e-yarış 5. sayı
DESCRIPTION
Elektronik Yarış Dergisi e-Yarış'ın Mayıs SayısıTRANSCRIPT
Uzun bir aradan sonra yeniden e-Yarış ile karşınıza çıkmak çok hoş. Yoğun
programımızdan dolayı bir süre askıya aldığımız dergimiz, 1 Mayıs tarihiyle
birlikte 5. Sayısını çıkarıyor.
Özellikle derginin 1 Mayıs tarihinde çıkmış olması, tüm Formula 1
fanlarının ortak bir noktada buluşmasını sağlıyor. Formula 1 tarihinin en iyi
pilotu, sadece pist üzerinde ki davranışlarıyla değil; pist dışında ki
davranışlarıyla da tam bir örnek ve idol olan Ayrton Senna’nın, en hızlı olmak
için limitlerini zorladığı bir anda yaptığı bir kaza sonucu hayatını kaybettiği o
kara gün, bugün.
Bizde, derginin bugün çıkmış olmasından dolayı bu dergiyi, Ayrton Senna
başta olmak üzere, Gilles Villeneuve, Fagioli, Cevert, Clark, Peterson, Marco
Simoncelli, Henri Toivonen, Henry Surtees gibi hayatını yarışırken, en hızlı
olmaya çalışırken kaybeden tüm bu kahraman isimlere adıyoruz…
Emniyet Kemerinin Önemi
Hayat kurtarmak çok basit bir işlemdir: Uzan çek tak! Emniyet kemerinin önemi göz ardı edilemez,
emniyet kemeri takan bir sürücünün ya da bir yolcunun kaza anında hayatta kalma şansı %50 artıyor.
Emniyet kemeri bir Arabanın ya da bir yarış arabasının en önemli güvenlik donanımlarındandır.
Emniyet kemeri her sürücünün, yolcunun kullanması gereken en önemli güvenlik donanımıdır.
Maalesef ülkemizde herkesin alışkanlık haline getirip kullandığı bir sistem değildir. Günümüzde olan birçok,
trafik kazalarına baktığımızda düşük hızlarda kaza anında sürücü ya da yolcunun emniyet kemeri takmaması
nedeniyle kafasını cama ya da yaşam hücresinde taşıtın tavan direğine çarparak yahut ön ve arka camdan
yaşam hücresinden fırlayarak kafasını ağaca, yol kenarında ki bordür taşlarına çarparak beyin
kanamasından yaşamları son buluyor oysa emniyet kemeri göz ile kirpik kadar yakındır.
Araştırmalara göre, çarpma sonucu savrulan bir eşya da olsa insan bedeni de olsa eninde sonunda
bir engelle duruyor. Bir çarpma anında araç saniyenin ilk on salisesinde durmakta ise de eğer emniyet
kemeri takılı değilse direksiyon, kontrol paneli ya da ön cam tarafından durdurulana kadar araç içindeki
eşyalar ve araçta bulunan kişilerin bedenleri aynı hızdaki hareketlerine devam ediyor. Doğru takılmış bir
emniyet kemeri insan bedenini çarpma etkisiyle vücutta meydana gelen sarsıntının kademe kademe
azalmasını sağlıyor. Kaza anında meydana gelen çarpma etkisini vücut yapısındaki en güçlü noktalara
yönelterek, çarpma etkisinin vücutta tek noktada toplanmayıp dağılmasını sağlıyor. Çarpma ve çarpışma
anında koltuktan fırlamayı engelliyor. Hassas ve en önemli organların yer aldığı kafa ve omuriliğin herhangi
bir yere çarpmasını önleyerek koruyor.
Üç noktalı emniyet kemerleri, otomobilde seyahat edenlerin ağır yaralanma risklerini yüzde 45,
kamyonetlerde de yüzde 60 oranında azaltıyor.
Ölümlü kazalarda emniyet kemeri kullananların yüzde 24,8’i hiç zarar görmeden kazayı atlatırken,
emniyet kemeri kullanmayanlarda bu oran yüzde 6,3’te kalıyor.
İleri düzey araştırmalarda, arka koltukta emniyet kemeri kullanımının, arka koltukta meydana gelen
ölüm ve yaralanmaların üçte ikisini, ön koltuktaki ölümlerin ise yüzde 6’sını önlediğini ortaya koyuyor.
Bütün ağır yaralanmalarda ise arka koltuk emniyet kemerleri yaralanmanın şiddetini yüzde 50 oranında
azaltıyor.
İngiltere Ulaşım Araştırma Laboratuarı analizleri, ön koltuk yolcularının tamamına yakınının emniyet
kemeri takmasına karşılık, daha düşük oranda emniyet kemeri kullanan arka koltuk yolcularının yaralanma
riskinin 2 kat, fırlatılma riskinin ise 7 kat daha fazla olduğunu tespit ediyor. Emniyet kemeri takmamış arka
koltuk yolcuları en çok kafa, yüz ve boyun zedelenmelerine maruz kalıyor. Arka koltuk yolcularının en büyük
yaralanma nedeni fırlatılmadan kaynaklanıyor.
Araştırmalar, emniyet kemeri kullanımının zorunlu olduğu ülkelerdeki ölüm ve yaralanma oranları,
kullanımın zorunlu olmadığı ülkelere göre yüzde 40 daha az olduğunu ortaya koyuyor.
Kemer kullanımına karşı bazı ön yargılar ve uzmanların yanıtları şöyle:
Kısa yolculuklarda emniyet kemeri hiçbir işe yaramaz...
Aslında emniyet kemeri kullanmamızı en çok
gerektiren bu süre ve bu mesafedir. Çünkü
ölümlü trafik kazalarının yüzde 80’i evinize 30-
35 kilometre uzaklıkta ve 55-60 km/h hızın
altında gerçekleşmektedir. Ayrıca trafik kazası
ölümlerinin yüzde 35’i şehir içinde ve büyük
olasılıkla günlük güzergâhlar üzerinde meydana
gelmektedir. Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM)
Trafik Araştırma Merkezi Müdürlüğünce 1999
yılında Ankara’da trafik yoğunluğunun fazla
olduğu 27 kavşakta gözlem yoluyla yapılan bir
araştırmada, 40 bin 587 özel araç sürücüsünden
8 bin 557’sinin (yüzde 21,08) emniyet kemeri kullandığı tespit edilmiştir. Bu çalışmada, arka koltukta oturan
hiçbir yolcunun emniyet kemeri kullanmadığı rapor edilmiştir. EGM kaza istatistiklerinde, 2001 yılında
meydana gelen kazaların yüzde 88.79’unun yerleşim alanları içinde meydana geldiği ve yaralanmaların
yüzde 66.03’ünün, ölümlerin ise yüzde 44.31’inin bu kazalar sonucu ortaya çıktığı görülmektedir.
Emniyet kemeri düşük hızla seyir halindeyken pek işe yaramaz...
Emniyet kemeri kullanmıyorsanız, 30 km/s hızda çarptığınızda bile, ağır yaralanma riski çok fazladır.
Emniyet kemeri takmamış yaralıların yüzde 70’i, 50 km/s’dan daha düşük bir hızda yol alırken yaralanmıştır.
Bu sonuç 50 km/s hızdaki bir çarpma, apartmanın 4. katından düşmeyle eşdeğerdir.
Kaza yapmam, ben iyi bir sürücüyüm...
İyi sürücülüğünüz sizin kaza yapmamanızı sağlayabilir ama kötü bir sürücünün size
çarpmayacağından emin misiniz?
Kaza durumunda çarpma etkisini azaltabilecek güçteyim, direksiyona ya da kapı kollarına tutunurum...
Bunu yapmak için saniyenin dilimlerini kullanabilseniz dahi, çarpma etkisi kendinizi frenlemek için
kullandığınız kol ve bacaklarınızı kırıp, parçalayabilir. Çünkü kol kasları 25 kilogramın üzerindeki bir güce pek
dayanamaz. Oysa, bir duvara 50 km/h hızla çarpma esnasında iki tonu geçen bir etki oluşur ki buna engel
olmak için 75 kilogram güç gerekir. Emniyet kemeri 2,5-3 tonluk bir etkiye direnebilecek şekilde
tasarlanmıştır. Tutunabileceğiniz yerler bunlar için tasarlanmamıştır. Kemerin bağlanmaması durumunda,
vücut ya ön cama ya da araç içinde bir yere fırlar. Ve bu durumda, tutunmak veya bir çocuğu kollarından
tutarak korumak imkânsızdır.
Aracımdan dışarı fırlamayı tercih ederim...
İstatistiksel olarak, kaza anında en iyi yerin aracınızın içi olduğu ispatlanmıştır. Aracın dışına
fırlatılma durumunda, ölüm riskiniz 25 kat daha fazladır. Araçtan fırladığınızda yumuşak ve yeşil çimlerin
üzerine mi düşeceğinizi sanıyorsunuz? Bir trafik kazasında araçtan hiçbir engele çarpmadan fırlamak
neredeyse imkânsızdır. Fırlama ile aracınızın ön camına, kaldırıma, kendi aracınıza veya başka bir araca
çarpabilirsiniz. Emniyet kemeri araçta kalmanızı sağlayan ve sizi hayata bağlayan tek bağdır.
Emniyet kemerinin kaza anında beni araç içerisinde kilitlemesinden korkuyorum...
Kazaların çok az (yüzde 0.5) bir kısmını oluşturan yanma ve suya dalma durumlarında panik içinde
dışarı çıkmanız gerektiğinde dahi emniyet kemerinin fonksiyonu büyüktür. Çünkü aracın içinde sağa sola
fırlatılıp bilincinizi kaybetmeyeceğiniz için dışarı çıkmak çok daha kolay ve çabuk olacaktır. Emniyet kemeri
takanların, yangın durumunda yaşama şansı 5 kat, suya batma durumlarında ise 3 kat daha fazladır. Ayrıca
kemerin sıkışma durumu çok ender bir durumdur. Bu güne kadar bilimsel incelemelerde ve kaza
soruşturmalarının hiçbirinde ortaya çıkmamıştır.
Emniyet kemeri rahatsız ediyor...
Aslında modern emniyet kemerleri oldukça rahattır. Birçoğu da istediğiniz gibi hareket etmenize izin
vermekte ve kaza anında otomatik olarak kilitlenmektedir. Bazılarının ise omuz yönünden gelen kayışını
istediğimiz ölçüde gevşetebilirsiniz. Diğerlerinde de sizi fazla sıkmayacak derecede gevşetme payları
bırakılmıştır. Emniyet kemeri bedeninize uymuyorsa, aracınıza daha genişini monte ettirebilir veya araç
alırken böyle bir tercihte bulunabilirsiniz. Emniyet kemerlerinin rahatsız edici bulunmasının diğer bir sebebi
ise onları kullanmaya alışmamış olmamızdır. Emniyet kemeri kullanımı bir tutum haline geldikten sonra
insanlar emniyet kemerini rahatsız edici bulmamaktadır. Emniyet kemeri rahatsız edici olsa bile bu durum
trafik kazası sonucu sakatlanan bir kişinin durumuyla asla kıyaslanamaz.
ARAŞTIRMALARA GÖRE ARACIN SAATTE 80 KİLOMETRE HIZLA DUVARA ÇARPMA ANINDA
GERÇEKLEŞENLER SIRASIYLA SÖYLE SIRALANMAKTADIR:
Çarpmadan 26 milisaniye sonra ön tamponlar araca gömülür. Araç kendi ağırlığının 30 katı bir kuvvetle
frenlenir. Sürücü ve yolcular emniyet kemeriyle bağlı değillerse 80 kilometre süratle araç içinde harekete
devam ederler.
-30 milisaniye sonra sürücü koltuğuyla beraber 15 santimetre öne doğru fırlar.
-44 milisaniye sonra sürücü göğüs kafesiyle direksiyona çarpar.
-50 milisaniye sonra araç ve içindekiler üzerinde, kendi ağırlıklarının 80 katı büyüklükte bir kuvvet etki eder.
-68 milisaniye sonra sürücü 9 tonluk bir kuvvetle gösterge paneline çarpar.
-92 milisaniye sonra sürücü yanındaki yolcuyla beraber aynı anda kafasını ön cama çarpar, yolcu bu
çarpmayla kafasına ölümcül bir darbe alarak camdan dışarı fırlar.
-100 milisaniye sonra direksiyon tarafından tutulan sürücü tekrar aracın içine düşer.
-110 milisaniye sonra sürücünün arkasında oturan yolcu sürücü seviyesine yükselir ve kafasıyla sert bir
darbe yapar aynı anda kendisi de sert bir darbe alır.
-150 milisaniye sonra tekrar sessizlik egemen olur. Cam, çelik, plastik parçaları yere düşer.
-200 milisaniyeden daha kısa süre içerisinde her şey biter.
Emniyet kemerinin önemi bu şekilde: Emniyet kemerimizi takalım takmayanları uyaralım.
İstatistikler: EGM
Veriler: Euro Ncap
Hakan KÖŞ
Formula 1 Motoru Nasıl Çalıştırılır ?
Bir F1 motorunun çalıştırılması normal bir yol arabasının motorunun çalıştırılması ile oldukça
farklıdır. Gelin şimdi beraber göz atalım.
Öncelikle: Ön ısıtma su ve yağ ısısı.
Motorun zarar görmemesi için motor suyu belirli bir sıcaklığa getirilir bu değer 50 derecedir, bu aşama
geçildikten 1 saat sonra 7 litre yağ motora pompalanır.
Hidrolik Basınç Kontrolü
Motorun zarar görmemesi için sürtünmenin azaltılması için hidrolik basınç kontrolü yapılır. Bunun yanı sıra Vites kutusu basıncı kontrolü de yapılır.
Basınç İnce Ayar
Motor suyu basıncı kontrol edilir. Sistem de su bancı normalde 1.5 bar’dır sistem de bu değerin altında veya üstünde çıkması halinde şırınga kullanılarak eklenebilir veya kaldırılabilinir. Mekanik olarak her şey kontrol edilir. Motoru Çalıştırmak
Yağ seviyesi, sıcaklık bir önceki adımda kontrol edilmiştir ve artık motor çalıştırılmaya hazırdır. Ağırlığı 15 kg 24V’luk marş motoru ucu 90 cm
uzunluğunda starter deliğine doğrudan yerleştirilir ve marş motoru vites kutusuna yakın hazırlanan sisteme akım göndererek motor ateşlenir. Bu sırada ECU devreye girerek gerekli olan her şeyi yapar bujilerin kıvılcım çakması motorun durum ve şartlara göre otomatik yapılır. Normal bir yol otomobilinde ise sürücü start tuşuna basarak marş motoru aküden 12V’luk bir akım alır ve Maraş motoru dişlisi volan dişlisini çevirerek motoru çalıştırır.
Hakan KÖŞ
Formula 1 Araçlarında Airbox
Hava girişi ve hava akımı yolu modern F1 araçlarının olmazsa olmazlarındandır. Pilotun başının
üstünde yer alan, oval bir tasarıma sahiptir günümüzde ve yakın geçmişte airbox tasarımları farklılık
göstermiştir. Hava akışını tasarım ve motor filtresi tasarımı belirler.
Peki Airbox nedir? Bunu açıklayalım.
Airbox pilotun kafasının üst kısmında bulunan motorun çalışması için yakıt hava karışımı döngüsünün
olması için motora gerekli olan hava basıncını sağlayan sistemdir. Yüksek hızlarda pilotun kaskının üstünden
geçen hava akımı airbox’a girer ve hava yolundan aşağı basınçlı dar bir yoldan geçerek motor filtresi
tarafından temizlendikten sonra motor temizlenen havayı emer, benzin oksijen (hava) ile oluşturduğu
karışım sonucunda yanma odasında bujilerin kıvılcım çıkması ile yanma gerçekleşir. Airbox’un önemi çok
büyüktür yanmanın verimli olması için motorun güçlü bir tork eğrisine sahip olması için gerek güç çıkışının
istenilen değerde olması önemlidir. Bir F1 Motoru saniyede 450 Litre hava emer ve motor egzoz
zamanında bu havayı yanmış gaz ile egzozdan dışarı atar.
Airbox’dan gelen hava daha doğrusu oksijen yakıt hava karışımının yanma sürecinin önemli bir evresidir.
Mümkün olan azami basınç yeterli hava akımı üretilen tork miktarını maksimize eder. Airbox girişi dar ise
motor yeteri kadar temiz hava alamadığı için daha az güç üretmek zorunda kalacaktır, çok büyükse motor
doğrusal bir ölçekte daha verimli olmayacaktır tasarımcılar burada gerekli olan çaplarda tasarım
gerçekleştirip hem motoru verimli halde çalıştırmak hem de aerodinamikten kazanç elde etmek isterler.
Geniş bir airbox tasarımı arka kanat üzerinde türbülansa neden olur, bu da aerodinamiği olumsuz yönde
etkiler.
Derinin altındaki Airbox sistemine bir göz atalım:
1= Vites kutusu soğutucusu radyatör. Bir vites kutusu bir yarış
boyunca ortalama 400-500 derece ısınır bu yüksek sıcaklıkla başa
çıkmak takımlar için çok önemlidir.
2= Karbon fiberden yapılmış smaller borular radyatörü temiz hava ile
besleyerek maksimum soğutma sağlar.
3=Airbox odası. Motora hava (oksijen) sağlamak için.
4= V8 güç ünitesi airbox odası ile birleşerek motorun temiz oksijen
almasını ve yanmanın etkili olmasını sağlar.
5= Rulo çember yapısı.
Derinin altında ki airbox bu şekildeydi. Umarım zevkle okuyacağınız bir yazı olmuştur.
Hakan KÖŞ
Ev Sahipleri – Bölüm E/F/H
Prens George Pisti - Güney Afrika
Formula 1'in Güney Afrika serüveninin başladığı ilk pist
burası. East London ya da diğer bilinen adıyla Prens George
Pisti.
Port Elizabeth'in 200km kuzeyinde bulunan pist, Hint
Okyanus'unun kıyısında ki kum tepelerinin ortasında
tasarlanmıştır. 1930 yılında açılan pistte ilk yarış 1934 yılında
Güney Afrika Grand Prix'i adı altında yapıldı. İlerleyen yıllarda
2. Dünya Savaşı'ndan dolayı yarışlar askıya alındı.
1959 yılında Formula 1 yarışlarına ev sahipliği yapmak
isteyen Güney Afrika, pistte yenilikler yapmaya başladı ve
1960'lı yıllarda 3 yarışa ev sahipliği yaptı. Daha sonra F1
araçları için küçük bulunan pist, yerine Kyalami'ye bıraktı.
3920 metrelik bu pistte ki 3 pole pozisyonu ve 2 galibiyetin altında Jim Clark ismi yazarken, ilk yarışı Graham Hill
kazanmayı başarmıştır.
Autódromo do Estoril - Portekiz
Lizbon'un 31km batısında yer alan Estoril, Alcabideche
köyü yakınlarında ki kayalık bir platonun üzerine 1972
yılında inşa edildi. 1984-1996 yılları arasında Formula 1'e
ev sahipliği yaptı. Pistin Formula 1 takvimine girdiğinde ki
ilk uzunluğu 4360 metreyken, 3 sene sonra pistte ufak bir
revizyon ile uzunluk 4350 metreye düşürüldü.
Pistte dönemin bir çok önemli olayıda yaşanmıştır. 1984
yılında sezonun son yarışı olan Estoril'i Prost kazanmış,
ama şampiyon olan isim 0.5 puan farkla takım arkadaşı
Lauda olmuştur.
1985 yılında ise Formula 1'in efsane ismi Ayrton Senna'nın
yağmur altında ilk zaferine tanıklık etti.
1996 yılında Jacques Villeneuve, son virajda Schumacher'i
son virajda dışarıdan efsanevi bir şekilde geçmişti.
Estoril'de yapılan 13 yarışta en çok pole pozisyonu alan
isim Ayrton Senna(3) olurken, en çok galibiyet alan isim
Alain Prost(3) olmuştu.
Fuji Speedway - Japonya
Fuji dağının eteklerine kurulmuş olan bu pist, Formula 1'e 4 kez ev sahipliği yaptı. 1976-1977 ve 2007-2008
yıllarında yarış düzenlenen bu pistte, bir çoğumuz 1976'da ki şampiyonluk mücadelesini biliyoruzdur.
1963 yılında kurulan pist, günümüze kadar tam 5 defa değişiklik yaşamıştır. Formula 1'in en uzun düzlüklerinden
birine de sahipliğini yapmıştır. Start-Finiş düzlüğü tam 1500 metredir.
76-77 yıllarında Mario Andretti 2 kez pole pozisyonu ve 1 kez de galibiyet almıştır. 1977'de James Hunt kariyerinin
son galibiyetini almıştır.
2007-2008 yıllarında Lewis Hamilton 2 kez pole pozisyonu ve 1 kez de galibiyet alırken, 2008'de ki son yarışı
Fernando Alonso kazanmıştır.
Pistin işletmesini 2000 yılında satın alan Toyota, kendi evinde Formula 1 yarışına çıkmasına rağmen gelen yasaklar
yüzünden kendi bayrakları ve pankartlarını pistte görememiştir.
Hockenheimring - Almanya
Formula 1'in efsanevi pistlerinden olan
Hockenheimring, 1970 yılından beri
yarışlara ev sahipliği yapıyor. Son yıllarda
Nurburgring ile dönüşümlü olarak
Almanya Grand Prix'ine ev sahipliği
yapıyor.
1932 yılında inşa edilen pist, ilk başlarda
Wildpark pistine alternatif olarak
düşünülmüştü. 1936 yılında Mercedes ve
Auto Union'un testlerini gerçekleştirdiği
pist olmuştur. Pistin ilk zamanları uzunluğu
neredeyse 8 kilometreydi ve şu an ki yeni
bölümü saymazsak 2 uzun düzlükten
oluşuyordu.
Formula 1'in efsane isimlerinden Jim
Clark'ın 1968'de ki kazası ve Patrick
Depailler 1982'de ki kazasından sonra
piste şikanlar eklenmiştir.
Bu pistte hatıralardan silinmeyen bir başka olay ise turbo dönemine denk gelmekteydi. Yarışın son turlarını üçüncü
sırada götüren Prost, damalı bayrağı geçmesine metreler kala benzininin son damlalarını çoktan tüketmişti.
Aracından inen Prost, aracını itmeye başlamış ama sonra vazgeçmişti. Yinede Prost, yarışı 6. sırada bitirmişti.
Tabi ki Rubens Barrichello'nun 18. sıradan yarışa başlayıp, değişen hava koşullarıyla birlikte aldığı ilk galibiyeti de
unutmuyoruz.
1970 yılından 2001'e kadar bir kaç değişikliğe uğrayan pist, 2002 yılıyla birlikte köklü bir değişikliğe gitmiş ve
günümüzde ki haline kavuşmuştur.
Senna ve Prost üçer kez pole pozisyonu alırken, en çok galibiyet alan isim Michael Schumacher(4).
Ostkurve’nin şimdiki hali
Hungaroring - Macaristan
1986 yılında Formula 1'e ev sahipliği yapmaya başlayan
Macaristan, bu sene 28. kez Formula 1'e ev sahipliği
yapacak. Budapeşte'nin 20km kuzey doğusunda ki bu pist
1985 yılında inşa edilmeye başladı ve 8 ay gibi kısa bir
sürede inşaatı tamamlandı.
Bernie Ecclestone, Sovyet Rusya'da bir yarış isterken bir
arkadaşının ona Budapeşte'yi önermesi üzerine gözlerini
buraya çevirdi. Bernie, Monaco benzeri bir cadde pist istedi
ama Macaristan hükümeti Bernie'yi ikna ederek pisti şehir
dışına kurdu.
Yarışlar yaz ortasında yapılmaktadır ve ilk yağmurlu yarış
2006 yılında yapılmıştır. Bu yarışta da Jenson Button
kariyerinin ilk galibiyetini almıştır. Bunun dışında Piquet'in
Senna'yı geçişi, 1989'da on ikinci sıradan yarışa başlayan
Mansell'in galibiyeti, Hill'in Arrows takımıyla tek galibiyeti,
Alonso ve Kovalainen'in de ilk galibiyetlerini aldığı,
unutulmaz anılarla dolu bir pist.
1992'de Mansell sezonun bitimine 5 yarış kala, 2001'de de Schumacher sezonun bitimine 4 yarış kala
şampiyonluklarını Macaristan'da ilan etmiştir. Ayrıca Williams, 1996 yılında bitime 4 yarış kala takımlar
şampiyonluğunu ilan etmiştir.
Pistin en başarılı ismi ise Schumacher. Tam 7 kez pole pozisyonu kazanan Schumacher, 4 kez de yarışı kazanmayı
başarmıştır. Pistin en başarılı takımı ise 11 galibiyet ile McLaren.
Emir Kar
BAHRAİN GRAND PRİX – TEKNİK ANALİZ
Red Bull RB9 - Arka Kanat Varyasyonları
Red Bull Cuma günü Bahrain’de üç farklı arka kanat üzerinde
çalıştı. Webber, ana çizimde gösterilen, Sebastian Vettel’in son
yarış Çin’de kullandığı yüksek downforce üreten kanadı denerken
Vettel sabah seansında alttaki küçük resimde gösterilen düşük
downforce üreten kanatla çalıştı. Alman pilot öğleden sonra ise
(üstteki resim) uç plakalarında yatay yarıklar olan yeni tasarımı
denedi. Cuma günkü çalışmaların ardından takım, sıralama turları
ve yarış için her iki pilotla da yeni kanadı kullanma kararı aldı.
Red Bull RB9 – Beslemeli Tekerlek Göbeği
Geçen sezon Red Bull teknik şefi Adrian Newey tekerlek
içerisindeki havayı dışarı atmak için tekerlek göbeğinde
kanal oluşturma fikriyle gündeme gelmişti. Kanada
Grand Prix’inde denenen sistem, kanalın hareketli
parçalar üzerinde bulunmasından dolayı hareketli
aerodinamik parça sayılarak yasaklanmıştı. Takım
sistemi yeniden düzenleyerek bu kez havayı tekerleğin
merkezinden hareketli olmayan ikinci bir parça
yardımıyla tahliye etmeyi denedi. Yeni düzenlemeyi
Cuma günü yalnızca Sebastian Vettel kullanırken
benzer bir çözümü sezon başında Williams ile
görmüştük.
Ferrari F138 – Revize Edilmiş Aero Paket
Ferrari son yarış Çin’de kullandığı, yanda küçük resimde
gösterilen çift yarıklı şasi altında yeni dönüş kanatları ve
tamamen yeni ön kanatın yer aldığı yeni aero paketi
Bahrain’de de kullanmaya devam etti. Ana resimde
gösterilen eski versiyon ile karşılaştırıldığında farklı yapıdaki
uç plakasında bir yerine iki adet yatay yarık (1) kullanılırken
dikey yarık (2) kullanılmamış. Bununla birlikte Lotus’un
çözümüne benzer bir üst flap da (3) yeni kanattaki yerini
almış.
Kaynak: f1.com - Sertuğ Ünal
Eau Rouge’un Tarihte ki Değişimi
Formula 1’in en zorlu ve seyir zevkinin de en yüksek olduğu, herkesin hayranlıkla izlediği muhteşem
bir viraj. Dönem dönem değişikliklere uğrayan ama zorluk derecesinin hiç azalmadığı, en ufak bir hatanın
bir çok soruna yol açabileceği, kör bir çıkışı olan bir viraj. Evet, Belçika’nın Eau Rouge virajı. Eau Rouge
virajının tarihini resimlerle inceleyelim.
1939 1949
1952 1955
1956 1965
1966 1970
1985 1988
1994 2011
Formula 1 – Çin ve Bahreyn GP
Çin GP Sonuçları
1- Fernando Alonso Ferrari
2- Kimi Raikkonen Lotus Renault +10.168s 3- Lewis Hamilton Mercedes +12.322s 4- Sebastian Vettel Red Bull +12.525s 5- Jenson Button McLaren +35.285s
Bahreyn GP Sonuçları
1- Sebastian Vettel Red Bull
2- Kimi Raikkonen Lotus Renault +09.111s 3- Romain Grosjean Lotus Renault +19.507s 4- Paul Di Resta Force India +21.727s 5- Lewis Hamilton Mercedes +35.230s
Pirelli Formula 1'e adım atışından bu yana her hafta tartışıldı galiba fakat Çin ve Bahreyn 2013 artık bu tartışmaların
tavan yaptığı yer oldu. Bu işin cıvığı geçen sene çıkmıştı aslında, o zaman 'fantastik yarışlar' diyerek kamuoyu ikna
edilmeye çalışıldı. Son 10 yılda Formula 1'in aerodinamik yarışmasına döndüğü tartışmaları olurdu, 2011'de de böyle
oldu, geçen sene hem aero hem lastik şampiyonası oldu, bu sene ise aerodinamik bile Allah'a emanet ! Yine de 2010
veya ondan önceki senelerde olduğu gibi sıkıcı yarışlar yerine bol pitli yarışları her türlü tercih ederim fakat bu kadar
bilinmezlik de kesinlikle normal değil.
İki yarışta da Lotus, Ferrari ve bazen Webber bazen Button’ın seri turları antrenmanlarda oldukça iyiydi. Herkes lastik
saklama telaşına düşerken, Çin’deki gibi son ana kadar tur atılmadığı da oldu. Ufukta gözüken tablo sıralama
lastiklerinin veya başka bir türlü çözümün Q3 için getirileceği. Yine de ‘Sıralamalar öldü, buyrun cenaze namazına’
gibi bir durum da yok. Lotus hariç öndeki takımların hiçbirinin arkadan gelip yarış kazanması çok ama çok zor.
Bahreyn’deki trafik İstanbul’da yoktu.
Lotus’da Kimi Raikkonen’in artan performansı onu Vettel’in arkasında tutarken, Grosjean araçtan dert yanmaya
devam etti, ufak bir sorun değil gibi fakat Fransız Bahreyn’de podyuma çıkarak biraz olsun kendine geldi. Diğer
yarışlarda genellikle daha iyi olan takım Ferrari ise Alonso ile Çin’i kazanırken, Bahreyn’de DRS sorunu yüzünden 8.
Olabildi. Şu ana kadar öyle böyle en hızlı araç olan RedBull’da ise lastiklere büyük tepki devam ediyor. Anlaşılan o ki,
RedBull yarışa odaklanmak zorunda kalıyor, eldeki potansiyeli lastikler yüzünden cumartesileri kullanamıyor.
Çin ve Bahreyn’de polü alan Mercedes’ler için iki yarış da aynı tablo oldu. İlk stintler kısa olmasına rağmen
arkadakilere direnemediler. Bahreyn’de ise Rosberg’in şansızlığı rekabetçi aracın fazla olmasıydı. Ve inanılmaz trafik.
İki yarışa da sertlerle başlayan McLaren’de ise Çin’de Button, Bahreyn’de Perez amacına ulaştı. Button Bahreyn’de
kendi gibi sert lastiklerle başlayan Raikkonen’i takip etmesi beklenirken, ondan 2 fazla pit yaparak herkesi şaşırttı.
Button Mercedes ve Ferrari’lerin sorun yaşadığı bu yarıştan daha fazla puan çıkarmalıydı. Şu an Vettel ile puan farkı
tam 65. 2.5 yarış demek bu fark. KatalunyaMcLaren için gerçekten ölüm kalım savaşı olacak.
Bahreyn’de takımdan işareti alan Perez yarışın en agresif ismi oldu. Perez yarıştan sonra yarış ayarlarıyla piste çıktık
demişti. Çok da mantıklı, zaten Perez en kötü sıralamalarda 12. cepten kalkıyor. Yarışın diğer dikkat çeken ismi ise Di
Resta oldu. Geçen sene de burda 6. olmuştu, bu sene 4. olarak kariyerinin en iyi sonucunu aldı. Force India sıcak
havaları seviyor, bakalım serin havalarda ne yapacaklar. Yine de İskoç pilotun agresif olmayan tarzı parlamasına engel
oluyor. Sutil ise ilk tur sorun yaşayarak puan alamadı. Sauber’de Hulkenberg bir şeyler yapmaya çalışırken, Williams
daha puan alamadı. Marussia’da Bianchi rüzgarı eserken, Caterham Bahreyn’de biraz daha toparlanmış gözüktü.
10.’luk yarışı çok kritik olacak iki takım açısından da.
Artık sezonun en çok downforce isteyen pistlerinden biri Circuit de Catalunya’ya gidiyoruz. Üstelik hava da büyük
ihtimalle çok sıcak olacak. Sezonun bundan sonraki kısmı için en fazla piti gördüğümüz yarış olabilir ve önceki dört
yarışın aksine geçişin kolay olmadığı bir pist. Yine önünü açan pilot avantajlı olacak, illa lider olmasına gerek
yok.Sezonun geri kalanı için McLaren’in önemli güncellemeleri, Mercedes’in belki de son büyük güncellemesini
göreceğiz. Barcelona’daki pist muhtemelen bir yarıştan daha fazlasını gösterecektir bize.
İspanya Grand Prix Öncesi Puan Durumu
Pilot Avustralya Malezya Çin Bahreyn Toplam
S.Vettel 15 25 12 25 77 K.Raikkonen 25 6 18 18 67 L.Hamilton 10 15 15 10 50 F.Alonso 18 - 25 4 47 M.Webber 8 18 - 6 32 F.Massa 12 10 8 - 30 R.Grosjean 1 8 2 15 26 P. Di Resta 4 - 4 12 20 N.Rosberg - 12 - 2 14 J.Button 2 - 10 1 13 S.Perez - 2 - 8 10 A.Sutil 6 - - - 6 D.Ricciardo - - 6 - 6 N.Hulkenberg - 4 1 - 5 J.Vergne - 1 - - 1
Mücahid Ekrem
Formula 1 – Bunları Bilmesenizde Olur
Formula 1 tarihinde, 1 numaralı aracı kullanan 14 sürücü sezon sonunda şampiyonluğa ulaşmıştır.
Formula 1 tarihinde, 1 numaralı aracı kullanan sürücüler toplamda 170 zafer elde etmiştir.
Büyük Britanya’lı pilotlar, toplamda 225 galibiyet ve 213 pole pozisyonu kazanmışlardır.
McLaren’in M23 modeli, tam 16 galibiyet alarak bir model ile en çok galibiyet alan araç konumundadır.
Ferrari, tam 70 kez yarışlara ilk iki sıradan kalkmayı başarmıştır.
Ferrari takımı, Formula 1 tarihi boyunca toplamda 13.582 tur lider gitmiştir.
Sauber takımı, 2 yarışta daha start aldığında, 260 kez start alan Benetton takımını yakalayacak.
Galibiyet alamadan podyuma en çok çıkan takım British American Racing’dir. Tam 15 galibiyetsiz podyum.
Galibiyet alamadan en çok puan toplayan isim ise 259 puan ile Nick Heidfeld’dir.
Fernando Alonso, İspanya’da start aldığında toplamda 202 starta ulaşacak ve Jean Alesi’yi geçecek.
Tarihin en kısa yarışı 52,920 km (14 tur) sürmüştür. Yoğun yağmur nedeniyle durdurulan 1991 Adelaide GP.
Tarihin en yavaş yarışı, 2011 Kanada’dır. Ortalama hız 75 km/s’in biraz altındadır.
Tarihin en yakın finişi 1971 İtalya GP. Kazanan ve ikincinin arasında ki fark sadece 0.010 saniye.
Bir Zamanlar Formula 1
1950 Monaco GP