gerçi hulûsi’ndir gedâ kahr u cevrin câna safâ sensin ganiyyü’l … · 2017. 1. 5. ·...

56
ES-SEYYÝD OSMAN HULÛSÝ EFENDÝ VAKFI ADINA ÝMTÝYAZ SAHÝBÝ A.Þemsettin ATEÞ GENEL YAYIN YÖNETMENÝ A.Tacettin ATEÞ YAZI ÝÞLERÝNDEN MESUL MÜDÜR Av. Haki DEMÝR REKLAM ve HALKLA ÝLÝÞKÝLER Mehmet UÇARALP Yusuf MUTLU - Mehmet ÞEN Ali GENCAL - Yemliha GÖNCÜ Ali AYDOÐAN FOTOÐRAFLAR Bekir SARI TEKNÝK YAPIM / Darende Tel:615 17 55 GRAFÝK - TASARIM Aslan TEKTAÞ YAZIÞMA ADRESÝ Zaviye Mah. Hacý Hulûsi Efendi Cad. No:71 44700 Darende / MALATYA Tel:(422) 615 15 00 Fax:(422) 615 28 79 http/www.somuncubaba.net e.mail: [email protected]. BASIM - YAYIM - DAÐITIM - PAZARLAMA Somuncu Baba Basýn-Yayýn Tic.San.Ltd.Þti. RENK AYRIM - FÝLM ÇIKIÞ Bizim Repro (312) 231 26 72 BASKI Poyraz Ofset (312) 384 19 42 Dergide Yayýnlanan Yazýlardan Yazarlarý Mesuldür Kaynak Gösterilerek Ýktibas Edilebilir. ADANA (322) 457 66 54 AMASYA (358) 218 20 28 ANKARA (312) 363 52 58 ALANYA (242) 528 37 52 BURSA (224) 254 53 26 ÇAYCUMA (372) 643 62 72 G.ANTEP (342) 232 45 53 GÖLCÜK (262) 414 28 82 DENÝZLÝ (258) 372 11 66 ÝSTANBUL (216) 342 18 01 ÝZMÝR (232) 431 06 48 ÝSKENDERUN (326) 615 73 56 KAYSERÝ (352) 222 38 83 K.MARAÞ (344) 221 98 99 ELBÝSTAN (344) 415 02 00 KARABÜK (370) 712 13 85 KARAMAN (338) 214 57 04 KONYA (332) 251 83 00 KARAPINAR(332) 755 21 11 ILGIN (332) 882 73 64 MALATYA (422) 324 34 36 MERSÝN (324) 373 31 33 OSMANÝYE(322) 812 78 21 SAKARYA (264) 281 00 26 SAMSUN (362) 431 40 99 SÝNOP (368) 681 55 19 SÝVAS (346) 224 21 31 TOKAT (356) 212 24 63 TURHAL (356) 272 41 82 ZONGULDAK (378) 251 48 31 TEMSÝLCÝLÝKLER KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý’nýn Yayýn Organýdýr Ýki Ayda Bir Yayýnlanýr ISSN:1302-0803 YIL:8 SAYI:32 MAYIS - HAZÝRAN 2001 Gerçi Hulûsi’ndir gedâ Kahr u cevrin câna safâ Sensin ganiyyü’l-agniyâ Fedâ yoluna varýmýz Dîvân-ý Hulûsi-i Darendevî ES-SEYYÝD OSMAN HULÛSÝ EFENDÝ VAKFI Somuncu Baba AJANS SB SB Baþyazý.............................................. 2 Dîvân’dan........................................ 3 Güncel Fatih ve Fetih......................... 4 Devr-i Zaman “Gönüller Kuþ Gibi Olsa”...................... 10 Kültür Eshâbü’l Kehf ........................................ 12 Basýndan Basýndan Belgelerle Es-Seyyid O. Hulûsi Efendi.................... 16 Güncel Modernite ve Köksüzleþme.................... 18 Altun Silsile Hâce Kadý Muhammed Zâhid (K.S)....... 21 Edebiyat Divân-ý Hulûsi-i Darendevi’de Muhabbetullah....................................... 23 Öðütler Hazreti Ömer Diyor ki........................... 27 Edebiyat Koyulhisarlý Nesimi’nin Mustafa Haki Efendi Mersiyesi............... 30 Sempozyum Hacý Bayramý Veli ve Ýnsan Eðitimi....... 32 Araþtýrma Niyazi-i Mýsrînin Bir Gazeli..................... 36 Gençlik Gençlerle Baþbaþa............... 38 Bilim-Teknik Osmanlý’da Güneþ Saatleri..................... 41 Araþtýrma Ýzzet Mehmet Paþa................................. 44 Tomurcuklar Rengârenktir Baharýn Çiçekleri.............. 47 Hanýmlara Özel Anne Olarak Kadýn............................... 50 Yemek Tarifi Kandil Simidi............. 51 Hatýra Hatýra Fotoðraflarý ................................ 52 Ekonomi Rekabetçi Üstünlüðün Þartlarý................ 53 Haberler............................................ 54

Upload: others

Post on 10-Feb-2021

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • ES-SEYYÝD OSMAN HULÛSÝ EFENDÝ VAKFI ADINAÝMTÝYAZ SAHÝBÝA.Þemsettin ATEÞ

    GENEL YAYIN YÖNETMENÝA.Tacettin ATEÞ

    YAZI ÝÞLERÝNDEN MESUL MÜDÜRAv. Haki DEMÝR

    REKLAM ve HALKLA ÝLÝÞKÝLERMehmet UÇARALP

    Yusuf MUTLU - Mehmet ÞENAli GENCAL - Yemliha GÖNCÜ

    Ali AYDOÐAN

    FOTOÐRAFLARBekir SARI

    TEKNÝK YAPIM/ Darende Tel:615 17 55

    GRAFÝK - TASARIMAslan TEKTAÞ

    YAZIÞMA ADRESÝZaviye Mah. Hacý Hulûsi Efendi Cad. No:71

    44700 Darende / MALATYATel:(422) 615 15 00 Fax:(422) 615 28 79

    http/www.somuncubaba.nete.mail: [email protected].

    BASIM - YAYIM - DAÐITIM - PAZARLAMASomuncu Baba Basýn-Yayýn Tic.San.Ltd.Þti.

    RENK AYRIM - FÝLM ÇIKIÞBizim Repro (312) 231 26 72

    BASKIPPooyyrraazz OOffsseett (312) 384 19 42

    Dergide Yayýnlanan Yazýlardan Yazarlarý MesuldürKaynak Gösterilerek Ýktibas Edilebilir.

    ADANA (322) 457 66 54AMASYA (358) 218 20 28ANKARA (312) 363 52 58ALANYA (242) 528 37 52BURSA (224) 254 53 26ÇAYCUMA (372) 643 62 72G.ANTEP (342) 232 45 53GÖLCÜK (262) 414 28 82DENÝZLÝ (258) 372 11 66ÝSTANBUL (216) 342 18 01ÝZMÝR (232) 431 06 48ÝSKENDERUN (326) 615 73 56KAYSERÝ (352) 222 38 83K.MARAÞ (344) 221 98 99ELBÝSTAN (344) 415 02 00

    KARABÜK (370) 712 13 85KARAMAN (338) 214 57 04KONYA (332) 251 83 00KARAPINAR(332) 755 21 11ILGIN (332) 882 73 64MALATYA (422) 324 34 36MERSÝN (324) 373 31 33OSMANÝYE(322) 812 78 21SAKARYA (264) 281 00 26SAMSUN (362) 431 40 99SÝNOP (368) 681 55 19SÝVAS (346) 224 21 31TOKAT (356) 212 24 63TURHAL (356) 272 41 82ZONGULDAK (378) 251 48 31

    T EM SÝ LC Ý L Ý K L ER

    KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝEs-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý’nýn Yayýn Organýdýr

    Ýki Ayda Bir Yayýnlanýr

    ISSN:1302-0803

    YIL:8 SAYI:32MAYIS - HAZÝRAN 2001

    Gerçi Hulûsi’ndir gedâ

    Kahr u cevrin câna safâ

    Sensin ganiyyü’l-agniyâ

    Fedâ yoluna varýmýzDîvân-ý Hulûsi-i DarendevîES-SEYYÝD OSMAN HULÛSÝ EFENDÝ VAKFI

    Somuncu Baba

    AJANSSBSSBB

    Baþyazý.............................................. 2Dîvân’dan........................................ 3Güncel Fatih ve Fetih......................... 4Devr-i Zaman“Gönüller Kuþ Gibi Olsa”...................... 10KültürEshâbü’l Kehf ........................................ 12BasýndanBasýndan Belgelerle Es-Seyyid O. Hulûsi Efendi.................... 16GüncelModernite ve Köksüzleþme.................... 18Altun SilsileHâce Kadý Muhammed Zâhid (K.S)....... 21EdebiyatDivân-ý Hulûsi-i Darendevi’de

    Muhabbetullah....................................... 23ÖðütlerHazreti Ömer Diyor ki........................... 27EdebiyatKoyulhisarlý Nesimi’nin

    Mustafa Haki Efendi Mersiyesi............... 30SempozyumHacý Bayramý Veli ve Ýnsan Eðitimi....... 32

    AraþtýrmaNiyazi-i Mýsrînin Bir Gazeli..................... 36

    Gençlik Gençlerle Baþbaþa............... 38Bilim-TeknikOsmanlý’da Güneþ Saatleri..................... 41AraþtýrmaÝzzet Mehmet Paþa................................. 44TomurcuklarRengârenktir Baharýn Çiçekleri.............. 47Hanýmlara ÖzelAnne Olarak Kadýn............................... 50Yemek Tarifi Kandil Simidi............. 51HatýraHatýra Fotoðraflarý ................................ 52EkonomiRekabetçi Üstünlüðün Þartlarý................ 53Haberler............................................ 54

  • Güneþ gibi þefkatli, yer gibi tevazûluSu gibi sehâvetli, merhametle dolu ol

    sözleri tüm insanlýk için evrensel deðil mi?Somuncu Baba’nýn ve Hulûsi Efendi’nin hayatlarýnda sergiledikleri

    eðitim metodu sevgi üzerine bina edilmiþtir.

    Sekizinci yayýn yýlýna sizlerin desteði ile ulaþan dergimiz insanlýðahizmet için, Somuncu Baba’nýn, Hulûsi Efendi’nin açtýðý sevgi ile eðitimyolunda yürümeye devam edecektir

    Saygýlarýmýzla...

    Mayýs-Haziran 20012

    Baþyazý Somuncu Baba

    Ba

    þy

    az

    ý

    Yayýn Heyeti

    Ýnsanlýðýn ilk varoluþundan beri farkýnda olarak veya farkýnda olmadan insanlar hem eðitilmiþler hem de eðit-miþlerdir. Çaðlar boyu, her dönemde insan oðluna ait olmak üzere; insan eðitimi temel öðelerden biri olmuþtur.Eðitimde ilk önceleri plan ve program yokken sosyal taleplerin ve nüfusun artmasý, ihtisas sahalarýnýn fazlalýðý,teknolojik geliþmeler gibi sebeplerle her geçen gün kendini daha fazla hissettirmektedir.

    Bugün eðitim faaliyetleri planlý, programlý ve teþkilatlý bir hale dönüþmüþtür.Eðitim, ferdin þahsiyetinin tam olarak geliþmesine ve onun daima iyiye, güzele, doðruya yönelmesine çalýþýr.

    Fertlerin eðitimle aldýklarý, meydana getirilen þahsiyet yapýsý ne kadar saðlam karakterli olur ise, o fertlerin mey-dana getirdiði milletlerde o oranda saðlam, kalýcý ve baþarýlý olur.

    Eðitim, ruhu ve karakteri þekillendirir, ferde ve millete bütün deðerler kazandýrýr. Bedri Ziya Egemen'in tespi-tiyle “Bir milletin yaþayýþ ve düþünüþüne ait bütün deðerlerin tarihi seyri içerisinde nesillerden nesillere aktararaksürdürdüðü en büyük çalýþmalar, egitim çalýþmalarýdýr.” Hilmi Ziya Ülken'e göre; "Eðitim, nesiller arasýndakianlayýþ yakýnlýðýný ve ahengi koruyarak, tarih boyunca milli þuurun devamýný ve geliþmesini saðlamayý hedef alýr."

    Fertlerin içinde yaþadýðý topluma uyum saðlamasý ve toplumlarýn huzurlu bir ortamda hayatýný idamesinisaðlayan çalýþmalarýn baþýnda eðitim gelir. Eðitimde gaye; çocuklarýn ve gençlerin kendilerine ve ailelerine,çevrelerine, milletine ve devletine daha da ötesinde bütün insanlýða faydalý olacak þekilde yetiþtirilmesidir.

    Ferdin þahsiyetinin geliþmesinin yani eðitilmiþliðinin en belirgin özelliði, güzel bir ahlâk yapýsýna sahipolmasýdýr. Hz. Muhammed (s.a.v.) “Ben güzel ahlâký tamamlamak için gönderildim.” buyurmaktadýr.

    21. yüzyýlda insanoðlu maddi sahada önemli geliþmeler saðlamýþsa da, bu geliþmeler insanoðlunu, toplum-larý mutlu etmemiþtir. Zira insanlýk yaratýlýþýnýn mutlak sebebi mana yönü devamlý göz ardý edilmiþtir. Bunun sonu-cu milletleri meydana getiren fertlerin ruhi yapýlarý bozuk olunca toplumun tümünde sýkýntýlar, çaresizlikler ortayaçýkmýþtýr.

    Hemen hemen her ülkede olduðu gibi bizim ülkemizde de meydana gelen hýzlý nüfus artýþý, kentleþme vedeðiþim sonucu, milli kültürümüz, toplumsal ahlaki deðerlerimiz, milli kültürümüzü meydana getiren deðerlerimizdejenere olarak, sosyal hayatta bir belirsizlik ortaya çýkmýþtýr.

    Tarihte iz býrakmýþ, asýrlarca varlýðýný ve hakimiyetini sürdüren milletlerde, millet duygusunu oluþturan, var-lýðýný sürdürme sebebi olan deðerler, önder þahsiyetler, büyük idealler olagelmiþtir.

    Türk tarihinde hep bilge kiþiler, büyük komutanlar olagelmiþtir. Bilge Kaan, Oðuz Kaan, Alpaslan, Kýlýçarslan,Fatih, Yavuzlarýn yanýnda; Ahmet Yesevi, Mevlana, Yunus Emre, Somuncu Baba gibi Alperenler. AhmetKabaklý'nýn deyimiyle “Alperenler hem kahraman, hem de eren. Ýslam ruhunun cihadý var, derinleþme var. Ýkisi-ni bir arada toplayan insanlarca Anadolu'nun fethi nasýl vaki olmuþsa yeniden bir fethin vaki olmasý gereklidir.”

    Ýþte 21. yüzyýlýn ilk yýllarýnda topluma ruh veren Edebalilerin, Mevlanalarýn, Yunus Emrelerin, SomuncuBabalarýn asrýmýzdaki izi Es-Seyyid Osman Hulûsî Efendinin: “Yaratýlaný yaratandan ötürü sevmek" düþüncesiçerçevesinde insanlarý birbiriyle kardeþ ilan edip, örnek yaþayýþlarýný insanlara sunup, hep güzele, doðruya gitmek.Prof. Dr. Sabahattin Zaim'in ifadesiyle: “Manevi mihraklar devam ederse, bir beldenin önce manen sonra mad-deten mamur hale geldiðini görürüz." Herkesi kucaklayan, "Sevgi sahamýz gök kubbedir." buyuran HulûsiEfendinin, bütün insanlarý bir görüp;

    Ýnsan Eðitiminin Önemi

  • Somuncu Baba

    Mayýs-Haziran 2001 3

    Dîvan’dan

    Dîv

    an

    ’da

    n

    Mücrim günahkârým þehâ yâ Rabbenâ vaðfirlenâ

    Ýhsâný kýl eyle atâ yâ Rabbenâ vaðfirlenâ

    Sensin bizim ilâhýmýz iki cihân penâhýmýz

    Artdý cürm ü günâhýmýz yâ Rabbenâ vaðfirlenâ

    Ayýblarýn Settâr'ýsýn mücrimlerin Gaffâr'ýsýn

    Âlemlerin hünkârýsýn yâ Rabbenâ vaðfirlenâ

    Arz u semâ ins ü melek tuyûr u vuhþ suda semek

    Senden dilerler hep dilek yâ Rabbenâ vaðfirlenâ

    Bakma þâhým noksânýma cürmü büyük isyânýma

    Verme halel îmânýma yâ Rabbenâ vaðfirlenâ

    HULÛSÎ bâbýnda gedâ ihsânýný ister þehâ

    Sensin kerem-kân-ý sehâ yâ Rabbenâ vaðfirlenâ

    Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (K.S)

    Dîvân-ý Hulûsi-i Dârendevi’denDîvân-ý Hulûsi-i Dârendevi’denDîvân-ý Hulûsi-i Dârendevi’den

  • Mayýs-Haziran 20014

    Güncel Somuncu Baba

    nc

    el

    Ýnsanlarýn kahramanlýklarý ve yüksekfedakârlýklarý millet için veya din için yapýldýðýzaman, daima hatýrlanmakla ve daima tebcilolunmakla takdis edilir. Nitekim Yahya KemâlBeyatlý, "Ýstanbul'u Fetheden Yeniçeriye Gazel"isimli þiirinde þöyle söylüyor.

    "Vur Pençe-i Ali'deki þemþîr aþkýnaGülbangý, âsmâný tutan pîr aþkýna

    Ey leþker-i müfettihü 'l-ebvâb vur bugün Feth-i Mübîni zâmin o tebþir aþkýna

    Vur deyr-i küfrün üstüne rekz-i hilâl içün Gelmiþ bu þehsüvâr-ý cihangir aþkýna

    Düþsün çelengi Rûm'un, eðilsin ser-i firenk Vur Türk'ü gönderen yed-i takdir aþkýna

    Son savletinle vur ki açýlsýn bu surlar Fecr-i hücum içindeki tekbîr aþkýna"

    Bir 28-29 Mayýs gecesi uzun bir ýþýk alayýn-dan sonra; sabaha kadar baþta Fâtih SultanMehmed Han Hazretleri olmak üzere bütünordunun tekbir getirerek surlarýn etrafýndageceyi geçirmesi ve sabah ezanýyla beraberAkþemseddin ve Molla Gürânî Hazretleri gibiþeyhlerle beraber sabah namazýný kýlýp, SultanFâtih'in emriyle hücuma baþladýktan 29 Mayýssabahý, Ýstanbul'un asýrlardýr beklenen kaderibelli olmuþtu.

    Evvelâ Topkapý'dan birinci kademe surunaþýlmasý ve Cambazhane Kapýsý'ndan giren biryeniçerinin kapýyý açmasý suretiyle birinci duvariþgal edildi... Orada, son imparator Konstantinve akrabalarý ölülerin arasýna karýþýp gittiler.

    Ýstanbul, 30 Mayýs 1453 sabahý nihayet "Türk"olmuþtu...

    Þimdi; Fâtih'in büyüklüðü ve Fâtih'in Ýstan-bul'u fethetmekle niçin yeni bir çað açtýðý,çaðlarý nasýl deðiþtirdiði noktasýna gelelim:

    Fâtih, Ýstanbul'un düþeceðini anladýðýzaman, 27 Mayýs 1453 günü ÝmparatorKonstantin'e bîr sefaret heyeti göndererek,bütün parasýný, varlýðýný, kadýnlarýný, çocuk-larýný alarak, isteyenlerin þehri terkedebileceði-ni, daha fazla kan dökülmesine sebebiyet ver-ilmemesini teklif etti. Teklifi, Ayasofya'datoplanan Bizans'ýn Saltanat Meclisi reddetti. Bureddin Fâtih'e tebliði anýndan itibaren, o tari-hteki devletlerarasý kaidelere göre, þehir, þehrinbütün insanlarý ve bütün kiliseleri, zaptedenkumandanýn malý ve mülkü oluyordu...

    Buna raðmen Fâtih, fethi takip eden ikigünü bekledi. Elinde silâh olmayan hiçbir kims-enin canýna dokunulmamasý emrini verdi veüçüncü günü:

    "Harp bitmiþtir" dedi. "Mülk benimdir.Allah'ýn bana lûtfudur.."

    l Haziran günü Cuma namazýný kýlmaküzere Ayasofya'ya geldiði ve Patrik dahil bütünBizans halký yerlere kapanarak kendisinikarþýladýðýnda onlara dedi ki;

    "Kalkýnýz!.. Ben Sultan Murad Hanoðlu Sultan Mehmed Han.. Bu andanÝtibaren hiçbiriniz, hayatýnýzdan ve hür-riyetinizden endiþe etmeyiniz. Hayat vehürriyetleriniz teminatým altýndadýr... "

    O andan itibaren Fâtih, kendi mülkü say-dýðý Ayasofya'yý camiye tebdil ederek, ilk defa

    Fâtih ve FetihFâtih ve FetihAhmet Aydýn BOLAK

  • Mayýs-Haziran 2001 5

    GüncelSomuncu Baba

    Akþemseddin Hazretleri'nin hutbe-sini dinledi ve Cuma namazýný kýldý.

    Bugün kesinlikle söyleyebilirizki:

    Fâtih Kanunnâmesi'ne göre vehâlâ yürürlükte olan Fatih Vakfiyesigereði Ayasofya "cami" olarak kul-lanýlmak mecburiyetindedir..."Müze" olarak kullanýlmasýný gerek-tiren hiçbir kanunî sebep yoktur.Orasý, Fâtih'in bizzat mülkü olarakzaptettiði, Çinili Köþk gibi, TopkapýSarayý gibi bir yerdir ve onun irade-siyle camiye tebdil edilmiþtir, onunkýlýç hakkýdýr. Eðer o Vakfiye hâlâhayatta ise (kî, Vakýflar UmumMüdürlüðü'nün kayýtlarýna göreVakfiye hayattadýr), Ayasofya'nýn dacami olarak kullanýlmasý lâzýmdýr.

    Fâtih, bu zaferini sadeceordusunun büyüklüðüyle kazan-madý. Yalnýzca askerlerinincesaretiyle de kazanmadý... Fâtihtahta oturduðu zaman ondokuzyaþýndaydý. Ýstanbul'un Fethi'niplânlamak üzere Edirne'de çalýþ-maða baþladýðý zaman yirmi yaþýnahenüz girmiþti ve o yaþýnda ÝstanbulBoðazý'nýn kýyýsýnda "RumeliHisarý" dediðimiz ve hâlâ ihtiþamlaayakta duran o büyük hisarý dört ayonaltý günde tamamlamýþtý!..Hisarýn inþâatý sürerken gelenBizans elçisinin yüzüne:

    "Benim kýlýcýmýn uzandýðý yere, seninefendinin hayâlleri bile eriþemez!.." diyenBüyük Fâtih, Anadoluhisarý'nýn karþýsýnaRumelihisarý'ný inþâ etmekle, ilk iþ olarak Ýstan-bul'un Karadeniz'le irtibatýný kesti.

    Fâtih'in Ýstanbul'u fethindeki birinci kudret,onun þahsýndaki büyük îmandý. Ýstanbul'ufethedeceðine ve Peygamberimiz'in hadis-i þer-ifinde vaadedilen ordunun onun ordusu

    olduðuna ve o kumandanýn da kendisi olduðu-na îmâný vardý. Yanýndaki AkþemseddinHazretleri, Molla Gürânî Hazretleri gibi büyükzevat ona bu inancý telkin ediyorlar ve doðru-luðunu söylüyorlardý.

    "Bu gaza sana nasib ve müyesser ola-cak." diyorlardý.

    Nitekim Hacý Bayram Velî, Sultan ÝkinciMurad'ý Edirne Sarayý'nda ziyaret ettiði zaman,Fâtih daha bebekti. Sultan Murad Hacý Bayram

  • Somuncu Baba Güncel

    Mart-Nisan 20016

    Velî'ye Ýstanbul'un fethini sordu. Büyük Velî:"Onu bilmem Sultâným" dedi. "Yalnýz

    Ýstanbul'un fethini bu bebe ile köse görel-er.."

    "Köse" dediði Akþemseddin, beþikteki bebeise Fâtih Sultan Mehmed Han Hazretlerleydi.

    Fâtih'in ikinci kudreti "ilmi" idi. Ýnsanlýk tar-ihi, Fâtih'in Ýstanbul muhasarasý için kullandýðýtoplar büyüklüðünde toplarý o güne kadardökememiþti. Bir top 2 tonluk gülle atýyor ve bu2 tonluk gülleyi l kilometre mesafeye fýrlata-biliyor, güllenin düþtüðü yerde iki kulaçlýkçukur açýlýyordu... Böylece 1047 seneden beriher türlü hücuma ve topa karþý dayanan Ýstan-bul surlarýný parça parça edecek bir teknolojiyiilk defa Fâtih Sultan Mehmed Han kullanarakBizans duvarlarýný periþan etti.

    Fâtih'in ikinci teknolojik üstünlüðü, ilk defa"havan topu"nu kullanmýþ olmasýdýr. Kendi diza-yn ettiði havan topunu Zaðnos Paþa kuman-dasýndaki Galata cephesi askeriyle kullanarak,Haliç'deki donanmayý tesirsiz hâle getirdi veHaliç surlarýný muattal býraktý...

    Fâtih bir gece içinde Haliç üzerinde, topnakline yeter geniþlik ve saðlamlýkta bir köprükurmayý baþardý. Köprü, o zaman akarsu olanHaliç'in iki yakasýna dubalarla bir gecede kurul-du ve Bizanslýlar uyandýklarý zaman toplarýnkarþýlýklý nakledildiðini gördüler. Türk askeridenizi aþmýþtý. "Rum ateþi" denilen ateþle yak-mak için uðraþmalarý fayda vermedi, yüzlerceatýþ denize döküldü ve eriyip söndü. KöprüBizans'ýn fethine kadar vazifesine devam etti...

    Yine ayný Fâtih, þimdiki Kýlýçali PaþaCâmii'nin yanýndan, yukarýdaki Lüleci HendekSokaðýndan Polis Karakolu'na varan ve oradanHaliç'e inen yol üzerinden, bütün donanmayýbir gece içinde 67 parça olarak Haliç'e indir-di...Onunla da kalmadý. Harp tarihinde ilk defa,büyük ve yüksek kuleler yaptýrdý. Bu kulelerdetop kullanarak Bizans surlarýnýn üst seviyesin-

    den içeriye top ateþiyle, muhasaradaki müdafi-leri þaþkýna çevirdi, periþan etti...

    Bütün bu askerî buluþlarýn en baþýndagelen husus, onun gece ve gündüz bir an fevtetmeksizin seferle ve zaferle meþgul oluþuydu.Seferi her an yaþýyordu ve zaferi her andüþünüyordu. Veziri Çandarlý Halil Paþa'nýn,Macar ordularýnýn Avrupa'dan gelerek OsmanlýOrdusu'nu arkadan çevireceðine dair endiþeleriüzerine bazý vüzerâ onun reyini iltizam ettiðihâlde, Zaðnos Paþa gibi, Karacadayý Paþa gibi bir-takým genç generallerinin ve AkþemseddinHazretleri'nin muhasaraya devam arzularýný þid-detle müdafaa etti ve her toplantýsýndan sonrabir kere daha, Feth-i mübîn'in hücum ilemümkün olacaðýný askerine söyledi.

    Hücum günü beyaz atýnýn üzerinde,askeriyle omuz omuza ön saftaydý. UlubatlýHasan'ýn týrmandýðý Topkapý surlarýnýn hemenaltýnda Sultan Fâtih atýnýn üzerindeydi. Yanýndasolaklarý ve beyleriyle beraber, "Ýstanbul'unFethi" nidalarýný duyduðu zaman secdeyekapandý, Allah'a þükretti.. Þükür namazýný edaetti. Ýstanbul zaptedildikten iki gün sonra, atýnabinerek doðruca Ayasofya'yý ziyarete gitti.

    Fâtih'in bu zaferi mümkün kýlan ölüm emri,bir kumandanýn, zafer kazanmak için elindekiaskeri Ööüme sürüklemesi deðildir. Fâtih'in buemri, inandýðý Peygamberimiz'in müjdesineuygun þahâdet mertebesini, kendisi dahil bütünaskerlerine tavsiye etmesidir ve Feth-i mübînböylece mümkün olmuþtur.

    Peki, Fâtih'in bu zaferi mümkün kýlan þah-siyeti ne idi? Fâtih, çok genç yaþýna raðmen,iradesi fevkalâde güzel ve devlet idare kabiliyetidehâ seviyesine ulaþan bir insandý. Sýrpçayý,Yunancayý, Arapçayý, Farsçayý ve Latinceyi biliy-ordu. Ýlim sohbetlerinde her ilim ehli, her dinehli bulunabiliyordu. Onlarla müzakere ediyorve onlarla mübahaselerinden faydalanýyordu.

  • Somuncu Baba Güncel

    Mart-Nisan 2001 7

    Fâtih, Ýstanbul'da ilk üniversiteyi kuran,kendi varlýðýyla ilk üniversiteyi kuran, bu üniver-sitenin hocalarýna ve talebelerine, bugün devle-timizin veremediði ölçüdeki ücretleri veren birzat idi. Çünkü onun için ilim, Allah'ýn emriydi.Ýlimsiz ve hikmetsiz hiçbir sâlih amel yapýla-mazdý. Salih amelin yapýlabilmesi, Allah'a îmân-la ve ilmin tahsiliyle mümkündü... Câhil müslü-man olamazdý...

    Müslüman, asrýnýn en mütekâmil insanýolmalýydý. Gerek harpte, gerek sanayide, gerekahlâkta asrýn en mümtaz insaný müslümanolmalýydý. Nitekim ipek ve çatma sanayiiBursa'da onun devrinde kurulmuþtur. Onundevrinde Ýþlenmiþ Üsküdar çatmalarý, Bursakemhalarý hâlâ Dünya müzelerini süsleyenparçalar olarak görülüyor. Onun devrindeyapýlan Çinili Köþk'ün çinileri, hâlâ Dünya san'atadamlarýnýn takdirini kazanýyor.

    Onun zamanýnda Ýstanbul'da 308 câmi inþâedildi. Onun zamanýnda Osmanlý Devleti,Fâtih'in eliyle iki imparatorluða ve yirmidenfazla devlete nihayet verdi... 308 câmisindeFâtih, daima ilmi telkin etti, daima ilmi anlat-týrdý.

    Þâirdi; resim yapardý; Fâtih Albümü hâlâTopkapý sarayýndadýr... Ýradesinden kat'iyyenþaþmazdý ve ilk defa Osmanlý Devleti'ni birimparatorluk hâline getirmek üzere hazýrladýðýkanunnâmeleriyle meþhurdu. Fâtih'in hazýr-ladýðý Osmanlý Kanunnâmesi'nden bir-iki cümleokuyalým. Aynen bugünün Türkçesiyle yazýlmýþgibi:

    "Bilgil ki; evvelâ vüzerâ ve ümerânýnbaþý vezîriâzamdýr. Cümlesinin ulusudur,cümle umurun vekil-i mutlakýdýr.

    Vezîriâzam cümleye nâzýrdýr ve otur-mada ve durmada ve mertebede,vezîriâzam cümleden mukaddemdir..."

    Devlet'in bütün memuriyetlerini, sýfatlarýný,

    protokolde nereye oturacaðýný, ne kadar maaþalacaðýný, nasýl elbise giyebileceðini ve ona mek-tup yazýldýðý zaman nasýl hitap edileceðinikanunnâmesiyle belli eden bir zat idi. Bakýn, birdeðiþik hüküm daha:

    "Ve Cenâb-ý þerîfim ile kimesne taamyemek kanunum deðildir. Meðer ki ehl-iiyâlden ola.

    Ecdâd-ý izâmým vüzerâsýyla yerlerimiþ. Ben ref' etmiþimdir."

    Fâtih, Osmanlý Devleti'nin nasýl çalýþacaðýnýdüzenlerken yine kanunnâmesiyle þöyle söylüy-or:

    "Kendim dahi bayram için meydân-ýDîvân'a çýksam, þeyhülislâm geldikteayaða kalmak kanunumdur.."

    Bütün bunlarý yapan ve bu ölçüde kendisi-ni yetiþtirmiþ bir insan; Allah'ýn îmânýyla vekitabýyla, asrýn ilmiyle ve asrýn bütün imkân-larýyla kendisini yetiþtirmiþ bir insan; sefâhatadüþmeyen, mazbut bir hayat yaþayan, aklý daimaDevlet'e ve millete hizmette olan ve teslim aldýðýgünden teslim ettiði güne kadar Devlet'e 20milyon metrekare toprak ilâve eden bu insan,mütevâzý' bir insandýr...

    Gidiniz Topkapý Sarayý'na, vefat ettiðizaman üzerinden kesilerek çýkarýlan kaftanýnýgörünüz... Ve bir de þimdi yapýlan israflarý, giy-imleri düþününüz! Hazine, Fâtih'in mührüylemühürlenir, Fâtih'in mührüyle açýlýrdý ve defter-darlar hergün hesabý bizzat Fâtih'e okurlardý. Buderece Devlet'e sahip olan bu insan, milletinede sahipti. Her gittiði seferde, her ulaþtýðý nok-tada bir divan kurulur ve o divanda mutlakakendisi bulunurdu. Hiçbir vatandaþýn þikâyeticevapsýz kalmazdý.

    Âdildi, adaletliydi, sür'atliydi, kat'iydi.Emirlerinden kat'iyyen dönmezdi. Adalet kararýverdiði zaman, bu karar þaþmazdý. Herkes onunadaletine mutlak itimat ederdi. Zamanýnýnbütün müverrihlerinin, yabancý tarihçilerininhepsinin müþterek kanaati; Fâtih'in, o asra kadar

  • Mayýs-Haziran 20018

    Somuncu Baba Güncel

    gelen devlet adamlarý içinde gerek adaleti,gerek ilmi, gerek dehâsý ve gerek îmâný ile enbüyüðü ve en yücesi olduðuydu.

    Öyle ise, Ýstanbul'u almak için bir kuman-dan lâzýmdý ve çok asker lâzým deðildi!.. Bir"Fâtih" lâzýmdý; Fâtih Sultan Mehmed HanHazretleri, onun mübarek askerleri ve onunmübarek þeyhleri lâzýmdý. O fethin gürültüsüiçinde þehitler üstüste yýðýlýrken, onlarýn arasýn-da tekbir sesleriyle dolaþan ak sakallý þeyhlervardý. Göðüs-baðýr açýk, onlar da askerleri teþvikediyorlar ve arkalarýnda, yanlarýnda at üstündeyalýnkýlýç Pâdiþâh'ý görüyorlardý. Zafer böylecemümkün olmuþtur...

    Peki; bu zafer yalnýzca bir "askerizafer"midir?.. Hayýr! Bu zafer, ayný zamandainsanlýk tarihindeki yeni çaðlarýn baþlangýcýolan, yâni "rönesans" dediðimiz, Avrupa'ya dînintaasubundan, cehaletinden kurtulabilmeimkânýný öðreten bir vak'adýr. Fâtih'in Bizansyönünde gümbürdeyen ve Bizans surlarýnýyýkan toplarý, Avrupa'da feodalizmi yýktý.Avrupa'da hür düþüncenin karþýsýnda olan taas-suba karþý harekete geçti o toplar...

    Bugün bakýn; hâlâ Avrupa taassubunu,Bosna Hersek'teki hýristiyan taassubunu görüy-orsunuz... Hâlâ Karabað'da hýristiyan taassub-unu görüyorsunuz... Hâlâ Yunanistan'da butaassubu görüyorsunuz: Dedeaðaç'ta camiyitahrip ediyor ve hýrsýný alamýyor camiden,temelinin üzerinden buldozerle geçiyor!.. Bir deÝstanbul'a bakýnýz: Bütün kiliseler ayakta veherkes ibâdetinde serbest!

    Ýnsanlýk tarihinin hâlâ hazmedemediðidüþünce ve vicdan hürriyetini, yeni çaðýn doðuþfikrini insanlýða getiren Fâtih Sultan MehmedHan Hazretleri oldu. Çünkü Ýslâm böyleemrediyordu. Ýstanbul surlarýný tamir etti esir-lerle. Esirlere ücret ödedi, yevmiye ödedi.Çünkü Kur'ân-ý Kerîm diyordu ki: "Aldýðýnýzesirlere ücret ödeyiniz; böylelikle kurtul-

    malýklarýný size ödesinler ve hürriyetlerinekavuþsunlar."

    Binlerce kiþiye Ýstanbul surlarýný ücretmukabili tamir ettirdi ve sonra tellallar baðýrttý.Ev sahipleri boþaltmýþ gitmiþ. Üç ay bekledi bireve girmek için. Üç ay sonra o eve girildi ve evkullanýldý...

    Þimdi bunlarý bugün söylemek çok kolay!Ama gidiniz, Bosna-Hersek'i görünüz. Bunlarýno tarihte yapýlmýþ olmasýnýn bir mucizeolduðunu anlayacaksýnýz. Nasýl, hacca gidenlerHazret-i Peygamber'in büyüklüðünü anlýyor-larsa; Hazret-i Peygamber'in hangi þartlardaÝslâm'ý nasýl getirdiðini anlýyorlarsa; Ýstanbul'unFethi'nin tarihini okuduktan sonra, bugünBosna'da müslümanlara reva görülen; bütüninsanlýðýn karþýsýnda, Almanya'da müslümanolduðu için insanlara reva görülen ölümü müþa-hede eden kiþiler ancak utanmalýdýrlar. Bu,Fâtih'in getirdiði terbiyeden insanlýðýn hâlâ nasi-bini almamýþ olmasýdýr.

    Fâtih'in bu güçlü þahsiyeti, "BirleþmiþMilletler" gibi, "Ýnsan Haklarý" gibi, "AGÝK" gibi,"Helsinki Konferansý" gibi çeþitli çaðlarda tekrar-landýðý hâlde, bugün artýk bu kurumlar insan-lýða yön vermiyor. Yaptýklarý hep "hicap hareket-leri" olmakta ve gerçekten insanlýk, yenidenkaranlýk bir devre doðru dönmektedir...

    Fâtih, bu fethini takiben öyle bir devletyarattý ki, bu devlette merkezî kudret, Ýstanbul'-dan hududun en ücra noktasýna kadar ayný þid-detle hissedilebiliyordu. Fâtih'in fermanýný hâvibir kapýcýbaþý, bir krala gidip emri teblið ettiðizaman, kendi ölümü için yazýlmýþ fermanýokuduðunda, o kralýn söyleyebildiði tek þey þuoluyordu: "Müsaade et, dîni vazifemi yapayým,emri îfâ et..."

    Fâtih, devlet adamýydý ve âdildi. Fakatadaleti yývýþýk, uzayan, neticelenmeyen biradâlet deðildi. Suçluyu bulduðu an derhal

  • Mayýs-Haziran 2001 9

    Somuncu Baba Güncel

    öldürüyordu. Bir kanunu vardý: "Kalpazanýyakaladýðýn an boðazýndan as" diyordu.Hýrsýzlýða karþý da, zinaya da, rüþvete de, katlekarþý da böyleydi. Bu güçlü Devlet'i kuranFâtih'in bir baþka özelliði daha vardý:Düþünceleri yalnýz kendi kafasýnda geliþir, sonraistiþare mevzuu olurdu.

    Son seferdi. Gebze sahrasýnda otað-ýhümâyûn kuruldu, ordu yerleþti. Fakat Pâdiþâhsancýlandý. (Bir rivayete göre, zehirli bir þerbetverildi, bir rivayete göre eceliyle vefat etti.)Sordular; "Sefer hangi istikamettedir sultâným?"Cevabý þu idi:

    "Beynimden geçirdiðimi sakalýmdanbir kýlýn öðrendiðini bilsem, onu koparýratardým..."

    Tasavvurlarýný tatbikat mertebesine getirinc-eye kadar o derece saklayan ve ancak sefer nok-

    tasýnda, tam harp noktasýna geldiði zaman, harpmeclisini kurup düþüncelerini söyleyen vearkasýndan "tedbir nedir?" diye ümerâsýndansoran bir devlet adamýydý... Büyük bir askerdi...

    Trabzon daðlarýný aþýyordu. Yanýnda,Karamanoðlu'nun kýzý olan halasý vardý."Sultâným" dedi halasý, "bunca zahmete deðer mibir kefere için?" Daðlarda, karlarýn arasýnda atýy-la zahmet çekiyordu ve ayaðýnda gut hastalýðývardý. Fâtih, döndü ve halasýna:

    "Bibi, bizim zahmetimiz dîn ü devletiçindir, i'lây-ý kelîmetullah içindir, þah-sýmýz için deðildir..."

    Bu anlayýþta olan bir devlet adamýnýn, buanlayýþtaki bir kudretli insanýn milleti nereleregötürebileceði, millete hangi ufuklar açabileceðihepimizce malûmdur.

  • Somuncu Baba

    Ne sudaki bir balýk, nede gökte uçan kuþÝnsana denk deðil; çünkü insan ekmel bir varlýkAma ibret nazarýyla bakarsa âlemeHer þeyi yaratmýþ hâlýkYeter ki gözler görsün gönüller o sevgi ile dolsunO zaman makbul olur kulluk

    Rabbimiz ibret için örnek vermiþ bizlere"Göklerde ve yerlerdeki kanat çýrpan uçan kuþlarAllah'ý tesbih ederler sizler görmez misiniz?Hepsi duasýný iyi öðrenmiþ tesbihini yapýyor"Ey insan sen niçin gafil ve cahilsinMevlâný zikretmekten âcizsin

    Halbuki Allahu Teâlâ Hazreti Âdem'eBütün isimleri öðrettiÝlim verdi insanlaraKendi ilim hazinesiyle donattýBilinmeyi istediði içinKulunun kalbine sýðacak bir biçimdeÝnsan gönlünü yüceltti

    Süleyman Aleyhisselam’a öðretti kuþ diliniBu Allah'ýn lütfudur bir ihsan-ý ilâhiHüdhüdle konuþan bir Peygamber deðil mi?O Sebelilerden getiriyor haberlerVe insan için iþte nice nice ibretler

    Göðün boþluðunda kuþlarý uçurtan OKudret-i ilahiyle onlarý havada tutan OÝnanlar ibretle bakarak düþünürseToplumlarý hidayete sevkedecek bir ibretKuþ deyip geçiverme emre boyun eðerekAllah'a teslimiyetle her þeye hoþ bakmak gerek

    Yerde âdemoðlunu tutan AllahHavada da kuþu tutuyorO Rahman ve RahimdirHer mahluk kendi dilince diyor "Ýllallah"Elbette Rabbimiz herþeyin hakikatini bilir

    Dâvud Aleyhisselâm'ýn gür sesiniVe onun tesbihini duyan daðlar taþlar

    Devr-i Zaman

    Ahmet Þemsettin ATEÞ

    GönüllerGönüller

    “Kuþ”“Kuþ”Gibi OlsaGibi Olsa

  • Somuncu Baba Devr-i Zaman

    Zeburu dinlerken mahluk onunla zikre baþlar

    O'nun emri, O'nun kuvveti, O'nun kudreti bütün

    Sabah akþam itaat da zikr ü fikr-i Hakk ile

    Yer gök þâhid olur cümle mahlukat gelir dile

    Yalnýz insan deðil ki Allah' ý anan

    Bütün kâinat O'nun emrinde melekler ve insü cân

    Kâ'be kutsal bir mekân dünyanýn en büyük ma'bedi

    Allah'ýn düþmanlarý müþriklere bir cevap

    Ebabil kuþlarý verir, piþkin tuðladan taþlar

    Attýðý noktayý vurur, delip geçmeye baþlar

    Kötü planlarý alt üst eden bir hadise

    Ebrehe ordusunu yenik ekin yapraðý gibi

    Paramparça eden kudret Fil ordusunu yendi

    Bu Allah'ýn kurdetidir kuþlar da bir vesile idi

    Âlemlerin Efendisi iki cihan güneþi

    Hicret yolunda iken bir mucize eseri

    Güvercin Hakk emri ile yuva yaptý maðara giriþine

    Örümcek bir að ördü ki rastlanýlmaz eþine

    Kurtlar kuþlar hep emrine verildi dû cihan

    Bunlar birer örnek bize bu düþünmelidir insan

    Þimdi düþünelim biraz

    Bülbülün aþk ile ötüþü

    Güvercinin yuva yapýþý

    Ankânýn cihaný deðer bakýþý

    Kekliðin nazlý nazlý sekiþi

    Turnanýn gurbette hasret çekiþi

    Arýnýn çiçek çiçek geziþi

    Hepsi bizim için ibret bizim için bir nazar-ý dikkat

    Güzelliklerle dolu sevgi göklerinde kanat çýrpmak için

    Güvercin gibi sâdýk

    Bülbül gibi muhabbetli

    Anka gibi kanaatli

    Arý gibi çalýþkan

    Ebabil gibi azametli olmak gerek

    Fazla söze ne hâcet

    Düþünene kuþ da ibret

  • Somuncu Baba Kültür

    Mayýs-Haziran 200112

    Resul KESENCELÝTarih Uzmaný

    GÝRÝÞEshabü'l-Kehf "Maðara arkadaþlarý" anlamýnda;

    Eshab, Arapça sahip kelimesinin çoðulu, arkadaþ, dostanlamýna da gelir. Kehf kelimesi ise Maðara anlamýndadýr.

    Eshabü'l-Kehf (Maðara Arkadaþlarý) zor durum veþartlar altýnda tek Allah'ý, hakký, haklýyý ve hak dini savunanyani Allah'ýn veli kullarýdýr. Genç yaþta olmalarýna raðmendoðru yolu bulmuþlar, inançlarý uðruna ölüm dahil her türlügüçlüðü göze alarak mücadele yapmýþlardýr.

    Ölümden sonraki hayatýn var olduðu, insan ve insanolmanýn vasýflarýný, Allah'a kul olmanýn gereklerini o kadargüzel ispat etmiþler ki; yüzyýllar geçmesine raðmen tümdünya kendilerini konuþup ziyaret etmekte, inananlar içinise mükemmel örnek teþkil etmektedirler.

    Cenab-ý Allah'ýn kendileri için Kehf suresini indirme-si de bu yiðit gençlere verilen önemi anlatmaya kafidir.Öyle ki bu gençlerin hayatlarýndaki mükemmellik vemuhteþemlik bütün insanlara örnek olmuþtur. Yaratýcýnýniradesinde tüm alemlerin bu gençleri hayranlýklaseyretmesi, dünya üzerine býraktýklarý ibret levhasýnýnispatýdýr.

    1) ESHABÜ'L-KEHF KISSASIEshabü'l-Kehf 'deki gençler kralýn danýþmanlýðýný

    yapan çok zeki gençlerdir. (Veya þehrin ileri gelen tanýnmýþvarlýklý ailelerindendir.) Bu gençlerin yaþadýðý dönemdeDakyanus isimli bir kral, halký putlara tapmaya onlaraibadet edip kurban kesmeye zorlarken halktan kendi sözünüdinlemeyenlere çok acýmasýz davranmaktadýr. Allah'ainanan ve sýðýnanlar; putlarý reddediyor ve þu þekilde duadabulunuyorlardý. "Ey Rabbimiz bize rahmet ver ve bize þudurumumuzdan bir kurtuluþ yolu hazýrla"1

    Þehrin kralý olan Dakyanus'a, bu gençlerin durumuhaber edilince baský yapmaya baþlamýþ, "Ya herkes gibisözlerimi dinler, putlara tapar, ibadet edersiniz yada ölümütercih edersiniz" diye tehdit etmiþtir. Bunun üzerinegençler; "Bizim Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbidir.Biz ondan baþkasýna Allah demeyiz, yoksa hakikattenuzaklaþmýþ oluruz. Þu bizim kavmimiz Allah'tan baþkatanrýlar edindiler. Bari bu tanrýlar konusunda açýk birdelil getirseler ya. Öyle ise Allah katýnda yalan uydu-

    ranlardan daha zalimi var mý"2 dediler.Kral kendilerinin genç olduðunu söyleyerek, zaman

    vereceðini bildirdi ve þehirden ayrýlarak Musul taraflarýnagitti. Dönene kadarda gençlerin putlara tapmalarý içinzaman tanýdý. Bir kiþi "Madem ki siz onlardan ve onlarýnilahlarýndan uzaklaþtýnýz o halde maðaraya sýðýnýnkiRabbimiz size rahmetini yaysýn ve iþinizde size fayda vekolaylýk saðlasýn."3 dedi.

    Gençler þehirden ayrýlmaya karar verdiler. Daðýlarak,biraz erzak aldýktan sonra mallarýný sattýlar ve fakirleredaðýttýlar. Bencilus daðýndaki Maðara'ya gitmek için yolaçýktýlar. Yolda bir çobana rastladýlar. Ona fikirlerinden bah-settiler, çoban da gençlere katýldý. Çobanýn köpeði dekendilerini takip etmeye baþladý. Gençler köpeði kovmayaçalýþtýlarsa da köpek gitmedi, dile gelerek: "Benden sizezarar gelmez, Allah'ýn sevdiklerini bende severim."demiþtir.

    Gençler maðaraya yerleþerek ibadetle (Namaz, oruç,zikir) meþgul olurken ihtiyaçlarýný Yemliha adlý genç teminediyordu. Fakat bir gün Yemliha þehirdeyken Dakyanus'ungeldiðini duymuþ az bir yiyecek alarak durumu arkadaþlarý-na haber vermiþtir. Arkadaþlarý korkunca, Yemliha onlarýteselli ederek cesaretlendirmiþ, gençlerde "Rabbimiz bizetarafýndan rahmet ver ve bize þu durumdan kurtuluþ yoluhazýrla."4 diye dua etmiþlerdir. Güneþin batmak üzereolduðu bir zamanda Allah onlara uyku hali vermiþ onlardauyumuþlardýr. Köpekleri de maðaranýn giriþinde ön ayak-larýný uzatmýþ bir vaziyette uyudu. "Güneþin doðduðuzaman Maðaralarýnýn sað tarafýna battýðý zaman sol tarafýnagittiðini görürsün. Kendileri de maðaranýn iç tarafýnda idi-ler. Onlar uykuda iken sen onlarý uyanýk sanýrdýn. Biz onlarýsað ve sola döndürüyorduk. Köpekleri de dirseklerini eþiðeuzatmýþtý. Onlarýn durumlarýný görsen için korku ile dolar,derhal geri dönüp kaçardýn."5

    Dakyanus gençlerin Maðarada olduðunu haber alýncaMaðaraya gelmiþ, fakat kendi ve adamlarý korkudanmaðaraya girememiþler. Maðaranýn aðzýný büyük taþlarlaörmek suretiyle gençleri aç býrakarak öldürmeyi düþün-müþler ve Maðaranýn giriþini örmüþlerdir. Þehrin ilerigelenlerinden iki kiþi ise; gençlerin isimlerini, soylarýný ve

    Eshâbü’l-Kehf( M A Ð A R A A R K A D A Þ L A R I )K

    ült

    ür

  • baþlarýndan geçenleri iki kurþun levhaya (Rakiym) yazarakmaðaranýn içersine atmýþlardýr.

    Aradan çok uzun bir zaman geçmiþ bu beldeye salih,hak dine mensup bir kral, hükümdar olmuþtur. Fakat halkýarasýnda tartýþmalý bir mesele vardýr. Bu mesele: Diriliþteyalnýzca ruhun dirileceði iddiasýdýr. Bu iddia halk arasýndafitne çýkmasýna sebep oluyordu. Bu sýrada aradan tam 309sene geçmiþti. Bunlar olurken o beldeden Ýlyas adlý birçoban bir rüya görmüþ ve üç kiþiyle maðaranýn önündekitaþlarý temizlemiþtir. Allah gözlerine perde çekmiþ, bu kim-seler içeriyi görememiþlerdir.

    Maðaradaki gençler bunlardan habersiz uyanýpnamaza durmuþlardýr. Namazdan sonra ne kadar uyuduk-larýný birbirlerine sormuþlar, bazýlarý bir gün, bazýlarý da birgünden daha az uyuduklarýný söylemiþlerdir. Ýçlerinden birine kadar uyuduðumuzu ancak "Allah bilir" diyerek Allah'ahavale etmiþtir. Sonra Yemliha'ya bir miktar gümüþ paravererek erzak almasý için þehre göndermiþlerdir. Yemlihaþehrin deðiþmiþ ve insanlarýn farklý olduðunu görmüþtür.Bir dükkana girip alacaklarýný aldýktan sonra elindekigümüþ parayý uzattýðýnda, dükkan sahibi þaþýrmýþtýr.Dükkan sahibi parayý komþularýna göstermiþ veYemliha'nýn hazine bulduðunu sanmýþlardýr. Onunlahazineyi paylaþmak istemiþler, Yemliha gerçeklerisöylediyse de inanmamýþlar ve krallarýna (Aryus veTantiyus) götürmüþlerdir.

    Yemliha, kralýn Dakyanus olmadýðýný görünce rahat-lamýþtýr. Baþýndan (baþlarýndan) geçenleri bir bir anlat-mýþtýr. Kral halka dönerek "Ey kavmim bu Allah tarafýndangönderilen bir ayettir. Ve öldükten sonra dirileceðimize enbüyük delildir." dedikten sonra bir kýsým halkla birliktemaðaranýn bulunduðu yere geldi-ler. Halkýn, insanlarýnkendilerine doðru geldiklerini gören gençler hemen namaza

    durdular. Yemliha önce maðaraya girerek durumu izah etti.Gençler hemen uyuduklarý yere döndüler ve Allah katýnairtihâl ettiler. Sonra içeriye giren kral yalnýzca öncedenyazýlmýþ levhalarý buldu. Halkýn huzurunda bunlarý okudu.Bu iki levhada (Rakiym) Eshabü'l-Kehf'in baþlarýndangeçen olaylar, isimleri ve nesebleri açýkça yazmaktaydý.Halk bu olaydan ibret aldý. Bunun üzerine kral bu gençlerive ibret verici hayatlarýnýn unutulmamasý için üzerine birmescit inþa ettirmiþtir.

    2) KUR'AN-I KERÝM'DE ESHAB-I KEHFTüm dünyada "inanmak, itaat ve diriliþ" kavramlarýný

    anlatan gençlerin hikayesi olan Eshab-ý Kehf Kur'an-ýKerim'de bir surenin adýdýr. Kur'an'da yer almak, Allahtarafýndan anýlmak; þereflerin en büyüðü, þeref ve izzetin enmükemmeli aliyü'l-âlaya ermenin en yüce halidir. Eshab-ýKehf'i anlatan Kur'an'ýn hükmü olan bu ayetlerin mealleriþu þekildedir.

    9. Yoksa; sen, Eshab-ý Kehf ve Rakiym ehlini þaþýla-cak âyetlerimizden mi sandýn?

    10. Hani o gençler maðaraya sýðýnmýþlardý da :"Rabbimiz bize katýndan rahmet ver, iþlerimizde baþarýlýkýl" demiþlerdi.

    11. Bunun üzerine yýllarca maðarada onlarýn kulak-larýna perde koyduk.

    12. Sonra iki taraftan hangisinin bekledikleri sonucudaha iyi hesaplamýþ olduðunu belirtmek için onlarýuyandýrdýk.

    13. Sana onlarýn kýssalarýný gerçek olarak anlatalým.Doðrusu onlar, Rablerine inanmýþ gençlerdi. Onlarýnhidayetini arttýrmýþtýk.

    14. Ayaða kalkarak: "Bizim Rabbimiz, göklerin veyerin Rabbidir. Biz, O'ndan baþkasýna ilâh demeyiz, yoksa

    andolsun ki batýl söz söylemiþ oluruz." dediklerizaman kalplerini pekiþtirmiþtik.

    15. Bu bizim kavmimiz; Allah'ý býrakýpondan baþka ilâhlar edindiler. Onlarýn gerçekolduðuna dair apaçýk delil getirmeleri gerekmezmi? Allah'a karþý yalan uydurandan daha zalimivar mý?

    16. Onlara: "Madem ki siz onlardan veAllah'tan baþka tapmakta olduklarýnýzdanayrýldýnýz; o halde maðaraya çekilin ki, Rabbinizsize rahmetinden geniþlik versin, iþinizdekolaylýk göstersin."

    17. Güneþ doðduðu zaman maðaralarýnýnsað tarafýna yöneldiðini, battýðý zamanda soltarafýna gittiðini görürsün. Kendileri demaðaranýn iç tarafýnda idiler. Bu Allah'ýn âyet-lerindendir. Allah kimi hidayete erdirirse o,doðru yola ermiþtir, kimi de þaþýrtacak olursa,artýk onun için asla yol gösterici bir dost bula-mazsýn.

    Somuncu Baba Kültür

    Mayýs-Haziran 2001 13

  • Mayýs-Haziran 200114

    Kültür Somuncu Baba

    18. Onlar uykuda iken sen onlarý uyanýk sanýrdýn. Bizonlarý saða ve sola çevirirdik. Köpekleri de dirseklerinieþiðe uzatmýþtý. Onlarýn durumlarýný görsen, için korku iledolar, derhal geri dönüp kaçardýn.

    19. Böylece birbirlerine sorsunlar diye onlarýuyandýrdýk. Ýçlerinden biri: "Ne kadar kaldýnýz?" dedi. "Birgün ve daha az bir müddet kaldýk" dediler. "Ne kadarkaldýðýnýzý Rabbiniz daha iyi bilendir. Þimdi siz, biriniziparanýzla þehre gönderin de, yiyeceklere baksýn; hangisidaha temiz ise ondan size getirsin. Orada nâzik davransýnda sakýn sizi kimseye duyurmasýn." dediler.

    20. Çünkü sizden haberdar olurlarsa; sizi ya taþlarlarveya dinlerine döndürürler; bu takdirde de asla kurtula-mazsýnýz.

    21. Böylece insanlarý onlara muttali kýldýk ki Allah'ýnsözünün hak olduðunu ve kýyametin kopmasýndan þüpheedilmeyeceðini bilsinler. Nitekim bunlar hakkýnda çekiþipduruyorlar: "Onlarýn maðaralarýnýn önüne bir bina kurun"diyorlardý. Halbuki Rableri onlarý çok daha iyi bilendir.Onlarýn durumlarýný bilenler ise "Onlarýn maðaralarýnýnönüne bir mescit yapacaðýz" dediler.

    22. Karanlýða taþ atar gibi. "Üçtür, dördüncüleriköpekleridir" diyeceklerdir. Veya; "Beþtir altýncýlarýköpekleridir" derler. Yahut "Yedidir sekizincileriköpekleridir" derler. "Onlarýn sayýsýný en iyi bilenRabbimdir" de. Onlarý pek az kimseden baþkasý bilmez. Buyüzden onlar hakkýnda bu kýsa anlatýlanlarýn dýþýnda kim-seyle tartýþma ve onlar hakkýnda kimseden bir þey sorma.

    23. Hiçbir þey hakkýnda "Ben bunu yarýn mutlakayapacaðým" deme.

    24. Meðer ki Allah dilemiþ ola. Unuttuðun zamandaRabbini an ve þöyle de: "Umarým ki Rabbim, beni doðruyadaha yakýn olana eriþtirir."

    25. Onlar maðaralarýnda üç yüzyýl kaldýlar, bunadokuz daha kattýlar.

    26. "Onlarýn ne kadar kaldýklarýný en iyi Allah bilir."de Göklerin ve yerin gaybý O'na aittir. O ne güzel görendir.O ne güzel iþitendir. Bunlarýn ondan baþka yardýmcýsý yok-tur. O hiç kimseyi hükmünden ortak kýlmaz.6

    3) ESHAB-I KEHF'ÝN YAÞADIÐI DÖNEMEshab-ý Kehf olayý Roma Ýmparatorluðuna baðlý

    Mezopotamya'nýn kuzey uçlarýnda tarihi kral yolu güzer-gahýndaki Efsus þehrinde M.S. 65-70 yýllarýnda cereyanetmiþtir.7 Kur'ân-ý Kerîm'de "Onlar maðaralarýnda üç yüzyýlve buna ilaveten dokuz yýl kalmýþlardýr."8 Bu ayete göremüfessirler Maðara Arkadaþlarýnýn güneþ yýlýna göre 300yýl, Ay yýlýna göre 309 yýl kaldýklarýný ifade ederler. Buolayýn Roma'da IV. asrýn sonlarýnda olduðu aþikardýr.Çünkü Roma'da Hýristiyanlýk 313'de yani IV. asrýn son-larýnda vuku bulmuþ yani Maðara Arkadaþlarý IV. asrýnsonlarýnda uyanmýþtýr. Bu ise bize üç yüz küsür seneuyuduklarýný gösterir.

    4) ESHAB-I KEHF'ÝN ÝSÝMLERÝEshab-ý Kehf'in isimleri kaynaklarda deðiþik olarak

    adlandýrýlmaktadýr. Ýsimleri eski kaynak ve müfessirleregöre þu þekilde yazabiliriz: Yemliha, Mekselmina, Meslina,Mertones, Deberbos, Sesebyan, Festatayos ve Kýtmir.Deðiþik rivayetler ve Efsus (Afþin)'da halk arasýndakisöyleniþleri ise þu þekildedir. Yemliha, Mekselina, Mislina,Mernuþ, Tebernuþ, Þazenûþ, Kefeþtatayyuþ, Kýtmîr.9 Halengünümüzde Afþin'de halk arasýnda bu isimlere çok sýk rast-lanýr. Buda Maðara Arkadaþlarýnýn bu beldede yaþama ihti-mallerini kuvvetlendirir. Çünkü insanlar ilgi duyduklarý vesevdikleri insanlarýn isimlerini çocuklarýna verirler. Örnekverecek olursak: Bir sahabenin mezarýnýn bulunduðu yerdeo sahabenin adýnýn çok fazla konulduðu görülür. Afþin'deEshabü'l-Kehf ismine bu sebepten dolayý çok sýk rastlan-maktadýr.

    5) ESHAB-I KEHF'ÝN MAÐARALARININ YERLERÝ

    Eshab-ý Kehf'e ait dünyanýn pek çok yerinde maðaraolduðu bilinmektedir. Dünya üzerinde 33 yerde maðarabulunmaktadýr. Bu maðaralar; Ýspanya, Cezayir, Mýsýr,Ürdün, Suriye, Afganistan, Doðu Türkistan, Anadolu(Afþin, Efes, Tarsus).10 Hatta Çin ve Amerika'da olduðudahi söylenmektedir. Bu kadar çok yerde bu maðaranýnbulunmasýnýn sebebi ise insanlarýn (halkýn) Allah dostlarýnasahip çýkmak istemelerindendir. Dünya üzerindeki insanlartarafýndan çok sevildikleri, saygýyla anýldýklarý için hepsahip çýkýlmýþ, hep bizim ilimizdendir iddiasýnda bulunul-muþtur.

    6) ESHAB-I KEHF VE EFSUS (AFÞÝN)Afþin - Elbistan ovasý eski zamanlardan beri yoðun

    bir iskan sahasýna sahne olmuþtur. Bu bölgede sayýsý hiçteaz olmayan höyüklere rastlanmýþtýr.11 Hitit ve Komegenlerdönemine ait olan Tilhöyük, Karaelbistan, Ozanhüyük,Karahöyük, Çavlýhan, Telafþin, Mehre, Huni ve Efsushöyükleri bulunmaktadýr.12

    Tarih kaynaklarýnda Afþin üç isimle anýlmýþtýr.Bunlar; Arabissos, Efsûs (Efsus) ve Yarpuz'dur. YarpuzTürkçe bir kelime olup "Güzel kokulu bir ot, kýr nanesi"þeklinde adlandýrýlmýþtýr. Daha sonra burasý Afþin isminiAnadolu'nun fethi sýrasýnda Sultan Alparslan'ýn önemlikomutanlarýndan olan Afþin Bey'den almýþtýr.13

    Tarihte yaþayan Efsus þehri günümüzdeki Afþin þehriolsa gerek, buradaki bulunan maðarada Eshabü'l-Kehf(Maðara Arkadaþlarý)'e ait olsa gerektir. Çünkü bumaðarayý incelediðimizde hemen önüne bir mescityapýldýðýný görürüz. Bu ibadet yeri ilk olarak Roma döne-mine ait olup içindeki sütunlarda haç iþaretine rastlanýrkenmihrap ve deðiþik yerlerde Roma sanatýna ait yapýlar(taþlar) görülmektedir. Hatta maðaraya doðru olan duvardavaftiz taþý bulunmaktadýr.

    Bu yerde daha sonra gelen medeniyetlerde bir kýsýmhizmetlerde bulunmuþlardýr. Buraya yapýlan külliyeSelçuklular döneminde XIII. yüzyýlýn birinci yarýsýndaMaraþ emîri Nasrüddin Hasan Bey tarafýndan yapýlmýþtýr.

  • Mayýs-Haziran 2001 15

    KültürSomuncu Baba

    Külliyenin esasýný üç eser oluþturmaktadýr. Bunlar; Cami,Zaviye ve Medresedir. Cami ve Zaviye için Ribat tabiri kul-lanýlmaktadýr. Ayný zamanda Dulkadir hükümdarýAlâuddevle Bozkurt Bey, zevcesi Þems Hatuna Çardakyaptýrmýþtýr. Halk arasýnda Ali Paþa Çardaðý olarak anýlýr.14Bu eserler Selçuklu-Dulkadirli-Osmanlý olarak düþünülürve bu medeniyetlerce yapýldýðý ve tamiri hatýrlanýrsaEshabü'l-Kehf'in burada olma ihtimali iyice kuvvetlenir.Çünkü diðer maðaralar incelendiðinde Roma'danOsmanlýya kadar medeniyet silsilesinin yaptýrdýðý eserlererastlanmaz.

    Ayrýca Eshabü'l-Kehf kýssasý düþünüldüðünde;Gençler uyandýklarý zaman aralarýndan birini (Yemliha)yalnýz yiyecek (erzak) almaya göndermiþlerdir. Buda bizemaðarada su bulunduðunu gösterir. Genelde maðaralarincelendiðinde bu suyun (Kaynak Pýnar) Afþin'dekimaðarada olduðunu görürüz. Üstelik Yedi Uyurlarýnrahatça ibadet yaptýklarý düþünülürse su ihtiyaçlarýný mutla-ka maðaradan karþýlayacaklardýr. Çünkü dýþardan getirmeihtimali çok azdýr.

    Afþin þehri incelendiðinde burada çok sayýdaEshabü'l-Kehf'in isimlerine rastlamak mümkündür.Dönemlere göre, yaþamýþ önemli alim ve mutasavvýflarburayý ziyaret edip Afþin'deki maðarayý iþaret etmiþlerdir.Mutasavvýflar ve halk tarafýndan Eshabü'l-Kehf için þiirleryazýlmýþ ve söylenmiþtir. Þimdi bunlara birkaç örnek vere-lim.

    Es-Seyyid Osman Hulûsî Efendinin yazdýðý birdörtlükte;

    Yemliha Mekselina Mislina MernûþDebernûþ Þazenuþ KefeþtatayyûþSöyler ismini sayýp HulûsîKýtmîr'i eyleme sakýn feramuþ15

    Bu þekilde Eshab-ý Kehf'in adlarý anýldýðý gibi OsmanHulûsi Efendi Divanýnýn deðiþik yerlerinde simge olarakKýtmîr'den bahsetmiþtir. Buna ise þu þekilde bir örnek vere-biliriz.

    Kýtmîr'liðe þayetse kýl anýn kapýsýnaRahm eyleyuben ol der-i dildâra ulaþtýr16

    Yine halk arasýnda pek çok kiþi tarafýndanEshab-ý Kehf anýlarak þiirler yazýlmýþtýr. Þöyleki;

    Yediler makamý bizim yurdumuzLailahe illallahdýr virdimizPirim sana ayan cümle derdimizGönül senden ayrý düþtü efendim

    Mevlam yardým edip izin alýncaAþkým arttý Darende'ye varýncaPeygamber neslinden bir zat görünceGönül aþk dolusun þimdi efendim17

    7) GÜNÜMÜZDE ESHAB-I KEHF VE ÇEVRESÝEshab-ý Kehf'in kýssasý, dünya üzerindeki yeri ve

    önemi, Cenab-ý Allâh'ýn bu inanmýþ, yiðit gençlere vermiþolduðu deðer düþünülürse bu Maðaranýn bulunduðu yer vebeldenin kýymeti çok artar. Bunun içinde, Eshab-ý Kehfmaðarasýnýn bulunduðu yer ve çevresine titizlikle hizmetgötürülmeli, hizmet edilmelidir.

    Eshab-ý Kehf'e giden yol elden geçirilip düzgün birþekilde yapýlmalý, oradaki park alanýna bir görevli tahsisedilmelidir. Eshab-ý Kehf'e ziyarete gelenlerin rahat ede-bilmesi için etrafýnda mutlaka bir sosyal tesis inþa edilmeli,tuvalet ve çeþmeler devamlý temiz tutulup bakýmlý halegetirilmeli, gerekirse sayýlarý arttýrýlmalýdýr. Bunlar,görevlilerce takip ve kontrol altýnda tutulmalýdýr.

    Ayrýca binalardaki yýpranmýþ, kýrýlmýþ ve dökülmüþyerler restore edilmelidir. Gördüðümüz kadarýyla buradabir restore hareketine baþlanmýþ, düzenlemeler yapýlmak-tadýr. Bu çalýþmalar takdirle karþýlanacak niteliktedir. Amaçise: Eshab-ý Kehf maðarasý ve çevresinin en iyi, en mükem-mel ve çok güzel bir hale getirilip, bütün eksiklikleriningiderilerek mekânýn güzelleþtirilmesi saðlanmalýdýr.

    Geçmiþten günümüze Eshab-ý Kehf maðarasýna veçevresine, hizmet eden ve edecek olanlara Cenab-ý HakEshab-ý Kehf'te uyurlarýn duasýna ilhâk buyursun.

    DÝPNOTLAR1- Kehf, 10.2- Kehf, 14, 15.3- Kehf, 16.4- Kehf, 105- Kehf, 17, 18.6- Kehf, 9-26. (Taberi Tefsiri, c. 3,s. 1251-1262)

    7- Ali Afþaroðlu, Eshab-ý Kehf veRakýym, Ýstanbul 2000, s. 152

    8- Kehf, 25.9- Afþaroðlu, a.g.e., s. 243

    10- Faruk Sümer, Eshabü'l-Kehf(Yedi Uyurlar), Ýst. 1989, s. 26-29

    11- Sümer, a.g.e., s. 312- Afþaroðlu, a.g.e., s. 24313- Geniþ bilgi için bkz.; FarukSümer, Eshabü'l-Kehf (Yedi Uyurlar)adlý eseri.14- Sümer, a.g.e., s. 41-45, 46, 47-4915- Osman Hulûsî Ateþ, Divan-ýHulûsî-i Darendevî, Ankara 1997, s.39216- Ateþ, a.g.e., s. 5917- Afþinli Habibe Arýkan adlý birhaným tarafýndan yazýlmýþtýr.Kendisi 1990 yýlýnda 85 yaþlarýndavefat etmiþtir.

  • Mayýs-Haziran 200116

    Basýndan Somuncu Baba

    Ba

    sýn

    da

    n

    Darendelinin Sesi - Mayýs 1989

  • Mayýs-Haziran 2001 17

    BasýndanSomuncu Baba

    Ekspres - 26 Haziran 1988

  • Güncel Somuncu Baba

    Mayýs-Haziran 200118

    Kavramlarýn ters düz edildiði insanideðerlerin çürütüldüðü, insan olmanýnanlamýnýn yitirildiði bir çaðda,

    insanoðlu hiç bu kadar aþaðýlanmamýþve/veya aþaðýlýk bir duruma getirilmemiþtir.Þimdi size bu durumu ifade eden birkaçtane örnekle konuya giriþ yapmaya çalýþa-caðým.

    Bir gün lise düzeyindeki gençleregüzellik ve zenginlik nedir diye bir soru sor-muþtum. Aldýðým cevap genç dimaðlarýn nekadar da insan olma deðerlerinden uzak-laþtýrýldýðýný gösteriyordu. Gençlerin % 95'likbölümü güzelliði beden güzelliði olaraktanýmladý; % 100'lük bir bölümü ise zengin-liði maddi anlamda parasý olmak veyaolmamak olarak algýladýðýný ifade etmiþti.

    Yine bir gün çocuklarýn eteklerinikývýrdýklarýný yani eteklerini kýsalttýklarýnýfark ettiðimde kendilerine neden böyle yap-týklarýný sordum. Aldýðým cevap gerçektendüþündürücüydü. Öðrenciler etekleri uzungöründüðünde kendilerini köylü gibi hisset-tiklerini bu yüzden eteklerini kývýrarak kýsalt-týklarýný söylemiþlerdi. Bir genç kýz ise çokdaha ilginç bir cevap vererek "güzelliklerinigöstermek için" bu þekilde davrandýklarýnýifade ediyordu.

    Son bir örnekle bu konuyu daðýt-madan son vermek istiyorum. Yine bir güngençlere TV'lerde sýk sýk boy gösteren bayansanatçý diye nitelendirilen kiþileri gördük-lerinde onlarý nasýl algýladýklarýný sorduðum-da insan olma özelliklerinden önce cinsel birobje olarak onlarý gördüklerini ifadeetmiþlerdi.

    Bu örnekler bizlere gençliðimizinmaddi ve manevi deðerlerinden ne kadarda uzaklaþtýrýldýðýný anlatmaya yetmiþtirzannederim!...

    Bu örneklerin ardýndan öncelikle birdurum tespiti yapýp ardýndan gençliðiniçinde bulunduðu köksüzleþtirilme problem-

    odernite

    öksüzleþme

    mMehmet U aralp köksüzleþmeve

    nc

    el

  • Mayýs-Haziran 2001 19

    Somuncu Baba Güncel

    lerine çözüm aramanýn ne denli önemli bir sorunolduðunun üzerinde duracaðým.

    Makalemize ismini verdiðimiz kavramlardan biriolan modernite kavramý ve bu kavramýn Türkiye'dekikavranýþ ve algýlanýþ biçimi hakkýnda öncelikle bilgi ver-meye çalýþalým.

    "Modernizasyon bir ülkenin kendi kültür varlýðýnýve yaþam tarzýný terk etmeye zorlanýp daha ileri kültürkabul edilen halihazýrdaki hakim kültür varlýðýna kendi-ni adapte etme çabalarýna bilinçle sürüklenmesiolayýnýn genel ifadesidir." Bu tanýmdan da anlaþýlacaðýgibi modernizm, bize ve bizim gibi az geliþmiþ ülkelerebir yaþam biçimi sunmaktadýr. Bu yaþam biçimi hakimkültürün yani batýnýn yaþam tarzýný ön plana çýkararakbizim gibi ülkelerin kültürünü ise eski, kötü, geleneksel,çaðdýþý diye adlandýrýp bunun yerine çaðdaþ, yeni, ileri,modern diye adlandýrýlan deðerleri ikame etmeye çalýþ-maktadýr.

    Modernite "Dün-Bugün-Yarýn" zaman dilimlerineyaklaþýrken dünü kötülemekte, dünün deðerlerini yoketmeye çalýþmakta, bunu yaparken tarihi ve tarihsel bi-linci yok etmeye çalýþarak yapmaktadýr. Bugün ise kut-sallaþtýrýlmakta, yaþanmasý gereken ânýn bugünolduðunu, bugünün tadýný çýkarmanýn gerektiðini bizedayatmaktadýr. Ýnsanýn bu günü yaþarken elemden veacýdan kaçmasýný bireysel hazlara yaklaþarak þeytani venefsi olan her þeyin mutluluk kaynaðý olarak kabuledilmesinin gerekliliðini ifade eder. Yarýna iliþkin ise ilkönce ölümü unutturmaya çalýþmakta ve hep yaþayacakölümsüz bir varlýkmýþ gibi yaþanmasýný istemektedir.

    Modern yaþam tarzý sürekli tüketen fakat yenideðerler üretmeyen yada ürettiðini söylediði deðerlerikapitalist ekonomik sisteme girdi olabilecek tarzdadeðerler sistemi üreten bir yapýya sahiptir. Annelergünü, babalar günü, sevgililer günü, yýlbaþý gibi ürettiði-ni söylediði deðerler. Ýlk bakýþta ne kadar insanigözükürse gözüksün temel olarak ardýndan parayadönüþtürülebilecek yani, anneye, babaya, sevgiliyehediye adý altýnda ekonomik fayda elde etmeyiamaçlayan maddileþtiren bir felsefeye sahiptir.(Gerçekten samimi olsaydý bugün milyonlarca anneyada anne adayýný seks sektöründe para kazanmaadýna çalýþtýrmazdý.) Türkiye'de modern yaþam biçimimilli manevi deðerleri yok ederek ve yerine insani olanhiçbir deðeri koymayarak kendine alan açmaya çalýþ-maktadýr. Bu durumu þöyle bir örnekle daha anlaþýlýrkýlabiliriz.

    Bir dükkan düþünün ve aðzýna kadar malla doluolsun. Bu dükkandaki mallarý teker teker satarken bumallarýn yerine yeni mallar almadýðýnýzda, nasýl iflasedeceðiniz kaçýnýlmaz bir durum ise deðerlerin yerine

    yeni deðerler koymadýðýnýzda ayný bu dükkan sahibigibi iflas edeceðiniz kesindir. Yine bir milletin manevideðerlerini karanlýk bir yolda, yolu aydýnlatan bir elfenerine benzetebiliriz. Bir an için bu el fenerininolmadýðýný düþündüðümüzde yoldan çýkma ihtimaliyada yoldaki çukurlarý, kayalarý göremeyeceðimizdensürekli düþme ve en sonunda uçurumdan aþaðý yuvar-lanma durumuyla karþý karþýyayýz demektir. Ýþte budeðerlerin yok sayýldýðý bir ortamda davranýþýmýzýnölçütünü bilemeyeceðimizden (Neye göre doðru, neyegöre güzel, neye göre iyi) sürekli yanlýþ yollara sapmaihtimalimiz olacaktýr.

    Bu açýklamalar ýþýðýnda ülkemizde deðerlerimiziyok etmede kullanýlan araç ve yöntemler üzerindeduralým. Görsel ve yazýlý basýn olarak nitelendirilenmedyanýn deðerlerimizi yok etmede kullanýlan enönemli saç ayaklarýndan birini oluþturduðunu söyleye-biliriz. Gençliðimize Rock, Hevy Metal ve diðer popmüzik türlerini, giyim olarak blue jeans ve adidas gibigiysileri, Hamburger, Pizza, Cola yiyip içmeyi, hýzlýaraba kullanmayý, çýlgýnlar gibi eðlenmeyi ve sýnýr taný-mayan cinsel yaþamý genç insana yakýþan bir tavýrolarak saptamýþ ve bu yaþam tarzýna iliþkin yayýnlarýylagençleri zihinsel bir bombardýmana tutmaktadýr. Medyabu deðerlerini yitiren bir gençlik projesini gerçek-leþtirirken bazý temel kabullere dayanmayý da ihmaletmemiþtir. Bu temel kabuller hiç kimsenin itiraz ede-meyeceði nitelikteki ön kabuller niteliðindedir. Çað-daþlaþma, ilericilik, aydýnlýk, modern yaþam gibi önkabuller itiraz edilemez nitelik taþýmakta, eðer itirazedilecek olursa itiraz eden, gerici ve irticacý olaraketiketlenebilecek bir pozisyona getirilebilecektir.

    Medya; bu kimliksizleþtirme projesinde gençliðeönder yada model olabilecek nitelikte insanlarda belir-lemeyi ihmal etmemiþ futbolcularý, sanatçýlarý, manken-leri, aktörleri yeni neslin ilahý olarak ekranlarýna say-falarýna taþýmýþtýr. Bu yeni modellerin kiþisel özellikleri-ni programlarda dergi ve gazete sayfalarýnda en inceayrýntýsýna kadar anlatmakta özel hayatlarýna iliþkin herþeyi televole tarzý programlarda özendirerek veimrendirerek anlatarak gençliðin yeni modellerini oluþ-turmaktadýr. Ne ilginçtir ki gençlik bugün kendi akra-balarýnýn, üst komþusunun, mahallesindeki fakir insan-larýn ülkesinde yaþanan önemli olaylar hakkýnda bilgisahibi deðilken bu sanatçýlarýn nerede, kiminle, nasýl, neyaptýklarý hakkýnda her türlü bilgiye sahiptir. Bizimkültürümüzde insanlarýn toplu olarak bir araya gelmesiya bir dini ibadet (Cuma namazý, Bayram namazý, Hac,Cenaze namazý) yoluyla ya da geleneðin ürünü olan(Askere gönderme, Düðün, Sünnet Töreni vs. gibi) birolayý yaþarken olmaktadýr. Bu gün ise konser alanlarýn-

  • da, futbol sahalarýnda gençler bir araya getirilmekte bualanlarda çýlgýnlar gibi ne yaptýklarýnýn, niçin yaptýk-larýnýn farkýnda olmadan kendini yýrtarcasýna baðýrýpçaðýrmakta ve böylece içlerindeki boþluðu doldurmayaçalýþmaktadýrlar.

    Buraya kadar anlattýklarýmýz bir durum tespitiniteliði taþýmaktadýr. Bu yazýyý okuyanlar baþýný ellerininarasýna alýp düþünmeye baþlamasý kendini sorumluhissederek nerede hata yaptýk diyerek kendi kendilerinesormalarýnýn zamaný geldiðine inanmaktayým.Unutulmamalý ki gençlik bir yelkenliye benzer neredenrüzgar eserse oraya doðru gidebilecek bir dönemi yaþa-maktadýr. Bu dönemde model olarak kimi görürse onabenzemek isteyeceðinden etrafýný kuþatan þeytani venefsani unsurlara takýlma ihtimali çok yüksek olacaktýr.

    Bu anlattýklarýmýz biz müslümanlarýn tekrardanmüslümanca duruþlarýný belirlemeleri ve evrensel ölçek-te üzerine düþen sorumluluklarý yerine getirmelerigerektiðini ifade etmektedir.

    Þu kýssa bunu bize ne kadar güzel anlatmaktadýr:Kýyamet günü iki insandan biri cehenneme, biri

    de cennete götürülürken, cehenneme giden kiþi cen-

    nete gidene benimcehenneme gitmeme sensebep oldun, der.Cennete giden adamben seni dünyadatanýmýyordum ki nasýlolurda senin cehennemegitmenden ben sorumluolurum. Bunun üzerinecehennemlik adam senher gün benim içkiiçtiðim yerin önündengeçip karþýdaki camiyegidiyordun bir gün olupiçeri girip Allah'a kulolmayý anlatmadýnanlatsaydýn belki bendesenin gibi Allah'a kul ola-caktým ve ibadetlerimiyapacaktým.

    Kýymetli okurlarunutulmamalý ki Hz.Muhammed (s.a.v.) birtebliðci idi ve hiç yýl-madan usanmadan herzorluða katlanarak acýlarve iþkenceler çekerkenbile ümmetim diyerek

    dini teblið etmeye çalýþýyor herkesin kýzdýðý yerdepeygamberimiz kendisine hakaret ve iþkenceler edenleriçin "Bilselerdi böyle yapmazlardý" diyerek olaylarkarþýsýndaki sabrýný ve bu dünyanýn Allah'ýn rýzasýnýkazanma yeri olduðunu, yýlmadan usanmadan herkese,hiçbir ayrým yapmadan Allah'ýn dininin anlatýlmasýgerektiðini bize gösteriyordu.

    Bir ayeti kerimede Allah (c.c.) biz müslümanlara"Onlarýn çektiðini çekmeden cennete mi gireceðinizizannediyorsunuz" diye buyurarak bu dünyada müslü-mana rahatlýk olmadýðýný bildiriyor. Yine Kur'an-ýKerim'de bir ayeti kerimede;

    Allah(c.c.), Hz. Musa'ya "Git ve Firavuna güzellik-le söyle" buyuruyor. Firavun ki Allahlýk iddiasýnda bulu-nan biri olmasýna raðmen, Allah kendisine þirk koþanbirine bile güzellikle söylemesini istiyor.

    Öyleyse Hz. Musa'dan daha mý sevgiliyiz Allah'ave yine bu nesil Firavundan daha mý kötü ki yardým eliuzatmayalým.

    Allah'ýn yardýmý ve Allah dostlarýnýn himmetiisteyenlerin üzerine olsun...

    Mayýs-Haziran 200120

    Güncel Somuncu Baba

  • Mayýs-Haziran 2001 21

    Altun SilsileSomuncu Baba

    Alt

    un

    Sil

    sil

    e

    Mevlüt SARIOÐLUNecmettin SARIOÐLU

    Orta boylu, beyaz benizli, zayýf vücutlu,seyrek sakallý ve güzel yüzlüydü."Silsile-i âliyye " denilen büyük alim ve

    velîlerin ondokuzuncusudur. Semerkant'lýolup, Doðum tarihi hakkýnda kesin bir bilgiyoktur. Kâdý Muhammed Zâhid Semerkandî,silsile-i âliyye büyüklerinden olan Ya'kub-iÇerhî Hazretlerinin kýzýnýn oðlu olup,torunudur. Hocasý her ilimde söz sahibiUbeydullahý Ahrâr'dýr. Bu hocasýnýn sohbe-tine kavuþmadan önce, çok gayretlersarfedip, nefs mücahedesi yaptý. Bu hali yýl-larca sürdü. Daha sonra Ubeydullah-i Ahrâr'a883 (M. 1429) senesinde talebe oldu. Ondanfeyz alarak kemale erdi. Vefatýndan sonradayerine irþâd makamýna geçip, insanlara feyzvermek üzere halîfesi oldu. Tecrid, verâ,takva, zühd ve sünnete baðlýlýk gibi âli makâ-matý cami idi.

    Türkistan'da yetiþmiþtir. Mübarekanneleri Yakub-i Çerhi hz.lerinin soyundanolup, kendilerine "kadý"da denirdi. Bu kendi-lerinin ne derece âli bir makama geldiklerinigösterir. Ubeydullah-ý Ahrar hz.leri kendile-rine zahir ve batýn aleminde irþada cevapverecek þekilde feyz verdi. Yazmýþ olduðu"Mesmuat-ý Kadý Muhammed Zahid" adlýeserinde mürþidinin sohbetlerini mecmuetti. 155 sahife olan bu eser farsça olup,Süleymaniye kütüphanesinde mevcuttur.Bunun dýþýnda evliyaullahýn menkýbe ve hal-lerinden bahseder. "Silsiletül Arifin" isimli bireseride mevcuttur. Mürþidleri Ubeydulah-ýAhrar hz.lerinin vefatýndan sonra Taþkent'egiderek insanlarý irþad etti. 1503 senesindeBuhara'ya giderek Muhammed Þeybek Hanýnkardeþi Mahmut Sultan'dan itibar gördü.Hatta ona hocalýk yaptý. 1510 senesindeÖzbekistan'ýn Þah Ýsmail tarafýndan istilaedilmesi üzerine Buhara'dan ayrýldý.Fergana'ya giderek Haydar Mirza Devle'yi sýksýk ziyaret etti. Genç yaþta olan Mirza DevleKadý Muhammed Zahid hz.lerine talebe

  • Mayýs-Haziran 200122

    Altun Silsile Somuncu Baba

    oldu. Muhammed Zahid hz.leri sohbetleriyle maruf-tur.

    Bir sohbetinde buyurdular ki: "Derviþlik; yalnýz bir yere çekilip oturmak, gökte

    uçmak, daðda veya maðarada bulunmak deðildir.Derviþlik; gönlü masivadan, yani Allah-ü Teala'danbaþka herþeyden çevirmektir. Dünyaya düþkünolmayanlarla, ahiret adamlarýyla oturmak, beraberbulunmak çok tesirli ve faydalýdýr. Önce tesiri anlaþýl-masa bile; doðan bir çocuðun her gün yavaþ yavaþbüyüdüðü gibi, insan da yavaþ yavaþ dünyaya düþkünolmaktan kurtulur. Ýstiðfar tarikat erbabýnýn sermaye-sidir."

    Kadý Muhammed Zahid hz.leri ömrünü Ýslamdininin emir ve yasaklarýný öðrenmek ve öðretmekiçin sarfetti.

    Kelam-ý kibarlarý, hal ve hareketleri tarikat-ýâliyyede hüccettir. Tarikata intisabýndan evvel de,yukarýda sayýlan sýfatlarýn sahibiydi. HaceUbeydullah-ý Ahrar hz.lerini bulduklarýnda; bir aðaçaltýna oturmuþlar. Ubeydullah-ý Ahrar hz.leri onunbu haline þahit olur olmaz hemen irþad dairelerinealmýþlardýr. Kýsa zaman içinde de yetiþtirerek, mürþidmakamýna çýkarmýþlardýr.

    Bu karþýlaþma þu þekilde olmuþtur : Memleketiolan Semerkant'da belli bir ilim tahsil ettikten sonra,Þeyh Nimetullah isimli bir talebeye Herat'a gitmeküzere yola çýktýlar. Þamdan köyüne vardýklarýnda,havanýn sýcak olmasý sebebiyle bir müddet istirahatettiler. Onlar burada iken köye, Ubeydullah-ý Ahrarhz.leri teþrif ettiler. Bir ikindi vakti, Hace Ahrarhz.leri Muhammed Zahid hz.lerine nereli olduðunusordu. O da Semerkant diye cevap verdi. Sohbetebaþlayan Ubeydullah-ý Ahrar hz.leri, MuhammedZahid hz.lerinin kalbinden geçenleri bir bir saydý.Muhammed Zahid hz.leri o zaman Ubeydullah-ýAhrar hz.lerine tutuldu ve baðlandý. HattaUbeydullah hz.leri ona; Herat'a gitmesine gerekolmadýðýný, buralarda da ilim tahsil edileceðini söyle-di ise de, Muhammed Zahid hz.lerinin Herat'a gitmearzusu devam ediyordu. Bu arzuyu keþfeden HaceAhrar hz.leri: "Herat'a ilim için mi gidiyorsunuz,

    yoksa tasavvuf için mi?" diye sorduklarýnda Hacehz.lerinin heybetinden cevap vermeyen MuhammedZahid hz.lerinin arkadaþý; tasavvuf için gittiðini izahederek cevap verdi. Hace Ahrar hz.leri çok memnunolmuþtu. Bahçeye indiler. Gözden kayboluncayakadar beraber yürüdüler. Sonra durup MuhammedZahid hz.lerinin elini tutan Hace Ahrar hz.leri, onunkýsa bir an içerisinde bayýldýðýný gördü. Ayýldýðýzaman Hace Ahrar hz.leri; "Sen benim yazýmý okuya-bilirsin" diyerek ona bir kaðýt verdi. Bu kaðýtta þuibareler yazýlýydý:

    "Bunu iyi muhafaza et. Bunda ibadetin hakikatý,itaat, huþû ve Allah-ü Teala'nýn azameti karþýsýndainsanýn acizliði yazýlýdýr. Bu saadet Allah-ü Teala'nýnmuhabbetiyle ve O'nun Resulü Seyyidül Kevneyn'etabî olmakla geçer. Bunun için alimlerin sohbet-lerinde bulun, faydalý ilim öðren, tâki ResullüllahEfendimiz'e tabi olmak suretiyle marifet-i ilahiyeyekavuþasýn. Dini, dünyaya alet eden alimlerden uzakdur. Helal haram ayýrmadan bulduðunu yiyen vedine aykýrý iþler yapan cahil ve sapýk tarikatçýlardanuzak ol."

    Bu mektuptan sonra Fatiha-i Þerif okuyarak,ikinci bir mektubu Muhammed Zahid hz.lerine verdi.Ýkinci mektup Sadeddin Kaþgari için idi. Sonra onuHerat'a uðurladý. Yolda þiddetli göz aðrýsýna tutulanMuhammed Zahid hz.leri Herat'a gidemedi. Gözüiyileþtikten sonra tekrar Herat'a gitmek için yola çýktý.Bu sefer de þiddetli bir humma hastalýðýna tutuldu.Anladý ki; Herat'a gitmek fikrinden vazgeçmezsehelak olacak. Bu niyetinden vazgeçerek Taþkent'egeldi. Burada bineðini ve eþyalarýný kaybetti. Çünkübaþka bir þeyhi ziyarete gitmek istemiþti. HaceUbeydullah-ý Ahrar hz.lerinin huzuruna çýkýnca, HaceUbeydullah hz.leri ona tebessüm ederek, kabulbuyurdu ve inabetlerine aldý.

    "Hadaratýl Kudüs" isimli kitabýn birinci cildindetercüme-i halini geniþ bir biçimde bulmakmümkündür. Zahiri ilimde de ferda idi. Ayrýca edip,þair, zarif ve aþýk idi. Hicri 936 senesinde Semerkant'abaðlý Vahþ köyünde vefat etmiþtir.

    Silsilede "Zahid-i Fani" diye anýlýr.

    Muhammed Zâhid-i Câna, iriþtî çün o ihsânaÝrüp makâm-ý ihsâna, þuhud eyledi rahmâni

  • Mayýs-Haziran 2001 23

    EdebiyatSomuncu Baba

    Dîvân-ý Hulûsî-i Dârendevi’de

    “Muhabbetullah”

    Dîvân-ý Hulûsî-i Dârendevi’de

    “Muhabbetullah” Musa TEKTAÞÝÝnsan kendi varlýðýný, varlýðýnýn kemâlini vedevamýný sever, kemâlinin azlýðýn ise sevmez. Budurum insaný Allah'ý sevmeye götürür. Kendisini veRabbýný bilen ,varlýðýnýn devam ve kemâlini kendindendeðil Allah'tan olduðunu bilir. Ýnsana her çeþit nimetiveren Allah'týr. Ayeti kerimede "Allah'ýn verdiði nimet-leri sayacak olsanýz bitiremezsiniz"1 buyurulmaktadýr.Çok kere Allah'ýn nimetleri bir insan vasýtasýyla diðerinsana intikal eder. Nimetin gerçek sahibi ise Allah'týr.Yine insaný yaratan ona her türlü iyiliði veren O'dur.Mükevvenattaki bütün güzellikleri yaratan Allah, buyönüyle de sevilmeye layýktýr. Cenab-ý Allah bir faydaummak için deðil, yalnýz güzelliðinden ve kemâlindenötürü sevilir. Allah zat ve sýfatlarý ile güzeldir.Dolayýsýyla bu yönü itibariyle de en çok sevilmeye lâyýkolan yine Allah'týr.2

    Muhabbet, insan tabiatýnýn, zevk aldýðý bir þeyemeyletmesidir. Bunun kuvvetli haline "Aþk" denir. Âþýksevdiðine karþý aþýrý derecede þefkatli olur ve bütünvarýný onun yolunda feda eder. Denilir ki hakiki sevgiüç þey ile belli olur;

    1- Seven sevdiðinin sözünü baþkalarýnýn sözünetercih eder.

    2- Seven sevdiðinin sohbetini baþkalarýnýn sohbe-tine tercih eder.

    3- Seven sevdiðini memnun etmeyi baþkalarýnýmemnun etmeye tercih eder.3

    Divan-ý Hulûsi-i Dârendevi'deki bir gazalindeHulusi Efendi "Muhabbetullah"ý þöyle tarif eder;

    Senin sevdâna yanmak gayrý sevdâdan usanmaktýrSeni sevdim demek hâline rengine boyanmaktýr

    (Senin ilâhi aþkýnýn ateþi ile yanýp kavrulup, baþkabütün sevgili þeylerden el çekmek, gayri olan (Allah'tan

    baþka her þey) þeylerden yüz çevirmek seni sevmekdemektir. Yalnýzca dil ile seni sevdim demek yetmez.Çünkü o sevginin zuhurunu bütün azalarým ile hal vehareketim ile belirtmek için senin rengine boyanmakgerekmektedir. Bakara Suresinde meâlen; "Allah'ýn(verdiði) rengiyle boyandýk. Allah'tan daha güzelrenk kim verebilir? Biz ancak O'na kulluk ede-riz (deyin)"4 buyurulmaktadýr. Bu ayet-i kerime hýris-tiyanlarýn yeni doðan çocuklarýný bir su ile boyarlar ve"iþte þimdi hýristiyan oldu" derlerdi ve bunu o çocuk içinbir temizlik sayarlardý. Ayette müslümanlarýn bunakarþýlýk "Allah'ýn boyasý ile boyandýk" demeleri emredil-di. Allah'ýn boyasý Ýslâm fýtratý, Ýslâm ve iman temizliðidemektir. Efendi hazretleri bu ayetin meâlindenhareketli tasavvufi boyutta Allah'a ve Allah dostalarýnauymanýn tek yolunu O'nun istediði gibi olmak içi-dýþýtemiz olmak ve boyasý ile boyanmaya, hakikatineuymaya baðlamýþtýr. Hulûsi Efendi Hazretlerininmânevi üstadý Ýhramcýzâde Ýsmail Hakký ToprakEfendi(K.S) de bir þiirinde;

    Hakký'ya yandým Aþka boyandýmÂhir uyandýmAllah aþkýn elindenAþkýn elindenAllah derdin elinden5

    buyurmaktadýr. Allah'ýn aþký ile dolu olanlar, o ateþ ileyananlar ilahi aþkýn rengine boyanýrlar. Bu boyaAllah'ýn verdiði mânevi bir boyadýr. Yine bu husustakendinde olmayan bir þeyi var gibi gösteren cahiller içinHulûsi Efendi Hazretleri te'kid mâhiyetindeMektûbatýnda;

    Geçen Sayýdan Devam

    Ed

    eb

    iya

    t

  • Mayýs-Haziran 200124

    Edebiyat Somuncu Baba

    Uymadan âdabýna yâ rengineKendini koydun büyükler dengine 6

    nazmýnda, büyüklerin gösterdiði yoldan gitmeyenlerinyani mâneviyatý olmayanlarýn ehl-i kêmal bir kiþi gibikendilerini tanýtmalarýný hayasýzlýk ve edepsizlikolduðunu belirtmektedir.

    Bu yolda âþýka ma'þukuna mihr-i vefâ ihlasYolunda cân verip derdini dildârýn kazanmaktýr

    (Sevgi yolunda, insanýn yaratýlýþýndaki güzellik vevarlýðýn temeli olan muhabbetle âþýk mâþuku olaninsaný kendine ayna olsun diye yaratan AllahuTeala'nýn üstün güzelliði için "mihr-i vefa" mazmunundaolduðu gibi, "aydýnlýk nur yüzlü sevgiliye baðlýlýk içinaþk sebebiyle dünyanýn bütün mülkü terk edilir."7 Bunuyaparken de bu iþin özünde muhabbet ve samimiyetvardýr. Allah ve Resûlünün hüsnü kabulünü beklemekve böylece inanmak gerekir. Yolunda âþýðýn tekkýymetle nakti, ne pahasýna olursa olsun; o sevgiliningönlünü kazanmak için candýr. Gerekirse âþýk, can ser-mayesini verir, ama gönül alýr, o sevgilinin gönlündeebedi kalýr.)

    Mücerred ana fâni oldu derler yok olup gittiNeye kýlsa nazar her gördüðünü yâri sanmaktýr

    (Dünyanýn bütün varlýðýndan soyulmuþ ve dünye-vi þeylerle alâkasýný kesmiþ olarak âþýk, Hakk ile bâkiolarak bir þeyi kalmaz. Öyle bir fenâ makamýna er ki,Hakk'dan baþkasýn müþahede etme. O zaman sen yokolmuþ olursun çünkü tasarruf sahibi "Hakim-i mutlak"emrinde ve O'nun vasýflarý ile görür ve görünürsün. Ozaman her gördüðün sevgili, o güzel yüzlüdür.Ma'þukda fâni olan bütün mahlukatý muhabbet nazarýy-la yâr yüzüyle görür.)

    .....................Yolunda cân verip bin cân ile sana inanmaktýr

    (Âþýk olan seven kiþi, sevgiliye kavuþmak için bincaný olsa binini de onun yolunda fedâ eder. Öyle deolmak lazým. Can pahasýna olan iman en büyük biriman ve teslimiyettir.)

    Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir Hadis-iÞeriflerinde þöyle buyuruyorlar; "Allah bir kulunusevdiði zaman Cebrail'e; 'Ey Cebrail, Ben falan-ca kulumu seviyorum, onu sen de sev', buyurur.Cebrail, o kulu sever ve sema halkýna; 'Allah-üTeala, falanca kulunu seviyor, onu siz deseviniz,' diye nida eder. Bundan sonra semada-kiler de o kulu severler. Sonra Allah o kulunyeryüzünde de hüsnü kabul görmesini saðlar,herkes ona teveccüh eder." Hadisin râvisi olanMalik diyor ki: "Allah bir kuluna buðz edincesevdiði kul için söylediðinin zýddýný söyleyeceðikanaatindeyim"8 diyor.

    Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretleri,Divânýn da;

    Ýsteyen seni odur sen aný istemesenDileyen senden ön o sen aný dilemesenBildiren sana odur sen aný bilemesenSen yâr olmasan dahi yârdýr sana sevdiðin9

    Allah'ýn istemesi ve yüce sevgisi ile sen onu iste-memiþ olsan bile, O senden önce seni sevmiþ,sevdirmiþtir. Senin onu dilemenle sen ona ulaþamazsýn.Âl-i Ýmran suresinde; "(Rasulüm!) De ki; Mülkün gerçeksahibi olan Allah'ým! Sen mülkü dilediðine verirsin vemülkü dilediðinden geri alýrsýn. Dilediðini yüceltir,dilediðini de alçaltýrsýn. Her türlü iyilik senin elindedir.Gerçekten sen her þeye kadersin"10 ayetinde geçtiði gibiher þey onun dilemesiyle olur. Ýlmin sahibi ve herþey-den haberi olan Allahu Teâla Bakara suresinde meâlen;"O yerde ne varsa hepsini sizin için yarattý.Sonra (kendine has bir þekilde) semaya yöneldi,

  • Mayýs-Haziran 2001 25

    EdebiyatSomuncu Baba

    onu yedi kat olarak yaratýp düzenledi (tanzimetti.) O, her þeyi hakkýyla bilendir."11 "(Bununüzerine): Ey Âdem! Eþyanýn isimlerini meleklereanlat, dedi. Âdem onlarýn isimlerini onlaraanlatýnca: Ben size, muhakkak semavât ve arzdagörülmeyenleri (oralardaki sýrlarý) bilirim.Bundan öte de gizlive açýk yapmaktaolduklarýnýzý dabilirim dememiþmiydi?"12 ayetlerindebelirtildiði gibi ilmingerçek sahibi AllahuTeâla bildirmezsekimse bilemez. O'nunbildirmediðini kimsebilemez. Ancak odilediðine dilediði þeyibildirir. Onun içinAllah isteyip sevdiktensonra sen sevsen desevmesen de O'nunsevgisi kâfi.)

    Hz Dâvud (a.s)dualarýnda Allah'tankendisini sevmesiniisterdi. Ebudderda(R.A)'dan rivayetedildiðine görePeygamber Efendimiz þöyle buyurmuþtur; "Dâvud(a.s)'ýn dualarýndan biri þöyle idi: Allah'ým senden, seninsevgini ve seni sevenleri sevmeyi ve senin sevgine beniulaþtýracak amelleri dilerim. Ýlahi senin sevgini nefsim-den ehl ü ýyalimden ve serin sudan daha sevgili kýl"13

    Musa (a.s) ise Cenab-ý Hakk'a hitaben: "Ya Rabbi!ben istiyorum ki, kullarýndan kimi sevdiðini bileyim deben de onu seveyim." dedi. Cenab-ý Hakkta þöylebuyurdu: Beni çok zikreden kulumu gördüðünvakitte bil ki ben onu severim. Beni zikret-meyenleri de gördüðün de anla ki ben onabuðzederim."14 buyurulduðu rivayet edilmektedir.

    Kulun, Allah hakkýndaki muhabbeti, bu kulunkalbinde bulduðu ve duyduðu bir þey olup, kelime ileifade edilmeyecek kadar latif (ve rakîk bir his)'tir. Bu halve his insaný Allah Teala'ya tazim etmeye, O'nun rýza-sýný her þeye tercih etmeye, O'ndan ayrý kalýnca sabýrsýz-lanmaya, O'nsuz edememeye, O'nsuz kalýnca dakararsýz hale gelmeye, ünsiyet ve ülfetini, devamlý

    surette kalbi ile O'nu zikrederek bulmaya ve O'na karþýiçinde bir heyecan duymaya sevkeder.

    Kulun, Allah Teala'yý sevmesi meyil, hudut veihata gibi þeyler ihtiva etmez. Bu nasýl bahis konusuedilebilir ki, zat-ý samadiyyet, ilhak, idrak ve ihata gibi

    þeylerden münezzehtir.Aþýk (muhib) bir çizgi ileihata edilme tarzýndavasfedilmekten ziyademaþukta (mahbub)helak olma þeklindevasfedilir. Aþk (muhab-bet) bir vasýfla vas-fedilemez, bir hudutlatahdit edilemez. (Aþktarif edilemez). Bununlaberaber idrak için aþk-tan daha vazýh ve dahayakýn bir þey yoktur.Ýfade ve ibarede birmüphemlik ve muðlak-lýk hasýl olduðu zamansözü þerh ve izah etm-eye dalma ihtiyacýdoðar. Müphemlik vemuðlaklýk zail olunca(aþk meselesini ve)sözünü þerh ve izahetmeye dalma ihtiyacý

    ortadan kalkar.15

    Dîvan-ý Hulûsi-i Dârendevi'de ki "muhabbet" re-difli gazellerden biri þöyledir;

    Ey silsile-i aþkda giryân-mâye-i ismetEy kâfile-i hüsnde sipah-salâr-ý muhabbet

    (Ey aþk silsilesinin temiz ve asil olduðu kadarkýymette aðýr olan ve tertemiz, haramdan uzak hayatimsali olan ve sevgi kervanýn, aþk yolunda ilerleyenkafilesinin kumandaný olan muhabbet güzelliklerin baþ-tacý sevgidir.)

    Bir gün yine ol vâkýf-ý esrâr-ý Huda'danSordum ne ile olmalý yâ yâr-ý muhabbet

    (Bir gün Allah'ýn gizli sýrlarýna vakýf olan sevgiliye,onun ihsanýna kavuþan sevgiliye, “yakýn dost olmanýnonu sevmenin þartý, erkâný nedir?” diye sordum.)

  • Mart-Nisan 200126

    Edebiyat Somuncu Baba

    Etdi ki yanýp cân vere pervâneler âsâAmma yine ýzmâr ola esrar-ý muhabbet

    (O bana dedi ki; cânana kavuþmak için gece mumýþýðýnýn etrafýnda dönerek kendini mumun ýþýðýndayakan can veren küçük kelebekler gibi olmalý. Amagönlünde gizli olarak sevgi bâki saklamalýdýr”)

    Ey hýrkasýný rehn-i þarâb eyleyen âþýkEy mest-ü harâb mey-i ma'nâ-yý muhabbet

    (Ey giymiþ olduðu hýrkasýný Allah'a ulaþmak içinkendini mest edecek ruha coþkunluk verecek bâdeyeveren gönül ehli. Ey o dünya gamlarýndan kurtulancanlarýn aþk esrarýna düþtükleri bâde içilen yerde suret-ten kurtulan iç yüz, yani gerçekler ve hakikatler âleminedalanlar; bu Allah dostluðunun geçiþ noktasýdýr sevgi.)

    Ümmid-i vefâ eyleme bu dehr-i fenâdanBeyhûde yere eyleme ifnâ-yý muhabbet

    (Ey aþk bâdesiyle mest olan âþýk; bu geçici vealdatýcý dünya ve onun içindekilerden bir fayda gelirzannetme. Boþu boþuna dünyevi sevgilerle gönlününsevgi hazinesini harcama, o zaman boþuna çalýþmýþolursun, gereksiz þeylere sevgi duyarak kendini dealdatýrsýn, aldanýrsýn.)

    Mü'min deme þol münkir-i pîr-i mey-i aþkaBin dürlü hüner kýlsa da da'vâ-yý muhabbet

    (Feyz ve neþe meyhanesinin baþýnda bulunan,irþad edici sözleri ve cömertliði ile aþk tahtýnýn sultanýolan, bâde sunan cânaný inkar eden, ona karþý olanlar,bin türlü ustalýk bilse elinden her þey gelen biri olsa da,hatta sevgiden bahsetse de inkarcýlardandýr. Ýmanedenler, aþk bâdesin sunan mürþide dil uzatmaz, onunyaptýklarýna karþý gelmez. Muhabbetten bahsedenlerinbu hakikatý bilmesi ve yaþamasý gerekir.)

    Bir lahza nazar eylemedi dehre HulûsiOl Kâf-ý kanâttaki Ankâ-yý muhabbet16

    (Bir defa olsun göz ucu ile bakacak kadar, Hulûsigeçici dünyaya ve dünya zevklerine bakmadý. BanaAllah'ýn sevgisi yeter. O bana kâfidir. Bu sevgiye olanbaðlýlýðým beni öyle büyük bir sevgi noktasýna yükselt-miþtir ki, bu muhabbetin zirvesidir.)

    Kelabazi, muhabbeti akla alternatif teþkil eden birkuvvet olarak görür ve Allah'a vasýl olma konusundaakýldan bir þey beklemeyi, kuyuya daldýrýlan kalburdansu beklemeye benzetir.17

    Sehl b. Abdullah; "Hubb, taat ile kucaklaþmak vemuhalefetle anlaþmaktýr" demiþtir.

    Cüneyd'e muhabbetten sorulunca; "Âþýkýn kendisýfatlarýný terk etmesi ve bunun yerine sevgilisinin sýfat-larýna girmesidir" (Tahalluk bi ahlak'ý-llah, ittisaf bievsaf'i-llah)

    Cüneyd bu sözü ile þuna iþaret etmiþtir: Sevgilininzikri, aþýký o derece istila edecek ki, onun sýfatlarýnýzikretmek, kendi sýfatlarýndan tamamen gafil olmak vekendini bile hissetmemek onda galip bir hal olacaktýr.

    Ebu Ali Ruzbâri; "Muhabbet muvafakattýr"(Emredilene uymaktýr) demiþtir.

    Þibli; "Kalpten sevgiliden baþka ne varsa hepsinimahvettiði için muhabbete, muhabbet ismi verilmiþtir"demiþtir. 18

    Ýnsanýn aþk ve muhabbet sahibi olmasý asýl mak-satlardan olmayýp, ubudiyyet (kulluk) makamýna vasýlolmak için bir vesiledir. Bunun için insan günahlarlaalâkasýný kesmedikçe Allah (C.C)'a hakikaten kul oldumdiyemez. Bu yolda aþk ve muhabbet kulun mâsivadanalakasýný kesmesine vesiledir. Onun içindir kiubûdiyyet, mertebelerin en yükseðidir.19

    Bizler Allah sevgisini gönüllerimizde en ulvi birhissiyatla taþýyýp, onu bütün hal ve hareketimizle yaþa-yarak tüm hayatýmýza yayarsak o zaman gerçek sevgiyibulmuþ oluruz. Kur'an-ý Kerim ve Hadis-i Þerifler ilebüyüklerimizin mübarek kelâmlarý da bizlere bunuanlatmaktadýr.

    Allah'ý sevelim, Allah'ýn sevdiklerini sevilim ki,böylece biz de sevilelim.

    DÝPNOTLAR1- en-Nahl-16/18 2- YAÐCI Cengiz, Þamil ÝA, s.170 vd, Ýst, 2000 3- GAZALÝ, Ýlahi Nizam, (Terc: Yaman Arýkan) Uyanýþ Yay, Ýst, 1986 4- Bakara-138 5- ALTUNTAÞ, a.g.e, s. 63 - 64 6- ATEÞ, Es-Seyyid Osman Hulûsi, Mektûbat-ý Hulûsi-i Darendevî s.208 7- Bkz: PALA Ýskender, Ansiklopedik Divan Þiir Sözlüðü, s.282, Ötüken Ýst,1999 8- Buhari, Edeb, 41; Müslim, Birr, 48. 9- ATEÞ, Es-Seyyid Osman Hulûsi, Dîvân-ý Hulûsi-i Darendevî C.1, s. 163

    10- Âl-i Ýmran,3/26 11- el-Bakara, 2/29 12- el-Bakara 2/33 13- Tirmizi, Deavât, 72 14- ERDEM H. Hüsnü, Ýlahi Hadisler, s.12, D.Ý.B Yay, Ank,1982 15- ULUDAÐ Süleyman, Kuþeyri Risalesi, s. 497.Dergah Yay, Ýst 16- ATEÞ, a.g.e, s.29-30 17- CEBECÝOÐLU Ethem, a.g.e., s. 266.18- ULUDAÐ, a.g.e, s. 499.19- MUHAMMED b. Abdullah Hâni, Âdab, (Terc: Ali Hüsrevoðlu), Erkam Yay.

  • ÖðütlerSomuncu Baba

    HAZRETÝ ÖMER DÝYOR KÝ;· Sýrrýný ketm eden kendine hâkim olur.

    · Ýnsanlarýn en akýllýsý, insanlarýn harekâtýný en iyi takdir edendir.

    · Ýþ bir kere geri kalýrsa hiçbir vakit ilerlemez.

    · Bir suâl soran adamýn sualinden onun seviyye-i akliyyesini anlarým.

    · Günah iþlemekten vazgeçmek, tövbe ile uðraþmaktan daha kolaydýr.

    · Bana hatalarýmý gösteren adamdan Allah razý olsun.

    · Baþkalarýný ýslah etmek için kendinizi ýslah etmeniz icab eder.

    · Bir adamýn þöhretine, görünüþüne aldanmayýnýz. Bir insanýn namaz ve

    niyazýna bakmayýnýz, aklýna ve doðruluðuna bakýnýz.

    · Kalplerinizin nefret ettiði insanlardan sakýnýnýz.

    · Bugünün iþlerini yarýna býrakma.

    · Þerri bilmeyen onun damýna düþer.

    · Dünyaya az meylet, hür yaþarsýn.

    · Açýkta ve yalnýzken Allah'tan korkun. Ýyiliði emredip kötülüðe engel olun.

    · Midenizi týka basa doldurmayýn! Zira Namaza karþý tembellik yapar vücu-

    dunuza zararlýdýr ve hastalýklara sebep olur. Ölçülü olunuz! Bu hem

    Ýsraftan uzak, vücut için yararlý hem de ibadetlere karþý güç vericidir.

    · Kalplerinizi doðrultun ki dýþ görünüþünüz de doðru olsun. Ahretiniz için

    çalýþýn ki dünya iþlerinizde yoluna girsin.

    · Cennetin yolunu arayan cemaata sarýlsýn. Þeytan tek kiþiyle beraberdir.

    · Ýyiliklerine sevinen, kötülüklerine üzülen kiþi mü’mindir.

    · Sana kötülük yapandan uzak dur. Az bulsan da salih kimseleri dost edin.

    · Çok gülenin heybeti azalýr. Mizah yapan hafife alýnýr. Çok konuþanýn hatasý

    da çok olur. Hatasý çok olanýn hayasý azalýr. Hayasý az olanýn verâsý az olur.

    Verâsý az olanýnda kalbi ölür.

    · Ahrete ait iþlerde zarar etmektense, dünyaya ait iþlerde zarar ediniz; böyle-

    si sizin için daha hayýrlýdýr.

    · Kiþinin þerefi takvâsýdýr. Soyu, dini, insanlýðý da ahlâkýdýr. Üstünlük ancak

    takvadadýr.

    Kur'an, Hadis ve Ýslam Büyüklerinden Altýn Öðütler.

  • EBU HÂMÝD

    Biz ol uþþak-ý serbazüz

    Akýl rüþd bize yar olmaz,

    Mey-i ýþk ile sermestüz

    Bize her giz humâr olmaz.

    Diriyüz dâim ölmeyüz

    Karanularda kalmayuz

    Çürüyüp toprak olmayuz

    Bize leyl-ü nehar olmaz.

    Bizim illerde ay-ü gün

    Sebat üzre durur dâim

    Televvün irüþüp ana

    Gehi bedr-ü hilâl olmaz.

    Bizüm gülþendeki güller

    Dururlar taze solmazlar

    Hazân olup dökülmezler

    Zemistan-ü bahâr olmaz.

    Þerâb-ý ýþký çün içdük

    Ferâgat mülküne göçtük

    Yanup ýþkýnla tutuþtuk

    Bize tahrik-ü târ olmaz

    Ýrelden þems nûruna

    Vücudum zerreden katre

    Ne katre ayn-i bahr oldý

    Ana ka'r-ü kenar olmaz

    Býrak Ey HÂMÝDÂ varý

    Görem dirsen sen ol yâri

    Göricek ol tecellâyý

    Andan özge kemâl olmaz

    Somuncu BabaÞeyh Hâmdi-i Veli (K.S)

  • Mayýs-Haziran 200130

    Somuncu Baba Edebiyat

    Yrd. Doç. Dr. Cemil GÜLSEREN*

    * Yard. Doç. Dr., AKÜ Uþak Eðitim Fakültesi.

    Bismillâhirrahmânirrahîm

    Hüdânýn mazhar-ý sun'ý velâyet-i Mýsr SultânýÞerî'atde tarîkatde tefevvuk itdi akrâný

    (Mýsýr Sultaný Allahu Taâlâ'nýn velayet sanatýnýnaynasýdýr Þeriatde tarikatda akranýný geçdi.)

    Hakikat ma'rifet genci anýn sýrrýnda mahzundurMukaddes eyle sýrrýn iki 'alemde sübhaný

    (Hakikat marifet hazinesi ise onun sýrrýnda gizlidir.Onun sýrrýna emanet edilmiþtir. Yarabbi onun sýrrýný iki

    âlemde mukaddes eyle)

    Talep eyledi lâhuti býraktý resm-i nasutiBedirlendi kemalatý feza irdi devraný

    (Uhrevi âlemi istedi dünyalýðý býraktý. Kemalatý aygibi parladý. Onun talihi-devri- fezaya ulaþtý.)

    Hitabý "irciü" irdi onun sem'i þerifineTeþevvük eyledi ruhý idüp aslýna tayeraný("Rabbine dön,yönel" hitabý onun þerefli kulagýna

    ulaþtý.Ruhu þevke gelerek aslýna uçtu.)

    Ed

    eb

    iya

    t

    Koyulhisarlý Nesimi'nin MMustafaHHakiEEfendi

    MMersiyesi

    Koyulhisarlý Nesimi'nin MMustafaHHakiEEfendi

    MMersiyesi

  • Mayýs-Haziran 2001 31

    EdebiyatSomuncu Baba

    Takarrüb eyledi sinn-i þerifi ancak altmýþ üçeHazana irmeden 'ömri hazin eyledi insaný

    (Onun mübarek yaþý ancak altmýþüçe yakýnlaþtý.Kendi ömrü sonbahara ulaþmadan, insanlarý

    hüzünlere gark eyledi.)

    Firaký ruz-ý mahþerden numune oldý ýhvanaKan aðlasun kan aðlasun idüp çak-i giribaný

    (Onun bu dünyadan ayrýlýþý kardeþleri, gönüldostlarý için mahþer gününü hatýrlatan bir gün oldu.Ýnsanlar yakasýný paçasýný yýrtarak kan aðlaþsýnlar.)

    Anun feyz-i ziyasý aks idenler müstefiz oldýFenayý terk idüp gitdi yetim eyledi ýhvaný

    (Onun ýþýðýnýn feyzini yansýtanlar istifade ettiler.Mustafa Haki Efendi, bu fani alemi terk edip gidincebütün hak dostlarýný yetim býraktý,kimsesiz býraktý.)

    Sihâbe istilar eder firakýndan onun hurþidMelekler matem eylerler dökerler eþk-i bârâný

    (Onun ayrýlýk ateþinin þiddetinden güneþ (bile)buluta sýðýnýr (gizlenir.)

    Melekler matem eylerler yaðmur dâneleri gibigözyaþý dökerler.)

    Muhabbetle nazar kýlsaydý bir kez sang-iharâya

    Heman teessür-i feyzine olurdý zer-i halkâný

    (Katý taþa bir kez muhabbet nazarýyla baksay-dý. Onun bakýþýnýn tesirinden hemencecikdökülmüþ, eritilmiþ altýn haline gelirdi.)

    Mükerrer kabetullahý ziyaret eyledikçe ol Araplar hep seni eyler olup fazlýna hayraný

    (O zaten her ne vakitli cemâlen Hakk'ýnKâbe'sini ziyaret eylerdi.

    Araplar hep onun ilmine, irfanýna hayranolup onu hep (daima)överlerdi.)

    Tahalluk eylemiþ idi hem ahlâk, ilâhi ileMüberra cümle ahlâk-ý zemimeden anýn þaný

    (Allahü Teâla'nýn ahlâkýyla ahlâklanmýþtý.

    Onun þaný bütün kötü ahlâklardan (beridir) uzak-týr.)

    Ferid-i 'asr idi hakkâ reþadýnda nazîrî yok Gören hayran olur idi unudup hür-ý gýlmaný

    (Asrýn