cumhuriyet Üniversitesi fakültesi dergisi cilt: viii...

19
Özet Cumhuriyet Üniversitesi Fakültesi Dergisi Cilt: VIII 1 1, s. 229-247 T.AiF iLE iLGiLi BAZI MÜLAHAZALAR* Yuva/ Taglicht'in Amsma M.J.KiSTER Çeviri: Ali AKSU** Anahtar kelimeler: Taif, Sakif, Peygamber, heyet, imtiyaz. Bu makale, Taif Islam' kabul etmesi, Sakifli temsilciler heyetinin Hz. Peygamber ile ve Hz. Peygamber Sakiflilere verilen imtiyaz ve Some Remarks Relating to Taif Abstrac: Key words: ai-Taif, Thaqif, Prophet, deputation, concessions. Jhis article, about the canversion of al-ai-Ta'if to Islam and the negotations between the Prophet and the deputation of Thaqif and the concessions and privileges granted by him to Thaqif Mütercimin Peygamber, hicretin sekizinci Mekke'nin fethini sonra bölgelerde bulunan birlikler Bu Halid b. Velid'i Mekke-Taif yolu üzerindeki Nahle'de bulunan Uzza putunu için gönderdi. Bu olay, Taiflileri korkuttu. Onlar, bundan sonra kendi olan da Havazin kabilesi, · müslümanlarla için üzere müslümanlarla, Hevazin, Sakif, Nasr, gibi müttefik kabilelerle Huneyn meydana geldi. Söz konusu Havazin ve müttefikleri yenildiler. olan Sakifliler, Taife gelerek savunmaya üç hafta kadar süren Taif Hz. Peygamber, teslim olmaya zorlamak için gibi aletlerini is·e de bir müddet sonra.- vazgeçti. Hz. Peygamber'in Taif elinde bulunan kölelerden kim gelir de lslam'a girerse, hürriyetine Taifliler üzerinde etkili oldu. Daha sonra Sakifliler, bir yaparak bir heyet göndermeye karar verdiler. Ikisi Ahlaftan, üçü de Beni Malik'ten heyet, hicretin 9. Tebük saferinden döntnekte olan Hz. Peygamber'in geldi. S.akif heyeti gelmeden Hz.Peygamber'den koparmak istedikleri önceden Bu imtiyazlar 1-Taifliler, günlük namazlardan muaf /f

Upload: others

Post on 15-Feb-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Cumhuriyet Üniversitesi Fakültesi Dergisi Cilt: VIII ...isamveri.org/pdfdrg/D01956/2004_1/2004_1_AKSUA2.pdf · "Namaz, Rabbimiz olan Allah'ın mevcudiyetini kabul ve ikrar eden

Özet

Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Cilt: VIII 1 1, s. 229-247 HAZİRAN-2004, SİVAS

T.AiF iLE iLGiLi BAZI MÜLAHAZALAR*

Yuva/ Taglicht'in Amsma Yazarı: M.J.KiSTER

Çeviri: Ali AKSU**

Anahtar kelimeler: Taif, Sakif, Peygamber, heyet, imtiyaz. Bu makale, Taif halkının Islam' ı kabul etmesi, Sakifli temsilciler heyetinin Hz.

Peygamber ile görüşmesi ve Hz. Peygamber tarafı~dan Sakiflilere verilen imtiyaz ve ayrıcalıklar hakkındadır.

Some Remarks Relating to Taif Abstrac: Key words: ai-Taif, Thaqif, Prophet, deputation, concessions. Jhis article, about the canversion of al-ai-Ta'if to Islam and the negotations

between the Prophet and the deputation of Thaqif and the concessions and privileges granted by him to Thaqif

Mütercimin Girişi Peygamber, hicretin sekizinci yılında Mekke'nin fethini gerçekleştirdikten

sonra komşu bölgelerde bulunan putların yıktırmak amacıyla birlikler çıkardı. Bu bağlamda Halid b. Velid'i Mekke-Taif yolu üzerindeki Nahle'de bulunan Uzza putunu yıkması için gönderdi. Bu olay, Taiflileri korkuttu. Onlar, bundan sonra kendi putları olan Lat'ın da yıkılacağından endişelendiler. Dolayısıyla Havazin kabilesi, · müslümanlarla savaşmak için hazırlıklara girişti. Bilindiği üzere müslümanlarla, Hevazin, Sakif, Nasr, Cüşem gibi müttefik kabilelerle Huneyn savaşı meydana geldi. Söz konusu savaşta Havazin ve müttefikleri yenildiler. Mağlup olan Sakifliler, Taife gelerek şehri savunmaya çalıştılar.

Yaklaşık üç hafta kadar süren Taif muhasarasından Hz. Peygamber, onları teslim olmaya zorlamak için mancınık gibi savaş aletlerini kullandı is·e de bir müddet sonra.- kuşatmadan vazgeçti. Hz. Peygamber'in Taif dönüşü sırasında açıkladığı

"müşriklerin elinde bulunan kölelerden kim gelir de lslam'a girerse, hürriyetine kavuşacak" mesajı, Taifliler üzerinde etkili oldu. Daha sonra Sakifliler, aralarında bir toplantı yaparak bir heyet göndermeye karar verdiler. Ikisi Ahlaftan, üçü de Beni Malik'ten oluşan heyet, hicretin 9. yılında Tebük saferinden döntnekte olan Hz. Peygamber'in yanına geldi. S.akif heyeti gelmeden ~nce aralarında yaptıkları

istişarede Hz.Peygamber'den koparmak istedikleri imtiyazları önceden belirlemişlerdi. Bu imtiyazlar şunlardan oluşmaktaydı:

1-Taifliler, günlük namazlardan muaf tutulacaklardır.

/f

Page 2: Cumhuriyet Üniversitesi Fakültesi Dergisi Cilt: VIII ...isamveri.org/pdfdrg/D01956/2004_1/2004_1_AKSUA2.pdf · "Namaz, Rabbimiz olan Allah'ın mevcudiyetini kabul ve ikrar eden

,, .. !··'

· 230 tiiif i/ş i/gl/i bazi mü lahazalar

2-Zekat vermeyeceklerdir. 3-Taif şehri mukaddes bir şehir (harem) olarak tanınacaktır. (Heyet belki de

bu şart ile Taif'in Mekke gibi kutsal olmasını ve böylece Islam'ın emri olan hac mecburiyelinden de muaf tutulmak istiyordu.)

4-Mecburi askerlik hizmetinden (cihad) muaf olacaklardır. 5-Uit putunun bulunduğu in'abed yıkılmayacaktır. 6-Gayrı meşru cinsel ilişkiler onlar için yasaklanmayacaktır. 7-Faizli borç vermeler yasaklanmayacaktır.

B-Alkollü içkilerin içilmesi serbest bırakılacaktır1 . Taifliler, böylece lslaml emir ve yasaklardan muaf tutulmak suretiyle

Hz.Peygamber'i sadece Allah'ın elçisi olarak kabul etmek,· bir başka deyişle eski yaşantıianna devam etmek istiyorlardı. Ileri sürdükleri bu şartlar üzerine Rasulullah, onlara böyle bir müslümanlığın olamayacağını, özellikle Allah'ın vahiy yoluyla bildirdiği, hususlarda kencjisinin muaf tutma gibi bir yetkisinin olmadığını anlatmak maksadıyla özetle şöyle dedi:

"Namaz, Rabbimiz olan Allah'ın mevcudiyetini kabul ve ikrar eden kulun bir dış görüntüsüdür. Allah inancı taşıyan bir din, Allah'a ibadet etmek suretiyle onun mevcudiyetini tanımayı ifade eden bir hareketi içinde taşımıyorsa artık o din, bir din adını taşımaya layık değildir. Fuhuş ve zinaya gelince, sosyal hayatta bu fıilden daha iğrenç ve nefrete layık bir hareket yoktur. Aranızdan hiç kimse, karısının,

kızkardeşinin yahut kızının herhangi bir insan tarafından tecavüze uğramasına rıza göstermez. Aynı şekilde, diğer insanların da akrabalarının sizin tarafınızdan tecavüze

uğrarnalarına rıza göstermeyeceklerini anlayışla karşılamak gerekir''2.

Hz. Peygamber, içkinin yasaklanmaması konusundaki isteklerini de, yine içkinin zararlarını anlatarak onları ikna etmeye çalıştı. Taif şehrinin kutsallığını ise, kabul edebileceğini beyan ·etti. Keza · onları cihada katılma ve zekat verme hususlarında da muaf tuttu. Faizli muameler konusunda ise öyle anlaşılıyor ki, belirli bir süreye kadar müsaade etmiştir. Bundan amaç ise, şehrin ileri gelenlerini tatmin ve teskin .etmekti. Put hususunda bjzzat maselenin özüne inerek onları ikna etmeye çalıştı. Bu konuyla ilgili olarak şunfarı söyledi: • _,

"Şayet gerçekten put herhangi bir ku~t ve kudrete sahip bulunuyarsa her şeyden önce kendisin~ zarar veren kimseyi derhal cezalandıracaktır. Ancak onu yıkmak için sizlerden .kimse zorlanacak değildir. Onu yıkacak şahısları biz buradan göndereceğiz ve böylece şayet ceza çekilecekse, bu cezayı putu yıkanlar çekecektir".

Sahabiler, Hz. Peygamber'in böylesi bir uygulamasına önce anlam veremedi. Fakat daha sonra Hz.Peygamber'in, bunu onların lslam'a ·ısınmalarını

Bu makale, (Same Reports Canceming ai-Taif) yazarın değişik konulardaki makalelerinden oluşan Studies in Jahiliyya and Early Islam, London1980 adlı kitabının Xl. bölüm, 1·18. sayfalar arasının çevirisidir.

•• Yrd. Doç. Dr, Cumhuriyet Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi Islam Tarihi Öğretim Üyesi. 1 Muhammed Hamidullah, Islam Peygamberi, çev. Salih Tuğ, Istanbul 1991, 1, 497; lrfan Aycan, "Sakif

Kabilesi veTaif Şehrine Islam Tarihi Açısından Bir Bakış", AOIFDi, Ankara 1993, XXXIV, s. 228. 2 Hamidullah, Islam Peygamberi, 1, 497-498.

Page 3: Cumhuriyet Üniversitesi Fakültesi Dergisi Cilt: VIII ...isamveri.org/pdfdrg/D01956/2004_1/2004_1_AKSUA2.pdf · "Namaz, Rabbimiz olan Allah'ın mevcudiyetini kabul ve ikrar eden

C.Ü. ilahiyat fakültesidergisi, Vl{l/1, 2004 ali aksu 231

sağlamak için yaptığını, söz konusu yükümlülükleri ileride kendiliklerinden yerine

getireceklerini belirtmesiyle şaşkınlıklarını giderdiler3. Taif vadisinin kutsallığı, yani burada bulunan ağaçların kesilmesinin ve

hayvanların avianmasının yasak oluşunda lslam'a aykırı' bir husus ypktur. Bu şart kabul edilmekle adeta o bölge bir "mill/ park' haline geliyordu ki bunun devam ettirilmesi lslam'a aykırı bir durum değildL Kaldı ki iklim ve tabiat açısından

Arabistan'da Taiften daha elverişli bir yer yoktur4. ~örüşmelerden sonra heyet, durumu müzakere etmek için Hz.Peygamber'in

huzurundan ayrıldı. Daha sonra kendilerine sunulan teklifleri kabul ettiler. Burada dikkati çeken şey, Hz.Peygamber'in, Allah'ın birliği (vahdaniyye~ konusunda taviz vermemesi ve toplumu felakete sürükleyen zina gibi kötülükleri asla hoş

görmemesidir. Bunların dışındakileri ise, olmazsa olmaz olarak karşılamamasıdır:

Sonuçta Taiflilerle Hz.Peygamber arasında bir anlaşma sağlandı5. Konu ile ilgili genel bilgiyi verdikten sonra,Kister'in bu çerçevedeki makalesine geçebiliriz:

Taif ile ilgili Bazı Mülahazalar _ Müslüman birliklerin, Saklf ve Havazin'den oluşan ittifak güçleri karşısında

galibiyet elde ettiği Huneyn savaşı (8/630), aynı zamanda Taifin teslim olmasının _ habercisi idi. Taif seferi, Peygamber'e atfedilen özgün bir sözde kendini

göstermektedir: "AIIah'ın en son ayaklar altına aldığı yer, Vecc'ddir6 (ve inne ahira vat'atin vatfahullahu bi veccin, bir başka riv_ayette ise: inne ahira vat'atin Iiliahi yevmü

vecc şeklindedir?. Bu ifade aynı zamanda, söz konusu seferin, müşriklere karşı Peygamber'in en son saferi olduğuna dair bir işaret olarak yorumlanmıştır. ("vat'a" kelimesiyle, Müslümanların müşriklere karşı Allah'ın gücüyle desteklendiğine işaret edilmektedir. K.) Taif halkının lslam'a girmesi, aslında Peygamberin, Arap yarımadasındaki üç önemli şehir üzerindeki kontrol mücadelesinin son galibiyel

evresini göstermektedir. Bu üç önemli şehir ise, Mekke, Medine ve Taifdir· Peygamber ile Sakifli temsilciler heyeti arasındaki görüşmeler (h.9) ve

Peygi;imber'in S13kife bağışladığı imtiyazlar hakkındaki rivayetler, farklı ve hatta birbiriyle çelişkilidir. Söz konusu rivayetlerin tetkik edilmesi, Peygamber'in Sakif'e bağışladığı imtiyazların mahiyeti ve bu imtiyazlardan bazılarının detayları konusuna ışık tutacak olan. anlaşma maddelerinin bazı noktalarına açıklık getirebilir.

Muaviye'nin Taifle ilgili aldığı idari ve askeri tedbirler konusundaki bir rivayet, bu dönemde Taifin nüfusunun yapısında meydana gelen değişiklikleri ortaya koyabilir.

3 Hamidullah, Islam Peygamberi, ı, 499.

• 4 Hamidullah; Islam Peygamberi, ı, 499. 5 Anlaşma maddeleri ve değerlendirmeleri için bkz. Hamidullah, Islam Peygamberi, ı, 499-505. 6 Vecc; Taif vadisine, Taif sahrasına veya Taif şehrinin tamamına denilmektedir. Amalika kabilesinden V eec b.

Abdülhay'a nispet edilmektedir. Bölge, verimli arazileri ile meşhurdur. Muz, üzüm, nar ve diğer pek çok meyvenin yetişmesiyle birlikte yeşilliğe de sahiptir. Aycan, Agm., 213-214_(çev.)

7 eı-Bekri, Mu'cemü Masıa'cem, thk. Mustafa es-Saka, Kahire 1368/1949, s. 1369; Yakut, Mu'cemü'I-Buldfın, Beyrut 1376/1957, V, 361; lbnü'I-Eslr, en-NihtJye fi Garibi'I-Hadis ve'I-Eser, thk. eHanahi, Kahire 1385/1965, V, 200; ez-Zemahşeri, el-Faik, thk. Muhammed Ebu'I-Fadl lbrahim, Ali Muhammed ei-Bicavi, Kahire 1971, ı, 185; Nureddin eı-Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, Beyrut 1967, X, 54; DI, 'Vecc' mad.; P. H. Lammens, La Cite Arabe de Taif a la Veille de /'Hegire, Beyrut 1922, s. 28.

Page 4: Cumhuriyet Üniversitesi Fakültesi Dergisi Cilt: VIII ...isamveri.org/pdfdrg/D01956/2004_1/2004_1_AKSUA2.pdf · "Namaz, Rabbimiz olan Allah'ın mevcudiyetini kabul ve ikrar eden

.. :: ı. .ı

232 tiiif ile ilgili bazi mü lahazalar

Yaygın olarak nakledilen rivayetlere göre8 Peygamber, Sakif heyetinin kendisine teklif ettiği isteklerin tamamını reddetti. Bu istekler içerisinde tefeciliğe

dayalı ekonomik muamelelerden kazanç elde etme müsadesi, (yolculukları boy'uncı;ı) fahişelerle cinsel ilişkide bulunma serbestiyeti, şarap içme izni ve son olarak da bir dönem (yıl) için ei-Lat'a (er-Rabbe) ibadet etme müsaadesi vardı; bütün bu talepleri reddeden Peygamber, Lat putunun kendilerince değil de, başkaları tarafından

yıkılması imtiyazını ise kabul etti. Temsilciler heyetinin Peygamber ile yaptığı görüşmelerin değerlendirilmesi

konusunda Watt, yardım veya vergileri toplamak için Sakifden herhangi bir şahsın görevfendirildiğini belirten hiç bir ifadenin bulunmadığını belirtmektedir; Watt devamında şunları söylemektedir: "Bu: Taif ile yapılan anlaşma metninin

kaybolduğuna dair bir işaret olabilir"9. Yaklaşık 50 yıl önce Buhl, Peygamber'in,

harem10 bir bölge olarak vadilerL Vecc'e bir imtiyazın gibi Taife de bir ayrıcalık bağışladığına işaret etmektedir. Buhl, Peygamberin, Sakife verdiği bu ayrıcalığin,

rivayetlerde belirtilmeyen ilave imtiyazlardan olabileceğini ileri sürmektedir 11 . Bu yaklaşım, Peygamber'in mektupları konusundaki çalışmasında, Spenger tarafından da benimsenmiştir12.

Işin doğrusu, Sakife verilen kapsamlı imtiyazlar konusunda Peygambere isnad edilen rivayetler bulunmaktadır. Bu rivayetlerden birine göre Sakif, lslam'.ı · (sadaka) zekat vermeme ve cihada katılmama şartıyla kabul etmiştir. Bunun üzerine Peygamber, onların gelecekte ·zekat ödeyebileceklerini ve kutsal savaşalcihada

8 Bk. lbn Hişam, es-Siretü'n-Nebeviyye, thk. es-Saka, ei-Ebyari, Şelebi, Kahire 1355/1936, IV, 182-187; ei­Viikidi, el-Meğazi, thk. Marsden Jones; Oxford 1966, lll, 960-7!3; lbn Sa'd, Tabakat, Beyrut 1380/1960, ı, 312-13; et-Taberi, Tarihu'l-Ümem ve'J-Müliık, Kahire 1357/1939, ll, 364-6; ei-Kaliii, eJ-Iktifa fi Meğazi Rasüli Ilahi ve's- Sefaseti Hulefa, thk. Mustafa Abdülviihid, Kahire 1389/1970, ll, 398-408; lbn Kesir, e/-Bidaye ve'n­Nihaye, Beyrut, er-Riyiid 1966, V, 29-34; lbn Seyyid en-Niis, Uyünü'I-Eser fi Fününi'I-Meğiizi ve's-Semai ve's-Siyer, Kahira 1356, ll, 228-31; ei-Makrizi, lmtii'ü'I-Esma bi mali'r-Rasüli mine'J-EnbB.i ve'I-Emvali ve'I­Hafadati ve'I-Meta', thk. Mahmud Mu~ammed Şakir, Kahira 1941, 1, 491-4; ez-Zürkiini, ŞerhO'J-Mevahibü'I­Ledüniyye, Kahira 1327, IV, 6-10; lbn(i'l-Esir, el-Kamil fi't-Tarih, thk. Abdülvehhab en-Neccar, Kahira 1349, ll, 193-4; Ali Burhiineddin ei-Halebi; /nsiinO'J-Uyün fi Sireti'I-Emini'l-Me'mün (es-Siretü'l-Halebiyye), Kahire ty, lll, 243-6; lbn Abdilberr, ed-DOrer fi lhtisari'I-Meğazi ve's-Siyer, thk. Şevki Dayf, Kahire 1386/1966, s. 262-5; Dahliin, es-Siretü'n-Nebeviyye, Kahir!l 1310, ll, 145-147; ed-Diyarbekri, Tarihu'I-Hamis fi Ahvali Enfesi Nefis, Kahire 1238, ll, 134-138, 1.1; lbn Hazm, Cevamiu's-Sire, thk. lhsan Abbas, Niişirüddin ei­Esed, Kahire ty, s. 255-8; lbn Kayyım ei-Cevziyye, Z8dü'l-Me8.d, Beyrut ty, ll, 197-9, lll, 26-9; lbn Ebi Şeybe, ei-Musannef, .thk. Abdülhiilik ei-Afgiini, Haydarebad 1388/1968, lll, 197; ei-Beliizüri, Fütühu'J-Buldan, thk. Abdullah ve Ömer et-Tabba', Beyrut 1377/1958, s. 75.

9 W. Monf'ğomeryWatt, Muhammadat Medina, Oxford 1956, s. 104. • . 10 Veedin tahrim konusunda bk. ei-Fiikihi, Tarihu Mekke, yazma, leiden, 463, varak 539b; lbn Sa'd, Age., 1,

284-5; Muhibbüddin et-Taberi, el-Kira li Kiicidi Ümmi'J-Kura, thk. Mustafa es-Saka, Kahire 1390/1970, s. 666 (Tahrimn kaynağı hakkında yazarın sözleri ve ona sadece hima statüsü verilip verilmediği veya bu imtiyazın daha sonraları feshedilip feshedilmediği ile ilgili de b k); es-Semhüdi, Vefaü'I-Vetp· bi AhbB.ri Dan'I-Mustafa, thk. Muhammed Muhyiddin Abdülhamid, Kahira 1374/1955, s. 1036; Ebu Ubeyd, e/-Emval, thk. Muhammed Hamid ei-Fiki, Kahira 1353, s. 193, no. 507, L~. ·vecc• mad; ez-Zürkiini, Age., IV, 10 (Vecc'in statüsü hakkındaki alimierin farklı görüşlerini tartışmaktadır); eş-Şevkani, Neylü'I-Evtar, Kahira 137'2/1953, V, 39-40 .(Rivayetin geçerliliği ve Vecc'in konumu için bk}; lbn Zenceveyh, Kitabü'J-Emval, yazma, Burdur 183, varak p8a; ed-Diyarbekri, Age:, ll, 110, 112-6; ei-Makrizi, Age., 1, 493; Emin Mahmud Hattiib, Fethü'l-Melikü'/­Ma'bud, Tekmiletü'/-MenhB/ü'I-Arzü'I-Mev'ud, Kahira 1394/1974, ll, 231-3; Muhammed Hamidullah, Mecmüatü'l-Vesaiku's-Siyasiyye, Kahire 1376/1956, no. 182; Şekib Arslan, el-lrtisiimiito'I-Litaf fi Hasiri'l­Hacci ila Ekdasi Mataf, thk. Muhammed Raşid Rıza, Kahire 1350, s. 135 (lbn Fahd'dan ıivayeti için bk. Tuhfetü'J-Letaif fi Fedaili'I-Habri /bni'l-Abbasi ve Veecin ve't-Ta il)

11 F. Buhl, Das Leben Muhammeds, çev. H. H. Schaeder, Heidelberg 1955 (yeni basım), s. 332. 12 J. Sperber, ~Die Schreiben Mohammeds an die Stamme Arabiens·. MSOS, 1916,s. 71-2.

Page 5: Cumhuriyet Üniversitesi Fakültesi Dergisi Cilt: VIII ...isamveri.org/pdfdrg/D01956/2004_1/2004_1_AKSUA2.pdf · "Namaz, Rabbimiz olan Allah'ın mevcudiyetini kabul ve ikrar eden

C.Ü. ilahiyat fakültesidergisi, Vl///1, 2004 aliaksu 233

katılabileceklerini belirtti13. Bu rivayet Peygamber'in, Sakifi zekattan ve savaşa katılmaktan muaf tuttuğunun kanıtıdır. Bununla birlikte, kesin ve bağlayıcı hüküm (iza eslemO) içeren açıklama, 'yeni bir dine giren kimseye, belirlenmiş bir süreye kad_ar veya spesifik şartlar devam ettiği sürece yükümlülükten muaf tutulması için bir mühlet verilmesi' gibi farklı bir şekilde. de yorumlanmıştır. Bu durumda' Sakif, önceden belirlenmiş süre dolduğunda zekat ödemeye ve ilan edildiğinde de cihada katılmaya

mecbur tutulacaktı 14 . Dolayısıyla bu yoruma göre Peygamber'in, sadece Sakif için bazı yükümlülükleri yerine getirmelerini geciktirdiği sonucu çıkarılabilir.

Sakif'in, zekat ödeme ile cihattan muaf tutulması, Peygamber'in onları öşür ödemeleri ile beraber mecburi askerlikten de (leküm en la tuhşerO ve ta tu'şerO) muaf tuttuğu bir hadiste açıkça belirtilmektedir; Sakiflilerin namazda secde etmeme (en la yucebbO) şeklindeki üçüncü talepleri ise, 'secdesiz dinde hayrın olmayacağı'

gerekçesiyle Peygamber tarafından reddedildi15. Ebu Ubeyd'in kaydettiği gibi, öşür ve haşr imtiyazları, aslında Peygamber'in, Sakif için yayımladığı resmi bir belge~

yer almaktadır16 . Temsilciler heyetinin, Sakif'in namazdan muaf tutulması yönündeki isteği,

özellikle dikkat çekmektedir. Peygamberin, onların bu isteğini reddettiğinde şöyle

dediği belirtilir: "Namazın olmadığı bir dinde hayır yoktur'' {la hayra ti dinin la safale

fihı) 17 . Temsilciler heyeti de Peygamber'in kararını kabul ederek şöyle dedi: "Bizim için zül de olsa bunu senin için yapacağız " (fe ka/O: senü'tikeha ve in kanet

denaeten)16. Zül veya hakaret anlamlarına gelen dena ibaresi, ilk bakışta bu bağlamda tuhaf gözükmektedir.· Bununla birlikte bu ibarenin çağrışımı, diğer

rivayetlerden de kolayca anlaşılabilmektedir. Temsilciler heyetinin istekleri, bazı

Kur'an tefsirlerinde [Sure XVII, 75, ancak doğrusu 73. ayet olmalıdır. çev.] de zikredilmektedir: "Gerçekte onlar, seni neredeyse baştan çıkaracaklardı ki, biz sana

13 lbn Receb, Camiu'/-Uiüm ve'J-Hikem, thk. Muhammed ei-Ahmedi Ebu NOr, Kahire 1389/1969, 1, 180 vd: ... ve enne rasu/allahi sal/al/ahu a/eyhi veselleme kale: se yesseddakante ve yücahidüne (Ahmed lbn Hanbel'in Müsned'inden nakledilmektedir); Ebu Davud, Sünen, Kahire 1348, ll, 42; lbn Kesir, e/-Bidaye, V, 30 (her iki kaynak ta Peygamber'in sözünü iza es/emü "lslam'a girdikleri zaman" anlamına gelen ilave cümle ile bitirmektedir. Onlar, sadaka ödeyecekler ve "lslam'a girdiklerinde" de cihad seferlerine katılacaklardır); es­Süyüti, ei-Hasaisü'f·Kübra, thk. Muhammed Halil Han3s, Kahire 1386/1967, ll, 145; lbnü'I-Esir, (en-Nihaye, ı, 238), bu hadisin değişik bir versiyonunu. kaydetmektedir. Peygamber'in muaf tutmasının nedenini Cabir açıklamaktadır: "Peygamber, onların lslam'a girmeleriyle birlikte sadaka ödeyeceklerini ve cihada katılacaklarını idrak etmişti".

14 Bk. lbnü'I-Esir, en-Nihaye, ı, 238, 11.5-6: ... ve /em yurahhis Jehüm fi terki's-salati li enne vakteha hiızirun mütekerrirun bi hilafi vakti'z-zekati ve'l-cihfidl'.

15 Ebu Davud, Age., 11.42: .. ve la hayra fi dinin Jeyse fihi rüküun; lbn Kesir, ei-Bidaye, V, 30; Ahmed b. Hanbel, Müsned, Bulak 1313, IV, 218 (Temsilciler heyetinin ilave bir istekleriylsı birlikte: O da Taif'e atanacak valilerin kendilerinden olması idi; bu istek te Peygamber tarafından kabul edildi).

16 Eb Ubeyd, ei-Emval, s. 190-193. no. 506.· (Önemli bir ifade olan la yuhşerüne ibaresi, Ebu Ubeyd tarafından şu şekilde yorumlanmaktadır: tu'hazü minhum sadakatü'l-meviişi bi efniyetihim, ye'tihimO'I-musaddiku hunake; ve la ye'muruhum an yeclibühii ileyhi. Fakat CA, "hşr'' maddesinde, Sakif heyetinin şartlarına gönderme yaparak, la yuhşerüne: ey Iii yundebüne ile'J-meğiizi ve Iii tudraba a/eyhimO'I-bu'üsü şeklinde açıl<lamaktadır. L:A, aynı şekilde, hem Ebu Ube_yd'in, hem de lbnü'I-Esir'in en-Nihiiye'deki hşr maddesinde geçen açıklamalarını zikretmektedir. Ayrıca bk. Garibü'/-Hadis, Haydarabad 1385/1966, lll, 197-198. .

17 Bk. ei.Vakidi, Age., s. 968. 18 Bk. lbn Kesir, ei-Bidaye, V, 30.

Page 6: Cumhuriyet Üniversitesi Fakültesi Dergisi Cilt: VIII ...isamveri.org/pdfdrg/D01956/2004_1/2004_1_AKSUA2.pdf · "Namaz, Rabbimiz olan Allah'ın mevcudiyetini kabul ve ikrar eden

... . ,,

234 tiiif ile Ilgili bazi mülahazalar .

vahyi indirdik ... ". ei-Hazin19 ve ei-Beğavi20 , temsilciler heyetinin, Peygamber'den kendilerine aşağıdaki imtiyazları bağışlamasıyla ilgili b(r rivayeti kaydetmektedirler: Namazda ruku'a veya secdeye gitmemek; putlarının ·bizzat kendileri tarafından yıkilmaması; tanrıçaya (Lat) tapınılmaması şartıyla bir yıl daha Lat'ın muhafazasına mosade edilmesi. Peygamber, diğer kabHelere kendi putlarını, kendilerinin yıkmaları gerektiğini belirtmiş, ayrıca yıkimm geciktirilmesi konusundaki taleplerini de reddetmişti. Namazdaki rüku ile ilgili ole:. ak ta: "RükOun olmadığı bir dinde hayır

yoktur" (la hayra fi dinin la rukOa fihı) buyurmuştu21 • Dolayısıyla temsilciler heyetin namazdan değil, secde etmekten muaf tutulmak istendiği açıktır. Arapçların onur kavramiarına göre secde, (yaratana karşı boyun eğme) alçaltıcı olarak addedilmektedir. Bu, Ebu Talib'in, Peygamberin, kendisini namaz kılmaya davet ettiğinde verdiği şu cevapta açıkça gözükmektedir: "Biliyorum, sen doğru yoldasın, ancak butum (kaba etlerim) diğerlerinden daha yüksek olsun diye secde etmek

istemiyorum" ( .. ve Jakinnf ekrahu en escüde fe ta'luvenf stı)22• Gerçekte bu, Müseyleme'nin, Araplardan ibadet etmelerini isterken asılzadeterin yaptığı gibi

'ibadetlerini (namazlarını) ayakta yapmalarını emretmesi gerçekten anlamlıdır23 .. Diğer yalancı peygamber Tuleyha'nın secde konusundaki görüşü de, MOseyleme'nin görüşü gibi beğenilmemiştir, çünkü o da taraftariarına namazda secdeyi

yasaklamıştır24. Cahiliyye dönemi Arap toplumunda secdenin aşağılık olarak

değerlendirilmesi düşüncesi, lbn A'rabi'nin Kur'an tefsirinde açıkça belirtilmektedi~5. . . .

* Sakifin, putlarına ibadetten kaçmacaklarına dair tenıinat vermesine rağmen,

putları korumak için istekte bulunmalarının ardındaki ekon'omik faktör, bir Kur'an tefsirinde zikredilmektedir: Söz konusu tefsire göre Sakif, gerçekten bir yıl boyunca putlarına tapınmaktan kaçınacaktı, aneakdiğer kabileler bu puta (Lat) tapınmak için

gele~ekler ve Sakifin devlet gelirinin bir kısmını teşkil eden paraları getireceklerdi26•

Rivayetlerin bir kısmı, peygamber'in Sakif temsilciler heyeti ile görüşmesi esnasında, Ömer'in, Sakiflilerir'ı itirazları üzerine müdahalesi hakkındadır. Heyetin

19 el-Hazin, Tefsir (LıJbabü't-Tavil fi Meani't-Tenzi~, Kahire 1381, IV, 140 (burada~i la nehni fi's-salfıt, la nenhiini şnlamıyla tefsir edilmiştir) .

20 ei-Beğavr: Tefsir (Mealimü't-Tenzm Hazin'in Tefsitin kenarında, IV, 140 (la nenhani fi's-salat okunarak) bk. lbnü'I-Esir, en-Nihfıye, ı, 237-238; L'A, "cba" mad. (lbnü'I-Esir'den nakil).

21 Bu rivayelin farklı versiyonla;ı için bk: Ali Burhaneddin, Age., lll, 245. 1.3; Dahlan, Age., ll, 147; lbn Kesir, ei-Bidaye, V, 30.

22 ei-Hatibü'I-Bağdadi, Tarihu Bağdat, Kahire 1349/1931, 11.274. 23 Neşvan, Mü/ükü Himyer ve Akyalü'l-Yemen, thk. Ali ei-Müeyyed, !smail ei-Cerafı, Kahire 1378, s. 176: .. ve

kane Müseylimetü iza sa/la bi'I-Arabi kale: ma yuridullahu biUevliyeti edbiirikiim ve süaüdiküm ala aibtihiküm, sal/O Iiliahi k1viimen kiriimen.

24 lbnü'I-Esir, el-Kamil fi't-Tarih, ll, 232: ... ve kane ye'muruhum bi terki'l-sücüdi fi's-sal~ti, yekülü: innellahe la yasnau bi teaffuri voaühiküm ve tekabba hi(?) edbilriküm şey'ep.

25 Bk. lbn Arabi, Ahkamü'I-Kur'an, thk. Ali .Muhammed ei-Bicavi, Kahire 1387/1967, ı, 21: ... ve kad kane'r­rükü'u eskale şey'in ale'I-kavmi fi'l-cfıhiliyyeti, hatta kale .ba'zu men esierne li'n-nebiyyi (s): ala ella ehirra illa kaimen, te min teewülihi: ala ella erka'a.

26 ei-Kurtübi, Telsir (el-Cami' li Ahkami'I-Kur'an) Kahire 1387/1967, X, 299; et-Tabersi, Mecmau'I-Beyan fi Tefsiri'I-Kur'an, Beyrut1380/1961, XV, 81.

Page 7: Cumhuriyet Üniversitesi Fakültesi Dergisi Cilt: VIII ...isamveri.org/pdfdrg/D01956/2004_1/2004_1_AKSUA2.pdf · "Namaz, Rabbimiz olan Allah'ın mevcudiyetini kabul ve ikrar eden

C.Ü. ilahiyat fakültesidergisi, Vlil/1, 2004 aliaksu 235

isteklerini sıralaması _esnasında kesin olan nokt_a varsa o da taleplerinin, küstah ve aşırı olmasıdır. Bu nedenle de Ömer, sinirli bir şekilde Peygamber'in huzurunda olaya müdahale ederek görüşmeleri durdurdu. Sonra Allah şu ayeti indirdi: "Gerçekte onlar seni baştan çıkarmaya çalışıyorlar .. "{lsra, 17173-74 çev.)~ -_

ez-Zemahşeri'nin kaydattiği bir rivayete göre temsilciler heyeti, kendilerini öşürden muaf tutmayı, askeri saferiere katıimamayı ve secde 'etrı'ı'emeyi öngören bir takım şartları taşıyan önemli bir liste ile ortaya çıkmışlardır. Söz konusu iisteye göre, Sakifliler, tefecilik için· verdikleri borçlulardan borçlarını tahsil edecekler ancak kendilerinin ödemek zorunda kaldıkları borçlar ise iptal edilecek; Liit, yıkılmayacak, bir yıl boyunca daha kalacak, süre dolduğunda ise kendileri tarafından değil de başkalarınca yıkılacak; bu bölgedeki ağaçları kesrnek isteyenlerin Vecc'e girişi

yasaklanacaktı. Dahası temsilciler heyeti, kendilerine bu tür ayrıcalığın verilmesi Arap kabileleri tarafından sorulacak olursa, bunun Allah'ın emri olduğunu ileri sürmesi hususunda Peygamber'i ikna etmeye çalıştılar. Temsilciler heyeti, Peygamber ile üzerinde· mutabık kalınmasını istedikleri şartları tescil etiirmek için kendilerince yazılmış bir mektup ile.. hazırlıklı bir şekilde geldiler. Mektuplarında şunları

yazmışlardı:" Rahman ve · Rahim olan Allah'ın adıyla! Bu, Allah'ın elçisi Muhammed'den Sakif'e yazılmış pir mektuptur. Sakif öşür ödemeyecek ve askeri amaçlı saferiere katılmayacaktır''. Ardından şöyle ilave ettiler: "ayrıca namazda secde de etmeyecekler". Peygamber, bu durum karşısında sessiz kaldı. Sakifliler katibe şöyle dediler: "Yaz: 've onlar namazda secde etmeyeceklerdir'". Katip, onayını almak için Peygambere baktı. Bu esnada Ömer ayağa kalktı, kılıcını çekerek şöyle dedi:" Ey Sakifliler! Siz, Peygamberin canını yaktınız, Allah da sizin kalbinizi yaksın".

Sakifliler, Ömer ile değil, Peygamber ile konuşmak için geldikleri şeklinde cevap

verdiler. Bunun üze~ine yukarıda belirtilen ayet nazil oldu27• Bu rivayette Ömer'in müdahalesiyle kesilen görüşmelerin, vahiy indikten sonra yeniden başlayıp

başlamadığı; Peygamber'in kabul ettiği Sakiflilerin taleplerinin, daha sonra yine Peygamber tarafından tasdik edilip edilmediği ve belgelerin Peygamber tarafından imzalanıp imzalanmadığı konusunda herhangi bir emare bulunmamaktadır. Bununla _ birlikte söz konusu rivayette açık olan şey, görüşmelerin kesiliş nedeninin, Sakiflilerin namazda secde etmekten muaf tutulmayı istemelerinden kaynaklandığıdır. ·

lık dönem Kur'an müfessiri olan Mukatil b. Süleyman (öl.h.150) tarafından kaydedilen rivayet, oldukça detaylı olup bazı temel noktalarda farklılık arzetmektedir. Buna göre Sakif temsilciler heyeti, Sakifin güçlü konumunu ve diğer kabileler üzerindeki nüfuzlarını yaptıkları konuşmalarında ifade etmişlerdir. Bu bağlamda eğer Sakif, lslam'ı kabul ederse, Necd bölgesinin tamamının kendilerini takip edeceğini; aksi halde Sakif, Müslümanlar ile savaşırsa, bütün müttefiklerinin de Peygamber'e ve toplumuna karşı bu savaşta onlara katılacaklarını söylediler. Bu nedenle onlar, taleplerinin kabulü için Peygamber'e ricada bulundular. Sakiflilerin, lslam'ı kabul etme

27 ez-Zemahşeri, ei-Keşşaf, Kahire 1354, ll, 370; lbn Hacer, ei-KiifiO'ş-Şef fi Tahrici EMdisi'I-Keşş!lf, Kahira 1354, s. 100, no. 296, bu hadisi bulamadığım ancak, es-Sa'lebi'nin anlaşılan Tefsit'inde isnadsız olarak, lbn Abbas kanalıyla kayılettiğini ifade etmektedir; en-Neysiibüri, GaraibO'I-Kur'!ln ve ReğtlibO'I-Furlcan, Kahire 1384/1965, XV, 64 (melindeki: ... ve la nOcebbiye fi sa/atina, ey la n escade ile telsir edilmektedir. Ömer'in sözü, Keşştlfta kaydedildiği gibi farklı şekillerdedir); er-Razi, et-TefsirO'I-Kebir (MefalihO'I-Gayb), Kah i re 1357/193B,'XXI, 20.

Page 8: Cumhuriyet Üniversitesi Fakültesi Dergisi Cilt: VIII ...isamveri.org/pdfdrg/D01956/2004_1/2004_1_AKSUA2.pdf · "Namaz, Rabbimiz olan Allah'ın mevcudiyetini kabul ve ikrar eden

!'

236 tiiif ile ilgili bazi mülahaza/ar

şartlar, mecburi askerlikten, öşürden ve namazda secde etmekten muaf tutulmaları, başkaları tarafından kendilerine verilen bazı faizli borçların iptali, Vecc bölgesine kutsal harem olan Mekke'nin statüsünün verilmesi, buradaki ağaçları kesrnek için dışardan gelenlerin sınır ihlalinin engellenmesi, Sakife, Peygamberin, yine Sakifli Beni Malik'ten veya Ah laf'tan birini vali olarak ataması, her ne kadar ibadet etmeselerde Lat ve Uzza putlarının bir yıl korunması ve zamanı geldiğinde bunların kendileri tarafından c;leğil de, başkalarınca yıkılmasını kapsamaktadır. Sakifliler, Arap kabilelerine, Peygamber'in kendilerine olan itibarını ve diğer kabileler üzerindeki üstünlüklerini göstermek için taleplerini kabul etmesi hususunda Peygambere ısrar ettiler. Peygamber, belli bir süreye kadar onların öşürden ve mecburi askerlikten muaf' tutulmalarını, putlarının diğerleri tarafından yıkılmasını kabul etti ve onlara tefecilik ayrıcafığını verdi; fakat namazda . secde etme konusunda onlara ayrıcalık

vermedi. Temsilciler heyeti, bir yıllığına Laf'ın muhafazasında ısrar edince bir kriz meydana geldi. Peygamber, onları reddetmernek ve "olmaz" dememek için sessiz kaldı; heyet ise, isteklerinde aynı derecede tavizsiz idi. Eğer istekleri kabul edilmezse, lslam'ı kabul etmeye~eklerdi. Şayet Arap kabileleri, kendi putlarının kendilerince yıkılmasına rağmen, Sakife böyle bir ayrıcalığın verildiği yönünde Peygamberi suçlarlarsa, onun da bunun böyle olmasını Allah'ın emrettiğini iddia etmesi için Peygamberi iknaya çalıştılar. Işte bu esnada Ömer, temsilciler heyetinin Peygamberi üzdüğünü düşünerek müdahalede bulundu. ömer, Allah'ın, kendisine ibadet edilen bir bölgede asla şirk inancına müsaade edemeyeceğini önemle belirtti. Ardından da Sakiflilerden ya lslam'a girmeleri veya evlerine dönmeleri arasında

seçim yapmalarını istedi2B. Mukatil'in rivayetine göre görüşmelerdeki kriz, temisilcifer heyetinin,

putlarının bir yıllığına muhafaza edilmesi isteklerinde ısrar etmeleri sonucu meydana gelmiştir. Ona göre görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasının sebebi, namazda secde etmekten muaf tutulmaları talebinden ziyade putlarının yıkılmaması talebidir. Bu rivayette temsilciler heyetinin tepkisi ile ilgili bir açıklama olmadığı gibi, putların gecikme olmaksızın yıkılıp yıkılmadığı ve Peygamber'in bağışladığı imtiyazları içeren belgeyi onayiayıp onaylamadiğı konusu ile de ilgili herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. Bu rivayeti'n, Peygamber'in onlara tefecilikten elde edecekleri

28 Mukiitiı, Tefsir, yazma Ahmed lll, 74/1, varak, 217b·21Ba: .. ve zatike enne Sakiten etaü'n·Nebiyye (s) fe kiilü: na~{lü ihviinüke ve eshanıke ve ciriinüke ve nahnü haynı ehli Necdin leke silmen ve ezarnıhu aleyke harben, fe in nüslim tüslim Necdün kul/üha, ve in muharibke yuhanbke men veriienii, fe'tinellezzi, nuridü; fe kiile'n-Nebiyyü (s): ve mii türidüna? kalü: nüslimü ala en ta nuhşera ve la nu'şera ve la nehniya. YekOIOne. ala en la nusalliye ve la neksira esnamena bi eydinii; ve kullü riben fena ale'n-nasi fe hüve fena, ve kullü riben li'n-nasi fe hüve enne mevzO'un; ve men vecednahu fi vadi Veecin yakta'u şeceraha'nteza'na anhu siyabehü ve dqrabna zahrahü ve batnahü, ve hürmetühO ke hürmeti Mekkete ve sayduhü ve tayruhu _ve şecenıhu (?}; ve teste'mile ala beni malikin racülen ve ala'l-ahlafi racülenve en tümetti'na bi'lleti ve'l-uzza sanaten ve la neksiraha (!} bi eydina, min ğayri an na'büdeha, li ya'rife'n-nasü keriimetena aleyke ve fadlena a/eyhim; fe kale /ehüm Rasu/ili/lahi (s): emma kavlüküm la nuhşeru ve ta nu'şenı ve'r-iribii, fe /eküm; ve emmii kavlüküm Iii nehni, fe innehü la hayra fi dinin /eyse fihi rükü'unve la sücüdün; kiilü: nef'a/ü ve in kiine aleyna fihi dem!i'atün; ve emina kav/üküm la neksinı esnamena bi eydinii, fe inne sene'munı men yeksinıha ğayraküm; sümme sekete'n-Nebiyyü (s}, fe kii/ü: tümettiuna billeti sanaten; fe araza anhüm ve ce'ale yekrahu an yekü/e la, fe ye'bevne'l-lstame: fe ka/et Sakifün li'n-Nebiyyi (s): in kane bike meliimetü'I-Arabi fi kasri esnamihim ve terki esniiminii, fe kul/ehüm: inne rabbi emarani en ukirra'llate bi arzihim seneten; fe kale ömer lbnü'I-Hattab (r) inde zalike: ehraktüm kalbe'n-Nebiyye (s) bi zikri'l-leti, ahraku'l/ahu ekbedeküfTI, la, ve la ni'mete aynin. inna/lahe azze ve eel/e la yezau'ş-şirke fi arzin yu'bedu'llahe tea/a fiha, fe imma tüs/imü kema yüslimü'n-niisü, fe imma telhakü bi arziküm: fe enzele'l/ahu azze ve eel/e: "ve in kiidu la yeftinüneke-ey yesuddüneke anillezi evhayna ileyke".

Page 9: Cumhuriyet Üniversitesi Fakültesi Dergisi Cilt: VIII ...isamveri.org/pdfdrg/D01956/2004_1/2004_1_AKSUA2.pdf · "Namaz, Rabbimiz olan Allah'ın mevcudiyetini kabul ve ikrar eden

C. Ü. ilahiyat fakültesid~i, V/11/1, 2004 aliaksu 237

karları onayladığını açıkça belirtmesi önemlidir. Söz konusu rivayette cevaplandırılmamış olarak kalan bazı sorular, Ebu Ubeyd tarafından kaydedilen belgeler ile tefecilik, Vecc bölgesinin harem olması, öşürden ve zorla askere alınmadan muaf tutulmalarını içeren diğer rivayetlerle değerlendirildiğinde

muhtemelen cevaplandırılabilecektir. Ebu Ubeyd tarafından kaydedilen muhtas~r bir rivayet, aslında tefecilik,

secde ve içkiden muaf tutulma ayrıcalıklarının Peygamber tarafından reddedildikten sonra temsilciler heyetinin evlerine Cföndüklerihi belirtmektedir. Sonuç itibariyle Sakif, gönüllü olarak lslam'a girdikten sonra geri döndü ve Peygamber de bunun Uzerine

Ebu Ubeyd'in de kaydettiği gibi onlar için bir belge yayımladı29. Bu hadisin bağlamının farklı olmasına rağmen temsilciler heyetinin geri dönüşü ile ilgili bölüm, Mukatil'in kaydettiği rivayet ile bağlantılı kılınabilir. Mukatil tarafından sunulan Peygamber ile heyet arasındı;ı mutabık kalınan şartlar, Peygamber'in mektubu için temel oluşturuyor gözükmektedir.

Ebu Ubeyd, Pev.gamber'in, Sakife diğer kabBelere vermediği bir ta~ 11 özel imtiyazlar verdiğini önemle vurgulamaktadır. Ayrıca Ebu Ubeyd, Peygamber'in, Sakiflilerin kalplerini islam'a ısındırmak için böyle yaptığı sonucunu çıkarmakta ve atalarının geçmişte güçlü düşmanlarını bile korkuttuğunu; ayrıcalıklarla, ilgilerinin başka yöne kanalize edilebileceğini (veya oyalanabileceklerini) ya da kendilerine şartlı bir takım imtiyazların verilmesiyle lslam'a girebileceklerini düşündüğünü zikretmektedir. Ona göre Peygamber, böylesi durumlarda yapılan istekleri kabul

etmeyi bir alışkanlık haline getirmiştiı-3°. Ebu Ubeyd, Peygamber'in Sakife tefeciliğe dayalı muamele için ruhsat ·

vermediğini belirtmektediı-3 1 . Bu ifade doğrudur, çünkü görüşmelerde Peygamber, aslında tefecilik yasağını onaylamıştır; fakat yine de Peygamber, Sakife, lslam'a girecekleri güne kadar kendilerine borçlu olanlardan alacaklarını faizleriyle birlikte toplama imtiyazı vermiştir. Bunun yanında Sakif, diğer halKiara olan borçlarının ise sadece anaparasını ödeyecek, faizini ödemeyecekti.

Peygamber'in onlara bu imtiyazı bağışlaması, Taifin lslam'a girişini takip eden dönemde Mekke valisi Attab -b. Esid'in huzurunda görüşüten hukuki bir dava ile ilgili rivayetlerden çıkarılabilir. Rivayetlerin belirttiğine göre (Mahzum'un bir kolu olan) Beni Muğire, Taifli Beni Amr ile faizli ödünç paraya dayalı ticari ilişkilerini kapatmıştır. Hukuki davalarında Beni Amr, Beni Muğire'nin kendilerine olan borç paralarını

ödemelerini talep etmiştir. Bu talebini de, Peygamber'in kendilerine tanıdığı ayrıcalığa dayandırmıştır. Beni Muğire, kendilerinin tefecilikten dolayı zor durumda olduklarını, ayrıca faizin Islam tarafından yasaklandığını ve sonuç olarak ta onlara borçlu oldukları paraların oldukça büyük bir yekününü kaybettiklerini söylerek kendileu1i savundular. Attab b. Esid, bu konudaki kararını belirtmesi için Medine'de bu!·;;·,~·:·

Peygamber'e bir mektup yazdı. Bu olayın ardından Bakara suresinin 278. ay8t' "'i:: ·

29 Ebu Ubeyd, ei-Emva/, s. 194. 30 Ebu Ubeyd, ei-Emval, s. 194. 31 Ebu Ubeyd, e/-Emval, s. 194: .. ve yübc;yy;";' 1-

tah/ile'r-rib/1.

Page 10: Cumhuriyet Üniversitesi Fakültesi Dergisi Cilt: VIII ...isamveri.org/pdfdrg/D01956/2004_1/2004_1_AKSUA2.pdf · "Namaz, Rabbimiz olan Allah'ın mevcudiyetini kabul ve ikrar eden

1'

238 tiilf ile ilgili bazi mü/ah azalar

oldu32: "Ey Mü'minler! Allah'tan korkun ve faizden arta kalanı bırakmanız ... " . . Peygamber, ayeÜ Attab'a bildirdi. Attab bunun üzerine Taiften, Beni Amr'ı huzuruna davet etti ye onlara ayeti okudu. Onlar da ayete itaat edeceklerine dair söz verdiler.

Binaenaleyh buna göre hareket ettiler33. Böylelikle hukuki davaları düşmüş oldu .. Amr oğullarının, Beni Muğire'ye karşı açmış olduğu bu hukuki dava ile ilgili

rivayet34 , Mukatil'in rivayetini tamamlamakta ve onun geçerliliğini teyid etmektedir. Peygamber, görünüşte Sakife, müslüman oluncaya kadar, borçlarını kendilerine borçlu olanlardan' gerekli olan fşizleriyle toplamaları imtiyazı vermiştir. Bununla birlikte verilmiş olan bu imtiyaz, güç bela ancak kısa bir süre yürürlükte kalabilmiş ve yukarıda. belirtilen Kur'an ayetiyle feshedilmiştir. Bu ayetin nazil oluş tarihi, temsilciler ·heyetinin h.· 9 yılında ziyaretleri sonrası ve Peygamber'in h. 11 yılında vefat etmesi öncesi döneme uygun düşmektedir.

Peygamber tarafından Sakife verilen imtiyazlar, müslüman bilim

adamlarınca olumlu ve istisnai bir durum olarak de§erlendirilmektedir35• Sakif'e ayrıcalıklı bir statünOn verilmesi; Vecc bölgesinin kendilerine has bir bölge olması şartında açıkça belirtilmiştir (ve Sakftün ehakkunnasi bi veccin). Hiç bir kimse onl~rın izni olmaksızın Tf3if şehrine giremeyecek; onlar şehirlerinin planını istedikleri gibi yapacaklar ve buraya tayin edilecek valiler, sadece kendi aralarından atanacaktL Peygamber'in düzenlediği belge, aslında cahiliye döneminde Mekke ile Taif arasında uzun süredir var olan rekabetin nihai bir çözümüdür. Rivayetlerin belirttiğine göre Kureyş, cahiliye döneminde sayısal olarak arttı ve Vecc vadisine göz dikti; Kureyş, Sakiflilere harem'e (Mekke) ve ayriı şartlar çerçevesinde Vecc'e ortak olma teklifinde bulı!ndu. Sakif bu teklifi, Mekke'nin Ihrahim tarafından harem olarak inşa edilmesine karşın (bundan önce bu şehir herkese açık idi.), Vecc bölgesinin ataları tarafından kurulduğu, dolayısıyla bu toprak ve şehir üzerinde sadece kendilerinin kontrol

32 Elmalılı Harndi Yazır, Tefsitinde ayetin seeebi nüzulü olarak bu olayı gösterirken diğer müfessirlerin yorumlarına da yer vermektedir. Bu bağlamda Ata ve lkrima'ye göre, Hz. Peygamber'in amcası Abbas, Osman b. Affan ile ortaklaşa hurma selı;m akdi yapmışlardı. Yani vakti gelince hurma verilmek üzere peşin pa~a vermişlerdi. Toplama zamanı gelince bir kısriıını almışlar, geri kalanına da faiz eklemişlerdi. Bunun üzerine bu ayet indi. Yine Süddi'ye gere ise, Abbas ile Halid b. Velid, cahiliye döneminde ortaklaşa faiz ile veresiye muamele yapıyorlardı. lslam'a girdiklerinde !aizli pek çok alacakları vardı. Bu ayet, bunlar hakkında inmiştir. Bk. Elmalılı Harndi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, lstanbul1993, (Şura yay.) ll, 221. (Çev.)

33 Mukalil, Age., ı, varak 47a; es-Süyüti, ed-Dürrü'l-Mensür, Kahire 1314, ı, 366, 11.12-18, 25-34; Aynı yazar, Lübabü'n-Nükül fi Esbiibi'n-Nüzüt, Kahire 1373/1954, s. 42-43; ei-Vahidi, Esbiibü'n-Nüzüt, Kahire 1388/1968, s. 58'9; en-Neysabüri, Age., lll, 79; ei-Kurtübi, Tefsir, lll, 363; lbn Hacer, el-lsiibe, thk. Ali Muhammed ei-Bicavi, Kahire.1392/1972, VI, 551-2.

34 Bk. es-Semerkandi, Tefsir, yazma Chester B~atty 3668, 1, 70b: .. neze/et hiizihi'l-iiyetü fi neferin min beni Sakitin ve fi beni Muğirati min Kureyşin, ve ktinet Sakifün yurbuna li beni'I-Muğirati fi'l-ciihiliyyeti, ve kiinü erba'ate ıhvatin minham Mes'Odon ve AbdO Ya/it ve ehavahuma yurbiyani li beni'I-Muğireti; fe lernma zahara'n-Nebiyyü alil eh/i Mekkete veza'a'r-ribii, ve kiine eh/üY-Tiiifi kad siilahü alil enne /ehüm ribiihum ale'n-niisi ye'huzünehü, ve mil kiine aleyhim min ribe'n-niisi fe hüve mevzüun anhüm, Iii yü'hazü minhüm; ve kad kiine Rasu/ul/ahi (s) ketebe lehüm kitiiben ve ketebe fi esfeli kitiibihim; inne Jeküm mil /i'J-müs/imine ve a/eyküm mil a/eyhim; fe Jemmii hal/e'l-acelü talebe Sakifün ribiihüm, fe hiisemü i/ii emiri Mekkete ve hüve Attab b. Esid'in ... bu rivayet (önemsiz varyantlarıyla) için bk. es-Süyuli, ed-Dürrü'l-Mensür, /, 364.11.3-8; Kur'an ayeti hakkında muhtasar bir tefsir, ei-Cessas tarafından verilmektedir. Ahkiimü'l-Kur'iin, Istanbul 1338, 1, 470: ... fe ebiale minhu ma bagıye mimma /em yukbed ve /em yubti/0'1-makbüd.

35 Bk. A. Ben-Shemesh, Taxation in Islam lll (Kudame b. Ca'fer, KitiibO'l-Harac), Leiden, 1965, ll, 30 (varak. 83a: ... ennehu ve in kiine.beyne men esierne tiiicen ve men ukriha ale't-Isliimi farkun kad ebiinehu rasululul/ahi (s) bi'l-fi'li ve ziilike ennehu ceale li ehln-Tiiifi'llezine ktıne Isiamuhum tav'an ma /em yec'a/0 li ğayrihim tahrimi vt1dihim ve ella yu'beru ttiifuhum ... ; :" onların ekili bölgelerinin sularının korunacağı dekiare edildi" çevirisi, biraz yanlıştır. Aslında şu şekilde çevrilmelidir: "ve O (Peygamber) vadilerini haram olarak açıkladı".

Page 11: Cumhuriyet Üniversitesi Fakültesi Dergisi Cilt: VIII ...isamveri.org/pdfdrg/D01956/2004_1/2004_1_AKSUA2.pdf · "Namaz, Rabbimiz olan Allah'ın mevcudiyetini kabul ve ikrar eden

1

C.Ü. ilahiyat fakültesidergisi, VIJ//1, 2004 aliaksu 239

hakkına sahip oldukları iddiasıyla reddetti. Bunun uzerine Kureyş, Sakifi, Mekke'ye girişini yasaklamakla tehdit etti. Kureyş ve onların Huzaa ve Bekr b. Abdi Menatlı müttefikleri ile savaşmaktan çekinen Sakif, teslim olmaya ve Kureyş ile ittifak

J<urmaya zorlandı36. Söz konusu ittifak, Sakif ile Kureyş arasındaki ortak çıkar

ilişkilerini güçlendirdi; Kureyş ile ittifaka gireri Sakif, hums organizasyonunun

kontrolünü üstlendi ve Kureyş ile karşılıklı kız alışverişler meydana geldi37• Bununla· birlikte ittifak, Kureyş'in, Vecc bölgesini satın almasını da kolaylaştırdı. Kureyş'in,

Vecc'de ve Taifde mülkiyetinin olduğu rivayet edilir38.

Peygamberin, Kureyş'in, Taif_bölgesindeki gerçek mülkiyeti ile ilgili yazd.ığı mektuptaki tuhaf bir bölümü açıklamak, kısmen -de olsa önemli olabilir. Peygamber'in imzatadığı belgenin şartına göre "Sakif tarafından sulanan Kureyş'in üzüm bağlarının

(ürünlerin) yarısı, aralarında taksim edilecektir"39. Bu kararın, Kureyşli toprak sahipleri ile, üzüm bağlarını _işleyen ve sulayan Sakifli ortaklar arasınd_aki ortaklık ilişkilerini düzenlemeyi amaçladığı açıktır. Peygamber ile kanlı mücadeleye girişen Kureyşlileriri uyanıkillığını önceden sezen Sakifliler, -görün~rde ortaklık şartlarını

kendi lehlerine değiştirmek ya da hatta Kureyş'in ortaklık mülkiyetini de kendileri üstlenmek için çaba sarfetmişlerdir. Bu qurutn, Belazüri tarafından kaydedilen bir rivayetten anlaşılabilir: Mekke, Peygamber tarafından fethedilip lslam'a girince, Sakifliler, Kureyşlilerin Taif bölgesindeki mülk arazisine göz diktiler. Taif

fethedildiğinde mal sahiplerinin hakları, gerçek mal sahiplerine verildi40.

Peygamber'in belgesindeki bu şart, öyle gözüküyor ki Mekkeli arazi sahipleri ile onların Sakifli ortakları arasındaki şartları bir karara bağlamıştır.

Peygamber tarafından Sakife verilen imtiyazlar, öşür ve haşr'ı da içermektedir. Bu iki kavramın birbiriyle olan ilişkileri farklıdır ve müslüman bilim adamları ikinci yüzyılda onların tanımlarını ayrı ayrı yapmışlardır: H. Ebu Ubeyd, Sakiflilerin öşürden muaf tutulmalarını, ·onların mallarından öşür ödemeyecekleri,

36 Muhammed b. Habib, ei-Munammak, thk. Kürşad Ahmed Farik, Haydarabad 1384/1964, s. 280-1. 37 ei-Cahız, Kitabü'I-Emsar ve Acaibi'I-Büldan, thk. Charles Pellat, ei-Maşnk 60 (1966), s. 175-76 (Bölüm,

şuna işaret etmektedir: ve mimma btınet (bihi) Kureyşun ennehıi /em te/id fi'l-cahi/iyyeti ve/eden (mecnünen) gattu ve le kad ahaze za/ike minhüm sükkanü~-Taifi li kurbi'l-civari ve ba'di'l-ümüsaherati ve li ennehüm kanü humsan ve Kureyşun hammesethüm, burada düzeltilmesi gereken bir yanlış okuma sözkonusudur. veledet şeklinde okuma, yanlıştır ve sonuç itibariyle (mecnünen) ilavesi de, gereksizdir. Kureyş, "cahiliye dönemi boyunca asla deli bir çocuk doğurmamıştır'' ifadesi, aşağıdaki, Taif halkı, "onu, onlardan teslim aldı" sözüyle tezat teşkil etmektedir. Öyle görünüyor ki, doğrusu, "/em te'id' şeklinde okumaktır: Kureyş, asla cahiliye döneminde kız çocuğunu gömmemiştir; Sakif, (Kureyş'ten öğrendiği, aldığı) bu_ geleneği devam ettirdi. Aşağıdaki pasaj: "ve leyse fi eydi cemii'I-Arabi nisbetün min cemi'i nisai Kureyş", doğru okunuşu: sebiyyetün; Islam geldiğinde Arap kabilelerinin tamamı arasında hiç bir Kureyşli esir kadın yoktu. (Mekke kadınları hakkında el-As b. Vail'in, Belazüri'nin Ensab'ındaki dizelerine bk. Ens@bü'I-Eşraf, y_azma, varak 1154a. ve inne la tusagu lena ki'abun: hilale'n-naki bi!idiyete'l·hizami). e/-gasm kelimesi (s. 176.1.3), el-ğaşm olarak okunmalıdır. ' ·

38 ei-Belazüri, Fütüh, s. 75; Taberi, Tarih, ll, 68: .. ve kadime nasün mine't-Taifi min Kurayşin /ehüm emvalün ... ; Ebü'I-Beka Muhammed b. ed-Ziya ei-Mekki ei-Adevi, Ahva/ü Mekke ve'I-Medine, yazma Br. Mus., 11865, varak 38b:: .. ve kiline /i'I-Abbi!isi kermun bi't·Taifi, ve kiline yehmi/ü zabibehu i/eyhi!i ve kiline yüdayinü eh/e~­Taifi ve yektazi minhümü'z-zebibe ... ; Age., varak 39b: .. fe kanet fi yedi Ali lbn Abdiilah lbn Abbasin ... ye'tihi zabibü min malihi bi't-Taif....; Mukatil, Age., ll, 215a: ... ve cealtüllahü ma/en memdüden (Sure, 74, 13) ya'ni bi'l-mali bustanuhu'llezi lehu bi't-Taifi, ve'l,memdüdü'/lezi la yenkatiü şitıien ve /il sayfen. Rivay1e göre işaret edilen şahıs, el-Velid b. ei-Muğire'dir; ei-Kurtübi, Tefsir, XIX, 71; en-Neysabüri, Garaib, XXIX, 91.

39 t:bu Ubeyd, ei-Emval, s. 191,11.18-19. 40 ei-Belazüri, Fütüh, s. 75 ( .. ve kanet li amme/i Kureyşin emvalühüm bi't· Taifi ye'tünehi!imin Mekkete fe

yuslih8nehi!i; fe lernma futihat Mekketü ve esierne eh/ühii tami'at Sakifün fihii, hatta iza futihat et-tiiifü ukirrat fi eydi'I-Mekkiyyin ... ).

Page 12: Cumhuriyet Üniversitesi Fakültesi Dergisi Cilt: VIII ...isamveri.org/pdfdrg/D01956/2004_1/2004_1_AKSUA2.pdf · "Namaz, Rabbimiz olan Allah'ın mevcudiyetini kabul ve ikrar eden

.. :::•' !'

240 tiiif ile ilgili bazi mü lahazalar

bunun yerine sadaka vergisi yani, her ikiyüz dirhemde beş ve elli dirhem ödeme ile sınırlı tutuldukları anlamında olduğunu ifade etmektedir. Haşr'dan muaf olma ise, şu anlamda yorumlanmıştır: Onlar sürülerini zorla toplamak için sürü ağıllarına gelen

tahsildarlara sürülerini toplayıp getirmekten muaf tutulacaklardı41 • Cabir'in

yorumunu42 nakleden diğer alimter ise, şunu ifade etmektedirler: Peygamber gerçekten onları sadaka (fakir fukara vergisi/zekat) ödemekten muaf tuttu, fakat bU sadece çok kısa bir süre için yani sadaka vergisi ödeme zamanı gelinceye kadardı. Peygamber, onların ödemelerini yıl sonu bitimine kadar erteledi. Peygamber'in Sakifi sadaka ve cihaddan muaf tutma kararı ile Beşir b. ei-Hasasiyye'yi, bu iki emirden muaf tutmamasını karşılaştıran lbnü'I-Eslr, şu açıklamayı yapmaktadır: Saklf toplum (cema'a) olmasına karşın, Beşir bir fert idi ve yine Peygamber, Beşir'in lslam'a girmeye istekli olduğunu anlamıştı. Halbuki Saklf, onun aksine lslam'a girmeyi ilk etapta istememişti. Bu yüzden Peygamber, onların kalplerini lslam'a ısındırmak ve

tedricen lslam'a girmelerini sağlamak için uğraştı43 . Bazı alimler, Ebu Ubeyd'in yorumunun aksine haşi'ı (la yuhşerOne), Saklfin askeri amC!Çiı seteriere (cihad)

katılmaması olarak açıklamaktadırlar44. Ebu Ubeyd'in öşür ve haşr hakkındaki yorumu, aslında Islam'ın "öşür " vergisi düşüncesini yansıtmaktadır. Çünkü öşür,

sadece Yahudi ve Hıristiyan tücCC!rlardan toplanırdı. Müslümanlar ise, bundan muaf

tutulmuşlar45 ve "haşr", yani sürülerin vergi toplama amaçlı özel bir yerde toplanması için sürülmesi yasaklanmıştı (vergiler, "belirli bir noktada" toplamrdı, ala miyahihim ve

bi efniyetihim)46 . Bu karışık ve önemli iki kavramın anlamı, güvenilebilecek şekilde D. C. Baneth tarafından çözülmüştü"r: "Der mehrfach vorkommende ausdruck la yuhşerOne ve la yu'şerOne is! überall zu deuten: sie sollen weder zu Kriegsdiensten

noch zum Zehnt herangezegen werden"47. Peygamber, görünürde Sakif'i sadaka (zekat) ve cihaddan muaf tutmuştur. Bununla Peygamber, onların işbirliğini

kazanmaya çalışmış ve bu yüzden ekonomik açıdan oldukça önemli bir şehir olan Taif üzerindeki kontrolünü emniyete almıştır.

Peygamber'in mektuburıda belirtilen şartlara göre48 ei-Lat'ın şirksel kutsallığının yıkılması, Saklfin _lslam'a girmesini sağlamıştır. Taif camii'nin, Lat'a

ibadet edilen nokta üzerinde inşa edilmesi49, Islam'ın şirk üzerindeki galibiyetinin bir

41 Ebu Ubeyd, ei-Emval, s. 192. 42 • ..

Bk. 7. dipnot. 43 lbnü'I-Esir, en-Nihaye, lll, 239-240; L :<1, "aşr'' m·ad, (Beşir b. ei-Hasasiyye için bk. lbnü'I-Esir, Üsdü'I-Gfıbe,

Buıak 1280,1, 193-4). 44 lbnü'I-Esir, en-Nihaye, ı, 389; L:<ı, "hşr'' mad;; ez-Zemahşeri, el-Faik, ll, 433, ı, 180, 11.13-14. 45 Bk. Ebu Ubeyd, ei-Emval, s. 528-30, 1631-43 (özellikle bk. no. 1628); et-Tehavi, Şerhu Mefıni'I-Eser, thk.

Muhammed Zühri en-Neccar, Kahire 1388/1968, 11.30-3. 46 Bk. Ebu Ubeyd, ei-Emval, s. 404, no. 1092; yukardaki 7 ve 10 numaralı dipnotlar. 47 D. H. Baneth, Beitrage Zur Kritik und zum sprachlichen Verstöndnis der Schreiben Mohammeds (Tezin

girişi, 1920). · 48 Bk. ei-Vakidi, Age., s. 971-2. 49 Bk. Yakut; Mu'cemü'I-Buldan, ei-Liıt mad., lbnü'I-Kelbi, Kilabü'I-Esnam, thk. Ahmed Zeki Paşa, Kahire

1343/1934, s. 16 (Zü'I-Halasa'nın yıkılışı ile ilgili rivayelin tamamı için bk. lbnü'I-Kelbi, Age., s. 35-36; kutsal Zü'I-Halasa'nın yerine Ablii camii inşa edildL Bk. Belazüri, Ensabü'I-Eşrt!ıf, yazma 1175a vd ... sümme innehü hacca ila Zi'l-Halasa ve hüve beytün bi'/-ablfı ktinet haş'amOn ve men ye/ihim min Kaysin ye ğayrihim yehuccünehü, ve hüve'l-yevme mevziu mescidi'/-ablai ...

Page 13: Cumhuriyet Üniversitesi Fakültesi Dergisi Cilt: VIII ...isamveri.org/pdfdrg/D01956/2004_1/2004_1_AKSUA2.pdf · "Namaz, Rabbimiz olan Allah'ın mevcudiyetini kabul ve ikrar eden

C.Ü. ilahiyat fakültesidergisi, V/1111, 2004 ali aksu 241

işaretidir. Peygamber, elbetteki Sakifin, lslam'a girdikten sonra Islam toplumunun sadık bir üyesi olacağını ve yeni dinin emirlerini harfiyyen yerine getireceğini

anlamıştı.

Peygamber tarafından Sakife bağışlanan imtiyazlar, cömertçe olup özerklik için oldukça fazladır. Bununla birlikte bağışlanan imtiyazlar, Taifi gelişmekte olan Müslüman ulusun siyasi bünyesine dahil etmesiyle birlikte çok kısa bir süre sonra

önemini kaybettirmiştir.·Peygamber, Osman b. Ebi'I-As'ı Taife vali50, Salif b. Osman

b. Mu'attib'i de vergi tahsildarı51 olarak gönderdi. Sa'd b. Ebi Vakkas, Peygamber

tarafından Vecc bölgesinin hima görevlisi olarak tayin edildi52. Bu durum elbetteki Sakifin, Islam toplumunun aktivitelerini benimsediğini göstermektedir. Daha sonraları

Taif, Mekke'nin bir ilçesi oldu53. Ebu Bekir, Attab b. Esid'i hem Mekke, hem de Taif valisi olarak atadı. Ancak daha sonra Attab sadece Mekke valisi olarak kalırken,

Osman b. Ebi'I-As Taif'e vali olarak yeniden tayin edildi54. Ömer, Huza'a kabilesinden Nafı' b. Abdilharis'i Mekke veTaif ,yalisi olarak atadı. Fakat kısa bir süre sonra Nafı'

azledildi55 ve onun yerine Süfya·n b. Abdullah es-Sakafi Taif valisi olarak tayin

edildi56. Diğer kaynaklar, Ömer'in onu Taife vergi tahsildan olarak gönderdiğini

kaydetmektedirler57. Ömer'e sığır, meyveler ve bal üzerinde zorla yüklenilen vergilerle ilgili yöneltilen sorularda ·ve ömer'in talimatında Taifin konumunun özel bir imtiyaza sahip olduğuna dair hiç bir ize rastlanılmadığı gibi, arazi üzerindeki

vergilendirme noktasında da böylesi bir durum yoktur58. Taif, Arap yarımadasındaki

bütün bölgeler gibi eşit hal aldı59 (yani imtiyaz ortadan kakmış oldu). Taifin giriş bölgesinin tahrimi ile ilgili şartın da geçerliliğini kaybettiği gözükmektedir. Himaların özel mülkiyeti de valinin kontrolü altına girmiş ve·usulüne uygun bir biçimde teslim

olmuş ve vergileri zamanında ödemeye özen göstermiştir6°.

50 ei·Belazüri, Fütüh, s. 79; lbn Kuteybe, ei-Mearif, thk. Servet Ukkaşe, Kahire 1969, s. 268-9; ei-Fasi, el­lkdü's-Semin fi Tarihi'I-Beledi'I-Emin, thk. Fuad Seyyid, Kahire 1386/1966, VI, 24-5; ez-Zürkani, Şerhü'/­Mevahib, IV, 10; Halife b. Hayyat, Tarih, thk. Ekrem Ziya ei-Ömeri, en-Necef 1386/1967, s. 61-91; ez­Zehebi, Siyerü A'lami'n-Nübela, thk. lbrahim ei-Ebyari, Kahire 1957, ll, 269.

51 ei-Belazüri, Ensabü'I-Eşraf, thk. Muhammed Hamidullah, Kahire 1959, 1. 53; lbn Hacer, el-lsabe, lll, 8, no. 3041; .. .fe lernma eslemü'sta'mele mie'/-ahlafi Sa/if lbn Osman ala sadakati Sakifin .. ; lbnü'I-Esir, Üs.d, lll, 245; lbnü'I-Kelbi, Cemhera, yazma Br. Mus., 23297, va rak 155a, 11.3-5.

52 ei-Vakidi, Age., s. 973, 11.7-8. 53 ei-Belazüri, s. 75 ( .. ve sarat arzu't-Taifi mihlafen min mehalifi Mekkete)~ el-lsa be, VI, 408.

54 ei-Belazüri, Ensab, 1.529. 55 ei-Fasi, el-lkdü's-Semin, VII, 320-2. no. 2574; lbnü'I-Esir, Üsd, V, 7-8; lbn Hacer, e/-lsabe, VI, 408. 56 ei-Belazüri, Fütüh, s. 77-79; onun hakkında bk .• el-lsabe, lll. 124. no. 3317; lbnü'I-Esir, Üsd, ll, 319-20; ei­

Fasi, el-/kd, IV, 590. no. 1308; Halife, Age., s. 129. 57 Abdürrezzak, el-Musannef, thk. Habibürrahman ei-A'zami, Beyrut 1391/1972, IV, 10, no. 6806 ( .. enne

ömer lbnü'I-Hattabi bease Süfyan lbnü Abdiilah es-sakafiyye saiyen ... ), ll, no. 6808 ( .. enne Süfyan lbn Abdiliahi hüve yusaddigu fi mehalifi't-Taifi ... )

58 Bk. ~~dürrezzak, Age., IV, 14. no. 6816; "ei-Belazüri, Fütüh, s; 76-78; Yahya b. Adem. Kitabü'I-Harac, thk. Ahemed Muhammed Şakir, Kahire 1347, s. 155, no. 548.

59 Bk. Ebu Yusuf, Kitiibü'/-Harac, Kahire 1382, s. 58-63; Ebu Ubeyd, ei-Emval, s. 512, no. 1560. 60 Bk. Abdürrezzak, Age., IV, 62, no. 6969; Ebu Yusuf, Age., s. 55-70, 71; Ebu Ubeyd, Age., s. 497, no. 1488;

lbn Ebi Şeybe. el-Musannef, 111.141; r:. ·Lokkegaard, lslamic Taxation, Copenhagen 1950, s. 31 (haram ve hima konularında bk. Age., s. 22-35).

Page 14: Cumhuriyet Üniversitesi Fakültesi Dergisi Cilt: VIII ...isamveri.org/pdfdrg/D01956/2004_1/2004_1_AKSUA2.pdf · "Namaz, Rabbimiz olan Allah'ın mevcudiyetini kabul ve ikrar eden

c::·· ''

242 tiiif ile ilgili bazi mü/ ahazalar

Kısacası, Peygamber'in vefatından sonra Sakiften, Islami fetihfere katılmaları istenmiştir: Bu bağlamda Ebu Bekir, Suriye'ye karşı yapılan seferin arefesinde, Taif halkını Bizans Imparatorluğu sınırlarına doğru gönderilmiş olan

güçlere katılmaya çağırdı61 . Daha hicretin 13. yılının başfarında ömer'in, Cisr savaşı şehitlerinden Ebu Ubeyd es-Sekafı'yi, Iran sınırfarında savaşacak olan müslüman

güçlerin komutanı olarak tayin etmesi önemlidir62. Sakifliler de Arap Imparatorluğunun eşit, imtiyazsız üyeleri oldukları için farklı diniere mensup fethedilen bölgelere göç ettiler ve isyancıfar yetiştirdikferi gibi bir kaç meşhur lider ve

yönetici de ortaya çıkardılar63. ll

Ridde ve fetih savaşları sonucunda meydana • gelen yayılma, Arap yarımadasının nüfus yapısında köklü değişikliklerin meydana gelmesine neden olmuştur. Kabile grupfarının dalgafar halinde yeni fethedilmiş bölgelere göç etmesi, sonuÇta kabilefer, ile boyları arasında bulunan kaynaştırıcı bağın yok .olmasını, yarımadada kalan kabHelerin birbirleriyle olan ilişkilerinin zayıflamasını, bu da kabile grupları arasında yeni kaynaştırıcı bağların şekiffenmesini zorunlu kılmıştır. Bundan da öte, ana kabilelerden parçafanl)lış küçük ve zayıf kabile boyları ve bu göç tufanı dönemleri boyunca diğer kabile grupları arasında yerleşip ikamet etmiş olanlar, asıl kabilelerine geri dönmenin yolfarını arama gayreti içerisine girmişlerdir.

Arap yarımadasında yöneticiler tarafından bölgelerin yeniden taksimi ile meydana gelen değişiklikler oldukça önemlidir. Geniş otlak arazi bölgeleri kamulaştırildı ve hima topraklarına· dönüştürüldü; Necran'dan zorla çıkarılan Yahudi ve Hıristiyanların toprakları paylaştırıldı, halife tarafından yeni uygun şartfar

üzerinden kiraya verildi64 ve halifenin valisi tarafından da zorla alındı. Mekkeli aristokratlar tarafından büyük malikaneler inşa edildi, su tedariki için .

kuyular (özellikle de hac yolları üzerinde) kazıldı. Fethedilen bölgelerden elde edilen esirler, Arap yarımadasına getirildi ve malikanelerinin yapımında esir sahiplerince işçi olarak çalıştırıldılar. :"

Mekke'nin hızlı gelişmesi, -imparatorluğun kalkınması için bir hac merkezi olmasından dolayı- meyve ve sebzeferin büyük oranda çoğalmasını gerekli kıldı,. Bu durum, nüfusun ve hacıların ihtiyaçlarını karşılayan Mekke ve yakın komşusu Medine'deki güzel ekili arazilerinin gelişmesini adeta motive etti.

61 ei-Beliizüri, Fütüh, s. 149. 62 Bk. ei-Belazüri, Fütüh, s. 350-2; Tabeıi, Tarih, ll, 630-2; lbn A'sem, e/-Fütüh, Haydarabad 1388/1968, ı,

164. 63 Emeviler döneminde Sakif kabilsinden pek fazla isyancı çıkmamıştır. Sadece Muhtar b. Ebi Ubeyd es­

Sakafi, hem Erneviiere hem de Abdullah b. Zübeyr'e karşı ayaklanmıştır. Genellikle Sakif kabilesinin Emevilerle ilişkileli cahiliye döneminden bu yana iyi olduğu için Em eviler döneminde, valileıin çoğunu bunlar oluşturmaktadırlar. Muğire b. Şu'be, Ziyad b. Ebihi, Ubeydullah b. Ziyad, Haccac b. Yusuf es-Sakafi, Halid b. Abdullah ei-Kasri, Yusuf b. Ömer ve daha niceleıi. Bu konuda geniş bilgi için bk.lrfan Aycan, Emevi Iktidarın Devamında Sakif Kabilesinin Rolü, Ankara Oniv. Ilahiyat Fak. Derg., clit 36, s. 119-141. (çev.)

64. Bk. lbn Ebi Şeybe, Tarih, yazma Benin 9409 (Sprenger 104), varak 100b: haddesenil Ebu Halid'in ei­Ahmaru an Yahya lbri Saidin enne Umera .ec/ii ehle Necrane'I-Yehüde ve'n-NastJra ve şatara (metinde veşara geçmekte) beyaze "Brzihim ve kurümihim, fe arnele Umerü'n-nase: in hüm caü bi'l-bakari ve'l-hadidi min mdihim fe lehumu's-sülüstJni ve li umara's-sülüsü; ve in cae umaru bi'l-bedri min mdihf fe/ehu'ş-şatru; ve tJmelehümü'n-nahl ala enne /ehumü's-sülüse veli umara's-sülüsani. Rivayetıe ( •. ve li umara ... ve in caız umaru ... ) geçen Umar'dan kasıt, Medine'nin müslüman valisidir. Valinin Necran'ın ziriii organiza·syon için yeni bir düzenleme yaptığı anlaşılmaktadır. Bazı durumlarda köylüler de ekili arazilerden faydalanmışlardır.

Page 15: Cumhuriyet Üniversitesi Fakültesi Dergisi Cilt: VIII ...isamveri.org/pdfdrg/D01956/2004_1/2004_1_AKSUA2.pdf · "Namaz, Rabbimiz olan Allah'ın mevcudiyetini kabul ve ikrar eden

i

ı :ı

C.Ü. i/a/Jiyat faküliesidergisi, Vll//1, 2004 aliaksu 243

Muaviye'nin, gayrı menkule dayalı ekonomiye önem vermedeki hırsı, onu aynı zamanda binalar ve alanlar (saray) satın aldığı Mekke ve Medine bölgelerinde araziler elde etmesine sevketmiştir. Muaviye aynı şeyi, Yemen ve Medine'den sü-rgün edildikten sonra tüccarlar olarak buraya gelip yerleşen Yahudilerden arazi satın'

alarak Taifde de yaptı65 . Muaviye'nin, _evlerini koruyacak ve yatırımlarını idare edecek güvenilir personele ihtiyaç duyduğu sürece, topraklarını ekip biçmesi için

işçilere de ihtiyaç duyduğu açıktır66 . Bu düşünce tarzı bizi, Muaviye'nin, Kureyş'in aizati ile (yani Huzeyme b. Lu'ayy) kendi iktidarını daha da güçlendirmek için (yetekesseru bihim) Kureyş ile yakın ilişki kurdurduğunu belirten muhtasar bir rivayette verilen, o dönemin, sosyal ve ekonomik konumunun arka planına karşı

politikasını daha iyi anlamamıza sevkedebilir67. Farklı partiler ile iktidar arasında mücadelenin olduğunu rivayet eden metinlerindeki "yetekesseru bihim" ibaresi, yakın ilişkiyi ya da kendisiyle mücadele eden grubun üstesinden gelmek için partilerden

herhangi biri vasıtasıyla. bir grup halkın . benimsemesini ifade etmektedir68. Beni Same ile ilişkilerde bu prensibin uygulanması, ez-Zübeyr b. Bekkar ve Muhammed b. Habib'in, ez-Zühri kanalıyla aktardıkları önemli bir rivayette kaydedilmektedir. Ebu

Cehm b. Huzeyfe69, Sakif ile olan anlaşmazlık ve kavgaları hakkında kendisinden bilgi almak için yanına çağıran Muaviye'ye geldi. Çünkü Saklf, Ebu Cehm'i bu hususta Muaviye'ye şikayet etmişti. Ebu Cehm'in cevabı kısaca şöyle idi: Onlar

"Kureyş ve Saklf, Liyye ve Vecc" deyinceye kadar onlarla barış olmayacaktır70• Ebu Cehm,"Vallahi, onlar arasından sadece ahmak olanlar bizi sevecek, bizden de· sadece ahmak olanlar onları sevecek; böylelikle ahmaklarımızı ayırt edeceğiz" ·

65 ei-Belazüri, Fütüh,s. 75. 66 Bk. M. Rosen-Ayalon (thk.) Studies in Memoıy of Gaston Wiet, Jerusalem 19n, s. 44, 52-55. dipnotlar. 67 Bk. Oriens, 25-26 (1976) 56, dipnot 42; Aizatı Kureyş hakkında bk: ez-Zübeyr b. Bekkar, Cemheretü

NesebO Kureyş ve Ahbiiriha, yazma, Bodley Marsh 384. varak 199a-b; Mus:ab ez-Zübeyri, Nesebü Kureyş, thk. Levi Provençal, Kahire 1953, s. 442; el-lsami, Stmta'n-Nücümü'/-Evali, Kahire 1380, 1, 164. (Kureyş'e bağlı neseplerin önemsiz bölünmeleri hakında bk. Oriens 25-26 {1976) 55-56, 33-41. dipnotlar; Kureyş asıllı olduğu söylenilen Mürre b. Avf hakkında bk. ei-Belazüri, Ensab, yazm·a, varak 1143b; ömer tarafından el­Güneyde b. Kays'ın, Kureyş içerisinden çıkarılması için bk. ez-Zübeyr b. Bekkar, Age., varak 201 b; Bazı küçük kabilelerin ittifakları için bk., ez-Zübeyr b. Bekkar, Age., varak 199b: ve kfıne benü Ma'is /bn Amir /bn Lüeyy ve benü'/-Adrami ve benO Muharib lbn Fihr'in hulefae .. ; el-lsami, Age., 1, 164; ve fi Kureyşin rahtun yukalu lehü'/-ecrebtıni ve hüm bf!nO Bağizi (doğrusu Ma'işi) lbn Amir lbn Luayyin ve benO Muhiirib lbn Rhrin, ve kane hiizani'r-rahtan~ mütehii/ifeyni ve kane yud'ayani'l-ecrebeyni ... ).

68 Abdurrahman b. ei-Hakem'in, Muaviye'ye karşı ayaklanmakla suçlanması: /ev /em tecid ille'z-zence le tekesserte bihim a/eyna ... Lammens tarafından yanlış anlaşılmış ve yanlış yorumlanmıştır, Studes sur la

~ Regne du Calife Omaiyade Mo'avialer, Beyrut 1906, s. 11: ... Par Dicu si !es negres pouvaient te rendre service tu n'hesiterais pas a les employer pour affermir ton pouvoir. Lammens'in bir önceki iddiası için bir delil olarak verilmiştir: .. Ainsi, dahs le gouvemement de l'islam, agissaient Moavwia et, a son exemple, les Omaiyades: chez le premier surtout, la rasion d'etat a generalement prime les autres considerations .... Bu cümle, Hoenerbach tarafından yanlış anlaşılmış ve yanlış yorumlanmıştır, " Araber und Mittelmeer, Anfange und Probleme Arabischer Seegeschichte', Zeki Ve/idi Togan'a Armağan, lstanbul1950-55, s. 385:'Wenn du Profil haben könntest durch die Zanğ so wOrdesi du Profil durch sie haben ... tatsachlich kennzeichent sie seine stete Bereitschaft zur Übernahme alter Einrichtungen ... Çevirinin doğrusu şu şekilde olmalıdır. " .. Eğer zencilerden. başka birisini bulamazsan, bizim sayıca onlardan fazla gelmemiz için uğraşmalısın", Studies in Memoıy of Gaston Wiet (s. 44, 57. dipnot) . ·

69 Onun hakkında bk. lbn Hacer, et-lsabe, VII, 71, no. 9691; lbn Abdilberr, et-lstiab, thk. Ali Muhammed ei­Bicavi, Kahire 1380/1960, s. 1623-4, no. 2899; lbnü'I-Esir, Üsd, V, 163-4; Mus'ab, Neseb, s. 369, 371; ei­Fasi, el-/kd, VIII, 34, no. 2846; Anonim, et-Tanhü'I-Muhkem fi men /ntesebe ile'n-Nebiyyi salfallah u aleyhi ve sel/em, yazma, Br. Mus., 8653, varak 178a.

70 ei-Munammaktaki okunuşu, ve/ila V eec şeklinde olup, yanlıştır; doğrusu ve/iyetü ve Vecddir.

Page 16: Cumhuriyet Üniversitesi Fakültesi Dergisi Cilt: VIII ...isamveri.org/pdfdrg/D01956/2004_1/2004_1_AKSUA2.pdf · "Namaz, Rabbimiz olan Allah'ın mevcudiyetini kabul ve ikrar eden

·'

244 taif ile ilgili bazi mülahaza/ar

dedi71 . Yine ez-Zühri kanalıyla gelen bir başka rivayet de, Ebu Cehm'in Muaviye'yi

ikinci ziyareti72 esnasındaki Muaviye ile arasındaki konuşmayı aktarmaktadır. Bu rivayet, uzun süre Mekke'de kalan ve Kinane'nin bir kolu olan Bekr b. Abdi Menat'ı sıkıştırması ve Taifteki Sakire doğru gitmeye zorlanmaları ile ilgili Kureyş'in

politikasını tamamlayıcı ve açıklayıcı niteliktedir. Ebu Cehm, durum hakkında detaylı açıklamalar vermekte ve eylem planını açıklamaktadır; Muaviye, atılan adımları

anlatmaktadır. Ebu Cehm, "Beni Bekr (yani Beni Bekr b. Abdi Menat b. Kinane) bizi şaşırtacak boyutta sayısal olarak artmaktadır" (bu nedenle şehirdeki hakimiyetimiz

ıçın bir tehlike oluşturmaktadırf3 dedi. Ardından Muaviye'ye Beni Same'yi göndermesini ve onları Beni Bekr'in tam karşısındaki Hendek'in (Hendek) arkasına

yerleştirmesini tavsiye etti74; Ebu Cehm ayrıca BenO Same'yi, Fedek, Hayber ve

71 ei·Munammak'taki böiOm şu şekildedir: ve la yuhibbüne minna illa ahmaka, ve la yuhibbühüm minna illa ahmaku ve bi zalike na'tebiruke min hamkana şeklinde olup, yanlıştır. Doğrusu, ve la yuhibbüna minhüm illa ahmaka, ve la yuhibbühüm minna illa ahmaku ve bi zalike na'tebiru min hamkana; bk. ei-Bekri, Mu'cemü Musta'cem, s. 1168.

72 et-Munammak'taki metin (s. 397, 1.8) fi kal'a/in uhrii şekilde olup yanlıştır; doğrusu, ez-Zübeyr'in Cemhere'sında belirtildiği gibi, fi vetde/in uhrii vefadaha ileyhi şeklindedir.

73 yetekesserüne aleyna ifadesi için bk. ez-Zübeyr b. Bekkar, Age., varak 184a:..fe inne beni Kilfıb lbni MOrrete tekesserü ala butüni beni Kelb lbni Luayyin fetehatefet aleyhim tilke'l-ahlaf. ..

74 ei-Munammak'ta: fe ce'alhüm Cenabe Beni Bekr ifadesi, ez-Zübeyr'in Cemhera'sında fe ce'alhüm ala SOyyabi Beni Bekrolarak geçmektedir. Beni Same'nin soyu, muğlaktır. Onların Kureyş ile olan ilişkileri de tartışmalıdır. Nesep alimlerinin, Same b.

Luayy'ın ataları hakkında görüşleri farkit olup, birbirleriyle çelişmektedir. Rivayete göre, Same, kabilesini terke zorlanmış ve Kuzalı olan Naciye bnt. Cerm b. Rabban ile evlendiği Uman'a kaçmış. Rivayet yine Same'nin çocuksuz olarak öldüğünü de belirtmektedir. Bunu, Peygamberin, onun müslüman olarak dünyadan ayrıldığı yönündeki sözü de teyid etmektedir. Fakat yine Peygambere isnad edilen bir söz, yukarıdaki ile çelişmektedir. Bu rivayete göre Peygamber, bir adama onun soyu hakkında sordu. Adam, onun Same soyundan olduğunu söyledi. Peygamber. bunun üzerine Same'nin elden ele dolaşan şiirine işaret ederek "şair mi?" diye sordu. Bu da açıkça şu gerçeğe işaret etmektedir ki, Peygamber, Same'nin soyunun varlığını doğrulamaktadır. Peygamber'in Beni Same delegasyonunu kabul ettiği ve onların Kureyş ile akrabalıktarının olduğunu belirten bir rivayetten elde edebileceğimiz bilgi, konuyu biraz daha açacaktır. Bir takım nesepten bahseden rivayetler. Same'nin (Hind bnt. Teym ei-Adram b. Galib ile olan) ilk

evliliğinden dünyaya gelen oğlu ei-Haris'in, Same'nin ölümünden sonra üvey annesi Naciye bnt. Cerm ile nikahu'l-makt geleneğine göre evlendiğini belirtmektedirler. Bu yüzden ei-Haris b. Same ve Naciye'nin torunları olarak bilinen Benü Same, ayriı şekilde Bertü Naciye olarak ta bilinmektedir. Bir başka rivayet ise şunu ifade etmektedir: Same ve Naciye, tek bir kız çocuğuna sahiptir, o da Ace'dir ve benü Same (veya Beni Naciye) bu kız çocuğunun soyundandır. Farklı bir başka rivayet ise, şunu belirtmektedir: Same, çocuksuz olarak öldü. Naciye, onun ölümünden sonra Bahreynli birisi ile evlendi ve bu evlilikten ei-Haris isminde bir erkek çocuğu doğurdu. Ikinci kocası Öldüğünde Naciye ikinci kocasından olma oğlu ei-Haris ile birlikte Mekke'ye gitti. Burada yalan söyleyerek ei-Haris'in, Same b. Lu'ayy'ın çocuğu olduğunu iddia etti. Bunun üzerine Naciye, Ka'b b. Luayy tarafından iyi karşılandığı gibi aynı zamanda çocuğuyla birlikte Mekke'de kalmalari· da sağlandı. Ancak Bahreyn'den bir grup Mekke'ye geldiğinde onun yalanını ifşa etti. Ka'b b. Lu'ayy, çocuğu ile birlikte Naciye'yi Mekke'den kovdu. Naciye, çocuğu ile birlikte Bahreyn'e geri döndü. Bir başka rivayet ise şunu söylemektedir: Same'nin çocuğu olmadı; o Naciye'nin bir çocuğunu evlat edindi ve Beni Same aslında evlat edinilen bu çocuğun torunlarıdır. Islam'ın yükselmesinden sonra Beni Same'den bir temsilci, Same b. Lu'ayy'ın soyunu Kureyş'e

dayandırarak Kureyş ile ilişki içerisine girmek istedikleri~iıelirtti. ömer ve Ali, her ikisi de, onların maaş badrolarına dahil edilmelerini reddttikleri gibi, onlarla Y.uıb,lş'in herhangi bir ilişkilerinin olmadığını ifade ederek onun bu iddiasını yalanladılar. Ali'nin "Beni Same·nin, siyah kölelerinden birisi tarafından ırzına tecavüz edilen ve Same'nin vekalet verdiği kimsenin torııötarıdır" şeklindeki bir sözü, denildiğine göre, Beni Naciye'nin sayıları 3DO'ü geçen savaşçı birliğin isyan eimesine sebep olmuştur. Onlar, açıkça- liderleri ei­Hirrit b. Raşid'e (Sami boyunun Abdülbey1 kolunda.n) karşı ayaklandılar. Onlar, Ali'nin kampını terkettiler ve Kürdler ile Bedeviler tarafından sadaka (zekat) ödemeyi reddeden yerli mukimler de olduğu gibi, onlar da müslüman ama siyasi yönden tatmin olmayanlara katıldı. Ali, Ahvaz bölgesinde Hirrit'in güçlerini mağlup etmeyi başaran Ma'kil b. Kays er-Riyahi liderliğinde bir askeri gücü, zorla vergi ödemeleri için gönderdi. ei­Hirrit, Iran körfezi topraklarına· geri çekildi. Orada Hıristiyanları ve Islam'dan önceki dinlerine dönenleri topartadığı gibi, Beni Same ve Abdi Kays'tan bazılarını tekrar taparlamayı başardı. Ali, onlar üzerine güçlü bir birlik gönderdi ve isyancı birlik yenildiği gibi, savaşta ei-Hirrit de öldürüldü. Esirler, onlardan ayrılan Maskala b. Hübeyre eş-Şeybanrye satıldı. Bununla beraber, Maskala, kararlaştırılan toplam parayı

Page 17: Cumhuriyet Üniversitesi Fakültesi Dergisi Cilt: VIII ...isamveri.org/pdfdrg/D01956/2004_1/2004_1_AKSUA2.pdf · "Namaz, Rabbimiz olan Allah'ın mevcudiyetini kabul ve ikrar eden

j

C. ü. ilahiyat fakültesidergisi, .V/1111, 2004 aliaksu 245

Vadi'I-Kura mukimlerinin gelirini geçim kaynağı olarak bağışlamasını da teklif etti. Ebu Cehm bundan başka SakTfin Vecc'de sayısal olarak Kureyş'ten üstün olacağını söyleyerek Taifin durumunu tavsif etti. Ardından Ebu Cehm, Muaviye'ye pek çok

Bizans ve lranlıyı75 "onları (yani SakTf) onlarla (yani Bizans ve lranlılarla) yok etmemiz için Vecc vadisinde yoğun bir şekilde yerleşmeleri maksadıyla göndermesini

teklif etti76. Muaviye, onun bu teklifini bütünüyle tasdiklediğini ifade etti. Ebu Cehm, onun BenT Bekr mahallesine tamamen savaşçı askerler ve askerT birlikler

yerleştirdiğini77 söyledi. Bunu da eğer Kureyşli birisi kızdırılırsa78 Muaviye, BenT Bekr'den birisini çağıratacak ve kızdıran şahıs üzerine gönderilecek ve gereği

yapılacaktı79 Muaviye, Sakiflilerin ikametgahlarından sürülüp, es-Serat dağlarının eteğinde yeniden yerleşmelerini . önemle vurguladı. Onlar buna karşılık Irak'ta kendilerine bir yer verilmesini rica ettiler, fakat Muaviye, başından def edip kurtulmak

için onlara vebalıların şehri80 Suriye'den yer vermede ısrar etti. Onların mülklerinin tamamı Kureyş tarafından teslim alındı ve Muaviye topraklara Bizanslılar ve lranlıları

yerleştirdi81 . . Nakledilen rivayetler, aslında Muaviye'nin genişleme yüzünden bu kabilenin

desteğini kazanmak amacıyla BenT Same ile Kureyş arasında yakın ilişki kurmalarını sağladığını belirtmektedir. Bu vesileyle Beni Sam'e Mekke'de yerleşmişler ve kendilerine sadık destekciler olarak hizmet etmişlerdir. Kureyş ile Peygamber arasındaki ilişkilerde oldukça önemli bir rol oynamış olan Bekr b. Abdi Menat'ın gücü azalırken kendi otoritesi 'arttı.

Muaviye'nin Taif ile ilgili politikası, bu rivayette tam olarak izah edilmektedir. O da babası gibi Taifin topraklarını ele geçirmek için, arazilerini çepe çevre kuşatmak ve· burada Kureyş'in etkin olması için uğraştı. KureyşT amaç, Ebu Cehm'in şu sözünde ifade edilmektedir: "Onlar Liyye ve Vecc, Kureyş ve SakTf dsyineeye kadar

.. ödeyemedi, ödeyemeyince de kaçtı ve Muaviye'ye katıldı. Beni Same, bundan sonra, Ali'ye düşmanca tavır takınan grup olarak tanındı. Bk. ei-Hüseyn b. Ali ei-Mağribi, el-lnas bi l!mi'/-Ensab, yazma, Br. Mus., 3620, varak 51a, 55a; ei-Eğiini, Index; et-Tabe~i. Tarih, index, lbn A'sem, e/-Fütıih, Haydarebad 1391/1971, IV, 75-88; lbn Ebi'I-Hadid, Şerhu Nehcü'/-Beliiğa, thk. Muhammed Ebu'I-Fadl lbrahim, Kahire, 1385/1965, lll, 119-122, 126, 151; lbn Hazm, Cemheretü Ensabi'I-Arab, !khk. Abdüsselam Harun, Kahire 1962, s. 173; lbnü'I-Esir, Osd, ll, 110; lbn Abdilberr, el-lstiiib, s. 458-9; ei-Belfızüri, Ensabü'J-Eşriif, yazma varak 1054a; W. Caskel, Gamharat an-Nasab, das Genealogische Werk des Hişam lbn Muhammad al-Kalbi, ll, 123, Abdalbeit b. ei-Harit mad; Oriens, 25-26, 56 (1976), dipnot 38.

75 ez-Zübeyr'in Cemhera'sında: fe eksir min (e/-Ahriiri min) er-Rümi ve'J-Fursi (ve'mla' Veccen minhüm) prantez içerisindeki cümeleler, el-MunammaX:ta yoktur. ·

76 Hatta te'külühüm şeklinde okunuş, yanlıştır, doğrusu, hatta ne'külehüm şeklindedir. Ne'külü bi ibaresi için bk. Taberi, Tarih, ll, 84: valfahi /ev enni ehaddesü hazel-feta min Kureyşin le ekel/ü bihi'I-Arabe.

77 ei-MunammaX:ta mele'ehüm şekilnde okunuşu, doğru değildir, doğrusu, fe kad mele'tühüm şeklindedir. 78 Bunun doğru okunuşu, ·ez-Zübeyr'in Cemheresinde olduğu gibi, hattil enne ahazekarn le yeğzebü'l-

ğazbete şekli dedir. . n ·. 79 Cemhere'deki okunuşu, fe yukadü ileyhi (fe yimkadu değil), bu şekildedir, doğrusu ise, ei-Mun~mmaX:ta

verilmektedir. 80 Arzu'I-Misvain, yani "söz dinleyen bölge" şeklindeki çeviri, yanlıştır; dorusu, arzu't-tevain, yani "vebalı,

salgın bölge'"dir. Bu ikinci şekildeki okunuş, şu ibare ile de doğrulanmaktadır: "seni ve beni onlardan kurtarmak için", yani onlar Suriye'dekt veba hastalığından telef olacaklardı. "Tavii'ini'ş-Şam" hakkında bk. es-Sefılibi, Simarü'l-l<ulüb, thk. Muhammed Ebü'I-Fadl lbrahim, Kahire 138411963, s. 547, no. 896. Veba şehri Suriye'ye karşı isyan edebileceklerden şüphelenilenlerin şehir dışına çıkarılmaları için bk. Belazüri, Ensab, IVA, 232, 11.5-6: ve vedidtü enni künlü habestühü ve ashiibehu ev ferraklühüm fi küri'ş-Ş!imi fe kefetnihimü't-tevainü.

81 ez-Zübeyr b. Bekkar, Age., varak 170b; Muhammed b. Habib, ei-Munammak, s. 397-9.

Page 18: Cumhuriyet Üniversitesi Fakültesi Dergisi Cilt: VIII ...isamveri.org/pdfdrg/D01956/2004_1/2004_1_AKSUA2.pdf · "Namaz, Rabbimiz olan Allah'ın mevcudiyetini kabul ve ikrar eden

.••'

246 tiiif ile ilgili bazi mü lahazalar

hiç bir zaman barış olmayacaktır''. Bundan maksatın, Sakifin, Kureyş'in Liyye ve Vecc'de eşit ortaklar olarak pay sahibi olma taleplerini kabul etmek zorunda ·kaldığı gözükmektedir. Kureyş baskısı, esrSerat dağlarında Sakifin dağılmasıyla ve vergilerini toplamak için belalarla karşı karşıya kalmış bir şehir olarak kabul edilen Suriye'ye gitme zorunda kalmaları ile daha da güçlendi. Rivayette zikredilen Iranitlar ve Bizansllların tamamı, muhtemelen esirler olup, bunlar büyük malikanelerde işçiler olarak çalıştırılmışlardır.

* Islam Imparatorluğu tarihinde artık bundan böyle Taif, önemli herhangi bir rol

oynamamıştır. Methedilen o güzelim iklim, bundan böyle Mekke ve Medine zenginlerinin yazlık tatil köyü olarak kaldı. Sakifirı soyundan gelenler, Peygamber'in

Vecc hakkındaki belgesine sevgiyle sıkıca sarıldılar82 ; Taif yakınlarındaki verimli topraklar, güzel bir yatırım olarak kabul edilmiş gibi gözükmektedir. Bu nedenle

Hişam b .. Abdülmelik'in burada bir arsa alması mantıklıdır83. Böylelikle bir seyahat

merkezi olan Taif, Mekke ile aynı konuma geldi84 veya Mekke ve Kutsal Bölge ile mukayese edildiğinde Taife onlardan iki kat daha kutsallık verildi: Taif, Allah tarafından Arap yarımadasına transfer edilen Filistin'in bir parçası idi ve Ka'be'nin etrafında tavaf yaptınldıktan sonra söz konusu kutsiyet Taif topraklarına

yerleştirildi85 . Sakifin Arap kabileleri arasında en tehlikelisi olduğunu belirten ve

Peygamber'e isnad edilen hadislerB6, yerini Sakif'i metheden hadisiere bırakmıştır. Peygamber'e isnad edilen bir hadiste o, "Kıyamet gününde kendileri için ilk aracılık

edeceğim k1mseler, Mekke, Medine ve Taif halklarından olacaktır"87 demiştir. Yine Muhammed'in söylediği iddia edilen bir başka hadiste şöyle demektedir: "Sakif,

Allah'ın temsilcileridir"88. Halihazırdaki rivayetler, son dönemlerinde meydana geleçek felaketler süresi boyunca iyi insanların Taif yakınlarında ikamet edeceklerini

önceden ·haber vermektedir89. lık dönem hadis derleyicilerinden Ma'mer b. Raşid'in kaydattiği bir hadis, Taif için "Vecc, kutsal bir bölgeElir" demektedir90. Allah'ın en s.on olarak ayaklar altına alacağı rivayelindeki ifade şöyle değişiiriimiş gibi gözükmektedir:

82 Şekib Arslan, Age., s. 119: ... ve kanet Sakifün tetevaresü haze'l-kitabe ve teieberrakü bihi (lbn Fahd'ın Tuhfetü'/-Letaifinden naklen). ·

83 ei-Belazüri, Ensab, yazma, varak 1225b: ... ittehaze Hişamon ma/en bi't-Taif... 84 Şekib Arslan, Age., s. 136: inne't-Taife min Mekkete ve Mekketü mineı-Taifi (Uceymi'niiı /hdau'I­

Letaifinden"naklen). 85 Bk. Le Museon, 82 (1969), 206, dipnot 92; Taberi, Tefsir, thk. Şiikir, lll, 52; ei-Ayyaşi, Tefsir, thk. Haşim er­

Rasüli'I-Mahalliiti, Kum, 1380, 1, 60; ei-Mes'üdi, lsbato'/-Vasiwe, Necef 1374/1955, s. 39; lbn Babiiyeh, Hal'u'ş-Şerai, Necef 1385/1966, s. 442-3; es-Siiyüli, ed-Dürrü'I-Mensür, ı, 124; el-Meclisi, Bihiirü'l-Envar, Tahran 1378, XII, 109; Haşimei-Bahriini et-Tevbeli, el-Burhan fi Tefsiri'I-Kur'an, thk. Mahmud ei-Musavi ez­Terendi, Tahran 1375, 1, 155, no. 8 ve ll, 319; Şekib Arslan, Age., s. 133.

86 lbn Kesir, el-Bidaye, Vı, 236: ... şerru kabtiili'I-Arabi Benü Omewete ve Benü Hanife/e ve Sakifün; ed-Deylemi, ei-Ardevs, yazma Chester Beaty 3037, varak 94a. ·

87 en-Nebil, ei-Emval, yazma, Ziihiriyye, hadis 297/1, varak 22a; lbn Abdi'lberr, el-/stiab, s. 1007; ei-Muhibbii't-Taberi, el-Kir-a li Kasidi Ommü'J-Kura, thk. Mustafa es-Saka, Kahire 1390/1970, s. 666. ·

88 lbn Hibbiin ei-Büsti, Kitabü'I-Mecrühin, thk. Aziz ei-Kadiri, Haydarabad 1390/1970, 1, 148: ... Sakifün vetdul/ahi azze ve eel/e; yine bk., Ahmed b. Hanbel, Müsned, lll, 342vd: kale Rasü/illahi (s): Al!ahümme zi Sakifen.

89 Şekib Arslan, Age., s. 136 (ei-Miiyurki'nin Behcetü'J-Muhac fi ba'zi fedaili't-Taif ve V eec'den naklen). 90 A!;<dürrezzak, ei-Musannef, Xl, 134, no. 20125; ei-Muhibbü't-Taberi, Age., s. 666.

Page 19: Cumhuriyet Üniversitesi Fakültesi Dergisi Cilt: VIII ...isamveri.org/pdfdrg/D01956/2004_1/2004_1_AKSUA2.pdf · "Namaz, Rabbimiz olan Allah'ın mevcudiyetini kabul ve ikrar eden

C.Ü. ilahiyat fakültesidergisi, V{/111, 2004 aliaksu 247

"Vecc, kutsal bir vadidir; kutsal Tanrı, yeri ve ğöğü yaratmayı bitirdikten sonra

Vecc'den gökyüzüne çıkmıştır"91 . Buradan da anlaşılmaktadı ~i bu nedenle Vecc, Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra lehindeki iddiaların aksine Tanrının bastığı ve oradan semaya yükseldiği yeryüzündeki en son noktaya dönüşmüştür.

91 ehBekri, Mu'cem, s. 1370.