Çukurova Ünİversİtesİ fen bİlİmlerİ enstİtÜsÜ … · i Öz yÜksek lİsans müge erkan...

108
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ Müge ERKAN MERSİN YÖRESİNDEKİ BÜYÜKBAŞ HAYVANCILIK TESİSLERİNİN MEVCUT DURUMU VE BU TESİSLERDE ORTAYA ÇIKAN ATIKLARIN YARATTIĞI ÇEVRE KİRLİLİĞİ ÜZERİNDE BİR ARAŞTIRMA TARIMSAL YAPILAR VE SULAMA ANABİLİM DALI ADANA, 2005

Upload: dangdan

Post on 07-May-2019

228 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Müge ERKAN MERSİN YÖRESİNDEKİ BÜYÜKBAŞ HAYVANCILIK TESİSLERİNİN MEVCUT DURUMU VE BU TESİSLERDE ORTAYA ÇIKAN ATIKLARIN YARATTIĞI ÇEVRE KİRLİLİĞİ ÜZERİNDE BİR ARAŞTIRMA

TARIMSAL YAPILAR VE SULAMA ANABİLİM DALI

ADANA, 2005

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Müge ERKAN

YÜKSEK LİSANS

TARIMSAL YAPILAR VE SULAMA ANABİLİM DALI

Bu tez......./......./ 2005 Tarihinde Aşağıdaki Juri Üyeleri Tarafından Oybirliği /Oyçokluğu İle Kabul Edilmiştir.

İmza.................................. İmza...................................... İmza..........................................

Prof.Dr.TanerALAGÖZ Prof.Dr.Yıldırım KUMOVA Yrd.Doç.Dr.AtılganATILGAN

DANIŞMAN ÜYE ÜYE

Bu tez Enstitümüz Tarımsal Yapılar ve Sulama Anabilim Dalında hazırlanmıştır.

Kod No:

Prof. Dr. Aziz ERTUNÇ

Enstitü Müdürü

Bu Çalışma Çukurova Üniversitesi Araştırma Projeleri Birimi Tarafından Desteklenmiştir.

Proje No: ZF2003YL35

Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere

tabidir.

MERSİN YÖRESİNDEKİ BÜYÜKBAŞ HAYVANCILIK TESİSLERİNİN MEVCUT DURUMU VE BU TESİSLERDE ORTAYA ÇIKAN

ATIKLARIN YARATTIĞI ÇEVRE KİRLİLİĞİ ÜZERİNDE BİR ARAŞTIRMA

I

ÖZ

YÜKSEK LİSANS

Müge ERKAN

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

TARIMSAL YAPILAR VE SULAMA ANABİLİM DALI

Danışman: Prof. Dr. Taner ALAGÖZ Yıl : 2005, Sayfa: 96 Jüri : Prof. Dr. Taner ALAGÖZ

Prof. Dr. Yıldırım KUMOVA Yrd. Doç. Dr. Atılgan ATILGAN Bu çalışmada, Mersin yöresinde bulunan büyükbaş hayvancılık tesislerinin özellikleri, hayvansal katı, yarı katı ve sıvı atıkların durumları, atık depolama sorunları ve atık depolama sistemleri, işletme planlamasında gerekli yasal ve teknik kriterlerin uygulanma oranları, bu olumsuz koşulların neden olduğu sorunlar irdelenmiş ve elde edilen sonuçlar konuyla ilgili literatür bilgileri ile kıyaslanarak gerekli önerilerde bulunulmuştur. Etüt edilen 57 adet hayvancılık işletmesinin %43.9’ nu besi, %42.1’ ni süt, geri kalan %14 ü ise hem besi hem süt sığırcılığı yapılan işletmeler oluşturmaktadır. İşletmelerde en fazla kapasite 350 baş en düşük kapasite ise 3 baş olarak belirlenmiştir. İşletmelerin %63.2’ si projesiz olarak inşa edilmiştir. 57 adet işletmenin 48 tanesinde (%84,21) gübre deposu bulunmadığı belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler : Hayvansal Atıklar, Katı ve Sıvı Hayvansal Atık Depoları, Çiftlik Atık Depoları, Atık Yönetimi.

MERSİN YÖRESİNDEKİ BÜYÜKBAŞ HAYVANCILIK TESİSLERİNİN MEVCUT DURUMU VE BU TESİSLERDE ORTAYA ÇIKAN

ATIKLARIN YARATTIĞI ÇEVRE KİRLİLİĞİ ÜZERİNDE BİR ARAŞTIRMA

II

ABSTRACT

MSc THESIS

Müge ERKAN

DEPARTMENT OF AGRICULTUREL STRUCTURES AND IRRIGATION INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES UNIVERSITY OF

CUKUROVA

Supervisor: Prof. Dr. Taner ALAGÖZ Year : 2005, Pages: 96 Jury : Prof. Dr. Taner ALAGÖZ

Prof. Dr. Yıldırım KUMOVA Assit. Prof. Atılgan ATILGAN

In this study, properties of dairy facilities, present conditions of solid, semi solid and liquid waste of animal, problems of waste storage and waste storage systems, application proportions of required legal and technical criterias in farm planning and problems caused by the negative conditions were investigated in Mersin province and results were compared to literature.

Total 57 facilites were studied and 43,9% of them was for beef cattle, 42% was for dairy cattle, while the rest of 14% was for both beef and dairy cattle. In all the studied facilities, the maximum capasity was 350 cattle, and the minimum capacity was 3 cattle. 63.2% of the facilities were built without a project and 48 of the total facilities (84,21%) lacked manure store.

Key Words: Animal Waste, Solid and Liquid Animal Waste Storage Structures, Farm Waste of Storage, Waste Management.

A STUDY ON PRESENT CONDITIONS OF CATTLE FACILITIES AND ENVIRONMENTAL EFFECTS OF EXISTING ANIMAL RELATED

WASTE IN THESE LIVESTOCK OF MERSİN PROVINCE

III

TEŞEKKÜR

Araştırma konumun belirlenmesinden tezin yazılmasına kadar her aşamada

yardım ve desteğini gördüğüm sayın hocam Prof. Dr. Taner ALAGÖZ’ e

katkılarından dolayı teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım.

Çalışmaların yürütülmesi ve tezin her aşamasındaki ilgi ve yardımlarından

dolayı değerli hocalarım sayın Prof. Dr. Yıldırım KUMOVA ve sayın Yrd. Doç. Dr.

Atılgan ATILGAN’ a teşekkürlerimi sunarım. Araştırmalarım esnasındaki

yardımlarından dolayı Arş. Gör. Burak SALTUK’ a teşekkür ederim.

Tezimin yürütülmesi ve yazımı sırasında bana büyük destek veren annem

Ayşegül ERKAN’ a, babam Nevzat ERKAN’ a ve kardeşim Ümit ERKAN’ a

teşekkürlerimi sunarım.

IV

İÇİNDEKİLER

ÖZ......................................................................................................................

ABSTRACT.......................................................................................................

TEŞEKKÜR.......................................................................................................

İÇİNDEKİLER………………………………………………………………...

SİMGELER ve KISALTMALAR.....................................................................

ÇİZELGELER DİZİNİ......................................................................................

ŞEKİLLER DİZİNİ...........................................................................................

RESİMLER DİZİNİ…………………………………………………………..

1. GİRİŞ.............................................................................................................

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR.............................................................................

2.1. Büyükbaş Hayvanların Genel Özellikleri ve Biyolojik Avantajları........

2.2. Hayvan Barınaklarında Gereksinim Duyulan En Uygun Çevre

Koşulları……………………………………………………………….

2.2.1. Sıcaklık…………………………………………………………..

2.2.2. Oransal Nem...…………………………………………………...

2.2.3. Havalandırma…………………………………………………….

2.2.4. Aydınlatma………………………………………………………

2.2.5. Isı Yalıtımı…………….…………………………………………

2.3. Barınaklarda Ortaya Çıkan Zararlı Gazlar………………………….…

2.3.1. Amonyak………………………………………………………..

2.3.2. Karbondioksit……………………………………………………

2.3.3. Metan……………………………………………………………

2.3.4. Hidrojen Sülfit…………………………………………………..

2.3.5. Toz………………………………………………………………

2.3.6. Karbonmonoksit…………………………………………………

2.3.7. Sülfirdioksit……………………………………………………...

2.4. Barınaklarda Üretilen Gazların Çevre ve Sağlık Üzerine Etkileri……..

2.5. Barınaklarda Ortaya Çıkan Zararlı Atıklar…………………………….

2.5.1. Barınak İçinde Üretilen Atıklar………………………………….

SAYFA

I

II

III

IV

VI

VII

IX

X

1

5

5

6

7

8

8

9

9

10

11

13

14

15

16

17

17

17

21

21

V

2.5.2. Barınak Dışında Ortaya Çıkan Zararlı Atıklar…………………..

2.5.2.1. Gübrelikler ve Gübre Depolama Sistemi……………….

2.5.2.1.1.Sıvı Gübre Depolama Yapıları ve Atık Su

Havuzları……………………………………..

2.5.2.1.2.Katı veya Yarı Katı Gübre Depolama Yapıları

2.6. Hayvan Barınakları ve Atık Depolama Tesisleri ile İlgili Yasa ve

Yönetmelikler………………………………………………………….

3. MATERYAL VE YÖNTEM.........................................................................

3.1. Materyal..................................................................................................

3.1.1. Araştırma Alanının Özellikleri…….............................................

3.2. Yöntem...................................................................................................

4. BULGULAR VE TARTIŞMA......................................................................

4.1. Etüt Edilen İşletmelerin Gruplandırılması……………………………...

4.2. Etüt Edilen Büyükbaş Hayvancılık İşletmelerinde Oluşan Atıklar ve

Bu Atıkların Mevcut Durumları……………………………………..…

5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER.......................................................................

KAYNAKLAR...................................................................................................

ÖZGEÇMİŞ........................................................................................................

EKLER...............................................................................................................

24

25

28

32

38

42

42

42

49

50

50

56

75

80

89

90

VI

SİMGELER ve KISALTMALAR

V : Kümes Hacmi (m 3)

NT : Kümeste Üretilen Toplam Amonyak Miktan (kg.h-1)

Kv : Havalandırma Debisi (m3 . h-1 )

C : Havadaki Amonyak Konsantrasyonu (kg.m-3)

t : Zaman (h)

S : İhtiyaç Duyulan Depolama Hacmi (m 3)

N : Hayvan Sayısı

MW : Günlük Olarak Bir Hayvanın Üretebileceği Gübre Miktan (kg.gün-1)

D : Gübrenin Depolanma Süresi (gün)

MD : Depolanacak Gübrenin Yoğunluğu (kg.m-3)

DI : Sulandırma Faktörü (m3)

SF : Depolama Hacmi Azaltma Faktörü (m3)

BF : Atlık Faktörü (m3)

VR : Altlık Azaltma Faktörü (0.30 - 0.50)

B : Günlük Olarak Her Hayvan İçin Kullanılan Altlık Miktarı (kg.gün-1)

BD : Balya Edilmiş Altlık Hacmi (kg.m-3)

DMİ : Devlet Meteoroloji İşleri Gen. Müdürlüğü

ASAE : American Society of Agriculture Engineering

C.I.G.R : Commission Internationale du Génie Rural (The International Commission

of Agricultural Engineering)

BVET : Federal Veteriner İstatistik Dairesi

VII

ÇİZELGELER DİZİNİ

Çizelge 2.1. Hayvan Barınaklarında Bulunmasına İzin Verilen En Yüksek

Gaz Konsantrasyon Değerleri…………………………………….

Çizelge 2.2.Barınak İçerisindeki Havada Bulunan Zararlı Gazların Kabul

Edilebilir Limit Değerleri………………………………………..

Çizelge 2.3. İşçiler Üzerinde Etkili Olan Gaz Miktarları……………...............

Çizelge 2.4. Barınak İçindeki Gazların İnsan ve Hayvanları Etkileme

Limitleri………………………………………………………….

Çizelge 2.5. Farklı Gübre Taşıma Sistemine Sahip Yumurta Tavuğu

Kümeslerinde Havalandırma Sırasında Ortaya Çıkan Koku

Yayılımı………………………………………………………….

Çizelge 2.6. Hayvan Gübresi İçindeki Nitrojen, Fosfor ve Potasyum Oranları

Çizelge 2.7. Büyükbaş ve Kümes Hayvan Gübrelerinin Anaerobik

Dekompozisyonu Sonucunda Ortaya Çıkan Ürünler…………….

Çizelge 2.8. Çiftlik Hayvanlarının Yıllık Gübre Üretim Miktarı……………...

Çizelge 2.9. Çeşitli Sıvı Ahır Gübresinin İçeriği………………………………

Çizelge 3.1. Mersin İlinin 30 Yıllık Ortalama İklim Verileri………………….

Çizelge 3.2. Mersin İli ve Çevresinde Anket Yapılan İşletmelerin Dağılımı….

Çizelge 4.1. İşletme Kapasiteleri ve Yüzdeler………………………………...

Çizelge 4.2. İşletmelere Ait Arazi Varlıkları ve Yüzdeler…………………….

Çizelge 4.3. İşletmelerin Proje Durumu……………………………………….

Çizelge 4.4. İncelenen İşletmelere Ait Proje Kaynakları……………………...

Çizelge 4.5. İşletmelerin Kuruluş Şekli………………………………………..

Çizelge 4.6. İşletmelerdeki Barınak Tipleri……………………………………

Çizelge 4.7. İşletmelerin Mülkiyet Durumları…………………………………

Çizelge 4.8. İşletmelerin Yerleşim Merkezlerine Olan Uzaklıkları ve

Yüzdeler…………………………………………………………..

Çizelge 4.9. Atıkların Yerleşim Yerlerine Uzaklıkları ve Yüzdeler…………..

Çizelge 4.10. İşletmelerdeki Hayvansal Katı Atık Yığınlarının Komşu

İşletmelere Olan Uzaklıkları ve Yüzdeler……………………….

SAYFA

13

13

19

20

22

22

23

24

32

45

47

50

51

53

53

53

54

56

56

57

58

VIII

Çizelge 4.11. İşletmelerde Mevcut Gübre Depoları….....……………………..

Çizelge 4.12. İşletmelerdeki Havalandırma Sistemi Yeterliliği……………….

65

74

IX

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 2.1.Tek Aşamalı Anaerobik Lagün........................................................

Şekil 2.2.Eğimli Beton Rampalı ve Beton Duvarlı Depolama Yapısı Plan

ve Kesiti…………………………………………………………...

Şekil 2.3. Beton Kaplamalı Zemin ve Beton Duvarlı Gübre Depolama

Yapısı Planı……………………………………………………….

Şekil.2.4. Beton Kaplamalı Zemin ve Toprak Duvarlı Gübre Deposu Yapısı

Şekil 3.1. Mersin İline Ait Hayvan Sayıları…………………………………

Şekil 3.2. Mersin İlinin 30 Yıllık Ortalama Aylık Yağış Miktarları…...……

Şekil 3.3. Mersin İlinin 30 Yıllık Ortalama Sıcaklık ve Oransal Nem

Miktarları………………………………………………………….

Şekil 4.1. İşletmelerdeki Hayvan Sayıları…………………….......................

Şekil.4.2. İşletmelere Ait Arazi Varlıkları…………………………………...

Şekil 4.3. İşletmelerin Kurulduğu Arazilerin Topoğrafik Durumları………..

Şekil 4.4. İşletmelerin Yerleşim Merkezlerine Olan Uzaklıkları……………

Şekil 4.5. Atıkların Yerleşim Yerlerine Uzaklıkları…………………………

Şekil 4.6. İşletmelerdeki Hayvansal Katı Atık Yığınlarının Komşu

İşletmelere Olan Uzaklıkları……………………………………...

Şekil 4.7. Atık Yığınlarının Göl ve Benzeri Su Kaynaklarına Olan

Uzaklıkları………………………………………………………...

Şekil 4.8. Atık Yığınlarının Nehir, Dere, Sulama ve Drenaj Kanallarına

Olan Uzaklıkları…………………………………………………..

Şekil 4.9. İşletmelerdeki Drenaj Sistemlerinin Yapısal Durumu……………

Şekil 4.10. İşletmelerdeki Atık Su Boşaltım Sistemleri……………………..

Şekil 4.11. Hayvansal Atıkların Depolanma Süreleri………………………..

Şekil 4.12. Barınaklarda Mikroorganizmal Enfeksiyonlara Karşı Alınan

Önlemler…………………………………………………………..

Şekil 4.13. İşletmelerdeki Hayvan Ölüm Nedenleri…..……………………..

Şekil 4.14. İşletmelerde Ölen Hayvanlara Uygulanan İşlemler……………..

Şekil 4.15. Barınaklarda Ortaya Çıkan Gübrenin Değerlendirilme Durumu..

SAYFA

31

34

35

36

43

46

46

51

52

52

57

58

59

60

60

61

63

64

69

70

71

72

X

RESİMLER DİZİNİ

Resim 3.1.Mersin İli Coğrafi Haritası ………….…...……………….………..

Resim 4.1.Bağlı Duraklı Kapalı Barınak İç Görünüşü……….……........……..

Resim 4.2.Bağlı Duraklı Kapalı Ahır Dış Görünüşü………………………......

Resim 4.3.Konutun Altında İnşa Edilmiş, Yapım Koşullarına Uygun

Olmayan Kapalı Barınak………………….......................................

Resim 4.4. Sıvı Atıklarını İşletme Önünde Kontrolsüz Şekilde Biriktiren

İşletme……………………………………………………………...

Resim 4.5. Uygun Olmayan Boşaltım Sistemine Sahip Bir Barınak………….

Resim 4.6. İki İdrar Kanalına Sahip Bir Barınak……………………………...

Resim 4.7. Hayvansal Katı ve Sıvı Atıkların Aynı Yerde Depolandığı Yapı....

Resim 4.8. Düşük Kapasiteli Bir Gübre Depo Yapısı…….…………………...

Resim 4.9. Yerleşim Yeri İçerisinde Biriktirilmiş Gübre Yığınları…………...

Resim 4.10.Atıkların İşletme İçerisinde Çevreye Zarar Verecek Şekilde

Pencereden Atılarak Yığıldığı Bir İşletme………………………..

Resim 4.11.Atıkların Barınak İçerisinde Biriktirildiği Bir İşletme…………..

Resim 4.12.Çevreye Zarar Verecek Şekilde İşletme Avlusuna Dökülmüş

Gübre Yığınları………………………...………………………….

Resim 4.13. Gübrenin Römork ile Taşındığı Bir İşletme……………………...

SAYFA

48

54

55

55

62

63

64

65

66

67

67

68

68

73

1.GİRİŞ Müge ERKAN

1

1. GİRİŞ

Tarım ve hayvancılık ülke ekonomisinde önemli bir pay almakta, günümüzde

sanayi ve teknolojideki gelişmelere rağmen üretim konusunda değerini korumaktadır.

Hızla artan nüfus ve şehirleşmeyle birlikte ülkemizde protein ağırlıklı gıda

maddelerine, hazır yiyecek sektörüne ve hayvansal ürünlere olan talep büyümektedir.

Bu talep ise hayvancılık sektöründe yapılacak iyileştirmelerle karşılanabilecektir. Bu

nedenle ülkemizin mevcut hayvan populasyonundan etkin şekilde faydalanılarak,

birim hayvandan elde edilen verimin arttırılması ülkemiz hayvancılık sektöründeki

sorunların başında gelmektedir.

Hayvancılık ve hayvancılık sektörü her ülkede hızla gelişen ve diğer işletme

kollarıyla bağlarını güçlendiren bir sektör olma yolundadır. Hayvancılıkta mevcut

uygulamalar ve gelişen teknolojiyle birlikte üretim artmakta ve elde edilen ürünlerin

kalitesi ve işlenme koşulları yükselmektedir. Bu olumlu kazanımlar gün geçtikçe

hayvancılık konusunda çalışan büyük çaplı işletmelerden, küçük hatta ilkel aile

işletmeleri düzeyine inebilmektedir. Gelişen birçok ülkede hayvancılıkta gelişmiş ve

mevcut küçük işletmeler de gelişen teknolojiden faydalanır olmuşlardır. Ancak hızla

gelişen teknoloji ve teknolojik uygulamaların olumlu katkılarının yanında, çevre

kirliliği ve atık oluşumu gibi olumsuz yan etkileri de görülmeye başlanmıştır.

Bir ülkede tarım ve hayvancılıktan bahsedildiğinde akla gelmesi gereken en

önemli faktörlerin başında hayvan ve yüksek gelir ve verim beklenen bu hayvanların

barındırıldığı tarımsal işletmeler gelir. Tarımsal işletmelerin plan ve projelenmesinde

ise esas dikkat edilen faktör ahır, gübrelik, yemlik gibi yapılardır. Bu yapıların

işletme içerisindeki konumu, işletmenin kurulduğu iklime uygunluğu ve standart

plan ve projeleme kriterlerine uyularak inşa edilip edilmediği çok önemlidir.

Belirtilen bu koşullar sağlanmazsa, buna bağlı olarak birçok olumsuz gelişme

gözlenecektir. Bu olumsuz gelişmeler de verime ve üretime doğrudan etkide

bulunarak çeşitli işletme kayıplarına yol açar. İşgücü kaybı, zaman ve enerji kaybı,

işletmede çalışan insanların ve barındırılan hayvanların gördüğü zararlar bu olumsuz

etkilerin başlıcaları olarak sayılabilir.

1.GİRİŞ Müge ERKAN

2

Hayvancılık sektöründeki bu sorunların nedenleri ve daha da artmalarının

birçok nedenleri vardır. Hayvancılık ve hayvansal işletmelerdeki sorunlara çözüm

yolları aramak için ele alınması gereken temel konular genotiplerinin iyileştirilmesi

ve hayvanların barındırıldığı yapıların yaşam koşullarına uygun şekilde inşa

edilmesidir.

Hayvanlar için barınak yapımının çeşitli amaçları vardır. Bu amaçlar;

hayvanların yaşamı için uygun bir çevre ortamı yaratmak, beslenme ve bakım

gereksinimlerini karşılamak ve olumsuz dış çevre etkilerinden korumak olarak

sayılabilir. Büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar, ahır, ağıl ve kümes adı verilen

yapılarda barındırılırlar. Bu yapıların tümü hayvan barınakları olarak adlandırılır.

Hayvanların barınak içerisinde yetiştirilmelerinin sağlık ve projeleme kriterleri

açısından en uygun koşullarda sürdürülebilmesi için barınağın planlanması ve yapım

aşamasında plana uygun inşa edilmesi dikkate alınmalıdır. Barınaklarda çevre

koşulları olarak hayvanların yaşadığı, büyüyüp geliştiği, verimleri üzerinde etki

sağlayan tüm etmenler göz önüne alınmalıdır. Bu çevre koşulları ortam havasının

nemi, sıcaklığı, kimyasal bileşimi, yapı elemanlarının yalıtım değeri, aydınlatma,

havalandırma şeklinde sıralanabilir.

Barınaklar, büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde, yetiştiricilik çeşidine göre besi

ve süt sığırı barınakları olarak planlanabilmektedir. Bir hayvan barınağı, hayvanların

yetiştirilme biçimine uygun olarak inşa edildiği sürece barınak içerisinde yaşayan

hayvanlar, sağlıklı ve optimum verimli olurlar.

Barınak içinde yetiştirilen hayvanların genotipleri ne kadar iyi olursa olsun

barınak planı ve hayvanların yaşadığı çevre koşulları uygun değilse hayvandan elde

edilecek verim hiçbir zaman istenilen seviyeye çıkamaz. Bu konu üzerinde birtakım

araştırmalar, gözlemler ve anketler yapılmış, üretimde alınacak optimum verimin;

projeleme kriterlerine, barınağın inşa edileceği yöre koşullarına, bölge iklimine,

yetiştiricilik çeşidine uygun olarak işletmeye açılan hayvan barınaklarından

alınabileceği belirlenmiştir. Fakat bu kriterlere her zaman uyulmamakta ve yarattığı

olumsuz sonuçlara, çevre kirliliğine, insan ve hayvan sağlığında meydana gelen

zararlara çözüm bulmak daha büyük bir masraf ve emek gerektirmektedir.

Ülkemizde de birçok sığırcılık işletmesindeki barınaklar, yöre koşullarına

1.GİRİŞ Müge ERKAN

3

göre planlanmamakta, herhangi bir yöre için hazırlanmış mevcut planlar hiçbir

değişiklik yapılmaksızın, iklimi farklı başka bir yöre için de aynen kullanılmaktadır.

Hayvan barınakları inşa edileceği yörenin iklim koşulları, barınak yapım

standartları standartları dikkate alınarak planlanmalı ve yapı elemanları bu değerlere

göre boyutlandırılmalıdır. Bu durum gerçekleştiği takdirde hem ekonomik açıdan

hem de hayvanların barınak içerisinde optimum koşullar altında yaşayacağından,

elde edilecek verimin miktarı ve kalitesi önemli oranda artacaktır. Bunun yanı sıra

barınaklarda yetiştirilen hayvanlardan elde edilecek ürünlerde kalite ve kantite,

barınak ortamının en uygun çevre koşullarına sahip olması, ileri teknoloji kullanarak

yapılan bakım, beslenme ve diğer işlemler, hastalıklar ve hayvan sağlığına gösterilen

özen ile arttırılabilecektir.

Hayvan barınakları planlanırken çoğu zaman sıcaklık, nem, aydınlatma gibi

çevre koşulları üzerinde önemle durulduğu halde, barınak içi çevre koşulları, iç

ortamdaki amonyak, karbondioksit, hidrojen sülfür gibi zararlı gazlar, koku, iç ortam

havasında asılı bulunan organik ve anorganik yapıdaki tozlar ve etkileri konuları

yeterince incelenmemektedir. Oysaki dikkatle incelenmeyen bu gibi faktörlerden biri

yada birkaçının, izin verilebilir seviyelerin üzerine çıkması durumunda üretim

düşmesi, hayvan ve insan sağlığında sorunlar ve hatta ölümler meydana gelecektir.

İşletmede konumlandırılacak gübrelik, kesim yeri, yem depoları gibi yardımcı

yapılar da planlama aşamasında dikkatle incelenmelidir. Aksi takdirde bu yapılarda

uygulanan rutin işlemler sonucu barınak dışında da çevre kirliliği artışına sebep

olunacaktır.

Hayvansal üretim yapılan işletmeler ve hayvan barınakları belirli

denetimlerden geçirilmez ve kontrol altında bulundurulmazsa faydalarının yanında

aynı zamanda; havayı kirleten gazlar, kötü kokular , tozlar ve mikroplar içeren bir

kirletici kaynağı haline gelebilmektedir.

Bu nedenle hem barınak içinde hem de barınak çevresinde ortaya çıkan

atıklar, insan ve hayvan sağlığını olumsuz etkilemeyecek ve çevre kirliliği açısından

bir tehdit oluşturmayacak şekilde ortadan kaldırılmalı veya bu atıkların zararlı

etkileri en az düzeye indirilmeye çalışılmalıdır.

1.GİRİŞ Müge ERKAN

4

Bu araştırmada amaç, seçilen yöredeki büyükbaş hayvan barınaklarının

yapısal yönden mevcut durumunu belirlemek, işletmede ortaya çıkan hayvansal

atıkların depolanma ve değerlendirilme şartlarını incelemek ve atıkların çevreye

verdiği zararlı etkileri değerlendirmektir. Çalışmanın amacına uygun olarak, Mersin

ili ve bu ile bağlı Erdemli, Tarsus, Silifke ilçelerinde mevcut 57 adet büyükbaş

hayvancılık işletmesi materyal olarak seçilmiş ve araştırmada atıkların ortaya

çıkardığı sorunlar incelenmiştir. İncelenen hayvancılık işletmeleri süt ve besi

sığırcılığı yapılan işletmelerden oluşturmuştur. Konu edilen işletmelerin mevcut

yapısal durumları ve yerleşim planlaması esasları dahilinde, tesislerde oluşan

hayvansal katı ve sıvı atıkların yaratmış olduğu olumsuz çevre etkileri incelenmiş,

atıkların işletme ortamından uzaklaştırılmasına yönelik uygulamalar, projeleme

standartları, depolama kriterleri ile yasal yönetmelikler ile birlikte

değerlendirilmiştir.

Araştırmanın sonucunda süt ve besi sığırcılığı yapılan işletmelerde barınak iç

ve dış çevresinde ortaya çıkabilecek çevre kirliliği sorunlarını olanaklar ölçüsünde en

düşük seviyeye indirebilecek yada ortadan kaldırabilecek önerilerde bulunulmuştur.

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

5

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu yöndeki çalışmalar giderek önem

kazanmaktadır. Hayvansal üretimin arttırılmasında besleme ve genetik

iyileştirmelerle hayvanların verim potansiyellerinin arttırılması yanında, yaşama ve

barınma ortamlarındaki çevre koşullarının da iyileştirilmesi ve optimum düzeye

getirilmesi esastır. Hayvanların yaşadıkları ortamlarda çevresel faktörler; fiziksel,

kimyasal, sosyal ve mikrobiyolojik olabilir ve barınakların projelenmesinde bu

çevresel faktörlerin çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Çevre koşulları hayvanların

sağlığı ve verimlerinin yanı sıra, barınakların yapısal özellikleri ve maliyeti üzerinde

de etkili olabilmektedir (Kocaman ve Yüksel, 2001).

Yetiştirilen her bir hayvan için verimin arttırılması; hayvanların daha iyi

yemlerle ve daha düzenli beslenmesi, hastalık ve zararlılara karşı daha iyi

savaşılması, verim yeteneği yüksek olan ırkların elde edilmesi, uygun çevre

koşullarını sağlayabilen, hayvanların rahat edebildikleri barınakların yapımıyla

gerçekleştirilebilir. Bu nedenle öncelikle barınak içindeki çevre koşulları ve bunların

hayvanlar üzerindeki etkisine ilişkin çalışmalar gözden geçirilmelidir.

2.1. Büyükbaş Hayvanların Genel Özellikleri ve Biyolojik Avantajları

Büyükbaş hayvan yetiştiriciliği dendiğinde genellikle süt ve et üretimi için

sığır ve manda yetiştiriciliği anlaşılır. Bu türlere bazen at ve deve de eklenebilir.

Sığır, dünya süt üretiminin neredeyse tamamını (%86.3 - %89.5), et üretiminin de

yaklaşık %25 ‘ni tek başına sağlamaktadır. Dünya besin maddesi üretiminde bu denli

büyük paya sahip olması sığırın birçok biyolojik avantajından kaynaklanır. Bu

avantajlara kısaca değinmek, sığırın hayvansal üretimdeki konumu ile Türkiye için

önemi ve potansiyelini kavramaya yardımcı olacaktır (Akman ve ark, 2000).

1. Sığır, insanlar tarafından doğrudan değerlendirilme imkanı olmayan kaba

yemleri hayvansal proteine dönüştürmede oldukça yeteneklidir.

2. Çok farklı iklim kuşaklarında yaşayıp verim verebilmektedir.

3. İnsanların kullanımına sunabildiği verimleri çeşit olarak fazladır.

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

6

4. Süt üretiminde birim başa verimi en yüksek türdür.

5. Sağıldığı süre, yani laktasyon süresi oldukça uzundur. Bu sayede yılın her

ayında süt üretimi mümkün olmaktadır.

6. Et üretim kapasitesi oldukça fazladır.

7. Sığırın temel ürünleri olan et ve süt gıda sanayi tarafından

değerlendirilebilecek miktar ve nitelikte üretilebilmektedir.

8. Sığır entansif üretim sistemine dolayısıyla kitlesel üretime yatkındır.

9. Genetik ıslah ve üremenin denetimine yönelik uygulamalara yüksek

düzeyde reaksiyon göstermektedir.

10. Farklı koşullara uyum sağlayabilecek çok sayıda ırk ve tipi vardır.

11. Hem sığırdan sağlanan ürünler hem de sığır ve sığıra dayalı biyolojik

materyal (sperma, embriyo) dünya ticaretinde önemli bir yer tutmaktadır.

2.2. Hayvan Barınaklarında Gereksinim Duyulan En Uygun Çevre

Koşulları

Sıcaklık, oransal nem, havalandırma, aydınlatma, yemleme, birim hayvan

başına bırakılan taban alanı, hastalıklarla savaş, zararlı organizmaların varlığı ile

barınak içerisindeki amonyak, karbondioksit, hidrojen sülfür gibi zararlı gazlar, koku

ile iç ortam havasında asılı olarak bulunan organik ve anorganik yapıdaki tozlar

hayvan barınaklarında kontrol edilmesi gereken önemli barınak içi çevre etmenleridir

(Okuroğlu, 1987).

Barınak içinde yetiştirilen hayvanlardan elde edilecek ürünler, barınak

ortamının en uygun çevre koşullarına sahip olması ve ileri teknoloji kullanılarak

yapılan bakım ve beslenme ile arttırılabilir (Alagöz ve ark, 1996).

Mutaf ve arkadaşları (2001), hayvanlara barınak yapmadaki amacın, çevrenin

hayvanlar üzerindeki olumsuz etkilerini ekonomik sınırlar içerisinde gidermek ve

davranımlarına uygun rahat yaşam koşullarını sağlamak olduğunu belirtmişlerdir. Bu

nedenle de, hayvan barınakları projelendirilirken, hayvanların hareket, toplumsal,

yem alma ve su içme davranımları için yeterli alan ve iç ayrıntı sağlanacak biçimde

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

7

boyutlandırılmalı, bakım, yönetim ve hijyenik koşullarda ekonomik ve optimal

sınırlarda tutulmalıdır.

2.2.1. Sıcaklık

Akman ve Yener (1997) hayvanlarda stres yaratan sıcaklık koşulları altında

yem tüketiminin azaldığı, terlemenin ve solunum sayısının arttığı, aşırı sıcaklıklarda

ise organizmanın aldığı önlemlerin yetersizliği sonucu ölümün meydana geldiği

bildirmektedirler.

Spiers (2003)’ın çalışmasında ise hayvanlardan, düşük yem tüketimi

koşullarında bile optimum sıcaklık koşulları sağlanırsa yüksek üretim

sağlanabileceğini göstermiştir. Hayvan barınaklarında, hayvanın vücut sıcaklığı,

çevre sıcaklığı, yem tüketimi ve oluşan gübre miktarı incelendiğinde, bu konuların

birbirleriyle çok yakın ilişkili olduğu gözlenmektedir. Metabolizmada, vücut

sıcaklığını sabitlemek için değişimlerin meydana geldiği bölge “Termonötral Bölge”

olarak tanımlanır ve alt ve üst kritik sıcaklık bölgeleri arasındaki dereceler süt

sığırları için –13.9 oC ve 27.2 oC arasında değişir.

Gerrit-Rietveld (2003), 38.5-39.3 oC sıcaklık değerleri aralığını, süt

sığırlarının normal vücut sıcaklığı (rektal sıcaklık) ve hayvan çevresinde oluşacak 5-

25 oC sıcaklık değerleri aralığını da uygun sıcaklık ortamı olarak tarif etmekteler.

Vercoe (2003) ise vücut sıcaklığındaki 1oC ya da daha az meydana gelen

artışlar bile dokuların bütünlüğü ve metabolizma üzerinde bozucu etki yapmakta,

özellikle vücut proteinlerinin parçalanmasına ve verimde önemli azalmalara yol

açmaktadır.

Hayvan barınaklarında verim açısından sağlanması istenen optimum sıcaklık

dereceleri için farklı görüşler sunulmuştur. Sıcaklık sözü edilen birçok çevre koşulu

içinde özellikle üzerinde durulması gereken bir etmendir. Sıcaklıkların istenilen

seviyelerin üstüne çıkması yada optimum seviyenin altına inmesi hayvanlar için

olumsuz etkiler yaratarak, üretim azalmasına yol açmaktadır (Atasever ve ark.,

2004).

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

8

Atasever ve arkadaşlarının (2004) yaptıkları çalışmaya göre sıcaklık, konfor

bölgenin alt sınırının altına inerse, organizmada vücut sıcaklığını korumaya yönelik

önlemler başlamakta olup, bunların en önemlisi yem tüketimindeki artıştır. Böylece

hayvan daha fazla enerji kullanmak zorunda kalmaktadır. Çevre sıcaklığı daha da

düşük değerlere eriştiğinde, biyolojik verimlilik de azalmaktadır. Çünkü bir hayvanın

yem tüketimi sınırsız değildir ve tüketilen yem hem verim, hem de vücut sıcaklığını

korumak için gerek duyulan besin maddelerini karşılayamamaktadır.

2.2.2. Oransal Nem

Hayvan barınaklarında önemli çevre koşullarından birisi de oransal nemdir.

Hayvanlar yüksek nemli barınaklarda vücutlarındaki suyu dışarı atmak için daha

hızlı solunum yapacaklardır. Kuru atmosferde ise bunun tersi bir durum ortaya çıkar

ve hayvan yetiştiriciliğinde sorun yaratabilir. Barınak havası kuru ve oransal nem

%40’ın altındaysa bu durumda altlık ve gübreden daha fazla toz çıkıp havaya

karışmak suretiyle hayvanları rahatsız eder ve solunum yollarında enfeksiyonlara

neden olur. Hayvan barınaklarında yüksek nem düzeylerinin hayvanlar üzerinde

zararlı etkileri olduğu bilinen bir gerçektir. Hayvan barınaklarında yüksek nem

düzeylerinin hayvanlar üzerinde zararlı etkileri olduğu bilinen bir gerçektir

(Okuroğlu ve Delibaş, 1986).

2.2.3. Havalandırma

Havalandırma ile barınak içindeki sıcaklık ve oransal nem değerlerini

istenilen sınırlarda tutabilmek mümkündür. Havalandırma barınakta sıcaklık ve nem

koşullarının optimum düzeylerde kalabilmesini sağlamak için alınan önlemlerin

başında gelmektedir. Bunun yanı sıra çeşitli mikroorganizmalar, zararlı gazlar ve

tozlarla kirlenen havayı dışarı atmak suretiyle barınak içerisine temiz hava girişini

sağlamak amacıyla havalandırma yapılır. Bununla birlikte havalandırma ile, kış

aylarında barınak yapı elemanlarının iç ve dış yüzeylerinde nem yoğunlaşması

önlenebilmektedir (Iserman, 1993).

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

9

Kapalı ortamlarda yetiştirilen hayvanlardan beklenen verimin elde

edilebilmesi için onlara optimum çevre koşullarının sağlanması gerekir. Barınaklarda

hayvanlar için sağlanan bu koşullar aynı zamanda gerek hayvanlar gerekse, barınak

ortamında çalışan insanların sağlıkları bakımından da son derece önemlidir. Hayvan

barınaklarında optimal çevre koşullarının sağlanmasında uygulanan yöntemlerden en

yaygın olanı ısıtma ve havalandırmadır. Havalandırma, hayvanlara gerek iklimsel

(ortam sıcaklığı, nemi ve hava hareketi), gerekse kimyasal (ortamdaki toz ve çeşitli

gazlar) ortamın sağlanmasında ilk seçenektir. Hayvan sağlığı, barınak havasının

temizliği ile yakından ilgilidir. Barınak havasının temizliği ise hayvanların ortama

yaydıkları ısı, su buharı ve zararlı gazların oluşum hızlarına paralel olarak dışarı

atılmasıyla, yani havalandırma ile sağlanabilir (Gürdil, 2003).

2.2.4. Aydınlatma

Hayvan barınaklarında, başta sağlık koşullarının yerine getirilmesi olmak

üzere; hayvanlara uygun yaşam ortamı sağlamak, dış görüntü kirliliğine engel olmak

ve barınak içinde yürütülecek günlük rutin işlemleri gerçekleştirebilmek için

aydınlatma gereklidir. Aydınlatma için gün ışığının yetersiz kaldığı koşullarda

barınak içinde gerekli elektrik tertibatı yapılarak lamba ile aydınlatma sağlanabilir.

Gün ışığından faydalanabilmek için barınak duvarlarına eşit aralıklarla, barınağın

bulunduğu bölgenin iklim koşulları ve yetiştirilecek hayvan ırkını göz önüne alarak

pencereler yerleştirilir. Sıcak ve soğuk bölgeler için projelenecek pencere alanları

farklılık gösterir. Sıcak bölgelerde toplam pencere alanı taban alanının %20-25’ i ,

soğuk bölgelerde ise %3-4’ ü alınabilir (Alagöz, 2002).

2.2.5. Isı Yalıtımı

Hayvan barınaklarında, ısının bir ortamdan diğer bir ortama yapı

elemanlarıyla olan hareketini önlemek için ısı yalıtımı yapılır. İklim, yalıtım çeşidi,

barınak tipi ve büyüklüğü, hayvan cinsi yalıtım şekli ve kalınlığını etkileyen

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

10

faktörlerdir (Olgun, 1991). Hayvan barınaklarında yalıtımın amacı ve yararları şöyle

sıralanabilir,

• Kış mevsiminde yapı elemanları yolu ile olan ısı kaybı azaltılır,

• Yaz mevsiminde sıcak havanın barınak içerisinde zararlı etkilere neden

olması önlenir,

• Barınak içinde ani sıcaklık değişimi engellenir.

• Yapı elemanlarının iç yüzey sıcaklığını arttırarak nem yoğunlaşmasını önlenir

(Olgun, 1991).

2.3. Barınaklarda Ortaya Çıkan Zararlı Gazlar

Barınak içerisinde havayı kirleten zararlı gaz ve tozlar, geviş getiren

hayvanların metan, karbondioksit üretmesi, hayvan hareketleri ve çalışanların

faaliyetleri sonucu toz oluşumu ve hayvan gübrelerinin parçalanması ile

oluşmaktadır. Gübrenin biyolojik olarak bozulması (dekompozisyon) ile amonyak,

hidrojen sülfit, metan ve karbondioksit üretilir. Aynı zamanda hayvan dışkıları ve

bazı temizlik işlemleri sebebiyle ortama su da verilmektedir (Anonim,1989).

Hayvan sağlığı ve üretim yönünden zararlı olan gazların en önemlileri

arasında; karbondioksit, amonyak, hidrojen sülfür sayılabilir. Barınak içerisinde

çeşitli nedenlerle tozlar ve diğer gazlar da ortaya çıkar bu oluşum da hayvan ve

bakıcı sağlığını etkilemektedir. Bu amaçla bu gaz ve tozların özellikleri bilinmeli,

hayvan ve insanlar üzerine etkileri değerlendirilmeli, tolerans değerlerinin üzerine

çıkmaması sağlanmalıdır (Anonim, 2000).

Hayvan barınaklarında iç ortamda sözü edilen gaz ve tozlar dışında başka

maddeler de ortam havasında bulunmaktadır. Aminler, amidler, alkoller, aldehitler,

ketonlar, merkaptenler, disülfitler, karbon sülfirleri ve yağ asitleri bu maddelere

örnek olarak sıralanabilir. Ancak bu gazlar barınak içinde çok düşük düzeylerde

bulunduklarından hayvan verimine ve insan sağlığına pek etkili değildir (Anonim,

1989).

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

11

2.3.1. Amonyak

Amonyak altlıktan barınak havasına geçebilmektedir. Barınak havasına geçen

bu miktar, altlıktaki gaz basıncı oranı ve havadaki amonyak gaz basıncı oranı ile

yakından ilgilidir. Barınak havasında ortaya çıkan NH3 oranı zamana bağlı olarak

değişim göstermekte ve şu eşitlikle ifade edilmektedir (Elliot ve Collins, 1982).

CKNdt

dcV

vT.. −=

V : Kümes Hacmi (m3)

NT : Kümeste Üretilen Toplam Amonyak Miktarı (kg.h-1)

KV : Havalandırma Debisi (m3. h-1)

C : Havadaki Amonyak Konsantrasyonu (kg.m-3)

t : Zaman (h)

Kümeslerde gübrenin dekompozisyonu sonucunda ortaya çıkan amonyak

gazını belirleyebilmek amacıyla bir bilgisayar modeli geliştirilmiştir. Modele göre

taze altlık malzemesi üzerinde yetiştirilen hayvanlarda NH3 konsantrasyonundan

dolayı bir zararlanma olmamıştır. Ayrıca altlık içinde pH 'nın da düşük olduğu

görülmüştür (Elliot ve Collins, 1982).

Avrupa’da gaz fazda oluşan amonyak oluşumunun araştırıldığı bir çalışma;

antropojenik amonyak oluşumunda (yıllık) tarımın payının %98 ve endüstrinin

payının ise sadece %2 olduğunu göstermiştir (Buijsman ve Ark.,1985; Topçu, 1998).

Tarım uygulamalarındaki amonyak oluşumunun %81’ inin hayvancılık sektöründen

ve %17’ sinin de mineral gübre uygulamalarından kaynaklandığı belirlenmiştir.

Tarımsal faaliyetler sonucu oluşan amonyak emisyonu kaynakları önem sırasına göre

aşağıda verilmiştir (Isermann, 1990; Topçu;1998).

• Hayvan yetiştiriciliği (sıvı ve katı hayvan gübrelerinin toplanması,

depolanması ve dağıtımı),

• Mineral gübreler (özellikle üre ve diamonyum fosfat),

• Kanalizasyon, organik gübreleme ve bitki artıkları ile hayvan leşleri.

Hayvancılık sektörünün yaydığı amonyak miktarının önemini anlamak için

Almanya’ da yapılan bir çalışmaya göre; 1 inek ve 7 domuzdan oluşan küçük bir

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

12

çiftlikten yayılan amonyak miktarı içindeki azot miktarı 36 kg ha-1 ile bir otomobilin

yaydığı azot miktarından iki kat daha fazla olduğu görülmüştür (Isermann,

1990;Topçu;1998).

Etlik piliç (Broiler) kümeslerinde yapılan bir araştırmada yetiştirme

periyodunun ortasında altlıkta oluşan amonyak miktarı artmaya başlamıştır.

Amonyak konsantrasyonun bu şekilde artarak kümes havasında fazlalaşması sadece

gübre miktarının artması ile açıklanmaktadır. Barınak içerisinde amonyak miktarının

artması yetiştirme tekniklerine ve kullanılan kümes içi yardımcı ekipman

malzemesiyle yakından ilgilidir. Yeni teknik ve materyal kullanılarak yapılan

yetiştiricilikte ortaya çıkan NH3, eski teknoloji kullanılarak yapılan yetiştiriciliğe

göre daha az olmuştur (Van Wachenfelt,1994; Alagöz ve ark.,1996).

Barınak ortamındaki amonyak miktarının yükselmesi hayvanlarda yem yeme

miktarını azaltmakta düzensiz ve sık nefes alıp vermeler başlamakta hayvanlarda

spazmlara neden olmaktadır. Hayvan barınaklarında amonyak konsantrasyonu 10-20

ppm arasında ise yukarıda belirtilen ve yetiştiricilikte istenmeyen durumlar ortaya

çıkmaktadır. Bu oran 25-50 ppm arasında ise hayvanlarda, solunum yolları

hastalıkları görülür. Bu miktar 50-60 ppm’ in üzerinde ise yem tüketimi azalarak

solunumun bozulması sonucunda üretimde azalmalar oluşmaktadır. Barınak iç ortam

havasındaki amonyak konsantrasyonunun 60 ppm’ den yukarıya çıkması küçükbaş

hayvanlarda; 100 ppm’ den sonra da büyükbaş hayvanlarda üretim azalmasına neden

olur. Amonyak konsantrasyonu 500 ppm’ i aşınca kanatlı hayvanlarda ölümler

görülmektedir (Alagöz ve ark,1996).

Amonyak, renksiz, keskin kokulu, suda çözünebilen ve havadan daha hafif bir

gazdır. Barınaklarda oluşan amonyak gazının iki kaynağı vardır. Bunlar; hayvanların

sindirim sistemleri ve gübrenin mikrobiyolojik ayrışmasıdır. Yapılan çalışmalar

barınaklarda oluşan amonyak gazının önemli bir bölümünün gübrenin mikrobiyolojik

ayrışmasıyla oluştuğunu ortaya koymuştur. Bu nedenle barınakların sık sık

temizlenmesi ve uygun bir havalandırma sistemi ile bu gazın kontrol altına

alınabileceği bildirilmektedir. Diğer deyişle amonyak gazı konsantrasyonunun

hayvanları etkilemeyecek düzeye indirilebileceği bildirilmektedir (Öner, 2001).

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

13

Barınak ortamında bulunan toz ve gazların insan ve hayvan sağlığına olan

etkileri konusunda yapılan araştırma sonuçlarından yola çıkarak hayvan

barınaklarında bu etmenler için belirlenmiş bir sınır değer bulunmamaktadır. Ancak,

bir İsviçre resmi kuruluşu olan BVET ve uluslar arası bir kuruluş olan C.I.G.R.

tarafından hayvan barınaklarında izin verilen en yüksek amonyak ve hidrojensülfür

gaz konsantrasyon değerleri Çizelge 2.1 ‘de verilmiştir (Öner, 2001).

Çizelge 2.1. Hayvan Barınaklarında Bulunmasına İzin Verilen En Yüksek Gaz Konsantrasyon Değerleri

İzin verilen en yüksek değer (ppm) Gaz C.I.G.R BVET

Amonyak 20 10 (20)*

Hidrojen Sülfür 0.5 5 (10)*

(*) Barınaklarda günde en çok 8 saat çalışan insanlar için izin verilen değerler

2.3.2. Karbondioksit

Barınak içerisindeki havanın içerdiği gazların kabul edilebilir limit değerleri

Çizelge 2.2’ de verilmiştir (Sainsbury, 1981).

Çizelge 2.2. Barınak İçerisindeki Havada Bulunan Zararlı Gazların

Kabul Edilebilir Limit Değerleri

Zararlı Gaz Gaz Konsantrasyonu(ppm)

Karbondioksit 5000

Amonyak 50

Hidrojen Sülfit 10

Karbon Monoksit 50

Taiganides ve White, (1968); Sainsbury, (1981)’ nin yaptıkları bir çalışmada

barınak içerisindeki karbondioksit konsantrasyonunun 5000 ppm olduğu, genellikle

havalandırma yapılmış ve çevre kontrollü kümeslerde bu değerin 2000 ppm olduğu

yapılan ölçümlerle belirlenmiştir. Normalde hava 300 ppm karbondioksit içerir.

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

14

Geriye kalan büyük bir miktar ortama hayvanların solunumu ve gübrenin

dekompozisyonu sonucunda verilmektedir

Karbondioksit (CO2) özellikle kapalı tipteki hayvan barınaklarında üretilerek

iç ortamda birikim yapabilen bir gazdır. Bu gaz hayvanların yaptığı solunum ve aynı

zamanda gübre içindeki biyolojik faaliyetler nedeni ile ortaya çıkarlar. Karbondioksit

kokusuz, renksiz ve havadan 1.5 kat daha ağırdır. Barınak içerisindeki hayvanın CO2

üretmesi, ısı üretimi ile doğrudan bağlantılıdır. Bu yüzden, CO2 üretimi hayvan

ağırlığı, besleme düzeyi ve ısısal çevrenin bir fonksiyonudur. Bunun watt olarak

ifadesi ise; hayvanların ortama 1 watt’ lık bir ısı vermesi sonucunda 3.5 litre

karbondioksit üretimi meydana gelmektedir. Dış ortamdaki karbondioksit düzeyi,

barınaklarda izin verilen düzey ve zararlı etki düzeyi barınak içerisindeki

karbondioksit konsantrasyonunun zararlı etkisi ile yakından ilgilidir (Iserman,1993).

Van Wachenfelt, (1994)’e göre hayvan barınaklarında hayvanların

solunumları yanında, barınakta çalışan insanlar tarafından da barınak havasına CO2

verilmektedir. Ortama verilen tüm karbondioksit konsantrasyonu, hayvanların sağlık

ve üretimlerini büyük oranda etkilemektedir. Normal olarak havada 300-400 ppm

arasında bulunan karbondioksit, havalandırma yetersiz ise 5000-10000 ppm'e kadar

çıkabilmektedir. CO2 konsantrasyonunun barınak içerisinde 300000 ppm'e ulaşması

halinde, insan ve hayvanlar ölebilmektedir. Hayvanların sağlıklı bir ortamda, tolerans

gösterebildiği CO2 konsantrasyon düzeyi 20000 ppm olmasına rağmen, onlardan elde

edilebilecek verimin istenilen düzeyde olması amacıyla bu miktar kümeslerde 1000

ppm, sığırcılık tesislerinde ise 3000 ppm değerini geçmemelidir. İsveç Ulusal Tarım

ve Sağlık Kurulu'nun hava kirliliği için verdiği CO2 limit değerleri, hayvanlar için

3000 ppm, insanlar için ise 5000 ppm olarak belirlenmiştir.

2.3.3. Metan

Metan gazı gübrenin aneorobik dekompozisyonu sonucu ortaya çıkar. Metan

gazı tam anlamıyla toksik bir gaz olmayıp, hayvan barınaklarında bulunduğu

konsantrasyon düzeyiyle tek başına zarar verici bir gaz değildir. Gübre çukurlarında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

15

hareketsiz köşelerde ve tavanda birikmiş 50000 ppm düzeyinde metan gazına en ufak

bir kıvılcım patlayıcı etki yapmaktadır (Sainsbury, 1981;Atılgan, 1994)

Ahlgrimm ve Gaedeken (1990) tarımsal faaliyetler sonucu yılda 220 Ton

miktarında metan emisyonu gerçekleşmektedir. Bu tarımsal faaliyetler içerisinde de

hayvancılık sektörünün oluşturduğu emisyon oransal olarak fazladır. Almanya’ da

yapılan bir çalışma sonucunda bir süt ineğinin yaydığı metan gazının bir otomobilin

yaydığı metan gazından 3 kat daha fazla olduğu belirtilmiştir

Kapalı ortamda ve aynı koşullarda metan gazı hacmi, karbondioksit

üretiminin yaklaşık % 7-9’ u kadardır (Hellickson ve Walker, 1983; Isermann, 1993).

Havada hacimsel olarak % 5-15 oranları arasında metan karışımının

bulunması yanıcı etki yapabilir. Kapalı ortamda ve aynı koşullarda metan gazı

hacmi, karbodioksit üretiminin yaklaşık %7-9' u kadardır. Metan konsantrasyonu

50 000 ppm’e çıkınca ölümler görülebilir. Metan gazına hayvanların toleransı 10 000

ppm’dir (Anonim,1996a)

2.3.4. Hidrojen Sülfit

Hidrojen sülfit renksiz, çok kötü bir kokuya sahip ve havadan ağır bir gazdır.

Hidrojen sülfit hayvanların gübrelerinden aneorobik koşullar altında oluşmaktadır ve

toksik etkisi yüksek bir gazdır. Hayvanların ortama sıvı gübre verdiklerinde ve

bunların temizliği esnasında hidrojen sülfit sorunlara neden olmaktadır (Sainsbury,

1981; Hellickson ve Walker, 1983;Anonim,1993; Atılgan, 1994).

Hidrojen sülfitin düşük düzeydeki konsantrasyonlarının uzun süreli olması

halinde hayvanların bu durumdan rahatsız olduğu yapılan araştırmalarla

belirlenmiştir. Hidrojen sülfit konsantrasyonunun 20 ppm düzeyinde olması

hayvanlarda iştahsızlığa, 50-200 ppm civarında olması mide bulantısı, kusma ve

ishale yol açtığı belirtilmektedir. Çeşitli araştırmacılar, hayvan barınaklarında

hidrojen sülfitin limit değerini 10 ppm olarak belirlemektedirler (Sainsbury, 1981).

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

16

2.3.5.Toz

Toz zerrecikleri gazları ve sıvıları emebilirler. Ayrıca partikül maddeler virüs

ve bakteri taşıdığı ve hatta Marek mikrobunun taşınmasında büyük rol oynadıkları

bildirilmiştir (Lillie, 1970).

Ulusal Tarım ve İsveç sağlık kurullarının hava kirliliği ve hayvan

barınaklarında toz için verdiği limit değer hayvanlarda 10 mg/m3 , insanlar için ise 5

mg/m3 tür (Elliot ve Collins, 1982).

Oransal nem ve sıcaklıktaki değişiklikler barınak içi toz konsantrasyonu

üzerinde önemli etkiler yapar. Genellikle barınak içerisinde oransal nem % 50 nin

altına düştüğünde gaz fazdaki tozların konsantrasyonu artmaktadır. Toz

konsantrasyonu için gerek hayvan gerek insan sağlığına zararlı etkisi yönünden,

kesin bir sonuç değeri belirlenmemiş olmasına karşın, havada 10 mg/m3 lük bir

değer tolerans gösterilebilen toz limiti olarak dikkate alınabilir (Alagöz ve

ark.,1996).

Çapları 1 mikrondan (µ) büyük, 150 (µ) dan küçük olan zerreciklere toz adı

verilir. Duman ise, çapları 1 (µ) dan küçük zerreciklere denmektedir. Ancak duman

hayvan barınaklarında toz olarak dikkate alınır. 10 (µ) nun altındaki zerreler ise

yayılma eğilimi gösterirler ve geçici olarak asılı kalırlar. Parçacık boyutunu

tanımlamada kullanılan aerodinamik çap, incelenen parçanın geometrik boyutuna,

şekline ve gerçek yoğunluğuna bakılmaksızın havada asılı kalma zamanına bağlı,

birim yoğunlukta varsayılan bir kürenin çapıdır (Anonim,1996a, Mutlu, 1999).

Partikül maddenin miktarı, altlıkla yakından ilgilidir. Kafeste yetiştirilen

tavukların 50 mg/tavuk/gün toz ürettikleri ve bu oranın altlıkla yetiştiriciliğe göre 1/4

ile 1/10 kadar daha az olduğu saptanmıştır. Başka bir çalışmada ise hindi

kümeslerinde toz konsantrasyonunun 0.71 ile 40.6 mg/m3 arasında değiştiği ve toz

parçacıklarının %25-50 sinin 10 (µ) dan küçük parçacıklar halinde olduğu

saptanmıştır (Anonim,1996a; Mutlu, 1999).

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

17

2.3.6. Karbonmonoksit

Karbonmonoksit zehirleyici etkiye sahiptir. Kanda hemoglobin ile reaksiyona

girerek kanın oksijen taşıma kapasitesini düşürür ve ölüme sebebiyet verir.

Karbonmonoksit gazı, açık hava koşullarında oksijen ile birleşerek karbondioksite

dönüşür ve etkisi yok olur. Gazın tehlikeliliği ise daha çok kapalı ortamlarda

oluşmaktadır (Sabancı ve Akıncı, 1996; Topçu, 1998)

Barınak içinde içilen sigaralar ve yakılan ateş, bir miktar karbonmonoksit

gazı yayar. Karbonmonoksit gazı konsantrasyonu 50 ppm’e çıktığında, hayvanlarda

zararlı etkiler görülmektedir (Alagöz ve ark,1996).

2.3.7. Sülfirdioksit

Solunum havasında sülfirdioksit konsantrasyonunun 5 ppm’e yükselmesi,

canlılar için zehir etkisi yapmaktadır(Alagöz ve ark,1996).

2.4.Barınaklarda Üretilen Gazların Çevre ve Sağlık Üzerine Etkileri

Barınak içinde çalışan işçiler üzerinde yapılan bir araştırmada, barınak iç

ortamında 100 ppm’ lik amonyak gazının bulunduğu koşullarda çalışan bir işçide, 6

haftalık süre sonunda keratokonjunktivit olarak bilinen göz hastalığı belirlenmiştir

(Charles, 1981).

Tarımsal alanlarda veya ormanlık alanların altında derinde bulunan yer altı

suları, problemli alanlar hariç, önemli bir kirlenmeye uğramazlar. Bununla birlikte

problem olmadığını zannettiğimiz alanlarda da önlem almak gerekir. Tarımdan içme

sularına geçebilecek toksik maddeler, nitrat, nitrit, ağır metaller ve bitki koruma

ilaçlarıdır. Toksik maddeler sınıfına girmeyen ancak kirletici özelliği olan fosfatlar,

Fe, Mn, Mg, Ca, Na, Cl2, SO4, SO3 ve humin asitleri de önemlidir. Ayrıca

mikroorganizmalar da suya geçer. Nitrat çok hareketli olduğu için kirlenmeye çabuk

ve tehlikeli boyutlarda neden olur. Nitrat içeren veya çabuk nitrifikasyona uğrayan

amonyum içeren gübrelerin yanlış kullanılması, örneğin tohumdan önce toprağa

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

18

atılmalar gibi, yer altı suyunun kirlenmesine neden olurlar. Bununla beraber ahır

gübresi, ahır şerbeti, kompost, atık su arıtma çamuru, pancar yaprakları ve yeşil

gübre gibi organik azot içeren gübreler daha büyük tehlike oluşturmaktadır

(Timmermann, 1981; Özbek, 1989).

Havalandırma yapılan barınaklarda CO2 konsantrasyonu, insanlar ve

hayvanlar için herhangi olumsuz bir durum oluşturmamaktadır. İnsanlar için 30 000

ppm CO2 konsantrasyonu, sağlık için güvenli sınır kabul edilmiştir. Ancak, önerilen

en fazla sınır değer 10 000 ppm,dir. Bu değerler hayvan barınaklarında normal olarak

bulunan değerlerin 1 ile 10 katıdır (Okuroğlu,1982).

Hayvan barınaklarında, içeride bulunan gaz konsantrasyonu arttıkça,

barınakta çalışan işçilerin çalışma kapasiteleri düşer. Barınaklarda 1 ile 3 yıl arasında

çalışan işçilerin, solunum problemleri de varsa sağlıkları olumsuz yönde

etkilenebilir. Bu konuda yapılan bir araştırmada, barınaklarda çalışan 11 kişi

incelenmiş ve çalışanların % 50’ sinden fazlasında öksürme, göğüs sıkışması,

solunum yolu rahatsızlıkları gibi hastalıklar görülmüştür. Nefes darlığı problemi ise

incelenen çalışanların %45’ inde gözlenmiştir (Eliot ve Collins, 1982).

Özen (1986), kümes içerisindeki gazlardan amonyak oranının önemli

olduğunu, yüksek amonyağın hem bakıcılara hem de kümes içerisindeki hayvanlara

zarar verdiğini, kümes içerisindeki amonyak oranı 15 ppm’ e ulaştığında zararlı

etkilerinin görülmeye başlandığını ve bu oranın 20 ppm ve daha üzerinde uzun süre

kalmasının tavuklar için oldukça zararlı olabileceğini, ortamdaki yüksek amonyak

konsantrasyonunun uygun havalandırma yöntemleri, gübre ve altlıkların daha sık

temizlenmesiyle giderilebileceğini bildirmiştir (Öner, 2001).

Tarımsal etkinliklerin çevre üzerindeki etki derecesini belirlemek için üç

kategori saptanmıştır.

1.Çevreye az etki yapan: Bu kategoriye oldukça ekstansif yürütülen tarımsal

üretim girmektedir. Bunun için şimdilik bir önlem almaya gerek duyulmamaktadır.

2. Belirgin şekilde çevreyi etkileyen: Bu kategoriye gerek tarla tarımı gerekse

hayvancılık etkinlikleri bakımından üretimde yüksek bir entansiteye ulaşmış olan

işletmeler girmektedir. Burada bazı kısıtlamaların getirilmesi, çevreyi etkileyen bazı

etkinliklerin sınırlandırılması zorunludur.

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

19

3. Oldukça yüksek derecede çevreyi etkileyen: Bu kategoriye çevreyi sürekli

olarak ve önlenemeyecek şekilde etkileyen her türlü üretim şekilleri girmektedir.

Bunlar endüstriyel üretim kuruluşları ile hemen hemen aynı düzeydedir. Burada

agro-endüstriyel koşullar söz konusudur (Özbek, 1989).

Küresel ısınmanın hayvan yetiştiriciliği üzerinde yaratacağı etkiler ile ilgili

araştırmalar incelendiğinde, ısı artışının, tropik ülkelerde hayvanların vücut ısısı

artışına sebep olabileceği vurgulanmıştır. Bu ısı artışı ateşli hastalıklara yol açarak

bulaşma yolu ile diğer ülkeleri de etkileyebilir ve ciddi ekonomik kayıplara yol

açacak şekilde gelişebilir (Smith ve Tirpak, 1989; Topçu, 1998).

Çizelge 2.3’ de, Amerikan Çalışma Güvenliği ve Sağlığı İdaresi tarafından,

büyükbaş hayvancılık işletmelerinde ortalama 8 saat çalışan bir işçinin maruz kaldığı

gaz konsantrasyonları listelenmiştir (Anonim,1993).

Çizelge.2.3. İşçiler Üzerinde Etkili Olan Gaz Miktarları Günde Ortalama 8 Saat Çalışma Süresi

Toz 15 mg/m3 Amonyak, NH4 25 mg/kg

Hidrojensülfid, H2S 10 mg/kg Karbonmonoksit, CO 50 mg/kg

İnsanlar için amonyak gazının 50 ppm değerinde olması herhangibir olumsuz

koşul oluşturmadığı, bu değerin 50-100 ppm olması durumunda nefes alıp verme

sırasında gözle görülür bir etki yapmadığı belirlenmiştir. Amonyak

konsantrasyonunun 100-200 ppm olması durumunda hapşırma, solunum yollarında

tahriş ve iştahsızlık yaptığı belirlenmiştir (Anonim,1993).

Ancak bu gazların çeşitli sebeplerden dolayı, hayvan ve insanlar üzerinde

etkili olan konsantrasyon limitleri tam olarak belirlenememektedir. Bu sebeplerden

bazıları ise; katı ve sıvı atık miktarlarının barınak içinde değişim göstermesi, iç ortam

sıcaklık dağılımlarının farklı olması, gün içerisinde havalandırma kapasitelerinin

değişim göstermesi ve bu farklılıkların hayvanlar üzerinde yarattığı etkilerin farklı

olması şeklinde sıralanabilir (Watches ve Charles, 1994).

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

20

Hayvancılık da yüksek nitrat-nitrojen seviyesinden etkilenir. İçerisinde 5 ppm

konsantrasyon bulunduran sulardan içen genç hayvanlarda methemoglobinemi

sorunu meydana gelmektedir (Pimentel ve ark., 1989).

Ötrofikasyon kadar ciddi kirlilik problemi olmamasına rağmen, rüzgar

yönünde bulunan geniş gübre depoları ve işletme sistemlerinden gelen güçlü koku da

rahatsız edici olmaktadır (Wassenhove, 1992; Hartung and Phillips, 1994; Geyer and

Findley, 1994). Gübreler ve hayvansal atıklar uygun şekilde kullanıldığında tarımsal

faaliyetlerde büyük rol oynarlar. Ancak aşırı ticari gübre kullanımı ve haddinden

fazla hayvan gübresi, bitki besin elementlerini (nitrojen-fosfor-potasyum), faydalı

olmaktan çıkararak, çevre için ciddi kirlilikler yaratacak boyuta taşır. Ekosistemde

bitkilere ve hayvanlara zararlı olan kirleticiler, eğer içme suyunda tolerans

seviyesinin üzerinde bulunursa ciddi insan sağlığı problemlerine neden olur (ACE,

1982; Baird ve ark., 1994; Hodgkin ve Hamilton,1993; Huang ve Uri, 1994).

Wathes ve Charles (1994)’ ın yaptıkları çalışmanın sonuçları Çizelge 2.4’ de

verilmiştir. Çizelge, insanlar için uzun ve kısa dönem periyotlarda ve hayvanlar için

sürekli olarak yapılan ölçüm sonuçlarını göstermektedir.

Çizelge 2.4. Barınak İçindeki Gazların İnsan ve Hayvanları Etkileme Limitleri

İnsanları Etkileme Limitleri

Hayvanları Etkileme Limitleri

Uzun Periyot (8 Saat)

Kısa Periyot (10 Dakika)

Sürekli

Gazlar ppm ppm ppm

Amonyak, NH3 25 35 20

Karbondioksit, CO2 5.000 15.000 3.000

Karbonmonoksit, CO 50 300 10

Formaldehid, HCHO 20 30 -

Hidrojensülfid, H2S 10 15 0.5

Metan, CH4 Oksijen Yetersizliğinden Dolayı Boğulma

- -

Nitrojendioksid, NO2 3 5 -

Toz (mg/m-3) 10 - -

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

21

Yüksek seviyelerdeki hayvansal gübrenin toprağa uygulanması topraktaki

tuzu arttırabilir aynı zamanda bitki gövde ve dal gelişiminde deformasyona sebep

olabilir. Gübre toprağa uygulandığında yıllık gübre testlerinin yapılması kuvvetle

önerilir(Johnson ve Eckert, 1995).

2.5. Barınaklarda Ortaya Çıkan Zararlı Atıklar

Hayvan barınaklarında üretilen atıklar; barınak içinde ve barınak dışında

üretilenler olmak üzere iki grupta incelenebilmektedir.

2.5.1. Barınak İçinde Üretilen Atıklar

Hayvancılık işletmelerinde büyük miktarda gübre üretilir. Gübre işletimi

birçok işletmede temel sorun niteliğinde olup, gübrenin temizlenmesi,

uzaklaştırılması, depolanması, araziye uygulanması gibi işlemler üzerinde fazla

durulmamakta veya önemsenmemektedir. İşletmelerde oluşan katı ve sıvı gübreler

plansız bir şekilde toplanmakta veya atılmaktadır. Organik gübrenin bu şekilde

değerlendirilememesi, hem milli bir servetin heba edilmesine hem de büyük çevre

sorunlarına neden olmaktadır. Hayvancılığı gelişmiş, büyük kapasiteli işletmelere

sahip ülkelerde gübre işletimi ve gübre kullanımı konusunda birçok ilerlemeler

kaydedilmiştir (Şimşek ve ark., 2001).

Ahır gübrelerindeki bitkiye yarayışlı besin elementlerinin miktarı; yem

rasyonunun içeriğine, yataklık ve su miktarına, gübreyi toplama ve depolama

metoduna, araziye uygulama metoduna ve toprak, bitki, iklim özelliklerine göre

değişmektedir. Ahır gübreleri makro ve mikro bitki besin maddelerini içerirler. Ahır

gübresindeki stabil organik azot çoğunlukla yavaş ayrışır. Bu azotun yaklaşık %40-

50’ si ilk yıl, %12-15’ i ikinci yıl, %5-6’ sı üçüncü yıl ve diğer yıllarda daha az

olmak üzere ayrışmaya devam eder (Herbert, 1998; Demirkıran, 2004).

Ağırlığı yaklaşık 550 kg olan bir süt sığırı yıkama suyu da dahil %11’ i sıvı

olmak üzere yılda toplam 32 ton gübre üretmektedir. Bu gübre 1 dekarlık alana

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

22

uygulandığında, 28 kg N, 11.2 kg P2O5 ve 13.4 kg K2O bitki besin maddesi

sağlanmaktadır (Weeks, 1994; Demirkıran, 2004).

Yapılan bir araştırmada farklı gübre taşıma sistemlerine sahip yumurta tavuğu

kümeslerinde havalandırma sonrasında dışarı atılan pis kokulu havada bulunan

kimyasal maddelerin miktarları verilmiştir. Bu değerler Çizelge 2.5’de verilmiştir

(Elliot ve Collins,1982).

Çizelge 2.5. Farklı Gübre Taşıma Sistemlerine Sahip Yumurta Tavuğu Kümeslerinde Havalandırma Sırasında Ortaya Çıkan Koku Yayılımı

Gübre Taşıma Sistemi

Günlük Gübre Taşıma Kümeste Kuruyan Sıvı Bulamaç

Ortalama Alt ve Üst

Değerler Ortalama

Alt ve Üst

Değerler Ortalama

Alt ve

Üst

Değerler

Organik Yağlı Asitler

C2-C5 (mg/m3) 35 15-77 103 19-209 177 30-420

Fenoller(mg/m3) 6 3-10 7 3-13 58 27-216

Amonyak(mg/m3) 2 1-4 12 1-24 4 3-8

Toz(mg/m3) 1.5 1.1-7 0.9 0.1-6 0.8 0.1-3

Çizelge 2.6. Hayvan gübresi içindeki nitrojen, fosfor ve potasyum oranları (Troeh and Thompson, 1993; Taylor, 1994).

% Nitrojen % Fosfor %Potasyum

Katı Sıvı Katı Sıvı Katı Sıvı

0.5 0.25 0.11 0.06 0.4 0.2

Yapılan bir araştırma sonucunda üç değişik şekilde gübre taşıma sistemine

sahip yumurta tavuğu kümeslerinde, havalandırma sırasında ortaya çıkan koku

değerleri farklı teknikler ile ölçülmüş ve kıyaslanmıştır. Sıvı bulamaç şeklinde gübre

taşıma sistemine sahip kümeste genellikle kötü sonuçlar ortaya çıkmıştır. Ayrıca

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

23

gübrenin dekompozisyonu sonucunda oluşan ve çevreye yayılan diğer bazı kimyevi

maddeler Çizelge 2.7’de verilmiştir (Alagöz ve ark.,1996).

Hayvan barınaklarında gübre hem iç ortamda, hem de eğer uygun şekilde

depolanmadığı takdirde dış ortamda, büyük oranda çevre kirliliği yaratmaktadır. Bu

amaçla barınaklarda ortaya çıkan gübrenin barınak içi havasına yaydığı koku ile

birlikte bu hava içerisinde bulunan zararlı maddelerin miktarının çok iyi bilinmesi

gereklidir. Bu amaçla barınak içerisindeki gübre taşıma sistemi, havada oluşan kötü

kokuların yayılımı ile yakından ilgilidir (Alagöz ve ark,1996).

Çizelge 2.7. Büyükbaş ve Kümes Hayvan Gübrelerinin Anaerobik Dekompozisyonu

Sonucunda Ortaya Çıkan Ürünler Aminler Asitler Gazlar Sülfür Bileşimleri

Metilamin

Etilamin

TriMetilamin

Dietilamin

Bütrik

Asetik

Propionik

İsobütrik

İsovaleric

CO2

Metan

Amonyak

Hidrojen Sülfid

Dimetil Sülfid

Dietil Sülfid

Metilmerkapten

Disülfid

Yine gübre içeriği konusunda yapılan bir çalışmada hayvan gübresinin besin

içeriğinin çeşitli olduğunu göstermiştir. Hayvanın yaşına, besin kaynağına, barınak

çeşidine, beslenme yöntemine, ısıya ve nem içeriğine bağlı olmak üzere değişiklik

gösterir. Besin elementindeki bu çeşitlilikten dolayı, araziye gübre uygulama

kararları besin elementi içeriğine bağlı olarak verilmelidir (Camberato ve ark., 1996).

Bu konuda yapılan çalışmalar 454 kg’ lık bir süt sığırının her gün yaklaşık

ortalama olarak 36.4 kg gübre ürettiğini göstermektedir. Üretilen bu gübre için

belirlenen hacim ağırlığı ise yaklaşık 0.037 m3/gün’ dür. Bunun yanı sıra 636 kg

ağırlığındaki bir süt sığırı 120 günlük periyot boyunca yaklaşık 6.4 m3 gübre

üretmektedir (Harner ve ark.,1997). Yemleme rasyonu, havyan yaşı ve süt verimi

gübre veriminde etkili parametrelerdir (Şimşek ve ark., 2001).

Standartlar dahilinde, sağlık koşulları olumlu bir gübre depolama için

gübrenin %80’ den daha az nem içermesi istenir. Yeni üretilen taze gübrede %87

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

24

oranında nem bulunur. Uygun ve kolay depolama yapabilmek için üreticilerin, sap

saman artıkları, gazete ve benzeri kağıtları gübre materyali ile karıştırarak nem

içeriğini azaltmaları gerekmektedir (Harner ve ark.,1997).

Hayvansal atık materyali olarak tanımlanan gübre, yapısı nedeniyle organik

bir maddedir. Her organik maddenin zamanla kokuşup bozulduğu göz önünde

tutulursa, gübre de zaman içinde dekompozisyona uğrayarak yapısını ve özelliklerini

kaybeder. Bozulma sonucu ise, kimyasal kirliliğin yanı sıra, görüntü kirliliği ve kötü

kokular ortaya çıkar. Bu nedenle gübrenin dış çevreye gelişigüzel atılıp, kontrolsüzce

kullanılması durdurulmalıdır. Gübrenin tarım arazilerinde kullanılması yada başka

işlemler için bekletilmesi aşamaları da; kirliliği önleyecek koşullarda ve bilinçli

olarak yapılmalıdır (Anonim, 2000).

Hayvancılık işletmelerinde yapılan araştırmalar sonucunda çiftlik hayvanların

yıllık gübre üretim miktarları Çizelge 2.8’ de verilmiştir (Anonim, 2000; Bayındır ve

ark., 2004).

Çizelge 2.8 Çiftlik Hayvanların Yıllık Gübre Üretim Miktarları (*) Hayvan Cinsi Miktar (Ton/yıl)

Süt sığırı 15 Kara sığır 11 Koyun 10 Çiftlik domuzu 18 Yabani domuz 6.5 Yumurta Tavuğu 13 Piliç 11 Hindi 8.5

*453 kg ağırlık üzerinden

2.5.2.Barınak Dışında Ortaya Çıkan Zararlı Atıklar

Barınak dışındaki atıklar içerisinde gübre ile birlikte başka birçok değişik

madde saymak mümkündür. Gübreye uygulanan işlemler sonucu oluşan atıklar,

işletmedeki rutin işlemlerin oluşturduğu atıklar, yem ve yem depolarının atıkları

şeklinde özetlenebilir. İşletme dışındaki atıklar çevre için koku ve görüntü kirliliği de

yaratmaktadır. Bu atıkların kaynakları ise şu şekilde sıralanabilir(Anonim, 1996e).

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

25

• Gübrenin çevreye gelişigüzel atılması ve uygun bir depoda depolanmaması,

• İşletme içerisinde bulunan, yeterli kapasitede olmayan ve uygun şekilde

projelenmemiş kesimhaneler,

• Uygun projelenmemiş yem depoları,

• Ölen hayvanların uygun şekilde uzaklaştırılıp, hijyenin sağlanmaması.,

• İşletme içindeki günlük işlemler sonucu oluşan atık sular.

2.5.2.1.Gübrelikler ve Gübre Depolama Sistemi

Hayvan barınaklarından üretilen gübre kontrol edilmez ve uygun koşullar

altında değerlendirilmeden kontrolsüz şekilde dış ortama, çevreye terk edilirse

istenmeyen sonuçlar doğuracak, fayda sağlanabilecek bir materyal olmasına rağmen

zararlı hale gelecektir (Waskom 1999).

Dış ortama gelişigüzel bırakılan gübre ve diğer atıklar zaman içinde

kokuşmaya, bozulmaya (dekompozisyon) başlayıp çevreye kötü kokular, zararlı gaz

ve tozlar yayacaktır. Bozulma sonucu ise, kimyasal kirliliğin yanı sıra, görüntü

kirliliği ve kötü kokular ortaya çıkar. Bu nedenle gübrenin dış çevreye gelişigüzel

atılıp, kontrolsüzce kullanılması durdurulmalıdır. Gübrenin tarım arazilerinde

kullanılması yada başka işlemler için bekletilmesi aşamaları da; kirliliği önleyecek

koşullarda ve bilinçli yapılmalıdır (Jacobson, ve ark, 1999).

Atık oluştuğunda, içindeki bitki besin elementlerinin kaybolmaması, gübrenin

araziye dağıtımının kolaylaşması ve gübre içindeki bitki besin elementlerinin, besin

maddesi üretiminde kullanılmak üzere yeniden çevrime girmesi açısından kapalı

ortamda muhafaza edilmelidir (Jokela, 1992).

Hayvansal üretim yapan işletmelerde oluşan katı veya yarı katı hayvansal

atıklar için gübre depoları kullanılmaktadır (Kelly, 1995).

Katı gübrenin gereken önlemler alınmadan ve yağmur suyuna maruz

bırakılmış bir şekilde depolanması, gübre yapışkan ve dağılımı zor bir materyal olsa

da, gübre içindeki N ve K2O miktarının azalmasına neden olur. Stoklanmış gübreden

N’in süzülmesi yüzey ve yer altı sularında kirliliğe sebep olacaktır. Bu nedenle

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

26

işlenmek ve araziye uygulanmak üzere stoklanan gübre gerekli önlemler alınarak

korunmalıdır (Camberato ve ark., 1996).

Milanesi (1989), hayvan güblerini depolayabilmek için kullanılan yöntemler

arasında mekanik ayırıcılar, betonarme depolama yapıları, depolama tankları ve

depolama havuzlarını saymaktadır. Bunun yanı sıra, ekili alanlarda bitki

rotasyonlarında gübrenin tarım arazilerine uygulanması da gübre depolama sistemi

olarak kabul edilebilir (Chastain ve Jacobson, 1996).

Bir işletmede gübre depolama yapılarının planlama ihtiyacı hesaplanırken;

işletmedeki koku, kirlilik seviyesi, seçilen planlama yerinin uygunluğu, işletmede

çalışanların güvenliği, hayvanların beslenme gereksinmesi, mevcut uygulamaların

çevresel etkileri ve yem olarak verilecek ürünlerin uygulama zamanları gibi faktörler

dikkate alınmalıdır. Ayrıca yapılacak planlama için yasal ve teknik kriterler

incelenmeli, gereken hukuksal izinler alınmalıdır. Arazinin topoğrafik konumu, bu

konum için olası sel ihtimalleri, bölgesel toprak etütleri sonuçlarına da dikkat

edilmelidir (Anonim, 1996d).

ASAE 1996, Mühendislik Uygulaması Bürosu’nca ihtiyaç duyulan gübrelik

depolama hacmi belirlenmesi için gerekli kriterler şu şekilde açıklanmıştır.

(Anonymous,1996b ; Mutlu, 1999).

Gübre Depolama Hacmi:

SFDIBFMD

DMWNS −++=

**

eşitlikte;

S : İhtiyaç duyulan depolama hacmi, m3

N : Hayvan sayısı,

MW : Günlük olarak bir hayvanın üretebileceği gübre miktarı, kg.gün-1

(MW değeri; ASAE D 384 verilerinden alınacaktır.)

D : Gübrenin depolanma süresi, gün

MD : Depolanacak gübrenin yoğunluğu, kg.m-3

(MD değeri: ASAE D 384 verilerinden alınacaktır.)

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

27

DI : Sulandırma faktörü, m3

SF : Depolama hacmi azaltma faktörü, m3

BF : Atlık faktörü, m3

BD

DBNVRBF

**=

eşitlikte;

VR: Altlık azaltma faktörü (0.30 – 0.50)

B : Günlük olarak her hayvan için kullanılan altlık miktarı, (kg.gün-1)

BD : Balya edilmiş altlık hacmi, kg.m-3

Araştırmalar sonucunda birçok küçük ölçekli süt işletmesinin, gerekli alet ve

donanım yetersizliğinden, sıvı ve bulamaç halinde gübre depolama yerine, katı gübre

depolamayı tercih ettiği görülmüştür. Çünkü katı gübre materyalinin taşınması ve

depolanması diğer atık kontrol yöntemlerine kıyasla daha kolaydır. Gübre bulamaç

halinde kontrol edilmek istendiğinde ise sıvı taşıma tankı şeklinde depolama

gereklidir (Harner ve ark.,1997).

Planlanan gübre depolarında, duvarlar ihtiyaç durumuna göre sızdırmalı veya

sızdırmasız duvar olarak projelenmektedir. Sızdırmalı duvar tiplerinde; duvar ve

beton işleri sonrasında ilk dökülen beton ile birlikte biçimlendirme ve eğimlendirme

yapılmaktadır. Depo duvarları normal standartlar dahilinde ve sıvı atıkların

boşaltımından dolayı oluşan çürüme ve deforme etkileri de dikkate alınarak 2.5 m

yüksekliğinde olmalıdır. Taban ise 30 mm kalınlığında, blokaj materyali içermeyen

sulu grobeton malzemeden yapılmalıdır. Uzun dönem hizmet verebilmesi için depo

duvarları; olası yan yatma, yıkılma ve çatlamalara karşı demiryolu rayları

malzemesinden oluşturulan destekler ve sertleştirilmiş beton kalıplar kullanılarak

yapılmalıdır (Mutlu, 1999).

Hayvan barınaklarında elde edilen gübre uygun bir şekilde depolanmadığında

içerisindeki besin elementleri ve mikroorganizmalar sayesinde yüzey ve taban suyu

kirliliğine neden olabilir. Gübrenin depolanması üreticilere bitkisel üretim için en iyi

besin kaynağı kullanımına olanak verir. Fakat bir yerde biriktirilecek gübre iyi bir

şekilde depolanmazsa insan ve hayvan sağlığı için çevre kirliliği riski yaratabilir. Bu

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

28

yüzden barınaklarda oluşan atıklar (sıvı ve katı gübre) araziye uygulanıncaya kadar

çevre kirliliği yaratmayacak şekilde korunmalıdır (Harris ve ark., 2001).

Barınaklarda üretilen gübrenin katı, yarı katı ve sıvı olmasını, üretim

birimlerinin tasarımı ve uygulama şekli etkiler. Basınçlı su sistemi kullanılarak

yapılan gübre toplama ve temizleme işlemi, gübrenin sıvı ağırlıklı olmasına neden

olur. Diğer taraftan bol miktarda altlık kullanılıyorsa, gübre daha katı olur. Gübre

içindeki katı içerik %20-25 veya daha fazla ise katı; %10-20 ise yarı katı; %0-10 ise

sıvı gübre olarak adlandırılır (Anonim, 2003a).

Çiftlik gübresinin bilgisizce ve tekniğine uygun olmayan yöntemler ile

tarımsal üretimde kullanılması da çiftlik gübresi etkinliğini azaltmaktadır. Zaten

yetersiz miktarda olan çiftlik gübresinin uygun olamayan koşullarda bekletilmesi ya

da araziye gelişigüzel uygulanması sonucu, yıkanma ve buharlaşma ile önemli

miktarda besin bileşimi kayba uğramakta, toprak verimliliği ve tarımsal üretim

açısından çiftlik gübresinden beklenen yarar tam olarak sağlanamamaktadır(Bayındır

ve ark.,2004).

Gübre depolama yapılarının sıvı gübre depoları, katı veya yarı katı gübre

depoları şeklinde incelenmesi mümkündür.

2.5.2.1.1. Sıvı Gübre Depolama Yapıları ve Atık Su Havuzları

Atık suların, yer altı ve yerüstü su kaynaklarına karışarak halk sağlığını tehdit

edecek boyutlara gelmemesi açısından içerdiği nitrat ve nitrojen seviyesine dikkat

edilmeli ve içme sularındaki nitrat-nitrojen konsantrasyonunun da 10 mg/l’ den az

olması gerekmektedir. Bu miktar önerilen düzeyin üzerine çıktığında, çeşitli

sendromlar sonucu ölümler görülebilir. Bunun yanı sıra genç hayvanlarda sulardaki

nitrat-nitrojen konsantrasyonuna karşı hassas olduklarından sudaki seviyenin 20-40

mg/l yi geçmesi sonucu sağlık sorunları ortaya çıkacaktır (USEP, 1986).

Depolama çukurları veya yeraltında oluşturulan gübre tankları ortalama 25 yıl

servis ömrü olacak şekilde planlanmakta olup, tabandan 30 cm derinliğinde sıvı

birikintisi oluşturacak ve bu birikinti yüzey akış ile boşaltımı yapılacak şekilde

projelenmelidir. Toprak üstü depolama sistemleri genellikle bulamaç şeklindeki

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

29

gübre materyalinin kontrolünde kullanılır. Taban suyu seviyesinin yüksek olduğu

bölgelerde de toprak üstü depolama sistemlerinin tercih edilmesinin nedeni; yeraltı

suyunun kirlenmesini önlemektir (Kelly ve ark.,1994).

Depolama yapılarından uzaklaştırılacak sıvı atıkların işletmelerdeki

konutlara, yüzey sularına veya yer altı sularına karışmamasına dikkat edilmelidir.

Katı yada yarı katı gübre materyalleri içeren sıvı atıklar; depolama çukurlarına yada

yer altı tanklarına drene edilerek biriktirilebilir (Harner ve ark.,1997).

Hayvancılık işletmelerinde ortaya çıkan atık suların kalitesi, içeriği nedeniyle

(organik maddeler, bitki besin maddeleri, mikroorganizmalar ve bazı kimyasal

maddeler) herhangi bir su kaynağına boşaltılması için kabul edilir düzeylerde

değildir. Atık suların doğrudan araziye boşaltılması da son derece yanlış bir

uygulamadır. Çünkü işletme arazisi geçirgenliği düşük killi toprak ise atık su, bir

yerüstü su kaynağına ulaşıp onu kirletinceye kadar toprak yüzeyinde akışına devam

edecektir. Diğer yandan toprak oldukça geçirgen veya sığ ise, su toprak boyunca

derinlere sızarak yer altı suyunu kirletecektir (Bonner ve ark, 1995; Barker, 1996;

Morse ve Bennet 1993; Kurunç ve Karaman, 2004)

Atık sulardaki nitrat seviyesi yaşlı insanlar üzerinde de etkili olabilmektedir.

Standartlarla belirtilmiş olan 10 mg/l üzerindeki nitrat seviyelerinde, kan hücreleri

oksijen taşıma yeteneklerini kaybeder. Bu sendrom methemoglobinemia yada mavi

bebek hastalığı olarak adlandırılır (Anonim, 2000).

Sıvı gübre depoları ve atık su havuzları, kırsal yerleşim alanlarından yukarıda

konumlandırılmalı ve eğimli yada akış yönü üzerinde inşa edilmemelidir. Atık

havuzunun inşa edileceği yerdeki toprak karakteristikleri çok önemlidir. Toprak

yapısı, su seviyesinin derinliği ve infiltrasyon oranı, yer altı sularının kirlenmeye

karşı hassasiyetini belirler. Drenajı ve infiltrasyon oranı yüksek taşlı araziler yada

kumlu topraklar, atık su havuz yeri için zayıf sayılacak yapıdadırlar. Havuz yeri

seçiminde daha çok infiltrasyon oranı düşük killi topraklar tercih edilir. Ancak

işletme kumlu toprakta inşa edilmiş ise, depo içerisinden sıvı akışını önleyecek,

sızdırmazlık özelliği olan malzemelerle yalıtım sağlanmalıdır (Anonim, 2000).

Sıvı gübre depolarında organik maddelerin yeterli miktarda parçalanabilmesi

bakteriler ve mikroorganizmalar sayesinde olmaktadır. Bakteriler, oksijeni kullanım

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

30

şekline göre; aerobik ve anaerobik olarak sınıflandırılabilirler. Buna bağlı olarak,

hayvancılık işletmelerinde oluşan atık su havuzları da aerobik ve anaerobik olmak

üzere iki kısımda incelenebilmektedir. Aerobik bakteriler atıkların tamamına yakınını

parçaladığından koku daha azdır.(Bonner ve ark.,1995; Barker, 1996; Hermanson,

1991; Falk ve Ohlensehlen, 1990; Kurunç ve Karaman, 2004).

Atık su havuzları mutlaka içme suyu kaynaklarından uzağa inşa edilmelidir.

Her ülkede bu konuda bir yasa belirtilmemiş olmasına rağmen atık su yapıları,

kirlenmeye müsait durumdaki su kaynaklarından en az 60 m uzağa inşa edilmelidir

(Bonner ve ark., 1995; Barker, 1996; Hermanson ve Thomason, 1992; Falk ve

Ohlensehlen, 1990; Harmon ve Privette, 1991; Kurunç ve Karaman, 2004).

Bunun yanında, yatırım masraflarını azaltmak için, atık su havuzu, atık suyun

uygulanacağı araziye yakın inşa edilmelidir. Ayrıca yer seçiminde yörenin hakim

rüzgarları göz önüne alınarak, bu rüzgarların atık su havuzundan oluşabilecek

kokuyu yerleşim yerlerinden uzağa doğru taşıyacak şekilde planlanmasına dikkat

edilmelidir. Atık su havuzlarının diğer yerleşim yerlerine, kamuya ait yollara ve iş

merkezlerine olan uzaklığı ise en az 500 m olmalıdır (Falk ve Ohlensehlen, 1990).

Anaerobik sistemin avantajları olarak, gübrenin, sıçratma sistemi,

kanalizasyon boruları, pompalar ve sulama sistemiyle birlikte hidrolik olarak

tutulabilmesi, yüksek dereceli stabilizasyonlarla arazi uygulamaları esnasında

kokunun azaltılması, uzun dönem depolama sürelerinde de maliyetin düşük olması

sayılabilir. Dezavantajlarında ise; iklim değişimleri, sıcaklık artışları ve püskürtme

yoluyla araziye gübre uygulaması yapılışı esnasında istenmeyen kokuların oluşması

sayılabilir (Pfost ve ark.2000).

Sıvı atıklar için inşa edilen yapılar, düşük maliyetli toprak havuzlar, yüksek

maliyetli modern betonarme havuzlar (tanklar) ve cam kaplamalı çelik tanklar

şeklinde olabilir. Toprak havuzlar beton kaplamalı yada beton kaplamasız şeklinde

ayrılabilir. Bu tür havuzlar inşa edilirken mutlaka yüzey ve yer altı sularını korumaya

yönelik önlemler alınmalıdır. Açık gübre depoları koku ve görüntü kirliliğini

asgariye indirecek şekilde planlanmalıdır. Fakat uygulamadaki kolaylık açısından

gübre kaynağına ve toplama kanalına yakın olmalıdır (Fulhage ve ark.2000).

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

31

Büyük miktarlardaki atık suyun bir havuzda biriktirilmesi halk sağlığı ve

çevre kirliliği açısından risklidir. Bu riski önlemek için atık su havuzu iyi bir planla

inşa edilmeli ve düzenli şekilde bakımı yapılmalıdır. Kötü kokuları önlemek için atık

su, havuza sık ve düzenli olarak boşaltılmalı, uygulama mevsimlerinde havuz

kesinlikle tamamen boşaltılmamalıdır. Atık su havuzu planlamasında en önemli

etmenlerden biri de havuz kapasitesinin belirlenmesidir. Bu kapasite belirlenirken

dikkate alınması gereken kriterler; hayvancılık işletmesinin tipi, büyüklüğü, hayvan

sayısı ve ortaya çıkan atık su miktarıdır (Bonner vd. 1995; Barker, 1996; Hermanson,

1991; Falk ve Ohlensehlen, 1990; Kurunç ve Karaman, 2004).

Anaerobik lagünler, su ile seyreltilmiş hayvan gübresinin depolanması ve

işlenmesi için tasarlanmıştır. Bir lagün hayvan gübresinin kısmen parçalanıp sulama

suyu içinde gübre olarak kullanılmadan önce içinde bulunduğu biyolojik bir tanktır.

(Zhang et al., 1995). Anaerobik lagünün yaygın iki türü vardır: tek aşamalı ve çok

aşamalı lagünler. Çok aşamalı lagünlerde, ilk bölmede bulunan sıvı dışkılar daha

sonraki işlemlerin yapıldığı ikincil bölmelere aktarılır. İkincil bölmelerde bulunan

lagün suyu, sulamada kullanılmaktadır. İşletme içerisindeki konutun etrafındaki

arazi, sulanmak istendiğinde ikinci bölmedeki su birinci bölmeye oranla daha az

kokuya sahip olduğundan daha rahat bir şekilde kullanılabilmektedir. Tek aşamalı

anaerobik lagün Şekil 2.1’ de gösterilmektedir (Zhang et al., 1995).

Şekil 2.1. Tek aşamalı anaerobik lagün

Çit

Uzunluk

Derinlik Çökelmiş katı gübre hacmi

Minimum tasarım hacmi

Gübre depo hacmi

Güvenlik hacmi

Toplam hacim

Acil boşaltma noktası

Sıvı çekilme seviyesi

Seyreltme hacmi

Tepe genişliği

Giriş borusu

3:1 Eğim 2.5:1

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

32

Hayvanların gübrelerindeki su ve kuru madde oranları da farklı olup,

değişiklik gösterecek bir özelliğe sahiptir. Bunlar arasında su oranı en yüksek olan

çiftlik gübresi sığır, en düşük olan da güvercin ve tavuk gübresidir. Çiftlik gübresinin

en değerli kısmını oluşturan idrarın gübre değeri yönünden bileşimi Çizelge 2.9’ da

verilmiştir. İdrarın bileşimi de katı dışkıda olduğu gibi hayvanın yaşı, fonksiyonu ve

beslenme durumlarına göre değişmektedir. İdrarda genellikle fosfor oranı düşük

olup, azot ve potasyum zengindir (Bayındır ve ark., 2004).

Çizelge 2.9. Çeşitli sıvı ahır gübresinin içeriği (kg/3780lt) (Vitosh ve ark., 1988) Hayvan

Cinsi Atık Şekli Kuru M.% Amonyum N Toplam N P2O5 K2O

Domuz Sıvı Çukuru

Göllendirme

4

1

11.804

1.362

16.34

1.816

12.256

0.908

9.984

1.816

Sığır Sıvı Çukuru

Göllendirme

11

1

10.896

0.908

18.16

1.816

12.256

4.086

15.436

2.27

İnek Sıvı Çukuru

Göllendirme

8

1

5.444

1.362

10.89

1.816

8.172

1.816

13.166

2.27

Kümes

Hay. Sıvı Çukuru 13 29.056 36.32 16.344 43.548

2.5.2.1.2. Katı veya Yarı Katı Gübre Depolama Yapıları

Katı gübrelerinin depolaması için genellikle toprak malzemeden yapılmış

biriktirme çukurları ve betonarme depolama yapıları kullanılmaktadır. Bu

sistemlerde eğimli beton rampa ve beton duvarlar, beton kaplı zemin ve beton duvar

veya beton kaplı zemin- toprak duvar kombinasyonu şeklinde projelemeler

yapılmaktadır.Gübre depo yapıları planlanırken inşa ve projeleme kriterleri ile

birlikte güvenlik koşulları da göz önüne alınmalıdır. Aksi takdirde gübre deposu,

işletmede çalışan işçiler, çocuklar ve hayvanlar için tehlike yaratan bir alan haline

gelecektir (Fulhage ve ark.,1993).

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

33

Gübre depolarının yerlerinin belirlenmesinde doldurma ve boşaltma

ekipmanlarının yıl boyunca rahat bir şekilde çalışması göz önünde tutulmalıdır. Yapı

çevresinde depolanan gübrenin; sel suları ile karışıp etrafa yayılmasını önlemek

amacıyla olası sel taşkınlarının oluşabileceği yerlerde çevirme kanalları

planlanmalıdır (Fulhage ve ark.,1993).

Gübre deposunun yapılması planlanan yerlerdeki toprak etütleri titizlikle

incelenmelidir. Toprak üstü katmanlar kaba kum yada çakıl yapısında ise, derin

çatlaklar içeren kireç taşları varsa, geçirgen yapıda topraklar mevcut ise planlamalar

bu olumsuz koşulları gidermek için, toprak üst katmanları, kil ve benzeri maddeler,

beton yada grobeton gibi yer altı sularına sızmaları önleyecek dolgu maddeleri ile

sızdırmaz hale getirilmelidir. Jeolojik inceleme çalışmaları, yasal düzenlemeler ve

teknik kriterlere göre uygulanmalıdır (Kelly ve ark.,1995).

Hayvan barınakları, yem ve gübre depoları; göllerden en az 300 m, nehir,

dere, ve drenaj kanallarından ise en az 100 m uzaklıkta olmalıdır. Ayrıca atık suların

yüzey sularına karışmasının önlenmesi için kirli sular ayrı bir sistemle toplanmalıdır.

Ağır bünyeli topraklarda havuz tabanı, taban suyu düzeyinden 0.60-0.70 m ve ana

kayadan en az 1.5 m daha yukarıda olacak şekilde planlanmalıdır. Ana kayada

çatlaklıkların olması durumunda ise bu mesafe en az 3 m olmalıdır (Chastain ve

Jacobson,1996a).

Barınak ve depoların, yerleşim birimi ve işletme binalarından daha yüksek

yerlere yapılmaması ve 2-4 km kadar uzun mesafelerin bırakılması ile istenmeyen

koku sorunu çözümlenebilir. Düz araziler üzerinde kurulu çiftliklerde ise hakim

rüzgar yönü, dikkate alınması gereken en önemli kriterlerdendir (Lorjmor ve

ark.,1997).

Harner ve arkadaşları (1997), 50 adet sağmal inek, 1.2 m derinliğinde

depolama yapısı, 120 günlük depolama periyodu ile katı gübre depolanması

çalışması yapmışlar ve bunun sonucunda 3 farklı depolama yapısı seçeneği

sunmuşlardır.

Söz konusu seçeneklerden ilk olanı eğimli beton rampalı ve beton duvarlı

depolama yapılarıdır (Şekil 2.2). Planlamada depo yapısı boyutları; genişliği 9.7 m,

uzunluğu 32.3 m ve derinliği 1.2 m, giriş rampasının eğimi %5-10 arasında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

34

1.2 m

20 cm lik Betonarme Duvar

1.2 m

değişmekte olup bu projede eğim %8 olarak belirlenmiştir. Bu tip yapılarda; bir

bölmede sıvı gübre süzülürken diğer bölmede ise katı gübre depolanmaktadır.

Planlama kriteri olarak 50 adet süt ineği için 15 cm çapında drenaj borusu sıvı

boşaltım işlemi için yeterli olmaktadır (Harner ve ark.,1997).

Şekil 2.2.Eğimli Beton Rampalı ve Beton Duvarlı Depolama Yapısı Plan ve Kesiti

İkinci seçenek olarak sunulan depolama yapısı ise beton kaplamalı zemin ve

beton duvarlı depolama yapılarıdır (Şekil 2.3). Bu yapılar da genişlik 9.7 m, uzunluk

24.3 m ve derinlik 1.2 m olacak şekilde projelenmiştir. Planlanan bu yapı tipleri

temizliğin de kolaylıkla yapılmasını sağlamaları yanında yapı içerisinde toplanan

fazla suyun hızlı bir şekilde dışarı atılmasına olanak sağlamaktadır. Ayrıca bu tip

depolama yapıları 60 günlük depolama süresinden daha fazla depolama kapasitesine

sahiptir. Bu tip depolama yapılarında kullanılan beton zeminler ve 1.2 m

yüksekliğindeki beton duvarlar kullanım bakımından oldukça elverişli olup; 120

günlük depolama materyalini dört kişi bir günde boşaltabilmektedir. Bu işlemde bir

32 m /120 gün

17 m / 30 gün 15 m / 30 gün

5m 3m

Opsiyonel Duvar Bölmesi

Opsiyonel Duvar Bölmesi Kullanıldığında Gerekli Olan Drenaj Tahliye Yapısı

PVC Drenaj Tahliye Borusu

Çelik Kaplamalı

Kepenk Tipi Sıvı

Biriktirme Yeri

17 m 15 m

15 cm Grobeton Zemin

20 cm lik Betonarme Duvar

%8 Rampa Eğimi (%5-10 )

7 m

1 1

1-1 Kesiti

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

35

o

kişinin gübre boşaltmaya ayırabileceği zaman sağımlar arasında kalan 5-6 saatlik

süre depo boşaltma süresi olarak düşünülmüştür (Harner ve ark.,1997).

Şekil 2.3. Beton Kaplamalı Zemin ve Beton Duvarlı Gübre Depolama Yapısı Planı

Gübre depolama yapıları için önerilen son seçenek ise; beton kaplamalı zemin

ve toprak duvarlı depolama yapılarıdır(Şekil 2.4). Son zamanlarda düşünülen bu yapı

tipi son derece ekonomik olması bakımından diğer seçeneklere göre avantajlıdır. Bu

yapının üst kısmı 15 x 35.3 m dir. Bu yapının her iki kenarında 3.6 m’den 4.9 m’ye

kadar beton rampalar vardır (Harner ve ark.,1997).

Bu tür yapıların inşasından önce mutlaka gerekli resmi izinler alınmalı ve

projeler bir danışman eşliğinde yapılmalıdır. Drenaj kanallarının boşaltım

ağızlarının, depolama yapısından oldukça uzağa götürülmesi önerilmektedir.

Planlamada bu mesafe genellikle 25-30 m arasındadır (Harner ve ark.,1997).

A

20 cm

14 cm

A-A Kesiti

φ15 PVC sıvı boşaltım borusu

25 m

1.2m

1.2m

3.5-4 m Giriş Açıklığı

Taban Eğimi % 0.5

1.2 m A

A

40 cm

40 cm

33 cm

20 cm

30 cm

60cm

60cm 14 cm

10m 7m

2 cm açıklıklı ızgaralar

φ 10 Drenaj borusu

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

36

A

A

30 cm

6m

Şekil 2.4. Beton Kaplamalı Zemin ve Toprak Duvarlı Gübre Deposu Yapısı Gübre depolama, hava koşullarından dolayı, birçok atık sisteminde gerekli

olan bir işlemdir. Atık içindeki nem oranı %75-80 civarında ise bu atık katı olarak

depolanabilir. Depolama süresi olarak en az 120 günlük ihtiyacı karşılayabilecek

depolama kapasitesi önerilmektedir. Depolama alanı, yönü değiştirilmiş her türlü

yüzey akış suyuna karşı, her hava koşulunda güvenli olmalıdır. Her türlü sızıntı direk

olarak toprak-bitki filtrelerine, sıvı atık havuzlarına yada bekleme havuzlarına

yönlendirilmelidir (Fulhage ve Pfost, 2001).

35 m

16m

Toprak Yan Duvarlar

Beton 6m

1..2m

15cm PVC drenaj borusu

6m

3..5 m

12:1 Yan Duvar Eğimi

4:1 Yan Duvar Eğimi 1-3 m Genişliğinde

Sedde

2 cm lik plastik ızgaralıklar

16 m

1.2m

Eğimli Beton Zemin

30 cm Grobeton

1-3 m Genişliğinde Toprak Sedde

A-A Kesiti

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

37

Yarı katı depolama sistemlerinde yüksek su içeriğinden dolayı hacim(%6-13

katı madde), katı depolama sistemlerine oranla büyüktür fakat yarı katı depolama

sistemlerinde de gübreyi likit olarak depolayabilmek mümkündür. Normalde yataklık

yarı katı sistemlerde kullanılmaz. Yarı katı atıklarda nem içeriği %87-94

civarındadır. Bu nedenle yarı katı atıklar likit olarak da depolanabilir ancak bu

koşulda özel pompa sistemlerine ihtiyaç duyulur (Fulhage ve Pfost, 2001).

Yarı katı atıklar toprak alanlarda, yer altında yada yüzeyde inşa edilmiş

betonarme tanklarda yada kaplamalı veya kaplamasız olan metal tanklarda

depolanabilir. En az 180 günlük depolama yapabilecek şekilde dizayn edilmesi

önerilir. Bazı koşullarda, mevcut toprak yapısından dolayı sızıntıyı önlemek

amacıyla kaplama materyali kullanılmalıdır. Toprak koşullarının atık depolama

standartlarını sağlamadığı durumlarda ise beton yada metal depolama tankları

kullanılabilir. Yağışların depolama yapısına girişini önlemek için de depolama

yapısının üstü kapak ile örtülmelidir (Fulhage ve Pfost, 2001).

Son zamanlarda katı gübre depolaması için alternatif gübre depolama yapıları

da geliştirilmiştir. Yay çatılı depolama yapıları şeklinde adlandırılan bu tip yapılarda

geleneksel sisteme kıyasla bazı avantaj ve dezavantajlara sahiptir. Çiftlik içinde

konumlandırılabilmesi, sıvı atık sistemleri ile birlikte daha az koku yayması ve

gübrenin sıvı kısmı için daha az sızıntı riski taşıması bu yeni sistemin avantajları

olarak sayılabilir. Geniş taban alanına sahip olması, gübre depolama ve inşa

esnasında işgücü ve ileri teknoloji gerektirmesi ve maliyetinin yüksek oluşu ise

sistemin dezavantajlarıdır (Fulhage, 2003).

Depolama faaliyeti mutlaka hava ve su kaynaklarında kirlilik yaratmayacak

şekilde konumlandırılmalı, inşa edilmeli ve sürdürülmelidir. Deponun yapılacağı

alandaki mevcut koşullar depolama faaliyetine izin verecek nitelikte olmalıdır. Gübre

depo yapıları mutlaka genel ve yerel yasal gerekliliklere göre planlanmalı, dizayn

edilmeli ve inşaatı yapılmalıdır (Anonim, 2002b).

Akımlar ve sızıntıların su kaynaklarına bulaşmasını en aza indirmek için,

depo yapıları mutlaka sel havzalarından uzağa yapılmalıdır. Ancak eğer alan

kısıtlamaları, depo yapısının sel havzası içine yapılmasını gerektiriyorsa, yapılar sel

basmasından yada hasardan 25 yıllık akışlarda bile yasalar ve projeleme kriterlerinin

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

38

yerine getirilmesi şartıyla korunabilir. Depo yapıları inşa edilirken ayırım mesafeleri

de göz önüne alınmalıdır. Ayırım mesafesinin belirlenmesi için, hakim rüzgarlar,

çevredeki bina düzenlemeleri gibi peyzaj faktörleri, jeolojik oluşumlar, bitki örtüsü

dikkate alınmalıdır. Bunlar yapıldığı takdirde koku kirliliğinin önüne geçilecek ve

estetik oluşum korunacaktır (Anonim, 2002b).

2.6. Hayvan Barınakları ve Atık Depolama Tesisleri ile İlgili Yasa ve

Yönetmelikler

Hayvan barınakları ve atık depolama tesisleri için Köy Kanunu’nun 442/13.

Maddesinde belirtilen köylerde ikamet eden köy sakinlerinin yapmaları zorunlu

olduğu işler şu şekilde belirtilmiştir.

a) Evlerden dökülecek pis suların kuyu, çeşme, pınar sularına karışmayarak,

ayrıca akıp gitmesi için, üstü kapalı boşaltım yapılması,

b) Köyün süprüntü ve gübreliğini köyden uzakça, yol üstü olmayan sapa ve

rüzgar altı yerlerde yapmak ve işletmecilere o gübrelikten, ayrı ayrı yer gösterilmesi

gerekmektedir.

Köy Kanunu’nun 442/14. Maddesinde belirtilen köylerde ikamet eden köy

sakinlerinin, yapmakla yükümlü olduğu işler şu şekilde belirtilmiştir.

a) Köy evlerinde, ahırların odalardan ayrı bir yerde yapılması,

b) Ev, ahır ve hela duvarlarının iç ve dış yüzeylerini, senede bir kez

badanalanması gerekmektedir.

Bütün bunlarla birlikte Türk Çevre Mevzuatı gereği, önlemlerin de alınması

gerekmektedir.

a) Hayvancılık tesisleri, yerleşim bölgelerinden en az 500 m uzakta

kurulmalıdır,

b) Atık gazlardaki toz biçimindeki emisyonlar ve kokulu salgılar, işletme

koşullarında gösterilecek özenle azaltılmaya çalışılmalıdır.

c) Atık gazlar baca üzerinden atmosfere atılmalıdır. Kullanıma uygun olanlar

depolanmalı, bio gaz imkanları araştırılmalıdır.

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

39

d) Sıvı dışkılar uygun biçimde bir depoda toplanmalı, koku salgıları azaltılmaya

çalışılmalıdır. Katı dışkılar, uygun biçimde depolanmalıdır.

e) Gübre depolama alanları, 3 aylık atıkların depolanabileceği boyutlarda

projelendirilmelidir.

f) Gübre depolama alanları, sıkıştırılmış ve gübre deposuna doğru eğim

verilerek projelenmelidir.

Türk Çevre Mevzuatında Kirletme Yasağı başlığı altında geçen Madde 8’de

“Her türlü atık ve artığı, çevreye zarar verecek şekilde, ilgili yönetmeliklerde

belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı

ortama vermek, depolamak, taşımak, uzaklaştırmak ve benzeri faaliyetlerde

bulunmak yasaktır. Kirlenme olasılığının bulunduğu durumlarda ilgililer kirlenmeyi

önlemekle; kirlenmenin meydana geldiği hallerde kirleten, kirlenmeyi durdurmak,

kirlenmenin etkilerini gidermek veya azaltmak için gerekli tedbirleri almakla

yükümlüdürler” şeklinde atıklar konusuna değinmektedir.

Yine Türk Çevre Mevzuatında izne tabi tesisler başlığı altında hayvancılık

tesislerine de değinilmektedir. Bu tesisler içinde;

7.1. Madde, Liste B; Belediye sınırları içerisindeki ahırlar ve tavuk

çiftlikleri

a) 7000 tavuk kapasiteli

b) 14000 piliç ve kesimlik tavuk kapasiteli

c) 700 büyükbaş hayvan ve 2000 küçükbaş hayvan kapasiteli ve üzerindeki

tesisler olarak ifade edilmektedir.

Liste B’ deki tesisler için izin Mahalli Çevre Kurulunun görüşü alınarak

yetkili makam tarafından verilir.

7.14.Madde, Liste A; Hayvan dışkısı kurutma tesisleri şeklindedir.

Liste A’ daki tesisler için izin Başbakanlık Çevre Genel Müdürlüğünün

görüşü alındıktan sonra yetkili makam tarafından verilir.

Türk Çevre Mevzuatı içerisinde EK-7de “Kirletici Vasfı Yüksek Tesisler İçin

Özel Emisyon Sınırları” konusu içinde kümesler ve ahırlar “18. Grup Tesisler”

başlığı altında incelenmiştir. Kirletici vasfı yüksek tesisler için bu Ek’te verilen

emisyon sınırları, Yönetmeliğin diğer kısımlarında verilen diğer emisyon

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

40

sınırlarından daha öncelikli olarak uygulanır. Bu tesisler aşağıda verilen esaslara

uyacaklardır:

a) Bu tesisler, yerleşim bölgelerinden en az 500 m. uzakta kurulmalıdır.

b) Atık gazlardaki toz biçimindeki emisyonlar ve kokulu salgılar, işletme

şartlarında gösterilerek özenle azaltılmaya çalışılmalıdır.

c) Atık gazlar baca üzerinden atmosfere atılmalıdır.

d) Sıvı dışkılar uygun biçimde bir depoda toplanmalı, koku salgıları azaltılmaya

çalışılmalıdır. Katı dışkılar uygun biçimde depolanmalıdır.

e) Atık depolama alanları, 3 aylık dışkıların depolanabileceği boyutlarda

projelendirilmelidir.

f) Dışkı depolama alanları sıkıştırılmış ve dışkı deposuna doğru meyilli

olmalıdır.

26 Mayıs 1991 tarih ve 20882 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanan kararda

“Çevre Kirliliğine Yol Açan İşletmelerin Faaliyet Kollarına Göre Grupları”

belirtilmiştir. Bu gruplar içerisinde “ Küçük ve Büyükbaş Hayvan Besiciliği ile

Kümes Hayvanları Besiciliğinin Yapıldığı Yerler” III. Grup altında 1.madde olarak

verilmiştir.

14 Nisan 1947 tarih ve 3/5661 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe

konulan 28 Nisan 1947 tarih ve 6593 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan “Mezbaha

Yapı Tüzüğü” nde aşağıdaki maddelere değinilmiştir.

• Madde 6 - Mezbaha mevkileri, etrafı boş, meskûn yerlere en az 500 metre

mesafede, kabil olduğu ve mahzursuz görüldüğü takdirde, bir akar su kenarında ve

şehir ile irtibatı kolay olacak derecede şose ve yol kenarında seçilmelidir.

• Madde 9 - Kesim yerleri ile helâlardan çıkan pis ve kirli sular, mazarratları

yok edildikten sonra defedilecektir. Bunun için, aşağıda gösterildiği gibi işlem

yapılır.

- Şehirde kanalizasyon var ise, kirli suları, bu kanalizasyon şebekesine

akıtmak,

- Şehirde kanalizasyon olmadığı takdirde, kirli suları tasfiye etmek.

Bunun için, kirli sular, içindeki kaba maddeleri ıskara tertibatı vasıtası ile

ayrıldıktan sonra, bir fosseptiğe, oradan da sızdırma tesisatına verilir. Bu sızdırma

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Müge ERKAN

41

tesisatı yerine ve ihtiyaca göre, az derin kuyular, süzme hendekleri veya suni olarak

yapılmış sızdırma filitrelerinden ibarettir.

Mezbaha yakınında bir akar su bulunduğu takdirde bu akar suyun debisi

müsait ise, tasfiye tesisatının sızdırma kısmı kaldırılarak, fosseptikten çıkacak sular

dereye verilebilir. Bunun için, akar suyun en az yazlık debisi, dereye verilecek

suyun en az 500 misli olmalıdır.

• Madde 18 - Hayvanların içinden çıkan pisliklerin, dışarıya mahzursuz bir

surette atılabilmesi için III üncü tipe göre yapılacak mezbahalarda, bir gübre sevk

yeri bulunacaktır. Gübreler, mezbahadan ayrı olarak yapılacak gübreliklere sevk

edilir.

• Madde 19 - Gübrelikler, asıl binadan uzak ve üzerleri örtülü olarak yapılır.

5.3.2004 tarihli ve 25393 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “Hayvancılık

İşletmelerinin Kuruluş, Çalışma, Denetleme Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik”

Madde 5 de; Oluşan katı, sıvı atık ve artıkların çevre ve toplum sağlığına zarar

vermeden hijyenik şartlara uygun bir şekilde ilgili mevzuat hükümlerine göre izole,

bertaraf ve tahliyesini sağlayacak sistemin bulunması zorunluluğu getirilmiştir.

3. MATERYAL VE YÖNTEM Müge ERKAN

42

3. MATERYAL ve YÖNTEM

3.1. Materyal

Bu araştırmada Mersin ili ve çevresinde bulunan büyükbaş hayvancılık

işletmeleri incelenmiştir. Materyal olarak incelemeye alınan işletmelerin genel

özellikleri, kuruluş planları, çevre düzenlemeleri, işletmelerde oluşan atıklar ve bu

atıklara uygulanan işlemler ile işletmelerde mevcut atık depolama yapıları etüt

edilmiştir. Ayrıca araştırma alanındaki büyükbaş hayvancılık işletmelerinde ortaya

çıkan atıkların değerlendirilme durumu, atıkların depolandığı yapıların özellikleri ve

bu atıkların çevreye verdiği zararlar incelenmiştir.

3.1.1. Araştırma Alanının Özellikleri

Mersin ili, tarım ve ekonomik potansiyeli oldukça yüksek olan illerimizden

birisidir. İlde polikültür tarım yapılmaktadır.

Yüzölçümü 15.953 km² olan Mersin 32° 56’ ve 35°11’ doğu boylamları ile

37°26’ ve 36°01’ kuzey enlemleri arasında yer alır. İlin kara sınırı 608 km, deniz

sınırı 321 km’ dir. Yörede Akdeniz iklimi hüküm sürer. Kıyıdan içeri doğru

gidildikçe kara iklimi yansımaları görülür. Kıyılarda yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık

ve yağışlı geçer. Yüksek yerlerde yazlar serin ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlı

geçer. Senelik yağış miktarı 419-1032 mm arasında her ilçede değişiktir. Senenin

yaklaşık 6 günü sıfır derecenin altında ve 6°C ile + 43°C arasında seyreder.

Hayvancılık, Mersin'in dağlık kesimleriyle eşik alanlarında yaşayan nüfusun

önemli geçim kaynaklarından biridir, ilin dağlık bölgelerinde tahıl tarımı yanında,

hayvancılık da yapılır. Bunun dışında, hayvancılık il genelinde, küçük işletmeler için

yardımcı gelir ve beslenme kaynağı olarak da önem kazanmıştır.

İlde, 1950' lerde tarımda makineleşmenin hızlanmasıyla ve ekim alanlarının

genişlemesiyle birlikte, meralar azalmaya başlamış, bunun sonucu olarak et ve yem

sıkıntısı baş göstermiştir. Bu durum, daha çok mera hayvancılığı yapan işletmeleri de

besi ve süt hayvancılığına yöneltmiştir.

3. MATERYAL VE YÖNTEM Müge ERKAN

43

Bahçe tarımının gelişmesiyle birlikte, çiftlik gübresi kullanımının giderek

önem kazanması, hayvansal ürünlerin tüketimindeki artış ve yurt dışına pazarlama

olanaklarının doğması, besi hayvancılığının giderek yaygınlaşmasında başlıca

etkenler olmuştur.

İlde, 1960'lı yılların başından sonra hayvansal ürünlerde verimliliği artırmayı

amaçlayan tohumlama çalışmaları da hayvancılığı olumlu yönde etkilemiştir. Mersin'

de meraların az olması nedeniyle, otlak hayvancılığı yerine, ahır hayvancılığı

yapılmaktadır. Et tüketiminin artışı, limandan canlı hayvan dış satımının kolayca

yapılması ve yem fabrikasının bulunması gibi nedenler, ahır besiciliğinin gelişmesini

sağlamıştır. Şekil 3.1’de Mersin iline ait hayvan varlıkları gösterilmiştir.

Türkiye’nin canlı hayvan, su ürünleri ve mamulleri üretiminin %1.2’si

ilimizden sağlanmakta olup, bunlar Türkiye genelinde yerli koyunun %1 i, yerli

kuzunun %1.21 i, kıl keçisinin %6.5 i, kıl keçisi oğlağının %6 sı, kıl keçisi çebicinin

%8.3 ü, kültür ırkı sığırın %0.7 si, kültür melezi sığırın %1.34 ü, yerli sığırın %0.3 ü,

tavukun %9.76 sı, ve arı kovanının %3.2 si ilimizden karşılanmaktadır.

Şekil 3.1. Mersin İline Ait Hayvan Sayıları (Mersin Tarım İl Müdürlüğü, 2004)

Mersin ilinin merkez ilçelerle beraber 10 ilçe, 57 belde ve 510 köyü

bulunmaktadır. İlçeler arasında tarım, sanayi ve turizm sektörlerinin gelişmişlik

dereceleri büyük farklılık göstermektedir. Bu durum dikkate alınarak Mersin ili

3. MATERYAL VE YÖNTEM Müge ERKAN

44

iklimsel ve tarımsal özelliklerine göre, 4 ekolojik alt bölgeye ayrılmaktadır. Alt

bölgeler ve kapsadığı ilçeler aşağıdaki şekildedir.

• I. Alt Bölge : Mersin Merkez, Tarsus, Erdemli ve Silifke Kıyı şeridini kapsar.

Yıllık ortalama yağış 590 mm, yıllık ortalama sıcaklığı ise 19,6 oC dir.

• II. Alt Bölge : Anamur, Aydıncık ve Bozyazı ilçelerini kapsar. Yıllık

ortalama yağış 926 mm, yıllık ortalama sıcaklığı 19 oC dir.

• III. Alt Bölge : Gülnar ve Çamlıyayla ilçelerini kapsar. Yayla ve geçit

iklimine sahip kıyı şeridinde 1000-1500 m. yükseklikte bulunur. Yıllık

ortalama yağış 912 mm, yıllık ortalama sıcaklık 8,9 oC -19,4 oC arasındadır.

İklimsel özelliklerinden dolayı sınırlı tarımsal üretim yapılmaktadır.

• IV. Alt Bölge : Mut ilçesini içine alır. Kıyıya oldukça uzaktır ve iç

kesimlerde kalır. Geçit iklimi niteliğindedir. Yıllık ortalama yağış 411mm,

yıllık ortalama sıcaklık ise 11,4 oC -24 oC arasındadır.

İstasyonlardaki rasat süreleri ve yörede oluşan sıcaklıkların ortalama

değerleri, hayvan barınaklarındaki sıcaklık koşullarının belirlenmesi bakımından

önemli olduğu için bölgenin ortalama sıcaklık değeri ve diğer meteorolojik veriler

Çizelge3.1’ de gösterilmiştir.

Mersin’de yıllık ortalama yağış miktarı 450-736 mm arasında değişmekte

olup, alt bölgeler arasında belirli bir farklılık görülmektedir. İlin ortalama sıcaklığı

Şubat ayında 7.6 oC, Temmuz ayında ise 23.8 oC olarak ölçülmüştür. Ortalama

oransal nem %64.1 civarındadır(Şekil 3.2, Şekil 3.3).

Genellikle en fazla yağışı III.Alt bölge içerisinde bulunan Çamlıyayla ilçesi,

en az yağışı ise IV.Alt bölgede bulunan Mut ilçesi almaktadır. Bununla birlikte Alt

bölgeler arasında iklim farklılığı görülmektedir.

3. MATERYAL VE YÖNTEM Müge ERKAN

45

Çizelge 3.1 Mersin İlinin 30 Yıllık Ortalama İklim Verileri (Anonim, 2002a)

AYLAR Ortalama sıcaklık

oC

En yüksek sıcaklık

o C

En düşük sıcaklık

oC

Ortalama güneşlenme süresi(saat)

Ortalama oransal nem(%)

Kapalı gün sayısı

Yağışlı gün sayısı

Ortalama yağış(mm)

Ocak 6,8 11,9 2,7 8 65,6 7,7 14,9 140,3

Şubat 7,6 12,6 3,4 6,7 66,2 6,5 12,1 96,3

Mart 10,5 16,1 6,1 8,1 65,7 4,9 10,5 73,8

Nisan 14,1 20,4 9,4 7,3 65 3,5 7,8 46

Mayıs 18,6 24,2 13 10,2 64,5 1,7 6,4 36,1

Haziran 22,6 27,9 17,3 16,7 64,3 0,4 3,5 18,2

Temmuz 23,8 30,9 20,3 20,8 63,7 0,2 1,5 8,3

Ağustos 25,7 31,2 20,3 21,9 62,7 0,1 1,1 6,1

Eylül 22,8 29,2 17,3 21 60,2 0,1 1,9 10,8

Ekim 18,1 24,8 13,2 15,4 60,6 1,9 6,1 50,8

Kasım 12,9 18,7 8,5 10,6 64 4,4 9,7 93,1

Aralık 8,7 13,9 5 8,2 66,6 6,2 14,6 156,2

Yıllık ortalama

16 21,8 11,4 12,9 64,1 3,1 7,5 736

3. MATERYAL VE YÖNTEM Müge ERKAN

46

140,3

96,373,8

46 36,118,2 8,3 6,1 10,8

50,8

93,1

156,2

020406080100120140160180

Ocak

Şubat

Mart

Nisan

Mayıs

Haziran

Temmuz

Ağustos

Eylül

Ekim

Kasım

Aralık

30 yıllık ortalama yağış(mm)

Şekil 3.2. Mersin İlinin 30 Yıllık Ortalama Aylık Yağış Miktarları (mm)

67,5

68

67,6

66,8

66,6

67,5

66,5

66,4

66,3

66,2

68 70

6,8 7,610,5

14,118,6

22,6 23,8 25,7 22,818,1

12,98,7

0

10

20

30

40

50

60

70

80

Ocak

Şubat

Mart

Nisan

Mayıs

Haziran

Temmuz

Ağustos

Eylül

Ekim

Kasım

Aralık

30 yıllık ortalama oransal nem

30 yıllık ortalama sıcaklık

Şekil 3.3. Mersin İlinin 30 Yıllık Ortalama Sıcaklık(oC) ve Oransal Nem(%) Miktarları Arazi çalışmaları süresince öncelikle Mersin Tarım İl Müdürlüğü’ nden konu

ile ilgili bilgi alınmış ve yörede bulunan büyükbaş hayvancılık işletmelerinin listeleri

3. MATERYAL VE YÖNTEM Müge ERKAN

47

çıkarılmıştır.Yetiştiricilik yapılan işletmeleri yakından tanıyan teknik elemanlar ile

birlikte araştırma alanı ön etüt için gezilmiş ve populasyonun homojen olduğu,

barınak tiplerinin fazla çeşitlilik göstermediği ve barınaklar arasında büyüklük,

kapasite ve atıkların durumu açısından önemli farkların olmadığı görülmüştür. Düşük

maliyetle ve daha kısa sürede, populasyon hakkında ortalama bilgiler sağlamak

mümkün olduğu için ve populasyonun da homojen olması nedeniyle bu çalışmada

gayeli örnekleme metodu kullanılmıştır.

Ön etüt aşamasında teknik elemanların önerileri doğrultusunda anket

yapılacak barınaklar belirlenmiştir. Yapılan değerlendirmeler sonucunda Mersin

Merkez, Tarsus, Erdemli ve Silifke ilçeleri ile bu ilçelere bağlı olarak şeçilmiş

köylerde bulunan işletmelerden toplam 57’ sinde anket çalışması yapılmıştır. Anket

yapılan işletmelerin ilçe ve köylere göre dağılımı Çizelge 3.2’ de verilmiştir.

Çizelge 3.2. Mersin İli ve Çevresinde Anket Yapılan İşletmelerin Dağılımı

İLİ İLÇESİ KÖYÜ ANKET

UYGULANAN İŞLETME SAYISI

Iğdır 4 Dikilitaş 2 Dikmen 1

Karacailyas 2 Camiliman 1

MERKEZ

TOPLAM 10

Tekeliören 3 Özbek 3 Kulak 2 Çiçekli 1

TARSUS

TOPLAM 9

Erdemli 2 Çiriş 3

Kargıpınarı 3 Çeşmeli 3 Esenpınar 7 Arpaçbahşiş 14

ERDEMLİ

TOPLAM 32

Silifke 3 Göksu 3 Toplam 6

MERSİN

SİLİFKE

Genel Toplam 57

3. MATERYAL VE YÖNTEM Müge ERKAN

48

Mersin ilini ve ilçelerini gösteren harita Resim.3.1’ de gösterilmektedir.

Resim 3.1. Mersin ili coğrafi haritası (Anonim, 2003)

3. MATERYAL VE YÖNTEM Müge ERKAN

49

3.2. Yöntem

Bu araştırmada Mersin ili ve çevresindeki büyükbaş hayvancılık tesislerinde

ortaya çıkan atıklar, bu atıkların mevcut durumu, atıkların değerlendirilme ve

depolanma standartları ile çevreye yapmış oldukları zararlı etkileri araştırılmıştır.

Araştırma yapmak üzere belirlenen işletmelerden toplanacak veriler,

hayvancılık tesislerinde yapılan anket, ölçme, gözlem ve fotoğraflarla sağlanmıştır.

Uygulanacak anketler için ihtiyaç duyulan sorular belirlenerek ve Ç.Ü.Ziraat

Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü’nde anket formları hazırlanmıştır

(Bkz.Ek).

Hazırlanan anketler seçilen hayvancılık işletmelerinde, işletme sahiplerine ve

çalışanlarına uygulanmış ve bunun sonucunda; barınakların yerleşim planlaması,

barınakların mevcut durumu ve özellikleri, işletme kapasiteleri, yetiştiricilik çeşidi,

barınak dışında inşası gereken hayvansal sıvı ve katı atık depolarının mevcut

durumunu belirleyici bilgiler elde edilmiştir.

Anket sonuçları Excel 2000 ve SPSS paket programları ile

değerlendirilmiştir. Bilgisayar ortamında değerlendirilen sonuçlar aritmetik ortalama,

yüzde oranlar, frekans tabloları, histogram–bar grafikleri ve çizelgeler şeklinde ifade

edilmiştir.

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

50

4. BULGULAR ve TARTIŞMA

Bu bölümde Mersin yöresinde etüt edilen büyükbaş hayvancılık

işletmelerinin genel özellikleri, işletme içerisindeki mevcut yapılar ve kuruluş

planları, atık depolama yapıları, depo yapıları ve diğer yapıların özellikleri ile

işletmelerde ortaya çıkan hayvansal atıkların yaratmış olduğu olumsuz etkiler

açıklanmıştır.

4.1. Etüt Edilen İşletmelerin Gruplandırılması

Mersin ili ve çevresinde etüt edilen 57 adet hayvancılık işletmesinin % 43.9’

unu besi sığırcılığı işletmeleri, % 42.1’ ini süt sığırcılığı işletmeleri geri kalan % 14

lük kısmını ise hem besi hem süt sığırcılığı yapılan işletmeler oluşturmaktadır.

İşletmeler ticari amaçla kurulanlar ve aile işletmeleri olarak sınıflandırılabilir. Besi

ve süt sığırcılığının bir arada yapıldığı işletmelerde, yetiştiricilik çeşitlerine göre ayrı

ayrı düzenlemelerin yapılmadığı ve hayvanların aynı avlu içinde kaldığı

gözlenmiştir. Bu tür işletmeler düşük miktarlarda hayvansal ürün elde etmekte ve

elde ettikleri bu ürünleri pazarlarda satmakta yada kendi tüketimleri için

kullanmaktadırlar. İşletmelerin mevcut kapasiteleri ise ortalama 67 baş olup, en

fazla kapasite 350 baş, en düşük kapasite ise 3 baş olarak belirlenmiştir. Hayvan

kapasiteleri işletme sahiplerinin maddi durumlarına ve hayvancılık politikalarına

bağlı olarak dönem dönem değişim göstermekte ancak farklı dönemlerdeki hayvan

sayıları arasındaki fark çok fazla olmamaktadır. Çizelge 4.1 ve Şekil 4.1’ de

işletmelerin kapasiteleri verilmiştir.

Çizelge 4.1. İşletme Kapasiteleri ve Yüzdeler Değer Aralıkları İşletme Sayısı Yüzde 1 - 50 hayvan 43 75,4

51 – 100 hayvan 2 3,5 101-150 hayvan 5 8,8 151-200 hayvan 3 5,3 201-250 hayvan 2 3,5 251 hayvan< 2 3,5

Toplam 57 100

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

51

KAPASITE

251<

201-250

151-200

101-150

51 - 100

1- 50

ISLETME SAYILARI

50

40

30

20

10

0 35

43

Şekil 4.1. İşletmelerdeki Hayvan Sayıları

Etüt edilen işletmelerin çoğunu aile işletmeleri oluşturduğundan, arazi varlığı

küçük olan işletme sayısı çoğunluktadır. Ortalama arazi varlığı 12 da, en büyük arazi

alanı 80 da, en küçük arazi alanı ise 2 da olarak belirlenmiştir. İşletmelerin kurulduğu

arazilerin 43 tanesi (%75.4) düz, 9 tanesi (15.8) engebeli ve 5 tanesi (%8.8)

eğimlidir. İşletmelerin arazi varlıkları ve topoğrafik durumlarına ilişkin değerler

Çizelge 4.2, Şekil 4.2 ve Şekil 4.3’ de verilmiştir.

Çizelge 4.2. İşletmelere Ait Arazi Varlıkları ve Yüzdeler

İşletme Sayısı Yüzde

1-5 da 11 19,3

6-10 da 18 31,6

11-20 da 22 38,6

21-30 da 4 7

31< 2 3,5

Toplam 57 100

İşletm

e Sayıları

Kapasite

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

52

ARAZI BUYUKLUGU

41<21-3011-206-101-5

YUZDELER

50

40

30

20

10

0 4

7

39

32

19

Şekil 4.2. İşletmelere Ait Arazi Varlıkları (da)

TOPOGRAFYA

egimliengebelidüz

YUZDELER

80

60

40

20

0

9

16

75

Şekil. 4.3. İşletmelerin Kurulduğu Arazilerin Topoğrafik Durumları

İşletmelerin kuruluş planları ile ilgili yapılan incelemelerde 21 işletmenin

(%36.8) belirli bir proje esasına göre yapıldığı, 36 işletmenin (%63.2) ise projesiz

yapıldığı belirlenmiştir (Çizelge 4.3).

31<

Yüzdeler

Arazi Büyüklüğü

Yüzdeler

Topoğrafya

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

53

Çizelge 4.3. İşletmelerin Proje Durumu İşletme Sayısı Yüzde

Projeli 21 36,8

Projesiz 36 63,2

Toplam 57 100

İşletmelerin yapım aşamasında kullanılan projeler farklılık göstermektedir. 24

işletmenin, işletme sahibinin deneyimlerine ve planlarına göre kurulduğu, 17

işletmenin planının kamu kuruluşlarından alındığı, 12 işletmenin, çevre işletmeleri

örnek alarak kurulduğu ve 4 işletmenin ise mühendis tarafından çizilen projeleri

uyguladığı görülmüştür. Kullanılan proje kaynaklarına göre işletmeler Çizelge 4.4’de

gösterilmiştir.

Çizelge 4.4. İncelenen İşletmelere Ait Proje Kaynakları Proje Kaynağı İşletme Sayısı Yüzde

İşletme Sahibinin Kendi Fikri 24 42,10

Kamu Kuruluşundan Alınmış 17 29,82

Çevredeki İşletmelere Göre Yapılmış 12 21,05

Mühendise Çizdirilmiş 4 7,01

Toplam 57 100

İşletmelerin 34 tanesi bir defada inşa edilmiş olup, geri kalan 23 işletme parça

parça zamanla mevcut imkanlar ve maddi olanaklar doğrultusunda inşa edilmiştir

(Çizelge 4.5).

Çizelge 4.5. İşletmelerin Kuruluş Şekli İşletme Sayısı Yüzde

Hepsi bir defada 34 59,64

Parça parça zamanla 23 40,35

Toplam 57 100 Mersin ili Akdeniz Bölgesinde olmasına rağmen etüt edilen işletmelerde

mevcut barınak tipleri farklılık göstermektedir. 31 adet işletmede (%54.4) bağlı

duraklı kapalı ahır, 10 adet işletmede (%17.5) serbest duraksız kapalı ahır ve 16 adet

işletmede ise hem kapalı hem açık ahırların bulunduğu belirlenmiştir (Çizelge 4.6).

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

54

Çizelge 4.6. İşletmelerdeki Barınak Tipleri Ahır Tipi İşletme Sayısı Yüzde Bağlı Duraklı Kapalı Ahır 31 54,38 Serbest (Duraksız) Kapalı Ahır 10 17,54 Kapalı ve Açık Ahırlar 16 28,07 Toplam 57 100

Resim 4.1. Bağlı duraklı kapalı barınak iç görünüşü Değişik barınak tiplerine ilişkin resimler Resim 4.1, Resim 4.2 ve Resim 4.3 ‘

de gösterilmektedir.

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

55

Resim 4.2. Bağlı duraklı kapalı barınak dış görünüşü

Resim 4.3. Konutun altında inşa edilmiş, yapım koşullarına uygun olmayan kapalı barınak

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

56

İnceleme yapılan işletmelerin tümünde elektrik tesisatı ve su mevcut olup

elektrik yada su ile ilgili herhangi bir sorun dile getirilmemiştir.

İşletmelerin mülkiyet durumlarında da mal sahibi, kiracı yada ortak kurulan

işletmeler olarak farklılıklar görülmektedir. 44 adet işletme (%77.2) mal sahipleri

tarafından işletilmekte, 5 adet işletme (%8.8) kiracılar tarafından işletilmekte olup 8

işletme (%14) ise ortak kullanılmaktadır. İşletmelerin mülkiyet durumları ve buna ait

yüzdeler Çizelge 4.7 de gösterilmiştir.

Çizelge 4.7. İşletmelerin Mülkiyet Durumları İşletme Sayısı Yüzde

Mal Sahibi 44 77,2

Kiracı 5 8,8

Ortak 8 14

Toplam 57 100 4.2. Etüt Edilen Büyükbaş Hayvancılık İşletmelerinde Oluşan Atıklar ve

Bu Atıkların Mevcut Durumları

Barınaklarda oluşan hayvansal atıkların mevcut durumu değerlendirilirken

insan, hayvan ve çevre sağlığı açısından öncelikle incelenmesi gereken kriterler söz

konusudur. Bu kriterlerin başında da atıkların ve ahırın bulunduğu yerin yerleşim

merkezlerine olan uzaklıkları gelmektedir. İncelemeler sonucunda işletmelerin

yerleşim merkezlerine olan uzaklıkları ile ilgili değerler Çizelge 4.8 ve Şekil 4.4 de

verilmiştir.

Çizelge 4.8 . İşletmelerin Yerleşim Merkezlerine Olan Uzaklıkları ve Yüzdeler İşletme Sayısı Yüzde

1-1000 m 24 42,1

1001-2000 m 14 24,6

2001-3000 m 7 12,3

3001-4000 m 9 15,8

4001-5000 m 3 5,3

Toplam 57 100

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

57

AHIRIN YERLESIME UZAKLIGI(m)

4001-5000

3001-4000

2001-3000

1001-2000

1-1000

YUZDELER

50

40

30

20

10

0

Şekil 4.4. İşletmelerin Yerleşim Merkezlerine Olan Uzaklıkları Hayvancılık tesisleri ile yerleşim merkezleri arasındaki en uzak mesafe 5 km

olarak belirlenmiştir. Yerleşim alanı içerisine kurulan hatta işletme sahibinin

oturduğu evin altına kurulan işletmeler de mevcuttur.

İşletmelerde ortaya çıkan hayvansal atıkların durumu incelenirken barınağın

yerleşim yerine uzaklığı kadar, atıkların da çeşitli yerleşimlere olan mesafesi dikkatle

belirlenmelidir.

Etüt edilen işletmeler içerisindeki katı atıkların yerleşim alanına en uzak

mesafesi 3.5 km olarak bulunmuştur. Bunun yanı sıra yerleşim alanları içerisinde

atıklarını biriktiren işletmeler de mevcuttur (Çizelge 4.9 ve Şekil 4.5).

Çizelge 4.9. Atıkların Yerleşim Yerlerine Uzaklıkları ve Yüzdeler

İşletme Sayısı Yüzde 1-600 36 63,15

601-1200 2 3,50 1201-1800 3 5,26 1801-2400 5 8,77 2401-3000 4 7,01 3001< 7 12,28 Toplam 57 100

Yüzdeler

Ahırın Yerleşim Merkezlerine Uzaklığı(m)

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

58

ATIKLARIN YERLESIM ALANINA UZAKLIGI(m)

3001<

2401-3000

1801-2400

1201-1800

601-1200

1-600

YUZDELER

70

60

50

40

30

20

10

0

Şekil 4.5. Atıkların Yerleşim Yerlerine Uzaklıkları

İnceleme yapılan yöredeki hayvancılık tesislerinin yoğun olarak bulunduğu

yerlerde genellikle tesislerin birbirine yakın inşa edildiği ve komşu işletmelerin,

atıklarını her iki işletmeye de yakın olan bir alanda biriktirdiği görülmüştür. Bunun

sonucunda aynı bölge içerisinde yoğun miktarda atık yığışımı, koku ve görüntü

kirliliği oluşmaktadır. Bunun yanı sıra bir işletmeye ait atıkların biriktirildiği alanın

çevrede bulunan komşu işletmeye uzaklığı da irdelenmiş Çizelge 4.10 ve Şekil 4.6’

da gösterilmiştir.

Çizelge 4.10. İşletmelerdeki Hayvansal Katı Atık Yığınlarının Komşu İşletmelere Olan Uzaklıkları ve Yüzdeler. İşletme Sayısı Yüzde

1-300 m 38 66,66

301-600 m 9 15,78

601-900 m 4 7,01

901-1200 m 1 1,75

1201-1500 m 1 1,75

1501 m < 4 7,01

Toplam 57 100

Yüzdeler

Atıkların Yerleşim Alanına Uzaklığı(m)

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

59

ATIKLARIN KOMSU ISLETMEYE UZAKLIGI(m)

1501<

1201-1500

901-1200

601-900

301-600

1-300

ISLETME SAYISI

40

30

20

10

044

9

38

Şekil 4.6. İşletmelerdeki Hayvansal Katı Atık Yığınlarının Komşu İşletmelere

Olan Uzaklıkları

İşletmelerde oluşan atıklar çevre kirliliği açısından incelendiğinden atık

depolarının yada atıkların biriktirildiği alanların çevrede bulunan nehir, göl gibi su

kaynaklarına olan mesafeleri de önemlidir. Atıklar su kaynaklarına bulaştığında

insan ve hayvan sağlığı açısından risk oluşturabilecek aynı zamanda çevre kirliliğini

arttıracaktır. Atıkların su kaynaklarına olan uzaklıkları Şekil 4.7.ve Şekil 4.8’ de

gösterilmiştir.

İşletm

e Sayıları

Atıkların Komşu İşletmeye Uzaklığı(m)

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

60

ATIKLARIN SU KAYNAGINA UZAKLIGI(m)

1601-2000

1201-1600

801-1200

401-800

1-400

ISLETME SAYILARI

40

30

20

10

0 23

6

10

36

Şekil 4.7.Atık Yığınlarının Göl ve Benzeri Su Kaynaklarına Olan Uzaklıkları

ATIKLARIN NEHIRLERE UZAKLIGI(m)

yok

801-1000

601-800

401-600

201-400

10-200

ISLETME SAYILARI

40

30

20

10

0

7

4

7

23

34

Şekil 4.8. Atık Yığınlarının Nehir, Dere, Sulama ve Drenaj Kanallarına Olan

Uzaklıkları

İşletm

e Sayıları

İşletm

e Sayıları

Atıkların Su Kaynağına Uzaklığı(m)

Atıkların Nehirlere Uzaklığı(m)

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

61

Hayvancılık işletmelerinde ortaya çıkan atıklar yalnızca katı atık

olmadığından sıvı atıklar da insan, hayvan ve çevre sağlığı açısından önemlidir. Sıvı

atıklar gerektiği şekilde biriktirilmediğinde sızıntılar ve yüzey akışlarla yer altı ve

yerüstü su kaynaklarına bulaşarak yüksek oranlarda kirliliğe yol açabilir. Bu nedenle

yörede inceleme yapılırken sıvı atıkların durumu da irdelenmiştir.

Yöre işletmelerinde yüzey sularının kontrolünde mevcut drenaj sisteminin

yapısal durumu Şekil 4.9’ da ifade edilmiştir.

DRENAJ SISTEMI DURUMU

yokvar-yetersizvar-yeterli

ISLETME SAYILARI

40

30

20

10

0 2

38

17

Şekil 4.9. İşletmelerdeki Drenaj Sistemlerinin Yapısal Durumu

Şekil 4.9’ da görüldüğü gibi işletmelerin 17 adedinde (%29.8) sıvı atıkların

boşaltımı için drenaj sistemi mevcut olup yeterli kapasitede çalışmakta, 38 adedinde

(%66.7) drenaj sistemi bulunmakta ancak yeterli kapasitede çalışmamaktadır. Geriye

kalan 2 işletmede (%3.5) ise sıvı atıkların boşaltımı için kurulmuş herhangi bir drenaj

sisteminin bulunmadığı gözlenmiştir

İşletm

e Sayıları

Drenaj Sistemi Durumu

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

62

Drenaj sisteminin bulunduğu ancak yeterli kapasitede çalışmadığı işletmeler

de, drenaj sistemi olmayan işletmeler gibi, çevrede sıvı ve kokulu atık birikintilerinin

oluşmasına sebep olmaktadır.

İşletmelerde mevcut drenaj sistemlerini kapalı alan drenajı ve yapının çevre

drenajı şeklinde ayırmak mümkündür. Ancak her iki drenaj durumu için de, konu

edilen işletmelerde kurulu drenaj sistemlerinin yetersiz olduğu belirlenmiştir. Çevre

drenajındaki yetersizliklerin ve yanlış projelemelerin sonucu olarak da, işletme

içerisinde sıvıların göllenmesi ve kötü koku oluşumu gözlenmektedir.

Resim 4.4 Sıvı atıklarını işletme önünde kontrolsüz şekilde biriktiren işletme

Resim 4.4’ de barınak önünde uygun yapılmamış biriktirme, Resim 4.5’ de

uygun projelenmemiş bir boşaltım sistemi ve Resim 4.6’ da ise iki tahliye kanalına

sahip bir barınak görülmektedir.

İşletmelerdeki atık su boşaltım tesislerinin mevcut durumu ise Şekil 4.10’ da

verilmiştir.

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

63

ATIK SU TAHLIYESI

tahliye sistemi yok

egimli taban+tahliye

iki yada daha fazla

tek tahliye

egimli taban yüzeyi

ISLETME SAYILARI

40

30

20

10

0

Şekil 4.10. İşletmelerdeki Atık Su Boşaltım Sistemleri

Resim 4.5. Uygun olmayan boşaltım sistemine sahip bir barınak

İşletm

e Sayıları

Atık Su Tahliyesi

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

64

Resim 4.6 İki idrar kanalına sahip bir barınak İşletmelerde oluşan atıkların depolama yapılarında yada depolama yapıları

olmayan işletmelerde açıkta bozulmadan biriktirilme sürelerine ait değerler Şekil

4.11’ de verilmiştir.

ORTALAMA DEPOLAMA SURESI(gun)

101-15051-10010-50

ISLETME SAYILARI

30

20

10

27

17

13

Şekil 4.11. Hayvansal Atıkların Depolanma Süreleri

İşletm

e Sayıları

Ortalama Depolama Süresi(gün)

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

65

Etüt edilen 57 adet hayvancılık işletmesinin büyük bir çoğunluğunda

(%84.21), gübrenin açıkta yığınlar halinde biriktirildiği görülmüştür.

Çizelge 4.11. İşletmelerde Mevcut Gübre Depoları

İşletme Sayısı Yüzde

Gübre Deposu Var 9 15,78

Gübre Deposu Yok 48 84,21

Toplam 57 100

İşletme içerisinde gübre deposu bulunan işletmelerin büyük çoğunluğu fazla

sayıda hayvana sahip ticari işletmelerdir. Ancak gübre deposu bulunan 9 işletmede,

gübre depo yapısı hacminin yetersizliği, depo yapılarında oluşan yıpranmalar,

doldurma ve boşaltma işlemlerinde sorunlar gözlenmiştir. İşletmelerde mevcut gübre

depolarına ilişkin görünümler Resim 4.7 ve Resim 4.8’ de verilmiştir.

Resim 4.7. Hayvansal katı ve sıvı atıkların aynı yerde depolandığı yapı

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

66

Resim 4.8. Düşük kapasiteli bir gübre depo yapısı

Gübre deposu bulunan işletmelerde mekanizasyon imkanı bulunmamakta,

doldurma ve boşaltma işlemi işçilik gerektirmektedir. Atıklar römorklara doldurulup

işletmeden uzaklaştırılmaktadır. Gübre deposu olmayan işletmelere oranla daha az

miktarlarda olsa da doldurma ve boşaltma işlemi esnasında oluşan kirlilik ve koku

yoğunluğu fark edilmektedir. Gübre depoları, işletme içerisinde taşıma ve

biriktirmenin kolay yapılabilmesi amacıyla barınağa yakın yerde hatta kimi

işletmelerde barınak çıkış kapısının hemen önünde inşa edilmiştir.

İşletme içerisinde gübre deposu olmayan ve oluşan gübreleri işletme

avlusunda ve açıkta, çevre ortamına zarar verecek şekilde, yığınlar halinde biriktiren

çeşitli işletmelere ait görünümler Resim 4.9, Resim 4.10, Resim 4.11 ve Resim 4.12’

de verilmiştir.

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

67

Resim 4.9. Yerleşim yeri içerisinde biriktirilmiş gübre yığınları

Resim 4.10. Atıkların işletme içerisinde çevreye zarar verecek şekilde pencereden atılarak yığıldığı bir işletme

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

68

Resim 4.11. Atıkların barınak içerisinde biriktirildiği bir işletme

Resim 4.12. Çevreye zarar verecek şekilde işletme avlusuna dökülmüş gübre yığınları

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

69

İşletmelerde sıvı atıklar içerisinde sayılabilecek diğer bir faktörde süt sağım

ünitesinin atık suyudur. İşletmelerin 8 tanesinde (%14) süt sağım ünitesi yeterli

durumda, 11 tanesinde (%19.3) süt sağım ünitesi yada süt sağımı için kullanılacak

ekipmanlar mevcut ancak yetersiz durumda, 38 işletmede (%66.7) ise süt sağım

ünitesi bulunmamaktadır.

İncelenen işletmelerde barınak yapılarında, süt sağım ünitesi yada kesimhane

gibi yardımcı ekipman bölmelerinde mikroorganizmal enfeksiyonlara karşı çeşitli

önlemler alınmaktadır. 6 adet işletmede (%10.5) yalnızca barınak içinde yapılan

kireçlenme, yine 6 adet işletmede (%10.5) yalnızca ilaçlama, 20 adet işletmede

(%35.1) hem kireçleme hem ilaçlama, 9 adet işletmede (%15.8) sadece rutin temizlik

işlemleri, 12 adet işletmede (%21.1) kireçleme, ilaçlama ve aynı zamanda temizlik

işlemleri, 2 adet işletmede (% 3.5) aşılama ve zaman zaman değişim gösteren farklı

dezenfeksiyon işlemleri uygulanmakta ve geri kalan son 2 işletmede (%3.5)

mikroorganizmal enfeksiyonlara karşı hiçbir uygulama yapılmamaktadır(Şekil 4.12).

MIKROORGANIZMAL ONLEMLER

temizlik yok

asilama+diger

kirec+ilac+kaba temi

rutin temizlik

kirec+ilac

ilackirec

ISLETME SAYILARI

30

20

10

0 22

12

9

20

66

Şekil 4.12. Barınaklarda Mikroorganizmal Enfeksiyonlara Karşı Alınan Önlemler

İşletm

e Sayıları

Mikroorganizmal Önlemler

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

70

İşletmelerde yapılan diğer bir inceleme konusu da hayvan ölümleridir.

İncelenen 57 işletmenin çoğunda, işletme sahipleri, anket soruları içerisindeki

hayvan ölümü sorusuna, benzer cevaplar vermişlerdir. Bu sonuç işletmelerdeki yanlış

uygulamalardan doğmaktadır. Birkaç işletmede ise, işletme sahipleri hayvanların

hastalık sebebiyle yada çevre pisliği nedeniyle ölmelerine izin vermemekte, öleceği

anlaşılan hayvanları kesmektedirler. Barınaklarda hayvan ölümüne sebep olan

faktörler Şekil 4.13’ de verilmiştir.

HAYVAN OLUMU NEDENLERI

diger

enfeksiyon+cevre pis

yavru atma

enfeksiyon

ISLETME SAYILARI

30

20

10

0

88

16

25

Şekil 4.13. İşletmelerdeki Hayvan Ölüm Nedenleri

Hayvan ölümü ve ölen hayvanlara uygulanan işlemler yönünden 25 adet

işletmede (%43.9) ölen hayvanlar gömülmekte, 20 adet işletmede (35.1) kesilmekte,

11 adet işletmede (%19.3) hem kesme hem gömme işlemi uygulanmakta ve 1

işletmede de (%1.8) ölen hayvan çevredeki evlere verilmektedir.

İşletmelerde ölen hayvanlara uygulanan işlemler ile ilgili veriler Şekil 4.14 ‘

de verilmiştir.

İşletm

e Sayıları

Hayvan Ölüm Nedenleri

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

71

OLEN HAYVANA UYGULANAN ISLEMLER

digerikisidekesmegömme

ISLETME SAYILARI

30

20

10

0

11

20

25

Şekil 4.14. İşletmelerde Ölen Hayvanlara Uygulanan İşlemler İşletmelerdeki bir diğer önemli planlama kriteri de hayvanların barınakta

kalma süreleridir. Hayvanların barınakta kalma süreleri arttıkça barınak içerisinde

üretilen gübre miktarı da o oranda artış gösterecektir. Etüt edilen işletmelerde

hayvanların barınakta kalma süresi en fazla 12 ay, en az ise 2.5 ay olarak

belirlenmiştir.

Barınaklarda üretilen gübre işletmelerde çeşitli şekilde değerlendirilmektedir.

İşletmelerin 35 adedinde (%61.4) gübre tarım alanlarına serilerek

değerlendirilmektedir. Bu 35 işletmede, işletme sahibine ait tarla yada bahçeler

bulunmakta barınaktan çıkarılan gübre belirli bir süre bekletildikten sonra doğrudan

araziye atılmaktadır. Bu işlem gübre içindeki bazı maddelerin bitkiye zarar

vermesine, hayvanların yedikleri yabancı ot tohumlarının gübre içinde kalmasından

dolayı doğrudan gübre uygulaması yapılan işletmelerde arazi içinde yabancı ot

sorunlarına, bazı hassas bitkilerde yanıklıklara sebep olmaktadır. Yine herhangi bir

işlemden geçirilmeden araziye atılan gübre kokusu çevreden yoğun şekilde

hissedilmekte ve rahatsız edici boyutlarda olmaktadır.

İşletm

e Sayıları

Ölen Hayvana Uygulanan İşlemler

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

72

İşletmelerin 6 adedinde (%10.5) barınaktan çıkarılan gübre yakın işletmelere

verilmekte geri kalan 16 adet işletmede (%28.1) ise satılmaktadır(Şekil 4.15).

GUBRE DEGERLENDIRME DURUMU

satmayakin isletmebahce+tarla

ISLETME SAYILARI

40

30

20

10

0

16

6

35

Şekil 4.15. Barınaklarda Ortaya Çıkan Gübrenin Değerlendirilme Durumu

İşletmelerde oluşan gübre değerlendirilmek üzere çeşitli şekillerde işletmeden

uzaklaştırılmaktadır. Bu uzaklaştırma işlemleri için en yaygın olarak kullanılan

yöntem gübreyi römork yada el arabası ile taşımaktır. Resim 4.13 de gübrenin

römork ile taşınarak işletme sahibine ait bahçenin yanında biriktirildiği

görülmektedir.

İşletm

e Sayıları

Gübre Değerlendirme Durumu

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

73

Resim 4.13. Gübrenin römork ile taşındığı bir işletme İşletmelerde yardımcı ekipmanlar bölmesi, atık depoları peyzaj

düzenlemeleri konularında çevre planlaması dikkatle ve özenle yapılmamıştır.

Ancak bir kısım işletmede bu konularda belirli kriterlere uyulmuş ve oldukça düzenli

bir görünüm elde edilmiştir.

İşletmelerin 12 adedinde (%21.1) belirgin bir çevre düzenlemesi yapılmıştır

fakat 45 işletmede (%78.9) ise herhangi bir çevre düzenlemesi bulunmamaktadır.

Yörede incelenen işletmelerin çoğunluğunda yer seçiminde ve barınakların

konumlandırılmasında gereken özen gösterilmemiştir. Barınaklar yerleşim alanı

içerisinde ve işletme sahiplerinin konutlarına bitişik olarak inşa edilmiştir.

İşletmelerde karşılaşılan en önemli sorunlardan biri de koku kirliliği

olmaktadır. Bu faktör birçok etmenle yakından ilişkilidir. Yöredeki hakim rüzgar

yönü, havalandırma, işletme yapıları ve yerleşim yerleri arasındaki yükseklik farkları

barınak ve çevresindeki kokuyu etkilemektedir. İnceleme yapılan işletmelerde

işletme binaları ile komşu işletme binaları arasında ve yerleşim yerleri arasında

yükseklik farkının olmadığı, barınak uzun eksen yönlerinin de yöredeki hakim rüzgar

yönü dikkate alınarak yapılmadığı gözlenmiştir.

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

74

Havalandırma ile barınak havası temizlenmekte, barınak içinde oluşan zararlı

gazların dışarıya atılması sağlanmaktadır. İncelenen işletmelerde, havalandırma

koşulları, yeterli havalandırma durumu için belirlenen planlama kriterleri ile

karşılaştırıldığında yeterli bulunmamış ve havalandırmanın yetersiz kaldığı

görülmüştür. Kapalı barınak içindeki taban alanı ve hayvan sayısına oranla hava çıkış

delikleri ve pencereler yetersiz boyutlardadır. Barınak içerisindeki rahatsız edici

kokunun seviyesi de havalandırma koşullarının yetersizliğini göstermektedir.

İşletmelere ait havalandırma yeterliliği sonuçları Çizelge 4.12 ‘ de gösterilmiştir.

Çizelge 4.12. İşletmelerdeki Havalandırma Sistemi Yeterliliği

İşletme Sayısı Yüzde

Yeterli 15 26,3

Yetersiz 42 73,7

Toplam 57 100

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

75

5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER

Hayvancılık işletmelerinde oldukça fazla miktarda gübre üretilir. Hayvan

barınaklarında oluşan katı ve sıvı gübrenin çevreye olumsuz etki yapmaması için

uygun bir şekilde depolanması gereklidir. Çünkü işletmelerde ortaya çıkan atık ve

gübrenin işletmede bulunan hayvanlar ile günlük bakım işlerini yürüten çalışanlara

gerek hijyenik, gerekse çevre düzenlemesi açısından zarar vermemesi için atık depo

yapılarının barınak planlanması aşamasında mutlaka yardımcı ekipmanlar ünitesi

içerisinde düşünülmesi gerekir.

Gübrenin açıkta ve yığın halinde biriktirilmesi, kalitesini düşürmekte, ayrıca,

koku ve görüntü kirliliği gibi çevre sorunlarını da beraberinde getirmektedir.

İşletmelerde en belirgin olarak görülen kirliliğin, koku ve görüntü kirliliği olduğu

incelemeler sonucunda belirlenmiştir. Açıkta depolanan gübrede koku, normal

koşullarda, 400 metre mesafeden hissedilebilmektedir. Tavuk gübresinde bu mesafe,

daha da azalmaktadır. Tarlaya serilmiş gübrenin kokusu ise, yaklaşık 2000 m

uzaklıktan insan tarafından algılanabilmektedir (Yaldız, 2004).

Etüt edilen hayvancılık işletmelerinde yapılan uygulamalardan birisi de

gübrenin satışıdır. Ancak bir işletmede gübreden gelir sağlamak için gübrenin sağlık

açısından risk oluşturmayacağı, içeriğinin bozulmasına izin vermeyecek uygun bir

ortamda depolanması gereklidir. Yöredeki işletmelerin % 84.21’ de gübrelik mevcut

değildir. Gübre rastgele açıkta biriktirilerek yağmur suyuna maruz bırakılmakta

insan, hayvan ve çevre sağlığı açısından risk oluşturmaktadır. Gübre depoları

olmadığından, olanların ise teknik kriterlere uygun yapılmadığından dolayı gübre

temizliğinde mekanizasyona geçilememekte bu da işgücü gereksinimini

arttırmaktadır. Tüm bu olumsuz koşullar barınaklarda istenmeyen hijyenik ortamlar

yarattığı gibi işletmelerin verimliliğini de düşürmektedir.

Katı ve sıvı gübrenin bilgisizce ve tekniğine uygun olmayan yöntemler ile

tarımsal üretimde kullanılması da çiftlik gübresinin etkinliğini azaltmaktadır. Zaten

yetersiz miktarda olan çiftlik gübresinin uygun olmayan koşullarda bekletilmesi veya

araziye gelişigüzel uygulanması sonucu, yıkanma ve buharlaşma ile önemli miktarda

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

76

besin bileşimi kayba uğramaktadır. Toprak verimliliği ve tarımsal üretim açısından

çitlik gübresinden beklenen yarar tam olarak sağlanamamaktadır.

Gübrenin herhangi bir önlem alınmadan, açıkta biriktirilmesi sonucunda bazı

sorunlar ortaya çıkabilir:

• Açıkta biriktirilen gübreden oluşan akıntı içerisindeki koliform bakteriler ve

azot bileşikleri yer üstü ve yer altı su kaynaklarına geçebilir.

• Fosforun, su kaynaklarına karışıp alglerin gelişmesiyle; su habitatlarında

oksijen miktarı azalır ve balık populasyonlarında ölüm oranı artar.

• Açıkta biriktirilen gübre içindeki bakteri ve diğer mikroorganizmalardan

kaynaklanan kirlilik, komşu alanlardaki diğer işletmeler ve yerleşim yerlerinde

sıkıntı yaratabilir (Cayley ve ark. 2004). Bunlar, açıkta depolanan gübrenin

ekosistemleri bozacak en önemli belirtileridir.

Mersin yöresinde faaliyet gösteren büyükbaş hayvan barınaklarının büyük bir

çoğunluğunda, gerekli projeleme kriterlerine rastlanmamış ve sorunlarla

karşılaşılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgular kısmında işletmelerin tamamına

yakın bir kısmında gübreyi depolayacak herhangi bir yapı olmadığı; var olanların ise

yetersiz olduğu görülmüştür. Bu nedenle, araştırma alanında faaliyetini sürdüren

hayvancılık işletmelerinin, ekosistemleri bozacak en önemli potansiyel kirlilik

kaynağını oluşturduğu söylenebilir. Barınak yeri seçiminde drenaj koşullarını en iyi

sağlayabilecek yerlerin seçilmediği, yağmur ve atık suların barınak civarında çevre

kirliliği yarattığı gözlenmiştir. Özellikle barınak içerisi ve çevresinde yetersiz drenaj

koşullarından kaynaklanan ıslak alanlar mevcuttur. Bu durumun yetiştiricilikte çok

önemli olan temizlik ve hijyenik koşulları olumsuz yönde etkilediği söylenebilir.

Yörede bulunan işletmelerin % 63.2’ si projesiz olarak inşa edilmiştir. Etüt

edilen işletmelerin büyük bir kısmında barınaklar tekniğine uygun olarak

planlanmamış yetersiz planlar uygulamaya koyulmuştur. Bu işletmelerde saptanan

projeleme sorunları verimliliği düşürmüş, yemleme, sağım ve temizlik işlerinde

aksamalara neden olmuştur.

Barınakların çoğunda sağmal ve sağmal olmayan hayvanlar ile dana ve

düveler bir arada bulunmaktadır. İşletme içerisinde mevcut binaların birbirleriyle

olan ilişkileri zayıf düzeydedir. Barınak içi bölmelerin mekanizasyona olanak

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

77

verecek şekilde planlanmaması nedeniyle temizlik ve yemlemede mekanizasyon için

zorluk çekilmekte bu durum işletmelerin işçilik gereksinimini arttırmaktadır.

İşletmelerde yem depoları eksikliği vardır ve mevcut olan yem depolarının ise

gerek nitelik gerekse hacim yönünden ihtiyacı karşılayamayacak düzeyde olduğu

görülmüştür.

Hayvan barınaklarında yetiştirme periyodu içerisinde zararlı gazlar, toz ve

yoğun miktarlarda gübre üretilir. Üretilen gübre ve zararlı gazların miktarındaki artış

gereken önlemler alınmadığı takdirde çevreyi, hayvan ve insan sağlığını önemli

ölçüde etkilemektedir. Etüt edilen işletmelerde bu durum önemle üzerinde

durulmasını gerektirecek boyutlardadır. İşletmelerde barınak içinde hayvanların

kalma süresine bağlı olarak gübre miktarları artmakta, biriken gübreden çevreye

yayılan koku rahatsız edici boyutlara ulaşmaktadır. Bu nedenle barınaklarda olumsuz

sonuçların doğmasına izin vermemek ve zararlı etkileri mümkün olan en düşük

seviyeye çekebilmek için çeşitli önlemler alınmalı ve belirlenen kriterlere titizlikle

uyulmalıdır. Bu önlemler;

• Barınaklar yerleşim yerinden, göl ve benzeri su kaynaklarından, nehir,sulama

ve drenaj kanallarından, işletme içerisinde varolan kullanma suyu şebekelerinden

yeterince uzakta olmalıdır. Büyükbaş hayvan barınakları ve tavuk kümesleri

insanların ve diğer komşuların yaşadığı yerden 1600 m uzakta olması uygundur.

Bununla birlikte, hayvancılık işletmelerinin göl ve benzeri su kaynaklarından, sulama

ve drenaj kanallarından ve yerleşim alanlarına su sağlayan sıhhi tesisatlardan yeterli

uzaklıklarda konumlandırılması uygundur (Cayley ve ark., 2004).

• Hayvancılık işletmeleri özellikle yörenin iklim koşulları dikkate alınarak

planlanmalı ve projeler işletmelerin gelecekte büyütülmesine olanak verecek şekilde

hazırlanmalıdır.

• Barınak yeri seçiminde drenaj koşulları dikkatle incelenmeli, drenaj sistemi

yağmur sularını ve atık suları barınaktan uzaklaştırabilecek şekilde kurulmalı, çevre

ve görüntü kirliliği sorunu da yaratmamalıdır.

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

78

• Barınak içerisinde sıcaklık ve oransal nem, optimum değerler içerisinde

olmalıdır. Yetiştirme şekline bağlı olmakla birlikte, barınaklarda optimum sıcaklık

yaz-kış 10-22 oC; oransal nem ise % 60-75 arasında olmalıdır.

• Barınak içerisinde ısı-nem dengesi çok iyi kurulmalı, ek ısıtmalara gerek

duyulmadan, barınağın doğal yollarla istenilen sıcaklık derecesinde kalması

sağlanmalıdır. Çünkü ek ısıtıcılar, barınak havasına bir takım zararlı gazlar

vermektedir.

• Yemleme alanı kuru olmalıdır. Hayvanların yem yerken toz kaldırmamaları

amacıyla, otomatik ve yarı otomatik yeni tip yemlikler kullanılmalıdır.

• Gübrenin üstü örtülmelidir ve anaeorobik dekompozisyon önlenmelidir.

Gübrenin temizliği sıkça yapılmalı, hayvanların üstlerini kirletmemelidir.

Hayvanların üstü ıslak gübre ile kirlendiğinde, bakterilerin yerleşmesine ve koku

yayılmasına neden olur.

• Gübre deposu inşaat tekniklerine uygun şeklide inşa edilmeli, gübreye

uygulanan işlemler uygun şekilde yapılmalıdır. Gübre depolama alanları,

sıkıştırılmış ve gübre deposuna doğru eğim verilerek projelenmelidir. Ayrıca Türk

Çevre Mevzuatı gereğince gübre depolama alanları, 3 aylık gübrenin

depolanabileceği boyutlarda projelenmelidir.

• Gübrenin temizliği sıkça yapılmalı, hayvanların üstlerini kirletmemelidir.

Hayvanların üstü ıslak gübre ile kirlendiğinde, bakterilerin yerleşmesine ve koku

yayılmasına neden olur.

• Barınaklarda havalandırma ile zararlı gaz ve tozlar dışarı atılmaktadır.

Bundan dolayı havalandırma ile ilgili projelemeler doğru şekilde yapılmalı, en uygun

havalandırma şekli ve debisi seçilmelidir. Seçilecek havalandırma debisi, ortama

verilen CO2, su buharı, amonyak, hidrojen sülfür gibi zararlı atıklar ve tozu yeterli

şekilde dışarı atabilecek şekilde olmalıdır.

• Barınak içerisindeki ısı ve nem dengesini optimum koşullarda sağlayarak

zararlı gaz ve tozların dışarı atılması açısından, öncelikle çatıda olmak üzere, ihtiyaca

göre duvar ve bacada mutlaka yalıtım yapılmalıdır.

5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Müge ERKAN

79

• Gübre deposu, gübrenin taşınması için ahıra mümkün olduğu kadar yakın,

sızıntıların içme ve kullanma suyuna bulaşmaması için, su havuzları, kuyular ve su

kaynaklarından uzak olmalıdır.

• Hayvan barınaklarının yerleşim birimlerine, göl ve benzeri su kaynaklarına

olan uzaklıkları hesaplanırken aşağıda verilen değerler göz önüne alınmalıdır

(Chastain ve Jacobson, 1996; Mutlu, 1999; Cayley ve ark., 2004).:

- Her tür yüzey suyundan 50 m,

- Yerleşim yerlerinden 1600 m,

- Göl ve benzeri su kaynaklarından en az 300 m,

- Sulama ve drenaj kanallarından minimum 100 m,

- Su sağlayan sıhhi tesisatlardan en az 30 m,

- Tüm tarla içi sulama kanallarından 15 m uzakta olması uygundur.

Sonuç olarak, hayvan barınaklarında yetiştirme süresince ortaya çıkan gübre

ve atıklar uygun şekilde depolanmaz ve işletilmezse, hayvan ve insan sağlığını

önemli şekilde etkileyerek yetiştiriciliğin rasyonel olarak yapılmasını

engellemektedir. Gübre oluşum sürecinde ve depolama aşamasında gereken kriterler

uygulanır ve bu konuda, araştırmalar sonucu ortaya konulmuş projeleme kriterleri

yerine getirilse, barınaklarda sorun olarak ortaya çıkan gübre materyalinden en

randımanlı şekilde faydalanma olanağı doğacaktır. Aksi takdirde, zaman içinde

birikip dekompozisyona uğrayan gübre yığınları etrafa kötü kokular yayan, sızıntılar

ve sürüklenmelerle su kaynaklarını ve çevreyi kirleten, önlem alınmadan

biriktirildiğinden etrafındaki bitki ve ağaçlarda yanıklıklara neden olan ve en

önemlisi insan ve hayvan sağlığını tehdit eden bir kaynak halini alacaktır. Ayrıca

konu ile ilgili yasa, yönetmelik ve tüzüklerin bu konuda yeterliliği

değerlendirilmelidir. Bu koşullar gerçekleştiği takdirde, hayvan barınaklarında

üretilen gübre daha rasyonel bir şekilde değerlendirileceği gibi, çevre üzerinde

yapacağı olumsuz etkiler de azaltılabilecektir.

80

KAYNAKLAR

ACE, 1982. Prulean Farms, Inc., Dare Couty, North Carolina (Wilmington, N.C.:

United States Army Corps of Engineers, 1982).

AHLGRİMM, H.J., GAEDEKEN, D., 1990. 2.Metan (CH4). In

Klimaveraenderung und Landbewirtschaftung, Vol:1,

Bundesforschungsanstalt für Landwirtschaft Braunschweig,

Landbauforschung Völkenrode, Sonderheft 117, 28-46.

AKMAN, K., ÖZKÜTÜK, S., KUMLU, M.S., YENER. 2000. Türkiye’de Sığır

Yetiştiriciliğinin Geleceği. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası. Türkiye

Ziraat Mühendisliği V. Teknik Kongresi 17-21 Ocak 2000, Milli Kütüphane-

Ankara: 741-764

AKMAN, N., YENER, S.M., 1997. Sığır Yetiştiriciliği. “Ed. M. Ertuğrul, Hayvan

Yetiştirme (Yetiştiricilik) 2. Baskı”. s.81-144, Ankara

ALAGÖZ, T., 2002. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve

Sulama Bölümü Hayvan Barınaklarının Planlanması Dersi Basılmamış Ders

Notları.

ALAGÖZ, T., KUMOVA, Y., ATILGAN, A., AKYÜZ, A., 1996. Hayvancılık

Tesislerinde, Ortaya Çıkan Atıklar ve Yarattığı Çevre Kirliliği Üzerine Bir

Çalışma, Tarım-Çevre İlişkileri Simpozyumu, 13-15 Mayıs 1996, M.Ü.

Mühendislik Fakültesi, MERSİN.

ANONİM, 1993. ASHRAE Handbook Fundementals, Environmental Control for

Animal and Plants, Chapter9.

ANONİM, 1996a. Manure Production and Characterestic, Standart of ASAE, Ens.

Practic. ASAE, EP379.1, P: 576-578.

ANONİM, 1999. Generic Environmental Impact Statement on Animal Agriculture;

A Summary of the Literature Related to Manure and Crop Nutrients (www

Document),

ANONİM, 2000. Animal Waste Management. Collection and Storage of

Agricultural Animal Wastes and Wastewater: Fact Sheet. The University of

Arizona.

81

ANONİM, 2002. DİE, Tarımsal Yapı ve Üretim, s. 294.

ANONİM, 1996e. Design of Anaerobic Lagoons for Animal Waste

Management, Standart of ASAE, Ens. Practic. ASAE, EP403.2 AUG93, P: 591-

595.

ANONİM, 1996d. Terminology for Livestock Waste/Manure Handling Equipment,

Standart of ASAE, Ens. Practic. ASAE, S466, P: 640-642.

ANONİM, 1989. Çevre'89, Beşinci Bilimsel ve Teknik Çevre Kongresi, Çukurova

Üniversitesi., ADANA..

ANONİM, 1996. Structures, Livestock, and Environment, Standart of ASAE,

ANONİM, 1996b. Manure Storage, Standart of ASAE, Ens. Practic. ASAE,

EP393.2, P: 585-589.

ANONİM, 2002a. Mersin Tarım İl Müdürlüğü Resmi Web Sitesi

URL:http://www.mersin-tarim.gov.tr/

ANONİM, 2002b. Natural Reseources Conservation Service Conservation Practice

Standard Waste Storage Facility. (No.) CODE 313

ANONİM, 2003. Mersin Karayolları İl Müdürlüğü Kayıtları

ANONİM, 2003a. Manure Storage-Livestock Manure Characteristics, Factors

Which Affect Manure Characteristics

ATASEVER, S., ERDEM, H., KUL, E., 2004. 4. Ulusal Zootekni Bilim Kongresi

Sözlü Bildiriler Programı. Süleyman Demirel Üniversitesi

ATILGAN, A., 1994. Şanlıurfa Yöresi Süt Sığırcılığı İşletmelerinde Ahırların

Yapısal Yönden Mevcut Durumları ve Geliştirilmesi Üzerine Bir Çalışma.

Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü

Yüksek Lisans Tezi. ADANA.

BAİRD, J. V. , ZUBLENA, J. P. , HODGES, S. C. , 1994. “Nitrogen

Management and Water Quality,” North Carolina Agricultural Extension

Service (1994): 439–442.

BARKER, J. C. 1996. Lagoon Design and Management for Livestock Waste

Treatment and Storage. North Carolina State Univ. Coop. Ext. Serv.

Publication Number: EBAE 103-83. Raleigh, North Carolina. 8p.

82

BAYINDIR, Ş., ŞAHİN, S., UYSAL, F., 2004. Türkiye’de Çiftlik Gübresi

Kullanım Potansiyeli. 3. Ulusal Gübre Kongresi 11-13 Ekim 2004 Tokat,

735-742.

BONNER, J., THOMAS, J., CRENSHAW, M., MCKINLEY, B., BURCHAM.

T.N. 1995. Managing Animal Waste Nutrients. Mississippi State Univ.Coop.

Ext. Serv. Mississippi State. Mississippi. Publication No: 1937. 12p.

BUJISMAN, E., MAAS, H.F., ASMAN, W. A. H., 1985. Some Remarks on the

Ammonia Emissions in Europa. In Informatiemap Staatsbosbeheer Rijksdienst

voor Bos. Naturu en Landschap. Ammonia Conference in Kasteel Groeneveld

Baarn, The Netherlands.

CAMBERATO, J., LIPPERT, B., CHASTAIN J., PLANK, O., 1996. Land

Application of Animal Manure. (www Document), http://hubcap.clemson.edu

CAYLEY, J., JOHSON, J., WARD, D., 2004. Nutrient Management Act - Siting

Regulations for Manure Storage Structures. (www Document),

URL:http://www.gov.on.ca/OMAFRA/english/engineer/facts/04-11.htm

CHARLES, D., R., 1981. Practical Ventilation and Temperature Control for Poultry.

Environmental Aspects of Housing For Animal Produciton, England, p.183-

185.

CHASTAIN JP, JACOBSON LD.1996. Site Selection for Animal Housing and

Waste Storage Facilities. (www Document), URL:http://www.bae.umn.edu

Colorado State University Cooperative Extension, Fort Collins.

DEMİRKIRAN, A., R., 2004. Kahramanmaraş Yöresindeki Bazı Organik

Gübrelerin Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri. Türkiye 3. Ulusal Gübre

Kongresi, Tarım-Sanayi-Çevre, 11-13 Ekim 2004, Sayfa: 753-758. Tokat.

ELLIOT, H.A., COLLINS, N.E., 1982. Factors Affecting Ammonia Release in

Broiler Houses. Transactions of the ASAE, Vol:25, No:2, P: 413-418, USA.

Ens. Practic. ASAE, Usa. FALK, D.E., OHLENSEHLEN, R.M., 1990. Dairy Waste Management : System

Planning-Estimating Store. Agricultural Experiment Station, University of

Idaho. Research Bulletein No:694. Moscow, Idaho: The Station. 16 p.

83

FULHAGE C. D., PFOST, D.L., RASTORFER, D., 2000. Earthen Pits (Basins)

for Liquid Livestock Manure. Extension Bulletin. EQ.388. University of

Missouri, USA.

FULHAGE, C.D., PFOST, D.L.,2001. Swine Manure Management Systems In

Missouri. Extension Bulletin. EQ.350.University of Missouri, USA.

FULHAGE, C.D.,2003. Manure Management in Hoop Structures. Extension

Bulletin. EQ.352. University of Missouri, Usa.

FULHAGE, D. CHARLES, PFOST, L. DONALD, 1993. Selecting a Dairy

Operation Site, WQ0303, Publications of Extensions Service, University of

Missouri, USA.

GEDİKOĞLU, İ., EYÜPOĞLU, F., KURUCU, N., ALTINTAŞ, S., 1996. Gübre

ve Gübreleme. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Teşkilatlanma ve Destekleme

Genel Müdürlüğü Yayınları. URL: http://www.tarim.gov.tr

GERRIT-RIETVELD, V.T., 2003. Heat Stress in Dairy Cattle.

http://www.gov.on.ca/OMAFRA/english/livestock/dairy/facts/info_heatstress

GEYER, L. L., FİNDLEY, M.1994. “Legal Guidelines for Swine Manure

Management.” Extension Bulletin E-1160 (East Lansing: Michigan State

University Cooperative Extension Service, April) : 4 pp.

GÜRDİL, G. A. K., 2003. Kümeslerde Havalandırma Sistemlerinin Tasarıma

Yönelik Bir Programın Geliştirilmesi Üzerinde Bir Araştırma. Çukurova

Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları Bölümü Doktora Tezi.

ADANA.

HARMON, J.D., PRIVETTE, C.V. 1991. Anaerobic Lagoons for Livestock and Poultry

Wastes. Clemson Univ. Coop. Ext. Serv. File No: Aenl 555. Clemson, South

Carolina. 7p.

HARNER, J.P., MURPHY, J.P., KEY, DAVID V., 1997. Manure Storage Structures for

Kansas Dairies, Proceeding of the 5. International Symposium,

Bloomington, Minnesota, May 29-31, 1997, Volumell, P:730-736, USA.

HARRIS, B.L., HOFFMAN, D.W., MAZAC, F.J., 2001.Reducing Contamination

by Improving Livestock Manure Storage and Treatment Facilities.(www

Document.URL:http://www.waterhome.brc.tamus.edu/texasyst/livestock.ht

84

HARTUNG, J. V., PHILLIPS, R. , 1994. “Control of Gaseous Emissions from

Livestock Buildings and Manure Stores,” Journal of Agricultural

Engineering Research 57: 173–189.

HELLICKSON, M. A., WALKER, J. N., 1983. Ventilation of Agricultural

Structures .Effects of The Thermal And Gasses Environment of Livestock,

Michigan, p.121-165.

HERBERT, S. J., 1998. Farmyard Manure, Crop, Dairy, Livestock News. Vol. 3:1,

University of Massachusetts, Amherts, USA.

HERMANSON, R.E., 1991. Livestock Manure Lagoons to Protect Water Quality.

Washington State Univ. Coop.Ext. Serv.Extension Bulletin No:1642.

Pullman, Washington. 8 p.

HERMANSON, R.E., THOMASON, E.L., 1992. Managing Livestock Manure to

Protect Groundwater. Washington State Univ. Coop.Ext. Serv. Extension

Bulletin. No:1717. Pullman, Washington. 6p.

HODGKİN, E. P. , HAMİLTON, B. H. 1993. “Fertilizers and Eutrophication in

Southwestern Australia: Setting the Scene,” Dordrecht 36 : 95–103.

HUANG , W., URİ, N. D. , 1994. “The Effect of Farming Practices on Reducing

Excess Nitrogen Fertilizer Use,” Water, Air and Soil Pollution 77 : 79–95.

ISERMAN, K., 1993. Agriculture's Share in the Emrnission of Trace Gases

Affecting, Environmental Pollution, Vol:83, P:96-l 11. JANSEN, A., 1996.

ISERMANN, K., 1990. Ammoniakemissionen der Land wirtschaft als Bestandteil

ihrer Stickstoffbilanz und hinreichende Lölungsansatze zur Minderung. Proc.

KTBL/VDI Symposium:Ammoniak in der Umwelt-Kreislaufe, ed KTBL;

Darmstadt. Germany and VDI. Dusseldorf, Germany. Wirkungen,

Minderung. 10-12 Okt. 1990 in Braunscweig (FAL), 1.1 – 1.76.

JACOBSON LD, MOON R, BICUDO J., 1999. Generic Environmental Impact

Statement on Animal Agriculture. A Summary of the Literature Related to

Air Quality and Odor (H). Prepared for the Environmental Quality Board

JOHNSON, J., ECKERT, D.,1995. Best Management Practices: Land Application

of Animal Manure. Ohio State University Extension Department of

85

Horticulture and Crop Science 2021 Coffey Road, Columbus, Ohio

43210-1044

JOKELA, W. E. ,1992. “Nitrogen Fertilizer and Dairy Manure Effects on Corn

Yield and Soil Nitrate,” Soil Science Society of America Journal 56 (1992):

148– 154.

KELLY, M., 1995. Design and Construction Guidelines for Farm Waste Storage,

Published by SAC, Edinburgh, 1995, Scotland.

KOCAMAN, I., YÜKSEL, A.N., 2001. Türkgeldice İnanlı Tarım İşletmelerindeki

Bağlı (Duraklı) Süt Sığırı Ahırlarının İklimsel Çevre Koşulları ve Denetimi.

AÜ Ziraat Fakültesi Dergisi, 33(1): 69-78.

KURUNÇ, A., KARAMAN, S., 2004. Hayvancılık İşletmelerinde Atık Suların

Havuzlarda Depolanması. Türkiye 3.Ulusal Gübre Kongresi, Tarım-Sanayi-

Çevre, 11-13 Ekim 2004, p:637. TOKAT.

LILLIE, R. J., 1970. Air Pollutants Affecting The Performance of Domestic

Animals. Literature Review, Agricultural Research Service, USA.

Department of Agricultural, Washington, p.34-40.

LORJMOR, J., 1997. Measuring Odors, Pubiished by Extension Service of Iowa

State University, 1996, USA.

MİLANESİ, M., 1989. Agricultural Farm Planning and Protection of the

Environment, Agriculture Ecosystems and Environment, Vol:27, P:91-98.

MORSE, D., BENNET, R. 1993. Water Quality. Univ. Of California. Coop Ext.

Dairy Manure Management Series. UCCE-DMMS-5 10/93. Oakland,

California. 9p.

MUTAF, S., AKLAN, S., ŞEBER, N., 2001. Hayvan Barınaklarının Projelendirme

İlkeleri ve GAP Yöresi için Uygun Barınak Tipleri. TMMOB Makine

Mühendisler Odası, II. GAP ve Sanayi Kongresi, 29-30 Eylül, Diyarbakır.

MUTLU, A., 1999. Adana İli ve Çevresindeki Hayvancılık Tesislerinde Ortaya

Çıkan Atıkların Yarattığı Çevre Kirliliği Üzerinde Bir Çalışma. Çukurova

Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Yüksek

Lisans Tezi. ADANA.

86

OKUROĞLU, M., 1982. Hayvan Barınaklarında Zararlı Gazlar, Toz ve Etkileri,

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, S: 19-24, ERZURUM.

OKUROĞLU, M., 1987. Hayvan Barınaklarında Zararlı Gazlar, Toz ve Etkileri. Et

ve Balık Endüstrisi Dergisi, Cilt 8, Sayı.49, ANKARA.

OKUROĞLU, M., DELİBAŞ, L., 1986. Hayvan Barınaklarında Uygun Çevre

Koşulları. Hayvancılık Semineri. TOKB. Tokat İl Müdürlüğü, 5-8 Mayıs.

TOKAT.

OLGUN, M., 1991. Hayvan Barınakları ve Tarımsal İnşaat. T.C. Ziraat Bankası

Yayınları, ANKARA.

OLGUN., M., 1989. Serbest Duraklı Süt Sığırı Barınaklarının Planlanması ve

Yapısal Özellikleri. Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü İnşaat ve

Kültürteknik Daire Başkanlığı Yayınları, ANKARA.

ÖNER, İ., 2001. Adana İli ve Çevresindeki Yumurta Tavukçuluğu

İşletmelerinde Amonyak ve Hidrojensülfür Gazlarının Oluşum Düzeylerinin

Belirlenmesi. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları

Bölümü Yüksek Lisans Tezi. ADANA.

ÖZBEK, H., 1989. Tarımın Çevre Problemleri. Beşinci Bilimsel ve Teknik Çevre

Kongresi. Adana.1989.

ÖZEN, N., 1986. Tavukçuluk (Yetiştirme, Islah, Besleme, Hastalıklar, Et ve

Yumurta Teknolojisi). Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi

Yayınları No:11. S.330. Samsun.

PFOST, D.L., FULHAGE, C.D., RASTORFER, D.,2000. Anaerobic Lagoons for

Storage/Treatment of Livestock Manure. Extension Bulletin. EQ.387.

University of Missouri, Usa.

PİMENTEL, D. , CULLİNEY, T. , BUTLER, I ., REİNEMANN, D.,

BECKMAN, K.,1989.“Low-Input Sustainable Agriculture Using Ecological

Management Practices,” in Agricultural Ecology and Environment, ed. M. G.

Paoletti, B. R. Stinner and G. G. Lorenzoni (Amsterdam: Elsevier, 1989),3–

24.

87

SABANCI, A., AKINCI, İ., 1996. Motor Eksoz Emisyonları ve Çevre Kirliliği.

Tarım-Çevre İlişkileri Sempozyumu, “Doğal Kaynakların Sürdürülebilir

Kullanımı” Bildiri Kitabı, 13-15 Mayıs, Mersin.

SAINSBURY, D.W.B., 1981. Health Problems in Intensive Animal Production.

Environmental Aspects of Housing For Animal Production, England, p.439-

454.

SMITH, J.B., TIRPAK, D., 1989. The Potential Effects of Global Climate Change

on United States, Report to Congress, Washington, DC: Us Environmental

Protection Agency.

SPIERS, E. D., 2003. How Cows Dissipate Heat.

www.oznet.ksu.edu/ansi/dairycon/2000HOAcowheat.pdf.

ŞİMŞEK, E., YASLIOĞLU, E., ARICI, İ., 2001. Süt Sığırı İşletmelerinde Gübre

Yönetimi ve Gübre İşletim Sistemlerinin Planlanması. GAP II. Tarım

Kongresi, 2.Cilt, Sayfa: 715-722. Şanlıurfa.

TAIGANIDES. E.P., WHITE, R. K., 1968. Origin, Identification, Concentration

and Control of Noxious Gases in Animal Confinement Production Units.

Department of Agriculture, Ohio State University Research Foundation,

Columbus, Ohio State University Research Foundation, Columbus, Ohio.

TAYLOR, D. C. , 1994. Livestock Manure Production and Disposition: South

Dakota Feedlots-Farms-Ranches, Economics Research Report 94-4,

November 1994 (Brookings, SD: Economics Department, South Dakota State

University).

TIMMERMANN, F., 1981. Ist unser ökosystem in Gefahr durch

Düngungsmassnahmen. Landbewirtschaftung und Ökologie. Arbeiten der

DLG, Band 172.

TOPÇU, S., 1998. Tarım Mühendisliğinde Çevre Sorunları. Ç.Ü. Ziraat Fakültesi

Ders Kitapları Yayın No: A-65. Genel Yayın No: 207. ADANA

TROEH, F. R. THOMPSON, L. M. , 1993. Soils and Soil Fertility, 5th ed. (New

York: Oxford University Press,

88

U.S. ENVIRONMENTAL PROTECTION AGENCY. 1986. National Primary

Drinking Water Regulations: Synthetic Organic Chemicals, Inorganıc

Chemicals and Microorganismims. Fed. Regist. 50:46963-47022.

VAN WACHENFELT, E., 1994. Modern Technique Gives Less Air Pollutions in

Broiler Houses. 13. World Congress on Agricultural Engineering, Vol. 1, P.

590-594, Milano.

VERCOE, J.E., 2003. Climatic and Environmental Factors Affecting Dairy

Productivitiy. http://www.ssdairy.org/AdditionalRes/Smhdairy/chap4.html.

VİTOSH, M.L., PERSON, H.L., PURKHİSER, E.D., 1988. Livestock Manure

Management for Efficient Crop Production and Water Quality Preservation,

Michigan State Univ. Extension Bulletin. WQ.12.

WASKOM RM, 1999. Best Management Practices for Manure Utilization.568A,

WASSENHOVE, F., 1992. “Olfactometric Characterization of Odour Generation

Potential of Pigery Manure Samples,” Studies in Environmental Science 51:

425–430.

WATHES, C.M., CHARLES, D.R., 1994. Livestock Housing, Physical Principles.

WEEKS, S., A., 1994. Dairy Manure Handling for the 90’ s, Dairy Systems for the

21st Century, Proc. of the 3rd Inc. Dairy Housing Conf., Florida, p. 769-774.

YALDIZ, O., 2004. Biyogaz Teknolojisi. Akdeniz Üniversitesi Yayın No:78, s 184,

Antalya.

ZHANG, R., LORİMOR, J., MELVİN S.W., 1995. Design and Management of

Anaerobic Lagoons in Iowa for Animal Manure Storage and Treatment. (www

Document), URL:http://www.extension.iastate.edu/Publications/PM1590.pdf.

89

ÖZGEÇMİŞ

1979 yılında Konya’da doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Konya’da

tamamladım. 1996 yılında Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar

ve Sulama Bölümünü kazandım ve 2000 yılında bu bölümden mezun oldum. 2001

yılında, bölümümde yüksek lisans programına başladım. 2002 yılında açılan

Araştırma Görevliliği sınavını kazanarak Tarımsal Yapılar ve Sulama Anabilim

Dalında göreve başladım. Halen aynı bölümde araştırma görevlisi olarak

çalışmaktayım.

90

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

TARIMSAL YAPILAR VE SULAMA BÖLÜMÜ

MERSİN YÖRESİNDEKİ BÜYÜKBAŞ HAYVANCILIK TESİSLERİNİN

MEVCUT DURUMU ve BU TESİSLERDE ORTAYA ÇIKAN

ATIKLARIN YARATTIĞI ÇEVRE KİRLİLİĞİ

ÜZERİNDE BİR ÇALIŞMA İLE İLGİLİ ANKET FORMU

Bu anket Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarımsal Yapılar ve

Sulama Anabilim Dalında hazırlanmakta olan bir araştırma için düzenlenmiştir.

Ankette bulunan sorular; hayvancılık tesislerinin içinde ve dış ortamda ortaya

çıkan, insan ve hayvan sağlığını son derece olumsuz yönde etkileyen aynı zamanda

büyük oranda çevre kirliliği yaratan atıkların çeşitli yollarla ortadan kaldırılması,

eğer bu sağlanamıyorsa etkilerinin mutlaka çevreye ve sağlığa zarar vermeyecek

tolerans değerlerinin altında tutulmasını sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Bu amaç

doğrultusunda, hayvancılık tesislerinde öncelikle, oluşan zararlı atıklar ile bu

atıkların yarattığı çevre kirliliği konusunun incelenmesi gerekir.

Ankette yer alan sorulara verilecek cevapların doğruluğu, hayvansal atıklarla

ilgili sorunları en doğru şekilde ortaya koymak ve uygun çözümlere en iyi şekilde

yaklaşabilmek açısından önemlidir. Bu hizmetinizle araştırma yapılan yöredeki

hayvancılık işletmelerinde oluşan zararlı atıklar ve bu atıkların neden olduğu çevre

kirliliği boyutlarının analiz edilmesi ve bu şekilde bölge hayvancılık sektörüne

önemli ölçüde katkıda bulunacağınız beklenmektedir.

Sorulara vereceğiniz doğru ve güvenilir cevaplar için şimdiden teşekkür eder

çalışmalarınızda başarılar dilerim.

91

KİMLİK BİLGİLERİ

İL :.............................................

İLÇE :.......................................

KÖY :........................................

NOT: 1- Bu anket planlanan bir bilimsel çalışmanın materyalidir.

2- İdari ve mali hiçbir sorumluluğu yoktur.

A – İŞLETMEYLE İLGİLİ BİLGİLER

1- İşletmenin kuruluş tarihi :..............................yılı

2- İşletmenin kurulduğu yıldaki kapasitesi nedir? .....................başlık

3- İşletmenin kurulduğu tarihteki maliyeti nedir?.......................TL

4- İşletmenin bugünkü kapasitesi nedir? ....................................başlık

5- İşletmenin bugünkü arazi varlığı nedir ?.................................da

6- İşletmenin kurulduğu yerin topoğrafik durumu nedir?

a- Düz b- Engebeli c- Eğimli

7- Barınak yerleşim yönü nedir? (Uzun Eksen)..................................

8- İşletmede elektrik varmıdır?

a- Evet b- Hayır

9- Eğer varsa kaynağı nedir?

a- Jenaratör

b- Merkezi şehir sistemine bağlı gerilim hattı

c- Diğer(Belirtiniz)................................................................

10- İşletmede suyun kaynağı nedir?

a- Kuyu

b- Merkezi şehir sistemine bağlı sıhhi tesisat sistemi

c- Diğer(Belirtiniz)...............................................................

92

11- İşletmenizdeki barınak tipi nedir?

a- Serbest duraklı açık barınak

b- Serbest açık barınak

c- Kapalı barınak

12- İşletmeyi ileriki yıllarda genişletmeyi düşünüyormusunuz?

a- Evet b- Hayır

13- İşletmede zararlı rüzgarlara karşı nasıl bir koruma yöntemi vardır?

a- Rüzgar kırıcılar

b- Diğer(Belirtiniz)...................................................................

14- Mülkiyet durumu nedir?

a- Mal sahibi

b- Kiracı

c- Ortak

15- İşletme sahibinin tahsil durumu nedir?

a- İlkokul b- Ortaokul c- Lise d- Üniversite e- Yok

B – YAPILARLA İLGİLİ BİLGİLER

16- Barınak ve yardımcı yapıların bir projesi varmı?

a- Evet b- Hayır

17- Varsa proje nerden temin edilmiştir?

a- İşletme sahibinin kendi fikri

b- Çevre işletmelerden örnek alınmış

c- Kamu kuruluşundan temin edilmiş

d- Mühendise proje çizdirilmiş

e- Diğer(belirtiniz)......................................................................

18- İşletme yapıları nasıl yapılmıştır?

a- Hepsi bir defada b- Parça parça zamanla

93

C- HAYVANCILIK İŞLETMESİ İLE YEM, ATIK DEPO YAPILARI VE

DİĞER YAPILAR İLE İLGİLİ ÇEVRESEL İNCELEMELER

19- Hayvancılık işletmesinin yerleşim alanlarına uzaklığı ne kadardır?

20- Hayvansal atık depo yapılarının, en yakın yerleşim alanına uzaklığı ne

kadardır?

21- Hayvansal atık depo yapılarının, en yakın komşu işletmeye uzaklığı ne

kadardır ?

22- Yem ve gübre depolarının, en yakın su kaynağına uzaklığı ne kadardır?

23- Yem ve gübre depolarının, çevrede var ise nehir dere ve drenaj kanalına uzaklığı

ne kadardır?

24- İşletme planlamasında yüzey sularının kontrolünde, mevcut drenaj sisteminin

yapısal durumu nedir?

25- İşletmede atık suların tahliyesi için yapılmış yapılar varmıdır? Var ise nelerdir?

26- Hayvansal atıkların mevcut depolama yapılarında (bozulmaya başlamadan)

depolama süresi ne kadardır?

27- İşletme yerleşim planı içerisinde gübre ve yem depolarının konumunu belirtiniz.

28- İşletme içerisinde, gübre deposunun içme suyu kaynağına ve süt sağım ünitesine

uzaklığı ne kadardır?

94

29- İşletmede sıvı gübre biriktirme deposu varmı?

a- Evet b- Hayır

30- Sıvı gübre biriktirme depolarının yerleşim birimlerine uzaklığı ne kadardır?

31- İşletmede mevcut süt sağım ünitesi varmı?

a- Evet var , yeterli

b- Evet var, yetersiz

c- Hayır yok

32- İşletmedeki süt sağım ünitesinde atıksu tahliye sisteminin mevcut durumu

nedir?

33- Süt sağım ünitesinde mikroorganizmal enfeksiyonlara karşı alınan tedbirler

nelerdir?

34- İşletmede kesimhane ünitesi varmı?

35- Kesimhane ünitesinde oluşan atıkların tahliye sisteminin mevcut durumunu

nedir?

36- Kesimhane ünitesinin projelenmesinde, çevre sağlığı açısından gerekli olan

projeleme kriterlerine uyulmuş mudur?

37- Ölü hayvanların olumsuz sağlık koşullarına neden olmadan işletmeden

uzaklaştırma yöntemleri nelerdir?

95

38- İşletmede bir dönemdeki ölüm oranı nedir?

Barınaktaki hayvan sayısı..........................

Ölen hayvan sayısı.....................................

Ölüm oranı (%)..................................

39- Ölüm nedeni nedir?

a- :....................................... b- :...........................................

c- :....................................... d- :...........................................

40- Hayvanların barınakta kalma süreleri nedir?.........................................

41- Elde edilen hayvansal atıkların tarımsal alanlarda kullanılması için yapılan

uygulamalar nelerdir?

42- İnceleme yapılan işletmenin bir çevre düzenleme planı varmı?

43- İşletme içerisindeki yapıların planlanması ile oluşan görüntünün neden olduğu

çevresel olumsuz etkiler nelerdir?

44- İşletme genişletilmeye uygunmudur?

a- Evet b- Hayır

45- İşletmenin bulunduğu yöre için hakim rüzgar yönü ve esiş sayısı nedir?

46- İşletmede mevcut rüzgar kırıcılar varsa işletme içerisindeki konumu nedir?

96

47- İncelenen barınak ve depo yapıları ile yerleşim birimi ve işletme binaları

arasında yükseklik farkı varmı?

48- İşletmeler ve üretim yapıları ile yerleşim alanları arasında yükseklik farkı yok ve

arazi düze yakın ise olası şikayetleri belirtiniz.

D – TESİSLERDEKİ BARINAKLARIN HAVALANDIRMA ÖZELLİKLERİ

49- Barınak içerisinde biriken zararlı gazların ortamdan uzaklaştırılması için mevcut

havalandırma sistemi varmıdır?

a- Doğal havalandırma

b- Mekanik havalandırma

c- Doğal + Mekanik havalandırma

50- Hava giriş yeri boyutları nedir?

a- En : .................................

b- Boy :................................

c- Parapet yük :....................

51- Hava çıkış yerinin özellikleri nedir?(Baca yerini, baca sayısını ve baca

boyutlarını şekil çizerek belirtiniz)

52- Mevcut havalandırma sistemi yeterlimidir?

53- İşletme sahibinin bu çalışma hakkındaki düşünceleri nedir?

………………………………………………………………………………………….

.........................................................................................................................................

.........................................................................................................................................

.........................................................................................................................................