eıitelektüel - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d153980/2009/2009_cilingirh.pdf · hadis ve...
TRANSCRIPT
GENÇ AKADEMİSYENLER BULUŞMASI II
Eıitelektüel 13cı~ırıılılı~ı . Aşrııcık
ilim Geleneğimiz Üzerine Araştırmalar ·
editör:
A. Cüneyd Köksal
yedtfenl:
Hadis ve Sünnet Konularına Yeniden Bir Bakışın Analizi
HAMDİ ÇiLlNGİR•
G eç~te geleneksel bir form içinde şekillerup süregelen hadis ilmi, aslında pek çok ilim için de geçerli olduğu gibi modern dönemde yeni bir sürece girmiştir. Mo
dern eğitim sürecinde hadis ilmi, hem eğitim ve öğretimi hem de usUl ve temel meseleleri açısından bazı kaymalar /kmlmalar yaşamıştır. Özellikle akademik camiada hadise ve sünnete bakış açısının yarunda hadisin ve sünnetin bizim için ifade ettiği anlamda da bazı klclmalar yaşamruştır. Bu bağlamda ak;ı:a~ mik hadisçinin çalışma nesnesini teşkil eden hadis, bir anlamda öncekinden bambaşka bir şeye dönüşmüştür. Mehmet Emin Özafşar'ın ifadesiyle o artık sadece bir 'sened', 'metin', 'sünnet', veya münhasıran kendinden hüküm istinbat edilen dini bir "delil" değil, bunun yerine başlı başına bir kültür tarihi alanı haline dönüşmüştür. Biz bu kısa çalışmamızda, bahsedilen değişimin bir örneği olarak akademik bir hadisçinin hadis-sünnet konusundaki görüşlerinin eleştirisine yer vereceğiz.
Günümüzde hadis-sürınet ile ilgili tartışmaların iki temel konuda yoğunlaştığını söyleyebiliriz: Bu iki temel konunun
• Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Hadis Bilim Dalı, Doktora Öğrencisi.
Yeııi Arayışlar 2.47
ilki Islam' da hadislerin yeri ve özellikle Kur' an karşısındaki konumudur. Diğer temel tarhşma konusu da sünneti bize aktaran araçlardan biri olarak hadislerin güvenilir olanlarnun tespiti meselesidir. Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu'nun hadis ve sünnet konusundaki çalışmalarını da genel olarak bu iki temel mesele çerçevesinde hadis ilminin eleştirel bir okuması olarak değerlendirmek mümkündür.
Hayri Kırbaşoğlu hadis ve sünnet konusunda yaphğı yoğun çalışmalarıyla veh1d bir yazardır. Özellikle Islam Düşüncesinde Sünnet, Islam Düşüncesinde Hadis Metodo/ojisi ve Alternatif Hadis Metodolojisi adlı kitapları bir seri halinde yayımlanmış, bu eserlerde hadis ve sünnet ile ilgili temel konular bütüncül ve eleştirel manada yeniden ele alınmaya çalışılmışbr. Bir seri halinde yayımlanan ve yazarın ifadelerinden anlaşıldığı üzere bu üç eserle de henüz tamamlanmamış olan bir projenin ürünü olarak yazar bu çalışİnaları çerçevesinde sünnetin kavram, konum, ·mahiyet, malzeme, anlama, yoru.mJama, sistemleştirme, eğitim ve öğretim açısından ele alınacağını ifade etmektedir.1 Yazar Islam Düşüncesinde Sünnet adlı ilk eserinde sünnetin tanımı, konumu ve mahiyetini ele almaktadır. Serinin ikinci kitabı olan Islam Düşüncesinde Hadis Metodolojisi adlı çalışması ise klasik hadis usulünün problemleri, klasik hadis usulünün eleştirisi, cerh ve ta'~ problemleri ve klasik hadis usulünün uygulamadaki problemleri-
. ne tahsis edilmiştir. Serinin üçüncü kitabı AlternatifHadis Metodolojisi iSe yazarın tasarladığı metodolojinin özelliklerini tespit ederek başlamakta, hadislerin ifade ettiği bilgi değerini
· tartışmakta, hadis usulünün temel kavramlarını yeniden ele almakta, ve isnad tenkidi ile metin tenkidi hakkındaki tarhşmalan incelemektedir. Kitabın son -bölümünde ise oryantalistlerin çalışmaları ve bu çalışmalara verilen tepkiler hakkında bir değerlendirme yapmaktadır. Yaklaşık on yıllık bir çalışmanın ürünü olan bu eserlerde yazarın dile getirdiği dü-
1 M. Hayri I<ırbaşoglu, ls/tim Düşüııcesiııde Sümıet -Eleştirel Bir Ynklnşzm-, Ankara Okulu Yayınlan, Ankara 2002, s. 15.
Eııtelektiiel Bnğımlılığı Aşmnk
şünceler, zaten bizzat yazarın da arzu ettiği yönde çeşitli açı_. lardan eleştiriimiş ve tenkit edilmiştir. Biz bu çalışmaıruzda kısaca yazar hakkında öne çıkan bazı eleştirilere değineceğiz.
Öncelikle bizzat yazarın düşüncelerini değerlendirme ve tetkik etme amacıyla düzenlenmiş bir ilmi toplanhda2 dile getirilen eleştirilere değineceğiz. Söz konusu toplanhda Abdullah Aydınlı, yazarın AHM'de3 genel olarak ehl-i hadis ve ehl-i rey müktesebahru birleştirmeye ve sentezlerneye çalışhğını dolayısıyla büyük ölçüde yeni unsurlar katmak yerine sentezci bir yaklaşımı benimsediğini belirtmektedir. Bu bağlamda yazarın ortaya koyduğu düşüncelerin alternatif değil sentezci bir yaklaşım olarak nitelenebileceğini ifade etmektedir. Ayrıca yazarın eserlerinde gözlenen yoğun tenkit ve ele.ştirilere dikkat çeken Aydınlı, yazarı "Önce tarihi tasfiye etme, sonra da yerine bir şeyler koyma arzusu içinde" bulduğunu beyan etmektedir. Bunun yanında başlıca maziyi tahkir ve ölçüsüz suçlama, çelişkilere düşme, geleneği iyi okurnama ve ush1p açılarından bazı eleştiriler getirmektedir.4 Kemal Sandıkçı ise, "Ortaçağ İslam geleneğinin bir usUlü olan bu usUlle yola devam etmenin mümkün olmadığı, arhk yeni bir hadis usUlüne ihtiyaç olduğunu"5 belirten yazara ~leştiri getirirken, yazarın iddia ettiğinin aksine AHM'nin bir tane bile "yeni ve alternatif" say}.].abilecek bir madde getirmediğini belirtmektedir. AHM'nin omurgasını teşkil eden ve alternatif olarak teklif edilen 17 maddenin yansının Tecrid Mukaddime'sinde yer aldığına değinen Sandıkçı, teklif edilen metoda- · lojinin yeni ve alternatif bir şey olarak sunulmasını eleştirmekte ve yazarın görü.şlerini bir alternatif oluşturmaktan zi- · yade bir sentez olarak nitelemektedir. Buna karşılık Sandıkçı,
2 Bu toplanh 24-25 Ocak 2004 tarihinde lslanu llimler Araşhrma Vakfı tarafından tertip edilıni.ştir. Hadis usUlü yanında İsliimf İlimler içerisindeki etiğer ctisiplinlere yönelik usı11 tarhşmalanrun da yer aldığı toplantının kayıtJan daha sonra yayımlanmışhr. Bk. "lsliimf llimlerde Metodo/oj i (Usiil) Meselesi 2", Ensar Yay., Eylül2005.
3 M. Hayri Kırbaşoğlu, Altenıatif Hndis Metodo/oj isi, Kitabiyat, Ankara 2004. 4 Bk. '1slfuni İlimlerde Metodoloji (UsUl) Meselesi 2", n.g.e. içinde, s. 814-826. S A.g.e., s. 15.
Yeni Arayışlar 249
yeni ve alternatif metod söyleminden ziyade klasik usUldeki ' ilkelerin daha fonksiyonel hale getirilmesi gerektiğini vur~lamaktadır. Bunun yanında AHM! de geliştirilen ilkelerin hepsinin de hadis tenkidiyle alakah olduğuna işaret eden Sandıkçı, yazann bir metod olarak ortaya koyiriaya çalışhğı yöntemin içinde isnada yönelik hemen hemen hiçbir atfın olmadığına değinmekte ve yazann metin tenkidini öne' çıkarmasını eleştirmektedir. Sandıkçı'ya göre sened merkezli usUlde Hz. Peygamber'in söylediği sözü tespit esas iken, metin merkezli tenkit metodolojisinde ise, Peygamber' i istenilen şekilde konuşturina tehlikesi vardır ki, bu da metin tenkirunin sübjektiviteye, dış tesirlere, konjoktürel etkilere fazlaca açık olmasınd~ kaynaklanmaktadır. Sandıkçı'ya göre yazarda olduğu gibi metodolojide esas olan "tenkit" değil "anlamak" olmalıdır. ABM'de sahih ve mevzu dışında herhangi bir hadis ıstılahı-yer almadığıru belirten Sandıkçı, yazarın ka~ bul veya red şeklinde çok k~skin bir ayrımı benimseyen bir anlayışa sahip olduğunu ifade etmekte ve ·yazarın bu konudaki tavnnı eleştirmektedir.6 Selahattin Polat, hadis literatüründeki çürük rivayetlerden yola çıkarak usUlün yetersizliği sonucuna varmarun manhken mümkün olmadığını belirterek yazarın bu konuda sahip olduğu tavra karşı çıkmaktadır. Y azami "Alternatif hadis metodolojisi" olarak sunduğu yöntemin yalnızca "metin tenkidi"nden ibaret olduğunu belirtmektedir. Bu bağlamda metin tenkidinin sol1ll}larına de giDen Polat, İslam Dünyasında ve Türkiye' de metin tenkidinin ma-
. hiyetinin, içeriğinin ve usUlünün yeterince bilinmediğini ve bu konudaki problemierin yeterince farkına varılamadığını ifade etmektedir? Ahmet Yücel ise temel olarak yazarın çalış-
. malarında, özellikle hadis metodolojisi ile ilgili değerlendirmelerinde hadis usulü ile ilgili kural ve kaidelerin, ıshlahların oluşumundaki etkenierin göz ardı edileligine elikkat çekmektedir.8
6 A.g.m., s. 826-846. 7 A.g.m., s. 846-854. 8 A.g.m., s. 862-870. ·
Eııtelektiiel Bağımlılığı Aşmak
Yazann görüşlerini i.l.nU düzeyde eleştiriye tabi tutan bir başka yazar Ebu Bekir Sifil' dir. Sifil yayınladığı makalesinde yazann düşüncelerini değerlendirmekte ve çeşitli açılardan itirazlar yöneltmektedir. Sifil' e göre gerek ahad hab_erler, gerekse mütevatir hadisler konusunda yazann sergilediği yaklaşım, insanların zihninde sünnet konusunda şüphe ve tereddütler oluşmasına yol açacak niteliktedir. Yazarın, verdiği bazı örneklere dayanarak bu düşüncesini genelleştirmesini eleştiren Sifil, ayrıca akla ve bilime uymaclığı gerekçesiyle yazarın çeşitli hadisleri reddetme eğilimine karşı çıkmaktadır. Klasik usUlü lafıza, şekilci, parçaa bir karaktere sahip olmakla eleştiren ve klasik usUlde hikmet, makasıd, ilke, amaç ve değerlere yeteri kadar önem atfedilmediğini iddia eden yazara karşı çıkan Sifil, yazarın genellemed yaklaşımını sakıncalı bulmakta ve fıkıh usulü eserlerinde, fıkıh külliyatında lafzın ilke ve amaçlan dik- · kate alınarak verilmiş hükümlere ve fıkıh usulü eserlerinde çokça geçen maslahat, maslahat-ı mürsele, istihsan, ıshslah gibi kavrarnlara dikkat çekmektedir. Toplumda yaygın olan sünnet anlayışının şekilci, lafıza ve taklide dayalı bir karaktere sahip olduğunu iddia eden ve bunun sebebini de kapsamlı bir sünnet tarunu ve anlayışı geliştirilememesine bağlayan yazann bu düşüncesini eleştiren Sifil, toplumdaki yaygın sünnet anlayışının bazı sorunlan olmasına rağmen bu sorunların sünnetin tarunu ile bir ilgisinin bulunmaclığına değinmekte ve bunun sebep lerinin çeşitli faktörlere dayanelığını belirtmektedir. Yazarın bir zorunluluk olarak ileri sürdüğü "yeni sünnet tanımının" gerekli olup olmadığını sorgulayan Sifil, halk arasında var olduğu iddia edilen yanlış ve eksik sünnet anlayışıru ileri sürerek yeniden bir sünnet tanımının yapılması gerektiği şeklindeki düşüncedeki mantık! hataya dikkat çekmektedir. Yazann yeni sünnet tanımını geliştirirken yönteminde var olan kapalılık ve belirsizliklere dikkat çeken Sifil, yeni sii.T\Jlet tarunu için yazarın sahip olduğu yöntem ve metodu sormakta; uyuma, yemek yeme gibi cüz'f davranış ve adab ile ilgili sünnetleri bu sünnet tarumı içinde nereye yerleştireceğini sorgulamaktadır.9
9 "lslnııı Dı"lşiiııcesiııde Siimıet Üzerine", www.ebubekirsifil.com
Yeni Arayışlar
Yazarın her üç kitabını da dikkate alarak ilmi bir değerlendirmeye tabi tutan bir başka yazar da M urteza Bedir' ı::l4". M urteza Bedir, hem fıkıh ve hadis-sünnet konusunda hem de modem sosyal bilimler alaronda sahip olduğu birikime dayanarak yazarın düşüncelerini değerlendirmiş, yazarın katkılarını takdir etmekle birlikte sahip olduğu bazı zaaflara da dikkat çekmiştir. Yazarın klasik hadis usUlü teorisine yaptığı tenkitlerin daha çok muhayyel bir "ehl-i hadis" topluluğuna yöneltilmiş gibi göründüğüne dikkat çeken Bedir, yazarın büyük ölçüde haklı olan pek çok eleştirisinin aslında çok sınırlı çerçevede bir karşılık bulduğunu, İslam düşünce tarihinin bütünü açısından ise bu eleştirllerin havada kaldığına işaret etmiştir. Bedir' e göre yazarın eleştirileri genelleştiİilmek suretiyle tarihsel olarak tüm İslam düşüncesine, tüm İslam bilgi geleneklerine uygulanamaz; olsa olsa bu eleştiriler, "ehl-i hadis" denilen ve ma-sadakı tam ve kesin olarak tespit edilemeyen bir düşünce ve geleneği; bir de ~ye sınıfı dışında kalan halk dinselliklerini belirli ölçüde ilgilendirmektedir. Yazarın sünnet kavramını bir manada "İslam" ya da "fıkıh" kelimelerini karşılayacak kadar geniş manada kullandığına dikkat çeken Bedir, yazarın dile getirdiği "önceki sünnet tarumlarında toplumsal boyuta yer verilmediği" yönündeki eleştirisini de tenkit etmektedir. Bedir, sünnete !:>u manada verilen rolün yeni olduğuna işaret etmekte, dolayısıyla geçmişte ya da günümüzde aynı sorunsalı referans alanı olarak lsullanmayan kişilerden bu sorunla uyumlu tanım beklemenin yanlış olduğuna değinmektedir. Geleneksel sünnet tarumlarından bir kısmırun belli İslami disipliniere işlerlik kazandırmaya yönelik fonksiyon icra ettiğine işaret eden Bedir, bu usillleri yanlış ya da doğru olarak nitelendirmek yerine gerçekleştirmek istedikleri amaçlarla uyumlu ve tutarlı olup olmamalan açısından değerlendirilmesi gerektiğini, aksi halde anakronizme düşmenin kaçınılmaz olacağını vurgulamaktadır. Yazarın bütün eleştirilerine rağmen sünnetin mahiyeti, niteliği ve ne olduğu sorusunun ise yazar tarafından açıklığa kavuşturulmadığına dikkat çekmektedir. Yazarın
Eııtelektiiel Bağımlılığı Aşmak
sıkça tekrarladığı bir varsayım olarak klasik hadis usUlünde metin tenkicline yer verilmediği şeklindeki düşil,ncelerini eleştiren Bedir, bu olgunun doğruluk payını teslim etmekle birlikte.her bilim dalının metodolojisinin gerçekleştirmek istediği amaç açısından değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Metin tenkidi bağlamında yazarın uydurma olarak nitelendirdiği pek çok hadisin böyle kabul edilmesinde çoğu zaman hiçbir ilmi ölçüye sığmayan, "Hz. Peygamber' e yakıştıramama" gibi tamamen sübjektif kriteriere dayanmasıru eleştiren Bedir, bu tutumun "modemite"nin getirdiği sorunlarla bağlanblı olduğuna dikkat çekmiş ve moderniteye sığmayan bazı ifade ve uygulamaların sadece bu kritere dayanarak reddini eleştirmiştir. Aynca bilimsel gerçeklerle çelişınesi ilkesinin dini konularda, hem de elini bir metnin sıhhati gibi çok hassas bir alanda kullarulmasırun sakıncalarına dikkat çekmiştir. Bilindiği gibi yazar, her frrsatta klasik hadis usUlünün ehl-i hadis-Şafii çizgisinde geliştiğini belirtmektedir. Ancak Bedir' e göre burada sorulması gereken ten;tel bir soru vardır: Klasik hadis usulü derken biz bir edebi türden mi söz ediyoruz, yoksa hadislerin tespitinde Müslümanların geliştirdiği yöntemi mi anlıyoruz? Yazarın genel eleştirilerinden hadis usillünü bir edebf tür olarak kastettiğini ve eleştirilerini de bunlarda geliştirilen yöntem ve düşünçelere yönelttiğini belirten Bedir, çoğu zaman yazarın edebi tür 1 genel hadis yöntemi arasında ayrım yapmadığını belirtmekte ve yazarın bu konuda zaman zaman çelişkiye düştüğüne işaret etmektedir. Özellikle fıkıh literatürü dikkate alınmadığı için ehl-i hadis-Şafii çizgisinin Şafii ayağına haksızlık yapıldığıru belirtmektedir. Çünkü Bedir'e göre Şafii mezhebine mensup Ibn Süreye' den Ami.dl'ye, Kaffal eş-Şaşi' den Gazzili'ye Şafii fıkıh usulü abideleri bu el~ştirileri hak etmemektedir. Yazarın klasik usillün eleştirisini yaparken bunun alternatifini ortaya koyamadığına işaret eden Bedir, alternatif hadis metodolojisi olarak ortaya konan şeyin yalnızca "metin tenkidi"nden ibaret olduğunu belirtmektedir. Yazarın, birçok rivayetin reddedilmesinde "hilim" ve "akıl" gibi kriterleri alternatif olarak
Yeui Arayışlar 253
· sunmasını sakıncalı bulan Bedir, bu tür ölçillerin Kur'an açı. sından da gündeme gelebileceğille işaret etmekte ve buntl!_l sakıncalarına değinerek yeni ve farklı bir metodolojiye duyulan ihtiyacı dile getirmektedir. Sonuç olarak Bedir, yazarın hadis usfilündei). kalkarak geliştirdiği eleştirllerin ehl-i hadis ve selefilik olgusuna karşı yapıldığına, ancak yazarın bizzat kendisinin de temelde bu düşünceden çok da farklılaşmadığına elikkat çekmektedir.1o
Görüldüğü üzere eleştiriler yazann metoduna, uslubuna ve özellikle sünnet tarununa yoğunlaşmaktadır. Yazann alternatif olarak sunduğu metodolojinin aslında bir sentez ve sadece metin tenkidinden ibaret kaldığı fikri savunulmaktadır. Gerçekten de yazar, isnada belli bir önem atfetse de, temelde hadisin sıhhatini belirleme ve anlamada metin tenkidini sürekli ön plana çıkarmaktadır. Yazarda metin tenkidiriin bu kadar ön plana çıkmasını model:nitenin getirdiği zihinsel. dönüşüm ile irtibatlandıran Bedir haklı gözükmektedir. Yazarın geçmişteki muhaddisleri yalruzca isnad tenkidine yer vermekle itharn etmesi ancak kendisinin de hemen hemen tek ölçüt olarak metin tenkidini benimsernesi bir çelişki olarak ortaya çıkmaktadır. Hadisin "sened" ve "metin" den ibaret olduğu düşünüldüğünde bir hadisin sıhha~ belirlenmesinde her iki ölçütün de yeteri kadar dikkate alınması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Yazarın en çok eleştiri aldığı. noktalardan biri de önceki sünnet tanımlan hakkındaki iddialan ve kendisinin ortaya koyduğu ~ürınet tarumıdır. Hadisçilerin, kelamcıların, fıkıhçıların ve usfil-i fı.kıhçıların ayrı ayrı sünnet tarumları geliştirdiklerini belirten yaiar, bu sünnet tarumlarının sadece akademik ihtiyaçlara göre yapılmış olduğunu, sünnetin toplumsal boyutundan ziyade bireysel boyutuna yer verildiğini, bağlayıçılık yönünden sünneti tasnife tabi tutmadıklarını ve Kur'an'ı tanımlan dışında bıraktıklarını iddia etmektedir.11 Her İslami disiplinin kendi ilim manhğı çerçe-
10 Murteza Bedir, lslıim Araştımıalan Dergisi, S. 9, lstanbul2003, s. 111-128. 11 I<ırbaşoğlu, Isitim Diişii11cesi11de Siimıet, s. 58.
2 54 Eııtelektiiel Bağımlılığı Aşmak
vesinde geliştirdiği ve kendi disiplini içinde fonksiyonel olan bu tanımlan tekdüze bir rnanhk ile eleştirrnek yerine her tanımın kendi içinde tutarlılığını veya fonksiyonunu anlamaya çalışmak daha do~ bir uslı1p gibi gözükmektedir. Nitekim · yazann teklif olarak ileri sürdüğü tarurn Murteza Bedir'in de işaret ettiği gibi bir sünnet tarunundan çok bir '1slarn" veya "fıkıh" kavramlan ile eş anlamlı gibi gözükmektedir. Yazann ifadeleriyle "bir zihniyet ve dünya görüşW' olarak tasarlanan sünnetin geniş tarurnırun özellikle İslam.ı disiplinler söz konusu olduğunda hangi bağlama oturtulabileceği, veya hangi disipline işlerlik kazandırabiieceği tartışmaya açı.khr. Ayrıca yazann, toplurndaki sünnet anlayışını şekilci, lafızcr ve genel itibariyle "yanlış ve sağlıksız" bir süımet anlayışı olarak nitelernesi ve bu durumu geçmişte yapılan s~et tanımlan ile ilişkilendirrnesi de tartışinaya açı.khr. Halk nezdinde var olan şekli ve lafzf olarak nitelendirilebilecek sünnet anlayışını, sünnetin tanım noktasındaki eksikliği veya yetersizliğinden ziyade halkın eğilimleri, tarihsel şartlar, topl\.ıınsal ve sosyal durumlarla irtibatland.ırrnak daha do~ gibi gözükmektedir. Nite~ yazarın bu yeni sünnet tanırnından sonra halk nezdindeki sünnet anlayışının da ne kadar değiştiği veya değişeceği tartıŞmaya açı.khr.
Yazara getirilen eleştirilerin ortaya koyduğu temel nokta, yazann rnetodoloji ofarak sunduğu fikirleri tekrar ci~di bir şekilde gözden geçirmesi ve uslı1p noktasında eleştiriden ziyade anlamayı ön plana çı.karrnasıdır.