AYDIN BAROSU
(Hukuk ve Ceza Yargılaması ile Ġdari Yargıda)
ĠSTĠNAF
Av. Coşkun ÖZBUDAK
Aydın Barosu Yayınları
2016
AYDIN BAROSU YAYINLARI
Aydın Barosu BaĢkanlığı, 2016
Tüm hakları saklıdır.
AYDIN BAROSU BAġKANLIĞI
Aydın Adliye Binası Kat:2 Efeler/AYDIN
Telefon:0-256-2251347(Pbx)
Faks:0-256-2147710-2137868
E-Posta : [email protected]
GRAFĠK – TASARIM
Aydın Barosu
BASKI
ZĠRAAT GURUP MATBAACILIK AMBALAJ SAN. VE TĠC. A.ġ.
Ġstanbul Yolu Trafo KarĢısı 06070 Varlık Mahallesi ANKARA
Tel: 0.312 384 73 44 - 45
Fax: 0.312 384 73 46
SUNUġ
Değerli meslektaĢlarım;
Bildiğiniz üzere yeni bir yasa yolu olarak “istinaf” ve bu incelemeyi yapacak “Bölge Adliye Mahkemeleri” hukuk sistemimize dâhil olmuĢ bulunmaktadır.
Kanaatimce planlaması ve hazırlığı son derece yetersiz olan bu yeni sistem, artıları ve eksileriyle biz hukukçuların bir gerçeği olarak önümüzde duruyor.
Bölge Adliye Mahkemeleri ve dolayısıyla istinaf yargı yolu henüz yürürlüğe girmeden önce, Aydın Barosu olarak bir meslek içi eğitim çalıĢması gerçek-leĢtirerek, yeni sistemle ilgili bilgilendirme yapmaya çalıĢmıĢtık. Bugünlerde
artık tecrübe etmeye ve alıĢmaya çalıĢtığımız istinaf konusundaki eğitim faali-yetlerimizi sürdüreceğimizi belirtmek isterim.
Doğrusuyla, yanlıĢıyla artık istinaf yargı yolu bizim bir gerçeğimiz olduğuna
göre; konuyu en iyi Ģekilde öğrenip, bilgi ve tecrübelerimizi müvekkillerimizin hizmetine sunmak, onların hukuk güvenliğinin teminatı olarak, hak arama yolunda
rehberlik etmek bizim görevimizdir. Buradan yola çıkarak, konunun daha iyi anlaĢılabilmesi ve sürekli elinizin altında durup faydalanabilmeniz amacıyla bu konuda bir kitap hazırlayıp sizlere dağıtmaya karar verdik. Hem hukuk, hem
ceza, hem de idari yargılama konularını kapsayan bu eserin ortaya çıkmasında en büyük pay sahibi kuĢkusuz ki, kitabı yazıp yayına hazırlayan değerli meslekta-Ģım Av. CoĢkun ÖZBUDAK Beyefendidir. Emekleri için kendisine yürekten teĢek-
kürlerimi sunuyorum. Çok kısa bir süre içerisinde gerçekleĢtirmenin zorluğunu biliyor ve harcanan emeği bu nedenle daha da değerli buluyorum.
Kutup yıldızı yalnızca adalet olan siz değerli meslektaĢlarıma, vatandaĢ-
larımızın hukukunu koruma noktasındaki fedakâr çalıĢmalarınızda bir ıĢık, bir rehber olması dileklerimle ve bir gün hukukun üstünlüğünü hep birlikte görüp, çok
daha iyi koĢullarda meleğimizi yapabilmemiz umuduyla sevgi ve saygılarımı
sunuyorum.
Av. Gökhan BOZKURT
Aydın Barosu BaĢkanı
5
ĠÇĠNDEKĠLER
SUNUġ .................................................................................................................................. 3
ĠÇĠNDEKĠLER ........................................................................................................................ 5
I. BÖLÜM
Ġstinaf Kavramı
Ġstinaf Kavramı..................................................................................................................... 13
II. BÖLÜM
Ġstinaf Mahkemelerinin KuruluĢu, Organizasyonu ve Görevleri
Ġstinaf Mahkemelerinin KuruluĢu, Organizasyonu ve Görevleri .......................................... 19
1- Bölge Adliye Mahkemeleri ..................................................................................... 19
2- Bölge Ġdare Mahkemeleri....................................................................................... 23
III. BÖLÜM
Hukuk Yargılamasında Ġstinaf Kanun Yolu
Hukuk Yargılamasında Ġstinaf Kanun Yolu .......................................................................... 29
1- Ġstinaf Kanun Yolunun Konusu .............................................................................. 29
2- Ġstinaf Kanun Yoluna BaĢvurulamayan Kararlar.................................................... 31
3- Ġstinaf Kanun Yolunda Zaman Bakımından Uygulama ......................................... 34
4- Ġstinaf Kanun Yoluna BaĢvurabilecek Olanlar ....................................................... 35
5- Ġstinaf Kanun Yolunda Yetki .................................................................................. 36
6- Ġstinaf Kanun Yolunda Süre ................................................................................... 36
a) BaĢvuru Süreleri ............................................................................................. 36
b) Sürenin Geçirilmesinin Sonuçları ve Verilebilecek Kararlar ........................... 39
7- Ġstinaf Kanun Yoluna BaĢvurunun Sınırları ........................................................... 40
a) Parasal Kesinlik Sınırı .................................................................................... 42
b) Parasal Kesinlik Sınırının Ġstisnası ................................................................. 46
8- Ġhtiyati Tedbir ve Ġhtiyati Haciz Hakkındaki Kararlar Bakımından Ġstinaf Kanun Yoluna BaĢvuru .......................................................................................... 46
a) Ġhtiyati Tedbir Hakkındaki Kararlar Bakımından Ġstinaf Kanun Yoluna BaĢvuru .... 47
b) Ġhtiyati Haciz Hakkındaki Kararlar Bakımından Ġstinaf Kanun Yoluna BaĢvuru ..... 48
6
9- Ġstinaf Kanun Yoluna BaĢvurma Hakkından Feragat ................................................ 49
10- Ġstinaf Kanun Yoluna BaĢvurma Tarihi, Harç ve Giderlerin Ödenme Zamanı ve
Ġstinaf Dilekçesinin Verilmesi ................................................................................. 50
a) BaĢvurma Tarihi ............................................................................................. 50
b) Harç ve Giderlerin Ödenme Zamanı .............................................................. 50
c) Ġstinaf Dilekçesinin Verilmesi .......................................................................... 51
11- Ġstinaf Kanun Yoluna BaĢvuru ġekli ve Dilekçede Bulunması Gereken Hususlar ......... 51
12- Ġstinaf Dilekçesine Cevap ...................................................................................... 52
13- Ġstinaf Kanun Yoluna BaĢvurunun Ġcraya Etkisi..................................................... 53
14- Ön Ġnceleme ve DuruĢma Yapılmadan Verilecek Kararlar .................................... 54
a) Ön Ġnceleme ................................................................................................... 54
b) DuruĢma Yapılmadan Karar Verilmesini Gerektiren Usule ĠliĢkin Haller........ 54
c) DuruĢma Yapılmadan Karar Verilmesini Gerektiren Esasa ĠliĢkin Haller ....... 55
15- Ġnceleme, Ġncelemenin Kapsamı, DuruĢma Yapılmasına Karar Verilmesi ............ 56
a) Ġnceleme ......................................................................................................... 56
b) Ġncelemenin Kapsamı ..................................................................................... 56
c) DuruĢma Yapılmasına Karar Verilmesi .......................................................... 57
16- Ġstinaf Ġncelemesinde Yapılamayacak ĠĢler ............................................................... 58
17- Ġstinaf BaĢvurusu Üzerine Verilecek Kararlar ........................................................ 58
18- Bölge Adliye Mahkemeleri Arasındaki Ġçtihat Farklılıklarının Giderilmesi
19- Ġstinaf Kararlarına KarĢı Temyiz Kanun Yoluna BaĢvuru Esasları ........................ 60
a) Temyiz Edilemeyen Kararlar .......................................................................... 61
b) Temyiz Kanun Yoluna BaĢvurma Süresi ........................................................ 62
c) Katılma Yoluyla Temyiz Kanun Yoluna BaĢvurma ......................................... 62
ç) Temyiz Talebinden Feragat ............................................................................ 63
d) Temyiz Dilekçesi ............................................................................................. 63
e) Temyiz Dilekçesinin Verilmesi ........................................................................ 64
f) Temyiz Dilekçesine Cevap ............................................................................. 65
g) Temyizin Ġcraya Etkisi ..................................................................................... 65
ğ) Temyiz Ġncelemesi ve DuruĢma ..................................................................... 66
h) Onama Kararları ............................................................................................. 67
ı) Bozma Sebepleri ............................................................................................ 67
i) Bozmaya Uyma veya Direnme ....................................................................... 67
7
Örnek Dilekçeler .................................................................................................................. 65
IV. BÖLÜM
Ceza Yargılamasında Ġstinaf Kanun Yolu
Ceza Yargılamasında Ġstinaf Kanun Yolu ........................................................................... 78
1- Ġstinaf Kanun Yolunun Konusu .............................................................................. 78
2- Ġstinaf Kanun Yoluna BaĢvurulamayan Hüküm ve Kararlar .................................. 79
3- Ġstinaf Kanun Yolunda Zaman Bakımından Uygulama ......................................... 80
4- Ġstinaf Kanun Yoluna BaĢvurabilecek Olanlar ....................................................... 81
5- Ġstinaf Kanun Yolunda Yetki .................................................................................. 82
6- Ġstinaf Kanun Yolunda Süre ................................................................................... 82
a) BaĢvuru Süreleri ............................................................................................. 82
b) Sürenin Geçirilmesinin Sonuçları ve Verilebilecek Kararlar ........................... 83
7- Ġstinaf Kanun Yoluna BaĢvurunun Geri Alınması .................................................. 84
8- Ġstinaf Kanun Yoluna BaĢvuru ġekli ...................................................................... 85
9- Dilekçede Bulunması Gereken Hususlar ............................................................... 85
10- Ġstinaf Dilekçesine Cevap ...................................................................................... 85
11- Ġstinaf Kanun Yoluna BaĢvurunun Ġcraya Etkisi..................................................... 86
12- Ġstinaf Kanun Yolunda Yanılma ............................................................................. 86
13- Ġstinaf Ġsteminin Hükmü Veren Mahkemece Reddi ............................................... 86
14- Ön Ġnceleme .......................................................................................................... 86
15- Ġnceleme ve KovuĢturma ....................................................................................... 87
16- Yeni Delil Sunulması ............................................................................................. 88
17- Ġstinabe .................................................................................................................. 89
18- DuruĢma Hazırlığı .................................................................................................. 89
19- Bölde Adliye Mahkemesinde Yapılacak DuruĢmanın Özellikleri ........................... 89
20- Bölde Adliye Mahkemesinde Yapılan DuruĢma Sonrasında Verilebilecek Kararlar ..... 91
21- Direnme Yasağı ..................................................................................................... 92
22- Bölge Adliye Mahkemeleri Arasındaki Ġçtihat Farklılıklarının Giderilmesi
23- Temyiz Kanun Yoluna ĠliĢkin Esaslar .................................................................... 92
a) Temyiz Edilemeyen Kararlar .......................................................................... 92
b) Temyiz Yoluna BaĢvurabilecek Olanlar .......................................................... 94
c) Temyiz Nedeni ................................................................................................ 94
8
ç) Temyiz Ġncelemesinin Kapsamı ...................................................................... 95
d) Temyizde Gerekçe Gösterme Zorunluluğu .................................................... 96
e) Temyiz Ġsteminin Esastan Reddi veya Hükmün Bozulması ........................... 96
f) Davanın Esasına Hükmedilecek Hâller ve Hukuka Aykırılığın Düzeltilmesi ......... 97
g) Yargıtay Kararının Gönderileceği Merci ......................................................... 98
ğ) Hükmün Bozulmasının Diğer Sanıklara Etkisi ................................................ 99
h) Davaya Yeniden Bakacak Mahkemenin ĠĢlemleri .......................................... 99
Örnek Dilekçeler .................................................................................................................. 95
V. BÖLÜM
Ġdari Yargılamada Ġstinaf Kanun Yolu
Ġdari Yargılamada Ġstinaf Kanun Yolu ................................................................................ 112
1- Ġstinaf Kanun Yolunun Konusu ............................................................................ 112
2- Ġstinaf Kanun Yoluna BaĢvurulamayan Hüküm ve Kararlar ................................ 112
3- Ġstinaf Kanun Yoluna BaĢvurabilecek Olanlar ..................................................... 113
4- Ġstinaf Kanun Yolunda Yetki ................................................................................ 113
5- Ġstinaf Dilekçeleri ve Savunmaların Verilebileceği Merciler ................................. 114
6- Ġstinaf Kanun Yolunda Süre ................................................................................. 114
7- Ġstinaf Harç ve Giderleri ....................................................................................... 114
8- Dilekçede Bulunması Gereken Hususlar ............................................................. 115
9- Ġstinaf Dilekçesinin KarĢı Tarafa Tebliği, Cevap Süresi ve Katılma Yoluyla Ġstinaf ..... 115
10- Ġstinaf Ġncelemesi ................................................................................................. 116
11- Ġstinaf Ġncelemesinin DuruĢmalı Yapılması ........................................................... 117
12- Ġstinaf Ġncelemesi Sırasında Dava Değerinin Artırılması ..................................... 117
13- Ġstinaf Ġncelemesi Sonunda Verilebilecek Kararlar .............................................. 117
14- Bölge Ġdare Mahkemelerinin Kesin Olan Kararları .............................................. 118
15- Bölge Ġdare Mahkemelerinin Temyiz Edilebilen Kararları ................................... 119
16- Bölge Ġdare Mahkemesi Kararlarının Uygulanması ............................................. 120
17- Ġstinaf Yargılaması AĢamasında Yürütmenin Durdurulması Ġstemi ..................... 121
18- Bölge Ġdare Mahkemelerine Yapılabilecek Diğer BaĢvurular .............................. 121
19- Ġstinaf Kararlarına Uyma veya Direnme .............................................................. 122
20- Temyiz Kanun Yoluna ĠliĢkin Esaslar .................................................................. 123
a) Temyiz Dilekçesi ........................................................................................... 123
9
b) Dilekçenin Verilebileceği Merciler ................................................................. 123
c) Temyize Cevap ve Katılma Yoluyla Temyiz ................................................. 124
ç) Dilekçeler Üzerine Yapılacak ĠĢlemler .......................................................... 124
d) Harç ve Giderlerin Ödenmesi ....................................................................... 124
e) Temyiz Ġncelemesinin DuruĢmalı Yapılması ................................................ 125
f) Temyiz Ġsteminin Reddedileceği Haller ........................................................ 125
g) Temyiz Ġncelemesi Üzerine Verilecek Kararlar ............................................. 125
ğ) Temyiz AĢamasında Yürütmenin Durdurulması ........................................... 126
h) Temyizen Verilen Karar Üzerine Yapılacak ĠĢlem ........................................ 126
Örnek Dilekçeler ................................................................................................................ 121
KAYNAKÇA ....................................................................................................................... 134
I. BÖLÜM
ĠSTĠNAF KAVRAMI
13
ĠSTĠNAF KAVRAMI
Bilindiği üzere, ülkemizde istinaf teşkilatı esas olarak 5235 sayılı
Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin
Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunla düzenlenmiş ve istinaf
bir olağan kanun yolu olarak 20.07.2016 tarihinde uygulanmaya
başlanmıştır.
Bir başvurunun “kanun yolu” olabilmesi için öncelikle üst
mahkeme tarafından incelemeyi içermesi ve bu incelemenin kararın
kesinleşmesine engel olup kesinleşmeyi ertelemesi gerekir. Kesin-
leşmeye müsait bir kararın kesinleşmesini etkilemeyen ya da üst
mahkeme tarafından incelenmeyen bir hukukî başvuru, gerçek
anlamda bir kanun yolu olarak kabul edilemez. Bu sebeple, aynı
mahkemeye yapılan itirazlar ya da icra mahkemesine şikâyet birer
hukukî başvuru yoludur, ancak kanun yolu değildir.1
Bu bakımdan istinaf, üst mahkeme tarafından incelemeyi
içermesi ve bu incelemenin kararın kesinleşmesine engel olup ke-
sinleşmeyi ertelemesi nedenleriyle bir kanun yoludur. İstinaf, bu
niteliklerinden dolayı, “ilk derece mahkemesinin nihai kararlarının
1 Hukuk Muhakemesinde İstinaf El Kitabı, Adalet Bakanlığı Yayını, Ankara, 2007,
s.9 (http://www.abgm.adalet.gov.tr/e-kutuphane/%C4%B0stinaf/ HUKUK% 20 MUHAKE-MES%C4%B0NDE%20%C4%B0ST%C4%B0NAF%20EL%20K%C4%B0TABI.pdf)
14
denetlenmesini sağlayan ilk ve asıl denetim yolu” olarak da tanım-
lanmaktadır.2
Hukuk sistemimiz “dar anlamda istinaf”ı benimsemiştir. Bu
sistemde ilk derece mahkemesi tarafından yapılan inceleme ve
usuli işlemler tekrarlanmaz. İlk derece mahkemesi tarafından verilen
kararın denetlenmesi anlamında sadece gerekli ve istinaf konusu
edilen hususlarda inceleme yapılarak karar verilir. Bu haliyle geniş
anlamda istinaf yeni baştan yargılama yapmak, dar anlamda istinaf
ise verilen kararın maddi ve hukuki denetimini yapmak olarak kabul
edilebilir. Bu nedenle, istinaf kavramından anlaşılması gerekenin
dar anlamda istinaf olduğu kabul edilmelidir.3
İstinaf mahkemesi ilk derece mahkemesindeki yargılama ile ilgili
hatalar dışında, ilk derece mahkemesince yapılan olgu tespitlerinin
doğruluğunu, ispat vasıtaları ile delillerin değerlendirilmesinde hata
olup olmadığını, delillerin tam olarak toplanıp toplanmadığını ve karar-
da hukuki hataların mevcut olup olmadığını denetler. Hukuk yargı-
lamasında istinaf incelemesinin sınırlarını, kamu düzeni ve resen
dikkate alınacak hususlar dışında, istinafa başvuran tarafın (veya
tarafların) vermiş oldukları dilekçeler belirler. 4 Bir başka ifadeyle,
istinaf kanun yolunda, (kanunda sınırları çizilen çerçevede) maddî
denetim (olgu denetimi) ile hukukî denetim birlikte yapılır ve bu
yönüyle de temyiz kanun yolundan ayrılır. Bir başka ifadeyle, tem-
yiz kanun yolunda kural olarak hukukî denetim yapılmakta iken,
istinafta hem yerel mahkemece yapılan maddi tespitler ve hem de
uygulanan normun yerindeliği denetlenmektedir.5
2 Ceza Muhakemesinde İstinaf El Kitabı, Adalet Bakanlığı Yayını, Ankara, 2007, s.4
(http://www.abgm.adalet.gov.tr/e-kutuphane/ %C4%B0stinaf/CEZA%20MUHAKEMES %C4%B0NDE %20%C4%B0ST%C4%B0NAF%20EL%20K%C4%B0TABI.pdf)
3 Adem Albayrak, Avukatlar İçin Sorularla Hukukta İstinaf El Kitabı, Ankara, 2016, s.5, 6
4 Murat Özgür Çiftçi, Medeni Yargılama Hukukunda İstinaf, Ankara, 2016, s.26
5 Ceza Muhakemesinde İstinaf El Kitabı, s.4
15
Bu denetim şekli yoluyla, maddî ve hukukî sorun istinaf mah-
kemesi tarafından incelenmiş olacaktır. Verildiği anda kesin olduğu
kanunda belirtilenler dışındaki istinaf kararları temyiz denetimine
tâbidir. Temyiz incelemesi sadece hukuka uygunluk denetimiyle
sınırlı olacaktır. Böylece temyiz mahkemesi içtihat birliği sağlama
şeklindeki asıl işlevini yerine getirebilecektir.
İstinaf kanun yolunda yeniden inceleme yapıldığından, kararın
doğru olmadığı sonucuna ulaşılması halinde ilk derece mahkemesi
kararı kaldırılarak istinaf mahkemesince yeniden bir karar verilmesi
mümkün iken, temyiz kanun yolunda hukuki denetim yapıldığından,
düzeltilerek onama kararı dışında, yeni bir karar verilmeyip, alt derece
mahkemesi kararı ancak bozulabilir. Bu nedenle istinaf mahkemesi
kararlarını bozma ya da onama olarak ifade etmek doğru değildir.6
Bununla birlikte, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a
bendinde sayılan durumlarda, bölge adliye mahkemesi, esası ince-
lemeden, sadece ilk derece mahkemesi kararlarını kaldırarak dosya-
nın kararı veren veya kendi yargı çevresinde uygun görülen bir ilk
derece mahkemesine ya da görevli ve yetkili ilk derece mahkeme-
sine gönderilmesine, duruşma yapmadan kesin olarak karar verir.
Yeni sistemde temyiz sonucu verilen kararlar hakkında, başka
bir üst yargı organının denetimi söz konusu değildir. Dolayısıyla
gerçek anlamda kanun yolu olduğu tartışılan karar düzeltme kanun
yolu da ortadan kaldırılmıştır.7
Bununla birlikte, istinaftan tamamen farklı olan, kesinleşmiş
kararların denetimi için öngörülen ve teknik bakımdan bir kanun
yolu olarak nitelendirilemeyen 8 yargılamanın yenilenmesi kanun
yolu yeni sistemde de varlığını devam ettirmektedir.
6 Adem Albayrak, age., s.6, 7
7 Hukuk Muhakemesinde İstinaf El Kitabı, s.10
8 Murat Özgür Çiftçi, age., s.20
II. BÖLÜM
ĠSTĠNAF MAHKEMELERĠNĠN KURULUġU, ORGANĠZASYONU VE
GÖREVLERĠ
19
ĠSTĠNAF MAHKEMELERĠNĠN KURULUġU,
ORGANĠZASYONU VE GÖREVLERĠ
İstinaf Mahkemelerinin kuruluşu, görevleri ve çalışma esasları
adli yargı bakımından 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri
ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında
Kanunda, idari yargı bakımından da 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununda düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeler uyarınca üç dereceli hale gelen yeni yargı
sistemimizde, ilk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı
başvurulabilecek ilk kanun yolu istinaf, gidilecek yargı yeri ise bölge
adliye/bölge idare mahkemeleri olacaktır. Temyiz incelemesi ise,
Yargıtay/Danıştay tarafından yapılacaktır.
1- Bölge Adliye Mahkemeleri
Bölge adliye mahkemeleri 5235 sayılı Kanunun 25. maddesi
uyarınca, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü
alınarak Adalet Bakanlığınca kurulur. Bölge adliye mahkemelerinin
yargı çevrelerinin belirlenmesine, değiştirilmesine veya bu mahke-
melerin kaldırılmasına Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilir. Ülkemizde Bölge adliye
mahkemeleri hâlihazırda; Ankara, Ġstanbul, Ġzmir, Antalya,
Samsun, Gaziantep ve Erzurum İllerinde kurulmuştur.
Bölge adliye mahkemeleri, başkanlık, ceza daireleri başkanlar
kurulu, hukuk daireleri başkanlar kurulu, daireler, bölge adliye
20
mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı, bölge adliye mahkemesi ada-
let komisyonu ve müdürlüklerden oluşur.
Her bölge adliye mahkemesinde bir başkan bulunur. Başkanlık,
başkan ile yazı işleri müdürlüğünden oluşur.
Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulu ve hu-
kuk daireleri başkanlar kurulu, bölge adliye mahkemesi başkanı ve
ilgili dairelerin başkanlarından oluşur.
Bölge adliye mahkemesi başkanının bulunmadığı hallerde kuru-
lun başkanlığını ilgili daire başkanlarından kıdemli olanı yerine geti-
rir.
Daire başkanının mazereti halinde, o dairenin kıdemli üyesi
kurula katılır.
Bölge adliye mahkemeleri, hukuk ve ceza dairelerinden oluşur.
Her bölge adliye mahkemesinde en az üç hukuk ve en az iki ceza
dairesi bulunur. Gerekli hallerde dairelerin sayısı, Adalet Bakanlığı-
nın önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca artırılıp
azaltılabilir. Dairelerde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur.
Her bölge adliye mahkemesinde bir Cumhuriyet başsavcılığı
bulunur. Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı, Cumhuriyet
başsavcısı ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısından oluşur. En kıdemli
Cumhuriyet savcısı, Cumhuriyet başsavcı vekili olarak görev yapar.
Her bölge adliye mahkemesinde bir bölge adliye mahkemesi
adalet komisyonu bulunur. Komisyon, bölge adliye mahkemesi başka-
nının başkanlığında, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca daire
başkanları arasından belirlenen bir asıl üye ile bölge adliye mahkemesi
Cumhuriyet başsavcısından oluşur. Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu ayrıca daire başkan veya üyeleri arasından bir yedek üye
belirler. Başkanın yokluğunda en kıdemli daire başkanı, Cumhuriyet
başsavcısının yokluğunda Cumhuriyet başsavcı vekili ve asıl üyenin
yokluğunda yedek üye komisyona katılır. Komisyon eksiksiz toplanır
ve çoğunlukla karar verir.
21
Bölge adliye mahkemesi başkanlığında, dairelerinde, Cumhuriyet
başsavcılığında ve adalet komisyonunda birer yazı işleri müdürlüğü,
Cumhuriyet başsavcılığında ayrıca bir idari işler müdürlüğü ile ihti-
yaç duyulan diğer müdürlükler kurulur. Her müdürlükte bir müdür
ile yeterli sayıda memur bulunur. Müdürlüklerde çalışanların atama,
disiplin ve diğer özlük işlerinde adli yargı ilk derece mahkemelerinde
görevli personelin tabi oldukları hükümler uygulanır.
Bölge adliye mahkemeleri; adli yargı ilk derece mahkemelerince
verilen ve kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılacak başvu-
ruları inceleyip karara bağlamak ve kanunlarla verilen diğer görevleri
yapmakla görevlidir.
Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulu ve
hukuk daireleri başkanlar kurulu kendi aralarında toplanır ve aşağı-
daki görevleri yaparlar:
- Daireler arasında çıkan iş bölümü uyuşmazlıklarını karara
bağlamak,
- Re'sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya
ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakeme-
leri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna
başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mah-
kemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki karar-
lar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahke-
mesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar
arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilme-
sini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleye-
rek Yargıtay Birinci Başkanlığından istemek,
- Kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek.
Benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza
dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu
mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza
dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık
bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi hakkında
22
4.2.1983 tarihli ve 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 45 inci maddesi
kıyas yoluyla uygulanır.
Başkanlar kurulu eksiksiz toplanır ve çoğunlukla karar verir.
Gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak bölge adli-
ye mahkemeleri ceza ve hukuk daireleri arasındaki iş bölümü,
Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenir.
Bölge adliye mahkemesi hukuk/ceza dairelerinin görevleri;
- Adli yargı ilk derece hukuk/ceza mahkemelerinden verilen ve
kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılan başvuruları inceleyip
karara bağlamak,
- Yargı çevresi içerisinde bulunan adli yargı ilk derece hukuk/
ceza mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek,
- Yargı çevresindeki yetkili adli yargı ilk derece hukuk/ceza
mahkemesinin bir davaya bakmasına fiili veya hukuki bir engel çıktığı
veya iki mahkemenin yargı sınırları kapsamının belirlenmesinde
tereddüt edildiği takdirde, o davanın bölge adliye mahkemesi yargı
çevresi içerisinde başka bir hukuk/ceza mahkemesine nakline veya
yetkili mahkemenin tayinine karar vermek,
- Hakem kararına karşı açılan iptal davalarını karara bağla-
mak(6100 sayılı Kanun md. 439),
- Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.
Her daire, bir başkan ve iki üyenin katılmasıyla toplanır. Gö-
rüşmeler gizli yapılır, kararlar çoğunlukla verilir. İş yoğunluğu dik-
kate alınarak, üye sayısının yeterli olması hâlinde dairelerde birden
fazla heyet oluşturulabilir. Oluşturulan diğer heyetlere, Hâkimler ve
Savcılar Kurulunun belirleyeceği üye başkanlık eder. Hukukî veya fiilî nedenlerle bir daire toplanamazsa, bölge ad-
liye mahkemesi başkanının kararıyla diğer dairelerden, bu da mümkün olmazsa, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca diğer bölge adliye mahkemelerinden yetkili olarak görevlendirilen üyeler-le eksiklik tamamlanır. Daire başkanının hukukî veya fiilî nedenlerle
23
bulunamaması halinde dairenin en kıdemli üyesi daireye başkanlık yapar.
Bölge adliye mahkemelerinin yargı çevresinin değişmesi halin-
de, bu değişikliğin uygulanması için Resmî Gazetede belirlenen
tarihten önce ilk derece mahkemelerince verilen kararların istinaf
incelemesinde, karar tarihi itibarıyla yetkili bölge adliye mahkeme-
lerince yargı çevresinin değiştiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı veri-
lemez. Yargı çevresinin değiştirilmesinden önce istinaf incelemesin-
den geçen dosyalar, yeniden istinaf incelemesine konu edilmesi
halinde de ilk incelemeyi yapan bölge adliye mahkemesince sonuç-
landırılır.
Bölge adliye mahkemelerinin yargı çevresinin değişmesi halin-
de, bu değişikliğin uygulanması için Resmî Gazetede belirlenen
tarihten önce bölge adliye mahkemeleri Cumhuriyet başsavcılığınca
açılan soruşturmalar ile bölge adliye mahkemelerinde yürütülmekte
olan kovuşturmalarda yargı çevresinin değiştiği gerekçesiyle yetki-
sizlik kararı verilemez. Soruşturma neticesinde açılacak kamu dava-
ları da aynı yer bölge adliye mahkemesinde görülür.
2- Bölge idare Mahkemeleri
Bölge idare mahkemeleri ise 2576 sayılı Kanunun 2. maddesi
uyarınca, Adalet Bakanlığınca kurulur ve yargı çevreleri tespit olunur.
Bölge idare mahkemelerinin kuruluş ve yargı çevrelerinin tespitinde,
İçişleri, Maliye Bakanlıkları ile Gümrük ve Tekel Bakanlığının görüşleri
alınır. Bu mahkemelerin kaldırılmasına veya yargı çevrelerinin değişti-
rilmesine, İçişleri, Maliye Bakanlıkları ile Gümrük ve Tekel Bakanlığı-
nın görüşleri alınarak, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilir. Bölge idare mahkemeleri;
Ankara, Ġstanbul, Ġzmir, Bursa, Konya, Samsun, Gaziantep
ve Erzurum İllerinde kuruludur. Bölge idare mahkemeleri, başkan-
lık, başkanlar kurulu, daireler, bölge idare mahkemesi adalet komisyo-
nu ve müdürlüklerden oluşur.
24
Bölge idare mahkemelerinde biri idare diğeri vergi olmak üzere
en az iki daire bulunur. Gerekli hâllerde dairelerin sayısı, Adalet
Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca
artırılıp azaltılabilir. Dairelerde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur.
Bölge idare mahkemesi başkan ve üyeliklerine Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulunca atama yapılır.
Bölge idare mahkemeleri; istinaf başvurularını inceleyip karara
bağlamak, yargı çevresindeki idare ve vergi mahkemeleri arasında
çıkan görev ve yetki uyuşmazlıklarını kesin karara bağlamak ve diğer
kanunlarla verilen görevleri yapmakla görevlidir.
Bölge idare mahkemesi başkanlar kurulu, bölge idare mahkemesi
başkanı ile daire başkanlarından oluşur. Bölge idare mahkemesi
başkanının bulunmadığı hâllerde kurula daire başkanlarından en
kıdemli olan başkanlık eder. Daire başkanının mazereti hâlinde, o
dairenin en kıdemli üyesi kurula katılır.
Bölge idare mahkemesi başkanlar kurulu eksiksiz toplanır ve
çoğunlukla karar verir. Kurulun görevleri şunlardır:
- Daireler arasında çıkan iş bölümü uyuşmazlıklarını karara
bağlamak.
- Benzer olaylarda, bölge idare mahkemesi dairelerince veri-
len kesin nitelikteki kararlar arasında veya farklı bölge idare mah-
kemeleri dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında aykı-
rılık veya uyuşmazlık bulunması hâlinde; resen veya ilgili bölge
idare mahkemesi dairelerinin ya da istinaf yoluna başvurma hakkı
bulunanların bu aykırılığın veya uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli
olarak istemeleri üzerine, istemin uygun görülmesi hâlinde kendi
görüşlerini de ekleyerek Danıştay Başkanlığına iletmek.
- Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.
Bölge idare mahkemesi dairelerinin görevleri şunlardır:
25
- İlk derece mahkemelerince verilen ve istinaf yolu açık olan
nihai kararlara karşı yapılan istinaf başvurularını inceleyerek karara
bağlamak.
- İlk derece mahkemelerince yürütmenin durdurulması is-
temleri hakkında verilen kararlara karşı yapılan itirazları inceleyerek
karara bağlamak.
- Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemeleri ara-
sındaki görev ve yetki uyuşmazlıklarını çözmek.
- Yargı çevresi içinde bulunan yetkili ilk derece mahkemesi-
nin bir davaya bakmasına fiili veya hukuki bir engel çıktığı veya iki
mahkemenin yargı çevresi sınırlarında tereddüt edildiği veya iki
mahkemenin de aynı davaya bakmaya yetkili olduklarına karar
verdikleri hâllerde; o davanın bölge idare mahkemesi yargı çevresi
içinde bulunan başka bir mahkemeye nakline veya yetkili mahke-
menin tayinine karar vermek.
- Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.
İki dairenin görevine ilişkin davalar, ilgili dairenin isteği üzeri-
ne o dairelerin birlikte yapacakları toplantıda karara bağlanır. Bu
toplantıya daire başkanlarından kıdemli olan katılır ve başkanlık
eder. Toplanma ve görüşme yeter sayısı beştir. Kararlar oy çoklu-
ğuyla verilir. Bu davalar, istemde bulunan ilgili dairenin esas ve
karar numaralarını alır.
Gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak bölge idare
mahkemesi daireleri arasındaki iş bölümü, Hâkimler ve Savcılar
Kurulu tarafından belirlenir.
Her daire, bir başkan ve iki üyenin katılımıyla toplanır. Görüşme-
ler gizli yapılır, kararlar çoğunlukla verilir. Hukuki veya fiili neden-
lerle bir daire toplanamazsa, bölge idare mahkemesi başkanının
kararıyla diğer dairelerden; bu da mümkün olmazsa, Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulunca diğer bölge idare mahkemelerinden
yetkili olarak görevlendirilen üyelerle eksiklik tamamlanır. Daire
26
başkanının hukuki veya fiili nedenlerle bulunamaması hâlinde dairenin
en kıdemli üyesi daireye başkanlık yapar.
III. BÖLÜM
HUKUK YARGILAMASINDA ĠSTĠNAF KANUN YOLU
29
HUKUK YARGILAMASINDA ĠSTĠNAF KANUN YOLU
1- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNUN KONUSU
İstinaf kanun yolunun konusu ilk derece mahkemesindeki
yargılama ve yargılama sonucu verilen kararların denetlenmesidir.
Bu denetim, dava konusunun ilk derece mahkemesi tarafından gerek
usuli gerekse maddi açıdan doğru ele alınıp alınmadığı ve hukuka
uygun bir karara ulaşılıp ulaşılmadığı hususlarını kapsar. Ġstinaf
dilekçesinde ileri sürülmüĢ olmak kaydıyla tüm ihtilaflı konular
istinaf incelemesine ve bu inceleme sonunda verilen karar konu edilir.
İlk derece mahkemesinde ileri sürülüp kabul veya reddedilen bir
talep istinaf ya da katılma yoluyla istinafa konu edilmediyse sonradan
istinaf mahkemesinde ileri sürülemez, talep genişletilemez. 9
Özetle, istinaf incelemesi, kamu düzenine aykırılık halleri
hariç olmak üzere, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı
olarak yapılır (HMK md. 355).
Bu noktada, hukuk yargılamasının ve dolayısıyla da istinaf kanun
yolunun temel ilkelerine önemli bir istisna getiren “kamu düzeni”
kavramına açıklık getiren bir Yargıtay kararının ilgili bölümünü pay-
laşmak yararlı olacaktır.
“İsviçre Federal Mahkemesi kamu düzeni kavramını; „Bir kura-
lın kamu düzenine ilişkin sayılması için bu kurala aykırılığın, ülkenin
hukuk düzeninin temel ilkelerinden birisiyle çatışması, ya da ülkenin
genel hukuk duygusunu ağır şekilde zedelemesi zorunludur (Kaneti
Selim, İsviçre Federal Mahkemesi'nin Borçlar Hukuku Kararları,
9 Murat Özgür Çiftçi, age., s.49
30
Ankara, 1968, sh. 22)‟ şeklinde ifade etmiştir. Kamu düzeni kavra-
mı yargısal içtihatlara da konu olmuş bulunmaktadır. Anayasa Mah-
kemesi 28.01.1964 gün ve 63/128 E., 64/8 K. sayılı kararında kamu
düzeni deyiminin; toplumun huzur ve sükununun sağlanmasını,
devletin ve devlet teşkilatının muhafazasını hedef tutan her şeyi
ifade ettiği, bir başka deyişle toplumun her sahadaki düzeninin
temelini teşkil eden bütün kuralları kapsadığı sonucuna varmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 12.12.1990 gün ve 1990/3-527,
1990/627 sayılı kararında bir kuralın kamu düzeni ile ilgisinin ülke-
nin sosyal, ekonomik, ekinsel (kültürel) ve tarihsel gerçeklerine
göre belirlenmesi gerektiği; sözü edilen gerçeklerin, kuralın vazge-
çilmezliğini, toplumsal yararını ortaya koyması durumunda kuralın
kamu düzeni ile ilgisinin mevcut olduğu ifade edilmiştir. Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu'nun 28.11.1973 gün ve 609/959 sayılı kararında
ise „kamu düzeni kavramı, benzer yönler olmakla beraber her ülke-
nin, o ülkenin kendisine özgü tarihsel, sosyal, ekonomik ve diğer
koşulların oluşturduğu özel bir anlam taşır‟ hükmüne yer verilmiştir.
Kamu düzeni, öğretide kamu yararı düşüncesi ile konulmuş özel
hukuk düzeni olarak kabul edilmektedir. Kamu düzeni, toplum için-
de yaşayan fertlerin kamu yararına olarak uymak zorunda oldukları
kuralların bütün olup, bu kuralların borç ilişkisi bakımından özelliği,
kişisel iradeleri sınırlandırmış bulunmasında gözükmektedir (Esener
Turhan, Borçlar Hukuku, 1, Ank. 1969, sh. 203). Bir başka deyişle;
genellikle devletin yararına konulmuş bulunmaları nedeniyle bu
kurallar tarafların iradelerine karşı korunmaktadır. Yukarıdaki gö-
rüşler birleştirilip incelendiğinde şu sonuca varılabilir: Bir kuralın
kamu düzeni ile ilgisi, ülkenin sosyal, ekonomik, kültürel ve tarihsel
gerçeklerine göre belirlenmelidir. Diğer bir deyimle, sözü edilen
gerçekler kuralın vazgeçilmezliğini; toplumsal yararını ve hukuk
düzeninin korunmasına yönelik amacını ortaya koyuyorsa, kuralın
kamu düzeni ile ilgisi kabul edilmelidir. Bilimsel içtihatlarda kamu
düzeninin zamana ve mekana göre değişiklik gösterdiği kabul edil-
mekte devletlerin vazgeçemeyeceği temel ilkelerde kamu düzenine
ilişkin olarak değerlendirme yapıldığı anlaşılmaktadır. Özel hukukta
kamu nitelikli kurallar genellikle aile, miras ve eşya hukukunda yer
31
almakta ayrıca, Gümrük Kanunları, Vergiye İlişkin Mevzuat, Nesebe
İlişkin Mevzuat vb. Türk Hukuku açısından kamu düzeninden sayıl-
dığından devletin müdahalesine açık olarak değerlendirilmektedir.”10
Bu açıklamadan, HMK‟nın 114. maddesinde düzenlenen genel
dava şartları ile başka kanunlarda bulunan özel dava şartlarının11
kamu düzeninden olduğu ve re‟sen dikkate alınacağı sonucu çık-
maktadır.
İstinaf kanun yolunun söz konusu olduğu yeni sistemde ilk dere-
ce mahkemeleri ile Yargıtay arasında doğrudan ilişki sadece bölge
adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararını usul ve esas
bakımından hukuka uygun bulması üzerine, başvurunun esastan
reddine karar verdiği durumlarda söz konusu olacaktır.12
2- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNA BAġVURULAMAYAN
KARARLAR
Kanunlardaki özel hükümlerle istinaf edilemeyeceği düzenlenen
kararlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz.
Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar,
mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir.
Dolayısıyla bu tür hatalar nedeniyle istinaf yoluna başvurulamaz.
Yine yargılamayı etkilemeyen, hukuki yarar bulunmayan ve ilk
derece mahkemesi tarafından düzeltilebilecek olan hususlar da istinaf
konusu yapılamaz.13
Ara karar ile hükmedilen tedbir ve iştirak nafakaları tek başına
istinaf edilemez.
10 Y.15.HD, 12.05.2014, E: 2014/2183, K: 2016/3226
11 Ejder Yılmaz, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Ankara, 2013, s.785, 786
12 Murat Özgür Çiftçi, age., s.27
13 Ahmet Başözen vd, Hukuk Yargılamasında İstinaf ve İstinaf Sonrası Temyiz El Kitabı, Kayseri Barosu Yayını, s.5
32
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenme-
sine Dair Kanun gereğince verilen kararlar istinaf edilemez.
Adli yardım talebinin kabul veya reddine dair kararlar istinaf
edilemez. Adli yardım talebinin reddine ilişkin kararlara karşı, tebli-
ğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe
vermek suretiyle itiraz edilebilir. Kararına itiraz edilen mahkeme,
itirazı incelemesi için dosyayı o yerde adli yardım talebi yapılan
hukuk mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde,
numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için
birinci daireye, o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkeme-
sinin tek dairesi bulunması hâlinde ise aynı işlere bakmakla görevli
en yakın mahkemeye gönderir. Ġtiraz incelemesi neticesinde
verilen karar kesindir (HMK md. 337/2).
HMK‟nın 400 vd. maddelerinde düzenlenmiş bulunan delil tes-
pitine ilişkin kararlar ile delil tespitine itiraz üzerine verilen kararlar
hakkında da istinaf yoluna başvurulamaz. Zira Delil tespiti dosyası,
asıl dava dosyasının eki sayılır ve onunla birleştirilir (HMK md. 405).
Ġcra Ġflas Kanunu uyarınca, icra mahkemesince;
- İcra İflas Kanununun 85 inci maddesinin uygulanma biçimi,
- İcra dairesi tarafından hesaplanan vekâlet ücreti,
- İcra İflas Kanununun 103 üncü maddesinin uygulanma biçimi
ve bu maddede düzenlenen davetiyenin içeriği,
- Yediemin ücreti, yediemin değiştirilmesi, hacizli taşınır mal-
ların muhafaza şekli,
- Kıymet takdirine ilişkin şikâyet,
- İhaleye katılabilmek için teminat yatırılması ve teminatın
miktarı, satışın durdurulması, satış ilânının iptali, süresinde satış
istenmemesi nedeniyle satışın düşürülmesi,
- İcra İflas Kanununun 263 üncü maddenin uygulanma biçimi,
33
- İflâs idaresinin oluşturulması, icra mahkemesinin iflâs ida-
resinin işlemleri hakkında şikâyet üzerine verdiği kararlara karşı,
- İflâs idare memurunun ücret ve masrafları hakkındaki hesap
pusulası ve 36 ncı maddeye göre icranın geri bırakılmasına ilişkin
kararları kesindir. Bu kararlara karşı istinaf kanun yolu kapalıdır (İİK
md. 363).
Türk Ticaret Kanununun 268/3, 310/2, 343, 392, 399/6, 7,
405, 410/2, 412, 437/5, 440/2, 441/3, 597/2, 614/3, 1310/4. mad-
delerindeki hükümler kesindir, bu kararlar aleyhine istinaf kanun
yoluna başvurulamaz.
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 21. maddesindeki
düzenlemeye göre, kooperatife ayni sermaye konması ve ana
sözleşmede aynların değerinin tespit edilmemiş olması halinde, bu
tespit kurucular tarafından toplantıya çağrılacak ilk genel kurulda
ortak adedinin 2/3‟ünü temsil eden ortakların çoğunluğu ile seçile-
cek bilirkişi tarafından yapılır. Ortakların 2/3‟ünün birleşmesi müm-
kün olmayan hallerde bilirkişinin seçimi sulh hukuk mahkemesinden
istenir. Seçilen bilirkişi veya bilirkişiler tarafından verilen rapora
karşı tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içinde mahalli sulh hukuk
mahkemesine itiraz edilebilir. Mahkemenin vereceği karar kesindir.
Dolayısıyla bu karar aleyhine istinaf kanun yoluna başvuru mümkün
değildir (KoopK md. 21).
3533 sayılı Kanun uyarınca, katma bütçe ile idare edilen
daireler, belediyeler, özel bütçe ile idare olunan veya sermayesinin
tamamı Devlet, belediye veya özel idarelere ait olan daire ve mües-
seselerin veya bu daire ve müesseselerden biriyle genel bütçeye
dahil dairelerden biri arasında çıkan uyuşmazlıklar, bulunduğu yerin
ve taşınmaza ilişkin uyuşmazlıklarda, taşınmazın aynına yönelik
olanlar hariç olmak üzere o taşınmazın bulunduğu yerin ve taraflar
değişik yerlerde bulunuyorlarsa davalı durumunda olan daire veya
müessesenin ve davalılar birden çok olduğu takdirde bunlardan
birinin bulunduğu yerin yüksek dereceli hukuk mahkemesi başkanı
veya hakimi tarafından hakem sıfatıyla çözümlenir. Hakemler tara-
34
fından verilecek kararlar kesindir ve tescile tabi değildir. Bu kararlar
aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulamaz (3533 s.K md. 4, 6).14
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu ĠĢ SözleĢmesi Kanunu-
nun 9 ve 16. maddelerinde belirtilen mahkeme kararları ile 17. mad-
dedeki Yüksek Hakem Kurulu kararları kesindir. Bu kararlar aleyhine
de istinaf kanun yoluna başvurulamaz.
3- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNDA ZAMAN BAKIMINDAN
UYGULAMA
6100 sayılı Kanunun 3/2. fıkrası uyarınca: “Bölge adliye mahke-
melerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında,
kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236
sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde
hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosya-
lar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.”
Bu düzenlemeye göre ancak 20.07.2016 tarihinden sonra
verilen nihai kararlar aleyhine istinaf kanun yoluna başvurula-
bilecektir. Bir başka ifadeyle karar 20.07.2016 tarihinden önce ve-
rilmiş ise temyiz kanun yoluna başvurulabilecektir.
Bu noktada önemle belirtmek gerekir ki, 20.07.2016 tarihine
kadar aleyhine temyiz yoluna baĢvurulmuĢ bir karar hakkın-
da 1086 sayılı HUMK’nın istinafa iliĢkin hükümler eklenme-
den önceki haline göre iĢlem yapılacaktır. Dolayısıyla bu
kararın bozulması sonrasında verilecek kararlar da temyiz
kanun yoluna tabi olacak, bu kararlar kesinleşinceye kadar
hiçbir aşamada istinaf kanun yolunda incelenemeyecektir.15
Bir başka ifadeyle, karar 20.07.2016 tarihinden sonra verilmiş
olsa da, öncesinde bir temyiz incelemesi yapılmışsa bu dosyalar
temyiz kanun yoluna tabi olacaktır.
14 Adem Albayrak, age., s.19-21
15 Hukuk Muhakemesinde İstinaf El Kitabı, s.35, 36
35
7101 sayılı Kanunla yapılan değişiklik uyarınca, tahkim yargı-
lamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli
ve yetkili mahkeme, konusuna göre tahkim yeri asliye hukuk ya da
asliye ticaret mahkemesidir. Tahkim yeri belirlenmemiş ise görevli
mahkeme, konusuna göre tahkim yeri asliye hukuk ya da asliye
ticaret mahkemesi, yetkili mahkeme ise davalının Türkiye‟deki yer-
leşim yeri, oturduğu yer veya işyeri mahkemesidir (HMK md.
410/1).
İcra ve İflas Kanununun Geçici 7. maddesi gereğince, Kanunun
363. maddesinde sayılan davalarda 20.07.2016 tarihinden önce veri-
len kararlar hakkında, bu davalarda verilen kararlar kesinleşinceye
kadar temyiz ve karar düzeltme yollarına başvurulabilecektir.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun Geçici 1. maddesi
uyarınca da, iş mahkemelerince 20.07.2016 tarihinden önce veri-
len kararlar hakkında, bu davalarda verilen kararlar kesinleşinceye
kadar Yargıtay tarafından sonuçlandırılır. Bu kararlar hakkında İş
Mahkemeleri Kanununun bu Kanunla yapılan değişiklikten önceki
temyize ilişkin hükümleri uygulanır.
4- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNA BAġVURABĠLECEK
OLANLAR
İstinaf kanun yoluna davanın tarafları başvurabilir.
Ġhtiyari dava arkadaĢlığında dava arkadaşlarının her biri
birbirinden bağımsız olarak başvuru hakkına sahiptir.
Zorunlu dava arkadaĢlığında ise dava arkadaşları istinaf
yoluna birlikte başvurabilirler.16
ÇekiĢmesiz yargı iĢlerinde verilen kararlara karşı hukuki
yararı bulunan ilgililer, istinaf yoluna başvurabilirler (HMK md. 387).
16 Ahmet Başözen vd, agy, s.6
36
5- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNDA YETKĠ
Yetkili istinaf mercii, istinaf başvurusuna konu kararı veren ilk
derece mahkemesinin yetki alanında bulunduğu bölge adliye mah-
kemesidir.
Bölge adliye mahkemesinin yetkisi kesindir. Bu hususta yetki
sözleşmesi yapılamaz.
Ancak kanunun izin verdiği hallerde yapılan geçerli bir yetki
sözleşmesi uyarınca, genel yetkili mahkemeden başka bir mahkemede
açılan davalarda da kararı veren ilk derece mahkemesinin yetki
alanında bulunduğu bölge adliye mahkemesi yetkili olacağından,
böylesi bir durumda, zımni olarak yetkili istinaf mahkemesi de belir-
lenmiş olmaktadır.17
6- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNDA SÜRE
a) BaĢvuru süreleri
6100 sayılı HMK uyarınca istinaf yoluna başvuru süresi kural
olarak iki haftadır. Bu süre tebliğ ile başlar (HMK md. 345).
İstinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı
bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, iki hafta içinde
vereceği cevap dilekçesi ile (katılma yoluyla) istinaf başvurusu
yapabilir (HMK md. 347, 448).
ÇekiĢmesiz yargı iĢlerinde verilen kararlara karşı hukuki
yararı bulunan ilgililer, kararın öğrenilmesinden itibaren iki hafta
içinde, bu Kanun hükümleri dairesinde istinaf yoluna başvurabilirler
(HMK md. 387).
İstinaf isteminin ilk derece mahkemesince reddi kararına karşı
istinaf süresi bir haftadır. İstinaf istemine konu kararı veren mah-
17 Adem Albayrak, age., s.35
37
keme, istinaf dilekçesinin kanuni süre geçtikten sonra verildiği veya
istemin kesin olan bir karara ilişkin olduğu gerekçesiyle istinaf dilekçe-
sinin reddine karar verirse, bu ret kararına karşı tebliği tarihinden
itibaren bir hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilir (HMK md. 346).
Esas hüküm bakımından istinaf yolu açık bulunan dava ve işlerde
hâkimin reddi talebi hakkındaki merci kararlarına karşı tefhim veya
tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde istinaf yoluna başvuru-
labilir (HMK md. 43/2).
İstinaf kanun yoluna başvuru için gerekli harç ve giderlerin hiç
ödenmemesi veya eksik ödenmesi nedeniyle mahkeme tarafından
verilen bir haftalık kesin süre içinde tamamlanmasına dayalı olarak
verilen başvurunun yapılmamış sayılmasına dair karara karşı bir
hafta içinde istinaf yoluna başvurulması halinde, 346 ncı maddenin
ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır (HMK md. 344, 346).
6100 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümleri, iş mah-
kemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanır ve kanun yolu-
na baĢvuru süresi, ilamın taraflara tebliğinden itibaren iş-
lemeye başlar (7036 s. İş. Mah.K. md. 7). Dolayısıyla iş mahkemesi
kararlarına karşı istinaf yoluna başvuru süresi, (katılma yoluyla
istinafa ilişkin hükümler saklı olmak üzere) kararın tebliğinden itiba-
ren iki haftadır.
İcra ve İflas Kanununun 363. maddesi gereğince, istinaf yoluna
başvuru süresi tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren on gündür.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 103/1 ve HMK‟nın 341/5.
fıkraları uyarınca, vakıf senedinin tescil ve tadili istemiyle açılan
davalarda istinaf süresi kararın ilgililere tebliğ tarihinden itibaren
1 aydır.18
Asliye ticaret mahkemeleri tarafından iflasa ve iflasın kaldırılma-
sına ilişkin kararlar ile iflasın ertelenmesi veya kapanması hakkında
18 Adem Albayrak, age., s.39
38
verilen kararlar aleyhine istinaf yoluna başvuru süresi on gündür
(İİK md. 164, 179/C, 182).
Asliye ticaret mahkemeleri tarafından konkordatoya ilişkin hükme
ve konkordatonun feshi talebi üzerine verilen kararlara karşı istinaf
yoluna başvuru süresi on gündür (İİK md. 299, 307).
İstinaf başvurusu fiziki ortamda yapılacaksa sürenin son günü
mesai bitimine kadar, UYAP ortamında yapılacaksa sürenin son günü
(gece) saat 00:00‟a kadar yapılabilir (HMK Yntl. md. 48/7, 10).
Elde olmayan sebeplerle, kanunda belirtilen süre içinde istinaf
başvurusu yapılamaması halinde, başvurunun süresinde yapılama-
masına sebep olan engelin ortadan kalkmasından itibaren iki
hafta içinde bölge adliye mahkemesinden eski hale getirme
talebinde bulunabilir. Bu taleple birlikte istinaf baĢvurusu da yapılır.
Zira süresinde yapılamayan işlemin de eski hale getirme talebinde
bulunmak için öngörülen süre içinde yapılması zorunludur (HMK
md. 95-98).
Sürelerin bitmesi (adli) tatil zamanına rastlarsa, bu süreler
ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren
bir hafta uzatılmış sayılır (HMK md. 104).
HMK‟nın 103/1. fıkrası uyarınca aşağıdaki dava ve işler adli tatilde
de görülür;
- İhtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve delillerin tespiti gibi geçici
hukuki koruma, deniz raporlarının alınması ve dispeçci atanması talep-
leri ile bunlara karşı yapılacak itirazlar ve diğer başvurular hakkında
karar verilmesi,
- Her çeşit nafaka davaları ile soybağı, velayet ve vesayete
ilişkin dava ya da işler,
- Nüfus kayıtlarının düzeltilmesi işleri ve davaları,
- Hizmet akdi veya iş sözleşmesi sebebiyle işçilerin açtıkları
davalar,
39
- Ticari defterlerin kaybından dolayı kayıp belgesi verilmesi
talepleri ile kıymetli evrakın kaybından doğan iptal işleri,
- İflas ve konkordato ile sermaye şirketleri ve kooperatiflerin
uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırılmasına ilişkin işler ve davalar,
- Tahkim hükümlerine göre, mahkemenin görev alanına giren
dava ve işler,
- Çekişmesiz yargı işleri,
- Kanunlarda ivedi olduğu belirtilen veya taraflardan birinin
talebi üzerine, mahkemece ivedi görülmesine karar verilen dava ve
işler,
Dolayısıyla bu dava ve işler bakımından, istinaf süresi adli
tatilde de iĢlemeye devam eder.
HMK‟nın 304 ve 305. maddelerinde düzenlenmiş bulunan
hükmün tashihi ve tavzihine iliĢkin talepler istinaf süresi-
ni kesmez, süre kararın tebliği ile başlar.
Tashihe veya tavzihe konu edilen hususlar da istinaf nedeni
yapılabilir. Başka istinaf nedeni yok ise, istinaf başvurusu sonrasın-
da ayrıca tashih veya tavzih talep edilip, talep kabul edildiği takdir-
de istinaf talebinden vazgeçilebilir.
b) Sürenin geçirilmesinin sonuçları ve verilebilecek karar
lar
İstinaf istemine konu kararı veren mahkeme, istinaf dilekçesinin
kanuni süre geçtikten sonra verildiği gerekçesiyle istinaf dilekçesinin
reddine karar verir ve kararı ilgilisine tebliğ eder. Bu karara karşı
tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde istinaf yoluna başvuru-
labilir (HMK md. 346).
Yukarıdaki hükme göre başvurunun süresinde olup olmadığını
saptama görevi ilk derece mahkemesinde olmakla birlikte, bu husus
gözetilmeden, dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesi
halinde, bölge adliye mahkemesi dosya üzerinde yapılacak ön ince-
40
leme sonunda, başvurunun süresi içinde yapılmadığını tespit ederse
başvurunun reddine karar verir (HMK md. 352) .
“Asliye Hukuk Mahkemelerince verilen kararların yasal süre
geçtikten sonra temyiz edilmesi veya temyiz kabiliyetinin bulunmaması
halinde, yerel mahkemece temyiz isteminin reddine karar verilmeden
dosyanın Yargıtay'a gönderilmesi durumunda, Yargıtay'ca da inceleme
yapılabileceğine ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 2494
sayılı Kanunla değişik 432/4. maddesine göre bu konuda bir karar
verilmek üzere dosyanın mahalline geri çevrilmeden doğrudan
doğruya Yargıtay'ca da temyiz isteminin reddine karar verilebi-
leceğine,”19
Fakat bölge adliye mahkemesi istinaf dilekçesinin süre yönünden
reddine ilişkin kararı yerinde görmezse, ilk istinaf dilekçesine göre
gerekli incelemeyi yapar (HMK md. 346/2).
Süresi içinde yapılmadığı gerekçesiyle başvurunun reddine
bölge adliye mahkemesi tarafından karar verilmesi halinde ve
(diğer koşullar da mevcut ise) bu karara karşı temyiz yoluna baş-
vurulabilir.20
Buna karşılık, İcra ve İflas Kanununa tabi işlerde istinaf yoluna
başvuru, yasal süre geçtikten sonra yapılmış olmasına rağmen
başvurunun reddine karar verilmemiş ise bölge adliye mahkemesi
başvuruyu geri çevirmeyip doğrudan kesin karara bağlar.
7- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNA BAġVURUNUN
SINIRLARI
İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati
tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü
halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karĢı istinaf yoluna
başvurulabilir (HMK md. 341/1).
19 YİBK, 01.06.1990, E: 1989/3, K: 1990/4 20 Adem Albayrak, age., s.43
41
Ayrıca ilk derece mahkemelerinin diğer kanunlarda temyiz edile-
bileceği veya haklarında Yargıtay‟a başvurulabileceği belirtilmiş olup
da bölge adliye mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlere
ilişkin nihai kararlarına karşı, bölge adliye mahkemelerine başvuru-
labilir (HMK md. 341/5).
Ancak, manevi tazminat taleplerine iliĢkin olanlar hariç
olmak üzere, miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen
malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Alacağın bir kısmının
dava edilmiş olması durumunda üçbin Türk Liralık kesinlik sınırı
alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş
olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü
üçbin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz
(HMK md. 341/2-4).
İcra İflas Kanunu uyarınca: “İcra mahkemesince 85 inci mad-
denin uygulanma biçimi, icra dairesi tarafından hesaplanan vekâlet
ücreti, 103 üncü maddenin uygulanma biçimi ve bu maddede düzen-
lenen davetiyenin içeriği, yediemin ücreti, yediemin değiştirilmesi,
hacizli taşınır malların muhafaza şekli, kıymet takdirine ilişkin şikâyet,
ihaleye katılabilmek için teminat yatırılması ve teminatın miktarı,
satışın durdurulması, satış ilânının iptali, süresinde satış istenme-
mesi nedeniyle satışın düşürülmesi, 263 üncü maddenin uygulanma
biçimi, iflâs idaresinin oluşturulması, icra mahkemesinin iflâs idare-
sinin işlemleri hakkında şikâyet üzerine verdiği kararlara karşı, iflâs
idare memurunun ücret ve masrafları hakkındaki hesap pusulası ve
36 ncı maddeye göre icranın geri bırakılmasına ilişkin kararları dışın-
daki kararlarına karşı, ait olduğu alacak, hak veya malın değer veya
miktarının yedi bin Türk Lirasını geçmesi şartıyla istinaf yoluna
başvurulabilir (İİK md. 363).
Öte yandan, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerine ilişkin
olanlar dışındaki ara kararlara karşı tek başına istinaf başvurusu
yapılamaz. Ara kararlardaki hukuka aykırılık iddiaları nihai kararla
birlikte istinaf başvurusuna konu edilebilir.
42
a) Parasal Kesinlik Sınırı
Yukarıdaki miktar veya değer sınırlaması sadece malvarlığı ile
ilgili davalarda söz konusudur. Bir başka ifadeyle, konusu pa-
rayla ölçülemeyen davalar ve manevi tazminat davaları ba-
kımından, aksi kanunda belirtilmediği sürece istinaf edilebilme
kuraldır.
İstinaf kesinlik sınırının belirlenmesinde kararın verildiği tarihte
yürürlükte olan miktar veya değer esas alınır.
Malvarlığı ile ilgili davalarda kesinlik sınırı, harcı ödenmek sure-
tiyle dava veya takip konusunda dahil edilen asıl alacak ve işlemiş
faizi dikkate alınarak belirlenir.
Buna karşılık, icra inkâr tazminatı, yargılama giderleri ve
vekâlet ücreti kesinlik sınırının belirlenmesinde dikkate alınmaz.
Malvarlığı davalarında alacağın tamamı dava edilebileceği gibi,
kısmi dava veya belirsiz alacak davası yoluyla bir kısmı da dava
edilebilir. Kısmi dava veya belirsiz alacak davasında da kesinlik
sınırı alacağın tamamına göre belirlenir.
“Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427/3. maddesine
göre, alacağın bir kısmının dava edildiği durumlarda kesinlik sınırı,
alacağın tamamına göre belirlenir. Dolayısıyla, böylesi (kısmi) bir
davada verilen hükmün kesin olup olmadığı (temyizinin mümkün
bulunup bulunmadığı) konusunda değerlendirme yapılabilmesi için,
alacağın tamamının ne miktarda olduğunun, ya doğrudan davacı-
dan sadır olmuş açık ve bağlayıcı bir beyana dayalı olarak bilinmesi
ya da mahkemece bu yönde bir belirleme yapılmış olması gerekir.
Somut olayda olduğu gibi, davacının alacak miktarının tamamı ko-
nusunda bu nitelikte bir beyanının bulunmadığı, mahkemenin de bu
yönde bir belirlemesinin mevcut olmadığı hallerde, toplam alacak
miktarı tam olarak bilinmeyeceğinden, anılan Kanun hükmü çerçe-
vesinde, o kararın temyizinin olanaklı olup olmadığı yönünde sağlıklı
bir değerlendirme yapılabilmesine olanak yoktur. Dolayısıyla, bu tür-
den bir belirsizliğin bulunduğu durumlarda hükmün temyizinin müm-
43
kün olduğu kabul edilmelidir. Çünkü, Usul Hukukumuz kural olarak
yerel mahkemelerin nihai hükümlerini temyize tabi tutmuş; bunun
dışında bıraktığı nihai hükümleri çeşitli ölçüt!ere bağlı olarak, ayrık
şekilde ve açıkça göstermiştir. Ayrık hallere açıkça girmeyen bir
hükmün temyizinin olanaklı bulunduğu, ilke olarak kabul edilmelidir.”21
Kesinlik sınırına ilişkin bu kurallar, davanın kısmen kabul, kısmen
reddinde, karşılık davada ve birleştirilen davada da aynen geçerlidir.
“KarĢılık davada, temyiz sınırı asıl dava ve karĢılık dava
için ayrı ayrı belirlenir. Tespit davalarında, temyiz sınırı tespit
davasının öncüsü olduğu eda davasının miktar ve değerine göre
belirlenir. Temyiz sınırından fazla bir alacağın tamamının dava edilmiş
olması halinde, hükümde asıl istemin kabul edilmeyen bölümü temyiz
sınırını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Kısaca temyize konu
edilen miktara bakılarak kesinlik belirlenir.”22
“Asıl dava ve birleĢen dava, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta
Poliçesi gereği, davalı sigortalıya ait aracın 3. kişilere ait araçlara
verdiği hasar bedelini ödeyen sigortacı tarafından açılan rücuen
tazminat istemine ilişkindir.
“1- Davalı vekilinin birleşen davaya ilişkin temyiz talebinin ince-
lenmesinde; 6100 Sayılı HMK'nun geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086
sayılı HUMK'nun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2015
tarihinden itibaren 2.080,00 TL‟ye çıkarılmıştır.
“Temyize konu kararda, davalı aleyhine 566,00 TL. maddi
tazminata hükmedilmiş olup; karar, anılan yasanın yürürlüğünden
sonra verildiğinden kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz
istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990
gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay‟ca da
temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden; davalı vekilinin
21 YHGK, 09.03.2005, E: 2005/9-17, K: 2005/151 (Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı)
22 Y.9.HD, 19.01.2016, E: 2016/1194, K: 2016/1151
44
birleşen davaya ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek
gerekmiştir.”23
Ġhtiyari dava arkadaĢlığında istinaf sınırı her bir dava arka-
daşı bakımından ayrı ayrı hesaplanır.
“Öte yandan HUMK‟na 5236 sayılı yasanın 19.maddesi ile ek-
lenen Ek-4.maddeye göre ise „Görev, kesin hüküm, istinaf, temyiz,
Yargıtay‟da duruşma, senetle ispata ve sulh mahkemelerindeki
taksim davalarında muhakeme usulünün belirlenmesine ilişkin madde-
lerdeki parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere,
önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 213 sayılı Vergi
Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca
Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilân edilen yeniden değerleme
oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınır-
ların on milyon lirayı (10,00-TL) aşmayan kısımları dikkate alınmaz.‟
“2014 yılında bu parasal sınır 1.890,00TL.olarak uygulanmıştır.
15.11.2014 Gün ve 29176 sayılı Resmi Gazetede ilan edilen ......ait
441 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde, 2014 yılı için
belirlenen yeniden değerlendirme oranı % 10,11 olarak öngörül-
müştür. Buna göre, 2015 yılında mahkemelerce verilecek kararların
temyiz edilebilmesi için, temyize konu dava değerinin 2.080,00.
TL.‟sini geçmesi gerekir.
“Somut olayda, reddolunan miktar dikkate alındığında
temyiz eden ihtiyari dava arkadaĢı davacıların her biri ba-
kımından temyiz konusu dava değeri 1.500,00-TL, ihtiyari
dava arkadaĢlarından her biri bakımından kabul olunan mik-
tar dikkate alındığında davalılar bakımından temyiz konusu
dava değeri 1.000,00-TL’dir.
“Bu durumda ihtiyari dava arkadaĢlarından her biri
hakkında kurulan hüküm, kabul olunan miktar dikkate alın-
dığında davalılar yönünden, reddolunan miktar dikkate
alındığında davacılar yönünden kesin nitelik taĢıdığından
23 Y.17.HD, 21.03.2016, E: 2015/17102, K: 2016/3539
45
1.6.1990 gün ve 1989/3 E. 1990/4 K. Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleş-
tirme Kararı da göz önünde tutularak davacılar vekili ile davalılar
vekillerinin temyiz dilekçelerinin reddi gerekir.”24
Tespit davalarında ise kesinlik sınırı, öncüsü olduğu eda
davasının miktar ve değerine göre belirlenir. Bir başka ifadeyle, eda
davası açılsaydı miktar veya değer ne olacak idiyse, istinaf sınırı da
bu değere göre belirlenecektir.25
Nafaka ve nafakanın arttırılması davalarında kesinlik
sınırının tespitinde nafakanın yıllık tutarı esas alınır. Buna karşılık
boşanmanın eki niteliğinde olup boĢanma davası kapsamında
hükmedilen nafakalarda parasal sınır söz konusu değildir.
“Nafaka ve nafakanın arttırılması davaları kanundan doğan bir
alacağın tespiti ve tahsili davası niteliğindedir.
“Yukarıda açıklandığı üzere nafaka davalarında gerek Harçlar
Kanunundan, gerekse Avukatlık Kanunu ve buna dayalı olarak çıka-
rılan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi dava değerinin (müddeabihin)
yıllık nafaka miktarı olduğunu açık bir biçimde ortaya koymuştur.
“Mahkeme harcı ve vekalet ücret hesaplanırken ayrı bir dava
değeri, temyiz edilebilirlik sınırı belirlenirken ayrı bir dava değeri
belirlenmesinin yasal bir dayanağı bulunmadığına göre; temyiz
edilebilirlik (kesinlik) sınırı yönünden de, nafakanın yıllık tutarını esas
almak gerekecektir.”26
Kira tespit davalarında da kesinlik sınırı kira parasının bir
yıllık tutarına göre belirlenir.
Yukarıdaki ölçütler dikkate alınmak koşuluyla, istinaf yoluna
başvurma bakımından HMK‟da belirlenen parasal sınır 1.500 TL‟dir.
24 Y.21.HD, 02.02.2016, E: 2016/788, K: 2016/989
25 Y.9.HD, 19.01.2016, E: 2016/1194, K: 2016/1151, Y.7.HD, 19.11.2015, E: 201/34, K: 2015/22872
26 Y.3.HD, 08.02.2016, E: 2015/19451, K: 2016/1199, YHGK, 06.04.2005, E:2005/3-169, K: 2005/235
46
Buna göre, kararda asıl talebin kabul edilmeyen bölümü 1.500 TL‟yi
aşmıyorsa, ilgili taraf istinaf yoluna başvuramaz.
Bu parasal sınır İİK‟nın 363/1. fıkrası uyarınca, icra hukuk
mahkemelerinin kesin olmayan kararları bakımından 7.000 TL‟dir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca
miktar ve değer itibarıyla tüketici hakem heyetlerine başvurulması
zorunlu olan uyuşmazlıklar hakkındaki hakem heyeti kararlarına
karşı 15 gün içinde tüketici mahkemelerine yapılan itirazlar sonucu
verilen kararlar kesin olduğundan, tüketici mahkemelerinin bu kararla-
rına karşı da istinaf yoluna başvurulması mümkün değildir.27
b) Parasal Kesinlik Sınırının Ġstisnası
Asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kesinlik sınırı altında
kaldığı için istinaf yoluna başvuramayan taraf, karşı tarafın istinaf
yoluna başvurması halinde, kesinlik sınırına tabi olmaksızın katılma
yoluyla istinaf hakkı kazanır. Ancak bu durumda katılma yoluyla
istinafın akıbetini, karşı tarafın istinaftan feragat edip etmemesi ya da
istinaf talebinin bölge adliye mahkemesi tarafından esasa girilmeden
reddedilip edilmemesi belirler.
Zira Kanuna göre; İstinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,
başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir. İstinaf yoluna asıl başvuran taraf, buna karşı iki hafta içinde cevap verebilir. İsti-
naf yoluna başvuran, bu talebinden feragat eder veya talebi bölge adliye mahkemesi tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma
yolu ile başvuranın talebi de reddedilir (HMK md. 348).
8- ĠHTĠYATĠ TEDBĠR VE ĠHTĠYATĠ HACĠZ
HAKKINDAKĠ KARARLAR BAKIMINDAN
ĠSTĠNAF KANUN YOLUNA BAġVURU
27 Adem Albayrak, age., s.19
47
a) Ġhtiyati Tedbir Hakkındaki Kararlar Bakımından
Ġstinaf Kanun Yoluna BaĢvuru
Yukarıda belirtildiği üzere, 6100 sayılı HMK‟nın benimsediği
sistemde nihai kararların yanı sıra, ara karar niteliğindeki ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü
halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karĢı da istinaf kanun
yolu açık tutulmuştur. (HMK md. 341/1).
HMK‟nın 394. maddesi uyarınca;
- KarĢı taraf dinlenmeden verilmiĢ olan ihtiyati tedbir
kararlarına itiraz edilebilir.
- İhtiyati tedbirin uygulanması sırasında karĢı taraf hazır
bulunuyorsa, tedbirin uygulanmasından itibaren; hazır bu-lunmuyorsa tedbirin uygulanmasına iliĢkin tutanağın tebli-
ğinden itibaren bir hafta içinde, ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak, kararı veren mah-
kemeye itiraz edebilir.
- İhtiyati tedbir kararının uygulanması sebebiyle menfaati
açıkça ihlal edilen üçüncü kiĢiler de ihtiyati tedbiri öğren-melerinden itibaren bir hafta içinde ihtiyati tedbirin şartlarına
ve teminata itiraz edebilirler.
- Ġtiraz hakkında verilen karara karĢı, kanun yoluna
baĢvurulabilir. Bu başvuru öncelikle incelenir ve kesin olarak karara
bağlanır. Kanun yoluna başvurulmuş olması, tedbirin uygulanmasını
durdurmaz.
Bu hükümlerden anlaşılacağı üzere, istinaf kanun yoluna başvu-
rabilmek için; ihtiyati tedbir kararının karĢı tarafın yokluğunda
verilmiĢ olması, bu karara itiraz edilmesi ve itirazın redde-
dilmesi gerekmektedir.
48
Yargıtay HMK‟da karşı tarafın huzurunda verilen ihtiyati tedbir
kararına itiraz yolu tanınmadığı için, bu kararlara karşı istinaf kanun
yolunun da kapalı olduğunu kabul etmektedir.28
İhtiyati tedbir kararı aleyhine istinaf kanun yoluna başvurul-
ması üzerine, bölge adliye mahkemesi başvuruyu öncelikle inceler
ve kesin olarak karara bağlar.
Ġhtiyati tedbir talebinin reddi halinde ise itiraz yolu söz
konusu olmayıp, ret kararı ister karşı tarafın yokluğunda isterse
yüzüne karşı verilmiş olsun doğrudan istinaf kanun yoluna başvuru-
labilir.
İhtiyati tedbir talebinin reddi üzerine istinaf kanun yoluna
başvurulması halinde de, bölge adliye mahkemesi başvuruyu önce-
likle inceler ve kesin olarak karara bağlar.
Bu konuda son bir not olarak eklemek gerekir ki, istinaf kanun
yoluna başvuru bakımından ihtiyati tedbir kararının dava açılmadan
önce ya da dava sırasında verilmiş olmasının bir önemi bulunma-
maktadır.29
b) Ġhtiyati Haciz Hakkındaki Kararlar Bakımından
Ġstinaf Kanun Yoluna BaĢvuru
İİK‟nın 265. maddesi uyarınca;
- Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayan-
dığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzurunda yapılan hacizlerde haczin uygulanması, aksi halde haciz tutanağının
kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.
28 Y.11.HD, 14.01.2013, E: 2012/14392, K: 2013/597, 28.10.2013, E: 2013/14261,
K: 2013/18951,
29 Murat Özgür Çiftçi, age., s.77, 91
49
- Menfaati ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati haczi öğrendiği
tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyati haczin dayandığı sebeplere
veya teminata itiraz edebilir.
- İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği
karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyati haciz kararının icrasını durdurmaz.
9- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNA BAġVURMA HAKKINDAN
FERAGAT
Taraflar, ilamın kendilerine tebliğinden önce, istinaf yoluna
başvurma hakkından feragat edemez. Bu husus sözleşme konusu
da yapılamaz.
Kararın tebliği üzerine istinaftan feragat edilebilir. Bu halde diğer
tarafın istinaf başvurusu veya başvuru hakkı da söz konusu değilse
karar kesinleşir.
Kararın tebliği üzerine başvuru yapıldıktan sonra istinaftan fera-
gat edilirse ve diğer tarafın istinaf başvurusu veya başvuru hakkı da
söz konusu değilse dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmez,
kararı veren mahkemece başvurunun reddine karar verilir. Bu halde
de karar kesinleşir.
Dosya, bölge adliye mahkemesine gönderilmiş ve henüz karara
bağlanmamış ise başvuru feragat nedeniyle bölge adliye mahkemesi
tarafından reddolunur.
Bölge adliye mahkemesince karar verildikten sonra baĢvurudan
feragat söz konusu olamaz. Bununla birlikte, kararın kesinleşmesine
kadar davadan feragat mümkün olduğundan, karar verildikten
sonra kesinleşinceye kadar davadan feragat edilebilir.30
Bu noktada tekrar hatırlatmak gerekir ki, istinaf başvurusundan
feragat edilmesi, bu başvuruya bağlı olarak katılma yoluyla istinafa
30 Devrim Güngör, Adem Albayrak, İstinaf, Ankara Barosu Yayını, Ankara 2016, s.91
50
başvurmuş olan tarafın başvurusunun da reddedilmesine yol açar
(HMK md. 348/2).
10- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNA BAġVURMA TARĠHĠ,
HARÇ VE GĠDERLERĠN ÖDENME ZAMANI VE
ĠSTĠNAF DĠLEKÇESĠNĠN VERĠLMESĠ
a) BaĢvurma Tarihi
İstinaf kanun yoluna başvuru, istinaf dilekçesinin kayde-
dildiği tarihte yapılmış sayılır (HMK md. 118, 343/3). Başvuru harç
ve giderlerinin ödenmemiş olması yukarıdaki kuralı değiştirmez.
Zira istinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru için
gerekli harçlar ve tebliğ giderleri de dahil olmak üzere tüm giderlerin
ödenmesi gerekmekte ise de bunların hiç ödenmediği veya eksik
ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tara-
fından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması,
aksi halde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı
olarak bildirilir.
Dolayısıyla harç ve giderlerin istinaf dilekçesinin kaydedildiği
tarihte ödenmemesi veya eksik ödenmesi değil, mahkemece verilecek
bir haftalık kesin süre içinde ödenmemesi ya da tamamlanmaması,
başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verilmesine yol açar.
Harç ve giderlerin verilen kesin süre içinde tamamlanmadığı
gerekçesiyle, başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verilmesi
halinde, bu karara karşı tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde
istinaf yoluna başvurulabilir (HMK md. 344, 346/2).
b) Harç ve Giderlerin Ödenme Zamanı
İstinaf kanun yoluna başvuru için gerekli harçlar ve tebliğ gider-
leri de dahil olmak üzere tüm giderler istinaf dilekçesi verilirken
ödenir. Ancak harç ve giderlerin istinaf dilekçesinin kaydedildiği tarihte
ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde, mahkemece verilecek
bir haftalık kesin süre içinde ödenmesi de mümkündür.
51
c) Ġstinaf Dilekçesinin Verilmesi
İstinaf dilekçesi, kararı veren mahkemeye veya başka bir yer
mahkemesine verilebilir. İstinaf dilekçesi hangi mahkemeye veril-
mişse, o mahkemece bölge adliye mahkemesi başvuru defterine
kaydolunur ve başvurana ücretsiz bir alındı belgesi verilir.
Kararı veren mahkemeden başka bir mahkemeye verilmiş olan
istinaf dilekçesi, bu mahkemece yukarıdaki fıkraya göre işlem yapıldık-
tan sonra kararı veren mahkemeye örnekleriyle birlikte gönderilir.
Bu durum derhal mahkemesine bildirilir.
Dosya, kararı veren mahkemece, istinaf dilekçesinde gösterilen
daire ile bağlı kalınmaksızın, ilgili bölge adliye mahkemesine gönderilir.
11- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNA BAġVURU ġEKLĠ VE
DĠLEKÇEDE BULUNMASI GEREKEN HUSUSLAR
İstinaf yoluna başvurma, dilekçeyle yapılır ve dilekçeye, karşı
tarafın sayısı kadar örnek eklenir.
İstinaf dilekçesinde;
- Başvuran ile karşı tarafın davadaki sıfatları, adı, soyadı, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası ve adresleri,
- Varsa kanuni temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri,
- Kararın hangi mahkemeden verilmiş olduğu ve tarihi ile sayısı,
- Kararın başvurana tebliğ edildiği tarih,
- Kararın özeti,
- Başvuru sebepleri ve gerekçesi,
- Talep sonucu,
- Başvuranın veya varsa kanuni temsilci yahut vekilinin imzası,
Bulunmalıdır. Ancak istinaf dilekçesi, baĢvuranın kimliği ve
imzasıyla, baĢvurulan kararı yeteri kadar belli edecek kayıt-
ları taĢıması durumunda diğer hususlar bulunmasa bile reddolun-
52
mayıp, sadece kamu düzenine aykırılık yönlerinden gerekli inceleme
yapılır (HMK md. 342, 355).
Yukarıdaki hususlar genel olarak (bugüne kadar uygulanmakta
olan) temyiz dilekçesinde bulunanlara benzemektedir. Bu nedenle
aşağıda sadece yenilik ve farklılıklara işaret edilecektir.
Ancak bir yenilik olarak, istinaf dilekçesinde karĢı tarafın Türki-
ye Cumhuriyeti kimlik numarasının da bulunması gerektiği düzenlen-
miştir. Kanun koyucunun mantığına göre, istinaf dilekçesi yargılama
sonunda verilen hükme ilişkin olup, yapılan yargılamada tüm taraf
bilgileri elde edilmiş olacağından, karşı tarafa ait kimlik numarasının
bildirilmemesi bir eksiklik sayılmaktadır.
Dilekçenin “BaĢvuru sebepleri ve gerekçesi”ne ilişkin bölü-
mü özellikle önemlidir. Zira Bölge adliye mahkemeleri taraflarca ileri
sürülmemiş hususları inceleme konusu edemez. Bunun tek istisnası
hükümde bulunan kamu düzenine aykırılıklardır. Bu nedenle istinaf
sebepleri ayrı ayrı ve açık şekilde ifade edilmelidir.
İstinaf dilekçesi bakımından önemli bir farklılık da “Talep”
konusundadır. Öncelikle talebin ne olduğunun açıkça ifade edilmiş
olması gerekir. Bu talep, ilk derece mahkemesi kararının kal-
dırılması ve yeni bir karar tesis edilmesi şeklinde olmalıdır. Bu
kapsamda; ilk derece mahkemesi kararının iptali mi, kısmen ya da
tamamen değiştirilmesi mi, görevsizlik kararının kaldırılması mı isten-
diği açıkça belirtilmelidir. Temyiz talebinde olduğunun aksine istinaf
dilekçesinde hükmün onanması ya da bozulması istenemez.31
12- ĠSTĠNAF DĠLEKÇESĠNE CEVAP
İstinaf dilekçesi, kararı veren mahkemeye verilebileceği gibi,
bu mahkemeye gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine de
verilebilir.
31 Devrim Güngör, Adem Albayrak, İstinaf, s.78, 79
53
Dilekçe kararı veren mahkemece karşı tarafa tebliğ olunur.
Karşı taraf, tebliğden itibaren iki hafta içinde cevap dilekçesini kararı
veren mahkemeye veya bu mahkemeye gönderilmek üzere başka
bir yer mahkemesine verebilir. Kararı veren mahkeme, dilekçeler
verildikten veya bunun için belli süreler geçtikten sonra, dosyayı
dizi listesine bağlı olarak ilgili bölge adliye mahkemesine gönderir.
İstinaf başvurusuna cevap dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmez.
Önemine istinaden tekrar belirtelim ki, eğer katılma yoluyla
istinaf baĢvurusu yapılacak ise, bu başvuru istinaf başvurusuna
cevap dilekçesi ile yapılır.
13- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNA BAġVURUNUN
ĠCRAYA ETKĠSĠ
İstinaf yoluna başvurma, kural olarak kararın icrasını durdurmaz.
Bununla birlikte, kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili
ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe icra olunamayacağından
ve istinaf yoluna başvurulması da kesinleşmeye engel olacağından,
bu nitelikteki kararlar aleyhine istinaf yoluna başvurulması icrayı
durdurur (HMK md. 350).
Öte yandan İcra ve İflas Kanununun icranın geri bırakılmasıyla
ilgili 36. maddesi uyarınca, nafaka kararları hariç olmak üzere, ilama
karşı istinaf yoluna başvuran borçlu, icra müdürlüğünden aldığı
geçerli (süresi dolmamış ve gerekli hallerde geçerli bir teminat
alınmış) bir mehil vesikasını dosyaya sunduğu takdirde icranın geri
bırakılması için bölge adliye mahkemesinden karar almak üzere icra
müdürü tarafından kendisine uygun bir süre verilir.
Ücreti ilgililer tarafından verilirse bölge adliye mahkemesi icranın
geri bırakılması hakkındaki karar icra dairesine bildirir.
Bölge adliye mahkemesince başvurunun haklı görülmesi hâlinde
teminatın geri verilip verilmeyeceğine karar verilir. Başvurunun esas-
54
tan reddine karar verilmesi halinde ise alacaklının istemi üzerine
başkaca işleme gerek kalmaksızın teminata konu olan para alacaklıya
ödenir. Mal ve haklar ise, malın türüne göre icra dairesince paraya
çevrilir.
14- ÖN ĠNCELEME VE DURUġMA YAPILMADAN
VERĠLECEK KARARLAR
a) Ön inceleme
Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince dosya üzerinde ya-
pılacak ön inceleme sonunda aşağıdaki durumlardan birinin tespiti
hâlinde öncelikle gerekli karar verilir:
- İncelemenin başka bir dairece veya bölge adliye mah-
kemesince yapılmasının gerekli olması,
- Kararın kesin olması,
- Başvurunun süresi içinde yapılmaması,
- Başvuru şartlarının yerine getirilmemesi,
- Başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilme-
mesi.
Ön inceleme heyetçe veya görevlendirilecek bir üye tarafından
yapılır ve ön inceleme sonunda karar heyetçe verilir.
Eksiklik bulunmadığı anlaşılan dosya incelemeye alınır (HMK
md. 352).
b) DuruĢma yapılmadan karar verilmesini gerektiren
usule iliĢkin haller
Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
- Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması,
55
- İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin
davaya bakmış olması,
- Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da
yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması,
- Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması,
- Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına
karar verilmiş olması,
- Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdik-leri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değer-
lendirilmeden karar verilmiş olması,
Durumlarında bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kara-
rın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı
veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka
bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilme-
sine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir (HMK md. 353/1-a).
c) DuruĢma yapılmadan karar verilmesini gerektiren
esasa iliĢkin haller
- İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hu-kuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,
- Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç
duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,
- Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın ta-mamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında,
Duruşma yapılmadan karar verilir.
56
Dikkat edilirse, duruşma yapılmadan karar verilecek usule ilişkin
hallerde olduğundan farklı olarak, esasa ilişkin hallere ilişkin kararın
kesin olduğuna dair bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu nedenle,
esasa ilişkin olarak duruşma yapılmadan verilen kararlar aleyhine
temyiz kanun yoluna başvurma konusunda HMK‟nın 362. maddesi
dikkate alınacaktır.
15- ĠNCELEME, ĠNCELEMENĠN KAPSAMI, DURUġMA
YAPILMASINA KARAR VERĠLMESĠ
a) Ġnceleme
Ön inceleme sonunda eksiklik bulunmadığı anlaşılan dosya ince-
lemeye alınır. İnceleme, davanın özelliğine göre heyetçe veya görev-
lendirilecek bir üye tarafından yapılır. İnceleme sırasında gereken
hallerde başka bir bölge adliye mahkemesi veya ilk derece mahkemesi
istinabe edilebilir.
İnceleme aşaması ilk derece yargılamasındaki tahkikat aşama-
sının bir parçası olarak kabul edildiğinden, inceleme aşamasında
duruşma yapılması kuraldır. Öte yandan inceleme görevlendirilecek
bir üye tarafından yapılsa da karar heyet tarafından verilir. İnceleme
yapmakla görevlendirilen hâkim, dosyanın HMK‟nın 353. maddesi
kapsamında duruşma yapılmadan karar verilecek olduğu kanaatiyle
dosyayı heyete tevdi etse de, heyetçe aksi yönde bir karar verilerek,
işin esansına girilmek üzere dosyanın duruşma sırasına alınması
mümkündür. İncelemeyi yapan hâkim, duruşma yapılmadan karar
verilecek haller dışında kalan durumlarda duruşma yaparak gerekli
görülen delilleri toplayacak ve karar aşamasına geldikten sonra karar
için müzakere yapılmak üzere dosyayı heyete tevdi edecektir.32
b) Ġncelemenin kapsamı
32 Devrim Güngör, Adem Albayrak, age., s.107
57
İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak
yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık
gördüğü takdirde bunu resen gözetir.
Bu noktada HMK‟nın 114. maddesinde düzenlenen genel dava
şartları ile başka kanunlarda bulunan özel dava şartlarının kamu
düzeninden olduğunu ve re‟sen dikkate alınacağını tekrar hatırlatmak
gerekmektedir.
Sonuç olarak, istinaf dilekçesinde belirtilmeyen ve kamu düze-
ninden de sayılmayan hususlar istinaf incelemesine konu olamaz.
c) DuruĢma yapılmasına karar verilmesi
Ön inceleme ve ilk inceleme sonunda, dosya üzerinden karar
verilmesinin mümkün olmadığı anlaşılan başvuruların incelemesi,
duruşmalı olarak yapılır. Bu durumda duruşma günü taraflara 7201
sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak tebliğ edilir (HMK md. 356).
Duruşmalı olarak incelenen işlerde taraflara çıkartılan davetiye-
lerde, duruĢmada hazır bulunmadıkları takdirde tahkikatın yokluklarında yapılarak karar verileceği hususu ile baĢvuran tarafa çıkartılacak davetiyede, ayrıca, yapılacak tahkikatla
ilgili olarak bölge adliye mahkemesince belirlenen gideri duruĢma gününe kadar avans olarak yatırması gerektiği
açıkça belirtilir.
Dikkat edileceği üzere, ilk derece yargılamasındaki kuralın aksine
taraflardan herhangi birinin istinaf duruşmasına gelmemesi halinde
dosyanın işlemden kaldırılması söz konusu değildir. Bu halde tahki-
kata tarafların yokluklarında devam edilerek bir karar verilecektir.
Ancak başvuran, kabul edilebilir bir mazerete dayanarak duruş-
maya gelemediğini bildirdiği takdirde, yeni bir duruşma günü tayin
edilerek taraflara bildirilecektir.
Başvuran mazeretsiz olarak duruşmalara katılmadığı veya tah-
kikatla ilgili giderler süresi içinde yatırılmadığı takdirde, dosyanın
58
mevcut durumuna göre karar verilecek, fakat öngörülen tahkikat
yapılmaksızın karar verilmesine olanak bulunmayan hallerde başvuru
reddedilecektir(HMK md. 358).
16- ĠSTĠNAF ĠNCELEMESĠNDE YAPILAMAYACAK ĠġLER
Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinde;
- KarĢı dava açılamaz,
- Davaya müdahale talebinde bulunulamaz,
- Islah yapılamaz,
- Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk
mahkemelerinde açılmış davalar (HMK md. 166/1) hariç olmak üzere
davaların birleĢtirilmesi istenemez,
- Bölge adliye mahkemeleri için yetki sözleĢmesi yapılamaz,
- Bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutula-
caklar dıĢında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen
iddia ve savunmalar dinlenemez,
- Yeni delillere dayanılamaz,
- Buna karşılık, ilk derece mahkemesinde usulüne uygun ola-
rak gösterildiği halde incelenmeden reddedilen veya mücbir
bir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan deliller bölge
adliye mahkemesince incelenebilir (HMK md. 357).
17- ĠSTĠNAF BAġVURUSU ÜZERĠNE VERĠLECEK
KARARLAR VE TEBLĠĞĠ
Bölge adliye mahkemesinin istinaf başvurusu üzerine vereceği
karar aşağıdaki hususları içerir:
59
- Kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi ile baş-
kan, üyeler ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları, sicil numaraları,
- Tarafların ve davaya ilk derece mahkemesinde müdahil olarak
katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa
kanuni temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri,
- Tarafların iddia ve savunmalarının özeti,
- İlk derece mahkemesi kararının özeti,
- İleri sürülen istinaf sebepleri,
- Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan
hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma
sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve
hukuki sebep,
- Hüküm sonucu ile varsa kanun yolu ve süresi.
- Kararın verildiği tarih, başkan ve üyeler ile zabıt kâtibinin
imzaları,
- Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar
edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara
yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe
ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir,
Temyizi kabil olmayan kararlar, ilk derece mahkemesi tarafın-
dan; temyizi kabil olan kararlar ise bölge adliye mahkemesi tarafın-
dan tebliğe çıkarılır (HMK md. 359).
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, istinaf kanun yolunda
(temyizden farklı olarak) hem denetim hem de yargılama yapılması
söz konusudur. Öte yandan bölge adliye mahkemesi kararları “ona-
ma”, “bozma” veya “düzeltilerek onama/bozma” olarak adlandırılmaz.
60
Zira istinaf kanun yolunda, ilk derece mahkemesi kararı hukuka
uygun bulunursa istinaf baĢvurusunun esastan reddine karar
verilmekte, istinaf sebebi yerinde görülürse ilk derece mahkemesi
kararı kaldırılarak yeni bir karar verilmektedir. Keza ilk derece mah-
kemesi kararındaki yanlışlığın yeniden yargılama yapılmasını gerek-
tirmeyen durumlarda da düzelterek onama kararı değil, ilk derece
mahkemesi kaldırılıp, düzelterek yeniden esas hakkında bir karar
verilmektedir (HMK md. 353/1-b2).33
18- BÖLGE ADLĠYE MAHKEMELERĠ ARASINDAKĠ ĠÇ-
TĠHAT FARKLILIKLARININ GĠDERĠLMESĠ
Bölge adliye mahkemesi başkanlar kurulu re'sen veya bölge adli-
ye mahkemesinin ilgili hukuk dairesinin ya da Hukuk Muhakemeleri
Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer
olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerince verilen kesin
nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge
adliye mahkemesi hukuk dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar
arasında uyuşmazlık bulunması halinde bu uyuşmazlığın giderilmesini
gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek
Yargıtay Birinci Başkanlığından isteyebilir.
Bu halde Yargıtay Kanununun 45. maddesi uyarınca içtihadı bir-
leştirme karar verilebilmesi mümkündür.
19- ĠSTĠNAF KARARLARINA KARġI TEMYĠZ KANUN
YOLUNA BAġVURU ESASLARI
Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi
kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karĢı temyiz yoluna başvurulabilir.
Davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı bulunmak şartıyla
temyiz yoluna başvurabilir.
33 Devrim Güngör, Adem Albayrak, age., s.116, 117
61
a) Temyiz edilemeyen kararlar
Bölge adliye mahkemelerinin aşağıdaki kararları hakkında temyiz
yoluna başvurulamaz:
- Miktar veya değeri kırkbin Türk Lirasını (bu tutar dahil)
geçmeyen davalara ilişkin kararlar,
- Kira ilişkisinden doğan ve miktar veya değeri itibarıyla tem-
yiz edilebilen alacak davaları hariç olmak üzere HMK‟nın 4. Madde-sinde gösterilen davalar ile (634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan
doğup taşınmazın aynına ilişkin olan davalar hariç) özel kanunlarda sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiği belirtilen davalarla ilgili kararlar,
- Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemeleri ara-
sındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek için verilen kararlar ile merci tayinine ilişkin kararlar,
- Çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar,
- Soybağına ilişkin sonuçlar doğuran davalar hariç olmak üzere,
nüfus kayıtlarının düzeltilmesine ilişkin davalarla ilgili kararlar,
- Yargı çevresi içindeki ilk derece mahkemeleri hâkimlerinin
davayı görmeye hukuki veya fiili engellerinin çıkması halinde, davanın o yargı çevresi içindeki başka bir mahkemeye nakline ilişkin kararlar,
- Geçici hukuki korumalar hakkında verilen kararlar (HMK md. 362).
Bununla birlikte, çeşitli kanunlarda kesin olduğu düzenlenen
bölge adliye mahkemesi kararlarının da temyizi mümkün değildir.
Yukarıda istinaf yoluna başvuru bakımından belirtilen ölçütler,
bölge adliye mahkemeleri kararlarına karşı temyiz parasal sınırı
konusunda da geçerlidir. Özetle, alacağın bir kısmının dava edilmiş
olması durumunda, kırkbin bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması
halinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırkbin Türk
62
Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği
cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir.
Ancak hakem kararlarının iptali istemiyle açılan davalarda ilk
derece mahkemelerinin verdiği kararlara karşı temyiz başvurusunda
yukarıdaki parasal sınır söz konusu değildir.34
İcra ve iflas Kanununda bu sınır elli sekiz bin sekiz yüz Türk
Lirasıdır.35 Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerince verilen ve
miktar veya değeri elli sekiz bin sekiz yüz lirayı geçen nihai kararla-
ra karşı temyiz yoluna başvurulabilir (İİK md. 364/1).36
b) Temyiz Kanun Yoluna BaĢvurma Süresi
HMK‟nın 361. maddesi uyarınca, bölge adliye mahkemesi hukuk
dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının
iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir.
c) Katılma Yoluyla Temyiz Kanun Yoluna BaĢvurma
34 Devrim Güngör, Adem Albayrak, age., s.119 35 Parasal sınırın uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır. 36 2/12/2016 tarihinden parasal sınıra ilişkin değişikliğin yürürlüğe girdiği
28.02.2019 tarihine kadar verilen nihai kararlar bakımından temyiz yoluna başvurma
sınırı, kırk bin Türk lirası olarak uygulanır. Parasal sınırlar; her takvim yılı başından
geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 213 sayılı
Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakan-
lığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle
uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate
alınmaz.
63
HMK‟nın 366. maddesi: “Bu Kanunun istinaf yolu ile ilgili 343
ila 349 ve 352 nci maddeleri hükümleri, temyizde de kıyas yoluyla
uygulanır.” hükmünü taşımaktadır. Dolayısıyla, “İstinaf dilekçesine
cevap” ve “Katılma yolu ile başvurma” başlıklı 347 ve 348. madde
hükümleri temyiz kanun yolunda da uygulanacaktır.
Buna göre de, temyiz dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,
başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile,
iki hafta içinde vereceği cevap dilekçesi ile (katılma yoluyla)
temyiz başvurusu yapabilir.
Keza bölge adliye mahkemesi kararına konu talebi kesinlik sınırı
altında kaldığı için temyiz yoluna başvuramayan taraf, karşı tarafın
temyiz yoluna başvurması halinde, kesinlik sınırına tabi olmaksızın
katılma yoluyla temyiz hakkı kazanır. Ancak bu durumda karşı
taraf temyizden feragat ederse ya da temyiz talebinin Yargıtay‟ca
esasa girilmeden reddedilmesi halinde katılma yoluyla temyiz talebi
de reddedilir.
ç) Temyiz Talebinden Feragat
Taraflar, ilamın kendilerine tebliğinden önce, temyiz yoluna
başvurma hakkından feragat edemez. Kararın tebliği üzerine tem-
yizden feragat edilebilir. Kararın tebliği üzerine başvuru yapıldıktan
sonra temyizden feragat edilirse ve diğer tarafın temyiz başvurusu
veya başvuru hakkı da söz konusu değilse Yargıtay‟a gönderilmez,
kararı veren mahkemece başvurunun reddine karar verilir. Bu halde
de karar kesinleşir.
Dosya, Yargıtay‟a gönderilmiş ve henüz karara bağlanmamış
ise başvuru feragat nedeniyle reddolunur.
d) Temyiz Dilekçesi
64
Temyiz, dilekçe ile yapılır ve dilekçeye, karşı tarafın sayısı kadar
örnek eklenir.
Temyiz dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:
- Temyiz eden ile karşı tarafın davadaki sıfatları, adı, soyadı,
Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası ve adresleri,
- Bunların varsa kanuni temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve
adresleri,
- Temyiz edilen kararın hangi bölge adliye mahkemesi hukuk
dairesinden verilmiş olduğu, tarihi ve sayısı,
- Yargıtay‟ın bozma kararı üzerine, bozmaya uygun olarak ilk
derece mahkemesince verilen yeni kararın veya direnme kararına
karşı temyizde direnme kararının, hangi mahkemeye ait olduğu, tarihi
ve sayısı,
- İlamın temyiz edene tebliğ edildiği tarih,
- Kararın özeti,
- Temyiz sebepleri ve gerekçesi,
- Duruşma istenmesi halinde bu istek,
- Temyiz edenin veya varsa kanuni temsilci yahut vekilinin
imzası.
Temyiz dilekçesinin, temyiz edenin kimliği ve imzasıyla temyiz
olunan kararı yeteri kadar belli edecek kayıtları taşıması halinde,
diğer şartlar bulunmasa bile reddolunmayıp temyiz incelemesi yapılır.
e) Temyiz dilekçesinin verilmesi
Temyiz dilekçesi, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk
dairesine veya Yargıtay‟ın bozması üzerine hüküm veren ilk derece
65
mahkemesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye
mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilir.
Temyiz dilekçesi, kararı veren mahkemeden başka bir mahke-
meye verilmişse temyiz defterine kaydolunur ve durum derhal kararı
temyiz edilen mahkemeye bildirilir.
Temyiz edene ücretsiz bir alındı belgesi verilir.
HMK‟nın istinaf yolu ile ilgili 343 ila 349 ve 352 nci maddeleri
hükümleri, temyizde de kıyas yoluyla uygulanır.
f) Temyiz Dilekçesine Cevap
Temyiz dilekçesi kararı veren mahkemece karşı tarafa tebliğ
olunur. Karşı taraf, tebliğden itibaren iki hafta içinde cevap dilek-
çesini kararı veren mahkemeye veya bu mahkemeye gönderilmek
üzere başka bir yer mahkemesine verebilir. Kararı veren mahkeme,
dilekçeler verildikten veya bunun için belli süreler geçtikten sonra,
dosyayı dizi listesine bağlı olarak Yargıtay‟a gönderir.
Önemine istinaden tekrar belirtelim ki, eğer katılma yoluyla
temyiz baĢvurusu yapılacak ise, bu başvuru temyiz başvurusuna
cevap dilekçesi ile yapılır.
Temyiz başvurusuna cevap dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmez.
Ancak cevap dilekçesiyle birlikte katılma yoluyla temyiz başvurusu da
yapılması halinde, bu dilekçe karşı tarafa tebliğ edilir.
g) Temyizin Ġcraya Etkisi
Temyiz, kararın icrasını durdurmaz. İcra ve İflas Kanunu'nun
icranın geri bırakılmasıyla ilgili 36 ncı maddesi hükmü saklıdır. Nafaka
kararlarında icranın geri bırakılmasına karar verilemez.
Kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara
ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez.
66
ğ) Temyiz Ġncelemesi ve DuruĢma
Yargıtay, tarafların ileri sürdükleri temyiz sebepleriyle bağlı
olmayıp, kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da
inceleyebilir.
Yargıtay temyiz incelemesini dosya üzerinde yapar. Ancak, tüzel
kiĢiliğin feshine veya genel kurul kararlarının iptaline, ev-
lenmenin butlanına veya iptaline, boĢanma veya ayrılığa,
velayete, soybağına ve kısıtlamaya iliĢkin davalarla miktar
veya değeri altmıĢbin Türk Lirasını aĢan alacak ve ayın
davalarında taraflardan biri temyiz veya cevap dilekçesinde du-
ruĢma yapılmasını talep etmiĢ ise Yargıtay‟ca bir gün belli
edilerek taraflara usulen davetiye gönderilir.
Tebliğ tarihi ile duruşma günü arasında en az iki hafta bulun-
ması gerekir; taraflar gelmişlerse bu süreye bakılmaz.
Tebligat gideri verilmemişse duruşma talebi dikkate alınmaz.
Duruşma giderinin eksik ödenmiş olduğu anlaşılırsa, dairenin
başkanı tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlan-
ması, aksi halde duruşma talebinden vazgeçilmiş sayılacağı, duruşma
isteyene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde giderler tamam-
lanmadığı takdirde, Yargıtay incelemesini dosya üzerinde yapar.
Altmışbin Türk Liralık duruşma sınırının belirlenmesinde HMK‟nın
362/2. fıkrası kıyas yoluyla uygulanır. Buna göre, alacağın bir kısmının
dava edilmiş olması durumunda, duruşma sınırı alacağın tamamına
göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde,
kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü altmışbin Türk Lirasını
geçmeyen tarafın duruşma talep etme hakkı yoktur.
Yargıtay, parasal duruşma sınırı ile bağlı olmaksızın, bilgi almak
üzere resen de duruşma yapılmasına karar verebilir.
67
Duruşma günü belli edilen hallerde Yargıtay, tarafları veya gelen
tarafı dinledikten sonra, taraflardan hiçbiri gelmemiş ise dosya üzerin-
de inceleme yaparak kararını verir.
h) Onama Kararları
Yargıtay, onama kararında, onadığı kararın hukuk kurallarına
uygunluk gerekçesini göstermek zorundadır.
Temyiz olunan kararın, esas yönünden kanuna uygun olup da
kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olmasından dolayı bo-
zulması gerektiği ve kanuna uymayan husus hakkında yeniden yargı-
lama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde Yargıtay, kararı düzelte-
rek onayabilir. Tarafların kimliklerine ait yanlışlıklarla, yazı, hesap veya
diğer açık ifade yanlışlıkları hakkında da aynı uygulama yapılır.
Karar, usule ve kanuna uygun olup da gösterilen gerekçe doğru
bulunmazsa, gerekçe değiştirilerek ve düzeltilerek onanır.
ı) Bozma Sebepleri
Yargıtay, aşağıda belirtilen sebeplerden dolayı gerekçe göste-
rerek temyiz olunan kararı kısmen veya tamamen bozar:
- Hukukun veya taraflar arasındaki sözleşmenin yanlış uygu-
lanmış olması,
- Dava şartlarına aykırılık bulunması,
- Taraflardan birinin davasını ispat için dayandığı delillerin
kanuni bir sebep olmaksızın kabul edilmemesi,
- Karara etki eden yargılama hatası veya eksiklikleri bulunması.
i) Bozmaya uyma veya direnme
Yargıtay ilgili dairesinin tamamen veya kısmen bozma kararı,
başvurunun bölge adliye mahkemesi tarafından esastan reddi kararına
ilişkin ise bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak dosya, kararı
68
veren ilk derece mahkemesine veya uygun görülecek diğer bir ilk
derece mahkemesine, kararın bir örneği de bölge adliye mahkeme-
sine gönderilir.
Bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hak-
kında verdiği karar Yargıtay‟ca tamamen veya kısmen bozulduğu
takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun
görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir.
Bölge adliye mahkemesi, peşin alınmış olan gideri kullanmak
suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten
sonra Yargıtay‟ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.
Yargıtay‟ın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince boz-
maya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz
yoluna başvurulabilir.
İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında
direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, Yargıtay
Hukuk Genel Kurulunca yapılır.
Davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyula-
rak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde
yeniden bozulması üzerine alt mahkemece verilen kararın temyiz
incelemesi, her hâlde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.
Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur.
69
ÖRNEK DĠLEKÇELER
1. Ġstinaf BaĢvuru Dilekçesi
ĠZMĠR BÖLGE ADLĠYE MAHKEMESĠ ( ) HUKUK DAĠRESĠNE
Sunulmak Üzere
AYDIN 5. ASLĠYE HUKUK MAHKEMESĠNE
ĠSTĠNAF KANUN YOLUNA
BAġVURAN DAVALI : Ali METĠN (TC NO: )
ÇarĢı Mah. KarĢı Sk. No:30 AYDIN
VEKĠLĠ : Av. Adalet HAKARAR
Adliye Cad. No: 2/5 AYDIN
DAVACI : Çetin ÇETĠN (TC NO: )
Fırat Mah. Yalı Sk. No:7 AYDIN
VEKĠLĠ : Av. Güven DUYAR
Adliye Cad. No: 12/8 AYDIN
TALEBĠN KONUSU : Aydın 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.05.2017 tarih ve
E: 2016/151, K: 2017/36 sayılı kararının kaldırılması ve davanın tümden reddi istemidir.
TEBLĠĞ TARĠHĠ : 10.06.2017
KARARIN ÖZETĠ : "Davanın kısmen kabulü ile; 7.870,00 TL'nin dava tarihin-
den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya iadesine, fazlaya
ilişkin istemin reddine” dair karar.
BAġVURU SEBEPLERĠ VE GEREKÇESĠ
Yüklenici müvekkil aleyhine açılmıĢ eser sözleĢmesinden kaynaklı alacak dava
sonunda: "Davanın kısmen kabulü ile; 7.870,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek
yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya iadesine" karar verilmiĢtir.
Bu karara gerekçe olarak da, davacının arsasına müvekkil "tarafından yapılan 3 katlı
binada eksik bırakarak yapmadığı imalat bedelinin 12.000,00 TL olduğu, fazla yapılan iş
70
bedelinin ise 4.130,00 TL olduğu, yapılmayan imalat bedelinden fazla yapılan imalat bede-
linin düşülmesi gerektiğinden davalının toplam 7.870,00 TL borcu olduğu" gösterilmiĢtir.
1. Usûl Yönünden
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-ı bendinde Tüketici
işlemi: “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya
mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek
veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet,
bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki
işlemi” olarak tanımlanmıĢtır.
Keza aynı Kanunun 73/1. fıkrasında da “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulama-
lardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” hükmü
bulunmaktadır.
Bu hükümler uyarınca davaya bakmakla görevli mahkeme Tüketici Mahkemesidir.
Bu nedenle, Asliye Hukuk Mahkemesinin davayı Tüketici Mahkemesi sıfatıyla görmesi ve
bu davalara iliĢkin usûlü uygulaması gerekirken, bu zorunluluğa uyulmamıĢtır.
2. Esas Yönünden
Mahkemenin yukarıdaki gerekçesi ve bu gerekçeye dayalı hükmü maddi olaya,
dosya kapsamına, HMK'ya ve hukuka aykırıdır. ġöyle ki;
a. Davacı iĢ sahibi, müvekkil yükleniciye iĢ bedeline karĢılık 33.000,00 TL ödediğini
ileri sürmüĢ, müvekkil yüklenici ise ödenen tutarın 25.000,00 TL olduğunu savunmuĢtur.
Davacı iĢ sahibi aradaki farkı teĢkil eden 8.000,00 TL yönünden de müvekkil davalıya
yemin teklifinde bulunmuĢtur. Ayrıca davaya cevap dilekçemizde müvekkilin sözleĢme ile
üstlendiği iĢler dıĢında davacının talebiyle sözleĢme dıĢı iĢler yaptığı belirtilmiĢtir.
b. Yargılama sırasında yaptırılan keĢif ve bilirkiĢi incelemesi sonunda eksik imalat
bedelinin 12.000,00 TL, fazla yapılan iĢ bedelinin ise 4.130,00 TL olduğu saptanmıĢtır.
c. Bu aĢamadan sonra da, davacı tarafından ödendiği iddia edilen (33.000 TL)
ve müvekkil tarafından kabul edilen (25.000 TL) meblağlar arasındaki farkı oluĢturan ve
ödendiği baĢkaca delille kanıtlanamayan 8.000 TL yönünden yemin teklif edilen müvekkil,
davacının kendisine 25.000 TL ödeme yaptığına yemin etmiĢtir.
ç. Böylelikle; keĢif ve bilirkiĢi incelemesi yaptırılarak, eksik imalat bedelinin
12.000,00 TL, fazla yapılan iĢ bedelinin ise 4.130,00 TL olduğu ve ödemeye konu iddia ve
savunma arasındaki farkı oluĢturup, ödendiği baĢkaca delille kanıtlanamayan 8.000 TL
yönünden yaptırılan yemin sonunda davacının gerçekte 25.000 TL ödeme yaptığı saptanmıĢ
olmasına rağmen, edilen yemin "yok sayılarak" hüküm kurulmuĢtur. Bunun sonucu olarak
da, uyuĢmazlığın, "saptanacak ödeme tutarı da nazara alınmak suretiyle" çözümlenmesi
zorunluluğuna ve HMK'nın "yemin"e iliĢkin hükümlerine aykırı bir karar verilmiĢtir.
d. Taraflar arasında dava konusu iĢin 35.000 TL'ye yapılacağı kararlaĢtırılmıĢtır.
Kesin nitelikli yemin deliline göre de müvekkile 25.000 TL ödendiği ortadadır. 28.03.2015
havale tarihli bilirkiĢi raporu ile eksik iĢin %30 olduğu, davacının bu iĢi 12.000 TL'ye yaptı-
71
rabileceği, bunun yanı sıra, müvekkilin 4.130 TL değerinde sözleĢme dıĢı fazla iĢ yaptığı
tespit edilmiĢtir. Bu veriler dikkate alındığı ortaya çıkan sonuç Ģudur: Müvekkilin tamamla-
madığı iĢ bedeli 12.000 TL, kendisine ödenmesi gerekip de ödenmeyen meblağ ise 10.000
TL'dir. Dolayısıyla davacı eksik kalan iĢi 12.000 TL - 10.000 TL = 2.000 TL zararla yaptıra-
bilecektir. Bu nedenle müvekkilden talep edebileceği miktar yalnız zararına tekabül eden
bu 2.000 TL'dir. Bunun yanı sıra müvekkile fazladan yaptırdığı iĢlerin bedeli olan 4.130
TL'yi de bugüne kadar ödememiĢ müvekkil de takas-mahsup talebinde bulunmuĢtur. Bu
takas mahsup iĢlemi yapıldığında davacının alacağı olan 2.000 TL tutarındaki zarardan
müvekkilin alacağı olan 4.130 TL tutarındaki fazla iĢ bedeli çıkarıldığında müvekkilin davacıya
herhangi bir borcu olmadığı (hatta davacıdan 2.130 TL alacaklı olduğu) ortaya çıkmaktadır.
e. Mahkemenin hatası yanılgılı kabulden kaynaklıdır. Yerel mahkeme, bilirkiĢinin
tespit ettiği eksik iĢ bedelini, ödenmesi gereken borç olarak telakki etmiĢtir. Oysa müvekkile
sözleĢme uyarınca ödenmesi gerekip de ödenmeyen 10.000 TL vardır ve eksik iĢ bedeli de
12.000 TL olarak tespit edilmiĢtir. Dolayısıyla (fazla iĢ dikkate alınmadan hesap edilmesi
gereken) zarar 12.000 TL değil 2.000 TL'dir. SözleĢme dıĢı imalât imalât bedeli olan 4.130
TL de dikkate alındığında davacının fazla ödemesi bulunmamaktadır.
SONUÇ VE ĠSTEM : Yukarıda belirtilen gerekçeler ve kamu düzeninden olan hususlar
uyarınca, yerel mahkeme hükmünün kaldırılması suretiyle davanın tümden reddine karar
verilmesini arz ve talep ederiz.17.06.2017
Av. Adalet HAKARAR
Ġstinaf yoluna baĢvuran
Davalı vekili
72
2. Ġstinafa Cevap Dilekçesi
ĠZMĠR BÖLGE ADLĠYE MAHKEMESĠ ( ) HUKUK DAĠRESĠNE
Sunulmak Üzere
AYDIN 5. ASLĠYE HUKUK MAHKEMESĠNE
CEVAP VEREN DAVACI : Çetin ÇETĠN (TC NO: )
Fırat Mah. Yalı Sk. No:7 AYDIN
VEKĠLĠ : Av. Güven DUYAR
Adliye Cad. No: 12/8 AYDIN
ĠSTĠNAF YOLUNA
BAġVURAN DAVALI : Ali METĠN (TC NO: )
ÇarĢı Mah. KarĢı Sk. No:30 AYDIN
VEKĠLĠ : Av. Adalet HAKARAR
Adliye Cad. No: 2/5 AYDIN
TALEBĠN KONUSU : Aydın 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.05.2017 tarih ve
E: 2016/151, K: 2017/36 sayılı kararına karĢı istinaf kanun yolu baĢvurusuna cevap sunul-
masıdır.
TEBLĠĞ TARĠHĠ : 29.06.2017
KARARIN ÖZETĠ : "Davanın kısmen kabulü ile; 7.870,00 TL'nin dava tarihinden
itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya iadesine, fazlaya ilişkin
istemin reddine” dair karar.
CEVAPLARIMIZ
1. Usûl Yönünden
Davanın tarafları ve dava konusu alacak 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanunun kapsamında değildir. Bu nedenle, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde ve Asliye
Hukuk Mahkemesi sıfatıyla görülmesi hukuka uygundur.
73
2. Esas Yönünden
Mahkemenin yukarıdaki gerekçesi ve bu gerekçeye dayalı hükmü maddi olaya, dosya
kapsamına, HMK'ya ve hukuka uygundur.
SONUÇ VE ĠSTEM : Yukarıda belirtilen gerekçeler ve re’sen dikkate alınacak hususlar
uyarınca, usûl ve hukuka uygun yerel mahkeme kararına yönelik istinaf baĢvurusunun
usulden ve esastan reddine karar verilmesini, vekâlet ücreti ve masrafların karĢı tarafa
yükletilmesini arz ve talep ederiz.05.07.2017
Av. Güven DUYAR
Cevap Veren Davacı vekili
74
3. Katılma Yoluyla Ġstinafa BaĢvuru Dilekçesi
ĠZMĠR BÖLGE ADLĠYE MAHKEMESĠ ( ) HUKUK DAĠRESĠNE
Sunulmak Üzere
AYDIN 5. ASLĠYE HUKUK MAHKEMESĠNE
CEVAP VEREN VE
KATILMA YOLUYLA
ĠSTĠNAF BAġVURUSUNDA
BULUNAN DAVACI : Çetin ÇETĠN (TC NO: )
Fırat Mah. Yalı Sk. No:7 AYDIN
VEKĠLĠ : Av. Güven DUYAR
Adliye Cad. No: 12/8 AYDIN
ASIL ĠSTĠNAF YOLUNA
BAġVURAN DAVALI : Ali METĠN (TC NO: )
ÇarĢı Mah. KarĢı Sk. No:30 AYDIN
VEKĠLĠ : Av. Adalet HAKARAR
Adliye Cad. No: 2/5 AYDIN
TALEBĠN KONUSU : Aydın 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.05.2017 tarih ve
E: 2016/151, K: 2017/36 sayılı kararına karĢı istinaf kanun yolu baĢvurusuna cevap sunul-
ması ve katılma yoluyla istinaf kanun yoluna baĢvurma istemidir.
TEBLĠĞ TARĠHĠ : 29.06.2017
KARARIN ÖZETĠ : "Davanın kısmen kabulü ile; 7.870,00 TL'nin dava tarihinden
itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya iadesine, fazlaya ilişkin
istemin reddine” dair karar.
CEVAPLARIMIZ
Davanın tarafları ve dava konusu alacak 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanunun kapsamında değildir. Bu nedenle, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde ve Asliye
Hukuk Mahkemesi sıfatıyla görülmesi hukuka uygundur.
75
KATILMA YOLUYLA ĠSTĠNAFA BAġVURU GEREKÇELERĠMĠZ
1. Yerel mahkeme, yemine konu edilen meblağa iliĢkin olarak dosyaya sunmuĢ oldu-
ğumuz ödeme belgelerini kabul etmemiĢtir. Bu kabul hukuka aykırıdır.
2. BilirkiĢi raporuna karĢı itirazımızda belirttiğimiz nedenler de dikkate alınmamıĢ ve bu
nedenlere dayalı yeniden keĢif ve bilirkiĢi raporu aldırılması taleplerimiz kabul edilmemiĢ,
böylelikle eksik incelemeyle hüküm kurulmuĢtur.
3. Davalı taraf karĢı dava açarak fazla iĢ bedeli talep etmemiĢ bulunmasına rağmen fazla iĢ
hesaplaması yapılarak, bu meblağ müvekkilin alacağından mahsup edilmiĢtir.
4. Kaldı ki, fazladan yapıldığı tespit edilen iĢlerin, davalı yüklenici tarafından, fazladan
malzeme ve çalıĢma gerektiren birtakım taahhütlerden kurtulmak ve ayıplı ifa da bulunmak
amacıyla yapıldığına ve fazladan iĢ değil, yüklenilen iĢin tamamını ayıplı hale getiren iĢ
niteliğinde olduğuna yönelik beyanlarımız hususunda da araĢtırma yapılmadan karar
verilmiĢtir.
5. Sonuç olarak; yemine konu meblağa iliĢkin ödeme belgeleri, bilirkiĢi raporundaki eksiklik
ve yanlıĢlıklara iliĢkin itirazlar, fazla iĢe yönelik hesaplama ve mahsup iĢlemlerinin yanlıĢlığı
dikkate alındığında yerel mahkeme kararının yanlıĢ ve hukuka aykırı olduğu açıkça görüle-
cektir.
SONUÇ VE ĠSTEM : Yukarıda belirtilen gerekçeler ve re’sen dikkate alınacak hususlar
uyarınca;
1. Davalının istinaf baĢvurusunun reddine,
2. Yerel mahkeme tarafından verilen hukuka aykırı kararın belirttiğimiz gerekçelerle
lehimize olarak ortadan kaldırılmasına ve davanın tümden kabulüne,
3. Vekâlet ücreti ve masrafların karĢı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve
talep ederiz.05.07.2017
Av. Güven DUYAR
Cevap Veren ve Katılma Yoluyla Ġstinafa BaĢvuran Davacı vekili
76
IV. BÖLÜM
CEZA YARGILAMASINDA ĠSTĠNAF KANUN YOLU
78
CEZA YARGILAMASINDA ĠSTĠNAF KANUN YOLU
1- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNUN KONUSU
İstinaf adli yargı ilk derece ceza mahkemelerince verilen ve
kesin olmayan hükümlere karşı başvurulabilen bir kanun yoludur.
Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet,
güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düĢmesi
kararı, hükümdür (CMK md. 223/1). Ayrıca adli yargı dıĢındaki
bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı da kanun yolu
bakımından hüküm sayılır (CMK md. 223/10).
Ceza yargılamasında istinaf kanun yolunun konusunu kural
olarak, ilk derece mahkemelerinden verilen hükümler ile hükümden
önce verilip hükme esas teşkil eden veya başkaca kanun yolu öngö-
rülmemiş olan mahkeme kararları oluşturur.
İlk derece mahkemelerince verilen hükümlerden onbeĢ yıl ve
daha fazla hapis cezalarına iliĢkin olanlar, bölge adliye mah-
kemesince re'sen incelenir.
Ayrıca CMK‟nın 256 maddesi uyarınca, müsadere kararı verilmesi
gereken hâllerde, kamu davası açılmamış veya kamu davası açılmış
olup da esasla beraber bir karar verilmemişse; karar verilmesi için,
Cumhuriyet savcısı veya katılan, davayı görmeye yetkili mahkemeye
başvurabilir. Kamu davası açılmış olup da iade edilmesi gereken eşya
veya malvarlığı değerleri ile ilgili olarak esasla birlikte bir karar veril-
memiş olması durumunda, mahkemece re'sen veya ilgililerin istemi
üzerine bunların iadesine karar verilir. Bu maddeye göre duruşma
yapılarak verilecek hükümlere karşı Cumhuriyet savcısı, katılan ve
müsadere veya iade olunacak eşya veya diğer malvarlığı değerleri
79
üzerinde hakkı olan kimseler istinaf yoluna başvurabilirler (CMK
md. 257, 258).
Keza 6706 sayılı Cezai Konularda Uluslararası Adli ĠĢ Birliği Kanununun 18/4. fıkrası hükmü hariç, diğer kanunlar-
da temyiz edilebileceği veya haklarında Yargıtay‟a başvurulabileceği
belirtilmiş olup da bölge adliye mahkemelerinin görev alanına giren
dava ve işlere ilişkin ilk derece mahkemelerinin karar ve hükümle-
rine karşı istinaf yoluna başvurulabilir. (CMK md. 285).
2- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNA BAġVURULAMAYAN
HÜKÜM VE KARARLAR
İlk derece mahkemelerince verilen;
- (Hapis cezasından çevrilen adli para cezaları hariç olmak üzere), sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adli para
cezasına mahkûmiyet hükümlerine,
- Üst sınırı beşyüz günü geçmeyen adli para cezasını gerekti-ren suçlardan beraat hükümlerine,
- Kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümlere,
Karşı istinaf yoluna başvurulamaz (CMK md. 272).
Bilindiği üzere, suç karşılığında uygulanan yaptırım olarak ceza-
lar, hapis ve adli para cezalarıdır. Hapis cezaları ise ağırlaştırılmış
müebbet hapis cezası, müebbet hapis cezası ve süreli hapis cezasıdır
(TCK md. 45, 46).
Süreli hapis cezası, kanunda aksi belirtilmeyen hallerde bir
aydan az, yirmi yıldan fazla olamaz. Hükmedilen bir yıl veya daha
az süreli hapis cezası, kısa süreli hapis cezasıdır (TCK md. 49).
Kısa süreli hapis cezaları seçenek yaptırımlara çevrilebilir. Bu
seçenek yaptırımlardan biri adli para cezasıdır (TCK md. 50/1-a).
80
Dolayısıyla ilgili madde uyarınca doğrudan hükmedilen adli
para cezalarından üçbin Türk Lirasını geçmeyenler aleyhine
istinaf yolu kapalıdır.
Ayrıca TCK‟da veya diğer özel ceza kanunlarında düzenlenen
ve üst sınırı beşyüz günü geçmeyen adli para cezasını gerektiren
suçlardan beraat hükümlerine karşı da istinaf yoluna başvurulamaz.
Buna karşılık hapisten çevrilen adli para cezasının miktarı ne
olursa olsun, bu cezaya mahkûmiyet hükümlerine karşı istinaf yoluna
başvurulabilir.
Keza “adli para cezası ile birlikte hapis” ya da “hapis veya adli
para cezası” öngören suçlardan verilen beraat hükümlerine karşı da
istinaf yoluna başvurulabilir.
Öte yandan hapis cezasının TCK‟nın 50. maddesinde belirtilen
diğer seçenek yaptırımlara çevrilmesi halinde de istinaf yoluna baş-
vurmak mümkündür.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına karşı istinaf
kanun yoluna başvurulamaz.
Soruşturma veya kovuşturma yapılması şarta bağlı tutulmuş
olup da şartın gerçekleşmesini beklemek üzere verilen durma ka-
rarları ile adli yargı içindeki görevsizlik kararları itiraz kanun yolu
öngörülmüş olup, itiraz üzerine bir merci kararı verilmişse, bu durum
istinaf konusu yapılamaz (CMK md. 5/2, 223/8).
3- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNDA ZAMAN BAKIMINDAN
UYGULAMA
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama
Şekli Hakkında Kanunun 8. maddesinde: “Bölge adliye mahkemeleri-
nin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri
ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında
Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmi Gazetede ilân edilecek
81
göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinle-
şinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322 nci mad-
desinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305
ilâ 326 ncı maddeleri uygulanır. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge
adliye mahkemelerine gönderilemez. Yargıtay ceza daireleri ile Ceza
Genel Kurulu kararlarındaki yazıma ilişkin maddi hataların düzeltilmesi
için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, ilgili ceza dairesi veya Ceza Genel
Kuruluna başvurabilir.” hükmü bulunmaktadır.
Bu düzenlemeye göre ancak 20.07.2016 tarihinden sonra
verilen hüküm veya kararlar aleyhine istinaf kanun yoluna baş-
vurulabilecektir. Bir başka ifadeyle hüküm veya karar 20.07.2016 tari-
hinden önce verilmiş ise temyiz kanun yoluna başvuru mümkündür.
Bu noktada önemle belirtmek gerekir ki, 20.07.2016 tari-
hinden önce temyiz incelemesine tabi tutulmuĢ bir karar
hakkında 1412 sayılı CMUK’un temyizi düzenleyen göre
iĢlem yapılacaktır. Dolayısıyla bu kararın bozulması sonrasın-
da verilecek kararlar da temyiz kanun yoluna tabi olacak,
bu kararlar kesinleşinceye kadar hiçbir aşamada istinaf kanun yolunda
incelenemeyecektir.
Bir başka ifadeyle, karar 20.07.2016 tarihinden sonra verilmiş
olsa da, öncesinde bir temyiz incelemesi yapılmışsa bu dosyalar
temyiz kanun yoluna tabi olacaktır.
4- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNA BAġVURABĠLECEK
OLANLAR
CMK‟nın 260/1. fıkrası uyarınca, hâkim ve mahkeme kararlarına
karşı Cumhuriyet savcısı, Ģüpheli, sanık ve katılan sıfatını
almıĢ olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamıĢ, redde-
dilmiĢ veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar
görmüĢ bulunanlar için kanun yolları açıktır.
82
Ayrıca avukat da, müdafiliğini veya vekilliğini üstlendiği kişilerin
açık arzusuna aykırı olmamak koşuluyla kanun yollarına başvurabilir
(CMK md. 261).
Keza şüpheli veya sanığın yasal temsilcisi ve eşi, şüpheli veya
sanığa açık olan kanun yollarına süresi içinde kendiliklerinden baş-
vurabilirler. Şüphelinin veya sanığın başvurusuna ilişkin hükümler,
bunlar tarafından yapılacak başvuru ve onu izleyen işlemler için de
geçerlidir.
Kendilerini ilgilendiren konular bakımından tanığın bilirkişinin
ve üçüncü kişilerin istinaf yoluna başvurabilmeleri mümkündür.37
5- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNDA YETKĠ
Yetkili istinaf mercii, istinaf başvurusuna konu kararı veren ilk
derece mahkemesinin yetki alanında bulunduğu bölge adliye mah-
kemesidir.
Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere, hangi bölge adliye mahkeme-
sinin yetkili olduğunu CMK‟nın yetkiye ilişkin hükümleri belirlemektedir.
Yetkili mahkemeler CMK‟nın 12 – 16. maddeleri arasında gösterilmiştir.
Kural davaya bakma yetkisinin, suçun iĢlendiği yer mahkemesine
ait olduğudur.
Bu kural ve istisnaları uyarınca yargılamayı yapan ve kararı veren
ilk derece mahkemesinin yetki alanında bulunduğu bölge adliye mah-
kemesi, istinaf başvurusunu incelemeye yetkili istinaf merciidir.
6- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNDA SÜRE
a) BaĢvuru süreleri
37 Devrim Güngör, Adem Albayrak, age., s.15
83
İstinaf başvurusu, hükmün açıklanmasından (tefhimden)
itibaren yedi gün içinde yapılır.
Tutuklu bulunan şüpheli veya sanık, zabıt kâtibine veya tutuklu
bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulun-
mak suretiyle veya bu hususta bir dilekçe vererek kanun yollarına
başvurabilir.
Hüküm, istinaf yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda
açıklanmışsa, süre tebliğ tarihinden başlar.
Ağır ceza mahkemelerinde bulunan Cumhuriyet savcıları, mah-
kemelerinin yargı çevresi içerisindeki asliye mahkemelerinin hükümle-
rine karşı, kararın o yer Cumhuriyet başsavcılığına geliş tarihinden
itibaren yedi gün içinde istinaf yoluna başvurabilirler (CMK md. 273).
Hüküm, istinaf yoluna başvuran Cumhuriyet savcısına veya ilgili-
lere gerekçesiyle birlikte açıklanmamışsa; hükme karşı istinaf yoluna
başvurulduğunun mahkemece öğrenilmesinden itibaren gerekçe, yedi
gün içinde tebliğ edilir (CMK md. 275/2).
b) Sürenin geçirilmesinin sonuçları ve verilebilecek
kararlar
Kusuru olmaksızın istinaf süresini geçirmiş olan kişi, eski hale
getirme isteminde bulunabilir.
Kanun yoluna başvuru hakkı kendisine bildirilmemesi halinde
de, kişi kusursuz sayılır.
Eski hâle getirme dilekçesi, engelin kalkmasından itibaren yedi gün içinde, süreye uyulduğunda usule ilişkin işlemleri yapacak olan
mahkemeye verilir.
Dilekçe sahibi, sürenin geçmesinde kusuru olmadığına ilişkin
olguları, varsa belgelerini de ekleyerek açıklar. Dilekçe verildiği anda
usule ilişkin yapılamayan işlemler de yerine getirilir.
84
Süresi içinde usul işlemi yapılsaydı, esasa hangi mahkeme
hükmedecek idiyse, eski hâle getirme dilekçesi hakkında da o mah-
keme karar verir.
Eski hâle getirme isteminin kabulüne ilişkin karar kesindir;
reddine ilişkin karara karşı itiraz yoluna gidilebilir.
Eski hâle getirme dilekçesi, kararın yerine getirilmesini dur-
durmaz; ancak, mahkeme yerine getirmeyi erteleyebilir (CMK md. 40 – 42).
Eski hâle getirme süresi içinde de istinaf süresi işler. Bu nedenle
sanığın eski hâle getirme isteminde bulunduğu hâllerde,
ayrıca istinaf isteminde de bulunması gerekir. Bu hâlde istinaf
istemi ile ilişkili işler, eski hâle getirme istemi hakkında karar veri-
linceye kadar ertelenir (CMK md. 274).
7- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNA BAġVURUNUN GERĠ
ALINMASI
Kural olarak istinafa başvurulduktan sonra başvurunun geri
alınması istinaf mercii tarafından karar verilinceye kadar mümkündür.
Ancak Cumhuriyet Savcısı tarafından sanık lehine istinaf
yoluna baĢvurulmuĢ ise sanığın rızası olmadan geri alınamaz.
Müdafi veya vekilin başvuruyu geri alabilmesi de vekâletna-
mede bu hususta özel yetki bulunması koşuluna bağlıdır.
CMK‟nın 150/2. fıkrası uyarınca, kendisine müdafi atanan şüpheli
veya sanıklar yararına kanun yoluna başvurulduğunda veya başvuru-
lan kanun yolundan vazgeçildiğinde şüpheli veya sanık ile müdafiin
iradesi çelişirse müdafiin iradesi geçerli sayılır (CMK md. 266).
Başvurunun geri alınması halinde yeniden istinaf başvurusu
yapılamaz.
85
8- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNA BAġVURU ġEKLĠ
İstinaf başvurusu, hükmü veren mahkemeye verilecek dilekçe
ile veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır;
beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hâkime onaylattırılır.
Tutuklu bulunan şüpheli veya sanık istinaf başvurusunu, zabıt
kâtibine veya tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi
müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya bu hususta bir dilekçe
vererek yapabilir.
9- DĠLEKÇEDE BULUNMASI GEREKEN HUSUSLAR
Sanık ve CMK‟ya göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma
isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek
surette suçtan zarar görmüş bulunanların dilekçe veya beyanında,
başvuruya ilişkin nedenlerin gösterilmemesi inceleme yapılmasına
engel olmaz.
Cumhuriyet savcısı, istinaf yoluna başvurma nedenlerini gerekçe-
leriyle birlikte yazılı isteminde açıkça gösterir. Aksi takdirde dilekçe
iade edilir ve gerekçe göstermesi istenir. Böylelikle istinaf talebinin
sanık lehine mi aleyhine mi olduğu tespit edilir.
Bununla birlikte, bölge adliye mahkemesi denetim yaparken,
ileri sürülen sebeplerle bağlı değildir, kendiliğinden her türlü
incelemeyi yaparak karar verir.
10- ĠSTĠNAF DĠLEKÇESĠNE CEVAP
Hükmü veren mahkemece reddedilmeyen istinaf dilekçesi veya
beyana ilişkin tutanağın bir örneği karşı tarafa tebliğ olunur. Karşı
taraf, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde yazılı olarak cevabını
verebilir.
Karşı taraf sanık ise, bir tutanağa bağlanmak üzere zabıt kâtibine
yapılacak bir beyanla da cevabını verebilir. Cevap verildikten veya
bunun için belirli süre bittikten sonra dava dosyası, bölge adliye
mahkemesine gönderilir.
86
Cevap hakkı şüpheli veya sanığın yasal temsilcisi ve eşi tara-
fından da kullanılabilir.
11- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNA BAġVURUNUN
ĠCRAYA ETKĠSĠ
Süresi içinde yapılan istinaf başvurusu, hükmün kesinleşmesini
engeller.
Eğer mahkûmiyet hükmü verilmişse hükmün infazına başlanmaz.
12- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNDA YANILMA
Kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunun veya merciin belir-
lenmesinde yanılma, başvuranın haklarını ortadan kaldırmaz.
Bu hâlde başvurunun yapıldığı merci, başvuruyu derhâl görevli
ve yetkili olan mercie gönderir (CMK md. 264).
13- ĠSTĠNAF ĠSTEMĠNĠN HÜKMÜ VEREN
MAHKEMECE REDDĠ
İstinaf istemi, kanuni sürenin geçmesinden sonra veya
aleyhine istinaf yoluna baĢvurulamayacak bir hükme karĢı
yapılmışsa ya da istinaf yoluna baĢvuranın buna hakkı yoksa,
hükmü veren mahkeme bir kararla dilekçeyi reddeder.
İstinaf başvurusunda bulunan Cumhuriyet savcısı veya ilgililer,
ret kararının kendilerine tebliğinden itibaren yedi gün içinde bölge
adliye mahkemesinden bu hususta bir karar vermesini isteyebilirler.
Bu takdirde dosya bölge adliye mahkemesine gönderilir. Ancak, bu
nedenle hükmün infazı ertelenemez (CMK md. 276).
14- ÖN ĠNCELEME
87
İstinaf başvurusu üzerine dava dosyası, bölge adliye mahke-
mesine geldiğinde işbölümüne göre görevli ceza dairesine verilir.
Daire, varsa tebligat eksikliklerinin giderilmesini sağlar.
Dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda;
- Bölge adliye mahkemesinin yetkili olmadığının anlaşılması
hâlinde dosyanın yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilmesine,
- Bölge adliye mahkemesine baĢvurunun süresi içinde
yapılmadığının, incelenmesi istenen kararın bölge adliye mah-
kemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının, baĢvu-
ranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması hâlinde istinaf
başvurusunun reddine,
Karar verilir. Bu kararlar itiraza tabidir (CMK md. 279).
15- ĠNCELEME VE KOVUġTURMA
Bölge adliye mahkemesi, dosyayı ve dosyayla birlikte sunulmuş
olan delilleri inceledikten sonra;
- İlk derece mahkemesinin kararında usule veya esasa ilişkin
herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığını, delillerde veya işlemler-
de herhangi bir eksiklik olmadığını, ispat bakımından değerlendirmenin
yerinde olduğunu saptadığında istinaf başvurusunun esastan reddine,
303 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (c), (d), (e), (f), (g) ve (h)
bentlerinde yer alan ihlallerin varlığı hâlinde hukuka aykırılığın düzelti-
lerek istinaf başvurusunun esastan reddine,
- Cumhuriyet savcısının istinaf yoluna başvurma nedenine uy-
gun olarak mahkûmiyete konu suç için kanunda yazılı cezanın en alt
derecesinin uygulanmasını uygun görmesi hâlinde, hukuka aykırılığın
düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,
- Olayın daha fazla araştırılmasına ihtiyaç duyulmadan davanın
reddine karar verilmesi veya güvenlik tedbirlerine ilişkin hatalı kararın
88
düzeltilmesi gereken hâllerde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf
başvurusunun esastan reddine,
- İlk derece mahkemesinin kararında; hükmün 230 uncu madde gereğince gerekçeyi içermemesi ve hüküm için önemli olan hususlarda mahkeme kararı ile savunma hakkının sınırlandırılmış olması hariç olmak üzere 289 uncu maddede belirtilen (mahkemenin kanuna uy-gun olarak teşekkül etmemiş olması, hâkimlik görevini yapmaktan kanun gereğince yasaklanmış hâkimin hükme katılması, geçerli şüphe nedeniyle hakkında ret istemi öne sürülmüş olup da bu istem kabul olunduğu hâlde hâkimin hükme katılması veya bu istemin kanuna aykırı olarak reddedilip hâkimin hükme katılması, mahkemenin kanuna aykırı olarak davaya bakmaya kendini görevli veya yetkili görmesi, Cumhuriyet savcısı veya duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken diğer kişilerin yokluğunda duruşma yapılması, duruşmalı ola-rak verilen hükümde açıklık kuralının ihlâl edilmesi, hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması) bir hukuka aykırılık nedeninin bulunması hâlinde hükmün bozulmasına ve dosyanın yeni-den incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
- Diğer hâllerde, gerekli tedbirleri aldıktan sonra davanın yeni-
den görülmesine ve duruşma hazırlığı işlemlerine başlanmasına,
Karar verir (CMK md. 280).
Duruşma sonunda bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusunu
esastan reddeder veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldı-
rarak yeniden hüküm kurar.
Verilen kararların sanık lehine olması hâlinde, bu hususların isti-
naf isteminde bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanma olanağı
varsa bu sanıklar da istinaf isteminde bulunmuşçasına verilen karar-
lardan yararlanırlar.
16- YENĠ DELĠL SUNULMASI
89
Duruşma açılmasına karar verilmesi halinde yeni delil sunulması
mümkündür. Ret veya bozma kararları dosya üzerinden verileceği
için yeni delillere dayanılamaz.
17- ĠSTĠNABE
CMK‟da istinaf kanun yolu aşamasında istinabeye ilişkin bir hü-
küm bulunmamaktadır. Öte yandan istinaftan beklenen yarara koşut
olarak, bölge adliye mahkemesince duruşma açılmasına karar veril-
mesi halinde bütün işlemlerin incelemeyi yapacak olan bölge adliye
mahkemesi tarafından yapılması yerinde bir uygulama olacaktır.38
18- DURUġMA HAZIRLIĞI
Duruşma hazırlığı aşamasında bölge adliye mahkemesi daire
başkanı veya görevlendireceği üye, CMK‟nın 175. maddesi hükümleri-
ne uygun olarak duruşma gününü saptar; gerekli çağrıları yapar.
Tutuklu sanığın çağrılması duruşma gününün tebliği suretiyle
yapılır. Sanıktan duruşmada kendisini savunmak için bir istemde
bulunup bulunmayacağı ve bulunacaksa neden ibaret olduğunu
bildirmesi istenir; müdafii de sanıkla birlikte davet olunur. Bu işlem,
tutuklunun bulunduğu ceza infaz kurumunda cezaevi kâtibi veya bu
işle görevlendirilen personel yanına getirilerek tutanak tutulmak
suretiyle yapılır (CMK md. 176/3).
Mahkemece, gerekli görülen tanıkların, bilirkişilerin dinlenilme-
sine ve keşfin yapılmasına karar verilir.
19- BÖLDE ADLĠYE MAHKEMESĠNDE YAPILACAK
DURUġMANIN ÖZELLĠKLERĠ
38 Devrim Güngör, Adem Albayrak, age., s.22, 23
90
Duruşma açıldığında aşağıda gösterilen istisnalar dışında bu
CMK‟nın duruşma hazırlığı, duruşma ve karara ilişkin hükümleri uygu-
lanır:
- Duruşma, bu Kanunun öngördüğü genel hükümlere göre
başladıktan sonra görevlendirilen üyenin inceleme raporu anlatılır.
- İlk derece mahkemesinin gerekçeli hükmü anlatılır.
- İlk derece mahkemesinde dinlenilen tanıkların ifadelerini
içeren tutanaklar ile keşif tutanakları ve bilirkişi raporu anlatılır.
- Bölge adliye mahkemesi duruşma hazırlığı aşamasında top-
lanan delil ve belgeler, yapılmışsa keşif ve bilirkişi açıklamalarına ilişkin
tutanak ve raporlar okunur.
- Bölge adliye mahkemesi duruşmasında dinlenilmeleri gerek-
li görülen tanık ve bilirkişiler çağrılır (CMK md. 282).
İlk derece mahkemesindeki duruşmadan farklı olarak, bölge
adliye mahkemesindeki duruşmada mahkemece gerekli görülen
delillerin (tanık dinlenilmesi, bilirkişi incelemesi yaptırılması, keşif
yapılması vb) toplanmasına karar verilir.
Bir başka ifadeyle, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan
tüm deliller bölge adliye mahkemesindeki duruşmada yeniden toplan-
maz. İlk derece mahkemesince elde edilen ifade tutanakları, bilirkişi
raporları ve keşif tutanaklarının anlatılması veya okunmasıyla yetinilir
(CMK md. 281/2).
Bununla birlikte, kanaatimce bölge adliye mahkemesi, Kanun-
daki koşulların varlığı halinde CMK‟da ve diğer kanunlarda düzen-
lenmiş bulunan koruma tedbirlerinden birine veya birkaçına da
karar verebilir.
91
20- BÖLDE ADLĠYE MAHKEMESĠNDE YAPILAN
DURUġMA SONRASINDA VERĠLEBĠLECEK
KARARLAR
Bölge adliye mahkemesinde yapılan duruşma sonunda başvuru
ya esastan reddedilir ya da ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak
yeni bir hüküm verilir.
Hüküm; beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet,
güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi olabilir.
Ayrıca soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı
tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçek-
leşmesini beklemek üzere, durma kararı veya adli yargı dışındaki
bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı da verilebilir (CMK md.
281/2).
Bölge adliye mahkemesinde yapılan duruşma sonunda, koşulları
varsa hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği
gibi, ilk derece mahkemesi tarafından uzlaşma yoluna gidilebilecek
hallerde uzlaşma hükümlerinin uygulanması da mümkündür.39
İstinaf yoluna yalnız sanık lehine başvurulmuşsa, yeniden ve-
rilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır
olamaz (CMK md. 283).
21- BÖLGE ADLĠYE MAHKEMESĠ CUMHURĠYET BAġ-
SAVC LIĞININ ĠTĠRAZ YETKĠSĠ
Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikteki ka-
rarlarına karşı bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı,
re‟sen veya istem üzerine, kararın kendisine verildiği tarihten itiba-
ren otuz gün içinde kararı veren daireye itiraz edebilir. Sanığın
lehine itirazda süre aranmaz. Daire, mümkün olan en kısa sürede
itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir, aksi halde itirazı
reddeder. İtirazın reddine ilişkin kararlar kesindir.
39 Devrim Güngör, Adem Albayrak, age., s. 25
92
22- DĠRENME YASAĞI
Bölge adliye mahkemesi karar ve hükümlerine karşı direnilemez,
bunlara karşı niteliğine göre itiraz ve temyiz yoluna başvuru yapıla-
bilir.
23- BÖLGE ADLĠYE MAHKEMELERĠ ARASINDAKĠ ĠÇ-
TĠHAT FARKLILIKLARININ GĠDERĠLMESĠ
Bölge adliye mahkemesi başkanlar kurulu re'sen veya bölge adli-
ye mahkemesinin ilgili ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının,
Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bu-
lunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi ceza dairelerince
verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka
bir bölge adliye mahkemesi ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki
kararlar arasında uyuşmazlık bulunması halinde bu uyuşmazlığın gide-
rilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekle-
yerek Yargıtay Birinci Başkanlığından isteyebilir.
Bu halde Yargıtay Kanununun 45. maddesi uyarınca içtihadı bir-
leştirme karar verilebilmesi mümkündür.
24- TEMYĠZ KANUN YOLUNA ĠLĠġKĠN ESASLAR
Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dıĢında kalan hükümleri temyiz edilebilir. Keza hükümden önce verilip hükme esas
teşkil eden veya başkaca kanun yolu öngörülmemiş olan mahkeme
kararları da hükümle beraber temyiz olunabilir (CMK md. 287).
a) Temyiz Edilemeyen Kararlar
Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin;
- İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adli para cezalarına karşı
93
istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları,
- İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezalarını artırmayan bölge adliye mahkemesi kararları,
- Hapis cezasından çevrilen seçenek yaptırımlara ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkeme-
since verilen; seçenek yaptırımlara ilişkin her türlü kararlar ve isti-naf başvurusunun esastan reddine dair kararlar,
- İlk defa bölge adliye mahkemesince verilen ve 272 nci maddenin üçüncü fıkrası kapsamı dışında kalan mahkûmiyet karar-ları hariç olmak üzere, ilk derece mahkemelerinin görevine giren ve
kanunda üst sınırı iki yıla kadar (iki yıl dâhil) hapis cezasını gerekti-ren suçlar ve bunlara bağlı adli para cezalarına ilişkin her türlü
bölge adliye mahkemesi kararları,
- Adli para cezasını gerektiren suçlarda ilk derece mahkeme-lerinden verilen hükümlere ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi
kararları,
- Sadece eşya veya kazanç müsaderesine veya bunlara yer
olmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak
istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları,
- On yıl veya daha az hapis cezasını veya adli para cezasını
gerektiren suçlardan, ilk derece mahkemesince verilen beraat ka-
rarları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair
kararları,
- Davanın düşmesine, ceza verilmesine yer olmadığına, gü-
venlik tedbirine ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak
bölge adliye mahkemesince verilen bu tür kararlar veya istinaf
başvurusunun esastan reddine dair kararlar,
- Yukarıdaki bentlerde yer alan sınırlar içinde kalmak koşuluyla
aynı hükümde, cezalardan ve kararlardan birden fazlasını içeren bölge
adliye mahkemesi kararları,
94
Temyiz edilemez.
b) Temyiz Yoluna BaĢvurabilecek Olanlar
Bölge adliye mahkemelerinin temyizi mümkün olan kararlarına
karşı, temyiz yoluna başvurabilecek olanlar bakımından da CMK‟nın
kanun yollarına başvurma hakkını düzenleyen hükümler uygulanır.
Ayrıca bölge adliye mahkemelerinde ve ilk derece mahkemele-
rinde bulunan Cumhuriyet savcılarının da temyiz yoluna başvurmaları
mümkündür.40
c) Temyiz istemi ve süresi
Temyiz istemi, hükmün açıklanmasından itibaren on beĢ gün
içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâti-
bine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçirilir
ve tutanak hâkime onaylattırılır. Tutuklu bulunan sanık hakkında 263
üncü madde hükmü saklıdır.
Hüküm, temyiz yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda
açıklanmışsa, süre tebliğ tarihinden başlar.
ç) Temyiz Nedeni
Temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmiş olmasa da aşağıda
yazılı hâllerde hukuka kesin aykırılık var sayılır:
- Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması,
- Hâkimlik görevini yapmaktan kanun gereğince yasaklanmış
hâkimin hükme katılması,
- Geçerli şüphe nedeniyle hakkında ret istemi öne sürülmüş
olup da bu istem kabul olunduğu hâlde hâkimin hükme katılması
40 Devrim Güngör, Adem Albayrak, age., s.32
95
veya bu istemin kanuna aykırı olarak reddedilip hâkimin hükme
katılması.
- Mahkemenin kanuna aykırı olarak davaya bakmaya kendini
görevli veya yetkili görmesi,
- Cumhuriyet savcısı veya duruşmada kanunen mutlaka hazır
bulunması gereken diğer kişilerin yokluğunda duruşma yapılması,
- Duruşmalı olarak verilen hükümde açıklık kuralının ihlâl
edilmesi,
- Hükmün CMK‟nın 230. maddesinde belirtilen gerekçeyi içer-
memesi,
- Hüküm için önemli olan hususlarda mahkeme kararı ile
savunma hakkının sınırlandırılmış olması,
- Hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayan-
ması.
d) Temyiz Ġncelemesinin Kapsamı
İstinaf incelemesi sırasında bölge adliye mahkemesi, isnat edilen
suça ilişkin olay ve hukuka aykırılık denetimini birlikte yapar.
Temyiz incelemesi ise ancak hükmün hukuka aykırı olması
nedenine dayalı olan ve hükümde hukuka uygunluğu arayan bir
denetim sürecidir. Yargıtay‟da olay denetimi yapılmaz. Bir başka
ifadeyle, Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine
dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması
hukuka aykırılıktır.
Temyiz incelemesinde ek delil sunularak bunların tartışılması
ve değerlendirilmesi istenemez.
CMK‟nın 289. maddesinde bulunan hukuka kesin aykırılık halleri
hariç olmak üzere, hükmün hukuka uygunluğunun denetimi, ileri
sürülen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
96
e) Temyizde Gerekçe Gösterme Zorunluluğu
Temyiz eden, hükmün hangi hukuki yönüne ilişkin olarak bozma
istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır.
Temyiz başvurusunda temyiz nedenleri gösterilmemişse temyiz
başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın
tebliğinden itibaren yedi gün içinde hükmü temyiz olunan bölge adliye
mahkemesine bu nedenleri içeren bir ek dilekçe verilir. Cumhuriyet
savcısı temyiz dilekçesinde, temyiz isteğinin sanığın yararına veya
aleyhine olduğunu açıkça belirtir.
Temyiz, sanık tarafından yapılmış ise, ek dilekçe kendisi veya
müdafii tarafından verilir.
Müdafii yoksa sanık, tutanağa bağlanmak üzere zabıt kâtibine
yapacağı bir beyanla gerekçesini açıklayabilir; tutanak hâkime onayla-
tılır. Sanığın yasal temsilcisi ve eşi hakkında CMK‟nın 262. maddesi,
tutuklu sanık hakkında ise 263. maddesi hükümleri uygulanır.
f) Temyiz isteminin esastan reddi veya hükmün
bozulması
Bölge adliye mahkemesinin temyiz olunan hükmünün Yargıtay‟ca
hukuka uygun bulunması hâlinde temyiz isteminin esastan reddine
karar verilir.
Yargıtay, temyiz edilen hükmü, temyiz baĢvurusunda göste-rilen, hükmü etkileyecek nitelikteki hukuka aykırılıklar nede-
niyle bozar. Bozma sebepleri ilâmda ayrı ayrı gösterilir.
Hüküm, temyiz dilekçesinde gösterilen sebeplerle bozulduğunda,
dilekçede açıklanmış olmasa bile saptanan bütün diğer hukuka aykırılık
hâlleri de ilâmda gösterilir.
Hükmün bozulmasına neden olan hukuka aykırılık, bu hükme
esas olarak saptanan işlemlerden kaynaklanmış ise, bunlar da aynı
zamanda bozulur.
97
CMK‟nın 289. maddesinde bulunan hukuka kesin aykırılık halleri
saklıdır (CMK md. 303).
g) Davanın esasına hükmedilecek hâller ve hukuka
aykırılığın düzeltilmesi
Hüküm, hukuk kurallarının hükme esas olarak saptanan olaylara
uygulanmasındaki aykırılıktan dolayı bozulduğunda;
- Olayın daha ziyade aydınlanması gerekmeden beraate veya
davanın düşmesine ya da alt ve üst sınırı olmayan sabit bir cezaya
hükmolunması gerekirse,
- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iddiasına uygun olarak
sanığa kanunda yazılı cezanın en alt derecesini uygulamayı uygun
görürse,
- Mahkemece sabit görülen suçun unsurları, niteliği ve cezası
hükümde doğru gösterilmiş olduğu hâlde sadece kanunun madde
numarası yanlış yazılmış ise,
- Hükümden sonra yürürlüğe giren kanun, suçun cezasını
azaltmış ve mahkemece sanığa verilecek cezanın belirlenmesinde
artırma sebebi kabul edilmemiş veya yeni bir kanun ile fiil suç olmak-
tan çıkarılmış ise birinci hâlde daha az bir cezanın hükmolunması ve
ikinci hâlde hiç ceza hükmolunmaması gerekirse,
- Sanığın açıkça saptanmış olan doğum ve suç tarihlerine göre
verilecek cezanın belirlenmesinde gerekli indirim yapılmamış veya
yanlış indirim yapılmış ise,
- Artırma veya indirim sonucunda verilecek ceza süresi veya
miktarının belirlenmesinde maddi hata yapılmış ise,
- TCK‟nın 61. maddesindeki sıralamanın gözetilmemesi yüzün-
den eksik veya fazla ceza verilmiş ise,
98
- Harçlar Kanunu ile yargılama giderlerine ilişkin hükümlere
ve Avukatlık Kanununa göre düzenlenen ücret tarifesine aykırılık
mevcutsa,
Yargıtay davanın esasına hükmedebileceği gibi hükümdeki
hukuka aykırılığı da düzeltebilir (CMK md. 304).
ğ) Yargıtay Kararının Gönderileceği Merci
CMK‟nın 302/1. fıkrası ve 303. maddesi uyarınca verilen karar-
lara ilişkin dosya ilk derece mahkemesine, kararın bir örneği ise
bölge adliye mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığına verilir.
303. maddede belirtilenlerin dışında kalan hâllerde, dosya,
yeniden incelenmek ve hüküm verilmek üzere hükmü bozulan böl-
ge adliye mahkemesine veya diğer bir bölge adliye mahkemesine
gönderilir. Ancak bozma kararı,41
- İstinaf başvurusunun esastan reddi kararına ilişkin ise dosya,
gereği için kararı veren ilk derece mahkemesine,
- Hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan
reddi kararına ilişkin ise dosya, gereği için kararı veren ilk derece
mahkemesine ya da bozma kararının içeriği doğrultusunda Yargı-
tayca uygun görülmesi halinde bölge adliye mahkemesine gönderi-
lir. Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderildiği hallerde, kararın
bir örneği de bölge adliye mahkemesine gönderilir.
41 5271 sayılı Kanuna 7165 sayılı Kanunla eklenen Geçici 4. Madde uyarınca, Bu
cümledeki düzenleme, maddenin yürürlüğe girdiği 28.02.2019 tarihinden sonra
Yargıtay tarafından verilen bozma kararları hakkında uygulanır.
99
Hüküm, mahkemenin hukuka aykırı olarak kendisini görevli veya
yetkili görmesinden dolayı bozulmuşsa, Yargıtay aynı zamanda dosyayı
görevli veya yetkili mahkemeye gönderir.
İlk derece mahkemesi tarafından doğrudan temyiz yolu açık
bulunan hükümlerle ilgili olarak verilen karara ilişkin dosya, hükmü
veren ilk derece mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhu-
riyet Başsavcılığına verilir.
h) Hükmün Bozulmasının Diğer Sanıklara Etkisi
Hüküm, sanık lehine bozulmuşsa ve bu hususların temyiz iste-
minde bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanması olanağı varsa,
bu sanıklar da temyiz isteminde bulunmuşçasına hükmün bozulma-
sından yararlanırlar.
ı) Davaya Yeniden Bakacak Mahkemenin ĠĢlemleri
Bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak bölge adliye veya
ilk derece mahkemesi, duruĢma açarak, ilgililere bozmaya karşı
diyeceklerini sorar.
Sanık, müdafii, katılan ve vekilinin dosyada varolan adreslerine
de davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağ-
men duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları
saptanmamış olsa da duruşmaya devam edilerek dava yokluklarında
bitirilebilir. Ancak, sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan
cezadan daha ağır ise, her hâlde dinlenmesi gerekir.
Yargıtay‟dan verilen bozma kararına uyulması hâlinde ilk dere-
ce mahkemesi tarafından verilen karara karşı, istinaf veya temyiz
sınırlarına bakılmaksızın sadece temyiz yoluna başvurulabilir.
100
Bozma kararına bölge adliye veya ilk derece mahkemesinin di-
renme hakkı vardır. Ancak, direnme üzerine Yargıtay Ceza Genel
Kurulunca verilen kararlara karşı direnilemez.
Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet
savcısı veya sanığın yasal temsilcisi ya da eşi tarafından temyiz
edilmişse, yeniden verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan
cezadan daha ağır olamaz.
101
102
ÖRNEK DĠLEKÇELER
1. Ġstinaf BaĢvuru Dilekçesi
ĠZMĠR BÖLGE ADLĠYE MAHKEMESĠ ( ) CEZA DAĠRESĠNE
Sunulmak Üzere
AYDIN 3. AĞIR CEZA MAHKEMESĠNE
ĠSTĠNAF KANUN YOLUNA
BAġVURAN KATILAN : AyĢe METĠN (TC NO: )
ÇarĢı Mah. KarĢı Sk. No:30 AYDIN
VEKĠLĠ : Av. Adalet HAKARAR
Adliye Cad. No: 2/5 AYDIN
TALEBĠN KONUSU : Aydın 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.05.2017 tarih ve
E: 2016/151, K: 2017/36 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak “davanın
istinaf mahkemesinde yeniden görülmesi”, bu mümkün değilse, “hükmün bozulmasına ve
dosyanın yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine” karar verilmesi
istemidir.
BAġVURU SEBEPLERĠ VE GEREKÇESĠ
Yukarıda künyesi yazılı hükümle, sanığın müvekkil/katılan aleyhine iĢlemiĢ olduğu
iddia edilen, “nitelikli cinsel saldırıya teĢebbüs” suçundan beraatına karar verilmiĢtir.
1. Mahkemenin Maddi ve Hukuki Değerlendirmesi:
Yerel Mahkeme gerekçeli kararında, olayı sanık ve mağdurenin huzurdaki ifadelerini
aktarıp, mağdurenin “olayı ailesinden gizlemek maksadıyla polise gitmek istememesine rağmen
iradesi dışında polisin müdahil olduğunu” da belirttikten sonra, maddi olayı;
- Kendisine ilgi duyan sanığı lise yıllarından tanıyan mağdurenin, aradan yıllar geçtikten
sonra sanığın ısrarlı görüşme taleplerini kabul ettiği ve kendisine karşı sevgi hissettiğini bildiği,
- (Kendisi normal bir arkadaşlık olarak görse de) sanığın hoşlandığını bilmesi, sanıkla
sıkça (toplam üç kez) görüşmeye başlaması, bu görüşme için diğer randevularını iptal etmesi,
yalnız olacaklarını bilerek sanıkla ıssız bir yerdeki eve gitmesi ve orada geç saatlere kadar
alkol almasının, sanıkta, mağdurenin basit cinsel davranışlara rıza gösterdiği kanaati yarattığı,
- Mağdurenin, devamındaki eylemleri reddetmesinde de bu kanaatin etkisi olduğun-
dan sanık tarafından ciddiye alınmadığı, mağdurenin regl olduğunu söylemesinin de “isteksiz-
lik” değil “uygunsuzluk” ifadesi olarak yorumlanma ihtimali olduğu,
103
- Mağdurenin “kesin ve net” tavrından sonra yani rızasının “kesinlikle kalktığı” andan
sonra, sanığın cinsel istek durumuna (“cinsel içerikli eylemlerine” olmalı) son verdiği, sanığın
istese eylemine devam edebileceği,
- Mağdurenin sonraki eylemlerine göre, “kendi rızası olmaksızın sanığın bir şey yapa-
mayacağı” düşüncesinde olduğu,
ġeklinde kabul etmiĢtir.
Yukarıdaki kabulden hareket eden Mahkeme;
- Müsnet cinsel saldırı eyleminin, taraflar arasında yaşanan ilişkinin ulaştığı seviye
itibariyle öpüşme ve tensel temas isteğinin mağdurenin rızası hilafına olmadığı,
- Gelişen eylemde ise sanığın sınıra yaklaştığının rızasının sona erdiğinin mağdure
tarafından kesin dille belirttiği andan itibaren ve şartlar müsait olduğu halde mağdurenin
rızasına aykırı bir eylem gerçekleştirmediği,
Gerekçeleriyle, suç oluĢmadığı yönünde hüküm kurmuĢtur.
2. Mahkemenin Maddi Olaya ĠliĢkin Kabulündeki yanlıĢlıklar
Sanık; duruĢma ifadesinde, saldırı anına iliĢkin olarak; “mağdurenin ciddi olarak kendisine
karşı koymadığını”, “kendi iç çamaşırlarını çıkarmadığını”, “mağdurenin kararlı şekilde iste-
mediğini belli ettiği anda eyleminden kendiliğinden vazgeçtiğini” beyan etmiĢtir.
Ancak kendi içinde de tutarlı olmayan bu beyanları, bizzat sanığın karakol, Savcılık ve
aynı tarihli Sulh Ceza Mahkemesi ifadeleri çürütmektedir.
Sanık karakol ifadesinde: “Ben daha ileri gitmeye başladığımda bana tepki vermeye
başlayarak engel olmaya çalıştı. Ben kendisini dinlemedim üzerimde bulunan önce kot panto-
lonumu daha sonra kilodumu çıkardım. Elim ile Ayse’nin kilodunun içerisine elimi soktum ve
genital bölgesine dokundum, ama içine girip girmediğimi hatırlamıyorum, penisimin Ayse’nin
herhangi bir yerine değip değmediğini hatırlamıyorum. Kendisi çığlık atmaya başlayınca ben
de herhangi bir şey yapmayı bıraktım.” demiĢ, Savcılık ve aynı tarihli Sulh Ceza Mahkemesi
ifadelerinde de (kendi lehine yumuĢatmakla birlikte) mealen aynı beyanları tekrar etmiĢtir.
Kanun dıĢı yollarla alındığına dair bir bulgu ya da Ģikâyet bulunmadığından, sanığın bu be-
yanlarını “ikrar” olarak kabul etmek gerekmektedir.
Hal böyle olunca;
- (Diğer tüm beyanları bir yana) sanığın, “Ben daha ileri gitmeye baĢladığımda bana
tepki vermeye baĢlayarak engel olmaya çalıĢtı. Ben kendisini dinlemedim üzerimde bulunan
önce kot pantolonumu daha sonra kilodumu çıkardım. Elim ile Ayse’nin kilodunun içerisine
elimi soktum ve genital bölgesine dokundum” Ģeklindeki beyanlarına,
- Müvekkilin “Tahir, Tahir” diye seslenip yine cevap alamayınca O’nu dürttüğü sırada
sanığın kendisini üzerine çekerek öpmeye çalıĢtığı, pantolonunu ve külodunu çıkardığı, kendi
üzerindeki eteğin altından eli ile külodun içine girmeye çalıĢtığı, ağlamaya baĢladığı, regl
olduğunu söyleyip mücadele ettiği, direndiği, cam sehpa üzerinde bulunan Ģarap kadehi ile
sanığın sırtına vurduğu, ancak direncini kıramadığı, yere düĢüp kafasını sehpaya çarptığı,
koltuğun yanında bulunan pencere camına vurup yardım istediği, bu arada sanığın saldırı-
104
larını sürdürdüğü, ancak mücadele sırasında bir ara kendisinden kurtulup ıĢıkları yaktığını,
anahtarları alıp ağlayarak sitenin kapısına doğru koĢmaya baĢladığı, Ģeklindeki beyanlarına,
- Dosyada bulunan ve gerek müvekkilin gerekse sanığın sırtında, omzunda, ön kolların-
da, dirseklerinde çok sayıda ekimoz olduğunu ve müvekkilin darp edildiğini göstermek
suretiyle saldırı anına iliĢkin tüm bu anlatımları destekleyen “Genel Adli Muayene Raporlarına”,
Rağmen rızanın, nitelikli cinsel saldırı sınırına kadar var olduğunu kabul etmenin
hukuki bir izahı yapılamaz.
3. Mahkemenin Hukuki Değerlendirmesindeki YanlıĢlıklar
a. Mahkeme, nitelikli cinsel saldırı eyleminin gönüllü vazgeçme ile sona erdiğini,
basit cinsel saldırı eyleminin ise mağdurenin rızası nedeniyle sübuta ermediğini kabul
etmiĢtir. Oysa nitelikli cinsel saldırı eyleminden gönüllü vazgeçilmesi halinde bu sınıra
kadar olan eylemlerin 102/1. fıkradaki suçu oluĢturacağının tartıĢmasızdır. ġu halde, (bir
an için 102/2. fıkradan cezalandırmaya yer olmaması kararı kabul edilse bile) dosya kap-
samından hareketle 102/1. fıkradaki suçun oluĢtuğunun kabulü zorunludur.
Mahkemenin kararında belirttiği nedenler; (müvekkilin, sanığın kendisine karşı olan
hislerini bilmesi, ıssız bir evde birlikte alkol almaları vb.) müvekkilin tensel temasa rızasının
var olduğu Ģeklinde yorumlanamaz. Bir an için mahkemenin belirttiği bu nedenlerle; sanık-
ta, müvekkilin rızasının varlığı zannı oluĢtuğu kabul edilse dahi; sanığın eylemine baĢla-
masına müteakip müvekkilin eylemli direnci karĢısında, artık rızasının var olmadığı ortaya
çıkmıĢtır. Müvekkilin direncine ve RIZASININ OLMADIĞININ ORTAYA ÇIKMASINA RAĞ-
MEN; SANIĞIN EYLEMĠNE BĠR SÜRE DAHA DEVAM ETTĠĞĠ, sanığın savcılık ve karakol
beyanıyla, müvekkilin beyanlarıyla ve en önemlisi adli muayene raporlarıyla sabittir. Nite-
kim adli muayene raporlarında gerek müvekkilin gerekse sanığın sırtında, omzunda, ön
kollarında, dirseklerinde çok sayıda ekimoz olduğu, müvekkilin darp edildiği açıkça belirtil-
mektedir. Bu raporlar ortadayken sanığın, müvekkilin rızasının var olduğu zannıyla hareket
ettiğini kabul etmek mümkün değildir.
Sanık, müvekkilin rızasının olmadığı ortaya çıktığı andan sonra dahi eylemlerine
devam etmiĢ, müvekkilin elinden kurtulmasına müteakip eylemine son vermiĢtir. Bizce aksi
düĢünülmekle birlikte, sanığın eylemine bu noktada son vermesi mahkeme tarafından
gönüllü vazgeçme olarak değerlendirilmiĢ olabilir, ancak (adli muayene raporu da dikkate
alınarak) müvekkilin fiili ve sözlü olarak kendisine karĢı koymasına rağmen sanığın devam
ettiği eylem nedeniyle TCK’nın 102/1. fıkrasında yazılı suçun sübuta erdiği mutlaktır.
Mahkeme, müvekkilin, sanık daha önceki iki görüĢmede güven telkin etmiĢ olmasın-
dan dolayı O’nun evine yeniden gittiği ve müvekkilin eğitim düzeyi, dünya görüĢü ve kültü-
rel yapısı gereği farklı cinsten iki kiĢinin yalnız bir ortamda kalmasında sakınca görmediği
gerçeklerini göz ardı etmiĢ ve beraata yönelik gerekçelerini sanığın Ģehevi dürtülü sübjektif
hislerine dayandırmıĢtır.
Ayrıca, müvekkilin o saatte orada bulunmasını, cinsel iliĢki isteğine karine olarak kabul
etmiĢ ve ADETA SANIĞIN HĠSLERĠNE TERCÜMAN OLARAK; müvekkilin seviĢmek
istediğini düĢünmüĢ, rızası olabileceği zehabına kapılmıĢ, bu kanaatler nedeniyle ilk baĢta
105
direnmeyi ciddiye almamıĢ, regl olduğunu söylemesini isteksizlik değil zamanın uygun
olmadığı Ģeklinde yorumlamıĢ, eylemini müvekkilin kesin ve net tavrından sonra, rızasının
kesin olarak kalktığı anda sonlandırmıĢtır.
Oysa sanık tüm bu DÜġÜNCELERĠ, ZEHAPLARI, KANAATLERĠ taĢımasına rağmen,
müvekkile (seviĢme) niyetini SORMAMIġ, mağdurun saf, temiz ve art niyetsiz davranıĢları-
nı kendi cinsel güdülerinin etkisiyle RIZA OLARAK KABUL ETMĠġTĠR. Sanık O KADAR
KÖTÜ NĠYETLĠDĠR KĠ, müvekkilin ağlamaya baĢlamasına, hem regl olduğunu söylemek
suretiyle pasif hem de mücadele etmek suretiyle aktif direnmesine, cam sehpa üzerinde
bulunan Ģarap kadehi ile sanığın sırtına vurmasına, yere düĢüp kafasını sehpaya çarpma-
sına ve koltuğun yanında bulunan pencere camına vurup yardım istemesine rağmen,
DĠRENMEYĠ CĠDDĠYE ALMAMIġ, eylemini (KENDĠ KANAATĠNE GÖRE) müvekkilin rızası-
nın kesin olarak kalktığı anda sonlandırmıĢtır.
b. Tüm bu gerçekler karĢısında beraata hükmetmek hukuka aykırı olduğu gibi,
Yargıtay uygulaması ile de çeliĢmektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 07.12.2010, E:
2010/5-202, K: 2010/251 sayılı kararında:
“..., ilk kulübede henüz mağdurenin para karşılığı rızası ile ilişkiye girdiği zaman
dilimi içerisinde bir kez mağdure ile cinsel ilişkiye girmiştir. Mağdurenin bu aşamaya kadar
olay yerine rızası ile gittiği, her ne kadar dört sanığın gelmesini beklememekte ise de
M.'ten bir yanlışlık olmayacağı garantisini alarak rızası ile cinsel ilişkiye girdiği, aralarında
para alış verişi olmasından ve hatta mağdurenin yıkanmasından sonra M.'in ters ilişki
teklifine karşı koymasıyla sanıkların niyetlerini bozduğu ve bu aşamadan sonra mağdure-
nin rızasının bulunmadığı kabul edildiğinde İ.'in ilk cinsel ilişki eylemi suç teşkil etmemekte-
dir. Ancak ikinci yerdeki eylemi zorla mağdurenin ırzına geçme eylemi olup bu suçtan
cezalandırılmıştır.”
Demek suretiyle birden fazla kiĢiyle para karĢılığı cinsel iliĢkiyi kabul edip gerçekleĢti-
ren bir kadının dahi, bu aĢamadan sonra rızasının ortadan kalkabileceğini ve eylemin bu
noktadan itibaren suça dönüĢeceğini kabul etmiĢtir.
Görüldüğü üzere, Yargıtay fuhĢu meslek edinmiĢ bir kadının dahi, para karĢılığı kur-
duğu cinsel iliĢkinin bir aĢamasından sonra rızasının ortadan kalkabileceğini ve eylemin bu
noktadan itibaren suça dönüĢeceğini, TCK ise nitelikli cinsel saldırı suçunun eĢe karĢı da
iĢlenebileceğini kabul etmektedir. Buna rağmen, akĢam saatinde ıssız bir yerdeki evde
sanıkla yalnız olmasını cinsel iliĢki isteğine karine kabul ederek, sanığın ilk cinsel saldırı
hareketinden itibaren müvekkilin eylemli direniĢini ve eylemi bu direniĢ nedeniyle yarıda
kaldığını görmezden gelmek, sadece hukuki değil sosyolojik bakımdan da sorunlu ve
tehlikelidir.
Eğer Mahkemenin mantığı kabul edilirse; para karĢılığı cinsel iliĢkiye razı olan ya da
kocasıyla her akĢam yatağa giren bir kadının, her türlü cinsel eyleme rızasının bulunduğu-
nu var sayıp, saldırgandaki düĢünce, zehap, kanaat ve yorumları kadının yarattığını,
dolayısıyla da saldırıyı hak ettiğini kabul etmek gibi vahim bir sonuca ulaĢılır. Oysa yasa
koyucunun amacı da adalet de bu değildir.
106
d. Haklı ve hukuki beklenti, 102 madde kapsamındaki suç tamamlanmıĢ olduğundan
yerel mahkeme hükmünün bozulmasıdır.
SONUÇ VE ĠSTEM : Yukarıda belirtilen gerekçeler ve kamu düzeninden olan husus-
lar uyarınca, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak “davanın
istinaf mahkemesinde yeniden görülmesini”, bu mümkün değilse, “hükmün bozulmasına ve
dosyanın yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine” karar verilmesini
arz ve talep ederiz.17.06.201742
Av. Adalet HAKARAR
Ġstinaf yoluna baĢvuran
Katılan vekili
42
Kararın tefhiminden sonra süresinde istinaf ve süre tutum dilekçesi verilmiştir.
107
2. Ġstinafa Cevap Dilekçesi
ĠZMĠR BÖLGE ADLĠYE MAHKEMESĠ ( ) CEZA DAĠRESĠNE
Sunulmak Üzere
AYDIN 3. AĞIR CEZA MAHKEMESĠNE
CEVAP VEREN SANIK : Tahir ÇETĠN (TC NO: ) Fırat Mah. Yalı Sk. No:7 AYDIN
MÜDAFĠĠ : Av. Güven DUYAR Adliye Cad. No: 12/8 AYDIN
TALEBĠN KONUSU : Aydın 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.05.2017 tarih ve E: 2016/151, K: 2017/36 sayılı kararına yönelik istinaf baĢvurusunun usulden ve esastan reddine karar verilmesi istemidir.
CEVAPLARIMIZ
Yerel Mahkeme gerekçeli kararında, maddi olayı dosya kapsamına uygun olarak tespit etmiĢ ve katılan mağdurenin rızasının varlığını tartıĢmaya yer bırakmayacak Ģekilde ortaya koymuĢtur.
Gerçekten de katılan; müvekkilin kendisine karĢı sevgi hissettiğini bilmektedir. Müvekkille sıkça görüĢmektedir. Yalnız olacaklarını bilerek müvekkilin ıssız bir yerdeki evine gidip orada geç saatlere kadar alkol alabilmektedir.
Kaldı ki, katılanın “kesin ve net” tavrından sonra yani rızasının “kesinlikle kalktığı” andan sonra, müvekkil cinsel içerikli eylemlerine son vermiĢ, hatta kendisini evine bırak-mak istemiĢtir.
Sonuç olarak, müsnet cinsel saldırı eylemi ile taraflar arasında yaĢanan iliĢkinin ulaĢtığı seviye itibariyle öpüĢme ve tensel temas isteği mağdurenin rızası hilafına gerçek-leĢmemiĢtir.
Tüm bu nedenlerle müvekkil hakkındaki beraat kararı hukuka uygundur.
SONUÇ VE ĠSTEM : Yukarıda belirtilen gerekçeler ve re’sen dikkate alınacak husus-lar uyarınca, usûl ve hukuka uygun yerel mahkeme kararına yönelik istinaf baĢvurusu-nun usulden ve esastan reddine karar verilmesini, arz ve talep ederiz.05.07.2017
Av. Güven DUYAR
Cevap Veren Sanık Müdafii
109
V. BÖLÜM
ĠDARĠ YARGILAMADA ĠSTĠNAF KANUN YOLU
112
ĠDARĠ YARGILAMADA ĠSTĠNAF KANUN YOLU
1- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNUN KONUSU
Başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, kural olarak,
idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı istinaf kanun yoluna
başvurulabilir.
2- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNA BAġVURULAMAYAN
HÜKÜM VE KARARLAR
Konusu beĢbin Türk Lirasını geçmeyen vergi davaları, tam
yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında
idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara
karşı istinaf yoluna başvurulamaz.
2577 sayılı İYUK‟un 20/A ve 20/B maddeleri uyarınca ivedi
yargılama usulü uygulanan davalarda da istinaf yoluna başvurulamaz.
İvedi yargılama usulü aşağıda sayılan işlemlerden doğan uyuşmazlıklar
hakkında uygulanır:
- İhaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemleri,
- Acele kamulaştırma işlemleri,
- Özelleştirme Yüksek Kurulu kararları,
- 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca yapılan satış,
tahsis ve kiralama işlemleri,
- 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca, idari yaptırım kararları
hariç çevresel etki değerlendirmesi sonucu alınan kararlar,
113
- 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanun uyarınca alınan Bakanlar Kurulu kararları (İYUK
md. 20/A),
- Millî Eğitim Bakanlığı ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi
tarafından yapılan merkezî ve ortak sınavlar (İYUK md. 20/B).
Bu davalara ilişkin kararlar temyiz kanun yoluna tabidir.
Öte yandan idare ve vergi mahkemelerinin ilk inceleme sonunda
verdiği dilekçenin reddi kararlarına karşı da istinaf yolu kapalıdır.
Ancak dilekçenin reddi kararında belirtilen eksikliklerin gideril-
mediği gerekçesiyle verilen davanın reddi kararlarına karşı istinaf
yoluna başvurmak mümkündür.
3- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNA BAġVURABĠLECEK
OLANLAR
Kanunda bir hüküm bulunmamakla birlikte, ilk derece mahkemesi
kararı aleyhine olan tarafın istinaf yoluna başvurabileceği açıktır.
Bir başka ifadeyle, ilk derece mahkemesinde görülen davanın
davacısı veya davalısı kararın aleyhe olan kısımları için istinaf baş-
vurusu yapabilir.
İstinaf başvurusu kararın tamamına ya da bir kısmına yönelik
olabilir.
4- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNDA YETKĠ
İstinaf kanun yolunda kararı veren ilk derece mahkemenin bu-
lunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesi yetkilidir.
İstinaf, temyizin şekil ve usullerine tabi olup, istinaf başvuru-
suna konu olacak kararlara karşı yapılan kanun yolu başvurularında
dilekçelerdeki hitap ve istekle bağlı kalınmaksızın dosyalar ilgili
bölge idare mahkemesine gönderilir.
114
5- ĠSTĠNAF DĠLEKÇELERĠ VE SAVUNMALARIN
VERĠLEBĠLECEĞĠ MERCĠLER
İstinaf dilekçeleri ve savunmalar;
- Ait olduğu mahkeme başkanlıklarına,
- Bu mahkemelere gönderilmek üzere idare veya vergi mah-
kemesi başkanlıklarına,
- İdare veya vergi mahkemesi bulunmayan yerlerde büyük-
şehir belediyesi sınırları içerisinde kalıp kalmadığına bakılmaksızın
asliye hukuk hâkimliklerine,
- Yabancı ülkelerde Türk konsolosluklarına,
Verilebilir.
Dilekçe ve savunmaların verilebileceği yerler İYUK‟un 4. mad-
desinde sınırlı şekilde sayılmıştır. Bu nedenle, sayılan yerlere verilen
dilekçeler bakımından başvuru tarihi, dilekçenin bu yerlere verildiği
tarih olur iken, sayılanlar dışındaki makamlara verilen ya da postayla
gönderilen dilekçeler bakımından, başvuru tarihi, dilekçenin ilgili mah-
kemenin kaydına girdiği tarih olacaktır.43
6- ĠSTĠNAF KANUN YOLUNDA SÜRE
İstinaf yoluna başvurma süresi otuz gündür. Bu süre kararın
tebliğinden itibaren başlar.
7- ĠSTĠNAF HARÇ VE GĠDERLERĠ
İstinaf kanun yoluna başvuru için gerekli harçlar ve tebliğ gider-
leri de dahil olmak üzere tüm giderler istinaf dilekçesi verilirken
ödenir.
43 Hüseyin Bilgin, 99 Soruda İdari Yargıda İstinaf Başvuru Rehberi, Ankara, 2016,
s.56
115
Söz konusu harç ve giderlerin tamamının ödenmemiş olması
halinde kararı veren; merci tarafından verilecek yedi günlük süre
içerisinde tamamlanması, aksi halde başvurudan vazgeçilmiş sayı-
lacağı hususu istinaf başvurusunda bulunana yazılı olarak bildirilir.
Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, ilgili
merci, istinaf başvurusu yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu
karara karşı, tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde
istinaf yoluna başvurulabilir. Bu başvuru hakkında bölge idare
mahkemesince kesin olarak verilir (İYUK md. 48/6, 7).
8- DĠLEKÇEDE BULUNMASI GEREKEN HUSUSLAR
Kararı veren mahkemeye hitaben yazılacak istinaf dilekçelerinde;
- Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adresleri ile gerçek kişilere ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası,
- Başvuruya konu kararın tarih ve esas, karar numaralarını içeren künyesi,
- Kararın başvurana tebliğ tarihi
- İstinaf sebepleri ile dayandığı deliller,
- Varsa duruşma ve yürütmenin durdurulması istemleri,
Belirtilir, ilgili belgeler eklenir.
İstinaf dilekçesi İYUK‟un 3. maddesine uygun düzenlenmemiş
ise eksikliklerin onbeş gün içinde tamamlatılması hususu, kararı veren
mahkemece ilgiliye tebliğ olunur. Bu sürede eksiklikler tamamlan-
mazsa istinaf isteminde bulunulmamış sayılmasına karar verilir (İYUK md. 45/2, 48/2).
9- ĠSTĠNAF DĠLEKÇESĠNĠN KARġI TARAFA TEBLĠĞĠ,
CEVAP SÜRESĠ VE KATILMA YOLUYLA ĠSTĠNAF
İlgili bölge idare mahkemesi usulüne uygun olan istinaf dilek-
çesini karşı tarafa tebliğ eder.
116
Karşı taraf tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde cevap verebilir.
Cevap veren, kararı süresinde temyiz etmemiş olsa bile düzenle-
yeceği dilekçesinde, temyiz isteminde bulunabilir. Bu takdirde bu
dilekçeler temyiz dilekçesi yerine geçer.
Yürütmenin durdurulması isteği bulunan istinaf dilekçeleri, karşı
tarafa tebliğ edilmeden dosya ile birlikte, yürütmenin durdurulması
istemi hakkında karar verilmek üzere kararı veren mahkemece bölge
idare mahkemesine gönderilir (İYUK md. 45/2, 48/3, 5).
10- ĠSTĠNAF ĠNCELEMESĠ
İstinaf, temyizin şekil ve usullerine tabidir.
Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece
mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun red-
dine karar verir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün
ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı verir.
Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka
uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece
mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir. Bu hâlde bölge idare
mahkemesi işin esası hakkında yeniden bir karar verir.
İnceleme sırasında ihtiyaç duyulması hâlinde kararı veren mah-
keme veya başka bir yer idare ya da vergi mahkemesi istinabe
olunabilir. İstinabe olunan mahkeme gerekli işlemleri öncelikle ve
ivedilikle yerine getirir.
Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemelerinin ilk inceleme
üzerine verdiği kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı
bulduğu, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş
veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olduğunu tespit ettiği
hâllerde, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi
kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mahkemeye
gönderir.
117
11- ĠSTĠNAF ĠNCELEMESĠNĠN DURUġMALI YAPILMASI
İstinaf incelemesinin duruşmalı yapılması tarafların istemine
ve ilgili bölge idare mahkemesinin bu yöndeki kararına bağlıdır. Bir
başka ifadeyle, bölge idare mahkemesi istemle bağlı değildir.
12- ĠSTĠNAF ĠNCELEMESĠ SIRASINDA DAVA
DEĞERĠNĠN ARTIRILMASI
İYUK‟un 16/4. fıkrasında, tam yargı davalarında dava dilekçesin-
de belirtilen miktarın, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin
nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya
mahsus olmak üzere artırılabileceği ve miktarın artırılmasına ilişkin
dilekçenin otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ
edileceği düzenlenmiştir.
İYUK‟un Geçici 7. maddesinde de, “Bu maddeyi ihdas eden
Kanunla, bu Kanunun 16 ncı maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen
hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan
davalarda da uygulanır.” hükmü bulunmaktadır.
İYUK‟un 16/4. fıkrasında, bu hükmün istinaf yolunda kullanı-
lamayacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır. İstinaf yolunda
gerekli görüldüğü takdirde keşif ve/veya bilirkişi incelemesi yaptı-
rılması da mümkündür. Keşif veya bilirkişi incelemesi sonucunda
dava değerinde artış olması halinde dava değerinin artırılamaması
davacı aleyhine sonuç doğuracaktır.
Dolayısıyla bu hakkı geniş yorumlamak, Kanunun amacına da
uygun düşmektedir.44
13- ĠSTĠNAF ĠNCELEMESĠ SONUNDA VERĠLEBĠLECEK
KARARLAR
Bölge idare mahkemeleri istinaf incelemesi sonunda, karardaki
hukuka aykırılığın ya da eksikliğin niteliğine göre esas olarak; “istinaf
44 Hüseyin Bilgin, age, s.133, 134
118
baĢvurusunun reddi” (onama), “ilk derece mahkemesi kararı-nın kaldırılması” ve “dosyanın mahkemesine iadesi” kararla-
rından birini verir.
Bununla birlikte, ilk derece mahkemesinin hüküm sonucu hu-
kuka uygun olmasına rağmen gerekçenin hukuka aykırı olması
halinde istinaf başvurusunun gerekçeli olarak reddine (gerekçeli onama), keza hukuka uygun hükümde maddi hatalar bulunması ve
bu hataların düzeltilmesi mümkün olması halinde de istinaf başvuru-
sunun düzeltilerek reddine (düzelterek onama) kararı verilir.
Bölge idare mahkemesi, davanın esastan reddi, işlemin iptali,
tazminat isteminin kabulü, kısmen kabulü, kısmen reddi gibi, ilk derece
mahkemesinin esastan vermiş olduğu kararları denetlerken, ilk ince-
leme konuları yönünden de denetim yapabilecek ve esastan bozma
ya da onama kararlarından önce, istinaf başvurusunu bu nedenle
kabul ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar
verebilecektir. Bölge idare mahkemesinin bu kararları da temyiz
yoluna gidilemeyen davalar bakımından kesin niteliklidir.45
14- BÖLGE ĠDARE MAHKEMELERĠNĠN KESĠN OLAN
KARARLARI
İlk derece mahkemelerinin ilk inceleme üzerine verdiği kararlara
karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulunduğu ve davaya görevsiz
veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim
tarafından bakılmış olduğunun tespit edildiği hâllerde verilen, istinaf
başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına
dair karar kararlar kesindir.
Ayrıca bölge idare mahkemelerinin İYUK‟un 46. maddesinde
temyize açık olduğu belirtilenler dışındaki kararları da kesindir.
45 Hüseyin Bilgin, age, s.99
119
15- BÖLGE ĠDARE MAHKEMELERĠNĠN TEMYĠZ
EDĠLEBĠLEN KARARLARI
Başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, bölge idare mah-
kemelerinin aşağıda sayılan kararlarına karşı temyiz yolu açıktır.
- Düzenleyici işlemlere karşı açılan iptal davaları,
- Konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı
davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar,
- Belli bir meslekten, kamu görevinden veya öğrencilik statü-
sünden çıkarılma sonucunu doğuran işlemlere karşı açılan iptal
davaları,
- Belli bir ticari faaliyetin icrasını süresiz veya otuz gün yahut
daha uzun süreyle engelleyen işlemlere karşı açılan iptal davaları,
- Müşterek kararnameyle yapılan atama, naklen atama ve
görevden alma işlemleri ile daire başkanı ve daha üst düzey kamu
görevlilerinin atama, naklen atama ve görevden alma işlemleri
hakkında açılan iptal davaları,
- İmar planları, parselasyon işlemlerinden kaynaklanan davalar,
- Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu ve Kültür
Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunca itiraz üzerine verilen kararlar ile
2960 sayılı Boğaziçi Kanununun uygulanmasından doğan davalar,
- Maden, taşocakları, orman, jeotermal kaynaklar ve doğal
mineralli sular ile ilgili mevzuatın uygulanmasına ilişkin işlemlere
karşı açılan davalar,
- Ülke çapında uygulanan öğrenim ya da bir meslek veya sa-
natın icrası veyahut kamu hizmetine giriş amacıyla yapılan sınavlar
hakkında açılan davalar,
- Liman, kruvaziyer limanı, yat limanı, marina, iskele, rıhtım,
akaryakıt ve sıvılaştırılmış petrol gazı boru hattı gibi kıyı tesislerine
120
işletme izni verilmesine ilişkin mevzuatın uygulanmasından doğan
davalar,
- 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret
Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanunun uygulanmasından
ve 4283 sayılı Yap-İşlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin
Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi Hakkında
Kanunun uygulanmasından doğan davalar,
- 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun uygulanmasından
doğan davalar,
- 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun
uygulanmasından doğan davalar.
- Düzenleyici ve denetleyici kurullar tarafından görevli oldukları
piyasa veya sektörle ilgili olarak alınan kararlara karşı açılan davalar.
16- BÖLGE ĠDARE MAHKEMESĠ KARARLARININ
UYGULANMASI
İptal davalarında verilecek işlemin iptali kararının gereği İYUK‟un
28. maddesi uyarınca otuz gün içinde yerine getirilmek zorunda oldu-
ğundan, davanın reddi kararları da dava konusu işlem üzerinde bir
değişiklik yaratmadığından bu kararların bölge idare mahkemesince
onanması uygulamayı etkilemeyecektir.
Ancak ilk derece mahkemesinin davanın reddine dair kararının
bozularak işlemin iptaline karar verilmesi halinde, bölge idare mah-
kemesinin bu kararının gereği idare tarafında, gecikmeksizin ve en
geç kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde yerine getirilecektir.
Aynı şekilde, konusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerekti-
ren davalarda hükmedilen miktar ile her türlü davalarda hükmedilen
vekâlet ücreti ve yargılama giderleri de davacının veya vekilinin
davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu
bildirim tarihinden itibaren, otuz gün içinde yatırılacaktır. Bu süre
121
içinde ödeme yapılmaması halinde, tahsilât genel hükümler dairesinde
infaz ve icra olunacaktır.
Bölge idare mahkemelerinin kararlarına göre işlem tesis edil-
meyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine maddi
ve manevi tazminat davası açılabilir.
Vergi uyuşmazlıklarına ilişkin mahkeme kararlarının idareye
tebliğinden sonra bu kararlara göre tespit edilecek verg i, resim,
harçlar ve benzeri mali yükümler ile zam ve cezaların miktarı ilgili
idarece mükellefe bildirilir.
Tazminat ve vergi davalarında idarece, mahkeme kararının
tebliğ tarihi ile ödeme tarihi arasındaki süreye 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48. maddesine göre
belirlenen tecil faizi oranında hesaplanacak faiz ödenir. Ancak mah-
keme kararının davacıya tebliği ile banka hesap numarasının idareye
bildirildiği tarih arasında geçecek süre için faiz işlemez.
17- ĠSTĠNAF YARGILAMASI AġAMASINDA
YÜRÜTMENĠN DURDURULMASI ĠSTEMĠ
Bilindiği üzere, istinaf yoluna başvurulmuş olması, hâkim veya
mahkeme kararlarının yürütülmesini durdurmaz. Ancak, bu kararların
teminat karşılığında yürütülmesinin durdurulmasına istinaf başvuru-
sunu incelemeye yetkili bölge idare mahkemesince karar verilebilir.
İptal davalarında teminat istenmeyebilir. İdareden ve adli yardımdan
yararlananlardan teminat alınmaz. Kararın bozulması, kararın yürü-
tülmesini kendiliğinden durdurur.
18- BÖLGE ĠDARE MAHKEMELERĠNE YAPILABĠLECEK
DĠĞER BAġVURULAR
İYUK‟un 27/7. fıkrası uyarınca yürütmenin durdurulması istemleri
hakkında idare ve vergi mahkemeleri ile tek hâkim tarafından verilen
122
kararlara karşı bölge idare mahkemesine (kararın tebliğini izleyen
günden itibaren yedi gün içinde) bir defaya mahsus başvurmak müm-
kün ise de, bu başvuru istinaf değil itirazdır. İtiraz üzerine verilen
kararlar kesindir. Ancak ivedi yargılama usulüne tabi davalarda
yürütmenin durdurulması talebine ilişkin olarak verilecek kararlara
itiraz edilemez.
4483 sayılı Kanunun 9. maddesi uyarınca; Kanunun 3/1-e, f, g
ve h bentlerinde sayılanlar dışındakiler için soruşturma izni verilme-
sine ilişkin karara karşı hakkında inceleme yapılan memur veya
diğer kamu görevlisi; soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara
karşı ise Cumhuriyet başsavcılığı veya şikâyetçi, izin vermeye yetkili
merciler tarafından verilen işleme koymama kararına karşı da
şikâyetçi kararının tebliğinden itibaren on gün içinde yetkili merciin
yargı çevresinde bulunduğu bölge idare mahkemesine itiraz yoluna
gidebilir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.
6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı
Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun
uyarınca, tazminat komisyonun kararlarına karşı tebliğ tarihinden
itibaren on beş gün içinde komisyon aracılığıyla Ankara Bölge İdare
Mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.
19- ĠSTĠNAF KARARLARINA UYMA VEYA DĠRENME
Bölge idare mahkemelerinin temyiz yolu açık olmayan kararları
kesin niteliktedir. Dolayısıyla ilk derece mahkemelerinin bu tip karar-
lara karşı direnme (ısrar) yetkisi yoktur. Kesin olmayan ve temyiz
yolu açık olan kararların Danıştay tarafından bozulması halinde ise
bu karara karşı direnme yetkisi bölge idare mahkemesinde oldu-
ğundan, yine ilk derece mahkemelerinin direnme yetkisi söz konusu
değildir.
Yine ivedi yargılama usulüne tabi olup da aleyhine doğrudan
temyiz yoluna başvurulabilen kararlar bakımından Danıştay‟ın verdiği
123
kararlar kesin nitelikte olduğundan, ilk derece mahkemesi kararının
bozulması halinde de ilk derece mahkemelerinin direnme yetkisi
bulunmamaktadır (İYUK md. 20A/2-j, 20B/1-h).
20- TEMYĠZ KANUN YOLUNA ĠLĠġKĠN ESASLAR
Bölge idare mahkemelerinin temyiz edilebilen kararları ile ivedi
yargılama usulünün uygulandığı davalarda verilen kararlar, başka
kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi kararın tebliğinden itibaren
otuz gün içinde Danıştay‟da, temyiz edilebilir.
a) Temyiz Dilekçesi
Temyiz istemleri Danıştay Başkanlığına hitaben yazılmış dilek-
çeler ile yapılır.
Temyiz dilekçesi İYUK‟un 3. maddesindeki esaslara göre düzen-
lenmelidir. Dilekçe bu madde esaslarına uygun değilse eksikliklerin
onbeĢ gün içinde tamamlatılması hususu, kararı veren Danıştay
veya bölge idare mahkemesince ilgiliye tebliğ olunur. Bu sürede
eksiklikler tamamlanmazsa temyiz isteminde bulunulmamış sayıl-
masına Danıştay veya bölge idare mahkemesince karar verilir.
b) Dilekçenin Verilebileceği Merciler
Temyiz dilekçesi, ilgisine göre kararı veren bölge idare mahke-
mesine, Danıştay‟a veya bunlara gönderilmek üzere idare veya vergi
mahkemesi başkanlıklarına, idare veya vergi mahkemesi bulunmayan
yerlerde büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde kalıp kalmadığına
bakılmaksızın asliye hukuk hâkimliklerine veya yabancı memleketlerde
Türk konsolosluklarına verilebilir.
Dilekçe ve savunmaların verilebileceği yerler İYUK‟un 4. mad-
desinde sınırlı şekilde sayılmıştır. Bu nedenle, sayılan yerlere verilen
dilekçeler bakımından başvuru tarihi, dilekçenin bu yerlere verildiği
124
tarih olur iken, sayılanlar dışındaki makamlara verilen ya da postayla
gönderilen dilekçeler bakımından, başvuru tarihi, dilekçenin ilgili mah-
kemenin kaydına girdiği tarih olacaktır.
c) Temyize Cevap ve Katılma Yoluyla Temyiz
Kararı veren bölge idare mahkemesi veya Danıştay‟ca karşı ta-
rafa tebliğ edilir. Karşı taraf tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde
cevap verebilir. Cevap veren, kararı süresinde temyiz etmemiĢ
olsa bile düzenleyeceği dilekçesinde, temyiz isteminde bulu-
nabilir. Bu takdirde bu dilekçeler temyiz dilekçesi yerine geçer.
ç) Dilekçeler Üzerine Yapılacak iĢlemler
Kararı veren Danıştay veya bölge idare mahkemesi, cevap dilek-
çesi verildikten veya cevap süresi geçtikten sonra dosyayı dizi listesine
bağlı olarak, Danıştay‟a veya kurula gönderir.
Yürütmenin durdurulması isteği bulunan temyiz dilekçeleri, karşı
tarafa tebliğ edilmeden dosya ile birlikte, yürütmenin durdurulması
istemi hakkında karar verilmek üzere kararı veren bölge idare mah-
kemesince Danıştay Başkanlığına, Danıştay‟ın ilk derece mahkemesi
olarak baktığı davalarda, görevli dairece konusuna göre İdari veya
Vergi Dava Daireleri Kuruluna gönderilir. Danıştay‟da görevli daire
veya kurul tarafından yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar
verildikten sonra tebligat bu daire veya kurulca yapılarak dosya
tekemmül ettirilir.
d) Harç ve Giderlerin Ödenmesi
Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının
ödenmemiş olması halinde kararı veren; merci tarafından verilecek
yedi günlük süre içerisinde tamamlanması, aksi halde temyizden
vazgeçilmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir.
125
Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, ilgili
merci, kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir.
e) Temyiz Ġncelemesinin DuruĢmalı Yapılması
Temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması tarafların istemine ve
Danıştay‟ın bu yöndeki kararına bağlıdır. Bir başka ifadeyle, Danıştay
istemle bağlı değildir.
f) Temyiz Ġsteminin Reddedileceği Haller
Temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması veya kesin bir
karar hakkında olması halinde de kararı veren merci, temyiz isteminin
reddine karar verir. İlgili merciin bu kararları ile İYUK‟un 48/2. fıkrasın-
daki temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına ilişkin kararlarına
karşı, tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz
yoluna başvurulabilir.
Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin ödenmemiş
olduğu, dilekçenin 3 üncü madde esaslarına göre düzenlenmediği,
temyizin kanuni süre içinde yapılmadığı veya kesin bir karar hak-
kında olduğunun anlaşıldığı hâllerde, İYUK‟un 48/2, 6. fıkralarında
sözü edilen kararlar, dosyanın gönderildiği Danıştay‟ın ilgili dairesi
ve kurulunca, kesin olarak verilir.
g) Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar
Temyiz incelemesi sonunda Danıştay;
- Kararı hukuka uygun bulursa onar. Kararın sonucu hukuka
uygun olmakla birlikte gösterilen gerekçeyi doğru bulmaz veya eksik
bulursa, kararı, gerekçesini değiştirerek onar,
126
- Kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan
maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa
kararı düzelterek onar,
- Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, hukuka aykırı
karar verilmesi, usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileye-
bilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması, sebeplerinden
dolayı ise incelenen kararı bozar.
Kararların kısmen onanması ve kısmen bozulması hâllerinde
kesinleşen kısım Danıştay kararında belirtilir.
Danıştay‟ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen
incelenmesinde İYUK‟un 49. maddesi ile ısrar hariç 50. maddesi
hükümleri kıyasen uygulanır.
ğ) Temyiz AĢamasında Yürütmenin Durdurulması
Temyiz yoluna başvurulmuş olması, hâkim veya mahkeme karar-
larının yürütülmesini durdurmaz. Ancak, bu kararların teminat karşılı-
ğında yürütülmesinin durdurulmasına temyiz başvurusunu incelemeye
yetkili Danıştay dava dairesi veya kurulu karar verilebilir. İptal davala-
rında teminat istenmeyebilir. İdareden ve adli yardımdan yararlanan-
lardan teminat alınmaz. Kararın bozulması, kararın yürütülmesini
kendiliğinden durdurur.
h) Temyizen verilen karar üzerine yapılacak iĢlem
Temyiz incelemesi sonucunda verilen karar, dosyayla birlikte
kararı veren mercie gönderilir. Bu karar, dosyanın geldiği tarihten
itibaren yedi gün içinde taraflara tebliğe çıkarılır.
Temyiz incelemesi sonucunda verilen bozma kararı üzerine ilgili
merci, dosyayı öncelikle inceler ve varsa gerekli tahkik işlemlerini
tamamlayarak yeniden karar verir.
127
Bölge idare mahkemesi, Danıştay‟ca verilen bozma kararına
uyabileceği gibi kararında ısrar da edebilir.
Danıştay‟ın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın
temyiz incelemesi, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılır.
Bölge idare mahkemesi, bozmaya uymayarak kararında ısrar
ederse, ısrar kararının temyizi hâlinde, talep, konusuna göre Danıştay
İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulunca incelenir ve karara bağ-
lanır. Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına
uyulması zorunludur.
128
ÖRNEK DĠLEKÇELER
1. Ġstinaf BaĢvuru Dilekçesi
ANKARA BÖLGE ĠDARE MAHKEMESĠ ( ) HUKUK DAĠRESĠNE
Sunulmak Üzere
ANKARA 10. ĠDARE MAHKEMESĠNE
ĠSTĠNAF KANUN YOLUNA
BAġVURAN DAVACI : Ali METĠN (TC NO: )
ÇarĢı Mah. KarĢı Sk. No:30 AYDIN
VEKĠLĠ : Av. Adalet HAKARAR
Adliye Cad. No: 2/5 AYDIN
DAVALI : … Bakanlığı
Söğütözü Mah. No:7 AYDIN
VEKĠLĠ : Av. Güven DUYAR
Adliye Cad. No: 12/8 AYDIN
TALEBĠN KONUSU : Ankara 10. Ġdare Mahkemesinin 10.05.2017 tarih ve
E: 2016/151, K: 2017/36 sayılı kararının kaldırılması istemidir.
TEBLĠĞ TARĠHĠ : 10.06.2017
BAġVURU SEBEPLERĠ VE GEREKÇESĠ
1. BaĢvuruya konu dava, … Bakanlığında Hukuk MüĢaviri olarak görev yapmakta olan
müvekkilin, 2016 yılı 2. Dönem teĢvik ikramiyesinin ödenmemesine iliĢkin iĢlemin iptali ve
ödenmesi gereken teĢvik ikramiyesinin dava tarihinden itibaren iĢleyecek yasal faizi ile
birlikte ödenmesi istemlidir.
2. Davanın reddi kararının gerekçesinde: “…davacının … Bakanlığı’nda sözleşmeli
personel statüsünde Hukuk Müşaviri olarak görev yaptığı, 633 sayılı KHK ve 666 sayılı
KHK uyarınca üstün gayret ve çalışmaları sonucunda emsallerine göre başarılı çalışma
yaptıkları tespit edilenlerle teşvik ikramiyesi ödenebilir şeklindeki düzenleme dikkate alındı-
129
ğında idarenin personeli başarılı bulması ve teşvik ikramiyesi ödenmesi konusunda takdir
hakkı bulunduğu açıktır. Davacının teşvik ikramiyesinin ödenmemesine ilişkin dava konusu
işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” denilmiĢtir.
3. BaĢvuruya konu karar aĢağıdaki nedenlerle hukuka aykırıdır;
a. Kararda gerekçe yoktur, karar Anayasa’nın 141/3. fıkrasına aykırıdır.
Anılan hüküm uyarınca “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak
yazılır.”
Ayrıca ĠYUK’un 24/1-e bendi uyarınca kararlarda “Kararın dayandığı hukuki sebep-
ler ile gerekçesi”nin bulunması zorunludur.
Gerekçe mahkemenin tespit etmiĢ olduğu maddi olgular ile hüküm fıkrası arasındaki
köprüdür. Hâkim hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede
açıklar.
Bu nedenle, hükmün gerekçesiz olması mutlak bozma nedenidir.
DanıĢtay’ın yerleĢik uygulamasına göre de;
“Mahkeme kararlarının hüküm fıkrası ile birlikte esas unsurlarından olan gerekçe,
yargı mercilerinin yargısal kararlarının doğru, haklı, yasal, makul ve denetlenmesine olanak
verecek Ģekilde temellendirilmesi olarak tanımlanabilir.
“Yargı kararlarının denetlenmesine olanak verecek Ģekilde temellendirildiğinden söz
edilebilmesi için de davanın sonucuna etkili iddia, olay ve olguların açık bir Ģekilde ortaya
konulması, temyiz baĢvuru hakkının etkili bir Ģekilde kullanılabilmesine olanak sağlayacak
yeterlikte ve açıklıkta olması gerekmektedir.” (D.13.HD., 28.05.2008, E: 2007/2822,
K: 2008/4487)
BaĢvuruya konu Mahkeme kararında, konuyla ilgili mevzuat hükümlerine yer veril-
dikten sonra, “idarenin personeli baĢarılı bulması ve teĢvik ikramiyesi ödenmesi konusunda
takdir hakkı bulunduğu” saptamasıyla yetinilmiĢ, davanın temelini oluĢturan “takdir hakkının
hukuka uygun ve objektif kullanılmadığı iddiası” KARġILANMAMIġ, somut olayda idarenin
takdir yetkisinin hukuka uygun kullanıldığı sonucuna hangi hukuksal nedenlerle varıldığı
AÇIKLANMAMIġTIR.
Bilindiği üzere, idarenin takdir yetkisi dâhilindeki iĢlemler de yargı denetimine açıktır.
Bu davalarda yargısal denetimin esasını, takdir yetkisinin objektif ve hukuka uygun kullanıp
kullanmadığının saptanması oluĢturmaktadır. Karar gerekçesinin bu denetimin yapıldığını
gösteren bir içeriğe sahip olması ise yukarıdaki hükümler uyarınca Anayasal bir zorunluluk-
tur. Ġtiraza konu kararda öncelikle bu zorunluluğu uyulmamıĢtır.
b. Mahkeme davalı idarenin, savunmasını esas almıĢ, talebimize rağmen hiçbir
somut inceleme yapmamıĢ, eksik incelemeyle karar vermiĢtir.
Davalı idare dava konusu dönemde “Bakanlık Makamından alınan bir onay bulun-
madığından ödeme yapılmadığı”nı savunmaktadır.
130
Bu savunmadan; anılan dönemde teĢvik ikramiyesini hak eden hukuk müĢaviri
bulunmadığı, ya da hak eden hukuk müĢaviri bulunmasına rağmen onay alınmadığı Ģeklin-
de iki değiĢik anlam çıkartmak olasıdır.
Bununla birlikte, Mahkemenin bu savunmayı, “ödemenin takdire bağlı olduğu, dava
konusu dönemde de idarenin takdir yetkisini ödememe yönünde kullandığı” yorumlayıp,
aynen kabul ettiği anlaĢılmaktadır.
Oysa cevaba cevap dilekçemizde; davalı idare kadrolarında görevli kaç hukuk
müĢaviri bulunduğunun, dava konusu dönemde baĢka hukuk müĢavirlerine teĢvik ikrami-
yesi ödenip ödenmediğinin, onay alınmama gerekçesinin, aynı dönemde davalı idarenin
hukuk müĢavirliği dıĢında hangi birimlerinde görevli kaç sözleĢmeli personele teĢvik ikra-
miyesi ödediğinin,
Sorulması ve takdir yetkisinin hukuka uygun kullanılıp kullanılmadığının bu bilgiler
ıĢığında değerlendirilmesi talep edilmiĢtir.
Öte yandan davalı idarenin davaya konu olan teĢvik ikramiyesi ödenmemesi uygu-
lamasından vazgeçtiğine ve tüm hukuk müĢavirlerine ödeme onayı verdiğine iliĢkin belge
de Mahkemeye sunulmuĢtur.
Bu bilgi ve talepler doğrultusunda ya da re’sen idareden bilgi ve belge talep edilme-
den ve müvekkile yönelik bir araĢtırma yapılmadan kurulan hükmün, her Ģeyden önce
eksik incelemeye dayalı olması ve hukuka aykırılıkla sakatlanması kaçınılmaz olmuĢtur.
c. Mahkemenin kabulü Yüksek Yargının yerleĢik içtihadına da aykırıdır.
DanıĢtay, önceki dönemlerde teĢvik ikramiyesi ödenen davacı hakkında herhangi bir
disiplin iĢlemi uygulanmadığı, teĢvik ikramiyesi ödenmesini engeller nitelikte bir davranıĢı
olduğu yönünde somut bir bilgi ve belgenin de ortaya konulmadığı durumlarda, teĢvik
ikramiyesi ödenmemesi iĢleminin hukuka uygun olmadığını kabul etmektedir (D.11.HD.,
27.03.2012, E: 2009/77, K: 2012/1176).
Sonuç olarak, gerekçesiz olması itibarıyla Anayasaya, eksik incelemeye dayalı ve
hatalı olması nedeniyle de hukuka aykırı olan Mahkeme kararı, kanaatimizce idarenin
sakat iĢlemlerinden daha vahimdir. Bu nedenle bir an önce ortadan kaldırılması gerekir.
SONUÇ VE ĠSTEM : Yukarıda belirtilen gerekçelerle, yerel mahkeme kararının
kaldırılmasına, iĢlemin ĠPTALĠNE ve ödenmesi gereken teĢvik ikramiyesinin dava
tarihinden itibaren iĢleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini arz ve
talep ederiz.17.06.2017
Av. Adalet HAKARAR
Ġstinaf yoluna baĢvuran
Davacı vekili
131
132
2. Katılma Yoluyla Ġstinafa BaĢvuru Dilekçesi46
ANKARA BÖLGE ĠDARE MAHKEMESĠ ( ) HUKUK DAĠRESĠNE
Sunulmak Üzere
ANKARA 10. ĠDARE MAHKEMESĠNE
CEVAP VEREN VE
KATILMA YOLUYLA
ĠSTĠNAF BAġVURUSUNDA
BULUNAN DAVACI : Ali METĠN (TC NO: )
Fırat Mah. Yalı Sk. No:7 AYDIN
VEKĠLĠ : Av. Adalet HAKARAR
Adliye Cad. No: 2/5 AYDIN
ASIL ĠSTĠNAF YOLUNA
BAġVURAN DAVALI : … Bakanlığı
Söğütözü Mah. No:7 AYDIN
VEKĠLĠ : Av. Güven DUYAR
Adliye Cad. No: 12/8 AYDIN
TALEBĠN KONUSU : Ankara 10. Ġdare Mahkemesinin 10.05.2017 tarih ve
E: 2016/151, K: 2017/36 sayılı kararına karĢı istinaf kanun yolu baĢvurusuna cevap sunul-
ması ve katılma yoluyla istinaf kanun yoluna baĢvurma istemidir.
TEBLĠĞ TARĠHĠ : 29.06.2017
CEVAPLARIMIZ :
Davalı idarenin, müvekkilin sözleşmeli personel statüsünde Hukuk Müşaviri olarak gö-
rev yaptığı, 633 sayılı KHK ve 666 sayılı KHK’daki, “üstün gayret ve çalışmaları sonucunda
46 Dilekçe, işlemin iptali yönünde karar verilmesine rağmen vekâlet ücretine hük-
medilmediği varsayılarak kurgulanmıştır.
133
emsallerine göre başarılı çalışma yaptıkları tespit edilenlerle teşvik ikramiyesi ödenebilir”
düzenlemesi uyarınca idarenin personeli başarılı bulması ve teşvik ikramiyesi ödenmesi
konusunda takdir hakkı bulunduğu gerekçesine yönelik istinaf baĢvuru gerekçesi, yargılama
sırasında tartıĢılmıĢ, itibar edilmemiĢ ve gerekçeli kararda da karĢılanmıĢtır. Bu nedenle
davalı idarenin baĢvurusunun reddi gerekir.
KATILMA YOLUYLA ĠSTĠNAFA BAġVURU GEREKÇELERĠMĠZ
1. Yerel mahkemece dava konusu iĢlemin iptaline ve 125 TL yargılama giderinin davalı
idareden alınarak müvekkile ödenmesine karar verilmiĢ olmasına rağmen, müvekkil lehine
vekâlet ücretine hükmedilmemiĢtir.
2. Davası kabul edilen müvekkil lehine 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve karar tarihinde
yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekâlet ücretine hükmedilme-
miĢ olması hukuka aykırıdır.
3. Katılma yoluyla baĢvurumuza konu hüküm bu yönden düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ VE ĠSTEM : Yukarıda belirtilen gerekçeler ve re’sen dikkate alınacak hususlar
uyarınca; davalı idarenin istinaf baĢvurusunun reddine ve katılma yoluyla baĢvurumuzun
kabulü ile müvekkil lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi suretiyle, hükmün düzeltilerek onanma-
sına karar verilmesini arz ve talep ederiz.05.07.2017
Av. Adalet HAKARAR
Cevap Veren ve Katılma Yoluyla Ġstinafa BaĢvuran Davacı vekili
134
KAYNAKÇA
ALBAYRAK Adem, Avukatlar Ġçin Sorularla Hukukta Ġstinaf El Kitabı, Ankara, 2016
BAġÖZEN Ahmet vd, Hukuk Yargılamasında Ġstinaf ve Ġstinaf Sonrası Temyiz El Kitabı,
Kayseri Barosu Yayını
BĠLGĠN Hüseyin, 99 Soruda Ġdari Yargıda Ġstinaf BaĢvuru Rehberi, Ankara, 2016
ÇĠFTÇĠ Murat Özgür, Medeni Yargılama Hukukunda Ġstinaf, Ankara, 2016
GÜNGÖR Devrim, ALBAYRAK Adem, Ġstinaf, Ankara Barosu Yayını, Ankara 2016
YILMAZ Ejder, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ġerhi, Ankara, 2013
Hukuk Muhakemesinde Ġstinaf El Kitabı, Adalet Bakanlığı Yayını, Ankara, 2007, s.9 (http://
www.abgm.adalet.gov.tr/e-kutuphane/%C4%B0stinaf/HUKUK%20MUHAKEMES%
C4%B0NDE% 20%C4%B0ST%C4%B0NAF%20EL%20K%C4%B0TABI.pdf)
Ceza Muhakemesinde Ġstinaf El Kitabı, Adalet Bakanlığı Yayını, Ankara, 2007, s.4 (http://
www.abgm.adalet.gov.tr/e-kutuphane/%C4%B0stinaf/CEZA%20MUHAKEMES
%C4%B0NDE%20%C4 %B0ST%C4%B0NAF%20EL%20K%C4%B0TABI.pdf
HSYK’nın 29.02.2016 tarih ve 54 sayılı kararı
YĠBK, 01.06.1990, E: 1989/3, K: 1990/4
YHGK, 09.03.2005, E: 2005/9-17, K: 2005/151
YHGK, 06.04.2005, E: 2005/3-169, K: 2005/235
Y.11.HD, 14.01.2013, E: 2012/14392, K: 2013/597
Y.11.HD, 28.10.2013, E: 2013/14261, K: 2013/18951
Y.15.HD, 12.05.2014, E: 2014/2183, K: 2016/3226
Y.7.HD, 19.11.2015, E: 201/34, K: 2015/22872
Y.9.HD, 19.01.2016, E: 2016/1194, K: 2016/1151
Y.9.HD, 19.01.2016, E: 2016/1194, K: 2016/1151
Y.21.HD, 02.02.2016, E: 2016/788, K: 2016/989
Y.3.HD, 08.02.2016, E: 2015/19451, K: 2016/1199
Y.17.HD, 21.03.2016, E: 2015/17102, K: 2016/3539