deneme sinavi soru daĞilimi - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica)...

64
TEMEL BİLİMLER KLİNİK BİLİMLER DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI 1 - 14 : Anatomi 15 - 22 : Histoloji Embriyoloji 23 - 32 : Fizyoloji 33 - 54 : Biyokimya 55 - 76 : Mikrobiyoloji 77 - 98 : Patoloji 99 - 120 : Farmakoloji 1 - 42 : Dahiliye (Dahiliye + Dahiliye Küçük Stajlar) 43 - 72 : Pediatri 73 - 108 : Genel Cerrahi (Genel Cerrahi + Cerrahi Küçük Stajlar) 109 - 120: Kadın Doğum 4. DENEME SINAVI CEVAP ANAHTARI Bu cevap anahtarı ile ilgili tarşmalı ve değişiklikleri (www.tusem.com.tr) adresinden takip edebilirsiniz. TEMEL BİLİMLER KLİNİK BİLİMLER 1 B 2 A 3 D 4 C 5 C 6 B 7 B 8 D 9 C 10 B 11 D 12 C 13 D 14 C 15 E 16 A 17 E 18 C 19 B 20 D 21 E 22 A 23 A 24 B 25 A 26 D 27 A 28 A 29 E 30 A 31 A 32 A 33 C 34 C 35 D 36 E 37 C 38 E 39 D 40 A 41 E 42 B 43 C 44 C 45 E 46 C 47 C 48 D 49 B 50 B 51 C 52 D 53 C 54 E 55 A 56 D 57 E 58 E 59 E 60 D 61 E 62 D 63 B 64 D 65 E 66 A 67 B 68 C 69 B 70 E 71 C 72 A 73 C 74 A 75 E 76 D 77 C 78 B 79 B 80 A 81 C 82 D 83 E 84 B 85 A 86 A 87 C 88 D 89 C 90 C 91 D 92 D 93 A 94 C 95 D 96 B 97 C 98 D 99 C 100 A 101 D 102 B 103 E 104 D 105 C 106 E 107 B 108 A 109 D 110 E 111 A 112 C 113 B 114 D 115 C 116 C 117 A 118 D 119 E 120 D 1 D 2 D 3 A 4 A 5 D 6 B 7 D 8 D 9 C 10 A 11 E 12 D 13 A 14 C 15 E 16 D 17 B 18 B 19 E 20 A 21 B 22 B 23 D 24 B 25 B 26 E 27 D 28 A 29 C 30 C 31 E 32 D 33 A 34 C 35 C 36 A 37 B 38 C 39 E 40 A 41 A 42 A 43 D 44 E 45 C 46 C 47 A 48 E 49 D 50 B 51 A 52 B 53 C 54 B 55 D 56 B 57 D 58 C 59 E 60 A 61 C 62 C 63 B 64 B 65 C 66 C 67 D 68 C 69 E 70 B 71 A 72 E 73 D 74 D 75 D 76 C 77 A 78 E 79 D 80 D 81 D 82 A 83 E 84 D 85 E 86 A 87 E 88 C 89 C 90 D 91 B 92 A 93 E 94 B 95 A 96 D 97 A 98 B 99 E 100 B 101 A 102 D 103 A 104 B 105 A 106 E 107 A 108 A 109 E 110 E 111 D 112 D 113 C 114 C 115 D 116 D 117 E 118 A 119 E 120 C TUSEM

Upload: others

Post on 12-Sep-2019

12 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

TEMEL BİLİMLER KLİNİK BİLİMLER

DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI

1 - 14 : Anatomi

15 - 22 : Histoloji Embriyoloji

23 - 32 : Fizyoloji

33 - 54 : Biyokimya

55 - 76 : Mikrobiyoloji

77 - 98 : Patoloji

99 - 120 : Farmakoloji

1 - 42 : Dahiliye

(Dahiliye + Dahiliye Küçük Stajlar)

43 - 72 : Pediatri

73 - 108 : Genel Cerrahi

(Genel Cerrahi + Cerrahi Küçük Stajlar)

109 - 120: Kadın Doğum

4. DENEME SINAVI CEVAP ANAHTARI

Bu cevap anahtarı ile ilgili tartışmalı ve değişiklikleri (www.tusem.com.tr) adresinden takip edebilirsiniz.

TEMEL BİLİMLER KLİNİK BİLİMLER1 B 2 A3 D 4 C 5 C 6 B 7 B 8 D 9 C

10 B 11 D 12 C 13 D 14 C 15 E 16 A 17 E 18 C 19 B 20 D 21 E 22 A 23 A 24 B 25 A 26 D 27 A 28 A 29 E 30 A

31 A 32 A 33 C 34 C 35 D 36 E 37 C 38 E 39 D 40 A 41 E 42 B 43 C 44 C 45 E 46 C 47 C 48 D 49 B 50 B 51 C 52 D 53 C 54 E 55 A56 D57 E58 E59 E60 D

61 E62 D63 B64 D65 E66 A67 B68 C69 B70 E71 C72 A73 C74 A75 E76 D77 C 78 B 79 B 80 A 81 C 82 D 83 E 84 B 85 A 86 A 87 C 88 D 89 C 90 C

91 D 92 D 93 A 94 C 95 D 96 B 97 C 98 D 99 C

100 A101 D102 B103 E104 D105 C106 E107 B108 A109 D110 E111 A112 C113 B114 D115 C116 C117 A118 D119 E120 D

1 D2 D3 A4 A5 D 6 B 7 D 8 D 9 C

10 A11 E12 D13 A14 C15 E16 D17 B18 B19 E20 A21 B22 B23 D24 B25 B26 E27 D28 A29 C30 C

31 E32 D33 A34 C35 C36 A37 B38 C39 E40 A41 A42 A43 D44 E45 C46 C47 A48 E49 D50 B51 A52 B53 C54 B55 D56 B57 D58 C59 E60 A

61 C62 C63 B64 B65 C66 C67 D68 C69 E70 B71 A72 E73 D74 D75 D76 C77 A78 E79 D80 D81 D 82 A 83 E 84 D 85 E 86 A 87 E 88 C 89 C 90 D

91 B 92 A 93 E 94 B 95 A 96 D 97 A 98 B 99 E

100 B101 A102 D103 A104 B105 A106 E107 A108 A109 E110 E111 D112 D113 C114 C115 D116 D117 E118 A119 E120 C

TUSEM

Page 2: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

2www.tusem.com.tr

TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR

1. Aşağıdaki eklemlerden hangisi elipsoid tiptedir?

A) Articulatio temporomandibularis

B) Articulatio radiocarpalis

C) Articulatio talocruralis

D) Articulatio cubiti

E) Articulatio genu

1 – B

Elipsoid eklemler: İki eksenlidirler, transvers eksende fleksi-yon – Ekstansiyon, sagittal eksende abduksiyon – Adduksi-yon hareketlerini yapabilirler (tümünün ardışık olarak yapıl-masına sirkumduksiyon).

Art. radiocarpalis

Artt. metacarpophalangeales

Art. atlantooccipitalis

Art. temporomandibularis ve art. genu eklemleri bikondilar tiptedirler, (ancak her iki eklemde fonksiyonel olarak gingli-mus + plana olarak da kabul edilmektedir) iki eksenlidirler.

Art. talocruralis ve art. cubiti eklemleri ise ginglimus (troh-lear) tiptedirler. Bu tip eklemler tek eksenlidirler ve sadece transvers eksende fleksiyon – Ekstansiyon hareketlerini ya-pabilirler.

2. İnguinal kanalın giriş deliği “anulus inguinalis profun-dus” hangi tabakadadır?

A) Fascia transversalis

B) İnternal oblik kası

C) Eksternal oblik aponevrozu

D) Transversus abdominis aponevrozu

E) Deri

2 – A

İnguinal kanalın giriş deliği ‘anulus inguinalis profundus’ seçenek-lerde verilen yapıların arasında en geride yani derindeki yapı olan fascia transversalis’te; çıkış deliği ‘anulus inguinalis superficialis’ ise m. obliquus externus abdominis aponeurozundadır.

Anulus inguinalis profundus aslında bir delik değil, bir çökün-tü olarak değerlendirilmelidir; seçeneklerde parietal periton da olsaydı yanıt tartışmalı olurdu.

3. Baş parmak hariç elde metakarpofalangeal eklemlere fleksiyon, proksimal ve distal interfalangeal eklemlere ekstansiyon yaptıran kas aşağıdakilerden hangisidir?

A) Mm. interossei palmares

B) Mm. interossei dorsales

C) M. flexor digitorum superficialis

D) Mm. lumbricales

E) M. flexor digitorum profundus

3 – D

Lumbrikal kaslar m. flexor digitorum profundus tendonundan başlarlar ve başparmak hariç diğer parmaklara kıvrılarak gi-derler; metakarpofalangeal eklemlere fleksiyon, interfalange-al eklemlere ise ekstansiyon yaptırırlar. Tıpkı fleksor digitorum profundus kası gibi ilk ikisi n. medianus, son ikisi ise n. ulnaris tarafından innerve edilir.

4. Arteria testicularis sinistra aşağıdakilerden hangisinin dalıdır?

A) Arteria iliaca interna sinistra

B) Arteria iliaca externa sinistra

C) Aorta abdominalis

D) Arteria renalis sinista

E) Arteria pudenda interna sinistra

4 – C

Erkekte testisler, dişide overler sağ sol farkı olmaksızın ar-terlerini doğrudan abdominal aortadan alırlar. Ancak venöz dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica) sinistra’lar vena renalis sinistra’ya dökülürler. Bu asimetri sa-dece venlerde söz konusudur arterlerde yoktur.

5. Aşağıdaki venlerden hangisi karın ön duvarında yer alan porta kaval şantın portal bölümünde yer alır?

A) Vena epigastrica superior

B) Vena epigastrica inferior

C) Venae paraumbilicales

D) Venae lumbales

E) V. rectalis superior

TUSEM

Page 3: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

3 www.tusem.com.tr

5 – C

6. Kubital (fibro – osseous) tünel sendromunda sıkışan sinir aşağıdakilerden hangisidir?

A) Nervus medianus B) Nervus ulnaris

C) Nervus axillaris D) Nervus musculocutaneus

E) Nervus radialis

6 – B

Kubital (fibro osseous) tünel dirseğin medialinde biceps kası-nın aponeurozu tarafından oluşturulan ve n. ulnaris’in geçtiği oluşumdur. Burada sıkışırsa kubital tünel sendromu oluşur. N. ulnaris dirsek bölgesinde kubital tünelden ve epicondylus medialis’in arkasında sulcus nervi ulnaris adlı oluktan geçer, elbileğinde de Guyon lojundan geçer.

N. medianus el bileğinde retinaculum flexorum’un arkasında karpal tünelden geçer, burada sıkışmasına karpal tünel send-romu denir. N: radialis ise humerus cisminde yer alan sulcus nervi radialis adlı oluktan ve ayrıca epicondylus lateralis’in ar-kasından geçer. Bu nedenle humerus cisim kırıkları veya late-ral epikondil kırıklarında n. radialis yaralanabilir. N. axillaris ak-sillada spatium axillare laterale (quadriangulare)’den geçer ve humerusun collum chirurgicum’una komşuluk yapar. N. mus-culocutaneus ise m. coracobrachialis kasının içinden geçer.

7. Corpus pineale (Epifiz bezi) aşağıdakilerden hangisinde yer alır?

A) Cisterna interpedincularis

B) Cisterna quadrigemini

C) Cisterna pontis

D) Cisterna cerebellomedullaris

E) Cisterna chiasmatica

7 – B

Arachnoidea mater encephali ile pia mater encephali arasın-da kalan subarachnoid aralıkta BOS bulunur, bu aralığın daha geniş olduğu bölümler yani archnoid ile pia arası mesafenin daha fazla olduğu bölgeler cisterna olarak adlandırılır.

Cisterna interpedincularis: willy’s poligonu bulunur.

Cisterna quarigemini: Pineal bez, vena magna cerebri ve arte-ria cerebri posterior bulunur.

Cisterna pontis: arteria basilaris yer alır

Cisterna cerebellomedullaris: IV. ventrikülün delikleri açılır, BOS’nı ilk alan subarachnoid aralık burasıdır.

Cisterna chiasmatis: chiasma opticum ve hipofiz bezi bulunur.

8. Aşağıdakilerden hangisi medulla spinalis’in funiculus posterior’unda yer alır?

A) Tractus spinothalamicus lateralis

B) Tractus spinothalamicus anterior

C) Tractus corticospinalis lateralis

D) Fasciculus gracilis

E) Fasciculus longitudinalis medialis

TUSEM

Page 4: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

4www.tusem.com.tr

8 – D

Fasciculus gracilis alt beden yarımının, fasciculus cuneatus ise üst beden yarımının vibrasyon pozisyon hissini taşıyan yollardır. Medulla spinalis kesitlerinde funiculus posterior’da medialde fasiculus gracilis, lateralde (sadece T4 seviyesinin üstünde) fas-ciulus cuneatus bulunur, çaprazları medulla oblangata’da nuc-leus gracilis ve cunetaus’da sonlanırlar, çaprazları da medulla oblangata’dır ve decussatio lemniscorum adını alır. Intrakranial hasarlarında kontrlateral, ekstrakranyal hasarlarında ise ipsila-teral beden yarımında şuurlu derin duyu kaybı (Romberg po-zitifliği ve agrafestezi) görülür. İzole funiculus posterior tutulu-munu tabes dorsalis ve nöroanemik sendrom yapabilir.

9. Aşağıdakilerden hangisi kadın iç genital organlarından biri değildir?

A) Vagina B) Tuba uterina

C) Clitoris D) Ovarium

E) Uterus

9 – C

10. Cavitas tympanica’nın ön duvarının Latince adı aşağı-dakilerden hangisidir?

A) Paries jugularis B) Paries caroticus

C) Paries tegmentalis D) Paries mastoideus

E) Paries labyrinthus

10 – B

Ön duvar: Paries caroticus adını alır, semicanalis musculotu-borius, semicanalis tuba auditiva (ikisine birlikte canalis mus-culotubarius denir) ve canalis caroticus buradadır.

Arka duvar: Paries mastoideus adını alır, aditus ad antrum adlı de-likle cellulae mastoideae’lere açılır, canalis facialis ile komşudur.

Üst duvar: Paries tegmentalis adını alır, temporal kemiğin teg-men tympani’si yapar.

Alt duvar: Paries jugularis adını alır, vena jugularis interna adı-nı alır.

Dışyan duvar: Paries membranaceus adını alır, membrana tympani oluşturur ve chorda tympani (N. VII’in dalı) bu du-vara komşudur.

İçyan duvar: Paries labyrinthus adını alır, fenestra ovale (Ba-sis stapes kapatır), fenestra rotundum (membrana tympani secundaria kapatır) ve promontorium bu duvardadır, ayrıca n. typmanicus (N. IX’un dalı) ve canalis facialis’in bir kısmı bu duvara komşudur.

Şekil: Sağ taraf cavitas tympani )dışyan duvarı yapan membra-na tympani kaldırılmış.

11. Aşağıdakilerden hangisi sağ akciğerin mediastinal yüzü ile komşuluk yapmaz?

A) Vena cava superior B) Vena cava inferior

C) Vena azygos D) Arcus aorta

E) Özofagus

11 – D

Sağ akciğer mediastinal yüzü vena cava superior, vena cava in-ferior, vena azygos, a.v. subclaiva’lar özofagus ve kalp ile kom-şudur, arcus aorta ve aorta thoracia sol akciğerin mediastinal yüzü ile komşuluk yaparlar.

TUSEM

Page 5: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

5 www.tusem.com.tr

12. Sol tarafında kalçadan itibaren motor ve duyusal felci olan hastada lezyon nerededir?

A) Sağ gyrus precentralis

B) Sol gyrus precentralis

C) Sağ lobulus paracentralis

D) Sol lobulus paracentralis

E) Sağ basis mesencephali

12 – C

Lobulus paracentralis, 4. alan ve 3-1-2. alanların içyüzde or-tak adıdır. Burada kontrlateral alt beden yarımının motor ve duyusal nöronları yer alır ve a. cerebri anterior tarafından beslenir. Hasarında karşı taraf alt beden yarımında motor ve duyusal deficit görülür.

13. Aşağıdakilerden hangisi trigonum inguinale (Hassel-bach üçgeni)’nin medial kenarını oluşturur?

A) Ligamentum inguinale

B) Plica umbilicalis lateralis

C) Plica umbilicalis medialis

D) Linea semilunaris

E) Linea arcuata

13 – D

Trigonum inguinale (Hasselbach üçgeni)’nin medial kenarını m. rectus abdominis’in lateral kenarı (linea semilunaris); lateral kenarını plica umbilicalis lateralis (vasa epigastrica inferiores); alt kenarını ise ligamentum inguinale (Poupart bağı) oluşturur.

14. Arteria mesenterica inferior’un sindirim kanalında bes-lediği bölgenin alt sınırı aşağıdakilerden hangisidir?

A) İnen kolon – sigmoid kolon

B) Rektosigmoid bileşke

C) Üst 1/3 rektum – orta 1/3 rektum

D) Orta 1/3 rektum – Alt 1/3 rektum

E) Alt 1/3 rektum – Anal kanal

14 – C

Arteria mesenterica inferior’un dalları:

- A. colica sinistra: inen kolonu ve transvers kolonun ¼ sol tarafını besler;

- A. sigmoidei: Sigmoid kolonu besler;

- A. rectalis superior: Rektumun proksimal 1/3’ün besler;

Rektumun beslenmesi: Proksimal 1/3’ünü a. mesenterica inferior’un a. rectalis superior’u ve aorta abdominalis’in a. sacralis mediana dalı

Orta 1/3’ünü a. iliaca interna’nın, a. rectalis medius dalı;

Distal 1/3’ünü ve anal kanalı ise a. pudenda interna’nın, a. rectalis inferior dalı besler

15. Aşağıdakilerden hangisi tiroid hormonunun sentezinde görevli değildir?

A) Megalin B) Peroksidaz enzimi

C) Tirozin D) İyot

E) Karnozin

15 – E

Karnozin tiroid hormonu sentezinde görev yapmaz.

TUSEM

Page 6: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

6www.tusem.com.tr

16. Aşağıdakilerden hangisi/hangileri asidik özellikte sıvı-ya sahiptir?

I. Epididim

II. Duktus deferens

III. Vajina

IV. Seminal sıvı

A) I – III B) I – II – IV

C) III – IV D) I – III – IV

E) II – III

16 – A

Epididim ve vajen asidik özelliğe sahiptir.

17. Aşağıdaki beyin ile ilgili ifadelerden hangisi doğrudur?

A) Bellek hipokampustadır.

B) İnsula tiksinme davranışı oluşturur.

C) Mamiller cisim beslenme davranışını düzenler.

D) Singulat girus duygulanımda temel bölgedir.

E) Ayna nöronları özellikle temporal lobda bulunurlar.

17 – E

Ayna nöronları forontal lobda ve motor kortekste bulunurlar.

18. Aşağıdaki koku ile ilgili ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) Koku nöronları üst konkada bulunur.

B) Üst konka kahverenklidir.

C) Destek hücreleri kök hücre görevi yaparlar.

D) Koku kök hücreleri nestin içerir.

E) Mikrovilluslu hücreler hapşırma duyusunda etkilidir.

18 – C

Destek hücreler değil, bazal hücre kök hücredir.

19. Aşağıdakilerden hangisi böbrek kan akımının temel dü-zenleyicisidir?

A) Adenozin B) Renin

C) NO D) Bradikinin

E) Adrenalin

19 – B

Renin, böbrek kan akımının temel düzenleyicisidir.

20. Aşağıdakilerden hangisi kardiyak repolarizasyonda gö-rev yapmaz?

A) Erken rektifiye eden potasyum kanalı

B) Geç rektifiye eden potasyum kanalı

C) Hücre içine rektifiye eden potasyum kanalı

D) T tipi potasyum kanalı

E) Kalsiyum kanal kapanışı

20 – D

T tipi potasyum kanalı sinüs düğümünde bulunurlar.

21. Aşağıdakilerden hangisi purkinje hücresinin özelliği de-ğildir?

A) Yoğun sempatik ve parasempatik inervasyon içerir.

B) Glikojenden zengindir.

C) Miyofibriller hücrenin periferine yoğunlaşmıştır.

D) İskemiye dayanıklıdır.

E) Miyokard içinde bulunurlar.

21 – E

Purkinje hücreleri, subendokardiyal bölgede bulunurlar.

22. Aşağıdakilerden hangisi insülin salınımını azaltmaz?

A) Mannoz B) Galanin

C) Diazoksit D) Alloksan

E) Potasyum azalması

22 – A

Mannoz şekerdir. Bu nedenle insülin salgısını artırır.

23. Aşağıdakilerden hangisi allantois için doğrudur?

A) Bağlantı sapında bulunur.

B) Primitif çizgiyle aynı hattadır.

C) İçinde mezoderm vardır.

D) Böbrek glomerülü gelişir.

E) Kapanmaması ASD’ye sebep olur.

23 – A

Allontois, bağlantı sapı içinde bulunan endoderm içerikli yapıdır.

TUSEM

Page 7: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

7 www.tusem.com.tr

24. Aşağıdakilerden hangisi kalpte protein kinaz A ile regü-le edilmez?

A) Troponin I B) Troponin C

C) Riyanodin D) Fosfolamban

E) Voltaj bağımlı kalsiyum kanalları

24 – B

Troponin C, protein kinaz tarafından modüle edilmez.

25. Aşağıdakilerden hangisi cinsel uyarılma ve ereksiyon için görev yapar?

I. Kolinerjik sistem

II. Dopaminerjik sistem

III. Oksitosin

IV. VIP

V. MSH

A) I – II – III – IV – V B) I – II – III – V

C) I – II – III – IV D) I – II – V

E) I – III – IV

25 – A

Yukarıdakilerin hepsi cinsel uyarılma ve ereksiyon için görev yapar.

26. Aşağıdakilerden hangisi glukagon salımını artırmaz?

A) Kortizol B) Stres

C) Açlık D) GABA

E) Egzersiz

26 – D

GABA, glukagon salımını azaltır.

27. Aşağıdakilerden hangisi renin salımını artırmaz?

A) Hipernatremi B) Hiponatremi

C) Prostasiklin D) Hipotansiyon

E) Renal arter darlığı

27 – A

Hipernatremi, renin salımını azaltır.

28. Aşağıdaki kas ile ilgili ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) Düz kaslar kararlı zar potansiyeline sahiptir.

B) Çizgili kaslardaki aktin uzunluğu tropomodulinle dü-zenlenir.

C) Çizgili kaslar kalsiyumla kasılırlar.

D) Çizgili kaslarda uyarılma sodyumla olur.

E) Düz kaslardaki desmin sarkomeri hücre zarına bağlar.

28 – A

Düz kaslar kararlı zar potansiyeline sahip değildir. Zar potansi-yeli kendiliğinden değişir.

29. Hücre zarında taşınma ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) Aquaporin 4 beyinde bulunur.

B) Gliada GLUT 1 vardır.

C) Nöronlarda GLUT 3 vardır.

D) Aquaporin 3 böbrekte bulunur.

E) Aquaporin 2 toplayıcı tübülün tabana bakan yüzün-de eksprese olur.

29 – E

Aquaporin 2 toplayıcı tübülün lümene bakan yüzünde bulunur.

30. Aşağıdakilerden hangisi en hızlı iletilir?

A) Derin duyu B) İç organ duyuları

C) Ağrı duyusu D) Sempatik sistem

E) Parasempatik sistem

30 – A

Derin duyu, en hızlı iletilir.

31. Aşağıdakilerden hangisinin uyarılması apneye neden olur?

A) Apnostik merkez B) Pnömotaksik merkez

C) Ventral saha D) Dorsal saha

E) Prebötzinger

31 – A

Apnostik merkezi uyarmak apneye neden olur.

TUSEM

Page 8: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

8www.tusem.com.tr

32. Aşağıdakilerden hangisi kalpte art yükü artırmaz?

A) Kalp yetmezliği B) Hipertansiyon

C) Polisitemi D) Vazokontraksiyon

E) Çömelmek

32 – A

Kalp yetmezliği, ön yükü artırır.

33. Gliserofosfolipid (fosfoaçilgliserol) yapısında aşağıda-kilerden hangisi bulunmaz?

A) Gliserol B) Yağ asidi

C) Seramid D) Alkol ya da polialkol

E) Fosfotidik asit

33 – C

Fosfoaçilgliserol ya da diğer adı ile gliserofosfolipidler, gliserol türevidirler. Gliserolün 1. ve 2. Karbonuna yağ asiti bağlandık-tan sonra 3. Karbonuna fosfat bağlanmakta ve fosfotidik asit oluşmaktadır. Fosfotidikasite ise kolin, serin, etanolamin ya da inozitol gibi alkollerin bağlanması ile fosfoaçilgliseroller olu-şur. Seramid yapısı ise sfingozin (serin + palmitat) yapısına yağ asidi bağlanması ile oluşur ve fosfoaçilgliserollerde bulunmaz.

34. Glikojen yıkımında allosterik enzim olan fosforilaz’ın ürünü aşağıdakilerden hangisidir?

A) Glukoz B) Glukoz 1 fosfat

C) Glukoz 6 fosfat D) UDP-Glukoz

E) UMP-Glukoz

34 – C

Glikojen yıkımının kontrol noktası glikojen fosforilaz (diğer adı fosforilaz) tarafından katalizlenir. Bu enzim etkisi ile glikojen molekündeki 1-4 bağları ile bağlı glukoz kopartılır ve ortama gklukoz 1 fosfat olarak verilir.

35. Aşağıda verilen amino asitlerden hangisinin kodonu yoktur?

A) Prolin B) Fenilalanin

C) Lizin D) Ornitin

E) Arjinin

35 – D

Hidroksilizin ve hidroksiprolin, postranslasyonel modifikasyonla lizin ve prolin amino asitlerinden prolilhidroksilaz ve lizilhidrok-silaz enzimleri aracılığı ile oluşur. Posttranslasyonel modifikas-yonla ayrıca fosfoserin ve gamakarboksiglutamatda oluşur. Bu amino asitlerin dışında üre siklüsünde oluşan ve kullanılan orni-tin ve sitrüllin amino asitlerinin de kodonları yoktur.

36. Ökaryotik canlılardaki mitokondrial DNA sentezini ger-çekleştiren DNA polimeraz aşağıdakilerden hangisidir?

A) DNA polimeraz α B) DNA polimeraz δ

C) DNA polimeraz β D) DNA polimeraz ε

E) DNA polimeraz γ

36 – E

DNA sentezini DNA polimerazlar katalizler. Prokaryotlarda üç adet DNA polimeraz vardır: pol- I, pol-II ve pol-III. Pol-III öncü sarmalın, Pol-I seken sarmalın sentezinde ve pol-II ise tamir-de rol oynar. Ökaryotlarda beş adet DNA polimeraz bulunur: Bunlar ve fonksiyonları:

DNA polimeraz– α: seken sarmal

DNA polimeraz–δ: öncü sarmal

DNA polimeraz- β: tamir

DNA polimeraz–ε: tamir

DNA polimeraz- γ: Mitokondrial DNA sentezini gerçekleştirirler.

37. Aşağıda verilen amino asitlerden hangisi saf ketojenik özellik gösterir?

A) Alanin B) Glutamat

C) Lösin D) Valin

E) Serin

37 – C

Lösin ve lizin saf ketojenik amino asitlerdir. Bunların dışında ka-lan amino asitler ya saf glikojenik ya da hem glikojenik hem de ketojenik özellik gösterirler. Hem glikojenik hem de ketojenik olan amino asitler: Fenilalanin, tirozin, triptofan ve izolösindir. En önemli iki glikojenik amino asitler ise alanin ve glutamattır.

38. DNA ve RNA’nın yapısına katılacak olan nükleotidler aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru olarak veril-miştir?

A) Nükleotid monofosfatlar B) Nükleozid difosfatlar

C) Nükleotid difosfatlar D) Nükleozid trifosfatlar

E) Nükleotid trifosfatlar

TUSEM

Page 9: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

9 www.tusem.com.tr

38 – E

DNA ya da RNA’ya katılacak olan nükleotidler trifosfat for-munda gelir ve yapıya fosfoester bağıyla katıldığında, yapıda monofosfat formunda yerleşmiş olur.

39. Bir molekül glukozun beyinde ve iskelet kasında, CO2 ve suya kadar katabolize edilmesi sonucu net kaç mol ATP kazanılır?

A) 2 mol ATP B) 5 mol ATP

C) 7 mol ATP D) 30 mol ATP

E) 32 mol ATP

39 – D

Beyin ve iskelet kasında gliserol-3-fosfat mekik sistemi bulun-duğundan 1 mol glukozun CO2 ve suya kadar katabolize edil-mesi sonucu net 30 mol ATP kazanılır.

40. HDL’de bulunan ve kolesterolü kolesterol esteri haline çeviren enzim aşağıdakilerden hangisidir?

A) LCAT (Lesitin kolesterol açil transferaz)

B) ACAT (Açil kolesterol açil transferaz)

C) CETP (Kolesterol ester transfer protein)

D) HTGL (Hepatik triaçilgliserol lipaz)

E) LPL (Lipoprotein lipaz)

40 – A

LCAT (Lesitin kolesterol açiltransferaz): HDL üzerinde bulunur ve perifer hücrelerden alınan ve membrana yerleşmiş olan kolesterol moleküllerine yağ asiti transferini gerçekleştirip onları kolesterol esterine çeviren ve HDL içine yönlenmesini sağlayan enzimdir.

ACAT (Açil kolesterol açiltransferaz): Hücre içinde bulunan kolesterol moleküllerine yağ asiti transferini gerçekleştirip onları kolesterol esterine çeviren enzimdir. LCAT’ın yaptığı işi perifer hücrelerde gerçekleştiren enzimdir.

CETP (Kolesterol ester transfer protein): HDL molekülünün tamamen kolesterol esterleri ile dolduğunda ve HDL 2 oluştu-ğunda, bu artan kolesterol içeriğinin en yakındaki lipoprotei-ne aktarılmasından sorumlu olan enzimdir.

HTGL (Hepatiktriaçilgliserollipaz): Lipoproteinlipazla aynı fonksiyonu gören ancak hepatik kan dolaşımında yer alan da-marların endoteline tutunan enzimdir.

LPL (Lipoprotein lipaz): Damar endotelineheparan sülfatla bağlı olan ve dolaşımdaki şilomikronlar ile VLDL’lerin içindeki TAG’leri parçalayan enzimdir.

41. Aşağıdaki bileşiklerden hangisi amino asitlerden köken almaz?

A) T3-T4 B) Glikolipitler

C) Kreatin D) Seratonin

E) Fosfotil kolin

41 – E Seçeneklerde verilen bileşikler:T3-T4: Fenilalanin ve tirozindenGlikoproteinler: Seramid türevidirler. Seramid, sfingozine yağ asidi ilavesi ile oluşur. Sfingozin yapısı ise serin ve palmitik asi-din birleşmesi ile oluşur.Kreatin: Glisin, arginin ve SAM’den sentezlenir. Glisin böb-rekte, argininle birleşerek ornitin ve guanidinoasetat oluşur. Guanidinoasetat, karaciğerde SAM tarafından metillenir ve kreatin oluşur.Seratonin: Triptofandan sentezlenir.Fosfotidil kolin (lesitin): Fosfoaçilgliserol olup fosfotidik asite kolin ilavesi ile oluşur.

42. Sitoplazmik karbamoil fosfat sentetaz enzimi için yanlış olan ifade aşağıdakilerden hangisidir?

A) Pirimidin biyosentezine katılır.

B) N-asetil glutamat tarafından aktive edilir.

C) Çekirdeği olan tüm hücrelerde yer alır.

D) Üridinmonofosfat tarafından inhibe edilir.

E) Glutaminin gama amid grubu ile CO2 ‘i birleştirerek, karbamoilfosfatı oluşturur.

42 – B

Sitoplazmik karbamoil fosfat sentetaz enzimi pirimidin siklu-sunun kontrol enzimidir. N-asetil glutamat ise mitokondrial karbamoil fosfat sentetaz enziminin en potent aktivatörüdür.

43. Yağ asiti sentaz sisteminde 1 molekül palmitik asit sen-tezleninceye kadar toplam kaç mol malonil KoA ve kaç mol NADPH+H+ harcanır?

Harcanan Malonil KoA Harcanan NADPH+H+

A) 1 mol 7 mol

B) 7 mol 7mol

C) 7 mol 14 mol

D) 14 mol 7 mol

E) 14 mol 14 mol

TUSEM

Page 10: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

10www.tusem.com.tr

43 – C

Bir molekül palmitik asit sentezleninceye kadar 7 mol malonilKoA ve 14 mol NADPH+H+ harcanır. ATP harcanması, asetilKoA’dan malonilKoA oluşumunda harcanmakta, NADPH+H+ molekülleri ise çift bağların doyrulmasında harcanmaktadır.

Yağ asiti sentezi

44. Aseton, aseto asetat ve 3-hidroksibütiratın sentezlen-diği organ-doku aşağıdakilerden hangisidir?

A) Akciğer B) Böbrek

C) Karaciğer D) Kas dokusu

E) Yağ dokusu

44 – C

KETON CİSİMCİKLERİ ve METABOLİZMALARI :

Karaciğer mitokondrisi yağ asit veya piruvat oksidasyonu ile oluşan fazla miktardaki asetilCoA’ları keton cisimciklerine çe-virebilir. Bunlar asetoasetat, β-hidroksibütirat ve asetondur. Kanla perifere taşınır ve yeniden asetilCoA’ya çevrilip TCA’ya girebilirler. Perifer dokular için önemli enerji kaynağıdır. Kara-ciğer ise tiyoforaz enzimi içermediğinden kullanamaz.

45. Karaciğerde hem glikojen yıkımı hem de glukoneoge-nez reaksiyonlarında kullanılan, açlıkta miktarı arttırı-lan enzim aşağıdakilerden hangisidir?

A) Glukokinaz B) Fruktoz 1,6 disfosfataz

C) Hekzokinaz D) Piruvatkinaz

E) Glukoz –6- fosfataz

45 – E

Glukoz –6- fosfataz enzimi esas olarak karaciğerde bulunur. Bu enzim glukoneogenezde, glukokinaz enzimini by-pass eder-ken, glikojen yıkımında karaciğerde depolanan glikojenin kana glukoz olarak verilmesini sağlar.

46. Siyanür ya da karbonmonoksit zehirlenmesinde aşağıdaki enzimlerden hangisinin inhibisyonu ölüme neden olur?

A) ATP sentaz B) Süksinat dehidrogenaz

C) Sitokrom oksidaz D) Koenzim Q redüktaz

E) NADH dehidrogenaz

46 – C

Elektron transportu ve oksidatif fosforilasyonun inhibitörleri:

ETZ’nin herhangi bir noktasında bir blok olursa, bloktan önceki tüm taşıyıcılar indirgenmiş hallerinde birikir. Bloktan sonrakiler ise okside hallerinde bulunacaklardır. Sonuç olarak O2 tüketil-meyecek, ATP oluşmayacak ve TCA döngüsü yavaşlayacaktır.

Amobarbital (barbitürat), pierisidin A (antibiyotik) ve rotenon (bir balık zehiri) NADH dehidrogenazla kompleksler yaparak NADH’nın birikmesine neden olur.

Dimerkaprol ile antimisin, miksotiazol ve stigmatellin gibi an-tibiyotikler elektronların sitokrom b-c, kompleksi içinden geçi-şini engeller. Siyanür, sodyum azid ve karbon monoksid (CO), sıklıkla intihar amaçlı kullanılan zehirlerdir, sitokrom oksidazla birleşirler ve elektronların O2’e transferine engel olurlar. Siya-nür ve azid hem a3’ün okside formuna (Fe3+) sıkıca bağlanır. CO ise hem a3’ün redükte formuna (Fe2+) O2 ile yarışmalı ola-rak bağlanır ve O2’e elektron transferini önler.

Karboksin ve TTFA (tenoiltrifluoroaseton) indirgeyici eşdeğer-lerin süksinat dehidrogenazdan Q’ya transferini inhibe ederler.

Malonat, süksinat dehidrogenazın yarışmalı inhibitörüdür.

ATP sentez inhibitörleri:

Oligomisin (antibiyotik) ve venturisidin oksidasyon ve fosforilas-yonu tamamen bloke eder. ATP sentezi (fosforilasyon) ile elekt-ron transportu (oksidasyon) eşleştiği için, ATP sentaz kompleksi

TUSEM

Page 11: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

11 www.tusem.com.tr

inhibe olursa veya yeterli miktarda ADP desteği bulunmazsa, ATP sentezi inhibe edilecek, O2 tüketilmeyecek, ETZ’nin bileşenleri redükte hallerinde toplanacak ve TCA döngüsü yavaşlayacaktır.

Eşleşmeyi ayıran ajanlar: Dinitrofenol bir iyonofordur ve pro-tonları ATP sentaz kompleksindeki porların içinden geçirme-den sitozolden matriks içine yeniden girmesini sağlarlar. Böy-lece elektron transportu ile ATP üretimini birbirinden ayırırlar. Yüksek dozlarda alınan aspirin de benzer etkiye sahiptir.

Eşleşmeyi ayıranlar O2 tüketim hızını, elektron transportunu, TCA döngüsünü ve CO2 üretimini arttırırlar. ATP üretimi azal-mıştır çünkü iç mitokondri membranına karşı proton gradi-yenti dağılmıştır. Artmış solunum (elektron transportu ve O2 tüketimi) hızı ile oluşan enerji, ısı halinde kaybolur.

İyonoforlar: Valinomisin antibiyotiği mitokondri membranı boyunca K’un geçişine izin vererek iç ve dış mitokondri memb-ranı arasındaki membran potansiyelini ortadan kaldırır.

Nigerisin de H+’le değişmeli olarak K’ için bir iyonofor gibi davranır. Sonuçta membran boyunca pH gradiyenti ortadan kalkar. Valinomisin ve nigerisin varlığında membran potansi-yeli ve pH gradiyenti ortadan kalkar ve bu nedenle fosforilas-yon tamamen inhibe olur.

Atraktilozid bitki toksinidir ve iç mitokondri membranındaki adenin-nükleotid taşıyıcısını inhibe eder.

47. Yapısında sülfat bulunmayan, karbonhidrat-protein arasında kovalent bağ içermeyen glikozaminoglikan aşağıdakilerden hangisidir?

A) Keratan sülfat B) Heparin

C) Hyaluronik asit D) Heparan sülfat

E) Kondrodin sülfat

47 – C

Hyaluronik asit, yapısında sülfat içermez ve karbonhidrat-protein arasında da kovalent bağ yerine non-kovalent bağlar bulundurur.

48. Aşağıda verilen bileşiklerden hangisi izopren birimi içermez?

A) Dolikol fosfat B) Vitamin D

C) Ubiqinon D) B6 vitamini

E) Heme A

48 – D

İzopren bileşikleri kolesterol sentezi sırasında mevalonattan oluşan 5 karbonlu bileşikler olup, yağda çözünen vitaminler başta olmak üzere, ubiqinon, dolikol gibi bileşiklerin öncülüdür.

B6 vitamini ise suda çözünen bir bileşiktir.

49. Aşağıdaki enzimlerden hangisi hem sentezinde kurşun tarafından inhibe edilir?

A) Delta aminolevülinik asit (ALA) sentaz

B) Ferroşelataz

C) Üroporfirinojen I sentaz

D) Protoporfirinojen oksidaz

E) Üroporfirinojen dekarboksilaz

49 – B

Hem sentezinde kurşun tarafından inhibe edilen iki enzim var-dır. Bunlar; ALA dehidrataz ve ferroşellataz’dır.

TUSEM

Page 12: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

12www.tusem.com.tr

50. Yağ dokusunda yer alan ve açlıkta aktivite gösteren li-paz aşağıdakilerden hangisidir?

A) Pankreatik lipaz B) Hormona duyarlı lipaz

C) Lipoprotein lipaz D) Hepatik lipaz

E) Gastrik lipaz

50 – B

Hormona duyarlı lipaz, açlıkta glukagon hakimiyetinde aktive olarak, yağ dokusunda depolanmış olan triaçilgliserol mole-küllerini yağ asidi ve gliserol olarak parçalamaktadır.

Diğer lipazlar ve özellikleri:

Enzim Kaynak Etki Bölgesi Fonksiyon ÖzellikleriGastrik lipaz Mide Mide Kısa-orta zincirli

yağ asitlerini içeren diyetsel TG yıkımı

Asite dayanıklı

Pankreatik lipaz

Pankreas İnce bağırsak lümeni

Diyetsel triaçilgliserollerin yıkımı

Dayanıklılık için pankreatik kolipaza gerek duyar

Lipoprotein lipaz

Ekstra hepatik dokular

Kapiller hücre yüzeyi

Dolaşımdaki ŞM ve VLDL içinde bulunan TG’ leri yıkar

Heparin tarafından plazmaya salınır, apo Cıı tarafından aktifleştirilir

Hormona duyarlı lipaz

Yağ hücreleri

Yağ hücreleri (sitozol)

Depolanmış TG’ lerin yıkımı

cAMP bağımlı protein kinaz tarafından aktifliştirilir.

Asit lipaz Çoğu dokular

Lizozomlar Fagositoz esnasında alınan lipidlerden yağ asitlerini ayırır.

Asit pH’ da optimum

Hepatik lipaz

Karaciğer Karaciğer HDL2’ deki fosfolipid ve TG’ leri yıkarak HDL3’ e dönüşümü sağlamak.

Androjenler tarafından aktive, östrojenler tarafından inhibe edilir.

51. Alınan proteinli gıda ile orantılı olarak üre döngüsünün hızlanmasına neden olan substrat ve aktive ettiği en-zim aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?

SUBSTRAT ENZİM

A) Arjinin Karbamoil fosfat sentaz I

B) N-Asetil sistein Arjinaz

C) N-Asetil glutamat Karbamoil fosfat sentaz I

D) Glisin Ornitin transkarbamoilaz

E) Glutamat Arjininosüksinat sentaz

51 – C

Üre döngüsünün kontrolü: N-asetilglutamat döngünün ilk enzimi olan karbamoilfosfat sentetaz I’in aktivatörüdür

Arginin; asetil CoA ve glutamattan N-asetilglutamat sentezini uyarır

Proteinden zengin bir yemek N-asetilglutamat sentezini dolayısıyla üre sentezini arttırır

Üre döngüsünün kontrolü:

N-Asetilglutamat, üre dön-güsünün ilk enzimi olan karbamoil fosfat sentetaz

I’in aktivatörüdür.

Arginin, asetil KoA ve glutamattan N-asetilglutamat sentezini uyarır. Bu bileşiğin intrahepatik konsantrasyonu, proteinden zengin bir yemekten sonra artarak üre sentezi indüklenir.

Karaciğerin normalde büyük miktarlarda üre sentezleyebilme ka-pasitesi olmasına rağmen, 4 gün veya daha fazla yüksek proteinli diyet tüketildikten sonra üre döngüsü enzimleri indüklenir.

52. Karnitin palmitoil transferaz I enziminin görevi aşağı-dakilerden hangisidir?

A) Dolaşımdaki yağ asitlerinin hücreye taşınması

B) Yağ asitlerinin sitoplazmada aktivasyonu

C) Yağ asitlerinin mitokondri iç zarından matrikse ta-şınması

D) Mitokondri intermembranal alanda karnitin ve açil KoA’nın birleştirilmesi

E) Mitokondride açil karnitin molekülünün açil KoA ve karnitin olarak ayrılması

52 – D

İç mitokondrimembranından yağ asitlerinin transportu

Yağ asitlerinin Mitokondriye Ta-şınması: Yağ asitleri hücre tarafın-dan alındıktan sonra yağ açil CoA sentetaz (tiyokinaz) ile sitozolde aktive edilir. β-oksidasyon mito-kondri matriksinde olduğundan uzun zincirli yağ asitlerinin mito-kondriye geçmeleri gerekir. Bunun için özel bir taşıyıcı olan karnitin kullanılır, bu olaya da karnitin şantı (veya mekiği) denir.

Kısa ve orta zincirliler ise serbestçe mitokondriye geçer ve bu-rada aktive edilir. Karnitin, esensiyal aminoasitler olan lizin ve metiyoninden karaciğer ve böbrekte sentezlenir, iskelet ve kalp kasına yollanır. Önce karnitin açiltransferaz I aracılığıyla bir açil grubu, sitozolik CoA’dan karnitine nakledilir. O-açil karnitin meydana gelir. Enzim, iç mitokondri zarının dış yüzeyindedir. Daha sonra, bu açil karnitin grubu mitokondri matriksine taşınır ve burada karnitin açil transferaz II ile başka bir CoA molekülü-ne nakledilir. Enzim iç mitokondri zarının iç yüzeyindedir.

TUSEM

Page 13: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

13 www.tusem.com.tr

53. Aşağıdaki bileşiklerden hangisi amino asitlerin TCA siklusuna giriş noktalarından biridir?

A) Sitrat B) Süksinat

C) Fumarat D) İzositrat

E) Malat

53 – C

Amino Asitlerin Yıkımı:

Amino asitlerin karbon iskeletlerinin yıkılması durumunda olu-şan başlıca ürünler piruvat, TCA döngüsünün ara maddeleri, asetil KoA ve asetoasetattır. Karaciğerde piruvat veya TCA dön-güsünün ara maddelerini oluşturan amino asitler glukojeniktir (veya glukoneojenik); yani glukoz sentezi için karbon sağlarlar.

Asetil KoA veya asetoasetat oluşturan amino asitler ketojenik-tir; yani keton cisimleri oluştururlar.

Bazı amino asitler (izolösin, triptofan, fenilalanin, treonin ve tirozin) hem ketojenik hem de glukojeniktir.

Amino asitler TCA döngüsüne dört ara ürün üzerinde giriş yaparlar. Bunlar; süksinil KoA, fumarat, alfa keto glutarat ve oksaloasetat molekülleridir.

CO2

CO2

Pirüvat

Asetil-CoA Asetoasetat

Citrate

Isocitrate

α-ketoglutarateSuccinyl-CoA

Fumarate

Oxaloacetate

SitrikAsit

Siklüsü

CO2

Glükoz

Ala SerCys Thr*Gly Trp*

Ile*Leu•Lys•Thr*

Leu• Trp*Lys• Tyr*Phe*

AsnAsp

AspPhe*Tyr*

Ile*MetVal

Arg HisGlu ProGln

Glükojenik

Ketojenik

•Glukojenik ve ketojenik olanlar• Saf ketojenik

54. Heksoz monofosfat şantında, oksidatif ve non-oksidatif reaksiyonlarda üretilen ortak ürün ve bu reaksiyonla-rın lokalizasyonu aşağıdakilerin hangisinde doğru ola-rak verilmiştir?

ORTAK ÜRÜN LOKALİZASYON

A) Riboz-5-fosfat Sitoplazma

B) NADPH+H Sitoplazma

C) FADH2 Mitokondri

D) Ksiloz-5-fosfat Mitokondri

E) Ribüloz-5-fosfat Sitoplazma

54 – E

Heksoz monofosfat şantında, oksidatif ve non-oksidatif reak-siyonlarda üretilen ortak ürün ribüloz-5-fosfattır.

55. En sık antijenik değişiklik gösteren virüs ve protozoon aşağıdakilerden hangisidir?

A) İnfluenza virüs, Trypanosoma

B) CMV, Entamoeba histolytica

C) RSV, Balantidium coli

D) EBV, Plasmodium falcifarum

E) Rubella, Giardia intestinalis

55 – A

En sık antijenik değişiklik gösteren virüs influenza virüsü (inf-luenza virüsleri içerisinde en sık antijenik değişiklik gösteren influenza A’dır. Major antijenik değişiklik (antijenik shift) ile pandemilere (kıtalar arası salgın) neden olur), en sık antijenik değişiklik gösteren protozoon ise Trypanosoma türleridir.

56. Hem Gram boyasıyla hem de EZN boyasıyla asido re-zistan boyanabilen, eritrazma etkeni Gram pozitif basil aşağıdakilerden hangisidir?

A) Nocardia asteroides

B) Rhodococcus equi

C) Erysipelothrix rhusiopathiae

D) Corynebacterium minutissimum

E) Legionella micdadei

TUSEM

Page 14: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

14www.tusem.com.tr

56 – D

Soruda Corynebacterium minutissimum tanımlanmaktadır. Gram pozitif basil olup, eritrazmaya neden olur. Bu cilt in-feksiyonu kasık mantarı ile karışabilir.Wood ışığı ile refle ver-mesiyle kasık mantarından ayrılır. Nocardia asteroides,Gram boyamada Gram pozitif filamantöz basiller şeklinde boyanır, EZN boyası ile asidorezistan olarak da boyanır(hücre duvarı yapıısnda mikolik asit içerdiğinden). Asidorezistan boyanan bakteriler Tablo’da gösterilmiştir.

Tablo. ARB (asidorezistan) boyanan mikroorganizmalar

BAKTERİ PARAZİTMycobacterium Cryptosporidium parvumNokardiya İsospora belliCorynebacterium minittisimum Cyclospora cayetansisRhodococcus equii *Microsporidia (mikrospora)Legionella micdadei Ekinokok protoskolekslerin dikenleri

* Zorunlu intrasellüler

57. Gebelerde ve immunsupresif hastalarda kontrendike olan oral yolla uygulanan canlı virüs aşısı aşağıdakiler-den hangisidir?

A) Salk aşısı B) Rubella aşısı

C) İnfluenza aşısı D) Sarı humma aşısı

E) Sabin aşısı

57 – E

Sabin aşısı canlı virüs aşısı olup, oral yolla kullanılır.Nadir de olsa canlı virüse bağlı olarak hastalığa neden olabilir. Bu ne-denle gebelerde ve immunyetmezliklerde kontrendikedir.

Diğer seçeneklerde yer alan Rubella ve Sarı humma aşısı da canlı aşı olmasına rağmen oral yolla değil, intramüsküler ola-rak uygulanır. Salk ve influenza aşııs ise inaktif (ölü) virüs aşı-lalardır ( İnaktif virüs aşılarını Salik olarak ezberleyebilirsiniz; S-A-l-İ-K; salk, hepatit A, İnfluenza ve Kuduz (Rabies) aşısı))

58. Aşağıdaki ekzotoksinlerden hangisi plazmid tarafından sentezlenen bir ekzotoksin olup, etkisini guanilat siklaz enzimini aktive ederek gösterir?

A) ETEC-LT

B) EHEC verotoksini

C) Tetanospazmin nörotoksini

D) Vibrio cholerae enterotoksini

E) ETEC-ST

58 – E

Seçeneklerde yer alan ekzotoksinlerden ETEC-ST’ni (ısıya dirençli enterotoksini) plazmid tarafından sentezlenir ve guanilat siklaz enzimini aktive ederek cGMP’yi arttırarak ince barğırsaklardan su ve elektrolit kaybına neden olarak turist ishaline neden olur.

59. Virülans faktörleri vac A, cag A genleri ve ısı şok prote-inleri (Hsp A,HspB) olan üreaz ve katalaz pozitif, mikro-aerofil Gram negatif basil aşağıdakilerden hangisidir?

A) Campylobacter jejuni

B) Brucella melitensis

C) Corynebacterium urealyticum

D) Proteus vulgaris

E) Helicobacter pylori

59 – E

Soruda Helicobacter pylori’nin özellikleri tanımlanmaktadır. H. Pylori, spiral şekilli, hareketli, mikroaerofilik gram negatif basildir. Üreaz (+),oksidaz (+), katalaz (+)’dir. Üreaz enzimi en önemli virülans faktörüdür. Vakuolasyon sitotoksin (Vac A) ve sitotoksinle ilişkili gen (CagA, kanserle ilişkili) enflamasyon ve hasarda rol alır, virülans ve invazyonla ilişkilidir.

60. Fekal oral yolla bulaşarak yenidoğan, immunsupresif hastalar, gebeler ve yaşlılarda menenjite neden olan, konak hücrede aktin roketleri ile hareket edebilen zo-onotik infeksiyon etkeni fakültatif intrasellüler bakteri aşağıdakilerden hangisidir?

A) K1 E.coli

B) Streptococcus agalactiae

C) Streptococcus pneumoniae

D) Listeria monocytogenes

E) Haemophilus influenzae

60 – D

Seçeneklerde yer alan fakültatif intrasellüler yerleşim gös-teren Fekal oral yolla bulaşarak yenidoğan, immunsupresif hastalar, gebeler ve yaşlılarda menenjite neden olan, konak hücrede aktin roketleri ile hareket eden zoonotik infeksiyon etkeni Listeria monocytogenes’dir. Diğer seçeneklerdeki bak-teriler zoonotik infeksiyon etkeni değildir ve fakültatif intra-sellüler yerleşim göstermezler.

TUSEM

Page 15: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

15 www.tusem.com.tr

61. Aşağıdaki Gram pozitif bakterilerden hangisi katalaz pozitif olup, basitrasine duyarlı olması ile stafilokoklar-dan ayrılır?

A) Streptococcus pyojenes

B) Streptococcus agalactiae

C) Enterococcus faecalis

D) Streptococcus bovis

E) Micrococcus türleri

61 – E

Micrococcus türleri katalaz pozitif Gram pozitif kok olup, Ba-sitrasine duyarlı olması ile diğer stafilokoklardan (S.aureus ve koagülaz negatif stafilokoklardan) ayrılır. Seçeneklerde yer alan streptokoklar ve Enterococcus faecalis katalaz negatif, Gram pozitif koktur.

62. Laktoz negatif, bipolar boyanan, Gram negatif hareket-siz basil olup A grubu biyoterör ajanları içesinde yer alan virülansı yüksek olan zoonotik infeksiyon etkeni aşağıdakilerden hangisidir?

A) Franciella tularensis

B) Brucella mellitensis

C) Mycobacterium tuberculosis

D) Yersinia pestis

E) Clostridium botilinum

62 – D

Yersinia pestis veba etkeni olup, laktoz negatif, bipolar boya-nan Gram negatif basildir. A grubu biyoterör ajanıdır. Biyote-rör ajanları ve grupları Tablo’da gösterilmiştir

CDC biyoterör ajanları sınıflandırması

Kategori A Kategori B Kategori CBotilismus (Clostridium botulinum toksini)

Bruselloz Hantavirüsler

Veba (Yersinia pestis) Clostridium perfringens (Epsilon toksini)

Çok ilaca dirençli tüberküloz

Tularemi (Francisella tularensis)

Ruam (Burkholderia mallei)

Nipah virüsü (Paramikso virüs ailesindeki zoonotik enfeksiyon etkeni)

Şarbon (Bacillus anthracis)

Q ateşi (Coxiella burnetii)

Kene kaynaklı ensefalit (Tick borne ensefalit)

Çiçek (Variola major) Staphylococcus aureus enterotoksin B

Kene kaynaklı hemorajik ateş virüsleri (Kırım Kongo Kanamalı ateş)

Viral hemorajik ateşler (Deng virüsü hariç) Ebola, Malburg vb.)

Risin toksini (Ricinus communis)

Sarı Humma (Yellow fever) virüsü

63. Yoğun bakım ünitesinde yatan ve yatışının 5.gününde ventilatörle ilişkili pnömoni gelişen 50 yaşında erkek hastanın bronkoalveoler lavaj örneğinin kültüründe 102

cfu nonfermentatif, oksidaz negatif, hareketsiz, Gram negatif kokobasil rapor ediliyor. Etkenin antibiyogramın-da karbapenemlere, aminoglikozitlere ve kinolon grubu-na dirençli olduğu saptanıyor.

Bu hastada en olası etken aşağıdakilerden hangisidir?

A) Panrezistan Pseudomonas aeruginosa

B) Çoklu ilaca dirençli Acinetobacter baumannii

C) Stenotrophomonas maltophilia

D) Çoklu ilaca dirençli Pseudomonas aeruginosa

E) Panrezistan Acinetobacter baumannii

63 – B

Soruda Acinetobacter baumannii’nin mikrobiyolojik özellikleri tanımlanmaktadır. Acinetobacter baumannii, nonfermentatif (glukoz, sukroz ve laktrozu fermente etmeyen), oksidaz negatif, hareketsiz kokobasildir. Üç ve üzeri antibiyotik grubuna dirençli olduğundan çoklu ilaca dirençli Acinetobacter baumannii olarak isimlendirilir. Çoklu ilaca dirençli A.baumaannii infeksiyonlarının tedavisinde kolistin (polimiksin E) veya tigesiklin ve bu iki antibi-yotiğin diğer antibiyotiklerle kombinasyonu kullanılabilir. Panre-zistan Pseudomonas aeruginosa veya Acinetobacter baumannii için kolistin dahil tüm antibiyotiklere direnç saptanması gerekir.

64. Tanısında serolojik testlerin kullanılmadığı, santral si-nir sisteminde antijenik değişiklik gösteren, bit veya kenelerden bulaşabilen, Gram boyasıyla boyanmayan, lineer DNA yapısına sahip ekstrasellüler yerleşim gös-teren bakteri aşağıdakilerden hangisidir?

A) Riketsia rickettsii B) Yersinia pestis

C) Rikettsia prowazeki D) Borrelia recurrentis

E) Babesia microtii

64 – D

Soruda Borrelia recurrentis tanımlanmaktadır. Bu bakteri spiroket grubunda yer alır, karanlık alan mikroskobunda görülür ve Gram boyasıyla boyanmaz. Borrelia türleri ökaryot bakteriler gibi lineer DNA yapısı gösterir. Sık antijenik gösterdiğinden tanısında serolo-jik testler kullanılmaz.Ateşli dönemde Giemza ile periferik yayma yapılarak tanı konulur. Bit ve kene gibi artrapodlardan bulaşabilir. Borrelia bugdorferi Lyme hastalığının etkeni olup tanıda etkene spesifil IgM ve IgG tipi antikorlar ELISA yöntemiyle araştırılır.

TUSEM

Page 16: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

16www.tusem.com.tr

65. Menenjit tanısı konan 3 yaşında bir çocuğun BOS ör-neğinde Gram negatif kokobasil saptanıyor. Etken EMB ve kanlı agar besiyerinde üremezken, çukulata agar besiyerinde ürüyor. Etkenin polisakkarit kapsül yapısı BOS’da Quellung testiyle gösteriliyor. Bu hastadaki me-nenjit etkeni aşağıdakilerden hangisidir?

A) Listeria monocytogenes

B) Streptococcus agalactiae

C) K1 E.coli

D) Neisseria meningitidis

E) Haemophilus influenzae

65 – E

Soruda Haemophilus influenzae menenjiti tanımlanmaktadır. Haemophilus influenzae,Gram negatif kokobasil olup, X fak-törü (hematin,Fe+2) ve V faktörü (NAD) içeren çukulata agar besiyerinde ürer. Kapsüllü H.influenzae kökenleri Quellung testi (kapsül şişme reaksiyonu) ile tanımlanabilir. Haemophi-lus türleri ve önemli özellikleri Tablo’da verilmiştir.Bakteri Üreme

gereksinimiHastalık Tanı Proflaksi

Kapsüllü H. influenzae (a-f)

X ve V Menenjit, epig-lotit, artrit ve sellülit

Quellung reaksiyonu ve kültür

Siprof-loksasinRifampin

Kapsülsüz H. influenzae

X ve V Otit, sinüzit ve bronşit

Kültür -

H. ducreyi X Yumuşak şankr (şankroid)

Kültür -

66. Enterotoksini ile emetik veya diyareik tip besin zehir-lenmesine, göze travmatik yaralanma sonucu endof-talmite neden olabilen, Gram pozitif, hareketli, aerob, sporlu basil aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bacillus cereus

B) Clostridium perfringens

C) Clostridium difficile

D) Staphylococcus aureus enterotoksin B

E) Vibrio parahemolyticus

66 – A

Soruda Bacillus cereus’un özellikleri tanımlanmaktadır.Bacil-lus cereus göze travma sonrası endoftalmiye neden olurken, ısıya dirençli enterotoksini (süperantijen özellikte bir ekzotok-sindir) ile beklemiş pirinç kaynaklı emetik tip besin zehirlen-mesi, ısıya duyarlı enterotoksini ile ise sebze ve et yemekle-rinden kaynaklanan diyareik tip besin zehirlenmesine neden olabilir. Bacillus cereus aerob, hareketli, sporlu bir basil olup sporları toprakta ve suda bulunur.

67. Otoinfeksiyon, retroinfeksiyon ve inhalasyonla bula-şabilen, çocuklarda perianal kaşıntı, diş gıcırdatması, tedavi edilmezse halüsinasyonlara beden olabilen, te-davide tüm aile bireylerinin tedavi edilmesi gereken, yumurtalarının ağız yoluyla alınmasıyla bulaşan ve selofan bant yöntemiyle elipsoid yumurtalarının gö-rülmesi ile tanısı konulan ara konağı olmayan helmint infeksiyonu aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ascaris lumbricoides

B) Enterobius vermicularis

C) Strongyloides stercoralis

D) Hymenolepis nana

E) Necator americanus

67 – B

Soruda Enterobius vermicularis’e bağlı nematod infeksiyonu tanımlanmaktadır.Tanıda selofan bant yöntemiyle perianal bölgede parazitin yumurtalarının saptanması ile konur.

68. Aşağıdaki helmintlerden hangisinin bulaştan sorumlu preserkoid ve pleroserkoid larva (sparganium) formu mevcut olup, tanısı dışkıda kapaklı yumurtasının görül-mesi ile konur?

A) Fasciola hepatica

B) Dicrocelium dentriculatum

C) Diphylobotrium latum

D) Necator americanus

E) Schistosoma haematobium

68 – C

Soruda Diphylobotrium latum sestodunun özellikleri tanım-lanmaktadır. Etken parazit çiğ balık yenmesi sonucu parazitin pleroserkoid larva (sparganium) formunun ağız yoluyla alın-masıyla bulaşarak B12 vitaminie ksikliğine bağlı megaloblas-tik anemiye neden olur.

TUSEM

Page 17: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

17 www.tusem.com.tr

69. Tekraralayan keratokonjuktiviti olan bir hastanın kerato-konjuktivit lezyonundan alınan örnekte hücre kültürün-de sitopatik etki oluşturan dev hücreler ve intranükleer inklüzyon cisimciği saptanıyor.

Bu hastada en olası etken ve uygun tedavisi hangisidir? Etken Tedavi

A) Sitomegalovirüs Gansiklovir

B) HSV-tip 1 İdoksuridin

C) Adenovirüs Sidafovir

D) Varicella zoster virüs Asiklovir

E) HHV-tip 8 İnterferon alfa

69 – B

Herpes simpleks tip 1 tekrarlayan keratokonjunktivire ne-den olabilir. Tanıda dev hücre oluşumu yanı sıra intranükleer Cowdry A inklüzyon cisimciği gösterilebilir. Herpes keratitinde göze lokal olarak idoksuridin uygulanabilir.

70. Arbovirüs ailesinde yer alan virüslerden hangisi A gru-bu biyoterör ajanı olup, enfekte maymundan insanlara veya insandan insana bulaşabilir?

A) Sarı humma B) Hanta virüs

C) KKKA virüs D) Batı Nil virüsü

E) Ebola virüs

70 – E

Soruda arbovirüslerin Filovirüs ailesinde yer alan ebola ve Malburg virüsleri tanımlanmaktadır. Filovirüs ailesinin virü-lans en ksektir, mortalite oranı yüksek infeksiyonlara neden olur. A grubu biyoterör ajanıdır.

71. Aşağıdaki virüslerden hangisi Paramiksovirüs ailesinde yer alır ve hastaya solunum izolasyonu (hastanın nega-tif basınçlı odaya alınması, personelin temas ederken N95 maske kulanılması vb.) uygulanması gerektir?

A) SARS B) Malburg virüs

C) Rubeola D) Varicella zoster

E) Solunum sinsityal virüs (RSV)

71 – C

Seçeneklerde yer alan virüslerden Rubeola (Kızamık) ve RSV pa-ramiksovirüs ailesi üyesidir. Rubeola infeksiyonunda solunum izolasyonu gerekir. Seçeneklerde yer alan SARS, Malburg, Va-ricella zoster (suçiçeği) infeksiyonları ile Ebola virüs infeksiyonu ve balgam yayması pozitif kaviter akciğer tüberkülozu ve larinks tüberkülozu olgularında ( 2 haftadan az tedavi almışlarsa) solu-num izolasyonu gerekir.

72. Hücresel immun sistemde aktivasyon, granülom olu-şumu, intrasellüler bakteriyel infeksiyonlarda rol oy-nayan, proinflamatuvar yanıta neden olan kazanılmış immun sistem hücresi hangisidir?

A) Th1 B) B lenfosit

C) Th2 D) CD8 T lenfosit

E) Th17

72 – A

Soruda Th1 alt grubunun neden olduğu olaylar tanımlanmak-tadır.Th1’e farklılaşmayı IL-12 uyarır. Th lenfosit alt grupları ve rol aldıkları olaylar Şekil’de gösterilmiştir.

73. Endojen pirojen olup akut faz proteinlerinin sentezini artıran, Th2 lenfositler ve makrofajlar tarafından salı-nan sitokin hangisidir?

A) IL-5 B) IL-2

C) IL-6 D) IL-8

E) IL-4

73 – C

IL-6, endojen pirojen olup ateşe neden olur. İnflmasyonda ka-raciğerde akut faz proteinlerinin sentezini arttırır. Diğer endo-jen pirojen sitokinler; TNF-alfa ve IL-1’dir.

74. Makrofajlarda endotoksinin (lipopolisakkaritin) bağ-landığı spesifik antijenik yapıları tanıyan reseptör aşa-ğıdakilerden hangisidir?

A) TLR-4 B) CD3

C) CD16 D) LFA-3

E) CD21

74 – A

Tool like reseptörler (TLR,köprü benzeri reseptör ) spesifik anti-jenik yapıları tanır. Endotoksinin bağlandığı molekül TLR-4’dür. Endotoksin makrofajlarda CD14 reseptörüne de bağlanır.

TUSEM

Page 18: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

18www.tusem.com.tr

75. Aşağıdaki küf mantarlarından hangisi amfoterisin B’ye doğal dirençlidir?

A) Fusarium solani B) Aspergillus fumigatus

C) Rhizopus D) Absidia

E) Aspergillus terreus

75 – E

Amfoterisin B’ye doğal dirençli olan küf mantarı Aspergillus terreus, amfoterisin B’ye dirençli olan maya mantarı ise Can-dida lucitaniae’dır. Antifungallere doğal dirençli mantarlar Tablo’da gösterilmiştir.Tablo .Antifungallere doğal dirençli mantarlarAntifungal Flukonazol Flusitozin Ketakonazol Amfoterisin BDirençli mantar

AspergillusC. cruseiC. galabrata*

AspergillusDimorfik mantarlar

Aspergillus Dermatofitler (poliyenlere dirençlidir)Aspergilluster-reusCandidalusi-taniae

76. Akciğerde tüberkülozla karışan kavitasyona neden olan, güvercin dışkısı veya yarasaların yaşadığı mağaralardan tüberküler makrokonidilerinin inhalasyonu ile bulaşabi-len dimorfik mantar aşağıdakilerden hangisidir?

A) Penicilium marneffei

B) Cryptococcus neoformans

C) Coccoides immitis

D) Histoplasma capsulatum

E) Paracoccoides brasiliensis

76 – D

Soruda sistemik mikoza neden olan dimorfik mantarlardan Histoplasma capsulatum tanımlanmaktadır.

77. Aşağıdakilerden hangisi hemen hemen daima üst so-lunum yolu enfeksiyonunu takiben gelişen ve myelin kılıfına karşı gelişmiş otoantikorların olduğu, akut baş-langıçlı ve tek aşamalı (monofazik) özellikte bir demiy-lenizan bir hastalıktır?

A) Nöromyelitis optika

B) Santral pontin myelinozis

C) Akut nekrotizan hemorojik ensefalomyeit

D) Subakut sklerozan panensefalit

E) Marchiafava Bignami hastalığı

77 – C

Devic hastalığı (Nöromyelitis optika)

• Bilateral optik nörit ve spinal kord demyelinizasyonu ile sey-reder. Aquaporine karşı otoantikorlar ve sonucunda kan beyin bariyerinin bozulduğu gösterilmiştir. (Humoral immünite)

Akut Dissemine Ensefalomyelit (ADEM)

Belirli infeksiyonlar ve aşıları takiben gelişen diffüz monofazik demyelinizan bir hastalıktır. Myeline karşı gelişmiş akut oto-immün bir reaksiyondur.

• MS’in tersine bütün lezyonlar aynı evrededir (monofazik özellik).

Akut Nekrotizan Hemorajik Ensefalomyelit

ADEM’e benzer ve daha tehlikelidir (hiperakut bir cevap) ve monofaziktir. ADEM’e ek olarak vasküler hasar vardır.

• Hemen hemen daima ÜSYE sonrası gelişir.

Santral Pontin Myelinozis

Hiponatremisi hızlı düzeltilen hastalarda, ortotopik karaciğer transplantasyonu sonrası ve ciddi elektrolit bozukluğu sonrası gözlenen demyelinizan bir hastalıktır. Monofazik bir hastalık-tır. Hızla gelişen quadripleji mevcuttur.

78. Elli beş yaşında erkek hasta yaklaşık bir aydır bacak, ön kol ve sırt derisinde özellikle fleksör yüzeylerdeki yaygın kaşıntılı deri lezyonları ile başvuruyor. Muayenede deri lezyonlarının 1-5 cm büller ile karakterize olduğu göz-lenmiştir. Biyopsi sonrası mikroskobik incelemede sube-pidermal büller olduğu ve immünflöresan incelemede lineer IgG ve C3 birikimleri olduğu gözlenmiştir. Hasta topikal steroid ile tedavi edilmiş ve lezyonların skar bı-rakmadan iyileştiği gözlenmiştir.

Bu hastada lineer IgG birikimleri hangi antijene karşı gelişmiş olabilir?

A) Retikülin B) BPAG

C) DSG1 D) DSG3

E) Lamina densa

78 – B

Bu hastanın tanısı büllöz pemfigoid’dir. Büllöz pemfigoid has-talarında antikorlar hemidezmozomlardaki BPAG1 (büllöz pemfioid ag) ve BPAG2’ye karşı gelişmiştir.

TUSEM

Page 19: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

19 www.tusem.com.tr

BÜLLÖZ HASTALIKLAR

PEMFİGUS

Nadir, otoimmun temelli, bül oluşumu ile giden ve yaşamı tehdit edebilen bir hastalıktır.

Desmosom yapısını oluşturan desmoglein moleküllerine(Dsg1 ve Dsg3) karşı gelişen IgG tipi antikorlarla karakterizedir. Anti-kor nedeniyle bu bağlantı birimlerinde hasar gelişir, skuamoz hücreler birbirinden ayrışırlar. Bunun sonucunda intraepider-mal bül gelişimi olur (Tip 2 hipersensitivite)

• Bu bulgu pemfigus için temel bulgudur. (AKANTOLİZ)

Beş ayrı (klinik ve patolojik açıdan) tipi vardır.

1-Pemfigus vulgaris

En sık izlenen tiptir. Tüm pemfigus olgularının %80’ini içerir. %60-70 olguda ilk lezyonun başladığı yer

oral mukozadır. Patlamış ve sağlam büller bir arada olur.

2-Pemfigus vejetans

Büller oluşmaz, geniş siğil benzeri püstüller içeren vejetan plak-lar izlenir. En sık kasık, aksilla gibi katlanma bölgelerinde izlenir.

3) Pemfigus foliaceus

En hafif pemfigus formudur. Bu hastalıkta antikorlar desmog-lein moleküllerinde sadece Dsg 1’e karşı geliştiği için sadece subkorneal büller izlenir. Mukoza tutulumu olmaz.

4) Pemfigus erithematozus

Hafif formudur. Lokalize olarak lupus gibi malar bölge tutulur.

İmmünfloresan incelemede epidermis tabakasında balık ağı veya kümes teli görünümünde immünoglobülin ve komple-man birikimi izlenir.

5) Paraneoplastik pemfigus

İç organ maligniteleri özellikle non-hodgkin lenfomalarla bir-likteliği sıktır.

Dsg 1 subkorneal, Dsg 3 ise suprabazal epidermiste bulunur. Pemfiguslarda her ikisine karşı antikorlar vardır. Fakat Pem-figus foliaceus ta sadece Dsg-1’e karşı antikorlar mevcuttur.

BÜLLÖZ PEMFİGOİD

Sıklıkla yaşlı popülasyonda lokalize veya yaygın deri ve oral mukoza lezyonları ile karekterize büllöz bir hastalıktır. Otoim-mün bir hastalıktır. Bazal hücreler ile bazal membran arasın-daki bağlantılara (hemidezmozom) karşı gelişen antikorlarla karekterizedir. (tip 2 hipersensitivite) Hemidoozmozomlarda iki antijen vardır. BPAG1 (büllöz pemfioid ag) ve BPAG2. Sa-dece BPAG2’ye karşı gelişen antikorlar bül oluşumuna neden olurlar. BPAG2 bazal membranda lamina lucida’da yerleşirler.

Karakteristik bulgusu normal yada eritematöz bir deride, berrak sıvı ile dolu, gergin 4-8 cm’ye ulaşan büllerdir. (Sube-pidermal ve nonakantolitik büller) Bu büller kolayca rüptüre olmaz (Nikolski negatif) ve pemfigusun aksine infeksiyon ile komplike olmazlar. Skar gelişimi olmadan iyileşirler.

• Büllöz pemfigoidde karakteristik lezyon, subepidermal, non-akantolitik büllerdir.

En sık etkilenen bölgeler ön kolun fleksör yüzleri, aksilla, ka-sık ve alt abdomendir. Oral tutulum % 10 oranında izlenir.

İmmünflorasenda bazal membran boyunca lineer immünog-lobülin ve kompleman birikimi izlenir

DERMATİTİS HERPETİFORMİS (DUHRİNG HASTALIĞI)

Sıklıkla 3-4. Dekatlarda sıklıkla erkeklerde izlenen kaşıntılı ve tekrarlayıcı büllöz hastalıktır. Hastaların büyük çoğunluğu çölyak hastalığı ile beraberdir ve bunlarda glutensiz diyete cevap verirler. Bu hastalıkta tip 2 hipersensitivite reaksiyonu ile oluşur.

Lezyonlar tipik olarak bilateral ve simetriktir ve lezyonların özellikle bulunduğu yerler ekstensör yüzeyler dirsek, diz, sırt üst kısmı ve kalçalardır.

Mikroskopik olarak dermal papilların uçlarında nötrofil lökosit ve eozinofillerin bulunduğu mikroapseler ve ödem bulunur. Dermal papilla uçlarında granüler IgA birikim izlenir. Zamanla veziküller oluşur ve bunlar birleşip subepidermal bülleri oluş-turur.

İmmünflorasanda dermal papilla uçlarında, selektif olarak lo-kalize IgA ya ait granüler birikim izlenir.

• Hastalarda diyetteki gliadine karşı gelişen IgA antikorlar epi-dermis bazal membranı ile dermişi birbirine bağlayan retikulin ile çapraz reaksiyona girerler.

EPİDERMOLİZİS BÜLLOZA VE PORFİRİA

Epidermolizis bülloza

Derinin mekanik stabilitesinin bozulduğu bir grup hastalıktır. En önemli özelliği deride basınç uygulanan lokalizasyonlarda bül ve vezikül oluşumlarıdır. Simpleks tipinde dejenerasyon epidermis bazal hücre tabakasındadır. Junctional tipte lamina lusida da büller izlenir. Distrofik tipte ise lamina densanın al-tında kabarcıklanmalar izlenir ve skarlar oluşur.

Porfiria

Bir grup porfifin metabolizma hastalığıdır. Esas dermatolojik bulgu güneş ile artan veziküllerdir ve skar geliştirmeden iyile-şirler. Veziküller subepidermal veziküllerdir.

TUSEM

Page 20: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

20www.tusem.com.tr

79. Sıklıkla el bileğinde ortaya çıkan, bağ dokusunun kistik veya miksoid dejenerasyonuna ne ad verilir?

A) Tenosynovial kist B) Ganglion

C) Fibrom D) Miksom

E) Dermoid

79 – B

Ganglion ve synovial kist

• Sıklıkla el bileğinde ortaya çıkan ve bağ dokusunun kistik veya miksoid dejenerasyonuna ganglion denir.

• Synovianın eklem kapsülü ile birlikte herniasyonuna synovi-al kist denir (Örn: Baker kisti)

80. Aşağıdaki komplemanlardan hangisi apoptotik hücre-lerin yüzeyine yapışarak, makrofaj tarafından apopto-tik hücrelerin tanınmasına yardımcı olur?

A) C1q B) C3b

C) C5a D) C4b

E) C1 esteraz

80 – A

Kompleman sisteminin major fonksiyonları:

Lökosit Adezyonu, Kemotaksis ve Aktivasyon: C5a lökositlerin aktivasyonunu ve endotel adezyonunu artırır. Nötrofiller, mo-nosit, eozinofil ve bazofiller için potent kemotaktik etkilidir.

Vasküler Etkileri:

• Anaflatoksinler: C3a ve C5a anaflatoksindir. Vasküler perma-biliteyi artırırlar (Mast hücresinden histamin serbestleştirerek).

• C5a lipooksijenaz enzim sistemini aktive ederek araşidonik asitten lökotrien sentezine yol açar ve damar geçirgenliğini daha da artırır.

• Opsonizasyon: C3b (C3bi) Mikroorganizmaların fagositozu-nu kolaylaştırır.

• E nzim Aktivasyonu: C3 ve C5 eksüdada bulunan plazmin ve birkaç proteolitik nötrofilik enzimi aktive eder.

• Hücre lizisi MAC (C5 - 9 ) : MAC(membran atak kompleksi) aracılığıyla bakteri ve hücre zarlarında geçirgenlik arttırılır ve hücre ölümü gerçekleştirilir.

• C1 inhibitör kalıtsal eksikliği herediter anjiyoödem gelişimine sebep olur. DAF(Decay accelarating Factor) ve CD59 eksikliği paroksizmal noktürnal hemoglobuniri gelişimine sebep olur.

• Faktör H Kompleman regüle eden protein) eksikliğine se-konder gelişen hastlıklar: Atipik Hemolitik Üremik Sendrom, Paroksizmal Noktürnal Hemoglobüniri, Yaşa Bağlı Makula De-jenerasyonu

• Apoptotik hücrelerin makrofajlarca tanınmasını sağlayan kompleman C1q’dur.

81. Telomeraz aktivitesi en yüksek olan hücre aşağıdakiler-den hangisidir?

A) Kök hücreler B) Somatik hücreler

C) Germ hücreleri D) Nöronlar

E) Kemik iliği hücreleri

81 – C

• Hücrelerde kromozomun son kısmına telomer denir ve hücre bölünmesinde bir miktar azalır. Telomeraz enzimi kısalan telomeri tekrar sentezler, fakat her seferinde eksik olur ve bir noktadan sonra telomeraz aktivitesi sonlanarak bölünme durur.

• Telomeraz aktivitesi en yüksek olan hücreler germ hücre-leridir.

• Normal hücrede telomeraz aktivite azalması ile büyüme durur. Kanserleşen hücrelerde ise telomeraz aktivitesi tekrar başlar ve germ hücresi gibi yüksek olur.

82. Aşağıdaki adezyon moleküllerinden hangisi inflamas-yonda sıkı yapışma (adezyon) dan sorumlu endotelyal moleküldür?

A) E-Selektin B) Sialy Lewis x

C) LFA-1 (integrin) D) ICAM-1

E) PECAM-1

82 – D

ADEZYON MOLEKÜLLERİ

Endotel Lökosit

Rolling (Yuvarlan-ma)

E selektinP selektinCD 34,GlyCam-1

Sialy Lewis xSialy Lewis xL-selektin*

Adezyon ICAM-1ICAM-1VCAM-1

LFA-1(CD11)MAC-1(CD18)VLA-4 integrin, LPAM-1

Transmigrasyon PECAM-1 (CD 31) PECAM-1 (CD31)

TUSEM

Page 21: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

21 www.tusem.com.tr

83. Aşağıdaki hangisi nöroendokrin bir tümör değildir?

A) Feokromasitoma

B) Küçük hücreli akciğer kanseri

C) Paraganglioma

D) Merkel hücreli deri kanseri

E) Wilms tümör

83 – E

Başlıca nöroendokrin tümörler

• Feokromasitoma

• Küçük hücreli akciğer kanseri

• Büyük hücreli akciğer kanseri nöroendokrin tip

• Paraganglioma

• Merkel hücreli deri kanseri

• Karsinoid tümör

• Nöroblastoma

• Pankreatik endokrin tümörler (insülinoma, ganglioma..)

Wilms tümör nöroendokrin tümör değildir.

84. Löffler endomyokarditi patogenezinde rol oynayan te-mel faktör aşağıdakilerden hangisidir?

A) Elastaz B) Major basic protein

C) Kathelisidin D) ASO

E) M proteini

84 – B

Löffler endomyokarditi patogenezinde eozinofiller ve bunlar-daki major basic protein rol oynamaktadır.

85. Hücrelerde DNA hasarı durumlarında, DNA tamiri son-rası mitozun devamı için p53 tarafından uyarılan ve p53 inhibisyonu yapan genler hangileridir?

A) Mdm2, mdmx B) GADD45, p21

C) Bcl2, bclx D) Bim,bad

E) P27,p57

85 – A

Mdm2 ve mdmx genleri p53 tarafından uyarılır ve p53 inhibis-yonu yaparak mitozun devamını sağlayan genlerdir.

86. Aşağıdaki tümör supresor genlerinden hangisinin inhi-bisyonu sonrası GTPaz aktivitesi olan protein kodlan-maz, dolayısı ile GTP parçalanmaz ve RAS sinyal yolu durmaksızın devam eder? (lanet olsun)

A) NF-1 B) Ptch

C) Smad2 D) PTCH

E) RET

86 – A

NF-1 geni GTP’ase aktivitesi olan neurofibromin proteinini kodlar. NF-1 geni inaktive olunca GTPase aktivitesi azalır. Böy-lelikle Ras’ın GTP’ye bağlanarak aktive oluşu hızlanır ve sinyal iletimi durmaksızın devam eder. Bu genin kalıtsal mutasyonla-rında nörofibromatozis-1 gelişir.

87. Aşağıdaki tümörlerden hangisi bifazik (miks) tümör de-ğildir?

A) Kondroid syringoma B) Karsinosarkom

C) Miksoma D) Odontoma

E) Filloides tümör

87 – C

Miksoma, miksoid hücrelerden gelişen mezenkimal bir tü-mördür (lanet olsun ).

Bifazik (mikst) tümörler hem epitelyal hem de stromal orijinli tümörlerdir.

Başlıca mikst tümörler: pleomorfik adenom, fibroadenom, filloides tümör, odontoma, kondroid syringoma, malign me-zotelyoma, karsinosarkoma, synovial sarkoma.

88. Aterosklerotik plaklarda trombozis gelişiminin temel sebebi nedir?

A) Plak içine kanama B) Hiperlipidemi

C) Hiperkoagulopati D) Ülserasyon, erozyon

E) İskemi ve elastik doku kaybı

88 – D

Aterosklerotik plaklarda tromboz gelişimin major sebebi ülse-rasyon ve erozyondur.

Aterosklerotik plakta gelişen komplikasyonlar

a. Kalsifikasyon

b. Ülserasyon, Erozyon, Rüptür: bunun sonucunda ateroma-töz plağın intimal yüzeyi kandaki yüksek trombojenik madde-lerle karşı ekspoze olur ve bunun sonucunda tromboz gelişir.

TUSEM

Page 22: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

22www.tusem.com.tr

c. Trombozis

d. Plak içine kanama: Plağı örten fibröz kapın ruptürü sonrası yüzeydeki ince neovasküler damarlardan kanama gelişir. Souç olarak Plak içinde meydana gelen hematom plağın şişmesi ve rüptürüne yol açar.

e. Atheroembolizm

f. Anevrizmal dilatasyon: Atherosklerozis kaynaklı basınç artı-şı, media tabakasında iskemik atrofi ve elastik dokuda kayıp duvarda zayıflığa buda her an patlamaya hazır anevrizma olu-şumuna neden olur.Bu değişiklikler ile küçük çaplı arterlerin lümeninde total tıkanıklık ve sonuç olarak dokularda iskemik nekroz oluşabilir. Anevrizmal dilatasyon ise aorta gibi büyük damarlarda tunika mediada hasar sonrası gelişir. Aterosklero-tik anevrizmaların en sık izlendiği bölge renal arter seviyesi altındaki abdominal aorta kısmıdır.

89. Aşağıdaki damar tümörlerinden hangisinde CD31,vWF pozitifliği gözlenmez?

A) Anjiyosarkom

B) Hemanjiyoendotelyoma

C) Hemanjiyoperisitoma

D) Kaposi sarkomu

E) Kavernöz hemanjiyom

89 – C

Cd31 ve vwF pozitifliği o damar tümörünün endotel orjinli olduğunu gösterir. Soruda hangi damar tümörünün endotel orjinli olmadığı sorgulanmaktadır. Dolayısıyla cevap heman-jiyoperisitoma olmaktadır (o perisit orjinlidir) Aman Allahım

90. Saf eritroid aplazisinin parvovirüs dışındaki en sık se-bebi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Büyük granüler lenfositik lösemi

B) Timoma

C) Otoimmünite

D) Hepatit C

E) İdiopatik

90 – C

SAF ERİTROSİT APLAZİSİ: Kemik iliğinde defekte bağlı olarak sadece eritroid prökürsörlerin üretiminde sorun vardır. Bir-likte görüldüğu durumlar timoma, büyük granüler lenfositik lösemi, ilaçlar, otoimmün enfeksiyonlar ve parvovirüs B19.

• Parvovirüs ayrı tutulursa esas sorun otoimmünitedir.

91. Pnömokonyozlar ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) Asbestozisin en sık bulgusu plevrada fibröz plaklardır.

B) Tüberkülozis ile en çok birlikteliği olan pnömonkon-yoz silikozisdir.

C) Asbest sıklıkla alt lobları tutar.

D) Silikoz hastalarında nodüller geç dönemde izlenir ve sellülerite fazladır.

E) Granülomlarla giden tek pnömokonyoz berilyozisdir.

91 – D

Silikozis hastalarında nodüller erken dönemde izlenir ve sel-lülerite azdır.

PNÖMOKONYOZLAR: İşyerinde mineral tozları, organik-inor-ganik parçacıklar ile gaz ve buharların solunmasıyla ortaya çı-kan nonneoplastik akciğer reaksiyonudur. Patoloji inhale edi-len tozun miktarına, şekline, eriyebilirliğine ve partüküllerin boyutuna göre değişir. (En tehlikeli olanlar 1-5 mm çaplı olan-lardır, terminal hava yollarına ulaşabilirler)

Kömür Tozu Pnömokonyozu: Kömür tozlarının birikimi antra-kozis olarak bilinir. 3 farklı klinik tablo ortaya çıkar.

Asemptomatik antrakozis

Pigment birikimi vardır fakat hücresel reaksiyon oluşturmaz. Klinik bulgu vermez.

Basit kömür işcisi pnömokonyozu

• Yoğun makrofaj birikimi vardır fakat pulmoner disfonksiyon yoktur.

• Kömür tozu içeren makrofajlar tarafından oluşturulan ve çevresinde hafif fibrozis izlenen nodüller bulunur.

• Özellikle akciğerin üst loblarını yada alt lobun üst segment-lerini tutar.

• Sıklıkla santriasinar amfizem eşlik eder.

Silikozis: En sık görülen meslek hastalığıdır. Maden, taş ocakları, taş kesme, seramik, kum, cam, mermer, döküm işçiliği ve kot taş-lama işçilerinde görülür. Kristallin ve amorf formları vardır. Kris-tallin formları (quartz,kristobalit, tridimit) daha fibrinojeniktir.

• En fibrinojenik olan quartzdır.

Silikozis daha çok akciğerin sıklıkla üst zonlarını tutar.

• Kömür pnömokonyozunda izlenen tabloya ters olarak erken döneminde fibrotik nodüller (sert kollajenöz skarlar) yapar. Bu nodüllerde selülarite azdır.

• Lenf nodunda da fibrozis ve yumurta kabuğu tipinde (egg-shell) kalsifikasyon izlenebilir.

TUSEM

Page 23: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

23 www.tusem.com.tr

• Tüberküloza duyarlılık artmıştır (tüberkuloz duyarlılığını en çok artıran pnömokonyozdur )

• Akciğer kanseri için predispozan bir faktördür.

Asbestozis: Asbest ısıya dayanıklı kimyasal bir maddedir. Gemi, yalıtım sanayide çalışanlarda görülme sıklığı artar.

Üç tip asbest bulunur.

• Serpentine: En sık kullanılan tiptir , daha az karsinojeniktir

• Amphibole: Sanayide kullanılması yasak, çok karsinojeniktir

• Erionite: Topraklarda ( Nevşehir yöresinde, Diyarbakırda ) bulunan asbest formudur.

Asbestin neden olduğu durumlar:

• Plevrada fibröz plaklar ( en sık bulgu )

• Diffuz plevral kalınlaşma ve plevral efüzyon

• Mezotelyoma (1000 kat risk artmıştır, Asbestoziste riskin en çok artığı malignite)

• Akciğer kanseri (Yaptığı en sık malignite ) kolon , özefagus, mide larinks kanseri insidansında artış

• Diffüz interstisyel fibrozis yapar.

• Asbestoz lifleri demir içeren proteinöz bir materyel ile kaplı-dır ve bunlar ferruginous cisimcik

olarak adlandırılır.

• Kaplan sendromu gelişebilir.

• Alt lobların tutulumu sıktır ( silikozisin tersine)

Akciğer kanseri gelişiminde sigara ile asbestozunun etkisi sinerjikdir. Asbestozda, sigaranın aksine etken uzaklaştırıldı-ğında karsinom gelişme riski azalmaz, bunun nedeni asbestin vücuttan atılamamasıdır.

Berilyozis: Uzay sanayi ile uğraşanlarda sıklığı artar. Berilyum granülom oluşumana neden olabilen tek pnömokonyozdur.

Uzun süre düşük doz berilyuma maruziyeti sonucu pulmoner ve sistemik granülomatöz lezyonlar oluşur ve bu granülomlar sarkoidozda görülen granülomlara ileri derecede benzerdir. Akciğer kanseri insidansını artırır.

Berilyozis granülomlarla giden tek pnömokonyozdur.

92. Lamina densa duplikasyonu aşağıdaki glomerülopatile-rin hangisinde izlenir?

A) Diabetik glomerüloskleroz

B) Alport sendromu

C) Berger hastalığı

D) Dens depozit hastalığı

E) Kollapse glomerülopati

92 – D

Lamina densa duplikasyonu MPGN tip 2 (dens depozit hasta-lığı)nda izlenir.

93. Aşağıdaki over tümörlerinden hangisi stromal kaynak-lıdır?

A) Granüloza hücreli tümör B) Struma ovari

C) Dysgerminom D) Brenner

E) Seröz papiller

93 – A

SEKS KORD STROMAL TÜMÖRLER

Granüloza Hücreli Tümör: Tüm over tümörlerinin %5’ini oluş-turur fakat en sık görülen seks kord stromal over tümörüdür. Sıklıkla postmenopozal dönemde görülür.

• Sıklıkla unilateraldirler

• Östrojen sentezleyen tümörlerdir.

• Bu nedenle bu tümörler endometrial hiperplazi ve endo-metrial kanser, memede fibrokistik değişiklikler ve puberte öncesi dönemde görülürse puberte prekoks nedeni olabilirler.

Mikroskopik incelemede kübik epitel ile döşeli ve poligonal yapıda hücrelerden oluşan kordonlarla karekterizedir.

En önemli mikroskopik bulguları

• Çekirdeklerinde kahve çekirdeği görünümü

• Küçük rozetler şeklinde dizilmiş call-exner cisimciklerinin ol-masıdır. Resim5

• Kübik epitelle döşeli, poligonal yapıda hücrelerden oluşan kordonlar mevcuttur.

Bu hastalarda dokuda ve serumda inhibin seviyesi artar.

94. Aşağıdaki tükrük bezi tümörlerinin hangisi karekteris-tik olarak farklı hastalarda faklı histolojik bulgularla karekterizedir (heterojenite)?

A) Warthin tümörü

B) Mukoepidermoid karsinom

C) Pleomorfik adenom

D) Kanaliküler adenom

E) Silindiroma

TUSEM

Page 24: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

24www.tusem.com.tr

94 – C

PLEOMORFİK ADENOM

En sık izlenen tükrük bezi tümörüdür. Benign mikst bir tümördür. Kapsüllü ve benign olmasına rağmen çevre doku-lara yapışıklık gösterebilir. Geniş cerrahi eksizyon gereklidir.

• Mikroskopik incelemede ceşitli oranlarda miksoid, hyalin, kondroid hatta kemik dokuları izlenebilir.

• Mikroskopik incelemede epitelyal (duktal) ve mezenkimal (myoepitelyal) olmak üzere iki ayrı doku komponenti bulunur ve her hastada bu doku komponentlerinin oranı farklı olabilir. (pleomorfik).Bu tümörün major özelliği bu heterojenitedir.

• Klinikte mandibulanın arka köşesinde, iyi sınırlı, sert, ağrısız ve mobil kitle olarak palpe edilir.

Radyasyon bir risk faktörüdür.

Uzun süreli tümörlerde malign transformasyon %10 oranda izlenir. Bu tümör zemininden gelişen kanserlere malign miks tümör yada karsinoma ex pleomorfik adenom denir.

Parotis dışı mikst tümörlerde bu oran artar. En sık metastazı lenf nodlarına olur.

95. Aşağıdakilerden hangisi gastrik karsinomlarla ilişkili bir paraneoplastik deri sendromu değildir?

A) Leser Trelat bulgusu B) Sircinate eritem

C) Pemfigus D) Liken planus

E) Dermatomyozit

95 – D

Gastrik karsinomlar ve paraneoplastik sendromlar

Deri sendromları: Akantozis nigrikans, dermatomyozit, pemfi-gus, seboreik keratoz (Leser-Trelat bulgusu), sircinate eritem

Santral sinir sistemi bulguları: Demans, Serebellar taksi

Diğer: Tromboz, tromboflebit, mikroanjiyopatik hemolitik anemi, menbranöz glomerülonefrit

96. Adenomatöz poliplerde malignite yönünde değişimin en önemli belirteci aşağıdakilerden hangisidir?

A) Displazi derecesi B) Polip çapı

C) Histolojik yapısı D) Atipi derecesi

E) Yerleşim

96 – B

Adenomatöz poliplerde malignite yönündeki değişimin en önemli belirleyicisi poliplerin çaplarıdır

NEOPLASTİK POLİPLER (ADENOMATÖZ POLİPLER)

Tüm adenomlarda epitelyal proliferasyon ve displazi bulunur. Bu nedenle invaziv karsinom gelişme riski olan neoplastik poliplerdir.

• Adenomatöz polibi adenomatöz polip yapan, displazinin varlığıdır.

• Fakat displazinin izlenmediği fakat premalign olan ve histo-lojisi hiperplastik polipe benzeyen polipler de mevcuttur. Bu poliplere sesil serrated (dişli) adenomlar denir.

Adenomlarda ailevi predispozisyon söz konusudur ve bu olgu-larda karsinom gelişme riski anlamlı ölçüde yüksektir.

Malignite riski 3 önemli faktöre göre değişir:

• Histolojik yapı

• Polip çapı

• Displazinin varlığı

Malignite yönündeki değişimin en önemli belirleyicisi poliple-rin çaplarıdır. Bir cm den küçük adenomlarda kanser riski çok düşükken, 4 cm den büyük villöz adenomda kanser riski çok yüksektir.

Histolojik yapısına göre adenomatöz polipler üçe ayrılır:

Tübüler adenomlar: En sık izlenen ama malign transformas-yon riski en düşük olan adenomatöz poliptir.

Küçük ve saplı olurlar. En sık rektosigmoid alanda izlenirler. Sıklıkla soliterdir.

Villöz adenomlar: En yüksek malignite gelişme riskine sahip ve en az görülen adenomatöz poliptir

Büyük ve sapsız olurlar. Displazisi daha ağır ve belirgindir. Ka-nama, protein ve potasyumdan zengin mukus sekresyonu ile hipoproteinemi ve/veya hipokalemiye yol açabilirler.

Tubulovillöz adenomlar: Tübüler-villöz adenom arası özellikler taşır. Sindirim sistemindeki tüm adenomlar premaligndir ve cerrahi olarak sapları ile birlikte eksize edilmesi zorunludur.

97. Aşağıdaki karaciğer adenomlarından hangisi prema-ligndir?

A) İnflamatuar adenomlar

B) HNFalfa adenomlar

C) Beta catenin mutasyonlu adenomlar

D) Büyük hücreli displazisinin gözlendiği adenomlar

E) Gebelikte izlenen adenomlar

TUSEM

Page 25: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

25 www.tusem.com.tr

97 – C

Beta catenin mutasyonlu adenomlar premalign hepatik ade-nomlardır.

98. Aksonal hasar sonrası perikaryonda görülen değişiklik-lere ne ad verilir?

A) Aksonal dejenerasyon

B) Wallerian dejenerasyonu

C) Red nöron

D) Santral kromatolizis

E) Corpora amylacea

98 – D

Santral kromatolizis: Aksonal hasar sonrası perikaryondaki değişikliklere denir (Nöron stoplazması şişer, Nissl cisimleri stoplazmanın periferine toplanır, çekirdek kenara itilir ve yas-sılaşır) ve bu değişikliklere santral kromatolizis denir.

99.

I. Plazma dışı dokulara sekestre olmuştur.

II. Dokulara homojen dağılmıştır.

III. Dağılım hacmi ölçüldüğünde plazma derişimi düşüktür.

Yetmiş kilogramlık insanda dağılım hacmi 10 litre/ki-logram olarak ölçülen ilaçla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangileri doğrudur?

A) Yalnız I B) I ve II

C) I ve III D) II ve III

E) I, II ve III

99 – C

Dokuya Bağlanma (Sekestrasyon)

İlaçların plazma dışı yapılara sıkı şekilde bağlanarak depo edilme-sidir. Dağılımla ilgili farmakokinetik bir olaydır. İlaçların dokular arasında heterojen dağılımına neden olur. Yaşa ve pH farkına bağlı etkinliği değişir. Sekestre olan ilaç depoları ilaç rezervuarı görevi görür. Dağılım hacmi ölçüldüğünde plazma derişimi düşüktür.

Sekestre olan ilaçların genellikle vücutta kalma süreleri uzun-dur (kemiklerde biriken etidronat 11-12 yıl, melaninden zen-gin dokularda biriken klorokin 45 gün). Plazma dışı dokularda biriken ilaçların ilaçların sanal dağılım hacmi, vücut hacmin-den büyüktür (klorokinin 13000 L, iskelet kaslarında biriken digoksinin 600 L, akciğerde biriken antidepresanların 1500-2000 L, tiroid bezinde biriken amiodaronun 5000 L, midede biriken morfinin 300 L). Sekestre olan ve dağılım hacmi büyük olan ilaçla zehirlenmede diyaliz genellikle etkisizdir.

100.

I. Betanekol

II. Karbakol

III. Metakolin

IV. Sevimelin

V. Neostigmin

Yukarıdaki kolinerjik ilaçlardan hangilerinin farmakolo-jik etkileri atropin tarafından tamamen önlenir?

A) I, III ve IV B) II, IV ve V

C) I, II ve III D) I, II ve V

E) III, IV ve V

100 – A

Kolinerjik ilaçlar

Betanekol: Santral sinir sistemine geçemeyen kolin esteridir. Asetilkolinesteraza dirençlidir. Yalnızca muskarinik reseptör-leri uyarır. Farmakolojik etkileri atropin tarafından tamamen önlenir.

Karbakol: Santral sinir sistemine geçemeyen kolin esteridir. Asetilkolinesteraza dirençlidir. Muskarinik ve nikotinik resep-törleri uyarır. Farmakolojik etkileri atropin tarafından kısmen önlenir.

Metakolin: Santral sinir sistemine geçemeyen kolin esteridir. Asetilkolinesteraza duyarlıdır. Yalnızca muskarinik reseptörleri uyarır. Farmakolojik etkileri atropin tarafından tamamen ön-lenir.

Sevimelin: Asetilkolinesteraza dirençli olup santral sinir siste-mine geçer. Muskarinik M3 reseptörlerini uyarır. Farmakolojik etkileri atropin tarafından kısmen önlenir. Sjögren sendromu ile radyoterapiye bağlı ağız kuruluğunda (kserostomi) oral yol-dan kullanılır.

Neostigmin: Muskarinik ve nikotinik etki yapar. Farmakolojik etkileri atropin tarafından kısmen önlenir.

101. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi insomnia tedavisinde ter-cih edilmez?

A) Hidroksizin B) Zaleplon

C) Tasimelteon D) Venlafaksin

E) Suvoreksant

TUSEM

Page 26: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

26www.tusem.com.tr

101 – D

İnsomnia tedavisi

Benzodiazepinler: Triazolam, midazolam, alprazolam fluraze-pam, nitrazepam ve diazepam, insomnia tedavisinde kullanı-lır. Triazolam en fazla olmak üzere rebound insomnia yaparlar.

Atipik benzodiazepinler: Zolpidem, zaleplon ve zopiklon, benzodiazepin reseptörlerini uyararak insomnia tedavisinde kullanılır. Antiepileptik ve spazmolitik etki yapmazlar.

Melatonin reseptör agonistleri: Ramelteon ve tasimelteon, melatonin reseptörlerine agonist etki yaparak uykuya dalma-da sorunu olan hastalarda kullanılırlar.

Oreksin reseptör antagonistleri: Almoreksant ve suvorek-sant, oreksin OX1 ve OX2 reseptörlerini bloke ederek insomnia tedavisinde kullanılır.

H1 reseptör antagonistleri: Hidroksizin en fazla olmak üzere 1.kuşak antihistaminkler sedasyon yapıcı etkilerinden dolayı insomnia tedavisinde kullanılırlar.

102. Migren krizlerinin tedavisinde kullanılan triptanlarla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) Serotonin 5-HT1B /1D reseptörlerine agonist etki ya-parlar.

B) Trigeminal sinir ucundan kalsitonin gen ilişkili peptit (CGRP) salgısını artırırlar.

C) Sumatriptan oral, intranazal, subkutan ve rektal yol-dan kullanılır.

D) Fravotriptan, yarı ömrü en uzun olandır.

E) Koroner arter hastalığı olanlarda ve anjina geçiren-lerde kullanılmazlar.

102 – B

Triptanlar

Kraniyal kan damarlarında bulunan 5-HT1B /1D reseptörlerine agonist etki ile migren krizlerinin tedavisinde kullanılırlar. Profilaktik amaçlı verilmezler. Trigeminal sinir ucundan kalsi-tonin gen ilişkili peptit (CGRP) salgısını azaltırlar, 5-HT resep-törleri üzerinden vazokonstriksiyon yaparlar.

Genellikle oral yoldan verilirler. Sumatriptan oral, intranazal, subkutan ve rektal yoldan kullanılır. Fravotriptanın yarı ömrü en uzundur. Ergotamin ve diğer ergot türevleri ile 24 saat geç-meden ardışık verilmezler. Koroner arter hastalığı olanlarda ve anjina geçirenlerde kullanılmazlar.

103. Aşağıda verilen hipertansiyona eşlik eden hastalık ve tercih edilen antihipertansif ilaç eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?

A) Diyabetik nefropati – ACE inhibitörü

B) Sinüs taşikardisi – Beta blokör

C) Benign prostat hiperplazisi – Selektif α1 reseptör blokörü

D) Astım – Dihidropiridin türevi kalsiyum kanal blokörü

E) Sistolik kalp yetmezliği – Kardiyoselektif kalsiyum kanal blokörü

103 – E

Antihipertansif İlaç Seçimi

Hipertansiyonla birlikte başka bir hastalığı olmayanlar-da; tiazidler, indapamid, ACE inhibitörleri, beta blokörler veya kalsiyum kanal blokörleri kullanılabilir.

Diyabeti olan hipertansif hastalarda; ACE inhibitörleri veya anjiotensin reseptör blokörleri tercih edilir.

Sinüs taşikardisi, migren, tremor veya glokomu olan hi-pertansif hastalarda; beta blokörler tercih edilir.

Konjestif kalp yetmezliği olan hipertansif hastalarda; ACE inhibitörler, anjiotensin reseptör blokörleri, karvedi-lol, metoprolol, bisoprolol, nebivolol ve diüretikler tercih edilir. Verapamil gibi kardiyoselektif kalsiyum kanal blo-körleri uygun değildir.

Astımı veya KOAH’ı olan hipertansif hastalarda; ACE in-hibitörleri, anjiotensin reseptör blokörleri, kalsiyum kanal blokörleri veya diüretikler tercih edilir. Nonselektif beta blokörler kullanılmaz.

Variant anjinası olan hipertansif hastalarda; kalsiyum ka-nal blokörleri tercih edilir. Beta blokörler kullanılmaz.

Benign prostat hiperplazisi olan hipertansif hastalarda; selektif α1 blokörler tercih edilir.

Gebe hipertansif hastalarda; metildopa, hidralazin, kalsiyum kanal blokörü, beta blokör veya indapamid tercih edilir. ACE inhibitörleri ve anjiotensin reseptör blokörleri kullanılmaz.

104. Aşağıdakilerden hangisi meme kanserinin anti-östroje-nik tedavisinde kullanılan ilaçlardan biri değildir?

A) Tamoksifen B) Anastrazol

C) Eksemestan D) Abirateron

E) Fulvestrant

TUSEM

Page 27: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

27 www.tusem.com.tr

104 – D

Tamoksifen

Oral yoldan aktif, nonsteroidal yapılı selektif östrojen reseptör modulatörüdür (kompetetif parsiyel inhibitör). Kemik, kara-ciğer ve endometriumda östrojen agonistidir. Memede anti-östrojen etkilidir.

Östrojen reseptörü pozitif meme kanserinin tedavisinde ve postmenapozal yüksek riskli kadınlarda meme kanserinin ön-lenmesinde kullanılır.

Lomber vertebralarda kemik dansitesini artırır, lipitleri olumlu yönde etkiler. En sık yan tesiri bulantı-kusma ve sıcak basması-dır. Endometrium hiperplazisi ve endometrium kanseri riskini artırır. Toremifen, benzer özelliklere sahiptir.

Fulvestrant

Pür (saf) östrojen reseptör antagonistidir. Tamoksifene di-rençli östrojen reseptörü pozitif meme kanserinde parenteral yoldan kullanılır.

Aromataz İnhibitörleri (Anastrazol / Letrozol / Vorozol / Fad-razol / Eksemestan)

Aromataz enzimini inhibe ederek periferik dokularda andro-jen östrojen dönüşümünü dolayısıyla östrojen sentezini azal-tırlar. Oral yoldan aktiftirler. Tamoksifene dirençli östrojen reseptörü pozitif meme kanserinde ve endometriyozis teda-visinde kullanılırlar.

Anastrazol, letrozol, vorozol ve fadrazol nonsteroidal yapıda-dır ve aromatazı reversibl inhibe ederler. Eksemestan ve for-mestan steroid yapıdadır ve aromatazı irreversibl inhibe eder.

105. Aşağıdaki antibiyotiklerden hangisi myopati ve kreatin kinaz artışı yaptığı için benzer yan tesir yapabilen sta-tinlerle birlikte kullanılması önerilmez?

A) Linezolid

B) Telitromisin

C) Daptomisin

D) Fidaksomisin

E) Spektinomisin

105 – C

Lipopeptit Antibiyotik (Daptomisin)

Streptomyces roseoporus’dan elde edilir. Bakteride stoplaz-mik membrana bağlanır. Kalsiyum ve potasyum dengesini değiştirerek hücre membranını depolarize eder. İntraselüler DNA, RNA ve protein sentezini baskılar. Bakterisid etkilidir.

Böbrekler yoluyla elimine edilir. Kreatin kelensi 30 mL/dakika’nın altında dozu ayarlanmalıdır. Yalnızca gram(+) bak-terilere etkilidir. Metisiline dirençli stafilokok ve vankomisine dirençli enterokok tedavisinde intravenöz infüzyonla kullanılır.

Myopati ve kreatin kinaz artışı yapar. Kreatin kinaz düzeyi hafta-lık takip edilmelidir. Statinlerle birlikte verilmez. Karaciğer tran-saminazlarını artırır. Pulmoner surfaktan tarafından antagonize edildiği için pnömoni gibi alt solunum yolu enfeksiyonlarında kullanılmaz. Uzun süren tedavide alerjik pnömonitis gelişebilir.

106. Aşağıdakilerden hangisi kuvantal doz yanıt grafiklerin-den bulunamaz?

A) Minimum alveoler konsantrasyon (MAK)

B) Terapötik indeks (LD50/ED50)

C) İlaca yanıttaki varyasyonlar

D) Popülasyondaki ilaç etkileri

E) Maksimum etkinin yarısını yapan ilaç derişimi (EC50)

106 – E

Kuvantal Doz Yanıt Grafiği

İlaçların belirli popülasyonda oluşturdukları etkileri, yanıttaki varyasyonları, yan tesirleri, terapötik indeksleri (LD50/ED50), se-lektivitelerinin frekansı ve MAK değeri hesaplamak için in vivo yapılır. “Ya hep ya hiç” şeklindeki ilaç etkileri için kullanılır. Gra-fikteki Y ekseni ilaca yanıt veren popülasyonun yüzdesini verir. Kuvantal doz yanıt grafikleri ile Emaks ve EC50 belirlenemez.

107. Aşağıdaki kardiyovasküler parametrelerden hangisi üzerinde epinefrin ile izoproterenol benzer yönde etki yapmaz?

A) Kardiyak kontraktilite

B) Sistolik kan basıncı

C) Kalp hızı

D) Kardiyak output

E) Nabız basıncı

TUSEM

Page 28: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

28www.tusem.com.tr

107 – B

Tablo: Katekolaminlerin Kardiyovasküler Etkileri

Parametre Noradrenalin Epinefrin İzoproterenolSistolik kan basıcı ↑↑ ↑↑ 0 veya ↓Diyastolik kan basıncı ↑↑ ↓ veya ↑ ↓↓Ortalama kan basıncı ↑↑ ↑ ↓Nabız basıncı 0 ↑↑ ↑↑Kalp hızı ↓↓ ↑ ↑↑↑Kardiyak kontraktilite 0 veya ↑ ↑↑↑ ↑↑↑Kardiyak output ↓ ↑ ↑↑Total periferik direnç ↑↑↑ ↓ veya ↑ ↓↓

108. Aşağıdaki benzodiazepinlerden hangisi epilepsi, mani, obsesyon, hareket bozukluğu, huzursuz bacaklar send-romu ve tik tedavisinde kullanılır?

A) Klonazepam

B) Midazolam

C) Triazolam

D) Klordiazepoksit

E) Alprazolam

108 – A

Tablo: Benzodiazepinler

Benzodiazepin Yarı Ömür (st) EndikasyonMidazolam 0.8-1 Preanestezik medikasyon / İskelet

kaslarının gevşetilmesiTriazolam 2-3 İnsomniaLorazepam 10-20 İnsomnia / EpilepsiOksazepam 10-20 İnsomniaAlprazolam 12-15 Anksiyete / Panik atak / İnsomnia /

Depresyon / AgarofobiKlonazepam 20-30 Epilepsi / Mani / Obsesyon / Hareket

bozukluğu / TikNitrazepam 15-38 EpilepsiFlurazepam 40-100 Anksiyete / İnsomniaDiazepam 20-80 Status epileptikus / Febril konvülsi-

yon / Alkol yoksunluğu / Preaneste-zik medikasyon / Anksiyete / İskelet kaslarının gevşetilmesi / Tardif diski-nezi / İnsomnia

Klorazepat 50-100 Anksiyete / İnsomniaKlordiazepoksit 15-40 Anksiyete / Alkol yoksunluğu

109.

I. Orlistat

II. Lorkaserin

III. Fentermin+topiramat

Obezite tedavisinde kullanılan yukarıdaki ilaçlardan hangileri santral sinir sistemi üzerindeki etkileri ile iş-tahı azaltır?

A) Yalnız I B) Yalnız III

C) I ve II D) II ve III

E) I, II ve III

109 – D

Obezite Tedavisi

Lorkaserin: Serotonin 5-HT2C reseptörlerine agonist etki yaparak iştahı azaltır.

Orlistat: Lipaz enzimini inhibe ederek barsaktan yağ asit-lerinin yıkımını azaltır ve feçesle itrahını artırır.

Sibutramin: Serotonin ve norepinefrin geri alımını azaltır. Bir dönem obezite tedavisi için kullanılmasına karşın kar-diyak yan tesirlerinden dolayı kullanımı kısıtlanmıştır.

Rimonabant: Kannabinoid reseptörlerine invers agonist etki yapar. Obezite ve nikotin bağımlılığı için geliştirilmiş olmasına karşın yan tesirlerinden dolayı kullanımı kısıtlanmıştır.

Fentermin: Amfetamin türevidir. İştahı azaltır. Obezite te-davisinde kullanılabilir. Topiramat da obezite tedavisi için araştırılmaktadır.

110. Levosimendan’ın farmakolojik özellikleri ile ilgili aşağı-daki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) Miyokardın kalsiyuma duyarlılığını artırır.

B) Fosfodiesteraz enzimlerini inhibe eder.

C) ATP duyarlı potasyum kanallarını açar.

D) Akut dekompanse kalp yetmezliğinde kullanılır.

E) En sık görülen yan tesiri hipertansiyon ataklarıdır.

110 – E

Levosimendan: İntraselüler kalsiyumu artırmadan myokardın (troponin sisteminin) kalsiyuma duyarlılığını artırır. Fosfodies-teraz enzimlerini inhibe eder. ATP duyarlı potasyum kanalları-nı açar. Pozitif inotropik etki ve vazodilatasyon yapar.

Pozitif inotropik etkisini verapamil veya beta blokör önleye-mez. Akut dekompanse kalp yetmezliğinde kullanılır. Kalp yet-mezliğinin akut tedavisinde mortaliteyi azaltır.

TUSEM

Page 29: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

29 www.tusem.com.tr

111.

I. Kortizon

II. Fludrokortizon

III. Prednizon

IV. Triamsinolon

Yukarıdaki kortikosteroid preparatlarından hangileri-nin topikal kullanılan formu yoktur?

A) I, II ve III B) I ve III

C) II ve IV D) Yalnız IV

E) I, II, III ve IV

111 – A

Tablo: Glukokortikoid ve Mineralokortikoid Preparatları

Preparat Antiinflamatuvar aktivite

Su ve tuz tutma

Topikal aktivite

Etki süresi

Hidrokortizon 1 1 1 KısaKortizon 0.8 0.8 0 KısaDeksametazon 30 0 10 UzunBetametazon 30 0 10 UzunPrednizon 4 0.3 0 OrtaPrednizolon 5 0.3 4 OrtaParametazon 10 0 4 OrtaTriamsinolon 5 0 5 OrtaDezoksikortikosteron 0 20 0 OrtaFludrokortizon 10 250 0 Orta

112. Aşağıdaki mikroorganizmalardan hangisinin tedavisinde nitroimidazol türevi antibiyotik kullanmak uygun değildir?

A) G.lamblia B) E.histolytica

C) P.falciparum D) T.vajinalis

E) B.fragilis

112 – C

Nitroimizollerin (Metronidazol / Ornidazol / Tinidazol) En-dikasyonları

B.fragilis gibi aneorobik bakterilere bağlı intraabdominal enfeksiyonlarda kullanılırlar. Aerobik bakterilere yeterli etki yapmazlar.

C.difficile’ye bağlı psödomembranöz enterokolit tedavi-sinde ilk tercih antibiyotiklerdir. Tedavide; vankomisin, fidaksomisin ve basitrasin de yararlı olabilir.

H.pilori eradikasyonu için proton pompa inhibitörleri ile yapılan kombine tedavide verilirler.

E.histolytica’ya bağlı kolonik ve hepatik amibiyasiste verilir-ler. Amibik kolit ve amibik karaciğer apsesinde etkilidirler.

T.vajinalis vajinitinde 2 gram tek doz şeklinde verilirler. Tri-komonas vajinitinde partner tedavisi de yapılmalıdır.

G.vajinalis tedavisinde ilk tercih ilaçlardır.

G.lamblia enfeksiyonlarında (giardiyasis) öncelikle tercih edilen antibiyotiklerdir.

113. Aşağıdaki antiaritmik ilaçlardan hangisi antiaritmik etki-sini yalnızca potasyum kanallarını bloke ederek yapar?

A) Prokainamid

B) Dofetilid

C) Amiodaron

D) Adenozin

E) Meksiletin

113 – B

Dofetilid

Yalnızca düzeltici potasyum kanallarını (IKr) bloke ederek repola-rizasyonu yavaşlatan ve aksiyon potansiyel süresini (QT) uzatan pür sınıf III antiaritmiktir. Hipokalemi varlığında etkinliği artar. AV nodda refrakter periyodu ve kalbin pacemakerini değiştirmez.

Kronik atrial fibrilasyonlu hastalarda normal sinüs ritminin ko-runmasında oral yoldan verilir. Oral verildiğinde %100 emilir. Böbreklerden değişmeden elimine edilir. En önemli yan tesiri QT uzaması ve torsades de pointes aritmidir.

114. İlaçların farmakodinamik özellikleri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) Reseptörlerin yapısal aktivitesini değiştirmeyen ilaç-lara nötral antagonist denir.

B) Reseptörlerin yapısal aktivitesini azaltarak agonistin tersi etki yapan ilaçlara invers agonist denir.

C) Reseptörlerin yakınındaki bir yere bağlanarak resep-törün etkinliğini değiştiren ilaçlara allosterik modü-latör denir.

D) Parsiyel agonistler hiçbir zaman %100 etki oluştura-mazlar.

E) Parsiyel agonistler ile nötral antagonistler, full ago-nistlerin etkilerini azaltırlar.

TUSEM

Page 30: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

30www.tusem.com.tr

114 – D

Reseptörün yapısal aktivitesini artıran ve tek başına verildiğin-de etki oluşturan ilaca agonist adı verilir. Agonist, maksimum etkiyi (%100 etki) oluşturuyorsa full (tam) agonist olarak adlan-dırılır. Full agonistin reseptörü aktive etme gücü (α değeri) 1’dir.

Reseptörün yapısal aktivitesini değiştirmeyen ve tek başına etki oluşturmayan ilaçlara nötral antagonist adı verilir (α=0). Nötral antagonist, parsiyel agonist veya tam agonistin etkisini tamamen önler. Nötral antagonistlerin efikasiteleri olmaması-na karşın reseptöre afiniteleri agonistten fazla olabilir.

Parsiyel Agonist (Dualist)

Reseptörlerin yapısal aktivitesini artıran ve %100’den daha az etki yapan ilaçlardır (α=0-1 arası). Bazen %100 etki yapabilir-ler. Tam agonistle birlikte verildiklerinde kompetetif antago-nizma ile tam agonistin etkinliğini azaltırlar.

İnvers (Ters) Agonist

Reseptörün yapısal aktivitesini azaltan ve agonistin yaptığı etkinin tersini yapan ilaçlardır. Beta-karbolinlerin, benzodia-zepin reseptörlerinin yapısal aktivitesini bozarak anksiyete ve konvülsiyon yapması örnek verilebilir.

Allosterik Modulatör

Reseptörün yakınındaki bir yere bağlanarak reseptörün etkin-liğini değiştiren maddelerdir. Bu değişiklik reseptörün etkinli-ğinde artma veya azalma şeklinde olabilir.

115. Pürinerjik reseptörlerle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) P2X reseptörleri iyon kanalı ile kenetlidir.

B) P2Y1,2,4,6 reseptörleri fosfolipaz C aktivasyonu yapar.

C) P2Y12,14 reseptörleri adenilat siklaz aktivasyonu ya-par.

D) Klopidogrel ve prasugrel, P2Y12 reseptörlerini irre-versibl inhibe eder.

E) Ticagrelor ve cangrelor, P2Y12 reseptörlerini rever-sibl inhibe eder.

115 – C

Pürinler (ATP / Adenozin)

Adenozin genellikle inhibitör etkili nörotransmitterdir. Etkisi re-uptake ile sonlanır. Karbamazepin, adenozin reseptörlerini aktive ederek antikonvülsan ve antidiüretik etki yapar. Teofilin ve aminofilin gibi metilksantinler, adenozin A1 ve A2A reseptör-lerini bloke ederek konvülsiyona ve artmış diüreze neden olur.

Klopidogrel ve prasugrel, P2Y12 reseptörlerini irreversibl inhi-be eder. Ticagrelor ve cangrelor, P2Y12 reseptörlerini reversibl inhibe eder.

Tablo: Pürinerjik Reseptörler

Pürin Gs Gi Gq İyon kanalıADP / ATP --- P2Y12,14 P2Y1,2,4,6 P2XAdenozin A2A ve A2B A1 ve A3 --- ---

116. Aşağıdakilerden hangisi homozigot familyal hiperko-lesterolemi tedavisinde subkutan yoldan kullanılan ka-raciğerde apo lipoprotein B-100’ün mRNA’sını hedefle-yen antisense oligonükleotiddir?

A) Ezetimib B) Lomitapid

C) Mipomersen D) Avasimib

E) Anasetrapib

116 – C

Mipomersen

Karaciğerde apo lipoprotein B-100’ün mRNA’sını hedefleyen antisense oligonükleotiddir. LDL-kolesterolu, apo B-100 ve lipoprotein (a) düzeyini düşürür. Yalnızca homozigot familyal hiperkolesterolemide haftada bir subkutan yoldan kullanılır.

117. Klorpromazin gibi klasik antipsikotikler aşağıdaki re-septörlerden hangisini bloke etmez?

A) Glutamaterjik NMDA B) Adrenerjik α1

C) Histaminerjik H1 D) Dopaminerjik D2

E) Serotonerjik 5-HT2A

117 – A

Antipsikotik ilaçların hepsi D2 ve 5-HT2A reseptörlerini bloke eder. Klasik antipsikotiklerin D2 reseptörlerini bloke edici etki-leri atipik ilaçlardan daha fazladır.

Klasik ilaçlar şizofrenide görülen pozitif semptomlara, atipik ilaçlar duygulanım bozukluğu, sosyal çekilme ve motivasyon kaybı gibi negatif semptomlara daha etkilidir.

Klasik ilaçlar D2 reseptörlerini güçlü bloke ettikleri için atipik ilaçlardan daha fazla ekstrapiramidal yan tesirlere (EPYE) ne-den olurlar.

Antipsikotik ilaçlar; α1 reseptör blokajına bağlı postural hipo-tansiyon, H1 reseptör blokajına bağlı sedasyon, muskarinik reseptör blokajına bağlı ağız kuruluğu, konstipasyon, üriner retansiyon ve görme bulanıklığı yaparlar.

TUSEM

Page 31: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Temel Bilimler / T 40 - 4

31 www.tusem.com.tr

118.

I. Mizoprostol

II. Ranitidin

III. Lansoprazol

Peptik ülser tedavisinde kullanılan yukarıdaki ilaçlar-dan hangileri cAMP azalmasına bağlı mide asit salgısını baskılar?

A) Yalnız I B) Yalnız II

C) Yalnız III D) I ve II

E) II ve III

118 – D

H2 Reseptör Blokörleri (Simetidin / Ranitidin / Famotidin / Nizatidin)

Pariyetal hücrelerdeki H2 reseptörlerini bloke ederek cAMP’yi azaltır. Bazal ve besinle uyarılan mide asit salgısını azaltırlar. Histamin, gastrin ve kolinomimetik ilaçlarca uyarılan asit sek-resyonunu da baskılarlar. Nokturnal asit salgısını belirgin azal-tırlar. Açlık asit salgısını azaltmazlar. Gastrin salgısını artırırlar, pepsin ve intrinsik faktör sekresyonunu azaltırlar.

Proton Pompa İnhibitörleri (Omeprazol / Lansoprazol / Pan-toprazol / Rabeprazol)

Bazik yapılı ön ilaçlardır. Oral verildiklerinde kana geçen bazik yapılı ön ilaç, mide pariyetel hücrelerinde iyon tuzağına uğra-yarak asit ortamında reaktif sulfenilamid türevlerine dönüşür ve H+, K+, ATP’azı (proton pompası) irreversibl inhibe eder.

Mizoprostol

Asit inhibitörü ve mukoza koruyucu etkiye sahip PGE1 analo-ğudur. Mukus ve bikarbonat sekresyonunu, mukoza epitelinin rejeneratif kapasitesini ve mukozal kan akımını artırır. H+ iyon-larının geri difüzyonunu azaltır. Prostaglandin E2, EP3 resep-törlerini uyarıp cAMP’yi azaltarak mide asit salgısını baskılar.

119. Oftalmolojide kullanılan aşağıdaki antimuskarinik ilaç-lardan hangisinin gözdeki etki süresi diğerlerine göre daha kısadır?

A) Homatropin B) Skopolamin

C) Atropin D) Siklopentolat

E) Tropikamid

119 – E

Antimuskarinik İlaçların Gözdeki Etki Süreleri

Atropin; 5-6 gün

Skopolamin; 3-7 gün

Homatropin; 12-24 saat

Siklopentolat; 3-6 saat

Tropikamid; 15-60 dakika

120. Aşağıdakilerden hangisi metastatik melanom tedavi-sinde kullanılan B-raf kinaz inhibitörüdür?

A) Erlotinib

B) Bosutinib

C) Trametinib

D) Vemurafenib

E) Bortezomib

120 – D

Malign Melanom Tedavisi

Dakarbazin, temozolomid ve sisplatin gibi sitotoksik ilaçlar yararlı olabilir. İpilimumab, CTLA-4’ün insan kaynaklı antiko-rudur. Malign melanom tedavisinde tek başına veya IL-2 ile kombine kullanılır. İpilimumab kullanımı sırasında hipotiroidi, tiroidit ve Hashimato gelişebilir.

Vemurafenib ve dabrafenib, B-raf kinaz enzim inhibitörleridir; metastatik melanom tedavisinde yararlıdırlar. Trametinib, mi-tojen-aktivite ekstraselüler sinyal kinazlarını (MEK) inhibe eder, melanom tedavisinde B-raf inhibitörleri ile kombine edilir.

TUSEM

Page 32: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

32www.tusem.com.tr

KLİNİK TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR

1. Bruselloz tedavisinde aşağıdaki antibiyotiklerden han-gisi kullanılmaz?

A) Rifampisin B) Doksisiklin

C) Streptomisin D) Azitromisin

E) Gentamisin

1 – D

Bruselloz tedavisinde makrolid grubu antibiyotik olan azitro-misin kullanılmaz. Diğer seçeneklerdeki antibiyotikler kullanı-labilir. Bruselloz tedavisinde kullanılabilen diğer antibiyotikler; seftriakson (nörobrusellozda), trimetoprim-sulfametoksazol ve siprofloksasin de kullanılabilir.

2. Aşağıdaki antibiyotiklerden hangisi ribozom 30 S üni-tesine bağlanarak protein sentezini inhibe ederek etki eden bakteriostatik bir antibiyotik olup Pseudomonas aeruginosa’ya karşı etkinliği yoktur?

A) Piperasilin-tazobaktam B) Seftazidim

C) Ertapenem D) Tigesiklin

E) Siprofloksasin

2 – D

Tigesiklin tetrasiklinlerin glisilsiklin grubunda yer alan geniş spektrumlu bakteristatik bir antibiyotik olup, ribozom 30 S ünitesine bağlanarak protein sentezini inhibe eder. Tigesiklinin Pseudomonas aeruginosa’ya karşı etkinliği yoktur.Tigesiklin di-rençli Gram pozitif bakteri infeksiyonları (MRSA, VRE), genişle-miş spektrumlu beta laktamaz enzimi üreten (GSBL) E.coli ve Klebsiella pneumoniae, anarob bakteriler ve çoklu ilaca dirençli (3 ve üzeri antibiyotik grubuna dirençli) Acinetobacter bau-mannii infeksiyonlarının tedavisinde kullanılabilir. Seçenekler-de yer alan karbapenem grubu antibiyotik olan ertapeneminde Pseudomonas aeruginosa ve Acinetobacter baumannii’ye karşı etkinliği yoktur, ancak betalaktam antibiyotik olduğundan hüc-re duvarı sentezini inhibe ederek etki gösterir. Diğer seçenekler-deki antibiyotiklerin antipseudomonal etkinliği mevcuttur.

3. Atipik pnömoninin en sık etkeni olan Mycoplasma pne-umoniae tedavisinde aşağıdaki antibiyotiklerden han-gisi kullanılmaz?

A) Aztreonam B) Levofloksasin

C) Doksisiklin D) Azitromisin

E) Klaritromisin

3 – A

Aztreonam beta-laktam grubu bir antibiyotik olup, Mycop-lasma pneumoniae hücre duvarı olmadığından aztreonama doğal dirençlidir. Seçeneklerde yer alan diğer antibiyotikler Mycoplasma pneumoniae’ya bağlı primer atipik pnömoni te-davisinde kullanılabilir.

4. Erişkinlerde görülen, temporal lobu tutan ve morta-litesi yüksek ensefalit etkeni ve tedavisinde kullanılan antiviral ilaç aşağıdakilerden hangisinde verilmiştir?

Etken Tedavi

A) Herpes simpleks tip 1 Asiklovir

B) Arbovirüs Ribavirin

C) İnfluenza B Rimantadin

D) Varicella zoster Ribavirin

E) Rabies İnterferon-alfa

4 – A

Soruda yer alan virüslerden temporal lobu tutan ve mortalitesi yüksek olan antiviral ilaçla tedavi edilebilen ensefalit etkeni HSV-tip1’dir. Diğer ensefalit etkenlerinde tedavi destek tedavisidir.

5. Halsizlik şikayeti ile gelen bir hastanın yapılan tetkik-lerinde anemi saptanıyor. İleri tetkikleri sonucunda haptoglobulin ölçülemeyecek düzeyde düşük ve laktat dehidrogenaz belirgin yüksek tespit ediliyor. Aşağıdaki anemi nedenlerinden hangisi bu hastada en az olasıdır?

A) Glukoz-6-fosfat dehidrogenaz eksikliği

B) Paroksismal soğuk hemoglobinüri

C) Paroksismal nokturnal hemoglobinüri

D) Sıcak tip otoimmün hemolitik anemi

E) Mikroanjiyopatik hemolitik anemi

5 – D

Haptoglobülin ve/veya hemopeksin düşüklüğü intravasküler hemoliz için biz klinisyenleri yönlendiren çok önemli biyokim-yasal belirteçlerdir. Aynı zamanda LDH yüksekliği genel olarak hemolitik anemilerde yükselen non-spesifik bir belirteç olarak karşımıza çıkabilir. Klinikte ağırlıklı olarak intravasküler hemo-liz yapan hastalıkların sayısı azdır ve bir tabloda özetlenebilir.

TUSEM

Page 33: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

33 www.tusem.com.tr

6. Aşağıdaki kronik hastalıklardan hangisindeki anemi te-davisinde eritropoietin analog tedavisi verilmesi uygun değildir?

A) Romatoid artrit

B) Lenfoma

C) Kronik böbrek yetmezliği

D) Erişkin başlangıçlı Still hastalığı

E) Spondiloartropatiler

6 – B

EPO tedavisi kronik hastalık anemisi tedavisinde kliniklerde sık kullanılan ajanlardan biridir. Özellikle kronik böbrek yetmezliğin-de transfüzyon ihtiyacını azaltıp hayat kalitesini arttırmaktadır. EPO tedavisinin en korkulan yan etkisi tromboz/tromboembolik olaylardır (bkz. TUS). KBY hastalarında tedavide Hb için hedef 10 mg/dl olmalıdır. Eğer hb>11 mg/dl olur ise kardiyovasküler mor-talite belirgin olarak artmaktadır ve ilaç bir süre kesilmelidir. EPO bir büyüme faktörüdür. Bu yüzden bazı tümörlerde progresyo-nu arttırıp mortaliteyi artırmaktadır. Özellikle hematolojik kan-serler, akciğer ve meme kanseri bu grupta sayılabilir.

7. Deride peteşiyal lezyonlar ve son günlerde diş eti ka-naması şikayetleri olan otuz yaşında kadın hastanın yapılan tetkiklerinde anemi ve trombositopeni sapta-nıyor. Periferik yaymasında manual trombosit sayımı trombositopeni ile uyumlu olan hastada eritrositlerde sferosit hakimiye dikkati çekiyor. Atipik çekirdekli hüc-re görülmüyor. Bir ay önce tam kan sayımı normal olan hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?

A) İmmün trombositopenik purpura

B) Sıcak tip otoimmün hemolitik anemi

C) Myelofitizis

D) Evans sendromu

E) Myelodisplastik sendrom

7 – D

Akut başlangıçlı trombositopeni ve anemisi bulunan bir hastada aklımıza gelmesi gereken durumlar immün nedenler, enfeksiyon-lar ve akut lösemi olmalıdır. Trombositopenisi olan bir hastada ilk yapılması gereken şey trombositopeninin periferik yaymada doğrulanması olmalıdır. Bu vakada da aynısı yapılmış ve gerçek trombositopeni saptanmış. Eşlik eden durumlara göre ayırıcı tanı tablo şeklinde özetlenmiştir. Bu hastada eşlik eden sferositoz he-molitik anemiyi düşündürmektedir. İmmün trombositopeni ve anemi birlikteliği EVANS SENDROMU olarak bilinmektedir.

8. Ciddi trombositopenisi bulunan kronik lenfositer löse-mili bir hasta klasik kemoterapiye yanıt vermiyor. Aşa-ğıdaki ilaçlardan hangisi bu hastada bruton kinazı inhibe ederek B-lenfositleri öldürmesi nedeni ile kullanılabilir?

A) İdelalisib B) Ofatumumab

C) Alemtuzumab D) İbrutinib

E) Brentuximab

8 – D

Son yıllarda biyomühendislik teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak çok sayıda monoklonal antikor ve küçük mole-kül inhibitörü ilaç piyasaya çıkmaktadır. Ama bu ilaçlardan çok azı tedavide devrimsel nitelik taşımaktadır. İşte bu ilaçlardan biri de KLL tedavisinde kullanılan bruton kinaz inhibitörü İB-RUTİNİB olmuştur. Refrakter vakalarda daha önce hiç yaklaşı-lamamış remisyon oranları yakalamıştır.

Ofatumumab: Yeni nesil anti CD-20 antikoru

Alemtuzumab: anti CD-52 antikoru

İdelalisib: PI3K (fosfoinozitid-3-fosfat) inhibitörü

Brentuximab: Hodgkin lenfoma tedavisinde kullanılan anti CD-30 antikoru

9. Erişkin hastalarda aşağıdaki kanserlerden hangisinde proflaktik kraniyal radyoterapi önerilir?

A) Akut myeloid lösemi

B) Hairy-cell lösemi

C) Küçük hücreli akciğer kanseri

D) Adrenokortikal kanser

E) Meme adenokanseri

9 – C

Bazı tümörlerde santral sinir sistemi tutulum sıklığının çok faz-la olması nedeniyle uygulanması önerilmektedir.

En sık kullanıldığı kanserler: Küçük hücreli akciğer kanseri, Burkitt lenfoma ve akut lenfoblastik lösemidir.

TUSEM

Page 34: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

34www.tusem.com.tr

10. Allojeneik kök hücre nakli yapılan bir hastada nakil sonrasında pneumocystis jirovecii pnömonisi proflak-sisinde aşağıdaki ilaçlardan hangisi verilmelidir?

A) Trimetoprim – Sulfametaksazol

B) Siprofloksasin

C) Doksisiklin

D) Klindamisin

E) Azitromisin

10 – A

Tıp fakültesinden mezun olan herkesin çok aşina olduğu meş-hur bir patojen olması nedeni ile kolay bir soru. Hem tedavi hem de proflakside ilk tercih trimetoprim-sulfametaksazol olmalıdır. Şıklarda tedavide kullanılan ajanlarda biri daha yer almaktadır. Belki bazı arkadaşlarım bunu farkedip kafaları ka-rışmış ve yanlış işaretlemiş olabilirler. Klindamisin tedavide oldukça etkili bir ajan olmasına rağmen (not: primakin ile kombine verilir) proflakside yeri yoktur. En sık proflaksi ya-pılan grup AIDS hastaları ( CD4 < 200) olmakla beraber alloje-neik kök hücre nakli sonrasında da PCP proflaksisi verilmelidir.

11. El küçük eklemlerinde ağrı nedeniyle başvuran yirmi beş yaş kadın hastanın fizik muayenesinde sol orta parma-ğında şişlik, sol 2 ve 3. distal interfalangeal ekleminde ağrılı şişlik ve kızarık şişlik tespit ediliyor. Öyküsünde yakın bir zamanda ateş ya da enfeksiyon öyküsü bulun-muyor. HLA B27 ve romatoid faktör incelemeleri negatif bulunuyor. Tırnaklarında noktasal tarzda içe çökme olan hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Osteoartrit B) Ankilozan spondilit

C) Reaktif artrit D) Gut

E) Psöriyatik artrit

11 – E

Artritlere yaklaşım sorusu. Artritli bir hastaya yaklaşırken yaşı, altta yatan risk faktörleri, eklem tutulum paterni ve eşlik eden diğer sistemik bulguların değerlendirilmesi gerekir. Genç bir kadın asimetrik oligoartrit ile başvurmuş. Aynı zamanda sol orta parmağında daktilit olduğu ipucu soruda bizlere veril-miş. Böyle bir hastada akla gelmesi gereken en olası tanılar psöriyatik artrit ve reaktif artrit olmalıdır. Hastada enfeksi-yon öyküsünün olmaması nedeni ile reaktif artrit biraz daha geri plana itilmiş. Aynı zamanda tırnaklarda noktasal çöküntü-ler psöriazis bulgusu olup hemen aklımıza psöriyatik artriti ge-tirmelidir. HLA B27 negatif olması asla bizi spondiloartropa-tilerden uzaklaştırmaz. Hem psöriyatik hem de reaktif artritte hastaların yarısında HLA B27 negatif olacaktır.

12. Yetmiş yaş erkek hasta bardak ve çatal gibi cisimleri tut-makta zorlanma, elinden eşyaları düşürme ve merdiven çıkarken zorlanma şikayetleri ile başvuruyor. Fizik mua-yenesinde her iki el fleksörlerinde ve quadriceps kas gru-bunda belirgin motor güç kaybı tespit ediliyor. Duyusal kayıp gözlenmiyor. Anti Jo-1 negatif olan hastada aşağı-dakilerden hangisi bu kliniği açıklayan en olası nedendir?

A) Polimiyozit

B) Dermatomiyozit

C) Steroid miyopatisi

D) İnklüzyon cisimcikli miyozit

E) Geç başlangışlı duschenne musküler distrofi

12 – D

60 yaşından büyük hastalarda inflamatuar miyopatinin en sık sebebi inklüzyon cisimcikli miyozittir (İCM). Bu vaka soru-sunda İCM için oldukça karakteristik bir tutulum verilmiştir. Dominant tutulum el fleksörlerinde olur. Hastalar genellikle elleri ile cisimleri kavramakta zorluk çekerler. Şıklardaki di-ğer hiçbir hastalıkta böyle distal bir tutulum klasik olarak bek-lenmez. Tanı biyopsi ile konulacaktır. Bilinen etkili bir tedavisi yoktur. Steroidler hastalarda faydadan çok zarara yol açacaktır (uzun dönem yan etkileri nedeni ile)

TUSEM

Page 35: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

35 www.tusem.com.tr

13. Seksen üç yaşında erkek hasta senkop nedeni ile acil servi-se başvuruyor. Hastanın yapılan fiziksel muayenesinde TA: 100/50 mmHg, Nb: 60/dk, kaşektik görünümdedir. Kardiyak muayenesinde sternum sağı ikinici interkostal aralıkta sisto-lik üfürüm ve ikinci kalp sesinde yumuşama tespit ediliyor. Akciğer muayenesinde bilateral wheezingi olan hastanın öz-geçmişinde ileri evre KOAH olduğu ve inhaler tedavi aldığı öğreniliyor. Yapılan ekokardiyografide EF %62, aort kapakta kalsifikasyon ve kapak alanı 0.9 cm2 olarak ölçülüyor.

Bu hasta için en uygun tedavi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Transkateter aort kapak replasmanı

B) intravenöz noradrenalin

C) Aort kapak cerrahisi

D) Kalıcı pace-maker

E) İntravenöz atropin

13 – A

Kesinlikle soru beklediğimiz bir yer. Ileri aort darlığında cerra-hi veya transkateter aort kapak replasmanı (TAVR) endikasyo-nu. Soruda verilen vakada ileri aort darlığı nedeni ile senkop ile acile gelen hasta verilmiştir. Hastanın ciddi bir komorbidi-te olan ileri KOAH’ı mevcuttur. TAVR endikasyonu; ileri yaş, cerrahi için komorbiditesi olan ve yaşam beklentisi 12 aydan daha uzun olan ileri aort darlıklı hastalardır.

14. Altmış beş yaşında erkek hasta sol göğsünde başlayan sırtına yayılan şiddetli ağrı, bulantı ve kusma ile acil servise başvuruyor. Hastanın fiziksel muayenesinde üst ekstremite TA: 80/55 mmHg, Nb: 61/dk, kardiyak ve so-lunum sistem muayenesi normal ancak tüm ekstremite uçları soğuk ve siyanotik tespit ediliyor. Hastaya Swan-Ganz kateteri takılıyor ve hastada ölçülen pulmoner ka-piller uç basıncı (PCWP) 11 mmHg, pulmoner arter sisto-lik basıncı 15 mmHg ve sağ atriyum basıncı 26 mmHg’dır.

Bu hastadaki mevcut klinik tabloya neden olacak en olası patoloji aşağıdakilerden hangisidir?

A) Pulmoner arteryel emboli

B) Akut respiratuar distres sendromu

C) Sağ koroner arter oklüzyonu

D) Aort anevrizma rüptürü

E) Akciğer ödemi

14 – C

Zor ve kaliteli bir vaka sorusu. Vakada sırta yayılan sol göğüs ağrısı ile acile gelen hasta verilmiştir. Hasta şoktadır ve şokta olmasına rağmen taşikardisi yoktur hatta tam tersi sınırda bradikardiktir. Hastanın kardiyak ve solunum sistem muayeneleri normaldir yani akciğerleri temizdir. Şoka bağlı ekstremiteler soğuktur. Soru-da en can alıcı nokta ise Swan-Ganz kateteri bulgularıdır. PCWP normal sınırlardadır bu nedenle akciğer ödemi olamaz. Hastanın pulmoner arter sistolik basıncı düşüktür bu bulgu pulmoner em-boliyide ekarte ettirir. Akciğer muayenesi normal olan hastada ARDS de ekarte edilir. Aort anevrizma rüptüründe ise tüm ba-sınçlar düşer ancak dikkat edilirse sağ atriyal basınç çok yüksek verilmiştir. Sonuçta vaka sağ koroner arter oklüzyonuna sekon-der gelişmiş bir sağ ventrikül miyokard infarktüsüdür.

15. Elli üç yaşında kadın hasta oğlunun trafik kazasında öl-düğü haberini aldıktan sonra şiddetli göğüs ağrısı ile acil servise başvuruyor. Hastanın çekilen EKG’sinde V1-4 de-rivasyonlarında ST segment elevasyonu tespit ediliyor. Hasta hemen koroner anjiyografi laboratuarına alınıyor. Yapılan anjiografide normal koroner arterler tespit edi-len hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Vazospastik anjina

B) Hipertrofik obstrüktüf kardiyomiyopati

C) Apikal hipertrofik kardiyomiyopati

D) Yaygın anteriyor miyokardiyal infarktüs

E) Kırık kalp sendromu

15 – E

Vaka klasik bir tako-tsubo kardiyomiyopati vakasıdır. Post me-nopozal kadın hasta ani travma veya duygu durum değişikli-ğine sekonder gelişen apikal bölgedeki balonlaşma ile karak-terize bir sendromdur. Üç ismi mevcuttur bunlar; tako-tsubo sendromu, kırık kalp sendromu ve apikal balonlaşma sendro-mudur. ST segment elevasyonu olabilir yapılan anjiografi ta-mamen normaldir (vazospazm yoktur).

TUSEM

Page 36: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

36www.tusem.com.tr

16. Yetmiş yaşında kadın hasta dekompanse kalp yetmezliği ile acil servise başvuruyor. Hastanın özgeçmişinde uzun süredir iskemik kardiyomiyopati nedeni ile tedavi gördü-ğü öğreniliyor. Hastanın çekilen EKG’sinde QRS geniş (sol dal bloğu), p yok ve R-R mesafesi eşit değildir. Bu hastanın fizik muayenesinde aşağıdakilerden hangisi beklenir?

A) Dördüncü kalp sesi

B) Birinci kalp sesinde sertleşme

C) İkinci kalp sesinde geniş çiftleşme

D) Pulsus defisit

E) Kussmaul belirtisi

16 – D

Soruda AF’si olan bir kalp yetmezliği hastası verilmiştir. Seçe-neklerde pulsus defisit AF’ye özgü bir nabız şekli olup diğer bulgular AF’li kalp yetmezliğinde beklenmez.

17. Otuz dokuz yaşında erkek hasta son yıllarda seste kaba-laşma, aşırı terleme, el ve ayaklarda büyüme şikayetleri ile kliniğe başvuruyor. Hastanın fizik muayenesinde TA: 145/90 mmHg Nb: 80/dk olarak tespit edilmiştir.

Bu hastanın tanısında ilk olarak aşağıdakilerden hangi-si yapılmalıdır?

A) GH düzeyi

B) IGF-1 düzeyi

C) Egzersiz testi

D) İnsülin hipoglisemi testi

E) Glukoz supresyon testi

17 – B

Vaka bir akromegali vakasıdır ve akromegalide ilk yapılacak tetkik bazal IGF-1 düzeyi ölçmektir. Akromegalide altın stan-dart tanı testi ise glukoz supresyon testidir.

18. Kırk beş yaşında erkek hasta şiddetli baş ağrısı ile acil servise başvuruyor. Hastanın yapılan fiziksel muayene-sinde TA: 185/105 mmHg, Nb: 95/dk ve diğer sistemlere ait patolojik bir bulguya rastlanmıyor. Laboratuar anali-zinde Na: 154 meq/lt, K:3.1 mg/dl, Ca: 10 mg/dl, BUN: 23 mg/dl ve Cre: 0.9 mg/dl olarak ölçülüyor. Hastaya ya-pılan tarama testi pozitif çıkıyor ve adrenalleri için bilgi-sayarlı tomografi uygulanıyor. Görüntüleme sonrası her iki adrenal bezde hiperplazi tespit edilen hastaya bu aşa-madan sonra aşağıdakilerden hangisi uygulanmalıdır?

A) Adrenal ven örneklemesi

B) Amilorid tedavisi başlanması

C) Bilateral adrenelektomi yapılması

D) Adrenaller için biyopsi yapılması

E) 24 saatlik idrarda steroid profili bakılması

18 – B

Vaka bir Conn sendromu vakasıdır. Genç hipokalemik hipertan-siyonu olan bir hasta verilmiştir. Conn sendromu algoritmasında tarama ve biyokimyasal tanı testlerinden (salin infüzyon testi, oral sodyum yükleme testi veya fludrokortizon supresyon testi) sonra adrenaller için görüntüleme yapılır. En sık bilateral mik-ronodüler hiperplazi ve adenom tespit edilir. Bundan sonra ki algoritmada eğer mikronodüler hiperplazi gelirse amilorid veya mineralokortikoid reseptör antagonistleri ile tedavi edilmelidir.

19. Otuz yedi yaşında kadın hasta yorgunluk, zayıflama ve libido kaybı şikayetleri ile kliniğe başvuruyor. Hastanın yapılan değerlendirilmesinde hiponatremi, hiperkalemi, hipoglisemi ve anemi tespit ediliyor. Hastanın öyküsün-de bir yıl önce sezeryan sonrası septik şok nedeni ile yoğun bakımda yattığı ve semptomlarının bu dönemden sonra ortaya çıktığı öğreniliyor.

Bu hastada bu aşamadan sonra aşağıdakilerden hangi-si yapılmalıdır?

A) C-peptid düzeyi ölçülmeli

B) IGF-1 düzeyi ölçülmeli

C) Bazal ACTH düzeyine bakılmalı

D) Aldosteron/renin oranı ölçülmeli

E) ACTH stimülasyon testi yapılmalı

19 – E

Vaka bir adrenokortikal yetmezlik vakasıdır. Adrenokortikal yetmezlikte ilk yapılması gereken ACTH stimülasyon testidir. Test anormal çıkanlarda ise bir sonraki basamakta ACTH plaz-ma düzeyine bakılmalıdır.

TUSEM

Page 37: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

37 www.tusem.com.tr

20. Elli sekiz yaşında kadın hasta bilinen kalp yetmezliği ve koroner arter hastalığı mevcuttur. Hasta tip 2 DM ile takipli iken rutin kontrollerinde HbA1C değeri %8.5 olarak ölçülüyor. Hastanın kullandığı ilaçlar içinde 1000 mg metformin mevcut olup bu aşamadan sonra ikin-ci bir oral antidiyabetik başlanmak isteniyor. Bu hasta için aşağıdaki oral antidiyabetiklerden hangisi uygun değildir?

A) Pioglitazon

B) Dapagliflozin

C) Sitagliptin

D) Exenatid

E) Glipizid

20 – A

Pioglitazon bir PPAR-gama aktivatörüdür. Hepatik glukone-ogenezi azaltır. Lipolizi azaltır ve adiponektin salgısını artırır. Sıvı retansiyonu bu nedenle kilo alımına neden olur ve yine bu sebeple kalp yetmezliği hastalarında tercih edilmez.

21. On sekiz yaşında erkek hasta nefes darlığı şikayeti ile kli-niğe başvuruyor. Hastanın öyküsünde sigara içmediği an-cak yanında başka birisi sigara içtiğinde nefes darlığının başladığı ve ara ara öksürüğünde eşlik ettiğini söylüyor. Annesinde de benzer şikayetlerin olduğu öğrenilen hasta-nın tanısında aşağıdaki testlerden hangisi en spesifiktir?

A) Egzersiz provokasyon testi

B) Metakolin ile provokasyon testi

C) Erken reverzibilite testi

D) Solunum fonksiyon testi

E) Balgam mikroskopik incelemesi

21 – B

Kolay bir astım sorusu. Atım tanısında en spesifik test metako-lin ile provokasyon testidir. Ilk dört seçenektekilerde tanı test-leri olarak kullanılır; ancak balgamda mikroskopik incelemesi tanı testi değildir.

22. Yirmi bir yaşında erkek hasta son 1 saat içinde başlayan nefes darlığı ve wheezing atağı ile acil servise getiriliyor. Hastanın öyküsünde astım tanısının olduğu ve ara ara ataklara girdiği öğreniliyor.

Bu hasta için öncelikle aşağıdaki tedavilerden hangisi uygulanmalıdır?

A) Magnezyum sülfat B) Maske ile oksijen

C) Aminofilin D) Salbutamol

E) İpratropium bromid

22 – B

Vaka bir akut astım atağı vakasıdır. Akut astım atağında ilk ya-pılması gereken maske ile oksijen tedavisi ve oksijen satüras-yonunun %90 üzerinde tutulmasıdır. Esas medikal tedavi ise kısa etkili B-2 agonistlerdir.

23. Aşağıdaki antibiyotik çiftlerinden hangisine karşı olu-şan direnç çoklu ilaç direçli tüberküloz (MDR-TBC) tanı-mına girer?

A) İzoniazid, streptomisin

B) Etambutol, streptomisin

C) Pirazinamid, streptomisin

D) İzoniazid, rifampin

E) Streptomisin, rifampin

23 – D

Spot bir soru. MDR-TBC ve XDR-TBC soru olarak beklediğimiz iki klinik durumdur. MDR-TBC: birden çok ilaca direnç: izoniazid ve ri-fampin birlikte direnç mevcuttur. XDR-TBC; yaygın ilaç direnci: izo-niazid, rifampin ile birlikte bir kinolon ve bir parenteral kullanılan ilaca (kapreomisin, kanamisin, amikasin) karşı direnç olmasıdır.

24. Kronik karaciğer hastalığında karaciğer fibrozisini kan-titatif değerlendiren non-invaziv yöntem aşağıdakiler-den hangisidir?

A) Karaciğer ultrasonografisi

B) Elastografi

C) Karaciğer sintigrafisi

D) Endoskopik ultrasonografi

E) Karın tomografisi

24 – B

Elastografi; karaciğer fibrozisini kantitatif olarak değerlendirebilir. Diğer seçeneklerin karaciğer fibrozisi ile ilgili bir özellikleri yoktur.

TUSEM

Page 38: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

38www.tusem.com.tr

25. Dieulafoy lezyonuna bağlı gastrointestinal kanamanın en sık oluştuğu lokalizasyon aşağıdakilerden hangisidir?

A) Özofagus

B) Mide

C) Duodenum

D) İnce bağırsak

E) Distal kolon

25 – B

Dieulafoy lezyonu masif olmayan üst GIS kanama nedenlerin-dendir. En sık midede yer alır.

26. Ülseratif kolit hastalığı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) Sigara içenlerde daha az görülür

B) Kolon dışında gastrointestinal sistem traktusunda tutulum beklenmez

C) En sık rektum tutulur.

D) Pankolitte hastalığın 10. yılından sonra kolon kanse-ri görülme sıklığı daha da artar

E) Kolonda transmural tutulum beklenir.

26 – E

Sigara ve appendektomi, ülseratif kolit için koruyucudur. En sık rektum tutulur ve kolon dışında gastrointestinal sistem traktusunda tutulum beklenmez. Kolonda transmural tutu-lum beklenmez.

27. Hepatorenal sendrom ayırıcı tanısı yapılan bir hastada, aşağıdakilerden hangisi prerenal azotemi şüphesini azaltır?

A) Oligüri

B) Hiponatremi

C) İdrar osmolalitesinin yüksek olması

D) Santral venöz basıncın normal olması

E) İdrar sodyumunun düşük olması

27 – D

Hepatorenal sendrom; prerenal azotemiyi ifade eder. Oligüri – idrar osmolalitesinin yüksek olması – hiponatremi prerenal azotemıde saptanır. Ancak santral venöz basınç düşük saptanır.

28. Altmış yaşında erkek hasta, küçük hücreli akciğer kan-seri tanılı, acil servise bilinç kaybı ile getirildiğinde se-rum Na 110 mEq/L, övolemik; hipertonik salinle serum sodyumu 115 mEq/L’ye yükselince bilinci açılıyor. Teda-vinin devamında hangi yaklaşım uygun olabilir?

A) Sıvı kısıtlaması

B) Desmopressin

C) İzotonik NaCl

D) % 5 dekstroz

E) Tiyazid

28 – A

SIADH tedavisinde izotonik NaCl kullanılmaz, hiponatremi daha da kötüleşir!. Nörolojik bulguları olanlarda, hipertonik salin sonrası sıvı kısıtlaması yapılmalıdır.

29. Aşağıdakilerden hangisi akut monoartrit ayırıcı tanısın-da düşünülmez?

A) Gut

B) Psödogut

C) Palindromik romatizma

D) Septik artrit

E) Villonodüler sinovit

29 – C

Palindromik romatizmaAkut başlangıçlı,eklemlerde birkaç saat ile birkaç gün süren,spontan gerileyen ve iz bırakmayan artritlerle karakte-rizedir. Romatoid artrit ile karışır.

30. Aşağıdakilerden hangisi hemiplejik hastalarda Fonksi-yonel Elektriksel Stimulasyon kullanım endikasyonla-rından biri değildir?

A) Omuz subluksasyonu

B) İhmal sendromu

C) Kompleks bölgesel ağrı sendromu

D) Düşük ayak

E) El ve parmak fleksör spastisitenin azaltılması

30 – C

Fonksiyonel Elektriksel Stimulasyon FES; sinirsel kontrolden yoksun olan kaslarda, fonksiyonel hareket oluşturmak ama-cıyla, elektrik stimülasyon uygulamasıdır.FES sistemlerinde kaslar değil, kasları besleyen sinirler uya-rılmaktadırKBAS ise sempatik sinir sistemi hiperaktivasyonu ile giden bir patolojidir. FES, KBAS tedavisinde kullanılmaz.

TUSEM

Page 39: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

39 www.tusem.com.tr

31. Tekrarlayan serum test sonuçları negatif olmasına kar-şın AIDS virusu taşıdığı kaygısı taşıyan kişide gelişebi-len hastalık aşağıdakilerden hangisidir?

A) Munchaussen sendromu (Yapay Bozukluk)

B) Obsesif kompülsif bozukluk

C) Yaygın anksiyete bozukluğu

D) Panik atak

E) Hipokondriasis

31 – E

Hipokondriyazis: Kişinin ciddi bir hastalığı olduğu şeklindeki düşüncesi ile seyreden klinik tablodur. Bu durumu açıklayacak bir tıbbi hastalık söz konusu değildir. Hastalık hastalığı olarak da bilinir. Hastalar tıbbi bir hastalıkları olduğuna inandıkları için psikiyatri dışı hekimlere başvururlar.

32. Derin non-REM (dönem 3 ve 4) uyku süresinde, gece-nin ilk üçte birinde ortaya çıkan, uyarılmışlık, acı çığlık atma veya bağırma ve yoğun anksiyete ile karakterize parasomnia aşağıdakilerden hangisidir?

A) Kâbus bozukluğu

B) Uyurgezerlik

C) Hızlı göz hareketleri uykusu davranış bozukluğu

D) Uyku terörü bozukluğu

E) Uyku paralizisi

32 – D

PARASOMNİALAR

1. Kabus bozukluğu

2. Uyku terörü bozukluğu

3. Uyurgezerlik bozukluğu

4. Huzursuz bacak sendromu

5. Başka türlü adlandırılamayan parasomnialar

33. Siringomiyeli ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yan-lıştır?

A) Genellikle lumbosakral bölgede bulunur.

B) Genellikle alt motor nöron bulguları vardır.

C) Horner sendromu tabloya eşlik edebilir.

D) Genellikle ağrı-ısı duyusu kaybına neden olur.

E) Spinal kord içinde santral bir kavitasyon ile karakte-rizedir.

33– A

Omuriliğin Merkezi Lezyonu (Siringomiyeli Sendromu)

Bu sendromu oluşturan en sık ve en tipik patolojik süreç olan siringomiyeli, daha çok orta-alt servikal bölgede, daha nadir olarak lumbosakral bölgede ve medulla oblongatada (siringobul-bi) görülür. Lezyona uğrayan segmentlere ilişkin dermatomlarda (servikal lezyon için her iki üst ekstremitede pelerin şeklinde) ağrı ve ısı duyusu kaybı (o segmentte çaprazlaşan lifler tutulduğu için), yine bu segmentlere ait miyotomlarda simerik ya da asi-metrik alt motor nöron tutulması tarzında kuvvetsizlik ve atro-fi (spinal ön boynuz hasarına bağlı) ortaya çıkar. Lezyon yanlara doğru genişledikçe inen motor yolların tutulmasına bağlı olarak alt ekstremitelerde üst motor nöron tipinde kuvvetsizlik, tonus ve tendon relekslerinde artma ve patolojik refleksler gelişir.

34. Aşağıdakilerden hangisi Broca afazisinin özelliklerin-den biridir?

A) Fonksiyonel kavramanın bozuk olması

B) Konuşma şeklinin akıcı olması

C) Tekrarlamanın bozuk olması

D) Temporal korteksin etkilenmesi

E) Cümlelerin beş kelimeden uzun olması

34 – C

Broca Afazisi (Motor Afazi): Konuşulanı anlamak bir ölçüde sağ-lam kaldığı halde en ağır şeklinde, hasta istemli olarak ağzından hiçbir ses çıkaramaz. En hafif şeklinde, Broca afaziklerinde, genel-likle kelime içindeki seslere yer değiştirtirler: “çiçek” yerine “çe-çik”, “zürafa” yerine “züfera” demek gibi; bu bozulmaya “literal parafazi” denir. Hastanın grameri de nerdeyse yok olduğu için, konuşmasına “telgraf tipi konuşma” denir (telgrafta kelime ba-şına para verildiği için, cümlenin bütünlüğünü sağlayacak bağlaç-lar, ara kelimeler, gramatik dolgu kelimeleri kullanılmazdı). Hasta-nın yazması, okuduğunu anlamasına kıyasla daha ileri derecede bozulmuştur. Hasta kendi adını bile yazamayabilir.

35. Beyin ölümü gerçekleşmiş bir hastanın muayenesinde aşağıdakilerden hangisi saptanabilir?

A) Okülosefalik refleks

B) Spontan solunum

C) Spinal refleksler

D) Yüzen göz hareketleri

E) Vestibulo-oküler refleks

TUSEM

Page 40: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

40www.tusem.com.tr

35 – C

Beyin Ölümü

Beyin ölümü beyinsapı fonksiyonları da dahil olmak üzere tüm beyin fonksiyonlarının tam ve geriye dönüşümsüz kay-bıdır. Beyin ölümü nörolog, nöroşirürjiyen, anestezi ve reani-masyon uzmanı ve kardiyologdan oluşan 4 hekim tarafından oy birliği ile saptanır.

Beyin ölümünün 3 temel bulgusu;

Koma: Hasta ağrılı uyaran ile uyandırılamaz (supraorbital si-nire ve tırnak yataklarına verilen şiddetli ağrılı uyarana cevap alınmaz)

Beyinsapı reflekslerinin olmaması

Apne

Hastada spinal refleksler beyin ölümünde korunmuştur.

36. Diyabetik ve hipertansif 55 yaşındaki kadın hasta evde yakınları tarafından yerde bulunuyor. Acilde yapılan mu-ayenesinde hastanın sözel veya ağrılı uyaranlarla hiçbir ekstremitesini oynatamadığı ancak sorulan sorulara göz-lerini yukarı veya aşağı hareket ettirerek cevap verebildi-ği gözleniyor.

Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?

A) İçe kilitlenme sendromu

B) Abuli

C) Minimal bilinçlilik durumu

D) Katatoni

E) Kalıcı vejetatif durum

36 – A

Koma ile karışan en önemli durum “locked-in” tablosudur (kilit-lenme sendromu). Bu durumdaki hasta hareketsizdir ve gözleri kapalıdır. Bu hastayı komalı hastadan ayıran en önemli özellik göz hareketleri yardımıyla tam bir iletişim kurulabilmesidir.

37. Aşağıdakilerden hangisi, sinir sistemi tümörü riskini ar-tıran sendromlardan biri değildir?

A) von Hippel-Lindau hastalığı

B) Tangier hastalığI

C) Tuberoskleroz

D) Nörofibromatozis tip II

E) Nörofibromatozis tip I

37 – B

AİLESEL MSS TÜMÖRLERİ

En sık rastlanan ilişki fakomatozlardır.

Nörofibromatozis tip 1

Optik gliom ve menengiom

Tuberoskleroz

Ependimom, astrositom

Von-Hippel-Lindau

Hemanjioblastom, feokromasitoma ve retinal tümör

Kanserli aile sendromu olarak bilinen Li-Fraumeni sendro-munda da beyin tümörleri sık görülmektedir.

38. Kronik inflamasyon zemininde aşağıdaki deri tümörle-rinden hangisi en sık gelişir?

A) Bazal hücreli karsinom

B) Aktinik keratoz

C) Skuamöz hücreli karsinom

D) Sebase adenom

E) Keratoakantoma

38 – C

Risk faktörleri : UV(öz. UVB), çevresel karsinojenler(arsenic, si-gara, alkol), iyonize radyasyon, HPV, immünsupresyon, kronik inflamasyon(skar dokusu üzerinden gelişen marjolin ülseri).

39. De novo gelişebilen, belirgin in situ fazı bulunmayan melanom tipi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Akral lentiginöz melanom

B) Lentigo malign melanom

C) Yüzeyel yayılan melanom

D) Mukozal melanom

E) Nodüler melanom

39 – E

Nodüler melanom

• Tanı anından itibaren vertikal fazda olan

• Metastaz potansiyeli yüksek

• Prognozu en kötü

• Erkek cinsiyette daha sık

TUSEM

Page 41: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

41 www.tusem.com.tr

40. Genel anestezi tanımına dahil olmayan özellik aşağıda-kilerden hangisidir?

A) Tüm reflekslerin kaybı B) Amnezi

C) Analjezi D) Reversibl bilinç kaybı

E) Kas gevşemesi

40 – A

Analjezi Dönemi

Bilinç, refleks kaybı oluşmaz işitme ve görme fonksiyonları bo-zulmaz. Ağrılı uyarılara duyarlılık azalmıştır.

Eksitasyon Dönemi

Bilinç kaybı vardır, göz kapağının refleksi kaybolana kadar bu dönem sürer. İstemsiz kasılmalar ortaya çıkar, bazı vakalarda hasta kendi kendine konuşur. Solunum düzensiz ve derindir. Taşikardi ortaya çıkabilir. Genel anesteziye bağlı kardiak arrest nedeniyle ölüm bu dönemde oluşur.

Cerrahi Anestezi Dönemi

Göz kapağı refleksinin kaybı ile başlar ve diafragma felcine kadar sürer. Cerrahi anestezi dönemi kendi içinde reflekslerin kaybolu-şuna ve solunum fonksiyonlarına göre dört basamağa ayrılır.

Fakat dördüncü basamağa geçilmesi istenmez. Çünkü bu ba-samakta diafragma ve interkostal kaslar felç olur. Solunum yüzeysel ve sıktır, kan basıncı düşer.

41. Toplumda seyrek görülen ve latent dönemi uzun olan bir hastalığın risk faktörlerini incelemek için en uygun araştırma türü aşağıdakilerden hangisidir?

A) Vaka-kontrol B) Kohort

C) Kesitsel D) Müdahale

E) Tanımlayıcı

41– A

Vaka-Kontrol Araştırmalarının Avantajları

Zaman ve maliyet açısından ucuz uygulanması kolay araştır-malardır.

Vaka ve kontrol grubundaki bireylerin araştırmayı terketme sorunu bulunmamaktadır ve sonuçlar buna bağlı olarak daha kesindir.

Vaka-Kontrol araştırmaları özellikle toplumda latent dönemi uzun olan sağlık problemlerinin araştırılmasında en uygun araştırmalardır.

42. Günlük kahve tüketimi ile pankreas kanseri gelişimi arasında nedensel ilişkinin incelendiği bir araştırmada, pankreas kanseri olan 50 hastanın % 80 inin, pankre-as kanseri olmayan 100 kişiden ise % 40 ının günde 3 fincan ve üzerinde kahve tükettiği saptanmıştır. Bu bil-gilere göre, bu araştırmanın tipi, elde edilen ölçütü ve bu ölçüt için bulunan değer aşağıdakilerin hangisinde birlikte verilmiştir?

A) Vaka-kontrol, tahmini rölatif risk, 6

B) Vaka-kontrol, rölatif risk, 6

C) Retrospektif kohort, rölatif risk, 2

D) Retrospektif kohort, tahmini rölatif risk, 2

E) Vaka-kontrol, tahmini rölatif risk, 2

42 – A

Tahmini Relatif Risk (Odds Oranı): (Vaka grubunda yapanların/yapmayanlara)/(Kontrol grubunda yapanların/yapmayanlara)

43. Aşağıdakilerden hangisinin gestasyon yaşına göre uy-gun doğum ağırlığı ve boy ile doğan prematür bir be-bekte görülmesi en az olasıdır?

A) Hipotermi

B) Hipokalsemi

C) Nekrotizan enterokolit

D) Perinatal asfiksi

E) İntraventriküler kanama

TUSEM

Page 42: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

42www.tusem.com.tr

43 – D

Perinatal asfiksi term veya postterm intrauterin gelişme ge-rilikli (IUGR) bebeklerde beklenilen bir sorundur. Gestasyon yaşına göre uygun doğum ağırlığı ve boy (AGA) ile doğan pre-matür bir bebekte görülmesi beklenmez.

Düşük doğum ağırlıklı bebek sorunlarıIUGR PrematüriteIU fetal kötüleşmePerinatal asfiksiMekonyum aspirasyonuHipoglisemiPolistemi ve hiperviskosite· Persistan fetal dolaşımHipotermiAzalmış oksijen kullanımıDismorfoloji· Sendrom anomalileri· Kromozomal-genetik bo-zukluklar· Oligohidroamniyos· TORCH Postnatal büyüme geriliğiPulmoner kanama< 37 hafta ise preterm so-runları

HipotermiHipoglisemi*, Hiperglisemi*Hipokalsemi*Geç metabolik asidozEutiroid ama düşük tiroksin durumuRespiratuar distres sendromu (RDS)*Kronik akciğer hastalığı (BPD)Hava kaçağı sendromları, Konjenital pnö-moniApne*, Pulmoner kanamaHipotansiyon, PDA*, Bradikardi (Apne ile birlikte)*Anemi, DİK, kanama Prematürite retinopatisi (ROP)Hiperbilirubinemi(direkt/indirekt)* -kernikterusNekrotizan enterokolit (NEC)GİS motilite azalması*, spontan izole perforasyonİntraventriküler kanama*Periventriküler lökomalaziKonvülsiyon, CP, epilepsi, sağırlık, hipo-toni*Enfeksiyonlar (konjenital, perinatal, na-sokomial)*Renal problemler (Hiponatremi*, Hiper-natremi*, Hiperkalemi*, RTA, glukozüri, ödem)Postnatal büyüme geriliği

*Sık görülenler.

44. Yenidoğanlarda Klumpke paralizisi ile ilgili aşağıdakile-den hangisi doğrudur?

A) Paralitik tarafta Moro refleksi alınamaz.

B) Frenik sinir paralizisi eşlik edebilir.

C) Yakalama refleksi sağlamdır.

D) Servikal 5 ve 6.sinirler zedelenir.

E) Nörolojik defisit kalıcıdır.

44 – E

Erb-Duchenne Paralizisi

• Vakaların %80’ini oluşturur. Servikal 5 ve 6. sinirler ze-delenir. Çocuğun kolu tipik olarak adduksiyon ve iç rotas-yonda, ön kol pronasyondadır. Paralitik tarafta Moro alın-maz. Biseps refleksi yoktur. El hareketleri korunmuştur. Yakalama refleksi alınır. Klavikula veya humerus kırıkları, omuz subluksasyonu görülebilir.

• Bazı vakalarda frenik sinir (4. servikal) de olaya katılır. Fre-nik sinir paralizisinde solunum güçlüğü ile birlikte karın tipi solunumun olmadığı farkedilir. Akciğer grafisinde o taraf diafragma yükselmiştir.

Klumpke Paralizisi• Servikal 7,8 ve torakal 1. sinirler zarar görür. Elde paralizi olur.

Yakalama refleksi yoktur. 1. torakal sinirin sempatik lifleri tu-tulduğunda Horner sendromu (ptosis ve miyosis) birliktedir. Prognoz kötüdür. Bu çocuklarda nörolojik defisit kalıcıdır.

Fasiyal paralizi• Genellikle periferiktir. IU fasiyal bası, doğum sırasında efor

ve forseps uygulamasına bağlı gelişir. Çocuk ağladığı za-man hareket sağlam taraftadır ve ağız o tarafa çekilir. Etki-lenen tarafta alın düz, göz kapanamaz, nazoyolabiyal kıvrım yok ve ağız köşesi düşüktür. Genellikle birkaç haftada düze-lir. Açık kalan göz korunur. Düzelmezse nöroplasti yapılır.

45. Aşağıdaki lerden hangisi yenidoğanın kronik akciğer hastalığı riskini artıran durumlardan birisi değildir?

A) Ureaplazma urealyticum enfeksiyonu

B) Respiratuvar distres sendromu

C) Erken ekstübasyon

D) Hipervolemi

E) Ailede astım öyküsü olması

45 – C

• Yenidoğanın kronik akciğer hastalığı (Bronkopulmoner displazi) gelişimi gebelik haftasıyla ters ilişkilidir. Mekanik ventilasyon ve oksijen ihtiyacı olan preterm bebeklerde akciğer hasarı sonucu olur.

• Ureaplazma urealyticumla BPD arasında ilişki saptanmıştır.• Erken ekstübasyon riski azaltır.

Bronkopulmoner displazi (BPD) ile ilişkili durumlar

Riski artıranlar Riski azaltanlar

RDSVentilatör hacim travmasıO2 radikalleriİmmatüriteKoryoamniyonitİnfeksiyonSemptomatik PDAMalnütrisyonDüşük gestasyonel yaş

İnterstisyel amfizemErkek cinsiyetRDS tedavisinde düşük PaCo2Yüksek PİPYüksek havayolu direnciPulmoner hipertansiyonAilede atopi/astım öyküsüGenetik polimorfizmFazla hidrasyon

Vitamin AErken nasal CPAPErken ekstübas-yon

TUSEM

Page 43: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

43 www.tusem.com.tr

46. Konjenital hipoplastik anemi (Diamond-Blackfan) ile ilgili ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) Sıklıkla 1 yaşından önce tanı alır.

B) Kraniyofasiyal anomaliler eşlik eder.

C) Megaloblastik makrositerdir.

D) Hemoglobin F düzeyi artmıştır.

E) Osteosarkom için predispozandır.

46 – C

Vakaların %90’dan fazlası hayatın 1. yılında tanı alır, or-talama tanı yaşı 3 aydır.

Makrositik anemi, retikülositopeni, pür KK aplazisi ile ka-rakterizedir.

Derin anemi genellikle 2–6 ay arasında belirgin hale gelir.

Hastaların %30’unda kısa boy, %30-45’inde konjenital anomaliler bulunur. En sık hipertelorizm ve küçük kalkık uçlu burunu da içeren kraniyofasyal anomaliler görülür. Tenar kenarın düzleşmesi ve trifalengeal baş parmak ano-malileri tek/iki taraflı olabilir. Radyal nabız alınayabilir.

KK’ler genellikle makrositiktir ancak periferik yaymada megaloblastik anemilerde görülen hipersegmente nötro-fil gibi diğer bulgular görülmez.

Yüksek Hb F ve artmış “i” antijen ekspresyonu içeren ka-rakteristik “fetal” KK popülasyon (stres eritropoez) pater-ni vardır.

KK’lerde adenozin deaminaz (ADA) aktivitesi artmıştır.

Trombositoz, nadiren trombositopeni bazen nötropeni başlangıçta mevcut olabilir.

Ağır anemi olsa bile retikülosit azdır. Kemik iliğinde sadece eritrosit prekürsörlerinde belirgin azalma vardır. Fanconi anemisinin aksine kromozom kırıkları yoktur.

Serum Fe, Folik asit ve vitamin B12 düzeyleri yüksektir.

% 20 spontan remisyon olur.

Steroid başlananların %80’i tedaviye yanıt verir. Yanıt ver-meyenlere 4-8 haftada bir transfüzyon yapılır. Fazla demir birikiminde şelasyon uygulanır. KİT denenebilir.

Premaligndir. Akut lösemi (myeloid), myelodisplazi ve os-teosarkom gelişebilir.

47. Orak hücre anemili çocuklarda mortalitenin en sık ne-deni aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bakteriyel sepsis

B) Akut daktilit

C) Akut göğüs sendromu

D) Serebral inme

E) Splenik sekestrasyon krizi

47 – A

OHA’li bebeklerin immün fonksiyonları anormaldir. Bazı çocuklarda 6 aylık kadar erken, çoğunluğunda ise 5 yaşa kadar fonksiyonel aspleni vardır. OHA’li çocuklarda pnö-mokoklara karşı serum opsonin düzeyleri düşüktür.

Bakteriyel sepsis mortalite ve morbiditenin en sık neden-lerinden biridir.

Yaşa bakmadan, OHA’li tüm çocuklar S. pnömonia ve H. İnfluenzae tip B gibi kapsüllü organizmalarla enfeksiyon ve ölüm riski altındadır.

OHA’li çocuklar en az 5 yaşına dek oral penisilin proflak-sisi almalıdır. 5 yaş sonrası için proflaksi tartışmalıdır.

48. Aşağıdakilerden hangisi akut lenfoblastik lösemili ço-cuklarda görülebilen bir sitogenetik anomalidir?

A) t (11, 22)

B) 13q14 delesyonu

C) 11p13 delesyonu

D) 1p delesyonu

E) t (9, 22)

48 – E

ALL’de t (9, 22) sık görülen bir sitogenetik anomalidir. Varlığı prognozun kötü olacağının göstergesidir.

t (11, 22)→ Ewing sarkomu

13q14 delesyonu→ Retinoblastom

11p13 delesyonu→ Wilms tümörü

1p delesyonu→ Nöroblastom

TUSEM

Page 44: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

44www.tusem.com.tr

49. Bir yaşındaki bir çocuk annesinin kıyafet değiştirirken karnında şişlik fark etmesi nedeniyle getiriliyor. Hastada batında orta hattı geçen, solunumla hareket etmeyen düzgün ve sert kitle palpe ediliyor. Yapılan tetkilerinde hematüri ve polistemi dışında bir bulguya rastlanmıyor.

Yukarıda bahsedilen hastada en olası tanı aşağıdakiler-den hangisidir?

A) Matür teratom B) Nöroblastom

C) Mezoblastik nefroma D) Wilms tümörü

E) Rabdomiyosarkom

49 – D

Batında kitle ile gelen 1 yaşındaki hastada öncelikle nöroblas-toma düşünülür. Ancak hematüri sürrenali tutan bu tümörde görülmez, ayrıca polistemi değil kemik iliği tutulumuna bağlı anemi beklenir. Diğerleri böbreği tutabilir ve hematüri yapabi-lirler ama tesadüfen banyo sırasında ya da giysi değiştirilirken fark edilen abdominal kitle Wilm tümörünün en sık bulgusudur. Ayrıca aşırı eritropoetin üretimine bağlı polistemi görülebilir.

50. Aşağıdakilerden hangisi çocuklarda organik nedenli ka-rın ağrısı düşündürten bulgulardan birisi değildir?

A) Ateş

B) Göbek çevresinde lokalize ağrı

C) 5 yaşından büyük olmak

D) Uykudan uyandıran ağrı

E) Dışkı kalprotektin düzeyinde artış

50 – B

• Fonksiyonel karın ağrısı olan bir çocuk organik nedeni olan kadar rahatsız olabilir. Ayrım çok önemlidir çünkü te-davi sürecini belirler.

• Normal gelişimi olan ve rektal muayene de dahil fizik muayenesi normal olan çocukta muhtemelen karın ağrısı fonksiyoneldir.

Çocuklarda kronik karın ağrısıA-Non-organik nedenler1-Fonksiyonel karın ağrısı: Sıklıkla göbek çevresinde spesifik olmayan ağrı2-Huzursuz barsak sendromu: Aralıklı kramp, ishal ve kabızlık3-Ülser dışı dispepsi: Ülser olmadan ülser bulgularının olmasıB- Organik nedenlerOrganik neden düşündürten klinik ve laboratuvar bulguları:5 yaş ve altı olmak, ateş, kilo kaybı, safralı-kanlı kusma, kanlı gaita, disfa-ji, artrit-artralji, sarılık, aftöz ülserler, perirektal hastalık, püberte tarda, hepatosplenomegali, sırt ağrısı, yan ağrısı, göbek dışında lokalize ağrı, uykudan uyandıran ağrı, ağrının omuz-sırt-kasığa yansıması, yüksek sedi-mentasyon, lökositoz, CRP yüksekliği, Dışkı kalprotektin düzeyinde artış, anemi, ödem, ailede inflamatuvar barsak hastalığı/çölyak öyküsü

51. Siroz tanısı konan 4 yaşındaki bir hastanın doğduğundan beri kronik ishali olduğu öğreniliyor. Fizik muayenesinde çıkık alın, geniş burun, hipertelorizm ve yün gibi kolay kopan hipopigmente saçlar saptanıyor.

Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Fenotipik ishal

B) Alfa 1 antitripsin eksikliği

C) İntestinal lenfanjiektazi

D) Mikrovillus inklüzyon hastalığı

E) Kistik Fibrozis

51 – A

Sendromik ishal (Fenotipik ishal; Triko-hepato- enterik send-rom)• TTC37 gen defekti sonucu OR geçişli hastalıktır.• IUGR ile doğanlarda yaşamın ilk altı ayında ortaya çıkan is-

halle prezente olur. Çıkık alın, geniş burun, hipertelorizmi içeren fasyal dismorfi ve yün gibi kolay kopan hipopig-mente saçlarla karakterizedir. Hastaların yarısında karaci-ğerde fibrozis ve siroz görülür. Antikor yanıtı da bozuktur. Çoğu hasta 2-5 yaş arasında ölür.

• Saç mikroskopisinde pili torti, anizo-poikilotrikozis ve tri-korreksis nodosa; barsak biopsisinde villöz atrofi ve lami-na proprianın mononükleer hücre infiltrasyonu görülür.

52. Aşağıdakilerden hangisi çocuklarda tipik absans nöbe-tin özelliklerinden birisi değildir?

A) Aura olmaması

B) Postiktal dönem

C) EEG’de 3 Hz/sn diken ve yavaş dalga deşarjı

D) Başın öne düşmesi

E) Basit otomatizma

52 – B

Tipik absans nöbetler ani bilinç kaybı ile motor aktivitenin kısa bir süre durması, yüzde anlamsız bakış ve göz kırpma ile karakterizedir. Gün içinde yüzlerce kez tekrar edebilir.

Hiçbir zaman aura görülmez, nöbet genellikle 30 saniye-den uzun sürmez ve postiktal dönem gözlenmez. Nöbet öncesi yaptığa işe hemen döner. Bu özellikleriyle komp-leks parsiyel nöbetten ayrılır. Kas tonusu kaybolmaz, sa-dece baş hafifçe öne düşebilir. Basit otomatik hareketler (dudak şapırdatma, giysisini toplam) nöbete eşlik edebilir.

Hiperventilasyon ve ışık uyarısı nöbeti provoke eder.EEG’de tipik olarak 3 Hz diken ve yavaş dalga deşarjları

vardır.

TUSEM

Page 45: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

45 www.tusem.com.tr

53. Aşağıdaki nörokütan hastalık-klinik bulgu eşleştirmele-rinden hangisi doğru değildir?

A) Sturge-Weber- Mental retardasyon

B) İncontinentia pigmenti-Retiküler rash

C) Von Hippel Lindau- Renal anjiomiyolipom

D) Tuberoskleroz- Kardiyak rabdomiyom

E) Nörofibramatozis- Hipertansiyon

53 – C

Renal anjiomiyolipom tuberosklerozun major klinik bulgula-rından bir tanesidir. Von Hippel Lindau’da renal hücreli kanser görülür ve ölümün en sık nedenidir.

54. Aşağıdakilerden hangisi kemik yaşı geriliği yapması beklenen boy kısalığı nedenlerinden birisi değildir?

A) Yapısal boy kısalığı

B) Diyabetes mellitus

C) Büyüme hormonu eksikliği

D) Hipotiroidi

E) Malnütrisyon

54 – B

Çocuklarda kısa boy nedenleriPatolojik olmayan (normal varyantı)Konstitüsyonel (yapısal) boy kısalığı*Familyal (ailevi-genetik) boy kısalığıPatolojikOrantısız Orantılıİskelet displazileri*AkondroplaziVitamin D dirençli riketslerEkstremitelerin ışınlanması

Nutrisyonel boy kısalığı*IUGR*Kromozom ano-malileri Down TurnerDismorfik send-romlar Seckel Russel-Silver Noonan

Kronik hastalıklar *Sevgi yoksunluğuEndokrin nedenler GH eksikliği* Hipopituitarizm* Hipotiroidizm* Glukokortikoid fazlalığı Psödohipoparatiroidizm Diyabetes mellitus

*Kemik yaşı geriliği yapanlar

55. Büyüme hızında yavaşlama şikayetiyle getirilen 10 yaşın-daki kız hastada evre 2 diffuz guatr tespit ediliyor. Tiroid hormonları düzeyi normal saptanıyor.

Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Basit kolloidal guatr B) Graves hastalığı

C) İyod eksikliği D) Hashimoto tiroiditi

E) Subakut tiroidit

55 – D

• Hashimoto tiroiditi çocuklarda ve adolesanlardaki tiroid hastalığının, edinsel hipotiroidizmin ve endemik olmayan guatrın en sık sebebidir.

• Kızlarda erkeklerden 4-7 kat sıktır. Hayatın ilk 3 yılında gö-rülebilir ancak 6 yaştan sonra sıklığı çok artar ve ergenlik döneminde pik insidansına ulaşır.

• Guatr (genellikle diffüz, 1/3 vaka lobüler ve nodüler) ve büyüme geriliği en sık klinik bulgulardır.

• Hastaların çoğu ötiroid ve asemptomatiktir. Hipotiroidi ve hipertiroidi çok nadirdir.

• TFT genellikle normaldir. Bazen subklinik hipotiroidiye bağlı hafif TSH yüksekliği görülür

• Sintigrafi: Vakaların %50’sinde düzensiz ve yamalı radyoi-zotop dağılımını vardır.

• Tiroid USG: Heterojen hipoekojeniteler gözlenir.

• TPO + Anti TG (%95) vakada pozitif saptanır. Antikorların başvuru zamanından sonra pozitifleşmesi mümkün oldu-ğundan negatif ölçümlerin tekrarı gerekir.

56. İdrarı bekletildiğinde siyahlaşma olması dışında bulgu-su olmayan çocukta aşağıdaki aminoasitlerden hangisi-nin metabolizmasında bozukluk beklenir?

A) Triptofan

B) Tirozin

C) Fenilalanin

D) Metionin

E) Sistin

56 – B

İdrarın bekletilmesinde siyahlaşma alkaptonüri bulgusudur. Alkaptonüri tirozin katabolizmasında homogentisik asit oksi-daz eksikliğine bağlı homogentisik asit birikimi ile karakterize bir metabolik hastalıktır.

57. Aşağıdakilerden hangisinin çocukta tespit edilen böb-rek taşının nedeni olması beklenmez?

A) Vitamin C intoksikasyonu

B) Crohn hastalığı

C) Distal renal tubuler asidoz

D) Aşırı piridoksin kullanımı

E) Hiperparatiroidi

TUSEM

Page 46: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

46www.tusem.com.tr

57 – D

• Hiperparatiroidi hiperkalsemik kiperkalsüri, distal renal tubuler asidoz hiperkalsüri nedeniyle nefrolithiasis ne-denidir. Vitamin C entoksikasyonu ve Crohn hastalığı ise sekonder hiperoksalüri nedeniyle böbrek taşına neden olabilir. Piridoksin glioksilik asitten glisin sentezleyen ala-nin: glioksilat aminotransferaz enziminin kofaktörüdür. Eksikliğinde sekonder oksalüri ve böbrek taşı olur.

• Sekonder hiperokzalüri nedenleri

1. Piridoksin eksikliği

2. Etilen glikol (antifriz) alımı

3. Vitamin C intoksikasyon

4. Metoksifluran anestezisinden sonra

5. İnflamatuar barsak hastalığı

6. Kuzukulağı bitkisi alımı

7. Aşırı barsak rezeksiyonu (enterik hiperokzalüri)

58. Aşağıdaki kalp hastalıklarından hangisinde erken sisto-lik üfürüm duyulur?

A) Triküspid stenozu

B) Atrial septal defekt

C) Küçük muskuler ventriküler septal defekt

D) Aort koarktasyonu

E) Mitral kapak prolapsusu

58 – C

Atrial septal defektin kendisine ait üfürümü yoktur. Pul-moner odakta ve etrafında 2-3/6 şiddetinde sistolik ejek-siyon üfürümü duyulur. Bu üfürümün nedeni pulmoner kapaktaki artmış akıma bağlı oluşan turbulasyondur. Ben-zer şekilde triküspiddeki artmış akım da triküspid odağın-da middiyastolik bir rulmana yol açar.

Aort koarktasyonunda sıklıkla kısa bir sistolik ejeksiyon üfürüm, sternum sol kenarında 3-4. İKAta duyulur. Supras-ternal çentikte sistolik ejeksiyon kliği %70 hastada vardır. Biküspid aortaya bağlıdır. Gelişen kollaterallere bağlı bü-yük çocuklarda sistolik veya sürekli bir üfürüm göğsün sol ve sağında hatta yanlarda ve sırtta da duyulur.

Mitral kapak prolapsusunda apekste mid-sistolik klik, geç sistolik üfürüm majör klinik bulgudur.

Triküspid stenozu çocuklarda ARA karditine sekonderdir. Triküspid odakta mid-diyastolik rulman duyulur. Bu üfü-rüm diyastolün sonuna doğru şiddetlenebilir.

Küçük VSD’lerin tek klinik bulgusu, sternum sol alt kena-rında ve mezokardiyak odakta duyulan 3-5/6 şiddetindeki haşin, pansistolik üfürümdür. Genellikle üfürüme tril de eşlik eder. Bazen küçük muskuler VSD’lerde haşin üfürüm pansistolik gibi başlar fakat sistolün tam ortasında aniden kesilebilir. Bunun nedeni sistol sırasında septumun da ka-sılması ve VSD’nin kapanmasıdır.

Patolojik üfürümlerSistolik Diastolik DevamlıSistolik ejeksiyonAort stenozuPulmoner stenozFallot ASD HToKMPAort koarktasyonu PansistolikMitral yetmezlikTriküsipit yetmezliğiVSDGeç sistolikMitral valv prolapsusuAort koarktasyonuErken sistolikKüçük muskuler VSD

Erken diastolikAort yetmezliğiPulmoner yetmezlikMiddiastolik mitral odakMitral stenozuPDA VSDMitral yetmezlikMiddiastolik triküspid odakTriküsipit stenozuASDEndokardiyal yastık defektiTPVDAPresistolik şiddetlemeAnatomik Mitral stenozuAnatomik Triküsipit stenozu

PDA Aortiko pulmoner pencereAV fistül (koroner)Trunkus arteriosusVenöz hum-masumSinüs valsalva rüptürüAort koarktasyonu(interkostal kollateraller)To and fro üfürümüAort stenozu ve yetmezliğiPulmoner stenoz ve yetmezliğiVSD ve Aort yetmezliği

59. Aşağıdakilerden hangisi akut post streptokoksik glo-merülonefritli bir çocukta sıklıkla saptanması beklenen bulgulardan bir tanesi değildir?

A) Konvülsiyon B) Oligüri

C) Ortopne D) Kırmızı idrar

E) Artralji

59 – E

Klinik asemptomatik mikroskobik hematüriden ABY’ne varyasyon gösterir. Renal tutulumun ciddiyetine bağlı ola-rak ödem, hipertansiyon ve oligüri gelişebilir.

Hastalarda HT ve/veya hipervolemi nedeniyle ensefalopa-ti (görme kaybı, baş ağrısı, mental gerileme, konvülsiyon) , kalp yetmezliği ve akciğer ödemi (ortopne, öksürük) ge-lişebilir. Ensefalopatide hipertansiyon dışında streptokok antijenlerinin SSS’e direkt toksitesi de etkendir.

Ödem sıvı ve tuz retansiyonu sonucudur. Nefrotik send-rom (<%5) vakada olasıdır. Non spesifik iştahsızlık, letarji, karın ve yan ağrısı sık görülür.

TUSEM

Page 47: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

47 www.tusem.com.tr

60. Aşağıdakilerden hangisi küçük çocuklarda en sık int-rensik akut böbrek yetersizliği nedenidir?

A) Hemolitik üremik sendrom

B) Akut tubuler nekroz

C) Kortikal nekroz

D) Renal ven trombozu

E) Akut poststreptokoksik glomerülonefrit

60 – A

HÜS en sık intrinsik ABY nedenidir. Akut tubuler nekroz en sık nefrotoksik ve/veya iskemik hasara maruz kalan ağır hastalığı olan çocuklarda görülür. Akut interstisyel nefrit ise terapötik ajan ya da çeşitli viral enfeksiyonlara karşı hipersensitivite so-nucudur. Özellikle GNlerin rapidly progresif tipleri büyük ço-cuklarda en sık görülen formdur.

Akut böbrek yetmezliğinin sık nedenleriPrerenal İntrensik renalDehidratasyonKanamaSepsisHipoalbuminemiKalp yetmezliği

Glomerülonefrit-APSGN-Lupus-Henöch-schönlein-MPGN-Anti glomerüler bazal membranHemolitik üremik sendromAkut tubuler nekrozKortikal nekrozRenal ven trombozuRabdomiyolizAkut intertisyel nefritTümör infiltrasyonuTümör lizis sendromu

PostrenalPosterior üretral valfUPJ darlıkUVJ darlıkÜreteroselYümörÜrolithiasisHemorajik sistitNörojen mesane

61. İki yaşında tekrarlayan pnömoni nedeniyle araştırılan hastanın sağ akciğerinde normal akciğer dokusu ile bir arada hamartamatöz yapı tespit ediliyor.

Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Pulmoner sekestrasyon

B) Konjenital lobar amfizem

C) Kistik adenomatoid malformasyon

D) Pulmoner hipoplazi

E) Bochdalek hernisi

61 – C

Kistik adenomatoid malformasyon;

• Genellikle bir lobu tutan, hamartamatoz veya displastik akciğer dokusuyla, normal akciğer dokusunun bir arada olduğu, sık görülen konjenital bir akciğer anomalisidir.

• Prenatal, USG ile tanı konulabilir.

• Yenidoğan ve erken çocukluktaki semptomlar respiratuvar distres, yineleyen akciğer enfeksiyonları, pnömotorakstır.

• Diafragma hernisi ile karışabilir. Akciğer grafisinde kistler ve mediastinal şift görülebilir. Tedavi cerrahidir.

62. Aşağıdakilerden hangisi Wiscott-Aldrich sendromunun özelliği değildir?

A) Trombositopeni

B) Egzema

C) B lenfosit sayısında azalma

D) Kanlı diyare

E) Lenfoma

62 – C

• X’e bağlı resesif geçişli CD 43 yüzey proteini ekspresyonu-nun azalmasına bağlı ortaya çıkan sendrom MPV’si düşük küçük ve sayısı azalmış trombositlere sekonder purpura ve atopik dermatitle (1 yaş civarı ortaya çıkar) karakterizedir.

• IgG normal, IgM azalmış, IgA ve IgE artmıştır. B hücre sa-yısı normaldir. Polisakkarit antijenlere antikor yanıtı bozul-muştur. T hücre fonksiyonu zaman içinde azalır.

• Pnömokok, P.jiroveci ve herpes enfeksiyonları sıklığı art-mıştır. İlk bulgu sıklıkla kanlı ishaldir. Kronik böbrek hasta-lıklarına eğilim görülen sendromda EBV-ilişkili malignite ana ölüm nedenidir. Tedavide antibiyotik, aylık TDP veri-lir. KİT yapılabilir.

63. Aşağıdakilerden hangisinin atopik dermatitin major tanı kriteri değildir?

A) Kaşıntı

B) Denie-Morgan çizgileri

C) Kronik seyir

D) Atopi öyküsü

E) Tipik dağılım

63 – B

Denie-Morgan çizgileri atopik dermatite eşlik edebilen bir bulgudur ama major tanı kriteri değildir.

TUSEM

Page 48: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

48www.tusem.com.tr

64. Aşağıdakilerden hangisi direk grafilerde kaslarda ve cilt altında kalsinozisin sıklıkla görüldüğü hastalıktır?

A) Juvenil idiopatik artrit

B) Juvenil dermatomiyozit

C) Sistemik sklerozis

D) Henöch-Schönlein purpurası

E) Duchenne muskuler distrofisi

64 – B

Kalsinozis dermatomiyozitli çocukların %10-40’ın da görülür. Anti-p140 ile ilişkilidir.

65. Aşağıdakilerden hangisi Kawasaki hastalığının klasik klinik tanı kriterlerinden birisi değildir?

A) Ateş

B) Servikal lenfadenopati

C) Artrit

D) Palmar eritem

E) Çilek dili görünümü

65 – C

Kawasaki hastalığında klinik bulgularKlasik klinik tanı kriterleri Diğer klinik bulgularEn az 5 gün devam eden ateş1.Polimorfik egzantem2.Bilateral non-pürülan kon-junktivit3.Ağız mukozası bulguları (dudaklarda kuruluk ve çatlak, çilek dili görünümü, ağız ve fa-rinks mukozasındaki yaygın kızarıklık)4.Unilateral > 1.5 cm servikal LAP5.El ve ayakta kızarıklık ve ödem; 2-3 hf sonra soyulma

KVS bulgularıKKY, myokardit, perikardit, kapak yet-mezliği, koroner arter anomalileri, non-koroner orta çaplı arter anevrizmaları ,Raynaud f., periferik gangrenSolunumintertisyel infiltrasyon, plöreziİskelet-kasArtrit, artraljiGİSDiare, kusma, karın ağrısı, SK hidrops, hepatitMSSİrritabilite, Aseptik menenjit,sağırlıkGÜSÜretrit, meatitDiğerOtit,tonsillit , anterior üveit, kasıkta dekuamasyonlu döküntü, BCG yerinde eritem ve endürasyon

66. Aşağıdaki komplikasyonlardan hangisi kızamık-kıza-mıkçık-kabakulak aşısının kabakulak komponentine bağlı değildir?

A) Aseptik menenjit B) Orşit

C) Artralji D) Parotit

E) Sağırlık

66 – C

KKK Yan etkileri

Ateş

Febril konvülsiyon

İlk 30 gün içinde ortaya çıkan ensefalopati

Allerjik reaksiyon

Geçici trombositopeni

Hücresel immünitede baskılanma

Kızamık ve kızamıkçık komponentlerine bağlı

Artralji, artrit

Döküntü

Kızamık komponentine bağlı

Vitamin A düzeyinde düşme

Kızamıkçık komponentine bağlı

Polinöropati

Kabakulak komponentine bağlı

Parotit

Orşit

Aseptik menenjit

Tek taraflı sağırlık

67. Eritema enfeksiyozumun en sık komplikasyonu aşağı-dakilerden hangisidir?

A) Eldiven çorap sendromu

B) Hidrops fetalis

C) Aplastik kriz

D) Artralji

E) Trombositik purpura

67 – D

• 4-28 gün İnkübasyonu takiben vakaların %30’unda görüle-bilen subfebril ateş, baş ağrısı hafis ÜSYE prodromu olabilir.

• Döküntü 3 evrede ortaya çıkar.

1- dönem: Yanakta tokat atılmış tarzda eritem

2- dönem: Ekstremite proksimalinden (pazu) başlayıp, göv-deye ve alt extremiteye yayılan maküler eritem. Döküntü 3 gün sürer, döküntü çıkınca bulaştırıcılık kaybolur. Ka-şıntılıdır.

3- dönem: Çevresel koşullarla (uv, sıcak, banyo) artıp azalan döküntü vardır, aylar boyu döküntü sürer.

TUSEM

Page 49: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

49 www.tusem.com.tr

• Döküntü ekstansör yüzde daha belirgindir. El ve ayak taban-ları korunmuştur. Çocuklar ateşsizdir ve hasta gözükmezler

Komplikasyonlar

Eldiven çorap sendromu: El ve ayakta peteşi benzeri

Fetal hidrops

Artrit ve artralji (en sık komplikasyondur)

Aplastik kriz, Hemofagositik sendrom

Myokardit

Trombositopenik purpura (nadir)

Menenjit, ensefalit, periferik nöropati

68. Aşağıdaki obezite nedenlerinden hangisinde kısa boy beklenmez?

A) Turner sendromu

B) Psödohipoparatiroidi

C) Ekzojen obezite

D) Cohen sendromu

E) Prader Willi sendromu

68 – C

• Obezitenin %90’dan fazlası eksojen kaynaklıdır. Çocuklar-da eksojen obeziteye çoğu kez uzun boy, hafif ileri kemik yaşı ve bazen erken puberte eşlik eder.

• Obeziteye hızlı büyümenin eşlik etmesi hipotiroidizm ve hipekortizolizm tanılarını dışlar.

• Ense, koltuk altı ve cilt kıvrımlarında olduğu cilt bölge-lerinde hipertrofik hiperpigmentasyon (akantozis nigri-kans) insülin rezistansının bulgusudur ve tip 2 DM geliş-me riskini işaret eder.

• Endojen obezler (sedromlar) kısadır, kemik yaşları geridir ve puberteleri gecikir.

69. X’e bağlı resesif kalıtılan hastalıklarda ilgili olarak aşa-ğıdaki hangi ifade doğru değildir?

A) Erkeklerde kızlardan çok daha fazla görülür.

B) Etkilenen erkeklerden tüm kız çocuklarına gen aktarılır.

C) Tüm etkilenen erkekler taşıyıcı anneye bağlıdır.

D) Her iki ebeveyn taşıyıcı ise kız homozigot durumda olabilir.

E) Turner sendromunda asla görülmez.

69 – E

X’e bağlı resesif (XR) hastalıkların özellikleri:

1. Erkeklerde kızlardan çok daha fazla görülür.

2. Heterozigot kız taşıyıcılar genellikle etkilenmez.

3. Etkilenen erkeklerden tüm kız çocuklarına gen aktarılır. Kız çocuklarının oğullarından (erkek torunların) her biri geni %50 kalıtma şansına sahiptir.

4. Gen babadan oğla asla aktarılmaz.

5. Gen taşıyıcı kadınlar tarafından aktarılır; tüm etkilenen er-kekler taşıyıcı anneye bağlıdır.

6. Sporadik olguların önemli bir bölümü yeni gen mutasyon-larının sonucudur.

Kızlarda XR hastalık görülme koşulları:

1. Her iki ebeveyn taşıyıcı ise kız homozigot durumda olabilir.

2. Turner sendromlu (45,X) kızlar erkeklere benzer olarak he-mizigot hale gelir. Böylece, XR hastalıklar Turner sendromlu kızlarda daha sıktır.

3. X inaktivasyonu: Mutasyon taşımayan X kromozomu rasge-le inaktive olabilir. XR hastalık ortaya çıkan kızlarda sıklıkla X inaktivasyon paterni gözlenir.

70. Aşağıdakilerden hangisi A hipovitaminozunun ilk orta-ya çıkan klinik bulgusudur?

A) Bitot lekesi

B) Gece körlüğü

C) Fotofobi

D) Ciltte kuruluk

E) Psödotümör serebri

70 – B

A vitamini eksikliğinde yukarıdakilerin hepsi bulunur. Ancak sıklıkla ilk ortaya çıkan gece körlüğüdür.

71. Aşağıdakilerden hangisi Kwashiorkorun klinik özellikle-rinden birisi değildir?

A) Aşırı kilo kaybı

B) Ay dede yüzü

C) Dermatit

D) Kızıl saç

E) Hepatomegali

TUSEM

Page 50: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

50www.tusem.com.tr

71 – A

Marasmus ve Kwashiorkorun klinik özelliklerMarasmus Kwashiorkor

Etioloji Kronik açlık-kalori azlığı Kronik protein azlığıBaşlangıç yaşı 1.-2. aylardan sonra Anne sütünün kesilmesinden

sonraEn sık görülme yaşı 5.-6. aylardan sonra 18 ay – 3 yaşTartı azalması Çok fazla Az (ödem maskeler)Boy kısalığı Süreye göre az veya çok Yok veya azÖdem Yok +++Yüz Zayıf (Voltaire yüzü) Ay dede yüzüDeri altı yağı Çok azalmış Normal veya hafif azalmışDeri değişikliği Normal veya kuru +++ (dermatit – Dermatoz)Saç değişikliği + +++ (kızıl, ince, seyrek saçlar)Karaciğer Normal Büyük yağlı karaciğerApati / Anoreksi + +++

72. Travma sonrası kardiyopulmoner arrest olan nabzı olma-yan 3 yaşındaki kız çocuk için canlandırmayı yapan tek kişi ise kalp masajı/solunum desteği oranı kaç olmalıdır?

A) 3:1 B) 5:1

C) 10:1 D) 15:2

E) 30:2

72 – E

Tek kurtarcı varsa önce 112’yi aranır, otomatik eksternal de-fibrilatör (OED) istenir. İki kurtarıcı varsa direkt resüsitasyona geçilir bu sırada 2. Kişi 112’yi arar. Hava yolunu açılır, solunu-mu kontrol edilir. Solumuyorsa 2 kez solutulur. (İki kişi varsa iki kez solutmaya gerek yoktur). Yanıt yoksa nabız kontrol edilir. Nabız olup olmamasına 10 saniyede karar verilmelidir. Karar-sız kalınırsa CPR başlanır.

Nabız varsa 3 saniyede bir soluk verilir. Yeterli oksijen ve ventilasyona rağmen nabız < 60/dk ve kötü perfüzyon bulguları varsa göğüs basısına başlanır ve 2 dakikada bir nabız kontrol edilir.

Nabız yoksa tek kurtarıcı ise 30 kompresyon iki soluk, iki kişiyse 15 kompresyon 2 soluk şeklinde resüsitasyona başlanır. Göğüse bası en az 100/dk hızında, göğüs ön arka çapı 1/3 çökecek şekilde ( süt çocuğunda 4 cm, büyük çocukta 5 cm inecek şekilde) yapılmalıdır. Soluk verme 1 saniyeyi geçmemelidir. Çocuk 1 yaşından küçükse yar-dım gelene kadar veya çocuk hareket edene kadar CPR’a devam et. Çocuk 1 yaşından büyükse 5 döngü ( yaklaşık 2 dakika) sonra otomatik eksterneal defibrilatör ile ritim belirle. Yararlı olabileceği ritm varsa uygula ve 5 döngü CPR yap. Yoksa 5 döngüde bir ritmi kontrol ederek CPR’a devam edilir. 1 yaşında küçüklerde manuel defibrilatör kullanılır. Ancak yoksa OED kullanılabilir.

73. Tip 1 DM hastası olduğu bilinen 38 yaşındaki kadın has-ta, son günlerde kendini kötü hissetmekte, poliüri ve di-züri tariflemektedir. Son 24 saattir iştahsızlık, halsizlik, bulantı ve kusma yakınmaları belirgenleşen hasta, ya-kınları tarafından acile getiriliyor. Hemen kan gazı analizi isteniyor. pH 7,22, paCO2 23 mmHg, Ac HCO3 6 mmol/l, Std HCO3 7,5 mmol/l, Baz Excess(BE) -25 mmol/l şeklin-dedir. Bu hastadaki tablo aşağıdakilerden hangisidir?

A) Metabolik alkaloz

B) Metabolik alkaloz+Respiratuvar kompanzasyonlu

C) Respiratuar asidoz

D) Metabolik asidoz+ Respiratuar kompanzasyonlu

E) Metabolik asidoz

73 – D

Hastada muhtemel diyabetik ketoasiz mevcuttur. pH asidozu, HCO3 seviyelerinin düşük olması ise olayın metabolik kökenli olduğunu, CO2 seviyesinin düşük olması ise kompansasyon yapılmaya çalışıldığını göstermektedir.

74. Hayatı tehdit eden hiperpotasemilerde aşağıdakiler-den hangisi uygun bir yaklaşım değildir?

A) IV Ca Glukonat

B) Hemodializ

C) Nebulizde albuterol

D) Subcutan insülin

E) I.V Furosemid

74 – D

Ani K+ yükselmesinin kalpte oluşturduğu etkiyi geçici ola-rak suprese etmek için EKG kontrolü altında CaCl, % 10 Ca-glukonat İV olarak verilebilir.

Serum K+ düzeyleri %10-50 dekstroz içinde NaHCO3 ve insülin verilerek geçici olarak azaltılabilir. Bu tedavinin etkisi K+’un hücre içine girmesini sağlanmasıyladır. Subcutan uygulama kullanılmaz.

Nebulize albuterol serum potasyum düzeyini düşürmektedir.

Potasyum atılımını arttırmak amacı ile furosemid kullanılabilir.

Böbrek yetmezliği olanlarda diyaliz tedavisi uygulanır.

Kronik hiperkalemi tedavisinde oral ya da rektal yoldan kat-yon değiştirici reçineler (Kayexalate) kullanılabilir.

TUSEM

Page 51: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

51 www.tusem.com.tr

75. Aşağıdaki melanom vakalarından hangisi izole extre-mite hipertermik perfüzyonu için uygundur?

A) Ayak tabanı, invazyon derinliği 1 mm olan akral len-tiginöz tip

B) Sırtta insitu superficial tip

C) Uyluk iç yüzde KC met li nodüler tip

D) Ön kolda intransit metastaz gelişmiş superficial tip

E) Perianal malign melanom, Breslow 0.5 mm, Lentigo malign melanom

75 – D

Ekstremitelerdeki eksizyonu mümkün olmayan lezyonlar için hipertermik rejyonel perfüzyon faydalıdır. Bu yöntemle hasta sistemik etkilerden korunmuş olur. Özellikle intransit metas-tazlarda etkindir. İntransit metastaz tümörün 3 cm dışında gelişen cilt metastazlarıdır. Bu amaçla en çok melfalan kulla-nılır. Ayrıca cisplatin, tnf, dacarbazin, aktinomisin d, interferon diğer kullanılan ajanlardır.

76. Aşağıdaki yanık etyolojilerinden hangisinde spesifik olarak lokal veya sistemik Ca kullanmak gerekebilir?

A) İnhalasyon yanığı

B) Hidroklorik asit yanığı

C) Hidroflorik asit yanığı

D) Sülfürik asit yanığı

E) Fenol yanığı

76 – C

Hidroflorik asit özellikle cam, metal sanayinde kullanılan bir kimyasaldır. Temas halinde Ca ile şelasyon sonucu şiddetli ağrı ve nadiren hipokalsemi gelişebilir. Ca içeren jeller veya siste-mik Ca kullanımı gerekebilir.

77. DIC (Dissemine İntravasküler Koagülasyon) vakalarının hangisinde antitrombin tedavi en iyi sonucu verir?

A) Femoral ven trombozlu 66 yaşında akciğer kanserli hasta

B) E.Coli sepsisli 12 yaşındaki çocuk

C) 42 yaşında bilateral alt ekstremite kırıklı masif trans-füzyon yapılan hasta

D) 70 yaşında yılan sokmalı hasta

E) 22 yaşında doğum sonrası gelişen DIC’li hasta

77 – A

Heparin, DIC hastalarının çoğunda kanama diatezini artırır (Özel-likle enfeksiyöz nedenli DIC’de). İstisnai durumlardan biri geniş damar trombozu gelişmiş karsinomlu hastalardır. Bu tip hastalar-da heparin uzun dönemde warfarinden daha fazla tercih edilebi-lir. Ayrıca ölü fetüs sendromu ve büyük damar anevrizmaları gibi vasküler patolojilerde definitif tedavi öncesi kullanılabilir.

78. Septik şoktaki bir hastada aşağıdakilerden hangisi doku perfüzyon değişikliğini en iyi yansıtan parametredir?

A) Hipotermi

B) Lökopeni

C) Yüksek CRP

D) Oligüri

E) Hiperlaktatemi

78 – E

Laktat yüksekliği ile mortalite arasında direkt korelasyon var-dır. Bu yüzden prognostik değeri vardır. Doku oksijenlenmesi hakkında fikir verir ve şoktaki hastaların takibinde kullanılır.

79. Karın bölgesi umbilikus 2 cm sol lateralden penetran kesici delici alet yaralanması bulunan hastada, peri-toneal irritasyon bulguları ve hemodinamik bozukluk tespit edilmemiştir. Bu hastaya yaklaşımda aşağıdaki-lerden hangisi yapılmalıdır?

A) Abdomen USG

B) Abdomen ve toraks BT

C) Yalnızca abdomen BT

D) Yara eksplorasyonu

E) Gözlem

79 – D

En sık ince barsaklar yaralanır. Anteriordan olan delici-kesici alet yaralanmalarında hasta hemodinamik olarak stabilse lo-kal yara eksplorasyonu yapılır.

Periton açılmadıysa tetanoz aşısı ve pansuman yapılarak ta-burcu edilir.

Peritona ulaştıysa tanısal periton lavajı (tpl) yapılır yada hasta gözlem altına alınır. Takipte akut karın bulguları gelişirse lapa-ratomi yapılır.

TUSEM

Page 52: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

52www.tusem.com.tr

80. Hashimoto tiroiditiyle ilgili aşağıdaki ifadelerden han-gisi doğrudur?

A) Primer tedavisi cerrahidir.

B) Hastaların çoğunda geçici bir hipotiroidi dönemi olur

C) RAI tedavisi cerrahi yapılamayan hastalarda tercih edilmelidir

D) Anti TPO antikor pozitifliği çoğu hastada tespit edilir.

E) Patolojik olarak Orphan Annie hücreleri tanı koydu-rucudur.

80 – D

HASHİMATO HASTALIĞI (KRONİK LENFOSİTİK TİROİDİT, LEN-FOADENOİD GUATR, OTOİMMÜN TİROİDİT)

Tiroiditlerin en sık görülen şeklidir ve hipotiroidinin en sık se-bebidir.

Kadınlarda erkeklere göre 10 kat daha sıktır. Genellikle kadın-larda 30-40 yaş civarında görülür.

Oto immün etyolojiye sahiptir ve diğer otoimmün hastalıklar-la birlikte görülme eğilimindedir

Hormonal durum ilk aşamada hipertiroidi, sonra ötiroidi, son aşamada ise hipotiroidi şeklinde gelişir.

Hastalığın gelişimi mutlaka bu sırayı izler ve hipotiroidi kalıcı-dır. Ata % 60 (+), antitpo antikor (ama) (%95) ve tsh reseptör antikor (%60) pozitif bulunur.

Tanı fizik muayene, laboratuar ve tiroid otoantikorlarının gös-terilmesi ile konur.

TİİAB tanı ve ayırıcı tanıda faydalıdır.

Spesifik bir tedavisi yoktur. Gerekirse hormon replasmanı ya da antitiroid tedavi uygulanır. Cerrahi tedavi insidansı olduk-ça düşüktür.

Hashimato tiroiditi zemininde lenfoma gelişme riski artar. Bu nedenle hastalar takip altında olmalı ve bezdeki büyüme mut-laka biyopsi ile değerlendirilmelidir.

81. Medüller tiroid kanseri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

A) En sık görülen tiroid karsinomudur.

B) Tiroid foliküler hücre kökenlidir.

C) Postoperatif RAI ablasyonu uygulanmalıdır.

D) İİAB ile tanı konulabilir.

E) Ailesel olanlarda BRAF mutasyonu olabilir.

81 – D

Medüller karsinom tiroid parafaliküler (c hücreleri) kaynak-lıdır. Familyal, herediter veya sporadik olabilir. Etyolojide ret onkogeninin rolü kanıtlanmıştır. C hücreleri kalsitonin salgılar.

Genellikle tiroid kitle ve servikal lap ile tanınırlar. İİAB ile tanı konulabilir. Metastazlı hastalarda şiddetli ishal ortaya çıkabilir, mekanizması tam olarak tanımlanmamıştır. 50-60 yaş kadın-larda biraz daha sık görülür.kalsitonin tümörün büyüklüğü ve metastazla orantılı bir yükseklik göstermesi bakımından son derece önemli bir markerdır (300pg/ml tanısaldır). Multi-sentrisite oranı oldukça yüksektir. Tedavi bilateral total tiroi-dektomidir. Santral lenf nodu diseksiyonu rutin olarak yapıl-malı, lenf nodu tutulumu varsa veya primer tümör iki cm den büyükse modifiye radikal boyun diseksiyonu da yapılmalıdır. Tanı, tedavi veya takipte RAI veya tiroglobülinin yeri yoktur.

82. Altmış beş yaşında kadın hasta son 2 gündür bulantı ve kusma nedeniyle uygulanan semptomatik tedavi ile ra-hatlayamamış. Özgeçmişinde uzun süre önce apendek-tomi dışında özellik yok. Bitkin görünümlü hasta taşi-kardikti. FM de patolojik batın muayene bulgusu yoktu. Lab tetkiklerde Na:145 mmol/lt, K:4.2 mmol/lt, Cl. 112 mmol /lt, BUN:26 mg /dl, Cr:1 mg/dl, Glikoz:120 mg /dl, Ca:13.7 mg/dl.

Bu hastada en önemli ilk yaklaşım hangisidir?

A) IV hidrasyon

B) Furosemid verilmesi

C) PTH hormon istenmesi

D) Ta Tc sestamibi scan

E) Boyun USG

82 – A

Semptomatik hiperkalsemi, acil medikal durumlardandır. Has-talarda öncelikle ekstrasellüler volüm genişletilerek Ca düşü-rülmelidir.

83. MEN Tip l olgularında en sık izlenen patoloji hangisidir?

A) Hipofiz patolojisi

B) Pankreas patolojisi

C) Tiroid patolojisi

D) Surrenal patoloji

E) Paratiroid patolojisi

TUSEM

Page 53: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

53 www.tusem.com.tr

83 – E

MEN Tip1, Wermer sendromu diye de bilinir. 20 den fazla en-dokrin veya non endokrin tümörle karakterize olan bu send-romun temel komponentleri,

1. Paratiroid tümörleri:Sendromun en sık rastlanan kompo-nentidir.

2. Pitüiter tümörler: Sıklıkla prolaktinoma

3. İyi diferansiye gastroenteropankreatik tümörler: Sıklıkla gastrinoma

4. Daha nadiren, karsinoid, adrenokortikal tümörler eşlik edebilir.

84. Feokromasitoma ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangi-si doğrudur?

A) En sık Zuckerkandl glandında lokalize olur.

B) Görüntüleme yöntemlerinde ilk seçenek MIBG sin-tigrafidir.

C) Vakaların çoğu MEN Tip I in bir parçasıdır.

D) Medikal tedavisinde önce α blokerler takiben β blo-kerler başlanır.

E) Histopatolojik çalışmalarda yaklaşık % 10’u maligndir.

84 – D

Adrenal galandın nadir tümörü olan feokromasitomalar, kro-mafin hücrelerden köken alır. %90 adrenal kökenlidir. Extraad-renal olanlar paraganglioma olarak ta adlandırılırlar, extraad-renal olanların çoğu Zuckerkandl gland kökenlidir. Hastalarda fazla üretilen katekolaminlere bağlı çarpıntı, terleme, baş ağrısı ve hipertansif ataklar görülebilir. Görüntüleme yöntem-lerinden BT veya MR kullanılabilir. Ektopik olgularda MIBG yüksek spesifite ve sensitiviteye sahiptir. Kesin kür cerrahi ile sağlanabilir, ancak cerrahi öncesi 2- 3 haftalık medikal tedavi gerekitr. Bu amaçla hastalara alfa ve beta blokerler başlanır, hipertansif bir atak ile karşılaşmamak için öncelikle alfa blo-kerle ve biskaç gün sonra beta blokerlerin başlanması öneri-lir. Feokromasitomarın %10 u maligndir, ancak malignite için kesinleşmiş histopatolojik bir kriter yoktur, malignite kararı klinik ve radyolojik bulgulara dayanır.

85. Meme başı akıntıları ile ilgili aşağıdaki ifadelerden han-gisi doğrudur?

A) Vakaların 1/3 ünde sebep meme kanseridir.

B) Bilateral akıntı malignite için daha risklidir.

C) Akıntı spontan ise ek bir inceleme gerekmez.

D) İlk yaklaşım subareolar yaklaşımdır.

E) Tek duktustan kanlı akıntılarda en sık neden duktal papillomlardır.

85 – E

Meme başı akıntıları spontan ise patolojik kabul edilir. Patolo-jik meme başı akıntıları;

Spontan,

Tek taraflı,

Tek duktustan,

Kanlı,

Kitle ile beraber olmaları ile inceleme gerektirir.

Bu işlem sitolojik tetkiklerle başlayıp patolojiye göre usg, mamog-rafi, mr, duktografi, duktoskopi gibi birçok incelemeyi gerektirir.

Patolojik meme başı akıntılarının en sık nedeni intraduktal pa-pillomlardır. Daha sonra duktal ektaziler gelir. Meme karsino-mu, enfeksiyoz nedenler daha geri plandadır.

86. Yirmi beş yaşındaki kadın hasta sağ memede şişlik yakın-ması ile polikliniğe müracaat etti. Öyküsünden kitleyi yeni fark ettiği, düzenli olarak meme muayenesi yapmadığı öğ-reniliyor. Hastanın annesinde meme kanseri hikayesi mev-cut. FM de sağ meme üst dış kadranda yaklaşık 2 cm çaplı, düzgün yüzeyli, mobil ve lastik kıvamlı kitle ele geliyor.

Belirgin lenfadenopatisi olmayan bu hastaya en uygun yaklaşım ne olmalıdır?

A) Eksizyonel biyopsi

B) İİAB

C) Bilateral mamografi

D) Meme USG

E) 3 ay sonra kontrol

86 – A

Hastadaki klinik ve hikaye fibroadenom lehinedir. Bu tip has-talarda İİAB ile takip bir seçenek olabilir. Ancak buradaki hasta için aile hikayesi de pozitif olduğu için İİAB ile yetinilmemeli ve hastaya eksizyonel bx. önrilmelidir.

TUSEM

Page 54: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

54www.tusem.com.tr

87. Aşağıdaki hastalıklardan hangisi özofagus adenokarsi-nomu için risk faktörü olarak kabul edilebilir?

I. Zenker divertikülü

II. Akalazya

III. Barrett özofagus

IV. Slıdıng herni

V. Obezite

A) Yalnız III B) I-II-III

C) II-V D) III-V

E) III-IV-V

87 – E

Dünya genelinde halen en sık görülen özefagus karsinomu yassı hücreli karsinom olsa da bazı gelişmiş ülkelerde adeno-karsinomlar daha sık görülmeye başlanmıştır. Özefagus ade-nokarsinomlarının hemen hepsinin gelişiminde reflü hastalığı ve sonucunda gelişen Barret epiteli sorumlu tutulur, dolayısıy-la reflüye yol açan her faktör adenoarsinomlar için risk olarak değerlendirilmelidir.

88. Özofagus leyomiyomları ile ilgili aşağıdakilerden hangi-si yanlıştır?

A) Malignite riski nedeniyle cerrahi önerilir.

B) Baryumlu özofagus grafisinde lümene doğru yer kaplayan düzgün yüzeyli tipik görünüm saptanır.

C) Kesin tanı endoskopik biyopsi ile konulur.

D) Özofagusun en sık görülen benign tümörüdür.

E) Genellikle düz kas ihtiva eden orta ve alt özefagusa lokalize olur.

88 – C

LEİOMYOMA

Ösefagusun iyi huylu tümörleri arasında en sık görülenidir (>%50). Tüm gis leimyomalarının % 10’unu oluşturur. Genel-likle 20-50 yaş arasında görülür.

Düz kas orijinli oldukları için 90% ı alt 2/3 özefagustadır.

Genellikle soliterdirler. Günümüzde bu tümörlerin çoğunun gist (gastrointestinal stromal tümör) olduğu ve c-kıt onkogen mutasyonu sonucu olduğu kabul edilmektedir

Disfaji, ağrı en sık bulgulardır. Kilo kaybı, retrosternal dolgun-luk, nadiren de ülserasyon ve buna bağlı kanama olabilir.

Tanıda baryumlu grafiler yardımcıdır (şekil 22.5). Ancak kar-sinomu ekarte etmek için endoskopi yapılmalıdır. Lümene doğru büyüyen, submukozal hareketli bir kitle olarak endos-kopide değerlendirilir. Endoskopik biyopsi yapılmamalıdır.

Teşhis sonrası minimal malign potansiyel olduğu için çıkarılmaları gerekir. Cerrahi yöntem olarak sıklıkla enükleasyon uygulanır.

89. Apendiks karsinoidleri en sık ne şekilde belirti verir?

A) Karsinoid sendrom bulguları

B) İntestinal obstruksiyon

C) Akut apandisit

D) Asit

E) Kanama

89 – C

APENDİKS KARSİNOİDLERİ

Genelde appendiks vermiformisin uç kısmına yerleşirler ve akut apandisit tablosuyla tanınırlar. Appendiks vermiformisin en sık tümörüdür.

2cm’yi aşmadıkları sürece malign dejenerasyon nadirdir. Me-tastatik olmayan vakalarda karsinoid sendrom görülmesi çok nadirdir. Genelikle karaciğer metastazı yapmazlar.

Tedavide 1.5cm’den büyük tümörlerde veya mezoappendikse ilerleme varsa sağ hemikolektomi gereklidir. Diğer durumlar-da apendektomi yeterlidir.

90. Aşağıdakilerden hangisi difüz tip mide karsinomu için daha olası bir bulgudur?

A) MMR gen kaybı sonucu oluşurlar.

B) İleri yaşlarda görülürler.

C) Hematojen yayılım beklenir.

D) E-kaderin gen defektleri daha sık rastlanır.

E) Prognozu daha iyidir.

90 – D

INTESTINAL DİFÜZÇevresel (H.Pylori ) FamilyalGastrik atrofi, intestinal metapazi A kan grubuErkeklerde Kadınlardaİleri yaşlarda daha sık görülür Genç yaşlardaHematojen yayılım (Karaciğer) Transmural, lenfatik met.APC gen mutasyonlarıP 53, p 16 inaktivasyonu E-cadherin gen defektiGlandüler yapılardan zengindir. Kötü diferansiye, yüzük

hücrelerPrognoz daha iyidir. Prognoz daha kötüdür

TUSEM

Page 55: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

55 www.tusem.com.tr

91. Artmış kolon karsinomu, meme karsinomu ve tiroid foliküler karsinomu riski, trikolemmoma ve makrose-fali ile tanınan sendromdaki muhtemel gen bozukluğu aşağıdakilerden hangisidir?

A) DCC B) PTEN

C) APC D) RET

E) BRAF

91 – B

PTEN supresör gen defekti sonucu Cowden sendromu, Banna-yan-Riley-Ruvalcaba sendromu, Proteus-like syndrome diye ifade edilen bir grup patolojiye yol açabilir.

Cowden sendromu; Tiroid, meme ve endometrium, benign ve malign tümörlerin sıklığında artış, fasial trikolemmomalar başta olmak üzere deri tümörleri ve ayrıca makrosefali ile ka-rakterizedir.

92. Aşağıdakilerden hangisinde non-familyal polipozis ge-lişimi mevcuttur?

A) Crochite-Canada Sendromu

B) Cowden Sendromu

C) Peutz Jeghers Sendromu

D) Adenomatöz polipozis koli sendromu

E) Lynch Sendromu

92 – A

Crochite-Canada Sendromu, GİS’te hamartamatöz poipler, alopesi, onikodistrofi, hiperpigmentasyon ve diare ile tanım-lanan, ailesel geçişli olmayan bir patolojidir. Sendrom tanısı klinik, endoskopik ve patolojik bulgularla konulur. Bu hastalar-da artmış kolon kanseri riski vardır.

93. Altmış sekiz yaşında erkek hasta karın ağrısı, karında şişkin-lik, gaz gaita çıkaramama yakınmaları ile acil servise geldi. Hastanın yaklaşık 2 gündür şikayetlerinin başladığı ve gide-rek şiddetlendiği anlaşılıyor. Hastada ileri derecede asimet-rik distansiyon ve orta derecede hassasiyeti vardı. Defans, rebaund yok idi. WBC 11000 olan hastanın direkt grafisin-de distandü, ters U görünümlü kolon ansı dikkati çekti.

Bu hastadaa en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?

A) İntraabdominal abse

B) Amipli dizanteri

C) Pseudomembranöz enterokolit

D) Akut divertikülit

E) Kolon volvulusu

93 – E

İleri yaşta hastada obstrüksiyon bulguları, asimetrik distansiyon ve ADBG de tipik görüntü, sigmoid kolon volvulusunu düşün-dürür. Bu hastalarda öncelikle hastada belirgin peritonit bulgu-ları olup olmadığına bakılır. Peritonit bulguları olan hastalarda cerrahi planlanmalıdır. Eğer hastanın batın muayene bulguları minimal ise öncelikle sigmoidoskopik dekompresyon denen-melidir. Çoğunlukla başarılı olan bu işlemde nüx oranı yüksektir. O yüzden uygun hastalarda elektif cerrahi planlanabilir.

94. Yukarıdaki hasta için en uygun tedavi yöntemi aşağıda-kilerden hangisidir?

A) Perkütan abse drenajı

B) Sigmoidoskopik detorsiyon

C) Oral vankomisin

D) Mesalazin-Steroid

E) Kolon rezeksiyonu

94 – B

95. Akut kolanjite neden olan enfeksiyöz ajan sıklıkla aşa-ğıdaki yollardan hangisi ile gelir?

A) Asendan

B) Hematojen

C) Travmatik

D) Portal ven

E) Direkt komşuluk yoluyla

95 – A

Akut kolanjit çoğunlukla koledoğun taş ile obstrüksiyonu ve safra stazı gelişmesi sonucu gelişen, sağ üst kadran ağrısı, sa-rılık ve ateş ( Charcot triadı) ile tanı konulan klinik durumdur. Safra yollarında gelişen bu enfeksiyonun kaynağı, çoğunlukla asendan yoldan gelen mikroorganizmalardır (en sı E. Coli)

96. Gastrinomaların en sık lokalize olduğu bölge aşağıdaki-lerden hangisidir?

A) Panreas baş kısmı

B) Panreas boyun kısmı

C) Panreas kuyruk kısmı

D) Duodenum

E) Mide antrum

TUSEM

Page 56: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

56www.tusem.com.tr

96 – D

Fazla gastrin salınımına bağlı atipik ve tedaviye dirençli peptik ülserasyonlarla karakterizedir.

%21 hastada beraberinde sulu diare mevcuttur

Yaklaşık %50 si malign ve bunların da % 44’ünde özellikle regi-onal lenf nodlarına metastaz vardır.

En sık duodenumda görülür.

Az bir kısmı MEN-1 ile ilişkilidir (hiperparatiroidi, pankreas adacık hücre tm, pituiter adenom). MEN-1 sendromunda en sık görülen adacık hücre tümörüdür.

97. İnsülinomalar ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) Vakaların %10’u benign ve soliterdir.

B) En sık görülen fonksiyonel pankreas endokrin tümö-rüdür.

C) Tanı için kullanılan kriterler Whipple triadı olarak bi-linir.

D) Artmış serum insülin ve C peptit seviyeleri labaratu-var bulgulardır.

E) Lokalizasyon çalışmalarında sıklıkla BT ve EUS kulla-nılır.

97 – A

Pankreasın en sık görülen fonksiyonel adacık hücre tümörü-dür. Beta hücrelerinden köken alır. %5-10 MEN-1 ile ilişkilidir. % 80-90 benign, soliter adenomdur. Lokalizasyonda, BT ve EUS en yararlı tetkiklerdir.

Whipple triadı:

Açlıkla ortaya çıkan hipoglisemi bulguları.

Semptomlar sırasında kan şekeri <50 mg/dl.

iv glukoz verilmesi ile semptomların gerilemesi

Yüksek C peptit düzeyleri, eksojen hipoglisemi nedenlerinden ayrımda önemlidir.

98. Kalça ağrısı ve topallama şikayeti ile acil servise başvuran 5 yaşındaki erkek çocukta septik artrit ile geçici sinovit ay-rımında aşağıdaki bulgulardan hangisi daha az değerlidir?

A) Eritrosit sedimentasyon hızının 40 mm/saat’ten faz-la olması

B) Eklem hareket açıklığının azalması

C) Ateş öyküsü

D) Yük verememe

E) Beyaz küre sayısının 12000/ml nin üzerinde olması

98 – B

Kalçanın septik artriti ile kalçanın geçici sinoviti ayrımı sık bir problemdir.Ayırıcı tanıda WBC sayısının 12000 den yüksek olması, ESR > 40 olması, etkilenen ekstremiteye yük verememe ve ateşin yüksek olması septik artrit düşündürür.

99. Gelişimsel kalça displazisinde avasküler nekroz (AVN) gelişimine neden olan en sık etken aşağıdakilerden hangisidir?

A) Aşırı labrum eksizyonu

B) Aşırı kalça fleksiyonunda pelvipedal alçı

C) Medial açık redüksiyon

D) Anterior açık redüksiyon

E) Aşırı abdüksiyonda pelvipedal alçı

99 – E

Pavlik bandajı: Kalçayı yaklaşık 100 derece fleksiyon ve hafif ab-duksiyonda tutarak redüksiyonun korunmasını sağlar.Abduksiyon ortezi ile tedavi edilen GKD hastalarda medial femo-ral sirkumfleks arterin posterosuperior retinaküler dalının sıkış-masıyla osteonekroz gelişebilir.Aşırı fleksiyonunda ise geçici femoral sinir felci görülebilmektedir.

100. Akut süpüratif otitis medianın hangi evresinde mutlak miringotomi endikasyonu vardır?

A) Hiperemi safhası

B) Eksüdasyon safhası

C) Süpürasyon safhası

D) Koalesan safhası

E) Rezolüsyon safhası

TUSEM

Page 57: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

57 www.tusem.com.tr

100 – B

Akut supuratif otitis media altı safhada incelenir:

1- Hiperemi safhası

2- Eksüdasyon safhası

3- Süpürasyon safhası

4- Koalesan safha

5- Komplikasyon safhası

6- Rezolüsyon safhası

1- Hiperemi safhası (1. -2. gün)

• Tuba ve orta kulak mukazası hiperemiktir. Hiperemi ve ödemden dolayı tuba daralmış ve tıkanmıştır, çok ağrılıdır, işitme normaldir, akıntı yoktur, zar kırmızı görünümdedir.

• Bu safhada gelen hastaya antibiyotik, analjezik, antipiretik verilir ve takip edilir.

2- Eksüdasyon safhası (3. - 5. gün)

• Çok ağrılıdır, işitme orta kulaktaki eksuda nedeniyle azal-mıştır, akıntı yoktur, zar dışa doğru bombe ve sarı-kırmızı-kahverengi görünümdedir. Politzer üçgeni kaybolmuştur.

• Bu safhada mutlak parasentez (miringotomi) endikasyo-nu vardır( arka alt kadrandan yapılır).

3- Süpürasyon safhası (6. - 8. gün)

• Zarda spontan perforasyon meydana gelir, dışarıya akan pürülan birikim nedeniyle ateş düşer ağrı büyük ölçüde azalmıştır, mukoperiost kalınlaşmasına bağlı işitme kaybı devam eder(İTİK).

• Spontan perforasyon genellikle 2 mm kadar genişliktedir. Kızamık, kızıl gibi hastalıklar sırasında gelişen otitis media-larda geniş bir timpanik membran perforasyonu oluşur. Bu perforasyonlara ilaveten kemik zincirde inflamasyona bağlı erozyonlar ve kopukluklar meydana gelebilir( SNİK oluşur). Bu tip kulak iltihabına akut nekrotizan otitis media denir.

4- Koalesans safhası

• Enfeksiyonunun iki haftadan uzun sürmesi durumunda oluşur.

• Mukoperiosteumun progresif kalınlaşması epitimpaninum-da obstürüksiyona yol açar ve mukopürülan drenaj engelle-nir. Mastoid sellülerde püy püy birikir osteoklastik aktivete ile kemik yumuşar. Mastoid selüler kaviteler halinde birle-şir. Buna koalesans denir. Mastoiditin geliştiği safhadır.

• Bu safhada yoğun medikal tedavi ve aspirasyona cevap vermeyen bir mastoidit varsa mastoidektomi yapılır.

5- Komplikasyon safhası

• Enfeksiyonun orta kulak ve mastoidin dışına çıkması ne-deniyle komplikasyonların görüldüğü evredir.

6- Rezolüsyon safhası

• İyileşme safhasıdır.

101. Meniere hastalığında en sık görülen bulgu aşağıdaki-lerden hangisidir?

A) Baş dönmesi

B) İşitme kaybı

C) Tinnitus

D) Diplakuzi

E) Kulakta dolgunluk hissi

101 – A

Meniere hastalığı

• İdiopatik semptomatik endolenfatik hidrops olarak bilinir.

• Endolenf emilimi azalmıştır veya endolenf yapımı art-mıştır yada her ikisi birden etkilidir. Sonuçta endolenfatik malabsorpsiyon ortaya çıkar. Semptomları ortaya çıkaran membranöz labirent içindeki yırtılmalardır. Potasyumdan zengin endolenfin perilenf içine kaçışı sinir hücrelerini de-polarize eder ve akut inaktivasyona yol açar.

• Tekrarlayan vertigo, genelde tek taraflı nörosensörinöral işitme kaybı, tinnitus atakları ve atak öncesi kulak dolgun-luğu ile karakterizedir.

• Klinik dört ana semptomdan oluşur.

• Baş dönmesi (%96.2): En az 20 dk. süren spontan rotas-yonel baş dönmesi hissidir( 2-3 ayda tekrarlayan ataklar halinde gelir gece uykudan uyandırır). Saatlerce sürebilir. Bulantı – kusma sıklıkla eşlik eder. Krizlerin sıklığı zaman-la artar ve birkaç yılda maksimuma ulaşır.( Göz açıkken etraf dönüyor, göz kapalıyken hasta dönüyor.)

• İşitme kaybı (%87.7): Alçak frekansları tutan sensörinöral işitme kaybı vardır. Tekrarlayan ataklarla etkilenen kulakta flat tip (tüm frekansları tutan) sensörinöral işitme kaybı olur. Hastaların ses artışlarına hassasiyeti atmıştır. Buna recruitment pozitif denilir. Diplakuzi vardır (Sesler farklı şiddette hissedilir).

• Tinnitus (%91.1): Özellikle baş dönmesi atakları sırasında kendisini gösteren çınlama hissidir. Non-pulsatildir. İlk semp-tom olabilir. Şiddeti hastalığın ciddiyeti ile doğru orantılıdır.

• Kulakta dolgunluk hissi: Kulak zarı muayenesi normaldir.

TUSEM

Page 58: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

58www.tusem.com.tr

102. Aşağıdakilerden hangisi en radyolüsen taşlardır?

A) Sistin taşları

B) Ca-oksalat taşları

C) Ca-fosfat taşları

D) İndinavir taşları

E) Mg-amonyum-fosfat taşları

102 – D

Taşların radyoopasite sıralaması ca-fosfat > ca-oksalat > sistin > mg-amonyum fosfat şeklindedir. Ürik asit, triamteren, indi-navir ve ksantin taşları ise radyolüsendir.

103. Non-sendromik izole damak yarıklarına en sık eşlik eden anomali aşağıdakilerden hangisidir?

A) Pierre-robin sekansı

B) Stickler sendromu

C) Velokardiyofasiyal sendrom

D) Van-der-woude sendromu

E) Kardiyak anomaliler

103 – A

Non-sendromik yarıklarda en sık eşlik eden anomali pierre-robin sendromudur. Mikrognati,glossopitoz ve yarık damak ile karakterizedir. Sendromik yarıklarda en sık rastlanan sendrom ise stickler sendromudur. Velokardiyofasyal sendrom ve van der woude sendromu da eşlik eden sendromlar arasındadır.

104. Prostat adenokarsinomu en sık hangi bölgeden köken alır?

A) Santral zone

B) Periferal zone

C) Transizyonel zone

D) Periüretral alan

E) Anterior fibromusküler stroma

104 – B

Prostat kanserleri çoğunlukla adenokanserler olup en sık (%75) periferik zone kökenlidir. Transizyonel zone ise BPH’ın en sık gelişim bölgesidir.

105. Şalazyon ile ilgili verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) Moll bezi orifislerinin tıkanması sonucu sebase sek-resyon birikimiyle oluşur.

B) Akne rosacea veya seboreik dermatitli hastalar, bir-den çok veya tekrarlayıcı şalazyon atakları için art-mış risk altındadırlar

C) Üst göz kapağında bulunanlar astigmat oluşturura-rak görme bulanıklığı yapabilirler.

D) Tarsal plak içinde ağrısız, yuvarlak ve katı bir lezyon şeklindedir.

E) En sık kullanılan tedavi yöntemi cerrahi eksizyondur.

105 – A

Meibomius bezlerinin orifislerinin tıkanması sonucu oluşan, sebase sekresyon birikimi ile seyreden kronik lipogranüloma-töz bir hastalıktır.

106. Görme bulanıklığı ve gözde şiddetli ağrı şikayeti ile kli-niğe başvuran bir hastadan alınan anamnezde kontakt lens kullanım öyküsü bulunmaktadır. Şikayetlerinin 2 aydır devam ettiği ve daha önce reçete edilen antibi-yotiklerden fayda görmediğini ifade eden hastada olası etken aşağıdakilerden hangisidir?

A) Herpetik keratit

B) Filamantöz fungal keratit

C) Candida keratiti

D) Staph. Aureus’a bağlı bakteriyal keratit

E) Acanthamoeba keratiti

106 – E

Acanthamobea keratiti: Doğada hem aktif(trofozoit), hem de kistik formda bulunabilen, kistik formu, klorlu yüzme havuz-ları dahil birçok ortama dirençli bir keratit etkenidir. Kontakt lens kullananlarda salin solüsyonu yerine distile su ve tuz tabletleri kullananlar bilhassa risk altındadırlar. Haftalar, aylar boyunca yanlış teşhis edilebilir, herpetik veya fungal keratit-lerle karışabilir ve klasik antibiyoterapiden fayda görmezler. Oküler tutulum genişliğiyle orantısız, sebat eden, şiddetli ağrı yakınması tipiktir. Tedavide klorheksidin damla ve eşlik eden bakteriyel komponent tedavisi, tıbbi tedaviye yanıt alınama-yan durumlarda terapotik penetran keratoplasti uygulanır.

TUSEM

Page 59: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

59 www.tusem.com.tr

107. Aşağıdakilerden hangisi gastroşizise birlikte en sık gö-rülen anormalidir?

A) İnmemiş testis

B) İntestinal atrezi

C) Alt midline sendromu

D) NEC

E) Prune Belly sendromu

107 - A

Omfalosel ek anomaliler

• Kardiak malformasyonlar: (Fallot tetrolojisi %33, ASD %25)

• Kromozom anomalisi (%18): trizomi 13,15,18,21

• Beckwith-Wiedemann Sendromu (%12):Mikrosefali, ek-somfalos, makroglossi, gigantizm’den oluşan bir send-romdur. Pankreas adacık hiperplazisi (nezidioblastozis) nedeniyle hipoglisemi çok sıklıkla beraber görülür.

• Hipogastrik omfalosellerde mesane ekstrofisi, hindgut anomalileri, renal malformasyonlar sık görülür.

• Alt Midline Sendromu(OICS sendromu): Kloakal ekstrofi ile beraber sakral anomaliler, myelomeningosel, hidro veya di-astometamyeli, iskelet anomalileri beraber görülür.

• Üst Midline Sendromu(CANTRELL Pentalojisi): Omfalosel, ön diafragma hernisi, sternal kleft, ektopia kordis, kardiak anomali (VSD sık).

• Rieger sendromu: Yarık damak ve iskelet anomalileri vardır.• Prune Belly sendromu: Karın kaslarını zayıf olması, inme-

miş testis, üriner anomalilerGastroşizis ek anomaliler (Omfalosele göre daha az görülür)• İnmemiş testis (%40)• İntestinal atrezi (%10)• Malrotayon ve malfiksasyon anomalileri (tüm olgularda

mevcut).• % 20 olguda postoperatif NEC gelişmektedir.

108. Yoğun bakımda yatan ve entübe olmayan bir hastada, artmış santral ven basıncı, hipoksemi, nefes darlığı, ta-kipneye bağlı hipokarbi ve elektro kardiyografide sağ aks baskınlığı birlikte izleniyor.

Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Pulmoner emboli

B) Akut respiratuvar distres sendromu

C) Pnömoni

D) Pnömonit

E) Atelektazi

108 – A

PULMONER EMBOLİ:

Derin ven trombozuna bağlıdır.

Ani başlayan nefes darlığı, göğüs ağrısı, hemoptizi en sık bul-gulardır.

CVP artar,

hipoksemi,

hipokarbi (hiperventilasyon nedeni ile),

EKG’de sağ ventrikül yüklenmesi bulguları görülür.

Masif embolide önce sağ kalp yetmezliği, daha sonra biventri-küler yetmezlik ve hipotansiyon gelişir.

Tanıda ilk tercih BT-anjiyografi, en duyarlı tetkik ise pulmoner anjiyografidir. Ventilasyon – perfüzyon sintigrafisi güvenilir değildir ve atelektazi ile karışabilir.

Profilaksi / tedavi: Heparin, DMAH, Warfarin, mekanik komp-resyon, trombolitik tedavi

109. Aşağidaki yapılardan hangisi perineal cisimin yapısına katılmaz?

A) M.levator ani

B) M.bulbokavernöz

C) M.transversus perinei süperfisialis

D) Eksternal anal sfinkter

E) M.iskiokavernoz

109 – E

Perineal body: Perineal yapı, santral tendinöz cisimciktir ve esas olarak bulbokavernöz kasın lifleri tarafında oluşturulur. Bu alana m. levator ani, m. bulbokavernöz, m. transversus pe-rinei süperfisialis, eksternal anal sifinkter tutunmaktadır. Peri-neal cismin üzerinde rektovajinal (Denonvilliers) fasia uzanır. Bu fasia douglas çukurunun altında yer alarak anorektal ve ürogenital kompartmanları birbirinden ayırır.

Özellikle vajinal doğum sırasında median epizyotomi ile peri-neal body ve buraya tutunan kas lifleri kesilir. ischiokavernöz kas ise perineal bodye tutunmaz. Epizyotomi veya laseras-yonlar sonucunda zarar görmez.

TUSEM

Page 60: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

60www.tusem.com.tr

110. Servikal preinvaziv lezyondan şüphelenilerek yapılan kolposkopide aşağıdaki bulgulardan hangisi anormal kolposkopi bulgusu değildir ?

A) Asetobeyaz epitel

B) Punktuasyon

C) Mozaizm

D) Keratozis

E) Ektropion

110 – E

Anormal Kolposkopi Bulguları

• Aseto-white alan • İnvaziv kanser şüphesi

• Lökoplaki-Mozaisizm-Punktasyon • Yetersiz kolposkopi

• A pik damarlanma*: İnvaziv kanserin en karakteris k görüntüsüdür.

111. Over kanseri ile cerrahi evreleme yapılmış olan hasta-nın patoloji raporu skuamöz hücreli karsinom olarak rapor ediliyor. Bu olgunun aşağıdaki bening over lez-yon tiplerinden hangisinden gelişmesi en olasıdır?

A) Folikül kisti

B) Korpus luteum kisti

C) Teka lutein kisti

D) Dermoid kist (matür teratom)

E) Gebelik luteoması

111 – D

Matür teratom

• Teratomlar içerisinde en sık gözlenen matür kistik teratomdur (der-moid kist).

• Reprodükf çağda overin en sık benign tümörüdür (%60). • Genelde yavaş büyür ve semptom vermez, sıklıkla gebelik sırasında

tanı konur. • Kist içerisinde yağlı bir sıvı, saç, diş, kemik ve kıkırdak olabilir. Bu

yüzden gra lerde görülebilirler. • En sık torsiyone olabilen over neoplazisidir. Torsiyon olur ise akut

karına neden olabilir. • Kistin içeriğinin batı içerisine çıkması kimyasal(granülomatöz) peri-

tonite neden olur. • Teratomlar yenidoğanda da en sık gözlenen benign neoplazidir

(sakrokoksigeal teratom). • İçerisinde en sık ektodermal elemanlar bulunur( çok katlı yassı epi-

tel adacıkları). • Malign dejenerasyonu nadirdir ancak olursa en sık skuamoz hücreli

kanser gelişir. • Tedavi: Kistektomi ile sadece kist çıkar lır. Ek tedavi verilmez.

112. Aşağıdakilerden hangisi fetusun doğum kanalına önde gelen kısmı ifade eder?

A) Habitus B) Situs

C) Sinklitizm D) Prezentasyon

E) Asinklitizm

112 – D

Prezentasyon: Önde gelen fetal kısımHabitus: Fetusun anne karnındaki duruş şekli.Situs: Fetal uzun eksen ile maternal uzun eksen ilişkisiSinklitizm: Sagittal sütürün symphysis pubis ve promontoyu-ma olan mesafesinin eşit olması durumu. Fetusler %99 longitudinal situsa sahiptir. Nadiren transvers ya da oblik situs olabilir.

113. Aşağidakilerden hangisi sex hormon bağlayıcı globin düzeyinin arttığı durumlardan biri değildir?

A) Gebelik B) Siroz

C) Obezite D) Luteal faz

E) Hipertiroidizm

113 – C

Seks steroidlerinin kanda taşınımı seks hormon bağlayıcı pro-tein (SHBG) adı verilen ve karaciğerde üretilen proteinle olur. Bunun dışında bir miktarı albümine bağlı bir miktarı ise dola-şımda serbest olarak bulunur. Serbest taşınan kısmı biyolojik aktiviteden sorumludur.

SHBG düzeyinin değişmesi, taşıdığı hormonal aktif maddele-rin serbest plazma düzeylerinin değişmesine neden olacağı için önemlidir.

SHBG azaltan durumlar SHBG artıran durumlar

Prolaktin Hiperandrojenizm Estrojenler -Kombine oral kontraseptifler

İnsülin Büyüme hormonu GebelikKortikosteroidler-ACTH

Menopoz Hipertiroidizm

Hipotiroidizm Sentetik progestinler

Luteal faz

Obezite Siroz

114. Lenf nodu tutulumu aşağıdaki jinekolojik kanserlerin hangisinde evrelemede kullanılan parametrelerden biri değildir?

A) Vulva kanseri B) Endometrium kanseri

C) Serviks kanseri D) Tuba kanseri

E) Over kanseri

TUSEM

Page 61: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

61 www.tusem.com.tr

114 – C

Serviks Kanseri Klinik Evrelemesi

Evre I: Servikste sınırlı karsinom (uterus korpusa uzanım göz ardı edilir)

Ia: Mikroskobik olarak tespit edilen lezyonları kapsar.

Ia1: stromal invazyon ≤3 mm ve genişliği <7 mm al ndadır(Mikroinvaziv serviks kanseri: Bu tanı için konizasyon veya LLETZ yapılmıs olmalı, len-fovasküler tutlum olmamalı ve cerrahi sınır net ve temiz olmalı) Ia2: Stromal invazyon 3< ile ≤5 mm arasındadır, genişlik <7 mm al ndadır.

Ib: Servikste sınırlı gözle görülebilen klinik lezyon vardır. Ia’dan ileri lezyon var.

Ib1: ≤ 4cm lezyon Ib2: > 4 cm lezyon

Evre II: Tümör serviks dışarısında.

IIa: Parametrial invazyon olmadan üst vajen tutulumu IIa 1 ≤4cm lezyon IIa 2 > 4 cm lezyon olmasıdır IIb: Pelvik yan duvara uzanmayan parametrial yayılım olmasıdır.

Evre III: Tümör alt 1/3 vajen ve/veya pelvik yan duvara ulaşmıs r ve/veya hidronefroz veya nonfonksiyone böbreğe ne- den olmuştur.

IIIa: Tümör alt 1/3 vajene ulaşmıs r, pelvik yan duvara ulaşmamıs IIIb: Tümör pelvik yan duvara ulaşmıs r ve/veya hidronefroz veya nonfonksi-yone böbreğe neden olmuştur.

Evre IV: Pelvis dışına yayılım olması(gerçek pelvis dışında veya biyopsi tanı konulmus mesane veya rektal yayılım). Büllöz ödem olması vakayı evre IV yapmaz.

IVa: Komşu organ yayımlı var(mesane veya rektum) IVb: Uzak organ metastazı var

115. Figo sınıflamasına aşağıdaki tiplerden hangisi saplı subseröz myomdur?

A) Tip 1 B) Tip 3

C) Tip 5 D) Tip 7

E) Tip 8

115 – D

Tip 0: Tamamen intrakaviter (Saplı submüköz myom) submü-köz myomlar

Tip 1: Myometrium içindeki kısmı < %50 olan submüköz myomlar

Tip 2: Myometrium içindeki kısmı ≥ %50 olan submüköz myomlar

Tip 3: Endometriuma temas eden intramural myomlar

Tip 4: Endometriuma temas etmeyen tamamen intramural myomlar

Tip 5: Myometrium içindeki kısmı ≥ %50 olan subseröz myomlar

Tip 6: Myometrium içindeki kısmı < %50 olan subseröz myomlar

Tip 7: Saplı subseröz myomlar

Tip 8: Serviks ve lig. latuma yerleşen uterus myometriumuyla direk ilişkisi olmayan myomlar ve parazitik myomlar.

116. Endometrium kanseri nedeniyle cerrahi evreleme ya-pılmış bir olguda patolojı raporunda belirtilen aşağıda-ki faktörlerden hangisi prognozu kötü etkilemez?

A) Seröz tip

B) Şeffaf hücreli tip

C) Myometrial invazyon varlığı

D) Endometroid tip

E) Servikal stromal tutulum varlığı

116 – D

Prognos k faktörler: Sağ kalımı belirleyen en önemli faktör cerrahi evre-sidir.

• Yaş: İleri yaş kötü, nisbeten genç yaş iyi prognos k faktördür. • Histolojik p: Nonendometrioid pler tüm kanserin %10’sini oluşturur ve kötü faktördür. • Histolojik grade:Grade’in artması önemli kötü prognos k faktördür. • Tümör çapı: 2 cm’den büyün tümör varlığı kötü faktördür. • Hormon reseptörleri: E. ve P. reseptör (+) ise iyi, (-) ise kötü faktördür. • DNA yapısı ve prolifera f indeks: Diploid DNA yapısı iyi. Nondiploid ise kötü faktördür. • Myometrial invazyon: Özellikle %50’den fazla olur ise kötü faktördür. • Lenfo-vasküler alan tutulumu varlığı nüks ve ölüm için bağımsız risk faktördür. • İsthmik- servikal tutulum • Peritonela sitolojide malign hücre varlığı • Adneks ve uterin serozal tutulum olması • Lenf nodu metastazı: Erken evre endometrium kanserinde en önemli prognos k faktördür. • İntraperitoneal tümör varlığı • Gene k ve moleküler belirteçler: HER2/neu, K-ras, P53, p16, e-cadherin ve heterozigosite kaybı kötü prognoz ile ilişkilidir.

117. Aşağıdakilerden hangisi internal iliak arterin anterior dallarından değildir?

A) İnternal puıdental arter

B) Uterin arter

C) Vajinal arter

D) İnferior gluteal arter

E) İliolumbal arter

117 – E

• ÖN GRUP

• Viseral grup: a.umbilikalis, a. vezikalis superior, a. vezi-kalis inferior, a. uterina, a. vaginalis, a. rektalis media (a. hemoroidalis media)

• Paryetal grup: a.glutea inferior, a. obturatoria, a. pudenta interna

• ARKA GRUP A. glutea superior a. iliolumbalis, a. sakralis lateralis

TUSEM

Page 62: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

62www.tusem.com.tr

118. Gebelikte solunum sisteminde oluşan fizyolojik deği-şikliklerle ilgili aşağıdaki ifadelerden nhangisi yanlıştır?

A) Tidal volüm azalır.

B) Solunum sayısında belirgin değişiklik olmaz.

C) Vital kapasitede belirgin değişiklik olmaz.

D) Rezidüel volüm azalır.

E) Fonksiyonel rezidüel kapasite azalır.

118 – A

Artanlar Azalanlar Değişmeyenler

Tidal volüm

İnspiratuar kapasite

Dakikada ven le edilen hava miktarı

Ölü boşluk hacmi pO2

Fonksiyonel rezidüel kapasite

Total akciğer kapasitesi

Ekspiratuar rezerv volüm

Rezidüel volüm

pCO2

Solunum hızı vital kapasite inspiratuar rezerv volüm

119. 1. Nulliparite

2. Fetal adrenal hiperplazi

3. Maternal obezite

4. Fetal anensefali

Yukarıdakilerden hangileri postterm gebelik için risk faktörüdür?

A) 1-2

B) 1-3

C) 2-4

D) 2-3-4

E) 1-2-3-4

119 – E

Nulliparite,fetal adrenal hiperplazi,maternal obezite,fetal anensefali postterm için risk faktörleridir

120. Aşağıdakilerden hangisi spontan abort riskini arttıran faktörlerden biri değildir?

A) Hipotiroidi

B) Hipertiroidi

C) Nulliparite

D) SLE

E) DM

120 – C

Spontan Abort Riskini Artıran Faktörler

Kromozomal anomalilerEmbriyonik anomalilerPatolojik ovum-anembri-yonik gebelikPlasental anomalilerTeratojene veya Mutaje-ne maruziyet (Sigara-alkol-kafein-rad-yasyon-anestezik gaz in-halasyonu)İleri anne ve baba yaşıMultipariteUterin anomaliler Leiomyom(fibroid)Asherman sendromuServikal yetmezlikMüllerian füzyon anoma-lileri (en sık septat uterus)

Maternal TravmaKomplike batın cerrahisi geçir-mek Kötü beslenmeObeziteBakteriyel vajinozRİA ile gebelikMaternal hastalıklar

• Hipotiroidi ve iyot eksikliği

• Hipertiroidi

• Diabetes Mellitus

• Luteal faz yetmezliği

• SLE

• Kardiyovasküler hastalıklar

TUSEM

Page 63: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

63 www.tusem.com.tr

TUSEM

Page 64: DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · dönüşlerinde vena testicularis (ovarica) dextra’lar doğrudan vena cava inferior’a dökülürken, vena testicularis (ovarica)

Klinik Bilimler / T 40 - 4

64www.tusem.com.tr

TUSEM