emperyal‹zme ve ol‹garfi‹ye karfiiyÜrÜyÜŞ yÜrÜyÜŞyuruyus.biz/pdf/pdf/emp2.pdf ·...

50
EMPERYAL‹ZME VE OL‹GARfi‹YE KARfiI YÜRÜYÜŞ YÜRÜYÜŞ Sözlerini tutmayan bir BAfiBAKAN Genelgesini uygulamayan bir BAKAN Sorunlar› çözmeyen bir ‹KT‹DAR F F T TP PH HA AP PS SH HA AN NE EL LE ER RD DE E TECR‹T TECR‹T D DE EV VA AM M E ED DY YO OR R! ! “Bir Dev-Genç'imiz v var! Üniversite k kavgas›nda ve i iflçinin g grevinde, sokaklara s s ›¤mayan yürüyüfllerin e en ö önünde olan. Bir Dev-Genç'imiz v var!... Türkiye D Devrimci Hareketine e en d de¤erli kadrolar› y yetifltiren. Bir Dev-Genç'imiz v var!... Faflist t t eröre k karfl›, d devlet t t erörüne k karfl› difle d difl m mücadelede g görevlerini c canla b baflla y yerine g getiren. .... Ve D Dev-Genç'lilerimiz v var... Biz t tükenmeyiz d deyip y yirmi y y›l i içinde D Dev-Genç i ismini alt›n p puntolarla T Türkiye D Devrimci Hareketi'nin t t arihine n nakfleden!... Gurur duyuyoruz... Yaflas›n D Dev-Genç, Y Y aflas›n Dev-Genç'liler!...” Ekim 1 1989 Dursun K KARATAfi Dev-Genç 39. Y›l›nda Bir Dev-Genç'imiz var! Say›: 2 / 12 Ekim 2008 / Fiyat›: 1 YTL (kdv dahil)

Upload: others

Post on 16-Sep-2019

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

EMPERYAL‹ZME VE OL‹GARfi‹YE KARfiI

YÜRÜYÜŞYÜRÜYÜŞSözlerini tutmayan bir BAfiBAKANGenelgesini uygulamayan bir BAKANSorunlar› çözmeyen bir ‹KT‹DAR

FF TT‹‹PP‹‹ HHAAPP‹‹SSHHAANNEELLEERRDDEE

TECR‹TTECR‹TDDEEVVAAMM EEDD‹‹YYOORR!!

“Bir Dev-Genç'imiz vvar!

Üniversite kkavgas›ndave iiflçinin ggrevinde,sokaklara ss›¤mayan

yürüyüfllerin een öönündeolan.

Bir Dev-Genç'imiz vvar!...

Türkiye DDevrimciHareketine een dde¤erlikadrolar› yyetifltiren.

Bir Dev-Genç'imiz vvar!...

Faflist tteröre kkarfl›, ddevlet tterörüne kkarfl›difle ddifl mmücadelede ggörevlerini ccanla bbaflla yyerine ggetiren.

....Ve DDev-Genç'lilerimiz vvar...

Biz ttükenmeyiz ddeyip yyirmi yy›l iiçinde DDev-Genç iisminialt›n ppuntolarla TTürkiye DDevrimci

Hareketi'nin ttarihine nnakfleden!...

Gurur duyuyoruz...

Yaflas›n DDev-Genç, YYaflas›nDev-Genç'liler!...”

Ekim 11989

Dursun KKARATAfi

Dev-Genç39.

Y›l›nda

Bir Dev-Genç'imizvar!

Say›: 2 / 12 Ekim 2008 / Fiyat›: 1 YTL (kdv dahil)

HHaassaann BBAALLIIKKÇÇII 1961 Adana Seyhan Kay›fll› Köyü do¤umlu olan

Hasan, lise y›llar›nda mücadele ile tan›flt›. 12 Eylül sonras›ndagençli¤in mücadelesinde yer ald›. 2000 Ölüm Orucu direnifline,Adana Dayan›flma-Der’de çal›flmalar›yla destek oldu. 18 Ekim2002’de, Urfa’da TEDAfi’ta mühendis olarak çal›fl›rken, rüflvetçark›na engel oldu¤u için vurularak öldürüldü.

DDüüzzggüünn TTEEKK‹‹NN D‹SK, Tekstil Sendikas› 2 No'lu fiube delegesi, dev-

rimci bir iflçiydi. Bir haftad›r sivil polislerin takibindeydi. 21 Ekim1995’de iflyerine gitmek üzere ç›kt› ve sivil polisler taraf›ndankaç›r›larak kaybedildi. O günden itibaren bir daha kendisindenhaber al›namad›.

20 Ekim 2003’de Ço-rum'un ‹skilip ‹lçesi'neba¤l› Ferhatl› Köyü yak›n-lar›nda, devrimcilerle jan-darma birlikleri aras›ndaç›kan çat›flmada flehit düfl-tüler.

1980 Çorum Ferhatl› Köyü do-¤umlu olan Gazi, Ankara’da liselilerin ve Mamak gecekondu halk›n›nmücadelesi içinde yerald›. Son görevi, k›r gerilla birliklerinde bir savafl-ç› olarak, halk›n adaletinin uygulanmas› idi. Son nefesini yine do¤du¤uköyün yak›nlar›nda vererek, flehit düfltü¤ünde Grup Komutan›’yd›.1977 Çorum do¤umlu olan Selhan, oto elektrikçisiydi. Çorum’da müca-delenin her alan›nda yerald›. ‹flkenceler ve tutsakl›klar yaflad›. Mücade-lesini gerilla olarak sürdürmek istedi ve flehit düfltü¤ünde, memleketininda¤lar›ndaki birliklerde bir halk kurtulufl savaflç›s› idi.

YYaaflfl››yyoorrllaarr 17 EEkim

23 EEkim

YYüükksseell BBAABBAACCAANN 1963 Erzincan Refahiye do¤umlu olan Yüksel,

mücadeleye 1979’da kat›ld› ve cunta y›llar›nda bir süre tutsakl›kyaflad›. 1986’da yurtd›fl›na ç›kt› ve mücadelesini yurtd›fl›nda sür-dürdü. 20 Ekim 1994’de Fransa’da bir halk düflman›n açt›¤›atefl sonucu katledildi.

YYuunnuuss GGÜÜZZEELL 1969 Antakya Harbiye do¤umlu olan Yunus, lise y›l-

lar›nda devrimcilere sempati duymaya bafllad›. 1987'de Diyarba-k›r Dicle Üniversitesi ö¤rencisiyken devrimci tercihini netlefltirerek,örgütlü mücadeleye kat›ld›. Diyarbak›r Komitesi’nde yer ald›. Son-raki y›llarda Hatay ve Adana’da sorumluluklar üstlendi, milis çal›fl-malar› yürüttü. Son olarak, ‹stanbul’da yerald›¤› silahl› birli¤in ko-mutan›yd›. 23 Ekim 2001’de ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü’nde ifl-kencede katledilerek, “Hücrede intihar etti” diye aç›kland›.

GGaazzii AARRIICCII SSeellhhaann TTOOPP

l968'lerde yyoksul kköylüyle bbirlikte ttoprak iifl-galinde, DDolmabahçe'de ddenize ddökülen AAmeri-kan BBahriyeliler’in ppeflinde, iiflgal-boykot vve ffo-rumlarla DDemokratik ÜÜniversite kkavgas›nda vveiflçinin ggrevinde, ssokaklara ss›¤mayan yyürüyüflle-rin een öönünde oolan.

Selam oolsun, anti-emperyalist, aanti-oligarflikmücadeleyi flfliar edinen DDev-Genç'e!

Bir Dev-Genç'imiz vvar!...

Türkiye DDevrimci HHareketine een dde¤erli kkad-rolar› yyetifltiren.

Ve DDev-Genç'lilerimiz vvard›, DDev-Genç yyet-mez, pparti oolman›n zzaman›d›r diyen.

Selam oolsun, politik mmücadelenin ggereklerineuygun öörgütlenen DDev-Genç'e!

Selam oolsun, Dev-Genç'te yyetiflip yyaflam›nzenginli¤i vve ççok yyönlülü¤ü iiçinde TTHKP-C'yioluflturanlara!

Ve sselam oolsun, 112 MMart'›n een kkaranl›k yy›lla-r›nda ffaflizme kkarfl› mmücadele bbayra¤›n› yye-re ddüflürmeyip, TTürkiye DDevrimci MMüca-dele ttarihinde bbir dönüm nnoktas› yyaratan-lara!

Selam oolsun, kurtulufl yyolunu ggösteripyüzbinlerin yyüre¤ine, bbilincine ››fl›yanla-ra!

Selam oolsun, savaflarak, oonurla yyenilmemenindestan›n› yyazanlara!

Bir Dev-Genç'imiz vvar!...

'73'lerden ''80'lere ffaflist tteröre kkarfl›, ddevletterörüne kkarfl› ddifle ddifl mmücadelede ggörevlerinicanla bbaflla yyerine ggetiren.

Selam oolsun, flflehirde, kk›rda, ookulda, ffabrika-da, ggecekonduda iiflgaller k›r›p, ssald›r›lar püs-kürten, öörgütlü ggücüyle ffaflist ssald›r›lar karfl›s›n-da ççelikten dduvarlar ören DDev-Genç'e!

Ve sselam oolsun, flflehirde, kk›rda, ffabrika öönün-de, ookulda, ggecekondularda ffaflist kkurflunlara hhe-def oolan DDev-Genç'lilere!

Bir Dev-Genç'imiz vvar!...

Mücadelesiyle, öörgütlü ggücüyle vve kkadrolar›y-la TTürkiye DDevrimci HHareketi'ndeki ttasfiyecili¤ekarfl› mmücadelede aaktif ggörevler üstlenen.

Selam oolsun, uzlaflmaz ttutumuyla ddo¤runun

yan›nda, ttasfiyecili¤in kkarfl›s›nda yyer alan DDev-Genç'e!

Ve sselam oolsun, 12 EEylül kkaranl›¤›ndan aalt› yy›lsonra ddaha kkitlesel vve ddaha bbilinçli bbir örgütlen-meyle DDevrimci SSol GGüçler'i yyaratan ddevrimcikadrolara, DDev-Genç'lilere!

Selam oolsun ddevrim bbayra¤›n› yyükseltenlere!

Bir Dev-Genç'imiz vvar!...

12 EEylül kkaranl›¤›nda ssavafl›p hher koflulda öör-gütlenmesini kkoruyan.

Selam oolsun, hiçbir koflulda üülkesini vve ggelece-¤ini ffaflizmin kkanl› eellerine tteslim eetmeyen DDev-Genç'e!

Ve sselam oolsun, da¤da, kk›rda, ssokakta, mmey-danlarda, iiflkence ttezgahlar›nda, ttoplama kkamp-lar›nda oonuru zzincire vvurdurmayan, flflehit oolan,

direnifl ddestanlar› yyazan, öölenama tteslim oolmayan ddevrimci

kadrolara, DDev-Genç'lilere!

Bir Dev-Genç'imiz vvar!...

Bugün yyine ssavafl aalanlar›n-da...

Selam oolsun, sokaklarda, mmey-danlarda, üüniversitelerde, ffabrika-larda ssavaflan DDev-Genç'e!

Ve sselam oolsun, üniversite bbahçesinde, 11 MMa-y›s MMeydan›'nda, ffabrika öönünde, ggecekondudayüreklili¤iyle ssavaflan DDev-Genç'lilere!...

Evet! BBir Dev-Genç'imiz vvar!...

Daha bbilinçli, ddaha öörgütlü bbir kavgayla mmü-cadele bbayra¤›n› yyükseltmeyi aamaçlayan.

Ve DDev-Genç'lilerimiz vvar...

Biz ttükenmeyiz ddeyip yyirmi yy›l iiçinde DDev-Genç iismini aalt›n ppuntolarla TTürkiye DDevrimciHareketi'nin ttarihine nnakfleden!...

Gurur duyuyoruz...

Yaflas›n DDev-Genç, YYaflas›n DDev-Genç'liler!...

Kahrolsun FFaflizm YYaflas›n MMücadelemiz!...

Dursun KKARATAfi

((88 EEkkiimm 11998899’’ddaa,, DDeevv--GGeennçç’’iinn 2200.. yy››ll››nn›› kkuuttllaa--mmaakk iiççiinn ‹‹ssttaannbbuull HHaarrbbiiyyee AAçç››kk HHaavvaa TTiiyyaattrroossuu’’nnddaa

yyaapp››llaann ggeecceeyyee DDuurrssuunn KKaarraattaaflfl ttaarraaff››nnddaann ggöönnddeerriilleenn mmeessaajjdd››rr..))

‘Bir Dev-Genç'imiz var’‘Bir Dev-Genç'imiz var’

KAYIP

YYuunnuuss GGüüzzeell

““BBeenniimm iiççiinn hhaarreekkeett,, bbuu kkaarraannll››kk vvee kkööhhnneemmiiflfl ddüünnyyaa--ddaa ttüümm hhaallkkllaarr››nn ggüünneeflflii ddeemmeekkttiirr..””

“Devrimci hareketi, günümüz dünyas›nda efli olmayanbir direnifl hareketi olarak görüyorum.

Marksizm-Leninizm ideolojisini, mücadelesinde, tarihteefline az rastlan›r kahramanl›klar yaratarak ›srarla sürdü-ren, dünyam›zda bir di¤eri olmayan hareket olarak görü-yorum.

Emperyalizmin tüm dünyada yeni dünya düzeni politi-kalar›yla Marksist-Leninist ve yurtsever hareketleri tasfiyeetti¤i, dünyay› kendisine dikensiz bir gül bahçesi haline ge-tirmeye çal›flt›¤› ve büyük oranda da baflard›¤›, tüm dünyasosyalist ülkelerinin, birer birer y›k›ld›¤› bir süreçte, yeni

dünya düzenine direnmifl ve emperyalizme karfl› halklar›nba¤›ms›zl›¤›n› savunmufl, bunun için büyük bedeller öde-mesine ra¤men ideolojisinden ve kahramanca direniflin-den taviz vermemifl ve bundan dolay› tüm dünya halklar›-n›n moralini yükseltmifl, ülkemizdeki direnifliyle de halkla-r›m›z›n umudu haline gelmifl, Marksizm-Leninizmin ve sos-yalizmin gerçek temsilcisi olarak görüyorum.

Ve bundan dolay› da onun bir parças› olmaktan ve böy-le bir misyonun insan› olmaktan gurur duyuyorum.

Benim için hareket demek bu karanl›k ve köhnemifldünyada tüm halklar›n günefli demektir. Benim için anlam›sonsuz ve onurlu bir yaflam. Dünyam›z›n vebas› yoksullu-¤un ortadan kald›r›lmas› ve dünyan›n en kanl› ve bask› re-jiminin, faflizmin, sonu.

Harekette kendimi görüyorum, halk›m›z› görüyorum.Benim için hareket ba¤›ms›zl›k, sosyalizm, demokrasidir.Halk›m›n namusu, onuru, ac›s›, sevinci ve sevgisidir. Son-suz bir fedakarl›k ve feda kufla¤›n›n yarat›c›s›d›r. Umutla-r›m, hayallerim ve gelece¤imdir. Hayat›md›r.”

fiehitlerimizin Kaleminden

Selhan’aHey gidi Selhan hey,

Demek sen de ç›kt›n da¤lara,

Sende halk›n için kurflun s›kt›n zalime

‹hanetin bini bir para ederken,

Onlara as›l devrimcili¤i ö¤rettin.

De¤mez hiçbir fleye diyenlere,

Bir lokmaya onurunu satanlara,

Y›lg›nlara, icazetçilere,

Düflmandan af dileyenlere,

En güzel cevab› verdin.

Söz veriyoruz sana Selhan

Sözümüz söz

Bize b›rakt›¤›n bu de¤erleri sonuna kadar

Yaflataca¤›z!

Polis dövdü..

Hapishane öldürdü! 44

Engin Çeber katledildi! Tepkiler... 66

Yürüyüfl susturulamaz 99

Malatya’da Yürüyüfl okurlar›nasald›r› 1100

Linçleri hofl gören devlet linçcilerins›rt›n› s›vazlayan AKP 1144

Sorunun özünü tart›fl›n 1166

DDeevvrriimmccii ‹‹flflççii HHaarreekkeettii:: Tekellere

devlet deste¤i... 1177

ÖÖ¤¤rreennddiikklleerriimmiizz:: Mucize vetesadüf yoktur... 1188

Gençlerimiz; örnek alaca¤›n›z,güç bulaca¤›n›z bir... 1199

Yoldafllar› anlat›yor:” Herfleyimizido¤rular üzerine...” 2222

En k›ymetli hazinemiz 2244

Kriz ve kapitalizmin yalanlar› 2266

“Trafik kazalar›” tekellerinkatliam›d›r! 2299

J‹TEM komutanlar›n bilgisidahilinde kuruldu 3322

Faili belli bir yalan 3344

Tecrit kalk›ncaya kadar hepgündemde olacak 3355

Tecrit ve direnifl 3366

Tecrit alt›ndaki F tipleri hiçbirhakk›n olmad›¤› yer 4400

F tiplerinde de¤iflen bir fley yok 4433

Yozlaflmaya izin vermeyece¤iz 4455

SSöözzllüükk:: Strateji 4466

GGeennççlliikk:: Asalaklar›n ç›karlar›

ve gençli¤in görevleri 4477

Rus Çar›’n›n “itibar›” iade edildi

tarihe karfl› bofla kürek... 4488

Ekvador:Halktan yana

anayasa 5500

YYaaflfl››yyoorrllaarr 5511

Bu Say›da

Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü:

Nazl› Kaytan

Adres: Emekyemez Mah. TenhaSokak. Üçler Han No: 11-15Karaköy- Beyo¤lu / ‹stanbul

Ofset Haz›rl›k: Ozan Yay›nc›l›k

Adres: Merkez Mah. AbideiHürriyet Cad. Atlas Apt. No: 155-157 Kat: 5/14 fiiflli/ ‹STANBUL

Tel: 0212 241 26 41

Faks: 0212 241 11 16

Yurtd›fl› Büro: Vak›f EFSANEPieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/NEDERLAND

ISSN: 1306-2034

Bask›: Ezgi Matbaac›l›k-Sanayi Cad.Altay Sokak No:10 Çobançeflme/Yenibosna / ‹ST. Tel: 0 212 452 2302

Da¤›t›m: Turkuvaz Da¤›t›mPazarlama San. ve Tic. A.fi. Tel: 0212 354 37 67

‹lanlar

Haftalık Süreli Yerel Yayın Fiyatı: 1 YTL

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euro‹sviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euro‹ngiltere: £ 2.5Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

33339999.... YYYY›››› llll ››››nnnnddddaaaa SSSSeeeellllaaaammmm OOOOllllssssuuuunnnn.... .... ....SSiibbeell YYaallçç››nn PPaarrkk››

1188 EEkkiimm 22000088 // 1188..3300

GGGGeeeennnnççççllll iiiikkkk FFFFeeeeddddeeeerrrraaaassssyyyyoooonnnnuuuu

SSEEYYHHAANN SSOOSSYYAALL,,KKÜÜLLTTÜÜRR VVEE SSAANNAATT

DDEERRNNEE⁄⁄‹‹33.. ÇÇUUKKUURROOVVAA HHAALLKKKKÜÜLLTTÜÜRR FFEESSTT‹‹VVAALL‹‹

PPRROOGGRRAAMMII

1. GÜN (Perflembe)16 Ekim 2008Saat 12.30 Kültür Soka¤› Önünde Aç›l›fl ve Bas›n Aç›klamas›

‹dilcan KKültür MMerkezi’ndeUUzzmmaann EE¤¤iittiimmccii TTaarraaff››nnddaann

OOkkuull ÖÖnncceessii EE¤¤iittiimmPPrrooggrraamm›› KKaayy››ttllaarr›› bbaaflflll››yyoorr!!fifiiirriinntteeppee MMaahh.. 88.. CCaadd..222222//BB MMaammaakk//AAnnkkaarraaTTeell::00331122 339900 3388 0055

Kurs baflvurular›19 Ekim tarihinekadar devamediyor.‹‹ddiill KKüüllttüürrMMeerrkkeezzii

AAnnaaddoolluu KKüüllttüürrMMeerrkkeezzii Viyana

00668811--111100 666677883322aannaaddoolluuffeedd@@ggmmaaiill..ccoomm

HHaallkk CCeepphheessii’nin Engin Çe-

ber’in katledilmesiyle ilgili 10

Ekim tarihinde yapt›¤› 3 No’lu

aç›klamay› afla¤›da okurlar›m›za

sunuyoruz:

‹stanbul Sar›yer’de Yürüyüfl

dergisinin tan›t›m›n› yaparken

gözalt›na al›n›p tutuklanan Engin

Çeber, tutuklu bulundu¤u Metris

Hapishanesi’nde dövülerek KAT-

LED‹LD‹.

28 Eylülde ‹stinye’de gözalt›-

na al›nan Engin Ceber, Cihan

Gün, Aysu Baykal ve Özgür Ka-

rakaya’ya, hem ‹stinye Polis Mer-

kezi’nde, hem de Sar›yer Emni-

yet Müdürlü¤ü’nde iflkence yap›l-

d›; ard›ndan Metris Hapishanesi’-

ne gönderilen tutuklulara karfl›

bask› ve iflkenceler burada da

devam etti.

Engin Ceber, Metris’te önce tek

kiflilik bir hücreye konuldu. Sabah

akflam su dökülüp ›slat›ld›. Tahta

sopalarla dövüldü. Bayram günle-

ri boyunca devam etti bu zulüm.

AKP iktidar›, bayram gezmelerin-

de “Ramazan bayram›n›” kutlar-

ken, AAKKPP’’nniinn ppoolliissii,, ggaarrddiiyyaann››, el-

lerindeki tutuklulara iflkence yap›-

yordu.

Engin Çeber, iflkenceler sonu-

cunda beyin kanamas› geçirerek,

kald›r›ld›¤› hastanede 8 Ekim gü-

nü son nefesini verdi.

Neydi Engin’in suçu? Ve han-

gi suç iflkence yap›lmas›n› “hak-

l›” k›labilir?

Buradan ilan ediyoruz: AAKKPP

‹‹fifiKKEENNCCEECC‹‹ BB‹‹RR ‹‹KKTT‹‹DDAARRDDIIRR!!

‹flkencede katledilenlerin tabutla-

r› ortadayken, AKP’nin iflkence-

cili¤ine baflka kan›t gerekmez!

BBaass››nn öözzggüürrllüü--¤¤üü kkoonnuussuunnddaakkiirriiyyaakkaarrll››¤¤aa ssoonn!!

Ülkemizin yasa-lar›na göre, “bas›nözgürlü¤ü” var; fa-kat devrimci bas›-na karfl›, adeta kesintisiz birflekilde toplatma, el koyma,yay›n durdurma kararlar› ç›ka-r›labilir.

Ülkemizde bas›n özgürdür;fakat devrimci bas›n emekçile-ri kurflunlanabilir.

‹htimallerden söz etmiyo-ruz; bunlar yaflad›klar›m›zd›r.Hayali bir ülkeden de söz etmi-yoruz; anlatt›¤›m›z Türkiye’dir;ülkemizdir.

ÜLKEM‹Z oldu¤u için de;de¤iflsin istiyoruz bu bask›, buzulüm düzeni. Bunun için der-giler ç›kar›yoruz, bunun içindernekler kuruyoruz, bununiçin örgütleniyor, mücadeleediyoruz. Bu afla¤›l›k düzeninsahipleri ise, düzenlerini yaflat-mak için Engin Çeberler’i öl-dürüyorlar.

Bir gazete da¤›t›mc›s› katle-diliyor; günlerce bas›n özgürlü-¤ü diye ortal›¤› birbirine katanbas›n yay›n organlar›, bu cina-yetin haberini bile yapm›yorlar.“Bas›n özgürlü¤ü” sadece Ay-d›n Do¤an için, sadece AKP yala-kas› bas›n için mi var?

Felç edilmifl Ferhat Gerçek’inmahkum edildi¤i tekerlekli san-dalye ve dövülerek öldürülmüflEngin Çeber’in içine konuldu¤utabut; ülkemizdeki bas›n özgürlü-¤ünün resmidir. ‹flte bu tablo,AKP iktidar›yla Do¤an Medyaaras›nda sürdürülen “bas›n öz-

gürlü¤ü” tart›flmas›n›n ne kadarriyakarca bir tart›flma oldu¤unugösteriyor.

EEnnggiinn ÇÇeebbeerr’’iinn kkaattlleeddiillmmee--ssii,, hhaallkkttaann yyaannaa,, ddeevvrriimmccii,,iilleerriiccii bbaass››nnaa ssaalldd››rr››dd››rr..

7 Ekim 2007’de Yürüyüfl Der-gisi da¤›tan Ferhat Gerçek sokakortas›nda s›rt›ndan vurulmufltu,

Polis Dövdü... Hapishane Öldürdü!

YYüürrüüyyüüflfl DDeerrggiissiinnii DDaa¤¤››tttt››¤¤›› ‹‹ççiinn TTuuttuukkllaannaann EENNGG‹‹NN ÇÇEEBBEERR,,

HHaappiisshhaanneeddee KKaattlleeddiillddii

uDergi dda¤›tanlar›n ssokakortas›nda kkurflunland›¤›,

hapishanelerde ööldürüldü¤üülke TTürkiye!

uPolisin yyar›m bb›rakt›¤›n›Metris HHapishanesi

tamamlad›.

uYasal bbir dergiyeyap›lanlara bbak›n:

TOPLATILDI... KKAPATIL-DI... ‹‹NTERNET S‹TES‹ KKA-PATILDI... DDA⁄ITIMCILA-

RI SSOKAK OORTASINDAVURULUP FELÇ EED‹LD‹...

YETMED‹; ÖÖLDÜRÜN BBU-YURDULAR, ÖÖLDÜRÜN;

ENG‹N ÇÇEBERKATLED‹LD‹!

Say›:2

12Ekim2008

4

YÜRÜYÜŞ

tam bir y›l sonra, Engin Çeber,dergi da¤›t›m›ndan gözalt›na al›-n›p 8 Ekim 2008’de katlediliyor.Devrimci bas›n, gerçekleri yaz-makta, halka ulaflt›rmakta, hal-k›n ve kavgan›n sesi olmakta ka-rarl›d›r. El koymalara, yay›n dur-durmalara ra¤men gerçek yata-¤›n› bulup halka ulaflmaya de-vam ediyor. ‹flte buna tahammül-süzdür faflist polis ve iktidar. Bin-lerce devrimci derginin ‹stan-bul’un yoksul gecekondular›ndan‹zmir’in, Ankara’n›n gecekondu-lar›ndan Malatya’ya, Kars’a ka-dar yay›lmas›na tahammülsüz-dürler. Dergi da¤›tanlara karfl›sald›rganl›¤›n alt›ndaki ana se-beplerden biri budur.

Kuflku yok ki, Engin Çeber’inkatledilmesini sadece bas›n öz-gürlü¤ü s›n›rlar› içinde de göre-meyiz. Sorun sadece bas›n öz-gürlü¤ü meselesi de¤il, bütünhaklar ve özgürlükler üzerine birmeseledir. Bozuk düzende sa¤-lam çark olmaz; Bas›n özgürlü¤ükonusundaki riyakarl›k, gerçektetüm haklar ve özgürlükler içingeçerlidir.

Böyle oldu¤u içindir ki, bizimmücadelemiz tüm hak ve özgür-lükleri kapsayan bir mücadeledir.Bize karfl› sistemli flekilde uygu-lanan terörün nedeni de budur.

Engin Çeber’in katledilmesi,ddeevvrriimmccii mmüüccaaddeelleeyyee bir sald›r›-d›r.

Engin Çeber’in katledilmesi,ttüümm hhaallkkaa yyöönneellttiillmmiiflfl bir sald›r›ve gözda¤›d›r.

‹flkencecilerin, katliamc›lar›nadeta s›n›rs›z iflkence yapma,katletme özgürlü¤ünün oldu¤ubu ülkede, polis, asker hala yeniyetkiler istiyor. Daha ne yapa-caks›n›z?

Bu topraklardan ba¤›ms›zl›k,demokrasi ve sosyalizm için mü-cadeleyi silmek istiyorlar.

Ama bunu bugüne kadar ba-flaramad›lar, bundan sonra dabaflaramayacaklar.

Ülkemizin dört bir yan›ndakimezarl›klarda Engin Çeber gibisay›s›z devrimci, ilerici, vatanse-ver yatmaktad›r. Mücadelemiz

buna ra¤men sürüyor ve sürecek.

Engin Çeberler hep varolacak!

EENNGG‹‹NN ÇÇEEBBEERR::

DDüüzzeenniinn iiççiinnddeenn ggeellmmiiflfl,,aarr››nn››pp ddeevvrriimmcciilleeflflmmiiflfl vvee bbaaflfl--kkaa iinnssaannllaarr››

ddüüzzeenniinn bbaattaakkll››¤¤››nnddaann kkuurr--ttaarrmmaakk iiççiinn mmüüccaaddeelleeyyee aatt››ll--mm››flfl bbiirr eemmeekkççii!!

Engin Ceber, 5 May›s 1979, ‹s-tanbul Kad›köy do¤umludur. Yani,polis ve hapishane gardiyanlar›taraf›ndan dövülerek öldürüldü-¤ünde 29 yafl›ndayd› Engin.

Anadili Kürtçeydi, Ortaokulmezunuydu. Fabrikalarda iflçilik,pazarlarda seyyar sat›c›l›k, ma-rangozluk.. hemen her türlü iflteçal›flan bir emekçiydi o.

Bir arkadafl›yla birlikte 2001y›l›nda Küçükarmutlu’ya ölümorucu direniflçilerini ziyarete gitti-¤inde tan›flt› devrimcilerle. Ve da-ha o an verdi karar›n›. “Sempatiduymama neden olan ölüm oruç-lar› ve de böyle bir hayatla ilk kezkarfl›laflm›fl olmamd›.” diyordu.

Onun bu hayattan neden bukadar etkilendi¤ini tam anlaya-bilmeniz için flunu da bilmelisinizki, öncesinde, evden kaçan, hertürlü yoz kültürden etkilenmifl,esrar içen ve satan biridir Engin.Yak›n arkadafllar› da ayn› durum-daki kiflilerdir.

Devrimcilik, iflte oradan çekipalm›flt›r Engin’i ve yozlaflmayakarfl› mücadele eden, gerçe¤in,adaletin namusun kavgas›n› ve-ren bir dergiyi da¤›tan biri halinegetirmifltir.

Bu ülkenin gençlerine kiminne verebilece¤ini ve kimin genç-li¤i nas›l görmek istedi¤ini bu ör-ne¤e bakarak herkes görebilir.

Düzenin yozlaflt›rd›¤› bir genç;o genç, devrimcilerle tan›fl›yor,kendini yeniden yarat›yor, onu-ruyla, gururuyla, adaletiyle, na-musuyla, dürüstlü¤üyle yaflayanyepyeni bir insan oluyor; ve ifltetam o noktada ddeevvlleett onu öncetutukluyor, sonra onunla yetin-meyip katlediyor.

Devrimci olduktan sonra Geb-ze’de, çal›flt›¤› baflka yerlerdemücadeleye katk›da bulunmayaçal›flt›. Bir süre GGeebbzzee TTeemmeellHHaakkllaarr vvee ÖÖzzggüürrllüükklleerr DDeerrnnee¤¤iiBBaaflflkkaannll››¤¤›› yapt›.

‹lk olarak 2004’te polisinkomplolar› sonucunda gözalt›naal›n›p tutukland›. 3 ay tutuklukald›... 7 Aral›k 2006’da yozlafl-maya karfl› mücadele nedeniyledemokratik kurumlara karfl› ya-p›lan operasyonda gözalt›na al›-narak tekrar tutukland›. Tutuk-land›ktan sonra F tiplerinin hüc-relerine konuldu. Bu davadan 2Eylül’de tahliye edilmiflti.

Tahliye edildikten sonrakisohbetlerinde “Bundan sonrakihayat›mda kavgam›z›n içinde,örgütlülü¤ün ailemizin içindeolarak mücadele etmek istiyo-rum.” diyordu.

Halk›na karfl› yükümlülükleri-ni daha iyi yerine getirebilmekiçin “eksiklerimi mücadele ede-rek çözece¤im” diyordu. Onunkayg›s› buyken, bir yerlerde onuve onun gibileri nas›l sindirecek-lerinin planlar›n› yap›yorlard›.

-- EEnnggiinn ÇÇeebbeerr’’iinn KKaattiilllleerriiDDeerrhhaall TTuuttuukkllaannmmaall››dd››rr!!

-- EEnnggiinn ÇÇeebbeerr’’ee iiflflkkeenncceeyyaappaann ppoolliisslleerr,, MMeettrriiss HHaappiiss--hhaanneessii mmüüddüürrüü,, ggaarrddiiyyaannllaarr››ttuuttuukkllaannmmaall››dd››rr!!

-- ‹‹ssttaannbbuull EEmmnniiyyeett MMüüddüü--rrüü,, ‹‹ssttaannbbuull VVaalliissii ggöörreevvddeennaall››nnmmaall››dd››rr!!

KK‹‹MMSSEE,, HH‹‹ÇÇBB‹‹RR ‹‹KKTT‹‹DDAARR,,YYAAPPAARRIIZZ,, YYAANNIIMMIIZZAA KKAARRKKAALLIIRR DD‹‹YYEE DDÜÜfifiÜÜNNMMEESS‹‹NN..

EENNGG‹‹NN ÇÇEEBBEERRLLEERR’’‹‹UUNNUUTTMMAAYYAACCAAKK,, MMÜÜCCAADDEE--LLEEMM‹‹ZZDDEE YYAAfifiAATTAACCAA⁄⁄IIZZ!!

EEMM‹‹NN‹‹ZZ KK‹‹,, HHAALLKKAA KKAARRfifiII‹‹fifiLLEENNEENN TTÜÜMM SSUUÇÇLLAARRIINNHHEESSAABBII BB‹‹RRGGÜÜNN VVEERR‹‹LLEE--CCEEKKTT‹‹RR!!

HHaallkk CCeepphheessii

Say›:2

12Ekim

2008

5

YÜRÜYÜŞ

Engin Çeber, 29 Eylül günü

Sar›yer’de Yürüyüfl Dergisi’nin

toplu sat›fl›n› yaparken, polis ta-

raf›ndan gözalt›na al›narak 4 Yü-

rüyüfl okuruyla birlikte tutukland›.

Gözalt›nda polis taraf›ndan yo-

¤un iflkenceye maruz kalan Yü-

rüyüfl okurlar›ndan biriydi Engin.

‹flkence Engin’in götürüldü¤üMMeettrriiss TT22 KKaappaall›› HHaappiisshhaannee--

ssii’nde de katlanarak sürdürüldü.

Hapishane giriflinde askerlerin

ahlaks›z arama dayatmas›na kar-

fl› koyan Engin Çeber, Özgür Ka-

rakaya, Cihan Gün burada jan-

darma taraf›ndan feci flekilde dö-

vüldüler. Hapishaneye girdikleri

andan itibaren sürekli bir iflken-

ceye maruz kalan devrimci tut-

saklar ‘ayakta say›m vermedikle-

ri’ gerekçesiyle günde iki kez

gardiyanlar›n iflkencelerine ma-ruz kald›lar.

Tutsaklara kovalarla dök-tükleri suyla ›slatarak, kafala-r›nda sandalye k›rarak, sopa-larla, demir çubuklarla sald›-ran, kafalar›n› duvarlara vura-rak iflkence yapan gardiyan-lar ve hapishane idaresi, dev-rimci tutsaklar›n hastaneyesevk taleplerini de karfl›l›ks›zb›rakt›.

Her gün sabah-akflam ifl-kenceci gardiyanlar taraf›n-dan öldüresiye dövüldü En-gin... Gözalt›nda da yo¤un ifl-kenceler yaflamas›na ra¤mensa¤l›k durumuyla ilgili bir so-run yokken, hapishanedegördü¤ü iflkenceler nedeniyle

sar› yeflil bir s›v› kusmaya baflla-m›flt›...

‹flkenceci hapishane idaresiEngin’in bu durumunu bilmeleri-ne ra¤men iflkence yapmaya de-vam ettiler.

En son 7 Ekim günü gördü¤üiflkenceler nedeniyle fenalaflanEngin, saat 14.00’de koma halin-deyken hapishane idaresi taraf›n-dan fiiflli Etfal Hastanesi’ne kald›-r›ld›. Beyin kanamas› nedeniylehastanenin reanimasyon klini¤in-de tutulan Engin’in tüm yaflamsalfonksiyonlar› bitmifl ancak beyinölümü gerçekleflmemiflti.

10 Ekim günü beyin ölümügerçekleflen Engin Çeber, ülke-mizi, ba¤›ms›zl›k, demokrasi,sosyalizm mücadelesi verenleriçin ‘korku cehennemine’ çevir-meye çal›flan iflkencecilere karfl›

direnerek ölümsüzleflti.

***

Engin Çeber’in iflkence yap›-larak koma halinde fiiflli EtfalHastanesi’ne kald›r›ld›¤›n› 8Ekim günü ö¤renen Halk Cep-heliler, saat 16.00’dan itibarenhastane önünde beklemeyebafllad›lar. 2 gün boyunca gecegündüz hastane bahçesinde

bekleyen, Cepleliler Engin’i aslayaln›z b›rakmayacaklar›n› sonan›na kadar Engin’in yan›ndaolacaklar›n›, hastane önündenayr›lmayacaklar›n› söylediler.

Engin’in KKatili AAKP

‹ktidar›d›r

8 Ekim günü hastane giriflin-de bir eylem yapan TAYAD’l› aile-ler “EEnnggiinn ÇÇeebbeerr HHaappiisshhaanneeddeeKKaattlleeddiillddii KKaattiillii AAKKPP ‹‹kkttiiddaarr››dd››rr”yaz›l› pankart açarak AKP iktida-r›n›n iflkenceci, katliamc› bir ikti-dar oldu¤unu hayk›rd›lar. “En-gin’in Katilleri Yarg›lans›n, ‹nsan-l›k Onuru ‹flkenceyi Yenecek”sloganlar›n›n at›ld›¤› eylemdeEngin’in ölümünden baflta AKPiktidar›, Adalet Bakan›, MetrisHapishanesi ‹daresi ve askerleri-nin sorumlu oldu¤unu söyleyenTAYAD’l›lar “Engin Çeber hapis-haneye sa¤ girmiflti. Metris idare-si ve askerleri taraf›ndan ölesiyedövülerek katledilmifltir. ‹flte ha-pishaneler gerçe¤ine eklenen birölüm daha. Sa¤ girdi¤iniz hapis-haneden ölünüz ç›k›yor!”dediler.

‹flkenceyi PProtesto

Edenlere PPolis SSald›rd›!

Halk Cepheliler 8 Ekim günüOkmeydan›, Gazi ve ‹kitelli ma-hallelerinde düzenledikleri yürü-yüfllerle, Engin’in katillerinin he-sap verece¤i hayk›rd›lar.

OOkkmmeeyyddaann›’nda Dikilitafl Par-k›’nda biraraya gelerek slogan-larla yürüyüfle geçen Halk Cep-heliler’e polis gaz bombalar›ylasald›rd›.

“Engin Çeber HapishanedeKatledildi Katili AKP ‹ktidar›d›r”yaz›l› pankart açarak, k›z›l bay-raklarla yürüyüfl yapan Halk Cep-heliler polis sald›r›s›n›n ard›ndanSa¤l›k Oca¤› bölgesine kurdukla-r› barikatla direnifle geçtiler. Poli-sin sald›r›s›na tafllarla karfl›l›k ve-ren Cepheliler “Kahrolsun Faflizm

Halka AKP iktidar›n›n iflkenceci, katli-amc›, Amerikan iflbirlikçisi bir iktidaroldu¤unu anlatmak için Yürüyüfl der-

gisi sat›yordu Engin...Yoksullu¤umuzun, açl›¤›m›z›n,

yaflad›¤›m›z adaletsizliklerin kaderi-miz olmad›¤›n›, biz istersek

de¤iflece¤ini görsün insanlar diyordu. Bu “büyük suçlar›” nedeniyle günler-

ce iflkence yaparak katlettilerEngin’i...

Ama gerçeklerin yeni Enginler’inellerinde halka ulaflmas›n› hiçbirzaman engelleyemeyecekler...

EENNGG‹‹NN ÇÇEEBBEERR ‹‹fifiKKEENNCCEEYYLLEE KKAATTLLEEDD‹‹LLDD‹‹!!

Say›:2

12Ekim2008

6

YÜRÜYÜŞ

Yaflas›n Mücadelemiz” sloganla-r›yla sald›r›y› protesto ettiler.

Engin Çeber'in iflkence sonu-cu katledilmesini protesto etmekiçin bir baflka eylem de ‹‹kkiitteellllii’deyap›ld›. Atatürk Mahallesi 1. so-kakta bir araya gelen Halk Cep-hesi üyeleri "Engin Çeber Ölüm-süzdür-‹kitelli Halk Cephesi" pan-kart›yla yapt›klar› yürüyüfl bo-yunca halka AKP iktidar›n›n ifl-kenceci bir iktidar oldu¤u anla-t›lar. “Engin Çeber Ölümsüzdür,Engin Çeber'in Hesab›n› Soraca-¤›z” sloganlar›n›n at›ld›¤› yürüyüflCemevine kadar sürerken, yürü-yüfle ESP ve BDSP de destekverdi.

Gazi’de MMeflaleli YYürüyüfl

GGaazzii Halk Cephesi “TutsaklaraKalkan Elleri K›raca¤›z” pankart›,k›z›l bayraklar ve meflalelerleyapt›¤› eylemle, Engin Çeber’inzulme boyun e¤medi¤i için katle-dildi¤ini, Engin’in katillerinin he-sap verece¤ini hayk›rd›lar. DHP,ESP, BDSP’nin de destek verdi¤ieylemde Gazi Temel Haklar ve

Özgürlükler Der-ne¤i önünde top-lanan kitle En-gin’in katillerineduyduklar› büyüköfkeyle “EnginÇeber Onurumuz-dur” sloganlar›atarak Gazi Ceme-vi’ne kadar yürüdü.Eylemin sonundacemevi önünde ya-p›lan aç›klamadaflöyle denildi: “En-gin Çeber hapisha-nede katledilen neilk ne de son dev-rimcidir. Engin Çe-

ber’i cüreti, halk›na karfl› duydu-¤u sevgisi ve faflizme karfl› kiniile mücadelemizde yaflataca¤›z”

Katili AAKP ‹‹ktidar›d›r!

Hastane önünde bekleyen TA-YAD’l›lar ve Halk Cephesi 9 Ekimgünü Çeber’in bulundu¤u fiiflliEtfal Hastanesi önünde bir eylemgerçeklefltirdiler.

“Bask›lar Bizi Y›ld›ramaz, Yü-rüyüfl Susturulamaz, Engin Çe-ber Hapishanede Katledildi. Kati-li AKP ‹ktidar›d›r!” yaz›l› pankart-lar›n aç›ld›¤› eylemde yap›lanaç›klamada Engin Çeber’in Met-ris Hapishanesi’nde yap›lan ifl-kence sonucu koma halinde has-taneye kald›r›ld›¤›, ancak iflkenceyap›p ölümün döfle¤ine getiren-lerin Engin Çeber’in ailesine veavukatlar›na haber vermedi¤ininde söylendi¤i aç›klamada “Ha-pishane müdürü son derece per-vas›z bir flekilde avukatlara: ‘Mü-vekkiliniz morgda, gidin al›n’ de-mifltir” denildi.

5 Ekim günü, Esenyurt’ta, gö-zalt›na al›narak iflkence görenU¤ur ‹lbay da, hastane önündekieylemde yapt›¤› konuflmada,gözalt›nda gördükleri iflkenceyianlatarak “öldüresiye dövüldük-ten sonra Küçükçekmece Gö-lü’ne at›lmakla da tehdit edildik”dedi. Aradan günler geçmesinera¤men ‹lbay’›n yüzündeki iflken-ce izlerinin hala bariz olarak gö-rülmesi iflkencenin boyutlar›n› or-taya seriyordu.

Adalet ‹‹stiyoruz!

Engin Çeber’in katledilmesiAnadolu’da da tepkilerle karfl›-land›. Engin Çeber’in katillerin-den hesap sorulmas› talebiyle ‹z-mir, Adana ve Dersim’de eylem-ler gerçeklefltirildi.

AAddaannaa Özgürlükler Derne¤i 9Ekim günü yapt›¤› eylemle En-gin’in katillerinin yarg›lanmas› ta-lebini yineledi. Engin’in katledil-me sebebinin Yürüyüfl dergisinihalka ulaflt›rmaya çal›flmas› ol-du¤unun vurguland›¤› eylemde‘Halka gerçekleri tafl›maya de-vam edece¤iz’ sözleriyle insanla-r›n gerçekleri ö¤renmesini hiçkimsenin engelleyemeyece¤i be-lirtildi.

DDeerrssiimm Halk Cephesi’nin 9Ekim günü yapt›¤› eylemde dekatliama duyulan öfkeyle “Ana-lar›n Öfkesi Katilleri Bo¤acak,Bedel Ödedik Bedel Ödetece¤iz”sloganlar› hayk›r›ld›.

“Engin gibi olan onurlu na-muslu insanlar›m›z asla bitmeye-cek” sözleriyle Engin’in zulmebafle¤medi¤i için katledildi¤ininvurguland›¤› eyleme, Tunceli Be-lediye Baflkan› Songül Erol Abdil,Belediye baflkan yard›mc›s›,DTP, ESP, HKM, DHP, E⁄‹TM-SEN, SES, BES, PART‹ZAN ve‹HD’de kat›larak destek verdiler.

‹‹zzmmiirr’’de 10 Ekim günü Keme-ralt› giriflinde yap›lan eylemde ül-kemizde demokrasinin olmad›¤›vurgulanarak bunun en büyük

PPoolliiss kkuurrflfluunnuuyyllaa ffeellçç eeddiillmmiiflfl FFeerrhhaatt GGeerrççeekk vvee iiflflkkeenn--cceeddee kkaattlleeddiillmmiiflfl EEnnggiinn ÇÇeebbeerr

üüllkkeemmiizzddeekkii bbaass››nn öözzggüürrllüü¤¤üünnüünn rreessmmiiddiirr.. ‹‹flflttee bbuu ttaabblloo,, AAKKPP iikkttiiddaarr››yyllaa DDoo¤¤aann MMeeddyyaa aarraass››nnddaassüürrddüürrüülleenn ""bbaass››nn öözzggüürrllüü¤¤üü"" ttaarrtt››flflmmaass››nn››nn nnee kkaaddaarr

rriiyyaakkaarrccaa bbiirr ttaarrtt››flflmmaa oolldduu¤¤uunnuu ggöösstteerriiyyoorr..

Okmeydan›

Say›:2

12Ekim

2008

7

YÜRÜYÜŞ

Dersim

kan›t›n›n hapishanede

iflkenceyle katledilen

Engin Çeber oldu¤u

aç›kland›. Aç›klama-

da “Ülkemizde de-mokrasi var diyenlere,iflkence yok diyenleresoruyoruz. Hapisha-nede, karakollarda ifl-kence yoksa EnginÇeber sa¤lam girdi¤ihapishaneden nas›lbitkisel hayatta ç›kt›?Soruyoruz, devletinhapishanede katliamyapma özgürlü¤ü müvard›r? Soruyoruz nezaman bir katliamc›,iflkenceci yarg›land›veya ceza ald›? Soru-yoruz ve adalet istiyo-ruz. Ferhat Gerçek´ivuran ve sakat b›ra-kan polisler tutuklan-mal›d›r. Engin Çeber´eiflkence edenler yarg›-lanmal›d›r” denildi.

‹flbirlikçi AKP iktidar› emper-yalistlerin yaflad›¤› krizin faturas›-n› yoksul halka ödetmeye çal›fl›-yor. Halk› iliklerine kadar sömü-ren iktidar uygulad›¤›, bask›, ifl-kence, zulümle de yoksul halk›susturmaya, yaflad›¤› adaletsizli-¤e isyan edemeyen köleler halinegetirmeye çal›fl›yor.

Ülkemizin her köflesinden, her

gün gelen karakolda iflkence ha-

berleri, polisin kurflunlad›¤› in-

sanlar›n haberleri hep bu sömürü

düzeninin sürmesi için. Ferhat’›n

polis kurflunuyla felç b›rak›lmas›-

n›n da sebebi buydu. Ve Ferhat

vuruldu¤u günden beri her hafta

yap›lan eylemlerle, dergi da¤›-

t›mlar›yla sokaklarda adalet tale-

bi hayk›r›lmaya devam ediliyor.

Bu hafta da 5 Ekim günü ‹stan-

bul’un Esenyurt, Okmeydan›

mahallelerinde yap›lan eylemler-

de ayn› ses yank›land›.

OOkkmmeeyyddaa--

nn›› Haklar ve

Özgür lük le r

Derne¤i 5

Ekim günü yapt›¤› eylemle Fer-

hat’› Vuran Polis Tutuklans›n tale-

bini kararl›l›kla yükseltmeye de-

vam edeceklerini hayk›rd›. Ok-

meydan› Sa¤l›k Oca¤› önünde

yap›lan eylemde polisin halka

yönelik pervas›zca sald›r›lar›n›n

AKP iktidar›n›n deste¤iyle sür-

dürdü¤ü vurguland›.

EEsseennyyuurrtt’ta yap›lan eylemdeyine polis terörü vard›. EsenyurtYeflilkent’de 5 Ekim günü Yürü-yüfl dergisinin toplu sat›fl›n› ya-pan Yürüyüfl okur-lar›na sald›ran polis,üç kifliyi gözalt›naald›. Gerçeklerinhalka ulaflmas›natahammül edeme-yen polis, arkadafl-lar›n›n sald›r›ya u¤-ramas›n›n ard›ndankararl› bir flekildedergi da¤›t›m›na de-

vam eden 7 Yürüyüfl okuruna dasald›rarak, joplarla tekmelerlegözalt›na ald›.

Esenyurt Temel Haklar üyele-ri de polisin bu sald›rganl›¤›na,yaymaya çal›flt›¤› korku dalgas›-na asla teslim olmayacaklar›n› 6Ekim günü arkadafllar›n›n gözal-t›na al›nd›¤› yerde yapt›klar› ey-lemle gösterdiler. “Yürüyüfl Sus-turulamaz, Bask›lar Bizi Y›ld›ra-maz” sloganlar› atan Temel Hak-lar üyeleri yapt›klar› aç›klamadadüzenin devrimci bas›na yöneliksald›r›lar›n›n kayna¤›nda, halkagerçeklerin ulaflmas›ndan duyu-lan korku oldu¤u vurguland›.

POL‹S TERÖRÜ SÜRÜYOR!

TAYAD’l› Aileler 10 Ekim günü ‹‹ssttaann--bbuull vvee EEllaazz››¤¤’da yapt›klar› eylemlerle45/1 say›l› genelgenin uygulanmas› veEngin Çeber’in katillerinin yarg›lanmas›talebini meydanlara tafl›d›lar.

‹stanbul’da Taksim TramvayDura¤›’nda yap›lan eylemde TAYAD’l›Aileler ad›na yap›lan konuflmada ha-pishanelerde iflkencenin inan›lmaz bo-yutlarda devam etti¤i, son olarak En-gin Çeber’in hapishanede günlerce dö-vülerek ölmek üzereyken hastaneyegetirildi¤i belirtilerek, 45-1 say›l› genel-genin de uygulanmad›¤› hat›rlat›ld›.

Eylemde D‹SK ad›na Tayfun Görgülüde bir konuflma yaparak “Dergi da¤›tt›¤›için bu ülkede gençler tutuklan›yor ve

tahliye olmas› gerekirken öldürülüyor-lar. Engin Çeber hiçbir suçu olmayan birgencimizdi, art›k böyle fleyler yaflamakistemiyoruz” dedi.

Engin Çeber’in resimlerinin tafl›nd›¤›

eylemde “Engin’in Katilleri

Aç›klans›n, ‹nsanl›k Onuru

‹flkenceyi Yenecek” sloganla-

r› büyük bir öfkeyle at›ld›. Ey-

lemin ard›ndan ‹stiklal Cad-

desi’nde kampanya sloga-

n›n›n yaz›l› oldu¤u önlüklerle yap›lan,

Tutuklu Aileleri bülteni da¤›t›m›nda 1700

bülten halka ulaflt›r›ld›.Elaz›¤’da, Hozat Garaj› önünde

önünde yap›lan eylemde “Adalet Ba-kan› Sözünü Tutsun Sohbet Hakk› Uy-gulans›n” yaz›l› pankart aç›l›rken “En-gin Çeber’in Katilleri Tutuklans›n” dö-vizleri tafl›nd›.

AKP’nin iflkenceci bir iktidar oldu-¤unun vurguland›¤› eylemde “‹flkence-de katledilen Engin Çeber ortadaykenAKP’nin iflkencecili¤i ve nas›l bir hapis-haneler politikas›na sahip oldu¤unugörmek için baflka kan›ta da gerekyok” denildi.

HAP‹SHANELERDEGENELGE UYGULANSIN!

Say›:2

12Ekim2008

8

YÜRÜYÜŞ

Ba¤›ms›zl›k Demokrasi Sosya-lizm ‹çin YÜRÜYÜfi dergisinin 5Ekim 2008 tarihli 162. say›s›n›ntoplat›lmas›na, bir ay süreyle ya-y›n durdurulmas›na ve www.yu-ruyus.com sitesine Türkiye'den gi-riflinin bir ay süreyle kapat›lmas›-na ‹stanbul 14. ACM karar verdi.

Bu karara iliflkin YÜRÜYÜfi der-gisinin yay›nlad›¤› yaz›l› aç›klama:

Ba¤›ms›zl›k, Demokrasi, Sos-yalizm için YÜRÜYÜfi dergisine veinternet sitesine 1 ay kapatma!

Dergimizin 5 Ekim 2008 tarihli162. say›m›za, ‹stanbul 14. A¤›rCeza Mahkemesi taraf›ndan elkoyma ve 1 ay süreyle yay›n dur-durma ve www.yuruyus.com site-sinin yay›n›n› 1 ay durdurma kara-r› verilmifltir.

21 A¤ustos tarihinde ‹stanbul11. ACM taraf›ndan 159. say›m›zael koyma ve yay›n›m›z›n 1 ay dur-durulmas› karar› verilmiflti.

162. say›m›z›n hem yay›n›n›hem de internet sitemizi 1 ay sü-

reyle kapatma karar› vermifltir.

AKP iktidar› tahamüllsüzce sal-d›rmaktad›r. Bu tahammülsüzlükhalka, gerçeklere ve devrime ta-hammülsüzlüktür.

Oligarfli sadece bu sald›r›yla kal-mam›fl ayn› zamanda, Emperyaliz-me ve Oligarfliye Karfl› Yürüyüfl,Halk Gerçe¤i dergilerine el koyma

ve 1 er ay kapatma, Yeni Kur-tulufl dergisinin 1.-2. ve 3.say›lar›na el koyma karar-lar›n› vererek, hak hukuktan›madan nas›l sald›rd›-¤›n›, ellerinde oyun hamu-

runa dönen ve ifllerine geldi-¤i biçimde kurallar›n› uygulad›klar›yyaarrgg››nn››nn ffaaflfliisstt yyaapp››ss››nn›› göstermifltir.

“örgüt propagandas›, suç vesuçluyu övme, yasad›fl› örgütlerinbildiri ve aç›klamalar›n› yay›nla-mak, ölen teröristleri övmek” buve buna benzer gerekçelerle dergi-ler kapatmak, gerçeklerin üzeriniörtmeye çal›flmakt›r. Tüm yalangerekçeler, burjuvazinin de¤il hal-k›n sesi oldu¤umuz içindir.

Evet her zaman sayfalar›m›zdadevrim kahramanlar›n›, halk› içincan›n› feda eden devrim flehitleriniyazd›k, hayatlar›n› anlatt›k. Anlat-

maya devam edece¤iz.

Suç ve suçluyu övmedikçünkü hiçbir zaman oligarflinin ya-lanlar›n› yaz›p onlara alk›fl tutma-d›k, aç›kt›r suçlu oligarflidir, halkve halk›n eylemleri de¤ildir.

Terör de, suç da, oligarflinin hal-ka olan sald›r›lar›d›r, polisin sokakortas›nda gençlerimizi vurmas›d›r.‹ktidar›n zamlarla halk› açl›¤a, yok-sullu¤a mahkum etmesidir. Ülke-mizi pervas›zca emperyalizme sat-makt›r. Türkiye'yi emperyalizminkanl› karakolu haline getirmektir.

Bu yüzden sayfalar›m›zdaki herbir söz bunlar› anlat›r. Halka do¤ru-yu, gerçe¤i ve bu düzenin nas›l de-¤iflece¤i, halk›n sömürüden ve zu-lümden nas›l kurtulaca¤›n› anlat›r.

Oligarflinin sald›r›lar› iflte bugerçekleri yazmam›z› engellemekiçindir. Ancak tüm bu çabalar› bi-zim halka, sömürü ve zulmün nas›lyok olaca¤›n›, halk››n adalete nas›lkavuflaca¤›n› anlatmam›z› engelle-yemez.

Yürüyüfl Kapat›labilir Ama Ger-çekleri Anlatmam›z› Hiçbir GüçEngelleyemez!

Halk›n ve Hakl›n›n Sesi YÜRÜ-YÜfi Susturulamaz!

BBaa¤¤››mmss››zzll››kk,, DDeemmookkrraassii,,SSoossyyaalliizzmm iiççiinn YYÜÜRRÜÜYYÜÜfifi

Bas›na SSald›r›larBas›n özgürlü¤ünü, sadece burjuva

bas›na özgürlük olarak gören AKP ikti-dar›, sosyalist bas›na sald›r›lar›n› sürdü-rüyor.

TMY’nin 6. maddesine dayan›larak,At›l›m ve ilk Kürtçe günlük gazete Aza-diya Welat gazetelerinin yay›n› 1’er aysüre ile durduruldu. Yay›n durdurma ka-rarlar›, 8 Ekim’de Diyarbak›r ve ‹zmir’deyap›lan gösterilerle protesto edildi.

*

Evrensel Gazetesi ‹mtiyaz SahibiAhmet Sami Belek ve Sorumlu MüdürüMehmet U¤rafl Vatandafl hakk›nda 1’ery›l hapis cezas› verildi. ‹stanbul 14. A¤›rCeza Mahkemesi taraf›ndan verilen ka-rar, TMY’nin 6’›nc› maddesi’ne, ‘terörörgütlerinin bildirilerini aç›klamak, ya-y›nlamak’ gerekçesine dayand›r›ld›.

YÜRÜYÜfi Susturulamaz

OL‹GARfi‹N‹N YYÜRÜYÜfi'E SSALDIRISIHALKA, GGERÇEKLERE, DDEVR‹METAHAMMÜLSÜZLÜ⁄ÜDÜR!

Say›:2

12Ekim

2008

9

YÜRÜYÜŞ

MMüülltteeccii KKaattlliiaamm››5 Ekim’de Tekirda¤ Malkara ‹lçesi’nde, bir kamyonete dol-

durulmufl 43 kaçak göçmenin 18’i öldü.

Göçmenlerin Burma ve Pakistan uyruklu olduklar› aç›klan-d›. Uyruklar›, geldikleri yol ve ölüm biçimleri de ayn›. Ya kam-yonetlerin kasalar›nda havas›zl›ktan, ya denizde bo¤ularak canveriyorlar. Fakat, her defas›nda yine bu ölüm yolculu¤una, el-lerindeki son kurufllar› vererek ç›k›yorlar. Çünkü, emperyalistsömürü alt›nda, açl›k ve yoksulluk içindeki ülkelerinde de ya-flam flans› b›rak›lmam›fl onlara.

AAççll››kk GGrreevviinnee DDeesstteekk‹ran’da 12 Hapishanede Kürt tutsaklar taraf›ndan sürdürü-

len açl›k grevi 40’l› günlerde devam ederken, açl›k grevleriyleilgili destek eylemlerine de devam edildi.

Almanya’n›n Hannover ve Paris’te açl›k grevleri yap›l›rken,Berlin’de de bir destek yürüyüflü yap›ld›. Di¤er yandan DTP ‹s-tanbul ‹l Örgütü de, ‹ran'›n bask›lar›n› protesto ederek, ‹ranKonsoloslu¤u önüne siyah çelenk b›rakt›.

Malatya’da 3 Ekim günü ya-p›lan dergi sat›fl›nda 2 Yürüyüflokuru polisin sald›r›s›na u¤rad›,gözalt›na al›nd›.

Dergi sat›fl›n› engellemek is-teyen Malatya polisi kimlik kon-trolü bahanesiyle Yürüyüfl okur-lar›n› durdurarak ‘Ankara 4. SulhCeza Mahkemesi’nin toplatmakarar› var’ bahanesiyle Yürüyüflokurlar›n› gözalt›na ald›. Dergiyeyönelik herhangi bir toplatmakarar› olmamas›na ra¤men Yü-rüyüfl okurlar›n› gözalt›na alanpolis, ayn› gün serbest b›rakt›.

4 Ekim günü olayla ilgili birprotesto eylemi yapan MalatyaTemel Haklar üyeleri “Adalet ‹sti-

y o r u z ! ”panka r t ›a ç a r a kprotesto-lar›n› dilegetirdiler.

Ferhat Gerçek’in polis ta-raf›ndan kurflunlanarakfelç b›rak›ld›¤›na ve ayn›davadan Ferhat’›n 15 y›l hapisleyarg›land›¤›na dikkat çekilenaç›klamada, adalet sistemininkeyfi iflledi¤i vurguland›.

Tüm bask› ve gözalt›lara ra¤-men Yürüyüfl okurlar› dergileriniMalatya sokaklar›nda tan›tmaya6 ve 7 Ekim tarihlerinde de de-vam ettiler. Çavuflo¤lu ve Yeflil-yurt Caddeleri’nde yap›lan dergida¤›t›mlar›nda polisin engellemeçabalar›, gözalt› tehditleri sürer-ken, Yürüyüfl okurlar› gerçeklerihalka ulaflt›rmakta kararl› olduk-lar›n›, dergi da¤›t›m›na devam

ederek gösterdiler.

11 MMaayy››ss MMaahhaalllleessii’nde TemelHaklar Federasyonu taraf›ndangerçeklefltirilen eylemde, iflbir-likçi AKP iktidar›n›n emperyaliz-min faturas›n› halklara ödetme-ye çal›flt›¤›, bu nedenle bask›y›,zulmü büyüttü¤ü söylendi. 5Ekim günü yap›lan eylemdeFerhat’›n resimlerinin döviz ola-rak tafl›n›rken, eylemin ard›ndanmahallede toplu dergi sat›fl› ger-çeklefltirildi. Dergi sat›fl›nda birbuçuk saatte 85 dergi insanlaraulaflt›r›ld›.

H e rgün ya-p › l a nzamlar-la halk›her ge-çen gündaha dayoksul-laflt›raniktidar,devrim-c i l e r i nz u l ü mve sö-m ü r ü

düzenlerine alternatif olan sesininhalka ulaflmas›na da sald›r›lar›ylaengel olmaya çal›fl›yor. Devrim-ciler ise, iktidar›n bütün sald›r›la-r›na ra¤men ülkenin her köflesin-de halka gerçeklerin sesini ulafl-t›rmaya devam ediyor.

AAnnttaallyyaa’daki Yürüyüfl okurlar›2 Ekim günü Kürt- Alevi halk›n›nyo¤un olarak yaflad›¤› GebizliMahallesi’nde toplu dergi sat›fl›yapt›lar. Yürüyüfl okurlar› girdik-

leri bütün evlerde, çald›klar› tümkap›larda Antalya halk›na, halkher geçen gün daha da yoksulla-fl›rken, tekellerin kasalar›n› dol-durduklar›n› anlatt›lar.

BBuurrssaa’n›n emekçi mahallele-rinden Panay›r ve Teleferik ma-hallelerinde 5 Ekim günü gerçek-lefltirilen dergi da¤›t›m›nda AKPpolisi keyfilikle da¤›t›m› engelle-meye çal›flt›. Polisin bu engelle-me çabalar›na karfl›n devameden dergi sat›fllar›nda, toplam46 dergi halka ulaflt›rld›.

4 Ekim günü Yürüyüfl okurlar›her hafta oldu¤u gibi bu haftadaYürüyüfl’ü ‹‹zzmmiirr gecekondular›nagötürdüler. Menemen halk› bir ta-raftan Yürüyüfl dergisini al›rkenkendi sorunlar›n› da Yürüyüflokurlar›na anlatt›lar. YamanlarMahallesi‘ndeki dergi sat›fl› ve ta-n›t›m›nda 33 dergi halka ulaflt›r›-l›rken “yoksullu¤umuzun sorum-lusu emperyalizm ve iflbirlikçiAKP’dir” vurgusu yap›ld›.

7 Ekim günü HHaattaayy Saman-da¤ Tekebafl›’nda Yürüyüfl toplu

sat›fl› yap›ld›.

Halka dergi-lerini tan›tan

Yürüyüfl okurlar›, halk›n yoksul-lu¤unun artt›¤› bu dönemlerdeyeni yasalarla haklar›m›z›n dahaçok gasp edilece¤ini anlatt›lar.

‹‹ssttaannbbuull GGaazzii Mahallesi'ndede 3 Ekim günü Yürüyüfl dergisi-nin toplu da¤›t›m› yap›ld›. Gazisokaklar›nda megafonla yap›landuyurularla derginin tan›t›ld›¤›sat›flta Yürüyüfl dergisinin yinesokaklarda oldu¤u ve susturula-mayaca¤› vurguland›. Dergi sat›-fl›nda 110 dergi halka ulaflt›r›ld›.

MMaallaattyyaa’’ddaa YYüürrüüyyüüflflOOkkuurrllaarr››nnaa SSaalldd››rr››

Yoksul Halk›n Sesi!

Özgür Karadeniz'in Sesi Ga-zetesi, 3 Ekim 2008 Cuma günü,Amasya'n›n Merzifon ‹lçesi’ninTekke Mahellesinde halka tan›t›l-d›. Yakla-fl›k olarak3 saat sü-ren da¤›-t›m s›ra-s›nda 50g a z e t eh a l k aulaflt›r›ld›.

Say›:2

12Ekim2008

10

YÜRÜYÜŞ

BayramBayramKutlamalar›…Kutlamalar›…3 Ekim günü ‹‹ssttaannbbuull GGeennççlliikk DDeerrnnee¤¤ii’nde üniver-siteli, liseli ö¤rencilerin ve ailelerin kat›l›m›yla bay-ram kutlamas› düzenlendi. “Bayramlar halk›m›z›nbirlik, beraberlik ve dayan›flma günüdür” denilerekyap›lan kutlamada devrimci tutsaklar›n sonsuzlu¤au¤urlad›¤›m›z Day›m›z için yazd›¤› fliir okundu.

Gençlik Derne¤i halk oyunlar› ekibinin çeflitli yö-relerden oyunlar sergiledi¤i, okullarda laikçi dinci ç›-kar çat›flmas›n›n ö¤renciler üzerindeki etkilerini an-latan “‹mam ‹man›m›z› Gevretti” isimli tiyatro oyunu-nun sergilendi¤i kutlama hep birlikte türkülerin söy-lenmesi coflkulu halaylar›n çekilmesiyle son buldu.

2 Ekim günü HHaattaayy Özgürlükler Derne¤i dernekbinas›nda gerçekleflen bayram kutlamas›nda yap›-lan konuflmada “açl›¤›n, yoksullu¤un, haks›zl›kla-r›n olmad›¤› ba¤›ms›z Demokratik bir Türkiye’debayramlar›m›z› kutlamak istiyoruz” denilerek böylebir ülkeyi yaratmak için mücadeleye ça¤r› yap›ld›.

TTrraakkyyaa KKüüllttüürr MMeerrkkeezzii çal›flanlar› da 2 Ekim gü-nü devrim flehidi Kemal Karaca’n›n mezar›n› bay-ram dolay›s›yla ziyaret ettiler. Mezara çiçekler b›ra-karak sayg› duruflunda bulunan TKM’liler, Kara-ca’n›n ailesine de bayram ziyaretinde bulundular.

TKM çal›flanlar› 4 Ekim günü de kültür merkezin-de bir türkü gecesi düzenlediler.Geceye kat›lanlar›nTKM Müzik Grubunun söyledi¤i türkü ve marfllaracoflkuyla efllik etti¤i bayram kutlamas›nda yozlafl-maya, de¤erlerimizin kirletilmesine karfl› mücadeleetmenin gereklili¤i vurguland›.

Halk›nH u k u kBürosu 7Ekim gü-nü yapt›¤›y a z › l ›a ç › k l a -

mayla devrimci tutsaklar› karalamaya yönelikhaberlere “Pisliklerinizi Devrimcilere Bulaflt›ra-mazs›n›z” sözleriyle cevap verdi.

29.09.2008 tarihli Aksiyon Dergisi’nin “Erge-nekon’da bir Çapan’o¤lu” bafll›¤›yla 30.10.2008tarihli Bugün Gazetesinin ise “Çapan’›n DHKP-C‹le derin ba¤lant›s›” bafll›¤›yla verdi¤i Gürbüz Ça-pan’la ilgili haberlere, HHB müvekkili AsumanAkça’n›n kamuoyunu yan›ltma amac›yla konuedildi¤ini belirtti. “Halen yarg›lanmas›na devamedilen ve hukuken masum say›lan müvekkili-miz, hiçbir delil, belge bulunmaks›z›n, ahlak ku-rallar› hiçe say›larak bahsi geçen haberlere konuyap›lm›flt›r. Haberler, halk›n haber alma özgürlü-¤ünü sa¤lamaya de¤il, müvekkilimizin kiflilikhaklar›n› ve savundu¤u siyasal fikirleri a¤›r vetelafi edilemez ölçüde ihlal etme amac›n› tafl›-maktad›r.

...Gizli sürdürülen soruflturma dosyas›nda bu-lunan hiçbir bilgi ve belgeye dayanmayan iddia-lar, AKP medyas›na servis edilmekte, buradantürlü tahrifata u¤rat›larak devrimcilere karfl› psi-kolojik sald›r› malzemesi haline getirilmektedir.

Müvekkilimiz hakk›nda yay›nlanan haberle-rin, psikolojik savafl merkezlerinde üretilen ya-lan haberler oldu¤u, bu haberlerle ilgili her türlüyasal takibata baflland›¤›n› kamuoyuna duyu-ruyor ve herkesi kontrgerillaya karfl› mücadeleetmeye ça¤›r›yoruz” denildi.

Anadolu Federasyonu’nun,““IIrrkkçç››ll››¤¤aa KKaarrflfl›› MMüüccaaddeellee”” sloga-n›yla düzenledi¤i halk flölenleri-nin, ilki 5 Ekim’de Almanya’n›nKöln kentinde yap›ld›.

Befl y›ld›r düzenlenen flölenle-rin bu y›l ki Köln program›naGrup Yorum, Suavi, Y›lmaz Çelik,Nikos Dimitriyalis ve grubu, tür-küleri ve flark›lar›yla kat›l›rken,Die Linke (Almanya Sol Partisi)yöneticileri Zeki Gökhan ve fien-gül fienol, konuflmalar› ve destekmesajlar›yla flölende yer ald›.

Ana-dolu Fe-d e r a s -y o n ua d › n ayap›lan

konuflmada, “Irkç›l›¤a Karfl› Mü-cadele” slogan›n›n tercih edilme-sinin nedenleri anlat›ld› ve artan›rkç› sald›r›lara, sald›rganlar› ko-ruyan yasalar›n peflpefle ç›kar›l-mas›na, sosyal hak gasplar›na vebu sald›r›lara karfl› örgütlenmeihtiyac›na vurgu yap›ld›.

fiölene kat›lan Yunanl› müzikgrubu, söyledi¤i flark›larla enter-nasyonalist dayan›flman›n örne-¤ini verirken dil farkl›l›¤› nedeniy-le flark›lar›n›n sözleri anlafl›lmasada, Yunan ezgileriyle flenli¤e kat›-

lan kitleden yo¤un alk›fl ald›.

Y›lmaz Çelik’in Türkçe veKürtçe türkülerle kat›ld›¤› gece-de, 12 yafl›ndaki Hüseyin, ddüünnyyaa-yyaa ggüüzzeelllliikklleerr nnaakkflfleeddeenn bbüüyyüükkUUssttaamm››zz için yaz›lm›fl bir fliiriokudu.

Yaklafl›k 1000 kiflinin kat›ld›¤›flölende Grup Yorum’un söyledi¤ieski ve yeni flark›lar›, kitlede bü-yük coflku yaratt›. Hoflçakal›ndostlar›m parças›na, kitle hep bira¤›zdan sloganlarla efllik etti.

fiölene kat›lanlara, sineviz-yon gösterimiyle, Avrupa'yagöç tarihinin de anlat›ld›¤› flö-lende, Suavi de türkülerini sah-neye davet etti¤i çocuklarla bir-likte seslendirdi.

HHB: ““PPiisslliikklleerriinniizziiDDeevvrriimmcciilleerreeBBuullaaflfltt››rraammaazzss››nn››zz”

Köln’de Halk fiöleni:‘Irkç›l›¤a Karfl› Mücadele’

Say›:2

12Ekim

2008

11

YÜRÜYÜŞ

Bal›kesir’in Alt›nova Beldesi’n-de 1 Ekim günü meydana gelenolaylar, flovenist bir linç sald›r›s›-na dönüfltürüldü. Bal›kesir Vali-si’nin bu linç sald›r›s› karfl›s›ndayapt›¤› aç›klama ise, linçin birdevlet politikas› olarak devam et-tirildi¤ini gösteriyordu: Ne diyor-du Vali Selahattin Hatipo¤lu, önceona bakal›m:

““AAcc››ddaann ddoollaayy›› bbaazz›› ttaaflflkk››nn--ll››kkllaarr›› hhooflfl ggöörrddüükk””.

Bunu söyleyen, devletin resmivalisidir, yasalara göre ordaki hal-k›n can ve mal güvenli¤ini koru-makla görevleri vard›r. Ama Hati-po¤lu Türkiye’de politikan›n böy-le yürümedi¤ini bildi¤i için“kontrgerilla hukukuna” ve“devlet politikalar›”na göre dav-ranm›fl ve yukar›da aktard›¤›m›zaç›klamay› da o do¤rultuda yap-m›flt›r.

Valinin “hofl gördü¤ü taflk›n-l›klar”, Kürt ailelelerin evlerine,iflyerlerine, araçlar›na sald›r›lma-s›, tahrip edilip, yak›lmas›, sokak-ta yakalanan insanlar›n hastane-lik edilmesidir. fiovenist sloganlarve elde bayraklarla faflist bir gü-ruhun halk›n bir kesimine karfl›estirdi¤i terördür “hofl” görülen.

Peki, devletin valisinin, polisi-nin bunlar› ““hhooflflggöörrmmee”” hhaakkkk››,,yyeettkkiissii vvaarr mm››dd››rr??

Vali bu hakk›, oligarflik düze-nin 6-7 Eylül ya¤ma ve katli-am›ndan bugüne kadar sürdürdü-¤ü lliinnçç kküüllttüürrüünnddeenn almaktad›r.

Bal›kesir Valisi Selahattin Hati-po¤lu’nun istisna oldu¤unu dü-flünmesin kimse. Hat›rlardad›r, 6Nisan 2005’de Trabzon’da F Tip-leri’ni protesto etmek için bildirida¤›tan TAYAD’l›lara karfl› “bay-ra¤›m›z› yakt›lar” yalan›yla birlinç giriflimi olmufltu.

TTrraabbzzoonn VVaalliissii Hüseyin Yavuz-demir de flöyle diyordu o gün:"Halk›m›z›n huzurunu bozan ce-zas›n› çeker. Onlar da genç ço-cuklar. Tavsiyem, bu yaflamdanzevk almaya baks›nlar. TAYAD'l›-

lar›n amaçlar›n› ve neyi kafl›makistediklerini çok iyi biliyorum...Trabzon'un huzurunu bozmayaçal›flanlara f›rsat vermeyece¤iz.Biz yarg›s›yla, askeriyle, mülkierkan›yla bir devletiz."

Görüldü¤ü gibi, ne zihniyette,ne yetkinin kullan›l›fl biçimde farkyoktur. Dönemin TTrraabbzzoonn EEmmnnii--yyeett MMüüddüürrüü RRaammaazzaann AAkkyyüürreekk desald›r› s›ras›nda megafonla linççi-lere flöyle seslenmiflti:

“Herkes sizinle ayn› düflünce-de. Bu kiflilere yönelik gereken nevarsa yap›lacakt›r. Ancak flimdida¤›lman›z gerekir...”

Eylül 2006’daki bir baflka linçsald›r›s› s›ras›nda da SSaakkaarryyaa VVaa--lliissii Nuri Okutan, linç güruhunahitaben flöyle diyordu: “Tepkiniziburaya toplanarak gösterdiniz...Ben sizden sakin bir flekilde da-¤›lman›z› rica ediyorum. Öfkelen-di¤iniz çocuklar devletin elinde.Hukuken ne gerekiyorsa büyükdevlet onu yerine getirecektir.”

Yine Sakarya’da; 2008 Nisa-n’›nda, DTP’nin düzenledi¤i gece-ye sald›ran linç güruhuna karfl›,yine vali, HHüüsseeyyiinn AAttaakk da ayn›anlay›fl› gösteriyor ve onlara ““llüütt--ffeenn ddaa¤¤››llmmaallaarr››nn››”” söylüyordu.

Ayn› anlay›fl, ayn› hoflgörü veelbette sadace ayn› kesimlere.

K›rklareli’nin Vize ‹lçesi’ndegözalt›na al›nan Temel Haklarüyelerine linç girifliminde bulunanfaflistlere de polis ve jandarma

ayn› ““hhooflflggöörrüüyyüü!!”” göstermiflti.

HHeerr kkaaddeemmeeddeenn lliinnccee tteeflflvviikk vvee hhiimmaayyee

Bu tav›r, valiyle, emniyet mü-dürüyle s›n›rl› kalm›yor hiçbir za-man. Trabzon’da, linç sald›r›lar›-n›n bafllang›c›nda, BBaaflflbbaakkaannTayyip Erdo¤an, ‹‹ççiiflfllleerrii BBaakkaann››Abdülkadir Aksu, CCHHPP GGeenneellBBaaflflkkaann›› Deniz Baykal da linç sal-d›r›s›n› destekleyen aç›klamalaryapm›fllar ve yap›lan linç giriflimi-ni ““vvaattaannddaaflfl hhaassssaassiiyyeettii”” olarak

de¤erlendirmifllerdi. Keza buradas›ralamaya gerek olmayan tümdüzen partilerinin liderleri, polis,ordu sözcüleri, hep ayn› do¤rultu-da aç›klamalar yapt›lar.

Mesele, vatandafl hassasiyetiolunca, elbette “vatandafl›n” sal-d›r›lar› da hoflgörülecekti!!!

2005’de Mersin’deki Newrozkutlamas›ndaki “bayrak” provo-kasyonunun ard›ndan Genelkur-may Baflkan›’n›n yapt›¤› ““SSöözzddeevvaattaannddaaflfl”” aç›klamas›, linç sald›-r›lar›n›n önünü açm›fl, hedefinigöstermiflti. Sald›r›lar o gündenbu yana da “sözde vatandafllara”karfl› sürüyor. S›radan kavgalar,“Kürtler sald›rd›” söylentileriyleflovenist seferberliklere dönüfltü-rülüyor.

Oligarfli, linç kültürünü sürdü-rürken, dönemine göre çeflitli“k›flk›rt›c›” unsurlar kullan›lm›flt›r.Marafl, Çorum, Sivas katliam sal-d›r›lar›nda “camiye bomba att›-lar”, “camilerimizi yak›yorlar” ya-lanlar›yl› k›flk›rtma yap›l›rken,flimdi “bayra¤›m›z› yakt›lar”, “as-kerlerimizi flehit eden teröristlerbunlar” gibi flovenist k›flk›rtmalarkullan›l›yor. Ama k›flk›rtma mal-zemesi ne olursa olsun, politika-n›n özü ayn› kal›yor.

Gerçek flu ki; sivil faflist çete-ler, yobaz, flovenist güruhlar, dev-let politikalar›n›n arac› olarak kul-lan›lm›fl ve bu kullanman›n karfl›-l›¤›nda da do¤al olarak himayeedilmifllerdir.

Cumhurbaflkan› Cevdet Sunaykomando kamplar›nda e¤itilipgençli¤e sald›ran faflistleri “Can›m,onlar komünizme karfl› mücadele

Linçleri Hoflgören DevletLinçcilerin S›rt›n› S›vazlayan AKP

Belli ki, Alt›nova son olmayacak. Belli ki, Trabzon’dan bu yana sürenlinç sald›r›lar›, iradi, planl›d›r. Tüm ilerici, demokrat, vatanseverhalk güçleri, birlikte linç politi-kas›n›n karfl›s›na ç›kmal›d›r!

Say›:2

12Ekim2008

12

YÜRÜYÜŞ

ediyorlar!..” diyerek sahipleniyor-du. Süleyman Demirel ““BBaannaa mmiill--lliiyyeettççiilleerr ssuuçç iiflfllliiyyoorr ddeeddiirrtteemmeezz--ssiinniizz”” diyordu faflist cinayet vekatliamlar karfl›s›nda. AbdülkadirAksu, binlerce “faili meçhul” cina-yet iflleyen Hizbullahç›lar’›, eli tes-bihlilerden zarar gelmez mant›¤›y-la sahipleniyordu.

Bugün de, Genelkurmay’danDeniz Baykal’a, MHP’denAKP’ye, Cumhurbaflkan› Gül’denBBP’ye kadar tüm kesimler “va-tandafl tepkisi”, “vatandafl hassa-siyeti” ad› alt›nda, dün Sunay-lar’›n, Demireller’in himaye politi-kas› sürdürülüyor. Sadece hima-ye eden ve edilen kifliler de¤ifl-mifltir, politika sürüyor.

“Vatandafl hassasiyeti” diye bir-fley yok. Toplananlar organizeedilmifl gericiler, faflistlerdir. Trab-zon’dan Bal›kesir’e, Mersin’denSakarya’ya, Vize’ye, Gemlik’e ka-dar Türkiye’nin dört bir yan›nda yaasker cenazeleri, ya bayrak vb.bahane edilerek iradi, sistemli birpolitika hayata geçirilmektedir.

""MMee¤¤eerr hheerrflfleeyyiinn ssoorruummlluussuu vvaalliilleerrmmiiflfl””

Alt›nova’daki linç sald›r›-s›n›n ard›ndan Bal›kesir Va-lisi’nin söyledi¤i sözler, bur-juva bas›nda da kimileri ta-raf›ndan elefltirildi. Eleflti-renlerden biri de Hürriyet

baflyazar› Oktay Ekfli idi. Ekfli, 4Ekim 2008 günkü “uyar›yoruz”bafll›kl› yaz›s›nda flöyle diyor:“düpedüz suç oluflturan baz› ey-lemleri ‘hofl görme’ yetkisini ValiBey hangi yasadan al›yor? Bura-da aç›kça ‘görevi kötüye kullan-ma’ veya en az›ndan ‘ihmal’ yok-sa ne var?...”

Ekfli, bunu sorduktan sonrasözlerini flöyle tamaml›yor:

“6-7 Eylül 1955 felaketi dahil,Kahramanmarafl, Sivas, Çorum,Yozgat ve özellikle Mad›mak Oteliolaylar› gibi olaylarda vvaallii vvee ppoollii--ssiinn kkuussuurruunnuunn bedelini ulusçabiz ödedik. Yenisini ödemeyelim.”

Bir daha okuyun. Valiyi eleflti-rir görünürken devleti aklayan vetüm okurlar›n› da aptal yerine ko-yan bu sat›rlara tekrar bak›n: De-mek ki 6-7 Eylül, Sivas, Çorum,Marafl, hepsi bir kaç valiyle poli-sin KUSURU yüzündenmifl.

Ne hükümetler, ne ordu, nepolis teflkilat›, ne CIA, ne burjuvabas›n yay›n, ne M‹T, hiç ama hiç-birinin hiçbir suçu yokmufl!

Türkiye tarihinin yar›s›n› bizzatyaflam›fl bir yazar›n yukar›dakisat›rlar› yazabilmesi için ya ken-disinin bunam›fl olmas› gerek, yada sad›k hizmetkar› oldu¤u oli-garflik devleti aklamak tüm okur-lar›n› aptal yerine koyacak kadar

günü karartm›fl olmas›. Belki ikiside geçerlidir. Bütün bunlar›n vali,polis ifli olmad›¤›n›, herfleyin dev-let taraf›ndan yap›ld›¤›n› Ekfli çokiyi biliyor. Ve zaten bunu çok iyibildi¤i için telafl içinde devleti ak-lamaya soyunuyor.

Ne ilginçtir ki, 1955’ten berisürüyor bu “kusurlar”. Bu kusur-lar sonucunda binlerce insan kat-lediliyor ve fakat ne kusurlar en-gelleniyor, ne kusur iflleyenler tekbir gün ceza al›yor... Linç güruh-lar› höykürüyor, devlet her kuru-muyla linçcileri himaye ediyor,Oktay Ekfliler masal anlatmayadevam ediyor...

Ekfli’nin gazetesi Hürriyet, bu-güne kadar devletin her türlü faflistsald›r›lar›na, kontrgerilla yöntem-lerine, flovenist k›flk›rtmalar›na,linç giriflimlerine tam destek verenbir gazetedir. fiovenist k›flk›rtma-larla gerçeklefltirilen linç eylemle-rinden “tedirgin” olmufl görünenOktay Ekfli, linç sald›r›lar›n›n biranlamda iflaretinin verildi¤i Mer-sin’deki bayrak provokasyonunatam destek olmaktan geri kalma-m›flt› oysa. 23 Mart 2005 tarihliyaz›s›na ““TTüürrkk bbaayyrraa¤¤››nn›› yyaakkaannaallççaakkllaarr”” diyerek bafllayan Ekfli,Genelkurmay Baflkan›’n›n “sözdevatandafllar” aç›klamas›n›n da nekadar do¤ru ve zaman›nda oldu-¤unu anlat›yordu.

Son yaz›s›nda “bbaayyrraakk yyaakkmmaattoopplluu ssaalldd››rr››llaarr››nn››nn ddöökküümmüünnüü””yay›nlayan Oktay Ekfli, o sald›r›-lar›n kendisinin “do¤ru ve zama-n›nda” buldu¤u “sözde vatandafl”aç›klamas›yla bafllad›¤›n› bilmez-den geliyor. Linç politikas› iflteböyle bir politikad›r; iflaret fifle¤iniatars›n›z ama sonra sizin deneti-minizde de kalmayabilir.

Sonuç oolarak; linç ssald›r›lar›adeta kkesintisiz bbiçimde bbelli

aral›klarla ttekrarlan›yor. Görünen oodur ki, AAlt›no-

va’daki sson oolmayacakt›r. VVeTrabzon’dan bbu yyana ssüren

politika, aart›k hherkesin ggözü-nü aaçmal›d›r; linç ppolitikas›,bizzat AAKP’nin oonay vve hhi-mayesiyle ssürüyor, bbundan

hala flflüphe eeden vvarsa, ssiyasiolarak kkördür. AAKP’den dde-mokratl›k bbekleyenlerin yya-

n›ld›¤›n› ggösteren oonlarca kka-n›ttan bbiri dde llinçlerdir. BBöy-le bbir linç ppolitikas›n›n ssür-

düren bbir partiden ddemokratolabilir mi?

Seyhan Sosyal Kültür ve Sanat Derne¤i’nin 16-19Ekim tarihleri aras›nda gerçeklefltirece¤i 3. ÇukurovaHalk Kültür Festivali’ne haz›rl›k çal›flmalar› sürüyor.

4 Ekim günü ‹nönü Park›’nda yap›lan eylemle festi-valin duyurusu yap›ld›. Sisteme alternatif bir kültür an-lay›fl›yla yola ç›kt›klar›n› anlatan festival çal›flanlar›,‘Anadolu halk›n›n zengin kültürüne sahip ç›kaca¤›z’ de-

diler. Eylemin ard›ndan Adana merkezinde festival ta-n›t›m broflürleri da¤›t›ld›.

"Yozlaflmaya KKarfl› BBirleflelim"Çukurova Halk Kültür Festivali’ne ça¤r› ilanlar›

Adana’da da¤›t›lmaya devam ediyor. Festival çal›flanla-

r› broflürleri 6 Ekim günü Adana’n›n Obalar Caddesi

üzerindeki esnaflara ve halka ulaflt›rd›.“Gelin yozlaflmaya karfl› gücümüzü birlefltirelim!”

diyen festival çal›flanlar›neden böyle bir festival organi-ze ettiklerini de anlatt›lar.

3. Çukurova Halk Kültür FestivaliÇal›flmalar› Sürüyor…

Say›:2

12Ekim

2008

13

YÜRÜYÜŞ

4 Ekim’de Irak s›n›r›ndaki Ak-tütün karakoluna karfl› PKK tara-f›ndan gerçeklefltirilen bask›n ey-lemi, Kürt Sorunu’na iliflkin tar-t›flma ve de¤erlendirmelerin yo-¤unlaflmas›n› da beraberinde ge-tirdi. Elbette karakola sald›r› veyaflanan ölümler, Kürt Soru-nu’nun ssoonnuuççllaarr››nnddaann biridir. Do-lay›s›yla e¤er gerçekten bir tart›fl-ma olacaksa, bu sonucu do¤uransseebbeepplleerriinn tart›fl›lmas› gerekir.Buna ise, oligarflinin 80 y›ll›k po-litikas› ve zihniyeti engeldir.

‹ktidar›, muhalefetiyle düzenpartileri ve Genelkurmay’›n KürtSorunu’nu tart›flt›klar› zemin, yi-ne ““tteerröörr”” ve ““tteerröörree kkaarrflfl›› ssaa--vvaaflfl”” çerçevesinin d›fl›na ç›kma-m›flt›r. Bu çerçevede, birbirleriylekim daha fazla sald›rgan yar›fl›nagirdiler. Yeni bask› yasalar›n›gündeme getirdiler ve s›n›r ötesisald›r›lar› sürdürebilmek için, biry›l önce 18 Ekim’de ç›kar›lan‘‘tteezzkkeerree’’nin süresini, AKP, CHPve MHP milletvekillerinin oylar›y-la bir y›l daha uzatt›lar. Ak›llar›nailk gelen fleylerden birisi de ““TTee--rröörrllee MMüüccaaddeellee KKuurruulluu””nu topla-yarak, Genelkurmay’›n istedi¤iyeni bask› yasalar›n› görüflmekoldu.

Bunun yan›nda, “sorun eko-nomiktir” de¤erlendirmeleri gere-¤i de, GAP kapsam›ndaki 9 ilde“sosyal restorasyon” karar› al›nd›ve bunun için 37 milyon YTL büt-çe ayr›ld›.

Burjuvazi cephesinden yap›-lan de¤erlendirmelerin bir di¤eryan›n› da; yine Do¤u’daki her ey-lemden sonra tekrarlanan bildikkomplo teorileri oluflturdu; ““MMeecc--lliissttee tteezzkkeerree ggöörrüüflflüülleecceekkttii oonnuunniiççiinn mmii yyaapptt››llaarr””,, ““kkaappaattmmaa ddaa--vvaass››nnaa ggöörree mmii aayyaarrllaanndd›› zzaa--mmaannllaammaa””,, ““KKeerrkküükk kkoonnuussuunn--ddaa mm›› mmeessaajjllaarr iiççeerriiyyoorr??””.

Her iki biçimiyle de, tart›flma-lar Kürt Sorunu’nun çözümü aç›-s›ndan bir anlam ifade etmemek-tedir. Ne yeni s›n›r ötesi sald›r›larve bask› yasalar›, ne ekonomikyat›r›mlar, ne Aktütün eylemininkomplo teorileri çerçevesinde

tart›fl›lmas›, sorunun özüne iliflkinçözümler ortaya ç›karmaz.

SSoorruunn AAçç››kktt››rr;;

8800 YY››lldd››rr ‹‹mmhhaa vvee AAssiimmiillaassyyoonn UUyygguullaann››yyoorr

Düzen cephesi, sorunun özü-nü gözlerden saklamaya çal›fl›-yor. Fakat, Kürt Sorunu, ““yyookkssaayymmaakkllaa yyookk oollaaccaakk”” bir sorunde¤ildir. Kürt halk›n›n üzerindeyaflad›¤› topraklar›n bir bölümüilhak edilmifltir, bu topraklar üze-rinde yaflayan Kürt halk›n›n kim-li¤i yok say›lm›fl, Türk olmalar›dayat›lm›fl, 80 y›l boyunca sis-temli olarak asimilasyon politika-s› uygulanm›flt›r.

Sadece yak›n tarihimizde bile,Kürt halk›na yönelik çok say›dakatliam yap›lm›flt›r. Son aç›kla-malara göre, 1984’ten günümüze40 binin üzerinde ölüm söz konu-sudur. Bunun yan›nda köy bo-flaltmalardan, göçettirmeye, ifl-kencelerden, ormanlar›n yak›l-mas›ndan, hayvanlar›n öldürül-mesine, uygulanmad›k bask› bi-çimi b›rak›lmam›flt›r. Dolay›s›yla,sorunu halen bir karakola yönelikeylemle s›n›rl› tart›flmak, bu eyle-min amac›na iliflkin komplo te-orileri üretmek halk› aldatmakt›r.

Bu gerçekler yok say›larak, neony›llard›r Kürt Sorunu çerçeve-sinde yaflananlar›, ne insanlar›neline silah alarak da¤a ç›kmas›n›izah etmek mümkün de¤ildir.

Oligarflik düzen, halk cephe-

sinden geliflen her türlü mücade-leyi “terör” diye damgalama, flid-detle bast›rma yolunu seçmifltir.‹stenmektedir ki, halklar hiçbirsorunlar› için mücadele etmesin-ler, örgütlenmesinler, eylemegeçmesinler. Oligarflinin tüm da-yatmalar›na boyun e¤sinler.

Oligarfli, “tteerröörr,, tteerröörriizzmm,, ttee--rröörriisstt”” söylemleriyle insanlar›nony›llard›r can›n› feda etti¤i birmücadelenin, herhangi bir sorunyokken, durup dururken bafllat›l-d›¤›n› iddia etmektedir. Elbetteki, hiç bir sorun yokken, insanla-r›n da¤lara ç›kt›¤› iddias›n›n, akl›bafl›nda kimse için bir inand›r›c›-l›¤› olamaz.

Oligarflinin di¤er çarp›tmas›,sorun ekonomiktir söylemidir.Hay›r, sorun ekonomik de de¤il-dir. Sorunun ekonomik, sosyalboyutlar› vard›r, fakat, bunlarlas›n›rlamak, sorunun özünü yineyok saymakt›r.

Hay›r! YYukar›daki ssoru yyanl›fl.Soru: Sorun kkarakolda dde¤il;Sorunun aas›l aad› KKürtsorunudur!

Sorunun Özünü Tart›fl›n!

7 Ekim günü Dersim de,DTP, ESP, HALK CEPHES‹,EMEP, DHP, HKM,

PART‹ZAN ile KESK, TÜRK- ‹fi ve D‹SK’e ba¤l› sendikalar, DersimMerkez Sanat Soka¤›’nda toplan›p, K›flla Meydan›’na yürüyerek, bura-da bir aç›klama yapt›.

"S›n›r Ötesi Operasyonu’na Hay›r, Irkç›l›¤a ve fiovenizme Karfl›Yaflas›n Halklar›n Kardeflli¤i" pankart›n›n tafl›nd›¤› ve "Tezkereye Hay›r,Operasyonlar Durdurulsun" sloganlar›n›n at›ld›¤› eylemde “TezkereGeri Çekilsin” dövizleri tafl›nd›.

Kitle ad›na yap›lan aç›klama da, tez-kerenin halklar aras› düflmanl›¤›n, flove-nizmin t›rmand›r›lmas› demek oldu¤u vefaturas›n›n yoksul halklara ödetilece¤ibelirtildi. Aç›klamaya Tunceli BelediyeBaflkan› Songül Erol Abdil ve belediyeçal›flanlar› da kat›ld›.

Say›:2

12Ekim2008

14

YÜRÜYÜŞ

TEZKEREYE HAYIR

ÇÇöözzüümm AAçç››kktt››rr;;

KKüürrtt HHaallkk››nnaa KKeennddii KKaaddeerriinniiTTaayyiinn HHaakkkk›› TTaann››nnmmaall››dd››rr

Sorunun özü, belirtti¤imiz gibi,‘‘KKüürrtt SSoorruunnuu’’dur. Çözüm de buçerçevede flekillenmek durumun-dad›r.

Kürtler’in de, tüm halklar gibi,kendi kaderlerini, kendilerininbelirleme haklar› vard›r. Sorun,bu hakk›n yok say›lmas›ndanç›kmaktad›r, dolay›s›yla çözüm,bu hakk›n kullan›lmas›n›n önün-deki engellerin kald›r›lmas›d›r. Buhakk›n kullan›lmas›n›n önündekiengel, emperyalizm ve iflbirlikçioligarflik iktidard›r. Çözüm, em-peryalizme ve oligarfliye karfl›

mücadelededir.

Elbette, Kürt halk›n›n kaderinitayin hakk›n› kullanmas› demek,halk›n tercihinin illa da ayr› birdevlet kurma yönünde olaca¤›anlam›na gelmez.

Dahas›, devrimciler, halklar›nküçük küçük parçalara bölünme-lerinden ve emperyalizm karfl›-s›nda güçsüz kalmalar›ndan yanade¤ildir. Tersine, halklar›n em-peryalizme karfl› daha güçlü bir-liklerinden yanad›rlar. Fakat,devrimciler, halklar›n birlikteli¤i-ni, emperyalizm ve oligarflininsömürü düzeni alt›nda de¤il, halkiktidar› bayra¤› alt›nda savunur-lar.

Devrimciler, halklar›n gönüllü

birlikteli¤inden yanad›rlar.

Elbette, sorun sadece iki hal-

k›n birlikte yaflamas›n› savun-

makla çözülecek bir sorun de¤il-

dir. ‹ki halk›n birlikte yaflamas›n›n

koflullar›n› yaratmak sorunun çö-

zümünün as›l ana halkas›d›r. Bir-

liktelik için, iki halk›n koflullar›n›n

eflitlenmesi gerekir. Bunun için,

Kürt halk›n›n demokratik taleple-

rinin sahiplenilmesi, Kürt halk›-

n›n yaflad›¤› bölgelerin ekono-

mik, sosyal, kültürel geliflimi için

önlemlerin al›nmas› gerekir.

Sorunu bu yal›nl›¤›yla tart›fl-

mayanlar›n, sorunun özünü tar-

t›flmaktan kaçanlar›n, çözüme

iliflkin bir politika üretmeleri de

söz konusu olamaz.

Oligarflinin gündemindeKürt Sorunu’nun çözümü yok,tersine daha fazla bask›, dahafazla terör var. Aktütün eyle-minin ard›ndan gündeme ge-tirdikleri politikalar› bunu birkez daha göstermifltir.

Sorunu çözmek isteyenleriçin, çözüm belirsizlik içerme-mektedir. Çözüm, Kürt halk›-n›n taleplerinin kabul edilme-sidir. Fakat oligarfli, yeni sal-d›r› kararlar› alarak, günde-minde sorunun çözümü olma-d›¤›n› bir kez daha göstermifl-tir. Bak›n; iktidar›, muhalefe-tiyle, oligarflinin sözcülerininsöylediklerine;

Abdullah Gül; ““HHeerrkkeessee bbuu--nnuunn hheessaabb›› ssoorruullaaccaakktt››rr””..

Tayyip Erdo¤an: ““AAsskkeerrii--mmiizz nnee iisstteeddiiyyssee yyeerriinnee ggeettiirr--ddiikk,, yyiinnee ggeettiirriirriizz..””

Deniz Baykal: KKuuzzeeyy IIrraakktteerröörr yyuuvvaass››dd››rr,, tteemmiizzlleemmeeoorraaddaann bbaaflflllaammaall››dd››rr......

Devlet Bahçeli; KKoommflfluu mmiihh--rraakkllaarr ssuussttuurruullmmaall››,, OOHHAALLddaahhiill ggeerreekkllii ddüüzzeennlleemmeelleerryyaapp››llmmaall››..

Genelkurmay ise, Ola¤anüs-tü Hal (OHAL) ilan edilmesin-den, çeflitli bask› yöntemlerinebir dizi yeni karar›n al›nmas›talebini içeren bir paket aç›k-lad›.

Tezkerenin uzat›lmas›ndan,yeni bask› yasalar›na kadarald›klar› kararlar da bu söy-lemlerine uygun flekilde oldu.

Oligarflik düzenin partileri,Kürt Sorunu gündeme geldi-¤inde, birbirleriyle katillikteyar›flmaktad›rlar. AKP’nin za-man zaman, Kürt Sorunu’nuçözmek istiyor görüntüsü ya-ratmas›, Genelkurmay’›n so-runun çözümüne engel oldu¤uizlenimi yaratmas›, politikagere¤idir. De¤ilse, yeri geldi-¤inde her birisi en az›ndan Ge-nelkurmay kadar Kürt düfl-manl›¤› yapmaktad›r.

Elbette, oligarflik düzenintüm partilerinin Kürt Soru-nu’nda böylesine bir ittifaksa¤lamalar›, oligarflinin en bü-yük gücü olan iflbirlikçi tekel-lerin d›fl›nda düflünülmemeli-dir. Tekellerin de bu sald›r› po-litikalar› d›fl›nda bir politikas›

yoktur. Dolay›s›yla, Kürt hal-k›na karfl› oligarflik ittifak,sald›r› zemininde sa¤lanm›fldurumdad›r.

K›sacas›, oligarfli cephesin-de yeni bir fley yoktur. Ony›l-lard›r katlederek, sorunu ol-masa da, sorunun gündemegetirilmesini engelleyecekleri-ni düflündüler, katliam d›fl›ndabir politika uygulamad›lar. Bu-gün de ayn› politikay› bir kezdaha onaylam›fl, bu politikaetraf›nda birleflmifl durumda-lar. Söylemek bile gereksiz ki,ony›llard›r ne sonuç verdiyse,ayn› sonucu verecektir.

Yeni s›n›rötesi sald›r›lar,yeni OHAL uygulamalar›, yenibask› yasalar›, daha fazla kat-liam, sorunun ortadan kalk-mas›n› sa¤lamaya yetmez.Kürt halk›n› bitirmek müm-kün olmad›¤›na göre, Kürthalk›n›n talepleri için örgüt-lenmesini, mücadele etmesiniengellemek de mümkün olma-yacakt›r.

Gerçekte oligarflinin, KürtSorunu’ndaki durumu politi-kas›zl›kt›r. Bu durum, KürtSorununa çözümün, oligarflicephesinden üretilemeyece¤i-ni, mevcut geliflmeler üzerin-den bir kez daha göstermifltir.

Çözmemek ‹‹çinOligarflik ‹‹ttifak

Say›:2

12Ekim

2008

15

YÜRÜYÜŞ

Kürt Sorunu ne zaman günde-me gelse, Genelkurmay’›n talebi,daha fazla yetki oluyor.

Gerçekte, bask› ve zulüm poli-tikas› uygulamakta, yasa, kuraltan›mazlar. Fakat, her defas›nda,““tteerröörree kkaarrflfl›› mmüüccaaddeelleeddee,, yyaassaa--llaarr››nn eelllleerriinnii,, kkoollllaarr››nn›› bbaa¤¤llaadd››--¤¤››nnddaann”” yak›n›rlar. Yasalar hiçolmasa çok rahat edeceklerinidüflünürler.

Bak›n, Genelkurmay 2. Bafl-kan› Orgeneral Hasan I¤s›z, Ak-tütün karakolu eylemi sonras› ra-hats›zl›klar›n› nas›l ifade ediyor;““......öönnüümmüüzzee çç››kkaann ff››rrssaattllaarr›› ddaa--hhii hhaallkk››nn zzaarraarr ggöörrmmee iihhttiimmaalliivvaarrssaa ddee¤¤eerrlleennddiirrmmiiyyoorruuzz.. ÖÖrr--ggüütt bbuunnuu iissttiissmmaarr eeddiiyyoorr......””..

Hasan I¤s›z, Mart 2007’de deGenelkurmay’›n insan haklar›düflmanl›¤›na tercüman olmufltu;““‹‹nnssaann hhaakkllaarr››,, bbaarr››flfl vvee öözzggüürr--llüükk ggiibbii iiffaaddeelleerriinn aarrkkaass››nnaa ss››--¤¤››nnaarraakk tteerröörr öörrggüüttüünnüünn ssöözzccüü--llüü¤¤üünnüü yyaappaannllaarr vvaarr..”” diyordu.

‹nsan haklar› düflman› sadeceGenelkurmay de¤il elbette, Hü-kümet Sözcüsü Cemil Çiçek de,

8 Ekim’de TBMM’de yapt›¤› ko-nuflmada; ““NNee iinnssaann hhaakkkk››,,aaddaamm ööllddüürreenn iinnssaann mm›› kkii,, iinn--ssaann hhaakkkk›› oollssuunn!!”” dedi.

Ne de olsa, onlar›n iktidardaoldu¤u bu ülkenin generalleri,““fifiuu iinnssaann hhaakkllaarr›› oollmmaayyaaccaakkkkii...... iikkii hhaaffttaaddaa hheerr ssoorruunnuu ççöö--zzeerriizz”” sözleriyle meflhurdurlar.

Bu kafa yap›s›na, do¤al ki,mevcut durumuyla bile “insanhaklar›” fazla geldi. 9 Ekim’dekitoplant›lar›nda mevcut hak k›r›n-t›lar›n› da nas›l yok edebilecekle-rini görüfltüler. 14 Ekim’de de-vam edecek olan ““TTeerröörrllee MMüüccaa--ddeellee ZZiirrvveessii”” toplant›lar›nda, Ge-nelkurmay taraf›ndan gündemegetirilece¤i aç›klanan taleplerdenbaz›lar› flunlard›;

u K›smi OHAL ilan edilmesi.

u ‹zne ba¤l› olmaks›z›n, kapa-

l› yerlerde arama yapma yetkisi,

u Kifli ve araçlar› durdurarak,

s›n›rlama olmaks›z›n arama yap-ma yetkisi

u Sorgularda avukat bulundu-

rulmamas›, operasyonlarda gö-zalt›na al›nanlar›n, gözalt›na alanekip taraf›ndan hemen sorgusu-nun yap›lmas›na olanak tan›n-mas›

u Bölgesel dinleme yapmayetkisi ve dinleme ve istihbarat›n,mahkeme iznine ba¤l› olmaktanç›kar›lmas›

u Acil durumlarda, valilikler-den izin alma durumunun kald›-r›lmas›

u “Örgüt propagandas› yap›l-d›¤›” gerekçesiyle yay›nlar›n böl-geye sokulmas›n›n engellenmesi

u ‹htiyaç duyulan bölgelerde,cep telefonlar›n›n engellenebil-mesi

Bunlar, pratikte istediklerindezaten çi¤nedikleri, yok sayd›klar›maddelerdir. Fakat, beyinleri, in-san haklar›n›n k›r›nt›s›na bile ta-hammülsüz oldu¤u için, her f›rsa-t› de¤erlendirerek, tamamen or-tadan kald›rman›n yolunu düflün-mektedirler. Evet, ak›llar›na hakve özgürlük düflmanl›¤›ndan bafl-ka birfley gelmiyor.

Akl›n›za Baflka Birfley Gelmiyor Mu?

özrü kabahatinden büyükTürkçemizin güzel deyimlerinden biridir bu.

Askerleri ölürken golf oynayan paflaya dair Genelkurmayresmi bir aç›klama yay›nlam›fl; orada deniyor ki, komutan›ncumartesi akflam›na kadar haberi yoktu. Askerlerisavaflt›r›rken zevk-i sefa içinde olmak tam da böyle birfleyolsa gerek...

Oligarflinin ordusunun EKONOM‹S‹

SSoonn bbiirr yy››ll iiççiinnddee bbaass››nnaa yyaannss››yyaannaall››mm hhaabbeerrlleerriinnee bbaakkaall››mm::

30 Adet F-16 için 4 milyar dolar

2 Awacs için 2,5 milyar dolar

6 denizalt›ya 4 milyar dolar

100 adet taarruz helikopteri için 4,5milyar dolar...

Bunlar son bir y›ldakiler. 2010’danitibaren teslim al›nacak 100 adet F-35için de 11 milyar dolar ödenecek...

Gördünüz mü, ne kadar da yoksulflu TSK; bu kadar yoksulken bir kara-kol duvar›n› nas›l yapt›rs›n de¤il mi?

Ha bir de bu arada k›fllalara yap›lanbir dolu golf sahas›n›n masraflar›n›, ge-nerallerin efllerinin özel harcamalar›n›düflünün; para m› yeter bunlara?..

Say›:2

12Ekim2008

16

YÜRÜYÜŞ

Emperyalist tekellerin en irileriaras›nda yer alan iki ABD yat›r›mbankas›ndan Lehman Brothers veBear Stearns’›n iflaslar›n› ilan etmele-riyle, emperyalist finans dünyas› bü-yük bir sars›nt› yaflad›. Emperyalistülkelerde pefl pefle iflaslar gerçeklefl-ti. Ve ayn› emperyalist ülkeler “kur-tarma planlar›” haz›rlayarak hareketegeçtiler. ABD, son olarak 800 milyardolarl›k bir plan aç›klarken, ‹ngiltere,Almanya, Fransa, Hollanda, Belçikabaflta olmak üzere milyarlarca ster-linlik, euroluk planlar ortaya konul-du. Sanki ceplerinden ç›kart›yorlarbu paralar›; kurtarma planlar›n›n gö-rünmeyen yüzünde flu var: Büyükoranda halktan toplanan vergiler vekamu gelirlerinden oluflan devletinkaynaklar›n› büyük tekellere aktar-mak.

Emperyalizm ve yeni sömürgeci-lik gerçe¤idir: Krizin faturas› emekçi-lere ç›kacakt›r. Faturan›n büyü¤ü sö-mürge ülke halklar›na ç›kacakt›r. Buher zaman böyle olmufltur. Daha do¤-ru bir ifadeyle emperyalist tekeller fa-turay› halka, emekçilere ödetmek is-teyeceklerdir.

Yani emperyalist tekeller çok ka-zand›klar›nda halka yans›mayan fa-tura, emperyalist tekeller krize, iflasadüfltü¤ünde do¤rudan halka yans›-maktad›r. Emperyalist, kapitalist dü-zende her durumda kabak halk›n ba-fl›na patlat›lmak istenir. Vergiler artar,iflten ç›karmalar yayg›nlafl›p iflsizlikyo¤unlafl›r, hayat pahalan›r, al›m gü-cü düfler, zamlar ard› ard›na gelir. So-nuç, yoksulluk artar, “gelir da¤›l›m›dengesi”, daha da bozulur, uçurumbüyür. Tüm bunlar yüz milyarlarcadolarl›k kurtarma operasyonlar›n›nfaturas›d›r. Yani asl›nda emekçileraç›s›ndan bak›ld›¤›nda herhangi bir““kkuurrttaarrmmaa”” sözkonusu de¤ildir.

Kriz, bir gerçe¤i daha emekçileregösteriyor: emperyalist, kapitalist ül-kelerde devletin rolü. Devlet, tekelleriçin sömürünün güvencesidir. Sömü-rünün meflrulu¤unu da sa¤lar. Vedevlet, böylesi kriz dönemlerinde ol-du¤u gibi tüm kamu kaynaklar›n› s›-

n›rs›z olarak tekellerin hizmetine su-

nar. Ne için? Ekonomiyi kurtarmak

ad›na! Ülkenin refah› ad›na! Ve utan-

madan da bunun için emekçilerden

de fedakarl›k istenir. Koca bir yalan,

ucuz bir demagojidir bu. Kurtar›lan

emperyalist tekellerdir. Herfley, dev-

letin tüm olanaklar›, onlar için sefer-

berdir. Emekçilerden çal›nanlar ve-

rilmektedir tekellere. Bunu yapan

devlettir. Bunun için bu devlet tekel-

lerin devletidir.

Tekellere hizmet eden devlet, do-

¤ald›r ki halka, emekçilere düflman

bir devlettir. Bu gerçek, krizin fatura-

s›n› emekçilere ç›kar›rken de, emek-

çiler bu faturay› kabul etmek isteme-

yip hakk›n› arad›¤›nda da karfl›lafla-

ca¤›m›z bir gerçektir. ‹flten ç›karma-

lar, ücretlerin geriye çekilmesi,

ödenmemesi, çal›flma ve yaflam ko-

flullar›n›n zorlaflmas›, zamlar ve daha

say›labilecek bir çok hak gasb› ve

zorluk karfl›s›nda emekçiler do¤ald›r

ki tepkilerini yükseltecek, hak talep

edecektir. Kaynaklar›n› tekellere

açan devlet ise, emekçileri daha çok

sömürmek için onlar›n karfl›s›na po-

lisi, jandarmas›n› dikecektir.

Hep böyle olmufltur ve devletin

yap›s›, niteli¤i de¤iflmedi¤i sürece de

böyle olmaya devam edecektir.

Kriz tekellerin krizidir. Krizi yara-

tan emekçiler de¤il, tekellerdir. Dola-

y›s›yla faturas›n› da emekçiler öde-

mek zorunda de¤ildir. Ancak bu bir

mücadele sorunudur. Güç sorunudur.

Emekçiler, mücadele ettiklerinde, ör-

gütlü bir güç ortaya koyduklar›nda

krizin sonuçlar›n› da ödemezler. S›n›f

mücadelesi gerçe¤i budur.

Emekçilerin emperyalist, kapita-

listlerin bunal›mlar›n›, krizlerini, sar-

s›nt›lar›n›, bunlar›n sonuçlar›n› yafla-

mamas›, günlük mücadelesi yan›nda

nihai mücadeleyi, sosyalizm müca-

delesini büyütmesiyle olanakl›d›r.

Tersi durumda fatura hep emekçilere

ç›kmaya devam edecektir.

F›nd›kl›'da F›nd›k Protestosu

Rize’nin F›nd›kl› ‹lçesi’ndeüreticiler, f›nd›k taban fiyat›n›ve AKP'nin politikalar›n› protes-to etmek amac›yla “F›nd›k Fi-yat›n› Protesto” mitingi düzen-ledi.

Cumhuriyet Caddesi’ne ka-dar yürünen eylemde tertip ko-mitesi baflkan› Avni Ertafl mitin-gin amac›n›n, f›nd›ktaki sorun-lar› konuflmak ve birey olaraküzerlerine düflen görevi yerinegetirmek oldu¤unu söyledi.

Dünyan›n en büyük f›nd›küreticisi olan Türkiye’nin f›nd›-¤›n›n ve üreticisinin bu hale ni-çin geldi¤i sorusuna cevap ara-d›klar›n› belirten Ertafl, “Bunukonuflmak, sesimizi yükselt-mek için buraday›z” dedi.

Miting, hep birlikte tulumeflli¤inde oynanan horonun veat›lan sloganlar›n ard›ndan so-na erdi.

Baflkent’te YolKapatma Eylemi

Mahallelerinin imara aç›lma-s›n› isteyen Yakup Abdal Ma-hallesi sakinleri Kuruçay›r Mev-kini trafi¤e kapatarak, AnkaraBüyükflehir Belediyesi'ni pro-testo ettiler.

Ellerinde, ''Y›k›m de¤il, imaristiyoruz'', ''Çamurlu yol de¤il,asfalt istiyoruz'', ''Bar›nmahakk›m›z, söke söke al›r›z'' ya-z›l› dövizler tafl›yan mahallehalk› yol üzerine kurduklar›plastik bariyerleri de atefle ver-diler. Burada okunan bas›naç›klamas›nda, Büyükflehir Be-lediyesi ekiplerince 12 evin y›-k›ld›¤›, 38 ev için, ekiplerininy›k›ma gelece¤i, oysa kendile-rinin y›k›m de¤il imar isteklerisöylendi. Alt yap› olmad›¤› içinfoseptik çukurlar›n kullan›ld›¤›belirtilen aç›klamada, asfaltyol, düzenli ulafl›m, okul vebölgedeki tafl ocaklar›n›n kald›-r›lmas› istendi.

Say›:2

12Ekim

2008

17

YÜRÜYÜŞ

TTeekkeelllleerree DDeevvlleett DDeessttee¤¤ii;;

EEmmeekkççiiyyee DDaahhaa FFaazzllaa SSöömmüürrüüDevrimci ‹‹flçi HHareketi

Tarihte ve do¤ada mucize ve-ya tesadüf yoktur.

Sadece bizim bilmedi¤imiz,

henüz keflfedemedi¤imiz yasala-

r›n ifllemesi ile do¤an›n o büyük

akl›n›n yaratt›klar› vard›r.

Ustalar böyle aç›klam›fllar, bi-lim böyle demifltir.

Devrimci yaflamda da t›pk›

do¤a gibi, tarih gibi, tesadüflere

ve mucizeye yer yoktur.

Devrimci yaflam-da bunlar›n yerineprogram ve denetimvard›r.

Program, ama

gerçek bir program

olmal›d›r programla-

r›m›z.

Sade bir programyeterlidir.

Alt alta listelenmifl onlarca iflve tarih, bir program de¤ildir.

Olsa olsa bir liste olabilir.

Program nedir?

En kaba, en basit hali ile;

a- geçmiflte ne yap›lm›fl?

b- elimizde nevar?

c- elimizdekiler-le ne yapabiliriz?

Gerçekçi birprogram budur,

gerisi YARATICILIKTIR.

E¤er program yaparsak, tesa-düfü ve mucizeyi beklemeyiz.

‹kinci ad›m›m›z DENET‹MD‹R.

T›pk› program gibi denetimde cevaplar› belli sorular› alt altas›ralamakla olmaz.

Hele ki yapt›n›z m›, yapmad›-n›z m› tarz›ndaki ucuz sorular›sorup, “evet!”, “hay›r!” cevaplar›almak, asla denetim de¤ildir.

Denetim, o ifli YAPILAB‹L‹Rhale getirmektir.

Denetim, o ifli yapacak olan-da BEN YAPAB‹L‹R‹M inanc›n›yaratmakt›r.

Denetim, ifli yapacak, progra-m› uygulayacak kiflinin önündekitüm engelleri tek tek kald›rmakt›r.

Denetim o ifli, yapacak kifli ilebirlikte yapmakt›r asl›nda.

O prati¤in içinde, biz beyni-mizde onun yerine geçip yapa-rak denetleyebiliriz ancak.

Tesadüf ve mucizeye inan-mak, bofl hayaller kurmakt›r.

Tesadüf ve mucizeye inan-mak, hayat›m›zla kumar oyna-makt›r.

Tesadüf ve mucize burjuvazi-nin bizimle alay etmesinin araç-lar›d›r;

buna izin vermemeliyiz.

Devrimci yaflamda tesadüf vemucizeye yer b›rakmak, burjuvaideolojisine yer açmak demektir.

Hayatta asla bofl-luk yoktur ve bizimb›rakt›¤›m›z bofllu¤uburjuvazi doldurur.

Biz devrimciyiz,biz program ve de-netimin esas oldu¤ubir çal›flma ve ya-flam tarz›n› benim-

semeliyiz.

Düflünce tarz›nda

yaflam biçiminde

ve çal›flma tarz›nda

program ve denetimi hakimk›lmayanlar, asla sonuç ala-mazlar.

MUC‹ZE VE TESADÜF YOKTURASLOLAN

PROGRAM VE DENET‹MD‹R.

Kayseri'nin P›narbafl› ‹lçesi’n-de bulunan Bülent Dil'in mezar›tahrip edilmifl olarak bulundu.

Yine mezar tahammülsüzlü-¤ü... Yine bir devrimcinin mezartafl› k›r›lm›fl olarak bulundu. Dev-rimcilere karfl› kinini her f›rsatta

belli eden ve devrimcilerin me-zarlar›ndan bile korkan sivil fa-flistler Bülent Dil'in mezar›n› tah-rip ettiler... Bülent Dil'in arkadafl-lar› "bizden her flekilde korkuyor-lar... çünkü biz halk›z... çünkühakl›y›z ve kazanaca¤›z!" fleklin-

de tepkilerini dile getirdiler.*28 Ocak günü Adana'n›n

Kiremithane Mahallesi'ndepolis hiçbir uyar› yapmadanüç devrimciyi bütün mahallehalk›n›n ve Mehmet Topalo¤-lu'nun yak›nlar›n›n gözleriönünde katletmiflti. Polis ön-ce mahalleyi kuflatm›fl, kat-

liam›n yap›ld›¤› evin alt kat›nda-ki Mehmet Topalo¤lu'nun yak›n-lar›n› bir odaya kilitlemifl, sonraüst kata ç›k›p kap›y› hileyle aç-t›rm›fl ve içeride bulunan Meh-met Topalo¤lu, Besat Ayy›ld›z veBülent Dil'i katletmiflti.

Erdinç Aslan An›ld›7 Ekim günü Hatay TAYAD’l›

Aileler Erdinç Aslan'›n ailesini vemezar›n› ziyaret ettiler. Hatay-Samanda¤ Tekebafl› Beldesi’ndebulunan, Erdinç Aslan'›n ailesi-nin ziyaretinin ard›ndan Erdinç'inmezar›na karanfiller konuldu.Tüm devrim flehitleri ve Erdinçiçin yap›lan sayg› duruflunun ar-d›ndan ziyaret sona erdilirdi.

ÖÖğğrreennddiikklleerriimmiizzÖÖğğrreennddiikklleerriimmiizz

Bülent Dil'in Mezar›na Sald›r›

Say›:2

12Ekim2008

18

YÜRÜYÜŞ

Dev-Genç 39. y›l›nda. Baflkadeyiflle, bu ülkedeki s›n›flar müca-delesinde, ülkemizin siyaset sah-nesinde, gençli¤in dünyas›ndatam 39 y›ld›r Dev-Genç var.

Tarihe böylesine derin izler b›-rakan, izler b›rakmakla kalmay›p,yaflayan bir anlay›fl ve örgütlülükolarak varl›¤›n› sürdüren kaç örgütsay›labilir ki?.. Gençli¤in tarihiDev-Genç’siz yaz›labilir mi? Hay›r;ülkemiz tarihinden Dev-Genç’i ç›-karmak, tarihin bir yan›n›, bir dö-neminin içini boflaltmak olurdu.3399 YY››lldd››rr bbiirr DDeevv--GGeennççiimmiizz vvaarr!!Mücadelesiyle, yaratt›¤› örgütlen-melerle, gelenekleriyle gençli¤inve ülkemiz ttaarriihhiinniinn vvee bbuuggüünnüünnüünnayr›lmaz bir parças› o.

Dev-Genç, gençli¤in 1960’l›y›llar boyunca süren mücadelesi-nin ve aray›fllar›n›n sonucudur.

9-10 Ekim 1969'da toplananFikir Kulüpleri Federasyonu Ola-¤anüstü Kurultay›'nda, Federas-yon'un tüzü¤üyle birlikte ad› dade¤ifltirildi ve TTüürrkkiiyyee DDeevvrriimmcciiGGeennççlliikk FFeeddeerraassyyoonnuu yani tarihek›saca Dev-Genç olarak geçecekörgütlenme oluflturulmufl oldu. Buörgütlenmenin yeni tüzü¤ünün 2.Maddesinde flöyle deniyordu:

"- Dev-Genç emperyalizme vefeodal kal›nt›lara karfl› verilen hal-k›m›z›n ... devrim mücadelesindesosyalist gençli¤in düflünce ve ey-leminin gelifltirilmesi amac›yla ku-rulmufltur. ...

- Federasyona ba¤l› derneklerssoossyyaalliizzmm bbiilliimmiinnii eeyylleemm kk››llaavvuu--zzuu eeddiinneenn üyelerden oluflur."

‹flte gençler; ülkemiz gençli¤i,bu anlay›flla, bu bak›fl aç›s›yla, birgüç haline gelmifltir. Dev-Genç’inöncesi say›labilecek Fikir KlüpleriFederasyonu’ndan itibaren genç-lik, kendi mücadelesini halk›n›nmücadelesinin bir parças› olarakgördü. K›lavuzlar› ise sosyalizmdi.Bu k›lavuzu öyle kolay bulmam›fl-lard›, uzun zaman sormufl, sorgu-lam›fl, tart›flm›fllar ve böyle karark›lm›fllard›.

18 Ekim 1970'de toplananDev-Genç Kurultay›’da Dev-Genç’in yarat›lmas›nda ve gele-neklerinin oluflturulmas›nda bü-yük pay› olan önemli bir konufl-mac› vard›. Konuflmac›n›n o gün,o kurultayda yapt›¤› konuflma dason derece önemliydi. O konufl-mac› MMaahhiirr ÇÇaayyaann’d›; kesin birideolojik hesaplaflmadan ç›k›lm›fl-

t› ve o gün, Mahir,Türkiye devrimininyolunu müjdeliyorduDev-Gençliler’e.

19 y›l sonra, 8Ekim 1989’da, Dev-Gençliler, gelenekle-rine sahip ç›kman›nonuruyla Dev-

Genç’in 20. y›l›n› kut-lamak için ‹stanbulHarbiye Aç›k Hava Ti-yatrosu’nda toplan-m›fllard›. O gün, o sa-lonun da önemli birkonu¤u vard›. Kendisi

demirparmakl›klar›n ard›ndayd›fakat sözüyle, sesiyle oradayd›.DDaayy››’yd› o konuk. “Bir Dev-Genç'imiz var!...” diyordu Dev-Genç’in tarihteki yerini sabitlerce-sine...

“Selam olsun, sokaklarda,meydanlarda, üniversitelerde, fab-rikalarda savaflan Dev-Genç'e! Veselam olsun, üniversite bahçesin-de, 1 May›s Meydan›'nda, fabrikaönünde, gecekonduda yüreklili-¤iyle savaflan Dev-Genç'lilere!...”

Selam› elbette ve çoktan ha-ketmekteydi Dev-Gençliler. Her-fleye ra¤men o isime sahip ç›k-m›fllar, onu o günlere getirmifller-di.

Day›’n›n gönderdi¤i o mesaj›,bugün flu flekilde tekrarlamak isti-yoruz: Gençler, ““BBiirr DDeevv--GGeennçç’’ii--nniizz vvaarr;; kk››yymmeettiinnii iiyyii bbiilliinn””..

Mahir de bir Dev-Gençliydi,Day› da. Yaln›z onlar de¤il; 1970Aral›¤›nda Parti-Cephe’yi olufltu-ranlar›n, 1974’lerden itibaren Ma-hirlerin miras›n› sahiplenerek dev-rimci hareketi oluflturanlar›n bü-yük bölümü Dev-Genç’tendi.

Tarihte, bir devrimci hareketinyarat›lmas›nda bu kadar büyükpay› olan, halk›n kurtulufl müca-delesine bu kadar önder kadro vemilitan yetifltiren, toplumun ve ta-rihin derinliklerine bu kadar köksalan baflka bir gençlik hareketiyoktur veya enderdir; Dev-Gençiflte böyle özgün ve özel bir genç-lik örgütlenmesidir.

Üniversitelerden liselere uza-nan bir örgütlülüktür Dev-Genç.

Gençlerimiz; örnek aalaca¤›n›z, güç bbulaca¤›n›z bbir tarihiniz vvar:

Dev-Genç 39. Y›l›ndau DEV-GENÇ; Faflist sald›r›-lar karfl›s›nda kendinizisavunabilece¤iniz bir KALE

u Sözünüzü söyleyebilece-¤iniz bir KÜRSÜ

u Gençli¤in birli¤inisa¤layabilece¤iniz bir ÇATI

u Gençli¤i bir güç halinegetirebilecek tekÖRGÜT’tür.

Gençler; Bir Dev-Genç’inizvar; k›ymetini bilin!

Say›:2

12Ekim

2008

19

YÜRÜYÜŞ

Okullar›n ve ülkenin yönetimindegençli¤in sözünü söyleyen bir ör-gütlülüktür... Gençli¤in dayan›fl-mas›n›, birli¤ini sa¤layan bir ör-gütlülüktür; bir tek okula, bir tekgence sald›ranlar onu karfl›s›ndabulmufltur... Dev-Genç, gençli¤inekonomik, akademik, kültürel so-runlar›n›n çözümüdür... Dev-Gençgençli¤in kkiimmllii¤¤iinnii kkaazzaannmmaass››dd››rr;;kimliksizlefltirmeye karfl› gençli¤inbiz var›z deyiflidir... Gençlik, bbuuggüüccüü yyeenniiddeenn kkaazzaannmmaall››dd››rr;; bu-nun yolu, kendi örgütlenmelerinigüçlendirmekten geçiyor.

““SSoorruunnlluu ddee¤¤iill,, ssoorruummlluu ggeennçç--lliikk”” diyordu Dev-Genç’e iliflkin biryaz›n›n bafll›¤›nda. Evet, tam daböyledir Dev-Gençlilik. Ve bugünülkemizin, halk›m›z›n böyle birgençli¤e ihtiyac› vard›r.

DDEEVV--GGEENNÇÇ,, öörrggüüttllüüllüükkttee ››ssrraarrdd››rr;; ççüünnkküü öörrggüüttssüüzz ggeennççlliikk,, hhiiççttiirr!!

12 Mart cuntas› dönemindeDev-Genç kapat›ld›, bir çok yöne-ticisi, üyesi iflkencelerden geçiril-di, tutukland›. Fakat 12 Mart’› izle-yen ilk y›llarda mücadele alanlar›-na iillkk çç››kkaann da, kendi örgütlenme-lerini yeniden iillkk kkuurraann da yineDev-Gençliler oldu.

12 Mart sonras›n›n ilk kitleselgençlik örgütü olan ‹stanbul Yük-sek Ö¤renim Kültür Derne¤i(‹YÖKD), Dev-Gençliler’in önder-li¤inde kuruldu. 1973’ün Ka-s›m'›nda kurulan ‹YÖKD, kurulurkurulmaz anti-faflist mücadeledede, gençli¤in akademik-demokra-tik mücadelesinde de k›sa süredegençli¤in önderi ve çekim merkezioldu.

‹YÖKD, tarihsel geliflim içinde““DDeevv--GGeennçç''iinn iikkiinnccii ddoo¤¤uuflfluu”” ola-rak da adland›r›l›r ki, bu do¤um,Dev-Gençlilerin vazgeçmeyen ira-desinin ifadesidir. Oligarfli Dev-Genç’i öldürmeye çal›flt›kça, Dev-Gençliler, yeni do¤umlarla karfl›l›kverdiler. Ve bunun sonucudur ki,adeta ölümsüzleflti, yenilmezlefltiDev-Genç; hiç yok olmad›!

Dev-Gençliler, 1976 Kas›m’›n-da Devrimci Gençlik Dernekleri

Federasyonu’nu (DDGGDDFF) kurdular.

Temmuz 1978’de DevrimciGençlik FFeeddeerraassyyoonnuu (DDeevv--GGeennçç),

1991 Nisan’›nda Türkiye Ö¤-renci Dernekleri FFeeddeerraassyyoonnuu(TTÖÖDDEEFF)

2004 Haziran’›nda GençlikDernekleri FFeeddeerraassyyoonnuu (GGeennççlliikkFFeeddeerraassyyoonnuu)’yla devam ettigençli¤in örgütlenmedeki ›srar›.

Dev-Gençlilik, her koflulda bo-yun e¤memektir. Her koflulda mü-cadeledir. Hangi durumda olursaolsun örgütlülü¤ü savunmak veyaratmakt›r.

Böyle oldu¤u içindir ki, Dev-Gençliler, 39 y›l›n hemen her kesi-tinde örgütlü oldular. O örgütlü-lüklerin kimi kapat›ld›, her türlübask›lara maruz kald›, ama Dev-Gençliler yine de yaflatt›lar Dev-Genç’i.

Elbette flunu özellikle belirtmekgerekir ki, gençlik, her dönemDev-Genç anlay›fl›n› demokratikalanda gençlik derneklerinde, fe-derasyonlar›nda sürdürmeye ça-l›flsa da bu mutlak bir fley de¤ildir.Bunun koflullar›n›n olmad›¤› dö-nemlerde de Dev-Gençlilik yok ol-mam›flt›r, ortadan kalkmam›flt›r.

Çünkü Dev-Genç sadece birörgütlenmeyi ifade etmez; sadecebir derne¤e, federasyona indirge-nemez. Dev-Genç, bir anlay›flt›r,bir gelenektir, Dev-Gençlilerin es-kiden beri çok kulland›¤› bir de-yimle “ bir ruh hali”dir. Dev-Genç’ibir anlamda da iflte bu yüzden yokedememifllerdir.

S›k›yönetim, cunta dönemle-rinde olsun, derneklerin s›k s›k po-lis taraf›ndan bas›ld›¤›, derneküyelerinin gözalt› ve tutuklama te-rörüne maruz b›rak›ld›¤› hükümet-lerin yönetimi alt›nda olsun, aç›ktek bir dernek b›rak›lmad›¤›ndadahi, Dev-Genç örgütlenmesi de-vam etti.

Bazen ad› de¤iflti, bazen ülkeçap›nda farkl› federasyonlar kurul-du, ama asl›nda hepsinin temelin-de yine Dev-Genç vard›. Hepsinintafllar›, tu¤lalar›, Dev-Genç’in har-c›yla kar›lm›flt›. Dev-Genç, her ko-

flulda kendini yeniden yaratabil-mektir.

Dev-Genç, örgütlülük konu-sunda, gençli¤in sorunlar› ve çö-zümleri konusunda genifl bir tarihitecrübeye sahiptir. Bu tecrübe,gençli¤in bugünkü sorunlar›n›nçözümüne de ›fl›k tutacak bir tec-rübedir. Her Dev-Gençli, gençlikkitlelerine giderken, bu tarihseltecrübeyi ö¤renmifl ve özümsemiflolarak gitmelidir. O zaman hemkendileri gençlik kitlelerini, hemde gençlik kitleleri onlar› daha iyianlayacakt›r.

DDEEVV--GGEENNÇÇ rruuhhuu vvee DDeevv--GGeennççllii aadd››nn›› ttaaflfl››mmaann››nn oonnuurruu!!

Dev-Genç'liler, 1978’deDGF'yi kurmalar›n›n ard›ndan ya-y›nlad›klar› Dev-Genç dergisindeflöyle diyorlard›:

"Ülkemizde... s›n›f mücadelesiher geçen gün daha da keskinle-flip yeni yeni boyutlar kazanmak-tad›r. Dev-Genç'in yeri bu somutmücadele içinde hhaallkk››nn››nn yyaann››nn--ddaa yyeerraallmmaakk olmal›d›r. Üniversite-lerde, gecekondu mahallelerinde,fabrikalarda, köylerde verilen mü-cadele devrimci gençli¤in müca-delesinden... ba¤›ms›z bir müca-dele gibi de¤erlendirilemez.”

1969’da Dev-Genç’in kurulu-flunda kabul edilen tüzü¤ü hat›rla-

“Bugün belki faflizmin sald›r›lar›na karfl› güçlübir anti-faflist direnifli örgütledi¤imiz için oligarflibizi yarg›l›yor; ama bu tarih, önünde bizlerinhakl›l›¤›n› asla gölgelemez... Bizler, gençli¤imi-zin bu mücadelesinden ancak gurur duyar›z.

Devrimci Gençli¤in mücadele tarihinde, anti-fa-flist iflgaller vard›r, sokak çat›flmalar› vard›r,boykotlar, yürüyüfller, gösteriler vard›r.

Devrimci Gençli¤in eylemlerinin her biri, Devrim-ci Gençli¤in cesaret, azim ve kararl›l›¤›n›n, halk›nmücadelesine olan ba¤l›l›¤›n›n eseridir. Ve bunla-r›n tümü ülkemiz gençli¤inin flanl› mücadeletarihini olufltururlar. Biz bu tarihe ba¤l›y›z ve butarihin her kofluldaki savunucusuyuz.”

(Dev-Gençliler’in, cunta mahkemele-rinde yapt›¤› savunmadan, Hak-l›y›z Kazanaca¤›z, syf. 93-94)

Say›:2

12Ekim2008

20

YÜRÜYÜŞ

y›n. Anlay›fl ayn›d›r, ruh hali ayn›-d›r. Her koflulda örgütlülük, herkoflulda direnifl, her koflulda halk›-n›n yan›nda olmak.

Gençlik, onun tarihinden, biri-kimlerinden, sorunlar›n çözümünedair sundu¤u örneklerden ö¤ren-mesini bilmelidir mutlaka.

Dev-Genç’in ad›, hakedilmiflbir add›r. Tarihteki yeri, gençli¤indinamizmiyle, kan›yla, can›yla ka-z›nm›flt›r. Ülkemiz tarihinin Dev-Genç’in varoldu¤u 39 y›ll›k döne-minde, Dev-Genç, üniversitelerde-ki, liselerdeki akademik, demok-ratik mücadelede olsun, faflizmekarfl› mücadelede, anti-faflist mü-cadelede olsun, hep en önde ol-mufltur.

Dev-Gençliler, iflçinin yan›nda-d›rlar, yoksul köylülerin yan›nda-d›rlar, gecekondulular›n yan›nda-d›rlar. Dev-Gençliler’in grev çad›r-lar›na, tarlalara, yoksul kondu in-flaatlar›na gittiklerinde nas›l karfl›-land›klar›n› bilmek, halk›n onlaraverdi¤i de¤eri görmek bile, tek ba-fl›na Dev-Gençli olmak için yeterlinedendir.

Dev-Gençlilik bir genç için tafl›-nacak en onurlu s›fatlardan biridir.Elbette bu s›fat› tafl›yabilmek içino gelene¤i, o miras› omuzlamakgerekir; cüret, fedakarl›k gerekir.

1960’lar›n ikinci yar›s›nda da,1970’li y›llarda da sosyalist dü-flüncenin Anadolu’nun dört bir ya-n›na tafl›nmas›nda, devrimci ör-gütlenmelerin yayg›nlaflmas›ndagençli¤in, özel olarak da Dev-Gençliler’in çok özel bir rolü ol-mufltur. Sadece bu bile, Dev-Genç’in ülkemize, halk›m›za ka-zand›rd›klar›n›n önemini, büyüklü-¤ünü göstermeye yeter.

Bir ggeennççlliikk oorrdduussuu düflünün;bir araya geliyor, örgütleniyor, bi-linçleniyor, sonra bu ordu emekçi,militan gruplar halinde Anado-lu’ya yay›l›yor ve sosyalizmin ›fl›-¤›n›, devrimin coflkusunu oralaratafl›yor. Bir gençlik ordusu düflü-nün; fabrikalara, gecekondularayay›yor örgütlenmesini, ““iiflflççii,,kkööyyllüü,, öö¤¤rreennccii ggeennççlliikk,, DDeevv--GGeennçç’’ttee bbiirrlleeflflttiikk”” slogan›n› yara-t›yor mücadelesi ve örgütlenme-

siyle. Bir gençlik düflünün ki, yafl-l›s› genciyle halk, Dev-Gençliler’ikendilerinin ö¤retmeni, yol göste-ricisi olarak kabul ediyor.

Bir ülkenin gençli¤i için bun-dan büyük onur ve gurur olabilirmi?

GGeennççlliikk DDEEVV--GGEENNÇÇ’’llee ggüüççlleenniirr,, DDEEVV--GGEENNÇÇ’’llee kkaazzaannaabbiilliirr

Gençli¤e yönelik her tür sald›r›,Dev-Genç’in gündemi olmufltur.Okullar›n k›fllaya dönüfltürülmesi,okullardaki polis iflgali, e¤itim sis-temindeki hak gasplar›, yozlaflt›r-ma sald›r›lar›, Dev-Genç hepsininkarfl›s›na ç›km›flt›r. Bu mücadele-lerden bazen sonuç al›nm›fl, bazenal›namam›flt›r. Ama Dev-Gençmücadeleden hiçbir koflulda vaz-geçmemifltir.

SSiivviill ffaaflfliisstt tteerröörrüünn gençli¤e yö-nelik sald›r›lar›, dönem dönem ar-t›p azalsa da, hiç yok olmam›flt›r.Ve gerek 1980 öncesinde, gereksede 1980’lerde, 90’larda, 2000’ler-de ffaaflfliisstt tteerröörrüünn kkaarrflfl››ss››nnddaa hepen önde Dev-Gençliler vard›r.

Ve yine tarih tan›kt›r ki, ülke-mizdeki aannttii eemmppeerryyaalliisstt mücade-lenin her döneminde, Dev-Genç’inbüyük bir rolü olmufltur.

1122 MMaarrtt sonras›n›n ilk örgüt-lenmelerini yaratanlar olduklar› gi-bi, 1122 EEyyllüüll’’üünn yaratt›¤› apolitik-leflmeyi, suskunlu¤u k›ran, örgüt-süzlü¤e son veren de Dev-Gençli-ler olmufltur.

YÖK’e, üniversitelerdeki cuntadüzenine kar›fl mücadelenin önde-ri de Dev-Genç olmufltur. Dev-Genç’in bu rolünü görmek içinmesela, 1990 Kas›m’›nda gerçek-lefltirilen boykotu hat›rlamak ye-ter. Tam 4400 iillddee,, onbinlerce ö¤-rencinin kat›l›m›yla gerçeklefltiri-len boykot, gençli¤i, “kuru kala-bal›k” olmaktan ç›kar›p güç halinegetirmenin en önemli aflamalar›n-dan biridir ve bu boykotun tek ön-deri, örgütleyicisi Dev-Genç’tir.

1960’lar›n ikinci yar›s›ndaFKF’nin, Dev-Genç’in ça¤r›s›ylaörgütlenen boykotlardan, Aral›k1974’de Y›ld›z ‹YÖKD’ün ça¤r›s›-

yla gerçekleflen boykota, 1980Ekiminde, yani 12 Eylül cuntas›-n›n yeni iflbafl›na geldi¤i bir dö-nemde iflkencede katliamlar› pro-testo etmek için ‹TÜ’de Dev-Genç-liler’in ça¤r›s›yla yap›lan ve‹TÜ'nün bütün ö¤rencilerinin kat›l-d›¤› bir günlük boykottan, YÖK’ekarfl› defalarca yap›lan genel boy-kotlara kadar, bu tarihi hat›rlamak,gençli¤in ülkemizdeki en güçlü ç›-k›fllar›n›n Dev-Genç’le birlikte ger-çekleflti¤ini göstermeye yeter.

fiunu da eklemek gerekir ki;anti-faflist mücadelede, anti-em-peryalizm bayra¤›n›n dalgaland›-r›lmas›nda, akademik haklar içinmücadelede, yani mücadeleninkonusu ne olursa olsun, Dev-Gençbu mücadeleyi, militan bir çizgidesürdürmüfltür. Dev-Genç, sol gö-rünüm alt›nda pasifizmin, statüko-culu¤un, teslimiyetcili¤in hakimk›l›nmas›na, savunulmas›na hiçbirdönem izin vermemifltir. Bu anla-y›fllar› savunan kesimlerin karfl›s›-na ç›km›flt›r.

1960'lar›n sonlar›n›n Dev-Genç'i, 1970 sonras›n›n ‹YÖKD ve‹YÖD’ü, 1978'in DGF'si, '90'l› y›l-lar›n TÖDEF'i, 2000’li y›llar›nGençlik Federasyonu, bütün buy›llar boyunca oligarflinin hedefle-rinden biri olmas›na, pek çok bas-k›yla karfl› karfl›ya kalmas›na ra¤-men, gençli¤in örgütü, yol gösteri-cisi olmaya devam etmifllerdir.

Dev-Genç, 39 y›ld›r, belli birdevrimci anlay›flla, belli bir dev-rimci gelenekle birlikte varolmufl-tur. Bu anlay›fl ve gelenek olmak-s›z›n Dev-Genç böylesine bir kal›-c›l›k kazanamazd›.

Dev-Genç’le büyük eylemleryaratt› gençlik. Ülkemiz s›n›flarmücadelesi tarihi aç›s›ndan hiç deküçümsenmeyecek kazan›mlar el-de etti, zaferler kazand›. Gençlik,Dev-Genç'iyle yeni zaferler kaza-nabilir. Gençlik, milyonlarca ö¤ren-cinin iktidarlar taraf›ndan yok say›l-mas›na Dev-Genç'le son verebilir.Gençlik, Dev-Genç önderli¤indemücadelesini büyüterek, 70 milyonhalka “iflte böyle gençlerimiz var”diyerek umut ve moral olabilir. Ol-mal› da. Halk›m›z ve ülkemiz genç-li¤imizden bunu bekliyor.

Say›:2

12Ekim

2008

21

YÜRÜYÜŞ

Baz› insanlar vard›r, bütün ya-flam› bir sat›r doldurmazken baz›insanlar vard›r ki, bir günü kitapla-ra s›¤maz. Ve her gün yeni destan-lar yazar. Ahlak›n, erdemin, diren-cin ve umudun sembolü olur.

Bizim Day›m›z tüm bu güzellik-lerin ötesinde, güzelliklerin bütünüve toplam›d›r. ‹flte bizler böyle birinsan›n ö¤rencileriyiz. Gururumuz,direncimiz, kararl›l›¤›m›z bundan-d›r.

Bir gün bir genel kurulda iflbir-likçilere karfl› tak›nd›¤›m tav›r so-nucunda, iflbirlikçilerle yumruklafl-m›flt›k. Yar›m saat sonra genel ku-rul salonuna onlarca arkadafl›m›z›ngeldi¤ini gördüm. fiafl›rm›flt›m.Nerden haberleri oldu da bu kadarinsan k›sa bir zamanda nas›l biraraya geldi diye düflünürken arka-dafllar yan›ma geldiler. fiaflk›nl›¤›-m› gizleyemeden arkadafllara “ner-den haberiniz oldu da hemen gel-diniz” diye sorunca, “Oras›n› kar›fl-t›rma buraya gelmemiz istendi vegeldik” deyince flaflk›nl›¤›m dahada artm›flt›.

Bir müddet sonra gerçe¤i ö¤-rendi¤imde sevincimden a¤lam›fl-t›m. Genel kuruldaki kavgam›z›,televizyonlar›n büyük bir bölümüson dakika haberi olarak vermifl,Day› haberleri izleyince hemen ar-kadafllardan genel kurula gitmele-rini istemifl.

Düflünün öyle bir önder ki gözü

kula¤› hep ailemizin üstünde, bin-lerce kilometre uzakta olmas›nara¤men her fleyimizi görüyor veduyuyordu.

Birkaç gün sonra telefon geldi.Belirlenen saatte ......’da olmamistendi. Çok uzak bir bölgede ol-mama ald›rmadan yola koyul-dum. Kaza yapar›z yapmay›z› dü-flünmeden çok h›zl› bir flekildebölgeye ulaflt›m. Arkadafl›m, “Bi-razdan telefon gelecek.” dedi.Kimden diye sorunca “Birazdanö¤renirsin” dedi.

Telefondaki ses çok yumuflakve flefkatli üslupla “Merhaba, na-s›ls›n?” diye sordu. Dilim tutulmuflcevap veremiyordum. O kim oldu-¤unu belli edecek bir fley söyle-miflti ama ben heyecan›mdan öy-lece donup kalm›flt›m. Ayn› sesayn› yumuflak flekilde “Haydi to-parla kendini” demesiyle birlikte,“Ba¤›flla çok heyecanl›y›m” diyecevap verdim.

K›sa bir zaman sonra koyu birsohbete girdik. Çal›flmalar›mla il-gili bilgi al›yor ve beni ayd›nlat›-yordu: “Seni tasfiye edebilirler dik-kat et. Oyunlar›n› bozman içinçok insana ulafl›p bire bir konufla-rak hakl›l›¤›m›z› ve meflrulu¤u-muzu anlatman gerekiyor. Aksitakdirde kaybederiz.”

Sözleri beni kamç›lam›flt›. Helehele ““kkaayybbeeddeerrssiinn”” de¤il de““kkaayybbeeddeerriizz”” sözleri hala kulakla-r›mda ç›nl›yor. Büyük ailemiz vehalk›m›z için çok çaba sarf etme-liydim. Bu sorumluluk içerisindegece gündüz demeden il il, mahal-le mahalle, ev ev insanlarla görü-flerek, üstümüzde oynanan oyunuanlatarak iflbirlikçilerin oyunlar›n›bofla ç›kartm›flt›k.

Bir süre sonra, hayat›mda belkide en çok istedi¤im fleylerden birigerçekleflecekti...

*

... Evdeyiz, içim içime s›¤m›yor

yerimde oturam›yordum. Evdeki

arkadafl heyecan›m› yat›flt›rmak

için sürekli çay, kah-

ve gibi içecekler ge-

tiriyordu. Day› biraz-

dan gelir demeye

kalmad› tam o esnada

geldi gülümseyen bir yüzle. fiefkat

ve sevgi dolu gözlerle insan›n içini

›s›t›yordu. Day› “Hoflgeldin nas›l-

s›n?” diyerek beni kucaklad›. Öyle

mutluydum ki, Day›m›z› kucakla-

m›flt›m. Önderimiz, a¤abeyimiz,

babam›z, her fleyimizdi. Karfl›l›kl›

bir masaya oturduk. Sohbet içeri-

sinde Day›, ”Biliyor musun seni

Sinan (Sinan Kukul) keflfetti. Se-

nin için o, bu iflin üstesinden gelir

demiflti. Onu yan›ltmad›¤›na hepi-

miz çok sevindik.” dedi. Sözleri,

flefkatli s›cak gözleri, gülümseme-

si bana apayr› bir güven veriyor-

du. ‹çimden “böyle bir ailede ol-

mak benim için mükâfatlar›n en

güzelidir.” diye düflünüyordum.

Day› bir ara aya¤a kalkt›, bende hemen aya¤a kalkt›m. Bunufark etti¤inde tekrar oturdu. Süre-ci konufluyor, düflüncelerimizi al›-yordu. Tekrar aya¤a kalk›nca benyine ard›ndan aya¤a kalkt›m. Ba-na oturmam› iflaret etti. “BBaaflflkkaa--nn››mm sen oturmadan ben otur-mam” dememle birlikte öfkeli birses tonuyla hiç unutmayaca¤›mbir ders verdi o gün. Dedi ki: “Benbaflkan de¤ilim, baflkanl›k, yar›baflkanl›k burjuvazinin kültürü-dür. BBeenn ssiizziinn yyoollddaaflfl››nn››zz››mm.. Sizsendikac›lardaki bu kültür bizimkültürümüz de¤ildir. Birbirinizlead›n›zla hitap edece¤inize herkesbirbirine baflkan diyor. Bize ait ol-mayan bu kültürden hemen ar›n-mal›s›n›z. S›n›f önderi, halk önderiolan insanlar›n böyle bir zaaf›niçinde olmalar› kabul edilemez.Mevcut unvan›n›za yasalar, bafl-kan diye dayatabilir. Ancak bizleranti-demokratik yasalar›n dayat-mas›na de¤il halk gerçe¤imizle vesosyalist kültürümüzle hareket et-meliyiz...”

Day›m›z›n, önderimizin a¤z›n-dan ç›kan her söz beynimde kur-flun etkisi b›rak›yordu. Böyle birzaaf›n içinde nas›l olabildik, burju-va kültürüne nas›l adapte olduk?

‘Her fleyimizi do¤rular üzerine oturtmal›y›z.’

Yoldafllar›Anlat›yor:

BBaaflflkkaannll››kk,, yyaarr›› bbaaflflkkaannll››kkbbuurrjjuuvvaazziinniinn kküüllttüürrüüddüürr.. BBeenn

ssiizziinn yyoollddaaflfl››nn››zz››mm..””

BBiirrbbiirriimmiizziinn eekkssiikklliikklleerriinniiyyaannll››flflll››kkllaarr››nn›› eelleeflflttiirrmmeezz iisseekk,,

eekkssiikk vvee yyaannll››flflll››kkllaarr››mm››zz›› ggöörr--mmeezzddeenn ggeelliirr iisseekk bbiirrbbiirriimmiizzee iiyyii--lliikk ddee¤¤iill kkööttüüllüükk yyaappmm››flfl oolluurruuzz..””

DDeevvrriimmii hheerr aann iiççiinniizzddee yyaaflflaa--mmaall››ss››nn››zz...... hheerr flfleeyy bbeeyynniinniizzddee

bbaaflflllaarr vvee bbeeyynniinniizzddee bbiitteerr..””

Say›:2

12Ekim2008

22

Birbirimize baflkan diye diye baz›arkadafllar›m›z›n ad›n› bile unut-mufltuk. Hiç ama hiç fark etmedi-¤imiz ve hatta do¤ru olarak gör-dü¤ümüz bu zaaf›m›z› önderimizbize gösteriyordu. Nas›l da utan-m›flt›m, ancak bir o kadar da mut-lu olmufltum. Ani bir hareketleDay›’n›n ellerinden tuttum. Beniayd›nlatan elefltirilerinden dolay›teflekkür ettim.

Day› “bana teflekkür et-men bir incelik. Ancakbizler, birbirimizin ek-sikliklerini yanl›fll›kla-r›n› elefltirmez isek,eksik ve yanl›fll›kla-r›m›z› görmezden ge-lir isek birbirimizeiyilik de¤il kötülükyapm›fl oluruz. Bafl-ka türlü dost olama-y›z, aile olamay›z. Herfleyimizi do¤rular üze-rine oturtmal›y›z.” söz-leriyle cevaplad› teflekkü-rümü.

Daha sonra ülke sorun-lar› ve di¤er ideolojilerle olan ilifl-kilerimiz üzerine sohbet ettik. Gazidireniflinden örnek verdi. Arka-dafllar›m›z›n orada yaratt›¤› kahra-manl›klardan ve cüretten uzunuzun söz etti. Beynime kaz›d›¤›konulardan biridir. Ve hiç unuta-mad›¤›m, özellikle ›srarla flu sözle-ri tekrar tekrar söyledi: “Devrimiher zaman çok yak›n›n›zda hattaensenizde bir nefes gibi hissede-ceksiniz. Gazi olaylar› ülkemizdebüyük bir olay yaratm›flt›r. Bu ha-reketlerden ç›karaca¤›m›z çokdersler olmal›. Bak›n protesto ey-lemleri birkaç il ile s›n›rl› kalma-sayd› e¤er, bu çat›flmalar› bizler25-30 ile tafl›yabilseydik devrimmücadelesini ve örgütlenmesinidaha ileriye tafl›yabilirdik. Ülke-miz bu tür olaylar›n her an yafla-naca¤› bir ülkedir. Bu gerçekler-den hareketle ddeevvrriimmii hheerr aann iiççii--nniizzddee yyaaflflaammaall››ss››nn››zz ve yaflatma-l›s›n›z. ‹nsan beyni dünyan›n engeliflmifl bilgisayar›ndan daha do-nan›ml›d›r. Beyninizden neyi ister-seniz size vermeye haz›rd›r. Korkuisterseniz korku verir, cesaret ister-

seniz cesaret verir. Onur, ahlak, er-dem ne isterseniz vermeye haz›r-d›r. fiunu hiç unutmamal›s›n›z,her fley beyninizde bafllar ve bey-ninizde biter.”

Day›m›z, önderimiz tam birderya gibidir. Beni elefltirdiktensonra karfl›s›na al›p bir a¤abey, bir

baba flefkati ilegöz le r ime

b a k › pg ü -

lümsemesi, her fleyi anlad›¤›m›hissedene kadar tekrar tekrar an-latmas›, yaflam›m boyunca unuta-mayaca¤›m duygulard›r.

Onun ölümüne asla inanma-m›flt›m. Katafalk›n bafl›nda nöbettutarken sürekli ona bak›yordum;o sade, o temiz, o gülümseyen yü-zünden hiç bir fley kaybetmemiflti,bir baba flefkati ile bize bak›p gü-lümsüyordu. Kulaklar›mda halaonun sesi yank›lan›yor.

Day›m›z, önderimiz sen bir der-yas›n, bizim fenerimizsin hep amahep öyle kalacaks›n. Gönlümüzdeyüre¤imizde hiç ölmeden yaflaya-caks›n. Elimizde bayrak dilimizdefliars›n. Senin özlemlerini ö¤renci-lerin olarak bizler gerçeklefltirece-¤iz. Senin sesinle, senin nefesinleve senin ›fl›¤›nla halk›m›za ba¤›m-s›z ve sosyalist bir ülke arma¤anedece¤iz. Seninle onurluyuz, se-ninle gururluyuz.

Faflizm; bbiliyorum ttek ssuçlu vvar, ooda ssensin. ÇÇektirmedi¤in aac›, yyapmad›-¤›n iiflkence öödetmedi¤in bbedel kkalmad›.

Bunca eerken, bbunca zzamans›z, dday›m›z uumu-dumuzun ssonsuzlu¤una kkar›flm›flsa, ttek ssuçlusu ssensin. BBununiçin öödeyece¤in bbedel dde bbüyük oolacak. KKork bbiz’den! ÇÇünkügörülecek hhesab›m›z! VVe bbilesin ttarihin ççöplü¤üne kkar›fl›p yyokolmadan, hhaketi¤in yyere ggömülmeden kkapanmaz bbu hhesap!Bitmez bbu kkin, bbu ööfke. KKorksun eemperyalizm dde! ÖÖfke vve aac›da¤›n›n yyücesinde aatefller yakt›k! OO ggüne ddek, kk›z›l bbayraklarnehrinin DDay›’m›z›n öönünden mmuzaffer geçifline ddek dde ssön-meyecek oo aatefl...

Bak dda¤ ddoruklar›na, ggecekondu ssokaklar›na, flflehrin mmeydan-lar›na... iyi bbak! HHer gördü¤ün bbirer Day›’m›zd›r flimdi bbile-sin! OOndan bbüyük oolacak hhesaplaflmam›z! LLatin hhalklar›n›ndedi¤i ggibi, “gidenler an›lar›n› vve ddeneyimlerini bbirlikte ggötür-mezler onlar› ssonr akilere ddevrederler” ‹yi bbak, DDay›’y› ggöre-ceksin hher köfle bafl›nda! HHer zamanki bbilgeli¤iyle...

Dün nnas›l, öö¤retmenimiz, bbafl kkomutan›m›z, sesimiz, ssolu¤u-muz, aatt›¤›m›z aad›m›m›z, ttutan kkolumuz, ggören ggözümüz ool-muflsa bbugün dde ööyle oolacak. DDirencimiz, uumudumuz, bbilinci-miz, düflmana kkinimiz oolmaya ddevam eedecek! DDün bbize vvehalklar›m›za nnas›l kkurtulufl yyolunu ggösterip öönderlik eettiyseöyle öönderlik eetmeye ddevam eedecek.

Dün ooldu¤u ggibi bbugün dde oonun yyaratt›¤› dde¤erlerle, kkavgay›büyütece¤iz. ÇÇünkü, ggerçekte bbiz hhiç aayr›lmayaca¤›z. HHer za-man vve ddaima DDay›’m›z›n rrehberli¤inde “do¤ru ggördü¤ümüzbu yyolda ssonuna kkadar yür üyece¤iz”!

Her yerde ve daima

Day›’m›z›nrehberli¤inde

Say›:2

12Ekim

2008

23

YÜRÜYÜŞ

Bir gecekondudan, bir kitab›nsayfalar›ndan ya da sokaklar›ncaddelerle kesiflti¤i yerlerden bafl›-m›z› kald›r›p etraf›m›za, dünyayabakt›¤›m›zda g›pta etti¤imiz fleylervard›r. Bilimdeki geliflmelerden tu-tun da bir halk›n yürüttü¤ü müca-delenin kazand›¤› zaferlere kadar...

Bununla birlikte kendimiziflansl› sayd›¤›m›z fleyler de vard›r;ki onlar sayesinde er ya da geçg›pta eti¤imiz her fleye kavuflaca-¤›m›za inan›r ve gururla bakar›zdünyaya. “Bekle bizi, yürüyoruz,biz de gelece¤iz, bilinmezliklerinikeflfedip s›n›rlar›n› zorlayaca¤›z”deriz inançla... Önceleri belli belir-siz bir his fleklinde ortaya ç›kangurur ve inanç kayna¤›, zamanlaete kemi¤e bürünür ve ad›n› koya-r›z; önderliktir bu.

Yar›lan kuflatmalarda, engelle-rin afl›lmas›nda, sa¤a sola yalpa-lamayan ideolojik çizgide, sessizli-¤in ortas›nda yükselen bayraktavarl›¤›n› hissederiz. Bilir ve inan›r›zki, bulundu¤umuz noktadan hede-fimize uzanan bir zafer köprüsükurulacakt›r, yar› yolda kal›nma-yacakt›r, baflka halklar›n ac› tec-rübeleri tekrar edilmeyecektir. Boflbir inanç de¤ildir bizi yürüten. Ya-flad›klar›m›z›n güvene, güvenininanca dönüflmesidir; ve inanç za-ferin harc›d›r.

Önderi yaratan halkt›r, halk›nmücadelesidir. Bu yüzden her ikisiet ve t›rnak gibidir, birbirinden ay-r›lmazlar. Ama bu tarihi birli¤i boz-mak ister egemenler. Yalan en bü-yük silahlar› olur. Gazeteler, tele-vizyonlar ise yalan›n kürsüsü...

Bizse gerçe¤in ve bilimin gü-cüyle kufland›¤›m›z oranda güçlü-yüzdür. Yalan kürsüsünden kuru-lan cümlelere ihtiyatla yaklafl›r›zbu yüzden. Defalarca örgütümüzeve önderli¤imize yönelik spekü-lasyonlar gerçekmifl gibi sunul-

mufl, olma-yacak ifller-le isimleri-miz yanya-na kullan›l-m›flt›r. Da-y›’n›n yafla-m›n› kaybetti¤i-ne dair haberlerin ise haddi hesab›yoktur. 12 A¤ustos günü yine böy-le bir haberi duydu¤umuzda, ihti-yat› elden b›rakmad›k. Ö¤le ha-berlerini izleyen arkadafl›m›z ha-berin içeri¤ini anlat›nca, yeni birpsikolojik savafl haberi diye dü-flündük. Kuflkusuz önderler de do-¤an›n kanunlar›ndan muaf de¤il-dir. Bunu biliyorduk, her canl› içingeçerli olan do¤a kanunlar› Day›-m›z için de geçerliydi. Ama bunungerçek olmas› için henüz erken ol-du¤unu düflünüyorduk. Hatta yafl›üzerine sohbet ettik, 55-60 aras›olsa gerekti. 12 Eylül zindanlar›n-da, Ölüm Oruçlar›’nda, sürgündegeçen y›llar› düflünsek de ölümleonu yanyana getiremedik...

Günlük yaflam program›m›zdevam ediyordu. Yürüyüfl’ü topluokuduk ö¤leden sonra. Bir yandanda “Üreterek Direnenler” sergisiiçin elifli yap›yorduk. Ve akflamhaberleri bafllad›. Önce geçmiflte-kilere benzer bir haberdi izledi¤i-miz. Ama sonra avukat›n›, ailesiniekranda görüp, onlar›n a¤z›ndanduyunca haberin gerçek oldu¤unuanlad›k. Ve o saatten sonra adetaekrana kilitlendik. Haberden ha-bere, kanaldan kanala geçerekdaha fazla ayr›nt› yakalamaya ça-l›flt›k. Kameran›n anl›k bir hareke-tiyle d›flar›daki bizleri gördük. On-lar›n gözlerinde kendi duygular›-m›z› okuduk. Haber netti, böylesibir durumda bile yalanlar s›rala-maktan medet umanlar vard›.Do¤rusu flu ki, bizi o anda haberingerçek boyutu ilgilendiriyordu, o

art›k yoktu; ad›n› hayk›r›rken, solyumruklar›m›z› havaya kald›rd›¤›-m›z, varl›¤›yla kendimizi flansl›hissetti¤imiz Day›m›z... Son nefe-sini vermiflti yurdundan uzakta.Ama iflte onun eme¤i, yaratt›klar›,idealleri vard› bizde ve her yerde.Bu inançla gecenin karanl›¤›ndaonun ölümsüzlü¤ünü hayk›rd›kdünyaya, eme¤inin oldu¤u her fle-yin yaflad›¤›n› ilan ettik.

Ertesi güne, “Hakl›y›z Kazana-ca¤›z”la bafllad›k. Ki dilimizde slo-gan olan, dilimizde marfla dönü-flen onun sözüydü.

Sabahtan haz›rl›klara bafllad›k.Defterlerden, kitaplardan fliirler,belleklerimizden yürüyüflün yineonun rehberli¤inde sürece¤ini hay-k›ran marfllar seçtik. Haz›rl›klarsessiz bir koflturmaca içinde sürü-yordu. Yüreklerimizde f›rt›nalar ko-puyor, yeniden yeniden duydu¤u-muz haberin gerçekli¤ini soruyor-duk kendimize. Evet gerçekti, ka-bul etmesi kolay olmasa da.

Ölüm ve yaflam iç içeydi ve bu-nu en iyi bizler biliyorduk. O günkügazetelerde 11 A¤ustos’un 10 y›l-l›k bir savafl›n son noktas› oldu¤u-nu okuyup iradi bir sürecin iflledi-¤ini, önderimizin son günlerine ka-dar görevinin bafl›nda oldu¤unuö¤rendik.

Ö¤leden sonra sayg› durufluylabafllayan anma program›m›zmarfllar›m›zla, fliirlerimizle devametti. Cenaze nereye defnedilecek,ülkeye giriflinde sorun ç›karacak-lar m› merak ediyor, her fleyin onayarafl›r olaca¤›na güveniyorduk.“Ölümü dahil herfleyi planlad›” de-

EEnn kk››yymmeettlliihhaazziinneemmiizz

EEnn kk››yymmeettlliihhaazziinneemmiizz

Say›:2

12Ekim2008

24

YÜRÜYÜŞ

niyordu aç›klamada. Her ihtimalindüflünüldü¤ü apaç›kt› iflte, yine demerak etmekten kendimizi alam›-yorduk. O gün de hayk›rd›k Day›-m›z’›n ölümsüzlü¤ünü, defnedile-ce¤i güne kadar ve elbette sonsu-za kadar da hayk›racakt›k.

Perflembe gününün gazetelerin-de cenazenin uçakla gelece¤iniokuduk. Öyleyse cenaze töreni ge-cikmezdi ki, çok geçmeden cumagünü defnedilece¤ini ö¤rendik. Bizde ayn› saatlerde burada tören dü-zenlemeye karar verdik. Dostlar›davet ettik. Okuyaca¤›m›z fliiri,söyleyece¤imiz marfl› seçme ko-nusunda baflka bir zorluk da var-d›. fiiirler vard› duygulu ve içten,marfllar vard› coflkulu, ama yet-miyordu o anki duygular›m›z› an-latmaya. Bu an, yeni türküler, ye-ni fliirler, yeni marfllar istiyordu. Otürküleri, o fliirleri çok bekleme-yecektik.

Yurtd›fl›ndaki anma töreni, ha-vaalan›ndaki karfl›lama, cenazearac›n›n Gazi Mahallesi’ne do¤ruyol al›fl›, Gazi’deki karfl›lama, ce-mevinde tutulan nöbet... Sankiher an›nda ordaym›fl›z gibi. Niha-yet önderimiz vatan›yla buluflu-yor, u¤runa y›llarca mücadele et-ti¤i halk›n›n içinde flimdi. Baflkatürlü düfllemifltik halbuki, devrimmeydan›nda karfl›layacakt›k onu,o bize seslenecekti. Söz veriyoruzbir kez daha; ““oo ggüünnüü ggeettiirreeccee--¤¤iizz!!””

Havaland›rmada yapaca¤›m›ztören için, gereksiz herfleyi kald›-r›p çiçeklerin aras›na bir masayerlefltiriyoruz. Masada onun ka-rakalem bir çizimi var ve hemenyan›nda ayn› boyutlarda Mahir’inportresi ve alt›nda önderimizinSabo’yla çekilmifl foto¤raf›. He-nüz sabah›n erken saatleri, sar-mafl›¤›n koyu pembe çiçekleridirili¤ini koruyor, o çiçeklerlesüslüyoruz foto¤raflar›n etraf›n›.Rüzgar esiyor bir yandan yerlefl-tirdi¤imiz her fleyi yerinden et-mek istercesine. Ama biz dahainatç›y›z, ne rüzgarlar, ne f›rt›na-lar gördük.

Saat 11’e geldi¤inde yoldafl›-m›z sayg› durufluna davet ediyorbizi; ayaktay›z yumruklar›m›z s›-

k›l›. And içiyoruz içimizden, an›s›-n› devrime tafl›yaca¤›z.

Metin okunuyor sonra:

“... Ve bizler ne kadar k›ymetlibir hazineye sahip oldu¤umuzubiliyoruz. Bu duygularla onun aç-t›¤› yoldan, onun iflaret etti¤i yön-de, onun mücadelelerini rehberedinerek her güçlü¤ü yenece¤imi-ze, devrim yürüyüflümüzü zaferetafl›yaca¤›m›za söz veriyoruz...”

Cümleler s›ralan›rken, onu ön-

derlefltiren süreçler canlan›yor gö-zümüzde. Bildi¤imiz ve bilmedi¤i-miz ayr›nt›lar›yla devrim için vedevrim içinde geçen 38 y›l... Oku-nan cümleler duygular›m›za tercü-man oluyor:

“O onur ve gurur kayna¤›m›z,rehberimiz, öncümüz olmaya de-vam ediyor..”

“Bu yüzden a¤›tlar yakm›yor,gözyafl› dökmüyoruz... çünkü on-dan bize kalan büyük bir miras

var. Önderleri yaratan direngenve umutlu bir halk›m›z var.. Par-timiz, Cephemiz var. Cüret ve id-diam›z var, devrim yürüyüflü-müzü zafere tafl›yacak yoldaflla-r›m›z var... ve elbette her daimyan›m›zda hissedece¤imiz önde-rimiz Day›m›z var...”

Metin bitiyor,marfllar bafll›yor.

“Reber” diyo-ruz, “SelamOlsun” diyo-ruz. Yan ha-valand›rma-dan bir fliiryükse l i yo r :

““AAkk››nn vvaarraakk››nn......””

Bir baflkas›ndanKürtçe ezgiler yay›l›yor ““EEyy flflee--hhiidd”” sözlerinin anlam›n› bilmesede hepimizi derinden etkiliyorezgi.

Gazi’de cenaze töreninin bafl-layaca¤› vakit gelirken, havalan-d›rmadaki törenimizi bitiriyoruz.K›rm›z› bayraklar›n dalgaland›¤›Gazi sokaklar›na gururla bak›yo-ruz, cenazeyi ‹stanbul’un gece-kondular›ndan, Anadolu’nunfarkl› illerinden gelen halk›m›zayoldafllar›m›za gururla bak›yo-ruz. Orada genç yafll›, kad›n, er-kek, iflçi, memur, iflsiz, ev kad›-n›, ö¤renci, ç›rak, her yafltan,meslekten halk var; önderli¤inisonsuzlu¤a u¤urluyorlar.

Önderler kolay ç›km›yor vebizler ne kadar k›ymetli bir hazi-neye sahip oldu¤umuzu biliyo-ruz. Bu hazinenin k›ymetini bi-lece¤iz. Ve sözümüz odur ki,onun rehberli¤inde zafere yürü-yece¤iz...

HEPS‹N‹N TTOPLAMI...Bak›fllar›n iiflaret eediyor,Da¤lar›n aard›ndaki mmüjdeyi;Kadim zzamanlar›n

cümle iisyanc›lar›n›nK›v›lc›mlar›n› yyüklenmifl ggözlerin

Seni aanlatmak ggörevdirMaiflet dderdinden bbafl›n›

kald›ramay›p Umars›zl›¤a ddüflenlereUmar bizde ddiyebilmekAldat›lm›fl mmilyonlara...

Üreten, yyaratan nnas›rl› eellerinYorgun oomuzlar›n ssahiplerini‹syan oordular›na ççevirmekHer babayi¤idin hharc› dde¤il

Fark›nday›zBizim hharc›m›z oolmak zzorundaYoksa ssürüp ggidecekBu aac›lar kahpelikler saltanat›.

Uzun oolsa dda yyolumuzHep oonurla yyürünecek bbiliyoruz..Ald›¤›m›z hher nefesteHalayda, bbarda

horonda, zeybekteDo¤umda, ddü¤ünde, öölümdeYaflam›n ttam oortas›ndaSallad›¤›m›z aal mmendil oolacaks›n

Ac›lar›m›z yyollu¤umuzMiras›n uumudumuzdurHepsinin ttoplam› oolanSeni ççok sseviyoruz...

KK››rr››kkllaarr 11 NNoo’’lluu FF TTiippiiÖÖzzggüürr TTuuttssaakkllaarr

Say›:2

12Ekim

2008

25

YÜRÜYÜŞ

“Hiçbir zaman Marksizmi öner-meyen, ama t›pk› Kautsky ve ta-k›m› gibi emperyalizmin çeliflkile-rindeki derinli¤i ve meydana gel-mesine neden oldu¤u devrimcibunal›m›n kaç›n›lmaz niteli¤iniörtmeye çal›flan pasifizm ve ‘de-mokratizm’ ak›mlar›na... karfl› sa-vafl›m, burjuvazi taraf›ndan alda-t›lm›fl milyonlarca insan› ondankopararak kendine ba¤lamas› ge-reken proletaryan›n partisi içinzorunludur.” (Lenin, Emperya-lizm)

Her s›n›f ve katman, olgularave geliflmelere kendi s›n›f pence-resinden bakar. ABD’de bafllay›pgiderek etkisi yay›lan krize iliflkinyorum ve de¤erlendirmeler de bufarkl›l›¤› yans›t›yor do¤al olarak.

Lenin’in dedi¤i gibi, bizim ba-k›fl aç›m›zdan önemli olan, krizinortaya ç›kard›¤› emperyalizminçeliflkilerindeki derinlik ve bununemekçiler, devrimciler aç›s›ndantafl›d›¤› di¤er devrimci anlamlar-d›r.

Kuflkusuz ki, tüm emperyalistdünyay› etkilemekte olan kriz,son derece önemli bir olgudur.Ancak burada önemli olan, burju-va ekonomistlerin veya küçük-burjuva ayd›nlar›n bir ço¤ununyapt›¤› gibi, kah borsa üzerine,kah sistemin “gelece¤i” üzerinespekülatif yorumlar yapmak veya“burjuvazi Marks’› keflfediyor!”diye adeta magazinsel yorumlarlau¤raflmak de¤il; bunlar›n yerine,bu krizin gösterdi¤i çok daha te-mel olgular üzerinde durmakt›r.

Kriz, emperyalizmi, emperya-list sistemi, bizim gibi ülkelerinba¤›ml›l›¤›n› anlamak ve somut

olarak göstermekiçin, bundan ç›k›flyolunu ortaya koy-

mak için bir vesiledir.

Yürüyüfl’ün son iki say›s›ndaABD’de bafllay›p yay›lan krizinfaturas›n›n her halükarda emekçi-lere yüklenmek isteyece¤ine dik-kat çekmifltik. Kuflku yok ki,emekçiler aç›s›ndan sorun sadecekrizin faturas›n›n yüklenmesi dede¤ildir; çünkü faturan›n yüklen-mek istenmesi, beraberinde bas-k›lar› da getirecektir. Krizin fatu-ras›n› emekçilere yükleyebilmek,yeni bask›lar, yasaklar, sindirmepolitikalar› olmaks›z›n mümkünde¤ildir.

Bugünlerde çokça söz edilen1929 bunal›m›ndan bu yana, em-peryalizmin sürekli bunal›m›n t›r-mand›¤› her dönemde böyle ol-mufltur. Bu bunal›m dönemlerindehaklar, özgürlükler ask›ya al›nm›fl,grevler yasaklanm›flt›r. Elbettebask›n›n yasaklar›n boyutlar›n›nnereye kadar varabilece¤i de hemkrizin boyutlar›na, süresine, hemde s›n›flar mücadelesindeki güçdengelerine ba¤l›d›r.

““PPiiyyaassaa ttaannrr››ss››””nn››nn tteekkrraarr tteekkrraarr iiffllaass››

Hemen her kriz döneminde ol-du¤u gibi, bu kez de burjuvazi, ilkdarbesini, borsalarda de¤il, ide-olojik planda yemifltir. Bugünler-de burjuva tezlerini, kapitalizmeyönelik güzellemelerini eskisi gibicüretle tekrarlayabilecekleri birortam yok.

Hani ““sseerrbbeesstt ppiiyyaassaa nnee eeyylleerr--ssee ggüüzzeell eeyylleerr””di? Hani serbestpiyasa sorunlar› kendisi çözerdi?..Ony›llard›r bunu ileri sürüyor bur-juvazi. “Piyasa”n›n en iyi düzenle-

yici, en kesin sorun çözücü oldu-¤unu iddia ediyor. Piyasa, adeta“tanr›” gibiydi, ona karfl› ç›k›la-mazd›, o ne yaparsa iyi yapar, neyaparsa hikmetinden sual olun-mazd›... Bu tezlerin amac› kuflku-suz, kapitalistlerin sömürü meka-nizmas›n› ve mevcut adaletsizlik-leri meflrulaflt›rmakt›r. Fakat flim-di kriz bu tezleri yalanl›yor...

Yüzy›l›n bafl›nda, tekelleflmeçok daha aç›k bir flekilde yaflan›r-ken, burjuva ideologlar, tteekkeelllleerriinnhheerrflfleeyyii ddüüzzeennlleeyyeeccee¤¤iinnii,, sorunla-r› çözece¤ini ileri sürüyorlard› vedaha o zaman Lenin onlara iliflkinflu de¤erlendirmeyi yap›yordu:“Kartellerin, bunal›mlar› ortadankald›raca¤› fikrine gelince, bu,kapitalizmin kusurlar›n› her nepahas›na olursa olsun örtmekiçin didinen burjuva iktisatç›lar›-n›n uydurduklar› bir masald›r.Tersine, belirli sanayi kollar›ndayarat›lm›fl tekel, kapitalist üreti-min bütününde zaten var olankar›fl›kl›¤› daha da ço¤altmakta,a¤›rlaflt›rmaktad›r.”

Tekel’in kapitalizmde varolankar›fl›kl›¤› daha da ço¤altmas› ol-gusu, “piyasa” için de geçerli. Pi-yasa, kapitalizmin anarflik yap›s›-n› dengelememifl, tersine derin-lefltirmifltir. 10-15 y›lda bir dahaboyutlu krizlerin yaflanmas› bu-nun en bariz göstergesidir. 1974krizi, 1980’lerin bafllar›nda yafla-n›n krizlerin üzerinden henüz çokfazla zaman geçmifl de¤ildir.

Burjuvazi, 1974’teki krizi ““PPeett--rrooll bbuunnaall››mm››””, sonrakini ““bboorrssaakkrriizzii””,, bugünküne ““MMoorrttggaaggee kkrrii--zzii”” gibi adlar vererek, krizi dö-nemsel ve sadece belli olgularaba¤l› krizler olarak göstermeyeçal›fl›r. Bu son krizde de ABD yö-netiminin veya batan büyük te-

Kriz ve

KKaappiittaalliizzmmiinn

YYaallaannllaarr››

Say›:2

12Ekim2008

26

“Krize iliflkin tüm gerçekleri ortaya koyabilecekolan da yaln›zca ekonomiye Marksist-Leninist

aç›dan bakanlard›r. Bunun d›fl›ndakilerin söyleye-cekleri, do¤rular› içerse de sonuçta eksiktir.”

kellerin yöneticilerinin suçlanma-s› da, krizin özünü gözden kaç›r-ma manevralar›n›n farkl› biçimle-ridir.

Stalin, emperyalizmin bu kriz-lerini flu benzetmeyle tasvir eder;kapitalizm hep yataktad›r, dönemdönem de komaya girmektedir...Mevcut krizin bir komaya dönü-flüp dönüflmeyece¤ini önümüzde-ki süreçte görece¤iz; fakat her ha-lükarda mevcut kriz, ne salt Mort-gage sistemiyle, ne salt yönetimsorunuyla ilgili olmay›p, emper-yalizmin sürekli krizinin sonucuve bir parças›d›r. Marksist-Leni-nistler, krize bu aç›dan bakmal›-d›rlar.

“Onlar san›yorlard› ki savafl,bunal›mlar›n›n tek ilac›d›r ve onukökten çözecektir. Oysa II. Payla-fl›m Savafl›, emperyalizm için k›sabir soluklanma olana¤› yarat-maktan, krizine geçici bir çözümolmaktan baflka bir ifle yarama-m›flt›. ... Zira, kapitalizmi ölümemahkum eden tüm yasalar iflli-yor, kendi sonunun habercisiolan çeliflkiler, daha da keskinle-flerek varl›¤›n› sürdürüyordu.”

Yukar›daki de¤erlendirme, 2.emperyalistler aras› paylafl›m sa-vafl› sonras›na iliflkin olarak Hak-l›y›z Kazanaca¤›z’da yap›lm›flt›.fiimdi yukar›daki sat›rlar› flöyledevam ettirebiliriz:

San›yorlard› ki, emperyalizm,karfl›s›ndaki en büyük siyasi-eko-nomik-askeri güçten yani ssoossyyaa--lliisstt ssiisstteemmddeenn kurtulunca, sankibunal›mlar›ndan da kurtulabile-cekti.

Sosyalist sistemin y›k›lmas›ylaortaya ç›kan genifl pazar, emper-yalizm için gerçekten de büyükbir nefes alma imkan› idi. Fakat,bu yeni pazarlar da emperyaliz-min krizini aflmas›n› sa¤layamad›.

Nitekim 1990’l›, 2000’li y›llarboyunca da tüm göstergelerABD’deki ekonomik krizin gide-rek artt›¤›n› gösteriyordu.ABD’nin Afganistan ve Irak iflga-liyle, onlarca ülkeyi hedef tahtas›-na koyan pervas›z sald›rganl›¤›,keza, kendi s›n›rlar› içinde de ala-bildi¤ine boyutlu ekonomik hakgasplar›na yönelmesi de bir ya-n›yla onun ekonomik sorunlar›n›nbüyüklü¤ünün ifadesiydi.

Fakat sorunun özü fluydu ki;emperyalizmde kriz yap›sald›, ka-rakteristikti; bu yüzden yeni pa-zarlar, sorunu ortadan kald›rmazancak geliflimini, seyrini etkileye-bilirdi. Nitekim böyle olmufltur.ABD çok çeflitli biçimlerde kriziertelemifl, geciktirmifltir. Hatta enson bu sene bafl›nda Bush yöneti-mi taraf›ndan piyasaya “tüketimiart›rmak” üzere taze para sürül-müfl, ancak o da bugünkü sonucuengelleyememifltir.

Kriz süreklidir ve yap›sald›r.Kesin olan budur. Böyle oldu¤uiçin de geçici baz› çarelerle geçicirahatlamalar sa¤lanabilir sistemaç›s›ndan ama çözüm buluna-maz. Emperyalizm bir dönem,ekonomist KEYNES’in teorilerininkrize çare olabilece¤ini düflün-müfltü. Birçok ülkede Keynesçimodeller uyguland›. Sonra, onunmodeli terkedildi, FR‹EDMAN’›n“Monetarist politikalar›” konuldu.Ama onun da çözüm olmad›¤›n›ngörülmesi için küçük çapl› bir krizyetti. Bugün de devlet müdahale-si iyi mi, Keynes’e yeniden mi dö-nülsün diye tart›fl›yorlar. Varacak-lar› yer, yine çözümsüzlüktür.

Mevcut kriz, kapitalizme ide-olojik anlamda darbeler indirme-

KKrriizzii kküüççüülltteennlleerr ddee vvaarr!!Burjuva ideologlar›n ve ekonomistlerin bir kesimi de sistemin zeva-

hirini kurtarmak için krizi önemsizlefltirmeye, küçük göstermeye çal›-fl›yor. Krizin büyüklü¤ünü anlamak için baz› rakamlara bakmak yeter-lidir:

‹flas eden LLeehhmmaann BBoorrtthheerrss adl› flirket, dünyan›n 3355.. bbüüyyüükk tekeliy-di. Beraberinde buna yak›n büyüklükte baflka finans kurumlar› da iflasetti veya devletlefltirildi.. ‹flaslar, “tarihin en büyük banka iflas›” olarakda nitelendirildi hat›rlanaca¤› üzere.

Tekeller demek, emperyalist sistem demektir. Tekelleflme, halen sü-ren bir olgudur; 1990’lar, 2000’ler boyunca “flirket evlilikleri” diye ad-land›r›lan yöntemle tekelleflme devam etti.

1995-96’da tekelleflme önceki dönemlere göre ABD’de yüzde 33,‹ngiltere’de yüzde 558, Fransa’da yüzde 540, Japonya’da yüzde 1436,Hollanda’da yüzde 700... art›fl göstermiflti. Dolay›s›yla her sektör, gide-rek daha az tekelin denetimine geçmifl durumdad›r. Mesela, beyaz efl-ya üreticili¤inde tekelleflme rakam› flöyle seyrediyor: 1974’de dünyaüzerinde beyaz eflya üreticisi 110022 tteekkeellccii eemmppeerryyaalliisstt flfliirrkkeett varken busay› 1995’de 48’e, 1998’de ise 24’e düflüyor..

Bugünkü kriz, bilindi¤i gibi a¤›rl›kl› olarak finans sektöründe ortayaç›kt›. Tekelleflme orada da son derece belirgin bir unsurdur.

Newyork, Londra ve Tokyo borsalar›, tüm dünya piyasas›na hakimborsalard›r; ABD, Japonya, Avrupa Borsalar›’n›n toplam de¤eri ddüünnyyaa--ddaakkii bbüüttüünn hhiissssee sseenneettlleerrii ppiiyyaassaallaarr››nn››nn ttooppllaamm ddee¤¤eerriinniinn yyüüzzddee8844’’üünnüü oluflturmaktad›r...

Batan flirketin büyüklü¤ünü ortaya koymak için flu örne¤i hat›rlata-biliriz: “AOL-Time Warner adl› emperyalist tekelin “ekonomik de¤eri”,Türkiye, Macaristan, Ukrayna, Çek Cumhuriyeti, Yeni Zelanda, Peru vePakistan gibi, hiç de küçük say›lamayacak ülkelerin gayri safi millihas›lalar›n›n toplam›ndan büyüktür.”

Bir baflka rakam: 200 emperyalist tekel, dünya gayri safi milli has›-las›n›n yyüüzzddee 3311,,22’’ssiinnii gerçeklefltiriyor. Tekelleflme emperyalist siste-min bir gerçe¤idir ve söyle bir sistemde, en büyük tekelleri etkileyen birkriz küçük gösterilemeyece¤i gibi, sistemden ba¤›ms›z nedenlere ba¤-lanamaz,

Say›:2

12Ekim

2008

27

YÜRÜYÜŞ

miz için daha uygun koflullar su-nuyor elbette. Fakat unutulmas›nki, kriz biraz hafifler hafiflemez,ortal›¤› yine ayn› “piyasa” masal-lar›, “serbest rekabetin faziletleri”üzerine güzellemeler kaplayacak-t›r; Çünkü bu masal› anlatmayadevam etmek, burjuva ideolojisi-nin varl›k flart›d›r.

““MMaarrkkss’’››nn kkeeflflffii”” ddiiyyee bbiirr flfleeyy yyookkBugünlerde Marks’tan çok söz

edilmeye baflland›. “Marks hak-l›ym›fl” sözü duyuluyor sömürü-cülerin cephelerinden. Burjuvabas›n bile, ekonomik krizle ilgiliröportajlar yapmak için ““MMaarrkk--ssiisstt!!”” profesörlerin kap›s›n› çal-maya bafllad›. O kadar ki, Angli-kan Kilisesi bile “Karl Marx hak-l›ym›fl. Kapitalist sistem insanl›¤›bu hale getirdi” diye aç›klamayap›yor.

Bunlar elmette son derece ilgiçekici geliflmelerdir ama flu sorudaha önemlidir: Neden ““MMaarrkksshhaakkll››yymm››flfl”” deniyor da, ““MMaarrkkssvvee LLeenniinn hhaakkll››yymm››flfl”” denmiyor?

Bu sorunun cevab›, bizi, burju-vazinin “Marks’› güncellefltirme-si”ndeki tuzaklara ve yönlendir-melere düflmekten koruyacakt›r.

Bir sistem olarak emperyaliz-min tahlili, Marks’ta de¤il, Le-nin’de çok daha etrafl›d›r. Kapita-lizmin kaç›n›lmaz bunal›mlar›n›nözellikle tekelleflme (yani emper-yalizm) aflamas›nda kazand›¤› ni-telikleri çok somut olarak Leninortaya koyar.

Ama Marksist ekonomistleriekranlara ç›karanlar, Marksist-Le-ninistleri ç›karmazlar. BuradaMarks, medyatik bir unsur olarakkullan›lmak istenmektedir sade-ce. De¤ilse, kkiimmsseenniinn MMaarrkkss’’›› yyee--nnii kkeeflflffeettttii¤¤ii yyookk!!

Burjuvazi elbette Marks’tan ha-berdard›. Burjuva ideologlar, eko-nomistler, kimsenin kuflkusu ol-mas›n ki iyi incelemifllerdi Marks’›.Sadece Marks’› da de¤il; Lenin’ide bilirler. Ve burjuvazinin say›s›zpolitikas›, asl›nda Marks’›n ve Le-nin’in iflaret etti¤i geliflmeleri en-

gellemeye yöneliktir.

Burjuvazi, yüzy›ld›r Marks’a,Marksizme karfl› sald›r› halindedir.Marks’› keflfetmedi¤i veyaMarks’›n hakl› oldu¤unu göreme-di¤i için mi sald›r›yordu? Elbettehay›r, tersine Marks’›n hakl› oldu-¤unu bildi¤i için, Marks ve Le-nin’in öngörülerinin adeta bir “ke-hanet” gibi do¤ruland›¤›n› bildi¤iiçin sald›r›yordu.

Tarihin ufkundaki ihtimal,Marks ve Lenin’in ortaya koyduk-lar› ihtimallerdi ve o ihtimalleringerçekli¤e dönüflmesi engellen-meliydi.

Burjuva s›n›f›, Marks’›n ve Le-nin’in bilimsel öngörülerinin ger-çekleflmemesi için ellerinden ge-leni yapt›, sömürü düzenlerini ola-bildi¤ince uzatmak için çal›flt›larve halen de buna çal›fl›yorlar. Bu-nun için Marksizme ve Leninizmekarfl› savafl açmalar› da bundandolay›yd›. Ve bugün itibar›yla da,burjuvazinin Marks ve Marksizmkarfl›s›ndaki tavr›nda en küçük birde¤ifliklik yoktur. Emperyalistdünyan›n bütün büyük krizlerindeMarksist ekonominin izahlar›n›nhat›rlanmas› zaten bugüne özgübir durum de¤ildir. Bütün öncekikrizlerde de benzer tart›flmalar,yorumlar yap›lm›flt›r.

1980’lerin bafl›ndaki krizde deböyle olmufltu. Neredeyse bizimsöylediklerimiz söyleniyordu krizüzerine ve o zaman da flöyle yaz-m›flt›k: “Emperyalizmin bunal›-m›n›n derinleflmesi üzerine ilerisürülen görüfller, Marksistlerin‘soyut’ iddialar› de¤ildi. Emper-yalist ekonominin açmazlar›, aç-mazlar›n neden oldu¤u sanc›lar›nyaratt›¤› telafl ve ürküntü, art›kbirinci a¤›zlardan itiraf ediliyor-du. Bunal›m›n yap›sal niteli¤inigizleyen, onu kendi d›fl›nda uçveren geçici aksamalar olarakgösterenlerin demagojik aç›kla-malar›, iflsizlik ve enflasyonu ya-flayan kapitalist dünyada art›kitibar görmüyordu.”

Yürüyüfl’ün 161. say›s›ndanhat›rlanaca¤› gibi, ABD eski mer-kez bankas› baflkan› geliflmeleri““yyüüzzyy››ll››nn kkrriizzii”” olarak de¤erlen-

diriyordu. Krizin 1929’dan bu ya-naki en büyük kriz oldu¤u da he-men tüm ekonomistlerin paylaflt›-¤› bir görüfltü. 1983’teki krizde deAlmanya Baflbakan› HelmuthSchmidt flöyle demiflti: “fiimdi,1930’lardan bu yana görülmüflle-rin en kötüsü olan, derin bir dün-ya ekonomik duraklamas› (reses-yon) içindeyiz.” Amerikan yöne-timinden H. Kissinger de “bu eko-nomik bunal›m, bat› demokrasisi-nin bunal›m›na dönüflebilir.” di-yordu.

Krizin boyutlar›n›n gizlenemezduruma gelmesi, bir yandan butarz itiraflar› ortaya ç›kar›yor, biryandan da Marks hat›rlan›yordu.Fakat dedi¤imiz gibi hat›rlaman›nanlam› konusunda yan›lg›ya dü-flülmemeli.

Emperyalizmin krizi süreklidir.Bu yüzden de nas›l ki kriz “tekrar-lanan” bir özellik gösteriyorsa,Marks’›n hat›rlanmas›n›n da ayn›özelli¤i gösterece¤inden kimseninkuflkusu olmas›n.

Her koflulda Lenin’i hat›rlama-may› da sürdüreceklerdir. Çünkü,Lenin’de krizin tahliliyle birlikte,krizin yaratt›¤› veya yarataca¤›““ddeevvrriimmccii oollaannaakkllaarr››nn”” da tahlilivard›r... Burjuvazi televizyonlar›n›,gazetelerini “ekonomist” çerçeve-sinin d›fl›na zinhar ç›kmayacakMarksistçe analizlere açabilir amakrizin devrimci olanaklar›na dik-kat çekebilecek hiçbir ekonomis-te o kürsüler aç›lmaz.

Fakat, krize iliflkin tüm ger-çekleri ortaya koyabilecek olanda yaln›zca ekonomiye Marksist-Leninist aç›dan bakanlard›r. Bu-nun d›fl›ndakilerin söyleyecekleri,do¤rular› içerse de sonuçta eksik-tir.

Biz flöyle bak›yoruz: “KKrriizzlleerrggeenneell bbuunnaall››mm››nn bbiirr ssoonnuuccuu oollaa--rraakk oorrttaayyaa çç››kkaarr aammaa oorrttaayyaa çç››kk--tt››kkttaann ssoonnrraa ddaa kkaappiittaalliizzmmiinn ggee--nneell bbuunnaall››mm››nn›› ddaahhaa ddaa aa¤¤››rrllaaflfl--tt››rraann bbiirr eettkkiiddee bbuulluunnuurr..”” ‹flte bizbu etkinin emekçilerin mücadele-sini yükseltecek bir zemin olmas›aç›s›ndan bak›yoruz bu krize de.Bu anlamda da, emperyalizm nekadar krize batarsa, tüm dünyaiçin o kadar iyidir.

Say›:2

12Ekim2008

28

YÜRÜYÜŞ

Sadece bayram süresince, ya-ni bir hafta içinde, ““ttrraaffiikk kkaazzaallaa--rr››””nda 146 kifli öldü, 649 kifli ya-raland›. Geçen y›l da ayn›yd›, birönceki y›l da, daha önceki y›llar-da da... Adeta, her bayram önce-si, “bu bayramda kaç kifli trafikkazalar›nda ölecek?” diye bekle-nir.

Fakat, bu ölümlerin sorumlu-lu¤unu üstlenen yok. Aç›ktankurflunlayarak, yakarak katlettik-lerinin sorumlulu¤unu bile üstlen-meyen bir sistemin, böylesiölümlerde sorumluluk üstlenme-mesi flafl›rt›c› da de¤ildir.

Deprem geliyorum der, önlemalmazlar, malzemesinden çal›n-m›fl binalarda onbinlerce kifliölür, ““ddoo¤¤aall aaffeett”” der, sorumlulu-¤u AAllllaahhaa hhaavvaallee eeddeerr ve geçer-ler. Sanki, o çürük binalar›n yap›-m›na göz yumanlar›n, depremeönlem almayanlar›n, denetleme-yenlerin, suçlular› cezaland›rma-yanlar›n, yani düzenin bir sorum-lulu¤u yoktur.

‹flyerlerinde can güvenli¤i içinyat›r›m yapmazlar, kâr h›rs› içinyüzlerce iflçiyi göz göre göre öl-dürür, fakat sorumluluk üstlen-mezler, ““kkaazzaa”” der kapat›rlar.Ruhsats›z çal›flmas›na göz yumu-lan imalathanelerde onlarca iflçiölür, yine ““kkaazzaa””d›r.

Hastanelerde s›k s›k topluhalde bebek ölümleri yaflan›r, he-men her y›l mevsimlik iflçilerinonlarcas› yollarda ölür, yap›m›n-

da gerekli flartlar› yerine getirme-dikleri için ““hh››zzll›› ttrreenn”” raydan ç›-kar, onlarca kifli ölür, üst geçit ol-mad›¤› için yollarda ölümler ya-flan›r, heyelan köyleri yutar... fa-kat hepsi ““kkaazzaa””d›r. Sorumlular›atölye sahibidir, makinisttir, dik-katsiz floförlerdir, yayalard›r... Pe-ki gerçekten öyle mi? Düzenin buölümlerde hiç bir sorumlulu¤uyok mu?

Hayali BBir ‘Trafik CCanavar›’Yok, ‘Canavar’, Ulafl›m›Ölüme DDönüfltürenlerdir

‹statistikler göstermektedir ki,ülkemizdeki ölümlerin nedenleriaras›nda a¤›rl›kl› yer tutan ne-

denlerden biri de “trafik kazala-r›”d›r. “Trafik kazalar›” kavram›n›neden t›rnak içinde kullan›yoruz?Çünkü, bunlar›n kaza olup olma-d›¤› tart›flmal›.

RReessmmii oollaarraakk iissttaattiissttiikklleerriinnttuuttuullmmaayyaa bbaaflflllaanndd››¤¤›› 11995555''tteenn22000033''ee kkaaddaarr,, 222233 bbiinn 111188 kkiiflfliikaza yerinde, 770000 bbiinn kkiiflflii de ka-

za yerinden kal-d›r›ld›¤› hastane-lerde olmak üze-re, yyaakkllaaflfl››kk bbiirrmmiillyyoonn kkiiflflii ttrraaffiikkkkaazzaallaarr››nnddaa ööll--mmüüflflttüürr.. Yine,11998844--22000022 aarraa--ss››nnddaa,, 44 mmiillyyoonn558866 bbiinn 8822 ttrraa--

ffiikk kkaazzaass›› yaflanm›flt›r.

Peki neden bu kadar çok ““kkaa--zzaa”” ve ööllüümm yaflan›yor, sorumlu-su kimdir?

‹ktidarlar trafik kazalar›ndaki

ölümlerin sorumlulu¤unu, ““ttrraaffiikk

ccaannaavvaarr››”” dedikleri, hayali bir

düflmana havale ederler. Ya, al-

kollü sürücülerin kusurudur, ya

dikkatsizliktir, ya hava koflullar›

etkili olmufltur... Oysa, bir milyon

ölüm bunlarla izah edilemez.

Adeta kuralm›fl gibi, sadece bir

bayram tatilinde otoyollara yüz-

lerce kiflinin kan› dökülüyorsa,

yüzeysel izahlar yerine sistemin

sorgulanmas› gerekir.

Ki, insan hatalar›n›n, kurals›z-l›klar›n sorumlulu¤u da sistemind›fl›nda de¤ildir. Sistem, hem in-san hatalar›n› minimuma indire-cek, hem de insan hatalar›nara¤men kazalar› minimuma indi-recek tarzda düzenlenmek zorun-dad›r.

Bunlar› yapmay›p, ““ttrraaffiikk ccaa--nnaavvaarr››”” diyerek, sorumlulu¤u sü-rücülerin üzerine atmak, iktidar-lar›n kendilerini kurtarmak içinbaflvurdu¤u en ucuz manevralar-dan birisidir. Üzerini örtemedikle-ri olaylarda, suçu baflkalar›n›nüzerine atarak kurtulmaya çal›-fl›rlar. Düzenin sorumlulu¤u gizle-nemiyorsa, bu sefer de en alttakiyetkililer suçlan›r, bir iki memu-run üzerine y›karak olay› geçiflti-rirler. De¤iflmez kural, sistemin

‘Trafik Kazalar›’Tekellerin Katliam›d›r!

�� Bayram günü yollaradökülen kan:146 Ölü 649 yaral›

�� 1984-2002 aras›nda,4,5 milyon trafik kazas›meydana geldi.

�� 1955-2003 aras› trafikkazalar›nda 923 binkifli öldü!

BBiirr KKaattlliiaamm KKii,, KKiimmssee SSoorruummlluulluu¤¤uunnuu

ÜÜssttlleennmmiiyyoorr!!

Say›:2

12Ekim

2008

29

YÜRÜYÜŞ

sorgulanmas›n›n önüne geçmek-

tir. Çünkü, sistem tekellere hiz-

met etmektedir. TTeekkeelllleerriinn çç››kkaarr--llaarr›› iissee ddookkuunnuullmmaazzdd››rr..

Bu kadar yüksek orandaki tra-

fik kazalar›n› yaratan sistemin en

temel özelli¤i, uullaaflfl››mm››nn tteekkeelllleerriinn

çç››kkaarrllaarr››nnaa ggöörree ddüüzzeennlleennmmiiflfl ooll--mmaass››dd››rr..

Ulafl›m politikas› belirlenirken,

otomobil tekelleri Koçlar›n, Sa-

banc›lar›n, OYAK’lar›n ç›karlar›

esas al›nm›flt›r. Sistem tekellerin

daha fazla otomobil satmas›na,

göre düzenlenmifltir. Bundan do-

lay› da, ulafl›mda daha güvenli

olan trenle ulafl›m, maliyeti de

daha düflük oldu¤u halde, ““kkoo--

mmüünniisstt iiflflii”” denilerek tercih edil-

memifltir. Tekellerin ç›karlar›na

ayk›r›ysa ““kkoommüünniisstt iiflflii””dir.

Aç›k olarak ortaya koymakgerekir ki, ““kkaazzaa”” denilerek, “do-¤al afet” denilerek gelen ölümle-rin as›l nedeni kkaazzaa ya da ddoo¤¤aallaaffeettlleerr de¤ildir. “Trafik kazalar›n-da”ki ölümlerin de, depremlerde,sellerde, heyelanlarda, hastane-lerde, iflyerlerinde, tersanelerdeve benzeri nedenlerle meydanagelen ölümlerin de, tek bir nede-ni vard›r, tekellerin, patronlar›n,iktidar yandafllar›n›n daha fazlakâr etmesi, yolsuzluklarla, rüfl-vetle ceplerine daha fazla indire-bilmek için, gerekli yat›r›m› yap-mamalar›, ölümleri önleyeceksistemin kurulmamas›d›r.

Dolay›s›yla, öncelikle müca-dele edilmesi gereken ““ttrraaffiikk ccaa--nnaavvaarrllaarr››”” de¤il, kârdan baflkabirfley düflünmeyen ““tteekkeellccii ccaa--nnaavvaarrllaarr”” Koçlar, Sabanc›lar,

OYAKlar’d›r. Bu canavarlar, de-miryolu yapmak yerine, iflbirlikçitekeller için ülkeyi otoyollarla do-natan Mendereslerdir. Tekellerinhizmetindeki tüm iktidarlard›r.

AKP’nin TTercihi HHalk›n CCan›De¤il, TTekellerin KKâr›d›r

Trafik sorunu demek, hemenher gün insanlar›n can›n› alan,yani her an birimizin yaflam›nason verebilecek ya da bir yak›n›-m›z› elimizden alabilecek, sakatb›rakabilecek bir sorundan sözediyoruz demektir.

Fakat, iktidarlar›n umursa-mazl›klar› öyle ki, ölümlerin önü-ne geçmek için, bir ifllevi olma-yan, ““ttrraaffiikk kkuurraallllaarr››nnaa uuyyuunn””ça¤r›lar› d›fl›nda yapt›klar› bir fleyyok.

Gerçekleri bilip söylememekbir siyaset tarz›d›r.

Örne¤in, trafik kazalar›ndanyak›n›p, otomotiv tekellerinin bukazalardaki rolünü söylememek,bilerek görmezden gelmek gibi...Bu ülkede trafik kazalar› üzerinebelki binlerce yaz› yaz›lm›flt›r.Ama bak›n, düzen içi kesimlerinyaz›lar›nda, örne¤in KKooçç’’uunn elefl-tirildi¤ini göremezsiniz. Oysasuçlular›n baflta geleni o. Bu ül-kede çok daha güvenli ve ekono-mik olan demiryolu ulafl›m›n›ngeliflmesini en baflta engelleyenKoç’un ç›karlar›d›r. Bunu bu ül-kede yaflananlardan haberdarolan herkes bilir. Ama sözünü et-ti¤imiz kesimler, bunu dile getire-mezler.

Elbette, bu tarz siyasetin çe-flitli nedenleri vard›r. En bilinennedeni ise, bir flekilde tekellerdenya da onlar›n düzeninden besle-niyor olmak ya da en az›ndanbeklentisi olmakt›r. K›sacas›, ç›-karc›l›kt›r. Ç›karc›lar, gerçeklerisöyleyemezler.

‹lke-li, tu-tarl› si-y a s e ther du-rumda,do¤ru-

lar›, gerçekleri cüretle ve bedeline olursa olsun göze alarak orta-ya koymakt›r. Fakat, ç›karc›lar il-keli, tutarl› siyaset yapamazlar.Burjuva siyaset, ilkeli, tutarl› si-yaset tarz›na izin vermez. Burju-vazi, kendisinin ç›karlar›n›n esasal›nmas›n› ister. Burjuva siyasetinkurallar› da buna göre belirlenir.Esas olarak bu kurala uyana ya-flam hakk› tan›n›r.

Siyasetteki bu ilkesizlik örne-¤i, sadece trafik kazalar› konusuile s›n›rl› de¤ildir. Kürt sorunun-dan yoksulluk sorunlar›na kadaruzan›r. Kürt sorununa sahip ç›k›-l›yor görünürken, Kürt sorunundatekellerin rolü ve sorumlulu¤ugörmezden gelinir, daha ileri gidi-lerek, tekellerin sorunu çözece¤ibile iddia edilir. Kürt halk›n›n de-mokratik taleplerine sahip ç›k›l›r-ken, emperyalizmin ony›llard›r,Kürt sorunundaki inkar ve asimi-lasyona destek verdi¤i görmez-den gelinip, ABD’ye, AB’ye sesç›kar›lmaz.

Yoksulluktan yak›n›l›r, fakat,kapitalist sömürü düzeninin, sö-mürücü tekellerin yoksullu¤u ya-ratan as›l sorumlular oldu¤u giz-lenir. Bir yandan yoksullu¤a tep-ki gösterirken, di¤er yandan sö-mürü çark›n›n sürmesine hizmetedilir.

Sözünü etti¤imiz siyaset tarz›salt burjuva siyaset arenas›ndade¤il, solun baz› kesimlerinde degörülür. Onlar da, farkl› nedenler-le tekellerden ve düzenden bek-lenti içine girdikleri için, kimi ko-nularda onlar›n sorumlulu¤ununüzerini örtmeyi, görmezden gel-meyi ye¤lerler.

Sorunlar› yaratanlarla karfl›karfl›ya kalmaktan, as›l sorumlu-lar› aç›kça göstermekten kaç›nanbu politika, as›l sorumlular›, se-bepleri gizledi¤i için, do¤al olarakhalk› aldatmaya çal›flan bir politi-kaya dönüflür.

Gerçekten trafik sorununa çö-züm isteyenler, Kürt sorununa,yoksulluk sorununa, halka yafla-t›lan sorunlara çözüm isteyenler,siyasette ilkeli olmal›d›r. Sorunla-r›n neden çözülmedi¤ini de, kim-lerin ç›karlar›n›n çözüme engeloldu¤unu da, nas›l çözülebilece-¤ini de yazmal›d›r. Bildi¤i gerçek-leri, halktan saklamamal›d›r.

Sorunlar›n Kayna¤›n›Saklamak

Say›:2

12Ekim2008

30

YÜRÜYÜŞ

Bir ““ttrraaffiikk ccaannaavvaarr››”” görüntü-

sü ve trafik kurallar›na uymama-

n›n ölümlerle sonuçland›¤›n›, ku-

rallara uyan sürücülerin bafl›na

bir kaza gelmedi¤ini anlatan rek-

lam filmleri, hükümetin tek önle-

midir.

‹flte sorunu gündeme getirir

gibi yaparak, sorunun üzerini

örtmek, çarp›tmak da budur.

Ölümlere neden olan sistemi de-

¤ifltirmek için k›llar›n› bile k›p›r-

datmayanlar sorgulanmaz. Do-

lay›s›yla, daha bafltan bilinir ki,

trafik kazalar› ekranlardan yap›-

lan ça¤r›larla önlenemez. Fakat,

zaten amaç da, göz boyamakt›r.

Soruna duyars›z kal›nmad›¤› gö-

rüntüsü yaratmakt›r.

Y›llard›r ““ttrraaffiikk ccaannaavvaarr››”” gö-

rüntüleri eflli¤inde, uyar›lar yap›-

l›r, trafik cezalar› a¤›rlaflt›r›l›r, fa-

kat, trafik kazalar›ndan ölümler-

de en küçük bir azalma olmaz.

Çünkü, trafik kazalar›n› yaratan

sistem ortada durmaktad›r. Da-

has›, sürücü hatalar› ve kurals›z-

l›klar›n azami boyutlarda olmas›-

n›n temel nedenlerinden birisi

de, bu ulafl›m sisteminde, yolla-

r›n sürücüler için iflkenceye dö-

nüflmesidir.

Oysa, çözüm aç›kt›r. Çözüm,

her fleyden önce, tekellerin kâr-

lar›n› de¤il, halk›n can›n› ve ç›-

karlar›n› esas almaktad›r. Halk›n

can›n› önemseyen bir iktidar

için, bilim, teknik mevcut koflul-

lar içinde en güvenli sistemi kur-

man›n imkanlar›n› sunmaktad›r.

Fakat bu, ayn› zamanda ikti-

darlar›n nitelikleriyle ilgili bir so-

rundur. ‹ktidarlar›n tekellerin mi,

halk›n m› iktidar› olduklar› ile il-

gili bir sorundur.

AKP iktidar› tekellerin iktida-

r›d›r. Bu nedenle de, di¤er tüm

sorunlarda oldu¤u gibi, trafik ka-

zalar› sorununa yaklafl›m› da te-

kellerin ç›karlar› çerçevesinde

flekillenmektedir. Sorunun çö-

zümsüzlü¤ünün nedeni de as›l

olarak buradad›r.

Milli E¤itim Bakanl›¤›, ‹lkö¤-retim din dersi kitaplar›na, Alevi-li¤e iliflkin bölümler ekledi. Böy-lece, Alevi halk›n, ilerici, demok-ratik kesimlerin zorunlu din der-sine tepkileri karfl›s›nda, ““bbiizzAAlleevviillii¤¤ii ddee ookkuuttuuyyoorruuzz”” diye-cekler.

Fakat, amaç Alevili¤i anlat-mak olmay›nca ve Alevi düfl-manl›¤›n› beyinlerinden bir aniçin de olsa ç›karmad›klar› için,ders kitaplar›nda da Alevili¤i an-latmak yerine, Alevili¤i çarp›tt›-lar, Sünnilefltirerek yazd›lar veAlevili¤e hakaret ettiler.

Milli E¤itim Bakan› HüseyinÇelik’in “art›k Alevili¤i de okutu-yoruz” dedi¤i din kitaplar›ndakibölümlerin oluflturulmas›ndaAlevilerin de¤il, ‹lahiyat Fakülte-si hocalar›n›n, Sünni kesimin ya-zarlar›n›n Alevili¤e iliflkin görüfl-leri esas al›nm›fl ve dip notlardabu kiflilerin isimleri kaynak ola-rak gösterilmifl.

Bak›n AKP’nin din kitaplar›nakoydu¤u Alevili¤e;

- Alevilikte olmad›¤› halde,kitapta ““HHaacc›› BBeekkttaaflfl ‹‹ssllaamm››nn ttee--mmeelllleerriinnii ‘‘NNaammaazz,, oorruuçç,, hhaaccccaaggiittmmeekk’’ ddiiyyee ss››rraallaamm››flfltt››rr”” ifade-leri kullan›l›yor. Oysa, flu sözlerHac› Bektafl-› Veli’nin sözü edilen“flartlara” dair Alevi düflüncesiniyans›tan sözlerinden birisi, ““HHaa--rraarreett nnaarrddaa ssaaccddaa ddee¤¤iill,, kkeerraa--mmeett hh››rrkkaaddaa ttaaccddaa ddee¤¤iill,, hheerr nneeaarraarrssaann kkeennddiinnddee aarraa,, mmeekkkkee--ddee KKuuddüüssttee hhaaccddaa ddee¤¤iill”” fleklin-dedir.

Alevili¤in namaza, hacca ba-k›fl› belliyken kitapta bu flekildeyer verilmesi, Alevili¤i, Sunnilefl-tirme dayatmas›ndan baflka biranlam tafl›maz.

- Kitapta, Alevilikten bir iinnaannççolarak de¤il, ““bbiirr ddüüflflüünnccee”” ola-rak söz ediliyor. Böylece, Ce-mevlerinin ibadethane oldu¤unu

kabul etmeyen,Alevilerin ayr› birinanca sahip ol-duklar› gerçe¤iniinkar eden, Sünnibak›fl aç›s› da sür-dürülmüfl oluyor.

Din dersi kitab›nda, ay›rd›kla-r› sadece 7 sayfal›k bölümü debu çarp›tmalarla dolduran AKPzihniyetinden, farkl› bir yaklafl›mbeklemek de mümkün de¤ildir.Yapmalar› gereken, Alevili¤i ö¤-retmeye kalk›flmak de¤il, Sünniya da Alevi tüm çocuklara zorladin dersi okutmaktan vazgeçme-leridir.

Fakat, AKP iktidar›, zorunludin derslerini kald›rmak yerine,zeminini yaratabildi¤i her dersiniçine en kaba haliyle dini soku-yor. ‹flte son örneklerden biri:

MMiillllii EE¤¤iittiimm BBaakkaannll››¤¤›› TTaalliimmTTeerrbbiiyyee KKuurruulluu BBaaflflkkaannll››¤¤››’n›nyenilenen ortaö¤retim müfredat›kapsam›nda haz›rlad›¤›, FFeellsseeffeeDDeerrssii PPrrooggrraamm›› vvee KK››llaavvuuzzuu TTaass--llaa¤¤››’nda, do¤adan söz edilirken,““BBuu oollaa¤¤aannüüssttüü mmaakkiinneenniinn ssiiss--tteemmiinniinn ggeerriissiinnddee,, aakk››llll››,, bbiillggii--llii,, ppllaannll›› bbiirr vvaarrll››kk oollmmaall››dd››rr.. OO,,aannccaakk TTaannrr›› oollaabbiilliirr.. OO hhaallddeettaannrr›› vvaarrdd››rr,, ttaannrr›› vvaarr kkii bbiizz vvaa--rr››zz,, eevvrreenn vvaarr,, eevvrreennddeekkii ddüüzzeennvvaarr,, zzaammaann vvaarr,, hhaayyaatt vvaarr,, ööllüümmvvaarr..”” deniliyor.

AKP zihniyetinin anlataca¤›felsefe de kuflkusuz ancak bukadar olacakt›r. Esas›ndaAKP’nin ne sosyal, ne fizik bilim-lerin hiçbiriyle bir ilgisi yoktur.Onun için tüm “ilim”de önemliolan, “fleriat”›n ö¤retilmesindenibarettir. Dincili¤i her alana sok-ma politikas›, sadece kimi ders-lerin müfredatlar›n› de¤ifltirmek-le s›n›rl› da de¤il, dinci kadrolar›arac›l›¤›yla müfredat›na dini so-kamad›klar› derslerde de, dincili-¤i propaganda etmekten gerikalm›yorlar.

Sünni dincili¤i gelifltirmek,AKP iktidar›n›n politikas›d›r. Ale-vili¤i din dersine koyarken de,felsefe dersini yeniden flekillen-dirirken de, yapt›klar› bu polika-lar›na uygun düzenlemelerdir.

Alevi Düflmanl›¤›Ders Kitaplar›nda

Say›:2

12Ekim

2008

31

YÜRÜYÜŞ

J‹TEM, halka karfl› savafl›nkontrgerilla yöntemleriyle sürdü-rülmesi politikas› çerçevesindeoluflturulan örgütlenmelerden biri-dir.

Kontrgerilla, tüm NATO üyesiülkelerde oldu¤u gibi ülkemizde deemperyalizm tarf›ndan politikalar›ve talimnameleri belirlenmifl karfl›-devrim örgütlenmeleridir. ‹lk kurul-du¤u y›llardan bugüne, Özel HarpDairesi’nden Özel Kuvvetler Ko-mutanl›¤›’na kadar çeflitli isimleralt›nda faaliyet yürüten bu örgüt-lenmeler çokça çarp›t›ld›¤› gibi“devlet içindeki devlet” de¤il, tersi-ne devletin bilgisi ve onay› dahilin-de çal›flan, halka karfl› emperya-lizm ve oligarflinin hizmetinde olanörgütlenmelerdir. Düzenin kendiyasalar›na göre dahi suç ifllemifl buörgütlerin tüm devlet kurumlar›ndakorunmalar› da, bu yap›lanmalar›ndevletin bilgisi ve onay›yla oldu¤u-nun aç›k kan›tlar›ndan biridir.

J‹TEM de M‹T, Özel HarekatTimleri gibi halka karfl› savaflankontrgerilla örgütlenmelerindendir;fakat J‹TEM’i bunlardan farkl› k›lanözelliklerinden biri, devlet taraf›n-dan kurulmufl olmas›na karfl›n,resmili¤inin, varl›¤›n›n uzun y›llarkabul edilmemesi oldu.

fiu veya bu vesileyle her gün-deme geliflinde varl›¤› bizzat dev-let yetkilileri taraf›ndan reddedildi.Hala da resmi olarak varl›¤› kabuledilmifl de¤ildir. Çünkü, J‹TEM’invarl›¤›n› resmen kabul etmek de-

mek, binlerce iflkenceyi,katliam›, provokasyonu,kay›plar›, infazlar› kabul et-mek anlam›na gelecektir.

Ergenekon soruflturmas›

kapsam›nda tutuklanan, ki-

ralad›¤› depoda jandarma

istihbarat›na ait çuvallarla

belge bulundu¤u iddia edi-

len emekli Albay Arif Do-

¤an’›n, Ankara’da verdi¤i

11 A¤ustos tarihli ifadede,

J‹TEM’in varl›¤›n› kabul et-

mesi üzerine J‹TEM bir kez

daha gündeme girmifl oldu.

Arif Do¤an’›n ifadesinde-

ki “itiraf” olarak görebilece-

¤imiz bölüm flöyle: “Jan-darma ‹stihbarat Grup Komutanl›-¤›, kadrosu GGeenneellkkuurrmmaayyccaa ttaass--ddiikkllii oolluunnaann bir görevdir. KKoommuu--ttaannllaarr››nn bbiillggiissii vvee kkaarraarrllaarr›› ddoo¤¤--rruullttuussuunnddaa kurulmufltur.”

Kendisinin de söz konusu ör-

gütlenmenin kurucular›ndan biri

oldu¤unu iddia eden Do¤an, tüm

halk düflmanlar› gibi, “itiraf”›n›

orada kesiyor. J‹TEM’in varl›¤›n›

kabul ederken bundan sonras›nda

onu aklamaya, adeta s›radan bir

“örgütlenme” gibi göstermeye ça-

l›fl›yor:

“Ben bunun kurucusuyum.Yasalara uygun olarak terörle mü-cadele ettik... kadrolu eleman›yoktur. Deneme amac›yla kurul-mufl bir yap›lanmad›r...”

J‹TEM, devletin ‘Hukuk D›fl›l›k’ ihtiyac›na cevapt›r

Emekli kontrgerillac›, “kadrolueleman› yoktur” diyerek kendinive suç ortaklar›n› kurtarmaya ça-l›fl›yor belli ki. Ne var ki, savun-mas› “zay›f”. J‹TEM’in varl›¤› d›-fl›nda Albay’›n söyledikleri gerçe¤iyans›tmaktan çok uzakt›r. Bir “de-neme amac›yla” kurulmufl oldu¤uiddias› ise, en fazla bir ““kkaarraa mmii--zzaahh”” olabilir. Çok kanl› bir dene-medir bu. Ve e¤er denemeyse, Na-zilerin gaz odalar›nda yapt›klar›deneylerden bir fark› yoktur.

Emekli albay›n “yasalara uy-

gun olarak terörle mücadele ettik”iddias›, çok uzun zaman önce, biz-zat devletin yetkilileri taraf›ndangeçersiz k›l›nm›flt›r. Çünkü J‹-TEM’de ttaamm tteerrssiinnee bir durum sözkonusudur. Hanefi Avc›, EEmmnniiyyeettGGeenneell MMüüddüürrllüü¤¤üü iissttiihhbbaarraatt DDaaiirree--ssii BBaaflflkkaann YYaarrdd››mmcc››ss›› s›fat›yla 4fiubat 1997'de TBMM SusurlukKomisyonu'na verdi¤i ifadesinderesmi-sivil kontrgerilla çetelerininoluflumunu anlat›rken, flöyle di-yordu:

“Terörle mücadelede HUKUK‹Ç‹NDE KALINARAK bir yerlere gi-dilemedi¤i görüldü. Bunun içinHUKUK DIfiI bir yap›lanmaya gi-dildi... Bu devletin üüsstt kkaaddeemmeellee--rriinnddee aall››nnmm››flfl bir karard›. Bu yön-temi ilk olarak JJ‹‹TTEEMM kullanmayabafllad›...”

Gerçekte J‹TEM’in ne olup ol-mad›¤›n› yeterince aç›k ortaya ko-yan bir ifade bu.

J‹TEM, bugüne kadar a盤a ç›-kan bilgilere göre, ulusal ve s›n›f-sal mücadeleye karfl› 1980’lerinsonlar›na do¤ru oluflturuldu.1987'de OHAL Valili¤i ve Jandar-ma Asayifl Kolordusu'nun kurul-mas›n›n ard›ndan, bölgedeki istih-barat faaliyetlerini merkezilefltir-me amac›yla J‹TEM’in kurulmas›karar› al›nd›. Ve bu karar do¤rultu-sunda da istihbarat birimleri,“kontrgerilla savafl›na” göre yeni-den organize edildi.

Elbette burada belirtmek gere-kiyor ki, oligarflinin ordusunun,polisinin ““iissttiihhbbaarraattttaann”” anlad›¤›kelime anlam›n›n ötesindedir. J‹-TEM özelinde istihbarat faaliyeti,kontrgerilla faaliyetlerinin ad›d›r.‹‹flflkkeennccee,, aaddaamm kkaaçç››rrmmaa,, kkaayybbeett--mmee,, ssoorrgguu vvee iinnffaazzllaarr,, pprroovvookkaass--yyoonnllaarr,, ssaabboottaajjllaarr,, kkoommpplloollaarr,, hep-si “istihbarat” kapsam›ndayd› J‹-TEM’e göre.

Yukar›da net bir biçimde belirtil-di¤i gibi, bunlar› yaparken de J‹-TEM’i s›n›rlayan, ba¤layan herhan-gi bir yyaassaa söz konusu de¤ildir.

J‹TEM, hiçbir yasaya ba¤l› ol-mad›¤› gibi, hiçbir aahhllaakkii ddee¤¤eerreede sahip olmamakla özdefltir. Kibunun en bariz göstergelerindenbiri de J‹TEM’ in gerçeklefltirdi¤i

Say›:2

12Ekim 2008

32

Hep inkar edilmifltiAma döktü¤ü kan ortadayd›

Bir albay itiraf etti...

J‹TEMKomutanlar›n BilgisiDahilinde Kuruldu

cinayetleri, iflkenceleri, köy yak-malar›, insan yakmalar› devrimcive yurtseverlerin üzerine atmas›d›r.Yap›lan çeflitli eylemlerin Kürt ha-reketine, devrimci örgütlenmeleremaledilmesi, J‹TEM'in klasik kont-rgerilla yöntemlerinden biridir. J‹-TEM’in kurucular›ndan CCeemm EErrssee--vveerr, itiraflar›nda bu yöntemle nas›lköyler bast›klar›n›, nas›l iflkenceleryapt›klar›n›, nas›l katlettiklerini an-lat›r. (Bkz. A. Cem Ersever, ‹tiraf-lar, Soner Yalç›n)

Bunun do¤al sonucu olarak J‹-TEM’in kuruluflunu takip eden y›l-lar, infazlar›n, kaç›rmalar›n, kay›p-lar›n, katliamlar›n artt›¤› y›llar ol-du.

Yo¤unlaflt›¤› bölge OHAL böl-gesi olsa da “faaliyetleri” Hakka-ri’den ‹stanbul’a, ‹zmit’ten Mer-sin’e hemen tüm Türkiye’ye yay›l-m›flt›r. Çeflitli kaynaklarda geçenbilgilere göre J‹TEM örgütlenmesiüçer kiflilik T‹M’lerden oluflmakta-d›r. Bu timlerde do¤rudan subayve astsubaylarla birlikte, itirafç›lar,korucular, MHP’li sivil faflistler deyeralmakta ve timler birer ölümmangas› olarak çal›flmaktad›r.

Timler, J‹TEM Grup Komutan-l›¤›’na, Grup Komutanl›¤› da direk‹stihbarat Daire Baflkanl›¤›’naba¤l›d›r. J‹TEM komutanlar› d›fl›n-da kimseden emir almayan bu“profesyonel” katiller her türlü yet-kiyle donat›lm›fllard›r.

Önceki Genelkurmay Baflkan›Orgenaral Yaflar Büyükan›t’›n “ta-n›r›m iyi çocuktur” dedi¤i Ali Kayada bu J‹TEM’ci katillerden biriydi.Ona iliflkin bas›nda da yay›nlananbir mektup, J‹TEM’cilerin konumuaç›s›ndan dikkat çekiciydi: “Nam-›di¤er MMuuttkkiillii AAllii ismini bu bölgedebilmeyen yoktur. ... Üstlerine çoksad›k olan bu s›k› operasyoncu...bir astsubay olmakla birlikte, böl-gedeki neredeyse bütün subaylar-dan daha itibarl›d›r. Hakkari Jan-darma ‹l Komutan› Erhan Kubat'lado¤rudan s›k› temas halindedir.Kubat ise, Jandarma Asayifl BölgeKomutan›’na ba¤l›d›r.” (19 Kas›m,Bugün)

Bir “astsubay”›n bu kadar etki-li olmas› ve bizzat Genelkurmay

Baflkan› taraf›ndan tan›n›p sahip-lenilmesindeki “s›r”, ancak J‹-TEM’in halka karfl› savafltaki ye-riyle aç›klanabilir.

J‹TEM, devlet kat›nda aleni ve resmidir! Gizlilik, suçu ve suçlular› korumak içindir!

Gerçek flu ki, Susurluk’tan

J‹TEM’e kadar tüm bu tür örgüt-

lenmeler ve infazlar, faili meçhul

cinayetler, gerçekte flu veya bu bi-

çimde resmiyet olmasa da aalleennii--

yyeett kazanm›flt›r. TBMM’nin ve

Baflbakanl›¤›n Susurluk Raporlar›,

TBMM Faili Meçhulleri Araflt›rma

Komisyonu’nun raporlar›, sadece

bu üçü bile, kontrgerillan›n örgüt-

lenmesini ve icraatlar›n› ana hatla-

r›yla ortaya koymaktad›r.

‹rili ufakl› baflka bir çok örnek

de var; Mesela, 1999’da Diyarba-

k›r DGM Baflsavc›l›¤›'nca haz›rla-

nan bir iddianamede; ““iittiirraaffçç›› vvee

kkoorruuccuullaarrddaann kkuurruulluu bbiirr öörrggüüttlleenn--

mmee””nin bölgedeki birçok cinayet,

bombalama ve suikast gerçeklefl-

tirdi¤i ve bunlar› da rütbeli komu-

tanlar›n›n eemmrrii vveeyyaa bbiillggiissii ddaahhiilliinn--

ddee yapt›¤› belirtiliyordu. ‹ddiana-

mede anlat›lan bir J‹TEM örgüt-

lenmesiydi ve maafll› itirafç›lar›n

isimleri, binbafl› rütbeli J‹TEM ko-

mutanlar›na iliflkin bilgiler yeral-

maktayd›.

Bu iddianamenin sonucunu

tahmin ediyorsunuzdur. Ama bi-

zim konumuz flimdi o de¤il; iddi-

aname, J‹TEM’in herkesin bildi¤i

bir “gizli” örgütlenme oldu¤unu

gösteriyordu.

J‹TEM’in varl›¤› nneeddeenn rreeddddeeddii--

lliiyyoorrdduu;; çünkü, yukar›da belirtildi-

¤i üzere, J‹TEM yasad›fl› ifller yap-

mak üzere kurulmufltu.

Bu kontrgerilla örgütlenmesi-nin ba¤l› oldu¤u Jandarma GenelKomutan› TTeeoommaann KKoommaann, J‹-

TEM'in ol-m a d › ¤ › n ›aç›klam›flt›.

Genera-lin yok dedi-¤ine burjuva

politikac›lar var diyecek de¤ildiya. Önlerindeki aç›k kan›tlara, bil-gilere ra¤men 1997’de Meclis Su-surluk Araflt›rma Komisyonu üye-si ANAP milletvekili Yaflar Topçuda ““JJ‹‹TTEEMM öörrggüüttüü yyookk”” diye aç›k-layacakt›. Ve 1989’dan beri iflbafl›-na gelen bütün hükümetler de“J‹TEM’in olmad›¤›” aç›klamlas›n›do¤ru kabul ettiler. Elbette, “J‹-TEM yok” denilince yok olmuyor-du ve faaliyetlerine devam etti.

J‹TEM, esas olarak oligarflininyönetim tarz›n›n resmidir. Oligar-flinin kendi yasalar›na dahi uyma-yan bir yönetim anlay›fl›na sahipoldu¤unun kan›t›d›r. Kendi yasala-r›n› halka karfl› savaflta bir engelolarak gördükleri için bu tür ölümmangalar›na ihtiyaç duymufllard›r.Halk› sindirmek, halk›n mücadele-sini bitirmek için, her türlü yön-tem, araç mübaht›r oligarfli için.Bu haks›z savafl›n sahipleri, kkuurraall--ss››zzll››¤¤››,, aahhllaakkss››zzll››¤¤›› kkuurraall hhaalliinneegetirmifllerdir.

Birçok örnekle de a盤a ç›k-m›flt›r ki, J‹TEM üyeleri, katliamlaryan›nda, uyuflturucu, silah ticaretigibi ifller de yapm›fllard›r.

Tecavüzler, parçalanan, iflken-ce edilen, parmaklar›, kulaklar›kesilen, yak›lan cesetler... Kaç›r›-l›p, haftalarca, aylarca iflkence al-t›nda tutulanlar... yak›lan köyler,gerillalar›n ailelerine ait yak›lantarlalar, evler, yak›lan ormanlar...‹flte bütün bunlar, emekli katliam-c› albay›n “yasalara uygun” J‹-TEM’inin icraatlar›d›r.

Ama en az bu icraatlar kadarönemli olan, 1989’dan bu yana ik-tidar olan tüm düzen partilerininANAP, DYP, RP, CHP, SHP, MHP,DSP ve AKP’nin halka karfl› ifllen-mifl bu suçlar› örtbas edip, suçlu-lar› korumakta gösterdikleri ““iiss--ttiikkrraarr””d›r. O yüzden, hhiiçç tteerreeddddüütt--ssüüzz diyebiliriz ki, ANAP, DYP,CHP, SHP, MHP, DSP ve AKP JJ‹‹--TTEEMMCC‹‹DD‹‹RRLLEERR..

Say›:2

12Ekim

2008

33

YÜRÜYÜŞ

Yalan›n sahibi AKP’nin ‹çiflleriBakan› BBeeflfliirr AAttaallaayy. O da tümdüzen savunucular› gibi, devletindi¤er yetkilileri gibi yalan silah›nasar›lmaktad›r.

Beflir Atalay geçti¤imiz günler-de Zaman Gazetesi’nde ç›kan birröportaj›nda; ““ÇÇeetteelleerrllee mmüüccaaddee--lleeddee ggüüvveennlliikk ggüüççlleerriinnii cceessaarreett--lleennddiirrddiikk.. KKaarraannll››kk hhiiççbbiirr flfleeyykkaallmmaayyaaccaakk ...... ÇÇeetteelleerriinn kköökküünnüükkaazz››yyaaccaa¤¤››zz........”” diyor ve devamediyor; ““NNeecciipp HHaabblleemmiittoo¤¤lluu ccii--nnaayyeettiinniinn dd››flfl››nnddaa ffaaiillii mmeeççhhuulloollaayy bbuulluunnmmaammaakkttaadd››rr.. TTüürrkkiiyyeeffaaiillii mmeeççhhuull oollaayyllaarr üüllkkeessii ooll--mmaakkttaann çç››kktt››..””..

Polislerin, askerlerin aleni ola-rak insanlar› kurflunlad›¤›, öldür-dü¤ü, buna ra¤men yarg›lanmad›-¤›, bizzat ‹çiflleri Bakan›’n›n iflken-ceci, infazc› polislerini alenen sa-hiplendi¤i bir ülkede, ayn› bakan›n““ffaaiilllleerrii aarrtt››kk ssoorruuflflttuurrmmaayyaa ggeerreekkdduuyymmuuyyoorruuzz”” demesi normaldir.

AKP, bu aç›klamas›yla binlerce“faili meçhul” dosyas›n› tarihin ka-ranl›klar›na gömece¤ini söylüyor.Baflka bir deyiflle, ony›llard›r kont-rgerilla taraf›ndan halka karfl› ifl-lenmifl suçlar›n dosyas›n› kapat›-yor. AKP’nin Susurluk’un, kont-rgerillan›n üzerine gidemeyece¤inisöylüyoruz bafltan bu yana. ‹fltebu da onun yeni bir kan›t›d›r. Bin-lerce faili meçhulün üstünü örte-ce¤ini aç›klayan bir iktidardan Su-surluk’u, kontrgerillay› ayd›nlat-mas›n› beklemek, iflah olmaz birkörlük ve aymazl›kt›r.

““FFaaiillii mmeeççhhuull”” cinayetlerin ffaaiill--lleerriinniinn bbuulluunndduu¤¤uu da, yeni cina-yetler ifllenmedi¤i de kkooccaammaann bbiirryyaallaanndd››rr.. ‹flte AKP’nin a¤z›nda, herfley bu kadar basit “halloluyor(!)”.Baflbakan›n ““yyookk ssaayyaarrssaann››zz yyookkoolluurr”” politikas›, burada da ““ffaaiilliimmeeççhhuull kkaallmmaadd›› ddeerrsseekk kkaallmmaamm››flfloolluurr””a bürünüyor.

AAKKPP,, kimsenin haf›zas› olmad›-¤›n›, halk›n ne söylerse sorgula-madan inanaca¤›n› düflünüyor ol-mal›. Yalanlar›yla, kitleleri AKP’nin

kontrgerillaya karfl› mücadele etti-¤ine inand›rmaya çal›fl›yor. Peki,Beflir Atalay’a soruyoruz;

HHaannii aayydd››nnllaatttt››¤¤››nn››zz ffaaiillii mmeeçç--hhuull cciinnaayyeettlleerr hhaannggiilleerriiddiirr?? NNeerree--ddee,, bbuulldduu¤¤uunnuuzz ffaaiilllleerr??

Gerçekler Beflir Atalay’›n söyle-di¤i gibi de¤ildir. Faili meçhuller,kay›plar, özellikle 1990’lardan iti-baren bir devlet politikas› olarakdevrimciler ve Kürt milliyetçileriönderli¤inde geliflen mücadelelerekarfl› kullan›lm›flt›r. Bu politikan›nsonucunda, bine yak›n kay›p vehalka, devrimcilere, ayd›nlara kar-fl› ifllenen cinayetler ““ffaaiillii mmeeççhhuull””halde durmaktad›r. Daha do¤rusu,devlet failleri gizlemeyi sürdürmek-tedir. ‹HD’nin 2004 y›l›nda aç›kla-d›¤› verilere göre, 15 y›l içinde ifl-lenen ““ffaaiillii mmeeççhhuull”” cinayetlerinsay›s› 22 bbiinn 331166’d›r. Yine devletinörgütledi¤i bir çok kitle katliam›n›nfailleri de gizlenmektedir. Fakatbiz, de¤il binlerce kay›p ve cinaye-tin, bir tanesinin failinin bile, bir ka-y›p›n nerede oldu¤unun aç›kland›-¤›n›n bile tan›¤› de¤iliz. AKP’nin fa-illerini aç›klad›¤› ve yarg›lad›¤›““ffaaiillii mmeeççhhuull”” örne¤i yoktur.

Beflir Atalay’dan aç›klamas›n›istiyoruz;

1977 1 May›s katliam›’n›n fail-lerini ne zaman ortaya ç›kard›n›z,ne zaman yarg›lad›n›z?

Ayn› sorumuz, 1978 MaraflKatliam› için de geçerlidir. Ayn›sorumuz, 90’lar›n bafl›ndan itiba-ren kontrgerilla taraf›ndan gerçek-lefltirilen veya Hizbullah arac›l›¤›y-la gerçeklefltirilen cinayetler vekay›plar için de geçerlidir. Muam-mer Aksoylar, Musa Anterler, Ve-dat Ayd›nlar, Mehmet Sincarlar,U¤ur Mumcular’›n, onlarca dev-rimci-yurtsever gazetecinin katil-leri nerede? Gazi katliam›n›n fail-leri nerede?

Bu katliamlar› kimler gerçek-lefltirdiler, belli oldu mu?

“Faili Meçhul” kalmad› demek,bu sorular›n cevaplanm›fl olmas›demektir? Cevapland› m›? Cevap-

land›ysa, bucevaplar ne-lerdir?

Kontrgerilla politikas›n› uygu-layan tüm iktidarlar, “faili meçhul”cinayetlerin devlet ba¤lant›s›n›reddetmifllerdir. Bugün AKP ikti-dar› da, ayn› inkar› ““ffaaiillii mmeeççhhuullcciinnaayyeett kkaallmmaamm››flfltt››rr”” diyerek sür-dürmektedir.

AKP iktidar›, Ergenekon ope-rasyonunda herkesi, kontrgerilla-ya karfl› mücadele etti¤ine inan-d›rmaya çal›flt›, ““ffaaiillii mmeeççhhuull kkaall--mmaadd››”” yalan› da, Ergenekon ilekontrgerillay› yarg›lama demago-jisinin sürdürülmesinden baflka birfley de¤ildir.

Hat›rlanacakt›r, AKP, Ergene-kon davas› ile, Gazi katliam› dahilolmak üzere, bir çok cinayetin ay-d›nlat›ld›¤› yalan›n› söylemiflti.Kontrgerilla örgütlenmelerininüzerine gidiliyor, Veli Küçükler’incinayetleri ayd›nlat›l›yordu. Fakat,iddianame ortaya ç›kt› ki, herfleybelirsizdir ve herfley asl›nda oligar-fli içi it dalafl›na göre flekillendiril-mifltir ve en az›ndan flimdilik, aç›-¤a ç›kart›lm›fl bir fley de yoktur.

Bu manevralara inanmaya ha-z›r kesimler de ç›km›flt›r. HalenAKP iktidar›n›n demokratikleflme-yi sa¤layaca¤›, kontrgerillay› tasfi-ye edece¤i, cinayetleri ayd›nlat›p,sorumlular›n› yarg›layaca¤› hayal-lerini besleyenler vard›r. Beflir Ata-lay’›n söylemleri, belki bu kesim-leri bir süre daha oyalamayayarayabilir; daha ötesinde bir an-lam› yoktur.

AKP iktidar›, “faili meçhul”lerinfaillerini ortaya ç›karmayaca¤› gi-bi, ayn› politikay› yeri geldi¤indehalka karfl› savaflta kullanan vekullanacak bir iktidard›r. Bugündüzen, geçmiflteki boyutlarda ““kkaa--yy››pp”” ve ““ffaaiillii mmeeççhhuull”” politikas›naihtiyaç duymamaktad›r, fakat her-kes emin olmal›d›r ki, iktiyaç du-yuldu¤unda AKP iktidar› da, bupolitikan›n en hararetli uygulay›c›-s› olacakt›r.

FA‹L‹ BBELL‹ BB‹R YYALAN: “Türkiye faili meçhuller ülkesi olmaktan ç›kt›!”

Say›:2

12Ekim2008

34

YÜRÜYÜŞ

Binlerce devrimci, demok-rat, yurtsever, oligarflinin

hücrelerinde, tecrit alt›nda tutul-maya devam ediliyor. Tecrit, hüc-re tipine çevrilmifl tüm hapishane-lerde uygulanmakla birlikte, esasolarak F Tipi hapishanelerde sis-temli, planl› bir biçimde yo¤unlafl-m›flt›r.

Tecrite karfl› direniflin baflla-mas›n›n üzerinden 8 y›l, di-

reniflin, genelgenin yay›nlanma-s›yla bitmesinin üzerinden ise ne-redeyse iki y›l geçti... Fakat, ikti-dar bizi pek de flafl›rtmayaraksözlerini tutmad›. Verdi¤i sözü,resmi belgesiyle tan›d›¤› hakk›unutturma yolunu seçti. Ama he-sap etmedi¤i bir fley var: Bizunutmay›z.

122 flehit verdi¤imiz içinunutmay›z. Tecrit politika-

s›n› püskürtmekte kararl› oldu¤u-muz için unutmay›z. Tecrit, s›ra-dan bir bask› olmay›p, ideolojikiçeri¤e sahip bir dayatma oldu¤uiçin ve o ideolojiyle uzlaflmayahiçbir zaman niyetimiz olmad›¤›için unutmay›z. Bu yüzden degündemimizden hiç ç›kmam›flt›rtecrit.

Tecritin politik bir özü vard›rve bu anlam›yla da o, ülke-

mizdeki siyasal mücadelenin birparças›d›r. fiu an esas olarak ha-pishanelerde uygulanan tecrittensöz ediyor olsak da, bunun bir po-litika olarak hayat›n her alan›nauzanabildi¤ini, halk›n her kesimi-nin ve tüm toplumun hücrelerebölünüp tecrit edilmek istendi¤inide say›s›z örne¤iyle biliyoruz.Tecrite böyle bakmayan tüm ileri-ci, demokratik güçler, eksik veyanl›fl bir bak›fl aç›s› içindedirler.Tecrit, tüm halk›n sorunudur; bu-nu unutamaz ve unutturamay›z.

Ölüm Orucu’nun bitirildi¤i22 Ocak 2007 tarihini ta-

fl›yan 45-1 Nolu genelgenin “10saatlik sohbet hakk›”n› içerenmaddesi, halen uygulanmamak-tad›r.

Uygulanmas› istenen genel-genin o bir maddesinin ar-

kas›nda, ödenmifl büyük bedelleroldu¤unu, büyük bir tahammül vesab›rla o noktaya gelindi¤ini kim-se unutmamal›d›r.

Küçük hesaplarla, basit kur-nazl›k ve manevralarla ge-

nelgenin ilgili maddesinin uygu-lanmamas›na gerekçeler uydur-mak, direniflin büyüklü¤ündenhiçbir fley götürmez.

Genelgenin anlam›, herfley-den önce “tteeccrriittiinn kkaabbuull

eeddiillmmeessii”dir. Genelgeyi yay›nla-yan hükümet, hala iktidardad›r.Söz veren Baflbakan ve Bakan,hala hükümettedir. Tecriti tama-men kald›rmay› kabul etmeselerde, tecritin varl›¤›n› kabul etmifl-lerdir.

Tutsaklar›n aleyhine olantüm yasalar, genelgeler

an›nda ve harfi harfine uygulan›r-ken, tecriti daha da koyulaflt›r›pkal›c›laflt›racak düzenlemelerinuygulanmas›nda hiçbir engel ta-n›nmazken, tecritte bir gedik aça-cak uygulamay› sürekli ertele-mek, kuflku yok ki son dereceaç›k bir politik tav›rd›r. Sorun, fluveya bu F Tipi hapishaneye özgü,flu veya bu yöneticiye ba¤l› olma-y›p, do¤rudan AAKKPP iikkttiiddaarr››nn››nn bbiirrppoolliittiikkaass›› durumundad›r.

Bu durumda, kendi ç›kar-d›klar› genelgeyi uygula-

maman›n anlam› da aç›kt›r; tteecc--rriittttee ››ssrraarr..

‹ktidar›n tavr›n›n bizim önü-müze koydu¤u görev bellidir

bu noktada:: TTeeccrriittee kkaarrflfl›› mmüüccaa--ddeelleeddee ››ssrraarr..

Tecrite karfl› mücadeledekikararl›l›k, halk güçlerinin

taleplerinde ›srar›n›n, manevralar-la oyalanamayaca¤›n›n, aldat›la-mayaca¤›n›n ve oyalanmay›, al-dat›lmay› asla kabul etmeyece¤i-nin göstergesi olacakt›r. Bu konu-daki ›srar ve kararl›l›k, tüm halkahem örnek olacak, hem güvenverecektir.

Bafllad›¤›m›z hiçbir kavgay›yar›m b›rakmad›k. Bunu

da b›rakmayaca¤›z.

Genelge yay›n-lay›p uygula-

mamakla, üstelik varolan bask› ve yasakçemberini daha da

daraltarak, gayri insani koflullarayeni hak gasplar› ve cezalar ekle-yerek devrimci kimli¤i afl›nd›rma-y›, örgütlülükte ›srarda zay›fl›k ya-ratmay›, tutsaklar› bireycilefltiripörgütlü yaflamdan ve sosyalizm-den koparmay› hala uman iktidarsahipleri, yine yan›l›yorlar ve hepyan›lacaklar. Tutsaklar›m›z, onla-ra istedikleri zaferi, baflar›y› aslatatt›rmayacaklard›r. Fakat biz,tecrite karfl› mücadeleyi sadecetutsaklar›m›za b›rakacak da de¤i-liz elbette.

Tutsaklar›na sahip ç›kmak,halk›n mücadelesinin en

önemli de¤erlerinden biridir. Bugelene¤ini reddeden, terkedenherhangi bir mücadele, en önemlide¤erlerinden birini reddetmekle,kendi içinde bir erezyon yaflama-ya bafllam›fl demektir. Tecrit soru-nunu gündemden ç›karmamak,bir halk›n, o halk›n örgütlü güçle-ri durumundaki devrimci, demok-ratik güçlerin mücadelede tutsakdüflenlere sahip ç›kmas› demek-tir.

FTipi hapishanelerde yol-dafllar›, arkadafllar› bulu-

nan devrimcilere ça¤r›m›zd›r.

FTipi hapishanelerin kendi-lerine hiç de uzak olmad›¤›

tüm demokratik kurumlara ça¤r›-m›zd›r.

Devrimci, demokratik mu-halefet aç›s›ndan tecrit so-

rununu gündemden ç›karmamak,haklar ve özgürlükleri konusun-daki ›srar ve kararl›l›¤›n›n göster-gesidir.

Tecrite karfl› mücadelede el-de edilen kazan›m›n takip-

çisi olmak, cciiddddiiyyeett vvee ssoorruummlluu--lluukkttuurr.. Bu ciddiyet ve sorumlulu-¤a sahip oldu¤umuzu devlete vehalka göstermeliyiz.

Hapishanelerde tecrit sürü-yorsa, o konu, ülkenin tüm

devrimcilerinin, demokratlar›n›n,emekten, halktan, haklar ve öz-gürlüklerden yana herkesin, fafliz-me, zulme karfl› olan herkesingündemidir, bu tart›fl›lmaz.

Tecrit KKalk›ncaya KKadarHep Gündemde Olacak

Say›:2

12Ekim

2008

35

YÜRÜYÜŞ

Say›:2

12Ekim2008

36

Emperyalizmin dünya halklar›üzerindeki kuflatmas›n› ve bu ku-flatmada Türkiye oligarflisine biçi-len rolü görmeden, neden direnil-mesi gerekti¤i, bu kadar büyükbedellerin göze al›nmas›n›n zorun-lulu¤u kavranamaz.

Amerikan ve Avrupa emper-yalizmi, bölge ve dünya politika-lar›nda Türkiye’ye belli roller biç-mektedirler. ‹flbirlikçi oligarfli,soygun ve safahat›n› sürdürmekistemektedir. Dolay›s›yla, emper-yalizmin ve iflbirlikçilerinin amaç-lar›n›n gerçekleflebilmesinin ko-flullar›ndan biri ve asl›nda ilki,Türkiye halklar›n›n devrimci dina-miklerini yok etmektir.

Bu dinamiklerin içinde kuflku-suz devrimci hareket özel olaraköncelikli hedeftir. Böyle olmas›n-da devrimci hareketin onlarca y›l-l›k tarihinin ortaya koydu¤u ide-olojik sa¤laml›k, politikas›ndakikararl›l›k ve özel olarak da belli birtarihi süreçteki tavr› en önemli ne-denlerdir. Sosyalist sistemin y›k›l-mas›yla tüm dünyada reformizm,teslimiyetçilik, uzlaflmac›l›k rüz-garlar› eserken, devrimci hareketbu rüzgarlar›n önünde e¤ilmemiflve sürüklenmemifltir. Tam tersinebu süreçte emperyalizme ve oli-garfliye karfl› mücadelesini at›l›m-larla büyütmüfltür. ‹flte bunun için

dünya çap›nda bir örnektir devrim-ci hareket; dolay›s›yla emperya-lizm cenah›ndan da “dünya çap›n-da” örnek olmas›na son vermekiçin yokedilmesi gereken bir hare-kettir.

Sonuçta, elbette hedeflenen,bir bütün olarak tüm anti-emper-yalist, anti-oligarflik güçlerdir vetüm soldur.

NNiiyyeettlleerr,, hheessaappllaarr::

Emperyalizme ve iflbirlikçileri-ne göre; ne pahas›na olursa olsundevrimciler; fiziki, ideolojik ve ör-gütsel olarak yok edilmelidir. Tür-kiye topraklar›ndan devrim umu-du silinmelidir.

‹flte F Tipi hapishaneler ve tec-rit politikas› bu amaç do¤rultu-sunda gündeme getirilmifltir. Hüc-reler ve tecrit statüsü, oligarflininelindeki en güçlü silahlardan biri-dir. Öyle ki, Avrupa’n›n çeflitli ül-kelerinde ilerici, devrimci hare-ketlerin tasfiyesi, bu politikaylasa¤lanabilmifltir.

Türkiye oligarflisi de ayn› politi-kalarla ayn› sonucu almay› düflün-mektedir. Tecritin uygulanmas› vebundan istenilen sonucun al›nma-s›, onlar aç›s›ndan stratejik önem-deydi.

Devrimci tutsaklar, 20 y›ld›r,12 Eylül 1980 cuntas›ndan bu ya-

na faflizmin her türlü sald›r›lar›nara¤men teslim al›namam›fl, örgüt-lü yaflamlar›yla, direniflleriyle halkiçin önemli bir güç ve moral de¤e-ri olmufllard›r.

Devrimci tutsaklar, F Tiplerineat›larak örgütlülükleri da¤›t›lacakve tecrit alt›nda yaln›zlaflt›r›larak,umutsuzlaflt›r›larak, iradeleri k›r›-larak teslim al›nacaklard›r.

Ve böylece, halk›n öncülerininteslim al›nd›¤› yerde, halk›n mü-cadelesinin bütün olarak sindiril-mesi çok daha kolay ve h›zl› birsüreçte gerçeklefltirilebilecektir.‹flte bunun için F Tipleri ne paha-s›na olursa olsun aç›lmal›, tecrituygulanmal›d›r.

Oligarfli aç›s›ndan F Tipi ha-pishanelerde tecrit politikas›n›nhayata geçirilmesi ne dereceönemliyse, bu politikalara karfl›direnmek, tecriti bofla ç›kartmakda devrim mücadelesi, ülkemiz vedünya halklar›n›n gelece¤i aç›s›n-dan o derece önemliydi. Büyükdirenifl, devrim ve karfl›-devrimiçin tafl›d›¤› bu önem nedeniyleuzun süreli ve büyük bedeller öde-nen bir direnifl olarak flekillene-cekti.

‹‹llkk ssaalldd››rr››

Oligarfli, F Tiplerini açmak vetecrit politikas›n› hayata geçirmekiçin ilk büyük sald›r›s›n› 1999 Ey-lül’ünde Ulucanlar Hapishane-

2000-2007 aras›nda, tam yedi y›l süren büyükbir direnifl gerçeklefltirildi bu topraklarda. 7 y›lda ke-limenin gerçek anlam›yla bir tarih yaz›ld›. Hiç abar-t›s›z, herkesin tart›flmas›z teslim edece¤i gibi, dün-yada efli benzeri görülmemifl bir direniflti bu.

7 y›l sürmesinden 122 flehit verilmesine kadar,her fley ola¤anüstüydü ve o güne kadarki hemen

tüm ölçülerin ötesinde cereyan eden bir direniflti.

Böyle bir direniflin 7 y›l sürmesinde, 122 flehit ve-rilmesine ra¤men devam edilmesinde, hiç kuflkuyok ki, hem karfl›-devrim cephesinden, hem direniflcephesinden son derece önemli, hatta hayati neden-lerin olmas› gerekir.

Böyle bir neden de vard› elbette. Bu nedenin ad›,tek kelimeyle söylemek gerekirse TTEECCRR‹‹TT’ti.

*

Bu yaz› dizimizde, 7 y›l süren bu büyük direniflin,bu kadar fliddetli çat›flmalara yol açan boyutlar›n›ortaya koyarken, direnifl sürecini ana hatlar›yla daolsa özetleyece¤iz.

Tüm sald›r›lara ra¤men, büyük bedeller ödene-rek, büyük bir iddia ve kararl›l›kla sürdürülen direnifl,hiç kuflku yok ki, tüm dünya halklar› için, emperya-lizme, faflizme karfl› direnmek diye bir sorunu olanherkes için tarihi dersler ve tecrübelerle doludur. On-lar›n da bir özetini bulacaks›n›z bu yaz› dizisinde.

TECR‹T

D‹REN‹fi1

Say›:2

12Ekim

2008

37

si’nde 10 devrimci tutsa¤› katle-derek bafllatt›. Gerçekte hücre tipisald›r›s› 1990’lar›n bafllar›nda vedaha sonra çeflitli zamanlarda Es-kiflehir hücre tipiyle denenmifl birsald›r›yd›, o kesitte püskürtülmüflama gündemden kalkmam›flt›.Ulucanlar’da gündeme getirilensald›r› art›k çok daha üst boyut-tayd›.

Devrimci tutsaklara karfl› ““yyaatteesslliimm oollaaccaakkss››nn››zz,, yyaa öölleecceekkssee--nniizz”” dayatmas›, ilk kez bu kadaraç›k ve tüm tutsaklara yönelikolarak Ulucanlar’da yap›l›yordu.Ki, Ulucanlar’da devrimci tutsak-lar›n karfl› karfl›ya b›rak›ld›¤› butercih, Ulucanlar’dan yaklafl›k biry›l sonraki 19 Aral›k katliam›n›nda oda¤›na oturtulacakt›. Ulucan-lar’da katledilen tutsaklar nezdin-de öncelikle bütün tutsak kitlesineve daha genel olarak da tüm hal-ka gözda¤› veriliyor ve F Tipleri-nin, tecritin önü aç›lmak isteni-yordu. Oligarfli, Ulucanlar’dakigözda¤›yla F Tiplerini ddiirreenniiflflssiizzaçmay› istiyordu.

Bu, oligarfli cephesinin istek veplanlar›yd›.

Peki devrimci tutsaklar cephe-sinde durum neydi?

Elbette teslim olmayacaklard›devrimci tutsaklar. Hem de “düfl-man›n ‘teslimiyet’in karfl›s›nakoydu¤u ‘ölüm’ü, düflman›n elin-den al›p direnifl silah›na dönüfltü-rerek ölecektik.”

Ve öldüler. 122 kez öldüler.

Yüzlerce gün süren açl›klardaöldüler. Bedenlerini tutuflturanalevlerde öldüler. Hedef gözetile-rek at›lan gaz bombalar›n›n hede-fi olup öldüler... ve her ölümdeonlar›n teslim olmay› reddediflininsesi yank›land› dünyaya. Herölümde bafle¤mezli¤in kararl›l›¤›yay›ld› hapishanelerden.

DDiirreennmmee hhaakkkk›› iiççiinn ddiirreenniiflflTutsaklar› F Tiplerine atan an-

cak teslim alamayan, tecrite boyune¤diremeyen oligarfli, direniflin buyank›s›n› engellemeye çal›flt› vargücüyle. Bunun için kop koyu, Tür-kiye tarihinin gördü¤ü en kat› san-sürlerden biri uyguland›.

Onlarca ölüm, gazete sayfala-r›nda s›radan, küçük birer haberolarak bile yer almad›.

Kimilerine göre ““bbooflfluunnaa ööllüü--nnüüyyoorr””du, ölümler sseess ggeettiirrmmii--yyoorrdduu,, kamuoyunun iillggiissii yyookkttuu..Halk, direnifli desteklemiyordu..Bu durumda direnmenin de aannllaa--mm›› yyookkttuu......

Oysa, oligarflinin içeride ve d›-flar›da birbirini tamamlayacaktarzda uygulad›¤› bask› ve tecritleddüüflflüünnddüürrttmmeekk iisstteeddii¤¤ii tam dabuydu.

“Ya teslim olacaks›n, ya teslimolacaks›n” diyordu ölüm orucun-daki tutsaklara. Zorla t›bbi müda-halede bulunarak öldürmüyor, sa-kat b›rak›yordu. Do¤rudan ddiirreenn--mmee hhaakkkk››nnaa sald›r›yordu. Bu poli-tikaya karfl› kimse direnemez di-yordu bir yerde. Ve o yerde, dire-nifl art›k, kendi özgün talepleri biryana, ddiirreennmmee hhaakkkk›› iiççiinn ddiirreenniiflflolarak sürüyordu.

O süreçte solun önemli bir ke-simi de bu gerçe¤i görmemesinekarfl›n aç›kt› ki; ddiirreennmmee hhaakkkk››nn››nnoollmmaadd››¤¤›› bbiirr yyeerrddee hhiiççbbiirr hhaakkkk››nnvvaarrll››¤¤››nnddaann ssöözz eeddiilleemmeezz..

Dahas›, kimsenin sesimiziduymad›¤› ve duyamad›¤›, destekvermedi¤i ve veremedi¤i koflullar-da ise, direnmek, direnme hakk›-na salhip ç›kmak, çok daha zo-runlu, vazgeçilmezdir.

Oligarflinin Ulucanlar katli-am›yla “ya teslim olacaks›n›z, yaöleceksiniz” dayatmas› 20Ekim’de direnifle bafllanarak boflaç›kart›ld›. Teslim olmay›p direnile-ce¤i o gün tüm dünyaya ilan edil-mifl oldu.

Oligarfli 19-22 Aral›k’ta do¤ru-dan direnme hakk›na sald›rd›. 20Hapishanede ayn› anda gerçeklefl-tirilen operasyon ve katliamlarda28 tutuklu katledilirken, oligarfli,direnme hakk›n› yoketmek, direni-fli k›rmak ve tutsaklar› tecritte tes-lim almak için bir çok fleyi göze al-d›¤›n› gösteriyordu.

Oligarfli, katliamla, devrimcile-ri y›ld›r›p demoralize ederek dire-nifli bitirecek, örgütlülükleri tasfi-ye edecek ve d›flar›daki demokra-tik muhalefeti da¤›t›p halk› sindi-

recekti. Bunun için seferber edil-miflti binlerce asker ve polis. Bu-nun için yak›l›p y›k›lmaktayd› ha-pishaneler ve bunun için ölümmangalar›n›n kahkahalar› eflli¤in-de diri diri yak›l›yordu alt› kad›ntutsak...

Katliam›n hemen ertesi günle-rinde baflbakan Ecevit “art›k dev-

20 Ekim - DHKP-C, TKP(ML) veTK‹P’den 816 tutsak, F Tipi hapishanelerekarfl› Süresiz Açl›k Grevi’ne bafllad›.

14 Kas›m - TAYAD’l›lar ölüm orucuna bafl-lad›.

19 Kas›m - Tutsaklar, süresiz açl›k grevini,Ölüm Orucuna dönüfltürdüler.

25 Kas›m - Ankara’da F Tiplerine Karfl› Mi-tinge 7 bin kifli kat›ld›.

29 Kas›m - 2. Ekipler ölüm orucuna bafllad›.

6 Aral›k - Konfederasyon Baflkanlar›, “ölümorucunu b›rak›n” ça¤r›s› yapt›lar.

7 Aral›k - Ayd›nlar açl›k grevine bafllad›.

11 Aral›k - Ecevit “Kamuoyu ilgisi devamederse bu eylem bitmez” demeciyle direniflekarfl› sald›r› iflaretini verdi.

12 Aral›k - Polis, K›z›lay’da tutuklu aileleri-ne sald›rd›.

13 Aral›k - RTÜK ve DGM, ölüm orucuyla ilgi-li haberlere sansür uygulamaya bafllad›.

15-16 Aral›k - ‹ktidar, görüflmeleri keser-ken, zorla müdahale tehditleri yapt›. Direnifl-çiler, sald›r› olursa kendilerini yakacaklar›n›aç›klad›lar.

19 Aral›k: Devrimci tutsaklar›n bulundu¤uhapishaneler yak›l›p y›k›larak, 28 tutsakkatledildi. Tutsaklar F Tiplerine sevkedildi.

letle bafla ç›k›lamayaca¤›n›ö¤renmifl olmal›lar” derken19 Aral›k’›n, F Tiplerinin vetecritin amac›n› hiç yorumagerek b›rakmayacak aç›k-l›kta ortaya koyuyordu.

Gerek 19-22 Aral›k katli-am›yla, gerekse de sonra-s›ndaki sald›r›lar›yla oligarfliçeflitli demokratik kesimleri sin-dirmekte, F Tiplerine karfl› dire-nen solun büyük k›sm›n› direnifl-ten uzaklaflt›rmakta k›smi baflar›-lar elde etse de, direniflin bitiril-mesi noktas›nda hiçbir “baflar›”elde edilememiflti. Çünkü iflte tamo noktada, karfl›s›nda e¤ip büke-medi¤i bir irade ç›k›yordu. O iradedevrimci hareketin iradesiydi.

19-22 Aral›k’ta tarihin en vah-fli hapishane katliamlar›ndan birigerçeklefltirilirken ayn› zamandatarihin en büyük hapishane dire-nifllerinden biri yarat›l›yordu.

Devrimci tutsaklar› teslim al-mak için ellerindeki en büyükkozlardan biri olan “ölüm”, 19Aral›k katliam›nda etkisizlefltiril-miflti.

Bu büyük çat›flma, hemen 19Aral›k sabah› iflkenceli sevklerleaç›lan F Tipi hapishanelerin hüc-relerinde de devam etti ve F Tip-leri de büyük direnifl karfl›s›ndaetkisiz kald›.

B›rak›n tutsaklara boyun e¤dir-meyi, b›rak›n tutsaklar› sosyalizmdüflüncesinden vazgeçirmeyi, b›-rak›n örgütlülüklerini da¤›tmay›,en baflta direnifli k›ramad›lar; di-renifli k›ramad›klar› için de direni-flin ördü¤ü barikat önünde çak›l›pkald› oligarfli.

Direnme hakk› içeride ve d›fla-r›da ölümler pahas›na savunuldu.Katliamlar, yalanlar, zorla müda-haleler, tahliye rüflveti, sansür veakla gelebilecek tüm sald›r› yön-temleri karfl›s›nda, direnme hakk›korundu.

Büyük direnifl, hiçbir gücün di-renen bir halk›n elinden direnmehakk›n› alamayaca¤›n›, her koflul-da direnmenin mümkün oldu¤unutarih önünde bir kez daha kan›tla-d›.

Büyük Direnifl, bütün dünyaya

emperyalizmin ve oligarflinin tümimkanlar›na, görünürdeki devasagücüne ra¤men, as›l güçlü olan›ndevrimciler oldu¤unu gösterdi.Devrimci iradenin üstünde hiçbiriradenin olamayaca¤›n›n yeni birtarihsel kan›t›n› sundu.

Oligarflinin, direnifli k›rmakiçin denemedi¤i yöntem, baflvur-mad›¤› politika kalmad›. Ancakhiçbirinden sonuç alamad›.

Zorla t›bb› müdahaleyle diren-me hakk›n›n tamamen ortadankald›r›lmak istendi¤i noktada, on-larca tutsak, tutuflturduklar› be-denleriyle direnme hakk›n›n yokedilemeyece¤ini ilan etti. Tüm be-delleri göze alm›flsan›z, direniflinbiçimleri s›n›rs›zd›r. Direniflçiler,tüm yarat›c›l›klar›yla, fedakarl›¤›nve kararl›l›¤›n s›n›rs›zl›¤›nda düfl-man› altetmenin, direnme hakk›n›kullanman›n mutlak bir yolununoldu¤unu ö¤rettiler.

Büyük Direnifl’in tarihi aç›dangösterdi¤i en önemli olgulardan bi-ri; direnme hakk›n›n hiçbir kofluldayok edilemeyece¤i gerçe¤idir.

SSüürreecciinn ddiirreenniiflfl bbiiççiimmii nneeddeenn ffeeddaa oolldduu??

Oligarflinin teslim alma politi-kas›ndaki kararl›l›¤›, hücrelerin vetecritin de bunun bir arac› oldu¤uson derece netti. Direnmek gerek-ti¤i de aç›kt›. Özgür Tutsaklar›nbu konuda en küçük bir tereddütüyoktu. Peki nas›l direnilecekti?

Ölümler göze al›nacakt›. Tekkesin cevap buydu. Bunun ötesin-de bir çok farkl› flekillenmeden,ihtimallerden söz edilebilirdi amafeda, bu sald›r›y› püskürtmeninolmazsa olmaz›yd› ve zaten 7 y›l-l›k direnifl süreci de tekrar tekrarbunu gösterecekti. Gerçek fluyduki, direniflin biçimi, tutsaklar›n ter-cihlerine ba¤l› da de¤ildi; biçimibelirleyen, çat›flman›n özü ve flid-

detiydi.

Direniflin bafl›ndan itiba-ren büyük bir feda ruhu ha-kimdi. Ölüm orucu direnifli-nin kendisi zaten bir fedayd›.Direnifl boyunca da feda enüst boyutlarda yafland›.

Bu direnifl içinde her fle-hitlik, kendini feda eden in-

san›n karfl›s›nda hiçbir gücün du-ramayaca¤›n› yeniden kan›tlad›.Feda karfl›s›nda dünyan›n en gelifl-mifl silahlar›n›n ifle yaramayaca¤›-n› gösterdi. Bulgar direniflçi HristovBotev’in ““TTüümm iinnssaannllaarr››nn öözzggüürr--llüü¤¤üü vvee mmuuttlluulluu¤¤uu iiççiinn oommuuzzddaannddüüflflmmeeyyii ggöözzee aallmm››flfl bbaaflfl››nn üüzzeerriinn--ddee eeggeemmeenn hhiiççbbiirr ggüüçç yyookkttuurr..””sözü, her flehitle birlikte adeta ye-niden hayat buluyor, tarih önündeyeniden kan›tlan›yordu.

Sadece ülkemizde de¤il, günü-müz dünyas›nda Filistin’denIrak’a, Afganistan’a kadar direnifl-lerin sürdü¤ü her yerde direniflinad› FEDA’yd›. Ve bu durum, “busürecin direnifl biçimi neden fedaoldu?” sorusunun cevab›n› dahem genel, hem ülkemiz özeli aç›-s›ndan veriyor. Emperyalizm tümdünya halklar›na, kendi yaratt›¤›eflitsizli¤e, adaletsizli¤e, açl›¤a,yoksullu¤a, sefalete boyun e¤me-yi dayat›yor. Benim istedi¤im gibidüflüneceksin, muhalefet yapa-caksan da bizim izin verdi¤imiz s›-n›rlar içinde yapacaks›n, sisteminverdi¤ine raz› olacaks›n diyor vebunu dayat›yor. Yapmazsan, kifli,kurum, örgüt, ülke, fark etmez;“iflgal ederim, yakar›m, y›kar›m,terörist ilan ederim, katlederim...”diyor. Ve bunlar› yaparak, zulmübir kuflatmaya dönüfltürerek,halklar›n direnme hakk›n› da orta-dan kald›rmak istiyor.

Dünyan›n dört bir yan›ndakifeda eylemleri, iflte emperyaliz-min bu dayatmalar›na karfl›, halk-lar›n iradesini, halklar›n çaresizkalmay› kabul etmeyece¤ini orta-ya koyan bir direnifl biçimi olarakyo¤unlaflt›.

Oligarfli de ülkemizde bunu da-yat›yordu. 19 Aral›k’ta da sald›rd›-¤› do¤rudan direnme hakk›yd›.

“Ben istedi¤imi yapar›m, hüc-relere atar, tecrit ederim, ama senbuna karfl› ç›kamazs›n ve ç›kama-

Say›:2

12Ekim2008

38

YÜRÜYÜŞ

yacaks›n, senin elinden tüm di-renme imkanlar›n› da alaca¤›m”diyordu.

Nitekim, tutsaklar›n tecrit hüc-relerine at›lmas›n›n ard›ndan zorlat›bbi müdahalelerle tutsaklar ““ööll--mmee hhaakkkk››””ndan da mahrum edil-di; direnifli böyle k›racakt› oligar-fli.

Bu dayatmaya boyun e¤ile-mezdi.

Çaresizli¤e boyun e¤ilemezdi.

Direniflin, tutsaklar›n devrimciiradesinin d›fl›nda bir irade taraf›n-dan bitirilmesi kabul edilemezdi.

Edilmedi.

19 Aral›k’›n hemen öncesinde,tutsaklar, “ölüm orucu direniflçile-rine sald›r›lmas› durumunda ken-dilerini yakarak feda eylemleriyledireniflçi yoldafllar›na sahip ç›ka-caklar›n›” aç›klad›lar.

Oligarfli çok ciddiye almad› buaç›klamay›.

Çünkü ülkemizde örne¤i yoktuböyle iradi, örgütsel bir tav›r al›fl›n.(Ülkemiz için o kadar al›fl›lmad›kve yeniydi ki, bu aç›klamaya kat›-lan devrimci örgütlerin baz›lar› dakendi aç›klamalar›n› ciddiye alma-m›fl, bunu sadece bir ‘blöf” olarakdile getirmifllerdi.)

Ama süreç, çat›flman›n muhte-vas›, “blöf”leri kald›rmayacak ka-dar ciddi ve hayatiydi.

Bunun ciddiyetinde ve bilincin-de olanlar gö¤üsleyecekti sald›r›y›.

19 Aral›k’ta oligarflinin sald›r›s›karfl›s›nda en güçlü barikat, fedasavaflç›lar› taraf›ndan örüldü.

Oligarfli, içeride ve d›flar›dado¤rudan direniflçilere sald›r›pzorla müdahale ederek ölümleriengelleyerek direnifli etkisizlefltir-meyi, sansürle halktan kopar›pkendi içine hapsetmeye çal›fl›yor-du. Bu kkuuflflaattmmaayy›› yyaarraann yine fedaeylemleri oldu. Fedalar, tüm san-sür duvarlar›n›, kuflatmalar› y›k›pgeçti.

Direnifl, sürekli farkl›laflan ko-flullar içinde, oligarflinin baflvur-du¤u yeni taktikler karfl›s›ndakendi biçimlerini yaratt›; oligarfli-nin her takti¤i, direniflin yeni birtakti¤i ve elbette hiç de¤iflmeyenkararl›l›¤›yla karfl›land›. Direniflkendi kültürünü de yaratt›. Bukültür FEDA kültürüdür. Bu kültür

VEFA kültürüdür. Bu kültür BA⁄-LILIK’t›r. Bu kültür SABIRDIR,‹RADED‹R, “SONUNA KADAR”diyebilmektir. Bu kültür D‹RENMEkültürüdür. Ama tüm bunlar›n te-melindeki güç, fedad›r ve direnifl-çiler feda anlay›fl›yla donanma-sayd›lar, kuflkusuz bunlar da ba-flar›lamazd›.

Bugün dünyan›n her yan›ndadirenifller halklar›n feda kültürüüzerinden geliflmektedir ve burastlant›sal bir benzerlik de¤il, s›-n›flar mücadelesinin ortaya ç›kar-d›¤› bir zorunluluktur.

- devam edecek -

Düflmesin diyehalk›z›n baht›naumutsuzluk, sönme-sin diye yüreklerdetafl›nan isyan atefli,kararmas›n diye göz-lerindeki ›fl›lt›, hayal-ler gerçek olsun, ha-laylar durmas›n diyeEkim’in 20’sinde aç-l›¤›m›z› ektik.

Bo¤mas›nlar diye hücrede in-san›, yasaklamas›nlar diye güne-fli ve masmavi gökyüzünü, çekil-mesin diye gözlerimize jiletli tel-ler, ayr›lmas›n diye yoldafl yü-rekler, açl›¤›n koynunda bir yol-culu¤a ç›kt›k Ekim’in 20’sinde.

Türkülere yasak, sevdalarahapis düflmesin diye; güne-gü-nefle, güle-gülüfle susamas›n di-ye insanlar; çiçek açs›n, meyveversin diye hayat; kar›fls›n deni-zin mavisi k›rlar›n renklerine di-ye... Kerbela filizlensin, K›z›lderekan akmas›n diye; açl›¤›m›z› ek-tik Ekim’in 20’sinde.

Yak›lm›fl köylere bahar› getir-mek için, sürgün insanlar›m›z, ya-sak dilimiz için, F›rat’›n Dicle’ninkollar›yla sarmak için, tohum ol-mak için kavrulmufl bozk›rlara,Ekim’in 20’sinde açl›¤›m›z› ektik.

Karn› aç, benzi soluk, gözlerifersiz kalmas›n, süte, ekme¤e,oyuna doysun diye çocuklar›m›z;›rgat, ç›rak olmas›nlar diye, al›nla-r›na güzel günlerin damgas›n› vur-du¤u bir ülke b›rakabilmek içinEkim’in 20’sinde açl›¤›m›z› ektik.

Sesimize ses, açl›¤›m›za açl›kkatan analar›m›z›n yüreklerinedüflmesin diye ac›, akmas›n diyegözyafllar›, sarmas›n diye a¤›tlar

gökyüzünü, süt-leri helal k›l›ns›ndiye Ekim’in20’sinde açl›¤›-m›z› ektik.

Gözleri ›fl›l›fl›l, bak›fllar› is-yan, gülüflleriumutlu olsun di-ye halk›m›z›n,

Anadolu’da isyan tohumlar› filizedursun diye, açl›¤›n, yoksullu-¤un, adaletsizli¤in öfkesi yay›ls›ndiye sokaklara, k›r›ls›n diye zin-cir, do¤sun diye ölümlerdenhalk, Ekim’in 20’sinde açl›¤›m›z›ektik yollara.

Yar›nlar halk›n ve hayat›n ol-sun diye, zindanlar›nda karanfil-ler boy versin, sol gö¤sümüzünalt›ndaki cceevvaahhiirr solmas›n diye,gelece¤imizin umutlu y›ld›z› sar-s›n diye al›nlar›, kavgaya kofl-sun, yang›nlara sar›ls›n, da¤larasevdalans›n, toprakta yeflersindiye özgürlük, Ekim’in 20’sindeaçl›¤›m›z› ektik.

Ölüm utand› Ekim’in 20’sin-de, “Merhaba Zafer, HoflgeldinÖlüm” diyen, ölümsüzlü¤e gö-nüllü yi¤itlerin karfl›s›nda. Zulümçaresizdi, inançlar› u¤runa ölü-me yürüyenlerin karfl›s›nda.

Açl›¤›m›z› ektik Ekim’in20’sinde topra¤a, tomurcu¤un-dan fidan olsun, büyüyüp sevdaolsun, yeflersin umut olsun, yü-rüsün milyon olsun, vurulsun alkanlara boyans›n, düflsün topa-¤a ölümsüz olsun. Ölümün ad›zafer olsun. Zaferin ad› Ahmet,Fidan, Aflur, Halil.... olsun.

20 Ekim’de aln›na k›z›l bantla-r› ba¤layan iradeye selam olsun.

Say›:2

12Ekim

2008

39

YÜRÜYÜŞ

Ekim’in 20’sinde Açl›¤›m›z› Ektik

“Tecrit nedir?” sorusunun ce-vab›nda, gerçe¤ini ne kadar iyitan›mlarsan›z tan›mlay›n, bir ye-tersizlik vard›r. Çünkü tecritin,en önemli yanlar›ndan birisi,hücrelerde tek kalmadan hisse-dilemeyecek olan›n, tek kal›nankoflullarda hissedilmesidir.

Bununla birlikte, 8 y›ld›r ne-redeyse anlat›lmad›k, yaz›lma-d›k bir yan›n›n kalmam›fl olma-s›, tecrite karfl› günümüze kadarsürdürülen mücadelenin biriki-mi, tecrit gerçe¤ini kavramam›z›da daha kolaylaflt›rmaktad›r.

Tecriti, en özlü anlatan söz-lerden birisi, Hallac-› Mansur’un““cceehheennnneemm”” tasviridir. Mansur,““CCeehheennnneemm aacc›› ççeekkttii¤¤iinniizz yyeerrddee¤¤iill,, aacc›› ççeekkttii¤¤iinniizzii kkiimmsseenniinndduuyymmaadd››¤¤›› yyeerrddiirr!!”” derken, bu-günün tecrit hücrelerini tasvir et-ti¤ini bilemezdi. Fakat, yüzlercey›l sonra, tecrit hücreleri ile,dünyada cehennem infla edildi.

Tecrit, kiflinin, diri diri gömül-dü¤ü bu yaln›zl›k mezarl›¤›nda,ayn› zamanda tüm haklar›ndanyoksun b›rak›lmas›d›r. Tecrit,‘‘hhaakk’’ kavram›n›n yok edilerek,yerine ‘‘kkeeyyffiiyyeettiinn’’ konuldu¤u,daha önemlisi hak gasplar› vesald›r›lar karfl›s›nda tek bafl›nab›rak›ld›¤›n›z, birlikte tepki gös-terme hakk›n›z›n fiziki koflullarve her türlü sald›r›yla engellen-di¤i yerdir.

Ülkemizde, tecrit politikas›nauygun olarak infla edilmifl hapis-haneler, F Tipi hapishanelerdir.F Tipi hapishaneler, tutuklu vehükümlülerin tek ve üç kiflilikhücrelerde, tecrit alt›nda tutul-du¤u yerlerdir. Tutuklu-hüküm-lüler, tek ve üç kiflilik hücrelerdegünün 24 saatini geçirmek zo-runda b›rak›l›rlar. Tek kiflilikhücreler, içinde yata¤›n, tuvale-tin, bir masa ve sandalyenin, de-

mir bir dolab›n bulundu¤u vedolay›s›yla ad›m atacak yerinkalmad›¤› 10 metrekarelik alan-lard›r. Üç kiflilik hücreler ise, ikikattan oluflan toplam 25 metre-kare alana, 3’er tane yatak, de-mir dolap ve sandalyenin, 1 ma-sa, tuvalet ve bir mutfak tezga-h›n›n s›k›flt›r›ld›¤› alanlard›r.

Fakat tecrit ve hücre gerçe¤ibu fiziki alanlarla s›n›rland›r›la-rak anlafl›lamaz. Tecrit ve hücregerçe¤i, bu mekanlarda hheerrkkeess--tteenn yyaall››tt››llmm››flfl,, tek bafl›na ya daen fazla üç kifli bir arada tutulantutuklulara yöneltilen her türlüsald›r› ve dayatmayla bütünlefl-

tirilerek anlafl›l›r.

TTeeccrriitt;; DDüünnyyaann››nn,,HHüüccrreenniinn DDöörrtt DDuuvvaarr›› ‹‹llee

SS››nn››rrllaannmmaass››dd››rr

Tecrit, tutuklu-hükümlüyühücrenin dört duvar› ile s›n›rlar.Dört duvar aras›ndaki dünyada,toplumda yaflanan çeliflkiler, ça-t›flmalar yoktur. Ac›lar, sevinçler

yoktur. Özel çabalarla, bu dün-yan›n duvarlar› parçalanmad›-¤›nda, yapay bir dünya oluflur.

Dört duvar aras›nda kendisi-ne farkl› bir dünya kurmufl olankiflinin, d›fl dünyan›n gerçekli-¤inden ve bu gerçeklik üzerineflekillenmifl olan düflüncelerdende kopmas› hedeflenir.

Bunun için, her türlü üretimolana¤› tutuklunun elinden al›-n›r. Çeflitli üretimleri engellemekiçin, en s›radan k›rtasiye malze-melerinin yasaklanmas›n›n, birboya kalemi alman›n bile yapt›-r›mlara uyulmas›na ba¤la-nmas›n›n mant›¤› budur.

Sistem, hücre içinde tecrit et-mekle yetinmez, ziyaretçiler bi-rinci dereceden yak›nlarla s›n›r-lan›r, hapishane flehir d›fl›ndaulafl›m› en zor yerlere kurulur. Ftiplerinin hepsinin flehir d›fllar›n-da olmas›n›n mant›¤›nda, tutuk-lu-hükümlüyü her biçimde yal›t-ma mant›¤› vard›r. Ücra yerlerekurulan hapishaneler, yoksul ai-leler için yak›n›n› ziyaret etmeyiolanaks›z hale getirmifltir.

Bu da yetmez, disiplin ceza-lar›, ziyaret yasaklar›, mektupyasaklar› ile her türlü iletiflimuzun sürelerle kesilir.

YYaallnn››zzllaaflfltt››rrmmaa,, mümkün olan

her biçimde uygulan›r.

TTeeccrriitt;; ‹‹ttiirraazz HHaakkkk››nn››nn

YYookk EEddiillddii¤¤ii YYeerrddiirr

Tecrit her türlü hakk›n eliniz-den al›nd›¤›n›n veya her anal›nabilece¤inin size özelliklehissettirildi¤i yerdir. Hak gaspla-r› ve sald›r›lar›n üst s›n›r›n›n ol-mad›¤› bir kurals›zl›k ve keyfi-yet, fakat haklar›n›z›n üst s›n›r›-n›n çok keskin olarak belirlendi-¤i “de¤ifltirilemez” kurallar bütü-

Tecrit Alt›ndaki F TipleriHiçbir Hakk›n Olmad›¤› Yer

O küçücük hhücrelerde

bile, hhakgasplarının,

saldırıların bbiçimleri

ve yyöntemleri ssayıla-

mayacak kkadar ççok

sayıdadır.

u

Oligarşinin ttutsakla-

ra ssaldırı ppolitikaları

yeni ddeğildir. TTecritin

farkı, ssaldırılar kkar-

şısında eelinizin kkolu-

nuzun bbüyük ooranda

bağlanmasıdır.

Say›:2

12Ekim2008

40

YÜRÜYÜŞ

nüdür. Tecritte her talebiniz, ya-sa, tüzük ve genelgelere daya-narak reddedilir. Bir tutuklu-hü-kümlünün nelere ihtiyaç duyabi-lece¤i ayr›nt›lar›yla tespit edil-mifl ve yasaklanm›flt›r.

Fakat, söz konusu olan sald›-r›lar oldu¤unda, bu sefer F Tipihapishaneler, yasalar›n, genel-gelerin, tüzüklerin geçersiz oldu-¤u yerdir. Tam bir idare keyfiye-ti söz konusudur. ‹stedi¤iniz ka-dar itiraz edin, mahkemelere di-lekçeler verin. Cevap ayn›d›r;söz konusu uygulama““...... hhaappiiss--hhaannee iiddaarreessiinniinn yyeettkkiissiinnddeeoolluupp,, ttüüzzüü¤¤ee aayykk››rr›› bbiirr dduurruummssöözz kkoonnuussuu ddee¤¤iillddiirr.. ‹‹ttiirraazz››nnrreeddddiinnee......”” cevab› gelir.

‹tiraz etti¤iniz durum; bazensaatlerinizi, günlerinizi harcaya-rak yazd›¤›n›z, bazen onlarcamektubunuzun, ““hhaakkaarreett iiççeerrii--yyoorr”” , ““öörrggüütt pprrooppaaggaannddaass››””,, ““FFttiippii cceezzaaeevvlleerriinnii kkööttüüllüüyyoorr””,““mmeekkttuubbuunn iiççeerrii¤¤ii mmoorraall vveerrmmee--yyee yyöönneelliikk”” denilerek, havadansudan sebeplerle gidece¤i adre-se gönderilmemesidir. Günleribulan eme¤iniz, bir kalem dar-besi ile çöpe at›l›r. Tecrit bununkarfl›s›nda ““ççaarreessiizzssiinn”” der. ‹ti-razlar sonuçsuzdur. Binlerce di-lekçenin okunmadan reddedildi-¤i mahkemelere, sonucu bafltan

belli dilekçeleri yazar, onun so-nucunu ald›ktan sonra bir üstmahkemeye bir dilekçe dahayazar, yine önceden bilinen so-nucu al›rs›n›z. Böylece de ““‹‹ttiirraazzhhaakkkk››nn››zz››”” kullanm›fl olursunuz.

Bazen, aramada hücrenizinda¤›t›lmas›na, eflyalar›n›z›n yer-lere at›l›p kirletilmesine, de¤erverdi¤iniz kiflilerin resimlerininayaklar alt›na al›nmas›na gös-terdi¤iniz tepkinin sonucunda,onlarca gardiyan›n sald›r›s›nau¤ram›fls›n›zd›r. Yetmez gibi, birde karfl› koydu¤unuz için hücrecezas›, ziyaretten men, mektupyasa¤›, “sosyal alanlara” ç›ka-mama, TV ve bas›n yasa¤› gibi,cezalarla haklar›n›z gaspedil-mifltir. ‹tiraz›n›z bunad›r. Fakat,itiraz dilekçenizin cevab› bellidir.““HHaappiisshhaannee iiddaarreessiinniinn iisstteeddii¤¤iiggiibbii,, aarraammaa yyaappmmaa hhaakkkk›› vvaarr--dd››rr..”” ‹tiraz hakk›n›z yoktur. Öyleki, hapishane idareleri isterlerse,sizi soyundurarak arayacaklar,buna itiraz etmek de hem da-yak, hem de haklar›n›z›n eliniz-den al›nmas› ile sonuçlanacak-t›r.

Bazen, itiraz›n›z bir derginin,kitab›n toplatma karar› olmad›¤›halde tamamen keyfi olarak sizeverilmemesinedir. Hapishaneyönetimine ba¤l› birimler, bazen

kitap ve dergilerin ““öörrggüütt pprrooppaa--ggaannddaass›› yyaapptt››¤¤››nnaa””, bazen““ddeevvlleettee,, ddeevvlleett kkuurruummllaarr››nnaahhaakkaarreett”” etti¤ine, bazen ““bbööllüü--ccüü iiççeerriikkttee oolldduu¤¤uunnaa””, kararvermifllerdir. Bazen günlük ga-zeteleri de vermezler, ya da be-¤enmedikleri sayfalar›n› keserekverirler.

Dinledi¤iniz müzikten, söyle-yece¤iniz türkülere kadar kendi-nizin karar vermesi keyfi biçim-de engellenir. ““GGeerreekkssiizz ttüürrkküüssööyylleemmeekk””,, ““ggeerreekkssiizz mmaarrflflssööyylleemmeekk”” gibi ceza maddeleriF Tipleri için üretilmifltir.

SSaavvuunnmmaa hhaakkkk››nn››zz gaspedil-mifltir. Avukat görüfllerine eliniz-de ka¤›t kalem, dosya götüre-mezsiniz. Avukat›n›z›n söyledik-lerini not alamazs›n›z. Birlikteyarg›land›¤›n›z insanlarla ortaksavunma haz›rlayamazs›n›z. Sa-vunman›z› en olanaks›z koflul-larda haz›rlamak zorundas›n›z.

TTeeddaavvii oollmmaa hhaakkkk››nn››zz yokedilmifltir. Doktora görünmekayr› bir sorundur, doktora derdi-nizi anlatman›z ve gerekli teda-viyi görmeniz ayr› bir sorundur.Doktorlar›n mesa-i saatleri içinde rahats›zlanmakzorundas›n›zd›r. Fakat, bu dagerekli muayeneyi olaca¤›n›zanlam›na gelmez. Ço¤unlukla,

Bir çok sorunda oldu-¤u gibi, tecrit sorunundada, temel yan›lg›lardanbirisi, sorunu ve çözümü

kendine uzak görmektir.F Tipi hücreler bu ülkede yafla-

yan hiç kimseye uzak de¤ildir. F Ti-pi hapishanelerde tutsak edilmek,içfli, köylü, memur, gecekondulu,ö¤renci hiçbirimiz için çok uzaklar-da olan bir ihtimal de¤ildir. Sorunbu yan›yla hepimizin sorunudur.

Fakat, bunun ötesinde, bu ülke-deki hak ve özgürlüklere iliflkin tümsorunlar, her birimizi yak›ndan ilgi-lendirmelidir. Ve bilmeliyiz ki, bu

sorunlar›n çözümü de kendi elleri-mizdedir.

Oligarflik düzen, halk mücadeleetmedi¤i sürece hiçbir sorunu çöz-mez. Fakat, di¤er yandan halk›nmücadelesi karfl›s›nda kay›ts›z kal-mas› da söz konusu de¤ildir.

Oligarflik düzen, halka mücadeleile hak alman›n yolunu kapatmakistemektedir. Bunun için, haklar›için, özgürlükleri için mücadeleeden herkese azg›nca sald›rmakta-d›r. Fakat, bu sald›r›lar› püskürtme-nin, mücadele ederek haklar› alma-n›n yolunu açmak da, yoksullar,ezilenler, halk olarak bizlerin omuz-

lar›ndad›r.‹ fl t e ,

önümüzde somut bir sorun olarak,TECR‹T SORUNU durmaktad›r. Busorun etraf›nda birlikte mücadeleetmek, oligarflik düzene, tecrit sal-d›r›s›nda geri ad›m att›rmak, sade-ce hapishanelerle s›n›rl› de¤il, ge-nel olarak hak ve özgürlükler müca-delesi için bir kazan›m olacakt›r.

Birgün kendimiz, ya da bir yak›-n›m›z tecrit hücrelerinde can ver-mesin diye, tecrit hücrelerindeinsanlar fiziki ve ruhsal sa¤l›klar›n›kaybetmesin diye, bu mücadeleyekat›lal›m. Unutmayal›m ki, tecritigeriletmek ellerimizdedir. Mücade-lemize ba¤l›d›r.

Tecrite Karfl› Birlikte Mücadele Edelim

Say›:2

12Ekim

2008

41

YÜRÜYÜŞ

ilgilenilmez ve geçifltirilir. Ciddirahats›zl›klar› farkedilmedi¤iiçin, aylarca tedavi edilemeyentutuklu-hükümlü örnekleri var-d›r.

Sald›r›lar ve iflkenceler, bazençeflitli bahaneler yaratarak veyaherhangi bir bahaneye ihtiyaçduymadan yap›l›r. Hizaya getir-me sald›r›lar›, düzenli olarakgünlerce sürdürülür.

Siz, neye maruz kal›rsan›zkal›n, sadece reddedilece¤inibildi¤iniz halde ““iittiirraazz ddiilleekkççeessii””verme hakk›na sahip olursunuz.Baflka bir tepki gösterme hakk›-n›z yoktur. TTeeccrriitt,, ttüümm bbuunnllaarraakkaarrflfl›› öörrggüüttllüü bbiirr tteeppkkii vveerrmmeennii--zziinn eennggeelllleennmmeessii,, iittiirraazzllaarr››nn››zz››nnssoonnuuççssuuzz kkaallmmaass›› vvee ssiizzee ttüümmyyaapptt››rr››mmllaarraa uuyymmaakk dd››flfl››nnddaa bbiirrflflaannss ttaann››nnmmaammaakk iisstteennmmeessiiddiirr..

O küçücük hücrelerde bile,hakgasplar›n›n, sald›r›lar›n bi-çimleri ve yöntemleri say›lama-yacak kadar çok say›dad›r. Fa-kat, tecritin kavran›lmas› aç›s›n-dan, temel önemdeki yan, sald›-r› ve hak gasplar›ndaki keyfiye-tin yan›nda, tutuklu-hükümlüle-re tüm itiraz etme, direnifl gös-terme yollar›n›n kapat›lm›fl ol-mas›d›r. Oligarflinin tutsaklarasald›r› politikalar› yeni de¤ildir.Tecritin fark›, sald›r›lar karfl›s›n-da elinizin kolunuzun büyükoranda ba¤lanmas›d›r.

Tecrit; teslimiyet dayatmalar›karfl›s›nda tutuklular›nB‹RL‹KTE tepki göstermesiniengellemek, yaln›z ve çaresiz b›-rakmak demektir.

TTeeccrriitt;; BBiirreeyycciilliikk,, BBeenncciilllliikkDDaayyaattmmaass››dd››rr

Tecritin suç sayd›¤› en büyükdavran›fllardan birisi, dayan›flmaiçinde olmakt›r. Tecritin felsefe-si, ““yyaann hhüüccrreeddeekkiinniinn iihhttiiyyaaçç--llaarr››,, ssoorruunnllaarr›› sseennii iillggiilleennddiirr--mmeezz,, yyaann››nnddaakkii hhüüccrreeddee ööllüümmbbiillee oollssaa,, bbuu sseennii iillggiilleennddiirr--mmeezz”” fleklindedir. Yard›m etmeksuçtur. Bir çay, sigara, giysi, ka-lem, ka¤›t, herhangi bir eflyay›,bir gazeteyi, kitab› ne olursa ol-

sun, yan›ndaki baflka bir hücre-de olanla paylaflmak söz konusude¤ildir. Bunun koflullar› orta-dan kald›r›lm›flt›r. Fiziki koflulla-r›n›n ortadan kald›r›lm›fl olmas›-na ra¤men, duvarlar›n, çat›lar›nüzerinden afl›rarak ulaflt›r›rsan›z,bu da en a¤›r suçtur. Hücresininönünden geçen bir arkadafl›nasadece selam vermek, tek keli-me bir “merhaba” demek sald›-r›ya u¤rama ve disiplin cezas›nedenidir.

‹nsan kiflili¤ine yönelen enbüyük sald›r›lardan birisi, ben-cillefltirme, bireycilefltirmedir.‹nsan›, yaflarken insan olmaktanç›karmakt›r. Ve bu da tecritin te-mel amaçlar›ndand›r.

TTeeccrriitt;; KKiiflfliinniinnAAflflaa¤¤››llaannmmaass››,, KKeennddiinnee

SSaayygg››ss››nn››nn YYookk EEddiillmmeessiiddiirr

Tecrit politikas›n›n belirginhedeflerinden birisi, kiflinin ken-dine, düflüncesine, de¤erlerinesayg›s›n›n yok edilmeye çal›fl›l-mas›d›r. Bunun için, F tipine gö-türülen bir tutukluysan›z, hapis-hane giriflinde arama ad› alt›ndaç›r›lç›plak soyunmaya zorlan›r-s›n›z. Bu dayatmay› kabul etme-di¤inizde, dayak ve iflkence eflli-¤inde zorla ç›r›lç›plak soyulursu-nuz. Amaç, arama de¤il, afla¤›-lamakt›r. Bu politika, sözlü sal-d›r›lar, hakaretlerle sürdürülür.

En mant›ks›z dayatma ve uy-gulamalar, ““eemmrree iittaaaatt”” etmeni-zi sa¤lamak için gündeme getiri-lir. Sald›r›lar›n hedefi kiflili¤iniz-dir, e¤er devrimci iseniz düflün-celerinizdir. Her türlü bask›, sal-d›r› ve afla¤›lamayla itiraz ede-meyen, tepki göstermeyen kifli-ler yarat›lmak istenir.

TTeeccrriitt;; YYaann HHüüccrreeddee OOllaann››,,BBaass››nnddaann,, TTVV’’ddeenn

ÖÖ¤¤rreennmmeekkttiirr

Tecrit alt›ndaki tutuklu için,

her an belirsizliklerle doludur.

Her an ne olaca¤›n› bilemezsi-

niz, her an bir grup gardiyan

hücrenizi doldurup, baflka bir

hücreye gitmek için ya da baflka

bir hapishaneye sevk olmak için

toparlanman›z› isteyebilir.

Sizin bir yaflam düzeniniz ola-

maz, çevrenizdeki insanlara bilgi

vermek yoktur. Kimsenin gitti¤i-

nizden haberi olmaz.

Ya da, o güne kadar top att›-

¤›n›z, ba¤›rarak sesinizi duyur-

du¤unuz hücreden art›k bir ses

gelmedi¤ini farkedersiniz. Fa-

kat, siz o hücredeki kiflinin ne

oldu¤unu ö¤renemezsiniz. Kim-

se size bilgi vermez. Ölmüfltür

belki, belki öldüresiye dövül-

müfltür, belki apar topar baflka

bir hapishaneye, belki baflka bir

hücreye götürülmüfltür. Belki,

bunlar›n hiçbirisi olmam›flt›r.

Fakat, siz bunlar›n hiçbirisini

bilemezsiniz, ne oldu sorular›

boflluktad›r. Bazen, yan›n›zdaki

hücrelerde yaflam›na son veren

bir tutuklunun ölümünü, günler

sonra yans›d›ysa bas›ndan, ba-

zen çok daha sonra tesadüfen

ö¤renirsiniz.

"Asl›nda tarif edile-meyen bu durum 4 aysürdü. Yaln›zca 4 ay!

... b›rak›n bir baflkas›n› insa-n›n kendisi dahi... tecriti kimseyeanlatamaz. Onun insan› nas›l yi-yip bitirdi¤ini, nas›l tamamentahrip etti¤ini, aç›klayamaz.

Yaln›zca yatak, masa, lava-bo, duvar ka¤›tlar› ve süreklisuskunluk içerisindeki bir Hiçlik,Hiçlik ve Hiçlik. Sana bir kez bilebakmaks›z›n, yeme¤i kap›n›n al-t›ndan içeriye iten sürekli ayn›gardiyan. ‹nsan› ç›ld›rtmaya ka-dar götüren bir Hiçli¤i kuflatansürekli ayn› düflünceler..."(1943'te Nazi Kamplar›nda tecrittetutulan bir tutsa¤›n anlat›m›. AktaranÜmit KOfiAN, Sessiz Ölüm)

Say›:2

12Ekim2008

42

YÜRÜYÜŞ

TTeeccrriitt;; PPssiikkoolloojjiikk vvee FFiizziikkiiHHaassttaall››kkllaarr YYaaflflaammaakk,,TTeeddaavvii EEddiillmmeemmeekk vvee ÖÖllüümmeeTTeerrkk EEddiillmmeekkttiirr

Tecrit hücrelerinin ald›¤› can-lar, sadece hücrelere karfl› dire-niflte verilen canlarla s›n›rl› de¤il-dir.

F tipleri, bunun yan›nda, hüc-relerin yaratt›¤› hastal›klardan,tedavi haklar›n›n yok edilmesin-den, psikolojik rahats›zl›klar so-nucu intihar etmekten dolay› da,bir çok tutuklu-hükümlü için““ööllüümmeevvii”” olmufltur.

Tecrit koflullar›nda kalan tu-tuklu-hükümlülerde yo¤un ola-rak gözlenen sa¤l›k sorunlar›flunlard›r; KKaass--iisskkeelleett aa¤¤rr››llaarr››,,GGöözz BBoozzuukklluu¤¤uu,, KKuullaakk ÇÇ››nnllaa--mmaass››,, KKaallpp ÇÇaarrpp››nntt››ss›› vvee RRiittiimmBBoozzuukklluu¤¤uu,, HHiippeerrttaannssiiyyoonn,, NNee--ffeess DDaarrll››¤¤››,, CCiilltt HHaassttaall››kkllaarr››,,BBaaflfl AA¤¤rr››ss››,, MMiiddee RRaahhaattss››zzll››kkllaa--rr››,, KKooll vvee PPaarrmmaakkllaarrddaa UUyyuu--flfluukklluukk vvee PPssiikkoolloojjiikk ssoorruunnllaarr..

Söz konusu rahats›zl›klar›nhepsi önemlidir, fakat psikolojiksorunlar yaflayan tutuklu-hü-

kümlülerin durumlar› ise, tecritgerçe¤inin ne demek oldu¤ununen somut göstergesidirler. Psiko-lojik sorunlar yaflayan tutuklu-lardan kimilerinin kendi a¤›zla-r›ndan, kimilerine iliflkin ise ya-n›ndaki kiflilerin gözlemlerindenaktard›¤›m›z flu cümleler tecritgerçe¤ini somutlamaya hizmetedecektir; ““HHüüccrreeddee ööllddüürrüülleeccee--¤¤iinnii ssaann››yyoorrdduu””,, “Gaipten seslerduyuyor, seslere ba¤›r›yor, küf-rediyor”, ““KKaaffaammddaakkii sseess ‘‘iinnttii--hhaarr eett kkuurrttuull’’ ddiiyyoorrdduu””,, “Kula-¤›ma sesler geliyor”, ““TTuuvvaalleettiinniiççiinnddee kkaaffaass››nn›› dduuvvaarrllaarraa vvuurr--mmaayyaa ççaall››flfl››yyoorrdduu””,, "Beni ç›ld›rt-mak istiyorlar”, ““BBüüyyüükk bbiirr bbooflfl--lluu¤¤uunn iiççeerriissiinnee ddüüflflüüyyoorruumm"",,“Camlar› yumruklay›p ‘insanhücreye s›¤ar m›?’ diye ba¤›r›-yordu”, ““KKeennddii kkeennddiinnee kkoonnuu--flfluuyyoorr,, kkaaffaass››nn›› dduuvvaarraa vvuurruu--yyoorrdduu.. SSoonnuunnddaa iinnttiihhaarraa kkaall--kk››flfltt››””, “Bayg›nl›k nöbetleri geçi-riyordu”, ““DDüünnyyaayyllaa,, ggeerrççeekklliikk--llee ttüümm iillggiissii kkooppttuu””,, “Duvarlar›y›kmaya çal›fl›yordu”, ““KKuullaa--¤¤››nnddaa bbiirr ççiipp oolldduu¤¤uunnuu ddüüflflüü--nnüüyyoorrdduu””,, “Sorunlar›m› payla-flaca¤›m kimsenin olmamas› ne-

deniyle kald›ramad›m”, ““BBeenniisseenn ddeelliirrttttiinn ddiiyyeerreekk bboo¤¤aazz››mmaassaarr››lldd››.. HHüüccrreeddee iikkii kkiiflflii oollssaakkööllddüürrüürrddüü bbeennii””, “Tecritte insaniuyar›lar›n demire, duygular›nbetona gömülmeye çal›fl›l›yor”.(Boran Yay›nevi, ‘Tecrit’ isimlikitaptan)

Tecrit demek ölüm demek ol-du¤u için, bugüne kadar bu tec-rit hücrelerinden çok say›da tu-tuklu ve hükümlünün cenazeleriç›kt›. Tecrite karfl› mücadelede122 devrimci flehit oldu. Tecrit,siyasi tutsaklardan oldu¤u gibi,adli tutuklular için de ölümlerlean›lan yerlerdir. ‹ntihar ederekölenler ve intihar girifliminde bu-lunanlar oldu. SSeellaammii KKuurrnnaazz ör-ne¤inde oldu¤u gibi, tüm ›srarla-ra ra¤men hastaneye kald›r›lma-d›¤› için ölen; VVoollkkaann AA¤¤››rrmmaannörne¤inde oldu¤u gibi, tek bafl›-na kald›¤› hücresinde ölü bulun-du¤u söylenen; son örne¤i KKuudd--dduussii OOkkkk››rr’da oldu¤u gibi, has-taland›¤› halde tedavi edilmedi¤iiçin ölenler oldu... Ve tecritparçalanamad›¤› sürece, dahada olacak!

Say›:2

12Ekim

2008

43

YÜRÜYÜŞ

SSiinnccaann 11 NNoo’’lluu FF TTiippiiBuradaki koflullarda da, uy-

gulamalarda da olumlu yönde birde¤ifliklik yok. Tekrar tekrar veri-len sözlere ra¤men tecriti k›smenhafifletecek olan haftada 10 sa-atlik sohbet hakk›n›n kullan›lma-s› yönünde hala bir ad›m at›lm›flde¤il. Öyle ki, aylard›r "Ne olu-yor, neden uygulam›yorsunuz?"diye soracak bir yetkili bile bula-m›yoruz. Ama tecriti daha yo¤unyaflatmak, att›¤›m›z her ad›mdahissettirmek için müdüründengardiyan›na, askerinden dokto-runa kadar herkes yetkili ve si-nekten ya¤ ç›kar›rcas›na bulduk-

lar› her f›rsat› titizlikle de¤erlendi-riyorlar. Örne¤in: 16 Eylül'deayaklar›ndaki mantar rahats›zl›¤›için revire ç›kan Celal Elmac› ar-kadafl›m›z› çorapl› gören revirdoktoru, "ayakkab›lar›n nerede?Niye giymiyorsun? Böyle gezer-sen ilaçlar elbette etkili olmaz.Buran›n da kurallar› var" demifl.Doktorun bunlar› söyledi¤i biryerde keyfili¤in, hak hukuk tan›-mazl›¤›n yayg›nl›¤›n› ve yo¤unlu-¤unu görmek için baflka örnekbile gerekmez. Ama ben yine debelli bafll›lar›ndan bir kaç tanesi-ni aktaray›m:

Haberleflme ve süreli-süresiz

yay›nlardan yararlanma hakk›-m›z›n engellenmesi aral›ks›z sü-rüyor.

Örne¤in önceki say›lar› gibiV›zGelir'in 103. say›s› da "Disip-lin Kurulu" karar›na dayan›laraksansürlendi. "Kurul"un karar›ylaV›zGelir'in "sak›ncal›" bulunan25 sayfas›n›n "‹‹MMHHAA"" edilmesinekarar verildi. ... Ekte bu sayfalarç›kar›lm›fl olarak 103. say›y›

FF TTiipplleerrii’’nnddeeDDee¤¤iiflfleenn BBiirr fifieeyy YYookk!!

gönderiyorum.

Selmani Özcan'›n ‹nan Gök'egönderdi¤i mektup hakk›nda"k›smi imha" karar› al›narak san-sürlenirken, K›r›klar F Tipi'ndenErcan Y›ld›z'›n gönderdi¤i kartfiilen sansürlenip kapa¤› y›rt›lm›flolarak bana verildi.

Tecritin ayr›lmaz bileflenlerin-den olan artarak-eksilerek amasürekli gündemde olan disiplincezalar›, iflkence sald›r›lar›, bas-k›lar ve keyfilikler de h›z kesme-di.

7 Mart 2008'de hastane sevkis›ras›nda askerin sald›r›s›na u¤-rayan Dursun Kafl'a yap›lan sal-d›r› yetmezmifl gibi bir de 3 günhücre cezas› verilmiflti. Her za-man oldu¤u gibi ACM bu cezay›da onaylad›. Yine Cemal Yaflar’a24 Haziran 2008'de gardiyanlar-ca haz›rlanan yalan tutana¤a da-yanarak 3 gün hücre cezas› veril-miflti. Bu disiplin cezas›na gerek-çe olarak da "firara teflebbüs"gösterildi. Oysa ki Cemal sadeceyan hücreden gönderilirken teldekalan gazeteyi almaya çal›fl›yor-du. ACM bu cezay› da itiraz di-lekçelerinde belirtilenleri dikkatealmadan onaylad›.

Dursun Kafl ve Cemal Yaflar'averilen bu cezalar, 12-15 Eylülaras›nda bulunduklar› hücredenal›narak tek kiflilik hücrelere gö-türülerek uyguland›.

Bülent Ba¤c› ve Erdal Dalg›ç,17 Eylül 2008 günü mahkemesevki s›ras›nda tek kelepçeylebirbirlerine kelepçelenmeye itirazettiklerinde ortam› provoke edenbir uzman çavuflun yönlendirme-siyle askerlerin sald›r›s›na u¤ra-d›. Sald›r›da Ba¤c› ve Dalg›ç'›nvücutlar›nda ezilme ve çürüklerolufltu. Dalg›ç'›n gözlü¤ü ve saa-ti k›r›ld›. Ba¤c› revire ç›karakdoktora vücudundaki izleri tesbitettirdi. Sincan Cumhuriyet Bafl-savc›l›¤›’na suç duyurusunda bu-lundu.

29 May›s'ta tutuklanan HasanKarap›nar bofl üçlü hücre yokdenilerek tekli hücrelere konul-mufltu. Tahliyeler oldu ve yerlerboflald› Hem Hasan, hem gitmek

istedi¤i hücredeki arkadafllarkarfl›l›kl› dilekçe vermelerinera¤men Hasan hal atekli hücredetutuluyor. Talebin neden karfl›-lanmad›¤›na dair bir aç›klamayap›lm›yor.

Bu örneklerden de görüldü¤ügibi, al›nan her karar ve yap›lanher uygulamada tecritteki ›srarkendini göstermektedir. Ama bi-liyor ve inayorum ki bu ›srar› dak›raca¤›z.

Sevgi, sayg› ve selamlar›m›z›iletiyorum.

23 Eylül 2008,

RRaabbbbeennaa HHaanneeddaarr

*

SSiinnccaann 11 NNoo''lluu FF ttiippii Genel durumda bir geliflme

yok. Tam tersine sabr›m›z›n sonnoktas› zorlan›yor. Day›n›n flehit-li¤inden sonra yay›nlanan dergi-lerden hiçbirini içeri vermediler.Vermeme karar› verdiler. Onund›fl›nda yine ceza sezonu aç›ld›. 8y›ld›r günde en az 4-5 kere slo-gan at› dövdü¤ümüz kap›lardandolay› da bugün Disiplin Kurulubizden ifade almak istedi. Biz budurumlarda ifade vermiyoruz.Sadece infaz hakimli¤ine veACM'ye itirazda bulunuyoruz.Yani yak›nda bir hak gasp› ceza-s› gelecek...

23 Eylül 2008

HHüüsseeyyiinn ÖÖzzaassllaann

*

KKaanndd››rraa 11 NNoolluu FF TTiippii Buralarda pek bir de¤ifliklik

yok. Dün yine genel aramadafazladan dedektör aramas›n› pro-testo edip "keyfi uygulamalarason" dedi¤imiz için disiplin kuru-lu soruflturma bafllatm›fl. Anlafl›-lan biten yasaklar›n yerini bofl b›-rakmayal›m diye düflünüyorlar.Ne diyelim, kendilerine neyi ya-k›fl›yorsa onu yaps›nlar.

Bayram›n›z› kutluyor, bizimolan, halk›n olan o güzel bay-ramlara olan inanc›m›zla ve dehasretimizle s›k›ca kucakl›yoruz.

R›za Kartal

23 Eylül 2008

SSiinnccaann’’ddaa BBaayyrraammAAçç››kk GGöörrüüflflüünnddeeSSaalldd››rr››!!

Hapishanelerde tutsaklara vetutsak ailelerine yönelik bask› vesald›r›lar sürüyor. Tutsak aileleri3 Ekim günü görüfl için gittikleriSincan 1 Nolu F tipi Hapishane-si’nde asker ve gardiyanlar›n sal-d›r›s›na u¤rad›lar. Görüfl süresidolmadan gardiyanlar›n ç›k›n d›-flar›, siz insan m›s›n›z’ sözleriyleaileleri tehdit etmesi üzerine ç›-kan tart›flma sonucu onlarcagardiyan görüfl yerine girerek ai-lelere joplarla, tekme yumruklar-la sald›rd›. Görüfl yerinde yafll›kad›n çocuk demeden aileleresald›ran gardiyan ve askerler,tutsaklar› da döverek görüfl ye-rinden ç›kard›lar. Pervas›zl›kta s›-n›r tan›mayan iflkenceci gardi-yan ve askerler suç duyurusundabulunacaklar›n› söyleyen ailelere“siz gidiyorsunuz savc›l›¤a amaçocuklar›n›z bizim ellerimizdebunu da unutmay›n” diyerek teh-dit ettiler.

4 Ekim günü ‹HD Ankara flu-besinde biraraya gelen tutsak ai-leleri yapt›klar› bas›n aç›klama-s›yla yaflad›klar› iflkenceyi anlat-t›lar. Aç›klamada ‹HD ad›na ya-p›lan konuflmada sald›r› anlat›la-rak “Bu güne kadar iflkence vecezaevlerindeki kötü koflullarailiflkin, kendilerine baflvuru ol-mad›¤›n› belirten Adalet Bakan›-na soruyoruz. Sincan 1 Nolu FTipi Cezaevi’nde 3 Ekim tarihin-de yaflanan olay›n kamera kay›t-lar›na bakarsa flayet halen kendi-sine hiçbir baflvurunun yap›lma-d›¤›n› söyleyebilecek midir?” di-ye soruldu.

Say›:2

12Ekim2008

44

YÜRÜYÜŞ

4 Ekim günü Ba¤c›lar Yeni-mahalle’de çeteciler taraf›ndanesnaflara sald›r› düzenlendi.

Yenimahalle Ahmet Kabakl›Caddesi üzerindeki kuruyemiflçi-lere yönelik gerçekleflen sald›r›-da, halk›n ve devrimcilerin sald›-r›ya müdahale etmesi üzerine yo-¤unlaflan polis y›¤›na¤›n›n arka-s›na saklanan faflist çeteler, “fie-hitler Ölmez Vatan bölünmez”sloganlar›yla ve havaya atefl ede-rek caddeden uzaklaflt›.

Sald›r› sonras›nda, çetelerinhamisi polis, Barbaros F›r›n›ndaçal›flan Mehmet Koyup›nar’› gö-zalt›na ald›. Mahallede can gü-venli¤i olmayan halk›n ara so-kaklarda gece boyunca nöbettuttu¤u sald›r› sonras›nda Meh-met Koyupan›r ayn› gün serbest

b›rak›ld›.

YYeenniimmaahhaallllee HHaallkk›› ÇÇeetteelleerree

DDiirreenniiyyoorr

4 Ekim gecesi gerçekleflen

sald›r›n›n ard›ndan yaflanan ge-

liflmeler emekçi halk›m›z›n faflist

çetelerin sald›r›lar›n› püskürtebi-

lecek güçte ve cürette oldu¤unu

bir kez daha gösterdi.

Sald›r› gecesi toplanan Ba¤c›-

lar halk› bir protesto eylemi ya-

parken, 5 Ekim günü çete sald›r›-

lar›na ve yozlaflmaya karfl› ç›kan-

lar tepkilerini önce Karanfiller

Kültür Merkezi’nde yap›lan top-

lant›da dile getirdiler. Bu tür sal-

d›r›lar›n son bulmas› için bir ara-

da olman›n, birlikte hareket ede-

bilmenin gereklili¤ininvurguland›¤› toplant›n›nard›ndan hep birlikteKaranfiller Kültür Merke-

zi’nden ç›k›l›p gece sald›r›n›n ger-çekleflmifl oldu¤u Barbaros F›r›-n›’n›n önüne yüründü.

Mahalle halk›n›n duyarl›l›¤› vekararl›l›¤› ayn› günün akflam› ya-flanan geliflmelerle bir kez dahakendini göstermifl oldu. 5 Ekimakflam› Yenimahalle’de “Askeru¤urlama” ad› alt›nda yap›lan fa-flist gösterilerden biri engellendi.

Yaklafl›k 15 araçl›k konvoylagösteri yapan faflistler mahallegençleri taraf›ndan çevreyi rahat-s›z etmemeleri ve faflist sembolle-ri indirmeleri konusunda uyar›ld›-lar. Ancak uyar›lar› dikkate alma-y›p, halk› tehdit etmeye kalkanfaflistler, mahalle halk›n›n öfke-siyle tan›flt›lar. Tafllar ve sopalarlamahalle halk›n›n kovalad›¤› kon-voyda pek çok araç tahrip oldu.

Say›:2

12Ekim

2008

45

YÜRÜYÜŞ

‹stan-bul, Ok-meyda-n › ' n d aH a l kCepheli-

ler 5 Ekim akflam› saat 19.00 s›ralar›nda Okmey-dan› sa¤l›k oca¤› civar›nda hap alarak, dükkanla-r›n ve park halindeki araçlar›n camlar›n› k›ran, so-kaktan geçenlere sataflarak küfürler eden, kad›nla-ra sald›ran iki serseriye müdahale ettiler.

Halk Cephesi’lilerin olaya müdahale etmesiylebirlikte kaçan sald›rganlardan biri yakalanarak,Okmeydan› sokaklar›nda halka teflhir edildi.Serseriyi mahalle sokaklar›nda dolaflt›ranCepheliler Okmeydan›’nda yozlaflmaya izin ver-meyeceklerini ifade ettiler. Okmeydan› halk›nayozlaflmaya karfl› örgütlenme ve mücadele ça¤r›s›yap›ld›.

6 Ekim akflam› da ikinci sald›ran HalkCepheliler taraf›ndan yakalanarak, sald›r›n›nyafland›¤› bölgede halktan özür diletildi.

Halk Cepheliler mahalle halk›na yönelikkonuflmalar›nda sorunlar›n›za sahip ç›k›n ça¤r›s›yaparak “Biz hiçbir gencimize zarar gelsin istemi-yoruz. Gençlerimizi uyuflturucu ba¤›ml›l›¤›ndan,fuhufl bata¤›ndan kurtarmak, onlar› tedavi etmekistiyoruz. Gelin birlikte gençlerimize sahip ç›kal›m”dediler.

Gaziosman-pafla ilçesineba¤l› Karayol-lar› Mahalle-si’nde “Yozlafl-maya karfl› gü-cümüz birli¤i-mizdir” slo-

gaan›yla 27 Eylül günü Canerler Dü¤ün Salonu’ndabir flenlik düzenledi.

fienlik mahalle halk›n› yozlaflma konusunda bir-likte mücadele etmeye ça¤›ran bir aç›klama okun-mas›yla bafllad›.

Karayollar› Mahallesi’nin kendi gençlerinin olufl-turdu¤u bir müzik grubu olan Grup Çel’in türküle-riyle bafllayan flenlik boyunca halaylar çekildi.

Daha önce de Gazi Temel Haklar taraf›ndançeflitli yerlerde sergilenen “benim bir hayalim var”adl› düzenin yozlaflt›rd›¤› gençlerimizi sahipç›kman›n gereklili¤ini anlatan tiyatro oyunu da

flenlikte oynand›.

Yaklafl›k 300 kiflininkat›ld›¤› flenli¤e seslen-dirdi¤i Zazaca ve Türkçetürküleriyle Nurettin Gü-leç kat›ld›. Grup Yorumkorosu da flenlite söyle-di¤i Yorum flark›lar›ylayerini ald›.

Yozlaşmaya İzin Vermeyeceğiz

Karayollar›’nda YozlaflmayaKarfl› fifienlik

BBAA⁄⁄CCIILLAARR HHAALLKKIIDDEE⁄⁄EERRLLEERR‹‹NNEE SSAAHH‹‹PP ÇÇIIKKIIYYOORR

SSttrraatteejjii, günlük yaflam›m›zdabir çok kez duydu¤umuz, ço¤u-muzun yabanc›s› olmad›¤› birkavramd›r.

SSttrraatteejjii,, YYuunnaannccaa kökenli birkelime olup, ssaavvaaflfl yyöönneettmmee ssaa--nnaatt››’n› dile getirir. Bununla birlikte,günümüzdeki kullan›m› askeri birdeyim olmakla s›n›rl› de¤ildir. Za-man içinde; ““bbeelliirrlleenneenn bbiirr hheeddee--ffee uullaaflflmmaakk iiççiinn iizzlleenneenn yyooll”” an-lam›nda kullan›lmaya bafllanm›fl-t›r.

Strateji, MMaarrkkssiisstt--LLeenniinniisstt lliittee--rraattüürrddee de kullan›lan bir kavram-d›r. Devrimci mücadele ve dev-rimci politika, belli bir hedefeulaflmak için yap›l›r. Bu hedef ddeevv--rriimm’dir. Devrime ulaflmak için izle-nen yola da, ddeevvrriimm ssttrraatteejjiissii de-nir.

HHeerr ssttrraatteejjiiyyee bbiirr tteeoorrii vvee pprroogg--rraamm kk››llaavvuuzzlluukk eeddeerr. Proletaryadevriminin teori ve program›MMaarrkkssiisstt--LLeenniinniisstt ideolojinin ›fl›-¤›nda flekillendirilir.

Devrimin program›na ve ülke-nin koflullar›na göre, devrim stra-tejisi de farkl›l›klar gösterir. Örne-¤in, Bolflevik devriminin stratejisi““aayyaakkllaannmmaa ssttrraatteejjiissii”” iken, Çindevriminin stratejisi kkllaassiikk hhaallkkssaavvaaflfl›› ssttrraatteejjiissii, ülkemiz devrimi-nin stratejisi ise yeni-sömürge ül-kelerin halk savafllar›n›n stratejisiolan PPoolliittiikklleeflflmmiiflfl AAsskkeerrii SSaavvaaflflSSttrraatteejjiissii ((PPAASSSS))’’ddiirr..

Strateji, mücadeleyi düflman›niinniissiiyyaattiiffiinnddeenn ve kkeennddiillii¤¤iinnddeennccii--lliikktteenn kurtar›r. Mücadele prati¤iiçinde, devrimin yönünü kaybet-mesini, hedefinden sapmas›n› en-geller. Devrim, mücadele süreciiçinde, ilerler, geriler, darbeler yer,zaferler kazan›r; fakat önemli olanhedefin unutulmamas› ve her afla-man›n mücadele prati¤inin strate-jiye uygun olarak ele al›nmas›d›r.

Devrimin yolu hem düz bir hatizlemez ve hem de devrime tek birçarp›flma, tek bir eylem ile ulafl›l-maz. Devrime giden yolda, bir çokara aflamadan geçmek, say›s›zideolojik, askeri, ekonomik-de-mokratik çarp›flma ve eylem ha-yata geçirmek gerekir.

Di¤er yandan, devrim, tek birs›n›f›n mücadelesi ile de¤il, de¤i-flik s›n›f ve katmanlar›n ittifak› vemücadelesinin ortak bir hedeftebuluflturulmas› ile gerçeklefltirilir.

‹‹flflttee ssttrraatteejjii, say›s›z eylemin veara aflaman›n, de¤iflik s›n›f ve kat-manlar›n mücadelesinin ayn› he-defte birlefltirilmesini de içerir.

Stalin, stratejiye iliflkin flöyleder; ““SSttrraatteejjiinniinn kkoonnuussuu,, ddeevvrrii--mmiinn bbeelliirrllii bbiirr aaflflaammaass››nn›› tteemmeellkkaabbuull eeddeerreekk pprroolleettaarryyaann››nn bbaaflfl--ll››ccaa ddaarrbbeessiinniinn ddoo¤¤rruullttuussuunnuussaappttaammaakk;; ddeevvrriimmccii ggüüççlleerriinn uuyy--gguunn ddüüzzeennlleenniiflflii iiççiinn ((aannaa vveeiikkiinncciill yyeeddeekk ggüüççlleerr)) ppllaann hhaazz››rr--llaammaakk;; ddeevvrriimmiinn bbeelliirrllii aaflflaammaass››bbooyyuunnccaa bbuu ppllaann››nn ggeerrççeekklleeflflttii--rriillmmeessii iiççiinn ssaavvaaflfl››mm vveerrmmeekkttiirr..””(Leninizmin ‹lkeleri)

Öyleyse, bir devrimin stratejisi-nin oluflturulmas›nda, belirleyicietkenler nelerdir? Bunlar› flöyle s›-ralayabiliriz;

- Egemen s›n›flar›n sömürü bi-çimi, hakim üretim biçimi nedir?

- Ülkenin siyasi, ekonomik,sosyal koflullar› nedir?

- Ülkenin yönetim biçimi nedir?

- Ülkede egemen ve ezilen s›-n›flar hangileridir ve bunlar›n du-rumlar› nedir?

- Egemen s›n›flar›n kendi için-deki çeliflkileri nelerdir?

- Karfl›-devrim siyasi ve askeriolarak ne durumdad›r? Nerelerdegüçlü, nerelerde zay›ft›r?

- Ülke yönetiminin ve devletin,di¤er ülkelerin egemen s›n›flar› vedevletleriyle iliflkileri nas›ld›r veçeliflkileri nelerdir?

- Ülkenin tarihi, bu tarihin so-nucu olan olumlu ve olumsuz di-namikler nelerdir?

Stratejinin belirlenmesinde dik-kate al›nan faktörler de göster-mektedir ki; her ülkenin devrim

stratejisi, yine o ülkenin kendi ko-

flullar›ndan ç›kar. Koflullar hesaba

kat›lmadan, bir baflka ülke ve

baflka koflullar için belirlenmifl

stratejiler, bir baflka ülke için geti-

rilip uygulanamaz. Baflka ülkele-

rin devrim stratejilerini, koflullar›

gözönünde bulundurmadan, oldu-

¤u gibi al›p kendi ülkesinde uygu-

lamaya çal›flmak flflaabblloonnccuulluukkttuurr..

Yine; ülke koflullar›nda strateji-

nin flekillendirilmesini belirleyecek

önemde bir de¤ifliklik olmad›¤›

halde; karfl›-devrimin sald›r› ve

dayatmalar›, mücadelenin çeflitli

zorluklar› veya baflka kayg› ve dü-

zen içi hesaplar nedeniyle strateji-

ler de¤iflemez. Stratejinin de¤ifl-

mesi için ya ülke koflullar›n›n, ya-

ni sosyo-ekonomik yap›n›n ya da

uluslararas› koflullar›n (mesela

emperyalizmin niteliklerinin), te-

mel özellikleri aç›s›ndan de¤iflme-

si gerekir.

Bununla birlikte, stratejiler de

de¤iflen koflullara göre gelifltirile-

bilirler ve gelifltirilmelidirler. Stra-

tejinin de¤iflen koflullara göre, ye-

niden biçimlendirilip gelifltirilme-

mesi de, bir baflka yanl›fl kavra-

y›flt›r, ssttaattüükkooccuulluukkttuurr..

Bir strateji belirlendikten sonra,

yap›lmas› gereken, bu stratejinin

kararl›l›kla hayata geçirilmesidir.

Yukar›da s›ralad›¤›m›z özellikler

do¤ru tahlil edilerek, devrime

ulaflmak için do¤ru bir strateji

oluflturulmuflsa; bu strateji, d›fltan

gelecek her türlü engellere, kuflat-

malara, dayatmalara ra¤men sa-

¤a sola sapmadan, kararl›l›k ve

yarat›c›l›kla uyguland›¤›nda, dev-

rim hedefine ulafl›lmas›n› sa¤laya-

bilir. Ancak, kararl›l›kla uygulan-

mad›¤›nda, çeflitli engellerle karfl›-

lafl›ld›¤›nda stratejiden sapmalar

gündeme getirilirse, do¤ru bir

stratejiye sahip olmak da, devrim

hedefine ulaflmak için tek bafl›na

yeterli olamaz.

SÖZLÜKSÖZLÜK

STRATEJ‹

E¤itim o ülkedeki hakim s›n›-f›n ç›karlar›na göre flekillenir. Ha-kim olan s›n›f, toplumda nas›l ki-flilikler yetifltirmek isterse, e¤itimide o do¤rultuda programlar veflekillendirir. Bu amaç, bir ülkedeegemen olan s›n›f›n varl›k yoklukkofluludur. Bu anlamda da her s›-n›f, verdi¤i e¤itim ile kendi ihti-yaç duydu¤u insan tipini yarat-maya çal›flacakt›r.

Bugün bizim ülkemizde hakimolan s›n›f burjuvazidir; buna pa-ralel olarak da e¤itimde, sa¤l›kta,ekonomide, kültürde, k›sacas›her fleyde temel kriter, bir avuçasala¤›n ç›karlar›d›r.

‹ster fark›nda olal›m, ister ol-mayal›m, on y›llard›r küçük biraz›nl›k taraf›ndan, milyonlarcaemekçiye, yoksula insan onuru-na yak›flmayan bir yaflam dayat›-l›yor. Milyonlarcam›z›n insancayaflamas› önünde engel olanlar,hiç emek vermeden ülkemizdekizenginliklere sahip olan, bizimyaratt›¤›m›z de¤erleri kendi ser-veti haline dönüfltüren, gelece¤i-mizi çalanlar, bu sömürücü, asa-lak s›n›f›n mensuplar›d›r. ‹flte bubir avuç egemenin rahatça yafla-mas›, bolluk içinde sefa sürmesiiçin, her gün bizim sofralar›m›z-daki ekmekten biraz daha çal›n›r.

Bu sömürü, soygun ve sefay›

sü rdü rü rken ,ayn› zamandam i l y o n l a r c aemekçinin öf-kesinden kurtu-labilmek için debirçok yol ve

yönteme baflvururlar. Örne¤inbugün ülkemize bakt›¤›m›zdaçok büyük bir kesim açl›k, yok-sulluk ve bask› alt›nda tutuluyor,üniversitelerimiz, liselerimiz ve il-kö¤retim okullar› ticarethaneyeçevrilmifltir. Gerici, ezberci e¤itimdayat›lmaktad›r. Gençlerimiz da-ha bunun gibi yüzlerce sorunlabo¤uflmaktad›r ve ülkemizde ya-flayan büyük bir kesim kendi ya-flam›ndan memnun de¤ildir. Butabloya ra¤men bakt›¤›m›zda gö-rüyoruz ki, yaflad›¤›m›z sorunlarkarfl›s›nda gösterilen tepkiler çoks›n›rl› kalmaktad›r.

Peki, bunun nedeni nedir? Mil-yonlarca insan›n birçok s›k›nt›y›bu kadar yak›c› bir flekilde hisset-mesine ra¤men gerekli ölçüdetepki vermemesi neyin gösterge-sidir?

Bunu anlayabilmek için bugünsistemin nas›l ayakta durdu¤unabakmak yeterli olacakt›r.

Ülkemizdeki egemenlerin te-mel dayana¤› yaland›r, demago-jidir, yürüttükleri gerici, faflistpropagandad›r. Burjuvazinin enbüyük yalanlar›ndan biri ülkemi-zin ba¤›ms›z oldu¤unun söylen-mesidir. Ezilen, hor görülen mil-yonlarca insan›n çekti¤i ac›lar›,s›k›nt›lar›, “kader” olarak göster-mesi de büyük yalanlar›ndan biri-dir. Özellikle de ö¤renci gençli¤i

ilgilendiren yalan-lardan biri de e¤iti-min paras›z oldu¤usöylemidir.

Devlet yönetici-leri, her f›rsatta ül-kemizdeki e¤itiminne kadar kaliteli veparas›z oldu¤undanbahsederler. Bugünhepimizin kafas›ndaparal› e¤itim denil-di¤inde kay›t paras›,yurt paras›, bedenparas›, servis paras›gibi onlarca örnekle

somutlanabiliyor. Ve tüm bunlar-da, s›k›nt›y› tek bafl›na ö¤rencilerçekmiyor. E¤itimin ticarilefltiril-mesi sorunu, halk›n tamam›n› et-kileyen ciddi bir sorun olarakönümüzde durmaktad›r.

Sorunun çok çeflitli yans›ma-lar› vard›r; baz› yoksul emekçimahallelerinde okul dahi yoktur.Bundan dolay› ö¤renciler okulayaya veya ücret ödeyerek zorluk-lar içinde gitmek zorunda b›rak›-l›yor. Dahas›, yoksul halk›n otur-du¤u mahallelere do¤ru dürüstulafl›m sa¤lanmamaktad›r. Ula-fl›mdaki bu sorun ve yetersizlik,binlerce insan›m›z› servislere yö-neltir. Ve servisler de bir baflkarant ve sömürü kayna¤› olmufl-tur; Yoksul halk, afl›ndan art›rd›-¤›yla servislere yüzlerce YTL ve-rir. ‹flte kapitalizmin doymaz yü-zü, açgözlülü¤ü; hep daha fazla-s›n› ister. Ulafl›m en genel anlam-da da bir kördü¤üme dönüflmüfl-tü özellikle büyük flehirlerde. Bu-nun da temel nedeni yine biravuç egemenin doymazl›¤›, karh›rs›d›r. Kar h›rs›n›n sonucunda,toplu tafl›maya adeta engel olup,bireysel ulafl›m›, dolay›s›yla oto-mobil tüketimini körüklerler. K›-sacas›, e¤itim de, ulafl›m da, sa¤-l›k da, yani akla gelebilecek her-fley, sistemin sahipleri için bir ka-zanç kayna¤› olarak görülüp, ta-mam›yla ticarilefltirilmeye çal›fl›l-maktad›r. Baflta belirtti¤imiz gibi,burjuvazi insan› da, toplumsalyap›y› da, düzenin kurumlar›n› veiflleyiflini de, kendi ç›karlar›nagöre flekillendirmektedir. Burju-vazinin ç›kar›, herfleyin “metalafl-t›r›lmas›”ndad›r; yani herfley onakâr getirecek sir araca dönüflme-lidir. E¤itimde, sa¤l›kta, ulafl›m-da, konutta yap›lan her yeni dü-zenleme de bu anlamda burjuva-ziye hizmet ediyor.

Dolay›s›yla, buraya kadar orta-ya koyduklar›m›z gençlik aç›s›n-dan iki önemli görev ç›karmakta-d›r ortaya: Birincisi, gençlik, bur-juvazinin kendini flekillendirmesi-ne izin vermemelidir. ‹kincisi,gençlik, en genel anlamda “e¤itimhakk›n›” savunmak için, herfleyiticarilefltiren bu politikalar›n karfl›-s›na ç›kmak zorundad›r.

Asalaklar›n ç›karlar› ve gençli¤in görevleri

Gençlik Federasyonu

Say›:2

12Ekim

2008

47

YÜRÜYÜŞ

Rusya Yüksek Mahkemesi,geçti¤imiz günlerde ald›¤› bir ka-rarla, son Rus Çar› 2. Nikola’n›nitibar›n›n iade edilmesine kararvermifl.

2. Nikola, 1917 Ekim Devri-mi’nden sonra halka karfl› iflledi-¤i suçlardan dolay› kurfluna dizi-lerek cezaland›r›lm›fl bir Çar’d›.Sovyetlerin y›k›l›fl› ve burjuvazi-nin Rusya’da yeniden iktidaraoturmas›yla Çarlar›n, hanedanla-r›n itibarlar›n›n iade edilmesi sü-reci de bafllam›flt› elbette. Hattaböyle bir karar vermekte geç bilekald›lar denilebilir. Rusya’n›n bu-günkü egemen s›n›flar›n›n kendisömürü ve zulümlerine meflruiye-ti baflka türlü bulmas› mümkünde¤ildir.

Ancak;

Tarih ve halklar önünde itibaröyle mahkeme kararlar›yla al›n›pverilecek bir fley de de¤ildir.

““‹‹ttiibbaarr”” Türkçe karfl›l›¤›ylassaayygg››nnll››kk anlam›na gelmektedir.Rusya Yüksek Mahkemesi, bukararla Çar 2.Nikola’ya ssaayygg››nnll››--¤¤››nn›› geri vermifl!

Çar’›n nas›l bir sayg›nl›¤› vard›acaba? Yönetti¤i halk›na karfl›neler yapm›fl da sayg›nl›k kazan-m›fl zaman›nda?.. Peki Bolflevik-ler onu neden cezaland›rm›fllar-d›? Bunlar› elbette ancak tarihebakarak cevaplayabiliriz.

RRoommaannoovvllaarr’’››nn TTaarriihhii

HHaallkkllaarraa ZZuullüümm TTaarriihhiiddiirr

“‹tibar›” iade edilen Çar 2. Ni-kola’n›n tahta geçti¤i tarih 11889944y›l›d›r. Ancak mensubu oldu¤uRomanovlar Hanedanl›¤›’n›nRusya’daki iktidar› çok daha es-kilere dayan›r. Ve Lenin’in deyi-miyle Çarl›k Rusyas› tüm tarihiboyunca ““bbiirr uulluussllaarr hhaappiisshhaannee--

ssii”” olmufltur.

Varolufl biçimi ve bafll›ca poli-tikalar› fetih üzerine kurulu olanRus çarlar›n›n hepsi, baflka halk-lar›n topraklar›na göz dikmifl,Kafkaslardan, Balt›klara, OrtaAsya’ya kadar birçok bölgeyi il-hak ederek kendi egemenliklerinikurmufllard›r. ‹hlak ve iflgal ettik-leri bu topraklarda da egemenlik-leri alt›na ald›klar› halklar› köle-lefltiren ve afla¤›layarak asimileetmeye çal›flan bir politika güt-müfllerdir.

Bugün, itibar› iade edilmiflolan son Çar 2.Nikola da kendin-den önceki Çarlardan geri kal-may›p ayn› fetihçi, ilhakç› politi-kay› sürdürmüfltür; Mançurya veKore’yi ilhak etmeye kalk›flan 2.Nikola, bunlar›n d›fl›nda ‹stan-bul’dan Kuzey ‹ran’a ve Galiç-ya’ya kadar bir çok yeri zapt et-me planlar› yapm›fl, bunun için 1.Paylafl›m savafl›na girmifltir. Gir-dikleri her yere kendileriyle bera-ber yyookkssuulllluu¤¤uu,, aaççll››¤¤›› vvee uummuutt--ssuuzzlluu¤¤uu da tafl›yorlard› Çarlar.Direnen halklar› k›r›mdan geçi-ren, soyk›r›m uygulayan bir poli-tikan›n uygulay›c›s›yd› hepsi.

Sadece 1900’lerin bafl›ndansosyalist devrimin gerçekleflti¤izamana kadar geçen sürede ya-flananlar bile Çar’›n halka karfl›suçlar›n› ortaya koyacak derece-de güçlü kan›tlar› içerir.

Kanl› Pazar

1905 y›l›n›n 9 Ocak Pazar gü-nü iflçiler, Çar’›n bulundu¤u K›fll›kSaray’a dilekçe vermek üzere biryürüyüfl yaparlar. Eylemin ön-derli¤ini yapan Papaz Gapon, Çariflbirlikçisi bir provakatördür.Gerçekte eylem iflçilerin artanhoflnutsuzluklar›n› yat›flt›rmaamaçl› bir eylemdir. Ancak Çarl›kyönetimi, iflçilerin hiçbir eylemi-

ne karfl› hoflgö-rülü davranmayacak kadar korkuiçindedir. K›fll›k Saray’a do¤ruüstelik ellerinde Çar’›n resimlerinitafl›yarak yürüyen 140 bin kiflilikiflçi kitlesinin üzerine Çar’›n em-riyle atefl açt›r›r ve bbiinnddeenn ffaazzllaainsan katledilir. Tarihe ““KKaannll›› PPaa--zzaarr”” olarak geçer bu katliam.Çar’›n iflledi¤i ilk katliam olmad›-¤› gibi son katliam da olmam›flt›r.

‹flte K›fll›k Saray önündeki bukan deryas›ndan gelir Çar’›n iti-bar›.

Bu katliam beraberinde dahabüyük kitle eylemlerini ve ayak-lanmalar›n› da getirmifltir. Birçokyerde iflçiler ve köylüler ayaklan-m›fl, Çarl›k ise tüm bu isyanlar›kanla bast›rmaya çal›flm›flt›r.

‹flte bu kan gölüdür son Çar’›nitibar›.

Kanla bast›r›lan bu ayaklan-malardan en büyüklerinden birMoskovo ayaklanmas›d›r; eko-nomisi çöken ve halk›n açl›k için-de k›vrand›¤› Moskova’da iflçigrevleri, askeri garnizonda bulu-nan asker ve subaylar›n da kat›l-d›¤› bir ayaklanmaya dönüflünceÇar, Amiral Dubassov’u isyan›bast›rmakla görevlendirir. Çar’›naskerleri, neredeyse tümü silah-s›z olan halka karfl› büyük birgüçle sald›r›ya geçer. Dokuz gün-lük bir katliam’›n d›ndan ayak-lanma bast›r›lm›fl olur.

K›sacas›, nerede en küçük birisyan varsa, oras› Çar’›n emriylebir kan gölüne dönüflür bu y›llar-da. Mesela, ayn› y›l›n, 1905’inHaziran’›nda PPootteemmkkiinn ZZ››rrhhll››--ss››’nda bulunan askerler de ayak-lan›r. Odessa’da demirlemifl bu-lunan z›rhl›n›n isyan› Odessa hal-k›n› da harekete geçirir. Sonuçde¤iflmez; hem z›rhl›ya, hemOdessa halk›n›n üzerine ya¤d›r›-lan kurflunlar, büyük bir katliama

Rus ÇÇar›’n›n ‘‘‹tibar›’ ‹ade EEdildi

tarihe kkarfl› bbofla kürek ççekiyorsunuz!

Say›:2

12Ekim2008

48

YÜRÜYÜŞ

dönüflür.

‹flte halka s›k›lan o kurflunlarlakazan›lm›fl bir “itibar”d›r Ça’r›nki.

ÇÇaarr’’››nn ““‹‹ttiibbaarr››””nn››nn BBeellggeessii::““KKaarraa YYüüzzlleerr””

Rus Saray›, bu kan denizininortas›nda tam bir çürüme içinde-dir. Çarl›k hanedan›, Rasputin de-nilen bir soytar›n›n kehanetleri vez›rvalar›yla vakit geçirmekte, öteyandan ise halka karfl› katliam vek›y›mlarda s›n›r tan›mamaktad›r.‹flçilerin, köylülerin, askerlerin is-yanlar›n› bast›rmakta Çar’›n enönemli araçlar›ndan biri de, biz-zat Çar polisi taraf›ndan örgütlen-dirilmifl olan silahl› gruplard›.Halk›n ““KKaarraa YYüüzzlleerr”” olarak ad-land›rd›¤› bu gruplarda yer alankiflilerin nitelikleri, halk›n buölüm mangalar›na neden bu ad›takt›¤›n› da gösteriyor:

Grubun üyeleri aras›nda; su-baylar, toprak beyleri ve “sosye-te” ailelerinin çocuklar›, efendiyesadakatten baflka bir de¤erin far-k›nda olmayan uflak ruhlu kifli-ler, polisteki sab›kalar› yüzündenbu ifle giren suçlular, iflas etmiflesnaf ve zanaatkarlar, büyük fle-hirlerin zenginli¤i karfl›s›ndaeziklik duyan gecekondu prole-terleri... vard›. Bir yandan dinci-likle, bir yandan bofl milliyetçilikyaygaralar› ile bir araya getirilmiflolan bir güruh. Bu güruh, bizzatÇarl›k taraf›ndan silahland›r›lm›fl,her türlü serserilik, ahlaks›z yap-malar› serbest b›rak›lm›fl, bunakarfl› da devrimcilere ve halkakarfl› her türlü katliam› gerçek-lefltirme görevi verilmifltir.

Kara Yüzlerin sanca¤›, ya kut-

sal bir ikon ya da Çar’›n heykeli-dir. Yürüyüfllerinde ““TTaannrr›› ÇÇaarr››KKoorruussuunn”” marfl›n› söyleyen buserseri çetelerin ›rza geçmeden,adam yaralamaya, katliama ka-dar iflledikleri tüm suçlar polis ta-raf›ndan örtbas ediliyor ve bunla-r›n halka korku salmalar› için ön-leri tamam›yla aç›l›yordu. Bu gü-ruh, devrime kadar Çarl›k ad›nahalka karfl› suç ifllemeye devametti.

Yeni yerleri ele geçirme rüya-s›yla girilen savafllardan pefl pefleyenilgiler alan Çarl›k yönetimi,halk› daha fazla soymaya giriflti,boyun e¤meyen halklara karfl›daha büyük k›y›mlar yapt›. Hergrevi, her isyan› Kazak askerle-riyle, polisiyle, ordusuyla zorlabast›ran Çarl›k, bunlar›n yetme-di¤i yerde Kara Yüzler çetelerinidevreye soktu.

Ancak zulüm, hakl› olanlar›nkarfl›s›nda tarihin hiçbir döne-minde baflar›ya ulaflamam›flt›r.Rusya’da da zulüm ve o zulmünmimar› olan Çarl›k, Bolfleviklerinönderli¤indeki devrim karfl›s›ndatutunamad› ve iktidar› devrildi.

Y›k›lan Çarl›k, elbette Roma-novlar hanedan›n›n yüzy›llard›rRusya’da yapt›klar›n›n hesab›n›verecek ve elbette devrim, Çarl›-¤›n karfl›-devrimci faaliyetlere gi-riflmesbine karfl› gereken her tür-lü önlemi alacakt›.

2.Nikola’y› öldüren kurflunlar,Rus halk›n›n yüzlerce y›ll›k adaletözleminin cevab›yd›. O kurflunlar,devrimin kendini en büyük düfl-manlar›ndan korumas› içindi. Bucezaland›rma, tarihin bir zorunlu-lu¤uydu. Hiç kimse iflledi¤i suç-

lar›n hesab›n› vermekten kurtula-maz. Çar 2.Nikola da halka karfl›iflledi¤i suçlar›n hesab›n› vermifl-tir.

Rus çar› cezaland›r›ld›¤›ndaRus iflçileri bayram yapt›lar. Ye-nilmifl Rus burjuvazisiyle birlikte,tüm emperyalist ülkelerin burju-valar› da yas tuttular o gün.

Sovyetler’de karfl›-devrimdensonra, evet, ancak o zaman yas-lar› sona erdi. fiimdi iflte burjuva-zi ad›na, halklar› sömürgelefltirensömürücü, iflgalci, ilhakç› ege-men s›n›flar ad›na verilmifltir “iti-bar›n› iade” karar›. Bugün sosya-lizmi tasfiye edip kapitalizmi res-tore eden burjuvazinin bir yandanÇar’›n o günkü politikalar›n› ay-nen sürdürüp, öte yandan iseÇar’a itibar›n› yeniden iade etme-sinde flafl›lacak bir yan yoktur.S›n›fsal olarak ayn› yerde, ayn›roldedirler.

Ama yukar›daki k›sa özetin deortaya koydu¤u gibi, Çar’›n itiba-r›, sadece ve sadece burjuvalar,toprak a¤alar› nezdinde bir itibar-d›r. Tarih ve halk önünde ise,ÇARLIK, ZERRE KADAR B‹R ‹T‹-BARA SAH‹P DE⁄‹LD‹R. Burju-vazinin propagandalar› da y›k›l›pgitmifl, Rus halk›n›n ayaklar› al-t›nda ezilip tarihin çöplü¤üne at›l-m›fl Çarl›¤a itibar kazand›ramaz.

K›sacas›, sözün özü fludur ki,Rusya Yüksek Mahkemesi, tarihekarfl› bofluna kürek çekiyor.

Romanovlar’›n “itibar›n›” iadeetmeye kalkanlar›n iittiibbaarr›› da,aakk››bbeettii de, aynen onlar gibi ola-cakt›r. Bundan da kimsenin flüp-hesi olmas›n.

6 Ekim günü Ankara Üniversi-tesi’nin yeni ö¤retim y›l› aç›l›fl›nakat›lan MEB Bakan› HüseyinÇelik, devrimci-demokrat ö¤ren-cilerin protestosuyla karfl›land›.

Hüseyin Çelik’in yalanlarla do-lu konuflmas›na “Yalan söylüyor-sun” diyerek müdahale eden dev-rimci-demokrat ö¤renciler, üni-

versitelerin ticarethanelefltirildi¤i-ne, üniversitelerin adeta F tipi ha-pishanelere çevrildi¤ine de¤indi-ler.

Devrimci ö¤rencilerin protes-tosunu hazmedemeyen polis veÖGB ö¤rencilere sald›rarak sa-londan d›flar› ç›karmaya çal›flt›.Ö¤renciler ve polis aras›nda ç›-

kan arbedede salon camlar›k›r›l›rken, daha sonraDTCF’nin orta bahçesindetoplanan ö¤renciler protesto-

lar›n› burada sürdürdü. Aralar›ndaAnkara Gençlik Dernekli ö¤renci-lerinde bulundu¤u devrimci-de-mokrat ö¤renciler, herkesi Cebecikampüsünde iflten ç›kar›lan ye-mekhane iflçilerine destek verme-ye, yemekhaneyi boykot etmeyeça¤›rd›lar. Eylemde “Polis Üniver-siteden Defol” sloganlar› at›ld›.

DTCF’de Hüseyin Çelik’e Protesto!

Say›:2

12Ekim

2008

49

YÜRÜYÜŞ

Belçika: GREVBelçika’da ““eemmeekkççiilleerriinn aall››mm ggüü--

ccüünnüü ssaavvuunnmmaakk”” amac›yla 24 saat-lik grev yap›ld›.

6 Ekim günü çeflitli sendikalar ta-raf›ndan ortak örgütlenen grevde,Belçika genelinde kamu tafl›ma hiz-metleri tamamen durdu. Grevciler,çeflitli yollarda barikatlar kuraraktrafi¤i engellediler.

Greve ba¤l› olarak birçok fabrika,ma¤aza ve baz› yerlerde de okullaraç›lmad›. Grevin oldu¤u yerlerdeçöpler toplanmad›, posta da¤›t›m› vebelediye hizmetlerinde de ifl yavaflla-t›ld›. Çeflitli flehirlerde yürüyüfl vegösterilerle de grev desteklendi.

Latin Amerika ülkelerinden Ek-vador’da 28 Eylül’de yeni bir ana-yasa için referandum yap›ld›. Hal-k›n yüzde 64’ünün deste¤ini alanyeni anayasa, hhaallkkttaann,, eemmeekktteennyana bir içeri¤e sahip. Halk›n bü-yük bir bölümünün deste¤ini al-mas›n›n nedeni de bu.

Ekvador Devlet Baflkan› RafaelCorrea, halk›n anayasaya verdi¤ideste¤i, ““hhaallkk ggeerrççeekk aannllaammddaaiinnssaanncc››ll,, ddaayyaann››flflmmaaddaann yyaannaa bbiirreekkoonnoommiikk mmooddeellii hheeddeefflleeyyeennaannaayyaassaa iiççiinn eezziiccii bbiirr ççoo¤¤uunnlluukkllaaeevveett ooyyuu kkuullllaanndd››”” sözleriyle de-¤erlendirdi.

Halk›n ezici bir ço¤unluklaonay verdi¤i anayasan›n içeri¤in-de flunlar yer al›yor;

- Yeni Ekvador Anayasas›, bü-yük mülke, topraklar›n tek eldetoplanmas›na izin vermiyor.

- Anayasa metninin, “g›dadaegemenlik” bafll›kl› bölümünde,devlete bu konuda güvenli¤i sa¤-

layabilmek için önlem alma hakk›ve kullan›lmayan arazilere el koy-ma yetkisi tan›yor.

- Anayasadaki yeni düzenlemeile, toprak ve su kaynaklar› üzerin-de tekeller do¤mas›n›n engellen-mesi amaçlan›yor.

- Anayasa ile, Ekvador Devleti,halk›n g›da ihtiyac›n› güvenceyealmak için, g›da üretimini, temini-ni, da¤›t›m›n› ve ticaretini kolay-laflt›racak güce kavuflmufl oluyor.

- Anayasa ayr›ca üniversiteler-de paras›z e¤itim, ev kad›nlar›nasosyal güvence, küçük iflletmeleriçin düflük faizli kredi, bar›nakmalzemesi ve ücretsiz tohum da-¤›t›m› gibi politikalar›n uygulan-mas›na olanak sa¤l›yor.

Ekvador halk›, bu anayasa ile,burjuvazinin gücünü zay›flat›rken,kendi gücünü de art›rm›fl oldu.

Fakat, unutulmamas› gerekennokta, burjuvazi ile iktidar müca-

delesinin, salt bu tür kazan›mlar ilezafere ulaflm›fl say›lamayaca¤›d›r.Burjuvazi, kolayca teslim olmay›kabul etmeyecek, varl›¤›n› sürdür-meyi baflard›¤› sürece, iktidar› elegeçirmek için savaflacakt›r.

Özellikle Latin Amerika ülkele-rinin geçmifllerinde bunun örnek-leri mevcuttur. Halk›n flu ya da bubiçimde iktidar› ele geçirdi¤i, fa-kat, çeflitli yanl›fllar nedeniyle,burjuvazinin karfl› devrimler örgüt-leyerek, tekrar iktidar› ele geçirdi-¤i örnekler mevcuttur.

Bu nedenle, burjuvaziye karfl›mücadelede tam olarak zafer ka-zanmak demek, burjuvazinin s›n›folarak ortadan kald›r›lmas› demek-tir. Bu anlamda Ekvador halk›n›nda devrimci bir halk iktidar› için da-ha yürünecek uzun bir yollar› var.

Ekvador: Halktan Yana Anayasa

Hiçbir iflgalci gücün, karfl›s›n-da savaflan bir halka karfl›, sa-vafl kazanmas› mümkün de¤il-dir.

Bu gerçek, Afganistan’daki‹ngiliz Birlikleri Komutan› Tu¤ge-neral Mark Carleton-Smith tara-f›ndan, Afganistan’da kesin birzaferin mümkün olmad›¤› sözle-riyle itiraf edildi. Smith, ““bbuu ssaa--vvaaflfl›› kkaazzaannaammaayyaaccaa¤¤››zz”” diyordu.

Asl›nda, halklar›n mücadeletarihi, bu sonucu daha savaflbafllamadan söylemifltir. Afga-nistan’da, Irak’ta sorun, emper-yalizme karfl› halklar›n direnifli-nin örgütlenip örgütlenemeyece-¤i sorunu idi.

Afganistan’daki direnifl bu-gün ‹ngiliz Birlikleri komutan›nayenilgiyi kabul etti¤ini söyletti.Ayn› flekilde sürdü¤ünde, yar›nayn› cümleleri Amerikan emper-

yalizminin komutan-lar›, devlet baflkanla-r› da kuracaklard›r.

Di¤er yandan,emperyalist güçler,

Afganistan’daki zay›fl›klar›n› as-ker say›s›n› art›rarak gidermeyeçal›fl›yor. Bunun için Almanya,1000 asker daha göndererek,Afganistan’daki asker say›s›n›4500’e ç›karma karar› al›rken,Amerika’n›n iflgal ortaklar›ndan,Afganistan’a daha fazla askeriya da maddi güç talebi bitmiyor.

Pentagon Bas›n Sözcüsü Ge-off Morrell, Afganistan’a muha-rip birlikler göndermek isteme-yen NATO üyesi ülkelerden, Af-gan ordusuna mali destek ver-melerini istedi.

fiuras› aç›k, Afganistan’dakisavafl›n kaderini belirleyecekolan, emperyalizmin bölgedegücünü art›rmas› olmayacak, buancak emperyalizm için yenilgi-yi geciktirebilir. Belirleyici olan,direnifl güçlerinin mücadelesiolacakt›r.

Afganistan: ‘Bu Savafl›Kazanamayaca¤›z’

Say›:2

12Ekim2008

50

YÜRÜYÜŞ