güneş-le aydınlananlar enlightened by the...
TRANSCRIPT
Güneş-le Aydınlananlar
Enlightened By The Sun
lSFES yayınları
ISBN: 978-605-5902-13-ı
Kitap yayın no: 1 6
!stanbul, 2010
Derleyen: 7Uı·kkad İstanbul Yayın Kurulu
Yayın Kurulu: Cemalnur Sargut, Nazlı Kayahan, Ne1e TIIJ, Aylin Atikler Yım:lacan
Türkfe Redaksiyon: Gülten Kayan
İngiliı.ce Redaksi yon: Aylin Atik!er Yurdacan, Nazlı Kayahan
Kapak Tasarımı: Hii.manur Bağlı
Kitap Tasarım: Adem Şmei
Kapak & İf baskı: Pasifik Ofiet. Tti: O 212 612 31 85
Cilt: Pasifik Ofiet ül· O 212 612 31 85
Nefes Yayınları;
Bağdat Cad. Güzel Sk. Bilkan Apt.
A Blok no:ll/2 Selamiçepne, İstanbul
Tel: (216) 359 1020 Faks: (216) 359 4092
CONEŞLE ; t ı .ıt ,•--!1 ., •ı:. tl AYDINLANANLAR ~, .. /."ll( SUl ı
"Nlır-i ıyluhammedl Güneşi Hz. Şems"
Hazırlayan: Dr. Semih Ceyhan İSAM Türkiye Diyancr Vakfı İslam Araşnrmaları Merkezi
"Ey Şems! Şeldim senin nefesin/e meyd4na gelmekte, jJkrim de Sanki senin lafiz ve ibarelerinim ben"
Hz. Mevlana
ı. Tebri:z.li Şems 2. Tebriz'den Rum Diyarına 3. Şems-Mevlana KarşılaŞmaları 4. Şems-Mevlana Sohbeti 5. Şems'in İlk Gaybubeti 6. Şems'in İkinci Gaybuberi 7. Şeıns'in Akıbeti 8. Şeıns'in Kabri
· 9. Şems'in Meşrebi: 10. Şems'in Eseri: Makaldt
1. Tebrizli Şems Şems-i Tebrlzl, hicd 582 (1186) yılı civarında Tebriz'de doğmuştur. Asıl
adı Muhammed b. Ali b. Melikdad'dır. 1 Mevlevi' kaynaklarında daha çok
"Şemseddin", "Şemsü'l-hak vc'd-cün", "Şems", "Şems-i Tebrlzi" lakaplarıy
la anılmışm. Efiakl'ye göre Şcms, doğduğu yerde tarikar pirleri tarafın
dan "Kamil-i Tebriz!", gezgin bir derviş olduğu için "Şemsedd!n-i Peren
de" lakaplarıyla şöhret kazanmış ur. 2 Babası Ali b. Melikdad (ya da Me/ik D!tvud), ticaret maksadıyla Horasan'ın Bez.er vilayetinden Tebri:z.'e gelip
yerleşmiş bir kumaş tüccarıdır.3 Devlerşah Tezkiresi'nde, Şems'in İsmiili
da1si ve Hassan Sabbah'ın halefi olan, K.iya Büzürgummld'in neslinden
Eflaki, Ariflerin Mcnkıbeleri (tre. 'lithsin Yaztcı}, Istanbul 1995, Il, s. 189. 2 EAak1,ll, s. 190. 3 Devle4ah, Tt!zkire (tre. Necati Lugal), İstanbul 1977, II, s. 251.
GONE.ŞLE NU H it/ A{:'DlN~NANLAR i WTHE .SuiJ --·--·-
A!amut vali liği yapmış, Havend Celaleddin Nev-müselman adlı bir zatJn,
oğlu olduğwıa dair bir rivayeri aktarır. Bu rivayere göre, Sünnlliği benim
seyen Havend Celaleddin, oğlwıu ilim tahsiliiçin gizlice Tebriz' e gönder-:
miş, çok güzel bir çocuk olduğu için, kötü kişilerin nazarından korumak
amacıyla, kadınlar arasmda bulundurulan Şems, bu esnada alun işlemeci
liğin i öğrenmiş ve Tebriz'de "zerdtız" lakabıyla meşhur olmuştur.4 Bediüz
zaman FurCızanfer ve Abdülbaki Gölpınarlı, bu rivayerin Mcvlevl kaynak
ların hiç birinde bulunmadığını, Cüveynt'nin, Cihangüya Tarihi'nden nak
len, Celaleddin Nev-müsclman'ın , A!aeddin Ahmed'den başka oğlunwı
olmadığını gerekçe gösterek, Devletşah rivayetini reddederler.~
Şems hakkında birincil kaynaklar olan, Sipehslilar Risalesinde ve Sulran Veled'in İbtiddndme'sinde, onun hayarının ilk dönemine dair bilgiler sınırlıdır. Makiiiat-ı Şems-i Tebrizfde ve ondan naklen Menakıbı'/l-arifln'de
Şems'in çocukluk ve gençlik yıllannda gizemli bir hayat sürdüğü, yüksek manevi kabiliyedere sahip olduğu, çokça riyizerce bulunduğu, sema yaptığı, çeşidi müşahedelerc mazhar kıLndığı, ram bir medrese eğitiminden, uzak durduğu zikredilir.6 Şems'in ilk defa, Maktildt'ta, birkaç yerde adı geçen Tebrizli şeyh Ebu Bekr-i Selebaf'a, imisap ettiği anlaşıJmal<cadır. Sahih Ahmed Dede, Şems'in ona yirmi iki yaşında iken incisap ettiğini, on dörr
yıl şeyhine hizmet ettikten sonra, seyahare çıktığını belirtir.7 Tebriz yakmlarındaki bir rekkcde şeyhlik yapan, malşerini sepet örerek sağlayan, dervişlerine hırka giydirmeyen, fütüvvet ve melamct ehli sCıf"tlerden olan, Ebu Bekir Selebaf'ın, Şcms'in Lasavvufi şahsiyetinin teşekkülünde, önemli etki
si vardır. Makalatın naşiri, Muvahhid Ebu Bekr-i Selebaf'ın müridierinin
çoğunun, şeyhleri gibi esnaf olduklarını ve bu idbarla fürüvvcr teşkilarına mensup olduklarını belircir.8 Sipehsalar'a göre Şems, kerametiere meyli ol-
4 Dcvletşah, II, s. 251. 5 Bediüzzanıan FürUzanfer, Mro/Jna u/Jkddin (tre. Frriduıı Nafiz Uzluk), lsranbul
1997, s. 162-l 63; Abdülbaki Göl pınarlı, Mevlana Celdleddin, Istanbul 1952, s. 49. 6 Şems-i Tebrtzi, Makd/at (n1r. M. Ali Muvahhid), 1'ahran 1369 hş., s. 77, 119, 677, 740,
741; Eflaki, ll, s. 205. 7 Sahih Ahmed Dedc, Mevlevilerin Trtrihi (haz. Cem zo,./u), 1scanbul2003, s. 139, 148. 8 M. Ali Muvahhid, Şems-i Tebrlzt, Tahran 1996, s. 62. Ebu Bekr-i Selcbaf'ın ismine
sufl tabakaun çoğunda rasdanrnamaktadır. XVI. asır metinlerinden Hafiz Hüseyin Kerbela!' nin Ra11Zt1tü'l-cenrin' ında Selcbaf'ın Şeıns'in mürebbtsi olduğu ve Tebriıli 70 veli ilc çağdaş olduğu riv-dye[ edilmektedir. Ancak ScllebafTcbriz'in bu meşhur velileri arasında zikredilnıez. Pir SeUebaf'ın dergahı, Tebriz şehrinin varoşu olan Çereııdab
.. --··· .. ..
CONE.ŞLE AYDiNLANANLAR
r,ll ı ~HT ı u i/1Tii:51.ı/ l
' •
mayan, kara keçe giyip kendini halktan gizleyen, daima mücihede halinde bulunan, racir layafetiyle devamlı seyahat eden, medrese ve cekkclerden ziyade kervansaraylarda konaklayan, içinde bir şey olmadığı halde, kaldığı hücrenin kapısını sağlam bir kilide kilicleyen, sırlada dolu, şal~ar uçkuru örerek geçimini sağlayan bir derviŞtir.9 Molla Abdurrahman-ı Cami, Şems'in Ncemeddin-i Kübra ve Baba Ferec-i Tebrlzi'nin halifderinden Baba Kemal-i Cend! ile Kurbüddin Ebherfnin halifesi ve Evhadüddin-i Kirmini'nin hocası, Muhammed Rüknedd1n-i Sücasi'ye, Bağdat'ta hizmet ettiğini söyler. ı o Devlccşah, Şems'in si lsilesini Sücas1vasıtasıyla Ebü'.n-Necib
~s-Sührcverdi ve Ahmed ei-Gazzali'yc; Kemaleddin. Hüseyin Harizmi, Baba Kemal-i Cendi vasıtas ıyla Ncemeddin-i Kübra'ya ulaştırır. Ona göre Şems'i Anadolu'ya manevi bir dost bulmak üzere Sücasi11 , Cami'ye göre ise
Baba Kemal-i Ccndi göndermiştir. 12 Cendfnin, Şems'i Anadolu'ya gönderme emri ni verdiği· sohbet meclisinde, Fahreddin Irak.i de bulu!lmakradır.l'vfakii./dlca Baba Kemal-iCendi ilc Rükneddin Sücasl'nin adları zikredilmediğinden, Şems'in bu iki sufiye mürid olması şüpheyle karşılanmış,
ancak gezgin bir derviş olmasından dolayı onlarla canı~ıp sohbet etıncsi
mümkün görülmüştür.
2. Tebriz'den RUın Diyarına Şems'in Tebriz'de Selebaf'ın yanından ayrıldıktan sonra Bağdat, Dımaşk,
Halep, Kayseri, Aksauy, Sivas, Erzurum ve Erzincan'a gittiği bilinmektedir. Eflakt, onun bu seyahatleri zamanm abdaJ ve kucublarının sohbetine
katılmak, minevi feyizler kazanmak ve gerçek dostu bulmak arzusuyla ger
çekleştirdiğini söyler. 13 Bağdar'ta ve Kayseri'de Evhadüddin-i Kirmani14 ile
Seyyid Burhaneddin Muhakkık-ı Tirmlzi15; Dımaşk'ta Muhyiddin İbnü'l-
deni len bölgede iken, Baba Hasan Ali'ye mensup olan 70 veli, Selebaf dcrgahının doğusunda yer alan SarMb bölgesindeki Imam Haf.ide (ö. 1175) dergahındandırl:ı.r. Hafıı Hüseyin Kerbelayt-i Tebriıi, Rtıvzatii'l-cinan ve Cmnatü'l-ceniin (haz. Ctıftr Sult/in ~i-KamU}, Tahran 1965-70, [, 291,294-6,49-50.
9 Feridun-i Sipehsalar, Risale: Mrol.ôna v~ Eırafindakikr (tre. Yiıhsin Yazuı}, İs[anbul 1977,s. 121
10 Lamii, Nefthdt Tercümesi, s. 520. l l Devle[şalı, II, s. 52. 12 Lami1, s. 521 13 Eflald, II, s. 190. 14 Şems-i Tebriıi, s. 96, 239-240, 299, 304-5,338, 777. ıs Şems-i Tebriıi, s. 221, 241, 83 ı.
', GO'NEŞLE it: J' ,.,_J~·ı: ·ı~n §.- ı
' ı ._, :.. ı•-..ı:: '· ı...[\.Jı...l~
Ş ~fa AYDlNLANANLAR ! ey 'fHF :.tp· .. j ·-· ... ~ ·-·· -- ·-...... - ··- - ··- ·- -···- ı ------ -- -----·--····-·-.. ----4 ' !
Arab! (Şeyh Muhammed)l6, Şam Kad.ılkudatı Şems-i Huy117, dehd filozof
lardan Şehab-ı Herlve18; Sivas'ta kelam alimlerinden Esedüddln-i Müte
kellim19 ile sohbette bulunmuş, onların derslerine katılmıştır. Mevlana'nın
ifadesiyle Şems, tasavvufun yanı sıra kimya, nücum, riyaziyat, ilahiyat,
hikerrtiya.t, mantık, hilaf ve narenciyat ilimlerinde de mahirdir. Mevlana,
Şems-i TebrM'nin muhtelif ilimlerdeki vukfı.fiyetini, şöyle tasvir eder:
"Şemseddinimizin nefısleri eli altına almak hususunda, İsa'nın nefesi gibi
mübarek bir nefesi vardır. Kimya ilminde eşi bepzeri yokcur. Yıldızla
rı davette, riyaziyyatta, ilahiyyatta, hikemiyyatta, nücum bilgisi, mantık
ve hilaf ilminde, narenciyatta onun için "afak ve enfüste onun gibi bir
kişi yoktur" sözünü söylerlerdi. Fakat ricalullahın sohbetine eriştikten son
ra, hepsini defterden sildi, akl.t, nakl! ilimlerden sıyrıldı, tecrid, tefrid ve
tevhid alemini seç.ti."20 Şafii mezhebine mensup olmakla birlikte,21 yine
Mevlana'nın ifadesiyle, ricalullahın sohbetine eriştikcen sonra, bilgilerinin
hepsini defterden si lmiş, akli ve nakli ilimlerden sıyrılıp tecr!d, tefrld ve
tevhid alemini tercih ermiştir.22 Şems-i Tebriz!, seyahatleri boyunc~ kar
şıl aştığı şeyhleri ve alimleri, melamet tavrının bir gereği olarak, hakikatie
rin ortaya çıkması için çeşitli imtihanlara tabi tutmuştur. Velayet tavrı bas
kın olanları şeriatla, şeriat tavrı baskın olanları velayecle denedi.ğini, bun
ların teslimiyet ve hakikat arayışlarının eksik olçluğunu, verdiği sıkıntıla
rın üstesinden gelemediklerini, cedelle vakit geçirdikleri ni, hiçbirinin ken
disini tatmin etmediğini, gerçek şeyhliği ve dostluğu Mevlana'da buldu
ğunu ifade eder.23 1237'de Bağdat'ta görüştüğü Evhadüddln-i Kirmanl'yi,
şahidbazt tavrından ve sülıikre mübredt olmasından dolayı, dostluğa layık
görmeyen Şems24 , 1240 yılı civarında Dımaşk'ta görüşti.iğü ve Makal.at'ta,
16 Şems-i Tebriz!, s. 82, 118, 271-272, 635, 641, 658. 17 Şems-i Tebdzt, s. 294-5. 18 Eflaki, ll, s. 201. 19 Şems-i Tebriz!, s. 182. 20 Efhiki, ll , s. 20!. 21 Şems-i Tebriz!, s. 219, 756, 784. 22 Şems-i Tebrtzt. s. 218, 294, 700; Eflak), ır. s. 191 -193; Lamii, s. 639. 23 Şems-i Tebriz!, İbn Arabl hakkında .;...f;..;, r;~ı.S {ulu ve mııhreıem insaıı), <Jı.S..!1 ~~~;~
{sempatik, derdda;), i>ı.SSJ ~JiJ.!J (mıinis, ho{görülü) rabiderini kullanır. Bk. Şems-i Tebriıi, s. 299.
24 W. Chittick, Me aııd Rumi: The Autobiography of Shams-i 7iıln·izi, Louisville 2004, s. XVIII, 380.
GONE.ŞLE AYDINLANANLAR
-r ıL cı ı rH ıE:L yı Ht SUN
daha çok Şeyh Muhammed diye andığı Muhyiddin İbnü'l-Arabl'den öv
güyle bahscder25 ve ondan ineşrep bakımından farklı olduğunu belirtir.
İbnü'l-Arabi'nio, nübüvvet, şeriatın zahirlne ittiba ve insan-ı kamil. konu
larını açıklamaktan ziyade, ilahiyat mes~lclcri üzerinde, yoğun bir şekilde
durmasından dolayı, Şems tarafından bazı tenkidlere maruz kalınakla bir
likte, Şems'e göre, karşılaştığı şcyhlerin en büyüklerinden biridir. Willi
am Chittick, Şeyh Muhammed'in, fbnü'I-Arab1 olduğu konusunda tered
düt göstermekle birlikte,26 Makd/at'ın bir yerinde ondan, Şeyh ·Muham
med b. Arabl diye bahsedilmesi bu tereddürü onadan kaJdırmakradırY
Şems, Halcp'te on dört ay boyunca, bir medrese hücresinde riyazctte kal
mış ve manevi işaret gereği sohbet dosrunu bulmak için, Anadolu'ya yönel
miştir. Makafalca, "Beni velilerinle ranıştı r" diye dua etmesi üzerine rüya
sında, "Seni bir vellye yoldaş edelim" denildiğini,· onun nerede o~duğunu
sorduğunu ve ertesi gece o velinin Anadolu'da bulunduğunu, ancak tanış
ma vaktinin henüz gelmediğinin, söylendiğini belirtmektedir. Sipehsalar,
bu rüyanın onun Anadolu'ya gidip, Mevlana ile buluşmasına vesile oldu
ğunu kaydeder.28
Mesnevi şarihlcrinden Sarı Abdullah Efendi'ye göre, Şems'i Anadolu'ya,
Mevlana'ya rehber olmak üzere gönderen kimse, zamanın gavsi şeklinde
nitelenen Hace Ali adlı meçhul bir zattır. Sarı Abdullah, duyduğu bu nadir
bilgiyi vakıasında Mevlana'ya sormuş, Mevlana da, bilginin doğruluğunu
rasdik etmiştir. Şarih'e göre Mesnevfde, Hace Ali'ye !ma yollu pek çok işa
retler vardır. 29
Efiakl'ye göre Şems, Konya'ya girmeden önce Erzurum'da, şeluin meliki
nin çocuklarına hocalık yapmış30 ve Kayseri'deki Hacılar su yolu vakfıye
sine imza atmıştır. Bazı son dönem araştırmalarında, Erzurum-Erzincan
25 Şems-i Tebrtıi, s. 299. 26 Sipehsalar, s. 123-124.
'
27 Sarı Abdullah, Cevôhir-i Sevabir-i Memevı~ !stanbul1288, I, s. 116. 28 Eflalô, H, 264, 275. 29 Mikail Bayram, Ahi Evreo- Mevlana Mücadelesi, Konya 2005, s. 139-142; tarihi bir
belgeye dayanmayan bu iddiaların renkidi için bk. Osman Nuri Küçük, Mevl§na ve
Iktidar, Konya 2007, s. 124-127. 30 Eflaki, ll, s. ı 93.
GONEŞLE AYDINLANAN LAR
ı ı
üzerinden Anadolu'ya giren Şems'in, Konya'ya gitmeden önce Moğollarla
irtibat kurduğu, Konya'ya Moğollar tarafından göndcrildiği, Mevlana ilc
Moğollar arasındaki ilişkiyi, onun sağladığı ileri sürülmüşcür.31
3. Şems-Mevlana Karşılaşmaları Mevlana ile Şems ilk defa Dımaşk'ca32 veya llalep'ce33 karşılaşmıştır.
Efiakl'ye göre babasının vefatından sonra, mürşidi Seyyid Burhancddin' in
emriyle, ilim cahsili için Dımaşk'a giden Mevlana, bir gün halkın arasın
dayken, başında külahı, sırtında siyah elbisesiyle Şcms'i görmüş, elinden
lutup. ona, "Ey dünya sarrafı beni anla!" demiş, Şems bu sözün etkisiy
le istiğrak haline girmiş, kendine geldiğinde, Mevlana oradan girmiştir.
Bazı kaynaklarda, Şems'in Anadolu'ya yönelmesi, Mevlana'daki bu kemali
keşfeernesine bağlamr. Mevlana' nın, Seyyid Burhaneddin, İbnü'l-Arabl ve
Necmeddtn-i Kübra, halifeleri Bahaeddin Veled ve Baba Kemal-i Cendl,
Evhadüddin-i Kirmani gibi yakın ve uzak çevresinin, Şems'in de ranıd ığı
kimseler olması, onun Konya'ya gelmeden önce, Mevlana ile bir şekilde ir
tibaclı olduğunu düşündürmektedir. Mevlana' nın, Şems-i Tebrizi ile ikin
ci karşılaşması , Seyyid Burhaneddin' in vefatından beş yıl sonra, Konya'da
gerçekleşir. Sahih Ahmed Dede'ye göre, hayatının sonlarında Konya'dan
ayrılıp, Kayseri 'ye yerleşmeye karar veren, Seyyid Burhineddin daha
önce Bağdat'ta can ı şrığı Şems'in, Konya'ya geleceğini Mevlana'ya müjde
leyen kişidir.34 Efliki, Şems'in Konya'ya 26 Cemaziyelahir 642 (29 Ka
sım 1244} tarihinde geldiğini söyler.35 Buna göre, Konya'ya geldiğinde
Şems'in altmış, Mevlana'nın ocuı sekiz yaşında olduğu anlaşılmaktadır.
Sahih Ahmed Dede, Şems'in, h. 590 (1 I 94) yılında doğduğunu ve elli iki
yaşında Konya'ya geldiğini kaydeder. Abdülbaki Gölpınarlı, kaynaklann
Mevlana' nın, h. 604'te (1207) dünyaya geldiği hususundaki ittifakına rağ
men, onun h. 580'de (1184) doğduğunu ve Şems ile karşılaştığında altmış
iki yaşında olduğunu iddia eder.36
31 Bediüzzaman Furuzanfer, s. 185. 32 Sahih Ahmed Dcde, s. 160. 33 Eflakt, n. s. 193. 34 Abdülbaki Gölp ı narlı, "Mevlana Şems-i Tebriz! ilc Alrmış ]ki Yaşınd:ı Buluştu", ŞM,
III (1959}, s. 156-161. 35 Şems-i Tebriz!, s. 685-686; Sipchsilar, s. 124-125; Eflaki, ll, s. 193-195. 36 Devlecyah, s. 253.
GONEŞLE r lLIC! ITEtvf U AYDINLANANLAR 11y fHf surJ ·• . .,.... ............ { . "'" ................ ,_ -.. ·--· ......... _ .....
Şems ile Mevlana'nın karşılaşması esnasında, aralarında geçen konuşma
nın mahiyetine dair farkfı rivayetler vardır. Efiakl ve Sipehsalar'ın rivayeti,
Makalat'tal<ine yakındır. Buna göre: Şems-i Tebrlzt, Konya'ya geldiğinde
Efiakl'ye göre Şekerciler Hanı' na, Sipehs.alar' a göre Pirinççiler Han'ına yer
leşmiştir. Mevlana'm.n ders verdiği , dön medreseden biri olan Pamukçular
Medresesi'nden, talebeleriyle birlikte ayrılıp, giderken Şems, ansızın önü
ne çıkmış ve bindiği kaurın gemini tutarak, "Ey dünya ve mana nakitle
rinin sarrafı! Muhammed hazrederi mi büyükrür, yoksa Bayezici-i Biscaml
mi?" diye sormuş. Mevlana, "Muhammed Mustafa bütün peyganıberlerin
ve velJJerin başıdır" diye cevap verince Şems, "Peki ama. o, 'Sen i tesbih ede
rim Allahım, biz sen i layıkıyla bilemedik' dediği halde, Bayez!d, 'Benim
şanım ne yi.icedir, ben sulcanların sultaruyı.m' diyor" demiş. Bunun üzeri
ne Mevlana, "Bayezid'in susuzluğu az olduğundan, bir yudum su ile kan
dı, idrak bardağı hemen d~luverdi; halbuki Muhammed'in susuzlıiğu, art
tıkça artıyordu. Onun göğsü Allah tarafından açılmışrı. Sürekli susuzlu
ğunu dile getiriyor, her gün Allah'a, daha çok yakın olmak istiyordu" diye
cevap vermiş ve Şems bu cevabı duyunca kendinden geçmiş. Bir müd
det sonra, yaya olarak medreseye gitmişlerdir.37 Devle/.jah Tezkiresi 'nde ge
çen diğer bir rivayere göre Şems, Mevlana'ya şöyle bir soru yöoeltir: "Nefs
le mücahcde, riyazet ve zahiri ilimlerle meşgUl olmaktan maksadın nedir?"
Mevlana'nın cevabı: "Şeriatın sünneti veedepleri yolunda gitmek" şeklinde
olur. Şems bunun üzerine: "BunJarın hepsi kabuktur (kıJr)" der. Mevlana:
"Peki bunun ilerisinde oian nedir?" şeklinde karşılık verince, Şems, nihai
cevap olarak: "ilim odur ki, seni mailıma eriştirsin." ifadesiyle karşılıkra
bulunur.38 Bir diğer rivayere göre, Konya'daki karşılaşma şöyle meydana
gelmiştir. Şems'in sorusu: "Bu okuduğun kitaplar nedir?" der. Mevlana'nın
cevab ı : "Sen bilmezsin" olur. Aniden kitaplar arasında bir ateş belirir ve ki
taplar yanar. Mevlana'nın sorusu: "Bu nedir?" Şems'in cevabı ise: "Sen de
bunu bilmezsin."39
Son dönem, Mevlev! ariflerinden Midhat Bahari, Mevlana'nın bu esna
da, kutbiyyet makamında bulunduğunu, Şems'in Konya'ya onu irşad için
37 Muhyiddin Abdülkadir, ~l-Kevôkibü1-muzltt, Haydarabad rs., rı , 124-5. 38 Midhat Bahari Beynır, Mmıevi Gözüyk Mevlana, İstanbul2005, s. 57-62. 39 Sipehsalar, s. 125; Eflaki, s. II, 195- ı 97.
GONEŞLE i '1 !i ı .... ; n tl ;ı:,.' AYDiNLANANLAR ! b/-, HF 5 :Jl\J
gelmediğini, Dımaşk'ta iken Mevlana'da gördüğü irfan ve aşk nuruna hay
ran kaldığını belirtir. Bunu geliştirmek ve Mevlana'ya kendisine göstermek
için, onun sohbet dostu olduğunu, bu sebeple Şems'in, Mevlana ile kar-.
şılaştığında ona yönelttiği soruların, mürşidin dervişini irrırihanı şeklin
de aniaşılmaması gerektiğini söyler. Midhat Balıart'ye göre, Şems-Mevlan:ı
mülakatına dair, ilk dönem MevleVı literatüründe yer alan rivayetlerin,
çoğu asusızdır. Özellikle Abdurrahman-ı Caınl, Abdiükadir el-Kureşi ve
Devletşah'ın eserlerinde de geçtiği gibi, Mevlana'yı kitap okurken bulan
Şems'in, kitapları havuza attırması; ya da yaktırmasına ve onu kitapları
mütalaa etmekten alıkoymasına dair menkıbe, tasavvufl incelik taşımadı
ğı ve Mevlana'nın manevi mertebesini küçülteceği için, gerçek dışıdır. Zira
Şems, Mevlana'nın domık, cansız kitapla konuşan, canlı kitap arasındaki
farkı bilen bir kirnil olduğunu bilmeyecek bir veli; Mevlana da, Şems'in bu
tür bir müdahalede bulunmasına imkan tanıyacak ve iki tür kitap arasın
daki, derece üstünlüğünü idrak ederneyecek kadar mübted1 sal ik değildir!0
4. $ems-Mevlana Sohbeti Şems-i Tebdzl ile Mevlana, bu ikinci karşılaşmadan sonra, Selahaddin-i
Zerkub'un evinde üç ay boytınca visal orucu tutarak, lki defa halktan uzak
laşıp uzlete çekilmişlerdir. Uzlet esnasında onlara, Selahaddin-i Zerkub hiz
mette bulınımuş ve her ikisi de sema yaparak halverten çıkmıştır. Şems'in,
gerçek dost arayışını, tam anlamıyla tatmine erdirmesi, ilalli hakikatierin id
rak edilebilmesi için, diğer şeyh ve denrişleri olduğu gibi, Mevlana'yı da,
Hızır-Musa kıssasını hamlam biçimde, şeriat dışı bazı sorularla imtihan et
tiği, manevi istidadını ve yüksek i rfanını keşfedince, dosduğuna kabul ettiği
rivayet edilir.41 Sultan Veled,42 Şems-Mevlina dostluğun u, Mlısa-Hızır ilişkisi
ne benzeten, iki velinin de bu dosdukla, birbirlerinin manalarını ve hakikat
lerini izhar edecek mazharı ve makamı bulduklarını bellrcir. Şems-i Tebriz!
ile karşılaşıncaya kadar babasında ilim, zühd ve takvanın baskın olduğu
nu; Bahaeddin Veled'e, kendisine, mürşidi Seyyid Burhaneddin'e ve Çelebi
Hüsameddin' e beslediği aşkı n, Şems ile kemale erdiğini; insan-ı ma'şlık mer
tebesine ulaştığını söyler. İbtiddname'de der ki: "Mlısa-i kelim'den maksa-
40 Sultan Veled, İbtid!imi.Jm: (tre. Abdülbdki Gôlpınarlz), Ankara 1976, s. 48-49. 4 J Sultan Veled, lbtiddn!ime, s. 48-9. 42 Sultan Veled, lmihiin!ıme, Konya Mevlana Müzesi Ktp. 2122, vr. 282b.
"·
dım, eşi-benzeri bulunmayan Mevlana'dır ... O'nun da Hızır'ı,.Tebrizli Şems
idi. O, öyle bir erdi lci, oqa k~vuşsan onunla buJuşsan".43 Tasa~f'i tennino
lojide Mlısa zühd.ve riyazet tavrına sahip müteşerri b.ir sfıfi iken, Hızır ilalu
ilme vakıf, velayet sahibi bir mürşid prototipidir.
Sulran Veled, Mevlana'dalci manevi tekamülü İntihdname'sinde şöyle naz
mı::der:
Şemseddin'in geli.Jinden evvel, gece gündüz ibadet ve taatla uğraşırdı.
Aylarca, yıllarca -ilim ile zühd ve takva ili uğraşmakta idi.
O makamlara, bu çalışma ile erişti. O yolu zühd ve takva ile kat ' etti.
O halinde ona, Hak'tan tecelliler zuhur eder, her zaman Hak'tan yeni bir ders
alırdı.
Vaktaki Şemseddin onu seirıd 'a davet etti, öyle bir sema' k, i öncekiler seçmiş
fet; kabul etmi.Jlerdir.
Onun emri ile sema 'a başladığında kendi hdlinin yüz kat arttığını gördü. 44
Mevlana'daki, ftşıldıkistidadını mec'ul kıLp, ma'şukluk mertebesine erdiren
Şems'in, Mevlana üzerindelci bu etkisini, Sultan Veled İbtidaname'sinde,
"insan-ı ma'ştık mertebesine ikmal" şeklinde tanımlamaktadır.45 Sultan
Veled' e göre Mevlana, daha önceleri aşık iken, Şems vasıtasıyla, ma' şlık bir
insan olduğunu ileri sürmektedir: "Hak işıklarının ve ma'şuklannın üç
derecesi vardır. Hallac-ı Mansur işıklık makamında birinci derecede idi.
Bu merrebelerin ortası biiyüktür. Sonuncusu ise daha büyüktür. Bu üç de
recenin durumu, alemde gözükcü. Fakat ma' ştıldarın o üç derecesi gizlidir.
Kamil aşıklar, ma'şukluk derecelerinin yalnız adını işittiler ve onu görme
yi talep ettiler. Ma' şukluğun orta derecesinin, adı ve şöhreti kimseye ulaş
madı, sonuncu dereceden zaten haberleri olmadı. Şemseddin Tebriz!, son
derecedeki ma' şukların şah.ı idi .. . Şems'in zuhCırundan evvel, hiçbir kimse ma' şulduk üzerine bir şey söylememişti. Hz. Mevlana, ma' şulduk yolu
nu, Şems'ten öğrenmiştir."46
43 Vahid Göktaş, "Mevlana Şems Münasebetinde İnsan-ı Ma'şlık Felsefesi", TasavvLtf Araştırınaları Dergisi, XIV (2005), s. 549-563.
44 Sultan Veled, ibtidanll.me, s. 249. 45 Sultan Veled, s. 249-250. 46 İ. Ankaravl, Şerh-i Memevi, I, 54.
GONEŞLE AYDLNLANANLAR
Ei'-Ji.l(:;HTUJED BY THESUN ·--- -- ----~---
Ansızın Şemseddin Hz. Leri O'na erişti.
Karanlıklar onun nur·undaki kudretten yok oldu.
Aşk alemi ardından defsiz, sazsız avazını eriştirdi.
Ona ma 'şukun halini şerh eyledi, bir· halde ki onun sırrı ayyuka geçti.
Dedi ki, sen eğer batına bağlanmışsan ben bdtının bdtınıyım, bunu dinle.
Sırların sırrı, nurlarm nuru, veliler dahi benim sırlarıma erişemez.
Aşk benim yoluma pe1·de olur, canlı 11fk benim yanımda ölüdür.
Onu acayip biı· aleme davet ederdi, onu Türk te, Arap ta rüyada bile görme- ·
mişti.
Üstat şeyh, yeni okumaya başlamış birisi oldu da, her gün onun hizmetinde
ders okudu.
Mevlana, her· şeyin sonuna ermiş iken, yeni başlayan birisi oldu, herkesin
iktida ettiği bir zat iken, kendisi iktiefa edici oldu.
Gerçi fokr ilminde kemal bulmuştu, böyle olmasına rağmen aşk ona yeni bir
ilim olarak göründü. 47
Şems, Makdialında ma'şukluk makamını, üzerinde ısrarla durduğu Hi. Peygamber' e ittiba bağlamında, şöyle şerhetmekredi r: "Bana Hz. Peygaın
ber işık mıydı?" diye sorsalar "Hayır" derim. O, ma'şuk idi. Ama akı l,
ma'şCı.ku anlatmakta ve onu kavramakta hayrete düşer. Şu halde ona işık
dersem bu, ma' şlık manasınadır." Mutlak anlamda ma'şuk, Hak'tır. Hak
kın , kamil minada tecelltsi ise Hz. Peygamber'dir. Ayette ifade edildiği
üzere, Hz. Peygamber'e ittiba, Hakk'a iceibi olmasıhaysiyetinden ma'şlık
olan, Hz. Peygamber' e ittiba, hakild ma'şuk olan Allah'a ittiba, anlamına
gelmektedir.
Mevlana, ma'şılkluk felsefesini Mesnevtde şu beyideriyle, en açık tarz
da dile getirir: "Cümle, maşuktan ibarettir, aşık perdedir. Diri olan ancak
maşuktur, işık ölüdür."48 "Hayyu la yezil olan, ma' şlık-u hillkinin yani,
Allah'ın aşkı ruhta olsun, gözde olsun her an goncadan daha ter ü taze
olarak durur."49 "Her kimi ki, sen onu aşık gördün, mina açısından onu
47 İ. Ankarav1, ], 91. 48 1. Ankaravl, I, 361. 49 Efl.ak1, II, s. 199, 262.
,..
GUNEŞLE AYDiNLANANLAR
i 1
ma'şfık bil. Çünkü o aşık olmakla beraber, ma'şuk tarafından sevildiği ci
.hecle ma' şuktur da. ''50
. Daha önce, kayınvalidesi Kira Hatun'u.n (Büzürg) reşvikiyle, ellerini çır
pıp saHayarak sema ~den Mevlana, Şems'in öğretmesiyle artık çarh atarak,
sema etmeye başlamıştır. Efl,akl, şöyle der: "Bir gün Sultan Veled hz.leri
şöyle anlattı: "Babam gençliğinde çok zahid, fazileeli ve veri s~hibi idi.
Sema'a hiç gelmemişti. Anne tarafından büyük arınem olan Kiray-ı Bü
zürg, babarm sema' a reşvik etti. Babam, önceler~ sema.' da ellerini sallard.ı.
Ş~mseddin gelince, ona dönmeyi gösterdi." 51 Ahm~t Avni Konuk ve Mid
hat Bahad'ye göre, Şems-Mevlana münasebeti bir mürşid-mürid ilişkisi
değildir. Mevl-ana'nın, seyrü süllıkteki mürşidleri babası Bahaeddin Veled
ve Seyyid Burhaneddi'n'dir; Şems ise, onun sohbet şeyhidir. Niteki.ı;n Şems,
Mevlevllik silsilderinde zikredilinemekcedir.
5. Şems'in İlk Gaybubeti Mevlana'nın, Şems ile tanışcıkcan sqnra, medresedeki derslerini bırakma
sı, Şems'in isteğiyle babasınınMaarifini, Mücenebbfnin divanını okuma
yı ve okutınayı rerketmesi, halktan uzaklaşıp, bütün zamanını Şems'in soh
betine ayırması,52 bazı nakıs müridlerin, şeyhlerini kendilerinden ayıran,
kim olduğunu bilmedikleri Şems'e karşı kin beslemelerine ve Mevlana'nın
vaazlarından nıahnun kalan halk arasında, çeşitli dedikoduların yayıl
masına yol açmıştır. 53 Hacı Bektiş-ı Veli Velayemamesi'ne göre; Kon
ya uleması, Molla Hünkar gibi büyük bir ilimin, bir dervişin peşine dü
şüp, medreseyi terketmesinden dolayı, Şems hakkında Sultan I. Alaeddin
Keykubad'a şikayette bulumnuş, sultan, Mevlana'nın velayet.ine müdaha
lede bulunmanın, kendisine yakışmayacağını söyleyip, şikayeti geri çevir
mişrir. Alimler, bunun üz~rine Arabistan'a gitmek için Konya'dan ayrıl
mış, tekrar şehre döıuneleri Sadreddin Konevi ve Ahi Evran'ın teşebbüs
leriyle gerçekleşmişcir.54 Şems, Konya'dal<.i bu sıkıntılı ortam yüzünden h.
50 Eflakt, Il, s. 198-199. 51 Sipehsalar, s. 126. 52 Hacı Belmiş-ı Veli, Vel!tyetndme (n1r. Hamiye Duran), Ankara 2007, s. 389-394. 53 Devletşalı, Il, s. 253. 54 Sipehsalar, s. 127.
~; CGNEŞLE i U-H.IGHII.NLL~ ~a AYDiNLANANLAR ! tr:rı HES!Jrı 12- -" -- --·-·- ---·--- .. ··--·- -. ı -·--·--··---·-~-
643'te (1245-46) aniden şehri terketmiş ve Dımaşk'a gitmiştir. Devlet
şah ise, Tebriz'e gittiğini, Mevlfına'nın, onu bulup Konya'ya geri getirdi
ğini kaydeder. Mevlana'yı çok üzen ve inzivaya çekilmesine sebep oları,
bu olayın ardından müridlerin, Mevlana'dan özür diledikleri kaydedil
mektedir. Şems'in bu aynlığı sırasında Mevlana, matem tutanların giydi
ği "hindibarf' denilen kumaştan siyah bir fered giymiş, başına bal rengin
de yünden bir külah geçirip, üzerine şekeraviz tarzındasarık sarmış ve öce
den beri dört haneli olan rebabı, altı haneli yapmarak sema meclislerini ·
başlatmıştır.
Eflak1, Şems'tcn aldığı bir mektupcan, Dımaşk'ta olduğunu öğrenen
Mevlana' nın, Şems'c Arapça-Farsça dört manzum mektup gönderdiğini55, ·
Şems'in, Dımaşk'ta yaklaşık bir yıl kaldıktan sonra, Konya'ya döndüğü
nü, Mevlana'nın evlatlığı Kimya Harun ilc evlendiğini, eşinin ölümünden
yedi gün sonra Şaban 644'te (Aralık 1246) ikinci defa kaybolup, Dımaşk'a
gittiğini söyler.56 Eflak! ve Sahlh Ahmed Dede, Şems'in ikinci gidişinin
ardından, Mevlana yirmi kişilik bir heyetin başında, Sultan Veled'i göri
derdiğini belirtir.57 Sipehsalar ve Sultan Veled'e göre ise Şems, Dımaşk'a
birdefa gitmiş, Mevlana onu geri getirmek için Sultan Veled'i bir heyet
le Dımaşk' a göndermiştir. 58Sultan Veled, İbnii'l-Arabi' nin de ikame c ettiği, Cebel-i Salihiyye'de onu bulmuş, beraberinde Konya'ya getirmiştir. Gölpı
narlı, Makdlat'a dayanarak Şems'in önce Halep'e gittiğini, Sultan Veled'in,
Dımaşk'a geldiğini öğrenince buraya intikal ettiğini ileri sürer.59
Eflakl'ye göre, Şems'in melamet tavrının gereği olarak, Mevlana'yı bıra
kıp gidişi bir tür celal cecellisidir. O zamana kadar Mevlana, Şems'te sa
dece cemal tecellisini görmüş, Şems Konya'dan ayrılarak, ona celal tecelli
sini de göstermiş, bunu da, Mevlana'nın kendisini tam anlamıyla, müşa
hede etmesi için yapmışrır.60 Makdlat'ta geçen, "Mevlana tamamıyla lutuf-
55 Meknıp merinlt•ri için bk. Eflak1, II, s. 283-286. 56 Eflal<i, n. s. 218; 270-271. 57 Eflald, ll , s. 270-271; 277-279; Sahih Ahmed Oede, s. 166. 58 Sipehsa!ir, s. 127-129; Sultan Veled, s. 56-60. 59 Abdiiibaki Gölpınadı, Mevlana Celaleddin, s. 79-80. 60 Eflaki, II, s. 218.
--GONE.ŞLE
AYDINLANANLAR , Jı i Cı rn J iı-X· ' 1 HF :-,UJ..J
tur, Şemseddin'dc ise hem lütuf, hem kahır sıfatı vardır" sözü de bunu te
yit eder.61 Şems, diğer ya.ndan şöyle demektedir: "Mevlana, benim yalnız
güıclliğimi görmüş, çirkinliğimi görmeınişti. Şimdi münafıklık etmiyor,
.ondan ayrılarak köt~lük yapıyorum ki, beni tamamıyla görebilsin. Benim
sohbetime, benim güzellik ve çirkinliğimi gören kimse yol bulabilir. Böy
le bir adam ın alameti de şudur: başkalarının sohbeti ona soğuk ve acı ge
lir, .fakat onlarla sohbet edecek kadar soğuk değil, sohbet ederneyecek ka
dar soğuk gclir."62
Muhammed Ali Muvahhid'e göre, Şcms-Mevlana ilişkisinde üç aşama
vardır: Mevlana, Şems ayrılmadan önce güneşten aldığı ışıkları yansıtan
bir ayna gibidir. Şems mazharında gördüğü hal<ikatleri, Divan-ı Şern.si'l
hakiiyık'ta, aşk gazelleri şeklinde terennüm ederken, ayrılış kemalinin art
mastna, marifet mertebesine yükselmesine vesile olmuştur. Şems'in gay
bubetinden sonra Mevlana, kamil bir arif olarak, Mesnevide süllı.k ve
marifetullah bahislerini anlatmaya başlamıştır.63 Midhat Bahari'yc göre
Mevlana, küçüklüğünde babası Bahaeddin Veled'in, gençliğinde, Seyyid
Burhaneddin'in terbiyesi altmda yaşadığı aşk hallerini ve marifec kcsbi
ni, Şems ile daha yüksek bir mercebede yeniden tahsil etmiştir. Mevlana,
Şems-i TcbrM mahlaslı Divan-ı Kebtr'indc onu "şemsü'l-hak vc'd-dtn,
bahr-i rahmet, hurşld-i lurf, hüsrev-i a'ıaın, nur-ı mutlak" gibi vasıflarla
övmüştür.
6. Şems' in İkinci Gaybubet.i Müridier ve halk tekrar dedikodu yapmaya başlayınca Şems, Sulcan Veled' e
ilim ve irfanda eşi benzeri olmayan Mevlana'dan, kendisini ayırınayı is
tediklerini, bu defa ortadan kaybolduktan sonra kimsenin bir daha izi
ni bulaınayacağını söyler v~ 8 Şaban 645 (8 Aralık 1247) tarihinde kayıp
lara kanşır.64 EAakt, Şems-i Tebr1zl'nin bu kayboluşundan kırk gün son
ra Mevlana'nın, başına beyaz sarık yerine, duman renkli bir sarık sardığı
nı, Yemen ve Iline kumaşından bir fereci yapurdığını ve ömrünün sonu-
61 Şems-i Tebrizi, s. 73. 62 EAalô, ll , 238 63 Şenıs-i Tebriıi, s. ı 45- ı 51. 64 Sulcan Vcled, s. 62, 64.
~--: GUNEŞLE ~!2 _ -· -~y_oı~_0_tJAN LAR 14
H-JUGHTE NED BY THE SUN
na kadar bu layafeti kullandığını65 , Sulcan Veled ise, babasının aşkla şiirler
söylemeye başladığını, daima sema yaptığını söyler.66 Mevlana, bir müddet
sonra aldığı haber üzerine, Şems'i bulma umuduyla Dımaşk'a gitmiş, an
cak bulamadan geri dönmüş, birkaç yıl sonra tekrar gitmiş, aylarca aradığı
halde yine bulamamıştırY Mevlana, Sulcan Veled'e göre bu dönemde iki defa68, Efiakl'ye göre üç defa, Füruzanfer'e göre dört defa Dımaşk'a yolcu
luk yapmıştır. Eflakl, onun üçüncü yolculuğu sırasında, müridlerle ilgilerr
mesi için yerine Büsameddin Çelebi'yi bıraktığım, Dımaşk'ta yaklaşık bir ·
yıl kaldığın ı , Selçuklu sultanı başta olmak üzere, ileri gelen alim ve yöne
ticilerin, Anadolu'ya dönmesi için mektup yazmalan üzerine geri geldiği
ni kaydeder.69 Sipehsalar, Mevlana'nın Dımaşk'ta, Şems' i soruşcurduğuriu,
ancak sonuç alaroaclan Konya'ya geldiğin?0, Sultan Veled ise, babasının .
Dımaşk'ta Şems'in bedenini değil, manasını bulduğunu, bu mananın ken
disinde tezahür ettiğini, bundan sonra Şems'e artık ihtiyaç duymadığını
ifade eder.?' Nitekim Mevlana, Konya'ya dönüşünün ardından, Şems ken
disine sorulduğunda, "Şems-i Tebdzi sadece bahanedir, güzel ve latif olan
biziz" şeklinde cevap verrniştir.72 Şems'e ulaşıp onu göremeyen bir dervi
şe ise, "Şems-i Tebriz!' ye erişemediysen, öyle birisine eriştin ki, saçının her
telinde yüzbinlerce Şems vardır" diyerek sohbet şeyhiyle, iki denizin bir
leşip karışması misali, tek bir varlık olduğunu ifade etmiştir. Sulcan Ve
led, Şems-i Tebdzi'nin kayboluşundan sonra Mevlana' nın, Şems'in mazha
riyecini Selahaddin-i Zerkub'da bulduğunu, süt ile şekerin kaynaştığı gibi
onunla kaynaştığını, içine düştüğü aşk ve coşkunluk halinin irşada· engel
olması sebebiyle, müridlerin işlerini üstlenmek üzere onu halife seçtiğini,
ona hitaben gazeller söylediğini, kendisine de, ona tabi olmasını söylediği
ni belirtir. Selahaddin-i Zerkub'un cahil olduğunu, şeyhlik için ehil sayıl~
madığını, hatta Şems'i arattığını söyleyen bir kısım müridier onu gizlice öl
dürmeyi planlamışlarsa da suikastın önlendiğ?3ifade edilir.
65 Eflaki, II, s. 269. 66 Sulcan Veled, s. 65, 69. 67 Sultan Veled, s. 71 , 73-76. 68 Sulran Veled, s. 76. 69 Eflal.<t, II, s. 280-281. 70 Sipehsalar, s. 13 ı. 71 Sulran Veled, s. 73. n Eflakl, n, s. 282. 73 Sultan Veled, s. 79-92; Sipehsalar, s. 133-134.
--CONEŞLE
AYDlN LANANlAR
7. Şems'in Akıbeti
··--- ~Mı
Şems' in akıbeti hakkında, Efiakl'de ve ondan naklen diğer kaynaklarda
farklı rivayetler vardır. Eflak:i'nin bir rivayetine göre Şems, Mevlana ilc soh
.bet ederken, yedi kişilik bir grup hücrerı.in önüne gelmiş, içlerinden biri,
Şems'in dışanya çı~asını istemiştir. Şems de Mevlana' ya, "Beni öldür:mek
için çağı rıyorlar" deyip çıkmış, o anda bir brçak darbesi alan Şems şiddet
li bir nara atıp kaybolmuş, ardmdan birkaç damla kandan başka bir şey
görülmemiştir. 74 Bu rivayere göre Şems, suikasta uğramış ancak sonrasında
ortadan kaybolmuşrur(gaybubet) .Efliki, suikasrçıların içinde,. Mevlana' nın
oğlu Alaeddin'in de bulunduğunu, bu sebeple diğerleri gibi onun da bir
belaya uğrayıp öldüğünü ve Mevlana'nın, oğlunun cenazesine kanlmadı
ğını söyler. Sipehsalar ise, Mevlana ile Şems'in, Sultan Veled'e daha fa1.la
ilgi göstermeleri sebebiyle; Alaeddin'de kıskançlık başladığını, ayrıc~ Şeıns,
Kimya Harun'la evlendiği sırada kış olduğu için, Mevlana'nın kendileri
nemurfağın sofasını tahsis ettiğini ifade eder. Alaeddin'in babasının yanı
na geldiğinde, buradan geçmek zorunda kaldığını, Şems'i.n dikkatli ve say
gılı olması hususunda onu uyardığını, bunu hazmedemeyip tepki gösteren
Alaeddin'in, durumu halka anlatmasının, dedikoduların artmasına yol aç
tığını belinmekle yecinmişcir.75 Eflaki'nin, UluArifÇelebi ve annesi Farma
Harun'dan aktardığı diğer bir rivayere göre Şems, suikast sırasında öldürül
müş ve cesedi bir kuyuya arıLnıştır. Şems bir gece Sulran Veled'e rüyasın
da, "Falan yerd~ uyumuşum" diyerek atıldığı kuyuyu bildirmiş, Sulcan Ve
led müridJeriyle onu kuyudan çıkarıp, Mevlana'nın medresesine, medre
senin mimarı Emtr Bedreddin'in yanına defnetmiştir. Efiakl bunun bir sı r
olduğunu ilave eder.76 Ancak defın işleminin, Şeıns'in vefatından ne kadar
zaman sonra yapıldığı belli değildir. Öre yandan Sultan Veled' in eserlerin
de, EAakl'nin bu rivayerini destekleyecek bir işaret yoktur. Sahih Ahmed
Dede ise Şems'in 645'te q247) eceliyle öldüğünü ve Emir Bedreddin'in
yanına defnedildiğini söyler.77 Efialu'nin kaydedip, Cami'nin de zikretciği
diğer bir rivayete göre, Şems'in kabri Bahaeddin Veled'in yanındadır. Dev
letşah, Şems'i, Mevlana'nın oğlu Alaeddin'in öldürdüğüne dair, halk ara-
74 Eflaki, Il, s. 266-267. 75 Sipehsalir, s. 130. 76 Eflaki, ll , s. 283. 77 Sahih Ahmed Dede, s. 169-170.
. ı ,_;•ıı_ .•ıo ı:llf .. U ~ C U. N EŞ LE ' . . ı . ı. ·-r·· · ş___~ıa .. --~'jDlNLANANLAR ; 3'/THt:. 5UN ·- ... ~ ~--~ .. ~·--·~-.. -.. ._ ..... ,.,~_ ......... ___ ·- ----~-·-16 ı
sında bir söylentinin yayıldığını, ancak bunun kesinlikle doğru olmadığını
ifade eder. Abdülkadir el-Kureşi de, Şems'in kadi konusunda tereddüt gös-
terir ve gaybubetini daha doğru bulur. ·
Şems sui.kasrı ve kabrini n yeri konusuna, Mevlana ile Sultan Veled'in eserte
rinde ve Sipehsalar'ın, Risale'sinde bir işaret bLLlunmamakradır. Füruzanfer,
Sipehsalar ve Sultan Veled'e dayanarak Mevlirıa'nın, Şems'i arayıp bulma
ümidiyle, iki defa Dımaşk'a gitmesini suikasun gerçek dışı olduğuna de- ·
li! sayar ve onun gaybubetine hükmeder.78 Öte randan MevleVı kaynakla
rının hiçbirinde, Şems'in suikasta uğradıktan ya da eceliyle ö.ldükten son
ra, Konya'da veya başka bir yerde defnedildiğine, kabrinin Mevlana ve Sul
tan Veled tarafından ziyaret edildiğine dair bir rivayer bulunmamaktadır.
Midhat Bahar!, Mevlana ve Sulcan Veled'in, Şems'in karline inanmadığı
nı, Mevlana'nın onu bulma arzusuyla birkaç defa Dımaşk'a, seyahat etti
ğini, sonradan yazdığı gazellerde Şems'in, Tebriz' e gittiği ne dair işarerle
rin yer aldığını, bu sebeple gaybuberinin, daha doğru olduğuna inanmak
gerektiğini söyler. Hüseyin Fahreddin Dede, Mehmed Celaleddin Dede,
Azmizade Ahmed Dede, Ahmed Remzi Dede (Akyürek) , VeJed Çelebi
Efendi de (İzbudak) bu görüştedir.79
Sarı Abdullah Efendi'ye göre, Şems'in gaybuberinden sonra· Mevlirıa, za
manın gavsı Hace Ali'nin, manevi daveti üzerine Tebriz' e gider ve gavsı
ziyaret eder. Üç gün süren görüşmenin sonucunda, Hace Ali 'den feyz alan
Mevlana, Konya'ya geri döner. Ancak Mevlana'nın, Tebriz seyahaci, ya
kın çevresi dışında gizli tutulmuş ve menakıb kitaplannda yer almamışor.80
Mevlana, Mesnevtde (L beyit 123-125; 130-131) Şems'in gaybubetini, Hz.
Yusuf'un babası Ya'kub peygamberden ayrılıp, Mısır'a gidişine benzetir.
"Şemseddin'in sözü gelince, dördüncü kat semanın güneşi, başııu çekti giz
lendi. Onun adı anılınca, ihsanlarından bir remzi anlatmak vacip oldu.
Can şu anda eteğimi çekiyor. Yusuf'un gömleğinden koku almış. Eşi bu-
78 Bediüzzaman Furuzanfer, s. 221. 79 M id hat Bahfu:t Beytur, s. 78-80. 80 Sarı Abdullah, 1, s. 116.
GONE.ŞLE AYDiNLANANLAR
lunmayan o yarin vasfina dair ne söyleyeyim ki, bir damarım bile ayık
değiL Bu ayrılığın, bu ciğer kanının, şerhini şimdi geç" İsmail Anka~av1 bu beyti Yusuf'u Şems, Yusuf'un gömleğin~en koku alan ve ~n v:asfıyla nitelenen, Ya'kub'u Büsameddin Çelebi, Yakub'a müjde geriren elçiyi,
Mevlana olarak şerheder. Ona göre bıı beyine Şems'in, zamanın kutbü'l
akci.bı olduğuna işaret vardır. Mevlana'ya göre Şems'in sırü, mutlak vah
det şırrıdır ki bu sırrı idrak etmek için, mahv ve fena ehlinden olmak şart-
ur. Aksi takdirde, sırrın ortaya çıkmasıyla onu idrak edemeyecek, seviyede
olanlar, fitne ve k~rgaşaya yol açabileceklerdir. Ankaravt~ Şems'i anlayanıa
yanların öncelikle, Büsameddin Çelebigibi bir .mi.irşid-i kamile bağlanması gerektiğini vurgular. sı
8. Şems'in Kabri Şems'e Konya, Niğde, İran'ın Boy ve Tebriz şehirlerinde, Pakistan
Mültan'da, rürbe ve makamlar izafe edilmiştir. Abdülb.aki Gölpınarlı,
Şems' e suikast teşebbüsüne ve cesedinin Emir Bedreddin Gevher_taş' a ait
bir bahçenin, kuyusuna atılmasına dair rivayetleri, gerçeğin menkıbeleşmiş
şekli olarak kabul eder. Ona göre Şems, atıldığı kuyunun üzerine inşa edi
len Konya'daki Şems-i Tebr1z1 Zaviyesi'nde medfundur. Eınlr Bedreddin
Gevhertaş da Şems'in, vefatından sonra kendi bahçesine yani, Şems'in ya
nına defnedilmiştir. Gölpınarlı., Şems'in Mevlana dergahmdaki, Bahaeddin
Veled'in yanına defnedildiği rivayetinin geçersiz olduğunu, zira bu kabrin,
Şemsedd1n-i TebrlıJ'ye değil, Şemseddin Yahya'ya ait olduğunu söyler.82
1957'de Şems-i Tebriz! zaviyesindeki, sandukanın altında yer alan mah
zene girip, Şems'in mezarını keşfettiğini Ueri süren Mehmet Önder, Göl
pınarlı ile aynı kanaattedir.83 Mikail Bayram, Şems'in dönemin vezirlerin
den Ahi Evren Nasırüddin Mahmud'un emriyle, içlerinde Ah! Emir Bed
reddin Gevhertaş, Emir Ne~tbüddin Müstevfı, Fahreddin RaZı'nin talebe
lerinden Seyyid Şereruddin, Mevlana'nm oğlu Alaeddin'in bulunduğunu
belirtir. Suikast grubu tarafından katiedildiğini ve kuyuya atıldığını, cese-
81 İsmail Ruslıhl Ankarav!, Şerh-i Memevf I- VII, İstanbul 1289, Şerh-i Mesnevt, I, s. 76-79; 125-126.
82 Abdülbaki Gölpmarlı, Mevlana Celaleddin, s. 82-85. 83 Mehmet Önder, Aydınlık Kapı: Şems-i Tebriz], Ankara 1963, s. 55-56.
GONEŞLE AYDINLANANLAR
din bir kısnunın kuyuda kaldığını, bir kısmının Sultan Veled tarafından,
posrnişinliği zamanında, Mevlana dcrgahı mezarlığına taşındığını iddia
eder; ancak Mevlana'nın Şems'in son kayboluşundan sonra, Dımaşk'a ~i
dişine bir anlam veremcz.84 Bazı İranlı araştırmacılar, Ebü'I-Mecd Muham
med b. Mes'O.d er-Tebrlzl'nin Seftne-i Tebriz'ini (nşr. NasrulLah Pürcevdd~
1ahran 2002) ve Fasih-i Hafi'nin, Mücmel'ini delil gösterip Şems'in kab
rini n, İran'ın Hoy şehrinde olduğunu ileri sürmüşlerdir. HaR'ye göre,
Şems'in vefat tarihi 672'dir {1273).85 Muhammed Ali Muvahhid'e göre,
Konya'dan ayrılıp Tebriz'e gitmeye karar veren Şerns, yolda Hoy şehrine
uğramış ve orada vefat etmiştir.~ Hoy tarihçisi Muhammed Emin Riyah1,
Osmanlı sulcanı ve sadrazamının 1535'te, Şems'in Hoy'daki kabrini ziya
ret ettiklerini söyler.87 Bu bilgiye dayanarak Osrnanlılar'ın, Şcms'in kabri
nin Konya'da olduğunu söyleyen EElakl'nin rivayetine inanmadıkları şek
linde bir gencilerne yapılmışnr.88 İran-Urumiye Kühürel Mirasları Koru
ma Kurumu'nun, son yıllarda başlattığı restorasyon çalışmaları sonucu
Şems'in mezarının Hoy şehrinde, Şah İsmail döneminde yapılan Menar-i
Şems'in kenarında olduğu, kanıtlanmaya çalışılmış, mezar 2007'de UN ES
CO Dünya Kültür Mirası'na aday gösterilmiştir. Bazı İranlı araştırmacı
lar ise, Şems'in Tebriz'de vefat ettiğini ve Geçil Mezarlığı'na defnedildiğini
söyler. Mütercim Asım Efendi ve Makii/dt mürereimi Mehmet Nuri Gen
çosman da bu görüştedir. D iğer bir rivayere göre Şems, Konya'dan gizlice
ayrılıp önce Tebriz' e, ardından Hindistan'a gitmiş, yıUarca ormanlarda do
laştıktan sonra Mültan'da vefat etmiştir. Günümüzde Pakistan-Mültan'da,
P1r Şah Şemseddtn-i TebrM adıyla bir türbe mevcuttur; ancak bu türbe
İsma.ili drusi Pir Şah Muhammed Şemseddin Taparez es-Sebzevarl'ye ait
tir (ö. 75711356). Bu rivayerlerden huekecle, Şems-i Tebriz?' nin nerede ve
ne zaman vefat ettiğine dair, kesin bir hükme varmak güçtür. Nitekim
Mevlevr meşayihi Fürlızanfer ve Midhac Bahar! Beytur gibi Mevlev!lik ta
rihi uzmanları, Şems'in gaybCıbetine inandıklanndan, onun kabri ve ölüm
tarihi konusuna fazla önem vermemişlerdir. Kemal-i Hucendi'nin, "Gö-
84 Mikii i Bayram, Ahi Evrm- Mevlt1na Müctukkn, s. 155-157. 85 Fasih-i Hill, Mücmel-i Fasihi (ıl[r. MahmUd Fermh), Meşhed 1340 hş., II, 343. 86 M. Ali Muvahhid, Şems-i ubn"zi, Tahran 1996, s. 205-211. 87 M. Emin Riyahi, Tarih-i Hoy, Tahran 1372 hş., s. 94. 88 M. Ali Muvahhid, s. 211.
-~--· ..
GONEŞLE
1\Y.PH;} ~~A~-~R t.HLICH TENI D BY THE SUN
nül elili olanlar gittiler, aşk şehri boş kaldı deme 1 Cihan Şems-i Tebrlzl
u~ doludur, onu görecek ,M."evlftna gibi bir zat nerede?" beycine d~yanar~, Mevlana gibi Şems' in de, zahiri keyfiyetinden ziyade, batıni keyfiyecini id
rak etmenin ası l olduğunu ileri sürmüşlerdir.
9. Şems'in Meşrebii Makdldica Şems, şeyhi Selebaf'ın kendisin~ huh giydirmediğini .. . dolayı
sıyla onun halifesi olmadığını, hırka giymenin sohbette b_ulunmak anla
mına geldiğini: Mevlana ile sohbet ettiğin!, bu sohbe.tin aynı iamanda rü
yada, Hz. Peygamber ile gerçekleştiğini söyleyerek, bir nevi Üveystmeşrep
olduğunu ifade eder.89 Abdülbaki Gölpınarlı, Şeıns'in gi ttiği yerlerde
. kalender! zaviyelerine uğramaya itina gösteren, sema yapan, kalenderıneş
rep bir suf'i olduğwm kab~l etmekle birlikte, gezgin Kalenderller gibi di
lenmediğini, esrar içme adetinin bulunmadığını, çardarb yapmadığını , bu
sebeple onun için "melameci" nitelemesinin daha uygun sayılacağını ifa
de eder.90 Ahmer Yaşar Ocak, Şems'i Cavlakl ve Babailer'den farklı olarak,
bir şekilde ilim tahsil etmiş, vahdec-i vücud neşvesine sahip, Fahreddln-i
Irakı ve Evhadüddtn-i K.irmant ile birlikte yüksek zümre Kalenderiliğinin
Anadolu'daki başlıca mümessillerinden sayar. A. Yaşar Ocak şöyle der: "bü
tün bunlar belki Şems-i Tebrlzl'ye, bir Kalencieri telakki etmeye cam anla
mıyla yetmeyebilir. Ancak O başka suf'i meşreblerinden çok, Kalendertliğe
yalnndır"9 1 Mikail Bayram, Şems'in Cavlald şeyhi olduğunu, Ebu Bekr-i
Niksari'yi bu yolda halife tayin ettiğini, Cavllliyye'nin kurucusu Şeyh
Cemaledd1n-i Sav! ve arkadaşları ile daha önceden irtibau bulw1duğu için,
Konya'dan ilk ayrılışında Dımaşk'taki Cavlakller'in yanına gittiğini iddia
eder.92 Ancak Maktildt'ca ve ilk dönem Mevlevi kaynaklannda, buna dair
doğrudan ·bir atıf yoktur. Bazı kaynaklar Devletşah'ta geçen ri vayete daya
narak, onun İsmaill daisi olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu iddia sahipleri,
Şems-i Tebr1zi ile Bahaeddin Zekeriyya'nın müridi Ptr Şah Muhammed
89 Şems-i Tebriz!, Makd!at, s. 784. 90 Abdülbaki Göl pınarlı , Mevldna Celdkddiıı, s. 65. 91 Ahmet Yaşar Ocak, Osmaulı İmpararorluğu'nda Marjinal Sufilik: Kalendeetler (XIV
XVII Yüzyıllar), Ankara !992, s. 75-79 92 Mikail Bayram, s. 139-140. .
. ~
GUNEŞLE l ·Ni !Gi-11 E.Nll) AYDINLANANLAR - ~YTl H. SUN
Şems-i Tebrizi-i Sebzcvart'yi birbirine karışurmakcadu.93 Bazı Şit araştır
macıları ise, gaybubeciyle irtibat kurarak Şems'i Şii kabul etmişlerd i r.
Şems-i Tc b rM' n in, Vahidl' nin Menakıb-ı Hace-i Cihan adlı eserinde, şid
decle kınadığı kalenderller gibi çardarb yapan, siyah ve beyaz stıf giyen,
şaraba düşkün, tepeleri düz keçc killah giyen, davul ve alemlerle top
lu halde gezen, Ehl-i beyt muhibbi olduğunu zanneden Şemsiler raifesi
nin ve Şemsiyye-i Celaliyye carikatının piri, bu tarikatın da Mevleviliğin
bir kolu olduğu iddia e'dilıniştir.94 Makd/at'ta ve diğer Mevlevi kaynakla
rında, onun Şemsiler raifesinin piri addedilebilecek tavıciara sahip oldu
ğu zikredilmemiştir. Bununla birlekte Mevlevllik'te aşk ve melamet tav
rı ön planda olan dervişler için "Şems meşrebinde" ifadesi kullanılmış
tır. Şems, "Ben mürid kabul etmem, fakat şeyhleri irşad ederim; her şey
hi değil kamil olanı"95 sözüyle bir tür irşad vazifesi yerine getirmiş olsa
da, şeyhi gibi yerine halife bırakmamışrır. Bu sebeple, kendisine bir cari
katın ya da, Mevlevilik'te bir ko lun nisbet edilmesi, doğru değildir. N i
cekim Mcvlevilik silsilesinde Şcms'in adı geçmemektedir. Fasih-i Han'ye
göre, Sühreverdiyye tarikannın önde gelenlerinden, Selahaddin Hasan
el-Bulgar!, Şems'in elinden hırka giymiştir96; ancak Makd/at'ta ve Mevlevi
kaynaklarda buna dair bir rivayet bulunmamaktadır. Makd/at'taki ifa
delerine bakılarak, Şems'in meliınet tavrı baskın olan, ilahi ve insani
muhabbeti her şeyin başı sayan, şeriatın ancak tarikat ve hakikacle an
laşı labi leceğini söyleyen, dili zikreden, gön lü şükreden, vücudu sabre
den ariflerin gerçek hikmete sahip bulunduğunu savunan, nübüvvet
ve velayec makamının yüceliğini layıkıyla ispat edemeyen, nazar eh
linden uzak duran, sema ehli, celal yönü ön planda bir cemale sahip,
Muhammed! meşrepli bir slıfl olduğu söylenebilir.
93 Kazi AJımad Mian Akhrar, "Shams Tabrizi: Was He an (smaj liarı?", JC, X (1936), s. 131-136.
94 Gölpınarlı'nın Şemsiyye hakkında çelişkili görüşleri için bk. Abdülbaki Gölpınarlı, Mev!Ar~a Ce!dleddin, s. 99, 101-102; a.mlf., Mevlana'dan Sonra Mevlevilik, İstanbul 1953, s. 204-215.
95 Şem~i Tebrlıi, s. 227. 96 Miicmel-i Fasiht, li, s. 380.
GUNEŞLE AYDLNLANANLAR -~M? -~ ....... _ .. _ ........... ---·--··-:~-·····. ·-·
21
Mevlana'nın, Divan'da Şems'e şu seslenişi, Şems'in ıneşrebini en veciz bir
şekilde özetlemektedir: ·
Ey Hakk'ın ilhdmıyla kon~an, ey hakikatLer gözü, ey şu ateşler/e denizde., yani
kötülüklerle, zulüm/e, belalarla dolu dünyada insanların kurtulmasına çare
oum aziz varlık.
Sen çok kadim bir pirsin. Seni.n evveline evvel yok. Sen eşi ve benzeri olma
yan bir m!ına padişahısın. Caniann elinden tutan; onları dünya sevgjsinden,
ne/ani arzular afetinden kurtulma"!rına_yardım eden serısin. Can verme yolund.a cemlan aviayan sensin. Ah! Bir .bilirıse ki şu av lar arasın
da. av lanmaya layık olan kimin canıdır.
Mahluk da kim oluyor ki senin aşkından bahsetsin. Allah'ın celal, azamet
· nuru bile senin cemdline, senin güzelliğine tişık.
Diyorsun ki: "Ben o aşka avlandım, ben aşk hastasıyım, ağlayıp inliyorı;tm. Ey
nazik, ey hünerli hekim! Ben htıngi çareye ba.şvurayım?"
LütfUn "Ge!" diyor, kahrm "Git" diyor. Bu ikisinden hangisi daha doğru, han
gisi daha sözlü, hangisi ger""Çek, bize bir haber ver!
Ey nefilerin güneşi, hakikatin Tebriz/i gündüz yıldızı; saçtığın her şutl;dan bir
rnh sudur eder; latif, etkileyici.
10. Şems'in Eseri: Makaldt Şems-i Tebdzl'nin tasavvufı' sözlerinden, fıkirlerinden, menkıbelerinden,
Mevlana ve diğer sufllerle konuşmalarından, hayanna dair anekdotlar
dan meydana gelen farsça Makald.t, Mevlevtl.er tarafı ndan Bırka-i Şems ve
Esrdr-ı Şemseddin-i Tebrtzi adıyla da anı l ır. Bazı nüshalarda adı Kelimat-ı
Şems-i Tebrizi ve Maarif-i Şerrıs-i Tebrizt şeklinde kaydedilmiştir. Eserin
Sultan Veled ya da onunla birlikte birçok kişi tarafından derlendiği ileri
sürülmüştür. İsmail Ankaravi ve Muhammed Ali Muvahhid ise Mevlana
tarafından derlendiği kanaatindedir.97 Mesnevt'de geçen bazı hikaye ve
nükteler, bu eserde de yer ~Lr. En eski nüshası Konya Mevlana Müzesi
Kütüphanesi'nde (m: 2154) kayıdıdır.98 Risd!e-i Sipehsalar, Sultan Veled'in
İbtidaname'si ve Efiakl'nin Menakıbü'l-arifin'i gibi Mevleviliğin teşekkül
97 İsmail Rüsuhl Ankarav!, Mesnevt'nirı Yedinci Cild Şerhi, Süleymaniye Krp . .Esad Efendi nr. 1563,vr. 1853-b; Şems-i Tebrlzl, Maktilô.t, neşeedenin girişi, s. 39-40.
98 Diğer önemli nüshaları için bk. Abdülbaki Gölp ı oadı, Mevlana Celô.leddin, s. 27-31.
~ta 22
GONEŞLE , UJUGHTI Nf..D AYDINLANANLAR j HYlHESUN ''" . __ .,_ .. _____ _
i i
döneminde yazılan eserlerde Makiiiaftan faydalanılmıştır. Eser, kendi ger
çek değerinin yanı sıra Mevlana'nın manevi tekimülünü ve öğretilerini an
lamak için en önemli temel kaynaklardan biridir.
Makti.ldt, Ahmed Hoşnüvis (Makdi:rJ.t-ı Şems-i Tebrizi, Tahran 1349 hş.) ,
Nasırüddin Sahibüz.zamani (Fasl-ı Sevvum, Tahran 1351 hş.), Muham
med Ali Muvahlıid (Makti.lat, Tahran 1369 hş.) ve Ca'fer Müderris-i
Sadıkı (Makiildt, Tahran 1994) tarafından neşrcdilmiş, Bcdlüzzaman
FürCızanfer'in neşir girişimleri sonuçsuz kalmıştır. En kapsamlı neşir
M. Ali Muvahhid'e aittir. Makd/dt'ın Türkçe tercümesi Mehmet Nuri
Gençosman'a aittir (Konu1malar 1-1!, İstanbull974-1 975; [İstanbul2006, Makd/at adıyla]). William Chittick'in 2005'te İran'da yılın kicabı ödülünü
alan, Annemarie Schimmel'e ithaf edilen Me and Rumi adlı eseri (Loisville 2004) Makaldtın üçte ikisinirı, İngilizce tercümesidir. Tercümede, Şems-i Tebrtzl'nin orobiyografısi ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.
M. Ali Muvahhid, Şems'in sözleri ve meclislerinden seçmelerde bulunduğu Şems-i Tebrtzt (Tahran 1996) adlı eserinde, Şems'in biyografısini ilmi
açıdan ortaya koymuştur. Buna ilaveten Humi ez Şarab-ı Rabbant (Tahran 1994) adh eserinde Şems'in Makalat'ından derlemeler yapmıştır.
Şems'in sözleri ve hayatı, Abdülhüseyin Celaliyan tarafından yayınlanarak Nevniytiz-ı Evvel: Şems-i Tebrtzi ve Sühenan u be-fiir adıyla Tahran'da 1992'de basılmışur. Türkçe'de Şcms'in Makiildfına dayanarak yapılan bi
limsel çalışmalardan bazıları şunlardır: (Erkan Türkmen, Şems-i Tebrtzi'nin Öğretileri, Konya 2005; Mehmet Önder, Aydınlık Kapı: Şems-i Tebrtzi, Ankara 1963; Salih Saim Unar, Mevlana Celaleddin-i Rumi ve Şems-i Tebrizt, İstanbul 1899; Bayram Ali Çetinkaya, Şems-Mevlana Dostluğu: Benlik Duvarından Kerpiç Koparmak İstanbul 2007).
Şems-i TebrM'yc, Meratibü'l-kuLub adlı 138 beyitlik, mesnevi taı·.ıında bir
eser iıafe edilmişse de, kabul görmemiştir.
. GONEŞLE ENLIGHTE/'JEP . i ~---
AYDlNLANANLAR BY THE SUN ş M~ _,__ .. ~ ___ ....,._........ .... :---~··--··-···--..... -.......... _... .. _ .... - .... -, .. -..... ----~-
BİBLİYOGRAFYA: Şems-i Tebrlzl, Makalat (?şr. M . Ali Muvahhid), Tahran 1369 hJ.; Hacı Bektaş-ı Veli, Veldyetname (nşr. Hamiye Duran), Ankara 2007,.s.
389-394; . .
23
Feddôn-i Sipehsalar, Risale: Mevlana ve Etrafındakiler (tre. Tahsin Yazıcı), İstanbul 1977, s. 12.1-134; .
Sultan Veled, İbtidan/ime (ere. Abdülbaki Gölpınarlı), Ankara ı976, s:
. 48-79; Sulcan Veled, lntihan/ime, Konya Mevlana Müzesi Ktp. 2 122, vr. 282b; Eflald, Ariflerin Menkıbeleri (tre. Tahsin Yazıcı); İst~buJ 1995, Il, 189-
286; .
Fasih-i Hafi, Mücmel-i Fasihf (nşr. Mahmud Ferruh), Meşhed 1340 hş. ,
ll, 343, 380; Devletşah, Tezkire (tre.-Necari Lugal), İstanbul 1977, II, 25 1-257; Muhyiddin Abdülkadir, el-Kevakibü'l-muzta, Haydarabad ts., II, ı24-5; Lamii, Nefehat Tercümesi, s. 520-523, 639; Hafız H üseyin Kerbelayi-i Tebriz{, Ravzatü1-cinan ve Cenn!ttü'l-cenan
(haz. Cafer Sultan el-Karrat), Tahran 1965-70, I, 291,294-6,49-50. Muhyiddin Abdülkacür, el-Kevakibü'l-muzta, Haydarabad es., II, 124-5. İsmail Rüsôhl Ankaravi, Şerh-i Mesnevf, İstanbul 1289, I, 76-79, 125-
126; Mesnevf'nin Yedinci Cild Şerhi, Süleymaniye Ktp. Esad Efendi, nr. 1563, vr. 185a-b;
Sarı Abdullah, Cev!ıhir-i Bevahir-i Mesnevt, İstanbul 1288, I, s. 116;
Sahih Ahmed Dede, Mevlevtlerin 11u"ihi (haz. Cem Zorlu), İstanbul 2003, s. 128, 130, 137,, 139, 148, 150, 152, 156-157, 160, 164-171;
Abdülbaki Gölpınarlı, Mevlana Celaleddin, İstanbul 1952, s. 27-31, 48-102;
a.mlf., Mevlana'dan Sonra Mevlevtlik, İstanbul 1953, s. 204-215; a.mlf., "Mevlana Şems-i Tebrizt ile Altmış İki Yaşında Buluştu", ŞM, III
(1959),s.156-161; M. Ali Muvahhid, Şems-i Te,brizf, Tahran 1996, s. 62.
Mehmet Önder, Aydınlık Kapı: Şems-i Tebrfzf, Ankara 1963, s. 55-56; Ahmet Yaşar Ocak, Osmanlı İmparatorluğu'nda Marjinal Sufllik:
Kalenderiler (XIV-XVII Yüzyıtlat), Ankara 1992, s. 75-79; M. Emin Riyahi, Tarzh-i Hoy, Tahran 1372 hş., s. 94; M. Ali Muvahhid, Şems-i Tebrizz, Tahran 1996; Bedlüzzaman Füruzanfer, Mevlana Celaleddin (tre. Feridun Nafiz Uzluk),
İstanbull997, s. 167-242;
~~j GUNE.ŞLE ENL!CJ-nt.NEC• AYDLNLANANLAR P;YTHE SUl,J ·----· - ""'- ,......_-·-·~-- .,.....__ ··~·~---.... ~ ... ·--··-· .. ._ ... _ .... ___ .. _ .......
24
F. Lewis, Rumi: ThePastand Present, Boscon 2000, s. 134-202; W Chittick, Me and Rumi: The Autobiogrtıphy of Shams-i Tabrizi,
Louisville 2004; · Mikail Bayram, Aht Evren-Mevlana Mücadelesi, Konya 2005, s. 139-142,
155-157; Semih Ceyhan, !smail Ankaravi ve Mesnevi Şerhi (doktora tezi, 2005),
UÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 397 -424; Midhat Bahart Beyrur, Mesnevi Gözüyle Mevlana, İstanbul2005, s. 57-
65, 78-82; Osman Nuri Küçük, Mevlana ve !ktidar, Konya 2007, s. 124-127; Erkan Türkmen, Şems-i Tebrizf'nin Öğretileri, Konya 2005; Vlliid Göktaş, "Mevlana Şems Münasebetinde İnsan-ı Ma' şlık Felsefesi",
Tasavvuf Araştırmalan Dergisi, XIV (2005), s. 549-563. Kazi Ahmad Mian Akhtar, "Shams Tab rizi: Was He an Ismailian?", JC, X
(1936), s. 131-136; Reşat Öngören, "Mevlana Celaleddin-i Rumi", DİA, XXIX, 442-444.
Shams: The Sun of Muhammedeti Light {Nur-i Muhammedıj -
Writen by Dr. Semih Ceyhan Islamic Research Center (TDV !SAM)
"O Shdrns! My form is shaped with your breath, so is. my thought Iwould say I am your words"
Hz. Mawlana
1. Shams ofTabriz 2. From Tabriz to the land.of Rom e 3. Shams- Mawlana encounrers 4. Shams - Mawlana dialogues 5. Shams' first disappearing 6. Shams' second d isappearing
7. Shams' end 8. Shams' tomb 9. Shams' character 10. Shams' workMaqalat
1. Shams ofTabriz Shams-i Tabrizl, was born in Tabriz 582 after Hijrat {1186 A. C). His real name is Muhammad bin Ali bin Malikdad1• He is referred as "Shamsaddin", "Shams'ul Haq wa'd-din", "Shams", "Shams-i Tabrizi" in Mawlawi sourc
es. According to ABaqi, Shams was named by prominent sheikhs of Sufi orders of histerritoryas "Kamil-i Tabrizi", or because he was uaveling a lot "Shamsaddin-i Perende" 2. His father Ali b. Malikdad (or Malik Dawud) was a fabric merchant who came from Bezer city of Khorasan to Tabriz for business3. Davlatshah ifı his Tadhqira repores an account about Shams
being the son of a person named Havend Jalaluddin Nav-Muselman who was the governor of Alamut, and who belonged to Kiya Buzurgummid's
1 Aflaqi, Ariflerin Men kı beleri (Manaqib a/.-Arifin) (trm. Tahsin Yazıcı), Istanbul 1995, Il, p. 189.
2 Aflaqi, II, p. 190. 3 Davlatsbah, Tezkire (Tadhqira) (trm. Necati Lııgal), Istanbu11977, Il, p. 251.
~~ .. 26
CUNE.SU: ENL!GHTENED l\')"DtNLANANL"AR BYTHESUN
family who was an lsmaili and the successor of Hassan Sabbah. According to this accoum, Havenci Jalaluddin who was a Sunni, sent his son for his education to Tab riz. Sham s, who was a beautiful boy was p~otected aıho.ng women to save him from people with bad intentions. Meanwhile he be..: came a goldsmith and became famous in Tabriz by the name "zerduz''4•
Badiuzzaman Furuzanfer and AbduJbaqi Golpinarlı refuse che aurhenticicy ofDavlatshah's account daiming that it does not exist in Mawlawi records, and also based on Juwayni's Jihangusha History, Jalaluddin Nav-muselman did not have any sons other han~ Alauddin Ahmad5•
Both in Risala of Sipehsalar and lbtidanama of Sulcan Walad, which are
the primary sources about Shams, chere is not much information about his life's early scages. In Shams-i Tabrizi's Maqalat and Manaqib al-Arifin·, it is said that Shams was leading a mysterious life, had great spiricual capabilities, which he was mosdy in retreat and was performing sema, that he was granted spiritual experiences and that he stayed away from true
school training6. We can say that Shams' firsc spiricual teacher was Shaikh Abu Bakr-i Salabaf, whose name is mentioned in che MaqaLat in a few places. Sahih Ahmad Dede tells that Shan1s became his student ac the age of cwenty cwo, and started rraveling after serving him for fourteen years7•
Abu Balcr-i Salapafwho was teaching in a tekke nearTabriz was maldng his living by maldng baskets. He did not aUow his students to wear hirqa (dervish garments) and he had jutıtwwah (spiritıtal openings) and malamat (attitıtde of humility and self blame). This spirirual teaeber had a lot of influence
on Shams' Sufi character. Muwahhid, who was the publisher of Maqalat, tells that most of Abu Balcr-i Salabaf's scudents were artisans like their teacher, and they also had jutuwwah8. According to Sipehsalar, Shams was
4 Davlatshah, II, p. 251. 5 Badiuzzaman Furuzanfer, Mevlana Celdleddirı (Mawlaııa fa/al al-din) (trns. Feridun
Nafiz Uzluk), Istanbul 1997, p. 162-163; Abdulbaqi Golpinarli, Mevldıı!ı Celtileddin (Mawlanajalal al-din), lstanbul 1952, p. 49.
6 Shams-i Tabrizi, Maqalat (ed. M. Ali Muwahhid), Tahran 1369, p. 77, 119, 677, 740, 741; Allaqi, ll, p. 205.
7 Sahih Ahnıad Dede, Mevlevilerin Tarihi (Hirtory of Mawlawis) (ed. Cem Zorlu), ]stanbul 2003, p. 139, 148.
8 Mohammad Ali Muwahhid, Shams-i Tabrizi, Tahran 1996, p. 62. The name of Abu Bakr Salabaf is not found in the majority of sufi biographies. Hafiı Hosain Karbalai in his Rawzat al-Cin/tn repores that Salabaf was the spiritual master of Shams and a contemporary of 70 sufis. Bur Salabaf is not memioned among the famous of those
. GUI'\l~ .. :~U- j' ENUGHTENED ~-. N/DiJ\il.Al"-J.•\NL.i\fı , BYTHESUN ~Ma
.......---~·-·-·:....·~-----····--·-····-·-··"' 1 ··-:-·----·-----·-· -·----··-·-······-··-27 j
not interested in showing kar-am ah (miraclei that are granted to saints), he was
-~earing simple dothing and was· hiding frotn people. He was in constant
srruggle against his nafi (ego), was travelling in tradei-'s garmenrs, was pre
Jerring t9 stay in crırvamarays rather .rhan tekkes and used ro lock his door tight, although he had nothing preci9us. He was full of secrets. He. was
making his living by repairing dothes9. Molla Abdurrahman-i Jami says
that whHe in Baghdad, Shaıns served Baba Qamal-i Jandi, who was the
successor of Najmuddin-i Qubra and Baba Faraj-i Tab rizi, and Muhammad Ruknaddin-i Sujasi, who was ·the successor of Qutbuddi!"l Abhari and
the teaeber of Awhaduddin-i Qirınani 10• According to Dawlatshah, Shaıns'
lineage goes to Abu al- Najeb al-Suhrawardi and Ahmad al-Ghazzali via
Sujasi, and to Najmuddin-i Qubra via Baba Qamal-i Jandi. He thinks thar Shaıns was sent to AnatoHa to find his s.pi ri tual friend by Sujasi 11 , b ur }am i
thinks that this was Baba Qamal-i Jandi12• Fahruddin Iraqi was ther'e when
Jandi told Shaıns to go to Anato1ia. Since neither Baba Qaınal-i Jandi nor
Ruknaddin Sujasi is rnentioned in Maqalat, it is highly suspicious that
Sharns was a studem of these two Sufis. However, si nce he was a traveling dervish, it is possible thathernet and calked with ~hem.
2. From Tabriz, to Anatolia We know that after leaving Salabaf, Shaıns went to Baghdad, Daınascus,
Aleppo, Caesarea, Aksaray, Sivas, Erzurum and Erzincan. Aflaqi says that hemade these trips toknow the Qutub and abdals of his time and to talk
with thern, to gain spiritual grace and to know a true friend13. He met
Awhaduddin-i Qirrnani14 and Sayyid Burhanaddin Muhaqqiq-i Tirrnizi15
sufıs ofTabriı. Pir Salabaf's lodge is located in a suburb of the city ofTabriz, the socalled Charandab region; while 70 sufıs ofTabdı. who belonged tO Baba Hasan Ali are lived in İmam Hafadah's dargah which is l.ocared in the Sarhab region, east of Salabaf's lodge. Hafız Hosain Karbalayl-i Tabr1zl, Ravzat al-Jinltn ve Jann/it al-)anltn (ed. Cafer Sultan el-Karral}, Tahran 1965-70, f, p. 291, 294-6, 49-50.
9 Faddun Sipahsalar, Risltle: Mevlana ve Etrajind.ıkiler (Risala: iv[awftma and the ones around him) (rrııs. Tahsin Yazıcı), Isranbull977, p. 121
10 :U.mit, Nefohdt Tercümesi (Translation ofNafiıha.t), p. 520. 11 Davlarshah, II, p. 52. 12 Lamii, p. 52ı ı 3 Al:laqi, n, p. ı 90. 14 Shams-i Tab rizi, p. 2 ı 8, 294. 15 SahihAhmad Dede, p. 150.
ENLLGHTENED BY THESUN
in Baghdad and Caesarea; Muhyiddin Ibnu'l-Arabi (Shaikh Muhammad) 16
, Oamascus' judge Shams-i Huyi17, philosopher Shihab-i Hariva18 in Da
mascus; Asaduddin-i Mucakallim19 who was an expert in kalarn in Siv~s, and he calked with chese. Rumi says that Shams has extensive knowledge on sciences like chemistry, asrrology, riyazat (retreat), divinity, hikemiyat (philosophy), logic, hilaf(dialectic) and naranjiyat besides tasawwuf He explains Shams' expertise in a variety of sciences as follows: "Our Shamsud
din's breach was similar ro that of Jesus when it came to take full control of our souls. He has no similar in chemiscry. There is no other like him about ascrology, riyazat, divinity, philosophy, logic, dialectic and naranjiyat. But after he was invited co che circles of rijalııllah (men ofGod), he turned his back to all of these, he forgot about sciences pertinent co inccllect and ocher's opinions based on intellcct. Instead he chose seclusion, loneliness and the world of cawhid (unity)" 20• He belonged to Sha6. sect21 , as Mawlana
says, after reaching che rijalullah's circles, he deleted all of lıjs knowledge, he turned his back to sciences on intellect and other's opinions, and preferred the world of seclusion, loneliness and tawhitf!-2. Shams-i Tabrizi tells that during his travels as a consequencc of his malami charactcr, he tesred numerous sheikhs and knowers in order for the crurh ro be revealed. He would test those concenrrated on walayat (Allah's friendship) with shariat (Allah's law), and those concemraced on sha~iat wich walayat. He observed that they were not fully surrcndered, and that their seeking was de.ficiem. He said rhat he found crue friendship and the qualiries of a sheikh in Mawlana23. Shams did not consider Awhaduddin-i Kirmani whom hemetin
1237 in Baghdad worthy of friendship. He thought he was a novice in the path and that he had ashahidbazi attitude24• He praises Muhyiddin Ibnu'lArabi in his Maqalat referring to him as "Shaikh Muhammad',25 whom
ı6 Shams-i Tabriz1, p. 96,239-240, 299, 304-5,338, 777. ı 7 Shams-i Tabrizl, p. 221, 241, 831. 18 Shams-i Tabrizi, p. 82, 118, 271-272,635, 641, 658. 19 Shams-i Tabrlıi, p. 294-5. 20 AAaqi, ll, p. 201. 21 Shams-i Tab rizi, p. 182. 22 Aflaqi, ll, p. 201. 23 Shams-i Tabrizi, p. 219, 756, 784. 24 Shams-i Tabrizl, p. 218, 294, 700; Aflaqi, ll , p. 19ı- ı 93; U mil, p. 639. 25 Shams-i Tcbrizi uses clıese phrascs abour lbn al-Arabi: .r.f;J f->'<S "wonderful and
magnificienc man", u.s..tJ •rlJl "good and confidanr", U<SSJ r.i>.!J "pcaccful and toleram". See Shams-i Tabrlzi, p. 299.
COJ.J ArDP HANANI f
~ ... -- ---ENLICHTENED BY THESUN ~18
29
he mer in Damascus around 1240, yet he says that they were different
in Sufi characrer. Altho~h lbnu'l-Arabi was ericicised by Shams due to his subrnission ro zahir (outer form) of shariat and due ro his conc~ntration on ~he subject of divinity insread o_f Insan-i KamiL (PerfectMan), he srill considers him among che best of the spiricual guides he had seen. Although William Chittick has reservations about the person referred ro as "Shaikh Muhammad" being lbnu'l-Arabi~6, che facr that he is menrionedin one part of Maqalat as "Shaikh :Muhammad b. Arabi" clears all doubrs27• Shams stayed in a rerreat eel! in Aleppo for fourteen months,
and upon a mystical sign, he srarted his journey to Anatolia to find his friend. In his Maqalat he says that upon his prayers to find a spiritual friend, it was said ro him "le( us make you the companion ro a friend of Allah", when he asked about his whereabours, the answer came che day afrer that he was in Anatölia but the time ro meer him had not come yet. Sipehsalar says that this dream was the sign to put him on the way ro
Anacolia to meer Mawlana.28
According to Sarı Abdullah Efendi, one of the Mathnawi Sharihs (ex
plainer), Shams was sent ro Anarolia ro be Mawlana's guide by the Ghaws
(the mysticaL leader) of the time Haja Ali, whom we do not know much abour. Sarı Abdullah asked Mawlana abour this information in his waqia, and he approved of the aurhenticity of this news. According to him, there are a lot of allusions to Haja Ali in the Mathnawi. 29 ·
According to Aflaqi, Shams rumred the children of a king in Erzurum30
before he wenr to Konya, and he signed the bill of Hacilar water duct in
Caesarea. Tn some Iate studies there are claims that Shams emering Anaro
Ha from Erzurum-Erzincan mcr Mongolians on his way, and that he was
sene to Konya by rhese larter to cstablish conneccion berween Mongolians and Mawlana.31
26 William Chittick, Me and Rumi: Th~ Autobiography of Shams-i Tabrizi, Louisville 2004, p. XVIII, 380.
27 Shams-i Tabrizi, p. 299. 28 Sipahsalar, p. 123-124. 29 Sari Abdullah, jttvdhir-i Bavahir-i Matlmawi, Istanbul 1288, I, p. 116. 30 Aflaqi, ll, 264, 275. 31 Miqai l Bayram, Ahi Evren-M~vlônit Mücaklesi (Fhe Stntggle Baw~m Mawlana and
Ahi Avran), Konya 2005, p. 139-142; See for the critics of these claims which are not
ı
GUr..JESll ' ENLIGHTENED AYDlNL•\NA.NL:A.F 1 BYTHESUN
3. Shams - Mawlana encounters: Mawlana and Shams met first either in Damascus32 or Aleppo.33 According to
Aflaqi, afrer his farher's passing away, following his teacher Sayyid Burhanad- .
din' s orders he went to Damascus for his studies. One day when he was walk
ing in public he saw Shams with his hat and black ro be. He hel d his han ds and
told "O expen of the world, understand me!" Shams was intoxicared by these
words and passed ouı:. W'hen he wokc up Mawlana had already gone away. In
some sources it is daimed that Shams' journey ro Anatolia was due ro his find
ing out abour Mawlana's kamal after this encounter. The F.ıcr that Mawlana's
close entourage likc Sayyid Burhaneddin, lbnu'l-Arabi, Najmuddin-i Kubra,
his successors Bahauddin Walad and Baba Qamal-ijandi, Awhaduddin-i Qir
mani should know Shams makes us rhink that he had somehow m ct Mawlana
before his arrival to Konya. Thcir second encounrer cakes place in Konya five
years after Sayyid Burhanaddin's passing. According to Sahih Ahmad Dede,
Sayyid Burhanaddin who decided ro movc from Konya to Caesarea in his
lasr years was the person who gave the good tidings to Mawlana about Shams
coming ro Konya. 34 A.flaqi reports that Shams had com e to Konya on }amaziy
alakhir 26'h, 642 (November 29", 1 244). 35 le is un derstood that when he cam e
to Konya Shams was sixty and Mawlana was thirty eight years old. Sheikh
Ahmad Dcde rells that Shams was bornin 590 AH. (I I94A.D.) and that he
arrived to Konya at the age of fifty rwo. Although records are ind.kating that
Mawlana was born in 604 A.H. (1207 A.D.), Abdulbaki Golpinarli asserts
that Mawlana was born in 580 A.H. (1 184 A.D.) and that he was sixty rwo
when he mcr Shams.36
There are different accounrs about the dialogue that took place berwcen
Shams and Mawlana during their first encounter. The accounts of Aflaqi
based on historical documenr Osman Nuri Kuchuk, lvieviana ve İkridar (Mawlarıa aııd Tbt Govemment), Konya 2007, p. 124-127.
32 A.flaqi, li, p. 193. 33 Badiuı.ıaman Furlızanfer, p. 185. 34 Sahih Ahmad Dcde, p. 160. 35 Aflaqi, II, p. 193. 36 Abdulbaki Golpınarlı, "Mevlana Şems-i Tebdıi ile Altmış İki Yaşında Buluştu"
("Mnwlarıa met Shams ofTabriz When He is Sixty Twoj, Şarkiyat Mecmuası, ITl (1959), p. 156-161.
GIJNE':JU ı ENLLCHTENED A)ll)!NLAN•\NLAP BYTHESUN ·----=---
and Sipehsalar aresimilar to those in Maqalat. ABaqi tells that Shams secded in Şekerciler Ham and according ro Sipehsalar he setdedin Pirinççiler Hanı upo11 his arrival to Konya. One day after Mawlana left Madr.asa of Pamukçular with his sruderits, one of the four institutions he was leeturing in, Shams appearcd before him and helcl the gag bit of his mule and said "O che cxpert of worldly and spiricual truths! Which one is the grcatcr: Muhammad or Bayazid-i Bistami?" When MawJana replied "Muhammad
Mustafa is che leader of all prophecs and sainrs" Shams asked again "But he said, 'I exalt thee My Lord, we did nor know you che way you dcscrve co be known' when Bayazid-i Bisrami said 'How grcat is my glory, I am che king of che kings."' Upon rhis Mawlana's answer was "Because Bayazid's thirsr was lircle, it was quenchcd by a gulp of water. His glass of perception
· was suddenly full co che brfnk; howcvcr Muhammad's thirst was inercasing
every moment. His breasf was opened by Allah. He was ralking ab.out his chirst evcryday and he wanted ro be nea.rer co Allah every moment." Shams passed out upon hearing this answcr and after a while they wenr on foot ro the madrasah.37 According ro an account menrioned jn Dawlarshah's Tazkirat, Shams asks che following quescion ro Mawlana: "Whar is your
purpose in scruggling wich your nafi (ego), seclusion and learrung positive sciences?" Mawlana replies "ro walk in the path of shariat's sunnat (prophet's manners) and adabs (good behaviour)" Upon this Shams says "These are all kishr (bari<)". When Mawlana asks "Thcn what is beyond thcse?" Shaıns replies final ly "Knowledge is that which will ger you to che known".38
According to another accounr the encounter in Konya happened in the following way. Sharns' question: "What are rhese books you are reading about?" Mawlana's answer: "You would not undcrsrand." Suddenly a fire srarcs and che books start ro bucn. Mawlana asks "Whar is rhis?" Shams' answer "You would not undersran d". 3?
Midhat Bahari, one of the ,near era Mawlawi knowers, daims that Mawlana was alrcady at the level of Qutbiyyat (principle axis ofsainthood), that Sharns did not come ro Konya ro become his teacher, that he was deeply affecred by the lighc of knowledge and love that he saw in Mawlana while in Damascus, that he became his friend ro make this light brighter and co
37 Shams-i Tabrizi, p. 685-686; Sipahsalar, p. 124-125; ARaqi, II, p. 193-195. 38 Davlatshah, p. 253. 39 Muhyiddin Abdulkadir, el-Krvakibü'l-muzia, Haydarabad (focrimile), II, p. 124-5.
32
ı EN LlCHTENED
ı BYTHESUN 1 -· ··-~- ... - ·-·-·--
show Mawlana to himself, and that for this reason one should not consider his quescions as a test that a teaeber gives to his scudenr. According to Midhat Bahari most of the records that appear in early Mawlawi lit-. erature abour Shams - Mawlana encounter do not have any foundations. Especially stories rold by Abdurrahman-i Jaıni, Abdulqadir al-Qurashi and
Dawlatshah about Shams making Mawlana throw his books to a pool or set them on fire and make him stay away from them have no relation ro Sufi practice and they underestimate Mawlana's spiritual level and there- . fore should not be crusted. Because Shams is not the kinci of sainr who cannot figure out that Mawlana can distinguish becween a dead book and a book that is alive and speaking, and Mawlana is not a beginner who
would not teli the difference in level of these cwo types ofbooks.40
4. Shams-Mawlana Dialogues Afcer this second encounter, Shams-i Tabrizi and Mawlana wenr on recreat in Salahuddin-i Zarqub and they stayed there for three months and Salahuddin-i Zarqub served them. They came out of this rctreat doing sema (whirling). It is believed that Shams tesred MawJana with questions
beyond sharia just like in the srory of Moses and Hidir in order for divine rruths should be rorally understood. Upon confirming his spiritual capaciry and his level of knowledge, he accçpted Mawlana as a friendY Sultan Walad42 who saw parallels becween Shams - Mawlana friendship and Moses - Hidir relationship said that ı:hey could reveal their inner secrets through this friendship. He said that un cil he met Shams, knowledge,
ascerism and piecywere dominam features of his faclıer's characrer and that his love for Bahauddin Walad, himself, his murshid Sayyid Burhanaddin,
Chalabi Husamuddin reached compledon with Shams and actained ı:he
level oflnsan-i Ma'shuk. He says in his Ibtidaname that "When I say Musa-i Kalim, I mean Ma wl ana with no similars ... His Hidir is Shams from Tabriz. He was such a man that you would only wisb to meet with him and reach him. 43" In che Sufi terminology Moses represents a Sun abiding by shariat w ith zuhd (ascetism) and riytızat (practice of depriving oneselffrom
40 MidhaL Bahari Beytur, Memevi Gözüyle Mevlana (Mawlana fi'om tht Matlmawi Point of View), IStanbul 2005, p. 57-62.
41 Sipahsalar, p. 125; Aflaqi, p. ll, 195-197. 42 Sultan Walad, lbtiddndmt {trm. Abdulbaqi Golpinıırli}, Ankara 1976, p. 48-49. 43 Sultan Walad, lbtid!tn!tme, p. 48-9.
CU i ,Jl~ŞL · AYDtNL!-\NANLAf
ENUGHTENED BY THESUN
worldly comfort.s), and Hidir standsfor a murshid-saint prototype who has
the divine knowledge
Sulran W.:·ılad ralks abour Mawlana's sp iritual arcainmenrs in his lntihdndrne 'as follows:
Bejöre Sharnsuddin's arriva~ he was invofved in prayer and service day and night. For months and years he woufd be invofved in ilm, zuhd and taqwa. He attained his level with his hard work. He went that for through zuhd and
taqwa. 1here woufd be revelations ofTruth to him, and he woufd learn something new from the Truth. When Shamsuddin invited him to such a sema, many bejöre him chose and accepted it. He started to sema with his orders and saw that his Level increased a hundred
times.4"
Sultan Walad deseribes Shams' inAuence on Mawlana, that brought him
from the level oflover to the level ofbcloved as "completion co the level of
Insan-i Mashuk (beloved human)" in his !btidaname."5 According to Sultan Walad, Mawlana was brought to the level of beloved by Shams when he was at the Level of !over. '2overs of God have three levels and beloveds of God tılso have three Levels. Hallaj-al Mansur was at the jirst level of Lovers. 1he middle of these Levels is great. The last of these fevels is even greater. The state of ıhese three Levels appeared in the Universe. But the three Levels of the beloveds are hidden. Great lovers have only hem-d the name of the level of beloveds and asked to see it. 1he name and fome of the middle leveL of beloveds have not reached anybody and they did not even know about the last level. Shamsuddini Tabrizi w as the king of the beloveds of the third Level . .. Bejöre the ap pe arance ofShams, no one has ever taf,ked about belovedness. Mawlana learned the path of befoveds from Shams. 46"
44 Sulran Walad, fntihandme, Library ofQonya Mawlana Museum no. 2122, p. 282b. 45 Vahid Gokrash, "Mevlana Şems Münasebetinde Insan-ı Ma' ştık Felsefesi" ("The
Philosophy of rhe Beloved Person In Relation to Maıulana and Sham$'), TaJavvuf Ilmi ve Akadmıilt ArOjtırma Dt!rgisi (Journal of Scimtific and Academic Sufi Studies), XIV (2005), p. 549-563.
46 Sulcan Walad, !btiddname, p. 249.
GiJt-.JESU E.NLLGHTENED 1.\YD!l-JtAl,lANLI\l< l BYTHESUN
1 - -----
Suddenly Shamsuddin reached him. Darkness disappeared before the force in his light. 7he universe oflove sent a cry without instruments or drums. He explained hi711: the state of the beloved in such a way that the seeret was revealed to everyone. He said "ifyou are attached to the unseen, I am the imseen of the unseen, Listen to this." Seeret of the see re ts, Light of the lights, even saints cannot reach my secrets. Love is a veil on my path; Living Love is dead next to me. He would invite him to a strange universe; Turk andArab have not seen it even in their dreams. Our master became a novice stıedent and started studying before him. Mawlana became a starter when he had reached the end of everything. When everyone was following him, he became the foliower He had already reached the top in the world of thoughts; nonetheless Lo~e appeared to him as a new knowledge. 47
Shams talks about the level of the beloveds in accordance to che surrender
to the Prophet which he keeps insisting upon in his Maqalat as follows: "If they had askcd me if che Prophct was more in love compared to me, 1 would have said "No." He was the beloved. But the imellect stays in awc when it tries co appreciate the beloved. So if I say that he is a lovcr, this really means beloved." The beloved in absolure terms is Haqq (the Truth). The uue reflection ofHaqq is the Prophet. As it is mentionedin rhe Quran, those who surrender ro the Prophet are really surrendering to
Haqq, ir follows that if one surrenders co the bcloved Prophcc, they sur
render to the Lruc Beloved who is AJlah.
Mawlana ralks abour the philosophy of belovedness openly in his Mathnawi with the foliowing words: "Lovc is only a veiJ, all is but the belovcd. Only the beloved is alive, !over is dead.48" "Let the love of AJiah be in the
spirit, in the eycs, it scays fresher than a rosebud.49" "Whomever you chink isa lover is in reality the beloved. Because he isa lover that is loved by che beloved, so he becomes che beloved coo.5°"
47 Sulran Walad, p. 249-250. 48 1. Anqarav!, Sharh al-Mathnawi, Istanbul 1289, I, p. 54. 49 1. Anqarav!, ], p. 91. 50 I. Anqaravt, I, p. 361.
ı ~~ C;(J{~EŞLE l ENLLGHTENED t\ YDlNL.~'.J'--lAt'-JLt- r. 1 BY THE SUN Ş ~~~
---·--··-:--··----- ·-·- ı ~ ............ ·····---··---~-.---.. ·· ···-··- .. . ı . 35 ı
Mawlana whousedt-o d.o sema by clappüıg and waving his hands through ·t:he .encouragements of his m other in .law Qira Hatun, now does sema by whirling as Shams ihoughr him. A.aaqi says: "One day Sultan Wala9- told: "My father used ro be a zahid, gracious and'pious in his yourh .. He never
· used to do sema. My mother's side grandmodıer Qj.ray-i Buzurg en~omaged him to do sema. My father 6 rst s tarred to shake his hands while do ing
sema. Shamsuddin thought 'him to whirf.51" According tO Ahmad -Avni
Ko:nuk and Midhat Bahari, Shams-Mawlana relationship is not that of a teacher-student. In Mawlana's spiritual path, his teach~rs are his father B.ahauddin Walad and Sayyid Burhanaddin, Shanıs is his shdkh of sohbet (spiritual conversations). Hence Shamsis not mentionedin the lineage of
the Mawlawi Sufi Order.
5. Shams' First Disappearing: After meeting Shams, Mawlana left his teachings at madrasa, he quitted reading his father's Maarifover Shams' request and he reueated from people and spared all his time for Sham's sohbet (spiritual conv.ersations).52 1his led some negative murids to hate Shams whom rhey do not k~ow and who separated their sheiks from themselves and some rumers were spread among people who were deprived form Mawlana's preaches.53
According to HacJ Baktash Wali's Valayatnama, the ulama of Konya complained to Sultan I. Alaeddin Qaykubad about Shams because a great intellectuallike Molla Hünkar has left madrasa following a dervish. The
Sultan tmned down the complaint saying that it iınproper to intervene .in the valayat ofMavlana, upon those intellectuals left Konya to go to Arabia and they came back to Konya over the attempts of Sadraddin Konyevi and Ahi Avran.54
Shams suddenly left Konya because of that troublesome events in 643
after Hicrat (1245-46 A. CJ. and he wenr to Damascus. However, Dawlatshah records that he went to Tabriz and Mawlana fowıd him and brought him back to Konya.55 After that event which made Mawlana extremely
51 Aflaqi, II, p. 199, 262. 52 Aflaqi, II, p. 198-199. 53 Sipahsalar, p. 126. 54 Hacı Baktash Wali, Veldyetrıdme (ed. Hamiye Dm-an), Ankara 2007, p. 389-394. 55 Da.vlarshah, Il, p. 253.
ENLICHTENED BY THESUN
sad and made him retreat, it was rccorded that his murids apologizcd to Mawlana56• During that separation period ofShams, Mawlana would wear
a black cloak made of a fabric called "hindibari" worn by mourning peo: ple. He would put on a honey colored conical hac wrapped in a rurban in "shekaraviz" style and start sema gatherings changing the rebabi from four ro six secrions.
Aflaqi says thac57 Mawlana who learned from a lerter that he rcceived from Sharns that he is in Darnascus, sene him a fo ur verse Arabic-Persian lecter,58
Shams turned back ro Konya after scaying one year in Damascus, married Mawlana's adopced daughter, Kimya Harun. Seven days after his wifc died he disappeared for the second time and went to Damascus in Hijri Shaban 644 (December 1246).
ARaqi and Sahih Alırnacl Dede stare that, after the second disappearance
of Shams, Mawlana sene Sulran Walad leading a group of cwenry people.59 According to Sipehsalar and Sultan Walad, Shams went to Darnascus
once; Mawlana sene Sulcan Walad co Damascus with a group to bring him back60, Sulcan Walad found him in Cebel-i Salihiyye (Mount of Sa/ihiyyah) in which Ibnu'l-Arabi resides, broughr him back to Konya. Regarding Maqalat Golpinari i suggests that Shams wenc to Aleppo firsc, he came down to Darnascus after learned that Sulcan Walad came therc.61
According to ARaqi, in accord an ce w ith Shams' malamat attitude, h is leav
ing Mawlana is a manifescacion of jelal (rigor). Until chen, Mawlana saw only jamal (mercy) manifestation in Shams, Shams showed jelal manifestation ro Mawlana by leaving Konya and he did that for Mawlana ro totally wirness him.62 The expressian "Mawlana is torally a grace, however in Shamseddin rhere is borh rigor and grace" in Maqalat confirms chat.63
On the other hand Sharns says that "Mawlana saw only the good in me, he
56 Sipahsalar, p. 127. 57 Aflaqi, ll, p. 218; 270-271. 58 See for the text ofletters Aflaqi, [[, p. 283-286. 59 Aflaqi, Il, p. 270-271; 277-279; SahihAlunad Dede, p. 166. 60 Sipahsal:ır, p. 127-1 29; Sultan Walad, p. 56-60. 61 Abdulbaki Golpıoarlı, Mtvldna Celaleddin, p. 79-80. 62 Aflaqi, Il, p. 218. 63 Shams-i Tabrlıi, p. 73.
ENLICHTENED BY THESUN
had not seen my bad side. Now, I am not behaving as munajiq (hypocrite), I am separating from b im so ·that he can utterly see me. The one who sees my beaury.and ugliness can find way to my sohbet (spiritual convm~tion). The augury of suchaman is rhat: the sohbet of other is cold and bitter for ·him, but it is not as cold as he can do sohbet (spiritual conversdtions) with them but it is roo cold for him not to do sohbct." 64
According to Muhammad Ali Muvahhid, there are three phases in the
relationship of Mawlana and Shams: before Shams left Mawlana was like a mirror reflecting the lights from che sun. He was reciting pleasandy che uurh he saw in Shams as love ghazels in Divan-ı Shamsi1-hakayzk as separation conduced to the increase of his karnal (perjection) and his rising to che stage of marifet. Mter Sharns' absencc, Mawlana as a perfect arif (Gnostic) srarred co nilkabout suluq (Sufi way) and mariferullah in Masnavi.65 According to Midhad Bahari, Mawlana studied che states of love
and practices of marifat which he experienced under the discipline of his father Bahaeddin Walad when he was lirde and under the discipline of Sayyid Burhaneddin when he was young, at a higher state with Shams. Mawlana praised Shams in his Divan-ı Kebir in which he used the pen name Shams-i Tabrizi, calling him "Shams-ul Hak ve'd din" (the mn of God and religion), bahr-i rahmet (sea of mercy), hurshid-i lu rf {sun of grace), husrev-i a'zam (greatest king), nur-i mutlak (absolute light)
6. Shams' second absence When disciples and public started to gossip again, Shams rells Sultan Walad that they wanr to set him apart from Mawlana who is unique in enlightenmenc; that this time when he disappears no one will be able to find him and on Shaban 645 (Dec 8'" 1247) he vanishes into thin air66• Aflaqi says that 40 days after Shams' disappearance Mawlana started to wear a smoky
turhan instead of the wlıit~ one, and have a cloak sewn out of Yemen and Inciian dothes and that he wore these doches until the end of his life.67
Sulran Walad says that his father started ro recite poems with love and
64 Allaqi, Il, p. 238. 65 Shams-i Tabrlıi, p. 145-151. 66 Sultan Walad, p. 62, 64. 67 Aflaqi, ll, p. 269.
CUNlŞLL ı ENUCHTENED A YOII'J LAN 1\N LA P BY THE S UN ---------· ·- --··· -· ---···-
that he always performed sema.68 Afcer a while, hcaring a word that Shams might be in Damascus Mawlana traveled chere, yet returned not finding him; a few years later he went dıere once more and although he searched
for him for monrhs he could not find him.69 During this time, Mawlaıı'a went to Damascus twice according to Sultan Walad/ 0 three times according to Aflaqi, four times according ro Furuzanfer. Afiaqi recitcs that during his third trip he left Husamaddin Chalabi on hü behalf to artend co the followers, and stayed at Damascus for about a year, he thcn rerurned duc
to the letters of leading scholars and administrators (including the Sultan of Seljuk} requesting him ro rerurn to Anatolia.71 Sipehsalar says that Mawlana searched Shams in Oamascus, yer returned to Konya witbout any result.72 On the other hand Sulcan Walad says that his father found Shams' spirit in Damascus not his body, that this spirit became visible in him and thereafter he was not i n need of Shams.73 In fact, after rerurn ing to Konya,
when they asked him about Shams, Mawlana replied as "Shams-e Tabrizi is jusc a guise, what is nice and pleasanc is us."74 ]n addition, to a dervish who has not had the chance co see Shams he said, "although you haven't caught on Shams, you have reached such a person that has hundreds of thousands of Shams on every suand of his hair" expressing rhar they are one as rwo seas uniting. Sultan Walad says that after Shams' absence Mawlana found Shams' manifestation in Salah ud-Oin-e Zarkub, and united
wirh him as milk and sugar. Walad also says rhac since the state of love and ecstasy Mawlana was in mighr have interfered with his teaching, he appoinced him (walad) as his ciliph to dcal witb the disciples, and that he
redtes ghazals acidressed to him and told him (Wa!ad) to follow Zarqub as well. Alrhough some disciples saying that Zarqub is ignorant and there
fore is not eligible for being a sheik and even failed ro replace Sharns, they planned to kil! him discretdy, yer the assassination was prevenced.75
68 Sultan Walad, p. 65, 69. 69 Sultan Walad, p. 71. 73-76. 70 Sultan Walad, p. 76. 7 1 Aflaqi, II, p. 280-28 ı. 72 Sipahsalar, p. 13 1. 73 Sultan Walad, p. 73. 74 Aflaqi, Il, p. 282. 75 Sultan Walad, p. 79-92; Sipahsalar, p. 133-134.
CCiJ JESLE. AYDIN UV·-lAN L.'.A.K
~--.. -"1'-.... ---···-":'-......... ..-.....
7. Shaıns' onteome . ·There are different rumo_rs about Shams' ourcome in different somc~s as .Aflaqi and .others originated from him. According LO öne of Aflaq i's reports,
. as Sham s was conversing with Ma w lana~ group of seven cam e to-a halt befo re the cell; one of rhem wanted Shams to come out. Then, Shams came out, teliing Mawlana that they are calling to ki.ll him. At that moment, he
let out a sharp cry as he was stabbed and thereafter he vanished; all there wa~ .!efe was a few drops of blood .76 According to this story, Shams had been assassinilted; yer he has vanished afterwards (absence). Aflaqi states that Mawlana's son, Alaeddin was among the assassins, rherefore like all the others he had a troublesome death and Mawlana had not attended his son's funeral. On the other hand, Sipahsalar says that Alaeddin staned to
become jealous sillee Mawlana and Shams were more interested in Sultan Walad than him. He aiso.states that since it was wintertime when Shams
and Qimya Khatun got married, Mawlana had the kitchen hall prepared for them. lo order for Alaeddin to see his dad he had to pass through here; Shams warned him about being careful and respectful; -Alaeddin could not get over this and his reaction was LO teli the society about th~s condition, which caused the rumors to spread out more:77 According to another
rumour originated from Ulu Arif Chalabi and his roother Fatima Khatun; Sharns has been killed during the assassination and his body has been dumped ina well. One night, ina dream Shams told Sultan Walad about the well he was thrown inco by saying "I fell asleep at such and such place;" and accompanied by his followers Sulran Walad took his body out of this well and bmied him in Mawlana's madrasah next to Amir Badraddin, the
architect of the madrasah. Aflaqi adds that it is a secret.78 Yer, how long after his death has the burial took place is unknown. On the other hand, there is no sign in Sultan Walad's works of this rumor stated by A.flaqi. Sahih Ahmad Dede says Shams diedin 645 (1247) of natural causes and has been buried next to Eınir Bedreddin.79 According to another rumor
recorded by Aflaqi and stated by Cami is that Shams' grave is next w
Bahauddin Walad. Dawlatshah says that among the folks tbere has been a rumor about Shams being ki.lled by Mawlana's son Alaeddi.n, yet this is
76 A.flaqi, II, p. 266-267. 77 Sipah.salar, p. 130. 78 A.flaqi, II, p. 283. 79 Sahih Abmad Dede, p. 169-170.
CUJ.1E5LI 1 ENUGHTENED AYDlNLANANLl\i· BY THE SUN
absolurely unrruc. Abdulqadir al-Qurashi is doubtful about his murder and finds his absence more valid.
There is no sign of Shams' assassination and whereabouts of his grave in Mawlana's, Sultan Walad's works or Sipalısalar's (Risale) booklet. Furuzan
fer states that based on Sipahsalar and Walad's sayings about Mawlana's trips to Damascus (twice) in order to find Shams proves that assassination rheory cannot be true.80 On the other hand, rherc is no rumor on any M evievi sources abour Shams being buried in Konya or any other place after being assassinared or dying of natural causes; and Mawlana's and Sultan Walad's visits co his grave. Midhat Balıari says that Mawlana and Walad do not believe in Shams murder and that Mawlana wem co Damascus
several times in order ro find him; that there are hints abour Shams going ro Tabriz in ghazals he had written thereafter; rherefore he states that it is bercer to believe in his absence. H usa i n Fahraddin Dede, Mehmed Jalaleddin Dede, Azmizade Ahmad Dede, Alunacl Remı.i Dede (Akyıtrek), Walad Chalabi Efendi thinks the same.81
According to Sari Abdullah Efendi, after Shams' absence Mawlana goes to Tabriz since he is invired spirirually by Hace Ali and visits him. Mawlana who is enlighrened by Hace Ali after a thr~e days visit returns ro Konya. Yer, this visir is kepr a seeret accept his dose family members and it does not take place in biographical books.82
In Mathnawi (!, verses 123-125; 130-131) Mawlana compares Shams'
absence ro Joseph's leaving his father Jacob and going to Egypt: "When Shamsedin's words were mentioned, the sun of the fourrh heaven
bowed its head. Now that 1 have mentioned his name, it is bur right ro set fo nh so me indications of his beneficence. That precious Soul caught my sk.irr, Smelled the perfume of the garment of Yusuf What can I say when not a nerve of mine is sober? Can I deseribe my .separation and my bleeding heart? Nay puc off this matter til! anorher season."
Isınail Ankaravi when explaining this verse interprets, "Joseph as Shams, incerprets Jacob who gets the smell of his Joseph's shirr as Husamaddin
80 Badiuzzaman Furuzanfer, p. 221. 81 Midhat Bahari Beytur, p. 78-80. 82 Sari Abdullah, I, p. 116.
ı ~~ CfY·,JE.ŞLE ı ENLLGHTENED ı .f~.YDiNLANANl;-\fl .. ı BYTHESUN ·--~ ş_ r.la -:-----· ,.,;,. __________ ,._,, __ , ~-. ·-·--- 41
Chalabi, who is characterized by soul messenger who delegates the tidings ~s Mawlana According to him there is a sign in this verse that Sharris is kutbü'l-aktab. According to Ma~vlana, Sh~s' mystery is absoİute Jlnity,
and it is obligatory to be a member of annihilarion in order to. comprehend this mystery. Otherwise, people who may not understand the mystery when it is revealed may cause riot and turmoU. Ankaravi says that ones who cannot comprehend Shams first must turn upon a teacl1er like Hu~~addin Chalabi. 83
8. Shams' Tortıb Tombs and maqams were attribured to Shams in Konya, Niğde, the cities ofHoy and Tabriz in Iran, Pakistan-Multan. Abdulbaqi Golpinadi regards che assassination attempt to Shams and the rumour that his body was thrown in a well of a garden which belong to Emir Bedreddin Ge:vhertaş
as the legend of the truth. According to him, Sharns is buried in the S mal!
Dervish Lodge of Shams ofTabriz in Konya which was built over the well
he was thrown in. Afcer his death, Emir Bedreddin Gevhertaş was buried
in his own garden next to Shams. Golpinadi says that the rumor that
Shams is buried next to Bahaeddin Walad who is in the Dervish Lodge of
Mawlana, is iovalid because this tomb does not bdong to Shamseddin of
Tabriz bm it belongs to Shamseddin Yahya. 84 Mehmet O nder who sug
gests that he went into the eellar under the sarcophagus in Small Dervish
Lodge of Shams of Tabriz in the year 1957, shares che same belief with
Golpioarli.85 Miqail Bayram claims that, Shams was murdered with the
order of one of the viziers of the time Ahi Evren Nasırüddin Mahmud,
by an assasination group in which Ahi Emir Bedreddin Gevhertash, Emir
Nedbüddin Müstevfı, Seyyid Sherefüddin who is the student of Fahred
din Razi, Alaeddin who is the son of Mawlana took place, his body was
thrown into a well, some pfU'tS of his body srayed in the well, some parts
of his body were carried to Dervish Lodge of Mawlana in the time of
Sultan Walad's being the sheikh; however he could not understand why
83 Ismail RusCıhl Anqaravt, Sharh al-Mathnawi !-VII, Isranbul 1289, I, p. 76-79; 125-126.
84 Abdulbaqi Golpinari i , Mevltlna Cel.t2leddin, p. 82-85. 85 Mehmet O nder, Aydmlık !Vıpı: Şems-i Tebrizf. (The Bright Door: Shams of Tabriz) ,
Ankara l 963, p. 55-56.
:(
t
1J .)
CONESL[ ' ENLLGHTENED A.YDiNi.AhJANLA~ BYTHESUN
1
Mawlana wem to Damascus after Shams' last disappearance.86 Some Iranian researchers daimed the Seflne-i Tabriz of Ebü'l-Mecd Muhammed b. Mes'ud er-TebrM and M oj mal of Fasih-i Hafl as eviden ce ro suggesc t~at the tom b of Shams is in the ciry of Hoy in Iran. According to Hafş, the year of death ofSharns is 627 (1273). 87 According to Muhammed Ali Muwahhid Sharns decided to leave Konya to go to Tabriz, he sropped by the ciry H oy on his way and he died there. 88 Muhammed Emtn Riyahi, aH oy hisrorian, says that Onoman Sulran and his Grand vizier visited the tofl\b ofSharns in Hoy in 1535. 89 Regarding that information the generalizatian dıat Orromans do not believe in the rumor ofABaqi who says that Shams' tomb is in Konya.90
Asa result of the work of the Iran-U rumiye Culcural Heritage Protection
Foundation, it was arrempted to prove that the Sharns' tomb is in the Hoy ciry, near the Menar-i Shams which was builr in Shah !smail era, the tomb was nominared for UNESCO World Cultural Heritage in 2007. Some Iranian researchers say that Shams died in Tabriz and he was buried to Gechil Graveyard. Translator Asım Efendi and Maqalat rranslator Mehmet Nuri Genehasman shares the same view. According to another rumor Shams left: Konya secrecly and went to Tabriz 6rsc and then co India and after wandering in forescs for years, he dies in Mulcan. Today in Pakistan-Mulran there is a comb called Phir Shah Shamseddin-i Tabrizi; but rhis tomb belongs to Ismaili Shah Muharnmad Shamseddin Tapareı es-Sebzevarl (757/1356). Moving from chese rumors, it is hard co say certainly something about where and when Sharns of1abriı di ed. As a matter of fact, since Mawlawi sheikhs, Mawlawi history expercs such as Furuıan
fer and Midhat Bahari belicved the disappearance of Shams, tlıey did not pay great attention to his tomb and date of death. Regarding the verse of Qamal-i Khocend! "Do not say that those capable of having a heart are gone, the ciry of love is left ernpry/ the world is full of Shams ofTabriz's, but where is the one to see him as Mawlana did?" they suggest that it is essential to understand the internal s ta te of Sharns rather than tlıe exrcrnal state as Mawlana did.
86 Miqail Bayram, Ahi Evrm - Mrolan/tMıicad&si, p. 155-157. 87 Fasth-i Haf'i, Mojma!-i Fasih/ ((d. Mahmıld r(rmh), Meşhed 1340, II, 343 . 88 M. AJj Muwahhid, Shams-i Tabrizi, Tahran 1996, p. 205-21 1. 89 M. Amin Riyahl, TlJri'h-i Hoy, Tahran 1372, p. 94. 90 M. Ali Muwahhid, p. 21 1.
CU''.lEŞLE .A,YD !i'..J LA/'\lAN LA!! .
........ ---·-··-··--·-··-·---ENUCHTENED , ~
.. -,
BY "!"HE_? UN __ .. ___ ,__ __ .§__~~ 43
9. Shams' Character: I~ Maqalat Shams stateş .tba~ his sheikh did oor make him we;ar a hirqa
(dervish coat}, thus he is. noç his callph, wearing hirqa means being present
in sohbat (spiritual ta/k), he does sohbat.with Mawlana, at the same time
he does sohbat with Prophet Muhammad in his dream so he can be told to
have uveysi (Learningfrom a teacher without seeing him in phjsical world, be
ing·:taught in piritual world) character. 91 Abdulbaqi Golpi nar!! st~tes that
Shams pays attention to vis ir qalenderi .dervish lodges when he travels, he
dçes sema and he is a kalanderiike sufı bi.ıt he does not beg like uaveling
qalanderis, he does not smoke joint, or practice char-darb thus the quali
fı.cation of "melameti" woulq be more. suitable for him. 92 Ahmad Yashar
Ocak regards Shams as having a different kind of education than Jawlakls
and Baba1lers, having the knowledge ofvahdet-i vücıld (believing that God
is manifested in every creature) and one of the representatives of high class
Qalenderis together with Fahreddln-i lraki and Evhadüddtn-i Kirmanl.
Ocak says that "these all may not be enough to consider Shams as Qalend
eri bu c he is close to being Qalenderi mo re than any other Sufı character. 93
Miqail Bayram claims thatShamsis aJavlaqi sheikh, he assigns Ebu Bekr-i
Niksar! as caliph in this way, he goes to the Javlaqis in Damascus when
he left Konya for the first cime since he had comacts with the fow1der of
the Javari order, Sheikh Cemaleddin-i Sav! and his friends.94 However,
there is no relevant information in Maqalat or fırst era Mawlawi sources.
Some sources suggest that he is ddts oflsmaill considering the accounts in
Davlacshah. The owner of these accounts confuse Shams of Tabrizi with
che murid of Bahauddin Zaqariya, Plr Shah Muhammed Sham s ofTabriz
of Sebzevarl. 95 So me s hi ah reseaı·chers regard Shams as shiah considering
his disappearance.
91 Shams-i Tabriı.l, Maqdldt, p. 784. 92 Abdulbaqi Golpinarli, Mevlô.n!t Celô.leddbı, p. 65. 93 Ahmet Yashar Ocak, Osmanlı lmparatorluğıt'nda Marjinal Sufllik: Kalenderiler (XJV
XVII Yüzyıllar) (Mariginal Sufom in Otoman Empiı-e : Kalenderfs (XJV-XVJ! centuries), Ankara 1992, p. 75·79
94 Miqail Bayram, p. 139-140. 95 Kazi Ahmad Mian Akhmr, "Shams Tabri-ıi: Was He an lsmailian?", TC, X (1936), p.
131-136.
c::
ENLICHTENED BY THESUN
The Plr of Shamsi group and Sham si-Jalalliyah tariqat who do es char-dab,
wears black and white suffix, bibulous ro wine, wearing fiat top felt conlc
hat, wandering rogerher with drums and alem, think that they are lovers of
Ahi-i Bayt (the family ofprophet), like Shams ofTabrizi sharply criticized in
Yahidi's work Manaqıb-ı Khace-i ]ihdn has claimed that this cariqat is al so
a branch of Mawlawiyah. 96 In Maqalat and orher Mawlawi sources he is
not said to have the manners that can be considered to be che pir ofShamsi
group. In addition to that for the derwishes whosc dominant manner is
love and mala mar, rhe expression "having rhe Shams character" is used in
Mawlawiyah.
Shams says "I do not accept murids, however I reach the sheiks; but not evcryone; only the kamils (perftct ones)"97 and he meets the duty of teach
ing in a way bm he d id not nominate a caliph to rcplace himself li.ke rus sheik.h did. Thus, it is not appropriate to amibute him a tariqat or a branch of Mawlawiyah. Anyway, Shams name does not take place in Mawlawi succession. According ro Fasih-i Hafl, Salahaddin Hasan al-Bulgari who is one of the prominents of Sühreverdiyye tariqat, has worn his dervish coar (it is a symboL of being accepted to a tariqat) from rhe hand.s of Shams.98
However, there is no accounc relared co that in Maqalator MawJawi sourc
es. Considering his expressions in Maqalat, Shams can be thought as a Muhammadi characterc sufi who has dominant malam~t artitude, who thinks that divine and humanistic love is more importam than anyrhing, who tells that sheria can only be understood by tariqa and haqiqa (reaLity of knowing God), who makes dhikr (repeating or mentioning God's names), whose heart is grateful to God, whose body says that only the ones who are
patienr can have the true wisdom, who stays away from the nazar ehli who cannot prove the dignity of the maqams (states) of prophers and his walis, who do sema and whose jalal characteristics are dominant.
That call ofMawlana's to Shamsin Divan, suromarizes Shams' character in the most concise way:
96 See for Golpinarli's comradictoties about Shamsiyyah, Abdulbaqi Golpinarli , Me v/dnA Ce/dkddin, p. 99, 1 O 1-1 02; a.mlf., M evidna'dan Sonra Mevlevilik, Isranbul 1953, p. 204-215.
97 Shams-i Tabriıt, p. 227. 98 Mojmal-i Ftuiht, Il, p. 380.
C !J N E;. Lf :'-'-;/O!i,Jll-7 J.t:ı;,ıLAr -----------......... _. .... - ... -.-~ .. ~.._., .... _ ... _
1 ENUCHTENED ~·: ı BYTHESUN ~ta ı ·- -. ·-·-·------~ · -·---~· ··-··-··----·-! . . . t!S
0 The one who talks with.the inspiration from God! O the eye ofthe realities, 0 the exalted being who is the cure for people in this cruel world of the fire and the s;as· i. e the fo u! and the. ıroubfe. . · You are such a Pir with no past. 1here is no starting point of your beginning. . . .You are such a unique Sultan ofspiritua! meaning. You are the one who h_olds o ur lives in your han m. and he fp s to get ,-id of the disasten caused by o ur wot!dly Love and desires comingfrom our· animal so.ul You: are the himter of the lives on the path of submitting our /ives. Oh how I wish it wou!d be known who is worthy of being hımted among al these lives. What is it to the created to mention your Love. Even God} light. of Majesty is
in love .with your beauty . .Yt.ıu say I have been hunted by this Love. O the gracious and competent doctor,
· teli me who to consult to! Your grace tel/s me to co me and your grief to go. Which one is true, which one is more correct, please teli me! O the Sun of the animal solus! The Truth's day star ofTabriz.' Every ray you emit creates a spirit, graceful and impressive
10. Shams' Work: Maqalat Maqafat which is made up of Shams ofTabrizi's sufi words, ideas, epics, the talks of Mawlana and other stıfis and anecdotes about his U fe is writcen in Persian and called Hırqa-i Shams (the dervish cloth of Shams) and
Asrar-ı Shamseddin-i Tebrtzi (the mystery of Shams ofTabriz) by Mawlawis. In same copies the name is recorded as Qalimat-ı Shams-i Tebrizi (The Words ofShams) and Maarif-i Shams-i (The Education ofShams). It is suggested that the work is compiJed by Sultan Walad or by lots of other people including him. However, Isınail Ankarav1 and Muhammed Ali Muvahhid thinks that it is compiled by Mawlana.99 Some stories and wits that take
place in Masnavi also take place in this work. The oldesr copy is registered to Mawlana Museum Libr(\ry (nr.2154). 100 The books such as Sipehsalar Booklet (Risafe) , the lbtidaname of Sultan Walad and Manaqıb al-Arifin of Aflaqi which were written in the formatioo period of Mawlawiyah,
99 Isınail Rusuru Anqaravl, Memevi'nin Yedinci Ci/d Şerbi (Anqtıravi's Commentary of Seventh Volume oJMathnawi}, Sulayınaniyya Library Esad Efendi no. 1563, p. l85a-l:i; Shams-i TabrW, Makalat, ediror's iıuroduccion, p. 39-40.
100 See for the other iınponanr copies Abdulbaqi Golpinarli, Mevlan4 Celaleddin, p. 27-31.
J )
1> ')
~ GUNEŞU ı' ENLlGHTENED ~M~ __ .lo.YD~c_~LANA~'--JLAII BYTHESUN
Maqalat is benefitted from. Besides i ts own value, the work is one of the
most important sources to learn from about the spirituaJ maturity and teachings of Mawlana.
Maqalat was dlsseminated by Ahmad Hoshnuv1s (Maqtilat-ı Shams-i '[ebrizi, Telıran 1349), Nasıruddln Sahlbuzzamaru (Fasl-ı Sevvum, Telıran 1351.), Muhammed Ali Muwahrud (Maqtifat, Tehran 1369) and Ja'far
Moderris-i Sadiki (Maqdlat, Telıran 1994), the d isseminatlon arrempts by Badluzzaman Furuzanfer failed. The most comprehensive disseminarion was done by M. Ali Muwahhid. The translation of Maqalat LO Turkish was done by Mehmed Nuri Genchosman. (Maqalat I-II, Istanbul 1974-1975; [Istanbul 2006, in the name of Maqdlat ]). The work ofWiiUam Chittick caJled Me and Rumi (Louisville, 2004) which took the award of the book
of the year in Iran in 2005 and which was dedicated to Annemaric Schimmel is the translation of rwo thirds of Maqalat to English. ln the translation the autobiography of Shams of Tabrizi was rried to be builr.
M. Ali Muwahhld inrroduced Shams' biography in .an academic way in his work Shams-i Tabrizi (Shams of1i:ıbriz- Tahran 1996) which involves
Shams' words and some pieces .&om his gathcrings. In addition to that in his book Humi ez Sharab-ı Rabbiini ([ahran, 1994), he made somc compilation from Shaıns' work Maqalat. Shams' words and life has been published by Abdulhusain Jalaliyan in a book called Nevniyô.z-ı AvvaL: Shams-i Tabrizi and Sühenan u be-shiir in year 1992 in Tehran. These are
soıne Turkish books wriccen regarding the Maqalat of Shams are; Şems-i Tebrizt'nin Öğretileri (1he teachings ofShams ofTabrizi by Erkan Türkmen, Konya 2005), Aydınlık Kapı: Şems-i Tebriz! (7ht Bright Door: Shams of Tabriz by Mehmet Önder, Ankara 1963), Mawlana Celaleddin-i Rumi ve Shams-i Tabrizi (Mawlana felaladdin Rumi and Shams of Tabriz by Salih Saim Unar, Istanbul 1899), Şems-Mawlana Dostluğu: Benlik Duvarından Kerpiç Koparmak (Sams-Mawlana Friedship: Breaking a mudbrick oJ! the wall of ego by Bayram Ali Çetinkaya, Istanbul 2007).
Even though a Masnavi like work called Mert1tibü'l-kulı4b (1he Stages of Hearts) made up of 138 verses was attributed to Shams, it did not gain
acceptance.
____ ........ -.----. .. ~ .. --.. --.. --
Bibliography: Shams-i Tabrlzl, Maqtildt (ed M. Ali Muwahhid), Tahran 1369; Hacı Baktash Wali, Vetayetname (ed Hamiye Duran), Ankara 200.7, p.
389-3.94; Faridun Sipahsalar, Risdle: Mevlana ve Etrafindakiler (Risala: Mawlana cınd
the ones around him) (trns. Tahsin Yazıcı), Istanbul 1977,. p. 1 2 1--134;
Sultan Walad, lbtidaname (trns. Abdulbaqi Golp_inarli), Ankara 1976, p. '48-79; .
, lntihdndme, Library of Qonya Mawlana Mus~um .ı:ıo. 2122, p.
' 282b;
Afl.aqi, Ariflerin Menkıbeleri (Manaqib al-Arifin) (trns. Tahsin Yazıcı), Is
tanbul1995, II, p. 189-286;
Fasih-i Hifl, Mojmal-i.Fasihi (ed MahmUd Ferruh), Meşhed 1340, IT, p.
343.
Davlatshah, Tezkire (Tadhqira) (trns. Necati Lugal), Istanbul 1977, II, p.
251-257;
Muhyiddin Abdulkadir, el-Kevakibü'l-muzta, Haydarabad (jacsimile), U, p. 124-5;
Lamii, Nefehdt Tercümesi (Translation ofNafohdı), p. 520;
Haflz Hosain Karbalayi-i Tabr1z1, Ravzat al-]incln ve ]anndt al-]andn (ed.
Cafer Sultan el-Karrd{), Tal1ran 1965-70, I, p. 291, 294-6,.49-50;
Isınail Rusuhi Anqarav!, Sharh al-Mathnawi, Istanbull289, I, p. 76-79,
125-126;
_______ _, Mesnevi'nin Yedinci Ci/d Şerhi (Anqaravi's Com
memary of Seventh Volume of Mathnawi}, Sulaymaniyya Library Esad
Efendi no. 1563, p. 185a-b;
Sari Abdullah, ]av!thir-i Bavahir-i Mathnawi, Istanbul 1288, I, p. 116.
Sahih Ahmad Dede, Mevlevilel·in Tarihi (History of Mawfawis) (ed Cem
Zorlu), Isranbul2003, p.'128, 130, 137, 139, 148, 150, 152, 156-157,
160, 164-1 71;
Abdulbaki Golpınarlı, Mevlana Celaleddin, İstanbul 1952, p. 27-31, 48-102;
________ _, Mevlana'dan Sonra Mevlevilik (Mawlawiyah
after Mawlana), İstanbul 1953, s. 204-215;
GUf.JE..';!U ' ENLIGHTENED AYD;NLANA 1-JlAf ; BYTHESUN
---------' "Mevlana Şems-i TebrW ile Altmış İki Yaşında Buluştu" {"Mawlana met Shams ofTabriz When He is Sixty Two"), Şar
kiyat Mecmuası, III (1959), p. 156-161;
M. AJi Muwahhid, Shams-i Tabrizi, Tahran 1996;
Mehmet Onder, Aydınlık Kapı: Şems-i Tebrizi (The Bright Door: Sharrts of
Tabriz), Ankara 1963, p. 55-56;
Ahmet Yashar Ocak, Osmanlr imparatorluğu'nda Marjinal Sufllik:
Kalenderi"ler (XIV-XVII Yüzyıllar) (Mariginal Sufism in Otoman Empire
: Kalenderls {XIV-XVII centııries), Ankara 1992, p. 75-79; M. Amin Riyaht, T!ırth-i Hoy, Tahran 1372, p. 94; Badiuzzaman Furuzanfer, Mevlana Cel!ileddin (Mawlanajalalal-din) {irns.
Feridun Nafiz Uzfuk), lstanbul1997, p. I 62-242; Franklin Lewis, Rumi: The Pası and Pment, Boston 2000, s. 134-202; William Chittick, Me and Rumi: 1he Autobiography ofShams-i Tabrizi, Lo
uisville 2004; Miqiil Bayram, Ahi Evren-Mevldn!ı Mücadelesi {The Struggle Between
Mawlana and AhiAvran), Konya 2005, p. 139-142, 155-157; Semih Ceyhan, İsmail Ankaravi and Mesnevi Şerhi {!smail Anqaravi and
His Commentmy of Mathnawi){phd thesis, 2005), Uludağ University
Social Sciences lnsticute, p. 397-424; Midhat Baharl Beytur, Mesnevi Gözüyle Mevlana {Mawlana from the Math
nawi Po int ofView}, Istanbul 2005, p. 57-65, 78-82; Osman Nuri Kuchuk, Mevlana ve Iktidar (Mawlana and 7he Government),
Konya 2007, p. 124-127
Erkan Turkmen, Şems-i Tebrfzi'nin Oğretileri (Teachings of Shams of Tab
riz), Konya 2005; V.'lhid Goktash, "Mevlana Shams Münasebetinde İnsan-ı Ma'şCık Felsefe
si" ("The Philosophy of the Beloved Person In Relation to Mawlana and
Shams''), Tasavvuf ilmi ve Akademik Araştırma Dergisi Oournal of Scien
tific andAcademic Sufi Studies), XlV (2005), p. 549-563; Kazi Ahmad Mian Aklı tar, "Shams Tabrizi: Was He an "Ismailian?", IC, X
(1936), s. 131-136; Reshat O ngo ren, "Mawlana Jalaledd!n-i Rumi", Turkish Encyclopaedia of
Islam (DIA), XXIX, p. 442-444.