!dergisi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d01093/2004_29/2004_29_turkdogand.pdf · 2018-12-14 ·...
TRANSCRIPT
Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli
Araştırma Merkezi
o
Araştırma !Dergisi Research Quarterly
ALEVf İSLAM İNANCI İÇERİSİNDE HZ. HIZIR
Doğan TÜRKDOGAN
ÖZET
Bu yazıda, Hz. Hızır'ın İslam dini içindeki yeri ve onun et~afında gelişen inanış, adet ve uygula
malara yer verilmektedir.
ABSTRACT
The importance of Saint Hızır (who is the representative of an immorta/ being reputed to come to
the rescue of those in deep distress) in lslam, beliefs, customs and pracfices that have flourished around
him are told in this writing.
Anahtar Kelimeler: Hz. Hızır, Alevilik, Hızır Orucu
Key Words: Saint Hızır, Alevism, Fast of Hızır
Hz. Hızır denildiği zaman; İslam inancı içerisinde darda, sıkıntıda, zorlukta,
çaresizlikte kalanlara, çağırdıkları zaman hemen yardımcı olan; onların bütün
müşkülatlarını çözen; yer, zaman, mekan, uzaklık, yakınlık gibi ölçülerin dışında
olan; yardımcı ve kurtarıcı melek olarak tasvir edilir.
Özellikle Doğu yörelerimizde kış aylarının zorluğu ile; ambarlarda unun azal
maya yüz tuttuğu; peynirin, çayın, şekerin, yağın, odunun, tezeğin, yakacağın,
otun, samanın yavaş, yavaş bitmeye başladığı günler kış aylarının en sıkıntı lı gün
leridir. Bu günlerde Hz. Hızır bütün bereketi ve yardımları ile çağrılır. Alevi İslam
inancı içerisinde, tutulan Hz. Hızır orucunun bu aylara denk gelmesi de sanırım
onun en çok ihtiyaç duyulduğu bu sıkıntı dolu aylardaki yardımlarından kaynak
lanmaktadır. Alevi İslam inancında olduğu gibi Sünni İslam inancında' da Hz. Hızır önemli bir yer tutar. Sünni canlar da zaman zaman sıkıntı ve darlıklarında Hz.
Hızır'dan yardım beklerler. Ancak Sünni İslam inancında; Alevi İslam inancında
olduğu gibi dini bir motif haline getirilmemiş, Hz. Hızır için belli bir günde oruç
tutulmuyor ve Hz. Hızır için yapılan lokma da bilinmiyor. Sadece, Hz. Hızır, Al
lah'ın diğer melekleri gibi tasvir ediliyor.
Alevi İslam inancı içerisinde Hz. Hızır, inanç sisteminin önemli bir bölümünü
teşkil eder, hatta her aşiretin ve ocağın kendine özgün bir Hızır'ı ve Hz. Hızır için tuttukları oruç ve lokma günleri bulunmaktadır. Bu sebeple özellikle Doğu yörele-
Hacı Bektaş Veli/ 2004-29 --------------------- 19
Doğan TÜRKDOGAN -----------------------
rimizdeki Alevl insanlar, Hz. Hızır'ı; Boz Atlı Hızır, Kır Atlı Hızır, Dor Atlı Hızır,
hatta Hozatlı Hızır şeklindeki isimlerle de çağırmaktadırlar. Ocak ayının son haf
tasından başlamak üzere şubat ayının 16, 17 ve 18. gün !erine kadar her aşiret ve
ocak üçer günlük belli dönemlerde oruç tutarak, lokma yaparak bu dini inanç
geleneğini yerine getirirler. Bu gelenek halen Doğudaki Alevl insanları arasında
devam etmektedir. Ancak şehirlere göçten sonra, Alevl dernek ve vakıflarının da
etkisiyle hemen hemen her büyük kentte bu dini gelenek, Şubat ayının 16, 17 ve
18. günleri yerine getirilmeye ve o günün sonunda da Hz. Hızır cemi yapılarak
oruç tamamlanmaya başlamıştır. Ayrıca her oruç tutan can da kendi evinde Hz.
Hızır lokması yaparak çe~resindekilere dağıtır.
Hz. Hızır orucunun sözlü olarak günümüze kadar gelen ana kaynağı şöyledir:
Bir gün Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ateşli bir hastalığa yakalanırlar ve günlerce ya
tarlar, Hz. Ali ve Hz. Fatıma bu duruma çok üzülür, ağlarlar. Hz. Ali Allah'a yal
vararak: "Ya Hızır! Çocuklarımın imdadına yetiş, onlara sağlık ve sıhhat ver, has
talıktan kurtar, senin için ahdim olsun üç gün oruç tutacağım." diyerek yalvarır.
Bu duası kabul olur, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin hastalıktan kurtulurlar. Hz Ali, Hz.
Hızır'ın bu yardımından dolayı ailesiyle birlikte oruç tutmaya başlar, akşam iftar
edecekleri zaman kapıya bir fakir gelerek kaç gündür aç olduğunu söyler ve Hz.
Hızır aşkına lokma ister, onlar da o akşamki iftar edecekleri yiyeceklerinden bir
kısmını verirler, ikinci günü gene iftar edecekleri zaman bir fukara gelerek Hz. Hı
zır için lokma ister gene iftarlıklarından bir kısmını verirler ve üçüncü gün gene if
tar edecekleri zaman kapıya gelen fukaraya Hz. Hızır aşkına lokma vererek yolcu
ederler. Daha sonra durumdan Peygamberimiz Hz. Muhammed, haberdar olur ve
onların ne güzel bir hayır yaptıklarını, oruçlarının ve dileklerinin Allah katında ka
bul olunduğunu müjde eder ve bu ibadetlere delil olarak da kendilerine Kur'an-ı
Kerim'den şu ayetleri gösterir:
MÜ'MİNÜN 8. Yine onlar ki, emanetlerine ve verdikleri sözlere riayet ederler.
İNSAN 7. O kullar adaklarını yerine getirirler. Kötülüğü her yanı kuşatm.ış bir
günden korkarlar.
İNSAN 8. Onlar, seve seve yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler.
İNSAN 9. (Yedirdikleri kimselere şöyle derler:) "Biz size sırf Allah rızası için
yediriyoruz. Sizden bir karşılık ve bir teşekkür beklemiyoruz."
İNSAN 1 O. "Çünkü biz, as ık suratlı, çetin bir günden (o günün azabından do
layı) Rabbimizden korkarız."1
20 -------------------- Hacı Bektaş Veli/ 2004-29
Alevi İslam inancı İçerisinde Hz. Hızır
Yukarıdaki ayetlerden de anlaşıldığı ve teyid edildiği gibi Allah yolunda oruç
tutma, Hz. Hızır orucu tutma, Hz. Hızır lokması dağıtma ve bu orucun son günün
de yapılan Hızır cemi önemli bir kutsiyet teşkil eder. Ancak bu arada bir konuya
değinmekte yarar görmekteyim. Alev'i' inancına mensup bazı dedelerimiz ya da bü
yüklerimiz bu orucu anlatırken; Hz. Ali'nin kapıya gelip lokma isteyen kişiye bü
tün yiyeceklerini verdiğini, kendisi ve ailesinin onlçlarını sadece suyla açarak üç
gün aç kaldıklarını; üçüncü gün ken'dilerine Hakk'tan bir sofra geldiğini ve bu kud
ret yiyecekleriyle iftar ettiklerini anlatmaktadırlar. Hatta bu durum Hz. Muham
med'e anlatılırken orada Sahabelerle birlikte Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Os
man'ın da bulunduklarını, gökten gelen bu kudret sofratarının kendilerine gelme
si için onların da oruç tuttuklarını, uzun bir zaman oruÇ tuttukları halde böyle bir
güzelliğe erişemediklerini de anlatmaktadırlar. Ancak olayın bu şekilde anlatılma
sı sanırım Alevi insanının Hz. Ali'ye olan bağlılığından ve ona verilen değerden
kaynaklanmaktadır. Fakat bu söyleyişle, Hz. Ali'yi üç gün aç bırakarak ona yok
sulluk elbisesi giydirmenin de onurlu bir davranış olduğuna katılmamaktayım. Hz.
Ali'yi son derece ekonomik sıkıntılar içinde göstermek, fakirlik ve yoksullukla ade
ta boğuşur vaziyette nakletmek, yanlış olacaktır. Çünkü Hz. Ali gibi her konuda
üstün meziyetlerle donanmış, bütün güzellikleri kendinde toplamış, bütün toplum
da her yönüyle örnek bir insanın böyle fukaralık süsleriyle tasvir edilmesi, ona üs
tün dereceler vereceği yere; gelecek günleri için hiçbir çaba ve azim sarfetmeyen
güçsüz ve gün bulup gün yiyen bir konuma sokar ki, bu durum Hz. Ali'ye uygun
bir mizaç olamaz; zira o, her zaman çalışmadan ve üretmeden yana olduğu gibi
yarınki günlerin neler getireceğini çok iyi bilen üstün niteliklere sahip bir Allah
dostu idi. Sanırım bu yoksulluk içinde göstermenin nedeni; fakir, fukara yoksulluk
içinde olduğu halde bir dilim ekmeğini başkalarıyla bölüşen, hatta elinde ne var
sa Allah yolunda vererek aç kalmayı bile göze alan kişilere daha kutsal bir g0zle
bakılması, onların dini ve insani yönden ilahi mertebelere yükseltilmel~rindendir.
Ancak Hz. Ali bu derece yoksul ve perişan bir halde olamaz. Zira çocuklarının de
desi Hz. Muhammed hem koca bir devletin başkanı, bütün ümmetin peygamberi
dir, kendisi de koca devlete halifelik yapmış, ordularda. komutanlık görevi üstlen
miştir, bu kadar fukaralık kendisine yakıştırılamaz.
Alevi İslam inancında Hızır orucu tutulan günlerde özelfikle köy yerlerinde ha
mur tekneleri akşamdan unla doldurulur ve Hz. Hızır'ın gelip bir işaret bırakması
beklenir; zaman zaman böyle işaretler görerek kurbanlar kesenler de olmuşlardır.
Özellikle un teknesinin üzerinde Hz. Hızır'ın el ve parmak işaretleri aranır.
Hacı Bektaş Veli/ 2004-29 ---- ---- ---- - - ------ 21
Doğan TÜRKDOCAN ------- ------- ------- - -
Hz. Hızır hakkında muhabbet meydanlarında bir çok söylence anlatılır bu gü
zellikler muhabbet meydanlarının mezesi olur, bunlardan bir iki tanesini anlatmak
istiyorum fakat bu söylencelerden de ders almak gerekmektedir:
Adamın birisi Hz. Hızır'ı çok severmiş, her yıl onun için bir öküz kurban eder,
fakir fukaraya dağıtırmış; sonra da: "Ya Hızır bana bu öküzün gücünü ver." der
miş. Bu şekilde tam altı öküz kurban etmiş fakat gene dileği yerine gelmemiş. Ar
tık yedinci öküzü yere yatırıp kurban etmeden şöyle demiş: "Ya Hızır! Ben sana
altı öküz kurban ettim, s~n benim dileğimi yerine getirmedin bu da kurban edece
ğim yedinci öküzdür, eğer bu kurban ettiğim öküzlerin gücünü bana verirsen de
önemli değil, vermezsen de önemli değil." Böyle dedikten sonra öküzü kesmiş ve
dağıtmış. O gece rüyasında Hz. Hızır'ı görmüş; Hz. Hızır: '~Sen bana altı öküz ke
sip dileğinin kabulü için dağıttın ve yedinci öküzde de dileğin kabulü içinde bun
ları dedin, şimdi ben de senin bütün dileklerini kabul ederek yedi öküzün gücünü
vereceğim, çekebilirsen çek." diyerek kayıp olmuş. Adam uykudan uyandığında
ne görsün; gözleri elma kadar olmuş, kulak deliklerinden ve burun deliklerinden
adeta ateş fışkırmakta, göğsü davul gibi dum dum inip kalkmakta. Zavallı adam,
adeta bir balon gibi şişerek, patlayarak can vermiş. Bu söylencedeki mana, insan
ların tamahkar olmamalarını ve yetinmeyi bilmelerini salık vermektedir.
İslam inancı içerisinde Hz. Hızır'a baktığımızda, onun gelecekten haberdar ol
duğu, bazen de olayların meydana gelmesinden de önce insanlara yardımcı oldu
ğu görülmektedir. Bu durum Kur'an-ı Kerim'de Hz. Hızır ile Hz. Musa'nın arka
daşlığında da görülmektedir:
Kehf Suresi 61 - 82. Ayetler:2
61. Onlar iki denizin birleştiği yere varınca balıklarını unuttular. Bal ık denizde
yolunu tutup kayıp gitti.
62. Oradan uzaklaştıklarında MOsa beraberindeki gence "Öğle yemeğimizi ge
tir, bu yolculuğumuzdan dolayı çok yorgun düştük" dedi.
63. Genç, "Gördün mü! Kayaya sığındığımız sırada balığı unutmuşum. -Doğ
rusu onu sana söylememi bana ancak şeytan unutturdu- Balık şaşılacak bir şekilde
denizde yolunu tutup gitmişti" dedi.
64. Musa: "İşte aradığımız bu idi" dedi. Bunun üzerine tekrar izlerini takip ede
rek gerisin geri döndüler.
22 --- --- ------- --- - --- Hacı Bekraş Veli/ 2004-29
Alevi İslam inancı ir;erisinde Hz. Hızır
65. Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet
vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.?
66. MOsa ona, "Sana ·öğretilen bilgilerden bana, doğruya iletici bir bilgi öğret-
men için sana tabi olayım mı?" dedi.
67. Adam şöyle dedi: "Doğrusu sen benimle beıaberliğe asla sabredemezsin."
68. "İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredebilirsin?"
69. MOsa, "İnŞaallah beni sabırlı bulacaksın. Hiçbir işte de sana karşı gelmeye
ceğim" dedi.
70. O da şöyle dedi: "O halde eğer bana tabi olacaksan, ben sana söylemedik
çe hiçbir şey hakkında bana soru sormayacaksın."
71. Derken yola koyuldular. Nihayet, bir gemiye bindiklerinde (adam) gemiyi
deldi. MGsa, "Sen onu içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu, şaşılacak bir
iş yaptın." dedi.
72. Adam, "Sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin, demedim mi?" dedi.
73. MGsa, "Unuttuğum için bana çıkışma ve bu işimde bana güçlük çıkarma!"
dedi.
74. Yine yola koyuldular. Nihayet.bir erkek çocukla karşılaştıklarında adam
(hemen) onu öldürdü. MOsa, "Bir cana karşılık olmaksızın suçsuz birini mi öldür
dün? Andolsun çok kötü bir iş yaptın!" dedi.
75. Adam, "Sana, benimle beraberliğe asla sabredemezsin demedim mi?" dedi.
76. MGsa, "Eğer bundan sonra sana bir şey hakkında soru sorarsam, artık be
nimle arkadaşlık etme. Doğrusu, tarafımdan (dilenecek son) özre ulaştın (bu son
özür dileyişim)" dedi. ·
77. Yine yola koyuldular. Nihayet bir şehir halkına varıp onlardan ·yiyecek is
tediler. Halk onları konuk etmek istemedi. Derken orada yıkılmaya yüz tutmuş bir
duvar gördüler. Adam hemen o duvarı doğrulttu. MOsa, "İsteseydin bu iş için bir
ücret alırdın" dedi.
78. Adam, "İşte bu birbirimizden ayrılmamız demektir" dedi. "Şimdi sana sab
redemediğin şeylerin içyüzünü anlatacağım."
79. "O gemi, denizde çalışan bir takım yoksul kimselere ait idi. Onu yaralamak
istedim, çünkü onların ilerisinde, her gemiyi zorla ele geçiren bir kral vardı."
Hacı Bektaş Veli/ 2004-29 - ------------------- 23
80. "Çocuğa gelince, anası babası mü'min insanlardı. Onları azgınlığa ve küf
re sürüklemesinden korktuk."
81. "Böylece, Rabblerinin onlara, bu çocuğun yerine daha hayırlı ve daha mer
hametli bir çocuk vermesini diledik."
82. "Duvar ise şehirdeki iki yetim çocuğa ait idi. Altında onlara ait bir define
vardı. Babaları da iyi bir insandı. Rabbin, onların olgunluk çağına ulaşmalarını ve
Rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarmalarını istedi. Bunları ben kendi
görüşüme göre yapmadım. İşte senin, sabredemediğin şeylerin içyüzü budur."
Yukarıdaki ayetlerde de görüldüğü gibi Hz. Hızır, sadece darda kalanlara de
ğil, sonradan meydana gelecek olaylara da Allah'ın emirleri doğrultusunda müda
hale etmekte; kimsesizlere, yetim ve yoksula yardımcı olmaktadır. Allah'ın bu gü
zellikleriyle donanmış bir meleğine oruç tutmak, lokma dağıtmak inancımızın bir
güzelliğini vurgulamaktadır.
Hz. Hızır hakkında yazdığım ve Hızır cemlerinde de söylediğim iki deyişimi
buraya almayı uygun gördüm.
BOZ ATLI HIZIR
Senin için niyet ettim Hüda'ya
Gel yetiş imdada Boz Atlı Hızır
El atarsın yetmiş iki gedaya
Gel yetiş imdada Boz Atlı Hızır
Darda kalan senden bekler el eman
Musa ile kardeş oldun bir zaman
Yusuf'u çıkardın derin kuyudan
Gel yetiş imdada Boz Atlı Hızır
Sabır oldun şu Eyyub'un derdine
Koç getirdin İsmail'in yerine
İsa ile çıktım Hak seferine
Gel yetiş imdada Boz Atlı Hızır
Yoldaş oldun Hz. Muhammed'in göçüne
Perde saldın mağaranın içine
Yardım ettin yaşlısına gencine
Gel yetiş imdada Boz Atlı Hızır
24 ------.,....-~------------ Hacı Bektaş Veli/ 2004-29
Al-i Aba Fatıma hep ağlamakta Hasanla Hüseyin hasta yatakta
Hakka niyaz edip niyet tutmakta
Gel yetiş imdada Boz Atlı Hızır
Ali'm niyet etti üç gün oruca
Hasan'la Hüseyin şifa bulunca
Boz Atlı Hızır'dı gelen o gece
Gel yetiş imdada Boz Atl ı Hızır
İki gün iftarda sofra serdiler
Yemediler lokma diye verdiler
Hasan'la Hüseyin açız dediler
Gel yetiş imdada Boz Atlı Hızır
Üçüncü gün yine sofra serildi
Taamın bir kısmı lokma verildi
Şahım Hak bizlere himmet eyledi
Gel yetiş imdada Boz Atlı Hızır
Gönül perdemizi açıp bakalım
Şahın sofrasından nasip alalım
Hızır'dan gayrısı değil bilelim
Gel yetiş imdada Boz Atl ı Hızır
Doğancan daima çağırır seni
Hem darda, efkarda koyma dost bizi
Lokmam pişirip dağıttık yeni
Gel yetiş imdada Boz Atlı Hızır
HIZIR, HIZIR PiRiM HIZIR
Hızır, H ızır pirim Hızır
Her tarafta hazır u nazır
Ahu zarda kaldık darda
Carımıza yetiş Hızır
ıssız dağların başında
Poyraz eserken kışında
Gece gündüz çağrışımda
Carımıza yetiş H ızır
Alevi İslam İnancı İçerisinde Hz. Hızır
Hacı Bektaş Vell / 2004-29 -------- --- --------- 25
Doğan TÜRKOOGAN ------------------------
Gelir ise bir boz atlı
Kayan yıldızdan suratlı
Nur yüzlüdür ak sakallı
Carımıza yetiş Hızır
Darda kalanın eşisin
Yetim, yoksulun düşüsün
Doğancan, der erenler başısın
Carımıza yetiş Hızır.
DIPNOTlAR
1 httpi/www.diyanet.gov.tr/kurarı/meal
2 httpi/www.diyanet.gov.tr/kurarı/meal
26 --------------------- Hacı Bektaş Veli/ 2004-29