destan-ı kırkpınar dergisi sayı 6

32
Aralık 2013 Sayı-6 * * * Alper Yazoğlu-3 KIRKPINAR SARAYİÇİ’NDEN KALDIRILIR MI? Beyazıt Sansı-4 TSUBASA VE HAKAN’IN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ... Efkan Bucak-5 KIRKPINAR VE EDİRNE NE HATIRLATMALI? Halil Delice-6 KIRKPINAR’IN ALPER AĞASI Muhsin Durucan-7 PEHLİVANLAR KÖŞESİ Sinan Beratlıgil-26-27 2013 VE YAPRAK DÖKÜMÜ Gökhan Günaydın-10-11 DİSPLİN NEZAKET VE BAŞARI Erden Aktoğu-7 MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMI ^ ^ ^ AHMET TAŞÇI

Upload: kirkpinar-dernegi

Post on 07-Apr-2016

271 views

Category:

Documents


18 download

DESCRIPTION

Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

TRANSCRIPT

Page 1: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

Aralık2013Sayı-6

*

**

Alper Yazoğlu-3

KIRKPINAR SARAYİÇİ’NDEN KALDIRILIR MI?Beyazıt Sansı-4

TSUBASA VE HAKAN’IN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ...Efkan Bucak-5

KIRKPINAR VE EDİRNE NE HATIRLATMALI?Halil Delice-6

KIRKPINAR’IN ALPER AĞASIMuhsin Durucan-7

PEHLİVANLAR KÖŞESİSinan Beratlıgil-26-27

2013 VE YAPRAK DÖKÜMÜ

Gökhan Günaydın-10-11Gökhan Günaydın-10-11Gökhan Günaydın-10-11Gökhan Günaydın-10-11Gökhan Günaydın-10-11Gökhan Günaydın-10-11Gökhan Günaydın-10-11Gökhan Günaydın-10-11Gökhan Günaydın-10-11DİSPLİN NEZAKET VE BAŞARI

Erden Aktoğu-7

Alper Yazoğlu-3Alper Yazoğlu-3Alper Yazoğlu-3Alper Yazoğlu-3MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMI^ ^ ^

AHMET TAŞÇI

Page 2: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6
Page 3: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

3ARALIK 2013

Esk�ler ‘’Gez dünyayı, gör Konya’yı’’ derler. G�d�p görmek b�r kere kısmet olmuştu Konya’yı . 1999 yılı Mayıs ayında Selçuk Ün�vers�tes�’nde düzenlenen Osmanlı’da Spor Sempozyumu’na davet

ed�ld�ğ�mde, federasyon yönet�m kurulu üyem�z , kend�s�ne her zaman ‘’Kültür Başpehl�vanı’’ d�ye h�tabett�ğ�m�z şa�r ve yazar rahmetl� Tah�r Kutsî Makal’la b�rl�kte g�tm�şt�k. Federasyon başkanı olarak sempozyumda geleneksel sporlarımızla �lg�l� b�r b�ld�r� sunmuştum. O dönem Selçuk Ün�vers�tes�’nde görevl� olan değerl� edeb�yatçılarımızdan Prof.Dr. Sa�m Sakaoğlu’nu , Tah�r Kuts� �le b�rl�kte z�yaret ett�k. Bayburt’lu olduğumu öğren�nce , Sa�m Hocam değerl� eserler�nden b�r� olan Dede Korkut K�tabı’nı ‘’Sevg�l� Bayburt’umun Vefalı Evlâdı . Geleneksel Sporlarımızın Koruyucusu Alper Yazoğlu’na Sevg�ler�mle ‘’d�ye yazarak bana armağan ed�p onurlandırmıştı.… Konya dey�nce aklıma �lk önce Mevlâna, sonra Meram Bağları,Konya türküler�, Alâadd�n Cam�� ve Karatay Müzes� gel�r. Ha, b�r de fırın kebabı ve etl� ekmeğ�… Her yıl 10 Aralık’ta başlayıp 17 Aralık’ta b�ten Şeb-� Arus törenler�ne katılmak bana nas�p olmadı.17 Aralık Mevlâna Celaledd�n-� Rum’�’n�n öldüğü gündür.Mevlâna, ölümü’’Hakk’a Vuslat’’, b�r başka dey�şle sevg�l�ye yan� Yaradan’a kavuşmak anlamına gelen ‘’Şeb-� Arus’’ d�ye yorumladı. Şeb-� Arus törenler� b�r hafta sürmekte ve dünya çapında b�r �lg� görmekted�r.Celaledd�n-� Rum�, 30 Eylül 1207 de Belh, Horasan’da doğup, 17 Aralık 1273’te Konya’da öldü. Ölümünden sonra oğlu ve öğrenc�ler� Mevlev� Tar�katını kurdu. Günümüzde çok sayıda mensubu olduğu b�l�n�yor. Ünlü b�r mutasavvıf ve yazar olan babası Bahaedd�n Veled, Moğol tehl�kes� yüzünden a�les�n� alarak doğduğu yer� terk ett�. İran ve Ortadoğu’da b�r süre dolaşan a�le, sonunda Selçukluların yönet�m�ndek� Anadolu’ya gel�p, önce Karaman’a, daha sonra Konya’ya yerleşt�ler. Bahaedd�n Veled Konya’dak� b�r medresede dersler verd�. 1231’de ölünce yer�ne oğlu Celaledd�n onun görev�n� sürdürdü. Sonraları babasının öğrenc�ler�nden Burhanedd�n Muhakk�k Konya’ya geld� ve Celaledd�n’e bazı m�st�k kuralları daha yakından tanıttı ve Celaledd�n’n�n manev� yönden gel�şmes�n� büyük ölçüde etk�led�. Bundan sonra b�rkaç kez Sur�ye’ye g�tt�ğ� ve büyük İslam felsefec�s� Muhy�dd�n Arab� �le tanıştığı söylen�r.30 Kasım 1244’te , Konya sokaklarında derv�ş Şems Tebr�z-� �le karşılaşmasının , Celaledd�n’�n yaşamında dönüm noktası olduğu kabul ed�l�r. Şems ona Tanrının �lah� büyüklüğünü ve güzell�ğ�n� gösterd� . Celaledd�n a�les�n� ve öğrenc�ler�n� b�r yana bıraktı, �k� m�st�k aylarca b�rl�kte yaşadılar. Ama çevren�n baskısı üzer�ne Şems, Şubat 1246’da Konya’dan ayrıldı. Celaledd�n’�n bu duruma çok üzüldüğünü gören oğlu Sultan Veled Sur�ye’ye g�derek Şems’� ger� get�rd�.Celaledd�n’�n a�les� bu yakın �l�şk�y� hoş görmed� ve Şems 1247’de ortadan kayboldu.Şems’�n , Celaledd�n’�n oğullarının da b�lg�s�yle öldürtüldüğü ve Konya’da bugün de görüleb�len b�r kuyunun yakınına gömüldüğü bel�rlenm�şt�r.Bu sevg�, özlem ve sevd�ğ�n� y�t�rmen�n ardından Celaledd�n Rum� ş��r yazmaya başladı. Otuz b�n d�ze tutan m�st�k ş��rler� ve ruba�ler� Şems’e duyduğu sevg�n�n değ�ş�k aşamalarını anlatır. Şems’�n ölümünden b�rkaç yıl sonra tanıştığı , okuma yazma b�lmeyen kuyumcu Salahedd�n Zerkub’a da benzer b�r yakınlık duyar. B�r gün Konya çarşısında Salahedd�n’�n dükkânından yükselen çek�ç sesler�n� duyunca dans etmeye başladığı söylen�r. Salahedd�n Zerkub uzun zaman en yakın ve en bağlı t�lm�zler�nden b�r� olmuştur. Celaledd�n bu sevg�yle de yen� ş��rler yazdı.

MEVLÂNA CELALEDDİN-İ RUMÎ

Salahedd�n’�n ölümünden sonra �se sevg�s� Hüsamedd�n Çeleb�’ye yöneld� ve büyük yapıtı Mesnev�’y�

onun etk�s�yle yazdı. Hamamda ya da yolda yürürken b�le söyled�ğ� ş��rler�n� , yanından ayrılmayan Hüsamedd�n’�n yazıya geç�rd�ğ� söylen�r. Celaledd�n’e göre Salahedd�n ve Hüsamedd�n, her şey� aydınlatan ışığın , yan� Şemsedd�n’�n yen�den ortaya çıkışıdır. Bu nedenle de Hüsamedd�n’e Z�yaü’l- Hak ( Hak�kat�n Işığı) adını ver�r.Ölümünden sonra yer�ne geçen Hüsamedd�n ve ardından oğlu Sultan Veled �zley�c� ve sevenler�n� Mevlev�l�k �nancı çevres�nde b�rleşt�rd�ler.Mevlâna’nın yapıtlarında kullandığı d�l Farsçadır. Türkçe ve batı d�ller�ne de çevr�lm�şt�r.Bu yazı üzer�nde çalışırken , Celaledd�n-� Rum�’ye neden Mevlâna dend�ğ�n� de merak ed�p araştırdım. Çünkü Mevlâ , Allahın �s�mler�nden b�r�d�r. Mevlâna da Allahım demek olduğuna göre bu nasıl açıklanab�l�rd�.? Öğrend�m k� Mevlâna, Efend�m�z anlamında, büyük d�n al�mler�ne h�tap ederken kullanılıyormuş…Celaledd�n-� Rum�’ye , Molla Hünkâr

, Mevlâna Hünkâr ve Hüdavend�gâr da den�yormuş.G�derek Uluslar arası b�r üne kavuşan ,yerl� yabancı b�nlerce �nsanı Konya’da buluşturan Şeb-� Arus törenler�nden b�r�nde buluşmak d�leğ�yle ve de b�r fıkra �le yazımı b�t�r�yorum. B�r Bektaş� �le b�r Mevlev� karşılaşırlar. Bektaş� sorar,

- Ya erenler s�z nasıl ay�n yaparsınız.?

- B�z ‘’Hak’’ der döner�z, ya hu ‘’Hak’’der döner�z…

- Oldu mu ş�md� böyle.?- Neden olmasın k�.?- Yahu ,b�z ‘’Hak’’ ded�k

m� b�r daha dönmey�z…Tah�r Kutsî Makal

Alper Yazoğlu

Page 4: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

4 ARALIK 2013

KIRKPINAR KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VE YAŞATMA

DERNEĞİ Adına İmtiyaz Sahibi

ALPER YAZOĞLUSorumlu Yazı İşleri

MüdürüÖZCAN BAŞGÜLGenel Sekreter

MÜBECCET GÜZEYGenel Yayın Danışmanı

SİNAN BERATLIGİLGörsel TasarımBEDİA BARAK

Katkıda BulunanlarMEHMET İRİŞ

SEYFETTİN SELİMSEMAHAT UZGÖR

BEYAZIT SANSISEVCAN KALIPÇİNDEN

ŞEREF GÖKDEMİRReklam Koordinatörü

GÜLŞAH AŞÇIOĞLUARALIK 2013 - SAYI : 6

Yayın türü:YEREL SÜRELİ YAYIN

BASKI: Ege Reklam ve Basım Sanatları San. Tic. Ltd. Şti.Esatpaşa Mah. Ziyapaşa Cd.No:4 Ataşehir- İSTANBULTel: 0216 470 44 70FASK: 0216 472 84 05www.egebasim.com.trSertifi ka No: 12468

ADRES: Türkocağı Cad.No: 19 Kaleiçi- EDİRNETel: 0284 212 63 82

e-posta:kirkpinarderneğ[email protected]

Destan-ı KırkpınarBasın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. Tüm reklamların sorumluluğu fi rmalara, mekalede ki görüş ve düşünceler ise yazarlara aittir. Yazarlara ücret ödenmez.

Val�m�z Sayın Hasan Duruer’�n yerel basına akseden b�r cümles�, bende ve ben�m g�b� Kırkpınar sevdalıla-

rının kafasında bu türden soruları çağrıştır-mıştır.***Val�m�z Hasan Duruer o cümles�nde, “Kırk-pınar Saray�ç�’nden TOKİ’n�n yen� yapacağı spor kompleks�ne taşınab�l�r” dem�şt�r.Ve Sayın Val� gerekçe olarak da; Güreşler�n yapıldığı Er Meydanı’nın Tar�h� Ed�rne Sa-rayının Has bahçes�nde kaldığını ve beton yapılı tr�bünler�n tar�h� doku �le uyuşmadı-ğını , �ler� sürmekteyd�.***Başkan Sayın Hamd� Sedefç�’de Val�m�z�n bu görüşüne “Kırkpınar’ın Saray�ç�’nden alınmasının mümkün olamayacağını ancak Er Meydanı tr�bünler�n�n tar�h� doku �le bağdaşacak şek�lde d�zayn ed�leb�leceğ�” şekl�nde b�r görüş bel�rtm�şt�r.***Öncek� gün Kırkpınar’ın Altın kemerl� Ağa-sı ve Ed�rne’dek� Kırkpınar Derneğ�n�n Baş-kanı Sayın Alper Yazoğlu’na bu durumu ak-tardım. Sayın Alper Yazoğlu, “Kırkpınar’ın Saray�ç�’nden alınmasının mümkün olama-

yacağını böyle b�r durumda Türk�ye’dek� Yağlı Güreş cam�asından büyük tepk�ler olacağını ve hatta, Tar�h� Kırkpınar’ın sonu olab�leceğ�n�” �fade etm�şt�r.***Tar�h� Kırkpınar 1924 yılından �t�baren Saray�ç�’nde yapılmaktadır. Yan� Saray�ç� Er Meydanı Cumhur�yet�m�z �le yaşdaştır.O tar�h� çayır, Türk Yağlı Güreş�n�n efsane başpehl�vanlarına tanık olmuştur.Koca Yusuf, Adalı Hal�l, Kurtderel� Meh-met, Gaddar Kel Al�ço ve Ahmet Taşçı �le daha n�ce c�han pehl�vanları Saray�ç� Er Meydanı’nda güreş tutmuşlardır.Saray�ç� Er Meydanı 90 yıllık geçm�ş� �le b�zat�h� kend�s� de artık “Tar�h�” olmak, sı-fatını kazanmıştır.Cumhur�yet Tar�h�m�z�n Kırkpınar Yağlı Güreşler�, Türk ve Dünya l�teratüründe Sa-ray�ç� �le anılmaktadır.Kırkpınar, Saray�ç�’nden başka her nereye taşınırsa taşınsın, özünden çok şeyler� kay-bedecekt�r.***Kırkpınar Er Meydanı doğal ve tar�h� doku-ya uygun olarak yen�den �nşa ed�leb�l�r. An-cak ve ancak mutlaka Saray�ç�’nde...

Kırkpınar Sarayiçi’nden

kaldırılır mı?

Ya da kaldırılsın mı?

Veya kaldırılmalı mı?

yacağını böyle b�r durumda Türk�ye’dek�

BEYAZIT SANSI

Page 5: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

5ARALIK 2013

Şu sıralar telev�zyonda dönen b�r de-terjan reklamı var. İk� tane sumo güreşç�s� şekl�nde balon köpüğü,

güreş�r şek�lde poz�syon alıyorlar, sonra ortadak� beyaz çarşafa tosluyorlar. Rek-lam f�lm� muhtemelen Avrupa yapımı. La-k�n Japonların sumo güreş�, Avrupalıların b�le belleğ�ne o kadar �şlem�ş k�, alakasız deterjan reklamında b�le bu geleneksel güreşten �lham alab�l�yorlar. Sadece bu reklam da değ�l. Avrupa ve Amer�ka yapı-mı f�lmlerde, ç�zg� d�z�lerde sumo karak-terler� oluyor. Batı’da �nsanlar vücutlarını saran plast�klerle ş�ş�r�p sumo güreş� ya-pıyorlar.Sumo egzot�k b�r spor, estet�k de...Batı-lıların �lg�s�n� çekmes� normal ancak bu sporu bu kadar kabul ed�p, reklamların-da f�lmler�nde tema olarak kullanmaları, part�ler�nde sumo güreş� yapmalarından çıkaracak dersler�m�z var. Japonlar spor-larını çok güzel pazarladılar. B�z yıllardır “Kırkpınar’ı bu sene Eurosport yayınlaya-cakmış” sözler� edel�m halen, Avrupa’da düzenlenen sumo karşılaşmaları güzel salonlarda b�nlerce sey�rc�n�n önünde ya-pılıp, Eurosport’tan naklen yayımlanıyor.B�raz öz eleşt�r� yapmamız gerek. Türkler olarak b�raz plansız-programsız ve acele hareket ed�yoruz. İy� n�yetle yola çıksak da bu plansızlık sonucu yaptığımız �şler eğret� kalıyor. Yıllardır Avrupa’da düzen-lenen yağlı güreşlere bakın, Türklerden başka �zleyen pek yok. B�rçok organ�-zasyon parkta, bahçede yapılıyor. Tab�� organ�zatörlere haksızlık etmemek gerek, eller�ndek� �mkanlarla bu kadarını ger-çekleşt�reb�l�yorlar. Sonuçta Türk�ye’dek� organ�zasyonları da görüyoruz. En büyük yağlı güreş turnuvasındak� organ�zasyon-luk artık tüm güreş cam�asının malumu. Güreş takv�m�m�z b�le tam bell� değ�l, sezon �ç�nde şek�llen�yor. İş�n daha orga-n�zasyon kısmını halledemed�ğ�m�z �ç�n tanıtıma geçem�yoruz.Daha öncek� yazılarımdan b�r�nde de bah-setm�şt�m, yağlı güreş� halkın gözünden ‘normalleşt�rmek’ gerek. Futbol g�b� z�-h�nlerde kalıcı b�r yer� olması gerek. Bun-

da da medyanın rolü büyük. Türk�ye’n�n büyük şanssızlığı genel olarak tüm spor-ların �şlen�ş� çok kötü. En popüler spor futbol b�le f�lm ve d�z�lerde yeter�nce �y� �şlenem�yor. Y�ne Japonlara sözü get�rece-ğ�m, an�masyonda son derece �ler� olan bu m�llet, mesela b�r jenerasyona futbolu b�r ç�zg� f�lmle (Kaptan Tsubasa) sevd�rm�ş-t�r. Y�ne Japonların voleybol, boks hatta judo üzer�ne ülkem�zde de yayınlanan ç�z-g� d�z�ler� vardır.B�zde bu �ş� layıkıyla yapan 70’ler�n Yeş�lçam’ı ve 80’ler�n TRT’s�d�r. Yeş�l-çam f�lmler�nde yağlı güreş� konu ett�ğ� g�b� b�rçok f�lmde güreş sahneler�ne yer verm�ş ve başarılı b�r tanıtım yapmıştır. Hatta bazı f�lmlerde pehl�vanlar b�zzat rol almıştır, k� bu da başka b�r yazımızın ko-nusu olsun. TRT de keza ç�zg� f�lm ve d�z� f�lmlerde güreş� �şlem�şt�r. İlk aklıma ge-len mesela, Kurtderel� Mehmet Pehl�van

d�z�s�... Baş rolünü Ahmet Ayık’ın oyna-dığı bu d�z�de Sümer T�lmaç, Pembe Mut-lu g�b� dönem�n ünlü �s�mler�n�n yanı sıra Hayr� Sezg�n, Hüsey�n Çokal g�b� pehl�-vanlar rol almıştır.Son dönemde güreş�n ön planda olduğu tek yapım, y�ne TRT’de yayınlanan ve esk� b�r güreşç�n�n çevres�nde geçen ‘Bu-lutların Ötes�’ d�z�s�yd� k� sırf ata sporunu ele alışı değ�l d�ğer konularda da hayal kı-rıklığı yaratan bu yapım 13 bölüm sürdü.Son yıllarda yağlı güreş�m�z adına en et-k�l� tanıtım b�r yabancı b�lg�sayar oyunu f�rmasından geld�... Ben�m küçükken ha-yal�md�, oynadığımız oyunlarda b�r Türk pehl�vanının olması... Japonya köken-l� Capcom f�rması, dünyaca ünlü Street F�ghter (Sokak Dövüşçüsü) f�lm�ne Türk pehl�vanı ‘Hakan’ı dah�l ederek bu rüyamı gerçekleşt�rd�. Gerç� ortaya çıkan sonuç açıkçası çok tatm�n ed�c� değ�l: Hakan’ın k�spet�nde z�nc�rler var, saçları b�r gar�p, vücudu tamamen kırmızı... Senaryoya göre de Hakan Pehl�van uluslararası dev b�r zeyt�nyağı f�rmasının sah�b�, evl�, yed� kız çocuğu var vs. Oyunda, sumo güreş-ç�s� Honda �le aralarında b�r rekabet söz konusu... Evet, Hakan b�raz kar�katür�-ze ed�lm�ş b�r t�p ancak dünya genel�nde yağlı güreş�m�z�n enfes reklamını yapı-yor. Bu oyunu oynayan m�lyonlarca ço-cuk Türk�ye’de yağlı güreş d�ye b�r spor yapıldığı gerçeğ�n� b�lerek büyüyecekler. Bu da b�r şey. Artık Güreş Federasyonu mu konuya el atar, devlet desteğ� m� ve-r�l�r b�lem�yorum ama f�lmlerde, d�z�lerde zaman zaman yağlı güreş sahneler�, ka-rakterler� ufak da olsa yer almalı... Bakın ABD’de mesela m�nder güreş�n�n korkunç tanıtımı yapılıyor. Geçen seyrett�ğ�m b�r f�lmde adamın gençl�ğ�nden kes�tler ve-r�l�rken m�nder güreş� yaptığı görülüyor. O sahne olmasa da olur ama koyulmuş... Şu sıralar çok popüler olan ve b�l�m de-hası olan gençler�n konu ed�ld�ğ� The B�g Bang Theory d�z�s�nde b�le karakterler b�r bölümde m�nderde mayo g�y�p güreş tuttular. Bunu Türk�ye’de de uygulamak gerek sank�.

Tsubasa ve Hakan’ın düşündürdükleri...

d�z�s�... Baş rolünü Ahmet Ayık’ın oyna-

EFKAN BUCAK

Page 6: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

6 ARALIK 2013

Son yıllarda Kırkpınar güreşle-r�, Kırkpınar, Ed�rne ne söyler, ney� anlatılır aklın ucuna b�le

get�r�lmeden gerçekleşt�r�l�r oldu, Kırkpınar ve Ed�rne göreb�lenler �ç�n neler hatırlatır neler...

Çok acı ama gerçek… Ne yazık k� Kırkpınar artık dop�ng, kavgalar ve magaz�n konularla hatırlanır oldu.Medyada ancak dop�ngl� çıkan peh-l�vanların haberler�, b�lmem k�mler�n Kırkpınar’a katılıp katılmayacakla-rıyla yer bulur oldu.Son yıllarda Kırkpınar güreşler�, Kırkpınar, Ed�rne ne söyler, ney� an-latılır aklın ucuna b�le get�r�lmeden yapılır oldu...Kırkpınar, protokol ve medya men-supları �ç�n “Temmuz sıcağında bu olur mu, b�r an önce b�tse de ser�n yerlere kaçsak” düşünceler�nde b�r angarya, yağlı vücutların sağa sola çırpınması, pehl�vanların büyük kıs-mı �ç�n �se sadece ekmek kapısı...Ancak... Her türlü fedakârlığa katla-narak yurdumuzun dört b�r yanından gelen sey�rc�ler �ç�n büyük b�r he-yecan, b�r hasrett�r, onları Kırkpınar zamanı b�r şey Ed�rne’ye çeker, ama b�lemezler ney�n çekt�ğ�n�.Sey�rc�lerden sonra Kırkpınar’ı sırf Kırkpınar olduğu �ç�n sevenler�n ba-şında küçük boylardak� güreşç�ler gel�r. Onlar �ç�n Kırkpınar rüyadır, Ahmet Taşçı g�b� gün gel�p kürsüye çıkmak, Altın Kemer� boynuna tak-maktır, n�ç�n taktığını, ney� anlattığı-

nı b�lmeden...SAHİ KIRKPINAR VE EDİRNE

NE HATIRLATMALI?EDİRNE;

Serhat boyunu, ‘Buna ermeydanı derler/Bunda söz olmaz, Ele, bele, d�le �hanet olmaz’ d�yen kültürü, Sarı Saltuk’u, akıncı beyler� M�haloğul-larını, M�haloğlu Al� Beye aşık olup Müslüman olarak Mehtap Hatun �s-m�n� alan Macar�stan Kralının kızını, pehl�vanların Ed�rne’ye gel�şler�nde �lk önce Mehtap Hatun’un mezarını z�yaret ed�ş�ndek� esrarı, gönül erle-r� Hasan Seza� Hazretler�n�, M�mar S�nan’ı, Sel�m�ye’y�, zamanında, 25 tane M�mar S�nan eser�n� bağrında barındırdığını, Sel�m�ye’n�n muh-teşem kubbes�n�n b�rl�ğe, vahdan�-yete ve alp erenler�n kızılelmasına, kubbey� çevreleyen kırk penceren�n Kırkpınar’a, gönül erler� kırklara, çokluktan mutlak b�re g�d�şe �şaret ett�ğ�n�, Cam�y� süsleyen 99 çeş�t lalen�n Allahü tealanın 99 �sm�n� b�ld�rd�ğ�n�, Avrupa’da �ç�nde şey-tan var d�ye yakıldıkları b�r zaman-da, Beyazıt Küll�yes�’ndek� Akıl Hastanes�’nde hastaların su ve kuş sesler�, ç�çek kokularıyla tedav� ed�l-d�ğ�n�. Bu şehr�n Osmanlı’yla z�r-veye çıkışını, güller şehr� oluşunu, sonra da Kırkpınar’ın �fade ett�ğ� mana g�b� çalışılmayınca dört defa �şgale uğrayışını, harap oluşunu, düş-man asker�n�n ç�zmeler�yle Sel�m�ye Cam�s�’ne g�r�ş�n�, Balkan Harb�’nde Bulgar topçuları tarafından Sel�m�ye

Kubbes�’ne gülle gönder�l�ş�n�...Tar�h�m�z�n en utanç ver�c� sava-şı Balkan Harb�’n�, 150 gün karşı koyan son Osmanlı Şükrü Paşa’yı, bugün güreşler�n yapıldığı yere ka-patılan Türk es�rler�n�n açlıktan ağaç kabuğu y�y�ş�n�, kuşatılan Ed�rne’de süpürge tohumundan yapılmış ek-mekle hayatta kalmaya çalışıldığını hatırlatmalı.

KIRKPINAR;Yağlı güreşler�n Sarı Saltuk, Murad Hüdavend�gâr ve alperenler yad�gârı olduğunu, Türk oğlu Avrupa’yı vatan ed�n�rken doğduğunu, Türk m�lle-t�n�n m�ll� v�cdanında hayat bulmuş coğrafya, tar�h ve kültürümüzle yüz-de yüz uyumlu gerçek b�r efsane ol-duğunu,Güreş�n k�ş�n�n, egosuna, şeytana ve kötü çevres�ne karşı doğumla başla-yıp ölümle b�ten mücadeles�n� tems�l ett�ğ�n�,Peşrev�n c�ltler dolusu k�taplarla anlatılamayacak güzell�kler� �ç�nde bulundurduğunu, güç, mal, makam, b�lg� sah�b�n�n buğday başağı g�b� ol-ması gerekt�ğ�n�,Yağlı güreşte cenktek� bütün mot�fl e-r�n bulunduğunu, pehl�vanların kıb-leye karşı durduktan sonra salavat ve Allah Allah sesler�yle ermeydanına salındığını,

Yeryüzünün yaradılış gayes�n� b�lenler �ç�n ermeydanı olduğunu

hatırlatmalı.

KIRKPINAR ve EDİRNENE HATIRLATMALI?

Son yıllarda Kırkpınar güreşle-

HALİL DELİCE

Page 7: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

7ARALIK 2013

“Ben sporcunun zek�, çev�k ve aynı zamanda ahlaklısını sever�m.”K. ATATÜRK

KIRKPINAR’IN ALPER AĞASI

Balkanlarda Türk Yağlı Güreşle-r�- Kırkpınar” adlı k�tabı yayım-landı. Ayrıca DESTAN-I KIRK-

PINAR adlı aylık spor derg�s� yayımla-maktadır.Yazoğlu, 1973 yılından bu yana Tu-r�zm ve dış t�caret alanındak� �ş hayatını İstanbul’da sürdürmekted�r. Evl� ve üç çocuk babasıdır...Atatürk’ün Kurtderel�’ye yazdığı mektup şöyled�r: “Kurtderel� Mehmet Pehl�van, Ankara, 12.II.1931 Sen� c�handa ün almış b�r Türk pehl�vanı olarak tanıdım. Parlak başarının sırrını şu sözler�nle açıkladığını da öğrend�m. “Ben her güreşte arkamda Türk m�llet�n�n bulunduğunu ve m�llet şeref�n� düşünürdüm.”Ed�rne Kırkpınar etk�nl�kler�nde üst üste üç yıl başpehl�van olana altın kemer ver�lmes� geleneğ�nden hareketle; ara-lıksız üç yıl Kırkpınar Ağası olana altın kemer ver�lmekted�r. Katkılarının anısı-na, altın kemerl� ağalardan Sayın Alper Yazoğlu’nun anıtı güreşler�n yapıldığı

yöreye d�k�ld�.Anıtı (heykel�) d�k�lecek �nsan olmak ko-lay değ�l! Keyf�yetle olmaz bu �ş. Önce yaptığınız �craatlarla gönüllere taht ku-racaksınız. ‘Ağanın el� bükülmez.’ d�yen atasözler�m�z b�le ağanın cömertl�ğ� an-latılır. Görgülü ve konuksever olduğunu anlatan şu söylem yörede çok kullanılır:“Ağalık vermekle,Beyl�k kalmakla,Efend�l�k sülaleden gel�r.”Tar�h� geleneğ� �ç�nde Kırkpınar güreş-ler�n�n yazılı olmayan �lkeler�n� yüklen-m�ş b�r görevl� vardır: Kırkpınar Ağası...Ağalık, b�r gelenekt�r. Ağa olmak �ste-yenler�n en uygununu seçmek �ç�n b�r koçu açık arttırmaya çıkarırlar. En çok parayı veren ağa olur. Rumel� yöres�n-ce g�y�n�r, kehr�bar tesp�h�n� el�nde taşır. Bunlar tamam olunca o k�ş� ağa sayılır mı? Dış görünüş olarak ‘evet’, ama b�r de �ş�n sosyal ve kültürel yanı var.Kırkpınar tar�h�ne baktığımızda ‘ağalık’ kurumunun görev ve yetk�ler�n�n süreç �ç�nde değ�ş�me uğradığını, kısıtlanarak b�r s�mge konumuna geld�ğ�n� görül-mekted�r.1990 yılının ağası Murat Köse, bastırdı-ğı k�tabında:‘Kırkpınar Ağalığı sembo-l�k de olsa bu dar çerçeve �ç�nde bıra-kılmamalıdır. Ed�rne Beled�yes� şartna-mede ağalığa tal�p olacakları çok güzel �fade etmel�d�r.’ d�yor. Ağalık bedel� dı-şında, tar�h� çeşmele-r�n onarımı ve Tavuk Ormanı’nın düzen-lemes� çalışmalarını da yapacağına �l�şk�n ağalığa yaraşır şek�lde söz ver�yor.1991–1992–1993 yıl-larının ağası Alper Yazoğlu, yayımladığı Kırkpınarlara kay-nak olacak k�tabında: ‘ağalık müesseses�’ konusundak� düşünce-ler�n� bel�rt�rken: ‘Çö-züm aramak zorunlu-luğu hep�m�ze düşen b�r ödev olmalı.’ d�ye d�le get�rmekted�r.

Kırkpınar Ağası günümüzde organ�zas-yonun b�r anlamda sponsorudur. Ağa ol-mak �ç�n madd� kazanç yeterl�d�r ne k� ağalık yapab�lmek �ç�n madd� ödemen�n yanında yürek, b�lek, b�lgel�k de gerek-l�d�r. L�derl�k n�tel�ğ�n� akıllı danışman-larla en �y� şek�lde kullanmalıdır.Alper Yazoğlu Ağa g�b�; öyle katkıla-rınız olacak k� (okul, tar�h� eser ona-rımı, anıt yapımına destek, Ed�rne Spor’a madd� katkı, vb.) heykel�n�z olsa da olmasa da verd�ğ�n�z katkılar-la -canlı heykel olarak göğsünüzü gere gere- Kırkpınar’a gelecek, Ed�rne’de herkes�n sevg�s�yle karşılanacaksınız.Ağalık, kültürdür! Geleneğ�m�z� ortaya çıkaran k�m� araştırmalar da yaptırmalı. Ed�rne yemekler�n� tanıma ve tanıtma amacıyla Alper Yazoğlu’nun başlattığı Trakya Altınkepçe Ev Yemekler� yarış-ması, b�r gelenek durumuna gelm�şt�r.Ağa, spor ve sporcu dostudur! Her tür spor organ�zasyonunun �ç�nde yer alma-lı. Hafta �ç�ndek� spor etk�nl�kler�nde de ağayı görmel�y�z. Yen�l�kler get�rmek �ç�n çalışmalar yapmalı.Ağalık, cömertl�kt�r! Yoksulu doyurur. Öğrenc�ye burs vereb�l�r. Toplu sünnet, n�kâh yaptırab�l�r. Örnekler çoğaltılır. Pehl�vanların Kâbe’s� sayılan Kırkpınar etk�nl�kler�n�n düzenlend�ğ� kente kalıcı eserler bırakmalıdır. Gelecek kuşak, onu bıraktığıyla tanır ve anar.

“Ben sporcunun zek�, çev�k ve aynı zamanda ahlaklısını sever�m.” EĞİTİMCİ YAZARMUHSİN DURUCAN

ALPER YAZOĞLU KİMDİR?

Alper Yazoğlu, 1948 yılın-da Bayburt’ta doğdu. İlk, orta ve l�se öğren�m�n�

Gümüşhane’de tamamladı. Erzurum Atatürk Ün�vers�tes� Edeb�yat Fa-kültes� İng�l�z F�loloj�s� Bölümünden mezun oldu.1991–1992 ve 1993 yıllarında peş peşe yaptığı Kırkpınar Ağalığı dö-nem�n de Ed�rne’ye KIRKPINAR AĞASI ALPER YAZOĞLU İLKÖĞRETİM OKULU’nu kazan-dırdı. Ed�rne’dek� k�m� tar�h� yapıt-ların onarımlarını gerçekleşt�rd�. 1997–2000 yıllarında ‘Geleneksel Spor Dalları Federasyonu’nun �lk başkanlığı ve Bayburt Eğ�t�m ve H�zmet Vakfı’nın kurucu üyel�ğ� yanı sıra �lk başkanlığı görevler�n� yaptı. Ş�md�lerde ‘Ed�rne Kırkpı-nar Kültürünü Tanıtma ve Yaşatma Derneğ�’n�n Başkanlığını yürütmek-ted�r.

Page 8: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

8 ARALIK 2013

Kadr� Bolcan, Türk spor basınının saygın �s�mler�nden b�r�yd�. TRT g�b� b�r okulun mekteb� ted-r�s�nden geç�p, spor müdürlüğü görev�n� yapmış, spor yazarlığı mesleğ�nde gel�neb�lecek en �y� noktalara gelm�ş b�r �s�md�.

Hemen tüm spor branşlarında yazan ç�zen Kadr� Bolcan’ın uzmanlık alanı Yağlı güreş ve do sporlarıydı. Yağlı güreş�n artısın eks�s�n�, �y�s�n� kötüsünü en �y� b�lenlerden b�r�yd�. Cam�anın da sevd�ğ�, değer verd�ğ� b�r �s�md�. Yakalandığı amansız hastalığa yen�ld� ve sevenler�n� üzerek aramızdan ayrıldı. Bura-dan sevg�l� Bolcan’a Allahtan Ahmet, kederl� a�les�ne sabırlar d�l�yorum.Evet bel�rtt�ğ�m g�b�, sevg�l� Kadr� Bolcan’ın uzmanlık alanı yağlı güreşt�. Kend�s�yle sık sık bu konuda görüşür, f�k�r alışver�ş�nde bulunurduk. Her fırsatta, “Yağlı güreş m�nder güreş�nden ayrılmalı, özerk b�r federasyon olmalı” derd�. Bu konuda der�n çalışmalar da yaptığını b�l�yorum. Bu ayrılmanın her �k� güreş tarzına da öneml� katkılar sağlayacağını savunurdu. Doğrusunu �stersen�z, ben de onunla bu konuda aynı f�kr� taşıyorum. Bunu daha önce de d�le get�rm�ş ve yazmıştım. Ş�md� yer� geld�ğ� �ç�n yen�den hatırlatmakta yarar var d�yorum. Gerçekten ata sporumuzun geleceğ�n� yarınlarını düşünenler, bu �ş�n b�r an önce olması �ç�n çaba sarf etmel�ler.Bu arada Kırkpınar Kültürünü Tanıtma ve Yaşatma Derneğ� başkanı Alper Yazoğlu’nun bu anlamda serg�led�ğ� çabayı b�lmeyen yoktur. Yağlı güreş�n b�r nefer� g�b� el�n� taşın altına sokan, bu sporun so-runlarını kend� sorunları addeden b�r �s�md�r Alper Yazoğlu. Yağlı güreş�n d�reks�yonuna oturması en doğru �s�m de sanırım O’dur. Bakın s�ze kend�s�n�n b�r cümles�n� aktarayım. Sanırım daha fazla b�r şeyler söylemem gerekmeyecek-t�r; “Çeyrek ayırdır h�zmet verd�ğ�m, sah�p çıkmaya çalıştığım yağlı güreşem�ze ve Tar�h� Kırkpınar’a Ağaların gözüyle ve ben�m yüreğ�mle b�r başkası bakab�l�r m�?” İşte böylesi bir ruh hali ve mantal�tey� ben�msem�ş b�r �nsanın başkanlığındak� ve yağlı güreş�n tartış-masız yaşayan efsanes� ve halen Yağlı Güreş Yürütme Kurulu Başkanı Ahmet Taşçı’nın da üst kade-mes�nde olacağı b�r yağlı güreş yapılanmasının nerelere yelken açacağını varın s�z düşünün d�yorum.Hoşçakalın…

ve yaprak dökümü20

13

Kadr� Bolcan, Türk spor basınının saygın �s�mler�nden b�r�yd�. TRT g�b� b�r okulun mekteb� ted-Kadr� Bolcan, Türk spor basınının saygın �s�mler�nden b�r�yd�. TRT g�b� b�r okulun mekteb� ted-K

2013

ERDEN AKTOĞ[email protected]

2013 yılının tamamlamamıza artık sayılı günler kaldı. B�r an önce b�tse de, hayl� �nsan zay�atı verd�ğ�m�z, neredeyse s�steml� b�r yaprak dökümü ya-şadığımız şu yıldan hayırlısıyla kurtulsak. Kuşkusuz �nsan doğar yaşar ve

ölür. Allah’ın kurduğu bu düzeneğe karşı çıkmak g�b� b�r amacımız yok. Ancak, ben bu yıl y�t�rd�ğ�m�z değerler�n d�ğer yıllardan çok daha fazla olduğunu �dd�a ed�yorum. Öncek�ler� tek tek yazıp acılarımızı tazelemek �stem�yorum. Ancak son olarak kaybett�ğ�m�z Kadr� Bolcan’la b�r kez daha kahrolduk, �ç�m�z yandı.

1993 Kırkpınar

Page 9: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

9ARALIK 2013

Yağlı güreş�n naml ı la r ından b�r d�ğer pehl�-

van da Şumnu’lu (Bıyık-lı köy) F�l�z Nurullah’tı. Hacı F�l�z d�ye de anılan bu pehl�van 1870 yılında doğmuştu.. Tam adı Al� Nurullah Hasan �d�. İk� metre �k� sant�m boyun-da ve 150 k�lo ağırlığın-daydı. Avrupa’nın pek çok şehr�nde ve B�rleş�k Amer�ka’da güreşm�ş, pek çok karşılaşmalara fazla �r�-yarı olduğundan sokulmamıştı. Desbou-net adlı Fransız beden eğ�t�m� öğretmen� F�l�z’� anlatırken “O’nun salon-da durması b�le �nsanı t�tretmeğe yet�yordu” de-m�şt�r.Hacı F�l�z Fransa’da altın kemer güreşler�nde b�r�n-c� olmuş, Petersburg ve Londra’da güreşm�şt�r. F�l�z �lk defa Koca Yusuf ve F�l�bel� Kara Osman �le b�rl�kte Par�s’e g�tm�ş, f�z�ğ� �le büyük �lg� çek-m�şt�. Hacı F�l�z’�n tapar-casına sevd�ğ� pehl�van Koca Yusuf �d�.Del�ormanlı İbra-h�m Mahmut �se Koca Yusuf’la aynı yaşlarday-dı. Hergelec� İbrah�m d�ye nam salmıştı. Babası ve kend�s� katırcı lık ya-parlardı. Hergelec� 1.85 m. boyunda ve 100 k�lo c�varındaydı. Türk güre-ş�nde en fazla oyun b�len güreşç� olarak tanınırdı. Koca Yusufu Par�s’te yenecek güreşç� çıkma-yınca Türk�ye’den O’nu bulup Par�s’e get�r�rler. Yusuf �le Hergelec�’n�n Par�s’te yaptıkları kar-

şılaşma yarı da kalır. Hergelec�, Koca Yusufu yenemem�ş, buna karşı-lık Kel Al�ço’nun çırağı Adalı Hal�l’le Selan�k Başçınar’da berabere kalmış, Çorlu’da kılçık atarak gal�p gelm�ş müt-h�ş b�r pehl�vandı. Güreş sanatını Torlaklı Del� Hafız’dan öğrenm�şt�. 1923 yılında hayata göz-ler�n� kapatan bu namlı güreşç� İzm�t Derbent’te-k� Sarımeşe Köyü’nde ustasıyla b�rl�kte gömü-lüdür.Hergelec� İbrah�m, 1899 yılında Par�s’te Dünya şamp�yonluğu kazanan Kara Ahmet’�n ustası-dır. Tek�rdağlı Mem�ş de y�ne Kırkpınar’ın namlı-larındandı. “Tek�rdağlı Mem�ş, analar böyle as-lan görmem�ş” şekl�nde kend�s�ne türkü yakılan bu pehl�van 1869 yılında Del�orman’da dünyaya gelm�ş 1.92 m.boyunda ve 120 k�loydu. Daha sonra bu pehl�vanın Pa-r�s, İsveç, Londra �le Berl�n’de çek�lm�ş fo-toğrafl arı oğlu tarafından Tercüman Gazetes�’ne get�r�lm�ş ve daha sonra bu fotoğrafl ar kaybolmu-tur.Hergelec� İbrah�m’�n çı-rağı Kara Ahmet, 1870 Razgrad doğumluydu. 1.80 m. c�varında boyu �le 100 k�lo c�varında da ağırlığı bulunmaktay-dı. 1899 yılında Par�s’te dünya şamp�yonu, b�r yıl sonra da şamp�yon-lar şamp�yonu unvanını kazandı. Paul Pons �le yed� saat güreşmeler�ne

rağmen yen�şemed�ler. Ahmet berabere kaldığı-mız takt�rde şamp�yonlar şamp�yonu unvanın bana geçer dem�ş ve jür� de bunu kabul etm�şt�. Ne-t�cede şamp�yonlar şam-p�yonu da oldu. Rus gü-reşç�s� Pytlaj�nsk� �le üç karşılaşma yapan bunla-rın b�r�n� kaybeden Kara Ahmet, yarıda kalan �k�nc� karşılaşmasından sonra Pytlaj�nsk�’y� ell�-sek�z san�yede tuşladı.Jul�ette �s�ml� b�r Fran-sız kızı �le evlenen ve İstanbul’a dönen Kara Ahmet 24 Mayıs 1902 tar�h�nde genç yaşta be-y�n kanamasından hayata gözler�n� kapattı. Kara Ahmet, yağlıda Koca Yu-suf ayarında b�r pehl�van değ�ld�.Kara Osman, Arap Sa�t, Bursalı Koca Rüstem, Büyük Yaşar, Yaşar İs-ma�l ve Kepsutlu Çakır, Yusuf ve Kurtderel� de-v�rler�n�n namlı pehl�-vanları arasındaydı.Koca Yusuftan sonrak� tanınmış başpehl�vanlar arasında �se şu �s�mle-r� saymak mümkündür: Kıyıcı Osman, Tambu-racı Osman Pehl�van, Şumnulu Mestan, Kara Mustafa, Sal�m, Hüse-y�n Sel�m, Kara Mehmet, Koç Mehmet, Mehmet Efend�, Mandıralı Ah-met, Koca Hasan, Murat Al�, Neşet, Hüsmen, Koç Al�, Recep Pengal, Sal�h Süleyman, Tevf�k Al�, İbrah�m Gaz�, Kızılcıklı Mahmut, Kara Al�, Mus-tafa Ahmet, Kara Saf�, Ras�m ve Hüsey�n.

KIRKPINAR’DA GÜREŞEN BAZI ÜNLÜ BAŞPEHLİVANLAR 222 ÖZCAN BAŞGÜL

atasporumuzgures@gma�l.com

Page 10: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

10 ARALIK 2013

KAZAK GÜREŞLER�:

Gökhan GÜNAYDINTRT Gen. Müd. Haber ve Spor Yay. Da�res�

Başkanlığı MüdürüKünde Programı Yapımcısı

DİSİPLİN NEZAKET VE BAŞARISevg�l� sey�rc�ler makalem�n başında hep�n�-

z� sevg� ve saygıyla selamlarım. Kazak güreş� Türk dünyasında b�l�nen 24 tür güreşten yalnız-

ca b�r�. Kazak�stan’ın Taraz kent�nde yapılan “Kaza-k�stan Parsı Uluslar arası Kazak Küreş� “ turnuvası 7 Aralık ta Taraz şehr�nde gerçekleşt�. Tar�h� �pek yolu üzer�nde �k� b�n yıllık b�r kültür şehr� Taraz. Yetk�-l�ller bu öneml� organ�zasyonu canlı yayınlaması �ç�n TRT’ye resm� g�r�ş�mde bulundular. B�zde bu süreç-te Kazak�stan’ın Taraz şehr�ne görevl� g�derek TRT Avaz kanalından üç saat� geçen b�r süre canlı yayın gerçekleşt�rd�k. Ben �lk kez Kazak güreş� seyred�p aynı zamanda anlattım. İlk başta puanlama s�stem� karışık g�b� görünse de müsabakalar �lerled�kçe man-tığını kavrayıp karşılaşmaları anlattım. 60, 70, 80, 90 ve 90+ olmak üzere toplam 5 s�klette yapılan karşı-laşmaların süres� 5 dak�ka. Bu süre berabere b�terse 3 dak�kalık uzatma devres� var ve kuşaktan bağlayarak uzatma devres� başlıyor. 8 ülken�n katıldığı ve takım karşılaşmaları şekl�nde yapılan turnuva da yalnızca b�r müsabaka uzatmaya g�tt�.

Ben�m asıl üzer�nde duracağım konu organ�zasyon. B�r gün önceden salona g�tt�ğ�m�zde gözüme �lk çarpan eşgü-dümlü b�r çalışmaydı. Herkes ne yapması gerekt�ğ�n� çok �y� b�l�yor, herhang� b�r aksama olmaması �ç�n provalar tekrar tekrar yapılıyordu. Müsabaka günü erken saatlerde bu çalışmalar tekrar yapıldı. Özell�kle savaş sahnes�nde

2 savaşçının provaları görülmeye değerd�.

Page 11: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

11ARALIK 2013

Açılışta yetk�l�ler çok kısa ve öz konuştular. Hemen ardından Kazak�stan M�ll� marşı söylen-

d�. Bu esnada tüm kazakların eller�n� kalpler�ne götürmeler� görülmeye de-ğer güzel b�r r�tüeld�. Ardından katılan 8 ülke Bayraklarıyla beraber podyumun üzer�nde yapılan m�ndere geld�ler. Ül-keler sey�rc�lere tanıtıldıktan sonra ku-ralar çek�ld�. Ardından güzel b�r göster� yapıldı. Hemen bel�rtey�m Spor Salo-nuna g�r�ş b�let f�yatları 10 �le 25 dolar arasındaydı. B�nlerce sey�rc� tıklım tık-lım doldurdu 2 tr�bünlü salonu. Müsa-bakaların ardından yapılan çek�l�şle b�r sey�rc� b�nek b�r araba kazandı. Daha sonra takım takım karşılaşmalar başla-dı. Takımlar kırmızı ve mav� kuşaklı ol-mak üzere podyuma kend�ler� �ç�n ayrı ayrı hazırlanan “Kazak Çadırı’ndan” çıkarak geld�ler. Her karşılaşmada 2 ülken�n 5 sporcusu kıyasıya güreş tut-tular. Salonda herkes�n göreceğ� şek�lde �k� skorbord m�ndere karşılıklı olarak yerleşt�r�lm�şt�. Müsabakalar arasında çeş�tl� göster�ler yapılarak sey�rc�n�n �lg�s� sürekl� d�r� tutuldu. Ortalıkta ge-z�nen h�ç k�msey� göremezs�n�z. Salo-

na g�r�şte b�r c�dd�yet söz konusu. Ya görevl� olarak kartınızla g�receks�n�z ya da b�letl�. Her �k� durumda da otura-cağınız yer bell�. Yönet�c�lere ne kadar yakın olursanız olun d�s�pl�nden tav�z yok. Kazak yönet�c�ler �ç�n tanıtım çok öneml�. Medya mensupları �ç�n ayrı ve güzel b�r yer ayrılmış. Çok sayıda ül-keden �zleneb�len b�r Rus telev�zyonu müsabakaları canlı yayınladı. B�z�m �ç�nde salona hak�m b�r noktada ayrı b�r ayarlayıp gerekl� ek�pmanı b�r gün önceden hazırladılar. Yayınımızı TRT Avaz kanalından sorunsuz gerçekleşt�r-d�k. Salonda g�r�ş�n alt katında büyük b�r tuvalet vardı. B�nlerce sey�rc� olma-sına rağmen ne b�r s�gara �çen gördük ne de etrafta su b�r�k�nt�s�. Y�ne aynı katta büyük b�r vest�yer vardı, hava-nın soğuk olmasından dolayı gelenler; mont, pardesü ve kabanlarını bu vest�-yere bıraktılar. G�r�ş katında herkes�n aradığı y�yeceğ� bulab�leceğe makul f�-yatlı b�r kafeterya bulunuyordu. Tert�p, düzen mükemmel. Karşılaşmalar so-nucunda dereceye g�ren takımlara para ve d�ğer ödüller� törenle ver�ld�. Dünya şamp�yonu ünlü b�r sumo güreşç�s� de

karşılaşmaları �zlemeye gelm�şt�. Şam-p�yon sporcu halka tanıtıldı, karşılık-lı hed�yeler ver�ld�. Bu organ�zasyon Kazak Güreş�n�n Uluslar arası ayağı. Haz�ran ayında yapılan M�ll� ayağında yalnızca Kazak güreşç�ler�n; köyler-den, kasabalardan, �llerden elenerek geld�ğ� başkent Astana da yapılan �lk ayağı var. 1 Aralık 1991 de Kazak hal-kının %98,7 s�n�n oyunu alarak “Halk tarafından seç�len �lk Cumhurbaşkanı” olan Nursultan NAZARBAYEV b�zzat bu �lk organ�zasyonu gerçekleşt�rmek-ted�r. B�r�nc� sporcuya yüzel� b�n dolar, b�r b�nek araba ve b�r ev ver�lerek m�ll� gelenekler yaşatılmaktadır. Nursultan NAZARBAYEV 2009 da Nahçıvan da yapılan “Türk d�l� konuşan Devlet Baş-kanları” z�rves�nde “Türk D�ll� Ülke-ler İşb�rl�ğ� Konsey�’n�n” kurulmasını tekl�f etm�ş ve oy b�rl�ğ�yle kabul ed�l-m�şt�r. “Türklüğümüzü bütün dünyaya ve çocuklarımıza öğretel�m” d�yen; kend�s�n� Kazak�stan halkının refah ve mutluluğuna adayan Cumhurbaşkanı Nursultan NAZARBAYEV m�ll� gele-nekler�n yaşaması �ç�n her türlü organ�-zasyona destek vermekted�r.

Tert�pl�, düzenl�, d�s�pl�nl� b�r yapıda yapılan geleneksel Kazak Güreş� �le gelenekler bozulmadan kuşaktan kuşağa aktarılarak yaşatılmakta. Umarım bundan sonrada bu c�dd� organ�zasyonlar devam eder. Bu güzel temenn�lerle hep�n�z� sevg� ve saygıyla selamlarım sağlıklı ve mutlu günler hep�m�z�n olsun.

Page 12: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

12 ARALIK 2013

Süleyman Kaplan ve Pehlivanlar Kahvesi

Atasporumuz yağlı güreşin temel öğeleri arsında Ağalık, Cazgır, Kıspet, Davul, Zurna bulunuyor.Kırkpınar’ı başlangıç tarihi olarak alırsak yağlı güreşimiz 652 yıllık bir gelenektir. Bu geleneğin en önemli unsurlarından biri de ‘’Pehlivan Tekkeleri’’ve ‘’Pehlivan Kahveleri’’yer alır. Bugün Pehlivanlar Kahvesini yaşatan tek isim var: Süleyman Kaplan.

Tarihte pehlivanlar, Pehlivan tekkeleri ve Pehlivanlar Kahveleri’nde yetişirmiş.

Burada yer içer antreman yapar güreşe hazırlanırlardı. Bir sohbetinde Dünya ve Olimpiyat şampiyonu rahmetli Gazanfer Bilge, Pehlivan kahvelerinin, 1940 lı yıllara kadar devam ettiğini söylemiş.İstanbul şehzadesinde ki kahvelerde ağaların oturduğunu buraya gelen pehlivanlara güreş yaptırdıklarını söylemişti.Evet… Günümüzde bu gelenegin yaşadığı tek yer İstanbul Aambarlı’da ki pehlivanlar kahvesi.Yaşatan tek isim ise Tekirdağlı eski baş pehlivan günümüzün ünlü yağlı güreş organizatörü Süleyman Kaplan… Bizler de pehlivanlar kahvesinde Süleyman Pehlivanı ziyarete ederek görüştük.

Page 13: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

13ARALIK 2013

S.Bereatlıgil: Biraz kendinizi tanıtır mısınız?Süleyman Kaplan: 1944 doğumluyum, güreşe çocuk yaşlarda köyde Harman yerinde başladım.Yıllar ilerdikçe bu konuda Trakya ve Marmara Bölgesin de isim yapmaya başladım. Bunda Rahmetli Malkaralı Fehmı Özkan, Nazmi Uzun ve Ker-im Çakır pehlivanların emekleri çok olduğunu söylemek isterim.1978 de Kırkpınar’da da güreş tuttum ve 1990 yılında güreşi bıraktım. Bu arada ufak tefek yağlı güreş organizasyonluğu yapmaya başladım.Halen de devam ediyorum.S.Beratlıgil: Pehlivanlar kahvesi kurmak nereden aklınıza geldi?S.Kaplan: Yağlı güreş sohbetler-inde Pehlivanlar kahvesinden sıkca söz edilirdi.Bizde dinlerdik.1994 de Ambarlıya yerleşince bu fi kri gercekleştirmeye karar verdim. Ve Pehlivanlar kahvesini açtım. Amacım İstanbuldaki güreş severlerin ağaların pehlivanların, cazgırların ve davul zurnacıların bir araya geldiği mekan kurmaktı. Sanıyorum başarılı da ol-dum.S.Beratlıgil: Buranın müdavimleri

arasında kimler var?S.Kaplan: Burada yağlı güreş camiasından birçok kişiyi göre-bilirsiniz.İsim olarak istiyorsanız.Kırkpınarın Altın Kemerli Ağası Geleneksel Spor Dalları Federa-syonu eski Başkanı Kırkpınar kül-türünü yasatma dernegi Başkanı Alper Yazoglu, 2009 -2010-2011-2012-2013 Kırkpınar Ağası Seyfet-tin Selim,Avcılar ağası Hasan Yar-basan, Kırkpınarın Başcazgırı Şükrü Kayabaş, eski baş pehlivanlarda Ah-met Yenici, Osman Şenel, Ramazan Böğrekçi, Çardak Ağası Ramazan Güven ilk aklıma gelenlerden. Ayrıca günümüzün başpehlivanları Ahmet Taşcı, Ahmet Yavuz, Gökhan Arıcı, Ekrem Yavuz ‘da sıkca uğrarlar.S.Beratlıgil: Biraz da organizatör-lük hayatınızdan bahseder misiniz.?S.Kaplan: Güreş yaptığım yıllarda ufak tefek organizasyonlar yapıyordum, organizatörlük şirketimi kurdum. Or-ganize ettiğim tüm güreşler için fatura kesiyor ve vergi ödüyorum.Bu benim için bir övünc kaynagı oluyor. Trakya ve Marmara Bölgesindeki Güreşlerin %80 ‘i 25 yıldır ben düzenliyorum. Bu arada gururla söyleyeyim Trakyada,

Tekirdağ Kiraz festivali, Hadımköy, Çerkezköy, Avcılar, Gebze,Malkara, Lalapaşa, Kağıthane, Bahçelievler, güreşlerinin kurulmasına öncülük etti.Yağlı gureşe bir parça hizmetim olduysa ne mutlu bana.S.Beratlıgil: Siz birde ağalar gece-si düzenliyorsunuz bu nerden aklınıza geldi?S.Kaplan: Bizim ağalar yanı Trakya ve Marmara ağaları güreş sezonunda hemen hemen her hafta buluşuyor.Her yılın Aralık ayında İstanbul’da bir ağalar gecesı düzenliyoruz.Bu gecede güreş ağaları Belediye Başkanları , Muhtarlar ve Dernek Başkanları bir araya geliyor. Bunu uzun zamandır gerçekleştiriyorum. Birde Ağalar Almanağı yaptım bu almanakta Güreş ağalarımızın resİmleri adresleri ve telefonları yer alıyor. Bu sene inşallah yeni senede ağalar gecesini yapmayı planlıyorum.Evet bu sayımızda da sizlere güreşlere yıllarını vermiş Eski Başpehlivan Sü-leyman Kaplan ve onun Pehlivanlar Kahvesınden sizlerle birlikte olduk.Bizde kendisine Destan-I Kırkpınar Dergisi olarak başarılarının devamını diliyoruz.

Ahmet Yenici ve Süleyman Kaplan

Page 14: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

14 ARALIK 2013

DOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNGDOPİNG

PROF. DR. İBRAHİM ÖZTEK

Türkiye Olimpian Derneği Başkanı

HAKSIZLIKTIR, HIRSIZLIKTIR,

SPORCUNUN ÜLKESİNE

KARŞI İŞLEDİĞİ EN AĞIR SUÇTUR.

“Ol�mp�yat oyunları’nda ülke-m�n şeref� ve sporun zafer� �ç�n kurallara uyarak dürüst yarışacağımıza ve ger-çek sportmenl�k ruhu �ç�nde mücadele edeceğ�m�ze and içeriz.” 2000 S�dney oyunlarında �se bu yem�ne b�r cümle daha ekled�ler: Oyunlar �nsanın sınırla-rıyla sınırlı olsun d�ye ol�mp�yat bayra-ğını tutarak, “dop�ng maddes� kullanma-yacağımıza and içeriz” dediler.Sporcular b�r�nc�s�nde, sportmenl�k ruhu �ç�nde dürüst yarışacağımıza, �k�nc�-s�nde; bastıra bastıra dop�ng maddes� kullanmayacağımıza and içeriz, yemin ederiz diyorlar.

BU NE DEMEKTİR? Normal beslenmem dışında bana aşırı güç verecek yasaklı gıda mad-deler�n� almayacağım. Hastalıklarım dışında ben�m hormonlarımı, enz�mler�m�, doku ve or-gan fonks�yonlarımı etk�leyecek herhan-g� b�r �laç kullanmayacağım. F�z�ksel ve ruhsal kond�syon ve mot�v�tem� artıracak enerj� ver�c�, uyarı-cı, tet�kley�c�, fazladan güç ver�c� h�çb�r yabancı madde kullanmayacağım. Böylece, kend�s�n� normal ko-

şullar �ç�nde yet�şt�rm�ş b�r sporcuyu geçmek �ç�n cent�lmenl�k kurallarını ç�ğnemeyeceğ�m g�b�, sportmenl�k dışı yollara baş vurarak, rak�pler�m�n hakkı-nı yemeyeceğ�m. Haksızlık yapmayaca-ğım. Ahlaksızca davranmayacağım. Sporu spor olarak yapan sporcu kardeşler�me karşı hırsa kapılarak onun alacağı madalyaya ve ödüle göz koyarak hırsızlık yapmayacağım. Spor sahalarında ve er meydan-larında yenmek de var yen�lmekte, gal�p gelmek �ç�n h�le yapmayacağım g�b� ra-k�b�m�n onurunu da kırmayacağım. Hakkım olanı tüm asalet�mle elde etmek �ç�n çalışacağım. Yarışmayı �k� adım önde b�t�r-mek uğruna, b�r fazla sporcuyu daha altetmek uğruna ya da alacağım ödül uğruna sporuma, bana bu �mkanları sağlayanlara ve ülkeme karşı suç �şle-meyeceğ�m. Onları küçük düşürmeye-ceğ�m, sporuma leke sürdürmeyeceğ�m, Dünyanın gözünde aşağılanmayacağım.demekt�r.

Bu kısa g�r�şle aşağı yukarı do-p�ng�n ne olduğu anlaşılıyor. Fakat ko-nuyu b�raz açmakta ve �rdelemekte yarar var.

DOPİNG NEDİR? Spor sahalarında dop�ng, daha çok mot�-vasyon, güç, kuvvet ve enerj� �ç�n dışar-dan özel takv�yeler almak demekt�r. Bu takv�ye sporcunun ruh hal�n�, anatom�s�n� ve f�zyoloj�s�n� etk�lemeye ve değ�şt�rme-ye yönel�kt�r. Alınan bu maddeler, �nsa-na gerçekten z�h�nsel ve f�z�ksel b�r güç oluşturur. Fakat sonradan bu maddeler �nsanda büyük zararlara yol açar. İşte bu maddeler�n �nsan sağlığını �ler� derecede etk�ley�p bozacağı �ç�n, �nsan sağlığına zararlı olduğu �ç�n yasaklanmıştır. YASAKLI MADDE SINIFLARIIOC tarafından b�ld�r�len yasaklı madde-ler 5 ana grup altında toplanmaktadır:1-Uyarıcılar (Amfetam�n efedr�n )2-Narkot�k Analjez�kler (Morf�n )3-Anabol�k Ajanlar (Testosteron)4-D�üret�kler (Furosem�d v.b)5-Pept�d hormonlar ve benzerler� (Er�t-ropo�et�n büyüme hormonü v.b.) Ayrıca çeş�tl� kısıtlamalara g�rm�ş bulunan �laç sınıfl arıIOC tarafından b�ld�r�len ve sporcular tarafından kullanımı kısıtlı olan madde-ler 5 ana grup altında toplanır:1- Alkol2- Mar�huana3- Lokal anestez�kler4- Kort�kostero�dler5- beta-blokörlerBu maddeler�n zararları:1. Alışkanlık yapar, sürekl� kullanma �ht�-yacı bel�r�r. Böyle olunca da karac�ğer ve böbrekler harap olur. Böbrek yetmezl�ğ�, karac�ğer yetmezl�ğ� ve kanser� gel�ş�r. 2. Kalp kr�z�ne neden olur. Sporcular er-ken yaşlarda ölürler.3. Erkeklerde kadınsı, kadınlarda da er-keks� ruhsal ve f�zyonom�k değ�ş�kl�kler olur.4. Kısırlık meydana gel�r. Bunları kulla-nan sporcuların çocukları olmaz. Çocuk-lar sakat doğar. Sakat doğan çocuk, a�le-ler �ç�n ömür boyu v�cdan azabıdır.5. İnsanda ps�koloj�k bozukluklara ve ruhsal yıkımlara neden olur. 6. Erken bunama meydana gel�r.7. Bell� b�r süre sonra kem�kler er�meye, kaslar sarkmaya başlar ve şek�ls�z b�r gö-rünüm meydana gel�r.8. Genet�ğ� değ�şt�r�lm�ş etken maddeler-le, �nsanın da genet�ğ� değ�ş�r, �nsanlıktan çıkar.9. Daha sonra �ş ve sosyal hayatında ba-şarısız olur, b�r �şe yaramaz, kenara atılır.

*Judo, Karate, Kuraş, A�k�do, Vuşu/Kungfu Federasyonları esk� başkanı *Dünya Uyuşturucu �le Mücadele Eden Sporcular Federasyonu Onursal Başkanı

OLİMPİYAT YEMİNİ:

Page 15: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

15ARALIK 2013

BİR BAŞKA ÖRNEK: Bundan 25-30 yıl önce Amer�ka’da ve İngilterede �nekler özel maddelerle bes-lenerek, ver�ml�l�kler� artırıldı. Bu �nekler 500 k�lo yer�ne 1000 k�loya ulaştırıldı. 15 -20 k�lo süt yer�ne 40 k�lo süt ver�r oldu-lar. Gerçekten olağanüstü ver�m elde ed�l-m�şt�. Fakat sonra baktılar k�, 25 yıl yaşa-yan �nekler�n 15. Yılda kem�kler� er�meye başladı, sünger g�b� oldu. Ayakta duramaz hale geld�ler ve b�r süre sonra da öldüler.

İŞTE DOPİNG BUDUR. DOPİNGLE İLGİLİ KURUMLAR:

Türk�ye’de 1989 yılında, Hacettepe Ün�-vers�tes� �le Gençl�k ve Spor Genel Mü-dürlüğü arasında yapılan protokol gereğ�, Hacettepe Ün�vers�tes�’nde Türk�ye Do-p�ng Kontrol Merkez� (TDKM) kurul-muştur. Bu merkez, faal�yetler�n� Dünya Ant�dop�ng Ajansı (WADA) kuralları ge-reğ�nce sürdürmekted�r. Bugün Ol�mp�yat oyunlarına aday ülke M�ll� Ol�mp�yat Kom�teler�n�n kurması gereken “Dop�ngle Mücadele Bağımsız Kurulu” da TMOK bünyes�nde oluşturul-muştur. Sporcudan alınan �drar, kan ve tü-kürük örnekler� �le dop�ng maddes� kulla-nılıp, kullanılmadığı ortaya konmaktadır. Bu örnekler�n değerlend�r�lmes� yıllarca İngiltere veya Yunanistan’da yapılmış ve bunun için bu ülkelere dünyanın döv�z� ödenm�şt�r. Bugün artık değerlend�rmeler Türk�ye’de, Hacettepe Ün�vers�tes�nde yapılmaktadır.

TÜRKİYE’DE SON DURUM:2013 yılında Türk�ye’de yapılan kontrol-lerde, 46 atlet, 39 halterc�, 19 güreşç�, 8 vücutçu, 2 yüzücü ve 1 tekvondo sporcu-sunda dop�ng tesb�t ed�lm�şt�r. Bu yıl Ak-den�z oyunlarında yarışan sporcuların 30 tanes� dop�ngl� çıkmıştır. Avrupa , Dünya ve Ol�mp�yat şamp�yonalarında ülkem�ze madalya kazandıran sporcularımız, gurur kaynağımız değ�l, yüzkaramız olmuşlar-dır. Bu hastalık, bulaşıcı hale gelm�ş ve ermeydanına, yağlı güreşlere de bulaş-mıştır. Ol�mp�yat oyunları aday bel�rleme toplantısının hemen önü sıra mar�fetm�ş g�b� bu kadar çok dop�ngl�n�n yakalanıp, açıklanması ve dünyaya �lan ed�lmes�, çok bilmiş yöneticilerimizin, oyunlar adaylığını sabotajıdır. Yapılacak iş bunları adaylık süreci sonrasına bırakmaktı.

DOPİNGLİYE CEZA: Dop�ng aldığı bel�rlenen sporcunun d�ye-t�syen�, doktoru, kondüsyoner�, antrenörü, menecer�, b�r sürü eğitim ve teknik adamı, kulüp başkanı ve federasyon başkanı var-

dır. Bu sporcu eczaneye g�d�p, bana b�r do-p�ng maddes� ver d�yerek bu maddey� kul-lanmamaktadır. 20 yaşına gelm�ş b�r m�ll� sporcu kolay yet�şm�yor. Bu sporcunun tüm spor hayatını yok edecek cezayı spor-cu yalnız başına kaldıramamaktadır. Ceza çok büyüktür. Suç �se yalnız kend�s�ne a�t değ�ld�r. Bu nedenle de cezası paylaştırıl-malıdır. Cezayı WADA’ya bırakmak da dirayetsizliktir. Kurumlarımız WADA’nın prens�pler�n�n üzer�nde b�r anlayışla hare-ket edecek olursa, onurumuzdan ve şahs�-yet�m�zden ödün vermem�ş oluruz.

DOPİNGLE MÜCADELE:Türk�ye’de ve Dünya’da bazı spor dalla-rında dop�nge rastlanmamaktadır. Bu du-rum �ft�har ed�lecek b�r durum değ�ld�r. Olması gereken budur. D�leğ�m bu spor dallarının da şaşırıp dop�ngl� spor dal-larının durumuna düşmemeleridir. Bu, o spor dallarında h�zmet veren antrenör, spor eğ�t�mc�s�, tekn�k kadro ve federas-yon başkanının bu konuda �y� eğ�t�m almış olmalarından, dop�ng�n ne anlama gel-m�ş olduğunu b�lmeler�nden ve kültürlü bilinçli ahlaklı spor adamı olmalarından kaynaklanmaktadır. Bu yönet�c�ler, spor-cularını da ona göre yet�şt�rmekted�rler. Sporcu cah�lce b�r başarı özlem� �le dop�n-ge kalkışır. Antrenör �se sporcusunun hak-sız kazancına ortak olmayı amaçlar. Hem sporcusunun ününe, hem de ödülüne ortak olacaktır. Dop�ngl� maddey� almak doğru-dan sporcunun �ş� değ�ld�r. Bu madde bü-yük b�r �ht�malle antrenörü tarafından ve-r�lmekted�r. Antrenör bu maddey� yıldız/üm�t kategor�s�ndek� sporcuya değ�l, çok-lukla büyükler kategor�s�ndek�, yan� aklı eren sporcuya ver�r. Sporcu, bu maddey� bana antrenörüm verd�, zararını b�lm�yor-dum d�yemez. Onun ne olduğunu bal g�b� b�l�yordur. Bu nedenle bu konuda �lk uya-rılacak ve eğ�t�lecek k�ş� antrenördür. B�rde sporcu b�lmed�ğ� h�çb�r maddey�/�lacı/güç artırıcıyı doktoruna sormadan kullanmamalıdır.

Yukarıda bel�rtt�ğ�m anabol�zan madde, beta bloker g�b� �s�mler�n ne olduğunu sporcunun hatta antrenörün b�lmes� müm-kün değ�ld�r. Bu nedenle dop�ngle mü-cadele kom�syonları dop�ng yapab�lecek maddey� içeren ilacın piyasa ismini, ilacın hastalıklarda kullanımına leke sürmeyecek şekilde listeleyerek, federasyonlara göndermesi büyük kolaylık oluşturacak-tır. Federasyonlar da bunu tüm sporcuları-na tam�m ederek, kullanacakları �laçlarda d�kkatl� olmalarını sağlayacaklardır. B�rçok kontroller�n baskın şekl�nde ya-pılması hem federasyonun, hem de spor-cunun �t�barını �nc�tmekted�r. Sporcunun kaçacağı h�çb�r yer olmadığına göre, bu kontroller� yaptırmayan sporcuya bel�r-l� süre yarışmalardan men cezası herkes� kurtarır. Akden�z oyunlarında 30 spor-cunun dop�ng kullanmasının başlıca ne-denler�nden b�r�, kazanacakları ödüldür. Akden�z oyunlarına katılan ülke sayısı bell�d�r. Her ne kadar oyun vasfı ka-zanmışsa da, b�r spor dalı �ç�n pek çok uluslar arası turnuvadan küçük b�r orga-n�zasyondur. Avrupalı ülkeler�n b�r kıs-mı bu yarışmalara yen� yet�şmekte olan sporcularını, deney�m kazanmaları �ç�n göndermektedir. Spor teşk�latımız böy-le b�r organ�zasyonda ve d�ğerler�nde sporcuya avuçlar dolusu altın ödülü ver-mekted�r. Ödül beklentisi sporcuyu ve antrenörü şaşırtmaktadır. Dünyanın h�ç-b�r yer�nde de bu kadar çok madd� ödül ver�lmemekted�r. Halbuk� ödül, o sporcu-nun yüksek eğ�t�m�, geleceğ� ve iş sahası için planlanmalıdır. Şimdi biz dop�ngle mücadeledeki başarımızla övünüyoruz. Buradaki başarı yakalanan sporcunun çokluğundan kaynaklanıyor. Halbuki başarı; doping yapılmamış olması �le orantılıdır. Yangın çıktıktan sonra onu söndürmek yer�ne, yangının çıkmaması-nın koşulları aranmalıdır. Tüm spor a�les�ne faydalı olması d�leğ� �le en �çten selam ve sevg�ler�mle

Page 16: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

16 ARALIK 2013

Kadr� Bolcan’ı 1979 yılında ta-nıdım Merhum Abd� İpekç� adına düzenlemek �sted�ğ�m

Abd� İpekç� Kupası Grekoromen Güreş Karşılaşma yapılmasını İstanbul Güreş Ajanlığına önerm�şt�m. Kadr� Bolcan ben�mle temasa geçt� ve �lg�l� organ�-zasyon �le ben�mle söyleş� yaptı. Yapmış olduğu söyleş� b�r gün sonra İstanbul Radyosunda yayınlandı. Uzatmayalım o günden sonra Kadr� Bolcan �le sürekl� görüştüm. Yan� yaklaşık 35 senel�k b�r arkadaşlığımız oldu. Uzakdoğu Sporları Federasyonlarında As başkanlık yaptı. Yanlış hatırlamıyorsam Güreş Federas-yonu kurullarında da yer aldı. Kend�n� çok sevd�ğ� ve kutsal kabul ett�ğ� gaze-tec�l�k mesleğ�ne adamış b�r duayend�. Spor’un aşağı yukarı her branşına gaze-tec� ve spor adamı olarak destek olmuş ve katkı sunmuştu. Eng�n spor b�lg�s�

tartılaşılamazdı. 2003 yılının son ayında Merhum Gazanfer B�lge, Orhan B�rg�t, Sab�t Osman Avcı, esk� Kocael� Val�s� Memduh Oğuz, TMOK Genel Başkanı Togay Bayatlı, Genel Sekreter Erdoğan Arı pınar, Gazetec� Tufan Türenç, eş� Pınar Türenç ve Gazetec� Celal Dem�r-b�lek �le b�rl�kte İsv�çre’ye g�tt�k. Üç gün süren bu gez� esnasında yaptığı şaka ve espr�ler� kend�s�n� sevd�rm�şt�. Uzat-mayalım Merhum Er Meydanlarının da tanınmış �s�mler� arasındaydı. Özell�kle Kırkpınar Yağlı Pehl�van Güreşler�n�n müdav�m� ve bazı Kırkpınar Ağalarının da Basın Danışmanlığını yapmıştı. Mer-hum Kadr� Bolcan’ı rahmetle anacağız ve unutmayacağız. Nur �ç�nde yatsın mekânı cennet olsun.NEREDE KALMIŞTIK?Gelel�m yağlı güreş�m�ze “Yağlı Güreş Üvey Evlat Muameles� Görüyor” d�yen

Yağlı Güreş Yürütme Kurulu Başkanı Ahmet Taşçı’ya “GÜNAYDIN “d�yo-rum. Ne de olsa Sayın Taşçı, b�raz geç-te olsa bu gerçeğ� anlamış ve haykırmış oldu. Ben bunu yıllardır söylüyorum ve yazıyorum yağlı güreş�n üvey evlat ol-duğunu. Ben� tak�p edenler bu söylem�-m� ve �kazımı hatırlarlar. Onlarca kere yazdım ve yağlı güreş cam�amızı �kaz ett�m. Ne var k� b�rkaç güreş ağası ve pehl�vanın dışında k�mse ben� bu konu-da c�dd�ye almadı ve “ Güreş B�r Bütün-dür” masalı �le geç�şt�rd�ler. M�nder �le yağlı güreş b�r bütün olamaz uygulanışı ayrı, yapanı ayrı ve cam�ası da ayrı. Tek-rar hatırlatıyorum ve uyarıyorum. Böyle g�tmez mutlaka ve mutlaka yağlı güreş güreş federasyonunundan ayrılmalı ve kend� bağımsız federasyonunu kurmalı. B�r daha k� sayımızda buluşmak üzere Hoşça kalın…

BÖYLE GİTMEZ!

Konumuz olan yağlı güreş yazımın önces�nde, geçt�ğ�m�z günlerde ebed�yete uğurladığımız Merhum Kadr� Bolcan’dan söz etmek �sted�m.

FETHİ SATICI

Page 17: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

17ARALIK 2013

B�r �ş� para kazanmak amacı �le değ�l, sadece zevk �ç�n yapan k�mse olarak ta-nımlanır ‘AMATÖR SPORCU’ Son dönemde bunun b�raz dışına çıkılsa da, Amatör sporun varlığı çok öneml�.

Ülkem�zde faal�yet gösteren sadece futbol da 4500’e yakın spor kulübümüz bünyes�n-de bulunan b�nlerce genc�m�z var. Amatör Spor Kulüpler�, çocuk ve gençlerden oluşan son derece öneml�, gen�ş, d�nam�k b�r k�tleye h�tap ed�yor.

Çocuklarımıza ve gençler�m�ze spor yaptırmanın yanında, model olma, yol gösterme ve sosyal b�rey olarak k�ml�k kazandırmada okul ve a�le g�b� son derece öneml� �şlev-ler� de var. Bu anlamda b�r spor kulübü bünyes�nde spor yapma fırsatını bulan çocuk-larımız, sağlıklı b�r gel�ş�m göstererek sosyalleşeb�lmekte ve en azından b�r takım kötü alışkanlıklardan uzak kalmaktadır.

Ülkem�zde son yıllarda büyük artış gösteren toplumsal suç oranlarındak� artışların te-mel neden� ekonom�k olmakla b�rl�kte, çocuğumuza ve genc�m�ze spor yapma fırsatı sağlayamamış olmamız da yatmaktadır; Ayrıca bugün sadece ş�kâyet ett�ğ�m�z ve suç-lularını bulmaya çalıştığımız “Sporda Ş�ddet”�n artmasının b�r neden� de spor yapan değ�l, sey�rc� konumuna düşen gençler�m�z�n artmasıdır.

Bu nedenle Amatör Spor Kulüpler�m�z�n yaşaması, yaşatılması, ülkem�z�n geleceğ� açısından çok büyük önem arz etmekted�r. Bu anlamda, Amatör Spor Kulüpler�m�-z� yapısal anlamda sağlam temeller üzer�ne oturtmalı, kulüpler�m�z�, çocuklarımız ve gençler�m�z�n okul ve a�les� dışında spor yaparak zamanını geç�reb�ld�ğ� toplumsal �şlev� olan yerler olarak görüp, Devlet, özel sektör, yerel yönet�mler katkısı �le destek-lemel� ve kalkındırmalıyız.

SPOR SADECE FUTBOL DEĞİLDİR….

Spor da sadece futbola yapılan yatırımı b�lmeyen yoktur. Oysak� amatör spor çatısı altında, b�nlerce genc�m�z bulunmaktadır. Spor sağlık açısından ne kadar öneml� �se k�ş�n�n k�ş�sel gel�şmes� açısından da, son derece öneml�d�r. Bu kadar öneml� olan bu çatı altında spor yapan her genc�m�z futbola ver�len değer�, önem� hak ed�yor.

Spor da sadece futbola yapılan yatırımı b�lmeyen yoktur. Oysak� amatör spor çatısı altında, b�nlerce genc�m�z bulunmaktadır. Spor sağlık açısından ne kadar öneml� �se k�ş�n�n k�ş�sel gel�şmes� açısından da, son derece öneml�d�r. Bu kadar öneml� olan bu

Amatör spor mu ?

Ülkem�zde son yıllarda büyük artış gösteren toplumsal suç oranlarındak� artışların te-mel neden� ekonom�k olmakla b�rl�kte, çocuğumuza ve genc�m�ze spor yapma fırsatı sağlayamamış olmamız da yatmaktadır; Ayrıca bugün sadece ş�kâyet ett�ğ�m�z ve suç-lularını bulmaya çalıştığımız “Sporda Ş�ddet”�n artmasının b�r neden� de spor yapan

Özell�kle amatör sporun yaşamasında katkısı olan herkese geleceğ�m�z olan çocuklarımız, gnçler�m�z adına teşekkür eder�m.

Sporsuz kalmayın….

BEDİA BARAK

bed�abarak@gma�l.com

Page 18: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

18 ARALIK 2013

Bahçelievler Belediyesi ev sahipliğinde gerçekleşen Dünya Kuraş Şampiyonası sona

erdi. Bahçelievler Belediyesi Siyavuşpaşa Spor Kompleksinde gerçekleşen ve Dokuzuncusu düzenlenen Dünya Kuraş Şampiyonası iki gün sürdü...

Dünya Kuraş Şampiyonasının ödül töreni ve kapanış seremonisine, Dünya Kuraş Federasyonu Başkanı Kamil Yusupov, Hindistan Meclis Başkanı ve Dünya

Kuraş Federasyonu As Başkanı Jagdish Tytler, Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu ve BBSK Başkanı Yusuf Yıldırım katıldı.Ülkemizi 41 kişilik milli takım sporcusunun temsil ettiği şampiyonanın ilk günü, Erkeklerde 60 kiloda İran’dan Vah-dani Behzad altın madalya alırken, 66 kiloda Özbekistan’dan Khudoy Berden Suhrab, 73 kiloda yine Özbekistan’dan Feyaz Tayzulloev altın madalyanın sahibi oldu.Erkeklerde 60 kiloda Ukrayna gümüş, Türkmenistan bronz madalya kazandı. 66 kiloda Tacikistan gümüş, İran bronz ma-dalya, 73 kiloda Gürcistan gümüş, İran bronz madalyanın sa-hibi oldu.Bayanlarda ilk gün oynanan müsabakalar sonucunda ise 48 kiloda Vietnam’dan Trang Dao Le Thu, 52 kiloda ülkemiz-den Merve Türk, 57 kiloda Kore’den Jeong Eun-Bi, 63 kiloda ise İsrail’den Elizabeth Schlesinger altın madalya almaya hak kazanarak dünya şampiyonu oldular. Bayanlar 48 kiloda Türk-menistan gümüş, Özbekistan bronz madalya alırken, 52 kilo-da Taipei gümüş Yunanistan ve Ermenistan bronz, 57 kiloda

Özbekistan gümüş, İran ve Taipei bronz, 63 kiloda Türkiye gümüş, Vietnem ise bronz madalya kazandı.Şampiyonanın ikinci ve son gününde ise Erkeklerde 81 kiloda Tacikistan’dan Saidjalol Saidov, 90 kiloda yine Tacikistan’dan Komronshoh Usto Ustopiriyon, 100 kiloda Gürcistan’dan Tedore Mazmanidis, +100 kiloda ise ülkemizi temsil eden Feyyaz Yezeci altın madalya kazanarak dünya şampiyonu oldu. Erkeklerde 81 kiloda Özbekistan gümüş, Afganistan ve İran bronz madalya aldı. 90 kiloda İran gümüş, Özbekistan ve Gürcistan bronz madalya aldı. 100 kiloda İran gümüş, Afgani-stan ve Yunaistan bronz madalya alırken, +100 kiloda Taciki-stan gümüş, Özbekistan ve İran bronz madalya kazandı.Şampiyonanın ikinci gün bayan müsabakalarında ise 70 kiloda Türkiye’den Mihriban Öner, 78 kiloda Mongolia’dan Otgon Munkhtsetseg, 87 kiloda ülkemizi temsil eden Firdevs Toprak, +87 kiloda ise yine ülkemizi temsil eden sporcumuz Sebile Akbulut altın madalya kazanarak dünya şampiyonu oldu. 78 kiloda Özbekistan gümüş, Ukkrayna ve Türkiye bronz ma-dalya kazanırken, 87 kiloda Türkiye gümüş, Hindistan ise 3 ve 4.ncülüğü kazanarak bronz madalyanın sahibi oldu. +87 kiloda ise Ukrayna gümüş Özbekistan ve Hindistan bronz ma-dalya kazanan ülkeler oldu.

Dünya Kuraş Şampiyonası

sona erdi… SİNAN BERATLIGİL

Page 19: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

19ARALIK 2013

Kuraş-Kurash Özbek halkının geleneksel güreş türleri 3500 yıl öncesine dayanan döne-

mi kapsamaktadır. “Kuraş” sözcüğü Özbekçe’den tercüme edildiğinde “Güreş” anlamına gelmektedir. Kuraş ile müc-adele ve toplumsal spor olarak çoğu eski doğu literatür kaynaklarında karşılaşmak mümkündür. Bin yıl önce ortaya çıkan “Alpamış” Destanın’da bile “Kuraş” en sevilen ve saygıyla karşılanan, ayrıca sözkonusu dönemlerde Özbekistan’ın tarihi topraklarında yaygın olan bir spor türü olarak ifade edilmektedir. Çoğu eski ve orta çağ fi lozof ve tarihçileri kendi el yazmaları ve kitaplarında “Kuraş”dan bah-setmektedir. Doğunun büyük alimi ve fi kir adamı İbnı Sina, “Kuraş”ın vücudu ve ruhu desteklemenin en iyi yötemlerinden biri olduğunu yazmıştır. Ancak Kuraş’ın ilk olarak nerede ve ne zaman ortaya çıktığı ile ilgili net bir bilgi şu ana kadar yoktur. Buna rağmen, Kuraş’ın en eski güreş türlerinden

olduğunu birçok uzman desteklemektedir. Milattan sonra IX. yüzyılda Kuraş’ın yeni gelişme aşaması başladı. O dönemlerde günümüzün Özbekistan Bölgesine yerleşen insanlar tarafından bayram ve düğün gibi büyük toplumsal olaylar düzenlendiğinde eğlence türü olarak Kuraş kullanılmıştır. Sonradan Kuraş normal eğlenceden bağımsız bir spor türü ve fi ziksel hazırlık yöntemlerinden birine dönüşmüştür.XII. yüzyılda yaşamış Pehlivan Mahmud gibi büyük güçlü güreşçilerin isimleri halk içinde efsaneye dönüşmüştür. Günümüze kadar Hivadayerleşen mezari kutsal yer olarak kabul edilmekte ve çoğu ibadet eden-leri kendisine çekmektedir. XIV. yüzyılda tüm insan tarihinde tanınmış başkomutan ve devlet erbabı Amir Temur, kendi asker-lerinin fi ziksel yeteneğini geliştirmesive hazırlaması için “Kuraş”ı kullanmıştır. Bilindiği gibi, Amir Temur’un ordusu o dönemin yenilmez ve dünyanın en güçlü ordusu olmuştur.

Dünya Kuraş Şampiyonasında Türkiye bayanlarda 4 altın, 2 gümüş, 2 bronz madalya

alırken, erkeklerde ise sadece 1 altın madalya kazanabildi.

Şampiyona kapanış töreninde şampiyon olan ve dereceye giren sporculara madalyalarını

takdim eden Dünya Kuraş Federasyonu Başkanı Kamil Yusupov ve Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu şampiyonaya katılan tüm sporculara katılımlarından dolayı teşekkür ettiler.

Kuraş güreşi nedir?

Page 20: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

20 ARALIK 2013

Zeng�n kültürümüzde güre-ş�n çok önemli yeri vardır. Ata sporu dey�ş� de buradan

gelmekted�r. Tar�h boyunca Türk-ler er meydanında güreş tutmayı b�r kahramanlık ve y�ğ�tl�k sembo-lü saymıştır. Çağımızda teknoloj�k savaşlar yapılıyor ancak geçm�şte beden gücüne dayalı olduğu �ç�n, spor savaşa hazırlık dönem�n� oluş-turmaktaydı. Sadece savaşta değ�l şölenlerde de güreş tutmak törele-r�m�zdend�r. Ataların m�rası güreş, Batı’ya da armağanımızdır. İşte bu yüzyıllar öncesinin mirası bu sporu yapan güreşçiye “pehlivan” denir.

PEHLİVAN; GÜREŞ SPOR DALININ

SPORCUSUDUR

Orhan Bey’�n zamanından bu yana pehl�vanların yet�şmes� ve güreş kültürüyle �lg�l� değer-l� b�lg�ler ver�lmes� amacıyla ku-rulan güreşç� tekkes� artık yer�n� BESYO(Beden Eğ�t�m� ve Spor Yüksek Okulu) ve güreş okullarına bıraktı ama başta Kırkpınar olmak

üzere güreş organ�zasyonları halen kültür m�rası gelenekler�n� sürdür-mekted�r. Güreş başlamadan önce cazgırların okuduğu man� ve sala-vatlar, pehl�vanların yaptığı peş-revler, h�çb�r sporda rastlanmayan özgün mot�fl er serg�ler. Kırkpınar Marşı’nda Sayın Beyazıt Sansı’nın vurguladığı g�b� güreşlerde adeta “tar�h dehl�z�nde” yürürsünüz.

TOPLUMSAL MİRAS OLAN GÜREŞ GELENEĞİNİ, YAŞATAN KORUYAN

GÜREŞÇİLER KÜLTÜR ELÇİLERİDİR.

Güreşler�n olmazsa olmaz unsurlarından olan cazgır, eşleşt�r-d�ğ� pehl�vanların dualarını okurken esk� ünlü pehl�vanların adları sıra-lanır, onların ünlü oyunları, güçler� anlatılır, güreşecek pehl�vanların gücünden bahseder, öğüt ver�r. Gü-reş mertçe, y�ğ�tçe tutulmalı, pehl�-vanlar nefs�ne hâk�m olmalı, rak�p hasım düşman olarak görülmemel�, ez�lmemel�, hatır kırılmamalıdır. Sanmayın beden gücü yüksek olan

kazanır, akıl gücü ve �nsanlık bura-da da baş tacıdır.

Pehl�van dey�nce çel�kten b�r vücut, kaslı kollar, güç göster�s� anımsanır. Ruh yoktur sank� bu hey-kel yapının �ç�nde. Oysa pehl�vanın duyguları alınıp, acı ve acımasız-lıkla yoğrulmamıştır hamuru. Ku-lede görev yaptığım sıralar, hakem olarak orada bulunan altın kemerl� pehl�vanımız Den�zl�’l� Hüsey�n ÇOKAL �le tanışma ve konuşma olanağı buldum. O pehl�vanın, a�-les�n� anlatırken küçük kızından bahsederken gözler�ndek� ışıltıyı b�r görsen�z, b�r yılın emeğ�n� b�r gafl et anıyla oyuna gelerek kaybeden b�r pehl�vanın çocuklar g�b� �ç çekerek ağlayıp gözyaşlarını s�lerken �zlese-n�z, Yüzüne karşı “Yaşayan Efsa-ne” ded�ğ�n�zde Ahmet TAŞÇI’nın nasıl mahcup olup yanaklarının kızardığını h�ssetsen�z, değer kav-ramlarının üst sev�yede, saygı sevg� eş�ğ�n�n yükseklerde, �nsanlığa �bret olacak dersler�n güreş oyunlarında olduğunu b�l�rs�n�z. Dop�ng m�, onu yapanlara sporcu denmez k� pehl�-van d�yel�m.

KEL HÜSEYİN(Dünya güzel�) 1973

OKTAY BÜYÜKBECEREN1972

OKTAY BÜYÜKBECEREN1972

GERÇEK PEHLİVAN SEMAHAT

UZGÖR

SEMAHAT UZGÖR

KEL HÜSEYİN(Dünya güzel�) 1973

SEMAHAT UZGÖR

Page 21: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

21ARALIK 2013

KISSA: GERÇEK

PEHLİVANOn sek�z b�n alemegelen Peygamber

oturuyordu sohbettedostlarıyla beraber.

Güzel b�r sorusordu sahab�lere:

«Pehl�van k�me den�r,hang� erlere?»

Cevap verd� ashabıhep b�r ağızdan:

«Güreş meydanlarındaherkes� yıkan,yerlere ser�p

muzaffer olank�mseye den�r

ancak pehl�van.»

İnci gibi parladıPeygamber�n d�şler�vasfett� ayan beyan

pehl�van k�ş�ler�:«Öfkelend�ğ� zamannefs�ne hak�m olan

sabırlı �nsandırgerçek pehl�van.»

HİSSE: Nefs�ne hâk�m olmak en büyük güçtür, en yüce

faz�lett�r.

TOPLUMUMUZDA PEHLİVANLIK YİĞİTLİK,

GÜREŞLERİN YAPILDIĞI YER ER MEYDANI OLARAK,

YÜCELTILIR KUTSALLAŞTIRILIR.

Pehl�vanı, kalem�m yett�ğ�nce tanımlamaya ça-lıştım, çalıştım da gerçek pehl�van k�md�r b�l�r m�s�n�z? Hayd�, kıssayı paylaşalım ve h�sseden pay almayı da unutmayalım lütfen…

KISSA: KISSA: GERÇEK GERÇEK

PEHLİVANPEHLİVANOn sek�z b�n alemegelen Peygamber

oturuyordu sohbettedostlarıyla beraber.

Güzel b�r sorusordu sahab�lere:

«Pehl�van k�me den�r,hang� erlere?»

Cevap verd� ashabıhep b�r ağızdan:

«Güreş meydanlarındaherkes� yıkan,yerlere ser�p

muzaffer olank�mseye den�r

ancak pehl�van.»

İnci gibi parladıPeygamber�n d�şler�vasfett� ayan beyan

pehl�van k�ş�ler�:«Öfkelend�ğ� zamannefs�ne hak�m olan

sabırlı �nsandırgerçek pehl�van.»

HİSSE:HİSSE:Nefs�ne hâk�m olmak en büyük güçtür, en yüce

faz�lett�r.

2001 BAŞ PEHLİVANI VEDAT ERGİNVE SEMAHAT UZGÖR

2001 BAŞ PEHLİVANI VEDAT ERGİNVE SEMAHAT UZGÖR

KADİR BİRLİK

AHMET TAŞÇI,

KADİR BİRLİK

AHMET TAŞÇI,

Page 22: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

22 ARALIK 2013

ARAŞTIRMA İNCELEMEHAYATIN ER MEYDANI

(BÖLÜM 3)(BÖLÜM 3)

ÖMER ALTAY

Atatürk, Hitler ve Mussolini’nin aksineüstün ırkı değil, ahlaklı sporu savundu

Türkiye Cumhuriyeti ’nin kurucusu yüce önder Atatürk, devrinin tüm liderlerinden farklı bir spor görüşüne sahipti r. “Esas olan her yaştan vatandaşımızın spor yapmasıdır” sözüyle, çağdaş sporda bugün için de geçerli bir prensibi benimsemişti . Yine Mustafa Kemal Atatürk, “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” sözüyle, Fair Play ilkesini 1920’li yıllarda tarifl emiş oldu.

Pehlivan, spor literatüründe yalnızca güreşçi anlamında değil, üstün ahlaklı, yiğit, mert, sportmen olarak da nitelendirilir. Bu bağlamda, Atatürk, Fair Play’in de lideridir. Oysa, Atatürk’ün çağdaşı liderlerden Hitler, sporu

üstün ırk anlayışının bir vasıtası olarak değerlendirmişti r. Hitler, 1936 Berlin Olimpiyatları’nı da bu düşüncesine hizmet edecek bir anlayışla düzenledi. Yine dönemin liderlerinden İtalyan Mussolini de, sporu üstün ırkını besleyecek bir arzda değerlendirdi. Fair Play ve ahlaklı spor Atatürk’e özgü, çağını aşan bir bakış açısıydı. Zaman, Atatürk’ü haklı çıkardı. Günümüzde Fair Play (ahlaklı - erdemli spor olgusu) en önemli disiplin olarak kabul edilmektedir.

Page 23: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

23ARALIK2013

Atatürk’ün 1938 10 Kasım’ında ölümünü takip eden günlerde, o zamanlar yalnız Avrupa’nın değil, dünyanın en ünlü gündelik spor gazetesi olan ve Fransa da yayınlanan “L’Auto”, yayınladığı geniş bir makalede “Atatürk’ün spora verdiği büyük önemi uzun uzun överken şunları da yazmıştı : “Dünyada ilk defa beden eğiti mini mecburi kılan devlet adamı o oldu. Yalnız kağıt üzerinde, nutuklarda değil, bilfi il yerine geti rdi. Stadyumlar ve çeşitli spor merkezleri tesis etti rdi. Halk evlerinin spor kollarını bizzat mürakabe etti . Milleti n mukadderatı na hakim olduğu günden iti baren Türkiye’de spor, gitti kçe artan bir önem ve değer kazandı”

Atatürk’ün Spor ve Sporcuya verdiği önemSporu her yönü �le destekleyen,

bazı spor dallarını �se b�lf��l yapan Atatürk’ün spora verd�ğ� değer�,

yalnızca gençl�k değ�l, her yaştan yurt-taşın sporun �ç�nde yer almasında gös-terd�ğ� gayretle değerlend�rmek gerek�r.Atatürk, her alanda olduğu g�b� sporda da b�l�m yolundan ayrılmamayı tavs�ye ederken, sporun üzer�nde ısrarla durmuş ve ona yen� b�r benl�k kazandırmıştır. “Müspet İl�mler�n temeller�ne dayanan, güzel sanatları seven, f�k�r terb�yes�nde olduğu kadar, beden terb�yes�nde de ka-b�l�yet� artmış ve yükselm�ş olan erdem-

l�, kuvvetl� b�r nes�l yet�şt�rmek ana s�-yaset�m�z�n açık d�leğ�d�r” sözler�yle de bunu kanıtlamıştır.Atatürk dönem� spor yaklaşımı �rdelen-d�ğ�nde, devlet-m�llet bütünleşmes�ne sporda da büyük önem verd�ğ�n� görü-yoruz.Mustafa Kemal’�n Türk sporundak� �lk �mzasını �zc�l�kte görmektey�z. 1915 yı-lında, “Osmanlı Genç Dernekler� Genel Müfett�şl�ğ�” ne atanmasından kısa süre sonra b�r rapor hazırlayarak zamanın hü-kümet�ne sunar. Bu raporunda M�ralay rütbes�ndek� Mustafa Kemal’�n Genç

Dernekler� Yönetmen� olarak, üzer�nde durduğu ana noktalar şunlardı:Yen� nesl�n f�kr� ve beden� eğ�t�m� �ç�n genç dernekler� ve �zc�l�k ele alınmalıdır.Gençler 12 yaşından �t�baren esaslar da-h�l�nde yet�şt�r�lmel�d�r.Beden eğ�t�m� okullarda programlı ol-malıdır.Spor kulüpler�nde sağlığın korunması, spor f�zyoloj�s� ele alınmalıdır.Spor kulüp başkanları s�yaset�n dışında kalmalıdır.Beden eğ�t�m� ders saatler� arttırılmalı-dır.

Türk Sporu’nun, 1924 Par�s Ol�mp�yatları’nda tems�l�

Türk sporunun �k� büyük örgütünün, “Türk�ye İdman Cem�-yetler� İtt�fakı” �le “Türk�ye M�ll� Ol�mp�yat Kom�tes�”n�n başında bulunan �k� değerl� spor adamı, İtt�fak başkanı Al�

Sam� (Yen) Bey �le Kom�te Genel Sekreter� ve Uluslararası Ol�m-p�yat Kom�tes�n�n Türk�ye tems�lc�s� Sel�m Sırrı (Tarcan) Bey b�r araya gel�p, Türk�ye’n�n 1924 Par�s Ol�mp�yatlarına katılması ge-rekt�ğ�ne karar verd�kler� zaman, Türk�ye Cumhur�yet� henüz �lk aylarını yaşıyordu. Avrupa’nın en güçlü devletler�ne karşı yaptığı savaşlardan yen� çıkmış olan Türk�ye’n�n, bu büyük organ�zasyona katılmakla, yalnız sport�f açıdan değ�l, pol�t�k açıdan da büyük ya-rar sağlayacağı muhakkaktı. Ancak ne İtt�fak, ne de Kom�te, böy-les�ne b�r masrafı karşılayab�lecek parasal güce asla ve asla sah�p değ�ld�. Bu konuda Hükümetten yardım �sten�lmes� uygun görül-dü. Genç Türk�ye Cumhur�yet�’n�n de parasal yönden c�dd� sıkın-tılar �ç�nde bulunduğu muhakkaktı. Buna rağmen, Atatürk’ün em�r ve d�rekt�fl er�yle Türk sporu �ç�n b�r yardım yapılmış, y�ne aynı tar�hl� (16 Ocak1924) Bakanlar Kurulu Kararnames� �le, 1924 Pa-r�s Ol�mp�yatları hazırlıkları �ç�n “ş�md�l�k” kaydıyla 17.000 l�ra, Türk�ye İdman Cem�yetler� İtt�fakı Merkez-� Umum�yes� emr�ne ver�lm�şt�. Bu kararnamen�n altında Bakanlar Kurulu üyeler� �le b�rl�kte toplantıya başkanlık eden, Cumhurbaşkanı Gaz� Mustafa Kemal’�n de �mzası bulunuyordu.

Page 24: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

24 ARALIK 2013

S�z� bütün c�han yenemed�. Paşam, ben nasıl yeneb�l�r�m?

Atatürk �ç�n güreş�n yer� çok özeld�. Atamızın güreşle �lg�l� anıları oldukça fazla ve �lg�nçt�r.İtalyanları yenen M�ll� Güreş Takımımız, Florya’dak� Cumhurbaşkanlığı Köşkünde büyük Atatürk tarafın-dan davet ve kabul olunup, yemeğe alıkonulmuştu. Atatürk İtalyanlar karşısında, parlak b�r sonuç almış olan güreşç�ler�m�z� teker teker kutlamış, bu arada özel b�r sevg� duyduğu, sev�ml� ağır sıklet şamp�yonumuz Çoban Mehmet’e takılmaktan da kend�n� alamamıştı:- Sen, herkes� kolayca yen�yorsun Mehmet” dem�ş, sonra �lave etm�şt�:- Sen�nle güreş tutsak, ben� de yeneb�l�r m�s�n?”Koca Çoban, çocuksu b�r mahcub�yet �ç�nde, başını öne eğerek:- S�z� bütün c�han yenemed� Paşam, ben nasıl yeneb�-l�r�m?” dem�şt�.Büyük Atatürk Çoban Mehmet’�n bu cevabı karşısında pek duygulanmış ve aslan yapılı ağır sıklet şamp�yo-numuzu alnından öpmüştü.

Ata’nın Florya Plajı’nda güreşler�, Pehl�vanlarımıza

uyarı ve �lt�fatlarıAtatürk’ün Florya köşkünde �st�rahat ett�ğ� günlerde, Çoban Mehmet, büyük Mustafa (Çakmak) �le b�rl�kte Florya plajına g�der, orada etrafl arını çev�ren büyük meraklı topluluğun ortasında, kumlar üzer�nde güreş tutardı. Atatürk, beled�ye plajı kumsalında cereyan eden bu güreş�, köşkten görür görmez, hemen haber salıp pehl�vanları yanına çağırdı.Köşkte Çoban Mehmet’e takılan, onun zek� cevapları karşısında key�fl enen büyük Atatürk, kend�ler�yle uzun sohbetlerde bulunur, pehl�vanlara yemek çıkarttırırdı. Pehl�vanlar köşkten ayrılırlarken de yaver� vasıtasıyla cepler�ne b�rer zarf koydurtmayı �hmal etmezd�. Zarfın �ç�nden, o zamanlar pek büyük b�r madd� değer taşı-yan, (enaz) 50 l�ra çıkardı.

Atatürk, güreşten çok �y� anlardı

Çoban Mehmet Pehl�van’ın Atatürk hakkında şu söz-ler� �lg�nçt�r: “- Rahmetl� Atatürk, güreşten çok �y� anlardı. Buna, b�zlere huzurunda yaptırdığı güreşlerde çok şah�t olmuşumdur. B�z güreş�rken, yaptığımız ha-taları veya �y� hareketler� anında sezer, b�ze �htarda bu-lunur veya takd�rler�n� b�ld�ren sözler söylerd�. Onun �lt�fatlarına na�l olmak, b�zler �ç�n sev�nç ve gururların en büyüğü olurdu h�ç şüphes�z.”Büyük Atatürk’ün, güreş zevk ve merakının çocukluk yıllarından kalma olduğunu, çocukluk arkadaşların-dan olan esk� Ankara Beled�ye başkanı Asaf İlbay’ın şu sözler�nden de anlamak mümkündür: “- Çocukluk yıllarında da sık ve tem�z g�y�nmey� severd�. Kuvvetl� ve cesaretl� �nsanlara hayranlık duyardı. Güreşe bayı-lır, mahalle çocuklarını sık sık güreşt�r�r, seyr�ne do-yamazdı.”

Page 25: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

25ARALIK2013

Lokum - Badem Ezmesi

www.kececizade.com

1961’den Günümüze

Page 26: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

26 ARALIK 2013

PEHLİVANLAR KÖŞESİ

Yağlı güreşin yiğit pehlivanı….

Sinan Beratlıgil ile

ŞABAN YILMAZ

Ata sporumuz yağlı güreş�n bu

sayısında Samsunlu Şaban Yılmaz’la b�r söyleş� yaptık, Samsun bölges�n�n

yet�şt�rd�ğ� b�rçok ünlü başpehl�vanından b�r�

olan Şaban Yılmaz’ı s�ze tanıtacağım.

SABAN YILMAZIN

EN SEVDİKLERİ

YEMEK: Kırmız etı ve et

türler�n� sever�m

FİLM: Yabancı fl �m �skoçyalı

ve düzgün Türk f�l�mler�n�.

AKTÖR: Kenan İm�rzalıoğlu,

Orhan Gencebay.

PARFÜM: Fazla

kullanmıyorum ama özel

günlerde kullanırım. jackler

Page 27: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

27ARALIK 2013

YENİLMEYEN PEHLİVAN OLMAZBiraz seni tanıyalım?1977’de Samsun’da doğdum. Güreş’e 11 yaşında Karakucak Güreşleri’yle adım attım. Samsun Tekelspor’da güreştim. 16 yaşında güreşe 2 yıl ara verdikten sonra tekrar güreşe döndüm. Pehlivan, okullar arası güreş müsabakalarında Samsun birinciliğini elde ettim. 2000 yılında gerçekleşen 639. Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nde büyük ortada’da birinci oldum. 2002 yılında Başaltı üçüncüsü oldum. 2003 yılındaki 642. Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nde fi nale kadar çıkmayı başardım ve ardındanda yine kırkpınarda 2004 yılında ise Baş üçüncülüğünü elde ettim. Son olara-kta 2005 yılındaki 644. Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nde fi nalde Ekrem Yavuz’u yenerek ilk kez başpehlivan olarak ke-meri taktım. 2011 de 650.’si düzenlenen Kırkpınar yağlı güreşlerinde 3. Olarak kürsüde yer aldım.Kırkpınar’a nasıl hazırlanıyorsun?Bu hazırlıklar aslanda tüm yıl vardır.Biz pehlivanlar sezon bittikten sonra kendi yörelerimizde veya kulüplerde kapalı solanlarda kuvvet antiremanlar yapıyoruz.Havalar ısındığı zamanda da cayırda arkadaşlarımızla birlikte güreş tutuyoruz kesinlikle bol bol yüzme ve kondiksiyon ağırlıklı çalışmalarımız oluyor. Sizi tanımayanlara başpehlivanım dediğinde şaşıranlar oluyor mu?

Samsun’da herkes beni tanıyor el-bette ama tabii ki şuan Ankara da çalışmalarıma ve yaşantıma devam ettiğim için bazı insanlar tanımıyor. Ama pehlivan olduğumu inanın ben söylemeden anlıyorlar. Bu da tabii ki fi ziğimden kaynaklanıyor. Samsun’da da yağlı güreşe oldukça fazla ilgi vardır ve bizim yörelerden de birçok pehlivan çıkmıştır.Seni en çok hangi pehlivanlar zorluyor?Aslında tüm pehlivanlar iyi hazırlanmamışsa karşısında ki rakip onu zorlar, elbette. Ama bir de rekabet ettiğimiz bazı pehlivanlar var. Mese-la Ali Gürbüz, Osman Aynur, Recep Kara beni en çok zorlayan pehlivan arkadaşlarımdır. Yağlı güreşin zorluğu nelerdir?Yağlı güreşin zorlu dünyada en ağır spor seçildi. Eğer hazır değilsen her zaman zorluk yasanır. Onun için devamlı hazır olmalısın ve düzenli olarak çalışmalısın. Bir de Kırkpınar’da havanın çok sıcak olması çimenlerin de uzun olması da güreş ve yağdan ısındığı için çok sıcak oluyor. Bu durum bizi çok etkiliyor. Hava olayı farklı, fazla sirkülasyon ol-muyor. En centilmen spor güreştir çünkü usta çırak ilişkisi devamlı vardır.Yağlı güreşte’de futbol takımları gibi rekabet var mı?Futbol gibi değil Ankara Antalya ve Belek Belediyelerin pehlivanları vardı .

Öyle fazla rekabet yok kulüpler arasında rekabet kişiler arasında oluyor.Kırkpınar da veya yöre güreşlerinde güreşirken özel bir taktik uyguluyor musun?Tabiî ki uyguluyorum. Öncelikle raki-plerimi iyi analiz ediyorum. Önceden kampa giriyorum. Yöre güreşlerinde rakiplerimi izlerim.Türkiye’de sayılı başpehlivan var zaten herkes az çok birbirini tanır. Maça çıkmadan önce mutlaka dua ederim. Bazen iyi hazırlanmamışsan zayıf rakibine bile yenilirsin. Bu da beni çok üzüyor tabii ki, herkes için geçerli bu. O sırada sana güvenen senin taraftarlarında üzülüyor, ama yapacak bir şey yok yenilmeyen pehlivan olmaz.

Page 28: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

28 ARALIK 2013

Page 29: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

29ARALIK 2013

Kırkpınar esk� Başpehl�vanların-dan, Organ�zatör ve Yağlı gü-reş organ�zsayon kurulu üyes�

Süleyman KAPLAN’ın kardeş� Orhan KAPLAN yakalandığı pankreas kanser�-ne yen�k düşerek 5 ARALIK 2013 günü 57 yaşında vefat ett�, Cenazes� aynı gün yaşadığı İstanbul Eyüp, Ağaçlı köyünde kılınan öğle namazına müteak�p Ağaçlı mezarlığında toprağa ver�ld�. Kırkpınar Derneğ�m�z Başkanı Alper YAZOĞLU ve Yön. Krl. Üyem�z Özcan BAŞGÜL’ de cenaze mers�m�nde hazır bulundular. Buradan Başpehl�van Süleyman KAP-LAN’ a ve Rahmetl� Kardeş� Orhan KAPLAN’ın a�les�ne başsağlığı ve sabır d�l�yoruz.

Gazetec�-Yazar Kadr� BOLCAN 11 Aralık 2013 Çar-şamba günü vefat ett�.1948 Yılında dünyaya gelen Kadr� BOLCAN; �lk,

orta, l�se ve ün�vers�te eğ�t�m�n� İstanbul’da aldı. Uzun yıllar İstanbul Aksaray’da �kamet eden Kadr� BOLCAN ün�vers�te eğ�t�m�n�n ardından çeş�tl� kamu kuruluşlarında �darec�l�k, Özgür ve Ortadoğu gazeteler�nde yazılar yazdı. Uzun yıllar TRT’de Spor Da�res� Md. Yard. ve Müdürlük yapan Kadr� BOLCAN çok sevd�ğ� güreşlere 35 yıl h�zmet ett�. TRT’ de onun dönem�nde Kırkpınar ve Yağlı güreşler�m�z basında ger-çek değer�n� buldu. Emekl� olduktan sonra Türk güreş�ne h�zmetler� artarak de-vam ett�. Çıkardığı KİSPET ve SALTO derg�ler�yle güreşse-verlere güreş heyecanını en �y� şek�lde ulaştırdı. En son ola-rak RUMELİ Tv’de haftalık olarak yayınlanan ve Kırkpınar derneğ�m�z�n Yönet�m Kurulu Üyes� Özcan BAŞGÜL’ ün ha-zırlayıp sunduğu ATASPORUMUZGÜREŞ Programının ko-ord�natörlüğünü yaptı. Kırkpınar Derneğ�m�z tarafından aylık

çıkartılan DESTAN-I KIRKPINAR Derg�m�z�n olu-şumunda herzaman f�k�rler�n-den ve b�lg� b�r�k�m�nden �st�fade ett�ğ�m�z Gazetec�-Yazar Kadr� BOLCAN aynı zamanda TSYD Üyel�ğ�, Türk�ye Gaze-tec�ler Cem�yet� sürekl� basın kartı sah�b�, Türk�ye M�ll� Ol�m-p�yat Kom�tes� Üyel�ğ�, Türk�ye Karate ve Judo Federasyonu Yön.Krl. Üyel�ğ� bulunuyordu. Evl� ve b�r erkek çocuk babası, Gazetec�-Yazar Kadr� BOLCAN’ın cenazes� 12 Aralık 2013 Perşembe günü Çok sayıda seven� ve yakını tarafından, İstanbul Üsküdar, Karaca ahmet Mezarlığında bulunan Şak�r�n Cam��nde kılınan öğle namazının ardından,Topkapı Çamlık Mezarlığında bulunan A�le Kabr�stanlığında toprağa ver�ld�. Değerl� Gazetec�-Yazar Kadr� BOLCAN’a ALLAH’ tan Rahmet, A�les�ne ve güreş cam�asına başsağlığı ve sabır d�-l�yoruz.

HABER: ÖZCAN BAŞGÜL

TÜRK SPOR CAMİASININ ACI KAYBI

SÜLEYMAN KAPLAN’IN KARDEŞİ VEFAT ETTİ

Page 30: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

30 ARALIK 2013

fotoğralarla anılarafotoğralarla anılarafotoğralarla anılaraYOLCULUK

fotoğralarla anılarafotoğralarla anılarafotoğralarla anılaraYOLCULUK

Bülent

Yağcı

ARŞİVİNDEN

Page 31: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

www.egebasim.com.tr

•Tasarım•Baskı•Mücellit

Page 32: Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 6

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

TRAKYA dikey A4 ilan.pdf 1 11.07.2013 14:11