delİk boru tÜrkİye’dekİ akademİsyen kadinlar Üzerİne … · delİk boru: tÜrkİye’dekİ...

24
The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS3635 Number: 53 , p. 533-556, Winter II 2016 Yayın Süreci / Publication Process Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayınlanma Tarihi / The Published Date 01.08.2016 31.12.2016 DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE ACADEMICS IN TURKEY Yrd. Doç. Dr. Hatice Karakuş Artvin Çoruh Üniversitesi Hopa İktisadi ve İari Bilimler Fakültesi Öz Delik Boru" (Leaky Pipeline) üniversitelerde akademik hayatın belli aşamalarında, tıpkı delik bir borudan suyun sızması gibi, sistem dışı kalan ka- dın akademisyenlerin durumuna işaret eden bir kavramsallaştırmadır. Rakam- lar kadınların akademiye girişten ziyade akademide ilerleyememe ve kalıcı olamama sorununa işaret etmektedir. Bu çalışma kadınları sistem içinde yavaş- latan nedenlerin ve koşulların ampirik ve teorik incelemesi üzerine inşa edil- miştir. Bu amaç kapsamında üniversitelerde görev yapan akademisyen kadınlar ile yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiş olup, kadın akademisyen- lerin pars pro toto niteliğindeki izlenimlerine başvurulmuştur. Olgu bilim ve mülakat (yüz yüze görüşme) çalışmada öne çıkan yöntemsel yaklaşımlardır. Doktora sonrası aşamada kadın akademisyenin kendini güncellememesi, aile yaşantısına göre dizayn edilen akademik hareketliliğin zayıf bir akademik ser- maye yaratması, geleneksel rollerin kamu rollerine oranla daha fazla önem- senmesi ve kamu rollerinin geleneksel roller içine iliştirilmesi, kadınların aka- demiye sadık kalma sorunu yaşaması, akademisyenliğin bir meslek değil iş ola- rak algılanması, kadının konformist yaşama isteği, aynı meslek grubu içinde yer alan kadınların önceliği eşlerine veren tutum içine girmeleri, sistem içinde kadının hızını kesen sebeplerdir. Evlilik ya da çocuk sahibi olmanın bu durak- samayı yarattığı yönünde güçlü bir eğilime, bu çalışma kapsamında ulaşılma- mıştır. Kadınlarda yöneticiliğe dair bir düşüncenin oluşmaması, kadının kendi- ni gösterme isteksizliği, bölünme korkusu, kadın yönetici fikrine yönelik olum- suz yaklaşım saha çalışmasında edinilen diğer sonuçlardır. Bütün bu nedenle- rin varlığı kadınları sistem içinde yavaşlatmaktadır. Anahtar Kelimeler: Delik Boru, Üniversite, Akademi, Kadın, Toplum- sal Cinsiyet Rolleri

Upload: others

Post on 07-Jun-2020

11 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

The Journal of Academic Social Science Studies

International Journal of Social Science

Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS3635

Number: 53 , p. 533-556, Winter II 2016

Yayın Süreci / Publication Process

Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayınlanma Tarihi / The Published Date

01.08.2016 31.12.2016

DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR

ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE ACADEMICS IN TURKEY

Yrd. Doç. Dr. Hatice Karakuş

Artvin Çoruh Üniversitesi Hopa İktisadi ve İari Bilimler Fakültesi

Öz

Delik Boru" (Leaky Pipeline) üniversitelerde akademik hayatın belli

aşamalarında, tıpkı delik bir borudan suyun sızması gibi, sistem dışı kalan ka-

dın akademisyenlerin durumuna işaret eden bir kavramsallaştırmadır. Rakam-

lar kadınların akademiye girişten ziyade akademide ilerleyememe ve kalıcı

olamama sorununa işaret etmektedir. Bu çalışma kadınları sistem içinde yavaş-

latan nedenlerin ve koşulların ampirik ve teorik incelemesi üzerine inşa edil-

miştir. Bu amaç kapsamında üniversitelerde görev yapan akademisyen kadınlar

ile yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiş olup, kadın akademisyen-

lerin pars pro toto niteliğindeki izlenimlerine başvurulmuştur. Olgu bilim ve

mülakat (yüz yüze görüşme) çalışmada öne çıkan yöntemsel yaklaşımlardır.

Doktora sonrası aşamada kadın akademisyenin kendini güncellememesi, aile

yaşantısına göre dizayn edilen akademik hareketliliğin zayıf bir akademik ser-

maye yaratması, geleneksel rollerin kamu rollerine oranla daha fazla önem-

senmesi ve kamu rollerinin geleneksel roller içine iliştirilmesi, kadınların aka-

demiye sadık kalma sorunu yaşaması, akademisyenliğin bir meslek değil iş ola-

rak algılanması, kadının konformist yaşama isteği, aynı meslek grubu içinde

yer alan kadınların önceliği eşlerine veren tutum içine girmeleri, sistem içinde

kadının hızını kesen sebeplerdir. Evlilik ya da çocuk sahibi olmanın bu durak-

samayı yarattığı yönünde güçlü bir eğilime, bu çalışma kapsamında ulaşılma-

mıştır. Kadınlarda yöneticiliğe dair bir düşüncenin oluşmaması, kadının kendi-

ni gösterme isteksizliği, bölünme korkusu, kadın yönetici fikrine yönelik olum-

suz yaklaşım saha çalışmasında edinilen diğer sonuçlardır. Bütün bu nedenle-

rin varlığı kadınları sistem içinde yavaşlatmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Delik Boru, Üniversite, Akademi, Kadın, Toplum-

sal Cinsiyet Rolleri

Page 2: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

534

Hatice Karakuş

Abstract

Leaky Pipeline is a conceptualization, referring to the status of women

academicians who are out of the system just like the water leakage from a

pierced pipe in certain stages of academic life at universities. The figures point

out the problem concerning which the women could not make progress and al-

so become permanent in academy rather than entering into the academy. This

study was established on the empiric and theoretical examination of the reasons

and situations slowing down women in the system. In accordance with this

purpose, semi-structured interviews were carried out with the academician

women who are working at universities and were asked the pars pro toto im-

pressions of the women academicians. The phenomenology and interview

(face-to-face meeting) are the prominent approaches in the study. The follow-

ings are the reasons slowing the women academicians down in the system; not

updating herself at the postdoctoral stage, creating a weak academic capital

from an academic mobility designed according to the family life, caring the tra-

ditional roles more than the public roles and incorporating the public roles into

the traditional roles, having a problem abiding the academy, perceiving the

academicianship as a business not as a profession, desire of women to live con-

formisly, attitudes, giving priority to their husbands, exhibited by the women

within the same occupational group. Any strong tendency, related that the mar-

riage or having a child create this hesitancy, was not obtained in this study. The

other results obtained from the fieldwork are non-formation of a thought con-

cerning the administratorship in women, unwillingness of a woman to reveal

herself, fear of separation, and negative approach to the woman administrator.

The existence of all these reasons slows down the existence of women in the

system.

Keywords: Leaky Pipeline, University, Academy, Woman, Gender

Roles

1. GİRİŞ

Üniversitelerin, gerek kurumsal kim-

likleri gerekse misyonları gereği toplumsal

cinsiyet tartışmalarının dışında yer alması

beklenmektedir. Ancak yapılan çalışmalar ve

sayılara yansıyan gerçekler, bu toplumsal

sorunun üniversiteler düzeyinde de bir karşı-

lığı olduğunu göstermektedir. Konuya ilişkin

istatistikler (Tablo 1) esasında hızlı bir ilerle-

meye işaret etmektedir. Şöyle ki akademiye

girişte kadın ve erkek oranları oldukça yakın-

dır. Hatta bazı kadrolarda kadın akademis-

yenler erkek akademisyenleri geride bırak-

maktadır. Ancak yine aynı sayılar kadınların

akademide ilerleme noktasında sürecin ve

kurumun etkili, güçlü aktörleri olamadıkları

gerçeğini de ortaya koymaktadır. YÖK'ün

2015 verilerine göre

(https://istatistik.yok.gov.tr/) unvan ve terfi

gerektirmeyen aşamalarda kadın ve erkek

akademisyenler arasında görünür bir fark

bulunmamaktadır. Öğretim görevlisi, uzman,

araştırma görevlisi, eğitim öğretim planlama

ve öğretim görevlisi doktora aşamasında ka-

dın ve erkek akademisyen sayıları yakınken,

okutman ve çevirici oranlarında kadın aka-

demisyen sayısı erkeklere oranla fazladır.

Akademinin önemli unvanları arasında yer

alan Yrd. Doç. Dr., Doçent ve Profesörlük

aşamasında ise kadın ve erkek akademisyen

sayılarında gözle görünür bir fark dikkat

çekmektedir.

Türkiye üniversitelerini kapsayan bir

başka çalışmada (Elmas,

http://gold.ajanspress.com.tr, Kadın Adayları

Destekleme Derneği Türkiye Karnesi 2015,

Page 3: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

Delik Boru: Türkiye’deki Akademisyen Kadınlar Üzerine Bir Analiz 535

cms2.ka-der.org.tr/, Er, 2008) ise çok daha

kapsamlı sonuçlara ulaşılmıştır. 100 kamu

üniversitesinden yalnızca beşinde kadın rek-

tör vardır. 245 rektör yardımcısından 234’ü

erkek, 11’i kadındır. 100 kamu üniversitesinde

toplam 918 fakültenin 823 erkek, 95 kadın

öğretim üyesi yöneticisi vardır. 100 üniversi-

teden sadece 10 üniversitede kadın genel sek-

reter olduğu gözlenmiştir. 20-30 kişilik sena-

toların çoğunluğunda sadece bir iki kadın

senatör yer almaktadır.

Kadın akademisyenlerin yer aldığı

akademik kadroların, akademik hiyerarşideki

diğer kadrolara göre daha güvencesiz,

yükselme imkanı barındırmayan ve akademik

hiyerarşinin daha alt basamaklarında yer alan

konumlar (Şentürk, 2015: 9) olarak değerlen-

dirilebiliriz. Acar'a göre (1993) bu kadrolar,

akademide yardımcı, destek kadrolar olarak

yer edinen ve yükselme imkânı barındırma-

yan pozisyonlardır. Sonuç olarak basit kadro-

larda yığılan, azınlık grubu konumunda bu-

lunan, yönetim isteği yönetme becerine yan-

sımayan, düşük temsil düzeyine sahip olan,

yöneten değil yönetilen pozisyonunu her

daim koruyan bir kadın akademisyen gerçeği

karşımıza çıkmaktadır. Bu durum belli bir

konumda bulunan kadının, konumsuzluğu-

nun okumasıdır aynı zamanda. Bu tablonun

şekillenmesinde toplumun yapısal unsurları

ile de bağlantılı olan ekonomik, toplumsal,

kültürel ve sistematik nedenler de dikkate

alındığında karşımıza, akademinin küskün-

leşmeye başlayan ve konumunu her geçen

gün içselleştiren bir kadın akademisyen kim-

liği çıkmaktadır. Bütün bu veriler bu makale-

nin de konusunu oluşturan bir probleme gö-

türmektedir bizleri. Kadın akademisyenler

akademinin belli aşamalarında sistem dışı

kalmaktadır. Bu durum akademik ilerleme

kadar yönetim kademelerinde yer alma nok-

tasında da kendini belli eden bir kadın soru-

nudur.

Üniversite Türü Devlet Vakıf Vakıf Myo Genel Toplam

Erkek Kadın Erkek Kadın Erkek Kadın Erkek Kadın

Profesör 13068 5517 2356 852 10 1 15434 6370

Doçent 8165 4354 1155 674 2 1 9322 5029

Yardımcı Doçent 16846 10492 3387 2962 9 8 20242 13462

Öğr.Grv. 9864 6486 1457 2059 142 220 11463 8765

Okutman 3120 4265 769 1995 8 16 3897 6276

Uzman 1832 1763 79 77 0 0 1911 1840

Arş. Gör. 21353 20544 1262 1869 0 0 22615 22413

Çevirici 7 14 0 0 0 0 7 14

Eğ. Öğr. Plan. 8 9 1 0 0 0 9 9

Öğ. Gör. Doktora 33 31 387 420 52 20 472 471

Kaynak: https://istatistik.yok.gov.tr/

Tablo 1: Özet Akademisyen Sayıları (2015)

Çalışan kadınların sorunlarına odak-

lanan birçok çalışmada bahsi geçen durumu

doğrulayan veriler mevcuttur. Ergöl vd.

(2012: 44-45) tarafından yapılan bir çalışmada

kadın araştırma görevlilerinin %46.1’i kadının

çalışmasının aile hayatını olumsuz etkileyece-

ğini, %31.7’si ise kadının kariyerce erkekten

yüksek olmasının aile içinde sorun olacağı ve

bunun “geleneksel toplumda erkek rahatsız

olur” fikrini tetikleyeceği sonucuna ulaşılmış-

tır. Negiz ve Yemen (2011: 203-204) ise ailevi

sorumluluklar ve geleneksel kadın algısının

bizzat kadınlar tarafından da içselleştirilmesi,

cam tavan sendromu, iş-aile-ben üçgeninin

Page 4: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

536

Hatice Karakuş

yönetim isteği önünde ciddi bir engel oluş-

turduğunu belirtmiştir. Kahraman'ın (2014,

818) ilgili çalışmasında ise kadınların %63.2'si

kadın her şeyden önce iyi bir ev kadını ve

anne olmalıdır, %55.5’i ev içi düzenin sağ-

lanmasının babadan çok annenin görevi ol-

duğu görüşlerine sahiptir. Kadın okul mü-

dürleri ile yapılan bir çalışmanın sonucuna

göre (Çelikten, 2004: 91) ise kadın yöneticiler

güvensizlik, çevreden destek görememe, iş ve

aile arasında seçim yapamama gibi sorunlara

bağlı olarak yöneticiliği isteyerek yapmadık-

larını ifade etmişlerdir. Usluer'in (2000) çalış-

masında geleneksel rollerini kamusal rolle-

rinden daha fazla önemseyen kadınların yö-

netici değil öğretmen kalmayı tercih ettikleri

sonucu çıkmıştır. Atay'a (2001) göre ise kadın-

lara yönelik geliştirilen bazı önyargılar vardır.

Çalışmak istemezler, kariyerine erkek kadar

bağlı olmaz, sert ve dayanıklı değildirler,

mesai dışında çalışmazlar, karar verme kapa-

siteleri yoktur, duygusaldırlar algılarına bağlı

olarak kadınlar yöneticilik için uygun değil-

dir. Çelikten (2004: 105-106) ise kadınların

yönetimden uzak kalma nedenlerini araştır-

dığı çalışmasında, kadınların paylaşımcı ol-

mayıp önce benlik duygularının ağır bastığı,

erkeklerin ise daha paylaşımcı yardımlaşmayı

tercih ettikleri, kadınların kendilerinden yük-

sek makamda bir kadını görmektense bir er-

keği görmeyi istedikleri sonucuna ulaşmıştır.

Bu durum yöneticiliğin kadınların azınlık

statüsünde olduğu bir meslek dalı (Tan; 1996)

algısını daha da kuvvetlendirmektedir. Üni-

versite öğrencilerinin kadın akademisyen

algılarını ölçmeyi amaçlayan bir diğer çalış-

mada (Yalçın & Demirekin, 2013: 172) ise

akademisyen olmanın iyi bir anne ya da eş

olmaya kısmen engel olduğu ve akademis-

yenliğin kadın için zor bir meslek dalı olarak

görüldüğü verisine ulaşılmıştır. Hollanda’nın

14 üniversitesinde görev yapan 188 kadın

profesörün iş hayatında yaşadıkları sorunlarla

baş etme yöntemlerini ele alan çalışmada

(Sanders, Willemsen, Millar, 2009: 301-302)

kadın dostu politikalar ve genç kadın akade-

misyenler için kadın profesörlerin akademi-

deki varlıkları vurgulanmıştır. Son olarak

Poyraz (2013: 15-16) kadın akademisyenleri

konu edindiği çalışmasında akademisyenliğin

öğretmenliğe indirgenmesi sorununa işaret

etmektedir. Yazara göre bu durumu yaratan

iki neden vardır. İlki kadınların daha düşük

gelirli, görece daha rahat, güvenli ve prestijli

olduğu için akademisyenliği seçmeleri ikincisi

ise kadın akademisyenlerin bütün kadınlar

gibi ancak ev içi sorumluluklarını yürütme

koşulu ile akademisyenliklerini yürütmeleri-

dir. Yazar ayrıca kadın akademisyenlerin

idealize edilen akademisyenliğe ulaşmak için

ya da akademik sorgulayıcılığın bir sonucu

olarak evlenmemiş olabilecekleri düşüncesini

de ortaya atmaktadır. Kadınlar akademisy-

enliği sadece ailelerinden destek alabildikleri

zaman daha kolay yürütebilmektedirler. Bu

durumu yazar akademinin kadınlar için cen-

net olmadığı düşüncesi olarak ifade etmekte-

dir.

2. YÖNTEM

Olgu bilim ve mülakat (yüz yüze

görüşme) çalışmada öne çıkan yöntemsel

yaklaşımlardır. Olgu bilim farkında olduğu-

muz ancak derinlemesine ve ayrıntılı bir an-

layışa sahip olmadığımız olgulara odaklan-

maktadır. Veri analizi, yaşantıları ve anlamla-

rı ortaya çıkarmaya yöneliktir. Olguyu tanım-

layacak temellerin ortaya çıkarılması çabası

vardır. Doğrudan alıntılara yer verilir. Olgu

bilim araştırmaları kesin ve genellenebilir

sonuçlar ortaya koymayabilir. Ancak bir ol-

guyu daha iyi tanımamıza ve anlamamıza

yardımcı olacak açıklamalar ve yaşantılar

ortaya koyabilir (Yıldırım & Şimşek; 2011: 72-

75). Bu yaklaşımda araştırmacı bireyin öznel

tecrübeleri ile ilgilenmekte, bireyin algılama-

ları ve olaylara yükledikleri anlamları incele-

mektedir. Yaklaşım her ne kadar bireysel tec-

rübelerin incelenmesini öngörse de araştırma

sürecinde katılımcının yanı sıra araştırmacı da

kaçınılmaz olarak dahil olur. Hatta araştırma-

cının kullandığı dil araştırma sürecine temel

oluşturur (Baş & Akturan; 2013: 84-85). Bu

amaçla yapılan içerik analizinde verinin kav-

Page 5: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

Delik Boru: Türkiye’deki Akademisyen Kadınlar Üzerine Bir Analiz 537

ramsallaştırılması ve olguyu tanımlayabilecek

temaların ortaya çıkarılması çabası vardır

(Yıldırım & Şimşek; 2011: 72-75).

Kartopu örnekleme yöntemi1 ile seçi-

len 12 kadın akademisyen, araştırmanın ör-

neklemini oluşturmaktadır. Türkiye'nin dört

çevre üniversitesinde görev yapan akademis-

yenler gönüllülük esasına göre çalışmada yer

almışlardır. Çalışma mülakat ve online olarak

gönderilen açık uçlu sorulara verilen cevaplar

üzerinden şekillenmiştir. Görüşmeler kişiden

kişiye değişmekle birlikte ortalama 1-1,5 saat

sürmüştür. Önceden yapılandırılmış sorular

sorularak kadın akademisyenlerin Pars Pro

Toto2 niteliğindeki izlenimlerine yer verilmiş-

tir.

3. DELİK BORU (LEAKY PİPELİNE)

AB ülkeleri ve Türkiye'de doktora

derecesine sahip olan kadın akademisyenler

%40 civarlarındadır (Şekil 1). Doktora aşama-

sında cinsiyetlerin paralelliği söz konusu iken,

sonraki aşamalarda çizgilerin yönü değişmek-

tedir. Bu değişim erkekler lehine yükselen bir

kariyere kadınlar açısından ise düşme eğilimi

gösteren bir duruma işaret etmektedir (Öztan

& Doğan; 2015: 197). Bu durum tıpkı delik bir

borudan suyun sızması gibi, akademiden

çeşitli gerekçelerle ayrılan/ayrılmak zorunda

kalan kadınların durumunu ifade etmektedir.

YÖK'ün (https://istatistik.yok.gov.tr/) Türkiye

üniversitelerindeki kadın erkek akademisyen

dağılımını gösteren istatistikleri de bu grafiği

1 Kartopu örnekleme bir ağdaki örnek olayları

örneklemek için kullanılan bir yöntemdir. Küçük başlayıp

karlar üzerinde yuvarlandıkça büyüyen ve daha fazla kar

toplayan bir kartopu analojisine dayanır. Örneğin bir

araştırmacı bir topluluktaki gençler arasında arkadaşlık

ağlarını inceliyor olsun. Birbirini tanımayan üç gençle

başlıyor. Her genç dört yakın arkadaşının ismini veriyor.

Araştırmacı daha sonra dört arkadaşa gidiyor ve her

birinden dört yakın arkadaşının ismini vermesini istiyor,

sonra o dördüne gidiyor ve aynı şeyi yapıyor ve böyle

devam ediyor. Çok geçmeden çok sayıda insan dahil

oluyor (Ritzer; 2013: 325) 2 Parçanın bütünü temsil edişi. Bütün yerine geçen parça

(Akbulut, 2011: 51, Kıyar; 2012: 139).

doğrular niteliktedir. Akademinin ilk aşama-

larında birbirine yakın oranlara sahip olan

kadın ve erkek popülasyonu, sürecin belli

aşamalarından sonra kadınların aleyhine cid-

di bir erime göstermektedir. Şöyle ki ülke-

mizde akademisyenliği tercih eden erkekler

22.615'lerde iken kadınlarda bu rakam

22.413'dür. Uzun soluklu bir meslek olan aka-

demisyenlikte, sürecin sonraki aşamalarında

erkeklerde profesör sayısı 15.434 iken kadın-

larda bu rakam 6.370'lerde kalmaktadır. Ra-

kamlar süreç içinde eriyen bir kadın akade-

misyen sorunu olduğunu göstermektedir ki

bu durum "Delik Boru"3 (Joecks, 2014: 518,

Leemann 2010, Blickenstaff, 2005) kavramı ile

ifade edilmektedir.

3 Bu çalışma kapsamında Delik Boru yerine "Telgrafik

İlerleme" ifadesi önerilmektedir. Telgrafik ilerleme Piaget

de geçen ve çocukların dil gelişim dönemlerini anlatmada

kullanılan "Telgraf/Telgrafik/Telegrafik Konuşma" (İnanç

vd., 2010: 162 ve Budak, 2000: 735) kavramından yola

çıkılarak oluşturulmuştur. Telgrafik konuşma telgraf

iletilerinde olduğu gibi gereksiz sözcük ya da bağlaçlara

yer verilmeksizin iki, üç ya da daha farklı sayıda sözcü-

ğün anlamlı bir ileti oluşturacak biçimde kullanılmasıyla

gerçekleşen bir konuşmadır. Belli yaş aralığında gramer

kurallarına uymayan bir dil gelişimine sahip olan çocuk-

lar, anlamı ortaya çıkaran kesintili cümleler (anne su, abi

park, anne vın vın) ile iletişim kurmaya çalışırlar. Bu

dönemde çocukların dil gelişiminde bir gramer bütünlü-

ğü yoktur. Var olan sadece bir anlam bütünlüğüdür.

Kadın akademisyenlerin akademi içinde sistem dışı

kalma sorunu "Delik Boru" kavramı ile ifade edilmiştir.

Delik bir borudan suyun sızması gibi sistem dışı kalan

akademik kadınlara vurgu yapmakta olup, kesintili

ilerleyen bir sürece işaret etmektedir. Bu ifadenin akade-

mik bir kavram özelliği taşımaması nedeniyle yeni bir

kavram arayışına gidilmiştir. Sistem içinde kesintiye

uğrayan kadınların durumu ile çocukların dil gelişim

dönemlerinde yaşadıkları durum arasındaki benzerlik,

Telgrafik İlerleme kavramını şekillendirmiştir. Çocuk

nasıl ki iletişim içinde var ve bunu kesintili cümleler ile

devam ettirmeye çalışıyorsa, kadın akademisyen de

akademik hayatta var ve bunu kesintili bir kariyer ile

devam ettirmeye çalışıyor denilebilir.

Page 6: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

538

Hatice Karakuş

Kaynak: Öztan ve Doğan; 2015:197.

Şekil 1: AB ve Türkiye'de Akademik Alanda Cinsiyete dayalı Ayrışma

Blickenstaff (2005: 371-372) adı geçen

makalesinde akademik hayatta kadınların

birçok nedene bağlı olarak sistem dışı kaldı-

ğının altını çizmektedir. Kadın ve erkeğin

biyolojik farklılığı, bilimsel bir kariyer için

kadınların akademik kariyer eksikliği, bilime

karşı kadınların zayıf tutumları ve çocuklukta

bilime ilişkin deneyim yetersizliği, rol model

olarak kadın bilim insanı/mühendis eksikliği,

bilim müfredatının birçok kadın için anlam-

sız/geçersiz olması, kadınlar üzerindeki kül-

türel baskının geleneksel sınıf rolüne uymaya

zorlaması ve bilimsel epistemolojide eril bakış

açısının varlığı sayılabilir. Bütün bu nedenle-

rin toplamı süreç içinde farklı konumlara

yerleştirilmiş, kendine biçilen hazır rolleri

oynayan bir kadın akademisyen kimliğini

ortaya çıkarmaktadır. En nihayetinde bilime

ilgili olan ancak kendini bilim insanı olarak

hayal edemeyen (Blickenstaff; 2005: 375) ka-

dın akademisyenler ortaya çıkmaktadır.

Akademik hayatın kendi

dinamiklerine bağlı olarak sunduğu imkanlar

ve mesleğin kadınlar tarafından algılanma

şekli, sayılara yansıyan eşitliğin açıklaması

olarak okunabilir. Şöyle ki akademisyenlik

güvenli, uygun ve saygın (Kandiyoti,

1997,Öztan, Doğan, 2015: 196, Şentürk, 2015:

14) bir meslek olarak algılanmakta, kişisel

gelişim sağlamaya müsait (Yalçın

&Demirekin, 2013: 169, Güner, 2008)

yaratıcılığı geliştirmeye fırsat veren (Dikmen

& Maden, 2012: 282) bir alan olarak

görülmekte, kadın için özgüven, özgürlük ve

çevrenin saygısı (Şekerci, 2014: 2) gibi

ihtiyaçlara karşılık vermektedir. Ayrıca Ünni

vd.göre (2014: 124) toplum kadınların gi-

rişimci ya da ticari kariyer olanaklarını ben-

imsemek yerine akademik kariyeri ben-

imseme noktasında cesaretlendirmekte ve

yönlendirmektedir.

G7: Öğretmenlik beni sıktı....kadınlar

erkeklerden daha güçlü olmayı seviyor-

lar...akademik kariyer yapan kadınlar belki

de bu duygularını tatmin ediyor... ben emir

almamak için doçent oldum. master ya da dr.

ile kalmamak lazım. "ben buradayım" diye-

bilmeli sesi gür çıkmalı.. (Doç. Dr, Evli)

G8: Ailenin teşviki, idealistlik var-

dı...öğretmenlik bana göre değildi.. akademik

çalışmalar yapayım o alanda yükseleyim

dedim.. bir şeyleri başarma istedim....hep

olduğum yerde olmak istemedim... kendimi

geliştirmek, bir şeyleri başarmak, bir alana

Page 7: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

Delik Boru: Türkiye’deki Akademisyen Kadınlar Üzerine Bir Analiz 539

katkı sağlamak ve ilerlemekti amacım...(Doç.

Dr, Evli)

G9: Ailem çok istedi...burada kalma-

mı istedi...belki aile kızı rahat etsin diye iste-

yebilir.. çünkü çok saygın bir mes-

lek...üniversitede kalmak hoca olmak şu anda

bile çok saygın...(Doç.Dr, Evli)

Tüm insanlar hayatları boyunca

farklı şekillerde hep bir güç arayışı içinde

olmuştur. Güç ve hayatı algılama tarzı ara-

sında kurulan ilişki, bu arayışın nedenlerin-

den birisi olarak görülebilir. Bu biraz da ikti-

dar hissinin günlük hayattaki bir karşılığıdır.

Kadın ve akademisyenlik arasındaki ilişkide

öne çıkan saygınlık, prestij, güven, yaratıcılık

ilerleme gibi istekleri bu denklemin içine yer-

leştirmek mümkündür. Kadınlar da en az

erkekler kadar güçlü olmak isterler. Aradaki

fark ise gücün tanımında gizlidir. Saygınlık ve

kariyer kadın dünyasında gücün sembolleri

olarak algılanıyor olabilir. Toplum nezdinde

çizilen güçlü kadın profili, sosyal güce yapı-

lan önemli bir yatırımdır. Kadın, akademinin

çizgileri içinde oluşturduğu güce bağlı olarak

kendi özgür ve bireysel alanlarını çizme fırsa-

tını yakalıyor da olabilir. Bütün bunlar kadı-

nın içindeki potansiyeli bir yöne kanalize

etme amacına da hizmet etmektedir. Bu du-

rum kadın için kaçınılmazdır esasında. Yüz-

yıllarca bilgiden uzak tutulan, bilgiye hük-

metmesi çeşitli gerekçelerle engellenen kadın

için yasaklı alan üzerinden "ben de varım"

demenin koşulları eline geçmiştir. Benzer bir

algının kız çocuğuna sahip olan aileler için de

geçerli olduğu varsayılabilir. Görüşme metin-

lerine de yansıdığı üzere aileler kız çocukları-

nın kendi bulundukları şehirde gücü elinde

bulundurmasını istemekte ve buna göre yön-

lendirmelerini yapmaktadırlar. Sonuç olarak

akademisyen kimliğinin yarattığı etki, aka-

demiye girme eğilimini güçlendirmektedir.

Okay (2007: 2) ve Leemann (2010:

300) ilgili çalışmalarında, kadın

akademisyenlerin sistem dışı kalma

nedenlerini değerlendirmektedirler. Okay'a

göre kadınlar iki aşamada sistem dışı

kalmaktadır. İlk aşama yüksek lisans/doktora

sonrası iş bulamama, ikinci aşama ise doktora

sonrası Yardımcı Doçent olma aşamasında

bekleme. Doktora sonrası ile doçentlik

arasındaki dönemde çocuk sahibi olan

kadınlar, yıpranma ve suçluluk duygusunun

baskın yaşanmasına bağlı olarak kendi

istekleri ile (Öztan &Doğan; 2015: 211) sistem

dışı kalmaktadır. Bahsedilen bu zaman dilimi

iş ve aile dengesinin önem kazandığı bir

aralıktır. Dengenin sağlanamaması

durumunda üretkenlik, doyum, kariyerine

devam isteğinde azalmaların olması (Yıldırım

& Çam; 2011: 5) kadını sistemin dışına

itmektedir.

G2: Doktora sonrası beş yıl kadar

bekledikten sonra atanan bir öğretim

üyesiyim. Benden önce ve sonra uzun süre

bekleyen 3 kadın arkadaşım daha oldu.

Bölümümüzde yakın zamanlarda araştırma

görevliliğine başlayan ve doktorasını bitiren

kadın sayısı (istatistiksel olarak) fazlaydı.

Sayısı az olmasına rağmen daha kısa sürede

atanan erkek arkadaşların en önemli özelliği

siyasete yakın olmalarıydı. Son yıllarda,

üniversitelerde doktora sonrası atamaların

liyakate değil siyasete dayandığını üzülerek

görmekteyiz. Kısa sürede Yrd. Doç. olan kadın

arkadaşların çoğunun yakınlarındaki

erkeklerin ve siyasilerin desteğiyle, ataerkil

toplum geleneğiyle, kadro bulduklarının canlı

şahidiyim.(Yrd.Doç.Dr, Bekar)

G5: Bence aile kurma çabası en önem-

lisi, çocuk bakımı erkek tarafından yapılamı-

yor ve geleneksel rollere sadık bir toplumuz,

kadın sürekli savaş halinde, çok

yorucu...kadının ailedeki baskın konumu. bu

durum işte gerilemeye sebep oluyor... ya da

kadınlar bir seçim yapıyor.... ikisini dengede

tutana helal olsun...sonuç olarak toplum

yapımıza gidiyor konu... klasik normlara

uymayan aile yapısı ve iyi iş ortamı kadına

yardımcı olsa bile anne olmak eninde sonun-

da kadını zorlayacaktır... kadın da daha fazla

Page 8: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

540

Hatice Karakuş

yük taşımak istemeyecektir. (Yd.Doç.Dr.,

Evli) G6: Kadın kendini güncellemiyor... dün-

ya insanı olamıyor... kendi çizdiği çerçeve

içindeler çoğu kez...günü kurtarmaya çalışı-

yor (Prof. Dr., Bekar)

G7: Kadınlar evli ve çocuklu olunca o

tempoyu götürmekte zorlanıyorlar...eşin de

akademisyen olduğu halde eşin senden bek-

lentileri bir ev hanımıymışsın gibi oluyor.

yine de eşim bana destek oldu ama bu biraz

da eşi aşıyor... çocukların ihtiyaçları annelik

içgüdüsü, diğer şeylere ket vuruyor...ben araş-

tırma görevliliği sınavına başvurduğumda

beni evlisin diye almadılar... sen evlisin asis-

tan olamazsın dediler...şu an kendimi çok

yorgun hissediyorum aslında... hem çalışma-

lar hem ev hem çocuklar hepsini bir arada

götürdüm... çocuğu sallarken bir yandan da

bilgisayarda yazı yazardım... istatistik öğ-

renmek için gece hocanın evine gittiğimi bili-

rim... erkeğe göre kadının temposu çok yük-

sek... bütün bunlar evet zor ama evlilik çocuk

bahane değil... zorladı ama engellemedi....

annelik bu meslekte ilerlemek için bir engel

kesinlikle bir engel değil...(Doç.Dr., Evli)

G8: Tıkanmadım...zorlandığım za-

manlar oldu ama bunlar tıkanma değil-

di..sonuçta hedeflediğim şeye ulaştım...evlilik

değil kesinlikle..evlilik benim işlerimi çok

kolaylaştırdı..ama çocuk sahibi olduktan

sonraki doktora tez dönemine rastlaması zor

oldu ama tıkamadı beni.. ...(Doç.Dr., Evli)

G9: Evli olmasaydım daha ilerde

olabilirdim...ve ben kendimi bu ülkede bul-

mazdım başka bir ülkede bulurdum...Erasmus

programlarından genelde erkek arkadaşları-

mız yararlandı...evli ve çocuklu kadınların

hiçbiri bu programa gidemedi...kadın fedakar-

lık etti erkek gitti dilini ilerletti ve dil puan-

larını aldı..kendini akademik olarak daha

ileri bir noktaya götürdü...ben mesela evli ve

çocuğum olduğu için bunlardan yararlanmak

hiç aklıma gelmedi..üstüne düşme-

dim..gidemeyeceğimi düşündüm.. hoca belli

bir rota çiziyor ve sizden belli sürede işi isti-

yor..bu sürede siz hocanızı mutlu etmiyorsa-

nız elenmeye mahkum oluyorsunuz...bu sade-

ce kadın değil erkek için de geçerli..

...(Doç.Dr., Evli)

G11: Kültürel olarak süregelen anne

rolü baba rolünden daha duygusal davran-

mayı, önceliklerini aile yönünde seçmeyi özel-

likle çocukları herşeyin üzerinde tutmayı

gerektirmektedir. BU nedenle bilim kadını

özellikle anne olduktan sonra akademik faa-

liyetlere ara vermek zorunda kalmakta, bu

durum bir süre sonra meslekten soğumaya

neden olmaktadır. Çocukların büyümesi ile

işine yeniden adapte olmaya çalışan kadın

çokça zaman kaybetmiş olur (Yrd.Doç.Dr.,

Evli)

Yüksek Lisans ve doktora sonrası iş

bulamama ile doktora ve yardımcı doçent

olma arasında geçen dönem yazarlara göre

kadın için kritik bir eşiktir. Şöyle ki aile, evli-

lik, çocuk ve akademik kaygılar aynı döneme

denk gelmektedir . Bu çalışma kapsamında

literatürün verdiği bilgiyi onaylayan görüşler

kadar tam aksini savunan görüşlere de ula-

şılmıştır. Ancak literatürü destekleyen görüş-

lerin çok güçlü bir perdeden çıkmadığını da

özellikle vurgulamakta fayda var. Ayrıca evli-

lik ya da çocuk sahibi olmanın sistemin dışına

itilme nedeni olarak görülme yönünde güçlü

bir eğilime bu çalışma kapsamında rastlan-

mamıştır. Sürecin zorluğu ve yüksek tempo

kariyeri kesintiye uğratan sebepler olmakla

birlikte, sayılara yansıyan gerçeğin tam karşı-

lığı değildir. Kadının kendini güncelleyeme-

me durumu öne çıkan bir diğer vurgudur.

Doktora sonrası aşama her akademisyen için

aslında yeni bir başlangıçtır. Akademiye yeni

bir unvanla adım atmanın ilk evreleridir ve

bu evrenin adımlarının öncekilerden çok daha

güçlü olması beklenir. Bahsi geçen zaman

dilimi akademik kimliğin ilk sınavıdır aynı

zamanda. Bu zaman aralığında bırakılan izle-

nimler akademik hayatında kadını gölge gibi

takip edecektir. Sonuçta bu kritik dönemdeki

krizin yönetilmemesi söz konusudur denilebi-

lir.

Leemann (2010) ise çalışmasında iki

soruya odaklanıyor. Kadınlar doktora sonrası

araştırma aşamasında akademiye entegre

Page 9: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

Delik Boru: Türkiye’deki Akademisyen Kadınlar Üzerine Bir Analiz 541

olup kalma açısından erkeklerden daha fazla

problemlere mi sahip? Kadın araştırmacılar

ulusal ve uluslararası ağlara entegre oluyorlar

mı? İkinci olarak akademik toplulukla

bütünleşmeyi etkileyen iç ve dış faktörler ki

bunlar aile (çocuk doğurma) ve kariyerin

erken aşamalarında verilen destekler gibi

doktora boyunca akademik olanla

bütünleşme üzerine odaklanıyor. Erkek

habitusuna göre işleyen bir akademik camia

içinde var olmaya çalışan kadın

akademisyenler için akademik kariyer tek

kişilik bir girişim değildir. Leemann'a göre

(2010: 301-304) mevcut kadro tarafından

akademik ağlara kabul edilme üniversitede

yer edinmenin bir ön şartıdır. Akademik

bağlantılar ve ilişkiler, kariyerin gelişimini

destekleyen bir tür sosyal

sermayedir4.Akademide sosyal sermaye

günlük çalışma ortamı bağlamında, yeterlilik

dönemlerinde, kongreler sırasında, araştırma

birliktelikleri veya yurtdışında geçirilen

zamanlar süresince (gelecekte) ilgili kişilerle

kişisel ilişkiler oluşturma anlamına gelir. Bu

ilişkilerin çeşitliliği, miktarı ve gücü, bireyin

daha fazla akademik sermaye (itibar, kredi,

güç) oluşturması için referans verebileceği

kaynaklardır. Akademisyenler sosyal sermaye

biriktirme ve dönüştürme sürecine

katılmazlarsa marjinal hale gelirler. Sonunda

akademik alanın kıyısına itilir ve oyundan

düşerler. Sosyal sermayeyi büyütmek ve

sürdürmek için zamana gereksinim vardır.

Ayrıca sosyal sermaye sembolik sermaye

özelliğine sahiptir ve takdir ve tanınma

akademisyenlerin sahip olduğu bağlantılara

bağlı olduğundan bir ayrıcalık işlevi de görür.

Yurtdışında geçirilen süreler, uluslararası

dergilerde yayımlanan makaleler veya

4 Sosyal sermaye, az ya da çok kurumsallaşmış karşılıklı

tanıma ve tanınma ilişkilerinin süre(k)li ağlara sahip

olma/tasarruf etme ile bağlantılı, aktuel ve potansiyel

kaynakların birlikteliğidir; ya da farklı bir ifade ile, bir

gruba aidiyete dayanan kaynaklarla alakalı bir şeydir

(Bourdieu 1983'den akt: Yarcı; 2011: 131).

yabancı kurumlarla yapılan araştırma

ortaklıkları, bireyin tanınma ve öz-düzenleme

ile ilgili sembolik yarışmada kendini öne

çıkarma aracı olarak hizmet eder. Kariyerleri

boyunca işe yeni başlayan araştırmacılar, eğer

kariyerlerinin başından itibaren akademik

olarak güçlü akıl hocaları tarafından

desteklenirse, sosyal ağlar yoluyla akademik

sermayelerini biriktirebilir. Akıl hocaları geri

planda hami ve denetleyici olarak işlev

görürler, referans mektubu yazar, bağlantılar

kurulmasına yardımcı olur ve korumaları

altındakilerin yeterliğine katkıda bulunurlar.

Bu yüzden, kariyerlerinin ilk basamaklarında

akademik alana iyi entegre olmuş ve akıl

hocaları tarafından desteklenen

akademisyenlerin büyük bir bağlantılar ağı

kurabilecekleri söylenebilir. Adı geçen

makalesinde Leemann (2010:304) kadınların

akademik sosyal sermaye oluşturma

süreçlerinin problemli olduğuna dikkat

çekmektedir. Ebeveynlik akademik işgücünde

kadının varlığına – konferanslara katılım,

araştırma zamanı, bağlantı kurma fırsatları ve

coğrafi hareketlilik – kısıtlar koyar ve

uyumluluk sorunlarına neden olur. Kadın

araştırmacılar hareketliliklerini aile planlarına

uyacak şekilde düzenler, zaman ve mekanda

hareketlerini sınırlar veya akademik

hareketlilikten tamamıyla vazgeçerler.

Akademik ağlara erişimde, özellikle

akademik anneler olmak üzere, küçük

çocukları olduğu zaman, kadınlar bunun için

gerekli zaman kaynağına sahip

olmadıklarından, akademik bağlantıları

oluşturmada ve sürdürmede daha büyük

zorluklar yaşamaktadır.

G2: Ev sorumlulukları baskın gelir ve

bu durum seyahat kısıtlaması sağlar.... Oysa

erkek rahatlıkla kendi sorumluluklarını da

kadına yükleyip gidebilir... Evli olmayan

kadınların büyük çoğunluğu için benzer baskı

ebeveynlerinden gelmektedir. (Yrd.Doç.Dr

Bekar)

G8: Hiç kongrelere gitmedim..bildiri

Page 10: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

542

Hatice Karakuş

yazdım ama her yıl gönderirdim ama kendim

gitmedim..çocuklar büyüdü gittim...2005-2013

arası 8 yıl kongrelere gitmedim..(Doç.Dr.,

Evli)

G9: Akademik sermaye kadının bunu

elde etmesi biraz zor oluyor...çocuk ve evlilik

biraz sıkıntılı..ama eğer sosyal ise bunları

çok kolay elde edebiliyor... doktora hocamla

yurt dışına çıktım..onunla yurtdışına çıkınca

benim vizyonum da değişti...yani hocamızın o

kadar kişinin arasında seçti...gelince ben tek

başına çok fazla ingilizcem de yoktu tek ba-

şıma Roma'ya gittim...hocamın açtığı viz-

yonla ilgili... ..(Doç.Dr., Evli)

G10: Çok istediğim bir kongre ama

akademik anlamda getiri ve götürülerini dü-

şünüyorsun... ders programı, evdeki durum

falan gitmeyim daha iyi diyorsun... o düşün-

me sıkıntısından da kurtulmuş oluyorsun.

..(Doç.Dr., Evli)

Akademik toplumla bütünleşmek,

akademik ağlar içine dahil olmak, akademik

ilişkiler içindeki yerini almak suretiyle ulusal

ve uluslararası ağlara entegre olmak, akade-

misyenliğin önemli bir bileşenidir. Sosyal

sermaye simgesel sermayenin de tetikleyicisi-

dir bir nevi. Camia içinde tanınma, itibar,

kredi gibi soyut kazanımlar da bir şekilde bu

iki sermayenin içinde gizlidir. Evli ya da be-

kar kadın akademisyenler akademik hareket-

liliklerini aile yaşantılarına göre dizayn etme

durumunda kalmaktadırlar. Aile endeksli bir

hareketlilik ister istemez zayıf bağlantıları ve

zayıf sermayeyi yaratacaktır. Bundan önceki

paragraflarda da vurgulandığı üzere kadınlar

bir şekilde sistem içinde kariyerleri anlamında

kesintiye uğramaktadır. Edinecekleri güçlü

bir akademik sermaye hem kesintinin olası

zararlarını minimize edecek hem de dönüşle-

rin hızlı olmasını sağlayacaktır. Yine bu aka-

demik ağlar kadınların kolektif çalışmalar

içine dahil olmalarını kolaylaştıracağı için

akademik konulara olan ilgiyi her daim canlı

da tutacaktır. Ayrıca yurt dışı deneyimi ka-

zanma konusunda öncü olacak hocaların ka-

dınların akademik hayatında daha çok yer

edinmesi önemlidir. Sonuç olarak kadınlar

açısından akademiye adım atılan ilk yıllardan

itibaren, alana entegre olmak ve akademik

bağlantılar kurmak anlamında geleceğe yatı-

rım yapmak önemlidir. Bu sermaye sonraki

yıllarda olası sıkıntıların yaratacağı boşluğu

doldurma misyonunu yüklenecektir. Akade-

mik sermaye yoksunluğu/yokluğu hem iş

doyumunu etkileyecek hem de bireyi marjinal

kalma tehlikesi ile karşı karşıya bırakacaktır.

Marjinallik akademinin dışında kalma ve bir

süre sonra oyundan düşme olarak okunabilir.

3.1.Kadın ve Geleneksellik

Aile hayatına göre endekslenen bir

akademik hayat bir başka tartışmaya yön

vermektedir. Kadın akademisyenler ataerkil-

lik ve bunun bir uzantısı olan gelenekselliğin

neresinde yer almaktadırlar? Cinsiyet, aile,

çocuk akademide yükselmenin önünde bir

engel midir? Aile hayatında erkeğe nazaran

kadından beklentiler çok daha fazladır (Öz-

kanlı & Korkmaz 2000). Annelik, eşlik, ev

kadınlığı, akrabalık, topluluk, mesleki ve bi-

reylik rolleri (Opprang & Apu, 1985: 7'den

akt: Gönüllü & İçli; 2001: 85) verilebilecek

birkaç örnektir. Evlenme ve çocuk sahibi olma

(King vd. 2009) bütün bu roller içinde en

belirleyici rol olarak öne çıkmaktadır.

Hochschild (1989'dan akt: Kapız; 2002: 150)

kadınların işten sonra eve döndüklerinde

çocuk bakımı ve ev işleriyle uğraşmalarını

ikinci vardiya olarak isimlendirmektedir.

Seyman (2010) ise buna benzer bir tanımla-

mada çalışan kadınları iki işverenli, iki mesai-

li, dört vardiyalı (ev, iş, eş, çocuk) ifadelerine

yer vermektedir. Bu durum yorgun ve mut-

suz bir çalışan kadın profili ortaya çıkarmak-

tadır. Koçkar (2015: 207) ise kadınların terfi

almasında cam tavan yerine "annelik duvarı-

nın" etkili olduğunun altını çizerek, annelik

sonrası kadını bekleyen bir dizi şokun (za-

man, seçenek, gelir ve statü kaybı) tercihlerin

belirlenmesinde etkili olduğunu savunmakta-

dır. Diğer yandan rollerin sayısındaki fazlalık

rol çatışmasını (Özkanlı & Korkmaz: 2000: 78,

Erçetin, 1997, Özbilgin & Healy, 2004, Maya;

2012: 219) tetikleyerek başka açmazlara kadını

gebe bırakmaktadır. İdeal bilim insanının iş

Page 11: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

Delik Boru: Türkiye’deki Akademisyen Kadınlar Üzerine Bir Analiz 543

yaşamı dışında çok az ilgisi ve sorumluluğu

vardır ve zamanını bilimsel uğraşıya verir

(Bailyn 2003: 139). Bilimin bu özelliği bireyin

diğer bağlılıkları ile çatışır. Aile bu bağlılık-

lardan birisidir. Bu durum Koray'a (1992: 119)

göre aşırı yıpranan ve yorulan bir kadın ger-

çeğini yaratmaktadır. Bu nedenle kadınlar

erkekler kadar başarılı olabilmek için evlilik

sorumluluğu almayı (Akbulut: 2011: 53) ve

evliliğin günümüzdeki halini (James, 2010: 24)

reddederler.

Koray'a (1992: 96-119) göre eğitim,

ataerkil toplum yapısının toplumsallaşma

sürecinde kadınlar tarafından benimsenmesi-

ne hizmet etmektedir. Eğitim düzeyi yükselen

kadınlar kadın erkek rollerini sorgulamıyor

aksine kabullenme eğilimine giriyor. Sonuçta

kadın çalışanlar hazırlanma aşamasındaki

yetersizlikleri ve ailevi sorumlulukları nede-

niyle üst kademe geçişlerini gerçekleştiremi-

yorlar. Ataerkilliğin yarattığı mevcut durum

bir başka yönüyle de akademide suskun bir

kadın akademisyen profiline zemin hazırlıyor.

Akbulut (2011; 54-56) kadın akademisyenleri

konu alan bir makalesinde, kadınların siste-

min yarattığı hiyerarşi mantığından uzakla-

şamadığını ve üst yönetimlere karşı suskun

olduğunun altını çizmektedir. Siyasi yönetime

tavır alacak akademisyenlerin içinde kadın

akademisyenlerin sayıca az olması, yazara

göre kadınların yeterince eleştirel, özgür ve

muhalif olmadıklarının ve kendi aralarında

dayanışma zayıflığının, erkeğe ve güce tabi

olmanın kanıtıdır. İşte bu suskunluk ve sistem

içinde geleneksel kadın rolünü yeniden üret-

meleri ile geleneksel kıskaçla bilimsel uğraşı

yapma telaşına düşen bir kadın akademisyen

profili ortaya çıkarmaktadır.

Bütün bu koşullara bağlı olarak erke-

ğin çalışma hayatında yaşadığı sorunlar işe

bağlı olarak nitelendirilirken kadın için aynı

sorunlar kadın sorunu olarak görülmektedir.

Savcı'ya (1999: 161) göre erkeklerin işgücüne

katılımı "iş modeli" olarak isimlendirilirken

aynı durum kadınlarda "toplumsal cinsiyet

modeli" olarak karşılığını bulmaktadır. Bu

veri şu şekilde okunabilir; Erkeklerin işi so-

runlar ve koşullar üzerinden değerlendirilir-

ken, aynı durum kadınlar için aile ilişkileri ve

kişisel özellikler üzerinden ele alınmaktadır.

Kapız'a (2002: 143) göre aile, iş taleplerini

engelleyen bir tehdit olarak görülmektedir. Bu

iki alanı -iş ve aileyi- yönetmeye çalışmak bir

çalışan sorunu olmaktan çok bir kadın soru-

nudur. Yani iş ve aile taleplerinin rekabeti

sadece kadını ilgilendiren bir konu olarak

görülmekte ve tercihin kadın tarafından ya-

pılması beklenmektedir.

G1: Kadınlar toplumsal rollerini ye-

rine getirmek (evlenme) ve hormonel olarak

tatmin olmak için (annelik) yükselemiyorlar.

Hamile kalan hoca en iyi ihtimalle 1-1,5 sene

izne ayrılıyor. döndükten sonra tek odağı

çocuğunun bakıcısı , okulu karnının açlı-

ğı/tokluğu oluyor. Üzgünüm ama bu böyle. En

idealist kadında da bu şekilde vücut buluyor

annelik. Şöyle bir örnek vereyim: 3 yaşında

kızı olan bir hocamız yüksek lisans yaparken

hamile kaldı tahmin edeceğin üzere hala de-

vam eden bir tez süreci yaşıyor. Bu 3 sene

içinde derse girip çıkmaktan başka hiç bir şey

yapmadı. sadece 1 tane 3 yazarlı bir bildiri

yazdılar. 3 yılda bir çok yazarlı bildiri. Dü-

şünebiliyor musun. Sonra aniden bu anne

akademisyen bir proje yapmak istedi. Proje-

nin amacı şu: Hastanede tedavi gören 'çocuk-

lar' için hastane palyaçoluğu. Başta kulağa

çok özverili gibi gelebilir. Ama durum farklı

.Şöyle anlatayım: Her hafta hastane stajına

öğrenci götürüyor hocamız. Orada ağlayan

çocukları görüp kendi kızıyla empati kuruyor

ve annelik hormonları ona böyle bir proje

yapmak için motivasyon kaynağı oluyor.

Hocanın alanı 'Kamu yönetimi' . Çocuk geli-

şimci ya da ilgili alandan değil.. Gördüğün

gibi kadın (anne) akademisyenin çalışması

bile çocuk odaklı olup otobiyografik özellik

taşıyor. bu da bizi toplumsal rollerle beraber

biyolojik bir ihtiyacın tatminine götürüyor

(Öğr. Gör. Bekar)

Page 12: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

544

Hatice Karakuş

G1: Ben burada kadın akademisyen

olarak hiç bir zorluk yaşamadım. Yaşadığım

zorlukların kaynağı bir taşra üniversitesinde

çalışıyor olmaktan kaynaklanıyor, cinsiye-

timden değil. (Öğr. Gör. Bekar)

G2. Kısa sürede Yrd. Doç. olan kadın

arkadaşların çoğunun yakınlarındaki erkekle-

rin ve siyasilerin desteğiyle, ataerkil toplum

geleneğiyle, kadro bulduklarının canlı şahidi-

yim.(Yrd.Doç.Dr., Bekar)

G4: Çalıştığım bölümde çok sayıda

kadın akademisyen var. Bunların bir kısmı

akademik çalışmaları başarılı bir şekilde

yürütürken, bir kısmı neredeyse ev hanımı

pozisyonundalar. Çekingen, iddiasız ve hırs-

sızlar. Bu durum değişmedikçe çok da şansı-

mızın olduğunu düşünmüyorum. Örneğin

bölüm başkanlığı, dekanlık için en uygun

aday olmama rağmen bu görevler verilmedi.

Bunda tek sorunun kadın olmam olduğunu

düşünmüyorum ama bunun önemli bir etken

olduğunu düşünüyorum..(Prof. Dr., Evli)

G6: Toplumsal bakış açısı etkili. ye-

rellik etkili bence...yerelden gelen mesajlar

kadını şekillendiriyor. yerel anlayışla bakıl-

dığı için olabilir. (Prof. Dr., Bekar)

G7: Kadın akademisyen geleneksel...

aileye bağımlı yetiştiriliyor insanlar. o ba-

ğımlılık evlendikten sonra da devam ediyor.

bu insanın iş hayatına da yansıyor. yani me-

sela belli bir aşamadan sonra annen baban

rahatsız olduktan sonra işler değişiyor. N.

hoca mesela anne babasının rahatsızlığı ne-

deniyle akademisyenliği bıraktı...kadınlar

konformist yaşamak istiyorlar. rahat yaşa-

mak istiyorlar. istiyor ki hem akademik kari-

yer yapayım hem de rütbem olsun diyor-

lar...bazı kadınlar o eksikliği aynı meslek

grubunda ise eşinin desteği ile kapatıyor. yani

ikisi de doktorsa hem kendi hem de eşi için

yayın yapıyor. bildiride onu da ekliyor. erkek

akademisyenin kanatları altında uçmaya

çalışan bir akademisyen durumu var. ve yay-

gın bu...doktora yaparken evliyim zor bir

süreç... bir gün çalışırken kitabı fırlattım

yapmayacağım dedim kendi kendime. sonuçta

ölüm yok ya dedim "bırakıcam". bana bunu

dedirten zamansızlıktı. yani şimdi ben akşam

eve gidiyorum çocuklar yatıncaya kadar bi-

şey yapamıyordum onlar yatınca da çok geç

oluyordu sabah 4lere kadar ders çalıştım. bu

tempo beni yordu....yıpranma ya da suçluluk

hissetmiyorum yorgunluk hissediyo-

rum..evlilik çocuk bahane değil. zorladı ama

engellemedi. senin akademik kariyer yapmanı

engelleyecek bir cinsiyetçilik yok... erkek için

akademisyenlik ev sorumluluğu anlamında iş.

kadın için sanki ekstra bişiy...o hiçbir zaman

çalışmalarından ödün vermedi ...ben hem

anne olarak hem öğretim üyesi olarak hem de

doktora öğrencisi olarak hepsini bir arada

götürdüm ama erkeklerde bu yok... erkekler

yeri geliyor sen ders çalışırken çocuğu senin

kucağına bırakabiliyor ya da bölümleri ile

ilgili bir toplantı var senin ders çalışman

lazım hiç önemsemiyor.(Doç.Dr, Evli)

G8: Eşimin bana destek sağlaması

onun kaygılarını giderici şekilde davran-

mamdan kaynaklanabilir...mesela eve vakit

ayıramama gibi bir durum söz konusu olma-

dı..geleneksel rolümü oynadım...belki bayan

olarak çocuk ve eşime ve eve bir de akademiye

sorululuğum vardı..dengelemeye çalıştım..eve

iş götürme gibi bir yola gitme-

dim..çalışacaksam evde gece çalıştım...ben

geleneğe bağlı kaldığım için zorluk yaşama-

dım ve dengeyi kurdum..eğer kurmasaydım

başka problemler ortaya çıkabilir-

di...çocuğunla eşimle ya da ailemle sorun

olabilirdi...toplum biraz daha kadına biraz

daha evine vakit ayırması yönünde baskı

yapıyor..ya da çocuğa bakma yönünde , bütün

işleri yürütmesi gereken birisi olarak görü-

yor..benim ailem mesela benim evlenmemi

istemediler... çünkü böyle bir işte çalışıyorsun

böyle bir yolun var ilerlemen gerekiyor evle-

nirsen engel olur sana evlilik, çocuk....ben

başa çıkabilirim dedim...o dengeyi kurma

çabası içinde bir düzen tutturuyorsunuz ee

tabi bazı fedakarlıklar yaptım..sosyal hayat

gitti....beni yıprattı..yıprattığını hissediyorum

uykusuzluk yorgunluk işte bu anlamda var..

çocuklardan sonra görevlerimi yerine getir-

dim.....gerektiği kadar..aşırıya kaçmadı şu

Page 13: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

Delik Boru: Türkiye’deki Akademisyen Kadınlar Üzerine Bir Analiz 545

kadar makale yapıcam demedim..onlar yürü-

yebildiği hızda yürüdü.. .(Doç.Dr, Evli)

G9: Sadık öğrenciler bence sevili-

yor...bu cinsiyet meselesi değil... hocalar ge-

nelde vefa borcunu hisseden kişiyi severler..

kadın geleneksel kafa ile bu kuruma gidiyor

ve kurum onları atıyor kabul etmiyor..içinde

kadın eleniyor..elenmeyenler de sisteme enteg-

re olan kadınlardır... geleneksel yapıdaki

kadınlar üniversitenin her yerinde var.. gele-

neksel roller kamusal rollerden daha fazla

önemseniyor..son dönemlerde dini bir profil

de artmaya başladı...bunla birlikte kadınlar-

da kamunun için de şekillenmeye başlı-

yor..bazen fikrinizi söyleyemiyorsu-

nuz...karşıdaki yanlış algılar diye söyleyemi-

yorsunuz... .(Doç.Dr, Evli)

G10: Sen kadın olduğun için engelle-

niyorsun fikrine inanmıyorum... yani aslında

ülkemiz sen bir proje yapıyorsan ya da işte

bişey yapacaksan sırf kadın olduğun için

değil layıkıyla yapamıyorsan ayrıntılarına

yer vermiyorsan önemsemiyorsan evet başarı

elde edemiyorsan bunu kadın olmaya mal

etmek bana doğru gelmiyor. öğrenilen çocuk-

luktan gelenleri bundan sonraki eğitimler ile

değiştirmek zor..evet biraz da işlerine geliyor.

kadınlar için ne deriz. fedakar. feda ediyor ve

kar elde ediyor. mesela kadın evde saçını sü-

pürge eder. ayrı bir yaşam kurma konusunda

kendinde bir güç bulamadığında ne yapıyor

ben çocuklarım için katlanıyorum.. değil as-

lında böyle değil..onu yapacak dinamiklere

sahip değil özgüven eksikliği kaynaklanan o

anda daha kolay gelen daha alışmış olduğu

davranış biçimlerini benimsiyor kadınlar..

dolayısıyla de kadın akademisyen için de ben

feda ediyorum kendimi ailem çocuk vs. bekar

da olabilir kadınlar için sosyal yaşam işten

daha güçlü geliyor ya da önemli. sonra da dış

mazeretler ile açıklıyor..aslında herşey insa-

nın kendisi ile alakalı. ..hızı kesen kadının

geleneksel ve toplumsal rollerinden çıkama-

ması. öğrenilmiş davranışlar bunlar. akade-

mideki kadınların bu geleneksel bakıştan

çıkmaları ve daha farklı düşünmeleri gereki-

yor...daha farklı bir yaşam biçimi benimseme-

leri gerekiyor... ama dediğim gibi bunu başa-

ranlar bir yerlere geliyorlar başaramayanlar

ise gelemiyor. .(Doç.Dr, Evli)

Evlilik, annelik, çocuk ve cinsiyet

ataerkil söylemin kendini inşa ettiği temel

kavramlardır. Kadın akademisyenler için bu

kavramlar akademik hayatlarının neresinde

yer almaktadır? "Kadın akademisyen gelenek-

seldir" düşüncesi bu çalışmada birçok katılım-

cı tarafından özellikle belirtilmiştir. Yerelden

gelen mesajların güdümünde olan kadın aka-

demisyen profili çekingen, hırssız ve iddiasız

olarak nitelendirilmektedir. Hatta "ev hanımı"

ifadesi öne çıkan bir yorumdur. Kadın ve

gelenek arasındaki ilişkide iki veri göze

çarpmaktadır: İlki geleneksel rollerin kamu

rollerinden daha fazla önemsenmesi, ikincisi

ise geleneksel roller içine iliştirilen kamusal

roller. Bu iki faktör kadını geleneksel bir zih-

niyet ile kuruma girme konusunda teşvik

ediyor olabilir. Kurumsal zihniyetin de bu

yapıya onay vermesi bir başka çalışmanın

konusu olmaya adaydır. Geleneksel rollerinin

ardı sıra, yürüyebildiği hızda ilerleyen bir

akademik yaşam, kadınların hayatlarındaki

erkeklerin kaygılarını giderme beklentisi hızı

kesen diğer sebepler olarak düşünülebilir.

Belki de kadınlar için akademide ilerlemenin

yolu geleneğe bağlı kalmak ve erke-

ğin/erkeklerin kaygılarını gidermekten geçi-

yor da olabilir. "Geleneğe bağlı kaldığım için

zorluk yaşamadım" ifadesi gelenek ve kadın

arasındaki ilişkinin özeti olarak okunabilir. Bu

anlamda gelenek kadın dünyasında işle-

ri/gidişatı kolaylaştırıcı bir etkinin parçası

olarak yorumlanabilir. Görüşme metinlerinde

ifade edilen "fedakar" kelimesi üzerinden

yapılan analizi de yine bu düşüncenin uzantı-

sı olarak görmek mümkündür. Şöyle ki ka-

dınlar için en sık kullanılan sıfatlardan birisi

"fedakarlık"tır. Bir şeyleri feda eden kadının

bundan bir "kar"ı da vardır. Akademide iler-

leme noktasında pürüzlerle karşılaşan kadın

Page 14: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

546

Hatice Karakuş

akademisyen için, bu pürüzlerin yarattığı

kaygıyı kendine daha kolay gelen, öğrenilen

davranışlar arasından seçtikleri ile telafi etme-

si mümkün olabilir. Sürdürülemeyen bir iş,

aile için kendini feda etmek olarak düşünül-

düğü vakit, geleneksel roller kurtarıcı bir işlev

görür. Bu roller aynı zamanda kadının onay

görmesini kolaylaştırıcı bir etkiye de sahiptir.

Akademiyi askıya alıp rollerine kendini ada-

yan bir profil, toplum tarafından da onayla-

nacaktır. Sonuçta kadının kendini feda edip

kar elde ettiği durumlar, kadınları mevcut

duruma daha bağlı hale getirebilir ve durak-

samalara neden olabilir. Bundan önceki pa-

ragraflarda paylaşılan bir veriyi yinelemekte

fayda var. Katılımcıların birçoğu evlilik ve

çocuk sahibi olmanın kariyer edinme sürecin-

de bir engel oluşturmadığını özellikle belirt-

mişlerdir. Sürecin çeşitli aşamalarında devre-

ye giren evlilik aile, çocuk gibi değişkenler

zamansızlık, yorgunluk, yıpranmışlığa sebep

olmakla birlikte mesleki ilerleyememenin bir

gerekçesi olarak görülmemektedir. Geleneksel

toplumların tipik özelliği olan erkeğe endeksli

bir yapının bir benzerinin bu camia için de

geçerli olduğu yorumu bu başlığı tamamla-

yan bir diğer veridir. "Akademisyen eşinin

kanatları altında uçan" kadın akademisyenle-

rin görüşmelerde özellikle vurgulanması,

gelenekselliğin kılıf değiştirmiş bir boyutuna

atıftır aslında. Bütün bu verilerin toplamını şu

şekilde özetlemek mümkündür. Kadınlar

akademiye sadık kalma sorunu yaşıyorlar.

Çeşitli gerekçelerle mesleğe olan bağlılıklarını

sürdürmek noktasında yaşadıkları kopuşlara

neden olduğu için, mesleğe olan sadakatlerini

tehlikeye sokuyor olabilirler. Bu anlamda

gelenek sığınılan bir liman gibidir. Kadın

gelenekten gördüğü faydaya bağlı olarak

sırtını annelik, çocuk, evlilik gibi geleneklere

dayıyor yorumu, sahadan edinilen izlenimin

açılımıdır.

Ataerkil düzen kimliksizleşme, top-

lumsal rol, cinsiyetçi yaklaşım ve bu yak-

laşımın sınıf farkı yaratması, ötekileştirme,

hiyerarşi gibi kadın kimliğine dair pek soru

barındırır. Toplum kendi dinamiği içinde

gelenekler zinciri ve tabular yaratarak, daha

tehlikeli olan normalleştirme sürecini dayatır.

Ataerkil yapı kişiyi disipline ederek otomat-

ikleştirir ve kişi kendisinden beklenildiği gibi

hareket etmeye başlar (Selçuk, 2014: 517). Bu

anlamda geleneğe bağlı olan kadınların du-

rumu "kimliğin şeyleşmesi" (Metin: 83,

http://sbedergi.karatekin.edu.tr/) kavramı ile

açıklanabilir. Şöyle ki kimliğin toplumsal

olarak üretildiğinin ve değiştirilebilirliğinin

farkında olmayarak, bireyin kendisini, ko-

numu gereği belirli kalıplar içerisinde hareket

etmek zorunda hissetmesidir. Bu durumda

kazanılan kimlik sorgulanmaksızın, kimliği

taşıyandan nasıl hareket etmesi isteniyorsa,

kimlik sahibi o şekilde hareket eder. Ve bu

kimliği anlamlı kılan sembolik evren içerisin-

deki diğer kimliklerdir ki bu da erkek kimli-

ğidir. Bir başka açıdan kültür bir yaşama de-

senidir ve onda bireysel ve toplumsal belleğe

ilişkin donanımlar içkindir (Subaşı, 2003: 137).

Çünkü o, toplumsalın derin hafızasıdır ve gün

yüzüne çıkarıldığı her seferinde sosyal yaşa-

ma ilişkin temsiller de açığa çıkar. Yine birey

ve toplumun varoluşsal kimliği de kültürel

bellek içinde anlam kazanır. Sonuçta kişi de

toplum da kültürel sığınağın yarattığı güven-

lik ortamındadır ve kuşkusuz huzur içinde-

dir. Çünkü kültür bir güvenlik alanıdır. Hem

kişi hem toplum o kültürün koordinatları

içinde kendini var eder. Shills'e göre (2003:

113) gelenekler bağımsız şekilde kendi kendi-

lerini yeniden üreten şeyler değildir. Yalnızca

yaşayan, bilen ve arzulayan insanlar onları

hayata geçirebilir ve değiştirebilirler. Gele-

nekler sahipleri onları temsil etmekten vaz-

geçtikleri ya da onları benimseyen ve yeniden

hayata geçirerek yaygınlaştıranlar artık başka

yaşam çizgilerini tercih ettikleri vakit çürür-

ler.

Yukarıda bahsi geçen tartışma başka

soruları da tetiklemektedir. Kadının akademi-

ye bakışı ve akademide erkeği önceleyen bir

kadın profili sistem dışı kalma sorunu ile iliş-

kilendirilebilir mi?

G7: : İnsanlar akademisyenliğin ne

olduğunu bilmeden bu işe başlıyorlar. Türki-

Page 15: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

Delik Boru: Türkiye’deki Akademisyen Kadınlar Üzerine Bir Analiz 547

ye'de koşullar sıkıntılı herkes istediği işi ya-

pamıyor. bazıları bunu bir iş gibi görüyor

meslek olarak görmüyor. bu işi bir para ka-

zanma olarak görüyorlar.... ben burada gece

gündüz ders çalışırken öğlen yemeğe gitmez-

ken onlar yemeğe de gittiler, kuaföre de gidi-

yorlar , arta kalan zamanını akademiye ayı-

rıyor..yani hayata bakış açılarımız çok farklı.

birçok kadın bırakıyor. eşiyle birlikte aynı

üniversitede ise öğretim görevlisi olarak ça-

lışmayı göze alıyor. birçok kadın eşine önce-

lik tanıyor. eğer kendisi onun önüne geçerse

mutlu olamayacağını biliyor. ve o tür bir

yaşamı tercih ediyor (oto frenleme)...

.(Doç.Dr, Evli)

G9: Bu meslek saygın..bu kadına ye-

tiyor...kurum içinde bu kafayla devam edebi-

lirim diyor.... en alttan en üste kadar unvanı

alınca ona kafi geliyor... kadının eş tercihi ile

de alakalı bu..bence bu erkeklerin bencilliğin-

den kaynaklanıyor...eğer eşi çalışması için

imkan sağlıyorsa evde çok fazla bir beklentisi

olmuyorsa o zaman daha rahat ilerliyorsu-

nuz...mesela arkadaşlarıma baktığım zaman

akademik çevredeki kadınlar genelde eşleri

için kendilerini feda ediyorlar..şöyle yapıyor-

lar...mesela diyor ki önce sen doçent ol önce

sen profesör ol..ikisi de araş görevlisi dokto-

ra aşamasına geliyorlar diyor ki önce onun

doktorası bitsin ben sonra bitiririm...kadın

biliyor ki öne geçtiği zaman huzursuzluk

çıkacak..belki kadının kolayına da geliyor-

dur...oda arkadaşımın doktora yaparken eşi

de doktora yapıyordu..eşi doktorayı bitirmesi

için ona şans tanıdı...dedi ki o doktorasını

bitirsin ben ondan sonra bitireceğim..erkek

doçentliğe hep önce başvuruyor..ikisi de üni-

versitede ise önceliği kadın eşine veri-

yor...belki erkeğin ezilmemesi için belki kendi

aralarında çok hırslılar..belki makam mevki

olaylarına gelme ihtimalleri daha yük-

sek...erkeğin makamından yararlanma olabi-

lir..kadın için erkeğe öncelik vermek bir stra-

teji olarak düşünülebilir...belki evdeki huzur

da olabilir...kadın şunu da söylüyor olabi-

lir..bir an önce kurtulsun olsun ben bir şekilde

başımın çaresine bakabilirim...benim o erkeğe

ihtiyacım yok ben bir şekilde başımın çaresi-

ne bakarak ilerleyebilirim... .(Doç.Dr, Evli)

G10: Akademisyen olmak akademik

yaşamayı gerektiriyor. yani akşamları ser-

best olamazsın ders çalışman gerekiyor yayın

takip etmen gerekiyor, en az günlük 1 tane

makale okuman gerekiyor, bunları yaparken

kadının kadınlık annelik kimliği evdeki ona

yüklenmiş rollerini yerine getirme sürecinde

belki akademik yaşama bu kadar zaman ayı-

ramıyor.bu süreci yapılması gerektiği için

değil de bu benim işim yani bir makale yaz-

mak belli şeyleri takip ederek belli konularda

bilgini özünü bulmaya çalışmak sürecindeki

doyumu alamıyor. psikolojik gereksinmeler

ait olma saygınlık güvenlik sevilme o ihti-

yaçlarını oralardan karşılıyor ya da karşıla-

maya çalışıyor dolayısıyla mesleki anlamda

bir üst aşamaya geçmek gereksinimleri geri

planda kalıyor. .(Doç.Dr, Evli)

Kadın akademisyenler unvana gerek

kalmadan bu mesleğin vermiş olduğu saygın-

lığı yeterli görüyor olabilirler. "Akademisye-

nim" ifadesi saygınlık, güvenlik, ait olmanın

yeterli koşulu olarak görülebilir. Bu düşünce

bir işe sahip olmanın ifadesi olarak da okuna-

bilir. Meslek iş ikileminde algının iş düşünce-

sinden yana ağır basması ve akademisyenli-

ğin "arta kalan zaman"larda yapılması bu

duraksamanın nedenleri arasında gösterilebi-

lir. Eşiyle aynı mesleği yapan kadınların mes-

leki ilerlemede geri planda kalıp, erkeğe önce-

lik veren bir anlayışı benimsemesi geleneksel-

liğin akademideki karşılığıdır. Yine bu dü-

şüncenin bir başka versiyonu olan kadının

konformist yaşama isteği bir tür strateji olarak

değerlendirilebilir. Şöyle ki güce karşılık ge-

len makam arayışı, erkeği bir yere taşıma

düşüncesine öncelik verebilir. Kadının bu

tercihi güce doğrudan değil dolaylı yollardan

ulaşmanın bir yöntemi olarak da okunabilir.

Erkeğin bencilliği de yine bu denklem içine

yerleştirilecek bir diğer veridir. Önceliğin

Page 16: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

548

Hatice Karakuş

kendinde olduğunu açık ya da gizli yollarla

kadına yansıtan bir zihniyet de kadın akade-

misyenlerin izlenimleri arasında yer almakta-

dır. İşte bütün bu nedenlerin toplamı kendi

hızını kendi isteği ile kesen akademik kadın-

lar sorununu ortaya çıkarmaktadır.

3.2. Kadın ve Yöneticilik

Çalışma hayatının birçok alanında,

kadınların erkeklere nazaran temsil güçleri

görece daha azdır. Bu anlamda sistemin

dışında kalmanın bir diğer yansıması ise

yöneten değil yönetilen bir kadın geçekliğidir.

Konuyla ilgili olarak literatüre yansıyan

birçok çalışmada ortak olan bazı saptamalar

bulunmaktadır. Kadınların "performans bazlı

kültürde rekabet etme konusundaki

gönülsüzlüğü, rol model azlığı ve görünür

olmayışı, tanınma ve yükselme için daha fazla

çaba harcama zorunluluğu,

değerlendirenlerin erkek oluşu, haklar

konusundaki eğitimsizliği, seçim yarışına

girmekten çekinme, iddialı olmama, terfi

aşamalarını yeteri kadar bilmeme, liderlik

pozisyonlarında erkekleri destekleme"

(Yüksek Öğretimde Kadın Liderliğinin

Geliştirilmesi ve Güçlendirilmesi Çalıştayı,

2012: 13-17) "azınlık grup olarak

görülmeleri"(Maya, 2012: 208) "özgüven

eksikliği, başarılı ve zirvede olmasının kadını

yalnızlaştıracağı düşüncesi, yasal

düzenlemeler (Kılıç & Öztürk, 2014: 118)

çocuklardan boşalan yerin yaşlanan aile

üyelerinin bakım sorumlulukları ile

doldurulması (Öztan & Doğan, 2015: 212)

performans değerlendirmesinde eşit

davranılmaması (Zel, 2002: 45) üst kademede

yer alma konusunda isteksizlik (Yüksek

Öğretimde Kadın Liderliğinin Geliştirilmesi

ve Güçlendirilmesi Çalıştayı, 2012: 13-17,

Erçetin, 1997, Özbilgin ve Healy, 2004, Maya,

2012: 219) yönetim biçimi, kültür ve din

(Ferber & Lowry, 1977) , kadına yönelik

geliştirilen cinsiyet stereotipleri5 (Aronson,

5 Valiann (2005) ilgili çalışmasında bu durumu "cinsiyet

şeması" kavramı ile açıklamaktadır. Bu şemada cinsiyete

yönelik algılarımızda kadınlar daha az değerli iken

erkekler daha çok değerlidir. Kadın erkek eşitliğinin

Wilson & Akert, 2012, Hogg ve Vaughan,

2011. Bayrak ve Mohan, 2001: 112) iyi

yöneticilerin erkek olduğuna dair genel kabul

(Çelikten, 2004: 96) kadınların siyasal rekabete

dayalı seçim süreçlerinde başarılı olabilmek

için gerekli direnç, cesaret ve yılmadan

mücadele özelliklerini çok göstermedikleri

(Sancar, 1998: 539-540), kadınların yaşamını

ilgilendiren konularda erkeklerin karar

alabilmesinde bir tuhaflığın görülmemesi

(Sancar, 1998: 531) gibi sebeplere bağlı olarak

kadınlar sistemin dışındaki yerlerini

almaktadır.

Snavely (21'den akt: Zel; 2002: 45)

ilgili makalesinde kadınların yönetim

becerilerinin zayıf olmasına bağlı olarak

yönetimde başarısız sonuçlar ile

karşılaştıklarını belirterek, bu durumu çeşitli

şekillerde gerekçelendirmektedir. Kadınların

erkek çalışma arkadaşları tarafından gayri

resmi iletişim ağının içine alınmamaları, farklı

kıstaslara bağlı olarak yöneticilik

performanslarının değerlendirilmesi,

yöneticilik ve ailevi sorumluluklar arasında

kalmaları ve erkeklere nazaran akıl

hocalarının az olması kadınların yöneticilik

vasıflarını aşağıya çeken faktörlerdir. Yazar

adı geçen çalışmasında (1993: 17'den akt: Zel;

2002: 40, Negiz & Yemen, 2011: 47-48) erkek

egemen çalışma ortamlarının şekillenmesine

zemin hazırlayan birkaç noktaya dikkat

çekmektedir. Kadınların tarih içindeki

kalıplaşmış konumu, kadınların erkek iş

arkadaşlarıyla gayri resmi iletişim kurmakta

zorluk çekmeleri, ulaştıkları yöneticilik

makamlarının organizasyonların tümünü

yönetme imkanı tanımaması, kariyer ve iş

tanımlarının erkek değerlerine ve erkek

ihtiyaçlarına uygun bir şekilde tanımlanmış

olması ve erkeklerin kadınlarla birlikte

çalışmaktan memnun olmamaları gibi

nedenler eril alanların oluşmasında belirleyici

bir role sahiptir. Özcan (1999) ise erkek

çalışanların kendi çalışma yaşamlarında grup

varlığına rağmen hatta kadınlar çok daha iyi olsalar bile,

yazara göre bu düşünce güçlü bir biçimde

düşüncelerimiz içindeki yerini almaktadır.

Page 17: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

Delik Boru: Türkiye’deki Akademisyen Kadınlar Üzerine Bir Analiz 549

ruhuyla hareket edip dayanışma içinde

olduklarını, ağabey-kardeş ilişkisi içinde bir

dayanışma örneği gösterip, aralarına bir kadın

girmesinden rahatsızlık duymaları nedeniyle

erkek egemen yapıların ortaya çıktığı tezini

ileri sürmektedir.

Yönetimde güçlü olamayan kadın

temsillerinin teorik arka planını, Acuner ve

Sallan (1993) insan kaynağı, ayrımlaşmış iş

gücü ve ekinsel görüş yaklaşımı çerçevesinde

ele almaktadır. İnsan kaynağı yaklaşımına

göre kadınlar işe giriş ve yükselmelerde

dezavantajlıdır. Eğitim ve deneyim

yetersizliği yönetici olma gücünü kadından

almaktadır. Ayrımlaşmış iş gücü yaklaşımına

göre ise, işgücü pazarı, çalışma koşulları ve

ikincil işgücü piyasaları halinde ayrışmıştır.

İlk piyasada yüksek ücret ve uzmanlık vardır.

İkincil piyasa ise düşük ücretli ve yükselme

oranı düşüktür. Kurama göre kadınlar bu

ikincil piyasa içindeler ve kadının yükselmesi

pek olası değildir. Sonuçta yöneticilik bir

erkek işidir ve kadınlar işe bağlı olmama,

yüksek iş değiştirme oranı, aile

sorumlulukları nedeni ile yönetici

pozisyonuna gelemezler ve birincil piyasada

şans bulma oranları oldukça düşüktür.

Ekinsel görüş yaklaşımı ise aile içi

sorumluluklara odaklanmaktadır. Kurama

göre iş hayatında kadınlara yönelik oranların

düşük olması ataerkilliğin bir sonucu olarak

istekli bir seçimdir. Cinsel görev ayrımı

çekirdek aile içinde kadına aktarıcı görevi

(çocuk doğurma, çocukların bakımı,

beslenmeleri vs) verirken erkeğe

gerçekleştirici pozisyonda karar verme

sürecinde roller vermektedir. Bu durum

kadını özel alana erkeği ise kamusal alana

sürüklemektedir. Bu anlamda kadın

geleneksel rolünün dışına çıktığı vakit

sorunlar baş gösterir. Geleneksel rolünü

benimser iş yaşamını buna göre dizayn ederse

sorunlarda azalmalar görülecektir. Sonuç

olarak kurama göre kadın özel alanda

uzmanlaşmakta ve düzenini buna göre dizayn

etmektedir. Bu durum yönetici pozisyona

gelmesi önündeki en büyük engeldir.

G1: Müdür yardımcılığı için özellikle

kadın istediler. Ancak talip olan olmadı (Öğr.

Gör., Bekar)

G3: Kadınlar doğaları gereği çok

karmaşık ruh haline sahip...Dolayısıyla alı-

nacak kararlar da iş gereği mantığından zi-

yade yer yer duygularını da işin içine kat-

maktadır. işin içerisine biraz daha idari po-

zisyonluk girdiğinde kadınlardaki duygusal

yoğunluk, kıskançlık, hırs, öfke kontrolü gibi

mekanizmalar çok girmekte ve işin rengi çok

değişmekte. Kadınların çok fazla olduğu bir

birimde işler aslında hiç iyi gitmez, Kesinlik-

le… (Yrd.Doç.Dr., Evli)

G4: Akademik ilerlemede her hangi

bir engelle karşılaşmadım doğrusu. Ancak üst

yönetim kadrolarında şimdiye kadar hak

ettiğim yerde olamadım. Örneğin bölüm baş-

kanlığı, dekanlık için en uygun aday olmama

rağmen bu görevler verilmedi. Bunda tek so-

runun kadın olmam olduğunu düşünmüyorum

ama bunun önemli bir etken olduğunu düşü-

nüyorum. Ancak erkek yöneticiler erkeklerle

çalışmayı istiyor ve daha rahat bir arada

bulunabiliyorlar.(Prof. Dr., Evli)

G5: Aile yine, zaman bulmak çok zor

olsa gerek. ayrıca kadınların nezaket gereği

yumuşak başlı olması bekleniyor, kadınlar

bunu göze alamıyor. toplum kadına ailesi ile

ilgilenmesi konusunda baskı yapıyor. bence iş

koşulları o kadar engellemiyor. kadının bö-

lünmesi daha baskın diye düşünüyorum.

(Yrd.Doç.Dr., Evli)

G6: Erkeğin aile reisliği işte de devam

ediyor...akademide kadınların aldığı ödüller

daha az önemseniyor... daha çok erkeklerin

üzerinde duruluyor... ben bunu cinsiyete bağ-

lıyorum... başarıların ve ödüllerin erkekler

tarafından alınması tesadüf değil... çünkü

erkeğin daha çok zamanı olacak... öne çıkı-

yorlar çünkü erkekler daha güçlü bir imaj

bırakıyorlar... o mesaj insanlarda var...ve

Page 18: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

550

Hatice Karakuş

gücüne güç katıyor...daha çok bu durum er-

keklere yakıştırılıyor...(Prof. Dr. Bekar)

G7: Kadınların isteğinde bir eksiklik

olduğu için değil. o makam işlerinde hizmet

amacıyla kullanmıyor ki. o makamdan aldığı

bir güç var. dolayısıyla sen o makamın altın-

da kaldığın zaman kendi istediğini sana yap-

tırmaya çalışıyor. sende orda hayır dediğin

zaman problem çıkıyor. o yüzden kadınlar

idareciliği istemiyorlar. kimisi aile hayatını

engelleyeceği için. dekan yardımcılığı istediler

onu da ben kişisel sebeplerden dolayı isteme-

dim. .(Doç.Dr, Evli)

G8: Fakültemizin yüzde yetmişi ka-

dından oluşuyor ...yönetim kurulundaki tek

kadın benim.. siz gelin işte şurda şunu olun

kolaydır yardımcı oluruz size böyle bir teşvik

ya da teklif ben hiç duymadım..yönetici ol-

mak konusunda çok istekli olan görmedim,

duymadım..çünkü ben bunu şeye bağlıyorum

bayanlarda öyle bir düşünce çok oluşmuyor...

lisanstan arkadaşım...ama onun öyle idealleri

vardı...erkelerde daha çok bu ideal oluşmuş

oluyor....belki de rol modeli yoktur.. öyle bir

sorumluluğu almak zor bişey..aldığınız za-

man alan erkelere bakıyorum çok fazla za-

manlarını alıyor..ama bir kadın o kadar vak-

tini harcayamaz... ikisinden birini terk etmesi

gerekiyor.. yani insanların ya da kurumların

sorunlarıyla ilgilenme yeteneğim yok...çok

isteğim de yok..bu isteksizlik korkudan da

kaynaklanabilir......arkadaşlarım arasında

idealist birisi yok..tanımadım da...çok uğra-

şıp da istediği verilmeyen kadın akademisyen

görmedim...akademisyenlik için hedef koyan

insanın yöneticilik düşünmesi, garibime gidi-

yor... erkekler yönetmeyi seviyorlar ben-

ce...yönetilmeyi istemiyorlar... ben eşme de

kontrolü vermeyi severim..o kontrol etsin ben

öyle rahatım..çünkü benim çocuk

var..akademisyenim..bir de yöneticiliğe ka-

yarsam bu defa diğerlerini yapamayaca-

ğım..bizi bir bayan dekanın yönetmesini is-

temem..bölüm başkanı olsun istemem..çünkü

ben kadın yöneticilerden çok olumlu şeyler

görmedim.. çünkü bayanların çok fazla karar-

lı bir duruşu olmuyor her zaman..ya da nasıl

desem mantıkla hareket etme şeyi çok fazla

değil bana göre..biz daha çok duygularımız ile

hareket edince bu ani karar değişimleri oluyor

ve oda çok iyi bişey değil..biz daha detaycı

onlar biraz daha yüzeysel olaylara duygusal

yaklaşmadan kolayca halletme yoluna gidip

haledebiliyolar.. .(Doç.Dr, Evli)

G9: Kadınlar da istemiyor ba-

zen...erkekler daha çabuk işleri yapıp bitiyor-

lar..belki daha kolay çözümleyip bitiyor-

lar..kendi aralarında daha rahat anlaşıyor-

lar..kadınlar işe girdiği zaman ayrıntı da

başlıyor.. erkeklerde ayrıntı yok düz mantık

var...sürekli sorun çıkıyordu önceki üniversi-

temde... sorunu kapatma değil de sorun çı-

kartma anlayışı var sanki...kadın mekaniz-

mayı zorlaştırıyor...kurumun işleyişini zor-

laştırıyorlar bence hiç de kolaylaştırmıyor-

lar..sorumluluk almak istemiyor-

lar...sorumluluk onların vaktini çalı-

yor...zamanlarını bu işlere vermek istemiyor-

lar.. kadınlar arasında kin beslemede

var..erkek sorun yaşasa bile ertesi gün yemeğe

çıkabiliyor..kadın öyle değil...erkek çok rahat

iletişimini devam ettiriyor...erkekler kurum

ilişkilerini daha rahat sürdürü-

yor..kişiselliklerini bırakıyor bu böyle olmalı

diyor...kadınlar bunu yapamıyorlar...

.(Doç.Dr, Evli)

G10: Ama bazen kadınlar daha kap-

risli olabilirler ayrıntılı olabilirler ve işin

özünü kaçırabiliyorlar..bunun içinde insan-

larla bir takım ilişkileri geliştirmek diyaloga

girmek gerekiyor. kadın o evdeki ya da özel

yaşamdaki şeylerden dolayı mesela toplantı

oluyor toplantıya gitmemeyi düşünebiliyor.

yani kendinde o noktalarda kendini göstere-

meyebiliyor. ya da ne yapmak istediğini in-

sanlara tam olarak açıklayamayabiliyor.

..kadın olduğu için mi engelleme yoksa yani

insanlar daha iyi çalışabileceğini düşündüğü

insanlarla çalışırlar. kadın dışarıda ve pek

çok grubun içine dahil olma noktasında çaba-

sı ve isteği yok dolayısıyla siyasi anlamda

siyasetle çok fazla göremiyoruz. yapamaya-

cağını mı düşünüyor bilemiyorum. idari görev

bana teklif edildi ben istemedim. zaman

Page 19: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

Delik Boru: Türkiye’deki Akademisyen Kadınlar Üzerine Bir Analiz 551

ayırmak istemiyorum dedim. başka insanlar-

la uğraşma sorumluluğu korkuttu beni. hatta

acaba yapabilir miyim dedim. yok başkasını

bulun falan dedim... .(Doç.Dr, Evli).

G11: Erkek akademisyenler kadınlar-

la çalışmayı pek tercih etmezler. Erkeklerin

özellikle projelerde görev vermekten kaçın-

dıkları kadın akademisyenlerin bir sorunu da

ekip oluşturamamasıdır. Sanırım kadının

detaycılığından kaynaklanan yavaş ilerleme

ve ince eleyip sık dokuma huyu erkeklere iş

yavaşlatma olarak yansımakta, bu nedenle

erkek akademisyenler mecbur kalmadıkça

ekiplerinden evli kadınlara yer vermekten

kaçınmaktadırlar. Tercihlerini bekar kadınlar

yönünde kullanmaktadırlar. Çeşitli sebepler-

den dolayı yavaş ilerleme gösteren kadınlar

ekip oluşturduklarında bu ekibin de zamanla

aşındığı ve sonunda dağıldığı şahit olunan

durumlardan birisidir (Yrd.Doç.Dr, Evli).

G12: Lisans, yüksek lisans ve doktora eğiti-

mimi tamamladığım kurum olan Ankara üni-

versitesinde bu durumu görmedim, yaşama-

dım. Cebeci kampüsünde bulunan dört fakül-

tenin dekanı da kadındır. Hem DTCf hem

eğitim fakültesi hem de diğer fakültelerde

bölüm başkanı hocalarımız kadındır. Ancak

doktora sonrası kadro arayışı serüvenimde

....üniversitesi ile yaptığım görümelerde, o

fakültede görevli bir kadın hocam, "sanatla

uğraşmış, düşünce yapısı yönetimde olanlar-

dan farklı ve görece muhafazakar olan bir

şehre taşınmanın sıkıntılara neden olacağı"

konusunda uyarıda bulunmuştu (Yrd.Doç.Dr.,

Bekar).

Kadınlar sanıldığının aksine yönetme

konusunda istekli değiller. Bu isteksizliği

yaratan koşulların düzeltilmesi durumunda

bile kadınlar yönetmek istemiyorlar. Çalış-

manın bu son kısmında ortaya çıkan ana so-

nuç şu: akademide yöneticilik iki engele takı-

lıyor. İlki kadınların yönetme korkusu ikincisi

yöneticiliğe istekli olmayan kadınlar. Kadın-

larda yönetime karşı mesafe oluşturan çeşitli

korkular bulunmaktadır. İlki rolleri ve görev-

leri arasında ortaya çıkacak olan bir çatışma-

nın ortasında kalmaktan duyulan endişenin

yarattığı "bölünme" korkusudur. Bu korku

sorumluluk alma duygusunun yarattığı ağır-

lığın da bir sonucudur. Özel alanda sorumlu-

luk taşıyan kadını kamusal sorumluluklar

ürkütüyor denilebilir. Çünkü kadın için so-

rumluluk vakit kaybına eşdeğerdir. Kadınla-

rın yönetici olarak öne çıkma noktasında

"kendini gösterme" anlamında yaşadıkları

endişeler, ikinci korku kaynağı olarak ulaşılan

bir diğer veridir. Kadınlarda yöneticiliğe dair

bir düşüncenin oluşmaması belirtilmesi gere-

ken bir diğer ayrıntıdır. Erkekler için meslek

ya da sektör ne olursa olsun yönetici olmak en

nihai hedefler arasında yer almaktadır. Çünkü

erkek için meslekte yönetmek bir idealdir.

Kadınların dünyasında bu düşünce belirmi-

yor diyebiliriz. Öte yandan kadınları yönetici

olarak görmek istemeyen ya da kadın yönetici

fikrine mesafeli duran bir kadın duruşu da

belirtilmesi gereken bir diğer detaydır. Ka-

dınların erkeklerden farklı bir doğaya sahip

olması, kadınların iş yapma ve yönetme şekil-

leri, kadınların hırs, öfke duygularını işe yan-

sıtma durumları, kadınlar tarafından yönetil-

mek istemeyen bir kadın akademisyen gerçe-

ğini ortaya çıkarmaktadır. Öte yandan kadın-

ları kendi aralarında görmek istemeyen bir

erkek profili de söz konusudur. Şöyle ki er-

keklerin kendi aralarında daha rahat çalışma-

sı, bir arada bulunması, işlerin kısa zamanda

bitirilmesi gibi gerekçelere bağlı olarak kadın-

ları dışarıda bırakan bir yönetim zihniyetinin

oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Kadınla-

rın çalışma disiplini, işlerin ayrıntısına yöne-

lik tutumları ve sorumluluk alma kabiliyetle-

rinin farklılığı yönetim açısından istenilen

özelliklerdir. Erkekler bu açıdan kadına esa-

sında hayranlık duyuyor ve bu hayranlık

duygusuna bağlı olarak işlerin bir bölümünü

devretmek istiyor olabilir. Ancak bu hayranlı-

ğa bağlı paylaşım "rakip yaratmama" üzerine

gelişiyor ve erkekler kadınlara yardımcılık ya

da belli görevler üzerinden bazı teklifleri gö-

Page 20: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

552

Hatice Karakuş

türüyorlar denilebilir. Bu durum, erkeklerin

kendi içlerinde oluşturdukları erkek habitu-

sunda dengeleri ellerinde tutma isteklerinin

bir sonucu olarak yorumlanabilir.

SONUÇ YERİNE...

Çalışma hayatında kadın sorunsalının

akademik yüzünü ortaya koymayı amaçlayan

bu makale, akademide kadınları görünmez

kılan nedenlere odaklanmaktadır. Akademide

kadın sorunsalını araştıran çalışmalarda, er-

keklerin akademik hayata katılım oranı %51

iken kadınlarda bu oran % 49 olarak görül-

mektedir. Rakamlar kadınların akademiye

girişten ziyade akademide ilerleyememe ve

kalıcı olamama sorununa işaret etmektedir.

Literatür kadınların çoğunlukla alt akademik

kadrolarda yığıldıklarını göstermektedir. Bu

durum bir yönüyle bu kadroların diğer kadro-

lara göre daha güvencesiz, yükselme imkanı

barındırmayan ve akademik hiyerarşinin

daha alt basamaklarında yer alan pozisyonları

olup, yardımcı ve destek kadrolar işlevi

görmektedir. Bu çalışma kadınları sistem

içinde yavaşlatan nedenlerin ve koşulların

ampirik ve teorik incelemesi üzerine inşa

edilmiştir. Bu amaç kapsamında üniversite-

lerde görev yapan akademisyen kadınlar ile

yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleşti-

rilmiş olup, kadın akademisyenlerin pars pro

toto niteliğindeki izlenimlerine başvurulmuş-

tur.

Evlilik ya da çocuk sahibi olmanın

sistemin dışına itilme nedeni olarak görülme

yönünde güçlü bir eğilime bu çalışma kapsa-

mında rastlanmamıştır. Sürecin çeşitli aşama-

larında devreye giren evlilik aile, çocuk gibi

değişkenler zamansızlık, yorgunluk, yıpran-

mışlığa sebep olmakla birlikte mesleki ilerle-

yememenin bir gerekçesi olarak görülmemek-

tedir. Kadın akademisyenler akademik hare-

ketliliklerini aile yaşantılarına göre dizayn

etme durumunda kalmaktadırlar. Aile en-

deksli bir hareketlilik ister istemez zayıf bağ-

lantıları ve zayıf akademik sermayeyi yarat-

maktadır. Kadınların akademik yaşamları için

bu sermayenin varlığını önemsiyoruz. Zira

akademik sermaye sonraki yıllarda olası sı-

kıntıların yaratacağı boşluğu doldurma mis-

yonunu yüklenecektir. "Kadın akademisyen

gelenekseldir" verisi bu çalışmada birçok katı-

lımcı tarafından özellikle belirtilmiştir. Gele-

neksel rollerin kamu rollerinden daha fazla

önemsenmesi, geleneksel roller içine iliştiri-

len kamusal rollerin hakim olduğu bir kamu

vizyonu öne çıkan bir sonuçtur. Erkeğe en-

deksli bir yapının bir benzerinin bu camia için

de geçerli olduğu söylenebilir. "Akademisyen

eşinin kanatları altında uçan" kadın akade-

misyenlerin görüşmelerde özellikle vurgu-

lanması gelenekselliğin kılıf değiştirmiş bir

boyutuna atıftır aslında. Bütün bu verilerin

toplamını şu şekilde özetlemek mümkündür.

Kadınlar akademiye sadık kalma sorunu ya-

şıyorlar. Çeşitli gerekçelerle mesleğe olan

bağlılıklarını sürdürme noktasında yaşadıkla-

rı kopuşlar mesleğe olan sadakatlerini tehli-

keye sokuyor denilebilir. Eşiyle aynı mesleği

yapan kadınların yükselme yarışında geri

planda durup yolu erkeklere açması bu dü-

şünceyi güçlendirmektedir. Kadınların bu

rolleri yerine getirmesinin bir diğer nedeni de

hayatlarındaki erkeklerin kaygılarını giderme

beklentisi olabilir. Belki de kadınlar için aka-

demide ilerlemenin yolu geleneğe bağlı kal-

mak ve erkeğin/erkeklerin kaygılarını gider-

mekten geçiyordur. Bu anlamda geleneğin

kadın nezdinde işleri/gidişatı kolaylaştırıcı bir

etkisi olduğu da düşünülebilir. Erkeğin ben-

cilliği yine bu süreci şekillendiren bir diğer

nedendir. Önceliğin kendinde olduğunu açık

ya da gizli yollarla kadına yansıtan bir zihni-

yet kendi hızını kendi isteği ile kesen bir ka-

dın akademisyen portresi ortaya çıkarmakta-

dır.

Kadın için "akademisyenim" ifadesi

saygınlık, güvenlik, ait olma, kariyer gibi ihti-

yaçların yeterli koşulu olarak algılanıyor. Bu

durum en nihayetinde camia içinde yer alma-

nın, ilerleme düşüncesinin önüne geçmesi

gerçeğini yaratmaktadır. Yine akademis-

yenliğin bir meslek değil bir iş olarak algı-

lanması, kadının kendini akademik hayatın

belli aşamalarında güncellememesi, kadının

Page 21: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

Delik Boru: Türkiye’deki Akademisyen Kadınlar Üzerine Bir Analiz 553

konformist yaşama isteği bu denkle-

min dışında kalan bir kadın varlığı, akademi-

den sızmaların diğer nedenleri olarak göste-

rilmektedir.

Son olarak kadınlar sanıldığının aksi-

ne yönetme konusunda istekli değiller. Bu

isteksizliği yaratan koşulların düzeltilmesi

durumunda bile kadınlar yönetmek istemi-

yorlar. Akademide yöneticilik iki engele takı-

lıyor. İlki kadınların yönetme korkusu ikincisi

yöneticiliğe istekli olmayan kadınlar. Bu du-

rumu yaratan nedenler ise: rolleri ve ailevi

sorumlulukları arasında kalmaktan duyulan

"bölünme" korkusu, "kendini gösterme" endi-

şesi, kadın yönetici fikrine sıcak bakılmaması,

kadınların doğalarının iş yapma şekillerine

yansıması ve duygu odaklı bir yönetim anla-

yışının ortaya çıkacağına yönelik düşünceler

sayılabilir. Bu anlamda kadınlar sadece kendi-

lerinin değil başka kadınların da yönetici

olmalarını istemiyorlar. Öte yandan kadınları

kendi aralarında görmek istemeyen erkekle-

rin durumu da bu verinin bir diğer sonucu-

dur. Kadınların çalışma disiplini, işlerin ayrın-

tısına yönelik tutumları ve sorumluluk alma

kabiliyetlerinin farklılığı yönetim açısından

istenilen özelliklerdir. Erkekler bu açıdan

kadına esasında hayranlık duyuyor ve bu

hayranlık duygusuna bağlı olarak işlerin bir

bölümünü devretmek istiyor olabilir. Ancak

bu hayranlığa bağlı paylaşım "rakip yarat-

mama" üzerine gelişiyor ve erkekler kadınlara

yardımcılık ya da belli görevler üzerinden

bazı teklifleri götürüyorlar. Böylece kadınların

ayrıntı ve sorumluluk duygularından fayda-

lanmak suretiyle işlerin sürekliliği sağlanmış

oluyor. Bu durum, erkeklerin kendi içlerinde

oluşturdukları erkek habitusunda dengeleri

ellerinde tutma isteklerinin bir sonucudur

denilebilir.

KAYNAKÇA

Acar, F.(1993) “Women and university educa-

tion in Turkey”, Higher Education in

Europe, Vol.18, No.4, pp.65-77.

Acuner, Selma ve Sallan, Songül (1993), Türk

Kamu Yönetiminde Yönetici Kadınlar,

Amme İdaresi Dergisi, C:26, S:3, 77-92.

Akbulut, Nazire (2011), Ayna Benlik: Kadın

Akademisyen Gelenekçidir, Eğitim Bi-

lim Toplum Dergisi, C:9, S:34, 50-66.

Aronson, E. Wilson T. vd. (2012). Sosyal Psiko-

loji, İstanbul: Kaknüs Yayınları.

Atay, Kenan (2001), İlköğretim Okulu Müdür-

lerinin Genel İş Tutumu ve Davranış-

ları, Eğitim Yönetimi, Sayı: 28, 471-482.

Bailyn, Lotte (2003). Academic Careers and

Gender Equity: Lessons Learned from

MIT. Gender, Work, and Organizations,

Vol:10, No:2, 10: 137–153.

Baş, Türker & Akturan, Ulun (2013). Nitel

Araştırma Yöntemleri, Ankara: Seçkin

Yayıncılık.

Bayrak, Sabahat ve Mohan, Yeliz (2001), Erkek

Yöneticilerin Çalışma Yaşamı ve Li-

derlik Davranışları Açısından Kadın

Yöneticileri Algılama Tarzları, Amme

İdaresi Dergisi, C:34, S: 2, 89-114.

Blickenstaff, Jacob Clark (2005), Women and

Science Careers: Leaky Pipeline or

Gender Filter, Gender and Education,

Vol: 17, No: 4, October, 369-386.

Budak, Selçuk (2000). Psikoloji Sözlüğü, Anka-

ra: Bilim ve Sanat Yayınevi.

Çelikten, Mustafa (2004), Okul Müdürü Kol-

tuğundaki Kadınlar: Kayseri İli Örne-

ği, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sa-

yı : 17, /2, 91-118.

Dikmen, Nedim ve Maden, Derya (2012),

Kadın Akademsiyenlerin Görünme-

yen Emeği Üzerine Bir Araştırma:

Ordu Üniversitesi Örneği, İstanbul Ti-

caret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi

Yıl: 11 Sayı: 21, 257-288.

Er, Dilek (2008), Modern Türkiye’de Kadın

Öğretim Üyelerinin Konumuna ve

Sorunlarına Sosyolojik Bir Yaklaşım,

Doktora Tezi, Fırat Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji

Ana Bilim Dalı, Elazığ.

Page 22: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

554

Hatice Karakuş

Erçetin, Şule (1997), Acaba Kadınlar

Yönetmeye İstekli Değil mi?, Türkiye

Sosyal Araştırmalar Dergisi, 3, 17-32.

Ergöl, Şule, Koç, Gülten, Eroğlu, Kafiye,

Taşkın, Lale (2012), Türkiye'de Kadın

Araştırma Görevlilerinin Ev ve İş

Yaşamlarında Karşılaştıkları

Güçlükler, Yükseköğretim ve Bilim Der-

gisi, C: 2, S: 1, 43-49.

Ferber, Marianne ve Lowry, Helen (1977),

Woman's Place: National Differences

in The Occupational Mosaic, Journal of

Marketing, 23-31.

Gönüllü, Müzeyyen ve İçli, Gönül (2001),

Çalışma Yaşamında Kadınlar: Aile ve

İş İlişkileri, C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi

Mayıs 2001 Cilt : 25 No: 1 81-100.

Güner, Asuman (2008), Üniversitede Çalışan

Kadınların "Kadının Çalışma yaşamında-

ki Sorunlarına Yönelik Algıları, Marma-

ra Üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-

tüsü çalışma Ekonomisi ve Endüstri

İlişkileri Ana Bilim Dalı Yönetim ve

Çalışma Psikolojisi Abilim Dalı Yük-

sek Lisans Tezi, İstanbul.

Hogg, Michael A.& Vaughan, Graham

M.(2011). Sosyal Psikoloji, Çevirenler:

İbrahim Yıldız, Aydın Gelmez, Anka-

ra: Ütopya Yayınevi.

İnanç, B. Bilgin M. vd. (2010). Gelişim Psikolo-

jisi, Ankara: Pegem Akademi.

James, Selma (2010). Cinsiyet, Irk, Sınıf. Kadın-

lardan Yeni Bir Perspektif, İstanbul,

Bgst Yayınları.

Joecks, Jasmin vd. (2014), Childbearing and

(female) Research Productivity: a Per-

sonal Economics Perspective on the

Leaky Pipeline, J Bus Econ, 84: 517-

530.

Kahraman L., Kahraman, A.B., Ozansoy, N.,

Akıllı, H., Kekillioğlu, A., Özcan, A.

(2014) Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üni-

versitesi Toplumsal Cinsiyet Algısı

Araştırması. Turkish Studies 9/2, 811–

31.

Kandiyoti, D.(1997). Cariyeler, Bacılar, Yurttaş-

lar: Kimlikler ve Toplumsal Dönüşümler,

İstanbul: Metis Yayınları.

Kapız, Serap Özen (2002), İş-Aile yaşamı

Dengesi ve Dengeye Yönelik Yeni Bir

Yaklaşım: Sınır Teorisi, Dokuz Eylül

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Dergisi, C:4, S: 3, 139-153.

Kılıç, Dilek ve Öztürk Selcen (2014), Türki-

ye'de Kadınların İşgücüne Katılımı

Önündeki Engeller ve Çözüm Yolları:

Bir Ampirik Uygulama, Amme İdaresi

Dergisi, Cilt 47, Sayı 1, Mart 2014, s.

107-130.

Kıyar, Neslihan (2012); İlkel Us ve Sanat Algı-

sı Bağlamında Tabula Rasa Kurgusu,

Sanat Dergisi, Sayı:22, 135-146.

King, Eden B., Botsford E. Whitney, Huffman

Ann H. (2009), Work, Family and Or-

ganization Advancement, Does Ba-

lance Support the Perceived Advan-

cement of Mothers, Sex Roles, 61:879–

891.

Koçkar, Aylin İlden (2015); Günümüzde Anne

Olmak: Bağlanma Teorisi ve Kadının

Çalışması Arasındaki Dengenin İnce-

lenmesi, Cogito Annelik Sayısı, Yapı

Kredi Yayınları, Sayı 81, 207-218.

Koray, Meryem (1992), Çalışma Yaşamında

Kadın Gerçekleri, Amme İdaresi Dergi-

si, C:25, S:1, 93-122.

Leemann, Regula Julia vd. (2010), The Leaky

Pipeline in the Swiss University Sys-

tem, Identifying Gender Barriers in

Postgraduate Education and

Networks Using Longitudinal Data,

Swiss Journal of Sociology, 36(2), 299-

323.

Negiz, Nilüfer ve Yemen, Aysun (2011), Ka-

mu Örgütlerinde Kadın Yöneticiler:

Yönetici ve Çalışan Açısından Yöne-

timde Kadın Sorunsalı, SDÜ Fen Ede-

biyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi,

Aralık, S:24, 195-214.

Maya, İlknur Çalışkan (2012), Yükseköğreti-

min Yönetimine Kadınların Katılımı:

Bazı AB Ülkeleri Tarafından İzlenen

Politika-Stratejiler ve Türkiye için

Öneriler, Ahi Evran Üniversitesi Kırşe-

Page 23: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

Delik Boru: Türkiye’deki Akademisyen Kadınlar Üzerine Bir Analiz 555

hir Eğitim fakültesi Dergisi, Cilt 13, Sa-

yı 3, 207-226.

Okay, Nilgün (2007), Türkiye’de ve Dünya’da

Mühendislik ve Fen Bilimleri Bölüm-

lerindeki Kadın Akademisyenlerin

Mevcut Durumuna Bakış, Cumhuriyet

BilimTeknik, 289: 3.

Özbilgin, Mustafa ve Helay, Geraldine (2004),

The Gendered Nature of Career Deve-

lopment of University Proffessors:

The Case of Turkey, Journal of Vocatio-

nal Behavior, 64, 358-371.

Özcan, Figen Öcal (1999), Milli Eğitimin Bürok-

ratik Yapılanmasında Cinsiyetçilik, İs-

tanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü Kadın Çalışmaları Anabilim

Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.

Özkanlı, Ö. ve Korkmaz, A.(2000), “Academic

Women in Turkey: The Structure of

Attitudes towards Role Conflict”, The

Global Awareness Society Internatio-

nal Ninth Annual International Con-

ference Proceedings kitabı içinde,

Bloomsburg University, New York, s.

314-322

Öztan, Ece ve Doğan, Setenay Nil (2015),

Akademinin Cinsiyeti, Yıldız Teknik

Üniversitesi Örneği Üzerinden Üni-

versite ve Toplumsal Cinsiyet, Çalışma

ve Toplum, 3, 191-222.

Poyraz, Bedriye (2013), Akademi Kaınların

Cenneti mi? Ankara Üniversitesi Ör-

neği, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü Dergisi, 4(2), 1-18.

Ritzer, W. Lawrence (2013). Toplumsal Araş-

tırma Yöntemleri-Nitel ve Nicel Yakla-

şımlar I-, Ankara: Yayın Odası.

Sancar, Serpil (1998), Siyasal Alanda Cinsiyet-

çilik ve Kadınların Söylemsel Kuşa-

tılmışlığı, 20. Yüzyılın Sonunda Ka-

dınlar ve Gelecek Konferansı, Editör:

Oya Çiftçi, Türkiye ve Ortadoğu Amme

İdaresi Enstitüsü Yayını, İnsan hakları

Araştırma ve Derleme Merkezi.

Savcı, İlkay (1999), Çalışma Yaşamı ile Çalış-

ma Dışı Yaşam Alanlarının İlişkisi

Üzerine Kuramsal Çalışmalar, Ankara

Üniversitesi SBF Dergisi, 54-4, 145-166.

Selçuk, N. M. (2014). "Kadın ve Senkronize

Roller." Journal of Academic Social

Science Studies, C/S. 25(1): 513-522.

Shils, Edward (2003), Gelenek, Doğu Batı, Yıl:

7, Sayı: 25, 101-135.

Subaşı, Necdet (2003), Kültürel Mirasın

çeşitliliği ve Seçicilik Sorunu, Doğu

Batı, Yıl: 7, Sayı: 25,135-147.

Şekerci, Hacer (2014) Akademik Hayatta Ka-

dın, Emo Kadın Bülteni, 1-3.

Şentürk, Burcu (2015), Çokuz Ama Yokuz:

Türkiye'de Akademisyen Kadınlar

Üzerine Bir Analiz, ViraVerita E-Dergi,

Sayı: 2, 1-22.

Tan, Mine (1996), Eğitimin Yönetimindeki

Kadın Azınlık, Amme İdaresi Dergisi,

C: 29, S: 4, 33-42.

Usluer, Lokman (2000), Kadın Öğretmenlerin

Yönetici Konumlara Yükseltilmeme Ne-

denleri Konusundaki Öğretmen ve Yöne-

tici Görüşlerinin Değerlendirilmesi, An-

kara İli Örneği,Yüksek Lisans Tezi,

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Ankara.

Ünnü, Nazlı Ayşe Ayyıldız, Baybars, Miray,

Kesken Jülide. (2014), Türkiye'de Ka-

dınların Üniversite Bağlamında Yetki

ve Karar Verme Mekanizmalarına Ka-

tılımı, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal

Bilimler Dergisi, Sayı: 42, 121-134.

Yalçın, Hatice ve Demirekin, Murat (2013),

Lisans Eğitimi Alan Öğrencilerin Ka-

dın Akademisyenlerin Çalışma Yaşa-

mındaki Durumlarına Yönelik Algıla-

rı, Yükseköğretim ve Bilim Dergisi, Cilt:

3, Sayı: 2, Ağustos, 166-172.

Yarcı, Selman (2011), Pierre Bourdieu'da Sos-

yal sermaye Kavramı, Akademik İnce-

lemeler Dergisi, Cilt: 6, Sayı: 1, 215-133.

Yıldırım, Ali & Şimşek, Hasan (2011). Sosyal

Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri,

Ankara: Seçkin Yayıncılık, 8. Basım.

Page 24: DELİK BORU TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE … · DELİK BORU: TÜRKİYE’DEKİ AKADEMİSYEN KADINLAR ÜZERİNE BİR ANALİZ LEAKY PIPELINE: AN ANALYSIS ON FEMALE

556

Hatice Karakuş

Yıldırım, Serap & Çam, Olcay (2011), Akade-

misyen Hemşirelerin Çalışma Yönelik

Tutumlarının İncelenmesi, Psikiyatri

Hemşireliği Dergisi, 2(1):1-8.

Yüksek Öğretimde Kadın Liderliğinin Gelişti-

rilmesi ve Güçlendirilmesi Çalıştayı

Raporu; 2012, Düzce Üniversitesi, 13-

17.

Valian V. (2005), "Beyond Gender Schemas:

Improving the Advancement of Wo-

men in Academia", Hypatia A Journal

of Feminist Philosophy, Vol. 20, No. 3

:198-213.

Zel, Uğur (2002), İş Arenasında Kadın Yöneti-

cilerin Algılanması ve Kraliçe Arı

Sendromu, Amme İdaresi Dergisi, C:35,

S:2, 39-48.

İnternet Kaynakları

Elmas Arslan, Gülen, Erkek Egemen Üniversi-

te Yönetimleri ve Kadın Akademis-

yenler,

http://gold.ajanspress.com.tr/linkpress

/iq0VUGkf_KfXBz3-

XFjXDQ2/?v=2&s=1557&b=231479&is

H=1

http://www.egitimtercihi.com/okulga

zetesi/17102-erkek-egemen-

ueniversite-yoenetimleri-ve-kad-n-

akademisyenler.html). Erişim Tarihi:

10.03.2106).

Kadın Adayları Destekleme Derneği Türkiye

Karnesi 2015, Kadınlara Karşı Her

Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırıl-

ması Uluslararası Sözleşmesi,

http://cms2.ka-

der.org.tr/file/ka.der%20karnesi.pdf),

Erişim Tarihi: 10.03.2106).

https://istatistik.yok.gov.tr/, Erişim Tarihi:

20.03.2016

Metin Abdullah, Kimliğin Toplumsal İnşası

ve Geleneksel Kadın Kimliğinin Akta-

rımı, Çankırı Karatekin Üniversitesi Sos-

yal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2(1), 74-

92.http://sbedergi.karatekin.edu.tr/Ma

kaleler/1420404194_5.kitapcik.pdf

Sanders K. , Willemsen, T. M., Millar, C. C. J.

M. (2009) "Views from Above the

Glass Ceiling: Does the Academic En-

vironment Influence Women Profes-

sors’ Careers and Experiences? Sex

Roles",

http://link.springer.com/article/10.100

7/s11199-008-9547-7, Erişim Tarihi:

12.08.2106.

Seyman, Y.(2010), "Dört Vardiyalı Kadınlar",

Kazete. Özgür Kadının Sesi,

http://kazete.com.tr/makale/dort-

vardiyali-kadinlar_653, erişim tarihi:

10.05.2016.