devrimci gençlik dergisi sayı 19

25

Upload: devrimci-genclik

Post on 15-Mar-2016

251 views

Category:

Documents


11 download

DESCRIPTION

Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19 - AKP'nin Fermanını Yırtmaya Geliyoruz www.devrimcigenclik.net www.devgenc.org

TRANSCRIPT

Page 1: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19
Page 2: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19

Emperyalizme, Oligarfliye karfl› DEVR‹MC‹ GENÇL‹K dergisiSahibi ve Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü: Ali TOSUN Yay›n Türü: Yerel Süreli

Adres: Tomtom Mah. Örtmealt› Sok. No:6/B Beyo¤lu/‹STANBUL Tel-Fax: (0212) 245 91 55Bas›ld›¤› Yer: Yön Matbaas› Davutpafla Cad. Güven Sanayi Sitesi, B Blok, No:366

Topkap›/‹stanbul Tel: (0212) 544 66 34

Uygulad›¤› toplumsal y›k›m projelerinin a盤a ç›kan sonuçlar› nedeniyle giderek kö-fleye s›k›flmas› beklenen AKP, yüksek siyasetin yaratt›¤› rahatlat›c› havayla yolunadevam ediyor. Do¤rudan ABD emperyalizminin planlar›yla sürdürülen “Kürt aç›l›m›”,“Ermeni aç›l›m›” gibi gündemlerde al›nan inisiyatif ve flu an için a盤a ç›kan pembetablonun AKP’nin elini rahatlatt›¤›n› söyleyebiliriz. Bu atmosferin ne kadar devamedece¤i, sürecin nereye evrilece¤ini kesin çizgilerle söyleyebilmek pek mümkün ol-masa da ABD’nin Irak’tan çekilme planlar› çerçevesinde Kürt sorunun sistem içi birçözümü için bas›nç yapaca¤›ndan kuflku duymamak gerekir. MHP ve CHP’nin Kürtsorunu üzerinden faflistlik yar›fl› yapt›¤› bu dönemde AKP’nin kitle taban›n›n nas›l re-aksiyon verece¤i de sürecin gidiflat›n› etkileyecek bir baflka durum olacakt›r. Önü-müzdeki dönemde AKP’nin bir baflka bafl a¤r›s› da Obama yönetimin Türkiye’yi Irak,Afganistan ve Kafkasya projeleri içinde kullanma planlar› olacakt›r.

AKP hükümetinin önümüzdeki dönem as›l korkusu hiç kuflkusuz ki toplumsal halkmuhalefeti olacakt›r. Yedi buçuk y›ld›r AKP eliyle uygulanan neo liberal politikalar›nsonuçlar› art›k yaflam›n her alan›nda çöküntü yaratmaktad›r. AKP’yi iktidara tafl›yanbelediyecilik anlay›fl› art›k çökmüfltür. AKP, belediyeleri adeta flirketlere dönüfltür-müfltür. Rant, yolsuzluk, kentsel ya¤ma, halk› soyma AKP’nin belediyecilik anlay›fl›-n›n temel ayaklar›d›r. ‹stanbul’da 40’a yak›n vatandafl› “sel felaketi” ad›yla katliamasürükleyenler iflte bu politikalar›n sahipleridir. E¤itimde, sa¤l›kta art›k masal bitti. Or-ta ö¤retimden üniversiteye e¤itimin piyasalaflt›r›lmas› h›zland›. Sa¤l›kta kat›l›m payla-r› artt›r›ld›, ilaçlara kat›l›m pay› ise %50 artacak. Birçok salg›n hastal›¤›n gündemdeoldu¤u bir dönemde önümüzdeki y›l sa¤l›k bütçesi 3 milyar TL k›s›lacak. AKP dozer-leri, her gün yüzlerce polisle, panzerle, gaz bombas›yla kentsel dönüflüm yalanlar›y-la bir yoksul mahallesine giriyor. Elektri¤e, suya, ulafl›ma yap›lan zamlar memura ya-p›lan zamm›n neredeyse on kat›na ulaflt›. Resmi iflsiz say›s› befl milyona yaklaflt›.

Tayyip Erdo¤an her fley yolunda dese de önümüzdeki dönemde tüm bu rakamla-r›n daha da büyüyece¤i, ‹stanbul’da yap›lan IMF toplant›s›nda DB Baflkan› taraf›ndanda itiraf edildi. DB Baflkan› Robert Zoellick toplant›n›n sonucunu “ 1 milyar insan yok-sulluk çemberinde, 59 milyon insan iflini kaybedecek, Afrika’da 50 bin bebek öle-cek” cümleleriyle özetledi. Ve tüm yoksul ülke liderlerini sisteme karfl› ç›kacak isyan-lara ve savafllara karfl› haz›rl›kl› olmas› yönünde uyard›. IMF ve DB’nin Türkiye’ye uya-r›s› çok aç›kt›. Yoksullaflt›rmaya, özellefltirmeye ve piyasalaflt›rmaya devam. Sesiniç›kartan› jopla, gazla, tutukla, iflten at. 6–7 Ekim’ de ‹stanbul’da yaflananlar AKP’ningörevini iyi anlad›¤›n› gösteriyordu. Sendikal haklar›n› kullanmak isteyen iflçilerin ifl-ten at›lmas›, devrimci halk örgütlerine yönelik artan bask›, demokratik kitle örgütleri-ni etkisizlefltirme planlar› önümüzdeki dönemde yaflanacaklar›n birer örnekleridir.

Yukar›da sayd›¤›m›z tüm bu geliflmeler AKP’nin k›r›lganlaflt›¤›n› gösteriyor. Bu nok-tada ilerici güçlere ve solun bütününe önemli görevler düflüyor. AKP’nin uygulad›¤›tüm neo liberal, gerici, ›rkç› ve iflbirlikçi politikalara karfl› güçlü bir halk direnifli yarat-man›n, elimizden al›nan haklar› yeniden kazanman›n olanaklar› bugün daha fazla.Gençlik mücadelesinin, yaz aylar›nda yükseltti¤i militan direnifl sonucunda AKP’yeharç zamlar›n› geri ald›rtmas› bu tart›flman›n en somut örne¤idir. Bir baflka örnek yi-ne devrimcilerin iradi çabas›yla yarat›lan 3.köprüye karfl› halk direniflinde görülüyor.Bundan üç ay önce köprü için hemen bafllayaca¤›z diyen AKP’liler karfl›lar›nda bul-duklar› kitlesel direnifl nedeniyle köprü yap›m›n› fiili olarak ertelemek zorunda kald›-lar.

Böyle bir atmosferde sola ve ilerici muhalefete düflen görev halk›n tepkisini büyü-ten iflsizli¤e ve iflten ç›karmalara, yoksullu¤a, zamlara ve piyasalaflt›rmaya karfl› öz-güvenli, kararl› ve hak al›c› bir mücadele program› örgütlemektir. Bu noktada sa¤l›körgütleri öncülü¤ünde ‹stanbul’da yap›lan “Sa¤l›kta masal bitti” mitingi toplumsalmuhalefet hareketinin hem nas›l bir zemin üzerinden hareket edilmesi gerekti¤inigöstermesi aç›s›ndan hem de sonbahar›n hareketli geçece¤ine iflaret eden bir mitingolmas› aç›s›ndan oldukça önemlidir. Halkevleri taraf›ndan ça¤r›s› yap›lan 25 Ekim An-kara mitingi hem halk›n hak mücadelelerini sokakta sergileyecek hem de AKP’ninparçal› sald›r›lar›na karfl› verilecek ilk bütünlüklü yan›t olacakt›r. YÖK’ün kurulufl y›l-dönümünde gençlik mücadelesi paral› e¤itime ve gericili¤e güçlü bir yan›t verecek,hemen ard›ndan 8 Kas›m’da Aleviler ‹stanbul’da AKP’nin ikiyüzlü politikalar›ndan he-sap soracak, 25 Kas›m’da kamu çal›flanlar› genel grev ça¤r›s›nda bulunacak. Tümbunlara yerel düzeyli ifl yeri direniflleri, hak mücadeleleri, mahalle eylemleri, gençlikmücadelesinin etkisi, kad›n hareketinin yükselen ritmi ve Kürt hareketinin ilerici etki-sini koyal›m ve AKP’nin nas›l kuflat›laca¤›n› ve ilerici bir ç›k›fl için nas›l bir olanak için-de oldu¤umuzu görelim.

Ulusalc›lar›n gücünün tamamen tükendi¤ini fark eden AKP üniversitenin yeni sa-hipli¤ine soyunuyor. Üniversiteyi kuflatma ve üniversiteye s›zma ad›mlar›n› sonuçlan-d›ran AKP’nin flimdiki hedefi yerleflme. 2007 y›l›nda YÖK Baflkan› atamas›yla baflla-yan süreç sonunda, yap›lan atamalarla 19 üyeli YÖK’ün büyük k›sm› AKP’li; yine üni-versite rektörlerinin bir kaç› d›fl›nda büyük ço¤unlu¤u AKP taraf›ndan atand›. Görün-tü niyetine atanan birkaç liberal d›fl›nda görevlendirilenlerin büyük bir k›sm› cemaat,tarikat ya da AKP’yle ba¤lant›lar› olan isimlerden olufluyor. Son olarak YÖK üyeli¤ineatanan Cumhurbaflkanl›¤› Genel Sekreteri Mustafa ‹sen durumu özetliyor. ‹sen,2007 genel seçimlerinde AKP'den milletvekili aday aday› olabilmek için müsteflarl›kgörevinden istifa etmiflti. AKP flimdilerde ise kadrolaflma ata¤›n› dekan, yönetim ku-rullar›, genel sekreterlikler, bölüm baflkanl›klar›, akademik kadro atamalar›yla sürdü-rüyor. Üniversitelerden ilerici akademisyenler tasfiye edilirken yerlerine gerici kadro-lar yerlefltiriliyor. Y›ld›z Teknik Üniversitesi “‹nsan ve Toplum Bilimleri” bölümüne do-çent olarak atanan Caner Taslaman’ ›n bir bilim düflman› ve tarikat ba¤lant›l› oldu¤uaç›k aç›k bilinmekte. Bu biçimde sayabilece¤imiz daha onlarca örnek var. Aç›kça gö-rülmektedir ki AKP üniversitenin gerici dönüflümü için oldukça heveslidir. Geçen se-ne patlak veren evrim gündemiyle a盤a ç›kan bilim düflmanl›¤›, imam hatiplerin önü-

nü açan yasa de¤iflikli¤i, gerici kadrolaflma, müfredata müdahale, üniversite aç›l›flla-r›nda yurt ihtiyac› bahanesi ile önü aç›lan cemaatler hepsi AKP’nin hevesinin derece-sini gösterir nitelikte.

AKP üniversiteyi piyasalaflt›rma çabas›ndan da geri kalm›yor. Yaz aylar›nda harçla-ra yapmay› planlad›¤› %500’e varan zamlarla paral› e¤itim konusunda s›çramal› birad›m atmay› deneyen AKP’nin hevesi gençli¤in direnifliyle kursa¤›nda kalm›flt›. Y›llar-d›r tart›fl›lan mütevelli heyetleriyle üniversite yönetimlerine patronlar› sokmay› hedef-leyen yasay› ise k›sa süre içerisinde geçirmeyi hedefliyor.

Üniversitede tamamen piyasa egemenli¤inin önünü açacak bir plana karfl› ciddi birdirenifl örgütlemek önümüzdeki süreçte gençlik mücadelesinin temel görevidir. Üni-versitelilerin sorunlar› yaflanan paral›laflt›rma süreçleriyle art›k patlama noktas›naulaflt›. AKP siyasi ç›kar için hiçbir alt yap› haz›rl›¤› yapmadan üniversite kontenjanla-r›n› artt›rd›. Bugün on binlerce üniversiteli bar›nma sorunuyla yüz yüze. Yeterli yurt ola-naklar› bulunmad›¤› için üniversiteliler gericilerin yurtlar›na itiliyor. Yüzlerce liral›k buözel yurtlar hem gerici sermayenin hofluna gidiyor hem de üniversitenin gerici dönü-flümüne yard›mc› oluyor. Ulafl›m sorunu yine benzer ölçekte. Ö¤renciler kentlerdetam bir müflteri olarak görülüyor. Ev sahibi kira için ekstra para istiyor, ulafl›m ücret-leri fahifl zamlarla art›yor, yemek ücretleri, kitap paras›, faturalar, kesilen burslar der-ken ö¤rencilerin e¤itim hayat›n› sa¤l›kl› bir flekilde sürdürmesi imkâns›zlafl›yor.

Tüm bu bafll›klar› önümüzdeki dönemde gündemimize almal›y›z. Her bir bafll›k üni-versiteli devrimcilerin çabas›yla önemli direnifl mevzileri haline gelecektir.

Üniversitelerimizi siyasi vitrini haline getirmeye çal›flan AKP’nin ipli¤ini pazara ç›ka-racak, AKP’ye karfl› üniversiteyi savunacak tek güç devrimci gençliktir. Gövde göste-risi yapmak için üniversitelerimizi bir bir dolaflan AKP’lilerin flovlar›na son veren üni-versiteliler AKP’nin gerici, piyasac› dönüflümünü de durdurmay› hedef alan bir müca-dele hatt›n› önlerine koymal›d›rlar. Kuflkusuz AKP’ye, gericili¤e, paral› e¤itime veYÖK’e karfl› en güçlü yan›t 6 Kas›m alanlar›nda verilecektir. 6 Kas›m eylemlerini ke-sinlikle YÖK’ün tarihiyle hesaplaflan bir içerikle s›k›flt›rmamak gerekmektedir. 6 Ka-s›m alanlar› hem AKP iflgaline karfl› aya¤a kalkan üniversitelilerin enerjisiyle hem deparal›laflt›rma sorunuyla müflteri haline getirilen üniversitelilerin isyanlar›yla buluflma-l›d›r. 6 Kas›m meydanlar›ndan gericilere, patronlara, faflistlere güçlü bir yan›t verme-liyiz: Üniversiteler bizimdir. Üniversitelerimizin eflitli¤i, özgürlü¤ü, bilimi, ayd›nl›¤›, ba-r›fl› ve ba¤›ms›zl›¤› savunanlar›n oldu¤unu göstermeliyiz.

6 Kas›m’›n hemen ard›ndan bu çizgi üniversitelerde derinlefltirilmelidir. Üniversite-de yaflanan hem parçal› hem bütünlüklü sorunlara karfl› cevap üretmemiz gerekmek-tedir. Gericili¤e karfl› ideolojik mücadeleyi büyütmeliyiz. Üniversitelerimizdeki kantinücretinin oldu¤u kadar üniversitemize atanan bir dekan bir akademisyen de bizimgündemimizdir. ( ’77 y›l›nda ODTÜ’lülerin rektör olarak atanan ülkücü Hasan Tan OD-TÜ’ye rektör olamaz kampanyas› sonucunda istifa etmek zorunda kald›¤›n› hat›rla-makta fayda var.)

Üniversiteli gençlik mücadelesi henüz bir hareket düzeyinde olmasa da belirgin bircanl›l›k içinde oldu¤unu rahatl›kla söyleyebiliriz. Özellikle harç zamlar›n›n geri çektiril-mesinin yaratt›¤› yüksek moral daha özgüvenli davranman›n f›rsat›n› artt›r›yor. Ayr›caüniversitelilerin solun önerilerine daha fazla yak›nlaflt›¤›n›n fark›nda olmam›z gereki-yor. Polisin ve üniversite yönetimlerinin bu durumun oldukça fark›nda olduklar› senebafl›nda verilen ak›l almaz cezalardan anlafl›l›yor. ‹ktidara gelmeden önce özgürlük,özgürlük diye ba¤›ran AKP’liler bütün kinlerini üniversitelerin solcu, ilerici ö¤rencileri-ne gösteriyorlar. Baflta ‹stanbul Üniversitesi ve KTÜ’de verilen cezalar gösteriyor kiAKP üniversitelerden korkuyor. Çünkü biliyor ki devrimci ö¤renciler varken üniversite-ler rahat rahat pazarlanam›yor, harçlara istenildi¤i kadar zam yap›lam›yor. AKP lider-leri ö¤rencili salonlarda ve üniversitelerde istedi¤i flekilde gezemiyorlar, konuflam›yor-lar. Onlar› bize verdikleri cezalardan dolay› piflman etmeliyiz. Tüm yarat›c›l›¤›m›z vekararl›l›¤›m›zla onlara, e¤itim hakk›m›zla öyle gönüllerinden geçti¤i gibi oynayamaya-caklar› göstermeliyiz.

Önümüzdeki dönemin bir baflka temel gündemi ise Kürt sorunu çerçevesinde sü-ren tart›flmalara devrimci bir yönelimle müdahale etmek olacakt›r. Bu yönelimin te-mel ayaklar›n› ise Kürt sorunun demokratik çözümünde ›srar etmek ve halklar ara-s›nda bar›fl ve kardefllik zemininin güçlenmesine yönelik politikalar üretmek olufltu-racakt›r. Bu noktada Kürt halk›n›n siyasi temsilcilerinin muhatap kabul edilmesini veKürt halk›na yönelen her türlü sald›r›n›n son bulmas›n› tavizsiz flekilde savunmal›y›z.

Üniversitelerimizde “Bar›fl için anadilde e¤itim” hakk›n› savunmal›, Kürt halk›na,Kürt çocuklar›na yönelen her türlü sald›r›lara karfl› taraf olmay›z. Ayr›ca 1969 y›l›ndaZap Suyu’na yap›lan Devrimci Gençlik Köprüsü’nün yeniden yap›lmas›n› önüne hedefolarak koyan “Bar›fla Köprü Ol” projesi de üniversiteli gençli¤in Kürt halk›na uzatt›¤›s›cak bir el olacakt›r. Unutmayal›m ki Kürt sorununun çözümü için at›lacak en temelad›mlar›ndan biride bat›da yaflayanlar›n ›rkç›, flovenist atmosferden kurtar›lmas› ça-bas› olacakt›r. Bu kapsamda bat›da yaflayanlara Kürt halk›n›n çekti¤i ac›lar› ve mefl-ru taleplerini en yal›n dille anlatmal› ve empati kurdurmaya çal›flmal›y›z.

Yeni dönemin bafl›nda olmam›z üniversitelerimize yönelik daha genifl planlar yap-man›n olanaklar›n› veriyor. Bilimin ve ayd›nl›¤›n›n gücüyle “üniversiteli” olarak kitleselmücadelenin olanaklar›n› artt›rmal›y›z. Önemli olan yürümek de¤il birlikte yürümektir.Üniversitelerimizdeki kulüp, topluluk, sosyal ve kültürel çal›flmalara önem verilmeli-dir. Paylafl›m›n, dayan›flman›n ve üretimin örgütlenme ortamlar› olan bu alanlar üni-versiter yaflam›n gerçek zeminleri olacakt›r. Bu zemin üniversiter yaflam›n gerici dö-nüflümüne karfl› en kuvvetli barikatlar olacakt›r.

Üniversitelerimizi piyasac›lara ve gericilere dar edece¤iz. Dost da düflman da bil-sin ki 40 y›l› aflk›n bir süredir üniversite gençlik mücadelesinin ana damar› olan bizDev Genç’liler art›k daha güçlü, art›k daha kararl›y›z.

Üniversiteler AKP’yeTeslim Olmayacak

Page 3: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19

GEL‹YORUZ

MANfiET

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 193

Kürt aç›l›m›, Ermeni aç›l›m›, Azerbaycan ile ger-ginlik, ‹srail ile kriz gibi halletmesi gereken buncaifl varken; ekonomik kriz, iflsizlik, AB ile iliflkiler gi-bi bunca sorun aras›nda AKP iktidar›, Baflba-kan'›ndan Kültür Bakan›'na kadar tam kodro, iti-nal› bir flekilde, bir sebep bulup üniversitelerin ye-ni döneme onlars›z bafllamamas› için elinden ge-leni yapt›. Üniversiteler üzerindeki iktidarlar›n› te-sis ettiklerini cümle aleme duyurmak istercesineinatla üniversite kürsülerinden seslenmeye çal›flt›-lar. ‹natla diyoruz çün-kü üniversiteye kimizaman arka kap›dangirmek pahas›na, ko-rumalar ve ola¤anüs-tü güvenlik önlemlerialt›nda o kürsüye bü-yük bir gayretkeflliksergileyerek ç›kmayaçal›flt›lar. Kas›mpafla-l›, dünyaya posta ko-yan Baflbakan'›n ken-di ülkesindeki üniver-sitelerde konuflmayapmak için düfltü¤ü duruma bak›n!

Nas›l korkmas›n? Faflist rejimin de¤iflmez ismi,insan haklar› ihlal sicili bir haylli kabar›k Cemil Çi-çek'in, Ankara Üniversitesi'nde düzenlenen "De-mokrasi ve ‹nsan Haklar›" konulu etkinli¤e konufl-mac› olarak kat›ld›¤›nda bafl›na gelenler Baflba-kan'›n ömrü hayat›nda yaflamak istemeyece¤i an-lardan olsa gerek. Anlafl›lan Cemil Çiçek fazla gü-venmifl, YÖK'ünü, rektörünü atad›klar› üniversite-ye. Bu yüzden unutmufl Mahir'lerin seslerinin yan-k›land›¤› Ankara Üniversitesi'nde konuflman›n bukadar kolay olmayaca¤›n›. Ülkesine ve üniversite-sine sahip ç›kan üniversitelilerin tepkisiyle flaflk›-na dönen Çiçek ancak "ben sizi dinledim flimdi desiz beni dinleyin, demokrasinin gere¤i budur" diye-bildi. B›rak›lsayd› ne anlatacakt› acaba? Tahminetmek zor de¤il. Dokuz Eylül Üniversitesi'nin aç›l›fltörenine kat›lan ve ancak ö¤rencisiz (haber bülten-lerinde Erdo¤an'›n daha sonra ilkö¤retim ö¤renci-lerine konuflma yaparak rahatlad›¤›n› ikinci haberolarak geçti) salonda konuflma yapabilen Erdo-¤an'›n sözlerini hat›rlamak yeterli. Erdo¤an üniver-sitelilere aç›k aç›k, hiç yüzü k›zarmadan "ifl bula-caks›n›z diye bir kaide yok" dedi. Biz Erdo¤an'›nkonuflmas›n› biraz daha uzatal›m: "Sevgili ö¤renci-ler, üniversitede nitelikli e¤itim alacaks›n›z diye birkural yok! Üniversiteye girer girmez bar›nma soru-nunuz çözülecek diye de bir kural yok, mamafiyurtlar›n kapasitesi yeterli de¤il. Asl›nda herkesokusun diye bir kural hiç yok, paras› olan oku-sun!"

E¤er izin verilseydi Cemil Çiçek de heralde ülke-nin demokrasiye ihtiyac› olmad›¤›n›, demokrasigömle¤inin bol geldi¤inden bahsedecekti. Baflba-kan›n izinden gitmek bunu gerektirir t›pk› SanayiBakan› Nihat Ergün'ün yapt›¤› gibi. Geçen sene‹TÜ aç›l›fl töreninde d›flar›da ö¤renciler gözalt›naal›n›rken Erdo¤an'›n ö¤rencisiz salonda konuflma-

s›na "sevgili ö¤renciler" diye bafllad›¤› ve demok-rasi, fikir özgürlü¤ü gibi konulardan bahsetti¤i ha-t›rlanacakt›r. Kocaeli Üniversitesi'ne ö¤rencilerlekarfl›laflmamak için arka kap›dan girifl yapan Ni-hat Ergün de üniversite kap›s›nda kurulan barikatile üniversitelilerin içeri al›nmad›¤› s›ralarda "hertürlü düflünceye üniversitede yer verilmeli" diyekonufluyordu.

Üniversiteliler AKP temsilcilerini konuflturma-makta hata m› yap›yorlar? Demokrasi ad›na de¤il

bu soru. Üniversiteli-lere y›llardan berisöyledikleri yalanlarkendi a¤›zlar›ndanduyulsayd› daha m›iyi olurdu? ‹kiyüzlülükve pervas›zl›¤›n üze-rinde simgeleflti¤i biriktidar için bu hiç so-run yarataca¤a ben-zemiyor. Onlar içinas›l sorun hala ikti-dar olamad›klar›n›görmeleri. Tam da bu

yüzden üniversitelerimizi AKP'ye b›rakmayaca¤›m›-z› daha kararl›, daha cüretkar göstermek gereki-yor. Ama sadece Baflbakan›, bakanlar› de¤il onla-r›n üniversitelerdeki temsilcisi, üniversite kap›lar›-n› piyasac›lara, gericilere açan rektörleri de kov-mak, AKP politikalar›n› alk›fllayan akademisyenle-rin surat›na üniversitenin ayd›n kimli¤ini çarpmakgerekiyor.

Erdo¤an'›n özel doktoru ‹.Ü. rektörü Yunus Söy-let "hasta"s›n› fahri doktoroyla flereflendirirkentam da hizmetkarl›¤›n› yapt›¤› iktidar gibi sinsiceve ikiyüzlü bir flekilde 54 ö¤renciye toplam 14 y›l9 aya varan uzaklaflt›rma cezalar› verdi. Benzer birflekilde KTÜ de yeni döneme cezalar ile merhabadedi. Dönem bafl›ndan itibaren verilen uzaklaflt›r-ma cezalar› 25'i bulmufl durumda. KTÜ yönetimib›rak›n demorasiyi, etik kurallar›, var olan yasalar›dahi ihlal edecek denli gözü dönmüfl bir flekildeceza gerekçelerini haz›rlad› ve bir de bunlar› hiç birsak›nca görmeden ö¤rencilere tebli¤ etti. AKP'ninpolisi, AKP'nin rektörüyle yapt›¤› iflbirli¤ini resmiolarak belgeledi. AKP gericili¤inin ve faflizmininüniversitelerde kurumsallaflmas› için elinden gele-ni yapan rektörler anlafl›lan o ki Erdo¤an için ö¤-rencisiz bir üniversite yaratabilmenin yollar›n› ar›-yorlar.

Dar kafal› AKP rektörleri, Emrullah Efendi'nin"flu okullar olmasa maarifi (e¤itim) ne güzel idareederdim" sözündeki espiriyi anlamayad›klar› içinduvarlar›na ast›klar› k›lavuz olarak bellemifl olma-l›lar. Bir yandan da bu kadar ö¤renci düflman› ol-malar›n› da anlamak gerekiyor. Tam da son onbefl y›l›n belki de en ciddi piyasalaflt›rma ad›m›n›atm›fl, harçlara % 500'e varan zamlar yapm›flkenkarfl›lar›nda yine ö¤rencileri buldular. Halbuki okul-lar kapal›yd›, ö¤renciler ise tatilde, nereden de ç›k-m›flt› flimdi bunlar? Yine kaç›rd›lar piyasac›-gericiefendilerinin gözlerine girme f›rsat›n›. ‹flin kötü ya-

AKP’nin Ferman›n› Y›kmaya

6 Kas›m 2009 günü 28. y›l›n› doldura-cak olan YÖK, kuruldu¤u günden bu yanabüyük de¤iflimler geçirdi. Sistemin üni-versitelerden beklentilerine göre misyonve vizyon de¤ifltiren YÖK'ün tarihsel ana-lizi, 80 sonras› üniversite sisteminin ya-flad›¤› de¤iflimi aç›k bir flekilde gözlerönüne seriyor.

YÖK'ün ilk kurulufl misyonu flüphesiz,80 öncesi "anarflinin ve terörün" kayna¤›olarak gösterilen üniversiteleri bir taraf-tan zapt-u rapt alt›na almak di¤er taraf-tan ise üniversitenin faflistlefltirilmesininönünü açmakt›. YÖK bu misyonunu, üni-versitelerdeki bilim adamlar›n› ve akade-misyenleri ç›kard›¤› yasalar ile üniversite-den atarak, üniversitelerde tam bir bask›ayg›t› tesis ederek yerine getirdi. Fakatdi¤er taraftan da Türk-‹slam sentezi ola-rak bilinen faflist e¤itim anlay›fl›n› üniver-siter yaflamda etkili k›larken 90'l› y›llar›nbafllar›na kadar geçen bu süre zarf›ndaüniversitelerde h›zl› bir faflist kadrolafl-man›n önünü açt›.

90'l› y›llarla beraber Türkiye sömürgetipi kapitalizminin neoliberal politikalaraeklemlenme sürecinin h›zland›¤› bir dö-nemde YÖK'ün misyonu da de¤iflim gös-terdi. Söz konusu de¤iflim üniversiteler-deki faflist rejimin ortadan kalkmas› yada demokratikleflmesi anlam›na gelme-mekle birlikte tam tersine YÖK bu misyo-nu neoliberalizme uyumlu bir üniversitesistemi örgütleme hedefiyle birlefltirdi.90'l› y›llarla beraber art›k YÖK, sermaye-nin de destek ve ittirici gücünü arkas›naalarak bilgi toplumu, yeni dünya düzenigibi kavramlar› üniversite gündeminesoktu. Bilgi üretim sürecinden, bilgininkullan›m ve iletimine; üniversite yönetimbiçiminin de¤ifltirilmesine ve üniversitee¤itiminin paral›laflt›r›lmas›na kadar ge-nifl bir çerçevede koyulan hedefler art›kYÖK'ün yeni misyonu haline gelmiflti.YÖK 90'l› y›llar›n bafl›ndan itibaren bu he-deflerin yerine getirilmesine dönük ciddiad›mlar atarken en büyük atak flüphesiz95 yaz›nda üniversite harçlar›na yap›lan%350 zamla geldi. Koordinasyon Hareke-ti ile simgeleflen, paral› e¤itim karfl›t› ö¤-renci muhalefeti ile karfl›laflan YÖK, zam-lar konusunda geri ad›m atmasa da üni-versiter sistemin paral›laflt›r›lmas› hedef-lerinde istedi¤i noktaya gelemeyerek de-yim yerindeyse vites küçültmek zorunda

Ne kavga eski kavga ne YÖK eski YÖK

Page 4: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 194

MANfiET www.devrimcigenclik.org

n› sevgili baflbakanlar›n›n bafl›nda bunca ifl varkenbir de harçlarla u¤raflmas›na neden oldular. Gün-demin yaratt›¤› stresi flöyle bir Ankara sokaklar›n-da döner yiyerek üzerinden atma, küçük bir kaça-mak yapma f›rsat›n› da elinden alm›fl oldular. Kaflyapay›m derken göz ç›kartmak bu olsa gerek.

HHaakk ssookkaakkttaa kkaazzaann››ll››rr!!

YÖK bir süreden beri alttan alta ve sinsice yürüt-tü¤ü piyasalaflt›rma uygulamalar›n› harç zamlar›y-la taçland›rmaya niyetlendiyse de deyim yerindey-se baltay› tafla vurdu. Üniversiteliler sand›klar›n›naksine ne haz›rl›ks›z yakaland› bu zam haberinene de tepkisiz geçifltirdi. Yaklafl›k yirmi y›ld›r kesin-tisiz bir biçimde örgütlenen piyasalaflt›rma-paral›-laflt›rma karfl›t› mücadele birkimini arkas›na alanüniversiteliler, zamlar›n aç›kland›¤› ilk günden iti-baren sokaklar› hiç bofl b›rakmad›. Meclis'e yürü-yüfl; medyan›n insaf›na b›rakmaks›z›n paral› e¤i-tim sorununu halk›n gündemine sokmaya dönükkent merkezlerinde gerçeklefltirilen ve ço¤u za-man miting havas›na dönüflen oturma eylemleri;üniversitelerde uygulanan piyasac›-gerici politika-lar›n uygulay›c›s›, destekçisi tüm isimleri hedefalan, onlar› teflhir eden k›vrak, militan eylem bi-çimleri yaklafl›k 2 ayboyunca paral› e¤itimsorununu ülke günde-minden hiç düflürme-di.

Tarihsel niteliktebir kazan›m›n eldeedildi¤i bu iki ayl›k sü-reç k›sa olmas›nara¤men birçok deneyi-mi ve al›nacak dersle-ri de gözler önüneserdi. Her fleyden ön-ce dönemin mücade-le çizgisinin nas›l ol-mas› gerekti¤ini net-lefltirdi diyebiliriz. Zam karar›n›n aç›klanmas› ar-d›ndan birçok gençlik örgütü önerdikleri muhalefetçizgisini ve bunun pratiklerini ortaya koydu. Elbet-te muhalefet çizgisi önermeyen, süreci erteleyenve mücadeleyi gelecek günlere havale eden yakla-fl›mlar da oldu. fiüphesiz bu tutum muhalefet çiz-gisi aç›s›ndan de¤il ancak pasifizmin etkisi bak›-m›ndan bir de¤erlendirmeyi hak edebilir. Di¤er ta-raftan öne ç›kan belirgin çizgilere k›saca de¤in-mekte fayda var.

Sadece internet üzerinde aç›lan "konu bafll›kla-r›" üzerinden, meflrulu¤una güvenmeyerek yasal-l›k kayg›s› tafl›yan ve c›l›z bas›n aç›klamalar› ile sü-reci geçifltiren gençlik örgütlerini bir tarafa b›rak›r-sak süreç içinde iki temel çizgi ön plana ç›kt›. Bun-lardan ilki olan Genç-Sen, diyebiliriz ki kuruluflesas ve amaçlar›na uygun bir mücadele hatt› izle-di. Genç-Sen üniversitelilere "harç karfl›t› de¤il,zam karfl›t›" gibi oldukça geri bir politik çizgi öner-di. Bürokratik yönetimin hakimiyetinde belirlenen,baflta rektörler olmak üzere piyasac› gerici siste-min temsilcileri ile mümkün olan en uzlaflmac› çiz-gi temel bir karakter olarak sirayet etti. Kendi po-litikas›n› dayatarak ortak bir mücadele hatt›n›n ör-gütlenmesinin önüne geçen Genç-Sen, mücadele-den beklentisinin nereye kadar oldu¤unu harçlar›yarg›ya tafl›mas› ile zaten belli etti. Diyelim ki yar-g› harçlar› onaylad› -ki anayasada ilgili hükümlervar- ne olacak, paras›z e¤itim talebinden vaz m›geçilecek? Ya da harçlar art›k meflru mu kabuledilecek?

Öne ç›kan ikinci çizginin sahibi ise Ö¤renci Ko-

lektifleri. Kolektifler Meclis'e yürüyüfl ile bafllatt›k-lar› "harç karfl›t›" meflru-militan eylem çizgisiyle tu-tarl› bir politik hat ortaya koydu. YÖK Çal›fltay›’n›nbas›lmas›ndan Baflbakan'›n yönetti¤i ülkenin bafl-kentinde rahat dolaflmas›na izin verilmemesinekadar baflar›l› bir eylem çizgisi örgütledi. Ancaktüm bunlarla beraber Kolektifler süreci bütünlüklübir çerçevede örgütlemeyi baflaramad›. Kendi d›-fl›nda var olan tepki hareketlerini, kimi denemelerolsa da, ortak bir mücadele çizgisi arkas›nda saf-laflt›rmay› baflaramayan Kolektifler çok daha kitl-sel bir hareketlenme yaratma f›rsat›n› yakalaya-mad›.

Her fleyden önce belirtmek gerekir ki harç zam-lar›n›n geri çekilmesi üniversitenin köklerine ka-dar inen piyasa sistemine karfl› üniversitelilerinson y›llardaki en önemli kazan›mlar›ndan birisidir.Elde edilen bu kazan›m›n alt›nda AKP’nin ö¤renci-lere bir lutfü de¤il üniversitelilerin y›llad›r piyasa-laflt›rmaya ve onun ideolojisine karfl› yürüttükleri›srarl› mücadele yatmaktad›r. Üniversiteliler ver-dikleri mücadele ile "hak sokakta kazan›l›r" sözü-nün gerçekli¤ini herkese ispat etmifltir. ‹flte tamda bu yüzden üniversiteliler hem en büyük tehdit

unsuru hem de buvasf›yla yaflam alg›s›,düflünce yap›s› bir anönce de¤ifltirilmesi,gericilefltirilmesi ge-reken en önemli kitleolarak görülmektedir.

Di¤er yandan harçkazan›m›n›n elde edil-di¤i konjonktürel gün-demin de tahlilinin ya-p›lmas› zorunludur.Harç zamlar› egemen-lerin hareket alan›n›oldukça zorlayan Kürtsorununda aç›l›m tar-

t›flmalar›n›n yafland›¤› bir dönemde gündeme gel-di. Kürt sorununda genifl bir uzlafl› yaratmaya çal›-flan ve y›pranmamaya özen gösteren AKP, hiçbirmuhalif tepki ile karfl›laflmay› göze alamayacakdenli ihtiyatl› davranmak zorunda kald›. Böyle birdönemde gençli¤in yapt›¤› öncü müdahale ve ey-lemler AKP'nin geri ad›m atmas›n› sa¤lad›.

AABBDD yyüürrüü yyaa kkuulluumm ddeemmiiflfl bbiirr kkeerree

En baflta da söyledi¤imiz gibi AKP'nin bu dönemhalletmesi gereken çok ifli var. ‹flvereni ABD olun-ca AKP daha cesaretli ad›mlar at›yor, üzerine ald›-¤› sorumluluklar› daha çabuk ve k›vrak bir flekildeyerine getirmeye çabal›yor. Ancak kapasitesi vebecerisinin de s›n›rlar› var. fiimdilik bu iflleri halle-decek daha nitelikli ve ifl bitirici baflka ustas› ol-mayan ABD, AKP'ye el verip yürü ya kulum arkan-day›m diyor.

AKP'nin halletmesi gereken ilk ifl hiç flüphesizKürt sorunu. Bilindi¤i gibi ABD Irak'tan askerleriniçekmek için gün say›yor ve çat›flmay› Afganistan-Pakistan hatt›na çekmek istiyor. Ancak çekilme ifl-lemi tamamland›¤›nda da arkas›nda istikrars›z birbölge b›rakmak istemiyor. ABD için petrol kaynak-lar› ve enerji nakil yollar›n›n geçifl noktas› olarakKuzey'in istikrar› önemli. Tasarlad›¤› bu hedefte,Barzani-Talabani ikilisiyle Kuzey Irak bölümünühalletmifl görünen ABD as›l a¤›rl›¤› bölgedeki di¤eristikrars›zl›k kayna¤› Türkiye'ye vermifl durumda.ABD Türkiye'den hem askeri operasyonel bir güçolarak yararlanmay› hem de Kuzey Irak yönetimiile iflbirli¤i yapmas›n› istiyor. Ancak istenilen istik-rar›n sa¤lanabilmesi için Kürt sorununun çözümü,

kald›. Ancak bu vites küçültme, piyasa-laflt›rma stratejisinin di¤er alanlar›nda,üniversitenin metamorfoza u¤rat›lmas›,bilginin metalaflt›r›lmas› v.d. bafll›klar›n-da önemli yol ald›.

Di¤er taraftan üniversiter sistemin pi-yasaya aç›lmas› stratejisinin büyük oran-da sekteye u¤ramas›nda önemli faktör-lerden biri olarak YÖK ve üniversitelerin,90'l› y›llar›n ortalar›ndan itibaren ege-menler aras› iktidar mücadelesi alan› ha-line geldi¤ini de eklemek gerekiyor. 80sonras› giderek yükselen ve bafl›n› RefahPartisi'nin çekti¤i ‹slamc› hareketin 90'l›y›llar›n ortalar›ndan itibaren siyasal birgüç haline dönüflerek iktidara gelmesi,laik-fleriatç› çat›flmas› üzerinden flekille-nen ve ülkede giderek derinleflen ege-menler aras› iktidar mücadelesinin üni-versitelerde de türban tart›flmas› üzerin-den yans›mas›n› buldu. Nas›l ki Özal ikti-dar› sonras› ülkede neoliberal politikala-r›n hayata geçirilmesi büyük oranda ya-vafllad›ysa benzer bir durum üniversitesisteminde de yafland›. Elbette bu yavafl-lama bafl›n› Kemal Gürüz ve ekibinin çek-ti¤i ulusalc› kli¤in neoliberal politikalarakarfl› olmas›ndan de¤il üniversiteler üze-rindeki egemenlik alanlar›n› koruma kay-g›lar›ndan kaynakland›.

AKP'nin iktidara gelifli YÖK'ün s›rtlad›¤›hedeflere yenilerinin eklenmesine nedenoldu. AKP'nin ilk dönemi geçmiflte yafla-nanlar› hat›rlatacak flekilde laik-fleriatç›kavgas› görünümünde ve üniversitelerüzerinde iktidar çat›flmas› fleklinde ge-çerken bu dönemde AKP her ne kadarüniversiteler üzerinde tam olarak iktidar›-n› kurmufl olmasa da ülkede ve üniversi-tede neoliberal politikalar›n derinlefltiril-mesine yönelik çok ciddi ad›mlar att›.2007 genel seçimlerinin ard›ndan AKP,oy oran›n› %47'lere kadar artt›r›rken ayn›dönemde YÖK baflkan› ve Cumhurbaflka-n›’n›n görev sürelerinin dolmas›yla üniver-siteler üzerindeki kadrolaflmas›n› sa¤la-yacak çok büyük bir alan yakalam›fl oldu.Cumhurbaflkanl›¤› makam›na AbdullahGül getirilirken YÖK Baflkan› ise ODTÜ'degericili¤i ile nam salan Yusuf Ziya Özcanoldu. Böylece üniversiteler üzerindeki ik-tidar çat›flmas› önemli ölçüde son bulur-ken YÖK üniversitelerde gericili¤in, piya-sac›l›¤›n ve faflizmin ana örgütleyici kuru-mu haline geldi.

YYÖÖKK''üünn yyeennii ddöönneemmii:: SSüürreeçç hh››zzllaann››yyoorr

YÖK baflkanl›¤›na Yusuf Ziya Özcan'›ngetirilmesi ard›ndan bir yandan yükse-kö¤retimin piyasaya aç›lma sürecine h›zverilirken bir yandan da YÖK ve üniversi-teler içinde gerici kadrolaflma doruk nok-tas›na ulaflt›. Özcan’›n göreve geldi¤i2007 Aral›k ay›ndan itibaren yüksekö¤re-tim sistemine dair yaflanan geliflmeleregöz at›ld›¤›nda söyledi¤imiz bu süreç çokdaha iyi anlafl›labilir.

Son birkaç y›l içerisinde ülkedeki üni-versitelerin aras›na 41 yeni üniversite da-ha eklendi. Vak›f üniversitelerinin say›s›neredeyse ikiye katlan›rken her ilde bir

Page 5: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19

MANfiET

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 195

www.devrimcigenclik.org

bir baflka de¤iflle PKK'nin tasfiyesi flart. Günde-min ana bafll›¤›n›n Kürt sorunu olmas› da iflte buyüzden. Ancak bugünkü anlam›yla de¤il.

ABD bir süreden beri PKK'nin askeri ve siyasivarl›¤›n› ortadan kald›rmak için planlar haz›rl›yor-du. Askeri operasyonlar›n h›zland›r›lmas› ve dincigericili¤in bölgedeki nüfusunun artt›r›lmas› strate-jisi bu planlar›n geçti¤imiz dönemde a盤a ç›kanana bafll›klar›yd›. Kürt hareketi, askeri operasyon-lar› yerel seçimler öncesi bofla ç›kar›rken yerel se-çimlerde AKP'yi bölgeden silerek yap›lan tüm he-saplar› alt üst etmiflti. Son birkaç ayd›r Kürt soru-nu etraf›nda flekillenen geliflmelerin bu kadar h›z-lanmas› ise yeni bir stratejinin zorlamas›. Bu stra-tejinin ana temas›n› silahs›z çözüm oluflturuyor.ABD Türkiye'den eskisi gibi "terörü bitirdik","yen-dik" gibi söylem ve yöntemleri kullanmas›n› iste-mezken PKK'den de sürece uyum sa¤lamas›n›bekliyor. Ancak görülen o ki bu süreç oldukça kriz-li ve uzun vadeye yay›lm›fl bir flekilde ilerleyecek.‹lk önemli kriz, sürecin bafllamas›ndan bu yanagerçekleflen belki de ilk somut geliflme sonras›n-da yafland›.

AKP'nin "Kürt aç›l›m›" laf›yla bafllatt›¤› ve enson "milli birlik ve beraberlik sürecine" dönüfltür-dü¤ü ancak, DTP kadrolar›na yapt›¤› operasyonlarve tutuklamalar d›fl›nda, hiç bir somut ad›m atma-d›¤› Kürt aç›l›m› tart›flmas›, Abdullah Öcalan'›nça¤r›s›yla Avrupa, Kandil ve Mahmur Kamp›'ndangelen Bar›fl Grubu'nun ülkeye girifl yapmas›yla bel-ki de ilk defa somut bir geliflme üzerinden dönme-ye bafllad›. Aralar›nda 8 gerillan›n da bulundu¤uBar›fl Grubu'nun ülkeye gelmesi baflta Baflbakanve ‹çiflleri bakan› olmak üzere AKP'nin oldukça ca-n›n› s›kt›. Canlar›n› s›k›lmas›na, Beflir Atalay'›n Ah-met Türk'ü telefonla aramas›na neden olan fleyyaflanan geliflmeler karfl›s›nda haz›rl›ks›z ya dahabersiz olunmas›ndan de¤ildi elbette. Aksine ge-lifller gazete köflelerine tafl›nacak kadar bilinen birgeliflmeydi. Fakat hesapta olmayan fley DTP'ninbu süreçte insiyatif almas› oldu. DTP, Bar›fl Grubuiçin yüz binlerin kat›ld›¤› coflkulu bir karfl›lama ha-z›rlayarak hesaplar› bozdu. Tam da bu yüzden ge-liflmelerin yafland›¤› bir-iki gün boyunca mikrofonuzat›lan AKP'liler a¤›z birli¤i etmiflçesine DTP'ninyapt›¤› "flovu" elefltirdi. Her ne kadar Beflir Atalayve Erdo¤an "geliflleri biliyorduk", "Öcalan istedi di-ye de¤il biz oldu¤umuz için bu geliflmeler yafland›"dese de süreçte Kürt hareketinin inisiyatif almas›-n›n önüne geçemediler. Burada as›l kritik Kürt so-runu etraf›nda dönen tart›flmalar›n devam›n›n na-s›l gelece¤i. Beflir Atalay "150-200 kifli daha bek-liyoruz, biz ve yasal düzenlemeler haz›rl›yoruz" de-se de Kürt hareketinin kesin bir dille öne sürdü¤üanayasal güvence talebinin Meclis'teki bu tabloy-la gerçekleflmesi oldukça zor görünüyor. Erdo¤anCHP ile yaflanan krizi "mektup aç›l›m›yla" da çöze-memiflken ve MHP ile zaten herhangi bir uzlafl› ze-minini bulmas› imkans›zken AKP'nin k›sa bir za-man zarf›nda bu konuda ad›m atabilmesi olas› gö-zükmüyor.

AKP'nin üzerine ald›¤› di¤er bir ifl ise Ermenis-tan ile iliflkilerin düzeltilmesi ve s›n›r kap›s›n›n aç›l-mas›. Türkiye'den Ermenistan ile s›n›r kap›s›n›naç›lmas› ve iliflkilerin normallefltirilmesi talebininnedeni ise Kafkas petrolleri ve do¤al gaz›n›n so-runsuz bir flekilde pazara aktar›lmas›. Görülen o kibu süreç çok daha h›zl› ilerliyor. Futbol maçlar›ylabafllayan "dostane" iliflkiler imzalanan protokollerile devam etti. Arada ufak tefek sürtüflmeler ç›ksada flimdilik süreç ABD'nin istedi¤i do¤rultuda h›z-la ilerliyor. Görünen en önemli sorun ise Türki-

ye'nin Ermeni s›n›r›n› kapatma nedeni olan Da¤l›kKaraba¤ sorunu. Ermenistan ile iliflkiler Türkiye ileAzerbaycan'›n aras›n› oldukça gerginlefltirdi. D›flifl-leri Bakan› Davuto¤lu "Azerbaycan'la iliflkilerimizasla bozulmaz derken" ve Gül sürekli olarak "tekmillet, iki devlet" diye sloganik laflar üretirkenAzerbaycan do¤algaza zam yapma sinyallerini ver-di bile.

Bu bafl döndürücü geliflmelerin aras›nda bir deikinci "one minute" vakas› yafland›. ‹srail'in de ka-t›l›m›yla gerçeklefltirilmesi planlanan Anadolu Kar-tal› tatbikat›n›n, ‹srail'in kat›l›m› olmadan gerçek-lefltirilmek istenmesi Türkiye ile ‹srail aras›nda ye-ni bir krizin yaflanmas›na neden oldu. Al›nan kara-r› Erdo¤an "halk›m istemiyor" diye savundu. ‹srailile kriz sorunu henüz halledilmedi ki Savunma Ba-kan› son günlerde oldukça s›k› iliflkiler gelifltirilenSuriye ile s›n›rda bir askeri tatbikat gerçeklefltirile-ce¤ini duyurdu. ABD Türkiye'den Arap dünyas› üze-rindeki etkisini artt›rmas›n› beklerken, ne askerine de ekonomik gücü bulunan Türkiye için buamaca ulaflman›n en kolay yolu ‹srail'e posta koy-mak olarak görülüyor. Yoksa askeri ve ekonomikikili anlaflmalar›n iptali anlam›na gelmiyor. ‹srail'inTürkiye Baflkonso-losu'nun "bu sorungeçici" demesi deyaflananlar›n gözboyama harekat›oldu¤unu ortayakoyuyor.

GGüüççllüü ssooll çç››kk››flflllaa--rraa iihhttiiyyaaçç vvaarr

Aç›kça görülüyorki AKP iktidar› ülke-yi d›fl politika ma-nevralar› ile oldukça iyi bir flekilde idare ediyor.Kürt Sorunu, Ermeni Sorunu, krizleri gerginliklerderken halk›n gerçek gündeminin aradan s›yr›lma-s› mümkün olmuyor. Elbette ülkede solun etkisiz-li¤i de AKP'nin iflini kolaylaflt›r›yor.

Türkiye solu, her ne kadar IMF toplant›lar›n›n ya-p›ld›¤› günlerde etkili bir muhalefet ve direnifl örne-¤i sergilese de özellikle Kürt sorunu gibi hayatiönemde yer alan bir gündemde kayda de¤er birgüçlü insiyatif gelifltirebilmifl de¤il. Elbette bu so-run di¤er gündemler için de geçerli. Halk›n gerçekgündemini örgütleyecek, gerçek anlamda bar›fl›nve kardeflli¤in ülkesini kuracak sol politikalar›n ge-lifltirilece¤i alan henüz doldurulabilmifl de¤il. Bu-nunla beraber halk›n çeflitli kesimlerinde sisteminy›k›c›l›¤›na karfl› duyulan öfke farkl› alanlarda veço¤u kez kendili¤inden tepkiler olarak a盤a ç›k›-yor. Ve bu alanlara temas edilebildi¤i ölçüde ör-gütlü bir güç olarak yükselecek mücadelenin sin-yalleri oldukça güçlü bir biçimde hissediliyor. Bubak›mdan halk›n gerçek gündemini ülke gündemihaline getirmeye dönük ad›mlar› güçlendirmek entemel görev olarak önümüzde duruyor. Bu nokta-da 25 Kas›m günü için KESK'in ald›¤› genel grevkarar› desteklenmesi gereken temel günlerden bi-ridir. Üniversitelilerin temel gündemi ise 6 Kas›m.

Üniversitelerde piyasac›-gerici poilitikalar›n anaörgütleyici kurumu olan YÖK'ün kurulufl tarihi 6Kas›m, ö¤renci hareketi için yeni bafllang›ç tarihiolacakt›r. 6 Kas›m günü üniversitelerimizden yük-seltece¤imiz eflit, paras›z, bilimsel, anadilde e¤i-tim talebinin gücü demokratik üniversite, bar›fl vekardeflli¤in ülkesini kurmak için ad›mlar›m›z› h›z-land›rmam›z› sa¤layacakt›r. AKP’nin üniversiteye,ülkeye ilan etti¤i ferman› y›rtman›n zaman› geldi.Sars›nt›lar hissediliyor. Geliyoruz!

üniversite aç›larak toplam üniversite sa-y›s› 139’a ulaflt›. Üniversite aç›lmas› içingereken flartlarda de¤ifliklik yap›ld›¤› içinyeni aç›lan üniversitelerin ço¤u, yeni dö-nemin ihtiyaçlar›na ba¤l› olarak, Fen-Ede-biyat fakültelerinden yoksun mesleki veteknik e¤itim amaçl› olarak kuruldu. Ku-rulan üniversitelerde akademik kadrodaprofesör bulmak neredeyse imkâns›ziken aç›lan akademik kadrolar gericilertaraf›ndan dolduruldu. Öyle ki 2008 y›l›n-da yap›lan yeni rektör atamalar›, AKP'yeyak›n olmak ya da AKP politikalar›nauyum sa¤layabilmek kriterlerine göre ya-p›ld›. fiuras› bir gerçek ki art›k üniversite-lerdeki yönetsel kademe tamamen AKP'likadrolar taraf›ndan dolduruldu. Üniversi-telerde yönetsel kademe de¤ifltirilirkenYÖK'ün eski yönetim kadrosuyla devametmesi beklenemezdi elbette. 19 üyeliYÖK genel kurulunda zamana yay›lm›fl birde¤iflim süreci yaflanarak eski cumhur-baflkan› Ahmet Necdet Sezer'in atad›¤›

isimler birerbirer de¤ifltiril-di. Son olarakF e t h u l l a h ç ›kimli¤i ile bili-nen ve Cum-hurbaflkan› ge-nel sekreterli-¤i görevindebulunan Mus-tafa ‹sen’iYÖK üyeli¤ine

atad›. Gül bu atamay› ne konuflaca¤›nabile kendisi karar veremeyen kukla Öz-can'›n vizyon sorununa çözüm olarak m›yapt›¤› sorusuna verilecek cevaplar içinhenüz erken. Ancak ortada bir gerçek varki yap›lan tüm bu ataklarla AKP ideolojisiüniversiteler üzerinde kurumsallaflmaad›na çok büyük mesafe kat etti.

AKP idaresindeki YÖK bir yandan küre-sel sermayenin ihtiyaçlar› do¤rultusundabir yüksekö¤retim sistemi yarat›lmas›için Bologna Süreci hedeflerine h›z verir-ken di¤er yandan da ülkenin Ortado¤uyüksekö¤retim pazar› haline getirilmesive yüksekö¤retim sisteminin gericilefltiril-mesi yolunda özellikle Malezya, SuudiArabistan gibi ülkelerle baflta ö¤renci veö¤retim görevlisi de¤ifl tokuflu olmak üze-re çeflitli protokollere imza att›. Gericili-¤in ve piyasac›l›¤›n bulufltu¤u nokta! K›sabir zaman önce, katsay› uygulamas›n›nkald›r›lmas› da benzer bir e¤ilimin göster-gesi. fiüphesiz AKP katsay› uygulamas›n›kald›rarak bir taflla bir kaç kufl vurma ni-yetinde. Bir yandan yaklaflan seçimleridüflünerek taban›na verdi¤i sözü yerinegetirmifl olmay› planlayan AKP di¤er yan-dan meslek liselerini yeniden özendire-rek sermayenin nitelikli iflgücü ihtiyac›n›karfl›lamay› planl›yor. Fakat di¤er taraftanda özellikle imam hatip liseleri mezunla-r›n›n önündeki engelleri kald›rarak uzunvadeli olarak kadro ihtiyac›n› karfl›lamayadönük ad›mlar atm›fl oluyor.

Page 6: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19

HABER

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 196

www.devrimcigenclik.org

Adana Liseli Genç Umut “Kardefllerimizi geriistiyoruz” çal›flmalar› kapsam›nda 5 Ekim DünyaÇocuklar› Koruma Günü’nde cezaevinde tutuklubulunan Kürt çocuklara kart att›. Kürt illerindeaç›l›m tart›flmalar›yla beraber süren bask› en çokçocuklar› ve kad›nlar› vururken, liselilerin Kürtçeve Türkçe haz›rlad›kla-r› “Kardefllerimizi Geri‹stiyoruz” pankart›ylaeylem yapmas› Kürthalk›yla dayan›flmaaç›s›ndan önemli birörnek oldu. Liselileraç›klamalar›n› tutukluçocuklar›n serbest b›-rak›lmas›n› isteyereksonland›rd›. Bas›naç›klamas›n›n ard›n-dan çocuklara kart-postal ve mektup gön-derildi.

Üniversiteler bu y›l AKP protestolar›yla aç›ld›. Ö¤-rencilerin al›nmad›¤›, yüksek güvenlikli aç›l›fllar üni-versitelilerin eylemlerine tak›ld›. Abdullah Gül, Tay-yip Erdo¤an ve AKP’li bakanlar kuflatma alt›na al-d›klar› üniversitelerde rahatça dolaflamaz oldular.Üniversiteliler piyasalaflt›rmaya ve gericili¤e karfl›AKP’yi hedef alan protestolar›yla üniversitelerinesahip ç›kt›lar.

‹Ü aç›l›fl törenine ça¤r›lan Abdullah Gül içeride

“farkl› görüfllere karfl› hoflgörülü olmak”tan bahse-derken d›flar›da üniversiteliler polis sald›r›s›yla kar-fl›laflt›. “‹stanbul Üniversitesi gericili¤e ve paral›e¤itime karfl› geliyor” pankart›yla eylem yapan Ö¤-renci Kolektifleri polis sald›r›s›na ra¤men bas›naç›klamalar›n› yapt›lar. Kolektifçilerokulun ilk günü 2 y›la varan cezalarald›klar›n› ö¤renmeleri üzerine, “Tay-yip’e doktora ö¤renciye ceza” diye-rek protesto ettiler.

Dokuz Eylül Üniversitesi aç›l›fl›-na bu sene Tayyip Erdo¤an kat›ld›.Üniversiteliler içeri al›nmazken kap›-da polisin müdahalesiyle karfl›lafl-t›lar. Kolektifçi ö¤renciler daha sonra Konak YKMönünde bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdiler.

Kocaeli Üniversitesi aç›l›fl töreni Devlet Baka-n› Nihat Ergün, Ar›zl› halk›n› soka¤a atan Vali veAKP’li belediye baflkan› Karaosmano¤lu’nun kat›l›-m›yla bafllad›. Törenin yap›ld›¤› kongre merkezinegirmeye çal›flan ö¤renciler önce ÖGB sald›r›s›yladaha sonra da jandarma ve çevik kuvvet ekibiylekarfl›laflt›lar. Ö¤renciler d›flar›da flenlik yaparak içe-

ri al›nmamalar›n› protesto ettiler.Y›ld›z Teknik Üniversitesi aç›-

l›fl› Erdo¤an’›n kat›ld›¤› baflka birtören oldu. Okul giriflinde s›k› gü-

venlik önlemleriyle karfl›laflan ö¤rencilerden 3 kifliflüpheli olduklar› gerekçesiyle gözalt›na al›nd›. BirKolektifçi de baflbakan›n ç›k›fl› s›ras›nda “IMF iflbir-likçisi AKP üniversitelerden defol” yazan döviz aça-rak protestoda bulunmas› üzerine gözalt›na al›nd›.

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nin aç›l›fl›naise Recep Akda¤’›n kat›laca¤›n›n duyurmas›ylaÖ¤renci Kolektifleri taraf›ndan protesto edildi.Kolektifçiler polisin ve ÖGB’nin sald›r›s›na u¤rad›.

AKP’de aç›l›fl merak›

KTÜ yönetimi geçen dönem oturma eylemiyapmak, kad›n yürüyüflü yapmak, tiyatroda rol al-mak, ‹ngiliz büyükelçisini protesto etmek gibi“suçlardan” ö¤rencilere 70’in üzerinde sorufltur-ma açm›flt›. Üniversiteliler 5 gün süren açl›k gre-vi ve renkli eylemleriyle cezalar›n yürütmesini dur-durmufltu. Ancak KTÜ Rektörlü¤ü yeni dönemdeyerel seçimlerde taleplerini dile getiren 10 üniver-siteliye 1’er ay ceza verdi. Ceza tebligat›nda ö¤-rencilerden birinin telefon rehberinin aç›klanmas›ise polis-idare iflbirli¤ini bir kez daha gözler önü-ne serdi. Kolektifçi’ler cezalara karfl› AKP’nin rek-törü ‹.Özen’in yakas›n› b›rakmayacaklar›n› belirttiler.‹stanbul üniversitesi yönetimi yeni e¤itim ö¤re-

tim y›l›na cezalarla bafllad›. Toplamda 54 ö¤ren-ciye 14 y›l 9 ay uzaklaflt›rma cezas› veren ‹.Ü yö-netimine karfl› üniversitelilerin tepkisi gecikme-

di.Üniversite önünde çad›r kurarak oturma eylemi-ne bafllayan ö¤renciler kap› önünde alternatif üni-versite kurarak “Demokrasi” konulu ders iflledi.Üniversiteliler 6 Kas›m’a kadar hergün kap›önünde eylemlerine devam edeceklerini duyurdu-lar.

Artvin Çoruh Üniversitesi ö¤rencileri bar›nmave ulafl›m hakk› için eylem gerçeklefltirdiler. Yak-lafl›k 200 ö¤rencinin kat›ld›¤› eylemde üniver-siteliler “Müflteri de¤il ö¤renciyiz”, “Ulafl›m ve ba-r›nma hakk›m›z engellenemez” sloganlar›yla top-lad›klar› imzalar› Artvin Çoruh Üniversitesi Rektör-lü¤üne ve Artvin Valili¤ine vermek üzere bas›naç›klamas›n› sona erdirdiler.

KTÜ’de YÖK protestosuYÖK Yönetim Kurulu’ nun ‹stanbul ve Anka-

ra’n›n d›fl›nda topland›¤› ilk il Trabzon oldu.KTÜ Ö¤renci Kolektifi, üniversitelerini gericili-¤in ve piyasacal›¤›n uygulay›c›s› olan YÖK’eteslim etmeyeceklerini bir kez daha gösterdi-ler. Bas›n aç›klamalar›n› okumak isterken po-lisin ve özel güvenli¤in sald›r›s›na u¤rad›lar.Sald›r›dan birkaç gün sonra ö¤renciler okulönünde bas›n aç›klamas› yapt›lar.

AKP’li bakanlara Ankara’da protestoAnkara Ö¤renci Kolektifleri AKP’nin peflini

b›rakm›yor. Karfl›laflt›klar› her yeri onlara darediyorlar. Baflbakan yard›mc›s› ve Devlet Ba-kan› Cemil Çiçek, Ankara Üniversitesi SiyasalBilgiler Fakültesi’nde düzenlenen “Demokra-si ve ‹nsan Haklar›” konu panele geldi. Ö¤-renciler, Cemil Çiçek’ in, Hayata Dönüfl Ope-rasyonlar›’n›n sorumlular›ndan Albay Ali Erto-sun’a üstün hizmet madalyas›n› kendisininverdi¤ini, yak›n bir zamanda öldürülen 14 ya-fl›ndaki Ceylan Önkol'dan ve hapishanede ifl-kenceyle öldürülen Engin Çeber’den sorumluoldu¤unu hat›rlatt›lar. Cemil Çiçek’in üniversi-telerinde konuflmas›na izin vermediler.

AKP’li bakanlar Ankara Üniversitesi’nde ra-hatça gezemeyeceklerini anlamam›fl olacak-lar ki, Cemil Çiçek’ten hemen sonra Turizmve Kültür Bakan› Ertu¤rul Günay geldi. Ö¤ren-ci Kolektifleri’ nin ve ö¤rencilerin protestosuy-la karfl›laflan Günay üniversiteden kovuldu.

AKP’li rektörlerden ceza ya¤›yor

Liseli Genç Umut “Kürtçocuklar›”n›n yan›nda

Artvin bar›nma ve ulafl›mhakk›na sahip ç›k›yor

AKP’ye üniversitedeyer yok

Page 7: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19

HABERwww.devrimcigenclik.org

SAYI 197 DEVR‹MC‹ GENÇL‹K

Okmeydan› E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi’ndeDev Sa¤l›k-‹fl sendikas›na üye 18 tafleron iflçi ifl-ten ç›kar›lmalar› üzerine günlerdir direniflteler.Sendikal› olduklar› için tafleron iflveren taraf›ndanbask›yla karfl›laflan sa¤l›k emekçileri, her sabah07.30 - 08.30 saatleri aras›nda Baflhekimli¤inönünde toplan›yor. ‹flten ç›kar›lmalar›n durdurul-mas›n› ve sendika haklar›n›n engellenmemesiniisteyen Dev Sa¤l›k-‹fl üyesi iflçiler, tüm bask›larara¤men direnifllerini sürdüreceklerini söylüyor.

Milyonlarca insan› açl›¤a, yoksullu¤a mahkumeden IMF ve DB bu seneki toplant›lar›n› ‹stan-bul’da yapt›lar. 1-7 Ekim tarihlerinde yap›lan top-lant›lar ve iflbirlikçi AKP hükümeti; iflçiler, emekçi-ler, üniversiteliler taraf›ndan protesto edildi. Tay-yip Erdo¤an IMF toplant›lar›nda “D›flar›daki sesekulak verelim” derken antiemperyalistler d›flar›-da polisin sert müdahalesine karfl› sahici IMFkarfl›tl›¤›nda direniyorlard›.

6 Ekim günü Taksim’de demokratik kitle ör-gütleri, sendikalar ve çeflitli IMF karfl›t› plat-formlar taraf›ndan bir miting düzenlendi.D‹SK, KESK, TMMOB ve TTB ça¤r›s›yla biraraya gelen 5 bin kifli “Kahrolsun IMF, ‹fl-birlikçi AKP”, “IMF Defol Bu Memleket Bi-zim” sloganlar›yla IMF’ye karfl› sesleriniyükselttiler. Bas›n aç›klamas›n›n ard›n-dan polisin genifl güvenlik önlemi ald›¤›Kongre Vadisi yönünde harekete geçil-di. Sald›rmaya haz›r halde bekleyenpolisler gaz bombalar› ve panzerlerle

sert bir müdahale gerçeklefltirdiler. Polisin sald›r›-lar›na ra¤men eylemler gün boyu sürdü. Yo¤un gaz

bombas›ndan kalp krizi geçiren birkifli de hastaneye yetiflmeye çal›-

fl›rken polis barikat›n›n izin verme-mesi nedeniyle yolda hayat›n› kaybet-

ti. 7 Ekim günü de süren protestolardatoplam 200 kifli gözalt›na al›nd›.

IMF toplant›lar› bafllamadan önce top-lumsal muhalefetin çeflitli bileflenleri eylemhaz›rl›klar›na bafllam›flt›. Protestolar›n ilki BilgiÜniversitesi’nde IMF’nin gayr› resmi aç›l›fl›ndagerçekleflti. ‹çeride Gençlik Muhalefeti’ndenBirgün muhabiri Selçuk Özbek IMF baflkan› Do-minique Strauss-Kahn’a ayakkab› f›rlatt›. D›fla-r›da ise Ö¤renci Kolektifleri ve Halkevleri üyele-ri “IMF Defol Bu Memleket Bizim” diyerek kam-puse do¤ru yürüyüfle geçtiler. K›sa bir süre son-ra polis barikat›yla karfl›laflan Kolektifçiler veHalkevciler dünya halklar›na açl›k ve yoksulluk-tan baflka bir fley getirmeyen IMF ve DB’ye ‹stan-

bul’u dar edeceklerini söyleyerek barikat› aflmakistediler. Polisin sert sald›r›s› sonucu 21 kifli gö-zalt›na al›nd›.

Üniversite ö¤rencileri “IMF Karfl›t› Ö¤renciler”olarak üniversitelerini ve ülkelerini IMF’ye ve iflbir-likçi AKP’ye b›rakmayacaklar›n› söyleyerek Beyaz›tMeydan›’ndan Dolmabahçe’ye bir yürüyüfl düzenle-mek istediler. Meydanda toplanan ö¤renciler polisbarikat›yla karfl›laflt›lar ve bir süre burada bekledik-ten sonra eylemi bitirdiklerin söylediler. TramvaylaKabatafl’a oradan da Dolmabahçe’ye yürümeyekarar veren üniversiteliler Kabatafl’ta da polisinmüdahalelerine ra¤men yürüyüfle bafllad›lar. Dol-mabahçe’ye gelen ö¤renciler Denizlerin yolundailerlediklerini belirttiler ve IMF’ye 6. Filoyu hat›rlatt›-lar. Üniversitelilerin bir di¤er eylemi Taksim meyda-n›ndayd›.Kongre vadisini gören yüksek bir nokta-dan “IMF DEFOL Ö¤renci kolektifleri” pankart› asanüniversiteliler, “Siz yerin yedi kat alt›na inersenizbiz yerin yedi kat üstüne ç›kar›z. ‹syan›m›zdan, öf-kemizden kurtulamayacaks›n›z.” dedi.

Baflta sa¤l›k örgütleri olmak üzere birçokdemokratik kitle örgütü, meslek örgütleri,direniflteki iflçiler ve siyasi partinin kat›l›m›yla“Vatandafl›n cebinden, sa¤l›kç›n›n eme¤indentasarruf olmaz” denilerek Kad›köy’de bir mitingdüzenlendi. Mitingte sa¤l›kta y›k›m politikalar›n›uygulayan AKP ve sa¤l›kta katk› pay›, tam günyasas›, tafleronlaflt›rma ve eflde¤er ilaç yönet-

meli¤i gibi uygulamalar protesto edildi. Üniver-

sitelilerin de kat›ld›¤› miting 10bin kifli oldu.

SSGSS 1. y›l›nda protesto edildi

Geçti¤imiz günlerde SSGSS’nin 1. y›l›nda tüm

Türkiye’de eylemler yap›lm›flt›. ‹stanbul’da IMF

toplant›lar›na denk gelen eylem “Kar de¤il insan!

Dünya Bankas›- IMF Defol!” pankart›yla yap›ld›.

E¤itim emekçileri “paras›z ulafl›m” talepleriiçin ç›plak ayaklarla Taksim’de yürüdü. TaksimTramvay Dura¤›’ndan Galatasaray Lisesi önünekadar “Paras›z, bilimsel, laik,demokratik e¤itim hakt›r en-gellenemez” pankart›yla yürü-yen ‹stanbul E¤itim-Sen flu-belerine liseliler, üniversiteli-ler ve ö¤renci velileri destekverdi.

E¤itim emekçileri e¤itimipiyasalaflt›ran, ö¤retmenleri

güvencesiz çal›flma koflullar›na iten ve halklar›yoksullaflt›ran IMF’ye karfl› da sloganlar att›.

Atamas› yap›lmayan ö¤ret-menlerden temsilciler “ücret-li köle olmayacaklar›n›” be-lirttiler. IMF baflkan›na ayak-kab› f›rlatan Selçuk Özbek vedaha önce de yal›n ayak yü-rüyerek ulafl›m zamlar›n› geriçektiren Ö¤renci Kolektifle-ri’nden bir ö¤renci de eylem-de konuflma yapt›.

Tacizci Hüseyin Üzmez’i protesto etmektenyarg›lanan Halkevleri üyesi P›nar Koyuncular veÖ¤renci Kolektifleri üyesi Nergiz fiiflek davadanilk celsede beraat ettiler.

Bursa Adliyesi’nde görü-len davaya Türkiye’nin farkl›illerden gelen yüzden fazlakad›n, k›z kardefllerinin ya-n›nda olduklar›n› gösterdi.

‹çeride dava devam eder-ken d›flar›da kad›nlar yakla-fl›k 1.5 saat boyunca slo-ganlarla, flark›larla, halaylar-la arkadafllar›n› beklediler. Polisin”Sessiz olunyoksa müdahale ederiz” tehditleri karfl›s›nda ka-d›nlar “Slogan atmadan oturuyoruz” diyerek slo-

gan att›lar. Sessizce “hiflt hiflt” diyerek halayçektiler. Pantomim yapan bir kad›n arkadafllar›y-la beraber sessiz sinema oynad›lar.

Duruflma salonuna gelenHüseyin Üzmez mahkemeboyunca yapt›¤› tacizi “Be-nim zevkimdi” diyerek sahip-lendi. Üzmez’i protesto et-mekten haklar›nda 15 y›lavaran ceza istenen kad›nlardava sonucunda beraat etti.P›nar ve Nergiz duruflma ç›k›-fl›nda piflman olmad›klar›n›

söylediler. Mahkeme ç›k›fl›nda yap›lan bas›naç›klamas›na TMMOB ‹KK Kad›n Komisyonu,Yerel Gündem 21 ve EHP destek verdi.

Güler Zere’yeözgürlük

Okmeydan›’nda DevSa¤l›k-‹fl üyeleri direniflte

Devrimci tutsak Gü-ler Zere’nin ilerleyena¤›r hastal›¤› nedeniyleözgür b›rak›lmas› içinprotestolar devam edi-yor. ‹stanbul Taksim’debirçok kez bir araya ge-len Güler Zere’ye Öz-gürlük Platformu yüzler-ce kifliyle eylem yap›-yor. Adli T›p Kurumu’nun bu olayda da bili-me, vicdana, hukuka ayk›r› tutumu devletinfaflist bask›s›n› gösteriyor. Barolar, tabipodalar›, insan haklar› savunucular›, sanatç›-lar ve demokratik kitle örgütleri tüm hastatutuklu ve hükümlüler serbest b›rak›l›ncayakadar Zere’yle dayan›flmaya devam edecek.

Masal bitti: Sa¤l›k hakt›r sat›lamaz

Ö¤retmenler ulafl›m haklar› için yürüdü

Üzmez hakland›, kad›nlar beraat etti

‹stanbul IMF’ye dar edildi

Page 8: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 198

GÜNDEMwww.devrimcigenclik.org

Neoliberal politikalar›n sermayenin yenidenüretimi için biçim verdi¤i yaflam alanlar› “krizdenf›rsat yaratman›n” mekanlar› haline geldi.‹nsafs›zca ranta, ya¤maya terk edilmifl flehirlerkapitalizmin ihtiyaçlar›na göre flekillenmekte veinsanlar›n tüm yaflamsal gereksinimleri ser-mayenin bu ihtiyac›na göre “de¤er” kazanmakta.Ad›na “kentsel dönüflüm” denilen neoliberalflehirleflme, yoksullar› flehrin d›fl›na, en izbe yer-lerine, dere yataklar›na sürgün ederken onlar›n“iflgal” etti¤i alanlar› lüks al›flverifl merkezleri,gökdelen ya da yüksek güvenlikli siteler kuracaksayg›n ifladamlar›na sat›yor. Yoksullar›n “kirli”görüntüsünden ar›nd›r›lm›fl mekânlar böylece ser-mayeye yeni kar kap›lar›n› açm›fl oluyor.

Sisteme en uyumlu gerici piyasac› iktidar mod-eli AKP’nin özellikle yerel yönetimler arac›l›¤›ylarant sa¤lamak için gerçeklefltirdi¤i kent poli-tikalar› “do¤al” felaketler karfl›s›nda hiç de“do¤al olmayan” sonuçlar do¤uruyor. H›zlageliflen teknoloji savafl sanayisinde ilerlerkenfelaketlerin önlenebilir sonuçlar› için nedense ifleyaramaz oluyor. AKP iktidar› insan hayat›n› bukadar ucuza al›rken gerici söylemleriyle kader-cili¤i ve flükürcülü¤ü elinde iki sihirli de¤nek gibitutuyor. Ancak AKP’nin yapt›¤› gerici yamalarlasüslenmifl kapitalist sistem, ak›ld›fl› varolufluylapatlak verdi¤i yerlerden kimi zaman ölümü ve hertürlü y›k›m› kimi zaman da isyan› ak›t›yor.

***Sermayenin insan›, do¤ay›, hayat›, eme¤i

“de¤erlefltiren” kâr h›rs› bugünlerde Marmara’da(baflta ‹stanbul olmak üzere), Karadeniz’de veülkenin daha birçok bölgesinde sel felaketleriylekendini gösterdi. ‹stanbul, finans merkezi olmatart›flmalar›yla yabanc› sermayenin oluk olukakt›¤› Türkiye’nin “modern” görüntüsünekavuflturulmuflken bir sel vurgunu tüm bu makyaj›silip att›. Eflitsizli¤in kaç›n›lmaz olarak görünüroldu¤u bu ortamda AKP iktidar› yoksullar içinaçl›¤›, iflsizli¤i çok görmüfl olacak ki ifleyaram›yorlarsa ölmeleri için de bir engel görmüy-or. ‹nsan hayat›n› hiçe sayan bu plans›z iflleyifl ne‹stanbul’un ne de Türkiye’nin “do¤al felaketler”karfl›s›nda hiçbir savunmas›n›n vegüvencesinin olmad›¤›n› gösteriyor.Tüm yetkililer “haz›r olun” diyor ancakhiçbir önlem alm›yor.

Sermayenin en ifl bitirici eleman›AKP zihniyeti, sadece iktidarda bulun-du¤u 7 y›lda de¤il Tayyip Erdo¤an’›n27 Mart 1994’te bafllad›¤› ‹stanbulBüyükflehir Belediye Baflkanl›¤› döne-mine uzayan bir felaketleryolculu¤unun mimar›. Bu yolculuktaona efllik eden isimlerin, ‹slamc›medyan›n ‹stanbul sel felaketi son-ras›nda söylediklerine kulak verirsekortaya ç›kan manzara bize çok fleyanlatacakt›r. Ayamama Deresi ilkErdo¤an’›n baflkanl›¤› döneminde rantiçin doldurulup imara aç›lm›flt›.Erdo¤an’dan sonra belediyecilik

görevini lay›k›yla alan Kadir Topbafl oldu. Büyükbir kenti idare etti¤ini sanan ve ad› çok defa yol-suzlu¤a, kadrolaflmaya kar›flan Topbafl, 38kiflinin ölümüyle sonuçlanan sel hakk›nda “Bizimsuçumuz yok hepsi küresel ›s›nma, metrekareyene kadar çok ya¤mur ya¤d›, sprey kullanmay›n”dedi. Evet, ilk suçlu do¤an›n ard›ndan “dereyataklar›na gecekondu kurdular” diyerek ikincisuçluyu ilan edildi; yoksullar. S›ras›yla Çevre veOrman Bakan› Veysel Ero¤lu savunmaya geçti;“iflgalci” bu yoksullar, bu ya¤murun karfl›s›ndainsano¤lu duramaz. Tayyip yaratt›¤› eserihelikopterle izledikten sonra yere indi¤inde kendiçöpünden kör olmufl olacak ki “Dereler intikam›n›al›r” dedi. Oysaki dereler Tayyip’in görmekistemediklerini su yüzüne ç›kararak ondanintikam ald›. AKP camias›n›n sihirli sözleri ise tabi“Allah’›n ifli”. Yani afet do¤al, sorumlu vatandafl,ölüm takdir-i ilahi.

‹slamc› medya manfletlerini haz›rlarken ayn› iflbitiricili¤i göstermekte tereddüt etmedi. Vakitgazetesi tüm suçu eski ‹stanbul BelediyeBaflkan›’› Bedrettin Dalan’a atarak bu olay› daErgenekon’dan tafl›d›¤› suyla buland›rd›. Ancak

TMMOB’un haz›rlad›¤› rapor ve Tayyip’ezaman›nda açt›¤› davalar 15 y›ldan bu güne deksüren bir siyasetin icraatlar›n› ortaya ç›kar›yor.Fettullah’›n sesi ZAMAN ise “Birkaç ayda ya¤acakya¤mur birkaç saatte ya¤›nca felaket geldi” diy-erek Allah’tan gelen ya¤murla yüzünü, AKP’yi vey›llard›r sürdürdü¤ü neoliberal-gericili¤i y›kamayadevam etti. Ayamama Deresi’nin, bu bölgedeyo¤unlaflm›fl fabrikalara ev sahipli¤i yapmas›nedeniyle ticari bir saha da selden etkilenmiflti.Cihan Haber Ajans›’n›n verdi¤i haber ise “Küreselkrizden etkilenen firmalar›n derdine bir nebzeçare olan ‹flsizlik Fonu bu kez selzede patronlarayard›m elini uzatt›.” diye geçiyordu. ‹flsizlikFonu’ndan yararlanma flartlar› iflsizler içinoldukça a¤›rken sermaye her s›k›flt›¤›nda AKP bufonu onlara peflkefl çekiyor. Sel sonras› ifl duru-mu etkilenen iflçiler son 120 ifl gününü doldur-mal› ve 3 y›ld›r 600 gün primleri yatm›fl olmal›.Güvencesiz çal›flt›r›lan iflçilerden kaç› bu haktanyararlanabilir? Ya da yararlanabilmesi için enaz›ndan hayatta kalm›fl olmalar› gerekirdi her-halde. ‹fle cam› olmayan, havas›z üstelik yükminibüsünde tafl›nan 8 kad›n hayatta olabilseler-

di bu fondan onlar da yararlanabilecekmiydi? Tüm gün patronunun hakaret-leriyle, ayakta çal›flt›r›lan bu güvencesiz8 kad›n iflçi e¤er yaflasayd› ayn› patro-nun kap›s›n› yine çalmak zorundakalmayacaklar›n›n garantisini AKP vere-bilir mi? Peki, bu kad›nlar ölmeseydikay›t d›fl› çal›flt›r›lan say›s›z kad›n›nyaflant›lar› görünür olacak m›yd›? 8kad›n›n ard›ndan arkadafllar› onlar›nhayat›n› özetledi “‹flçi gibi yaflad›lar, iflçigibi öldüler”.

‹stanbul’da selden geriye kalan man-zara çöp y›¤›n›n› and›r›yordu. Kocaelidepreminin 10. y›l›nda deprem sonras›kendilerine hibe edilen evlere bürokrat-lar oturunca, Ar›zl› Halk› bar›nma hak-lar›na sahip ç›km›fl ve polis onlar› çöpbidonuna sokmaya çal›flm›flt›. ‹flte yok-

Kader de¤il açgözlülü¤ünüz öldürüyor

Page 9: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 199

GÜNDEM www.devrimcigenclik.org

sullara, emekçilere, kad›nlara reva görülenbu manzarada do¤a, sistemin üzerini örtm-eye çal›flt›¤› krizde ac› gerçekleri böyle suyüzüne ç›kar›yor. AKP’li bakanlara, baflkan-lara, valiye ve baflbakana göre sorumlularinflaat› yapan müteahhit, o kad›nlar›tafl›yan servis floförü; çaresizlik iseinsano¤luna mahsus. Bu sorumlular›gizleme çabas› ayn› zamanda gerici ideolo-jinin toplumsal meflrulu¤unu sa¤lamak içinde bir f›rsat.

Seli f›rsata çevirmenin bir anahtar› dama¤durlara uzat›lan “yard›m” ellerinde.Kadir Topbafl ac›yla mallar› ziyan olmuflma¤azalara bakarken ‹HH gibi ‹slamc›vak›flar etnik, mezhepsel, dini tercihlerinegöre ay›rd›¤› mahallelerde etkinlik sürdürüyor. Bunoktada zay›f kalan sol, birkaç bas›n aç›klamas›ve yard›mlaflma faaliyeti d›fl›nda gerçek birdayan›flma örne¤i sergileyemedi. Bugün içinfazlas›yla ihtiyaç duyulan halk için bilim üretenmimarlar›n, mühendislerin, flehir planc›lar›nduyarl›l›¤›yla ilerleyecek olan TMMOB ve benzerikurumlar süreci tüm halk› birlefltirerek daha etkinörgütleyebilirdi.

Halk en çok bu zamanlarda tepkisini dilegetirirken di¤er taraftan gerici-piyasac› AKP zih-niyetiyle kadercili¤e ve dilencili¤e mahkûm ediliy-or. Kapitalist sistem yaratt›¤› y›k›mlarla krizdenç›kman›n çarelerini ar›yorken sol daha ›srarc› veiradeli müdahale yöntemleriyle dayan›flmay›büyütecek, krizi derinlefltirerek kapitalizmi kendiaçt›¤› kuyuya gönderecek araçlar› gelifltirebilir.Rantç› belediyeler yoluna devam ediyorNeoliberal kentleflmenin 3. köprü, kentsel

proje gibi planlar› AKP öncülü¤ünde devam ediy-or. Ormanlar›n yok edilmesine neden olan vetrafi¤e çözüm olmaktan çok yeni trafik yollar› aça-cak olan 3. köprü Baflbakan, Ulaflt›rma Bakan›,Belediye Baflkan› taraf›ndan helikopterle at›lanturlarla güzergah› ve rant bölgeleri ince ince hesa-plan›yor. AKP’nin do¤an›n talan edilmesiniaç›ktan destekleyen kararlar›ndan biri olan “2B”hukuka ayk›r› olmas›na karfl›n yasalaflt›r›lm›flt›.Bu yasa ile isteyenin ormanl›k arazi sat›n al›püstüne villa kondurabilece¤i talanc›lar korun-mufltu. fiimdi de 3. köprü için kullan›l›yor.Bakanlar Kurulu ile 19 A¤ustos’ta yürürlü¤e giren

yeni yönetmelik ise yeflillik gördü¤ü her yerdekoca çukurlar aç›p maden aramak isteyen “iflgal-cileri” koruyor. Yine Çevre ve Orman Bakanl›¤›’n›nçöp depolama alan ihtiyac› nedeniyle ‹stanbul’da50 bin mefle a¤ac›n› kestirdi¤i ö¤renildi. Durmakyok talana devam yolunda ilerleyen AKP, 2010Kültür Baflkenti ‹stanbul seçildi diye gelecek par-alar› düflünürken Marmaray projesini tarihikal›nt›lar› t›rpanlayarak ilerletiyor. AKP ser-mayenin genel ç›karlar›n› korurken kendi zengin-lerini yaratmak içinde canla baflla 7 y›ld›r çal›fl›yorbelli ki. Di¤er taraftan Tayyip’in flaflal› törenlerleaçt›¤› Karadeniz sahil yolu, denizin doldurulmas›nedeniyle yine bir sel felaketiyle büyük kay›plaraneden oldu. Ayr›ca Karadeniz’de buldu¤u herdereyi satarak insan sa¤l›¤›n› ve çevreyi tehditeden HES yap›m›na göz göre göre izin veriliyor.Ayamama Deresi etraf›nda bulunan yaklafl›k 110yap› ise y›k›m masraflar› sahiplerine ait olmaküzere y›k›lacak.

Üniversiteler sesini yükseltmeli‹nsanlar›n göz göre göre ölüme terk edildi¤i bu

süreçte üniversitelerden insanl›k ad›na tek birses ç›kmad›. Üniversiteler tüm teknik, bilimsel vesosyal birikimini halk›n insanca bir yaflammücadelesine taraf etmekten çok uzakta duruy-or. Kapitalizmin ç›karlar›na göre tesis edilmiflüniversitelerde yürütülen akademik çal›flmalar bil-imin geliflim seyrini Mars’a gitmek, uzaya uyduf›rlatmakla ölçüyor. Oysaki bugün halklar içinortaya ç›kan yoksulluk, açl›k gibi sonuçlarinsanl›¤›n geliflim seyrinde bilimin gerikalm›fll›¤›n› ortaya ç›kar›yor. Üniversitelerde git-

tikçe yerleflen gerici kadrolar, halka yolgösterecek bilim insanlar›n› d›fll›yor.

AKP iktidar› boyunca hemen hemen herilde p›trak gibi aç›lan üniversiteler, kurul-du¤u bölgenin sorunlar›ndan tamamenyal›t›lm›fl ve sermaye için daha karl›yat›r›mlar›n yap›laca¤› flirketlere çevrilmifldurumda. Neoliberalizmin meflrulu¤unusarsacak en ufak bir karar dahi al›nm›yor.

Bugün sel felaketiyle görülen ölümlerin,harap olan evlerin nedeni sadece rantç›l›klaaç›klanamaz. Ev bile yap›lamayacak bir bölg-eye AVM dikmek hem hukuk hem demühendislik aç›s›ndan büyük bir hatad›r.Onlarca Çevre Mühendisli¤i, ‹nflaat

Mühendisli¤i aç›l›yor, hukuk fakültelerinin kon-tenjanlar› kat kat artt›r›l›yorken tüm kararlar vedüzenlemeler sermayedarlar›n hesaplar›na göreyap›l›yor. Neoliberal gerici zihniyetlerin ele geçir-di¤i üniversite yönetimleri yan› bafl›nda sorum-suzca yürütülen politikalara karfl› sessiz kalarakbilimsel üretimiyle sermaye ç›karlar›n› koruyor.Ancak bundan daha vahimi ise akademisyenlerinsessiz kalmas› oluyor. Bilimsel bilgi üretim süre-ci her ne kadar egemenlerin denetiminde olsa dabu u¤rafl›yla as›l hafl›r neflir olan akademisyen-lerin toplumsal sorunlar karfl›s›nda duyarl›l›kgöstermesi önemlidir. Ancak bu duyarl›l›k sadecemakalelerde ya da televizyon programlar›ndayanl›fl› do¤ruyu göstermekle olmuyor. Halk içinbilim üretmenin anlam› insanca yaflamkoflullar›n› halkla beraber mücadeleyle üretmek-ten geçiyor. Üniversiteliler ise bilgisi, becerisi veüretimiyle halk›n yan›nda olma gayretini vesorumlulu¤unu sel konusunda göstermekte gerikald›. ‹stanbul’da ya da Karadeniz’de seliny›k›mlar› mühendisler, flehir planc›lar taraf›ndanönceden tahmin edilebiliyorsa yap›lacak müda-hale ancak yaflam› savunan halkla beraberörgütlendi¤inde gerçekten baflar›ya ulaflacakt›r.

Üniversitenin tüm bileflenleri üretti¤i bilimitoplumun hizmetine sunmal› ve halkla beraberalternatif olan› yaratmal›. Halk›n mühendisi,halk›n avukat› bu üniversitelerden ç›kacak ayd›nkimli¤iyle yeniden kurulmal›d›r. Neoliberal açgö-zlülük gözünü insan hayat›na dikmiflken yaflam›savunmak onurlu bir hayat› tercih edenlerin ifliolabilir.

‹stanbul için yeni bir y›k›m demek olan 3.Köprü tart›flmalar› sürerken insanca bir yaflam›savunanlar eylemlerine devam ediyorlar. 3.Köprü Yerine Yaflam Platformu 11 Ekim günü,Befliktafl Demokrasi An›t› önüne bir yürüyüflgerçeklefltirdi. ‹stanbul’un ormanlar›n›, suhavzalar›n›, yoksullar›n evlerini y›kacak olanrant köprüsüne karfl› bini aflk›n kifli yapt›klar›eylemle bu köprüye engel olacaklar›n› söyledil-er.

Meydanda toplanan 3. Köprüye yerine yaflamplatformu bileflenleri pankartlar›n› açarak çeflitlikonuflmalar yapt›lar. “IMF’nin, ya¤mac›lar›n,sermayenin de¤il bilimin, do¤an›n halk›n sesinidinle!” pankart›n› açan platform bileflenlerikentsel dönüflüm projelerinin suyu, çevreyi,sa¤l›klar›n› tehlikeye att›¤›n› buna karfl› kentler-ine ve ülkelerine sahip ç›kacaklar›n› belirttiler.

‹stanbul ‹kitelli’den sel ma¤durlar›n›n da

kat›ld›¤› mitingde selzedeler evlerininkullan›lamaz halde oldu¤unu, devletin henüz biryard›mda bulunmad›¤›n› ve rant projelerine izinverildi¤i sürece sel gibi afetlerin çok canalaca¤›n› ifade ettiler. Polisin Baflbakanl›k Ofisiönüne yürüyüfl izni vermedi¤i miting, oturmaeylemi ve bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan sonaerdi.

Rant ve y›k›m köprüsü karfl›tlar› eylemdeBarajlara hay›r

Dersim’e yap›lmas› planlanan 6 barajve 2 hidroelektrik santralini protesto et-mek için 20 bin kifli 5 kilometre yürüdü.Birçok siyasi parti ve kitle örgütlerinin ka-t›ld›¤› mitingde “Dersim’de baraj istemiyo-ruz”, “Barajlara geçit vermeyece¤iz”,“Munzur Vadisi özgür akacak”, “Munzuronurdur, onuruna sahip ç›k” sloganlar›ylayürüyen kitlede Dersimspor formal› grupve yöresel k›yafetli kad›nlar dikkat çekti.

Page 10: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19

E⁄‹T‹M

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1910

www.devrimcigenclik.org

Kapitalizmin y›k›c› geliflimi insanl›¤›n de¤erleri-ni, bilgilerini ve haklar›n› tüm kamusal alanlarday›prat›yor. Bu durum e¤itim alan›nda da geçerli.Kapitalizmin üretim süreçlerinde kafa ve kol eme-¤ini ay›rmas› e¤itimin yönteminde, amaçlar›ndave niteli¤indeki temel yozlaflman›n kayna¤›d›r. Bu-nunla birlikte üretim iliflkilerinde sömürü teknikle-rinin geliflmesi (tafleronun, güvencesiz çal›flt›rma-n›n, niteliksiz ifl gücünün yayg›nlaflmas›), e¤itimindemokrasi, bilim, eflitlik gibi de¤erlerinin giderekortadan kalkmas›na yol aç›yor.

E¤itimin ticarileflmesi, e¤itimin niteli¤inde ya-flanan çöküflün ve e¤itim kurumlar›n›n gericilefl-mesinin kilit noktas›n› oluflturuyor. E¤itimin ikti-dar ideolojisini uygulayan geleneksel gericili¤i,okullarda ticari kayg›lar›n, ç›kar iliflkilerinin hâkimoldu¤u kültürel yozlaflmalarla katmerlefliyor. Bi-lim halktan kopar›lm›fl, içeri¤i k›s›tlanm›fl haldesermayenin körükledi¤i salt teknoloji olarak pa-zarlan›yor.

Sistem, yaflanan piyasac› dönüflümü kolaylafl-t›racak ideolojik bir dönüflüme ihtiyaç duyuyor.Neoliberalizmin gemi az›ya alan uygulamalar›nakarfl› geliflen tepkileri ört bas etmek, mevcut ikti-dar›n yere sa¤lam basmas›n› sa¤lamak için siste-min ideologlar› görev al›yor. Kampanyalar, miting-ler, bas›n-yay›n araçlar›, kontrgerilla kullan›larakhalk›n yüzleflti¤i insanl›k d›fl› durumlar suni tart›fl-malar, içi bofl kavramlar ve hedef sapt›rmalarlaola¤anlaflt›r›l›yor.

E¤itimin ticarileflmesi sürecinde yeni ad›mlar,yeni ideolojik argümanlarla beraber geliyor. E¤iti-min paral› olmas›n›n toplumun genel ç›karlar›nauygun oldu¤u söyleniyor.

Gençli¤in harç zamlar›na karfl› sokakta kazan-d›¤› fley ayn› zamanda “paras›z e¤itimin” ideolojikbir zaferidir. At›lan her ad›m›n, sermaye düzeninekarfl› her kazan›m›n kal›c›l›¤› ancak eyleme efllikeden ideolojik bir mücadele ile mümkün. Bu ide-olojik mücadele, e¤itimin niteli¤ine, amaçlar›na,toplumsal anlam›na dair sermayenin tezleriylekapsaml› bir yüzleflmeyi gerektiriyor. Bu ideolojikmücadele, neoliberal dönüflümün ola¤anlaflt›rd›¤›anti demokratik, gerici, niteliksiz, ayr›mc› bir e¤i-tim karfl›s›nda halk›n bilincini tetikleyecek, ola-¤anlaflt›r›lan› halk›n öfkesinin hedefleri yapacak“solun ezberlerine” dayan›yor.

‹deolojik mücadelede saflar belirginlefliyor, ser-maye taleplerini aç›k aç›k söylüyor. Bir yanda“eflitlik için paras›z e¤itim” diyenler, bir yanda“eflitlik için paral› e¤itim” diyenler.

Eflitlik için paral› e¤itim, ne yapmak isti-yorlar?

2008 y›l›n›n bafl›nda Yusuf Ziya Özcan’›n "üni-versiteler bedava; bu dünyan›n hiçbir yerinde gö-rülmemifltir" desteksiz yalan›na destek olmak is-teyen Murat Belge ve Bask›n Oran, AKP’nin üni-versiteyi içerden fethetme görevinin akademik fe-daileri oldular. DB raporlar›ndan afl›rma tezlerleezber bozmaya soyunan fedailer, piyasalaflt›rma

politikalar›na sol, ak›lc›, eflitlikçi bir giysi giydir-meye u¤raflt›lar. “Eflitlik için paral› e¤itim” görü-flünün temel gereksinimleri ve kaynaklar› flöyle:

Burjuva demokrasilerde “vatandafl” olman›nen temel kazanc› sosyal haklardan yararlanmak-ta f›rsat eflitli¤ine sahip olmakt›r. Alt s›n›flardanüst s›n›flara hareket çok çal›flmak, zekâ, yete-nek, piyango vs. ilemümkündür. Kapitaliz-min son 20–30 y›lda al-d›¤› biçim ve özelliklee¤itim sisteminde açt›¤›yara alt s›n›flar›n “s›n›fatlama” olanaklar›n› kâ-¤›t üstünde bile tüket-mifltir. Yöneten s›n›flar›ntekeline ald›¤› e¤itim,toplumda gelir uçurumla-r›n›n yan›na kültürel ku-tuplaflmalar› da eklemifl-tir. “Bilinçli tüketici”, “si-yasi kat›l›mc›” ve “aileferdi” olarak bireyin eflitlik beklentisini karfl›la-mak, eflitli¤in bugünün kapitalist dünyas›na ter-cümesini gerektirir. “Eflitlik için paral› e¤itim” slo-gan›n›n “eflitlik” yüzünde durum böyle, “para” yü-züne gelince…

Sermayenin yüksek ö¤retimde tespit etti¤i gös-termelik sorunlardan birincisi üniversitelerin tale-bi karfl›layamamas›, ikincisi üniversite e¤itimininniteli¤inin s›n›rl› kaynaklar sebebiyle düflmesidir.Bu sorunlara bulunan çözüm ise “fiyatland›rma-d›r”. Fiyatland›rma senaryosunun birinci aya¤›ndae¤itimin al›n›p-sat›lan bir hizmet haline getirilip ti-carileflmesi, ikinci aya¤›nda üniversitenin bir tica-rethane gibi çal›flmas› vard›r. Paral› e¤itime geçiflsüreci ö¤renci kredilerinin yayg›n olarak kullan›l-mas›n› ve bu sayede e¤itimde devlet pay›n›n k›s›l-mas›n› ve kald›r›lmas›n› esas al›yor. Piyasalaflt›r-ma program› ilk ad›mda burslar›n azalt›l›p, özelüniversitelerin önündeki kanuni s›n›rlamalar›nkald›r›lmas›n›, ikinci ad›mda harçlar›n artt›r›lmas›-n›, ortaö¤retimden de harç al›nmaya bafllanmas›-n› ve kamu okullar›nda yönetiflim sisteminin ge-lifltirilmesini, üçüncü ad›mda ise ö¤renci kredile-rini ifller hale getirip, kamu deste¤ini tamamençekip, okullar aras› rekabeti gelifltirmeyi esas al›-yor. E¤itim arz-talep dengesine göre üretilen birhizmet, üniversite de bu hizmeti pazarlayan birflirket olarak yeniden yap›land›r›lmaktad›r.

Ticarileflmeyle eflitlik mümkün mü? Paran›n bir sosyal haktan yararlanman›n koflu-

lu olmas›n›n yoksullar ad›na hay›rl› bir ifl olmaya-ca¤› yoksullar›n bilincinde paran›n icad›ndan beriyer tutar. Fakat “bilim ça¤›m›z” karan›n ak oldu-¤una yemin edecek “bilim insanlar›yla” doludur.Ulus ötesi flirketlerin, siyasal iktidarlar›n himaye-sindeki bu bilim insanlar›, paral› e¤itimin yoksul-lara eflit imkânlar sa¤lad›¤›n› yüzlerce kitap vearaflt›rmayla kan›tlarlar. Devrimcilerin görevi hal-

k›n eylem kanallar›n› t›kayan bu sis perdesini da-¤›tmak ve bilgi kirlili¤ini temizlemektir.

Tez 1. “E¤itim flu an paras›zd›r. Fakat paras›zhizmet olmaz. Üniversite e¤itiminden a¤›rl›kl› ola-rak faydalanan gençlerin bunun bedelini ödeme-leri gerekir. E¤itimin paras›z yap›lmas› bir sosyalpolitika olmaktan ç›k›p, adeta bir ideoloji haline

getirilmifltir.”Yap›lan bir araflt›rmaya

göre ilk ve ortaö¤retimdeö¤rencilerden y›l boyunca30 de¤iflik bafll›k alt›nda(kay›t paras›, aidat paras›vs.) para toplanmaktad›r.Üniversitelerde asgarimaafl›n üzerindeki harçla-r› ödeyemeyenlerin ö¤ren-cilik haklar› elinden al›n-makta, kay›t paras›, ö¤-renci belgesi, transkriptgibi adlarla ayakbast› pa-ras› toplanmaktad›r. DB

raporlar›na göre Türkiye’de hane halklar›n›n e¤iti-me yapt›¤› harcamalar, ‹ngiltere ve ABD gibi özelokullar›n yayg›n oldu¤u ülkelerde oldu¤undan biledaha fazlad›r. E¤itim harcamalar›n›n yüzde 36’s›-n›n özel kesim taraf›ndan yap›ld›¤› ve bunun dört-te üçünün kamu okul ve üniversitelerine harcan-d›¤› düflünülürse, Türkiye’de e¤itimin paras›z ol-mad›¤› ayan beyan ortaya ç›kacakt›r.

Bütçeden üniversitelere ayr›lan pay, ö¤rencile-rin ö¤renim görüp kariyer sahibi olmalar›n›n de¤ilüniversitede bilim üretiminin maddi temelidir.Toplumun bilime, bilimin üniversitelere, üniversi-telerin de ö¤rencilere ihtiyac› vard›r.

E¤itim, kapitalist ekonominin s›n›fland›rd›¤› ge-leneksel “hizmet sektörü”nün kal›plar›na s›¤maz.E¤itim, üniversitenin bileflenlerinin üniversitedeyaratt›¤› iletiflim ve dayan›flma kültürü içinde edi-nilir. Bu iletiflim ve dayan›flma kültürü içinde ö¤-renciler hizmet (meta) al›c›s› de¤il bilim üretimi-nin aktif özneleridir. Üniversiteye bilim üretme ye-tene¤ini kazand›ran profesöründen haz›rl›k ö¤ren-cisine kadar herkesin ayn› anda e¤itim almas› vee¤itim vermesidir. E¤itim hizmet de¤il, üniversite-de bilim üretimini mümkün k›lan ve üniversite ku-rumuna sahip oldu¤u ilerici niteliklerden ödün

E¤itim hakt›r SA-TI-LA-MAZ !

Page 11: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1911

www.devrimcigenclik.orgE⁄‹T‹M

vermeden süreklilik kazand›ran toplumsal iletifli-min ad›d›r. Üniversiteliler gerçek bilimi toplumunihtiyaçlar› do¤rultusunda kolektif olarak üretmekve kullanmak için ideolojik bir tercih yapar. Buideoloji, paras›z e¤itimin bir sosyal politika olaraktemellendi¤i yerdir.

Tez 2. “Yüksekö¤retimden yararlananlar›n bü-yük k›sm› üst-orta s›n›flardan olufluyor ve bu yüz-den e¤itim paras›z oldu¤u müddetçe toplumun altkatmanlar›ndan üst katmanlar›na kaynak aktar›-m› yap›l›yor.”

Alt katmanlar›n kaynaklar›n› banka kurtarmakiçin seferber etmekte hiçbir sak›nca görmeyenzihniyet, e¤itimden umdu¤u rant› elde edemeyin-ce yoksullar› düflünür oldu. Gerçekte taflra üniver-sitelerinin ço¤unda hakim olan profil orta ve dü-flük gelirli ailelerin çocuklar›ndan oluflmaktad›r.E¤itim-sen’in yapt›¤› bir ankette üniversite ö¤ren-cilerinin yar›s›, e¤itim maliyetlerinin üniversitele-rin en önemli üç sorunundan biri oldu¤unu söyle-mifltir.

Bu tezdeki, bir di¤er sorunlu nokta ise, üniver-site e¤itiminden ço¤unlukla zenginlerin yararlan-mas›n› bir sorun olarak görüp bunun gerçek se-beplerine ( IMF politikalar› vs.) müdahale etmekyerine, bu durumu do¤al bir sonuç olarak görmek-te yat›yor. E¤itim sistemindeki çürümenin kökleri-ni araflt›rmak ve bulgular› dürüstçe kamuoyu ilepaylaflmak kuflkusuz sahte çözüm programlar›yerine çürümeyi gidermede yol haritas›n› ortayaç›karacakt›r.

Üniversitelerden yararlananlar›n ço¤unun zen-gin kesimden oldu¤unu varsaysak bile, paral› e¤i-tim uygulamalar› yoksullardan zenginlere kaynakaktar›m›n› tersine çevirmiyor. Paral›laflt›rma süre-ci; üniversitelerin say›s›n›n art›r›lmas› ve üniversi-te s›navlar›n›n kald›r›lmas›n› içeriyor. Buna yok-sullara sunulan ö¤renim kredisi olanaklar›n›n k›-s›tl› olmas›n› da eklersek zenginlerin daha büyükoranlarda üniversitelere yerlefltirilmesinin yolu-nun aç›ld›¤› görülür. Yoksullardan toplanan vergi-lerden e¤itime halen bir bütçe ayr›l›yor ise, buzenginlerin lehine olacak biçimde üniversitelereaktar›lacakt›r.

Tez 3. “E¤itimde kademeler yükseldikçe, kamumenfaati azal›r ve flahsi getiriler artar. E¤itim se-viyesi yükseldikçe insanlar daha yüksek gelir eldeediyor. Bu yüzden üniversite e¤itiminde flahsi ge-tiriler artt›¤› için bireyler e¤itimi bir yat›r›m olarakgörüyor.”

Sermaye ideologlar›, e¤itimi “befleri sermaye-nin” yani para eden bilgiye sahip olman›n arac›olarak görüyor. Bilginin para etmesi içinse, bili-min sermayenin ç›karlar›na hizmet edecek biçim-de s›n›rland›r›lmas› gerekiyor. Bunu sa¤lamakiçin üniversite e¤itiminde yap›sal bir dönüflüm veüniversitenin tarihsel amaçlar›n›n ve de¤erlerininyerle yeksan olmas› flart. E¤itimin “getirisi” bizimiçin piyasada zenginlere para kazand›racak iflbiti-ricilik de¤il, insan›n yaflam boyu süren çok yönlügeliflimidir.

Eflitlikçi bir sosyal düzenin teorisinde e¤itim ka-musal bir hakt›r ve bilgi kamusal bir birikimdir.Bilgi bireylerin, kurumlar›n, siyasi gruplar›n tekeli-ne al›namaz. Bilgi edinme ve bilim üretme süreç-lerinde “kamu menfaati ile flahsi getirilerin z›tlafl-mas›”n›n anlam› kamunun bilimden bekledikleri(bilimsel ihtiyaçlar›) ile bireylerin bilimden bekle-dikleri aras›nda genifl bir aç›n›n var olmas›d›r. Buaç›, toplumun ihtiyaçlar›na gözlerini kapam›fl birnesil yetifltiren mevcut e¤itimin bafltan sona çar-p›kl›¤›n›n iflaretidir ve bu durum e¤itimi paral› ya-

parak çözülemez.

Sormak gerek üniversitenin kamuya faydas›yoksa üniversite neden vard›r?

Sormak gerek, resmi verilere göre 270 bin yük-sekokul ya da üniversite diplomal› iflsizin oldu¤ubir ülkede üniversite e¤itiminin flahsi getirilerin-den bahsedilebilir mi?

Sormak gerek, deprem oldu¤unda evimizin ba-fl›m›za y›k›lmamas› için, ya¤mur ya¤d›¤›nda bo¤ul-mamak için, baz istasyonlar›ndan, nükleer san-trallerden kanser kapmamak için, hastane kap›la-r›nda ölmemek için halk›n hiç mi üniversitelerdee¤itim alan doktorlara, mimarlara, mühendislere,biyologlara, kimyac›lara ihtiyac› yoktur?

Sormak gerek yoksa sizin kamu menfaatindenkastetti¤iniz ucuz ifl gücüne bir çift kol daha m›-d›r?

Tez 4. “Ücretsiz e¤itimde kimin gerçekten oku-mak istedi¤i, kimin heves olarak üniversiteye git-mek istedi¤ini ayr›flt›rmak mümkün de¤il. Ayr›cae¤itim ücretsiz olunca s›n›f geçme teflviki kalm›-yor. Üniversitenin itibar› için okumak, ekonomikihtiyaç fazlas›na yol açmas› nedeniyle afl›r› e¤itil-meye yol aç›yor.”

E¤itim paral› oldu¤unda, zenginlerin “heves”u¤runa üniversiteye gitmesinin önüne geçilmifl mioluyor? Yoksa heves etmek sadece yoksullara m›yasak? Yoksullara reva görülen, üniversite y›llar›-n› ekonomik s›k›nt›lar içerisinde, gelecek korku-suyla, rekabet etmeye zorlanarak geçirmektir.E¤itimi rekabetçili¤in, kariyercili¤in, piyasac›l›¤›nkafesine koymayanlar içinse “afl›r› e¤itilme” diyebir fley yoktur.

Nitelikli ve paras›z e¤itim mümkün mü? Paral› e¤itim uygulamalar›, e¤itimin sosyal bir

hak oldu¤u ve her insan›n ihtiyac› oldu¤u fikrinitahrip etmektedir. Toplumun devlet karfl›s›ndakikonumu paral› uygulamalar yoluyla ba¤›ml›l›k,müflterilik ve muhtaçl›k olarak tan›mlanmaktad›r.Devletin sosyal hizmetlerini, devlete veya banka-lara borçlanarak elde edebilen yoksullar kamusalalanlarda ayr›mc›l›kla yüzleflmektedir. Devletinherhangi bir ekonomik kriz ya da IMF anlaflmas›durumunda sosyal yard›mlar ve hizmetler gemi-sinden ilk ataca¤› yoksullar olacakt›r.

“Eflitlik için paral› e¤itim” alâmetifarikas›n›ndayana¤› olan kredi sistemi, yoksullar›n üniversi-te ve meslek hayat›n› bankalara borçlu olarak ge-çirmesine, üniversite e¤itiminin ifl bulmaya en-dekslenmesine, akademik ve siyasi etkinliklerin-de disiplin alt›nda tutulmas›na yol açmaktad›r.1984’ten beri YURT-KUR’dan harç ve ö¤renimkredisi alan 1 milyon 41 bin üniversite mezunuborçlar›n› ödeyememifltir. Kredi borçlar›n›n üniver-site sonras›nda geri ödenmemesi durumundamezunlara maafl kesintisi, sa¤l›k hizmetlerindenyararlanamama, haciz gibi yapt›r›mlar uygulanabi-lecektir. Yani gerçekte ne üniversitede ne demeslek hayat›nda eflitlik söz konusu de¤ildir. Ol-sa olsa toplumun sermayeye ba¤›ml›l›¤›n›n artma-s› ve yoksullu¤un katmerleflmesi mevzu bahistir.

E¤itim paras›z olmal›d›r. Çünkü e¤itim bir ayr›-cal›k olmaktan ç›kar›lmal›, toplumun en alt kat-manlar›n› da kapsayabilmelidir. Gerçek eflitli¤inkoflulu paras›z e¤itimdir. Paras›z e¤itim, insaniliflkilerinde ç›karc›l›¤›n yerleflmedi¤i bir üniversitekültürünün olmazsa olmaz›d›r. E¤itimde nitelikpahal› mikroskoplarla oldu¤undan daha çok, in-san yeteneklerinin, sosyal ba¤lar›n›n ve duyarl›l›k-lar›n›n özgürce ifade edilmesini ve gelifltirilmesiniamaçlayan bir bak›fl aç›s›yla kazan›labilir. E¤iti-

min niteli¤i bu yüzden ancak sermayeden ba¤›m-s›zlaflm›fl bir üniversitede korunabilir.

E¤itim paras›z olabilir. Çünkü bu ülkede en zen-gin yüzde 1’lik kesim, milli gelirin %17’sini kullan-maktad›r. Zenginlerden al›nacak servet vergisi,toplam vergi gelirlerinin yüzde 3’ünü oluflturanharçlar›n yerini alabilir. DPT verilerine göre1997–2008 y›llar› aras›nda yüksekö¤retimdekiö¤renci say›s›n›n yüzde yüz oran›nda artmas›nara¤men yüksekö¤retim harcamalar›n›n GSMHiçindeki pay› %49 artm›flt›r. Ülke bütçesinin yüzde12’si savunma-güvenlik alan›na, yüzde 12,9’ue¤itim alan›na harcanmaktad›r. Savafl harcama-lar›ndan (ABD ile yap›lan 7,8 milyar dolarl›k füzeanlaflmas›) ve Diyanet harcamalar›ndan (2009bütçesinden 2,4 milyar dolar Diyanet’e ayr›ld›)e¤itime yap›lacak kaynak aktar›m› herkes için pa-ras›z ve nitelikli e¤itime yeterli olacakt›r. E¤itimKüba ve Hollanda gibi ülkelerde tamamen ücret-siz, Almanya ve Fransa’da ise büyük oranda üc-retsizdir.

Sonuç Paral› e¤itim politikalar› günümüzde yoksullafl-

t›rma, kültürsüzlefltirme, kamusal alan›n tahripedilmesi, e¤itimin niteli¤inde gericilik, bilimin top-lumsal anlam›n› yitirmesi gibi zincirleme bir tepki-meye yol aç›yor.

Paras›z e¤itimin savunulmas› yeni bir toplum-sal düzenin de savunulmas› anlam›na geliyor. Bi-limin herkesin ihtiyaçlar› do¤rultusunda kullan›la-bilece¤i, kafa ve kol eme¤i ayr›m›n›n kalkt›¤›, iflçi-nin üretim süreçlerinin tümüne hakim oldu¤u vebilim üretim sahas›n›n tüm toplumsal hayat hali-ne geldi¤i bir düzen, bugünün toplumsal mücade-lesine paras›z e¤itim hakk› olarak yans›yor.

Sermayenin krizi, vaat ettiklerinin ve de¤erleri-nin de krizi anlam›na geliyor. Harç zamlar›na veIMF’ye karfl› protestolarda oldu¤u gibi nitelikli, bi-limsel, eflit ve paras›z e¤itim talebi bu ideolojikkrizi derinlefltirecek etkiye sahip.

Paras›z e¤itime yönelik sald›r› sokakta geri püs-kürtülecektir. Gecekondular› bafllar›na y›k›lan, selsular›nda bo¤ulan, atölyelerinde sömürülen, ce-maatlerle gericilefltirilen, bombalarla katledilenhalk›n yan›nda üniversiteliler bilimi, insanl›¤›nonurlu birikimini kuflanacakt›r. Ezilenlerin yan›ndabilim ve üniversite yeniden yarat›lacakt›r.

Page 12: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19

ORTA SAYFA

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1912

www.devrimcigenclik.org

Neoliberal Üniversitenin Krizi veDevrimci Y›¤›nak Noktalar›

Türkiye neoliberal kapitalizminin üniversite sis-temi nihai s›n›rlar›na ulaflm›fl durumda. ‹ronik birbiçimde bu s›n›r›, 90’l› y›llar›n bafl›ndan itibarenköklü bir dönüflüme u¤rat›lan üniversite sistemi-nin vaatleri belirlemekte. Yüksekö¤retim sistemi-nin vaatleri ile yaratt›¤› gerçeklik aras›ndaki derinuçurum ise tam da bu yüzden en temel kriz dina-mi¤ini oluflturmakta.

Yaklafl›k 20 y›ld›r kesintisiz bir biçimde ilerle-yen neoliberal piyasalaflt›rma sürecinin yaratt›¤›üniversite rejimi, akademisyen/bilim insanlar›n-dan üniversitelilere, üniversite çal›flanlar›ndan ai-lelere kadar genifl bir toplumsal kesimin tepkioda¤› haline gelmeye bafll›yor. Güzel paketlerinço¤unlukla içinde hayal k›r›kl›klar› bar›nd›rmas› gi-bi y›llardan beri all› pullu ambalajlarla sunulan,elde edilmesi ve ulafl›lmas› zor bir uhdeye dönüfl-türülen yüksekö¤retim sistemi, içinde hayal k›r›k-l›klar›yla harmanlanm›fl çok ciddi bir öfke y›¤›n›n›biriktiriyor.

Neoliberalizmin d›flsal bir unsur olarak de¤il,üniversiter sistemin k›lcal damarlar›na kadar nü-fus ederek iiççsseelllleeflflttii¤¤ii bu dönemde önümüzdeduran en temel zorunluluk ise yozlaflm›fl üniversi-te sistemine karfl› geliflen içsel tepki dinamikleri-ne yapt›¤›m›z/yapaca¤›m›z devrimci y›¤›na¤› güç-lendirmektir. ‹çinde bulundu¤umuz bu döneminö¤renci hareketi, neoliberal üniversite sistemininiçsel tepki dinamiklerini yakalayabildi¤i ve bu di-namikleri devrimci bir patlama an›yla karakterizeetti¤i zaman toplumdaki sars›c› etkisine yenidenkavuflacakt›r. Tam da bu yüzden devrimci öncüle-rin neoliberalizme karfl› bütüncül bir strateji vetaktik anlay›fla sahip olmas› gerekmektedir.

HHeerrkkeess iiflfl bbuullaaccaakk ddiiyyee bbiirr kkuurraall yyookk!!

Yüksekö¤retim sisteminin kapitalist piyasa ku-rallar›na göre flekillenmesi üniversitenin mal vehizmet üreten bir alan olarak yeniden tan›mlan-mas›yla hayata geçirilmeye bafllanm›flt›r. ‹yi birmeslek/ifl, iyi bir e¤itim, iyi bir üniversite yaflam›ve en nihayetinde iyi bir gelece¤in elde edilmesiv.d. “iyiler”le pazarlanan üniversite e¤itimi bu“iyi”lere ulaflmak için zorunlu bir süreç olarakgösterilirken di¤er taraftan ise bu “iyi”lere ulafl-man›n bedelinin karfl›lanmas› gerekti¤i sav› önplana ç›kmaktad›r. Yani üniversite e¤itimi ve top-yekün e¤itim sistemi herhangi bir nesnenin üretil-mesi sürecinde a盤a ç›kan arz-talep dengesininüzerine oturtulmaktad›r. Üretim yaln›zca bir ihtiya-c› doyurmaya yönelik malzeme sa¤lamakla kal-maz, malzeme için ihtiyac› da do¤urur… Nesneyeduyulan ihtiyaç nesnenin alg›lanmas›yla uyand›r›-l›r. Bir sanat nesnesi, sanatsal zevkleri geliflmiflve güzellikten zevk alabilen bir kamuoyu yarat›r–ve ayn› fley bütün di¤er nesneler için de söylene-bilir. Marx’›n kapitalist üretim sürecine dair yapt›-¤› bu saptama yüksekö¤retim sisteminde tam an-lam›yla hayata geçirilen bir olguya dönüflmüfltür.Temel kriz ya da çeliflki de tam da bu noktadaa盤a ç›kar.

Neoliberal kapitalizmin üniversite e¤itimini pa-ral›laflt›rarak basit bir mal gibi sat›fla sunmas›gerçekten de neoliberal ideolojinin gösterdi¤i iz-

den üniversite e¤itimi almaya çal›flan kamuoyunu(gençli¤i) yaratm›flt›r. Bugün üniversite, iyi bir ge-lece¤in anahtar› olarak görülürken, bugünkü flart-larda en az›ndan ifl bulabilmenin ön koflulu hali-ne gelmifltir. Denilebilir ki yüksekö¤retimin eldeedilmesi var olan yaflamsal iflleyifle tutunman›nbiricik yolu olarak görülmektedir. Ancak basit birmal ya da hizmetin bedelinin ödenerek sat›n al›n-mas›, sat›n al›nan mal ya da hizmetten çeflitlibeklentileri de yarat›r. Piyasa ekonomisi söz ko-nusu beklentiyi yüceltir çünkü onlara göre bu ay-n› zamanda üreticiler aras›nda bir rekabet süreci-ni de do¤uracakt›r. Söz konusu rekabet ise bir ta-raftan geliflmeyi sa¤larken di¤er taraftan ise tüke-ticilerin daha ucuz ve nitelikli ürüne ulaflmas›n›sa¤layacakt›r. Bu tez gerçek hayatta böyle olma-d›¤› gibi özellikle üniversiter sistemde tam tersibir süreci beraberinde getirmifltir. Rekabet süreci-ni sistem, hem üniversite e¤itimine eriflim hemde üniversite sonras› hedeflere ulaflma yolunda

gençli¤in yaflamsal alg›s› olarak yeniden kurgula-m›fl ve hayata geçirmifltir.

Burada önemli bir soru karfl›m›za ç›kar. Üniver-site e¤itimi almak için ödenen çok ciddi boyutlar-daki maddi-manevi bedelin yaratt›¤› beklentiyi sis-tem karfl›layabilmifl midir ya da karfl›layabilir mi?Elbette sistem bu soruya cevap vermekten kaç›-n›r ancak di¤er taraftan bu sorunun sorulmamas›için de çeflitli dinamikleri hayata geçirir. Bu dina-miklerin bafl›nda ise flüphesiz “yetmezlik” ya da“yetersizlik” olgusunun ön plana ç›kar›lmas› vebask›-denetim mekanizmalar›n›n devreye sokul-mas› gelmektedir.

Kabaca anlatmak gerekirse; üniversiteye gir-mek ve orada kalmak için ödenen bedel beklenti-lere ulaflabilmek için yeterli olmad›¤› gibi zatenüniversitede verilen e¤itim de buna elvermez. Bubak›mdan üniversiteli yeni maddi-manevi yüküm-lülükler ile karfl› karfl›ya kal›r. Kariyer günleri, sü-rekli e¤itim merkezleri ve hatta ç›rakl›k e¤itimmerkezleri, dil kurslar›, çeflitli sertifika programla-r› üniversitelinin, üniversiteye ad›m atmas›ndanitibaren hedefledi¤i gelece¤e ulaflmas›nda zorun-lu duraklar olarak karfl›s›na ç›kar. Dikkat edilirsebu döngünün sonu hiçbir zaman gelmez. Çünküne yap›l›rsa yap›ls›n sistemin istedi¤i niteliklerekavuflabilmek mümkün de¤ildir. Tayyip Erdo-

¤an’›n a¤z›ndan dile getirecek olursak “her üni-versite mezununun ifl bulmas› gibi bir kaide yok-tur”. Ve bu söz y›llardan beri yarat›lan üniversiteimaj›n›n gerçek yüzünü yal›n bir biçimde gözlerönüne sermektedir. Yani neoliberal e¤itim politi-kalar› ikna edici özelli¤ini yitirmekte, ideolojik he-gemonyas› önemli ölçüde sars›nt›ya u¤ramakta-d›r. Bu yüzden neoliberal e¤itim politikalar›na kar-fl› sistemin içinden geliflen tepkiler giderek yay-g›nlaflmakta ve sars›c› etkiler yaratmay› baflara-bilmektedir. Bir fakülte birincisinin kürsüden yap-t›¤› niteliksiz e¤itim elefltirisi, kendisinden isteni-len tüm e¤itim ve kariyer süreçlerinden geçmiflbir iflsiz üniversite mezununun Cumhurbaflka-n›’n›n önünü kesmesi, binlerce üniversitelinin“kapa¤› yurtd›fl›na atmaya” çal›flmas› gibi dahada say›labilecek yüzlerce tepki örne¤ine rastla-mak s›radan bir hal almaktad›r.

Elbette üniversitenin s›n›f atlama olana¤›n›sa¤layan, kald›raç olma özelli¤i tamamenortadan kalkmam›flt›r. Fakat bu özelli¤i üniversit-eye ad›m atan bir ö¤rencinin beklentilerinikarfl›layabilecek düzeyde de de¤ildir. Bu yüzdenüniversiteye at›lan ilk ad›mdan itibaren üniver-siteli için travmatik bir süreç bafllar. Devrimciöncü açs›ndan bu noktada sorulacak soru, butravmatik alg›y› hissedebilecek kadar üniversiteliolup olmad›¤›d›r.

Sistemin üniversiteler üzerinde kademeli ola-rak derinlefltirdi¤i bask›-denetim mekanizmas›,“ola¤an” alg›s›n› önemli ölçüde yaratmay› baflara-bilmifltir. Bu noktada iki aflamal› bir bask›-dene-tim mekanizmas›ndan bahsedilebilir. Birincisi,YÖK'ün kurulmas›ndan bu güne muhalif seslerisusturmaya ve mümkün oldu¤unca üniversitedentecrit etmeye dönük olarak bask›-denetim araçla-r›n›n ifllevlendirilmesi. ‹kinci olarak ise vveerriimmlliillii¤¤itemel alan beden kontrolü ve yönlendirmesidir.Üniversitelerin hemen hepsinde kurulan kamerasistemleri, turnikler ve hatta kimi üniversitelerdeparmak izi ile ders yoklamas›n›n al›nmas› gibi uy-gulamalar normalleflme seviyesine ulaflmak üze-redir. Ki bu durum sistemin yaratmak istedi¤i üni-versiteli karakterinin oluflmas›nda önemli bir iticigücü oluflturmaktad›r. Üniversitelinin kimli¤i ne-oliberal esaslara uyumlu bireyler olmas› yolundade¤ifltirilmektedir. Üniversitede kameralarla kon-trol edilen ö¤renci, üniversite mezunu oldu¤undaya benzer koflullardaki çal›flma yaflam›na kolaycauyum sa¤layabilmekte ya da bu koflullar› kendisiyaratmakta ve örgütleyebilmektedir. Üniversiteler-de kurulan turnikelerin kald›r›lmas›n›n ya da aç›-lan soruflturmalar›n geri çekilmesinin sa¤lanama-d›¤› her durumda bu süreç an be an ilerlemekte-dir. Bu yüzden içerisinde ileri ya da geri özelliklerbar›nd›ran tüm bu tepkiler, devrimci eylem ve dev-rimci öz ile buluflamad›¤› her koflulda sistem ta-raf›ndan zaman içinde emilir. D›fl dünyan›n insanüzerindeki etkileri onun beyninde kendilerini ifadeederler ve orada duygular, düflünceler, içgüdüler,istemler, k›sacas› düflüncel e¤ilimler olarak yan-s›rlar ve bu biçimde düflüncel güçler haline gelir-ler. Yani üniversitelinin “benim için iyi olan nedir

Neoliberal kapitalizmin üni-versite e¤itimini paral›laflt›ra-rak basit bir mal gibi sat›fla

sunmas› gerçekten de neolibe-ral ideolojinin gösterdi¤i izdenüniversite e¤itimi almaya çal›-flan kamuoyunu (gençli¤i) ya-ratm›flt›r. Bugün üniversite, iyibir gelece¤in anahtar› olarak

görülürken, bugünkü flartlardaen az›ndan ifl bulabilmenin ön

koflulu haline gelmifltir.

Page 13: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1913

ORTA SAYFA www.devrimcigenclik.org

ve insanl›k için iyi olan nedir?” gibi iki temel ahla-ki sorgulamayla karfl›laflt›¤› böyle bir dönemde,bu sorgulama devrimci eylemle cevaplanamad›¤›an geri dönüfl e¤ilimi bafl gösterir.

fiüphesiz sistem bu geri dönüfl e¤ilimini müm-kün oldu¤unca h›zland›rmak ve hatta “bireyin” bunoktaya gelmesini önlemek ister. Tam da bu yüz-den üniversiteliler ve bütünsel anlamda üniversi-te, üzerine tahmin edilenden çok daha ciddi bi-çimde takip, analiz ve stratejik hesaplar›n yap›ld›-¤› kesimlerin bafl›nda gelmektedir. Toplumun ne-oliberal bilinçle yeniden flekillendirilmesi gibi çokgenifl bir hedefi ele alan bu süreçte kilit kavramolarak bilgi üretim sürecinin toptan dönüflümü,daha net bir ifadeyle ise bilginin metalaflt›r›lmas›ön plana ç›kar.

YYookk eeddiillmmeeyyee ddoo¤¤rruu üünniivveerrssiitteelleerr

Bilginin metalaflt›r›lmas› ya da üniversitelerdemetalaflm›fl bilgi rejiminin tesisi, hem üniversite-nin bilgi/bilim ile kurdu¤u iliflkinin hem de üniver-site-toplum aras›ndaki iliflkinin de¤iflmesi anlam›-na gelmektedir. Ve bu süreç bafl›ndan itibaren ça-t›flmal›, çekiflmeli ve krizli bir biçimde ilerler.

Bilginin sermaye yarar›na yeniden ifllevlendiril-mesi, her fleyden önce toplumsal bir iflbirli¤ininürünü olan bilimsel bulufllar›n ve geliflmelerin top-luma aitli¤ini ortadan kald›r›r. Kapitalist bir piya-san›n ve bu piyasada rakiplerin bulundu¤u düflü-nüldü¤ünde, sermaye aras›ndaki bilgiye dayal› re-kabet patent, telif hakk› v.d. fikri mülkiyet araçla-r›yla ya da do¤rudan bilginin saklanmas› yoluylabilimsel ya da teknik çal›flmalar›n kamusallaflma-s›n› engeller. Ancak ç›kar çat›flmalar›n›n… üniver-sitenin do¤rudan ticari giriflimlere dahil oldu¤udurumlarda ortaya ç›kmas› kaç›n›lmazd›r. Akade-mik aç›k iletiflimin yükümlülü¤ü ticari mülkiyet giz-lili¤ini koruma sorumlulu¤uyla kaç›n›lmaz olarakçat›fl›r. Di¤er taraftan bilginin do¤rudan sermayeyarar› ve talepleri do¤rultusunda üretilmesi üni-versiteleri bir çeflit araflt›rma-gelifltirme laboratu-arlar›na dönüfltürürken, bilim insan›n› iflçilefltire-rek bilime yabanc›laflt›r›r. Burada söz konusu ya-banc›laflma iflçinin eme¤ine yabanc›laflmas› ola-rak de¤il fakat bir baflka biçimde, üretilen nesne-ye de¤il o nesnenin kullan›lmas›na, ondan yarar-lanma haklar›na ve kapasitelerine dönük yabanc›-laflmad›r. Bilim insan› üretti¤i teori, bilimsel bu-lufl ya da teknolojik geliflmeyi flirket egemenli¤inedevrederek toplumsal sonuçlar›yla ba¤lant›s›n› yi-tirmektedir. ‹deolojilerden ba¤›ms›z ve taraf› belir-siz bir bilgi üretim süreci hakim k›l›n›rken bu, ay-n› zamanda bilimin ideolojilerden ar›nmas› gibi“ideolojik” bir argümanla servis edilir. Ancak budurum üniversitenin toplumdan kopar›lmas›n›nsadece bir aya¤›n› oluflturmaktad›r. Di¤er aya¤›n-da ise disiplinler aras› ayr›flman›n derinleflmesi,uzmanlaflman›n maksimum düzeye eriflmesi vebilginin iktidar›n yönetme ayg›t› olarak içeri¤ininde¤ifltirilmesi yatmaktad›r.

Disiplinler aras› ayr›flman›n derinleflmesi ve uz-manlaflman›n yayg›nlaflmas› bilginin metalaflt›r›l-mas›nda hayati yerdedir. Ve bu süreç mant›ksals›n›rlar› zorlayacak denli ilerleme göstermifltir. Di-yebiliriz ki art›k üniversitelerde üretilen ya da edi-nilen bilgi b›rak›n toplumun genifl kesimlerini “uz-man”› olmayan, e¤itimli ya da e¤itimsiz ayr›m gö-zetmeksizin anlafl›labilir olmaktan ç›km›flt›r. Bir fi-zikçinin ald›¤› notlar d›flar›dan bakan gözler içinanlams›z formüllerden baflka bir fley ifade etmez.Özellikle teknolojik altyap›n›n temelini haz›rlayanve onun ifl gücü piyasas›n› yaratan mesleki-teknike¤itim veren mühendislik fakültesi mezunlar›n›n

karfl› karfl›ya kald›¤› “yetkin mühendislik” sorunutarifledi¤imiz uzmanlaflma sürecinin en aç›k örne-¤idir. Art›k herhangi bir mühendislik alan›ndanmezun olan kifli kendi alan›n›n bilgisine tam ola-rak sahip olmad›¤› gibi piyasa koflullar›nda varolabilmesi için e¤itimini ald›¤› alan içindeki her-hangi bir bölümde uzmanlaflmak zorundad›r. Ne-oliberal bilgi stratejisinin yaratt›¤› bu sonuç top-lumsal bir “bilgisizleflme” dalgas›n›n da bafllan-g›ç noktas›n› oluflturmaktad›r. Cehalet, ayr›cal›kl›s›n›f›n elinde ustaca kulland›klar› bir silaht›r.

Neoliberalizmin üniversiteyi toplumdan soyutla-yarak bilgiye eriflim kanallar›n› enformasyon(medya) teknolojilerine devretmesi, bilimsel arafl-t›rma faaliyetlerini iflçileflmifl bilim insanlar› arac›-

l›¤›yla gerçeklefltirmesi ayn› zamanda iktidar›n yö-netme biçim ve yöntemlerini de yeniden üretmesiile eflanl› olarak gerçekleflir. Gerici-faflist iktidar›ntoplumsal temelinin yeniden inflas› anlam›na ge-len neoliberal bilgi stratejisi tam da bu yüzden po-litik bir sald›r› iken, karfl›t tepkilerin de bir o kadarpolitikleflmifl biçimde a盤a ç›kmas›na nedenolur. Üniversitelerde araflt›rma görevlilerinin ilkdefa soka¤a ç›k›fl›n›n neoliberalizmin üniversite-lerde içselleflti¤i ve y›k›mlar›n›n görünür oldu¤ubir dönemde gerçekleflmesi bu bak›mdan flafl›rt›-c› de¤ildir. Art›k neoliberal üniversitenin tammerkezinden isyan sesleri yükselmekte, neoliber-el üniversitenin kendini yeniden üretti¤i mekaniz-ma olan akademi soka¤a ç›kmaktad›r. Di¤er ta-raftan neoliberal politikalar›n yaratt›¤› ( kentseldönüflüm, do¤al afetler, sa¤l›k v.d.) y›k›mlar kar-fl›s›nda üniversitelerde cisimleflen beklentilerintoplum taraf›ndan bu kadar güçlü dile getirilmesi,bu beklentilerin yerine gelmemesi karfl›s›nda aç›-¤a ç›kan hüsran ve hoflnutsuzluklar üniversitele-rin yeniden toplumsallaflt›r›lmas›na dönük aç›kbir ça¤r›y› ifade etmektedir. Ve bu ça¤r› bir an ön-ce cevaplanmay› beklemektedir.

ÜÜnniivveerrssiitteelleerree bbiiççiilleenn yyeennii kkiimmlliikk:: ggeerriicciilliikk

“Ülke nereye giderse üniversite de oraya gider”sözü bugün için de geçerli olmakla beraber, sö-zün alt› dolduruldu¤unda üniversitelerde neolibe-ral dönüflümle koflut olarak iflleyen e¤itimin geri-cilefltirilmesi dalgas›yla karfl› karfl›ya oldu¤umuzgerçe¤i ile yüzlefliriz. 80 sonras› üniversiter siste-min faflistlefltirilmesi süreci, ülkede ve üniversite-lerde dinci gericili¤in kurumsallaflmas› ile yeni birivme yakalayarak tehdit dozaj›n›n katlanarak art-mas›na neden olmufltur.

Neoliberalizm ve ‹slamc› gericilik san›lan›n ter-sine birbirlerine karfl›t de¤ildir. ‹slamc› gericili¤ekarfl›t olarak kurulan ideolojik-politik barikat ço¤ukez dinci yobazl›k eksenine s›k›flt›r›lmaktad›r. Buyanl›fl alg›n›n alt›nda burjuva modernite kavram›

ile dinci yobazl›¤›n çat›flan dinamikler oldu¤u teziyatmaktad›r. Ancak bu tez neoliberal sömürge ka-pitalizminde yeniden flahlanan ‹slamc› gericili¤inbugün sermayenin baflat öznesi olma özelli¤inigözden kaç›rmaktad›r. Neoliberal sömürge kapi-talizmi ile ‹slamc› gericilik aras›ndaki iliflki çat›-flan de¤il birbirlerini besleyen, ideolojik-politikalanlar›n› geniflleten bir özelli¤e sahiptir. Tam dabu yüzden AKP sermaye aç›s›ndan truva at› konu-mundad›r.

‹slami görüfllerin ve yaflam alg›s›n›n objektiflikve bilimsellik gücüyle ve ça¤dafl olma cazibesiylesunulmas›n› ve yeniden üretilmesini ön gören e¤i-timin gericilefltirilmesi stratejisi AKP iktidar› ilebirlikte kendisine önemli bir hareket alan› bul-maktad›r. Modern disiplinlerin ve ‹slami birikiminiyi ö¤renilmesi; modern bilginin her alan›yla ‹s-lam’›n özel irtibat›n›n sa¤lanmas›; ‹slami kültürbirikimiyle modern bilgi aras›nda geçerli bir sen-tez için yollar aranmas›; ‹slami düflünceyi Allah’›nyarat›fltaki ilahi tarzlar›n› keflfedecek yörüngeyeoturtulmas› gibi çok kapsaml› temel stratejikplanlar›n hayata geçirilmesi önemli ölçüde h›zlan-m›flt›r. Üniversitelerin yönetsel kademesinin geri-ci kadroliflma yoluyla ele geçirilmesi büyükölçüde tamamlanm›flt›r. ‹çinde bulundu¤umuzdönem ise ilk ad›m olarak müfredat›n de¤ifltir-ilmesini ön gören ‹slami bilgi stratejisidir. Özellik-le son günlerde s›kça rastlad›¤›m›z evrim teorisi-nin, üniversitelerdeki kürsüleri iflgal eden gericiakademisyenler taraf›ndan çürütülmesine dönüktaarruz, biyoloji e¤itim müfredat›n›n yarat›l›fl teori-sine göre yeniden oluflturulmas›na dönük ad›mlara盤a ç›kan örneklerin bafl›nda gelmektedir. Di¤ertaraftan söz konusu de¤iflime dair üniversiteninçeflitli kesimlerinden özellikle de akademik ca-miadan karfl› ç›k›fllar gelmekle beraber tehlikeninboyutlar› düflünüldü¤ünde bu karfl› ç›k›fllar›n ol-dukça c›l›z kald›¤› da aç›kça görülmektedir. Dincigericilik henüz üniversitenin ana karekteri halinegelmemifl, ne kadar sorunlu da olsa üniversite bi-limsel duruflunu hala koruyabilmektedir. Fakat‹slamc› gericili¤in üçüncü ad›m› bu karakterinde¤ifltirilmesi ve yeniden üretilmesidir. Bu yüzdenüniversiteler, neoliberal gerici iktidar›n toplumsalyaflam›n bütününe hakim k›lmaya çal›flt›¤› gerici-lefltirme stratejisinde en ciddi çat›flman›n yafla-naca¤› alanlar›n bafl›nda gelmektedir.

***Tarihteki tüm isyanc› patlamalar, dönemin sis-

temine ve onun yaratt›¤› yaflam koflullar›na karfl›y›llara yay›lm›fl bir öfke birikiminin devrimci eylem-le buluflma anlar›yla karakterize olmaktad›r. Butespit, ö¤renci hareketleri için de geçerli olmaklaberaber yak›n tarihte, dünyan›n farkl›co¤rafyalar›nda ortaya ç›kan hareketlerebak›ld›¤›nda çok daha iyi anlafl›labilir. Birbirindenfarkl› özellikler, hareket biçimleri ve hedefleresahip olan 68 ö¤renci hareketlerinin ortak yan›,sisteme karfl› duyulan tepkilerin sistemden umut-lar›n kesildi¤i bir anda y›k›c› bir flekilde a盤aç›kmas›d›r. Tüm bu hareketler, üniversitenin silahsanayisi için çal›flmas›nda, ders müfredat›nda yada do¤rudan sistemin en köhnmifl yüzlerindecisimleflen ancak bütünsel bir y›k›ma karfl›hoflnutsuzlu¤a yap›lan müdahale sonucundaortaya ç›km›flt›r. Bu özellik içinde bulundu¤umuzdönem de geçerlidir.

KKaayynnaakkllaarr::

Karl Marx, Grundrisse

John O’Neill, Piyasa/ Etik, Bilgi ve Politika

‹smail Recai Faruki, Bilginin ‹slamilefltirilmesi

Burada söz konusu yabanc›-laflma iflçinin eme¤ine yaban-

c›laflmas› olarak de¤il fakat birbaflka biçimde, üretilen nesne-ye de¤il o nesnenin kullan›l-mas›na, ondan yararlanmahaklar›na ve kapasitelerine

dönük yabanc›laflmad›r. Biliminsan› üretti¤i teori, bilimselbulufl ya da teknolojik gelifl-

meyi flirket egemenli¤ine dev-rederek toplumsal sonuçlar›y-la ba¤lant›s›n› yitirmektedir.

Page 14: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1914

DOSYAwww.devrimcigenclik.org

Ülkemizde özellikle 90’l› y›llar›n bafl›ndan itiba-ren “yeni bir üniversite modeli"ne geçifl sloganla-r› ile bafllat›lan neoliberal kapitalizme uyumlu biryüksekö¤retim modeli yarat›lmas› tart›flmalar›,2000’li y›llar›n bafl›nda Bologna Süreci’ne eklem-lenilmesi ile yeni bir boyut kazand›. Dünyadaki ör-neklerinde yafland›¤› gibi 1) yüksekö¤retim siste-mini temel ticaret alan› haline getirmek ve 2) üni-versitelerde üretilen bilgi, ideoloji ve “ç›kt›” ola-rak adland›r›lan mezunlar›n piyasa ihtiyaçlar› do¤-rultusunda yeniden üretilmesi temel bafll›klar› al-t›nda yürütülen yüksekö¤retim sisteminin dönü-flümü, tam anlam›yla bitmifl bir süreci ifade etme-se de, gelinen noktada üniversiter sistemde kök-lü de¤iflimler yaratt›.

Fakat öte yandan, yaklafl›k yirmi y›ld›r kesintisizbir biçimde süren piyasalaflt›rma sald›r›s› sonucuoluflan üniversite modeli ne sermaye örgütleri nede devlet kurumlar› taraf›ndan kabul edilebilir veyeterli olarak görülebilir. YÖK, MEB ya da DPT gi-bi devlet kurumlar›n›n; TÜS‹AD-TOBB gibi serma-ye örgütlerinin ya da TEPAV-SETAV gibi think-thank vasf›ndaki kurulufllar›n neredeyse her seneyeni bir strateji belgesi, yüksekö¤retim sisteminingelece¤ine dair raporlarla karfl›m›za ç›kmalar›n›nalt›nda tam da bu neden yat›yor: Üniversiteler sis-temin ihtiyaçlar›na cevap vermiyor!

Ne olacak bu üniversitelerin hali?Son y›llarda “yüksekö¤retim sisteminin sorun-

lar› ve çözüm önerileri” bafll›¤› alt›nda toplayabile-ce¤imiz tüm görüfl ve tebli¤lerin ortaklaflt›¤› nok-ta, günümüz üniversite sisteminin hem dünya ilerekabet edebilir hem de piyasan›n ve elbette ifldünyas›n›n ihtiyaçlar›n› karfl›layabilir olmaktançok uzak bir yap›ya sahip olmas›. Haz›rlanan ra-porlarda belirtilen sorunlar› ise;

• Yüksekö¤retim sisteminin afl›r› merkeziyetçiyönetim biçimi;

• Üniversitelerin mali ve idari bak›mdan özerk-likten önemli ölçüde uzak olmas›;

• Yüksekö¤retim talebini karfl›lamaktan ve he-deflenen okullaflma oranlar›ndan çok uzak üniver-site ve üniversite kapasiteleri, yüksekö¤retimekat›l›mda f›rsat eflitsizli¤i;

• Üniversiteler ve sanayi aras›ndaki ba¤lar›n,hem bilimsel araflt›rma hem de e¤itim niteli¤i ba-k›m›ndan, ifl dünyas›n›n ihtiyaçlar›na cevap vere-bilecek kadar s›k› ve nitelikli olmamas›;

• ‹stihdam edilebilir iflgücü üretmekten uzakbir e¤itim sistemati¤i ve toplumun yeni ve farkl›ihtiyaçlar›n› karfl›layamayan tek tip üniversite mo-deli;

• Akademik kadrolar›n yetersizli¤i, üniversiteleraras› akademisyen hareketlili¤inin istenilen dü-zeyde olmamas›;

• Üniversitelerin topluma karfl› kapal› olmas›;

• Yüksekö¤retim sisteminin yaflad›¤› finans-man sorunu; gibi bafll›klar alt›nda toplamak müm-kün.

Yüksekö¤retim sistemine dair çizilen “sorun-lar” çerçevesi ve bu sorunlara getirilen çözümönerileri incelendi¤inde dikkat edilmesi gerekeniki temel sonuç a盤a ç›kmakta. Bunlardan birin-

cisi yaklafl›k yirmi senelik piyasalaflt›rma süreci-nin yaflad›¤› s›k›flma e¤ilimi iken ikincisi ise çö-züm argümanlar›n›n üniversite mücadelesinin“özerklik”, “demokratik iflleyifl”, “yüksekö¤reti-me eflit eriflim hakk›” gibi temel kavramlar› ile ör-tüflüyor gibi yan›lt›c› bir görünüm ald›¤›d›r.

Piyasalaflt›rma sürecinde gecikmifl biraflama: Yönetiflim modeli

Yüksekö¤retim sistemindeki yönetim anlay›fl›,neoliberal ihtiyaçlara uygun bir üniversite modeli-ne hala kavuflamam›fl olman›n bafl nedeni olarakgösterilmekte. Dünya Bankas›’n›n 2008 y›l›ndayay›nlad›¤› raporda bu durum “yüksekö¤retim sis-temi, mevcut haliyle, afl›r› merkeziyetçi ve kat› ol-du¤u için, toplumun ve ekonominin ihtiyaçlar›nacevap verememektedir” sözleriyle dile getirilirkenbenzer bir flekilde TÜS‹AD da her f›rsatta yükse-kö¤retim sisteminin mevcut yönetim anlay›fl›n›a¤›r bir flekilde elefltirmekte. Bu noktada üniver-sitelere önerilen ise “mütevelli heyeti”ne geçiflile birlikte sivil toplum kurulufllar›ndan ö¤rencile-re kadar genifl kat›l›ml› bir üniversite yönetiflimi.

Asl›nda YÖK’ün ilk baflkan› olan ‹hsan Do¤ra-mac› döneminden beri (81-92) mütevelli heyetinegeçifl planlar› egemenlerin sürekli gündeminde.Ancak “MEB ve YÖK aras›nda y›llard›r süre gidençat›flmalar bunun gerçekleflmesini engellemifltir”sözlerinde de aç›kça görüldü¤ü üzere özellikle90’l› y›llara damgas›n› vuran üniversiteler üzerin-deki iktidar mücadelesi sonucu bu süreç önemliölçüde gecikti. Süreci yavafllatan söz konusu ikti-dar mücadelesinin AKP’nin özellikle ikinci döne-miyle sona erdi¤ini düflünen ve bu dönemi “giri-flimci üniversite”nin yarat›lmas› için f›rsat olarakgören sermaye çevreleri üniversite yönetiflimiönündeki, baflta YÖK’ün yetkileri olmak üzere,tüm yasal engelleri kald›rmay› hedefliyor. TÜS‹AD,“YÖK, yüksekö¤retim sistemi ve sistemin rotas›-

na iliflkin konular üzerine hükümete politika öne-rilerinde bulunan, yüksekö¤retim kurumlar›n›nulusal düzeydeki temsilcisi ve eflgüdüm organ› ol-mal›d›r ” sözleriyle YÖK’ün yetkilerinin s›n›rland›-r›lmas›n› ›srarl› bir flekilde dillendirmekte. Ancakgözden kaçmayacak biçimde istenilen bu dönü-flüm demokrasi ve özerklik kavramlar› ve bu kav-ramlar alt›nda üniversite bileflenlerinin tümününyönetimde söz sahibi olmas›; üniversite ve top-lum aras›nda yeni bir “toplumsal sözleflme” yara-t›lmas› gibi ideolojik argümanlarla beraber hayatageçirilmeye çal›fl›l›yor.

Yönetiflim modeli, üniversitenin paydafllar ola-rak tan›mlad›¤› bileflenlerle birlikte yönetilmesiniöngörmekte. Paydafl olarak tan›mlanan kurumlarise, meslek örgütleri, iflçi ve iflveren örgütleri,belediyeler, bölgesel kalk›nma ajanslar›, siviltoplum kurulufllar› ve üniversitenin kendisidir. Buyönetim bileflenleri bize vak›f üniversitelerininmütevelli heyetlerini and›rmakta ve üniversiteninyönetimi hakk›nda söz sahibi olanlar bilim insan-lar› ve üniversite çal›flanlar› ile s›n›rl› tutulma-maktad›r. Hatta üniversite yönetiminde üniversi-tenin akademik, idari ve di¤er çal›flanlar› ve ö¤-renciler sadece paydafllardan biri konumuna in-dirgenirken, toplamda üniversite mensuplar›n›nüniversitedeki karar merkezlerinde söz gelimi be-lediye veya bir iflveren örgütü ile ayn› derecedeetkili olmas› ironik bir durumdur. Keza söz konu-su kararlar üniversitenin bizzat kendisi ile ilgili-dir. Ayr›ca, üniversitenin fleffaf, içeriden ved›flar›dan denetlenebilir olmas› gerekti¤iifade edilir. Bunun d›fl›nda modelin, üniver-site yönetimine ö¤renci kat›l›m› ile ilgili devurguya sahip oldu¤u ve var olan durumundüzenli olarak toplanan Avrupa Ö¤renci Ko-misyonu’nca de¤erlendirildi¤i görülür. (Lük-semburg Ö¤renci Deklarasyonu, 2005)

Evdeki hesap çarfl›ya uyar m›?Yüksekö¤retimde dönüflüm hedefleri

Page 15: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19

DOSYA

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1915

www.devrimcigenclik.org

Giriflimci üniversite ve istihdam edilebilirç›kt›lar!

TÜS‹AD ve TOBB gibi sermaye örgütlerinin bafl›-n› çektikleri “yüksekö¤retim sistemine yönetselde¤iflim” talebinin alt›nda hiç flüphesiz bilimselbilgi üretim sürecinin topyekün de¤ifltirilmesi ara-y›fl› yatmakta.

Dünyada oldu¤u gibi ülkemizde de yüksekö¤re-tim alan›n›n piyasaya aç›lmas› kamu kaynaklar›n-dan üniversitelere ayr›lan pay›n giderek azalmas›ve buna koflut olarak üniversite ve sanayinin do-lays›z biçimde iliflki kurmas› hedefi ile birlikte ifl-ledi. Ne var ki hedefler ile sonuçlar aras›nda aç›-¤a ç›kan orant›s›zl›k sermayeyi, özellikle 90’l› y›l-lar›n sonundan itibaren sürece devlet ve sivil top-lum kurulufllar›n›n kat›l›m›n› hedefleyen üniversiteyönetiflimi yönelimine itti. Elbette burada kastedi-len sivil toplum kurulufllar› sermayeden baflka birfley de¤il. Aradan geçen zaman zarf›nda yükse-kö¤retim sisteminin yönetsel yap›s› çok de¤iflme-se de üniversitelerde üretilen bilgi üretim sürecisermaye yarar›na dönük olarak yeniden flekillen-di. Ancak belirli bir aflamay› geride b›rakan yükse-kö¤retimin piyasaya aç›lmas› sürecinde sermayeyeni bir s›çrama tahtas› oluflturma niyetinde.

Bu noktada yüksekö¤retim sisteminde birbirineba¤l› bir dizi dönüflümün h›zland›r›lmas› amaçlan›-yor. Bunlardan ilk göze çarpan yönelim, en önem-li temsilcisi Henry Etzkowiztz’in olan “giriflimci bi-lim”in yarat›lmas› stratejisidir. Etzkowiztz’e göregiriflimci bilim, uygulamal› ve temel bilimleri bir-birlerine yaklaflt›rarak temel araflt›rmalar için tica-ri f›rsatlar yaratan bilimdir. Giriflimci bilim insan›ise kendisini izole etti¤i, bilimsel yenilik ve buluflodakl› çal›flmalar›n yap›lmad›¤› fildifli kulesindenç›km›fl, bilim ile sanayinin talep etti¤i bilimsel ye-nilik aras›ndaki mesafeyi kapatan bulufllar yapanmühendisler ve bilim insanlar›d›r . Dünyada e¤i-tim politikalar›n›n gelifltirilmesinde Etzkowiztz’inyaklafl›m› önemli ölçüde kabul görmüfltür ancakbu yaklafl›m Etzkowiztz’in aksine disiplinlerin ya-k›nlaflmas›n› de¤il ayr›flmas›n› ön plana ç›kart-m›flt›r. 80 sonras› yüksekö¤retim sisteminde ka-rakteristik bir e¤ilim olarak karfl›lafl›lan ve ülke-mizde de hayata geçirilen sosyal bilimler ve uygu-lamal› bilimlerin giderek birbirinden ayr›flmas› ya-ni disiplinler aras›nda kurulan ba¤lar›n kopar›lma-s› bu mant›¤›n sonucu olarak gerçekleflti. Disip-linler aras›ndaki bu ayr›flma, bir taraftan üniversi-tenin karakterini de¤ifltirirken söz konusu süreçsonucunda ülkemizde üniversiteler aras›nda dade¤iflkenlik yaflanmas›na neden oldu. Sermaye-nin do¤rudan kullanabilece¤i –özellikle teknolojialanlar›nda- bilgiyi üreten, araflt›rma-gelifltirmea¤›rl›kl› “elit” üniversiteler ile yüksekö¤retim tale-bini ve piyasan›n asgari iflgücü ihtiyac›n› karfl›la-maya dönük “kitle” üniversiteleri do¤arken ticarigetirisi olmayan sosyal bilimler alan› tasfiye edil-di. Günümüz yüksekö¤retim sistemine dair yap›-lan tüm tart›flmalar›n oda¤›nda ise bu süreci de-rinlefltirme planlar› yatmakta.

Neoliberal e¤itim ideologlar› taraf›ndan üç ayr›üniversite modelinden söz edilmekte. ‹lk olarak,uluslararas› düzeyde üne sahip, tamamen bilim-sel/teknolojik araflt›rma faaliyetlerine yönelmiflve az say›daki araflt›rma üniversiteleri. YÖK rapor-lar›nda bu tip üniversitelerin kurulmas› üniversite-sanayi iflbirli¤inin geliflmesine ba¤l› oldu¤u gibiayn› zamanda ülke sanayisinin dünya ile rekabetedebilmesi için zorunlu olarak gösterilmekte: Sa-nayi, giderek kendi tasar›m› olan, fikri mülkiyetikendine ait olan bir ürün ile farkl›l›k yaratmak zo-

runda oldu¤unu anlamaya bafllam›flt›r. Türkiye,küresel rekabette ucuz iflgücüyle rekabet yollar›n›kaybetti¤inde, bu yolun önemini daha çok anlaya-cakt›r. ‹kinci olarak ise toplumun e¤itimsel ve tek-nolojik aç›dan ihtiyaçlar›n› karfl›lamaya dönük, kit-lesel e¤itim veren üniversiteler ve üçüncü olaraküniversite statüsünde olmayan ve genel olarakbelirli bir alanda yo¤unlaflm›fl mesleki-teknik e¤i-tim veren yüksekö¤retim kurumlar›n›n hayata ge-çirilmesi tasarlanmakta. Bu hedefler do¤rultusun-da dikkat edilmesi gereken kilit kelimeler “ifl dün-yas› ihtiyaçlar›” ve “istihdam edilebilirlik” olarakön plana ç›kmakta.

YÖK son birkaç y›l içerisinde bu hedeflere ulafl-ma yolunda önemli ad›mlar att›. Üniversitelerdeüretilen bilimsel bilginin uluslararas› yüksekö¤re-tim pazar›na dönük “kalite standartlar›na” sahipolmas› için 2005 y›l›nda Yüksekö¤retim Kurum-lar›nda Akademik De¤erlendirme ve Kalite Gelifl-tirme yönetmeli¤i yay›nlanarak YÖDEK isimlibir komisyon kuruldu. 2007 y›l›nda ise YÖ-DEK ENQA’ya (Avrupa Yüksekö¤retimindeKalite Güvence A¤›) üye oldu. 2009 Ocakay›nda ise UYÇ (ulusal yeterlilikler çerçeve-si) raporu yay›nlanarak 11 aflamada ve engeç 2012 y›l›na kadar tamamlanmas› öngörü-len yol haritas› ilan edildi. Raporda temel olarakhedeflenen ise disiplinler aras› ayr›flmay› derin-lefltirme ve “uzmanlaflmay›” sa¤layacak tek tipbilimsel üretim ve müfredat oluflturulmas›.

Yüksekö¤retim sistemine dair yap›lan hesapla-r›n di¤er aya¤›nda ise istihdam edilebilir nitelikli“ç›kt›lar›n” yarat›lmas› yatmakta. Neoliberal e¤i-tim ideologlar›na göre istenilen sonuca ulafl›lma-s›n›n temel yolunun yüksekö¤retime olan talebinkarfl›lanmas› ve bu sürecin genç nüfus demogra-fik penceresinin kapanaca¤› 2020 y›l›na kadar ta-mamlanmas› sal›k verilmekte. O y›llara gelindi¤in-de, Türkiye yafllanan bir toplumun nüfus profilinesahip olacakt›r. Do¤u Asya’n›n 1970’lerdeki ve1980’lerdeki ekonomik mucizesi, büyük bir gençnüfus grubunun yüksek ekonomik büyüme sa¤la-yabilece¤ini göstermifltir . Ayn› do¤rultuda YÖK te-mel stratejik hedefler olarak 2025 y›l›na kadar%65 oran›nda yüksekö¤retim mezunu yaratmay›hedeflerken üniversite kontenjanlar›n›n artt›r›lma-s› yak›n zamanda getirilen pratik çözüm olarakkarfl›m›za ç›kmakta. fiüphesiz, hedeflenen okul-laflman›n niteli¤i ve bu okullaflma oran›n yakalan-mas›n›n neden bu kadar önemli oldu¤u sorular›kilit öneme sahip.

Kuflkusuz sermayenin nitelikli “ç›kt›” olarakgördü¤ü üniversite mezunlar›ndan bekledi¤i entemel özellikler esnek çal›flma koflullar›na uyum-lu, rekabetçi ve giriflimci bireyler olmalar›. Ancakburada dikkat edilmesi gereken nokta bu bireyle-rin bir taraftan ideolojik hegemonyan›n tesis edil-mesi ile yani neoliberal üniversitenin yarat›lmas›ile kurulaca¤› iken di¤er taraftan ise bu sürecin“do¤al zorunluluk” ile gerçekleflecek olmas›d›r.

Bologna Süreci, 1998 Sorbonne dek-larasyonu ile bafllayan, ancak 1999 Bo-logna Bildirgesi ile an›lan, 2010 hedefy›l› itibariyle “Avrupa Yüksekö¤retimAlan›”n› yaratmay› amaçlayan bir dizide¤iflikli¤i kapsamaktad›r. Bu süreçte,üye ülkelerin parlamenterleri düzenliolarak bir araya gelmifl, yüksekö¤retimsistemlerinde yapt›klar› de¤ifliklikleride¤erlendiren deklarasyonlara imza at-m›fllard›r. Sürecin ortaya ç›k›fl noktas›,Avrupa üniversitelerinin, rekabetçi biranlay›flla uluslararas› alanda popülerle-flen, ö¤renci hareketlili¤inin ak›m mer-kezi haline gelen Amerikan üniversitele-ri ile rekabet edemedikleri düflüncesi-dir. Bu çerçevede, kendilerini yukar›dasözünü etti¤imiz yeni üretim ve istih-dam biçimleri ile de uyumlulaflt›rarakyeniden yap›land›rma ihtiyac› hissetti-ler.

AB ülkelerinin bu süreçte amaçlad›k-lar›, AB’nin siyasi ve ekonomik s›n›rlar›içerisindeki üniversitelerin, yönetim bi-çimi, finansman› ve istihdam yap›s›,ders içerikleri, tafl›d›klar› de¤erler vebunlar›n de¤erlendirildi¤i kalite k›stas-lar› ile birbirlerine denklefltirilmesidir.Sürece ad›n› veren Bologna Deklaras-yonu, sürecin temel amac›n›n AvrupaBirli¤i alan›ndaki ülkelerin artan insanve iflgücü hareketlili¤ine uyumlu halegelmesi gereklili¤ini aç›kça ortaya ko-yar. Avrupa Birli¤i içinde artan say›da ül-kenin seyahat ve göç engellerini orta-dan kald›rmas› Avrupa içi iflgücü hare-ketlili¤ini art›rm›flt›r. Bununla birlikte Av-rupa Birli¤i alan› uluslararas› göç hare-ketlerini de bünyesinde toplamaktad›r.‹flgücünün hareketlili¤i ile birlikte, ulus-

lararas› sermayenin de Avrupa içindekimobilitesini düflününce, Avrupa’da üni-versitelerin yetifltirece¤i iflgücünün bupiyasa koflullar›na uyumlulaflt›r›lmas›,bu hareketlili¤i karfl›lamak için bireyinde¤iflik yerlerde ve zamanlarda yüksekö¤retimini devam ettirebilece¤i flekildebirbirine denklefltirilmesi yani, e¤itimalan›nda bir yeniden yap›lanma gerek-mektedir. ‹kinci olarak, bu hareketlilik-ten akademisyeni ve idari personeli ileüniversite çal›flanlar›n›n ve ö¤rencilerinde nasibini almas› beklenmektedir. Busürecin kendisi bu denklefltirmeyi güç-lendirmek için bunu özellikle teflvikeder. Bu da çal›flma koflullar›n›n, özlükhaklar›n›n söz konusu ülkelerde uyum-lulaflt›r›lmas› gere¤ini do¤uraca¤›ndanistihdam rejiminin dönüflümü demektir.Bu yeniden yap›land›rma sürecinde ser-maye ve iflgücü hareketlili¤inin önemlibir motivasyon oldu¤unu söyledi¤imizegöre, üniversite hayat› piyasan›n talep-lerine göre yeniden biçimleniyor demek-tir. Bu da üniversitenin yönetim modeli-nin dönüflümü anlam›na gelir. Bolognasürecinin ilham ald›¤› metin olan 1988tarihli Magna Carta Universitatum’da:“Üniversiteler bulunduklar› ülkelerinco¤rafi ve tarihi koflullar›na göre de¤iflikflekillerde düzenlenmifl özerk kurumlarolup araflt›rma ve ö¤retim ö¤eleri arac›-l›¤›yla kültür üretimi ve iletifliminde bu-lunur. Üniversitelerin, içinde var olduk-lar› dünyan›n gereksinimlerine haz›r ola-bilmeleri, araflt›rma ve ö¤retim çal›flma-lar›n›n tüm di¤er ekonomik ve siyasigüçlerden manevi entelektüel yönler-den ba¤›ms›z olmas›yla mümkündür”denir.

K›sa

ca B

olog

na s

ürec

i

Page 16: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19

DOSYA

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1916

Bi -lindi-¤i gibi ne-oliberalizminüretim sürecinde ihti-yaç duydu¤u emek belirli alanlarda uzmanlaflm›flemektir. Söz gelimi sistemin üniversitelerden ta-lep etti¤i avukat tüm alanlarda de¤il icra, ceza yada medeni hukuk gibi alanlar›n birinde uzmanlafl-m›fl iflçi avukatlard›r. Bu bak›mdan üniversite me-zunlar›n›n say›sal art›fl› zorunlu bir rekabet ve uz-manlaflma sürecini yaratmakta.

Yaflam boyu ö¤renme stratejisi tam da bu nok-tada devreye girmektedir. ‹lkö¤retimden yükse-kö¤retime kadar e¤itim hayat›n›n bütününe dö-nük bir kapsay›c›l›¤a sahip yaflam boyu ö¤renmestratejisi, bireyselleflmifl ö¤renme, esneklefltiril-mifl, katmanlaflt›r›lm›fl, güvencesiz bir emek pa-zar› u¤runa yaflam boyu yeniden vas›f kazanmay›hem desteklemeyi hem de do¤allaflt›rmay› amaç-lamakta . MEB bu hedefin ana örgütleyicilerindenbiri oldu¤unu 2009 Haziran ay›nda yay›nlad›¤›“Yaflam Boyu Ö¤renme Eylem Plan›” ile duyur-mufl oldu. “Bilim ve teknolojideki h›zl› ve kapsam-l› geliflmeler her alanda sürekli de¤iflim yaratmak-ta ve yeni talepler ortaya ç›karmaktad›r. Bu geli-flim ve de¤iflime uyum sa¤lama, sadece okul dö-nemlerinde ö¤renilen bilgilerle mümkün olamad›-¤›ndan, kiflinin kendini sürekli yenilemesi ve ge-lifltirmesi ancak hayat boyu ö¤renme ile mümkünolabilmektedir” sözleriyle bir gereklilik olarak gös-terilen yaflam boyu ö¤renme elbette masraflar›n“paydafllar” aras›nda bölüflülmesi ile hayata ge-çecek bir proje.

Daha ucuz daha nitelikliSermayenin son y›llarda özel önem verdi¤i en

temel konu bafll›¤›n› MYO’lar ve mesleki e¤itimoluflturuyor. Özellikle iflsizli¤in h›zlanarak artma-ya devam etti¤i bir dönemde çeflitli reklam kam-panyalar› ile özendirilen mesleki-teknik e¤itim ni-telikli ve beceri düzeyi yüksek iflgücü ihtiyac›n›nkarfl›lanmas› için oldukça kritik bir yerde durmak-ta. DPT taraf›ndan haz›rlanan ve 2007-13 y›llar›n›kapsayan planda da genifl yer verilen mesleki e¤i-tim, özellikle okuldan ifle geçifl sürecini destekle-yecek flekilde yeniden düzenlenmesi gereken biralan olarak gösterilmekte. Sermaye örgütleri ise“esnek çal›flmaya uyum yetenekleri olan, tekno-lojik geliflmelere aç›k ve kendini sürekli gelifltire-bilen ifl gücüne ihtiyac›m›z var ” sözleriyle beklen-tilerinin ne oldu¤unu aç›kça dile getirmekte.

YÖK de sermayenin beklentilerini karfl›lamakiçin hiç zaman kaybetmiyor. Birkaç dönem önce-sine kadar meslek liselerine s›navs›z geçifl hakk›getirerek sermayenin ifl gücü ihtiyac›na pratik çö-züm getiren YÖK, yeni dönemle birlikte niteli¤iartt›rma ad›na s›navs›z geçifli kald›rarak MYO’lar-da e¤itim süresini 3 y›la ç›kartt›. Ancak as›l önem-li geliflme, UYÇ ile de ba¤lant›l› olarak, MYO’lar›nmüfredat program›n› yeniden düzenleyerek özel-likle akademisyenleri proje bazl› çal›flmaya geçi-fle zorlayan çeflitli kriterler ve yapt›r›mlar getir-ilmesi oldu. Modalyonun di¤er yüzünde ise yuka-

r›da de¤indi¤imiz üniversite say›s›n› ve yükse-kö¤retim mezun oran›n› yükseltme hedefleri

do¤rultusunda hayata geçirilen, üniversitekurma için gerekli flartlarda yap›lan de¤i-

fliklikler ve buna ba¤l› olarak mahallearalar›nda kurulan bina tipi üniversi-teler var. Burada temel amaç olarake¤itim sistemini sadece nispeten azsay›da ö¤renciyi modern bir ekono-mide ihtiyaç duyulan standartlardae¤iten bir sistemden, tüm ö¤rencile-rini iyi e¤iten bir sisteme dönüfltür-mek gibi gösterilmeye çal›fl›lsa da

as›l olarak e¤itim sisteminde ticarileflmeyi h›zlan-d›rmak ve kalifiye iflgücü talebini karfl›lamak oldu-¤u çok aç›k.

Para, para, para…Devlet ya da sermaye kurulufllar›n›n yüksekö¤-

retime dair tasarlad›¤› planlar›n dönüp dolafl›pgeldi¤i nokta “yüksekö¤retimin finansman›” soru-nu iken sorunun çözümüne dair getirilen önerilerde büyük oranda ortaklafl›yor.

Finansman sorununa getirilen çözüm önerileri-nin bafl›nda flüphesiz, yukar›da da bahsetti¤imizgiriflimci üniversitenin gereklerine uygun olarak,üniversitelerin kendi kaynaklar›n› kendi yaratmas›gelmekte. Ancak bunun olabilmesi için üniversite-lerin mali özerkliklerinin güvence alt›na al›nmas›gerekti¤i de ayr›ca vurgulanmakta. Kamu finans-man›n›n merkezi bütçe uygulamas›ndan torbabütçe uygulamas›na dönük olarak de¤ifltirilmesiistenirken üniversitelere ayr›lan kayna¤›n perfor-mansa dayal› olarak belirlenmesi istenmekte.Üniversitelerin performans›n› ise tahmin edilece-¤i üzere sermaye yarar›na gerçeklefltirilen bilim-sel araflt›rmalar belirleyecek. ‹kinci olarak, yükse-kö¤retimin gelece¤e dönük bir yat›r›m oldu¤u ide-olojik argüman› ile desteklenen yüksekö¤retim fi-nansman›n›n paydafllar aras›nda da¤›t›lmas› öne-rilmekte. Bahsi geçen paydafllar›n bafl›nda ise yi-ne tahmin edilece¤i gibi “gelece¤ine yat›r›m ya-pan” üniversiteliler geliyor.

Ülkede son on y›ll›k piyasalaflt›rma dalgas›ndatemel itki gücünü oluflturan Bologna Süreci kap-sam›nda haz›rlanan raporlara göz at›ld›¤›nda de¤i-flimin nas›l bir ivme yakalayarak gerçekleflti¤inianlayabiliriz. Bu 10 y›ll›k sürecin özellikle ilk y›lla-r›ndaki, her ne kadar üniversiteleri yeni bir cazibemerkezi haline getirme gereklili¤i ortaya konsada, (Sorbonne 98) metinlerde Avrupa’n›n gele-neksel üniversiter anlay›fl› etkisini halen güçlü birflekilde hissettirir. Örne¤in 2001 tarihli Prag bil-dirgesinde, “Yüksek Ö¤renimin bir kamu mal› ola-rak ele al›nmas› gerekti¤i, sosyal bir sorumlulukoldu¤u ve öyle kalaca¤›” vurgusu yap›l›r. 2003 ta-rihli Graz Bildirgesi’nde ise, “yüksekö¤renim, te-mel akademik ve sivil de¤erleri koruyabilmek, bü-tünsel mükemmelli¤i teflvik edebilmek ve üniver-sitelerin toplumun sosyo-ekonomik ve kültürelilerlemesinde ana paydafllardan biri olma rolünüüstlenebilmesini mümkün k›labilmek için birincilve en önemli kamu sorumlulu¤u olarak kalmal›-d›r.” diye belirtilmektedir. 2000’li y›llar›n ortala-r›nda yap›lan toplant›larda ise üniversite finans-man›n›n dönüflümünün de bir gereklilik olarak ya-vafl yavafl belirginleflti¤i görülür.

Bu metinlerde üniversitenin finansman biçimiüzerinde keskin bir tan›m yap›lmamakla birlikte,“‹fl dünyas›ndan ve sosyal hayattan ortaklar›m›z›temsil eden organizasyonlar›n desteklerini mem-nuniyetle karfl›l›yor ve Bologna Sürecindeki hedef-

lere ulaflmak için onlardan daha yo¤un iflbirli¤ibekliyoruz.” (Bergen, 2005) gibi örtük ifadeler bu-lunmaktad›r. 2005’te yap›lan ikinci toplant›danç›kan Glasgow Bildirgesi’nde ise, dönüflen fi-nansman modelinin sonuçlar› flöyle anlat›l›r: “fiuanda, ABD ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda, AB ülkeleri üni-versitelere kendi GSYH’nin yar›s› oran›nda harca-ma yapar. Avrupa’n›n Lizbon hedefleri iddial› ol-makla birlikte araflt›rma ve yüksek ö¤retim içinkamu fonlanmas›n›n en iyi ihtimalle durgunlaflt›¤›söylenebilir. Zay›flam›fl kamu deste¤i, üniversite-lerin demokrasinin sürdürülmesi ve kültürel, sos-yal ve teknolojik yeniliklerin teflviki için olan kapa-sitesini zay›flatmaktad›r. Hükümetler, kurumlar›nkalitesini korumak ve yükseltmek için uygun fon-land›rma seviyelerini sa¤lamal›d›r. Üniversitelerfonland›rma yollar›n› çeflitlendirmeye çal›flmakta-d›r. Üniversiteler birleflik kamu/özel fonland›rmamodellerini aramay›, AÜB (Avrupa ÜniversitelerBirli¤i) ve paydafllar aras›nda yap›land›r›lm›fl vekan›t temelli tart›flmalar› bafllatmay› taahhüt et-mifltir. Ayr›ca tam ekonomik maliyet modelleri ge-lifltireceklerdir ve hükümetlerden de fon toplama-y› buna uygun olarak yapmalar›n› beklemektedir.”

Üniversitenin kamusal finansman›ndan karmabir modele evrimleflen süreçte, kaynaklar› çeflit-lendirmek teflvik edilen bir davran›flken, çeflitle-nen bu kaynaklar›n sermayenin araflt›rma ve e¤i-tim maliyetlerini toplumsallaflt›rmakta kullan›lma-ya baflland›¤› Avrupa Birli¤i’nin 2009’da gerçek-lefltirdi¤i Üniversite-‹fl Dünyas› Diyalogu Foru-mu’nda aç›kça okunuyor. Forumda ifl dünyas›n-dan “üniversitenin finansman›na katk›da bulun-mas›n›n, üniversitenin müfredat›n›, yönetiflim ya-p›s›n› gelifltirmesi için ona yard›mc› olmas›n›n”beklendi¤i ortaya konmufltur.( http://ec.euro-pa.eu/education/higher-education/doc/busi-ness/com158 en.pdf) Tüm akademik disiplinler-de üniversite-sermaye aras›nda ayn› düzeyde biriflbirli¤inin elde edilmemesi elefltirilirken, sonuçmetninde üretilen bilimsel bilgiyi, kullan›m de¤eri-ne göre ölçen bir yaklafl›m görülmektedir. Üniver-site mensuplar›na giriflimcilik dersleri verilirken,üniversite mensuplar›n›n da giriflimcileri e¤itmesigibi asl›nda sürecin resmen öngörmedi¤i birçokgirift iliflki biçimi tariflenmifltir. Üniversitenin fi-nansman modelinin bu modellere göre nas›l de¤i-flece¤i sorusu yönetim modelinin dönüflümü an-lat›l›rken daha anlafl›l›r hale gelecek.

Yüksekö¤retim sistemine dair egemen blok ta-raf›ndan yap›lan tart›flmalar ve ortaya koyulan he-defler elbette burada ortaya koyduklar›m›zla s›n›r-l› de¤il. Ancak ön plana ç›kan bu de¤iflim hedef-lerinin, neoliberal e¤itim politikalar›na karfl› bafltagençlik hareketi olmak üzere direnç merkezlerinihesaba katmadan dahi, sistemi oldukça krizli veçeliflkili bir sürece itti¤i görülmeli. Bu noktada tekbir örnek dahi yeterli olacakt›r. Paral› e¤itim uygu-lamalar› sonucunda yüksekö¤retime eriflimde ya-flanan kitlesel eleme gerçe¤i ile okullaflma oran›-n›n art›fl hedefi sistemin en önemli krizli yan›n›oluflturmaktad›r.

Dipnotlar:1) YÖK 2007, DB 2008, TÜS‹AD 2008, SETAV 2009 2) SETAV, Türkiye’de yük-

sekö¤retim karfl›laflt›rmal› bir analiz, Talip Küçükcan-Bekir Gür 3) TÜSA‹D, 2008 4)Türkiye’de “belirlenmifl öncelikli paydafllar” flu flekildedir: Üniversiteleraras› Kurul,

Yüksekö¤retim Kurumlar› (130 kurum), Bakanl›klar (17 Bakanl›k), Mesleki Yeterlilikler

Kurumu, Yüksekö¤retim Kurumlar› Ö¤renci Konseyleri ve Ulusal Ö¤renci Konseyi, Türkiye

Bilimler Akademisi (TÜBA), Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araflt›rma Kurumu (TÜB‹TAK),

Meslek Kurulufllar› (33 Kurulufl), Vak›flar (3 Vak›f), Dernekler (6 Dernek), Sendikalar ve

Konfederasyonlar 5) Henry Etzkowitz, The Norms of Entreprenurial Science: Cognitive

Effects of the New University-‹ndustry Linkages. Akt: Yeflim Edis fiahin, Ayça Erflen:

Bilimin Ekonomik-Politi¤i, Bilim ve ‹ktidar 2008 6) YÖK 2007 7) DB, Türkiye’nin Gelecek

Nesillerine Yat›r›m Yapmak: Okuldan ‹fle Geçifl ve Türkiye’nin Kalk›nmas›, Haizran 2008

8) Les Lewidov, Neoliberal stratejiler ve karfl› stratejiler, EOK DG Say›:3 9) MEB, Hayat

Boyu Ö¤renme Strateji Belgesi 2009 10) T‹SK 2008 11) DB, Haziran 2008

Page 17: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19

DOSYA

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1917

Kapitalist üretim 20.yüzy›lda iflçi s›n›f›n› vas›fl›-l›k-yar› vas›fl›l›k, beyaz yaka-mavi yaka fleklindeparçalay›p, tabakalaflt›rd›. Üretimde verimlili¤iamaçlayan bu tabakalaflma, nitelikli ifl gücünüsa¤layacak e¤itimin de genifl bir süreç içerisindede¤iflmesine yol açt› ve açmaya devam ediyor.Geliflen biliflim ve iletiflim teknolojilerinin yaratt›-¤› ifl alanlar› ve iflçi s›n›f›n›n parçal› yap›s› e¤iti-min, iflgücünü daha verimli kullanabilmek için fle-killendirilmesini zorunlu k›l›yor.

Ortaö¤retimde yaflanan dönüflümün kay-naklar›

Türkiye’de son y›llarda genelde e¤itim alan›n-da, özelde ortaö¤retimde yaflanan kritik dönü-flümlerin temel kaynaklar› befl bafll›k alt›nda s›ra-lanabilir:

1. Üretim gücünün de¤iflen niteli¤i ve sermaye-nin de¤iflen ihtiyaçlar› 2. ‹flsizlik ve nüfus sorunu3. Verimsizlik. Bölgeler ve cinsiyetler aras›eflitsiz geliflim4. Gerici kadrolaflma 5. Finansman sorunu

1. Üretim gücünün de¤iflen niteli¤i ve ser-mayenin de¤iflen ihtiyaçlar›

Türkiye 2001 ekonomik krizinin ard›ndan, AKPiktidar›nda neoliberalizme teslimiyet döneminegirdi. Küresel sermayeye daha fazla oranda ek-lemlenen Türkiye’de ihracat›n ve ithalat›n milli ge-lire oran› %5 art›fl gösterdi. Bu dönemde elde edi-len büyüme d›fl kaynak girdisine ve ucuz emeksömürüsüne dayan›yordu. Özellikle geliflmifl Avru-pa ülkelerinin ucuz emek havzas› olarak faydalan-d›¤› Türkiye’de kifli bafl›na üretimin %42 artmas›-na ra¤men reel ücretler %22 oran›nda geriledi.Türkiye egemenleri Avrupa’n›n Çin’i olmakla övü-nedursun, sosyal alanlar›n ve haklar›n h›zla ticari-leflmesi, özellefltirmelerin artmas›, iflsizli¤in ke-mikleflmesi sistemin k›r›lganl›¤›n› art›rmaya de-vam etti. 2008 ekonomik krizinin, Avrupa’ya yap›-lan ihracatta t›kanma yaratmas› sonucunda, ucuziflgücünün art›k geliflmekte olan ülkelerle yar›fl-makta yetersiz kald›¤›n› kabul eden Türkiye ege-menleri, geliflmifl ülkelerin teknolojisini üretimsüreçlerinde kullanabilecek nitelikli ifl gücüne ih-tiyaç duyuyorlar.

Nitelikli iflgücüne duyulan ihtiyaç, sermaye ileokullar aras›nda sermayenin kendi taleplerini e¤i-tim kurumlar›na do¤rudan anlatabilece¤i baz› or-ganik ba¤lar›n kurulmas›na yol aç›yor. DPT(DevletPlanlama Teflkilat›) raporunda esnek çal›flt›rma-n›n önündeki engellerin kald›r›lmas›, böylece ver-gi yükümlülüklerinden kurtar›lm›fl iflverenlerin is-tihdam olanaklar›n›n artmas› tart›fl›l›yor. Bununortaö¤retime yans›mas› esnek çal›flman›n teflvikedilmesi (hem okuyup, hem çal›flma), kariyer top-lant›lar›n›n düzenlenmesi, flirketlerin okullardaölçme-de¤erlendirme yapabilmesi fleklinde ola-cak. Meslek liselerinde uygulamal› e¤itim ad› al-t›nda okuyan ö¤renciler daha yo¤un olarak atölye-lerde ücretsiz emek gücü olarak kullan›labilecek.

“Ortak beceri ve bilgi”nin sa¤lanmas› için genel

ve mesleki e¤itimin aras›ndaki s›n›rlar›n kald›r›l-mas› hedeflenmektedir. Bunun anlam› genel lise-lerin ek atölyeler yap›larak teknik liselere dönüfl-türülmesi, mesleki e¤itimin ortaö¤retimdeki pay›-n›n 2012’ye kadar yüzde 50’ye ç›kar›lmas› plan›-d›r.

Yaflam boyu e¤itim ad› alt›nda ç›rakl›k ve halke¤itimi STK ve özel sektör taraf›ndan verilebile-cek, bu e¤itim s›navlarla resmi e¤itim kurumlar›taraf›ndan belgelenebilecektir. Ö¤renci liseye gir-di¤i andan itibaren stajlarla sermayenin taleplerive yönelimleri konusunda sürekli haberdar edile-cek ve kendi kariyerini (yaflam›n›) sermayeninrehberli¤inde oluflturacakt›r.

2. ‹flsizlik ve nüfus sorunu‹flsizlik, ortaö¤retimde sistemin h›zl› bir yeni-

den yap›lan›fl içerisine girmesinin ard›ndakiönemli sebeplerden biri. AKP iktidar›n›n birinci dö-neminde büyüme y›ll›k %6,6’e ulaflmas›na ra¤-men, istihdam›n y›ll›k %1,4’lük düflüfller yaflama-s› genifl bir iflsizler ordusu yaratt›. 2007-2013DPT raporunun en acil gündem bafll›¤› haline ge-len iflsizlik rakamlar› 2008 krizinde yüzde 12 gibirekor seviyelere ç›kt›.

Diplomal› iflsizli¤inin yüksek oranlar› (iflsiz nü-fusun %37’si lise ve üniversite mezunu) sermaye-nin e¤itim süreçlerinde aktif olarak yer almamas›-n›n bir sonucu olarak gösterilmeye çal›fl›l›yor. Ya-ni iflsiz lise ve üniversite mezunlar› e¤itim siste-mindeki bozukluklardan dolay› sermayenin ihti-yaçlar›n› karfl›layacak nitelikli bilgi ve yetenektenyoksundur. Ortaö¤retim geçirece¤i yap›sal de¤i-flimle iflgücüne kat›lacak yeni ve “nitelikli” bir in-san modelinin de kuluçkas› haline getirilmek iste-niyor.

Ekonomi ara eleman temininde zorluk yaflama-s›na ra¤men meslek lisesi mezunlar›n›n iflsizlikoran› 2000 y›l›nda yüzde 10,9’dan 2005 y›l›ndayüzde 13,3’e yükselmifltir. Bu durum mesleki e¤i-timin özendirilmesiyle, donan›m eksikli¤inin gide-rilmesiyle ve ortaö¤retim s›navlar›nda meslek li-selerinin teflvik edilmesiyle çözülmeye çal›fl›lmak-tad›r.

Okullaflma oran›n›n ortaö¤retim ve yüksekö¤re-timde art›r›lmaya çal›fl›lmas›, kontenjanlar›n art›-r›lmas› ve yeni üniversitelerin aç›lmas› bir yönüy-le resmi iflsizlik oran›n› ötelemeye yar›yor. FakatTürkiye’nin demografik yap›s› 2020’de yafllana-ca¤› için, e¤itim alan›na yap›lmas› planlanan mü-dahalelerdeki gecikmeler, nitelikli ifl gücününsa¤lanmas›n› gittikçe daha zor hale getirecek.15-24 yafl aras› iflsizlik oran› genel nüfus içinde-ki iflsizlik oran›n›n iki kat›ndan fazlad›r. ‹flsiz nüfu-sun ülke genelindeki oran›n›n önemli bir k›sm›n›oluflturan gençlik, bundan on y›l sonra art›k okul-laflma, ö¤renim süresinin uzat›lmas› gibi yöntem-lerle gizlenemeyecek.

3. Verimsizlik. Bölgeler ve cinsiyetler aras›eflitsizlikler

Türkiye’de iflgücüne kat›l›m konusunda cinsi-yetler aras›nda ve bölgeler aras›nda eflitsizlikleri gi-dermek ortaö¤retim stratejisinin acil hedeflerinden biri.Kad›nlar›n iflgücünden yaralanamamas› ve Gü-neydo¤u’nun neoliberal ekonomiye dahil edilme-sinde yaflanan zorluklar sistemi s›k›flt›r›yor. Türkiyegenelinde kad›nlar›n iflgücüne kat›l›m› yüzde 25oran›nda. Bölgeler aras›nda kad›nlar›n iflgücünekat›l›m› yüzde 6,5 ile Güneydo¤u’da en düflük se-viyede. Güneydo¤u illerinde iflsizlik yüzde 15-16’ya ulafl›yor. Tar›m›n h›zla tasfiye edilmesiyle,kad›nlar resmi iflsizlik kay›tlar›na dahil oluyor veiflsizlik kabar›yor. Kad›n nüfusunu üretim süreçle-rine katmak ortaö¤retimin müfredat›nda ve yap›-s›nda baz› de¤iflimleri gerektiriyor. Mesleki dan›fl-manl›k ve esnek çal›flma düzenlemelerinin önün-deki engellerin kald›r›lmas› buna örnektir.

fiah idi fiahbaz oldu: Ortaö¤retimin suyunu s›k›yorlar

Serbest piyasa uygulamalar›ve kültürünün hakim oldu¤uortaö¤retim,tornas›ndangeçirdi¤i insanlar› üniversit-eye, piyasac› ve gerici e¤itimetepkisiz sermaye militanlar›olorak sunuyor

Page 18: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19

DOSYA

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1918

2008 Haziran’›nda 13 milyon euroluk AB fi-nansman›yla bafllayan “‹nsan Kaynaklar›n›n Mes-leki E¤itim Yoluyla Gelifltirilmesi Projesi” (‹KMEP),güneydo¤u ve do¤u illerinde KOB‹’lerle meslek li-selerinin ve MYO’lar›n eflgüdümünü sa¤l›yor. Böl-gede mesleki e¤itimin aktörlerine (D‹SK, HAK-‹fi,‹fiKUR, KOSGEB, MYK, TESK, T‹SK, TOBB, TÜRK-‹fi, TÜS‹AD) mesleki e¤itimin propagandas› ve fi-nansman› konusunda görevler veriliyor.

Toplumun baz› katmanlar›n›n iflgücüne dahiledilme çal›flmalar›, önerilen e¤itim modelinin ge-ricili¤ine ve eme¤in üretimde sömürülmesine ba-k›lmaks›z›n, eflitlik, demokrasi, kalk›nma propa-gandas›n›n iktidarlar taraf›ndan bolca yap›lmas›-na imkan veriyor.

4. Gerici kadrolaflmaAKP iktidar›, ortaö¤retim sisteminin de¤iflen ya-

p›s›nda iktidar›na göbekten ba¤l› isimlerle gericili-¤i yayabiliyor. (Okul- aile birli¤i, mütevelli heyeti gi-bi oluflumlar içinde e¤itim flirketlerin, sivil toplu-mun ihtiyaçlar› do¤rultusunda biçimlendirilirken,sahte bir demokratiklik görüntüsü yarat›l›yor.) DBOrta Ö¤retim Raporu’nda yer alan okul müdürlerie¤itimde rekabetçili¤i esas alan, sivil toplumla vehükümetlerle iletiflim halinde olan bir flirket yöne-ticisi gibi tan›mlanmaktad›r. Gericili¤in kurumsalolarak yerleflmesinde yeni araçlar (polis, flirketlervs.) ortaya ç›k›yor. AKP, zaman zaman TÜS‹AD gi-bi egemen güçlerle çat›flma pahas›na, toplumunsiyasal ‹slamc› bir surette dönüflümünde ad›mlarat›yor. Katsay› uygulamas›n›n kald›r›lmas›ylaimam hatiplerin önünün aç›lmas› ve ilahiyat fakül-telerinin kontenjanlar›n›n yüzde 115 oran›nda ar-t›r›lmas› bu ad›mlar›n en görünür örnekleri oldu.AKP, genel seçimler yaklaflt›kça kitle taban›n›ntaleplerini tatmin etmeye çal›fl›rken sermayeninkilit noktalar›na ç›karmalar yapmak için e¤itimigerici ideolojilerin üretim alan› haline getiriyor.

fiirketlerin ölçme-de¤erlendirme etkinlikleriniokullarda yapabilmesi ve stajlar, flirketlerin ö¤-renciler üzerinde do¤rudan denetim kurmas›n›sa¤lamaktad›r. Kredi sisteminin ticarileflen orta-ö¤retimde de etkin hale getirilmesiyle yoksullar›disiplin alt›na alman›n yöntemleri ço¤alacakt›r.

5. Finansman sorunu Devlet flirketleri, neoliberal hay›rseverleri, AB

ve DB gibi emperyalist güçleri, iflveren sendikala-r› ve sivil toplum kurulufllar›n› okul idaresinde sözsahibi yaparak, döner sermayeyi gelifltirerek veö¤rencilere paral› e¤itim uygulamalar›n› dayata-rak e¤itime ay›rd›¤› bütçeyi en aza indirmeye ça-l›flmaktad›r.

Toplam Kalite Yönetimi, Yönetiflim Sistemlerive Müfredat Laboratuar Okullar› e¤itimin bir hiz-met haline getirilip müflterilere sat›lmas›n›n, DBgibi kurumlar›n e¤itim kurumlar›n› sermayenin de-ney alan› gibi kullanmas›n›n ve finansman soru-nunun okul yönetimine havale edilmesinin araçla-r› olarak ifllev görmektedir.

2007-2013 DPT raporu, dershanelere harca-nan giderlerin nedeninin e¤itime ayr›lan hane hal-k› bütçesinin verimsiz kullan›lmas› oldu¤unu tes-pit edip, ortaö¤retim ve yüksekö¤retim öncesidershanelerin özel okul haline getirilmesi çal›fl-malar›n›n bafllayaca¤›n› duyurmufltur.

Ortaö¤retimde dönüflümün bir kesiti: Kat-say› Meselesi

21 Temmuz’da YÖK, katsay› fark› uygulamas›n›kald›rarak, meslek liseleri ve ‹mam Hatip Lisele-ri’nden üniversite bölümlerine alan s›n›rlamas› ol-

madan girilebilmesinin önünü açt›. Ö¤retmen lise-leri ve Meslek liseleri ö¤rencileri kendi alanlar›n-dan bölümler seçmeleri halinde ek katsay›dan dayararlanabilecek. Katsay› uygulamas›n›n kalkma-s›, sermayenin farkl› kesimleri ve farkl› siyasalçevreler aras›nda tart›flmalar› beraberinde getirdi.

Sermeyenin nitelikli ara eleman talebinin karfl›-lanmas›n›n katsay› uygulamas›n›n kald›r›lmas›ylageciktirildi¤inden kayg› duyan TÜS‹AD, AKP’yekarfl› tav›r ald›. Mesleki e¤itimin önemsenmeye-ce¤i ve niteli¤in düflece¤ini, bunun yerine mezun-lar›n üniversite bölümleri için ÖSS’ye a¤›rl›k vere-ceklerini düflünen TÜS‹AD temsilcileri, yapt›klar›aç›klamalarda iflsizli¤in bu yöntemlerle giderile-meyece¤ini belirttiler. Koç Holding’in “Meslek Li-sesi Memleket Meselesi” projesi, AKP’nin siyasitercihlerine karfl› bir cevap olarak da okunabilir.

AKP’nin katsay› uygulamas›n› kald›rmaktakias›l motivasyonu ise seçim öncesinde taban kit-lesini tatmin etmekti. Bununla birlikte siyasal ‹s-lam’›n yüksekö¤retimdeki iktidar› pekifltirildi,imam hatiplerin toplumsal imaj› tazelendi veAKP’nin kadrolaflma çal›flmas›n›n taban ayaklar›geniflletildi. AKP, egemen sermaye blo¤unun is-teklerine gerekti¤inde gem vurabilece¤ini ve ken-di (yandafl sermayesinin) borusunu öttürebilece-¤ini de göstermek istedi.

AKP’nin katsay› uygulamas›n› kald›rmas›nda birbaflka neden ise iflsizlikle bafl edilememesidir.Meslek liselerinin yap›s›nda henüz gerçeklefltirile-memifl de¤iflim, sanayi ile kurulan zay›f ba¤lar vemezunlar›n kitlesel halde iflsiz kalmas›yla sonuç-lanacakt›. Seçim öncesinde 2010 iflsizlik oranla-r›n› kabartacak olan bu duruma karfl›, zaten 100bini aflk›n üniversite kontenjan›n›n boflta oldu¤u-nu gözeterek, Meslek lisesi mezunlar›na üniversi-te bölümlerini de tercih etme olana¤› tan›nd›.

AKP’nin hesab›na göre, meslek liselerine üni-versite s›nav›na giriflte kazand›r›lan göstermelikavantaj yoksullara özgü olarak görülen meslekie¤itimin prestijini art›racak ve meslek liselerineak›fl› h›zland›racak. Gerçekte meslek liselerininÖSS’ye uygun bir müfredat› olmayan ve “uygula-ma” yönü daha da art›r›lmas› planlanan meslekokullar›nda okuyan ö¤renciler, dershanelere veözel kurslara yönelecek ya da özel üniversitelerinh›zla açt›¤› MYO’lara banka kredilerine ba¤›ml›halde girecekler.

Katsay› uygulamas›n›n kald›r›lmas›, AKP’nintoplumsal eflitli¤i bu ülkeye getiren uygulamala-r›ndan biri olarak liberallerce alk›flland›. 28 fiu-bat’›n köhne düzeninden kalm›fl bir uygulama,darbecilere karfl› demokrasinin kazan›m›yla tarih

sayfalar›na gömülüyordu. “Art›k tornac›lar daMarx okuyabilecek”, yoksul halk›n s›n›f atlamaimkan› olan üniversiteye ulaflmas›n›n önündekiengeller kalkm›fl olacakt›.

Gerçekli¤in bir k›sm›n› göstermek gerçekli¤i hiçgöstermemek, onu çarp›tmak demektir. Bu eflit-lik, özgürlük toz bulutunun ard›nda, fabrikalardaayak ifllerine koflturulan, ucuz iflgücü olarak sö-mürülen meslek liseli çocuklar var. Edebiyat, ta-rih ve milli güvenlik derslerini tad›ml›k alan bu ço-cuklar, ortaö¤retimin eflitsiz yap›s›nda her günma¤dur olurken, s›navlarda da “yar›fla” geridenbafll›yorlar. E¤er bu yar›fl›n sonuna varabilirlerse,yüksekö¤retimde her ad›m› piyasalaflt›ran e¤itimsisteminin içinde yoksullar neoliberal hay›rsever-lik, ba¤›ml›l›k iliflkileri içerisinde var olabilecek.Eflitlik sorunu, e¤itim sisteminin tümüne egemenolan ve katsay› kald›rma gibi oldu bitti formüllerleçözülemeyecek bir sorun.

SonsözTürkiye’de 90’lar›n bafl›ndan beri verimlilik, ka-

lite, esneklik, rekabet, hayat boyu e¤itim, bilgitoplumu kodlar›yla hayata geçirilen “reformlar”ortaö¤retimin ve genel olarak e¤itimin yap›s›n› de-¤ifltirdi. E¤itim ve bilginin sanayi verimlili¤ini he-saplamak ve art›rmak için üretildi¤i, e¤itim göreninsanlar›n bütününün teknik eksikli¤i gidermedekaynak olarak görüldü¤ü bugün, TÜRKONFED gibisermaye örgütlenmeleri mesleki e¤itimle genele¤itim aras›ndaki s›n›rlar›n kald›r›lmas›nda ›sraretmektedir. AB, DB, OECD gibi yap›lar›n yak›n ta-kip ve yönlendirmesine maruz kalan e¤itim, in-sanlar›n iktidar ideolojilerini (piyasac›l›k, gericilik,kariyercilik) yeniden üretebilecekleri flekilde, ser-best piyasaya uydurulmaktad›r.

Sermayenin de¤iflen talepleri ve h›zla farkl›la-flan ekonomik altyap›, e¤itimin yap›s›n› da h›zlade¤ifltirmektedir. Bu h›zl› de¤iflim, iflsizli¤in gide-rilememesi, mesleki e¤itimin teflvik edilememesigibi egemenler aç›s›ndan kriz yaratabilecek du-rumlara yol açmaktad›r. Egemenler aras› yer yeroluflan gerilimler ise, k›sa sürede gericili¤in, yok-sullaflt›rma politikalar›yla beraber halk›n omuzla-r›na y›k›lmas›yla atlat›lacakt›r. E¤itim alan›ndakipiyasalaflt›rma ve gericilefltirme sald›r›s› art›k il-kokul ö¤renci velisinden, akademisyenine, profe-söründen, yemekhane çal›flan›na kadar tüm e¤i-tim emekçilerini ve e¤itim talebi olanlar› yo¤un birbiçimde etkilemekte ve ortak mücadeleye ça¤›r-maktad›r.

Page 19: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1919

ÇEV‹R‹ www.devrimcigenclik.org

Birleflmifl Milletler’in haz›rlad›¤› rapora göre,dünyada yaklafl›k 200 milyon kifli ( dünya nüfu-sunun %3’ü) göçmen konumunda. Milyonlarcainsan ise tarihin en büyük göç ça¤r›s›yla evleriniterk ediyor. Bu de¤iflikli¤in pahal› ve tehlikeli ol-dunu çok iyi biliyorlar ancak bunu zorunluluktanyup›yorlar. Onlar bunu yap›yorlar çünkü göç et-mek mümkündür: Neoliberal biçimiyle ca¤daflkapitalizm, iktidarlar›n “ifl gücü hareketlili¤i” ta-leplerini itinal› bir biçimde karfl›lama ihtiyac› du-yuyor.

Neoliberalizm bir taraftan kapitalist geliflme-nin yeni ve güncel ihtiyaçlar›na cevap vermek vedi¤er taraftan ise kapitalist ülkelerin demografikde¤iflimlerine karfl›l›k bulubilmek için devasaldüzeyde yeni “kollar” ve yeni “kafalar›” içerendünyadaki çal›flma koflullar›n›n yeniden düzen-lenmesini ön görüyor. Geçerli döngü, tar›m, infla-at ve özel ya da kamu hizmetler alanlar›nda, dü-flük ücretlerle, sendikas›z ve genellikle güvece-siz olarak çal›flmak üzere ifli yerlefltirilecek, ço-¤unlukla yüksek nüfuslu üçüncü dünya ülkelerin-den elde edilecek kalifiyi olmayan gücününtransferi fleklinde iflliyor. ‹fl gücü sosyal ve ça-l›flma haklar›n›n mümkün olan en düflük yerlerekayd›r›lmas›na imkan verecek flekilde esnek vegüvencesiz olmak zorunda. Bu durum 30 milyon-dan fazla yasal bir o kadar da kay›t d›fl› göçmenbar›nd›ran ABD’de en kitlesel boyutlarda. Kana-da’daki kapitalist sistemin yeniden inflas›, hersene 250 000 kiflinin yasal olorak göç etmesinisa¤layan kitlesel bir nüfus art›fl› ça¤r›s› yap›yor.Kanadal›larla ayn› e¤itimi alan göçmenler dahionlardan en az %10 düflük ücret al›yor. Göçmen-lerin en az %15’i ise yoksulluk s›n›r›n›n alt›ndayafl›yor. Di¤er taraftan bu durum, kapitalist sis-temin yaratt›¤› eflitsizlik, sos-yal yap›da da bölünmeler vekarfl›tl›klar yaflanmas›na ne-den oluyor. Siyahlara karfl›beyazlar, kad›nlara karfl›adamlar, herkes herkese kar-fl›...

MMüüssllüümmaannllaarr

Bugün göçmen kitlesininbüyük ço¤unlu¤u üçüncü dü-ya ülkelerinden ak›yor. Kana-da ölçe¤inde nüfusun % 47 siFrans›z ya da ‹ngiliz’in d›fl›ndabaflka bir etnik kimlikle an›l-yor. Birçok büyük flehirde nü-fusun rengi de¤iflti. Bu ger-çeklikle yaln›zlaflmas› ve ayr›mc›l›¤a maruz kal-mas› kolaylaflan göçmen ifl gücü kolayl›kla disip-line edilebiliyor. Di¤er taraftan Ortado¤u’dan,Afrika’dan, Asya’dan müslüman bölgelerinoenyeni bir göç dalgas› bafllad›. On y›l içerisinde Ka-nada’da 1.8 milyon müslüman nüfus olacak. Bunüfus ço¤unlukla Filistin, Irak, Afganistan, Pa-kistan gibi savafl, iflgal ve çat›flmalar›n yafland›-¤› ülkelerden gelmekte.

Müslüman göçmenler genel olarak gün-lük hayatlar›n› nüfusun geri kalan›ndan ay-r›flt›rarak yafl›yorlar. Elbette dini kimliklerkendi geleneklerini, an›lar›n›, büyük bay-ram ve kutlamalar›n›, giyim al›flkanl›klar›n›yarat›r. Ancak bu kültürel farkl›l›klar›n ay-r›flt›r›c› özelli¤inin ortadan kalkmamas›,göçmen simsarlar›n›n onlar› kontrol alt›naalmas›na, çeflitli çat›flmalar ç›kartarak ma-nipüle etmelerine yol aç›yor. Unutulmama-l› ki bu yönetme biçimi egemenlerin s›kçabaflvurduklar› bir yöntem. Bir zamanlar Ya-hudiler’e yap›lan flimdi onlara y›p›l›yor em-peryalist ya¤mac›l›k yeni düflman onlarseçti.

BBiittmmeeyyeenn ssaavvaaflfl

Dünyada, Endonezya’dan merkez Asya’ya Afri-ka s›n›rlar›ndan Ortado¤u’ya kadar genifl bir böl-gede savafllar neden bitmiyor? Soruya hemenyan›t verilecektir. Zengin petrol ve do¤al kaynak-lar. Evet ama tam cevap bu de¤il. Bu bölgelerhenüz do¤al zenginlikleriyle ünlenmemiflken in-san kaynaklar›yla ünlüydü ve buralara sömürge-cilerin ak›nlar› da bu yüzden, insan ticareti için-di. Elbette geçmiflten bu güne çok fley de¤iflti.Ancak de¤iflmeyen bir fley var. Nas›l ki bir za-manlar imparatorluklar› köle eme¤i infla etti.fiimdinin neoliberal imparatorlu¤unu da yerlerin-den edilmifl yoksul göçmenler infla ediyor.

Bugünlerde moda büyük topraklar› ele geçir-mek. Tabi bunu ülke iflgal ederek yapan ABD gi-bi barbarlar da var ama bu savaflla de¤il paray-la ele geçirme. Brezilya mesela ya da Güney Ko-re dev tar›m tekelleri. Bunlar devasal arazilerisat›n al›yor yerleflime kapat›yor ve kitlesel sür-günler yap›yorlar. Topraklar›ndan kopanlar yer

bulabilirler-se flehirle-re, arac›yaparalar› var-sa Avru-pa’ya göçü-yorlar.

Göçmen-ler neoconHungtingtong i b i l e r i n e“medeniyet-lerin çat›fl-mas›” gibitezler üret-

me, Irak ya da Afganistan gibi ya¤malanacak ye-ni yerler için düflman yaratma olana¤› sunuyor.Bombalardan kaçanlar yeni bombalar›n sebebiolorak gösteriliyor. Kapitalit ülkeler medeniyetçat›flmas›n› k›ndi ülkelerine tafl›yorlar.

Mesela flöyle yap›yorlar. ‹fller iyi giderken sen-dikal›, sigortal› çal›flan iflçilerin ücretlerini düflür-mük için modern köle tüccarlar› arac› kurumlar-dan göçmen iflçi istiyorlar. Ülkeye girifl yapan ifl-çi de orada kalabilmek için ne ifl varsa, kaç pa-

ra derlerse o kadara çal›fl›yor. Onlar gibi ucuzaçal›flmay› kabul etmeyen “yerli” elbette kap› d›-flar›. Sonra bu günlerde oldu¤u gibi kriz zaman-lar›nda, ifllerin kötüye gitti¤i dönemlerde göç-menler en büyük düflman oluyor. Ard› ard›nagöçmen yasalar› ç›kar›l›yor, yerleler göçmenlerezaten düflman oldu¤u için hükümete destek ya-¤›yor.

Tabi göç sadece Avrupa’ya do¤ru de¤il. Özel-likle zengin Arap ülkeleri bir dönem sistematikbir flekilde çevresindeki yoksul ülkelerden ifl gü-cü transfer etti. Baz› Arap ülkelerinde çal›flannüfusun yaklafl›k % 90’› göçmen iflçi. Aralar›ndaen düflük rakam % 50 ile Suudi Arabistan’a ait.Hiçbir haklar› olmad›¤› gibi dayak ve taciz günde-lik hayat›n parças› olmufl. Ve özellikle her geçengün s›klaflan intiharlar var.

TToopplluummssaall hhaarreekkeettlleerriinn ssoorruummlluulluu¤¤uu

Evet belki göçmenler ço¤u ülkede kendi içinekapan›k, d›flar›yla iletiflim kurmadan gettolar›n-da yafl›yorlar. Ama art›k eskisi gibi sessiz de de-¤iller. Amerika’da ya da Avrupa’da de¤dikleri herfleyi yakacak kadar büyük bir öfkeyle ayr›mc›l›¤aisyan ediyorlar.

Öncelikle tehlekeyi görmek laz›m. Beyazlar› ifl-lerinden eden ya da onlara ucuz çal›flmay› daya-tan ve bunu da göçmenler “sopas›yla” yap›p ›rk-ç›l›¤› yayg›nlaflt›ranlar ile insanlar› yerlerindenedip köle gibi çal›flmaya mahkum edenler ayn›kapitalistler. Peki göçmenler isyan ederken kaçtanemiz onlarla yan yana gelebiliyoruz. Toplum-sal hareketlerin sormas› gereken ilk soru bu ol-mal› bence. Bu soru çok s›k sorulmaya baflland›ancak henüz nas›l yap›laca¤›n› kimse bulabilmiflde¤il. Belki sadece bir ad›m atmak yeterli ola-cak. Örne¤in banliyölerde d›fllanm›fl Magripgençli¤i ile birkaç araba yakt›ttan sonra berebertutuklunmak karfl›l›kl› iletiflimin kurulmas› için iyibir olonok sunabilir. Ya da hakaretlerle çal›flt›r›-lan temizlik iflçisiyle patronunu birlikte dövebili-riz. Akl›ma hep fliddetli örnekler geliyor neden-se. Sanki bir yerden bafllad›m. Evet onlar ad›naöfkelenmek. Birbirimiz için her birimize yep›lanhaks›zl›k iiçin öfkelendi¤imizde sorun çözülecek-tir.

Alternatives.ca adresinden çevrilmifltir.

Neoliberalizm gölgesinde

göç ve ayr›mc›l›k

Page 20: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1920

KÜRT SORUNUwww.devrimcigenclik.org

Türkiye siyaseti bir süredir egemenlerin krizlinoktalar›ndan biri olan Kürt sorununu tart›fl›rkengeçti¤imiz günlerde, Abdulluh Öcalan’›n ça¤r›s›ylaKandil, Mahmur Kamp› ve Avrupa’dakiPKK’lilerden oluflan Bar›fl Grubu’nun ülkeyegirifliyle Kürt sorununda aç›l›m tart›flmas› yeni birboyut kazand›. Yerel seçimlerden sonra AbdullahGül’ün “Kürt sorununda iyi fleyler olacak” ve“2009 f›rsat y›l›” aç›klamalar› sonras› bafllayan veçok geçmeden Erdo¤an’›n “zaman›m›z yok bu ifliçözmeliyiz“ sözleriyle müdahil olarak Beflir Atalay’›görevlendirmesi ard›ndan geçen zaman zarf›ndailk somut geliflme PKK’nin sürece yapt›¤› müda-hale sonras› gerçekleflti. Aralar›nda 8 gerillan›n dabulundu¤u Bar›fl Grubu’nun ülkeye girifli ve busüreçte DTP’nin ald›¤› inisyatif, süreci AKPgüdümünden ç›kartacak denli büyük bir etkiyaratt›.

fifioovv YYaappmmaassaayydd››nn››zz ‹‹yyii OOlluurrdduu

Kürt aç›l›m›ndan demokratik aç›l›ma ve ennihayetinde milli birlik ve beraberlik projesineevrilen süreci AKP, iki yönlü idare etmeye çal›flt›.Birincisi, genifl kapsaml› bir uzlafl› cephesioluflturmak. ‹kincisi ise Kürt hareketinin askeri vesiyasal iradesinin k›r›lmas›yd›. Bugündenbak›ld›¤›nda her iki stratejinin de baflar›yauluaflt›¤› söylenemez.

AKP oluflturmak istedi¤i mutabakat zemininesay›l› liberal ayd›n, yazar ve Fethullahç› STK’lard›fl›nda ne Meclis’teki muhalefet partilerini ne dedemokretik kitle örgütlerini katabildi. CHP’yisürecin içine çekmek için yapt›¤› “mektup” ata¤›da tutmad›. AKP bu noktada tam bir beceriksizlikörne¤i sergiledi. ‹kinci aya¤› ise oldukça baflar›l›bir flekilde sürdürüyordu ki Öcalan’›n “t›kanansüreci açmak için” yapt›¤› müdahale AKP’nin tümemeklerini yerle bir etti.

Aç›l›m tart›flmalar›n›n bafllat›lmas›n›n hemensonras›nda, daha içerik ve yol haritas› dahiaç›klanmam›flken, DTP’nin erken yapt›¤› hamleAKP taraf›ndan iyi de¤erlendirildi. DTP’lilerleyap›lan göstermelik görüflme ard›ndan ipleri elnealan AKP, yapt›¤› polisiye operasyonlar ve süreklicanl› tuttu¤u çözüm umutlar›yla DTP’yi neredeysetecrit etti. Bu dönemde Kürt halk›na dönük sald›r›-lara karfl› sürekli “son tarihsel direnifle haz›r” olunça¤r›s› yap›l›rken, Atalay’›n Diyarbak›r ziyaretindekapat›lan kepnkler DTP’nin yeniden aktifleflmearay›fllar›n›n göstergesiydi. Ancak oyunun bozul-mas› halk›n soka¤a ç›k›fl›yla oldu. Habur s›n›rkap›s›ndan girifl yapacak Bar›fl Grbu’nu yüz bin-lerin kat›ld›¤› bir miting düzenleyerek karfl›layanDTP flov yaparak müthifl bir hamle gerçeklefltirdi.

Baflbakan’dan bafllayarak neredeyse tümAKP’lilerin a¤z›nda “bu ifli flova dönüfltürmeyin”söyleminin olmas› bu bak›mdan oldukça önemli.Çünkü Bar›fl Grubu’nun gelece¤i önceden bilin-mekle beraber temelde haz›rl›klar “ biz zorlukç›kartmayaca¤›z ve bu ifli bitirdik, teslim oluyorlardiye duyurmayaca¤›z. Siz de flova dönüfltürmeye-ceksiniz” anlaflmas›na göre yap›ld›. DTP’nin inisy-

atifiyle AKP tasfiye etmeye çal›flt›¤› Kürt hareketi-ni yeni bir dinamikle karfl›s›nda bulmufl oldu.

AAçç››ll››mm››nn ‹‹çç YYüüzzüü

Uzun y›llar devletin bask›s› alt›nda yaflayan Kürthalk› hiç kuflkusuz bugün egemenlerin daha geniflve yeni bir savafl› ile karfl› karfl›ya. Kürt hareketi-nin tasfiyesini amaçlayan egemenlerin yeni sald›r›plan› iki flekilde kendini gösteriyor. Bu plan›n biraya¤›n› Kürt hareketine karfl› askeri operasyonla-r›n derinlefltirilerek sürdürülmesi olufltururken di-¤er aya¤›n› ise Kürtlerin neo-liberal düzene uyumu-nu hedefleyen "aç›l›m" süreci oluflturuyor.

Kürt hareketinin süreçte alaca¤› tav›r ise kritikbir öneme sahip. Kuflkusuz ki devletin imha ve in-kar politikalar›na karfl› yaklafl›k otuz y›ld›r sürdürü-len mücadele sürecin bu noktaya kadar gelmesin-de ciddi bir etkiye sahip. E¤er Kürt halk›n›n uzunerimli mücadelesi olmasayd› bugün Kürt sorununtart›fl›lmas› bir yana Kürt kelimesi dahi kullan›la-mayacakt›. Egemenlerin kirli savafl›na karfl› hakl›bir mücadele veren Kürt hareketi ise bugün ezi-len, yoksul Kürt halk›n› temsil ediyor.

AKP aç›l›m›n›n Kürt hareketini etkisizlefltirmeamac› tafl›d›¤›n›n fark›nda olan Kürt halk›n›n iseegemenler karfl›s›nda Kürt sorununun demokratik-bar›flç›l çözümü için Kürt kimli¤ini tan›yan yeni biranayasa, demokratik özerklik, af, koruculuk siste-minin kald›r›lmas› gibi net talepleri bulunuyor.

Mücadeleleri sonucunda kimliklerini kazan Kürt-ler art›k devletin Kürt kimli¤ini inkar eden politka-lar›n› hiç bir flekilde kabul etmez. Kürt kimli¤ininkazan›lmas›nda büyük bir iflleve sahip olan Kürthareketinin bünyesinde ise önemli bir dinamikolarak Kürt kad›n›n özgürlük mücadelelesi bulunu-yor. Günümüze kadar önemli bir yol kateden Kürtkad›n› mücadelesini halk›n›n özgürlük mücadelesiile birlefltirmifl durumda. Bask›ya ve fliddete karfl›özgürlük mücadelesini gelifltiren ve soka¤› özüm-seyen Kürt kad›n›n›n art›k evine girmesi beklene-mez.

Egemenlerin de¤iflim noktas›na gelen Kürt siya-setinin alt›nda ABD’nin Ortado¤u bölgesindekistratejik amaçlar›, tekelci sermayenin Ortado-¤u/Kürdistan bölgesini sömürgelefltirmek isteme-si ve Gülen cemaatinin bölgedeki kurumsallaflmaçal›flmalar› yat›yor.Bunlar AKP’nin Kürt sorununda“aç›l›m” yapmas›n› zorunlulaflt›r›yor.

i) Emperyalizmin bölgesel stratejileri; Afganis-

tan’da Taliban karfl›s›nda bata¤a saplanan ABDIrak’taki askeri gücünü 2011 y›l›na kadar geri çek-me karar› ald›. Irak’taki askeri gücün azalt›lmas›ABD için hayati öneme sahip Irak Kürdistan›’n›n-daki enerji yataklar› ve boru hatlar›n›n güvenlik so-rununu a盤a ç›kar›yor. ABD bölgedeki emperyaliststratejinin devam› için ‹srail-Irak-Kürdistan Bölge-sel Yönetimi ve Türkiye’den oluflan askeri-politikbir ittifak oluflturmaya çal›fl›yor. Oligarflinin yeni-den yap›land›r›lmas›nda emperyalizmin hizmetin-de “d›fl ordu” görevine atfedilen TSK ise “güçlüordu” imaj› çizmeye çal›flarak emperyalizmin böl-gedeki politikalar›na eklemlenmek niyetinde. As-keri gücünün “d›fl ordu” (operasyonel ordu) olarakkullan›lmas› planlanan Türkiye’den, Irak’tan Afga-nistan’a bölgenin bir çok yerinde emperyalizminhizmetinde rol almas› isteniyor.

Irak Kürdüstan›’n›n hamili¤ine önerilen Tükiye-nin bu rolü üstlenebilmesi için Kürdistan yönetimiile iliflkilerini gelifltirmesi gerekiyor. Güvenlik veekonomi alanlar›nda kurulacak olan iflbirli¤inin te-melleri A. Davuto¤lu’nun Kürdistan yönetimi ilekurdu¤u diplomasi trafi¤iyle at›ld›. Yak›n zamandaise dokuz bakan› ile Ba¤dat’a ç›karma yapan Tay-yip Irak ile “Yüksek Düzeyli Stratejik Ortakl›k An-laflmas›” na imza att›.

Türkiye ise emperyalizmin tafleronlu¤unu yerinegetirebilmek için ABD’den PKK’nin etkisiz hale ge-tirilmesini istiyor.Türkiye’yi bölgesel ç›karlar›ndaöne ç›karmay› çal›flan ve Türkiye’nin askeri bir içsorunla u¤raflmas›n› istemeyen ABD ve Türkiye,PKK’nin safd›fl› b›rak›lmas›nda mutab›k halinde.Kürt halk›n›n egemenlerin sald›r›lar›n› bofla ç›kar-tacak güce sahip olmas› ise PKK’nin tasfiye plan›-n›n krizli yönünü oluflturuyor.

ii)Sermayenin kar h›rs›; Süreç Türkiye sermaye-si aç›s›ndan birçok f›rsat› da beraberinde getiriyor.Kuzey Irak'taki enerji kaynaklar› ve yat›r›m olanak-lar› sermayenin bölgeye olan ilgisini artt›rm›fl du-rumda. fiu an Kuzey Irak’ta inflaat, ticaret, petrolve hizmet sektöründe faaaliyet gösteren ve say›la-r› 500’ün üzerinde olan Türk flirketlerinin KuzeyIrak ile ticareti 7,5 milyar dolar seviyesine ulaflm›fldurumda. Bölgede petrol alan›nda faaaliyet göste-ren Çukurova Grubu ise Kürdistan yönetimi ile pet-rol arama ve üretme anlaflmas› imzalam›fl. fiirketAKP’nin son “aç›l›m”›n›n avantaj› ile petrolden pa-y›n› artt›rmak istiyor. Van-Erbil Ticaret ve SanayiOdalar› ise ticari iliflkilerini gelifltirmek amac›ylageçti¤imiz aylarda “‹flbirli¤i ve Ticaret Anlaflmas›”na imza att›. Sermayenin bölgeye dair 150 civar›n-da prjesinin oldu¤u bu dönemde Türkiye ve Irakaras›nda ise yak›n zamanda serbest ticaret bölge-lerinin oluflturulmas› planlan›yor.

‹slamc› sermayenin ise bölgeye yo¤un ilgisivar. AKP’ye yak›n flirketlerden Günay ‹nflaat veTayyip’in yak›n dostu ‹brahim Çeçen’in ‹çtafl fiirke-ti Kuzey Irak’ta birçok alanda yat›r›m yapan ‹slam-c› flirketlerden sadece birkaç tanesi. ‹slamc› ser-maye bölgeye dair yap›lan planlar› f›rsat görerekkar›n› artt›rmaya çal›fl›yor. Atalay’›n görüflme turla-

Kürt sorununda yeni bir dönemece girerken...

AKP’N‹N “AÇILIM”I KÜRT HALKINA ÖZGÜRLÜK GET‹RMEZ

Page 21: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1921

www.devrimcigenclik.org

r›nda ‹slamc› sermaye örgütlerininAKP’nin Kürt siyasetine tam destek ver-meleri bu aç›dan flafl›rt›c› de¤il.

iii)Gülen cemaatinin projeleri; Emper-yalizmle derin ba¤lar› olan Gülen cema-matinin Kuzey Irak bölgesine özel ilgisivar. Cemaatin bölgede flu an bir üniver-sitesi, çok say›da yurdu ve okulu bulunu-yor.Cemaat, Kuzey Irak’ta geliflitirece¤ie¤itim faaliyetleri ile ‹slamc› sermayeninbölgeye giriflini de kolaylaflt›rmak niye-tinde. Egemenlerin Kürt halk›na karfl›oluflturduklar› ittifakta önemli bir yerdeolan Gülen cemaati, AKP’yi Kuzey Irakpolitikas›nda daha cesaretli ad›mlar at-maya zorluyor.AKP ise bir yandan bölge-nin sömürü çark›nda sermayeye birçokolanak sa¤larken bir yandan da cemaa-tin kurumsallaflma çal›flmalar›n›n önünüaçarak Kürt halk›n› dinci gericilik ile kuflat›yor.

Emperyalizmin Ortado¤u bölgesindeki stratejikihtiyaçlar›, Türkiye egemenlerinin bölgede inisiyatifalma çabalar› ve sermayenin bölgenin sömürge-lefltirilmesinde aktif rol almak istemesi Kürt soru-nunun mevcut haliyle devam›n› olanaks›z k›l›yor.Bölgedeki yeni sürece uyum sa¤layabilmesi içinKürt siyasetinde baz› de¤iflimler yapmas› gerekenTürkiye ise rejimin dönüflümünde epeyi bir yol katetti. Ergenekon operasyonlar› ile d›fl politikadakigeleneksel yap›y› zay›flatan AKP Türkiye’yi emper-yalizmin hizmetinde kusurusuz hale getirme niye-tinde.

KKüürrtt ssoorruunnuunnddaa AAKKPP’’nniinn ss››nn››rr›› vvee kkrriizzlleerrii

Kürt sorunun “çözüm”ünde ›srarl› bir görünümçizen AKP’nin bu süreçte bir çok krizli noktas› bu-lunuyor. Genel seçimlerin yak›n oldu¤u bu dönem-de Kürt sorununu tart›flt›ran AKP milliyetçi taban›-n›n oylar›n› kaybetmek istemiyor. Aç›l›m›n “milliproje”ye dönüfltürülmesinde ise AKP’nin geniflmilliyetçi taban›n› elde tutma kayg›s› oldukça etki-li. AKP taban›nda oluflmas› muhtemel olan milli-yetçi tepkiler, önümüzdeki genel seçimlerde AKPiçin ciddi oy kayb› neden olabilir. Bu krizli noktaAKP’yi Kürt siyasetinde temkinli olmaya itiyor.

Belli ki AKP “aç›l›m›” askeri operasyonlarla des-tekleyerek sürdürecek. Meclisin aç›lmas›yla “s›n›rötesi operasyon” süresinin bir y›l daha uzat›lmas›;s›n›ra devaml› askeri y›¤›nak yap›lmas›; son MGKtoplant›s›nda “operasyonlar sonuna kadar süre-cek” fleklindeki kararlar sürecin askeri imha ilebereber sürece¤ini gösteriyor.

Süreçte sorunun tüm aktörleri ile görüflülmesigerekti¤ini ifade eden Güneydo¤ulu AKP'li millet-vekillerini Erdo¤an'›n “söz ola kestire bafl›” sözle-ri ile uyararak aç›l›m›n s›n›rlar›n› çizen AKP Kürthalk› üzerindeki sopas›n› hiç eksik etmedi. Faflizmtüm kirli yüzünü Kürt halk› üzerinde gösterdi. Sonsüreçte onlarca DTP’li gözalt›na al›nd›, tutukland›.‹ki DTP’li hunharca katledilirken bir çocu¤un ölü-müne neden olan rütbeli askere hiçbir ceza veril-medi. En son geçti¤imiz günlerde bir Kürt çocu¤uhavan topu sald›r›s› sonucunda öldürülürken U.Kaymaz'›n katilleri beraat etti. fiu an 2 binin üze-rinde Kürt çocu¤u ise polise tafl atmak "suç"un-dan cezaevinde bulunuyor.

AKP’nin Kürt siyaseti ise,düzenin k›rm›z› çizgile-rine çok dokunmadan Kürt halk›n›n k›sm› kültürel-kimliksel haklar›n› vererek Kürtleri hizaya getirme-yi amaçl›yor. AKP’nin üniversitelerde Kürtçe bölümaç›l›m› ise YÖK taraf›ndan geri çevrildi bile. Dicleve Artuklu üniversitelerinin Kürt dili bölümü talep-

leri, Kürt dilinin neredeyse inkar›na varan aç›kla-malarda bulunan YÖK taraf›ndan reddedildi. AKPKürt sorununda ikiyüzlü davran›yor. AKP Kürtçebölümlerin aç›labilmesinden bahsederken flubesigibi çal›flan YÖK’ün öneriyi reddediyor; Erdo¤ankürsülerden Ahmet Kaya’n›n flark›lar›n› söyleyereközgürlük havarisi kesilirken AKP’li – Fettullahç› po-lis Ahmet Kaya flark›lar› söyleyen gençleri öldüre-siye dövüyor.

TTeekk sseeççeenneekk;; flfloovveenniizzmmee,, eemmppeerryyaalliizzmmee vvee nnee--oo--lliibbeerraalliizzmmee kkaarrflfl›› oorrttaakk mmüüccaaddeelleessii

AKP’nin Kürt sorununu çözemeyece¤i aflikar.Sorunun çözümünde inisiyatif almas› gereken solise Kürt sorununda geleneksel tutumunu sergile-di. Türkiye solu Kürt hareketini ya politikas›z birflekilde destekleyerek kuyrukçuluk siyasetini de-vam ettirdi ya da d›flardan ahkam kesen elefltiri-lerde bulunarak Kürt sorunundaki sorumluluklar›n›yerine getirmedi. Ancak Tükiye solu Kürt sorunu-nun gerçek çözümü için inisiyatif almak mecburi-yetinde.

Türkiye sol hareketinin savunmas› gereken ilkgündem maddesi hiç kuflkusuz Kürt halk›n›nsiyasi iradesinin tan›nmas›d›r. Burjuva s›n›rlariçerisinde dahi siyasal temsilde eflitlik anlay›fl›varken, devletin-hükümetin bir taraftan eflitliktenbahsedip di¤er taraftan Kürt halk›n›n siyasaliradesinin tan›nmay›fl› teflhir edilmelidir.

Toplumsal muhalefetin Kürt sorunundaki temelsorumluluklar›ndan bir di¤eri flovenizme-faflizmekarfl› mücadeledir. Türkiye solu Kürt sivillerine yö-nelik gerçeklefltirilen resmi-sivil faflist sald›r›larkarfl›s›nda net tav›r almal›d›r. En son bölgede birKürt çocu¤un ölümüne eden olan katliamc› çizgiyekarfl› solun Kürt hareketiyle birlikte eylemleriniyayg›nlaflt›rmas› gerekiyor. Kürt ailelerine yap›lanlinç giriflimleri ve en son futbol trübinlerinde gör-dü¤ümüz floven anlay›fl her iki halk›n da bar›fl kar-defllik mücadelesinde ciddi bir engeldir. fioveniz-me-›rkç›l›¤a ve faflizme karfl› mücadele devrimcihareketin Türk ve Kürt halk›n›n yeniden kardefllefl-mesi yolundaki ana görevlerindendir.

Neo-liberal sömürü politikalar›ndan ise en fazlama¤dur olanlar›n bafl›nda yoksul Kürt halk› geli-yor. Tar›mdaki neo-liberal politikalar sonucundametropollere göç ederek iflçileflen Kürt yoksullar›buralarda yo¤un bir emek sömürüsü ile karfl›lafl›-yor. Mevsimlik tar›m iflçileri ise kentlerdeki ›rkç›sald›r›lar› ve yollardaki ölümleri göze alarak kölelikdüzenini and›ran koflullarda çal›flmaya mahkumdurumda. Neo-liberal politikalar yoksullar›n e¤itim,sa¤l›k, bar›nma gibi birçok temel hakk›n› ellerin-den al›yor. Neo-liberalizm metropollerin ücra köfle-

lerinde yaflayan yoksul Kürt emekçilerinide y›k›ma sürüklemektedir. AKP ise kri-zin faturas›n› yoksullara kesmekte karar-l›. Türk ve Kürt halklar› krizin y›k›m›nakarfl› ortak bir mücadele çizgisi olufltura-bilir.

Tüm bunlar hiç flüphesiz kimlik siyase-tinin s›n›rlar›na dayanan Kürt hareketininAKP’nin yoksullaflt›rma politikalar›na kar-fl› emek eksenli mücadeleyi önüne koy-mas›n› zorunlulaflt›r›yor. Kürt hareketinintar›mdaki y›k›m politikalar›, güvencesizçal›flma, emek sömürüsü ve temel ihti-yaçlar›n piyasalaflt›r›lmas›ndan kaynakla-nan yoksul Kürt halk›n›n ma¤duriyetiniörgütlemesi Türkiye halklar›n›n neo-libe-ralizme karfl› direnifline önemli dinamik-ler katabilir.

Ortado¤u halklar›n›n kaderini emperya-lizmin bölgesel politikalar› belirliyor. Bölge halkla-r›na yoksulluk, savafl ve ölümden baflka bir fleyvaad etmeyen emperyalizme karfl› mücadele an-cak halklar›n ortak bar›fl ve özgürlük mücadelesiile baflar›ya ulaflabilir. Emperyalist politikalar kar-fl›s›nda dönem dönem pragmatist bir çizgi izleyenKürt hareketinin bugün emperyalizm karfl›s›ndakitutumu önemli bir yerde durmaktad›r. E¤er Kürthareketi emperyalist stratejilerden medet umanyaklafl›m›ndan uzaklafl›p bu politikalara net tav›rald›¤› vakit tüm Ortado¤u halklar›n›n anti-emperya-list direnifline önemli dinamikler katabilir.

Nihayetinde Kürt sorununun gerçek çözümüiçin her iki halk›n da “yeniden kardeflleflme” poli-tik çizgisinde emperyalizme karfl› bar›fl-özgürlük,›rkç›-floven ideolojiye kardefllik ve AKP’nin politika-lar›na karfl› ortak insanca yaflam mücadelesi ver-mesi gerekiyor.

ÜÜnniivveerrssiittee......

Ülke siyasetinde bunca tart›flma yaflan›rken üni-versitelerde bu sürecin yans›malar› muhakkak ola-cakt›r.

Toplumsal muhalefet ile Kürt hareketinin neo-li-beralizme, emperyalizme ve floven ideolojiye karfl›ortak mücadelesinin üniversitelerdeki izdüflümüise piyasalflt›rmaya karfl› paras›z e¤itim, ›rkç›l›¤a,flovenizme karfl› bar›fl-kardefllik mücadelesidir.Önümüzdeki dönem oldukça hareketli günlere ge-be olan üniversitelerde Türk- Kürt tüm ö¤rencilerinortak mücadele zeminlerinin yarat›lmas› aç›s›ndanönemli olanaklar mevcut.

Bunlardan birincisi, piyasalaflt›rmaya karfl› e¤i-tim hakk› mücadelesidir. Kürtçe bölüm talebinireddeden YÖK’e karfl› üniversitelerde Kürt ö¤ren-cileriyle birlikte paras›z-eflit-bilimsel ve anadildee¤itim hakk› mücadelesi yükseltilmelidir. Gençlikhareketinin önemli tarihsel mücadele günlerindenolan 6 Kas›m ise e¤itim hakk› mücadelesinde yok-sul Kürt ö¤rencileriyle bütünleflmede önemli bir f›r-sat.

‹kinci bir olanak ise flovenist ideolojiye ve fafliz-me karfl› mücadeledir. Kürt sorunu etraf›nda dö-nen tart›flmalarla beraber zaman zaman kitle des-te¤i bulan ›rkç›-floven anlay›fl›n üniversitelerde art-ma ihtimali bulunuyor. Üniversiteler her daim ›rkç›-floven ideolojiye ve faflizme karfl› Kürt ö¤rencileriy-le birlikte savunulmal› ve bar›fl-kardefllik mücade-lesi artt›r›lmal›d›r. “Devrimci Gençlik Köprüsü”nünbugün yeniden yap›m›n› amaçlayan “Bar›fla KöprüOl” projesi ise üniversiteden Kürt halk›na bar›fl eli-nin yeniden uzat›lmas› aç›s›ndan önemli bir pratik.

KÜRT SORUNU

Page 22: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1820

B‹L‹M www.devrimcigenclik.org

Engels, k›vrak zekâs›n›n ve devrimci analiz ye-tene¤inin en iyi örneklerinden biri olan Do¤an›nDiyalekti¤i adl› eserine, içinde bulundu¤u dö-nemde yaflanan bilimsel geliflmelerin tarihselköklerine inerek girifl yapar. Ancak bunu krono-lojik bir anlat› fleklinde yapmaz. Antikiteden iti-baren bilimin nas›l geliflti¤ini ve hangi koflullaralt›nda bütünlüklü bir hal ald›¤›n›, yaz›n›n tammerkezine yerlefltirdi¤i, s›n›flar aras› mücadelekavram›n›n izinden giderek aç›klar.

Engels iki noktaya dikkat çeker. ‹lk olarak. mo-dern anlamda Avrupa’da oluflan bilim anlay›fl›-n›n, dünyan›n farkl› co¤rafyalar›nda ve farkl›alanlarda ( matematik, kimya, astronomi vb) ya-rat›lan bilimsel geliflmeleri miras olarak ald›¤›nadikkat çeker. Ancak bu miras›n, bütünlüklü birbilimsel çal›flma haline getirilmesi sürecinin okadar da basit, pürüzsüz ve ola¤an ifllemedi¤inide hemen arkas›ndan belirtirken bilimin tarihsahnesinde ilk kez devrimci karakteriyle var ol-mas›n› “Bu, o zamana kadar insanl›¤›n geçirdi¤ien büyük ilerletici devrimdi; öyle bir dönem ki,devler istiyordu ve bu devleri yaratt› - düflünce,tutku ve karakter gücünde, evrensellikte ve ö¤-renmede devler.” sözleriyle tasvir eder. Bilimindevrimci bir karakter kazanmas› ise flüphesizneredeyse her alanda yaflanan bilimsel geliflme-lerin dünyay› art›k anlafl›lamaz olmaktan ç›kart-mas› ile gerçekleflti. Bu ayn› zamanda bilimin ki-lise otoritesine karfl› açt›¤› savaflta zafere ulafl-mas› anlam›na geliyordu. Yani s›n›flar aras› mü-cadelenin ürünü olan bilim ayn› zamanda art›ks›n›flar aras› mücadele alan› haline gelmiflti.

‹kinci olarak ise; Engels bilimsel geliflmelerinbu ilk dönemini elde bulunan malzemeyi iyiceö¤renme süreci olarak de¤erlendirirken bu dö-nemdeki temel sorunun “do¤an›n mutlak de¤ifl-mezli¤i anlay›fl›” oldu¤unu söyler. Yani her fleyinbafllang›c› gizemli bir ittirici kuvvetin elinin de¤-mesiyle bafllam›flt›r anlay›fl› henüz hakim görüflolarak varl›¤›n› sürdürmektedir. Ancak bu anlay›-fl›n da ömrü o kadar uzun sürmeyecek, bilimselalanlarda geliflmeler devam ettikçe, alt› giderekoyularak dayanaks›z kalacakt›r. Ve en nihayetin-de Darwin’in Türlerin Kökeni adl› eseri bitiricidarbeyi indirecektir. Art›k dünya sadece anlafl›la-bilir de¤il ayn› zamanda aç›klanabilir bir hal al-m›flt›r. De¤iflmezlik ilkesi tam anlam›yla tarihintozlu raflar›na kald›r›lm›flt›r. Tam da bu yüzdenevrim teorisi farkl› dinsel ö¤retilerden beslenendinci gericilerin ortaklafla savafl açt›klar› belkide tek teori olma özelli¤ine sahiptir.

Gericilerin hedef tahtas›ndaki kuram: ev-rim

Bilimin tarihsel ilerleyifli karfl›s›nda etki alan›oldukça zay›flayan dinci gericilerin bu durum kar-fl›s›nda gösterdi¤i en belirgin refleks, dini bilimile do¤rulamaya, realize etmeye çal›flmak ol-mufltur. Ülkemizde özellikle ‹slamc›lar›n yay›nla-r›nda, Kuran’› bilimsel-teknolojik geliflmeler ile

do¤rulamaya/ispatlamayaçal›flmas› ile karfl›m›za ç›-kan bu e¤ilim asl›nda gerici-lerin bilim karfl›s›ndaki ezik-li¤inin ifadesinden baflka birfley de¤ildir. Ne var ki bilimi,dini do¤rulamak için kullan-ma stratejisinin de gelip da-yand›¤› bir s›n›r var. Dar-win’in evrim kuram› iflte bus›n›r›n temel belirleyeni ko-numunda. Gericilerin, “ev-rim kuram› bilimsel de¤il”,“evrim kuram› çürütüldü” gi-bi bilimsel süsü verilmifl ar-gümanlarla sürekli ortayaç›kmalar›nda bu bak›mdanflafl›rt›c› bir taraf yok. Çünküevrim insanl›¤›n öncesinisorgulat›r ve cevaplar bulur.Dinin söyledi¤i nin aksine,insanlar›n kusursuz olmad›-¤›n› ve di¤er canl›lar gibi halen evrimleflmekte ol-du¤unu söyler. Özel olarak yarat›lmam›fl veyatüm dünya onun için var edilmemifltir. Böyleceevrim teorisi, y›llard›r dinsel ö¤retilerle beyinlerekaz›lan düflünceleri bir anda sarsm›fl ve o gün-den beri devam eden bir sald›r›yla karfl›laflm›fl-t›r. Ancak bilimsel çal›flmalarla teori daha dadestelenirken dini kurtarmak ad›na savafl›yoruzdiyen gruplar evrime karfl› kampanyalar›na, med-yas›yla, devletiyle yandafl toplay›p sald›r›lar›nah›z vermifllerdir. fiu anda bilim dünyas›nda evri-mi tart›flmay› b›rak›n bu teoriye dayand›r›larakbirçok çal›flma yap›l›rken evrim teorisi bu grup-larca sözde bilimsel kan›tlarla bilimselmifl gibigösterilmeye çal›fl›lan sergiler, kitaplar, konfe-ranslarla “çürütülmeye” çal›fl›lmaktad›r. Ülke-mizde de bilimin “b” sinden anlamayan ancakBilim Araflt›rma Vakf› gibi bir adla vak›f kurmuflbir isim vard›r ki –Adnan Oktar, nam-› diyar Ha-run Yahya- evrime karfl› savaflta “üstün perfor-mans” göstermektedir. Vakf›n›n internet sitesi-nin bizi mehter marfl›yla karfl›lad›¤› ve bilimdenbaflka her fleyin oldu¤u sitede evrim, komünizmve Siyonizm karfl›t› propagandalar›yla ve milliyet-çi içeri¤iyle “bilime büyük katk› yapmaktad›r” (!).‹nsanlar› yay›nlad›¤› evrim karfl›t› kitab›n içeri¤iy-le de¤il, kitab›n kufle ka¤›d›, karton kapa¤› gibiinan›lmaz paralar döktü¤ü fiziksel özellikleriyleetkilemeye çal›flmaktad›r. “Büyük flaheserini”evrimi savunan kurumlara gönderen bu zat, kita-b› birçok dile de çevirip di¤er ülkelere de bu “çokbilimsel” görüflünü yaymaya çal›flmaktad›r. Di-¤er taraftan son günlerde yarat›l›flç› biyoloji(!)profesörleri de benzer bir misyonla televizyonlar-da boy göstermeye bafllad›lar. Tüm bunlarla be-raber ne kadar saçma ve bilim d›fl› olsa da yara-t›l›flç›lar›n “evrimi çürütme ad›na” att›¤› teoriler-le yüzleflmek, en az›ndan bir bak›fl aç›s› kazan-mak gericili¤e karfl› mücadelede oldukça önem-

lidir. Elbette yarat›l›fl teorisini savunanlar›n kü-çük üslup farkl›l›klar› olsa da evrim teorisini çü-rütmeye çal›fl›rlarken temelde dayand›klar› ar-gümanlar afla¤› yukar› ayn›d›r.

Kabaca birkaç bafll›k alt›nda toplayacak olur-sak bunlardan ilki; dünya, kainat ve canl›lar›nözellikle de insan›n ak›llara durgunluk verecekbir mükemmelli¤e sahip oldu¤u, yaflam›n müthiflbir ahenk içinde iflledi¤i tezidir. Özellikle ‹slamc›kanallarda yay›nlanan belgeseller bu tezin enpervas›zca dile getirildi¤i temel propaganda ara-c› olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Örümce¤in a¤örmekte gösterdi¤i sanatsal deha, ar›n›n bal pe-te¤ini infla ederken ortaya koydu¤u mimaride dea盤a ç›karken insan, tüm anatomisiyle, beyinyap›s›, savunma mekanizmas› vs. gibi özellikle-riyle en mükemmel varl›kt›r onlara göre. Ancakbilimsel geliflmelerin ortaya koydu¤u gerçekler,ne insan›n ne de do¤adaki di¤er canl›lar›n mü-kemmel olmalar› bir tarafa oldukça büyük kusur-lara sahip oldu¤unu ortaya koyuyor. ‹nsan ana-tomisi söylenildi¤inin aksine oldukça zafiyetliyönlere sahip. Baflta gözler olmak üzere birçokduyu organ› do¤adaki baz› canl›lara k›yasla ol-dukça yetersiz durumda. Çok kolay hastalanabi-liyor ve virüslere karfl› oldukça dayan›ks›z. Zatenyukar›da da söyledi¤imiz gibi kuram›n kendisi decanl›lar›n evrimleflmesini do¤a ile girdikleri mü-cadelede zorunlu de¤iflimler yaflanmas› olarakaç›kl›yor. Fizyoloji profesörü ve yazar Jared Dia-mond Tüfek, Mikrop ve Çelik adl› eserinde Avru-pal›lar›n Amerika’y› keflfettikten sonra nas›l elegeçirdiklerini anlat›rken verdi¤i örnek hem insa-n›n zaaflar›na hem de evrimleflmesine çok iyi birörnektir. K›saca anlatmak gerekirse DiamondAmerika k›tas›n›n, yerlilerin büyük bir bölümü-nün, Avrupal›lar taraf›ndan tafl›nan ve kendileri-nin art›k ba¤›fl›kl›k kazand›¤› mikroplar yüzündenölmesi sonucu bu kadar h›zl› ele geçirildi¤inedikkat çeker.

Gericili¤e karfl› kurulan barikat:

EVR‹M

Page 23: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19

B‹L‹M

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1923

Öne sürülen ikinci tez ise “Madem evrim var,yeni türler neden oluflmuyor?” sorusudur. Buncay›l geçmesine ra¤men hala yeni türlerin olmay›-fl›n› kan›t olarak gösteren gericiler devam edenbir süreç olarak evrim var ise yeni türlerin deflimdiye kadar oluflmas› gerekti¤ini savunuyor-lar. Oysa Darwin'in evrim kuram› biraz incelendi-¤inde ilk görülecek tespit evrimin onlarca ya dayüzlerce y›l de¤il binlerce hatta on binlerce y›ll›kbir zaman aral›¤›na yay›lm›fl oldu¤udur. Yani ev-rim sonucunda yeni türlerin ortaya ç›kmas›, her-hangi bir canl› türü aç›s›ndan oldukça uzun za-man alan, çok say›da kufla¤›n var olmas›n› ge-rektiren ve insan ömrünün k›sal›¤› düflünüldü-¤ünde gözlemlenmesi oldukça güç bir durumdur.Ve bu zaman aral›¤› canl› türlerinin yaflam uzun-lu¤una ba¤l› olarak de¤iflim göstermektedir.Tüm bunlarla beraber bilim dünyas›nda oldukças›k kullan›lan örnek tüm bu tart›flmalara son ve-recek niteliktedir. Söyledi¤imiz gibi yeni türlerinoluflma süresi canl› türlerinin yaflam uzunluklar›-na göre de¤iflim göstermektedir. Yani bir canl›-n›n ömrü ne kadar k›sa ise yeni kuflaklar›n olufl-mas› bir o kadar h›zl› olur ve evrim bu canl›lardagözlemlenebilir. Bakteri ve virüsler tam da buözelli¤e sahip canl›lard›r. Örne¤in HIV virüsününortaya ç›kt›¤› günden bu yana oldukça büyük de-¤iflimlere u¤rad›¤› aç›kça gözlemlenebilmekte-dir. Zaman ilerledikçe virüsün direncinin artt›¤›,koflullara göre de¤iflime u¤rad›¤› fark edilirkenbugün genetik bilimi HIV virüsünün yeni bir türüile karfl› karfl›ya olundu¤unu ispatlam›flt›r. Bu-gün iki ayr› HIV virüsü bulunmaktad›r.

Evrimi çürütmek için öne sürülen ve art›kklasikleflmifl üçüncü tez, ara geçifl formlar›n›n,evrimi kan›tlayacak geçifl fosillerinin olmad›¤›nadair iddiad›r. Ancak bu yarat›l›flç›lar›n kan›tlamakiçin çeflitli sahtekarl›klar yapmay› göze alacakkadar dayanaks›z bir iddiad›r. Ara formlar›n belir-lenmesi için gereken flartlar oldukça zordur.Çünkü temel dayana¤› her hangi bir canl› türüneait fosil kal›nt›s›d›r. Canl›n›n öldükten sonratopra¤a kar›flmadan fosilleflmesi için iseoldukça hassas do¤al flartlara ihtiyaç vard›r.Tüm bu olumsuzluklara ra¤men hiç deaz›msanamayacak kadar say›da fosil bulun-mufltur.

Di¤er taraftan gericilerin evrim üzerine ortayaatt›¤› tezler bilim dünyas› taraf›ndan tek tek çü-rütülmüfl olsa da, birçok argüman de¤erlendirile-meyecek kadar saçma bulunsa da ya da gerici-lerin bu konuda kabul edilmifl hiçbir bilimsel ma-kalesi dahi olmasa da bilim dünyas›n›n bu konu-da neden bu kadar hassas ve tedirgin oldu¤usorusu sorulabilir. Bu soruya en iyiyan›t, Harun Yahya'n›n kitaplar›-n› de¤erlendiren Paris Üniversi-tesi'nde Evrimsel Biyoloji profe-sörü olan Hervé LeGuya-der'den geliyor. LeGuyader bukitap için "bu kitab›n daha ön-ceki ço¤unlu¤u Anglosaksonkökenli olan yarat›l›flç› giri-flimlerden çok daha tehlikelioldu¤unu, hiçbir masraftankaç›n›lmayan bu gösteriflli ça-l›flman›n ve yazar›n izledi¤i yön-temin bilgisiz halk üzerinde ol-dukça etkili olabilece¤ini dü-flündü¤ünü" söylemifltir. Ayr›-ca kitaptaki bilimsel içeri¤in"gülünç derecede yetersiz" ol-

du¤unu da belirtir. Frans›z Milli Uzay Çal›flmalar›Merkezi'nden (CNES) Jacques Arnoult'a göre,BAV ve Adnan Oktar da t›pk› Amerika'daki ICR gi-bi, yarat›l›flç› argümanlar›n› olufltururken bölük-pörçük ve hatal› kaynaklar kullanmaktad›r. Arno-ult'a göre bu yazarlar evrimi savunan makaleleride kullanmaktan çekinmemekte ancak k›sa al›n-t›lar yaparak makalelerdeki bütünsel anlam›çap›tmaktad›r. Ona göre bu durum çok zararl›sonuçlar do¤uran, sahtekarl›ktan baflka bir fleyde¤ildir.

Dinci gericili¤in akademik aya¤› ve evrimBilim dünyas›n›n hassasiyetinin ve tedirginli¤i-

nin alt›nda iflte bu tehlikeyi görmesi yat›yor. Ev-rim teorisi karfl›tlar› herhangi bir bilimsel temelesahip olmasalar da çok genifl bir halk kitlesinietkileri alt›na alabilmekte ve bu yolla toplumsalgericili¤i örgütleme alan› yakalayabilmekteler.Ancak gericili¤in toplumsal yaflant›n›n her ala-n›nda sistematik bir biçimde örgütlenebilmesiiçin yarat›l›fl teorisinin e¤itim sistemine ve özel-likle de üniversite sistemine girmesini zorunluolarak görüyorlar. Yarat›l›fl teorisinin, Avrupa ül-kelerinde ve Amerika'n›n baz› eyaletlerinde yo-¤un bir flekilde müfredata sokulma çabas› ol-dukça h›zlanm›flken bu ivmenin liberal bir bak›flaç›s›n› kalkan olarak kulland›¤› görülüyor: “Ma-dem ki demokratik bir ülkede yafl›yoruz o zamanevrim ile birlikte yarat›l›fl da anlat›ls›n ve ö¤ren-ciler istedi¤ine inans›n, ö¤rencilere seçme flan-s› verilsin.” Ancak evrimin bilimsel bir teori ol-mas› ve yarat›l›fl safsatas›yla efl de¤er olarakde¤erlendirilemeyece¤ini belirten bilim insanlar›yo¤un bir direnifl örne¤i sergiliyorlar.

Ülkemizde, ilk ve ortaö¤retim ders müfredatla-r› oldukça gerici bir içeri¤e sahip oldu¤undan veokullarda evrim teorisini anlatan ö¤retmenlersürgün edildi¤inden bu tart›flma daha çok yükse-kö¤retim sisteminde karfl›l›¤›n› buluyor. Bafltabiyoloji ve felsefe olmak üzere farkl› disiplinler-deki ders müfredatlar›n›n dinsel kurallar› da içe-ren bir biçimde yeniden düzenlenmesini tasarla-yan, böylece ülkede laiklik üzerinden dönen tar-t›flmalar›n son bulaca¤›n› savunan tezler bu gün-lerde oldukça s›k dillendiriliyor. ‹slamc› gericileraç›s›ndan üniversiteler, bir taraftan yeni bir la-iklik anlay›fl›n› infla etme di¤er ta-raftan ise dinsel kurallara gö-re flekillenmifl bir toplum-sal yaflam yaratma

hedef in -d e

oldukça kritik bir yerde duruyor. Gerici akade-misyenlerin iktidar›n gücünden cesaret alarakders müfredatlar›n› dini bak›fl aç›s›na göre yeni-den düzenlemeye çal›flmas›, televizyon ekranla-r›ndan hiçbir çekince duymadan evrimi çürütmeçabalar› henüz bütünlüklü bir sald›r› fleklinde ol-masa da öncül taarruzlar› ifade ediyor.

Di¤er taraftan bilim dünyas›n›n evrim tart›flma-lar›nda gösterdi¤i bu tepki üniversite ve bilimintoplumdan kopar›lmas› karfl›s›nda elefltirel ve özelefltirel bir tutumun da göstergesi. Gericilerintoplum üzerindeki etki alanlar›n›n bu kadar ge-nifl düzeylere ulaflmas›nda bilim dünyas›n›n dapay›n›n oldu¤u kabul edilmekte. Ancak bu öze-lefltirel tutumun bir an önce fiili bir mücadeleyedönüfltürülmesi de gerekiyor. Elbette bilim dün-yas› yarat›l›flç› safsatalara her geçen gün yenibilgi, bulufl ve teorilerle en güzel yan›t› veriyor.Ancak bu yan›tlar›n kapal› kap›lar ard›ndan ç›ka-r›lmas›, s›n›rl› bir kesimin ulaflaca¤› bir bilgi üre-tim sürecine son verilerek üniversitenin toplum-la bütünlefltirilmesi gerekiyor. fiüphesiz evrimkuram›na karfl› yeniden büyütülen sald›r› dalgas›karfl›s›nda tutarl› bir tav›r almak, hem bilimselhem de pratik mücadeleyi rehavete kap›lmaya-rak güçlendirmek gericili¤e karfl› mücadelenintek de¤ilse bile en önemli bafll›klar›ndan biri.Tam da bu yüzden bilim ve toplum aras›ndakiaç›n›n kapat›lmas›n›n ilk ad›m› üniversite müca-delesi ile bilim aras›ndaki aç›n›n kapat›lmas›n-dan geçiyor.

KaynaklarAvrupa Parlamentosu Konseyi Raporu, Yarat›-

l›flç›l›k ve E¤itim: Avrupadaki bafll›ca yarat›l›flç›giriflimler, de¤erlendirmeler ile bilimsel ve dinigruplar›n tepkileri)

Bilim ve Gelecek Dergisi say› 32,35Frederich Engels Do¤an›n Diyalekti¤i

Serpil ÜNAL

Page 24: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19

B‹L‹M

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1821

Öne sürülen ikinci tez ise “Madem evrim var,yeni türler neden oluflmuyor?” sorusudur. Buncay›l geçmesine ra¤men hala yeni türlerin olmay›-fl›n› kan›t olarak gösteren gericiler devam edenbir süreç olarak evrim var ise yeni türlerin deflimdiye kadar oluflmas› gerekti¤ini savunuyor-lar. Oysa Darwin'in evrim kuram› biraz incelendi-¤inde ilk görülecek tespit evrimin onlarca ya dayüzlerce y›l de¤il binlerce hatta on binlerce y›ll›kbir zaman aral›¤›na yay›lm›fl oldu¤udur. Yani ev-rim sonucunda yeni türlerin ortaya ç›kmas›, her-hangi bir canl› türü aç›s›ndan oldukça uzun za-man alan, çok say›da kufla¤›n var olmas›n› ge-rektiren ve insan ömrünün k›sal›¤› düflünüldü-¤ünde gözlemlenmesi oldukça güç bir durumdur.Ve bu zaman aral›¤› canl› türlerinin yaflam uzun-lu¤una ba¤l› olarak de¤iflim göstermektedir.Tüm bunlarla beraber bilim dünyas›nda oldukças›k kullan›lan örnek tüm bu tart›flmalara son ve-recek niteliktedir. Söyledi¤imiz gibi yeni türlerinoluflma süresi canl› türlerinin yaflam uzunluklar›-na göre de¤iflim göstermektedir. Yani bir canl›-n›n ömrü ne kadar k›sa ise yeni kuflaklar›n olufl-mas› bir o kadar h›zl› olur ve evrim bu canl›lardagözlemlenebilir. Bakteri ve virüsler tam da buözelli¤e sahip canl›lard›r. Örne¤in HIV virüsününortaya ç›kt›¤› günden bu yana oldukça büyük de-¤iflimlere u¤rad›¤› aç›kça gözlemlenebilmekte-dir. Zaman ilerledikçe virüsün direncinin artt›¤›,koflullara göre de¤iflime u¤rad›¤› fark edilirkenbugün genetik bilimi HIV virüsünün yeni bir türüile karfl› karfl›ya olundu¤unu ispatlam›flt›r. Bu-gün iki ayr› HIV virüsü bulunmaktad›r.

Evrimi çürütmek için öne sürülen ve art›kklasikleflmifl üçüncü tez, ara geçifl formlar›n›n,evrimi kan›tlayacak geçifl fosillerinin olmad›¤›nadair iddiad›r. Ancak bu yarat›l›flç›lar›n kan›tlamakiçin çeflitli sahtekarl›klar yapmay› göze alacakkadar dayanaks›z bir iddiad›r. Ara formlar›n belir-lenmesi için gereken flartlar oldukça zordur.Çünkü temel dayana¤› her hangi bir canl› türüneait fosil kal›nt›s›d›r. Canl›n›n öldükten sonratopra¤a kar›flmadan fosilleflmesi için iseoldukça hassas do¤al flartlara ihtiyaç vard›r.Tüm bu olumsuzluklara ra¤men hiç deaz›msanamayacak kadar say›da fosil bulun-mufltur.

Di¤er taraftan gericilerin evrim üzerine ortayaatt›¤› tezler bilim dünyas› taraf›ndan tek tek çü-rütülmüfl olsa da, birçok argüman de¤erlendirile-meyecek kadar saçma bulunsa da ya da gerici-lerin bu konuda kabul edilmifl hiçbir bilimsel ma-kalesi dahi olmasa da bilim dünyas›n›n bu konu-da neden bu kadar hassas ve tedirgin oldu¤usorusu sorulabilir. Bu soruya en iyiyan›t, Harun Yahya'n›n kitaplar›-n› de¤erlendiren Paris Üniversi-tesi'nde Evrimsel Biyoloji profe-sörü olan Hervé LeGuya-der'den geliyor. LeGuyader bukitap için "bu kitab›n daha ön-ceki ço¤unlu¤u Anglosaksonkökenli olan yarat›l›flç› giri-flimlerden çok daha tehlikelioldu¤unu, hiçbir masraftankaç›n›lmayan bu gösteriflli ça-l›flman›n ve yazar›n izledi¤i yön-temin bilgisiz halk üzerinde ol-dukça etkili olabilece¤ini dü-flündü¤ünü" söylemifltir. Ayr›-ca kitaptaki bilimsel içeri¤in"gülünç derecede yetersiz" ol-

du¤unu da belirtir. Frans›z Milli Uzay Çal›flmalar›Merkezi'nden (CNES) Jacques Arnoult'a göre,BAV ve Adnan Oktar da t›pk› Amerika'daki ICR gi-bi, yarat›l›flç› argümanlar›n› olufltururken bölük-pörçük ve hatal› kaynaklar kullanmaktad›r. Arno-ult'a göre bu yazarlar evrimi savunan makaleleride kullanmaktan çekinmemekte ancak k›sa al›n-t›lar yaparak makalelerdeki bütünsel anlam›çap›tmaktad›r. Ona göre bu durum çok zararl›sonuçlar do¤uran, sahtekarl›ktan baflka bir fleyde¤ildir.

Dinci gericili¤in akademik aya¤› ve evrimBilim dünyas›n›n hassasiyetinin ve tedirginli¤i-

nin alt›nda iflte bu tehlikeyi görmesi yat›yor. Ev-rim teorisi karfl›tlar› herhangi bir bilimsel temelesahip olmasalar da çok genifl bir halk kitlesinietkileri alt›na alabilmekte ve bu yolla toplumsalgericili¤i örgütleme alan› yakalayabilmekteler.Ancak gericili¤in toplumsal yaflant›n›n her ala-n›nda sistematik bir biçimde örgütlenebilmesiiçin yarat›l›fl teorisinin e¤itim sistemine ve özel-likle de üniversite sistemine girmesini zorunluolarak görüyorlar. Yarat›l›fl teorisinin, Avrupa ül-kelerinde ve Amerika'n›n baz› eyaletlerinde yo-¤un bir flekilde müfredata sokulma çabas› ol-dukça h›zlanm›flken bu ivmenin liberal bir bak›flaç›s›n› kalkan olarak kulland›¤› görülüyor: “Ma-dem ki demokratik bir ülkede yafl›yoruz o zamanevrim ile birlikte yarat›l›fl da anlat›ls›n ve ö¤ren-ciler istedi¤ine inans›n, ö¤rencilere seçme flan-s› verilsin.” Ancak evrimin bilimsel bir teori ol-mas› ve yarat›l›fl safsatas›yla efl de¤er olarakde¤erlendirilemeyece¤ini belirten bilim insanlar›yo¤un bir direnifl örne¤i sergiliyorlar.

Ülkemizde, ilk ve ortaö¤retim ders müfredatla-r› oldukça gerici bir içeri¤e sahip oldu¤undan veokullarda evrim teorisini anlatan ö¤retmenlersürgün edildi¤inden bu tart›flma daha çok yükse-kö¤retim sisteminde karfl›l›¤›n› buluyor. Bafltabiyoloji ve felsefe olmak üzere farkl› disiplinler-deki ders müfredatlar›n›n dinsel kurallar› da içe-ren bir biçimde yeniden düzenlenmesini tasarla-yan, böylece ülkede laiklik üzerinden dönen tar-t›flmalar›n son bulaca¤›n› savunan tezler bu gün-lerde oldukça s›k dillendiriliyor. ‹slamc› gericileraç›s›ndan üniversiteler, bir taraftan yeni bir la-iklik anlay›fl›n› infla etme di¤er ta-raftan ise dinsel kurallara gö-re flekillenmifl bir toplum-sal yaflam yaratma

hedef in -d e

oldukça kritik bir yerde duruyor. Gerici akade-misyenlerin iktidar›n gücünden cesaret alarakders müfredatlar›n› dini bak›fl aç›s›na göre yeni-den düzenlemeye çal›flmas›, televizyon ekranla-r›ndan hiçbir çekince duymadan evrimi çürütmeçabalar› henüz bütünlüklü bir sald›r› fleklinde ol-masa da öncül taarruzlar› ifade ediyor.

Di¤er taraftan bilim dünyas›n›n evrim tart›flma-lar›nda gösterdi¤i bu tepki üniversite ve bilimintoplumdan kopar›lmas› karfl›s›nda elefltirel ve özelefltirel bir tutumun da göstergesi. Gericilerintoplum üzerindeki etki alanlar›n›n bu kadar ge-nifl düzeylere ulaflmas›nda bilim dünyas›n›n dapay›n›n oldu¤u kabul edilmekte. Ancak bu öze-lefltirel tutumun bir an önce fiili bir mücadeleyedönüfltürülmesi de gerekiyor. Elbette bilim dün-yas› yarat›l›flç› safsatalara her geçen gün yenibilgi, bulufl ve teorilerle en güzel yan›t› veriyor.Ancak bu yan›tlar›n kapal› kap›lar ard›ndan ç›ka-r›lmas›, s›n›rl› bir kesimin ulaflaca¤› bir bilgi üre-tim sürecine son verilerek üniversitenin toplum-la bütünlefltirilmesi gerekiyor. fiüphesiz evrimkuram›na karfl› yeniden büyütülen sald›r› dalgas›karfl›s›nda tutarl› bir tav›r almak, hem bilimselhem de pratik mücadeleyi rehavete kap›lmaya-rak güçlendirmek gericili¤e karfl› mücadelenintek de¤ilse bile en önemli bafll›klar›ndan biri.Tam da bu yüzden bilim ve toplum aras›ndakiaç›n›n kapat›lmas›n›n ilk ad›m› üniversite müca-delesi ile bilim aras›ndaki aç›n›n kapat›lmas›n-dan geçiyor.

KaynaklarAvrupa Parlamentosu Konseyi Raporu, Yarat›-

l›flç›l›k ve E¤itim: Avrupadaki bafll›ca yarat›l›flç›giriflimler, de¤erlendirmeler ile bilimsel ve dinigruplar›n tepkileri)

Bilim ve Gelecek Dergisi say› 32,35Frederich Engels Do¤an›n Diyalekti¤i

Serpil ÜNAL

Page 25: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 19