d02895s29y2014 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d02895/2014_29/2014_29_cila.pdf · basım...
TRANSCRIPT
\
ANADOLU iLAH i YAT AKADEMiSi .tı.RAS TIR MA DERGiSi
......
Eskiyeni Anadolu ilahiyat Akademisi Araştl.rma Dergisi
The Atıata/ian Theo/ogica/ Acadm!J Research ]o11ma/
Sayı/ lmte 29 Güz/ Aiflifmil 2014
Sahibi/ Publiıhtr ANADOLU İLAHİYAT AKADEMisi EGİTİM ve YAY. LTD. ŞTI. Adına Tuncer Namlı
Genel Yayın Yönetmeni Edilil'!, Aıılhon!J Gü.rbüz Deniz
Editör/ Edifor İhs:mTokcr
Yazı ݧleri Müdürü Edıiorial Mofla/!r Mur.ır De.mirkol
ISSN: 1306-6218
Tasanm/ D erit," FCR Tel: (+90 312.3~0 08 60)
B asla/ Printuii!J Aydan Basun ve Yaı'Wl Ltd. Şıi. Örnek Sanayi Sitesi Alınteri Bulvan 364. Sk. No: 4 Osıim/ ANKARA Tel: +90 312. 354 46 27-28
Basım Tarihi/Prifllil;g Dofe 10.12.2014
Abonelik/ Submipliofl Yıllık (2 Sayı) Şahıs 30,00 1L Resmi Kurumlar 40,00 1L Yurt dışı 30,00 EURO
Hesap No/A((oıml No Albaraka Ankara Şb. (002) Hesap No: 2027297 Iban: TR54 0020 3000 0202 7297 0000 Ol
Aclıes/ Addrm Hao Bayram l\1h. Boyaalar Sk. No: 14/2 Ulus-Alo.ndağ/ ANKARA Tel: (+90 312.311 88 00 pbx) Faks: (+90 312.311·47 89) e-mail: eski-yeni@hotıruıil. com
Eskiyeni yılda iki kere yayınlanan bakemli bir dergidir/Eskiyeni is a refereed joumal and is published biannuallı·.
Yayın Kurulu/Edilorial Boord Enver Arpa (DİB), Erdinç Doğru (Gıızi 0.), Gürbüz Deniz (Ankara 0.). Haldun Göktaş (Yıldınm Beyazır 0.), Hicabi Kırlangıç (AnJc:ıra 0 .), Hüseyin Nazlıaydın (Anadolu Dahiyar Akaaemisı), İhsan Toker (Ankara 0.), Mesut 01--umuş (Hiıit 0.), Meıin Yılmaz (Anadolu İlahiyar Akademisi), Murnr Demirkol (Yıldınm Beyazır 0.), Musa Kazun Ancan (Yıldırun Beyazıt 0.), Necdet Subaşı (DİB), Ş:ırnil Öçal (Kıı:ıkkale Ü.), Tuncer Nanılı (Anadolu İJ.alı.iyar AkademisQ
D3.1U§ma Kurulu/ Adıiıory Board Abbsbar Aw:ıd (Omdunnan İslam Ü.), Abdullah Kahraman (Marmara Ü.), Adnan Arslan (Süleyman Şah 0.), Alunet Yaman (Necmetıin Erbabn Ü.), Ali Bardakoğlu (29 Ma)1S Ü.), Bayram Ali Çeıinbp (İstanbul Ü.), Budwıertin Tatar (Ondokuz Ma)ıS 0.), Biinyamin Eru1 (Ankara 0.), Cclal Tü.rer (Ankara Ü.), Coşkun Çakır (İstanbul Şehir 0.), Derya Örs (Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu), Ejder 0!-'U!Iluş (Osman Gazi Ü.), Emced Korşe (Ürdün Ü.), Fuat Aydın (Sakarya Ü.), H:ıo Musa Bağcı (Dicle 0.), H:ılir Ünal (Avrupa İslam Ü.), Hayaıi Hökelekli. (Uludağ Ü.), İlharni Güler (Ankara _Ü.), Ismail Çalışkan (Yılduım Beyazır Ü.), I smail Hakkı Ünal (Ankara 0.), Kııdir Canaran {Balıkesir Ü.), Karnal Gahalla (Uluslararası Afrika Ü.), M. Yahya }.fichot (Hartford Seminary Amerika), Mahmut Aydın (Ondokuz Maps 0.), Mehmet Evl-"\\r.Ul (Hiıit 0.), Meıin Özdemir (Yıldınm Beyazır Ü.), Mevlür Uyanık (Hiıit Ü.), Mohammad Jaber Thalji (Qassim Ü.), Muhammed Raypın (Ürdün Ü.), Mulwnmed Tank Nour (Harcum Ü.), Mııstafa_ Enüı:k (Marmara 0.), Mustafa Köylü (Ondokuz ~.!aııs Ü.), !\.fustafa Öztürk (Çulnu:ova Ü.), Mustafa Tekin (İstanbul 0.), Ömer Özsoy (Frankfurt Ü.), Ramazan Altuntaş (Necmetıin Erbakan Ü.), Talip Özdeş (Cumhuriyet Ü.), Talip Türcan (Süleyman Demirel 0.)
\.
. Felsefe, Demokrasi ve Islam
Philosophy, Denıocrary and Isla!JI
Ayşe ÇİI.:
Felsefenin tanınuyla başlayacak olursak; bilmeyi sevmek olarak açıklanabilecek felsefe, ilk olarak akıl ile yola çıkmaktadır. Bilgiye ulaşmak için her zaman bir şüphe gereklidir. Akıl, metodik olarak tabiata ve olgulara şüpheyle yaklaşmaktadır. O halde, kainata ve bilgiye yaklaşım açısından, felsefe, diğer bilimlerden farklı bir çerçeveye oturmaktadır. O, en üst mertebeyi otorite olanı sorgulayarak almaktadır. '
Kuramsal olarak demokrasinin bugünün felsefesindeki ortaya konuluşu bizim için daha yenidir. Kültürümüz, daha çok büyük-küçük, üst-ast ilişkisi üz~rinden hegemonik bir çerçevede yürümektedir. Demokrasi dilimize pelesenk olmuştur ama hayatımızcia hep bir otorite arayışı vardır. Erich Fromm bunu-psikolojik çerçeveden açıklamaktadır. Ne var ki bu bir gerekçe olamaz.
Kur'an -bize adaleti ve sorgulamayı öğütlemektedir. Demokrasi ve felsefe, Kur'an'a çok da yabancı değildir. Burada konuyu daha çok bir yaşantt tarzı olarak ele almak istedik. Yoksa mesele demokrasi İslam'da var, yok meselesi değildir.
Diğer yandan felsefe, öncelikle eleştirellik demektir. Eleştiri, hem olumlu hem de olumsuz yanlan aynı anda ele alabilmeyi gerektirir. İnsan, kültürel olarak içinde bulunduğu ortamdan beslenerek· yeniliklere, değişime adım atar. Asıl beslenme kaynağı kendi kültürüdür. Fakat insan diğer kültürlerle de kaynaşmaya ihtiyaç hisseder. Bu bağlamda Batt ve Yunan kaynaklı olarak bilinse de demokrasi, özellikle Osmanlı'da yaşanmıştır.
• Anşoı:maa
,_,., ... _: -ıolr:::. ?n1.t 1 o~.?nn
· 196 • Eskiyeni 29/Güz 2014
Felsefe, bize sorgulamayı öğretmektedir. Aynı zamanda Kur'an-ı Kerim de bize atalanmızı eleştimıemizi tavsiye etmektedir. Dolayısıyla İslam, her zaman ideal bir çerçeveye doğru iledememizi istemektedir. Bu çerçeve, her gün yapılan nefis muhasebesini yani özeleştiriyi içermektedir. Bu özeleştiri, diğer insanlarla olan ilişkilerimizde bizim onlan ötekileştimıeden, ezmeden, yardımlaşarak iledememizi sağlar.
Diğer insanlarla olan bu etik ilişki, hayatın temelini oluşturur. Siyaset, hukuk bu etik ilişkisi üzerine oturmaktadır. Burada sorumluluk kavramı, hukukta olsun siyasette olsun önemli bir yer işgal eder. Özneler arası iletişinlde önce- · lik her daim yapmamız gerekenleri ihmal .etmemeyi gerektirir. Bu da sorgulanan bir hayat demektir. Sorumluluk ve sorgulama, felsefenin ana başlıklandır.
Ego ve öteki kavramlan, sosyal bilimler açısından çok önemli yerlere sahiptirler. Arnk bu yüzyılda her şey insan açısından ele alınmaktadır. Bu bağlamda yorum, hermenötik ve fenomenoloji, özellikle bu bilimlerde öne çıkmaya başlamışnr. Dolayısıyla Kur'an'ın yorumu da bundan etkilenmektedir. İnsanın ele aldığı bir alan olan tefsirle yine insanın etkili olduğa sosyal bilimler buluşma noktasındadır.
Felsefede önemli bir etlçisi olmuş Jürgen Habermas, Kur'an'ın bazı ilkelerini bize hanrlatmaktadır. Müzakere, meşveret kavramıyla neredeyse özdeştir. Diğer insanlan her zaman ve zeminde göz önüne almak, ancak demokratik bir tutumla olacaknr. Bu tutum, yalıı.izca farklı bir bilgiyi önemseyen felsefi bir tutumdur. Bu konuda Habermas, çok önemli olduğunu düşündüğüm müzakere, karşılıklılık kavramlaoru ileri sürmektedir. İnsan ilişkilerinde karşılıklılık olmadan bir çözüm düşünülemez. Bu kavram etik felsefesinin temelidir.
Habermas'ın çok önemsediği Charles Peirce, bilişsel bilgileri ve "doğru"yu bir "araştıncılar topluluğunun üzerinde anlaşnğı" düşünce olarak arılıyordu. Habermas'ın Peirce'de onayladığı tez, düşünürün, Kantçı_öznel ve aşkın bi- . linç anlayışını aşan, bilginin öznelerarası (ıntersubjektive) karakterine gönderme yapması idi.'
Agnes Heller'e göre, ahiakın ilk evrensel yön tayin edici ilkesinde henüz bir karşılıklılık söz konusu değildir: bir kişi başka kişiler için sorumluluk alır. Etik kurallar, karşılıklılık kurallandır. İns~ ilişkilere rehberlik eden gündelik etik kurallann neredeyse tamamı, karşılıklılık bazında tanımlanabilir. Karşılıklılık pratiği, vermek ve almaknr. En temel etik normlardan biri şöyle ifade edilebilir: karşılıklı ilişkiler, karşılıksız ilişkilere . tercih edilmelidir. Karşılıklılık kurallan, daha önce asillıetrik bir tarzda iken, modem zamanlarda simetriklik şarnnı içermek zorundadır.2 Richard Rorty karşılıklı konuşmanın bilginin anlaşılabileceği nihai bağlam olduğunu ileri sürer.3
Ayşe Çil/Felsefe, Demokrasi ve İslam • 197
Habermas'ın da içinde olduğu yeni sosyal· hareketler" teorisyenleri (Offe, Touraine) kijreselleşmeyi, karş~ bağımlılık ve bilincin artması referans alınarak dünyanın tek bir yer haline geldiği süreç olarak taoımlarlar.4 Bu hareketler kamusal alanı insanileşti.rmek ve demokratik.leşti.rmek için topluca çalışmaktadırlar.s Jam.es Beckford, Roland Robertson ve Chirico, küresel söylemin çağdaş şekillerinin yani yeni sosyal hareketlerin, kısmen teolojiksekiller olduğuna işaret ederler. Buna göre onlar Habermas'ın iletişimsel eylem kavramı sürecinin gerçekte bizatihi dini olduğunu düşünmektedirler.6 O halde şunu ileri sürebiliriz ki din ile sosyal bilimler arasındaki uçurum giderek azalmaktadır. Bu bağlantı demokrasi ve eleştirel akıl çerçevesinde kültürel bir ağ olarak şekillenmektedir.
Habermas'ın müzakereci demokrasi kavramına . yaptığı vurgu, Kur'an'ın meşyeret ilkesini yansıtmaktadır. Habermas'ın aynı zamanda eleştirel aleniyet ilkesi de felsefenin iş başında olduğunu bize anlatmaktadır. Bu ilke, ideal bir konuşma durumu ortaya koymaktadır. Habermas'a göre, bu ideal konuşma modeli sadece bir ideal değildir; gündelik, sıradan konuşmanın bir özelliği; akıl ve mantığı savunmanın pratik yoludur. O, demokratik meşruiyerio normu olarak eşitlj.k.çi karşılıklılığı mümkün kılacak prosedürlerin kurumlaştınlmasını önerirken, bu öneriye tümevanın olarak ulaşmayı sağlayan
hermenötik bir damar ve gündelik yaşam dünyasının pratik söylem bağlaını bulunur.7 Bu yönde dışlayıcı tutuma karşı kendi kendini düzeltmeyi (düşün~sellik) ve karşılıklı anlaşmayı sağlayan açık uçlu söylemlerin var olduğunu. duşünür. Tam da burada onun eleştirel aleniyet fikri dev:reye girmektedir. Önemli olan bu fikri hayata geçirmektir.
Kur'an ile sosyal bilimietle dolayısıyla felsefeyle arasında en güçlü ilişkiyi kuracak ·. olan bizim fıkıh olarak adlandırdığımız hukuktur. Hayatımızda en önemli değişiklikleri de sağlayacak olan huk:uktur. Hukuku düzene koyabilirsek belki uygulama anlamında bir gelişme kat edebiliriz. Hukuk, aynı zamanda sivil· toplumdan beslenmesi gereken, ona dayanan yönü olan bir alandır. Yani kültürel anlamda bilgi aktarımının iledemesiyle haklar h~daki bilincin yükselmesi sivil toplumu güçlendirecektir. Yine bu konudaki çabalar, şu anda tefsir alanındaki hermeneutik çabalardan ibaret gözükmektedir. Özellikle kadın çalışmalan adı altındaki feminist söylemin etkisiyle içtihat kavramının sorgulanması söz konusu olmuştur. Bu da Kur'an'ın ve hadislerin kadın haklan açısından yorumlanmasına yol açmıştır. Fatima Mernissi, Riffat Hassan, Arnina Wadud Muhsin gibi yazarla:r bu konuya özellikle vurgu yapmaktadırlar. Böylece bu alanda yenilenen yorumlarla hukuk alanında da bazı değişikliklere gidilmesiyle adalet kavramının içinin daldurulması söz konusu olabilir.
Bu bağlamda bu çabalar belki de postmodemist olarak görülebilir. "Dikkat- · !ice incelendiği zaman, adaletsiz ve baskıcı evrensellik sistemlerine dönük
·198 • Eskiyeni 29/Güz 2014
postmodernist eleştirinin gücünün, zımnen hiç kimsenin adaletsiz bir muameleye maruz bırakılamayacağı ve baskı altında tutulamayacağı evrensel hakkının kabulüne bağlı olduğu çok belirgin hale gefu."B Postmodernizm, entelektüel disiplinler arasındaki ilişkiyi anlamanın, örneğin edebiyada felsefe arasındaki geleneksel akademik sı.n.ı.rlara meydan okuyan, yeni bir yolu olarak anlaşılabilir.
Postmodernizm bir dizi farklı disiplin içinde, başkalan yanında sanatta, sanat teorisi ve eleştirisinde, kültür araştırmalaı:ında, iletişim teorisi, felsefe, tarih, sosyoloji, antropoloji ve coğrafyada da önemli bir tartışma konusu haline gelmiştir. Habermas'ın modernliğin bilimsel, ahlaki ve estetik yargıyı zorunlulukla birbirinden koparması karşısında bir ricat olarak gördüğü şeye, Edward Said daha olumlu bir değer biçer. Postmodernizm yargı yerileri arasındaki bölünmeleri yeniden sorunsallaştırmak suretiyle, estetik boyutu yaşamla bütünleştirir ve muhtemelen de, Schiller'in, modern öznelliğin tanımİayıcı özelliği olan çatışma ve yabancılaşmanın adeta bir oyuna benzer şekilde gerçekleşecek yaratıcı çözümü' için beslecliği eski umutlan gerçeğe dönüştürür.9
Postmodernist stratejiler, Batı aklının merkezindeki ahenksizliğe tanıklık eder ve dolayısıyla ötekine karşı olan sorumluluğu gözler önüne sererler.10
Stephen White, bu strateji içinde hem eyleme sorumluluğu etiği hem de ötekine karşı sorumluluk etiğini önerir. White'a göre, çağdaş toplum için ihtiyaç duyulan normlar, ötekine daha içten bir bağlılıkla güçlendirilmiş, Habermasçı bir etikten türetilebifu.tt \
Habermas'ın müzakereci demokrasi kavrarru, şu ilkeleri içerme~tedir:
1- Her katılımcının soru SO!l;lp tartışma ve öneri yapma açısından eşit şansı olması.
2- Herkesin belirlenrnlş olan konuşma konularını sorgulama hakkı olması.
3- Herkesin istek, arzu ve duygularını ifade etmede eşit şansı olması.
4- Konuşmacılaı:ın, bizzat söylem usulünün kurallan ve bunlaı:ın uygulanma tarzı konusundaki savlanru ve eğer bu konuşma sürecinde dışlanmışlarsa, konumlarını özgürce ortaya koymayı kısıtlayan iktidar ilişkilerini konu etmekte özgür olması.
Habermas'ın söylemsel etiği, Kur'ani bir ilke olan meşveret ilkesini bize vermektedir: Uyuştnazlık, şiddet yoluyla değil, ilgili herkesin ya da onlan temsil edenlerin aralatında görüşerek çözülmelidir. ·Herkesin çıkar ve ilgisini engelsiz ileri sürmesi söz konusu iken, aynı zamanda onian gözden geçirmeye hazır olmalıdır. Bu, kişinin herkes tarafından kabul göreceği umulan üst amaca uymayan isteklerinden vazgeçmek zorunda' olduğu anlamına gelmektedir.12 Aslında bu çabalar, alanlar arasındaki bütünleşme~i, içiçeliği önermek
Ayşe Çü/Felsefe, Demokrasi ve İslam • 199
bakurundan bize olumlu yönde değişimi vermektedirl~r. Bilimler ile toplum arasında bir araya gelmeyi öngören anlamda ötekine verilen değer, bizi sosyoloji.nin, hukukun aslında insaniann kendisi için olduğunu vurgulamaktadır.
White'ın, Habermas'ın Aydınlanma rasyonalizminin aynntılı versiyonunu postmodem duyarlılıkla uzlaştımıa teşebbüsü hakkında her ne düşünülürse düşünülsün, ötekine karşı sorumlulukla eyleme sorumluluğu, postmodernizmin sadece, Batı felsefesinin, onu eleştirrnek ve yapıbozuma uğratmak için sabırsızlandığı, Aydınlanma sonrası geleneği içinde, bir uğrak olduğu hususuna elikkat çekmeye yarar. n
Felsefe, aynı zamanda genel olarak bilimler ile ilgili yorum yapabilen bir alandır. Sosyal bilimleri bütün değerlerden anndırma arzusu tümüyle, doğa bilimlerinde olgularla değerler arasında tam bir aynının başaaldığı varsayımından kaynaklanmaktadır.14 Bu bağlamda sosyal bilimlerde bu şekilde bir anndırma tam anlamıyla gerçekleşemez. O halde sosyal bilimler değerlerden bağımsız olamaz. Fakat bu demek değildir ki, özellikle sosyal hayatta sadece metin endeksli olacağız. Aynı zamanda pratik gerçekler de bizim hayatımızda etkili olabilmektedir. Karl von Apel, bilimin ve bilginin transandantal koşulunun, filozofların meditasyonlan ve ayraca almalan değil, bizzat özneler arası iletişim ve toplum olduğunu belirtmektedir. ı S Apel'e göre bilgi için önkoşul, özneler arası antropolojik bir iletişim olabilir.
Bilimleri birbirinden yalıtmak yerine alanlar arası geçişte esnek olabilmeliyiz. Bilimier ile estetik alan içinde sayılabilen din, sanat ve ahlak tecrübesi kategorize edilip çok fazla aynşt:ınlmamalıdır.
Bu bağlamda hukuk, etik alanı yani ahlak felsefesiyle içiçe geçme eğilimindedfr ... Burada · zikretmemiz gereken, siyasetin bilime ve hukuka hükmetınesini eqgelleyecek bir yasal zemini yakalamamız bilincinde olma durumunun önemidir. Demokrasi hem siyaseti hem de hukuku ve etiği ilgilendirmektedir. Karşılıklılık kavramı insanlar arasında olduğu gibi, ilimler arasında da etkili olmalıdır. Ötekini yok sayma değil, onun varlığını kabul etme ilk adımdır. Bu, etik felsefesinin temelidir. İktidar ile bilgi arasındaki ilişkiyi sorgulama . farkındalığı, etiğin gerekliliklerindendir. Siyasetin tek hakim güç olmadığı bir yerde bilimi üretmek, bize Kur'ani ilkeleri yaşamayı ve yaşatmayı mümkün kılacak yolu açacaktır. Cabiri'nin zikrettiği beyan ilimleri ile burhan ~erini birleştirmeyi başarabilirsek, medeniyet seviyesinde bir ilerleme olabilecektir. Gerçeklerden kopmadan, özeleştiriyi elden bırakmadan ilim yolunda devam etmek, sosyal bilimlerin önünü açacaktır.
Türkiye'de zihinsel bir yenilenme her konuda gereklidir. Tabii ki hayatımız~
da, düşünce evrenimizde bir yenilenme istiyorsak bu eleştirel aleniyet üzerine yoğunlaşırız. Eğer hayatımızdan memnunsak, değişikliğe gitmek istemiyorsak ne din ne de düşünce üzerinde düşünmeyiz. Ama adaleti de ihmal etme-
200 • Eslciy~ 29/Giiz 2014
den hayatımızı idame ettimıeliyiz. Tabü ki bazı görüşlerime itirazlar olabilir. Ama önemli olan, bundan sonra olumlu bir değişikliği yapabilme gücümüzün olmasıdır. Adalet ve müzakeı:e, yani İstişare bizim temel dayanağırnız olmalıdır.
Notlar
Taner Timur, HabtnJI(JJ'ı OkıtiJiak, İstanbul: Yordam Kitap, 2008, s. 220. ı G. Robinsoo& ]. Rundell, Tah'!]Jiil Gtiaimi Yeniden DiijiimJJe/e, çev. Ernığrul Başe.r, İstanbul: .
Aynntı Yay., 1999, ss.91-3. 3 Roger Trigg. So!J·al BiliiJI/eri Anlalllale, çev. Beyza Sümer, Filiz Ülgüt, İstanbul: Babil, 2001,
s.117. John A. Hannigan, "Toplumsal Hareket Teorisi ve Din Sosyolojisi: Yeni Bir Senteze Doğru", çev. Cemile Zehra Köroğlu, Toplu!!/ Bilimleri Dergisi, 6 :11, 2012, s. 256. Aynı makale, s. 255.
6 Aynı makale, s. 253. Meral Özbek, lv111111Ja/ Ala11, İstanbul: Hil, s. 64
s S. Coooor, PoıtiJiodtmiıt Cı!llun: A11 lfltrodudio11 to Tbeorieı oj Ibe Conlmporary, New York: Basil Blackwell, 1989, s. 243. . David West, !Vta Avnrpaıı Felsefesille Girij, çev. Ahmet Cevizci, İstanbul: Paradigma, 1998, s. 297.
10 S. White, Poliliral Tbeory and PoıtlllodemiıiJI, Cambridge and New York: Cambridge Uii.iversity Press, 1991, s. 19-20.
ıı D. West, Ayru eser, s. 300. ıı Annemarie Pieper, Eliğe Cini, çev. VeyselAtayman, Gönül Sezer, İstanbul: Ay~tı Yay, 1999,
s. 178. 13 Aynı yer. \ . 14 Roger Trigg. ayru eser, s. 139. ıs Uwe Japp, "Hermeneutik, Filoloji ve Edebiyat'', Hemmıeulik O zerille Ya~lar, der. Doğan Öz
lem, İstanbul: İnkılap Yay. 2003. s. 273.