-
�SLAM�YET ÖNCES� TÜRK DEVLET GELENE��
Yusuf Cem �ENCAN
�nönü Üniversite SOSYAL B�L�MLER ENST�TÜSÜ Lisansüstü E�itim-Ö�retim Yönetmeli�i’nin KAMU YÖNET�M� ANAB�L�M DALI �çin
Öngördü�ü YÜKSEK L�SANS TEZ� Olarak Haz�rlanm��t�r.
1
(Malatya, 2007)
-
�SLAM�YET ÖNCES� TÜRK DEVLET GELENE��
Yusuf Cem �ENCAN
Dan��man: Doç. Dr. Yusuf KARAKILÇIK
�nönü Üniversite SOSYAL B�L�MLER ENST�TÜSÜ Lisansüstü E�itim-Ö�retim Yönetmeli�i’nin KAMU YÖNET�M� ANAB�L�M DALI �çin
Öngördü�ü YÜKSEK L�SANS TEZ� Olarak Haz�rlanm��t�r.
2
(Malatya, 2007)
-
�NÖNÜ ÜN�VERS�TES�
SOSYAL B�L�MLER ENST�TÜSÜ MÜDÜRLÜ�ÜNE
Enstitümüz Yüksek Lisans Ö�renci Yusuf Cem �ENCAN taraf�ndan Doç Dr.
Yusuf KARAKILÇIK dan��manl���nda haz�rlanan “�slamiyet Öncesi Türk Devlet
Gelene�i” ba�l�kl� bu çal��ma, Jürimiz taraf�ndan Kamu Yönetimi Anabilim Bilim Dal�
Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmi�tir.
ONAY Yukar�daki imzalar�n, ad� geçen ö�retim üyelerine ait oldu�unu onaylar�m.
18 ./07/2007
Prof. Dr. S. Kemal KARTAL Enstitü Müdürü
3
BA�KAN :Prof. Dr. S. Kemal KARTAL
ÜYE : Doç Dr. Yusuf KARAKILÇIK (Dan��man)
ÜYE :Yrd. Doç. Dr. Hüseyin ERKUL
-
ONUR SÖZÜ
Mezuniyet Tezi olarak �nönü Üniversitesi Kamu Yönetimi Anabilim Dal�’na
sundu�um "�SLAM�YET ÖNCES� TÜRK DEVLET GELENE��" ba�l�kl� bu
çal��man�n, bilimsel ahlak ve geleneklere ayk�r� dü�ecek bir yard�ma ba�vurulmaks�z�n
taraf�mdan yaz�ld���n�, bütün yap�tlar�n hem metin içinde hem de kaynakçada
yöntemine uygun biçimde gösterilenlerden olu�tu�unu belirtir, bunu onurumla
do�rular�m.
18/07/ 2007
Yusuf Cem �ENCAN
1
-
ÖNSÖZ Günümüzde uluslar, “küreselle�me” ad� alt�nda çok uluslu �irketler taraf�ndan
ekonomik, siyasal ve kültürel bir k�skaç alt�nda ya�amak zorunda b�rak�lmaktad�r. Çok
uluslu �irketler bu eylem ile uluslar�n ekonomik kaynaklar�n� yönetilebilmek ve
yönlendirebilmek için her türlü kültürel ve siyasi etkenleri kullanmaktad�r. Çok uluslu
�irketler, varl�klar�n� devam ettirebilmek için uluslar�n kendi kültürlerinden getirdikleri
yönetsel ve siyasal modellerin b�rak�lmas� için çaba harcamaktad�r. Bu yeni model çok
kültürlülü�ü, çok seslili�i ön planda tutuyormu� gibi görünse de, tek tip insan
yaratmaktad�r. Yeni yönetim �ekli, güçlünün yan�nda, paraya tapan, tüketici, sadece
sunulana raz� olan, sorgulamayan ve ba��ml� bireyler yaratmaktad�r.
Türkiye Cumhuriyeti, bu küreselle�me konusunda en fazla zarar gören ülkelerin
ba��nda gelmektedir. Çok güçlü yönetim kültürüne sahip olmas�na kar��n, Türkiye
Cumhuriyeti bilinçli olarak siyasal ve sosyal yönden zay�flat�lmakta, h�zla dünya
ekonomik ç�kar gruplar�n�n oyun alan� haline getirilmektedir. Tüm bu de�i�im;
“geli�im, demokratikle�me, yerelle�me, yöneti�im, insan haklar�” adlar� alt�nda
yap�lmaktad�r. Yüzy�llarca s�n�fsal, �rksal ve inançsal hiç bir ayr�m olmamas�na kar��n,
d��tan zorlamalarla bu kavramlar toplum içine yerle�tirilmeye çal���lmakta,
kutupla�malar olu�turularak, ülke daha kontrol edilebilinir yönetsel parçalara bölünmek
istenmektedir.
Çözüm; yabanc� etkenlerin olmad���, Türk ulusunun do�al karakterine uygun
yönetim tarzlar�n�n ortaya ç�kart�lmas� ve uygulanmas�d�r. Bu nedenle, �slamiyet öncesi
Türk devletleri çok büyük öneme sahiptir. Bu dönem, Türklere �slamiyet ad� alt�nda,
zorla kabul ettirilen Arap kültüründen en az etkilendi�i bir dönemdir. �slamiyet öncesi
Türklerin siyasal, yönetimsel ve sosyal yönden incelenmesi, günümüzde kar��la��lan
sorunlar�n a��lmas�nda çok büyük yarar sa�layacakt�r.
Günümüz Türkiye’sinin yönetimsel yap�s�na çok büyük ���k tutaca��na inand���m
bu yüksek lisans tezimin tüm ara�t�rma, düzenlenme ve yaz�m a�amas�nda, çok büyük
eme�i olan tez dan��man�m Doç. Dr. Yusuf KARAKILÇIK’a çok te�ekkür ederim.
Ayr�ca; bu a�amaya kadar gelmemde katk�s� bulunan ve eme�i geçen, ba�ta Bölüm
Ba�kan�m�z Prof. Dr. S. Kemal KARTAL olmak üzere, tüm hocalar�ma te�ekkür
ederim. Öte yandan; ders ve tez yaz�m a�amas�nda bana çok büyük deste�i olan e�im
Dilek �ENCAN ve k�z�m Pelin �ENCAN’a �ükranlar�m� sunar�m.
Yusuf Cem �ENCAN
2
-
�SLAM�YET ÖNCES� TÜRK DEVLET GELENE��
YÜKSEK L�SANS TEZ�
Yusuf Cem �ENCAN
�nönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dan��man: Doç. Dr. Yusuf KARAKILÇIK
ÖZET VE ANAHTAR SÖZCÜKLER
�slamiyet öncesi Türk Devletleri; Asya Hun Devleti ile ba�lar ve �slamiyet’i
devlet dini olarak kabul eden Karahanl�lara kadar devam eder. Türk tarihi bir anlamda
devlet kurma ve örgütlenmenin de tarihidir. �slamiyet öncesi Türklerin ya�am alan� olan
Orta Asya’n�n, co�rafi ve iklimsel yap�s�n�n pek de cömert olmamas�na kar��n bu
bölgede güçlü devletlerin kurulmas�, Türklerin sosyal yap�s� ve örgütlenme kültürüyle
do�rudan ilgilidir.
Türklerin aileden ba�layarak devletin en tepesine kadar özde� bir yap�
olu�turmas�, benzer i�leyi� göstermesi, devlet yap�s�n�n ortaya konmas�ndaki en temel
unsurdur. Toplumu olu�turan bireyden ba�layarak, devlet yöneticilerine kadar benzer
özellikler göstermesinin nedeni toplumcu dü�ünce sistemidir. Birey; topluma gösterdi�i
fayda oran�nda konumunu geli�tirmekte, topluma yap�lan yararl� etkiler sonucunda
güçlenmektedir.
Birlikte ya�ama iste�i tüm toplumca kabul edilmi�tir. Zor co�rafi �artlarda
bireysel dü�ünceler ve eylemler toplumun tamam�n� yok etmi� veya toplumun zarar
görmesine yol açm��t�r. Bu a��r co�rafi �artlar, Türklerin dayan��mac�, zor �artlara
dayan�kl�, bireylerin e�it ve özgür oldu�u toplumlar yaratmalar�na neden olmu�tur.
Hükümdar veya hanedan üyeleri devletin sahibi de�ildir. Yönetici halk ad�na bu
görevi yapmaktad�r. �slamiyet öncesi Türk devletlerinde, hükümdar�n kendi hazinesi ve
topra�� olmam��, elde edilen kazanç boylar ve halk aras�nda e�it olarak payla�t�r�lm��t�r.
Yönetme görevi, devlet ve halk için yeterince yarar sa�lay�p, ba�ar� elde eden hanedan
3
-
üyesine verilmi�tir. Yönetme görevini ba�aramayan, görevini devretmi� veya zorla
devrettirilmi�tir. Hükümdar her ne kadar son sözü söyleyen ve mutlak karar verici
makam da olsa, devletin i�leyi�inde yard�mc� kurumlar olu�turulmu�, ço�u zaman karar
al�nmas�nda ve uygulanmas�nda etkin olmu�tur.
Devlet iki anlamda kullan�lm��t�r. Birinci anlam� örgütlenme, ikinci anlam�
bar��t�r. Devletin sadece kurumlar� ile örgütlenmesi yeterli de�ildir. �ç ve d�� bar���n
sa�lanmas� devletin olu�umundaki di�er temel eylemdir. Ülke içindeki ve d���ndaki tüm
huzursuzluklar�n giderilmesi, devletin ola�an i�leyi�i olarak görülmü�tür.
Halk s�n�flara ayr�lmam��, tüm dünya halklar� ayr�m yap�lmaks�z�n ulus olarak
kabul edilmi�tir. Hükümdar�n iktidara gelmesi ile birlikte ilk yapt��� eylem töreyi
olu�turmak olmu�tur. Töre, tüm devlet i�leyi�ini ve sosyal yap�y� düzenleyen,
geleneksel olarak olu�turulmu� kurallar bütünüdür. Bu kurallar sosyal yap�ya uygun
kültürel birikimler sonucu olu�turulmu�tur.
�slamiyet öncesi Türk devletleri, tüm sosyal, ekonomik, siyasal yap�lanmalar�
kapsayan, ola�an üstü bir örgütlenme kültürü üzerine oturtulmu�tur. Türklerdeki bu
örgütlenme kültürü, bugünün ko�ullar�nda dahi örnek al�n�p uygulanabilir seviyededir.
Dolay�s�yla, �slamiyet öncesi Türk devlet gelene�inin incelenmesi, bugüne ���k tutacak
gerçeklerin ortaya ç�kart�lmas� ve bunlardan ders al�nmas� bu çal��may� daha da önemli
k�lmaktad�r.
Anahtar Sözcükler: Türkler, �slamiyet Öncesi Türkler, Türk Devletleri
4
-
“�SLAM�YET ÖNCES� TÜRK DEVLET GELENE��”
Yusuf Cem �ENCAN
��NDEK�LER
Onay Sayfas�
Onur Sözü……………………………………………………………………………..…1
Önsöz…………………………………………………………………………………….2
Özet ve Anahtar Sözcükler………………………………………………………………3
�çindekiler………………………………………………………………………………..5
K�saltmalar Dizelgesi……………………………………………………………………9
B�R�NC� KES�M: ARA�TIRMA HAKKINDA AÇIKLAMALAR
1. ARA�TIRMANIN KONUSU, DENENCELER�, AMACI VE YÖNTEM�…..10 1.1. Ara�t�rman�n Konusu ve Önemi……………………………………………...10
1.2. Ara�t�rman�n Denenceleri ve Amac�………………………………………...11
1.3. Ara�t�rman�n Yöntemi………………………………………………………..12
1.4. Bilgi Derleme ve ��leme Araçlar�…………………………………………….12
1.5. Kavram Tan�mlar�…………………………………………………………….12
1.6. Ara�t�rman�n Sunu� S�ras� …………………………………………………...14
�K�NC� KES�M: �SLAM�YET ÖNCES�NDE TÜRKLER
2. �SLAM�YET ÖNCES� TÜRK DEVLET GELENE�� KONUSUNDA YAPILMI� ÇALI�MALAR........................................................15
2.1. Türkçe Yaz�lm�� Çal��malar…………………………………………………...15
2.2. Yabanc� Dilde Yaz�lm�� Çal��malar………………………………………...…25
5
-
3. TÜRK VE TÜRKLÜK KAVRAMININ TAR�HSEL KÖKEN�………………27 3.1. Türk Ad� ve Türklük Kavram�n�n Kökeni…………………......………………27
3.2. Türklerde Hakanl�k ve Halk Kavram�…………………………………………31
3.3. Türklerde Ülke Kavram�………………………………………………...……..34
3.4. Türk Dili…………………………………………………………………….....40
3.4.1. Türk Dilinin S�n�fland�r�lmas�………………………………………....40
3.4.2. Türk Dilinin Geli�im Evreleri………………………………………….41
3.4.3. Eski Türkçe Yaz� Çe�itleri……………………………………….….....46
3.4.4. Türkçe’nin Kökeni ve Di�er Dil Öbekleri ile �li�kileri……………......50
3.5. Türk Boylar�………………………………………………………………..….54
3.5.1. Türk Boylar�n�n Tarihi Geli�imi…………………………………….....54
3.5.2. �slamiyet Öncesi Önemli Türk Boylar�…………………………..……57
4. �SLAM�YET ÖNCES� TÜRK KÜLTÜRÜ…………………………………..…64 4.1. Kültür Kavram� ve “Türk Kültürü”…………………………………………....64
4.2. Türklerin Ya�ad��� Co�rafya ve Türk Kültürüne Etkileri……………..………66
4.3. �slamiyet Öncesi Bozk�r Kültürü ve Türkler……………………..……………70
4.4. �slamiyet Öncesi Göçebelik Kültürü ve Türkler……………………..………..72
4.5. �slamiyet Öncesi Büyük Türk Göçleri ve Kültürel Etkileri…………………...73
4.6. Türklerde “Sava�ç�l�k” Kültürü ve Ordu………………………………..…….79
4.7. �slamiyet Öncesi Türk Sanat ve Edebiyat� …………………..……………….84
4.7.1. �slamiyet Öncesi Türk Sanat�………………..………………………...84
4.7.1.1. �slamiyet Öncesi Türklerde Sanat………………………...…84
4.7.1.2. �slamiyet Öncesi Türklerde Kozmos ve Biçimsellik………..87
4.7.1.3. �slamiyet Öncesi Türklerde Resim………………..…………90
4.7.1.4. �slamiyet Öncesi Türklerde Mimari………………………....91
4.7.2. �slamiyet Öncesi Türk Edebiyat�…………………………..…………..92
4.8. �slamiyet Öncesi Türklerde �nanç Türleri……………………………………..98
4.8.1. Türkler ve �amanizm……………………………………………..……98
4.8.2. Türkler ve Mani Dini……………………………………………..…..102
6
-
5. �SLAM�YET ÖNCES� TÜRKLER�N TOPLUMSAL VE YÖNET�MSEL YAPISI………………………...…….………………….………………………...106
5.1 �slamiyet Öncesi Türklerin Toplumsal Yap�s� ve Sosyal �li�kileri……..….….106
5.1.1. �slamiyet Öncesi Türklerin Toplumsal Yap�s�……………………….....106
5.1.2. �slamiyet Öncesi Türklerde Sosyal �li�kiler……………………………109
5.2. �slamiyet Öncesi Türklerin Yönetim Gelene�i ve Yönetim Yap�s�………….112
ÜÇÜNCÜ KES�M: �SLAM�YET ÖNCES� TÜRKLERDE DEVLET
ANLAYI�I VE GÜNÜMÜZE YANSIMALARI
6. �SLAM�YET ÖNCES� TÜRK DEVLETLER�…………………………...…….116
6.1. Asya Hun Devleti…………………………………………………………….116
6.2. Avrupa Hun Devleti…………………………………………………...……...118
6.3. Kök-Türk Devleti…………………………………………..……………...…120
6.3.1. Birinci Kök-Türk Devleti………………………………………..…...120
6.3.2. Çin Egemenli�i Dönemi……………………………………..……….123
6.3.3. �kinci Kök-Türk Devleti………………………..…………………….123
6.4. Uygur Devleti………………………..……………………………………….124
7. �SLAM�YET ÖNCES� TÜRKLERDE EGEMENL�K KAVRAMI VE DEVLET�N OLU�UMU………………………....………………………...128
8. �SLAM�YET ÖNCES� TÜRK DEVLETLER�N�N BENZERL�KLER� VE FARKLILIKLARI…………..…………………………………………………..132
8.1. �slamiyet Öncesi Türklerde Devlet Örgütlenmesi……………………………132
8.1.1. �slamiyet Öncesi Türklerde Devlet Meclisi ve Kurultay……………..132
8.1.1.1. �slamiyet Öncesi Türklerde Meclis ve Kurultay�n
Tarihi Geli�imi……………………………………………….132
8.1.1.2. Devlet Meclisi ve Kurultay�n Yap�s�, Özellikleri ve Çe�itleri.............136
8.1.2. �slamiyet Öncesi Türklerde Hükümdar………………………..……..141
8.1.3. �slamiyet Öncesi Türklerde Hatun……………………..…………….144
8.1.4. �slamiyet Öncesi Türklerde Veliaht…………………..……………...145
8.2. �slamiyet Öncesi Türklerde �nançlar�n Devlet Yönetimine Etkileri……..…..147
7
-
8.3. �slamiyet Öncesi Türklerde Ekonominin Devlet ��leyi�ine Etkileri………....150
8.4. �slamiyet Öncesi Türklerde Yaz�l� ve Yaz�l� Olmayan Kurallar�n
Devlet ��leyi�ine Etkileri…......…………………..…………………………..155
8.5. �slamiyet Öncesi Türklerde Ordunun Devlet ��leyi�ine Etkileri…………..…159
9. �SLAM�YET ÖNCES� TÜRK DEVLET GELENE��NDEN GÜNÜMÜZE YANSIMI� VE YANSITAB�LECEK OLANLAR…................162
9.1. Yönetici Gelene�inin Günümüze Yans�malar�………………….…………....163
9.2. Ekonomi Gelene�inin Günümüze Yans�malar�………………………………164
9.3. �nanç Gelene�inin Günümüze Yans�malar�…………………………………..166
9.4. Örgütlenme Gelene�inin Günümüze Yans�malar�…………………………...167
9.5. Hukuk Gelene�inin Günümüze Yans�malar�…………………………..…......169
9.6. Siyasi ve Sosyal Yap�n�n Günümüze Yans�malar�………..……………….…170
DÖRDÜNCÜ KES�M: GENEL DE�ERLEND�RME
10. BULGULAR, ÖNER�LER VE GENEL SONUÇ…………………………....172 10.1. Bulgular…………………………………………………..………………172
10.2. Öneriler …………………………...……………………………………...176
10.3. Genel Sonuç………………………………………………………………184
KAYNAKÇA………………………………………………………..…………….….187
EK-1 BULGULAR, ÖNER�LER Ç�ZELGES�…………………………………...191
8
-
KISALTMALAR D�ZELGES�
Edi : Editör.
MÖ : Milattan önce.
MS : Milattan sonra.
Pres : Pres (Bas�m)
TDAY : Türk Dili Ara�t�rmalar� Y�ll���.
TDK : Türk dil kurumu.
TKAE : Türk kültürünü ara�t�rma enstitüsü.
YY : Yüzy�l.
9
-
“�SLAM�YET ÖNCES� TÜRK DEVLET GELENE��”
Yusuf Cem �ENCAN
B�R�NC� KES�M: ARA�TIRMA HAKKINDA AÇIKLAMALAR
1. ARA�TIRMANIN KONUSU, DENENCES�, AMACI VE YÖNTEM� Bu bölümde çal��man�n konusu, amac� ve denencelerine yer verilmi�, çal��man�n
haz�rlanmas�nda kullan�lan yöntem, kavram tan�mlar� ve sunu� s�ras� ortaya
konulmu�tur.
1.1. Ara�t�rman�n Konusu ve Önemi Devlet, belli bir co�rafi alan üzerinde yerle�mi�, zorlay�c� yetkiye sahip, üstün bir
iktidar taraf�ndan yönetilen insan toplulu�unun meydana getirdi�i siyasal kurulu� olarak
kabul edilmektedir. Devlet, tarihsel aç�dan siyasal birle�meyi sa�layan bir simge
olmu�tur (Kapani, 2005, 35–36).
Tar�m ve i� araçlar�n� bularak yerle�ik ya�ama geçen insanlar; olu�makta olan
toplumsal ya�am� düzene sokmak, geli�tirmek ve korumak için kural koyan, koydu�u
kural� uygulatan bir güce gereksinim duymu�lard�r. Devlet de bu gereksinim sonucu
ortaya ç�km��t�r. Ba�lang�çta toplumu olu�turanlar�n tümünü temsil eden devlet,
zamanla güçlü olanlar�n yön verdi�i örgüte dönü�mü�tür.
Do�u toplumlar�nda, özellikle de Türk toplumlar�nda devletin ortaya ç�k���, amac�
ve i�leyi�i, farkl� ko�ullarda gerçekle�mi�tir. Devletin olu�turdu�u güç, �iddet arac�
olarak içe de�il, boy ya da kavmin haklar�n� korumak için d��a kar�� kullan�lm��t�r. Bat�
ve do�u toplumlar�nda, devletin yap�lanmas� ve i�leyi�i konusunda gözle görülür bir
farkl�l�k söz konusudur. Bat�da ki�i, grup ya da s�n�f öne ç�karken, do�uda toplumun
genel ç�kar�n� amaç edinen “kamucu bir yönetim anlay���” devlete egemen olmu�tur
(Aydo�an, 2004, 523–525). Bat� toplumlar�nda Hükümdar tek ve tart��mas�z yönetici
iken, Türklerde karar alma araçlar� olan meclis ve gelenekler bulunmaktad�r.
Türklerin tarihi sadece sava�lar�n de�il, uygarl���n ve kültür birikiminin de
tarihidir. Dünya tarihinde Türkler kadar çok ve çe�itli devlet kurmu� ba�ka bir ulusun
10
-
olmad��� bugün art�k ortak bir görü�tür. Her dönemde ve sürekli biçimde dünyan�n çok
geni� alanlar�na yay�lan Türkler, ya�ad�klar� her yerde büyük küçük, etkili etkisiz, kal�c�
geçici o denli çok ve de�i�ik devlet kurmu�lard�r ki; Türk tarihi bir anlamda devletler
kurman�n tarihi haline gelmi�tir. Türklerin en büyük özelli�i yasalara ve törelere uygun
devletler kurmalar�d�r (Güzel, 2002, 823). Yasa, devlet olu�umunun en büyük
parças�d�r. Yasalar ithal veya zorlama de�il, töreye ve halka uygun yarat�lm��t�r.
Konu olarak �slamiyet öncesi dönem önemlidir. Türklerin �slamiyet’i kabul etmesi
ile Arap etkisinin fazlala�t��� görülmektedir. Fakat �slamiyet öncesinde çok güçlü
devletler kuran, çe�itli uluslar� da içine alan Türkler örgütlenme konusunda e�sizdir. O
döneme göre ve hatta bugünle kar��la�t�r�ld���nda demokratik say�labilecek devlet
örgütlenmesine sahiptirler. Toplumsal bir amaç güdülmesi, s�n�fsal ve �rksal ayr�mlar
olmamas� o zaman için ola�anüstü say�labilecek niteliklerdir.
Günümüzde küreselle�me ad� alt�nda devletin etkisizle�mesi, kamucu dü�üncenin
tamamen ortadan kald�r�lmas� ve yöneticilerin de bu duruma özenerek toplumsal
birikimi hiçe saymas�, ihtiyac�m�z olan sosyal e�itli�e ve demokratik ya�ama hakk�na
gölge dü�ürmektedir.
�slamiyet öncesi devletle�menin en büyük amaçlar�ndan biri de tam ba��ms�zl�kt�r.
Ba��ms�zl�k ve egemenlik varl���n temel amac�d�r.
�slamiyet öncesi Türklerin örgütlenme yetene�i, kültürü, ya�am �ekli, yönetim
yetene�inin tan�nmas� günümüze ���k tutacakt�r. Günümüze kadar gelen kültürel
birikimi aktar�labilecek olanlar bugün için daha iyi yönetim anlay���n� ortaya
ç�karabilecektir.
1.2. Ara�t�rman�n Denenceleri ve Amac� Ara�t�rmada iki denence ortaya konmu�tur.
Denence 1: �slamiyet öncesi Türk devlet gelene�inin bilinmesi ve özümsenmesi
günümüz devlet yap�lanmas�na ve yönetimine önemli katk�lar sa�layacakt�r.
Denence 2: �slamiyet öncesi Türk devletlerinin yap�lanma biçimi ve yönetim
gelene�i, dünya yönetim tarihinin olu�mas�nda büyük rol oynam��t�r.
Ara�t�rman�n temel amac�; �slamiyet öncesi Türk devlet yap�s�n� inceleyerek,
kazan�mlarla günümüz kamu yöneticilerine yeni bak�� aç�lar� kazand�rmakt�r.
Orhun yaz�tlar�ndaki Türk büyükleri Tonyukuk ve Bilge Ka�an, gelecek ku�ak
Türklere �öyle der: “Sorunlara çözüm getirmeyen ki�i de sorunun bir parças�d�r”
(Paksoy, 1997). Bilinçli bir Kamu Yöneticisinin sorunlardan �ikâyet etmesi ve çözüm
11
-
üretmemesi, sorunun bir parças� olmas�na neden olmaktad�r. Ülkeye ve yurtta�lara
sa�lanacak her çe�it katk�, bilim uzman� adaylar�n�n da görevidir.
Günümüz Türk yöneticileri, Türk ulusunun sadece gelenek ve göreneklerine
uygun söylevlerde bulunarak yönetimi ele almakta, fakat binlerce y�ll�k devlet
birikimini kullanmamaktad�rlar. Bu da Türk ulusunda b�kk�nl�k ve y�lg�nl�k
olu�turmaktad�r. Yöneticiler çözümü d��ar�da aramakta, yabanc� ve ülkemize uymayan
yöntemler uygulamaya çal��maktad�rlar.
�slamiyet öncesi devlet gelene�inin tümüyle ortaya ç�kar�lmas�, yöneticilerin bu
kadar birikimi hiçe sayarak yeni yöntemler ithal etmesini önleyecektir. Devlet kurma ve
yönetme gelene�imiz yöneticileri ayd�nlatacak ve Türkiye’nin daha iyi yönetilmesi
sa�lanacakt�r.
Yukar�da say�lan katk�lar d���nda, Türk insan�na öz güven verecek, geçmi�te
gerçekle�tirdi�i yönetim ba�ar�s�n�, günümüzde de ba�armas�na imkan sa�layacakt�r.
Çünkü devletleri devlet yapan kültürel birikimdir. Bu da Türk ulusunun var olmas�n�n
en büyük anahtar�d�r. Bu anahtar Türk insan�n�n kendine güven duymas�n�
sa�layacakt�r.
1.3. Ara�t�rman�n Yöntemi Bu ara�t�rmada tarihsel ve betimsel ara�t�rma yöntemleri kullan�lm��t�r.
1.4. Bilgi Derleme ve ��leme Araçlar� Bu ara�t�rma için, bas�l� ve elektronik ortamdaki yaz�l� kaynaklardan “kaynak
tarama tekni�i” ile bilgi toplanm��t�r. Bu çerçevede; yap�lm�� olan bilimsel çal��malar,
tezler, kitaplar, süreli yay�nlar ve di�er yaz�l� kaynaklar incelenmi�tir. Elde edilen
bilgiler “niteliksel çözümleme” tekni�i ile i�lenmi�tir.
1.5. Kavram Tan�mlar� Aul: Küçük üretim birimi, aile.
Bas�k: �lahi.
Bengü: Hat�ra ta��.
Budun: Boylar birli�i.
Con: Oymaklar birli�i.
Elig: Yönetici.
Erlik: Yeralt� tanr�s�.
12
-
Id��: Arma�an de�i�imi.
�duk: Kutsal.
Kenge�: Dan��ma Meclisi.
Kög: �ark�, ilahi.
Könü: Do�ru, düzgün, adalet.
Küç: Güç.
Kut: Tanr� taraf�ndan verilen talih.
O�u�: Ayn� kandan olan göçebe topluluk.
Orun: Mevki, makam.
Ögdir: Övgü, methiye.
Örgi: Taht.
Ulca: Ganimet.
Una-bogol: Köle Boy.
Usa: Ayn� soydan gelen aileler birli�i.
Ülüg: Pay.
Savga: Ka�anl�kça al�nan vergi, haraç ve ulcan�n boylar aras�nda payla��lmas�.
Stupa: Kubbe.
�ad: Hükümdar aday� yönetici.
Tan-hu, �an-yü: Hun hükümdar�.
Tegin: Veliaht yönetici.
Toy: Toplant�, meclis.
Töre: Geleneksel kanun, düzen.
Tös: Ata heykelci�i.
Tünük: Baca.
Tüzlük: E�itlik.
Yarl�g: Tanr� taraf�ndan izin verilmesi.
Y��: Orman.
Yabgu: �mparator aday�.
13
-
1.6. Ara�t�rman�n Sunu� S�ras� Ara�t�rman�n birinci kesiminde; çal��man�n konusu, amac� ve denenceleriyle
birlikte, yöntemi, bilgi toplama ve i�leme araçlar�, kavram tan�mlar�, sunu� s�ras� yer
almaktad�r. �slamiyet öncesi Türkler ba�l�kl� ikinci kesimde, �slamiyet öncesi Türk
devlet gelene�i konusunda Türkçe ve yabanc� dilde yap�lan çal��malar incelenmi�tir.
Ayn� kesimde Türk ve Türklük kavram�n�n tarihsel kökeni, �slamiyet öncesi Türk
kültürü, �slamiyet öncesi Türklerin toplumsal ve yönetimsel yap�s� ortaya konmu�tur.
�slamiyet öncesi Türklerde devlet anlay��� ve günümüze yans�malar� ba�l�kl� üçüncü
kesimde; �slamiyet öncesi Türk devletleri, �slamiyet öncesi Türklerde egemenlik
kavram� ve devletin olu�umu, �slamiyet öncesi Türk devletlerindeki siyasi yap�lanma ve
i�leyi� incelenmi�; �slamiyet öncesi Türk devletlerinin benzerlikleri ve farkl�l�klar�
ortaya konulmu�tur. �slamiyet öncesi Türk devlet gelene�inden günümüze yans�t�lm��
ve yans�t�labilecek olanlar ba�l��� alt�nda; yönetici gelene�i, ekonomi gelene�i,
örgütlenme gelene�i, hukuk gelene�i, siyasi ve sosyal gelenekler incelenerek konuya
uygun ç�kar�mlar yap�lm��t�r.
Genel de�erlendirme ba�l�kl� dördüncü kesimde ise, ara�t�rma sonucunda ula��lan
bulgular, bunlara yönelik geli�tirilen öneriler ve sonuç bölümü yer almaktad�r.
14
-
�K�NC� KES�M: �SLAM�YET ÖNCES�NDE TÜRKLER
2. �SLAM�YET ÖNCES� TÜRK DEVLET GELENE�� KONUSUNDA
YAPILMI� ÇALI�MALARIN SINIFLANDIRILMASI
�slamiyet öncesi Türk devlet gelene�i konusunda yap�lan çal��malar, Türkçe ve
yabanc� dilde yap�lan çal��malar olarak incelenmi�tir.
2.1. Türkçe Yaz�lm�� Çal��malar
Konuya ili�kin Türkçe olarak yaz�lm�� çal��malara a�a��da özetlenmi�tir.
a) AHMETBEYO�LU, Ali, (2001), Avrupa Hun �mparatorlu�u, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yay�n�.
Do�u ve Bizans kaynaklar� ara�t�r�larak, Avrupa Hun �mparatorlu�u incelenmi�tir.
Hunlar�n büyük göçü ile ba�layan eserde, en önemli Hun hükümdar� Atilla üzerinde
yo�unla��lm��, Atilla’n�n seferleri, sava�lar� ve ya�am biçimi üzerinde durulmu�tur.
b) AKSAN, Do�an,(2001), Türkçenin Gücü, Ankara: Bilgi Yay�nevi. Aksan’n�n bu eseri Türkçenin genel yap�s� üzerinde durmaktad�r. Türkçeyi niteli�i
bak�m�ndan inceledikten sonra, tarihsel geli�imini ve olu�umunu ortaya koymakta, daha
sonra örnekler vererek anlam ve kullan�m yönünden incelemektedir.
c) ANADOL, Cemal, Fazile Abbasova, (2001), Türk Kültür ve Medeniyeti, �stanbul: IQ Kültürsanat Yay�nc�l�k.
Türk kültür ve uygarl���n�n ayr�nt�l� olarak incelendi�i kitapta, �slamiyet öncesi
Türk kültür ve uygarl��� destan ve efsanelere göre kurgulanm��t�r. Kitapta �slamiyet
sonras� kurulan devletlere a��rl�k verilerek; inan��lar, mezhepler, mimari ve bilimsel
geli�meler ve bulu�lar üzerinde durulmu�tur. Son bölümde �slamiyet sonras� kültür ve
uygarl�klar konusunda ç�kar�mlar yap�lm��t�r.
ç) ARAT, Rahmeti, (2002), “Eski Türk Hukuk Vesikalar�”, GÜZEL, Hasan Celal,
Kemal Ç�ÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni Türkiye Yay�nlar�,
ss. 907–928.
Arat, çe�itli kurullar�n Türkistan’da buldu�u 10 ncu yüzy�l öncesi Türkçe veya
Türklere ait hukuk belgelerini inceleyerek bunlar�n s�n�fland�rmas�n� yapm��t�r.
15
-
d) ATALAY, Bülent, (2002), “Türk Devlet Gelene�ine Göre Devlet Adamlar�nda
Bulunmas� Gereken Asgari Hususiyetler”, GÜZEL, Hasan Celal, Kemal Ç�ÇEK, Salim
KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni Türkiye Yay�nlar�, ss. 861–868.
Çal��mada, Türklerde devlet adaml��� kavram� zamana ba�l� kalmaks�z�n geni� bir
bak�� aç�s�yla incelenmi�tir. Dünya geneliyle kar��la�t�r�lmal� örneklere yer verilmi�tir.
e) AVCIO�LU, Do�an,(1999a), Türklerin Tarihi - Birinci Kitap, �stanbul: Tekin Yay�nevi.
Avc�o�lu, Türklerin Tarihi adl� be�lemesinin ilkinde, öncelikli olarak Türklerin
ulusal tarih anlay��lar�n� ortaya koymu�tur. �ncelemeleri; Atatürkçü Tarih, Turanc� Tarih
ve Toplumcu Tarih ana ba�l�klar�ndan olu�maktad�r.
Birinci kitapta, s�ras�yla Anadolu'nun Türkle�mesi ve Türk Ulusu'nun meydana
gelmesi, Orta Asya Türklerinin ekonomik, kültürel, dinsel ve toplumsal ya�amlar�
objektif, yenilikçi bir bak��la ele al�nm��t�r. Tarihteki Türk devletleri; Asya ve Avrupa
Hunlar�ndan ba�lanarak, kronolojik s�rayla incelenmi�tir.
f) AVCIO�LU, Do�an, (1999b), Türklerin Tarihi - �kinci Kitap, �stanbul: Tekin Yay�nevi.
Be�lemenin ikinci kitab�d�r. �lk kitaptaki devlet incelemeleri; Kök-Türkler,
Uygurlar, Rusya ve Avrupa Türkleri (Bulgar, Avar, Hazar, Macar, Peçenek, O�uz ve
Kuman) ile devam etmi�tir. Kitapta, ayr�ca “Göçebe Feodalizmi” ve Türkler
incelenmi�tir. �kinci ayr� bölümde ise Do�u Avrupa Yahudili�inin Türk kökenli olup
olmad��� tart���lm��t�r.
g) AYDO�AN, Metin, (2004a), Yönetim Gelenekleri ve Türkler - Birinci Kitap, �zmir: Umay Yay�nc�l�k.
Yap�t, Aydo�an’�n “Antik Ça�dan Küreselle�meye Yönetim Gelenekleri ve
Türkler” adl� iki kitapl�k eserinin ilkidir. Bu eserin ilk bölümlerinde geçmi�teki ve
günümüz dünyas�ndaki siyasi �ekillenme ve bu �ekillenmenin evrimi üzerinde
durulmu�tur. Kitab�n son bölümlerinde do�udaki uygarl���n do�u�una ve Türk
uygarl���na giri� yap�lm��t�r.
16
-
�) AYDO�AN, Metin, (2004b), Yönetim Gelenekleri ve Türkler - �kinci Kitap,
�zmir: Umay Yay�nc�l�k.
Aydo�an, bu ikinci kitab�nda Türklerin yönetim yap�s�n�n geli�imini, geçmi�ten
günümüze ele alarak, örnekler düzeyinde ve kar��la�t�rmalar yaparak ortaya koymu�tur.
Kitab�n son bölümünde cumhuriyetin kurulu�undan bu güne kadar olan siyasal
geli�meleri, önemli de�i�imleri dikkate alarak irdelemi�tir.
h) BARTHOLD, Wilhelm (Çev: Hasan EREN), (2006), Türk-Mo�ol Uluslar�
Tarihi, Ankara: Türk Tarih Kurumu.
Yap�t, ünlü orta Asya Türk tarihi uzman� Barthold’un Ta�kent’te 1926–1927
y�llar� aras�nda verdi�i derslerin birle�tirilmesinden olu�maktad�r. Türk-Mo�ol
uluslar�n�n ayn� tarihsel dönemdeki ili�kilerini ve ortak olu�turduklar� ya�am biçimlerini
anlatmaktad�r.
�) BAYRAK, M.Orhan, (2006), Türk �mparatorluklar� Tarihi, �stanbul: Bilgi
Kar�nca Yay�n.
Bayrak, bu eserinde ön plana ç�kan on yedi Türk devletini incelemi�tir. Türk
devletleri hakk�nda k�sa bilgiler verdikten sonra, kurucu hükümdarlardan ba�layarak, bu
devletlerin y�k�lmas�na kadar olan dönemi ayr�nt�l� olarak ortaya koymu�tur.
i) CANATAR, Mehmet, (2002), “Türk Kültür Tarihi Çerçevesinde Yasa, Yasak,
Yatgak Tabirleri Üzerine”, GÜZEL, Hasan Celal, Kemal Ç�ÇEK, Salim KOCA (Edi.),
(2002), Türkler, Ankara: Yeni Türkiye Yay�nlar�, ss. 929–937.
Canatar, tarihi belgelerden yola ç�karak, yasalar ve yasalar sonucu ortaya ç�kan
engelleyici anlat�mlar�, yasak ve yatgak kavramlar� üzerinde durarak ele alm��t�r.
j) D�V�TÇ�O�LU, Sencer, (2003), O�uz'dan Selçuklu'ya (Boy, Konat ve Devlet), �stanbul: Yap� Kredi Yay�nlar�.
Yap�t, Kök-Türklerden, Osmanl�’n�n �stanbul’u Fethetti�i tarihe kadar olan 900
y�ll�k dönemin ara�t�r�lmas� amac�yla haz�rlanm�� eserlerden üçüncüsüdür. Divitçio�lu,
bu eserde O�uzlar�n ortaya ç�k���ndan Selçuklu devletinin kurulu�u evresine kadar
geçen dönemi ele alnaktad�r. O�uzlar�n toplumsal yap�s�, inançlar� ve ongunlar�
incelenerek, konuya ili�kin farkl� bir bak�� aç�s� getirilmeye çal���lm��t�r.
17
-
k) D�V�TÇ�O�LU, Sencer, (2005), Orta - Asya Türk �mparatorlu�u (VI. - VIII. Yüzy�llar), Ankara: �mge Kitabevi.
Divitçio�lu’nun Türk tarihini inceleme yolunda ortaya koydu�u bu eserin ilk
bask�s�nda Kök-Türkler ele al�n�rken, yenilenmi� bu üçüncü bask�s�nda düzeltmeler
yap�lm�� ve yap�t “Orta-Asya Türk �mparatorlu�u” ba�l��� ile yay�nnlam��t�r. Ayn�
bak��la konuya yakla�an Divitçio�lu, efsanelere ve inançlara matematiksel bak��lar
getirerek, Türk yurdunu ve ya�ay���n� belirlemeye çal��m��t�r.
l) EBERHARD, Wolfram, (Çev: Nimet ULU�TU�), (1996), Çin’in �imal Kom�ular�, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yay�nlar�.
Orta Asya ve ve burada ya�ayan halklar hakk�nda otorite olan Eberhard, Bu
yap�t�nda Çin’in kuzeyinde ya�ayan ve ortak ya�ay�� karakteri gösteren tüm uluslar
hak�nda ayr�nt�l� bir inceleme yapm��t�r. Genelde Çin kaynaklar�na dayanan çal��mada
ilk hanedanl�ktan, orta ça�a kadar bir dönem ele al�nm��t�r.
m) ERC�LASUN, Ahmet B., (2005), Ba�lang�çtan Yirminci Yüzy�la Türk Dili Tarihi, Ankara: Akça� Yay�nlar�.
Bu eserde, temel dil teorileri dikkate al�narak, Türk dilinin ba�lang�çtan günümüze
kadar olan yolculu�u ve geli�imi örnekler düzeyinde ortaya konulmaktad�r. Türk dilinin
kelime geli�imi ve kökünün derinliklerine inilmekte, böylece Türk kültür hayat�n�n
geli�imi ortaya ç�kar�lmaya çal���lmaktad�r.
n) ERDEM�R, Hatice Palaz, (2002), “Yabanc� Yazarlara Göre Türklerde Sava� ve Taktik”, GÜZEL, Hasan Celal, Kemal Ç�ÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002),
Türkler, Ankara: Yeni Türkiye Yay�nlar�, ss. 938–943.
Erdemir, Bizans kaynaklar�na dayanarak Türklerin çocukluktan bu yana nas�l
sava�ç� yeti�tirdiklerini, kendine özgü sava� teknik ve taktikleri ile dünya ordular�na
nas�l model olu�turduklar�n� ortaya koymu�tur.
o) ES�N, Emel, (2006), Türklerde Maddi Kültürün Olu�umu, �stanbul: Kabalc� Yay�nevi.
Çal��ma, Esin’in çe�itli makalelerinin bir araya getirilmesinden olu�mu�tur.
Türklerde Maddi Kültürün Olu�umu'nun ilk makaleleri, Türklerin göçebe �eklinde
ya�amdan yerle�ik hayata geçi�lerinin maddi kültürlerindeki izlerini ortaya koymu�tur.
18
-
Bu çerçevede, çad�r mimarisiyle tap�nak ve hükümdar meskeninin mimarisi aras�ndaki
ili�kileri incelmektedir. Surlu yerle�imlerin düzenini ve ard�ndaki simgeselli�i, kentin,
saray�n ve tap�na��n mimarisiyle kozmosun mimarisi aras�ndaki ba�lant�l�lar� ortaya
koymaktad�r.
ö) GÖMEÇ, Saadettin, (1997), Kök Türk Tarihi, Ankara: Türksoy Yay�nlar�.
Gömeç’in bu yap�t�, Türk ad�n�n ilk kullan�ld��� Kök-Türk Devleti hakk�nda
kaynak bir eserdir. Kök-Türk Devleti’nin temelini olu�turan A�ina Boyu ile ba�lat�lan
tarihçe, Köktürk devletinin y�k�l���na kadar olan dönemi kapsamaktad�r. Kök-Türk
devletinin siyasal yap�s�ndan inançlar�na kadar ayr�nt�l� bir inceleme ortaya koyan
yazar, dünyan�n en güçlü devletlerinden biri olan Kök-Türk Devleti’nin dünya
uygarl���na kazand�rd�klar� unsurlar� ve kavramlar� anlatmaktad�r.
p) GÜLTEPE, Necati, (2002), “�lk Türk Devletlerinde Bürokrasi”, GÜZEL,
Hasan Celal, Kemal Ç�ÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni
Türkiye Yay�nlar�, ss. 894–906.
Gültepe’nin bu çal��mas�nda, Türk devletlerinde bürokrasinin ortaya konmas�
amac�yla, öncelikli olarak Çin ve M�s�r bürokrasileri incelenmi�tir. Daha sonra Hun
devletinden ba�lanarak, �lhanl�lara kadar olan dönemdeki bürokratik yap�lanma
incelenmi�tir. Bürokraside öne ç�kan memurlar�n görevleri ve yetkileri irdelenmi�tir.
r) GÜZEL, Hasan Celal, Kemal Ç�ÇEK, Salim KOCA, (2002), Türkler, Ankara:
Yeni Türkiye Yay�nlar�.
Yap�t, 1623 bilimsel çal��madan olu�an bir ansiklopedidir. Do�rudan yaz�lm��
makaleler oldu�u gibi, Türklerle ilgi temel eser durumundaki kitaplardan, o bölüme
uygun makaleler olu�turularak ansiklopediye al�nm��t�r. Türklerle ilgili her konuda bilgi
bulunulabilecek bir eser durumundad�r.
s) KAFESO�LU, �brahim, (2004), Türk Milli Kültürü, �stanbul: Ötüken
Yay�mc�l�k.
Kafeso�lu, bu eserinde Orta Asya kültür yap�s�n� ayr�nt�lar�yla ortaya koyarak, bu
kültür yap�s� içerinde Türklerin kültür yap�s�n�n geli�imini incelemi�tir. Kültür
geli�iminin Türk devletlerinin ortaya ç�k���yla ivme kazand���n� ve Türk kültürünün
Orta Asya’daki mutlak, yönlendirici kültür oldu�unu ortaya koymu�tur.
19
-
�) KAPAN�, Münci, (2005), Politika Bilimine Giri�, Ankara: Bilgi Yay�nevi.
Prof. Münci Kapani bu kitab�nda ça�da� politika biliminin temel konular�n�, yeni
ara�t�rmalar�n ve geli�melerin �����nda ele alarak incelemektedir. Bunlar aras�nda,
politikan�n anlam� ve nitelikleri, modern politika biliminin geli�imi, devlet ve
egemenlik kavramlar�, siyasal iktidar kavram�, siyasal iktidar�n me�ruluk temelleri,
siyasal iktidar ve sosyal tabakala�ma, elitler ve kitleler, siyasal kat�lma ve bununla ilgili
olarak de�i�ik demokrasi anlay��lar�, kamuoyu, siyasal partiler ve bask� gruplar� gibi
konular bulunmaktad�r. Bu ana konular�n çerçevesinde, günümüzün Türkiye’sinde ön
plana ç�kan baz� siyasal ve kurumsal sorunlar�n da bilimsel bir de�erlendirilmesi
yap�lmaktad�r.
t) KA�IKÇI, Osman, (2002), “Eski Türklerde Devlet Ba�kanl���- Hakanl�k”,
GÜZEL, Hasan Celal, Kemal Ç�ÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara:
Yeni Türkiye Yay�nlar�, ss. 888–893.
Ka��kç� bu çal��mas�nda öncelikli olarak Türk devletinin olu�umu üzerinde
durmu�tur. Daha sonra Hakanl���n özellikleri, yetkileri, görevleri ve seçimi konular�n�
irdelemi�tir.
u) KOCA, Salim, (2002), “Eski Türklerde Devlet Gelene�i ve Te�kilat�”, GÜZEL, Hasan Celal, Kemal Ç�ÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara:
Yeni Türkiye Yay�nlar�, ss. 823–844.
Koca, bu çal��mada �slamiyet öncesi Türklerde devlet kavram�n� ayr�nt�l� olarak
i�lemi�tir. Ba�lang�çtan bu güne kadar olan devlet olu�turan tüm etkenleri ortaya
koymu�tur. Devletin yap�lanmas�, devaml�l��� ve devleti olu�turan tüm kavramlar
ayr�nt�l� olarak incelenmi�tir.
ü) L�GET�, L., (Çev: Sadrettin KARATAY), (1986), Bilinmeyen �ç Asya,
Ankara: Türk Dil Kurumu.
Asya’da Macarlar�n geçmi�ini arayan yazar, Asya’daki boylar�n ya�ay�� �ekilleri,
ili�kileri, kültürel benzerlikleri ve ayr�l�klar�n� ortaya koymu�tur.
20
-
v) ÖGEL, Bahaeddin,(1982), Türklerde Devlet Anlay��� (13. Yüzy�l Sonlar�na
Kadar), Ankara: Ba�bakanl�k Bas�mevi.
Ögel, bu eserinde ilk ça�lardan 13 ncü yüzy�la kadar olan, �slamiyet öncesi ve
�slamiyetin Türkler taraf�ndan kabul edildi�i ilk dönemleri anlat�l�r. Devletin olu�umu,
temel ilkeleri ve kurumlar� konusunda bilgi verilmi�tir.
y) ÖGEL, Bahaeddin, (2002), “Devlet Meclisi ve Kurultay”, GÜZEL, Hasan
Celal, Kemal Ç�ÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni Türkiye
Yay�nlar�, ss. 874–887.
Bu çal��mada �slamiyet öncesi Türklerde “meclis kurultay” anlay���n�n olu�umu
ve geli�imi incelenmi�tir. Meclis ve kurultay çe�itleri, görevleri ve yetkileri hakk�nda
bilgi verilmi�tir.
z) ÖGEL, Bahaeddin, (2003), �slamiyet’ten Önce Türk Kültür Tarihi, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yay�n�.
Türünde temel eserlerden biri kabul edilen Ögel’in bu yap�t�, Asya’da Türk
varl���n�n kültürel izlerini sürmektedir. Hunlardan önceki dönemle ba�layan
incelemeler, Hun devleti, daha sonra Asya’da kurulan Türk devletleri ve öne ç�kan Türk
boylar�n�n kültürel haritas� ç�kar�lm��t�r. Kaz�lardan elde edilen bulgular Türklerin
ya�ad��� co�rafyay� ve kültürel etkile�imi ortaya koymaktad�r.
aa) ÖZÖNDER, Sema Barutçu, (2002), “Eski Türklerde Dil ve Edebiyat”, GÜZEL, Hasan Celal, Kemal Ç�ÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara:
Yeni Türkiye Yay�nlar�, ss. 481–501.
Özönder, bu çal��mada eski Türkçe diye adland�r�lan alt�nc� ile onuncu yüzy�l
aras�n� incelemi�tir. Eski Türkçeye ait eserler bulunduklar� bölgelere ayr�ld�ktan sonra,
eserlerin türlerine göre yap�lar� ortaya konulmu�tur. Kelime yap�lar� ve yaz�lma
�ekillerine göre bir s�n�fland�rma yap�lm��t�r.
bb) PAKSOY, Hasan Bülent, (1997), Türk Tarihi, Toplumlar�n Mayas�, Uygarl�k, �zmir: Kültür Sanat Yay�n�.
Paksoy, bu eserinde Türk uygarl��� üzerinde belirgin s�çramalar yaparak, bir
tan�t�m çal��mas� yapm��t�r. Bu günün dü�ünce tarihi anlat�l�rken, bir ba�ka bölümde
21
-
Türk ordusunun özellikleri anlat�lmaktad�r. Yazar, kendince belirledi�i Türk tarihinde
sivrilmi� dü�ünce adamlar�ndan örnekler vermekte ve olaylar� anlatmaktad�r.
cc) PINARBA�I, Simge Özer, (2004), Ça�lar Boyu Taht�n Simgesel Anlamlar� I����nda Türk Tahtlar�, Ankara: Kültür Bakanl��� Yay�nlar�
P�narba��, bu eserinde “taht” kavram�n anlam�n� ortaya koyduktan sonra, eski
Türklerle yak�n zamanlarda ve co�rafyada ya�ayan di�er uluslardaki taht tipleri ve
kullan�m� konusunu incelemi�tir. Ula�t��� bulgular üzerine, �slamiyet öncesi Türklerde
taht�n önemi ve kullan�m� konusunda ç�kar�mlar yapm��t�r.
çç) P�LANCI, Hülya, (1998), Türk Halk Edebiyat�, Eski�ehir: Anadolu
Üniversitesi Yay�nlar�.
Ders kitab� niteli�indeki bu eserde, �slamiyet öncesi Türk edebiyat�n�n sözlü ve
yaz�l� s�n�fland�rmas� yap�lm��t�r. Her iki edebiyat türüne örnekler verilerek aç�klamalar
yap�lm��t�r. Türk edebiyat�nda sav, sagu, ko�uk ve destanlar üzerinde durulmu�tur.
dd) SARAY, Mehmet, (1999), Türk Devletlerinde Meclis (Parlamento), Demokratik Dü�ünce ve Atatürk, Ankara: Atatürk Ara�t�rma Merkezi.
Çal��mada, �slamiyet öncesi ve sonras� Türklerde meclis anlay��� ve geli�imi
ortaya konmu�tur. Türklerde demokrasinin Cumhuriyet sonras� dönemdeki geli�imi
irdelenmi�tir.
ee) SERTKAYA, Osman F., (2001), “Eski Türkler Okur Yazar m�yd�?”, Göktürk Devletinin 1450. Kurulu� Y�ldönümü-Sempozyum Bildirileri, Ankara: Yeni Avrasya
Yay�nlar�, s.s. 23-37.
Sertkaya makalesinde, �slamiyet öncesi kurulan Türk devletlerindeki alfabeler
üzerinde durmu�tur. Alfabelerin ö�retilebilirli�ini irdeleyerek, Türk halk�n�n okuryazar
olup-olmad��� konusunu ara�t�rm��t�r.
ff) TANER�, Ayd�n,(1993), Türk Devlet Gelene�i Dün-Bugün, �stanbul: Milli E�itim Bakanlar� Yay�nlar�.
Taneri, eserinde Türklük kavram�n�n tarihsel geli�imi üzerinde durmu�tur. Türk
devletlerinde devletin olu�umu, yap�s�, kurumlar� ve i�leyi�i konusunda kar��la�t�rmalar
yaparak incelemelerde bulunmu�tur.
22
-
gg) TA�A�IL, Ahmet, (1995), Göktürkler I, Ankara: Türk Tarih Kurumu.
Ta�a��l, bu eserinde üç döneme ay�rd��� Kök-Türk tarihinin ilk bölümü olan
Birinci Kök-Türk Devleti’nin kurulu�undan y�k�l���na kadar olan dönemi incelemi�tir.
Genelde Çin günlükleri kaynak al�narak haz�rlanan bu eserde, Kök-Türklerin
hükümdarlar� incelenmi�, taht kavgalar�, ya�ay��lar� ve devlet yönetim yöntemleri
üzerinde durulmu�tur.
��) TA�A�IL, Ahmet, (1999), Göktürkler II, Ankara: Türk Tarih Kurumu
Ta�a��l bu eserinde üç döneme ay�rd��� Kök-Türk tarihinin ikinci dönemi olan, 50
y�l süren Çin egemenli�i dönemini incelemi�tir. Kendi anlat�m�yla fetret dönemindeki
Kök-Türklerin hükümdar adaylar�n�n yapt��� mücadeleler ortaya konmu�tur.
hh) TA�A�IL, Ahmet, (2004a), Çin Kaynaklar�na Göre Eski Türk Boylar�,
Ankara: Türk Tarih Kurumu.
Bu kaynak eserde, Türklerin ba�lang�çtan bu güne kadar olan tarihteki tüm boylar�
incelenmi�tir. Çin kaynaklar�n� temel kaynak alan eserde, Türk veya Türklere akraba
boylar�n ya�ay��lar� ve sava�lar� ortaya konmu�tur.
��) TA�A�IL, Ahmet, (2004b), Göktürkler III, Ankara: Türk Tarih Kurumu.
Kök-Türk tarihi ile ilgili yap�lan ara�t�rmalar�n üçüncüsü olan bu eser, üçüncü
dönem olan ikinci Kök-Türk devletini incelemi�tir. �kinci ve üçüncü kitaptaki ayn�
yöntem devam ettirilmi�tir. Kök-Türklerin sava�lar�, ya�am �ekilleri, yönetim �ekilleri
hükümdarlar�n gözüyle ortaya konmu�tur. Bu eserde Orhun yaz�tlar� da kaynak olarak
kullan�lm��t�r.
ii) TEZCAN, Mahmut, (2000), Türk Ailesi Antropolojisi, Ankara: �mge Kitapevi.
Tezcan, eserine �slamiyet öncesi Türk aile yap�s�n�n sosyo kültürel niteliklerini
inceleyerek ba�lam��t�r. Daha sonra Cumhuriyet döneminden bugüne kadar, özellikle
geleneksel ailede odaklanm��, toplumsal de�i�me sürecindeki farkl�la�malara ve
yeniden yap�lanmalara de�inmi�tir.
jj) TKAE, (1992), Türk Dünyas� El Kitab�, Ankara: Türk Kültürünü Ara�t�rma Enstitüsü Yay�nlar�.
23
-
Üç cilt olarak yay�mlanan Türk Dünyas�n�n El Kitab�’nda, Türk kültürünü
olu�turan ö�elerin tarihsel süreç içerindeki geli�imi incelenmi�tir. Türk bilim
dünyas�n�n ileri gelen ara�t�rmac�lar�n�n özgün bilimsel makaleleri kitapla�t�r�lm��t�r.
kk) TOGAN, Zeki Velidi, (1981), Umumi Türk Tarihine Giri� Cilt 1, �stanbul: �stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay�nlar�.
Türk tarihinin bilinmeyen (yaz�s�z) ça�lar�ndan Osmanl� devletinin kurulu�
zaman�na kadar olan dönem incelenmi�tir. Ça�da�� yabanc� yazarlarla olan çeli�kilerini
ve ele�tirilerini de ortaya koyan Togan, genellikle �slamiyet sonras� Türkler konusuna
a��rl�k vermi�tir.
ll) TURAN, Osman, (2002), “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi”, GÜZEL, Hasan
Celal, Kemal Ç�ÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni Türkiye
Yay�nlar�, ss. 845–856.
Türkçülü�ün öne ç�kan isimlerinden olan Turan, Türklerin dünya egemenli�i
dü�üncesinin öncüsü olmu�tur. Turan, bu çal��mas�nda destanlardan ve yaz�tlardaki
devlet egemenli�i kavram�ndan yola ç�karak Türklerin dünya egemenli�i kavram�
üzerinde yo�unla�m��t�r.
mm) TUTAR, Adem, (2002), “�slamiyet Öncesi Türk Devlet Gelene�inde Adelet
Anlay���”, GÜZEL, Hasan Celal, Kemal Ç�ÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler,
Ankara: Yeni Türkiye Yay�nlar�, ss. 868–873.
Çal��mada, �slamiyet öncesi Türklerde devlet olu�umundaki adalet anlay��� ortaya
konulmu�tur. Adalet anlay���n�n, devlet yap�lanmas�ndaki yeri, halkla devlet aras�ndaki
adalet kavram� ve hükümdarlardaki adalet anlay��� üzerinde durulmu�tur.
nn) URAZ, Murat, (1992), Türk Mitolojisi, �stanbul: Dü�ünen Adam Yay�nlar�.
Uraz, Türk �slamiyet öncesi inan��lar�n� yarad�l��, hayat, ölüm konular� üzerinde
hikâyeler ve efsaneler arac�l��� ile anlatm��t�r. Ek olarak �slamiyet öncesi Türklerin
inand��� dinler hakk�nda bilgiler vermi�tir.
oo) �ENER, Cemal, (2003), �amanizm Türklerin �slamiyet’ten Önceki Dini, �stanbul: Etik Yay�nlar�.
24
-
�slamiyet öncesi Türklerin dini olarak kabul edilen �amanizm hakk�nda ayr�nt�l�
bilgi veren çal��ma, �amanizmin �slamiyetten sonraki yans�malar�n� anlatmaktad�r.
Ayr�ca, �amanizm incelemesi Türklerle s�n�rl� b�rak�lmam��t�r.
2.2. Yabanc� Dilde Yaz�lm�� Çal��malar
a) EBERHARD, Wolfram, (1977), A History of China, Berkeley: University Of California Pres.
Ünlü Orta Asya ara�t�rmac�s� Eberhard, temel eser niteli�indeki bu kitab�nda, Çin
tarihini ta� devrinden kalma Pekin insan�ndan ba�layarak kitab�n yaz�ld��� tarih olan
1950’li y�llara kadar olan dönemi incelemi�tir. Cumhuriyet ve Me�rutiyet’ten önceki
zaman�, hanedanl�k dönemleri biçiminde s�n�fland�rarak incelemi�tir.
b) G�LES, Herbert A., (2000), The Civilization Of China, Boston: Adamant Media Corporation.
Çin uygarl���n�, feodal zamandan bu güne kadar olan geli�imi, kad�n, çocuk,
yasalar�n olu�umu, e�itim, filozofik konulara a��rl�k vererek incelemi�tir. Yazar,
özellikle kültürel geli�im çerçevesinde konular� incelemi�tir.
c) G�LES, Herbert A., (2005), Chinese Sketches, Boston: Adamant Media Corporation.
Geçmi�ten günümüze Çin kültüründeki de�i�meler, yozla�malar konu edilmi�tir.
Günümüz toplumsal de�i�imleri üzerinde yo�unlukla durulmu�tur.
d) G�LES, Herbert A.,(2005), Religions of Ancient China, Boston: Adamant Media Corporation.
Sinolog Giles, M.Ö. 3000 ‘lü y�llardan ba�layarak Çin’deki inançlar� incelemi�tir.
Tüm dini ve felsefi inançlar� ortaya koyan yazar, halk inan��lar�na destanlara ve
efsanelere de yer vermi�tir.
e) HOGART, David George, (2005), The Ancient East, http://books.google.com/books, Eri�im Tarihi: 10.11.2006.
Hogart bu eserinde günümüzde Orta do�u diye adland�r�lan bölgede, M.Ö.
1000’den M.Ö. 150 y�llar�na kadar olan dönemde kurulan uygarl�klar� ve bölgeye olan
etkilerini incelenmi�tir.
25
-
f) MART�N,W. A. P., (2004) The Awakening of China, Old LandMark Publishing.
Çin tarihini, mitolojik dönemlerinden alarak, dünyaya aç�ld��� döneme kadar olan
dönemi ana hatlar�yla incelemi� olan Martin, bu dönemden sonra önemli sava�lar�
anlatm��t�r.
g) PARKER, Edward Harper,(2005), Ancient China Simplified, Kila, USA: Kessinger Publishing.
Parker, Çin uygarl�k tarihindeki, önemli dönüm noktalar�na dayanarak günümüze
kadar incelemi�tir. Çin uygarl���ndaki önemli bulu�lar, ön plana ç�km�� inançlar,
hanedanlar dönemindeki geli�meler �����nda ortaya konmu�tur.
h) WEBSTER, Hutton, (2005), Early European History, http://www.dominiopublico.gov.br., Eri�im Tarihi: 24.01.2007.
Webster, bu kitab�nda ön-Avrupa tarihinden ba�layarak yakla��k 1600’l� y�llar�n
sonlar�na kadar getirdi�i Avrupa tarihini kronolojik s�ralamayla incelemi�tir. Tarihsel
s�ralamas�n� dönemin önemli olaylar�ndan yola ç�karak ortaya koymu�tur.
26
-
3. TÜRK VE TÜRKLÜK KAVRAMININ TAR�HSEL KÖKEN� Türk ad�n�n kayna�� konusunda çe�itli ara�t�rmalar bulunmaktad�r. Genelde,
yabanc� ara�t�rmac�lar�n yapm�� oldu�u çal��malara de�erlendirilerek, Türk ad�n�n
kayna��na inilmeye çal���lm��t�r.
3.1. Türk Ad� ve Türklük Kavram�n Kökeni Türkler denince; etnografya ve dilbilim yoluyla bir toplumun kültürünü inceleyen
ve tarihle ilgili olanlar�n bazen “Türk-Jattab” bazen “Türk-Tatar-Mo�ol” diye and�klar�
bir �rktan gelme; adetleri, dilleri birbirine çok yak�n, tarihi hayatlar� birbirine kar��m��
olan kavim ve kabilelerin tümü anla��l�r. Bu aç�dan �ranl� ve Avrupal� baz� yazarlar�n ve
onlar� kaynak alan baz� Osmanl� yazarlar�n�n “Tatar” dedikleri Kazanlar ve
Azerbaycanl�lar yan�nda, K�rg�zlar ve Yakutlar da Türk tan�m�n�n içindedirler. Genel
çerçeve olarak belirtilen tan�ma; Ba�kurt, Uygur, Türkistanl�, Karaçay, Balkar,
Gagavuz, Altayl�, Çuva�, Çeçen, Ingu� ile çok say�daki küçük boylar da kat�l�rsa, genel
kabul gören bir “Türk” tan�m� ortaya ç�kmaktad�r (Aydo�an, 2004a, 493). Tek tek isim
say�lmazsa, Türkçe konu�an herkes Türk kabul edilebilir. Tan�mlanan birliktelik, eski
bir tarihe dayanan ve canl�l���n� koruyarak varl���n� bugün de sürdüren, ortak bir �rk�
temsil eder.
Ancak Türklük kavram�, etnik köken birlikteli�iyle s�n�rl� kalmaz; onu a�arak, dil
ve kültür birli�ine dayanan, geni� ve köklü, ortak bir uygarl��� da anlat�r. Irk ö�esinin
(t�pk� din gibi) toplumsal geli�imi aç�klamada tek ba��na yeterli olamayaca�� aç�kt�r.
�nsanlar aras�ndaki biyolojik farkl�l�klar� inceleyen insanbilimin ilgi alan�na giren �rk
konusu, tarih-toplum ili�kilerini inceleme ve anlaman�n gerekli, fakat yetmez �art�d�r
(Aydo�an, 2004a, 493).
Türklerin a�a�� yukar� 4 bin y�ll�k bir tarihe sahip olduklar� kabul edilir. Bu
dü�ünceden yola ç�karak yerli-yabanc� birçok ara�t�rmac�, çok eski tarihlerde Türk ad�
ta��yan bir kavmin, hatta ulusun varl���n� ara�t�r�rlar. Özellikle Cumhuriyet'ten sonra,
�slam ve Osmanl�yla s�n�rl� bir tarih anlay���na tepki olarak, bu yolda çok ileri gidilir ve
arkeoloji, kültür ve hatta dil ara�t�rmalar�na dayanmadan, “t, r, k” harfleri geçen her
yerde Türk ulusunun ke�fine çal���l�r. Örne�in, Ön Asya çivi yaz�s� metinlerinde
görülen Turukku'lar, Türk ad� ta��yan Türk kavmi san�l�r. Eski Hatti'ceye dayanan Hitit
efsanelerinde say�s�z Türkçe anlaml� ve benzer sözlere ve Anadolu'da bir Tanr�'n�n
varl���na dayanarak, soyumuzun ilk yurdunun Ön Asya oldu�u ileri sürülür. Heredot'un
Do�u kavimleri aras�nda gösterdi�i Targita'lar ve �skit ülkesinde belirtti�i Tyrkae'ler
27
-
Türk ad� say�l�r. Traklar için de ayn� görü� ileri sürülür. Anadolu'dan �talya'ya giden
Etrüsk'lerin adlar� “Tark” ile ba�lad���ndan, adlar�n�n Türk oldu�u dü�ünülür. Ünlü
Troyal�larda da Türklerin atal��� aran�r. Hatta Fatih �stanbul'u al�nca, Bizans yazarlar�,
�talya'dan yard�m almak amac�yla, Türkleri “Teucri” diye adland�r�rlar ve onlar� Troya
soyundan göstererek, atalar�n�n mezarlar�n� almak için �talya'ya yürüyeceklerini
yazarlar. Çinliler, “r” harfi kullanmad�klar�ndan MÖ. 100 y�l�nda Çin kaynaklar�nda
geçen Tik'lere, (Di'ler) Türk kavimi gözüyle bak�l�r (Avc�o�lu, 1999a, 286–288).
Bugün bilim dünyas�nda, genellikle, “Türk” ad�n�n M.S. VI. yy. ortas�nda Kök-
Türkler taraf�ndan kurulmu� olan devlet (552–744) ile ortaya ç�kt��� kabul edilmektedir.
Buna göre, “Türk” ad�; ilk olarak Çin y�ll��� Çou-�u'da, Kök-Türk birli�ini göstermek
üzere 542 y�l�nda ve Bat� Wei �mparatoru Tait-tusu taraf�ndan Kök-Türk Kaan'�
Bumin'e elçi gönderilmesi nedeniyle de 545 y�l�nda görünmektedir (Ta�a��l, 2003, 10).
Çin kaynaklar�, Kök-Türklerin ba��ms�zl�klar�n� kazanmadan önce, Altay'lar�n
güneyinde oturduklar�n� yazar (Ta�a��l, 2003, 10). Buras� efsanelerde geçen Ergenekon’
dur. �ranl�lar�n ulusal destanlar�na yahut �ahname'ye göre; dünyay� üç o�luna
bölü�türen Feridun'un Türkistan ve Çin dâhil, do�u ülkelerini Türklerin atas� Tur veya
Tûrec'e vermesinden yola ç�k�larak, bu yerlere “Turan” ad� verilmi�tir. Türk, Feridun'un
büyük o�ludur. Mavereün-ne-hir'den Çin ve Maçin'e kadar olan bölge onun pay�d�r.
Türk, ayn� zamanda Turan (Türk) ilinin ad�d�r. Tûr veya Tûrec kelimesi, Farsça'da
“Türk”, Turan kelimesi de “Türk” ad�n�n ço�ul �ekli; Tur(k)andan gelmektedir.
Türklerin efsanelerde yer alan hükümdar� Afrasyab, Tur'un torunudur. Afrasyab, Türk
destanlanndaki O�uzhan'd�r. �slami anlat�mlara göre de; O�uz-han, Yafes'in torunudur
(Anadol, 2001, 63–64).
Avesta'n�n, Ebû’l-be�er ya da insano�lunun babas� (Tevrat’ta Hz. Adem
kar��l���d�r) olarak tan�tt��� Kayümar� (Kayûmareta) ve Tevrat anlat�m� �öyle devam
eder: “Hükümdar Feridun geni� ülkesini üç o�lu: Salm (Sarm), �rac, Atvac veya Tuvac
(do�rusu, Turaç) aras�nda payla�t�rd� ve Türk Çin ülkeleri Turac'a dü�tü”. Bu arada olan
taht kavgalar�nda �rac di�er karde�leri taraf�ndan öldürülür. Irac'�n yerine geçen o�lu
Minüçihr (Manüçithra) babas�n�n intikam�n� almak üzere “Türk” ülkesine yürür ve
Turaç neslinden Afrasyab ile çarp���r. Sava�lardan sonra, iki ülke aras�nda s�n�r ok
atarak belirlenir. Bir �ranl� taraf�ndan Taberistan'dan at�lan ok Belh Nehri (Ceyhun,
Amu-derya) üzerine dü�er. Bu nedenle bu nehrin iki ülke aras�nda s�n�r say�ld���
anlat�l�r. Bundan sora �ran anlat�mlar�nda art�k Türk ülkesinden “Turan”, Fars
ülkesinden de �ran diye bahsedilir (Anadol, 2001, 63–64).
28
-
Büyük Kök-Türk Devleti ile “Türk” ad�n�n yer al���, Çinliler'de Tu-kiu,
Bizansl�lar'da ise Turksi �eklinde olmu�tur. Turkoi, Türk dilinde “mi�fer” demektir. Bu
kaynaklara göre, Türklerin eteklerinde oturduklar�, mi�fer biçiminde yükselen da�dan
dolay� bu ad verilmi�tir. Bir di�er anlat�ma göre de, Türk ad� eski Türklerin yapt�klar�
demircilikle ili�kilendirilir. Altay Da�lar�'n�n güneyinde, Juan-juanlara ba�l� olarak,
onlara demirden silahlar yapan Kök-Türklerin bulunduklar� yerdeki bir da��n tulgaya
benzemesi nedeniyle buna Tu-kiu denildi�i, orada ya�ayanlar�n da ulus olarak bu ad�
ald�klar� iddia edilmektedir (Ta�a��l, 2003, 11–18).
Hunlar ve Türkler hakk�ndaki büyük eserini 1756-1758'de yazm�� olan De
Guignes’den beri Orta Asya tarihi ile ilgilenen bilim adamlar�n�n ço�u, Türk sözünün
mi�fer demek oldu�u konusundaki Çin belgesine önem vermi� ve kendi aç�lar�ndan bu
kayd� dikkate alm��lard�r. Ünlü tarihçi Koele'ye göre; Türk ad� Tur veya Tir'den
gelmektedir. Anlam� çekmek, cezbetmek demektir, kelimenin asl� “Turku”dur. K.
Fiok'a göre; “Turku”, en eski tarih olan “Herodot Tarihi’nde sözü edilen �skitler yahut
“Saka” Türklerinin dillerinde “deniz k�y�s�nda oturan adam” anlam�na gelmektedir. 10
ncu yüzy�lda ya�ayan ünlü �slam tarihçisi Ibn Fakih el Hamadani’ye göre Türkler,
efsanevi “yecüc-mecüc” �eddinin arkas�na “terk” edilmi� olduklar� için bu ad� alm��lar
veya kendilerine bu ad verilmi�tir (Kafeso�lu, 2004, 43–45).
Vambery ve Muhkacsi gibi Türkologlara göre de “Türk” ad� “türemek” kökünden
gelmi�tir. Buna göre, türemi� veya yarat�lm�� anlam�na gelen bu kelimeden mahlûk
veya insan anlam�na gelen (türük veya türk) kelimesi meydana gelmi�tir. Bu konuda en
güçlü dayanak Türklerin yazd��� Kök-Türk an�tlar�d�r. Bu an�tlarda “Türk” ad�, hem
“Türk” ve hem de “Türük” olarak iki �ekilde geçmektedir. Önceleri çift heceli okunan
ad, Kök-Türkler döneminde tek heceli �ekliyle birlikte iki çe�it okunmu�, sonra da
yaln�z “Türk” �eklini alm��t�r. Bilim adamlar� bu yoldaki iddialar�n� ispatlarlarken,
göçebe olan yörük veya yürükler için de bu ad�n yürümek kökünden meydana geldi�i
sav�n� ileri sürmektedirler (Kafeso�lu, 2004, 43–45). Nemeth'in incelemelerinde de
Türk boylar�nda bu anlama gelen adlar vard�r. Buna göre; bir Peçenek boyu olan erdem
(fazilet), kangar (kahraman), O�uzlarda Kay� (kan, güçlü) ve Salur (güçlü, sa�lam)
sözcükleri ayn� yolla türetilmi�lerdir. Frans�z dil bilgini Louis Baziri’e göre de “Törük”
var olmu�, �ekil kazanm�� demektir. “Türük” oldu�unda, anlam� da �ekli gibi, “geli�mi�,
tamamen geli�mi�”, “Türk” kelimesi haline geldi�inde de “güç” anlam�na gelmi�tir.
Ünlü dil bilgini Ka�garl� Mahmud'a göre, bu ad Türklere yüce Tanr� taraf�ndan
verilmi�tir ve “olgunluk ça��” anlam�na gelmektedir (Kafeso�lu, 2004, 43–45).
29
-
Ünlü Rus tarihçisi Alman as�ll� William Barthold'a göre de; Türk ad� “Törü”
kelimesiyle ilgili olup, bu kelimeye Orhun abidelerinde s�k s�k rastlan�lmaktad�r ki,
“'kanun, adet, kanunla düzenlenmi�, birlik kazanm�� halk” demektir. Kök-Türk
Hükümdar� Bilge-Kaan da ad�n� diktirdi�i ve tarihe seslenen an�t�nda; “Ben Türk Bilge
Kaan'�m.” derken, “Türk” ad�n� tüm aç�kl��� ile anlat�r. Nitekim ba� kald�ran; O�uz,
Türke� ve K�rg�zlar anlat�l�rken: “Türküm budunun erti-Kendi Türk ulusum idi”
denilmesi de bunu göstermektedir. Bu nedenle, “Türk” ad�, bir hanedan veya boy ad�
de�il siyasi birli�in ad�d�r (Ergin, 2003, 23–30).
Anadolu lehçesinden ba�ka Türk lehçelerinde (K�rg�zca'da, Ba�kurtça'da, Kazan
Türkçesi'nde) “Türk” kelimesi, Türük veya Török olarak söylenir. Anadolu'da bile,
“Türk” kelimesinin Türük veya Török �eklinde söylendi�i köyler, kasabalar vard�r.
Kendileriyle Atilla gibi mü�terek bir ataya sahip olan ve etnik bak�mdan akraba olarak
kabul edilen Macarlar, Türk ad�n� “Török” �eklinde yazarlar (Anadol, 2001, 63–70).
Türk sözcü�ünün Uygur metinlerinde “güçlü” anlam�na geldi�i ortaya
konulmu�tur. Türk tarihi üzerinde çal��malar� bulunan ünlü Macar Gyula Nemeth de
“Türk” kelimesinin “güçlü” demek oldu�unu savunmaktad�r.
Özetle yukar�da de�inilen birçok görü� bilimsellikten uzak görünmektedir. Son
arkeolojik ara�t�rmalar ve kültür tarihi incelemeleri de bu yak��t�rmalar� do�rulamaz.
Benzetmenin dil bilimi bak�m�ndan da do�rulu�u ku�kuludur. Zira ara�t�rmalar
göstermi�tir ki, Türkün eski söyleni�i, bugünkü gibi tek heceli de�il, iki hecelidir. Türk
ad� ilk kez, Orhun Yaz�tlar�’nda, fakat daha çok “Türük” biçiminde geçer.
Çin kaynaklar� da Türk’ü, T'u-ku'ea ya da T’u-chueh diye iki heceli yazar. Torük,
Türük ve giderek Türk olur. Bu nedenle Orhun yaz�tlar�ndan önce iki heceli Türk
aramak gereklidir. Türk’e benzer adlar�n ço�u tek hecelidir. Etnik gruplar�n
biçimlenmesi hakk�nda yukar�da yap�lan uzun aç�klamalar da, çok eski tarihlerde ayn�
soydan gelen ya da ayn� dili konu�an topluluklar�n tek bir genel ad alt�nda
topland�klar�n� dü�ünmeye izin vermez. Boylar�n bir devlet kurulu�una gitmeden önce,
ayr� ayr� ya�ad�klar� dönemde, ayn� dili konu�salar bile, ayr� adlar ta��yacaklar� aç�kt�r.
Orta Asya'da da Cengiz Han öncesinde Mo�ol, bir boyun ad�d�r. XII. Yüzy�lda, Tatar ve
Kereit'ler aras�nda, Onon ve Kerülen nehirleri boyunca avc� ve göçebe pek çok boylar
ve soylar vard�r. Bunlardan ancak bir tanesi Mo�ol ad�n� ta��r. Cengiz'in atas� Borcigin
soyundan Kabul Han, ka�an ad�n� ald�ktan sonra Mo�ol ad� tüm boylar için kabul edilir.
Daha önce ba�ka bir Mo�ol boyu olan Tatar ad� ünlüdür. Yabanc�larla ili�kilerinde
birçok Türk ve Mo�ol boyu, ünlü Tatar ad�n� kullan�rlar. Sonralar� Mo�ol ad� ün
30
-
kazan�rsa da, Tatar genel ad durumunu korur. Ne var ki, birçok Türk ve Mo�ol boylar�
için, Tatar genel bir ad olarak kal�r (Taneri, 1993, 29).
Çinliler, ilk kez 842 y�l� metinlerinde Tatar deyimini kullan�rlar. Çin'de Hitay
sülalesi (907–1119) döneminde Avrupal�lar, Türk ve Mo�ol boylar�na Tatar derler.
Cengiz Han ile Tatar ad� yayg�nla��r. Ruslar ve Avrupal�lar, Cengiz �mparatorlu�una
“Tatar �mparatorlu�u” ad�n� verirler. Mo�ollar ise, Bizans d���ndaki tüm Avrupal�lara
“Frenk” ad�n� takarlar. Daha sonra Hu�lar, Kazan, K�r�m, Sibirya, Türkistan ve
Kafkasya'da kar��la�t�klar� Türk boylar�na Tatar ad�n� verirler. Sovyetler, Tatar deyimini
yaln�zca Kazanl�lar ve K�r�m halk� için kullan�rlar. �slam kaynaklar�nda da Türk ve
Mo�ollar “Tatar” genel ad�yla geçer. Türk ad� da bir Türk toplulu�una verilen ad olarak
“Türk budun” diye ilk kez Kök-Türklerde geçer. Türk ad�, Kök-Türk
Konfederasyonu'nun kurucusu A��na soyunun atas� Na-tu-liu'nun Bilge, Alp gibi bir
lakab� ya da ünvan�d�r. Fakat bu ünvan sonradan, Kök-Türk ka�anlar�n�n örgütledi�i ve
do�rudan do�ruya yönetti�i boylar toplulu�unun, yani Türk budununun ad� olur
(Avc�o�lu, 1999a, 288–290). �ncelenen dönem için güçlü boy liderinin, ortak ya�ay��
gösteren, ayn� dili konu�an boylar� birle�tirip ortak ad olarak Türk ad�n� kullanmas� en
mant�kl� yakla��m gibi görünmektedir. Yani Türklük, siyasi birlikteli�in ad�d�r.
3.2. Türklerde Hakanl�k ve Halk Kavram�
Türk hakan� devletin tek temsilcisi ve sahibidir. Ancak devleti olu�turan halk,
insano�lu veya eski Türklerin deyi�iyle ki�io�ludur. Kök-Türk yaz�tlar�na göre, “yer ve
gök yarat�ld���nda, yer ile gök aras�nda da insano�lu yarat�ld���nda, Türk hakan�
insano�lunun üzerine hakan olarak oturmu�tur”. Yer yer, gök göktür. �nsano�lu ise
insano�ludur. Hepsi de ayr� ayr� Tanr� taraf�ndan yarat�lm��t�r. Türk hakan� ise
insano�lunu yönetmesi için, Tanr� taraf�ndan yüceltilmi�tir. Türk hakan�, Tanr�'n�n emri
ile insano�lunu yaln�zca yönetmesi için görevlendirilmi�tir (Ergin, 2003, 23). Bu görü�
ve anlay��, Kök-Türk yaz�tlar�n�n giri�inde çok daha aç�k olarak görülür. Türklerin bu
evren devleti anlay���nda kabile geleneklerinin izleri görülmemektedir.
Kök-Türk yaz�tlar�nda ise Türk hakan�, �nsano�lu üzerine hakan olarak gelir.
Tanr�n�n buyru�una göre, hizmet ve adaletini, tüm insano�lu aras�nda payla�t�rmak
zorundad�r. Zaten Kök-Türk Yaz�tlar�ndaki Türk budun sözü de tüm geni�lik ve
derinli�i ile iyice anla��lamamaktad�r. Türk budunu, Türk devleti içinde ya�ayan
herkestir, yani siyasi bir birliktir. Mo-tun'un M.Ö. 176'da Çin �mparatoruna yazd���
31
-
mektupta da ayn� anlay�� görülmektedir. Mo-tun, “eli yay tutabilen kavimlerin hepsi
Hun oldu” demektedir. Yani, Mo-tun'un devleti içinde toplanan kavimlerin hepsinin
Hun ad� alt�nda birle�ti�i görülmektedir. Mo-tun’da bir tek devlet, bir tek halk ve bir tek
hakan anlay��� ve inan��� görülmektedir. Ancak, Kök-Türklerde devleti kuran ve onun
güveninden sorumlu olan ordu ve Türk unsuru devletin çekirde�ini olu�turur. Kervanlar
i�leyip, vergiler geldikçe her �ey yolundad�r. Kök-Türk ka�an� Bizans'a Bat� Türkistanl�
ve Türk olmayan Maniah adl� birini elçi olarak gönderme�e güvenebilmektedir. Hun ve
Kök-Türk saraylar�nda Çinli ve Bat� Türkistanl�lar devletin güveni ve geli�mesi için
çal��maktad�rlar. Hun ve Kök-Türk devletlerinde Türkistan ticaret kentleri Türklere
ba�l�d�lar ve Çin bask�s�na kar�� Türklerin yan�nda yer al�rlar. Türk hakan�n�n halka
kar�� olan tutumu ile görevleri, devlet içinde yer alan tüm halka yönelik oldu�u kadar,
ba�l� devletleri de içine almaktad�r (Ögel, 1982, 110).
Divan ile devlet bürokrasisi ve düzeni kurulduktan sonra, hakan ile halk�n
ili�kileri simgesel bir çerçevede kalmaktad�r. Ancak, veliaht�n halk aras�nda sayg�nl�k
ve sevgi kazanmas�, özellikle kurulu� ça�lar�nda önemli bir rol oynamaktad�r. Bu
sorumluluk anlay���, aileden ba�lay�p devlete kadar geli�mektedir. Türk boylar� ile
beylerine dayanan Hun ve Kök-Türk devletlerinin ba�lang�çlar� birle�ik ve benzer
karakterler gösterirler. Tüm yap�lan sava�lar ve anla�malar halk�n refah düzenini
sa�lamak amaçl�d�r (Ögel, 1982, 110).
Hunlar, kabile devletlerinde görülen çevresindeki askerlere yarar sa�layan bir çete
reisi gibi görünmemektedir. Devlete kar�� gelenleri kendi askerleri de da��tm��t�r. Gerçi
ba�kentte bulunan hakanlar, ço�u zaman ba�kent ve saray taraf�ndan tutulmu�tur. Halk�
kar��s�na alan hükümdar hiçbir ko�ulda desteklenmemi�tir. Diktatörlü�e yeltenenler
kendi halk� taraf�nda devrilmi�tir. Yönetici, yönetimin adil olmas�, halk�n özgür ve
huzurlu olmas�n� sa�lama görevinin tanr� taraf�ndan verildi�ini dü�ünerek hareket
etmi�tir (Ögel, 1982, 113). Hun Hakan� Huluku'nun üvey karde�ini iyi bir general olarak halk çok tutmu�tur.
Fakat Ulu Hatun'un bask�s� üzerine bu �ehzade tahta ç�kamam��t�r. Çünkü yeteri
derecede soylu de�ildir. Ünlü Kök-Türk Ka�an� Mohan Ka�an�n alp ve bilge o�lu
Talopien de halk taraf�ndan sevilmesine ve tutulmas�na ra�men, annesi yeterince soylu
veya birinci hatun olmad���ndan tahta ç�kamam��t�r (Ta�a��l, 1999, 16–17).
Güçlü ve sava�ç� bir Bat� Kök-Türk Ka�an� olan Tulu Ka�an�n ça��, Bat� Kök-
Türklerin bat�ya yönelme ça��d�r. Çin kaynaklar�na göre Tulu Ka�an ac�mas�zl���yla
ünlüdür. Sefer s�ras�nda askerleriyle anla�mazl�k ç�kar ve bir k�sm�n� a��r bir �ekilde
32
-
cezaland�r�r. Bunun üzerine askerler, Ka�an�n tekrar ba�a geçmesini istemez ve
otoritesini tan�mazlar (Ta�a��l, 1999, 19).
Türk devletlerinin güçlü oldu�u ça�larda, hakan olacak veliaht�n ki�ili�ine büyük
bir öncelik ve de�er verilmi�tir. �u veya bu veliaht�n hakan olmas� önemli de�ildir.
Veliahtlardan biri ölür veya öldürülürse, sa� kalan ve güçlü olan veliaht, devleti halk�n
da deste�iyle devam ettirir. M.Ö. 53 kurultay�nda taht kavgalar� olmas�na ra�men, ulus
ve devlet ikiye bölünmez. ��te Türk devlet gelen�inin ana temellerinden biride budur.
M.S. 580 y�l�nda ölen Kök-Türk Ka�an� T’a-po Ka�an�n yerine o�lu Anio geçer.
Ancak, yeni ka�an�n ki�ili�i zay�ft�r. Daha önceki ünlü Kök-Türk Ka�an� Mohan
Ka�an, Talopien veya Apa Ka�an yeni Kök-Türk Ka�an�na kötü sözler yaymaya ve
Türk devlet töresine uygun olmayan �eyler yapma�a ba�lar. Bunun üzerine derhal
büyük kurultay toplan�r. Ka�an tahttan indirilip, yerine ünlü Kök-Türk ka�an� ��bara
Ka�an geçirilir. Çin kaynaklar� I�bara Ka�an’�n, cesaretiyle halk�n deste�ini
kazand���n� belirtir (Ta�a��l, 2003, 80–85).
Hunlarda, Timurlu devletinde oldu�u gibi, miras�n güvence alt�na al�nmas�
nedeniyle iki büyük hatun vard�r. Hatunlar aras�nda miras konusunda çok az çeki�me
görülür. En büyük hatunun o�lunun tahta ç�kaca�� bilinir. Devletin devaml�l���n� zora
sokacak durumlarda uzla�ma ile di�er hatunun o�lu tahta geçebilmi�tir (Ögel, 1982,
116).
Hunlar ile Kök-Türklerde, halk�n tepkisinden çekinilmi�tir. Yöneticinin elçiler veya olaylar kar��s�ndaki tavr�, halk�n yöneticiye olan tavr�n�da belirlemi�tir. Yetersizlik ve beceriksizlik gösteren yöneticinin ömrü çok uzun olmam��t�r. Dirayetli ve cesur yönetici halk�n her zaman deste�ini alabilmi�tir (Ögel, 1982, 117–118).
Kök-Türk Yaz�tlar�nda da, devletin çökü� nedeni olarak beyleri ile halk�n uyumlu olmad�klar� gösterilir. Devletin süreklili�i için beyler ile ulusun uyumlu olmalar� gerekir (Ergin, 2003, 14). Bu, halk ile hakan aras�ndaki ili�kileri gösteren çok önemli bir ölçüdür. Avrupa’daki derebeyliklerde ya�ayan halk�n kar��l�ks�z olarak ne gibi hizmetler yapt�klar� çok iyi bilinmektedir. Çin'de ise, devlet angaryas� halk için korkunç bir yüktür. Örnek olarak, M.Ö. 167 Çin'indeki kanunlar ahlaki olarak y�pranm��t�r. Yönetenler ile yönetilenler aras�nda kin ve dü�manl�k vard�r. Halk köle gibi ya�amakta ve çal��t�r�lmaktad�r. Bunlar�n üstüne sava� zaman� sava�mas� beklenmi�tir. Hunlarda ise, askerlik e�itimi zaten günlük hayat�n bir parças�d�r. Sava� sonras� herkes kendi ya�am�n� sürdürecek i�le u�ra�m��t�r. Bu döngünün kendi refahlar� için oldu�unu bildiklerinden tereddütsüz yapm��lard�r (Ögel, 1982, 119).
33
-
3.3. Türklerde Ülke Kavram�
Türkler, devletin sahip oldu�u ve halk�n üzerinde ya�ad��� topraklara ülke, ulus
veya yurt gibi adlar vermi�tir. Bunlardan ulus, toprakla birlikte halk� anlat�r. Ülke yani
yurt, devletin bir di�er ö�esidir. Ülke, her müstakil devletin hak ve yetkilerini mutlak
�ekilde kullanabildi�i belirli co�rafi sahaya denir.
Arazi hükümdar ailesinin mülkü de�il, tüm ulusun ortak topra�� olmu�tur. Asya
Hun tanhusu Mo-tun, tahta ç�kt��� günlerde kom�u Tung-hu (Mo�ol-Tunguz)'lar�n vergi
olarak at ve kad�n istemelerine fazla itiraz etmemi� iken, onlar�n arazi talebi
kar��s�ndaki sert tavr�, hükümdar�n halk� ad�na, ülkenin anlam�n� ortaya koymas�
aç�s�ndan önemlidir (Eberhard, 1996, 88).
Ülkesi olmayan bir topluluk hiç bir �ekilde devlet niteli�ini kazanamaz. Bir
devletin var olabilmesi için belli ve s�n�rlar� belirlenmi� bir toprak parças�n�n bulunmas�
zorunludur. Aksi takdirde topluluk bir göçebe niteli�i ta��r. Ülke, devlet egemenli�inin
veya devlet gücünün kullan�ld��� s�n�rlar� belli bir bölgedir. Bu bölge içinde kalan tüm
varl�klar devlet egemenli�ine ve gücüne ba�l�d�r. Ülke ile devlet aras�ndaki hukuki
ili�kiler, mülkiyet hakk�ndan do�an ili�ki olarak de�il, egemen gücün kullan�lmas�na
ba�l� niteliktedir. Yak�nça�lara kadar ülke, gerek do�uda, gerek bat�da devletin (daha
do�rusu hanedan�n veya sultan veya kral ünvan�n� ta��yan hükümdar�n) bir mülkü
olarak kabul edilmi�tir. Devlet ile ülke aras�ndaki ili�kiler bu ilkeye göre belirlenmi�tir.
Hükümdar, ülkesinden bir parçay� ba�l�lar�ndan herhangi birine verebilir veya verilmi�
olan� geri alabilir (Taneri, 1993, 36).
Ülke ve toprak, hükümdar�n kendi istedi�i gibi yönlendirece�i bir toprak parças�
olmam��t�r. Topra��n pay edilmesi belli bir düzene göre, Hükümdar�n eliyle olmu�tur.
Devlet topraklar�n�n yöneticilerle halk�n ortak sorumlulu�u alt�nda bulunmas� ile eski
Türklerin �ah�slardan çok siyasi kurulu�a ba�l� oldu�u dü�ünülürse ülkenin h�zla
vatanla�mas� sa�lanm��t�r (Kafeso�lu, 2004, 235–236). Türk halk�, devletin
ba��ms�zl���na ve yurduna dü�kün olmu�tur. Türklerde ülke ve vatan görü�ü, Türk
devlet dü�üncesine paralel �ekilde, tüm di�er göçebe veya yerle�ik kavimlerden farkl�
olarak, siyasi ba��ms�zl�k dü�üncesi ile beraber olmu�tur. �slamiyet öncesi Türklerde,
ba��ms�z ya�ayabildi�i topra�� vatan say�lm��t�r.
Günümüzde ülke, devlet egemenli�inin ve gücünün kullan�ld��� bir yer olarak
dü�ünülmektedir. Türkler için yurt, sadece üzerinde ya�an�lan ve geçim temin edilen bir
toprak parças� de�ildir. Ayn� zamanda kendilerini koruyan ata ruhlar�n�n üzerinde
dola�t��� kutsal bir mekând�r. Türkler, ancak üzerinde özgür olarak ya�ad�klar� ve
34
-
egemenlik haklar�n� hiçbir s�n�rlama olmaks�z�n kulland�klar� topraklar� yurt olarak
kabul etmi�lerdir. Yurt, di�er yurtlardan yaka ad� verilen s�n�rlarla ayr�lmaktad�r (Koca,
2002, 824–825). Bu s�n�rlar devletin gücüne göre, bazen daral�p, bazen de geni�lemi�tir.
Türkler, çok erken ça�larda topra��n devlet için de�erini ve önemini kavram��lad�r. Onu
daima feda edilmez kutsal bir de�er olarak görmü�lerdir.
Türklerin yönetim yap�s�n�n en üstünde, devlet veya bir hükümdar taraf�ndan
yönetilen, temsil edilen siyasi birlik anlam�nda �l kavram� kullan�lm��t�r. �l, iyi dostluk,
sevgi, bar��severlik anlamlar�na gelen bir kavram�n devlet anlam�nda kullan�lmas�
gerçekten dikkate de�er bir özelliktir. Devletin varl��� yetmemekte, olu�turulan siyasi
birli�in bar�� içinde olmas� temel unsur haline gelmektedir (Ka��kç�, 2002, 888–889).
Devlet deyince akla devleti olu�turan egemenlik, ülke ve halk olmak üzere üç
unsur gelmektedir. Egemenlik yoksa halk�n ve kara parças�n�n bir anlam� yoktur.
Türklerin birçok devlet kurmu� olmalar�, onlar�n ba��ms�zl��a ve egemenli�e ba�l�
olduklar�n� göstermektedir.
Türklerin kurdu�u ordularda, asker say�s�n�n genel nüfusa oran�, ba�ka hiçbir
kavim ya da ulusta görülemeyecek kadar yüksektir. Ordunun temel gücünü do�al olarak
genç nüfus olu�turmu�tur. Ancak gerekti�inde ya�l�lar, kad�nlar ve hatta çocuklar da
sava�a kat�lm��t�r. Her ya�tan insan, sava�ta ölmeyi hastal�ktan ölmeye tercih etmi�tir.
Sava�a, ülkeyi ve kavmi koruman�n kendilerine yükledi�i bir görev olarak
kat�lm��lard�r. Ülke savunmas�, tereddütsüz yap�lmas� gereken bir görev gibi
görülmü�tür. Hükümdar ülkeyi, töreye göre kutsal vatan topraklar�n�, dü�manlara kar��
korumak, içerde budunun güvenli�ini sa�lamak zorundad�r. O dönemlerdeki di�er
toplumlarda, özellikle Bat� toplumlar�nda oldu�u gibi, ülke topraklar�n� serbestçe
kullanabilece�i mülkleri olarak görmemi�, bireysel yönetime yönelmemi� ve iste�e
ba�l� uygulama yapmam��lard�r. Ulusun görevi hükümdara bakmak de�il, tam tersi
hükümdar�n görevi, ulusu koruyup onun haklar�n� gözetmek, doyurmak, ulusal
birlikteli�ini sa�lamak ve ülkeyi her çe�it d�� sald�r�dan korumakt�r (Aydo�an, 2004a,
550–554).
Modern uluslar�n pek az�, üzerinde ya�ad�klar� ülkenin yerli halklar�ndan kurulur.
Birçok ulus, yerli halklarla kar��makla birlikte, ard� ard�na gelen göç dalgalar�yla
meydana gelir. Bozk�rda çok eski tarihlerde görülen yay�lma ve kültür kar��malar�,
kesin bir yer saptamay� güçle�tirir. Eski Türk yurdunun co�rafi s�n�r�n� çizebilmek az
çok olas� olmakla beraber, kesin ve daha dar bir bölgenin belirlenmesi zordur. Bunun
nedeni, Türklerin daha ilk zamanlardan bu yana geni� bir co�rafyaya yay�lm��
35
-
bulunmalar� ve kültürlerini uzaklara kadar götürmeleridir. Son dil bilimi ara�t�rmalar�
ise bu sahan�n Altay-Ural da�lar� aras�na al�nmas�, hatta Hazar denizinin kuzey-do�u
bozk�rlar�n�n as�l Türk yurdu oldu�u dü�ünülmektedir. Çünkü M.Ö. 2. bin ortalar�na
(1500'ler) ait baz� yaz�tlar�n ortaya koydu�u gibi Türklerin o tarihlerde hem kuzey-
bat�daki eski Urall� kavimlerle, hem de güney-bat�daki Hind-Avrupa dillerini konu�an
aryan kavimlerle ba�lant� kurabilmeleri ancak bu co�rafi bölgede olabilmi�tir.
M.Ö. 2. binden daha önceki durumu, yani Türk anayurdunu belirlenmesinde daha
kesin sonuçlar vermi�tir. Buna göre, Minusinsk bölgesindeki Afanasyevo kültürü (M.Ö.
2500–1700) ile ayn� bölgedeki Andronovo kültürü (M.Ö. 1700–1200)'nün temsilcileri
olup etraftaki dolikosefal mongolidlerden ve dolikosefal “Akdeniz tiplerinden farkl�
bulunan “brakisefal sava�ç� beyaz �rk” Türk soyunun ön-tipidir. Ta� devrinin ilk
ça�lar�ndan beri, Altaylar-Sayan da�lar�n�n güney-bat� bölgesinde (Minusinsk - Tuva -
Abakan bozk�rlar�) ya�am��t�r (Kafeso�lu, 2004, 49).
Altaylar�n beyaz insanlar� ile �ran dil grubundan Seyhun