DÖNEM : VII YASAMA YILI: 2009/I

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ

CUMHURİYET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

4’üncü Birleşim14 Mayıs 2009, Perşembe

İÇİNDEKİLERSayfa

I.BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) ONAYA SUNULANLAR

1) Cumhuriyet Meclisi Başkanlık Divanının Genel Kurulun toplantı gün ve saatlerini belirleyen Kararı.

109

2) Cumhuriyet Meclisi Danışma Kurulunun, Sürekli Komitelerin Üye Sayılarını Belirleyen Kararı.

112

3) Komiteler için Siyasal Parti Gruplarınca Bildirilen Adayları Gösterir Listenin okutulup onaya sunulması ve kabulü ile birlikte Komitelerin seçim işlemlerinin tamamlanması.

113

4) Cumhuriyet Meclisi Danışma Kurulunun Genel Kurulun Hükümet Programının Görüşeceği Günlere ilişkin Kararı.

116

B)BİLGİYE SUNULANLAR

1)Milletvekillerinin Tanıtıcı Belge ve İşaretler (Değişiklik) Yönetmeliğine ilişkin Başkanlık Divanı Kararı.

117

II.ÖZEL GÜNDEMDE YER ALACAK İŞLER

1) Hükümet Programı üzerindeki görüşmeler. 121

108

BİRİNCİ OTURUM (Açılış Saati: 10.38)

BAŞKAN : Hasan BOZER KATİP : Mutlu ATASAYAN

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Meclisinin 7’nci Dönem, 1’inci Yasama Yılının, 4’ncü Birleşimini açıyorum. Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır.

Buyurun Sayın Katip.

(Ad okunarak yoklama yapıldı)

KATİP - Toplantı yeter sayısı vardır Sayın Başkan.

BAŞKAN – Evet, toplantı yeter sayısı vardır.

Sayın milletvekilleri; şimdi gündem gereği görüşmelere geçiyoruz. Birinci madde Başkanlığın Genel Kurula sunuşlarıdır. Sayın milletvekilleri; onaya ve bilgiye sunuş işlemleri yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri; bu bölümde birinci sırada Cumhuriyet Meclisi Başkanlık Divanının Genel Kurulun toplantı gün ve saatlerini belirleyen kararı bulunmaktadır.

Okuyunuz lütfen.

109

KATİP -

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİCUMHURİYET MECLİSİ BAŞKANLIĞI

Sayı: B.D.K. No: 5/1/2009 Tarih: 11 Mayıs 2009

Cumhuriyet Meclisi Genel Kuruluna,

Cumhuriyet Meclisi Başkanlık Divanının, Danışma Kurulunun görüşünü de alarak, 11 Mayıs 2009 tarihinde yapmış olduğu toplantıda oybirliğiyle almış olduğu, Genel Kurulun Toplantı, Gün ve Saatlerini Belirleyen Kararı, ilişikte onayınıza sunulmaktadır.

Dr. Hasan BOZER

Cumhuriyet Meclisi Başkanı

110

DÖNEM : VII TARİH: 11 Mayıs 2009YIL : 1

B.D.K.No. 5/1/2009

CUMHURİYET MECLİSİ BAŞKANLIK DİVANININGENEL KURULUNUN TOPLANTI GÜN VE SAATLERİNİ

BELİRLEYEN KARARI

Cumhuriyet Meclisi Başkanlık Divanı, İçtüzüğün 57’nci maddesi kuralları gereğince, Genel Kurulun aşağıda öngörülen kurallara bağlı olarak, resmi tatil günleri dışında her hafta Pazartesi ve Perşembe günleri toplanmasına;

(1) Toplantıların Saat 10.00’da başlamasına ve Genel Kurulca aksine bir karar alınmadıkça, gündemdeki konular tamamlanıncaya kadar toplantıların devam etmesine;

(2) Pazartesi günü yapılacak toplantılarda Yasama etkinliklerinin görüşülmesine;

(3) Perşembe günü yapılacak toplantılarda ise, denetim etkinliklerinin görüşülmesine,

Karar verir.

Dr. Hasan BOZERCumhuriyet Meclisi Başkanı

Dr. Mustafa YEKTAOĞLUCumhuriyet Meclisi Başkan Yardımcısı

Dr. Mehmet Arif Tancerİdare Amiri

Mutlu ATASAYANDivan Katibi

Ahmet ÇALUDADivan Katibi

Teberrüken ULUÇAYDivan Katibi

Ahmet ZENGİNDivan Katibi

111

UBP GRUBU CTP GRUBU

DP GRUBU

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; Kararı oylarınıza sunuyorum, Kabul edenler?... Etmeyenler?... Çekimser? Oybirliği ile kabul edilmiştir.

Sayın Milletvekilleri; İkinci sırada, Cumhuriyet Meclisi Danışma Kurulunun, Sürekli Komitelerin Üye Sayılarını Belirleyen Kararı bulunmaktadır. Okuyunuz lütfen.

KATİP –

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİCUMHURİYET MECLİSİ BAŞKANLIĞI

Sayı: D.K.No: 2/1/2009 Tarih: 11 Mayıs 2009

Cumhuriyet MeclisiGenel Kurulu,

Cumhuriyet Meclisi Danışma Kurulunun, 11 Mayıs 2009 tarihli toplantısında Oybirliğiyle almış olduğu, Sürekli Komitelerin Üye Sayılarını Belirleyen Kararı ilişikte onayınıza sunulmaktadır.

Dr. Hasan BOZERCumhuriyet Meclisi Başkanı

112

DÖNEM : VII TARİH: 11 Mayıs 2009YIL : 1

D.K.No: 2/1/2009

CUMHURİYET MECLİSİ DANIŞMA KURULUNUNSÜREKLİ KOMİTELERİN ÜYE SAYILARINI BELİRLEYEN KARARI

Cumhuriyet Meclisi Danışma Kurulu, üye sayısı yasal olarak belirlenen yedi üyeli Dilekçe Komitesi dışında kalan ve İçtüzüğün 20’nci maddesinde görev alanları saptanan Sürekli Komitelerin üye sayılarını aşağıda öngörüldüğü biçimde saptar:

Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi 7 Üye

Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi 7 Üye

İdari ve Sosyal İşler Komitesi 7 Üye

UBP GRUBU CTP GRUBU

DP GRUBU

BAŞKAN – Sayın Milletvekilleri; Kararı oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler?... Etmeyenler?... Çekimser?... Oybirliği ile kabul edilmiştir.

Sayın Milletvekilleri; Üçüncü sırada, İçtüzüğün 23’üncü maddesinin (1)’inci fıkrası gereğince, Komiteler için Siyasal Parti Gruplarınca Bildirilen Adayları Gösterir Liste okutulup onayınıza sunulacak ve kabulü ile birlikte Komitelerin seçim işlemleri tamamlanmış olacaktır. Okuyunuz lütfen.

113

KATİP –

DÖNEM: VII TARİH: 11 Mayıs 2009YIL : 1

CUMHURİYET MECLİSİ BAŞKANLIK DİVANININ “SİYASAL PARTİ GRUPLARINA KOMİTELERDE DÜŞEN ÜYELİKLERE İLİŞKİN KARARI” GEREĞİNCE GRUPLARCA BİLDİRİLEN ADAYLARI GÖSTERİR LİSTE

ÜZERİNDE YAPILAN SEÇİM SONUCUNDA BELİRLENEN SÜREKLİ KOMİTELER İLE TANITMA KURULU VE YASA VE İÇTÜZÜK GEREĞİ

OLUŞTURULAN DİĞER KOMİTELERİN OLUŞUM TABLOSU

I . EKONOMİ, MALİYE, BÜTÇE VE PLAN KOMİTESİ (7 ÜYE) :

ULUSAL BİRLİK PARTİSİ GRUBUNU TEMSİLEN (4 ÜYE):

1. Ali Çetin AMCAOĞLU 2. Mutlu ATASAYAN3. İrsen KÜÇÜK4. Afet ÖZCAFER

CUMHURİYETÇİ TÜRK PARTİSİ GRUBUNU TEMSİLEN (2 ÜYE):

1. Ömer S. KALYONCU2. Teberrüken ULUÇAY

DEMOKRAT PARTİ GRUBUNU TEMSİLEN (1 ÜYE):

1. Dr. Mustafa ARABACIOĞLU

II. HUKUK VE SİYASİ İŞLER KOMİTESİ (7 ÜYE)

ULUSAL BİRLİK PARTİSİ GRUBUNU TEMSİLEN (4 ÜYE):

1. Tahsin ERTUĞRULOĞLU2. Zorlu TÖRE3. Dt. Şerife ÜNVERDİ4. Dt. Ünal ÜSTEL

CUMHURİYETÇİ TÜRK PARTİSİ GRUBUNU TEMSİLEN (2 ÜYE):

114

1. Kadri FELLAHOĞLU2. Dr. Salih İZBUL

DEMOKRAT PARTİ GRUBUNU TEMSİLEN (1 ÜYE):

1. Dr. Mehmet Arif TANCER

III. İDARİ VE SOSYAL İŞLER KOMİTESİ (7 ÜYE):

ULUSAL BİRLİK PARTİSİ GRUBUNU TEMSİLEN (4 ÜYE):

1. Ahmet ÇALUDA2. Necdet NUMAN3. Dr. Esat Ergün SERDAROĞLU4. Ahmet ZENGİN

CUMHURİYETÇİ TÜRK PARTİSİ GRUBUNU TEMSİLEN (2 ÜYE):

1. Sonay ADEM2. Dr. Abbas SINAY

DEMOKRAT PARTİ GRUBUNU TEMSİLEN (1 ÜYE):

1. Dr. Ertuğrul HASİPOĞLU

IV. DİLEKÇE KOMİTESİ (7 ÜYE)

ULUSAL BİRLİK PARTİSİ GRUBUNU TEMSİLEN (4 ÜYE):

1. Ahmet ÇALUDA2. Dr. Ahmet ETİ3. Zorlu TÖRE4. Ali Rıza USLUER

CUMHURİYETÇİ TÜRK PARTİSİ GRUBUNU TEMSİLEN (2 ÜYE):

1. Önder SENNAROĞLU2. Özkan YORGANCIOĞLU

DEMOKRAT PARTİ GRUBUNU TEMSİLEN (1 ÜYE):

1. Ejder ASLANBABAV. TANITMA KURULU :

115

Cumhuriyet Meclisi Başkanı(Veya Meclis Başkan Yardımcısı) : (Başkan)Ulusal Birlik Partisi Grubunu Temsilen : Ali Çetin AMCAOĞLUCumhuriyetçi Türk Partisi Grubunu Temsilen : Mehmet ÇAĞLARDemokrat Parti Grubunu Temsilen : Dr. Ertuğrul HASİPOĞLU

VI. ÇEVRE KOMİTESİ :

Cumhuriyet Meclisi Başkanı(Veya Meclis Başkan Yardımcısı) : (Başkan)Ulusal Birlik Partisi Grubunu Temsilen : Dt. Şerife ÜNVERDİCumhuriyetçi Türk Partisi Grubunu Temsilen : Özkan YORGANCIOĞLUDemokrat Parti Grubunu Temsilen : Dr. Mehmet Arif TANCER

VII. KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA KOMİTESİ :

Cumhuriyet Meclisi Başkanı(Veya Meclis Başkan Yardımcısı) : (Başkan)Ulusal Birlik Partisi Grubunu Temsilen : Dr. Ahmet ETİCumhuriyetçi Türk Partisi Grubunu Temsilen : Dr. Arif ALBAYRAKDemokrat Parti Grubunu Temsilen : Dr. Ertuğrul HASİPOĞLU

VIII. CİNSİYET AYRIMCILIĞINI İZLEME KOMİTESİ :

Cumhuriyet Meclisi Başkanı(Veya Meclis Başkan Yardımcısı) : (Başkan)Ulusal Birlik Partisi Grubunu Temsilen : Afet ÖZCAFERCumhuriyetçi Türk Partisi Grubunu Temsilen : Dr. Fatma EKENOĞLUDemokrat Parti Grubunu Temsilen : Ejder ASLANBABA

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; Aday Listesini oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler?... Etmeyenler?... Çekimser?... Oybirliğiyle kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri; Dördüncü sırada, Cumhuriyet Meclisi Danışma Kurulunun Genel Kurulun Hükümet Programının Görüşeceği Günlere ilişkin Kararı bulunmaktadır okuyunuz lütfen.

116

KATİP –

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİCUMHURİYET MECLİSİ BAŞKANLIĞI

Sayı:D.K.No: 3/1/2009 Tarih: 14 Mayıs 2009

Cumhuriyet MeclisiGenel Kuruluna,

Cumhuriyet Meclisi Danışma Kurulunun, 14 Mayıs 2009 tarihli toplantısında, Oybirliğiyle kabul etmiş olduğu, Genel Kurulun Hükümet Programını Görüşeceği Günlere İlişkin Kararı ilişikte onayınıza sunulmaktadır.

Dr. Hasan BOZER Cumhuriyet Meclisi Başkanı

DÖNEM : VII TARİH : 14 Mayıs 2009YIL : 1

D.K.NO: 3/1/2009

CUMHURİYET MECLİSİ DANIŞMA KURULUNUN GENEL KURULUN HÜKÜMET PROGRAMINI GÖRÜŞECEĞİ GÜNLERE İLİŞKİN

KARARI

Cumhuriyet Meclisi Danışma Kurulu, Hükümet Programı üzerinde yapılacak görüşmelerin 14,15,16 Mayıs 2009 tarihlerinde yapılmasına Karar verir.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; Kararı oylarınız sunuyorum. Kabul edenler?... Etmeyenler?... Çekimser?... Oybirliğiyle kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri; bu bölümde Milletvekillerinin Tanıtıcı Belge ve İşaretler (Değişiklik) Yönetmeliğine ilişkin Başkanlık Divanı Kararı bulunmaktadır. Kararı okuyunuz lütfen.

117

KATİP -

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİCUMHURİYET MECLİSİ BAŞKANLIĞI

Sayı: B.D.K.No: 6/1/2009 Tarih: 11 Mayıs 2009

Cumhuriyet MeclisiGenel Kuruluna,

Cumhuriyet Meclisi Başkanlık Divanının, 11 Mayıs 2009 tarihinde yapmış olduğu toplantıda Oybirliğiyle kabul etmiş olduğu, Milletvekillerini Tanıtıcı Belge ve İşaretler (Değişiklik) Yönetmeliğine İlişkin Kararı ilişikte bilginize sunulmaktadır.

Dr. Hasan BOZER Cumhuriyet Meclisi Başkanı

Dr. Hasan BOZERCumhuriyet Meclisi Başkanı

Dr. Mustafa YEKTAOĞLUCumhuriyet Meclisi Başkan Yardımcısı

Dr. Mehmet Arif TANCERİdare Amiri

Mutlu ATASAYANDivan Katibi

Ahmet ÇALUDADivan Katibi

Teberrüken ULUÇAYDivan Katibi

Ahmet ZENGİNDivan Katibi

118

DÖNEM: VII YIL:1

B.D.K.NO:6/1/2009MİLLETVEKİLLERİNİ TANITICI BELGE VE İŞARETLER (DEĞİŞİKLİK)

YÖNETMELİĞİ

Cumhuriyet Meclisi Başkanlık Divanı, Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğünün 182’nci maddesi ile Siyasal Kamu Görevlileri Yasasının 9’uncu maddesine dayanarak aşağıdaki Yönetmeliği yapar:

Kısa İsimR.G. Ek: IV Bölüm: IISayı: 12128 12 1988 A.E: 17

1. Bu Yönetmelik, Milletvekillerini Tanıtıcı Belge ve İşaretler (Değişiklik) Yönetmeliği olarak isimlendirilir ve aşağıda “Esas Yönetmelik” olarak anılan Milletvekillerini Tanıtıcı Belge ve İşaretler Yönetmeliği ile birlikte okunur.

Esas Yönetmeliğin 4’üncü Maddesinin Değiştirilmesi

2. (1) Esas Yönetmelik, 4’üncü maddesinin (1)’inci fıkrası kaldırılmak ve yerine aşağıdaki yeni (1)’inci fıkra konmak suretiyle değiştirilir:

“(1) Milletvekillerine, andiçerek göreve başladıkları tarihte, özel araçlarının ön camlarının sol üst köşesine yapıştırılmak üzere, Ek 3’de yer alan örneğe uygun milletvekili aracını tanıtıcı özel işaret verilir. “

(2) Esas Yönetmelik, 4’üncü maddesine bağlı Ek 3’ün “NİTELİKLER” kısmında yer alan “Sarı Bronz Üzerine” söz dizisi kaldırılmak ve yerine “Şeffaf plastik (Jelatin) Üzerine” söz dizisi eklenmek suretiyle değiştirilir.

(3) Esas Yönetmelik, 4’üncü maddesinin (4)’üncü fıkrası kaldırılmak ve yerine aşağıdaki yeni (4)’üncü fıkra konmak suretiyle değiştirilir:

“(4) Milletvekilleri, araçlarına takılmak üzere verilen özel işaretleri, araçlarının ön camlarının sol üst köşesine yapıştırmak ve bu işaretleri, milletvekilliklerinin sona erdiği tarihe kadar sürekli olarak araçları üzerinde bulundurmakla yükümlüdürler.”

119

Yürürlüğe Giriş 3. Bu Yönetmelik, Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten başlayarak yürürlüğe girer.

120

BAŞKAN – Sayın Milletvekilleri; Sunuş işlemleri tamamlanmıştır. Şimdi ikinci

kısma, Özel Gündemde Yer Alacak İşlere geçiyoruz. Bu kısımda Hükümet Programı üzerindeki görüşmelere geçiyoruz. Görüşmeler Genel Kurallar çerçevesinde yürütülecektir. Madde 128 (4)’e buna göre söz, istem ve kayıt sırasına göre verilecek, istem olması halinde Hükümete söz verilecektir. Daha sonra siyasi parti gruplarına, son söz ise milletvekillerine verilecektir.

Hükümet adına söz almak isteyen?... Yok. O zaman siyasi gruplara söz veriyorum. Buyurun Ferdi Bey.

FERDİ SABİT SOYER (Gazi Mağusa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bugün Meclisimizde 19 Nisan seçimlerinden sonra oluşan Ulusal Birlik Partisinin tek başına oluşturduğu Hükümetin Programını görüşüyoruz.

19 Nisan Seçimlerinde bir halk iradesi sonuçlanmıştır.Bu halk iradesinin sonuçlarına demokrasiye inanan herkes saygı duymak zorundadır. Bu çerçevede oluşturulan bir Hükümet vardır Sayın Başbakan Doktor Derviş Eroğlu Başkanlığında, bu Hükümet göreve başlamış bulunmaktadır. Bununla ilgili olarak Meclisimize bir Hükümet Programı sunmuştur Sayın Başbakan ve Hükümeti. Bu Hükümet Programını ele alıp incelememiz gerekmektedir.

Bu Hükümet Programını incelerken vurgulamak istediğim en önemli nokta şudur. Elbette ülkenin gelişmesi, ilerlemesi için olumlu bütün noktalara biz CTP-Birleşik Güçler Meclis Grubu olarak destek vereceğiz, pek çok noktayı eleştireceğiz. Ancak, daha evvel de bir vesile ile ifade ettiğim gibi, özellikle bu dönemin oldukça düşündürücü ve öğretici olmasını dilerim.Çünkü siyasal yaşamımız içerisinde görmekteyiz ki, pek çok konuda sonuç itibarıyla seçimler olup bitmekte ancak ülkemizin yapısal sorunları artarak devam etmektedir. Ve bu yapısal sorunların artarak devam etmesi sonuçta ülkemizin geleceğini, halkımızın geleceğini etkileyen büyük bir probleme dönüşmektedir. Bunun için siyasi güçler ülke gerçeklerini dikkate alarak siyaset üretmek zorundadırlar. Çocukken hepimizin hatırladığı birşey var. Ninelerimiz veya annelerimiz bize yemek yerken birşey söylerlerdi. Yemek yerken bize temiz olmayı, tertipli olmayı, tutumlu olmayı öğretmek için “ekmeğin kırıntısını fazla düşürmeyin” derlerdi ve “unutma bu ekmek kırıntıları yarın öbür dünyada peşine düşecek birer canavar olacak” derlerdi, korkuturlardı bizi. Ve böylece ekmeği yerken düzenli davranmaya büyük ehemmiyet verirdik tıpkı annelerimizin, ninelerimizin bize söylediği gibi siyasette bu söz kulağımıza küpe olmalıdır. Dolayısıyla muhalefette söylenen sözlerin yarın iktidar olduğunuz zaman, tıpkı ninelerimizin ekmek kırıntısı için, “bunları düşürme, yarın peşine bunlar canavar olup düşecek” demesi gibi, muhalefet döneminde de söylediğiniz sözlerin iktidar olduğunuz dönemde büyüyen birer canavar olarak peşinize düşeceği ve altından kalkamayacağınız noktalara ulaşacağı bir hakikat olarak durmaktadır. Dolayısıyla bugün, Sayın Başbakan Doktor Derviş Eroğlu Başkanlığında kurulan, tek başına Hükümetin peşine de muhalefet döneminde söyledikleri ve yaptıkları, üzülerek söylemek isterim ki büyüyen birer canavar olarak düşecektir. Temennim, ülkemiz bu sarhoşluktan erken kurtulsun. Temennim, siyasette gerçekliğe dayalı ve büyük ölçüde ekonomik akla, birbirine saygı ve sevgi

121

temeline dayalı bir kültürün, tıpkı bu Hükümet Programının en son sayfasında yazıldığı gibi. Yani geliniz kısır çekişmeleri bir yana bırakalım ve halkımıza daha güzel hizmetler verebilmek için projelerimizi, vizyonlarımızı, planlarımızı yarıştıralım ifadesinde olduğu ve çok sık tekrarladığım bir temenni çerçevesinde siyasetin fikir, düşünce, proje ve inanç tartışmasına dönmesine katkı sağlayalım. Ama bu Hükümet Programında oluşturulan temel mantık ve siyasal bütünlük buna yardımcı olamayacak maalesef, bunu belirtmek isterim. Kısır tartışmalara Hükümet Programının kendisi daha sunulurkenden ilk sayfasından başlayarak, ilk sayfasından başlayarak kapı açmaktadır kısır tartışmalara. Bugüne kadar kurulmuş hiçbir Hükümetin Programında kendinden önceki Hükümetin seçim meydanlarında söylendiği gibi tanımlanması yapılmamıştır. Kendinden önceki Hükümeti suçlayan bir kısım polemiksel noktaları davet eden bir üslup bundan evvel kurulan hiçbir Hükümetin Programında yoktur. Bunun için bu Hükümet bir ilk ile işe başladı. Bir ilk ile işe başladı. Kendinden evvelkini büyük ölçüde seçim döneminde olduğu gibi saldırgan bir dille suçlamaya çalışan ama kendinden önce olan Hükümetin güzellik adına bu memlekette yaptığı bütün işlere de devam edeceğiz demeden “yapılacaktır” ifadesini kullanarak sahip çıkma büyüklüğünü de gösterdi. Memleketi batıran bir Hükümetin bu ülkenin her alanda başlattığı ister DP ile kurduğumuz Hükümetlerde, ister ÖRP ile kurduğumuz Hükümetlerde ülkemize getirdiği hayatın her alanındaki yenilik ve güzellikleri de “yapılacaktır” diye vurguladı. Böyle bir mantık kısır tartışmayı davet eden bir mantıktır ama biz bu tuzağa düşmeyeceğiz. Bizi ne kadar bu platforma çekmeye çalışsa bile Ulusal Birlik Partisi Liderliği biz bu platforma düşmeyeceğiz. Çünkü ülkemizin yapısal sorunları yanı sıra siyasal pek çok sorununun ele alınıp zengin bir demokratik tartışmayla bu ülkenin daha ileriye götürülmesine ihtiyacı vardır. Bu seçimde Ulusal Birlik Partisi yüzde 44 oy aldı, 26 milletvekili çıkarttı. Biz geçen seçimde yüzde 44 oy aldık, 24 milletvekili. Yüzde 45 oy aldık, 24 milletvekili çıkardık. Tablo gözüküyor ki diğer siyasal partilerimiz de güçlenerek bu dengede şu veyahut bu şekilde her seçim döneminde bir tablo oluşacaktır bunu gösteriyor. Dolayısıyla esas olan nokta ülkenin ve insanın ilerlemesi olduğuna göre Hükümet Programının son sayfasında ifade edilen kısır tartışmalar verimsiz tartışmalar noktasına kesinlikle girmemek lazımdır. Ama bu Hükümeti çok büyük bir zorluk bekliyor. Muhalefet döneminde ve seçim döneminde söyledikleri masaya düşen ve nenelerimizin bize söylediği ekmek kırıntıları gibi büyüyerek peşinden gidecektir. Büyüyerek peşinden gidecektir. Bu Hükümetin en büyük çıkmazı yine kendinin başlattığı bu yanlış temel olacaktır. Biz bunları kışkırtıcı ve teşvik edici olmayacağız ama sorgulayıcı olacağız ve bu Hükümet bundan kurtulamayacaktır.

Bu Hükümet Programı ile ilgili olarak basında bazı sözler çıktı. “cek-cak, cek-cak programı” ben böyle konuşmayacağım.Çünkü her Hükümet Programında öngörüleni ifade etmek için Türkçe’de başka bir ek yoktur. Öngörüleni ifade etmek için kullanılır “cek-cak.” Bu bakımdan ben “cek-caklarla” dolu bir Program demeyeceğim bu Hükümetin Programına. Çünkü öngörüler ancak böyle ifade edilebilir Türkçe’de. Fakat bu Hükümetin Programında beklediğim birşey vardı. Bu ise özde yoktur. Bu da nedir? Bu seçim kampanyasının bir özelliği ilk 100 gün tartışmasıydı ve Ulusal Birlik Partisi dahil Mecliste temsil edilen tüm siyasi partiler kamuoyuna ve halka Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi’nde ifade edilen toplantıda ilk 100 günde kesinlikle ne yapacaklarının sözlerini verdiler. Hiç olmazsa beklerdim ki bu Hükümet Programında bu verilen sözlere

122

bağlı olarak ilk 100 günde neler yapılabileceği ile ilgili, “cek-cak”lı yine kuşkusuz, öncelikler öne konsun. Halka verilen öncelikler bu propagandada verilen öncelikler burada programlanmamıştır ve vurgusu yapılmamıştır. Bu birinci büyük eksikliktir, birinci büyük eksikliktir. İkinci en önemli eksiklik şudur. Yani Sayın Başbakan Doktor Derviş Eroğlu kusura bakmasın, Sayın Bakanlar Kurulu kusura bakmasın, Ulusal Birlik Partili milletvekili arkadaşlarım kusura bakmasın ama bu Hükümet, bir Koalisyon Hükümetinin programatik bütünlüğünden yoksun bir programla önümüze geldi. Tek başına Hükümet kuran bir partinin programı böyle olmamalıydı. Bu Programda hedef birliği yoktur, bu Programda felsefi bütünlük yoktur ve bu Programda hedefler arasında ideolojik, siyasi büyük karşıtlık vardır, çelişki vardır. İnanılmaz birşey.Bu memlekette bulunan bu Hükümet Programını okurken bütün Hükümet Programlarını gözden geçirdim, 76’dan beri kurulan bütün Hükümet Programlarını, tümünü gözden geçirdim. Ulusal Birlik Partisinin tek başına Hükümet kurduğu dönemleri de, çeşitli partilerle oluşturduğu koalisyonları da, bizim DP ile çeşitli dönemlerde ve ÖRP ile oluşturduğumuz Hükümetleri de, Ulusal Birlik Partisinin TKP ile kurduğu Hükümetlerin Programlarını da, Demokrat Parti ile kurduğu programları da, YDP ile kurduğu programları da, bağımsızlarla kurduğu Hükümetlerin programlarını da okudum, hiçbirinde böylesi bir hedef karmaşası yoktur. Müthiş bir hedef karmaşası, müthiş bir vizyon farklılığı. Sanırsınız ki iki tane farklı ideolojik grup, iki tane farklı ideolojik grup yan yana geldi, yan yana geldi, bir araya gelmedi yan yana geldi. Hedef birliktenliği yoktur. Bunlara değineceğim tek tek ve çünkü bu büyük bir, gelecek açısından önemli bir sıkıntıyı getirmektedir. Gövde ile ayakların, ellerle vücudun, beyinle tüm organların çelişkisini taşıyacaktır eğer bu bütünlüğe gitmezse Hükümet. Büyük bir karmaşa bekler ülkeyi. Buna bağlı olarak öncelikle bir husustan başlamak istiyorum.

Şimdi Hükümet Programında biraz evvel söylediğim ibare oldukça önemli bir ibareydi yani kısır çekişmelerden kurtulma ibaresi. Sonunda da demektedir yine burada, “bizi eleştiriniz, kıyasıya eleştiriniz ama gelin aynı gemideyiz birlikte bulunuyoruz ve birlik ve beraberlik içerisinde bulunalım.” Bunlar güzel sözler temenniler, olması gereken noktalar. Farklılıkların demokratik birliktenliğidir hayatı renklendiren, şekillendiren, ülkeye güç kazandıran. Budur, bunlar güzel sözler. Ancak, Kıbrıs Konusu gibi bir noktaya baktığımda çok ilginç bir hadise ile karşı karşıya kalıyoruz ve tek başına Hükümet kuran Ulusal Birlik Partisinin bu birlik söylemlerinin ötesinde, istemese dahi gerginlikleri davet edecek bir kısım tanımlamalar görüyorum. Örneğin denmektedir ki bu yapıda; “Kıbrıs Sorunu ile ilgili olarak Hükümetimiz, ulusal bir dava olan Kıbrıs Konusunda Anavatan Türkiye ile birlikte uyum içerisinde hareket edecek ve Kıbrıs Türk Halkının egemenliğini, siyasal eşitliğini, mutlak güvenliğini içeren bir anlaşma için tüm çabaları orta yere koyacaktır.” Aynı zamanda demektedir ki yine bu Hükümet Programında; “Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ve Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği ile etkin koordinasyon her zaman olduğu gibi, dış politikamızın belirlenmesinde temel unsurlardan biri olmaya devam edecektir.” Bu sözlere bir itirazım yok benim ama bizim demokratik birliktenliğimizi getiren iki tane büyük unutkanlık mı diyelim yoksa bu bilinçli seçilmiş bir hadise midir çok net olarak, olmayan iki temel özellik var. Biri Kıbrıs Politikasının sürdürülmesinde Cumhurbaşkanlığı ile işbirliği içerisinde politika oluşturacağız yoktur. Bu memlekette bulunan ve kurulan bütün Hükümetlerin Programlarında varolan bu temel ibare yoktur. İkincisi en önemli Meclisle

123

ve Mecliste temsil edilen siyasal partilerle diyalog içerisinde Kıbrıs Sorununun geliştirilmesine dönük çaba harcayacağız yoktur. Olamaz böyle birşey. Türkiye Dışişleri Bakanlığıyla koordinasyon kurarak politika oluşturacağınızı söylüyorsunuz. Dünyada kendi kimliğiyle ayakta durmaya çalışan bir Kıbrıs Türk Halkı ve Türkiye’nin Kıbrıs’ı idare eder propagandasının ağırlığı altında kalan Kıbrıs Türk Tarafı ve Türkiye’nin böyle bir sıkıntıyı her yönüyle görünümde dahi orta yerden kaldırmaya çalıştığı bir aşamada Devlet kurduk diyen parti bu Devletin temeli olan Cumhurbaşkanı ve temeli olan Meclisle ve siyasi partilerle işbirliği içerisinde “Kıbrıs Sorununu götüreceğiz” ibaresini koymuyor bu olamaz, bu mümkün değil. Bu başlarkenden kendi kendinizi bütün iyi niyetinize rağmen, kamuoyuna söylediğiniz bütün sözlere rağmen yalanlayan bir belgeye dönüşmektedir bu belge. Olamaz böyle bir unutkanlık.Bu niyetten kaynaklanan bir şeydir çünkü. Gerçekten niyetten kaynaklanan bir şeydir. Kendinizi başkasından tamamen farklı gören çatışmacı bir kültürün izlerini taşıyan bir unutkanlıktır bu. Bu Kıbrıs Sorununa ve demokratik birliktenliğimize fayda getirmez. Çünkü bu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne de yakışmaz. Bütün dünyada biz Türkiye’nin proteklorası değiliz. Bütün dünyada biz Türkiye ile Kıbrıs Sorununda işbirliği siyasetini ileriye götürmeye çalışıyoruz diyen ve bununla ilgili sayısız engeli aşan bir halk olarak bu ibare şık gitmedi Sayın Başbakan, değerli Bakanlar Kurulu Üyeleri, Ulusal Birlik Partisinin çok değerli milletvekilleri. Olabilir seçim meydanlarında hamasete dayalı bir söylem. Sizden farklı olanı suçlamak olabilir ama bu belge sonuçta Meclise sunulmuş, dünyaya mal olacak bir belgedir ve bu memleketin Hükümeti, Cumhurbaşkanını ve Meclisini ve siyasi partilerini Kıbrıs Sorununun oluşumunda bu belgede dikkate alacağı, işbirliği içerisinde olacağı tek bir ibare kullanmamaktadır. Cumhurbaşkanlığıyla ilgili bir tek yerde bir kelime vardır, bir cümle vardır. Bu da çok açık bir şekilde ifade edilen bir noktadır. “Sürdürülmekte olan müzakerelerin hedefi sulandırılmamış iki kesimlilik, Kurucu Devletlerin siyasi eşit statüsüne dayalı yeni bir ortaklık ve Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün devamının sağlandığı adil, yaşayabilir, kalıcı bir anlaşmaya varmaktır.” Bu ibare hoşuma gitti öncelikle belirtmek isterim. Bu ibare özellikle Kıbrıs Sorununda aramızda varolan çok önemli bir kısım çatışma noktalarını daraltmaya dönük bir söylem biçimidir bana göre yeterli olmamakla beraber. Bu ibare oldukça önemli bir ibaredir. Bu ibare buraya yazıldıktan sonra artık ve Hükümetimizin politikası olduktan sonra artık kimse bizim yüzümüze bakarak iki ayrı egemen Devleti savunmuyorsunuz ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yıkmaya teşebbüs ediyorsunuz diye bize lütfen laf atmasınlar. Lütfen laf atmasınlar. Bu söylem, söylem sahipleri tarafından orta yerden kaldırılmıştır Hükümet Programında. Bu belgeye girdikten sonra ve burada yazıldıktan sonra artık kimse bizim tarafa dönerek iki ayrı egemen Devleti savunmayan iki Kurucu Devlet kavramını kullanıyorsunuz diye bizi Devleti yıkmaya teşebbüs, KKTC’nin varlığını orta yerden kaldırmaya dönük düşünce sahipleri diye tanımlamasın.

(Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sayın Dr. Hasan Bozer Başkanlık Kürsüsünü Cumhuriyet Meclisi Başkan Yardımcısı Sayın Dr. Mustafa Yektaoğlu’na devreder) Bu Cumhurbaşkanımızın 23 Mayıs’ta imzaladığı, Türkiye Milli Güvenlik Kurulunun da tam desteğini verdiği, Birleşmiş Milletler Parametrelerine bağlı bir çözümün ifade biçimidir, başka birşey değildir. Bu da federal ilkelerde bir çözümdür. Bundan ötürü çok sevindim, mutluluk duydum ve bu şu anda farklı farklı görüşte olan siyasi partilerimizin

124

arasında bir adım daha yakınlaşmayı gösteren bir hadisedir. Bu bakımdan bu oldukça önemli bir tanımlamadır. Biz bu konuda hükümete de, Cumhurbaşkanımıza da ana muhalefet partisi olarak her düzeyde yardımcı olmaya gayret sarf edeceğiz. Bu bakımdan bu seçim sonuçları ile birlikte işte artık iki kurucu devlet ve ortaklık siyaseti çökmüştür, 24 Nisan iradesi bitmiştir gibi kavramları kullanmak mümkün değildir. Çünkü bu seçim iradesi ile oluşan hükümet da iki kurucu devlete dayalı ortaklığı yani Cumhurbaşkanımızın 23 Mayıs’ta imzaladığı Türkiye Milli Güvenlik Kurulunun da Birleşmiş Milletler Parametrelerine bağlı bir çözümü desteklediğini beyan eden, görüşüne uygun davranacağını ifade etmektedir. Bu bakımdan bu tür söylemleri artık siyasetin kısır çekişmeleri içerisinden çıkarma zamanı gelmiştir bunu belirtmek isterim. Hükümet Programında en önemli noktalardan bir tanesi de şudur; özellikle Hükümet Programı ilginç bir tanımlama yapmaktadır, demektedir ki; “İslam Konferansı Örgütü ile mevcut ilişkilerimizi daha ileriye götürülmesi hedeflerimiz arasında olup nihai amacımız asli üyeliğimizdir.” Çok güzel, beğendim. Gerçekten hedef bu olması lazım, doğru. Kıbrıs Türk Devleti olarak temsil ediliyoruz İslam Konferansında. Sayın Başbakan, hükümet üyeleri, Ulusal Birlik Partisinin değerli milletvekilleri; İslam Konferansında Kıbrıs Türk Devleti olarak temsil ediliyoruz. Eskiden Kıbrıs Türk İslam Cemaatı olarak temsil edilirdik. Şimdi Kıbrıs Türk Devleti olarak temsil ediliyoruz. Bu da 24 Nisan iradesinin getirdiği önemli bir noktadır, buna sahip çıkmanız beni sevindirmiştir. Buna sahip çıkmanız sevindirmiştir buna gideceğiz. Ama burada çok ciddi büyük bir eksiklik görüyorum.Örneğin İslam Konferansına Asli Üyeliği öngören hükümetimiz bu çerçevede Avrupa Birliği ve AB üye ülkelerle ilişkilerin güçlendirilmesine önem verilecektir ibaresini kullanmaktadır. Üyelik hedefimiz yok. Nasıl olabilir böyle birşey?

ÖMER SÖYLER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Üye olduk efendim zaten.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Bizim bu müzakerelerin sonucunda oluşacak bir noktada üyelik hedefimizin olması lazımdır ve Kıbrıs Rum’u kadar söz sahibi, hak sahibi olarak Brüksel’de temsil edilmemiz gerekmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İslam Konferansına üyeliği öngören bir hükümet müzakerelerde iki kurucu devlet ve bir ortaklık idaresinin sonuçlanmasını öngören bir hükümet AB üyeliğini öngörmemezlik yapamaz, mümkün değildir. Avrupa Birliği Kıbrıslı Rumlara tek başına terk edilemeyecek kadar öneme haiz bir kuruluştur. Böyle bir hedefi koymaması bir hükümetin mümkün değildir. Hükümet programında böyle bir hedef yok. Ama hükümet programında bu hedef yokken sevindiğim başka bazı noktalar var.Örneğin Hükümet diyor ki; “Yeşil Hat Tüzüğüne sahip çıkacağız.” Çok güzel. Kutlarım. Ve çok teşekkür ederim size. Yeşil Hat Tüzüğünün fuzuli bir iş olduğunu söyleyen söylemden çıkarak, Yeşil Hat Tüzüğünün….

SALİH İZBUL (Girne) (Yerinden) – Ruma yama olacağız.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Kıbrıs Türk Halkının ekonomik gelişmesine önemli ölçüde katkı sağlayan ve ekonomik ölçüde geliştirilmesi gerektiğini söyleyen bir düşünceyi ifade ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Yeşil Hat Tüzüğü 24 Nisan iradesiyle çıkmış bir kazanımdır. “Evet dedik de ne oldu!” diyenlerin şimdi Hükümet Programında

125

Yeşil Hat Tüzüğüne sahip çıkmaları son derece önemlidir ve ayni zamanda Yeşil Hat Tüzüğünde yürekten katıldığım bir başka hedefi de içermektedirler. “Yeşil Hat Tüzüğü geliştirilmelidir” demektedirler Hükümet Programında. Kutlarım. Aynen okumak istiyorum. “Hükümetimiz, Kıbrıs konusundaki görüşleri mahfuz kalmak kaydıyla, Yeşil Hat Tüzüğünü Güney Kıbrıs ekonomisiyle Kuzey arasındaki ticari ilişkileri düzenleyen bir unsur olarak görmektedir. Bu olgunun yarattığı ekonomik alan sebebiyle önemli bir dış gelir potansiyeline sahiptir.” 10 milyon Dolara çıktı geçen yıl Güney’e sattığımız mal miktarı. 10 milyon Dolara. Bunu geliştirmek hepimizin görevidir. Bunu örtmek, gizlemek, yok farz etmek hataların en büyüğüydü, şimdi Hükümet Programına girmesi sevindirici oldu. Bu bağlamda Yeşil Hat Tüzüğünün daha etkin hale getirilmesi amacıyla kapsam ve içeriğinin genişletilmesi için, gerek iç düzenlemeler, gerekse AB kurumları nezdinde tarafımızca gerekli tüm çalışma ve girişimler yapılacaktır. Yürekten desteklerim, başlattığımız çalışmayı devam ettirmenizi dilerim ve Yeşil Hat Tüzüğünün kapsam ve içeriğinin genişletilmesi, özellikle AB’den, üçüncü ülkelerden ve Türkiye’den ithal ettiğimiz tüm malların, sınırdan, Güney ile varılacak bir gelişme çerçevesinde serbest dolaşıma girmesini birlikte sağlayalım. Birlikte sağlayalım. Bu çok güzel. Ama unutmayın ki Yeşil Hat Tüzüğü Avrupa Birliği Komisyonu tarafından 24 Nisan iradesinden sonra aldığı bir karardır ve Kıbrıs’ın iki kurucu devlet, ortaklık devleti ve Birleşmiş Milletler parametrelerinde birleşmesi siyasal hedefine yardımcı olmak için gündeme getirilmiş bir hadisedir ve buna itirazı olan, itirazı olan Güney Kıbrıs’tır. Yalnız burada belirtmek isterim, bir eksiklik var. Hükümet sakın ola yalnız bunun üstüne kilitlenmesin. Yeşil Hat Tüzüğünde bir başka olgu daha vardır. Kuzey Kıbrıs Havaalanlarına gelen Avrupa Birliği üyesi yurttaşlar, Ercan Havaalanına geldiklerinde Güney’e serbestçe geçebilme hakkına sahiptirler. Güney’e gelen insanların da Kuzey’e serbestçe geçiş hakkı taşımaktadır. Onun için Kıbrıs Rum tarafı engelleyemiyor Lokmacı Barikatından gruplar halinde turistlerin geliştirilmesini. Onun için Yeşil Hat Tüzüğünün bize getirdiği ikinci avantaj, AB üyesi ülke yurttaşlarının Ercan’a geldikleri zaman Güney’e geçmeleri, Güney’e gelen AB üyesi yurttaşlarında serbestçe, sınırsız bir şekilde Kuzey’e geçme haklarını taşımasıdır. Bu ikisi, işte bir bütün halinde siyasi ve ekonomik bir noktayı getirmektedir. Şimdi Ulusal Birlik Partisi Hükümetinin tek başına Hükümetinin bunu kabullenmesi beni mutlu etti. İkincisi, demektedir ki, yine ayni programda; “Türkiye Cumhuriyeti, Hükümetimiz, Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği uzmanlarıyla birlikte sürdürülmekte olan çalışmaları devam ettirerek, bu doğrultuda harcama yapısındaki işlemleri uluslararası standartlara uygun, sürdürebilir denetim yapısının oluşturulmasını hedeflemektedir.” Çok sevindim. Bu kamu reformuyla ilgilidir çünkü. Hem Türkiye Cumhuriyeti, hem Avrupa Birliği uzmanlarıyla çalışıyoruz.Buna devamı sürdürmesi hükümetin güzel bir ifadedir, desteğimiz bu konuya dayalı yasalar da Meclise geldiğinde desteğimiz bunların yaşama geçmesine dönük olacaktır. Bunun için bunu… İrsen Bey Müsaade ederseniz konuşalım İrsen Bey?

İRSEN KÜÇÜK (Lefkoşa) (Yerinden) – Pardon buyurun. Sayın Başkan.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Bunu bu çerçevede bu biçimde destekleyeceğiz. Ama çok büyük bir eskillik var burada. Ulusal Birlik Partisi Hükümetinin bilinçli bir tercihi midir bu, yoksa başka bir şey midir onu bilemezdim.Burada Avrupa Birliğine üyelik hedefini öngörmüyor Ulusal Birlik Partisinin

126

Hükümet Programı. Ama kusura bakmayın arkadaşlar devletin devamlılık ilkesi var. Canımızı yedik halkımız adına ve Avrupa Birliği ile 12 başlığı aştık.12 başlığın görüşmesi müzakeresi tamamlanmıştır ve bunu size bir kitap halinde Avrupa Birliğine uyum, müktesebata uyum programı olarak bıraktık. Devletin devamlılığı önemlidir. Türkiye iki başlığı aşmak için canını yiyor. Biz 12 başlığı Rum tarafının bütün engellemelerine rağmen aştık, başlattık, sonuçlandırdık ve şimdi geri kalan başlıkların görüşme zamanıdır. Ama bu Hükümet Programında Avrupa Birliği Uyum Programına devam edileceğine dair ve Avrupa Birliği üyeliği hedefi doğrultusunda hareket edileceğine dair bir ibare yok. Temennim unutkanlık sayılsın.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Utangaçtırlar. Yok utangaçlıktır Sayın Başkan.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Bu Avrupa Birliği ile yaptığımız en önemli gelişmedir. Bu siyasal nedenlerden propagandası yapılamadı. Arkadaşlar geçen gün Bayan Merkel Almanya’nın Başbakanı Fransa’nın Cumhurbaşkanı Sayın Sarkozy Türkiye’nin başlıklarının açılmaması için saldırgan bir üslup kullanarak Türkiye’nin üyelik sürecine karşı çıktılar, karşı çıkmaya devam ediyorlar. Biz bir adım elde ettik, 12 başlığı görüştük ve kapı açık diğer başlıkları görüşmek için. Bunun ilgili uyum programını zikretmemek hatalıdır. Yeşil Hat Tüzüğüne sahip çıkacaksınız, yani bazı nimetlerden yararlanacaksınız ama bütünün kendisini dikkate almayacaksınız. Bir yere varamazsınız. İncir ağacından incir yemek güzeldir ama incire bakmazsanız o yediğiniz inciri bulamazsınız. Onun için meyveyi yemeye soyunan Ulusal Birlik partisi Hükümeti ağaca da bakmayı gündemine almak zorundadır. Bu ağaç da Avrupa Birliği ile ilişkilerin şümullü, kapsamlı, siyasal eşitliğimizi öngören ve Brüksel’de Kıbrıs Türkünü söz, oy ve karar sahibi yapacak bir hedefe doğru içeriği taşıyan bir zenginliğe dayanan bir hedef bütünlüğüne sahip olması gerekmektedir. Aksi takdirde bu alanı biz terk ettik Rumlara çoktan. Şimdi terk ettiğimiz alanı kazanmaya çalışıyoruz. Bundan geri çekilmek büyük hatadır.Onun için belirtiyorum ki hükümetin Programında bulunan bir kısım olumlu noktalar vardır ve bu olumlu noktalara bağlantılı olarak desteğimiz devam edecektir ama ciddi bir hedef yoksunluğu vardır, bir başka açıdan artık memlekette Kıbrıs sorunu konusunda bir farklılık ifade etme noktası olamaz, mümkün değildir çünkü iki kurucu devlet ortaklık, Birleşmiş Milletler parametrelerini içeren bir sentez, Hükümet Programına girmiş bulunmaktadır.Hele Yeşil Hat Tüzüğünün de kabulünden sonra Hükümet Programı tahtında siyasi partilerin duruşlarında belli ölçüde yakınlaşma sağlandığı aşikar olarak orta yere çıkmaktadır, bunu geliştirmek gerekiyor. Ha bundan sonra ben ne söylerim, sazım başka çalar moduna girilecekse yani bakma sen Hükümet Programına ben yine meydanlarda, hele yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimi de var ve milliyetçi çevrelerin oyunu almak için hamaset noktalarına gideceğim diye bir siyaset izleyecekseniz,bu Hükümet Programını kaldırın, kilitleyin bir yere veya Meclise geri çektiğinizi söyleyin. Dolayısıyla artık özle söze uyum sağlama dönemine girmek zorundayız. Ne yazdıysan sözünün o olması gerektiğine girmek zorundayız. Bir de konuşmamın başında söylediğim gibi ister iktidar, ister muhalefet olalım, siyasette büyük lokma yiyelim ama iri iri sözler söyleyerek daha sonra bu söylediklerimiz peşimize ekmek kırıntısının taneleri gibi düşmesin diyorum.

127

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu Hükümet Programında bahsettim, diğer bütün noktalar yanı sıra önemli bir vizyon eksikliği vardır. Ciddi çelişkiler vardır. Ve çatışma kültürü vardır. Programında başında diyor ki; “devletin kasası bomboş.” Ben, Başbakanlık görevini devraldığımda ve Başbakanlık binasına gittiğimde, Başbakanlık binasında Alaaddin’in Sihirli Lambasını aramadım. Yoktu. Devletin kasası da yoktur. Alaaddin’in Sihirli Lambasını bulamadığım için kimseye de sihirli lamba bırakamadım. Okşayasın kendini ve çıksın cin “ne isten?” “para.” “ne isten?” “para.” Öyle bir lamba bulamadım. Onun için bırakamadım. Ama devletin kasası da bomboş ibaresi çok yanlış bir ibaredir.

MALİYE BAKANI ERSİN TATAR (Yerinden) – Eksi 100.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Devletin kasası Sayın Maliye Bakanı, çiçeği burnunda bir milletvekili ve Maliye Bakanı olarak dinlemeyi, sabretmeyi de öğrenmenizi dilerim size bakayım. Eksi 100’ün ne olduğunu da söyleyeceğim size kusura bakmayın. Alaadinin Lambası yoktur. Onun için bu noktada, devletin 1 Ocak’ta bir kasası var da içine para koyarlar ve sen de bu parayı oradan yıl sonuna kadar harcan diye bir mevzu yoktur. Devletin bütçesi öngörülen gelirlerle, öngörülen giderlerin yıl içinde planlandığı bir bütçedir. Öngörülen. Kağıt üstündedir her şey. O öngörülen süre içerisindeki aktivitelerle o gaşaya para girer, bu gaşadan para çıkar. Gaşada para kalmaz.

SONAY ADEM (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Bodrum katında kasa var.

ÖMER SOYER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Bulamadılar kendini acaba?

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Para kalırsa gaşa da iş yapman demektir. Bak iş yapman demektir. Onun için devletin kasası yoktur. Para girer, çıkar. Ha bizdeki sıkıntı nedir? Bizim devlet kasamıza üç incalık boruyla su akar, dört buçuk incalık boruyla su çıkar. Fark budur devlet kasasında. Mühim olan bu üç buçuğu, bu üçü beş yapabilme becerisini gösterebilmektir ki dört buçuk incayla çıkan suyun yerine havuzda biraz para kalsın. Mühim olan budur. Bunun nedenini çok uzun boylu tartışacak değilim ama çok iyi hatırlıyorum. 15 Aralık 2008, Hükümet Bütçesi görüşülürken 2009 Bütçesi, o gün ana muhalefet partisi başkanı olan Sayın Doktor Derviş Eroğlu, bugün Sayın Başbakanımız, bu Hükümet Programını eleştirirken, Maliye Bakanımız Sayın Ersin Tatar da dinleyici localarında otururdu. Ve o gün gördüğümde kendini Sayın Eroğlu burada eleştiri yaparken o şiir geldiydi aklıma. Hani der ki; “kırk atlı akıncılar üzerine kırk atlı akınlarda çocuklar gibi şendik.” Kağıtlar elindeydi Sayın Ersin Tatar’ın. Sayın Eroğlu burada eleştirirken çocuklar gibi sevinirdi orada, o şiir geldiydi aklıma. “Kırk atlı akınlarda çocuklar gibi şendik.” Çünkü herhalde o eleştirilerin notlarını hazırlayan ekipten biriydi ve kendi hazırladığı bazı düşüncelerin Genel Başkanı tarafından buradan ifade edilmesinden ötürü da çocuklar gibi şen dinleyici sıralarında oturuyordu. Çok şükür halk iradesiyle Meclisimizin milletvekili sıralarına geldi ve Bakan koltuğunda oturuyor. Şimdi baktığımda 15 Aralık 2008’e bu Bütçe görüşmelerine belgelere dayalı konuşmak lazım çünkü ‘hafıza-i beşer nisyan ile maluldür.’ diye bir ata sözümüz var ve bu ata sözümüz memleketimizin siyasetinde bir numaralı geçerli akçe olmuştur. Unutmak dün ne dediydi, ne yaptıydı, nere gittiydi, ne yediydi, ne içtiydi? Bunu unutup herkesin elini

128

garbolit sabunu ile yıkayıp günümüz koşullarında ben buyum dediği bir kültürdeyiz. Onun için ben kolay kolay unutmam ve ‘hafıza-i beşer nisyan ile maluldür.’ Sözüne de itibar etmem belgelere dayalı konuşurum. 15 Aralık 2008 yani 4 ay önce, bu bütçe ile ilgili olarak Ulusal Birlik Partisi adına söz alan Sayın Genel Başkan, şimdiki Başbakan Dr. Derviş Eroğlu bazı tanımlamalar yapıyordu. Diyordu ki; bu bütçe, aynen okuyacağım. Sayın Maliye Bakanımız da çok coşkulu bir şekilde seviniyordu orada 100 milyon açık var diyor. U! Nereden geldin, nereden geldin? Dinleyici sıralarında otururken 205 trilyon bu bütçe açıktır, bu bütçe bunun için iş yapamaz demek noktası demek senin için bir meziyet idi da dinleyici sıralarından çıkıp milletvekili sırasına oturduğunda 100 trilyonluk açık var demek maharet mi oldu? Bir fıkra var umduydum, razıydım, bulduydum. Umduysaydın ne umduğunu söylediydin orada. 205 trilyonluk açık var dediydin.Onun için bulduğuna razı olmayı öğreneceksin ve nasıl gidereceğini düşüneceksin. Hükümet ağlama yeri değildir. Bir hükümet işe başlarken kasam bomboş diye ağlayarak işe başlamaz.Çünkü ben Alaattin’in lambasını bulmadıydım, çıkıp da hükümet programını konuşurken de bir katrilyon 650 trilyon borç aldım, mahvoldum diye ağlayarak konuşmadıydım. Bunu hükümet başında olmaz. Ağlayan hükümet olmaz, ağlayarak başladınız, ağlayarak. Ben devletin sıkıntılarını dile getirdiğim zaman bana Başbakan’a mendil verelim derlerdi. Başbakana mendil verelim derlerdi. Ben ilk defa gördüm bir hükümet ağlayarak işe başlasın. Onun için ağlayan hükümet olmaz. Burada vurgulamak istediğim en temel nokta şudur. Bakın; Sayın Dr. Derviş Eroğlu Ulusal Birlik Partisi adına 2009 Bütçesi yani devraldığınız Bütçe, bu Bütçe ile ilgili ne diyordu Sayın Eroğlu; diyordu ki bu şöyle diyor…

(Milletvekilleri kendi aralarında konuşurlar.)

BAŞKAN - Biraz sessiz olalım lütfen.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Bunu şöyle ifade etmek istiyorum; “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 2009 Bütçesinin, 2008 Bütçesinden en az yüzde 20 daha küçük bir Bütçe olduğudur”. Yani 2009 Bütçesini Sayın Eroğlu böyle tanımlıyor. “2009 Bütçesi 2008 Bütçesine göre yüzde 20 daha küçüktür…” diyordu ve devam ediyordu, devam ediyordu Sayın Eroğlu bu sözde; “Bu Bütçe ile ne kısa vadede ne orta vadede bu krizi aşmak ve ekonomiye açılımlar getirmek mümkün olamaz.” 2009 Bütçesi için böyle diyordu. Şikayet etmeye hakkın yok. Bu bütçenin kuruş, kuruş kaleminin ne olduğunu eleştirdin. 205 trilyonluk açık olduğunu da söyledin burada ve en önemlisi bütün bunları söyledikten sonra Sayın Dr. Derviş Eroğlu şunu söyledi, bakın buraya gelmek istiyorum çok önemlidir burası. Sayın Eroğlu dedi ki; “Peki biz ne yapacağız?” Sayın Eroğlu öyle dedi. “Biz ne yapacağız?” “Biz” dedi Sayın Eroğlu, “hükümete gelir gelmez acil eylem planımızla geleceğiz. Ve bu acil eylem planımızı önceden Anavatanın görüşlerini de bildiğimiz için…” bakın burası da çok ilginçtir, “önceden Anavatanın görüşlerini bildiğimiz için hazırlayacağımız acil eylem planını Anavatanla da görüşüp yaşama geçireceğiz, görüşlerini önceden bildiğimiz için bir sıkıntı yaratacağına da inanmıyorum.” Buyurun. Şimdi bunun için şikayet etmeye hakkınız yok. Derhal acil eylem planınızı uygulamaya koyunuz. Derhal. Bu bütçenin ne olduğunu biliyordunuz. Daha uzun boylu zaman almak için bütçeyle ilgili her bir kalem, Sayın Maliye Bakanının bugün çıkıp insanlara söylediği, verdiği beyanatlarda kalem kalem yapılan eleştirileri

129

okumak istemiyorum zamanınızı almamak için. Ne oldu şimdi ansızdan? Dün muhalefette sıralarda oturacaksın orada ve eleştiri yapılırken çocuklar gibi kahkaha atıp şen şakrak olacaksın, ondan dört ay sonra ineceksin gireceksin salonun içine “bu bütçeyle memleket idare edilmez” diyeceksin. Bilmediğin birşey değildi ki bu. Bilmediğin birşey değildir, razı olacaksın buna ve gidereceksin şimdi. Tedbirlerini alacaksın. Buyur. Görüş istersen görüşünü veririz.

BAYINDIRLIK VE ULAŞTIRMA BAKANI HASAN TAÇOY (Yerinden) – Alacağız.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Görüş istersen. Gelelim tedbirler noktasına. Ve bahsettiğim gibi vizyon noktasına. Bu Hükümetin Programında söyledim, vizyon bütünlüğü, program bütünlüğü yoktur. Yoktur. Bakın, bu Hükümetin Programında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hiçbir Hükümetinin Programında bulunmayan, son derece şiddetli sosyal tartışmalara sebebiyet verecek olan tanımlamalar, ifadeler vardır program bütünlüğünü orta yerden kaldıran. Mesela en önemli noktalardan biri şudur; Hükümetimiz transfer kalemlerini, bu ilk defa bir Hükümetin Programında yer almaktadır. Bakın okuyorum size aynen. İlk defa bir Hükümetin Programında yer alıyor bu. “Kamu Transfer Harcamalarının tümünün gözden geçirilmesi, ekonomik sosyal faydayla maliyetlerin dikkate alınarak yeniden yapılandırılmasına gidilecektir. Tümünün transfer kalemlerinin gözden geçirilmesi, ekonomik fayda, maliye yapılandırmaya gidilecektir” diyor. Bu ilk defa yer alıyor. Şimdi Havadis Gazetesinde bir haber çıktı. Dedi ki, manşetten verdi “Türkiye ister mücahit aylıkları azaltılsın, ikramiyeler kesilsin” efendime söyleyeyim, “sosyal yardım paraları kaldırılsın” Türkiye bunu ister dedi. Ben de geçen gün bir makale yazdım “Ölçü” başlıklı ve dedim ki; “bu da Hükümetin kendini acındırmak için basına sızdırdığı bir hadisedir” dedim. Ama bu görüşümü terk ettim bunu okuyunca arkadaşlar. Hükümet Programında bunu yazdınız. Ve cini….

HASAN TAÇOY (Yerinden)(Devamla) – Gerçekten…..

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Özür dilerim müdahale etmeyin, Hasan Bey müsaade edin konuşacağız. Cini şişeden çıkartmaya dönük olarak mantarı oynattınız. Bu mantar oynadı şimdi buraya bunu yazdığınız için siz Hükümet Programına.

HASAN TAÇOY (Yerinden)(Devamla) – Ne alakası …?

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Söyleyelim.

HASAN TAÇOY (Yerinden)(Devamla) - Söyleyeyim de sende söyle.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Transfer kalemleri nedir, Transfer kalemleri? Bir, emekli maaşları. İki, mücahit maaşları. Üç, dul, yoksul yardımları. Şehit ailesi, malul gazi yardımları. Ayni zamanda belediyelere yapılan katkılar. Ayni zamanda Toprak Ürünleri Kurumu ile Süt Kurumuna aktarılan ana kaynaklar.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Burslar.

130

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Efendim? Burslar. Transfer kalemleri bunlardır. Başka birşey yoktur transfer kalemlerinde. Transfer kalemleri büyüktür, doğrudur. Ama bunlardan başka birşey yoktur transfer kalemlerinde.Emekli maaşları, mücahit maaşları, şehit ve malul gazi maaşları, sosyal sigortalara aktarılan sosyal güvenlik açıklarını kapatacak kaynak, belediyelere aktarılan kaynak, burslar, Süt Endüstrisi Kurumu, TÜK gibi kuruluşların bu görev alanlarını sürdürürken hizmetlerine yapılacak destek ve katkılar. Başka birşey yoktur transfer kalemlerinde. Kimi kaldıracaksınız? Nereden tasarruf sağlayacaksınız? Neyi düşüreceksiniz? Hiçbir hükümetin programında yoktur bu. Siz kendi elinizle bunu programa yazarak...Bakın bunu söylüyorum, kendi elinizle bunu programa yazarak her dönem bu hükümetlerin önüne bu transfer kalemlerinin tartışılmasına kapı açan, açmak isteyen çevrelere davetiye çıkarttınız. Onun için Havadis’te yazılan o pozisyonu kalktım ve makale yazdım. Bu Hükümetin sızdırdığı boş bir iddiadır diye şimdi bunu görünce titredim. Keşke yazmasaydım.Çok büyük yanlışlık yaptınız arkadaşlar. Bir kısım en vahşi kapitalizmi bu memlekette isteyen bazı iş çevrelerinin her hükümetin önüne geldiğinde söylediği. İki, Türkiye’den yetkililere bizi müzevirleme ve ispiyonlama için yaptıkları en önemli noktalardan biridir bu. Bu tuzağa düştünüz. Kesinlikle düştünüz ve bu tartışmaya kapıyı açtınız. Hiçbir hükümetin programında bu yoktur.

Bu Hükümetin programında yine son derece tehlikeli bir başka ibare ve kendi ile de tamamen çelişkiyi içeren bir noktayı kapsayan müthiş başka bir tanımlama vardır. İşte dediğim vizyon yoksunluğu burada orta yere çıkmaktadır. Bakın sayfa 10’da bu Hükümet ne diyor. Sayın Sendikacı Ahmet Çaluda Bey’ de yok salonda.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Mağusa) (Yerinden) – Arkanda oturur.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Hani, nerededir Ahmet Bey?

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Arkandadır.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – U! Kutuya girdin? Demek kutudasın. Tam kutuya koyacaklar çünkü bu memlekette sendikal hareketi. Onun için dikkatinizi çekmek isterim hepinizin.Hiçbir hükümetin programında böyle birşey yoktur. Sayfa... Tam serbest piyasa koşulları altında ücretlerin serbest piyasa koşullarında belirlediği etkin ve verimlilik odaklı piyasa sisteminin tesis edilmesi sağlanacaktır. Hükümetin ekonomik vizyon bölümündedir bu. Tam piyasa koşullarında serbest piyasada belirlenecek diyor içki ücreti. Yani ne demektir? Giderler otururlar oşu Girne Kapısında, dizi dizi. Kaç para isten yeğenim? 80 lira. Sen kaç para isten yeğenim? 70 lira. Gel buraya sen deyip alıp gittiği pozisyonu öngörüyorsunuz.Vahşi kapitalizmin dik alasını öngörüyorsunuz.Öbür taraftan da bu Hükümet Programının çevirdiğiniz sayfalarında asgari ücretten söz eder, çalışma izinlerinin ön koşullarının Sonay Bey’in başlatıp geliştireceği programa devam edileceğinden söz eder. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Burada ideolojik farklılığınız var demektir. Birbirini tutmaz. Ne demektir arkadaşlar tam serbest piyasa koşullarında işçilik ücreti belirlenecektir? Vahşi kapitalizmin dik alasıdır.Avrupa’da sosyal serbest piyasadan bahsedildiği şartlarda ve bu kriz şartlarında istihdam ücret politikasının liberal

131

ekonominin vahşiliğinden çıkarılıp liberal ülkelerin daniskası olan memleketlerde bile sosyal bir politikaya girdiği bir zamanda, bu zamanda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde bir hükümet geliyor tek başına ve diyor ki ben vahşi kapitalizmi uygulayacağım.Bu iş dünyamızın kendini son derece liberal düşünen, ama vahşi kapitalizmi savunmaktan başka hiçbir hedefi olmayan, çevrelerine bu Hükümetin bir parmak bal çaldığını gösterir. Öbür taraftan da asgari ücret, öbür taraftan da çalışma yaşamına devam bununla ilgili olarak ön izinlere devam, kayıt altına alma devam politikasını getirir. Arkadaşlar bu onunla mümkün değildir. Peki kutuya giren sendikacımız ne der buna? Oy verecek? Versin. Onun için söyledim iktidarda gelebilirsiniz, muhalefette söylediğiniz sözler arkanızda ekmek kırıntılarının büyüyerek geldiği gibi, büyüyerek geldiği gibi canavarlaşarak sizi bastırır.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Göreceğiz Kamu-İş’i hem Hür-İş’i.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Onun için Ulusal Birlik Partisinin sosyal devleti savunan milletvekilleri, bu ideolojik pozisyonunuzu netleştirin artık. Çok açıktır bu farklılık. Çok açık. Sayın Maliye Bakanımızın, Sayın Ekonomi Bakanımızın çalışmalarında elbette başarılar dilerim. Ve bu çerçevede ülkemize yararlı hizmetler getirmelerini arzularım. Ancak merak ediyorum ve soruyorum. Bu Hükümetten nerede var hedef birliği? Ekonomik birlik nerede? Politika birliği nerede? Felsefe birliği nerede? Felsefe birliği nerede bu Hükümetin Programında?

Bakalım sayfa 10. Yine hep ilginç şeyler buralarda gelir. Ve buralarda önemli ölçüde bir kısım pozisyonları şekillendirmeye çalışır Hükümetimiz. Sayfa 12’ye geçiyoruz, sayfa 12’de mevcut krizin aşılması ile ilgili önermeler var Hükümetin. Bu gerçekten ekonomik felsefe ile ilgilidir, bütünlükle ilgilidir. Diyor ki dördüncü paragrafta, krizin mevcut yapısal niteliği kısa ve orta vadeli projelerin talep yönlü, bakın kısa ve orta vadeli projelerin talep yönlü, orta ve uzun vadeli projelerin ise arz yönlü olmasını gerektirmektedir. Doğru bir saptamadır yürekten katılırım. Yaptığımız bütün açıklamalar da bu yöndedir zaten. Devrettiğimiz bazı uygulamalar ki Hükümet buna atıf yapmaktadır, devamını söylemektedir bu mantığa dayanmaktadır. Peki (7)’nci paragrafta ne yazar? Allah aşkına. (7)’nci paragrafta da demektedir ki; mikro düzeyde harcanabilir nitelikteki gelirin artırılması vasıtasıyla de tüketime ayrılan göreceli pay azalacak ve tasarruflarda artış sağlanacaktır. Aman Allahım, aman Allahım. Kriz döneminde tasarrufların piyasaya çıkarılması için kısa ve orta vadeli politikalar takip edilir. Bu Hükümet diyor ki tüketimi kısacağım.

EKONOMİ VE ENERJİ BAKANI SUNAT ATUN (Yerinden) - Tam tersidir.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Dördüncü paragrafta açık bir şekilde söyler talebi artıracağım. Tasarrufu artırmayı öngörür bu Hükümet. Halbuki burada esas olan nokta bununla ilgili fonksiyonları ileriye doğru götürebilecek noktayı geliştirebilmektir. Bu bakımdan bu bütünlüğü kendi içinde gösteremiyor Hükümet. Şimdi Hükümet Programının bir yerinde şunu söylemektedir. Özellikle, 23’ncü sayfada bir atıf yapıyor Hükümet. Diyor ki; geçmiş iktidarımız döneminde yaşanan mali kriz sonrası alınan önlemler sayesinde sektörün yapısı ve mali gücü artırılmış, bankalar canlanmış ve

132

derinlik kazanmıştır. Önemli bir konu.Bir buçuk milyar Dolar idi bankalarda 2003’te mevduat. Bugün 5 milyar Dolar’a yaklaşmıştır. Bütün bu süreci de yok farz eden bu anlatımın doğru bir tanımlaması var burada. Altında da demektedir ki bankacılık ve sigortacılıkta kaydedilen önemli gelişmelerin devamı sağlanacak. Buna da yürekten katılıyorum. Ve bu sektörü daha güçlü ve modern bir seviyeye getirmek için ilgili ve gereken her şey yapılacak diyor. Güzel. Ancak geçtiğimde buraya çok önemli bir başka saptama görüyorum sayfa 13’te. Kaynak tesisine ilişkin olarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Yasasının düzenlediği mevduat sigorta primleri ile Kalkınma Bankasından alınması zorunlu tahviller gibi menkul kıymetlerin kullanılması yöntemleri de değerlendirilecektir. Arkadaşlar; bu çok tehlikelidir. Sizin 23’üncü sayfada ifade ettiğinizle tezattır bu. Çünkü geçmiş iktidarınız döneminde bankalar krizi oluştuktan sonra o günün koşullarında CTP Birleşik Güçlerin de katkısıyla, TKP’nin de katkısıyla Merkez Bankası Yasası değiştirildi, Bankalar Yasası değiştirildi ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kaynaklarının Merkez Bankası tarafından kullanılabileceği ve hangi noktalara kullanılabileceği yasayla düzenlendi. Hükümet, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna dokunamaz. Eğer yasa değişikliğiyle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunda biriken paraları devletin harcamaları için kullanmaya dönük bir yasa değişikliği getirirseniz buraya müthiş bir siyasi tartışma çıkacaktır memlekette. Çünkü bunun arkası bankalar krizidir. Bunun arkası bankalar krizidir.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yapacakları odur. Başka çıkış yolu yoktur.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Olamaz arkadaşlar böyle birşey. Bu mümkün değildir. Şu anda siz Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kaynaklarını kullanamazsınız.

BAYINDIRLIK VE ULAŞTIRMA BAKANI HASAN TAÇOY (Yerinden) – E, siz karar aldıydınız kullanacaksınız diye.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Kullanma kararı yoktur. Yanlışlık buradadır işte.

EKONOMİ VE ENERJİ BAKANI SUNAT ATUN (Yerinden) – Yatırımlar içindir bu.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Hayır, yatırımlar için de kullanamazsınız.

SUNAT ATUN (Yerinden) (Devamla) - Kamu maliyeti için değil.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Kullanamazsınız efendim. Merkez Bankası Yasasını...

SONAY ADEM (Mağusa) (Yerinden) – Ağızlarının suyu akar, ağızlarının suyu.

133

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Merkez Bankası Yasasını, Fon Yasasını okuyun. Bunu kullanmaya kalktığınız anda, yasal olarak kullanamazsınız zaten. Mümkün değildir yasal olarak kullanmanız. Merkez Bankası Yasasını okumadıysanız bir an evvel okuyun. Bankalar Yasasını okumadıysanız bir an evvel okuyun. Kalkarsanız bununla ilgili değişiklik getiresiniz bu Meclise müthiş bir siyasi tartışmaya sebebiyet vereceksiniz, çünkü bu memlekette bankacılık sisteminin yaşadığı yıkımın nedeni buydu. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve munzam karşılıkların hükümetler tarafından kullanılmasıydı. Ha, onun için bu noktada kalktınız ve bunu seçim bildirgenizde de yazdınız ve seçim bildirgenizde de dediniz ki Türkiye Merkez Bankasıyla da görüşerek, Türkiye Merkez Bankasından reel sektöre destek kredisi alacaksınız. Mümkün değil. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası değil reel sektöre, Hazineye bile borç vermez. Mümkün değil. Ancak bankaların likiti diye girmesi halinde o da bankaları kontrol altına almak suretiyle kredi imkânı verebilir. Kredi kullandırır. Bir kere bunu değiştiremezsiniz. Dünyadaki bütün gerçeğe, hele bu global krizin içerisinde tüm bankaların ekstra ve bütün finans kuruluşlarının ekstra denetim altına girme ve serbest piyasada bile devlet kontrolünün gündeme getirildiği Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere tüm liberal ülkelerde bu politika izlenirken sizin bunu yazmanız yanlış bir hedefe kilitlenmeniz demektir. Ve bu kaynağı bulamazsınız. Ararsanız bu Yasa değişikliğini yapasınız, bu Yasa değişikliğini yapasınız çok şiddetli bir siyasi tartışmayı bu memlekette getireceksiniz. Bunu açık bir şekilde söylerim çünkü bankalarımızın bir daha böyle bir riske siyasi iktidarların kim isterse olsun iş başında, iki dudağı arasında bu fonları kullanma hakkına sahip olamaz. Mümkün değildir. Bu geçmişte yaşadığımız pratiğin bize gösterdiği en somut olgudur. Bunun için bunun uyarısını şimdiden yapmak istedim. Böyle yanlış hedef bütünlükleriyle bir yere varmak mümkün değildir.

Şimdi bu konulara baktıktan sonra bir başka noktaya daha değinmek istiyorum. Şimdi bu ATAD Kararı çok önemlidir. Buna karşı hukuki mücadele vermemiz lazımdır ve birbirimize yardımcı olmamız lazımdır ülkemizin geleceği bakımında. Ancak toprak ve mülkiyet başlığı altındaki bölüme baktığımda bu bölümde şöyle bir ibare kullanılmaktadır. Denmektedir ki; KKTC halkının toprak ve mülkiyet haklarının korunması Hükümetimizin esas amacıdır. Bu nedenle KKTC vatandaşlarının Anayasa ve ilgili yasalardan kaynaklanan toprak ve mülkiyet haklarının verilmesi, geliştirilmesi yönünde tüm gayretler gösterilecektir. Ama ATAD Kararından sonra bir kısım bankalara daha ilave oldu bizim koçanlarımızı ipoteğe kabul etmeme eğilimi. Bakın buna her düzeyde karşı çıktım. Her düzeyde yanlış olduğunu söyledim. Ama bu gerçek eskiden belli şube bankları bunu uygulardı şimdi banklarımızın çoğunluğuna dönük olarak böyle bir eğilim serdediyor özelde de. Bırakın yeni mülkiyet haklarını mevcut koçanlarımızın ATAD Kararından sonra bu noktada ipoteğe konma konusu dahi tartışmalı oldu. Şimdi burada bir başka özelliğe daha vurgu yapmak istiyorum. Bu özellik de şudur bunu da belirtmek istiyorum. Bu Hükümetin Programında Mal Tazmin Komisyonuna destek olunacağıyla ilgili hiçbir ibare yoktur. Olamaz böyle birşey. Bu bir devlet politikasıdır. Türkiye’nin de desteklediği bir politikadır bu. Ve bize uluslararası arenada müthiş prestij kazandıran bir unsurdur. Siz burada mülkiyeti meşrulaştırmak isterseniz uluslararası hukukun bize sağladığı veya da birlikte çalışarak uluslararası hukukta bir basamak olarak elde ettiğimiz bir avantaja dört elle sarılmamız gerekir aksine. Nasıl yok bu. Mal Tazmin Komisyonu uygulamaların devamı ve bunun destekleneceği ve bununla ilgili teşvik edici

134

olunacağı diye hiçbir ibare yoktur. Halbuki ATAD Karından sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin de değer olarak kabul ettiği bu metot bizim en önemli hukuki aracımızdır. Bu halkın. Nasıl olur da bu Hükümet Programında buna hiçbir olgu yoktur. Yani bununla ilgili hiç ilgilenemeyeceksiniz?

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Mağusa) (Yerinden) - Anayasa Mahkemesine gittiler ya.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Efendim?

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Anayasa Mahkemesine gittiler ya.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - E gitti Anayasa Mahkemesini kaybetti. Anayasa Mahkemesini kaybetti. Ben daha Anayasa’ya hayır oyu kullandım 85’te. Ama bu Anayasa’ya saygılıyım, bağlıyım. O başka bir şey. Ama bunu göz ardı edemezsiniz. Kesinlikle göz ardı edilemez bu. Bu bizim ATAD Kararından sonra yeyeceğimiz ikinci büyük darbe olur. Mal Tazmin Komisyonuna dönük ideolojik ve siyasi husumet gütmek. Kesinlikle yeyeceğimiz ikinci büyük dayak olur ve bundan Türkiye’de büyük zarar görür. Ama bu Hükümet Programında hemen hemen hiçbir şey yoktur bu konu ile ilgili. Yanlıştır. Yanlıştır.İdeolojik tutumlarımız ve ideolojik darlıklarımız değildir politika ve ülkeye hizmet etmeyi belirleyen. Onun için bu noktanın altını özellikle çizmek istedim ki buna dönük olarak hükümetin bunu yazmamakla birlikte hiç olmazsa ana muhalefet partisi adına söz alan ben, zikredeyim ki kulaklara girsin, yer etsin ve bunun önemi bir kez daha anlaşılsın. Yeşil Hat Tüzüğünün önemi anlaşıldığı gibi iki kurucu devlete dayalı ortaklık tezinin ehemmiyeti anlaşıldığı gibi bunun da ehemmiyeti anlaşılsın. Onun için bunu zikrettim.

Şimdi sevgili İlkay Kâmil İçişleri Bakanıdır deneyimli bir politikacı olarak. Saygım kendisine sonsuz. Girne bölgesinden seçilen Sayın Necdet Numan da milletvekilimizdir Belediye Başkanımız olarak. Şimdi 15 Aralık 2008 tarihinde bu Meclisin Kürsüsünden Sayın Eroğlu bütçeyi eleştirirken hükümetin yerel yönetimlere yüzde 6 olan katkı payını yüzde 7.6’ya çıkartmasını tenkit etti ve dedi ki “derhal bu yüzde 10 yapılmalıdır”. 2009 bütçesiyle ilgili Sayın Dr. Derviş Eroğlu’nun sözleridir bunlar. Burada yazılı. “Derhal yüzde 10’a çıkarılmalıdır”. Sayın Necdet Numan yok salonda. Ulusal Birlik Partili tüm belediye başkanları da hükümet olduğum dönemde sürekli eylem yaptılar ve yüzde 10’u talep ettiler. Parti adına da 2009 bütçesini eleştirirken Sayın Dr. Derviş Eroğlu, 205 trilyonluk açık var bu bütçede zikretmesine rağmen yüzde “7.6 azdır. Yüzde 10’a çıkarılmalıdır ve bunu ben tam destekliyorum” dedi. Şimdi Necdet Bey milletvekili, İlkay Bey İçişleri Bakanı. Derhal Sayın Maliye Bakanı yüzde 10’a çıkarın belediyelere olan katkıyı. Derhal. Dört ay evvel derhal demiştiniz ve hükümeti tenkit etmiştiniz. Ve belediye başkanları da gece-gündüz yaptıkları açıklamalarda Sayın Ersin Tatar da o zaman tabii çok aktif bir siyaset adamı idi yine. Bunlarla ilgili sayısız röportajlar yayınladı televizyonlarda falan şu, bu. Çok hoşuna giderdi böyle hadiseler. Mutluluk duyardı kırk atlı akıncılar gibi, çocuklar gibi şenlik akınlarda. Akınlar vardı o zaman ve çocuklar gibi şendiniz. Şimdi buyurun yüzde 10

135

artırın. Ama transfer kalemlerini yeniden gözden geçireceğinizi zikrediyorsunuz bu Hükümet Programında. Bunlardan bir tanesi de belediyelerle ilgili katkıdır. Buyurun yüzde 10’u artırın derhal. Talebiniz buydu 15 Aralık 2008’de.

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Siz ne zaman artırdınız Sayın Başkan?

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Biz, bu yıl arttı. Yüzde 7.9’a çıktı.

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Neden daha önce artırmadınız?

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Neden artırmadığımızı söyleyeyim size Sayın Ali Çetin Amcaoğlu. Çünkü tüm belediyeleri istedik ki köyleri de alsınlar kapsamlarına. Bununla ilgili direniş orta yerden kalksın ve belediye reformunda yaptığımız değişimle bütün köylerde alındıktan sonra 7.6’ya çıkarıldı. Yüzde 6’yı da biz yaptıydık. Bakın, 94’te yüzde 6’yı da biz yaptıydık.

ÖMER SOYER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Hem söylemek hem yapmak olmaz.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Yani onun için Sayın Ali Çetin Amcaoğlu eski bir Belediye Başkanı olarak bu doğruları da bilmeniz lazım. Yüzde 6’yı da biz yaptıydık CTP-DP koalisyonu döneminde.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Yüzde 6’yı da vermezlerdi...

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Tespit ettikten sonra neyimiz var neyimiz yok.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Neyse, yüzde 6’yı da biz yaptıydık. Yüzde 6’dan 7.6’ya da biz çıkarttık Sayın Ali Çetin Amcaoğlu. Bütün bu dönemlerde bu oldu. Şimdi buyurun yüzde 10’a çıkarın. Dört ay evvel bu Meclis Kürsüsünden bunu söylediniz. Ama ben bunu yapabileceğinize bu aşamada imkân olmadığını da söylüyorum.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Tabii bizden daha iyi bilirsiniz...

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Onun için Hasan Bey büyük lokma ye, büyük söz söyleme kırıntılar gibi peşine düşüp gelmesin arkandan.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - O kırıntıları takip ederek gideriz.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Onun için elimdeki dosyalar benim bu kadardır taa eskiden beri. Kim ne dedi? Ne konuştu? Ne beyanat verdi? Hepsi yanımda var.

136

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Bizde de var.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Onun için bu noktada bunlar ekmek kırıntısı gibi büyüyerek peşinizden gelecek benim korkum budur. Onun için konuşmamın başında söyledim siyasette artık iktidar ya da muhalefet, iktidar ya da muhalefet ülke gerçeklerini dikkate alan pozisyonlar içerisine girmesi lazımdır. Örneğin 100 günlük program içerisinde Resen Vergiyi kaldıracağınız öngördünüz. Burada da diyorsunuz ki, Resen Vergi süreç içerisinde kaldırılacaktır. Ve beş yıla yayıyorsunuz bunu. Beş yıla yayıyorsunuz bunu. Hükümet Programınızda değil seçim bildirgenizde stopaj vergisini derhal kaldıracağınızı 100 Gün Programında da 100 gün içinde kaldıracağınız öngördünüz. Şimdi burada da stopaj vergisi kaldırılacak, zaman yok. 100 günde mi? 100 günde mi? Olamaz. Bakın ben söylüyorum.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Mağusa) (Yerinden) – Doğalgaz da gelecekti 100 günde.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Bakın olamaz. Yapamayacaksınız. Onun için mümkün olabilene en iyi fikir doğrultusunda siyaset yapma kültünü bu memlekette getirmek lazım. Bunların hepsi peşinize düşecek ekmek kırıntısı olarak. Başladılar şimdiden beyanatlar vermeye söz verdiydin bana şimdi mesela sendikalara seçim döneminde yazılı taahhütleriniz var. Verdiniz yazılı taahhüt sendikalara. Gelip benden de istediler ben vermedim. Oy kaybettik, doğru. İyi ki vermemişim. İyi ki vermemişim o yazılı taahhütleri vererek oy almış olsaydım bunları yarın insanların önünde konuşamayacak bir duruma gelecektim. Bütün sendikaların elinde yazılı taahhütleriniz vardır. Benden de talep ettiler vermedim. Ve bunu seçim kampanyasında açıkladılar.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) - Gerilim hatlarına da taahhüt verdiler.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Efendim?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – Gerilim hatlarını da taahhüt verdiler.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Evet. Bu açıkladılar. CTP Birleşik Güçlerin Genel Başkanından taahhüt istedik bize vermedi. Vermedi. Siz verdiniz yazılı taahhüt verdiniz oyları aldınız. Bunların hepsi peşinize düşecek, düşecek. Böylece siyaset artık dereyi geçene kadar dayı deme noktasını terk etmek durumuna girmelidir bundan böyle. Dereyi geçene kadar. Dereyi geçtikten sonra bırak oracıkta siyaset kurulunu, siyasi partiler kurulunu, demokrasiyi siyasi ahlakı her şeyi sıfırlıyor. Onun için bu ülke gerçeklerine bağlantılı siyaset yapma dönemine birlikte kapı açalım. Birlikte kapı açalım. Seçim döneminde devamlı gündeme getirdim. 113 trilyon Sosyal Sigortalar açık verdi 2008’de bu açığın nedenleri budur. Bunu bu yıl 2008 Bütçesinde 118 trilyonu bütçeden aktararak kapandık. 2009’da bu 200 trilyona yaklaşacak. 2010’da 300-400 trilyona yaklaşacak. Ve 2 yıl sonra Sosyal Sigortalar maaşları ödeyemezler. Tedbir alınması gerekir popülizmden çıkalım dedim. Siz dediniz ki primleri düşüreceğim.

137

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Üçüncü ülkelerden.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Dediniz ki burada da yazdınız tam istihdam. Ama nerde tam istihdam? Tam serbest piyasa koşullarında tam serbest ücret sistemi. Sosyal güvenlik yok.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Kölemenler.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Sosyal güvenlik yok köle pazarı öneriyorsunuz. Köle pazarı. Seçim bildirgenizde de dediydiniz ki bunu gizliyorsunuz esasında orada. Üçüncü ülkelerden gelecek olan işçileri asgari ücret ve sosyal sigorta dışına çıkaracağım. Ve sorduydum size bu üçüncü ülkelerden gelecek olan işçi kimdir. Nerden gelecek? Tanganika’dan? Jibuti’den? Yoksa nereden? Nereden getireceksiniz bunu ve bu memlekette o zaman sorduydum size hangi insan işveren asgari ücret ve sosyal güvenlik kapsamı dışında çalışacak. Bu Hükümet Programında da tam serbest piyasada, tam serbest olacak ücret öngörüsü yaptığınıza göre kim, ya Türkiye’den gelen işçiyi çalıştıracak, ya da KKTC yurttaşı birini çalıştıracak. Deli olduydu bir şey! Ne Sosyal Sigorta yatıracak, ne İhtiyat Sandığı yatıracak, ne de asgari ücret verecek ve bununla Sosyal Sigorta batar demiştim aynı zamanda. Bırak insanlarımızın iş ve aş konusunun orta yerden kalkmasını ama siz bunu önerdiniz bu halka ve bunu tartıştırmadınız da, kimsede tartışmadı bunu. Ne basında, ne medyada, ne sivil toplum örgütlerinde kimse de tartışmadı bunu. Şimdi Hükümet Programında buna devam ediyorsunuz. Çok tehlikelidir bu. Bu Sosyal Sigortayı mahveder, çöktürür, iflas ettirir ama siz primleri de düşürmekten söz ettiniz. Yine aynı şekilde devam ediyorsunuz bu yaklaşımlara. Dolayısıyla Devletin sıkıntıları bellidir, Devletin problemleri bellidir. Bütçemizin problemleri bellidir. Sayın Dr. Derviş Eroğlu Hükümet Programında dedi ki; 1976’dan beri bu Mecliste bulunan bir kardeşiniz olarak size sesleniyorum. Tecrübeli bir siyasetçimiz. Peki 76’dan beri Mecliste bulunan başka kim var aramızda?

SAĞLIK BAKANI AHMET KAŞİF (Yerinden) – İrsen Bey.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Kim? Hayır. İrsen Bey gitti geldi. İrsen Bey gitti geldi. Derviş Beydir kesintisiz. Peki 76’dan beri bu transfer kalemlerinin harcanmasında kimin artmasında, kimin payı var? Bazı siyasi partilerin ama bu milletvekillerinden çoğunun katkısı yok. Belki bizde olaydık bizde yapacaktık bunu. Şimdi geçmiştekileri suçlamak istemiyorum bununla ilgili olarak. Ne yapıldı? 75’ten sonra Devlette 1 yıl çalışana full emeklilik öngördük. 1 yıl! Çıktı mı onlarca, yüzlerce adam emekliye. Arkasından bunu sınırlamak için 10 yıl fiili çalışma, mücahitlik hizmeti çarp 2. 10 yıldan sonra 15 yıla çıkarıldı. 15 yıl fiili çalışma, çarp mücahitlik hizmeti 2, 30 yaşındaki adamı 30 seneden emekli ettik. Seçimler geldi, 15 yıl prim yatıranı 25 yıldan Sosyal Sigortadan emekli çıkartma yasası değiştirildi bu Mecliste ve yüzlerce, binlerce insan prim yatırmadan emekliye çıktı. 30 yaşındaki adam 30 sene üstünden emekliye çıktı. Transfer harcamalarını artıran budur. Şimdi hakkınız yoktur emekli maaşlarını geri çekmeye. Çünkü bütün hayatlar buna göre şekillenmiştir artık. Bunu giderebilmenin tek bir yolu vardır arkadaşlar. Ekonomiyi büyütmek ve büyüyen ekonomi içerisinde bunun küçülmesini sağlamak. Başka bir çıkış yolu yoktur. Burada yazdığınız gibi transfer

138

kalemlerini, mücahit maaşları ile ilgili bölümle oynarsanız hapı yuttu Sayın Direktör de gazetelere bol bol paralı ilan verdiydi. Ulusal Birlik Partisini desteklesin. Umardı o da ki mücahit maaşlarını artıracak kendine, emekli maaşlarını, bol bol efendim paralı ilan verdiydi. Sayın Direktör de hapı yuttu. Çünkü bu tartışma konusu olacak. İşte bunun için bu hadiseleri bu temel noktasında ele alıp tartışmak gerekiyor.

Son olarak şunu söylemek isterim; Sayın Eroğlu Hükümet Programını sunarken özellikle Anayasa değişikliği konusunda başlatılan çalışmaların kesintiye uğrayan çalışmaların devam etmesi gerektiğine dair bir görüş ifade etti. Yürekten katılıyorum ve öneriyorum. Hemen Meclis Başkanlığı, Anayasa Değişikliği, İçtüzük Değişikliği, Siyasi Partiler Yasası Değişikliği konularında Siyasi Parti Meclis Gruplarını çağırsın. Derhal komisyonları kuralım ve Anayasa Değişikliğine başlayalım. Önerim budur, partiler yasasında, Siyasi Partiler Yasası. Seçim Yasasını gerçekten ele alalım, Anayasa değişikliğini ele alalım. Ama bir parantez açmak isterim. İsteseniz de emeklilik hakları ile ilgili bir düzenlemeyi geriletemezsiniz. Çünkü anayasada karşılığı var. Şimdiden söyleyeyim anayasa tartışmaları içinde kazanılmış hakları gün gele o çok sevdiğiniz bir kelime var sulandırmak Kıbrıs konusunda. Bu kazanılmış hakkı sulandırmaya dönük bir teşebbüsse de kapalı olacağımızı belirtmek isterim. Çünkü buna yapamazsınız zaten emeklilik haklarıyla ilgili Anayasada engel var çünkü. Ama Anayasa, efendim.

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) – Böyle milliyetimiz yok.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Evet yoktur. Ama transfer kalemlerini yazdınız ve tartışmaya açtınız Derviş Bey. İlk defa bir Hükümetin programında bu yazılır başka hiç bir Hükümetin programında yoktur.

Evet, şimdi, şimdi burada Seçim Yasasını ele alalım. Gerçekten çağımızın koşullarına uydurulması gereken çok eski kalmış noktalar var. Seçim Yasasını ele alırken tartışalım seçim metodunu da. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin bölgesel bütün özellikleri dikkate alarak tek seçim bölgesi olması noktalarını da tartışalım. Bunları da ele alalım. Ama Siyasal Partiler Yasasını muhakkak ele alalım arkadaşlar. Memleket siyasi parti çöplüğüne döndü. Ansızdan üç kişi gelir bir araya bir parti kurar gece gündüz beyanat yiyecek ortalığı. Radyolar, televizyonlar, gazeteler allem gallem ortalık. Seçim zamanı gelir...

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sayenizde.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Kim ben, ben öyle benim sayemde bir şey yok Derviş Bey. Senden kopup ayrılan, kurulan partilerin büyük bir çoğunluğu, dumura uğrayanların büyük bir çoğunluğu Ulusal Birlik Partisinden kopup ayrılan partilerdir. Kusura bakma benim sayemde yok bir şey. Ha, bu bu şekilde oluyor. İşte Sayın Pertev kurdu partisini tezaurat tezaurat. Sonra TDP’den milletvekili adayı olarak seçimlere katıldı. Bir başkası ayni, bir başkası ayni. Böyle bu kadar kolay olmamalı parti kurmak. Ciddi bir iştir. Bununla ilgili düzenleme yapalım. Bununla ilgili düzenleme yapalım. İkincisi partilerin mali denetimini, siyasetin mali finansmanını net ve objektif bir şekilde

139

halkın önüne koyacak düzenlemeleri Siyasi Partiler Yasasına koyalım. Siyasetin mali denetimi, siyasetin mali finansmanının şeffaflığı açığa çıkmak zorundadır.

ÖMER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Yani Şişli Belediyesinden bir şey alınırsa belli olsun.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Çeşitli yerlerden. Net olarak, net olarak bu açığa kavuşmalı. Kavuşmazsa bu, kavuşmazsa bu siyasetin temizliğinden ve ben temizim demekten hiç kimse bu iddiayı ive sürmekten avantaj elde edemeyecektir. Onun için biz, bu Siyasi Partiler Yasasını kesinlikle ele almak durumundayız. Siyasetin finansmanı, şeffaflığı, partilerin mali tablosunun açık ve şeffaf olması. Net yasal mütevelliler ve bağımsız organlar kadar denetlenebilir bir özelliğe kavuşmak zorundadır. Modern siyaset budur.

( Meclis Başkan Yardımcısı Mustafa Yektaoğlu Başkanlık Kürsüsünü Meclis Başkanı Hasan Bozer’e devretti)

Bu olmazsa mümkün değildir. Onun için arkadaşlar hiç unutmamak lazım. Amerika Birleşik Devletlerinde zamanında bir Başkan adayının adaylığı aday aday olduğu dönemde seçim kampanyasında 100 bin Dolarlık bir kaynağın karşılığını gösterememekten ötürü düşürülmüştür. İngiltere’de işçi partisine üye kazanmış bir milletvekilinin milletvekilliği seçim döneminde yaptığı harcamaların toplamı beş yılda alacağı milletvekili maaşlarının toplamından fazla olduğu gerekçesi ile İngiltere’de mahkeme kararı ile milletvekilliği düşürülmüştür. Demokratik ülkelerde siyasetin finansmanı siyasi partilerin mali tablosu aldığı bağışlar dahil net olarak orta yere çıkar ve bu bağımsız organlarca da denetlenir. Bunu Siyasi Partiler Yasasında da yerine getirmek siyasetimizi objektif bir şekilde yansıtmakla mümkündür. Çoğunlukta olduğumuz dönemde tek başımıza yapmak istemedik. Gelip erken seçimle bu endekslendi bu Yasaların toplamı. Bu dönemde bunu yapalım. Eğer bu dönemde bu diğer partilerle anlaşabileceğimiz bir zemin olmazsa CTP Meclis Grubu olarak bu Yasa değişikliğini Meclise sunacağız. Ak koyun, kara koyun çıksın meydana. Ak koyun, kara koyun çıksın meydana. Onun için bunu bu çerçevede şekillendirmeye çalışacağız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; daha sonra Hükümet Programı ile ilgili olarak değişik milletvekili arkadaşlarımız söz alacak. Söz alacak, bu çerçevede konuşacaklar. İlgili bölümlerle, bakanlıklarla ilgili detaya girmek istemiyorum ama iki kısa noktaya daha değinerek konuşmamı bağlamak istiyorum. Biri...

SERDAR DENKTAŞ (Lefkoşa) (Yerinden) – Bir sigara molası...

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Çok kısadır, evet. Peki izin verelim sana Serdar Bey. Serdar Bey dışarı çıkmak istedi de bende bir iki konuya daha değineyim gidip gelebilsin diye.

MEHMET ÇAKICI (Lefkoşa) (Yerinden) – İdare edelim.

140

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Evet, idare edelim Serdar Bey’i.

Şimdi eğitim bölümünde çok ilginç bir nokta var. Çok ilginç, Sayın Eğitim Bakanımızda yok. Elbette eğitimle ilgili detaylı bu konuya uzman arkadaşlar görüşlerini serdecekler ama benim belirtmek istediğim çok önemli bir nokta var. Bakın, ne denmektedir. Müfredat programları, müfredat programları ve ders kitapları Milli Eğitim Yasasına, geçmişimize, kültürümüze uygun ve gerçekçi bir şekilde yeniden yapılacaktır. Maşallah dedim. Evrensellik yok, bilimsellik yok. O tarih kitapları, tarih kitapları, tarih kitapları diye başlayan ve dar ve bağnaz milliyetçiliğin yakılan ateşi içerisinde ısınan eller evrenselliği eğitimde, yani insanlığı ve bilimselliği müfredat programlarının içerisine yazmayı unuttular. Olamaz böyle bir şey. Ha, bu yalnız buraşta kalsa yüreğim yanmaz. Bakın Allah aşkına. Eğitimde eşitlik ve genellik ve Atatürk milliyetçiliği Milli Eğitimimizin temel öğeleri olmaya devam edecektir. Milli Eğitimde Türk ulusunun milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerli benimsetilecek, ailesini, yurdunu, milletini seven ve yüceltmeye çalışan, insan haklarına saygılı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk sistemine inan, yurduna ve Anavatan’ına karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bu özellikleri davranışa dönüştürebilen ve ulusal kalkınmaya katkı koyabilen yurttaşlar yetiştirmek başlıca amacımız olacaktır. Güzel. E, peki dünyaya karşı, evrenselliğe karşı...

ZORLU TÖRE (Lefkoşa) (Yerinden) – İnsan hakları diyor...

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Şimdi kusura bakma...

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) - İnsan hakları diyor evrensel değil mi o?

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Şimdi Sayın Zorlu Töre kusura bakma hep bu örneği verdim. Bu dediğin nokta senin evrensellik eğitimi eğer insan hakları var orada, bu buna yeterlidir dersen ve bilimselliğe. Nere benzer bu bilir misin? Garutsanın da tekerliği var diye otomobil demeye benzer. Kusura bakma. Garutsanın da tekerliği var diye otomobile benzer. Evrensellik ve bilimsellik burada yoktur. Burada hamaset vardır. Bir kere Atatürk her şeyden evvel Atatürk milliyetçiliği dersen Atatürk kurdu Halk Evlerini Türkiye’de. Atatürk getirdi evrenselliği Türk Milli Eğitimine. Atatürk’ün kurduğu Halkevlerinde beton çalardı, Atatürk’ün kurduğu halkevlerinde yetişen çocuklar bale yapardı, Atatürk’ün kurduğu halk evlerinde Sayın Zorlu Töre yetişen çocuklar postoyu okurdu diğer Türk yazarlarının yanı sıra. Bir Hasan Ali Yücel gibi bir Milli Eğitim Bakanı var Atatürk’ün. Ama ben Atatürk Milliyetçiliyim diye atıp tutanların darbe ile gerçekleştirdikleri iktidarda ilk yaptıkları iş Atatürk’ün Tevhidi Tedrisat Kanunu değiştirmek oldu. Onun için bu konuyu konuşurken havasetinen konuşmayacan. Evrensellik ve bilimselliktir bu söz konusu olan. Atatürk’ün eğitim sistemine getirdiği evrenselliği bu yansıtmaz burada. Bu ancak ve ancak neyi yansıtır bilir misiniz? O darbeci mantığın 12 Eylül rejiminin getirip Atatürk’ün Tevhidi Tedrisat Kanunu değiştirerek getirdiği ırkçılığa dayalı Türk İslam sentezini ifade eden söz biçimidir bu. İdeolojik tartışmayı derinleştirme çünkü bunlar Türkiye’de çoktan değiştirildi artık, çoktan farklılaştı bunlar. Onun için bu temel noktayı böyle basit bir takım cümlelerle ifade etme. Burada belirtmek istediğim ikinci bir nokta ise şudur? Bu da çok ilginçtir ha! Sayın Eroğlu. Vergi konusu. Stopaj vergisi diğer başka noktalar, hepsi birer unsur. Var

141

burada bunları belirttim. Ama bir ifade var ki, çok ilginç. Çağdaş teknolojilerden faydalanarak otomasyonun daha sağlıklı ve daha süratli işler hale getirilmesi ile istihbarat kaynakları artırılacaktır. Aman Allahım! Aman Allahım titredim bunu okuduğumda. Otomasyon önemlidir. Otomasyon önemlidir. Peki istihbarat kaynakları artırılacaktır ne demektir? Muhbirlere de vuracaksınız? İspiyancılar Teşkilatı kuracaksınız? Otomasyon gümrükten bir mal girdi kaydın altına alınması. Yarın başka bir nokta ile geldi mi bu ithalatın mukayesesinin yapılmasıdır otomasyonun özelliği budur. Ne yapacaksınız fişlemeye mi giriyorsunuz? İstihbarat kaynakları hiçbir Hükümetin programında yok. Muhbirler ağı, ispiyoncular mekanizması kuracaksınız? Resen vergiyi uygulamayı söyleyen bir hükümetin bunu da zikretmesi çok önemlidir. Gerçekten, gerçekten önemlidir bunu da belirtmek istedim. Bu ibare burada çok önemli. Eğitim Bakanımız geldiğine göre son olarak kendisine şunu söylemek isterim. Bu Milli Eğitimde müfredatta evrensellik yok noktasından ayrı olarak bir başka özellik daha var. Bir başka özellik daha var. Diyor ki; sporla ilgili bölümde Sayın program ve bunu yazan arkadaşlarımız sporda havuz sistemine değinmiyor mesela. Bu çok önemli bir şeydir. Havuz sistemi oluşan bir kaynağın kullanımını ilgili birime devretmektir. Yani siyasi taalluktan çıkarmaktır. Ben öngörürdük, siz öngörmeyeceksiniz. Örneğin futbol dışında da diğer federasyonlara da havuz sistemini kurmanız lazım ve o federasyonlar yönetmesi lazımdır bunu. Sayın Bakan eğer eskiye dönerseniz ve iki dudak arasında Bakanın bu spor kulübüne bu kadar para, bu spor kulübüne bu kadar para bu işten çıkamazsınız ve mahvolursunuz size söyleyeyim. Kesinlikle mahvolursunuz spor da mahvolur. Bu havuz sistemi kriterler ve seçilen futbol federasyonunun bunu kullanması denetiminin devlet tarafından yapılması. Örneğin Niyazi Okutan Bey’in yerine Sayın Ömer Adal seçildi. Biz asla Ömer Adal seçildi diye havuz sistemini bozmadık kusura bakmayın. Futbol Federasyonu bunu yaptı. Bir beyanatınızı gördüm üzüldüm Sayın Bakan. Dediniz ki, bu şeyde Londra’da lig şampiyonu, kupa şampiyonu bir heyecan yaratsın diye bir şey olduk.Verdiğiniz beyanat şuydu; ita amiri olmadığı için Eylül’e atadık bunu.

MİLLİ EĞİTİM GENÇLİK VE SPOR BAKANI KEMAL DÜRÜST (Yerinden) – Yok canım öyle bir şey.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Basında ben öyle okudum.

KEMAL DÜRÜST (Yerinden) (Devamla) - Yok öyle bir şey.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Sayın, o zaman yalanlayın basındaki bu sözü.

KEMAL DÜRÜST (Yerinden) (Devamla) - Hükümet güven oyu almadığından dolayı...

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - İta amiri olmadığı için çıktı.

KEMAL DÜRÜST (Yerinden) (Devamla) - Yok, öyle bir şey yok. Öyle bir basında da yer almadı görmedim ben hiç.

142

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Peki. Yok çıktı.

SONAY ADEM (Mağusa) (Yerinden) – Güvenoyu almadı da yüzde 1 kesintiye gittiniz maaşlardan.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Şimdi ita amirliği olmadığı için. İta amiri bakandır Sayın Bakan.

KEMAL DÜRÜST (Yerinden) (Devamla) - Öyle bir beyanatımız olmadı.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - İta amiri bakandır, ita amiri bakandır.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Mağusa) (Yerinden) – Güvenoyu almadığına göre daha bakan değildir.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Hayır bakandır, güvenoyu almasa da bakandır. Özür dilerim.

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) - Güvenoyu alacak yeni bakan seçilinceye kadar bakandır.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Olamaz böyle şey. Güvenoyu almadan da bir bakan bakandır, güvenoyu almadı mesela bu Hükümet ne olacak? Düştü. Yenisi kurulana kadar bu hükümet hükümettir. Olabilir mi böyle şey! Ne oldu öyle bir şey olursa alacak çantayı Kemal Bey gitsin Omorfo’ya.

KEMAL DÜRÜST (Yerinden) (Devamla) - Ama böyle bir beyanat yok Sayın Ferdi Bey.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Mümkün mü? Mümkün mü böyle bir şey?

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) - Güzelyurt’a gidecek.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Güzelyurt’a bir şey değil.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) - Omorfo’ya değil.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Ben size bir şey söyleyeyim bu isim saplantısından hiçbir şekilde yüksünmem. Güzelyurt’ta derim, Omorfo’da derim. Bak, tartışırlar şimdi Türkiye’de köy isimlerini geri vermeğe senin kafa çok eskide kaldı be Zorlu Töre. Bak birazcık şey et bu işi. Bak Ermenistan’a gitti Türkiya’nın Cumhurbaşkanı. Sen birazcık hafif kafayı, hafif kafayı birazcık böyle modernize et. Onun için

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Türkiya değil, Türkiye’dir.

143

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Ha, o başka bu başkadır. Anavatan deme öyleyse bundan sonra.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) - Türkiye’dir, Türkiya ...

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Onu boş ver, senin kendine göre bak. Türkçe konuşmayı da sen kendin kurs açta kendin öğren Türkçe konuşmayı. Onun için bu noktadaki pozisyonda budur. Sen önce modern olmaya, çağdaş olmaya doğru adımlar at ona göre konuş. Senin modan çok eskide kaldı. Onun için eski modalar daima böyle arada bir nostalji olsun diye de hatırlanır eski otomobil yarışları gibi. Kusura bakma. Onun için böyle fikirlerinde arada bir gözükmesinde fayda var. Unutmayalım bazı eski faşizan eğilimlerin ne olduğunu da hatırlatması için bize eski otomobillerin, antika otomobillerin bazen yarışma yaptığı gibi de bu tür hadiselerle beraber yaşamakta bir zevk verir insana, o da ayrı bir hadisedir.

Şimdi burada Sayın Spor Bakanına söylemek istediğim bir nokta var, Milli Eğitim Bakanına. Diyor ki, bu Hükümet Programında gençlerimizin dünyada bizi temsil edebilir bir noktaya ulaşması için yetiştirilmelerine katkı sağlayacağız. Bu beni üzdü bu ifade. Dünde bu gençleri bu ülkenin, yani sizde 18 yaşındayken dünyada bu halkı temsil etmeye yatkın ve yetişkindi. Derviş Beyin 18 yaşındaki gençlikte öyleydi. Benim yaşımdaki gençlikte öyleydi. Onun için dünyada bizi temsil etme yetkinliğine yetiştirilecektir gençlerimiz demek bu güzel sözün arkasında bütün bu gençlik kalitemizin buna bugün ulaşamadığını söylemek demektir. Sayın Milli Eğitim Bakanımız. Bu doğru değil, hiç doğru değil. Güzel sözler söylenecek diye yazılan bu ifadeler batar adama. Kendini dünden farklılaştıracan diye söylenen bu sözler çok batar insana. Çünkü bu ülkenin gençliği dünde, bugünde yarında bu dünyada bu halkı temsil edebilecek yetkinlik ve yeterliliktedir ve düzeydedir. Gelişmesine katkı sağlayacağız ama böyle ifade çok üzücü. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı olarak bu noktada genç bir insan olarak da bunu çok fazla bulduğumu sana söylemek isterim. Batar bu ibare. Güzel sözler söylenecek diye yapılan bu noktalar hiç de ehil değildir, sağlıklı değildir.Şimdi burada aynen okuyayım ifadeyi istersen sana. Gençlik ve Spor Politikası uygulanarak ülkesini temsil etme bak, onuru taşıyabilen bir gençlik yetiştirme yoluna gidilecektir. Yahu, bu onuru taşır bizim gençliğimiz Sayın Bakan.

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) – Geldim, geldim ha.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Efendim. Geldin peki. Buna bağlı olarak son olarak belirtmek istediğim bir şey bu sporda bu sponsorluk işini yasası çıktı, yaşama geçmedi. Devam edelim bunu ilerletmeye. Ama Sayın Bakan söyleyeyim size bu havuz sistemini bozmayın. Bozarsanız büyük bir sıkıntıya uğrayacaksınız. Elektrikte gösterilen hedeflere yürekten katılıyorum. Tam desteğimiz olacaktır elektrikteki hedeflere. Ama eksik kalan bir nokta var ilgili Bakan arkadaşım da yok burada bunu da söyleyeyim. Örneğin 30 megavatlık yeni bir jeneratör, yani santral getirmekten söz ediyorsunuz. Çok sevindim. Sayın Maliye Bakanımız yok. Gece gündüz televizyonlarda yaptığımız santral yatırımının ve elektrik yatırımlarının fuzuli olduğunun beyanatlarını verdi gereksiz olduğunu söylerdi Sayın Ersin Tatar.

144

MEHMET ARİF TANCER (Girne) (Yerinden) – Türkiye’deki jeneratörler.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Öyle derdi.

MEHMET TANCER (Yerinden) (Devamla) – Sırmayla getirecek.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Şimdi, şimdi..ne jeneratörüdür?

MEHMET ARİF TANCER (Yerinden) (Devamla) – Gemi jeneratörü.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Öyle mi?

MEHMET ARİF TANCER (Yerinden) (Devamla) – Öyle, öyleydi evet. Santral...

FERDİ SABİ SOYER (Devamla) – Ha. Öyle mi, bizim getirdiğimiz odur. Şerife Hanım öyledir? Yani hala daha seçim meydanlarındasınız Şerife Hanım.

ŞERİFE ÜNVERDİ (Lefkoşa) (Yerinden) – Yok. Gerçekleri söyleriz.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Ha, gerçekleri söylersiniz. AKSA Sayın İrsen Küçük’ün Enerji Bakanlığı döneminde bu ülkeye kazandırılmış bir santraldir özel sektör. AKSA Santral ise Vasvilya Firmasının senin gemi motoru dediğin motorların aynisidir o, o gelen santral ayni fabrikadan. Aynisidir, modeli bir yenidir Şerife Hanım. Onun için bize laf atacaksın diye, bize laf atacaksın diye Hükümetinin ve bu Hükümetinde görev ifa eden Sayın Bakanın yaptığı güzelliği de çamur atma, atma. Çamura atma. Ne bizi çamura at, ne kendi partinin yaptığı bir hizmeti darala. Hayatım boyunca ben bunu söylemedim ve Sayın İrsen Küçük’ü hep takdir ettim. Ot o 70 megavatlık santrali tenkitim neydi? Üretimin yüzde 70’ini alamıyoruz altyapı eksikliği nedeni ile. Tamamladık onu alıyoruz. Hep takdir ettim onu. Yapmayın böyle Allah aşkına. Bu memlekete kim ne güzellik kazandırdı ise başımızın üstünde tacı olsun. Başımızın üstünde tacı olsun. Bu Hükümet programımızda yaptığımız işlere devam edeceksiniz. Bakın; çok fenama gitti burada onu da söyleyeyim Sayın Hasan Taçoy’a. Okurum dün televizyonda izledik. İlk icraatım dedi tayyare geldi iki tane yangın şeyinden, otomobilinden de şey yaptı kendine tören ile böyle.

BAYINDIRLIK VE ULAŞTIRMA BAKANI HASAN TAÇOY (Yerinden) – Ben yapmadım.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Yani kim yaptıysa böyle iki tane yangın otomobilinden fışkırttılar geçti altından tayyare. Tayyare. Dedi ki; ilk icraatım, ilk icraatım.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Masaya oturur oturmaz bulduğum ilk problem.

145

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – İlk problem ve açtığınız ve ilk icraatım. Bu sıkıntılı bir icradan sonra, seçim dönemi içinde Kıbrıs Türk Hava Yollarının arka arkaya aldığı ülkemizin uçak filosunu kazandırmaya katkı sağlamak için getirdiği önemli bir adımdır. Bu gerçekleşti en son aşamada bir problem vardı. Sayın Hasan Taçoy’a ben görevi devrederken bununla ilgili problemi aktardım, bitirildi bu iş çözüldü. E, herkes bir teşekkür bekler yahu. Herkes bir teşekkür bekler bunun da çok meraklısı değilim. Ama, bakın, bakın bu Hükümet programında bir ibare var. Biraz evvel Dışişleri Bakanlığında belirttim. Dışişleri Bakanlığında. Diyor ki; 2005 yılında Türkiye Devlet Bakanı ve Bayındırlık Bakanı tarafından imzalanan protokolle.

KADRİ FELLAHOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Tek taraflı imzalandı.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Kiminle imzaladın? Bu protokolü kim hazırladı? Yapmayın böyle. Yazıktır, günahtır, ayıptır. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Bakanı ve Bayındırlık Bakanı tarafından imzalanan. Kim hazırladı bu Protokolü? Kimin adına hazırladı? KKTC Hükümeti hazırladı.

KADRİ FELLAHOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Bu kadar da düşmanlık olmaz be.

SONAY ADEM (Mağusa) (Yerinden) – E, Avrupa Birliği bize vermez böyle bir haberi.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla – Kimin adına bunu gidip Türkiye ile görüşerek bu projeleri, bu hedefleri koyup tartışarak yaptı? Kıbrıs Türk halkı adına. Kaynağını ve finansmanını kimden aldı? Türkiye’den. Kim imzaladı? KKTC Hükümeti. Geldi devretti yeni KKTC Hükümetine.

ÖMER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Kendileri yoktu ya.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Sevindim bunlar devam edecek. Yazıyorsunuz zaten ne yapacaksanız bu çerçevede planlanan bir pozisyondur, çünkü ben inkar etmedim 2002-2010 KKTC Master Planı uygulamasını uyguladım. Ama bunu yapmayın ayıptır. Ne yazdıysanız siz bizim yaptığımız işlerin devamını öngörüyorsunuz. Ne güzel. Bundan şikayet etmiyorum. Hiç şikayet etmiyorum. Buraya ben beklerdim yazmayasın ya bizi oraya yazmayasın.Beklemezdim yazasın ama yazmayacaktın buraya Türkiye Devlet Bakanı ve Bayındırlık Bakanı tarafından imzalanan. Yani kim? E ayıptır, yazıktır, günahtır bu kadar da inkar olmaz. Yazdığın sayfalar dolusu pozisyon bu Protokolde imzalattığımız başlattığımız devam eden ve devam edecek olan çalışmaların sonudur. Bunun içerisinde Güzelyurt çift şeritli yolu da vardır, Karpaz yolları vardır, Kuzey sahil şeridi yolu vardır, diğer bütün yollar köy yolları vardır, önemli bir kısmı yapılmıştır ve daha geri kalan da yapılacaktır. E, bu olacak iş değildir artık kusura bakmayın. Yani bu tür hadiselerde bir taraftan birlik beraberlik öbür taraftan herkes unuttu bir kenara attı.Yani incirleri yiyeceksiniz ağacın da beline vuracaksınız kazmayı. Yoğudunuz Sayın Maliye Bakanı çok sevindim. Elektrik Santralı yapmayı yanlış yatırım verdiniz. İçinde bulunduğunuz hükümet otuz megavatlık daha bir enerji santralını

146

kazandırma için hedefi koydu programına çok sevindim çünkü bunu da öngörürdük. Ancak elektrikte Sayın Bakan özellikle ihalesi Avrupa Birliği tarafından açılan şu anda bağlanan Akıllı Sayaç İhalesi Mali Yardım Tüzüğü bağlamında bağlanmıştır. Bu şartnameye bağlı Akıllı Sayaç İhalesine derhal çıkılması lazım ve akıllı sayaçların Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde kullanıma getirilmesi lazımdır derhal. Çünkü bu uzun ve eziyetli bir çalışmanın sonucunda bağlanmıştır Akıllı Sayaç İhalesi sonuçlanmıştır ve bu tarzda Akıllı Sayaç İhalesinin benzer şartnamesi İhale Komisyonuna havale edilmiştir. Biz de bunu yap-işlet modeli ile çıktığımız zaman bütün ülke akıllı sayaç noktasına gidecektir. Bu akıllı sayaç müthiş bir hadisedir. Bir yandan ciddi bir personel tasarrufuna gidecektir her yurttaş evinin kapısında okuyacak harcamasını gidip okunduydu geldiydi kağıt gittiydi işi kalkacak orta yerden gidip ödeyecek ücretini aynı zamanda bu akıllı sayaçta tarife, gece tarifelerinde ucuz tarife yazılacak ve yurttaş örneğin evinde çamaşır makinesini o gece ucuz tarifede işletecektir. Bu şekli ile hem hatlarımız yoğunluktan, hem pik yoğunluktan, hem de yurttaş parasal yükten azalacaktır. Onun için bu akıllı sayaç işi müthiş bir hadisedir buna devam edin lütfen. Konpenzasyon sisteminin ihalesi sonuçlanma aşamasındadır. Bunu bitirin. Bir an evvel konpenzasyonu bitirin ki reaktif enerjinin işletmelerdeki kullanımını verimli bir hale döndürelim ve yakut tasarrufunu sağlayalım.

İkincisi, üçüncüsü ve en önemlisi Avrupa Birliğini ikna ettik, Mali Yardım Tüzüğü kapsamındaki ihalesini aştı ıskada sisteminin. Bugünlerde bitiyor.Bunun takipçisi olun bu skada sistemini geri kalan ki bunu on trafoya bağladıydık geri kalan yedi trafoya yani Lefkoşa’nın doğu yakası, Orta Mesarya, Magosa, Karpaz ve Girne’nin doğu yakasını da skada sistemine bağlayalım ve memleketin enerji işini kökten temizleyen bir noktaya girelim. Bu üç konuyu yani;

1) Otomatik sayaç, akıllı sayaç,

2) Kompenzasyon sistemini,

3) Skadaya’yı.

Bunlar sonuçlanma noktasında olan bir kısmı sonuçlanan işlerdir. Bunları tamamlayıp elektrik işini sonuçlandıralım ve bu işi bitirelim. Dinlediğiniz için teşekkür eder, saygılar sunarım. Ulusal Birlik Partisi Hükümetinin programına Mecliste ret oyu vereceğiz. Biz evet oyları kadar hayır oylarının da her zaman değerli olduğuna inandık, bunu sürdürdük ve bu çerçevede hükümetin yapmaya çalıştığı bir kısım olumlu işlere katkı sağlayacağız ama bu vizyon bozuklukları çok yanlış. Bu ideolojik felsefe bütünlüğüne sahip olmamak çok yanlış bir pozisyon, bunları şekillendireceğiz.Bu arada hükümet programında polisin Başbakanlığa bağlanacağı zikredilmektedir. Geçmiş dönemde de bunu ifade ettiğim için çok rahatım. Eğer Mecliste bulunan Polis Yasası gerçekleşmezse yani polisin üst kademe yöneticilerinin Müdür, Müdür Muavininin dört yılın sonunda emekliye ayrılması ve her bir kademede bulunan polis memurunun, polis subayının otomatik olarak belli bir noktaya kadar terfisi ve belli bir kademeden sonra sınav mekanizmasına dayalı ilerleme gelmezse bilin ki polis o zaman hükümetin polisi olur, Başbakanın polisi olur ve polis sivil bir otorite değil, Rum tarafında olduğu gibi politikanın göbeğinde debelenen bir

147

teşkilata dönüşür. Onun için bu adımı destekleyeceğiz ama Polis Yasasında bu özerkliği gündemde tutacak düzenlemeleri öncelikle yapmak kaydı ile bunu geçmişte de çok söylediğim için şimdi de söylemekten çekinmiyorum. Teşekkür eder, saygılar sunarım.

BAŞKAN – Buyurun Sayın milletvekili.

SERDAR DENKTAŞ (Lefkoşa) – Sayın Başkan, Sayın milletvekilleri; görevi devreden hükümet ve ayni zamanda siyasi yelpazenin sol kanadından bakınca hükümet programının nasıl görüldüğünü biraz önce Sayın Soyer’den dinledik. Şimdi bir de liberal merkez kanattan bakınca nasıl görünüyor onu anlatmaya çalışacağım

TARIM VE DOĞAL KAYNAKLAR BAKANI NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) – Yani her taraftan incelenecek.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Ee, öyle görülüyor. Konuşmalarım esnasında özellikle atıfta bulunmadığım ve altını çizmek istediğim iki konu vardır. Biri eğitim, biri turizm. Eğitim içerisine gençliği, sporu da koyuyorum. Bütün Bakanlara elimizden geldiğince ve talep ettikleri müddetçe katkıda bulunacağız ama özellikle bu iki Bakanlığa Milli Eğitim, Gençlik, Spor Bakanlığına ve Turizm Bakanlığına, Turizm Çevre Bakanlığına, Turizm Çevre ve Kültür Bakanlığına talep etmeleri halinde birikimlerimizi, düşüncelerimizi aktaracağız bu süreç içerisinde, hükümet süreci içerisinde. Ne zamana kadar? Gelecek Meclis açılışından hemen sonra başlayacak olan Bütçe görüşmeleri var, o döneme kadar kendilerini de yakından izleyeceğiz. Eleştiri yapacaksak da bu eleştirilerimizi o döneme bırakıyoruz.

Sayın Başkan, Sayın milletvekilleri; yeni dönemin hayırlı olması dilekleri ile başlayacağım konuşmamın sonrasında ortaya koyduğumuz dileğe rağmen bu yeni dönemin çok da hayırlı olmayacağını gördüğümüz bir programı eleştirmekle konuşmama devam etmek zorunda kalmak beni hem üzüyor, hem de gelecek ile ilgili kaygılandırıyor. Daha Hükümet programının başında sıralanan olumsuz unsurlar gelecek ile ilgili başarısızlığın peşin kabulü olarak sırıtmaktadır. Oysa bu koşulların varlığı, bütçedeki açık, ülkemizin bütün sektörlerinde var olan sorunlar zaten bilinen olumsuzluklardı. Ve Sayın Başbakan Eroğlu, seçimden öncesinde bu durumu bir yıkım olarak değil kül devralacağız benzetmesi ile de ortaya koymuştu. Bu nedenle şimdi tek başına iktidar etme imkanını yakalamış bir partinin Hükümet Programının öncesine bunları koyarak dillendirmesi ancak ve ancak şimdiden kendilerinin de kabul ettikleri başarısızlığa kılıf hazırlamak anlamına gelmektedir.Biz bu konuda mazeret kabul etmeyeceğimizi içine düşülmüş olan durumu bilerek bu mevkilere talip olan kişiler arasından Sayın Derviş Eroğlu’nun büyük bir imkanı ele geçirme şansını yakalamış olduğunu hatırlatarak kendisinin ve hükümetinin böyle bir mazeretin arkasına saklanma hakkına sahip olmadığını belirtmek isterim. İşin üzücü tarafı biz ve halkımız bu söylemleri bir mazeret olarak kabul etmeyecek olsak da daha işin başında başarısızlığı hedef olarak belirlemiş bir Hükümet Programı ve sahiplerini bu nedenle eleştirmek durumunda kalmaktayız. Oysa halkımızın beklentisi varolan ve birikmiş sorunları çözme yönünde adım atacak bir hükümettir. Ne acıdır ki mevcut sorunlardan bıktığı için “bunlar gitsin ve kim isterse gelsin” diyerek böylesine büyük bir imkanı tek bir partiye veren halkımız bir kez daha

148

hayal kırıklığı ile karşılaşacaktır.Bunun daha yolun başından belirgin olarak ortaya çıkması mevcut sorunların çözümlenmeyeceği bir yana seçim döneminde insanımıza verilen devlette istihdam vaatleri ve ayakları yere basmayan birçok sözün de yerine gelmeyeceğinin teyidi olan bu Program halkımızın bir kez daha sükutu hayale uğramasına neden olacak ve bu hayal kırıklığı da insanımızı aslında çok sıkı bir şekilde sahip çıkması gereken devletimizden daha da soğutacaktır. İşte bu nedenle hala daha kutlama şenliklerine devam eden Ulusal Birlik Partisinin Hükümet Programına daha ilk günden yüksek dozajda eleştiri getirmek hiç istemediğimiz halde bir gereklilik olarak ortaya çıkmıştır. Gereklilik diyorum çünkü bu Programla ortaya çıkmıştır ki seçim sürecince söylediğimiz gibi Ulusal Birlik Partisinin tek projesi iktidara gelmekti. İktidar süreci ile ilgili bir projesi yoktu ve bu Programı okurken görmekteyiz ki proje bir kenara esasen bir hazırlık da yoktu. Halkımızın beklentisi biriken sorunlara çare üretilmesidir mazeret değil.Bu Programda halkımızın sorunlarının çözümü için söyleyecek bir sözü olmayanların, iktidar için bir hazırlığı olmayanların ortaya koydukları mazeretler ve ardından, sorunların çözümü için hazırlanmak üzere zaman ihtiyaçlarının ortaya konulmuş olmasının dışında varolan tek şey halen yapılmış olanların devam ettirileceği beyanlarıdır.Bu okuduklarımız sonrasında bu Hükümetten sorunlara çare beklemek gerçek anlamı ile abeste iştigal olacaktır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, öncelikle Başbakanlık ile ilgili program hedeflerinden işe başlayacak olursak, şu ana kadar söylediklerimin ana nedenleri kabine ile ilgili olarak daha önce bir basın kuruluşuna yapmış olduğum güçlü Başbakan, zayıf hükümet benzetmemin nedenleri çok daha iyi anlaşılabilecektir. O sözü söylerken hiçbir şekilde, hiçbir Bakan arkadaşıma bir saygısızlık etme niyetim yoktu. Biraz sonra anlatacaklarımla zaten kendileri de söylemimin kişisel bir değerlendirme olmadığını, kişilere yönelik bir değerlendirme olmadığını kendileri de anlayacaktır.Başbakanlık altında kurulacak olan yeni birimler ve mevcutların birleşiminden ortaya çıkan tabloya kısaca bir göz atalım.

1) Başbakanlık Ekonomik Koordinasyon Kurulu.

2) Başbakanlık Teftiş Kurulu.

3) Kooperatif Şirketler Mukayyitliği.

4) Esnaf Kredi ve Kefalet Kooperatifi.

5) Vakıflar İdaresi.

6) Vakıflar Bankası.

7) Bürokrasinin Azaltılması Birimi.

8) Vatandaşın Hakkını Koruma Birimi.

9) AB Koordinasyon Merkezi.

149

10) Bayrak Radyo Televizyon Kurumu.

11) Yayın Yüksek Kurulu.

12) Polis Örgütü.

13) Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı.

14) Sivil Savunma Teşkilatı.

15) Bakanlar Kurulu Genel Sekreterliği.

16) Devlet Planlama Örgütü.

17) Devlet Basımevi.

18) Merkezi Mevzuat Dairesi.

19) Personel Dairesi.

20) İzleme Kurulu. Bu görüntüye baktığımızda Başbakan Sayın Eroğlu’nun aslında 2003 öncesi eski

ve değişmez üniformasını yeniden giydiğinin işaretini almaktayız. Öyle anlaşılıyor ki siyasete yeni bir vizyon getirme yaklaşımı Bakanlar Kurulu listesinden ibaret kalmış, genellikle genç, dinamik diye kabul gören Bakanlar aslında eski zihniyet tarafından oluşturulan yeni birimler vasıtasıyla de ablukaya alınmıştır. Sayın Eroğlu Başbakanlıkta kuracağı yeni birimler ile aslında kendi kabinesine güvenmediğinin mesajını da vererek tüm yetkileri bir kez daha kendi üzerinde toplamıştır.Başbakanlığın asli görevi olan yönlendirme ve toparlama misyonu yerine kendine bağlı alt birimler oluşturmak sureti ile Bakanların icraatlarını direkt olarak yürütme görevini de üstlenmesinden anlaşılan bu hükümetin misyonunun sadece ve sadece partiyi gelecek yıl yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve yerel yönetim seçimlerine hazırlamak olduğu ortaya çıkmıştır. O güne kadar başarılamayacak olan vaatlerin mazereti de zaten şimdiden ortaya konmuştur. Hedef, halkımızın sorunlarına çözüm üretmek değil, gelecek seçimleri de kazanmaktır.Hedef bu olunca da halkımızın sorunlar yumağı içerisinde debelenmeğe devam etmesi de kaçınılmaz olmaktadır.

Sayın Başkan, Sayın milletvekilleri; Kooperatiflerle ilgili bozulma süreci geçmiş UBP hükümetleri tarafından başlatılmış, Kooperatif Merkez Bankasındaki partizanca uygulamalar hem UBP hem de CTP’nin bir yanlışı olarak devam ede gelmiştir.Kooperatif Merkez Bankasının gerçek sahiplerine devredilmesi için gerekli yasal hazırlıkların nasıl yapılacağını hep birlikte izlemeye alacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın. İlgili Yasa Tasarısı hazırlanırken Kooperatifin gerçekten sahiplerine mi yoksa o sahiplerin içinden sadece UBP’li olanlara mı devredileceği hususunu mercek altına almak durumundayız.

150

Üreticileri kemiren ve üretimi köstekleyen durumdaki üretici kooperatiflerini desteklemeye devam edeceğini programına yazan bir hükümetin liberal ekonomik düzenden bahsetmesi ne kadar inandırıcıdır merak etmekteyim. Üstelik bu yaklaşım AB normlarına da uyum göstereceğini söyleyen bir hükümet tarafından ortaya konmuşsa o zaman AB normlarına uygun Rekabet Yasası ile bu hedefin ne kadar uyum içerisinde olduğuna da bakmak gerekecektir. Halen zararda olduğu için Kooperatif Merkez Bankası bünyesinden çıkartılan benzeri kuruluşların liberal ekonomiye inanan bir hükümet tarafından üreticiye hizmet edecek şekilde teşkilatlandırılması gerekirken mevcut hali ile desteklenmeye devam edileceğinin açıklanması kelimenin tam anlamı ile samimiyetsizliğin bir göstergesidir.Bu olsa olsa gelecek seçimlere yönelik şirinlik göstergesi olarak Hükümet Programına konmuş ve zamana bırakılmak sureti ile iflaslarının seçim sonrasına erteleneceğinin ifadesidir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, Merkezi Mevzuat Dairesi halen kurulu olarak elinizin altında dururken Bürokrasinin Azaltılması Biriminin oluşturulacağının Hükümet Programına konmasının tek nedeni o Birimin başına bir partiliyi getirmek olabilir. Bürokrasiyi azaltmak için yeni ve ek bir bürokratik birimin oluşturulma hedefinin başka hiçbir anlamı yoktur. Bu işlem yani bürokrasiyi azaltma halen mevcut bulunan daire tarafından yerine getirilebilecekken böylesi bir yeni eklemenin yapılmasının başka türlü izahı mümkün değildir. Yine birilerinin memnun edilmesi memleketin esas kanayan yarasının üzerine gidilmesinden daha öncelikli olmuştur. Hele Vatandaşın Hakkını Koruma Birimi tam anlamı ile traji komik bir hedef olarak göze çarpmaktadır.Vatandaşın hakkını koruma bizzat hükümetin devlet eli ile yapması gereken asli görevidir. Şimdi bu görevi yerine getirecek yeni bir bürokrat atanacak ve vatandaşın hakkı korunacaktır.

SONAY ADEM (Mağusa) (Yerinden) – Bakanları Denetleme Birimi olacak. Bakanları.

TARIM VE DOĞAL KAYNAKLAR BAKANI NAZIM ÇAVUŞO0ĞLU (İskele) - Eskileri ve yenileri.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Hükümeti bu anlamda ciddiyete davet etmek gerçekten farz olmuştur.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Olmada habersiz Derviş Eroğlu’ndan birşey yaparlar.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) - Ombudsman müessesi hakkının yendiğine inanan vatandaşın başvurabileceği bir yer olarak, bir makam olarak oluşturulmuştur ve anayasal bir kurumdur. Şimdi bu Program ile birlikte anayasal bir kurumun görevi bir birime verilmek isteniyorsa bunun ardında yatan gerekçe çok iyi açıklanmak durumundadır. Ombudsman yetkileri yetersiz kalıyorsa ki kalıyor gelin hep birlikte yetkilerini artıralım ayarlayalım. Ama bunca yıllık Başbakanlık yapmış bir kişinin başkanlığında oluşturulan bir hükümet böylesi bir hedef ile ortaya çıkıyorsa burada hedefin birim oluşturmaktan çok birimi daha mutlu etmek hedefi olarak ortaya çıktığı da aşikardır.

151

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, Polis Örgütünün Başbakanlığa bağlanması yönünde girişim yapılacağı hedefi ilgimi çeken önemli hususlardan bir tanesi olmuştur. Neden İçişlerine değil de Başbakanlığa bağlı olacak meselesine benim aklım takıldı. 1990-91 yılında İçişleri Bakanı olarak görev yapmakta olduğum tarihlerden Koordinasyon Kurulundan polisin İçişlerine bağlanması gündeme geldiğinden Sayın Eroğlu yine o dönemin Başbakanı olarak o dönemde de polisin Başbakanlığa bağlamak isteyince konu ilerletilmemiş ve rafa kaldırılmıştı. O gün bugündür polisin siyasi emeller uğruna kullanılmak istenildiği inancı kendi içime yerleşmiş ve bu nedenle polisin sivile bağlanması konusu her açıldığında bu konudaki kuşkularımı dile getirmişimdir. Aradan on yedi yıl geçtikten sonra hala daha aynı mantığın devamını görmek gerçekten ilgimi çekti. Programda polisin sivile sivilleşmesi yerine veya İçişlerine bağlanması yerine Başbakanlığa bağlanmasının hedeflenmesinin anlamının iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Bütün bakanlıklar aslında Başbakanlığa bağlı olduğuna göre polis eğer sivilleşecekse ve bunun altında bir siyasal yaklaşım yoksa polis neden İçişlerine değil de Başbakanlığa bağlanacak. Bu yaklaşım sadece bir bakana olan güvensizlik mi yoksa gücü elden bırakmama yaklaşımı mı? Eğer güç meselesiyse o zaman bu gücün nasıl politik amaçlı kullanılabileceğini düşünmek bile istemiyorum. Biraz önce Sayın eski Başbakan Ferdi Sabit Soyer, Nakil Tüzüğü ve Polis Yasasının ele alınması, bunun iyice ayarlanması ve ona göre geçirilmesi gerektiğini söyledi. Ben sadece yasalarla ve tüzüklerle bu işin olacağına inanan biri değilim.Ayni zamanda mentalitenin de değişmesi lazım ki polis bir siyasal güç olarak hükümetler tarafından kullanılamasın. O mentalite değişmediği müddetçe polisin sivilleşmesi konusuna hep şüphe ile bakacağımı ben burada bir kez daha tekrarlamak isterim.

Sayın Başkan, Sayın milletvekilleri; aslında olay basit. Polis olayı ile başlayan ve dış siyasi yaklaşıma kadar uzanan bu programın içeriği atanan Bakanlar sadece ve sadece Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik halkımızın değişik kesimlerine selam niteliği taşımaktadır.Amaç, sorun çözmek değil, şirin görünmektir. İki farklı görüşün uzlaşarak asgari müştereklerde yazabileceği bir program bundan farklı olur muydu bilemem. Ancak tek başına iktidar olma gücünü elde etmiş bir partinin kendi ana tezlerinden uzaklaşarak yazmış olduğu bu programı bizi bu yönde düşünmeye sevk etmektedir. Ortaya konulan hedeflerin bir kısmında anayasal değişikliklere ihtiyaç duyulduğu bir gerçektir. Zaten hükümet de anayasal değişiklik tartışmalarının kaldığı yerden devamını talep etmektedir. Aslında bu yaklaşım bize göre Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar Cumhuriyet Meclisini anayasal tartışmalara çekmek sureti ile zaman kazanmak, gündem değiştirmek, gündemdeki sorunları örtmek yaklaşımından başka birşey değildir. Böylelikle hem Meclis meşgul edilecek hem de gündem değiştirilmek sureti ile çözümlenemeyen sorunların suçlusu olarak muhalefetin engellemeleri gösterilecektir. Temmuz, Eylül arası tatile girecek Meclis yeniden göreve başladıktan sonra Bütçe görüşmeleri başlayacak, hemen ardından ise yeniden seçim sürecine girilmiş olacaktır. Ondan sonrası zaten tufan. Yaklaşım budur. Bunu görerek işaret etmemek her şeyden önce kendi tecrübemize ve zekamıza hakarettir.

Sayın Başbakan, Sayın milletvekilleri; gelelim ekonomiye. Özellikle programın bu bölümü Ulusal Birlik Partisinin ne kadar hazırlıksız olarak iktidara taşındığının en açık göstergesidir. Aslında hükümete yönelik öfkenin büyüklüğü tek başına olmasa bile

152

Ulusal Birlik Partisinin hükümete geleceğinin en kesin göstergesiydi. Buna rağmen halkımızın en önde gelen sorunu haline gelen ekonomik açmazlara yönelik hiçbir hazırlık yapmamış olmak ayni zamanda Ulusal Birlik Partisinin en büyük ayıbıdır da. Sorunları sadece bilen değil ayni zamanda yaşayan bir kesimin bu kadar hazırlıksız bir şekilde bu sorunları devralmak istemesi ayni zamanda bir saygısızlık olarak da kabul edilebilir. Halkımızın kapıldığı öfkenin büyüklüğü içinde bu gerçeği oy vermeyerek, bu gerçeği görmeyerek oy vermiş olması maalesef önümüzdeki dönem içinde sorunlarının çözümüne olanak sağlayamayacak. Ümit ederim gelecek seçimlerde ayni hataya düşülmez ve programlar daha bir önem kazanır duruma gelir.

Sayın Başkan, Sayın milletvekilleri; ekonomik bölüme direkt olarak programın ilk giriş bölümü ile başlamak istiyorum. Diyor ki program hükümetimiz küreselleşen ekonomide rekabete dayalı serbest piyasa ekonomisinin ülkemizin refah düzeyinin azami seviyeye taşımaya en uygun ekonomik sistem olduğuna inanmaktadır. Rekabete dayalı serbest piyasa ekonomisine inanıyormuş hükümetimiz. Seçim sürecine girilmeden önce UBP karma ekonomik sistem ile ilgili olarak araştırma yapmaktaydı.Bu bilgi iş çevrelerinden bize de aktarılmış ve ayni çevrelerin de yoğun tepkisi ile karşı karşıya kalmıştı. Anlaşılıyor ki UBP bu tepkiler sonrasında serbest piyasa ekonomisine yönelmiş, ancak karma ekonomik model de aslında akıllarının bir köşesinde kalmış.Bir kere yukarıda da bahsettiğim gibi batık duruma düşmüş üretici kooperatiflerini desteklemek, eğer bahsedilen destek gerçek anlamda bir destek ise o zaman Hükümet inandığını söylediği ekonomik sisteme aslında inanmamaktadır. Veya kooperatiflere destek vereceklerini söylerken aslında bir aldatma yapmaktadırlar.Devam edelim, “Vatandaşlarımızın refah düzeyinin arttırılması, ekonomide kalıcı büyüme sağlanması, kıt kaynakların en verimli ve etkin kullanımı Hükümetimizin öncelikli hedefleri arasındadır. Bu bağlamda kısa, orta ve uzun vadeli politikalar üretilecek…” Daha üretilecek yani. “ Ve reform paketleri hazırlanacaktır.” Şimdi biz geçen dönem Mecliste yoktuk. Biraz önce Ferdi Bey’den dinliyoruz ki aynı Partinin aslında daha Aralık ayından bir acil eylem planı da varmış. Meğer varmış. Ama burada yine kendileri Bütçe görüşmelerini tartışırken ortaya koydukları ve vatandaşa da duyurdukları acil eylem planı diye bir eylem planlarının aslında olmadığını, hani ya derdi ya Derviş Bey “Gelelim Hükümete de açıklayacağız.” Aslında o zaman da ellerinde somut birşey olmadığını, şimdi Hükümeti kurdukları anda yine olmadığını kendi programı ile ortaya koyuyor. Ne diyor; “Kısa, orta ve uzun vadeli politikalar üretilecek.” Üretilmiş bir şey yok elde. Bir hazırlık yok. Düşünün iktidara geleceğini bilen bir parti, tek başına geleceğini bilmezdi belki ama mutlaka geleceği belliydi.

ÖMER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Onu da bilirlermiş.

SONAY ADEM (Magosa) (Yerinden) - Guryabaniler söylemiş kendilerine.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Belliydi. Vatandaşın önüne çıktıklarında da iktidara plan ve projeleri ile hazır olduğunu da iddia eden bir partidir bu parti.Şimdi daha kısa, orta vadeli politika üretecek ve buna bağlı önce politika üretilecek, sonra oturulacak hedefler belirlenecek o politikaya göre. Sonra o hedeflere bağlı reform paketleri hazırlanacak, sonra da uygulamaya koyacak. Şimdi bizim içinde bulunduğumuz durumun

153

vahameti o kadar yüksekti ki normal koşullarda Bakanlar Kurulu listesi Meclise sunulduktan sonra devir teslim yapılırdı, bugüne kadar hep böyle olmuştu uygulama. Ama yasal olarak Resmi Gazetede yayınlandığı andan itibaren hemen devir yapılabilir, bir engeli yok. Meclisi beklemeden devralmalarını ben gördüğümde şu ümide kapılmıştım. “ Ha, erken devraldılar ki birikmiş ve sırada bekleyen artık boğazımızı sıkmanın da ötesine geçmiş sorunlara erken müdahale etsinler.” Burada görürüm halen daha hazırlayacaklar, politika üretecekler daha. Şimdi ekonomik yapımızın içinde bulunduğu durum, kısa vadeli politikaların hiç değilse, daha hükümeti devraldıkları gün uygulamaya konmasını emreder durumdadır. Hükümet daha bu politikaları üretecek, daha güvenoyu alacaklar Pazartesi. Sonra oturacaklar bu politikaları üretmeye başlayacaklar. Hiçbir hazırlık ve hiçbir bilgileri yoktur şu an da kısa vadede ne yapılması ile ilgili olarak, bu ortaya çıkmıştır. Sorumlu bir parti aslında daha hükümete talip olduğu gün kısa, orta ve uzun vadeli politikalarını belirlemiş olmalıydı.Şimdi bunlar daha bu politikaları belirleyecekler. Peki ne kadar zaman ihtiyacı var bu Hükümetin bu politikaları hazırlamaya, onu bize söylüyorlar mı bu programda? Hayır.

MEHMET ÇAKICI (Lefkoşa) (Yerinden) – Uzun.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Kısa vadeliler içinde uzun vadeli bir hazırlanma süreci var? İyi.

MEHMET ÇAKICI (Yerinden)(Devamla) – Öyle.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Peki bu hazırlığı acaba diyorum kendileri yapmayacak, bu üretimi kendileri yapmayacak, gidip bilmediğimiz bir yerden take-away, hani olur ya gidip bir restorana oturmaya vaktiniz yoktur onun için gidersiniz bir restorandan take-away bir döner paket alırsınız onu yersiniz. Aynı mantıkla gidip bir yerden take-away bir program alıp mı getirecekler uygulamaya koymak için acaba? O mu yapılacak olan yani? Bu take-away alınacak politika, kendi anlayışlarına yaklaşımlarına ne kadar uygun olacak, halkımızın beklentilerini ne kadar karşılayacak, halkımızın alışkanlıkları içerisinde ne kadar uygulanabilir olacak acaba diye hiç düşündük mü? Bu nasıl bir ciddiyetsizliktir gerçekten ki, Hükümet Programına hiç çekinmeden kısa, orta ve uzun vadeli politikaların üretileceğini ve bu bağlamda da reform paketlerinin hazırlanacağını yazabiliyorsunuz.

SONAY ADEM (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Ersin Bey’i çok hafife alın ha Serdar Bey.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Devam edelim.

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Onda ne sahte açılmadık fikirler var.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Vallahi açılmadık fikirler olmaz, bir Hükümet Programına yazar yapacağı işleri.

MEHMET ÇAKICI (Yerinden)(Devamla) – Çantasındadır.

154

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Açılmadık...

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Ha?...

MEHMET ÇAKICI (Yerinden)(Devamla) - Çantasında var.

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Aklındadır...

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Tamam ama Hükümete gelince açıklayacaktı.Daha önce de sorduk, Hükümete gelince açıklayacağım dediydi o zaman açıklamadıydı.

MEHMET ÇAKICI (Yerinden)(Devamla) – Açıklar.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – E şimdi Hükümette artık, gene açıklamaz. Ne yapacağız?

BAŞBAKAN DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) – Şimdi icraatta görecen.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Gizli gizli mi olacak Derviş Bey, nasıl olacak bu iş?

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden)(Devamla) – İcraatta görecen şimdi.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Ha, yandık. Yandık.

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım lütfen.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Bırak arada sırada da böyle olsun Başkan.

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Mesela Serdar Bey, maaşlardan kesinti yapacaklarını, artış yapacağız dediler geldiler kesinti yaptılar.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Dur geleceğim oraya da. Şimdi devam edelim gene.

Hükümetimiz Programda diyor ki, Hükümetimiz. Gene Programından bir alıntı. “Hükümetimiz, Avrupa Birliği muktesebatına uyum çalışmalarına devam edecektir.Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimizin güçlendirilerek devam etmesi ve karşılıklı çıkarların gözetilmesi temelinde temasların daha da artırılması hedeflenecektir.” Şimdi bu noktada bana biri UBP’den biri ama ha, çıkıp şu Avrupa Birliği ile olan karşılıklı çıkarlarımız meselesini izah etmelidir. Bu konuda ne CTP’den ne TDP’den cevap istemem. UBP’den isterim. Karşılıklı çıkarlarımız Avrupa Birliği ile nedir bize cevap versinler.

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Zorlu versin.

155

ÖMER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Mali Yardım Tüzüğüne...

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Cevabı UBP’den istiyorum...

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Zorlu Töre versin.

ZORLU TÖRE (Lefkoşa) (Yerinden) – Ben verebilirim.

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Tamam. Aha davet ettik sizi...

ZORLU TÖRE (Yerinden)(Devamla) – Biraz ciddi olsan.

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Davet ettik.

ZORLU TÖRE (Yerinden)(Devamla) – Mecliste ciddi olsan iyi olur.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Madem ki UBP, Hükümet, politikalarında tutarlılık ilkesini esaslarından bir tanesi olarak ortaya koydu, o zaman tüm muhalefet döneminde ortaya koydukları siyasete tutarlı bir açıklama bekliyorum elbette. Veya yine kendi esaslarından hareket ederek şeffaf olmalarını bekliyorum.Bu programın hemen hemen her sayfasında bulabileceğimiz şirinlik söylemlerinin bir tanesidir buraya koyduğumuz da desinler şeffaf davranarak. Ve yine bunu buraya bu “karşılıklı çıkarların gözetilmesi temelini” buraya yazmak suretiyle, kime şirin görünmeye çalıştığını da ardına eklerler bunun veya çıkıp derler ki, aslında tutarlılık ve şeffaflık yazdık ama bizim ilkelerimiz içerisinde yoktur, politikalarımızın esası içinde yoktur. Çok sevmiştim çünkü o cümleyi, “tüm politikalarda olduğu gibi ekonomik politikalarda da şeffaflık, süreklilik, tutarlılık, öngörülebilirlik ve hesap verilebilirlik esas olacaktır” diye bir cümleleri var, çok da sevdim çok tuttum o cümleyi. O bağlamda ben de soruyorum.Muhalefet dönemindeki siyasetinize tutarlı bir cevap istiyorum, şu “karşılıklı çıkarların gözetilmesi temelinde” sözcüğünün üzerine veya şeffaf bir şekilde bunu şirinlik olsun diye yazdık diyeceksiniz ve bunu da sizin kendi esasınız olarak öngördüğünüz, ortaya koyduğunuz hesap verilebilirlilik çerçevesinde sorma hakkını ben bu andan itibaren de devam ettireceğim. Şimdi bu cümleden hareketle yine programın içerisine dönüyorum. Şöyle diyor Hükümet Programında; “Hükümetimizce ekonomimizin sorunlarının doğru teşhislerle sabitlenmesi ve reform içerikli sürdürülebilir vadelendirilmiş rasyonel makro ekonomik politikalar üretilerek…” Daha üretilecek ha o da “Yönetilmesi hedeflenmiştir”. Ekonomide makro politikalarını bile daha yeni üretilecek olan bir hükümetle karşı karşıyayız. Bu tespitten hareketle yine Hükümet diyor ki “ Reel sektörün güçlendirilmesi ve ekonomi içerisindeki genel payının arttırılması için hedefler belirlenecek ve politikalar hayata geçirilecektir.” Bu paragrafa dayanarak bu Hükümetin hepimizle dalga geçmekte olduğunu iddia etmek isterim. Daha hedef belirleyecekler, sonra bu hedeflere dayalı politika üretecekler, sonra da hayata geçirecekler. Peki sormazlar mı adama sen bunları yapıncaya kadar acaba hayatta kalacak bir sektör kalacak mı diye? Ve hemen ardından da sormak isterim, reel sektörün bütün kesimlerine sormak isterim buradan. Siz Ulusal Birlik Partisinin hangi vaadine inanarak böylesi bir bilinmezliğe doğru adım attınız ve bu partiyi destekleyerek iktidara getirdiniz. Eğer bu tartışmaları izleyen birileri var ise reel

156

sektörün, özel sektörün içerisinden, lütfen bugünden itibaren geleceğimiz ile ilgili yeni bir düşünme dönemini başlatalım hep birlikte, buna gerçekten ihtiyaç vardır ve bu Hükümet Programı bu ihtiyacın en önemli kaynağıdır. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; neresinden bakarsak bakalım, ekonomi politikalarının yine mali politikal gözlükle yürütüleceği aşikardır. Maliyenin altında ele alınmış ekonomik politika veya daha doğru deyimi ile politikasızlıklar bir köşesine de tüm sektörlerde sürdürülebilir sektörel politikaların meydana getirilmesi bağlamında “Ekonomi ve Enerji Bakanlığı etkin bir rol alacaktır.” İbaresi eklenmek sureti ile Ekonomi Bakanlığına da ilişkilendirilmiştir. Yani aslında ne makro, ne mikro, ne de sektörel hiçbir hazırlığı yoktur Hükümetin. Bunun anlamı ol devran, eski devran işlerin devam ettirileceğidir ki bu yaklaşımın artık sürdürülebilirliği kalmamıştır. Özel sektör bir kez daha politikasızlık içerisinde kıvranmaya mahkum edilmiştir. Özel sektör temsilcilerimizin bir kısmına Annan Planı döneminde enjekte edilmiş olan pozitif yaklaşım sayesinde bile bu ortamından kurtuluş olduğunu söyleyebilecek kimse piyasada bulunmamaktadır.Hükümetin ekonomik programına onlarca kez pembe gözlüklerimi takarak bakmış olmama rağmen ileriye yönelik bizi umutlandıracak tek bir yaklaşımı görmem mümkün olamamıştır.Geçmiş yıllarda öngörülerimi ortaya koydum diye, o öngörülere bağlı yaptığım ikazlar sonrasında beni felaket tellalı olarak kamuoyuna lanse edenler önümüzdeki bir yıl içinde yaşayacağımız ekonomik felaket karşısında ne diyecekler şimdiden merak etmekteyim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; gelelim şimdi şu serbest bölge meselesine.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Sen de nerede serbest görürsen saldırın.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Haa?

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Bırak adamları serbest yapacaklar.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Dur yahu… Şimdi Hükümet Programı diyor ki “Hükümetimiz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ekonomisine bir ivme kazandıracağına inanılan küçük ada ülkelerinin ekonomik iklimine uygun serbest bölge modeli üzerinde çalışacak…” Çalışmamışlar meğer daha. “Bunun için gerekli alt yapı ve mevzuat çalışmalarını başlatacaktır.”Şimdi bunu söyleyen aynı Hükümetin yine aynı Programında, AB Koordinasyon Merkezinin çalışmalarına önem verileceği hatta yasal düzenlemeler yapılacağı ve AB’ye uyumlu politikalar üretileceğinden de bahsedilmektedir. Şimdi AB Koordinasyon Merkezi Başkanı, seçimlerin içinde seçimden önce veya hemen içinde, Serbest Bölgelerin Avrupa Birliği içerisinde yeri olmadığı ve bu ekonomik paketin bir hedef şaşırtmaca olduğunu söylemişti.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Yerinden)(Devamla) – O zaman görevden alınacak demektir.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Şimdi, bu durumda Hükümetin atacağı iki tane adım var. İlk adım, Avrupa Birliğini bu Serbest Bölge konusunda ikna etmeye çalışırlar, ilk adım budur. İkinci adım, eğer o olmayacaksa programdan, bu Hükümetin Programından, halkımızdan da özür dileyerek tüm AB dayanaklı öneri ve hedefleri

157

çıkartırlar, bu da ikinci adımdır.Bu ikisinden birini seçmek durumunda Hükümet. Tabii sanırım Hükümet bu iki adımdan birini seçmek yerine, AB Koordinasyon Merkezi Başkanını değiştirme yoluna giderek, kendisine yakışmayı, yapmayı tercih edecek ve Programda yazdıklarını da halkımızın unutkanlığına havale edecekler.

ÖMER KALYONCU (Yerinden)(Devamla) – Evet, aynen öyle.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Aslında bu noktada...

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Tayyip Erdoğan’a müracaat etmişler Egemen Bağış’ı da değiştirsinler.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Bu noktada kendilerine bir öneri de ben hediye etmek isterim. Bir önceki Hükümet, Arasta Kapısında lokma dağıtmak suretiyle o bölgeyi zaten Serbest Bölge ilan etmiş ancak daha gereğini yerine getirmemişti.

MEHMET ÇAKICI (Yerinden)(Devamla) – Hangi kapıyı?

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Lokmacı Kapısını, Ledra Palace, Ledra. Öyle mi Turgay Bey?Evet. Şimdi yeni Hükümet, şu Serbest Bölge uygulamasını zaten pek hayata geçirme niyeti yok aslında ama, ama orada hiç değilse o eski Hükümetin aldığı Serbest Bölge Kararını orada hayata geçirsin, tamamlasın. Odur yahu...

ÖMER KALYONCU (Yerinden)(Devamla) – Ne Serbest Bölge ilan ettik yahu?

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Serbest Bölge ilan ettiydin yahu, unuttun.

ÖMER KALYONCU (Yerinden)(Devamla) – Yok yahu.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Orada bunu hayata geçirsin hakikaten Surlariçi’nde. Hiç değilse böylelikle o bölge insanına belki bir faydası dokunur. Tabii bunu yapmak için de önce AB ile karşılıklı çıkarlarımızın uyum içinde olup olmayacağına da dikkat etmesi gerekecek.Malum, kapının öte tarafındaki Avrupa bu uygulamadan dolayı çıkarlarımızın uyuşmadığı şikayetinde bulunabilir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Hükümetin bir başka yeni projesi ile şöyle ifadelendiriliyor Programdan. “Hükümetimiz, hane halkı ve tüm ekonomik sektörlerin ihtiyacı olan maliyeti düşük, kesintisiz ve kaliteli enerji sağlamak için Su Nakil Hattı Projesi yanında Anavatandan elektrik enerjisi ve doğalgazın da ülkemize getirilmesi amacı ile her türlü çabayı gösterecektir.” Bunu söyleyen Hükümet ilerleyen sayfalarda, mevcut santrallere ek olarak 30 megawatt gücünde bir dizel santral ile yenilenebilir enerji yatırımlarını da teşvik edeceğini söyleyebilmektedir. Şimdi siz eğer...

ÖMER KALYONCU (Yerinden)(Devamla) – Ucuz elektrik varsa bu kadar alt yatırıma, büyük şeye niçin para yatırsın?

158

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Teknecik’te ne kadar kullanırlar?...

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Teşekkür ederim.

Şimdi Hükümet eğer elektrik enerjisini Anavatandan sağlayacak ise zaten yeni yatırıma ihtiyaç kalmamış demektir. Mevcut özel sektörü de tam kapasite...

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Yerinden)(Devamla) – Kalecik’te kaç?

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) - Özel sektör yatırımını da Kalecik’teki tam kapasite kullanmak suretiyle, Türkiye’den boru hattı ile getirilecek elektrik, elektriğin gelmesi beklenebilir.Yeni yatırıma ihtiyaç yoktur ama biraz önce Ferdi Bey iyi tespit etti aslında onu tek parti Hükümeti ama kendi içinde çelişen yaklaşımların koalisyonunun programı gibi bir hale dönüştü iş. Şimdi...

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Bilin ya işçi sınıfı var, liberaller var aralarında.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Ülkenin en hayati konularından biri olan elektrik konusunda bile mevcut kapasite ve ihtiyaç araştırması yapmadan kafandan atma projeleri halımızın önüne sürmek hakikaten doğru bir yaklaşım değil. Düşünün yıllık 17 bin tonluk gaz ihtiyacımız için Anadolu’dan Kıbrıs’a boru döşemek ne kadar fizıbıldır araştırmasını yapan bir Allah’ın kulu çıkmadı Ulusal Birlik Partisinin içerisinden. Ya da UBP içerisinde bizim bilmediğimiz ama hem elektriğin, hem suyun, hem doğal gazın aynı anda tek bir boru içerisinden nakledilmesi yönünde yeni bir teknoloji yarattı Ulusal Birlik Partisinin içinde biri de, bizim bundan haberimiz yok. Eğer durum buysa ki ancak bu şekilde elektrik, su ve gazın getirilmesi hep birlikte olursa ancak belki fizeble hale gelir.

( Meclis Başkanı Sayın Hasan Bozer Başkanlık Kürsüsünü Sayın İrsen Küçük’e devreder.)

Eğer böyle bir teknoloji bulmuşsa biri ve bizim bundan haberimiz yok, o zaman bu konudaki cehaletimiz için ben özür dilerim varsa böyle bir teknoloji.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bir de şu Uluslararası Hizmet Alım Satım Projesi hikayesi var, out sourcing.Şimdi yeterli lisan ve donanım konusunda her geçen yıl daha da yetersiz hale gelen işçilik maliyetlerinin mukayeseli tüm avantajları bize kayıp ettirdiği ülkelerden Uluslararası Hizmet Alım Satım Projesini ekonomik değer yaratıcı bir unsur olarak Hükümet Programına koymuş olmakta yine bu Programın şirinlik bölümüne eklenecek bir unsur olarak ortada durmaktadır.Özellikle İrlanda ve Amerika arasında yoğun olarak kullanılan bu hizmet alım satım uygulaması Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti özelinde sayısı zaten artık çok aza inmiş olan bir kısım insanımız tarafından belki yapılabilir ama bu bir ekonomik artı değer olarak katkı sağlamaz ülkemize. Yeterli lisanınız olacak. Bu lisanınız hem iş alanında veya diplomatik alanda veya işte ne bileyim

159

tıp alanında, teknik alanlarda ve yeterli bir lisan olmalı. Ki İrlanda, Amerika arasında olduğu gibi bu proje ile bir ekonomik değer yaratabilesiniz. İrlanda ve Amerika bunu yapıyor. Çünkü aynı lisana vakıftır her ikisi de, her iki ülke de. Bizim gibi ikinci lisanları değildir İngilizce.Eğer bizde geçmiş dönemlerde var olan o İngilizce’deki o yüksek seviye devam edebilmiş olsaydı belki o zaman bir ekonomik katkı, ekonomik değer olarak bunu sayabilirdik. Ama şu an da artık iki elin parmaklarını aşmayacak kadar az insan kalmıştır. O derecede lisana vakıf…

ÖMER SOYER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Özellikle de tıpta.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Tıpta teknik anlamda zaten, bu konular teknik. Tabii Ulusal Birlik Partisinin seçim bildirgesinde açıklandığı gibi Amerika’dan buraya şey gönderilecek, efendim işte röntgen gönderilecek de burada teşhis konulacak, e yani lütfen. Buradan oraya gönderip teşhis raporunun yazılmasını isteyecek olursak eh, tamam onu anlarım. Bedelini öderiz, insanımızı oraya göndermek yerine oradaki bir doktordan bunun karşılığını alırız, onu anlarım.Ama buraya bir ekonomik değer yaratmaktan bahsediyorsan bu proje o proje değil. Ha diyeceksiniz “Tamam canım, işte İrlanda ve Amerika bunu kendi arasında yapıyor.” Tabii zaman farkı da önemli orada. Biri gece uyurken öbürü çalışmaktadır çünkü. Aynı lisanı kullanıyorlar dediğim gibi. Biz de Anavatanla yapalım bunu, Türkiye ile bizim aramızda yapılsın. Be arkadaşlar, yani mantık, lütfen mantık.Türkiye’den adam tutacağı üç kişi ile istihdam edeceği üç kişi ile sana ödeyeceği rakamı ödeyecektir. Niye senden fikir alsın. Kendi üç kişi tutar orada, kendi insanını istihdam etmiş olur ve aynı fiyata çıkar zaten.Maliyetlerimiz yüksek burada. O nedenle çok yeni gelişen ve dünyada aslında kabul gören, uygulanan bu yöntem bu proje, Kıbrıs bağlamında geçerli bir proje değil. Ha, eğer diyorsanız ki bana, biz eğitimde bu projeyi uygulanabilir kılmak için yeni birtakım değişikliklere gideceğiz, İngilizce seviyesinin daha ilkokullardan başlamak suretiyle yükseltilmesini sağlayacağız, vereceğimiz bursları yurt dışı burslarını bu projeyi de göz önünde bulundurarak Türkiye değil Türkiye dışındaki üçüncü ülkelere de burs vereceğiz artık diyorsanız, o zaman da derim ki tamam, beş yıl sonra belki gündeme getirilebilecek bir proje haline dönüşebilir bu ama o zaman da bu Hükümetin Programında “ekonomik” bölümde yer almaz, Eğitim Bakanlığının kendi bölümü içerisinde ileriye yönelik bir hedef olarak konabilir ancak. Bunun dışında başka hiçbir ekonomik değeri yoktur. Bildirgelerine koydukları yetmemiş gibi bir de Hükümet Programına koydular. Tamamen yine bir başka kesime işte gençlik kesimine, üniversiteli gençlik kesimine özellikle bir şirinlik gösterisi daha. Tabii bu noktada zannederim sormamız gerekecek. Bu Program gerçekten beş yıllık bir program mı yoksa sadece bir yıllık bir program mı? Malum, seneye Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine eğer Sayın Başbakan aday olursa ve eğer kazanırsa, UBP bize yeni bir Başbakan atayacaktır. UBP atayacaktır halk seçecek değildir. Bir önceki dönem CTP ile yaşadığımız filmi tekrar edeceğiz burada da eğer kazanırsa. Şimdi eğer vaziyet buysa, ne kendinizin ne halkımızın zamanını almayalım. Bekleyelim, bir sene sonra yeni bir Hükümet oluşacak hani yeni bir program gelecek önümüze, bu kez hiç değilse dört yılı hedefleyecek hiç olmazsa, o programla ilgili görüşlerimizi koyalım. Şimdi abesle iştigal etmeyelim. İşin ciddiyetsizliğinin nedeni de aslında işte tam bu noktada yatmaktadır. Hiçbir ilke ve hedefe odaklanmamış, sadece seçimleri namlunun ucuna koymuş bir yaklaşımla hazırlanmış bu Program, bu nedenle aslında eleştirilmeye

160

bile değer bir durumda değildir. Halkımızı buna layık görmek gerçekten kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Bir başka partinin seçim bildirgesini alıp olduğu gibi buraya aktarmış olsalar, daha elle tutulur bir eleştiri mekanizmasını en azından çalıştırabilirdik. Oysa bu Programda tutarsızlıklar zaten kendi içinde kendi kendilerini eleştirmektedir. Düşünebilir misiniz, bu Hükümet teknolojik ürünlerin ihracatına önem verecekmiş. Öyle yazıyor Program. Bu ülkede bana teknolojik üretim yapan bir tek fabrika gösterebilir misiniz? Yoktur. Üretimi olmayan bir ürünü ihraç edebilme becerisini gösterecek olan UBP’yi kutlamaktan başka yapacak birşey kalmıyor herhalde bize. Eskiden vardı Türkiye’de hayali ihracat falan, bu da herhalde öyle bir ekonomik katkı olarak halkımıza sunulmuştur diye düşünmeden edemiyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; UBP Seçim Bildirgesinde varolan ancak Hükümet Programında göremediğimiz önemli bir unsur ise, seçim bildirgesinde şu sözlerle yer almıştır: “UBP iktidarı döneminde kamu görevlilerine verilen birtakım hakların (13’üncü maaş, eşel mobil, maaşlara her yıl artış, emekli ikramiyelerinden vergi almamak, emekli ikramiyelerin hemen ödenmesi) ortadan kaldırılmasına yönelik bugünkü Hükümetçe yapılan uygulamalar veya uygulama çalışmaları durdurulacak ve bu haklar devam ettirilecektir.” Bu Seçim Bildirgesindeydi yazar, Programda değil. İzine rastlamaya çalıştım Seçim Bildirgesinde varolan bu unsurun Program içerisinden şunu buldum. Devlet Cari Giderlerinde tasarruf hedeflenecek. Bu noktada artık sormamız gerekir. Bildirgeyi yazarken UBP bütçenin durumunu bilmiyor muydu? Biraz önce eski Başbakan anlattı ki biliyorlardı. Muhalefette eski Hükümetin bu yöndeki girişimine karşı çıkarken şimdi Hükümete gelince eski Hükümetin bu yöndeki kararını devam ettirme kararına mı vardı UBP, yoksa ta baştan beri Hükümete gelince bunu yapacağını biliyordu UBP ama sendikalarının oyunu almak için yazılı taahhütte mi bulundu, ve şimdi ne yapacaklar? Bu Programda yine bütçede tasarrufa gidilebilmesi için kamu kesimi daha etkin, daha verimli ve daha ekonomik bir konuma getirilecektir derken aslında Seçim Bildirgelerinde yazmış olduğunun tam tersi bir uygulama içerisine gireceğini Hükümet, UBP Hükümeti şimdiden ilan ediyor aslında. Bu tartışma sürecinde Hükümetin bu konudaki gerçek yaklaşımını bilmek bizim olduğu kadar sendikaların da hakkıdır. Zaten daha ilk uygulama ile verilen sözün yerine getirilmeyeceği ortaya çıkmıştır ve dün itibariyle sendikalardan ilk uyarı da alınmıştır. Kamuda hizmet veriminin artırılmasıyla ilgili olarak Hükümet Programında sözler olmasına rağmen şu paragraf aslında ne yapacaklarını bilmediklerinin göstergesi olmaktadır. “Devletin ve Hükümetin İlçedeki en yüksek Mülki Amiri olan Kaymakamlıklar İlçedeki diğer Devlet Daireleriyle koordineli şekilde hizmetlerini aksamadan ulaştırılması konusundaki çalışmalarını sürdürecektir.” Yani mevcut, yüksek maliyetli ve aksak sistem korunacaktır bunun manası bu. Demokrat Partinin seçim döneminde önerdiği Kaymakamlık yetkilerinin genişletilmesi konusu Hükümet tarafından gerçekten dikkatle ele alınmalıdır. Tasarruf ve verimlilik diyen bir Hükümet mutlak surette bu düşüncemizi uygulamaya koymanın yollarını aramalıdır. Bu konuda ayni geminin elemanları olarak üstümüze düşen katkıyı koymaya her zaman hazır olacağımızı da bildirmek isterim. Ve yine buna bağlı olarak seçim döneminde bol keseden verilmiş olan istihdam sözlerinin de nasıl karşılanacağı Programın tasarruf söyleminden hareketle gündeme gelmelidir. Esasen Yasaya aykırı olmasına rağmen verilmiş olan “Devlette istihdam” sözlerinin sayısını bile belirlemek mümkün değildir. Gidilen her köy, çalınan her kapıda verilmiş olan bu sözlerin tutulacağı ümidini yaşayan

161

gençlerimiz bir kez daha kandırılmış mı olacak, yoksa bu kez de UBP’li olmayanlar durdurularak yerine yenilerinin alındığı bir süreç mi yaşanacak? Her iki yöntem sonrasında da aldatılan, hüsrana uğratılan, mağdur edilecek olan bu ülkenin gençleri olacak unutmayalım.Doğru olan seçimlerden önce anlaşılarak bu konularda söz vermemek olmasına rağmen yalan olduğunu bile bile, yasal olmadığını göz ardı ederek verilmiş olan bu sözler şimdi hepimizin vicdanını sızlatacak ama bu sözleri verenlerin vicdanı hiç rahatsız olmayacak. Çünkü onlar bu sözleri zaten yerine getirmeyeceklerini bilerek konuşmuşlardı. Çünkü onlar o sözleri yerine getirmemenin mazeretini bu Programın daha ilk paragraflarında ortaya koymak suretiyle kendi vicdanlarını rahatlatmış durumdadırlar. Hayıf o sözlere kanarak oy veren ve beklenti içine giren gençlerimize.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Orams Davası ile birlikte daha da zor günlerin geleceği işaretini alan inşaat sektörü ile ilgili yine birtakım ekonomik akıl dışı yaklaşımlar görmekteyiz programda. Hükümet programında söyle diyor; “İnşaat sektörünün reeskont kredileri kapsamına alınması sağlanacaktır. Peki ama bankalarınız bu kadar likit durumda iken neden reeskont kredi satsın ki? Var mı bir açıklama bu konuda? Ekonominin temeline ters düşecek olan bu uygulama geçmiş hükümet döneminde de Yasa Gücünde Kararname ile denenmiş ama başarılı olmamıştır.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Mağusa) (Yerinden) – Faiz farkını verecekmiş Ersin Tatar.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) - Soruyorum bu hükümete hakikatten; neden kulağa hoş gören şeyleri insanları kandırmak adına illaki bu programa eklemek durumunda kaldınız? Nedeni belli aslında. Program şirinlik muskasını andıracak ancak eski hükümetin bıraktığı yıkım nedeni ile hedefe ulaşılmamış olacak. Şimdiden ikazımızı yapıyoruz. Hepimiz hükümeti kurmaya vatandaş önünde tarif olurken ne ile karşılaşacağımızı bilmekteydik. Eski hükümet de bilmekteydi, teker teker bu Mecliste görev alma hakkını kazanmış parti başkanları olarak hepimiz bilmekteydik. O nedenle bu programda yazılmış olan hiçbir konunun mazeretlerle örtülmesini ne biz ne de halkımız kabul etmeyecektir. Seçim bildirgesinde ilk yüz gün ile ilgili olarak Ulusal Birlik Partisinin ortaya koymuş olduğu her söz sıkı takipte olacaktır. Vatandaş nasıl olsa okumamıştır düşüncesi ile hareket etseniz de seçim dönemi televizyon programlarında çıkıp bunları okumamış, saklanmış olsanız da biz okuduk ve halkımız adına takip etmekle de zaten halkımız bizi muhalefet seviyesinde onurlandırmakla bu açıdan görevlendirmiştir. Bu noktada Orams Davasının olası etkileri konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmemesinden de anlamaktayım ki konu hükümet tarafından da hafife alınmaktadır. Bu konuda tüm siyasi partilerin müşterek kararına rağmen, Cumhurbaşkanının yapmış olduğu masadan çekilme lüksüm yoktur açıklaması ile ilgili olarak hükümet kanadından bir görüş duymuş değilim. Masadan kalkma lüksümüz yok ise eğer sabah akşam Rum’dan tokat yeme lüksümüz var mı yok mu bunu bize hükümet söylemeli. Yok cari açık kapatma gayreti ile bu konuda sessiz kalıyorsa hükümet onu bilemem. Ancak ortada duran bir gerçek bu konuda girişim başlatılmaması, olayı sumen altı ederek uyutmak ilerisi için sadece ekonomik değil, siyasi anlamda da büyük kayıpların sinyalini vermektedir. Bu konuda hükümetten ciddi tavır beklemekteyiz.

162

(Meclis Başkan Yardımcısı Sayın Mustafa Yektaoğlu Meclis Başkanlık kürsüsünün Sayın İrsen Küçük’ten devralır. )

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu Programın neresinden tutsak elimizde kalmaktadır. Trafik kazaları ile ilgili önlem alınacağı söylenirken, ne seçim bildirgesinde, ne de Hükümet Programında net bir öneri görmek mümkün olmamıştır. Yine de bu konuyu takip ederek ve katkıda bulunarak ülkemizin kanayan yarası halinde dönüşen bu sorunun üstüne gitmekten geri durmayacağımızı belirtmek isterim. Artan suç oranları ile ilgili olarak yeni bir cezaevi inşasından bahsetmek, ancak bu suçların önlenmesine yönelik bir projeye sahip olmamak önümüzdeki dönem için suçların daha da artacağı beklentisinin sinyalini vermektedir. Bu noktadan hareketle seçim bildirgesinde gardiyanların çalışma koşullarının iyileştirilmesi hususuna programda hiç yer verilmemiş olması dikkat çeken bir diğer noktadır. Bildirgede var Programda yok. Oysa giderek artan mahkum sayısı ile birlikte gardiyanlarımızın mahkumların mahkumu haline düşürüldüğü gerçeğini, gerek seçim öncesinde, gerekse seçim müddetince defalarca gündeme getirmiştik. Hükümet devletin şefkat ve gücünün gardiyanlarımızın yanında olduğunu hissettirmesi zorundadır. Bu nedenle gardiyanlarımızın sadece çalışma koşullarının değil, ayni zamanda yapmakta oldukları güç göreve orantılı olarak özlük haklarının da iyileştirilmesi kaçınılmaz bir görev olarak Hükümetin önünde durmaktadır. Yine ayni şekilde çocuk yaşta suç işleyerek cezalandırılan ve aradan geçen süre içerisinde hiçbir vukuatı olmadığı halde sicili nedeniyle mağdur duruma düşen vatandaşlarımızın sicil affına değinilmemiş olması da bir eksikliktir. 18 yaş altı suçlular için bir satır yazılmışken bir çocukluk yaparak suç işleyen bu gençlerimizin geleceği de bu anlamda ele alınmalıdır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; umarım UBP içerisinden kimse çıkıp da Hükümet Programları detaylı yazılmaz savunması yapmaya kalkmaz. UBP-DP Döneminde başlayıp sonradan bitirilemeyen bir konudan son derece ayrıntılı bir konuyu gündeme getiren Hükümet belli ki ayrıntı ile yazdıkları konular haricinde ne yapacaklarını bilmedikleri için yuvarlak cümlelerle olayı geçiştirmeye çalışmaktadır. Mesela Programda şöyle bir ayrıntı var. “Halkımıza daha hızlı, daha kaliteli ve çağdaş hizmet sunmak için bilgisayar çıkışlı olarak fonu amblemli özel kağıtlarda doğum-ölüm belgesi ile soyadı belgesi verilecek ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kimlik kartlarının fonu amblemli hologramlı ve akıllı çipli olarak verilmesi sağlanacaktır.” Ne kadar güzel detay değil mi? Ne yapmak istediklerini bildiklerine detay var ama ne yapacaklarını bilmediklerinde yuvarlak cümleler var. Şimdi bunu söyleyebilen, bu kadar detaylı açıklama yapabilen Hükümet örneğin çalışma hayatıyla ilgili konularda yuvarlak cümlelerle konulara değinmekten ve işsizliğin nasıl ortadan kaldırılacağı, kayıtsız işçilerin nasıl kayıt altına alınacağının, özel sektör çalışanları ile kamu sektörü çalışanları arasındaki büyük haksızlık ve dengesizliği ortadan kaldırmak için yapılacak olanlarla ilgili en ufak bir açılım ortaya koymamıştır. Cezalar konusu ne olacaktır? Cezalar demişken dün bir vatandaş geldi ziyaretime. Buraya 1900 bilmem kaç yılında gelmişler. Çocuk olarak gelmiş annesiyle- babasıyla birlikte. Ortaokul-liseyi burada okumuş, bu esnada anne-baba ayrılmış. Baba Türkiye’ye dönmüş. Anne burada kalmış. Çocuklar da annenin vesayetine verilmiş. Bilahare anne KKTC Vatandaşı biriyle evlenerek KKTC Vatandaşlığına geçmiş ama bu esnada çocuklar 18 yaşını doldurduğu için çocuklar

163

vatandaş değil. Liseyi bitirdikleri yıl buradan ayrılmış, İngiltere’ye gidip yerleşmiş. Orada yine anne-baba KKTC Vatandaşı olan ama kendisi askerlik nedeniyle KKTC Vatandaşlığını henüz almamış olan ayni zamanda İngiliz Vatandaşı olan birisiyle evlenmiş, kendisi de İngiliz Vatandaşlığa geçmiş. Genç, 24 yaşlarında bir kız. Anne burada, KKTC Vatandaşı. Kayınpeder-kayınvalide İngiltere’de KKTC Vatandaşı. Kocası anne-babadan dolayı KKTC Vatandaşı ama fiilen vatandaşlığı askerlik sorunu nedeniyle henüz almamış, İngiliz Vatandaşı erkek tarafı. Çocuk 2000 yılında buradan ayrılmış, hala daha annesini görmemiş o tarihten beri. 2005 yılında buradan ayrılmış, dört yıldır annesini görmemiş. Çocuğunu Anneler Gününde gelip annesiyle bir yaşına varmamış olan çocuğunu annesine göstermek istiyor ve çıkıp buraya geliyor. Girişte karşılaştığı sorun ne biliyor musunuz? 18 yaşından önce burada izinsiz kalan anne-babanın yanında oturduğu için 8 bin Liralık bir cezası varmış. Bu ceza şimdi geri dönmeye geldiğinde 10 bin Pound civarında bir rakama çıkıyor. Girişim yaptım.Neydi yapacağım girişim? Zar zor, nerede bizim Çalışma Bakanı, yok buralarda. Zar zor Sonay Adem’den devralabildiği Bakanlığın hemen ertesi gününde Çalışma Bakanını aradım dedim ki; böyle bir şey var, bu son derece mantıksız, bu cezaya tabii olmaması lazım zaten bu çocuğun?...Efendim?

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Nasıl zar zor?

İÇİŞLERİ VE YEREL YÖNETİMLER BAKANI İLKAY KAMİL (Yerinden) – Zar sor nasıl oluyor?

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) - 2 gün vermedi Sonay Adem kendisine. Sonay Adem 2 gün vermedi kendinse Bakanlığı. Aradım dedim ki; yahu böyle bir durum var son derece garip bir durum, kızcağız çocuğu ile beraber 2 ay daha burada kalmak istiyor sonra İngiltere’ye dönecek. Eşi gelip alacak kendisini ve araba ile İngiltere’ye dönecekler. Ama cezaya girdi ve Perşembe günü, yani bugün çıkarılması gerekiyor ne olur bir ilgilenin. Bakan tabii ki daha yeni Bakan olduğu için bilmiyor mevzuatın ne olduğunu müsteşarına devretti, müsteşarı insanlara randevu verdik gönderdik. Demiş ki dün yapacak hiçbir şeyimiz yoktur geri dön ve bugün galiba geri döndü kızcağız eğer başka bir çare bulmamışsa. Şimdi bu konular ne olacak?

İLKAY KAMİL (Yerinden) (Devamla) - O Mevzuat buradan geçi.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) - Bu mevzuat buradan geçmiş olabilir .

İLKAY KAMİL (Yerinden) (Devamla) - Ondan sonra ne yapalım düşüneceğiz.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) - Bu mevzuat buradan geçmiş olabilir ama burada son derece ilginç bir konu varsa eğer …

İLKAY KAMİL (Yerinden) (Devamla) - İlginçtir evet. Benzer konular çok var.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) - Bu konuda biraz esnek davranabilmek de hükümetlerin elindedir.

164

İLKAY KAMİL (Yerinden) (Devamla) - O yetki verilmediydi burada yanlış yapıldı.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) - Hükümetlerin elindedir yetki olsun olmasın, yetki olsun olmasın. 4 günlüğüne girebilen 2 aylığına da girer.

İLKAY KAMİL (Yerinden) (Devamla) - Girmesi lazım, doğrudur.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) - O zaman bulacaksınız yolunu nasıl yapacağınızı. Ben hükümette olsam bir talimatla bu kızın burada kalmasını sağlardım 2 ay daha. Kucağındaki çocucukla daha bir yaşına basmadı, 4 gün önce geldi, 4 gün sonra gidecek insanlık da değil bu.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Yerinden) (Devamla) - E, 60 yaşındaki adam asker kaçağı diye memlekete sokulmaz yahu.

MUSTAFA GÖKMEN (İskele) (Yerinden) – Bunların değişmesi lazım.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) - Hade hayu? … Evet, Sayın Bakanımıza da geçmiş olsun dileklerimi de iletmek istiyorum buradan.

Geçelim başka bir konuya. Sosyal sigortalıların mağduriyetlerini ortadan kaldıracak ne önlem alınacak? Hiçbir şey yok bu konularda Program içerisinde. Geçmiş hükümet yasa gücünde bir kararname ile İhtiyat Sandığına yatmakta olan çalışma izinlerinin yatırımı meselesine bir çare üretmişti ne olacak bu? Ve bir ikaz; Sayın Bakanı da lütfen bu konuda ikaz ediniz. Yasa hükmünde kararname süresi hala hazırda dolmuş durumda. Şu an anayasal suç süresinin içerisine girdik. 90 gün doldu. Bu konu derhal ele alınmalı. Yani gelecek hafta bu konu mutlaka yasal hale getirilmeli veya gündemden kaldırılmalı. Yine bir önceki hükümet döneminde geçirilen ve halen yürürlükte bulunan Sosyal Güvenlik Yasası ile ilgili bir açılım da görmedik buradan. O Yasanın temel hedefi kamu ve özel sektör çalışanları arasındaki hak ve menfaatleri eşitleyerek kamuya istihdamı vatandaşın tercihi olmaktan çıkarmaktı. Yasa öngördüğü bu hedefe ulaşmaktan çok uzak olduğunu geçen süre içerisinde göstermişti zaten. Bu hükümet bu konuda ne yapacak programda biz onu da görmedik. Eksiklik olarak notumuzu düşüyoruz. Şimdiki Bakanımız, Çalışma Bakanımız asgari ücret konusunda öyle bir konuşma yapmıştı ki buradan ve basına yaptığı açıklamaları da hatırlıyorum şimdi. Asgari ücretle ilgili ne yapılacak ben burada görmüyorum. Asgari ücretlilerin beklentisi bu ay asgari ücretin ikinci kez yükselmesini görmekti. Ne yapacak bu hükümet, ben Programda bir şey görmedim.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Gelecekler.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) - Ama hasbelkader o gün söylediği bir sözü sanki böyle hadi bakalım yut dercesine o gün çünkü nedir bu, böyle asgari ücret mi olur demişti eski hükümetin belirlediği asgari ücrete. Bilmem ne kadar olması gerekir. Hatırlamam şimdi rakamı çok uçuk da bir rakam söylemişti. Hadi bakalım buyur

165

dercesine şimdi Çalışma Bakanlığına getirildi. Bu noktada bir konuya daha dikkat çekeyim.Sağlık Bakanı da burada yok. Şimdi Ersan kardeşime söylemiş olayım. İlkay Bey bilir bu Nöbetçi Bakan hikayesini. Bugünün Nöbetçi Bakanı belli ki İlkay Bey, seni de Yardımcı Nöbetçi Bakan olarak atadılar. Eğer bir kapılır gidersen bu işe sadece sen oturursun burada ha. Hepsi birden kaçar sana kalır bu iş ona göre.

İLKAY KAMİL (Yerinden) (Devamla) – O da mı çıksın?

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Dikkat et, dikkat et hiç bu fırsatı verme kendilerine. Şimdi dün başımıza gelen bir şey. Bir tanıdığım düştü paslı bir yere battı ayağı ve kanama geçirdi tetanos iğnesi gerektiğini söyledi doktor. Beyler, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde tetanos aşısı yok, yok.

ÖMER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Bakan var ya.

MEHMET ARİF TANCER (Girne) (Yerinden) – Kalmadı.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Ne var bilir misiniz? Doktorlar bilecek. Bir üçlü birleşim varmış şu çocuklara yaparlar. Eğer büyük yaşta biri tetanos aşısı olması gerekiyorsa o küçük çocuklara yapılan üçlü karışım yapılıyor. Tetanos aşısı yok. Yani memlekette ha aspirin yok, ha tetanos aşısı yok ha.

MEHMET ARİF TANCER (Yerinden) (Devamla) – Rum Tarafına yollasınlar.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Onun için lütfen Sayın Kaşif’e ikazda bulundum ilaçlara baksın ve bir iddiada daha bulunayım. İddiadır diyorum. Çünkü bana söylenendir işi bilenler tarafından.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Eski Bakanın suçudur o Kaşif’in suçu değil.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Bilmem. Doktorlardan araştırırsanız belki ulaşırsınız bir neticeye. İddia ediliyor ki vadesi bitmiş ilaçlarla, yeni ilaçlar hastanede karıştırılmak suretiyle vatandaşa veriliyor. Yani vadesi bitmiş ilaçların kaldırılması yerine eski ile yeni ilaç birleştirilerek tek kutu içerisinde yeni ilaçmış gibi vatandaşa veriliyor.

MEHMET ARİF TANCER (Yerinden) (Devamla) – Araştırma Komisyonu kuralım.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Bu konu lütfen araştırılsın. Eğer durum böyle ha diyorsa doktor arkadaşlar bir şey değil canım vadesi geçse dahil ilaç ilaçtır içilir aslında…

MEHMET ARİF TANCER (Yerinden) (Devamla) – Hiç olur mu?

166

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Bir sorun yok benim için ama vadesi geçmiş ilacın hakikaten sağlığa bir şeyi varsa bir olumsuz etkisi varsa…

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) - Avrupa’dan öğrendiler öğle yaparlardı.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Bu iddia, bu iddia lütfen araştırılsın. Bana hem içeriden gelen bilgidir ama bu dönemlerde öğle bilgiler sarılıyor ki…

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Avrupai bir uygulamadır bu CTP döneminde.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Bilmem yani. Onun için bunu da lütfen araştırın bir ve varsa ortadan kaldıralım.

ARİF ALBAYRAK (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Orta Asya’da öğle yaparlardı.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; arkadaşlarım da Programla ilgili eleştirilerini ortaya koyacağı için sözü daha fazla uzatmadan dış politikayla ilgili kısmına da değinmek istiyorum.

Programın dış politikayla ilgili bölümünü okuduğumda bir UBP-CTP, UBP-TDP Koalisyon Hükümeti Programını irdelemekte olduğum hissine kapıldım. Bu yumuşak ve ılımlı yaklaşım belki bazı arkadaşlarımızın ve insanımızın hoşuna gidebilir. Ancak yıllarca ılımlı ve rasyonel siyaset izlemekte ısrar eden bir partinin bu nedenle çok eleştirilen Başkanı olarak UBP’ye bu ılımlı yaklaşımının nedenini sorma hakkına sahip olduğumu düşünüyorum. Açıkça söylemek gerekirse ben Programın bu bölümünün altına imzamı koyarım. Ancak burada sorgulamaya çalıştığım Ulusal Birlik Partisinin bu konudaki Kurultay Kararlarıdır. Tek başlarına kurdukları bir Hükümette Kurultay Kararları kendilerini bağlamıyor mu ki bu Kararlarla ilgili tek bir söz bu Programda bulunmuyor.

MEHMET ÇAKICI (Yerinden) (Devamla) – Sen de imzalarsın bunu?

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Yoksa ortada dönen ve halkımızdan saklanan başka gizli pazarlıklar mı söz konusudur, yoksa yine şirin görünme meselesine mi takılmış durumdayız? Bunu bilmek halkımızın hakkıdır. Her şeyden önce UBP Üyeleri ve Delegelerinin hakkıdır diye düşünüyorum.

MEHMET ÇAKICI (Yerinden) (Devamla) – Sen nasıl imzalarsın bunu?

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Yıllarca birçok insana kapalı kapılar ardından bizimle ilgili yalan, yanlış bilgiler veren bir partiden bunları sorma hakkına yerden göğe sahip olduğuma inanıyorum.

MEHMET ÇAKICI (Yerinden) (Devamla) – Sen de altına imza atıyorsun?

167

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) - Ne var be Çakıcı?

MEHMET ÇAKICI (Yerinden) (Devamla) – O Kurultay Kararlarının altına imza atıyorsun?

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Hayır.

MEHMET ÇAKICI (Yerinden) (Devamla) – Buradakinin altına?

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Hayır Programdaki dış politika kısmının altına.

MEHMET ÇAKICI (Yerinden) (Devamla) – Sen de mi imzalarsın dedim? Öğle dedi.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Programdaki dış politika kısmının altına.

MEHMET ARİF TANCER (Yerinden) (Devamla) – Yazılan tamamdır yazılan.

MEHMET ÇAKICI (Yerinden) (Devamla) - Beğendiniz.

MEHMET ARİF TANCER (Yerinden) (Devamla) - Çok güzel.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) - Şikayetçi olmam. İmzamı koyarım onun altına. Şimdi ben bunu eleştirme hakkına sahibim çünkü koalisyon programlarına yazdığım şekli ile dış politikaya ki asgari müşterekte uzlaşmak zorundasın sen bir koalisyonda, öylesine eleştirdiler ki beni ve tek başına bir program yazıyorlarsa ben bunu eleştirme hakkına en sahip olanınızım aranızda. Şimdi unutulmamalı ve ders alınmalıdır ki eski hükümet kendi ilkelerine ters düştüğü için halkımız tarafından cezalandırılmıştır. Şimdi aynı şekilde, aynı yanlışı kendi ilkelerine ters düşmek sureti ile tekrarlamak üzere olan UBP hükümetini uyarmak işte bu noktadan hareketle de bir gerekliliktir. Kendi siyasetinize tek başınıza kurmuş olduğunuz bir hükümette bile sahip çıkamıyorsanız ne zaman sahip çıkacaksınız. Yoksa onun için de Cumhurbaşkanlığı seçimlerini beklemek durumunda mıyız? Baskın bir şekilde referanduma götürülmemiz halinde tutumunuz ne olacaktır. Bir referandumda her iki tarafın veya taraflardan birisinin hayır demesi halinde izlememiz gereken yol nedir, bunu neden şimdiden tek başına iktidarınızı da kullanarak ilan etmiyorsunuz? Annan Planı esnasında yoğun bir şekilde tartışılmış olmasına rağmen o Planın kabul edilmesi halinde birincil hukuk olmayacağı neticesine varıldığını bilmiyor musunuz ki bu programda yeni anlaşmanın birincil hukuk olması gerektiğini söyleyebiliyorsunuz?

Mülkiyet meselesinin mahkemede değil, masada çözümlenmesi gerektiğini söylerken bu çok önemli ve gündemde olan konu hakkındaki tavrınızı neden çok daha somut şekilde programınıza yazmaktan çekiniyorsunuz. Ortada bilmediğimiz bir gizli koalisyon mu var, yoksa siz bunca yıldır ortaya koyduğunuz görüşlerden geri adım mı attınız. Seçim bildirgenizde dış politika ile ilgili olarak ortaya koyduğunuz duruşu

168

buradan bir kez daha okuyarak tek parti hükümeti olan size önce hiç değilse bu konuda vermiş olduğunuz sözü hatırlatmak isterim. Hiçbir kelimesine dokunmadan seçim bildirgesinden aynen aktaracağım bu görüşünüzü, size bir fırsat olarak da ortaya koymak istiyorum. Bize cevap verirken güvenoyu almadan önce çıkın ve deyin ki; biz azlında seçim bildirgemize koyduğumuz DP Genel Başkanının kürsüden tutanaklara geçirdiği görüşle bağlıyız, programı es geçin deyin veya biz bütün seçim bildirgesinde yazdıklarımızdan cırladık, başımıza saksı düştü Hükümet Programına yazdığımız geçerlidir deyin. Bu fırsatı size vermek için sabrınıza dayanarak UBP seçim bildirgesinin dış politika bölümünü okuyorum, hızla okumaya çalışacağım.

“UBP iktidarında izlenecek dışişleri ve savunma politikaları halkımızın çıkarları doğrultusunda Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘yurtta barış dünyada barış’..” Burada Türkçe’sini kullandılar içerde ‘yurtta sulh cihanda sulh’ dediler orda kaçırdılar şeyi yine. “Vecizesine uygun bir anlayışla 17’nci Olağan Kurultayımızda Kıbrıs konusunda alınan karar ışığında şekillenecektir.” Hükümet Programında bu şekillenmemiştir. Devam edelim.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Yerinden) (Devamla) - O zaman Cumhurbaşkanına görev düşer gelip buradan yetki istesin.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) - “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini kuran UBP devletimizi yaşatmak ve yüceltmek kararlığındadır. UBP bu tavrını komşu devletle bir anlaşma yapma hedefini aykırı görmemektedir. UBP Kıbrıs’ta bir anlaşmanın ancak iki halkın, iki devletin temsilcileri arasında yapılacak görüşmeler yolu ile sağlanabileceği görüşündedir ve daha önce bu olduğu gibi bu yöndeki süreçleri desteklemektedir. UBP Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına, anayasal görevine sadık kalarak Kıbrıs Türk halkının egemenliğini, eşitliğini, güvenliğini içeren bir anlaşma için ortaya koyacağı tüm çabalarda tam destek verecektir.” Bunu da yansıtmadılar Programa.“UBP ben ‘ben yaparım olur’ zihniyetine karşıdır ve Cumhuriyet Meclisinde temsil edilen siyasi partilerin Kıbrıs konusunda ortak bir platformda buluşmasını sağlamak için uğraş verecektir. UBP Anavatan Türkiye’yle olan tarihi, stratejik, ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel bağlarımızı yaşamsal olarak görmektedir ve bunları daha da geliştirecektir.” Geliştirme kısmı da yok programda. “Kıbrıs Konusu ulusal bir davadır. UBP Kıbrıs konusundaki süreçleri Anavatan Türkiye’yle birlikte uyum içinde devam ettirecektir. UBP barışçı bir partidir ve komşu Rum devletiyle halkına karşı olumsuz duygular beslememektedir. Partimiz karşılıklı saygı anlayışına bağlı kalınması ve eşitlik koşuluyla Rum siyasi partileriyle diyalog içerisinde olmayı, ayni şekilde iki halk arasındaki güvensizliği gidermeye yönelik etkinlikler düzenlenmesini gelecek açısından yararlı görmektedir. UBP çağdaş değerlere bağlıdır. İnsan hakları, serbest piyasa ekonomisi ve demokrasiye yürekten inanmıştır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetindeki tüm partilerden çok önce Avrupa Birliğine” parantez içine açıp, “(daha önce Avrupa Ekonomik Topluluğu AET, Avrupa Topluluğu AT) uyumlu siyasi ve ekonomik yapılanmayı benimsemiş bir parti olarak Kıbrıs Türk Halkı ve devletinin yerini Avrupa Birliğinde görmektedir. UBP Anavatan Türkiye’nin yerinin de Avrupa Birliği olduğuna yürekten inanmaktadır. Kıbrıs Türk Halkı kendi devleti, statüsü ve haklarıyla uluslararası alanda layık olduğu yeri almalıdır. UBP insanlığın mutluluğu, bölge ve dünya barışı için üzerine

169

düşeni yapmakta, diğer devletler ve ülke insanlarıyla siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel ve sportif bağlarımızı geliştirmekte kararlıdır. UBP Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi toplantılarının Kıbrıs Türk Halkının haklı davasının anlatılması için önemli bir zemin olduğuna inanmaktadır. Partimiz AKPM’nin Kıbrıs’taki gerçeklere uygun davranması için siyasi mücadelesini sürdürecek, AKPM’yle temasları yoğunlaştıracaktır. UBP Avrupa Parlamentosu liberal demokratlar ittifakı grup toplantılarına katılmakta ve platformda liberal demokrasinin gelişmesi için katkı koymaya çaba göstermektedir. Partimizin Avrupa Parlamentosu liberal demokratlar ittifakı grubuna resmi üyelik için başvuru ise olumlu bir seyir içindedir. Partimiz aradaki iki devlet, iki halk, iki demokrasi gerçeği teslim, edilerek Kıbrıs Türk Halkının Avrupa Parlamentosunda temsil edilmesinden yanadır. Ancak UBP, sözde Kıbrıs Cumhuriyeti çatısı altında sokulmamız sonucunu doğuracak hiçbir öneriye sıcak bakmayacaktır.” Gelin Pazartesi Güven Oylamasından hemen sonra, Haziran ayında, ayni tarihte Avrupa Parlamentosu seçimini gerçekleştirelim. İki sandalyemizi biz seçelim. Rumun işgal ettiğini her gün başlarına dikilerek söylesinler. Gelin yeni Hükümete önerimdir. “UBP iktidarı Türki Cumhuriyetler olarak adlandırılan ve siyasi, ekonomik, kültürel ve sportif bağlantılarımızın güçlendirilmesine büyük ağırlık verilecektir. İslam konferansına aktif üyeliği de uluslararası ilişkilerimizin geliştirilmesi bağlamında değerlendirmekte ve halkımız için yararlı, gerçekçi bir hedef olarak görmektedir. UBP dünya siyaset ve ekonomisini etkileyen ülkelerin yanı sıra, diğer tüm ülkelerle ilişkilerle geliştirilmesine özel bir önem verecektir. Bu ana ekten sonrasında şu hususları vurgulamakta yarar görüyoruz. 25 yıl önce ilan edilmiş olan devletimiz tüm dış baskılara ve mevcut iktidarın tavizkar tutumu ve kötü yönetimine karşın dimdik ayaktadır. Kıbrıs Türk Halkına verilen sözlerin havada kalmasına ve Rum tarafının kendi tahakkümüne dayalı bir çözüm istediğini açıkça ortaya koymasına rağmen, mevcut iktidarın görüşme sürecine başlarken içine düştüğü durum, süreç boyunca izlediği tutum ve özellikle tek egemenlik prensibini kabul etmesi, Kıbrıs Türk Halkının haklarının savunulması açısından affedilmez hatalardır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bugün daha önce benzeri görülmemiş bir hukuksal, siyasi ve diplomatik saldırı altındadır. İzolasyon bütün şiddetiyle sürerken, kısıtlamaların kaldırılmasını neredeyse politik vaatlerinin temeli haline getirenler bu konuda da sınıfta kalmışlardır. Avrupa Mahkemelerinde açılan davalarla varlığımız ve egemenliğimiz, toprak ve mülkiyet haklarımız hiçe sayılmakta, iktidarın hataları sonucu adeta sözde Kıbrıs Cumhuriyetine yama olmaya zorlanmaktayız. Kıbrıs Rum Yönetiminin yabancı ülkelerle temasları, İngiltere ve Rusya gibi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi daimi üyesi ülkelerle imzaladığı tek yanlı belgeler görüşme sürecini aleyhimize geliştirecek niteliktedir. Kıbrıs Türk Halkı ve gençliğinin uluslararası sportif ve kültürel etkinliklere kendi devlet çatısı altında ve kendi kimliğiyle katılmasına, temsil edilmesine getirilen kısıtlamalar insan haklarına aykırıdır. Rum tarafının kendi uyguladığı bu ambargolardan yararlanarak, Kıbrıs Türk Halkının tüm mücadelesini sıfırlayacak tarzda sözde Kıbrıs Cumhuriyeti şemsiyesini kabul etmemiz koşuluyla bizlere bazı küçük imkanların sağlanacağını vaat etmesi bir oyundur ve geleceğimiz için büyük sakıncalar taşıdığından asla kabul edilemez.

UBP, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşları arasında ayrıma gidilmesine ve bunun görüşme masasında pazarlık konusu yapılmasına razı olmayacaktır. Kıbrıs konusunda tarafları uzlaştırma çabaları Birleşmiş Milletler çerçevesinden çıkartılıp ne

170

Anavatan Türkiye’nin, ne de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin üye olmadığı AB şemsiyesi altına sokulamaz. İktidarın bu konulardaki suskunluğu halkımızın haklarının korunmasına zarar vermektedir. Peki, Ulusal Birlik Partisinin Hükümet Programında bu konulardaki suskunluğu halkımıza zarar vermeyecek midir? UBP, görüşmelerin şu esaslar temelinde yapılması ve bir sonuca varılması noktasında üzerine düşeni yapacaktır. Öngörülen federasyona ancak adadaki iki bağımsız ve egemen devletin oluşturacağı konfederal bir yapı noktasından başlanıp evrim yoluyla ulaşılabilir. Bu yolun izlenmesi, çözümün yaşayabilir olması açısından daha güvenli olarak değerlendirilmektedir. Yeni ortaklığı oluşturacak devletlerde kalacak yetkiler egemen yetkiler olmalıdır. Herhangi bir anlaşma iki halk ve iki devletin egemen eşitliği temelinde yapılmalıdır. Oluşturucu eyalet, devlet, .... stade kavramı haklarımızın korunması açısından tatmin edici değildir. Rum tarafının açıklamaları bunun kanıtıdır. Foundn stade, Kurucu Devlet kavramı üzerinde ısrar edilmelidir. Egemenliğin kaynağının kurucu devletler olduğu açıkça belirtilmelidir. Kurucu Devlet sözcüğü dışında ben bunların hiçbirini görmedim Hükümet Programında. Olası bir anlaşmada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti isim, sıfat ve tüm sembolleriyle öngörülen yapının Kıbrıs Türk kanadını oluşturmalıdır. İki kesimlilik kesinlikle sulandırılmamalıdır. Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamı tartışılmazdır. Toprak konusu ancak bütünlüklü bir çözümün parçası olarak tüm konularda uzlaşma sağlandıktan sonra en son ele alınıp halledilmesi gereken bir konudur. Bu konu ele alınırken aradaki gerçekler iki halk, iki devlet olgusundan yola çıkılmalı. İki kesimlilik prensibiyle güvenlik ve yaşayabilirlik kriterleri mutlaka gözetilmelidir. Toprak konusunda sınır düzenlemelerinin ötesine geçilmemelidir. Mülkiyet konusu saf bir hukuk veya insan hakları meselesi olarak görülemez. Kapsamı ve boyutu nedeniyle bu konunun çözüm yeri uluslararası mahkemeler değil, görüşme masasıdır. Soruna çözüm arayışları bütünlüklü bir anlaşma çerçevesinde sürdürülmeli. Bu yapılırken 1975 Nüfus Mübadelesi Anlaşması ile oluşan iki kesimliliğe ters düşülmemelidir. Olası bir anlaşmanın AB mahkemelerinde veya uluslararası hukuk kuruluşunda dava konusu yapılmaması için anlaşma AB’nin birincil hukuku olmalıdır. Olası bir uzlaşma sonrasında referanduma gidilmelidir. İki tarafta eş zamanda yapılacak referandumlarda iki halkın söz konusu uzlaşmaya onay vermesi esastır. İki taraftan biri veya her ikisinin de hayır demesi halinde ne olacağı referandum öncesinde açık bir şekilde ortaya konulmalıdır. Bu arada Kıbrıs Türk halkının sonu gelmez görüşmelerde kaybedecek zamanı olmadığını da vurgulamakta yarar görmekteyiz. Takvimleme konusunda ısrar edilmeli, ancak Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin iyi niyet görevine aykırı yöntemlerden kaçınılmalıdır. Uzlaşı arayışları sürerken bizimle yeni bir ortaklığı istemediğini defalarca kanıtlamış olan ve hala çılgınca silahlanmaya devam eden Rum komşularımızla birleşmekten başka çaremiz olmadığı psikolojisinden uzak durulmalıdır. Halkımız, Rum ile birleşmeye mahkûm değildir. UBP bütün bunların yanı sıra iktidarı süresince aşağıdakilerden gerçekleştirilmesini de halkımız, devletimiz için gerçek bulmaktadır.

Kıbrıs, ulusal davamızın en önemli öğelerinden biri Kıbrıs Türk halkı ve Anavatan Türkiye’nin adadan kaynaklanan güvenlik, ihtiyaç ve beklentileridir. Kıbrıs Rum Yönetimi ile Yunanistan arasında yıllardır yürürlükte olan Ortak Savunma Doktrininin mevcudiyeti, Rumların devam eden görüşme sürecine rağmen artan silahlanma gayretleri ve nihayet Rum Yönetiminin AB üyeliği avantajını olabildiğince istismar ederek Avrupa güvenlik ve savunma politikası kapsamında Rum Milli Muhafız

171

Ordusunu meşrulaştırmaya çalışması Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Anavatan Türkiye açısından yeni bazı adımlar atılmasını gündeme getirmektedir. UBP, Garanti ve İttifak Anlaşmasının devamını Kıbrıs Türk halkı için yaşamsal konulardan biri olarak görmektedir. UBP iktidara geldiğinde yukarıda ifade edilen gelişmeler ışığında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Anavatan Türkiye arasında, Türkiye’nin 1960 Garanti ve İttifak Antlaşmalarından doğan Hak ve yükümlülüklerine halel gelmeksizin bir savunma ve güvenlik işbirliği anlaşması imzalanması için de gayret gösterecektir.” Bu da programda yoktur. “Bu düzenleme kapsamında, Türk Silahlı Kuvvetleriyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı arasında esasen var olan yakın dayanışma ve işbirliği daha ileriyle götürülürken, Türk Silahlı Kuvvetlerine, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti topraklarında iki tarafın güvenlik ihtiyaçları için gerekli görülen savunma alt yapıları için her türlü kolaylık sağlanacaktır. Böylesi bir açılımın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin masadaki elini güçlendireceği, uluslararası alandaki önemini artıracağı, Anavatan Türkiye’nin bölgedeki jeo-stratejik çıkarlarına katkı sağlayacağı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine karşı hasmane düşünceler içinde olanlar üzerinde caydırıcı etki yaratacağı kesindir. Kıbrıs konusunun Rum-Yunan tarafınca çözümsüzlüğe sürüklenmesine yol açabilecek oyalama gayretlerinin arkasındaki bir önemli etken de Kıbrıs Adası çevresindeki zengin hidro-karbon kaynaklarıdır. Rumlar Yunanistan’ın da desteğiyle bu kaynakları tek başına sahiplenmeye çalışmaktadır. Bu itibarla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Anavatan Türkiye’nin katkılarıyla ada çevresindeki zengin kaynaklardan hakça yararlanabilmesi için Anavatan Türkiye’yle işbirliği içinde olunacaktır. Fır Hattı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti deniz ve hava sahası kullanımı konularında da Anavatan Türkiye ile ikili anlaşmalar yapılması hedeflenecektir. UBP yurt dışında yaşayan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşlarının ülkemiz, devletimizle olan bağlarına büyük önem vermektedir. Bu vatandaşlarımızın belli yükümlülüklerini yerine getirmek ve belirli bir düzene bağlı olarak seçme haklarını kullanabilmeleri için anayasal ve yasal arayışlar içine girecektir. Söz konusu vatandaşlarımızın askerlik konusunda devam eden bazı sıkıntılarının giderilmesi için de gereken girişimler yapılacaktır.” Programda tek bir kelime yoktur bu konuda.

Şimdi Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ben bu ayrıntılı seçim taahhüdünü, Ulusal Birlik Partisinin seçim taahhüdünü, Hükümet Programına yansımayan bu ayrıntılı seçim taahhüdünü hatırlatmak istedim. Çünkü 62 sayfalık bir Hükümet Programına bu önemli konuyu, 17 yıldan sonra tek başına iktidar imkanını yakaladığı bir ortamda Ulusal Birlik Partisi üç sayfacık daha ekleyerek, bütünüyle koymamasının nedenlerini ben düşünmek istiyorum. Bu önemli konuyu aynen aktarmamış olmasından Hükümet Programına Ulusal Birlik Partisinin bir niyet değişikliği içine girmiş olması şeklinde yorumlamaktayım. Koalisyonda değiller ki, bu kadar ayrıntıyla seçim bildirgesine konmuş olan bir husus, yumuşatılmak zorunda olsun. Üç sayfalık bir eklemeyle, ilkelerine tamı tamına sahip çıktığını gösterebilecekken, Ulusal Birlik Partisi bildirgelerinde, seçim bildirgelerinde yazdıklarından geri adım atma ihtiyacını hissetmiştir, bunun ardında ne var diye sorgulamak hakkını da böylelikle bize vermiştir. Belki diğer partiler bu ayrıntı üzerinde durmayacaktır. Ama biz Demokrat Parti olarak, yıllarca şu söylediklerinizi ayni üslup ile CTP ile yaptığımız koalisyon programlarına koyamadık diye, UBP tarafından öylesine eleştirildik ki, biz bile acaba yanlış mı yapıyoruz diye kendi kendimizi sorgulamak durumunda kaldık. Tek başınasınız beyler.

172

Bizi CTP ile koalisyonda asgari müştereklerimizi yazabildik diye suçlarken, ben soruyorum size, bildirgenize koyduğunuz unsurları programınıza neden aynen yazmadınız diye. Ne oluyor?

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Anlamadın? Biri seçmene mesajdır, öbürü Türkiye’ye mesajdır.

BAŞBAKAN DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) - İkisi de bağlar bizi.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Ben anlamam. Benim aklım fazla işlemez. Bizim çünkü o dönemde pozisyonumuz belliydi. Yani CTP’yle bir koalisyon kuruyorsun, iki tane zıt düşünce. Bu iki zıt düşüncenin asgari müştereklerini bulacaksın ve ona göre bir program yazacaksın mecburen. Ne benim istediğim tam olarak girebilir, ne CTP’nin istediği tam olarak girebilir bir koalisyonda. Ama 17 yıldan sonra tek başına iktidarı yakalayacak bir parti ve en iddialı olduğu konuda yumuşama gösterecek. En iddialı olduğu konuyu bütün milli kuruluşları gezerek taahhüt ettiği bir konuyu, ben bunları yapacağım dediği bir konuyu programına yazarken kırpacak, yumuşatacak. Niçin? Ne oldu? Ne var ardında? Biraz önce söyledim. Saksı mı düştü başımıza? Ne oldu? Biri bize anlatacak. Bizim mazeretimiz vardı bazı şeyleri koyamamakta. Mazeretiniz neydi? CTP ile, farklı bir düşünceyle koalisyon kurmak durumundaydık.

AHMET ZENGİN (İskele) (Yerinden) – Çok tehlikelidir CTP?

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Hayır, farklıdır. Farklıdır.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Çok farklı.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Benim düşüncemden farklı bir düşünceye sahiptir Cumhuriyetçi Türk Partisi. Demokrat Parti ile Cumhuriyetçi Türk Partisi arasında bu anlamda bir fikir birlikteliği yoktur. Ama müşterek hükümet kuracaksan demokrasi seni mecbur eder asgari müştereklerin doğrultusunda bir program hazırlayasın ve onu yazasın. Benim mazeretim buydu. Sizin mazeretiniz nedir ben onu duymak isterim. Nedir sizin mazeretiniz? Var mı? Duymak isterim.

FERDİ SABİT SOYER (Mağusa) (Yerinden) – Hep beraber CTP’nin çizgisinden...

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Benim kadar bu ülkenin ulusal güçleri de duymak isteyecektir, eminim. O her zaman desteğine mahzar olduğunuz ulusal güçler duymak isteyecektir mazeretinizi neden buraya bildirgenize koyup arkasında durduğunuz bir ilkeyi yansıtmadınız diye. Bu konuda bir sıkıntınız varsa bunu hem bizimle, hem halkımızla paylaşın ki bilelim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; baştan sona çelişkilerle dolu, sırf Anayasal bir gereklilik olduğu için yazılmış olduğu belli olan, Hükümet Programından çok seçim bildirgesini anımsatan, halkımızın sorunlarını çözmek açısından hazırlıkları

173

başlatacaklarını ortaya koymaktan başka bir açılım getirmeyen bu belgeye Demokrat Parti olarak ret oyu kullanacağız. Hükümetin icraat süresince tutumumuz yapıcı olacaktır. Yardım istedikleri noktada bilgi ve birikimimizi paylaşmaktan geri durmayacağımızı bir kez daha belirtmek isterim. Yanlış adımların karşısında dururken doğru yönde adımları desteklemekten de çekinmeyeceğiz. Her şeye rağmen yeni hükümetin hayırlı olması dileklerimi bir kez daha tekrarlarken Demokrat Parti olarak Hükümete güven oyumuzun ret olacağını yineler, saygılar sunarım.

BAŞKAN – Sayın Denktaş, teşekkür ederiz.

Sayın Çakıcı, buyurun.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Bu arada Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) - Sayın Bakanımız Türkay Bey’in Kayınpederi trafik kazasında vefat etmiş bir saat kadar önce. Hem kendisine, hem Ulusal Birlik Partisi camiasına başsağlığı diliyorum. Geçmiş olsun diyorum.

BAŞKAN – Sayın Serdar Denktaş, teşekkür ederiz.

Buyurun Sayın Çakıcı.

MEHMET ÇAKICI (Lefkoşa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir kere Sayın her şeyden önce kayınpederi dolayısıyla vefatından dolayı başsağlığı dilemek isterim Ulusal Birlik Partisi camiasına da ve herkese de başsağlığı, tüm ailesine de başsağlığı diliyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi öncelikle temennimizi söyleyelim. 26 milletvekiliyle bu Ulusal Birlik Partisi Hükümeti kurulmuştur. Sizlere başarılar diliyoruz. Umarım yapacağınız icraatlar ülkemiz için, toplumumuz için hayırlısı olur. Ve toplumumuza gerçek anlamda bu son dönemde yaşanan şikayetler için gerçekten bir, sizinde seçim propagandanızda söylediğiniz gibi güzel günleri vaat ettiniz propagandanızda olduğu gibi gerçekten güzel günler gelebilir ve biz de o zaman yapılan icraatlar konusunda sizleri alkışlarız, tebrik ederiz ama bir taraftan da Toplumcu Demokrasi Partisi yanlış giden icraatlarınızda da sizin takipçiniz olacak ve gerektiğinde hem yapıcı, hem de sert olan eleştirilerimizi sürdürmeye devam edeceğiz, onu söyleyelim daha önce olduğu gibi. Şimdi de bundan sonra da bu özelliğimizi TDP olarak sürdürmeye devam edeceğiz. O bakımdan hepiniz için hayırlısı olsun temennisi ile başlıyorum.

Bir kere öncelikli olarak programın genel değerlendirmesiyle başlayayım teknik anlamda ve detaylarına sonra gireyim. Bize göre hazırladığınız programın bir vizyonu yoktur. Onu biraz sonra detaylarıyla biraz daha gireceğim. Ben liberal bir program mıdır, yoksa hala devletçi bir program mıdır? Okurken kafam karıştı. Belki bizi aydınlatırsınız. Sanki bir geçiş Hükümetinin Programıymış gibi de geldi. Böyle bir intibaya da sahip

174

olduk. Projeden de yoksun olduğunu gördük projelendirilmediğini. Yani çok genel ifadelerin bulunduğunu ve detaydan da kaçındığınızı gördük. Örneğin KİT’ler konusunda her an bir örnek verecek olursak, KİT’lerin özelleştirileceğinden bahsediyorsunuz ama hangilerinin özelleştirileceğinden bahsetmiyorsunuz. Bununla ilgili bir projeniz de olmadığını görüyoruz. Genel anlamda zamanlamayla ilgili de çok muğlak, ben cek-cak demeyeceğim ama, ifadelerin süslü cümlelerle dolu olduğunu, ama bu süslü cümleleri dolduran ve tamamlayan bir zamanlamanın da bulunmadığını gördük. Bir zaman ibaresi yok. Bir takım sözleriniz var, icraatlarınız var ama bunları ne zaman yapacağınızı bize sıralamış değilsiniz. Dördüncü nokta genel değerlendirmede, pek çok ana konuya da değinmediniz. Bunların başında nüfusa değinmediniz. Vatandaşlıklara değinmediniz. Türkiye ile ilişkilere değinmediniz.Kumarhanelere değinmediniz. Uyuşturucuyla ilgili bir açılımınız yoktur. Kadın ticaretine değinmediniz. Kıbrıs Sorunu da biraz sonra detayına gireceğiz orada da muğlak ifadeleriniz var. Ama söylemlerinizden yola çıkarak da müzakereyi destekleyeceğinizi söylüyorsunuz. Ama bu görüşmelerin başarıya ulaşması için bu desteğin, köstek mi, destek mi olduğunu ben anlayamadım.Bu müzakerelerin nasıl destekleneceğini de, nasıl sonuçlanmasını istediğinizi de bize ifade etmediniz. İfade ettiyseniz de çok çelişkili açıklamalar, hem açıklamalarınızla, hem kurultay kararlarınızla, hem Hükümet Programında gerçekten görüşmelerin başarıya ulaşması için de ne yapacağınız yoktur. Nasıl destek yapacağınız yoktur. Çelişkili ifadeleriniz var Hükümet Programı içerisinde, yedinci nokta benim için genel değerlendirmede. Biraz sonra oraya da geleceğim Serbest Bölgeyle ilgili. Ben Serbest Bölge isteyip, istemediğinizi tam anlayamadım. Yani bu Programın içeriğinde Serbest Bölge istediğinizle ilgili bir açıklama var ise, ben göremedim. Bu, böyle bir vizyonu, bu Programın Serbest Bölgeyle ilgili yoktur. Onu hemen söyleyeyim. Bunun da ekonomi başlığına geldiğimde orada da açıklamayı da isterim. Biraz aceleyle hazırlanmış, belki bundan sonraki Anayasa değişikliklerini konuşurken, Sayın Cumhurbaşkanı’nın Hükümet Programıyla ilgili görevi vermesinden sonra biraz daha zaman tanınması lazımdır ki, ya da seçim döneminde, partiler programlarını ortaya koymalıdır ki halkta bir programa oy versin. Ama biz galiba son dakika yapıyoruz bunları ve daha çok süslü ve manasız ifadeler olduğunu görüyoruz. Şimdi buradan genel değerlendirmeyi yaptıktan sonra, bu vizyonunun belli olmadığı, liberal mi, devletçi mi? Süslü ifadelerin bol olduğu, projelerin görülmediği ve çelişkili ifadelerin bulunduğu ekonomide serbest bölgenin bulunduğu söylendi ama serbest bölge ile ilgili herhangi bir açılımın bulunmadığı bu programı biraz da irdelemeyi istiyorum. Sayfa 4’te UBP Hükümetinin temel insan haklarına ve özgürlükleri konusunda duyarlıdır ve bu çerçevede uluslararası sözleşmelere ve özellikle Kopenhak Siyasi Kriterlerine bağlı kalacağınız yazar. Kopenhak Siyasi Kriterlerini eğer okuduysanız Kopenhak Siyasi Kriterleri ve uluslararası sözleşmeleri ve diğerlerinde sivilleşme ve demokratikleşme de vardır. Biz bu sivilleşme ve demokratikleşme konusunda sizden bu programda bir açılım görmedik. Yani evet bir muğlak ifade vardır polisin Başbakanlığa bağlanması. Bunu da yapar ve getirirseniz kesinlikle size destek oluruz. Polisin Başbakanlığa bağlı olduğunu da düşünmüşsünüzdür ama herhalde orada var saydığınız farklı bir kurumsal veya yasal yapıdır. Öyle var sayıyorum. Çünkü ne demek istediğini çok da net algılamıyorum. Ama benim hatırladığım kadarıyla siz hep eskiden polisin sivile bağlanmasına karşıydınız. Eğer polisin sivile bağlanması taraftarıysanız ve gerçek anlamda bununla ilgili bir açılım getirecekseniz bununla ilgili gerçekten destek oluruz.Ama sivilleşme ve demokratikleşme yalnız polisin sivile

175

bağlanması değildir. Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının Kıbrıs Türkünün iradesine verilmesi, Merkez Bankasının Kıbrıs Türklerinin kontrolünde olması. Bunun yanında yine demokratik kurumlarımız içerisindeki askeri temsilcilerinden tutun da diğer noktalara kadar halkın kontrolünde olabilecek bir yapının kurulmasıdır. Yani uluslararası sözleşmelere eğer bu bir süslü ifade değil ise, bağlılıktan bahsediyorsanız bu genel değerlendirmeyi getirirsiniz ve bunu da o çerçevede değerlendiririz. Biz de size deriz ki bu Hükümet sivilleşme ve demokratikleşmeyi de ister. Kopenhak Kriterlerini de gerçekten yazdığı gibi ister ve diğer uluslararası sözleşmelere de bağlı kaldığını gösterir. Bu çerçevede sizin bize yine programda Anayasa ile ilgili önerileriniz var. Diyorsunuz ki biz partilerin, temsil edilen partilerle 2010 yılına kadar Cumhurbaşkanlığı ve belediye seçimlerinde olacak şekilde Anayasamızın değişmesini ve bununla ilgili bir çalışma yapmamızı öngörüyorsunuz. Bununla ilgili bir teklif olarak kabul ediyoruz bunu. Biz buradan hatırlatıyoruz. 56 maddelik Meclis Başkanlığımıza sunulmuş tarafımızdan Anayasa (Değişiklik) önerimiz vardır. Anayasamız geri kalmıştır.Anayasamız özellikle 1980 askeri darbesinin etkisinde yapılmış bir Anayasadır. Dolayısıyla anti demokratik uygulamaları vardır. Sivilleşme, demokratikleşme ile ilgili gerilikleri vardır. Bunların değişmesi lazımdır. Bu bağlamda geçici 10’uncu maddenin de bu çerçevede değerlendirilmesi lazımdır. Ve Kıbrıs Türkünün kendi toplumu içerisinde hep devletin yüceltilmesinden ve geliştirilmesinden bahsederiz ama bunun gereklerini de yerine getirmeyiz. Bunun gereklerini de artık yerine getirmenin zamanı gelmiştir, geçmektedir ve bu anlamda da bu çalışmaları Anayasa (Değişiklik) çerçevesinde de halkın karar vereceği bir noktaya getirmemiz lazımdır. Yani artık birileri engel olacak değil buna. İki dudak arasında olacak değil. Kıbrıs Türk toplumu neyin, ne çerçevede olacağını Anayasa değişiklikleri içerisine beraber karar verecek. Eğer bu konuda samimi iseniz biz 2010 yılında Cumhurbaşkanlığı veya belediye seçimlerinde Anayasa değişikliklerini görüşmeye ve o anda o çerçevede halkoyuna, referanduma sunmaya da bu anlamda bu programa yazdığınız sürece de katkı koymaya hazırız.

Başbakanlıkla ilgili metnimizin ilk başlarında ortaya koyduğunuz Ekonomik Koordinasyon Kurulu, Başbakanlık Teftiş Kurulu gibi kurulların örneğin benim kafamda soru işaretleri yer aldı. Ekonomik Koordinasyon Kurulu ve ekonomik örgüt bunun koordinasyonuna ihtiyaç varsa Devlet Planlama Örgütü ne güne duruyor? Yeni bir kurul, yeni bir kurum, yeni bir istihdam mı yaratıyoruz? Yoksa biz hala tasarruftan bahsedeceğiz. Bir taraftan bütçemizin açık verdiğinden bahsedeceğiz. Ve elimizdeki imkanları kullanmıyor muyuz diye kafamda soru işaretleri yer aldı. Başbakanlık Teftiş Kurulu ve Denetleme Kurulu sanıyorum ki ilk Toplumcu Demokrasi Partisinin önerisiydi daha sonra Sayın Başbakan Derviş Eroğlu’ndan da bu cümleleri duyduk bir bakıma da sevindik. Gerçekten geriye dönük, bu ülkede geriye dönük bu ülkede olan yasa dışılıkları, faili meçhul cinayetleri, Başbakanların önündeki bombalanma olaylarını araştıracak, raporlar yayınlayacaksa Başbakanlık Teftiş Kurulu bu zaten yapılması gerekir, yapılırsa destek oluruz. Ama yapılırken de şu noktaya dikkat edilmesini tasfiye ediyoruz, bunun Sayın Derviş Eroğlu’nun Başbakanlık Teftiş Kurulu olmamalı, özerk bir yapıda olmalı. Ve özerk bir şekilde bu ülkede olan bitenin hukuksuzluğun, adaletsizliğin Başbakanlığın bizzat kendisi tarafından da denetlenebiliyor olması gerektiği noktasında hareket ederek kurulacak kurumunda kurulmasında fayda görürüz. Bunların yapılmasına destek oluruz. Ama bunun da özerk bir yapı olarak kurulması gerektiğini de yani bir nevi siyasi bir silah

176

olarak da kullanılmasından kaçınılması gerektiği konusunda da dikkatimizi çekmek isteriz.

Bir başka Başbakanlıkta bir kurul daha var ondan hiç bahsedilmedi. Uyuşturucu ile ilgili bir komisyon vardır.Başında da Sayın Öntaç Düzgün bulunmaktadır şu anda.Başbakanlık tarafından kurulmuştur bu. Bir uyuşturucu politikasıyla ilgili yapıldığını görüyorum bunun, düzenlendiğini. Fakat bu Kurulun bugüne kadar Kıbrıs Türkünün kendi bilim adamlarıyla, kendi uzmanlarıyla çalışmadığını, biraz da har vurup harman savuran yurtdışından uzmanların getirildiği ancak bunun yanında yine açılımların olmadığı, gerçekten bir uyuşturucuyu önleme politikasının bulunmadığı bir kurum olduğunu görüyorum ve bundan sonra programınızda bulunmadığı için de Başbakanlığa bağlı bir Kurum olduğu için ve işlevsel olduğu için de bugün bundan sonra bir uyuşturucu politikasının yeni Hükümet tarafından daha çok dikkate alınması gerektiği düşüncesindeyim.Çünkü uyuşturucu ile ilgili herhangi bir konuda şu anda Hükümet Programında görülmemektedir. Birkaç tane iyi nokta birimdir. Bu yasası da hazırlanmış durumdadır bildiğim kadarıyla. Bu Biriminde etkin bir halde olması lazımdır. Çünkü Kıbrıs Türk gençliği uyuşturucu konusunda ciddi bir sorun yaşamaktadır. Buna da devletin bir politikası yoktur. Biraz sonra Sayın Eğitim Bakanı da Kemal Dürüst’ü göremedim.Onunla da eğitimle ilgili konuyu da konuşurken bu çerçevede bu konuda da ben çocuklarımızın, gençlerimizin uyuşturucuda nasıl eğitileceği ile ilgili önerilerimizi de kendisiyle paylaşabiliriz. Ona bu konuda destek olabiliriz ama bu birimin de daha aktif hale gelmesi ve bir uyuşturucu ile ilgili bir politika ortaya koyması gerekmektedir.

Kooperatiflerle ilgili birleştirme ve güçlendirilmesi önerisini olumlu karşılıyoruz. Kooperatif Merkez Bankasının tekrar yeniden yapılanmasını ve esas sahiplerine devredilmesini olumlu buluyoruz ama bunun da kolay olmayacağının da biliyoruz. Önce bu Kurulların eğer gerçek anlamda esas sahiplerine devredilmesini istiyorsak da önce bunların çalışır ve çalıştırılır halde olması lazım. Bu üyelerinin tekrar aktif hale getirilmesi lazım. Ve ondan sonra gerçek sahipleri ile ilgili çalışma yapılması gerektiği noktasında da uyarıda bulunmak isteriz. Vakıfları İdaresinin gayri menkullerinin peşkeş çekilmemesi, Vakıflar Bankasındaki verilen kredilerin partizanlıktan uzak olması bir kişiye 12 trilyon verip 30 trilyona çıkan borçlar olmaması için ve bu anlamda da Vakıflar Bankasının ve oradaki Vakıflar İdaresinin de gerçek anlamda biraz da siyasetin etkisinden uzaklaştırılması ve partizanlığın etkisinden uzaklaştırılması gerekir. Tabii bunları söylerken kamu ile ilgili bir takım birimlerin kurmanızdan bahsediyorsunuz, bürokrasinin azaltılması birimi ve vatandaşın hakkının korunması birimi.Şu anlamda baktığımda da kamu reformu ile ilgili bir cümle duyamadım. Sayın Başbakan, Sayın Eroğlu bizi ilk 100 günde geçmişte üçlü kararnamelerin daraltılması ile ilgili kendisinin öneri yaptığını, hatta TKP’nin de buna engel olduğunu söylediniz. Ben gittim TKP’li arkadaşlara ve geçmişe sordum tam tersi olduğunu söylediler bana. Üçlü kararnameyi TKP’nin hep savunduğunu ve bu anlamda da böyle birşey olmadığını söylediler ama biz tersten bakıyoruz, tersten bakıyoruz bugün. Yeni bir dönem var, yeni bir dönem var. Bu yeni dönemde biz eğer kamu reformu yapılacaksa, üçlü kararnameler daraltılacaksa biz buna kesin destek olmaya hazırız. Bunu da buradan Meclis Kürsüsünden söyleyelim. Kamu reformu ile ilgili çalışmalar, hizmet içi eğitim ve kamudaki yığılmaların ihtiyaç alanlarına gönderilmesi veya yeniden bir yapılandırma ile ilgili kamu reformu çalışmaları

177

yapılması halinde de buna destek olacağımızı ama yalnızca kamu reformu ile ilgili ciddi bir konunun da, kamu reformu ile ilgili bir konuları da görmediğimizi söylemem lazım.

Yine Hükümet Programında medya ile ilgili konular var. Medya ile ilgili konuları ben yakından inceledim.Burada birkaç noktanın olduğunu söylemem lazım. Medya eşit değil, medya siyasetin etkisinde, medya gerçekten siyasetin kontrolünde ve buralarda da haksızlık ve adaletsizlikler var. Ne gibi? Örneğin bir Ortam Gazetesi 28 milyar Devlet yardımı alabiliyorken, Devlet yardımı demeyeyim buna birazda Devletin verdiği ilanlarla ilgili ama yandaş bir takım medyalar bu ülkede 420 milyar, 480 milyar gibi örneğin Ortam Gazetesi, Afrika Gazetesi gibi gazetelerin tirajları daha düşük olsa bile örneğin bir Afrika Gazetesinden çok daha yüksek oranlarda ilan alabiliyorlar.Bazı gazetelerimizde Kıbrıs’ın reklamları turizmle ilgili yapılabildiğini görebiliyoruz. Dolayısıyla burada ciddi haksızlıklar var ve medyaya da eşit mesafede belki tirajlarına uygun bir şekilde ve belki kriterlerine de uygun bir şekilde de olması lazım ve ilk icraatında da Sayın Maliye Bakanımızın örneğin Genç TV haykırmaması lazım. Dememesi lazım Sayın Maliye Bakanının ilk icraatı Genç TV’nin falanca yerden aldığı katkı payını kesmesidir. Bence bu ölçülerebağlı olarak bağlı kalması lazım ve hepsine adil davranılması lazım ki gerçek bir demokrasiyi kendi ülkemizde yaşatabilelim. Bu anlamda medyanın ciddi önemi var. BRT’nin, BRT ile ilgili ilginç ifadeleriniz var. Anayasal çizgide ve tarihi misyonuna da uygun. Benim bildiğim kadarıyla TMT dönemini geçtik, savaş yılları da değil. Tarihi misyonuna uygunluk veya Anayasal çizgi gibi konularında gerçekten Bayrak Radyo Televizyon Kurumunun da ki hepimizin ihtiyacı var. Oradaki tarafsız görüntüye de, oradaki tarafsız duruşa da zarar verdiği kanaatindeyim. Umarım bu niyetle yazılmamıştır. Bu anlamda bunun da düzeltilmesi lazım.

TAK Ajansı ile ilgili konulara gelelim. TAK Ajansı başka bir sorun. TAK Ajansının, Kurumunun Yasası hala beklemekte yıllardır böyle ve medyanın da TAK Ajansından yararlanması lazım ama Rum tarafındaki eşdeğerine baktığımızda maliyetler olarak bile örneğin 40 Euro gibi bir haber niteliği taşıyan paketlerde ödeme gibi, çok cüzi ödemeler yapılırken, bizde 1,250 Euro’ya varan ve gerçekten büyük bir maddi külfete meydan getiren ve gerçek anlamda Devlet destekli, partizanlık amaçlı olan gazetelerin hayatta kaldığı ama muhalif gazetelerin veya haber bültenlerinin de internet gazeteciliğinin de bir şekilde zedelendiği ve parçalandığı bir dönemden geçiyoruz. Buna bağlı Basın İş Yasasının yine bahsetmediniz. Basın İş Yasasının geçti ama uygulanabilir konumu yok. Bunun geçmesi lazım, gazetecilerimizin kendi fikirlerini gerçekten medya patronlarının iki dudağı arasında olabilecek şekilde olma konumundan kurtarılması gerekiyor ve belki basında da anti tekel yasalarının basında da açıkçası uygulanması gerektiği noktasındayız.

Yayın Kurulu ile de ilgili Yayın Yüksek Kurulunu gördük ki seçim döneminde de bir ciddi işlevi yok. Yayın Yüksek Kurulunun bir uyarı yapabiliyor yalnız.Aslında bir işlevliği de yok. Seçim döneminde aramızdaki adaleti de sağlayamadı. Eşitliği de sağlayamadı ve bu anlamda Yayın Yüksek Kurulunun da gerçek anlamda yaptırım yapabilecek bir konum ve hukuksal düzenleme içinde olması lazım.

178

Bu anlamda Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir başka konuya geçiyorum o da sizin de bahsettiğiniz adalet sistemimizdeki değişime ile ilgilidir.Bu anlamda gerçekten şunu ifade ediyorsunuz, ceza usul ve infaz hukukunda reform yapılacağı. Doğrudur, bizim yasalarımız maalesef 1880’li yıllardan, 1900’lü yıllardan kalma yasalarımız vardır. Bu anlamda ciddi bir hukuk reformuna ihtiyaç vardır. Yasalarımız yavaş, mekanizmamız, adalet sistemimiz yavaş, mekanizmamız etkin, ceza yasalarımız özellikle çağ dışı kalmıştır. Türkiye’nin bile şu anda gerisindedir. Onu hemen söyleyeyim ve bir insan hakları sorunu vardır mahkemede. Örneğin bunu da bahsetmek de gerekecek bir uyuşturucu bağımlısı hale daha dünyanın bütün yerlerinde bir hasta olarak görülür ve ceza almazken bizde gencecik çocuklar tedavi olmaya gönderilecekken ve tedavi ile ilgili yasalar belirlenmesi gerekirken bizde maalesef hale daha ceza alıyor bu insanlar ve insanlık suçu işleniyor. Bunun gibi pek çok yasayı da size gösterebilirim. Bu anlamda Polis örgütünün de daha önce bahsettim Başbakanlığa bağlanması ile ilgili çalışmalarınız bize daha çok açmanız lazım. Ve bu bizim sivilleşmemiz açısından önemlidir ama polisleri ilgilendiren Polis Teşkilat Yasasına da değindiğinizi görüyorum. Daha önce maalesef geçmiş hükümet döneminde getirilen Polis Teşkilat Yasası, polis örgütümüzü tatmin etmekten öteydi. Ve gerçekten bazı uygulamaları vardı ki polis memurlarımız zor durumda kalabiliyor, aileler parçalanabiliyor. Terfiler, tayinler maalesef iki dudak arasında kalabiliyor ve insanlar çok mağdur olabiliyor. Ve o dönemde biz TDP olarak bu Yasanın gelmesi halinde ve geçirilmesi halinde bu şekliyle Anayasa Mahkemesine başvuracağımızı söylemiştik. Ve eğer gene Anayasaya uygun olmayan, insan haklarından uzak polislerin sırf sendikası ve bir birliği doğru dürüst olmadığı halde onların hak ve özgürlüklerine müdahale etmek durumunda olunacaksa da bunun karşısında duracağımızı geçmiş hükümette koyduğumuz tavrı bu Hükümete de koyacağımızı tekrar söyleyeyim.Polis Teşkilat Yasasının çağdaş normlara uygun olması lazım. Gerçekten polisin sivile bağlanması ama sivile bağlanırken de belki özerk bir halde olacak şekilde siyasetin de etkisinden uzaklaşacak yasalarla da desteklenerek Polis Örgütünün bu bağlamda değerlendirilmesi lazım.

Değinmediğiniz bir başka konu var. Bu çerçevede yine evet bir hukuk reformunu yapacaksınız ama bir de Adli Tıp Kurumdan hiç bahsetmiyorsunuz. Bu ülkede eğer gerçekten yasalar ve eğer gerçekten hukuk sistemimizin doğru dürüst işlemesini istiyorsak kanıtların değerlendirildiği, uzmanların var olduğu, bir Adli Tıp Kurumuna ihtiyacımız var. Aksi takdirde bütün kanıtların değerlendirilmesi, bütün incelemelerin yapılması, bütün laboratuarların şüpheli hale de gelebilecek şekilde kanıtların ortaya çıkması adalet sistemimizi etkilemektedir. O bakımdan Adli Tıp Kurumu ile ilgili çalışmalarımızı da yapmanız gerekiyor. Programdan bunu göremedim.

(Meclis Başkanı Sayın Hasan Bozer Başkanlık Kürsüsünü Meclis Başkan Yardımcısı Sayın Mustafa Yektaoğlu’ndan devralır)

Bir noktaya da değinmeden geçemeyeceğim. Bunun da kesinlikle gelecekte takipçisi olacağımızı söylememiz lazım. Bugün çeşitli suçlarla ilgili yakalanan bir takım şahısların karakollarda dayak yediği ile ilgili iddialar vardır.İşkence olabildiği ile ilgili iddialar vardır. Biz eğer çağdaş değerlerden, insan haklarından ve hukukundan bahsediyorsak bunlarında üzerine gidebileceğimiz bir ve bunları da engelleyeceğimiz bir

179

sistemi bu ülkede insan hakları açısından da kurabilmemiz lazım.Bunlarında araştırılması gerekiyor ve soruşturulması gerekiyor diye düşünüyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi ekonomi başlığına girmek istiyorum. Bu programda en çok önemsendiğini düşündüğüm ve bu programda en çok ekonomiden vurgu yapılacağını düşündüğüm konuya da geçmek isterim ve birkaç da iyi birşey söylemek isterim yapıcı eleştirilerimiz olacağını, yapıcı tavrımız olacağını da söyledim. O yüzden ne derler adamı dövmeden önce, önce bir gül yollayalım, önce sevelim.Sonra da gerekeni söyleyelim şeklindedir sözlerim. Bu anlamda ekonominin, refahın ve ekonomik refahın artırılmasına yönelik politikalar üreteceğinizi söylüyorsunuz. 5 yıllık yeniden yapılanma ve kalkınma programının yapılacağını söylüyorsunuz ki bunu olumlu olarak değerlendiriyoruz. Kısa ve orta ve uzun vadeli projeler önereceğinizi ama tekrar söylüyorum başta söylediğim noktaya geleceğim. Projeniz yoktur. Kısa, orta, uzun. Nedir bu kısa ve orta, uzun bize açıklarsınız. Ya da vardır umarım. O anlamda söyleyeyim.Ben olmadığını gördüm. Olumlu noktalar reel sektörün destekleneceği ile ilgili ve AB ile uyum politikalarının olacağı ile ilgili çalışmalarınızın olduğu, tüketici haklarını koruma ve Anti Damping Yasasının geçirilmesi, Rekabet Yasasının çalıştırılması ve Rekabet Kurulunun oluşturulması gibi icraatlarınızın olacağı, ekonomide sürdürülebilir olması için çalışma yapacağınız ve kobilerin özellikle destekleneceği, Kalkınma Bankasında geri ödenemeyen kredilerin geri dönmesi ile ilgili bir takım açılımlarınız olacağı, inşaatların tekrar ele alınacağı, vergi yükünün yeniden düzenleneceği, KDV uygulamalarının daha basit ve düşürüleceği, daha basit ve düşük olacağı şeklinde önerileriniz var. Bunları takdir ediyorum. Stopajın kaldırılacağı ile ilgili önerilerimiz var. Resen Vergiyi de kaldıracağınızı söylüyorsunuz ama tekrar söylüyorum bu bütünlüğe baktığımda bunları takdir etmekle birlikte örneğin Resen Vergi ile ilgili uygulamanıza baktığımda maalesef burada Resen Vergiyi e-devlet, e-vergi sistemi meydana geldiğinde ortaya koyacağınızı ve bununla ilgili olarak da yine tüm bunların gerçekleşmesi halinde Resen Vergiyi kaldıracağınızı söylüyorsunuz.Bu anlamda da baktığımda gerçekten e-vergi sistemi ile kayıt altına almanın tam anlamıyla yerleştirilmesi sonrasında Resen Vergiyi kaldıracağınızı söylüyorsunuz. Seçimden önce bunu bize böyle söylemediniz. Resen Verginin derhal kaldırılacağından bahsettiniz. Dolayısıyla Resen Verginin bir cezalandırılma olduğu ve aslında bu dönemde de maalesef politik amaçlı olarak kullanıldığını da gördük. Sizde kullanabilirsiniz, biz size siz de bu memleketin insanısınız. Sonuçta bu ülkede bir sürü olan nokta bizim tarafımızdan da yapıldı, her şey bazen Ankara’ya yolladığımız olur ama kendi yaptıklarımızı da gözden kaçırırız. Dolayısıyla Resen Vergiler bu ülkede muhaliflere karşı da Kıbrıs Gazetesinin susturulması, Halkın Sesi gazetelerinin ve diğer gazetelere de yönelik olarak da susturulmak amaçlı kullanılmıştır.Dolayısıyla bu anlamda baktığım zaman Resen Vergi silahının artık bu ülkede olmaması bir ceza ve infaz aleti olarak kullanılmaktan kurtarılması gerektiği düşüncesindeyiz ama buradan bu takdir cümlelerimin sonrasında ki bunlarda pek çoğumuzun önerdiği konulardı. Kitlerin özelleştirilmesini bahsettiğinizi söylüyorsunuz ama hangi kitlerin özelleştirileceğinden bahsetmiyorsunuz. Delegülasyondan bahsediyorsunuz. Özelleştirmeden bahsediyorsunuz ve bize dört tane sihirli değnek sunuyorsunuz, beş yıllık icraatın mevcut sektörleri destekleme yanında dört yeni proje hayata geçecek ve bu dört yeni proje ile bu projelerin hayata geçirilmesi ile KKTC’yi mevcut ekonomik krizden çıkaracak ve ülke insanı daha üst refah seviyesine

180

taşıyacak. Dört tane sihirli projeniz nedir diye baktım. Bunlardan bir tanesi serbest bölge. Sihirli değneğiniz anladığımız kadarıyla serbest bölge olduğunu görüyoruz. Seçim döneminde de bunu çok kullandınız. Fakat ben ekonomist değilim. Naçizane bir başka meslekten doktoruz bizde. Ama örneğin bu anlamda serbest bölgesinin bu ülkede bulunduğunu biliriz, Mağusa’da.

EKONOMİ VE ENERJİ BAKANI SUNAT ATUN (Yerinden) - Serbest liman.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Birşey daha söyleyeyim o anlamda baktığımda da yasasının da mevcut olduğunu ama niye işlemediğini de bir sorun bakalım. İki nedeni var biri Kıbrıs Sorunundaki çözümsüzlüğün oluşturduğu şartlar, diğeri de belirsizlik nedeniyle yurtdışından yabancı yatırımcı gelecek o yüzden gelmiyor.Kıbrıs sorunundaki çözümsüzlük yüzünden. İkinci nokta bir alt yapı yok orada. Neye güvensin? Neye gelsin? Nasıl gelsin? O güvenilir alt yapıyı kurmak için de sizin trilyonlara ihtiyacınız var. Öyle bir paranız da yok. Parayı da Türkiye’den isteyeceksiniz. Egemen Bağış geldi dedi ki size izin vermem dedi. Yoktur dedi böyle birşey. E nasıl yapacaksınız bunu. E Türkiye istemiyor. Ve bir taraftan da biraz önce Sayın Serdar Denktaş bana göre yanlış bir ifade kullandı. Serbest bölgeye dedi işte bizim buradaki AB Biriminin sorumlusu arkadaş serbest bölgenin mümkün olmadığını ya da onunla ilgili bir takım sözler söylediğini söyledi. Avrupa Birliğine uyumsuz olduğunu söyledi. E yani Avrupa Birliğinde de serbest bölge var. Özellikle Hamburg’da bir serbest bölge vardı, Avrupa Birliğinin dört yerinde serbest bölge var. Avrupa Birliği ile uyumsuz olduğundan değil serbest bölge. Serbest bölge, Kıbrıs’ta uygulanmasının çözüm süreci olmadan mümkün olmamasıyla ilgili. Ama siz zaten bu serbest bölge ile ilgili olarak da mesela bir taraftan serbest bölgeden bahsediyorsunuz vergilerin indirilmesi, düşürülmesi. Bir taraftan açarım iki üç sayfa sonrasını ve iki, üç sayfa sonrasında vergi reformundan bahsedersiniz. Ve bu vergi reformunda da okuyayım size; dolaylı vergilerin azaltılması ve kazanç üzerinden vergilerin yaygınlaştırılması diyorsunuz. E nasıl serbest bölgedir bu? Hem vergiler olacak, hem serbest bölge olacak. Nasıl bir şeydir bu yahu. Ben doktor adam anlayamadım vallahi. Bana ekonomist arkadaşlar bunun bir cevabını versin. Hem vergileriniz var hem serbest bölgesiniz. Siz nesiniz yahu? Yani bir karar verin bize ha serbest bölgesiniz ha değilsiniz.

İÇİŞLERİ VE YEREL YÖNETİMLER BAKANI İLKAY KAMİL (Yerinden) - Peyder pey.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Peyder pey ne demek yahu? Vergilerin artırılmasından bahsedersiniz başka yerde. Nasıl olacak bu yahu? Allah aşkına. Dolayısıyla belli ki bir başka sayfayı başka arkadaş, bir başka sayfayı başka arkadaş yazdı aceleye geldi. Belki de 26 milletvekili de tek başına geleceğini varsaymadınız birazda anlayışla karşılarım bir programınız yoktu. Sayın Eroğlu’da çantamdaydı diyordu program. Programda yoktu ortada. Hükümet de olunca iki dakikada hazırlamanız gerekti üç gün içinde oturdunuz birer sayfa paylaştınız hazırladınız bunları. Ben onu anlıyorum sizin yaptıklarınızdan. Yoksa vergiler artırılırken öbür dolaylı vergiler azaltılırken, vergiler yükseltilirken bir taraftan başka yerlere de serbest bölge. Nasıl iştir bu. Ve bize de bunu nasıl sunuyorsunuz böyle ara cümlelerle de değil.

181

SUNAT ATUN (Yerinden) (Devamla) – Serbest bölgelerde sabit vergi vardır Sayın Başkan.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Tamam okey. Açıklarsınız Sayın Bakan bunları ben de çok merakla sizin ekonomiyi iyi bildiğinizi bilirim ama bir karmaşa var aranızda.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Hiç yoktur.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Karmaşanın olduğunu ben görüyorum aranızda. Dolayısıyla...

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Bir ahenk var.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Ne ahengi ahenk yok burada. Dört yeni projede serbest bölge veriler var bir tarafta kafamız karıştı.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Hem anlamam diyorsun, hem de vergilerden bahsediyorsun.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - İki Anavatandan elektrik projesi, su projesi, doğalgaz projesi söylüyorsunuz. E zaten bunu Tayip Erdoğan Bey Sayın Başbakan’da çıktı açıkladı dedi evet doğalgaz getirmeyi düşünüyorlar. Su zaten on yıldır projesi var, on yıl. Her yıl kandırdık insanları su geliyor. En azından belki kuraklıkta yüzünden susuz kalacağız bu arada en önemli sorunlarımızdan biridir su. Ve onu getirmek zorunda kalacağız. Ama Anavatandan elektrik o kadar masraf harcayacağınıza eğer böyle bir para varsa, niye kendi ülkemizde elektrik santralleri doğru dürüst kurmuyoruz. Yani büyük büyük trilyonlarla para harcayıp elektriği Türkiye’den getirmeye kalkacak paramız vardır.Niçin kendi ülkemizde kurmayalım bunları ve daha bağımsız hareket etmeyelim. Niye hala bağımlılık! Bağımlılık psikolojimiz hala devam mı ediyor, nedir bu şey? Dolayısıyla elektriği kendi ülkemizde kuracakken ve insanları da kandırırken her bir defada 30 megavat, her gelende santral kurdu bu ülkeye, her jeneratörü santral diye sattık memlekete. Sizde 30 megavatlık elektrik jeneratöründen bahsediyorsunuz. Jeneratör geliyor ama bir taraftan da santral diye bu halka yutturuyoruz bunları. Dolayısıyla bana göre doğru değil. Bu süslü sözlerden bir tanesi teknoloji tabanlı üretimin hizmet projelerinin desteklenmesi, alım, satım, hizmet projelerinin böyle endüstri var mıdır buralarda. Bunlarda çok tartışma konusudur, güzel cümlelerdir. Bana göre gelecekle ilgili önemli şeylerdir ama bugünümüzü, yani bugün ekonomik krizimizi aşacak öneriler olamaz bunlar. Dolayısıyla bunları o bağlamda değerlendiremezsiniz ve şu eleştiriyi de yapayım; siz dediniz ki bu Hükümeti savunmak bana düşmez ya. Gitsin onlarda araştırsın bulsunlar getirsinler. Şimdi ben baktım boş bütçe 205 trilyon açık var, 100 trilyon kasada açık var falan diye şeyde de var nedir adı, programınızda da var ve ben bunlara baktığım zaman bu 205 trilyon açıktır, şudur, budur gibi noktalara ve bütçe açığının öngörüldüğü 100 trilyonda şu anda Devletin özel sektöre borcu olduğunu söylüyoruz.

182

Şimdi bakın yani şimdi siz bize şunu mu diyorsunuz; ekonomik bizim zamanımızda iyiydi, ekonomi bu Hükümet geldi kötü oldu. Bizde 6 yıl sonra geldik kurtaracağız diyorsunuz öyle mi?

BAŞBAKAN DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) – Mecburuz.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Ben sizin söylediğinizden öyle anlıyorum. Yani şunu demiyorsunuz bana anlayayım. Bu ben kötü bıraktım bunlar daha kötüleştirdi deseniz belki saygı duyacağım daha çok anlayacağım.

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) - Yüzde 13,4 büyüyen bir ekonomiyi kötü bıraktık diyebilir misiniz?

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Tamam. Şimdi ben sizin bakıyorum Gayri Safi Milli Hasılaya açık bu ülkedeki bütçenin en büyük açığı doğrudur rakamsal olarak 400 trilyonla CTP Hükümetine aittir ama bütçe açığının değerlendirilmesi, bütçe açığının Gayri Safi Milli Hasılaya oranıyla ilişkilidir ve CTP’li Hükümetin 2007’deki o 400 trilyon meşhur açığının olduğu dönemde Gayri Safi Milli Hasılaya oranı yüzde 6, yüzde 10, yüzde 7. 2004 yüzde 5, 2005 yüzde 7, 2006 yüzde 10, 2007 yüzde 7. Sizin olduğunuz dönem yüzde 13, yüzde 16, 2002’de kim vardı? Siz yok muydunuz? Yüzde 23’le rekor kırdınız Gayri Safi Milli Hasılaya oranla. Yani ben...

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) - Bütçe rakamları küçüktü o zaman.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Rakamlar küçük ama ben onu söylüyorum Gayri Safi Milli Hasılaya oranla bütçe açığı konuşulur. Dünyaya nereye giderseniz gidin Gayri Safi Milli Hasılaya orana bakarım ben. Rakamsal olarak en büyük bütçe açığı doğrudur CTP Hükümetinindir. Çünkü Gayri Safi Milli Hasılaya oran üç kat artmıştır Dolar bazında ama sizin döneminizde çok daha fazla Gayri Safi Milli Hasılaya oran açısından bütçe açığı vardı ki, sizinde çok ciddi bu ülkeyi kötüye sürüklemekte, ekonomik açık bırakmakta, kendi ayaklarınız üzerinde duramayan sürdürülebilir bir ekonomi yaratmakta, İhtiyat Sandığının, Sosyal Sigortaların gerilemesinde, emekli maaşlarının gerilemesinde sizin de çok ciddi katkılarınız vardır ama bizim halkımız ben onu söyledim burada bir daha buradan söyleyeceğim. Çoğunluk olmak haklı olmak değildir, doğru olmakta değildir. Ben bugünkü seçimlere saygı duyarım ama karar doğru değildir. Kararın doğru olmadığını düşünürüm ama çoğunluk sizdedir. Halkımızın da onayı budur. 26 sizin bütçe açıklarınızı ve geçmiş çöküş dönemlerimizi belki bu dönemde ille de CTP’yi değiştirecek diye sizi yönetime getirmiş olabilir ama bu Kıbrıs’taki geçmiş gerçeği de değiştirmez. Bu bütçe rakamları Merkez Bankası Raporundan alıntı şeklinde hepsi şu anda yanımda ve elimdedir. Onu söylemiş olayım.

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) - Demek ki sizin şeyinize göre TDP gelmesi lazımdı.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - TDP gelmesi lazımdı, evet. Doğru TDP idi. Çünkü denenmişler vardı. Hepinizin ben, yani yalnızca buraya bakarak bakın, tarihin en

183

büyük bütçe açıkları 2007’de 400 trilyon CTP. Emekli sandığı fonunun gasp edilmesi 169 trilyon CTP ve ciddi bütçe açıkları nerede ne zaman oldu bu bütçe açıkları Gayri Safi Milli Hasılamızın üç kat büyüdüğü bir dönemde oldu. Ama Gayri Safi Milli Hasılaya bütçe açığının oransal olarak bakıldığında siz daha başarısızsınız. Çünkü sizin döneminiz daha çok muhtaç olan bir dönemdi ve bu düzeltilemedi. Örneğin, bir örnek vereceğim yani 1990’da yüzde 5 oldu, 1995’de yüzde 10 oldu, 2000’de yüzde 12, 2001’de yüzde 16, 2002’de yüzde 23 oldu. Devamlı surette Gayri Safi Milli Hasılaya oran bazında siz zaten bütçe açığını yarattınız. En büyük bütçe açıkları sizin döneminizde oldu, şey anlamda oransal anlamda söylüyorum. Ki doğrudur bu da ve bütün ülkeler de bu verilere bakar aslında miktarına da bakmaz çok. Biz söylüyoruz 400 trilyon büyük bütçe açığı oldu ama aslında doğru bakılması ve biraz daha farklı yerden bakılırsa Gayri Safi Mili Hasıla oranı açısından bakıldığında siz de ciddi bir çökkün bir ekonomi yaratmıştınız. Zaten o yüzden değiştirmek istediler sizi ama altı yıl sonra farklı bir konjonktür doğdu. Yerine gelen söz veren de değiştireceğim diyen de başarılı olmayınca sonuç böyle ortaya çıktı. Ama bu doğru anlamına da gelmiyor onu da söylemiş olayım.

MALİYE BAKANI ERSİN TATAR (Yerinden) – ...İlk defa 2006’da kaynağı belli olmayan bir açık var bütçede, kaynağı belli olmayan.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Doğrudur. Kaynağı belli olmayan bir açık ama sizin döneminiz şöyle bir dönemdir.

ERSİN TATAR (Yerinden) (Devamla) – Açık finanse edilmiştir.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Bütçe açıklarımızın karşılanamadığı ve devamlı surette bütçemizin kendi içerisinden devamlı surette pay ayırdığımız bu bağlamda da bütçe açıklarımızı her gün daha büyüttüğümüz ve kapamadığımız için de Türkiye’ye muhtaç olduğumuz bir dönem oldu. Siz de sürdürülebilir bir ekonomi yaratmadınız. Sizin geçmişiniz siciliniz bozuktur.

BAYINDIRLIK VE ULAŞTIRMA BAKANI HASAN TAÇOY (Yerinden) – Nerede bozuktu?

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Hani sicil bozukluğu var. Karne bozukluğu, karneniz bozuktur. Kaldınız şimdi dersiniz ki ben girdim kalmış bıraktığım, kötü yönettiğim ekonomiyi bir daha sihirli bir şekilde döneceğim ve diyorum ki size şu anda koyduğunuz programda da tamam değil. Ekonomist arkadaşlar anlatsınlar. Serbest bölge var, dolaylı vergiler var, onlar var, şunlar var, bunlar var.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Türkiye’de 99’da hükümette kim vardı Sayın Çakıcı?

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Efendim?

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – 99’da Hükümette kim vardı?

184

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Yani biz....Evet.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Çakıcı yok siz de vardınız....

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Evet.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Tamam kim vardı?

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Yani, söyleyeceğim o cezayı ama ruhum vardı ruhum. Ruhum, ruhum vardı o dönemde 98’de.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Nereden geldiğini neden sen bütçeyi iyi araştırsın....

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Tamam yahu bir şey demiyorum. Kardeşim bir şey daha söyleyeyim. Bir sorumluluk varsa ruhuma ait geçmişime ait tarihime ait ben o tarihin sorumluluğunu zaten alıyorum onda bir şey yok. Ama bu ülkeyi böyle bir gerçek var Sayın Başbakan 76 yılından beri bu koltukta oturuyor. Siz bu ülkeyi Sayın İlkay Kamil ben yani liseye gider orta yani herhalde oralardaydım. Yani bu ülkede bakanlıklar yaparken siz vardınız, siz yönettiniz bunları ve bu Gayri Safi Milli Hasılalarda benim yarattığım şeyler değil, sizin yarattığınız şeyler ve bunlar Merkez Bankasının raporu benim söylediklerim değil ve bir şey daha söyleyeyim. Sivil, saydım işte sivilleşen demokratikleşmeye ne yaptınız bir şey yapmadınız. Ekonomi sürdürülebilir mi? Olmadı. Yani en temel hayati şeylerimizde devlet diyorsunuz, devletin gereklerini yapmadınız ki siz diyelim çıkalım da ölelim. Biz evet kendi kendimizi yöneten kendi sürdürülebilir ekonomimizi ortaya koyan kendi haklarımızı kendi demokrasimizi yönetebilen yapamadık. Sizdiniz orada, siz aktörsünüz, siz oyuncusunuz, sizsiniz oyuncu burada.

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) – O iddiayla geldiniz zaten de.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – CTP de geldi o da başarısız oldu ona aynıdır. Ona eleştirilerimizi altı yıl boyunca yaptık. Şimdi sıra size geldi tekrar karşımıza geldiniz, tekrar yapıyoruz. Yapacak bir şey yok. Nüfus sorunu ile ilgili değerli Başkan, sayın milletvekilleri; nüfus sorununa hiç değinmediniz. Bir sürü sözleriniz var. Geçtiğim seçimin her köyü her şehrinde bin bir vatandaşlık sözünüz var, bin bir iş sözünüz var.

SAĞLIK BAKANI AHMET KAŞİF (Yerinden) – Kimin?

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Var var. Var geçtiğim her yerde vatandaşa bin bir sözünüz var. Bizim nüfusu bu ülkeye küçük bir ülke okullarımızın sayısı belli, hastanemizin sayısı belli, suyumuzun miktarı belli, kuraklık belli. Bu nüfusu kaldıramaz bu ülke. Bu ne bu okullar kaldırır, ne hastaneler kaldırır. Hala daha biz Türkiye’den işçi, hala daha nüfus aktarımı, hala daha vatandaşlık bu önerilerle gelirseniz yapamazsınız ve bu ülke felakete doğru gider. Sizin bir nüfus politikanız da yok. Bunu nasıl düzelteceksiniz? Nasıl engelleyeceksiniz? Günü birlik mi olacak bunlar? Kim yapacak bunları? Dolayısıyla o yüzden Merkezi Cezaevi’ne iki kat yapayım diyorsunuz. Onu da

185

oraya bağlayacağım şimdi. Ek inşaat yapacağım Merkezi Ceza Evi’ne diyorsunuz. E, tabii bu nüfusu bu kadar getirirseniz gidin bakın bakalım vatandaşlık oranına Merkezi Ceza Evi’nde.

İÇİŞLERİ BAKANI İLKAY KAMİL (Yerinden) – Bunu en çok sizin desteklemeniz lazım Sayın Çakıcı.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Efendim...

İLKAY KAMİL (Yerinden) (Devamla) - Bunu en çok sizin desteklemeniz lazım.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - E nüfus politikanız doğru dürüst olacaksa destekleyeceğim. Ben anlayamadım programınızda...

İÇİŞLERİ BAKANI İLKAY KAMİL (Yerinden) (Devamla) - İyileştirme olması...

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Programınızda nüfus politikası yoktur.

BAYINDIRLIK VE ULAŞTIRMA BAKANI HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Yani şimdi şu andaki nüfus politikası ile hapisteki kapasiteye, veyahutta Cezaevi’ndeki kapasiteye .......... adamı sokarsan öyle olur.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - E bir sürü daha vatandaşlık yapacaksan...

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Sen adamı sokarsan öyle...

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Ve bu ülkeye, bu ülkede bir sürü...

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Çakıcı uydurma. Uydurma. Yazmayanı uydurma.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Bir sürü işsiz insan istediği gibi gelip gidecekse...

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Uydurma. Atma atma.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Ve bu ülkede bir sürü suç oranı artacaksa gideceksin mahkemenin şeyin cezaevinin verilerine bakacaksın. Artık cezaevi de size bağlı. Kime bağlı cezaevi?

İÇİŞLERİ VE YEREL YÖNETİMLER BAKANI İLKAY KAMİL (Yerinden) – Hayali konuşmayalım yahu Çakıcı.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Bize bağlı değil. Size bağlı cezaevi.

186

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Çevir sayfayı.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Gidip siz bakacaksınız. Suç oranlarını önlemek sizin görevinizdir yapacaksınız bunları.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Yapacağız.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - 26 tane milletvekilisiniz...

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Senin de görevindir sen de yapacaksın. Esas görevindir, mesleğindir.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Yapacaksın yapacaksın.Ben görevimi yaparım.Birşey söyleyeyim bende olacaktı 26 milletvekili de göresin paşa paşa nasıl hallederdim bu işleri ama muğlak programlara durumu idare etmeye çalışıyorsunuz siz. Siz onu idare etmeye çalışıyorsunuz muğlak ifadeler süslü cümleler ve bir şeyiniz de yok, bir öneriniz de yok. Nüfus politikası ile de ilgili bir öneriniz de yok.

Çocuk suçluluğu. Yahu bu ülkede sokak çocukları başladı artık mendil satan çocuklar başladı. Çocuk suçluluğu arttı bu ülkede. Bunların önüne geçeceğiz tabii ki bunların tedbirini alacağız bunların görünmesini yaşanmasını istemiyorsak. Hırsızlıklar arttı bu ülkede, suç oranları arttı bunları önleyeceksiniz. Nüfus politikası lazımdır bunu önlemek için.

Evet değerli Başkan, sevgili milletvekilleri, çevre ile ilgili yine süslü cümlecikleriniz var. Dağınık, plansız gelişmenin önlenmesi ülke kaynaklarımızın verimli yerinde kullanılması, çevremizin korunması ile ilgili çok hoş süslü cümleler. Emirnameler kalkıyor. Nasıl olacak bu? Siz çevreye madem çok duyarlısınız. Emirnameler tamam. Emirnamelerin gözden geçirilmesi ve bölgesel anlamda projeler planlar ve yani evet çevreyi koruyacağız da o bölgeye de uygun planlar projeler yapılabilir, değerlendirmeler yapılabilir ama emirnameleri kaldıracaksın. Zaten ufak tefek ormanımız çevremiz bilmem neyimiz vardı onu da yitirmiş olacağız. Dolayısıyla bu da yanlış politikadır. Politikanız yanlıştır ve çevreye duyarlı bir politika da değildir onu da söylemek gerekiyor.

Eğitim başlığına geleyim değerli Başkan, sayın milletvekilleri, eğitimde umarım okul ihtiyaçlarınız ve alt yapı dururken bir sürü cami yapma girişimine girişmeyiz. Birincisi o ve buralara da trilyonlar harcamayız. Çünkü bizim çocuklarımızın alt yapısı, alt yapı sorunları var okullarınızda. Okullarımızda bu eksiklik ve gerilikten dolayı elbette üniversite başarıları da düşüyor, Rum tarafına da kayıyor, özel kolejlere de gidiyor ve ekstra külfet ve maliyet de zaten doluyor. Ve bazı okullarımız hem öğretmen olarak hem alt yapı olarak yetersizdir. Yeni okula ihtiyacımız var, yeni okul açılmaları da bir sürü okullarımız kalabalık bir sürü ücra yerlerde hala daha öğretmen ihtiyacımız var. Bu anlamda oturup da bu saatte daha çok cami yapmayı bir hedef olmaması lazım. Ve şu ifadelerinize dikkat etmek isterim evrensellikten, bilimden, çağdaştan, eğitime bu noktalarından bahsediyorsunuz. Milli davaya bağlılık, Anavatana karşı görev ve

187

sorumluluklarını bilen. Yani benim Anavatana karşı Türkiye’ye karşı sevgim olabilir ama ne sorumluluğu var başka insanın sevmek dışında. Yani milli eğitim sisteminde bu ibareler nasıl ifadeyle edilir? Atatürk’ü bu kadar istismar etmek nasıl olur? Yani ben, ben de iktidara geldiğimde o zaman Atatürk milliyetçiliği niyetine ben de Atatürk Devrimciliğini getirdim mi diyeceğim milli eğitime? O zaman bunun adı çağdaş eğitim mi olacak ve evrensel eğitim mi olacak? ve bu anlamda baktığımda bana göre sizin kafanızda yatan ama korka korka yaptığınız çünkü son dönemde çözümle ilgili bir takım adımlar atmaya, sözler söylemeye çalışıyorsunuz ve Tarih Kitaplarında da çok karşı bir duruş sergilediniz. Bakarım onda bile kendi duruşunuza özgü olmayacak şartlarda oluşacak şekilde Tarih Kitapları bu bağlamda yeniden ele alınacak dediniz korka korka yazdınız cümleyi. Sizin cümlenizin ne olduğunu biliyorum ben. Siz Tarih Kitaplarını beğenmediniz, değiştirmek istiyorsunuz. Milliyetçilik ve şovanizimle ilgili düşünceleri tekrar yerine koymak istiyorsunuz.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Vay guzum vay.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Sizin zaten hep stratejiniz hep buydu.

MUSTAFA GÖKMEN (İskele) (Yerinden) – Çakıcı kimden korkuyorlar?

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Bunu da...kimden korkuyorlar belli. Şu anda Ankara’nın Hükümetine şirin görünmek istiyorlar. Dolayısıyla çözümcü de görünmek için bu sihirli kelimeyi de kullanarak tabii ki çözümle ilgili soruna en sonunda geleceğim orada da fikirlerimi sizle paylaşmak isterim. O anlamda...

TURGAY AVCI (Gazimağusa) (Yerinden) – Çakıcı aştı süreyi.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Aştım tamamen.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Maşallahın var.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Maşallahım var. Dolayısıyla bu anlamda baktığım zaman da Milli Eğitimdeki sizin değişiklikleri göreceğiniz noktaları böyle görüyorum ve gerçekten şuna da çok dikkat ettim bunu da hatırlatmak isterim. 21 tane Anavatan Türkiye diye kelime var.

SERDAR DENKTAŞ (Lefkoşa) (Yerinden) – Hııh saydın mı?

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Saydım. 21 Anavatan Türkiye diyen bir program. Ama 43 tane de Avrupa Birliği kelimesi var. O da başka. 21 anavatan Türkiye, 43 tane Avrupa Birliği. Dolayısıyla ama 43 tane AB dersiniz, hedefimiz Avrupa Birliğine girer demezsiniz.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Ha doğru harftir, o biri daha fazladır.

188

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Yani Avrupa Birliği ile ilişkiler yeniden düzenlensin, Avrupa Birliği ile ilişkiler şöyle olsun, Avrupa Birliği ile ilişkiler böyle olsun. Emekleye emekleye büyümeye çalışan bir çocucuk gibi Avrupa Birliği ile ilişkilerde. Söylevi kendi kendini alıştırıyor. 43 defa yazarak ama tek bir kelime yoktur Avrupa Birliğinin hedefleri ile ilgili. Bana komik geldi yani o bakımdan söylüyorum. Çünkü inandırıcı, inandırıcı değildir. Samimi de bulmam. Yani ya o olduğunuz gibi görünün, ya da göründüğünüz gibi olun demek lazım. Ama bu anlamda baktığımda da gerçekten bizim çağdaş bir eğitim sistemine ihtiyacımız vardır. Bu anlamda Maarif Kolejlerinin Orta Bölümünün tekrar açılmasını biz de benimsiyoruz. Yanlıştı. Maarif Kolejlerinin ve diğer kolejlerin ve hatta Fen Liselerinin başta 20 Temmuz Fen Lisesi olmak üzere liselerin asli işlevlerine geri dönenmesi lazımdır ve bunun yapılması lazım. Ama sizin önerdiğiniz gibi değil, tek imtihan, tek sınav şeklinde değil. Bunun da tek sınavla yapılamayacağını bu yıl gerçekleştiremeyeceğinizi biz biliriz. Öğretmenler dağılmıştır, öğretmenler yerlerinde değildir, okullar dağıtılmıştır. Ama kolejlerin açılması ve orta bölümün açılması olumlu olarak değerlendiriyorum. Sayın Bakanı göremedik burada ama birine iletirsiniz bu Sayın Milli Eğitim Bakanına.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Avrupa Birliği ile toplantısı var.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Efendim.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Avrupa Birliğinde toplantısı var.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Avrupa Birliği iletir Milli Eğitim konusunda.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Evet.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Allah allah. Dolayısıyla bir Milli Eğitim Bakanı arkadaşımıza da iletirsiniz. Uyuşturucu eğitimi şarttır bu ülkede. Yardım istenirse yardım yapmaya hazırız. CTP’ye defalarca söyledik yardım etmek istediğimizi kabul etmediler. Biz yardım etmeye size hazırız uyuşturucu eğitimi ile konusunda. Çocuk hakları bu ülkede eğitimi olmalıdır, eğitime girmesi lazımdır çocuk haklarının eğitimi. Bu eğitim sistemimiz içerisinde olmalıdır. Tam gün eğitim diyorsunuz. Ben sizin tam gün eğitimden okuduğumda tam gün eğitimden şeyi anlıyorum yalnız. Süre ile ilgili gaileniz olduğunu anlıyorum. Süre değildir tam gün eğitim, tam gün eğitim tam eğitimdir. Adı tam eğitimdir. İhtiyaçlar belirlenir bunun süresi illa dokuzdan beşe kadar olması gerekmez. Müfredatı belli olur, ihtiyaçları belli olur, siz stretolijiklerle konuşursunuz. Bu dokuzdan beşe değil, dokuzdan üçe olur. Ama tam eğitim olur adı, tam gün tam günün adı da tam eğitim olabilir. İlla bu da saatle ilgili bir şey değildir. Çünkü burada yalnızca öğretmenle daha çok zaman geçirsin diyen bir iddianız var. Tam gün eğitimle ilgili biz tam gün eğitim sanıyorum şeyle ilgili ortaya koymuyoruz. Nedir adı süre ile ilgili bir şey değildir bu. Bunu eğitimdeki bilim adamı arkadaşlara da sorarsanız onlar da size bunun bu görüşlerini dile getirirler. Şimdi Din İşleri Dairesinde içerisinde yapılacak din eğitimi bu ülkede bir sürü insan perende alıyor Kuran Kursu yaptırmakla ilgili.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (İskele) (Yerinden) – Zaten yaptık.

189

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Zaten Avrupa’ya girerseniz, İngiltere’ye girerseniz Fetullah Gülen ve onun gibilerin kurduğu bir sürü din okullarının olduğunu biliriz.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Onlarda din eğitimi yoktur?

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Buralarda yayılmaya çalıştığını da bunların biliriz. Bir taraftan Atatürkçülükten bahsedeceksiniz,...

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Avrupa’da din eğitimi vardır. MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Bir taraftan din eğitiminin bu anlamda

yayılmasından bahsedeceğiz. Bunların Milli Eğitimin kontrolünde olması lazımdır. Pedagoji, Öğretmen Formasyonu olmayan din adamları tarafından oluşmaması gerekir ve o eğitim burada verilmemesi gerekir. Milli Eğitimin içerisinde bu ihtiyaçlar bir sürü kültür ve mezhep ile ilgili de ihtiyaçlar belirlenir ve bunlar insanların hizmetine sunulur. Amaç insanlara hizmet etmek, kadrolaşmak, yayılmacılık verir, Türk İslam sentezi yaratmak için değildir amaç. Çünkü biz bir taraftan Avrupa Birliği değerleri ile batıya doğru gitmeye çalışırken bir taraftan doğuya dönecek tarafımız da olmaması gerektiği düşüncesindeyim.

Üniversitelerle ilgili Lefke Avrupa Üniversitesi olayını geçmeden geçemeyeceğim. Yani onunla ilgili de Lefke Avrupa Üniversitesi’nde hoş olmayan olaylar yaşanmıştır. Sizin de sözleriniz vardır Lefke Avrupa Üniversitesi ile ilgili ve bu sözler özellikle bilim adamlarının sendikalaşma ile ilgili dışarıya atılmaları bizim tarafımızdan kabul edilmedi. Sizin milletvekilleriniz de oralarda hatırladığım kadarı ile bayağı fink attılardı gezdilerdi, tozdulardı. Dolayısıyla umarım yalnız bir gezme tozma değildi. Ve bunları da icraata geçirecek verdiğiniz insanların çevresinde bulunduğunuz sözleri yerine getirecek açılımlarınız olabilir. Bununla ilgili bir şey göremedim üniversitelerde. Özellikle üniversitelerdeki hocaların ve çalışanların sendikal hakları da özel sektörde çalışanların da sendikal hakları da bu anlamda önemlidir ve bunun da yapılması lazım.

Bu anlamda YÖDAK en az YÖK’ün koşullarında bulunabilecek şartlarda olması lazım. Üniversitede öğrenci sayısının hedeflenmesi değil kaliteli eğitimin de olması gerektiği bunun da YÖDAK’ta bizzat Profesörlerin olduğu Alt Kurullarda yapılması ve değerlendirilmesi lazımdır.

Şimdi spor ile ilgili birkaç cümle. Spor ile ilgili açılımlarınız var onu gördük ama özellikle Kıbrıs Cumhuriyetinden kaynaklanan doğal haklarımız anlamında da Rumların işgalinde olan KOOP’un da Kıbrıs Türklerinin eline geçen fırsatta bundan onların da yararlanması lazımdır. Sayın Ömer Adal bir çalışma yaptı ama hepinizden korktuğu bir dönem sonra ve bu çalışmaktan vazgeçti. Çünkü kendisinin görüşü ki orada bir Alt Komisyon kurulacaktı Futbol Federasyonu içerisinde. Bir Türk, bir Rum, bir UEFA, bir FIFA yetkilisinin olduğu dörtlü bir komisyon olacaktı. Dörtlü komisyon içerisinde de uluslararası maçların yapılmasına olanak sağlayan bir açılım olacaktı bunun, bu da bizim

190

1960’dan kaynaklanan hakkımızdır. Bunun belki ileri götürülmesi lazım. Nasıl Cumhurbaşkanlığı şu anda Suçların Önlenmesi ile ilgili Ara Bölge’de bir komisyon kuruyor ve ikisi Rum, üçü de Türk olan, Üçü Rum, ikisi Türk olabiliyor ....... ve bu anlamda yeni açılımlar yapılabiliyor. Bunun yapılması halinde futbolumuzun da gelişeceği, turist takımının olabileceği, Fenerbahçe, Galatasaray’ı da göremediğimiz bu memlekette onları da görebileceğimiz Yenicami-Beşiktaş maçı, Fenerbahçe-Çetinkaya maçını da görebileceğimiz açılımlar bu ülkede olabilir. Tabii benim oturacağım tribün Yenicami-Beşiktaş her ne kadar Beşiktaşçı olsam da Yenicami tribünü olduğunu da buradan söylemem lazım ama bu anlamda baktığım zaman bu tür açılımları yapmanız lazım. Yani biz ulusal sözleşmelere uyum sağlayacağız, biz şu değerlere bağlıyız Kıbrıs’ta da çözüm istiyoruz falan demeniz yeterli değil.

Sağlık konusu, Sağlık Bakanı arkadaşımız da burada yok. Sağlık Bakanı arkadaşımıza da eminim bir bakan, nöbetçi bakan arkadaşımız kendisine iletecektir söyleyeceklerimizi.

ÖMER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Başbakan ordadır.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Üç basamaklı bir sistem öneriyorsunuz, Sağlık Ocaklarından bahsediyorsunuz. Tekrar hatırlatırım, Sağlık Master Planı vardır elinizde alın onu da Aile Sağlık Merkezleri var üç basamaklı sistemin orada nasıl olduğu belirtiliyor ve bundan yararlanabilirsiniz. Sağlık Yasalarınızı geçireceğinizi söylüyorsunuz. Bu anlamda da biz bunu destekleyeceğiz. Eğer Döner Sermaye Yasasını, Sağlık Çalışanları Yasasının değişiklik halini ve özel şey var, Özel Hastaneler Yasasını takip edeceğiz ama anlamadığım birşey var. Gene muğlak ifadelerinizden biri bu özellikle yeni yasa da ki tavrınız devlette mi doktorların, özel de mi çalışacağı ile ilgili net duruşunuz yoktur. Göremedim, okuyamadım, anlamadım, bakıyorum okumaya çalışıyorum dikkatli aradım bulamadım. Nedir sizin görüşünüz burada hem devlette hem özelde çalışmaları ile ilgili? Yoksa baktım ben muğlak ifadelerle dolu bir noktanız var burada da Sağlık Yasası ile ilgili ve şöyle diyorsunuz. Yeni sağlık sisteminin hedef tam gün çalışma olacak, tam güne geçişte esneklik gösterip makul süre tanınacaktır gene muğlak ifadeler. Devlet mi efendim olacağı bunların, nasıl ayrımın yapılacağı, sizin yeni Sağlık Yasası ile ilgili görüşlerinizin ne olduğu belli değil ve tam güne geçiş konusunda da ne zaman yapılacağı ile ilgili esneklikleriniz var. Evet, turizmle ilgili konulara baktığım zaman da çok ilginçtir arkadaşlar hepinizi turizm örgütünün bir şekilde oluşturulmasından bahsettik, kurulmasından bahsettik. Ama gene burada muğlak ifadeler var yine. Yani yine geçiştirme planınız var hemen hemen ve bakıyorum ben turizmle ilgili konuda da baktığım zaman şöyle turizm örgütü oluşturma çalışmaları etkin bir şekilde devam edecek yazıyor. Turizm örgütü oluşturma çalışmaları… şeylerdir bu. Maça çıkacak da yedek oyuncuyu ısındırırsınız, adam ısına ısına yangın çıkacak biraz daha yani çıkamayacak da maça ısınır devamlı maça çıkamaz. Neymiş bu turizm örgütü diye çok düşündüğüm oldu. Nasıl oluşturulur oluşturulur da bu turizm örgütü bir türlü ortaya çıkmaz.Siz de oluşturulmaya devam edecek diyorsunuz. Dolayısıyla bu anlamda da baktığımda ciddi problemler var. Sosyal Güvenlik Sistemi ile ilgili arkadaşlar da konuştular. Ben de aynen katılıyorum özellikle insanlarımızın insanlara söz verdiniz, imzalar attınız. Biz Toplumcu Demokrasi Partisi sol bir partiyiz. Çalışanların haklarının

191

yanında olmaya devam edeceğiz. 13’üncü maaş, özlük hakları maaşları ve bunun yanında yine eşel mobil gibi konularda baktığım zaman buralarda bir gram değişiklik buraların yangın yerine dönmesine sebep olur. Zaten geçiş gibi bir durumunuz söz konusudur bu programda. Çok daha zor koşullarda kalmanız ihtarını yapmış oluyorum size bunu da buradan hatırlatmış olalım. Kadın hakları konusuna da değinmek isterim. Kadın milletvekili arkadaşlarım da var UBP’den burada.Bol bol kadınla ilgili bir cümleler dolusu zincir var burada. Ama bir kadın sığınma eviniz yok, bir projeniz yok burada ya. Güzel muğlak cümleler kadının tarifi haklarının nasıl korunacağı, sosyal hukuki güvenliği, mevzuatının oluşturacağı ile ilgili bol cümleler var. Kadın proje getireceksiniz ve diyeceksiniz ki, kadına yönelik şiddeti ben önleyeceğim. Şöyle önleyeceğim, şöyle hukuk sistemi kuracağım, şöyle sığınma evi yaratacağım diye söyleyeceksiniz. Böyle de bir proje kadın sığınma evi ile ilgili bir yaklaşım ben göremedim. Muğlak ifadeler var geçiştirici. Tekrar söylüyorum. Mülkiyet konusu birkaç cümle ve Kıbrıs meselesi ile Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamı bitireyim. Mülkiyet konusunda eğer gerçekten çözüm istiyorsanız Cumhurbaşkanlığında yaptığımız toplantılarda da ilk fırsatta görüşmeler kalksın demeyeceksiniz.Avrupa Birliği ile ilgili ilişkiler bozulsun demeyeceksiniz ve mülkiyet konusunda da bir gerçekle karşı karşıyayız. Sayın Eroğlu burada 76 yılından beri buradasınız. Bize öğretilen bizim de tarihte okuyup öğrendiğimiz biz maalesef doğru bir dış siyaset verip politika ortaya koyamadık ve bugün başarısız yürütülen bir politikanın ve başarısız yürütülen öngörülerin ve projelerin sonucu nedeni ile bu haldeyiz. Rum tarafı 74 savaşı sonrasında döndüler o tarafta Türklerin malları ile ilgili adına kiralama dediler, adına devletleştirme dediler, vasilik dediler ve bunları uluslararası hukukun kılıfın içerisine oluşturdular. Biz geldik 75’de önce dağıttık, 85’de devletleştirdik, 95’de koçanları verdik, yıl 2004’lü yıllar aradan her bir on yılda bir bir şeyler yaptık döndük en sonunda Mal Tazmin Komisyonunu kurduk. 1960 hukukuna göre Rumlara ya mallarını iadeyi ya malları ile ilgili tazminatı, ya da malları ile ilgili neyi? Takası öneriyoruz.

ŞERİFE ÜNVERDİ (Lefkoşa) (Yerinden) – O manevi tazminattır.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Ve böyle anlamda baktığım zaman da siz KKTC hukuku diyoruz bir taraftan, bir taraftan Mal Tazmin Komisyonu. Dolayısıyla bugün bir gerçek ile karşı karşıyayız aslında.Ben Kıbrıs konusundaki duruşunuzu da o anlamda bulurum biraz emekleyen bir duruştur gerçekleri ve doğruları görmek anlamında da. Bugün gelinen noktada uluslararası hukukun içine girmeye çabalıyoruz. Türkiye’nin Avrupa Birliği yolculuğuna paralel gidiyor bu. Ve bu anlamda da o yüzden Türkiye’nin hükümeti bir adım önde olmak istiyor ve bir adım daha diyor ki, “ben, Kıbrıs’ta çözüm isterim” diyor. Ha acelesi yoktur, ister tam, istemez bunu tartışmayı bir kenara bırakıyorum ama yolculuğunun en azından böyle olduğunu görüyoruz.

SONAY ADEM (Mağusa) (Yerinden) – Derviş Bey...

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Böyle olduğu zaman da baktığım zaman o zaman uluslararası hukukun içerisine gireceksiniz, siz de uluslararası sözleşmelere, uluslararası hukuka bağlı kalacağını söyleyeceksiniz.Bu nasıl olacak? Bir taraftan mülkiyet rejimini korumadan bahsediyorsunuz hadi bakalım Mal Tazmin Komisyonunu

192

kapat. Siz değil miydiniz Anayasa Mahkemesine giren. 60 hukukuna göre değil mi Mal Tazmin Komisyonu. Hadi bakalım madem KKTC’deki mülkiyet haklarını ve o tapuları koruyacaksınız hadi koruyun. Eğer uluslararası hukukun içerisine girmek bütün dünya ile Türkiye de dahil çatışmak istemiyorsanız hadi bakalım Anayasa Mahkemesine gidin. Gidin. Ama sessiz sedasız göreceğim sizi bu böyle bir konular geldiğinde. Kıbrıs’ta çözümden bahsediyorsunuz işte Orams davası bununla ilgili. Orams davası ister kabul edelim ister etmeyelim bir anlamda burada bir fetih zihniyetinin sonudur, bu projenin de sonudur ve bu anlamda alıp götüremezsiniz uluslararası hukukun içinde olanları. Evet, Rumların da insan hakları vardır Kıbrıs Türklerinin olduğu gibi. Bizim nasıl o tarafta mallarımız var onların da bu tarafta var. Ve bu anlamda evet bir müzakere sürecinde bunda da genel anlamda hepimiz şey yapacak bir insan hakları hukuku vardır burada, olmalıdır ama bir genel çerçeve de çizeceğiz buna.O yüzden müzakere masası var, o yüzden müzakereler de zedelenmemeli, o yüzden Kıbrıs Türk’ü erken bir çözümü arıyor, o yüzden Kıbrıs Türk’ü zor durumda olduğu için malları ile ticareti ile ve geleceği ile ilgili bir erken çözümü arıyor, o yüzden siz de emekliye emekliye biz sizin tarafınıza değil, siz bizim tarafımıza doğru yürüyorsunuz...

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Emeklemez ileri.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Siz bizim tezlerimize doğru yıllardır savunduğumuz ve bugün bir devlet politikası haline gelen tezlerimize doğru yavaş yavaş dönmeye çabalıyorsunuz emekleyerek.

ZORLU TÖRE (Lefkoşa) (Yerinden) – Kim?

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Sonay Adem ayrıldı. Attı lafı da ayrıldı.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) - Kim? Halkın verdiği oyları...

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Siz geliyorsunuz bu tarafa doğru. O yüzden kurultay kararlarınıza da ters düşen açıklamalarla programınıza giriyorsunuz, o yüzden yuvarlak cümlelerle iki kurucu devletin siyasi eşitlik statüsüne dayalı yeni ortaklık şeklinde teriminizi ortaya koyuyorsunuz. E, ne oldu KKTC’ye? Ne oldu KKTC’nin savunmasına? Şimdi biz yeni anlaşma olduğunda ve bu yılın sonunda örneğin anlaşma oldu siz de diyorsunuz müzakereleri destekleyeceksiniz. Referandum olursa kim girecek Anayasa Mahkemesine KKTC Anayasasını korumak için? Ne olacak? Ve bakarım kendi politikalarınıza da ters, program ortaya koyuyorsunuz. Bunu iyi niyetli mi değerlendireyim yoksa bir şirin görünme politikası mıdır şu anda Türkiye’nin Ankara Hükümeti ile çelişmemek için de ve hükümette kalabilmenin hele 26 sayısı ile bir yöntemi midir, ve bugüne devam ettirmenin bir yöntemi midir bu diye de söylüyorum. Ve bu anlamda yazdığınız birçok ifade ile uygulamalarınızın çeliştiğini görüyorum. Mülkiyet konusu salt bir hukuk ve insan hakları meselesi değildir. Ee Mal Tazmin Komisyonu ne yapıyor şimdi? Müzakere masasında ne konuşuluyor şimdi? sizin desteklediğiniz.Kapatacaksınız Mal Tazmin Komisyonunu yoksa gideceksiniz müzakerelerin ve kalsın diyeceksiniz, bunları biz konuşmayız mı diyeceksiniz? Ve bu anlamda baktığımda da bir gün gelecek en azından emekleme döneminin sonrasını

193

söyleyelim. 1960 hukuku var ya, bugün bir gerçekle karşı karşıyayız. Rum tarafındaki Avrupa Birliği Parlamentosundaki iki milletvekili hakkımızı istiyoruz. Nereden istiyoruz bu hakkı? 1960 Anayasasına bağlı olarak istiyoruz oradaki hakkı. Buna bağlı olarak

İRSEN KÜÇÜK (Lefkoşa) (Yerinden) – Sayın Sonay Adem sen dışarıda gez yararlanma sen bakalım bu fikirlerden.

SONAY ADEM (Gazi Magosa) (Yerinden)- Face aldık.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Çık dışarı dolaş. Sen de face aldın benim gibi. Sayın Çakıcı buyurun.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Evet, dolayısıyla bu anlamda baktığımda da korkmayın 1960 hukukunu bir zaman tünelimiz yoktur geri dönelim. 1960 şartlarına geri dönecek değiliz. Bu bir haktır. Orada 1960’dan kaynaklanan toplumsal haklarımız var. Orada bizim Cumhurbaşkanı Yardımcılığı hakkımız da var, bir hak olarak milletvekilleri üçte birinin hakkı var, üç tane bakanlık hakkımız var. Ve masada bundan sonra da evet, Türk mallarını da talep etmede, Türk Okulu da talep etmede, Rum Futbol Federasyonuna da Federasyonu bırakmama da bizim tabii ki mücadelemiz olacak. Ama birşey daha söyleyeyim. Bu politika ile insanları da istismar edip kandırmayın.Türkiye Genel Kurmayı da dahil olmak üzere Kıbrıs’taki Türk Silahlı Kuvvetlerinin burada bulunmasını, 1960’daki antlaşmalara bağlı olarak burada bulunduğunu söylüyor. Ve bir iki örnek. Türkiye Fransa’ya Baf’ta üs kurmak istedi. Fransa’ya Türkiye müdahale etti. Nereye göre müdahale etti bilir misiniz? 1960’dan kaynaklanan haklarına bağlı olarak müdahale etti. Oradaki antlaşmalara bağlı. Mısır’la Kıbrıs arasında Güney Kıbrıs ve Lübnan arasında Mısır’la ilgili bir antlaşma yapılacaktı. Türkiye gene itiraz etti. Yine 1960 antlaşmalarına bağlı olarak bu itirazlarını etti. İngilizler üsleri 1960 antlaşmalarına göre istiyor. Türkiye buradaki varlığını 1960 hukukuna göre bulunduruyor. Yunanistan buradaki haklarını 1960 hukukuna göre bulunduruyor. Kıbrıs Rumları, Kıbrıs Cumhuriyetini her koşulda, her uluslararası Mahkemede bize karşı kullanıyor biz ise 1960’daki haklarımızı isteyemeyeceğiz.Öyle mi talep etmeyeceğiz öyle mi ve bunun adına da Kıbrıs Türklerinin var oluşu ve mücadelesini devam ettirmek olarak göreceğiz ama şu anlamda söyleyeyim nasıl ki bu kurultay kararlarınız değişiyor ki bir şekilde bu konularda da size yardımcı olacağız. Göstereceğiz bu muğlak ifadeler ve bunların açıklamalarını. Eskiden mesela ben ÖRP’ye kızardım bunları derdim ki Sayın Avcı muğlak konuşuyor. KKTC’ni mi savunuyor? Federal çözümü savunuyor ne olduğu belli değil. Döndük, dolaştık, geldik ayni tartışmanın içerisinde, ayni tartışmanın içerisinde UBP’yi bulduk. Ama samimiyetinizden kuşkumuz vardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çözüm konusunda isteğiniz, istenciniz kullandığınız ifadelere bağlı olarak evet bu program bize göre samimiyetten uzaktır. Vizyonu yoktur.

İRSEN KÜÇÜK (Lefkoşa) (Yerinden) – Olumlu oy vereceksiniz.

194

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Eksikleri, çelişkileri ile herhalde üniversitelerde örnek gösterilecek de bir program olacağını buradan söyleyebilirim. O bakımdan da Toplumcu Demokrasi Partisinin bu hükümet programına oyu ret olacaktır. Bu konuyu burada bir şekilde görüşlerimizi de dile getirdik. Ama umarım bu koltuklarda çok uzun süre kalabilirsiniz. Yalnızca sizinle ilgili kişisel arkadaşça temennim olabilir. Çok çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler, buyurun Sayın Avcı.

TURGAY AVCI (Mağusa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Sayın Bakanın kayınpederinin vefatını üzüntü ile duyduk. Allah rahmet eylesin diyoruz, kendilerine de sabırlar diliyoruz. Tüm aileye ve Ulusal Birlik Partisi ailesine.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükümet Programı üzerine şahsım ve Özgürlük ve Reform Partisinin görüşlerini açıklamak için Kürsüde söz aldım. Öncelikle eşit, adil koşullarda geçen 19 Nisan seçimlerinden dolayı halk iradesine olan saygımızı ifade ederek, çıkan sonuçlara saygımızı ifade ederek Meclis çatısı altında olmaktan büyük bir gurur ve mutluluk duyduğumuzu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yeni Meclisi oluşumunda da bulunmaktan gerçekten önümüzdeki süreç açısından da ÖRP olarak yerimizi almaktan mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum. Ulusal Birlik Partisi Hükümet Programı konusunda düşüncelerimi üç ana başlıkta açıklamak istiyorum. Bir, Hükümet Programının olumlu yönleri. İki, Hükümet Programının eksiklik ve yanlışlıkları. Üç, Hükümet Programı ve yeni Hükümete yönelik yapıcı önerilerimiz ve eleştirilerimiz.

İRSEN KÜÇÜK (Lefkoşa) (Yerinden) – Gel eski ortağını dinle Sonay, eski ortağın konuşur.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Nazım Çavuşoğlu’na çağır, Nazım Çavuşoğlu’na.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Ona mı konuşur?

TURGAY AVCI (Devamla) – Hükümet Programının olumlu yönleri Sayın İrsen Küçük bu kısmı dinlemenizde yarar vardır. Çünkü olumlu yönlerini dile getiriyoruz.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Her tarafı olumlu zaten. Buyurun dinliyoruz.

TURGAY AVCI (Devamla) - Özgürlük ve Reform Partisi olarak muhalefet sıralarında yapıcı ve katkı koyucu eleştirileri yapacağımızı Kıbrıs Türklerinin yüce çıkarları için doğruları savunup destek vereceğimizi, yanlışları eleştireceğimizi seçim akşamından itibaren söylerdik ve söylemeye devam ediyoruz.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Olumlu oy ver bu programa, tarihe geç.

195

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) - İrsen Bey Meclisin en konuşkan Milletvekili seçilecek.

TURGAY AVCI (Devamla) – İrsen Bey sadece konuşkan değil, en enerjitik, Maşallahı var.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Biz yaşlandık, kocadık.

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) - Kötü örnek olun yeni gelen arkadaşlara.

TURGAY AVCI (Devamla) – Evet, Özgürlük ve Reform Partisi olarak bu süreçte yapılacak her olumlu açılıma, gelecek olan halkımızın çıkarları için her türlü karara destek verileceğiniz, ancak yanlış açılımlarda da şiddetli ve acımasız şekilde eleştireceğimizi buradan da ifade etmek istiyorum. Hükümet Programına yönelik olarak görüşlerimizin olumlu bulduğumuz noktalar ve olumsuz bulduğumuz yönleri ayrı ayrı açıklayarak yanlış bulduğumuz konularda yapıcı önerilerimizi de sizlerle paylaşacağız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükümet Programında birey merkezli ve bireyi merkeze alan siyaset anlayışından söz edilmesi ÖRP’nin insan odaklı yeni siyaset anlayışı ile bağdaşmaktadır. ÖRP kalkınma programında yazan seçim öncesinde halkımız ile paylaştığımız, dağıttığımız ÖRP kalkınma programında yazan ÖRP bireyi ve bireyin hak ve özgürlüklerini ön plana çıkarmaktadır hedefi. Ve ÖRP her alanda özgürlükçü ve demokratik düzeni savunmaktadır. ÖRP’nin temel hedefi bireyin hak ve özgürlüklerini korumak, adalet ve eşitlik anlayışı içinde aktif siyaset katılımı sağlamak, insan haklarından yararlanmada her türlü ayrımcılığı ortadan kaldırmak bizim hedefimiz olarak ortaya konmuşken, Ulusal Birlik Partisinin bugün tartıştığımız Hükümet Programında dördüncü sayfada bireyin ve bireyin özgürlüğünü vurgulayan her türlü ayrımcılığını ret eden, adalet ve eşitliğini savunan bir siyaset anlayışı biçiminde ifade edilerek kabul edilmiş olduğumu görmekteyiz. Bizlerin insan odaklı yeni siyaset yaklaşımının UBP Hükümet Programı tarafından benimsendiğini gördüğümüz için memnun olduğumuzu ve bu konuda da destek verdiğimizi söylemek gerekiyor. Ancak bu benzerlik söylem düzeyinde bir benzerliktir. Hükümet Programının 11’nci sayfasında Kalkınma Programı hazırlanacağı hedefinin benimsenmesini seçimlerden önce Kalkınma Programı hazırlayan bir parti olarak olumlu karşıladığımızı da ifade etmek istiyorum. Hükümet Programında gençliğin dinamizminden söz edilmesini çok anlamlı bulduk. UBP hükümetinin daha çok genç bir kabine yapısı kurmasını bu düşünceye bağlamak gerekir diye düşünüyorum. Keşke geçmiş UBP hükümetlerinde de bu düşünce kendini gösterebilmiş olsaydı. Umarız uygulamada gençliğin dinamizminden yararlanarak hükümet icraatlarını da ilerideki günlerde görebiliriz.

(Meclis Başkanı Sayın Hasan Bozer Başkanlık Kürsüsünü Meclis Başkan Yardımcısı Sayın Mustafa Yektaoğlu’na devreder)

Hükümet Programında kobilerin ihtiyacı olan finansman ihtiyacının karşılanması sayfa 13, hedefini biz Kalkınma Programındaki partimizin kobi odaklı kalkınma

196

düşüncesinin bir uzantısı olarak görmek gerekiyor. Seçim öncesi Kalkınma Programından sonra açılım ve toplumsal atılım olarak ortaya koyduğumuz ve halkımıza dağıttığımız kitapçığımızda ortaya konulan hedefleri Ulusal Birlik Partisi Hükümeti Programında görmekteyiz. Mevcut borçların yapılandırılması sayfa 14. Esnaf ve Zanaatkarların kredi ya da mali yapılarının güçlendirilmesi sayfa 14. Anavatan Kobi Başkanlığı ile işbirliği yapılması sayfa 15. Bu kapsamda kobi odaklı kalkınma modelimizin benimsenmesi, Girişimci Yetiştirme Projesi sayfa 15. Deniz taşımacılığın etkin, ucuz hale getirilmesi sayfa 16. Gümrük idaresinin gözden geçirilmesi sayfa 16 ya da Gümrük Reformu. Vergiyi tabana yaymak ve vergi adaleti sayfa 22. Daha basit, düşük ve asgari sayıda KDV oluşturulması sayfa 22. Sicil affı sayfa 24 gibi burada sayabileceğim bir çok hedef ve proje Özgürlük ve Reform Partisinin seçim öncesi halka dağıttığı, paylaştığı bütün ekranlardan tartıştığımız ve halka açık seçim sonrası uygulayacağımızı söylediğimiz Ata Projesinden etkilenerek programa yazıldıysa UBP Hükümet Programını hazırlayanları kutluyorum.

SONAY ADEM (Gazi Magosa) (Yerinden) – Hem Yönlüer’den hem sizden çaldılar...

TURGAY AVCI (Devamla) – Eğer bütün bunlar ...

İRSEN KÜÇÜK (Lefkoşa) (Yerinden) – Bıraktığınız yerden götürüyoruz.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yok çaldılar demedik Sayın Bakan. Eğer bütün bunlar bir tesadüf ise yine de bu hedefler ve projeler için Hükümet Programını hazırlayanları kutluyorum. Bir örnek vermek istiyorum. Sadece üç madde sıraladık Sayın Küçük, yahu acele etmeyin.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devam)- Sen önce olumlu oy ver de sonra başkasından ara.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bir örnek vermek isteyen programın 15’nci sayfasında.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Ama daha 15’desin?

TURGAY AVCI (Devamla) – Ee siz de maşallah 62 sayfalık tarihi bir program yazdınız cart, curt yapacağız, edeceğiz, göreceğiz, gideceğiz onun için biz de 15’deyiz. 15’nci sayfasında Anavatan Türkiye’deki küçük ve orta ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı ile Kobi Gelişim ve Destek Projelerinin hayata geçirilmesi için işbirliği yapılması yoluna gidilecektir diye yazılmıştır. Bu işbirliğini CTP-ÖRP hükümeti döneminde şahsen benim bir ziyaretim sonucunda Türkiye’de kobi yetkilileri ile hükümet yetkilileri ile yaptığımız görüşmede anahtar teslim sanayi siteleri ve Anavatan KOSKEP yetkilileriyle ülkemizde ağırladık. Yani Hükümet yetkilileri Sayın Bakanların bundan haberi vardır. Çünkü bir çok televizyon programında Sayın Başbakan Eroğlu’na hep sorulmuştu; “Toki ve KOSKEP konusunda Sayın Avcı’nın söyledikleri

197

nedir?” “Bunlar yalandır.” Diye ifadeler kullanılmıştı, bunlar televizyon programlarında…

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) - Programa çıkmadı ki Derviş Bey zaten.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yok yalnız katıldığı programlarda.

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) - Var mıydı yahu?

TURGAY AVCI (Devamla) – Yalnız katıldı, Dilek Hanım ile programa katıldıydı yalnız.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Dilek Hanımla?

TURGAY AVCI (Devamla) – E Kanal T’de katılırdı. Evet, bu programlarda, yalnız katıldığı programlarda sorulduğu zaman “Bunlar hep yalandır, bunlar doğru değildir.” Denmişti. Ama mutlulukla görüyorum ki bu programda, ama maalesef adına KOSKEP demediler ha. Bundan çekindiler, biraz da utanç duydular herhalde.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Adı mühim değil Sayın Avcı. Mühim olan niyettir.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bunun kısaltılmış adı KOSKEP’dir. Anavatandaki KOSKEP’in KKTC'de kurulması için ilk adım atılmıştır. Yani sizin yapacağınız devam ettirmek olacaktır. Doğru bir yaklaşımdır. Uzun vadeli düşük faizli kredilerin KKTC'ye getirilmesi açısından doğru bir yoldur. Evet, bunlardan rahatsızlık duymuyoruz, memnun oluyoruz. Bunu da açık biçimde ifade etmek istiyorum. UBP Hükümet Programı, UBP'nin Kıbrıs sorununa bakış açısı konusunda altını çizmem gerekiyor. Bir devrim gerçekleştirmiştir. Bugün bu Hükümet Programında, Sayın Töre öyledir. Bir devrim vardır bugün burada. Ulusal Birlik Partisinin Kıbrıs konusundaki açılımı bir yeniliktir, bir devrimdir. Seçim öncesinde bazen konfederasyon, bazen iki bağımsız devletten söz eden UBP, Hükümet Programında “Kıbrıs Türk Halkının egemenliği, siyasi eşitliği ve mutlak güvenliğini içeren bir anlaşma için tüm çabaları ortaya koyacağız.” Sayfa 9, açıklamıştır. Sayın Ferdi Sabit Soyer sabahki konuşmasında Sayın Serdar Denktaş bir az önceki konuşmasında da özellikle Sayın Serdar Denktaş detaylı olarak UBP'nin seçim öncesindeki bildirgesinde bir sayfalık Kıbrıs politikasını çok detaylı okumuştur. Onun için tekrar burada yinelemeye gerek yoktur. Bu anlayış Ulusal Birlik Partisinin Kıbrıs politikasında bir devrimi yansıtması olarak kabul ettiğimizi ve bizim ÖRP olarak 30 aydır, hem Dışişleri Bakanı olarak, hem ÖRP Genel Başkanı olarak savunduğumuz görüş ve düşünceleri benimsediğini göstermektedir. 30 aydır ihanetle suçlandık.

ZORLU TÖRE (Lefkoşa) (Yerinden) – UBP Genel Sekreteriyken böyle söylemezdiniz ama, bayağı şahindiniz.

198

FERDİ SABİT SOYER (Magosa) (Yerinden) – Birşey değil, şimdi sen de söylen aynısını, tamamdır.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Töre, Sayın Töre…

MEHMET ARİF TANCER (Girne) (Yerinden) – Devrim oldu.

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) - Söyle yani, ben tam hazırlanırdım deyim gerek kalmadı başka partiye, dön geri partine, uzlaşıldı işte, tam aynı oldu.

TURGAY AVCI (Devamla) – Esasında, esasında Kıbrıs konusunda herhalde tarihte ilk kez bütün siyasi partilerde aynı, hemen hemen ortak fikir çıkmıştır. Bakın…

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) - Zorlu zanneder ki ben hem ağlarım hem gülerim.

TURGAY AVCI (Devamla) – E, şimdi bakın bu gülmekle yani dalga geçmekle sonuç alınmaz. Bu Ulusal Birlik Partisinin Hükümet Programıdır. Bakın Hükümet Programı…

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) - Tek başına Hükümet.

TURGAY AVCI (Devamla) – Tek başına Hükümet Programıdır. CTP – ÖRP Hükümetinin Kıbrıs konusundaki politikası iki kesimli siyasal eşitliğe dayanan iki halk, bazen iki toplum denirdi BM parametreleri ile. Ama biz Dışişleri olarak hep iki halk dedik. İki eşit kurucu devletin oluşturacağı yeni bir ortaklık e Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünü bunu 30 ay boyunca her gün söyledik, her gün de savunduk.Şimdi hükümet programını hazırlayanları Ulusal Birlik Partisinde gerçekleştirdikleri bu devrim niteliğindeki görüş değişiklikleri nedeni ile kutluyorum. Bunu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkının da görmesinde yarar vardır. Gerçekleri görmeye başlamalarını doğru buluyorum ve tebrik ediyorum. Bakın olumlu. Ulusal Birlik Partisi Hükümet Programı sayfa 60, İrsen bey sayfa 60, sayfa 60 gerçi Dışişleri Bakanımız burada yok ...

İRSEN KÜÇÜK (Lefkoşa) (Yerinden) – Ama dinler şimdi dışarıda...

TURGAY AVCI (Devamla) – Dinler. Müzakerelerin iki kesimlilik, Kurucu Devletlerin siyasi eşit statüsüne dayalı yeni bir ortaklık ve Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü olacağını belirtmektedir. Şimdi halk mı? toplum mu?

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Toplumu aştık.

TURGAY AVCI (Devamla) – Ama bakın, yok. En azından bakın arkadaşlar CTP-ÖRP Hükümetinin Dışişleri Bakanı olarak görev yaptığım 30 ayda çok ağır eleştiriler aldığımız,yerden yere vurulduğumuz Bakanlığımız döneminde siyasal eşitliğe sahip iki halk derdik. Bakıyorum Ulusal Birlik Partisi halkı da kaldırdı.

199

MEHMET TANCER (Girne) (Yerinden) – Doğrudur, doğrudur.

TURGAY AVCI (Devamla) – Kaldırdı, Hükümet Programı. SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Utandılar yoksa cemaat da yazacaklar.

MEHMET TANCER (Girne) (Yerinden) – Cemaat oldular.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yani halkı da kaldırdılar ortadan. Onun için bunu Sayın Başbakan herhalde cevaplarken gözden kaçırmaya çalıştıkları halkı mı sildiler oradan? Yoksa toplum mu kabul ediyorlar? Onu da buradan sormak istiyoruz. Böylece Ulusal Birlik Partisi Hükümeti konfederasyon fikrinden iki bağımsız devlet arasındaki müzakereler fikrinden vazgeçmiş olduğunu Hükümet Programı ile açıklamıştır. Ve kurucu devlet fikri ile federasyonu savunma noktasına geldi. Ulusal Birlik Partisi kurmaylarını eğer bu düşüncelerinde samimi iseler, samimi iseler kutlamak istiyorum.

FERDİ SABİT SOYER (Gazi Magosa) (Yerinden) – Tersini söylerlerse Hükümet Programına aykırıdırlar.

TURGAY AVCI (Devamla) – O zaman bu düşüncelerimiz Ulusal Birlik Partisi Hükümet Programına yönelik olumlu düşüncelerimizdir. Ne var ki, programa yönelik ciddi eleştirilerimiz bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi de programın çelişkili olması. Cek ve caklardan oluşan soyut hedefler koyması. Net ve uygulanabilir projelere dayanmaması biçiminde sıralanabilir. Bu noktada UBP Hükümet Programına yönelik yapıcı eleştirilerimizi açıkladık şimdi tenkitlerimizi ortaya koyacağız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükümet Programına yönelik olumlu bulduğumuz önerilerimizi sizlerin görüşlerinize sunduk. Şimdi Hükümet Programındaki olumsuz yönleri sizlerle paylaşacağız. Öncelikle belirtmek istiyorum ki Hükümet Programının birinci sayfasında..

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Yok da birinci sayfada.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) - Yani önce öpücük ondan sonra.

TURGAY AVCI (Devamla) - Birinci sayfasından ...

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Sen mi alıştırdın? Sen dersen ortağındı alıştırdın bana verdi.......

TURGAY AVCI (Devamla) – Evet, İrsen bey vallahi enerjinize maşallah. Gençler yoruldu, dayanamadı, gitti, vurdu. O zaman helal olsun diyorum.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Sağolun, sağolun.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) - Ama bilmen ya beygirlerle uğraşır da ondandır.

200

TURGAY AVCI (Devamla) – Evet Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; birinci sayfadan ateşten gömlek giyildiğini, yeni hükümetin işinin zor olduğu söylemi ile giriş yapılmasını şaşkınlıkla karşıladık. Ülkeyi yönetmeye talip olmuş bir Partinin ve tek başına yüzde 50 artı hedefi ile. Ee anketler de öyle gösteriyordu. Hep 44-45 bizi vurdunuz, vurdunuz barajın altına, sizi de 50’nin üstüne çıkarttınız...

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - İnanmazdın ama ha 44- 45’e ha.

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) - Siz bile inanmazdınız.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Yoo, biz inanırdık.

TURGAY AVCI (Devamla) – Evet, yani hükümete geleceğinizi biliyordunuz. İnanırdınız ve bilirdiniz.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Ergenokon söylediydi Sayın Avcı.

TURGAY AVCI (Devamla) - Ve “Bütün projelerimiz de çantadadır.” Diye Sayın Başbakan da bir çok kez açıkladı.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Kumarhaneler de döktü parayı.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Ferdi Sabit Soyer Beyin Aralık ayında Bütçe görüşmelerinde Sayın Eroğlu’nun konuşmalarını dile getirdi.

BAYINDIRLIK VE ULAŞTIRMA BAKANI HASAN TAÇOY (Yerinden) – Yoo, yoo. Ayıp, hiç yakıştırmam sana.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Ayıp, ayıp? Göreceğiz, göreceğiz.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Göreceğiz tabii.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Cumartesi açıklayacağım sana.

TURGAY AVCI (Devamla) – Evet…

BAŞKAN - Sayın Avcı devam edin lütfen.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Cumartesine kadar bekleteceksin bizi?

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - İrsen Bey bu konuya cevap versin.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - İrsen Bey’in haberi yok.

201

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) - Sonay Bey; bırakın Turgay Bey konuşsun.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Yalnız yarın konuş.SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Yok, Cumartesi.

BAŞKAN – Sayın Avcı devam edelim lütfen.

TURGAY AVCI (Devamla) – İrsen Bey ne enteresandır, hep diğer parti başkanları konuşurken herkes çok sessiz dinler. Enteresan, demek ki bir heyecan getiriyoruz. Evet…

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) - Sen öpen kendilerini de ondandır, heyecanlanır.

TURGAY AVCI (Devamla) – Ülkeyi yönetmeye talip olmuş bir partinin her koşulda iktidara talip olduğunu daha işe başlamadan şikayet ederek başlamasının doğru olmadığını hatırlatmak istiyorum. Çünkü 2009 Bütçesi bu Meclisten geçti. Her ne kadar Ulusal Birlik Partisi ret oyu vermiş olsa bile Plan ve Bütçe Komisyonunda haftalarca tartışıldı. Ulusal Birlik Partisi de o komitelerde görev yapmıştır, eleştirileri ile, doğru, yanlış eleştirileri ile yapmıştır. Yani bütçe havadan inmiş kimsenin görmediği bir bütçe değildi. 2009 Bütçesi bu Meclisten, bu Kürsüden eleştirileri ile, doğruları ile yanlışları ile geçmiş bir Bütçedir. Şimdiden Hükümetin başarısızlığına mazeret bulma noktasına gelmemelerini diliyoruz. İşe başlamadan pes etmek niyetindeyseler lütfen çıkıp bunu açıkça açıklasınlar. İcraata başlamadan şikayet etmeye başlamak işin başında başarısızlığı kabullenmenin bir biçimidir. Hükümet Programı ilk sayfasından itibaren devletin kasasının boş olduğunu, ekonominin durumunun kötü olduğunu şikayet etmekle işe başlayarak gelecekteki başarısızlığına kılıf mı aranmak istiyor diye bir soru işareti var. KKTC ekonomisinin konumu, durumu 2009 Bütçesi hepimizin gözleri önündeydi. Onun için ilk cümlelerinde şikayet ve feryatla başlamanın doğru olmadığını ifade etmek istiyoruz. Şunu samimiyetle bir kez daha söylüyorum, eğer başarısız olacaklarına inanıyorlarsa lütfen halkımızın ve ülkemizin değerli zamanını boşuna harcamasınlar. Yani şimdiden bir kılıf, bir gerekçe, bir sebep aranıyorsa çıkıp bunu açıklasınlar. Hükümet Programında çok ciddi bir çelişki görmekteyiz. Hükümet Programının dokuzuncu sayfasında “Ekonomimizi düzenleyecek olan yasalar AB normlarına uyum gözetilerek hazırlanacaktır.” Deniyor. Ve “AB müktesebatına uyum çalışmalarına devam edilecek.” İfadeleri ile seçimlerden önce açıklanan “UBP ekonomi politikasının temel projesi olan ülkenin tümünün serbest bölge ilan edilmesi.” düşüncesini bir biri ile bağdaşmayan iki görüş olarak kabul ediyoruz. Seçim öncesi KKTC'nin tümü serbest bölge olacaktır, bunu Sayın Başbakan Eroğlu bütün programlarında, konuşmalarında, açıklamalarında Parti olarak da hep bunu vurguladılar, savundular. Şimdi bu programda ise “Avrupa Birliği yasalarına, normlarına uyumlu şekilde yapılanma devam edecek.” Deniyor. Bir az önce yine bu Kürsüden paylaşıldı, AB Koordinasyon Merkezinin Başkanını değiştirebilirler ama, seçimden önce ülkemizi ziyaret eden Baş Müzakereci Sayın Egemen Bağış da, AB normlarında AB hedef alan ülkelerde, ki KKTC de Avrupa Birliğini alan bir ülkedir, en azından bizim Hükümet dönemimiz böyleydi, burada öyle

202

bir ibare yok ama Serbest Bölgenin olamayacağını çok açık ve net ifade ettiler. Avrupa Birliğinden Sorumlu, Baş Müzakereci, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Bakanı, Serbest Bölge ile Avrupa Birliğinin tamamen çelişkiler içerisinde olduğunu ve kabul edilmeyeceğini ifade etmişlerdi.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Buna Çakıcı da örnek verdi ama az önce.

TURGAY AVCI (Devamla) – Seçimler öncesinde...

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Dinlemediniz demek ki az önce.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yok dinledim.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Çakıcı’yı dinlemediniz.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Çakıcı, seçimler öncesinde yayınladığı seçim bildirgesinde UBP, önümüzdeki beş yılda KKTC’yi bir Serbest Bölgeye dönüştürmekte kararlı olduğunu ifade etmişti. İktidarlarının ilk 100 gününde, bu husustaki gerekli altyapı çalışmaları ve mevzuat tamamlanıp yürürlüğe konacaktır diye yazan UBP, Hükümet Programında 14’üncü sayfada, Hükümetin dört yeni projesinden birisi olarak Serbest Bölge hedefini koymuş ancak ifadeyi sulandırarak, Hükümetimiz Serbest Bölge modeli üzerinde çalışacaktır biçimine dönüştürmüştür. Yani Serbest Bölgeyi bile seçim öncesi...

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Çok didikliyorsunuz Sayın Avcı.

TURGAY AVCI (Devamla) – Ortaya koyduğunuz...

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Çok didikliyorsunuz yahu.

TURGAY AVCI (Devamla) – Çalışacaksınız.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Çok didikliyorsunuz yahu.

TURGAY AVCI (Devamla) – “Hükümetimiz Serbest Bölge modeli üzerinde çalışacaktır” ifadesi, seçim öncesi verilen seçim projelerine tamamen değilse bile kısmen terstir. Hangisi doğrudur? KKTC Serbest Bölge olacak mı?

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – İkisi de doğrudur.

TURGAY AVCI (Devamla) – Hayır, olacak mı? Bunu duymak istiyoruz. Yoksa bu konuda çalışma yapılacak ve bu çalışma ile yetinilecek mi beş yıl? Bunları paylaşmanız gerekiyor burada. Hükümet Programında 100 günde...

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Yanıtınızı alacaksınız.

203

TURGAY AVCI (Devamla) – 1 yılda bu olacaktır denmelidir. Evet, soruyorum Hükümete. Hangisi doğrudur? Bütün KKTC’yi Serbest Bölge yapmak hedefinizden vazgeçtiniz mi yoksa AB normlarına uyum çalışmaları ve AB müktesebatına uyum hedefinizden mi vazgeçtiniz? Hangisinden vazgeçtiniz? İki hedef de Hükümet Programında yazılmıştır. Hem Serbest Bölge hem Avrupa Birliği. Hükümet Programı 14’üncü sayfası ile 9’uncu sayfası birbiri ile çelişmektedir. Hangisi doğrudur, hangisi uygulanacaktır? KKTC kimlikleri ve pasaportlarının çok detaylı bir şekilde ifade edilmiştir.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Fotoğrafı eksik yalnız.

TURGAY AVCI (Devamla) – Benden önceki konuşmacı, parti Genel Başkanı da bunu ifade etti. O kadar detaylı bir ifade edildi ki, AB standartlarına normlarına uyumdan, akıllı çipli bir kimlik kartı ve pasaport olacağından ifade edilirken, Serbest Bölge yapma fikrini nasıl ve neden detaylandırmadınız? Hükümet Programı bu açıdan çelişkili bir hedef içermektedir.

FERDİ SABİT SOYER (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Mamur ettik Mağusa Serbest Bölgesini de...

TURGAY AVCI (Devamla) – Bütün ülkeyi.

SAĞLIK BAKANI AHMET KAŞİF (Yerinden) – Mağusa Serbest Bölge değil ki. Adı.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden)(Devamla) – Mamur ettik...

AHMET KAŞİF (Yerinden)(Devamla) – Adı işte adı.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;...

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden)(Devamla) – 50 senedir.

TURGAY AVCI (Devamla) – Hükümet Programında, İrsen Bey bu sizi ilgilendirir elektrikle uğraşırdınız bir zamanlar.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden)(Devamla) – O kadar bir Serbest Bölgedir ki gece kulübü de kurdular içine.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – İlgi alanımdır.

ARİF ALBAYRAK (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Bir zamanlar Tarım Bakanıydı kolay mı?

TURGAY AVCI (Devamla) – Hükümet Programında, şimdi genç Bakan kardeşimiz uğraşıyor.

204

MUSTAFA GÖKMEN (İskele) (Yerinden) – Şimdi hedefi büyüttü.

TURGAY AVCI (Devamla) – Hükümet Programında elektrik fiyatlarının geçerli akaryakıt fiyatları göz önüne alınarak yeniden gözden geçirileceğiz. Sayfa 18 ve sayfa 19.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Fena mı yani bu?

TURGAY AVCI (Devamla) – Hayır, okuyorum.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Fena mı?

TURGAY AVCI (Devamla) – İki kez üst üste tekrar edilmiştir.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Fena mı?

TURGAY AVCI (Devamla) – Bunun anlamı, akaryakıt fiyatlarına göre fiyatlar düzenlenecektir.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden)(Devamla) – Artarsa artacak.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yani elektrik fiyatlarının ucuzlatılacağı mı anlamına geliyor seçim öncesinde verdiğiniz söz gibi?Yoksa akaryakıt fiyatları haftaya 10-20 Dolar yükselirse elektrik fiyatları yükseleceğinin anlamını taşıyor.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Sayın Avcı felaket tellallığı mı yapıyor illa pahalı olsun?

TURGAY AVCI (Devamla) – Şimdi yok. Sayın İrsen Küçük lütfen elektrik fiyatlarını düşürün.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Bırakın alalım. Akaryakıtı ucuza alalım müsaade edin.

TURGAY AVCI (Devamla) – Biz de bir vatandaş olarak…

SONAY ADEM (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Kesmezdi seçimden evvel…

BAYINDIRLIK VE ULAŞTIRMA BAKANI HASAN TAÇOY (Yerinden) – Seçimde olduğunuz 5 Lirayı vareli, şimdi…

BAŞKAN – Sayın Avcı devam edin lütfen.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Başkan devam edeceğiz de…

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – 35’den 60’a çıktı. İnceleyin Alpay’ı çağırın bir baksın rakamcılara size.

205

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulusal Birlik Partisi Seçim Bildirgesinde elektrik fiyatları ucuzlatılacaktır dedi mi, demedi mi?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Yarı fiyatı dedi.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Yarı fiyatı demedi düzenleme yapacağız dedi.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – Yarı dedi yarı.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Düzenleme yapacağız.

TURGAY AVCI (Devamla) – Hayır düzenleme değil. “Ucuzlatılacaktır” dedi halka.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Günü geldiğinde o da olur.

TURGAY AVCI (Devamla) – Halk da ha, halk duysun bunları günü geldiğinde sevgili halkım.

ARİF ALBAYRAK (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Yani göz göre göre bu halkı kandırdılar. UBP yapmaz bunu.

TURGAY AVCI (Devamla) – Halkımız da bu hedefler için oy kullanmıştı doğal olarak. Elektrik ucuzlayacak, seyrüsefer ucuzlayacak, vergiler düşecek.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Göz göre göre yapmaz bu hatayı Ulusal Birlik Partisi.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bu düşünceler için halk oy verir ve tekrar tekrar soruyoruz. Her ne kadar da bir kalabalığa getirmek istese de Ulusal Birlik Partisi Hükümeti sol taraftaki tekrar sormak durumundayım.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Ulusal Birlik Partisinin solu yok ki hep sağ.

TURGAY AVCI (Devamla) – Elektrik fiyatları ucuzlatılacak mı?

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Programı okumadın mı ben de onu sorayım sana?

TURGAY AVCI (Devamla) – Yoktur, yok. Program şunu diyor; akaryakıt nasıl değişir ise öyle değişecek.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – O kadar.

206

TURGAY AVCI (Devamla) – Onu mı söylüyorsunuz?

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Tamam değil mi? Ucuz ise ucuz, pahalı ise pahalı.

TURGAY AVCI (Devamla) – Evet. O zaman şu ifade vardır Sayın İrsen Küçük. Her ne kadar da Bakan değilse önemli değil partinin…

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Grup Başkan Vekili.

TURGAY AVCI (Devamla) – Grup Başkan Vekilidir, sözcüsüdür. Sayın İrsen Küçük diyor ki; “fiyatlar yükselirse akaryakıtın pahalı olacak elektrik.”

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Pahalı olacak değil yanıltmayalım lütfen. Lütfen Sayın Avcı bizi softa şaşırtması yapmayalım. Pahalı olacak dedik mi? Oo, olmadı bu. Sayın Avcı bu olmadı.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Şimdi İrsen Küçük Bakan değilsin dedi ama bana göre doğrudur Hükümete bakansın.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Yarasını deşmeyin adamın.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Hani Elektrik bakanı nerede?

TURGAY AVCI (Devamla) – Bu konunun cevaplanması gerekiyor.Çünkü halkımız bu seçimlere girerken bu düşüncelerle oy doğrultusunu kararını yönlendirmiştir.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Bekleyin göreceksiniz efendim sabredin.

TURGAY AVCI (Devamla) – Hükümet Programının bütünüyle “cek ve caklardan” oluşan yapısı bir temenni ve ninni programı olarak algılanmasına yol açmaktadır.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Sizin uykunuz geldi mi okurken?

TURGAY AVCI (Devamla) – Yüzlerce “cek-cak.”

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Okunurken burada uykunuz geldi mi? Geldi ise ölçü tamamdır bitti.

TURGAY AVCI (Devamla) – Hükümet Programı adeta “cek-cak” programı niteliğindedir.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Onu 94 Programıydı. Siz o 94’de kaldınız.

207

TURGAY AVCI (Devamla) – Biz Özgürlük ve Reform Partisi olarak…

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Sonay hatırlar o 94’ü.

TURGAY AVCI (Devamla) – 94’de biz siyasette değildik.O kadar eski değiliz sevgili İrsen kardeşim.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – 94’de kaldı o.

TURGAY AVCI (Devamla) – ÖRP olarak bu “ceklerin ve cakların” takipçisi olacağız. Programda Türkiye’den doğalgaz ve enerji getirilmesi gibi hiç bu tartışılmayan konunun yer almasını Hükümet Programı ciddiyetiyle bağdaştırmıyoruz. Özellikle su ile birlikte yani su boru hattının altında, üstünde elektrik ve doğalgaz gelecek diye ifadeler var.

MEHMET ARİF TANCER (Yerinden) (Devamla) – Olur mu öyle şey yahu?

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Kavga mı ederler?

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Ekonomik krizi atlatmak için bu hattı getiriyorlar.

MEHMET ARİF TANCER (Yerinden) (Devamla) – Çocuk kandırırlar galiba.

TURGAY AVCI (Devamla) – Buradan…

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Ona da mı şikayet.

TURGAY AVCI (Devamla) – Burada açık biçimde…

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Denizin içinden girebilir ama su ile beraber gelemez?

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Ona da karşı.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sevgili Bakanım Taçoy, su projesi tamamlanmıştır. Haberiniz yoksa olsun.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Siz daha yoktunuz piyasada.

TURGAY AVCI (Devamla) – Su Projesi bitmiştir.Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan 20 Temmuz’da, her ne kadar kayıp olduysanız o dönemlerde törenlerden falan, açılışlarda, Sayın Erdoğan bütün açılışlarında KKTC’ye Su Projesinin tamamlandığını ve bizzat kendisinin ilgilendiğini ifade etmişti. Bir ay önce de ülkeye gelen Sayın Egemen Bağış, hem Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının selamlarını getirdi, bunu televizyonlardan ifade etti konferansta ifade etti, hem de Su

208

Projesinin analizinin çalışmalarının tamamlandığını ve ihale aşamasına girildiğini söyledi.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Yani bu proje onların değildir, başkasınındır.

TURGAY AVCI (Devamla) – Şimdi bu Programda...

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Yahu telaş aldı sizi.

TURGAY AVCI (Devamla) – Çok...

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Arkadaşlar gelmesin mi yahu? Telaşa mı düştünüz? Nedir de telaşlanırsınız?

TURGAY AVCI (Devamla) – Şimdi...

BAŞKAN – Lütfen biraz sessiz olalım. Sayın konuşmacı, devam edin efendim.

TURGAY AVCI (Devamla) – Şimdi bu Su Projesi tamamlanmış olduğuna göre, yıllardır süren bu proje doğal gaz ve elektriği bağlayacağız diyor altına ve getirelim. Yok öyle birşey.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Kavga ederler?

TURGAY AVCI (Devamla) – Öyle birşey yok, öyle birşey yok.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden)(Devamla) – Doğalgazın içinden getirecekler.

TURGAY AVCI (Devamla) – Buradan açık biçimde ilan ediyoruz ki, beş yıl gibi bir dönemde hiçbir Hükümet, Anavatandan deniz altındaki su borularına ek olarak doğalgaz ve elektrik getiremez. Lütfen bu Programı cevaplarken Sayın Başbakan desin ki; Kesinlikle elektrik ve doğalgaz da gelecektir. O zaman kutlarım. “Getirilmeye çalışılacaktır”, e bu önümüzdeki 100 yılın hedefleri.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Olur da gelmezse biz de tuzlu su ile getiririz.

SONAY ADEM (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Ya balina avını da serbest bırakacaklarmış.

TURGAY AVCI (Devamla) – Hükümet Programında...

HASAN TAÇOY (Yerinden)(Devamla) – Orkinosa gideceğiz seninle beraber.

209

TURGAY AVCI (Devamla) – Hükümet Programında uzun vadeli enerji üretim politikaları belirlenecektir diyor Sayın Bakan. Uzun vadeli enerji üretim politikaları belirlenecektir dendiği halde, Türkiye’den elektrik ve doğalgaz getirme projesi aynı sayfada yer almaktadır. Ya diyorsunuz ki...

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Olur ya gecikirse....

TURGAY AVCI (Devamla) – Ya diyorsunuz ki...

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Olur ya gecikirse...

TURGAY AVCI (Devamla) – Uzun vadeli enerji üretim politikaları üretecektir...

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Alternatifli çözüm öneriyoruz Sayın Avcı...

TURGAY AVCI (Devamla) – Bir dakika...

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) - Alternatifli çözüm. Tek bir çözüme kalmıyoruz.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın İrsen Küçük vallahi size, hem seviyorum sizi hem üzülüyorum yani...

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Çok sağolasın.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bütün Hükümeti üstlendiniz sırtlandınız vallahi...

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Estağfurullah.

TURGAY AVCI (Devamla) – Vallahi. Şimdi...

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Zannederim gelen defa da Genel Sekreterdir ha.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Ben haddimi bilirim isteyerek yapamam ki.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Genel Sekreter dersek, kutlamak da isteriz buradan.

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Öyle görünür vaziyet.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Sen gene beni yedirmeye çalışıyorsun anlaşılan.

210

ARİF ALBAYRAK (Yerinden)(Devamla) – Bekle de Pazartesi İrsen Bey’i görecek miyiz?

MEHMET ARİF TANCER (Yerinden)(Devamla) – Elektriği su borusundan geçirecek.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yani Sayın Milletvekilleri;...

AHMET KAŞİF (Yerinden)(Devamla) – Arif, kenar dur da korkmayasın.Kenar dur da korkmayasın.

TURGAY AVCI (Devamla) – Uzun vadeli enerji üretim politikaları belirlenecektir dediği aynı sayfada, Türkiye’den elektrik ve doğalgaz getireceğiz diyor.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden)(Devamla) – Çatlasınlar.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Çatlasınlar.

TURGAY AVCI (Devamla) – Onun için belli ki bunları yazan arkadaşlar farklı arkadaşlar, bakmadılar da vakit de bulmadılar baksınlar. Ve herkesin...

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Gazın cinsinde problem var da ondan.

TURGAY AVCI (Devamla) – Görüşleri de burada yer almıştır. Hangisi tercih edilecektir bu soruyu sormak istiyoruz. Herhalde birileri not alıyor, şey de gitti nöbetçi Bakan da ayrıldı...

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Yok yok, Bakanlar hep burada.

MEHMET ARİF TANCER (Yerinden)(Devamla) – Aha Ersin Bey var Ersin Bey bakar.

TURGAY AVCI (Devamla) – Not alan yok yoruldu herkes.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Yazıyorlar, yazıyor arkadaşlar.

TURGAY AVCI (Devamla) – Evet, bunlar birbiri ile çelişkili konulardır. Hükümet Programında sayfa 19.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Daha 19’da mı?

TURGAY AVCI (Devamla) – Merak etme hızlı atlarız.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden)(Devamla) – Hızlı atlarmış İrsen Bey. Ne yapacağız bu işi?

211

TURGAY AVCI (Devamla) – Biz...

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Sayfaları dedi değil mi doktor? Sayfaları.

TURGAY AVCI (Devamla) – Hükümet Programında sayfa 19, 2004-2008 arasında aşırı istihdamların ekonomiyi kötü etkilediği yazıldı.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – O da mı yalan?

TURGAY AVCI (Devamla) – Yazıldı dedik.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – O da mı yalan be birader?

TURGAY AVCI (Devamla) – Yazıldı dedik.

MEHMET ARİF TANCER (Yerinden)(Devamla) – Doğrudur doğru.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Bu da mı yalandır diyeceksin şimdi?

TURGAY AVCI (Devamla) – Tabii “aşırı” kelimesinin herkes için farklı bir yorumu olabilir.

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Resmi evraklar elinizdedir şimdi, açın bakın.

TURGAY AVCI (Devamla) – Öyle...

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Onları çıkaracağız bir bir. Onları açıklayacağız.

TURGAY AVCI (Devamla) – İzin verirseniz…

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Estağfurullah buyurun efendim Kürsü sizin.

TURGAY AVCI (Devamla) – Aşırı istihdamların ekonomiyi kötü etkilediğini yazdınız. Bu ne demektir? Bu şu demektir; yeni dönemde sıkı maliye politikasının öngörüldüğü harcamalarla tasarruf ve denk bütçeyi yakalama sayfa 20 tedbirleri ve hedefi doğrultusunda yeni istihdamlar yapılmayacaktır.

MEHMET ARİF TANCER (Yerinden) (Devamla) – Amman Anam!

TURGAY AVCI (Devamla) – Bu, bu demektir.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Bunu öyle mi okuyorsunuz?

212

TURGAY AVCI (Devamla) – Siz nasıl okuyorsunuz?

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Biz farklı okuyoruz.

TURGAY AVCI (Devamla) – İstihdamlar bu ekonomiyi çökertti diyen Ulusal Birlik Partisi istihdam yaparak mı kalkındıracak bu ülkeyi?

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Biz gereğini yapacağız Sayın Avcı, gereğini yapacağız.

TURGAY AVCI (Devamla) – Şimdi buradaki tabii sorununuz şu; seçim döneminde her köyde, her bölgede…

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Söz verdiysek yerine getireceğiz.

TURGAY AVCI (Devamla) – Her bölgede…

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Seçmenimiz endişe duymasın. Verdiğimiz sözlerin arkasındayız.

TURGAY AVCI (Devamla) – 50’yi aşkın vatandaşımıza, kardeşimize, gencimize iş sözü verdiniz.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – 10 bin kişi Sayın Avcı.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bakın!

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – 10 bin kişi.

TURGAY AVCI (Devamla) – Her bölgede, her mahallede, her köyde 50’yi aşkın bakın!

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Yahu nereden çıkarıyorsun bunları sen de adaydın, ben de adaydım Sayın Avcı.

AHMET ZENGİN (İskele) (Yerinden) – Gitti saydı onları hepsini teker teker.

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sizin verdiğiniz sözleri…

TURGAY AVCI (Devamla) – Şimdi, şimdi bakın. Eğer isterseniz haftaya bir gündem dışı konuşmada vatandaşlarımızın evine girilen oğlucuğuna, kızına istihdam sözü verilen birkaç isim getiririm size.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Birkaç isim başka şey, her mahalle başka.

213

TURGAY AVCI (Devamla) – Ne istersiniz bütün ülkeyi mi gezelim? Şimdi sevgili arkadaşlar, sevgili milletvekilleri…

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Vaktiniz çok bol Sayın Avcı ha bire gezin, ha bire gezin.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sevgili milletvekilleri…

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Ben sayarım Sayın Zengin.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Sen konuşma. Bir kere seninkiler…

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Ben sayarım.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Senin bütün daireleri doldurdunuz.

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım lütfen. Sayın Avcı devam eder misiniz lütfen.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Başkan nasıl devam edeyim?

BAŞKAN – Siz de karşılıklı konuşuyorsunuz lütfen.

TURGAY AVCI (Devamla) – Ben konuşmuyorum. Ben tatlı tatlı gitmeye çalışıyorum.

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım lütfen. Sayın konuşmacı devam eder misiniz lütfen.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Ne 15’i daha fazla.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Hade yahu.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Evet.

TURGAY AVCI (Devamla) – Öyle ise…

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Yani herkesi kandırabilirsiniz ama beni kandıramazsınız.

TURGAY AVCI (Devamla) – Seçim öncesinde binlerce vatandaşımıza istihdam sözü neden verildi? Verilmediyse o zaman Kürsüde Sayın Başbakan cevaplarken hiçbir istihdam sözü verilmedi diye açıklayabilir.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Öyle birşey yok. Kim dedi hiçbir istihdam sözü verilmedi?

214

TURGAY AVCI (Devamla) – Ha verildiyse…

İRSEN KÜÇÜK (Devamla) – Gereğini yapacağız dedik. Gereği ne ise o yapılacaktır.

TURGAY AVCI (Devamla) – Verildiyse de bunu halkımız bekliyor. Bakın, şunu ifade edelim. İstihdam sözü verdiğiniz kardeşlerimize işini vereceksiniz, bunun takipçisi olacağız.

MEHMET ARİF TANCER (Yerinden) (Devamla) – Battı memleket nere verecek?

MEHMET ÇAKICI (Lefkoşa) (Yerinden) – Hangi kardeş?

TURGAY AVCI (Devamla) – Vatandaşlarımıza. Öyle madem ki verildi İrsen Bey kabul etti verildiğini bunların takipçisi olacağız.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Biz verdiğimiz sözlerin arkasındayız Sayın Avcı sizin gibi değiliz biz onu söylüyoruz vatandaşımız rahat olsun.

TURGAY AVCI (Devamla) – Programın hedefi mi yanlıştır, yoksa Programda yazan uygulamalar gerçekçi değil midir? Bunların hepsinin zaman içerisinde takipçisi olacağız. Tekrar ifade ediyorum. Vuran, kıran, saldırgan bir tutumla değil halkın taleplerinin, halka verilen sözlerin takipçisi olacağız.

MEHMET ÇAKICI (Yerinden) (Devamla) – Vuran, kıran olmayacak.

TURGAY AVCI (Devamla) – Hükümet Programı onların bize yaptığını, bana yaptığını yapmayacağım onun sözünü veriyorum. Hükümet Programı 21’inci sayfası.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Çakıcı’ya bıraksın o kısmı.

MEHMET ÇAKICI (Yerinden) (Devamla) – Hangi kısmı?

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – O vurma, kırma kısmını sana bıraksın.

MEHMET ÇAKICI (Yerinden) (Devamla) – E, çakım var ya.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Ha, işte onun için dedim Çakıcı.

TURGAY AVCI (Devamla) – Hükümet Programının 21’inci sayfasında “savurganlıklar olarak görülen ek mesai, yurtdışı geziler ve Resmi Hizmet Araçlarının kullanımı konularında tasarrufa gidileceği belirtilmektedir.”

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Fena mı?

215

TURGAY AVCI (Devamla) – Fena değil yazıyor biz okuyoruz. Sizin yazdıklarınızı sevgiyle okuyoruz.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Tamam.

MEHMET ÇAKICI (Yerinden) (Devamla) – Ne okursun okumayacaksın.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bu konularda tasarrufa gidileceği belirtilmektedir. Peki soruyorum buradan açıklanması gereken bir soru, yanıt alınması gereken bir konu. Ek mesai fazla çalışan emekçinin hakkı değil mi çalıştırıyorsak?

AHMET ZENGİN (Yerinden)(Devamla) – Boşuna çalıştırıyorsunuz canım gereksiz yere.

TURGAY AVCI (Devamla) – Onun için, bu ek mesai konusundaki...

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Sen profesör oldun.

TURGAY AVCI (Devamla) – Tutumunuz...

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Gereksiz yere çalıştırırlar.

AHMET ZENGİN (Yerinden)(Devamla) – İçinden geliyorum senin gibi dışarıdan gelmiyorum, içinden geliyorum.

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Gereksiz yere çalıştırırlar. Sen profesör oldun.

AHMET ZENGİN (Yerinden)(Devamla) – 33 senedir o dairelerde hayat çürüttüm sen biliyor musun?

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Hangi dairede?

AHMET ZENGİN (Yerinden)(Devamla) – Bütün resmi dairelerde.

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Ee?...

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım lütfen. Sayın Avcı, devam eder misiniz lütfen.

TURGAY AVCI (Devamla) – Ek mesai çalışan vatandaşımızın...

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - O gümrükleri çalıştırma...

TURGAY AVCI (Devamla) – Çalıştırıldığı taktirde hakkıdır.

216

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Madem bu kadar şeysiniz çalıştırmayın artık.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Gerek varsa alacaklar efendim.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bu hakkı kaldırmak...

AHMET KAŞİF (Yerinden)(Devamla) – Anayasamızı unutmayın.

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Hastanede çalıştırma hemşireleri, doktorları.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sosyal devlet ilkesi ve adaletle bağdaşmaz.

AHMET ZENGİN (Yerinden)(Devamla) – Gereksizleri söylüyorum.

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Ha gereksizleri söylen.

MEHMET ÇAKICI (Yerinden)(Devamla) – Hangi dairede çalıştın?

TURGAY AVCI (Devamla) – Yurtdışındaki ziyaretlerin...

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - O gerekli, öbürü de gerekli. E gereksiz hangisi?

TURGAY AVCI (Devamla) – Yurtdışındaki ziyaretlerin...

AHMET ZENGİN (Yerinden)(Devamla) – Yalnız orada değil.

TURGAY AVCI (Devamla) – Tasarrufa gidileceği konusu yurtdışına ziyaret yapan...

AHMET ÇALUDA (Güzelyurt) (Yerinden) – Sonay Adem buldu belayı.

TURGAY AVCI (Devamla) – Dışişleri, Meclis Heyetleri ve bazen Avrupa Birliğine giden...

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Dua ederim ben gelesin de çalışasın.

TURGAY AVCI (Devamla) – Devlet çalışanları, kamu çalışanlarımız. Peki bunların içerisinden Avrupa Birliği ülkelerine gidip eğitim alan, AB müktesebatı için çalışan kamudaki vatandaşlarımızın gidişleri mi azaltılacaktır?

MEHMET ARİF TANCER (Yerinden)(Devamla) – Onlar dışarı.

217

TURGAY AVCI (Devamla) – Yoksa Meclis tarafından AKPA, Avrupa Parlamentosu ve İKÖ Toplantılarına giden Meclis Heyetlerinin ziyaretleri mi azaltılacaktır uluslararası ziyaretler?

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Dışişlerini biz burada yapacağız.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yoksa dışişleri burada yapılacak?

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Yerinden)(Devamla) – Kuzey Kıbrıs’ta yapacağız. Ara sıra Kuzey Kıbrıs’a gelen bir Dışişleri olmayacak.

TURGAY AVCI (Devamla) – Çok teşekkür ederim.

MEHMET ARİF TANCER (Yerinden)(Devamla) – Muhalefet gidecek onların yerine.

TURGAY AVCI (Devamla) – Allah aşkına bunu bir daha tekrarlayalım. Sayın Amcaoğlu dedi ki, biz dışişlerini Sarayönü’nde yapacağız.

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Yerinden)(Devamla) – Dünyanın mükellefiyetini getirdiniz.

HASAN TAÇOY (Yerinden)(Devamla) – Hayır öyle demedi. Alakası bile yok. Alakası bile yok.

TURGAY AVCI (Devamla) – E burada yapacağız dediniz, bakın geçti kayıtlara. Burada yapacağız.

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Yerinden)(Devamla) – Hayır, öyle demedim ama.

TURGAY AVCI (Devamla) – Ne dediniz?

HASAN TAÇOY (Yerinden)(Devamla) – Onu sen dedin Avcı.

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Yerinden)(Devamla) – Gereksiz bir sürü masrafın...

TURGAY AVCI (Devamla) – Evet...

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Yerinden)(Devamla) – Tasarruf edilerek başka yerlerde kullanılmasını söyledim.

TURGAY AVCI (Devamla) – O zaman Bakanınıza söyleyin bu ay sonu Şam’a, İKÖ Toplantısına gitmesin. Arkadaşlar...

AHMET KAŞİF (Yerinden)(Devamla) – 25 kişi ile değil 5 kişi ile gidilecek.

218

TURGAY AVCI (Devamla) – Arkadaşlar 25 kişi ile kimse gitmedi, kimse gitmedi.

MEHMET ÇAKICI (Yerinden)(Devamla) – Az değil mi be 25?

TURGAY AVCI (Devamla) – Kimse gitmedi.

MEHMET ARİF TANCER (Yerinden)(Devamla) – Dört kişi kalırlar Sayın Avcı.

TURGAY AVCI (Devamla) – Şimdi yani birşeyi yazarken düşünerek yazın.

MEHMET ÇAKICI (Yerinden)(Devamla) – 25 kişi ile mi gittin?

TURGAY AVCI (Devamla) – Üçüncü konu da resmi hizmet araçları. Ama burada vurgulayalım ha. Ulusal Birlik Partisi Hükümeti Dışişlerini kapatacak.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Yok Sayın Avcı.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bu, o demektir. Ya da Sarayönü’nden yönetecek.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Ne ise senin yorumun öyle ise...

TURGAY AVCI (Devamla) – Hizmet aracı kullanımı tamamen ortadan kalkacak mı? Sayın Başbakan ve Bakanlar artık resmi araç kullanmayacak mı?

MEHMET ÇAKICI (Yerinden)(Devamla) – Beyaz güvercinlerle...

TURGAY AVCI (Devamla) – Öyle bir ifade var resmi araçlarda tasarruf diye.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Bisiklet mi alalım Bakanlara?

TURGAY AVCI (Devamla) – Bu konunun daha açık yazılması gerektiğini düşünüyorum.

EKONOMİ VE ENERJİ BAKANI SUNAT ATUN (Yerinden) – Ekonomi Bakanlığı’nın arabasını yakıp bıraktınız Sayın Avcı. Bakanlıkta bekliyor makinesi.

MEHMET ÇAKICI (Yerinden)(Devamla) – Yakıp bıraktılar?

SUNAT ATUN (Yerinden)(Devamla) – Yakıp bıraktılar. Makinesi yanık bekliyor arkada.

TURGAY AVCI (Devamla) – Şimdi bir Bakan, be sevgili genç kardeşim...

SUNAT ATUN (Yerinden)(Devamla) – Şahsına özel kullandı.

219

TURGAY AVCI (Devamla) – Sevgili genç kardeşim şimdi bakın...

SUNAT ATUN (Yerinden)(Devamla) – Nasıl yandığını siz de biliyorsunuz.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yok bilmiyorum, söyle.

SUNAT ATUN (Yerinden)(Devamla) – Biliyorsunuz.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yok söyle.

SUNAT ATUN (Yerinden)(Devamla) – Biliyorsunuz. Şahsına münhasır kullandı.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sevgili kardeşim bak, bak, daha genç Bakansın, daha dur daha bir imza atmadın...

AHMET ZENGİN (Yerinden)(Devamla) – Gençse doğruları söylemesin mi yani?

TURGAY AVCI (Devamla) – Şimdi bakın, hayır. Genç Bakanı böyle, böyle pompalamayın da yanlış şeyler konuşsun.

AHMET ZENGİN (Yerinden)(Devamla) – Yani konuşmasın mı hiç?

TURGAY AVCI (Devamla) – Şimdi bakın...

SUNAT ATUN (Yerinden)(Devamla) – Gençlere de alışacaklar. Ona da alışacak, onu da öğrenecek. Gençlere alışması lazım.

TURGAY AVCI (Devamla) – Şimdi bakın, yok yahu genç Bakan sevgili dostum biz, biz savaş verdik Ulusal Birlik Partisi gençleşsin diye. Bak bizim mücadelemiz sonucu sen ordasın.

AHMET ÇALUDA (Yerinden)(Devamla) – Bıraktın bizi kaçtın.

SUNAT ATUN (Yerinden)(Devamla) – Yok yahu ne alakası var.

TURGAY AVCI (Devamla) – Evet, şimdi eski Ekonomi Bakanı bu aracı yaktı diyorsan, yok şimdi bakın, böyle bir iddiadaysan bunu çıkıp açıklarsın. Lütfen, lütfen artık bu Meclis çatısında veya siyasi arenada suçlama yaparken verileri ortaya koyun lütfen, en azından KKTC siyasi yaşamında bir yenilik gelsin.Bırakın artık vurmayı, belden aşağıya vurmayı. Burada oturup, eski Ekonomi Bakanı aracı yaktıysa bunu çıkıp söyleyeceksiniz.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – E, söylüyor işte.

TURGAY AVCI (Devamla) – Burada söylemezler öyle atma, tutma yok yazacak yazısını.

220

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Onu da yazacak.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Belgelerle.

SUNAT ATUN – Yazacağız. İki yıl örtbas edilmiş olayı biz yazacağız hiç merak etmeyin.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yazın yahu kim 2 yıl…

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Yazacak merak etme.

SUNAT ATUN (Yerinden) (Devamla) – İki yıldır örtbas ettiniz o konunun soruşturmasını yapıp yazacağız.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yani enteresan bir yaklaşım yahu araba yanmış.

MEHMET ARİF TANCER (Yerinden) (Devamla) – Yanabilir.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bakan araba yakmış.

MEHMET ARİF TANCER (Yerinden) (Devamla) – Motordur yanacak.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yani enteresan bir düşünce.

MEHMET ÇAKICI (Yerinden) (Devamla) – Başbakanlık Teftiş Kuruluna gitsin konu.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Hemen soruşturulsun.

SUNAT ATUN (Yerinden) (Devamla) – İki yıl soruşturulmadı ama şimdi yapılacak.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Ne ise Çakıcı adresine havale ettin sen olayı. Geçelim bunu efendim.

TURGAY AVCI (Devamla) – Evet, Hükümet Programı bir yandan tasarruftan ve denk bütçeden bahsederken, diğer yandan bütçede önemli bir kalem olan dolaysız vergilerin azaltılması, elektrik fiyatlarının düşürülmesi, motorlu araç seyrüsefer ücretlerinin düşürülmesi gibi hedeflerden söz etmektedir ki bunlar Seçim Bildirgelerinde de vardır. Bu güzel birşey. Bakın, bunların olması için takipçisi olacağız. Çünkü söz verildi halka. Halka söz verildi.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Ersin Tatar sözünde duran adam değil inanma.

221

TURGAY AVCI (Devamla) – Ancak, ancak Sayın Maliye Bakanım sen para beklersin kasaya gelsin ama şunu söyleyeyim Hükümet Programında, Hükümet Programıyla ilgili çalışmaları yürütürken partimiz Sivil Toplum Örgütleriyle, özel sektörle, müteahhitlerle görüşürken ben, bana gelen şu açıklama olmuştur; “bütün Devlet Dairelerinde para ödemeler, ithalat gümrüklerde, tapularda tapu devri bütün vergi konularında her şey durmuştur. Çünkü siz Programda yazdınız ki her şey düşecek.

AFET ÖZCAFER (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Hiç durmadı, aksine arttıydı.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Ucuzlayacak.

MEHMET ÇAKICI (Yerinden) (Devamla) – Nerede?

TURGAY AVCI (Devamla) – Ne zaman arttı?

AFET ÖZCAFER (Yerinden) (Devamla) – Tapularda.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Tapu harçları düşürüldü.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yok tapu harçlarını biz düşürdüydük.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – İşlemler olmadı diyor.

TURGAY AVCI (Devamla) – Şimdi hayır, şimdi bakın…

ZORLU TÖRE (Lefkoşa) (Yerinden) – Seçimlerde rüşvet üç aylığına.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – İşte ekonomik anlayışın o kadardır.

TURGAY AVCI (Devamla) – Şimdi sevgili milletvekilleri…

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Allah vere de böyle düşünün. Seçim rüşvetiymiş.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sevgili milletvekilleri; tekrar söylüyorum. Düşürülecek dediğiniz her maddede işler durmuştu.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Sosyal Sigortaya da af getireceklermiş arkadaşlar görelim.

TURGAY AVCI (Devamla) – Arkadaşlar, bir şeyi vurgulamaya çalışıyorum.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Görelim.

TURGAY AVCI (Devamla) – Kasaya para girsin diye vurgulamaya çalışıyoruz. Biz ülkenin çıkarları için çalışıyoruz. “cek-cak” düşürülecek, ucuzlatılacak dediğinizde

222

vatandaş durup bekliyor tabii. Hiçbir şey ödemiyor, hiçbir devir yapmıyor, yapmıyor. İşlem yapmıyor. Lütfen çıkıp halka deyin ki; 10 gün sonra, 10 ay sonra ya da dört yıl 11 ay sonra bunu söyleyin vatandaşa. Vatandaş da oturup beklemesin ne zaman düşecek diye budur söylediğimiz. Yani…

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Biraz geç anladılar ama anladılar şimdi.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Tiyo verme kendilerine Avcı.Avcı tiyo verme. Bırak kendilerini de iyidir yazdıkları, yazdıkları tamamdır.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Biraz kopya vermesin bize.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bakın, biz halktan, dışarıdan aldığımız bilgileri, duyumları gelip paylaşacağız. Yapıp yapmama size aittir.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Amma sabırsızsınız ha, amma sabırsızsınız ha.

TURGAY AVCI (Devamla) – Olumlu, bakın olumlu muhalefet budur işte. Lütfen bunu erken açıklayın, miktarını açıklayın, tarihini açıklayın da para girsin kasaya. Maliye Bakanımız gülmüyor seçimden itibaren.

MALİYE BAKANI ERSİN TATAR (Yerinden) – Öyle bir kasa bıraktın ki aklın durur yahu. Sen de bol bol harcadın Bakanlıkta.Faturalar geldi Hüseyin’e biliriz ne faturalar.

TURGAY AVCI (Devamla) – Be, Sayın Bakanım yahu…

ERSİN TATAR (Yerinden) (Devamla) – Ne faturalar.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bak birşey söyleyeyim…

ERSİN TATAR (Yerinden) (Devamla) – Ne faturalar.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Depo var ona girmedin.

ERSİN TATAR (Yerinden) (Devamla) – Ne faturalar.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Bakanım bakın ne faturalar, ne faturalar değil. Çıkacaksınız…

MEHMET ARİF TANCER (Yerinden) (Devamla) – Yüzde 1 kestin zaten maaşlardan faturalar ödendi.

ERSİN TATAR (Yerinden) (Devamla) – Hiç merak etme çıkacağız.

223

TURGAY AVCI (Devamla) - Sayın Bakanım tek bir temennimiz var ki 30 aylık Dışişleri Bakanlığındaki performansı, yakalanması bizi dünyanın en mutlu insanı yapacaktır. Şunu da madem ifade etmemizi istiyorsunuz …

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Sizi yanıltmayacağız Sayın Avcı.

TURGAY AVCI (Devamla) - KKTC Dışişleri Bakanlığının Bütçesi hiçbir zaman devletim, devletim dediğiniz devletin, dünyaya açılımına zerre kadar yeterli değildir. Bakınız; bunu buradan söyledik defalarca.Hem KKTC’yi dünyaya açacaksınız, hem bütün dünya ile ilişkileri kuracaksınız, hem de minimum bütçe ile devam edeceksiniz. Onun için ben söylemiştim bu Kürsüden yine söylüyorum; Sayın Babacan eski Dışişleri Bakanı Ankaraya’ya yaptığım bir ziyarette Dışişlerine yeni temsilcilikler için, yeni yurtdışından gelecek olan heyetler için ve yurtdışı ziyaretleri için ek katkı koymuştur. Yeni Dışişleri Bakanımız çiçeği burnunda da kendisine bu bilgileri aktardım devir teslim töreninde ve kendisi de yeni gelen Dışişleri Bakanı Sayın Davutoğlu’ndan aynı talepleri yapmıştır.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Burnundadır çiçekler?

TURGAY AVCI (Devamla) - Ve Sayın Davutoğlu da bu konuda destek verileceğini söylemiştir.

AHMET ÇALUDA (Lefkoşa) (Yerinden) – Senden eskidir o adam da yahu.

TURGAY AVCI (Devamla) - Yeni Dışişleri Bakanı dedim yahu Çaluda. Onun için birşeyi de kabul edin yahu yeni eski, yeni eski. Doğrudur ben yeni siyasetteyim doğrudur. Ancak şunu hepimizin kabul etmesi gerekiyor arkadaşlar.Fatura çıkarırsınız, bulun çıkarın tabii göreviniz budur. Vatandaş bekliyor, işadamı bekliyor, müteahhit bekliyor, ithalatçı bekliyor ne kadar, ne kadar ne zaman değişecek bu vergiler, stopajlar, KDV’ler.

AHMET ZENGİN (İskele) (Yerinden) – Yani kötüdür?

TURGAY AVCI (Devamla) - Sayın Zengin yani…

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) - Yani çok fenaydı da şimdi bekliyorsunuz iyisini değil mi?

TURGAY AVCI (Devamla) - Sayın Zengin alışacaksınız buradan düşünceye.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) - Sizi dinleye dinleye çok alıştık.

TURGAY AVCI (Devamla) - Düşünceye alışacaksınız. Bakın düşünceye alışacaksınız. Siz benim söylediğime kulak verin de sizin yararınızadır bu. Sizin, benim söylediğime kulak verin siz.

224

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) - Efendim bekliyorlar mı yani biz iyileştirelim diye bu şeyler, söylediğiniz kurum kuruluşlar?

TURGAY AVCI (Devamla) - Söz verdin kardeşim.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) - Söz değil yani …

TURGAY AVCI (Devamla) - Söz verdin.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Alacağını bekler tüccar.

TURGAY AVCI (Devamla) - Söz verdin mi?

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) - Tamam iyileştireceğimize söz verdik.

TURGAY AVCI (Devamla) - Tamam bekliyor.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) - Bekliyor tabii.

TURGAY AVCI (Devamla) - Ben de diyorum ki sevgili milletvekilim; açıkla diyorum ne zaman iyileştireceksin, halkımızı ne zaman mutlu edeceksin.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) - Güven oylamasından sonra başlayacağız.

MEHMET ÇAKICI (Yerinden) (Devamla) - Acele edin diyor.

TURGAY AVCI (Devamla) - O zaman şunu mu söylüyoruz; güven oylaması Pazartesi gündür, Salı günü bunlar açıklanacak mı?

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Amma acelecisin …

TURGAY AVCI (Devamla) - Açıkçası…

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Hepsi aleyhine çalışır Sayın Maliye Bakanının ha.

TURGAY AVCI (Devamla) - Ben Maliye Bakanının leyine çalışıyorum.Bir tek ben leyine çalışıyorum kasacığına para girsin diye.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Aman bu kalanları almayalım diyorsunuz Sayın Avcı?

TURGAY AVCI (Devamla) - Açıkçası, alın alın .

225

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Alın dersen Maliye Bakanının aleyhine işlen sen de.

TURGAY AVCI (Devamla) - Hayır. Alın ki icraat olsun ve para gelsin.Açıkçası Hükümet Programı elmalarla armutları karıştırmıştır.Bu yönleri ile Hükümet Programı popülist, gerçekçi olmayan ve hayali, gerçekleşmesi imkansız hedefler ile tutarsız bir görünüm arz etmektedir. Program emirnamelerin kaldıracağını belirtmektedir sayfa 27. Bunun da ne zaman ve nasıl olacağını açıklamanız gerekir.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Sayın Sonay bu anasının karnında nasıl durdu 9 ay?

TURGAY AVCI (Devamla) - Çünkü 9 ay dedi doktor, 9 ayı bilirdik Sayın İrsen Küçük. Bak 9 ay dedin. Evet.

Eğitim ve sağlıkta tam gün çalışmaya geçiş konusunun kolay olmadığını, bu hedefin başarılması için sektörlerle istişare edilmesi gerektiğini tekrar vurguluyoruz. Hükümet programına gerçekçi olmayı, hedeflerin gelişi güzel yazılması programın ciddiyetini zedelemektedir. Bu hedefler ne zaman, nasıl başarılacaktır? Hükümet üyeleri lütfen açıklasın.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Çok yakında, çok yakında.

TURGAY AVCI (Devamla) - Hükümet Programında belirtildiği gibi narenciye koordinasyon kurulu, su koordinasyon kurulu gibi kurullar kurmak kolaydır.Ancak bu kurulların görevi ve sorumlulukları ne olacaktır? İstediğiniz kadar kurul kurunuz, sorunlara çözüm üretmediğiniz sürece bütün bunlar gerçekçi olmaz. Hükümet Programına yönelik önemli bir eleştirimiz çifte standartlı yaklaşımlara yöneliktir. Hükümet Programında yeni temsilcilikler açılmasının, Sayın İrsen Küçük, keşke Dışişleri Bakanınız burada olsaydı…

İRSEN KÜÇÜK (Lefkoşa) (Yerinden) – Dinliyorum ben sizi. Dinliyorum, dinliyorum.

MUSTAFA GÖKMEN (İskele) (Yerinden) – Vekaleten dinler.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Notlarımı aldım.

TURGAY AVCI (Devamla) – Hükümet Programında yeni temsilciliklerin açılmasının destekleneceği ve mevcutların da güçlendirileceği vurgulanmaktadır. Kutluyorum.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Sayın Erdoğan Tayyip’ten bekliyoruz biz onları zaten.

TURGAY AVCI (Devamla) – Kutluyorum.

226

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – O önde gidecek açacak biz ondan gideceğiz.

TURGAY AVCI (Devamla) – Ulusal Birlik Partisi Hükümetini, Dışişleri Bakanımızı gönülden kutluyorum. Yeni temsilcilikler açacaklar ve mevcut temsilcilikleri destekleyecekler. Bakanlığımız döneminde Katar, Kuveyt, Bahreyn, Tel Aviv…

MALİYE BAKANI ERSİN TATAR (Yerinden) – Bizde Şam’a gideceğiz.

TURGAY AVCI (Devamla) – Roma, Oman Temsilcilikleri açıldı, bir tanesinin yok.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Dubai?

TURGAY AVCI (Devamla) - Şeyde Abu Dabi’de var zaten o. O vardır. Şimdi, ve bu temsilcilikleri açtığımızda da bu Kürsüden bize yapılan acımasızca saldırıları hem halkımız hatırlıyor, hem de zaten tutanaklarda da vardır.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Yanlış kaldı aklınızda.

TURGAY AVCI (Devamla) – Ulusal Birlik Partisi kanadından, kadroları bile artırırken Dışişlerine yapılan ağır eleştiriler ve destek görmememiz o dönemde bizi üzmüştü.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Komite Üyesiydiniz ve bir kadroyu vermediydiniz? Sayın Avcı, rica ederim.

TURGAY AVCI (Devamla) – Birincisinde yok.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Siz istediğiniz kadroyu vermedik mi? Ben Komite Üyesiydim, hiç itiraz etmedik.

TURGAY AVCI (Devamla) – Şimdi bu sürece baktığımızda yeni temsilciliklerin açılmasını gönülden destekliyoruz ve bir sonraki temsilciliğinde Şam olması gerektiğini buradan da hatırlatmak istiyoruz.Bizler yeni temsilcilikler açılmasını ve mevcut temsilciliklerin güçlendirilmesini desteklediğimizi açık yüreklilikle ilan ediyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin dünyayla bütünleşmesinde…

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Desteğinizi toplayacağız Sayın Avcı.

TURGAY AVCI (Devamla) – İkili ilişkilerin geliştirilmesinde yapılacak çalışmalara tam desteğimiz olacaktır. Keşke Dışişleri Bakanlığım döneminde de bu çalışmaları yaptığımızda Ulusal Birlik Partisinden azıcık dahi olsa destek görseydik.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Azıcık değil, çok destek unuttun.

227

TURGAY AVCI (Devamla) – Bunun yerine neden fazla yurt dışı gezisi yaptığımızı eleştirdiler. Bunu hatırlatmak istiyoruz ama biz bunları yapmayacağız. Hükümet Programının önemli bir eksikliği de yurt dışındaki Kıbrıslı Türklere yönelik ciddi bir projenin olmamasıdır.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Ha o Avustralya olayı…

TURGAY AVCI (Devamla) – Programda yurt dışında yaşayan kardeşlerimizin devletle olan bağlarının güçlendirileceği, sorunlarına çözüm bulunacağı belirtilse de bu konuda hiçbir somut proje yoktur. Sayın İrsen Küçük...

(Milletvekilleri kendi aralarında konuşur)

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Buyurun Sayın Avcı. Dinliyoruz efendim.

TURGAY AVCI (Devamla) – Partinin sorumlusu olarak içerde.

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) – Genel Sekreterdir.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bu ifadelerimi..

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Yo estağfurullah, ben Grup Başkan Vekiliyim.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Grup Başkan Vekili bu ifadelerimi iyi dinlemenizi istiyoruz. Bizler Özgürlük ve Reform Partisi olarak…

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Her türlü desteği vereceksiniz.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yurt dışındaki kardeşlerimize, vatandaşlarımıza yönelik olarak…

MEHMET ARİF TANCER (Girne) (Yerinden) – Sen çekimser ver, o kabul verecek.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yurtdışı Milletvekilliği Projemizi açıklamıştık. Televizyonlardan, medyadan, yazılı basında da açıkladık.Bu projemizde UBP’den ve diğer partilerden destek bekliyoruz. Yurtdışında yaşayan kardeşlerimizin KKTC Meclisimizde temsil edilmesini sağlamalıyız.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) – Olumlu oy verirsen hiç ikiletmeyiz Sayın Avcı.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bu konudaki projemize Hükümetten ve muhalefet partilerinden destek bekliyoruz.

228

FERDİ SABİT SOYER (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Edeceksin de İrsen Bey gitsin Londra’ya yerleşsin ha.

TURGAY AVCI (Devamla) – Hükümet Programının açıkladığım birçok eksik ve yanlış, tutarsız ve çelişkili hedefleri bulunmaktadır. Bunların hepsini burada açıklayacak kadar sizleri yoğun bu tempo altında tutmak istemiyoruz. Çünkü her Bakanlık, her sektör kendi içerisinde yarın ve Cumartesi günü milletvekili arkadaşlarımız tarafından değerlendirilecektir.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Bundan sonra günümüz çok. Bunları hep getirirsiniz gündeme Sayın Avcı.

TURGAY AVCI (Devamla) – Ulusal Birlik Partisi Hükümet Programında tutarsızlıklar görüyoruz.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Perşembe çok.

TURGAY AVCI (Devamla) -Bir yanda AB normları ve standartları ve standartlarından söz edilirken, diğer yandan ülkenin serbest bölge yapılacağı hedefi konulmaktadır. Denk bütçe ve mali tasarruflardan söz edilirken, vergi oranlarının azaltılacağı ve belediyelerin mali yönden güçlendirileceğinden söz ediliyor.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Yani Maliye Bakanın uykusunu kaçırmak isten sen bu akşam.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) - Bu konuda..

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Anladım ne demek istediğini. İlla uykusunu kaçıracaksın.

TURGAY AVCI (Devamla) - Sayın Maliye Bakanının tabii ki cevap verecek olan Sayın Başbakanın nereden ve hangi kaynakların bulunacağı konusunda en ufak bir açıklama getirmemeleri düşündürücüdür.

MALİYE BAKANI ERSİN TATAR (Yerinden) - Ekonomi büyüyecek.

TURGAY AVCI (Devamla) - Bunun gibi çok sayıda tutarsız ve çelişkili hedefler konması Ulusal Birlik Partisi Hükümet Programının uygulanabilir olmaktan çıkarmaktadır.Yeni hükümete önerimiz: Cek, cak programı biçiminde hazırladıkları programda öngördükleri hedeflere ulaşmak için uzmanlıktan yararlansınlar.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - 94’ hükümetinindi o cek cak olayı.

229

TURGAY AVCI (Devamla) - Partizanlık yapmasınlar, gerektiğinde muhalefet partilerinin önerilerini alsınlar. Biz ÖRP olarak projelerimizi paylaşmaya hazırız.Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin…

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Önerilerinizi almaya her zaman hazır olacağız.

TURGAY AVCI (Devamla) - Bütün olarak serbest bölge yapılması gibi gerçekçi olamayan bir ekonomik kriz aşma önlemi benimsenmiştir. Hakikaten bu enteresan ve tuhaf bir ekonomik sorunları aşma yöntemi uyguladı Ulusal Birlik Partisi hükümeti. Dedi ki; dört yeni projeyi hayata geçireceğiz, ilk defa somut bir şey söyledi.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Hep somuttur ama, size göre…

TURGAY AVCI (Devamla) - Bu projelerin hayata geçirilmesi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin mevcut ekonomik krizden çıkaracak, yani kesin çözüm ve ülke insanını daha zengin seviyelere, refah seviyelere ulaştıracaktır. Mükemmel birşey.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bu projeler söyle sıralanıyor: Serbest bölge, e, yok. Tam ters. Yani serbest bölgeye yeni ekonomi büyücektir bunu açıklayın lütfen. Ne zaman uygulanacaktır, lütfen.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Uygulamalarımızı göreceksiniz efendim, sabredin biraz.

TURGAY AVCI (Devamla) - İki; Anavatanımızın, Ankara’mızın gönderdiği suya biz diyor elektriği de bağlayacağız, doğal gazı da bağlayacağız ve zenginleşecek bu ülke.Allah allah.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Hava gazını da.

TURGAY AVCI (Devamla) - Üç; hükümetimiz teknoloji tabanlı üretim ve hizmet projelerini destekleyecek.

İRSEN KÜÇÜK (Devamla) - Kıskandın, onu anladım ki kıskandın. Bu Programdan kıskandın Avcı öyle anladım.

TURGAY AVCI (Devamla) - Bizde kıskanma yok Sayın İrsen Küçük.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) - İrsen Bey bir şeyi unuttunuz.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Ha söyle bakayım.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) - Bir şeyi unuttunuz. Lazım Manş Denizinde olduğu gibi denizaltı tren tüneli de …

230

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) - Onu söyleyeydiniz Ferdi Bey onu da yazacaklardı.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - O 5 sene sonraki iktidarımızda olacak efendim o. İkinci 5 yılda yapacağız.

TURGAY AVCI (Devamla) - “Hükümetimiz teknoloji tabanlı” Hangi teknoloji? Yahu söyleyin. Bir satırla ülkeyi kalkındırıyorsanız helal olsun size, bir satır. “Teknoloji tabanlı üretim ve hizmet projelerini destekleyeceğiz.” Dört; “Outsourcing desteklenecek” ve teknoloji yatırımları kalkındıracaktır bu ülkeyi.

Evet Sayın milletvekilleri; bu hedefler gerçekçi olmadığı gibi AB vizyonuna ve AB’ye uyum hedefine de uygun değildir. Bu nedenle UBP Hükümeti Programının bu hedefini revize etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Birisini benimseyin, ya AB’ye uyumu, ya da AB’den kopuşu. Çünkü ortaya koyduğunuz kalkınma serbest bölgeyle. Hükümet Programının geçmişte şikayetler ile başlamasının da doğru bir tutum olarak görmediğimizi tekrar açıklamak istiyorum. Bu tavır baştan umutsuzluğa kapılmak, yenilgiyi kabul etmek ve başarısızlığa kılıf hazırlamaktır. Madem ki iktidara talip oldunuz ve hükümet oldunuz ve tek başınıza hükümet oldunuz, halk size bu sonucu vermiştir buyurun sorunlar varsa önlemlerini alıp çözüm yollarını bulacaksınız.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Sayın Avcı sizi çok telaşlı gördüm. Telaşlı olduğunun için demek ki Programımız tamamdır. Çok telaşlı gördüm sizi.

TURGAY AVCI (Devamla) - Sayın milletvekilleri; Programınız mükemmeldir, mükemmel.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Programımız dört dörtlüktür onun için telaşa düştünüz.

TURGAY AVCI (Devamla) - Hükümet Programında Kıbrıs Türk Halkının geleceğine yönelik aydınlık bir proje, bir vizyon, yeni bir yaklaşım göremedik. Ülkenin ekonomik krizden çıkarılmasını dört ana projeye dayandıran Hükümet, aslında bunların uygulanabilir, gerçekçi ve tutarlı projeler olmadığını sizde biliyorsunuz.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Bunlar başlangıç, başlangıç.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bu projelerden sadece Serbest Bölge Modeli ciddi bir projedir ancak bu proje de AB’yle uyumlu değildir.

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Sana göre.

TURGAY AVCI (Devamla) – E AB’yi okursanız Sayın Amcaoğlu Serbest Bölgeyi bulmayacaksınız orada.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Çakıcı’yı dinlemedin diye öyle söylen.

231

TURGAY AVCI (Devamla) – Bu anlamda Ulusal Birlik Partisi Hükümet Programına adeta ‘dağ fare doğurdu’ nitelemesi yapmak doğrudur.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Olumlu, olumlu.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bu açıdan Hükümet Programı bir temenniler bildirisi, ya da bir seçim bildirisi niteliğindedir.Bunu açıkça görmekteyiz. Hükümet Programına bu niteliği nedeniyle destek vermemiz söz konusu değildir. Hükümet Programının, Hükümet Programının….

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Bu sürpriz oldu bana. O kadar da methettim kendini. Ferdi Bey dedim kaybetti böyle bir cevheri.

TURGAY AVCI (Devamla) – Seni Bakan yapaydılar düşünürdüm be İrsen Bey. Vallahi. (Gülüşmeler)

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) – İrsen Bey, galiba üç ay sonra başka Hükümet kurulur.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Yok canım.

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) - Öyle anladı bizi.

TURGAY AVCI (Devamla) – Hükümet Programının cek-cak temennilerle dolu temennileri nasıl ve ne zaman, hangi projelerle gerçekleştirileceği belli değildir. Bu açıdan uygulanabilir ve gerçekçi hedefler göstermediği açısından, büyük sıkıntılar doğuracağını görüyoruz. Yarın muhalefet olarak, çıkıp Hükümet Programında konulan hedeflerin başarılmadığı söylediğimizde, bizler net hedefler koymamıştır diyeceksiniz. “Çaba gösterdik, çok uğraştık, yapmaya çalıştık” gibi mazeretlerle karşımıza geleceksiniz.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Üzmeyiz sizi merak etmeyin Sayın Avcı. Üzülmek istemezsiniz, bizde sizi üzmeyeceğiz.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bu nedenle Hükümet Programının gerçek anlamda bir Hükümet Programı olmadığını görüyoruz. Sözlerimi daha fazla uzatmayacağım.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Teşekkür ederiz.

TURGAY AVCI (Devamla) – Hükümet Programlarının detaylarına girmeyeceğim. Ancak Hükümet Programında yazılanların yakın takipçisi olacağız. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, Hükümet Programındaki cek-cak ları nasıl takip edeceğimizi de bilemiyoruz. Yani size hangi tarihte soracağız bu vergi düştü mü diye. Hangi tarihte soracağız elektrik ucuzladı mı diye. Hangi tarihte soracağız vatandaşlarımızın istihdam sözünü yerine getirdiniz mi diye.

232

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Vallahi bu sorularınıza hiç fırsat vermeyeceğiz. Hiç merak etmeyin. Hiçbirine fırsat vermeyeceğiz.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden)(Devamla) – Onun için hep artıracaklar.

TURGAY AVCI (Devamla) – Evet.Biz Hükümeti doğru yaptığı icraatlarda her zaman doğru olduğunu söyleyeceğiz ve destekleyeceğiz. Kıbrıs Türk Halkının…

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Onu bekleyeceğiz. Gerçi burada olduğunu…

TURGAY AVCI (Devamla) – E doğru yapmadınız çünkü.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Yok o kadar olumlu sözler …

TURGAY AVCI (Devamla) – Proje getirmediniz. Hiçbir şey getirmediniz.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Neyse birşey değil.

TURGAY AVCI (Devamla) – Kıbrıs Türk Halkının çıkarlarına, bütün icraatları her zaman sizlere doğru icraatlar arkasında destek vermeye devam edeceğiz. Yanlış yaptığınızda da acımasızca eleştireceğiz.

SONAY ADEM (Yerinden)(Devamla) – İrsen Bey, fındık taban fiyatı kaç para olacak?

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Bilmem.Şimdi toplantıda onu belirleyeceğiz. İşe ondan başlayacağız.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sonuç olarak, Ulusal Birlik Partisi Hükümet Programını çelişkili, net hedefler koymayan, cek-cak programı olarak gördüğümüzü belirtmek istiyorum.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Bu biraz insafsızlık oldu.

TURGAY AVCI (Devamla) - Bu nedenlerle ÖRP olarak Hükümete Güven Oyu vermeyeceğimizi açıklamak istiyorum.Sözlerimi sonlandırmadan önce, yapılacak olan Anayasal değişikliklere ve birçok yasa yanında öncelikli olması gereken Seçim ve Halk Oylaması Yasası, Siyasi Partiler Yasası. Tekrar bu Kürsüden yeni dönemde tekrar vurgulamak istiyorum….

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden)(Devamla) – Vaatlerinizi notunu alıyoruz. TURGAY AVCI (Devamla) - 30 ay boyunca tartışılan ve tartıştırılan Sayın

Küçük, tartışan ve tartıştırılan partilerinden istifa konusunun önlenmesi için 30 ay boyunca yaptığın öneriyi tekrarlıyorum. Partisinden istifa edip başka bir siyasi partiye

233

geçmeyi önleyici yasal değişikliğin ilk olarak buraya gelmesi gerektiğini tekrar vurguluyoruz. Ha niyetiniz başka ise o başka. Şimdi 30 ay boyunca eleştirilen bu konunun ilk olarak bu Meclise gerektiğini tekrar vurgulamak istiyorum.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Sıralamayı biz yapacağız ama isteğinizi muhakkak kulak ardı etmeyeceğiz. Sıralamayı biz yapacağız.

TURGAY AVCI (Devamla) - İkinci en önemli yasa nereden buldun yasası.

MEHMET ARİF TANCER (Yerinden) (Devamla) - Ha o mühimdir çok.

TURGAY AVCI (Devamla) - Nereden buldun yasası.

MEHMET ARİF TANCER (Yerinden) (Devamla) - Soruşturmazlar onu.

TURGAY AVCI (Devamla) - Ama hazırız dediniz 20 ayı geçti hiç sesinizi bile çıkarmadınız.

MUSTAFA GÖKEMN (Yerinden) (Devamla) - Destekleyeceğiz.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Yan yan kaçarlar, yan yan.

TURGAY AVCI (Devamla) - Bu Hükümet Programının görüşmelerinde herhalde günün son konuşmacısıyım çünkü yarın ve Cumartesi devam edecektir. Cuma, Cumartesi.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Cuma, Cumartesi devam edeceğiz.

TURGAY AVCI (Devamla) - Tekrar sonuç olarak ifade etmek istiyorum; Seçim ve Halk Oylaması Yasası, Siyasi Partiler Yasası ve Nereden Buldun Yasasının bu Meclise hemen ve derhal getirilmesi gerektiği konusunda destek vereceğimizi ve takipçisi olacağımızı vurgulamak istiyorum. Ulusal Birlik Partisinin tek başına hükümetine başarılar diliyorum.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Teşekkür ederiz.

TURGAY AVCI (Devamla) - Ülkemize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) - Onu da kabul ettik.

TURGAY AVCI (Devamla) - Hayırlı uğurlu olmasını diliyoruz.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) - Ağır, ağır amin da diyeceksin ha.

234

TURGAY AVCI (Devamla) - Halkımıza verilen sözlerin de zaman geçirilmeden yerine getirilmesinin takipçisi olacağımızın ifade etmek istiyorum saygılar sunarım.

BAŞKAN - Sayın Turgay Avcı Teşekkür ederiz. Sayın milletvekilleri; alınan karar uyarınca bugünkü görüşmeler tamamlanmıştır.Gelecek birleşim 15 Mayıs Cuma günü, yarın saat 10.00’da yapılacaktır. Gündem sizlere dağıtılmıştır, birleşimi burada kapatıyorum teşekkür ederim.

(Kapanış Saati:17.07)

235

DÖNEM:VII YIL :1

CUMHURİYET MECLİSİGÜNDEMİ

4’üncü Birleşim14 Mayıs 2009, Perşembe

Saat: 10.00

GÜNDEM:

I. BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI.

II. ÖZEL GÜNDEMDE YER ALACAK İŞLER:

Hükümet Programı Üzerindeki Görüşmeler.

236