furkan sağlam 2 - img.antoloji.com · - kültür ve sanat 15 temmuzun akşamı vatan, kafesine...

Furkan Sağlam 2- şiirler -

Yayın Tarihi:

10.02.2018

Yayınlayan:

Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerineaittir. Şiirlerin kopyalanması gerçek veya elektronik ortamlarda yayınlanması, dağıtılması Türkiye Cumhuriyetiyasaları ve uluslararası yasalarla korunmaktadır ve telif hakları temsilcisinin önceden yazılı iznini gerektirir. Budoküman, şairin kendisi veya temsil hakkı verdiği kişinin isteği üzerine Antoloji.Com tarafından, şairin veyatemsilcisinin beyanları doğrultusunda yayınlanmıştır. Bu dokümanın yayınlanması kullanılması dağıtılmasıkopyalanması ile ilgili husularda ve şiir içerikleri ile ilgili anlaşmazlıklarda Antoloji.Com hiç bir şekilde sorumlu vetaraf değildir.

https://www.antoloji.com

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat

15 Temmuz Destanı "kutlu Davet"

Temmuzun ortasında kavurucu bir sıcakO gece gitti güneş, uzun süre kaçakAkşamın ilk saatlerinde, geceye çok erkenKaranlık bir korku, seksen milyona çöreklenirken

Kaynar sular gibi bir ihanet döküldü üzerimizeİsyan bayrağı açmışlar bin yıllık eserimizeTelevizyonlar bağırıyor izleyende büyük sarsıntıTekerrürden ibaret hain senaryo, tarihten alıntı

Simsiyah caddeler, yavaş yavaş ruhsuzların elindeMilletin namusu, yıldızları çalmışların belindeBöbürleniyordu asfalt halılarda demirden kibirUçak sesleri, kulakları hapsetmiş gökyüzü de esir

Tüm meskenler çıkardı yüzündeki harın, sinsi gizemi Medet umulamaz başka şeyden millettir vatanın elzemiEndişeli bir bekleyiş sardı yurdumun tüm zerresini İrkinti, panik teslim aldı milletimin her bir hücresini

İlerleyen gecenin kâbusunda zafere yakın olan zilletAsırlık bir çınarı devirmek üzereydi batıl kuvvetBir kıvılcım, bir ses, bir işaret geceye az sabretVe işte başkomutandan serin bir ses “kutlu davet”

Sezdi artık millet, vefakâr gönlü edilmişti suiistimal Bilir kaderi tayin etmeyi, bundan sonra; iki ihtimalYa toprak üstünde dirilişle verilecek yeniden tevhitYa toprak altında ölümlü şahadet, nişanı şehit

Ey millet kalk, doğrul, yürü geç öne aslınla yeniden tanışSen bir devsin, atandan mirastır ulu, destansı şahlanışDeden Ertuğrul’dan, Fatih’ten, Alpaslan’dan kalıttır cesaretBu millet boynuna vurdurmadı hiçbir zaman paslı esaret

İşgal edilmiş sokaklar, direnen milyonlara harp meydanıNe büyük bir yürektir, tankın önüne yatıp uçağa taş atanıSilahlara karşı şaha kalkan bir iman, dilde ise kükreyen tekbirDünyada var mıdır böyle bir millet, sanmam elbette ki tektir.

Furkan Sağlam 2



15 Temmuzun Akşamı

Vatan, kafesine kilit vurulmuş bir ruh.Bahane edilmiş, yabancı ellerinde yalancı bir sulh.Karanlığın koynunda sancılı bir pusu, milletin sinesinde yılanlaşmış.İçimden çıkardığım köklü direnişle kabarmış milli dev kendini aşmış.Gecenin güneşi şaşkınlık, korku ışık gibi evlerin perdelerinden sızıyor.Bu anı yaşayan yıllanmış anılar, tekerrürün suratına pişmanlık kusuyor.Sessiz, mühürlü, simsiyah sokaklar.Demir yığınıyla uzanmış yatıyor yaratıklar.Bir el, bir emir, bir şahlanış bekleyen titremiş iller.Yüreğindeki imanı sinmiş alev bekleyen kanatsız ebabiller.Yavaş yavaş yaklaşan ve gittikçe yükselen bir ses,Kabzedilen ruhuna tarihten üfleniyor tanıdık bir nefes.Uyanan, doğrulan, çağ açıp çağ kapatan,Son asırdaki ismi, hasta adam…Tarihini emmiş ağzı süt kokan yiğitler.Düşmanlar kuzu postu giymiş; omuzundan rütbeliler.Bizimkiler, şahadet sırasında sadece er.Muharebenin sahnesi eşit dağıtmamış rolleri.Biz imanın neferi, onlarsa batılın köleleri…Koyu karanlıkta kana boyanmış meydanlar, ölüm saçanların yeri.Sabah nurunda ise alanlar, direnmiş bedenlerin zaferi.Tank o gece eğildi tekbire, uçak alçaldı alçaktan.Şu destan dediklerini yazdı milletim sil baştan.Niyeti halis yüreği demir gibi olan fedailerle,Ey şair, bu destanı en güzel sözcüklerle derle.Yaralı kaleminle yaz bin yıl süren karanlık gecenin he semesini.Anlat, otuz kursunla ölümsüz olan o tek kurşunun namesini…

Furkan Sağlam 2



Affetmeden Sevemezsin

Biriktirdim...Gece ezmeleri yürek yapraklılarımlaKimi duraksızlarında,Karışıklığının kapı önü çıkartmalarıBaşı dönerken...Tartılırım ya durdurup sormak isterimZafersiz bir bekleyişlerinin geriliminiYa bu çıkış nerede?Göğe yükselmelilerUçurtma çelimli takılmalılar olmadanFenerler tutmadanTelaşlanmalıyım artıkLekesiz çocuk yüzlülüğümüz eskimişliğiyleKaybolmuşu görmüşlüğümleVar git bıkkınlığımla

Savaşarak zaman aşındırmışlarımlaSenden af dilerimBen artık çekmece raflarının kibarlığıylaEski şarkılar ağrıtmaz kanadıSevinçsiz bir sarmalaKızgın mısın?Yoksa durdurup kilitlenmişlerimizleBir bir sözlerimizi söyleyelimBir çırpı söyleşelimVe rüzgârları çetin günahlarımYorgun ayak diretmelerimAralanmış çatı göklerine bakaraktanGittikçe üşüyen çıplaklığımAteş kırıntıları dökülürHep bir satırda donmuşum

Bir sensizlik duşları başladı ki sormayasınBıraksana senin saklambaçlarınıGelip bakmışlığında beklerimGitmek üzereyim gitmeye hazırVe senVe affetmeden sevemezsin…

Furkan Sağlam 2



Ağrılar Artarken

Bir araydı...Güneş ışığının suya dokunduğuKıyılarından adıma kristal mektuplarPostalanmış…İçimde geyik boynuzlu köpürerektenVe kullandığı reyi korkudan yanaSesim nasıl bağırmışlarıyla uzanırÖlçüsünü aldığın saç örgülü sevdalar kuşanmışçasınaYüklenip geliyor bahtsız sırtlığınıMavi tozların bulanmış bolcaGözlerim karıncalanırAradan çekilebilmem mümkün mü?Kamalar salınmış harabeliğiyleSavaşçılığın gereğini belledi…

Kırık kızgınlıklar arşınlanmış bir yerdeAğlamış belalı yanlılarımın gizlileriKulak kaygıları çelişmesindeDolgun bir başına buyrukKabir başında ölü suçluluğu birikmişHaftalar da birikmişBu arada uzağa doğru kaymalarTepeden tırnağa yeni yıkanmışBol elbiselileriyleYüzü kirli tebessümleriyleYöresinde görünmüşlerdenBen bunalmışımKırbaç kanatlı gözlerinden yarim…

Bayırlardan yürüyorumKıyamet ağırlığındaki direnmelilerBir derin soğumalılarKi ellerim sıcaklar fışkırırkenKapaklı tahta sıkışmasındaAğrılar,Bir tekerlek öpüşmesindeEzilerek güç tartmasındaDuruşlarının seçkinliğinden bir şeylerGetirebilirdiKale kapılarının arkasındanBir çiçek saraylılığınAma düşündükçe basmakİğneli yorgun, artık benimkisiVe çabucak geçeceklerden...



Furkan Sağlam 2



Ah tenibal Aysel

Vapur iskelesinde bir gündü.Oyalanan gözlerimdeBirikiyordu insanlar.Sessizlik tatile firar etmiş sankiKurulmuş başköşeye ev sahibi gürültüler…

Çay yerine satılırken gülücüklerBahçelerde öyle böyle değil kahkahalarBardak sonlarına kalmış yudumlanan sıcacık güneş…

Başını yine belaya mı sokmuş neDellenmiş kıyı şeridi!Toparlanmış martıların inatlarında boğuşurken...

Kenar mahalle ikliminden kopmuş gibiKara yağız çocukların simit satma telaşesi…

Cebimde ellerim, yasladım ruhumu,Eski çağ filozoflarını andıran palmiye ağaçlarınaBir nefes huzurdan halliceIlık ılık bir demet şiir, mırıldandım…

Dellendim ben de için içinKenar mahalleli kıyı şeridi gibi…"Şimdi, bu şehir ve tenibal Aysel"

Furkan Sağlam 2



Anladım Seni Şiir

Anladım seni şiir,Esir gönlün niçin özgür, anladım!Zihnin kıyılarına vuran tefekkürDuyguların fırtınasında boğuşurkenAkıp gitmek istedinBataryasında kalemin

Boş yürekler, yığılmış his limanınaUzaklar; hep mülteci maviliklerYanına almadıkların renksizGiydiğin yaşam ruhunda çıplakKaçtın, yaban yalnızlıklara

Yankılanıyor, çığlığının tozunu yutmuşDağ yürekli sahibinin göğsüSeverek tebessüm eser eteklerindenEyerinden tutmuş sevda iseÖzlemini vurur nefesinin sırtınaSürer gönlünün yorgunluğunuBir kâğıdın yatağına,

Uzanır sözcüklerin kollarından inzivayaKelimelerin tenhası, hem yası hem ihyasıYarasını sarar sızan cümlelerİtilişmiş kenara ne varsa örtünürVe ne varsa yatırır masayaAçar biriktirdiklerinin mahreminiİşkencesinden kurtulur yüreğinin feryadı

Ve şiir avazı çıktığı kadar haykırırHaykırır da çok az işitir insanoğlu!

Furkan Sağlam 2



Aşk

Aşk, yüreğin kopuk parçacıklarınıZaaf köprülerinin yalnızlığında çarpışırkenKıyıya köşeye dağılan, saçılan sancılı bir kazanınMacerasında ararken…

Maskeli suratlarından dökülen cam kırıklarıNaif et parçasının içinde zamansız vurgun…

Aşk, sızan kanın tarifi…

Siftahında,Yeşil dağ eteğinin kıvrımlı kollarındaKıpır kıpır uçuşan, sarılıp boğarken kafesini…Sessiz bir fırtına da yüreği su almışBatmak üzere olan bir geminin teninden sıyrılıpBirkaç nefesin bağırtısında kayıp giden aklın yuları

Elinden kurtulan saldırgan, en vahşisi

Dişleri, kenetlenmiş pençesinde; kurbanınıBile bile vehmin yollarına salan,Hızlı bir tazınınPeşinden koşarak,Yararak sevdanın karnınıBir kaynağın fışkırmasından haz alan…

Hayali, akan damarda zehirli köleliğiniAziz kılarken,Özgürlüğünden kaçıp kelepçelerineTabi olmuş ruhunun sağırlığında

Kör aynalar, güzelliğin perdelerinden sıyrılamamışSahnenin önünde can çekişen,Çırpınan yüreğininSonsuzluğun tabutuna kadar yeleklenmesiymiş aşk…

Furkan Sağlam 2



Aşk Islanır Kaçarken

Ki zamandan yükselirSokranırcasına gölgem ayrılığaŞahlanır yüreği büyülenmiş koşularımÇokça emilmiş göğsüm kana kanaBir bulut yassılığıylaYüreğe vuruşlar saplanırÖnce tenimDurgun bir öpüşmeyle yağmur sıcağıVe sen dokunurcasına bir şarkı çizilirKuşlar dağılmalı şimdiVe gökler nefeslenmişYorulmuş günü geçmişliğiyle karanlık

Kollarının sarmalaması kuytuysaBir o kadar örümcekli geceyi seyrederkenKollanır kırbacının düş vuruşlu uyku silmeleriKaçılmış el ele koşmalarıyla vatanındanBaşka âlemler süvarilerine emanetiz senleAyrılma sen, güneşin önündenYularını kavrayışına saklanırız

Sen yanıma dayanBen aşkı da saklarım kaybolmayan soğuklaraBol geçirimli topraklara tez giden sularlaUzun uzun yollar açılırGözlerimizde ne tırmanırsa iklimledirBakıyoruz aşkaİçimize ne akarsa martı sevinçleri kadar ovalİşte artık sevmek kadar esvaplarÖrme ligiyle sonsuz sevap alır nabzımızVe aşk günah çatlatırSürükler bir beyaz eğilimli nehrin berraklığınıYıkanırız bir aşkla en son…

Furkan Sağlam 2



Aşk Kalkmalı Ayağa

Bir beyaz kâğıda seslenirimÖnce ve sonraGelenekli gözcülülüğüyle satırlarımızHeyhat satır kazarlı kent olmuşuzHep beraber hasımlı bir siperVe hep bir ağızdanSalkımlı bir neslin koruluğuna heves ederlerNöbetçi içmelerde rengârenk kavimlerÇiçek açtı birdenbireVe elleri ki basamak basamak sarılmış ki sormayasınOflaz otlu perdelere sakınmışYöremde içi boşaltılmışlığıylaTaslarında yudumlayaraktan

İnsan sevmeli kadehlerAşk ağırdır deriz birdeSarhoşluk batırılmış gövdelere istinadenEndamlı yürütmez günahlarıKupkuru gözlerinin karasınaKara çalar birde siyah kalemleriyle

Mızraklı bir iklim zamanSevemedik bir türlü bulanıklığındaOkşamışsın şehrin kirli sularınıDirimize güneş uğramalarıGözlerimize ıslak ovalamalarVe yataklarımızda artık dikensiz uyumalar…

UyarmalarımızlaVar bir debdebeli huzur kovuşlarŞimdi karanlığın gebesine doğmuşuzSiyah bürüyen gaflet üreyenVe kol kola girmişle yürüyenSığırların kendi kendine

Ve toprak soğukluğu bedenimO kışla kiTutuşma lazım bize bir deHem de sıcaklığına ağacı ve kuşu uçuranUyku bela koyunlu bir yılanKalkmak bir sabahlı iri uyanışlaUğurla korkularınla geceliğiniVe yenidenBir aşk kalkışıyla…

Furkan Sağlam 2



Aşk Payı

Yalnız açlıklaSabaha ne vakit üşürümSofrana oturalım artıkKaç zaman sedirli kaçışmalardayızElbet göklerin oturmuşluğuylaGeçen yağmurlar çamurlaşırcasınaKızgınsın halaBiliyorum

Alışkanlıklarına yamaç çıkarKüle çalar bir nefes boğumu rengiAşındırdım bir yol elbiselerineTuzaklara karış adımlı parmaklarımızBir duvar soğuksaDuruşlarına bağrışmalarımlaKurbanını kucaklar görmüşlerSanki pişmandılarZaman dalaşmasına ince lifli bir korkuBir ses etmelerine adıma karşınAn meselesi gibi gözlerime dalsanHuzurlu bir titrek tırmanışımlaTümseğine büyüdükçe büyürSanki zararsız biçimli göz ağrılarınaÇekilse bir perdeli kapamalılarVe bir onaylanmaylaHırpala mührünün tokluğunaVe bir damgana sahipsizliğimi satardım

Bize hasır yumuşatırdın ya haniKarnımıza tıka basa bir senOysaBir parça ekmekle dal bulamazdıkYeşermezdik bir parça suyun özgürlüğüneArbedeye ramak kalmışBir adım sonrasınaSonsuza bir çentik atarAdımız intihar çiçekliUçurum kollarına sarılır ikenŞimdi otur ve sesini tatDuy ellerine, diline ve sesine bağırmalarınıYamalı hikâyedenmişEtten ve kemiktenKitabına yazılabilene aşk olsunAdın hep bir mevsimle boğuşurZor eder ve kışa çalarGün eder ve güneşe çalarAdına iklimler konsa daVe sen kafiyeli bir sevda oluverirdinDövünsek te bir içimizdeBüyüttüğümüze devlerimi açarızKokarsa sen çiçekçiliğinle



Olurlu toprağın başına dikilebilsemBırakma bu çengel izlerinin geç kalmışlığınıArkandan ışık hızlıAşk payı bırakBir evren boşluğumuza dolarcasına…

Furkan Sağlam 2



Aşkı, Senden Sevsem

Bakınca sanaAşkı, senden sevsem…

Kırbaçlı gözlerinin gelgitli parlaklığıTitrer gözbebeklerimdeKurulsam gözlerinin ovasınaYıldızlar ülkesi sanki dağın, taşın

El ele tutuşmuş düşlerimizRuhunun çocukluğunda sırıtır,Mavi gözlü, saman sarısıylaKekik kokulu bakışlarınınUtangaçlığını bükle bükle saçlarına taksam…

Dağınık saçlarında dolaşan elleriyleRüzgârı kıskansam…

Buğulansam sıcaklığındaAzar azar zamandan erisemSeni seyrederken yenilsemHeybem de birikmiş tütsülerleYayılmış kokunla, dağılır sensizliğimSevda kozalakları,Geçtiğin yerlerde kırpışırKelebekler uçuşur sendenBir günlüğüne…

Furkan Sağlam 2



Aşkın Zimamı

Bir kalbe akşamüstü vahyi gelirSıcak bir yorganın buharınaTren raylarının vagon sıkmalarına kadarİlişir bir gizemli sabrın son yolculuğuÇözülür bir büyüSırrını al senin ağzınlaSoğuk havanın tenine sarmalayıncaLekesiz bir beyazın ısırığı gözümÖzür bulaşmamış bir aşkla yaşamaklaKabul bulur.

İçine doğacağız bekleAmma evvelince heyhatBudalaca sıfatları daha dinç kılanDaha çok soru var asi kıldığımızVe sırtına çıkar bir başkaldırıyla benekli bir izEker şehvet tohumlarının en kısrak koşuşmalarıyla

YavaşlaÖnce dökülür soğuk suların tahtının başınaYanına doğru çekerek fısıldarVe işitir sonra döner bahtınaAnt içerken savaşındaÇarpışalım en meşru cevaplarlaKapanmaz yaraları üstüme alaraktanVe soğuk suların sokaklarına çıkaraktanElimde çatal başlı bir umutlaEn olmaz çınlamaların akşamınaGideceğimGene biliyorum ve ürküyorumAma deneyeceğim

Aşkının zimamını vereceksen eğerÖn saflara hakkını vermeliAyrıcalıklaBeni surlara en yakın yere gömünVe kılıç sesleri, at kişnemelerindenHoşlanır her çocuğun büyüyüşleri

Furkan Sağlam 2



Ayağı Tozlu Sevdalanalım mı?

Akşamüstü bakışlarının arasındanİşlemeli düşlerimizi zapt edemeyişleriyleÇatık kaşlı gidişlisinKızgınsın, hala görebiliyorumHava siyah olmadanHadi kalkalım mı?

Ama benim otağımdan geçebilir misin?Kol kola girip yürümelere,Aşk suratlı sokak komşularınaMahalle göbeklerindeÇokça bağrışmalı, oynaşan çocuklaraHaykıraraktan geçelim mi?Patiklerini sürüye sürüyeYürümeyi belleyen bebekler gibiAyağı tozlu sevdalanalım mı?

Şöyle avuçlarımda gür saçlarının dolandırsamYaşamak şarkısını mırıldanırkenSenin kelimen geldiğinde sesimin yükselmişleriyleArayı açsam sevdanın kalp ritimli koşuşturmasındaNefes nefese sana doğru inişlerimi fotoğraflandığıBir aşk galerisinin ressamlığıylaElinde fırçalı bir sevda, otağım

Tüm dillerin sevdasını konuşturanKelimelerin okyanus doğurduğuCümle bakışlı, yelkenli süzüşlerine açılsak seninleO zaman fırtınalı havaları dağıtır mıyız?

Furkan Sağlam 2



Badem Kabuğu

Artık kurulamıyorum gidişinin ıslaklığınıMürekkepler, soluk benizli yürürArkandan…

Kalem sıcaklığı, ayak izlerinin kimsesizliğiBir hapşırık sütlimanındaVeSokak aralarındaRüzgârlı eteklerin çocukluğunu yitirirSerpildin, üflenmiş çalgılarımdaBüyüdün, bir kanat çırpınışının uzak özlemlisindeYok olmuşluğundaTaze tüylenmişsin…

Bende kaldıklarınla nefeslenirdimSenli günler patlatırım ki sormaYumuşardı sesimBir şarkının nakaratı gibiydinBir dinle seni, benden

Biliyor musun?Basıp geçtiğin yollarDokunduğun duvarlarSen, rüzgâr rüzgâr sokaklarınkenHer evin gölgesi uçurtmaydı

Badem kabuğu giymişçesineElbiselerin vardıBir resimde kahve kurusu kusursuzluğunBir mektep suskunluğu geçişinleGöz boğuşmalarım vardı benim…

Ilık bir bakışında kımıldanırdıKemikli aşksızlığım…Sofrana davetliysem eğerAşka acıkırdım ben…

Bir yıldız kaymasıyla kandırırdınGecemin avuçlarınıGündüz gözüneDilek damarlarına tutunamadığındaKaybolmayan sularda yıkardım seniSaçların yaslanırdıBadem kabuğu desenli elbiseneİnce mısralanmış sevda pabuçlarınlaUçuşurken senDelilendikçe dillenirdim ben…

Ve senden sonraBir fecir vaktinin soluğu var gidişindeAnsızın akıp götürülürkenZarif bir acının kollarında



Lapa lapa kapandım soğukluğunaGözlerim, en tembeliMektep sessizliğinin…

Bir kenara çektim içimiKetum bir gök çizdimSokak başlarınaTüm renklerini karaladımSevda çiçekli elbiselerin…

Sadece bir badem kabuğunaİlişemedim…O badem kabuğu,Tüm yıpranmışlığıylaMenfi biz özleme dönderdi yokluğunu…

Furkan Sağlam 2



Bakışlarında Güneşin Sararmışlığı

Hırçınım bu sıralarÖlüsü gelmeyen bedenimceGebesi olduğu kabına dolmayanAkarsuların coşkusu var vaktini çizen kalemimdeBir sabra mavili uçurtma kaçakçılığıDerken hüzün…

Güneşe sarışın saçla saklanmışVe ben bakarım sanaYüzümde erkeksi bir esneyiş doğarBelki bir otobüs geçişine kenar duraklarınaYasının gıcırtısı eğilir kulağıma Ya da içime katar homurtularlaGözlerime doğru haykırışlı bakmalarınSabah vakitlerine üzerimize birikmiş geceyle

Bugün dünden daha yolcuymuşcasınaDünden daha yeni gidişlerimVe senin bakışlarına nazır yakınlaşmalarımızDaha parlak ve övgülüOlabildiğince nefes çeker bir serçenin kalbiVe kaçmakBir oyunun içindenEskimiş üzgün bakışların artık bir kıyametGözün artık bir bıçak veyaKeskin dişlerinde senleBir makinenin tırnaklarına saklanmışsın

Geç değil mi?Senin gürültülerinde yıkanıp da gözlerinde durulmamızVe ben sevip sevip te kurşuni yalnızlığı kurularım üstümde

Furkan Sağlam 2



Bayılır Bağırmalarım

Ömrün tepiştiği ruhumun sırtı eğilmişSeğirdim, taşımaktan sararmış yeşilliğiAkıp giderken mevsimler kirlenmiş

Israrla sevda giyinir düşlerin düğününeYakasında geceleri bastırırDemir bir mengeneylePaslı uyanışlarını körü körüne atar sokaklaraTabiata çizilmiş bulutlarda yıkanırRengini içine attığı duygularına çekilirSus sessizlik, zaman boğar çığlıklarımıYokuşunda kocamış özlemi, şahitliğe el kaldırırKan dolu tabanlarında kızıllığın batışıMorarmış yalınayak yüzlerin izleri,Gözleriyle delinir

Hele bir yürümeye gör!Ağrısını çektiğin ne varsaKanında dolaşır yüreğininSor, yapraklara rüzgârın derdi neymiş?Gedik açtığın ne varsa, kalesindeOyuk oyuk acısında doğurur zaferiDüşürme bahanelerin gölgesini sadağındanBeslediğin atların üstünde kapışırDar da kaldıklarınİlkin elinden tutar körpe deli akılSonra salar bahçelerineKaybolduğun hülyaların sisineSesler duyulur, ölü doğuran seslerİşittiklerini Tur dağından sorÜrperen Musa bilenir yüreğimdeBayılır bağırmalarımSukut içinde uzaklaşırım ruhumdan…

Furkan Sağlam 2



Bekleme Durakları

Hadi, bulvarlarında salınaraktan yürüyeceğimSon gecelerine girmiş yıldız gülüşlerinde gezerektenSürmelenmiş sokakların şarkı söylemek isteklerimleElimde göz damlalarından tespihlilerinİniltili zikrimle…

Ben şiir tepsimi, sızlanmalarımla sunacağımAkrepli, ayak tabanlı yalnızlarım acıyacakSana devrettim bekleme duraklılarınıSığdırayım mı seni her vakte…

Seni düşünmeyle suçlu kurulanırımO yağmur bizi de ıslatacakHani kavgalı susuzluğumuzlaBir ağız dolusu sevda…

Severdim söylemeleriDinlemelerine hep geç kalmışlığımlaUğraklı itiraflılarımızlaSen beni duymamış olamazsın…

Eğleme beni o vaktin serabındanBiliyorum, batıl tapınmalarımızınAlacağı olsun…

Ah yürekli uçaydık bir kereliğineMeyledeydik buz dağının görünmeyenlerineİri taneli sularında damarlanaydı kalemimizİncinmeyeydi yürekliliğiyle dişiler...

Furkan Sağlam 2



Beklemenin Sancısı

KESİK KESİK GELİP GİDİYOR DUALARIM,RUHUMUN KIRIK AVİZESİNDE…BU GÜÇSÜZ YANIP SÖNMELERARZUHALİME ACIMASIZCA KET VURMAKTA…GÖNÜL HANEMDEKİ BU KARANLIK,BEDENİMİN TÜM ODALARINA SIÇRIYOR SÜRATLE…İLK UĞRAĞI İSE KALABALIK HAYALLERİMİN DÜŞÜNCE TOPLANTISINA…HER BİR DÜŞÜNCE KENDİ KOLTUĞUNDA KARŞILIYORSUNULAN HARAM KADEHLERİ…VE DÜŞLERİM ZORLA,MECBUREN NASİPLENİYOR YEİSİN ZEHRİNİ…O AN BİR İSTEMENİN SABIRSIZLIĞI TIKANIYORDÜŞÜNCELERİMİN GIRTLAĞINA…UKDENİN KOLLARINI BOĞAZINDA HİSSEDEN ZİHNİM,NEFES İÇİN EVHAMDA…KARŞI KOYMAK İÇİN ÇIRPINIRKEN İNANCIM,KALMIŞ KURUNTULARIMIN KISKACINDA…SONRASINDA TELAŞIMIN OLTASI;VİCDANSIZCA SARILMIŞKISMET EFKÂRININ BOYNUNA...BEKLEMENİN SANCISI;İNSAFSIZCA YIRTIYORDİRAYETİMİN İMZALANAN SÖZLEŞMESİNİ…

Furkan Sağlam 2



Bekleyesim Var Seni

Ömrümün yaprakları düşerken yere,Kaygan zamanda buluyorum kendimi.Çabucak üflüyorum gelişini,Avuç içlerimden semalara…Bir sis belirsizliği var, göklerdeZamanın gelmesini bekleyen bulutlar Telaşla sokuluyorlar birbirlerine,Hani çatlak toprak bekliyor ya yağmuruİşte bende öyle susuyorumTa ki tuttuğum sevda orucu geliyor gönlüme,Her şeye rağmenNedenseBekleyesim var seni…

Bir çiğdem zayıflığında, umuda olan köklerim.Hayat sermayesindeki vazifem;Sabır tüccarlığı,Sırasını bekleyen sebeplerim.Vaktinde alıyor dualarımı.Varlık pazarında alın yazısı, peşin çalışmıyorTaksit taksit kılıf takılmış münacatlaraHer şeye rağmenNedenseBekleyesim var seni…

Gelişine olan inancım, sarı başak taneleri gibiBoynu bükük sarkmış yüreğimin toprağınaHer an isyan tırpanı vurabilir…Deyip yarım bırakıyorum kelimemi.Söndürüyorum, iç sesimin fitne ateşini.Az daha diyorum, ya halka halka diziyorsa ömür gerdanımı,Ya son düzlüğe girdiysem…Duanın hasadını yarım bırakıyorum başka zamanlara,Her şeye rağmenNedenseBekleyesim var seni…

Yalnızlığın istasyonu gibiyimUğrayanın kalmadığı kalanın durmadığıZaman eritiyorum kutsal duraklardaHer durak bir saate yamalı,Randevu dolduran sayaç sadakatindeyim.Bitmeyen zamana inat, sana doğru sayan.Ama biçilen mühlet, mahrem sözlerimdeGelişine zimmetli esrarlı hüzünse gözlerimdeHer şeye rağmenNedenseBekleyesim var seni…

Uzak, yitik kalmış sevdaların birindeÖzlemi sırtlanan dağların beşiğindeTutsağım, içine çekildiğim kulübemde



Koyu karanlığa daldırdığım gözlerim;soğuk camları yalarken,Yanıp sönen kar tanelerinin inişindeBeklemek bu kadar mı soğuk olur?Bu kadar mı insanın yüreğine işler?Bu kadar üşürken yokluğunun ayazındaHer şeye rağmenNedenseBekleyesim var seni…

Ödüm kopuyor seni düşlerken,Kaderin karnından doğarsa kavuşmanın zamanı,Ya bir gün çıkıp gelirsen,Bakışların çarptığı zaman bana;Eriyip gidersem karşında,Tüm biriktirdiklerim savrulursa rüzgârınla,Her şeye rağmenNedenseBekleyesim var seni…

Artık her aklıma hücum ettiğinde dinliyorum.“Ihlamurlar çiçek açtığı zaman geleceğim sana”Demiş şair şiirinde, Merak ettim,Ne zaman çiçek açacaktı ıhlamurlar?Ve ne sen de çiçek açınca mı gelecektin?Bilmiyordum ki ıhlamur çiçek açmazmışIhlamur zaten hep çiçekmiş…Tüm açmayan çiçeklere rağmenNedenseBekleyesim var seni…

Furkan Sağlam 2



Bir Kentli Sevdaların Kıyımları

Şurada bir aşk şiiri kurulsaOvalarımıza dirlik ekilirdiKalabalıklarımızın sukutuna bakmaklaMütarekesiyle el ele tutuşlarımızınBir masaya kalelerse baş ağrılarınıNerede bir aşka savaş açılmışsaBen kalın duvarlar örerdimHadi yakalarımızı birleştirerekÜzerine basarak sulhunPapatya derlenmişliğindeUzanarak bir kolunda güneşin tenineBatıyor gözüme ışığının en mızraklı oluşu

Şu var ki gezdiğimiz diyarlardaAdının kenarları yırtılmışlığına bir antYalnız yürümekseParlak sokak lambalarının titreşimindeIslak kaldırım taşlarınaİşkencesi gibi

Ve tutulursan yoklamasına çırpınmalarınKaçamadığın aşk sularının utangaçlığıAyaklarına erişebilirmişYine aşk mı aşk sırılsıklam bir feryatlaYine bir savaşı başlatır…

GömülürBir kentli sevdaların kıyımlarıDumanlı virane savrulmuştaBir kartal ferahlığınaRüzgâr kanatların toza bulanmışBilge bir mahcupluklaKavranmış bir aşkı yaşarımBunları da sen dedirtebilirimAşk kazanmış en sonDiyebilir misin sen?

Furkan Sağlam 2



Bir Ölüm Denemesi

Ölüm, bir ışık gibi gelirYanar ve söner gözlerdeBir pencere kenarından seyretsemHikâyesi lambalarda titreyenVarlığımı...

Bir kelepçe varAmaGörünmez gidişimdeAyak izli nefesi, vakit taşırkenKüfesi sırtında bir uykuGözlerin kapandığı bir ürpertiyleSerçe kılıfında ruhum silkelenmiş

Her yer taş duvarUyan ey ölümün öptüğü!Bak her şey sana seslenirKalabalıklar bağırır birkaç günlüğüneHer şey birkaç günlüğüne seni anarBıraktığın karanlıkta birkaç mum yanarSenden sonrakiler birkaç günlüğüne kanarAma her şey birkaç günlüğüne

Bir ayrılıktı bu kulak verNasıl bir elveda şarkılar diliyleDünya sahnesinde Azrail eliyle

Erkenden aşınmış bir vedaylaKoparsın zamanın dallarındanSadece birkaç günlüğüne baş döndürdünAçsın şimdiBiraz daha doyamaz mıydım?Zamanda doyulmaz ey cancağızım!

Bir bahçede ağırlanırsınİşte orda doyar gözlerinÇiçeklenmiş her şeyVe sorarsın yüreğineSahi kaç çiçek yetiştirdim ben?Kaç vazo kırdım?Ulaşır burnuna çiçeklerinin kokusuTitrer içinde kırılmış vazonun korkusu...



Furkan Sağlam 2



Bir Özlemin Konusu

Bir özlemi alarak sayfalar karnınaDoğurmalıydıİri yarı başlasaydı ateşinYakmalıydık çerçevesindenSimsiyah koyu bir kuş kafilesi gözlerini

Kalbi dahil etmeseydik içlerineHani bize zimmetli olmayışlarınaGidişlerine saymışlığımlaYıkıntısı bir yolun tonuna çalarkenGıcırtılı bir resminleÇekilebilirli misin yoldanBir sesle bir bağırtı arasınaSıkışır ezberli ağrılarımVe ben önce satırlara kıyaraktanİçimi kalaylamaktanTutuyorum rüzgarı köşe başlarının koynunaHür kanımBir hüzün kanatlıKavuşma vakitleri doyurucu bir sabaha karşınEser bazı damarda

Haber varSenin köyünün kuşlarındanKocaman bir özlem çıkarır postacıİlkin kelimelere dedirtebilir misin?Ve sonra kaldırıp gözlerimiziUçuşabilirliğinle senin saatineNihayetinde gelişini kısmışBir kıskaç gibi…

Karşılaşabildik mi?Hicretiyle bulanıklığı arayı açmışİçimde bir yurtsama dolanırcasınaKimden sordumsaYörüngesi seni azat ederli konuşurBir kez diyorumBir kezKaşlarının çatmışlığınıKenara bırakılmışlığı işlenmedenŞöyle enine zengin uzunca bir sükut ileGelsen…ve ben neyse diyerekten bir iç çeksem...

Furkan Sağlam 2



Bir Petek Zehirlenmesi

Kalpten sızmışlarımızlaNe kadar koyu bir kanDoktor hırsımızlaİğneli kamçılı serum severliyizVe kararmışlığımızGömlek desenli yoklamışlarındaBakarım karşılanmış tümseklilerdeOnurla dikleşmiş vücutlarındaEğilmişliği heykel gövdeleri sırıtmalıBir hayır diyebilmelilerKülçe külçe doldurduğumuz polen sarısıKörlüğümüz daha ehvense ya da kıymettarBir bakışalım devlerce ve çağlarcaOturup bir dertleşelim bizHayır diyebilmenin vicdanınıKatık ettiklerimizi birlikte yiyebilmekte bulamaz isekPerişan dersin sınav kağıtlarının baş harflerineKaçamaz mısın?Sırtındaki yüklerdenBir devenin çöl tabanlığı kızıştırmışkenKambur dertlerin kulak asmışsızlığıO eskimiş iklimlerden koşturmuşsunEllerin yumrukluAma ben ve bizVuruşmaların mükelleflerindeSaf tutturmuşlar durdururken benBir mektup çıkar mı?Nerde bulabilirsem seniHadi bahset bizeHakiki etlerden diye sorardımEli kutsaldırBaşım eğikDilim yularlı, sesim dörtnalaKendi tokadımdan ürkercesineŞaak diye bir ses arayı açardı kiVe gözüm üstünde değilYoruldum, cesedimden dökülür et parçasıylaVe onların güneşinden kamaşaraktanBir karanlık bularaktanBüyük bir hayattanYa da dilsizliğindenSakin durduklarımla sıyrılabilir miyim?

Furkan Sağlam 2



Bir Sevdanın Mirası

Alacakaranlığın ninni söyleyen Göz çanağı kırmızı gülleriniBenden sor yarımGüvercin sırtı tüylerinden rüzgârları kaçıştıranSuare bir nefret ürkmesiyle hülyalarımınKorkutulmuş bir gündüzün saklandığıylaKaraltısınaŞafakta uyanıp ta bir gecenin karnınaVazgeçilmez dinamitleri yerleştiren sevdaların Çarpıntısısın sen

Vurur bir kıyı çöplüğüne dillerimUtanır da dalgalarYeşil bir denizin gözlerime fışkırmasıylaBaşını öne eğer kâinatBiliyorsun kiDik başlı bir camgöbeği ruhumun yumruğuVe kavgasında bir aşkınReformcu bir gezginin yüreği taşır

Dolaştığım yerlerdeHer sesin teni bir vuraçHer yerde asık demir yüzlerin çürümeleriUmutlarım daha kumralIsırılmış güneşin tadı var sapsarı açlığımdaNe de güzeldiMevsimlerin sofrasına kurulmakSen ki tazeliğinle karı yağdırmışsın baklaçiçeği üstüneOmzumda senin tanelerine sağır güvercinler uçuşur

AvareyimÇiçeklerin sözlerine baygın hatıraların varBırakma beniÇiçek tozuna bulanmış seninle İğneli yapraklarına sarıl bana

KorkuyorumKafesinde yaşlanmış serçe izleri varkenYüreğimle uzak uzak kalıntılarla sevdanVe yağmurların ıslatması gülüşünleBir özlem düşer payıma…

Furkan Sağlam 2



Bir Şiir Yazmalıyım

Bir şiir yazmalıyım…Kelimelerin uyruğu, aşkın anavatanındanEn taze sözcükler yetiştirmeliyimEn sihirli elleriyle dertli bahçıvanındanBuram buram sevda türküleri çağıldasınİlhamım, harflerin dilinde tırmanırken,Yamaçlarına kalemin…Uçurum, kulaklarıma fısıldasın.Doruklarında hüznün soğuk dansı essin.

Bir şiir toplamalıyım…Kıyıda köşede kalmasın parçalanmış duygular,Dağınık his yumağı, yerini misafir düzenine bıraksın.Sevgi karşılasın yüreğimin gelip gidenleriniYerleşen, göçüp giden kanıksamasın yeriniBal eylesin kalbimin geçidi, acıyı satanlaraKötülük bir bir gömülsün iyilik salasıyla…

Bir şiir haykırmalıyım…Rüzgârı bağırsın her geçtiği dağ eteğindenKulak kabartmış tüm varlıklar zerresine kadar emsin,Şairin derin ahını…Tılsımlı harflere kulağını açsın vefakâr toprakMırıldansın hislerim, sessizce yüreği aşk çekenlereÇözülsün bir anda tebessüm, suratlarına kireç ekenlere…

Furkan Sağlam 2



Bir Veda Ertesinde

Vaktin ellerimdeydi o günAvuçlarım açılır ve titrerdiÇöl yağmurlusun hem de küçücükBir girdaplı susamışlığındaTomurcuklanırken senli günlerin serabıBir çalkantılı saatler buralarAsık suratlı, ayak izli terlikli yolarındaBurkulmuş ayakkabı bağcıklı gülüşmelerimizBir geminin el açtığı mavilikler gözümdeYanaşır parmak uçlarınaNefesimizde, erimişçesine acı boğazımaUzak uzak boğulmuş duman tütsüleri...

Bilseydim gece gidişli, saat vuruşlu olduğunuYürüyüşlerimizi porselen tabaklı sunardımSon yudumladığım suya kadarAçardım kollarımın nazını...

Ve bir ikindi yağmuru dokunsaydı banaCam gözlerinde ıslak ışıklanırdın senRüzgârı dahi damarlanan sesinleBölerdim, ekmeğimin sıcak kokulu yerindenSimit sempatizanı martı protestolarıylaPaylaşırdık açlığımızı

Yaşlanmış zamanla kol kolaydıkKıyı şeritli sessizliğimiz dizlerimize kadarÖteden kurulmuş ayrılığın fonuBir eline oturmuş güneşin kızılıDiğerinde yarım dünyasında bir fani

Uzaklaştık yavaş yavaşHadi kalkalım mı?Sen kırbaçlı susuşlarına tekrar başlamadanZaman, bir veda ertesi olsun tekrardan

Furkan Sağlam 2



Bir Yolcu Uyanışı Yürüyüşler

VardıkYorgunum ayakları düşmüş soluklarımlaParıl parılBaşköşede gümüş bir ışığın uzanışıVe aşklar, artık bir şair ahı kadar bakireÇeyizlerine sürmeledikleri karanlık gülüşlerininBir o kadar gezdirdikleriMaviyle bezenir kamburluklarıHülyaların ilk ayağında nasır saçan modern bir hırçınlıkKutsanmış gecenin ilk alışverişleriyleBetonların geçmediği daralan cüzdanların gazabıVe sessiz uzakların ateş bulutları çökerŞeffaf yağmurlar giyinir toprağın karnınaHer biri bir postanın cıvıldayışıEğ başını yüreğin değmesin

Ve bakEn bildik taşların marşı sokaklarımızZehirli göz kapakçıkları babalarlaTırpan doğramış bebekler sulardı analarBüsbütün sapsarı başaklar biçilircesine gövdemSırtımızda yumruk gibiNasıl kaçtın ovalardanKarnı tok yaslanmış dağlarınKaburga kırıklarından gelen bir sesleÖlümsüzlük gezinirKi onlar şimşekler düşer der öpüşlerle

Kaldır ağzının bademiniAvucu şişmiş gizli gözlerinin gebeliğiDumanlı birden bire tren sesi kadarUcuna işaretli sıcak gözyaşlarıylaHep yolcu ettin yassı bakışlarla

Bir minare kıvranışı taçsız seslerimizBuyurKurbanların sancıları kaplar seniSivri ucunda bahşettiğin armağanUstalığımız doğarYa daBağışlanmış gün ağarmalarla

Tabiatı varHızlı akan bir nehrin ellerindeVe kanlı kızıl kiremit bedenleriÇatısı kuruldu aşkın, nalı kıvılcımlı atlarlaUzaksa çıkıp gelmemiz mıh gibiMısralarımızdan girer bir pencere sabahlığıAlevi sıçrasın tozlanmış raflarınınOkumaksa bir iz

Suya dök tüm boyaların tenini



Ki suyu dök damarların gelgeçlerineSonra sar beniDağların homurtuları yan tarafımızAğaç köklerinin renksizliği uyurVe uyanır yürek etlerimizinAteşe tutuşuyla hüznün kokuları

Ey bayraklı bir rüzgar esenliğimizeGölgeme düşen çocuklarıSessizce bıraktımYeni yontulmuş geceyle düşenBir uyku inşa edercesineSen kapanan gözü sormayasın

Çarmıha gerilirKazı kazar sabahlarSürünen bir gecedeSaklanır yüz binlerce ahlar…

Furkan Sağlam 2



Boşlukta Kaybolan Sesler

Boşlukta Kaybolan Sesler

Ki bu son güneşin dilenişiyleDuyurmuş bir beldenin toz dumanlı yontuluşunuTıpkı şifa bezenişiyle beyaz haberleri vardıKabuk bağlanmış tatlı uykularındanİşte haydi bağırmakla kanarFırlar şiltesinden en ağrımalı seslerleYerle gök kucaklanırken ki kan gibiSerin ve ürperen bir gövdedenSarkmalı alaşağı etmedenVe ıslanmalı selen saçlarının örgüleriHerkes ıslanmalı kiTez giden soğuk sular bulamayışlarınaGebedir sis bulanıkla çoğalanVarışlarım mağaralara delilenirKi oyuk oyuk bir girintili ses yuvarlanırKulak boğuşmalarına kandırarakBelki seslerle horlanmışBir kenara itilmişÜfürülmüş ezgilere kabarmışVe ucundan aşka kalabalıklaÇabucak kaybolurlarKimseler yoktu usulca seslenOradalar işteŞimdi bir yalnız oluşunu anladımİşte duramadan sessizceDuymadıklarınız sırra kadem olurŞiltesine heykel bulamışlarına göğsünü açarKendi uyanır aşka susamışlarÖz göçlerine dirliklerimizİlkel bir şiirleOkşarız biz kaybolanlarıylaVe biz gel sadece bağıralım mı?Yoksa sesimiz kaçmak mıdır aşka…

Furkan Sağlam

ardına bakmadan gitgözlerini avutmayı bilayakların kara kuru bir beden taşımakta bilirimonları da sustur bir ruganın soğuk kaypaklığıyla..

sertce iniyor gerçeğin davudi sesi kulaklarınageriye dönüşlerin nidası yüksek bir kıyametkayıp olacaktır aradığın kişiler gerçektesen yoluna devam et..

sonsuzluğu sorgulabir mağara boşluğunda kaybolmuş çocukturiğne deliğinden geçirmeye çalıştığın sesin,ateşini yakar ısıtır onu kanatları meleklerin..



kendine yabancılığı sev ürküt geçmişituzaklar kör bir dehlizkayıp bir uçurtma ipsizçöz ellerini, gözündeki bağı açkaybolsa da sesin, sen ardına bakmadan git!..

Bahar Batıl

Furkan Sağlam 2



Bozulsun; Sancısız Rahatımız

Yaklaşan bir gecenin karanlığıylaKımıldamasız izlere bürünmüş vücudunSoluğunda nişanlı kuşların alıkoymasıylaDondurulmuş bir sıcaklığınlaUç bakalım gök tanrısı edalarında

Ve korkusuna kapılmadan cömert kanatlarınınVurulmadan, ucu bucağı tükenmiş ovasızlaraEkeriz bir çiğdemlik nefeslerleAhenksiz açabilmiş kır çiçeklilerimizElimize kuvvet, ruhumuz geçimli bir eşSalınır kiBir uyku da uyku çeker canımız Uzanırım, gözüm kapalıTelaşsız güz sancılarım, mevsimleri gırtlaklamışRahat uyur sakıncalı fetihlerVe davullu bir güneş yanığına durmuş dünya yüzü

Bir seyirli yangın içlerine tutulmuşuzGöğsünde sonsuz kıvranmalarla sonbahar bahçeleriİlahlı meyve derlerizGüneş sıcaklı gidişlerine rağmenKol gezen bakışmalar tenimize değerektenGiderizNafile bir -yanım da kal- sesi el çırparMavi renkli yol tabelaları kenarındaDikip gözünü titremeli bir insan çığlığı

Yığılan gözlerine birikmişMüjgan öğütür bin bir salkımlı hüzünlerleÜzerimizde mülga kılıflı sevme kırıklarıTozluyuz hep beraberKirliyiz şems tutulmalı ayrılıklarla

Sızı var karnımda ey çocuğum!Kalın, derin ve içli bir ağrıAğrılarla iyileşeceğiz ötedeBir ölümle uyarıldığımız da…

Furkan Sağlam 2



Bu Şehir

Bu şehir dumanlı,Bu şehir dağlı ve çarıklılardanVe emer karanlığın süt düşleriniMatem tutmuş gökleriyleMızıka üflemeli, ışıldaklı kirli lambalarıEl değmez yoksulluğuylaDerin bir acıyla kıvrandırır bu şehir…

İç geçirmeli, serpiştirilmiş yazgılarıylaDiğer şehirlere sürgündür bu şehir…

Bu şehrin kuşları takunyalıYüreği de kanatlıdırGöçmen yuvalarıyla her mevsim yürürPardösülü bir yeryüzü, ayak izleriyleSeçer gidişlerini…

Tüten şiire bakmaksızınSoğuk dizelerle yürürkenYağmurlu aşklardaBu şehriSımsıkı tutar, sırılsıklam dudaklar…

Furkan Sağlam 2



Buz Dağı

İçimde bir yolcu var bu günlerdeGeceler seçerim yıldızlı günlerdeTembel bir temmuz güneşi havaÖyle zıtlaşır ki varlığımın koltuklarıBir tren vagonu saklı vehmimdeÇökmüşüm, biriktirdiklerimi katlarkenBir bavul dolusu boşluklaBırakarak yurtlarını, ocaklarınıDehliz dolusu hüzün dişlemişimBir ısırık aldığım sevdadanTadı olmazmış gitmek isterkenBir gidiş çeker canımGerilere aşarak hem deYolların tutmadığıAtların tepişmediği bir dünya daHadi sırtımızdan atalımVeUzanalımÖzlem duyduğumuz, oh dediğimizGeçeneklerden geçelimBir gitmek var ki!Öyle bir gitmek ki!Hayalimde;Senden, benden ve onlardanKırbaçlanmış...Kendimden acıdım ben ilk önceKemirdi bir yalnızlık...İmrendim, kalemine kaçanlaraKaçmak sandım...

Sonra sordumBenden sonra ne doğmuşsaNiçin yalnızlarda bir şey arar insan?Cevaplar uyanmadıDoğruların gecelediği yerdeBaşucu korkularım, kitaplanırAma ben biliyorum...Hiçbir sevda duymadı gizlerimiHaykırdım gözlerine izlerimiSesim, kulağıma hiç ulaşmadıİklimler bile fısıldaşmıştı oysaYağmur öpüşmesinde taş tepişirdiAma varlığım bir tren vagonu buz dağında...

Furkan Sağlam 2



Cansız gazeller yığını "mektuplarım"

Yarım yarım seyrediyorum öteleriBir şeyler eksik mevsimlerdeGüneş çiçeklenmiyor yeşillerdeÜcra bir bulutun sisi bulaşmış sanaSoğuk dumanların ardındaTomurcuklanmıyor kıvılcım kıvılcım ateşinTerk ettiğin bağrımaYaslanmış günahlarımın kütüğü

Koynumda,Büyüttüğün dağların ağırlığıHala sıcak ve taze…Sönmeye yüz tutan yitik küllerimÖlü doğacak sana…

Söz vermiştin sonbahar!Döktüğün yapraklar geri dönecek diye…Duymuştun sesimi,Şimdi avuçlarımda kör ve sağırCansız gazeller yığını mektuplarım

Gözlerim bulanık,Tan yerinin yolculuğuİçli bir nergis kokusu yüzündeKederli vedaların bavullarındaBir tutam hüzün çektim içime

Artık yaprak yaprak gidiyorum ağaçlardanDamla damla bulutlardanÇekiliyorum damarlardanBuz gibi suskunluğumlaBir ırmağın üstünden akıyorum sensizliğe…

Furkan Sağlam 2



Çağların Gerisinden Bir Kentli

GördümAzar azar çaresizVe çıplak bir cesaret cesediYalnız bir şehrin belindeyimİşaretlerini taşıyan sarp bir uykununMamulüymüş ölülerini uyaranlar

Bakınca çatak güçlüce dallarınaPortakal kabuğunun sırtı, bir aşkın baskısıydıSevdaların ilk resimlerindeElimiz bağlıGecemiz tutsak ve uğultuluSabahın kanı kıpkızılsaGözlerin servetidirAyağı zincirli düşler…Canımız yürümeyle çıkacağı güne kadarVe akıp giderken bir çocuğun büyümeleriYanında minik minik koşuşturmaylaHadi uçurtmasını alan herkesi, okşasın güvercinin elleriSavrulsun, saçlarının şarkılar söyleyen sesleri

Ey çağların gerisinde kalan kentliliğimÇök soğuk soğuk sularına senVe beklenebilir kalÇenesine hâkim içimi yakaraktanYudumlayaraktan his şerbetliKetum bir panzehirini sarıyor susmalarımAma çağıl çağıl seslen o doyumsuz nehrindenGel ve otur tenime, güneşin ilk lekeleriYunmadık sebillerin koynunda uyusamUyanmadanO kirli şehir, bir daha paklığıyla gebe kalsaYağsa ki yağmurRüyaların zarflarla bulutlardan atıldığıylaSense bana ilişsen kara kara gözlerindeAma ekşi bakışlarının ıslaklığıGözlerimin emeklemelerini silerken tozlu yollarındaAyaklarım kucaklamayla barışık Bir ağacın meyvelerine basaraktan kırmızıVe iri bir kayanın göğsü kadar sert vakitOysakiZaman eridikçe kölelerini özgürleştirirmiş

GördümTepenin mavi savaşlarınıGökyüzünün karnında gerilmiş, yıldız toplarıylaEvvelinde haykırışlarımızı meydan tutarSonrasındaYırtarak baş sayfasını ilanlarınBuzlarında bir dağınOrtası artık sevdaların…



Furkan Sağlam 2



Çantasında, uzaklar ve hüzünler

Sorarım sana ey zaman!Ne zaman?

Kundak salasında gökkuşağı çizmiştimDokunmadım kutsaldıSerpildim eskimiş elbisemleÇağın yollarında yalınayaktımKan revan içinde yürüdümŞımartılmıştı kalpler,Doyurmaz sevdalar, yığılıydı çöplerindeSözleri yırtıcı, sesleri gürültülüydüSağırlaştım, sustum sonraEğildim vaktin kulağınaBaysal bir sesleNe zaman?

Tutmadım devrin elleriniTırmaladım, balon nefesleriniKanayan ne varsa tuz bastımAcıdı, sessizce acıdıUsulca kaçtım herkeseŞiştim, durdukça şiştimPatladı bir yalnızlıkİncindiklerimden seçtimÇantasında; uzaklar ve hüzünlerIssızlığın istasyonundaFısıltılı bir sesleNe zaman?

Furkan Sağlam 2



Çaylak Çağ

Kaybetmedim,Bozuk paralarımın cebimdeki hoyratlığınıÖzgürlüğümü harcardım hiç yokkenSerçe günlerimden uçarımUzandığım mevsimlerin baharınaTutmadım, yakasından sonbaharınGeçmişimi hiç hırpalamadımAh yalınayak yıllarım!Mahalle arası kirli ve uzunSaçlarının örgüleri gururlanmışYokluklar;İşlediğim mor, kırmızı, yeşil dantellerÖksüz kenarına oyalanmış…

Bir sevda motifli, ince bluzların kavradığı kızlardaIşıklanmış gözlerinde esmer yüzleri utanırYaprak yaprak saçlarında umutların uçuştuğuKapkara lastiklerin izinde dumanlanmışİnce duruşlu kızlar, goncaların damarından akardıSağım solum damıtılmış kirdenGündüzler dizerdim,Tesbihlerdim anıları,Katıksız gözlerim dere boylarında yuvarlanırBir genç fışkırır gözlerimdeKabarmış dağ patlatan bakışlardaSeçerdi yarasını; o genç,Kavga çalar yüreğinin koşuşturmasınaAh o yüreği nefes nefese camlarındaAl sana bir sancıBir acı ki tüm merhemler karaltısı

Boy vermiş aşklar büyüttüğümüz yıllarımYapraklarında sadakatin ağırlandığıBiz topraktan köklendikBir rüyadan susarkenDüşlerde düşlendik

Çaylak çağın yağmurlamış çamuruPuslu bir orman fotoğraflanır tablolardaFırçası aşk, kar kararmış tuvallerdeResimden fışkırmıyor artık gözlerimPatlamış karanlığın ışıkları

Sahi ne zaman görmüştüm ben?Hatırlarım o günleri elbette bir toprak sabahıÇiçeklerin zamanda açtığı bir havadaydıkHer şeyin mevsiminde satıldığı pazardaydık…



Furkan Sağlam 2



Çehresi Aşka Doğru

Fısıltılı bir kalbe kulağımızı dayadık mı?Kim bilebilirHer kemikli çatırtının doyurduklarınıNerelerden geçerİnsan rıhtımlı düzlükleriyleSarkan düşlerin ışıklı oyuklarıSen saçaklarına yaralanmaDüğümlü bir kadının içerisindenYürüyüşleri göverirkenEğilmelisin yalvarmalarlaKulak ver ufalmış yüceliğeİçimde bir çocuk gülüşürVe elini sıkıca tutmuş gözlerleBakışları denetlenircesine bir aşkaAğartı eşliğine adının kımıldanışıBir uyku bölümü karaya vurmuşYutkunur yeryüzüÇehresi aşka doğru uzanırGibilerden bir gecenin yatağına

Sen gövdemde uyanmalısınSessizceVe damardanBudanmadan karaltı daŞöyle kalın duvarların üzerineEn uca uzanmışAşk boynunda dolanırkenGüneş oturmuş karşılarınaBağdaş kurar bir film şeridiAşksa en yağmurlu sahne ıslaklığıGüneşle beraber göz boğuşmasıylaKamaşan bir bakışlı hülyalarAralardan kaçamaklıYıkanırlar çağrılan şarkılarlaİncelme sen gürültü deKabilinden yanıma yanaş…

Belki de kalplerimizMisline mukabil bağırmalarınaSağır olmuşuz ki çoktanVe çoktan hızla çarpışan kentlerleBir karanlığına hiçleşir yankıHadi kulağımıza kuvvetVe senSadece seslen …



Furkan Sağlam 2



Dal Kırılmaları

Baş ağrılarının yüzüne karşılık geldimSözü edilen buymuş arkamdanGöveren güneş çizikleriOdamda bağırtılı seslerle dirgen izleriYeşil sırıtır iç karartan fotoğraflarHastalandıklarındaMakine dillerinde yorgun işçi nefesleriİçime çekerekten

At sırtında gelmedilerBir cümlenin olurlusundaElleri gül kokanlarTanımlanmamış bir inci korkusu varKıyıdan çer çöplenenlerdeDişlerinde çiğnedikleriKulak fısıltılarıylaAradan çekilmeyi baştan çıkartırlar

Olurundan çıkmışçasına rüzgârın sevişmesiÇarpıklaşır aşk dedikodularındaIşıkları söndürmekten söz ediliyorVe salgın renklerÜzülmüşçesine gök kuşaklığı

Bu arada terlemiş krepleriyleYan yana dal kırıklığıylaAğaçlansalar daDüş kırılmışların düşmanlığında

Çalkalanan boş çanak kavgalarıArtık yudumlamalarSevdanın sevdirmelerinde

Ben söyleyimLeopar desenli üstümüz başımızAyrı ayrı ısındırıldıkBir ateşin kenarlığında

Bir ölümün cansızlığıSürü atlamalarında çoban değnekliğiyleAl eline en tepeden taşırdığınıVe koy gözlerinin evliklerine

Sen sahnelenBeyaz soluk alkışlarındaVe salındayızFırtınalınmış dirlikli seve bilirliğimDurulmuş çimlenişlerdeArkamı dönerekten…



Furkan Sağlam 2



Dalgın Bir Bronz

Nerede bulabilsem seniİniltili tutuşmalarımız parselliğindeŞöhretimsi bakışların çevrilmişBir adım öteyeUzanırım ya kaçamaklısınArayı açmışsınKavuşmalı, gün dönümlü, ayak izli…

Hadi zılgıtlı süzüşlerinleVur kırbaçlı kavuşmalarımızıYeter ki senin ırgatın olayım…

Şimdi daha babayiğit gece uykularıVe bende dalgın bir bronzÜstüme sinmişleri ile eskimişliğimSaklambaç çocukluğum giyinirÖnce beni ayır işlenmişlerinle İnce belli utangaç ve yamaçlı aklanmalarımaYumalı insanın devranında yüzlülüğünüVe en son çiledimAğır bir yüz, altınla tozarımEleklerin altında kalmışlığımla

Köyünün ağırlanmışlarındanımMandallı suratlarınla kapı karşılamalarıMüsaade isteyemez kiOlur, alırlığımız yaman halimizden mi? Uçuşmalılar ışıklılığınlaBen bu yükleSen pamuk hafifliğinle…Bırak ta misafirin olayım…

Furkan Sağlam 2



Doğan Ay

Geç kaldım gürültüsüyle ötesine yürürümGecedir uzun gözlerim göğsüme siyahlar vurdukçaGiyinmişçesine bir siyahlığı sürgülerim yüzümüVe köprüler kuruluAramızda körlenmiş ayak tırnaklarımSırat geçişli yıldızların boğazımıza nefes nefeseBoğuşmalarına sokulur akıp giderken doğan ay

Meşhur bir günün sancısında göğümün karnı şişmişAdımlarım susamış ardında bir kuşun kırıklığıKanatlanmışÜstü safi bir aşk damlasıyla önümüzde gülümserYürür bir gülün ilk kokusu yaban telaşlıykenDağlar yürekli ve içe kapanırcasına sakinAynı gülümseme ve yorgunluk bulutlusun yineNemli savaşında sular altında kalmışlığım varBiliyordumÖzlemlerin başaklanacağını duydumVe taşıyorum toprağınEn kuru halini…

Furkan Sağlam 2



Doğrul Yatağından

Şimdi orada mısın?Hani kalın damarlaraHayat verdiğin yerdeZaman tokluğuna çalıştığınVe gözlerinVe merhametinHasta yatağının başucundaÖlmeyecek gibisinBiliyorum...

Ama kaçtıkça,Yontulmamış cismimin resmi duvarındaPranga sahibi olmuşçasınaKalkmam oturduğumlaKalk desen de kalkmamKoltuk sevdasında gelmedim burayaBen, tutunamadığım içe kapanık hayvanlarımdanHorlandığımdan…

Bırak kalayım,Her bahtın kulağına fısıldadığın sedirdeKemikli bir penceredenKatran gözlüklerimin soluğuyla,Gerçeğe aç gizlenmişiyleŞimdi seyrederdimSis borularının çaldığıİçe kapanıklığının naralarındaSiyah basmış kara aklığımı

Ne zaman kaldırımlardanTabela sorsamIşıklı seslenişlerinin koluma girmesiKadar doğmadım dünyayaHadi bekleme gecenin adımlarınıVe kollarımdan tutarakİçe kapanmış yalvarışımıKandırarak…

Doğrul yatağından…

Furkan Sağlam 2



Düş kuşağı

İçimde kabarırYorgun yalnızlığımın dağlayan koruIsıttığım sıcak külfetin yanıklarıKabuk bağlayınca,Kıyılmış yüreğimde kederin keskin izleriSarp yokuşlarında karşılarKaderin efsunlu yüzünüElemin,Konuk olduğu kumarına otururYitirilenler,Mısralarımda soluğunu alır.Nefesinde yeryüzünün mikrobunu sırtlar.Öteden hapşıran varlığımın hastalığıGafletin merheminde beslenirKısır döngünün kökleri nasırlaşmışAcıyla zamanın koynuna bağlanmışHer günaha ortak çıkan kalbimVicdanın şahit avuçlarınaSarılıp,Yaralı ellerinde sıkar bulutlarıYağmurlarında yıkar gözyaşlarınıEy rengini kahrından alan düş kuşağıGeçmişin gagaladığı korkunun uşağıTitreşen gözbebekleriTeselli bulur göklerin yakasındaKaranlığı içine çekerek uyur kollarındaTozunu yuttuğu mücadelesindeMaksadı,Kuluçkasında yeni sevdaların

Dostum,Yanlış yoldasınÇöplerin içinde aradığın rüyalarSavrulup gitti gerçeklerin çirkin kuyruklarındaKanatsız kaldın eşelenmiş tüylerdeÜzülme, dertlenme, inatlaşmaIsrar, kaçırır zamanın nazınıDerdin,Rüzgârın kucağında uçurtma olmak mı?

Furkan Sağlam 2



Düşçü

Düşünebilmem gerektiSeni bugünO gazel gecelerin cömert ağaçlarınaNazır durmuş pencerenden bakarken

Tomurcukluyken koca bir çınarcasınaVarlığınBir sevda niyetiyle soframdaBesmelendi önceLokmalarım ağzımızdaAşk tadı var sendeUlu bir gece vuruşunla şükrümüzü ederken

Ümitli şeylerden bahseden şarkılarlaDinleyişlerimiz karışırdı sevişlerimizeAşınırdı bir aşkın dağdan kopmasıylaİnerdi göğsüm baysal fundalıklaraGizlilerde dokunan bakışlarınlaKır günleri gülüşmelerineYürürdümBir dağ esintisi lavanta saçlarınaÇekerek içimeİnerdim bir masalımsı kahramanca

Aşklanırdım bir beyaz sayfaylaBir kalemin omuzlarındaUslu uslu severdim seniVe aşk yazdım derdim sanaSende aşk dizerdin şöyle taneli taneli

Saçlarının gölgesine dağ gibi durunca yüreğimGöverdikçe göverirdimSessizce sonraYaprak evliliğindeki gözlerindeDinlenmelerimizle,Yalı kenarlı kıyı manzaralıSevinçlerini biriktirdiğim saltanatımın azametineBirlikte çekilirdikBir milyonerden daha zengindim benSen ise bir şiirden daha muhteşem...

Görkemin girer bir vaktin genineHava nasıl da yeşillenirdiYıldırımların yönüne yakarışlarlaAşk çarpardıVeBen olurdum bir düşçüBir kuşçu deliliği manzaralarımla...



Furkan Sağlam 2



El Değmemiş Işıklar

Daha ben geçmedim önündenIslak bir rüzgâr var içeri gir senHavanın kaybolmayan demokratlığı üzerindeBir mürekkepli utanır sanırdık biz köleliğiKaygılı bir kımıldanışıyla dallar veİlerde Hızır kollarına serinŞimdi oradalar da biliyorumSense ölmemiş dudaklarınla kıvranırsınHaberi olmamış sarkar kıvamında sabahlar

Bizzat gece gürlerNamlusu aşka çevrilmiş kelimelerinUğrak limanlı bedenlerimizse sokulur geceyleÖpülmek sesinin teniyle karanlığın koynunaUzanırken külsüz ihanetiyle ateşimizinHepimizden yükselir bir gramofonYa da minaresine asılmış çığlıklarıylaSerenat yapar bir aşk çocuğunun ölümlüsüHorlanmış, bir halk dudaklı sevdaÇünkü yaşamak bir yumruk yüzümeAğzımızsa geçmiş ihanetin çatınaOtururÇalkantısına bir açlığın harareti devir aşarBayırlarda

Gebe bir günün sonuna eğdi başını zamanVe haberlerine kulak yalayışıylaTetik basar sözlerimiz mermi sırıtışıylaÇağrılarımıza çıplak kuşların alevlerini alarakYürek çarpıntısınaEbabil çağırtısıyla uykular öperAyartma, mısraları ve uçuşlarıBulanık, zemheri ve buram buram coşkusuylaSavrukça kalkarÖrtündükçe beyaz bir aşkın dağınıklığı

Bırak bir el değmemiş büyütürİniltisini emen bir geceyleVe gebe bir sabahın karnını yarar zamanHadi biz günü seyredelim…

Furkan Sağlam 2



Erime Ey Sabır

Gözlerin,Uzak haramların dumanlanan bıçağı,İnatlaşan yakarışlar, keskin çizgilerBiriktirdikleri, gerdanın parlak kolyesi

Uzun bir sefer,Kırbaçlanan kısrakların gölgesi, sıcakEğilmiş başına güneşi boşaltırcasınaRengi karanlığa zimmetli yıldızlar

Doyduğun masa,Gözünde tıka basa avuturTakılır bir kıymık kuytu köşesindeNallanmış süratiYüreği çatlarcasınaDonacak buğulu camlarındaKükrer pencere önleriIşığın soluğu sağırErime ey sabır!

Furkan Sağlam 2



Erimiş Bir Şiir

Biz erken severleydikVe erken gelenlerdendikKışa nazır gülüşlerimizleÇoktur istasyon soğuk vuruşlarıylaGözlerimizin meleyişinde zaman

İçimizle terk edilmişlikleYabani dua ederdikGün çatılmış gece yüzlerineHer dem adına vuslat koyardık

Ben hiç yudumlamadım seniŞöyle kana kana bakışlarınaHiç durmadı yüreğimin secdesiBak yoruldu şiirlerin kalbiBir koşuşturmayla kelime nefeslerimTükenir oldu

Şöyle salına salına gelmedin kiBir gelseydinAdımların yeri öpseydiBir şiir deseydin gözlerinin karasınaEmseydi bakışlarımızGöğün göğsüne yamaçlılarıyla otursaydık

Haydi, geç oldu şimdiSen gelmezsin deBir gün biz giderizKalır soğuk istasyonlardaSıcak bir demli çayVe kenarında erimiş bir şiir…

Furkan Sağlam 2



Eski Ezgilerin Plakları

Hiç bu kadar sert esmediSenin dağlarının rüzgârıKulağım,Sesini arar,Koşarak…Irak dalgaların çırpınışındaAvunan ufak teknelerinÇaresizliği, avuçlarıma demirli

Yaşım büyüdükçe hırçınlaşırTörpülediğimde zamanı uzadıkça acıtırGözlerim,Göğünde dileniyorYüreğimin elleri parçalı bulutluGöğsümde kalmış, kararmış…

Hiç bırakmamıştın ellerimiIlıdım, akışının sıcaklığınaBen soğuğa sürgün edildimSen, hiçbir şey kaybetmedinSularından…

Şimdi düşerken,Dehlizli yolların betonlarınaKımıldayamadığım dört duvar yalnızlıkHorlandığım kadar sadakatimleKaranlık bedenlere gölgelendimÜzerime kapanmış sandıkları karıştırdımEski ezgilerin plaklarına bakarımYorulduklarımı dinlerim…

Buğulu camlarım,Yıldız kaymasının dilek buluşmasındaKaçışan yıldızlar, geçmişindenBir gece gibi gündüze, gebe olmalıydınSusadığımda sana, azar azar doğmalıydın

Furkan Sağlam 2



Ey Dünya Ey Ölüm Ey İnsan

Ey dünya…Ufalanmış saltanatı, fani iştahların önüneGöz açıp kapatan küçük bir ziyaretVicdanlarında yangın, hislerinde ziyafetBilenmiş dişleri, sahte mabetleriİblis rüzgârında serinleyen kör ırgatÂlemde biçilmiş akıbetin kat katHer parçası kursağında kalmış;Varınca menzileZincirli ağır heybesi, göçmen bedenindeDüşlerde birikense;Dünya dolusu

Ey ölümün buruk sıcağı…Fersah fersah kaçan gerçeğin hazin serabıBoğucu yollarda, yön veren kabirlerEzelin icazetinde rütbeler sökülmüşGölgeleri; güneşe rağmen kıbleleriHesap verme de kul kula ahitİktibas birikmiş ömürlere, yeryüzü şahitKursaklarda, kana kana içilen gaflet sarhoşluğuTıkanmış gırtlaklarda ziyan olan nefeslerCebinde, gem vuramadıklarının karın ağrısıKıvranan hırs, kuş tüyü kadar ötede

Beşer, gövdesinde tahlil etmiş devriniOmuzladıkça ağırlaşan bir varlıkSıyrıldıkça özgürleşen bir ruhEtten kemikten dirilmiş yaşam,Kendini hapsetmiş kendineSıkışmış ömrümün sürgün mertebesiPrangalar yüklenince hülyalaraAcemi bir çırak titreyişindeVarlığın bilinmeyen küçük ateşiGeride kalan kıdemin, pişmanlıktır leşiYıpranmış raflarda, tozlu dünlerin cildiHer biri birer pusula hüznün rotasına

Ey insan…Zamana kelepçeli bir tutsakKurtulup ta sonsuzluğa kaçsak

Furkan Sağlam 2



Filozof Çocuk

Ben güzel laflar edemem.Hele edebi sanatları sıkıştıramam kelimelere.Yetenek işi, ALLAH vergisi şiir yazmak…Olsaydı şairliğim, dizerdim cümleleri yaprak yaprak.Sayfalar dolusu anlatırdım, seni nasıl beklediğimi.Yazarken, kalemler tükenir silgiler ise erirdi.Kâğıtlar, seni beklemenin en güzel yeriydi.

Kâğıtlarım, yazsam roman olur aşkını dillendirmedi hiçbir zaman.Aşkın yoktu ki ortalarda.Sen gözlediğim yollarda yoktun.Belki de kader yayında fırlatılamayan bir oktun.Ben beklemeyi, sen gelmemeyi seçtin.Yaşadıklarım, yazdıklarım;Büyük bir aşkın kırk yıllık mazisi değildi.Sadece kaderin önünde beklerken eğildi.

Zamandan sıyrılıp olur da bir gün gelirsenVe beni bulamazsanSeni bekleyenin kim olduğunu anarsanİşte ben buyum diyebileceğim şeyler bırakmak isterdim sana

Mesela çocukluğumu anlatırdımEsmerdim, zayıf ve çelimsiz bir çocuktum.Kalabalıklar içinde hiçbir zaman yoktum.Sessizdim, konuşmazdım öyle pek. Derin düşünceler hep beynimi yerdi.Amcam ise sürekli “filozof olacak bu çocuk” derdi.Olgundum, ağırbaşlıydım.Çocukken en sevdiğim anlar, kalabalıktan uzaklaşmaktı.Evimizdeki koyun sürülerini gütmekte bulurdum kurtuluşu.İlkokulda iki tane mesleğim vardı.Sabah öğrenci, öğleden sonra ise çobanlıktı.Severdim çobanlığı, koyun gütmeyi. Çok iyi başardım dilsizlerle dost olabilmeyi.

Bayramları çok severdim, uyuyamazdım sabaha kadar.Yeni elbiseler başucumda, ayakkabılar ise yanında.Giyinmezdik öyle gündelikte güzel elbiseler…Bayramlar ayrıcalıktıSeni özlediğim gibi özlüyorum o bayramları şimdi,Ama kurban bayramını o kadar da sevmezdimÇünkü en yakın dostlarım kurbandı o gün.Ağlardım sabaha kadar engel olamayacağımı bile bileAçıklarlardı büyüklerim ama çocuğuz işte nafile…

Yaz tatillerini tarlalarda geçirirdim.Sıcak kumsallarda şezlonglara uzanmak yerineYalın ayak, yırtık elbiseyle toprak üstündeAcı yoğurt, kuru soğan ve çürük domates,Öğle yemeğinin vazgeçilmeziydi ağaç gölgesindeBiliyor musun?



Daha öyle lezzetli şeyler yiyemedim şimdiki menüde

Sadece tarlalarda geçmezdi yaz tatillerim.Kurslara giderdik öğrenirdik Kuran-ı KerimTam öğrendik derdim, süre biterdiBir sonraki sene sil baştan derdi.Sil baştan diyerek tam yedi kere Kuran’a geçtim.Çabuk geçti derler ya hani zamanO yedi tekrardan bize kalan.Çocukluğumda taşıdığım en güzeliydi iman…

Gece olunca karanlıktan korkardımYorganın altında saklandığımı sanırdım Küçükken çok uyumazdım öyleAyağa kalkardım hemen, sabahın köründeGiyerdim mavi önlüğümüSaçlarımı taramadan çıkmazdım evden.Öyle briyantin, jöle, parfüm bilmezdim.Sade bir suyu sürerdim kafama, yukarıdan aşağı.Okulda da öyle ahım şahım başarılı değildim.Zeki ama yapmıyor kılıfı da bana uymazdı.Derslere olan ilgim pek azdı.

Çok kitap okurdum şiir de cabasıydı.Saatlerce başımı kaldırmazdım kitaptan.Bayılırdım, aşk romanlarındaki sevdalaraÖzenirdim, her okuduğumda kavuşamayanlaraÇocuk aklı işte, şimdi yaşarken buluyorum kendimi.

Neyse bitireyim artık yoksa her cümlem sende buluyorBeni öyle kalemle bırakırsan seni tüketememAnlatacağım daha çok şey varEğer gelirsen.

İşte sevgili, seni beklerken böyle bir çocuktum.Tabi büyüdük zamanla artık genciz.Fikirler, görüşler hala aynı.Kolay değil ki değişmesi, yedi kez işlendiMerak etme, hala o çocuk gibiyim.Filozof çocuk hala düşünceli,Değişmeyen tek şey çocukluğum değil.Beklerken değişmedi rolüm.Kalemin gölgesinde kağıtla meşgulüm.Beklerken, yazarken, okurken, gezerkenKısacası yaşarken;Hala seni düşünüyorum…

Furkan Sağlam 2



Gece Paydosu

Kanat çırpan bir gidişleGidiyorum…Gece paydosu boşluktaKaldırımlar, ağırlamış göverirGidişimi…Hüznün silsilesi emekleyerekGözlerimin karanlığında ışıldarkenSaçaklar salmışsın şehre…

Her şey sayılı terk ederkenVefalı bir nefesle, sinik bir bakışSeni taşıyan balkonların yüzlerineBir posta bıraksam, gözlerineBirkaç yıl değil birkaç ay sunsam…

Akşamları seçtimKoynunda yıldızlar besleyen akşamları…Aşk, çekilmiş aradanUzayan yolları sündürürArkamdan dokunur bir sinema sahnesiFlaş patlatan yalan-cık yıldızlara inatBu kez mutsuz bir sona hazır kâinat

Sokak lambalarından arta kalanNe varsa dağılmış, künyendeBir ışık bakışı, ayın gölgesiSeslerin, gözbebekleri körelmişDuyma beni, bırak bineyim sessizliğeYavan yalnızlıkla gideyim sensizliğe

Furkan Sağlam 2



Gel sevgili

gidiyorum öyle çiçekleri ezmedenyabani orkideler henüz açmamışlar bileay daha dolunay olmamışgüneşe tutulmak yakışmamışkengel sevgili!günebakanların boynu bükülmeden...

Zaman erimedencemresi düşmüş özlemin yapraklarındaLavanta bahçesi bakışlarının kıyısına doğru yol alırken gidişlerimGel sevgili!!Akşam sefası gün dönümünde boynu bükük, Sevişlerim öksüzVe sen bir sevda rüzgarısın doğunun limanlarında..

limanlar dağların elbisesikim bilir kaç efsane doğurdu güneyin güneşikaç seyyah aradı ayak izlerinikaç sümbülün üzerinden atlandımor kaldı erguvanlar sen gelmedin diye....

ve yetim bir sümbül ağlayışlarındabir yağmur gelişi gibi tutar gözlerim damlalarıuzaklar hep mi tozlu bulanık bir bakışsenin yollarının dili hep mi çiçekliey sevgili!..gelsen diyorum...

Furkan Sağlam 2



Gelgeçler

Açlığını doyurmaz kiSevda önlerindeki sofralarPencere büklümlerindeki seyretmeler

Uzun zamanlar boğuşturdunBiri zincirli yalnızlığındaAdını tanırken sevdanın

Her tokalaşmandaEğildinBir ağaç yapraklarında boynunAşk yeşillendirmelerinDamarlanmışsaVe titrerseGölgesinde oh dersinBir ağacın…

BiliyorumSen hiç sevmedinIşıltılı çiçek yapraklarınınRüzgârlı oynaşmasınıSen karanlık sevdinYıldız tokalı saçlarıyla

Tut kiBir gün karşındaMayalanmış bir sevda dururHünerli bakışlar sarılıncaYine yorgan yalnızlıklarına mı emanetlenir?Aşklanmış uykulu gözlerin…

Ah sevda ağırlamak!Ne zormuş motifli düşlerdeSeni anmak yolculuğundaGelgeçlerindeGelmesen çıkmaz bir yalnızlığındaGelsen alışılmış bir yalnızlığındaNe desem senli çekişmelerimeMüsaadenle demek bir yanımBir yanım hoş geldin…

Furkan Sağlam 2



Gelmişliğinle

İçim dışım sen çocuklarıTay huylu tepiştirdiğiyleKalbi nem tutar göğünIslatan bir yağmur mütarekesiGözlerinBir mahzen seyredişleSuçlu geçiyor bu sırada

Kulak asmadıklarıylaPaklanan bir çöl kentliğiKervan karınlı acıkmalarDimdik kök salmış habersizliğinleGergin su dal yürümelerinde tıkanmalı

Yelkenli hazırlamalarOflamalar arasındaŞişti mi insan ciğerlerimizHece solgunZaman yorgunGereğini belletir ya bulaşmasızBaşını okşar yollarınınİçi boş vermişliğiyle ceviz kabukluHadi kır zincirlediğimiziVe bir anahtarlı sev bensizliğiYürü kutlu gelişliVe içerişi sen saraylı şimdi…

Furkan Sağlam 2



Gökyüzü Konuşmaları

Tüyleri kınalı dünyasıAlçaktan uçar,İnsan günlerinin güzlükleriSahici bir semtin yağmuru altındaVar olur umut cumartesileri birleşircesine

Katmerli bir sürükleniş durmadanVe hiç durmadan gün ertelemeleriyleBekle ilk şarkılarıyla ayağa kalkan tozuToz dumanAşermiş geceyle beraber yürüyüşlerimizTıkanır bir sabahın yorgan uyanışlarıylaKendi yumrularıyla kararmış ellerimizDibeklerinde geceyi dövenVe öğüten sevdanın zonklamalarınıSonra mavi bir nefes morumsu iç geçirmeyleBenzi atıvermiş kavruk sevişleriminKi baygın kulunç gibi yorgun kefenHadi sabahın ön saftaki ışıklarını silkeleyelim

Bağrına basar mısın ilk emzirmeleriyleGözlerimin hevesiniKana bulandık, kalbin açmasıyla çiçekler kadarVe kokusundan yankı bulmuş gizemiyle renk renkMademKöklerimize bulanır bir gayeyleTutuşur, yoklarım vadi içlerine kadar kendimi

Hep kuş pençesine dayamış sırtımla uçmuşumİri kıyım, zor nefesli sevdaların bağrına beriAnladımRüzgârına âşık olduğum dağlarınSırtına kurabilmenin çadırıyımEy sen ödünç aldığım sıcaklığımDumanı nefesime borçlu ateşin külü nerede?Her gün peşine ilk takıldığım gözyaşlarınaSorsaydım eğerGökten ekilmiş tohumların meyvesi sen miydin?

Furkan Sağlam 2



Hadi Bir Kez Daha Çağır

Çık oradanMor lekelerin karaltısına bakmaBu siyah gövdeden ibaret demeBir kez daha gel nefesimden beriİçimde kuşluk vaktiyleRengârenkti çiçeklerinBen aralarında çıplak elleriyle yürüyenVe usulca eğildiğinde sızlanışlarımlaAşkla ılık bir çiçeksi sesin çözülürcesineİlişiverir göğsüme işlenen küçük bir ışık…

Bir nazlı bahar ağırlamalarıyla yapraklınaDururdumSom bir süzüşle gözlerinin marşına çağırılırkenGöz göze kalmışlığımızla seninleYüce bir soluk kesilmesi ve ellerimin yürüyüşüyleHeceleyin bir anNihayet vaktiyle sonsuza endamlı uyanan bir nüsha

Sen verdikçe iklim devirli bir rüyaBütün bir ömür boyunca yaşamım çoğalırO coşkun cenklerin evvelindeYakamozlu davet alır kalbimİnsan karanlığına meşaleli bir oluşunlaKalabalıkla tek bir şarkını söylerdik bizSesine yetişe bilmezdik ki

Beni yine bir seferin sancısıyla debelenirimHadi kışlamak gerek ilkinSancağına çağırSonra nereden esersen esSalındıkçaOkşarcasına aciz saçlarımın ağarmalarınıÖnce soğuğunla el sallaSonra bir besmeleyle sokuluruz birbirimizeİşte böyle bağlasınlar biziGüneş vurmaz içimizleYüzüm aydınlıkla ayazlanırVe sonra elbette ışıklanırız kiKokarım çiçekli çiçekli…



Furkan Sağlam 2



Hakikatın Çığlıkları

YALNIZLIK KUMPAS KURMUŞKENKALABALIKLAR İÇİNDEKİ ÇIĞLIKLARIMA,BİR KURTULUŞ ÇEKİYORMUŞYÜREĞİMİN ANLAŞILMAYAN DİLSİZLİĞİ…

DİLEKLERİM SIZARKENYÜREĞİMİN SANCILI ÇATLAKLARINDAN,KANSIZLIK DOKUNMUYOR BEDENİMİN SIZISINA, ISSIZ BİR SOYGUNUN BAHSİ GEÇİYOR HAYAL SOKAĞIMDA…

HARAMİLİKLE KÜLFET OLURKEN YENİ YETME SANRILARIM, GAM RÜZGÂRINDA SAVRULMAMAK İÇİN ÇIDAM KÖKLERİNİ ÇİĞNEMEKTE BULUYORUM KENDİMİ…

SABIR METANETİNE BEL BAĞLAMAYI DİLERKENUMUT SOLUKLU SARMAŞIĞIM, ZAMANIN KADER ÜZERİNDE SÜNDÜRÜLMESİNDESÖNMEYE YÜZ TUTUYOR İNTİZAR IŞIĞIM…

İMANIN SINIR ÇEKTİĞİ İSYAN UÇURUMUNA BİLENİRKEN DAYANILMAZLIĞIMLARUHUMUN DERİNLERİNE KIRPAÇ VURAN;ÇIPLAK AYAKLI BEDENLERİ ACIYLA SİNELERE ÇEKMEKTEYİM…

TAAKATİMİ GAGALAYAN AKBABA YÜZLER ÜZERİME NEFRET SALYALARKEN,HABİSÇE DİDİKLENEN DERMAN YIĞINIMIN PARÇALARIDAĞILMAKTA DÖRT BİR YANA…İNANCIMIN HER BİR ZERRESİ

SİVRİ İTİKATSIZLIĞIN DİŞLERİ ALTINDA KEMİRİLİRKEN, KURSAKLARA YERLEŞEN PİŞMANLIKLAR SÜRÜKLEMEKTE BOŞ MİDELERE…TASASIZLIĞIN GÖLGESİNE KURULMUŞ YARATIK FİGÜRLERE

GÖÇMEN BADİRELİĞİNİ HAYKIRIRKEN, YOL YORGUNLUĞU ÇEKEN GÖNLÜME MERHEM SALÂSI MIRILDANIRDUAYA SUSAMIŞ KANLI DUDAKLARIM…

NARALAR ATMAYA YELTENİYORHAKİKATA OLAN ÇIĞIRTKANLIĞIM, BOŞ BEYİNLERİ BİR AN BİLE OLSA ÇINLATACAĞINI UMARAK DİBİNE DALIYORUM İÇİMDEKİ DÜŞ DENİZİNİN…ASRIN BAYATLIĞINA TIRPAN ÇALACAK DİRİ,TAPTAZE CÜMLELER BİLERKEN,SONSUZLUĞU DİLLENDİRECEKKEN,

İÇİMDEKİ MAHŞERİ BEKLEMENİN SUKUNETİNEEMANET ETMEKTEYİM ANLAŞILMAYAN İZANIMI…



Furkan Sağlam 2



Ham

Nerden baksam yıldızlarınaMayalandı mı gelişin?Göğün göğsünde gözlerimBeklerim, yorgan yalnızların yıpranmışlığındaEskimişsin sökülmüşsünDevirdik nice zamanın duvarınıBasıp geçtiğim yollar, dokunduğum düşlerHep seni aşıladı banaAğaç yapraklarının ince yeşilleri

Emektarım sevdanaAlnı terli sevdalar uzanır işçi göğsümdeÇalıştıkça çalışırım yevmiyesini verdiğim yollarınaTerlemiş yüreğimle bakarım güneşineKardıkça şiirlerimi senleBir beton ağırlarım, senin evinde...

Hırpaladım, şehrin sessizliğiniHangi lamba sana baktıysa sordumNe sorduysam sağır her şeyBir giz var tabelaların seslenişlerindePaslanmış bir aşkı demirlemişlerBir denizin koynuna girmişçesineHerkes bir anahtar taşır.Zaman bir kafesle kitlendiyse,Bir posta çırpınır...Bir olur beklersin bilirimKırılmış kalemlere sadıksın Ey yar!Artık gökyüzüne uzağımAnladım ki…Vakti ham olanların kanatlarında, tüy bitmezmişGüneş istemedikçe karanlıklar sabaha gitmezmiş...

Furkan Sağlam 2



Hançerli Uğultular

Ben aşka varınca mercimek taneliTerlerim gülsuyu yağmurlarındaCanıma kızgın bir bakire nefes veririmSon şafak ve ilk kar,Gölgem lekelenmişUcu bembeyaz,Paklanmış gencin tırnak uçlu kaygılarınaDelice bağlanırımAkıp götürülürken bir merhabaBir yaprağın geç kalmışlığıylaToprağa uzanırım sonunda gümüş suyuyla yuğmuşumKenara çekilirim ellerime uyku emziririmMerkezin mermerine kürediklerime sayarımBir sevda kenara çekilir sonraElleri önce yol almışlıklaHalk bahsini açtığı gecelerini gömer bir birİçe kapanık bir renkle piyano kıpırdatır dişlerimizBak sesim nasıl da etkili öyle değil mi?Hançerini bir Pazar sabahı almış uğultularŞuradan kanım akarŞuradansa bir şairin bellediği ki irin huylanmışHadi şimendiferler hovarda şimdiKömür boğmuş kokusunda saçlarının toprağıyla öpüşürSevmek, ne menim sürülmüşsün kiÇoraklığa bal sevdirmişsinYani aşka bela olmuş gerdan kıran ölümAşk güzelAşka bakmakla güzelÖlüm salsa ayrılmaz yanında sırnaşır yerinde bekletenO zaman durdurur elinde terlemiş bir kıvrımSofrasına sancıları alır boşaltır geceyiSonra oradan geçer, doyar yarasına kısrakKoşturdukça insanın hızına geremediğim gönül yayımıKelimelerin koynuna giremedim bir kezBir kez aşk çamurla beni de özüne sürülmüş teninden ağrıVe doğmuş doymuş olaraktanYaşamak bir başına sevda sözcük harap lığıVe ben tozuna karışır giderim…



Furkan Sağlam 2



Hüzün Geçişleri

ÜrkekliğindeEy yüreğimSınamak içinse postasıDeveran oymalı eline yatkınlığıEmerekten el işlemeli hüznüÇağırır gün tutuşlarınıUzunlamasına yatay bir şeyler enginleşir

Kelamında suspus iç çarşılarınAğırlanmışlarıylaBölenmiş gece uykulu giyinmelerKiran tatlılığı karartılarındaDillerimiz

Ve heyhatDilinin ve sözünün baş döndürücülüğüyleEl konulmuş sukutaMoraran içimdeki nefessizliğinleKaçmışım ırmak boylu serin sulara

Bir gömlekli yanma ki göğüsleriAlacağı olsun kaybolmalı dinlemelerinBuradan bakınca beyaz bayraklısın

Bir kalabalık fotoğraflı hüznümKızgınlığıyla sözlü asude bir şafak ağarmışlarıDar sessizlerinde omuzlu gecelerdeProvası gül kokulu adamınElleri önünde yumulu hicranıyla…

Toz toprak yıkık gönlümüz eğikCivarlarında bağışlanmış sesimizleGecede paslanmışlarıylaDemir geçirimli ilkbahar sancakları

Sevinç çağına ulaşabilir miyiz?BilmemAma gül kokulu buradan geçti…

Furkan Sağlam 2



Hüzün Sahrası

Karanlık yine karalanmışsaGece af içinseAyın süzülmesinde doğar hüzün sahrasıKelimeler yakar ki sözlerinde zonklamasıÇelik manalılarındaBir yere koyabilme insan kalbini

Kılıç keskinliğine af bilenir mi ki!Kabzada birikmişleri ve safkan sözlerineSür atını bayırlarına gövdelerinDal kırılmalıRüzgâr yuvarlanmalı şimdiBasıp geçmeli postallıBir yürekli malkoç oluverirUçuşur hüznün tozlu anaçlığıAkıl, eli kapanmış, hızlı varışlıKimyasına el atmışlığında insanın

Upuzun ve hallice de enli mazurluğumuzlaAma inceliğimiz de tavşan ayaklıMuntazam saymalı içimin dehliz vuruşlarınıKanadı kapanan yürekli dükkânlarımızıBir daha dönmeli mi aynadaki yüzlere?

Ve haydi kalk oturduğunaTeselli armalı günlerine giyinircesineKimden sorsan hüzün sergileriniBir yalnızlığına bağışla kendini

Furkan Sağlam 2



Isırgan Düşleri Dalardı

Islıklı gözlerimde harman yeriGezerdik, günler çuvallanırkenİnsan gövdeleri çarşılar doğururduHalkalanmış yağmur taneleri arınmazdı

Uykularımı bölerdim iğneli soframdaBir çitlembik kadar boyumlaDoymuş insanları yamalar, lokmalarımEndamsız iç gömleklerini gördümDağınık Pazar yerinde her şey ortadaydı

İstiflenmiş yoksulluğumla kafa tutamazdımÇöllerin yağmuru yağar, eyfel lordunaSaçsız bir kederle taranır, yıldırımlarımYürürdüm,Ayaklarımın elbiselerini giymeden,Kırmızı yolların renksizliğindeGeçerdim,Gözleri doyurma da yaşlananlaraseslen!Hadi herkes çıkarsın çıplaklığınıIşıklara üryan gidelimHeykelleşmiş tanrılarınızı alınSüetimiz yansırsa, aynalar dövsünDövsün ki gerçeklerimiz paklansın

Kemik vekâleti yormuş ruhumuCadde lambalarında çıkarım geceyeYapay çeşmelerden içtiğim,Bilezik diye taktığım sözleriBir bir ayıkladımYoldukça,Isırgan düşleriyle dalardı zamanın yancısı

Çatılardan aktığımda hemen onardımTütmüş sobaların zehri var şimdi havadaIsınırım hayata uyuşuk bir ölümleEl sallayın,Balon sırtlarında gökyüzüneEğilmiş, gözlerinizi gömün toprağaSizi de sevecek koynunda



Furkan Sağlam 2



Işıkların Karanlık Sesleri

Belledim, kara kaplı geceye vuruşlarıEğip başımı tonla başa çıkabilir misin?Dilimle yoklasam hep çağrılan yanımıBir o kadar paslanmışım artıkBen sustum bir köşenin üst üste binmiş tenhalığıTavanı uzun boyluGök parladıGeldi önüne sabah kalkanıEvler şımarık gezdirirdi insan uykularınıÖyle camlardan geçmediSuya inen seslerBunalıyor sünerken zamanHadi elini aç avuçlarından beriÇeşitlenir ki iniltiliykenVe türevleri vardır her bir sancınınBen ellerimle ağrıyanOnca gözün altında alkışlayanlaTam şimdi bastı yineİçinden seçtiğin bekçilerinleSaf tutmuş sevinçlerim aykırıdırSessizce üstüme çektim siyah bir gölgesiniYüzüme yakın fısıldadıŞölen bıyıklarımın terlemişliği yleBenden yana ne varsaGecikmişim kekremsi yolculuğaİzler hep selam çakan vapurdanHatıranın rengiyle gök ovalıAtını sürmüş denize tok bir okyanusluKoşardım ya her suyun buluta tırmandığıylaVe saklarsın seçkin toprak gülüşleriniTanıdık merdiven nefeslerini çekerektenBir akşamın eline tutturdun o beyazın zarfıyla gündüz sesleriÇok uzaklardan gelirEli gezdirir bulanıkça yürürİçlerimden bir şeyler harcanırİlk ışığa kadar...

Furkan Sağlam 2



Işıldarken Sen

Uykularımı emen bir gecenin hıçkırığıylaGöklerin öksüzlüğünü okşarımVe bir yetim içimizdeymiş gibiOmuzlarımız genişlemişKorkmadan sevmişiz,Ağır başımızla döneriz senin etrafındaBir pervane yaran rüzgârınlaBütün sevdalar yalınayak sen yollarında

Saçların, karanlığın içerlemesi gibi iltifatlıŞahit, sabah kuşluğuna vuran gülüşünBir güneşin sensizliği duraksadıkçaGözlerimi diktiğim o tecelli deIşıklar alan beldelerin tavanındaElimizi açsak noktanın sonunaVe bir uçağın son geçişlerine rastlarızSeninle

Ovalara, kırlara ve bayırlara sağanak sağanaksınMerheminle kayalar erircesineArtık ilacıyla bir gelmiş merhametinSeslenir kimsesizliğimeHekimliğin ayaklarına kapanırTaze gövermiş yürekler başını çıkarırcasınaKaranlıkların karnını yararak

Ve beyaza bürünmüş dağların doruklarıylaİçimize üşüdüklerimizin buzları çözülürcesineSıcaklığın…

Furkan Sağlam 2



İnceldikçe incelir ilmeklim

GEL…Tek kelimedir yalnızlık,OtururDağ evi gibiSonra bakar kendinden kendineBeklerken çizer özleminiSüt beyazıYa da Kömür karası değil

Demirin rengi tomurcuklanmışGözlerim oyalandıkça uzaklaraUmdukların toparlanır,BavulundaYarınlar neden dolu?Sıralanmışken bugünlerin düğümleriİnceldikçe incelir ilmeklim

Siyah bulutlar, çiçeklenmiş gök tarlasındaBiçilmiş yorgunlukla döner, umudun ırgadıBaş döndüren bir sensizlik,SessizlikteTenhalar çimenlenir, yokluğun sararırken

Ağarmışım artıkDuraksamış, inatlarKapışmış zamanBeyaz bayrağın ucu, sabırSallanır Kaf dağında…

Furkan Sağlam 2



İncirli Kapı

Sesin eksikIssız bir sokak, yüreğimKiremit renkleriyle kavgalıyımÇatısında patlamış, şimşek yüzünParaşüt inişlerin,Kalkmıyor artık omuzlardanBezdim, bu beton suratlardanYoklunun sessizliğiyle boğuşmaktanMavzerin paslı soluklanışını duyarımSoğuk eliyle,Küskünlüğümüzü doldurmuş

Harf seçerdim öncedenAvuçladığım alfabendeMola vermişliğinleKet vurulmazdı nefes alışlaraKitap sayfalarında dillenirdi adınOkuduklarım,Sen, böyle ağırlanmadın kelimelerdeÇarpık çığlıklarımı horlamazdın senBen ağlamazkenGözlerimi silerdin…

Ne zaman yoklasam incirli kapınıBir tat var sevdaların parmağındaDündü değil mi o?Hani sayfalar kokardı hanımeliBugün,Ucu tuzlanmış kalemlerinKaçağı bol artık şiirlerin

Saraylarına girmesem deHan duvarlarının dibinde yapraklarAtmışsın sırtından baharın rayihasınıBulutsuzluk en korktuğumSarı benizliler karartıyor içimi

Mevsimler muhtaç olmazlarDuvar diplerine deYapraklar…Sararır işte…

Furkan Sağlam 2



İnsangiller

Şehirler gördüm…Yarılmış karanlığın içindenIşıklar doğurmuşSarmalamış sonra evlerindeKorkularında kundaklamışIssızlığı emziren sokaklar,Kaldırım göğüslerinde insangiller

Sesler duydum…Sesler vardı duvarların doğradığıDilim dilim insanlığı payladığıNöbet alan dev betonlarBağrında uyutur kör kalabalığıKalabalıkta kaybolur insangiller

Maskeler gördüm...Keşfettiğim yüzlerindeİzlerken gözbebekleriniSapsarı tebessümler titreşmişİzlerken içlerini gizlenen dışlarındaMaskeler takar insangiller

Pazarlar gördüm…Tüccar kılığındaydılarZanaatını satmakta ustaydılarUcuzdur beşer meziyetiKomşuydu dükkânlarıMezar taşlarında nefes ortaklığıBiriktirmiş nesi varsaTezgâh tezgâh sergilerBirbiriyle yarışır insangiller

Ölümler gördüm…Kör karanlığın avuçlarındaBeyazların sarmalandığıTek bir taşın nöbetinde misafirkenTabutunda sergilenirkenYalnız, soğuk, uzaktılar.Masasında mahşerin, ezik bir ruhKaybedilmiş kumarında insangiller



Furkan Sağlam 2



İnsanizm

Bütün sesler oturmuştuYumruk çığlıklı sessizliğinizle birlikteSofralarımız dolu dolu insan acısıBoğazımıza ve kulağımıza durmayışıylaBağdaş kurmuş bir insanlık tıka basaDoyurur ya

Başlasın birkaç saniyelikGöz cenazeli ağlaşmalarımızEn yoğrulmuş duygularının toprağınaKan çığlığı göl manzaralı villalarındaYüz bin pelesengiyle tarih kokuşmalıOdalarına çekilebilmelilerVe zaman yine mazluma mezar olmuşluğundaSeyreder gidişlilerin yüreksizlik tapulanışını

Yalvarır bir başak elleriyleDonup kalmışlığında avuçlarımızVe yalınayak sayhalarıyla çocuklarımızDavet kanlılığında yaslanmışlarında ölüme

İniltilerimiz yiğitçeNefesimiz hamarat ve iş görürlüğüyleHavalar çok güneşli tenimiz yanıklığındaKalbimiz kırılmaz çeliktenmişÇakıl taşlı vuruşlu migrenleri iyileşirBaşımızı ağrıtırdın mektep gülüşlü çocukOkurduk ki biz… Bu bahsi kapatalım mı?

Bir kölelik türküsü çeker canımızYüzümüzü sürdüklerimiz oyuyorAyaklarımızın altından başlayarakYa arabalarımızKörelmiş atlarımızın tırnakları

Zulüm kokulu konuşmalılar şimdiKınamalılar aynı kaptan yiyerektenHadi gebe deyiverin insanlığın karnınaBu doğum başka heyhat…

Sen de başkalaşmışlardansın arkadaşAynı suyu yudumlayaraktanAynı zihne bulanaraktan

Hangi İZM’le kurtarılmalı insanlık?

Kanlı patikalardanÇığlık yeşermiş yollardanÜzgünüz arkadaş geçmemeliyiz

Hiçbir İZM’e kölelik yapmak istemiyorum



Sadece İNSANİZM istiyorumHadi yalnız savaş arkadaş…

Furkan Sağlam 2



İnsanlığa Dokun

Nahiyeli gecelerde ılık ve serin günlerindenGözlerimizin gövermelerindeBulutlara bakalımKurularken bulutluluğumuzun uçlarınıMerhamet serpiştirilmeli pamuk yüreklenişlerindeBoylanmış yaprak evlere topraklı değelimOrtalık yerde gürbüz çıkışıldığımızlaHer yorgunluğumuza huzur dokunurİnceden yağar bir başımaVe benBaşkaldırırım…

Ben ve sizsizleRenksiz ve cepsizSolucan soluklu, iri kıyım nefes çekenYüzü palet eskiliğinde yalayaraktan yerleriKıraat ederekten tavaf etmelereKütlelere dönmektenBir parçamı sıkıştıramam kiGövdem kasılırÇıkarırım eğilmiş başak tanelilerinİnadını kıraraktan ova içlerinde

Boylu boslu yüzlerimizNe yaman yayılırGöz önündeki haberlerin sıçrayışlarınaGöreŞeklimize girelim mi?Azık getirmiş korkulularımızlaAlışkanlık kazandırmış hikâyelerOkumalılar şimdi güneşi yananların

Ve kurduğumuz şehrin alametiBir kibar kuleli şimdiİnce ve ateş altındaGözümüzün önünde şimdi mancınık bakışlıKardeşlerimiz…Bir bir fitne oklu zaman mevhumuylaSaldırdılar mı ki!Bir ovalamalı gözlerimizi şimdiSen başını eğmelisin başak taneliTanelerin kalburunda kalmalı alçalarak…

Eğil başlı şehri avuturuzDaha varınca seslen insanlığımızaVe ben senden özür diliyorumBoynumu eğerekten ama yine deBaşkaldırırım…



Furkan Sağlam 2



Kahve Gözlerin

Eriyelim seninleSevdanın sıcakları geçsin başımızaDenizlere çıkan sokaklardaKoşalım yalınayak,Sırılsıklam yağsa avuçların avuçlarımaNefes nefese mavi sonsuzluktaAşk çarpsın dalgalar, yüreklerimizin suratınaEteklerin uçuşan rüzgâr,Şarkılarını kulaklarıma fısıldarkenYudumladığım kahve gözlerinde göçsem sanaGülüşlerinde satın alırım sevinçlerimi

Sana yazılmış tüm şiirlerMona rosa, lavinya, leyla hepsi sensinAmaPencerelere çıkma, perdelerini çekGitme lavinya gibiÇölleri mesken tutarım yoksaGel kavuşturalım tüm aşklarıGönlümüzde buluşsun tüm destan ruhlar…

Furkan Sağlam 2



Konuş ve Sessizliğe Dokun

Bazen şapkalı gelişlerineYamaç dururum bir merasim ligimleIşıksızlığın merhemi ikenKoyu yanaklı güneşin nazınaSeçemez olmuşluğum aynı devrandaBakamaz olmuşluğumlaBinlercesineÜryan köpüklerini kıyı vuruşmalı şimdiZamanımızın köpürmeleri...

Ödünç vermişsin kıyam edişiniKent dövüşmelerinde avuç içleri benekliYürü, aşksa arkadan uzanan bir binekleCevheri erimiş beton bilekliBeton yürekli ve gür çeneli ülkemSevdam dikilir can içime...

Eşya tartılışınlaOnca hatıralarına yanan bir kibritli anNeyi cevabını bekler ki sendenÇok sayfalı kitap karıştırmalıOkumalı, kadife sahne sonlarınıVe karanlık kürsüsüneİlişmedenÇekil aradan…

Furkan Sağlam 2



Konuşarak Nehrin İnişlerini

Aynalı sevişlerle taranmış bir şehrin paramparçalığıİri iri şakakları var sokaklarınOdalarında sesiz çırpınan gövdeleriUykuları örtmüşlüğüyleYöremde bulutların saçları örülmüşKarşılığına koşuşturmalarım kalmış ıslak ıslakYorgunluğuma kahverengi gökkuşağı söz ediliyorYamanmış; ince, uzun kayıyor uzağa yağmurlu köprüBu arada horlanıp taze kalan ekmek çiğnemeleriyleAltında bir fakirliği köprü altı akışmaların Suların benzi kırbaç gibiBunalan bekâr yürüyüşleri üst sokaklarındaKelebek sırtlarıyla kadın ayaklarıEğilmiş sancaklarında bir aşkın çelimsizliğiYapışık korkmakla birlikteHer an yırtmaçlı şehvetin gölgesineİğne batırılır güneşin etineDerin yüzüneFırlamış bir şimşek tokadı bakışlarla Hadi dön vagonlarına gidişlerine kuvvet

Etrafımızı alkışlarlaHadi saralım elimizin günah kabartmalarınıKalabalık kalkanı saf saf gizlerimizinKuşatma ağzımın ilk hecelemelerini

Bulutlar çokça nem saçarcasınaSözcükleri yapı yapışİnsan ağlar kelime gözlerineEnginlerin kamburu dağların köklerine sürmüşÇınar ağaçlarının gövdelerindenDal yaprağı kırılmalara uzanan serin sularlaİç çekme kurakları kalplerin debileriHer yerSızlanmaları çökmüşKuyu dilberi kırklarıyla dolu

Furkan Sağlam 2



Kopsun Bir Fırtına

Var mıdır gümüş kuşanmışlığıyla aşkının tutuşmasıBilirim değince tenime yağmurlarının kirli bir arınışlaVe ezbere bildiğim ne varsa bozdurmuş O geniş avlusundaGezdiğimKokladığım çiçeklerine secde eden rüzgârın Dilimde bir münacata erer kara gözlerinin burkuluşuCebelleşmekte yorulurSevdanın ilk emeklemeleri güdebilmelerimEnine boyuna bir çağın çaylak yürekli ayaklarıylaYürüyemedim ki hiçKollarıma girip koşuşturmalarına…

Sevmek senle yüzümüzü dönünceOmuzlarımda kırışıkları silerGül doldurduğun kokunla saçlarının serinliğiGençliğimin tekmil getirmiş yaralarıylaVe dopdolu sevdalarım kanayadursunKızılcık şerbetine dem vurabilmekte gurbete aşılanırımSinesine bir çiçek boylanır,Dallanır ve aşklanır daSenin avlusunda secde edenVe yüreğini açtığında semanın damarlarına doluşuylaBahçende ektiğim kendimleHeyhat tadına varabilmişliğimin toprağı sokulmakla sanaÖyleyse acem dillerimin yanık sızısı gömleğimdeKepenk açmaya tüm delillerimiVe tüm deliliğimleUçtum ben sanaRuhum saklanmalarına hazırlıksız artıkVe dalgaların çarpışının yüklü bir geminin aşkıylaBiriksin bir limanın özlemiGidememenin dinginliği olmasınVe artıkKopsun bir fırtına...

Furkan Sağlam 2



Kurtuluş

Bir olanın hizasında sıklaşan; İhtiyar sabrım,Külfet doldu ömrün seyahatinde;Soyut eklemlerimDüşük omuzlarda yorulmuş;Sürgün isteklerim.

Yalancı zil sesleri, yakarışa mukabilHer kapıdan göç eden hayal kırıklıklarıSürünen bir sükût,Bohçada tasalanmış yükSepet sepet hacetin hükümsüzseSeslenir muhbir bir fısıltı damardanHarfler,Kulağından girerken düşünce diyarınaRuhuna açılan koridor, Karşılar hicranın fetretiniMısralardan sitem savuranŞeytani bir fermanŞüphenin emrinde cılız kalan siluetlerMeyus anıtlara boyun eğen; bezgin kuşkularımUnutulmuş uzaklar, badiye doğurmuş yüreğimde

Sıcak ihmalinde eriyorDirayetimin soğuk duruşu

Nefes nefese münacatlar,Sırra ermenin yokuşu

Uyuşuk artık kalbimin dili, Miskin sözcüklerimle

Güneş geceye kavuşur, Uzanırım ıssız ellerimle

Mevsim karanlık,Tenhaların gözyaşları serin

Çekildim yalnızlığa artıkUlaşılmaz, çok derin

Demir attım dibe,Halatım; çürümüş güvenim.Ağır ağır Tükeniş;İnancın yangınından tahliyeymiş.Kalın elbiselerin koynunda anadan üryanmış.İlahi sırrın sancağında asılı yenilgimin astarı,Her geri dönüş beynimdeki savaşımda sarsıntı,Tozu dumana katan enkaz,Dualarda hezimet,Eşrefi mahlûk tepelerinden süratle bir iniş aşağıya,Esfel-e Safilin çukurunda pis ruhların mıntıkası,



Meskeni inkâr,Güçsüz sıfatında insanoğlunun…Kaçmak mı?Kurtuluş!Nereden nereye?Gittiğin isyan, geldiğinin sabrına hamile,Düşük bir veladet ya da yüce bir milat,Azametinde gömülü epik doğumun,Açınca gözlerini zail pencereden,Yeryüzü kendi çıkışında sonsuz kapılı kilit,Anahtarda sensin tutsak daTek niyetinle seçim;Hürsün ya da paryaAh dünya sade bir turne, gerisi angarya

İmkân bulursan kaderin tefekkürüneVesile olur da dirilirse imanın kalemiVe otur tekrar masaya;Dök tüm biriktirdiklerini dilinden.Yeni baştan yaz istemenin şivesini,Sonra dön bak yazıp ektiklerine;Maslup gayrete inat diriliyorsa niyetMünacatlar dizdiysen düşlerin tesbih ’ineSeccade yalnızlarına emanetse itimatTahammülün cilalamışsa zihniniKorkma!Doğrul, yokluğun kuruntusundanSeslen!“Varlığın varına en yüce hitapla”“ Ey mabut varlığınla beni de kapla…”

Furkan Sağlam 2



Kurtuluşumuz "bu gece filizlensin"

Bugün,Yarattığın en güzel günlerin, en özeliZamanda,Aziz kılarken zamanı…Bağışlanmış mektupların sözlerindeBu gece…

İncilerim var mesture serdiğimYarın ki korkularım avuçlarımdaÜrkerim sessizliğindenBiliyorum…Bir haber var senden…

Affetmek boşalmış bulutlarındanToprağın gözleri ıslanmışRahmet tomurcuğunda kalbin karanlığıBu gece filizlensin kurtuluşumuz

Ey yüreğime en güzelini eken!Ey gönlümde yudumladığım!Ey vuslatını arzuladığım!Ey senden sana kaçtığım!Bu geceye gizlediklerine saklansamBir güvercinin hafifliğindeSeçsen bizi deHani affeden güneşin bizi de ısıtsaGünah gölgelerimle,Naz etsem sana, niyazımla

Gaflet eli kanlı katil bir günahTövbeler öldürmüşüz susuz serabındaBunalmış fani girdabında yeksan olurkenBir tahliye gelse yüreğimizeSende bulsam kaybolduklarımıBembeyaz bir huzur giysem üstümePaklanmış ruhumlaYeniden dirilirken ölümeUçurtmalar bıraksam göklerineBiriktirsem sonsuzluğunu

Ey Rabbim!Müjde ver göklerden!Müjde ver seslerden!Müjde ver dertlerden!Müjde ver mahşerden!

Ey Rahman!Âlemi nizamın gönlündesinBekleyenin, bekleneni sensin…



Furkan Sağlam 2



Mahşer-i Mizan

Çamurlu su birikintisi gibi özüm,Ağır ağır berraklığını kaybediyor adeta.Sonu görünmeyen bir derinlikteyim.Batışımı durduramıyor çırpınışım.Dibe iniyorum ağır bir demir gibi,Pişmanlıklarım doluyor ağızıma,Boğazıma tıkanıyor tövbem.Bir ölümü karşılıyorum sanki.Çekiliyorum bedenimden acıyla,Sıyrılıyorum etten, kemikten.Bir an hüzünle bakıyorum,Kirlenmiş, hırpalanmış elbiseme.Artık gitme vakti.Gökyüzüne tırmanma yolunda ruhum,Yükselişim de çileli oluyor bulutlara.Sanki çekiştiriyor amelim,Bir bir asılıyor üzerime azabım,Gitmemem için ayağıma asılmış günahlarım,Ama boşuna, bir ikazla çınlıyor kulaklarım.Biliyorum ezelden gelmişti bu uyarı.Kurtuluş yok, yüklendiklerim gösteriyor nârı.Dünya mahkemem çoktan kurulmuş, kendi mahşerimde.Omuzladıklarımı indiriyorum yavaşça kefelere.Terazim, karanlığımı ağırlaştırıyor önümde.Biletim kesildi, kalemim kırıldı tartıda.Boynum bükülüyor karar kılan mizanımda.Son bir kez sarılıyorum umuda, o en zor anımda.Sesler yükseliyor anında.Kurtuldu her kimse imanı yanında.El atıyorum heybeme,Şükürler olsun ki imanım yanımda…

Furkan Sağlam 2



Mercan Sarmaşığı

Bazı haberler karartıyor içimiÇaban çantası kokusuyla uğrarkenElini eteğini çekersin dönemeçlerdeSonra bir selin kucaklaşmasıylaÇarpık sesli şehrin çığlığı yarışırBuradan bakınca yassı gözlülüğünleSeçilir dürbünlü tövbelerimBundan böyle çok ağrımalılarUğrak limanlı fırtınalı kovuşturmaları HalkalanmışlarımlaGür saçlı günahlar…

Mercan sarmaşığı ellerinKimimiz yeşilli doyurmalarındaKimimiz, aradan mektuplu mor yırtmalıBir haber ki içime karanlık dedim yaBuğday benizli susuşlarımızVe bir odanın içiAğarmış günün badanasındaGözümüz kireçli, sözcükler acımış

Kıvrımlılarınla güneş sürüşlümVer ışık emen beyaz zarflılarınlaGözüm kamaştırmayasınEğri sevişlerimle var bakamayışlarımda

Yol bulamışlarınaLepiska severliğimdenAlaşağı gideceğiz yüklüceSonra bir kumaş giymişçesineİlanımı sunarımHuzura…



Furkan Sağlam 2



Mevsimin Sabrı

Hünerleri var gecenin dağ yüzlerindeÜrkütüp te kanının damarlarına tırmanmışTek akmanın verdiğiGeç kalmışlığı dere yataklarınaSeliyle bir giysiler solmuş gövdemdeİliklediği göğsüne gevşeyen sesimle boğuşur

Hadi ey uyumalarıma katlanan mevsimAğırdır taşımak beni bir havanın karnındaHer yerde boğulurumEy penceresinde doyduğum!Birikmiş nefesinde tuzlu suylaYıkarım sesiniVe avuçlarım kabarmış kanar hep

Ben saçlarının uykusunu tararkenO soğuk ellerim hep incitirdi güneşin yüzünüGüneş, ah ısıtmak için beni sardıkça saranNerede daralmış görsemBir sıcağa uzanırcasına elimin geç kalmışlığıÇöker içimize

Ve duymaz kuşların göç ederken ki halleriniParmaklarımın bir üzüncün ovuşturmasınaBaşıma varırAkşamın sabunları yıkar gece yastığıyla

Kapardım bir sesineSusmanın güzelliği yüzünde akıp dururumKapısına çiçekler mayalamışım sevdanınBilmem hangi rengi kuşanacaklar…

Furkan Sağlam 2



Milijacka Nehri

Mazlum nefesin sırtımdaKambur dağlı bir çığlıkYetim gözlerin yıldırımdanmışAlev alev göz çukurlarının kızıllığındaTerkedilmiş bulutların gökte işsizYerde taşlaşmış gözyaşlarınAvuçların acıyı kavrarkenÇorak bir işkenceyle damarlarındaBir zülüm dolanırSıkarcasına, boğarcasınaEmer, kan kırmızı umudu

Sinesi yumruklu ölümler taşır analarÖptüğün mahşerdiFeryadına şahit bir insanlık!Bulamazsın, duraksamış zamandaTek şahit Milijacka nehriÇağlayan bir nehirKan taşar ağzındaYa da yakarış dolu bağrındaEn acı sesi, tırmalar sağırlığı

Soğuk bir katil sessizlikHer sessiz, bir katil sessizliğeSavaş kokulu sokakların mermi sektirirÇocuk yüzler ararkenYuvalanmış,Kan sıçramış postallarSalıncakların kucağına oturmuşTaze homurtularlaHer gebe bir lahit geleceğin karaltısınaÖlüme doğar bebeklerMezar taşlarının gölgesinde

Unutulmuş katliamların nefesiMasum bir ense arar tekerrüreCani adımlarıyla...

Dik dur isyan, her zulmün yürüyüşüneUnutmam seni, unutturmam seniMilijacka Nehri…



Furkan Sağlam 2



Mucize

Bir acının kaç şekline tat verir dilimden dökülenBerekettir ki takılıp düştüğü nalçaların sızısıUlaşırsa yine damağının en koyu yüzüyleGövdesinde bir çarpıntı soğur o vakitUzar bir kanadında secdenin baş iziYorulmasaydım, burkulup bir papatyanın eline

Hadi gece buluşmasına malumatımız dalgın Yine bir günün ertesindeVe kovaladıkça bir gürlemenin dökülen sesiniİsterken o sızıdan yenilmişlikle kaçmayıİşte kaçmak mı dedin?Kulpundan tutmuşYutkunurum ben göz göze gelmelerimizdeKaçmak mı kollarından tutarak o mucizenin?

Güneşli günlerde pürelenmiş bulutlardanŞimşek çakışını bilirim ben seninUtangaç karaltılarımızın altında yeşilli yapraklarınlaZarif bir huzurun muştusuyla gelsenMahcubiyetimizi bir kez daha damıtabilir ligimleDavetliysem şayet…

Furkan Sağlam 2



Öteki Zaman

Ağrıların lohusalığın da bir doğuma yürümedenBelki artık devrilmiş bir kanla yüreğimYorgunluğunla dumanlanırÇünkü tezgâhında kaybettim avuç içleriminYangınınıGümbür gümbür bir çift gözün aydınlığıGözlerim alev alırkenElinde tepsisiyle neden çapalanır ki gizeminAzarlıyor ücra bir kimliği gösteren parmaklarBoş kalan bir harbin meydanıysaYeryüzünün telaşından öteki kıyısına zamanınYürürüm…

Furkan Sağlam 2



Öyle Ezilmişim Ki!

Alışkınız bizNokta kadar umudun bezirgânlığınıEn çetin limanların avuçlarında tutupYakarışlarımızın pazarlarında satmayaBöyle derim ruhuma, nazlandığındaSonra döner başımTükenen sermeyesinde vehmini sırtlar

Ah düşlerimin kırbacı,Süratin karışır suretimeKafamdan sıyırıp attıklarım,Ferasetin gölgesinde gizlenir kapatmış yüzüyleEllerinde hiçliğin dinamitleri palazlanır, belanınGözyaşlarının kalabalık çarşında alev alırKüllerindeAşkın süzgecinde arta kalan dumanlanırKasılmış öfkesi beyninde toparlanırKavgaları yığılır insanınHer sokağın başında iliklenir korkularıKeskin bir iplik gibi

Tezatların kucağında koşuşturanBir bebeğin acizliği üzerime otururYüreğim, eskisi kadar yiğit değilOmuzları düşmüş nehrin kenarındaSuyu izleyen gözlerimin beldesiÇaresizliğimin sessiz sesiNöbet vaktinden kopan fırtınalarİmtihan ordularının komutasındaŞimşekler vuruşur tazelenmiş hayattaYağar insanın oturmuş dağlarınaŞehrin karanlığına güvenir, hüzün

Ey gece kalk üzerimden!Öyle ezilmişim ki!Öyle yorgunum ki!Uyut beni!

Furkan Sağlam 2



Rengi Veda Aşkların

Ve bugünYol almışlığın üzerindeSesin tavşanlar sıkletindeLiman yankısı baş döndürücülüğündenEl sallar

Rüzgarın çatallaştığı diyarlaraİz sürmeliyimKarnımda bağ bozumu ağrıların varÇünkü namlusunda aşka sürülmüşlüğünVe tenimdeCam kesiği bir kokuylaŞimdi sarılmalı kuğulu beline

GitmedenEy yasaklı kaçışlarına yakalandığımSarmaşıklı önceKolla beni özgür ellerinleTel kıymıklı sardıkça rengini görürümGövdem aşk doluDokunsanSonra salarsın veHarbin bittiğini anlarsın…

Furkan Sağlam 2



Rüzgarı Kucaklamak

Kalın duvarlı yeşil saçlı ovalarımızdaKonuk severliğimizle bir ağırlarızBir yetme manzara arınmışlığımlaBuradan bakınca kulak tırmalayıcılarınŞimdi bir kenara kurulsaTiz sesliliği sofrandaSende şimdi sarılmalısın sağırlığa

Kararmış bin bir hoyratlığaİnsan gövdeleriyle yığılırYitirilmiş uzuvların gülüşleriyleGözleri yerden çeker renginiKavgası var gök erlerininBir bulut kadar ağlamaklıKalbini yatırmak içindi her biriNinnilerle taramalı şimdiKamburla koşuşturmalarımızla

Beni geri çekSırtlığımızı karşılık gelirKumar masalı kazanmalarındanZar atışlı ve güçsüz, kaygılı gidişliyimSon sevdalı, çok kaybeder olmuşuz…Amma insan çekemedik şanssızlığımızaVe hep kırıklı içleri onarmada kustukKalp kırmalı, kin sarmalıyla…

Ve ben iyi edişlerini anarımHeykel kırıklarıyla sınanırımHer biri zaman harabesiKanatlı uçuşların kırıklığı haz verirİçinde rüzgâr kucaklamamışların…

Furkan Sağlam 2



Sabah Manastırı

Gece soğukla örülmüş haldeKokusu rahlelerde sevdanınKanımda gülüşleri pompalanırVe silah sesleri ülkemdeUyku ise kaprisleriyle kaçakÇatal çatal gözlerimin masalındaİlk sevdanın bakireliğiyle…

Püskürüyor gövdemde buluştuklarımızİlmekli bir uykuya daldım çok zaman önceVe açıldıkça kollarında ufkuna doğru bir okyanusunBir saltanat huzurlu, camgöbeği bir tahta otururRenklerimiz…

Beynim çakılmışcasına çivisiz bir sabah manastırı gibiTenimde yağışlarının başlattığı bir kap huzurlaİksir var ruhundaBende aşısız ve örselenmişBaşka başka sedirlere uzanmışımAnsızın yokumVe hatalarınaHoş görmüşlüğüyle yârimin kaburgaları sıkışırDayarım, o güzel saçlı kitabın ruhuna kulaklarımıDuymadıkça, yelkenlerinin bengi sularına dalan Sesiyle…

Hepimiz bir kışla beraber dizinde ısındık bir aşkınNice yılgın bir sabaha dilim dilim gece doğradığıylaKalırken uykulardan çaldıKimi ise esrarlı bir hıçkırıkla güneşten bir ceset çıkardı

Zaten ikindi yağmurlarının kuraklığınaOk atan bir kışlığımı örseleyip durmuşumEmmiş gölgem, kızıl bir güneşin sarı benekleriniTemenna selamıyla alnının izleri yüzümde dolaşır…

Ve nice ezgilerYa da benim ritmimGırtlağımla beraber kabaranBir kentli ya da şehrine sürgün oluşumu yırtarak sesimiAşarken savrulurumNabzım şımarmışGenzimi hep yakar bir şarkıylaÖlürsemMavi dişlerinin kanlı delilleriyleVe gözbebeklerinin ortasınaAksayan bir yürekleSuçlu ayaklarımı bir devrimci salasıylaSürüyeceğim…



Furkan Sağlam 2



Sabır da Yorulur

Yumuk yumuk eller var içimce iyice belledimBunu kulak kapayarak dinlettilerAnsızın bi yerlerden...Ve yansıyan adımın çağrılmasındanBir sürü alışkanlıklar taşıyan sesler duydumAnladım bozgun bir bakışınlaYaylım olmuşluğunun oturuşuyla bezenmişleyimİşte sonsuz yürüyüşündeIlık saçlı koşturman selam çaktığın vapurlarındaBunaldım sandırdığın okyanuslar, kaçırır yağmurEğip başımı geçirmişliğimle demlenmiş içerlerimYamandır törpülenmediğim merhabaylaBeni çağırıyor toplanmış sevinçlerimUzun boylu kalabalıklardan sıyrılaraktanBir gündem seçerekten aynaların yazısıylaZararsız zehrine bulamış kursağımın sarılmalarında

Bir senin varlığınÖyle bir gitmişliğini beklettirir sivrilmiş uzaklığınDünya gülüşlerinin çağrışımlı soygunuBense bir tünel horlamasında merdiven çıkar gibiEski duvarlarınVe merhametinle bir şeye uzanmışlarınDelik delik avuçlarım, kuşkulu geçer girintilerindeBir piyano duymanın sesleri var iniltili suları yürütürBir sigara nefesle gittin ki benden

Bir parka girmişler de ağlaşmalılarKaydıraklı kandırmalılar varmışçasınaSimgelenmiş hadi bakalım bağdaş kurmalılar şimdiBir mührün bulanıklığıyla ellerini yıkarlarÜstünden tutarak bir nehrin sularını

Tam şimdi oyalanmalıydılarBir alkış tutturmalarHadi bir gün doğurmalılar…



Furkan Sağlam 2



Saklambaçlar kıtasında

Bugün,Yalnız oturdumMemleket sofralarınaKoca bir duaya kurulmuşum…

Yanı başımda kıkır kıkırÇocuklaşmış dünyam gülüşürMinik sevdalar, gözlerimde oynaşırRuhum salınmış atların sırtındaSürerim avazım çıktığı kadar

Sen deyince kaçar her şeyYine saklambaçlar kıtasında adınZaman, epey açmış arayı…Adın acımış,Sesin,Çıkrık seslerinin gölgesinde boğulurÇıkrık sesleri dedimseSen sayarken boğdum karanlığındaTozlanmış,Ayak izlerinin yüreğimdeki patikasıGıyabında çalı kenarında eteğinin ucuYürüme artıkPapatyalı ellerin değerekEğilme, sen suladığım çiçeklenmişlereKov gitsin baharlarını…

Boşluğun, doldurur hiçliğimiSevdalar erittim kalıplarımaGiderken,Papatyalı ellerin öksüzlüğüSenden seçtim ölümsüzlüğü…

Furkan Sağlam 2



Seçerken Yalnızlığı

Geç kaldım…Yaklaştıkça uzayan bir sürgünün içindeSeslenmişler,DuymadımKafamı kaldırdığımdaİnsanlığım,Uçurum kenarında seyrederkenİncinmiş yürekleriÜrperdimÇevirdim kafamı,

Yorgun dağ eteklerininKollarında can verirken,Gün batımının son nefesiMeşguldüm,Korkularımın ağlamasıylaKucak kucak emzirdimSusmuş yüreklerin cesaretini

SonraAyrıldım,Çetelesinde suskun işaretlerleAdım adım yol tepmelerim,Sığındı satırlarımaYol aldığım yamaçların yüzleri,Yoksun sıfatlarla sırıtırkenŞarkı sözlerinde uykularım kaçtıİnce bir ses ve incinen bir nefesleYakaladım, suçlarımın yorgunluğunuKoyu bir solukla daldımBiriktirdiğim rüyaların rengi,Sapsarı bir boşluk

Karanlığa boyadığım da zamanı,İlkin yaprak yaprak umut döküldüDüşlerdenSalladıkça geceyi,Uçuştu uykularımın kanatlarıYükseldikçe kavgamdaSavaşkan bir kanla dirildimKırılmış asillikle fırlattımÖfkemi,Kemikleşmiş menzillereKabardıkça,Köpürdükçe,Gölgesine saklanmışlar iliştiDuvar göğüslerimeVe tıkandımSonunda bir yalnızlık seçtimBir de yalnızlar…



Furkan Sağlam 2



Sen, Ben ve Aşka Dair

Tabiatında sen, ben ve aşka dairDinler gibisinAğzını bıçak açmayan yay gerilmiş sözleriyleBir kabartılmış yüreğimle

Cüsseli sev beniŞöyle mülkü bol Irmaklı akışkanlığıylaDik başlı şarkımlaAyağı yerleri bırakırcasınaYüzü sana devrilmiş bakışlarımın gövdesi

İyice kavradımUzaktaki seyyahlara sevda gezdiremezdikAşkın bir gezmeli, çöl yamaçlı tozlarlaİri güneşli giyinVe şarkını söylemelereKanmaz geç kalmalarSana, bana ve aşka kızgınsın hala…

Furkan Sağlam 2



Seni Beklerken, Ben

Seni beklerken…Ben,Arşta gökyüzüyüm, bulutum, rüzgârımGürlemeyen, yağmayan, esmeyen…Seni beklerken…Ben,Vicdana oturmuş ağır bir günah gibiyimÇaresizce bağışlanma isteyen…Seni beklerken…Ben,Feza da zifiri karanlığımYıldızını kaybeden ya da sabahı dileyen…Seni beklerken…Ben,Taş oluklu mezarım topraktaAzapla kıyameti bekleyen…Seni beklerken…Ben,Bir kalemin dilinde; tarihim, destanım, efsaneyimYazılamayan, okunamayan, anlatılamayan…Seni beklerken…Ben,Serseri, kör kurşunum tutuk bir silahın içindeGideceği yeri kestiremeyen…Seni beklerken…Ben,Kendi yaşantısına yabancıManaları, kelimeleri bilemeyen…Seni beklerken…Ben,Türküde sazım, şarkı da besteSöyleyenin dudaklarından dökülmeyen…Seni beklerken…Ben,Kendine has deli bir fırtınayım denizdeKöpük köpük dalgaların avucunda kopamayan…Seni beklerken…Ben,Hayatta zor bir sınav, ağır bir imtihanımÇözülemeyen, geçilemeyen…Seni beklerken…Ben,Çetin bir kışım dört mevsimdeDonmayan, üşütmeyen…Seni beklerken…Ben,Tomurcuğum toprağın bağrındaFilizlenmeyen, açmayan…

Seni beklerken…Ben,Kilit vurulmuş hazineyim



Hiçbir zaman keşfedilemeyen…Seni beklerken…Ben,Sen ise özlenen, istenen…Sabırsızca vuslatı beklenenGel sahipsiz gönlüme,Gir artık özüme,Kıralım bütün zincirlerimizi,Eksik, yarım neyim varsa tam olsun.Ümitsizlik, kalbimizde sonsuza kadar solsun…

Furkan Sağlam 2



Senin Yüzünle Gelir, Bakışlarım

Karanlık bir sözünKaçırdığı uykularımın nazlanması kadar geceyimBugünEmperyalist bir siyahlığın elleriyleZar atmışlığına gebe bir şüpheyleKovuştururumBir elinde kumdan kalelerle gezenİri kıyımlı, deniz rıhtımlı adımlarımıSayaraktan,Cebimdeki küfrün arsız bozuklarını

Gözlerim, paslı artık mavilikleri arşınlamaktanSilkeleseydin bir aşk bulabilmek için bedenimiBen artık çapalamam varlığımın yeşermeleriniDüğmelenmiş şehir harabelerinin kesesindeYa da bir kentin damarına yamanmış eski kütüphanelerdeAra derim gençliğimi, hengâme içmiş bekleme rüzgârıSessiz ve ağırdan geçmiş adamlarVe mevsimlere mührü çocukluğumlaBir firarın okunuşunaSatır tırpanlanmış yaz günlerineKadar uzanır saçlarımVeyahut bembeyaz bir aşıntı alabros gibiyseKorkarım ki günah çizmeli kışlarda kışlanmaktan

Yutkunursa bir toprağın bağrına sesinSüzülür bir bahçenin içlenmesiyleSenden bir rayihaİstilasına bir cengin sonunda en sevdiğim çiçeğinDünya teninde bayır esişleri artık köklerimizOmuzladığında bir tıkırtıyla beni bir ağaçlıklaÖbür ucunda sevdamızla bir yaşamak varmış

Bir kadın kalbiyle sevebildik mi ölümüYeşil yürüyüşlü bir salınış olsa severdik biz seninleYaygara koparan, sevda alaboralarına aldırmaKir kaldırır sabun köpüğü kayganlığında bazılarıYüzün çamurla yunmalı, uyurken bir dişinin kollarındaAh gölgemle baktıkça yüzüne bir uçurtmanın kahkahasıBaşlarda korkum gökyüzüydü utanırdım soluyan ellerinden

Ey yüzünün buğusunda harmanladığım aşkın delirmesiSonumuzu sırtlar mı bir kuş sürüsünün kirpikleriBirikmiş camgöbeği bir divitin gözyaşları ezeli bir hüzneDüşük yapmış bir zamanlaVe hallice yüklü ağarmış bir günün karnıylaSağlam bir çıplaklıkla doğurmuş huysuz gerçekleBir tabut beldesine göç var kardeşlerimGardını almış göğsümle vicdanlarımızaBir kere sürelim şu öte kırlangıç tüyleriniVe yüzün, baksam baksam da gelir gölgemden…



Furkan Sağlam 2



Seninle Doğrulurken Aşk

Şimdi burada mısın?Hani mavi gökler tek başına çoğalmışlarındaydıKuşların kostümlü bağrışmaları varkenSeni sarıp sarmalardı ince tüylü bir ağrıAslında mavi soyardı gölgelenmiş bedenler

Apansız bir sevda uyuşukluğuyla belermiş gibiydinEllerin boğuk bir soğukluklaydıSesin uğultulu güneşinle yanaşırdı

Hantal bir şehrin ışıklarıyla bakıştığınlaKalmazdın, kaynayan gözlerimdeGece öğüten bir diz çökmeydi düşlerimizSaklandığında dillenirdi aynalı sobelerVe her biri perde kapatırcasına çabucakSen tek başına bir bilmeceydin

Doğurduğunda seni kemikli bir aşkGöğsümüz vuruşlu bir azarlamayla kımıldardıGözlerimiz serilirdi sen kollarından tutarkenKısrağı dumanlı bir koşuşmayla içimizVe ılık bir güzelliğimizle severdik biz

Sen saçaklanırdın su altı cümle cümle şeklinleDurup dururken sırtını duvarlara verirdi çiçeklerimizŞeker taneli bağışlanırdı çocuk yürekli sevişlerimiz

Her şey sana göre sabahlanırdı işteBiz aşka aç, aşka nazır dolanırkenSen çoktan gözlerine yerleşenSen varken körde olsa güneş doğardı işte…

Furkan Sağlam 2



Seslerin Yorulmuşluğuyla

Üşüyorum...Uzun boyluluğunu eğerektenİçim geçmiş kucaklamışsın gözlerineGözbebeklerinin saçlanışını okşayaraktanÜç kulaç atmışlığımla yayvan yayvanBeklerim sırtı üstünde tepeden eteğe

Topyekûn kulak veririmDinlerim, dip odalarıyla tanışıklığımız varkenÖrtülü sokak kalmışlığıyla dokunulmaktaKentliliğimiz çırılçıplak saçlarına gizlenirUçsuz bucaksız delikanlı kucaklamalarındaUzanır ve bakarım aşk seslilere

Beklemek daha başka sesSeninle başka tanışıklığımız varsaGizlilerdeBir tutam sevda uyutmuşluğun veyaUnutmuşluğundaBir giyotin maceralığınla ötelere gidemez idik

Siyah bacaklı kıvranışlarınlaBela damarlarıyla yapayalnızlığında sınanmış bir kederBunca çıldırışlarımHep sağır çarpar yaşmak kurarAh yârim çizmeli yürüyüşleriniBir rüzgâr saçlı bilenmiş el sallar durur.

İskele kuyruğuZavallılığımızla yarış iken ustalıklaGöz kapaklıların safındaymışızKana bulanmış bir yürekBeton döşeli göz ağrılarımlaKır çiçekli ellerinUzaklardan tutam tutam kokarSendeki yoklanmışlarıma rağmenUzanırım ve bakarım âşık ellerimiTutkallını çalmış oysa kuşlarınGöz değil aşk bakar...Kim bilir nerede oturmalılarÇizgili gülüşlerindeYârim haberlerime kulak kapamışHarikulade seslenirim duymadık demeyesin



Furkan Sağlam 2



Severekten

Üstüm başım göz kırıklıklarıÇapraşıklığıyla neydi bir araKuluçkasında günleri erittiğinden habersizceTur bindirmelerinde

Bir oğul babasına koşuyorYarıkla yürüyüşlerleSemt ağızlıların kürdanlarındaİsterseniz tüm gürültüleri boşaltınÜzerimden aşağıBir bayramın çocukluğuna erişemezkenBir beni mi sıvandırdın?

İçinden bir sesleÇabuk çabuk geçerekİğneli çam vitrinlerinden inerektenÇıplaklığını giyinerektenKurul mavi elbiseli çocukluğunda

Bir mendil sallar yaralı bir kürkIşığını nefeslenBir sev bırak yumruğunaAşk kollarını açaraktanSevgili deyiverSeverekten…

Furkan Sağlam 2



Sevinçler ve Hüzünler

Aşındırır bir sevdaÇek ellerini korkmadan çıkmazlığınıVe sal savurduğun aşk duasına avuçlarınıKulağım seni duysun ruh eşiklerindeSesin nur sarnıçları kadar

İçimizde bir rüzgârın çiçeğiyle eser saçlarının ahengiBiz bu esmerlikle dudaklarındaTutuşturup üşüyen yanlarımızıAşkın rengârenk giysileri var üzerindeHücrelerime kadar mavi vurur gölgenŞehri çeviren çağrılarınlaÇizilmişim tabloların en yeşiliyleBahar ağaçlanmış şu dağların göğsündeMevsimler daha köklü

Geç kaldınŞu dağların kızıl göğüsleri kan sıçrattıSiper almış nöbet alırcasınaDayamış yüreğini hakkını verir bir ağaçlaSavaşarak bir çiçeğin yol almalarınaKaranlıkla söyleşmedenYüzleşmeden ince kaplı bir kitabın diliyleAh yârim!Mevsimlerden bilediler içimizin kovuklarına

Ama kim geçer dallarındanTutamaz isemYamandır kökleriBir çınar yükselirŞehrin daha ağaçlı evlerleEğlemem güneşin sarı yapraklarınıDöküldükçe gürleşirGazeller yığını ağaçların avuçlarıVe ben başındaBiriktiririmSevinçler ve hüzünler…

Furkan Sağlam 2



Sevişlerim genç olur mu?

Üstüm başım baykuş bakışlar söküğüEnginleri, parmak uçlarını aşamadı gözleriminSatır aralarında sakladıklarımın küfleri, bir gülün ilk haline aşık...Bir nokta kadar kararlı olamadıklarımızın mahpusu cümleler...Canlar satın alır ılık renkli sevda kasaplarıKıyıcı ve kırıcı hesaplarındaOrta yerinde savaş elbiseli, şık giyimli bir muharebeHerkesin silahı kendi söküğünde doldurur mermisini...

İğneli fısıltılar ipin ucunu kaçırırVe bir ip ki terkeder aklının kovuculugundaDurmaz insanoğlu,Arar durur sözcük yolculugundaÜrkek bir merdiven avuçlarında çırpınırÇırptıkça çıkar yukarı parmak uçları sevgi...

Çişeleyen yıldızlar, döker saçlarının beyazlığınıBir beyazlık ki karanlığın yaşlılığıHadi genç sevsem gençliğime merhem olur daKaranlık zamandaSevişlerim genç olur mu?Kıymayın, içimdeki çocuğaYüregi kirlenmesin yanınızdan gecerkenYarasında tuz besleyenlere ilişmeyin yakamoz gecelerin sahipleri

Bir dirhem yalnız payıma düşenAşkı sizle paylaşacak değilim sindirmeyin gözlerinizle...

Kalkmak gelmiyor artık içimdenŞimdi,Bir kabuk bulup çekilmeli içimden...

Furkan Sağlam 2



Sevmeye Susamış Topraklar

Sesin meleşir karşı yamaçtanŞarkısız dillerimizin illetini sararız hep bir yürekleKatılaşırken karanlık yumruklu içlerimizSabah kemikli uyanışlarımızlaÜnü ülkeyi tutarcasına yaygın sloganlarlaÖn safları yakıp kavurarak akışmalılarBir yanardağ lavı dokundurmayan kalıplarınca

Kale kapıları gibiHer biri kapattı ağızlı girişleriniSarnıç başlarının başı kalabaMavzerinin yabani çiçekleri bereketli dikenlerleBaşı önünde dolaşmışlarımızlaKucak açmış mütarekesi uzaklaşıncaGöçüp gitmişliğimizle kır bahçelerineBiz tüketemedik kelimelerin lezzetiniEn zenginimizle sırtımızı dönelim

Bir nefesSesime muhalif fısıltı yükleyerekAramızda çatlaklığı için kurulmuş derlerYarenliğe göz dikmelerineHafif rüzgârlı tutuşmalaraBir elçi nazarından uzaklaraBakamayışlarımızlaEğilememekten yankılanır öfke

Bize belletebilirlerdi kuşdili ötüşleriYayaraktan kulaklarımızı yerde ve gökteKimin yüreği daha kutsalsaVe el ele tutuşmalarımız…Tutuşmuşluğumuz,Var git bu zamandanSevmeye susamış topraklardaAşk kısık sesli olmamalıBağırmalı, diz üstü düşmeli aşk…



Furkan Sağlam 2



Simurg Efsanesi

Korkuyorum,Bir daha seslenirse diyeEli kanlı bir kulağın aymazlığıSağa sola hücum eden delirmiş anılarDev bir nefesten üflenirsenDayanamam kutsal suraDoğrulup yatağımdanGeldiğimdeBükülmüş geri dönüşlerim varRüzgâr kırıcılığında…

Aynı çölün susuzluğu damaklarımdaÇarparsa göz süzmeleriBir bakışındaki hasbihal,İkna etmişliğin yapışkanlığı oluyorVeDonuyor…

Baktıkça sanaGözlerimde kamaşan Simurg EfsanesiYine yontulur diktiğim son ağacımYorulur zihnimin çocukluğuBir kenara çökerken sen kokar elbisesiÜstüme sinmiş güneş ışığının tembelliğiKandırıldım mı yine?Ne gün doğacak?Ya da ne gün doyacak?Kudret helvası ya da etli bir bıldırcınHülyaları kurmasam daBir sesle şartsız doyacak ruhum...

Furkan Sağlam 2



Soğuk İner Güneşe

Silkiniyor, bir şehrin yapraklarına bulanmışlarıylaOmuzlarında pineklemiş korkuyla sarnıçların boşluğuKokusu gitmeyen iklimlerden önceSırtımda boğuşur o dağlının eski ülfetleriTozuyor at tepmeleriyle bir şarkının yeleleriVe eser soğuk bir paltoya sinmiş kızgın ayazYitik çömelmişçesine bir uzun bakışÜşümekse yıldızlar kadar parlakBir o kadar susuz, yalnızların tetiğiElimde bir günün sonuyla durur zamanİçerlerim geceyi içmeyle karanlığımın

Başka başka yasaların marabaları hayatımızÇarklarında yaşamanın dönüşlerineYüzümüze vuran o güneş saldırılarıyla bir olupBen elimle kaldırdım aşkın hınçlarınıSavaştım hep, yas yanıklarıyla sırtıma basa basaYoksa üzerine çizilmemiş resimleri mi sorarsınız?O bir harbin adaşıyla silinmişYenilmişHeyhat maviler korkuyor iz bırakır diyeNakışlar yok artık su üstündeki yazılarınYaldızlar erimiş bir kâğıdın parçalarına buzlarınElimde kalemimle yanaştıkça bir ağacaKımıldamaz yapraklarının konuşmasıEskindendi der ter vakitlerinin utangaç inişleri

Dişlerinde sözlerinin kalıntılarıylaAcı çiğner yüreğinden fışkıran güvercin çırpınmalarıDağlara doğru o sağır doruklara ses ilişmezHava ağır geçirmezDaha baygın mazot kokusu varOvuşturulan düşlerin tekerleklerindeÇevik bacaklarım daha gaddar geldiği yere

Taşralı dönelim yineYürü yanarken yolların üzerindenGeri dönemezsin kiOnca sesler birikmişYırtıcı bir aklın mor pençeleriAteş daha esmerVe soğuk daha çarpıntısız irice sakallı…

Furkan Sağlam 2



Son Buzlar

Ve gelsenElinde birikmiş ömrümün son buzlarıYorgun ve uykuluyken zamanBir nebze yine susamışım gözlerineBeklemeli bir günüm deYa ben ölsem ya da sen dirilsen

Uzanırsak bir gün seninleGök çadırından seyrederim elleriniAsırlık bir şiir olmuşsun yaprak yaprakBense kökünü senden alan iri yarı bir çınar

Furkan Sağlam 2



Sütü Bozuk Bunun

Bugün şiir doluyum yine.Kelimeleri dökecek sayfalar arıyorum.Hislerimin kırbacı zincirlenmiş,Kalemime işkence ederken…Kan sızan gazabım; kafamdaki ilhamımı sıkıştırıyordu.Tedavülden kalkmışSalih niyetlerin yamalı elbisesini kuşanmak gerçekten çok zordu.Vurguncu habisler;Gözden, elden, tenden yüreği didiklerken…Bihaber kalmışız;Mektupların pusulasını görmek için hala mı erken?Dev ağzı ya da tek göz her neyse lügatteki telaffuzu,Niye teslim etmekteyiz bize emanet kutsal uzvu.Bundan sonra evlerin müzmin eşyaları,Ruhları emmekle her akşam mesaide,Kilit vurulan ağızlar, uyuşan sözcüklerUzak kalmış muhabbete,Sonra sonra tek gözün soy ağacı sıra sıra boy vermekte,Gözlerin kaybedildiği yetmiyor.Artık bileklere başka bir kelepçe vuruluyor.Bundan böyle ailede herkes kendi köşesinde boksör,Zamanı dövüyor.Vücut bulmuş ringler evlerin temelinde,Her ruh ayrı ayrı ölüyor.Evrenselliği kirlenen tüm hisler,Bir tuzakla örtülü sahnenin dişlerinde,Antenlerin çanak tuttuğu duygular sağılırken,Eskisi kadar temiz değil.“Sütü bozuk bunun” deyimi de aslında oradan gelir.Ahtapot gibisin ey düşman,Dişlerin çok sivri,Açtığın yara derin,Her kolun bir paçama dolanmış.Kalbim, gözüm, ruhum her darbende ayrı ayrı yara almış.Ey ruhum bu ne büyük sancı,Katlanması mı ya da şahit olması mı zor bir acı?Ateşin yaktığına tanık olmak daha mı çok yakar,Yoksa gözüne perde çeken kendine mi gece yapar.

Furkan Sağlam 2



Şiir Avcısı

Şiir, ne büyük bir yoldaş doğururBilir misin ey yolcu?

Miri parlakla yontulmuşSevgiyle yunmuş hallice yürekliliğiyleZarif bir şiir avcısı oKelimelerinde merhametleDizeleri kollarından tutarakAnsızın bir melek kalpliliğiyleİnsanı uçuşmaları durmadanDavet eder enginlere

Şayet,Okyanustanmış, görebilirliğimle hisleriBir derya içlisiMısralardan seçerVe duygularının eridir o

Bazen sis boruları ötmeye görürVe tokmak kafalılığıyla insan omurgasızlığınaGöğüs eritir gözleri, gökyüzündeVe geceler yükselirBöcek bakışlı zamana üzülürcesineAma o yıldız kaymasıylaKaranlıkla bezenmişlerleSiyah basmış kara akan derelerdeBerraklığını kaybetmeyişiyle çekilirOkyanusyalısında lirik dünyasına

Ilık severle köprülerden, ahbapça geçerGeçerken mütevazı tüylüdürEllerinden,Kalem sever bir üveyik kanatlanırYumuşak göç verir yüceliğiHünerli bir sevgiyle azıklarındaHeybesi doludur ha…

Yamandır daSevgiyle nakşeder kiPullanmış giysilere girer harflerleİnci taneli, limon ağaçlarında büyümüşOnlarca altuni şiirin hasadıyla yüreği…

Bu mısralar senin şiir avcısıMevsimli rengerank şiirlerdeBaharlı bir duruşlaSelam olsun sana şiir avcısı…



Furkan Sağlam 2



Şiirin Kıvrımları

Başkalarının aşkıyla sulanırBize ait ilk imrenmelerimizSonra sevdaya münhasır ne varsaİlk önce uzak mevsimleri yalın ayak üzerimizi giyerektenYollarının bir düşüne karış karış dalıyoruzÇığır açtığımız dağ soluklu yüreğimizin tetikliğiOrtalığa dağılmış bir dumanının hınçlarıylaAteşi var incecik kışlaklarımızınAdı yazılmışsa hüznün ordusunaSizde soyulmuşsunuz kiYenilmişliğinizleBen içimden kaçaraktanGösteriyor ki aynı gök altında Harami gözünü ovuştururİster tutsaksın isterse özgür çitlerinin batmasıylaKanlı, tuzlu bir kaçışın

Bir kelime gerek bize belki çözülürümYa da tuzlu bir gizSindirir bir yağmurun yası toprağımıYa da bir sesin közüne kadar manaMahvoluyor bir şiirin kıvrımlarıKollarında korkunun ıslaklığı ile sarılırKoca bir bedenimde büyümüşlüğüyle

Sonra aşarsın çetin yıpratışlarıyla kalbinin gergefiniYakarışlarına adını yazdığın yıldızların dağılışıSen adını aşkın üzerine yazdın sevinç aydınlığınaVe bir aşka kadar dilimizin parlaklığıDiyorum işte önce kömür karası renklerin olurVe bir o kadar cilalanacak sevmelerin…

Furkan Sağlam 2



Şiirleştin

Geç mi kaldım?Boylanmış yollarında gözüm göverdiAğaç karaltısına çökmüşBir gün doğmasını duydukçaHeveslenir, kuş seslerinin cilvesiBağdaş kurmuş bir zaman otururAzığında çiğnenmişİştahıyla tapınakları sarmalamışsınBiliyorum,Kuru ekmek yerkenBoğazıma kalacak özleminiYudumlayacak gözlerim…

GelseydinÖmür kıskacındaKıpır kıpır otların kımıldanışınıKaranlığın beyazlanışındaİzleseydik…Rengârenk çiçekleri yuvarlarkenOynaşan rüzgârlar kucaklasaydınGelmeyinceBir güneş buluşmasında,Gözlerini çevirir ağaç yapraklarının dişiliği…

Sen gerçek olamazsınŞahit şahit bakan tabiat gözlerinBir saat dolumuHarabe nefeslerim kenetlenmişOvadan başını çıkarmışçasınaTeslimim…

GidiyorumBitti artık şiirAğaç gölgesinde heybemBen senin gelişlerini biriktirdimBaharlarsa çiçeklerini,Sakladıkça kelimelerimi şiirleştinYaşadıkça mevsimleri çiçeklendin…

Furkan Sağlam 2



Taze Umudun İlk Safası

KARANLIĞI OMUZLAYAN BİR GECEGÜNDÜZÜN BIRAKTIĞI GÜRÜLTÜ ÇÖPLÜĞÜ,DİNGİN AKŞAMIN SIRTINDA BİR YÜK ŞİMDİYORGUN ŞEHRE SERPİŞTİRİLMİŞ SARHOŞ LAMBALARİNCE İNCE DOĞRANMIŞ UFAK IŞIK DEMETLERİYERLE GÖK ARASINDA SAKLI, MAHZUN YALNIZLIĞIN SİSİHEPSİ GÜNDEN KALAN HARP MEYDANININ SESSİZ KALINTILARIBEBEK YÜZLÜ AY,SİMSİYAH SAÇLARINA SAYISIZ YILDIZ TOKALAMIŞZAMAN GECEYİ BOĞUYORSESSİZLİK,YORGUN GÖZLERE UYKU BESTELEMEKTEGÖKYÜZÜNDE SAYISIZ GÖZ,HER BİRİ FARKLI FİKİRLE OYUYOR YAŞAMIBİR UGRAŞŞA BİR CENKSE YAŞAM;AĞIR AĞIR ÇEKİLİYOR ZİHİNLERDENYERİNE BOZBULANIK HUZUR, BİR TOZBULUTU GİBİKARANLIĞI EMEN DÜŞLERDE ŞEKER TADINDA ERİYEN DERTLERŞERİT GİBİ FOTOĞRAF ÇEKMİŞ ZAMAN, ZİHİN SAHNESİNDEGEÇEN GÜNE YOLCU OLANUFAK TEFEK HAYAL KIRIKLIKLARIASKIYA ALINMIŞ KOCA BİR UMUT ERTESİ GÜNE MİRASHER KAFA BİR YASTIKTA,YASTIKSA SERT BİR MASAMASADA İÇİ DÜŞÜNCE DOLU KOCA BİR GÜNDÜŞÜNE DÜŞÜNE SİNDİRİYORUM GÜNÜHER GECEDEN BİRER BİRER DÜŞÜYOR HESABINI BİR GECEHAYAT, SAHİBİNDEN KÜÇÜK ADİSYON ÜZERİNDE TEK BİR HECEÖLÜM SOLUYORUM ÇEKTİĞİM HER NEFESİMDEBORÇ VURUYOR BOĞAZIMDAN GEÇEN HER NİMETDEMİR PİŞMANLIKLAR KAFESİNDE KİLİT VURMUŞ: ANILAREN SON SÖNDÜRÜYORUM GELECEĞİN BİTMEK BİLMEYENLERİNİTİK TAK SESLERİNDE KULAK MİSAFİRİYİM ANIN FISILTISINAMUHACİR YELKOVAN,AKREBİN SIRTINDA GEÇİYOR ZAMANDAN ZAMANAÇEKİYORUM ÜSTÜME UYKUYU,KÜÇÜK BİR ÇOÇUK KORKUSUYLADÜRTÜYOR BAŞ BELASI BİR İÇ SESRAHAT RÜZGÂRLARINDAN MEDET UMARIM ARTIK ESTEK ÇAREM VARUYKU BİR DEVRİM GECEYEGÜNDÜZ, YENİ İHTİLALIN İLK SAYFASIİŞTE BAŞLIYORTAZE UMUDUN İLK SAFHASI…

Furkan Sağlam 2



Temmuz Topraklığında

Temmuz topraklarının kızıl karnındaAçmamışım…Doğmamış lığımla tozlanmışımTebessümlerimin sıçraması aşınırBakışlarım, göze bakma oyunundaBaşını çıkardığın an yeşilleneceğimTut, gözlerimin serpilmiş çocukluğundan

Yürümekse avuçlarındaTansiyonu düşmüş aşksızlığımlaNabzı bol sevdalar…

Gel,Gülüşlerinde kaybolduğum sokaklardanGecelerden, sulardan, seslerden

Göktendim,Yağmur kanatlarının susuzluğundaÇöllenmişim…Erimiş beyazlığınla yamaçlarında kaynarım

İklimlendirdin, rüzgârlarımın dallarınıMeyveye durmuş hayalinin kızıllığıTemmuz topraklarıma yuvarlanır

Hadi kucaklan gülüşlerimizeKavuştur renklerimiziBir temmuz topaklığında…

Furkan Sağlam 2



Tepeden Tırmanan Güneşe

Aşk salardı insafınSulusepken yağışlarının yumuşak başlılığıGözlerimin eşiğinde çıkmazlarınınEvren talanına kapılmaksızınEllerimin içini çağıraraktanAdına anışlarımın ebelenmesiyleYamalı oluşu kaynamalıGecenin durgunluğuna dururumÖptüm sessiz beklenişini, seyredilişinleFısıltılı dolduruşlarına kapı tokmaklı sokulmalıSabahsız borularının çağrılmışlarındaKalabalıklar büzülüp te sokulmalılar şimdiAşk davulları çaldırıverir kirli taşlı ateşle

Omuzladın mı?Derbent soğukluğundan insan sevişlerine kadarVade severliği genç bakışlım, kaçışmalarıylaSürgün çekerekten canı, kürekle çizildi yalnızlarAşk yoruldu heyhat senin gelişinleOturur masa başındaBakışmaları var boşalan koltuklarcaYaslanmışlarıyım üstümüzde geçmişleriyleVeda dememeli kelimeleri harcadıktan sonraSımsıkı tut sesimiziYoksaDeveran kalp vuruşların saplanırcasınaSolar bir baharın düğün gelinliğinde

Bana bir yol açılır belkiSellere gider bir Irmaklı tevazüne erişmelilerBen hiç ışıklı elma sepetlileri göremezdimElimi kalbine değdirmişlerimi saklarımSalıver gözyaşlarımı bulvarlarının arkalarınaVaktin varsa buluşmalarınıBana postalamadıklarınaEğdirir zaman akrepli duygularındaKapı önü sayılır günü geçmişliğiyleİnsan buluşları mı her şey?Buluşlarım senin sevgilim…



Furkan Sağlam 2



Umutludur Şiir Bedel Ödeyecek Şairlerle

Bir ağacın dibine eğrildimSaçlarım bir muska, toprağın okuyuşu tuzluVe bakışımda titrer bir ağaç soyuYaprakların ihaneti,İç geçirişle kalıbından aşağı süzülürHizasına sırtüstü düşer veBir güneşin çitlerinden atlarcasınaGövde cesur değilBaşı ağrır, nasır bağlamış belalarının tınlamasıylaGittikçe ışığının dönüşüZayıflığına yenilir ve bakınırIssız, eskimiş gövdesi titriyor korkularlaKorkmalı bir merhabayla gözlerineSırtından atıp gitmesiyle camdaki hayaliKamburluk bir ruhlaYarasalı bir körlükle silkinirÖnünde ödemeli bir cezalar var demek kiEngebesi bol mısralarınDolanır bir sabah kuşluğunun ayaklarına serilirMühürlü bir tütsünün ağırlaşmasıymışHayatın yükü derlerBenim adıma sorİnce kederli gizem yamanmış yalın ayaklılarıÇalımlı bu bendekiYakışıksız meşeli dağ suratlılarla birlikte

Keşke yoklaması yapılırkenOlmasaydı dünya diyesim gelirRuhunu kaybetti insan; yatışır artık karanlıkBelki andık eski kürsülerden yaklaşan tufanlarıKarşımıza bir gecenin tahammülüne razı olmayanlarlaBunca kaybolmuş gerçeğeHangi buluşlarla ağma yalanlar kazanır

Umutludur şiir bedel ödeyecek şairlerleVerin kaybolan ne varsa ışıklara serilmişleriyleSofralar kuralım kiDevirleri aşacakların açlığına isyanıSessizliği delecek sahteye dair ne varsaVe biz sözümüzle varız…

Furkan Sağlam 2



Umutluyum

UmutluyumHani nereden ki büyük bir hecedenDuysam bir kulak koşarım sanaHer şeyin iflasına senin çağıltınUysal olduğu bir vakte gark olmuşçasınaAsırlık köyünün suları yeşermiş her damlaylaKokunun gitmediği şehir, çarıklarımda yürür

Öncenden kiSavrulan kumlar arasındaki gözlerimize mağdurMahvolmuş ilk anılarımızdaki sevda çarpmalarıBize emanet ne varsa sendenİçimizden boynumuz eğilirdiYer etmez bir tepinmeyle bir çocuksuSusamışlığıyla ısrar ederdi zelzele öğütçüVe biraz her demden hüzünAzından sulanmış bir öfkenin kaburgalarıylaDayanaraktan güneşin azabında erircesineNicedir arsenik rastlanır olurdu isyanımaBir ekmek bölmüş zırhının çevirmeleri her yerdeUzun ve güveniliramacan çekişen iklimlerleİçim ürperirSürüldüğün toprakların doğurmalarındaKi adına saymazdık aşkın büyümeleriniSarsıntıların dehşetli anındaSenin gibi bir gökyüzüSen,aşka otağ kuran hafakanların esirliğindeVe bizde önceden ki yoklukla

Sonradan kiUmmanında can çekişmelerimiz vaha değilSen demirin ermişliğiyle sıcacık kapı çalanO ferah bakmalarına ırmak gülüşlü,şırıltısı seslerKaç kez tasını yudumlayaraktan yağmurlu bedenimeUzaklara şiir yağar mı senin sesindeŞöyle bir merhaba deyiversek seninleYeni bir ağacın dikilmesine inansak yüksek sesleYaşamanın pullandığına bir balığın ömrüyleVe bir can devşirmesiyle zaman kollanırNelerin asiliğiyle dolaşır kanatlı bir akşamın yaralarıVe lekesiz soğuk sularla aynalara çarparcasına

Böylesine boynuma geçirmişliğiyleTerse bakmak gözlerine, irkilirimSıhhatine düşkün kurdeşenlerleAğır yaralara dinç dururumÇünkü umutluyum…



Furkan Sağlam 2



Uyku Çekse Canım

Herkes bağırır ..Kırmızı, mor ve siyah seslerle,Elbiselerimize işlenmiş hırıltı ezgileriGürültü var rengimizde.Rüyada kurduklarımın senedinde; kararmıştık

Ama sen beyazlan, yüzünü yıka çeşmelerdenKüçük kal sen, emzikli sevdalarındaHüzün salıncakları uçursun saçlarının çocukluğunuSen öyle kal, ben içimde çiçekleneyimYorgun yağmurlar boşalır gözlerimin dilineBir bulut sıkması mı ne var havanın avuçlarında?Bir acı mı ne gerek dillenen dillerime?Dilim dilim bir sessizliğin kurbanlığındaKör bir katliamın kanı sıçratır yüzümeDil pelesengi olmuş yumruklu gözlerSeçmez artık şehrin şairliğini yorgun tepeler

Mutluysan gidelim diyemem ki sanaYa bavulunda gelirse ceket kollu seslerArkada bıraksam zemheri bir pişmanlığıGidesim var ama…Seçemem gölgelerin sıcaklığınıÜşürken yanmakta nedir?Isırmış bir vicdanın dişleri varkenBuzda da yanarsın, közde de donarsın…

Bir uyku çekse canım…Sessizliğin kemirdiği bir yerlere uzaklaşsamSonrası mı sonrası sadece sen…

Furkan Sağlam 2



Uzak Bulutların Fotoğrafları

Ey müjdesini bağrında uçuşlarına sürenKanatlı tüylerinde gümüş kokulu yârim!

Bir katman ötedeki şakırtılarınlaÖyle seslerle avunurum kiKurşuni üstü başı bir emzikli uçarcasınaOturduğu göğü temizleyen bakışmalarımaVe bir kefeni yumruklayan güzelliğinBilendiği yalnızlığın tozlarıyla toprak silkerYıkanır bir kavruk tenli umudum gök elleriyleBulutların harmanıyla örtünürÜstümMavi beslenen saçlarının yangınıylaYaşarım benHeyhat tıpkı bir filmdeki gibi yaşlanırım

O akşamın sesine kapılıncaBir kapının öptüğü sesYa da takvimlerin motifleriniBir çocuğun alnındaYıldızların serinliğine bakarımSoğuk karşılar dibeklerine düşler vuranlarınVe merhamet dilleninceSabahın ezgilerine kadarKınası gözüne bulutların sahici gündüzlerindeArarım senin düğün tokmaklı kalabalık gelişini

Hırçın ve yorgun hazırlıklarlaBir buharın gizlilere ışık tutması önceSonra zaman eliyle sis örecek omuzlarımaÖlümün beyazlığı kadar saçlarımın niceliğiKocamış artık kulunç giren cumartesilerimBağrına taş basan haftalarım;Biraz daha göçmüşBiraz daha renksiz bulutların soluklarınca

Gülümserken çek beni o akşamın ıslaklığındaTenimde yağmurlarının kokusuyla beraber…

Furkan Sağlam 2



Uzak Severler

Eridin, artık şiir yamaçlardanBeyaz düşlerimin yerindeSoğuklamış yokluğun...

Elini eteğini çektin, mevsimler yavanGüz sularımızdan aşarakOymaklı dağ eteklerinden, süzülerekToprak kalpliliğe gömüldün...

Kristalleşen bir çatlayışlaİçim dışım sen kırıklarıRoza gözlerinin iflası artıkBoş seyredişlerim…

Bir elveda gidişli unutmalı şimdiİçinde sen olmayan ama sen götürdüğümBir çantalı kaçışmalıŞarkısız meskenli, uzak severlere…

Furkan Sağlam 2



Uzaklarda Dahil Gidişlere

Ve gözüm sende değilZahmetli olurlusuyla işgal bakışlısınBir şehrin bağdaş kurmuş olanıylaKocaman ayrıl bendenVakit çatırdamasıyla ellerim sızlarkenÇağır un ufak olmuş yazgıları

Yekpare olmuşEntarisinde çamur motifli yolParça parça inerek arkamdanBin çeşitli aşk şikâyetleGerdir ok vuruşluPaslı bir dille

Ve hadi gözlerimi al da gitBütün varımın dizleri önündePatlat bir titremiş lamla görmemiKaranlık ta şartIşıldamak için

Araba camlarında ensem tozlanırEğin incelir göz kalemlerimleSevgilimVacip mi ki ayrılıkAyırırken düş benzimiTırnaklı ucu bir kılıç…

Bilemedik kiSevda tepmelerindeDeli deli koşuşturmalarıNefes nefese hor kalbinHeyhat murdar sevdalar işte…



Furkan Sağlam 2



Uzaklaşmışlığımızla

Benim dizelerim dağlıydı nihayetindeYol yürümelerimdeBana bir yol bularaktanSivri sivri sürgünlüğüme yürüyerektenIşıklı vuruşmalarında gök delinmesi iç geçirirAldırmaksızın sen dizelerimiAyaklarıma oturmuş şair yenilmişliğimBakışlarım çiğnenmişYüzüm kızarmış ve usulcaEve gider bir dağınıklığınlaSırılsıklam bir bağrışmalılar şimdiDelip geçmişçesineBak istersen seslerimizeGözlerimiz göğüs göğüsse ikenÇelik bir aşksızlığım yıldırımlanmışVerme yağmurlu elleriniKayarak bir kristallerinleBeni senden bölecekler uzaklarınlaSevdan çöker dizlerindenAlçalarak fısıltılarından içi kaynar

Alıştırmalı mı ayrılıklarımızı?Merdiven basamaklı koşuşturmalıŞimdi satırlarıGözlerimin levhaları vedalaşırkenMağrur bir kalp sürgünlüğüneHızla yalvarırAkan kan çoğalmaları protestosuNereye gidiyorsun şimdi?Yakasına yapışmışlarıyla suallerGidiyordu…Sefalete mahkûm edilmişliğimGözlerim,Uzun uzun mırıldanırkenSen sırtı dönük susuşlarındaBir mesafeli çetin muharebesiİçinde darmadağınıklığımızla…

Furkan Sağlam 2



Üstat

Uzun uzun yollandımYürümeden,Ben geldim üstat…Yollar,Yürümek,Ve zamanBirer mevhumSen de bir Taptuk ruhuBen de ise Yunus huyu…

Ben geldim üstat…Gelemeden, geldim işteSen de yollar fazilet deryasıBende ise yürümek karın kası

Yanımda çağların postaladıklarıAvaz avaz gezdiklerimNe biriktiyse gönlüm, dolmamışlarında

Gümüş seslerinin biriktiği diyardanMendili yeşillenmiş kağıtlardaGözlerim bulutlanmışRessam deliliği renklerimEğilmiş başaklar gibiGüneş sıcaklığı bahaneleriyleYüzünde elma şekeri utangaçlığımlaBen geldim üstat

Yıllar yılı aradım seniNe bir kalemde ne bir sözdeNerede buldumsaKelam yaralı,Defteri yırtıkNe söyleyeceksem çilenmiş her şey

Çocukken emdim varlığını üstatEmdim ama bir çiğ idiKarın ağrısıydıÇocukluğumun dünyasıBir balon oyalanmasıydıKoca bir dünya şişirmişimYalınayak bir ölümün delikleri için

Ben geldim üstat…Biliyorum, geç kaldım.Aşk doğacak dediler.Ama öl demediler.Sadece gördüğüm köprü üstüKarşıya geçmek için öldür beni üstatÖldür ki dirileyim…



Furkan Sağlam 2



Ve yaşamım yeşerir, yaşattıklarıma

Yoruldum.Her şeyden düğüm düğüm azalıyorumŞu sıralar

Verin bana evlat yürekleriAzarladığım çocuksu duygular,Bir özlemden hıçkırırSanki bir diz yarası, bağrından çıkan

Kilitli ruhuma fısıldadığımKaçamak bir anahtar ya daKirli bir düşKaranlığın iniltisinde yıkanmamışDünden aldıklarım temizlenmişDüne verdiklerim ise yanık,

Yaralanmışsa zamanKanadıklarım çarpar tokadını,Her hasretin rüzgarıyla

Yaramazlık yapmış sevdaların alametiGeçtiğim acıların bağrında filizlenmişKopardıklarım ekilir yaşam toprağımaVe yaşamım yeşerir, yaşattıklarıma

Furkan Sağlam 2



Yalanlar yaksam

Çağırdım…Gece güneşinin gölgesiniKaranlığın yuttuğu zehir soframda

His ağrılarını kusturan katran,Gözlerinin ferinde yankılanırZonklarken türkülerin şarabındaAh kelimeler, sermest etseniz insanıUzaklaşsam uzaklaraYalanlar yaksam yangınlar çıkarsamİç içe geçmiş, sarmalanmışVicdan derili ruhumYüzülse sarhoş bir bıçağın elindePişmanlıklar kaya gibi ağırVadesi yetmiş, çökmüş göğsümeToprağın döşüne gözyaşları serpilmişÇamurlardan aldığım değerlerin rozetiBir törenin kâbusunda kurcalanmış artığı

Artık kalkma vakti!Tıka basa doydum hatta çatlarcasınaKabarmış bir hesapBoynum boğazlanınca nefesi karıncalanmışYutkundum, küçüldüm, büzüldüm…

Üşüyorum…Neresinden tutsam ateşinEkşi bir limon kabuğu zamanSararmış mevsimleri tüketirkenKül rengi gitmeler başucumdaTepinen düşüncem, yabani kısraklar

Ah İştahlı gençliğimAzığında sitemler dürmüş olmazsanBelki doyarsın!

Furkan Sağlam 2



Yalnızlık Senfonisi

Muğlak bir sesleTedirgin,Kulakları tırmaladımİniltilerim yalnız değilMevsimlerin gergefinde çav sesleriŞehrin damarlarından atıldımTiksinmiş suratlar tazyikli

Ağırdır yükü âdemoğlununDağ ile girdiği ihaleden arta kalan yük şimdiBükülmüş seneler eğilerekKulak kabartırken yalnızlık senfonisineBileğinden fışkıran gerçeğin çığlığıKurşun gibi ağırlaşmışHava nasıl da morarmışBillur bir varlığın köpürmesi sankiBir taraftan ılık bir rüzgârın huzuruMasum bir nota yeşillerin bestelendiği

Bestekâr zihnim,Hüznün şefi ya da insanın eşrefiVe Nirvana’ya merdiven dayamış;Yalnızlık

Yüzleştim kendi sesimleİçimden insanlar geçiyorVe herkes kendi sesini seçiyor

Furkan Sağlam 2



Yeni Bir Kimlik Yüreğim

Gebe bir sesBüyüyor müsaadenle gecenin saklambaçlarındaKamaşır harflerin dişlerindeKelimeler iştahlı sofranın çemkirmeleriGöz kapaklarında isyan nöbetlerineDayanacağım…

Çaresiz, andan üryan bir sessizlikYalnızlık cesareti senden bana kalanKabarma, uyuyan şehrin karanlığındaSen toparlanıp sırtında valizinDalgalanması kadar uzağaYunmadık bir vedaylaDişlerimi gıcırdamasıDüşüyor yüreğimden bir Perşembe ertesiHem kara kiMor tırnakları batar namlularınHasret cephesiyle anadır hüznün kucağıKarılmış bir sancının yavrularıylaBüyük bir kuş sesleriyle bereketlenmişsinKocamışlarıyla yüreğimin sesleriMavzeriyle eline almışBir savaşı söküyor içlerimizinSonra maviliklerinden umut sesleri

Aksayan bir gülüşünde bulduğumda seniOlmadık uğultusunda yürekli bulvarlarınBen artık sadece ayak seslerimiDuyarımVe işte sadece kaçar bir sarhoşluklaKızıl bir alkol kokusuSonrası devrilmiş ceplerindeYeni bir aşkın pasaportuYa da diri bir kimlik yüreğim…

Furkan Sağlam 2



Yeni Sayfa Ninnileri

Avuçlarımda limanlanmışsınOlmayacak duanın gemilerine el sallarkenSavuruyor bir gerçeğin rüzgarı bense yaprak yaprak düşerimÇerçeveler çizilmiş bir pencere hayat, önünde durmuşumSeyrediyorum benden kopan dünyayıBir okyanus maviliği gözlerime doluyorBirikmiş dertlerimi açarken,Düşlerimin yeşillenmesiniSularken ve anarken uzaklarda özlemlerimiBir tokat yemişcesineHakikat elleriyle,Kıyıya çarparcasına yüzleştim

Gerçeğin şemsiyene girmiş hayal yagmurları yıkarken yüzümüHep bir ıslaklıkla söner umudumun ateşiBen hep örerim düşlerimin ipliğiniBir iplik ki umudun ve gerçeğin çekişmesindeAdımladıkça korkar oldum derin ve köhne köprülerdeNe zaman parmak uçlarımda hülyalarıma titresem uyanır gerçeğin homurtularıYeniden bir uyku dünyası olur yastığım gözleriveışıldar hüzünleSonra tekrar sabahlarım yeni sayfalar ninnileriyle...

Furkan Sağlam 2



Yıldız Postalanması

Öyle zor ki!Göklerden,Yeni baştan yıldız postalanmasıZannedersem,Siyah bir gölge ağaçlanması.Defalarca terbiyenmiş çocuk mahzunluğu kadarBoynu bükülmüşçesineGözünü kaldırdığında kuruması zamanın...

Eski bir şal gibi üzerinde kırıklarınArkadan,Ne çok mısra dökülmüşAğarmış tüm saçların hikâyesiKendi renginde...

Ben hiçbir zaman kırılmadımVelayetini aldığım duygularlaSadece kimsesiz kanatlandım.

Yalnızca uzandığım kartalları sevdimBüyüttüm göğsümün gergefindeBir yükseklik korkusuHep avuçlarımda topraklandıVe tek bir şey soldurdu

Ve insanoğluHep bir sıtmayla kol kolaKuytu bir toprağın karanlığındaBin bir gizemle yeşerdikleriniIşığın sofrasına sunmasıydıTitreye titreye...

Furkan Sağlam 2



Yılgı

Bugünü tanımlaKoyu karanlığa kalmışlığımızlaYaramazlık yaparaktan çocuk neşesiyleMevsiminde cemreler gibi sabahlayalım

Unuturum bir bahçe belinde yorgunluğumuYeşermiş hüznün düşüp kalkmalarında Kıyısız bir keder taç yapmış çiçektenVe omuzunda direnmeyle soyunan bir güneş

Dupduru bir gözle bakınırımBüyük, ince yılgıyla çiçekli iniltilerimiVe kuşların ürkekliğineSıvanan bir silahın ateşlemesi gibi uykularlaGöğsümde sabahlamışım ben yine

Fırçalanmış bir şiirin ağlamalarıylaAçlığımızı gidermeli veParçalamalıKoyu rengin yüzsüzlüğüne kabaran akşamı...

Furkan Sağlam 2



Yitik Keman

Gidiyorum artıkİçimde yükseldikçe yükselirBir dağın ilk ağlamalarıVe aydınlıkça dolaşır ayak izli bir nefesBir siyah kan damlamış ulu damarımGelmeden ürkercesine devinen bir sancıylaO ilkel ruhum uzar da uzarSenin diyarlarına çağdaşlık ekerEski ayaklarımın ırgat adamlığıVe uçar emekleriKanadında sinsi bir umudun çırpınışına Kandırmış kiKuşların göçüşüyle göklerimi

Boğuyorsun korkak giyimli öksüz şafağımıGece yırtıcı,Aynı zamanda bir ölümün ardına sinmişKaranlık korkutucu bir zırhGece aptalca bir közle düşler kaynatır gibiAh gece!Ağır bir sesle utanmışçasına uykuların yanaklarındaHuysuz bir yazgının şırıltısı mı?Yoksa gürül gürül köpürüşün mü nehrimdeBiliyorum,Bir masanın kenarında bağdaş kurmuşlu vaktiminYitik bir kemana tapışında kulağımHadi artık sökelim kendimizi bizdenKalkıyorum benDavetli derin suların gemilerini seven çocukluğumlaVe artık gidiyorum…

Furkan Sağlam 2



Yol Tepmeleri

Yaşamak paklanır şimdiVe elim kalktığında sana olurlu artıkBir parça tövbeli uyanır sesten

Kapı önü gülüşlerinde zil sesli saçlarınaİnce getirmelerinde bir tutam sevinçGördüm gizlilerde kalbine zenginBir delikanlılığım üzerimdeVe eğik başlı gövdesiyle uzandığımYetmez mi?

Koridor alışkanlığına gezdirir bedenimBir sancı sonrasıDoğumlu göz büyümeleriyleYürürüm oflaz otlu yol boylusunaFakat artık beline kuvvet deyişlerim cılız

İçerisinde acının uzatıldığı gözyaşı sahnesiDizlerinin üstünde bir seçkinliğimizleBir merhabaya ne dersinVe geri tepmeli bir arzumuzlaYalvarsa birkaç yamalı göz kapaklıKulak verir dinler misin?

Furkan Sağlam 2



Yüreğinde Isınanlar

Kimden sorsak sevdanın sarmaşık kollarınıYüreğinde mengenesi olmadan,Cenderesi yarılmadan cevap bekler insan.Sararmadan,Yorulmadan,Yanmadan,Büyüdüm mü sandın sen, ey aşk?Aşksa,Yüreğinin gergefine motifler önceYapraklarına yürür yeşillendirir fotoğraflarıDüşlerine bir seferi, ışıklar saçılırSonra göğsünden kovalamaya kalkarsanÇatallaşır bir gözün işledikleri

Uzanırsan, köprüler salarsınSenden sana geçiş var mı?Gözlerinin kanatlarında yarattığım kuşlarınRengi koyu bir acıyla tüylenmiş

Uçtukça tüylenir,Tüylendikçe palazlanmış,Dikleşen kalemlerin,Hararetinde soluk alıp verirken evcilleşirEslek harflerin koyununda kıvrılırUyur aşk,Misafir olduğu yerde uyur,Uyurken, uyutmaz uykularıKâğıtlar yakar,Yüreklere akar...Ah yüreğinde ısınanlar size seslenirim!Ucu yanmış kelamlarım, bir kalemde demlenirkenSelam olsun aşktan yana imtihan olanlara…

Furkan Sağlam 2



Yürek Burkucu Yürüyüş

Dökülüverdi dudaklarımdanVe savaş bittiBir kül nefesimSesimse bir ekmekBin parçaya böldüğümde gönlümdekiniO yürek burkucu yürüyüşMetaforlarlaİncecikti gelişinin göz diktiği yollarLavanta damlalarıyla asfalt izdivaçlarıBir fecrin koynuna kaçmış güneş gibi

Sen mecmuası kompartımanlı tanışıklıklaHerkes içlerini salıverirdiBenseHünerli deyişlerine ödünç verirdim parlak cümleyle aşkıSevmekten söz açılıncaÖrtüsünü serdiğimiz şehrin saçlarının mahremineKaraltı akıp giderdiSilkinmiş böğürtlenler sırtında

Şimdi bu şehrin istasyonlarında gezerkenÇıplak bakışlı mahfuz kokar şarkıların urbalarıTonlarca fısıltın yüzüne çarpınca büyülü bir miskPamuklu bir ses, serdiğimiz yekpareVe yumuşak sen dokunuşu eteklerinin vanilyası

İnan banaSahici bir mevsim sevdiğimTren vagonlarının kuyruklu uçurtmalarındaKanat çırpan tüylerindeki beyaz benekliSevdalar…

Furkan Sağlam 2



Yüzünü yıkıyordu Aşk

Beni tuttuğun o gün vardı haniGüvertede uyandığımdaYüzünü yıkıyordu aşk…

Damarlarımda yürüyordu haniGözlerindeki inci,Maviliklerin kollarındaVeSaçlarını kaçırmış rüzgârSoygun bakışlarımda..,

Parlıyordu bembeyaz gerdanınSimsiyah şalla gizlenmiş asil gülüşün ardında...

Ah o rüzgâr yine essen,Ve ben yine aşka uyansamUyansam,Tuttuğun o güvertede…

Furkan Sağlam 2



Zarif Oğlan

Keşke karanlık bir çağrılarınlaAsmasaydın gecenin çitlerine beniBenim gövdem sevmekle kanatlanırVe kanatlandıkça işitirim seniİşittikçe koşarım ışıldak sokaklarınaBana kulak kabartmalarına seslenirimTüylerinde palazlanmış yüreğimSenin ellerine düşürdüğümse zarif bir oğlandıBüyüttün beni kır çiçekli ışıklarınlaVe benden doğurduğunlaGünahsız ve parlak bir gökyüzünün kabarmasıylaSenin gülüşünle avlanır kelimelerimin serpiştirmesiCesur değildim bir bulutun damlarına sığacak kadarÇünkü gözlerim çam kokularından alabildiğince keskinGösterişli ve soğuk bir havanın cebindeyimSen değdikçe omuzlarımın soğuğunaBir bahar havası eser rüzgârlarımızdaGidersen büyük ırmakların kuruluğuylaKenar susuzluğuyla kışlarım benÜşüdükçe buzların arkasına gizlenirimGördükçe mevsimlerin şanınıKışın ertesine sarılırım kiBen hep sana sarılmanın gururuylaBırakma zarif yüreğimi

Furkan Sağlam 2



Zümrüdüanka

Şimdi sen değildin, parlayan örümcek bakışlıGöz süzmeler kelepir kollarken, ucuz temaslardaBirden doğrulurumSuyun girdabına yüz yıkanırımYakın değilse uykuma gözlerin, bırak kapı kolumuKaçacağım senden, gelmelerineBir döndü ki başımın severliğiSorma gitsin…

Neler etmişsin aşarken banaYüreğimden taşırdığın tozlarlaKimyası değişir gölgeminYürüyüşlerim erimişse sendendirSendendir şiir yamakla kuşağımSen niye sendin?Bilirim bilirim de

Sen bir sevda doğurmuşsunSen bir anaydınKoynunda gizlenmiş aşksızlığınlaKucaklanmış özlemleri emzirdikçeBen büyüdüm alıp götürülürkenMerhem olmuşlarındanAkarken bir ırmak boyunun yüzeyindeBen neye dokunurumBilemedimSenden silahlanacağımı söyledilerYine bilemedim…

Bir tür meydan kapışmasından ele verdimSorgusuz sualsiz sevda sınavlarındaHep bir dilek çizdiklerim adından kaplıUmmanın da yıldız kayırmacalarım olmasa daBir çekiliş, bir kart ölü doğurur bizde

İnsan hep zirvelerine taşlanırVe vardır zirvelerde hep bir Zümrüdüanka’sıİnecek gibi inim inim inletircesineEn tepesinden başı yarılmışçasınaKan yudumladığımdan damarlanacağım benVeBen böyle tavlanacağım…



Furkan Sağlam 2


furkan sağlam 2 - img.antoloji.com · - kültür ve sanat 15 temmuzun akşamı vatan, kafesine...

Documents