • ise, o zaman bunu neden yapm ış olsun? Bunun eevabı,

Flinders Petrie tarafından Sina yarım adasındaki kutsal !'اأ’ةا٠ ؛،<جا ' , Serabit el-K hadim ’deki kazılar sırasında bulunan

11 inli bir taş abideyle şu an kanttlanmı^ olduğu üzere, Ra- " >1'S l'm kendisin in A ten inancının bir taraftarı olduğu ger- '1inde yatmaktadır. Taş anıt kralı Akheııaten işi’ni‘4؛ anım sa-

>11 bir tarz giysiyle gösterir ve omr ‘Aten’in her çevresinin >> ıısi’ ilan eden bir yazıt taşır.« H aşm etli Aten'in Sina’daki İl yazıt üzerinde gözükm esi gerçeğinin :؛ebebini anlam ak •I'hı ama ayrıca direkt olarak Ramesses I’le bağlantılı olm ası

imamen anlaşılm az görünüyordu, onun için Petrie ٠ zaman ıyle bir yorum getirdi: ‘H orem heb’in m erham etsiz A m uniz-

ul'dcn sonra Aten’in bu şekilde anılm ası ile karşılaşm ak dik- ا ٠١ çekicidir. Şimdiye kadar onun en son ism inin anılm ası

، 1 Ay yönetim ؛1. indeydi.’46 hu Aten’e tapınm anın MÖ yaklaşık ل3وئ’ةئ Aye’n in ölü-

İllimden Ramesses I’in hüküm darlığına, 28 yıl sonrasına kadar mil tutulduğunun bir göstergesi miydi? Bu, m ahkum edilen

*İIM1 taraftarlarının hâlâ D oğu Delta’n ın esir alınm ış İbrani iş- ا!ا'ا؛' arasında yaşadığına dair m alumat üzerine, Çıktşuı ger-

1■ !deşmesine izin verm esinin altındaki bir itici güç olm uş ola-hıhr mi?

Ramesses H orem heb’in ölüm ünü takiben M ısır’ın tahtına ',ı-çlıği zaman, zaten yaşlı ve çok düşkün bir adamdı. Kral ’on ■!■heple rakibi, Seti’n in krallığın kontrolünü eline geçirm esini

«inleyecek durumda değildi. İki kral arasında Ram esses’in kısa ٠١١، yıl, dört aylık hüküm darlığı sırasında, bir ortak saltanat ve-

ıı.ıge.. sayfa 167.H l’etrie. Rs:;earches 5 ء>ا ،naı (Sina'da A raştırm alar), ؛و )fa 177.I'> elge., sayfa 77؛: Kitclıen, Rarrıesside Inscriptions (Ramesses Yazıtlan), bl. I, say-

1,1 I.İl, fe tne . p .esea /tfs :; ا«.ا .آ,اأءاء ; sayfa 1^7

149

Page 146: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

kiiliğin in gerçekleşm iş olm ası çok güçlü şekilde olasıdır.•'؛ Eğer gerçekten olan bu ise, o zam an bu M anetho’nun Osaı siph-M usa rivayetindeki Ramesses ve Seti, veya Sethos isim le­ri arasındaki karışıklığı çok iyi açıklayabilir -Ramesses-Sethos ism inde tek bir karakter oluşturm ak am acıyla iki kralın anısı­n ın birbirine kaynaştınlm ası. Bu ayrıca Seti l ’in Çıkışı kapsa­yan olaylarda tek söz sahibi olm uş olabildiğini ve Manet­h o’nun sözleriyle, Kral ‘A m enophis’e, yani H orem heb’e ‘mis­kinler’ ve ‘çobanlar’ı Mısır’dan kovm ası için , askeri destek sağ­layan k işin in o n u n selefi değil, kendisi olduğunu ima eder K endisinden öncek i H orem heb gibi, büyük bir askeri general olarak, Seti ahlaki ve sivil kanunlara bağlı kalarak ve Akhena- ten’in ve halefi Sm enkhkare’nin yön etim i altında çok fazla ıs­tırap çekm iş eski tanrıları, özellik le T hebes’teki Am un kültü­nü him aye ederek Mısır’ı dem ir yum rukla yönetm iş olurdu. A khenaten ve A m am a krallarının sev ilen herhangi bir şeyi Se­ti I’in düşm anı olurdu ve buna şüphesiz ki D oğu Delta’nm Sa­m i kavim leri de dahil idi.

M anetho bu sebeple mi Ramesses 1 ve Seti arasında, görü­nüşe göre, yer alan kısa süre ortak vek illik sırasında meydana gelm iş gerçek olayları birbirine karıştırıp kaynaştırıyordu? Eğer öyleyse, bu Kutsal Kitaptaki Ç ıkışın tarihsel gerçeğine ayrı bir ışık yakar mı? M anetho’nun O sarsiph-M usa rivayetini, H orem heb’in hüküm darlığının sonunda yer alm ış gerçek olay­ların karıştırılm ış bir kaydı olarak kabul edince, sanki Doğu Delta’nın Kenan kavimleri arasında bir çeşit ayaklanma meyda­na gelm iş gibi gözüküyordu. H eliopolis’in, Musa ism ini almış, Osarsiph ism inde eski bir papazının liderliği altında birleşip, Set­hos, yani Seti I liderliğindeki Mısır ordusuyla çarpıştılar ve so­nunda Mısır’dan sürüldüler. Bu varsayım Seti’nin, hükümdarlığı­nın birinci yılı sırasında Filistin, Suriye ve Sina’nın Bedevilerine veya göçebe halklarına, başka bir ifade ile Hyksos’ların torunla­rına verilen isim le Shasu’lara karşı askeri bir seferberliğe giriştiği malum bilgiyle desteklenmektedir. Bu dönem i tarih gösteren bir yazıt, Shasu ayaklanmasının haberini krala getirir ve şöyle der:

47 Kitchen, Pharaoh Tnumpharıt (Muzaffer Firavun), sayfa 19

Page 147: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Shasu düşmanlar isyan planlıyorlar. Kabile liderleri Khor’un !Filistin ve Suriye’ye verilen bir terim) eteklerin­de kalarak, bir yerde loplanmaktalar ve kargaşa ve gürül tü ile meşguller. Her biri yumasını öldürüyor. Sarayın ka­nunlarını hiçe sayıyorlar.48

Mısır’ın D oğu Delta’sm daki Sami kuzenleri arasındaki ben- . r ayaklanmaları rahatlıkla kışkırtm ış olabilecek bu olaylar,

başlangıçta Seti’yi m odern Gazze, Pa-Kenaan şehrini ele geçir­meye yöneltti. Daha sonra kral en sonunda G alilee D enizi kar­ısındaki Doğu A kdeniz kıyısına ulaşana kadar kuzeye, F ilis­

tin'e doğru daha ileriye hücum etti. Yanoam şehirleri (M usevi iaş anıtta Seti’n in torunu M erenptah’m hüküm darlığı olarak geçen) Beth-Shane ve Ham m ath’i, hepsini devirdi, kuzey Suri­ye’deki Hitit m üstahkem m evkilerine kadar ulaştı -Karnak’ta- l<ı Amun Tapınağı’nm duvarlarında zaferler kutlandı.

Bunlar, M anetho’nu n , m uhtem elen Kenan’daki baskı altına .ılınmış kuzenlerinin desteğiyle ayaklandıkları için , D oğu Del- ta’nın İbrani kavim lerinin Seti’n in anti-Sami seferberliğinin bir sonucu olarak Mısır’dan firar ettiklerini ima ederek, rivayetin­de kinayeli bahsediyor gibi görünen olaylardır. M usevilerin vaadedilen Kenan toprağı yerine, Sina ve Paran Sahrasına git­meyi seçm eleri, Seti’n in çö le kadar on lan n peşine düşm eyece­ği -aklının Filistin’i almakta olm ası- düşüncesiyle, stratejik bir

hareket olarak yorum lanabilir.Ö yleyse M anetho’n u n ‘kirli insanlar’ınm ve ‘çobanlar’m ın,

ski Ahit’in؛ 1 M usevilerinin Mısır’dan ayrılmalarına izin veril­

mesine yol açan neydi?Ramesses I’in son günlerinde, yasaklanm ış Aten inancına

saygı dolayısıyla, D oğu Delta’n ın Sami kavim lerine Mısır’dan ayrılmaları için izin verm esi, ancak on lann bırakıldığını duy­ması üzerine, Seti’nin onları Bolluk Diyarı na (G oshen) geri döndürm ek am açlı bir girişim de bulunarak orduyla peşlerine düşm esi m üm kün niü? Her şeyden önce, onlar Mısır’ın çalış­ma gücünün önem li bir bölüm ünü teşkil ediyordu. Böyle bir

•48 Osman, sayfa 42.

Page 148: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

bakış açısı Çıkış kitabının bize, neden önce M usevilerin öz gürlüklerine izin verilip, sonra yöneten firavunun fikrini de ğiştirdiğini ve tahm in edildiğine göre, boğuldukları Kızıl De n iz’e kadar uzaklara ordusuyla onların peşine düştüğünü an latm asm a açıklık getirebilir. Seti’nin ölüm ünün bu şekilde ol duguna inanm ıyorum . Bununla birlikte, bu olayların gösterge leri Ç ıkışın bir değil, iki firavunu olduğuna işaret etmektedir Ram esses I ve Seti I, ki bu M anetho’nun Osarsiph-M usa riva yetinde kuvvetle h issed ilen bir varsayımdır.

Özet olarak, Çıkış kitabında tasvir edildiği gibi, Musa ve Mı sır’dan Çıkış hikayesi M Û yaklaşık 1367’de Firavun Akhena ten’in hüküm darlığı ile başladı ve Çıkış’ın öne sürülen tarihi MÖ yaklaşık 1307’de Seti I’in hüküm darlığının birinci yılı sıra sm da, 60 yıl kadar sonra gerçekleşti. M eseleyi daha öteye götür m ek bu kitabın alanı dışındadır ama bu fikirlerin doğru oldugı kanıtlanırsa, o zam an bunlar bize M usevi m illetinin kuruluşu nu kapsayan olaylarla ilgili tamamen yeni bir bakış sunar.

Bu olguları saptayınca Musa’n ın halefi, Joshua’n ın liderli ğindeki M usevi ordusunun him ayesinde saklı bir teknolojim i hem en hem en M ısır kaynaklı olduğunu farzetm ek mantıki gelir. Daha kesin olarak, hüküm darlığının başında Akhena ten’in A ten inancın ın oluşum undan sorum lu olanlarla bir şe kilde bağlantılı o lsa gerek. Onlar belki de bu yıllanm ış fikirle ri, en son Eriha’n ın düşm esinden, Joshua ve ordusunun ku laklarına ulaşm asından b in yıllar öncesinde onları muhafaza etm iş bir papaz grubundan miras aldılar. Öyle ise, bu kişiler kim olm uş olabilir ve hiç olm azsa, Kutsal Kitapta ‘Tanrı’nın ordusunun reisi’ olarak tabir edilen gizem li k işilik le nasıl bir bağlantıları vardı? Bunun cevabı, Osarsiph-M usa’n ın H eliopo- lis’in papazları olarak tanınan elit bir di” i gruba ait olduğunu bize anlatan M anetho’nun sözlerinde yatıyor görünm ektedir. H eliopolis’in papazları tam olarak kim lerdi ve kafir kral, Ak- henaten’in yükselişinde nasıl bir rol oynadılar? İlerideki bö­lüm lerde göreceğim iz üzere, Eski Mısır din in in gelişm esinde oynadıkları rol, Büyük Tanrıların insanlığa en son mirasını keşfetm ek am açlı araştırmamızda dönüm noktası olmaktadır.

Page 149: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

O N U N C U BÖLÜM

YARATILIŞ؛>،v

İskenderiyeli A pion adında MS birinci yüzyılın bir Yunanlı t؛ı.ımer uzm anı Kutsal Kitabın kanun yapıcısı, M usa’n ın haya­lı hakkında bazı oldukça dikkate değer tespitler yaptı. Şu an !،ayıp olan, şans eseri Yahudi tarihçi Flavius Josephus tarafın- >l,uı muhafaza edilm iş, Aegyptiaca adlı eserinden alınan bir •«özde, bize şunu anlatır:

Eski Mısırlı adamlardan, Musa’nın Heliopolisli olduğunu ve kendisini atalarının göreneklerini takip etmeye mecbur hissettiğini ve dualarını şehir duvarlarına doğru, açık ha­vaya sunduğunu ama onların hepsinin gün ışığına doğru yöneltilmesini tertip ettiğini, bunun Heliopolis’in mevki­ine uygun düştüğünü; ayrıca güneş saatleri [dikili taşlar?] yerine direkler kurduğunu, bunların altında bir sandalmki- ne benzer bir kavisin ihtiva edildiğini ve tepelerinden düşen gölgenin aşağıya bu kavisin üzerine düştüğünü, bunun gü­neşin diğer tarafı dolaştığı sırada aldığı rotanın benzeri etra­fı dolaşabilmesini sağlamak için yapıldığını duydum.1

ı Apion, Aegyptıacd, Josephus, 'Flavius Josephus Against Apion'da (Flavius Josep­hus Apion'a Karşı) alıntı, iı, 2.

153

Page 150: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

A pion bunu Mısır’dan Çıkıştan 1300 yıl sonra yazıyordu, ancak onun çağında bile İsrail’in büyük dini reformcusunun anısın ın M ısırlı insanların akıllarında hâlâ güçlü olduğu açık tır. K endinden önceki M anetho gibi, Apion da ‘H eliopolis’li bu akıllı adam ın, hükm eden firavun tarafından ü lkenin dışına SÜ- rülm eden önce Mısır’ın gücüne karşı ‘m iskinler’ ve ‘kirli insan- lar’ı birleştirdiğini ifade etm eye devam eder.* Ve M anetho gi- bi, A pion da M usa'nın H eliopolis’teki yıllanm ış papazlık kuru- m una ‘uygun’ düşen yeni bir güneşe tapma tarzını savunduğu- nu anım satır.3

M usa'nın H eliopolisli bir papaz olduğuna dair tekrarlanan bu tem a gerçekte nereden çıktı? Sigm und Freud 1930’larda bir vesile ile on u n bariz Mısırlı geçm işine işaret edene kadar, bir Levi kabilesinin evinde bir M usevi olarak doğduğu sanılan. Kutsal Kitabın kanun yapıcısına bu rol neden itibar edilm ek- tedir? M usa olarak bildiğim iz bu karakterin Amarna çağının başlangıcında Akhenaten tarafından teşvik edilen dini reform- larla tüm den bağlantılı o lduğunun tahm in edilm esi b ilgisi ışı- ğında, M usa ve H eliopolis’in papazları arasındaki birlik hayal k ın k lığ ı yaratacak şekilde belirginleşm ektedir.

A khenaten M© 367ل civarında Mısır tahtını A m enhotep IV olarak devraldığı zam an, kendisini yeni Aten inancının ilk peygam beri ilan etti ama her şeye gücü yeten tek tanrısını bu isim altında, en azından o zamanda hiç işaret etm edi. © onun hüküm darlığın ın ilk dokuz yılı boyunca Ra-harakhty, u fk u n H orus’u olarak bilindi. Bu, çift ufkun -batıda gün batım ındaki ve doğuda gün doğusundaki güneş diski- ikili duruşunu şekil- lendiren güneş tanrısı Ra’n ın şahin başlı bir biçim iydi. Ra kül- tünün m erkezi Aşağı Mısır'daki H eliopolis kenti idi. H ehopo- lis’in Arapça ism i ‘A in-Sham s’, [‘Eyn Şe ،İSİ anlam olarak ‘gü- neş gözü ’ veya ‘güneşin baharı’dır, öte yandan Kutsal Kitapta o, M ısır d ilinde orijinal ism i Aunu, Ounû veya ؛١٧٨١٧ ’ olan, ‘sü- tunlarla tutulm uş şehre çok yakm bir tabir olan, On diye ge- çer.4 Bu, bir zam anlar eski güneş tapmaklarının ön avlusunda2 Redford, Pharaonic King-Lists. Arınals and Day-books. sayfa 288 9.

3 age.4 Gen. (Varoluş)'ta bulunduğu ج1اط , xlii. 45,50.

154

Page 151: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

١٠٠١,m, Senwosret I’in hüküm darlığı sırasında (MÖ yaklaşık ١ ٠٠»ا I962’de, Onikinci Hanedan) dikilm iş olan son kalan

٠١ ١١ ، ası, bugün Uuslararası havaalanının yakm ındald, m odern ١ Omc’nin ' varoşunun itiş-kakışının ortasında

>١, <• çarpan, kule gibi yükselen dikilitaşlarla yapısal olarak

Hglaııtıh bir ünvandır.Akhenaten, dini ideallerini, öğretilerini, papazlığa ait ün-

.Olları ve A pıon’un belirttiği gibi, güneşin her gün şafak vak- imde törensel olarak karşılandığı açık hava takınaklarını kap- ayan, kendine has tapınma tarzını adapte etm ek sureliyle,

l’.ı'ıım H eliopolit kültünün savunueuluğunu yaptı.5 Yalın te- m illerle, H eliopolit doktrini A khenaten’in hüküm darlığının ١١١١ yedi yılı, onun halefi, Sm enkhkarenin kısa üç yıllık hü- I ıımdarlığı (ik i yılı ortak vekil olarak) ve Tutankhkhaıııun’un hüküm darlığının (Tutankhaten adı altında) ilk üç yılı boyun- ١.» Mısır diır-iııin baş kültü oldu. Akhenaten h ü ^ m d a rlığ ım n ılokuzuncu yılından sonraki dönem de, Ra-harakhty’e ait her- Hangi bir gönderm e krallık yazıtlarında gözden kaybolm asına ı.ığmen, Aten inancının gelişm esi ve yayılm asının arkasında, Rı’nın son derece إل'؛مع papazlarının bulunduğu açıktır. Bir ‘,،‘kilde papazlar Akhenaten’in geleneksel çok tanrıcı tapınma- (lan benzeri görülm em iş ayrılışından, aynı zamanda hayatını l)،r tek, her şeyi kuşatan ilahına adamayı istem esinden sorum - hılardı. Bu her şeye gücü yeten, isim siz tanrısına öyle kuvvet-

'> Birkaç ؛؛؛٢٦٦ adamı Akhenaten'in kendi dinini tamamen Heliopolis'in Ra küftü, özellikle de Ra-harakhty olarak güne؛ tanrısının rolü, Ufkun Honıs'u olarak Ra ile ،Igili seçilmi؛ belli görüşler üzerine kurduğunu inkar edebilir, ö rn e k olarak Budge, C ilt ة , say^ 71'e bak. Onun hükümdartıgından kalan b irçok eri<en dö- nem yazıttan tanrı Ra'darı Aten'in gizli ışığı diye bahseder, öte yandan Thebes'in dini merkezi, Kamak'taki A ten tapınağının duvariannda, Ra-harakhty açıkça ura- eus -yılanla sarılmış b ir güne؛ diski tarafindan bask^ çıkarılan, ؛ahin başlı b ir er- kek tann olarak g^eneksel biçiminde göstenliyoıdu. ö m e k için, Aldred, Akhe- naten-King ofEgypt (Akhenaten-Mısır Kralı), res, ^7, ilgili sayfa 96, 1845'de Kar- nak'tan Beriin'e götürülen Ra-harakhty'nin kumta؛ ından b ir alt kabartmasına bakın. Bundan başka. Heliopolis'teki baş papazlık görevlenndarı biri 'En Büyük Kahin'idi. ki bu Amama'da Aten'in baş papazı oian, Aknenaten'in özel veziri, Mery-re II tarafından sahip olunan b ir ünvan ıdı. Onun kendi ؛٤٢١٦؛ ayrıca Elelı- opolis güne؛ tanrısını onurlandım Redford Akhenaten the Heretıc. Kıng (Ak henaten, Kaı'ır Kral), sayfa 152‘ye bak

155

Page 152: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

le inanıyordu ki, onun sem bolü, güneş diskini şereflendirmek için ism ini değiştirm eyi göze aldı. Ayrıca bu onun başkentini bütünüyle yeniden iskan etm esine, başka bir tanrıya tapınma­yı yasaklamasına, daha sonra göreceğim iz üzere, Mısır uygar­lığınım bütün çehresini değiştirm esine şevketti. Böyle köklü değişiklikleri birkaç kışa yıllık bir sürede yapm asında onu m uhtem elen ne harekete geçirm iş olabilirdi?

SIRRI SAKLAYANLAR

H eliopolis eski dünyanın her tarafında tanınm ış büyük bir öğrenim m erkezi, bir ‘üniversite’ idi. Yunanlı yazarlar ve seyyahlar, eski bilgelikte tecrübeli görünen alim papazlarıyla görüşm eye gelirlerdi. M Û dördüncü yüzyıldaki İskender za­m anından önce, şehir yönetim binaları, ilim okulları ve gen iş­liği 13 metre ve yüksekliğ i 9 metre m üthiş bir çift duvarla her yanı çevrelenm iş açık avluları ile dört başı mamur, devasa bir tapınak kom pleksi ile m uhteşem bir manzaraya sahipti. H eli­op olis Yunanca ism i ve anlam ıyla, tam olarak, ‘güneşin şehri’ dir -M ükem m el Büyük olarak tanınan. Tanrı Atum ’un daha eski kültünden geliştirilm iş, H eliopolis’in papazlarının çok m eşhur güneş tanrısı Ra kültüne bir gönderm e. M Û yaklaşık 2 6 7 8 ’deki piramit çağının gelişiyle, Ra kültü H eliopolis’te, he­m en hem en kesin olarak Eski Krallık zamanları boyunca, on u n krallık him ayesinde olm ası sebebiyle, Atum ’un yaygın sevgisine yetişti. A ncak H eliopolis tarihi firavunların çağının ötesinde, Mısır dini m etin lerin in bize, m uam m alı Shemsu-hor, H orus’un Havarilerinin bu eski iktidar koltuğundan papaz- krallar olarak ülkeyi yönettik lerin i anlattığı bir zam ana geriye doğru yol alır.6

H eliopolit papazlığın eski mirası ve bilgeliği şöhretli idi. Ü nlü, MÖ beşinci yüzyılın Yunanlı tarihçisi, H erodot H eliopo- lis’i ziyaret etti ve ardından kendi fikrince papazlarının ‘bütün M ısırlılar tarihindeki en maharetli kişiler olm ak nam ına’ sahip

6 Saleh, sayla 33.

Page 153: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

■Muldannı yazdı.7 Sadece geom etri, tıp, mitoloji ve felsefede ١٠ ١ ı ııheli değillerdi, aynı zamanda ‘astronom inin üstadları’

1laıak da kabul ediliyorlardı.8 Herodot bunu History (Tarih) I ilahında, M em phis ve Thebes’tekilerle birlikte, H eliopolis’in -azlarının, ‘güneş yılını keşfeden ve gidiş yönünü 12 parça(|؛ i؛

a bölen [yani, ekliptikin 12-kata bölünm esi ve her biri 30 ٠".11٠ı olan, 12 kameri aylara] ilk kişiler’9 olduğunu ifade ederek bahseder -söylediğine göre, bu bilgiyi ‘yıldızlardan’ elde etm iş­in ،lı.١٥ Papazlar aynca ona, M ısırlıların ‘12 tanrının isim leri’ni h 111lanan’ ilk insanlar olduğunu, ‘Yunanlıların onlardan uyar­ladığını’ ve ‘tanrılara mihraplar, heykeller ve tapınaklar’ diken ilk kişiler olduğunu bildirdi ve H erodot, ‘birçok durumda sö y ­lediklerinin doğru olduğunu bana kanıtladılar’, diye belirtti.11

I le liopolis’in eski kütüphanelerine öyle saygı duyuluyordu l ı, MÖ yaklaşık 1750’de, K hasekhem re-Neferhotep ism inde ١ 'nüçüncü H anedanın bir firavunu Abydos’ta gelecek kuşakla- ı a bir taş anıt bıraktı; bu anıt üzerine ‘Atum’un eski eserlerini !*,örmeyi çok arzu etm iş’ olduğunu, çünkü o zaman ‘onun na­il yaratıldığını ve tanrıların nasıl şekil aldığım ’ belki bilebile-

٠ rğini kaydetti ve o zaman ‘tanrıyı [Osiris Khenti] onun [ger­çek] biçim iyle bilebilirim ve onların [tanrıların] yeryüzüne anıtlarını tesis etm ek amacıyla m eclislerinde [kendilerinin] heykellerini yaptırdıkları zam andaki, bulunduğu yaşa göre, ııııa [bir heykelini] yaptırabilirim’, dedi. Yazıt kralın papazlar­dan, ‘bütün sırları [kitapları] saklayanlardan, Abydos’un batı kabristanındaki bir krallık mezarlığında bir ölüm lü adam gibi göm üldüğüne kesin olarak inandığı, onun bir ‘ata’sınm heyke­lini zanaatkarlarının yapm asına im kan veren, Osiris Khenti’n benzerliklerini gözleyebileceği H eliopolis’teki, Atum kütüpha­nelerini ziyaret etm esi için gelen bir daveti kabul ettiğini ifade ederek devam etm ektedir.12

! I lerodotus, History (Tarih), ؛i, 3. ti 5aleh. sayfa 22,37.'• I lerodotus. History, ii, 4.10 age.

I ) VVeigall. sayfa 155-6, Mariette, Abydos, II, 28 ile kıyasla.

157

Page 154: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

H eliopolis’in yıllanm ış kütüphaneleri Khasekhemre-Nefeı hotep’in gününde bile çoktan tarih olm uş birçok eski kitapla rı ihtiva ediyordu. Kendisi de orada bir papaz olan Maneı ho’nun, daha sonradan onun hem krallar listesinde hem de şu an kayıp üç ciltlik Mısır tarihinde bulunan m ateryalin birço ğunu elde ettiği kaynaklar şüphesiz bunlardı.13

H eliopolis’teki kütüphanelere başvurm uş olduğu bilinen di ger yazarlara Pitagor, Thales, Dem ocritus ve E udoxus dahil­dir.14 Ü nlü Yunanlı filozof ve büyük önem taşıyan çeşitli yazın çalışm alarının yazarı, Platon (M Û 429-3 4 7 ) Mısır’ın papazla* rım n (olasılıkla H eliopolis’tekiler) yıld ızlan ‘10,000 yıldır, ta­biri caizse, son su z bir zam andan beri’ gözlem iş olduklarını yazm ıştı.15

H eliopolis’in papazlarının ‘astronom inin üstadları’ olduğu­nu inkar etm ek im kansızdır. Tapınak kom pleksinin kutsal en iç kısm ı ‘Yıldız O dası’ olarak bilinirdi, öte yandan baş papazı ‘Baş A stronom ’ ünvanı taşırdı.16 G örünüşe göre, o yıldızlarla süslenm iş bir kaftan giyerdi ve görevin bir sem bolü olarak so ­nunda beş sivri uçlu bir yıldız bulunan uzun bir asa taşırdı.17

Bununla birlikte, H eliopolit birlik astronom iye ait ilgilerini sadece yıldızların pozisyonlarını ve gidişlerini not etm ekle sı­nırlamadı. A ynca, Platon’un ileri sürdüğü gibi, zam anın geçi­şin i izlem ek üzere göğe ait cisim leri kullanm ışlar gibi görünü­yordu. Bu, H eliopolis’in iğne gibi sivri uçlu dikilitaşlannca bir zamanlar üstlen ilm iş rolle kuvvetle gösterilm ektedir, bunun için ondördüncü yüzyıl Arap tarih kayıtçısı (kronologu) El- Maqrizi şunu not etmişti:

‘Ain-Shams, bundan daha güzelini biç kimsenin görmedi­ği muhteşem iki sütunun bulunduğu Heliopolıs’teki Gü­neşin tapmağıdır... Onlar yaklaşık 50 gez (kübit) yüksek­liktedirler... Zirvelerinin uçları bakırdan yapılmıştır...

13 Saleh, sayfa 37.14 age.15 Antonıadı, sayfa 3-4.16 Budge, The Gods o 'th e Egyptıans (Mısırlıların Tannlan). C ilt I. sayfa 331.17 Edwards, sayfa 286.

158

Page 155: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Güneş Oğlağın ،اا< Noktasına girdiği arıda, >'ة yılın en ؛kısa gününde, bu ؛آ؛ dikili ta؛;ın en güneyinde ulanma ula- آاأ ve onun zirvesini iaçlandırır; ve Yengec’in اأ’ع Noktası- na ulaştığı zaman, yani yılın en uzan gününde, en kuzey- deki dikilitaşa temas eder ve onun zirvesini iaçlandırır. Bu yüzden bu iki dikilitaş güneşin 'nareket sahasının iki uç noktasını teşkil eder ve bunların arasından ekinoksa! hat geçer.18

Maqrizi tarafından, H eliopolis harabeye dönüştükten çok ■oııra kaydedilen bu eski gelenek, Musa isim li asi papaz ve di- m reform cunun onların gölgesin in ‘güneşin kendisin in etrafı dolaşm asına benzer yönde dolaşabilm esi’ için ‘güneş saatleri ,'erine direkler diktirdigi’nden bahseden Apion’un düşüncesi- m yankılıyor gibi görünm ektedir. H eliopolis’in dikilitaşlarının ٢،! azından bazılarının, iki ekinoksal günler aracılığıyla bir gülldönüm ünden diğerine ileri geri aşama aşama yer değiştir-

ا1،ج؛ sırada, güneşin gidiş yönünü belirlem ek için kuruldukla- 11 kesin görünm ektedir. Böyle bir kesin bilginin gerekliliği, pozisyonlarım göğe ait ufkun arka zem inine karşı yavaş yavaş değiştirdikleri sırada, yıldızların hareketlerini izlem ek içindi.

U F K U N H O R U $ ’U

Birkaç ilim adamı A klıenaten’in kendi dini de'vrimini başlat- inak üzere H eliopolit Ra küitünü çalıp değiştirdiğini inkar et- sc de, bunun nasıl gerçekleştiğini anlamak için tari'n içinde yaklaşık 50 yıl geriye, büyükbabası, Thutm ose lV’ün hüküm - ilarlığına (M Û yaklaşık 1413-1405) gitm ek gerekecek, çünkü güneş tanrısını en yüee ilah (m abut) katma yükseltm edi ilk kez başlatan bu kral idi.

Thutm ose daha bir prens iken, bir gün ava gittiği sırada çok garip bir olayın olduğu söylenir, o gün prens yoi'gun düşün- ce. Büyük Slenks’in kule gibi yüksek başına karşı uyuya kaldı. Rüyasında onun ruhu genç prense, eğer onun bedenini tıka­

ا .ayfa 23-4؛ ,El-Maqnzi. Ivımy'de alıntı و

Page 156: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

yan kumları silip lem izlerse, ه zaman Mısır'ın kralı nlacagıııı anlatarak hitap etti. Sfenks sözüne sadık kaldı, çünkü ٠١٦٧١٦ la- lehini yerine getirdikten snnra, Mısır prensi, belki de kaçınıl- maz surette, Thutm nse مال olarak tahta çıktı. H em hu rüyanın hem de gerçekleşm esinin, Thutm ose tarafından hüküm darlığı sırasında dikilen ve bugün aslanvari anıtın dışarı uzanmış pençeleri arasında bulunan, kırm>zı granitten bir anıt taş üze- rindeki çok önem li bir yazıt ile anısı saklanm aktadır.وا

T hutm ose’ın kehanet kabilinden rüyasıntn doğruluğu ne olursa olsun, iki şeyi teyit etmektedir: Birineisi, kralın Heli- op olit Ra kültünü m uhtem elen him aye etm iş o lduğunu ve ik inei olarak, papazlarının onu desteklem iş olduğunu. Thui- m ose’ın Ra’nın güneş kültüne bağlılığına anahtar Büyük Sfenks’tir, çünkü Ra-harakhty, Harakhty veya u fk u n Ho- rus’unun tem el şek li şahin başlı tanrı ise de (Karnak’ta Akhe- naten tarafından inşa ed ilen ilk tapınaklarda resm edildiği bi- çim d e), bu isim Büyük Sfenks ile de bağlantılı görünüyordu. Ropüler olarak bilindiği üzere Sfenks veya Rüya, Anıt Taş, H ar-em -akhet-Khepri-Ra-Atıım gibi aslanvari anıtın gerıius lo- ci’ni tayin eder. Ra ve A tum bizim zaten karşılaştığım ız şeyler. Khepri bokböeegi şek lindek i güneş tanrısıdır, öte yandan Har- em -akhet, ‘U fuk-taki-H orus’ esasen Ra-harakhty’n in başka bir biçim idir.20 Granit anıt taş ayrıca bize T hutm ose IV’ün, görü- nüşte Sfenks’in kendisine bir gönderm e olan, ‘En büyük-tanrı- nın yaşayan tasviri’, Harakhty’nin koruyucusu olduğunu anla- tır 21 Bunun için, seçk in Ejiptolog Sir E. A. W allis Budge şunu not düşüyordu:

Herukhuti'nin lyani, Hoıakhty veya Ra-harakhty] bilinen sn büyük anıtı veya tasviri Gize P'iamitleri yakınındaki, ünlü Sfenks’dir; bu onun bmeği ve sembolüydü.22

Ö nceden gördüğüm üz üzere, Büyük Sfenks gözcü gardiyanا و Brea^ed, Cilt ت sayfa 320-4.

20 age., sayfa 322-4.

22 Budge, The G o * o fth e Egyptians, C ilt I. sa>^a 4 /1 ; Cırt 2, sayfa 361.

160

Page 157: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ı I le liopolis’teki eski dini m erkezin lam 22.5 kilom etre (14 ıl ٠ güney batısındaki Gize platosunun güney-doğu köşesinin I ııımda durmaktadır. Çeşitli piramit alanlarının tertip edil- ı i 1 ski Krallık zamanlarından beri, Gize veya Mısır dilinde

ılıııdigi gibi Rostau H eliopolit papazlarının yetkisi altına gir- ١ ٠ )ular için o bir ölüler kabristanı idi ve onların ölüler diya-

٠٠٠١١، m itolojik doktrininde güçlü bir şekilde vurgulanm ıştı > ,ııikinci Bölüme bakın). T hutm ose’m vahiy gibi rüyasının

n ekleşm esi, yanı sıra Sfenks’in bedeninin etrafından kum- ،•m tem izlenm esinin ardından Sfenks Anıt Taşını dikm esi, m m için, kralın sadece H eliopolis civarındaki Ra’nm papaz-

،ııı ile değil, aynı zamanda onların tanrısı Ra-harakhty, Ufkun Hm ııs’u ile de bir çeşit karşılıklı anlaşm ayı teyit etm ek üzere *' ؛١ girişimi olarak kabul edilebilir.

I hutm ose’ın H eliopolit doktrinine karşı krallık him ayesi • eni Krallık zamanlarında benzeri görülm em iş bir şeydi. MÖ l ’j /5 civarında H yksosların kovulm asıyla başlayan O nsekizin-

1 1 lanedanın önceki bütün kralları, güçlü papazları Thebes’te- i ı (güney Mısır’daki m odern Karnak) kült m erkezinden dev­in işlerini ve hüküm darlığın ayinlerini idare eden, Tann \m uriu şereflendirm işti. Kimse T hutm ose IV ve H eliopolis ıı.ısındaki bu güçlü bağlantıyı inkar edem ez, çünkü o ayrıca l- .ırnak’m Am un Tapınağım ın doğu-batı ekseni hattı üzerinde K.ı-harakhty’i şereflendiren ona özel bir dikilitaşı dikm ekle U-nzeri görülm em iş bir adım attı.23 T hutm ose’ın H eliopolit gııııeş diskine diğer herhangi bir m abuttan fazla saygı göster­meye başladığı, hüküm darlığı sırasında yapılm ış kocam an bir ı.ış bokböceğinin keşfi ile kanıtlanmaktadır. Onun üzerindeki .yazıt Aten’i ‘onun dom inyonlarındaki firavunu kudretli yapan’ ve bütün uyruklarını idaresine m ecbur eden savaşlar tannsı olarak işaret etm ektedir.24

Thutm ose IV’ün oğlu, Akhenaten’in babası Am enhotep III (MÖ yaklaşık 1405-1367) H eliopolit güneş kültünün bu yeni-

Aldred, Akhenaterı-King o ؛ 1 f Egypt, sayfa 142; Redford, Akhanaten ths Heretic King. sayfa 74.

.'4 Aldred. Akhenaten-King o f Egypt, sayfa 142.

161

Page 158: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

lenm iş krallık him ayesini devam ettirdi, bunun etkisiyle Misil d in in in bü tün önemli hususlarını değiştirmeye başladı. Kendi sinden öneeki babasından daha ileri giderek, A m enhotep Aten güneş diskini tapm akları ve papazları ile, bir dahi vasla yücel ten ilk kral oldu.25 o ayrıca saltanat, kayığına Aten I ş ın la n ٧، ya ‘A ten’in Parlaklığı’ ism ini v erd i^ ve hatta Akhenaten. ‘A ten’in ru h u ’ ism ini b ir isim olarak uyarladı.27

Kralların özellikle bir kü lt m erkezini veya dahim bir dığe rin aen daha fazla telkin etm eleri ve ulu saym alarında olağan dışı b ir şey yoktu ve bu yüzden hem Thutm ose IV hem de oğ lu A m enhotep IIl’in H eliopolis’ln tanrılarına açık b ir eğilim

” gerçeği garip, tamam ıyla bir kişisel tercih meşe■lesi olarak kabul edilm esin. Ancak Akhenaten, babası, Amen- hotep l ird e n sonra M ısır tah tın ı aldığı zaman, o basitçe Heli opolis’teki tapm akları him aye edip, o n lan n güneş inancını ’ diğer b ü tü n kü lt 'oh yana, onların doktrinlerini

ta m a m ıy la s a b i t f i k i r haline getirdi. Yalnızca Ra ve Ra-'narakhty A ten’in önem li sinraları o lm ak üzere karışıp birleşm edi, aynı zam anda A khenaten kendisini bir insan başlı $fenk:s olaral< resm etm ek için, hayvansal sem bollerin kullanım ım yasakla• maya dair kendi kuralların ı b ir kenara attı.

A lm anya'nın H anover kentindeki Kestner M üzesinin elin- de, A khenaten’in çok az kişi tarafından bd inen duvar kabart- m asında bu tarzda portresi yapılm ıştır. Burada kral tipik bir A m arna dönem i sanat tarzına has görüntüde çok ışınlı Aten güneş diskine ikram lar yapan insan başlı bir sfenks olarak gös- terilm ektedir. Ra-؛ıarakhty’e tam bağlılığının }'anı sıra görü- len, bu kabartm anın varlığı, kendisinden önceki büyükbabası T nutm ose IV gibi, A khenaten’in de Gize’nin Sfenks anıtına özel b ir ilgisi olduğu olasılığım hissettirm ektedir. Bu ne ola'bi- lirdi? O Heliooolis’in papazlarından aslanvari an ıtın saklı gi- zem leriyle ilgili o larak m uhtem elen ne öğrenm iş olabilirdi? Yalnızca doktrinlerini benim sem esin-

25 age.. •sayfa 261.273.26 age.. sayfa 147, 239.sayfa 175 .ءجء 27

ا 62

Page 159: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

l.ı derinliği anlayarak bile, bu ا soru lan ılu>'.uıup tarlıııaya ا ؛ ayabiliriz.

ildiğimiz gibi, hayvana tapınm؛! a ve pudara lapına Akhena- ١( !aralından yasaklanm ıştı, ancak kendisini insan başlı bir nks olarak m ١؛ sm ^tirm esin in yarn sıra, o ayrıca eski m etin-

' •٠١،' ‘Ra’n ın yaşamı’ olarak tanım lanan tanrı Ur-m er’in bir ٠١ van şeklinde vücut bulması olarak kabul edilm iş, Heliopo-

İl 111 kutsal M nevis "boğasına da saygı gösteriyordu.وت Her 1)0- ٠١',1 onu yöneten papazlar taraftndan lüks bir hayat sağlanır- ١٠ v،ı doğal ö lüm ünün ardından, cesedi m um yalanırdı ve He-

Ijupolis’te özel olarak hazırlanm ış bir m ezara göm ülürdü. An- <k A m arnaya taşındıktan sonra, A khenaten’in, Krallık Vadi- ٠ ilenilen yerde, halen yaşayan 'Mnevis boğasının, öldüğünde, ،nnnyalanm ış kalıntılarım koym ak ;nmacu/hı ulu b ir m ezar ya- anımı em rettiği bilinm ektedir -burada ayrıca kendine de bir

،nı-zar yap tırd ı.وت M ezarın bu amaçla kullanılıp kullanılm adığı değildir, buna karşın sadece b اا)ممم u n u n varlığı bir kez da’na ddıenaten’in Helio]rolıt dinine karşı büyük saygısını teyit et-

inektedir.

UINBEN’İN MALİKANELERİ

Daha önemlisi., belki de H eliopolit güneş k ü ltü n ü n en nemli unsu،؛ ru n a A khenaten’in hürm eti idi: Bilinen tabiriyle lırnben (b n b n ). Bu, Heliopolis’te Benben’in M alikanesi veya iııka’nın M alikanesi olarak tanınan bir tapınağın bitişiğinde- l؛ı açık bir avluya yerleştirilen taş bir tünek üzerine o turtu l- muş, b ir koni, b ir piram it ya da basam aklı b ir nesne biçim im ،le bir ku tsal taş idi.

H üküm darlığ ın ın dördüncü yılında, A khenaten Thebes’irı >lııü m erkezi, K am ak’ta, Heliopolis’teki suretin in ’ z e r i n d e , Henben M alikanesi denilen, kocam an bir tapm ağın yapım ını Kışlattı. A khenaten’in . ‘an؛r’ tapınaktaki gibi, geniş açık "hava-

Bııdge, The Gods oft.he Eg/ptıarıs, Citt I, sayfa 26: C ؛8 ilt 2, sayfa 35 2-ا Aldred, Akhenaten-King o ا'ر f E.gypt. sayfa 43,260: Redford. Akhenaten the He-

ıvtıc King. sayfa 149.

163

Page 160: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

da bulunan avlusunda benben-taşının kum taşından büyült ١١٠!١

tem silini kurdurmuş olm ası olasıdır. Buna ilaveten, altıncı yıl ( da Orta Mısır’da bugünün ism iyle Teli el-Amarna’ya yerleşin■• j sin i takiben, yeni şehrinin sınırları içinde Aten’in Büyük I ٠٠ den ilen başka bir büyük açık hava tapmağı inşa ettirm eye U،>* ٠ yuldu. Bu da, sabahın gün ışığına en yakın, doğu ucunda, brm1 ben-taşı yerleştirildiği b ilinen bir Benben M alikanesi’ni ihtı٧٠٠ ediyordu. Bu kutsal direk, taş bir kürsü üstüne oturtulma»,؛ kuvarsitten yuvarlak tepeli bir anıt taş biçim ini a ld ı.30 Akla•' naten hatta babasının önceden hüküm darlığı sırasında Aten r bir tapınak inşa ettirm iş olduğu yer olan, H eliopolis’te yuvar­lak tepeli bir benben-taşının görünüşüyle aynı üslupta bir anıl taş diktirdi.31 Bu taş üzerinde Akenaten ve ailesi güneş diski önünde secde ederken gösteriliyordu.32

Bu garip adetin köken i belirsizdir. Orijinal benben-taşının. Eski Mısırlılarca son derece saygı duyulan ve onlar tarafından yıldızlara tapınmayla bağlantılı, kıym etli bir m adde olan, mc teor taşına benzer dem irden tertip edilm iş olabildiğine dair te ori kurulm aktadır.33 Bir dizi yazarlarca ortaya atılan bu varsa* yım , yine de, ilgili m etinler bu konu üzerine suskun olduğun dan dolayı, hâlâ bir tahm inden öteye geçm ez. Bundan başka

30 Teli el-Amama gerisindeki kireçtaşı sarp kayalıklannda İskan edilmiş mezarlar dan birinde bulunan kabartma manzaralan b ir kürsü üzerine konulmuş yuvar lak tepeli b ir anıt taşının önünde duran eşlik eden şarkıcılarla birlikte görülmel b ir orkestra olduğu düşünülen şeyi göstermektedir. Ejiptologlar arka plan im■ geden bu sütunun Akhenaten'in Benben Malikanesi içerisinde b ir yerde bulum dugunu söyleyebilir. Kazıcılar mezar manzarasında işaret edilen noktayı araştır dıklan zaman b ir dizi dağınık kuvarsit parçalan buldular. Bu Akhenaten'in hi) kümdarlıgı sırasında Heliopolis'te dikilen ve kral ve ailesini güneş diskinin önürş de secde ederken gösteren yuvarlak tepeli b ir anıt taşına şekil vermek için kul !anılmış taşın aynısı idi. Bu keşif sadece Akhenaten’in, Heliopolisli b ir papaz ta rafından idare edilen b ir krallık sarayını inşa et. ■,*diği bilinen yer olan, Heliopo lis'teki güneş diskine onun şahsi saygısını göstermiyordu, aynı zamanda Amar na'daki güneş tapınağında bulunan kuvarsit parçalannın büyük olasılıkla üsluf verilmiş benben-taşının kalıntılan olduğunu da teyit ediyordu. Redford, Akhe naten the H eretic King. sayfa 146-7'ye bakın.

3 1 Aldred, Akhenaten-King o f Egypt sayfa 87,273.32 Redford, Akhenaten the H eretic Kıng. sayfa 147.33 Aldred, Akhenaten-King o f Egypt sayfa 265,

164

Page 161: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

I٠ı١,١I bcııben-taşı piramit çağından çok önce gözden kaybol- ■ m lıatta belki de Mısır’ın hanedan dönem inin yükselişin - >> kih e. Bunun ne olabildiğine dair kim se em in olam az, yi-

1، , genel olarak H eliopolis’in papazlarının orijinal parçayı,١ ٠ ta I ta sonraki Mısır m im arisinde iyi bilinen dikilitaşlara ilk

uı lı ıcşkil etm iş olabilecek şekilde, üzerine iğne gibi ucu siv- lın'k oturtulm uş koni biçim li bir taşla değiştirdikleri kabul

.ilmektedir؛‘,khenaten’in benben-taşlarına bariz takıntısı, İskenderiyeli

|iımı tarafından yapılan, ‘H eliopolis’in dini reform cusu, M u­mu ‘güneş saatleri yerine direkler’ diktiğinden bahseden, il-

11١ ifadesine çok keskin bir şekilde açıklık getirmektedir, tmeş Saatleri’ kelim esi ucu sivri dikilitaşlara bir imadır, öte

mdan ‘direkler’ kelim esi başka bir şeyi, güçlü olasılıkla Ak- ıı.ilen tarafından Kamak’ta, yeni kenti Amarna’da ve H eli-

polis’te dikilm iş olduğu sanılan yuvarlak tepeli kürsü taşlan­ıl ııııa ediyor görünm ektedir. A pion’un ayrıca M usa’n ın ‘du- ıl.tı uıı şehir duvarlarına doğru, açık havaya’ sunduğunu ve

lu ıkeşi ‘H eliopolis’in m evkiine uygun’ bir durum da ‘günışığı- ıı.١ ılogru ibadet etm eleri gerektiği’ hususunda yönlendirdiğini inin etm esi açık bir sonuca işaret eder.34 Yani, A pion, H eliopo- lıı papazlarının etkisi altında Akhenaten’in hüküm darlığı bo- ■ unca yürütülm üş dini değişim lerle ilgili, MÖ birinci yüzyıl ilasında Mısır’da hâlâ geçerliği olan, bir şekilde çarpıtılm ış

İm anıyı muhafaza ediyordu.

II AHİ RUHLAR

Akhenaten’in benben-taşına bu tuhaf büyülenm esini nasıl aç ıklayabiliriz? O nun için bu ne ifade ediyordu ve neden onu kolayca putperestlik kabilinden fetiş taşlar olarak yorum lana­bilecek şekilde, tapınak kom plekslerinin kült nesnelerinin m erkezine yerleştirm e gereğini hissetti? Ejiptolog Donald Redford’un bu konu üzerine yorum yapmaya zorunlu hissetti­ği gibi:<■1 Apıon. Aegyptıaca, Josephus. "Flavıus Josephus Against Apıonda alıntı. I2 .؛.

165

Page 162: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

A m c n o p h i s IV 'ü n . الآ ا؛آآا)،ل،إا؛اإء-ا،< ا < ianrıc:ı s e m b o l iz m i

ااةا>ا ااتت]ةآ a ç ık ı؛$<؛؛n t؛s ü ü n ış ığ ın d a , b u i k o n u n sa l b i r ya

r a n i ı ş r iv a y e t in e göl e, d ü ş ü n c e s i n d e m u h i ı n b i r y e r ed in

m e s m e iz in v e rd iğ in i e n a z ı n d a n s ö y l e m e k iu h a ( . Açıkça

sı bnbıı b i z im ü .h m i n e t t i ğ im iz k a d a r ıy la m i t o l o p y le •■İra)؛

e d e b i l i r b a ğ la n t ı l a r ı k ra la b ü y ü y o lu y la a ş ı l a m a d ı .35

A khenaten’in benben-taşm a karşı saygısını anlamak için bü kült nesnesin in Eski Mısırltlarca tam olarak ne anlama geldi' ğine bakm alıyız. Çok basit terimlerle, bu ilksel tepecik veya tepenin billurlaşm ası idi -burası, ilk sabahın ışığından önceki karanlıkta ilksel okyanustan çıkm ış ilk katı toprak. Bu, daha sonra Ra tarafından benim senen bir rol olan, ilksel tanrı A tum ’un, üzerinde dünyadaki yaradılış hareketlerini etkileye- bildiği, ^ cd-d ireğin veya tüneğin bir tem sili id i.36 Benhen-taşi" nın daha detaylı bir tanım lam ası, Saqqara’daki Unas Piramili (MÖ yaklaşık 2370 -2 3 4 0 ) gibi, çeşitli Beşinci ve Altıncı Hane- dan piram itlerinin mezar duvarları üzerinde yazılı bulunan. Piramit M etinlerinde verilm ektedir. Bu kozm olojik yazılar ve sihirli b ü k le r in olağandışı koleksiyonu belki de dünyanın herhangi bir yerindeki en eski büyüsel dini materyalin tem eli- ni m eydana getirm ektedir. Daha önem li olarak, Mısır dili araş- tırm acısı R. T. Rundle Clark onların ‘esasen’ H eliopolis’in ast- ronom -papazları tarafından yazıldığı sonucunu çıkardı.37 On- ların Atum-Ra’m n ve A nnu’nun (H eliopolis) güneş kültüne sürekli tekrarlanan kinayeleri, aynı zamanda Eski Krallık za- inanlarının kralları ve piranıitleriyle direkt bağlantısı, hep be- raber açıkça bu materyalin bir H eliopolit kökenine doğru işa- ret etm ektedir.

H eliopolis’te Benben M alikanesi’nin b itişiğindeki avlu için- de taş bir direk üzerine yerleştirilm iş O-ijinal henheıı-taşı, as- lında İlk Yaratılış N oktasını, İlk Zaman, sep tepi’nin yerini, ya- ni H eliopolit gelenekte Büyük D okuzlu Grup olarak bilinen,35 Redford. Akhenaten th e ا4سم/،ء King, sayfa 73-4.36 Ö rnek ؛؛؛٢٦ . Faulkner, ؛ ev.. The Ancient Egyptian Pyramid Texts (Fsk؛ Mısır F؛-

ram it Metinler), söz 600. bölüm 1657.37 Rundle Clark, sayfa 37.

166

Page 163: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

؛١١ ، dokuz netje.ru tann lar grubunun dünyaya giriş yaptıkları sem ؛؛•،■■• bolize eden b ir i؟aret idi. Zamanla, bu ilahi varlıkların ıd؛, ından Daha Küçük Dokuzlu Grup diye bilinen ik ine؛ bir lokuz kişilik tanrı grubu geldi; bunu ardından bir üçüncü ve؛>on dokuz değişik tanrılar grubu takıp elli. Son olarak, bun- Piram ,١؛؛، it M etinlerinde İlahi Ruhlar olarak tanınan ayrt bir mitsel’ bireyler gl'itbtnia yerlerini b ıraktı.ءأ

hjiptolog Abdul-Aziz Sale a E xca va tio n s at H e lio p o lis (Heli- ııpolis’teki Kazılar) adlı tanımlayıcı çalışmasında İlahi Ruhla- kentin‘ ,ا 111 , hanedanlık üncesi tanrıları veya hüküm darları’ di- ye tanım ladığı, S h e m s u -h o r ile denk olduğunu yazm ıştı.^ Bu yarı-tanrılara, onun yazdığına göre, Heliopolis’in papazların- ، a. Prenslerin M alikanesi ya da Asillerin M alikanesi olarak ta- liman, Helıopolis’in ilk fiziksel tapm ağının gerçek kurucuları gözüyle bakılırdı.40 Doğrusu, papazlar İlahi Ruhların, ölüm lü ١ lorus-krallarım n gelişinden önceki bir altın çağ boyunca, He- hopolis ve dolayından ülkeye hükm ettiğine inanm ış görünü- yorlardı.4،

Büyük bilgelik ve anlayışa sahip bu astronorn-papazlara gö-ıe, böyle kavram lar basitçe mit değildi; bunlar kozm olojikdoktrinleri içince şiirsel terimlerle nakledilm iş, akla yakın birgerçeklikti. Onlara göre Heliopolis aslında ١٦em buradaki velıem de }rakını Gize’deki ilk tapmakları inşa e tm iş olan, tanrı-kırın g e rç e k te n evi id i.

Gize p latosunun astronom iye uygun hiza çizgileri ve yük-sek teknolojisinin yanı sıra, onun sınırsız esktltğine dair bilgi-İliz açıkça, Heliopolis’in astronom؛ -papazlarm tn bir şekilde,ilk F iraım nun yükselişinden binleree yıl öncesinde sürm üşolan, aslan çağı, İlk Zam an boyunca Mısır’da ulu m evkide ühkeye hükm etm iş, Sfenks-inşa eden Büyük kü ltü rün am sını ko-ludukları gerçeğine doğru işaret eder. Bu, m antık olarak biri-

١؛؛ Ö rnek için, Faulkner, The Ancierrt Egyptian Pyramid Texts, ؛;öz 303. bölüm 460; söz 325, bölüm 53 I; söz 468. bölüm 4 هو ; söz 505, bölüm I 0 ؟0 ; söz 532, böiüm 12.61-2: söz 535. bölüm 1289; söz 539 böliim 1305 ve ö l 5.

39 5aleb, sayfa 33.■١٥ age,■١ I age.

167

Page 164: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

si Büyük Tanrıların ileri teknolojisin i miras aldıysa, o zaman, bu kişilerin H eliopolis’teki Ra papazları olduğunu düşündü؛ inektedir. Sonik havaya yükseltm e ve ultrasonik delm e bilgi••؛ hanedan tarihinin başında acaba onların nüfuz alanına geçi• bilm iş miydi? Eğer öyle olduysa, acaba onlar piramit çağı sır؛، sında onun kullanılışının arkasında mıydı ve acaba onlar aı dından bu ses teknolojisinin en azından bir benzerini Akheııa

ten’a aktardılar mı?Bu baskın soruları cevaplam adan önce, tanrıların altın çağı

m çevreleyen gizli m itlerin, piram it inşa edenlerin zam anın­dan A khenaten’in yükselişine kadar, Mısır’ın krallık hanedan larınm ve dinsel kültlerin kuruluşunu nasıl etkilediğini anla­mak gereklidir. İşte o zaman daha açık bir resim ortaya çıkm a­ya başlayacak.

168

Page 165: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

I K uzeyden G ize 'n in B üyük S jen ks’i. K ujre’nin Vadi Tapm ağı sol ta ­rafta görülüyor. K im ler bu anıtları inşa etti ve hangi amaçla?

I

2 . A r k a p la n d a K u j r e ’n in (sağda) ve M e n k u r e ’n in p i ra m i t le r iy le b ir ­likte, B ü y ü k S fenks . Pençeleri a ra s ın d a k i , b i l inen i sm iy le T h u tm o s e IV un S fenks y a da R ü y a A n ıt Taşı. A ca b a bu G i z e ’n in ö lü ler d iyar ı

bölges iy le ilgili ipuçların ı v er ir mi?

169

Page 166: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

3. S Jm ks an ıtın ın b itişiğ indeki K u fre’nin Vadi Tapınağı. Bu binanın i( duvarların ı ya p m a k am acıy la ku llan ılm ış kocam an b loklar Sfenks

çevrili a lanından çıkarıldı. B una göre, bu onu aslanvari m u ha fız ı ka ­dar eski ya p a r m ı?

4. Bıiyiik P iram it’in Kral D airesi içerisindeki siyah granit lahit. Mı s ırd a k i kuzılaı sırasında h içbir büyük bıçkıya rastlanmamasına rağm en. ımuıı yan ları boyunca işaretleri rahatlıkla görülebiliyor.

Page 167: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

i& 6, M ısır’daki ta r tışm asız en m uam m alı binaların birinden iki m an­zara -A bydos'daki Osireion. K im bunu inşa etti ve ne zam an? Neden

ö lü ler d iyarın ın tanrı sı, O siris’e tap ınm anın odağı o ld u ?

171

Page 168: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

7. B üyük P iram it’in gelenekse l m üteahhidi, K u ju ’nun k ü ç ü k

heykeli. Bu D ördüncü Hanedan F iravunun bilinen t ek tem silidir.

O A bydos’ta O sireion’un y a k ı­nında bulundu. A caba bu Kufu

ve bu g izem li ya p ı arasında bir bağa işaret eder mi?

8. G ize 'n in İkinci P iram iti’n in fa rzed ilen m üteahhidi, K ufre’nin d iyoritten tabii b ü yü k lü k te hey­keli. Horııs kra lın ın b ir sem bolü olan şahin onu korum aktadır. N eden K ufre’nin m ezar anıtları b ir taş geçit aracılığ ıyla B üyük S fen ks’e ve kom şusu Vadi Tapı- nağ ı’na iliştirilm iştir? O bu an tik ya p ıla ra nasıl b ir ilgi duydu?

G ize 'n in ü çü n cü P iram iti’lli و. ya p tığ ın a inanılan m üteahh id i,

-M en ku re’y i sağında b ir taşra tan -١)،« ve solunda neşe ve aşk اممءا-ء

rıçası, H a thor’un arasında durur- ken tem ا؛را sil eden olağanüstü

anıt. E ski M ısırlılar ü l- ءه، üçlükelerin ،سم؛ةسآا bu ر،،سا ا'ا - in -böyle aı tis الءر،لسمة،اا،ا،،ا،]ااثر ken ye £اء;؛،؟؛ءه'(ا ? ten ek leri أا؛ء

ا ٦٦

Page 169: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

10. Aşağı M ısır’da Saqqara'da bulunan ve tabalıa halindeki kayadan bütün bir b loktan oyulm uş ilginç bir duzenlekervari nesne.Çok güze l yap ılm ış ve hayli eşs iz ; öyle iken o M Ö y a k la ş ık 3 100-3000’de, M ısır tarih i­nin i lk Hanedanını tarih gösterir. Bu, eğer akademisyen lere inanacak u؛(، rsak , basit ba­kır aletleri kullanarak nasıl yapıld ı?

11. S ir W illiam M atthew Flinders I’ctrie (1853-1942). O nun G ize ’nin

ıin ıtlan üzerine 1881’deki çalışm ası piram it inşa edenlerin olağanüstü .

kapasitelerini, yan ı sıra devasa m ü- , rvher uçlu bıçkıları, m eka n ik torna 1

tezgahlarını ve u za y çağı ta rzı b o m biçim li m atkapları ku lland ık ların ı

açığu çıkardı.

12. M Ö y a k la ş ık .1500-3100'de, M ısır tarihinin G erze y a da N aqada II dönemini tarih gös teren çok güzelce oyulm uş taş vazolar. Bu sert taştan

kaplardan kelimenin tam anlam ıy la onbinlerce Mısır ü zerindeki hanedan öncesi ve erken hanedan dönemi sitelerinde topraktan çıkarılmıştır . N es­

neleri böyle t it izl ik le y apm aya dair olağanüstü yetenek nereden geldi?

Page 170: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

13. B olivya A ltip la n o ’daki T iahuanaco an tik kentinde, T h u n u p a y a da Ticci V iracocha olduğu düşünülen bit fig ü rü gösteren, ünlü Güneşin G iriş Yo lunun bir bölüm ü. Yerel söylence onun y a ln ız büyüyü ku lla ­narak kaya ları havaya ka ld ırm a gücünün olduğunu ve şehri inşa e t­

m ek için ku llan ılan ağır taş b lokların boru sesiyle yerel taş ocakların­dan taşındığını iddia eder.

14. Yucatdıı dahi M aya dönem i ken ti U xm al’da C üceleriıı T a­pm ağı. Y - 'e l söylence onun bir za m a n la r sadece ıslık çalarak taş b lokları havaya yükselten cüceler tarafından yap ıld ığ ın ­dan bahsediyordu. Böyle sö y ­lenceler nereden başladı ve «١١- laı ın g e ıcek le ıe dayalı tem eli ne olm uş olabiliı 7

Page 171: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

1 6 . isveçli g e zg in Dı Ju ı i ta ra f ın d a n g ö z le m len d iğ i gibi, 1 9 2 0 ’l e r v e 1 9 3 0 ’la r s ı ra s ın d a taş b lok lar ı h a ­

v a y a k a ld ı r m a k için d a v u l la r eşl iğ inde ku llan ı ld ığ ı ta h m in ed ilen ta r zd a u z u n ragdon-boru iar ı t u t a r ­

k en göster i len T ibe tl i keşişler.

I • Zeus’uıı oğ­lu, Amphioıı (sağda), ikiz

İ t ıı deş i Zc thus h Klasik m i to ­lojide A m phio ıı

، ı ini çaldığı ؟ ci-

ıınm taş b lo k la - • m kendiliğin -

١؛. n hareket, e t t i ­ği söylenirdi, öyle ki o A t i ­

na'nı ıı k u ze y b a ­lo m d a k i Boeoti-

va şehri, The- h r ' . ’in d u va r la r ı ­

nı bu şek ilde lakv iye edebil­mişti. B ö y le il-

•;ınç masallar ın ■ l ika s ın d a k i g e r­

çek nedir?

17. Y u ka r ı M ı s ı r ’d a k i Kurnalı T a p ın a ğ ın d a (M O y a k l a ş ılı 1 4 9 0 -1 4 6 8 ) l lu t sh cp su t 'u n h ü k ü m d a r l ığ ın ı ta ı ih g österen ye ı e d ü şm ü ş gran i t d i k i ­litaş. S u n za m a n la r a kadar , basitçe onu n tepesine g ü m g ü m v u ra ra k 0 sa ؛ n iye k a d a ı mırı l t ı sesi ç ık a rm a s ı sağ lanab i l iyordu . N eden bu tip anıtsa l s ü t u n l a r ı n ta sa r ım ın a bövle ke s in l ik te a k u s t i k dahil e d i ld i?

175

Page 172: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

18. John Ernst W orrell K eely (1 827 -98 ), nesnelerin havaya y ü kse lm e ­sin i ve granitin parçalara a yrılm asın ı sağlayan sem patik titreşim li ci­

hazın nmcidi.

19. E riha’nm duvarlarının Musevi ordusu tarafından çalm an boruların sesiyle çöküşünün ondukuzuncu y iiz y d Victoria çağı ressamı G ustave

Doré tarafından yap ılan b ir tasviri. Acaba bu kutsal kitabın hikayesinin arkasında bir gerçeklik va r m ı ve öyle ise, bu Musa'nın papaz havarileri

tarafından canlı tu tu lan b ir sonih bilgisini m uhafaza ediyor mu?

176

Page 173: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ONBİRINCİ BÖLÜM

٩٠ RUHU

lleliopolis pekâlâ ilk Yaratılış N oktası olm a iddiasına sahip ilkm iş olabilir ama rakipleri vardı -tanrıların diyarı, yani, İlk /am an ın yeri olduğunu iddia eden diğer güçlü kült m erkezle- ١١ Bunların başında, ‘gizli’ tanrı, A m un kültünün güçlü mer­kezi Thebes geliyordu. O nun kudretli papazları, Thebes’in za­manın başlangıcında suyun derinliklerinden yüzeye çıkm ış ilksel tepeciğin yerinde inşa edilm iş, en eski şehir olduğuna inanırlardı.1 Hatta Am un’un Tapınağı benben-taşının kendine lıas biçim ine sahipti -yarım küre biçim li taş veya amphalos (‘göbek’ anlam ına gelen bir Yunanca kelim e), bu her şeyin merkezini işaret ediyordu ve büyük üne sahip, kralların yük­selişi ve düşüşünü haber veren, kahinin kehanette bulunduğu yer vasfını taşıyordu.2

I Leiden Papirüs 1.350 Thebes'i ‘yeryüzünün oluştuğu zamanda var olan b ir te ­pecik' olarak tab ir eden b ir alıntı içerir. O şöyle devam e de r 'İnsanlık da, bü­tün şehn onun (yani Thebes) özel ismi ile kurmak amacıyla, onun içinde oluş­tu Thebes örneğinden sonra hepsine "şehir'1 denildi.' Bunun ıksel sulardan o r ­taya çıkan ve üzerinde ilk yaratılış hareketinin gerçekleştirildiği yaratılış tepeci­ğine b ir gönderme olduğunu teyit eden. Kemp. sayfa 2 0 1 'e bakın.

i Omphali (omphalos-taşian) hakkında daha geniş bilgi için W ainwnght'e bak;

177

Page 174: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Eski dünyada birçnk omphalos vardı, bunların en ünlüsü Yunanistan’da D elphi’de bulunanı idi. Bununla ilgili kudri'llı gük tanrısı Zeus’un yeryüzünün tam m erkezinin nerede ه1ا1اا

ğunu öğrenm ek n؛؛/edyİ €, iki kartalı doğu ,/e batı sinnlarm d.il؛ ileriye doğru gönderdiği anlatılırdı.* Onlar D elphi’de karşıla şana kadar hiç durmadan uçmaya devam ettiler ve buraya tan rılar, her iki yanm a altm bir kartal oyulm uş, bir göbek-tayı diktiler.4 Eski gelenekler (söylenceler) onun tek parça bil m erm erden tasarlandığını ve ona bir yum urta şekli verildiğini bahsederdi -dünyanın her yerinde m itolojilerdeki bir yaratılp sem bolü.

Thebes’in M ısır’ın en eski kült m erkezi olm a iddiası, Eski Krallık zam anlarında, krallık him ayesinin H eliopolis’e bağış lanm ası sebebiyle, fazlasıyla gözden İl'ak tutuldu. Ancak MC> yaklaşık 2 1 3 4 -1 7 8 6 ’da, Orta Krallığa gelince Am un kültünü kuşatan m itler ve ritueller m illi bir önem taşımaya başladı, çünkü o zam anda Eheb؛؛sh kralların bir hanedanı öne çıktı ve sonunda krallığın kontrolünü ele geçirdi.* Hatta onların dör• dü yerel tanrılarının şerefine, A m enem het, ‘Am.un en baştadır1 ism in i seçti.6 Aynı zam anda H eliopolis’in etkisi, papazlarının piram it çağı boyunca hakim olm asıyla keskin bir şekilde tersi nispetinde, giderek azalmakta idi.

Bu bir d insel köken savaşı idi ve Thebes üstünlüğü ele geçi- riyordu. Ancak M ısır’ın en nüfuzlu iki papazlık kurum unun arasındaki bu açık k u ^ y -g ü n ey bölünm esi başlı başına kökü derinde bir m eseleydi ve belki de H eıiopolis’in efsanevi Horus- kralları ve güneydeki N ubt’ın (Naqada) Setn-kralları (Tanrı $eth’ten sonra) arasında hanedanlık ön cesi zamanlarda sürüp gitm iş kabile savaşlarına kadar geriye gidiyordu آ. Hatta MÖ

4©mpkins, sayfa 182. A m on 'un (Am un) büyük t inağında' Reisnsr tarafından؛ bulunan Omphalos-taşının b ir resmini gösterir; Tompkins'de, Stscchini, age., sayfa 302: 'tann [yani Am un] ve ؛e©dezik n o ^a büyük olasılıkla aynı nesne. Omphalos, "göbek" ile .şaret edilin!؛.' Aynca age. sayfa 33o'e bakınız.

3 Hastings. S.V. 'Omphalos', C ilt و , sayfa 492.

5 T » n p k؛ns’de, St.ecchini, sayfa 302.6 W e؛gaJI. C ilt 2. sayfa 39.7 Bl.ıckman ve Fainnan. sayfa 32.

178

Page 175: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

١١١١ ، ؛، varında ülkeye barış getirm iş, birleşik Mısır’ın ilk K o­lu,ılı M enes’ten sonra bile, duygular, Roma dönem lerine

1■ m• kadar bir biçim de yaygın bir kültürel ve dinsel bölün- .1- v sebep olarak derinlere kök salm ıştı. Bu durum , Ameri­ni Sivil Savaşından sonra bir buçuk yüzyılı aşkın Ameri- ٠ ııııı Kuzey ve Güney eyaletleri arasında hâlâ hakim olan ba-

l.ırklılıklarla veya Kuzey İrlanda’nın Katolik ve Protestan- 1 m .ırasındaki, sorunun kökü yüzlerce yıllık olsa bile, varlıgı- .، devam ettiren hiddetli politik ve dinsel bölünm eyle kıyas

!ilebilir.Hükm eden kralların hanedanın ın çök ü şü n ü n , başkent ıııphis dahil, Mısır’ın birçok bölgesinin Hyksoslar veya ‘ço-

uıılar’ tarafından -Kenan’ın göçebe kavim leri- istila edilm esi- ı. yol açtığı, MÖ yaklaşık 1786-1575’te, b ilinen ism iyle tkin- ı Orta (Ara) D önem in başlangıcında durum böyle idi. Çok

I ııklı kültürel geçm işe rağmen, bu insanlar hızla bir Mısır ya­tın tarzına ayak uydurdular ve MÖ yaklaşık 1730’da D oğu

I 'ı-Ua’daki Avaris’te bir iktidar m erkezi kurdular. H yksos kral- ııı ayrıca Mısırlı firavunların m,؛ itlerini ve rituellerini benim - ■ diler ve krallığın ayinlerini yürütm ek amacıyla H eliopolis’in

papazlarının yardım ını çok rahatlıkla tem in ettiler;» aslında, .azıtlar listede bulunan H yksos krallarının en azından dördü­nün, açıkça onların H eliopolit doktrinine bağlılıklarının bir ،lostergesi olarak, güneş tanrısı Ra’yı şereflendiren isim ler tak- ııklarım kaydetm ektedir.9

Hyksos krallarının kesin olarak Aşağı Mısır’ı kurm asının ar­dından, başta zayıf olsa da, yeni bir Mısır firavunları hanedanı I lıebes’te Am un papazlarının kanatları altında doğm aya başla­dı Yavaş yavaş bu T hebesli hükümdarlar düşm anı kovm ak

١٠ Aldred, Akhenaten-Kıng o f Egypt. sayfa I 18.'١ Gordiner, sayfa 443.IBO-181. SAYFADAKİ ÇİZELGEYE İLİŞKİN N O T: Mısır ile iigiiı bütün tarihler.، ,arcliner'ııı ’Egypt o f the Pharaohs'na (Firavunlann Mısır'ı) ek olarak dahil edil­miş, 'The Kings of Egypt from Manetho, the Kıng-Lists and Monuments'de geçen kronolojiye dayanır. Kutsal kitapta geçen olaylann ileri sürülen tarihleri bu ,.on çalışmanın bulgularına*' ve W illiam VVrigiht + tarafından düzenlenen . 'The 'llustrated Bıble Treasnry'e dayanır.

179

Page 176: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

S ÎI§٤٢» o S 3C « ؛e ؛s■

J S ؛ ؛ z3■ 2 z

1 l ı ؟5 2 o S

٠١٠٣٦ ın ٢٢- ٠ ؛٠١١ ٣٦ ٢٠٠ ٠١٠ ın■١٠٠ ٠١ !٠٠٠. ٣٠١ 00 00 ٠ ٢٢" ٠١٠١ 00 ٢٠٠٠ ın ın ın ٢٢- ٢٠٠ ٠١ 00 ٢٠٠ ٢٠٠٢٠٠ ın٢١١ ؛٠١١ ٣١١٢١١٣١١٢٠ • f H ١—H f H ٢ f H ٢٠١

00 ٠ ٠ ٠ ؛٠١١ ٢٠٠ ٢٢* ı—١ 00 ٣١١ 00 ٠١ ١٠٢٠٠ ٣١١ ٠١ ı n ٢٠٠ ٣٦٣٦٠١ ٢- ٢٢" ٠١ 00 00٠٠ ı n ı n ı n f—١ rH ٠١ 00 00 ٢٠٠ ٢٠٠١١٠٢١١٣٠١٣١١٣١١٣١١٣١١ ٣١١ ٢“( f H f H f H F-l f H

o

٠٠* m ٣٦ 00٢١١٣١١٢١١ ٢٠٠،

٠١ ٣٩ VO oö٢١١ ،٥ VO ٢١١

l ı i ! I I 1٧٦LUzLU

؛٠١١٣٦

٠^ S؛ ' û \ o ،n ،n ،r i H H o \ c o o O N N N H ؛ ،in ( N O ^ p

f O H ^ ^ O j l N l N N M l N N f N H H H H H H^ ^ ٣٦

PW ü-d < P3 O

؛ _ [ ^t-(’i r o o o O ' i r ■ h؛ >ı ^ - _ ، -٢٠ rsl __ı !٢٠٠ rvl {٧

w ؛١ ٤ ٤ i 5 ٠١ ٠١ ؟ n ؛ ;٠٠ ٣٦ ~ ٠١٥ ٣١١ ٢١١ ،٠ ١٠ ٣١١ ٢٢٠ ٣٦ \J

i l i l İh ، ؛ „ ٠

i l i 1 i 1 1MIS

IR

NE

HA

NED

AN

LAR

İL

GİL

İ K

RALL

AR

EN

YÜKS

EK

TA

HM

İNİ

TARİ

HLE

R K

UTS

AL

KİT

APT

AK

İTA

RİH

TEK

ABÜ

L E

DE

N

Page 177: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ض ةنجذ :ت٧٦ ؛تت لم ؛نج ح و

؛ ،Z Zء < :ه

٥٠ د نم ٧١ ٧١٠١ ٠١ OQON1—Iو ف ؛ي

Z

il«و

؟عا/ا« PJ ة

أ>ىX،>Z<Öهصة

٢'٠

ج><Zص>٧١

ه أ

S oهءب؛س

ZZدما>

؟ئ §ك ت ة

وه

11 .

:ا/0ق; UJ •5 هء

ا : ةة ك

:ص ،«اا ع؛ C0 د ل هر'ا ئبممح

■ ؛؛؛ o و

؛صا،ا

00 ٠ 00 ٠ ٠ ٢٠ ١٥ ٣٦ ٧٦ ٢ ٠ ٠٠ ٢٠٠٠١ ٧٦ 00 ب٢٠٠ ٢٢ ٢ ٢٧٦ ٨ ١ م م ب ٠١ ص ٢٠٦ م م ب ٠ ١٥ ، ٨ ب ٢٨٣٦ ٠٠ ٠١ ٨ ١ م ه ٨ ١

٢٢١ ٧١ ٧٦ ٧٦ ب ٠ بب ٣٦ ٣٦ ٢٠٦٣٦٣٦ ٢٨٢٨ ٨ ١ ٨ ١ ٨ ١ ٢٩بمم ب ب م ه م ه بمم م م ب م م ب م م ب م ه م ه م ه ب م م ب ه م ه م ه م ج ل م ه ٢٠٦د ٧٦ O ٠٥ ٠٠٠ فا ٣٦ ٧٦ ٢٠٠ ٠ ٢٠٠٠١ قا ض ض o ٢ ٢ ٢٠٠ج٢٠٠٠ ١٨ ٨ ١ م ه ٠١٠١٢٢١ م م ب ٠ ١٥ ، ٨ ٢٢٢٢١ ۴٩٠٠٠١ ٨ ١ 00، ٨ ٧١٧٦٧٦٧٦ ببببي ٢٠٦٣٦٢٠٦٢٣١٢٢١٣٦٣٦ ٨ ١ ٨ ١ ٠م ب -بم ا م ه م ه م ه م ج ل م ب م م ب م م ب م م ب م ه م ه م ه م ج ل م ج مل م ي م ه م ه م ه م ه

h،:ن٠٢.

<H

هدجZههXه

ةX،ال٧١

XXXXX

ءما-ا<Zسهءلءة

ه 00

ı o r a o O f n - H r؛ . r J O ،' H o

و١١ E E

İlilء ة ء ءH ؛< < ا—؛

د>XW

ة1 ء _* ب به ن مه

z < wس ا > <

il§.ئ

ى ه

XX

ة أ

Page 178: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

am acıyla yeterince güç ve harp bilgisi kazandılar -birçoğunu H yksoslardan çaldılar; sonunda MÖ 1575 civarında Ahmo،.« isim li bir kralın tahta yükselişinden kısa süre sonra bunu yap mayı başardılar. Ö zgürlük M ısır’a geri döndü ve A hm ose, sa dece MÖ yaklaşık 1575-1308’deki, O nsekizinci H anedanın 11؛، firavunu değil, aynı zamanda b ilinen ismiyle. Yeni Krallık el،’، nem inin de ilk firavunu oldu. Ancak M em phis’teki eski ik.ı m etine geri dönm ek yerine, krallık ailesi Thebes’teki yeni s.t rayında kalmaya devam etti ve A m un papazlarının, hem yaşa yaniar hem de ölüler için , krallığın ayinlerini yürütmelerin،' izin verm eye devam etti. Bundan sonra yeni bir kabristan N il’in batı kıyısında tesis edild i (gerçi Thebesli krallar Orla Krallıktan beri bu alanda göm ülm üştü) ve burada Mısır Fira vunları kayadan kesilerek yapılm ış mezarlarında defnedildi ler. Krallık göm m e adetleri bütün Yeni Krallık dönem inin ba şm dan sonuna kadar bu usulde devam etti ve bugün bu kab ristan, 1922’de Hoıvard Carter tarafından Tutankham un’un m ezarının keşfedildiği yerdeki, Krallar Vadisi ile çok meşhur dur.

O nsekizinci H anedanın kudretli kralları em rinde, Thebes, H eliop o lis’in nefret etm iş olacağı bir durum da, Mısır’ın en et­kili kü lt m erkezi oldu. Ö te yandan göstergeler Ra papazlarının krallığın kayırmasına dair bu yen ilg iyi m ücadele etm eden ka­bu llenm e niyetinde olm adıkları yönündedir. O nur evren bili­mi çok eskiydi ve çok iyi kökleşm işti, onu kolayca gözden ıral< tutam ayacak kadar çok önem liydi, böylece sonunda iki külı m erkezi arasında bir uzlaşm aya varıldı. Bundan böyle The- bes’in baş tanrısı Am un, güneş tanrısı Ra’nın üstün yönlerini alıp, özüm seyecekti ve bunu yapm akla Amun-Ra diye bilinen yeni bir m elez tanrı b içim i yaratacaktı. Bu rolle bu ikiz mabut, hem A m un’un gizli özellik lerin i hem de, zam anın başlangıcın­da ilksel tepeciğe inm iş tanrı, Atum-Ra’nm büyüklüğü ve ilk olm ak kutsallığını kendinde birleştiren, Mısır’ın en ulu mabu­du (ilah ı) olacaktı.

182

Page 179: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

111( B İR Y E R İN O R T A S I

O nsekjzinci Hanedanın başında bir zamanda iki rakip pa­pazlık kurum u arasında gerçekleşen bu görünüşteki anlaşm a­ya rağmen, H eliopolis Thebes’e mağlup olduğunu anladı ve bu ılıırum için gelecekteki Kral T hutm ose lV’ün varışına kadar gerçekten de yapacak çok az şey vardı.10 M Û yaklaşık 1420 de, Büyük Sfenks in bedeninin etrafından kumları tem izlem eyi il­ham veren rüyası, krallık ailesi ve H eliopolit birlik arasında yeni bir birleşm enin kurulm asına yol açm ıştı -M Û yaklaşık I 367 civarında A khenaten’in tahtı devralmasına değin 50 y ıl­lık bir dönem i aşkın aşama aşama gelişm iş bir durum . O nun yalnızca H eliopolit doktrinini toptan benim sem esi değil, aynı zamanda Thebes’teki Am un tapmak kom pleksinin kalbine, bir tokat gibi, Benben M alikanesini inşa etm e kararı, sırf onun İlk Yaratılış N oktası, omphalos-taşının politik ve ruhsal idaresine ٢! koym ak adına barız bir girişim olarak görülebilir.

Ejiptologlar Akhenaten’in kendi şehrini sadece Aten’e özel bir kült m erkezi kazandırm ak amacıyla inşa ettiğine inanırlar. Bu tartışılabilir, çünkü Aten, zaten H eliopolis’te bir evi olan, tanrı Ra-harakhty’n iıı sadece değeri yükseltilm iş bir biçim iydi. Bu sonuç doğ ıu olsa bile, kralın bugünkü ism iyle Teli el- Amarna’ya yakın, doğu çölünün kıyısında kentini inşa etm ek kararına bir açıklama getirm ez. Kral gerçekten H eliopolis’e Mısır’ın en önem li İlk Yaratılış N oktası nazarıyla baktıysa, o zaman Akhetaten’deki Aten için yapılan büyük bir tapınağın içine, yeni bir Benben M alikanesini, kendi benben-taşıyla bir­likte dikm esi, onun yalnız yen i bir ilahi yönetim m erkezi de­ğil, aynı zamanda tamamıyla yeni bir İlk Yaratılış N oktası kur­maya da teşebbüs etm ekte olduğunu ima eder.

Ejiptoloji araştırmacıları tarafından sunulan tek gerçekçi açıklama, Am am a dönem i üzerine çok saygı duyulan bir araş­tırmacı, m erhum Cyril Aldred tarafından öne sürülen açıkla­ma idi. O, güneşin yılın belli zamanlarında şehrin m ahallin­

10 Aldred. Akhenaten-Kmg ofEgypl. sayfa ١42 e bak

183

Page 180: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

den yükseldiği görülen, Krallık Vadisi üzerindeki doğu tepele rinde •bulunan boşluğun, akhet, ‘ufuk’ kelim esine delalet el m ek için kullanılan hiyeroglife benzer, sırtı çukur bir girintiyi anım satıyor görünm ekte olduğuna işaret etm işti.11 Bu neden­le A khenaten’in bölgeyi bir ziyaretinde bu boşluk arasında gü­neşin çıkışına şahit olm uş olabilm esi ve bunu Aten tarafından ona verilen bir çeşit işaret olarak kabul edip, buraya yeni biı şehir kurm ak ve ona Akhetaten, ‘Aten’in Ufku’ ism ini vermek kararını onaylam ış olm ası akla yakın idi.

İlginç bir teori ve şayet A khenaten gerçekten de Aldred ta­rafından verilen bu tanım lam aya uygun bir günışığm a şahiı olduysa, öyle san ınm ki, bu kesin olarak onun dindar ruhuna h oş görünürdü. Diğer taraftan, bunun firavunun neden ilk el­den bu çıplak yerleşim yerini önem li saydığına açıklam a getir­m esi çok zor. Benim fikrim ce, onun Amarna’ya taşınm asının arkasında daha gerçekçi, belki de daha derin bir amaç olması gerekirdi. Ancak buraya inşa etm esi kararı tem elde sırf politik veya d insel olarak görünm ediği için , o zam an bunun Akhena­ten’in A ten inanışıyla bir şek ilde bağlantılı olm ası gerekirdi. Ö yleyse, onun şehrini hiçbir yerin ortasına inşa etm esi için gerçekten ne ilham verdi?

Bu kafa karıştırıcı gizem i açm ak için olası bir ipucu, zama­nında A m am a’nm yetki alanının dış sınırlarım belirleyen sınır anıt taşlarıdır.12 D oğu çö lünün kıyısında, yukarıda uzu n sarp kayalıklardaki veya N il’in bereketli kıyılarının yakınındaki farklı yerlerde bulunan sağlam kayadan oyulm uş bu taşınmaz yuvarlak tepeli taşlardan 14 tane vardı. Her biri kralın Ra-ha- rakhty-aten’e inanışını ve bu niyetle kentin inşasını, yanı sıra kral ve krallık ailesin in üyelerin in hazır bulunduğu anıt taşın adanm a töreniyle ilgili detayları bildiren bir kabartma ve h iye­roglif yazıt taşıyordu.

Sınır anıt taşları ayrıca b ize, yeni şehir için seçilm iş sitenin A khenaten’e Aten’in kendisi tarafından vahiy yoluyla b ildiril­d iğin i ve hiç kim senin, hiçbir şeyin şehrini başka bir yere in-

Page 181: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Akhetaten şehir sınırlarını işaret eden sınır anıt taşlarından biri (N. de G. Davies’den sonra).

a etm؛ eye onu ikna etm ediğini anlatm aktadır.13 Bu m uam m a­lı ifade bir çeşit ilahi vahyin firavunun yer seçim inde etkin o l­muş olabildiğini ima etm ektedir. Ayrıca bu, en azından Akhe- naten’e yakın bazı kişilerin, hatta belki de kendi ailesinin üye­lerinin buraya yerleşm e kararma karşı çıkm ış olduğunu akla getirir. Buna ilaveten, yazıtlar aynı zam anda oldukça açık bir şekilde, bu bildirinin yerinden alınm ası veya bozulm ası duru­munda, yerine bir diğerinin hem en konacağım ifade etm ekte­dir.1«

H epsinden garibi, bu anıt taşlar bize A khenaten’in o an ‘ma- at olarak yaşıyor’ olduğunu (ankh-em -m aat) anlatır.15 Tekrar tekrar aynı şeyi bildirirler -A khenaten ‘m aat olarak (maat’ta) yaşıyor’. Tam olarak bu ne anlama geliyordu-'m aaf olarak ya­şıyor’? Diğer hiçbir firavun kendini bu tarzda tabir etm em işti, öyleyse neydi ya da kim di m aat? Bu bize Akhenaten’in neden İlk Yaratılış N oktasını doğu çö lünün kıyısındaki bakir bir yer­de yeniden kurmak istediği hususunda bazı ipuçları sağlayabi­lir mi?

13 ağe., sayfa 49.14 age., sayfa 45,50.15 age., sayfa I I I .

Page 182: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

MAAT OLARAK YAŞIYOR

Maat özel olan her şeyi -adalet, doğruluk, bir şeyleri doğru yoldan yapm ak- cisim lendiren önem li bir Mıstr tanrıçası idi. Birçok bakım dan Maat m od em zodyakta Terazi burcunu tem­sil eden , elinde bir terazi tutan kadının ilk örneği gibi kabul edilebilir. O ayrıca Londra’daki Ağır Ceza m ahkem elerini ko­ruyan bir elinde kılıç ve diğerinde adalet terazisi olan kadın suretiyle de denk sayılabilir. Maat’ın en ayırdedici sem bolü ka­fasının etrafında bir bantla takılı giydiği beyaz devekuşu tüyü idi. Bu aynı nişan ölülerin kalpleri ölüler diyarı tannsı, Osiris’in huzurunda tartıldığı zaman, adalet terazisi üzerindeki eş ağırlık olarak kullanılırdı. Hanedan dönem i Mısır’ın çok başından be­ri, Maat’a ay tanrısı Thoth’ın bir kadın sureti olarak tapılırdı ve Thoth gibi, ona da özellikle H eliopolis’te saygı gösterilirdi.16

Maat, bununla birlikte evrensel bir ilke olarak sadece bir doğruluk ve adalet tanrıçası olm aktan çok daha fazla bir şey­di. M ısır sanatında o sık sık, genellik le ya bir ölçüm birim i, bir ‘kübit’ veya ‘amaçları ö lçm ek için kullanılan bir alet’17 olarak yorum lanan, kama biçim li bir kaide üstünde dururken görü­nür-, ‘doğru olan’ şeklinde tercüm e edilen ism inden dolayı vurgulanan bir çıkarım .18 Tanrıçanın beyaz tüyü ile bağlantılı olarak düşündüğüm üzde, bu ilginç nişan, hem hüküm dar ola­rak H orus-kralının kanunu veya hükm ü koym ası yoluyla hem de tam ortaya yerleştirilen krallık m erkezinin yeriyle tanım ­lanm ış coğrafi uzunluğun ölçü lm üş hatları şekliyle ortaya çı­kan ilahi hüküm tarafından kozm ik düzene, şekil verm ek olan Maat’ın esas görevine işaret eder.19

İlahi krallık kavramı günüm üz ve çağım ızda karmaşık ve hatta anlam sız gelebilir ama Eski Mısırlılara göre kozm ik dü­zen i kurm ak fikri ilahi hükm ün tem el bir parçası idi. Doğru m it ve ritueli ve gök ve yeryüzü alem leri arasındaki bağlantı-

16 Saleh, 5-12. sayfalar ile ilgili notlar.17 Budge, The Gods o f the Egyptians. Cilt I . sayfa 4 1618 age., sayfa 4 17.

Page 183: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

I.ııı harekete geçirm eyi başaramamak kaosa yol açarak kopuk­luk yaratıyordu. Kozmik düzenin sağlanm asını garanti etm e için, kral sadece arza ve göğe ait dünyaların buluştuğu nokta olarak değil, aynı zamanda her şeyin m erkezi ve başlangıcın noktası olarak da kabul edilen seçilm iş iktidar m erkezinden lıaşmetli sıfatıyla hükm etm eliydi. Kralın rolü, o zaman ilksel laıırının örtüsünü benim sem ek ve dünyadaki yaratılış hareke­lini devam ettirm ek idi -ancak bunu yapmakla, o hakkıyla ınaat olarak yaşıyor’ kabul edilebilirdi.

Akhenaten’in yeni kentini kurm ası esnasında maat ilkesin i benim sem esi bu kapsamda açıklanabilir ama Am am a uzm anı Cyril Aldred’in yorum ladığı gibi, onun bu dinsel kavrama olan takıntısı diğer herhangi bir firavun tarafından algılananın çok ötesine gitm iş görünüyor:

Akhenaten’in, içinde yaşadığını iddia ettiği ‘maet’in daha derin bir tetkiki, onun önceki çevirisinin [Ejiptologlarca] çok basitleştirilmiş olduğunu göstermiştir ve o, daha zi­yade evren zamanın başlangıcındaki yaratıcının ellerini bıraktığı zaman hakim olan uyumu işaret eder.20

Bu ifade kozm ik düzenin Amarna’da kurulm asına ilaveten, Akhenaten’in netjeru tanrıların dünyada yaşadığı ilksel çağ, İlk Zaman sırasında meydana gelm iş olayları kavradığı şekilde, bir ilahi hüküm m odeli yaratmaya teşebbüs ettiğini ima eder. Kralın İlk Zaman kavramına özel bir ilgi duym uş olm ası, şü p ­hesiz Aldred’in onun Thebes’den ayrılma kararı bağlam ında söylediği gibi: ‘Mısır’da Aten’in dünyanın var olduğu İlk Za­manda kendini gösterdiği Mısır’daki yeri araştırmak için krala ilham gelm iş’ olm asındandır.21

Akhenaten gerçekten İlk Zaman hakkında ne biliyordu? O nun için bu ne anlama geliyordu? Netjeru tanrıların ve He- liopolis’in ilahi Ruhlarının fiziksel gerçekliğine inanabilm iş o l­masına giden bir yol var mı? Bu ona Mısır’ın dininin çehresi-

!0 Aldred. Akhenaten-Kıng o l Egyf>t sayfa I I I .1 1 age., sayfa 268.

Page 184: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

٦

o؛ değiştirm ek Ve bütün dünyasını doğu çö lünün kıyısına kuı mak için ilham verebilm iş miydi? Daha da zoru, İlk Zamanın yerinin, bu prestijli ünvanı talep etmeyi öne sürm ek için, baş ka herhangi bir kült m erkezinden uzakta az çok tecrit edilmiş bir yer olduğuna nasıl inandı?

MISIR'IN ŞİNİKTAKİ

Bütün göstergeler, hüküm darlığının dördüncü yılında Ak henatin’in bir şekilde m evcut kült m erkezleri tarafından Mı- s il m gerçek İlk Yaratılış N oktası olm ası h u s u s u n d a savunulan eski inançların yetersiz olduğunu düşünm eye başladığı yö- nündedir. İhtiyacı olan şey daha fazlası idi. Daha güçlü bir şey. Sımr؛؛ız ruhsal etkiye sahip bir yerden onun }/eni sınırsız za- m anini başlatm asına im kan veren, aynı zam anda en güçlü iki kült m erkezleri tarafından vam lan iddiaları da onun kucakla- m asını sağlayan bir şey. Birçok bakım dan o ’oir ayağı The- bes’re, diğeri H eliopolis’te ve kafası, aklı ve ruhu kararlılıkla planladığı ütopik cennetinin sınırlarına yerleşm iş, bir çeşit de- vasa dev gibi Mısır üzerinde hüküm sürm ek istiyordu.

Bu durum da ٠ ana planını nasıl tamamladı?Yanıtı es Kİ coğrafyanın derin bir kavrayışının ardında görü-

nüyordu. Basit bir gerçekle, Akhenaten’in şehrinin sitesi ku- zeydeki H eliopolis ve O nsekizinci Hanedandan itibaren The- bes e verilen yen i bir isim le, güneydeki H eliopolis arasında tam ortaya yerleştirilm iştir.22 Her iki ınevkii, tesadüf olamaya- cak kadar önem li bir bağlantıyla, Akhenaten’in kentinden tam atak 275 kilom؛0 etredir (172 mil), ü ç site arasındaki bu cog~ rafi birlik, önem i hakkıyla anlaşılm am akla birlikte, Ejiptolog- larca inkar edilm em ektedir.

Yalnız bir adam A khenaten’in peyzaj ' ' olan be-genişin i anlam ayı başarmış gibi görünüyor; bu kişi, Büyük Pİ- ramit ve kuzey yarım küre arasındaki tam jeod ezik ilişkiyi ilk tanım layan, m etrolog ve m atem atikçi Livio Stecchini’dir. Ak- henaten’in yaşam ı ve dönem inden büyülenerek, Stecchini dik- 22 age., sayfa 89: Lıchtheim. sayfa 26-7

Page 185: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

، HIIII şehrin konum una yönelik m eseleye çevirdi Bu hemen HU, onun yerinin, yeryüzünün enlem ve boylam hatları m da-

١٠٠١ ederek kesin bir zem in planına uygun olarak dikkalliee |.l.uılanm ış göründüğünü (düşünmeye yöneltti.O num ?eter tm ııpkins'in kilom etre taşı değerindeki eseri. Secrets ٠/ ،he i ,ıra t Pyram id’na !؛Büyük Piramit'in Sırları) katkıda bulundu- اا'ا uzun ekinde açıkladığı üzere:

Tanrı Aten’e yeni başkent... en kuzeydeki nokta behdet [biil Deltasında] ile, 24° 00' kuzey enlemindeki, Mısır’ın güney sınırı [Aswan veya Elephantine] arasındaki orta noktada, 27° 4ت kuzey enleminde kurulmuştu. Boylam anlamlı şekilde eşit olamazdı, çünkü başkentin Nil’in kıyı- larında olması gerekirdi. Bu Mısır'ın batı ekseninin bir de- rece doğusunda, yani, 30° 0و' doğudaydı.وت

Stecchini ayrıca, Mısır’ın en kuzey ve güney sınırları arasın- -kİ tam orta noktayı belirleyen bu yerin, yalnız şansla oluş،؛[،muş olamayacağına inanm ıştı. Bu çok eski jeodezi sistem inin .،ynışını, Stecclıini Büyük ?iram it’in ölçüm lerinde, a^m za- manda, MÖ yaklaşık 31C'0’de M eııes tarafından kurulduğu !aninin edilen, Yukarı ve Aşağı M ısır arasındaki bölünm eyi ta- I if etm ek üzere doğu-batı sınır çizgisin in yerleştirilm esinde de düzenlenm iş olarak bulmuştu.**

Stecchini ayrıca, şayet A m am a ile Behdet arasında aynı m e- safeye sahip bir hatta Akhenaten’in şehrinin sitesinden Kızıl Deniz’e doğru doğu yönünde hareket edilirse, bu sizi Az Zay- liyah Burnu -MS birinci yüzyılın İskenderiyeli astronom u ve coğrafyacısı, ?tolem y tarafından Drepanon dağlık burnu diye tabir edilm iştir- kıyısında bulunan Ghanim adasına götürür, şeklinde not düşm üştü. Buranın önem i, hafifçe güneye uzanan hem Az Zaytiyah Burnu hem de Ghanım adasının. M ısırlılar tarafından Süveyş Körfezi’nin en güney mesafesi olarak kabul edilm iş olm asındandır.25

23 3'ompkias'de, Stecchini, sa>fa 338.24 age., sayfa 287 322, özellikle sayfa 2 7 و5,2و .ة2 age., sayfa 340.

189

Page 186: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Bu keşiflerle merakı uyanan Steeehini dikkatim 14 sınır anıl taşlarıyla betim lenen şehrin boyutlarına çevirdi. Kısa süre snnra onların yerleştirilm esinin liravun dönem i Mısır’ın kuru luşlarından bile öncesini tarih gösteren bir jeodezik sistem e uydurulduğu sonucunu çıkardı, örn eğ in , şehrin en kuzey ve güney sınırlarını işaret eden iki anıt taşı üzerinde, aralarında- ki m esafe h ususi olarak 5 atur,3/4 khe ve 4 kübit olarak veril- m ektedir.26 Bu ölçüm ler, kullanarak, Steeehini daha som a hir takım dikkatli hesaplamalar yaptı ve sonunda onların İ06 ‘atur’un tam bir orantılı karşılığı o lduğunu çıkardı, ki bu Beh- det’teki en kuzey noktasından yirır.i dördüncü paralelde bulu- nan Asvvan’daki tayin edilm iş en güney noktasına kadar. Mı- sır’m uzunluğu için geleneksel olarak verilen bir rakamdır. Bundan 'oaşka, bu sabit leodezik sistem e uyarak, şehrin öl- çüm leri yeryüzünün en lem inin ortalama derecesinin tam bir m ikrokoznıik şeklini, aynı zam anda 12x106 atur rakamına da- yalı merid.yen kem erinin uzunluğunu ifade ediyordu.27 Stecc- h in in in ^akb olarak yorum ladığı üzere:

Akhenaten Thebes’in. Mısır'ın jeodezik merkezi olduğunu hakkıyla iddia edemeyeceğini ve Mısır’ın boyutlarının bir düzenlemesi olan kozmik düzene, maat’m kesin açıklama- sına tamı tamına uyarak ]eodezik merkezi [Anıarna’dal seçmiş olduğunu kanıtlamak istiyordu. Hiç eksiksiz tam ölçüm standartlarını takip etmek için, coğrafi kübideri Be'ndet’ten [eski başkent] başlayarak hesap eden hanedan öncesi jeodezik sisteme geri döndü.28

Bu söy len en hayret verici bir ifadedir, çünkü bu açıkça ye-

26 Bu değer $tecchini tarafından 47,233.1 metre olarak hesap edilmiştir, age., sayfa 342'ys bakın. Bilgi amacıyla, b ir atu r 15,000 Kübit krallık birimi (7862.2 m etle) değerine sahiptir ya da 1^,000 coğrafi kübit (7848.8 metre) ^ ؛٢ değe- re sahiptir, ö te yardan khe 350 krall،؛< kübit (183.45 metre) değerine '/a da 400 coğrafi kübit (184.68 metre) b ir degei'e sahiptir. 3/4 khe coğrafi سم'طا؛جاآ • mü- kem m en uyduğu için, Steeehini sınır anıt taşlannın coğrafi yerleştirmesinde؛4kullanılmış olanlann bu olduğu sonucunu çıkandı.

27 age.. sayfa 342-3.28 age., sayfa 343.

ا0 و

Page 187: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

I l l kentinin boyutlarını ve m evkiini seçm e sırasında Akhena- İrilin , Cyril Aldred’in sözleriyle belirtecek olursam , ‘evren za- ııı.ımn başlangıcındaki yaratıcının ellerini bıraktığı zaman ha- >،ıın olan uyum ’u yen iden yaratmaya teşebbüs ettiğini ima et- inektedir, o , şüphesiz ki, Mısır'ın henüz netjeru tanrıların el- -l iııde olduğu, tik Zamanı işaret ediyordu. Stecchini’nin ger•،؛çekten bu bağı kurması yeterli değildi. Bununla birlikte, bu bulguların ışığında: ‘...biri A khenaten’in tam olarak tarihi ro- ııııü, onun kendisinin m؛ aat ile doğru ve tam uyum u kurmak .ımaçlı programındaki ilk adım ı atmasında neyi göz önünde tuttuğunu başlanğiç noktası alarak, yeniden değerlendirm eli- ،hr’ önerisinde bulundu.29

ANKA'NIN U Ç U Ş U

Akhenaten’in ilahi krallık ve onun tik Zaman kavramıyla birliğine yönelik takıntısınt doğrulamaya başka bir kamt Aten’in şerefine kabul ettiği krallık ismidir. A khenaten’in ola- ğan açıklam ası ‘zafer’ veya ‘A ten’in ruhu’dur ve son zamanlar- daki yorum uyla ‘Ateıı’e faydalı olan’dır.50 Ancak akh ön eki bundan daha fazla bir anlam taşır, çünkü bu hiyeroglif yazıt- larda, son nefesini verm esinin ardından kutuplar dolayının bir yıldızı olm ak için -göğe ait kutup etrafında ebediyen dönen ve battığına hiç rastlanılmayan bir yıld ız- hızla gökyüzüne yük- selen bir firaımnun ruhuna delalet ؛؛،mek amacıyla kullanılır- dı.^T oplu olarak, bu ilahi ruhlar veya akhu (akh’in çoğul ha- li) ondan sonra zam anın geçişin i betim lem ek üzere, ekliptikin kutbu etrafında döndüğü görülen kozm ilt güçle bir olurlar.2؛

Akh kavramı tekrarlanan zam an devirleriyle ilgili H eliopolit görüşe sıkı sıkıya bağlıydı ve birlikte gri balıkçıl veya bennu- ص ال -Yunan geleneğinde çeşitli tonda mor renkli anka kuşu-

30 Budge. The Gods o f the Egyptians, C ilt 2, sayfa 72. -Faulkner, fev., 7he Ancient Eyptian Pyramid Texts (Eski Mısır Firamit Metin ا 3

len), söz 305. bölüm 472, 474; Fhillips, Ellen, sayfa 74: Massey, A Book o f the Beginnings (Başlangıçlann Kitabı). C ilt I, sayfa 330-2.

32 Adams w Maısham, sayfa 71.

اوا

Page 188: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ile ilgili Mısır m itiyle bağlantılıydılar. M eşhur ve çok önem li bir fablın bu m itolojik kuşu yalnız, ilksel tepeciğe veya tepeye ilk sabahın günışığı arımda inen tanrı Atum ’un (ve sonra Ra) görünüşü olarak kabul edildiği H eliopolit yaratılış mitinde tasvir ediliyordu.

G ü n eş’in ışın ları ileri doğru kutsal benben-taşı üzerine yayıldı­ğı zam an, bennu-kuşu Ateş Ada- sı’na yo l alm ak üzere uçuşa geç­erdi -burası tanrıların hem doğu­şun u n hem yeniden varoluşunun yeri olarak kabul edilen bir m ito­lojik varış noktası id i.33 O Heli- op olis’e, ilksel tepeciğin asıl sitesi­ne (en azından, onların geleneğin­de öyle) geri döndüğünde, İlk Za­m anın, tanrıların altın cağın ın ,, . , , ,runan söylencesinin anıta nu- bitişin i ve yen i bir dünya devrinin şm a dönüş[ürülen_

başlam asını işaret verdi. Bennu- benben. taşma .yaratılış tepeci- kuşu H eliopolis’e dönüşünün gö- ginin bir semboıü.rüldüğü her sefer, bir u zun döne- tünediği görülen,m in son u n u n ve diğerinin başla- Mısır’ın bennu-kuşu.m asının işaretini verirdi.

Ü nlü Yunanlı tarihçi H erodot, MÖ beşinci yüzyılın ortasın­da H eliopolis’i ziyaret ettiğinde, bennu-kuşunu çevreleyen söylencen in oldukça bozulm uş bir uyarlamasını elde etm işti, on u n için b ize History (Tarih) kitabında anlattığına göre:

Onlar [Heliopolisliler] bu kuşun ne yaptığıyla ilgili, bana inanılır gibi görünmeyen, bir hikaye anlatırlar: O uzaklar­dan, Arabistan’dan gelir ve ebeviyen kuşu, her tarafı sarı sakızla (mür) yapıştırılmış olarak, Güneş’in tapınağına ge­tirir ve orada cesedi gömer. Dediklerine göre, onu getir­mek için, o önce taşıyabileceğini düşündüğü kadar büyük bir top müre şekil verir; topun içini oyar ve ebeviyenini

33 Rundle C lark sayfa 247.

Page 189: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

؛ ؛koyar, sonra açık yer ؛çer؛ aze mür؛e kapatır ve ،١ zaman lop lamamen ؛؛k baştaki ağırlığına sahip olur; böyleee onu Mısır'a, dediğim §اطن, yapıştırılmış olarak getirir ve onu Güneş’in tapmağına koyar. Kr.şuıı yaptıklarıyla ilğili an- !attıkları işte böyle bir hikaye.34

١١٧, bennu-kuşuna dair orijinal Mısır kaynaklarından bili- nenle çok az benzerlik taşıyan tuhaf bir eski efsane. Bununla İndikte, anka m iti, m itolojik balıkçılın görünm esiyle uzun bir ،!önemin sonunun haber verildiği fikrini vurgulamaktadır, ki ااا1 m itolojik balıkçıl, gerçek hayatta her yıl yaz ortasında Nil’de kalmak üzere dönerdi. Ancak onun m itolojik sureti, ilim adamlarınca 500 veya 1460 yıl olarak değişik şekilde ta- ınmlanan, çok uzun bir zaman devresinin sona erm esini işaret ،•derdi (ik inci bahsedilen yıl, 1460, Sirius y ıld ızın ın şafakta ilk yıllık görünm esiyle başlayan G üneş Yılına, M ısır’ın yeni yılt- ilin başlamasına rastlar -yalnız her 1460 yılda bir m eydana ge- len bir o lay).35 A nkanın ilahi bir yılı için M ısır m itinde belirli l)؛r süre yoktur, yine de onun akh-ruhu fikriyle yakın birliği kuvvetle, ekliptikin kutbunun dönüşüyle, aym zamanda ken- dilerinden önce gelenler, Shemsu-hor ve ilahi Ruhlar tarafın- (lan H eliopolit papazlara aktarılmış gizli b ilgeliğin parçası ol- tluğu görünen Büyük Yıl kavramıyla3؛ ya da geriye giden çağ ile bir bağlantı ima etm ektedir.37

Bu akh ilkesini, ilahi düzeni İlk Zaman devri oluştuğu gibi yansıtmak üzere tasarlanmış Amarna’da bir maat m erkezi ya- ratmak kararıyla birleştirerek, A khenaten yalnız maat’ın değil, ym zamanda geri dönen bennu-kuşun yaşayan ia،؛ d e s i olmaya leşebbüs etm işti. Birçok bakım dan o b ilinçli olarak kendini 'çağın ruhu’ olarak ilan etm iş gibi görünüyordu, öyle ki, biraz latalist şekilde, Mısır tarihinin yönünü değiştirebilm işti.

Acaba Akenaten’i ne harekete geçirdi? N ereden aldı bu ola-

34 Herodotus. Hıstory, 73 ,ا؛ .35 Kundle Qark, sayfa 246.36 Adams, w . Harsham, sayfa 7 ا . Aynca Massey. A Book o fth e Beginnıngs, Cilt

I. sayfa I07 ’e bak.37 Bauval ve Hancock Keeper o f Genesıs (Varoluşu Koruyan), sayfa 154.194.

Page 190: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ganüstü fikirleri? Yeni bir zaman yaratmak için ilham ı, bilgiyi ona kim verdi? Bu kesinlikle ٨٨١٧٨ papazlık kurum u degıl çünkü o H eliopolis’teki papaz birliği tarafından öğretilenin Ç'(I

gunlukla aksini savunan kozm olojik doktrinlerine şiddell، karşıydı. Yalnız bir gerçekçi yanıt var görünm ektedir ve bun lar, daha önce gördüğüm üz gibi, A khenaten’in yaşamında!،! her şeyle çok sıkı ilişkileri olan H eliopolis'teki astronom -p؛ı pazlardır.

" " papazlar, en eski tapmak ve anıtlarının. Mısır’ı ilk H orus-kralınm yükselişinden binlerce yıl öncesinde yönetm iş çok eski bir ilahi ırk tarafından yapılm ış olduğuna kalpten inanırlardı. Turin Krallık Kanunu, örneğin, MÖ yak• laşık 3 1 0 0 ’de, Yukarı ve Aşağı Mısır’ın b irleşm esinden 13,420 y ıl önce ülkeye hükm edenler olarak Shemsu-hor’dan bahse der.38 Böyle inanılm az şekilde uzun zaman aralarının geçerliği bizi bağlam az, çünkü bunlar yalnız sözel geleneğe dayanır. Daha önem lisi, M ısırlıların netjeru tanrıları ve shemsu-hor de başlayan ve ilk ölüm lü krallarla son bulan bir kronolojiye inanm ış olmaları gerçeğidir.

H oras-krallarm ın ilahi atalarından aldıklarının hepsi bu de- ğildi, ayrıca beraberinde onların fiziki yerleşim yerlerini أل

miras almışlar gibi görünüyordu. Horus-krallarımn asıl iktidaı m erkezi olan, H eliopolis’in dolaylarına, ilk tapmakları ve ٨١١٧■ la n dikm iş ata tanrılarının yeri gözüyle bakılırdı. Bu kutsal ci- varların içinde, hiç şüphesiz, T hutm ose fV’ün Sfenks Anıt Ta- şın ın üzerinde ‘R ostau...H el؛op olis’in batı ufku’,39 ve ‘İlk Za- m anın m uhteşem yeri’ olarak tabir edilen Gize de vardı.٠٠

H eliopolit papazlar tarafından formüle edilen kozm olojik doktrin, yalnız Büyük Piramit’in tasarımı ve amacı ile değil, aynı zamanda Eski Krallık başkenti M em ohis’le bağlantılı ge- niş bir kabristanın parçası olarak ü çü n cü ve A ltıncı Hanedan arasında inşa edilm iş diğer piramit komşularıyla da bağlantı- lıydı. Örneğin, MÖ yaklaşık 2678’de, Djoser’e inşa ed ilm iş ba-

38 Schwaller de ا_ عاها sayfa 86.39 Breasted. C ilt 2, sayfa 323.40 age.

194

Page 191: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

piram itin büyük mimarı, lm hotep’in H eliopolis’in baş ا,اااا1ا

olduğunu bilm ekteyiz,41 öte yandan Beşinci ve Altıncı ا.ااا/ا

dönem i piram itlerinin, ayrıca Saqqara’daki piramitin ا لءهاا-،ااا duvarları üzerime yazılm ış Piramit M etinleri, asıl olarak ١١١ ، .٠١

-m pohs doktrininin tem el unsurlarından meydana gelm iş) ■؛١’*■ ■٠١

I ğer m uhtem elen göründüğü gibi, H eliopolit papazlık ku- اااا؛اا gerçekten Mısır’ın Büyük kültürü ile başlatılan yıllanm ış ■ knekler ve gizli b ilgeliğin baş mirasçıları ise, o zam an bu lılıenaten’in kesin lik le bu içsel gizem lere sır ortağı olduğunu

• ıga çıkanr. Bunun özel üyelik payesiyle m i yoksa özel ders- ٠١ ١ alarak m ı olduğunu bilm iyoruz, yine de bu gizli bilgiyi el-

١٠• ettiği kaynaklar ne olursa o lsun , onun hayata bakışını bü- ١ünüyle ciddi şekilde etk ilem iş görünüyordu.

H eliopolit güneş kültünü benzer şekilde koruyan, Akhena- n-n’in babası A m enhotep 111 ve büyükbabası Thutm ose IV’ün ١١١■ bu aynı gizli geleneğe sır ortakları o lm uş olmaları olası mı? ١١١١ muammaya başlıca bir ipucu, T hutm ose’ın Büyük Sfenks’in em؛ elinin ve belki de, bitişik Sfenks Tapınağı’nın etrafından lunnları tem izlem esi olm alı. H eliopolit papazların him ayesin- ،le, böyle bir eylem yalnız ibadet veya estetik amaçlarla olm uş nlamaz. Papazlar Sfenks’in çevrili alanını kazmak amacıyla bir çeşit krallık onayına ihtiyaç m ı duydular?

Daha önem lisi, onlar bir şey mi arıyorlardı ve eğer öyleyse, ٠١١١٧ buldular mı? O ldukça ilginç bir şekilde, Thutm ose IV ta- lafından taş anıtın önüne dikilen Sfenks Anıt Taşı üzerindeki kabartma onun, geniş giriş kapılı bir yeraltı tapmağı veya bi- ııası üzerinde dayanıyor görülen Sfenks’e hürm et ettiğini gös- .ermektedir؛

Acaba bu tasvir Büyük Sfenks’in altına yerleştirilm iş bir çe- gizli tapmağı veya odayı mı ima etm ،؛؛ ekteydi? H eliopolis’in papazlarının keşfetm ek üzere aradıkları bu muydu?

Elimizde sıkı bir kanıt olm aksızın, bu m eseleyi deri götüre-

• ؛ا Hurry, sayfa 2 1, B. ^ ٧٨٨, Annales du Service des Antiquités de l'Egypte, No.XXM 2جاا , ا و6 kıyasla

■X) Rundle ClaiX, sayfa 37.

I9S

Page 192: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

m eyiz. Bununla b ir liğ e , birbirinin halefi bu üç kralın -Trıui m ose IV, A m enhotep III ve A khenaten- him ayesini sağlayan H elinpolis’in papazlarıyla direkt olarak bağlantılı olan şeyin bu §نلظ bilgi veya keşif olm ası fazlasıyla olasıdır. Bu büyük kc şif A khenaten’in neden kabartmayla kendini insan başlı 1ın sfenks olarak resm ettiım ek uğruna kendi dini kanunlarını ؛١١ çe saydığım da belki açıklamaya yardım edebilir.

Belki de tamamıyla açıklayam ayacağım ız bir takım sebeplcı ile, A khenaten, Büyük Tanrıların kayıp dünyasını yen iden ya ratmak am acıyla ciddi bir girişimde bulunm uş gibi, görünm e! tedir. Tarih onun tek adam lık devrim inin başarısızlığa uğradı• ğım ileri sürm ektedir. Başarması için çok az şansı vardı, çü؛ı kü o n u n kendi yaratılış hareketleri b irçok insanı üzüntüye sü rüklem işti. Ama acaba gerçekten başarısız m ı oldu?

O nun hüküm darlığın ın arkasından, o, ism i tarihin sayfala n n d an fırlatılıp atılan, bir asi, bir kafir, bir lanetli olarak atfe dildi. K im se adını yen iden 'niç anm.ayacaktı. Ancak andılar O sarsiph ve M usa adları ahında. M anetho ve A.pion’un eserle ri, aynı zam anda eski İbrani lakilılerinin (yazıcıları) ahiti, hep si, bugün Yahudilik olarak bildiğim iz M usevilerin dini inancı adina yapılan devrim e ilham olan kişin in , herkesten önce bu

duran Ra-harakhty’nin aslanvari )■س'اتةال benzer yapı هغسالبمء Bir Thııtmose IV’iin bilinen ismiyle Sfenks سآر!ابمء ،،اءء1ا ة،؟ةج^ااءbiçimine

ya ؛،٠ Rüya Anıt Taşı’nın kesiti. Acaba bu resim Sfenks çevrili ،ا1اامم?veriyor ١١« varlığına dair bir anlam ااا'اهلخس gizli ،•«ه1،هااا ءا-ءءم؛،؛آ؛ا

ا6 و

Page 193: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

hin olduğunu ustalıkla ispat etm■؛ ekledir. Ü stelik bunlar, Ku­lu•, K ilisesinin doğduğu, MÖ birinci yüzyıl sırasında Lût gölü

I ؛yılarında sofu, bir o kadar hayli gerici oluşum ları yaşayan, lıısa'nın kanunlarının sıkı taraftarlarındandı. Eğer İncillere

m.mı İması gerekirse, o zam an bu yeni inanç dünyaya ‘çağın m lıu’ olm ak isteyen başka biri tarafından getirildi. Bununla -i likte, bu olayda kutsal ruhun kuşu anka değil, beyaz güver،•؛ı m idi.

Kaostan düzen doğar, düzenden kaos doğar ve böylece dün- ١ ve yıldızlar döner durur.1 le liopolis’in papazları Akhenaten’in hüküm darlığı sırasm-

ıl.ı Mısır’ı tek tanrıcı bir krallığa dönüştürm eye teşebbüs etm e­di gerekli bir rol oynadılar. Bazıları, şüphesiz ilk Aten papaz- l.ııı oldu ve bunlar sırasıyla onun son yılları boyunca Amar- u.ı’da m evcut stajyer papazlara öğretm en olm uşlardır. H em en lıcmen kesin olan bir şey var ki, Aten’in yaşayan taraftarları, m uhtem elen M Û yaklaşık 1307’de, Ramesses I ve Seti I’in or- ı.ık saltanat vekilliği sırasındaki Ç ıkışın zam anında, İbrani topluluklarına Mısır’dan ayrıldıkları sırada eşlik etm iş olm alı­lar. Acaba kaç H eliopolit papaz onlara Sina ve Paran sahrasın­da eşlik etti? Kesin olarak, bir tane, eğer M anetho ve A pion’un .özüne inanacak olursak -bu kişi, Osarsiph- Musa isim li dini ı cformcu idi.

M usevilerin Kenan’a muzaffer girişinden önce, boruların se ­sinin Eriha’m n duvarlarını nasıl çökertebileceği üzerine kesin talimatlar Musa’nın halefi Joshua’a tahm inen ‘Tanrı’n ın ordu­sunun reisi’ olarak b ilinen gizem li şahsiyet tarafından bildiril­di. Eğer bu olay ve ardından Eriha’nın düşm esi gerçekten de gerçek olaylara dayanıyorsa, o zaman bu karakterin, Tanrı’nın ilahi habercisi değil, son ik teknoloji sanatında çok tecrübeli tamamen bir ölüm lü danışm an olduğuna dair bir olasılık orta­ya çıkar. O Aten’in bir papazı veya hatta M usevi ordusunun ilerleyişini yakından izlem iş bir H eliopolis papazı olabilir m iy­di?

Eğer Büyük kültürün eski bilim ve teknolojisi birileri tara­lından miras alındıysa, o zaman bunlar H eliopolis’in Horus-

197

Page 194: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

kralları ve astronom -papazları idi. Bunu sanırım çoğunluklu kabul edebiliriz ama acaba dahası var mıydı? Heliopolislilrt bu ilahi bireylerin ırkına ait önceden m evcut olan başka neyi m uhafaza etm iş olabilir? Onlar bize netjeru-tanrılar ve llalı] Ruhların ilk tapınakları ve anıtları kurdukları yerler, Büyük Tanrıların ikam etleri hakkında başka ne anlatabilir?

Sfenks Anıt taşı bize, ‘Tanrıların kutsal yo lu ’nun Heliopo lis’ten Gize-Rostau'a, batıdaki ufka uzandığını anlatmakla dır.42. Bu ‘kutsal yo l’un sonunda neyin bulunduğunu ve Heli opolit papazların neden böyle cesaretle tam olarak G ize’yi ‘İlk Zaman’ın m uhteşem yeri’ saydıklarını bilm ek istedim .

43 Breasted, C ilt 2. sayfa 323.

198

Page 195: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ON İKİNCİ BÖLÜM

ROSTAU’NIN SIRRI

bugünün dünyası için , güneş sabahleyin yükselir, akşam leyin batar. Bu bilgide herhangi bir gizem yoktur ve güneş yuvarla­ğının geceleyin nereye gizlendiği b izi pek ilgilendirm ez. Eski Mısırlılara gelir ce, bu çok başka bir m eseleydi. Onlar karardı­ğın ardından güneşin nereye gittiğiyle özel olarak ilgilendiler ve hatta sırf bu sorun üzerine kapsam lı bir m itolojik doktrin lirettiler. Onlara göre, güneş batı ufkunda battığında, am-duat ya da sadece duat (bazen tuat olarak hecelenir) diye b ilinen karanlık bir ölüler diyarı alem ine doğru karmaş ık bir yo lcu lu ­ğa başlardı; bunu gecenin ‘saatleri’ ya da bölüm leri olarak b i­linen 12 eşit parçaya bölünm üş olarak kabul ettiler.

Koç başlı bir suret biçim ine bürünen, burada bu kisve altın­da Büyük Tanrı Atum olarak işaret edilen güneş tanrısı, her saat i aşm ak üzere, sivri çıkıntılı barkasıyla veya m avnasıyla (saltanat kayığı) daha küçük ilahlardan oluşan bir tayfa tara­fından yo l boyunca kürek çekerek götürülürdü. Tanrılar, tan­rıçalar, cinler ve ruhların bütün panteonları bu alemde oturur­du. Ü stelik , güneş tanrısı ateş çukurları, öldürücü bıçaklar, kaynar su dereleri, iğrenç leş kokuları, vahşi yılanlar ve kor-

1 9 9

Page 196: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

kunç hayvanlar gibi birçok engelden sakınm ak zorundaydı.1 O nun ayrıca bir saatten çıkıp diğerine girm esine izin veren büyülü heceleri söylem esi gerekiyordu. Karanlığı aydınlatan ince ışık , gem inin pruvası üzerine konulan yardım sever uraei- yılanlar tarafından sağlanırdı.2 Bütün 12 ‘saat’ başarıyla ta­m am landıktan sonra, güneş şafakta doğu ufkunda yen i baştan doğardı -bütün bu süreç her gece, ebediyete kadar tekrarlanır

dı.B eşinci ve A ltıncı Hanedan piram itlerinin mezar duvarları

üzerindek i Piramit M etinlerinde olduğu gibi, özellik le geneşiıı duat iç in d en geçişine tem as eden rivayetler, Sahu veya Orion takım y ıld ızı biçim indeki tann Osiris’le bir olm ak yolunda ölüler diyarına geçtiği sırada, ö len firavunun öz ruhu için ha­zırlanm ış yıld ız haritaları ya da kılavuzları olarak düşünülür­dü .3 Duat'ı tanım lam ak için kullanılan sem bolizm , onun ö lü ­ler diyarı unsurunun özünde, güneşin karanlığın saatleri sıra­sında iç in d en geçtiği göksel alem in bir yansım ası olduğunu ima eden , bir dizi yıld ızlı temaları bir araya getirm ektedir.4

A ncak duat’ın m itlerinin sunduğu sadece bu ise, başlangıç­ta H eliop olit papazlar tarafından güneşin günlük yok o luşuy­la ilg ili sözü kıvırm ak için yaratılm ış kozm olojik jargon diye bir kenara atılabilirdi. Ve belki de firavun dönem lerin in son larında m itlerin akibeti buydu. Ama bu sırlı geleneklerin kay­naklarına yakından bakacak olursak, o zaman, hanedan za­m anlarının doğuşundan çok önce M ısır’da ortaya çıkm ış garip bir ö lü ilahlar ve ruhlar diyarının sem bolik bir kaydını üstü kapalı anlatan anahtar öğeleri bulm aya başlarız.

KAPILARIN MUHAFIZLARI

Ö lüler diyarının eski kitaplarını çözm ek garip ve biraz da

I Budge, The Egyptian Heaven and Hell ( Mısır'ın Cennet ve Cehennemi), CiltI , sayfa viii.

3 Faulkner, çev.. The Ancient Egyptian Pyramid Texts, sayla vıı vıiı, Kurt Sethe'nineseri Komm.i, 49ff.’den sonra.

200

Page 197: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

.ı؛>؛na bir resim yaratır.5 örn eğ in , hem en duat’ın dış dünyaya açılan iki kapısı olduğunu keşfederiz -güneşin battığı batı yh- nündeki sem bolik dağ içinde bir giriş kapısı ve güneşin sabah- leyin doğduğu doğu ufku üzerinde bir çtkış kapısı. Her biri, İl her d iye bilinen, çoğunlukla resimlerde yalntz, aslanvari bir lıaşı ve ön ayaklarıyla tasvir edilen, boylu boyunca uzanm ış bir aslan veya sfenks tarafından korunmaktadır.ء Birlikte bu çift İlher veya akerıt resim lerde ya sırt sırta verm iş iki aslan olarak ya da iki başlı tek bedenli bir hayvan olarak yorum lanırdı. DİS- ney ftlm i 'Alaaddin’deki mağara gibi, duat'a giriş aslanın açık ağzının içindeydi ve güneş tanrısı yalnızca bu kapı eşiğini ge- cerek yeraltı alem ine girebilirdi.آ

D u a t-ö lü le r d iy a r ın a g ir iş ve ç ık ış ı işa re t eden a k e r -a s la n la r ta ra fın ­

d a n k o ru n a n , u fu k h iye ro g lifi ü ze r in e d a y a n m ış g ü n eş d isk i.

M uhafızlık üzerine böyle bir tem el kavramın ilk başta bizim tartışma konum uzla çok az ilgisi var görünebilir. Taştan yapıl­mış aslanlara eski dünyanın her yerinde giriş kapılarının m u­hafızları olarak rastlanılmaktadır; Yunanistan’da M iken’in liıonz Çağma ait hisarındaki ünlü Aslan Kapı veya Asur Ni- ıtova’n ın boğa-aslanları m ükem m el örnekleridir. Ancak çift

S Güneş tanrısının c/uaf-ölüler diyanndan geçişim ana hatlanyla ifade eden başlı­ca Cıç eski metin va r a) Per-em-hru- ‘The Book o f the Coming Forth by Day (Güne Varışın Kitabı), diğer şekilde Ö lüler Kitabının Mısır ya da Thebes'e ait se­çikmiş metni olarak bilinir: b) Shat-erit-am-tuat-The Book o f that which ıs r ı the Duat' (D ııat içirıde olanlann Kitabı): c) 'The Book o f Gates' (Kapıların Kitabı). Bu liste Budge. The Egyptian Heaven and H e ll (Mısır'ın Cennet ve Cehenne­mi), C ilt I, sayfa ix’den alınmıştır,

n Bundle Clark, sayfa 153.Budge, The Gods o f the Egyptians (Mısııiılann Tannlan). C ilt 2. sayfa 98.

2اه

Page 198: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ufuk üzerindeki ikiz aslanların varlığı onların başlangıçta tam olarak neyi tem sil etm iş olabildikleri sorusunu akla getirmek J tedir. Onlar sırf sem bolik hayvanlar mıydı yoksa alacakaranlık ve şafak arasındaki göğe ait ufuk üzerinde daha akla yatkın bıı gerçekliğe m i sahiptiler?

Aker-aslanlar doğan ve batan güneşin yolunda ve bu sebep le ek liptik in hattı üzerinde bulunduğundan dolayı, 12 zodyak takım yıldızından birini tem sil ediyor olsa gerek. En belirgin çözü m ü n Aslan olduğunu anlamak için büyük hayal gücüm• ihtiyaç yok ama bunun M ısır astrolojisi hakkında bildiklerimi ze bir katkısı olur mu?

Duat’ın eski kitapları ilk kez yazılm aya başlandığında, Aslan takım yıldızı, ancak yaz ortası akşamındaki gün batım ında ba tı, güney-batı ufku üzerindeki sönm ekte olan güneşle ilgisine m ana verirdi. Ancak o zam an onun korum asıyla ertesi sabah şafakta doğu, güney-doğu ufkunda güneşin yeniden doğuşu gerçekleşm iş olurdu. Aslan yılın tek bir zam anında güneşe ya­k ın olarak (yani, güneşle birlikte) yükselirdi. İlk başta bu bil­gi duat ile ilgili b ildiklerim ize çok iyi uyar görünür, çünkü Pi ram it M etinleri yerden gökyüzünün , yaz gündönüm ünde gü- nışığ ından önce kırm ızım sı kızgın bir parlaklık içinde görün m üş olduğundan bahseder.8 Bu, Piramit M etinlerinin Sothis veya Sirius yıld ızın ın güneşe yakın yükselişine, bunun ayrıca yaln ız yaz ortasında gerçekleştiğine ve ekvatoral Afrika’nın dağlarındaki eriyen karın nehrin bereketli vadilerine gerekli bol suyu getirdiği N il’in y ıllık sel basmasına rastladığına de­ğindiği gerçekle kanıtlanm ıştır.9

Bu açıklam a ayrıca, H eliopolis papazlarının yılın en uzun vc en kısa günlerini tanım lam ak için dikilitaşlar kullandığından bahseden, ondördüncü yüzyıl Arap tarih-kayıtçısının (kro- n ik çisin in ) gözlem lerine de tam uygun düşüyordu. Daha ön em lisi, Keeper of Genesis (Varoluşu Koruyan) kitabında, ya­zarları Robert Bauval ve Graham H ancock, Harakhty veya Ra- harakhty’e değinen ve Piramit M etinlerinde bulunan bazı söz-

8 Bauval and Hancock. Keeper o f Genesis, sayfa 138.

202

Page 199: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

l ıın aslında piram it çağı sırasında yaz gündönüm ü öncesi As­lın ın 70 gün lük dönem içindeki hareketine işaret ettiğini ispat H inektedirler.10

İlk başta, güneş tanrısının duat’m 12 ‘saat’i veya bölüm leri Kinde geçen yolculuğunun , gündönüm ü zam anında Aslan ile başlayan ve biten, güneşin zodyakm 12 takım yıldızından ge- ، <11 rotasıyla ilgili olduğu sonucuna varmak için sağlam se­bepler var gibi görünebilir. Bu çok anlam lı olur ama maalesel: Mısırlıların ölüler diyarına dair bu yorum u kabul etm ekten bi~

ı alıkoyan önem li bir engel vardır.Ejiptologlar Mısır m itolojisindeki karanlığın 12 ‘saati’nin,

loplu olarak bakiu diye b ilinen sayıca en az 36 takım yıldızını belirten bir astronom i sistem inden çıktığını düşünürler. Baş­langıç noktası olarak Sirius y ıld ızın ın yaz gündönüm ünde ilk kez güneşe yakın görünm esini kullanarak, her bir takım yıldı­zına bir sonraki bakiu’a yol verm eden önce, güneşle birlikte yükseldiği sırada birbirini takip eden bir 10 günlük dönem aksim؛ edilirdi, bu bakiu o zam an 10 günlük bir dönem e hakim olurdu, sonra bir sonraki bakiu’a yo l verirdi ve o bir di­ğerine, böylece 36 takım yıldızı gelir ve giderdi.11 Bu 10 gün­lük dönem ler Yunancada ‘dekanlar’ olarak bilinirdi. Her biri 10 günden teşkil eden, bu dekanların otuzaltısı, beş epagome- nal günü H eliopolit panteona ait baş netjeru tanrıların beşine adanmak üzere ayırmak suretiyle 360 günlük bir takvim yılı

eder.Duat’m 12 ‘saati’ni tanım lam ış olarak kabul edilm esi, bo­

k lu n u n gece vakti meydana çıkm asm dandı. M uhtem elen on ­ların en az 12’si Sirius’un ilk yükselişinden önce karanlık saat ­lerde görülüyordu. Buna göre duat-ölüler diyarı ‘saatler’ olarak tanınan 12 bölüm e veya eve ayrılmasına rağmen, bu terim in ne gerçek zam anla ne de güneşin 12 zodyak yıld ızı içinden ge­çişiyle hiçbir ilgisi yoktu.

Bu, en azından bugünün astrologları, astronomları ve Ejip- tologları tarafından savunulan Eski Mısır astrolojisi üzerine

10 age.. sayfa 170-5.I I Barton. sayfa 20.

203

Page 200: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

bir O rtodoks bakışıdır. Bununla birlikte, 36 dekana dayanan geceye özgü takvim sistem inin, yalnızca MÖ yaklaşık 2100 1796 arasındaki, Mısır tarihinin Orta Krallığını tarih gösterdi ği düşünülm ektedir12 ve Yukarı ve Aşağı Mısır’ın takım yıldız­ları ve takvim sistem lerin in önem i üzerine farklı görüşlere sa­hip olduklarını ileri sürm ek için bazı kanıtlar vardır.^ Yaz gündönü m ü nün Eski Mısır’ın kozm olojik m it ve ritüellerind،• anahtar bir rol oynadığı bilinse de, güneş tanrısının duat için­de her gece geçirdiği 12 ‘saat’in karanlık g izem ine alternatif bir çözüm var görünm ekteydi.

Daha önce saptadığım ız gibi, H eliopolis’in papazları Büyük S fen k se , Harakhty, Ra-harakhty, Ufkun H orus’u görünüşün­deki güneş tanrısının aslanvari bir şekli gözüyle bakarlardı. Ayrıca Sfenks’in, iki afcer-aslanlardan birinin, büyük olasılıkla duat m doğu ufkundaki çıkışını koruyan aslanın fiziksel bir tem sili olarak kabul edild iği de açıkça görünm ektedir.14 Ra- harakhty ve afeer-aslanlan ile birlikte, bu bağlantılar Sfenk anı­tı ve onun aşikar göksel sureti -Aslan takım yıldızı- arasında direkt bir ilişkiyi ima etm ektedir.

Ancak, artık şunu biliyoruz ki, Büyük Sfenks, gökteki asla­nın ve yen iden doğan güneşin, piramit çağı boyunca yaz gün- dönürrıündeki şafakta birlikte görülm üş oldukları ufuk üze­rindeki duruşuna değil, bundan 8 0 0 0 yıl öncesinde geriye gi­den Aslan Çağı boyunca bahar ekinoksunda onların şafakta birlikte görülm üş oldukları duruşuna gözünü dikerek bak­maktadır.

8 er güneşin؛؛ duat içinden yolculuğu başlangıçta yaz gündö- nüm ü zam anında değil de, bahar ekinoksunda gerçekleşm iş olarak tasarlandıysa, onun 12 kata bölünm esi çok daha fazla bir anlam taşır, çünkü yalnız ekinoksla' da tam olarak 12 saal günışığ ı ve 12 saat karanlık -eşit gün ve eşit gece- elde ederiz. Bu böyle olduysa, o zam an bu, H eliopolis’in astronom -papaz-

13 Ailen, sayfa 20.

14 Ö m ek ؛çın, Hassan. Selim, sayfa 265, Lehner. The Egyptıan Heritage (Mısır'ın Hırası), sayfa I 19; Bauval ve Hancock, Keeper o f Genesıs, sayfa 147-9a bak.

204

Page 201: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

I.il i tarafından, güneşin başlangıçta bahar ekinoksunun akşa­mındaki günbatım ında batı ufkundaki Aslan takım yıldızı ulan, afeer-aslanın korum asına alınm ış olarak kavramsallaştı­r d ığ ın ı ima eder. Daha sonra -karanlığın 12 ,gerçek’ saatin­den geçerek- yeniden doğan güneş ekinoksta şafakta doğu u f­kundaki aslanın bakım ından kurtulm uş olur.

Aslan Çağından başka hiçbir zam anda güneşin Aslan y ıld ız­larıyla battığı ve ardından tam 12 saat sonra şafakta onlarla yükseldiği görülm edi. Bundan dolayı Büyük Sfenks hem Ra- lıarakhty hem de aker -aslanlardan birinin fiziksel bir şekli ola- lak kabul edildi- çünkü doğu ufkundaki yıldızlı suretine y a l­nız astrolojik Aslan Çağı sırasında gözünü dikip bakıyordu. İtenim fikrim ce, bu şık duat’ın göksel ufuk ve güneşin gece içinden geçtiği görülen karanlığın 12 saati ile arasındaki ilişk i­sini daha iyi açıklamaktadır. Bahar ekinoksu sadece bir çağın astrolojik etkisini değil, aynı zam anda 12-parça yıllık zodyak takvim indeki gerçek sıfır noktasın ı da tanım ladığı için , o aynı zamanda duat’ın ekliptikin 12 kata bölünm esiyle olan açık bağlantısına daha fazla bir anlam kazandırmaktadır.

Bahar ekinoksunun gecesi, güneşin duat-ölüler diyarından geçişini fikir olarak kavramsallaştırmada asıl zam an dilim i o la­rak esas alındığında, her şey m ükem m el olarak yerli yerine oturmaktadır. Ancak bu yalnızca Aslan Çağının sınırları iç in ­de yerleştirilirse bir anlam kazanır. Bu sebeple bu, bütün kav­ramın, Büyük Sfenk’in bir ek inoksal işaretçi olarak kireçtaşı kaya yatağından oyulm uş o lduğunu n tahm in edildiği bu çok önceki devir sırasında Büyük T annlar tarafından geliştirildiği anlam ına mı gelmektedir? Eğer öyleyse, o zaman bu çok daha sonraki bir tarihte, m uhtem elen piram it çağı sırasında, duat ile ilgili bütün m itolojik geleneğin , o dönem deki Sirius’un güne­şe yakın yükselişi ve N il’in taşm asıyla rastlantılı olarak, A s­lanın artık bahar ekinoksu zam anında değil, yaz gündönü- ınünde yükselip , battığı anlam ına gelen, göklerin geriye doğ­ru yer değişim ini hesaba katmak am acıyla kökten değiştirildi­

ğini im a eder.Bu unsurlar tek başına, H eliopolis gibi, kült m erkezlerinin

205

Page 202: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

astronom -papazlarının göksel ufkun önem ini değerlendirme tarzlarında tam bir vurgu değişikliğine gittiklerinin işaretim verm iş oluyordu. Ancak Büyük Sfenks’in yöneltilm esi ebedi olarak ekinoksal ufuk üzerine sabitlendiğinden dolayı, bu di■ at’m daha eski kavram ının bir mirası olarak kaldı, yanı sıra ikiz aker-aslanları ve gecenin 12 ‘gerçek’ saatleri gibi, diğer ba­zı temaları da saklı tuttu. Bundan böyle, bugün zodyakm 12 yıld ızı olarak tabir ettiğim iz kavramın yerine, bakiu olarak bi­linen 36 takım yıldızlarıyla eşit tutuldu.

DUAT'IN İÇİNDE OLAN

Büyük Sfenks ile duat arasındaki astronom i açısından bağ­lantıyı saptam ak gerekli idi, çünkü ancak o zam an Mısır ölü­ler diyarı ve G ize platosu arasındaki ilişkiyi bir bütün olarak incelem eye geçebiliriz. Bunu yapmak için duat’m 12 bölüm ü içinden yolcu luğunu yaptığı sırada, güneş tanrısının rotasının, Shat-ent-am -tuat’da -‘The Book o f that which is in the Duat’ (Du- at’ın iç inde Olanların Kitabı), ünlü İngiliz Ejiptolog Sir E. A. W allis Budge tarafından tercüme edildi ve üç ciltlik çalışması The Egyptian Heaven and HelI’de (M ısır’ın C ennet ve C ehenne­m i) yer aldı- anlatıldığı haliyle, izini sürm eliyiz.

G üneş tanrısı dağ veya batının ‘boynuzu’ yoluyla ölüler di­yarına girdikten sonra, kendini bir arrit -bir ara oda veya giriş salonu- olarak tanım lanan, İlk Saat’in içinde bulur.15 Etrafını karanlık sardığında, İkinci Saate geçişine izin verecek büyülü heceyi söylem e im kanı bulam adan, çeşitli tanrı, hayvan ve yı­lan gruplarıyla karşılaşır. G ecenin Ü çüncü Saatine girmeye izin verilm eden ön ce, burada daha büyük im tihanlar ve sık ın ­tılar ortaya çıkar.

Bundan sonra Am -duat m etninde acayip bir şey olur. Güneş tanrısı gecenin Dördüncü ve Beşinci Saatlerine inişe başladığı sırada, hikaye tamamıyla farklı bir formata geçer görünm ekte­dir. Dııat’ın m erkez bölgesi olarak kabul edilen , bu dolaşık ale­min direkt olarak içinden geçm ek yerine, güneş barkası yolu-

15 Budge, The Gods o f the Egyptians. Cilt I. sayf207 .؛.

Page 203: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Mükemmel Tek Büyük, Atum’un biçimindeki koç başlı güneş tanrısını taşıyan güneş barkası. Bu, ölenfiravunun mumyalanmış bedeni üzeri-

ne konulan aker-aslanlar de desteklenmektedir.Onun yukarısında, ufkun Horus’u, Ra-harakhty’nin sembolü, atmaca

ء،،اء؛ا bir güneş, yanı sıra yıldızların bir kemeri bulunmaktadır. Bun- («٢, duat-ölüler diyarının oniki bölümü ya da evinin kavramı içinde

yansıtılan, güneş tanrısının karanlığın ٠٢١؛!؛؛ saati içinde yaptığı yolcu- luğu sembolize eder.

nun üzerinde bulunan başlıca engelleri'n tepesinden atlayıp geçm eye m ecbur edilir. Bu gizli bölgenin ayrıca özel bir ism i vardır, o şüphesiz G ize dahil, başlıca bütün piramit alanlarını kuşatan, M em phite kabristanının koruyucu tanrısı, ‘Seker ve- ya Sokar’ın Evi’ veya ‘krallığı’, ‘toprağı’ olarak tarif edilm ekte- (lir.ءا Aslında, T hutm ose IV’ün Sfenks Anıt Taşı tam olarak Büyük Sfenks’i ‘Rosta’da Sokar’ın yanında’ oturuyor olarak ta- İlil' etm ektedir, burada Rostau Gize’nin Mısır dilindeki ism i- (lir.'أ Bu atmaca başlı ilah yalnız duat’m Dördüncü ve Beşinci Bolünılerinin korunm asıyla yetkili değildir; o aynı zamanda, ilaha som a göreceğim iz üzere, esas itibanyle hem duat’la hem

ا ؛ر Budge. The Egyptian Heaven and Hell, Cilt i, sayfa 62 ا م Bıeasted, C ilt 2, sayfa 322.

207

Page 204: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

de G ize’nin gizem leriyle bağlantılı, ölüler diyarının tanrı؟{O siris’in bir biçim idir.18

Güneş 'barkası Sokar’ın Toprağına, kesitte görüldüğünde Büyük Piramit in yukarı çıkan geçidi ve büyük galerisini çok anım satan -bir takım yazarlarca tespit edilen bir bağlantı- ça■ tısında çubuklarla desteklenm iş geniş dikdörtgen biçim li bö- lüm ü olan, aşağıya doğru inen uzun bir koridordan girer.19 Bu

u zun 3 1 ؟3ة ınen geçide özel olarak Ra-stau veya Rostau ismi verilm ektedir,20 öte yandan hikaye bize, onun ‘Ra-stau’nın giz- li şeylerin in yolu... gizlenen, ne görülen ne de sezilen tasviri, kum unun üstünde olan, Seker’in bedenine giden yo l’ olduğu- mı anlatır.21

Bu ،la başka bir merak uyandırıcı ifade çünkü daha önce bildiğim iz gibi, Thutm ose IV’ün Sfenks A nıt Taşı bize. Gize- Rostau nın, tanrıların kutsal yo lu ’nun sonunda bulunduğunu, bu sebeple ‘yo l’urı netjeru tanrıların boyunca geçerek yolculuk yaptığının sanıldığı bir çeşit yeraltı geçidi veya koridoru oldu- ğunu ima edercesine anlatmaktadır. Daha ilgili olarak, bu, du- ı؛ ،m bölüm ل2 lerinin geri kalanının belki de geriye giden As- Jan Çağıyla bağlantılı bir göksel betim lem eye dayalı olup, kö- keninde sem bolük olm asına karşın, bunun aksi, Sokar’ın Evi ° İ3rak bilinen Dördüncü ve Beşinci saatlerin G ize’nin kendisi- nı işaret ediyor göründüğü olasıl].ğını akla getirm ektedir. Bu, ünlü Ejiptolog Selim Hassan tarafından saptanan bir sonuç. ٥ , P eşin c i Eölüm (aynı zamanda Dördüncü Bölüm) asıl olarak Duat’ın bir uyarlamasıydı ve coğrafi sureti de Gize kabrista- m nda bulunm aktaydı şeklinde bir gözlem yaptı.**

18 Faulkner, çev., The Ancient Egyptian Pyramid Texts, söz 364, bölüm 620.ا و Ö rnek ؛Çin. T o m p k ın s .s ^a 258-9; Bauval ve Hancock, Keeper o f Genesis,

147 . مقئق 146 _%ةئ . Ö te yandan, bu tü r düşünceler, I933'te yayınlanan kış- k'üıcı eseri The Book o f the Master o f th e H idden Places (Gizli Yerlerin Sa- hiplerinin Kitabı) de w . Marsham Adams gibi, çeşitli yazarlan, b ir krallık meza- ٨ olarak işlevine ilaveten. Büyük Piramıt'ie ؛ء kısmının b ir zamanlar seçilen ada- y|n b ir nıhsal seviyede hayattan sonraki yolculuğa çıkabileceği kabul ayinlerinin - ge؛ t؛gi yer olduğu sonucunu çıkarmaya sevketmıştir.

2 ° Budge, The Egyptian Heaven and Hell, Gilt I , sayfa 62.2 1 age., sa^a 65.22 Hassan, Selim, sayfa 265.

208

Page 205: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ا,ا'ءأ k a b r is ta n ın a v e r ilen e sk i isim , R o sta u 'm n ‘y o l ’u o la ra k ta n ın a n

aşa ğ ıya in en k o rid o ru g ö ste re n d u a t-ö lü le r d iy a r ın ın D ö rd ü n cü سذ آ(

٧،، da B ö lü m ü . B ü y ü k P ira m it içe r is in d ek i B ü yü k G a le r iy i e sra re n g iz

b ir ء،؛ءها ؟ا a n ım sa ta n ç a tı اس؛;؛آ؛؛ d ikd ö r tg e n b iç im li o d a la ra

d ik k a t edin.

Tankların kutsal Rostau ‘yol’u gecenin Dördüncü Saatinden Beşinci’ye geçince, safhalar halinde inm eye devam eder. Bura- ،la da aşağı inen geçitlerin çatısında bölünm üş dikdörtgen şe- killi bölm eler vardtr. Bunların ilerisinde, güneş tanrısı So- kar’ın Evinin tam ortasına girer; burada, en )diksek nnktası bir kadın başıyla son bulan, içi boş bir tepecik oluşturm ak üzere yerin yükseldiğini görür ve güneş barkasının bunun üzerin- den hizmetkarlar tarafından yedekte çekilm esi gerekm ekte- dir.“ Eski m etinler hem en bu tepeciğin üstünde, güneş tanrı- sı Ra’nın bir b içim i olan, khepri -bokböceğini gösterm ektedir. Bu bir çan gibi, üzerinde, Budge tarafından ‘atmacalar diye ta- rif edilen, iki kuşun her iki yanına tutunduğu, yuvarlak tepeli bir nesneden aşağıya iniyor görülür. Budge, M ısırın gece

23 Budge. The pgyptian Heaven and Hell. Cilt I. ؛ayfa 89.

209

Page 206: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

veya 'karanlık’ sem bolü, onun kavisli yüzeyinin tepesinde gö­ründüğünden dolayı, bu garip nesneyi ‘Seker’in karanlık ölıı ler diyarının bir çeşit b içim i’ olarak tanım lıyordu.24 Ancak Lı vio Stecchini ve benim görüşüm e göre, bu çan biçim li ateş gi bi portakal renkli nesne tartışmasız, H eliopolis, Thebes Vf D elphi’deki eski zamanlarda m evcut olduğu bilinen örnekleri gibi, benben-taşı veya omphalos'm bir temsilidir. Bu sebeple, <> Sokar’ın Evi’nin m erkezinde bulunuşu ile yalnız duat’m tam m erkezini değil, aynı zam anda, Büyük Tanrı’nm zam anın baş­langıcında üzerinde yaratılışın ilk hareketlerini başlattığı, İlk­sel tepecik veya tepeyi altındaki tepecikle ifade ederek, İlk Ya­ratılış N oktasını da sem bolize etm ektedir.

Ayrıca Stecchini çan b içim li omhalos’un yanlarından tutun­m uş, b ilinen tabiriyle ‘atmacalar’ı da şöyle tanımladı:

Bir omphalos'un tepesindeki gibi, Sokar’ın tepesinde de ço­ğu zaman yüzleri birbirine dönük iki kuş resmedilir; eski ikon heykellerinde veya tasvirlerinde bu iki kuş, çoğun­lukla da güvercin, meridyenler ve paralellerin uzatılıp ge rilmesinin standart bir sembolüdür.25

H em en tepeciğin altında, ancak görünüşte onun biçimini• göre sınırlandırılm ış olarak, bir uzatılm ış elips görülür. Bunun içinde iki kafalı (bazen üç kafalıdır) kanatlı bir y ılanın sırtın­da ayakta duran atmaca başlı bir kişi vardır. Bu tanrıya verilen isim Sekri’dir ve bu şüphesiz Sokar’ın bir biçim idir,26 öte yan dan elipsin kendisi, belli belirsizce 'Sekri’nin Toprağı’ olarak işaret edilir.27 Budge’e göre, bu ilginç kavisli şekil ‘Tuat’ın nelı rindeki bir oval ada’yı sem bolize etm ektedir.28 Dış taraftaki yalnız ön ayakları ve yan kısım ları görülebilen, yüzleri karşıya d önük iki insan başlı sfenks sırtlarındaki ‘Sekri’n in toprağı’ııı veya adayı özen le muhafaza ederler. A f olarak b ilinen, bu çili

24 age.. sayfa 106.25 Tompkins'de, Stecchini, sayfa 297-8.26 Budge. The Egyptian Heaven and Hell, Cilt I . sayfa 94.

27 age., sayfa 93.28 age.

210

Page 207: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

deliksin amacı, ‘onun أ]ااأرا€ؤ tanrısının] tas-

٧'" üzerindeki m ıntı- korum امر،;اا aktır’ ama açıkçası, onlar, duaf’ın giriş ve çık ışın ı koru- yan ikiz aker-aslanların alternatif biçim leri ko- ıııım undadır.29 ö t e

yandan, bu أءو؟ي ' Dual-ölüler diyarının Besinci Saati ya da lassan m İteri suraugu Bölmünürtmefkezklsmı. Etrafı ikiz

Sokar ın ,نالأبم Evi de i - s| enfes|er tarajından korunan oval biçimlim ٠١١١؛ itolo jinin. gece' bir ada ile çevrili, kanatlı kozmik bir yıla-

um 12 saatinin 13!3ه nm üstünde ayakta duran atmaca başlı tan-genel bir rivayetle da- n 5زمأرء (Sokar’ın -biçimi) görülmekte ا؛رأ>ul ed ild iğ i bir çe ş it dir. Bunun üzerinde tepesi bir insan başı ileuıikrokozm ik varyas- ءسااا،همهط yaratılış ،يءءمء؛ , yanı sıra çanyon gibi, Mısır'ın duat- biçimli bnnt (embriyon, tohum) ya da bet؛-ö lü ler diyarına dair ben-taşı bulunmaktadır. Bunun üstündekavramının kısaltılm ış, ikiz kumru veya güvercin tünemiştiroldukça ayrı bir 1إمءءءء- اسرء mertreleria ءم مolduğunun ba؛ ka bir اب«صا سااس .kanıtıdır.

Ancak Sokar’m Evi bundan daha fazla bir şey gibi görün- inektedir, çünkü ٠ bir şekilde direkt olarak Gize-Rostau ile ا1نللءاوآ , gerçeğe yakın bir ölüler diyarı bölgesini yansıtıyordu,

beşinci Saatin ortasındaki piramit biçim li tepeciğin altına yer- !eştirilmiş uzatılm ış elips veya ‘ada’ya destek veren ikiz aslan, bleııks anıtın ın G ize’deki varlığım yansıtıyor görünmektedir, bundan başka, Rostau’nın geçit yolu ve duat bir bütün olarak, ١ le liop o lis’in astronom-papazları tarafından yazılm ış duat-ölü- ler diyarının sem bolik bir rivayeti içinde, ya şans eseri ya da planlı m uhafaza edilm iş bilgi ile Gize’nin kireçtaşı kaya yata- -illin altındaki tünellerin, koridorların ve gizli odaların varlı؛)اااإم üstü kapalı anlatmaktadır.ا ' .ıge.. sayfa 94, ر

211

Page 208: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

D uat’m ölüler diyarının bir çeşit fiziksel tem silinin G ize’niıı kum ları altında keşfedilm eyi beklediği fikri Ejiptologlara şa■ şırtıcı gelm ese gerek, çünkü uzun zamandır bilindiği üzere, kireçtaşı platosu sualtı erozyonu ile oyulm uş tünel sistemleri ve doğal oyuklarla delik deşiktir. Ayrıca, eski rivayetlerde asıl olarak bir ‘ölüler diyarı’ diye tarif edilen, mağara gibi bir yapı• I nın veya ‘Gizli M alikhane’n in firavun dönem lerinde, Heliopo- lis’in kutsal bölgelerine b itişik bir kült sitesi olan, Kher-aha d en ilen bir yerde m evcut olduğu bilinm ektedir. Bugün Gizli 1 M alikanenin girişi Eski K ahire’n in sok ak ların ın altında I bulunabilir.30 Aslında, Ejiptolog Abdel-Aziz Saleh, oraya Sl. Sergius’ın eski k ilisesin in aşağısındaki şim diki halde su dolu ؛ yeraltı kem eri yoluyla ulaşıld ığın ı öne süren yerel bir geleneği kaydetm ektedir.31 Kıpti geleneğine göre, bu site Mısır’dan se­yirleri sırasında, Bakire M eryem ve çocuk İsa tarafından ziya­ret edilm işti.32

Kher-aha’nın oldukça ayrı ‘ölüler diyarı’ bölgesin in G ize’niıı kaya yatağının altında var o lduğu düşünülen ile hiçbir bağlan­tısı yoktur, yine de bu gerçek terim in, Eski M ısırlılar tarafın­dan bir zamanlar dini amaçlar için kullanılan bir yeraltı türbe­s in i betim lem ek üzere kullanıld ığın ı gösterir.

Burada önem li olan, güneş tanrısının duat’tan yolculuğuna y ön elik m itlerin geliştirilm esidir. Ejiptologlar onların kaynak­larını Eski Krallık zam anları boyunca Mısır’da hakim olan gü­n eş kültünden aldıklarını düşünürler. Ancak o zam andan son­ra, sırf sem bolik bir ölüler diyarı bölgesine özgü bir kavrama dönüştürüldüler.33 Ama Selim Hassan bu unsurlara ilaveten, m itlerin, duat'ı ö lü lerin mezarlarıyla direkt bir ilişki içine oturtan, sonraki zamanlarda tanrı Osiris ile sim ge haline geti­rilm iş, bir ata kültün fasetalarını dahil ettiğinin, can alıcı bir şek ilde altını çizer.34 O ldukça başka, hatta belki de güneşle il­gili unsurlardan daha da eski olarak gördüğü, bu itikatlar te-

30 Saleh, sayfa 20-1.3 I age., sayfa 22.32 Kamil, sayfa 9 1.33 Hassan, Selim, sayfa 287. ٠

212

Page 209: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

'١٠، imi H eliopolit doktrinden alır. Bu nedenle duat-ölüler diya- >111111 fiziksel tem siline, direkt olarak Osiris veya Sokar ve Gi- '١■üıııı eski ism i, Rostau ile bağlantılı, bir ‘mezar’ olarak bakıl­ması oldukça olasılık dahilindedir.

، )yleyse Büyük Sfenks’in civannda bir yerde İlk Zamanın Irvrinin tarihine uzanan bir yeraltı kom pleksine girişin var o l­

ması gerçekten m üm kün mü? Bu, T hutm ose IV aslanvari anı­lın bedeninin etrafından kum ların tem izlenm esi için emirler •udiği zam an H eliopolis’in papazlarının bulm ayı um dukları > y o im uş olabilir mi? Bu kazılar T hutm ose, A m enhotep III ve

nihayetinde Akhenaten’i, netjeru tanrıların ve ilahi Ruhların tçekten de G•؛ ize-Rostau’nm ilk anıtları ve tapınaklarım inşa imiş olduklarına ikna eden gizli odalann som ut kanıtlarını

mı açığa çıkardı? Bu üç kralın H eliopolis’i her şeyin üstünde himaye etm eleri, Rostau m n sırrını öğrenm iş olm alarından do­layı olabilir miydi? Bunlar gerçekle bir tem el oluşturacak, an- .ık boşuna üm it veren olasılıklardı.

HIK ARŞİV (KAYITLAR) SALONU

M odem çağın m edyum ları, g izli ilim ler cem iyetleri ve yeni ı ağ gizem cileri, hepsi, G ize’de, kayıp A tlantis kıtasının hayat­la kalanları veya hatta uzaylılar tarafından inşa edilm iş o ld u ­ğunu kabul ettikleri, saklı koridorlara ve g izlenm iş odalara sa­hip bir ölüler diyan labirentinin varlığına sık ı sıkıya inanm ak­ladırlar. Onlar bunu, 1930’ların başı sırasında Amerikalı ‘uyku failin i’ Edgar Cayce tarafından ‘hastalar’a uygulanan ruhsal nkumalar’dan sonra, ‘Tapınak’ veya ‘Kayıtlar Salonu’ olarak liihir etm ektedirler.15 Evvelki on yıl içinde, ‘Kabul Odaları’ ırak tabir edilen.!،؛ , benzer bir yeraltı kom pleksine dair iddia Ingiliz m edyum H ugh C. Randall-Stevens tarafından ayrıca or- iıiya atıldı.16 Fazlasıyla büyüleyici bu tür iddialar, daha önce önlüğüm؛ üz gibi, tamamen yen i değildir. Roma dönem leri ka-

•l.ıı önceki zamanlarda, Gize piram itlerinin çevresinde, gel-

‘٠ I elıner, The Egyptian Heritage (Mısır'ın Mirası), sayfa 93 -100 .■ K.ındall- Stevens, sayfa 92-1 13.

Page 210: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

١٠٠١٠٠

Gizemciler, ruhçular ve yeni çağcılar bir ،Ji؟ i gizlenmiş odalann Giz< platosu altında keşfedilmeyi beklediğine inanırlar. Bu kişiler haklı mıt Büyük Sfenks’in altına yerleştirildiği düşünülen tapmaklar ve geçitle

rin bu tasviıi Ingiliz medyum H.C. Randall-Stevens tarafından1927'de yaşadığı sözde hayali tecrübelerinin ardından çizilmiştir.

m ekte olan bir ‘tufan’da yok olm asından korkulan ‘eski ayin ler’in *anısı’m koruyabilm ek amacıyla inşa edilm iş, ‘şırıngalar den ilen gizli yarıklar ve dolam baçlı geçitler’in varlığına yön e­lik efsaneler Mısır’da bol miktarda m evcuttu .37 Benzeri gele­nekler ayrıca Kıpti k ilise tarafından da muhafaza ed ild i ve da­ha sonraki Arap tarihçileri tarafından yazıyla kaydedildi.

1993’te bu çılgın fikirler birden yeni çağ toplum una özgıı kuruntular olm aktan öteye geçti. M ünih’ten gelen m ühendis ve robot uzm anı Rudolf Gantenbrink tarafından tasarlanan, yapılan ve kontrol ed ilen bir m ini yüksek teknolojili robot aracılığıyla, Büyük Piramit içindeki Kraliçenin O dasının gü­neydeki sütun gövdesin in sonunda daha ön ced en bilinm eyen bir oda bulundu. Ama bundan başka, daha m uam m alı bir ke­ş if ilk kez açıklandı.

O y ılın sonbaharında, sfenks çevrili alanı altındaki sert ka­ya yatağının sism ik sondajın ın , beş metre kadar aşağıda, yak­laşık dokuz m etreye on ik i metre genişliğinde büyük dikdört­gen şekilli bir odanın varlığını açığa çıkardığı duyuruldu, 1 9 9 l ’de yürütülen operasyonlardan sorum lu jeofiz ikçi ve da nışm an Dr. Thom as L. Dobecki: ‘bu [odanın] düzgün, dikdört gen şekli doğal yoldan oluşan boşluklarla tutarsız, bu yüzden bunun insan yapımı olabileceğinin bir işareti vardır’ diyerek onaylarken, keşif hakkında ihtiyatlı bir iyimserlik içindeydi.38

37 Ammianus Marcellınus. xxii. 15.30.38 Haigh. Ayrıca 'Mysteries o( the Sphinx' (Sfenksin Gizleri). N B C -TV .

214

Page 211: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

1996’da Florida üniversitesi ve Schor Kurulnşuıtun -bir Iıııerikalı işamadı ve Frlgar Cayce Kuruluşunun öm ür boyu üyesi D r .Joseph Schor tarafından başlatılan bü organizasyon- ،!İaresi altında çalışan bir jeolizıkçıler ekibi Slenks çevrili ala- ١٠، içinde yen i bir sism ik denem e devresini başlattı. Mısır daki ١ ‘.İri Eserler ü s t K onseyi başkam Dr. Zawi Hawass tarafından I azı için verilen resmi gerekçe, çökecek olmaları durum unda

،yaretçilere potansiyel bir tehlike yaratabilecek çatlaklar ve ،،yukları kesin yeriyle saptamak amacıyla kireçtaşı kaya yata- pim ayrıntılı incelem ek idi.5؛؛ Bununla birlikte, bu çalışm anın . 1 am ابما acının D obecki’nin bulgularını teyit etm ek ve M ısırın -Ş ailesi ve Mısırlı otoritelerin katiyetle var olduğuna inan،؛<1.lık lan şekilde, ‘Kayıtlar Salonu’na bir girişin bulunup bulun- Ulayacağını görm ek olduğu, konudan haberdar herkesçe aşi- (،,١٢ olarak belliydi.40 1996’n m sonunda, tetkik m etodlarında- I،، mazeret gösterilen nizam sızlıklardan dolayı sfenks çevrili ■ilanının keşfini kesm eleri em redilm eden önce, Schor’ın ekibi Kaya yatağının altındaki dokuz ayrı tünel veya odaların varhğt- ١٠) çoktan m eydana çıkarabilmişti. Jeofizik hassas tarama aleti ayrıca hepsin in içinde metal bulunduğunu kuvvetle ima eden

ölçüm ler verdi.4؛Dr. D obecki ve Dr. Schor tarafından ayrı ayrı idare edilen,

l)U ieofızık ekipleri asıl olarak ne bulm uş olabilirlerdi? Yeraltı ١ ٧ erozyonunun sebep olduğu doğal oyukları mı meydana Ç 1 -

kardılar, yoksa onlar firavun dönem i Mısırlıları ya da Sfenks mşa eden Büyük kültür tarafından yaratılan insan yapım ı ya- (iılar mıydı? Mısm hüküm eti taralından ayrı bir keşfe izin ve- l ilene kadar, bir cevap bulm ak için hepimiz nefesim izi tutup lıcklem ek durum undayız. Şüphesiz ki, bu odaların bir şekilde One sürülen ‘Kayıtlar Salonu’na bir girişle bağlantılı olabildiği- ne dair işaretler vardır. Cayce bu m ılenyum un sonuna doğru 19 Haigh; Bauval and Hancock. Hıeroglyph-The Bauval&Hancock Newsletter

(Hlyeroglif-Bauval ve اس)ا ط ، Gazetesi)41) Başkanın ailesinin üyelenyle direkt temasa geçen, medyum Anne W alker ile

1995'dekı kişisel konuşma. Aynca Bauval and Hanrock. Hieroglyph -The Ba-

uval & Hancock Newsletter, hak.41 Bauval and l-lancock. Hıeroglyph-The Bauval&Hancock Newsletter.

Page 212: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

on u n bulunacağım ve açılacağını öngörm üştü ( Yirminci Bd tüme bakırı).42 Bundan başka, o ‘Kayıtlar Salonu’na açılan ‘bağ? lantı odaları’nın, çökm üş çevrili alanın arazisinde yapılan son ' d en em en in sebebi olan ‘Sfenksin pençeleri arasına’ veya dalıa kesin olarak ‘sağ pençesi’nin altına yerleştiriltjiğini söy led i.43

Cayce’in öngörülerinin doğru olduğunu ancak zam an gös­terecek.

Bana daha önem li görünen, bu odalann içinde ihtiva ed ilen­leri tam olarak anlamaktı. Onlar bir şekilde G ize’n in kayıp ölü ler diyarı bölgesiyle bağlantılı m ıydı ve eğer öyleyse, onla­rı kim ve neden yaptı? Onlar gerçekten de bir ‘Kayıtlar Salonu’ m u -C ayce’in çağcıl takipçilerinin inandığı gibi, diğer şeylerin arasında, bir ‘Atlantis haritası’, ‘tarihi yazılar’, ‘perhiz bilgisi’, ‘iy ileştirici bileşim ler’, aynı zam anda ‘m üzik aletleri ve bestele- ri’ni ihtiva eden kayıp bir kültürün anısına bir çeşit m üze-te- sis etm işlerdi, yoksa onların daha derin bir amacı var m ıydı?44

Duat’m ölüler diyarının D ördüncü ve Beşinci Saatlerinde bulunan Sokar’m Evi ve Rostau’nm ‘yo l’u ile ilgili H eliopolit papazlık kuruntuna, itibar edilen m etinler böyle konularda su sk u n olduğundan dolayı, d ikkatim izi tamamıyla farklı bir il­ham kaynağına çevirm eliyiz -G üney Mısır’da Edfu’daki Bat- lam yus’a ait bir tapınağın duvarları üzerinde h iyeroglif biçim ­de yazılm ış İlk Zam anın tanrılarını kutlayan m itler ve rim elle­re. Büyük Tanrıların en son m irasım keşfetm ek üzere araştır­m am ıza devam etm em iz gereken yer burası.

42 Lehner, The Egyptian Herrtage, sayfa 101, metin 378-16.43 age., sayfa 99, metin 3 7 8 -16.44 age., sayfa 95-8.

216

Page 213: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ONÛÇÜNCÜBÖLÜM

TANRILARINADASI

W

l.uxor’ın 87 kilom etre kadar (54 m il) güneyine dü şen Edfu’da- ki tapmaktan bugün geriye kalan, MÖ 332’de İskender’in M ı­sır’a muzaffer girişini takiben başlatılan Yunanlı krallar hane­danından biri olan, Ptolem y IH’ün hüküm darlığı sırasında ku ­rulmuş heybetli bir büyük yapıdır. Kayıtlar b ize, ona MÛ 237’de başlandığını, ancak M Û 57’ye kadar tam am lanm adığı­nı anlatır. O nun taş duvarları üzerine oyulm uş efsanelere g ö ­re, şu anki tapmak, ‘M em phis kenti yakınında gökyüzünden yeryüzüne inen’ bir ilahi plan uyarınca tasanm ı yapılm ış çok daha önceki bir yapının yerine kuruldu.1 O nun u lu m imarla­rı, anlamlı bir şekilde, Im hotep -M em phis’in yerlisi ve şüphe­siz H eliopolis’in bir baş papazı- ve babası Kanefer id i.2 Onlar, lm hotep’in M Û 2678 civarında Saqqara’daki basam ak pirami- tini adına inşa etm iş olduğu Ü çüncü Hanedan d ön em i firavu­nu Djoser’in hüküm darlığı sırasında, sitenin ilk hanedan tapı­nağını yaratmak üzere beceri ve uzm anlıklarını birleştirdiler.

Ancak daha eski efsanelere inanılacak olursa, bir zamanlar

I Hurry. sayfa 17.I age. Aynca Reymond, sayfa 3 17'e bak.

Page 214: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

1büyük önem e sahip Edfu kentinin kökenlerinin, firavunların gelişinden uzun zaman önce buraya liderleri, Aşağı Mısır’ın başkenti Behdet’in H orus’unun şerefine kült m erkezini tesis ettikleri söylenen H orus’un Havarilerine, gizem li Shemsu- hor’lara .itibar edilm esi gerekir.3 Eski Mısır’ın dini literatürün­de onların, liderlerinin en üst m evkii elde etm esini m üm kün kılan silah lan üreten, tanrının mestıiu, ‘m etal işçileri’ veya nal­bantları oldukları söylenm ektedir.4 Shemsıı-hor’larm bir za­manlar bu bölgede ikam et ettiklerini ima eden gelenekler Ed- fu’nun tacındaki cevheri -Batlamyus’a ait (Ptolem ik) m evcut tapm ağın çeşitli bölüm lerindeki duvarlarını boydan boya süs­leyen , b ilinen tabiriyle Bina M etinleri- anlam am ızda dönüm noktası olabilir.

Edfu belgelerinin varlığından ilk olarak uzun zam an önce, 1985’te haberim oldu. Amerikalı eski gizem ler yazarı Joseph

Jochm ans onları Mısır’ın tufan öncesi ırkının geçm işe ait var­lığ ın ın kanıtı olarak savunuyordu ve bu ardından beni Dr. E.A. E. R eym ond’m büyüleyici eseri The M ythical Origin of the Egyptiarı Temple’i (M ısır Tapınağı’nm M itsel K ökeni) okum a­ya sevk etti. Bir Ejiptolog olarak, o Edfu m etinlerinin engin doğasını idrak etm iş görünen ve onların ilksel çağ olarak ta­nım lanabilecek zam an boyunca Mısır’da var olm uş garip bir dünyanın rivayetlerini içerdiğinin farkına varan birkaç kişiden biriydi.

Edfu’daki m etinler çok fazla ve çeşitlidir ve onların içerikle­rinin çoğu , Sacred Book of the Early Prim eval Age of the Gods (Tanrıların Erken D önem İlksel Çağının Kutsal Kitabı), tanrı T hoth’a itibar edilen Specification of the Mounds of the Early Prim eval Age (Erken D önem İlksel Çağı’n Tepeciklerinin Ay­rıntılı Tanım lam ası) ve bir de Offerivg the Lotus (Lotus’u Sun- ı m ak) başlıklı, şu an kayıp birkaç eserden alınm ış gibi görün­m ektedir.5 Bütün bu son derece eski eserler, H eliopolit gelene­ğin ilksel tepeciği ile eşanlam lı, kutsal bir adanın ilksel sular-,

3 Budge, The Gods o f the Egyptıans, Cilt I , sayfa 85.4 age., sayfa 84-5.5 Reymona. sayfa 8-10.

21

Page 215: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

I.m, yani N؛ un’dan aşamalı çıkışıyla başlamaktadır. Bu olayın, Keymond tarafından ‘ilk durum ’ olarak bahsedilen -Mısır di­lindeki sep tep i ya da İlk Zaman ifadesi için onun getirdiği bir yorum- bir zaman zarfı sırasında oluştuğu söylenm ektedir.6

O zaman, Yumurta Adası olarak bilinen bu tepecik veya te- I >c*yi çevreleyen bir su çem beri veya ‘kanal’ı vardı7 ve bu gölün kıyısında bir ‘kam ış tarlası’ ve W etjeset-Neter (bazen W etje- M-t-hor) isim li kutsal bir bölge vardı.8 Buraya, sayı 60 dem len bu bölgenin ilk yerleşenleri için tünekler olarak iş gören, djed- dırekler olarak tabir ed ilen kazıklar veya sütunlar d ikilm işti.9 I؛u gizem li varlıklara drty-şahinler veya Sage’ler (Akıllı Kişiler) olarak tanınan bir grup kişiler tarafından önderlik edilirdi, on ­lara da Pn-tanrı veya sadece Bu denilen muammalı bir figür ta- lafından hükm edilirdi.10 Diğer gruplar ve bireyler de Kas, l )çan Ba ve Heter-her gibi özel isim ler taşırdı. Bu yüzsüz be­denlerin, dünyanın geri kalanının henüz oluşm adağı zamanda kendi yaratılışlarının tohum u olduğu söylenmektedir. Bu garip karakterler koleksiyonu hakkındaki en hayret verici gerçek, on­ların Heliopolit gelenekte olağanüstü derecede saygı gösterilen, ilaha büyük ve daha küçük Dokuzlu Grubun tanrıları olan, net- /eru’ların ortaya çıkışından önce geldiğinin söylenm esidir.11

Edfu rivayeti, toplu olarak ‘anayurt’ diye tabir edilen Yu­murta Adası ve W etjeset-N eter’i çevreleyen olayların süresin­den bahseder ve ilk yaratılış dönem ini bir sonuca ulaştıran bir çeşit şiddetli çarpışmayı kinayeli bir şekilde belirtir.12 Bir düş­man Büyük Sıçrayan olarak b ilinen bir yılan b içim inde beli­rir.12 O, yalnız Sağlam Göz diye bilinen bir silahla savaş açan kutsal bölgenin ilahi sakinleriyle çatışır. Bu silah adadan çıkar ve onun koruyucularının nam ına ayrı bir yıkım yaratır.14 Bu

6 Ö rnek için age., sayfa 6-7’e bak./ age., sayfa 134,142.8 age., sayfa 123.9 age.,sayfa : 4 .؛10 age , sayfa 77, 103.11 age., sayfa 76.12 age., sayla 107-9.13 age.. sayfa 35. 113.14 age.. sayfa I 14.

219

Page 216: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ilginç sem bole hiçbir açıklama getirilm ez, yine de Reyrnond onun ‘adayı aydınlatan ışığın m erkezi’ olduğunu düşündü.11 Bu geniş çaplı tahribatın bir sonucu olarak, ilk yerleşenlerin hepsi ö lü r16 ve İlk Yaratılış anından önce olduğu gibi, dünya ya karanlık çö ker. Ö lüm ve çürüriıe her yercledir-bu bağlamda Yumurta Adasına verilen alternatif isim ler ile kaydedilen biı olgu; bu isim ler Çarpışma A dası,17 Ayaklar Altında Çiğnenen Ada18 ve son olarak Barış Adası şeklinde geçer.19

Daha önem lisi, düşm an yılanla şiddetli çatışm adan sonra, kutsal ada kavramında büyük bir geçiş meydana gelir. Bir sü re o dünyayı tüketen aralıksız karanlığın ortasındaki N u n ’ın ilksel suları altında kaybolur, öyle iken yeniden ortaya çıkar ve bundan böyle ona Ruhun Ö lüler Diyarı ünvanı verdir.20 Ay­rıca o, bundan böyle toplu olarak ddw -ruhlar ve ilk D urum ’un ataları olarak tabir edilen, drty- şahinlerin ve liderleri Bu, Prı- tanrının ö lüsünün anısına ilk D urum un Yeri olarak tanınm a­ya başlar.21

Bize, çatışm a zam anından sağlam çıkan yaratılışın ilk d ön e­m in in tek yadigar’ın ın , N un’un sularının kıyısında yerleştiril­m iş, kam ış tarlasında bulunan tek bir djed-direğin olduğu an­latılır.22 Bunu takiben onun yerine, ilahi sakinlerinin ikinci bir neslin e yer veren yeniden başlanm ış bir yaratılış dönem inin odak noktası durum unda oian, yen i bir ‘tünek’ veya djeba ko­nur. Bunlar Shebtiu olarak b ilinen önem li bir insanlar grubu­nu kapsar,23 grubun liderlerine ‘Ayaklar Altında Çiğnenen A danın Tanrıları’ olarak tanım lanan, W a ve ‘Aa ism i verilir.24 Sekiz Shebtiu’dan oluşan başka bir gruba -Thebes yaratılış mi­tinin sek iz O gdoad’ı ile veya bina yapan tanrıları ile denk olan-

15 age., sayfa 103.I 6 age., sayfa 109.17 age , sayfa 107.18 age . sayfa 87-8.1 4,126؛.19 age. sayfa 12-13, 55,106-7.20 d w t3 t n b3. age., sayfa 15, I 10'a bak2 1 age.. sayfa 10 8 .1 18.22 age., sayfa I 16.23 age., sayfa I 9 ؛; Jelinkova, sayfa 5 I .24 Jelinkova, sayfa 4 I , E. VI. 353 .13 kıyasla.

220

Page 217: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

١ )،•ak Mesafeli’, ,Gemici’ ve ,sağlam göğüslü, kan döken, Tan il, kanla yaşayan Ruh’ gibi m uam m alı ünvanlar verilm ekte- ı h ı 23

W etjeset-Neter’in bu tanrıları, tanrı Ptah-Tanen ve onun I anenli Çocukları’,26 aynı zamanda ‘T üneğin Tanrısı’ ve ,Ka­

natlı O lan’ olarak tanınan Şahin isim li m uam m alı bir şahsiyet gibi, diğer önem li tanrısal ilahlarla birleştirilm ektedir.27 O ‘Şa­lı in’in tayfası’ denilen ayrı bir grup kişileri yönetir.28 Toplu olarak, bu atasal tanrılar ayrıca Kıdem li Olanlar veya En Bü­yük Olanlar olarak tanımlanır;29 biz bunları Mısır’ın ilahi ırkı­na delalet eden ‘Büyükler’, ‘Büyük tanrılar’ ve ‘Büyük kültür’ !erimlerinden çıkarmaktayız.

İlk kez netjeı u tanrılar diye tanınan bu ikinci ilahi bireyler nesli, bundan böyle W etjeset-N eter’in yeni hükümdarları olurlar. Onlar ayrıca, H eliopolis’in güneş kültü ile ilk gerçek bağlantısı olan, ‘Ra topluluğunda’ yaşayan, Yaşayan tanrılar’ olarak da görülm ektedir.30

Shebtiu ve on lan n toplulukları W etjeset-N eter’e yakın kut­sal gölün kıyısında bir ‘sığınak’ veya çevrili alan inşa etm eye koyuldular.31 Bunu ayrıca U lu Konut veya Şahin’in Tapmağı olarak da tabir ed ilen ,32 ‘W etjeset-N eter’in M alikanesi’ olarak bilinen ilk tapınağın meydana çıkışı izledi33 (öyle görünüyor ki, Eski Mısırlılar bir şeye çok sayıda isim ve ünvan verm e fik­rine kafalarını takmışlar). Edfu belgelerine göre, bu heybetli bina, ‘asıl tapmak olan daha içteki bir diğer çevrili alanı kuşa­tan geniş bir çevrili alanın içinde’ duruyordu.34 Û zel ayrıntılar, ‘batıdan doğuya 30 kübit ve güneyden kuzeye 20 kübit’ oldu-

25 age., sayfa 51, E.IV. 359, 4-6 kıyasla.26 age., sayfa 52, E. IV. 358.10 kıyasla.27 Reymond, sayfa 116,123-4,131.

29 Jelinkova, sayfa 42, W b. ı, 328 (14); 329 ( I) ; sayfa 43, E. IV. 358, 11-12 kıyas-

30 Reymond, sayfa 120.3 1 age., sayfa 142-3.32. age., sayfa 208.33 age., sayfa 28.34 age., sayfa 29.

221

Page 218: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ğu söylenen ölçüm ler için verilm ekledir.؟؛ Bu m abedin önüm geniş bir avlu yerleştirilm işti, öte yandan daha küçük yapılat.٠ ‘bu avlunun her iki iç kısım ları’ boyunca rastlanabilirdi.3،؛ G،:ı çekten de bu bina bu sisler içindeki zamanda var oldu mu * Ona ne oldu ve tam olarak nereye iskan edilm iş olabilirdi?

A çıkça ifade edilm em iş bir dönem sonrası, yü k selen sulat ilk tapınağın veya W etjeset-N eter’in M alikanesinin hasar göı m eşine veya yıkılm asına sebep olarak, Ayaklar Altında Çiğne n en Adayı yen iden tehdit eder. Ancak ondan sonra çok ilgin», bir şey m eydana gelir. Shebtiu Wa ve ‘Aa’a Tapınağın Tanrısı tarafından, m uam m alı bir şekilde isim verilm iş, yeryüzünün şeylerinin-güç-ile-doldurulduğu-yere girmeleri için yo l göste rilir,37 ki bu suyla çevrili adanın bir başka ism idir ve burada onlar suların geri çek ilm esin i sağlayan ‘sihirli büyüleri’ yürü­türler.38 Bu sonuca varmak için onlar iht, ‘yadigarlar’ isimli, adanın içerisinde muhafaza edilen, gizem li güç nesnelerini kul lanmış görünüyorlar.39 Sonra, bu m esele hakkındaki olaylara da­ir Reymond’ın çıkardığı özete göre, Shebtiu veya Ogdoad kısaca ‘yaratıcı görevlerini sürdürmek üzere mitolojik dünyanın başka bir parçasına’40 uzağa *yelken açmışlar’ gibi görünmektedir.41

D ünyanın yaratılışında, sonraki çeşitli safhalar Şahin in Ta­p m ağın ın ıasarımı ve görünüşünde aşamalı bir ilerlem eyi kay­detm ektedir, öte yandan G üneş Tapınağı olarak isim verilen ayrı bir binanın, m uhtem elen ilk ilahi sakinlerinin düşm an y ı­lan tarafından yok ed ilm esiyle bağlantılı olan, öncek i m uhare­be alanının yerinde inşa edilm iş olduğu söylenm ektedir.42 Bi­nanın her yen i safhasının başlam asından önce, bir d izi takdis m erasim leri ih،-yadigarlan kullanm ak suretiyle Shebtiu’lar ta­rafından yürütülür. Bunlar tanrı Thoth ve Ptah-Tanen, tanrıça

35 age.36 age.37 age., sayfa 27.

42 age., sayfa 208, 250.

222

Page 219: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Scshat, güneş tanrısı Ra ve Ogdoad olarak tanınan bina yapan •.ikiz tanrı (bunlar sadece Shebtiu’larm başka biçim i idi) gibi aşina şahsiyetlere de yer verirler.43 Bununla birlikte, şu nokta­ya dikkat edilm elidir ki, bu ilave bina safhalarının kesinlikle sonraki olaylar olarak kabul edilm esi gerekm ez, çünkü m etin­ler sık sık birbiriyle birleştirilm ekte, aynı şey tekrarlanmakta ve karmakarışık halde verilm ektedir ve bu sebeple ilk iki ya­ratılış dönem iyle ilişkili olayları işaret ediyor olabilir.

Aşamalı olarak dünya evrim geçirir ve W etjeset-N eter’in ila­hi sakinlerinin yerlerini, Behdet’in H orus’u tarafından önder­lik edilen Mısır ırkının hanedan ön cesi ataları Shem su-hoflar alır. Bu ardı sıra, hikayeyi MÖ yaklaşık 3 1 0 0 ’de, birleşik bir Mısır’ın ilk hanedanının kuruluşuna uygun şekilde getirm ek suretiyle, ilk Horus krallarına yo l verir. N etice olarak, bu dün­yanın yaratılışıyla ilgili Edfu rivayetidir ve farzetm em iz gerek­liği üzere, İlk Zaman devri boyunca yer alm ış Mısır kültürü­nün kökenleridir.

ROSTAULI OSÎRtS

Edfu m ateryalinin inanılm az önem i abartı sayılm az, çünkü bu gelenekleri muhafaza etm ekle alakası olan Mısırlı papazlar, katipler ve ressamlar onları kendi uygarlıklarının yükselişin ­den önce gelen gerçek olaylar olarak gördüler. Onların ilk ya­ratılış hikayeleri, yalnız onların m itleri ve ritüellerinin tem eli­ne şekil verm edi, aynı zamanda, ilksel çağ sırasında ilahi ata­lar tarafından dikilen yapıların tam sim geleri gözüyle bakılan tapınaklarının ve anıtlarının tasarımı, yapım ı ve takdis mera­sim lerini de etkiledi.44

Dr. Reym ond bu m etinlerin, ilk firavunun yükselişinden çok önce m uğlak bir devirde Mısır’ın ilk tapınaklarını inşa et­miş olan unutulan bir kültürün anısın ı sakladığına em indi, onun için şunu kabul etm eye cesaret etti:45

43 age., sayfa 28.44 age., sayfa 104. 318-19.45 age., sayfa 45,101.

223

Page 220: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

... bu gelenekler ve inanışlar hanedan öncesi ve ilk ham­dan zamanlarının diğer dini merkezlerine aşina gelen hıı yaratılış miline dönüştü.46

Başka bir deyişle, m itsel çağın olayları Mısır uygarlığının gi zem li kökenlerini belirlem ede bizzat araçtı. Bununla birlikte, o aynca şuna da bir açıklık getirdi:

.. böyle bir tapınağın Edfu’da var olduğuna dair arkeolojik kanıtın bir kırıntısı bile yoktur, üstelik böyle bir ilkel tür­benin kalıntıları Mısır’ın herhangi bir yerinde de şimdiye kadar bulunmadı... Bütün bunlara karşın, tapınağın orta­ya çıkışının ve nihai büyümesinin rivayeti açık ve kendine özgüdür ve kesinlikle gerçek olaylar üzerine kurulmuş­tur... Biz çok uzak bir geçmişin deneyimlerinin Edfu yara­tılış milinin kalbinde yattığı düşüncesine inanmaktayız.47

Reymond bu yaratılış mitlerinin hanedan öncesi zamanlarda yayılışının, her biri öz yaratılış mitinin bir şekilde kendi tapınak­larının kuruluşuyla ilişkili olduğuna inanmış Mısır’ın her tara­fındaki kült m erkezleri arasında, aynı hikayenin temel planının çeşitli ayrı biçim lerini kurmaya yardım ettiğini düşünüyordu.

Ancak dünyanın yaratılışı, tanrıların gelişi ve ilk tapınağın ku­ruluşu ile ilgili bu mitler gerçekten kaynaklarını nereden aldılar? Yanıtın Mısır’ın Eski Krallık başkenti, M emphis’in mevkiinde bir yerde olduğu görünüyor, çünkü, Reymond’ın kendisinin belirt­tiği gibi, Edfu kayıtlan ‘Mısırlılann ... Mısır tapınağının vatanı gözüyle baktıklan, bir zamanlar Memphis’in yakınında [yazann vurgusu] var olm uş bir hanedan öncesi dini merkezin anısını muhafaza etmektedir’.48 Aynı konu üzerine, E. A. E. Jelinkova bekarlık ismi altında, yazdığı bir makak le, Reymond onun pa­paz katiplerinin ‘M em phis’in dışında [yazann vurgusu] başlayan daha eski bir geleneği kullanm ış’ olabildiklerini ilave etti.49

46 age, sayfa 103.47 age, sayfa 229.48 age, sayfa 263.49 Jelinkova, sayfa 5 1.

Page 221: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

M emphis’in dışında’ ama neresinde?I.dfu rivayetleri, Yumurta Adasının çatışma dönem ini taki­

bi ıı, N un’un ilksel sularının altından yeniden çıkışından son- • ٠١ Jrty-şahinler veya Sage’ler tarafından önderlik edilm iş ilk ıl.ılıı sakinlerinin ‘ruhlar’ına bir mezar olduğunu açıkça ifade !inektedir. Daha anlamlı olarak, o artık Ruhun Ö lüler D iyan

ı •mini taşıyordu ve ölüler diyarının tanrısı, Osiris’in b eden i­n in ilk göm üldüğü yer oldu.50

‘Ölüler Diyarı’ terimi burada, güneş tanrısının duat-ölüler ■ iıyarı içindeki yolculuğunu nitelem ek için H eliopolit m etin­lerde kullanılan ile aynı anlamdadır, öte yandan, Osiris’in gö­mülme yeri, güney Mısır’daki Abydos’un kabristanı ile bağlan­tı lı olsa da, Sokar’ın Evinin bir parçasını oluşturan Dördüncü Suat dahil, duat'm çeşitli bölüm leriyle yakından ilişkili id i.51 t ؛sıris aynca Fransız Ejiptolog Gaston Maspero tarafından o n ­du kuzuncu yüzyıl sırasında G ize’de keşfedilen, ünlü Envanter Anıt Taşındaki Gize-Rostau ile de bağlantılıdır. Şu an Kahire M üzesinde bulunan bu anıt taş Büyük Piramiti inşa eden kişi olarak kabul edilen, Kral Kufu’nun G ize’yi ziyaretini kaybet­mektedir. Yirmialtıncı Hanedanın bu önem li m etni yalnızca Büyük Piramit ve Büyük Sfenks dahil (bu onun son derece es­kiliğini gösterir, çünkü Kufu Kufre’den önce hükm etm iştir ve akadem isyenler, onun hükümdarlığı sırasında anıtın oyuldu­ğunu tahm in etm ektedirler), plato üzerindeki çeşitli yapılara gönderm e yapmaz, aynı zamanda ‘Rostau’nm Tanrısı, Osiris’in I vine de gönderm e yapar.52 Sfenksin ‘Osiris’in Evi’nin ‘kuzey batısında’ olduğu belirtildiği için, bazı yazarlar tarafından onun Sfenks anıtının kabaca doğu, güney-doğusunda uzanan Vadi Tapınağına bir gönderm e olduğu düşünülm ektedir.53

Ö lüler Diyarının merhum tanrısı Osiris’i hem Gize-Rostau ile hem de Eski Krallık kabristanının altında var olduğu düşü­nülen sözde yeraltı dünyasıyla ilgili duat’m bölgesi olan, So-

50 Reymond, sayfa I 10.5 1 Budge. The Gods o f the Egyptians, Cilt I , sayfa 184.52 Breasted, Cilt I, sayfa 85.33 Hancock, sayfa 344-5.

225

Page 222: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

kar’m Evi ile birbirine bağlayan yeterince kanıt vardır. Bundan başka, Envanter Anıt Taşı Osiris'i p latonun bütünü üzerinde- Büyük kültüre ait mimarinin belki de yaşayan en iyi örneği olan, Vadi Tapm ağı ile birbirine bağlar. Bu sebeple Wetjesei Neter ve dolaylarının -onun kamış tarlası, suyla çevrili adası ve tapınak kom pleksi- m itsel bölgesin in hemen hemen kesin olarak G ize’yeyerleştir ild iğ i belli görünüyor.

Mısır’tn m egalitik ırkının piramit çağından birkaç bin yıl önce başladığı yer olan, İlk Yaratılışın gerçek noktası olaral، Gize çok çek ici bir tahmin. Bununla birlikte, başlıca bir prod lem var -küçük tepecik gibi bir adayı dıtıva eden ilksel bir gö- lün kıyısında bulunan, kamış tarlasının yanında İskan edilmiş bir tapınak kom pleksi olarak W etjeset-N eter’in betimlenme• siyle platonun bugünkü görünüşünü nasıl bağdaştırabiliriz?

BİR TÜR ADA

Bugün platoya, arka plandaki çölüyle ve sade bir sonsuzluk duygusu verm ekten başka bir şey ifade etm eyen dikkat çekici gözcüvari piram itleriyle birlikte bakacak olursak, R ize’yi daha farklı hayal etm ek zordur. Ancak geçm işte bil• şeyler bugün göründüğü gibi değillerdi, örn eğ in , bugünkü haliyle platonun dokuz kilom etre (beş buçuk m il) doğusunda uzanan N il in, geçen 12,500 y ılı aşkın aşamalı olarak yönünü doğuya doğru değiştirdiği ve Eski Krallık zamanları gibi geç bir tarihte pira m it alanına çok daha yakın olduğu artık bilinm ektedir.34 Bu arada, Vadi Tapınağının civarında yapılan son kazılar N il’den gelip giden gem iler tarafından kullanılan Eski Krallık dönem i- ne ait bir taş rıhtım ın varlığım açığa çıkarm ıştır.55

Ayrıca N il’in su baskınları da zamanG değişm iştir. Londra, Üniversite Yüksek ö k u ld a , hanedan öncesi zamanları sırasın- da oluşan iklim ve jeolojin in etkileri üzerine ihtisas kazanmış

54 Londra, ü n ıv e ^ te Yüksek Okulda öğretim görevlisi, David )٠٢١۴ ؛؛٣ . ile kişi؛elgörüşme. Mısır Keşif Topluluğu ariseologu da olan □avid Jeffreys şu an Memp

his'te kazı yapmadadır.Ş5 Lehneı. ‘Gıza’. Archıv früh Onentfoi'schtıng. sayfa 153

226

Page 223: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

I jiptolog I-ekri Hassan’ın eseri, MÖ onbirinci binyılda N il’in inanılmaz derecede aşırı su baskınlarına maruz kaldığını usta­lıkla ispat etm iştir. Bunlara m uhtem elen MÖ yaklaşık 10,500- ()'500’de, son Buzul Çağının bitim indeki su seviyelerinin aşa­malı yükselişi sebep o ld u .56

Orta Afrika’nın dağlarındaki kar ve buzun ani erim esiyle lıcr yaz ortası tetiklenen (yolunu kesen Aswan barajı yapılana kadar) N il’in y ıllık büyük selin in , ara sıra Gize platosunun ke­narına kadar ulaşan aşın su baskınlarına sık sık sebep olduğu az bilinen başka bir gerçektir. G eçm iş çağlarda N il’in su bas­kınları ile bunun ilişk isi öyle güçlüydü ki, hatta bir Arap efsa­nesi Sfenks anıtının ‘N il’in taşmasıyla vesile olunan bereketi ılade etm ek için’ inşa edildiğini iddia eder.57

Bütün bu gerçekler, MÖ onbirinci binyılda, Gize p latosu­nun doğusundaki aşağıya doğru inen alanların, sürekli olm a­sa da, düzenli olarak, küçük bir kayalık adayı çevrelem iş ola­bilecek sığ bir göl yaratacak şekilde su baskınına uğradığı so ­nucuna açıkça işaret eder. Ayrıca D oğu Sahra’nm MÖ 3000 ci­varında kurum asından önce, Mısır’ın, ekvatoral Afrika’nın arazisine daha m üsait şekilde, geniş alanlan zengin bir savana­ya dönüştüren çok yağışlı bir iklim i yaşadığını hatırlamak da ،)nemlidir. Bu nedenle tropik çalılık ve ağaçlık N il’e en yakın topraklan ve farzettigim iz üzere, G ize’n in gölünü ve ortadaki adayı kuşatm ış olm alı. O halde, bu bize, ilk ilahi sakinlerinin İlk Zaman devri sırasında bölgeye yerleştiklerinde bu m ekanın nasıl görünebildiğinin tamamıyla yen i bir resm ini sunar.

Bu hidroloji ve coğrafyaya göre çok şey ifade eder ama ya eski söylence? Edfu rivayetinin dışındaki kaynaklar bir göl ile çevrili adanın G ize’de daha önceden varlığına dair bilgiyi m u­hafaza edebildi mi? Cevabı evettir; çünkü Arap tarihçi İbni Abd Alhokm , efsanevi kral Saurid İbni Salhouk ile ilgili Kıpti masalın kendisin in yazdığı varyasyonunda, aşağıdaki sözleri kaydederken, G ize’de insan yapım ı bir su kanalının varlığını kastediyordu:

')6 Hoffman. sayfa 90.98. Fekri Hassan'ın çalışmasından alıntı.57 Bonwn..k, sayfa 105. Thevenot ve De Breves'ın esennı k/yasla.

227

Page 224: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

٧؛؛ g e r iy e b e lli b irk a ç yıl k a ld ı v e o ]K ra l S a a r id l b n؛ Sal

h o u k ] o r ta m e y d a n d a p ir a m i t le r i in şa e tm e k ü z e r e em il

v e rd i v e N il n e h r in in , b a l ın ın k tr s a l a la n la r ın a ve £ ق-ا.ا

id ’in to p r a ğ ın a a k m a؛.ı g e re k e n y e rd e n , o n u n iç e r i gire،،•

gi b i r k e m e r [v ey a s a rn ıç ] y a p ılm a s ın ı e m r e t t i .58

Standart İngilizce sözlüğüm ü çevirip, sarnıç kelim esinin ‘insan yapım ı su havuzu’ ve/veya ‘doğal bir rezervuarı ifade et tiğini bu ldum .59 ö halde A lhokm geçm iş çağlarda bir çeşit sn kanalının. Gize piramit alanının civarındaki insan yapım ı ya da doğal bir rezervuarı yakınındaki N il nehrin؛: bağladığım ima ediyor gibi görünm ektedir. Suyun kanalla piramitlere sev■ kedild iğinden bahseden M esudi gibi, A lhokm da olasılıkla bil tür gerçekleri Eski Kahıre’c.eki Kıpti İrm ak lard a؟ elde etti, öyleyse firavun ' bu yana sözle aktarılara^ ulaş*m ış gerçeğe çok yakın bir söylenceyi kaydetm iş olm ası ihtim؛،•

li çok fazla.Bundan çok daha önem li bir söylence MÖ beşinci ااااا'رةإم

ortasında G ize’y i ziyaretinin ardından H erodot tarafından mu- hafaza edildi. K eops’ın (yani Kufu) Mısır’ın tahtına nasıl yük- seld iğ in i ve 100 .000 adam dan oluşan vardiyaları, üzerinde taş* ların piram itlere nakledileceği bir geçit inşa etm eye sevkettigı- ni anlattıktan sonra, açıklam asına şöyle devam ediyordu:

Onu yapmak [Keops piramitinil 10 yıl sürdü, süylediğim gibi ya da daha ziyade geçidi, piramitin durduğu tepecik üzerindeki tesisleri ve Keops’m kendisine özel kemerler olarak yapılmasını istediği yer altı odalarım yapmak: Bun• lar en son, Nil’den bir kanal yoluyla getirilen su ile çevTİli, bir tür ada üzerinde inşa edildi Ivazarın vurgusu].60

Bundan başka, m etinde Kefren’m ( ٥١٢ ! Kufre’nin) piramiti nin yapım ından bahseder ve burada yine önceki sözlerini tek-

rar eder:

59 S tandard Englısh D ictionary, $.٧. 'c istem '. sayfa 59.60 Herodotus, Hıstory ؛,Tarih), li. 124.

228

Page 225: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

K e fren s e le f in in id a re s in i la k l i l ve k آا،ة a r d e s in in k in in bo-

y u t la r m a d e n k olmasa d a , o n u n k i g ib i b i r p i r a m ii inşa اء- ti. B u n d a n k e s in lik le eminim, ؛ ü n ’Kü b e n k e n d im her م؛ - sini d e b lç tü m . N e g iz li bdlmeleri v a r , n e d e d iğ e r piramit-te b u lu n d u ğ u g ib i, N i l ’d en su y u ،،: يال'اآه £صجمح b ir ء ،أ سأ ا

Iy a z a r ın v u r g u s u ] .6J

١١٧ ifadelerden anlaşddığt üzere, H erodot’un zam anında Bü- yuk Piramit’in N il’e bağlanan bir ‘kanal’ ile beslenen ‘bir tür ,ula’ üzerinde yapılm ış olduğuna, ayrıca, ‘K eops’ın kendisi için kullanılmak üzere kem erler olarak istediği yeraltı odaları’nın uı ijinal tasarıma eklendiğine yaygın olarak inanılıyordu. Ejip-

طج ،راا0أ H erodot’un G ize Piramitleri hakkındaki iddialarım a liirihi geçerliğini tayin ederken, bu ifadeleri bir bütün olarak l.uııamıyla gözden ırak tuttular. Ancak onları tartışmaya değer bulanlar genel olarak onları, etrafı ‘suyla çevrili bir ada’ olan, Kufu’nun m ezarını ihtiva eden henüz keşfedilm em iş bir oda- ١١١٧ kanıtı olarak kabul ederler.

Bunun, gerçekten de Yunanlı tarihçinin tam olarak söyledi- şey olduğunu düşünm اء üyorum , çünkü bağım sız bir kanıt bir :umanlar bir çeşit su kanalının Gize platosunu gerçekten de Nil’le bağladığını ileri sürm ektedir. Bu İngiliz fizikçi ve seyyah kobert Richardson’dan ( 8 4 7 ل779-ل ) gelir ve 1816’da şunu not eder:

Büyük piramitin [yani Kufu’uun] doğu cephesinin orta- s؛ndaki kayada ve onunla paralel giden geniş, derin امأه- muş bir geçit var. Bu bir nakliye yolundan daha da geniş; her bir uçtan ortaya doğru a ş ^ y a iner ve ufak bir gölden ya da gök nakliye girişini anımsatır. Yar؛s؛ kumla doludur ve suyu nakletmek için yapılm>ş su yoluna benzer bir kanal ile doğu yakasmdan girilir. Bende bunun Nil’in suyunu pi- ramite ulaştıran kanal olduğu düşüncesi ağır basıyor.62

Y]ll،k N il su baskınlarının bir zamanlar G ize platosunun

61 age.. 177.؛؛.62 Bonvvick. sayfa 7.

229

Page 226: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

tam kıyısına ulaştığını bildiğim iz için, Richardson’nın gözlem leri gerçekte dikkate değer, çünkü onlar piramit çağında veya belki daha da önce suyu platonun kıyısına sevketm ek am acıy­la bazı teşebbüslerin yapıldığına işaret eder. Eğer bu böyle o l­duysa, o zam an bu rezervuar veya göl, Mısır m itinde N un’un sularının ortasında bulunan ilksel tepecik, tepe veya ada ola­rak kabul edilen doğal bir adayı içine alıyor muydu?

Edfu rivayetine göre, yaratılış adası Yumurta Adası (evren­sel bir yaratılış sem bolü olarak yum urta) ve Ayaklar Altında Ç iğnenen Adayı kapsayan bir isim ler sınıflandırm asıyla tanın­m aktaydı, öte yandan Thebes’te geliştirilen kozm olojik dokt­rin içinde İki Alev Adası olarak bilinm ekteydi.63

M ısır m itinde suyla çevrili bir adaya bundan başka önem li bir gönderm e vardır ve bu duat-ölüler diyannın , diğer bir ifa­deyle Sokar’ın Evi olarak b ilinen Beşinci Bölüm ünde bulunan adadır.64 Daha önce belirtildiği gibi, Budge The Egyptian He- aven and He 11 (Mısır’ın C ennet ve C ehennem i) kitabında, için­de Tanrı Sekri’n in (yani Sokar) çok başlı kanatlı bir yılanın ü s­tünde durduğu bu ilginç eliptik şekli ‘Tuat’m nehrindeki bir oval ada’ olarak teşhis etm işti.65 Resimlerde o N etu denilen u zu n dar bir ‘gö l’ üzerinde otururken gösterilir66 ve gölü N u n ’un sularıyla bağlayan bir yazıt da yanma eklenir.67 Bu ada ayrıca, onun İlk Yaratılış fikriyle birliğini teyit edercesine, hem ilksel tepeciğin hem de parlak portakal renkli çan b içim ­li om phalos’m hem en altında gösterilir. Daha önce açıklandığı üzere, Sokar’m Evi olarak b ilinen duat’m bölüm üne, bizi Gize kabristanına geri ulaştıran, Rostau’nın ‘yo l’u olarak isim veri­len aşağıya doğru inen u zun bir geçitle girilebildiği söy len ­m ektedir. Bütün bunlardan en etkileyici olan, Sekri’n in adası­n ın , A f den ilen ikiz sfenksler tarafından korunulduğu gerçeği­dir, ki duat’a giriş ve çıkışı koruyan afeer-aslanların varyasyon-

64 Budge. The Egyptian Heaven and Hell. C ilt I, sayfa 93-4. 97,99.65 age.. sayfa 93.66 age.. sayfa 101.67 age., sayfa 105.

23 0

Page 227: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

I.ırı gibi, onlar da bugün Büyük Sfenks olarak bildiğim iz oyu l­muş biçim de cisim lendirilm iş halde bulunur.

Bütün bunlar insan yapım ı bir rezervuar ya da göl ile çevri­li bir adanın bir zamanlar gerçekten Gize platosu civarında var olduğuna kuvvetle işaret eder. Ü stelik , o kutsal bir bölge ola­rak ilk başta piramit çağında değil, daha önceki zamanlarda kurulm uştu -G ize-Rostau’ı ‘İlk Zamanın m uhteşem yeri’ ilan eden Sfenks Anıt Taşındaki yazıtla kabul edilm iş som ut bir gerçekle, İlk Zaman devri sırasında. Bu kutsal gölün tam ola­rak nereye yerleştirilm iş olabileceği diğer bölüm de tartışıla­cak.

Hanedan çağı boyunca, Vadi Tapmağı olarak bilinen dev gi­bi taş yapı ile ölü ler diyarının tanrısı, Osiris arasında ilişki ku­rulmuş gibi görünüyordu. Bundan dolayı Mısır’ın diğer eşsiz siklopik binalarından, Abydos’taki gizem li O sireion’in de ya­ratılış adasıyla bağlantılı olm ası tesadüf olam az. Reym ond bir kuyu ile beslenen su kanalı yoluyla her yanı çevrilm iş dikdört­gen şek illi taş ‘ada’sına dikkati çekti ve onun ‘ilk N un’dan or­taya çıktığına ve üzerinde ilk kutsal yerin yaratıldığına inanı­lan ilksel toprak’m bir tem sili olduğunu öne sürdü.68 Eğer bu garip m egalitik yapı asıl olarak Büyük Tanrılar tarafından ya­pıldıysa, o zam an onların en m ühim takıntılarından birinin m üm kün olduğu kadar fazla sayıda tem sil etm eyi gerekli bu l­dukları ilk Yaratılış fikri olduğu sonucu çıkıyordu. Gize plato­su etrafındaki bu alanı fiili bir ilksel tepecik veya tepe etrafın­da bir rezervuar yaratmak üzere düzenlem iş olmaları olasılığı, onların bu yerleşim yerine layık gördükleri önem in derecesini gösteriyor gibi gelm ektedir.

Edfu m etinleri her ne kadar H eliopolis’in papazları tarafın­dan telkin edilen kozm olojik doktrinden biraz farklı bir kay­nağa sahip görünse de, birçok yerde bariz fikir ve tema çakış­maları var. Ö rneğin, onun ikinci yaratılış safhası sırasında W etjeset-N eter’de bulunan ilahi sakinlerinin ana gruplarından birinin b ilinen tabiriyle Ra T opluluğu olduğu gerçeği, İlk Za­

68 Reymond. sayfa 266.

Page 228: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

m andan hanedan öncesindeki ve firavun zamanları başındık■ Atum ve Ra kültlerinin ilk kuruluşlarına doğru, bir fikir si١٠٠١٦

lesi geçişin i dolaylı olarak hissettirm ektedir. Eğer öyle ise, d zam an H eliopolit papazlar bu yol aracılığıyla mı yüksek scv؛،- yede ileri astronom i, geom etri, tıp, heykeltıraşlık, zaman-de، virleri, peyjaz geom etrisi ve hatta olasılıkla, ses teknolojisi bih

gisin i kazandılar?

KUŞ BİÇİMİNDE ADAMLAR

Edfu Bina M etinlerinin tarihsel güvenilirliğini sorgulayanı، tespit edince, bütünüyle bir dizi yeni sorular ortaya çıkmakla dır. Ö rneğin, W etjeset-N eter’e yerleştikleri söylenen ilahi var lıkların çeşitli farklı gruplarından ne anlam çıkaracağız? Onlaı gerçekten bir çeşit ilk çağ sırasında Gize alanı civarında yaşa m ış önem li bireyler m iydi, yoksa yalnızca Dr. Reym ond’ın Ed fu m etinleri üzerine yetk ili tefsirinde nihai olarak karar verdi ği gibi ‘doğal güçler’in sem bolleri miydi?69

Belgelerde kuşlarla bağlantılı isim ler ve ünvanlar taşıyaı ilahi sakinlere ait bir dizi kinayeler ilgim i çekti. Hanedan ön cesi zamanlarda Mısır’ın diktatör yöneticileri kendi kişilikleri ni, eylem lerini ve görünüşlerini yansıtan isim ler ve ünvanla benim siyorlardı. Buna m ükem m el bir örnek MÖ yaklaşıl 3 1 0 0 ’de, ilk hanedan dönem inin en sonunda hükm etm iş, Ak rep olarak tanınan Mısır kralıdır.70 Onu Narmer denilen bi kral takip etti ve daha sonra geleneksel olarak birleşik Yukaı ve Aşağı Mısır’ın ilk kralı Hor-aha veya M enes geldi, tsm m uhtem elen savaştaki yeteneğin i ifade eden, ‘savaşan atmac (veya şahin)’ olarak tercüm e edilir.71

Edfu’nun ilahi varlıklara ait ilginç yabanıl hayvan ünvanla rı, ‘totem e ait’ veya hayvanlara ait isim lerin gerek kişilere, k؛ hilelere gerekse insan gruplarına uygulandığı bir çağı yansıt

70 AJdred, Egypt to the End o f the O ld Kingdom (Eski Krallık Döneminin Soruna Doğru Mısır), sayfa 46. 48. res. 37; Gardiner, sayfa 402.

7 1 Clayton, sayfa 20. •

232

Page 229: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

■ ٠ı görünm ektedir. Belirli örneklerin anlam ını yorumlamaya ı ■٠٠ blnıs etm ek W etjeset-N eter’in sakinlerinin tam olarak I imler olabildiğinin ilk elden kanıtı olm adan biraz zorluk çı- I ıı.ıbilir. Ancak kuşlara yönelik sürekli kinayeler ve daha da mİ.ıınlı olarak şahinler bana özellik le önem li geliyor. Rey- moııd’ın kabul ettiği gibi, ‘Kanatlı O lan’ ünvanını taşıyan. Şa­lım olarak bilinen kişi ‘bir kuş biçim inde ilahi varlık olarak id- ı.ık ediliyordu’.72 ‘İnsani varlık’ ‘ilahi varlık’ ile yer değiştirm iş ١ ı açıkça bir kuş kisvesi takınm ış bir kişi ile karşı karşıya o l­duğum uz belli görünüyor. Reym ond ayrıca ilk yaratılış d ön e­minin Bu veya Pn-tanrısı olarak bilinen şahsiyetinin ‘bir kuş ،،larak kabul edilm iş som ut bir kişilik’ olarak görülm esi gerek­liğini kabul eder.73

Dr. R eym ond’ın çok değerli düşüncesine göre, Edfu kozm o­lojik m etinleri ‘yaratılışın tam noktasını... şahinlerin bölgesi ile bağlayan’ ve bundan başka, bu ‘Sage’leri şahinlerin b içim i l.ırzeden ve... dünyanın yaratılışını önceden haber veren’ gele­nekleri ihtiva ediyordu.74

iyi de, kim di bu ‘şahinlerin b içim i farzedilen’ ve ilk kabul -dilen çağ sırasında ‘dünyanın yaratılışını önceden haber ve•؛ıcn’ Sage’ler?

Bu kuşlara yönelik sürekli tekrar eden kinayelerin arkasın­da bir takım özel anlamlar var mı?

G enel olarak kuş görünüşünü takman kişiler antropologlar- ca şamanlar olarak bilinen kişilerin kategorisine girm ektedir çoğunlukla -şamanlar çok çok eski zamanlardan bu yana dün­yalar arasında gidip gelen kişiler. Böyle bireyler sadece atala­rın ruhlarıyla ve kabile tanrılarıyla konuşm ak becerisine değil, aynı zam anda yıldızlarla ilgili gelenek içinde öteki dünyaya ait bölgelere yolcu luk yapmak becerisine de sahip sayılırdı. Bu görev için , genellikle yaşadıkları bölgeye has bir kuş veya hay­vanın şek line bürünürlerdi. Sibirya’nın samanları için bu ren geyiği idi; Güney Afrika’nın Buşmanları (G üney Afrika Zenci

72 Reymond, sayfa 170.73 age., sayfa 103.74 age.. sayfa 95-6.

233

Page 230: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ırkı) için ceylandı; ve özetle anladığım ız gibi. Batı Asya’nın t.ı rih öncesi şamanları için, bu akbaba idi.

Seçtikleri totem tasvirlerini yaşatabilm ek için, şamanlar kı• m iklerden kolyeler, hayvan derisi veya kuşlarla ilgili olarak, sert pençeler, seçilm iş tüyler veya hatta tam am en tüylerden yapılm ış pelerinler veya başlıklar gibi büyüsel olarak tayin edi­len nesnelerle kendilerini süslerlerdi. Daha önem lisi, bu kişi ler toplulukları tarafından, kendilerinin şam anik birliklerini yansıtan bir isim le tanınır hale gelirdi. Ö lüm lü olanla doğaüs tü olarak gösterilen varlıklar -gerek hayvanlar ya da kuşlar olarak b ah sed ilen - arasındaki karşılaşm aları betim leyen birçok m it ve efsane çok açıkça şamanlarla soyut buluşmalara yönelik rivayetlerdir.

Bir takım şam anik kökün, Eski Mısır’ın Horus-krallan tara­fından hüküm darlıklarının otuzuncu yılı sırasında ve daha sonra belli aralıklarla, hasta beden ve ruhlarına şifa verm ek ni­yetiyle yürütülen, hebsed-bayram töreninin kuruluşunun ar­kasında bulunduğu da çok açıktır. Eski eserlere göre, ilahi krallık kavramıyla silinm ez bir şekilde bağlı olan bu eski rim ­elin ‘Atalarının Zam anından beri’ yapılagelm ekte olduğu söy­lenm ekteydi.75 Bu tören sırasında, kral sarayından Mısır’ın her yanından gelen tem silcilere hitap edeceği bir bildiri yerine devlet tahtırevanıyla taşınarak getirilirdi. Bu olay için ona, şa- hin-tanrı H orus’un tüylerle süslenm iş elbisesi taklit edilerek yapılm ış m ücevherli bir cüppe giydirilirdi. Ü lkenin çeşitli böl­gelerinden elçiler olarak davet edilenler tahta çıkarılm ış kralın etrafında, özellik le bu olay için getirilm iş zengin hediyelerle dolu ikramları sunarak, tören vaziyetinde sırayla dolaşırlar­d ı.76 Bu geleneğin ‘Atalarının Zamanı’na uzandığıyla ilgili söy­lenen gerçek, bu törenin en azından h"nedan öncesi zam anla­rı kadar eski olduğu ve hatta Büyük Tanrıların çağma kadar gittiği görüşünü destekler.

Bu gözlem lerin doğruluğu kanıtlansa, o zaman W etjeset- Neter’in ve civarının ilahi sakinlerinin bir kısm ının , kendileri-

75 Aldred. Akhenaten-King o f Egypt. sayfa 162.

234

Page 231: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

m şahin ile eş tutan ve tüylerle süslü elbiselerle donatan kuş .imanlar olduğu bariz olasılığı ile karşı karşıya bırakılırız.

I ger bu doğruysa, o zaman bu ayrıca, şamanik geleneğin bir ı.ıkım yanlarının daha sonra, firavun dönem lerine gelinceye kadar bayram törenlerine takma tüylerle yapılm ış elbiselere vim vermeyi sürdürm eyi önem li sayan, H eliopolis’in Horus- ltralları tarafından miras alındığı anlamına da geliyordu. Bun­dan başka, atmaca başlı tanrı H orus’un Havarileri olan, Shem- Mi-hor’ların, genel olarak uygarlığın oluşum u olarak kabul ed i­len binlerce yıl önceki zamanlarda Mısır’ı ilk işgal etm iş Bü­yük Tanrıların direkt torunları olmaları çok güçlü bir ih ti­maldir.

Peki Edfu m etinlerinin şahinleri kuş şamanlar olarak kabul edilecekse, o zaman ya W etjeset-N eter’in geri kalan ilahi sa­kinleri ne olacak? Bu bireyler hakkında ne elde edilebilir? Ed- lu rivayetinde yalnız bir tek kişisel özellik daha belirtilm iş, o da onların yüz ifadeleri. Reym ond Bu, Pn-tanrı, yani bizzat kendisi bir ‘kuş’ olan tanrının grubundakilere,77 hr, ‘yüz, sim a’ unsurunu ihtiva eden isim ler verildiğine dikkati çekm işti.78 Bu m uhtem elen ne anlama geliyordu? Bu, ilksel varlıkların, çeşit­li Yakın D oğu m itolojilerinde rastlanan ilahi bireylere ilişk in yüze özgü bir parlaklık taşıdığını mı ima ediyordu? İran m i­tinde, örneğin, İran’ın ilk tanrı-krallannın fa rr veya ilahi Şan olarak bilinen yüze ait bir özellik taşıdığı söylenirdi.79 Tanrı­lık vasfına ait bu işaret olm adan bir kral hükm edem ezdi ve hüküm darlığı sırasında bu kutsal gücü haksız yere kullanacak olursa, o zaman fa rr onu bir kuş biçim inde terk eder, geri d ön­m ezdi.80 Kutsal Kitabın ilk patriklerinin birçoğu da parlak si­malara sahiplerdi -H anok, N uh ve İbrahim gibi bireyler yazılı rivayetlerde hep güneş gibi parlayan yüzlere sahip olarak tas­vir edilm ektedir. Simalar tanrısal vasıf için ve ilahi varlıklar için gerekli sem bollerdi ve bu yüzden Edfu m etinlerinde yer

77 Reymond. sayfa 103.78 age.. sayfa 10479 Curtis, sayfa 26.80 age., Yasht 19. 36-7 kıyasla.

235

Page 232: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

verilm esi, M ısır’ın en eski sakinleri tarafından sahip olunduğu tahm in edilen çok gerçek b ir sıfatı kuvvetle ifade ediyor olal،، lir.

Bunlar M ısır’a İlk Zaman olarak tanınan devir sırasında yn !eşenlerin gerçek yansımaları mı -bir kısm ı kesin lik le şaman lardan oluşan, parlak simalar taşıyan ve kendilerini tüylü elin selerle donatan bireyler ve gruplar? Edfu rivayeti bize, M(' yaklaşık 10 ,500’de, yontm a taş çağının en sonunda yer alaıı Büyük Sfenks’i oym aktan sorum lu, ilk tapmakları inşa eden vr su kanalları açan Mısır’ın Büyük kültürünün ve insanlarının ilk gerçek görüntülerini biraz o lsu n verir mi?

Edfu’nun tarih öncesi ‘yaratılış m itleri’, Büyük Tanrıların devrine özgü bireyleri, olayları, yerleşim leri ve bina projelen ni hatırlatıyor gibi gözükm ektedir. Ancak bu eski yazılı riva yetler içine g izlenm iş çok daha fazla şey var -eğer uygun ola rak yorum lanırsa, geçm iş 11,500 yıl Gize p latosunun kaya ya­tağının altında karanlığa göm ülü kalm ış ne varsa on lan n yapı­sı, görünüşü ve anlam ını açığa vuracak ipuçları.

Page 233: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

O N D Ö RDÜ N CÜ BÖLÜM

RUHUNOLULERDİYARI

l-.dfu rivayeti Büyük Tanrıların devri sırasında Gize p latosu­nun nasıl görünüyor olabildiğinin kayda değer bir resm ini oluşturm am ızı sağlamaktadır. Ama kendim izi bir zaman m a- k i naşının içinde bulsaydık ve MÖ 10,500 yılına doğru geriye yolculuk yapsaydık, gerçekten ne ile karşılaşırdık? Bana öyle geliyor ki, bugün ekvatoral Afrika’da rastladığım ız türden su ­lu yeşil bitkilerle dopdolu sıcak, nem li bir ortama girerdik. So­nunda bir tarafında, gri balıkçıl gibi tatlı su kuşlarının sürüle­rine yuva olan bir kamış tarlası sıralanm ış, sığ bir gölün kıyı­sına gelirdik. Ve hem en karşımızda insanoğlunun ileri düzey­de yerleşim inin ilk kanıtı dururdu -m uhtem elen koyu renk taştan oyulm uş, gölün kıyılarında dikili duran cilalanm ış uzun direkler ve bunların ötesinde pırıltılı beyaz bir tapmağı çevreleyen dış duvarı görürdük. Yakınındaki sığ sularda, tari­hi kutsallığını ilan eden sade bir taş yapı ile taçlanmış, küçük bir ada, İlk Yaratılışın sem bolik noktası, ilksel tepe olurdu (s.238’e bakın). Bu o vakit N un’un suları içindeki Ayaklar Al­tında Çiğnenen Ada idi.

237

Page 234: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Yerel olarak vahşi hububatların ekili arazilerine bakan, ٠ ؛

cilleştirilm iş vahşi hayvanlan güden, çakmaktaşından gn <1 aletler yapan ve yakınındaki Nil nehrinden balıkları zıpkın!، avlamak için tahtadan zıpkınlar kullanan yontm a taş devrimi؛ son d önem in in yerli kavimler؛ ile karşılaşırdık. Ancak kut•،؛،؛ çevrili alanın uzun taş duvarının arkasında hepten farklı İm insan tipi vardı -görünüş olarak onları çarpıcı kılan parlak yüzlü , kuş tüyleriyle donanm ış em ir veren şahsiyetler. Sayıl.، rı her seferinde m uhtem elen 6 0 ’ı geçm eyen bu bireyler nefjr ru, ilahi varlıklar, Büyükler olarak kabul ediliyordu ve onlatın anısı yarı-ilahi torunları tarafından binlerce yılın ardından l،\ şınarak belirli bir amaca yöneltild i ve onlar sep tepi ya da ilk Zaman denilen , atalarının çağından gelen bu anıyı ebediyen

m uhafaza ettiler.Yetersiz kanıtlara dayalı ve fazlasıyla kurgu içeren idealisi

bir bakış, değil mi?Bu aşamada belki öyle. Ama göreceğim iz üzere, Mısır’ın Bu

yük Tanrıları hakkında oluşturduğum uz tasvir, bu kayıp kül türün en so n kaderini saptamaya teşebbüs ettiğim iz zaman çarpıcı şek ilde güçlenm ektedir. Bununla birlikte, şu an için bi zim daha acil ödevim iz adanın kendisinde keşfedilm eyi bekle diği olası şey i anlamaya çalışmaktır.

Hem Edfıı b ina metinleri hem de duat-ölüler diyarının kitaplarında ili t i v a edilen m e l i ı ı s e î bilgi ile işaret edildiği üzere. G ize p l a t o s u n u n , adası v e N il’den beslenen gölü i l e birlikte nasıl görünmüş olduğuna

d air k a v r a m s a l bir l a s v i ı .

238

Page 235: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

( !Ördüğümüz gibi, W etjeset-N eter’in ikinci yaratılış d ön e­minin en önem li sakinlerinden ikisi Shebtiu diye anılan k işi­li ı m liderleri, Wa ve ‘Aa idi. Onlara W etjeset-N eter’in Malika­nesinde çok özel görevler tahsis edilm iş gibi görünüyordu, nııkü, onlar yalnız iht olarak tabir edilen, Mısır dilinde ‘yadi-

ır veya ‘varlık’ anlam.؛■ ına gelen, belli güç nesnelerinin sorum ­lularıydılar.1 Bu m addelerin yaratıcı gücü teşkil ettiği ve gerek lapınak içinde gerekse adanın zirvesinden girilen bir çeşit yer ıhı bölgesi o lduğunu düşündüren, Ruhun Ölüler Diyarı için­

de kullanılabildiği söyleniyordu.Duat-ölüler diyarına ait efsanelerin arkasındaki baş kaynak

olduğu d üşünü len ,2 Ruhun Ölüler Diyarının adanın altında is­kan edilm iş bir çeşit fiziksel bölge olduğunun her açıdan işa- ı etleri var. Edfu m etinlerinde ölüler diyarının ruhlarına ve ilahlarına ait bu bölgeye, bu varsayıma ayn bir kanıt sağlayan, hw-hnm alternatif Unvanı verilm ektedir.3 bw öneki ‘yer’ diye tercüme edilir, diğer yandan hnm sonek in i saptamak biraz da­ha zor. Bu bir taş giym e törenindeki gibi, ‘krallığı üzerine al­mak’,4 krallığa ait bir bayram törenindeki gibi ‘biraraya gel­mek’ anlam ına gelebilir veya Reym ond’ı onun İngilizcedeki en yakın tahm ininin ‘K uyunun Yeri’ olduğu sonucunu çıkarmaya sevkeden bir tercüm e ile, inşa edilm iş bir ‘kuyu’ anlam ına ge­lebilir.5 Diğer taraftan, Joseph Jochm ans’ı bir çeşit gizli yapı­nın varlığını ileri sürm ek amacıyla, bw-hnm’i ‘inşaa edilen ye­raltında derin bir yer’ olarak tercüm e etm eye sevkeden bir ger­çekle, hnm ‘inşaa etm ek’ anlam ına da gelebilir.6

Anlaşılm ası zor bir şekilde isim verilm iş inv-hnm’nin bir çe­şit fiziksel yapı olduğu şüphe götürm ez. Reymond onun aslın­da adanın üstünde iskan edilm iş bir ‘ilksel kuyu’ olm uş olabi­leceğini öne sürdü.7 Duat-ölüler diyarının Gize-Rostau ile bag-

1 Reymond, sayfa 55, I I I , 132, 153-4.2 age., sayfa 114.

4 age., sayfa 195 age., sayfa 18 1,200.6 Jochmans, sayfa 248./ Reymond, sayfa 155-6.

Page 236: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

lantılı bölüm ünün yalnız kutsal bir ada ve insan başlı aslan sfenksler ile ilişkili değil, aynı zamanda aşağıya doğru inen uzun bir geçitle de ilişkili olduğunu bildiğimize göre, öyleyse acaba ic pecik biçimli ada üzerine yerleştirilmiş bir merdiven boşluğu yo luyla girilen bir çeşit yeraltı kompleksi ile mi karşı karşıyayız?

Daha sonra bize, Shebtiu m uhafızlarının dış dünyadaki ya ratılış hareketini ilerletm eyi sağlayan sihirli büyüleri yürüt m ek için girebildikleri bw-hnm içinde iht- yadigarların ‘depo edildiği’ anlatılm aktadır.8 Ayrıca iht-yadigarları dahil eden hu garip ritüellerin, gerektiğinde, kutsal gölün kıyılarından sula rın çekilm esini sağlayabildiği de ifade edilm ektedir. Su seviye leri N il’in alçalıp yükselm esiyle kontrol edild iğinden dolayı, Edfu m etinleri bu insanların gerçekte gelgitleri hatta belki yıl lık su baskınlarını da kontrol edebildiklerine inandıklarını ima ediyordu -bu nereden bakarsanız bakın anlaşılm ası olduk

ça olağan dışı bir kavram.W etjeset-N eter’in kutsal adasına ait çizdiğim iz resm im i/

gittikçe belirginleşiyor. G ölün berrak mavi sularını aşıp, görü­nüşte ada yoluyla girilen yeraltı yapısına, bvv-hnm’e inersek, o zaman bir sonraki hareketim iz ‘ilksel kuyu’nun dibinde neyin yattığını bulup çıkarm ak olurdu. Çok büyük eski değere sahip unutulan bir ırkın kayıp m irasını ihtiva eden, bilinen tabiriyle ‘Kayıtlar Salonu’na girm eye yaklaşabilir m iydik? Kanıtlar ada kom pleksin in içsel g izem lerin in çok daha fazla derinlikte ol­duğunu ileri sürüyor görünm ektedir.

Edfu belgelerindeki ilksel tepeciğe verilen en eski isim Yu murta Adasıdır. Bu svvht, ‘yum urta’nın tam olarak ne olabildi­ği hiç netleştirilm em iştir, y ine de m etinlerde yeryüzünün şe­kil alm asından sorum lu yaratıcı gücü olarak tanım lanm akta­dır.9 Adanın kendisi gibi, bu güç kaynağı da bir dizi farklı isim lerle tanınm ış görünüyordu ve ayrıca Edfu rivayetinde, Shebtiu tarafından ölü ler diyarı kom pleksi içerisinde kullanı­lan iht-güç nesnelerin in ‘çekirdeği’ olarak kabul ed ilen ,10 bun(,

Page 237: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

mlıriyon’11 ya da 'tohum ’u olarak işaret edilen bir şeyler ,mlıımlı gibi geliyordu. Yumurta ayrtca, hem adanın içine

ıleştirildigi hem de, bir ‘parlaklık’ yaydığı söylenen, bilinen ؛ ı>،hıi'؛yle ‘Büyük Lotus (nilüfer ç içeğ i)’ ya da ‘taht’ ile aynı şey Bunu Reym ١١.ıhı görünüyordu؛ ond şöyle yorumlamıştı:

Ö y le g ö r ü n ü y o r k i, M ıs ı r l ı la r a d a n ın ilk d ö n e m i s ıra s ın d a

p a r la k lığ a s a h ip b u ç e k i r d e ğ in y e rd e k a ld ığ ın a ve a d a d a n

ç ık a n b u p a r la k lığ ın i lk s e l s u la r ı a y d ın la tt ığ ın a in a n ıy o r-

l a r d ı .14

Bu ‘çekirdek’ ne çeşit bir güç kaynağtydı ki, adanın merke- ıııden ilahi ışık yayabiliyordu ve Shebtiu’lar tarafından sözde •uatılış hareketlerinde kullanılan taşınabilir iht-yadigarlar ile

•ı.ısıl bir ilişkisi olm uş olabilirdi?Adanın ‘çekirdeği’ne başka bir isim , ‘adayı aydınlatan ışığın

merkezi’ olduğu da söy len en ,15 Sağlam Göz im iş gibi görünü- .■ur.16 Bu sebeple, bu, onun işlevini Büyük Lotus veya taht ile İm [eştiriyordu. Şüphesiz, o yaratrlıştn ilk dönem inin sonunda W etjeset-Neter’i çekip yutan ve kutsal adayı sulara göm en ça- ışınalı ve karanlık dönem؛ e iştirak etm iş Sağlan G özün sebep 'Iduğu yıkım idi. Başka bir deyişle, ‘çekirdek’in kuvveti direkt

olarak kutsal bölgenin sağlam duruşuna sıkı sıkıya bağlı sayı- lıyordu.

Belki kaçınılm az olarak. Dr. Reym ond kutsal adanın güç luıynağını betim lem ek için kullanılan bütün terimlerin Eski Mısırlılar tarafından dünyanın yaratılışından sorum lu olduğu- ıı.ı inanılan doğal güçlerin sırf soyut ifadeleri olduğu yönünde [>ır fikre sahipti. Buna katılm ıyorum , çünkü Büyük Tanrıların ilksel çağ sırasında var olan aşikar tarihsel gerçekliği üzerine (•،]indiğimiz yeni bilğilerim iz ile, Edfu m etinlerinde verilen

ا ا age., sayfa 68.I > Ssthe, sayfa 8 ا ا .I I age., sayfa 65-4؟ , و-7ه .I ‘l age., sayfa 70.I ‘' age, sayfa 108.16 age,

741

Page 238: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

sem bolik rivayet birden bütünüyle yeni bir boyut kazanır. 1ه

sanlar, yerler ve olaylarla ilgili üzel ayrıntılar çok güçlü bir ٠٠٠ kilde olağanüstü kapasiteye sahip unüiulan bir kültürün ؤا1بم

ve eylem ٢؛ leri ile karşı karşıya öldüğüm üz gerçeğini hisseUHV mektedir. Ancak bu anlayış içinde, bu m etinlerin ne ihtiva ء(، tiğini doğru anlam ıyla belirleyebiliriz.

Rostau’n ın ‘yo l’u olarak bilinen geçite girişi bekleyen >١١، ٢- diven boşluğunun başında dururken, ülüler diyarı komple!،؛،« nin kalbinde ne yattığını merak etm ekten kendim i alamıyo- rum. bdfu m etinlerinde bahsedilen ilahi güç kaynağı, çekirdek ne idi? Hâlâ kireçtaşı kaya yatağının altında keşfedilm eyi bel(' leyen yerde m iydi, yoksa uzun zaman önce oradan alınıp ١٨١١٠ m u edildi? Şim di kanıtlara bir göz atalım.

İlk önce, Reym ond tarafından ‘em briyon’ olarak çevirılcft M ısır dilindeki kelim e b tın t, aslında ‘çiftleşm ek, babası olmalı vücuda getirilen, erkeklik, erkeklik uzvu’ anlam ına gelen etil kök bnn’n in bir dişil karşılığıdır. ?؛ ه ayrıca, ilksel tepe ile ؛1اا • kili taş, dikilitaş veya piram it biçim li yapıya verilen isim ااس , ya da benben ile aynı kökten üirem ektedir.؛ Hatırlanacağın؛» gibi, bu heliopolit doktrinde her şeyin m erkezi ve ilahi yaralı lışın bir sem bolü olan, omphalos’ m bir biçim i olarak kabul etil liyordu. Kutsal tepeciğin, Edfu belgelerinin Yumurta Adası ،١٠' eş anlam lı göründüğünü bildiğim ize göre, öyleyse bu, omııı altına yerleştirildiği düşünülen ölü ler diyarı kompleksinin, gerçekten, özellik lerinde erkek ve dişi unsurları barındıran benben -taşının bir çeşit fiziksel tem silini içerdiğini ima etmek tedir.

İkinci olarak, O nikinci Bölümde gördüğüm üz üzere, toplıı olarak Sokar’ın Evi ya da ‘toprağı’ olarak tanınan duat’ın ٥٥٢

düncü ve Beşinci Saatlerinin a k ın tılı tanımlamast Gize Ros tau’n ın kum ları altındaki bir ölüler diyarı bölgesin in varlığım kuvvetle hissettirm ektedir. Edfu m etinlerindeki kinayelen■

17 Budge, An Egyptian Hieroglyphic Dictionary (Mısır Hiyeroglif Sözlüğü), s.y

'benn'. Cilt 2. sayfa 217.IB Baines, sa^a ووق. Yazar aslında b nbrinin bnnt ile aynı kökten türediğini belli

tir ve bnnt"\ ilksel tepe', b n n w t i, 'e le k lik ' ve 'dik duruş' ve bnnu-kuş olarak y< • rurnlar. age., sayfa 390-2, 397.399-400'e bakın.

242

Page 239: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

e.m• Reymond tarafından Ruhun Ölüler Diyarına bağlanan -İmz duat kavramı değildir, aynı zamanda Sokar’ın Evinin re؛ .ımlcri de, üzerinde Stecchini tarafından güvercinler olarak

h spit edilen iki kuşun yüzeyine tutunduğu, kızgın portakal ■ ■ ııkli çan biçim li omphalos'ı gösterm ektedir. Bu nesne Edfu ،• Thebes yaratılış m itlerinin ‘em briyon’u ‘tohum ’u, ‘yum ur- ı.ı'sı, vs ile aynı zamanda H eliopolit benben-taşı kavramı ile eş ıiıılamlı olduğunu ileri sürecek şekilde, hem ‘Sekri’n in toprağı’ «lenilen kutsal bir adayla hem de yaratılış tepeciğiyle direkt bir ilişki içine oturtulm aktadır.19

Bundan dolayı, acaba kozm ik yaratılış kuvveti ile ilişk ili bir ،.eşit devasa taşın ölüler diyarı kom pleksin in ortasındaki var­lığı ile m i karşı karşıyayız? O, evrenin yaratıcı güç kaynağının bir araya gelm esi, billurlaşm asını mı tem sil ediyordu?

Eğer öyle olduysa, o' zam an onun ortaya çıkışı ve amacı, ı ؛ıtırı Shiva’nın yaratıcı ve taze hayat verici gücünün erkeklik uzvuna ait (fallik) şekillendirm eleri olarak kabul edilen H in­du geleneğin kutsal lingamları* ile çarpıcı bir biçim de benzer­lik taşıyordu. G enellikle yum uşak yüzeyli ve konik şekilli bu kutsal taşlar çoğunlukla bir tapınağın tam ortasında bulunan türbeler ya da girintilerin içine ve sıkça bir çeşit yeraltı m abe­di içine konurdu. Buna m ükem m el bir örnek, Alman H indo­log Dr. Heinrich Zimmer tarafından araştırma yazısı M yths and Symbols in Indian A rt and C ivilisation ’da (Hint Sanatı ve Uygar­lığındaki Mitler ve Sem boller) aşağıdaki gibi betim lenen, Bombay yakınındaki, Elephanta’da kayadan oyulm uş magara- tapınak içine yerleştirilm iş lingamdır:

B u g e n iş ta p m a ğ ın m e rk e z m a b e d i , d ö r t ta r a f ın d a d ö r t g i­

riş i o la n , h e r b ir i b i r ç ift i la h i n ö b e tç i ta r a f ın d a n k o r u n a n

sa d e , a n ıts a l , k a re b iç im li b i r tü r b e d i r . İ ç e r is in d e , b ü tü n

ü r e t ic i e n e r j is in i d ö r t ta ra fa y a y a n , so fu l in g a m s e m b o lü

19 Gerçekten, bnbn kelimesi iki defa Sokarin Evi ile ilişkilidir, aynı şekilde o bu mitsel bölge içerisinde ya bir ateş sunarı ya da bir ışık-tanriya delalet etmek için kullanılabilir'. Budge. An Egyptıan Hieroglyphıc: Dictionaıy, s.v. 'benben'. Cilt I. sayfa 217'e bak.lingam: Hintli taun Shiva'yı temsil eden taştan üslup venlmiş erkeklik uzvu (-، •

243

Page 240: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

b u lu n m a k - ta d ı r . A n a ta ş ta s v ir o la ra k , b u l in g a m e n iç l،ı

s ırn d a k i o d a n ın m e rk e z in i , e n k u ts a l y e r i ya d a ‘m e n ş e e n

(garp h agrih a ) o lu ş tu r m a k ta d ı r . T a p m a ğ ın o rg a n iz m a s ı؛؛

d a b u lu n a n e n iç k ıs ım d a k i g ir in t i iç in d e o g iz li m ağaı.ı

n m h a y a t m e rk e z in i te ş k il e tm e k ü z e re s ü k u n e t le d u ru ı (l،

Yunan m itolojisin in omphalos’ı ve H eliopolit doktrinin ben ben-taşı gibi, kutsal lingamlar ‘dünya ekseni’, yani her şeyin m erkezindeki hayali bir İlk Yaratılış N oktası olarak kabul etli lir.21 Bundan başka, Ruhun Ö lüler Diyarında bulunan bnnl em riyon ya da topum a benzer olarak, lingamlar da hem erkek lik uzvu hem de dişi yoninin* yen iden hayat veren güçlerim ifade ediyordu, ki bunlar sık sık heykel olarak işlenm iş figüı lerde birleşik halde sunulurdu. Bununla birlikte, daha sık ola rak, lingam lar, on u n taze hayat verici güçlerini vurgulayarak, bariz bir şek ilde erkek üyeyi anım satan konik biçim li taşlardı sadece.

M ÜHÜRLÜ ŞEY

Sokar-Osiris’in saklı bölgesinde, Gize-Rostau’daki kaya ya­tağının altında olağanüstü büyüsel kuvvet taşıyan bir şeyin varlığını dolaylı hissettiren şaşırtıcı bir parça kanıt daha var. Buna cenazeye ait tabutlar üzerine yazılm ış sihirli büyüler ni­teliğinde, Tabut M etinleri diye bilinen H eliopolit etkili yazın içinde rastlanılabilir. Büyü 1080 şöyle söyler:

B u , k a r a n l ık ta , e tra f ı a te ş ile ç e v r ili , O s ir is ’in d ı ş a n ak ışm ı

iç i r e n m ü h ü r lü ş e y d ir v e R o s ta u ’a k o n u lm u ş tu r . O n d a n

[ O s ir is ’te n ] d ü ş tü ğ ü n d e n b e r i s a k la n m a k ta d ır v e b u o n ­

d a n k u m lu ç ö le d o ğ r u a şağ ı i n e n d 22

20 Zimmer, sayfa 127.* /orıi: Hinduizmde, kadınlık ilkesinin bir tezahürü olarak görülen dişi tenasül

uzuvlarının bir temsili (-f.n.)2 I age., sayfa 128 fn.22 Faulkner, The Ancient Egyptian Coffin Texts (Eski Mısır Tabut Metinleri), bü­

yü 1080. sayfa 147.

244

Page 241: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

U n s ta u 'a k o n u l m u ş ‘e t r a f ı a t e ş i le ç e v r i l i ’ v e k a r a n l ı k ’ta , g ö z -

١ ı ı l e n ı r a k t a s a k l a n m ı ş , ‘k u m l u ç ö l ’i i n a l t ı n d a k i ‘m ü h ü r l ü ş e y ’

ı i r i l i r ?

، )siris’in bedeninin konulduğu yer, gördüğüm üz gibi, hem linK içindeki Sokar’ın Evi hem de Edfu m etinlerindeki Ruhun »İnler Diyarı ile yakından ilgilidir. Bu sebeple, öyle sanırım

1 1, bu, kutsal adanın çekirdeğine, Gize-Rostau’nın gizli kom p- Irksinin ortasındaki omphalos ya da benben-taşma başka bir imlemedir. Sokar’ın Evi’n in ortasında kızgın portakal renkli .m biçim li omphalos’ı resm eden örnekler, Budge’ı onun ‘Se-

frr’in karanlık ölüler diyarının bir b içim i’ olduğu sonucunu !karmaya sevkedecek şekilde, üst kısm ında ‘gece’ veya ‘karan­

lık‘ anlam ındaki hiyeroglifi gösterir.23 Bununla birlikte, bana göre, o açıkça bu güçlü nesnenin bütünüyle karanlığa göm ül­düğü gerçeğine işaret eder. Ancak onun tek başına hapsedil­mesine rağmen, Büyü 1080 bize y ine, tamamıyla ölüler diyarı kom pleksinin çekirdeği ile bağlantılı olarak Edfu m etinlerinde tinde edilen gibi, ilahi ateş ya da parlaklığı bir biçim de yaydı­ğım ima ederek, onun ‘etrafında ateş’ olduğunu anlatmaktadır. Mühürlü şey’in, halen saklı durduğu ‘Rostau’a konulm uş’ ol­duğunun söylenm esi, bu ana kadar G ize’nin kum lan altında var olan bir yeraltı dünyası içerisinde gerçek bir nesne ile m u­hatap olduğum uzu bir kere daha onaylıyor gibi geliyor.

Büyü 1080’i ilk okuduğum da onun H anok’un Kitabı başlık­lı M usevilere ait bir sahte m etin (yani, yalan atfedilen) içinde­ki bir pasaja büyük oranda benzerliği ile birden şaşırıp kaldım. dzem ؛ ci tarikatın (H assidik) M usevi m ürtecileri tarafından MÖ ikinci yüzyıl ile M iladi tarihin ilk yüzyılı arasında safha­lar halinde derlenm iş bu büyüleyici eser, büyük büyük torunu Kutsal Kitaptaki Tufanın kahramanı N uh olan, Patrik Ha- ııok’un yaşam ının bir rivayetini bildirir. Çok uzun parçalan 1947’de Lût gölü Parşöm enleri arasında bulunan, bu esere il­gimiz H anok’un sözde yedi cennete ziyaretinin resim li rivaye­ti ndendir.

Yedinci ve son cennette H anok kendini ‘kristaller’den inşa

?3 Budge, The Egyptian Heaven and He//, Cilt I, s؛iyfa 106.

245

Page 242: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

edilm iş ve garip ‘aleş dilleri’ ile çevrilm iş bir ‘ev’in duvarının yanı başında bulur.هء T em elinin de ‘kristal’in görünüşüne S;ı hip olduğu söylenm ekledir; binanın iç kısm ına gelince, yaz.،ı şöyle der: ‘Tavanı yıldızların ve şim şeklerin yolu gibiydi... ?111

layan bir ateş duvarları kuşatm ıştı ve büyük kapıları ateşli alevlenm işti.’ İhtişam, azam‘ ؟ et ve büyüklüğüyle üstün’ İlil yere sahip ikinci bir ‘ev’e geçince, H anok kendini ‘kristal’den ‘yü ce bir taht’ önünde secde ederken b u ld u .O n u n üstündı• ‘parlayan güneş’ kadar parlak hareketli çarklar vardı ve omııı altından ‘alevlenen ateş selleri’ geliyordu, öyle göz kamaştın cıydı ki onlara bakamadı. Ve tahtın ‘üzerine oturm uş’ ‘giysili gü n eşten daha parlak ve kardan daha beyaz’, Büyük Şan bulu nu yord u .^

Yukarıda alıntı yapılan Tabut M etni ile H anok’un Kitabın daki bu tanım layıcı anlatım arasında bariz bir bağlantı olma m asına rağmen, kristalden yapılm ış zem ini, duvarları ve oda larm içindekileri çevrelem iş görünen tanrısal ateşe tekrar tek rar yapılan kinayeler Rostau’n ın çö l kumları altında saklı ‘el rafı ateş’h ‘m ühürlü şey’i zihnim izde canlandırm am ızı saglaı Her iki durum da da işaret ed ilen ateşin, sırf portakal renkli m eşale ışığ ın ın şeffaf, kristale benzer yüzeylerinden kınldığı zam an beklenebilen titreyerek ışıldayan parlaklığı olm ası ola■ sı mı? Ö lüler diyarı kom pleksin in omphalos’ 1 ya da benberı-ta-şı bir çeşit devasa kristal lingam mıydı? Rostau’m n yeraltıdünyasın ın uzun geçidinin sonunda bulm ayı um duğum uz şey bu olabilir miydi?

TAŞINABİLfR KRİSTALLER

G ize’nin ölüler diyarı b ölgesin in tan kalbinde farzedilen çe kirdek ile ilgili bu b ilgin in ışığında, bundan sonra yaratılış ha reketlerini yürütm ek için She’otiu’lar tarafından onun içinde

ا £٢١. ؛،>٧. ا 24 Hanok (£noch)'dakı bütün alıntılar Charles'tan alınmıştır.2r I En. xiv. 10 12.?6 I En. xiv. 15-16.18.27 I £ ٨. ؛*٧ , I £-20.

246

Page 243: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

­milan tht-yadigarlardan ne anlam çıkarabiliriz? Edfu bel,؛11li ١ i bu taşınabilen güç nesnelerini, yaratıcı güçlerini asıl ola-

،١٠ kazandıkları, ‘yum urta’ veya bnnf-embriyonun ifadeleri lu.ık işaret eder.28 Eğer durum buysa, o zaman ihf-yadigarlar mıpleksin ortasına yerleştirilen çekirdeğin içinde ihtiva lılctı kozm ik enerjiyi yankılayan elle tutulur lingam tarzında i ı .i;،ller olm uş olabilir mi?

Ihı fikir yen i değildir, çünkü iht-yadigarların amacı ve görü- IIşıı ile hem en hem en yalnız Budist lam aizm inin belki de en lu okulu Nyingma-pa içinde rastlanılan Tibet’in eski bir öğ- ١isi, dzogchetı'nin pratisyenleri tarafından m editasyona yön e­

lil amaçlar için kullanılan elle tutulur konik biçim li kristaller i■ i >ında belli benzerlikler vardır.29 G eçm işte büyük, kesilm e­ni'. kuvars kristaller bu amaca yönelik kullanılırdı, ama son >١ yıldır Batı’da yaşayan ve öğretm enlik yapan birçok dzogc- II pratisyenler imal edilm iş prizmatik kesm e kristalleri kul-

nıınaya yöneldiler. Bu konik biçim li taşlar üyeler tarafından .ılııız zih insel yoğunlaşm a aracı olarak kullanılm az, aynı za­

manda onların pratisyenlerin evrenin yaratıcı güçleriyle ileti­mi kurabilm esinde bir kanal görevi gördüğüne de inanılır.

Oldukça ilginç olarak, Gize piramitleri altındaki saklı oda- l.ıı.ı konulm uş bir çeşit kutsal taştan bahseden, tufan öncesi luııemin patriki H anok’u konu alan bazı efsaneler mevcuttur.

ILulamyus (Ptolem ik) dönem i sırasında kozm opolit İskende­riye şehrinde yaşayan M usevilere göre, Büyük Piramit Hanok ı.ılafından yapılm ış kabul edilirdi; H anok’un kendisi, Mısır’ın I Haplar ve yazı tannsı T hoth’ın ‘H erm etik’ b içim i ya da Gre- lıo-Romen biçim i olan, Hermes Trism egistus (‘üç kat Büyük 11erm es’) olarak bilinen figür ile eş sayılırdı. Hatta tufan önce- .ıııın patrikine itibar edilen sahte kitapların astrolojiye ait b ö ­lümlerinde yansıtıldığı gibi, yıldızlı gök kubbenin 12 katma bölünm esinin m ucidinin Hanok olduğu söylenm ekteyd i.30 Bir

1H Reymond, sayfa 67,153-4. Dzogchen dini lideri Ven Lama Chime Rinpoche ile, Kham Centre, Saffron ؛Walden, Essex'de, 1987'de kişisel görüşme. Ayrıca Nortou'a bakın.

İl Ailen, sayfa 2, W؛ illiam Henry Smyth (I 788-l865)'ten alıntı. Bu sözün kayna fı bilinmemektedir.

247

Page 244: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

şekilde Hanok, gelm ekte olan tufandan dolay] uyarılan, ١.، ze’nin piram itlerini inşa ettiren ve içinde trkmın bütün ااااا؛ذ ve b ilim e ait özellikleri ırıuhafaza edilm iş gizli odalarını yıi|؛ıı ran efsanevi kral Saurid İbni Salhouk’ı konu alan, Eski kal■»■ re’n in Kıptileri arasında dolaşan hikayelerle karıştırılmak '.II retiyle abartılmıştır,

H anok ile ilgili bu efsaneler kafa karıştırıp belki de yanlış 1، kir verm ekle birlikte, diğer Mısır literatüründe hiç göriilııı،' yen bir takım merak uyandırıcı unsurları kapsadığından dola ا

y ’- alıntı yapmaya d e ğ e r ا an kayıp bir söylenceye göre, 11.1 ااتي.

nok, oğlu M ethuselah’ın yardım ıyla, biri diğerinin üstüne istif edilm iş, dokuz saklı m ahzen inşa e t t i .B u ıü a i'in en altındaki ne İbrani Tanrısının Sözü Edilem ez İsm ini taşıyan, ‘beyaz do ğuya özgü bir som aki taşı’nı (başka bir versiyonda, bir 'üçgetı b içim li altın tablet’) sakladı, öte yandan H anok’u n bizzat mı- lek lerden aldığı garip sözlerle yazılm ış ikinci bir tablet oğlu nun himay esine verildi. M ahzenler daha sonra m ühürlendi Vf h em en Hanok, onun 'hiç 1/anm am ası’ içm bir tanesi merme» den yapılm ış ve diğeri, ‘suya batm am ası’ için Laterus ya da tuğ ladan yapılm ış çok dayanık'.ı iki adet sütun yaptırdı.32

Tuğla sütun üzerine, kuram sal taşçılılt sanatının sözde ‘اة şiv leri’ n iteliğinde, insanlığın ‘yedi bilim i’ yazıldı, öte yandan m erm er sütun üzerine o ‘biraz ilerde paha biçilm ez bir hazine nin bir yeraltı m ahzeninde bulunduğunu ifade eden bir yazıtı yerleştirdi.33

Bu efsanelerin nasıl veya nereden kaynaklandığı tamamıyla 'öir sır. Varcluş kitabında H anok’un birkaç kez kısaca isminin geçtiğ i hususlarla bir bağlantısı yoktur ve başka bir eski İbra n i kaynağında da rastlanmaz. Bununla birlikte, onların İsken deriyeli M usevilerce yaratılm ış olm ası son derece olasıdır ve bundan dolayı Batlamyus zamanlarında bile Büyük Piramit’،• ilişk in m uammaları hikaye eder. Acaba bunlar, Edfu merinle rinin açıkça (rize-Postau’nuı kutsal adası içinde var olduğunu

.Hail. Manly p. Sayfa 173 ا 332 Home, sayfa 233.33 Hail. Manly p., sayfa 173.

248

Page 245: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

.o y le d iğ i, g iz li tu tu lm u ş R u h u n Ö lü le r D iy a r ı k o m p le k s in in

>on d e r e c e b a s it le ş t ir ilm iş b ir a n ıs ı m ıyd ı?

IUIHSAL SALDIRI YOLU

Ruhun Ö lüler Diyarının aşağıya doğru uzanan geçidi b o ­yunca yaptığım ız hayali yolculuğum uza devam ederken, onun lam ortasında bir yerde, m uhtem elen kristale benzer bir yapı­da, konik biçim li büyük bir omphalos veya benben-taşının, ay­ın zamanda H indistan’ın Shiva-lingamları gibi, daha küçük, el­le tutulabilir (kulplu) kutsal taşlar ya da kristallerin var olabil­diğini tecrübelerim izle saptadık. Ama iç kısm ının genel düze­ni nasıl görünm ektedir? Ne tür odalar veya bölm eler ile karşı­laşmayı umabiliriz? Acaba bu yere ait bir çeşit kapsamlı zem in planı var mı ve daha acil çözüm bekleyen bir m esele olarak, burası hiç insan ürünü sanat eserleri ihtiva ediyor mu?

K om pleksin genel düzenine yön elik ilk gerçek ipucu H eli­opolit kozm olojik geleneğe ait duat-ölüler diyarının rivayetin­den gelir. Bu rivayet İlk Bölüm ’ün ya da Saatin 'bir arrit, yani bir salon ya da Tuat’ın içinde bir nevi ara oda’dan teşkil ettiği­ni anlatır.34 Bu, Shebtiu muhafızların aşağıya inen ana geçide hareket etm eden önce hazırlık yaptıkları bir çeşit giriş salonu­nu işaret etm iş olabilir mi? Eğer öyleyse, o zaman bu nereye doğru yönelm iş olabilirdi?

Biz sadece hayali giriş salonu ve aşağıya inen geçidin iç in ­den başarıyla geçtikten sonra, güneş tanrısı sıfatıyla, öncü tan­rıya 12 bölüm de doğru sırasına göre deniz yolcu luğu yaptırıl­dığım farz edebiliriz. Bunların her birinde onun yılanlar, cana­varlar, cinler ve zorlu görünen engeller kisvesi altında bir y ı­ğın yıldızlara yönelik biçim lerle karşılaştığı bir dizi denem e ve büyük sıkıntılardan geçtiği de farzedilm elidir. Ancak her bir bölüm ü başarıyla, kafaca dayanma gücünü ve büyülü sözleri birlikte uygun şekilde kullanarak, etkisi altına alırsa, bir diğer odaya geçm eye izin veriliyordu. Birçok bakım dan bütün ma­cera sanki bir ruhsal saldırı yolunu geçm ek gibiydi. Ancak her

34 Budge. Ths Gods o f the Egyptians, Cilt I, sayfa 205.

249

Page 246: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

bir bölüm ün içinden geçtikten sonra, muhafız ya da öncüye, m uhtem elen kendine özel odasında alıkonulm uş, İlk Yaratı- I lışın asıl noktası ve benben-taşı, bnnt-embriyon ya da kozmik yum urta ile yü z yüze gelm ek için izin verilm iş olurdu. Bu var­sayım doğru ise, o zaman Ruhun Ö lüler Diyarının bir çeşit ara oda ya da yeraltı salonundan girilen uzun bir geçide bağlı bir dizi iç içe girm iş odalardan teşkil etm esi akla yatkındır.

Duat’ın giriş ve çık ışın ın m uhafızları olarak, ikiz afeer-aslan- larm geriye giden Aslan Çağı boyunca oluşm uş ekinoksa! ufuktaki göksel suretlerinin etk isin i yansıtm ış göründüğünü bild iğim ize göre, odaların A slanın evi ile başlayan, ekliptikin 12 katına bölünüşü nü tem sil ettiğini ileri sürm ek çok cezbe- dici olur. Koşullar bu şekilde olduysa, o zam an 12 ‘ev’in ya da odanın her biri farklı bir astrolojik etkiyi yansıtm ış olabilir mi?

Bazıları aksine insansa da, duat gerçekte, bir nehir gibi düz değil, gü n eşin yolu gibi yuvarlak olarak idrak ediliyordu. On D okuzuncu ve Yirminci Hanedanları tarih gösteren krallık m ezarlarının duvarlarına yazılm ış halde bulunan Ra’ya Ö vgü­lerin yetm iş beşinden birinde yazılı bir alıntıda, güneş tanrısı ‘Ra, yüce Sekhem [G üç], [Tuat’ın] saklı dairelerinin efendisi, düzen getirici, gizli yerlerde eğlenen ve tann Tamt’m b içim in­de yaratılışları yapan’ olarak tabir edilm ektedir.35 Bu duat'm dairelerden olu şm u ş olarak tanım landığı durum ün tipik bir örneğidir.

Eğer bu varsayım doğru ise, o zam an ihf-yadigarlarm, mer­kezi olarak yerleştirilen yaratılış ‘em riyon’unun ya da ‘yum ur- ta’sın ın yayılm alarına göre bizzat ayrılan 12 odanın yaratıcı et­kilerini yansıtm ası çok olasıdır. Edfu m etinleri bize yaratılış hareketlerinin ölüler diyarı kom pleksi i'm d e Shebtiu’lar tara­fından iht-yadigarlannı sihirli büyülerin eşliğinde kullanarak yürütü ldüğünü anlatır.36 Bana göre bu, ancak Shebtiu’lar hem seçilen güç nesneleri hem de onların uygun düşen odaları ile m ükem m el bütünlük içinde hareket ettiklerinde, bu yaratılış

36 Reymond. sayfa 26-7, 160-2 164

250

Page 247: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

آءن'اآاااا؛اأ gerçekleşebildiğini ima ediynr görünüyordu. Bu se- le bu muhafız figürlerin her birinin bu görev için seçilm<| ■،؛ iş •lıluğu ileri sürülebilir, çünkü onlar özel odalar ve güç nesne-

1، ıııütı yankılam asını ya da kozm ik elk isin i yansıtıyor görülü-

Mısır’ın Büyük kültürünün bizim bugün bildiğim iz şekliyle uıılyaktan haberdar olup olmadıkları bir tahm in m eselesi ola- ı,ıl< kalır.Benim fikrim ce, bu çok olasılık d ışı görünüyor, çün- ١ ١ ) zodyak takım yıldızlarının tarih öncesin in sisleri içinde bir ,imanda yaratılmış M ezopotam ya’ya ait orijinallerinden türe-

iliğini ileri sürecek bol kanıt m evcuttur. Bu, Sfenks inşa eden llüyük kültürün ekliptik hattını 12 bölüm e ya da evlere böl- ıııediği ve geriye doru giden çağlarını kozm ik bir erkek ya da ilişi aslanın korkutucu etkisiyle hakim alınm ış olarak görm e- ،!lirleri anlam ına gelm ez (daha sonra çeşitli şekilde Aslanm yıldızları olarak, tanrıça Sekhm et ve Büyük Sfenks görüldü); ,una bugün yaygın olarak kullanılan zodyakın yıldızları çok ‘.onraki bir tarihte tertiplendi.

Bu sebeple biz şu an önüm üzde, iç içe girm iş odalardan oluşm uş büyük bir dairenin ilk odasının bulunduğunu hayal edebiliriz. Burada biz, m uhtem elen bir lingam taşı görtn ü şlü , lıir girinti ya da oyuğa ‘saklanm ış’, iht-güç nesnelerinden biri- İli bulm ayı umabiliriz, o d a olasılıkla boş olurdu, çünkü şekli, boyutları ve görünüşü, her odayı birbirinden ayıran özel ses akustiklerini yansıtıyor olm alıydı, öyle ki her biri yalnız onun ،>hebtiu m uhafızı tarafından ayarlanmış önceden belirlenm iş lıir kozm ik etkiyi yansıtıyordu. Toplu olarak, 2ل odanın etki- İcri m uhtem elen, çekirdek, omphalos-taşı ya da yaratılış yu- ınurtasımn yerleştirildiği kom pleksin ortasında, bir bütün ola- rak birlikte karıştırılm ış sayılıyordu.

Kısaca bu, duüt-ölüler diyarının rolü ve Büyük kültürün ile- ri teknolojik kapasitesinin M ısır’da yaşayan örneği ile ilgili şu anki bilgim iz karşısında, Edfu 'Bina M etinlerinin radikal bi- çim de yeni bir yorum u ile ortaya konan bilgi örneğidir.

Page 248: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

YILAN KEMATEF

Belirlem esi daha zor olan, Gize-Rostau’daki ölüler diyaıı kom pleksin in tam işlevidir; bunun için Edfu’daki Horus’un Tapınağından uzaklaşıp, 89 kilom etre (56 m il) ya da buna yu kın m esafe nehirden yukarı Karnak’taki Thebes’in dini merkt zine yo lcu lu k yapm alıyız ve buradan da ay tanrısı, Khoıı su ’n u n Tapınagı’na doğru yo l alm alıyız. H em en onun yanında, yazıtlarda Osiris’in ‘Yaratılış Evi’ olarak isim verilm iş,37 Mısıı uygarlığının kökenlerine yönelik , ne Edfu ne de H eliopolit li teratürde bulunm ayan önem li ipuçlarını ihtiva eden bir sen m itolojik m etinler bulacağım ız küçük bir tapınak vardır.

Diğer yaratılış m etinleri gibi, Thebes rivayeti de kutsal tepe çiğ in zam anın başlangıcında ilksel sulardan ortaya çık ışı ile başlar. Ayrıca adanın ortasına yerleştirilen bnnt-embriyon, ya da ‘tohum ’dan bahseder ve bunu yaratılış ‘yum urtası’ ile eş tu­tar.38

T hebes yaratılış m itine has bir özellik , Kematef den ilen bü­yüm e devresinde bir yılan olarak canlandırılm ış,39 halkalar) ilk sel tepe etrafında dolanarak yo l yapm ış basamaklı setler gi­bi görülen , b ilinen tanım ıyla adanın ‘ruhu’dur.40 Daha önem ­lisi, yazıtlarda ‘yaşadığı anı son bulm uştu ya da göm üldüğü d ü şü n ü ld ü ’ şeklinde betim lenen bu yılan ,41 ölüler diyarının T hebes varyasyonuna direkt olarak bağlanm ış gibi görünm ek­tedir.42 Ayrıca o, Edfu rivayetinde anılan Shebtiu’ların Thebes suretleri sek iz Ogdoad ile43 ve yaratılış yum urtası ile de ilişk i­lidir. Hatta daha merak uyandırıcı, K em atef in ‘büyük ruhu’ ile -A m un kültü tarafından baş tanrılarının bir görüntüsü olarak

37 Benzer yazıtlar aynca Medinet Habu'daki b ir tapınakta bulunmaktadır. Sethe,s؛ıyfa 55'e bak

39 Km3t.f. örnek için, age., sayfa 58'e bak

4 1 age., sayfa 55. Bu Alman orijinalinden direkt b ir çeviridir. Catherine Hale'e te ­şekkürler.

42 age.43 age.

252

Page 249: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

.ulapte ed ilm esin e karşın- 'sekiz büyük tanrı ile ö lü ler Krallığı’nın Dairesinde’ diye ı.،b؛r edilen, ölüler diyarının ı.ınrısı Osiris’in bedeni ara- sında da bağlantı kurulm uş

olm asıdır.بب tiravun , y aratılış tepesi y a da tepeci-

K em atefin ‘kendini V Ü - ğinin altındaki duat-ölüler diyarının

( uda getirm iş’ ya da ‘kendi içine konulan bir mumya o larak ve yum urtasın ın yaratıcısı’, tahta çıkarılm ış tanrı O siris o larak

lıaşka bir deyişle döllenm e görülmektedir. Tepeciğin basam akla-

eylem inde kendinin babası nmn ؛ ءزأءت أآآأءرةء y aratılış metinleri- olduğu söylen iyordu.45 Bir nin kozntik yılanı. K em atef in halka-

lıaşka yazıt K em ateften , ilk söylenirdi.

Durumdaki Isep tep i١ bnnt’e şekil veren [yani doğuran] N un içindeki bnnt olarak bahseder, yani öyle ki, yılan zam anın baş- !angıcında N un’un sulanndan yükselen ada or-lasındaki öz zeka, hatta çekirdeğin ya da o m p h a lo s ’un yaratıcı- sı olarak kabul ed iliyordu.^ Bu nedenle ona, aynı zamanda muhafızı olduğu kendi yum urtasını üretm iş olarak bakılırdı - bilgelik sahibi yılanın sık sık kozm ik yum urtanın etrafım hal- İta halka sarm ış halde resm edildiği, çok sonraki zamanların (İreko-Rom en Herm etik geleneğinde aşikar bir tasvir.

Eski efsaneler, Thebeslilerce kutsal olan, ölüm ünden sonra 'Amun’un tapınağına’ göm üldüğü söylenen , iki boynuzlu (boynuzlu engerek yılanı) bir yılandan bahsederdi.47 Bununla beraber, bu A m un’un Tapınağı içinde barındırılan kehanette bulunulan kutsal yer ya da o m p h a lo s-taşı ile K em atefin birli- ftine bir yanlış yorum lam a gibi görünm ektedir. Ondan daha i'mlü D elphi’nin omphalos’unun, yalnız üslup verilm iş bir yu- ınurta değil, aynı zamanda içinde kutsal bir yılan bulunan bir mezarın mezar taşı olduğuna da inanılırdı.4® Görülebildiği

45 Hart, sayfa 15-16.46 Reymond, sayfa 64 ٢٦.2 , Sethe'deki ٨١٢٦٦^٢٦ çevirisinin b ir yeni çevirisi, sayfa .18 ا

ا '/ H a rt, sayfa 15.

•18 Hastıngs, S .V . 'Omphalos', O d 9. sayfa 493.

253

Page 250: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

üzere, bu gerçek benzer bir efsanenin Thebes’leki Kematef ،.٠١ rafında işlenm iş olabildiğine işaret etmektedir.

G reko-R om en zamanlarında, Kematef diğer yılanım sı ilalı lar hakkm daki m itlerle kaynaştırıldı. O ayrıca Khnum isimli bir yaratıcı tanrı ile ,49 aynı zamanda Kneph isim li başka !>١١

Thebes ilahı ile50 ve son olarak Hermetika’nın havarileri tam fından (H erm es Trism egistus’ın öğretilerinden sonra) tapılan ve sık sık m ide ağrıları çeken hastaları iyileştirm ek üzere kul lanılan büyülü k ıym etli taşlar üzerine tasviri oyulan ilah,’1 C hnoum is ya da C hnoubis ile birleştirildi!52 K em atef in bu m elez b içim i çoğu zam an, C hnoum is’in A slanın İlk Dekanı (b ölüm ü) kabul edildiği, bakiu olarak b ilinen 36 takımyıldızı nın bölünm esinden çıkarılan bir m ünasebetle, halka gibi do lanm ış bir yılan vücudu ve bir aslan başı ile resm edilirdi.53 Da ha anlam lı olarak o , şüphesiz anılan sıraya göre zodyakın oni ki y ıld ızın ı ve güçlü olasılıkla 26 ,000 yıllık geriye doğru giden çarkın yedi kutup yıld ızın ı tem sil etm ek am acıyla, genellikle ya on iki ya da yedi adet tekerlek parmaklığı şek lindeki ışın lardan oluşm uş bir yele taşırdı.

C hnoubis’i çevreleyen m it ve ritüel hakkında çok az şey bı linir, y ine de muhafaza edilm iş bu bilgiye, MS ikinci yüzyıla ait ruhani ve yaratılışın sırlarını bilm ek iddiasında olan bir Hi rıstiyan m ezhep, Peratae ya da Peratics’in yazılarında rastlana­bilir. N ispeten pek b ilinm eyen ve düpedüz sövücü bir Peratae m etni, Chorzar ism i altında Kematef hakkında aşağıdaki ol­dukça olağanüstü bir ifadeyle bahseder:

B en ç o k u z u n z a m a n s ü r e n g e c e d e u y k u d a n u y a n ış ın b ir

s e s iy im [ve] ş im d i g ü c ü K a o s ta n ç ık a r ıp o r ta y a k o y m a y a

b a ş l ıy o ru m . G ü ç d e n iz in d e r in l ik le r in in ç a m u r u d u r , o

ö lü m s ü z su y a a it b o ş lu ğ u n b،, ،ağ ın ı, s u g ib i d o n u k , h e p

h a r e k e t h a l in d e ç ı r p ın m a n ın b ü tü n g u c u n ü y u k a r ı k a ld ı-

49 Lindsay. sayfa 304-5.50 age., sayfa 303-4, 308-9; Hart, sayf« 15.5 1 Lindsay, sayfa 3 12.52 age., sayfa 303-1353 age., sayfa 306.

٦ “

254

Page 251: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

rır... Thalassa denilen üşüşen görülmez suyu kendi kendi­ne düzenleyen güce bir teminat gösteren, Kanunun 1.2 gö­zü tarafından yukarı alılan şeylerden faydalanarak... Ceha­let bu güce Kroncıs dedi... Thalassa’nın emanet edildiği güç eril-dışidir, 12 borunun onikisinin ağzından ıslık ça­lan [suyu| arayıp bulur ve hazırladıktan sonra onu taksim eder... Bunun [gücün| Typhonic [yani ‘canavar yılar،’]54 kızı... Chorzar’dır. O ki [aynen aktarılmıştır] 12-açılı pira­mit ile kuşatılmıştır ve piramite giden kapıyı çeşitli renk­lerle karartır ve tam siyahlığı tamamlar.55

Bu unutulm uş nesrin güçlü parçasının yorum lanm ası Gi- ze’nin ölü ler diyarı kom pleksin in işlevin i doğru anlamak adı­na teşebbüs ettiğim iz araştırmamızda gereklidir. ‘Çok uzun süren gecede’ ortaya çıkan ‘görülm ez su ’ ya da ‘suya ait boşluk’ şüphesiz N u n ’dur -zam anın başlangıcında ilksel tepeciğe ilk gün ışınlarının ulaşm asından önce sonsuz karanlık bir durum ­da var olan sınırsız su kütlesi. ‘Thalassa’, aslen Nut ism i altın­da N u n ’a atfedilen cinsiyet dişi olm ası sebebiyle,56 başlangıçta m evcut olan bu kaosun zekası (anlayışı) ya da şahıslandırıl- ması olarak kabul edilebilir.

Peratae m etninde işaret edilen ‘Kanunun 12 gözü’, görüş kuvvetine sahip ‘gözler’ olarak değil, doğrudan doğruya yeral­tına yerleştirilm iş bir çeşit 12 bölüm lü yapıyı ima ederek, kır­lık bir yerdeki ‘gözler’ -yerin altındaki kuyular-57 olarak y o ­rumlanmaktadır. Daha anlam lısı, '12 borunun 12 ağzından ıs­lık çalan [suyu] arayıp bulan’, Chorzar isim li ‘canavar yı- lan’dır. tik başta, bu satırı çözm eyi biraz zor buldum . ‘12 bo­ru’, 26,000 yıllık geriye giden çarka tekabül eden ve zam anı ölçm ek için göklere ait yöntem olarak kabul edilen, klasik ge­leneğin 12 ayrı uzun zaman m üddetlerini ya da ‘Büyük Yıllan’ ima ediyor gibi görünüyordu.54 Set'in Yunanca ismi, Typhon'dan sonra, Mısır'ın, 'canavar b ir yılan' olan, şiddet

ve kaos tannsı. Budge. The Gods o f the Egyptians. Cilt 2. sayfa 245'e bak.55 Hippolytus, Philosophumena. Kt. 5. 14.56 Budge. The Gods o f the Egyptians, Cilt I, sayfa 330-1. Nut Nu'nun dişil biçimi idi.57 Legge. C ilt 2. sayfa 151 n. I . ibranıcede ,gözler' ve ‘kuyular1 kelimesi, ain in ta ­

mamen aynı olduğuna işaret eden. Cmice'den sonra.

255

Page 252: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

İlk olarak MÖ birinci yüzyıl sıra­sında bugünkü adıyla Türkiye’nin gü n ey in d e ortaya çıkan Rom alı tanrı M ithras’ın kültünde, bilinen tabiriyle kosmokrator ya da kozm ik zam anın koruyucusu, bir elinde b iı' çift anahtar ve ayaklarının altında1 dünya ya da kozm ik yumurta, er­kek vücutlu ve aslan başlı bir figür­le tasvir edilirdi. G övdesinin etra­fında halka b içim inde kıvrılm ış, başı yelen in tepesinden yükselen Thebes yaratılış metinlerinin (ara sıra ağzına girerken gösteri- kozmik yılanı ve kosmokra- len) kozm ik yılan bulunurdu, di- tor’u, Kematef in Greko-Ro- ğer yandan ya göğsüne iri çiviler men biçimi olan, aslan başlı çakarak süslenm iş ya da başı üze- Chnoubis’i ya da Chorzar’ı rinde bir ark oyulm uş halde, onun gösteren gnostik inancına ait hem C hnoubis hem de daha evvel- ؛, ،r kıymetli taş.ki dönem e ait K em atef in bir tasviri o lduğunu gösterm ek sure­tiyle, zodyakm 12 yıldızı bulunurdu. Peratae m etninde belirti­len 12 ‘boru’nun sem bolik olarak, doğm am ış bir *çocuğa’ daya­narak kabul edilm iş, her biri çok uzun zamanda dünyaya gelen, göbeği ya da omphalos’u besleyen 12 göbek kordonunu işaret et­tiğine inanıyorum.

Bu gnostik inanışlar (yaratılış ve ruhani sırları bilm ek iddi­asında olan m ezhep) garip göründüğü kadar, Miladi tarihin doğuşund an ön cek i yüzyıllarda İskenderiye’nin H erm etik okulları arasında öğretilen kozm olojik doktrinler tarafından etkilenm işe de benziyor. Bu, yukarıda aktarılan Peratae m et­ninde, Chorzar’m , festivaliyle her yıl 6 Ocakta İskenderiye’de uzun zam an beklenen çocuğun doğuşu kutlanan önem li bir G reko-Rom en tanrıça,58 Kore’nin bir biçim i olduğuna dair ifa­de edilen gerçekle açıklık kazanır.5958 N oe l başlangıçta 6 Ocakta kutlandığından dolayı, Isa'nın doğumu kavramını

M Ö birinci yüzyılda Mısır'ın Kore kültünü çevreleyen m it ve ritüel ile bağlamak için her sebep mevcut. Gilbert, sayfa 171-2, 229'a bak.

59 Hippolytus, Philosophumena, Kt. 5, M.

256

Page 253: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

I’rratae m etnindeki en alışılm adık ifade, Chorzar’ın ‘pirami- '■ giden kapıyı çeşitli renklerle karartan ve tam siyahlığı ta­mamlayan’ ‘12 açılı piram itle kuşatılm ış’ olduğuyla ilgili gön-

١٠ ١ inedir. ‘12 açılı piram it’ bazı yorum cular tarafından basit .ılarak zodyakın 12 kata bölünm esin i işaret ediyor olarak yo ­lundansa bile, bu garip sözler, çeşitli şekilde Chorzar, C hno- ıılüs ya da Kem atef olarak bilinen ve geriye giden uzun zaman- lıiıııı ya da asırların aslan başlı ve/veya yılanım sı kosmokra- ٠١٠! ım n, ‘Kanunun 12 gözü ’nün (ya da kuyuların] ve ‘12 açılı l'iıamit’in koruyucusu olarak düşünüldüğünü im a ediyor gö- ı uıımektedir, ki bu terim lerin G ize’n in kum lan altında m ev­lit olduğu düşünülen yeraltı kom pleksi hususundaki bilgiyi

،İade ettiğini düşünüyorum .

II K YARATILIŞIN ODALARI

Gize’nin ölü ler diyarı bölgesin i oluşturan odalar d izisin in o m man da, zodyakın 12 katma bölünm esin in etkisiyle ilgili fi­kirde yansıtılan bir kavram ile, zam anın başlangıcında 12 par­çaya bölünen yaratıcı güçlerin m ikrokozm ik tem silleri o ldu­ğunun düşünüldüğüne dair kafamda küçük bir şüphe var gö­rünüyor. Bnn،-embriyon ya da ‘tohum ’, bugün Büyük Patlama evrenin başlangıç noktası- diye tabir ettiğim iz kavram gibi,

aslında yaratılış anının bir billûrlaşm ası olarak algılanıyordu. ،) noktadan bugüne zam an var oldu ve belki de Büyük Tanrı­ların ilk yaratılış ve uzun zam an çarklarına olan aşikar takın­tılarını açıklayacak şekilde, ebediyen kaydedilebilir dönüşler­le böyle yapmaya devam edecek.

M odern dünyaya, kozm ik yaratılış hareketini ebedileştir­mek amacıyla kocam an bir yeraltı kom pleksi inşa etm ek fikri gülünç değilse bile, anlam sız gelebilir. Birçok bakım dan bu İlk Yaratılış Odalarının, bir tufan öncesi uygarlığın yazılı eserleri­ni, sanat eserlerini ve kayıp öğretilerini içeren bir kayıtlar sa­lonundan daha ziyade, Cenevre’deki CERN kuruluşunda ek bir siklotron (hızlandırıcı) olarak kullanılan geniş yeraltı kom pleksi ile bir olduğu savunulabilir. Büyük kültür için böy­

257

Page 254: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

le b ir m e k a n y a ra tılış ın sü r e c in i le m in e tm e k , h atta sonu■ ٠ v a rd ırm a k iç in g erek li o lm u ş g ö r ü n ü y o r d u , t ğ e r ya tıılm ıy o ı

sa m , o z a m a n b u , S h eb tiu y a da O g d o a d b a ğ la n ım d a kabul

e d ilm iş B ü y ü k T a n rıla r ın , i lk Y aratılış O d a la r ın a g irer ek ve ،•I

le tu tu la b ile n ih t-yad igar larm ö z ü y le r itü e l o larak b irb ir in i n

k ile y e r e k , d ış d ü n y a d a k i e v r im i e b e d ile ş t ir e b ild ik le r in e , haıı.ı

h ız la n d ır a b ild ik le r in e in a n d ık la r ın ı im a ed er .

G ize piramit alanı altındaki yeraltı bölgesine bağlı koznııl، etkilerin ve ilahi güçlerin takdir edilen kıym etinin doğru olup olm adığı yalnız ve ancak en sonunda Ejiptologlarm belle kal­malarıyla bir giriş ortaya çıkarıldığı zam an bilinecek.

Şu an için ada kom pleksi içindeki hayali yolculuğum uz so na erdi. Her biri bireysel kozm ik etkileri yansıtan ve iç içe gc<. miş giriş yolları ile birbirine bağlanan dış kısım daki 12 odanın iddia ed ilen halkası ya da ‘piram iti’nden geçtik. Ayrıca komp leksin ortasında büyük bmıt-embriyon ya da ‘yum urta’ ile kat şılaştık; öyleyse şim di aşağıya doğru inen koridor boyunca aı rit-salona ya da ara odaya kadar izleri takip ederek adımları m ızı geriye atmalıyız. Buradan m erdiven boşluğu bizi dış dün

yaya geri çıkaracak.A slan Çağında öncü tanrı, N un’un ilksel sularıyla çevrili

kutsal ada üzerinde durmak üzere Ruhun Ö lüler Diyarından çıkm ış oluyordu. Ancak M Û 3100 civarında Doğu Sahranın kurum ası ve firavun dönem i Mısır’ın yükselişi ile yerleşim ol dukça çarpıcı biçim de değişti. Artık civardaki N il nehrinin su­larıyla yaratılm ış, sığ göle göz gezdirem iyoruz ve onun ötesin­deki uzun çevrili alanın duvarları arkasına sığınm ış W etjesei N eter’ın pırıltılı beyaz m alikanesini görem iyoruz. O nun yerin-

4 Edfu B ina Metinlerinin veduat-öliiler diyarının ki-

toplarının içeriklerine ا،ك- -م -.م -—- ٢٠-

Y a r a t ı l ı ş ’ın ؛١١؛ ,y alı o la ra kileri sürülen سمءم ااااااا،،

.12-bölümlii zemin p lan ı

Page 255: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

،1 yakıcı sıcağı ancak arada bir güneyden esen ve yolunun ''Cindeki her şeyi yutan şiddetli cüzgar khamsin ile kesilen,

"1 güneşi durnraktadır.kutsal ada da, bünyesindeki çevrili alanı ve Ruhun ö lü ler

!Uyarına gizli girişiyle birlikte yok olup gitm iş. Bunun yerine, udimizi Gize Piramit alanıntn civarında bir yerde buluruz.

• ıııa tam olarak nerede? Plato üzerindeki çeşitli anıtların pla-• ٠٠ ve irtifasım son zamanlarda inceledikten sonra, benim Ç1-

anlığım أ sonuca göre, kutsal göl ancak Büyük Sfenks’in veulre’nin Vadi Tapınağının doğusuna ya da kuzey-doğusuna

١ -,inmiş olabilir.ه hiçbir süratte hem en platonun üzerine ya •1،< etrafına İskan ed ilm iş olam az, çünkü plato batı yakasında- 1,1 Menkura’nin piram itinin ötesinde çok fazla dikine yüksel- inektedir. Sadece onun doğu yakasında, gerek geçici gerekse 1 .tlıcı bir göl ya da rezer^ıar yaratmış olm ak için yeterli geniş- İlkte aşağı inen bir alan bulabiliriz. Bu gözlem , kutsal gölünI lyısındaki Kamış Tarlası yanında. Büyük Tanrılar tarafından tuşa edilen W etjeset-N eter’in m alikanesinin bizzat son kalıntı- l.ııı olabilecek. Vadi Tapınağının doğu yakasındaki taş bir is- l,،'leye ait son keşif ile desteklenm ektedir.

Eğer bu sanılanm da haklı isem , o zam an bu pekâlâ İlk Ya- I.İtilişin tepeciği, Yumurta Adasının, şu an platonun doğu kı- ötesinde bulunan, Nazlet el-Samman köyünün sokakları إ’اةا

ıiltında yattığı anlam ına geliyordu. Bu üzücü bir gerçek, çün- 1<،1 Ruhun Ölüler D iyanna giriş suyla sınırlanm ış ada yoluyla ise, o zaman onun girişi h iç bulunmayabilir.

Birçok bakım dan um arım ki, şim diki halde elim ize geçen Lınıtla ilgili bu takdirimde hatalıyımdır. Bununla beraber, bu lıtılgular Amerikalı m edyum F.dgar Cayce’in ilham yoluyla yaptığı yorum larla k esin lik le u yu şu yor görünm ektedir. I033’te Kayıtlar Salonunun içerikleri hususunda ayrıntıları ıırtaya koyması istendiğinde, o aşağıda ifade ettiği üzere yeral-II kom pleksinin fiili yerine açıklamıştı:

P o z isy o n o la ra k , b u -g ü n e ş su la i 'd a ıı y ü k s e ld iğ i s ıra ü a -

g t'ılg e le rin ly a d a ış ığ ın 1 b a ttı d ü ş tü ğ ü g ib i s fe n k s in p e n؟ e ­

259

Page 256: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

l e r i a r a s ın a u z a n ı r ; o [b fe n k s l s o n ra la r ı g ö z c ü y a d a m u lı -،؛ ٠

fız o la r a k d ik i ld i ve in s a n lığ ın d e n e y im iy le ilg ili b u a la ııd ،

d e ğ iş im le r in e tk in o lm a s ı g e re k t iğ i z a m a n ta m a m la n a n ،

k a d a r s f e n k s in sa ğ p e n ç e s in d e n b a ğ la n t ı l ı o d a la ra giri)

o la s ı o lm a y a b il ir . O h a ld e o S fe n k s v e n e h i r a r a s ın d a uzu؛

nır].٥°

‘Sfenks ve nehir arasında’ -başka bir deyişle, Sfenks ve Vadi Tapm ağının doğusuna. Eğer bu hususta haldi ise, o zaman ay rica bağlantılı odaların, yeral kom pleksinden Sfenks anıtının sa■؛ pen çesin e denk gelen bir pc 7isyona doğru yöneld iği husıı sundaki inancın ın da doğru çıkm ası için um ut edelim . Eğer bu b ey le ise, m o d em zam anın sondaj donanım ını kullanarak, ik inci bir giriş noktası kurmak için hâlâ önem li bir şansım u vardır. Florida Ü niversitesi ve Schor K uruluşunca bir araya getirilen ekip tarafından 1996’da keşfedilen Sfentcs çevrili ala m altındaki dokuz odanın Gize’n in ölüler diyarı kom pleksiyle gerçekten de bağlantılı o lup olm adığı anlaşılm ak için bekle­m ektedir. Belki de öyledir ama insan ürünü yapı ve bu sebep­le M ısır tar ihine dair bilgim izle derinden ilg ili olsa da, Büyük kültürün R uhun Ölüler Diyarıyla bağlantılı olamayacak: kadaı vüzeye fazla yakm uzanmaktadırlar. Diğer tarartan, onlar eski teknoloji ve doğal bilim lere ait bilgileriyle, b izim insan evrimi ni a lg ılayışım ızın yönünü değiştirebilecek, hem en hem en ya­bancı bir zihn iyete sahip yüksek bir kültürün Mısır da önce­den var olduğuna dair en son delilini pekâlâ ihtiva edebilirler. Saatin tik tak lan giderek binyıiın gece yarısına yakm vurduk ca, G ize’n in kavıp m irası (Yirminci Bölüme de bakın) üzerine araştırm anın devam etm esi için profesyonel, üniversite bağ­lantılı arkeolojik şartlara Mısır hüküm etinin izin verm esi ama­cıyla baskı artıyor, çünkü ancak o zama ، asıl gerçek bilinecek

O günü dört gözle bekleyelim .

60 Cayce, sayfa 148, m etin (ruhsal o ku m a)378-16.

260

Page 257: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ONBEŞİNCİ BÖLÜM

UYGARLIĞIN BEŞİĞİ

T«M؛؛

Piramit çağının başlangıcında, G ize platosundan geriye kalan anıtların ileri derecede bozulm aya yüz tutm uş halde oldukları açıktır. Ama yine bu önem li devirde Kufu, Küfre ve M enkure gibi Dördüncü Hanedan firavunlarının mimar ve m ühendisle­ri, o zamanlar aşama aşama oluşm akta olan piramit alanı iç in ­de bir arada toplanan Vadi Tapm ağı ve Büyük Sfenks gibi ya­pıları yeniden onanp , tasarımını yapm ışlar ve yen iden kutsal­laştırmışlar gibi görünüyordu. Durum hakikaten bu şekilde ise, öyleyse Büyük Tanrıların eski güç m erkezlerini yen iden diriltme neden binlerce y ıl öncesinde yapılm am ıştı? G ize p la­tosunun büyük kutsallığının -İlk Zamanın M uhteşem Yeri- bi­lindiği şekilde tanınması neden bu kadar uzun sürdü? Acaba cn e؛ ki hanedan dönem i M ısırlıları kısaca böyle devasa bina projelerine girişm ek amacıyla gerekli vasıtalara sahip değiller iniydi, yoksa Kufu ve Küfre gibileri, tıpkı T hutm ose IV’ün 1000 yılı aşkın bir zaman sonra sfenksin tem eli etrafındaki kum lan tem izlem esine bir rüya ile m ecbur edilm esi gibi, düş­sel ideallerden ilham mı aldılar?

Büyük kültürün doğrudan doğruya soyundan gelen torun-

261

Page 258: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ları gerçekten, MÖ yaklaşık 10 ,500-9500’de son Buzul Çağım hızlandıran jeolojik karışıklıklar ve iklim sel değişikliklerin ،٠١

dm dan Mısır’da kaldıysa, o zaman neden büyük tapınaktan m n bir harabe haline dönüşm esine izin verildi? Gerçek bir an lam ifade eden tek açıklama, Mısır’da kalan birkaç Büyügiın belki de binlerce yıldır m eşgul olm uş oldukları bina işlerin، yürütm ede veya ebedileştirm ede yetersiz olduklarıdır. M، ١ yaklaşık 92 2 0 ’deki Aslan Çağının son dönem i ve MÖ yaklaşıl 3 1 5 0 ’deki hanedan öncesi dönem in en sonu arasında Mısır’da ki belli başlı bina yapım ıyla ilgili bilgim iz çok az olduğuna go re, o halde bu, tapmak kom pleksleri inşa etm ek için gerekli teknolojik becerilere sahip olm uş Büyüklerin kısaca artık v؛ıı olm adığını ima ediyordu.

Belki de Vadi Tapmağı ve Abydos’taki O sireion gibi siklopıf yapılar, bugün Ingiltere’nin Orta Çağa ait harabe manastırlaıı gibi, şim diye kadar belirsizliğini koruyan bir takım güçler salı nede görünüp, MÖ 3100 civarında Firavun çağını başlatana kadar, hürm et edilm ekle beraber hiç onarılmadı. Bütün gös tergeler tam bu zamanlarda yığınla yeni kültürel fikirler, yem tapınma tarzları ve mim aride yeni tasarımların aşamalı olarak D oğulu istilacılar tarafından Mısır’a tanıtıldığı yönündedir Kimdi bu insanlar ve Mısır’ın hükm eden elit sınıfına, eski M em phis şehri etrafındaki çeşitli piramit alanlarının yapımı gibi, başlıca bina projelerini başlatmak üzere nasıl ilham ver m iş olabilirler? Acaba onlar 5000’i aşkın yıl önceden Mısır'ı terketm iş oldukları farzedilen Büyüklerle bir şekilde bağlantı­lı mıydılar? Onlar ata yurtları olarak, Mısır’dan ya da daha ke­sin olarak, Gize platosundan bahseden mitleri ve efsaneleri saklı tuttular mı? H eliopolit papazların yardımıyla, G ize’niıı eski kutsallığına yeniden hayat verenler, caba bu kavim ler ol­m uş olabilir mi?

Bilinm eyen bu kültürün kim liği ve fotoğrafın bütününe tam olarak nasıl uygun düşebileceği bugünlerde bir dizi öncü Ejip- tologlarca üzerinde çalışılmakta olan bir meseledir ve daha son­raki bir bölüm de tartışılacaktır. Şu an için daha önem lisi Büyük kültürün tahta intikali ile başlayan, olası kaderini saptamaktır.

262

Page 259: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

١ l/.AKLARA YELKEN AÇMAK

Edfu m etinleri en azından W etjeset-N eter’in bir takım ilahi sakinleri ve onun kutsal bölgesi ile kendine özgüdür. Onlar s|ıebtiu"ların kısaca, zamanlarının sonunda, Reym ond’m ra­hatsız edilm eden ‘yaratıcı görevlerine devam etm eyi’ sağlaya­rak,1 ‘ilksel dünyanın başka bir parçasına’ diye ileri sürdüğü yere doğru, uzaklara ‘yelken açtıklarını’ söylerler.2 Bu m itsel varlıkların bahriyeli ya da bir tür denizci olduklarının ayrı bir kanıtı, bir Shebtiu’a ‘gem ici’ ism i verildiği,3 öte yandan Şahin olarak tanınan ilahi k işin in taraftarlarının, topluca ‘m ürette­bat’ olarak tabir edildiği gerçeğinden gelir.4

Yontma taş devrinin N ilotik (N il yöresine ait) Mısırlıları arasında denizciliğe m ahsus faaliyetlere dair bu açık im ayı kavramak zor, çünkü denizcilik le uğraşan kabul edilm iş en es­ki kültür, MÖ üçüncü binyıldan önce olm am ak kaydıyla, Ak­deniz sahilini ve büyük olasılıkla D oğu Atlantik kıyısını ilk olarak gem iyle dolaşan Fenikelilerinkiydi. Bunlardan önce var olm uş denizcilik le uğraşan başka bir m illet bilinm em ektedir. Bununla birlikte, önceki bir bölüm de gördüğüm üz gibi, MÖ yaklaşık 1200’de Truva Savaşının hem en öncesinde yaşam ış Fenikeli tarihçi Sanchoniatho, kavim lerinin yükselişinden ö n ­ce Lübnan’ın ilk şehri, Byblos’u kurm uş ilahi bir ırkın var o l­duğunu kaydetm işti.5 Onların, açıkça denizcilik kapasitesine sahip bir kültür olduğunu ima ederek, ‘fener gem isi ve daha başka donanım lı gem ilere’ sahip olduklarından bahsediyor-

Böyle bir kültürün Akdeniz’de Fenike ırkının doğuşundan önceki bir zamanda var olduğu ayrıca, N ew Hampshire, Keene Yüksek O kulundan merhum Profesör Charles Hapgood’ın Maps of the Ancient Sea Kings (Eski D eniz Krallıklarının Hari-

1 Reymond, sayfa 187.2 age.. sayfa 180.3 Jelinkova, sayfa 5 I.4 Reymond, sayfa 177, 179.5 Sanchoniatho. Cory'de alıntı, sayfa 9.

263

Page 260: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

taları )adlı klasik eserinde belirlilen bulgularıyla da desiekleıı inektedir, o Piri Reis’in 1513’e ait, binleree yıl önceki lan)،» dayanan daha eski ilk örneklerinden yapılm ış olarak kabu) (•، tiği ünlü haritası gibi, eski zam anın lim an haritalarının ،<؛ااا sam lı bir çalışm asını yaptı. H apgood kendisi ve öğrencileri ،.، rafından İncelenenlerin hem en hepsinin , Akdeniz dahil, اا،اك

yanın farklı bölgelerinde, en az 6000 yıl önce m evcut olmı،> geniş kıyı hattı alanlannı gösterdiğini ortaya çıkardı. İyice ،1اا şünüp taşındıktan sonra, o, bu haritaları aslen derlem iş olaı، ların ‘dünya üzerinde denizcilik le ilgili bağlantıları olan so،، derece eski bir kültüre’ [yazarın vurgusu] ait olm alan gerek،، gi sonucuna vardı.7

£sk i Mısır’ın, ilk hanedan dönem i boyunca den izciler m ahsus bariz herhangi bir beceriye sahip olduğuna inanılma dığı olgusuna rağm en, ü lkenin güneyindeki hem G ize’de heıu de Abydos’ta açılan ünlü ilk hanedan dönem ine ait gem i gû m ütleri, açık denizlere çıkmaya elverişli yüksek pruvalı güçlü araçları açığa çıkardı. Ejiptologlar tarafından ^alm^ törensel amaçlar için yapılm ış olarak kabul edilen bu devasa araçlar, açıkça N il’in yum uşak suları için değil, fırtınalı denizlere doğ ٢٧ gem i seferi için tasarlanmıştı.

Bu denizciliğe m ahsus ileri bilginin tam olarak nereden gel diği b izi bağlam az. Bu yalnızca kendi zamanları Mısır’da so،ı bulduktan sonra, yabancı bir toprağa doğru yelken açm ış Wel• jeset-N eter’in ilahi sakinlerinin bunu uygulam a kabiliyetim kanıtlam ak için aktarılmaktadır. Eğer gerçekten olan buysa, o zam an Shebtiu’larm ilksel dünyada zam anının tam olarak ne- rede son bulduğunu nasıl belirleyebileceğiz? D enizcilik yete- nekleriyle dünyanın bir tarafına gem iyle yol alabilmişlerdi. Bununla beraber, bundan ne sonuç çıkabileceğini görmek maksadıyla araştırmamı Akdeniz kıyı hattına sınırı olan ülke- lerle sınırlandırm anın daha güvenli olacağını hissettim . Daha önem lisi, aşağıda ifade edildiği gibi yüksek bir kültürün sıkı bir kanıtım bulm aya ihtiyacım vardı:

7 Hapgood. Maps o fth e Ancient 5e,1 Kiııgs (Eski □eniz Krallarının Haritalan), say■ fa 221.

264

Page 261: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

a) Mısır’ın Sfenks inşa eden Büyük kültürüne itibar edilen bilgelik ve teknolojinin seviyesine yönelik açık işaretler göste-

b) MÖ yaklaşık 10 ,500-9500’de, astrolojik Aslan Çağının düşüşü ve Yengeç Çağının başlangıcına da rastlayan bir zaman dilim inde, son Buzul Çağının en son sancılarının hem en arka­sından tarih sahnesinde yükselm iş;

c) Eski Mısır’da bulunanlara uygun gelen kozm olojik dokt­rinlere sahip;

d) Mısır’dan gerçek yurtlan olarak bahseden m itler ve efsa­neleri muhafaza eden; ve nihayetinde,

e) Edfu’da muhafaza edilenler gibi, Mısır yaratılış m etinle­rinde ifade edilen türden bir şam anik dini tatbik eden.

Ancak bu noktaların her biriyle uyan yüksek bir kültür bu­lursam, Mısır’ın Büyük kültüründen geriye kalanları bulm uş olduğum u iddia edebilecektim . Benim fikrim ce, Mısırlı atala­rından yeteneklerini ve hatta belki de zihniyetini miras alm ış bir kültürün varoluş noktasına beni götürecek bir geçiş hattı arıyordum. Olası bir çözüm için uzun ve sıkı bir araştırma yaptıktan sonra, en sonunda anladım ki, bu gizem in anahtarı neolitik (cilalı taş devri) devrim olarak tanım lanabilen ve öze l­likle de tarımın görülm esiyle ünlü dönem in Yakın D ogu’da ani ortaya çıkışıydı.

NEHRİN KIYISINDAN AŞAĞIYA

Eski Dünya’da rastlanılan bilinen en eski ilk-tanm örnekle­ri N il’in son yontm a taş devri (paleolitik) topluluklarından ge­lir. Bilinen ism iyle Isna ya da Qada kavim lerine ait dört sitede -Isna (m odern Esna), Naqada, D ishna ve Aswan’dan 200 k ilo­metre (125 m il) nehrin yukarısındaki Tushka’da- Ejiptologlar buralara yerleşenlerin MÖ 12,500 kadar eski zamanlarda buğ­day otu, yabani arpa ve diğer ot türü bitkileri ekip yetiştirdik­lerinin kanıtını yeri kazıyıp ortaya çıkardılar.8 Ekinleri biçm ek

8 Wendorf ve Schild, ,The Paleolithic of the I ower Nile Valley’ (Aşağı Nil Vadi­sinin Paleolitik Dönemi), sayfa 127-69; Butzer, sayfa 7; Hoffman, sayfa 89.

265

Page 262: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

için taştan orak ağızları kullanılm ıştı, diğer yandan öğütıne taşları onların m aksim um miktarda tane çıkarmalarını sağla dı.9 İlkel biçim de tarıma vakıf olm alarının yanı sıra, İsna ٧،• Qada kavim leri hayvancılıkta da ustalaşmışlardı, ©nlar ayrıca ileri düzey bir m ikro-bıçak ağzı teknolojisine sahip olmuşlar dı ve daha sonra ilk neolitik kavim lerce adapte edilen yaşam tarzlarım bnceden ayırm ış gbrünen toplum sal köylerde yaşa• dılar.10

Bununla birlikte, beni ilgilendiren, İsna’nm Qada’nın tek- nolojik yeteneklerin in aniden g e r ile m e s in i, çünkü M© 9ا(هو

civarında hububatların üretim inde kullanılan öğütm e taşlan ve orak ağızlan , yerlerini N il vadisinin daha az ileri diğer kül- türleri tarafından kullanılan türden çok daha kaba taş aletlere bırakarak ortadan kaybolmaktadır.'* Daha sonra tarım tam 45 0 0 yıl Mısır'dan tamamıyla yok olur ve nihayetinde M© 5000 civartnda, m uhtem elen Biliştin yoluyla yen iden başlatı-

lir.“Fekri Hassan gibi Fjiptologlar İsna ve Qadalar arasındaki

yaşam tarzının olağanüstü bir şekilde tersine çevrilm esinin, M© 10,500 de 95 0 0 arasında N d vadisini devam lı surette içi- ne çekip yutan son derece yüksek Nİİ su baskınları tarafından sebep olduğunu ileri sürm ektedirler.'أ Hassan bu ağır su bas- kınlarının N dotik toplulukların, tarıma dayalı yaşam tarzları- m devam ettirm ede cesaretlerini kırdığım , on u n yerine, diğer bütün kom şularında gözlem lendiği şekdde, daha basit avcı- toplayıcı yaşam araçlarını kurduklarım iddia etti.14

Mısır’da m eydana gelen büyük su baskınına biçilen tarihler tamamıyla son Buzul Çağının son dönem ine iştirak etm iş gö- rünen küresel afetlere denk gelir. Yalnız Kuzey Amerika'da M© onbirinci b inyıl sırasında m eydano gelen jeolojik karışık-

VVendorf ve Schild, Prehistory o و fth e Nile Valley (Nil Vadisinin Tarihdncesi),sayfa 291: Hoffman, sayfa 87.

10 Hoffman, sayfa 86-7..I Butzer, sayfa 6-7 ا

ا .I I .٨ Hoffman. sayfa 90. 98: Hassan, Fekri: Butzer, sayfa 9 و14 Hoffman. sayfa 90, 98: Hassan, Fekn: B؛rtzer, sayfa 7 ٨. I I.

266

Page 263: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Iıklar (yerkabuğunun kabarması) ve iklim sel değişiklikler tah­minen kırk m ilyon hayvana sebep oldu. Bu türlerin birçoğu - vahşi kunduzlar ve bradipuslar, mamutlar, mamuta benzer fil­ler, azı dişli kaplanlar ve yün gibi tüylü gergedanlar dahil- ade­ta bir gecede yok oluverdi. Volkanik püskürm eler, karanlık dönem ler, gel-git dalgaları ve sert su baskınlarını dahil eden, bütün dünyada halk hikayelerinde anısı muhafaza edilm iş gö ­rünen olaylar buydu.15

Isna ve ؟ )adaların ilkel tarıma yönelik görüşlerini nasıl ve niçin geliştirdikleri bir g izem olarak kalmaktadır. Onların ra­kiplerinden daha hızlı evrim geçirm eleri, yalnızca şansa bağlı olabilirdi. Bu kesinlikle bir olasılıktır, yine de belki de sırf bambaşka bir çözüm vardır. Başkalarından daha hızlı öğren­m eye m üsait entelektüel kapasiteye sahip olm ak yerine, belki de Isna ve Qadalara üstün becerileri daha da ileri bireyler ta­rafından öğretildi. Şüphesiz, tam bu devir sırasında N il boyun­ca inşa edilm iş siklopik yapılardan sorum lu oldukları tahm in edilen Büyük kültürden bahsediyorum . Bu teoriyi kabul et­m ek için , onların diğer birçok ileri kabiliyetlerine ilaveten, bu bireylerin yabani hububat ürünlerinin ekilip b içilm esine de öncülük ettiklerini ve sonra bu bilgiyi, o aşamada bir çeşit ba­sit balıkçı olm aktan başka bir şey olmayan yerel N ilotik ka- vim lere aktardıklarını farzetm em iz gerekir.

Belki Büyükler bu topluluklarla karşılıklı çıkar ve yardım ­laşma amaçları çerçevesinde işbirliğine girdiler. Onlar tapı­nakların ve çevrili alan duvarlarının inşası gibi bina projelerin­de ve G ize’dekine benzer su kanallarını kazmada insan gücü­nün desteğine ihtiyaç duym uş olabilirlerdi. Olay böyle o lduy­sa, öyleyse bu, Isna ve Qadalar arasında tarıma ara verilm esi­n in Büyük kültürün teşvik ve teknik danışm anlıklarının bir­den geri çekilm esiyle meydana geldiğini ima eder. Sürekli de­netim olm ayınca, N il’in ilkel çiftçi toplulukları kısaca tanm a

15 Hapgood, The Path o f the Pole (Kutbun Yolu), sayfa 275-6. F. C. Hıbben, The Lo$t Amencans, sayfa 90- 2'ı aktanyor. Aynca yazarın (Collıns) From the Ashes o f Angels (Meleklenn KüHennden), Bölüm 20'e bakırı -bu vahşi afetin tam bır

nvayeti.

267

Page 264: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

٢ ٦ ٢

o la n b ü tü n ilg ile r in i k a y b ed ip , a v c ı- to p la y ıc ı y a şa m tarzlarına

ger i d ö n d ü le r . B u, o d ö n e m b o y u n c a s o n d e r e c e y ü k s e k se lle

r in o n la r ın tarım a d a y a lı y a şa m ta rz ın ı b ıra k m a la r ıy la alakası

o la n b ir fa k tö r o lm a d ığ ı a n la m ın a g e lm e z , sa d e c e b u d eğ iş ik

l ik le r in ik in c il d e r e c e d e ö n e m li n e d e n id ir .

M Ö 9 5 0 0 so n r a s ı ta r ım ın M ıs ır ’d a n ta m 4 5 0 0 y ıl tem elli

g ö z d e n k a y b o ld u ğ u g e r ç e ğ i g e r ç e k te n s ü r e k lil ik te b a r iz biı

k o p u ş u h is se tt ir m e k te d ir . Bu s e b e p le B ü y ü k le r in y e r le ş ik , ta­

r ım a d a y a lı y a şa m tarzın a a it b ilg ile r in i y e n i b ir y e r le ş im m a­

h a ll in e ta ş ım a la r ı o la s ı m ıy d ı? E ğer ö y le y s e , o z a m a n h u b u b at

e k im in in M ıs ır d ış ın d a n e r e d e v e n e z a m a n o r taya ç ık t ığ ın ı

t e s p it e tm e k ö n e m lid ir .

İL K Ç İF T Ç İL E R

D a h a ö n c e b e lir t i ld iğ i ü z e r e , n e o li t ik ç a ğ ın o r ta y a ç ık ış ı ,

y o n tm a ta ş d e v r in e a it a v c ı- to p la y ıc ıl ık ta n , b ir y e r le ş im y e r in ­

d e n d iğ e r in e ta ş ın m a k y e r in e , in s a n lığ ın d o ğ a y la işb ir liğ i iç in ­

d e ç a lışm a y a b a ş la d ığ ı, d a h a y e r le ş ik b ir y a şa m tarz ın a g e ç iş e

d a m g a s ın ı v u rd u . Y aşam ta r z ın d a k i b u b a ş lıc a d e ğ iş ik l iğ in

a n a h ta r u n su r u ş ü p h e s iz , b ir to p lu lu ğ u n k ış a y la n b o y u n c a

y e te r l i y iy e c e k v e ç if t lik h a y v a n la r ın ı ted a r ik e tm e k iç in ü r e t­

m e k ü z e r e b ir lik te ç a lışa b ild ik le r i d a h a k a lıc ı y e r le ş im le r i k u r ­

m a y ı g e r e k t ir e n ta n m v e h a y v a n c ıl ığ ın g e liş m e s i id i. Y e r le şe n ­

le r in g ü n lü k y a ş a n t ıla n n d a n b e lir s iz liğ in g itm e s i ilk k e z n e o l i ­

tik k a v im le r in te k n ik k a b iliy e t le r i g e liş t ir m e y e b a şla m a la r ın ı

v e h a y a t la n n ı d ü z e n e so k m a y ı sa ğ la d ı.

B u, e n a z ın d a n , y o n tm a ta ş d e v r in d e n n e o lit ik d ev ire d o ğ r u

a şa m a lı d e ğ iş im in m ü te v a z ı b ir b iç im d e , s o n B u zu l Ç a ğ ın ın

s o n d ö n e m in in a rd ın d a n b ir z a m a n d a , n e e k ild e b a ş la d ığ ın a

d a ir O r to d o k s g ö r ü şü d ü r . A n c a k b u v a rsa y ım d a ö n e m li b o ş ­

lu k la r v a r , ç ü n k ü a v c ı- to p la y ıc ıla r d a n y e r le ş ik ç if tç ile r e g e ç i­

ş in h e r y e r d e a y n ı z a m a n d a o lu ş m a d ığ ı b e llid ir . D o ğ r u su , ilk

o la ra k y a ln ız b ir b ö lg e d e o r taya ç ık m ış v e y a v a ş yav a ş d ışa r ı­

lara y a y ılm a d a n ö n c e en az 1 0 0 0 y ıl b u rad a fiili b ir tecr it i ç in ­

d e k a lm ış g ö r ü n ü y o r d u . B ilin en ta b ir iy le n e o lit ik d e v r im in var

268

Page 265: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

o lu ş n o k ta s ı, K u z e y S u r iy e ’n in v e b u g ü n k ü T ü r k iy e ’d e G ü ­

n ey d o ğ u A n a d o lu ’n u n Y u karı F ırat b ö lg e s in d e k i v e r im li n e h ir

vad iler id ir . Y a k la şık M Ö 9 5 0 0 ’d e n it ib a ren , b u rad a ya b a n i h u ­

b u b atların e k il ip b iç i lm e s in e , a y n ı z a m a n d a h a y v a n c ılığ a ait

kan ıtlar , K u z e y S u r iy e ’d e k i Y u k a n F ırat c iv a r ın d a T e li E bu

I lu reyra ’d a k i g e n iş ‘ç if tç ile r in k ö y ü ’ g ib i ö n e m li s ite le r d e g ö ­

z ü k m e y e b a ş la r .16 M ıs ır ’ın Isn a v e Q a d a to p lu lu k la r ın ın d u r u ­

m u n d a k i g ib i, h u b u b a t e k im in in k a n ıt ı taş h a v a n to k m a k la r ı,

o v m a ta ş la n v e d e ğ ir m e n ta ş la r ın ın b u ra d a k i k e ş f in d e n g e l­

m iştir . B u n a ila v e te n , a r k e o lo g la r ay r ıca ü ç fark lı tü r h u b u b a t

ia n e le r in d e n b o l m ik ta rd a to h u m b u ld u la r -b ir ç e ş it y a b a n i ar­

pa, k ü ç ü k k ız ı l b u ğ d a y d e n ile n y a b a n i b ir b u ğ d a y v e y a b a n i

çavd ar17- k i, b u n la r ın ik is i d a h a ö n c e d e n M ıs ır ’ın y o n tm a taş

d ev r in e a it N i lo t ik to p lu lu k la n ta ra fın d a n y e t iş t ir ilm iş t i. Bu

tah ıl b itk ile r in in h iç b ir i E b u H u rey ra ’d a y e r li o lm a d ığ ın d a n

d o la y ı, b u , o n la r ın b e ll i b ir a m a ç la s e ç i l ip , b ö lg e y e g e t ir ild iğ i

ve d ah a so n r a k ö y ü n e s k i sa k in le r i ta ra fın d a n y e t iş t ir il ip , h a ­

sat e d ild iğ i a n la m ın a g e liy o r d u .

T a n m ın N il v a d is in d e n y o k o lm a s ıy la h e m e n a y n ı za m a n

c iv a r ın d a Y a k ın D o g u ’da g ö r ü n d ü ğ ü n e da ir a ç ık g e r ç e k ça rp ı­

c ıd ır v e g ö r m e z lik te n g e lin e m e z . B e n im d ü ş ü n c e m e g ö r e , b ir ­

b ir in d e n 9 0 0 k ilo m e tr e d e n fazla u z a k ta , o ld u k ç a fark lı, ç if tç i­

liğ e d a y a lı b u ik i b ö lg e a ra sın d a d ir e k t b ir b a ğ la n tı var g ö r ü n ­

m ek ted ir v e e n b e lir g in ç ö z ü m , ta n m s a l b ilg i v e b e c e r ile r in in ­

sa n la r ın M ıs ır ’d a n Y ak ın D o ğ u ’y a g ö ç ü y o lu y la ak ta r ılış ıd ır .

Ö y le y s e , g e r id e k a la n B ü y ü k le r in b ir k ıs m ın ın , M Ö 9 5 0 0 c i­

v ar ın d a b ir z a m a n d a te k n o lo j ik k a b iliy e t le r in i b era b er in d e g ö ­

tü rerek , Y u k arı F ıra t’ın v e r im li v a d ile r i iç in G iz e ’d e n a y r ılm ış

o lm a la r ı m ü m k ü n m ü ? Ş im d i b iraz d a Y a k ın D o ğ u ’d a k i u y g a r

to p lu m u n o r ta y a ç ık ışm a y a k ın d a n b ir b a k a lım .

B E L İR SİZ G Ü Ç L E R

D o ğ u A n a d o lu , k u z e y d e n R u sya s ın ır ın d a k i E r m e n is ta n ’ın

16 Moone, sayfa 50-4.17 age., sayfa 50, 53-4.

269

Page 266: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

u z a k k a y a lık b ö lg e le r in e , d o ğ u y ö n ü n d e Batı İran’d a k i U rm iy e

g ö lü n ü n k ıy ıla r ın a , g ü n e y -d o ğ u d a İran K ö r fez in e d o ğ r u a şa ğ ı­

ya in e n ve Iran-Irak ara sın d a az ç o k g e ç ilm e z b ir b a r iy er o lan

Z a g ro s d a ğ la r ın ın m e sa fe s i b o y u n c a u za n a n , g e n iş karla kap lı

d a ğ lık sa h a n ın e n b a tıd a k i k a n a tla r ın ı o lu ş tu r u r . B irço k k ısm ı

sa v a şa n a s ile r in ta k ım la r ın a , tecr it e d ilm iş d in s e l to p lu lu k la ra

y u v a o la n v e k ö y , k asab a v e şe h ir le r i za m a n z a m a n b o m b a la ­

n a n , b u d e v a sa , ç o ğ u n lu k la te r k e d ilm iş y e r y ü z ü p a rça sı d ü n ­

y a ca K ü rd ista n -ç o k so r u n lu K ürt h a lk la r ın ın k ü ltü r e l v e p o l i ­

t ik y u r d u - o la ra k ta n ın m a k ta d ır .

İ lk n e o li t ik ç if tç i le r in b e z e ly e , m e r c im e k , kab a y o n c a d a n

ü z ü m e k ad ar h er şe y i y e t iş t ir d ik le r i y er d ü n y a n ın b u c o g ra fik

b ö lg e s in d e id i .18 A n c a k y e r le ş ik tar ım sa l b ir y a şa m tarz ı za ­

m a n iç in d e d e n e y im le g e ld i v e b u Y ak ın D o ğ u ’n u n d a ğ la r ı, dağ

e te k le r i v e v e r im li n e h ir v a d ile r in d e y a şa y a n k a v im le r in e bir

d iz i ‘ilk le r ’i y a şa ttı. E k in e k m e v e h a y v a n c ılığ ın g e liş m e s in in

y a n ı s ıra , m a d e n le r in h e r h a n g i b ir y e r d e k u lla n ım ın a ilk k a n ıt

da b u b ö lg e d e n g e lir . E b u H u rey ra ’n ın 5 2 0 k ilo m e tr e (3 2 5

m il) k a d a r d o ğ u , k u z e y -d o ğ u s u n d a , B ü y ü k Z ap n e h r in d e n y u ­

karı y ü k s e k te isk a n e d ilm iş v e y e r e l o larak S h a n id a r (Ş a n id a r)

o la ra k ta n ın a n , İrak K ü rd is ta m ’n d a k i b ü y ü k b ir m ağarad a , p a-

l e o n t o lo g R alp h S o le c k i y e r i k a zm a s o n u c u in c e , b a d em ş e k ­

lin d e b ir b a k ır p a rça sı ortaya ç ık a rd ı. Bu n e sn e n in b o y u n a ta­

k ıla n z in c ir le r in u c u n d a k i sa lla n t ılı b ir s ü s g ib i k u lla n ıla b ile ­

c e k b iç im d e u c u n d a e ş it ara lık lı ik i d e lik v a r d ı.19

B u lu n d u ğ u ç e v r e v e k o şu lla r , o n u b ak ır e l sa n a t ın ın ilk ö r ­

n e ğ i y a p a c a k ş e k i ld e , M Ö 9 5 0 0 c iv a r ın d a b ir tarih i g ö s t e r m e k ­

ted ir . O n u n b u m e v k id e k i v a r lığ ı h e m e n h e m e n k e s in o la ra k ,

y e r le ş e n le r in in M Û o n u n c u b in y ı lın s o n d ö n e m le r i k ad ar e sk i

z a m a n d a y a b a n i ta h ıl ta n e le r in d e n u n ü r e tm e k ü zere ö ğ ü tm e

ta ş lar ı k u lla n d ığ ı b i l in e n , c iv a rd a k i y e r le ş im y er i Z aw i C h e m i

i le b a ğ la n t ıl ı id i .20 E r it i lm e m iş b a k ır m a d e n c e v h e r in d e n y a p ı­

la n b u ç e k iç le iş le n m iş n e s n e n in iş ç il iğ i o ld u k ç a m ü s te sn a d ır

18 Izady, sayfa 24.19 Knauth. sayfa 33.20 age.

270

Page 267: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ve bu tarz işin geliştirildiği son derece uzun bir zaman dilim i­ne işaret eder -bu sanatın MÖ 9 5 0 0 ’den çok önce başladığının etkili bir kanıtı. Hatta, Şanidar mağarasının yaklaşık 400 k ilo­metre (250 m il) batı, kuzey-batısına yerleştirilm iş önem li bir neolitik köyde aniden yeniden ortaya çıkm ışlar gibi göründü­ğü, 2300 yıl kadar sonraki zamana, MÖ 7200’e değin, çekiçle işlenm iş bakır nesnelerinin kullanım ının hiç kanıtı olm adığın­dan, onun dana önceki bir kültürden bir evladiye olm asının ihtim ali var. Bugün Çayönü olarak bilinen bu yer, Türkiye Kürdistam’m n baş şehri Diyarbakır’ın 60 kilom etre (37 mil) kadar kuzeyine uzanır. Burada arkeolog Robert Braidwooa ve Halet Çambel, sakinlerinin bu çağda ehliyetli metal işçileri o l­duğunu gösteren, eskiye ait dört bakır madde keşfettiler -iki toplu iğne, bir adet kıvrık balık oltası ve bir rayma (bıcırgan) veya biz.21

Çayönü’nün şöhretli zanaatçıları, ticaret bölgedeki belli başlı diğer sitelere aşama aşama yayıldıkça, oval biçim li bon­cuklar dahil,22 başka birçok bakır maddeleri üretmeye kadar işi ileri götürdüler. Bunlardan biri, Irak Kü rdistam’nm dağ eteklerindeki K üçük Zap nehrinin bir ayağına iskan edilm iş önem li neolitik köyü Jarmo idi. Burada, MÖ 6 7 5 0 ’ye tekabül eden bir yerleşim seviyesinde, Robert Braidvvood ve ekibi çe­şitli bakır m addeleri, aynı zamanda, Eski Dünya nın metalürji ile ilgili en eski kanıtı, eritilm iş kurşundan yapılm ış tek bir boncuk açığa çıkardı.21 Dağları kelim enin tam anlamıyla ma­den cevheri yataklarıyla dolu olm ası gibi basit bir sebepten do­layı, eritm enin ilk olarak Kürdistan’m dağ etekleri ve vadile­rinde geliştirildiği ileri sürülmektedir. Gerçekten, Çayönü’nün sakinleri en azında ti 7000 yıldır eritilm iş bakır ve bronz nes­neler üretm ektedirler.24

21 age.

22 T im e-L ife Books, Anatolia: Cauldron o f Cultures (Anadolu: Kültürlerin Kaza­nı), rayfa 35.

23 Braıdwood. 'Miscellaneous Analyses o f Materials from Jarmo' flarmo'dan Muh­te lif M ateryallerin Analizleri), bas. Braidvvood. Prehistooc Archaeology Along the Zagros Flanks (Zagnos Cenahlan Boyunca Tarhiöncesi A rkeo lo ji), sayfa 538.542.

24 Izady, sayfa 24.

Page 268: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

E sk i D ünya’n ın ^ b il in e n e n e sk i k u m a ş parçası da, muhle- m e ie n s ık ı k a v ra m a sı iç in h â lâ b ir boynuza sa r m a la n m ış hal-

d e , Ç a y ö n ü ’n d e n ç ık m ış ın , o 9000 y ıllık t ır '/e y e r e l olarak

ü r e t i lm iş k e te n d e n d o k u n m u ş , b ir k e te n k u m a ş o ld u ğ u d t.şü -

' K u z e y b u r iy e ’d ek i Y uk arı F ıra t’ın b a tı k ıy ıs ın a

’ M u r e y b e t d e n ile n b ir b a şk a e r k e n n e o li t ik s ite -

s in d e , ‘h a fif a te ş te p iş ir i lm iş k ild e n k a p la r ın e n e s k i ö rn ek ler i'

b u lu n d u . R a d y o a k tif k a r b o n iz o to p u te s t le r i ( r a d y o k a r b o n )

b u k a p la r ın M Ö 8 0 0 0 c iv a r ın d a b ir ta r ih e işa re t e t t iğ in i ortaya

ç ık a r d ı.” İran K ü rd is ta m ’n d a k ı K irm a n şa h y a k ın ın d a , G anj

D ara is im li b ir b a şk a s ite d e , a r k e o lo g la r M Ö s e k iz in c i b in y ı-

İm b a ş ın ı tar ih g ö s te r e n p iş ir i lm iş ç ö m le k iş i v e u fa k k ild en

h e y k e lc ik le r b u lu p ç ık ard ılar; b u d ö n e m in s im g e s i ta ş , ağaç,

a lç ı v e s e p e t ö r g ü sü iş in in ç o k ile r is in d e ö r n e k le r d i .28 H u b u -

b a t e k im in in M Ö 9 5 0 0 c iv a r ın d a i lk k e z g ö r ü n d ü ğ ü E bu H u-

rey re ’y e d ö n e r s e k , b e lk i d e k o z m e t ik a m a ç lı k u lia n ıla n e n es-

k i ş e y in k a n ıt ıy la k a rş ıla ş ır ız M Ö y a k la ş ık 7 0 0 0 ’i, e r k e n n e o li-

t ik d ö n e m i ta r ih g ö s te r e n b ü y ü k b ir tarak k a b u ğ u n u n (m id y e -

y e b e n z e r b ir d e n iz h a y v a n ı) , h a n e d a n ö n c e s i M ıs ır ’da k a d ın -

la r ta ra fın d a n sü r m e o larak k u lla n ılm ış o ld u ğ u b il in e n d o ğ a l

y e ş i l b ir m a d d e o la n , p u d r a lı b a k ır ta ş ın ın iz le r in i ih t iv a e tt iğ i

a n la ş ıld ı.” K u z e y S u r iy e ’d e k i v e D o ğ u A n a d o lu ’d a k i e r k e n n e -

25 Ben 'Eski □ünya' terim ini kuilanıyomm, ؛ ünkü Yakın □نس'الجه erken aeolitik toplom lann sakinleri ile ilerleme hususunda kıyaslanabilen kişilerin Kuzey ٨٢١١؛ - rika'da ^ ٥ 8000 kadar eski b ir tarihte var olduğunu gösterecek bol kanıt var- dır. ö m e k olarak, I940'ta bilinen ismiyle Nevada’nın Ruhlar Mağarasında keş- fedilen mumyalanmış b ircesetin bulgusu ve son yapılan kartıon - 1 4 teshinin ١٥, OOO'İ (şimdiki zamandan önce) tarih g ö s te re s i. The Observer, 27 Nisan 1997ye bak. Anatom ik alarak o 'dar, nispeten küçük yüzü, uzun ve dar kafa-

tası kemiği ve basit kafatası özellikleriyle m odem Kızılderelilerden fab lıd ır. Onun bugüne kadar keşfedilen en eski mumyalanmış insan kalıntısı olması ola- sidir ve üzerinde iyi korunmuş dokuma kumaş ve ^eri mokasenler bulunmuş- tun Bedenini saran cenazeye has hasırlar ve tavşan derisinden yapılmış görillen b ir battaniye vardı. Bu dokuma parçasının vadıgı Dogu Anadolu'da Çayö- nü'ndeki b ir geyik boynuzundan sapla sarmalanmış bulunan, و0س'ا (şimdiki za- man önce) tanh gösteren keten kumaşla rekabet eder.

26 Time-Lıfe Books, Anatolia: Cauldrvn o fCultures, 35.

27 Rou*, sayfa 59.28 Izady, sayfa 24.29 Moore. sayfa 57-8.

272

Page 269: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ı؛<< l؛k s ite le r d e b u lu n a n d iğ er b ir ç o k m aterya l g ib i, baktr taşı

da b ö lg e n in y e r li m a d d es i d eğ ild ir , b u y ü z d e n o n u n v a r lığ ı, in -

m؛.‘ lığ ın g e liş im in d e k i bu ilk sa fr a d a b ile , b aşk a u za k to p lu -

Ilıklarla tıea re t y a p ıld ığ ın ın p o z it if k an ıtıd ır .

K ü rd ista n ’ın ‘ilk le r ’ lis te s i b ö y le u z a y ıp g id er . B ö lg e d e k i

yayg ın ü z ü m e k im i, k a ç ın ılm a z su r e t te , M Ö 5 0 0 0- 0 و4ه c iv a -

ııııd a İran K ü rd is ta n ı’n d a Z a g ro s d a ğ la r ın d a k i H a c i F iru z T e-

ا)ا ' is im li b ir s ite d e , ilk a lk o llü iç e c e ğ in ü r e t im in e y o l açtı. Bu,

In ıgün T ü r k iy e ’d e h â lâ p o p ü le r o la n re ts in a y a b e n z e r b ir şarap

lıiç im in i aldı.™ D ah a a n la m lıs ı, s o n za m a n la rd a y a z ın ın e n e s -

k !>؛ a n ıt ı. K u zey S u r iy e ’n in Y uk arı F ıra t b ö lg e s in d e k i C erf e l

A lım ar’da y er i k a zm a s o n u c u o r taya ç ık a r ıla n d ü z , o v a l b iç im -

taşlar ü ،؛ z e r in e b ir ser i r e s im y a z ı o y m a la r ı h a lin d e g ü n ış ığ ın a

çık tı. Bu işa re tler ç iz g ile r , o k la r v e h a y v a n la rd a n o lu ş u r v e

0 ,ها0ه y ıl g er iy e tarih g ö s te r d iğ in e in a n ılır . F ran sa’da N ım e s

y a k ın ın d a D o ğ u ’ya a it T a r ih ö n c e s i E n s t itü sü n d e n D a n ie lle

M ordeur o n la r ın y o n tm a taş d ö n e m i m ağara sa n a tı ile d ah a

m o d ern y a z ı b iç im le r i ara sın d a b ir arac ı o ld u k la r ın a in a n ır ؛5.

U z u n z a m a n d ır b il in d iğ i ü z e r e , fark lı to p lu lu k la r a rasın d a

lakas e tm e k v e ticaret y a p m a k a m a c ıy la k u lla n ıla n k ild e n y a -

pilmiş markalar ilk kez MÖ sekizinci binyıl sırasında Kürdis-ian’ın d a ğ e te k le r in d e g e liştir ild i.™ Ş ü p h e s iz , b u n la r g id e r e k

daha k ü ç ü k v e k a rm a şık h a le g e ld i v e M Ö 3 0 0 0 g ib i, k ild e n

k u tu lar ü z e r in e y a z ıla n işa re tle r d iz is i b u n la r ın y e r in e g e ç ti.

Kısa sü re so n ra , b u g ü n id eo g ra m (a n la m ı ifa d e e d e n işa re tle r )

o larak b il in e n işa re tle r i ta ş ıy a n a te ş te k u r u tu lm u ş k ild e n tab-

e؛ d e r in b il in e n ilk ö rn ek ler i e sk i Irak’m d ü z lü k le r in d e g ö r ü l-m ey e başladı.™

B ö y le c e b ir ç o k ile r le m e b a şta n b a şa b ü tü n "

ö z e ll ik le d e Y ukarı F ırat b ö lg e s in d e , M Ö 9 5 0 0 v e 5 0 0 0 a ra sın -

a k؛، a y d ed ild i; u z u n za m a n d ır u y g a r lığ ın b e ş iğ i o ld u ğ u sa v u -

ııu la n b ö lg e ü z e r in d e b e n z e r i g ö r ü lm e m iş b ir ş e y o lu y o r o lm a -

lıydı. K im se d ah a n e o li ı ik d e v r im in tam olarak n iç in orad a o l-

10 Natune'de Rapor, 6 Haziran 1996.؛ا Crabb.

I? Izady. sayfa 25.١ -> Roux, sayfa 59.

273

Page 270: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Bu kitapta bahsi geçen belli başlı siteleri gösterenYakın Doğu’nun haritası.

d u ğ u n u n se b e b in i ta tm in e d ic i ş e k ild e a ç ık la m a d ı -N e w York

Ü n iv e r s i t e s in d e n Y a k ın D o ğ u A r a ş tır m a la r ın ın P ro fesö rü

M eh rd a d R. lz a d y ’i e sa s lı e se r i The Kurds-A Concise Handbo■ ok ’ın d a (K ü r tle r -Ö z lü Bir E lk ita b ı) a şa ğ ıd a k i g ib i y o r u m y a p ­

m a y a te ş v ik e d e n b ir b ilm ece :

Bu toprağın sakinleri, henüz belirsiz güçler tarafından ha­rekete geçirilmiş, açıklanamayan, hızlandırılmış bir tek­nolojik evrim safhasından geçtiler. Onlar, düşük yoğun­luktaki avcı-toplayıcı ekonomiden yüksek yoğunlukta bir gıda ekonomisine geçişi başlatmak suretiyle, çoğunluğu kendileri gibi, dünyadaki en ileri teknolojik toplumlar arasında olan, çevrelerindeki toplulukların oldukça hızlı bir şekilde önüne geçtiler.34

Bu n e a n la m a g e lm e k te d ir - ‘h e n ü z b e k -s iz g ü ç le r ’ tara fın d an

‘h ız la n d ır ılm ış b ir t e k n o lo j ik e v r im ’? Iza d y b u ra d a n e ç e ş it ‘b e ­

lir s iz g ü ç le r i im a e d iy o r d u - b ir k ü ltü r e l d e v r im in a şa m a lı o r ­

taya ç ık ış ın a v e s i le o la n s o n B u zu l Ç a ğ ı ik lim d e ğ iş ik lik le r iy le

g e le n b ö lg e y e h as b itk ile r v e h a y v a n la r ın d e ğ iş m e le r i m i, y o k ­

sa ta m a m ıy la y e n i b ir y a şa m ta rz ın ı k e n d ile r iy le b ir lik te g etir -

34 Izady, sayfa 23.

274

Page 271: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

iniş y ü k s e k d e r e c e d e y e te n e k li b ir e y le r in b ö lg e d e a n id e n g ö -

m lü şü m ü? K itab ın d a y er a lm ış g ö z le m le r i h u su su n d a M eh r-

ri.ul Izad y ile y a p tığ ım ö z e l s o h b e t le r d e , ik in c i ç ö z ü m ü ç o k

gerçek b ir o la s ıl ık o la ra k k a b u l e tm e k te n m e m n u n d u ؟5.

II K TAŞ BONCUKLAR

Y ukarı F ıra t’ın erk e n n e o li t ik d ö n e m k a v im le r in in o la ğ a ­

n ü stü d e r e c e d e ile r i d ü z e y b ir t e k n o lo j iy e sa h ip o ld u ğ u n u k a ­

nıtlar g ib i g ö r ü n e n b ir b a şk a ö n e m li in c e le m e a la n ı, a k ik , k ır ­

m ız ım s ı a k ik v e k u v a rs g ib i ser t taş m a d d e le r in d e n y a p ılm ış

so n d e r e c e u z u n b o n c u k la r ın ç e ş it l i s i te le r d e k i k eşfid ir . B u n ­

lar, 5 .5 sa n t im e tr e u z u n lu ğ a v a ra n a k ik ta ş ın d a n b o n c u k la r

h asıl e tm iş E bu H u reyra g ib i m e k a n la r d a ,56 v e 1 9 8 9 ’da k u rta r ­

ma ç a lışm a la r ı s ıra s ın d a a r k e o lo g U fu k E sin tara fın d an b a ş­

k a n lık e d ile n b ir e k ib in , h e p s i u z u n lu k o larak 2 .5 v e 5 .5 s a n ­

tim etre a rasın d a b o n c u k la r d a n te ş k il e d e n , 10 a d et o v a l v e k e ­

leb ek k a n a d ı b iç im li , b o r d o a k ik ta ş ın d a n b ir k o ly e y i a ç ığ a ç ı­

k ard ığ ı y e r o la n , G ü n e y T ü r k iy e ’d e A k saray y a k ın ın d a k i A ş ık ­

lı H ö y ü k ’te b u lu n d u la r .57 Bu b o n c u k la r h u su s u n d a e n şa ş ır t ı­

cı g e r ç e k , o n la r ın h e p s in in M Ö 7 5 0 0 v e 7 0 0 0 a rasın d a b ir ta ­

rihe u z a n d ık la r ı58 v e a k ik ta ş ı E sk i D ü n y a ’n ın h a k k a k s a n a t ın ­

da k u lla n ılm ış o ld u ğ u b il in e n b e lk i d e en ser t m a d d e o lm a s ı­

na r a ğ m e n , u z u n la m a s ın a d e lik le r a ç ılm ış o ld u ğ u d u r .

K a lın lığ ı e n fazla 7 v e y a 8 m ilim e tr e o la n u z u n , in c e a k ik ta ­

ş ın d a n b ir b o n c u ğ u n h er b ir u c u n d a 2 .5 sa n t im e tr e y e varan

d e r in lik te v e 5 m ilim e tr e d e n k ü ç ü k ça p ta d e lik le r a ç m a k iç in

g e r e k li te k n ik in c e l ik s e v iy e s i h e m e n h e m e n a lg ıla y ış ın ö t e ­

s in d e d ir . B u g ü n a k ik ta ş ın d a b e n z e r d e lik le r a çm a k y ü k s e k s e ­

v iy e d e ö z e l o la ra k g e liş t ir ilm iş b ir e lm a s u ç lu tu n g s te n -k a r b it

m a tk a b ın k u lla n ım ın ı g e r e k tir m e k te d ir v e h atta b u a k a n s u y ­

la d e v a m lı su r e t te so ğ u tu lm a k z o r u n d a d ır . M Ö y a k la ş ık 5 5 0 0 -

35 Mehrdad Izady ile şahsi konuşma.36 Moore, sayfa 55, 57.37 Time-Life Books. Anatolia: Cauldrorı o f Cuttures, sayfa 33,38 Moore. sayfa 55 6: Esin, sayfa 125-6. 1966 Todd'dan sonra.

Page 272: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

4 7 5 0 ’d e , İrak K ü rd is ta m ’n d a k i J a rm o g ib i y e r le r d e 39 v e MO

y a k la ş ık 2 6 0 0 ’d e In d u s V a d is in d e k i ç e ş it li m e v k ile r d e ,40 tu*

m a n z a n a a tç ıla r a k ik taşı, k ır m ız ım s ı a k ik v e k u vars g ib i (Malt

se r t lik ö lç ü s ü y le h e p s i y e d i o la n ) ser t taşlara , sa d e c e d e lin ecek

o la n m in e r a le ya e ş it g e le n ya da o n d a n d a h a sert b ir tü r taş

tan y a p ılm ış s i l in d ir b iç im li b ir m a tk a p a le t i k u lla n a ra k d e lik ­

ler a ç a b iliy o r la r d ı.41

B u a m a ç la , o n la r ta h ta d a n y a y lı b ir m a tk a p k u lla n m a k z o ­

r u n d a da k a lm ış o lm a lıla r ,42 k i b u d a h a ç o k b ir a te ş yakm a

arac ı o la ra k k u lla n ılm a s ıy la ta n ın ır v e a y n ı d e r e c e d e m a h a ret­

li b ir tah ta m e n g e n e d ir .43 B azen u fa k z ım p a ra y o n g a la r ı veya

k u v a rs k u m u b ir b ile m e m a d d e s i o la ra k d a h il e d ilm iş t i , öte

y a n d a n d iğ e r d u ru m la rd a taş m a tk a p a le t in in se r t liğ i (ö z e l l ik ­

le In d u s V a d is in in ş e h ir le r in d e ) ,44 ö n c e o k ız d ır ıl ıp , son ra

a k a n s u y u n b ir so ğ u tu c u g ib i k u lla n ılm a s ı şa r tıy la , b o n cu ğ u

k e s ip d e lm e s i iç in y e te r li o lu y o r d u . K o n u y la i lg il i o la ra k , M Ö

6 0 0 c iv a r ın d a B atı H in d is ta n ’da C a m b a y (K h a m b h a t) y a k ın ın ­

d a k i N agara d e n ile n b ir s ite d e za n a a tç ıla r , ser t k ır m ız ım s ı ak ik

b o n c u k la r ı d e lm e k a m a c ıy la ilk k e z , b i l in e n ta b ir iy le ç ift e l­

m a s lı m a tk a b ı - ik i b ü y ü k k e s i lm e m iş e lm a s (h e r b ir i M ah ö lç ü ­

s ü y le d e h ş e t l i d e r e c e d e 10 g e le n ) m a tk a p u c u n u n k e s e n k en a ­

r ın a y e r le ş t ir ilir d i- g e liş t ir d ile r .45 B u n u n la b ir lik te , e lm a s u ç lu

m a tk a p a le t le r in in E sk i D ü n y a ’d a k i h e r h a n g i b ir y e r d e tarih

ö n c e s i s ite le r d e k u lla n ıld ığ ın ın h iç k a n ıt ı y o k tu r .46

N e o lit ik in s a n ın a k ik ta ş ı g ib i ser t taşta 2 .5 sa n t im e tr e d e ­

lik le r a ç a b ild iğ i ta r tış ılm a z . İ lg in ç o la n , Irak K ü rd ista n ı’n d ak i

J a rm o ’da v e K u z e y H in d is ta n v e P a k is ta n ’d a k i In d u s V ad isi

u y g a r lığ ın ın ş e h ir d e v le t le r in d e b ir h a k k a k (k ıy m e t l i taş k e s ­

m e sa n a t ı) e n d ü s tr is in in k a n ıt ın ın , ser t ta ş ta n y a p ıla n u z u n

39 Gorelick ve Gwinnett, sayfa 25.40 Kenoyer ve Vidale. sayfa 495.4 1 Gorelick ve Gwinnett, sayfa 27; Kenoyer ve Vidale. sayfa 498.42 Gorelick ve Gwinnett, sayfa 30; Kenoyer ve Vidale, sayfa 506.43 Kenoyer ve Vidale, sayfa 504-5.44 age., sayfa 506-7. 512-13.45 age., sayfa 514-15.46 age., sayfa 5 14.

276

Page 273: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

b o n cu k la r ı m a tk a p la d e lm e k iç in la y d a la n tla n y e n il ik ç i m e-

m d lar ın d ة،«ءهمو , a h a ç o k ü s lu p k a z a n d ır ılm ış m ü c e v h e r m a d -

l id e r in e g id e r e k artan ta lep v e ayn t z a m a n d a h a k k a k b e c e r ile -

Iİllin s o n d e r e c e u z u n b ir z a m a n iç in d e y a v a şça e v r im geç ir -

in es i s o n u c u g e liş t ir i ld iğ in e k u v v e t le işaret e tm e s id ir . Jar-

ın o ’da sert ta؛ b o n c u k la r ın , a n c a k b aktr, k e m ik , ç ö m le k , ka-

ا>ااا < v e y u m u ş a k taşlar g ib i m a lz e m e le r d e n k e l im e n in tam an -

lam tyla b in le r c e b o n c u ğ u n ü r e t ild iğ i 1 2 5 0 y ıl l ık b ir d ö n e m in

.ırd ın d an o rtaya ç tk tn a y a b a ş la d ığ ı g ö rü lü y o rd u ,* ? ءاة y a n d a n

In d u s V a d is i’n d e s o n d e r e c e d e ğ e r li ser t taş b o n c u k la r ı ü r e tm e

lin k a n ı, a n c a k m u h te m e le n 3 0 0 0 y tlltk b ir b o n c u k im a la tı d ö -

n e m in in a r d ın d a n b a ş l ıy o r d u .48

E bu H u reyra v e A ş ık lı H ö y ü k ’ü n h a r ik u la d e b o n c u k la r ın ın

b u lu n d u ğ u y e r le ş im s e v iy e le r in in h er ik is in in d e M Ö 7 5 0 0 ve

/ o o o a ra sın d a b ir ta r ih e işa re t e tm e s i s e b e b iy le , b u , b u ö z e l sa -

ııa tın k a b u k la r , k il , k e m ik v e y u m u ş a k ta şta n b o n c u k la r yap -

in aktan m ü c e v h e r im a la tın d a o z a m a n a k ad ar k u lla n ıla n en

sert m a d d e le r in b a z tsm d a m a tk a p la u z u n d e lik le r a çm a y a d o ğ -

ru e v r im g e ç ir d iğ i m u h te m e le n b in le r c e y ı l l ık s o n d e r e c e u z u n

lıir z a m a n sü r e s in i d o la y lı o la ra k se z d ir m e k te d ir . D o ğ u A n a -

d o lu ’d a e r k e n n e o li t ik d ö n e m b o y u n c a b a ş lıca b o n c u k ü r e tim

m erk ez i Ç a y ö n ü ’n d e y d i,*؟ k i b u ra sı k ö y ü n o lu ş u m y ılla r ın d a

b ile u z m a n la şm ış e sn a f la r ta ra fın d a n e ld e e d ile n y ü k s e k se v i-

y e d e b ilg iy i ta sd ik e d iy o r d u .

A k a d e m is y e n le r b iz e , M Ö 8 0 0 0 d o la y ın d a ‘in sa n la r ın ilk

o la ra k a v c ıl ık v e to p la y ıc ı lık la g e ç e n y a r ı-g ö ç e b e b ir y a şa m d a n

l ı a ^ a n b e s le m e v e ü r ü n h a sa t e tm e y e d a y a lı d a h a y e r le ş ik b ir

y a şa m tarz ın a g e ç e r e k d e ğ iş m e y e b a ş la d ık la r ım ’ s ö y le r le r وأ. Bu

d o ğ r u is e , o z a m a n , e n e s k i e sn a f la r ın ın y a y lı m a tk a p la r , tahta

m e n g e n e le r v e ö z e l o la ra k y a p ılm tş m a tk a p a le t le r i g ib i m e k a -

n ik a le t le r in , a y n ı z a m a n d a m ü c e v h e r im a la tın a a it e ş s iz b ilg i-

' 47 Gorelick ve Gwinnett, sayfa 25, 52.48 Kenoyer ve Vidale, sayfa 5 3 ا.؟4 Meyers, S.V. ‘Çayönu, C ilt 4; sayfa 446.50 Time-Life Books. Anatolia: Cauldron o f Cultures (Anadolu: Kültürlerin Kaza-

nı), sayfa 158.

277

Page 274: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

n n yer alm؛ ış olduğu olası, olağanüstü hakkak becerilerini tan؛ olarak nereden kazandıklarını tasarımlamak çok zor. Gerçek ten öyle eşsizdi ki, bu bilgi tam am en ortadan kayboldu ve M ،' 5500 civarında bir zamanda, Jarm o’nun kendine has boneni imalatı tarihinin daha sonraki safhalarına değin yeniden orln

ya çıkm adı.D oğu A nadolu ve Kuzey Suriye’n in neolitik kavim ler؛ anı

sında bulunan hakkak becerilerin in, son Buzul Çağının son döneiTLİnin hem en ardından bölgeye giren yüksek seviyey، ulaşm ış bireylerden miras alınm ış olm ası gerçeğe uygun mu ■' Bu bireyler, beş santim etre uzunluğu aşan akik taşı boncuklar da delikler açabilecek vasıtalar dahil, m ücevher üretim ine yu nelik derin bir bilgiyi beraberinde de getirdiler mi?

KAYNAĞA GERİ D Ö NÜŞ

MÖ 9500 civarında Yukarı Fırat’ta başlam ış olan neolitik patlam anın arkasında gerçekten ‘henüz belirsiz güçler’in bu lu n d u ğu hakkm daki varsayım ım da haklıysam , o zaman Sfenks inşa eden Büyük kültür hakkında bildiklerim iz ile Ya­kın D oğu’nun ilk neolitik siteleri arasında daha net bağlantılaı bulabilir m iydim ? Bu sorun üzerinde bir süre uzun uzun dü­şündüm ve bugün Kürdistan, M ezopotam ya ve İran’a yerleş­m iş ve H ıristiyanlık, İslam, M usevilik ve İran’a ait Zerdüştlüğc mahsus bir karışıma dayalı kökten gelen dini biçim lere hâl؛، bağlı olan çeşitli kabile kültürlerinin folkloru ve m itolojilerini

incelem eye başladım.Ç oğunlukla G üney lrak’ın Bataklık Arapları ve batı İran’ın

tecrit edilm iş toplulukları arasında rastlanan yeni Babil’e ait bir kabile tem elli din, M andeizm in dinsel geleneklerini araştı­rırken, tartışmamızla ilgili sın ırsız değerde bir şeyi keşfettim. M andeistler kendilerinin uzak atalarının aslen, Güneydoğu Türkiye’deki Suriye sınırının tam üzerinde, Ebu Hureyra’dan 125 kilom etre kadar m esafede (78 m il), Fırat’ın bir ayağında uzanan m odern Altınbaşak, eski Harran şehrinin kuzeyinde ya da kuzey doğusunda yerini tayın ettikleri, Mad.ıv Dağı diye bi-

Page 275: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

I؛nen bir m itsel yerden geldiğine inanm aktadttlar.؟*M andeisllerin bu bölgeden çıktıklarının ispatı kolaydır. On-

ların ayırdedici tarzda çamur sıvalı binaları M ezopotam ya üze- line çalışan ilim adamları tarafından MÖ 4500 ve 4000 arasın- ela Kürdistan’ın dağlık bölgelerine yerleşen önem li bir kültür olan, ubeydler tarafından yapım ış olarak bilinenler ile kıyas-

landı (Onyedinci Bölüme bakın).32 Son derece ilginç olan bir lıaşka şey, Maday D ağının ırklarının kaynağının gerçek yeri ol- madiğini M andeistlerin de iddia ettiği olgusu idi. Onlar en uzak atalarının aslen Mısır’dan geldiklerini söylerler.” Bir M andeist elyazısı hatta, toprağına vardıkları sırada ‘onları ka- bul eden Haran’ın [yani Harran] iç k ısım larından, kısa süre sonra onların ‘bütün ırkların h a m iy e t in d e n özgür oldukları bir yer olan, Maday dağına girdiklerinden bahsetm ektedir.54

Kabul edildiği gibi, M andeistler Mısır’dan göçlerini MO yaklaşık f3 0 0 ’deki, M usevılerin Ç ıkışı ile birleştirirler ama dinsel gelenekleri tarafından ileri sürülen m itolojik zaman di-

!imleri tamı tamına dikkate alınamaz.Orta D oğu’nun diğer birçok ırkları gibi, M andeistler de ka-

bile soylarım Kutsal Kitaba ait tarihle eşit tutmaya teşebbüs et- tiler ve sık sık bu, Babil, klasik ve ?ers m itolojisin in oraya bu- raya sokulm asıyla ayrıca karmakarışık {ıale gelen efsaneler ve halk hikayelerinin çarpık bir türlüsünü yarattı.

M andeistlerin, en uzak atalarının Kürdistan’a Mısır’dan gel- dikleri hususundaki ısrarları sırf fantazi gibi görünm em ekte- dir, çünkü dillerinde kullanılan belli kelim eler açıkça Eski Mı- sn kökenlidir. Onlar, M ısırlı yaratıcı tanrı Ptah’dan ism ini alan, kendilerinin kainatın yaratıcı tanrısına verilen isim , Pthahil ya da Pthah’i (؛؛ son eki kısaca tanrı anlam ındadır) İh-

51 Aslında, Madai Dağı aynca ءأ Kısımdaki H a ran ' olarak biliniıüi. ,D raw er, say- fa 6, 8-9’a bak O ,bunan صم d Madai] dağlık b ir ülke olduğu ٧^ Harran'a ka- dar uzandığı açıkça işaret edilir diye ifade eder.

52 Cottrell, sayfa 82, 84 n. I .53 D raw er, sayfa 10:■>قائا daha çözülemeyen şey. Mısırlıların ortak-dındadar ol-

dugu ٧ Mandeist ırkının asıl atalaıının Mısır'dan Tura d Madai'ye gittigi iddiası-

54 age., sayfa 6. isimsiz b ir Mandeist metni alıntı yapılır.

279

Page 276: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

tıva eder. Bir başkası nri’dir, ki bu kelim e, gözlem evleri’55 ya da ‘gözleyenler’e56 atfedilebilen, ‘gözlem ek’ kökünü belirtmek için kullanılır. Mısır dilinde, ntr ya da netjer, ‘ilahi varlık’ ya <Ij ‘ilah’ kelim e kökü Büyük Tanrılara atfedilen bir ünvandır.

YILDIZLARA TAPANLAR

Şüpheciler haklı olarak Mısır ve M andeist dilleri arasındaki herhangi bir bağlantının hem en hem en kesin olarak, birbirin den oldukça ayrı iki kültürün MÖ yaklaşık 1575-1308’de, Mı sır tarihinin O nsekizinci H anedanı sırasındaki temaslarından geld iğin i ileri sürebilir. O zam an, Kuzey Suriye ve D oğu Ana­dolu ’n u n Yukan Dicle ve Yukarı Fırat nehirleri arasındaki uzanan bölgeyi MÖ 1500 dolayından itibaren yaklaşık 200 yıl işgal eden Hint-Avrupa dillerinden birini konuşan bir kültür olan, M itanni’nin kralı ile hükm eden firavun arasında bir itti­fak olm uştu . O nlann topraklan, aynı zamanda Sabiler olarak tanınan yıldıza tapan kültün de yurdu, Harran’daki eski metal işi ve d in i m erkezini de kapsıyordu. M andeistlerin direkt so ­yundan olduklarını iddia ettikleri bu gizem li kavim lerdendi57- bu sebeple, Mısır dilinde ‘y ıld ız’ anlam ına gelen , sba kelim e­sin d en türediği düşünülen , Subba, Sabba ya da Sa’Ba alternatif ünvanlarının kökenini de buna bağlarlar.58

A ncak M andeistlerin M usevilerin Ç ıkışının zam anında M ı­sır’dan sürülen kavim lerle tercihli yakın ilişkileri hakkında hatalı o lduk lan bellidir. O nların kan kardeşleri, Sabiler, M u­sa’n ın doğum undan yüzlerce yıl önce, MÖ ikinci binyılın ilk yarısı kadar eski bir zamanda M ısır’ı ata yurtları olarak saym ış görünüyordu.

Ü nlü Ejiptolog Selim Hassan, 1930’la: la Sfenks çevrili a la ­nı etrafındaki ve içindeki kapsam lı kazıları sırasında, MÖ yak­laşık 1730-1575’te, Hyksos kavim lerince M ısırın işgali sıra-

56 Sitchın, sayfa 77.57 Drawer, sayfa xvi - xviii.58 Hassan. Selim, sayla 45.

280

Page 277: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

■.nida, Harran’dan Sami dillerinden birini konuşan kavımlerin, l،ntışmaşız yıldıza tapan Sabilerin (aşağıya bakın), Gize yakı­nında anayurtlarının kenti ile aynı ism i taşıyan bir kaza kur­duklarım ve Büyük Sfenks’e özel kutsal am açlı ziyaretler yap- ١ıklarım gösteren yazıtlar bulunan çeşitli adak türünden anıt taşları ile karşılaştı.59 Daha önem lisi, G ize’nin anıtlarına dair bu bağlılık H yksosların dönem i ile sınırlı gibi görünm em ekte­dir. O nbirinci yüzyıl Arap tarihçisi Yakut el Hamawi kendi za­manında Sabilerin hem Büyük Piramit’e hem de İkinci Pira- ıııit’e hac seferleri yaptıklarını kaydetm işti.60 ‘Sabi’ ya da ‘Sab- ba’ kelim esin in kökeni ile ilgili bir m akalenin ardından, Has­san kendi düşüncesine göre, ‘onların [Sabiler] piramitleri ta­mamıyla... yıldızlara dayalı kült ile bağlantılı anıtlar olarak ta­nıdıkları ve onlara hac yerleri olarak saygı duydukları gerçeği ortadadır’ şek linde bir itiraf yaptı.61

Asıl soru yıldızlara tapan Harran sakinleri ile G ize’nin anıt­ları arasındaki açık bağlantının MÖ ik inci b inyılın ilk yan sın ­dan daha uzağa geriye gidip gitm ediğidir. Hassan Sabilerin p i­ramitlere yıldızlara tapınma ile efsanevi birliklerinden dolayı hürmet etm elerin in yanı sıra, Büyük Sfenks’e, Mısır’ın güneş tanrısı Ra-harakhty ile eş tuttukları,62 kendilerinin şahin başlı tanrısı harana ya da hol’m bir tem sili olarak saygı gösterdikle­rini ileri sürdü. Bu pekâlâ böyle olabilir ama onların ta Har­ran’dan G ize’ye hac ziyaretleri basitçe bir başka kültürün eski anıtlanna bir saygıdan çok daha sem bolik bir şey barındır­maktadır. M andeistler en uzak atalarının bir m itsel çağ sıra­sında Mısır’dan Maday Dağı’na Harran yoluyla seyahat ettikle­rini ısrarla belirttikleri için, Sabilerin Mısır’ı ve özellik le Gi- ze’yi atalarının yurtlan olarak gördüklerini ileri sürm ek m an­tıklı görünüyor.

Harranlıların en uzak atalarını aslen Mısır’dan gelm iş olarak

60 Cografik Sözlük M o ’gam-et-Buldan, vııı, sayfa 457 de (Kahire baskısı) bulundu,age., sayfa 45'te alıntı.

61 age., sayfa 45.62 age.

281

Page 278: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

kabul e b e le r in i id،lia etm ek için ikincil dececede kanıtlar el bette çok ^üçlü. Bu ayrıca, Kutsal Kitabın araştırmacılarınım Hyk؛ ©sların ilk kez Mısır'a girdikleri bir zaman civarında, MO 2000 ile 800ل arasında bir tarihte yer aldığına inandıkları bu olay olan, İbrahim Peygamberin Sami dilini konuşan kavimle■ riyle Harran şehrinden Mısır’a nasıl yolcu luk yaptığına dair,<" Varoluş kitabında anlatılan hikayeye de bir açıklık kazandırıl, İbrahim’in devrinde, Harran, sonraları Mısır tanrısı 'fhoth ile eş tutulan, Babil’in ay tanrısı Sin’e tapınmaya dayalı bir kül> m erkezi id i. y tanrısı Thot m.؛ ,Ay ile olan bu birlik ءةم Yunan m odeli olan, Herm es Trism egistus’un H erm etik öğretilerinin, on u n en içsel gizem lerini öğrenm ek üzere eski dünyanın heı yanından Harran’a akın eden üyeleri tarafından yayıldığı Gre- ko-R om en zamanlarına kadar taşındı.أء Onlar H indistan, İran, M ezopotam ya ve en anlam lısı Mısır’daki H eliopolis gibi uzak diyarlardan gelirlerdi.66 A stronom papazların Sabi eşleriyle bir araya gelm iş olduklarını anlamak için fazla hayal gücüne ge■

M eşhur Harran şehrinin eski dünyadaki en eski d ini mer- kezlerden biri olduğuna dair uzun zaman savunulan geleneğe rağm en, böyle cüretkar iddiaları destekleyecek arkeölojik ka- m t gereğinden biraz azdır. O nun, M ezopotam ya nm ilk şehir devletlerin in eski lrak’ın verim li ovalarında görünm eye başla- dığı, MÖ 3 0 0 0 ’den daha eski bir tarihe uzandığını iddia e؛mek iç in yıllanm ış sokaklarının altından daha hiçbir şey keşfedil- m edi. Yukarı Fırat’ın ilk neolitik topluluklarının en büyük ba- şanlarını keşfetm ek için, Harran’dan ayrılıp tam 93 kilom etre (58 m il) kuzeye H ilvan kazasındaki bir neolitik siteye doğru seyahat etm eliyiz. İ983 yılında bir Alman arkeolog, burada M ısır’ın Büyük Tanrılarının Yakın Doğu ,aki varlığına dair şim diye kadarki en önem li kanıtı ihtiva edebilecek acayip bir

kült m erkezine rastladı.

63 (Varoluş) xiı, بم-ما .64 Lindsay. sayfa 3 15.

282

Page 279: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

20. M Ö ya k la ş ık 1.567- 1335'te, M ısır tarih in in b ili­

nen tabiriyle A m a m a dönem i­nin ka fir kralı, A khenalen 'in

m uam m alı y ü zü . O yaptığ ı ey ­lem leriyle im paratorluğu çök­

me noktasına getirdi. O nun d i­ni reform ları İlk Z a m a n ’m

devri, sep lep i’nin derin bir kavrayışından

ilham aldı.

2 1 .Hanedan öncesi zam anlarda başla tılan coğrafi prensiplerle tam uyum içinde, Mısır’ın doğu çölünün k ıy ıs ında inşa edilm iş, Orta M ı­

s ır’da Teli e l-A m arna’daki A kh en a len ’in şehri.

٦٩؟

Page 280: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

22. Aşağı M ısır’da Heliopolis’teki A tu m -R a ’nm kült m erkezinde önemli b ir papazlık Unvanı olan, Bas A stro­

nom a ait B illie W alker-John’m çarpı­cı hayali tasviri. H eliopolis papazla ­rının, popüler o larak ‘K ayıtla r Salo­

n u ’ diye bilinen, G ize ’n in sözde ölüler d iyarı bölgesi hususundaki gelenekle­ri m uha faza e ttik leri çok açık görün­

m ektedir.

23. F iravun A kh en a ten insan başlı Sfenks o larak çok ışın lı A ten güne؟ d isk ine ik ra m la r sunarken gösteril­m ektedir. H alen H anover, K estner M üzesin in h im ayesinde bu lunan bu duvar kabartm ası, tıpk ı büyükbaba sı Thu tm ose IV gibi, bu a yk ır ı kra lın da G ize ’nin aslanvari an ıtına özel b ir il­gi duyduğunu o nay lıyo r gibidir.

٠% -٢ ٠- - ،5

Page 281: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

24. Yaratılış tepeciği ü zer in ­de, duat-ö lü ler d iyarın ın Be­

şinci Saatinde duran garip çan biçim li nesne. Acaba bu

nesne, G ize ’nın ö lüler diyarı bölgesinin ortasına yerle şti­

rildiği düşünülen, bnnt-em b-

riyon, sw h t-yu m u rta y a da benben - taşını m ı tem sil et­

m ektedir?

25. D ua t-ö lü ler d iyarın ın m erkez böl­gesinde bulunan ,S ekr i’nin adasıyla

b ir lik te ya ra tılış tepeciği. O nlar Ros-

ta u ’nın ,y o lu n u n ötesinde b u lu n m a k ta ­d ır -Rostau, G ize kabristan ın ın M ısır

dilindeki ismi. Acaba bu tasv ir tik Za-

m a n ’m devri sırasındaki G ize'n in to ­pogra fyasın ı an lam ak için yap ılm ış

görsel anah tar mı?

26. Yukarı M ısır’da D enderah'laki bir

duvar kabartm asından doğruluk, ada­let ve k o zm ik düzen in tanrıçası, M aat. N eden A khcna ten kendi şehri A kheta- ten’de İlk Yaratılışın yeni b ir noktasın ı tesis e tm ekle m a a t’ın ifadesine bir ara­cı olabileceğine inanıyordu?

285

Page 282: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

٠١

27. 1874’te çekilen G ize p iram it a lan ın ın tem elin i saran y ıl lık N ü su baskın ım gösteren b ir fo toğraf. Eski zam anlarda nehrin pa latoya daha

y a k ın o lduğunu b ild iğ im ize göre, G ize ’nin b ir za m a n la r Edfu Bina M etin lerin in ileri sürdüğü gibi b ir ilksel adayı çevreleyen kutsa l b ir

göle sahip olm ası son derece olasıdır.

28. Yakın zam anlarda eski The­bes kenti, L u xo r’daki Anıun Tap ı­nağında bulunan ve şu an Luxor M üzesinde sergilenen, y ıla n Ke- m a te fi -sonraki ism iyle Chnoubis

y a da C h o ıza r- tem sil ettiği dü ­şünülen dev gibi başsız heykel. İlksel adanın ruhu olarak, o du- at-ö lü ler d iyarı ile balgamdı k o z ­m ik zeka y ı sem bolize ediyordu.

Page 283: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

m erkez bölgesin- 29, آ ا،ا ءازاإ’آء؛آا. MÖ ya k la ş ık 7000 ta lih ine u za n a n ٠٢١ de (eski A nadolu) A şık lı H öyük’teki b ir neolitik m ezar-sitesinden

adet bordo ‘a k ik taşı' boncuktan b ir kolye. Boncukların en fa z la bü- da, her biri u zunlam asına delinm iştir. ء؛،،؛سمةما،ه ه؟اه yü k lü ğ ü 5.5 cm

derin b ilg iye sa- '؛،ءءهء«،،ء ر،أه hakkâk عقبم،ا، Bunlara şekil verenler kavim ler böyle uzm anlaşm ış be■ أء؛،؛(هج .h ip başarılı zanaa tç ılard ır

?cerileri kim den m iras a ld ıla r

30. M Ö ya k la ş ık 8 0 0 0 ’i tarih gösteren ve güney doğu T ürkiye'de Ne- vali Çori'de yera ltından kazıla rak çıkarılan olağanüstü dikili yekpare taş cınıt ve onu çevreleyen kült binası. Sütunun önyüzündek i beş par­m aklı ellere ve Bolivya, T iahuanaco’daki Kalasasaya sarayının avlu­

suna bariz benzerliğine d ikka t edin.

287

Page 284: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

b u lu n a n VIآا>،أ،،'ا ıV tvali ار.

M؛ U 8400 ا،،ا ،ار ؛؛ا'ءال Ö y a ld a s ıl

' ı' 6-،آ'تا<’اا a h b a b a؛b ، !S إل (٢٨ سرا

s>ا1م a n a l g a le r is in d e ,ااا،)إ'،أاأ ا،ظ 1

g >،ااااللر ııze l الط .r a s t la n m a y a ıa k

ال،>،.اا،؛ال الا س ([«زر «؛&هسس &الb ،سا ir d in i سالءا s،ا a m a n d ı

lıevkı'hnıııال ااءل،ء,insanımsıا؛أ

س ؛>؛6ه؛ا. den آ،ء

32. Güney doğu Türkiye’de Çayönü'nde bulunan ve MÖ yaklaşık 7000’i tarih gös­

teren baykuş yüzlü kemikten sallanalı süs. Gözlerinden akan gözyaşlarına dikkat edin. Bu, Kunıarbi ve Tiamat’tan akan

gözyaşlarının nasıl Fırat ve Dicle nehirle­rini yarattığından bahseden Hurri ve Me­zopotamya mitlerini hatırlatır. Acaba bu, 9000-yaşmdaki bu sallantılı süs eşyasının

temsil ettiği şey mi?

33& 34. Nevali Ç ori’nin kült bir asında bulunan ve MÖ yaklaşık 8000'i tarih gösteren bir kuş-adam heykelinden iki görüntü. Bu 23 cm yükseklik ted iı ve

kapalı kanatlı çekiç-başlı bir kişiyi gösterir. O tören kıyafeti içinde bir kuş şa­manı temsil e d i y o r görünmektedir; öte yatıdan onun kabalığı bu örnekten 400

yıl kadar öncesini ta ıih gösteren y ılan başlı akbaba heykeliyle tam amen zıttır

288

Page 285: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

36. Paris, Louvre'de tanrı Horus’un atmaca başlı bir

heykeli. Acaba Horus'un Havarileri, Shem su-hor’u

çevreleyen mitler, MÖ y a k ­laşık 4000-3100’de, hane­

dan öncesi zam anlarda Ya­kın Doğu’dan atasal y u rtla ­

rı, M ısır'a geri dönen hük­meden elit s ın ıf tarafından

yönetilen bir ırkın ilk anıları m ıd ır?

35. Nevali Çori'de bu­lunan, civardaki Fırat nehrinin ilkel sembo­lü, ayakta duran kap­lumbağanın her iki yanında bulunan aşırı sevinç içindeki iki f i ­gürü gösteren oyul­muş taş kase. Daha sonraki Mezopotamya mitolojisinde, göl kaplumbağası Enki ya da Ea’nın ruhu ol­du, öle yandan Hurri söylencesinde yaratıcı tanrı Kıımarbi'nin bir biçimi idi.

38. MÖ ya kla şık 8000’e ait Nevali Ç a ri’niıı kült binasının içerisindeki bir heykel oyuğunda ؛١٧-

liman, y -؛>؛ ılanvari midilli kuyruklu , yum urta çimli b ir insan başı. Bu neyi temsil etm ektedir

،ا،ا سم ٧•، o neden taş giriş yolundan güney batı ا?doğru gözünü d ikip bakm aktad ır

37. MÖ yaklaşık 2678’de, U cum u Hanedan kralı Djoser için inşa edilmiş, Saqqara’nın ünlü basamaklı piramidi. Ne.den o, fa rk lı yedi katı ile M ezopo­

tam ya’nın zigurat yapılarıyla şaşılacak derecede benzerlik taşım aktad ır?

289

Page 286: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

39& 40 . A r tık birçok insan b ir ‘K ayıtlar Sa lonu’nun G ize ’nin kum lan

a ltında var o lduğuna inanm aktadır. A şağıda bu lm ayı um abileceğim iz yer in ortam ın ı ka vra ya n b ir kişi Ing iliz m edyum B ernard G .’dir; onu 1985 ’te S fenksin ö lü ler d iyarı bölgesini dahil eden rüya ların ın ardın٠ dan b ir d iz i resim leri çizm esi ilham edildi. Yukarıda, ‘On iki O dan m Sa lonu’ o larak tab ir edilen arrit y a da giriş holü ve aşağıda ,b ir onü-

çüncü 'İlk Yara tılış O dası’ etrafında toplanan on ik i odanın ilki.

Page 287: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

O NA LTIN CI BÖLÜM

ADEN’E GEÇİT

Ve Yüce Tanrı doğu yönünde, Aden’de bir bahçe yaptı; ve oraya şekil vermiş olduğu adamı koydu. Ve Yüce Tann gö­ze hoş görünen ve yenmesi faydalı her ağacı, ayrıca bahçe­nin tam ortasında hayat ağacını ve iyi ve kötüye dair bilgi ağacını yetiştirmek üzere topraktan yarattı. Ve bahçeyi su­lamak için Aden’den bir nehir çıktı; ve o oradan kısımlara bölünüp, dört kaynak halinde ayrıldı.1

Bu Kutsal Kitabın Tekvin (Varoluş) Kitabında Aden (cen ­net) kavramını tanıttığı biçim idir. Birçok Kutsal Kitap araştır­macısı bu yerin kökeninde tam am en m itsel olduğunu düşü n ­se de, Aden’in eski zamanlarda kendi doğrusu içinde coğrafi bir m ekan olduğuna inanm ak için her sebep m evcut . Ezeki- cl’in kitabında, Aden’in yazarın baharat, altın, kıym etli taşlar ve ‘mavi ve nakış işi ambalajlarda ve iplerle bağlı, sedir ağacın­dan yapılm ış lüks eşya sandıkları içinde seçm e eşyalar’ gibi lüks malların ticaretiyle uğraştığını söylediği2 ‘Sheba’nın ka-

I Gen. ii. 8-10.) Ez. xxvii. 24.

291

Page 288: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

١çakçıları' olan Assur [Asur] ve Chilm ad’ ve ‘Haran [Harı.١١٠ı ve Canneh’ yanında olduğu belirtilir.3

A den’in tam olarak nerede bulunduğu dört ayrı nehrin k.ıy nağını onun merkez bölgesinden aldtğı ve tariı edildiğine ٣ ' re, dört baş noktadan dört ayrı ü lkeye aktığı gerçeğinden sn،* tanabilir. Ç ok sonraki zamanlarda A den’in tem el coğrafya1.؛M Ö üçüncü b inyılın ikinci yarısında Kuzey Irak’ta ün salın. Sami d illerinden birini konuşan krallık, Akad’ın zengin mıi؛> lo jisinde de rastlanan bir kavram olan, cennetin dört nehri il» su lanan bir dünyanın m erkezine Aden’in ‘bahçesi’ni yerleştir

m ek am acıyla gen işletild i.4Bu nehirlerin ilki, Van G ölünün batı ve kuzey batısındaki

dağlardan bir seri nehir ayakları halinde çıkan ve Kuzey Sun y e ’ye doğru akm ak üzere kıvrılarak yo l almadan önce Türkiy؛• iç inde akan, bugün Fırat olarak bilinen, Perath (Arapça v> Türkçede Pirat [Fırat]) olarak aktarılmaktadır. O daha son m Irak’a ulaşır ve nihayetinde İran Körfezine boşalm ak üzere d ؛ ١

ğu y ön ü n e yönelir.Bahsi geçen ikinci nehir, Yunan, zam anlarından beri Dicle

olarak b ilinen, H iddekel’clir. Bu da, Van G ölünün güney bal، sında bulunan, bir seri nehir ayaklarından ortaya çıkar. Hu ayaklar Kuzey Irak’m ovalarına ulaşm adan önce D oğu Toro؛ Dağlarının eteklerinden aşağıya yılan gibi kıvrılarak yo l alan bir h ız lı akan nehir oluşturm ak üzere bir araya gelirler. O da ha sonra güney doğuya doğru bir istikam ette, Fırat’ın doğusu ve kabaca paralelinde ilerler, oradan en nihayetinde İran Köı fezine boşalır -onların arasında kalan arazi Bereketli Hilal (Türkiye ve Irak’ı içine alan hilal şeklindeki t ir verim li saha)

olarak tanınır.Ü çüncü nehir, Erm eni geleneğine)'' uzun zam andan ben

Aras ya da Araxes ile aralarında ilgi kurulan, G ihon olarak ve rilm ektedir (Arapça Gaıhun) .5 Bu Van G ölünün kuzey doğu

3 Ez. xxvii, 23.4 Warren, sayfa 126-7, 126 n.2, Smith, Assyrian Discoveries (Asurlara A it Keşifler), say

Fa 392-3 He kıyasta; Massey, The Natural G&ıesıs (Doğal Varoluş), Cilt 2, sayfa 2 1,5 W alker. Bu makalenin b ir kopyasını 25 Ağustos 1996 da konuyla ilgili b ir mek

tupla birlikte gönderdiği için Brent Russ'a minnettarım.

292

Page 289: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

doğru yükselir ve doğuya doğru bir istikam ،١٠١١؛ ette eski • ııslı toprağı,6 Ermeni krallığından Hazar Denizi’ne akar.

Dördüncü ve son nehir, P ishon’u saptamak daha zordur. IGzı ilim adamları onu , batı İran’daki U rm iye G ölünün güne­yinden yükselen ve Aras gibi, Hazar D enizi’ne boşalm ak üzere loğu yönüne akan, U izh u n 7 ile birleştirm eyi uygun görm üş­

led ir . Bununla birlikte, P ishon’un, Van G ölünün güney doğu- uııda yükselen ve Kuzey Irak’taki eski Asur başkenti N i-

ııova’ya yakın D icle’ye karışmadan önce Irak sınırındaki Kür- lıstan’dan akan zorlu bir kanal oluşturan Büyük Zap nehri o؛ l­ması eşit derecede olasıdır. Doğrusu, yerel Nasturiler ya da Asur K ilisesi Büyük Zap’ın Pishon N ehri olduğuna öyle kuv­vetle inanırlardı ki, yirm inci yüzyılın başı gibi yakın zamanda unun Patriği sık sık resmi m ektuplarım *Aden Bahçesinin Nchri’nin ilerisindeki odam dan’ diye im zalardı’!8

Nitekim cennetin nehirlerinin her birinin, azam etli Van G ö­lünün m erkezi odak olm asıyla, Aden’in dört bir yanından akıp gittiği tespit edilebilm ektedir. Bu uzunluğu 96 kilom etre ka­dar (60 m il) ve genişliği 56 kilom etre (35 m il) civarında, gü­nümüzde Türkiye Kürdistanı ile eski Sovyet Ermeni C um hu­riyeti arasındaki sınırlarda bulunan çok büyük bir iç denizdir. Van G ölünün A den’in toprağının odak m erkezi olduğuna te­yit, Adem ve Havva’nın meydana getirildiği ‘bahçe’sin in , şu an, Büyük Tufan’ın zam anında battığından beri yatmakta olduğu yerin derinliklerinin dibinde olduğunu iddia eden bir Ermeni efsanesinden gelir.9

MÖ üçüncü binyıl sırasında G üney Irak’ı birlikte bir dizi şe ­hir devletlerle zapteden, Akadlar ve öncek i Süm erler Aden h i­kayesinin kendilerine ait tefsirine sahiplerdi. Her iki kültürün m itolojilerinde tanrılar, insanlar ve hayvanların birlikte barış ve huzur içinde yaşadıkları, cennetsel bölge D ilm un olarak ta­nınırdı. Büyük uygarlaştırıcı, su tanrısı Enki, ‘kusursuz m utlu-

' age.8 W ıgram and W igram, sayfa 2649 Massey, The Natura! Genesis, Cilt 2. sayfa 2 3 1.

Page 290: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

^axsssssststs^rin b ilinm ediği ve ölüm lülere ‘bir tanrı gibi hayat verildiği ؛٠<. tem iz ve ‘parlak’ bir ‘ölüm süzler m eskeni’ olduğu söylenirdi Bu hikaye Adem ve Havva’nın Aden Bahçesi’ndeki Varoluş !١١ kavesin i tekrar etm ekle birlikte, aynı zamanda yalanlıyor ٣٠ rünm ektedir. Burada ‘iyi ve kötüyü bilm e ağacın ın meyvesin, yem esi için yılan tarafından kandırıldıktan sonra, insanlığın İlk Anne-Babası ‘hayat ağacı’n ın m eyvesinden de yiyip, ebedi y en yaşarlar’, başka bir deyişle tanrılar gibi ölüm süz olurlar di

y£ U im 'adam lan D ilm un’u n İran Körfezi’ndeki Bahreyn adas, na verilen isim olduğunu kanıtlam ak için sağlam delil sunsa lar da onun çok önceleri, bugün Kuzey Irak’ın yukarısında ٠

dağlarda ver alan bir coğrafi bölge o lduğunu gösterm e* için ivi bir sebep var. Ö rneğin, ‘güneşin doğduğu yer, D ılm un ela gı’ şeklinde bir kinaye var.12 Bahreyn’de hiç dağ bulunmadı öından ve bu ada hiçbir surette lrak’a nazaran doğan güneşin istikam etinde uzanıyor olarak tan ım lanm ayacağından dolayı، iki D ilm un bulunduğu kesin görünm ektedir. Bu ism in mıtoio iik m ekanının Kürdistan’ın dağlarında bir yerde olduğuna te

bul ed ilen ‘sedir ağaçlarının toprağı’nm , eski Akadlar ve M m erler tarafından, İrak ve İran arasındaki sınırlardan Van u o lü n ü n kıyılarına kadar ve hatta daha öteye batıya, dogu Toros dağ silsilesin e kadar uzanan, Y ukan Zagros dağları arasına ko■

111 Mehrrlad zady, KutsakKitabın Aden kavramıyla çok ortak yön ü olan m itsel D ilm un’un kökenlerinin izin i takıp etti.

10 Heinberg, sayfa 42; Roux, sayfa 106.

14 Izady. sayfa 19.

294

Page 291: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

' )ııun bilim sel araştırması orijinal D ilm un’u Doğu Anadolu'da Van G ölünün güney batısında bulunan, bilinen ism iyle Dimi- l.ı ya da Zaza, Kürtlerin yurt edindikleri, Dilamân ya da Day- l.ıman diye tanınan bir kabile (aşiret) bölgesi ile birleştirir15 lıak K ürdistam ’ndaki Erbil’de (eski Arbela) bulunan Eski Ki­lise kayıtları bu coğrafi bölgeyi Dilamân toprağı olarak belir­in. Onlar, Beth Dailömâye, ‘ Daylamânların toprağı’m n 'Sin- ( ar’m kuzeyinde’, başka deyişle Yukarı Fırat ile D icle’nin ayak­ları arasındaki Doğu Toros dağ silsilesin in eteklerinde bulun­ması gerektiğini iddia eder.16 Izady bu iddiaların teyidini, Dılamân’ı... Dicle’nin kaynaklarındaki [yazarın vurgusu] bir yere koyan, Zerdüştlüğün kutsal kitabı Bundahishn’de b u ldu ,17 ki burası erken neolitik kavim lerin MÖ 9500 ile 5000 arasın­da yüksek seviyede bir kültür geliştirdiği bölge. Bu hiç de te­sadüf görünm üyordu, o halde, bu bölge aynı zamanda Kutsal Kitabın Aden toprağı ile eşanlam lı idi.

ADEN’E YOL

Ö yleyse bu İbranilerin, Akadların ve Sümerlerin en eski ge­leneklerine göre, uygarlığın beşiği, Aden’e geçit idi ve şim di lam bu bölgeden yolculuğum uza Şanlıurfa ilindeki Hilvan ka­zasına doğru devam etm eliydik. Buranın kuzey doğusunda Doğu Toros dağlarının karla kaplı dorukları gökyüzünü delip geçer ve gökyüzünün alem ine dalar, diğer yandan güney d o­ğuya doğru Irak’a tenha bir yol uzanır. Bu güzergahta N isan 1997’de Türkler, Irak Kürdistanı içlerindeki m üstahkem yer­lere yerleşen Kürt işçi Partisi’nin (PKK) elem anlarına karşı bi­linen ism iyle bahar harekatlarının sonuncusu nu başlattı. 50.000’den fazla asker, 250 tank, m uazzam hava desteği ve bir ağır harp silahları bataryası toplam 4 0 0 0 Kürt savaşçının izini bulmak üzere Irak’a sevkedild i.1815 age., sayfa 44.16 age.I 7 age.18 Ö m ek için, The Daily Telepraph, 15 Mayıs 1997 ve The Times, 15 Mayıs

1997e bakın.

295

Page 292: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

K utsal K itabın A den toprağının dört hobi ayrılış ın ı ve اا،،ءاااءءء dört nehrini gösteren Yakın Doğu haritası. M ezopotam ya söylencesinin

(geleneğinin) m itsel bölgesi, D ilm un m ekanı ayrıca işaret edilm iştir.

Bizim durağım ız Hilvan ilçesin in batısında, I9 9 2 ’de Yukarı Fırat’ın sularının Türkiye’ye hidroelektrik güç sağlam ak üzere

' oluşturulan m odern Atatürk barajının kıyısı.Büyle birçok baraj hem Fırat hem D iele boyunea çeşitli yerler- de inşa edilm iştir ve her biri artık ebediyen yok olan önem li arkeolojik siteleri sulara göm m eyi başarmıştır. Büyük bir fark- la en büyük kayıp. D oğu A nadolu’da kabaca MÖ 8800 ile 7600 arasında yer alan, çöm lekçilik -öncesi neolitik B (FFNB) olarak bilinen insanlığın gelişm e safhasına kadar eski tarihe uzanan sınırsız arkeolojik anlama sahip bir site, Nevali Çori’dir (çor- rii diye telaffuz edilir).ول

YEKPARE TAŞ ABİDE

N evali Çori ile ilk olarak şans eseri f9 9 6 ’nın sonbaharında Mark Burkinsha'v/ isim li bir m uhabirden aydınlatıcı bir inek- tup aldığım da karşılaştım. Buna iliştirilm iş olarak, ’oirisi bir di-وا M eyeı؟. S.V. 'Nevali Çori', □ İ t A. Sayfa 1ات .

296

Page 293: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

I dikine direkleri ve arasına serpişıirilerek sıkıştırılm؛, ış harç- sız taştan teşkil eden duvarları ile batık bir tapınağın ortasın- da duran oyularak şekil verilm iş devasa bir yekpare taş abide- yi £drüntüleyen, çeşitli fotokopiler bulunuyordu.^® İlk başta R o h ^ a ’da Tiahuanaeo’daki oyulm uş dik duran taşlardan biri- ne bakt^ ım ı dhşündüm (aşağıya bakın). Kanımca fotoğrafta- ki her şey G üney Amerika'yı çağrıştırıyordu. Ancak beraberin- deki m etne yakından bakınea. D oğu Anadolu’daki bir siteye baktığım ı farketdm.

Sadece resim de görülen tam kesin lik le dikdörtgen biçim i al- mı؛ büyük yekpare taşın yanları değil, aynı zamanda bütün her şey, daha sonra bu bölgedeki neolitik sitelere oldukça öz- gü, ‘çim ento m ozaiki’ olarak b ilinen kireçli harçtan teşkil edil- diğini anladığım , m ükem m elen düzgün bir zem ine kurulm uş gibi görünüyordu. En tuhafı oldukça açık biçim de en üst bö- lüm ünü kaybetm iş, iki metre yüksekte dikili sütundaki fevka- İade oymalar idi. En uzun iki yüzündeki alt kısım daki kabart- mada yatay bir ٧ şekli oluşturm aları için yukarı doğ™ kıvrı- lan kollar uzanm ıştı. Bunlar her biri eşit uzunlukta beş parma- ğı olan üslup verilm iş ellerle yekpare taşın ön, dar yüzünde son buluyordu -ilk bakışta fok, balina ya da yunus gibi m em e- h bir deniz hayvanınınkine benzer paletleri çağrıştıran özel bir görüntü. ‘Eller’in üzerinde, başını kaybetmiş bir insan sureti- nin om uzlarından aşağı sarkan son derece uzun saç izlenim i vererek, taşın tepesindeki bariz kırık parçanın ötesinden bo- yunca yarısına kadar aşağı inen , iki uzun dikdörtgen ؛ erit bu- lunuyordu.

H epsinden önem lisi bu olağanüstü yekpare taş tapınağın ait olduğu çağ idi. 1995’te Time-Life tarafından basılan Anatolia: Cauldıon ٠/ Cultures (Anadolu: Kültürlerin Kazanı) kitabın- dan alınan, bitişikteki m etin Nevah Çori’den fO.OOO yaşın üzerinde bir ‘zaman m akinesi’ olarak bahsediyordu! Eğer bu doğru ise, ٠ zaman bu, eski M ezopotam ya’daki uygarlığın do-

20 Time-Life Books. Anatolia: Cauldfon ofCutluKS. sayfa 30 ا 'e س ; Nevalı Ço-ri’nın kült binasının e؛؟؛z lenkli resminin yanınd.a. Doğu Türkiye'nin tanhönce-sine b ir ؛؛iri؛ olai'ak bayii tavsiye edilir niteliktedir.

297

Page 294: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ğ u ş u n a a n 5 0 0 0 y ıl ö n c e . M Ö 8 0 0 0 c iv a r ın d a y a p ılm ış t ı . Bu

d o ğ r u o la b ilir m iy d i -ta r tışm a sız u y g a r lığ ın b e ş iğ i, D o ğ u A n a­

d o lu ’n u n Y u k a rı F ırat ü z e r in d e , o n d a n b in le r c e y ıl so n ra u y ­

g u la m a y a k o n u lm u ş M alta ya da B atı A v ru p a ’n ın m e g a lit ik sa ­

n a tı i le b o y ö lç ü ş e c e k kad ar g ü z e l o y m a taş sü tu n la r ı ü re tecek

y e tk in lik te y ü k s e k b ilg iy e sa h ip b ir k ü ltü r?

N e v a li Ç o r i’n ın k ü lt b in a s ın ın b e n i c e z b e t t iğ in i sö y le m e k

y e te r s iz k a lır . M e k a n ın garip o r ta m ın ı ö y le m ü k e m m e l e s ir a l­

m ış b u a k la d u r g u n lu k v e r e n ta sv ire b a k m a k ta n g ö z ü m ü ala­

m a d ım . K a n ım c a , b u rad a M ıs ır ’ın B ü y ü k k ü ltü r ü tarafından

b ır a k ıla n a n ıt la r la k ıy a s la n a b ile c e k in c e l ik te b ir b ilg i sev iy e s i

v a rd ı. H e m e n k e ş fe tt iğ im ü z e r e , b e n i N e v a li Ç o r i’d e d ah a da

b ü y ü k sü r p r iz le r b e k liy o r d u .

HAU PTM A N N ’IN KEŞFİ

Bu y e r le ş im y er i ilk k e z 1 9 8 0 ’d e a r k e o lo g H a n s G eo rg Ge-

b e l ta ra fın d a n K antara V a d is in d e k i iş g a l te p e c ik le r in in b ir s is ­

te m a tik t e tk ik i s ıra s ın d a te s p it e d ild i .21 O sırad a o d o k u z k ilo ­

m etre (b e ş b u ç u k m il) kad ar u z a k ta k i b ir b a şk a s ite d e k azılar

ile m e ş g u ld ü , b u y ü z d e n F ıra t’ın g ü n e y k ıy ıs ın d a n v e K antara

Ç a y ı k ö y ü n ü n d o ğ u s u n d a n ü ç k ilo m e tr e (2 m il) kad ar m e sa ­

fed e (3 7 ° 3 5 ' K , 3 8 ° 3 9 ' D ) , y a k la ş ık o la ra k d o k sa n a k ırk m et­

re g e n iş l ik te k i d a h a ö n c e d e n b il in m e y e n iş g a l s e t in in (satı htan

y ü k s e k y e r ) v a r lığ ın ı k a y d e tm e k te n b a şk a faz la b ir ş e y y a p a ­

m ad ı. Ü ç y ıl so n r a , 1 9 8 3 ’te H e id e lb e r g Ü n iv e r s ite s in d e n Ha-

ra ld H a u p tm a n n is m in i ç e v r e d e k i s e t te n a la n , N e v a li Ç o r i’de-

k i b irk a ç s e z o n lu k k a z ıla r ın i lk in i b aşlattı. 1 9 8 5 ’te v e so n ra k i

ç e ş it l i s e z o n la r d a ger i d ö n d ü . E n s o n 1 9 9 1 ’d e N e v a li Ç ori’de

id i; iş t e o z a m a n A ta tü rk b a ra jın ın ta m a m la n m a s ın ın s o n a şa ­

m a s ı k a z ıla r ı, y a p a b ild iğ i k ad ar ıy la s i t e d e m e v c u t o la n la r ı k u r ­

tarm ak a m a ç lı b ir k u rtarm a o p e r a sy o n u n a d ö n ü ştü r d ü . B u n ­

d a n k ısa sü r e so n r a , F ırat’tan y ü k s e le n su la r işga l s e t in in k ıy ı­

s ın a kad ar sa r d ı v e artık N e v a li Ç ori A ta tü rk b a ra jın ın o n la rca

m e tr e a lt ın d a y d ı. Ş ü k ü rler o ls u n k i, az ö n c e b a h si g e ç e n y ek -

21 Meyers. s.v. ,Nevali Ç o ri’, Cırt 4, sayfa 131.

298

Page 295: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

pare taş abide alınıp, şu an yeniden dikildiği ve teşhir için yer­leştirildiği civardaki Urfa M üzesine nakledildi.

H a u p lm a n n ’ın N e v a li Ç o r i’d ek i k a z ıla r ın d a n a p a ç ık b e lli

o la n , k a r b o n -14 ta r ih le m e y e g ö re M O 8 4 0 0 c iv a r ın d a b a ş la m ış

s ite n in en erk en y e r le ş im in d e n it ib a ren , h er k im le r y e r le ş t iy ­

s e , ç o k ta n ta r ım ın te m e l i lk e le r in i k a v ra d ığ ıd ır .22 Bu en erk en

g e lişm e a şa m a la r ın d a h u b u b a tla r e k iliy o r d u ve h a y v a n la r e v ­

c il le ş t ir iliy o r d u . S ite o z a m a n d a n it ib a ren M Ö a lt ın c ı b in y ılın

o r ta s ın a k ad ar ç e ş i t l i za m a n la rd a işg a l e d ild i. A n ca k b u so n

d e r e c e u z u n işg a le r a ğ m e n , a r k e o lo j i d ü n y a s ın ın ö z e l l ik le i lg i­

s in i ç e k e n N e v a li Ç o r i’n in ç ö m le k ç il ik ö n c e s i n e o li t ik d ev ir s ı ­

ra sın d a k i en e r k e n sa fh a la r ıd ır .23N e v a li Ç or i’n in n e d e n tam o la ra k b u lu n d u ğ u y e r d e in şa

e d ild iğ i b u g ü n b e ll i d e ğ ild ir . B e lli k i b u kararda tarım a y ö n e ­

lik h e sa p la r d a h il e d ild i, y in e d e b u n u n b a s it b ir ç if tç i to p lu ­

lu ğ u o lm a d ığ ı aç ık tır . A ç ıla n 2 2 m e s k e n d e n , sa d e c e b ir i e v e a it

o tu r u m a m a ç lı k u lla n ılm ış g ö r ü n m e k te d ir .24 S ite n in d ik d ö r t­

g e n b iç im li, p a rm a k lık (ızg a ra ) p la n lı b in a la r ın ın b ir ç o ğ u y a l­

n ız d e p o la m a a m a ç la r ın a y ö n e lik k u lla n ılıy o r d u . B irisi ç a k ­

m a k ta ş ın d a n a le t le r y a p m a k iç in b ir a te ly e g ib i h iz m e t g ö r m ü ­

ş e b e n z iy o r , ö te y a n d a n d iğ er ler i g ö m ü lü k a fa ta s la r ın ın b iç i ­

m in e g ö re k ü lt a m a ç lı k u lla n ım ın k a n ıt ın ı ta ş ıy o r d u 25 (O ııye-

dinci Bölüme bakın).N e v a li Ç o r i’n in b a ş iş le v i , H a u p tm a n n ’ın 'k ü lt b in a s ı’ d iy e

is im v e r d iğ i d ik d ö r tg e n b ir taş y a p ı e tra fın d a o d a k la n a n , d in i

b ir m e r k e z o la ra k b u lu n m u ş g ib i g ö z ü k ü y o r d u . E n e r k e n b in a

e v r e s in d e n g er i k a la n b ü tü n ş e y ta m d ö r t m etre u z u n lu k ta b ir

d u v a r p a rça sı id i. B u n u n la b ir lik te , b u y e r le ş im d ö n e m in d e n

b irk a ç g ö r k e m li h e y k e l sa k in le r i ta ra fın d a n m u h a fa z a e d ilm iş

v e d a h a so n ra a y n ı s ite d e in şa e d ile n so n r a k i b in a la r ın y a n ın a

g e t ir ilm iş t i .26 B ina II o la ra k ta n ın a n b ir d iğ e r k ü lt e v i M O

8 1 0 0 c iv a r ın d a b ir z a m a n d a in şa ed ild i; b u b ü tü n ü n e b ir o y -

22 age.

24 Hauptmann, sayfa 39.25 Bıenert. sayfa 16-17.26 Hauptmann, sayfa 4 I,

Page 296: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

m a iz le n im i v e r e c e k şe k ild e arka u c u y la k ısm en k a y a lık y u■'.

y in iç in e y e r le ş t ir ilm iş t i.” T o p ra k b ir bayır iç m e 2 .8 m e n• y '»'،؛، ü k s e k liğ e u la şa n ve y a r ım m etre k a lın lık ta h a rçs ız ta ş ta n

28.d u v a r in şa e d ilm iş t i H،،،.؛، a u p tm a n n B ina l l ’n in d u v a r la r ın ın b a ş la n g ıç ta k ireç ti

d a n b ir h arçla k a p la n m ış o ld u ğ u n u v e d u v a r la r ın b ir zam aıtb ı

ta h m in e n d in s e l ya da s e m b o lik ö z e l l iğ e sa h ip d u v a r resım l•

r iy le s ü s le n m iş o ld u ğ u n u g ö s te r e n , s iy a h v e k ır m ız ı b oyam,»

k a n ıt la r ın ı ta ş ıy a n g r i-b e y a z b ir s ıv a n ın iz le r in in orad a b u ıa d،

29.k a ld ığ ın ı ayr ıca b e lir t t i

T A P IN A K L A R V E KTJŞLAR

D ah a ö n c e d e n b e lir t i ld iğ i g ib i, N e v a li Ç ori’n in k ü lt b m..،•

٠٠٠٠٠ o n a z a m a n ın ın b in le r c e y ıl i le r is in d e b ir b in a g ö r ü n ü ş ü vcı

o la n , s ık ı ç im e n to m o z a iğ in d e n b ir z e m in e sa h ip ti. B izzat d»

٠ v a r la r ın iç in e d ü z e n li aralarla k o n u la n 13 d ik in e taş sü tu n y

e 1؛ ş t ir ilm iş ti. H er b ir i e sa s ın d a T harfi b iç im in d e k a v u ştu m

m u ş tu , k i b u o lg u H a u p tm a n n ’ı o n la r ın s ır f b ir ça tıy a dcM r.،

،٠١٠١٠) 20.1er o larak iş g ö r d ü k le r i s o n u c u n u ç ık a rm a y a ş e v k e t t i

»o lu ş tu r a n m e r d iv e n le r in y a n ın d a n b in a n ın g ü n e y b a tı tarai٠٠٠ .٠٠■ d o ğ r u ik i k o c a m a n d ik in e d u ra n ta ş b u lu n m a k ta y d ı, ö te y

d 1،؛ . a n k a rşı y a n ın d a k i d u v a r ın iç in d e H a u p tm a n n b ir k ü lt

٠.، ،■k e lin e a it o y u k b u ld u . E n ö n e m lis i , b u se v iy e d e b u lu n a n ç

li ta ş h e y k e lle r vard ı. B u n la rd a n b ir i, o n u n ik in c i d efa k u ll»

n ıld ığ ın ı ve n e r e d e y se k e s in o la ra k d a h a e v v e lk i b ir b in a rv» >

s in d e n m u h te m e le n B in a E d en g e ld iğ in i im a e d e c e k şek il«!،

١٠٠> .،■B in a l l ’d e ‘d u vara s ık ış t ır ı lm ış ’ h a ld e b u lu n a n k ır ık k ir e ç t

،٠٠ d a n b ir k u ş h e y k e li id i. B e n im d ü ş ü n c e m e g ö r e , b u A ztck ı

r ıS1 Q u e t z a i c o a t l , t ü y l ü y ıla n ın ü s lu p v e r ilm iş ö z e l l i k)

a n ım sa ta n b a r iz b ir y ıla n a b e n z e r başa sa h ip tir . G agası k m lı•'،•

a m a b u n a ra ğ m en b ü y ü k g ö z te r ı, y u v a r la k la şt ır ılm ış göğsü

.42 27 age., sayfa.43 28 age., sayfa.47 29 age., sayfa

300

Page 297: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

M' lup v e r ilm iş k a n a tla n ö ^ le g ü z e l y a p ılm tş k i, الط h e y k e lin

اا>ااا1ا’الآ b ir san a t g a le r is in d e e ş i b u lu n m a z .١١N e v a li Ç n ri’n in k ü lt e v in in ü ç ü n c ü v e s o n e v res i, B ina 111

1 0 8 0 0 0 c iv a r ın d a in şa e d ilm iş g b r ü n m e k te d ir . ü z e r i d ev a sa

ılm taş d• ا il im le r iy le k a p a tılm ış , s ıra y a b e n z e r b ir p la tfo rm ,

l؛l،kati ç e k e c e k d e r e c e d e ç im e n to m o z a iğ i z e m in in e b a tm ı k ı-

altarak, iç te k i d u v a r la r ın d ö r d ü n d e n ü ç ü n e e k le n m iş t i (b asa -

ا.ااا1ال g ir iş in iç in d e b u lu n d u ğ u g ü n e y b a tı b ö lü m ü n d e o la n is-

وا!.*ام.)تت Ö n d ar y ü z le r i b e ş p a rm a k lı e lle r le s o n b u la n , e n ge-

ı،b y ü z e y le r in e d i r s e k l e r d e n k ıv r ılım ş v e b ü k ü lm ü ş k o lla r

■yıdm uş o n ik i in c e s ü tu n ik in c i e v r e n in d ik in e d u ra n o n ü ç ta-

>yla y e r d e ğ iş t ir m iş t i .” H a u p tm a n n ’ın tab ir e tt iğ i g ib i, bu

• !estek ’ sü tu n la r ım b irb ir in e tu ttu r a n , ayr ıca ü z e r in e a lt ka-

u،؛! tm ada in s a n b iç im i ş e k ille r o y u lm u ş ü ç m etre y ü k se k lik te

T e n im fa r z e tt iğ im g ib i, b ir ta n e d e ğ il) ik i d o ğ r u sa l y e k p a r e taş

. ااا1ا.بمل B u n la r d ev a sa b ir g ir iş y o lu o lu ş tu r u y o r d u v e ö n dar

،izleri g ü n e y b a tıy a d o ğ r u , b in a n ın m e r k e z in in h er b ir y a m n -

١١٠ bir ta n e d u r u y o rd u .

iş te , T im e -L ife y a y ın ı Anatolia: Cauldron ٠/ G ııh ııres’da

A nadolu: K ü ltü r ler in K a za m ) y e r a la n r e s im d e b e n i ç o k cez -

!•eden ik i y e k p a r e taş a b id e d e n b ir in in k a la n p a rça sı id i. Bu

' ’I'l ta ş ın h a v a k o şu lla r ıy la y ıp r a n m ış z i ^ e s i , a lttak i b ö lü m ü -

ııııı a k s in e , o n u n ö n e m li b ir z a m a n , b e lk i d e b in le r c e y ıld ır

İKişullara terk e d ild iğ in i g ö ste r ir ş e k ild e , d a h a ü st b ir se v iy e d e

n iz ü k o y u n u z a n m ış v a z iy e t te H a u p tm a n n tara fın d an b u lu n -

İ ,؛11 lg in ç o la ra k , k a la n y ek p a re taş a b id e y a ln ız b e ş m etre Çİ-

؛ I I ' I Ü O m o z a iğ i z e m in in iç in e y e r le ş t ir ilm iş t i , k i b u b ü tü n ü n -

1• b ir a n la m ifa d e e tm e z . E ğer b u in c e o y u lm u ş s ü tu n u n esa-

ü اا-ا ç m e tr e }d ik se k lik te o ld u ğ u n u h a tır la rsa k , o z a m a n sa d e-

• b eş m e tr e d e r in l iğ in b ir i o n a d a y a n sa o n u ö te y e d ev ir e c e k

lı-ıeced e sa ğ la m d u r u şu n u te m in e d e m e y e c e ğ in i b ilm e k iç in

d !!؛ eh a g e r e k m e z . H a u p tm a n n b u y e k p a r e taş a b id e le r in üst

I ■ıge., sayfa 66.

ءجا. , sayfa 48.ıge., sayfa 50.

١ ıge., sayfa 52-3.

301

Page 298: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Horald Hauptmann’ın izniyle, Doğu T tilkiye, '،^٧٠١؛ Çorideki >ا'ارم"*'مtaş anıt kalıntısının yan-taslağı

eşik taşlarla üzerinin kapatıldığına ve basitçe herhangi İM.Iİ اله 'ا bir m جا istik anlam ı olm aksızın dekoratif çatı destekleri

ahmaktadır. O nsekizinci ve O ndokuzuncu Bölümler*.؛ na ٠٠٠. .göreceğim iz gibi, N evali Çori’deki papazların kafalarında

*١" ların çok önem li bir dinsel işleve h izm et ettikleri daha

görünm ektedir•١١١ ١ ٠٠< Bina l i l ’te ayrıca bulunan, yüksekliği 37 santim etre ٧١٧١، ٠١ !murta b içim inde oyulm uş tıraş edilm iş bir baş vardı olsa da, hâlâ dikkatle işlenm ،،١؛ iş kulaklar ve hepsinden ؛ذ

؛anüstü olarak, başından aşağı boynuna doğru inen uz،>n إءاbir *kıvrım’ ya da m" ي idilli kuyruğu taşır ve bu ayrıca kıvrıla yılanı da tem ا ٠١» sil etse gerek. Bu şaşırt،-! heykel parçası

Dünya’daki herhangi b ا"ا.ما h diğer neolitik sitede rastlanılan

güney batıya bakan kuzey duğu ه.şeye benzem iyor ب.م ١٠٠ konulm اا» uştu ve Bina 1 ya da Bina i!’>'e ait tam ي

heykelden alınm 1<ك،اإ— ış gözükm ektedir.” Hauptmann bu

.55 ayta35 ^ءج, ؛

302

Page 299: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

e tt iğ in e ا؛ةآللءا a it g ö k s e l 1'a r lıE ı 1 ؛’١٢ ‘آ;ءأءصاء’e n z e r ş e k l in -tıı.I lım ak tad ır ,36 y in e d e b e n im f ik r im c e b u ya b ir ataya ait TU

p a p a z lığ a a it s ın ıf ı (k a s t) te m s il e tm ek ted ir . E ğer ؛"Ya da m إ'" p ek â lâ to p lu lu ğ u n ü y e le r in in n n d d h ٥ doŞm ıse ' o zam an

Im yruklu d a z la k kafalarla g ö s te r iş y a p tık la r ın ı im a ed eb ilir i

-ş e k il ve k ıv r ıla n y ıla n işa re ti ayrıca a n la m lı g ö أأ ال .؛'İl iz ةا'ااأهل

İtm ek ted ir , ç ü n k ü Item y u m u r ta h e m d e y ıla n b erek e t, b i l-!؛.i lk y a r a tılış ın e v r e n s e l s e m b o lle r i id i1'1•,‘ ٧؛؛'k

e d d m iş k a fa n ın y a n ı sıra , B ina I lI ’ten ayrıca h a d d im 1؛1'3أ

azla u z a t ı lm ış ,n e r e d e y s e b ir ç e k iç b iç im in d e kafaya sa h ip؛ ؛■"

ku ş a d a m ın 23 sa n t im e tr e y ü k s e k lik te k ır e ç ta ş ın d a n ufak

I'll h e y k e li ç ık t ı O n u n k u ş g ib i g iy in m iş b ir in sa n o ld u ğu m u

e d e n ş e k ild e , s ır tın d a g e n iş k a p a lı k a n a tla r ı v e k o l u z u v- '١،؛ ■

7 o d u v a r ın iç in d e k i b ir o y u k ta y ü z ü k o y u n h a ld eل.v a rd ı إ'II

-u v e y in e b u da d ah a ö n c e k i b ir bina e v r e s in d e n g e tir i؟>ıılıınm u h a fa za e d ilm iş g ö r ü n m e k te d ir. ااا•

Y er leş im in so n r a k i s e v iy e le r i tartışm a k o n u m u z iç in ç o k i l-

-8 4 0 0 d ir ■ b u m m la b ir lik te , o n la r d a n M O y a k la ş ık؛d e f i

-f'0 0 ’d e k i’ m u h te m e le n ilk ü ç s e v iy e le r d e n a ş ır ılm ış ç e ş it l i i l, h e y k e lle r ç ık t ı. B u n lar , ‘bir k u ş ta ra lın d a n a lt e d iü n sır t اااا

uta y e r e ç ö m e lm iş ik i k a d ın fig ü rü n ü g ö s te r e n b ir le ş ik b ir

-",v k e li ,38 y a n ı s im tü y ler i te m sil e d e n in c e ç iz g ile r le s ü s le n

Bu o h a liy le , D o ğ u وت.f iz e n d i k a d ın b a ş ın ı ih t iv a e d e r ؤ'"ııııdolu’dan daha ziyade K؛ uzey Amerika'ya uygun, iarid

11İmuş suretlerden teşlul eden bir çeşit totem heykelinin',u ç a s ım o lu ş tu r m u ş g ib i g ö r ü n m e k te d ir

٠١a n K D R R A N e t m eا

N cva ii Ç on>de var o ld u ğ u sa p ta n a n faz laca rah ats ız e d ic i b ir -in san k u rb an e tm e y e d a ir a ç ık k a n ıttır . Ev 21 o larak ad v e

II b in a la rd a n b ir in d e , H a u p tm a n n is k e le t in b o y n u n d a v e ■١

.57 sayfa ؛؛:>•..

.133 v. 'Nevali Çon', cilt 4. Sayla؛l'*/ers, 's'ıtınptınann, sayf■؛ 66.

303

Page 300: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

،اا ağzının üst kısmında hâlâ gömülü duran çakmaktaşı هبما bulunan bir kadın cesedi buldu, kadına adeta defalarca taş ؛١٠

malarla darbe indirilmişti. Hauptmann kanıtın bireyin bilfK'k öldürülmesine işaret ettiğini, üstelik sözkonusu evin pek.il،

özel olarak bu amaç için kullanılan bir ‘kurban binası' 0ااااا<م olabileceğini kabul etti.40 Bu, hele de yüksek sedyede bil ا،اا>

٧٢ gelik ve teknolojik ustalığa sahip erken neolitik kavimlerm ١٠، ni bilgi dağıtıcılarına itibar ettiğimizde, açıkça ürpertici

m a n z a r a

،١٢ Nevali Çori’deki bu kurbanlık cesedin keşfini örneği olan bir kaza olarak değerlendirip görmezlikten gelmek بمامر،ل

١١٠٠٠« 60) olurdu. Ancak maalesef bundan tam 190 kilometre uzakta kuzey doğu yönünde, Çayönü’nde daha da اوج1اا.ا،مم

kurban etmeye dayalı bir kültün kesin kanıtı vardır. BıiMıl، أا ءها Nevali Çori’deki gibi, birçok sayıda parmaklık-plam ،ا

■١٠١٠[ dikdörtgen taş binalara, aynı zamanda özel işlevli başka ٠٠ lam rastlarız, örneğin , bir tanesi çimento mozaiği zemuır

hiptir, öte yandan bir başkası -bilinen ismiyle Yassı Kaldın® Taşı Binası- Gize’nin Vadi Tapınağının iç tasanmından ؛]٠٠١٠

olmayan geniş cilalı yassı kaldırım taşlarından yapılan bil ıf mine sahip (ayrıca dikili duran taşlar, yakınında sıralar ما،،اا

de kurulm.)٠؛ uştu ٠٠ Bununla beraber, Çayönü’nün tanınmış Kafatası Binalı ٧٢ ١٠ fazla ilgi çeken yapısıdır. Genişliği 7.9’a 7 metre olan

١١٠٠[> ucunda, ona onbirinci yüzyılın harabe bir Normandiya sinin esrarengiz görüntüsünü kazandıran bir daire şeldııı.،؛

çıkıntıya sahip bu taş yapı elbette çok karanlık sırlar baı >u،l>؛،j/l$ ا ص ,maktadır. Burada, arkeologlar iki küçük ara oda içinde

belli belirsizce yanarak kömür haline gelmiş 7b kadar ا>ذبما،؛هم, sim yerden çıkardılar,4i öte yandan ما 'afatası Binasındaki tan başa bütün kazılar 295’ten ٤١٤ olmayan sayıda kişileııı■ اهم miklerini açığa çıkardı.4؛' Kimse emin olmasa da, bütün ما1ء

.57 40 age., sayfa .445 Çayönü, C ilt 4, sayfa' .٧$. .Meyers 4 ا

42 age..43 age

304

Page 301: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

onlar belirli bir yerle sınırlanm ış bir çeşiı atalara ail ta- ا ا.اmilada lol oynam ıştı.

'■Ş ık lanm ası daha zor olan, adeta bir ikram masası görevi ağırlığında kesilm iş ve cilalanm ış bir taş محا آ،هء devasa •٠١"■

'،>1< ihtiva ettiği anlaşılan büyük bir odanın Çayönü’deki bek- onıedik keşfi idi. Hemen yakınında, kazıcılar, nihayetinde

üm le ilgili gerçeğe yönelten çakm aktaşından büyük1'•ا'1 0؛" İlıcak buldular. Mihrap taştmn düzgün yüzeyin in rnikros- ١؛

-، bık analizi yaban sığ ın , koyun ve insanlardan geldiği anlaşı y'>kse.k miktarda kan artığı açığa çıkardı.44 Bunun neyi ima ٠٠

-me şüphe yok. Kafatası Binası yalnız atalara ait garip d in؛"f -ğil, aynı zam anda, arkeolojik dünya tarafın،؛irenler için d١ "(؛■

bir unsuru ola- ؛!levam ettirilm eyen onların top lum unu) ٠١• -ö y le görü .*؟»f insan kurban etmek için de kullanılıyordu

ki, Nevali Çori ve Ç ayönü’nün neolitik kavim leri^M e- ٣١٢•■ ،!otamya’nın ovalarında binlerce ytl sonra var olm uş bir

e kıyasla, olağanüstü derecede ileri yaşam tarzını ya-'٠٠١١١ ؛ .،('•darına rağm en, hü k m ed en papazlar, MÖ yaklaşık ،.-•O’deki Doğu Anadolu’nun ilk topluluklarından daha çok

، yaklaşık 1000’deki M ezo-Am erika’nın uygarlıklarıyla u yu- - bir çeşit ahlakdışı yaşam tarzına y ön eld i,

levali Çori’deki kült binasının ortasında kule gibi yükselen (،'|re taş abidenin resm ine ilk kez nasıl gözüm ü dikerek

• nğımı hatırlıyorum. O nun süssüz sadeliğine rağmen, yapı •> bir korku hissi veriyordu. Bu anıt ile G üney Amerika'nın

sanan arasında, özellik le de P enı’nun Chavin kültürü- ا(ا -ekiyle ve Bolivya Altiplano’nun Tiahuanaco kültürünün

■'ا >ı؛r çeşit ince ilişki var görünüyordu. Burada, MÖ ,ول0000 arasında bir yerde inşa edildiği düşünülen Tiahu-هاا,ااا -' o'da,46 Nevali Çori’dekini çok anım satan m egalitik tapı -astlarız. Çayönü’nde olduğu gibi, bunlar dikine du "■»١٠"

,35 te Books, Anatd ia: Cauldron ofCultures. sayfa؛.؛ mon$؛ akıp ettiği ifin؛. monografinin izini ٧ ٨ ٧ Kiptmann. sayfa 38. B،j zor ؛^;،٣

Catherine Hale'e teşek- ١ ٢ I ve Alman orijinalinden İngilizceye■ :؛evirdiği ،؛٦l'iim i gönderirim.

,ıiı.ınsky, Cilt 2. sayfayı

305

Page 302: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ran iaş dizileriyle, yanı sıra alışılmadık kalite ve tasarıma salıt|> oyulmuş taş sütunlarla bir araya getirilmişti.

Kalasasaya diye tanınan harabelerin bir bölümündeki ، m neş Tapınağının güney batı köşesinde, yerel olarak El Fnıilr (Frer) olarak bilinen, tek bir oyulmuş yekpare taş abide duı ،١ yordu,47 ki buranın çevrili alan duvarları büyük oranda Nevali Çori’ninkileri anımsatmaktadır. Kırmızı kum taşından sağlımı bir bloktan keski ile şekil verilmiş bu iki metre yükseklikli kı figürün insan biçimli bir kafası ve yanlarına sarılmış ve süiıı nun ön yüzünde garip nesneleri sıkıca kavramış ellerle sim bulan alt kabartma kolları vardı. Sağ eldeki, Endonezya’ya ait bir k r is ’e benzet, dalgalı hatlı bir bıçak gibi görünmektedir, ılı ger yandan sol elindeki ise vazoya benzer bir şey (muhteım len yerel olarak yapılmış bir keru).*8 Daha özel olarak, Ei İ ni ile belden aşağıya, balık pullarını temsil ettiği anlaşılan, her !٠١ ri tek tek ufak bir balık kafası içine oyulmuş halde, bir gıy«• giymektedir.49 Bu anlama ilave olarak, civardaki Titicaca (nl lünde bulunan, h yalela diye bilinen bir yengeç tipi olduğu s.؛|i tanan ‘üslup verilmiş kabuklu hayvanlarla’ süslenmiş bir cllıi se beli vardır.50 Arkeolog Artur Posnansky tarafından keşlnlf len “Chullua" ve "Umantua" denilen, balık kuyruklu göl uı، rıları’ hakkında bahseden eski yerel halk masallarının varlı|> ile daha etkileyici kılman bir bağlantı ile, bu anıtın bir çeşit !١٠ lık adamı temsil ettiğine şüphe yok görünür.51

Bir şekilde Güney Amerika’nın Tiahuanaco’daki El Ft،ıılı gibi oyulmuş heykelleri ile Nevali Çori’deki geriye kalan yi•، pare taş abide arasında bir çeşit gizli ilişki var gözükmekteydi Dahası, bu bağ tabiatıyla hem kültürel hem de su temelli gılı idi. Nevali Çori’den heykel sanatının diğer örnekleri de ١.» lombiya öncesi etkilerine sahip gib’dir. Ama bu nasıl lıöyi olabilirdi? Nevali Çori Amerika devletlerinden binlerce ١١١، uzakta, tamamen farklı bir kıtada uzanmaktadır.47 age., sayfa 181.4 8 age., sayfa 182.

50 age., sayfa 181, 181 n. ١ 66.51 age., sayfa 183.

306

Page 303: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Bu herhangi bir açık cevabı olmayan bir problem idi. $u an Kin daha önemli olan, Nevali Çori ve Çayönü gibi şilelerdeki Imş eylemcilerin tam olarak kimler olduğunu tespit etmekti. Nevali Çori’nin çok güzel oyulmuş yekpare taş abidelere sahip kült tapınağını kimlerin inşa ettiğini bilmem gerekiyordu. İn­san kurban etmeyi dahil etmiş görünen törenlerini ve ayinle- ٠ ؛ ،i؛ kim yönetiyordu? Doğu Anadolu’nun ilk neolitik sitele-

liyle ilişkili bulunan olağanüstü teknolojinin aniden ortaya çı­kışının ardındakiler kimlerdi ve bununla ilgili herhangi bir şey nasıl Mısır ın Büyük kültürüne doğru geçmişe bağlanabilirdi?

307

Page 304: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ONYEDİNCI BÖLÜM

TÜYLÜYILANLAR

KUŞ

□٥٤٧ A nadolu’nun ل1ءا neolitik sitelerinin harikulade kült bi- laları ve oyulm؛ uş anıtları, Mısır'ın bugün Büyük Tanrdara id- lıar edilen taş yapılarıyla aynı garip ortamı yankılıyor gözük- inektedir. Bu çok açık görünm ektedir. Ancak şu an dikkatim i- zi N evali Çori’nin muam m alı oyulm uş heykellerine çevirir ve

ا ءدآآل Bina M etinlerindeki W etjeset-N eter’in ilahi sakinleri lıakkında nakledilen tasvir ile onları kıyaslarsak, o zam an da- lıa da büyük bir resim ortaya çıkar.

Edfu rivayeti, belki de bu kişilerin kuş ya da kuş şamanlar gibi g iy inen erkekler olduğuna işaret ederek, [şahinlerin] l،a- Hatları ve bu yırtıcı kuşun tüyleriyle süslenm iş Şahinlerden veya Sage’lerden tekrar tekrar bahseder. Nevali Çori’de Haupt- ıııann tarafından yeri kazarak çıkarılan ve MÖ 8 4 0 0 ’den 7600 ١ ivarına kadar olan bir dönem deki, k ü h evinin bütün üç bina rvresine ait gizem li kuş ve kuş adamların heykelleri ile bu ka- ı ı ı l l a n m a k t a d ı r

l larald Hauptm ann’a göre, Bina Il’nin bir bölüm ünde ‘duva- ا.ا sıkıştırılm ış’ olarak bulduğu, devasa gözlü ve yılan başlı bir

309

Page 305: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

kuşun güzel oyulm uş heykeli akhaba he bir tutulabilir.؛ Bu ay m yorum u başka herhangi bir oym a kuş heykeli üzerine yap ^ ^ ١٢ pek taraftar olm asa da,2 kantmca Bina l l l ’te bir duvar gı rintisi içinde yüzü koyun bulunan, geniş kapalt kanatlı ve kol uzuvlu bir kuş adamın 23 santim etre yükseklikteki ayakta du ran sureti bir akbaba olduğunun her işaretini gösterm ektedir O nun acayip uzatılm ış kafası uzun boyunlu akbabayı hayli ha tırlatır gibidir ve eğer hakikaten durum buysa, o zam an öylr görünüyor ^i, hepsi olm asa da, diğer bazı kuş bağlantılı hey• keller de gerek akbaba gibi giyinm iş gerekse akbaba tüylerin- den yapılm ış başlıklar takan erkek veya kadınlan resmetmek•

tedir.Ö yle ise, acaba neydi akbabayı özel yapan şey?Akbabalar m odern dünyaca çok yerilen yaratıklardır.

Birçok türleri aralarındaki m esafe 3.3 m etreden fazla ltanatla' ra sahip, bu devasa kuşlar leş y iyen kuşlardır, öyle ki kendile- rine ö lü n ü n etinden tam bir ziyafet çekerler. Hayvan, kuş ve- ya insanların leşlerini, çoğu kez iç organlarını koparıp almak iç in göğüs k a f e s i n d e n i ç e r i dalarak, oburcasına yer bitirir. Bu hayli tiksindirici eylem e rağm en, onlar gerçekten çok temiz kuşlardır ve eski zamanlarda yalnız faniliğin değil, aynı za- m anda psikotropik (kafayı etk ileyen) ilaçlar, duyum sal mah- rum iyet ve NDE’ler tarafından sevkedilen ölüm -translan ve zih n i dönüşüm lerin de sem bolü olarak onlara fazlasıyla saygı gösterilirdi. Şamanlar ve üyelerin in akbaba m askesini takarak yıldızlara yönelik (astral) uçuşa erişebildikleri, öbür dünya alem lerine girip, ataların ruhlarıyla iletişim kurabildikleri ve evrensel b ilgi ve aklı geri getirebildikleri sanılırdı.

0 سا tz BIRAKMAMACA$1NA G ^A LIY O R

Akbabanın kült içindeki önem ine, eşit derecede sahip bir başka şey, ekskarnasyon (ruhun bedenden ayrılışı) olarak bi-

.Hauptnıann, sayfa 66 ا2 Harald Hauptmann’dan araştımaa as؛؛rtanım Simcn Cox'a akbaba ta؟v؛ri üzeri-

ne 6 ا fem m uz 7ووا tarihli taks؛a cevabı.

Page 306: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

£ ؛؛٢ zamanlar baştan başa bütün ؛،؛اهسم يا dünyada اه»،،ا , dönüşüm ve yeniden doğuşun baş sembolü olan, kudretli akbaba.

linen, ayrıca ‘gökyüzü cenazeleri‘ de denilen , ölü bedenlerin yerleşik lerd en oldukça uzakta bulunan ceset alanlarında y^k- sek tahta platformlar üzerinde teşhir edildiği cenaze törenle- findeki bu kuşun rolü idi. Bundan sonra akbaba ve karga gibi leş kuşlarının, insan leşin i geriye çıplak bir iskelet kalana ka- dar yem esine iz in verilirdi -30 dakika kadar kısa süren bir SÜ-

reç. Kalan kem ikler daha sonra toplanıp, kurum aya bırakılır- dı; s^nra ya taş odalar içine ya da yerin altına, çoğu kez ölenin

akrabalarının evin in zem inine göm ülürdü!Çok sıkça ekskarnas;/onda parçalı veya ik incil göm m e ola-

rak bilinen , kem iklerin ayrılıp, birden fazla m ekana saklanma- sı vasıtasıyla meydana gelen göm m e yer almış o lm du. Orne- gin. Yakın D oğu’daki birçok sitede, kafatasları iskeletten ayrı- lir ve çoğunlukla kült için bir çeşit anlam ifade eden binaların zem inlerinin altına konurdu. Başka kafatasları gerek ölenin akrabaları tarafından gerekse şam anik papazlar tarafından muhafaza edilirdi ve kehanete yönelik amaçlar için , bir başka deyişle, öiüm ünde bile, kafatasında ikam et ettiğine inanılan, eski sahibinin ruhuyla iletişim kurmak için kullanılırdı.

Bu tür amaçlar için kullanılan birçok kafatası önce kireçli harçla k؛؛.plan،rdı ve cisim lendirilen güç ve onların dünyevi sa- hiplerinin varlığını vurgulam asına, ufak salyangoz kabukları

ث ( ا

Page 307: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

veya kabuk kırıntılarından yapılan süsleyici gözler takılınlı Atalara ait tapınm anın bu biçim i Yakın D ogu’nun birçok tam fmda neolitik çağ boyunca yaygındı.5 N evali Çovi’de kafalasl.ı rı b ilinen tabiriyle uzun kem ikler (insan kalça kem ikleri) ılı beraber çift halinde göm ülürdü ve bunların birçoğu birbiriyiı yüz yüze gelecek şekilde yerleştirilirdi.4 İkincil göm m eye aı؛ buradaki kanıt ayrıca ekskarnosyonun yer aldığını da ıııu eder; bununla birlikte, Hauptm ann ve ekibinin yerden çık;؛؛ dıkları kala tasları, gerçekte kült binasından biraz sonraki lııt tarihi gösterir.5

KUŞLARDAN ADAMLAR

Akbaba kültünün daha ruhsal bir boyutu, ölüm den sonra kuşun ölene yeni dünyaya doğru onun rehberi olarak ya da ruhsal görkem için eşlik ettiği inancı idi. Bu göksel mekanın genellik le kutup yıld ızı istikam etinde, yani kuzeye doğru ol duğu düşünülürdü ve hem en burada ölen in ruhu tanrılar ١٠١ rafından yargılanırdı; ardından o ya ölüm süzlüğü elde ederdi ya da yeniden doğuş için hapis vazıyetinde beklerdi.

Ekskarnasyonun eski zamanlardaki anlamına ait bilgim i; esasen, gökyüzü cenazelerin i yirm inci yüzyıla kadar uygula maya devam eden İran’ın dini, Zürdûştlüğün cenaze ayinini ve inançlarından gelir. Zerdüştlerin bir kolu olan, H indistan’ın Parsileri bugün hâlâ büyük olasılıkla ekskarnasyonu uygula maktalar ve kesin olarak Kürdistan’ın dağlarına yerleşm iş ne olitik kavim ler arasından çıkm ış olan, bu eski geleneği çevre leyen çok eski ritüeller ve görenekler hakkında bu insanlardan çok şey öğrendik. Bu engebeli, dağlık bölge bir zamanlar esl<؛ Medya krallığının bir bölüm ünü teşk؛' ediyordu ve M Û beşin ci yüzyılda, Yunanlı tarihçi H erodot’un ekskarnasyon ayinleri ni yöneten M ecusiler (İngilizce ‘M agi’) olarak b ilinen (‘büyıı

3 Bienert'e bak.4 age., sayla 16.5 M Ö yedinci ve altıncı binyılın geç neolitik dönemini tarih gösteren. Nevali Çı•

ri'deki' kafatası, uzun kemik ve ikincil gömmelerin kanıtı.

Page 308: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ve büyücü gibi kelimeleri buradan türetm işizdir) ruhban sı­nıfın üyelerini gözlemlediği yer burası idi.،■

M ısırdan varışlarının ardından Harran arazisine yerleşm iş oldukları tahm in edilen M andeistler de en uzak atalarının gökyüzü cenazelerini uyguladığını kaydederler.7

Ekskarnasyon neolitik zamanlar sırasında baştan başa bü­tün Avrasya’da çök yaygın idi. N erede onun varlığına kanıt bulunduysa; orada akbabanın kültü de genellik le m evcuttur Bununla birlikte, bu dinsel uygulam aların çapraşık kökenleri bilhassa tartışmamızla ilgilidir. Nevali Çori’deki MÖ geç do­kuzuncu binyıl sırasında akbabanın ölüm kültünün varlığına dair şu an sahip olduğum uz kanıttan başka, bu aynı erken d ö­nem sırasında onun bölgedeki m evcudiyetine bir diğer kanıt Irak Kürdistam’ndaki Şanidar mağarasında yapılan çok önem ­li bir keşiften geldi. Bu muam m alı m ekan, cennetin dört n e h ­rinden biri olarak kabul edilen, Büyük Zap nehrine tepeden bakar. Daha önce belirtildiği gibi, 1950’lerde, çekiçle işlenm iş bakırın kullanım ına en erken b ilinen kanıtın MÖ 9 5 0 0 ’ü tarih gösteren oval şekilli bir sallantılı süs b içim inde günışığına ç ık ­tığı yer burası idi.

Bu kazılar sırasında, paleontolog Ralph ve Rose Soîecki, bir dizi keçi kafatasının yanı sıra, neolitik zamanlarda cenazelerin üzerine serpiştiliren kırmızı aşı boyası parçaları ile kaplanm ış çoğunlukla büyük yırtıcı kuşların bütün halinde kanatlarını içeren çok mi.kl.arda kuş kalıntıları açığa çıkardılar.8 Organik birikintilerin kem iklerle birlikte karbon-14 tarihlendirm esi MÖ 8870 (+ /-300 yıl) gibi bir tarih verdi,9 ki bu Nevali Çori için kabul edilen kuruluştan 400 yıl önce demektir.

Kuş kanatları Sm ithson Enstitüsünden Dr Alexander W et- ınore ve Kolom biya Üniversitesindeki Antropoliji Bölüm ünde ihtisas yapan bir öğrenci, Thom as H. Me Govern taralından

6 Herodotus, H istory (Tarih), i, 140./ Drawer, sayfa 200 n.6.8 Mellaart, sayfa 19, 207.

1 Karbon-14 testleri 10.870 yıl (şimdiki zamandan önce) tanhini çıkardı (+ /- 300yıl). Solecki'ye bak.

Page 309: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

incelendikleri Birleşik D evletler’e gem iyle gönderildi. Onlar dört ayrı türün varlığını ve onyedi kadar kuş adeti tespit etti­ler: Dört Gyptaeus barbatus (sakallı akbaba), bir Gyps fulvus (kızıl akbaba), yedi Haliaetus albicilla (beyaz kuyruklu deniz kartalı) ve bir Otis tarda (büyük toy kuşu) -sonuncusu hâlâ bölgen in yerli tek türü. Ayrıca tanımlanamayan türlerden dört küçük kartalın kem ikleri bulunm aktaydı.10 Büyük toy kuşu hariç hepsi yırtıcı kuşlardı, öte yandan akbabalar oldukça açık biçim de leş yiyenlerdi ye Rose Soiecki’nin daha sonra yorum yapacağı üzere, ‘bu yüzden ölü yaratıklar ve ölüm le özel bir ilişki içine konulm uşlardı’.11

Tespit edilen kuşlara ait 107 kem ikten 96'sı (yaniyüzde 90) kanatlardandı, bunların bazısı göm üldüğünde hâlâ eklemle bi­tişik haldeydi. Kem ik uçlarındaki kesik işaretleri ayrıca kanat­ların b ilinçli bir şekilde keskin bir aletle kuşlardan yarılarak ayırıldığım ve kem iklerin en azından bir kısm ını kaplayan de­ri ve tüyleri ayırmak üzere bir teşebbüs yapılm ış olduğunu gösteriyordu.12

Rose Solecki kuş kanatlarının hem en hem en kesin olarak bir çeşit ayine göre kostüm ün bir parçasını oluşturduğuna ya kişisel süslem e için ya da törensel vesilelerle giyildiğine inanı­yordu .13 O ayrıca on lan n , civardaki neolitik köy Zawi Che- m i’deki önem li bir dinsel kültün varlığına kesin kanıtı teşkil ettiğini farketti, çünkü konu üzerine yazılan önem li bir maka­lede sonuç çıkardığı üzere:

Z av/i Chemi halkı bu büyük yırtıcı kuşlara özel güçler bahşetmiş olmalı ve site için tanımladığımız dönemin hay­van grubu kalıntıları özel ritüel eşyaları temsil ediyor ol­malı. Kesinlikle, kalıntılar çok sayıda kuş ve keçiyi avla­yıp, ele geçirmek üzere bir hayli faz،a sayıda insanın plan­lanmış bir çabasını göstermektedir.14 ... [Ayrıcal kanatlar

10 age., sayfa 42. Reed. 1959 ile kıyasla.

12 age., sayfa 44.

14 age., sayfa 47.

314

Page 310: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

oerek tüyleri yolmak için muhafaza ediimiş, gerekse kanal yelpazeleri yapılmıştı ya da bir ritüele göre kostümün bir parçası olarak kullanılmıştı. Bir Çatalhöyük türbesinden duvar resimlerinin biri... sırf böyle bir ritüel manzarayı resmeder; yani, bir akbaba derisinden giyinmiş bir insan figürü.15

Çatalhöyük haliyle bütün Anadolu içindeki en önem li n e­olitik sitenin ismidir. İlk olarak 1958’de tarih öncesi araştır­m acısı Jam es Mellaart tarafından başkanlık edilen bir İngiliz arkeoloji ekibi tarafından tespit edilen , Orta Anadolu’da K on­ya yakınındaki bu çift yerleşim tepeciği, Mellaart’ın 1961’de kazmaya başladığı geniş alt-yüzey bir m etropolisi açığa çıkar­dı. O nun 8500 veya 7700 yıl önce güçlenip büyüm üş olağa­nüstü ileri bir toplum a ait, birbirine bağlantılı m eskenler ve kült türbelerinin bütün bir ağından oluştuğu anlaşıldı.16 Yakın D oğu’da daha önce, bırakın bulunm asın ı, böyle bir şey hiç beklenm em işti. Sanatı, aletleri, silahları ve maharetle şekil ve­rilm iş m ücevherlerinin ihtişam ı arkeologları uygarlığın geliş­m esine dair anlayışlarını tamamıyla yen iden dikkatle gözden geçirm eye zorlayan bir teknoloji ve yüksek bilgi seviyesin i

gösteriyordu.'Çatalhöyük’teki dört sezon kazıların ardından, Mellaart şe ­

hir kom pleksinin ayrılmaz bir parçasını oluşturan ve yalnız b i­tişik odalardan içeri girilebilen bir seri olağanüstü türbeleri açığa çıkanp, restore etm eyi başarmıştı. Onlar içinde, sıva kaplı duvarlardan d ışan çıkan boynuzlu , tabii büyüklükte b o­ğa kafaları (yada bucrania), ya yonca desenli şekiller basılm ış ya da doğum pozisyonunda kolları ve ayaklan gerilm iş halde, yüksek kabartmalar içinde leoparlar ve sıvadan küf bağlam ış insan göğüsleri ihtiva eden her çeşit garip kabartmalar ve du ­var resim leri ortaya çıktı -arkeologların, m em e başlan oluştur­m ak için gagaları dışarı doğru çık ıntı yapan, kızıl akbaba ka- fataslarını arkasında buldukları duvarda.

16 Mellart; Bacon. sayfa 26-0 ١ ؛'a bak

315

Page 311: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

MÖ yaklaşık 6500'd.e, Çatalhöyük’teki yeraltı türbelerinden birinde büyüsel ayinleri icra eden akbaba şamanlann Alan Sorrell tarafından

canlandırılan tasviri.

H epsinden önem lisi, birçok türbenin içinde duvarların de­vasa iskelete benzer akbaba tasvirleriyle süslenm iş olduğu idi. Bazısı, akabinde ya ölünün leşini m ideye indirm ek ya da ru ­hun konağı olarak bakılan, ölenin başına dikkatini yöneltm ek üzere, tahta iskeletli ekskarnasyon kuleleri üzerine konarken gösterilm ekteydi.17 Kuşların karakteristik dazlak kafaları, kısa bacaklan ve görülebilir ibikleri kolayca onların kızıl akbaba olduğunu belli ediyordu.18 Diğer duvar figürleri akbabaların kendisin i değil ama akbabaya m ahsus eşyalarla donanm ış ka­dın veya erkekleri gösteriyordu. Bunların kuş değil, şamanlar olduğu, onların eklem li bacaklara sahip oldukları gerçeğiyle kolaylıkla tespit edilebilir -bu harikulade duvar resimlerinin dikkatle incelem elerin i yapm ış olan kişilerce açık olarak çıka­rılan bir so n u ç .19

Çatalhöyük’te başarıyla yürütülen akbaba kültünün yaııısı- ra, ekskarnasyona ayrı bir kanıt ik incil göm m elerin keşfinden

I 7 Gimbutas. sayfa 238 fıg. 7-26:2.18 Cameron, sayfa 28. Anatolian Stırdies (Anadolu Üzerine Araştırmalar). C ilt 4,

1964, sayfa 64 kıyasla: Mellaart, sayfa 168.19 Mellaart, sayfa 167; Bacon, sayfa 121-2.

316

Page 312: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

gelm iştir.20 Yakın Doğu daki Nevali Cori ve diğer birkaç neoli­tik sitedeki gibi, türbeler içerisinde bulunan süslenm iş kafa­taslarının varlığı atalara yönelik tapınmanın ve kehanet kabi­linden iletişim in burada da uygulandığını gösterir.21

Harald Hauptmann Çatalhöyük’ün akbaba şam anizm i ile Nevali Çori’nin sanatına egem en olan açık akbaba ve kuş adamlar tasviri arasında herhangi bir bağın var olduğunu ka­bul etm ez.22 Bu, oym a işleri ve heykelleri ile ifade edilen kuş­lar ve insanlar arasındaki açık bir bağlantının var olduğunu ve kuşlar ve karma yaratıkların topluluk içinde ‘kült olaylarında özel bir anlam alm ış gözüktüğü’ gerçeğini açıkça itiraf etm esi­ne rağmen böyle.23

Şanidar mağarasında bulunan kuş kanatlarının kanıtından, bir hayli gelişm iş akbaba şam anizm inin biçim inin MÖ doku­zuncu binyıl sırasında erken neolitik köyler arasında var o ld u ­ğunu biliyoruz. Bundan başka, bu dönem sırasında Nevali Ço- ri ve Çayönü gibi Kürt sitelerindeki m evcut yüksek kültür, Aşıklı H öyük’ten akik taşından boncuk kolyenin açıkça kanıt­ladığı üzere, Orta A nadolu’da da vardı. Bu ve bunun gibi diğer parçalar büyük olasılıkla Çayönü’nün maharetli boncuk yapan zanaatçıları tarafından imal ediliyordu. Bu, akbaba kültünün, MÛ yaklaşık 6500’de, Çatalhöyük’teki gibi çok daha sonraki toplumlarca miras alındığı Orta Anadolu dahil, diğer bölgele­re taşınmadan önce, Kürdistan’ın bereketli vadileri ve dağ eteklerinde geliştiğine işaret eder.

Bu bilgi ile, özellik le de Şanidar mağarası yalnız 465 k ilo­metre (290 m il) uzakta iken, M Û dokuzuncu binyıl sırasında Nevali Çori’de akbaba kültünün var olm adığını ileri sürm ek bana m antıksız geliyor. Doğrusu, onun Türk ve İrak sınırla­rındaki Kürdistan’m neolitik topluluklarının daha bir çoğu arasında var olm ası yüksek bir ihtimaldir.

20 Mellaart, sayfa 20.2 1 age., sayfa 84; Bacon, sayfa 124.22 Harata Hauptmann'dan ara؛tımna asistanım Sımon Cox'a akbaba tasvin konu­

sunda 16 T emmuz !997 tarihli faksla cevabı.23 Hauptmann, sayfa 60

317

Page 313: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Eğer bu böyle ise, o zaman Edfu Bina M etinlerinde atasal tanrılar ya da ilahi Sage’lerin özel olarak Şahin ve Kanatlı Olan gibi unvanlı kuşlar olarak tabir edilm elerini tesadüfün ötesin­de bir şey sayarım. Yoksa Büyük Tanrılar Şahin değil de, akba­ba şamanlar mıydı? Akbabanın ölüm kültünün, torunlarınca Yakın D oğu ’ya taşınm asından önce yontm a taş devri M ısır’ın Sfenks-inşaa eden kültürü arasında başlam ış olm ası mümkün mü?

Bu böyle ise, o halde M ısır m etinlerindeki akbabalara değil, asıl, şahinle re dair hususi gönderm eleri açıklığa kavuşturma­lıyız. Kanımca, leş yiyenden yırtıcı kuşa geçiş pekâlâ Büyük Tanrıların çağından uzun süre sonra, belki de şahin ya da at­m acanın H eliopolis’in Horus kralları ile G üney Mısır’ın Set ka­bileleri arasındaki savaşlarda önem li bir totem haline geldiği, hanedan ön cesi zamanlar kadar sonra m eydana gelm iş olabi­lir. Belki ata tanrıları yerilen akbabalar değil de savaşan şahin­ler olarak görm ek daha uygun oldu. Kesin olarak bilindiği g i­bi, İbraniler (M useviler) bilinçli olarak akbabayı eski hikaye­lerden çıkarıp, yerine daha kabul edilebilir kartal tasvirini koydular,24 öyleyse belki de aynı şey Mısır’da da oldu. Akbaba gerçekten, on u n A m un’un karısı M ut’m , Thebes kabristanının tanrıçası M eretseger’in ve Yukarı M ısır’ın baş tanrıçası Nek- heb’in sem bolü olduğu, Eski M ısır m it ve ritüelinde önem li bir kuş idi. M aalesef, hepsi ü lkenin güneyinde toplanan, ayrı ayrı kültler M ısır sahnesine sonradan girm iş ve m uhtem elen hane­dan ön cesi zamanlarda doğudan N il vadisine giren yabancı is­tilacılarla başlam ış görünm ektedir.

N evali Çori’den çıkan kanıt, yontu lm uş heykeller ve oym a­ların, akbabaların tüylerinden paltolar ve başlıklarla süslenm iş şam anik bireyleri resm ettiği gerçeğini kuvvetle hissettirm ek­tedir. Ö yle görünüyor ki, onlar M Û yaklaşık 8 4 0 0-7600’de, ilk neolitik dönem boyunca toplum un baş eylem cileri idi. Ancak baştan başa onun üç farklı yapım evresi boyunca kült binasın­daki akbaba betim lem esinin kesin varlığına rağmen, insanım ­sı kuş heykellerinin birçoğu, daha ön ce sözü geçen yılan baş-

24 Cameron. sayfa 27.

Page 314: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

lı akbaba heykeli yanına konduğunda ya da büyük yekpare taş abidenin m inim alistik (biçim -renkleri tem el öğelerine indir­geyen) sanatı ile kıyaslandığında adeta toy, hatta kaba görün­mektedir.

Öyle gözüküyordu ki, Nevali Çori’de ilk heykeller ve oym a­ları tasarlayan ve yaratan hayli maharetli sanatçıların yanı sıra yaşayan, sonraki insan kuş heykellerinin birçoğunu dahil eden, bir şekilde daha kaba sanattan sorum lu bir başka birey­ler sınıfı m evcuttu. Onları sanatsal biçim lerde tem sil etmekle, sanki topluluğun büyükleri, papazları ya da yönetenlerini m em nun etm eye teşebbüs ediyorlardı. Bu açıkça insanı N eva­li Çori’de ve olasılıkla diğer erken neolitik sitelerde de birbi­rinden farklı ik i insan grubunun m evcut olduğu sonucuna doğru yöneltiyordu. Birisi sanatsal biçim de resm edilen, insan kuş ya da akbaba şamanlar ile eşanlam lı olduğu görünen bir yöneten bedeni idi, öte yandan diğeri belki bir inşaatçı, işçi, çiftçi ve çoban, aynı zamanda daha uzm an esnaf ve zanaatkar sınıfından teşkil etm iş, toplum un daha gerisinde kalan birin­den yaratılmıştı.

YILAN BAŞLILAR

N evali Çori ve Çayönü gibi sitelerdeki birçok yenilik ve tek­nolojik başarıların arkasında olm uş olm ası ihtim al, neolitik devrin yöneten elit sınıfın ın daha detaylı bir profilini ortaya koym ak zor oldu. Daha fazlasını öğrenm ek için saati 2000 yıl ileri alm am ız gere k ır.

N eolitik çağın çöm lekçilik öncesi safhasını, ateşte pişirilen ve boyanan çöm lek işin in Yakın D oğu’nun her yanında aşama­lı ortaya çıkışı takip etti. O nun ilk çık ışın ın tarihi bölgeden bölgeye değişir, yine de Doğu A nadolu’da MÖ 7600 ile 5750 arasında bir zamanda tanınm ıştı. İkinci belirtilen tarih, Suriye- Türk hududu ilerisindeki Ras el-‘.Ain köyü yakınındaki Habur nehrinin yukarısında iskan edilm iş bir işgal tepeciği olan. Teli Halef, ardından H alef (ya da Halaf) olarak b ilinen tamamıyla yeni bir kültürün giriş noktasına işaret eder. Tam burada Bi-

319

Page 315: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

MÖ yaklaşık 4500-4000'de, Ubeyd heykelciklerinden iki örnek -biri erkek, diğeri kadın.

rinci Dünya Savaşı öncesi Max Freiherr von O ppenheim isim ­li bir arkeolog ilk kez onların ayırdedici sırlı çöm lek işinin varlığını tespit etti ve onlara bu ünvanı verdi.25 H alef kültürü MO 5750 ve 45 0 0 arasında bütün Kürdistan üzerinde başarı­ya ulaştı ve arkeologlar tarafından, obsidiyen olarak tanınan siyah volkanik cam üzerine paha biçilm ez sanatın arkasındaki baş eylem ciler olduğu düşünülm ektedir. Bu Van G ölünün gü­ney batı k ıyılan ilerisinde yer alan N em rut Dağı olarak tanı­nan bir sön m ü ş yanardağdan ham durum da elde edilirdi.26

MÖ 4 5 0 0 civarında yen i bir kültür Yakın Doğu arenasına girdi. U beyd (Ubaid) olarak b ilinen bunlar selefleri, Halefler tarafından önceden zaptedilm iş sitelerin birçoğunu işgal etm e­ye başladılar. Ubeydler yen i topluluklar oluşturm ak üzere bu ­radan, isim lerini aldıkları G üney Irak’taki Ur şehrine yakın, Teli el-Ubeyd dahil, aşama aşama güne) e doğru yayıldılar. Bereketli Hilal’deki uzun süreli varlıkları MÖ 4500 ve 4000 ara­sında M ezopotamya uygarlığının yayılışını kesin olarak etkiledi.25 Roux, sayfa 67.26 age., sayfa 69: Braidwood, ,Miscellaneous Analyses o f Materials', bas. Braidwo- ١

od, Prehistoric Archaeology A long the Zagros Flanks (Zagros Cenahlan Bo­yunca Tarihöncesi Arkeoloji), sayfa 543.

Page 316: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Ubeydler belki de en çok, yükseklikleri birkaç santim olan, ölülerinin mezarlarına koydukları, garip insan biçim li heykel­cikleri ile anımsanmaktadırlar. Bunlar ince, iyi orantılı çıplak bedenleri, gen iş om uzları, aynı zam anda garip, uzatılm ış kafa­ları ve çık ıntılı burunlan olan, ilim adamlarının genellikle kertenkele gibi’ görünüşlü diye tarif ettikleri, erkek ya da ka­dınlar (yine de ağırlıklı kadın) id i.27 Her biri, ‘kahve çekirde­ği’ diye tanınan gözleri oluşturm ak üzere çim diklenm iş eliptik çamur topaklarından yapılm ış, kısık gözlere sahiptir. Birçok örnek başlarının tepesinde orijinal olarak dik bir saç kıvrımı temsil ettiği düşünülen , ziftten, kalın, koyu bir tüy taşıyordu. Ayrıca her biri ya kadın kasık kem iğine ait tüyleri ya da erkek tenasül organlarını teşhir etmektedir.

Irak Kiirdistanı’nda, Jarmo'da bulanan ve MÖ yaklaşık 6750-5750’i tarih gösteren fırınlanmış kilden ilginç insanımsı başların bir örneği.

Uzatılmış yiizsel ifadelere ve badem şekilli gözlere dikkat edin.

Her heykelcik kendine özgüdür. Bazı kadın örnekleri ayak­larının üzerinde ve elleri kalçalarında dim dik durmaktadır. En azından bir erkek heykel bir resmi görevin tayfına benzer bir şey, belki ilahilik veya krallığın bir sem bolünü tutmaktadır. G öğsün üst kısm ını, omuzları ve bazı heykellerde sırtım kap­layan oval b içim li çamur topakları büyük ihtim alle otoritenin sem bolleri olarak takılabilir boncuklu kolyelerin tasvirleridir.

Ubeyd heykelciklerin hepsi içinde en çok kafa karıştıranla­rı bir bebeği sol göğsüne yakın beşiğe yatıran çıplak bir kadı­nı gösterenlerdir. Bebeğin sol eli göğse sıkıca sarılmış ve süt

)1 Roux, sayfa 72.

321

Page 317: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

em iyor g ^ n m e k te d ir . Daha ilginç olan, bir takım garip sı• heplerden dolayı, ubeydlerin gerçekten bu ayırdedici özellik lere sahip olduğuna inandıkları bireylerin tem sillerini yapmış olduklarını ima edecek şekilde, çocukların da sürüngenlere 'nas kafalara sahip olduğu gerçeğidir.

üb eyd figürleri sık sık ilim adam lan tarafından Ana Tanrı çanın tem silleri olarak tanımlanmıştır^® -bazı örnekler erkek olduğu için tamamıyla hatalı bir varsayım. U beydlerin M؛؛z^ potam ya’daki varlığını 1930’larda Teli el-U beyd’deki kazıları nm ardından , ilk olarak tespit ،؛den İngiliz arkeolog, Sir Le onard W oolley onların ‘ölüler diyarının ilahi varlıklarım tem sil ettiği -yani ölü ayinleriyle ilişk ili ölüler diyarının vatandaş- lan - sonucuna varm ıştı.29 Bundan başka, hep tahm in edildiği gibi, kertenkele değil, aksine yılanları tem sil etm eierı son de• rece olası görünm ektedir. Kertenkeleler, Ubeydlerin çok önce ki inançlarından şüphesiz olarak etkilenm iş, M ezopoıam yı m itolojisinde h içbir rol oynam az.

Bu farkh yık.n heykelcikleri u b ey d ’e özgü iken, öte yandan kocam an badem gözlü yılan yüzlü kişilerin daha az soyut tas- virleri Irak Kürdistanı’ndaki neolitik k öyjarm o’da bulund u.3‘1 Eğer hatırlarsanız, 1950’lerdeki kazılar sırasında Robert Braid- w ood ve e kibi tarafından bilinen ilk kurşun eritm eye kanıtın çıkarıldığı yer burasıydı. Bu hafif fırınlanm ış kafalar MÖ 6750 kadar erken tarihi gösterir ve bu yüzden, bu p la n la ilg ili fark- İl biçim sanatın MÖ 45 0 0 civarında bir zamanda aşam alı ola- rak İrak düzlüklerine aşağıya doğru nakledilm eden önce, Kür- distan’m dağlık bölgelerinde ve dağ yamaçlarında geliştiğini ima eder.

M ezopotam ya m itolojisindeki yılan hakkında çok şey söyle- nebilir. O nun ilahı bilgelik, seksüel e erji ve öbür d ü n yayaا؛و

diyarlar üzerinde m uhafızlık ile ilişk ili o lduğu bilı'nmekted'r Ubeydlerin yılan başlı kişiler hususundaki inancı ya tabiatıyla

29 Mundkur, sa>fa 187, $ ؛٢ ا . W ootley, U r Excavations (U r Kızılan), C ilt 4. Th،•Early Periods' (Erken Dönemler), 1955, sayfa 12-13.

30 Morales, Bratdwood'da, sayfa 369-83.

322

Page 318: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

yılanım sı olarak anlam verilebilen fiziksel özellikler taşıyan kişilerin var olduğunu düşündüklerine ya da ğeçm ış birkaç binyıl Kürt kabile dinlerinin kültürü ve görenekleriyle bütü- nüyle bağlı olduğunu daha önee gösterdiğim üzere, uygulam a- lan yılan kültü üzerinde odaklanan Şamanları tem sil ettikleri- ne işaret ed iyorduk1

Gerek soyut gerekse direkt haliyle, bir insanın yüzünü bir yrlanınkiyle kıyaslamak, eğer bunu yapm ak için iyi bir neden yoksa, oldukça acayip bir şey görünür. 1930’lan n Amerikan Jazz klüplerinde ‘engerek yılanı’ terim i aşın miktarda esrar tü- keterek yaratıcılıklarım muhafaza edip u zun saatler enstrü- m an çalan m üzisyenleri tanım lam ak için kullanılırdı. Dum an- İl, puslu ortamda uzun, bakım stzlıktan kurum uş ifadeler, şiş- m iş gözler, ayrıca 1وه ışıkla aydınlatılınca, sahnede enstrüm an çalan yılan başlı insanlar izlenim i verirdi. 'Engerek yılanı’ teri- m i f9 3 0 ’lar ve 1950’ler arasında Jazz topluluğu içinde o kadar yaygındı ki, bu daha genel olarak yasak uyuşturuculan satan ve ticaretini yapan ‘uyuşturucu satıcılarım ’ tarif etm ek için kullanılır hale geld i.11 Bu bilgi çerçevesinde, eğer bir insanın bir engerek yılanı gibi bir yüze sabip olduğu düşünülürse, o zam an bu ٠ k işin in , MÖ 67 5 0 ’y i tarih gösteren ve Jarmo’da rastlanılan en erken dönem fırınlanm ış çam ur heykelciklerle kıyıslanabilecek kısık gözlü uzun , zayıf hatlara sahip olduğu- nu ima ederdi.

Kürdistan’m neolitik kültürleri, aynı zam anda som aki Ha- lef ve U beyd kültürlerinin sakinleri arasında, yüze ait özellik- lerinin bir yılam nkileri anım sattığı düşünü len bir sın ıf insan- ların var olm ası m üm kün müydü?

Eğer u b ey d heykelcikleri bu sebeple bu karakterleri tem sil etm ek üzere yaratıldıysa, o halde bu insanlar kim ler olm uş olabilirdi? N eden topluluk on lan bu halde yansıtm a gereği hissetti? Y öneten papazların onlara adeta tanrılar gibi m uam e-

31 Yazarın From the Ar.hss ofAngels, Bölüm 13 ve 14, yılan kültü İle Kürtlenn i،،؛ kısl üzerine tam b ir özet ifin.

32 1996'da, Amerikalı b ir muhabir, Paula O'Keefe ile kişisel görüşme. Aynca Part ridge, sayfa 757'e bak

323

Page 319: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

le edenler tarafından toy bir tarzda sanatsal olarak tem sil edil miş oidugu görülen Nevali Çori’de de benzer bir durum ırm vardı? Aynı şey hem jarm o’da hem de çok sonraki U beyd mı• zarlarında bulunan yılan başlı heykelcikler olayında meydana geliyor olabilir miydi? Acaba onlar yön eten elit sınıfı, en azın dan oniarın bazı anısını, hayli soyut bir b içim ae tasvir etmeli

için fazla mı aşırıya kaçtılar?Bu tür çılgın fikirler bir bakıma istikrarlı değil, çünkü Kür

distan m H alef ve daha sonraki Ubeyd toplulukları arasında gerçekten de oldukça çarpıcı görünüş ve karakterde yöneten bir elit sim i var o lduğunu ileri sürecek sağlam bir kanıt vardıt

UZUN KAFALI ELİT S1NIFÇILIK

Teli Arpaçiya M usul yakınında Irak Kürdistanı’n ın dağ eteklerinde yer alan bir yerleşim tepeciğidir. O H alef dönem i ni tarih gösterir ve arkeologlar tarafından ender kalitede çok renkli boyanm ış çöm lek işi üreten özel bir zanaatçı köyü ola­rak değerlendirilir. B ilindiği üzere, kaldırım taşlı sokakları, bazıları N evali Çori ve Çayönü’ndekiler gibi d insel am açlı dik dörtgen binaları, yanısıra Yunanistan’ın Bronz çağı Miken kentinin cenaze evleri tholoi gibi kubbeli kem erli kabirleriyle yuvarlak binaları vardı. Bulgular sabuntaşından sallantılı süs­leri hakkedilm iş desenlerle işaretlenm iş küçük diskleri ihtiva etm ektedir, ki bunlar Akad ve Süm erler ve onların çöküşünün ardından Asurlar ve Babilliler gibi sonraki M ezopotam ya kral­lıkları tarafından çok fazla kullanıldığı iyi b ilinen damga m ü­hürlerinin ilk örnekleri olarak değerlendirilm ektedir.

H öyüğün sitesinde arkeolog Max M allowan taralından 1933’te yapılan kazılar sırasında, birçoğu MÖ yaklaşık 4600- 4 3 0 0 ’deki, geç Halef, erken U beyd dönem ini tarih gösteren uzun bir m ezarlıkta, çok sayıda insan cesedi açığa çıkarıldı31 İskeletlerin çoğu kötü ezilm işti ya da hasar görm üştü, ama bi- ٠

raz daha iyi muhafaza edilm iş bir haldeki 13 kafatası, yaklaşık

33 Molleson and Campell. Campbell and Green'de, sayfa 45.

324

Page 320: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

آ0 yılı aşkın unutulm aya yüz tutacağı yer olan, İngiltere'ye ge- nüyle sevkedildi. Daha sonra 1969’da, M allowan hu kafa tasla- rı üzerine bir makale yayım ladı ve bu, iki antropolog, Theya M olleson ve Stuart Cam pbell’؛ kalınttlartn bizzat incelem esini yürütm ek üzere harekete geçirdi. Kafatasların sahiplerinin gö- rünüşü ve genetik geçm işiyle ilgili olarak buldukları bu insan- ların yaklaşık 6500 yıl önce yaşam ış oldukları gizem li dünya hakkındaki bütün bakış açım ızı değiştirır.3

M olleson ve Cam pbell on üç kafatasından altısının, kafa ke- iniğinin uzunluğunu artırmak ve daha m eyilli bir alın yarat- mak gibi bir amaçla, birey hayattayken suni olarak şeklin in bozulm uş olduğunu gösterecek kanıt buldular.” Böyle defor- masyonlar çoğu zaman şahsın kafatası etrafına, daha küçük yaşta iken, maharetle bantları dolayıp sararak, bazen tahta m ukaw alar koyarak elde edilir. G eçm işte bu uygulam a dün- yanın birçok bölüm ünde, özellik le G üney Amerika’da yaygın- dı ve dinsel ya da batıl inanç amaçlarına yönelik , yanı sıra bir kişiyi kadem esi, kastı ya da sınıfından olm ayan diğerlerinden ayırmak am acıyla yüriitülürdü.”

Teli Arpaçiya’daki kafatası deform asyonuna dair bilgi sürp- riz olm adı, çünkü daha önceden asıl kazıcı, Max M allowan ta- rafından, hatta bu iki genç m eslektaşınca yapılan çalışm adan önce, ç ı k a r ı l a n sonuçla tahm in edilm işti:

...uzun kafalarla karşı karşıyayız gibi görünüyor ve bu [ubeyd] çömlek işinin sahiplerinin, onların müstesna ola- ra’k kolayca tanınmalarını kolaylaştıran, ayırdedici fiziksel özelliklerinin olduğunu ima ediyor gözüken bazı belirgin yüze ail ve başka kişisel özellikleri var.37

Tarihöncesi Kürdistan’daki kafatası deform asyonu başlı ba- şına ilginçti; bununla birlikte, M olleson ve Campbell kafatas-

4 Moüeson and Gampell. Campbeü and Green ue. sayfa 45-55.35 age. sayfa 47.

37 ag^ Sayfa 47, Mallowan. 1969 alıntısı, sayfa 52.

3^5

Page 321: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Çocukluk çağında deformasyon yarat­mak için kullanılan bantların ana hat­larını gösteren, uzatılmış kafatası.Bu garip işlem geç neolitik dönem bo­yunca Yakın Doğu’da Ubeyd ve Halef kavimlerinin hükmeden elit sınıfı ara­sında uygulanırdı.

lanyla ilgili önem li başka bir şeyin daha var olduğuna inanm a­ya başladılar. Kafa kem iği anorm alliklerinin bazısı kafa bant­ları ve tahta bloklar kullanarak su n i yoldan yapılmamıştı, açıkça tabiatıyla kalıtım sal id i,38 ki bu onları ‘bireylerin birka­çın ın (bazı delorm asyona uğram am ış olanlar dahil) birim le­riyle ilişkili olduklarını’ ileri sürm eye yön eltti.39 Onların dü­şüncesine göre, bu keşif, kafatasları sitedeki hem H alef hem de Ubeyd yerleşim dönem lerinden gelen bireylerden çıktığına göre, o halde iki kültürün kalıtım sal olarak bir şekilde birbiri­ne bağlı olm ası gerektiğini gösteriyordu.40 Daha anlam lısı, on­lar Arpaçiya’daki sun i deform asyonun ‘kalıtım sal olarak akra­ba’ olm ası olası ‘hususi bir grup’ tarafından uygulanm ış oldu­ğu sonucuna vardılar.41 Onlar ayrıca bu grup arasındaki mev- 1 cut anorm alliklerin ‘bugün bu bölgede olagelen , zaman aşı­mıyla hüküm sü z kılm an karşılık İ l kuzen evlilikleriyle’ kıyas­lanabilecek aynı soydan çiftleşm enin bir derecesine işaret etti­ğini ilave ettiler.42 Elde edilebilen anatom ik delilden M olleson ve Cam pbell’e göre kendilerini topluluk içindeki diğer grup­lardan ayrı tutm ak, adeta bir çeşit vücut birliği yaratmak için kafa kem iklerini bilerek uzatan bir aile grubu ile karşı karşıya oldukları belli görünüyordu.

MÖ altıncı ve beşinci binyılın H alef ve U beyd kavimleri ara-

38 Bu sonuç aşın büyük kemikçiklerin (iç kulaktaki jç ü k kemikler) ve büyük diş­lerin varlığı etrafında, aynı zamanda hipodontia (dişlerin yokluğu ya da eksik ol­ması) va aşın ek yerlerine ait kemikler (belli kafatası kemiklerinin eklemlerinde bulunan) üzerindeki gözlemler etrafında döner, age. sayfa 49-50’ye bak

40 age. sayfa 50.41 age.42 age. sayfa 5 1.

326

Page 322: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

sındaki kafa kem iği deform asyonu kuzey İrak taki birkaç site- de,43 yanı sıra Doğu A nadolu’daki diğer yerlerde saptandı.44 M ezopotamya ırklarını yaratmayı sağlam ış bu kültürler ara- sında ve M andeisderin direkt ecdadları olan, ubeydlerin ola- yında, onun tam amacı antropolog ve arkeologlar arasında hâ- lâ bir spekülasyon m eselesidir. M olleson ve Campbell böyle ‘farklı bir görünüş, kişi hapse atılsa ve başka belirgin statüye ait giyecek ve teçhizatlar elinden alınsa bile, onu sınıfı ya da grubuna göre tanım lanabilir kılar’ şeklinde vurguladılar.45 Ay- nca bu ’ ‘dikkate değer şekilde elit sın ıfçılık po-tansiyeline sahip’ olduğunu da not ettiler.46

M olleson ve Cam pbell U beyd dönem inin garip yılanvari heykelciklerinin bu uzun başlı kişilerin soyut tasvirleri -uzun ziftli ‘başlıklar’ ve yassılaşm ış yüzler bu ilişk in in açık kanıtı - olduğunu iddia ettiler.42 Bunlar ayrıca bu aynı elit grubun üyelerinin, tarihi hem Halef hem u b eyd dönem lerine uzanan pişirilen çöm lek işin in yüksek derecede üslup verilm iş biçi- m iyle tasvir edildiklerine de işaret eder.48 Bu tasvirlerin birço- ğu, uzun kafalar, yassı, çık ıntılı yüzlere ilaveten, sadece kafa deform asyonu ile sebep olunanın ötesinde ve ilerisinde bir şe- ye sahiptir.4؟ Bir başka, eşit derecede önem li karakteristik özellik , MÖ yaklaşık 4 9 0 0 ’de Halef dönem ine ait iki bireyin tüylü başlıkları tem sil eden kıvrım lı hatlann geriden izlediği uzatılm ış kafalara sahip bir örneğinin varlığıdır.56 Yeterince il- ginç bu boyanm ış çöm lek işi Teli Sabi Adyad denilen , Suriye- Türk sınırı üzerinde yer alan, Harran’ın güney, güney-doğusu- na tam 20 kilom etre (12 1/2 m il) ve Nevali Cori’n in 113 kilo- metre (70 m il) güneyinde bir siteden gelir.

43 ags. sayfa 50,44 ö rn e k olarak, □ogu Anadolu, Kurban Höyük’te butunan b ir geç dönem Ha-

le f kafatası deforme edilmiş olarak bulundu. A.ipagut, sayfa 15 1-3 e bakın.45 Moolleson and Cam p^l, Gampell and Green'de, safya 50.

46 age.47 age. sayfa 51-2.48 age. sayfa 52.

.ıge. sayfa 52 fig. 9.4.1؛ 50

327

Page 323: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ÇINGIRAKLI YfLAN KÜLT،)

M olleson ve Campbell hem Halef hem ub eyd toplumlar! arasında bulunan kafatası defnrm asynnunun ‘yakın kalıtımsa) akrabalık’a sahip ve ‘kalıtsal ve yakinen çiftleşm iş’, ‘gerek sos- yal gerekse işlevsel, özel bir elit grubu ayırmak’ amacıyla kul- ؛.anıldığından şüphelendiler؛ ، Bundan başka, ‘kafanın şekilleri kendine özgü bir anlam ifade etm iş olabilir’.؛* Kimdi çamurla insanım sı p lan lar olarak ve çöm lek üzerine kuş tüyü başlıklar giyen papazlar ya da şamanlar olarak tasvir edilen bu uzun başlı kişiler?

Bu soruya cevap bulm ak niyetiyle, hep beraber dikkatim iz؛ dünyanın bir başka bölüm üne çevirm eliyiz. M eksiko’da Yuca- tan Peninsula’a ait Maya kültürü arasında chatıes, ‘yılanlar’ ola- rak tanınan irsi bir papazlar soyu bir هم1سء olarak bilinen, uzatılm ış yılanım sı bir kafa görüntüsü verm ek maksadıyla kü- çüklerin kafasının ؛ ekim i bozacak bantlar takarlardı. Küçük bir yaşta bunu yaparak, çocuk, çıngıraklı yılan kültünü ebedi- leştiren yılanın insanları olan, chanes a ilesine kabul edilm eye elverişli hale gelirdi.5؛ Ruhban sın ıfı, en eski atalarına Maya takvim sistem ini öğrettiğine inanılan ‘büyük, azam etli yılan’ Ahau Çan’ın bir biçim i, Itzamna veya Zamna’yı onurlandırır- d ı.4؛ A zteklerin bunun yerini tutan geleneğinde, Zamna büyük ‘kuş tüylü yılan’ ve ilahi bilgelik-getiren, Q uetzalcoad oidu. G üney Amerika’nın büyük uygarlaştırıcısı, Ticci Viracoc- ha’n ın havarilerinin toplu olam k Viracocha olarak bilinm esi gibi, Q uetzalcoatl’m ‘kral-papazları’ da efsanede ‘kuş tüylü yı- lanlar’, Q uetzalcoad 'lar olarak tabir edilirdi.؛؛

Acaba papazlara ait bir elit sın ıf -Azteklerin Q uetzalcoat’la- rı ve Maya’nm ‘yılanlar’ı, ya da chaııe’ü r ı gibi- bir zamanlar Kürdistan’m dağ etekleri ve bereketli vadilerinde var oldu mu?

ق ا age. sayfa 52.

53 G ilbert and Gotterell, sayfa 25-18 ا. José Diaz Bolio’nun çalışmasından alıntı.

55 Mackenzie sayfa 257.

328

Page 324: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Eğer öyle ise, o zaman onlar da bilinçli olarak zamanın başlan­gıcında dünyalarına giren eski bilgelik-getirenlerin şerefine veya anısına başlarım yılanlar gibi uzatıp, kuş tüylü başlıklar

mı taktılar?Olası gözüktüğü üzere, şayet Halef ve Ubeyd kavimlerinin

hükm eden elit sınıfı kendilerim bu insanım sı yılanların iddia edilen grubunun torunları olarak gördülerse, o zaman bu bize kafatası deform asyonunun kullanım ı arkasında bir anlam sağ­lar. Belki de onlar engerek yüzlü ve bir yum urtanın şekline - ilk yaratılışın bir baş sem bolü- benzetilen uzatılm ış kafa ke­m ikleri ile yılam m sı kuş adamlar olarak gördükleri, ilahi ata­larına benzem e ihtiyacı hissettiler. Acaba N evali Çori’nin kült binasında bir heykel oyuğunda yüzüstü duran, bir yum urta gi­bi şekil verilm iş ve yılam m sı bir m idilli kuyruklu, oyulm uş taştan bir kafaya rastlam am ızın sebebi bu olabilir miydi? Bu­nun Büyük Tanrıların şam anik torunlarından birini, hatta bel­ki de Büyük Tanrıların kendilerinden birini tem sil ettiği mi kastediliyordu? Aynı şey yine bu binada bulunan çok güzel iş­lenm iş yılan başlı ‘akbaba’ heykeli ve çekiçle işlenm iş kuş adam hakkında da söylenebilir miydi?

Halef ve U beyd kültürleri arasında fazla büyük kafa kem ik­leri ya da uzun kafaların, kafatası deform asyonu dışında, m ev­cut olan elit grubun bir genetik özelliği o lduğunu ileri sürecek kanıt vardır. Bütün yaptıkları m evcut olanı belirginleştirm ek-

k afatası dejorm as- ءءاءر،س؛اه ،،ه،ر،يا،ءار؛ Kuzey Amerika'nın Chinook elde elmek i(in kullanılan tahta v v اآرهأ،ماء. resim. Bu ١٤٢، yonuna ait

bantlara dikkat edin. Benzer bil işlem M eksiko'da M ayaların chane- ,p apazları arasın d a yer alıyordu

329

Page 325: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

IV

Halej ve Ubeyd sanatında rastlanan muhtemel kafatası deformasyonu- nun dört soyut örneği (Theya Molleson ve Stuart Campbell’den sonra): a) MÖ yaklaşık 5750’deki, Yarım Tepe’den bir Halef heykeli; b ve c) MÖ yaklaşık 4200’de, güney Irak’taki Ur’dan çarpıcı Ubeyd heykel­

cikleri. Bebeğin adeta ürpertici özelliklerine dikkat edin d) MÖ yakla­şık 4900’de, Teli Sabi Adyad’dan Halef dönemi çömlek işi. Muhteme­len kuş şamanizminin uygulamasına işaret eden, üslup verilmiş kuş

tüylü başlıklara dikkat edin.

ti. Bu önem li bir gerçektir, çünkü bu ileri toplulukların yük­selişinden bin yıllar önce bu dünyada refaha ulaşm ış Cro- M agnon Homo sapien'ltre benzetilen fazla büyük, uzun kafalı kafa kem ikleri olan kişilerin, MÖ yaklaşık 12 ,500-9500’de Mı­sır’ın Isna ve Qada yerleşim leri arasındaki varlığının kesin ka­n ıtı vardır.56 Bunların Büyük Tanrıların tem silcisi olm ası ihti­mal değilse de, bu uzatılm ış kafa kem iklerinin sözkonusu za­m an zarfında N ilotik top lu luk lan n genetik bir özelliği o lduğu­nu kanıtlar. Eğer Büyük Tanrılar geneL،k olarak Isna ve Qada kavim leriyle akraba idi ise, öyleyse uzatılm ış kafaları dahil eden, onların bizzat benzersiz kafa kem iğine ait özelliklere sa-56 VVendorf and Schild, sayfa 146: ,Bir grup olarak halk kısa, geniş yüzü ve göz

çukuru üstündeki gelişmiş kabank çizgileri, uzun ağır kafatası kemikleri ile tanım­lanır. O nlar Magrib'deki görünüşte birkaç çağdaş kabnstanda bulunan Cro- Magnon H om o Sapienleftn “Mechta" türünü çok anımsatır. (Anderson, 1968).

330

Page 326: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

hip olmaları hayli olası görünür.Bu onların iddia edilen Yakın Do- ğulu !orunlarının, farklı şekilli ka- falarından dolayı, yılan yüzlü kuş adamlar olarak görülm elerinin ne- deni olabilir miydi?

G örünüşlerinin kuş olarak tabir edilm esinden başka, Edfu m etinle- ri b ize ya ln ız , ilk se l olanların,İran'ın tanrı krallan ve İbrani gele- neginin tufan ön eesi patrikleri gi- bi, bir çeşit yüze ait özel görünüş taşıdıklarını anlatır.7؟ Eğer bu bir şekilde yüzsel özelliklerle fazla il- giliyse, o zam an tüylü pelerinleriy- le, hem Büyük Tanrılar hem de onların farzedilen neolitik torunla- ٢١ Kürdistan’ın yerli kavim leriyle büyük oranda tezat teşkil ettniş olabilecek oldukça çarpıcı görü- nüşlere sahip olmalıydılar.

Nevali Çori ve Çayönü’ndeki Doğu Anadolu'da Nevali Çorien eski papaz şamanlar gerçekten ve Çayönü gibi neolitik ا؟ه؛ ،Mısır’ın Büyük Tanrılarının to- merkezlerindeki hükmeden elitrunları idi ise, neolitik kavimlere sınıfı temsil ettiği farzedilen birinsan kurban etm e uygulam asını Neolitik papaz şamanın Billyda onlar m ı öğretti? Bu Büyük Walker-John tarafından bir

Tanrıların bir karanlık yanı ola- tasviri.rak açığa çıkar m ı -bugünün standartlarına göre ahlakdışı vehem en hem en insanlık dışı olarak değerlendirilen bir şey? BuShebtiu’lardan birinin neden ‘Tanrı, güçlü göğüslü , kan dö-ken, kanla yaşayan Ruh’ olarak tanınm asını a ç ık la y a b ilir miy-di?8؟ Onlar ayrıca ilahi bir soyluluk inancına dayalı elit sınıf-çılığı tesis etm eye de yardım ettiler mi? Her yerde büyük ay-

.؛Reymond, sayfa 03 ق750 jelinkova, sayfa 51. E. ؛٧. 359, 4-6 ءاا kıyasla

331

Page 327: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

rıntıyla altını çizdiğim bu fikir, neredeyse kesinlikle Yakın Do- ğu’n u n ilk uygarlıkları arasında ilahi krallığın köklerini o luş­

turacak kadar ileri gitm iştiÇ ok büyük olm am akla beraber, D oğu Anadolu nun megali

tik yapıları hem G ize’deki Vadi Tapmağı hem de Abydos takı O sireion ile açık bir benzerlik taşır. Şayet bu neolitik yapıların gerçekten de aynı yüksek kültürün ürünü ■olduğu kanıtlana­cak olursa, o zam an bu Büyük Tanrıların Yakın D oğu’nun ilk neolitik topluluklarına başka neyi getirdikleri ve uygarlığın varoluşunda onların rolünün tam olarak ne olduğu sorusunu akla getirir. İşte bunlar, gelecek iki bölüm de hitap etmemiz

gereken zorlayıcı sorular.

332

Page 328: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ONSEKİZİNCİ BÖLÜM

KARATOPRAK

N e vali Çori’n in güzel biçim de yon tu lm u ş yekpare taş abidesi­ne ilk kez gözlerim i diktiğim anda, buranın çok özel bir yer o l­duğunu hissetm iştim . Sitenin, ataları -yaratılış m etinlerinde Shebtiu ya da Ogdoad olarak isim verilm iş- Lübnan veya Suri­ye sahilinden ve Levant üzerinden MÖ 9500 civarında bir za­manda Yukarı Fırat’ın bereketli vadilerine ulaşm ak üzere yo l­culuğa çıkm ış, Büyük Tanrıların direkt torunları tarafından kurulm uş olduğuna hüküm verdim.

Böyle bir çılgın teoriyi test etm ek, hele de N evali Çori’deki bütün yerleşim yeri Atatürk barajının yapım ının ardından Fı­rat nehrinin yükselen sularına göm ü lü n ce, adeta im kansız bir görev gibi geliyordu. Bir bot kiralayıp, harabelerden geriye ka­lanı incelem ek üzere suya dalm aktan ya da basitçe kült bina­sının çoğunun yeniden inşa ed ild iği Urfa M üzesini ziyaret et­m ekten başka, m eseleyi daha ileri götürm ek için yapacağım çok az şey var görünüyordu.

Bununla birlikte, eğer Mısır’ın Büyük kültürü gerçekten Gi- ze’deki anıtların ve platonun baştan başa tasarımına, birçok

333

Page 329: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

araştırm acının inandığı gibi, astronnm iye ait karmaşık veriyi dahil ettiyse, ه zaman bu bilginin Mısır üzerinden getiril؛)؛, N evah Çori'nin olağanüstü kült binasının tasarımına dahil ed ilm esin in olasılığı nedir? Dünyanın bir ueundan diğerin،■ birçok m egalitik tapınaklar farklı güneş, ay ve yıld ız sıralama larına sahip bir süslem eyi bünyesinde bulundurmaktadır, ١١

yü zd en astronom i ve hatta belk i de jeo-m itin (coğrafya ؛!،• bağlantılı m itoloji) bir zamanlar Nevali Çori’de bir rol oyma■ m ış olduğu olasılığından şüphe etm ek için bir neden yok.

N evali Çori’deki m uhtem el herhangi bir sıralamayı incele m ek için , kült binasının bir ö lçü planına ihtiyacım vardı. Bu nu tem in etm enin im kansızlığı anlaşıldı, bu yüzden yerine, Betiveen the Rivers and Över the Mountains (N ehirler Arasında ve Dağlar ü zerin d e) başlıklı, ل993’عا yayım lanan bulunması güç, sın ırlı baskı m onografide bir dizi ilgisiz say fa larla birlikte bulunan, Hauptm ann’m kazılarının bugüne kadarki tek detay- İl raporundan binanın kesin zem in planlarını kullandım .2

MÖ yaklaşık 8 0 0 0 ’delti, kü lt binasının üçüncü ve so n evre■ si sırasındaki zem in planına bakarak, onun neredeyse mü- kem m elen güney batıca, gözleri m esafeden kolayca görülebi- len kudretli Fırat nehrine doğru çeviren Kantara vadisinin tam yön ü n e köşeler yaparak çevrilm iş olduğunu anlam ak çok ba- sittir. D oğrusu, Hauptm ann’ın zem in planına dayanarak, bu özel bina evresinin iç kısm a ait yapısın ın bilgisayar analizi, ku- zey batı ve güney doğu iç duvarlarının tam güney batının bit derecenin o .f içerisine, yani 225 derece azim ut* içerisine di- zild iğin i dikkate değer şüphenin ötesinde teyit eder. 224 .9 de- recehk aynı yöneltm e çim ento m ozaiki zem inin m erkez nok- tasından tapmağın güney batıdaki m erdivenli giriş yoluna doğru bir hat almu'sa elde edilir.

Kuzey doğu ve güney batı iç duvarlarının yöneltilm esinde hem en hem en kesin gibidir, ö n c e k i, tam güney doğudan 0.9 derece eksik , 134.1 dem ce azim ut bir irtibata sahip, öte yan dan İkincisi, tam 0.8 derecelik bir hata ile, 135.8 derecediı

H ا auptm ann.

* Azimut: G ök küresinin herhangi b ir ٢» k İاةل ile güney yönü arasındaki açı. (- f. f i)

334

Page 330: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

١ j— #—>_؛—٢•،،،i to o

MÖ yaklaşık 8000'deki, Nevali Çori kült binasının zemin planı. H. Hauptmann izniyle çizilen, bu plan onun iç duvarlarının ve dikili yek­

pare taş anıtı kalıntısının güney-batıya doğru yöneltilmesini açıkça gösterir.

Tek başına bu rakamlar baştan başa arkeoloji topluluğunda alarm zillerini çalmaya yeterli gelm elidir, çünkü onlar MÖ 8000’in ‘ilkel neolitik çiftçileri’n in kesin olarak binalan dört pusula noktalarıyla çok titiz uyum la kurduklarını sonuç ola­rak gösterm ektedir, k i bu kutuplar dolayındaki yıldızları ve/veya güneşin y ıllık rotasını ileri düzeyde anlamayı gerektir­

miş olan bir teknik beceridir.Nevali Çori’n in halkı arasında güney batı ile zihni m eşguli­

yet burada bitm ez. O yulm uş taştan yum urta baş da duvar g i­rintisi içindeki yerinden bu istikam ete doğru gözünü dikerek bakıyordu, öte yandan yontu lm uş yekpare taş abide kalıntısı, tam güney batının 1.4 derece güneyine, 223 .6 derece azimut- ta köşeler yaparak çevrilmiştir. Y öneltm edeki bu önem siz d e­ğişiklik sırf beceriksizlik m iydi, yoksa bir çeşit kesin amaca mı

Page 331: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

hizm et ediyordu? M evcut zem in planına göre, çim ento moza- iki zem in içinde bulunan taş parçaların pozisyonundan, ikin­ci yekpare taş abidenin de, yüzü aynı yöne dayalı olarak, mer­kez hatun zıt tarafında eşit bir m esafede durduğu bellidir. Bir ­likte neredeyse m ükem m elen, m untazam an akan Fırat’ın uzaktan gözden kayboluşunun görülebildiği, güney batıya doğru aynı hizada dizilm iş devasa, üç metre yükseklikte bü­yük bir giriş kapısı oluşturm uşlardı. Bu iki yontu lm uş yekpa­re taş abidelerin yan tarafında ve ön yüzlerindeki alt kabart­mada oyulm uş kollar, eller ve uzun saçın da güney batıya doğ­ru bakm ış olm ası dolayısıyla, bu, binanın oldukça h ususi y ö ­neltilm esi ile güneş yılında bir noktadaki göksel ufuk arasın­da bir bağlantının var olup olm adığı sorusunu akla getirm ek­

tedir.M egalitik sitelerdeki en yaygın sıralamalar ekinokslar ve

gündönüm ierine sabitlenm işti. Bu sebeple, y ılın bu farklı za­m anlarının hepsinde yıldızların pozisyonlarını güney batı uf­ku bağlam ında teftiş etm ek önem liydi. Bilgisayar yazılım ları­n ın bütün bir dağılım ını dikkatle gözden geçirdikten sonra, tek bit tarih ve zam an bütün bir anlam ifade ediyordu ve bu bahar ekinoksunda günışığından önceki şafak öncesi dönem idi.

Eğer iki büyük yekpare taş abidenin arasında durup, MO 8 0 0 0 ’deki güney batı ufkuna doğru giriş m erdiveninin ötesine gözünüzü dikerseniz, tek bir takım yıldızı sabahın erken saati­n in gökyüzüne hakim olurdu. Bu, kahraman Perseus tarafın­dan yılan saçlı korkunç M edusa’nm başıyla karşı karşıya geti­rilen ve taşa dönüştürülen efsanevi deniz canavarı ya da kra- kene* verilen Latince isim le, Setus idi. Bu, güzel Androm e- da’y ı yem ek için, onun su tanrısı N eptün (Yunan m itinde Po- seidon) tarafından gönderilm esinden sr *ıra idi. Bu deniz cana­varının tam olarak ne olm uş olabildiği bir spekülasyon m ese­lesidir. Bazıları onu bir deniz yılanı olarak kabul eder, y ine de on u n eski yıldız haritalarında sık sık resm edilen biçim de, bir balina olm ası daha çok olasıdır.2 G enellikle, o Eridanus olarak

٠ Kraken: Norveç sahilinde gözüktüğü söylenen efsanevi deniz canavan. ( - f.٨.)

2 Ailen sayfa. 16 0 -1.

336

Page 332: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

CBTUf

Yıldızlı eşinin yanında, mitolojinin kraken’i, balinası ya da deniz ca­navarı, Setus'un eski bir kavramı. Robert Brown Jnr tarafından Fırat

nehri ile bir tutulan yıldızlı akarsu, Eridanus olarak tanınan takımyıl­dızıyla onun yakınlığına dikkat edin.

tanınan cennetin nehri ile ilişkili olarak gösterilir,3 ki bu nehir içinde o ya yüzer ya da ön kısımları bir kıyıda ve şişm an ve yu­varlak bedeninin geriye kalan kısm ı suyun içinde gösterilir.‘؛

GECENİN NEHRİ

Setus’un takım yıldızını kapsayan ilginç yıldız ilm ini oku­mak merak uyandırır ama bu tartışmamıza çok az dahil oldu. Bununla birlikte, Eridanus isim li göksel nehrin, aslında kendi doğrusu içinde ‘nehir’ ya da yıld ızlı akarsu’ olarak farklı fark­lı bilinenobir takım yıldızı o lduğunu anladığım da benim şüp-3 Lemprıere s.v. 'Eridanus1, sayfa 226.4 Ailen, sayfa 161.

337

Page 333: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

aya 0؛$ nelerim uyanda Ç oğunlukla o Orion takım yıld ızın ın' ğm ı oluşturan parlak yıldız Rigel’den, Setus’u n ‘pençelerinin' üzerine doğru akıyorm uş gibi gösterilir (m itolojik ve sanatsal birlikleri bundan dolayıdır). Daha önem lisi, bu, Eridanus’uıı yalnız çok sıkça kıyaslandığı N il nehrinin değil, aynı zamanda

Fırat’m da bir göksel sureti olduğuna dair kanıt gösterilebilir '، ¥ıldız ilm i ve on u n M ezopotam ya n ıholojisi ile ilişk isin in ün•

İÜ ondokuzuncu yüzyıl araştırmacısı, R obertBrow ıı)rır bu ko■ nu hakkında çok şey yazdı, bulguları E r id a t ıu s : R iv e r a n d C o n s■

t e l la t io n (Eridanus: N ehir ve Takım yıldızı) başlıklı bir kitapı.ı 1883’te yayımlandı.® Bu klasik eserde o Eridanus’un Fırat’ın

göksel sureti o lduğunu savunur ve aşağıdaki kanıtı aktarır:

Bu] ؛ki nehrin] ... çok sıkça, çok eski günlerden klasik ا؛ا ğa kadar, orijinal olarak Pura ya da Purat olan, Fırat Ne؛؛

ri olduğu ima yoluyla bahsedilir...... öyle ki onlar iki ؛١١١yük kollu uzun ve dalgalı akarsular olarak birbirini anını

٧١ saıır; her biri cennetvari bir yerle bağlantılıdır- Aden ı؛u؛ş؛l؛ Cennet; bitişik takımyıldızları kökeninde Fırat’la

görünür ve bu nehirlerin her biri bir şekilde Nil’le ve ؛؛؛؛neş tanrısı tarafından yıkım i،c ilişkilidir.آ

Eridanus: River and Constellation (Eridanus: Nehir ve Takıın ,5,ا؛س ]٨٢ Örnek için the Ongin o fth e Primitive Can ١٨٢٠ Researches ,٨٢[ Brown 5ا -ة ,5-44 sayfa (,لءد؛ام

tellabons ofthe؛lann, Fenikelilerin ve ٠؛ ١. Geeks, Phoenicians and Babylonians (^ıınanl □ ,(bilierin ilkel Takımyıldızlannın Kökeni üzerine Araştırmalar ؟3-6. I t I. Sayfa

.51-2 .44-5 sayfa ,سئرمهء/تسمحEridanus: River a n d ,٨٢[ Brown ,6 ؛،،٨ Ö rnek Ailen, sayfa 216-17, Robert Brown ]nr'in Endanus: River and Constellation 7ا

,tabındaki araştımıalan özetliyor

338

Page 334: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Buna ilaveten, Eridanus ism i, Fırat'ın ağzında bulunan çok eski bir şehir, Eridu’nun Latinleştirilm iş bir biçim i görünm ek­tedir s Asurlar üzerine çalışmaları olan, Büyük Tufanın M ezo­potam ya’ya ait rivayetini ilk çeviren ünlü ondokuzuncu yüzyıl ilim adam ı Profesör George Sm ith, Erib-me-gali olarak isim verilen yerde, eski çiviyazısı tabletlerde Eridanus’un yıld ızlı akarsuyuna ait bir kinaye bulduğuna inandı.9 Robert Brown Jnr onunla aynı fikirde o ld u ,10 ama Eridanus ism inin kökünün ‘nehir’ anlam ına gelen, Akadça kelim e ‘aria’dan türediğini ila­ve etti.11 Bu, Fransız M ezopotam ya araştırmacısı François Le- norm ant’in sözleriyle, ‘bir nehir b içim i nazarında düşünülen ... göksel suların okyanusu’ id i. t2 A ynı kelim e kökünü kullana­rak, Brown ayrıca Doğu A nadolu, K uzey Suriye’deki Yukarı Fırat ve D icle arasında kurulm uş olan krallık, M itanni’nin top­rağına O nsekizinci H anedanın Mısırlılarınca verilm iş isim , Naharin kelim esinden türetilm iş, Asurca ‘nehir’ anlam ındaki, nahru ile Eridanus’un aynı o lduğunu kanıtladı.13

M ezopotam ya m itolojisinde, hem Eridanus hem Fırat, H u- bur olarak isim verilm iş, G ecenin N ehri ya da Ö lüler Diyarı­nın N ehri ile de eşanlam lıydı.14 Bu onu takiben, göksel Fırat’ın ancak bir başka biçim i olan, Yaratılış N ehri olarak kabul edil­d i.13

Kendi başlarına bu tür spekülasyonların fazla yararı yoktu. Bununla birlikte, benim kuşkum Eridanus’un takım yıldızının civarındaki ‘bitişik takım yıld ızlarının da ‘kökeninde Fırat’la ilişkili’ olarak kabul edild iğine dair Brown’m iddiasıyla iyice

8 Eridanus'daki us Eridan'ın b ir tekil özelliğidir, ö te yandan n orijinal Babe/den tü ­retilen, Babylon'daki gibi Latinleştirilmiş b ir yer ismi son ekidir. Geriye kalan Eri- da'daki, a, Akadfa LEartu'dan türetilen, Kutsal Kitaptaki Ararat'taki gibi, Asurca u ile kolayca yer değiştirilir.

9 Ailen, sayfa 2 17.10 Brown Jnr, Eridanus: River and Constellation, sayfa 60.

12 Lenorm ant sayfa 153.13 Brown Jnr, Eridanus: River and Constellation, sayfa 43.14 age., sayfa 72; King, C ilt I , sayfa xciv n. 3.15 King, C ilt I , sayfa xciv n. 2, 128 n. I .

339

Page 335: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

--------------------

arttı.16 Çok kısa sürede onların, daha önce belirtildiği gibi, yıl­dız haritalarında Eridanus ile çok sık ilişkili gösterilen Setus’u kapsadıklarını anladım. Setus, aşağıda Fırat’ın Suriye’nin ova­larına doğru aktığının görüldü- ١٠ ،

ğü, MÖ 80 0 0 tarihinde bahar ek inoksunun şafak öncesi ışı-ğında gökyüzünün güney batı Batlamyus tarafından algılandığı yönünde alçakta asılı durdu- ve Robert Brown Jnr tarafındanğundan dolayı, bu bir tesadüf- çizildiği üzere, yıldızlı akarsu,ten daha fazla bir şey görünü- ٤' idanus takımyıldızıyordu. Setus takım yıldızının, nihayetinde eski M ezopotam ya’nın ovalarına doğru gelişen zengin m itoloji içinde bir sure­ti var olabilir miydi?

Yanıt tartışm asız evet’tir. Hem Setus hem de Eridanus’un yıldızları asıl olarak, M ezopotam ya miti ve efsanesinde karan­lık suların derinliklerinin dişil canlandırılm ası olarak bakılan, Tiamat diye tanınan deniz canavarı ile bağlantılıdır.،7 Onun bir k ısm ı, Yukarı Tiamat, yeraltı okyanusunun su lan , apsû'yu hakim olurdu, öte yandan diğer yarısı, Aşağı Tiamat, Fırat'a Ö lüler diyarının N ehri olarak verilen isim ile, Ummu-Hubur, ‘Ana Hubur’ olarak görevinde karasal sulara başkanlık eder d i.18

T iam at’ın d ü şü şü n ü n hikayesi Enuma Elish olarak bilinen M ezopotam ya Yaratılış D estanında kaydedilir. O dünyanın ya­ratılışından önce yalnız iki büyük yaratığın var olduğunu ifa de eder -kaynaklar ve küçük göllerle ilgilenen yeraltı sularının canlandırılm ası, Apsû ve tuzlu sulara başkanlık eden, Tiaınal Bu iki doğal güçlerin birliği An (ya da A nu), ‘cennet’ vr

16 Allan, sayfa 216-17.row؛3 17 n Jnr, Researches in to the Origin o f the Primitive Constellations of.tlh '

Greeks, Phoenicians and Babylonians, Cilt I , sayfa 89. 108: Brown Jnr, Pncfinus: River and Constellation, sayfa 16.

18 King, C ilt I, sayfa xciv n. 2-3, Ixxxtii n.2.

340

Page 336: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

H alen B ritanya M üzesin in him ayesinde bulunan, silind ir b içim li bir Babil mührü ü zzrinde resm edildiği haliyle ilksel

den iz canavarı Tiam at.

Anu’nun لجه أا Enki’yi (ya da Ea) kapsayan, ilk ta n ıla r ın orta- ya çıkışıyla sonuçlandı. Onlar öyle çok husum ete sebep olan bir d ü n y a düzeni ya da ‘y o l’u başlattılar ki, Apsû, vekili Mum- ııu ’nun (‘kaos’ anlam ında) yardım ıyla, onları m ahletm eyi planladı. Tanrı Enki hem en onların planını açığa çıkardı ve böylece hu kasıllı ayaklanmayı diğer tanrılara haber vererek onu püskürttü.

nnki Apsû ve M um m a’ya düşm an kesilerek, her ikisini de katletti ve bu eylem lerin sonucunda Tiamat, eski arkadaşları- ıım ölüm ünün intikam ını almak niyetiyle, dünyanın üzerini kaplayan bir tulan çıkarmakla tehdit etti, o ayrıca ‘azam etli yapılı’ ‘canavar engerek yılan larından 11 adet bir dam ızlık meydana getirdi,وا buna bir akrep-adarn, bir ’ birk>7gın aslan, bir boğa-adam ve bir kuluilu ya da balık-adam da- ا؛اا o ldu20 -bunların İre.jısı kesin olarak takım yıldızlarının esiri biçim leriydi.21 Tıamat’m vekili Q ingu tarafından önderlik edı~ kn, bu şeytan-dam ızlık savaşta Marduk isim li tanrı (bazen l،el-Marduk ya da Bel) ile dövüştü , Marduk Tiamat’ı onun ka- masını, yarıp açarak ve onun؛ ‘ait kısım ları’ üzerinde dikilerek vak etm eden önce dam ızlığtn her birini tek tek öldürdü. Ti- mıat’ı ‘kurutulm uş bir balık gibi ikiye kestikten sonra. Dede-

٠ ١ age., rablet I, II. I 17-18, sayfa 17.■٠١ Black ve Green, Gods, Demons and SymboJs o l Ancient Mesopotamıa (Me-

'Opotamya'nın Tannlan. Şe^anlan ٧^ Sembolleri) $.٧. Tıamat's creatures' م؛ ■ ımat'ın yaratıkları), 177 ا؛ماةة -B.

I O m ek ؛؛؛٨ . Kıng, Cilt, I, sayfa xx-xxı. 204-18.

341

Page 337: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

nin in bir yarısı yıldızlı gökkubbe oldu, diğer yandan bedeni n in gerisi yeryüzünü oluşturm ak için kullanıldı. Onun göğü؟ lerinin dağlan oluşturduğu, tükürüğünün bulutlar olduğu, di ger yandan gözyaşlarının D icle ve Fırat’ın kaynaklarını oluş turduğu söylenirdi.22 ‘Canavar engerek yılanları’nm yok edili şinden sonra, tann M arduk daha sonra kanı ilk hayvanları v، insanları oluşturabilm esi am acıyla Enki’ye onun başını kesip atm asına izin vererek yaratılış hareketini tamamladı.

Bu Akad, Sümer, Asur ve Babil gibi büyük Mezopotamya kültürleri arasında saygı duyulm uş yaratılış mi tinin basit bit çevirisidir. Kaynağı belirsizdir, y ine de m uhtem elen en eski günlerden aktarılmıştır. Tiamat ve G ecenin N ehrinin göksel tem sillerin in MÖ 8 0 0 0 ’deki. bahar ekinoksunda şafakta Neva li Çori’n in güney batı ufkunda görülebiim iş olm ası, gerçekten de o n u n papaz şamanlardan oluşan elit sın ıfın ın bariz bir şe­kilde bu yıld ız sıralamalarından haberdar olduklarını ima el m ektedir.

MS yaklaşık 139’da yıld ızı parlayan İskender dönem i astro n o mu Ptolem y (Batlamyus) tarafından, Eridanus takımyıldızı nı tertip etm ek için betim lenen 3 4 y ıld ızlı kıvrım lı kolye, Kıı zey Suriye’ye girm eden önce Urfa ve Harran şehirleri etrafında seyrettiği sırada güneye doğru akan Fırat’ın dalgalı rotası١٠٠ taklit ediyor görünm ektedir.23

Birçok bakım dan y ıld ızlı akarsu karasal Fırat’ın tam bir ay nası gibi görünm ekteydi. Bu teori, Eridanus’un göksel sulaı ١ n ın aşağıya güney ufka doğru,24 yani onu (Fırat’ı) besleyen kaynakların yakınında, N evali Çori’n in civarından gözlem i؛ ğinde, Fırat’la aynı istikam ette aktığının kabul edildiği bily,، siy le hepten daha uygun kılınm aktadır. Acaba bu N evali (,؛• ri’n in papaz şam anlannırı MÖ 80 0 0 / ı l ı civarında kült bina(• rınm doğrultusundan görüp, anladıkları bir şey mi? Acaba I•" sebeple mi insanım sı yekpare taş abideleri ve yumurta hu

22 Black arid Green, Gods, Dem ons and Symbols o f Ancient Mssopotam.t T iam at’, sayfa 177.

23 Brown jnr, Eridanus: River and Constellation sayfa 8.2.24 age. sayfa 8 1.

342

Page 338: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

heykeli dahil, bütün yapı Fırat nehrine doğru güney batıya çevrilidir?

Bununla beraber, kült binasının ya da daha doğrusu Nevali Çori’deki yerleşim in gerçekten kaç yaşında olm uş olabildiğin­den tam olarak em in olam ayız. Organik m ateryallerin karbon- 14 testi çevre ve koşullara göre yerleştirilm iş taş yapıların yal­nız yaklaşık tarihlerini sağlayabilir. Aslında MÖ 8500 , MÖ W 00 ve MÖ 9500 yıllarına göre bahar ekinoksundaki şafağın yıldız çizelgelerine bakınca, göksel ufkun, Eridanus takım yıl­dızını gittikçe direkt olarak karasal suretinin üzerinde bir p o ­zisyona yaklaştırarak, aşama aşama saat yönünde döndüğü gö­rülür, öte yandan aynı zamanda güney batı ufku üzerinde ko­lay kolay ayrılmayan Setus-Tiam at’ı oluşturan geniş yıld ız top­luluğunu aynı bırakır. Daha sonraki bütün tarihler Erida- ııus’un yıldızlarını onun yeryüzü suretinin hafifçe ötesinde bı- laktı. Benim düşüncem e göre, göksel ayna MÖ 90 0 0 civarın­da karasal ufkuyla m ükem m el bir şekilde birlikte hareket et­mektedir ve eğer bu doğru ise, bu açıkça kült binasın ın önce­den tasavvur edild iğinden en az 600 yıl önce inşa edildiğini ima eder. Ancak bu son u ç için destekleyici bir kanıt olm adı­kından dolayı, Nevali Çori’n in öne sürülen astronom iye ait sı- lalamalannı (hiza çizgilerini) gözden geçirirken, MÖ 8000 ta- ı dıini kullanm aya devam edeceğim .

Eğer Nevali Çori’deki yöneten elit sın ıfın üyeleri gerçekten MÖ 8000’de ufuk ve gökyüzü arasındaki jeo-m itik ilişkinin I ırkında idi ise, o zam an onlar böyle sıralamaları nasıl yorum ­lamış olabilirlerdi? Acaba gerçekten bizden, eski Irak’ın ovala- nııda yazılı b içim de günışığm a çıkm asından 5500 yıl önce o n ­lu ın M ezopotam ya yaratılış m itinin önem li yanlarının farkın­la olduklarına inanm am ız mı beklenm ektedir?

IHHİNLİĞİN KAPISI

Bir ipucu, göksel ufkun özel bir alanı ile Tiamat m itini bağ- 'î/or görünen, yaratılış destanına bir ilave olarak kabul edilen, uça halinde bir astrolojik m.؛ etinden gelebilir. M arduk’un ilk-

Page 339: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

sel deniz canavarı üzerindeki zaferi hakkında o şöyle söyler ‘Tiamadı ،١ zaptetti, onun egem enliğini aldı... Tiamat’ın yaptık ları unutulm asın diye... Derinliğin Kapısında [görevli؛ tayın etti’.25

Bir çeşit gözcü ya da gözleyenin aşikar hiçim de yerleştirildi ği, ‘Derinliğin Kapısı’ tam olarak neydi? Anlaşılabildiği kada- rıyla, onun gece gök)riizünün bir bölgesi olduğu görünüyordu ama lam olarak nerede?

‘D erinlik’in Tiamat’ın kendisi için alternatif bir isim olduğu• nu keşfederiz. Bu bilgiyle, yaratılış tabletlerinin on dokuzun• cu yüzyıl çevirm en ve yorum cusu, L.w . King’in öne sürdüğü üzere, bir yıld ızlı ‘muhafız Marduk tarafından derinliğin sula• rını tutm ak am acıyla yerleştirildi;2، bu Tiamat’m Apsû ve ve- kih M um m u’nun öldürülm esinin öcünü almak için dünya üzerine salmakla tehdit etm iş olduğu tufana bir gönderm e idi. Bu nedenle öyle görünüyor ki, sanki Marduk’un m uhafızı ‘bil nehir biçim i nazarıyla görülen’22 göksel suların okyanusunun D erinliğin Kapışım aşıp, karasal dünyayı basm am asını garanlı edebilecekti. G ecenin göksel nehri Eridanus ile eşanlam lı ol duğuna göre, o halde Derinliğin Kapısı buna dayanarak, hem Eridanus takım yıld ızın ı hem de deniz canavarı Setus ya da Ti- am at’m kin i ihtiva eden güneyden güney batıya kadar uzanan gökyüzü idi.

Böyle fikirler nereden kaynaklanm ış olabilirdi? Acaba onlaı bütün D oğu Anadolu’da en ileri bilgiye, hatta belki de eıı ön em li kült m erkezine sahip görünen N evali Çori gibi erkeıı neolitik toplulukların papaz şmnanları arasında geliştirilm iş olabilir miydi? Kült binası bu m eselelerde suskun, yine de bil' diğim ize göre. Yukarı Fırat'ın ilk neolitik sakinlerinin Tiamai figürünü çevreleyen belli geleneklerd• ٦ haberdar olduklarını ileri sürm ek için iyi bir kanıtın var olduğudur. Bu, Nevali Ço• ri’ırin 100 kilom etre ( 60 m d) kuzey doğusundaki boncuk üre• tim m erkezi, Çayönü’nde bulunan düz kem ikten bir d isk ile

25 K؛ng, c،lr ١, Tablet 209 ة5.بم6ة,ا.؛ 3. 5, قما؛ئ .

22 ا؛(ااأامأ،اااا ؟ ayia 53 ا .

3بمه

Page 340: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

kanıtlanmaktadır. Bu sivri bir şeyle vurarak gözbebekleri şek­linde çentikler açılm ış baykuşa benzer, büyük, yuvarlak göz­lere sahiptir. G özlerinin altından, akan gözyaşlarını tem sil edi­yor görünen, heykeltıraş kalem iyle işlenm iş kısa, derin çizgi­ler gelir.28 Bir başka, benzer baykuş yüzlü izlenim Kuzey Suri­ye’de Yukarı Fırat üzerindeki Jerf el Ahmar’da yerden çıkarı­lan 10,000 yıllık düz, oval biçim li taşlar üstünde ilkel- yazı ile birlikte bulundu.29 Acaba bu baykuş yüzlü tasvirler, her ikisi de Doğu A nadolu’da Van G ölüne yakın karla kaplı dağlarda yükselen D icle ve Fırat’ın kaynakları onun gözyaşları olarak kabul edilen , Tiamat’ın bir eski biçim i miydiler? Eğer öyle ise, o zaman neolitik kavimler bu ilksel deniz canavarı hakkında başka ne biliyordu ve hiç değilse, MÖ 9 5 0 0 ’den kısa süre so n ­ra Mısır’ın Büyük Tanrılarının bölgedeki ortaya çıkışıyla nasıl geriye bir bağlantı kurulabilir?

Tiamat ism ini dünyanın yaratılışından önce var olm uş ka- otik karanlığa, suyun derinliklerine bir gönderm e olan, ‘deniz’ ya da ‘okyanus’ anlam ına gelen, Babil kelim esi tamtu ya da ti- amtum ’dan alır.30 Bu, bu suya ait kaosun karanlık yüzünde ‘Tanrının ruhu’nun ilk günün yaratılışından önce hareket etti­ğini belirten,31 Varoluş kitabında bulunan ‘derin’, Tehöm'a da­ir kinayenin arkasındaki aynı kökün kaynağıdır.32 Tiamat ay­rıca, Eski Ahit’te bir yerde ism i geçen, ‘çevik yılan’ ve ‘çarpık yılan’ ya da ‘denizin içindeki ejderha’ olan, Leviathan id i.33 Da­ha anlam lısı, Tiamat, zam anın başlangıcından önce daimi bir karanlık halde var olm uş N un’ın sularında bulunan bnnt- em briyonun m uhafızı ve ilksel tepeciğin ‘ruh’u, Mısır’ın ilksel yılanı Kematef ile direkt olarak bir tutulabilir.34

.18 Time-Life Books, Anatoha: Cauldron o f Cuttunes, sayfa. 35.'9 Crabb.C ,؛؛Kin ؛0 ilt I , safya xlv; Robertson Smith Ze،؛s. Für Assyr, vi, sayfa 339; Black

and Gresrı, Gods, Demons and Symbols o f A nden t Mesopoîamıa, s.v. 'Tı- amat', ؛ayfa 177

I Gen. ı, 2..Bcown Jnr. Endanus: Rıver and Constellation, sayta 16 ؛•. :- ' O m ek için. Isa. xxvii. I..Sethe. sayfa 55, I 18-19 ؛

345

Page 341: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ü çü n cü yüzyıl Fcralac gnostiklerinin garip dini yazıları Ke- m ateften (H erm etik geleneğin ch n ou b is, C hnoum is ya da K neph’i) ‘ber çeşit suların m uhafızı’ olan, 'Typhonik [yani ‘ca- navar yılan’1 kız’ olarak bahsediyordu.35 Onlara göre, o ayrıca ‘Thalassa’ya em anet ed ilen güç’, Chorzar id i.36 Thalassa, ayrı- ca tanındığı üzere, Thalaitlı ya da Om oroca ‘denizin kadını’ ve ‘D erinliğin Anası’ olarak tanımlanıl'37 ve basitçe deniz canava- rı Tiamat’m bir Yunanca çevirisidir.38 Perataelere göre, tıpkı K em atefin M ısırlılar tarafından N un’u n ilksel suları içindeki ruh olarak kabul edild iği gibi, chorzar da Tiamat’m göksel dö- lü idi.

Mısır'daki Kem atef ve M ezopotam ya’daki Tiamat’a şekil ve- ren yaratılış m itlerinin arkasında, Yukarı Fırat'ın en erken ne- olitik yerleşim lerinin zam anında, d iyelim MO 9 5 0 0 ile 9000 arasında özûm senm iş bir çeşit ortak kökenin var olm ası müm- kün olabilir miydi? Eğer bu doğru ise, o halde Nevali Çori’nin papaz şam anlan, deniz canavan Kem atef ya da Tiamat tarafın- dan canlandırılan, ilksel suyun kaosundan fiziksel dünyanın ortaya çık ışın ı kutlam ak adm a mı kült binasını hem Setus-Ti- amat y ıld ızlan hem de göksel okyanus ya da G ecenin Nehrine d o ğ ıu , anıtsal taş geçitle donattılar? Nevah Çori’deki küh bi- naşının güney batıya yöneltilişin in tek nedeni bu m uydu, yok■ sa on u n yıld ızlı büyük kapısını D erinliğin Kapısına doğru d'ız- m ek iç in bir başka, daha güçlü , hatta belki de daha eskiye da- yanan bir sebep var mıydı?

35 Hippotytus, Philotophumerıa, K t 5. 14.

37 '٠٨١ ' orqa. 'the M o th e ro fth e Deep' (Derinliklerin Anası) King. C ilt I, sayfa

38 Berossus isimli Babil'deki Bel-M arduk'ı^ tapın،.jnın M Ö üçüncü yüzyıl papazıta ra fs a n Yunanca yazılmış, Babylorıiaka başlıklı kabillerin tarih ve kültürü üze rine ءن'ا ciltlik b ir eserin mevcut parçalannda, ه bütün bu üç isimle anılıyor gö zükmektedir. Cory, sayfa 21'e bakırı, o tanrı 'Belus' tarafından katledilen hcı tü r korkunç canavarın yaratıcısı olarak belirtildiği için, Thalassa, Thalatth ya d j Omoroca'nın basit olarak Tiamat'ın geç dönem Babıl ya da Yunan biçimi ااس una şüphe yok görünüyor. Lsgge, C؛؛ ilt I, col. I, sayf j 15 1 n. 2, Rogers, Reliyi

هومه/ة / ها ٠٨ آا and Assyrians (Asur ve Babıllerin Dini), sayfa 7وا ile kırasla■

346

Page 342: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Y U V A Y A D Ö N Ü Ş

Yahudi ve M üslüm an inançlarının ibadel yerleri onların en büyük dini m erkezlerine doğru yöneltilm ektedir -Sinagoglar Kudüs’e bakar, diğer yandan eam iler M ekke’ye bakar. Teodo- litlerin* ve tam hesaplamaların kullanım ını zorunlu kılarak doğru açının elde edilm esin i garanti etm ek için her ön lem ah- nır. Bu tür hiza çizgilerinin amacı, ibadet eden kim se dünya- أااأا neresinde olursa o lsun , onun her zam an inancının en kut- sal yerin in önem ini hatırlaması içindir.

N e v a li Ç o r i’n in k ü lt b in a s ın ın ta sa r ım c ıla r ın ın , o n u n yalnızm itleri ve efsaneleriyle en çok bağlantılı istikam ete doğru değil, aynı zamanda ilk atalarının yuvasına doğru da yöneltil- miş olduklarının olası olup olm adığını merak ettim . Bu kesin- likle heyecan verici bir beklentiydi ve böylece hem en N evali Çori ve M ısır’da G ize arasındaki irtibatı hesap ettim. Mısır’ın ve Yakın D oğu’nun standart bir haritasını kullanarak ilk ve potansiyel olarak bir keşif n iteliğindeki sonucu elde ettikten sonra, arkadaşım ve m eslektaşım Rodney Hale’e bu m esele üzerine danıştım , o , şüphesiz, yeryüzünün eğriliğinin dikkate alınm ası gereken, her bir yerleşim in koordinatlarını kullana- rak, çeşitli m atem atiksel hesaplamalar yaptı. O nun tespit etti- ği üzere, N evali Çori’n in pozisyonundan G ize’ye dayanan söz- de ‘Büyük çem ber’ 222 .08 derecedir,” ki bu dikili yekpare taş anıtın 223 .6 derecelik yöneltilm esinden tam 1.52 derece dışa- rıdadır ve eğer kült binasının kendisin in yöneltilm esin i dikka- te alırsak, büyük bir 2 .82 derece fark çıkar.

Böyle hatalar küçük görünebilir ama büyük ölçekli bir hari- laya aktarıldığında. Büyük Piramite isabet etm e ile yedi kilo-

• Teodotrt: yatay ve düzey açılan ölçmeye mahsus yer ölçümü alet؛, (-f.fi.)19 Temmuz ووا7’ه Rodney Hale tarafından Gize için 29° 58.84' ^ 3 1 ° 08 ' D

ve Nevali Çori için 37.58° K, 38.65° D koordinatlar' temel alınarak hesaplanan 8üyük Çem ber irtibatı. Gize'den Nevali Çori'nin Büyük Çem ber irtibatı (istika- meti) 37.8° kuzey doğuyu hesap eder. Bu iki ölçüm, boylam hatlaımın birbiri- ne yakınlığı dolayısıyla katilıklı değildir. Bu hesaplamalan yapmak için faydalanı، lan m etod Banrıister ve Stephensorı, sayfa 73-275'terı alırdı.

347

Page 343: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Nevali Çori’nin kült binasının bilgisayarda çizilmiş birplant. O MÖ yaklaşık 8000’de, bahar ekinoksundaki gökyüzünde şafaktan önce gö­

rüldükleri üzere, Fırat nehri, yıldızlı akarsu, Eridanus ve Setus- Ti- arnat takımyıldızları ile onun kavramsallaştırılmış güney-batı

ilişkisini göstermektedir.

metre dışına Libya çölüne doğru yön değiştirm e arasındaki farkı tem sil ederler. Diğer taraftan bu tür tahm inler Nevali Ço­ri’n in kurucularının, onların kült binasından 1080 kilom etre­nin üzerinde (6 7 0 m il) bir uzaklıktaki farzedilen yurtlarına kadar tam irtibatı, adeta lazer kesin liğiyle, hesap edebildikleri tem elinde yapılır. Belki bütün işlem , güney-batıya yöneltmeyi daha sem bolik bir inanç hareketi yapmak, suretiyle, daha az kesinlik ihtiva etti.

Eğer N evali Çori’yi Mısır ile bağlayan hiza çizgisi yine ılr geçerli ise, o zam an o papaz şam anlarınm gerçekten de güney batıyı dünyalarının yaratılışı ile en çok ilişkili istikam et olaral، gördüklerini im a eder. Hayali hattın D oğu A kdeniz’in sulan nın ötesine uzandığı gerçeği ayrıca anlam lı olsa gerek. Atasal yurtları olarak Mısır ile, bu deniz yolcu luğu kozm ik düzenin zam anın başlangıcında apsû’nun düzensiz sularından çıkışıyla kıyaslanm ış olabilirdi. D erinliğin yüzünü , başka bir deyişi، A kdeniz’i Levant’a varmak için fethettikten sonra, Mezopn taınya’n ın ilk tanrıları olarak, hayatta kalan Büyükler yeni hu dünya d ü zen in i başlatanlar olarak görülm üş olurdu. Bu nııiMİ

Page 344: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

devirde, ölündü tür onların ölüm süz öğretm enlerinin yam sı- ra yaşam ış kabul edilirdi -İbranilerde Aden ve Akad ve Sümer- lerde Dilm un olarak bilinen, c e n n e t t i bölgeyle ilgili çok daha sonraki efsanelere sevkeden ütopik anılar.

Yine bunlar da M ısır’ın yüksek kültürü ve neolitik dünya- n ııı ortaya çıkışı arasında gerçekten de direkt bir bağlantıya doğru işaret eden ürkütücü keşiflerin bir eşi idi. Nevali Ço-

٢؛ اءء bulunan ve görünüşte onun kült binasının yöneltilm esin- şekillendirilen atasal tapınma net olarak onun toplum ٢١ء unun

Mısır köklerinin bir ırksal anısını ima ediyordu. Bir tufan ya da اءة ile belirgin bağlantılar, onun neolitik sam anlarının coğ" rafi ve iklim sel karışıklıkların soyut bir anısını muhafaza ettik- lerini de ima ediyor görünüyordu, ki bu ilk atalarının yeni toprağa ulaşm adan önce katlanm ış olduklarına dair, Tiaınat m itinde canlandırılm ıştı -hem Kutsal Kitapta hem de Mezopo- tanıya söylencesinde muhafaza edilen Büyük Tufanın hikaye- lerini garip bir şekilde hatırlatan fikirler.

BİR ÇAĞIN SO NU

٧ ana kadar gördüğüm üze göre, sanki Tiamat son Büyük I anrılar tarafından Mısır’da bırakılan kararilık, sik lopik dün- yanın Sülgun amlarım tem sil etm e^ için oluşturulm uş gibi idi. Nevali Çori gibi yerlerdeki papaz şam anlann akıllarında, bu geçm iş çağ ilahi ataları zam anın başlangıcı olarak kabul edilen imanda onların dünyalarına girm؛: ek için suya ait boşluktan karşıya geçm eden önce hüküm süren karanlık ve kaosa daya- narak değerlendirilm iş gözüküyordu. Kült binasının yöneltil- "tesi ve Setus ve Eridanus yıldızları ile tanım lanan güney-ba- ıı،laki Derinliğin Kapısı, aslında, görünüşte bu evvelki devri Uıranlığa göm m üş kıyam et günü gibi yıkım la soyut olarak be- üm lenen, ilk dünyadan çık ış idi. M ezopotam ya mit ve ritü- •İmde bu kaos ve düzensizlik dünyayı yeniden yutm ak için ا >اا anlığa sebep olarak, kendi çağlarına sıçrayabilir inanctyla,

'.'"ley batı kapışım korum ak için bir gözcü görevlendirilm iş-Onlar olasılıkla yalnız sihirli büyüler aracılığıyla bu muha-

349

Page 345: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

fıziığı sürekli olarak tem in etm ekle bunun meydana gelm esi- nin ön leneb ileceğine tnantyorlar gibi görünüyordu.

Daha sonraki zamanlarda, insanlığur bir başka dünyada da- ha ön cek i varlığına dair bu ilk örnek am, bir şekilde deniz ca- navarı Tiam at’ı çevreleyen ve ışık getiren ve sözde insan ırkı- ٥١٥ dedesi, M arduk tarafından o m m nasıl m ağlup edildiğine dair m itler ve hikayelere nakledilm işti. Derinliğin Kapısının gerçek anlam ının, bütün şöhretinin ötesinde çarpıtılması bu zam an civartnda olm uş olsa gereli. Ancak geçm iş söylenceler- le m uhtem el b ilinçli ayrılığa rağmen, tek bir bariz bağlantı kal- m ıştır, ki bu Nevali Çori’n in güney batıya yöneltilm esini, o n u n yön eten elit sın ıfın ın ön e sürülen ata yurduna direkt olarak bağlamaktadır.

MO 270 civarında yaşam ış ünlü bir Yunanlı astronom ve şa- ؛٢ , Aratus tarafından yazılan eski Fırat'a ait yıldız ilm i üzerine

ön em li bir eserde, deniz canavarı Setus ‘koyu esmer Canavar’■0؛ olarak tabir <ءلللكث -‘gökyüzünün gece m avi-siyahı’nı ifade etti- ği söy len en bir isim .41 Asur ve Babilhler için , Setus Kumaru, ‘Koyu Esm er’42 ya da Mul Kumar, ‘Koyu Esmer Takım yıldızı’41 ism iyle bilinirdi. Her iki isim ‘koyu esm er’ ya da ‘kara’ anlamı- ٣١ gelen , çok daha e w e lk i Sümer-Akad kelim esi kumar’dan alınm ıştır.44 Akadçaya yakinen bağlı bir Sami dili, Arami İbra- nicede, bu aynı kelim e akan , ‘siyah olm ak’ ve ‘güneş yanığı’ olur.4؛■ M ısır d ilinde bu kelim e ‘kara (siyah) toprak’ anlamına gelen K em et (femf’den) ya da kem, ‘siyah’ olur -onun sakinleri tarafından Eski M ısif’a verilen isim . M itolojik efsane bu ism iıı, N u n ’un sularının zam anın başlangıcında ilksel tepecikten çe- k üm esinden sonra ilk toprağı, yani Mısır’ı kaplayarak geride kalan siyah kum veya çamur birikintisine işaret ettiğini iddia

40 Brown jnr, Researches in to the Origin o f the Prim itive Constellations o fth eGreeks, Phoenicians and Babylonians, C ilt I. sayfa90-1, Phainom, 398 ile ki-yasla.

.age. sayfa 90 ا 4

Page 346: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

eder; bu yıllık selden sonra N il vadisini kaplayarak geride ka­lan gerçek alüvyonlu birikintileri dile getirmektedir.

Daha ilginci, kem kelim esin in Eski Mısır dilinde ayrıca ‘son, bir dönem in sonu, tamamlanma, bir bitiş’e delalet etm ek için de kullanıldığın ı,46 öte yandan kemet’in de ‘sona ermek, bir so ­na ulaşmak, son yıllar, bir anın son u ’47 anlam ına geldiğini keş­federiz. Bütün bu tanımlar, Thebes yaratılış m itinde ‘o ki yaşa­dığı anı son bulm uştu ya da göm üldüğü sanıld ı’48 ya da ‘o ki zam anı tam am landı’49 olarak tarif edilen, yılan K em atefi hatır­latan ifadeler ile, bir dönem i ya da zaman çarkını tam am lam a­y ı ima eder. Acaba Kemet’in MÖ 9500 civarında Yakın Do- ğu’ya giren Büyük Tanrıların torunları tarafından aslen ilksel yurt olarak Mısır’a verilen isim olm ası olası mı? Bu isim , MÖ onbirinci ya da onuncu binyıl sırasında sürekli olarak m eyda­na gelen yüksek sel silsilelerin in ardından N il vadisinin büyük bölüm ünü kaplam ış olm ası olası alüvyonlu birikintilerin so ­yut bir anısı mıydı? Ayrıca o MÖ yaklaşık 10 ,500-9500’de, son Buzul Çağının so n dönem ine eşlik eden olaylarla gelen kaos ve yıkım dönem in in b itişi ya da sonucuna dair bir anıyı da muhafaza ediyor muydu?

Eğer bu düşünceler doğru ise, o zam an bu anıların Yukarı Fırat bölgesine son Büyük Tanrılar tarafından taşınm ası ve ne­olitik toplulukların papaz şamanları tarafından canlı tutulm a­sı olasıdır. Sonuç olarak, onlar D erinliğin K apısının ötesinde uzandığı düşünülen Drakonvari etki oluşturm uş yıld ız küm e­sini işaret etm ek üzere kem, kemet, Kematef ve daha sonra ku­m ar ve kumaru kelim esin in varyasyonlarını kullanm aya başla­dılar. Bu böyle olduysa, o halde bu Tiamat ve Setus gibi, Ke- m atefin de kısaca kem et’in bir ifadesi o lduğunu ima eder - onun yalnız karanlık ve kaosa değil, aynı zam anda evrensel bir

46 Budge, An Egyptian Hieroglyphic Dictionary (Mısır H ieroglif Sözlüğü), s.v. ,kam’. C ilt 2, sayfa 787. Aynca Faulkner, A Concise Dictionary o f Middle Egypt (O rta Mısır'ın Kapsamlı Söziüğü), s.v. ‘Km’, sayfa 286.

47 age. s.v. ’kam-t’, sayfa 787. Aynca Faulkner, A Concise Dictionary o f Middle Egypt, s.v. 'Kmt', sayfa 286.

48 Sethe. sayfa 55.49 Rundle Clark, sayfa 50.

351

Page 347: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

tufana da göm ülm üş olduğu kabul edildikten sonra, Büyük T anrıların M ısır’dan ayrılışım çevrelemiş olayların şekillendi­rilmesi. Bu İM ev ali Çori gibi neolitik sitelerin sakinlerinin -bu olayları tarihsel gerçeğe dayanarak değil, b ir önceki dünya ça­ğm a son veren ilksel bir deniz canavarı ve evrensel bir seli da­h il eden m ito lo jik h ikayeler o larak görerek -hepsi ata y u rdunda olm uş soyut an ılan canlı tu ttuğu b ir durum idi.

O halde, bu Nevali Çori’deki kü lt binası içerisinde taş ile m uhafaza edilen yıldızlara yönelik miras idi. Ancak durum bu ise, o zam an insanım sı yekpare taş abideler ve taştan çatı des­tekleri üzerindeki yunusvari ellerin biçim indeki suyla ilgili açık im lem enin buradaki varlığını nasıl açıklayabiliriz? Bunu ortaya çıkan m ito lo jik resim içine nasıl uydurabiliriz? Bu so­rulara cevap bu lm ak için, en son olarak eski dünyan ın en b ü ­y ü k uygarlık larından b irin in yükselişiyle neticeye varacak bir yo lcu luk yapm ak zorunda kalacağız.

Page 348: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

O N D O KU ZU N CU BÖLÜM

YILDIZLARA y ö n e l ik BİLGELİK

Binlerce yıl önce, K ürdistan kavim leri Erm enistan’ın dağların­dan Türkiye ve Suriye’n in bereketli vadilerine varıncaya ka­dar, H urriler olarak bilinen yöneten b ir elit sınıfın liderliğinde birleşti. H int-A vrupa dili konuşan bu yerel d ik tatörler MÖ üçüncü binyıl sırasında adeta h içbir yerden ortaya çıktılar ve hızla birçok farklı kabile gruplarım beraberlerinde sü rük led i­ler, güzel şehirler ve kasabalar inşa ettiler ve 1000 yılı aşkın ،levam eden bir krallık kurdular. Tarihin onların ileri düzey kültürü hakkında çok az şey kaydettiği gerçeğine rağm en, on ­ların hem Türkiye’n in H itit im parato rluğunun hem de Önse- kizinci H anedanı sırasında M ısır’ın m üttefikleri olan, M ittani ya da N aharin’in kralların ın ataları o lduğunu biliyoruz.

H urriler, gerçekte K ürdistan’m yerlileri olm alarına rağm en, I ski Irak’ın ovalarında m itolojin in gelişm esine derin bir etki yaratmış, kendilerine ait özgün bir dine sahiptiler. M itlerinin hırçoğu, en büyük dini m erkezleri, yıldıza tapan Sabilerin va- ı.ıııı, eski H arran’ın bulunduğu Yukarı Fırat ve Dicle nehirleri ıiıasında yaşayan insanların inançları üzerine odaklanm ış gö-

353

Page 349: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

rün ınekted ir. Eski y a z la rd a n H urrılerın en büyük tanrıların dan Inrınm , kom a ااأا،أ ا؛أإ©ل)؛£اأال N eptün ؛،e kıyaslanabilecek, karanlık bir su tanrısı, Kumarbi o lduğunu öğreniriz. O nun hayvan şekli göl kaplum bağası idi ve yaratılış m itleri on u n za- m anın başlangıcında ilksel sulardan kendini yukarı çıkardı- ğından bahseder. O n u n sert, yuvarlak tepeli kabuğu dağlar ol- du , d iğer yandan gözlerinden dökülen göz yaşları ؛•'ırat ve Dic- le’n in kaynakları o ld u.ا

YENGEÇ YARATIĞI

K um arbi ismi, daha önce belirtildiği gibi, b irçok M ezopo- tam ya k ü ltü rü tarafından takım yıldızı Setus’a verilen ism in ar- kasındaki kök olan, Sümer-Akad dilindeki k u m a r , ‘koyu es- m er’ kök ü n d en gelir, bu sebeple, H urrilerin karanlık su tanrı- sı, K um arbi’n in Fırat deniz canavarı ile direkt olarak bağlandı- ğım farzetm ek m antıklıdır.

Böylece bir balina ve bir deniz canavarı olm asına ilaveten, Setus ayrıca Yukarı F ırat'ın kavim lerince göl kaplum bağası ile de eş sayılm ış gözüküyordu -bugün bile K ürt fo lk lorunda çar- pıcı su re tte rol oynayan bir sembol. Bu, tarihi birkaç b in yıl ge- riye gittiği b ilinen geleneksel desenlere dayalı, yerel olarak ya- p ılan kilim ler üzerine soyut biçim deki süslem elerle temsil ed ilm ekted ir.2 K ürtler ayrıca göl kaplum bağasını, her şeye ka d ir etkisi hem toprakta hem de suda hissedilen güçlü b ir ruh, K hidir’in (Kidir) sem bolü o larak g ö rü r le ri Birçok bakım dan, ٥ asm a filizi veren taş yüzü, hâlâ bü tün .Avrupa üzerinde!© Go- tik (.aşçılılı sanatından yüzlerce kilise ve katedrallerden aşağı )'a gözünü dikerek bakan, orm anın yaşayan ruhu , Yeşil A dam ’ın K ürt eşidir. Kidir ‘yeşil’ ya ’a ‘sürüngen’ anlam ına gc lir ve söylendiğine göre, o ‘aslında derin, durgun ufak gölleı de hayatım sü rd ü rü r .ب Daha anlam lısı, kaplum bağa Fırat'a benzetu ird i, çünkü on u n suları Dicle'ye kıyasla yavaş harelt(■!١ M ehrdad Izady ite 1<اءة؛؛ا görüşme.

2 Izady, sayfa 253, 254 fıg. 3: M ellaan, sayfa 4-52 ا.3 Izady. sayfa 239 40.4 age.. sayfa 240.

354

Page 350: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

eder kabul edilirdi. Dicle’nin hızlı hareket eden suları yabani tavşanın çevik hareketiyle kıyaslanırdı.5

K aplum bağalar ve K ürdistan arasındaki bu çok eski bağlan­tı Nevali Çori’de Harald H auptm ann tarafından bulunan kireç- taşından çok ilginç bir su kasesine b ir açıklama getirebilir. O nun adı bilinm eyen heykeltıraşı, hem en hem en tecrübesiz bir biçim de alt kabartm ada, her iki yanında çıplak bir figür olarak, b iri erkek ve diğeri dişi ile, ayakta duran bir kaplum ­bağayı keski ile işlemiştir. O nların elleri sevinçli bir haldeym iş gibi havaya yükselir -H auptm ann onların esasen dansçı o ld u k ­larını ileri sü rer.6 Bu eşsiz su kabı üzerindeki garip tasvir p e ­kâlâ K ürd istariın yerli kavim lerinin en az 10,000 yıldır göl kaplum bağasının kutsallığına saygı duydukların ı ileri sürecek kanıt teşkil edebilir. Bu başlı başına ü rk ü tü cü bir kavrayıştır. Ancak kaplum bağanın Nevali Çori’deki varlığı, onun göksel ufukla jeo -m itik ilişkisine dair anlayışım ız için daha da büyük imalara sahiptir.

MÖ 8000’in bahar ek inoksunun şafak öncesi ışığında, D e­rinliğin K apısının içinde ikam et eden koyu esm er takım yıldı­zı, Setus yıldızları güney batı u fkunda alçakta görülm üş idi. Hem Tiam at hem Kum arbi ile eş sayılan, bu deniz canavarının pençeleri’ ile O rion’ın sol ayağı, parlak Rigel arasında dizili olarak, G ecenin N ehri ve kudretli F ırat’ın göksel sureti, Erida- ııus yıldızları görülm üştü. Bunu artık iyi biliyoruz. Ancak o sı­lada kafamızı, güneşin b ü tü n görkem iyle doğm akta olduğu, doğuya çevirsek, hem en u fkun üstünde Yengeç takım yıldızı­nın bu lu n d u ğ u n u görürdük -Aslanın ekinoksal ufukta MÖ 9220 civarında b ir zam anda batışından sonra geriye giden ça­ğı tanım layan zodyak yıldızı.

Klasik zam anlardan beri, Yengeç takım yıldızı yengeçle sem ­bolize edilm ektedir. Ancak bu birliğe sahip olm adan binlerce vil önce, Yengeç M ezopotam ya kavim lerince kaplum bağa ola­ndı kabul edilird i.7 H a m le t’s Mill’in (H am let’in Değirm eni) ya-

Mehrdad Izady ile kişisel görüşme.1 I lauptmann, sayfa 68.

Ailen, sayfa 109: Brown Jnr. Researches into rhe Origin o f the Pıımitıve Cons­tellations o f the Greeks. Phoenıt tans aird Babylonians (Yunanlılar, f-emkeliler ve

355

Page 351: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Tanrı E nki y a da T a nın, Y en­geç ta k ım y ıld ız ın ın ve Fırat nehrinin sem bolü, M ezopo tam ­y a ’n ın kaplum bağası.

zarları, G iorgio Santillana ve Hertha von D echend uygarlığın yükselişinden önce birçok ilkel toplum larm bir şek ilde hem zodyakın 12 kata bölünm esinden hem de geriye gidiş fenom،■ n inden haberdar olduklarını savundular. Eğer bu öyle ise, o halde Yukarı Fırat’ın neolitik papaz şam anlarım n, kendilerine ait geriye giden çağlarının kaderine hakim olan astrolojik el kilerden haberdar olm uş olm alan olası görünm ektedir. Bu s،٠ beple, ben Setus’un takım yıldızının arkasındaki m itolojiyi benzer olarak, Yengeç burcuna ait kaplum bağanın yalnız MÖ dokuzuncu binyılın şafak öncesi ekinoksal gökyüzü ile değil, aynı zam anda N evali Çori ve yakınındaki Fırat nehri ile ؛İr bağlantılı hem karada hem denizde yaşayan bir hayvan olın•، sın ı ilginç buluyorum . Acaba Setus’un yıldızlarını çevreleyi n m itolojik söylencelerin , sözkonusu çağın astrolojik etkisini <،ı nım layan takım yıldızına ilişk in yıld ız ilm i ile, sonuçta birbi، ١ ne karıştırılacak kadar çok etk ili olm ası m üm kün müydü? /» m anın başlangıcından ön ce var olm uş ilk suya ait kaosun v» atasal yurdun ilk anıları Yengeç çağının gerçek doğasını etkılr yeb ild i mi?

NEHİR TANRISININ BÖLGELER*

Bu sorulara yanıt verm ek için tanrı Enki’yi çevreleyen ؛١٠>

ve efsanelere bakmalıyız. F ırat m itinde onun a p s û ’nun ye١٠١٠ suları üzerinde başkanlık ettiği kabul edilirdi ve bu yetemyıı

Babıllenn ilk sİ Takımyıldızlarının Kokanı Üzerine Araştırmalar). Citt I. ^

356

Page 352: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

le, Mehrdad Izady tarafından D ilm un’un toprağı, Enki’nin cennetsel bölgesi olarak görülen bölge ile onun yakın ilişk isi­ni teyit edercesine, iki büyük nehir, Fırat ve D icle’yi meydana getirdiği düşünülürdü. Enki’nin tem sillerinde, bu iki nehir ge­rek tanrının om uzlarından ya da bir elinde tutulan bir vazo­dan akan ikiz akarsular olarak gösterilirdi. Balıklar, bir nehir kaynağına ulaşm ak üzere akıntıya karşı yüzm eye çabalayan som balığı gibi, akıntının ortasında yüzerler.

O ldukça garip olarak, Aratus’un Fırat yıld ız ilm i üzerine ünlü MÖ üçüncü yüzyıla ait m akalesine ilave edilm iş bir y ıl­dız haritasında, Eridanus takım yıldızı, bir elinde ‘bir çeşit su ­ya ait bitki’n in sapını tutan, öte yandan ‘sağ ve so l tarafından iki akarsu akan’ bir ayaklı vazoya diğer elin i dayayan, kısa sa­kalı ve döküm lü saçlarıyla, arkaya dayanm ış bir nehir tanrısı olarak gösterilm ektedir.8 Diğer klasik kaynaklarda bulunan l .ridanus’un resim leri ayrıca, figür yer yer arkaya dayanan bir nehir perisi olarak resm edilse bile, bu nehir tanrısı tem asının varyasyonlarını gösterm ektedir.9 Eridanus’un Fırat nehrinin göksel biçim i o lduğunu bildiğim ize göre, o halde Aratus’un nehir tanrısının, kısaca Enki’nin iki büyük nehrin m uhafızlı­ğının klasik bir anısı olduğu oldukça kesin görünm ektedir.

Enki’nin Fırat ile hususi bağlantısının ışığında, onun başlı- ı ؛١ sem bolünün kaplumbağa olduğunu öğrenm ek şaşırtıcı o l­masa gerek.10 Bu birlik açıkça dipsiz kaynaklar ve ufak göller- >lcn -göl kaplum bağasının bölgeleri- karasal dünyaya doğru /tikseldigine inanılan, tanrının apsû’nun yeraltı suları ile ya­kın m ünasebetini yansıtıyordu. Ancak apsû da göksel bir sure-

sahip olduğuna göre, kaplum bağanın da kendi doğrusu u.ıııde bir takım yıldızı olarak kabul edilm esi bir anlam ifade ■ lıyordu. Bu, şüphesiz, bu geleneklerin N evali Çori gibi neoli-

l؛iTjwn Jnr, Eridanus: Riverand Constellation (Eridanus: N eh ir ve Takımyıldızı), yfa 8؛■■ 1, ,Harieian Collection (British Museum) MS No. 647, "Aratus’un Cice- n > tarafından çevirisinin eski el yazması" olarak tanıtılır (O ttley, Archaeolo- /,ıtla,xxvı, 101)’.

Eridanus'un b ir nehir tannsı olarak diğer örnekleri için. hl.uk and Green, Gods. Demons and Symbols o f Ancıent Mesopotamıa, s.v. nırtle' (kaplumbağa), sayfa 179.

357

Page 353: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

tik tapm ak d K k rin d e ilk k ،z ortaya k c m lm u ؛ gonm tm gt

Page 354: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

dı? Yanıl, şüphesiz, evet’tir. Keçi balığı, Yengecin direkt zil po­zisyonunda uzanan zodyak takım yıldızı, Oğlak burcunun bili­nen en eski tem silidir.13 Başka bir deyişle, Yengeç bahar ek i­noksunda güneşle yükseldiği sırada, Oğlak batı ufkunda g ö ­rülm üş olurdu. Sonbahar ekinoksunda, Oğlağın güneşle yü k ­selm esi, diğer yandan Yengecin batı ufkunda bulunm asıyla, roller değişm iş olurdu. İki zodyak takım yıldızı arasındaki bu zıt ilişki, Yengeç Çağı sırasındaki ekinokslarda Nevali Çori üzerindeki göklerde göksel bir iniş-çıkışa benzer bir görsel efekt yaratmış olurdu.

Bu, o zaman, tanrı Enki’n in her iki sim ası, bu iki su yaratığı arasında sonsuz üstünlük m ücadelesi idi. Tanrının kendisi de, M ezopotam ya m itinde gökyüzü ve yeryüzünün tanrılarına ve­rilen isim olan, A nnunnaki ile Tiamat’ın şeytan-dam ızlığı ara­sında devam eden savaşlarda önde gelen bir rol oynam ıştı. Böylece Enki, yalnız D ilm un’un m itsel toprağında yükselen Fırat ve D icle nehirlerinin kaynakları ile değil, aynı zamanda, MÖ yaklaşık 9 2 2 0-7060’ta meydana geldiği tahmin edilen ast­rolojik Yengeç Çağı sırasında, bahar ekinoksunda güneşten önce gözükm üş olduğu haliyle yıld ızlı gökyüzünün anahtar unsurlarıyla da bağlantılı id i.14

İĞRENÇ OLANLAR

Eski çiviyazısı m etinleri bize, fiziksel dünyanın yaratılışını takiben, D ilm un’dan ayrılan Enki’nin, onun bir uygarlık dev­letini başarmasına im kan veren ilahi sanatları ve zanaatları in ­sanlığa verdiğini anlatır:15 Bu M ezopotam ya ovalarında yapı­lan arkeolojik keşiflerle tam bir anlam kazanan bir ifadedir.

13 Brawn jnr, Researches in to the Origin o f the Primitive Constellations o f the Greeks. Phoenicians and Babylonians, C ilt i. sayfa 79• 82; Gleadow sayfa 163 tablo 17.

14 Yengeç Çağının tanhierı, Aslanın krallık yıldızı, Regulus’ın, M Ö 9220 civarında b ir ekinoksal işaretçi olarak son batışı tem e؛ alınan, ؛ kygtobe 3.6 bilgisayar programını kullanarak hesap edildi.

15 Black and Green, Gods, Dem ons and Symbols o f Ancient Mesopotamia, s.v.'Enki(Ea). sayfa 75.

359

Page 355: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Tarin E n k i’n in ve O ğlak tak ım yıld ız ın ın sem bolü, M ezo p o ta m ya ’n ın keçi balığı.

Sümer öncesi Irak’taki bilinen en eski ibadet yeri, Iran Körfe- zi’n in kıyısındaki Aşağı Fırat’ın ağzında kurulm uş bir şehir, Eridu’dur. Burada, bir tapmak ilk olarak MÖ 5500 civarında tesis edildi ve ilk yerleşim seviyelerindeki kazılar sınırsız sayı­da balık kılçıkları açığa çıkardı.16 Bu, daha sonra Eridu’nun koruyucu tanrısı o lm uş, Enki’n in bir çeşit ilk biçim ine yakarı­şın kanıtı olarak sayılabilir. Sümer uygarlığının yükselişinden 2000 yıl ön ce, burada tam olarak neye tapınıldıgı belirsiz ka­lır. Bununla birlikte, biz Enki’ye tapınm anın Fırat tarafından beslenen sulak toprakların verim liliğiyle çok bağlı olduğunu biliyoruz. N ehir ile bu bütünsel bağ nihayetinde Enki’nin, özellik le Eridu’daki, kabartmalarda balık kılığında donanm ış bir adam olarak tem sil edilm esine yol açtı.17

Eski Irak’ın ilk sakinlerine MÖ 5500 civarında bir zamanda Enki tarafından verilen bilgi ve bilgeliğin anısı, MÖ üçüncü yüzyıl dolayında yaşam ış, Babil’in Bel (ya da Bel-Marduk) ta­pınağının m eşhur bir papazı ve katibi, Berossus tarafından kaydedildi. Ö Babylotıiaka başlıklı, ataları Sümerleri dahil eden, ırkının efsanevi tarihi üzerine üç ciltlik bir söylem dü­zenledi. M aalesef, şu an kayıp eser ile ilgili bilgim iz yalnız Ale- xander Polyhistor, A pollodorus, A bydenus ve Flavius Josep- hus gibi, kendileri de Caesarealı (Kayserili) Eusebius (MS 264-340) ve George Syncellus (9. yüzyıl, rivayet edilir) gibi çok sonraki dönem in Hıristiyan yazarlarının eserlerinde m u­hafaza edilerek korunm uş, yazarların eserlerinde bulunan alıntılar ve tefsirlerden gelir. Bu pasajlar O annes isim li, ‘ilk yıl’da ‘Eritra D enizi’nden (Um m an D enizi) ortaya çıktığı ve günlerini insanlık arasında geçirdiği söylenen , garip bir balık 16 Roux, sayfa 7 1.I 7 Gleadow, sayfa ١ 65

3 6 0

Page 356: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

a d a m t a r a f ı n d a n B a b i l ’e y a p ı l a n z i y a r e t l e r i n i l g i n ç r i v a y e t l e r i ­

n i i ç e r i r v e o o n l a r a ş u n u t e m i n e t m i ş t i r :

... edebiyat ve bilime ve her çeşit sanata karşı bir görüş. O onlara ؛enirler inşa etmeyi, tapmakiar kurmayı, kanunları derlemeyi öğretti ve onlara geometri bilgisinin ilkelerini açıkladı. O onların yeryüzünün tohumlarını ayırdetmele- rini sağladı ve meyveleri nasıl toplayacaklarını gösterdi: Kısaca, o onlara yaşamlarını insanileştirmeye ve tavırları­nı yumuşatmaya vesile olabilecek her şeyin yolunu göster­di. O zamandan itibaren, onun öğretilerini ilerletme adına önemli hiçbir şey ilave edilmedi.18

Berossus Babil (yani Sümer’den önce gelen) ırkının kuru­luşları hususunda böyle yazıyordu. O annes’in kendisi hakkın­da, onun bir A nnedotus, ‘iğrenç’ olduğu ve onun ‘bütün bede­nin in bir balığm ki gibi’ olduğu söyleniyordu. Bundan başka, ‘balığın kafası altında bir başka kafası, ayrıca altta bir adamm- kilere benzer, balığın kuyruğuna bitişik ayakları vardı. Sesi ve dili de açık ifadeli ve insanca idi; ve hatta bugüne kadar onun bir tem sili korunm aktadır.’19 Berossus ayrıca O annes’in ö lüm ­lü türle konuştuktan sonra, ‘geceyi derinliklerinde geçirdiği’ denize geri döndüğünü; ‘çünkü onun hem suda hem karada yaşayabildiğini’ kaydetm işti.20

Berossus O annes’in ortaya çıkışından sonra 10 büyük kra­lın Babil (yani Sümer) üzerinde hüküm darlık ettiğini, bunla­rın sonuncusunun, başka bir yerde benim büyük detayla açık­ladığım bir konu olan, ‘Büyük Tufan’m , hüküm darlığı sırasın­da m eydana geldiği, X isuthrus olduğunu ifade ederek devam eder.21 Bu zamandan önce toplam beş (bir versiyon yedi der)22 A nnedotus’un, bunların ilki O annes’in kendisi olm ak suretiy­le, Babil’in toprağında ortaya çıktığı söyleniyordu.2318 Berossus. Alexander Polyhistor ile kıyasla, Cory'de, sayfa 19.19 age.

21 Yazann From t he Ashes o f Angels. sayfa 23 8-40'a bak.22 Berossus, Abydenus ile kıyasla, Cory'de, sayfa 28-923 Berossus, Apollodorus ile kıyasla, Cory'de, sayfa 26 7.

Page 357: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Berossus’un bu bilgelik-getiren balık adamların oriaya çık ı­şın ı çevreleyen garip efsaneleri muhafaza etm ekle tam olarak neyi ifade etm eye teşebbüs ettiğini bilm ek şu an için im kansız­dır. Bununla birlikte, O aıınes’in kendisinin , Akadca ism i Ea'ya dayanan, Enki’n in bir Yunanca karşılığı olduğu oldukça açık­tır. Diğer taraftan, beş A nnedotus, Peratae gnosliklerinin il­ginç yazılarındaki Thalassa’m n -Tiamat’m Yunanca ism i- kızı canavar yılan Chorzar’a hizm et ettiği söylenen beş ‘vek il’e çok fazla benzem ektedir.24

Berossus’un O annes’in ‘Eritra D enizi’nden -bir kanal ile İran Körfezi’ne bağlı, U m m an D enizi’nin eski ism i-25 ortaya çıktığı­na dair belirttiği gerçek, ilk başta Enki’nin Fırat ve D icle’nin kaynaklarıyla bağlantılı o lduğu bilgisi ile tezat teşkil ediyor görünüyordu. Bu sonuç Eridu’daki Enki’nin baş tapınağının Fırat nehrinin ağzına yakın olm asıyla da ileri sürülebilir. Bununla birlikte, D ilm un’un Enki ve büyük nehirlerin kay­nakları ile birliği çerçevesinde, burada bir şeyin yanlış olduğu ve karışıklığın neredeyse kesin olarak bir nehrin ‘ağzı’ ya da k oyunun suyun çıktığı kaynağı olduğuna dair Sümer inancın­dan geld iği belli görünm ektedir.26 K uşkusuz, aynı savunm a tam am en zıttın ı -Süm erlerin bir nehrin kaynağını onun ‘ağzı’ ya da koyu olarak gördüklerini- kanıtlam ak için M ezopotam ­ya araştırmacılarınca kullanıldı ama bana göre bu tamamıyla yanlıştır.27

Bu hususta büyük karışıklık doğm uştur ve öyle görünüyor ki, Berossus’un O annes ve geri kalan A nnedotus’un Eritra De­n izi’nden çıktığından bahsettiği, onun zamanlarında bile m ev­cuttu. Ç ok m uhtem el göründüğü üzere, eğer o, onların nehir­lerin ‘agızları’ndan çıktığından bahseden, orijinal Akadça veya Süm erce kaynaklardan çalıştıysa, o zar an bunun açık deniz anlam ına geldiğini farzetmiş olurdu. Kanımca, Oannes’in hi-

24 Bunlar birinci 'Ou. 2 ncı Aoai, 3 ncü O uö. 4 ncü Ouöab, (ve) 5 nci (ismi şu an kayıp)...' olarak venlır, Hippolytus, Philosophumena K t 5. I4 'e bak

25 Lemprtere, s.v. ,Erythraeum mare', sayfa 227.26 Kramer, 'Dilmun, the Land o f the Livıng' (Dılmun, Yaşamın Toprağı), sayfa 27

n. 4 1 (sayfa 28'de).27 age.

362

Page 358: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

K u iu llu y a da b a lık a d a m -e sk i

H u rri ve M e zo p o ta m y a m ito lo jis in ­

de u y g a r lığ ın d a ğ ıtıc ıs ı, ta n rı E n k i,

Ea, A 'a y a da O a n n e s’in b ir b içim i.

kayesinde, Berossus un , beş A nnedotus olarak canlandırılm ış, Bereketli Hilaî’in en erken kavim lerine uygarlığın sanatını ge­tirm iş olarak kabul edilen bireylerin D ilm un toprağından ini­şi ile ilgili yıllanm ış b ir anıyı kaydettiğine inanm ak için her se- beD m evcuttur.

Bu hem karada hem denizde yaşayan bilgelik-getirenlerin liderinin tanrı Enki ya da Ea’nm bir biçimi olması, onları di­rekt olarak, Doğu A nadolu’nun ilk neolitik top lu lukların ın astronom papazları, yöneten elit sınıf ile bağlıyor gibidir. Gö­rünüşe göre astrolojik Yengeç Çağı sırasında tesis edilmiş, on ­ların yıldızlara yönelik bilgeliği çok daha sonraki M ezopotam ­ya m itinde karıştırılm ış gibiydi. Bu astrolojik m itoloji açık ola­

363

Page 359: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

rak suyla ilgili temaların bir sınıflandırm asını ve Derinliğin Kapısının canlandırılm ası olarak deniz canavarı Tianıat, gök­sel Fırat olarak yıld ızlı akarsu Eridanus, Yengecin yaratığı ola­rak kaplumbağa, O ğlak takım yıldızının ilk biçim i olarak keçi balığı ve şüphesiz, bir kulullu, bir balık adam ilan edilen, En- ki’nin kendisi gibi sem bolleri ihtiva etm iş görünüyordu.

Ancak Enki tam olarak ne idi ya da kimdi? O basit olarak bir m itsel varlık m ıydı yoksa gerçek bir kişi m iydi -efsanelerin ima ettiği gibi bir zam anlar D ilm un’un toprağına yerleşm iş ya­şayan bir tanrı mıydı?

Daha önce belirtildiği gibi, Kuzey lrak’ın Akadlan, O annes ism in in geldiği, Ea ism i altında Enki’ye saygı duyuyorlardı. Bu sebeple ben Hurrilerin Hint-Avrupa dilinde onun A’a olarak tanındığını keşfedince şaşırdım .28 Bu garip sesli isim , aleph olarak b ilinen bir işaretle gösterilen, bir sessiz düşm esiyle b o­zu lm uş iki A harfinden oluşturulm uştur. Bu direkt İngilizce tercüm eye sahip olm am akla birlikte, genel olarak boğazdan telaffuz edilen bir A olarak yorum lanır.

M ezopotam ya araştırmalarının ilim adamları, Hurrilerin Ea’yı çevreleyen m itleri MÖ üçüncü binyıl sırasında bir za­m anda Akadlardan aldıklarını düşünür. Bununla beraber, eğer o, şu an belli göründüğü gibi, Yukarı Fırat kökenine sahipse, o n u n yaşam ına bir Hurri tanrısı olarak başlaması büyük fark­la m uhtem eldir. O nun m itlerinin tam olarak nereden kaynak­lanm ış olabileceğini bir kenara bırakırsak, A’a ism inde bize şu an M ezopotam ya’nın büyük uygarlaştıncısının bir Hint-Avru- Da biçim i sunulm aktadır. Bu önem lidir, çünkü Edfu Bina M e­tinlerinden bild iğim ize göre, W etjeset-N eter’deki ikinci yara­tılış dönem ini tam am ladıktan sonra, bir başka ilksel dünyaya doğru uzağa ‘yelken açan’ Shebtiu’larır liderlerine verilen isim ler W a ve ‘Aa’dır. K elim enin başına bir aleph ile önek k on ­m uş iki A harfinden teşkil eden , bu ikinci isim fonetik olarak Hurri dilindeki A’a ile aynıdır. Her ikisi de ah-ah gibi telaffuz edilir.

28 W ilhelm , sayfa 54-5.

364

Page 360: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Shebtiu’ları MÖ 9500 civarında Yakın D oğu için Mısır’dan ayrılan Büyük Tanrıların baş isim lerinden biri olarak çoktan tespit ettiğim ize göre, onların iki liderinden birinin Hurri ge­leneğinin büyük bilge getireni ile tam am en aynı ismi taşım ası­nı rastlantının ötesinde bir şey sayarım. Acaba onların neolitik atalarının bir şekilde, derinliğin ejderhası, Tiamat ile canlan­dırılan karanlık ve kaosun olduğu çağı takiben m itsel D ilm un toprağına varan asıl Büyük Tanrılardan birinin ism ini m uha­faza etm esi olası mı? A’a, Ea ve Enki köklerini iki Shebtiu li­derlerinden birinden mi almaktadır? Bu yaşayan tanrının bü ­yük işlerinin b inyıllan aşıp korunm ası m üm kün olabilir mi? Acaba onlar daha sonra O annes ism i altında, Berossus’un ya­zılarında çok etkili bir şekilde bahsedilen hem karada hem de­nizde yaşayan varlık tarafından uygarlığa ait bilgin in insanlığa nasıl geçirildiğinin hikayesine mi nakledildiler?

Bu kulullu ya da balık adam, bugün Yengeç Çağı olarak ta­nım ladığım ız devir sırasında Mısır’ın Büyük Tanrılarının to­runlarının ilk yerleşim lerini tesis etm iş göründüğü, Yukarı F ı­rat üzerinde N evali Çori’deki kült binası gibi astronom iye gö­re hizası belirlenm iş rasathanelerde iyice öğrenilm iş yıldızlara yön elik bilgeliğin bir sem bolü olm uş görünüyordu. Ancak A’a, Ea, Enki ya da O annes Büyüklerin Yakın D oğu’daki etkisine dair sonraki bir dönem in M ezopotam ya anısından daha fazla bir şey gibi görünüyordu, çünkü benim düşüncem e göre, onun tasviri, N evali Çori’deki devasa doğrusal yekpare taş anıtlar üzerine oyulm uş m inim alistik insanım sı biçim de şek il­lendirilm ektedir. Daha önce işaret ettiğim üzere, bu figürün elleri dört parmak ve bir baş parmak (kireçtaşından su kasesi üzerindeki ‘dansçılar’ gibi, sitede bulunan diğer kabartmalar­da olduğu üzere) ile bitm ez, kanım ca, hem denizde hem kara­da yaşayan bir yaratığın paletlerini sim gelediği kastedilen, eşit uzunlukta beş parmaklarla son bulmaktadır.

Tıpkı beş A nnedotus’un Thalassa ya da Tiamat’ın gücüne em anet edilen kozm ik yılan, Chorzar’ın beş ‘vekil’i ile eşan­lamlı gözükm esi gibi, Yukarı Fırat’ın neolitik yöneten elit s ın ı­fı da, Mısır’ın Kara Toprağına doğru y ıld ızlı kapı eşiği, Derin-

365

Page 361: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ligin K apısının ötesinde uzanan karanlık ilksel dünyadan çık­mış kozm olojik d o k trin in ilk ‘vekiller’؛ olm uştu. Bu garip baş­langıçlardan Kuzey Suriye’nin, Doğu A nadolu’n u n verimli va­d ilerinde uygar yaşam yükseldi.

SÜM ER’İN D O Ğ UŞU

A rkeologların ve benzer şekilde tarihçilerin düşüncesine göre, Süm er’in şehir devletleri Eski Dünya’m n bilinen ilk uy­garlığını teşkil etm ektedir. Onlar MÖ altıncı binyıldaki ilk ku­ruluşlarından itibaren, 3000 yıllık bir dönem i aşkın, yeryü- zündeki en ileri düzey toplum olarak geliştiler. Sam uel N oah Kramer tarafından klasik eseri History Begins a t Sümer’de (Ta­rih Sümer’de Başlar) ustalıkla kanıtlandığı üzere, Sümerlere atfedilen ‘ilkler’in sayısı hem en hem en sınırsızdır. Onlar ilk renkli çöm leği dizayn ettiler. İlk tıbbi operasyonları uyguladı­lar. İlk m üzik aletlerini yaptılar, ilk veterinerlik becerilerini başlattılar ve ilk yazılı d ili geliştirdiler. Ayrıca onlar yüksek derecede başarılı m ühendisler, m atem atikçiler, kütüphaneci­ler, yazarlar, arşivciler, yargıçlar ve papazlar oldular. Ancak bütün bunlara rağm en hiç kim se Süm erlerin kim ler o lduğun­dan ya da neden herhangi bir diğer ırktan çok daha hızlı ev­rim geçirm iş gözüktüklerinden em in değildir.

Süm erlerin yen ilikçi kapasitelerinin, H alef ve U beyd kültür­lerinin yön eten elit sın ıfı gibi, dağlarda yaşayan atalarından miras aldıklarıyla m eydana geldiğini gösterm ek için sağlam bir kanıt vardır. Onlar, belki de Büyük Tanrıların torunları olan, bu papaz şamanlardan uygarlık b ilgisini elde ettiler.

Çemberi tamam layan, ilk Sümerlerin, yanı sıra Lübnan’da­ki Byblos’un Fenike ön cesi denizcilerinin hanedan öncesi za ­m anlarında Mısır’a girdiklerine ve MÖ 3100 civarında ilk Ha­nedan m üessesesiy le başlayan Firavun çağma öncü lük etm eye yardım ettiklerine dair bilgidir.29 Birçok bakım dan, Mısır’a bu göç kaynağa geri dönüş gibiydi -ata yurtlarına geri dönüş. Bu

29 Rohl. Cox ve Pegg'e bak. '[Doğulu istilacıların Mısır'ın uygarlığının temelleninetkilediğine dair en son teoriler.

366

Page 362: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

MÖ y ak laşık 9500-9000 ’dc, M ısır'ın Büyük külliiıünün, Aden’in iddia edilen tanrılarının, Yakın D oğu’y a dağılm alarının ardından, ileri

sürülen göçün rotası.

fikir, MÖ erken ikinci binyıl sırasında Harran’ın yıldıza tapan Sabileri tarafından Büyük Sfenks’؛ yapılan kutsal ziyaretlerden ya da Ma.ndeistlerin onların en eski atalarının aslen Mısır’dan geldiklerine dair sabit inançlarından başka daha iyi ifade edil­mez.

M ezopotam ya kavim lerinin Mısır tarihinin ilk üç hanedanı üzerindeki etkisi piramit çağını başlattı. Burada, H eliopolis’in ilahi Ruhları ve Ra Topluluğu gibi, Büyük kültürün tohum u ­nu muhafaza etm iş olanların bütün fikirleri nihayet anlaşıldı ve tatbik edildi. Büyük Tanrıların, sonik teknoloji sanatını da­hil etm iş görünen, Mısır m irasının mirasçıları olm uş olabilm e­lerine rağmen, bu bireyler m uhtem elen kuzeydeki H eliopolis ve güneydeki Abydos gibi kült m erkezlerindeki eski gelenek­leri canlı tutm uş bir avuç küçük dini gruplardı. Tek başına çok az şey yapabilirlerdi. Onlar yöneten kabile hanedanları üzerinde gerçek bir etki yaratmadılar ve ilahi atalarının ihtişa­mını sürdürecek bir pozisyonda değildiler. Ancak onlar yeni mimarlar, zanaatçılar, tasarımcılar, dini liderler, aynı zamanda

367

Page 363: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

yen i bir yön eten elit sınıfın yardımıyla, birkaç bin yıl ön cesin ­den dünyanın çeşitli parçalarına dağılm ış, Büyük kültürün şöhretlerini devam ettirm e sürecini başlatabildiler.

Im hotep Ü çüncü Hanedan sırasında kral, kudretli Djoser için Saqqara’da inşa edilen, ilk taş piram itin mimarı idi. O nun basam aklı tasarımı M ezopotam ya’nın yedi katlı zigurat yapıla­rını çok anım satır, öte yandan piramit kom pleksini çevreleyen duvarların dış görünüşleri çarpıcı bir şekilde Eski Irak’taki kült binalarının dış duvarlarının tasarımına çok benzerdi -Eri- du’daki Enki’n in tapınağı önem li bir örnek teşkil eder.

M ezopotam ya ve M ısır arasındaki bu tür kıyaslamalar Ejip- tologlar tarafından uzun zam andır bilinm ektedir. Ancak Eski M ısır’ın m im arisi üzerine bu dıştan etkinin en büyük anlam ı, o n u n , Djoser’in hüküm darlığından tam 150 yıl sonra, dünya­n ın tartışm asız en büyük mimari başarısı, Büyük Piramit’i ya­ratmak üzere Büyük kültürün yaşayan teknolojik kapasitesi­n in yerel yapı ustalıklarıyla birleştirilm esine yol açm ış olduğu k esk in gerçeğidir. H eliopolis’in astronom papazlarınca m uha­faza ed ilm iş eski bilgiye dayalı bir tasarıma uygun inşa edilen bu anıt, sadece M ısır’ın değil, aynı zam anda İlk Zamanın dev­ri, netjeru-tanrıların çağından beri gizlice canlı tutulm uş her şey in en büyük şanı idi. Büyük Piramit’in tam isabetli b ilim , geom etri, yöneltm e, taş kesm e, matkapla delik açma ve m im a­ri planlam ası yalnızca Mısır’ın yaşlı b ilge papazları tarafından değil, aynı zam anda Yakın D oğu üzerindeki bir dizi çeşitli kü l­türler tarafından da muhafaza edilm iş bir mirasın ürünü idi. O nların en uzak ataları, son Buzul Çağma eşlik etm iş jeo lojik ve ik lim sel karışıklıklar sırasında ataları Doğu A nadolu’nun verim li vadileri için Mısır’ı terk eden, A den’in neolitik tanrıla­rı idi. Bugün adeta yabancı görünen bir ,,aşanı tarzına sahip bir ilahi ırkın hayatta kalan torunları olan, bu eşsiz kişilere uy­garlığın varoluşunu borçluyuz.

368

Page 364: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

YİRMİNCİ BÖLÜM

MtLENYUM GECEYARISIi+t

w

Şu an sabah yedi ve Gize platosu şim diden, ekinoksal ufuk üzerinde serpilm iş yıldızların saflarını bozan güneşin k ızıllığı­nı seyreden serin bir sabahı takiben, bedeni ve ruhu ısıtacak kadar sıcak. İlk turistler, bir çoğu İlk Zamanın devri, Büyük Tanrıların çağından detaylıca bahseden popüler kitapları oku­m uş ve kavramış olarak, üç büyük piram idin bütün sın ırsızlı­ğına hayranlık içinde G ize’ye ulaşmaya başladılar. Onların en son sırlarını açığa çıkarmak üzere yapılan araştırmamız he­men hem en bitti, ancak ayrılmadan önce, yen i binyıla girer­ken, onların varlığına dair bilginin dünya üzerinde giderek ha­kim olan etkisini anlamak önem lidir.

D ünyanın her yerinden gelen TV kameralar Rio de Jane- iro’daki mardi gras tarzı kutlamalara odaklandığı ya da Green- vvich’de m ilenyum kubbesi içerisindeki büyük geriye sayıma katıldığı sırada, 1999’un son saatlerinde gayri resmi ilgi mer­kezi Büyük Piramit olacak. O nbinlerce, belki de yüzbinlerce insan dünyanın her yanından Gize platosuna toplanacak. Ka- hire’ye bütün uçuşlar neredeyse tam am en rezervasyon yapıl­mış durumda, öte yandan öncü teşebbüs sahipleri Büyük Pira­

369

Page 365: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

m it’in yanında m uhteşem bir rock konseri sahnelem ek (irsali­ni elde etm ek için rekabet etm ekteler. Bazı sebeplerden dola­yı, biten bir çağın bu sınırsız harikası dünya kendini ertesi 1000 yıla hazırlarken onun (dünyanın) ne beklediğini ifade etm eye yaklaştı. Ama bu neden böyle olm ak durumunda? Da­ha önce gördüğüm üz gibi, Eski Dünya’nın gücü ve ihtişam ını böyle m ükem m elen cisim lendiren Büyük Piramit’i bu kadar özel yapan nedir?

1960’Iann kafa tutan hippi çağından bu yana, alternatif ye­ni çağ hareketinin, Büyük Piramit’i ve genel anlamda Eski M ı­sır’ın dünyasın ı, genç bir nesil arasından maneviyatın yen i­den- ortaya çık ışın ın ütopik bir işareti olarak benim sediği id­dia edilebilir. Aynı şekilde Mısır ile ilgili her şeyin böyle büyü­yen popülaritesinin okulda İbrahim, Joseph, Musa ve benzer­lerini anlatan Kutsal Kitabın hikayelerini okum aktan ya da Kleopatra, N efertiti ve Tutankham un gibi rom antik figürlerin düşsel im gelem lerinden geldiği söylenebilir. Ben de bu varsa­yımlarla aynı fikirdeyim , ancak burada yer alan daha derin bir şey var görünm ektedir. Eski dünyadaki hiçbir anıt ya da uy­garlık aynı çeşit duygusal tepki uyandırm az. Sanki Büyük Pi­ramit ve bir b ütün halinde Gize platosu bizi içgüdüsel olarak yeryüzündeki en m uhteşem şovun bir çeşit büyük finali için ona doğru sürüklüyor.

Acaba bu büyük final bir şekilde Gize platosu altında hare­kete geçen şey ile bağlantılı mıdır? Birinci Bölümde vurgulan­dığı üzere, çok yakında yıldızlı kubbe M Û yaklaşık 10,500’de, Aslan Çağı zam anında onun Mısır’ın Büyük Tanrılarına g ö ­zükm üş olduğu şek lin in tam bir ayna tasviri olacak -bu uzak çağdan beri ilk defa olacak bir şey. Bu belki de anlamlıdır, çünkü m ilenyum geceyarısına ve Kova Çağına yaklaştıkça, geçm iş m irasım ızı örten perdeler gittiKçe artan oranda kaldı­rılmaktadır.

Bir örnek vereyim . Orta Çağ zamanlarında, Çember Taşa, MS yaklaşık 4 5 0 ’de, istilacı Saksonlar tarafından haince k ılıç­tan geçirilen 480 İngiliz lider ve ‘yüksek rütbeli adamlar’m anısına Büyücü M erlin tarafından dikilen bir abide olarak ba-

370

Page 366: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

k illid ı.1 Onaltıncı ve onyedinci yüzyılda, bu aynı anıtın, MS yaklaşık 50’de, Roma zamanlarında Druid papazları tarafından inşa edildiği düşünülürdü.2 O ndokuzuncu yüzyıl ortasında, o MÖ yaklaşık 1200’de, İsrail’in kayıp kabilelerinden biri tara­fından inşa edilm iş kabul edilirdi.3 Şimdi, Batı Avrupa’nın kır­lık topraklarına dağılm ış diğer birçok ınegaiitik yapılar gibi, onun MÖ yaklaşık 2 8 0 0 -2 6 0 0 ’de, neolitik kavimler tarafından dikildiğini biliyoruz.4 Bu Çember Taşın yapım ını tam 800 y ıl­da en az 3000 yıl aşama aşama geriye attığım ız anlam ına gelir. Karbon-14 testi, term o-ışıldam a (yüksek ısıya maruz bırakılan cisim leri tarihlendirm e m etodu) ve çöm lek işinin tarihsel sıra­sını tertip etm e, hepsi arkeolojik sitelerin ve Çember Taş gibi tarih öncesi anıtların doğru çağını daha iyi belirlem em ize yar­dım etmiştir. Tarih üzerine fotoğrafımız giderek netleşiyor ama daha hâlâ yarısı tam ve daha öteye ilerlem eye akadem ik topluluğun inatçı, sık sık abartılı tutum u ile engel olunm akta­dır.

Örneğin, Büyük Sfenks’i ele alalım. O nun hep MÖ yaklaşık 25 5 0 -2 5 2 5 ’teki, Firavun Kufre’nin hüküm darlığını tarih gös­terdiği düşünüldü ama onun jeolojik erozyonu hakkında daha iyi bir kavrayışla ve G ize platosu ile bağlantılı astronom i ve güneşe ait sıralamalara daha açık fikirli bir yaklaşım la, artık ona MÖ 95 0 0 ’e yakı tı ve hatta MÖ 10,500’e kadar erken bir ta­rih verebiliyoruz.

Sfenksin yeni tarihîendirm esine tek karşı çıkanlar eski okullu Ejiptologlar ve Mısır otoriteleridir. Buniar böyle uzak görüşlü fikirleri düşünm eyi bile basitçe reddederler. Onların tek resmi tepkisi bu devrim ci bulgulara ‘yeni çağ arkeolojisi’

1 Geoffney of Monmouth, sayfa 142-3, 167, 172-4.2 Omek için, John Aubney ( 1626-97) ve William Stukeley ( 16 8 7 -1765) gibi eski

eserler uzmanlannın çalışmalanna bakın.3 Ömek için, The Popular Biblical Educator (Popüler Kutsal Kitap Eğitimcisi), Cilt

I , sayfa 103-7'ye bakın. Bu Çember T aşın Bethel'de Jacop tarafından dikilen bir taşın tarzındaki bir mihrap olduğundan bahseder. Aynca Ingiliz Musevi Cemi­yeti tarafından Ondokuzuncu yüzyılın ortası ve sonunda yayımlanan çeşitli dini broşüdere bakın.

4 Omek i؛ ın, Keys’e bakın, arkeolog Aubrey Burl ın eseıini kıyasla.

371

Page 367: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

diye yol verm ek o lm uştur.١ Bu kendi başına bir ince alaydır, çünkü daha açık fikirli birkaç E jiptologun artık Dr. Robert Schoch, John A nthony W est, Robert Bauval ve Graham Han­cock gibi bireylerin sağlam teorilerine inanm aya -en azından gizli olarak- başladıklarını ortaya koyabilirim.

M ısır otoritelerin in nam ına problem e ilave edilebilen çifte standartlar vardır. Eski Eserler Yüksek K onseyi Büyük bir kül­türün M ısır’da m eydana gelm iş olduğuna dair bir görüşe kar­şı h iddetle cevap verm iştir ve bir tür ‘Kayıtlar Salonu’nun G i­ze p latosu altına yerleştirildiği fikrine katiyetle karşıdır. Geçen beş y ılı aşkın, bu kurum Schoch’un Büyük Sfenks’in ve Vadi Tapınağının jeo lo jik tetkikine, Thom as D obecki ve Joseph Schor’un Sfenks çevrili alanı içerisindeki sism ik sondaj lanna ve Rudolf G antenbrink’in Büyük Piramit’in Kraliçe Dairesi iç indek i robotla inanılm az çalışm asına etkili bir şekilde engel oldu. Lisanslar yeterli açıklam a olm aksızın geri alındı ve ilgili grupların aktif üyelerine onların G ize platosuna artık kabul

ed ilm eyeceği söylendi.Bu gerçekten de üzücü bir durum. Savunmalarına göre, Mı­

sırlılar yabancıların ülkelerine gelip, başlıca keşifler yapmaların­dan bezgin ve yorgunlar. Onlar kısaca 1922’de Lord Camar- von’un him ayesinde, Howard Carter’in m odern Mısır tarihinde o güne kadarki en büyük hâzineyi -Tutankham un’un bozulm a­m ış mezarı- keşfettiği sırada gösterilen tavırla kibirli davranıl- m asım istemiyorlar. Bununla birlikte, on lann ‘yeni-çağ arkeolo- jisi’ne karşı nefretine başka bir sağlam neden vardır. Bu, özellik­le Edgar Cayce’in taraftarları tarafından sürekli tekrarlanan, Mı­sır’ın en eski anıtlarının yerli Mısırlılar tarafından değil, kayıp Atlantis kıtasının hayatta kalanları tarafından inşa edildiği iddi­alarıdır. Bu yüzden otoritelerin O rtodcus olmayan araştırma ve keşif biçim lerine katı tutum u m illi gurura dayanarak açıklana­bilir. ‘Yeni çağ arkeologlarına yer vermek, onlara göre, kendile­rinin Ejiptoloji alanındaki akadem ik duruşunu zayıflatacak. Ben bu hislere saygı duyanm ve onları anlayışla karşılarım.

5 Amerikalı Ejiptolog Mark Lehner, NBC.. TV'de, TV belgeseli 'Mystenes of theSphınx'de (Sfenks'in Gizleri) konuşuyor.

372

Page 368: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

GARİP ŞEYLER OLUYOR

Bundan dolayı, onların sözde ‘yeni çağ arkeoloji’sine karşı katı tulum larıyla tamamen tezat teşkil eden, görünüşte resm i olm ayan yüksek seviyede bir akdvitenin Gize platosunda yer aldığını keşfetm em iz dikkate değerdir, örn eğ in , Büyük Pira- mit içinde ğarip bir hareketlilik var görünüyor. 1997’nin orta- sında D avison’m Dairesi olarak b ilinen, Büyük Galeri ve Kral Dairesi arasındaki dar koridorun üstünde bulunan küçük bir odada keşifler başladı. Kafa seviyesinden yüksekte, küçük holvari girişinin dış tarafında bir ip sarkıtıldı, öte yandan ge- çidin yan duvarına karşı yatay olarak uzatılm ış uzun bir mer- diven vardı. Kapının direkt olarak altına, bir çeşit matkapla delm e çalışm asının ardından çıkan artık madde olan, kireçta- şı yongaları ile dolu çuvallar istif edildi. Bu sonuç hem civar- daki zem ini ve duvarları kaplayan taş tozu ile hem Büyük Ga- leri’yi tırmanan ve daireye girdiği görülen ağır bir elektrik kab- lo şu n u n varlığıyla güçleniyordu.

1997 Ekim inde m eslektaşım Sim on Cox ve benim tarafın- dan sorguya çekilen yerel korumalar ve M ısırlı rehberler bu çalışm anın sabahın erken saatlerinde tam bir sessizlik içinde yürütüldüğünü ifade ettiler, öyle iken Eski Eserler Yüksek K onseyi bu gizli kapaklı aktivitelerin ‘restorasyon çalışm ası’ olduğunu söyledi.

Tam olarak neler olup bitiyor?Bunun için tatmin edici cevaplar elde edem edik, y ine de et-

rafta çok güçlü söylentiler dolaşm akta. Büyük Piramit içerisin- de açık yazıtlar taşıyan odalar bulundu ve çok yakında Mısır otoritelerince haber verilebilir. Bir uzaktan fiber-optik kam e- ra, Rudolf Gantenbrink tarafından Kraliçe Daire’sin in güney şaftının sonunda keşfedilen gizil odaya delik açılarak girdi. O nun artık ne ihtiva ettiği biliniyor ve bu gizli odaya Davi- so n ’m Dairesi yoluyla ulaşm ak üzere denem eler yapıldı. Bu aynı kaynaklar bir ekibin Büyük Piramit’in altındaki derin yeraltı çukurunun tem elinden aşağıya delik açmakta olduğu- ١٦٧ iddia etm ektedir. Bu ekip Eski M ısır’ın en büyük mimarı.

373

Page 369: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

‘Im hotep’in mezarı nı arıyor. Bu kişilerin neden onun göm ül­düğü yerin tam olarak Büyük Piramit’in aşağısında olduğuna inandıkları belirsiz gibidir.

Büyük Piramit içerisindeki gizli kapaklı aktivitelere ilave­ten, sfenksin sağ pençesin in civarındaki kaya yatağı, bu sefer isim siz şahıslar tarafından yürütülen, derinlem esine yapılan sism ik sondajların yeniden odak noktası oldu. Mısır otoritele­ri tarafından yapılan tek resmi açıklama bu iyi donanım lı ek i­bin -1 9 9 6 ’daki gibi- güvenlik sebepleriyle çevrili alanm zem i­n in i izlediğidir. Bu devam eden keşiflerin arkasında tam ola­rak k im lerin olduğu üzerine de etrafta söylentiler dolaşmakta.

A m erikalı m edyum Edgar Cayce tarafından sfenksin sağ p en çesin in gizli Kayıtlar Salonuna doğru aşağıya uzanan giriş tünelin in en m uhtem el konum u olarak işaret edilm esi rastlan­tı olam az. Bu kişilerin şu ele geçm esi zor girişi araştırdıklarını fark etm ek için fazla hayal gücüne gerek yok. Onlar aynı za­m anda Schor K uruluşu ve Florida Ü niversitesinden, Joseph Schor ve m eslektaşlarının daha önceki bulgularını doğrulam a­ya teşebbüs ediyorlar; bu kişiler 1996’da Sfenks çevrili alanı al­tındaki ön ced en b ilinm eyen dokuz odayı tespit etm ek için benzeri zem in tarama ekipm anı kullanm ıştı.

G ize platosundaki aşama aşama gelişen aktivite sebepsiz de­ğildir, çünkü Edg؛ar Cayce ayrıca Kayıtlar Salonunun özellik le 1998’de bulunacağını ön görm üştü.6 Birçok Ejiptoloji ilim adamları haklı olarak onun çok m eşhur kehanetlerine karşı kuşkuludur, bununla birlikte, on u n sözde ‘ruhsal’ okum aları­n ın kelim en in doğru anlam ıyla gerçek olup olm adığı şu an ko­nu dışıdır. Onların titizlikle kaydedildiğine ve havarileri tara­fından m uhafaza edild iğine dair sağlam gerçek aşağıdaki hika­yede görüleb ileceği gibi onların N ostra îam u s, Brahan Seer ya da Yaşlı Shipton Anne gibileri tarafından dünyaya bırakılan kehanetler ile aynı güçte tahm inler olarak bugüne kadar da­yandığ ın ı gösterdi.

6 Lehner, 'The Eg^ptian Heritage (Mısır'ın Mirası), sayfa 101, mel m 178-14.

374

Page 370: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

H E R M E S O P E R A S Y O N U N A G İR İŞ

10 Ağustos 1997’de The Sunday Times bir bilim ekibinin Hermes Operasyonu adı altında başlayan Mısır’daki hedeflen­m iş keşifleri ile ilgili dikkate- değer bir hikaye yayım landı. Ma­kale ciddi ve tem kinli bir tavırla, asıl m esleği bir m ühendislik tasarımcısı ve sanal yayıncısı olan, proje direktörü N igel App- leby ve beraberinde m eslektaşı Adam Child’m ‘Kayıtlar Salo­n u ’ olduğuna inandıkları yerin tam olarak nerede olduğunu keşfettiklerini iddia etti. Onlar bunu hem M ısır’ın Ölüler Kita­bı gibi, eski dini m etinleri incelem eyle seçilm iş ipuçlarının bir toplam ını kullanarak, hem de Gize çevresindeki kırlık arazi üzerine uygulandığında Orion yıldızlarına n ispeten görüldüğü sırada, köpek yıld ızı Sirius ya da Sothis’in pozisyonunu belir­leyerek elde etm işlerdi. Bu hesaplamalar görünüşte ‘Sfenksin sekiz mil [onüç kilom etre] kuzeyi’nde bir m evkii ortaya çıkar­m ıştı.7 Makale Appleby’in şu sıralarda, siteyi tetkik edecek ve daha sonra sonraki bir tarihte bütün bir kazı m üddetince, M ı­sır otoritelerine bir rapor sunacak oian, jeo-fizikçiler dahil, 18 kişilik bir gruba önderlik edeceğini iddia etti.

Bu inanılm az iddiaları ilk öğrendiğim de, hele de m eslekta­şım Graham H ancock ile konuştuktan sonra, o ne kendisinin ne de kitabının ortak yazarı Robert Bauval’m N igel Appleby veya onun keşifleri hakkında hiçbir bilgiye sahip olm adıkları­nı vurguladığı zam an, haliyle kuşkulandım . Bu, Appleby’in Bauval’ın 1994 baskısı kitabı The Orion Mysıiery’den (O rion’un G izem i) aşına belli temaları kullanm ış görünm esi dolayısıyla garip geldi. Bunlar Gize piram itlerinin, MÖ 10,500 civarında Mısır üzerindeki göklerde görünm üş olduğu sıradaki, Orion kuşağının üç y ıld ızın ın pozisyonlarını yansıttığına dair fikri

ihtiva ediyordu.H em en, Ölüler Kitabı dahil Mısır’ın çeşitli d ini m etinlerinin

derin bir araştırmasını tamamladım ama sonuçta Ruhun Ö lü­ler Diyarının piramit alanından 13 kilom etre (8 mil) uzakta

7 Norton.

375

Page 371: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

bulunduğunu ileri sürm üş olabilecek hiçbir şey ortaya çıkar­m amıştım. Doğrusu, onun Sfenks anıtı ve Vadi Tapm ağının doğusuna bir yere ye rleştirilen, gizli bir m erdiven boşluğu ve ara odadan girilen uzun bir geçit veya koridorun sonunda uzandığını ileri sürm ek için her sebep m evcuttu.

The Sunday Times m akalesinin gerçek boyutu hem en h e ­m en inanılm azdı. Yarım sayfalık bir bölüm , değişken çöl kum ­larının dokuz metre altında bir yerde uzanan piramit biçim li gizli bir odadan bahsediyordu. G örünüşte o granitten yapıl­m ış ve altınla kaplanm ış’ id i.8 O nun içerisinde ‘"uygarlığa ye­ni bir şafak müjdeleyecek" insanlık tarihi üzerine belgeler’,içe ­ren sandık gibi bir kutu bulunuyordu.9

Hikayeye ilave olarak bilgisayar grafikleriyle üretilm iş üç boyutlu bir resim vardı. Bu, 12 çem ber biçim li dış dairelerden olu şm u ş görünen bir halka ile çevrelenm iş m erkezi bir ‘sa- lon ’dan teşkil eden, yeraltı kom pleksin in bir kesitini gösteri­yordu. Bu, şüphesiz, Edfu Bina M etinlerinde işaret edilen Ru­hun ö lü le r Diyarı bağlamında çıkarm ış olduğum kesin sonuç idi. Bu sebeple Appleby’in iddia ed ilen keşifleri, yanı sıra onun gelecek le ilgili planları hakkında daha çok şey öğrenm ek iste­dim.

Şans eseri N igel A ppleby ile hikayenin yayım lanışm dan sonraki bir hafta içinde ve hem en hem en dünyanın belli başlı bütürı gazetelerinden gelen telefonların baskınına uğradığı bir sırada, uzun uzadıya konuşabildim . Appleby ile benim nam ı­ma daha önce konuşan, araştırma asistanım Sim on C ox onun içten sam im iyetinden etkilenm iş ve onunla konuşm am ı tavsi­ye etm işti. N ihayet görüştüğüm de, popüler olarak Kayıtlar Sa­lonu diye tabir ed ilen (ben bu ünvanı aslında uygunsuz bulu­yorum ) yerin yapısı hususundaki karşı’,klı teorilerim izi pay ­laştık.

Bu, saygıdeğer iş adamları izlenim i bırakan N igel Appleby ve m eslektaşlarının 1983’ten beri Hermes Operasyonunda ça­lışm akta olduklarını meydana çıkardı. Appleby ilk olarak kut­

Page 372: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

sal geom etri bilim ini -eski yerlerin ve dini yapıların ilahi veya kozm ik düzenin ilkelerine göre tasarımı ve düzenlem esi- ince­leyerek bu arenaya katılm ıştı. O -geriye gidişle ilgili bilgiden ve oniki çem berin bir onüçüncüsünün çevresinde olduğuna dair tekrarlanan temadan gelen- saygıların bu kutsal kanunu­nun kaynağının Eski Mısır’da başlamış olduğuna inanıyordu. O ndan sonra o G ize’nin civarında bir yerde bu gizli m atem a­tiksel ilkeleri yansıtan bir yeraltı kom pleksin in olduğuna ikna olm uştu ve böylece onu bulmaya koyuldu. Onu en nihayetin­de şu an tetkik etm eye niyetlendiği siteye yönlendirm iş bu ka­rarlılığı ve itkisi idi.

Appleby teorileri için çok fazla destek sağlayabilmiştir, çün­kü bulgularına çok kuvvetle ina؛nan m antıklı, sağduyulu bir insan. Hermes O perasyonunun İnternet üzerindeki dikkatle hazırlanmış w eb-sitesi, yalnız bir dizi ilgili gruplan değil, aynı zamanda 18 kişilik güçlü ekibinin aktivitelerini finanse ede­cek yeterli parayı da kendine çekti. Bir m eslektaşının nüfuzu ile Appleby İngiliz ordusunun da desteğini elde edebilm işti. O nun kasabası C olchester’deki kışla, projenin dört tekerlekli m ekanizm alı araçlannın bina m üştem ilatı içindi kullanılm ası­na izin verdi, öte yandan M ajestenin Silahlı Kuvvetlerinden yedi ‘izin li’ üye Mısır’a giden ekibe eşlik edecek.

Ben Appleby’e gizli odaların, çoğu insanın inandığı gibi, Gi­ze platosunun altında değil de, buradan onüç kilom etre (8 m il) uzakta bulunduğuna dair inancı hakkında soru yönelt­tim. O nun hesabına göre, yeraltı kom pleksine gerçek giriş Bü­yük Sfenks’in civarındadır. Ancak onun fikrince şu an buraya ulaşılm ası tamamıyla im kansız. O bugün Kayıtlar Salonuna ulaşm ak için onun uzun geçidinin istikam etini takip etm em iz ve daha sonra direkt olarak yukarıdan odalara girm em iz ge­rektiğine hatta ikinci bir girişin bile olabileceğine inanm akta­dır. İnanılmaz şekilde, onların onüç kilom etre uzakta, onun ileri sürdüğü kazı m ahallinde bulunduğu sonucunu çıkardı.

O nun tam olarak nasıl bu sonuçlara vardığı zamanı gelince açığa çıkacak ama şu anda daha önem li görünen şey, onun Cayce’in tanınm ış kehanetini gerçekleştirm eye teşebbüs ettiği­

377

Page 373: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

dir. Amerika'nın sözde 'uyuyan kahin’i 9’ن 9 ل8 Kayıtlar Salo- nuna, seçilen üç ‘gardiyan’ taralından girileeeği □lara؛؛ işa- ret ettiğinde10 ه ؛٧ an Gize platosundaki kazılara ayrılan bü- tün zaman, para ve çabayı işgal eden önem li bir rabıta nokta- sı yarattı.

Bütün tubaflıklarma Itarşın, N igel Appleby ve onun Hermes O perasyonu yalnız m it ve efsanede eskiden var olm uş bir şe- yin ؛٧ an Büyük Sahra kum larının altında keşfi beklediğine Mısır otoritelerini ikna etm eyi başarmıştır. Onu bu riskli işin- de takdir etm ek ve başarılar dilem ek gerek. O nun bulgularının Kayıtlar Salonu’nun doğru m ekanım gerçekten de açığa çıka- rıp çıkarmayaeağını zaman göstereeek. Ancak son u ç ne olursa olsun, Herm es G perasyona Mısır’da tamamıyla yeni bir keşif alanı için bir em sal teşkil etti.

T U F A N ÖNCESİ DÜNYA

N igel A ppleby yalnız Mısır'a ait Kayıtlar Salonunun peşinde değil; o başka gizli odaların da dünyanın bir yerlerinde keşfe- dilm eyi beklediğine ikna edilm iş. Gayce, Mısır’dakine ilave- ten, biri Tibet11 ya da m uhtem elen Boseidia’da (yanı Bim ini ya da Bahamalar; aşağıya bak ın )12 ve diğeri, M eksiko’daki Maya ülkesine bir ima olarak, ‘Aryan ya da Yucatdn toprağında’13 ol- m ak üzere, iki tane daha bulunduğuna inanıyordu. Bundan farklı olarak, Appleby şartlara göre Tibet’te bir tane var ise, di- gerinin Bolivya ve Brezilya arasındaki sınırda bulunduğuna inanmaktadır. Burada biz kendim izi kişisel düşüncen in ve tam bir spekülasyonun huzursuz alanlarında buluruz. Anrak Mısır Kayıtlar Salonunun keşfiyle ilgili Gayce'm kehaneti bağlam ım da kanıtlamaya çalıştığım gibi, tahm ini . güeü tem el mantık olarak kabul ed ileb ileeek şeyin ötesine geçer.

؛ه Edgar Cayce Prophecies (Edgar Cayce Kehanetleri), ARE CD-RO M , metin 378-14, biyografi M-56, 26 Eylül 1933.

I I Edgar Cayce Prophecies. ARE CD-ROM, metin 5750-001, 12 Kasım 1933 12 age., metin (mhsal okuma) 201^-1.1^ Cayce, sayfa 146, metin ق0 ا -ت ١ .

378

Page 374: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Mısır’ın Büyük kültüründen geriye kalanların, onun MÖ 9500 civarındaki bitişinin peşinden, yeni m em leketlere taşın­ması ve o sırada var olan diğer yüksek kültürlerle bağları iler­letm esi ile, bu fikir devinim kazanmaktadır. Bu kişilerin, on ­ların neredeyse kesin olarak neolitik çağın başlam asından so ­rum lu oldukları yer olan, Yakın D oğu’ya m uhtem el akmları hakkında önceden bahsetm iştik. Bununla beraber, daha fazla­sı var, çünkü Büyük kültür hususunda sürekli olarak doğru tahm inler yapan Bernard G. İsimli m od em zam anın bir İngiliz m edyum u14 bize son Buzul Çağının son dönem ine doğru M ı­sır’ı ele geçiren iklim sel değişikliklerin hem en öncesinde, ge­riye kalan Büyüklerin birçoğunun İlk Yaratılışın Odalarına girdiğini ve 12 elle-tutulan (kulplu) kristalleri (yani Edfu bel­gelerinin iht-yadigarları) alıp götürdüklerini anlatır. Bunlar­dan biri hariç hepsi o zam an olm ası yakın yeryüzü felaketle­rinden uzakta güvende olacakları yabancı topraklardaki u y ­gun mekanlara götürüldü. Bize bir siten in Yunanistan’daki At- has Dağının yakınında bulunduğu, bir başkasının D oğu Tür­kiye’deki karla kaplı Erciyes Dağına yakın olduğu, öte yandan bir üçüncüsünün Kuzey Peru’nun M arânon bölgesinde Ama­zon nehrinin bir ayağı üzerindeki tecrit edilm iş bir mağaranın içerisine saklandığı anlatılmaktadır. 1986’da bu aynı m edyum Büyük kültürün kanıtının ayrıca Avusturalya, Çin, Şili, M ek­siko, H indistan, Japonya, Tanzanya, Fransa ve İngiltere gibi çok uzaklara yayılm ış halde bulunacağını ön gördü.

Bu aşamada, bireysel tahminler ve iddiaları yorum lam ak b i­le çılgınlık olur, yine de ben böyle m eseleler hususunda açık görüşü korum ak gerektiğine inanıyorum . Daha önem li görü­nen şey, MÖ onbirinci ve onuncu binyıl sırasında Mısır ve Ya­kın D oğu’da olanların tecrit edilm ediği ve diğer, benzeri yük­sek kültürlerin de bu zamanda var olduğu imasıdır. M ısır’da­ki eşleri gibi, onlar da anayurtlarını terk etm eye ve son Buzul Çağını bitiren felaket türünden olayların hücum unda yeni ça­yırlara doğru taşınmaya zorlanm ış olabilirler. Şüpheciler basit

14 Yazarın b ir dizi kıtaplannda yer alan. Essex'li kahin. Bernard G ile konuşma.

379

Page 375: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

olarak böyle kültürlerin hiç kanıtı olm adığım söyleyebilir ama daha dikkatli gözlersek, bu dünyanın her yerinde bulunabilir. Daha önceden Bolivya Altiplano’daki gizem li Tiahuanaco şeh ­rini işaret etm iştik, 1911’de La Paz Ü niversitesinden Profesör Arthur Posnansky Kalasasaya tapınak sarayının doğu giriş y o ­luna MÖ 15,000’i tarih verm işti.15 G üneşin dünyanın yavaş sallanma hareketine uygun olarak yükseldiği ve alçaldığı po­zisyonlardaki küçük değişikliklere dayanan bu hesaplam a­lar,16 son zamanlarda arkeolog N eil Steede tarafından teyit edildi; bununla birlikte, o tarihinin büyük olasılıkla MÖ 10,000 civarında olduğunu tahm in etti.17 Daha m odern hesap­lamaya dayanan bu değişikliğe rağmen, bu T iahuanaco’yu hâ­lâ dünyanın en eski kenti yapar.

d e r i n l e r d e n y ü k s e l i ş

Binyılın gece yarısına koştuğum uz sırada, dünya çok eski sırlarının daha da fazlasını teslim ediyor gibi. 1968’de J. M an­şon V alentine isim li M ianıi Ü niversitesinden bir sualtı arke­ologu ve zoo log Florida, Miarrti’n in 95 kilom etre kadar (60 m il) doğusunda bulunan ufak bir Bahama adası, Bim ini’nin kuzey-batı sah ilindeki s;.ğ sularında insan ürünü bir yapı tes­pit ettiğini düşündü. Bu ani bir U -dönüşü yapm adan ve niha­yetinde kum un altında gözden kaybolm adan önce, 579 metre bir m esafe ilerleyen iki paralel sıta devasa dar taşlardan teşkil ediyordu. Blokların bir kısm ı, Batı Avrupa ve Yeni Ingilte­re’nin m egalitik dolm enlerine (lahit şeklinde abideler) çok benzer olarak, ufak köşe taşlan ya da (bir sıra granitten teşkil etm iş) sert kayalar üzerine dayanm ış bulunuyordu.18 Digerle-

15 Posnansky. C ilt I , sayfa 39; C ilt 2, sayfa 9 0 -1.16 Bu 4 1,000 yıllık b ir çark (dönüş) üzerinde güneşin yükselişi ve batışının kuze­

ye ve güneye doğru pozisyonlarını değiştiren, ekliptikın sapması olarak bilinir.17 Colin VVilsön tarafından nakledilen ve ilk kez Avrupa'da Ağustos 1997’de

TV de yayımlanan, D iscovery TV belgeseli 'Myths o f Mankind’e (İnsanlığın M it­leri), Neil Steede'nin katkısına bakın.

18 Zink, sayfa 50 ve taş tamponlann varlığını açığa çıkarmak üzere taş blokların altındaki kumu savunmak için tazyikli su kullanan, jeolog Rıctıard VVİngate ın ça lışması hakkında emekli arkeolog Ö ren Patrick Putreli ile kişisel b ir görüşme

380

Page 376: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

ri, Mısır piramil çağından çıkan bir şey gibi enlem esine m at­kapla delinm iş ya da oyulm uş gözüküyordu.19

Bimini Yolu olarak adı konm uş J-şekilli site, eski gizem ler yazan David Zink tarafından başkanlık edilen bir araştırma ekibince 1970’lerde ard arda birkaç yıl incelendi.20 Hem Va- lantine hem Zink taş yolun insan yapım ı olduğuna ikna o ld u ­lar ve hatta Bimini kıyısındaki sularda başka, benzeri yapılar keşfettiler. Ama okyanus coğrafyası arkeologları ve jeologlar tekrar tekrar bu tür bütün iddiaları basitçe kıyıdaki kayanını doğal oluşum ları olarak değerlendirip bir kenara attılar.21

1970’lerden bu yana, açıklanamayan büyük taşlann, aynı zam anda duvar şekilli yapıların ve hatta sualtı ‘tepecikleri’nin daha birçok örnekleri, Bimini ve Bahama adaları arasında uza­nan, Büyük Bahama K ıyısının sığ sularında taramadan geçiril­d i.22 Arkeoloji topluluğu tek bir kez bile bu ilginç sualtı anor­m alliklerine en küçük bir ilgi gösterm edi. Onların sebebi ba­sit: Bu tür yapılar Amerikan tarih öncesin in kabul edilen kro­nolojisine uym adığından dolayı, onlar insan yapım ı olamaz. Sütun gövdeleri ya da eklem li taşlar gibi, diğer başka el ürünü sanatlar geçen 500 yılı aşkın açık denize çıkmaya elverişli araçlardan denize atılan ya da düşen kayıp nesneler ya da ge­m i enkazlarının kargosu olarak açıklanmaktadır.

İlginç bir e-postanın Birleşik Devletler’deki basın ajansları arasında dolaşm aya başladığı 21 Haziran 1997’de de durum böyle idi. Bu tufan öncesi ‘tapmaklar’ın reddedilem ez kanıtı­n ın Bimini kıyısında keşfedildiğini iddia ediyordu. Her şey ye­rel bir ‘Ejiptoloji Cem iyeti’n in başkanı ve e-postanm yazarı Aaron Duval tarafından organize edilen bir basın konferansın­da 25 Tem m uzda Miami Bilim M üzesinde açığa çıkarılacaktı.

6 ve 15 Tem m uzda yollanan aynı kaynaklara ait sonraki ‘açıklamalar’da, iddia edilen keşiflerin boş üm it vaadeden de-

19 Ö ren Patrick Purcell'den, 19 Eylül I997 ’de b ir e-posta.20 Zink, sayfa 16-64, 140-61 'e bak.21 Gifford.22 1960'lardan bu yana Bahamalann Büyük Kıyısı üzerindeki keşiflerin bütün b ir

serisinin taslağını çıkarmak üzere. 17 Eylül 1997'de. Ö ren Patnck Purcell ile e- posta aracılığıyla görüşme.

381

Page 377: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

taylarının taslağı Duval tarafından çıkarılm ıştı. ‘Eski Bımini T apınaklarının , her biri 1.8 melre kalınlıkta ve 2.7’den 3.6 metreye varan uzunlukta23 -standartlara göre ‘siklopik’- koca­man taş bloklardan yapıldığı söyleniyordu. Bunlar üç farklı renkte geliyordu -kırm ızı, beyaz ve siyah. İnsanın akima MÖ dördüncü yüzyılın Yunan filozofu, P laton’un kayıp kent At- İantis’in rivayetinde bahsettiği çok renkli duvarları getiriyor.24 Hatta Bimini ‘tapınakları’m Atlantis ile bağlayan başka bir şey, Duval’ın ifadesinde, ‘duvarlar’ın üç farklı m etal ile kaplandığı idi -bu daha sonra pirinç, bakır ve dem ir olarak açıklandı.25 Plato da kayıp kentin duvarlarının üç farklı m etalle -bir ‘kırm ı­zı ışık’ ile ‘parıldadığı’ söylenen , orichalcum den ilen b ilinm e­yen bir madde, pirinç ve kalay- kaplandığını iddia etm işti.26

Duval iddia edilen siteyi bilhassa Eski Mısır ile bağlıyordu. Ö rneğin, asıl olarak Büyük Piramit’؛ kaplayanlara benzer, ‘kaplama taşlar’m sitede bulunduğunu iddia etti..27 Bundan başka, A swan’daki ünlü granit taş ocaklarında görülen bazı bitm em iş dikilitaşlar ve taş blokların yanındaki kaya yatağın­da var olan örneklere benzer, ‘matkap delikleri’nin varlığından bahsediyordu.

Duval basın konferansını son dakikada iptal etti. Buna rağ­m en, Sim on C ox ve ben M iami’ye seyahat ettik ve otel fuaye­m izde onunla buluşabildik. Biraz sohbetin ardından işim ize geçtik, ancak birlikte geçirdiğim iz üç saat boyunca, sitenin id­dia edilen kaşifi ile aynı ism i taşıyan sözde Scott Taşlar hak­kında hem en hem en hiçbir şey açıklamadı. Bu onun görünüş­te yaptığı keşiflere karşı açık şevkim ize rağm en böyle idi.

Aksine, Duval daha çok Edgar Cayce hakkında konuştu. 1940’ta Amerikalı ‘uyuyan kahiri ‘Poseidia’nm bir parçası At- lantis’in yeniden yükselecek ilk kısım ları arasında olacak şek­linde öngördü. ‘O nu ‘68 ya da ’6 9 ’da bekleyin’ dedi.28 İnanıl-

23 Aaron Duval ile, 17 Temmuz I997’de, kişisel görüşme.24 Donnelly, sayfa 15-16. Plato ile kıyasla.25 Aaron Duval ile, Ağustos 1997'de kişisel görüşme.26 Donnelly, sayfa 16, Plate ile kıyasla.27 Duval, AB D basın ajanslarına e-posta, 6 Temmuz 1997.28 Berlitz, saşfa 99.

382

Page 378: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

maz bir şekilde, o şöyle ifade etmeye devam etmişti: ‘[Atlan- tis’e ait] tapmağın bir ktsnat deniz s u y u n u n çağlar boyunea oluşm uş balçtğt altında -Florida sahilinde, Bimini diye bilinen bir yere yakın- hâlâ keşfedilebilirA 9J. M anşon V alentine 1968’de Bimini yolunu ilk keşfettiğinde bu kehanetten tama- m en habersizdi;™ bu Cayee’i, daha onun Mısır ile ilgili keha- netleri gerçek üzerine bir etki yaratmaya başlamadan önce. At- l؛،ntologlar arastnda saygın bir yere koym uştu. Bu ayrıca Ed- gar Cayce K uruluşunun Bim ini’n in ve Bahama adalarının kıyı- sındaki sığ sulara bugüne kadar aktif bir ilgi gösterm eyi sür- dürm esini sağladı.أ '

D uval’m hiçbir şeyi açıklamayacağı iyice anlaştlınca, toplan- tim iz nihayetinde son buldu. Biz ona Doğu A nadolu’daki N e- vali Çori’nin resim leri ve zem in planlarını gösterm iştik ama ٠

bize buna karşı hiçbir şey verm em işti. Daha sonra D uval’ın herhangi bir bilgiyi açığa vurma hususundaki ağzı sıkılığının arkasındaki olası sebebin, ona daha önceden başlıca uluslar arası bir yayıncı ile bir kitap kontratı için yedi rakamlı bir avans teklif etm iş bir İngiliz halkla ilişkiler ıızm am ve yazın tem silcisi tarafından basın konferansını iptal etm esi için uya- r t lm ı^ lm a s ı olduğunu öğrendik.

Maalesef, Duval’m çılgın iddiaları arkasındaki asıl gerçeği belli bir zamana kadar kim se bilm eyecek, çünkü kitap kontra- tı tamamıyla tam bir g izliliğe dayanmaktadır. Ancak, Scott taş- lan n sözde keşfi, Duval tarafından yazılacak kitapların ikisin- den ilk in in yayım lanm asından hem en önce, dünya çapındaki başlıca gazetelerde seri halinde yayım landıktan sonra, dünya bu m esele hakkında dalla fazla bir şey öğrenecek. Biz büyük paranın Duval’؛ bu kadar kolay susturabilm esini ve böyle ya- parak hilginin ilerleyişini etkili bir şekilde engellem esini bir trajedi olarak görüyoruz.

D uval’m arkeoloji topluluğuna sunacak yeni bir şeyi olm a- dığı sonucu çıksa bile, hâlâ Büyük Bahama K ıyısının sığ sula-

29 age.

و ا © ren Patrırk ءآل(م.ااء ile. ا .görüşme ؛Eylül I997'de kişise و

383

Page 379: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

rı altında yapılacak başka keşifler var. 1994’teki ölüm ünün ar­dından, J. M ason Valentine’nin, hepsi ya Bimini civarında ya da güneye doğru Bahama adalarında olm ak üzere, en az alt- mış-beş iddia edilen arkeolojik sitenin detaylı bir katalogunu gelecek kuşaklara bıraktığı anlaşıld ı.32 Bunların şu an inanıldı­ğı gibi, çok eski olduğu kanıtlansa, o zam an MÖ yaklaşık 1 0 ,500-9500’deki Mısır’ın yüksek kültürü dünyada tek olm az ve çok geniş bir yap-bozun yalnızca küçük bir parçası olur.

T،ahuanaco, Bim ini ve dünya genelinde diğer bir dizi siteler hepsi birlikte sik lopik bina yapılarının som ut kanıtını oluştur­maktadırlar. Kanımca, bu, ilksel çağ sırasında tam olarak n e­lerin olup bittiğine dair bizim anlayışım ızdan kaçan sayfaların var olduğunu güçlü bir şekilde hissettirm ektedir. Ancak ne aradığım ızı gerçek anlam ıyla bildiğim izde bu sayfalar doğru yerine oturtulacak. Ben Nevali Çori’de bulunan kült binasının ve oym aların Tiahuanaco’nun hem sanatı hem m im arisi ile açık benzerlikler gösterdiğine ikna oldum , çünkü her iki kü l­tür bir şekilde açık denizcilik kapasitesine sahip yaygın bir kaynaktan etkilenm işti.

G üney Amerika, Bim ini, Mısır, Peru, Yakın D oğu ve m uh­tem elen diğer bölgelerin hep birden bu farklı koloniler ile ay­nı sırada başarıya ulaşm ış global orantılarda daha da büyük bir kültür ile temasa geçm esi gerçekten m üm kün mü? Bunların hepsi bir şekilde ticaret ve karşılıklı işbirliği yoluyla bağlantı­lı m ıydı? Ancak kanıtın çeşitli halkalarını bir perspektif içine bu uzak çağda tam olarak nelerin olup bittiğini belirleyeceğiz. G eçm iş zaferlerim izin bir sem bolü olarak değil, gelecekteki kaderim izin bir v izyonu olarak, sağım ızda Büyük Sfenks ve hem en önüm üzde gururla duran Büyük Piramit ile, burada Gize platosu üzerinde insanlık cüretle eni binyıla adım atar­ken, um ut edelim bu bizim bilgiye doğru araştırmamızın kö- şetaşı olsun.

32 Ö ren Patrick Purcell ile. 17 Eylül 1997'de e-posta ile görüşme.

384

Page 380: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

SONSÖZ

Mısır’ın Büyük kültürünün kayıp tarihi ve kökleri ve onların uygarlığın doğuşu üzerine etkileri hususunda araştırma de­vam ediyor. Birçok yetenek li yazar, araştırmacı ve kendi ihti­sas alanlarında uzm anlar O rtodoks akadem ik topluluğu karşı­sına almak ve tarih ön cesi ve ilk zamanlardaki ileri düzey yüksek kültürün varlığını kanıtlamak niyeti ile bugün bir ara­ya gelm ekteler.

Gods o j Eden (C ennetin Tanrıları) şu an geçm işe ait kabul edilm iş görüşlerim izle mücadele eden bilim sel kitaplann yeni tarzından biridir. Kitabı okuduğunuzda, bu size bu çalışma ala­nındaki araştırmalarınıza başlamak üzere bir ilham verirse ya da sadece insan evrimi ve dünya tarihi üzerine şim diki anlayışımı­zı sorgulamanıza yardım ederse, o zaman amacına ulaşmıştır.

Eğer bu m eseleleri daha ileriye götürm ek isterseniz, o za­man size Bibliyografyada verilen kitap, makale ve gazetelerin listesini gözden geçirm enizi tavsiye ederim. Hemen hem en bü­tün başlıklar kütüphaneler arası ödünç verme servisi aracılığıy­la bulunabilir. Ayrıntılar için yerel kütüphanelerinize sorun.

Page 381: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

BİBLİYOGRAFYA

Not: Eğer iki tarih görülürse, birincisi kitabın birinci baskısına ya da yayınına işaret eder. Kısaltmalar: ty.= tarih yok, yaklaşık= yakla­şık, civarında. JEA =Joum al o j E gyptology (Ejiptoloji Dergisi), ZAS=Zeilschrift fü r A gypticshe Sprache, Leipzig, OUP=Oxford U niversity Press (Oxford Oni. Yayını)

Adams, Barbara, P redynastic Egypt, Shire Egyptology, London, 1988

Adams, w . Marsham, The Book o fth e M a s te r o f th e H idden Places, Se- arch Publishing, London, 1933

Aldred, Cyril, A khena ten -K ing ٠/ Egypt, 1988, Thames and Hudson, L ondon,1991

Aldred, Cyril, E gypt ٤٠ the End ةاا،/م O ld K ingdom , 1965, Book Club Associates, London, 1974

Allen, Richard Hinckley, اهءئ- N am es-T heir Lore and M eaning, 1899, Dover Publications, New York, 1963

Alpagut, Berna, ‘The Human Skeletal Remains from Kurban Hoytik, A natolica , No. XIII, 1986, pp. 149-74

Ammianus Marcellinus, trans. john c. Rolfe, Loeb edition, 3 vols., Heinemann, London, 1956

Antoniad؛, E.M., L’ A stronom ie E gypttenne, Imprimerie Gauthier-Vil- lars, Pari1934 ,:؛

Apion, A egpytiaca, quoted in Josephus, ‘Elavius Josephus Against Apion’

Apollodorus, The L ibrary, English trans. Sir James G. Erazer, 2 vols., W m. Heinemann, London, 1921

Apollodorus Rhodius, The سسبخاع{ا'ء،ا , English trans. R.C. Seaton

387

Page 382: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

1 9 1 2 , ١ ٧ ١ ٦ ٦ . H e i n e m a n n , L o n d o n , وا وا

A t k i n s o n , R .J .C . , Stonehenge, ا9ةو , P e n g u i n , L o n d o n , وا وا -

B a c o n , E d w a r d , D إلأره،رسالمح is c o v e r i e s in the 1 9 6 0 s , C a s s e l l , L o n -

d o n . 1 9 7 1

B a i n e s J o h n , ‘B n b n - M y t h o l o g i c a l a n d L i n g u i s t i c N o t e s ’, © r i e n t a l i a .

N o 1 9 7 0 ,3 9 / p ,؛ 2 p . ة8و-4هه , P o n t i f i c u m I n s h t u t u m B i b l i c u m ,

R o m eb a n n i s t e r . A ., a n d H .W . S t e p h e n s o n , S o l u t i o n s o j Problem s ؛٨ Surve-

y in g and Field A stro n o m y , 1 9 5 5 , S i r I s a a c p i t m a n , L o n d o n , 1 9 7 .4

B a r - Y o s e f , 0 . , T h e W a l l s o l j e r i c h o : A n A l t e r n a t i v e I n t e r p r e t a t i o n ,

C urren t A n th ropo logy , 2 7 . ٧؛ ٥ , N o . 2 , A p r i l 1 9 8 6 , p p . 1 5 7 - 6 2

B a r t o n , T a m s y n , A n c ie n t A s t r o lo g y , R o u t l e d g e , 1 9 9 4 , ا0ههس

B a u v a l , R o b e r t , a n d G r a h a m H a n c o c k , H ieroglyph-T he B auval& H an-

cock N e w s l e t t e r , N o . I O c a k 1 9 9 7

B a u v a l , R o b e r t , a n d G r a b a m H a n c o c k , K e e p e r o f G enesis, W m . H e -

i n e m a n n , L o n d o n , 1 9 9 6

B e l l a m y , H .S . , B u i l t B e f o r e ، h e Flood: The Problem ٠/ ،h e T iahuanaco

R uins. F a b e r & F a b e r , L o n d o n , 1 9 4 3

Bellamy, H.S., a n d p. A l l a n , Tire C alendar o f T iahuanaco, r a b e r & r a -

b e r . L o n d o n , 1 9 5 6 B e r l i t z , C h a r l e s , A tlan tis-T he L o s t C ontinen t Revealed, M a c m i l l a n ,

L o n d o n , 1 9 8 4

B e r o s s u s , B abylon iaka , i n C o r y

B e s a n t , A n n i e , The Pedigree ٠/ M a t t . T h e o s o p b i c a i P u b l i s h i n g ة0آت -

e t y , A d y a r , M a d r a s , 1 9 0 8

B i e n e r t , H a n s - D i e t e r , ‘S k u l l C u l t i n t h e P r e h i s t o r i c N e a r z .a؛؛t ’, J o u r -

nal o f Prehistoric Religion, ٧٠!. 5 , P a u l A s t r o m s F o r l a g j o n s e r e d ,

C o p e n h a g e n , 1 ^ 1 , p p . -و ئق

٢١٦٤ •" " M ythology o fM ex ico and C e n t r a l A m e r i c a , W m .

M o r r o w & C o . , N e w Y o r k , 1 9 9 0

B i e t a k , M a n f r e d , A varis and P i r m n e s s e . Archaeological E x p l o r a t i o n in

the E astern N i le D elta, P r o c e e d i n g s آه 'ا ة B r i t i s h A c a d ؛' m y , L o n -

d o n . 1 9 8 1B l a c k , J e r e m y , a n d A n t h o n y G r e e n , G ods, D e m o n s and Sym bols o f A n-

cient M esopotam ia-A n Illustrated D ic tiona iy , B r i t i s h M u s e u m

P r e s s . L c i n d a n , 1 9 9 2

Blackman A.M., and H.W. Fairman, ‘T h e M y t h ٥٢ Horus a t c c l l u -

388

Page 383: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

osophical Publishing House, Madras, 1918 Bloomfield-Moore, Mrs Clara Jessup, ‘Etheric Eorce Identified as

Dynaspheric Force’, in Pond, اءاا؛اارا'ل،رأ Law.؟ never before Reve- died: K eely’s Secrets

Bonwiek, James, P yram id Facts and Fancies, c. Kegan Paul&Co., London,1877

Bord, Janet and Colin, The Secret C o u n tiy , 1976, Paladin, London, 1979

Braidwood, Robert J-, ed., Prehistoric A rchaeology A long ،he Zagros Flanks, The Oriental Institute of the University of Chicago, 1983

Breasted, James, A ncien t Records o f Egypt, و vols.. University of Chi- cago, 1906

Brownjnr, Robert. E ridanus, R iver and Constellation, Longman, Gre- en, London, 1883

Brownjnr, Robert, Researches into the Origin o fth e P rim itive C onstel- lations o f th e Greehs, Phoenicians and Babylonians, 2 vols., Willi- ams & Norgate, London,1899

Bucaille, □٢ Maurice, Moses and Pharaoh: The H ebrew s in Egypt, NTT Mediascope, Tokyo, 1994

Budge, E. A. Wallis, The E gyptian H eaven and Hell, 1905, 3 vols., in1, Martin Hopkinson, London, 1925

Budge, E. ٨. Wallis, A n Egyptian H ieroglyphic D ictionary, 1920, 2vols., Dover Publications, New York, 1978

Budge, E.A. Wallis, The Gods o f th e E gyptians, 1904, 2 vols., Dover Publications, New York, 1969

Butzer, Karl w ., Early/ Hy/،h-a،،lic C ivilisa tion in Egypt: A S tu d y in Cul-

tural Ecology, The Universitiy of Chicago Press, Chicago and London, 1976

Cameron, ه.ه ., Sym bols o f B irth and o f D eath in the N eolith ic Era, Kenyon-Deane, London, 1981

Cayce, Edgar, Edgar C ayce ٠١١ A tlan tis , ed. Hugh Lynn Cayce, 1968, Howard Baker, London, 1969

Cayce, Edgar Evans, E dgar C ayce Prophecies, CD-ROM, ARE, Virgi- nia Beach, ٧., 1993

Chadwick, Roberi, ‘The So-called "Orion Mystery" - A Rebuttal to New Age Notions about Ancient Egyptian Astrononi)'&Funerary Architecture', K M T: A M odern Journal o fA n c ien t Egypt. ٧١١١.7, No. 3, Fall 1996, pp. 74-83

Charles, R.H., T’lie B o o k p/E«o،:l> ()١ 1 Enoch, OUP, 19.1^

389

Page 384: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Charies-Picard, Gilbert, ed., ؛ اا،ا>،ا،أ.ا(’ £سمآاا،ما،ا،’ه،، ،ا/ءامح؛ا،،،’،ر>،(ر >',1 969, Hamlyn, London, 1974

Clayton, Peter A., C hronicle ٠/ (١١٠ • Pharaohs, Thames and Hudson, London, 1994

Coe, Michael D.. 8 ءر،راا؛اا.بم (١١ ،• M aya C ode , Thames and Hudson, Lon- d o n ,1992

Cole,ل.H., The D eterm ination o f the Sız? and O ا:س£ rientation جآا،/م G reat P yram id o f G iza , Government Press, Cairo, 1925

Collins, Andrew, ‘Baalbek - Lebanon's Sacred Fortre؛؛s’, A m a teu r A st- ronom y and £ اه('ا ) Sciences, ٧٥١. 2, ٨٥. 2-3, 1997; ةء،.'و/(اه Know-'

Collins, Andrew, From ؛١٨ ’ Ashes o f A ngels, Michael Joseph, London, 1996

Corliss, William, Ancient Man: A H andbook ٥/ P uzzling ,$،:»/٨١؛،- 1978, The Sourcebook Project, Glen Arm, Maryland 21057, 1980

Cory, I.e., Ancient Fragments, 1832, Wizards Bookshelf, Minneapo• أ؛ة , Minn., 1975

Cottrell, Leonard, The Land o fs h in a I , Souvenir Press, London, 1965 Cox, Simon, andjac،}ueline Pegg, E gyptian Genesis, yayımlanmamış

eiyazntastCrabb, Charlene, ‘"Missing Link" is written in stone’. New Scientist,

14 Araltk 1996, p.9 Curtis, Vesta Sarkhosh, Persian Myths, British Museum Press, Lon-

d o n ,1993Delair,ل. B., and E. r. OppC, ‘The Evidence of Violent Extinction in

South America', ؛٨ Hapgood, The Path o f Pole, pp. 280-6 Deuel, Leo, ed., The Treasures of Time, Pan, S o u v e n ir Press, Lon-

d o n ,1961Devereux, Paul, and R.G.Jahn, ‘Preliminary investigations and co&-

nitive considerations ٥٢ the acoustical resonances ٥٢ selected arc- haeotogical sites’, Anliguity, Vol. 70, No.269, September 1996,

Donnelly,"lgnatius, A tlan tis - The A n ted ilu Ian 1882 ,'،،١٧٥١؛ , Harper &Brothers, New ¥،؛rk and London, 1902

Drowcr, E.S., ءأ'آل آا،:.سم،هث،’ئسم /رء١١٥٩ and ١١٨١١, OUP, 1937 Dunn, Christopher, ‘Advanced Machining in Ancient Egypt’, 6zel

yaytni, 1983Dunn, Christopher, ‘H؛-T؛ch Pharaohs?‘, .اااة(«اآاه A stronom y and

£،tri؛t Sciences. Araltk 1وؤءا, pp. 38-42, ا leak 1996, pp. 38-40:

3و0

Page 385: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Şubat 1996, pp. 40-41 Edwards, I.E.s., م')ر،ساااا , o f Egypt, Penguin, London, وإلوا Emery, Walter B., Archaic Egypt. Penguin, Harmondsworth, Midd-

lesex, 1961Esin, Ufuk, ‘Salvage Excavations at tbe Pre-pottery Site ol 4.sb؛k؛i

Höyük in Central Anatolia', A natolica , No.XVll, 1991, pp. ١ 23-74 t-aulkner, R.O., trans., The Ancient E gyptian P yram id Texts, ©UP,

1969

raulkner, R.©., trans., ءا؛'آ A ncient Egyptian C offin Texts, vol. 3, Spells 788-1185, >tris&Ph؛llips, Warminster, Wiltshire

Eaulkner, R. ©., A C oncise D ictionary o jM id d le Egypt, Criffith Insti- tule, Oxford, 1962

Eisher, هر1ص , Mexico: Rough G uide, 1985, The Rough Cuides, Lon- d o n ,1995

Fix, William R., Pyram id O dyssey, Jonathan-James Books, Toronto 1995

Fteud, Sigmund, Moses and M onotheism , Hogarth Press and the Ins- titute of Psychoanalysis, London, 1940

Carditter, Sir Alan, Egypt ءاا،/ه Pharaohs, 1961, ©UP, 1964 Geoffrey of Monmouth^ The H is to iy o f the K ings o f Britain, nans. Le-

wis Thorpe, f966. The Eolio Society, London, 1969 Gifford, John, ‘The Bimini "Cyclopean" Complex’, In ternational jo u rn a l ره N autica l Archaeology and U nderw ater مه؛اه،-ا،(أءه , Vol. 2,

1973, p. 1Gilbert. Adrian, M agi-The Quest for a Secret Tradition, Bloomshury,

London,1996Gilbert, Adrian, and Maurice M. Cotterell, i he M ayan Prophecies,

Element, Shaftesbury, Dorset, 1995 ^imbutas, Marija, The C iviliza tion o f the Goddess, Harper, San Eran-

cisco, 1991Gleadow, Rupert, The ©rigitt ءا؛،/ه Zodiac, Jonathan Cape, London

1968Gorehck, Leonard, and Jobn Gwinnett, ‘Innovative Lapidary Craft

Techniques in Neolithicjarmo’, A rcheom ateiia ls 4 , 1990, pp. 25-32 Haigh, T., Psychic N ew s, No. 3245, 20 August 1994, pp. 1,3 Hale, R.B., 'Further Notes on the Dimensions of the Great Pyramid

Giza’, özel yaym, 26 Şubat 1997 Hale, R. B., ‘Notes ،ص tile Dimensions (>f the Great Pyramid, Giza',

özel yaym, 16 laituar)' 1997

3او

Page 386: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Hall, Dr., ‘John Keely - A Personal Interview . Scientific Arena, |anu- Ocak 1887, in Pond, ا(را،ءءاا.ا،،ا دسم.ا ا-،اا'ءء before آا'(آ،'’،ءا،'،ر ■ Keely’s Secrets

Hall, Dr., ‘ A Second Yisit to Mr Keely’, Scienlijic Arena, ly., yaklaşık 1888, in Pond, Universal Laws never before Revealed: Keely’ Secrets

Hall, Manly P., An Encyclopedic Outline of Masonic, Hermetic, Qabba- listic&Rosicrucian Symbolic Philosophy, 1901, Philo sophical Re- seared Society, Los Angeles, 1977

Hancock, Graham, Fingerprints of the Gods, ١٧١١١. Heinemann, Lon- d o n ,1995

Hapgood, Professor Charles, The Path ٠/ ،lie Pole, Chilton, New York, 1979

Hapgood, Professor Charles, Maps ٠/ t؛ie Ancient Sea Kings, 1966, Turnstone Books, London, 1979

Harris, j. R., ‘How long was the Reign of Horemhe’o?’, JEA, Vol. 54, 1968, pp. 95-9

Hart, George, A Dictionary of Egyptian Gods and Goddesses, Rouded- ge&Kegan Paul, London, 1978

Harte, R., ‘Disintegration of Stone’, in Pood, Universal Laws never be- fore Revealed: Keely’s Secrets

Hartner, Willy, ‘The Earliest History of the Constellations ؛٨ the Near East and the Motif of the Lion-Bull Combat’, Journal of Near Eos- tern Studies, ©cak-Nisan 1965, Vol. X X I V , Nos. 1 and 2, pp. 1-15

Hassan, Fekri, ‘Note on Sebilian Sites from Dishna Plain’, Chronique ،،’Egypte, No. XLV11, 1972, pp. 11-16

Hassan, Selim, Excavations at Giza, 1934-5, Vol. 6, Pt. 1, Service des Antiquités de l’Egypte, Government Press, Cairo, 1946

Hastings, James, ed., Encyclopaedia of Religion and Ethics, 13 vols., 1915, T.ه T. Clark, Edinburgh, 1930

Hauptmann, Harald, ‘Ein Kultgebäude in Nevali Cori,’ Between the Rivers and over the Mountains: Archaeologica Anatolica el Mesopo- tamica, Alba Palmieri Dedicata, ed. Marcella Frangipane et al., Ro- me, 1993, pp. 37-69

Heinberg, Richard, Memorics&'Visions ،ر/ Paradise, 1989, Aquarian Press, Wellingborough, Northants, 1990

Hemming, John, The Conquest of the Incas, Macmillan, London, 1993 Herodotus, History, trans. George Rawlinson, 2 vols., (1858), J.M.

D e n t , L o n d o n , 1 9 4 0

H i p p o l y t u s , P kilosophum ena ،١١■ the ٨ ا/'؛ثر،اس(آاا /)، ١ ، H e r e s i e s ،•(،'.,

Page 387: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

y a k l a ş ı k t h i r d c e n t u r y M S B a k L e g g e .

Hoffmann, Michael A., Egypt Before I he Pharaohs, 1980, Ark, kon- d o n ,1984

Horace, The ■٨٠؛؛ Poetica, e،l. Augustus s. Wilkins, Mac millan, Lon- d o n ,1971

Horace, Odes and Epodes, English trans. C.E. Bennett, 1914, ١٧١١١.Heineimtnn, London, 1964

Horne, Alex, King Solomon’s Temple in the Masonic Tradition, 1972, Aquarian ?rcss, Wellingborough, Northants, 1975

Hudson, Henry B., ‘Mr Keely's Researches - Sound Shown to be a Substantial Force’, Scientific Arena, December 1886, in Pond, Unr.crsal Laws never before Revealed: Keely’s Secrets

Hudson, Henry B., ‘The Keely Motor Illustrated’, Scientific Arena, Ocak 1887, in Pond, Universal Laws neve)■ before Revealed: Keely’s Secrets

Hurry, رam؛eson B., Imhotep-The Vizier and Physician ٠/ King Zoser etc., ty.,OUP, 1928

Ivimyjohn, The Sphinx and the Megaliths, Turnstone, London, 1974 Izady, Mehrdad R., The Kurds&A Concise Handbook, Crane ^us-

sa^, London, 1992 jelinlcova, E.A.E., ‘The Shebtiw in the temple of Edfu’, ZAS, No. 87,

1962, pp. 41-54Jochmans^oseph, Hall of Records: Part One, Revelations of the Great

Pyramid and Sphinx, Chapter //, ٨ Glimmer at Giza&The Lost Hall and its Secret Brotherhood, privately published, 1985

Josephus, Flavius, ‘The Antiquities of the Jews’, and ‘Flavius Josep- hus Against Apion’ in The Works of Flavius Josephus, trans. ١٧١١١. Whiston, ١٧١١١. P. Nimmo, Edinburgh, ty. yaklaşık 1870

Katnil.Jill, Coptic Egypt: History and Guide, 1987, American Dniver- sity in Cairo Press, Cairo, 1988

Kemp, Barry, Ancient Egypt-Anatomy of a Civilisation, Routledge. London, 1989

K e n o y e r , j . M a T k , a n d M a s s i m o V i d a l e , ‘ A n e w l o o k a t s t o n e d r i l l s

o f t h e I n d u s V a l l e y T r a d i t i o n ’, M a t e r i a l Resources S y m p o s iu m P r o -

c e e d s . V o l . 2 6 7 , 1 9 9 2 , p p . 4 9 5 - 5 1 8

K e n y o n , K a t h l e e n M ., The Bible and Recent Archaeology, 1 9 7 8 , B r i -

r i s h M u s e u m P u b l i c a t i o n s , L o n d o n , 1 9 8 7

K e y s , D a v i d , ‘S t o n e h e n g e is F r e n c h i m p o s t e r ' , in d e p e n d e n t , 1 M a r t

ل7 ء ب و

3لو

Page 388: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

K in g , L e o n a r d W i l l i a m , Enuma E l i s h ' The S e v e n Table ts . آآ/م،اا؛اااا ء .قهراا '%ةأآأ, ت , L i b r a r y o f B r y n M a w r C o l l e g e , N e w Y o r k , 1 9 7 b

K in g J a m e s B ib le , R e v i s i o n oi’ d i e A u t h o r i s e d V e r s i o n , O f IP . 1 9 0 5

K i t c h e n , K e n n e t h , R n n r e s s id e ااا،$ءبما(؛آارا . B. H . B l a c k w e l l , O x l ، » r d ,

1975Ki tchen, Kenneth, م1اها؛سم1أ Trium phant, Aris and Phillips, Warmins-

tet, Wiltshire, 1982 KJellson, Henry, ر(م'؛أة'ا،أرتباآر Teknik , 1961, Nihil, Copenhagen, 1974 Knauth, Percy, The M eta lsm iths , 1974, Time-Life Books, Amsterdam,

1976Kramer, Samuel Noah, ‘Dilmun, the Land ٥؛ the Living’, Bulletin ره

tire American Sehools ،)/Oriental Research, No. 95, Arahk 1 و4ة ,pp. 18-28

Kramer, Samuel Noah, History Begins at Sumer, 1956, Thames and Hudson, fondon, 1958

K'.'amer, Samuel Noah, Sumerian Mythology. Philadelpbia, 1944 Legge, P., trans. and comm., Philosophumetta o r tire رب،ع،ء،ا؛الهآ o f All

Heresies, 2 vols.. Society for Promoting Christian Knowledge, L ondon,19/1

Lehner, Mark, The E gyp tian H eritage-Based (١١١ (Ire E dgar C a yce Re-

adings, Edgar Cayce Foundation, Virginia Beach, Va., 1974 Lehner, Mark, ‘Giza’, A rch iv f rü h وء ٢ i ء آء ؛آءر هء ع ؛ r , No. 32, 1985, pp.

136-58Lehner, Mark, ‘The Pyramid’, in Secrets o f Lost Empims, BBC Books,

London, 1996ا£آألص؛ةآق,ل . , A Classical Dictionary, Geo. Routledge, London, 1919

Lenormant, Fmn؛ ois, Chaldean Magie: Its (highr a n d D eve lopm ent ,

1874, Samuel Bagster, London, 1877 Leslie, Desmond, and Georg؛ Adamski, Flying Saucers H ave Landed,

1953, Futura, London, 1977 Liehthelm, Miriam, Ancient Egyptian Literature , University of Cali-

fornia Press, Berkeley and Los Angeles, 1976 Lindsay, Jack, The Grigins of A lch em y in Gme.co-Roman Egypt, Fredk.

Muller, London, 1970 Mackenzie, Donald A., Myths ٠/ Pr -Calumln'،m America, Gresham

Publishing Co., Londorr, ty., yaklasik 1910 Macuodi, Les Prairies d ’Or, ed. C. Barbier de Meynard and Pave( de

Courteille, C. Benjamin Du^rat, 5 Vols., A rimprirnerie Imperi- ale, Paris, 1863

394

Page 389: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Massey, Gerald, A (،/<< ل،)؛ة1ء>،■ Beginnings, 2 ٧١١٧, Wilhams&Norga- le, London, 1881

Massey, Ge،ald, ٢١١،• G enesis, 2 vols., W'illiams&Nurgate,London, عل8.و

Mas’ûdi, K ilâb M urûj ، /-اا2إ،،اا،اا؛' ١٧٥ M a’âdin aT ja w h a r (Ees Prairies d’ Or) [The Meadows ،١٢ Gold and Mines ol Gems[, ed. c. Barbi- er de Meynard and Pave أ de Courteille, ddzeltilmi؛ baskı, Char- les Pellat, و vols., Publieations de l’Universi،؛ I.ibanaise, Seetion des ء؛اساة Hisioriqies, ٧٠!. 2, 1966-74

Mellaari, James, اي،،تي H ü y û k - A N eolith ic Town in A na to lia , Thames and Hudson, London, 1967

Meyers, Er؛،■ M., ed., O xford ع'يأاء1مه،ا(’،ء،؛ا ره Archaeology in ا1ءل Ne- ar Eas،, 4 vols., OUP, 1997

Molleson, Theya, and Stuart Campbell. ‘Deformed Skulls at Tell .٩٢- pachiyah: The Social Context’, in s. Campbell and A. Green, eds.. The A rchaeology o f Death ؛٢١ the A ncien t N ear E ast, Oxbow Mo- nograph No. 51, 1995, pp. 45-55

Moore, Ardrew M. ٢., ‘A ؛Ae-Neolithic Farmers’ Yillage on 'he Eup- hrates’, Scientific A m erican, No. 241, Ağusios 1979, pp. 50-8

Morale. ,؟ ٧ . B. Jarmo Figurines and Other ©lay Objects’, ؛١٦ Braicbvo- od, pp. 369-83

Mundkur, Bala]؛, The C ult ا،/ه،ء .آل'اة'ءور«ء-أاه In terdiscip linary Survey ٠/ its M anifestations and Origins, State Universitiy ol New York Press, Albany, 1983

Murray, Margaret A., E gyptian Tem ples, Sampson Low, Marsion, Eondon, ty., yaklaşıkl930

Namdak, 1.0pon Tenzin, Henri Drops o fD h a n n a ka ya اةف،جاآةه، ع،آام : - tice o f ءار أوو، Tradition , Snow Lion Publications, ءس؛€،ا , NY, 1993

Naville, Edouard, ‘Excavations اة Abydos’, Smithsonian Institution Annual Report, 1914, pp. 579-85, kıyas. Corhss, p. 325

Naville, Edouard, The Tim es, London, 17 Mart 1914, foyas. Han- cock, p. 404

Nicholson, Reynold A. A L iterary H islo ty (>/ ،١٧ Arabs, Cambridge University Press, 956 ا

Norbu, Nan^hai. The C rysta l ،،،١١؛ ،he W ay 0) Light: Sutra, Tantra ؛١١، ،/ D zogchen, Rouiledge&Kegan Paul, London. 1986

Norton, Cherry. ■Raiders ،١! the lost archive؟ "find pbaraohs’ re- cords"’, Th،■ N،n،l،u• Tim es, 1 7 ة ,ابمااجه0؟ بموا

Page 390: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Norvill, Roy, ره،ل: ٢١١ ة،ا ،■ Wtni.slwJ Race ( ) / Mighty Men, Aguarian Press, Wellingborough, Northants, وآ7و

/ .And،s ممأء(/ر> home, Harold, Indians©!؛ اا'اهماا،ر $ and Quechuas, Rout- ledge &r Kegan Paul, London, 1952

Osborne, Harold, ص،،هك A m erican رسم،اا،مالإمار , Paul Hamlyn, London, 1968

O s m a n , A h m e d , M o s e s Pharaoh ٠/ Egypt, G r a f i o n B o o k s , L o n d o n ,

1 9 9 0

O w e n , W a l t e r , M ore T h i n g s in H eaven, A n d r e w D a k e r s , L o n d o n ,

1 9 4 7

P a g e , C y n t h i a , ‘S t o n e h e n g e ’, i n S e c r e t s o f Lost Em pires, B B C B o o k s ,

L o n d o n , 1 9 9 6

P a t r i d g e , E r i e , D ictionary ٠/ ( h e U nderw orld, R o u t l e d g e a n d K e g a n

P a u l , L o n d o n , 1 9 5 0

P a u w e l s , L o u i s , a n d J a c q u e s B e r g i e r , The M o r n i n g o f the M agicians, 1 9 6 0 , M a y f l o w e r , E r o g m o r e , ة ا A l b a n s , H e r t s , 1 9 7 5

P a u s a n i a s , D escription o fG reece , E n g l i s h n a n s . W . H . S . J o n e s , 5 v o l s . ,

W r n , H e i n؛* m a n a , L o n d o n , 1 9 3 5

P e t r i e , W .M . F l i n d e r s , The Pyram ids and Tem ples o / G 'z e h . 1 8 8 3 , w i t h

u p d a t e b y Z a h i H a w a s s , H i s t o r i e s & M y s t e r i e s 0 ؛ M a n , L o n d o n ,

1 9 9 0

P e t r i e , w . M. F l i n d e r s , Researches in S b t a i , J o h n M u r r a y , L o n d o n ,

1 9 0 6

P e t r t e , W .M . F l i n d e r s , Ten Years’ D igging in E g y p t , 1 8 8 1 - 1 8 9 1 , T h e

R e l i g i o u s T r a c t S o c i e t y , L o n d o n , 1 8 9 3

P h i l l i p s , E l l e n , e d . . The Age o f the G od-K ings سو - ل مئ و BC, T i m e - L t -

fe B o o k s , A m s t e r d a m , 1 9 8 7

P h i l l i p s , C r a h a m , A c t o f God, M a c m i l l a n , L o n d o n , 1 9 9 8

P l u m , M r , ‘M r P l u m ’s V i s i t t o K e e ly 's L a b o r a t o r y ’, i n D ashed A gainst ،١١٤ Rock, 1 8 9 3 , i n P o n d , U niversal L a w s n e v e r before Revealed: Ke- e l y ’s ك.،آ ةات،

P o n d , D a l e , U niversal L a w s never before Revealed: K eely’s Secrets, 1 9 9 0 , T h e M e s s a g e C o m p a n y , 4 C a m ، . ، o A z u l , S a n t a F e , D M

8 7 5 0 5 , 1 9 9 6

P o n d , D a l e , ‘ K<؛ e l y ’s T r e x a r a S u p e r c o n d u c t i v e W i r e ’, i n P o n d , Uni- versal Law s never before R e v e a l، K :؛،’ e e ly ’s S e c r e t s The P a p u l a r B ib -

lical Educator, V o l . 1 , Jo h t> C a s s e l l , L o n d o n , 1 8 5 4

P o s n a n s k y , P r o f . l n g . A r t h u r , Tihuanacu: The C radle oj American M an, V o ls . I - 2 . J . A u g u s t i n . New■’ Y o r k . 1 9 4 5 ; V o ls . ؛-4 , M i n i s t e -

و3 ق

Page 391: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

titt cie Education, La Paz, Bolivia, 957 ا Propertius, Elegies, ed. and English Irans. G. P. Gnold, Harvard ٧١١٠-

versily Press, Cambridge, Mass., 1990 Ragelte, Friedrich, B aalbek, Chatto & Windus, London, 1980 Randall-Stevens, Hugh C., A Voiceا،ارء o f E gypt, Francis Mott, Lon-

d o n ,1935Redford, Donald B., A khena ten Heretic K ءا1، ing, 1984, Princeton

University Press, Princeton, NJ, 1987 Redford, Donald B., Pharaonic K ing-Lists, A nnals and هلم؛،ه0ئةا a

C ontribution to the S tu d y o f the E gyptian Sense o fH is lo ry , Benben Publications, Missis؛؛auga, Ontario, 1986

Reyntond, E.A. E., The M yth ica l Origin o fth e E gyptian Tem ple, Mane- tester University Press, 1969؛

Rohl, David, Legend, Century, London, 1998 Roux, Georges, A ncien t 1966 , ؛١٨٩ , Penguin Books, London, 1980 Rundle Clark, R. T., M yths and Sym bols in A ncien t Egypt, 1958, Tha-

mes and Hudson, London, 1978 Rutherford, Adam, P yram idology, 3. vols., The Institute of Pyrami-

dology, Dunstable, Beds., Vol. 1, first ؛:d. 1957, second ed. 1961; Vol. 2, 1962; Vol. 3, 1966

Saleh, Abdel-Aziz, E xcavations a t H eliopolis, Vol. 1, Faculty of Ar'c- haeology, Cairo University, 1981

Santillana, Giorgio, and Hertha von Dechend, H am let’s M ill, 1969, Macmillan, London, 1970

Sc'noch, Robert M ‘Redating the Great Sphinx of Giza’, KMT, 3:2, Summer 1992, pp. 52-9, 66-70

Sc’nwalie؛- de Lubicz, R. A., ا،ةآءهك Science, Inner Traditions Inc., Rochester, Vt., 1961

^ ru tto n , Robert, Secrets o f Lost A tland, ] 978, Sphere, London, 1979 Sellers, jane B., The D eath ٠/ God؟ ؛ «Ancient E gypt, Penguin Books,

L ondon,1992Sethe, Kurt, ‘Atnun und die Acht Urgötter von Her:T»opol؛s’, ل9هؤ ,

Leipziger und B erliner A kadem ieschriften (1902-1934), Zentralan- tiquariat, Leipzig, 1976

Sinnet], A. p., The P yram ids and Stonehenge, 1893, T’neosophical Publishing House, London, 1958

Sitchin, Zec'naria, ااآ <• S ta irw ay to Heaven, 1980, Avon Books, New York, 1983

Smith, Warren, The St■( ١ (•( lot( (■ ١ ٠() (١١•، اا<ااإم(ا(،ار , Sphere, London, ١ 977

ث7 و

Page 392: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Smyth, C. Piazzi, Our اا«ا،’ا،؛ءءس ،١١ ءارا Great Pyramid, 1864, Char- tes Burnet, London, 0 ا8و

Solecki, Rose L., ‘Predatory Bird Rituals at Zawi c.hemi Shanidar’, Smner, No. XXXlll, Pt. 1 ٠ 1977, pp. 42-7

Spence, Lewis, Myths o/Mexica and Pent, 1911, Harrap, London, 1920 Statius, سآ،ا؛د , English trans, j. H. Mozley, 2 vols., 1928, ^ m . He-

inemann, London, 1982 Stecchini, Livio Catullo, ‘Notes on the Relation of Ancient Measures

to the Great Pyramid’, in Tompkins, pp. 287-382 Stocks, D. A., ‘Making Stone Vessels in Ancient Mesopotamia and

Egypt’, Antiquity, Vol. 67, No. 256, September 1993, pp. 596-603 Thompson, j. Eric, The Rise and Pall of Maya Civilisation, 1954, Pim-

hco, L ondon,1993 Thompson, j. Eric s., Maya Histoiy and Religion, University of Okla-

homa, Norman, Okla. 1970 Time-Life Books, Anatolkc Cauldron ٠/ Cultures, Richmond, Va.,

1995T i m e - L i f e B o o k s , Feats and Wisdom o / ، l t e A n c ie n t s , A l e x a n d r i a , V a . ,

1 9 9 0

The Times, Past Worlds: A t l a s of Archaeology, 1 9 8 9 , B C A , L o n d o n

1 9 9 3

T o m a s , A n d r e w , W e A r e N o t t h e F i r s t , 1 9 7 1 , S p h e r e , L o n d o n , 1 9 7 2

T o m p k i n s , P e t e r , S e c r e t s o f t h e G r e a t P y r a m i d , A l l e n L a n e , L o n d o n ,

1 9 7 1

V a n K i r k , W a y n e , ‘M a y a n R u i n s a n d U n e x p l a i n e d A c o u s t i c s , ’ 1 9 9 6 ,

w e b - s a y f a s m d a n e l d e e d i l e b i l i r . W o r l d F o r u m f o r A c o u s t i c E c o -

l o g y , e - m a i l : L Q Y M 6 7 A @ P r o d؛g y . C o m V y s e , C o l o n e l R .W . H o -

w a r d , O p e r a t i o n s Carried on at the Pyramids ofGizeh in 1837, 3

v o l s . , J a m e s F r a s e r , L o n d o n , 1 8 4 0

W a i n w r i g h t , G . A ., ‘A m u n ’s M e t e o r i t e & O m p h a l i , ’ Z A S , 1 9 3 5 , p p . 4 1 - 4

W a l k e r , R .A . , ‘T h e R e a l L a n d ٠٢ E d e n ’, N e w s l e t t e r of the Ancient and Medieval History Book Club, N o . 1 1 , 1,. , 1 9 8 ؛ااوإلسم< 6

W a r d , W i l l i a m A ., ‘A n c i e n t L e b a n o n ’, i n C u l t u r a l Resources in Leba- non, B e i r u t C o l l e g e f o r W o m e n , 1 9 6 9

W a r r e n , W i l l i a m F . , Paradise Found-The Cradle of the Human Race a t , t h e North Pole, S a m p s o n L o w , M a r s t o n , S e a r l e & R i v i n g t o n , L o n -

d o n , 1 8 8 5

W a t t e r s o n , B a r b a r a , Coptic Egypt, S c o t t i s b A c a d e m i c P r e s s ,

E d i n b u r g h , 1 9 8 8

وت8

Page 393: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Weigall, A r t h u r , A Hi s t ory o f the Pharaohs, ٧٥١ . 2 , T h o r n t o n B u t l e r -

w ، ؛ r i h , l .© n d c m , 1 9 2 7

W e n d o r f , F r e d , a n d R o m s u l d S c h i l d , Prehistory o f the N ile Valley, A c a d e m i c P r e s s , N e v .' 7(> !'k , 1 9 7 6

W e n d u r f , F r e d , a n d R o m a u l d S c h i l d , T h e P a l e o l i t h i c o f t h e t o w e r

N i l e V a l l e y ’, i n P r o b le m s in Prehistory: N orth A frica and the Le- vani, e d . W e n d o r f a n d M a r k s , S M t l P r e s s , D a l l a s , T e x a s , 1 9 7 5 ,

p p . 1 2 7 - 6 9

W e s t , J o h n A ., ‘J o h n W e s i h a s h i s s a y o n t h e S p h i n x - a g e C .o n t r o -

v e r s y ’, K M T , 7 : 1 , S p r i n g 1 9 9 6 , p p . 3 - 6

W e s i , J o h n A n t h o n y , Serpent in ihe S ky -T h e High W isdom o f Ancient Egypt, W i l d w o o d H o u s e , L o n d o n , 1 9 7 9

W e s t , J o h n A n t h o n y , T h e T r a v e l l e r 's Key to A n c ie n t Egypt, H a r r a p

C o l u m b u s , L o n d o n , 1 9 8 7

W i g r a m , t h e R e v . W . A ., a n d E d g a r T . A . W i g r a m , The C radle o f M ankind-L ife in Eastern K urdistan , A d a m a n d C h a r l e s B la c k , L o n -

d o n , 1 9 1 4

W i l h e l m , G e r n o t , The H urrians, A r i s a n d P h i l l i p s , W a r m i n s t e r ,

W i l t s h i r e , 1 9 8 9

W i l s o n , C o l i n , F rom A tlan tis to the Sph inx , ¥ i r g n؛ , L o n d o n , 1 9 9 6

W i l s o n , I a n , T l te E x o d u s Enigm a, 1 9 8 3 , G u i l d P u b l i s h i n g , L o n d o n ,

1 9 8 6

W i s h a w , E . M . , A tla n tis in Andcducia: A S tu d y o f Folk M em ory, R i d e r ,

L o n d o n , 1 9 3 0

W r i g h t , W i l l i a m , The Illustra ted Bible Treasury, T h o m a s N e l s o n ,

L o n d o n , 1 8 9 7

Z i n i t n e r , H e i n r i c h , M yths and Sym bols in Indian A r t and C ivilisa tion , 1 9 4 6 , P r i n c e i o n - B o l l i n g e n , P r i n c e t o n , N J , 1 9 7 2

Z i n k , D r D a v i d , The Stones oj A tlantis, P r e n t i c e - H a l l , O n t a r i o , 1 9 7 8

Belgeseller

‘M y s t e r i e s o f t h e S p h i n x ’ , N B C A m e r i c a n e d . , 1 9 9 4

‘M y i h s o f M a n k i n d ’, C o l i n W i l s o n t a r a f ı n d a n y a z t l d t v e i l k o l a r a k

A ğ u s t o s 1 9 9 7 ’d c , D i s c o v e r y C h a n n e l t i e A v r u p a ’d a y a y ı m l a n d ı .

Page 394: CENNETİN TANRILARI - Turuz...12. Rosiaa’nın Sırrı / 199 13. Tannların Adası / 217 14. Ruhun ölüler Diyarı / 237 15. Uygarlığın Beşiği / 261 16. Aden’e Geçit / 291

Bu yan kı ya ra ta n kitapta, Andrevv Collins, b u g ü n bile eşi bu lu n m a ya n b ir te k n o lo jiy i k u lla n a ra k in şa e d ilm iş , B ü yü k P ira m it'in s ır la r ın ı o rta ya ç ık a rm a k ta d ır . Eski M ıs ır lıla r k e n d ile r in in ile ri k ü ltü rü n ü ilk za m a n a a it ta p ın a k la r ın ın ve a n ıtla r ın ın y a p ım ın d a n so ru m lu B ü yü k T a n r ıla r ın ırk ın d a n m ira s a ld ık la r ın ı id d ia e d iy o rla rd ı.• B ü yü k S fe n k s'؛ o ym u ş bu e ski ırk k im d i?A c a b a o n la r m ı a ğ ır n e sn e le ri h a v a y a k a ld ırm a k ve sert k a y a la ra d e lik le r a ç m a k için ses te k n o lo jis in i k u lla n d ı?• B ü yü k T a n r ıla r ta ra f ın d a n y a p ıla n , b ir ö lü le r d iy a r ı ko m p le k si g e rç e k te n de k e ş fe d ilm e y i b e k liy o r m u ?A c a b a bu e fsa n e v i K a y ıt la r S a lo n u m u ?• Firavu n A k h e n a te n 'in B ü yü k T a n rıla ra o la n b a ğ lılığ ı M ısır ta r ih in in çeh re sin i d e ğ işt ird i m i ve K u tsal K ita p ta M u sa 'n ın ç ık ış ı o la ra k h a t ır la n a n o la y la r ı h a re k e te g e ç ird i m i?

Wavesta