darul harb fikhi

Upload: vonkk

Post on 01-Jun-2018

468 views

Category:

Documents


19 download

TRANSCRIPT

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    1/99

    MUSTAFA ÇELİKDAR'UL BARBFIKHIMUSTAFA ÇELİKFETİH YURDU SAHN-SEMÂN KİTAPLIĞI

    Dizgi-Baskı: Fatih Gençlik Vakfı Matbaa işletmesiKapak : Yalçın TurgutMücellit : Tan MücellitÖLÇÜ YAYINLARI

     Ankara Cad. Basın İşhanı48/1 Cagaloglu - İSTANBUL5190049-5122045

    Müslümanca yaşaytpMüslümanca ölenlere»*«Mustafa ÇELİK

    İÇİNDEKİLERDar'ul -Harb Fıkhına Takdim 7Önsöz 11Kur'an ve Sünnette Dar'ul Harb 10Kur'an ve Sünnette Fıkıh 31Dar'ul Harb'de Fıkhı Meseleler 38Dar'ul Harb'de Beraet-i Zammet 39Dar'ul Harb'de Müddet-i Iddet 42Dar'ul Harb'de Hicret 43Dar'ul Harb'de ikamet 50Dar'ul Harb'de Bilmemek Mazeret 57Dar'ul Harb'de Haddlann ikamesi 62Dar'ul Harb'de Cihad 65Dar'ul Harb'de Kumar 70Dar'ul Harb'de Faiz Muamelesi 73Dar'ul Harb'de Hizib 78Dar'ul Harb'de ibadet 84Dar'ul Harb'de Sakinler ... 87Dar'ul «arb'ın Dar'ul islâm'a Dönüşmesi 89Dar'ul Harb'de Evliya Meselesi '.. 01Dar'ul Harb'de Evliyaullah 94Dar'ul Harb'de Evliyau't-Tağut 97Dar'ul Harb'de Evliyau'ş-Şeytan 09Dar'ul Harb'de Tecdid ve Müceddid 102

    Dar'ul Harb'de Hacc Farizasının ifası 113Dar'ul Harb'de Hürriyet 116istila Fıkhı , 123Dar'ul TUdde 145istilaya Uğrayan Beldelerde Vali Tayini 153Harb Emirine Bey'at ... 158Kadı Tayini 168Cuma Namazı 170istila Altındaki Müslümanların Kâfirlerden Yardım alma-ması ıc2

    TAKDİM

    İslam düzeninin temelini ilim teşkil eder. İlim her şey-den üstündür. Bil ki; üzerinde durduğumuz İUm, İLM-İ Fl-KIH'dır. Zira Fıkıh ilmi herkese lazım olan elbise gibidir.

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    2/99

    Değişmez hayat muallimimiz. Hz.Muhammed (s.a.v.) şöylebuyuruyor: «ilim öğrenmek her müslüman erkek ve kadınafarzdır. İlmi ehil olmayan insanların yanma bırakan kimsedomuzun boynuna altından, cevherden ve inciden gerdantakana benzer.» (1) Bu 'hadiste geçen İlim'den murad. il-mi fıkvh'dır. Bu nedenle İbn-i Abidin (Rh.a.) şöyle diyor:

    «Fıkhı okumak, Kur'an'ın İhtiyaçtan fazlasını öğrenmek-ten eîdaldır. Bütün fıkhı öğrenmek mutlaka lazımdır.» (2)Çünkü fıkhı öğrenmeyen bir kimse islâm'ı tam manasıylayaşayamaz. İslâmı yaşamak için Fıkıh şarttır.«El Mültekat» ile diğer kitablarda beyan edildiğinegöre İmam-ı Muhammed (Rh.a.) •. «Bir kimsenin şiir ve Na-hiv ile şöhret bulması layık değildir. Çünkü şiirin sonu di-lenmeye, Nahv'ın sonu da çocuk okutmaya varır. Hesap-la şöhret bulması da gerekmez; zira sonu yer ölçümünevarır. Tefsir ile şöhret bulmasıda öyledir. Çünkü sonuvaizlik ve hikayeciliğe varır. Bilakis kişinin ilmi, helal veharama ve bilinmesi zaruri olan AHKAMA dair olmalıdır.»

    (3) Zira ahkamı bilen ahkamsızlıktan kurtulur. Ahkamsız-1 — Sünen-i İbn-i Mace Terceme ve Şerhi (Haydar Hatiboğlu)C: 1. Sh: 387. ist/19822 — tbn-i Abidin (Ter-. Ahmed Davudoğlu) C: l, Sh; 37. tst/19823 — tbn-i Abidin (Ter: Ahmed Davudoğlu) C: l, Sh: 38, tst/1982

    lıktan kurtulan da tek çareyi Ahkam-ı Rahmana tabi ol-makta bulur. Hayatı boyunca Tağut ve Bel'amlar çetesin-den de uzak durur.Hz.Muhammed (s.a.v.) şöyle buyuruyor: «Allah kiminhayrını murad ederse o kimseyi dinde FAKIH kılar.» (4)imam-ı Burhaneddin Ez-Zernüci (Rh.a.) bu konuda şöylebuyuruyor; «Bil ki her ilmi eide etmek her müslüman üze-rine farz değildir. Bel ki her müslüman üzerine ilmihalbilgisini elde etmek farzdır. Nitekim şöyle denilmiştir:«İlimlerin en üstünü ilmihal bilgisidir. Amellerin en üstünüde bulunduğu hali muhafaza etmektir.» (5) Yani kişininiçerisinde bulunduğu ahval ile ilgili durumu bilmesi üzeri-ne farzdır. Bilhassa içinde bulunduğu darın fıkhi hükmü-nü bilmek ve içinde yaşadığı darın fıkhına talib olmakmüslümanın değişmez bir görevidir.İslâm ulemasının verdiği fetvalar iki çeşittir. Dar'ul İs-lâm'a ait, yani Dar'ul İslâm'da geçerli olan fetvalar, birde Dar'ul Harb'de geçerli olan fetvalar. Gerçi müştereko!cn fetvalar da hiç şüphesiz vardır. Fakat Daru karar

    farklı olduğu için fetvalarda haliyle farklıdır. Ancak müs-lüman olan ülkelerde yasayan mükellefler bu durumdangafil oldukları için çoğu zaman cahili bir hayatı islâm zanet.ınişler hatta bir islâm'ı hayat olarak kabul etmişlerdir.Dahası var bu işin. Cahili hayata davetiye fetvalarını dağı-tan Bel'amlarm fetvalarını muhabbetle kabul etmek ve bukabul ile iftihar duymak. Hani meşhur bir darbı mesel var;Maymuna «Allah cezanı versin, demişler, oh be demiş, be-ni ceylan yapacaklar!»İşte DAR'UL HARB FIKHI, böyle bir ortamda yaşayanmüslümanların fıkhi sorunlarına çözüm getirmeyi amaçla-

    yan bir inceleme ve araştırma eseridir. Eser sahasındatek eserdir. Çünkü bugüne kadar İslâm âleminde böylemüstakil bir Dar'ul Harb Fıkhı adında bir eser yayınlanma-

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    3/99

    dı. Bu nedenle böyle bir esere ihtiyaç vardı. Çünkü bugünherkes tertibli veya tertibsiz olarak Dar'ul harb kavramı-nı ağzında sakız gibi çiğnemektedir. Esert baştan sonakadar dikkatle okudum. Cerihadar gönlümüze bir teselliolduğunu gördüm. Yusuf kuyusundan Eyyüb mağarasınaseslendim. Bir verdim üç aldım, sevince gark oldum. Yine

    vahşetin ilçemi vahdet sarayında buldum.Mustafa kardeşim «HAYRI İHYA, ŞERRİ İMHA» pro-

     jesini tatbike başlamıştır. Vakit onu kuşanmadan o va-kitı kuşanmıştır. Eserinde vahdet sofrasını sermiş, Tevhidağacından meyveler getirmiş, merhamet pınarından suakıtmış, uhuvvetimizin acılan yarasını kapatmış ve ardın-dan da gufran ilacını serpmiştir. Bu nedenle MustafaÇELİK kardeşimi bu çalışmasından dolayı candan tebrikeder, böyle çalışmaların devamını kendisine nasib etme-sini yüce Allah'tan dilerim.Ş.Müslim KUŞMAYIS 1988

    Ş.URFA4 — Sahih-i Buhari Tecridi Sarih Tercemesi/C: l, Sh: 77, ist/19805 — Ta lim'ül Mütealim (hnam-ı Burhaneddin Zernüci) Sh: 27,

     îet/19808

    ÖNSÖZinsanlara eskimez hayat kanunları gönderen ve mutlakhakimiyet sahibi olan yüce Allah'a Hamd ve Senalar ol-sun.Cihanşümul bir Şeriatla gönderilen ebedi önder Hz.Muhammed (s.a.v.)'e. âline, ashabına, Allah'ın nizamınıni yanltş anlaşılmaması için var gücüyle çalışarak İçühad vekivaslarıyla Kur'an ve Sünnetteki değişmez nuru gösterenmıictehid ulemaya ve İslâm nizamını Tağuti ve şeytani re-

     jimlere galrb kılmak için bütün varlığıyla Cihad eden tümdünya müslümanlarına selatü ve selâm olsun.

     Allah'ın arzında Allah'ın inzal ettiği vahy'e göre ha-yatını tanzim edemeyen müslümanlar tarihin her devre-sinde «Beşeriyete İbadet Mezhebi» olan fıtrat düşmanıideolojilerin tahakkümüne mahkum olmuşlardır. Mah-kum müslümanlar vahyi öğrenme yerine neçis ide-olojileri öğrenmeye adeta kendilerini adamışlardır. Bununneticesinde müslüman kendini vahiy sistemine karşı de-

    ğil de ideolojiye karşı sorumlu kabul etmiş, dini ile ilgilidurumlarıda Bel'am çetesinden öğrenmeye duçar olmuştur.

     Vahyin zıddı olan ideolojinin hükümran olduğu mekanlar-da dini öğrenme makamı olarak Bel'amlar gösterilmiştir.11

    Beî'amların din adına fetva öğrettikleri bir mekanda Hz.Muhhamed (s.a.v.) hayat özellikleri ve birçok hadisleri ta-rih.n hatıralar müzesine sevk edilir. Tarihin hatıralar mü-zesinde saklanan hadislerden bans eden müslümanlar dinharici ilan edilir ve Beramların fetvasıyla «Ehl-i Fitne»,«Cühela», «Deli» vs. isimlerle isimlendirildi. Bir hadisi ve

    bir had sin insanlığa sunduğu hükümleri tarihin hatıralarmüzesinden kurtarmak başlı başına bir hadisedir. Çünküöyle hadisler var ki; şayet anlatılsa ideolojilerin vahyi gibi

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    4/99

    işlem görmesine ve yaşanmasına hayat hakkı kalmaz. He-le hatıralar müzesine gömülen bu hadis hayata ışık tutanve yön veren kavramları içeriyorsa hadise bir kat dahaönem kazanmış olur. Çünkü bu durumda müslüman ken-disini ideolojik kavramlarla değil vahyinin sunduğu terim-lerle tarif edecektir. Kendini vahiy sistemine göre tanım-

    layan bir müslüman küfrün ölüm alametidir.! İslâm topraklarında vahy'e göre kimlik kazanan müs-lümanlar ne kadar çoğalırsa küfrün ölüm alametleri o ka-dor çoğalır. Vahy'ın yerine ideolojilerin hükümran olduğubeldelerde sürekli ilâhi ahkamları mükelleflere karşı «Bizbunları anlatırsak halk !bize ne der» endişesiyle gizlenir.İşle senelerden beri Hz.Muhammed (s.a.v.) gündeme ge-tirdiği Dar'ul Harb kavramı ve bu kavrama mesned olanhadisler «Biz 'bunları anlatırsak halk bize ne der» endişe-siyle mükelleflere karşı gizlenmekteydi. Ancak son zaman-larda Dar'ul Harb kavramı tertipli veya tertipsiz olarakgündeme girmiştir. Bazı Bel'am kılıklı herifler bu kavramın

    gündeme girmesinden çok rahatsız olmaktadırlar. HattaDar'ul Harb kavramının yahudiler tarafından ortaya atılanbir kavram olduğunu iddia edecek kadar esfeli safiline düş-mektedirler. Bazı beyni kireçlenmişlerde yukarıda temasettiğim gîbi «Biz Dar'ul Harb kavramını anlatırsak halk bi-ze ne der» endişesine kapilawk mükellefleri hakir görmek-tedirler. Esasen ideolojilerin hüküm sürdüğü toplumlarda

    mükellefler sürekli hor ve hakir görülürler. Bazdan da«Dar'ul Harb kavramı vardır. Fakat bu kavram islâm'dagizlidir, anlatılmaz» derler. Bütün bunlar ideolojilerin ne-cis kültüründen kaynaklanan şeytani endişelerdir.Her müslüman bilmeli ve inanmalıdır ki; HZ.MUHAM-MED |s.a.v.)'in GÜNDEME GETİRDİĞİ BİR KAVRAM VE HÜ-KÜM «Halk bize ne der» ENDİŞESİYLE MÜKELLEFLEREKARŞI GİZLENEMEZ. ŞAYET GİZLENSE ŞİRK MEYDANAGELMİŞ OLUR. Dar'ul Harb Fıkhını da Hz.Muhammed(s.a.v.) gündeme getirmiştir. Biz bu eserimizde Dar'ul Hgrbile ilgili hadisleri metin ve mealiyle beraber verdik. Çün-kü bugüne kadar Dar'ul Harb ile ilgili hadisler müstakilolarak bir araya toplanmamıştır. Bu eserimiz 'Dar'ul Harbile HgiU hadis öğrenmek isteyenler için bir el kitabıdır.Biz Yeni bir Fıkıh ortaya çıkarmıyoruz. Ancak var olan birFıkrh türünü müslümanların gündemine delilleriyle berabergetiriyoruz. Müctehid ulema eserlerinde Dar'ul Harb ile

    ilgili birçok fetva vermişlerdir. Ayni zamanda Dar'ul Harbile ilgili meseleleri Dar'ul islâm'daki meselelerden farklıve ayrı olarak müteala etmişlerdir. Müctehid ulemanıneserleri tetkik edildiği zaman «Dar'ul İSLAM Fıkhı» ve«Dar'ul Harb Fıkhısna rastlamak mümkündür. Bazı çevre-lerin zanettiği gibi Dar'ul Harb kavramı basit bir kavramdeğildir. Bu kavram beraberinde apayrı bir Fıkıh anlayı-şını getirmiştir, islâm'ın Dar'ul Harb'deki müslümanınproblemlerine getirdiği çözümler Dar'ul Harb Fıkhını mey-dana getirmiştir.Dar'ul Harb Fıkhını hazırlarken hep toynaklara müra-caat ettik. Ancak kaynaklarımız sadece Fıkıh kitaplarını

    kapsamamaktadır. Bunun sebebini iki şekilde izah etmekmümkündür. Birincisi Fıkıh ilmine olan bakış açımızdır. BizFıkıh ihriini şeriat açısında; islâmı bir bütün olarak bilmek

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    5/99

    ve anlamaktan ibaret olduğunu kabul ederiz. Bunun içinFıKhi bir meseleyi bir Fıkıh kitabında öğrenmek mümkün13

    12

    olduğu gibi bir Tefsir kitabında, bir Hadis kitabında veyabir Akaid kitabında da öğrenmek mümkündür. Bunun içinbizim gösterdiğimiz kaynaklar arasında Tefsir, Hadis, Aka-id ve Tarih 'kitapları da vardır, ikinci sebebe gelince; İs-lâm âleminde bugüne kadar «Dar'ul Hanb Fıkhı» adındamüstakil bir çalışmanın olmayışıdır. Müstakil bir çalışmaolmayınca pek tabi olarak Dar'ul Harb Fıkhı ile ilgili fetvave hükümler islâmi kaynaklar içerisinde dağınıktırlar. Bizde bu eserimizde dağınık olan bu Dar'ul Harb Fıkhının fet-va ve hükümlerini bir araya toplamaya gayret ettik.Dar'ul Harb Fıkhını hazırlamaktan maksadımız; Hz.Muhammed (s.a.v.)'in hatıralar müzesine gömülen hadisle-

    rini ümmet-i Muhammed'e bildirmek ve Resulüllah (s.a.v.)'-ın pak bildirilerine sahip çrkmak, Dar mefhumu konu-sunda müslümanları aydınlatmak. Dar'ul Harb mesele-sinin bir Fıkhın temelini teşkil ettiğini müslümanlara bil-dirmek ve islâm Fıkhının ne kadar zengin olduğunu, herçağ ve mekanda müslümgnların 'problemlerine nasıl çözümgetirdiğini müslümcmiurın gözü önüne sermektir. Eserimizhatalardan hali değildir. Bu Dar'ul Harb Fıkhfna bir giriş-tir. Temennimiz bu saha da daha güçlü kalemlerin çalış-ması ve meyve vermesidir. Aynı zamanda hatalarımızı dabize bildirmeleridir. 'Bu eserdeki doğrular islâm'a, hatalarda bize aittir.Çalışma bizden başarı Allah'tandır.Mustafa ÇELİKMAYIS 1988Ş.URFA

    KUR'AN VE SÜNNETTEDAR'UL HARB

    14

    KUR'AN VE SÜNETTE DAR'UL NARBİsiâm sisteminin temeli, Kur'an ve Sünnete dayanır.Kur'an'ı Kerim müslümanlar için bir mekteb ise, Hz.Mu-

    harnmed (s.a.v.) de bu mektebin derslerini açıklayan ebe-di bir muallimdir. Hz.Muhammed (s.a.v.) buyuruyor -. «Sizeiki şey bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldıkça katiyyen sa-p'K'ığa düşmezsiniz. Allah'ın Kitabı ve Nebinizin sünneti.»(1) Dar'ul Harb kavramı için Kur'an ve sünnete sarıldığı-mızda sapıklığa düşmeyiz. Amma ne yazık ki kavramla-L.rımızm çoğu bugüne kadar hep Yunan kültürüne göre ta'-\\İ edilmiştir. Müslümamn eğitim kaynağı Kur'an, gerek-artık ilmi Yunan.Dar'ul Harb kavramının lafız olarak Kur'an-ı Kerim'-ie geçmediğinde şüphe yoktur. (2) Ancak Kur'an-ı Keri-

     jmin Dar'ul Harb kavramına işaret ettiğinden de herhangi

     j bir şüphe yoktur. Allah (c.c.) hayat mektebimiz Kur'an-ı Ke-i rîm'de şöyle buyuruyor: «Ey iman edenler! İman eden ka-dınlar hicret ederek size gelirlerse onları imtihan edin;

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    6/99

     Allah onların imanlarını çok iyi bilir. Onların mümin kadın-lar olduklarını öğrenirseniz, inkarcılara geri çevirmeyin. Bukadınlar, o inkarcılara helal değildir. Onlar bunlara helalolmazlar, inkarcıların bu kadınlara verdikleri mehirleri iadeedin. Bu kadınların mehirlerini kendilerine verdiğiniz vakit,onlarla evlenmenizde bir engel yoktur. İnkarcı kadınları ni-

    kahınızda tutmayın; onlara verdiğiniz mehiri isteyin; inkar-cı erkekler de hicret eden mümin kadınlara verdikleri me-hirleri istesinler. Allah'ın hükmü budur; aranızda o hük-meder. Allah Alim'dir, Hakim'dir.» (3) işte bu ayeti kerimeDar'ul Harb kavramına delalet ediyor.1 — El Muvatta (îmam-ı Malik-Ter-. A.M.BÜyükçmar ve bir he-yet) C: 2, Sh: 546, îst/19822 — islam Hukukunda Ülke Kavrnmı (Dr.Ahmet Özol) Sh: 71,

     îst/19823 — Mumtehine Suresi/1017

     Yukarıdaki ayet-i Kerime'yi izah eden müfessirler Dar'-ul Harb kavramını bol bol kullanmışlardır. Yani Dar'ul Harbkavramını 'kullanmadan izdh edememişlerdir. Örnek olarakbu müfessirlerden bazılarını hızlı olarak sayalım : El Ce-sas (Rh.a.) (4), Zemahşeri (Rh.a.) (5), Aileme Alüsi (Rh.a.)(6) Nesefi (Rh.a.) (7) Taberi (Rh.a.) de kendi , TefsirindeDar'ul Küfür kavramını kullandı (8) Nisaburi (Rh.a.) Dar'-ul Harb kavramını kullandı (9), İmam-ı Kurtubi (Rh.a.) dehem Bilad-ı İslâm, hem Bilad-ı Şirk vö hem de Dar'ul Harbkavramını kullandı. (10) Bütün bu müfessirlerin açıklama-sında anlıyoruz ki; KUR'AN-I KERİM DAR'UL HARB KAVRA-MINA İŞARET ETMİŞTİR. BUNCA MÜFESSİRLERİN AÇIK-LAMASI BUNUN DELİLİDİR.Kur'an-ı Kerim'in ayetlerini ve ayetlerdeki kapalı kav-ramlarını açıklayan en büyük müfessir Kur'an'dan sonraHz.Muhammed (s.a.v.)'dır. İşte Hz.'Muhammed (s.a.v.) deKur'an-ı Kerim'in işaret ettiği Dar'ul Harb kavramını ha-dislerinde,bol bol gündeme getirmiştir. Bugün Dar'ul Harbkavramını gündeme getiren fedakar müslümanlara «Fitne-ci», «Karıştırıcı», «Milletin Akidesini bozanlar» diyenler di-rekmen Hz.Muhammed (s.a.v.)'ı suçluyorlar. Çünkü yeryü-zünde ilk kez Dar'ul Harb kavramını lafız olarak gündemegetiren Hz.Muhammed (s.a.v.)'dır. Hz.Muhammed (s.a.v.)'-ın Dar'ul Harb kavramı ile ilgili bir çok hadisi vardır. Bu4 — Ahkam'ul Kur'an (El Cassâs) C: 3, 438, Beyrut/ty.

    E — El Keşşef Tefsiri (Zemahşeri) C: 4, Sh: 518, Beyrut/19476 — Ruhul Meani fi Tefsiri'l Kur'an'il Azim ve's-Seb-i Mesani(Alüsi) C: 28, Sh: 75 Beyrut/19857 — Tefsir'u Nesefi (Nesefi) C: 4, Sh- 249, 1st. 19848 — Cami'ul Beyan fi Tefsir'il Kur'an (Taberi) C: 28, Sh: 44,Mısır/13239 — Geraib'ul Kur'an ve Reğaib'ul Furkan (Nisaburi-Tefsiri Ta-berinm bihamişinde) C: 28, Sh: 53, Mısır/132310 — El Cami-u Li Ahkam'il Kur'an (lmam-ı Kurtubi) C: 18, Sh:61-65, Mısır/1967

    [hadisler ileri de metin ve mealleri ile verileceğinden dolayı

    Ibiz burada sadece örnek olarak bir hadisi şerifi zikir ede-ceğiz. Hz.Peygamber (s.a.v.) şöyle buyuruyor»:«Dar'ul Harb'de Haddler İkame edilmez.» (11) Resulül-

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    7/99

    ] (on (s.a.v.) bu hadisinin içerisinde Dar'ul Harb'm ta'rifi var-dır Söyle ki; Dar'ul Harb, içerisinde İslâmi haddların tat-I bik edilmediği ve uygulanmadığı bir dardır. İslâm ulemasıHz.Muhammed (s.a.v.)'m bu hadisinin ışığında Dar'ul Harbhakkında çeşitli açıklamalar yapmışlar ve Dar'ul Harb ko-nusunda İslâm ümmetinin ufkunu genişletmişlerdir. Bu ne-

    denle biz İslâm âlimlerinin Dar'ul Harb kavramı ile ilgili ta-riflerine geçelim.Dar'ul Harb kavramı. Allah (c.ç.)'m inzal ettiği ahkam-ların yerine başka ahkamların tatbik edildiği dardır. AncakDar'ul Harb kavramı; Dar'ul Küfür (12), Dar'ul Cehalet (13).Dar'uş-Şirk (14) Bilad-ı Şirk (15), Bilad-ı Küfür (16), DaruKahr (17), Biladuladuvv, Biladul müşrikin, Ardülharb, Ar-dülküfr, Arduşirk, Daruhum (18) olarakta kullanılmıştır.ııFeth'ul Kadir Lil Acizil Fakir (tbn-i Humam) C: 5, Sh: 46,Mısır/1319, Durer'ul Hukkam fi Şerhi Gurer'ıl Ahkam (M.Husrev) C: l, Sh: 434, ist/1258, El Mebsut (lmam-ı Serahsi)

    C: 9, Sh: 99 100, Mısır/132412 — El Bedaiu's Senai fi Tertibi'ş-Şerai (lmam-ı Kâsani) C: 7,Sh: 130, Beyrut/140613 — El Veciz fi Usuli'l Fıkh (Dr.Abdulkerim Zeydan) Sh: 90,Bağdad/197014 — El Mebsut (îmam-ı Serahsi) C: 14, Sh: 57, Mısır/132415 — El Camiu Li Ahkam'il Kur'an (lmam-ı Kurtubi) C: 18, Sh:61 65, Mısır/1967'6 — islâm (Said Havva) Sh: 401, Beyrut/198117 — El Mebsut (lmam-ı Serahsi) C: 30, Sh: 33, Mısır/1324'8 — İsiSm Hukukunda Ülke Kavramı (Dr.Ahmet Özel) Sh: 79,1st. 1982

    18

    19

    Şimdi bütün bu manalara gelen Dar'ul Harb'm tariflerinegeçelim. Hanefi mezhebinin âlimleri bir mekanın ne, za-man Dar'ul Harb olacağı konusunda açıklamalarda bulun-dular. Melikul Ulema İmam-ı Kâsani (Rh.a.) şöyle diyor:«Bizim mezhebimizin alimleri Dar'ul İslâm'ın ne ile Dar'ulKüfür olduğu konusunda ihtilaf ettiler. Ebu Hanife (Rh.a.)

    dedik!: «Dar'ul islâm şu üç şartla Dar'ul Harb olur:1 — İçinde Ahkam-ı Küfrün icra edilmesi2 — Dar'ul Küfre sınır olması3 — Müslüman ve Zimmi için ilk emanın ortadankalkması. Yani İslâm emanmın kalkması. (DinEmniyeti, Can Emniyeti. Mal Emniyeti, Nesil Em.niyet gibi..)»Ebu Yusuf ile Muhammed (Rh.a.) dediler ki: «Dar'ul İslâmiçinde Ahkam-ı Küfrün icra olunmasıyla Dar'ul Küfür olur.»Bir Dar'ın İslâm veya Küfre nisbet edilmesinden murad;, bizzat İslâm veya küfrün mahiyeti değildir. Maksad; em-, niyet ve korkudur. Eğer bir Dar'da mutlak surette Emniyet

    müslümanlara, korku da kafirlere aitse orası Dar'ul İs-lâm'dır. Ancak Korku müslümanlara, Emniyette mutlak su-rette kafirlere aitse orası Dar'ul Küfür'dür. Ahkam korku

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    8/99

    ve emniyet üzerine mebnidir. (19) Demek ki' Dar'ul Harb;Müslümanların Din, Can, Mal Nesil ve akıl emniyetlerinikaybettikleri ve içerisinde korku ile yaşadıkları bir küfürdiyarıdır. Müslüman içerisinde İslâmi ahkamları tatbik et-me emniyetine sahip değildir.Ulemadan El Kuhistani (Rh.a.) Dar'ul Harb'ı şöyle ta-

    rif ediyor: «Dar'ul Harb; Kafirlerin reisinin emir ve idare-sinin yürürlükte olduğu dar'dır.» (20) Yine Hanefi mezhe-19 — El Bedaiu's Senai fi Tertibi'ş Şerai (hnam-ı Kâsani) C-. 7,Sh. 130-131, Beyrut/140620 — Comiu'r Rumuz (El Kuhistani) C: 2. Sh: 311, 1st. İ300

    qöre kaleme alınmış Feteva-ı Hîndiyye adlı eserdeb"vte geçiyor: «Bil ki, Dar'ul İslâm, İmam-ı Ebu Hanife(Rh.a.)'Ye göre üç şartla Dar'ul Harb olur.1 Açıklıkla küfür ahkamının icra edHmesi ve o yer-de İslâm 'hükmü ile hüküm verilmemesi,2 — Dar'ul Harb'e bitişik olması. Yani aralarına Bi-,

    lad-ı İslâm'dan her hangi birisinin olmaması.3 _- o yerde küffarm istilasından önce mevcut bu-lunan ilk güven emniyet, mümin ve zîmmi içinkalkmış olmak, bu güven müslümanlarm İslâm'ıkdbul etmesiyle ve zimminin de zimmet akdi ileolan emniyet halidir.Bu mesele üç şekilde özetlenebilir:

     Ya Ehl-i hanb darlarımızdan herhangi birisinde galibolur, yahut, yerin ahalisi irtidad ederek dinden çıkarlar,galip gelerek küfür ahkamını icra ederler, yahut zimmetehli sözleşmelerini bozarak üstünlük kazanırlar, galip ge-lirler. Bu şekilde Dar'ul Harb ancak yukarıdaki üç şarttansonra meydana gelir.İmam-ı Yusuf ile. Muhammed (Rh.a.) demişlerdir ki;lalmz bir şartla Dar'ul Harb olur: O da küfür ahkamınırhar etmektir. Kiyas da budur.» (21) Esasen Maliki veHanbeli Mezheblerine göre de Dar'ul İslâm tek bir şartlaDar'ul Harb olur. O da Dar'ul İslâm'ın içerisinde küfür ah-kamlarının icra edilmesidir. Böylece Hanefi mezhebindenEbu Yusuf ile Muhammed'ln görüşü Maliki ve Hanbeli mez-hebinin aynisidir. (22) Nerede küfür ahkamları uygulan-sa ve tatbik edilse orası Dar'ul Harb'dır. Şirk ahkamları-" nın açıktan uygulanması bir Dar'ul İslâm'ı Dar'ul Harb'epl — Feteva-i Hindiyye (Ş.Nizameddin) C: 2, Sh: 232, Bulak/Mısrı,1310

     — islâm Hukukunda Ülke Kavramı (Dr.Ahmet özel) Sh: 108,İst. 198221

    20

    tebdil etmeye kafidir. Esasen bir yerds İslâm ahkamlarıtatbik edilmedi mi orası kendiliğinden Dar'ul Harb olur.İbn-i Humam (Rh.a.) «Hicretten önce Mekke Dar*uş Şirk.idi.» (23) derken Aileme Alüsi (Rh.a.) de şöyle der: «Fe-tihden önce Mekke Dar'ul Harb idi» (24) Şemsul Eimmeİmam-r Serahsi (Rh.a.) de: «Mekke 'bir Dar'uş-Şirk idi.

    Çünkü Mekkenin içerisinde islâm ahkamları icra edilmi-yordu.» (25), demektedir. «Bir yerde müslümanlar varsaoraya Dar'ul Harb denmez» diyenlere deriz ki; İmam-ı Se-

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    9/99

    rahsi, Alüsi, İbn-i Humam «Mekke Fetihden veya hicretönce Dar'ul Harb idi» dedikleri zaman onlar biliyorduk! ogün Hz.'Muhammed (s.a.v.) de Mekke'de idi. Fakat İslâmhakim değildi de ondan Dar'ui Harb oluyordu. Bu nedenleiçerisinde İslâm ahkamları icra edilmeyen bir yerde müslü-manlarm bulunması o yerin Dar'ul Harb olmasını engelle-

    mez. Çünkü Hz.Muhammed (s.a.v.) de Mekke'de yaşıyordu.Fakat ulema buna rağmen Mekke'ye Dar'ul Harb dediler.Şehid Abdülkadir Udeh (Rh.a.) Dar'ul Harb konusun-da şöyle diyor: «Dar'ul Harb deyince, müslümanlarıh ha-kimiyeti altında bulunmayan veya İslâm'ın hükümlerininaçıkça yapılması mümkün olmayan gayri İslâmi üfkelerkasdolunur. Müslümanlar islâm'ın hükümlerini iztıar ede-medikleri müddetçe sürekli sakinleri arasında müslüman-larm bulunup 'bulunmaması farksızdır.» (26) Evet bir Dar'-da İslâm uygulanmadıkça isterse nüfusunun yüzde yüzümüslüman olsun o dar yine Dar'ul Harb'dır.23 — Feth'ul Kadir lal Acizil Fakir (İbn-i Humam) C-. 6, Sh: 178,

    Mısır/1319 , '24 — Ruhul Meani fi Tefsirdi Kur'an'il Azim ve s Seb-i Mesani(Aileme. Alüsi) C: 21, Sh: 18, Beyrut/198525 — El Mebsut (lmam-ı Serahsi) C: 14, Sh: 57, Mısır/132426 — islam Ceza Hukuku ve Beşeri Hukuk (A.Üdeh) C: l, Sh:403. Tef. Akif Nuri, îst/1976

    Şehid Seyyid Kutub (Rh.a.) Dar'ul Harb kavramını şöy-le tarif ediyor: «Dar'ul Harb; Ahkam-ı islâm'ın tatbik edil-mediği ve İslâm Şeriatının uygulanmadığı bütün beldelerikapsar. Ahalisi ne olursa olsun. İster müslüman, ister Ehl-iKitap ve isterse kafir olduklarını söylesinler, netice aynı-x% dır. Kısaca Dar'ul Harb; ahkam-ı İslâm'ın tatbik edilmedi-ği ve islâm Şeriatının uygulanmadığı beldenin adıdır. Böy-le bir belde müslümana ve müslüman cemiyetine göreDar'ul Harb sayılır.» (27) Demek ki ahalisi ne olursa olsun.

     Allch Şeriatının yerine Tağut'un heva ve hevesinin tatbikedildiği, Çibt'in propagandasının geçerli ve serbest oldu-ğu, Bel'amların fetvasının makbul olduğu, Hakkın dinininhalkın dini (heva ve hevesi) ile değiştirildiği her beldeDar'ul Harb'dır. Esasen islâm nizamını tatbik etmemekfıtrata savaş açmaktır. Eğer bir belde de İslâm hayatın ik-tidarına hakim değilse o beldenin sakinleri kendi fıtratları-na savaş açmışlardır. Dolayısıyla o belde bir Bilad-ı harbhaline gelmiştir. Demek istiyoruz ki; Fıtrata karşı savaş-

    manın en emin yolu İslâm ahkamlarını tatbik etmekten vazgeçip bu ahkamların yerine vahyi ile çatışan ahkamları tat-bik etmektir. Böyle bir tatbikatta otomatikmen bir beldeyiDar'ul Harb haline getirir.Hanefi mezhebinin ulemasından İbn-i Abldin (Rh.a.)Dar'ul Harb konusunda şöyle diyor: «Kafirler İslâm mem-leketlerinden bir memleketi mücerred ele geçirseler yahutbir şehir ahalisinin mürted olarak ahkam-ı küfrü icra etse-ler veyahud zimmilerin ahidlerini 'bozarak memleketleriniele geçirseler bu üç surette üar'ul islâm Dar'ul Harb ol-maz. Bir Dar'ul İslâm'ın Dar'ul Harb —Allah korusun— ola-bilmesi için metinde zikir edilen üç şartın tahakkuk etme-

    si lazımdır. (Metindeki üç şart şunlardır:27 — Fizilal'il Kur'an (Şehid Seyyid Kutup) C: 2, Sh: 874, Bey-rut/1982

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    10/99

     

    22

    23

    1 — İçerisinde Ahkam-ı Şirk'in icra edilmesi2 — Müslüman ve Zimmi için İslam emanımn ortadankalkması3 — Dar'ul Hart» ile Dar'ul İslâm arasında bir İslâmmemleketinin olmaması.)Bu İmam-ı Azam'a göredir. Ancak İmarneyne göre;Dar'ul İslâm'ın —Allah Korusun— Dar'ul Harb'e dönüşme-si bir şartın gerçekleşmesine bağlıdır. O da* içerisinde ah-kam-ı Küfrün icra edilmesidir. Bir Dar'ul İslâm Dar'ul Harb'edönüşünce artık orada Hadd ve Kısas icra edilmez. Artıkbir müslüman esirin; kafirlerin canlarına ve mallarına taar-

    ruz etmesi caizdir. Kadınların namusuna dokunulması caizdeğildir.» (28) Evet Dar'ul Harb; İçerisinde İslâmi ahkam-ların geçerli olmadığı, Hadd-ı Zina, Hadd-ı Kazf, Hadd-ıSirkat ve bunlara benzer haddların 'hiçbirisinin uygulanma-dığı, bu ilahi ahkamların yerine ahkam-ı beşer'in tatbik(edildiği ve müslüman ile Harbi arasında can ve mal gü-• venliğinin ortadan kalktığı bir küfrün tatbik merkezi vemekanıdır.Görüldüğü gibi Dcr'ul Harb; müslümanlar ile ahalisiarasında herhangi bir anlaşma ve ahidleşme olmayan birdar'dır. Bu nedenle Dar'ul Harb'ı iki kısma ayırmışlardır.1— Bizim ile kendileri arasında bir misak bulunanDar'ul Harb.2 — Bizimle aralarında bir misak veya anlaşma ol-mayan Dar'ul Harb. (29)Bu iki durumda da Dar'ul Harb'de İslâm ahkamlarıyerine Tağut'un ahkamları uygulanır. Çünkü Dar İslâm'ın si-yasi hakimiyetinin dışında kalıyor. İslâm'ın siyasi hakimi-yetinin dışında kalan bütün darlar Dar'ul Harb'dır. Ancakbir Dar'da Ahkam-ı İslam ile Ahkam-ı küfür 'birlikte uygu-28 — Redd'ül Muhtar Ala'd Dürr'ül Muhtar (tbn-i Abidin) C: 4,Sh: 175, 1st. 198429 — Islam (Said Havva) Sh: 402, Beyrut/198124

    ınsalar böyle bir yer Dar'ul Harb olmaz. (30) İçerisindeiki mahkeme bulunan ve bu mahkemelerden birisi Ahkam-ı|siömla ve diğeri de Ahkam-ı beşer ile hükmetmesi gibi.Molla Husrev (Rh.a.) Dar'ul Harb meselesinde şöylel diyor-.. «Dar'ul İslâm üç şartla Dar'ul Harb'e dönüşür. Bu] şartlar şunlardır -.1 — Dar'ul İslâm'ın içerisinde Ahkam-ı Şirk'in icraedilmesi2 — Dar'ul Harb'e bitişik olması. Yani kendisi ileDar'ul İslâm beyninde bir Dar'ı müslimin olma-ması.3 — Müslüman ve Zimmi için orasının içerisinde ilk

    güven emniyetin kalkmış olması. Amma İmameyn'ın yanında Dar'ul İslâm tek bir şart-la Dar'ul Harbe Dönüşür. O da içerisinde Ahkam-t Şirk'in

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    11/99

    icra edilmesidir. Böyle bir dar'ın Dar'ul İslâm'a bitişik ol-ması veya olmaması, içerisinde ister müslümanlar olsunisterse olmasın durumu değiştirmez. Böyle içerisinde Ah-kam-ı Şirk icra edilen bir dar Dar'ul Harb'dır.» (31) Yaniİmameyn'ın görüşleri arasında bir Dar'm Dar'ul Harb ola-bilmesi için Dar'ul Harba bitişik olması veya içerisinde

    müslümanların bulunması şartı aranmamaktadır. Sadece Ahkam-ı Şirk'in icra edilmesi bir Dar'ı Harb yapmaya ka-fidir. Esasen Dar mefhumu herhangi bir akaidin kuvvetve hakimiyetle ele geçirdiği belde anlamına gelmektedir.(32) "Bu nedenle Dar'ul Harb; Şirk akaidinin kuvvet ve kont-rolü altında tutulan beldelerin genel bir ismidir.Ömer Nasuhi Bilmen (Rh.a.) de şöyle diyor: «Bir Dariislâm —Allah muhafaza buyursun-- bir dari harbe taha-30 — Redd.ül Muhtar, Ala'd Dürr'ül Muhtar (tbn-i Abidin) C: 4,. Sh; 175,1st. 198431 — Dürer'ül Hükkam fi Gürer'il Ahkam (Molla Husrev) C-. l,Sh: 209-210, 1st. 1258

    32 — Emanet ve Ehliyet (Yusuf Kerimoğlu) C: l, Sh: 366, 1st. 198525

    -vüllü, İmamı Azam'a görü şu üç şartın tahakkukuna müte-•vakkıfdıf:1 — Dari Harbe muttasıl olmalıdır.2 — İçerisinde şirk ahkamı icra edilmelidir.3 — İçinde evvelki eman ile emin bir müslrm veyazimmi kalmamış olmalıdır.İmameyne göre herhangi bir İslâm beldesinde ahkamıküfr icra edilmeğe başlandığı, yani: harbi bulunan nafizül-hükm bir hükümdarın istilasına maruz kaldığı takdirde da-ri harb haline gelmiş olur. Çünkü BİR DARIN BİR DARİHARB OLMASI, GAYRİ MÜSLİMLERİN MENEASI. KUVVE-1Tİ. ORDUSU İTİBARİYLEDİR. 'Bunları da nafizülhükm olanhükümdarları vo hükümetleri temsil eder.Binaenaleyh hükümdarı harbi olan herhangi bir ülke,bir dari hart» bulunmuş olur. Velev ki dari İslâm'a muttasılolsun. Mutta brh olan da budur.» (33)! Dar'ul Harb kavramı hakimiyet ile ilgilidir. Bir dar'dakuvvet Küfür milletine ait ise o dar bir Dar'ul Harb'dır. Bukonuda Şemsul Eimme İmam-ı Serahsi (Rh.a.) şöyle diyor:«Ebu Hanife'ye göre Dar'ul İslâm üç şartla Dar'ul Harbolur. Bu şartlar şunlardır:1 — Dar'ul Harb'e bitişik olması. Bizimle Dar'ul Harb

    arasında bir Dar'ul Müsliminin olmaması.2 — Müsliman ve Zimmi güven emniyetin ortadankalkması3 — İçerisinde Ahkam-ı Şir'k'in icra edilmesidir.

     Amma İmameyn'e göre 'Dar'ul İslam'ın Dar'ul Harb'e do-,nüşmesi için ahkam-ı Şirkin orada uygulanması kafidir.Nerede İslâm ahkam-ı izhar olunursa oradaki kuvvetdemüslümanlara aitse orası Dar'ul İslâm'dır. Yine neresi olur-sa olsun ahkam-ı şirk içerisinde izhar olur ve oradaki kuv-vetde müşriklere aitse orası Dar'ul Harb'dır. Amma İmam-ı33Hukuki îslâmiyye l.Fıkhiyye Kamusu (Ö.N.Bilraen) C: 3,

    Sh: 370, 1st. 1976

     Azam (Rh.a.) ise Kuvvet ve hakimiyetin tûmamına itibar

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    12/99

    edor. Yani Kuvvet ve hakimiyetin tamamı müşriklerin elin-de ise orası Dar'ul Harb olur. Aksi takdirde olmaz. Yanikuvvet ve hakimiyetin tamamı müslümanlara ait ise orasıDar'ul Harb olmaz.» (34) Şunu da unutmayalım ki; bir yerDar'ul Harb olduktan sonra müslümanlara tanınacak ema-nm hiçbir kıymeti yoktur. Çünkü bu durumda mevcut olan

    eman ilk eman değil, düşmanın tanıdığı emandır. Bu da,temelde Dar'ul Harb olan herhangi bir ülkede müslüman-lara tanınabilecek emniyette farksız olup, bununla o yerDar'ul İslâm hükmünü alamaz. (35) Yani Dar'ul Harb ka-firlerin vereceği eman ile Dar'ul İslâm olmaz. Şirk ahka-mının konusunda El Kuhistani (Rh.a.) şöyle der -. «Küfürahkamının açık ve yaygın şekilde, hükmetmesi, icra edi-lirken de müslümanların kadılarına gidilmemesi şartıylaolursa Dar'ul Harb olur.» (36) Yani içerisinde İslâm hükü-müyle hüküm eden bir kadının bulunmadığı yer Dar'ulHarb'dır.Şafii mezhebine göre ise «Dar'ui İslâm Dar'ul Harb'e

    dönüşmez. Bir belde bir kere dari İslâm oldu mu, artık on-dan sonra mutlaka, yani •. Gerek bilahare gayri müslim-ler müstevli olsunlar ve gerakse olmasınlar ve orada müs-lümanların ikametine müsaade etsinler ve gerekse etme-sinler orası, Dar'i küfr, dcr'i Harb hükmünde olamaz.»(37) Ancak Şafii mezhebinin bu görüşü çeşitli şekillerdeanlaşılabilir.Şafii mezhebinin görüşüne baktığımızda Dar'ul İslâmolan bir Belde küfrün saldırısına uğrasada, içerisinde şirkahkamları uygulanmaya başlansada yine orası bir Dar'ul- - ^o c;h. 114 Mısır/1324Özel) Sh: 107,Sh: 371

    26

    İslömdır. Şafii mezhebi Dar'ul islâm'ı işgal eden harbile-rin varlığını tanımıyor, onları hiç bir şeye saymıyor. Dar'-ul islâm Dar'ul Harb olamaz diye muntesiblerini amansızbir cihad'a davet ediyor. Bazı Bel'am kılıklı heriflerde Şa-fii mezhebinin icra olunan küfür ahkamlarına ses çıkar-madığını iddia ederek Harbileri müslümanlara sevdirmeyeçalışırlar. Bu çalışmaları harbilerin ekmeğine yağ sürmek-ten öteye geçemez.Şafii mezhebinin görüşünden aynı zamanda şunu da

    anlıyoruz-. Bir Dar ancak hükmü ile vasıflanır, bizzat darküfürle itham edilemez. Ancak, orada tatbik edilen hüküm-ler İslâm'la veya küfürle itham olunur. Bunun gibi birüzerinde yaşayan insanların müslümanlar olması o dar'ıDar'ul İslâm yapmaz, küfür ahkamı tatbik edildikçe. (38)

     Yani haşa hiçbir Şafii uleması «eğer küfür ahkamları Dar'.u| İslam'da icra olsalar onlarda İslâm ahkamları gibidir-ler» dememiştir. Aksine İslâm'dan daha üstün bir siste-min varlığını bile kabul etmemişlerdir.Şimdiye kadar yapılan tariflerden şunu anlıyoruz ki;Dar'ul Harb; itikadi, siyasi, idari, Teşrii, icraii, kazai veahlakı esaslarının ahkam-ı şirk'e göre ayarlandığı ve içe-

    risinde İslâm ahkamlarınında sinelere mahkum edilerekhayattan uzaklaştırıldığı bir dardır. Böyle bir dar harb'le-rin vatanıdır. (39) Bundon sonra gelecek bölümlerde Dar'-

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    13/99

    ul Harb kavramı bu manalarda kullanılacaktır. Şayet yu-karıdaki tarifler anlasılmamışsa yinede okuyalım. Anlaşıl-dıktan sonra diğer bölümlere geçelim. Dar'ul Harb'm ta-rifini öğrenmeyen birisi fıkhını hiç öğrenemez. Çünkü Dar'-ul Harb kavramının tarifi Dar'ul Harb Fıkhı için bir miftah-dır. (anahtardır)

    KUR'AN

     VE SÜNNETTEFIKIH

    38 — Dar'ul Harta ve Dar'ul tslâm Kavramları (Şeratettin ArgunîSh: 16, Ankr. 108039 — îslSm Ceza Hukuku ve Beşeri Hukuk (A.Üdeh-Ter: A.Nuri)C: l, Sh: 403, ist/1973

    N VE SÜNNETTE

    RWH KAVRAM»ti . •._ .kelimesi cemaata ıtıaıv cv...... .tür. Taife ise cemaattan kopan bir kısımdır, uçun \j^,v—ya bir veya ikidir. (2) Yine görüldüğü gibi FIKIH ilmi Cfhad

     île beraber emredilmiştir. Bu nedenle Fıkıh bir hareket il-midir.Fıkth ilmi clhad'ın temelini teşkil eder. Bazı şaploncu-lar Fıkıh ilmini tahsil etmeyi gereksiz bulurlar. Bunlar Bel'-am kılıklı insanlardır, islâm'ı ahkamları kendi şahsi kanaat-lorine kurban eden tiplerdir. Yukarıdaki ayet-l Kerlmenln<tefsirinde Elmalılı M.Hamdl Yazır (Rh.a.) şöyle der: «Fı-kıh ilmini tahsil etmek tçln toplananlar kendi kavimleri sa-vaştan dönüp geldikleri vakit belki hazer ederler diye kc-31

    vimlerini inzar için bunu yaparlar. Yani halka tahakkümetmek veya diğer maksadı Dünyeviyye elde eylemek gibibir garaz için değil,'Sırf inzar ve irşad maksad ve gayesimanaya göre İlmi din tahsili için de bir seferberlik mev-.zui bahistir. Çünkü ilim ve hüccet ile Cidal, seyf ile Cida-lin asıl ve mervbaını, maksudi asli olan Cihadı Ekberi teş-kil eder.» (3) Evet Fıkıh; bir bütün olarak dini tahsil etmeeylemidir. Yani Dini islamı tahsil etme hareketidir. Sade-

    ce Namaz, Zekat, Hac ile ilgili bir kaç fetvayı ezberlemekişi değildir. Çünkü islâm sadece Namaz, Hacc, Zekattanibaret değildir, islâm hayatın her cihetini kuşatan bir sis-temdir. O halde Fıkfh; hayatın her alanıyla ilgili olan İs-lâml hükümleri tahsil etmektir. Bunun için S.Şerif Gürcan'ı(Rh.a.) der ki: «Fıkıh; kendisiyle amel kazanılan Ahkam-ıŞeriatı delilleriyle tafsili bir şekilde bilmektir. Hatta şöylede denildi: Fıkıh; isabet etmek, hüküm ile ilgili gizli mana-ya vakıf olmaktır.» (4)Fıkıh; islâmi ahkamları anlamaktır. Yani İslâm'ı kav-rama ve anlama hareketidir. Sadece Namazı, Sadece İs--tinca konusunu araştırmak ve anlamak değildir. Fıkıh, İs-

    lamı bir bütün olarak anlamaktan ibaret kabul edilmiştir.Bu nedenle Fıkıh ilminin sahası oldukça geniştir. Fıkıh il-mini islâm'ın belli bir kesimine münhasır kılmak başlı ba-

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    14/99

    şına bir Fıkıhsızlık (anlayışsızlıktır.) Bakınız bu konuda. Ö.Nasuhi Bilmen (Rh.a.) ne diyor-. «Fıkıh, îbadata. muame-lata, ukubata ait bütün şer'i meseleleri ihtiva eden, islâmhukukunu vücude getiren malumatın heyeti mecmuasıdır.»(5) Yani Fıkıh Şeriat ile ilgili bütün meseleleri inceler.3 — Hak Dini Kur'an Dili (Elmâlıh M.Hamdi Yazar) C: 4, Sh:

    2646-2647,1st. 19714 — Kîtab'ut-Ta'rifat (S.Şerif Cürcani) Sh-. 164, Kahire/ty.5 — Hukuki îslami l.Fıkhiyye Kamusu (Ö.N.Bilmen) C: l, Sh::3238,1st. 1976

    Bundan ötürüdür ki Fıkıh kitaplarına Şeriat kitapları denil-miştir. (6) Yani Fıkıh, Şeriatın ahkamlarını araştıran, öğre-ten ve gösteren bir ilimdir. Bu ilim bir noktada Allah vergisi-'dir. Ebedi tıayat muallimimiz Hz.Muhammed (s.a.v.) şöylebuyuruyor -. «Allah (Teâlö) kim hakkında hayır dilerse onaİstâm dini hususunda FIKIH bilgisini verir.» (7) Bundan da

    anlıyoruz ki Fıkıh dinin her yönünü anlamaktır. Yani hemnehyini ve hem de emrini öğrenmek, hem tebşirini ve hemde inzarını öğrenmektir.Fıkıh; Allah (c.c.) bütün tekliflerini anlamak işidir. Bukonuda İmam-ı Azam Ebu Hanife (Rh.a.) şöyle diyor: «Fı-kıh; kişinin leh ve aleyhine olan şeyleri 'bilmesidir.» (8)İnsanın hayatında leh ve aleyhinde her ne varsa dini İs-lâm izah etmiştir, işte Fıkıh İslâm sisteminin izah ettiğive insanın leh ve aleyhindeki bu durumları öğrenmesidir.

     Yani Fıkıh insana leh ve aleyhindeki durumları öğretir.Bunları öğrenmenin yolu veya Fıkıh'ın Kaynağı ve kaynak-ları şunlardır.1 — Allah'ın Kitabı Kur'an-ı Kerim2 — Hz.Muhammed (s.a.v.) pak ve yüce Sünneti3 — icma-i Ümmet

    4 — Kıyas-1 Fukaha5 — ictlhad6 — İstinbat

    7 — Maslahat-ı Mürsele8 — Örfü ve Adet9 — istîhsan ve istıslah10 — Zeröyi'- Sunuhat-Tuluât-tşarat (Said-i Nursi) Sh: 27, Ankara/1976

     — Sünen-i îbn-i Mace Terceme ve Şerhi (Haydar Hatiboğlu)C: l, Sh: 381, ist/19828 — TaTimü'l Mütealim (imam Burhanüddin Ez Zerrnüci, Ter:T.V.Yavuz) Sh: 27, ist/198033

    Bir kişi bu yollarla leh ve aleyhindeki durumlbrı öğrenebi-lir. İşte bu yollar ile insana leh ve aleyhindeki durumlarıöğreten 'bir ilim varsa o da Ftkrh'dır.İslâm hareket mekanizması olan bir sistemdir. Doğanher güneşle birlikte yenilenen ilahi 'bir inkılabdır. Bunun il-kelerini, hükümlerini öğrenmek isteyen bir toplum hare-

    ketli ve dinamik olmalıdır. Bunun içindir ki Zemahşeri (Rh.a.) Fıkıh tahsil etmek 'bir CNıad-ı Ekber'dır.» (9) Hareketliolan İslâm ile birlikte 'hayatına hareketli olarak devam et-

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    15/99

    mek Frkıh'dır. Bu konuda Şehid Seyyid Kutup (Rh.a.) şöy-le diyor: «Şüphesiz İslâm hareketi İslâm Fıkhını doğurdu.Önce din bulundu sonra da Fıkıh bulundu. Bunun aksinisahih olarak ortaya koyacak hiçbir şey yoktur. Önce Al-lah'ın dinini bağlılık meydana gelmiş yani yalnız tek olan

     Allah'ın hakimiyetine teslim eden bir cemaat ortaya çık-

    mıştır. Cahiliyyet geleneklerini, adetlerini ve alışkanlıkla-rlnı bırakarak hayatın hangi cehpesinde olursa olsun kulyapısı sistemlerin hakim olmasını reddederek karşı çıkanbir cemiyet kurulmuş. Sonra bu cemiyet yaşayışlarını fii-len İslâm Şeriatına uydurmaya çalışmış ve bundan sonraFıkıh ilmi ortaya çıkmış ve gelişmiştir.» (10) İşte yukarıdaFıkıh ilminin tahsili ile ilgili olarak zikr ettiğimiz ayet-i Ke-rime de Ci'had için seferber olmuş bir topluluktan Fıkıhtahsili istenmiştir. Yani Tağuti güçlere karşı Cihad'a giri-şenler Fıkıh tahsil etmelidirler. Fıkrh ilmi islâm'ın verdiğienerji ile 'hareket eden topluma Kur'an ve Sünneti göste-ren bir mercek, bir camdır. Bazı Bel'amlar Allah kabul et-

    mez sistemlerin hatırı için Fıki'h ilmini yenileme hareketinegirişmektedirler. Sırf gayeleri Allah kabul etmez sistemle-rin melanetine bir fetva bulmak. Bunun için de zaman za-9 — Teısir'u! Keşşaf (Zehamşeri) C: 2, Sh: 323, Beyrut/194710 — Flzilal'il Kur'an (Şehid Seyyid Kutufo) C: 3, Sh-. 1735, Bey-rut/198234

    man Müstekbir güçlere karşı savaşan ve ictihadlarıyla bi-ze Kur'an-ı Sünnetin derin anlamını anlatan Müctehid ule-maya dil uzatırlar. Hatta müctehidlerl Kur'an ve Sünnetiçin bir nicab, bir gölge olarak gösterirler. Oysa ki tamtersine mezheb imamlarımızın hepsinin fetva ve Ictihad-ları bize Kur'an-ı ve Sünneti gösteren şeffaf cam mahiye-tindedir. Ancak bugün Fıkth perdesi altında mezheb imam-larımızın ictihadlarını Kur'an'a ve Sünnete gölge yapıpbüyük tezatlar meydana getiren Bel'amlarda mevcut, iştemevcud olan bu Bel'amlar saf müslümanların fıkıh ilmihakkında bilgilerini tahrip etmektedirler. Seneler önce buBel'amlara cevap verip bugünkl çağdaş bir sorunumuzunçözümünü veren mücahid âlimimizi dinliyelim :Said-i Nursi (Rh.a.) şöyle diyor: «Demek Şeriat kitab-ları (Fıkıh kitabları), birer şeffaf cam mahiyetinde olmaklazım gelirken mürur-u zamanla mukallidlerin hatası yü-zünden paslanıp, hicab olmuşlardır. Evet bu kitaplar, Kur'-

    an'a tefsir olmak lazım iken başlı başına tasnifat hükmü-ne geçmişlerdir.Hâcât-ı diniyede cumhurun enzannı doğrudan doğru-ya, câzibe-i i'caz ile revnekdar ve kudsiyetle haledar vedaima iman vasıtasiyle vicdanı ihtizaza getiren Hitab-ıEzelinin timsali bulunan Kur'an'a çevirmek üç tarikledir:t1 — Ya müellifinin bihakkın lâyık oldukları derin birhürmeti, emniyeti tenkid ile kırıp, o hicabı izale etmektir.Bu ise, tehlikelidir, insafsızlıktır, zulümdür.2 — Yahud tedrici bir ter biye-i mahsusa ile kütüb-üşeriat-ı şeffaf birer tefsir suretine'çevirip, içinde Kur'anı

    göstermektir. Selef-i mûceddidinln kitapları gibi.. Muvatta',Fıkh-ı Ekber gibi.3 — Yahud Cumhurun nazarını, ehl-i tarikatın yaptığı

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    16/99

    gibi, o hicabın fevkine çıkararak üstünde Kur'anı gösterip,Kur'an'ın halis malını yalnız ondan istemek ve bilvasıta35

    olan ahkamı vasıtadan aramaktır. (11) Buna 'başka mad-delerde eklenebilir. Biz dördüncü bir madde olarak şunu

    söyliyebiliriz:4 — Tağut'un heva ve hevesi için çalışan ve din adı-na fetva hazırlayan Bel'amların fetvalarının merdüdlüğü-nü mütemadiyen müslümanlara anlatarak, Mezheb imam-larımızın ümmete olan rehberliğini ortaya koymak. Veyahutmeiheb imamlarımızın fetvalarının Kur'an ve Sünnettekidayanaklarını göstererek Bel'amlarıri ne derece Kur'an veSünnetten uzak olduklarını islâm ümmetine göstermektir.

     Yukarıdan beri izah ettiğimiz gîbl Fıkıh ilmi bir hareketve bereket ilmidir. Cihad halindeki müslüman Fıkıh ilminibilmek mecburiyetindedir. Çünkü Fıkıh tahsili de bir Cl-had-ı Ekber'dır. Dinini tahsil eden, küfrü tahsil etme ihti-

    yacını hissetmez. Bunun için diyoruz ki; Fıkıh, islâmı tah-! sil edip küfrü tahsil etmemektir. Dar'ul Harb'de yaşayanbir müslüman fiilen farz-ı ayn olan Cîhadın içerisindedir.Cihad eden bir hareket Fıkhı doğurur. Bu nedenle Dar'ulHarb'deki müslümanın Fıkhl meselelerine geçelim. Dar'ulHarb'de yaşayan müslüman da leh ve aleyhindeki durum-ları bilmek zorundadır. Ancak Dar'ul Harb'de ehliyet arı-zası vardır. Ehliyet; kişinin leh ve aleyhindeki haklara sa-hip olmasıdır. (12) Dar'ul Harb'de kişi leh ve aleyhindekihaklara sahip değildir. Ancak harbiler leh ve aleyhindekihaklara sahiptirler, işte şimdi kişinin leh ve aleyhindekihaklara sahip olmadığı Dar'ul Harb'de islâm ne gîbl çö-zümler getirmiştir, islâm'ın Dar'ul Harb'de müslümanınproplemleri için getirdiği çözümlere Dar'ul Harb Fıkhı di-yoruz.

    DAR'UL HARB'DEFIKHİ MESELELER

    U — Sunuhat, Tuluat, îşârat (Said Nursi) Sh: 27-28, Ankara/197812 — Şerh'uİ Menar fi Usulü Melek (fon-i Melek) Sh: 333, 1st.30636

    DAR'UL HARB'DE BERAET-İ ZİMMETBilindiği gibi islâm nizamında «Beraet-i Zimmet asıl-dır.» (1) Külli kaidesi mevcuddur. Yani bir kişinin suçsuz-luğu esasdır. Bir kişiye suç isnad eden suçlamasını ispa-ta mecburdur. Mesela bir kişi müslüman olduğunu iddiaetse, başka birisi de o kişinin müslüman olmadığını iddiaetmiş olsa; ispat müslüman olduğunu iddia edene değil,müslüman olmadığını iddia edene düşer. Çünkü DAR'ULİSLAM'DA BERAET-İ ZİMMET ASILDIR. (2)Gerek Dar'ul islâm'da ve gerekse Dar'ul Harb'de ol-sun müslüman ile müslüman arasında Beraet-i Zimmetasıldır. Ancak müslüman ile Harbi arasında ister Dar'ul

    Harb'de olsun ve isterse Dar'ul islâm'da olsun Beraet-iZimmet söz konusu değildir. Çünkü Harbi, islâm'a ve müs-lümana savaş açan kimsedir. Allah (c.c.). hayat mektebi-

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    17/99

    miz Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor -. «Ey iman edenler!size mümin kadınlar muhacir olarak geldikleri vakit, ken-dilerini imtihan edin; imanlarını Allah' daha iyi bilir, imti-han üzerine, onları mümin hanımlar bilirseniz, artık kendi-lerini kafirlere geri çevirmeyin.» (3) Yani Dar-i Kjifür'dendar-1 İslâm'a hicret ederek müminiz diye size geldikleri

    1 — Mecelle-i Ahkanü Adliye (A.Cevdet Paça ve Bir Heyet) Sh:23,1st. 13002 — Hak Dini Kuran Dili (M.Hamdi Yazır) C-. 7, Sh: 4010. 1st.I9603 — Mûmtehine Suresi/1039

    edilirler. __ ^ ^^ - •41zaman (4) Kalblerininde dillerine uygun olduğuna zanmnızıgalebe edecek kadar imtihan edin. (5) Ancak «onları mü-mine bilirseniz» ibaresindeki bilmekten murad zahirdir, ya-

    kin değildir. Esasen kalbdekini bilmek babında 'bizim içinbir yol yoktur. (6) Şüphesiz kalbdekini Allah (c.c.) bilir.Hz.Abbas (R.a.) rivayetine göre Hz.Muhammed (s.a.v.)bu kadınlara: «Allatı adına yemin ederim ki kocama kız-dığım için kaçmadım. Bir yerden bir yere arzuladığım içinkaçmadım. Dünya menfaati peşinde koşarak kaçmadım.Sadece Allah ve Resulü için hicret ettim.» diyerek imtihanediyordu. (7) İmtihanı kazananlar İslâm hareketinin safınageçiyorlardı. Bugün küfür cephesinden İslâm'ı hareketin sa-fına geçmek istiyenler mutlaka İslâm'ı hareketin sorumlu-ları tarafından imtihana tabi tutulmalıdır. Herhangi bir im-tihana tabi tutulmadan Harbilerin safından İslâm'ı hareke-! tin safına geçenler; geçtikleri andan itibaren İslâm'ı hare-' ket için bir vahşet olabilirler.İslâm topraklarırfâa çoğu zaman düşman koyun pos-tuna büründü, yüzyıllar boyu hak yerde süründü. BakınızM.Hamdi Yazır (Rh.a.) ne diyor: «Evvela bir casusluk, sa-niyen bir dhid şikenlik, salisen diğer bir nifak ve ahlaksız-lık gibi fesadlar melhuz olur. Hasılı darı islâm'da beraet-izimmet asıl ise de dari harbden iman iddiasıyla gelişi birberaet-l hadise davası demek olduğu ve imanın asıl rük-nü olan tasdik ise umuri hafiyyeden bulunduğu cihetle za-hirde gayrın 'hukuku noktai nazarından dahi muteber ola-cak surette her veçhile hükmü sabit olabilmek için ala-4 — Hak Dini Kur'an Dili (M.Hamdi Yazır) C: 7, Sh: 4909, 1st.

    10605 — Buhul Meani fi Tefsiril Kur'an-ıl Azim ve's-seb-i Mesani(Ahisi) C: 28, Sh: 75 Beyrut, 19856 — Ahkam'ul Kur'an (El Cesas) C: 3, Sh: 437, Beyrut. Ty.7 — Tefsir'ul Kur'an'ıl Azim (Ibn-i Kesir) C-. 4, Sh: 350, Bey-40rut. 1809

    ha,eke.kelleflir.

    oar'ul islam*GeTekse Dar'u, Ha* -m arasmda Beraet-, »»

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    18/99

    »ocaktır. . , , Tevhidi ha--O. 7,. 4910. 1st.(M.HamdiI960

    DAR'UL HARB'DE MÜDDET-İ İDDETNikah; gerek Dar'ul islâm'da ve gerekse Dar'ul Harb'-de olsun ebedi bir ibadet olup, bazı Bel'amlarm zannettiğive telkin ettiği gibi bir adet değildir, islâm'da Nikah ak-di; ölüm, talak, veya Itikad yüzünden sona erebllir. AncakHanefi mezhebine göre ihtilaf-ı dareyn sebebiyle de sonaerer. (9) Allah (c.c.) hayat düsturumuz Kur'an'da şöylebuyuruyor: «Ey iman edenler! iman eden kadınlar hicretederek size gelirlerse onları imtihan edin. Allatı onlarınimanlarını çok iyi bilir. Onların mümin kadınlar olduklarınıöğrenirseniz, inkarcılara geri çevirmeyin. Bu kadınlar, o

    inkarcılara helal değildir. Onlar da bunlara helal olmazlar,inkarcıların bu kadınlara verdikleri mahirleri iade edin. Bukadınların mehirlerini 'kendilerine verdiğiniz vakit, onlar-la evlenmenizde bir engel yoktur, inkarcı kadınları nika-hınızda tutmayın; onlara verdiğiniz mehirl isteyin; inkarcıerkekler de hicret eden mümin kadınlara verdikleri mehir-leri istesinler. Allah'ın hükmü ıbudur; aranızda o hükmeder.

     Allah bilendir, Hakimdir.» (10)İmam-ı Azam (Rh.a.) bu ayete dayanarak; evli iki ki-şiden biri müsKiman veya zimmet akdiyle Dar'ul İslâm'aDar'ul Harb'den gelse ikisinin arasında firkat meydana gel-miş olur. Hicret eden 'bu kadın ise iddet müddetini bekle-meden başka birisiyle evlenmesi mübahdır. Ancak hami-le olursa 'hamlini doğuruncaya kadar bekler. (11) Bu fir-kat Fhtilaf-ı dareyn (Dar'ul İslâm ve Dar'ul Harb) sebebiy-ledir. (12) Ancak Şafii mezhebine göre bu firkat dar se-bebiyle olmayıp, islâm sebebiyledir. (13)0 — Ahkam'ul Kur'an (M.Ali Saibuni) C: 2, Sh: 561, Beyrut. Ty.10 — Mümtehine Suresi/1011 -*- El Keşşaf Tefsiri (Zemahşeri) C: 4, Sh: 518, Beyrut, 194712 — Ahkam'ul Kur'an (MAli Sabuni) C: 2, Sh: 561. Beyrut. Ty.13 — Ahkam'ul Kur'an (El Herrasi) C: 4, Sh: 410, Beyrut. 198542

    Rivayet edildiğine göre ilk hicret eden Ukbe b. Ebu

    Muaytın kızı Ümmü Gülsüm gelmiş, arkasından da kardeş-leri Ammar ile Velid gelip istemişlerdir. Bu ayete binaengeri verilmedi, sonra Zeyd b.Harise (R.a.) nikah edildi. (14)Görüldüğü gibi sırf Allah için Harbi kocasını Dar'ul Harb'-de 'bırakarak ıDar'ul İslâm'a hicret eden bir kadın için id-det beklemek gibi herhangi bir sorun yoktur. Oysa ki baş-ka zaman müddet-i Iddeti beklemek sorunu farzdır. (15)Bu nedenle Nikah ve Nikah ile ilgili meseleler Dar mefhu-mu çerçevesinde müteala edildiği zaman bir çok değişikfıkhl hükme rastlamak mümkündür. Dar mefhumu dikkatealınmadan yapılan fıkhi mütâlâalarda ise bir çok fikhi hü-küm ihmal edilir. Dar mefhumunu dikkate almadan fıkh ile

    uğraşanlar; zengin olan fıkh ilmini faklrleştirirler. Yapmış olduğumuz bütün bu açıklamalardan şunu an-lıyoruz ; Nikah meselesi mütâlâa edildiği zaman İhtilafu'd

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    19/99

    Dareyn ahkam değişikliğini beraberinde getirmiştir. Yuka-rıdaki Hanefi ile Şafii mezhebinin değişik görüşleri bununbir göstergesi ve delilidir. Bunun içinde Dar'ul Harb Fık-hını araştırma zarureti vardır.DAR'UL HARB'DE HİCRETDar'ul Harb'de yaşayan bir müslümanın en önemli so-

    runlarından birisi de Hicrettir. Hicret; Kur'an mektebininnurlu kavramlarından birisidir. Allah (c.c.) hayat mektebi-miz 'Kur'an'da şöyle buyuruyor -. «İman edenler, Hicret ya-panlar, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla Cîhad eden-ler, Allah katında daha büyük dereceye sahibdirler. İşte14 — Hak Dini Kur'an Dili (M.Hamdi Yazır) C: 7, Sh: 4913. 1st.197115 — Ahkam'ul Kur'an (M.Ali Sabuni) C: l, Sh-. 327, Beyrut, ty.43

    bunlar saadete 'kavuşanlardır.» (16) Bu ayeti kerimenindelalet ettiğine göre; İman hicretten, hicrette cihaddan

    öncedir. Nitekim ibn-i Kayyim el Cevzi (Rh.a.) şöyle di-yor : «Hicret olmadan Cihad, iman olmadan Hicret ve Ci-had tamam olmaz.» (17) Hicret, Cihaddan daha geniştir.Şevkanj (Rh.a.) kayıt ettiğine göre: «Citıad hicretten birderecedir.» (18) O halde cihaddan daha büyük hicret var-dır. Çünkü hicret cfhaddan evvel farz olmuştur. (19) Bunedenle müslümanlar cihaddan önce hicreti tanımak mec-buriyetindedirler.Lügat ulemasından Seyyid Şerif Cürcani (Rh.a.) şöyleder: «Hicret; kişinin 'küffarla beraber yaşadığı vatandanDar'ul islâm'a intikal etmektir.» (20) Rağıb el İsfahan'ı(Rh.a.) de şöyle der: «Hicret; Dar'ul küfür'den Dar'ul ima-na çıkmaktır.» (21) Hacer'ul Askalani (Rh.a.) hicret hak-kında şöyle der: «Hicret; terketmek demektir. Bir şeyeIjiicret demek; başkasından oraya intikal etmektir. ŞERİAT-TA HİCRET; ALLAH'IN NEHYİLERİNİ TERKETMEKTİR. Kor-ku diyarından emniyet diyarına intikal etmektir. Hicret;Dar'ul küfürden Dar'ul imana göç etmektir.» (22) Gerekbu tariflerden ve gerekse İslâm tarihinden anlaşıldığınagöre Hicret; Tevhidi devletleştirme operasyonu, cemaat-ten devlete kavuşma töreni, hayatın her safhasında şergüçlerini protesto etmenin kökeni, küfür dünyasında ya-şamak istemeyen tier müslümanın değişmez görevidir.16 — Tevfoe Suresi/2017 —' Zadul mead fi hayr'il ibad (tbn-i Kayyim El Cevzi) C: 2,

    Sh: 45, Beyrut. Ty.18 — Feth'ul kadir, el Cami-u beyne fenni rivayeti ve dirayetfmin ilmi tefsir (Şevkani) C: l, Sh: 504, Kahire/196419 — Ahkam'ul Kur'an (El Cesas) C: l, Sh: 25, Beyrut. 133520 — Ta'rifat (S.Şerif Cürcani) Sh: 256, 1st. 131121 — Müfredat-u fi Ğaribil Kur'an (tsfahani) Sh: 782, Kahire/Ty.22 — Fethul Bari Şerhu Sahih-i Buhari (Hacer'ul Askalani) C:l, Sh: 12, Mısır/140644

    ı Hicret; sınıfsız ve sınırsız İslâm devletine giden yol, jnüstekbirlerin ceza tıaketmiş boynuna uzbnan rahmani

    koldur. Hicret; müstekbirlerle hesaplaşan müslümanı kital Aneydamnda yalnız bırakıp başka bir 'beldeye yapılan göç(değildir. Hicret; zamana ve mekana İslâm'ın damgasını

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    20/99

    vurmaktır. Yani hayatın iktidarını İslama teslim etme ey-lemidir. Hicret; hayatın kapılarını batıla kapatma hareka-tıdır. Ebedi önderimiz Hz.Muhammed (s.a.v.) şöyle buyu-ruyor: «Gerçek muhacir; Allah'ın nehyi ettiklerini terke-dendir.» (23) 6u hadisi şeriften de anlaşıldığı gibi Hicret;| Allah'ın inzal ettiği hükümlerle hayatı idare etmeyen re-

     jimlerin 'her kurum ve kuruluşundan uzaklaşmaktır. Yani Allah kabul etmez düzenlerden ayrı yaşamaktır.Hicret; La baltasıyla kazmak, illellah süpürgesiyle sü-pürmek ve muhammeden Resulullah şiariyla hayatı imarve ıslah etmektir, islâm'da hicret keyfi değil zaruridir. Hz.Muhammed (s.a.v.) şöyle buyuruyor: «Müşriklerle (bera-ber iskan etmeyiniz, cima da etmeyiniz. Her kim onlarla)beraber iskan eder veya cima ederse o da onlar gibidir.»(24) Başka bir hadisinde de: «Müşrikler arasında ikameteden her müslümandan 'beriyim.» Dediler ki: «Ya Resulul-lah niçin?» Resulullah (s.a.v.) dedi ki: «İkisinin ateşi birbi-rini görmez.» (25) Bu hadisinin açıklamasında Şemsul Eim-

    me İmam-ı Serahsi (Rh.a.) şöyle der: «Yani müşriklerinsancağı altındaki müslümandan beriyim.» (26) Müşrikler-den ayrılmak müslümanın günlük hicretidir.

     Allah (c.c.) hayat rehberimiz Kur'an-ı Kerim'de şöylebuyuruyor: «Nefislerine zulmettikleri halde, meleklerin,canlarını aldığı kimseler şöyle derler: «Ne işte idiniz?»Onlar •. «Biz yeryüzünde müsteda'flar idik.» derler. Melek-23 — Sahih-i Buhari/O. l, Sh: 9,1st. 131524 — Sünen-1 Tirmizi/O. 4, Sh: 107, Beyrut, ty.25 — Sün«n-i Tirmizi/C: 4, Sh: 104. Beyrut. Ty.26 — El Mebsut (îmam-ı Serahsi) C: 10, Sh: 24, Mısır/132445

    47ler de: «Allah'ın arzı geniş değil mi idi? Siz de oraya hic-ret edeydiniz, ya!» derler. İşte onların yeri cehennemdir.O ne kötü bir dönüş yeridir.» (27) Bu ayeti kerime herne kadar Mekke'den Medine'ye hicret edemeyen müslü-manlar hakkında nazil olmuşsada İTİBAR SEBEBİN HUSU-Sİ OLMASINA DEĞİL, LAFZIN UMUMİ OLMASINADIR. (28)Bu nedenle İ'bn-i Kesir (Rh.a.) şöyle diyor: «Hicret etmeyekadir olduğu halde müşriklerle beraber ikamet eden vedinini ikame edemeyen kişi zalimdir, icma ile haram Irtikabetmiştir.» (29) Şevkani (Rh.a.) de şöyle der: «Allah'a açık-ça isyan edilen dardan veya Dar'ul Şirkten hicret etme-

    ye gücü yeten veya müsteda'f olmayan herkese hicret va-ciptir.» (30) Yani bir memleketteki şahıs İslâmmı izhar ede-miyorsa oradan hicret etmesi farzdır. (31) Veyahutta yaşa-dığı mekanda dinini tatbik etmesi kendisine mümkün olma-

     /an kişi başka bir mekanda dinini tatbik edebileceğini bili-yorsa o kimseye hicret hak (farz) olur. (32) Kişinin dininitatbik! edebileceği mekanın ismi Dar'ul İslâm veya Dar'ulEman'dır. Bedreddini El Ayni (Rh.a.) bu konuda şöyle diyor:«Küfür memleketinde ikamet eden bir kişi dinini izhar et-meye kadir değilse, o kimse için Dar'ul islâm'a hicret et-mesi vaciptir.» (33) Hicret; islâmı yaşamak için hayatibir zaruret ve daimi bir ibadettir.

    27 — Nisa Suresi/9728 — Fethul Kadir el Cami-u beyne fenni rivayeti ve dirayeti minilmi tefsir (Şevkani) C: l, Sh: 504, Kahire/1964

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    21/99

    29 — Tefsir'ul Kur'an'ıl Azim (tbn-i Kesir) C: l, Sh: 542, Beyrut.196930 — Fethul Kadir el Cami-u beyne fenni rivayeti ve dirayetimin ilmi Tefsir (Şevkani) C: l, Sh: 505, Kahire/196431 — Tefsir'ul Cemali ala Tenzil'ul Celali (Ş.Cemaleddin tshak-han) C: l, Sh: 155 Bulak/Ty.

    32 —> Tefsir'ul Keşşaf (Zemahşeri) C: l, Sh: 555, Beyrut. 194733 — Umdet'ul Kari Şerhu Sahih-i Buhari (El Ayni) C: l, Sk: 29,Beyrut. Ty.46

    Fitnenin taarruzundan, dinin farizalarını tatbik etme-mekten korkan 'her müslümanın üzerine hicret vaciptir.

     Vacip olan bu hicret kıyamete kadar devam edecektir. (34) Ancak bazı müslümanlar şu 'hadise dayanarak hicretin far-ziyetinin ortadan kalktığını iddia ediyorlar. Söz konusuhadisi şerif şudur: «Fetihdert sonra hicret yoktur. Vela-kin cihad ve nlyyet vardır. Seferberliğe çağırıldığınız vakit

    koşunuz.» (35) Dr.Suphi Salih (Rh.a.) bu konuda şöyle di-yor : «Mekke'nin fethinden sonra hicret yoktur.» ibaresin-den murad; Mekke Fethinde sonra Dar'ul İslâm'adönüşmüştür. Ondan hicret tasavvur edilemez. Amma Dar'-ul Harpten Dar'ul İslâm'a hicret kıyamete kadar bakidir.»(36) Kötülüklerden hicrette kıyamete kadar bakidir. (37)Dar'ul Harbden kurtulmanın yolu hicrettir. Hicret; ge-nişliğe giden ilahi bir yoldur. Allah (c.c.) buyuruyor •. «Herkim Allah yolunda Hicret ederse, yeryüzünde gidecek çokyer ve genişlik bulur. Kim Allah'a ve Resulüne itaatla hic-ret ederek evinden çıkarsa sonra kendisine ölüm yetişir-se, onun ecri Allah'a düşmüştür. Allah gafuru rahimdir.»(38) İslâm uleması ayeti kerimenin ışığında hicretin çeşit-lerini izah etmişlerdir. Hicretin çeşitlerini şöylece sıralıya-biliriz:1 — Allah'a Hicret: Tevhidle, îhlasla, 'mabetle, Tevekkül-le, Havf ve Reca ile, muhabbet ve Tevbeyle Allah'ahicret kişinin üzerine farz olan iman gibi farzdır.34 — Mecellet'ul Terbiyet'ul islâm/Sayı-. EYLÜL 1987, Sh: 32, Bag-dad. 198735 — Umdet'ul Kari Şerhu Sahih-i Buhari (El Ayni) C: l, Sh: 29,Beyrut. Ty.38 — Menhelul Varidin Şerhu Riyadu Şalinin (Suphi Salih) C:l, Sh: 41. Beyrut/197037 — Umdet'ul Kari Şerhu Sahih-i Buhari (El Ayni) C: l, Sh:

    29, Beyrut. Ty.38 — Nisa Suresi/100

    Resulüllah'a Hicret: Tabi olmakla, inkiyadla (emir-lerine) haberini tasdikle, 'başkasının emir ve habe-rine onun emir ve haberini tercih edip öne geçir-mekle Resulüllah'a hicret kişinin üzerine farz olaniman gibi farzdır. (39)3 -4 -5 -6 -

    7 -

    8 •

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    22/99

    9 •1011121314

    Dar'ul Havfdan Dar'ul Eman'a Hicret: Habeşistan'ayapılan hicret gibi. (40)- Dar'ul Harb'den Dar'ul islâm'a Hicret: Mekke'denMedineye yapılan hicret gibi. Bu çeşit hicretin far-ziyeti kıyamete kadar bakidir.- Dar'ul Bid'at'tan Hicret: Selefe küfür edilen Arzdaikamet etmek helal değildir.- Haramın galib olduğu yerden Hicret: Şüphesiz he-lali aramak her müslümanın üzerine farzdır.- Bedenine zarar gelen yerden Hicret: Hz. (a.s.) hic-reti gibi.- Hastalık korkusunun bulunduğu yerden Hicret: Re-

    sulüllah sahih htfdisle buna izin verdi.- Malına eziyet edilen yerden Hicret: Müslümanınmalına hürmet kanına hürmet gibidir.- İbret için yapılan Hicret: Kur'an ayetleri ibret almakiçin sefer etmeyi emrederler.- Hacc için yapılan sefer Hicreti: Hacc için yapılansefer Hicrettir.- Crhad için yapılan Hicret: Cihad için yapılan seferhicrettir.- Maişet temini fçin yapılan Hicret: 'Maişet için yapı-lan sefer hicrettir.

     — Kazanç ve Ticaret için yapılan Hicret: Kazanç veTicaret için yapılan seferde hicrettir.39 — Zadul Mead fi hayrtf ibad (tbn-i Kayyim El Cevzi) C: 2,Sh: 45, Beyrut. Ty.40 — Fethul Bari Şerhu Sahihi Buhari (Hacer'ul Askalani) C: l,Sh: 12, Mısır/140648

    İlim Talebi için yapılan Hicret: İlim taleb etmek içinyapılan sefer hicrettir.Belli bir Kıt'aya Hicret: Mesela Ka'be'ye hicret gibi.Sınırdaki Ribat için çoğalacak kötülükleri önlemekiçin yapılan Hicret.

    \8 — Allahu Teala için yapılan ihvan ziyareti. Allah içinbir rnüslümanı ziyaret etmekte bir hicrettir. (41)Müslüman hicretin bu çeşitlerini uygulamakla mükel-eftir. Hicretin şartlarını yerine getirerek hicret etmek birrahmettir. Ancak HÜCCETSİZ HİCRETLERDE HACETSİZHİCRETLERDİR, islâm bizden hüccet» hicret istiyor. Hermüslüman hicrete hazırlanmalıdır. Hicret; Dar'ul HarbdenDar'ul İslâm'a geçmeye herhangi bir engel ve mazareti ol-mayan Dar'ul Harbdski müslüman için Dar'ul İslâm'da ya-pılan bir iman yoklamasıdır. Çünkü Dar'ul Harbdeki müs-ümanın her gün ki gündeminde Tevhidden sonra ilk sı-rayı hicret işgal eder. Dar'ul Harbdeki müslüman hicret

    farizasını ifa edinceye kadar huzursuzdur. Yine Dar'ulHarbdeki müslüman için hicret bir huzurdur.Dar'ul İslâm'da yaşayan bir müslüman için ise

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    23/99

    değiştirme ile ilgili herhangi bir problemi yoktur. Çünküonun Dar'ul İslâm'dan hicret etmesi sözkonusu değildir.Dar'ul İslâm'daki bir müslüman ile Dar'ul Harb'deki birmüslümanın problemleri bir değildir. İşte 'bunun en belir,gin özelliği de hicret kavramıdır. Hicret kavramı Dar'ulHarb Fıkhının temelini teşkil eder. Bu nedenle Dar'ul Harb-

    deki bir müslüman hicret kavramını bilmek ve uygulamak-la mükelleftir. Müslüman için Dar'ul islâm vatan, hicretise ilahi bir imtihan.Kur'an (imam, Kurtubi) C: 5, Sh41350-351, Mısır/196749

    DAR'UL HARB'DE İKAMETDar'ul Harb'de keyfi olarak ikamet etmek bir cinayet-tir. Ancak Dar'ul islâm beldesine hicret etmeye gücü yet-meyenler Dar'ul Harb'de ikamet etmeye mecbur olurlar.

     Allah (c.c.) bunlara izin verdi. Nitekim Kur'an'da şöyle bu-yuruyor : «Erkek, kadın ve çocuklardan hicret için hiieyekadir olmayan ve bir yol bulamayan müsted'aflar azaptanmüstesnadır.» (42) Bu ayeti kerimedende anlaşılacağı gibiDar'ul Harb'de yaşayan müslümanlar olabilir. Bununla bir-likte ebedi önderimiz Hz.Mumammed (s.a.v.) Dar'ul Harb'demüşriklerle beraber ikamet etmeyi yasakladı ve müslüman-ları hicret etmeye davet etti.Hz.Muhammed (s.a.v.) şöyle buyuruyor :y>İ1uiu«Ben DAR'UL HARB'de müşrik ile beraber ikamet edenher müslümandan beriyim. Çünkü ikisinin ateşi birbirinigörmez.» (43) Yani müşrik ve müşriki düzen müslümamnenerji ve potansiyelinden istifade etmez. Müşriki düzen-lerde müşriklerle beraber mesai 'başı yapan ve güçlerinisbetinde müşriki sisteme faydalı olmaya çalışan hermüslümandan Resulüllah (s.a.v.) uzaktır. Şafii mezhe-binin âlimlerinden İbn-i Hacer'ul Heytemi (Rh.a.) bu hadi-sin ışığında «Feteva-ı Hadisiye» adlı eserinde «Dar'ulHarb'de ikamei etmenin Hükmü» adında bir bob açarakşöyle diyor : «Eğer desen ki : «Kişi nefsinden emin ise on-42 — Nisa Suresi/9843 — El Cami'u Li Akami'l Kur'an (tmam-ı Kurtubi) C: 13, Sh:63, Mısır/1967

    50

    ların arasında ikamet etmesi caizdir diyen fukahanm gö-rüşü ile bu hadis çelişiyor». Ben de derim ki: hayır çeliş-miyor. Çünkü onlar (Fakihler) kişi dinini izhar etmektenemin ise şartını koştular. Bu durumda kişinin onların ara-sında ikamet etmesi müslümanlar için bir maslahat ve ki-şinin onların arasında ikamet etmesi caiz olup, yaşadığımekan onun hicreti için bir Dar'ul Harb olmuyor. Belki dekişinin orada o zaman ikamet etmesi vaciptir.» (44) Bura-da dikkat edilecek husus onların arasında müslümanlgrmmaslahatına ikamet etme ruhsatı verilmektedir. Yoksa on-

    ların arasında keyf sürme ruhsatı verilmemektedir.Hz.Muhammed (s.a.v.) de Dar'ul Harb'de müslüman-larm yararına tkamet edilmesine izin verdi. Nitekim Hz.Ab-

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    24/99

    bas, müslümanlığını gizli tutardı. Mekke'de bulunduğumüddetçe, müşriklerin tutum ve davranışlarını Peygam-berimize yazar, bildirir, Mekke'deki müslümanlara güç vedestek olurdu. Medine'ye, Peygamberimizin yanına gel-mek istediği zaman, Peygamberimiz ona «Senin bulundu-ğun yerdeki cihadın daha güzel ve yararlıdır.» diye yaz-

    mıştı. (45) Resulüllah (s.a.v.) bu tatbikatından da anlaşıl-dığı gibi; bir müslüman Cihad etme gayesiyle Dar'ul Harb-de ikamet edebilir. Dar'ul Harb'de ikamet eden her müs-lüman Cihad ve Tebliğ vazifesini azabı ilahiden kurtul-mak için yapmak mecburiyetindedir. Cihad ve Tebliğ; Dar'-ul Harb'de ikamet etme günahına kefarettir.Bir müslüman Dar'ul Harb'de Cihad ve Tebliğ vazife-sini ifa edemiyorsa bu müslümamn hicret etmesi farzdır.Tabi ki müsted'af olanlar hariçtir. Bu konuda Allamet'ul

     Alüsi (Rh.a.) şöyle diyor: «Şeriat hükmüne göre içinde ya-44 _ Feteva-i Hadisiye (İbn-i Hacer'ul Heytemi) Sh: 287, Beyrut,Ty.

    45 — islâm Tarihi (Mustafa Asım Köksall d 2, Sh: 193, 1st. 198151

    sadığı mekanda dinini muhaliflerinin tarruzundan dolayıizhar edemeyen her müminin dinini izhar edebilecek birmekana hicret etmesi vaciptir. Kişinin kendisini özürlüolan müsted'aflara benzeterek onlarla ikamet edip, dini-ni gizlemesi asla caiz değildir. Çünkü Allah'ın arzı geniş-tir. Evet hicreti terketmek için şayet Şer'i bir mazeretivarso; örneğin çocuk, kadın, kör, habisli ve muhaliflerininkendisini kati etmesinden korkması gibi veyahut evladla-rınm babalarının, annelerinin kati edilmesi zannm galib oWması halinde-ister bu kati edilme hadisesi boynu vurmakolsun ve gerekse şiddetli habis olsun veyahutta bunlarınbenzeri olsun müsavidir. Şüphesiz bu durumda zaruretmiktarı kadar muhaliflerle beraber ikamet etmesi caizdir.

     Ancak bununla beraber kişinin bir hile bulup ordan çık-maya veya dini ile beraber firar etmeye çalışması vacip-tir. Velevki bu firar esnasında menfatınm yok olacağındanveya tahammülü mümkün olan —kuvvetli hapis, helaki ge-tektirmeyen darbı kalil gibi— meşakketlere uğrayacağın-dan korksa bile. Bu durumda muhaliflerine muvafakatedip, onlarla beraber ikamet etmesi caiz değildir. Caiz olandurum yukarıda izah edildiği şekildedir. Caizllk durumun-da muhaliflere muvafakat etmek ruhsattır. Bununla bera-

    ber kişinin mezhebini izhar etmesi ise azimettir.» (46) Ha-nefi mezhebinin ulemasından olan Alüsi (Rh.a.) bu açıkla-masına göre şu durumlarda Dar'ul Harb'de ikamet etmekcaizdir.1 — Müsted'af olmak veya hapisde olmak2 — Hicrete kalkıştığı zaman muhalifleri tarafından öldü-rülme zannın galib olması halinde.3 _ KİŞİ hicrete kalkıştığı zaman muhalifleri tarafından46 — Ruh'ul Meâni fi Tefsir'il KÎır'an'il Azim ve's-seb'ıl MeSâni(Aileme Alüsi) C: 3, Sh: 121, Beyrut/1405

    anne, baba ve evladlarının öldürülmesi zannm galib

    olması halinde.J Yukarıda izah edilen üç durumda zaruret miktarı ka- jdar Dar'ul Harb'de ikamet etmek caizdir. Ancak şu durum-

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    25/99

     jlarda da Dar'ul Harb'de ikamet etmek caiz de.ğildir. — Dar'ul İslam'a hicret etmeye muktedir olma halinde. — Menfaatim zayi olur endişesiyle Dar'ul İslâm'a hicretetmeyip, Dar'ul Harb'de kalarak harbilerin karaltısı-nı çoğaltmak.) — Kuvvetli hapisi gerektirmeyen ve darb-ı kalil ile iş-

    kence göreceğim deyip hicreti terk ederek Dar'ulHarb'de kalmak.Bu üç durumda da bir müslümanın Dar'ul Harb'de ika-met etmesi caiz değildir. Bu şartlara haiz olan bir müs-lüman için hicret farzdır. Ancak kişinin hicret edecek birDar'ul İslâm veya Dar'ul Eman beldesi yoksa bu durumdayine müslüman Dar'ul Harb'de zarurete binaen ikamet ede-cek ve içinde kaldığı mekanı 'bir Dar'ul İslâm haline getir-mek için bütün varlığı ile cihad edecektir. Dar'ul Harb'deikamet eden müslümanın görevleri Dar'ul İslâm'da ikameteden müslümanın görevlerinden farklıdır. Çünkü ikametettikleri mekanlar farklıdır. Dar'ul Harb'de her şey müslü-

    manın aleyhinedir, Dar'ul İslâm'da ise her şey müslümanınlehinedir.DAR'UL HARB'DE İMAMETGerek Dar'ul İslam'da olsun ve gerekse Dar'ul Harb'-de olsun müslümanlar imamet müessesesini çalıştırmakve belli bir imama Bey'at etmek mecburiyetindedirler. Al-lah (c.c.) Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: «Sizden hay-ra davet eden. emr-i bil ma'ruf ve nehyi ani'l münker ya-53

    pan bir ümmet bulunsun. İşte felaha erenler onlardır.» (48) Allah (c.c.) bu ayeti kerime ile müslümanlardan imametiifa eden bir ümmet olmalarını istemektedir. Nitekim M.Hamdi Yazır (Rh.a.) şöyle diyor: «Hayra davet ve emr-ibi'l ma'ruf, nehyi ani'l münker yapacak bir ümmet ve ima-met teşkili müsfümanların ba'del iman ilk fariza-i diniyye-leridir.» (49) Evet imandan sonra gelen ilk fariza imamet-tir. Şöyle de diye biliriz; Gerek Dar'ul İslâm'da olsun vegerekse Dar'ul Harb'de olsun müslümanlarm ilk fariza-idiniyyeler! imandır. İmandan sonra da ilk fariza bir imametteşkil etmeleridir.İmamet; ümmetin bir vekaletidir, imam ise; ümmetinbir naibidir. (50) Tabi ki din ve dünya işlerinde ümmetinbir bekçisidir. (51) Çünkü imamet; din ve dünyaya ait iş-lerin yürütülmesi için nübüvvete halef olarak konulmuş,

    kabul edilmiş bir müessesedir. (52) Bu nedenle müslüman-larm bir saat bile imamsız kalmaları caiz değildir. (53) Bu-nun için müslümanlar nerde olurlarsa olsunlar bir imamaramaları dini bir zarurettir. Müslüman için Dar'ul İslâm'-da imam arama diye bir problem olmaz. Çünkü Dar'ul İs-lâm; müslümanlarm imamının 'hükmünün geçerli olduğudardır. 54) Asıl problem Dar'ul Harb'dedir. Çünkü Dar'ulHarb; içinde kafirlerin reisinin hükmünün geçerli olduğuyerdir. (55) Müslümanda kafirlerin hükmünü ve velayetini48 — Ali Imran Suresi/10449 — Hak Dini Kur'an Dili (M.Hamdi Yazır) C: 2, Sh: 1155, 1st.1971

    50 — Min Usul-il fikri Siyasiyil Islâmi (Dr.Muhammed Fethi Os-man) Sh: 414, Beyrut/198451 — islâm (Said Havva) Sh: 375, Beyrut/1981

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    26/99

    52 — El Ahkam'us-Sultaniyye (El-Mâverdi) Sh: 5, Ter: Ali Şafak.İst. 197653 — islâm (Said Havva) Sh: 403, Beyrut/lS8154 — Câmiu'r Rumuz (El Kuhistani) C: 2, Sh: 311, 1st. 130055 — Câmiu'r Rumuz (El Kuhistani) C: 2, Sh: 311,1st. 130054

    kabul etmeyen insandır. Çünkü KAFİRİN MÜSLÜMAN ÜZE-RİNE VELAYET HAKKI YOKTUR. (56) Müslüman gerek)ar'ul islâm'da olsun ve gerekse üar'ul Harb'de olsun ka-irlerin velayetine rıza göstermez. \Bilindiği gibi Dar'ul Harb'de kafirlerin reisinin hüküm-leri geçerlidir. Müslümanların resmi bir imamları yoktur.Müslüman; kafirlerin velayetine de razı olmadığına görebir imama ihtiyacı vardır. Yani Dar'ul Harb'de yaşayanmüslümanlarm problemi bir imam 'bulup o imama Bey'atetmektir. Şafii ulemasının bu konudaki görüşü şöyledir:«İmamın olmadığı yerde hilafetin bütün ahkamları zama-

    nın en alimine intikal eder.» (57) Şafii mezhebinin bu gö-rüşüne göre imamın olmadığı yerde otomatikmen zama-nın en alimi müslümanların halifesidir. Ve müslümanlarDar'ul İslâm'da halifeye Bey'at ettikleri gibi bu âlime Bey-at edecekler ve itaat ettikleri gîbi de itaat edeceklerdir,Hanefi mezhebinin görüşü ise biraz farklıdır. Hanefiuleması Dar'ul Harb'de yaşayan müslümanlarm imametproblemini çözüme kavuşturmuşlardır. Kemaleddin İbn-iHumam (Rh.a.) şöyle diyor: «Bir Bilad-ı İslâm (Dar'ul İs-lâm)'da kafirler galib olsalar ve müslümaniarda oradaikamete devam etseler, o zaman müslümanlarm üzerinekendilerinden olan birisi üzerine ittifak etmeleri vacipolur. Bu imam onlara Kodı ve Cuma imamını nasbeder.»(58) Demek ki bir Dar'ul islâm müstekbirlerin istilasına uğ-rasa müslümanlar müstekbirlere tabi olmaya mecbur de-ğillerdir. Müslümanlar her mekanda kendi ahkamlarına ya-ni dini İslâm'a tabi olmaya mecburdurlar. Yine imametProblemini çözümünü Cuma namazında görmek mümkün-dür. Hanefi mezhebine göre Cuma namazının edasının şa-se — Ahkam'ul Kur'nn (El Cassas) C-, 2, Sh: 10, Beyrut/133557 — islâm (Said Havva) Sh: 40?., Beyrut/198158 — Feth'ul Kadir Lil Acizil Fjıkir (!bn-i Humam) C-. 6. Sh: 365,Mısır/131955

    99

    »86Tı-uqp a\nqn]/S[ ı.tuana P.aiv-uqj)na NX))

    l.tvppau — £9x13. ~

    '

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    27/99

    S epqwH l»*-100 Î8P "nsM epuueı*: JlpJ1Diun eMMUi

    :MS 'T 'O-snuı uoAosoA ap.qjDH ,--,nunjos laujDuui ap.qjon in.JDQ |jaq,

    •JD1ZDUJ-D|Oauuaisı ujzı ujoi JD|uoujnısnuj J3|JU,DH uapa >uq-un \wa ı-uiD>|qD n>junO 'zaujuaısı uızj uapja|j|jo>|. uıûı ıs-opa UIUIZDUJDU oujno ap.qjon in.JDQ (gg) rjaiJiuqapa opaIUUDIZDUIDU DLuno >jdJapa UIÂDI UJDUJI jıq apuıja|ö| ı.pua^

     jaıuıujnuj apqJDH |n.JDQ» : l'D-i|y) uipiqv l-uqj (39) «-ja|J!|-iqapa Dpa IUIZDUJDU DUJHO >)ajapeqsDU UIDUJI Jiq uapuuaı-ûı. !pus>| ja|uıuınuj ap.qjDH |n,JDQ» : jap ajAoa (-D-qy) IJSIIAJi.ujAaonN uapa IDU| i.uiuiaiqojd uazuaq 8A IZDUJDU omnouuD|Uo UJDUJI ija|>tiua iD.Aeg auıs|pua>ı uuDiuDuinisnujap.qjDH in.JDQ -JI;DIJUDLI lujsajoqi «japa uıAoı UJDOII Jiq

    uıûj IZDUJDU oujno 'uaDixii ijaı>|iU3 MDÜU! auuazn UIJDIUDUJ-DisniAj» (-D-qa) ujDumH !-uqj aziq isajoqi «jajasi aputiDqIDDUiao» (tg) «•jaiJi.iiqoii^ IUIZDUJDU ouıno ^ajadas UJDUJIi.uisi.jiq uapuuaıdı. 'jatasi apui.|Di| IDDLUSO J8|u|ujnuj ep-,qjDH in.JDQ» : joAi^iOD a|Aos nunsnjoB uiuiqaqzauj ijauoquauj|ig mnsoN JOLUQ 'Ji.pJaisiuiJuaB ujnzoû ap auınq iqiB ıBıpupa souıaı op DpuDMnA isouiain|ISDU IUIZDUJDU DUJnQ JD|UDUJOlSnUJ (>JDOUV uipjDA isauioq uijoiuoujnisnuj uaioz DP.UJQI-sj in.JDQ -zDUJuiii>t DUino uopouiio i.uzi uiuaniDH *!M Mauj-OQ (09) 'Jni^oA Aasjiq IUDUU eiDqqis D^MDUJHM 'ap ası qoq-aisnuj >IDUJDUJIIH zısuızı lA.oujno a-ioB a.pauiqv OA i""A'>i!lD|A| UJDUJI (69) -JIUJDĞ I.UZI UIUJDUJI UIÛI IS3UJ|iqO|O

    man.güçleri dışında herhangi birşey teklif edilmez. Nitekim Al-lah (c.c.) şöyle buyuruyor: «Allah kişiye gücünün yetece-ği kadar yükler; kazandığı iyilik lehine, ettiği kötülüktealeyhinedir.» (64) Bu nedenle Dar'ul Harfo'de yaşayan birkişi ile Dar'ul İslâm'da yaşayan bir kişiye yapılacak tek-lifler arasında fark vardır. Dar'ul Harb'de küfür ahkamlarıöğretilirken, Dar'ul İslâm'da İslâm ahkamları öğretilmekte-dir. Pek tabidir ki Dar'ul Harb'de yaşayan bir kişi İslâmahkamlarından çok küfür ahkamlarını tanıyacaktır. İslâm'ı

    ahkamlar konusunda da cehalet ile 'başbaşa kalacaktır,tşte buradan serapa adalet olan islâm nizamı açısındaDar'ul Harb'de bilmemek yani cehalet acaba bir mazeret-midir? suali insanın aklına gelmektedir. Şimdi bu suale ce-vap arayalım.( Hanefi mezhebine göre tasnif edilmiş olan Damadadlı eserde şöyle geçiyor •. «Bir Harbi Dar'ul Harb'de müs-lüman olurda namaz ve benzeri ibadetlerin farz olduğunubilmeden geçirirse ve sonradan onların farz olduğunu an-larsa kaza lazım gelmez. Amma Dar'ul İslâm'da müslümanolsa geçirdiği farzları sonradan kaza eder. Çünkü Dar'ulİslâm; Dar'ul İlim, Dar'ul Harb'de; Dar'ul cehalettir. Ve

    Dar'ul islâm'da bilmemek mazeret değildir.» (65) AilemeŞeyh Aladdin Abidin (Rh.a.) şöyle der: «Dar'ul islâm'dabilmemek yani cehalet mazeret değildir. Dar'ul Harb'de ce-

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    28/99

    halet mazerettir.» (66) Şemsul Eimme İmam-ı Şerahsi (Rh.a.) şöyle diyor: «Bir Harbi Dar'ul Harb'de müslüman olurve sonra Dar'ul İslâm'a gelse ve bu yeni müslüman olankişi Dar'ul İslâm'da içkinin haram olduğunu bilmeden ön-ce içki içse bu adama içki haddi vurulmaz. Hitab kendisi-ne ulaşmamıştır. Bunun için de hitabın hükmü sabit de-

    64 — Bakara Suresi/28665 — Multeka Şerhi Damad/C: l, Sh: 75, Kostantiniyye. H. 124866 — El Hediyetül Alaiyye/Sh: 120,1st. 198458

    - e hir müslüman Dar'-olduğunu W»mwor hararn olduğu ^e Dorr n ora por8alR.a.) : 'E9er ™°vorea °Sre«n'z- te.k.ro,rj, BU misalden deuygulayın*. bı VOT™ verdi. (Ş» ° ,u, |8,8m -»İni haketm'ş otor^ isnal durumlarda u • ^.^^aş.laoaâ. "«. jettir. T,bta fununş* " Bu

    da da cehalet W maz o,orak kaou ıDa[.u,e' de bilmemek ^ Kaseni lW-°'t de

    Usul âlimlerimizden Dr.Abdulkerim Zeydan kendiusul kitabında «Dar'u! Harb'de cehalet» adında bir babaçarak şöyle diyor: «Dar'ul Harb'de cehalet; Dar'ul Harb'-de ilim farz olmuyor. Çünkü Dar'ul Harb; ahkamı şeriatınöğretildiği bir Dar'ul ilim değildir. Belki bir Dar'ul cehalet-tir. Bunun üzerine Dar'ul Harb'de bir kişi müslüman olsave birtakım ibadetlerin farz olduğunu bilmese —namaz vebenzeri gibi— şayet daha sonra bu ibadetlerin farz ol-duğunu anlasa onun üzerine kaza etmek lazım gelmez.

     Yine Dar'ul Harb'de içkinin haram olduğunu bilmeden iç-E9; o kimse için ne bir günah ve ne de ceza vardır. Birkişiyi tekliflere karşı sorumlu tutmak için tebliğin o kişiyehakiki olarak sunulması veyahut duyurulması lazırridır.Dar'ul Harb ahkamların açık ve aleni olduğu bir dar de-ğildir.» (70) Ancak Dar'ul İslâm'ın durumu bundan farklı-dır. Dar'ul İslâm; Dar'ul ilimdir. Bilmemek bir mazeret de-tjildir. (71)' Dar'ul Harb'de tebliğ vazifesini yürüten bir müslüman' her an «DAR'UL HARB'DE BİLMEMEK MAZERETTİR» kai-desini hafızasında tutacaktır. Aksi takdirde tebliğci yapa-cağı teklifleri mükellefin gücü ile ters orantılı olur ve zu-lüm meydana gelir. Bunun için Melikul Ulema İmam-ı Kâ-

    sani (Rh.a.) şöyle buyuruyor: «Dar'ul İslâm ahkamlarınşayi olduğu bir Dar'ul İlim'dir. Burada cehalet bir mazeretdeğildir. Dar'ul Hart» ise; Dar'ul cehalettir. Bilmemek birmazerettir. Ancak ALLAH'a İMAN ETMEK KONUSUNDAHER İKİ DARDA DA YANİ HEM DAR'UL İSLAM VE HEM-DE DAR'UL HARB'DE BİLMEMEK MAZERET DEĞİLDİR.»69 — Bedaiu's-Sanai fi Tertibi Şerai (lmam-ı Kâsani) C: 7, Sh:132, Beyrut/140670 — El Veciz fi Usuli'l Fıkh (Dr.Abdulkerim Zeydan) Sh: 90,Bagdad/197071 — El Veciz fi Usuli'l Fıkh (Dr.Abdulkerim Zeydan) Sh: 88,Bağdad/1970

    60

    (72) Evet Dar'u! Harb bir Dar'ul cehalettir. Bu darda müs-

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    29/99

    lümcnların en önemli meselesi tevhiddir. Esasen her za-man ve her mekanda müslümanların en önemli meselesiİman'dır. (73) İmam-ı Kurtubi (Rh.a.) şöyle der: «Şüphe-siz her mükellefin üzerine tavhidi ve tevhidi yok eden du-rumları öğrenmek farzdır.» (74) O halde bir müslüman is-ter Dar'ul Harb'de yaşasın ve isterse Dar'ul İslâm'da ya-

    şasın tevhidi öğrenmek ve öğretmekle mükelleftir. Bu ko-nuda bilmemek bir mazeret değildir.)12Dar'ul Harb'de yaşayan bir müslüman tevhidi tebliğettiği zaman mükellefe gücünün dışında herhangi birşeyteklif etmemektedir. Aksine gücünün nisbetinde ve dahi- ,linde olan bir meseleyi tebliğ etmiş oluyor. Yapılacak her-hangi bir mazeret tebliğciyi bağlamaz. Bunun içinde Dar'-ul Havb'de tebliğci serbest bir şekilde ve bütün varlığı iletevhidi tebliğe gayret etmelidir. Amma diğer konularda ser-bsst değildir. Sürekli dikkatli olmak mecburiyetindedir.

    O'.abîlirki tebliğci Dar'ul Harb'de mükellefi gücü ile tersorantılı olan bir hususda zorlar da mükellef cehaleti se-bebiyle mazeretli kabul edilir, tebliğci ise günaha girer.Bu nedenle Dar'ul Harb'de yaşayan bir müslüman şu pren-siblere dtk,kat etmek mecburiyetindedir. Şöyleki:Dnr'ul Harb'de bilmemek bir mazerettir.Dar'ul Harb'de 'bazı istisnai durumlarda bilmemekmazeret değildir. Tevhid meselesi gibi.Dar'ul İslâm'da bilmemek mazeret değildir.Dar'ul İslâm'da bazı istisnai durumlarda bilmemekmazerettir. Yeni müslüman olmak, yeni hicret etmek,cinnet ve delilik hali gibi.- El Bedaiu's Senai fi Tertibi'ş Şerai (lmam-ı Kâsani) G. 7.Sh: 132, Beyrut/140672 -7374- Minhacüssünne (tbn-i Teymiyyel C: l, Sh: 17, Beyrut. Ty.

     — El Camiu Li Ahkam'il Kur'an (lmam-ı Kurtubi) C: 2, Sh:212, Kahire/196761

    635 — Gerek Dar'ul Harb'de ve gerekse Dar'ul İslâm'da Al-lah'a iman konusunda bilmemek mazeret değildir.

    DAR'UL HARB'DE HADDLARIN İKAMESİDar'ul İslâm olan bir mekanda İslâm ahkamlarındanHadd-ı sirkat, Hadd-ı zina, Hadd-ı Kazıf, Hadd-ı Recim gi-bi ahkamlar uygulanır. Ancak Dar'ul İslâm'da İslâm'ın herveçhesi uygulanır. Çünkü İslâm bir bütündür. İslâm birbütün olarak tatbik edildiği zaman gerçek adalet tahakkukeder.. İslâmın herhangi bir yönünün ihmal edildiği bir za-manda Haddları tatbike kalkışmak zulümü beraberindegetirir. Zaten Dar'ul Harb'de Haddların ikame edilmeme-si neticesinde meydana gelmiştir. Yani Dar'ul Harb; İsla-m'ı haddların uygulanmadığı darın adıdır.Hz.Muhammed (s.a.v.) ;şöyle buyuruyor:

    «Dar'ul harb'de Haddlar uygulanmaz.» (75) Diğer 'hadisler-de olduğu gibi bu hadisin metninde de rivayet değişikliğivardır. Molla Husrev (Rh.a.) bu hadisi değişik bir metinle

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    30/99

    rivayet ediyor :«Dar'ul Harb'de Haddlar ikame edilmez.» (76) Çünkü Dar'-ul Harb'de resmi velayet kafirlere mahsusdur. Haddların75El Meosut (lmam-ı Serahsi) C: 9, Sh: 99-100, Mısır/1324,

     Ayrıca Fethu'l Kadir lil Acizil Fakir (Kemaleddin îbn-i

    Humam) C: 5, Sh: 46. Mısır/131976 — Düreru'l Hükkam fi Şerhi Güreri'l Ahkam (Molla Husrev)C: l, Sh: 434, ist/125862

    ikame edilebilmesi için; İslâm'ın bir bütün olarak haya-ta hükümetmesi ve resmi velayetin müslümanlara ait ol-ması lazımdır. Bu nedenle Hanefi mezhebine göre Dar'ulHarb'de işlenen bir suç için ceza gerekmez. İmam-ı Se-rahsi (Rh.a.) şöyle der: «Bir müslüman Dar'ul Hatb'e emanHe girip orada bir müslüman 'kadınla veya zimmi bir ka-dınla zina edip sonra Dar'ul islam'a gelse Hadd vurulmaz.

    Safi bunun hilafınodır.» (77) Çünkü Safiyi göre İhtilafud -Dareyn (Dar'ul İslâm ve1 Dar'ul Harb ayrılığı) ahkam deği- .r.ikliö'mi gerektirmez. Ebu Hanifeye gere ise ihtilafud-Da-royn ahkam değişikliğini gerektirir. (78) Ebu Hanifeye gö-re Dar'ul İslâm'da imamın velayet hakkı vardır. Haddlaniotediği gîbi tatbik edebilir. Ancak Dar'ul Harb'de tatbikedemez. Çünkü Dar'ul Harb'de imamın velayeti yoktur.

     Velayeti olmadığı için de haddlan tatbik edemez. (79) Birmekanda Haddlan tatbik edebilmek için velayet sahibibir irnama ihtiyaç vardır. İmam olmadan haddlar tatbik edil-nez. Oar'ul Harb'de ise müslümanların değil kafirlerin reisi'ardır. Bu nedenle Dar'ul Harb'de Haddlar yerine küfrünahkamları tatbik edilir.Hanefi mezhebine göre Haddları ikame konusundaimamın velayeti lazımdır. Bu konuda İmam-ı Serahsi (Rh.a.)şöyle diyor: «Müslümanların Halifesi kendi askerleri ilebirlikte Dar'ul Harb'e girseler. Orada müslümanlardan her-hangi birisi zina etse Halife o müslümana zina haddini uy-gular. Her ne kadar Halife Dar'ul Harb toprağında ise deaskerleri onun velayeti altındadır. Bu nedenle müslüman-lardan herhangi birisi orada bir münker işlerse ceza te-retüp eder. Dar'ul İslâm'da cezası tatbik edildiği gibi Dar'-7778El Mebsut (tmam-ı Serahsi) C: 9, Sh: 99, Mısır/1324

    Tahricu'l Furu' ala'l Usul (Şihabuddin ez Zencani) Sh: 143.Dim aşk/196279 — Fethu'l Kadir lil Acizil Fakir (Kemaleddin tbn-i Humam)C: 5, Sh: 46, Mısır/1319

    u! Harb'de de uygulanır. Yalnız şu var 'ki; suçu işleyen müs-lüman ordudan ayrılır Dar'ul Harb'ın içinde işler gelirse yi-ne kendisine ceza uygulanmaz.» (80) Feteva-i Hindiyye'dede şöyle denilmektedir •. «Halife ordusu ile birlikte savaşagittiği zaman askerlerinden herhangi birisi haddi gerek-tiren bir suçu ordu içerisinde işlese kendisine hadd uygu-lanır. Ancak halife suçlunun irtidadından ve düşman or-

    dusuna iltihakından emin olursa haddi uygular. Şayet suç-ludan emin değilse hadd uygulanmaz. Ta ki Dar'ul Harb'-den ayrılıp Dar'ul iclâm'a gelinceye kadar. Zahiriye de böy-

  • 8/9/2019 Darul Harb Fikhi

    31/99

    ledir.» (81) Bu da bize gösteriyor ki İslâmi Haddlar Dar'-ul Harb'de ikame edilemez.Dar'ul Harb'de yaşayan bir müslüman İslâmi Haddla-rı ikame etmeye kalkışsa bile Dar'ul Harb'deki küfür ah-kamları buna müsade etmezler. Esasen İslâm zulümün herı çeşidine korşı savaş açmış bir sistemdir. Hz.Muhammed

    . (s.a.v.) Dar'ul Harb'de haddların ikame edilemeyeceğiniortaya koyan hadisinde bunu fark etmek mümkündür.Şöyleki işlem iktisat nizamının tatbik edilmediği bir Dar'-ul Harb bsldesininde Hadd-ı Sirkati uygulamaya kalkış-mak zulüm olur. Çünkü İslâm hırsızlığı yasaklarken ve"hırsızlık için bir hadd ortaya koyarken bununla birlikte hır-sızlığa giden bütün yollarıda kapatmıştır. Amma Dar'ulHarb'de hırsızlığa giden bütün /yollar açıktır. İslâm iktisatnizamını tatbik etmemek demak; hırsızlığın kapısını açmakdemektir. Hem hırsızı hırsızlığa alıştıracaksın ve ken-disine yardım edeceksin ve hem de hırsızlığı cezalan-dıracaksın. İşte bu bir zulümdür. İslâm bu zulümü

    Hadlar uygulanmaz» (82) nebevi hadisi ileHaddlann *** edilmediği yer yen-dişinde şöyle *,yürüyor-.«Klm Dar'ul Harb'de zina eder 'veya h.rs.zlık ederse vetatbik edildiği dardır.DAR'UL HARB'DE CİHAD

    y j* J>hüj\ fû80 — El Mebsut 'Şemsul Eimme îmam-ı Serahsi) C: 9, Sh: 100,Mısır/1324:81 — Feteva-i Hindiyye (Şeyh Nizameddin ve bir heyet) C: 2,Sh: 149, Bulak/Mısır. 1310

    M1SU-/13İ9

    U. *—

    stv

    65

    67buyuruyor: «Gerek hafif (süvari), gerek ağırlıklı (piyade)olarak seferber olun ve mallarınızla, canlarınızla Allah yo-lunda CİHAD edin. Eğer bilirseniz bu sizin için hayırlıdır.»(84) Bu ayette geçen Cihad; gayret göstermek, bir şeyeazim etmektir. Mal ve can ile ifa edilen daimi bir ibadettir.Melikul Ulema İmam-ı Kâsani (Rh.a.) Cihad hakkındaşöyle diyor: «Cihad; Allah yolunda Can, mal, dil ve diğervasıtalarla savaşta elden gelen takati sarfetmeye denir.»(85) Allah (c.c.) yolunda yapılacak cihadın bir çok çeşidi