gÜnlÜk mÜstakİl styasÎ gazete federasyon - parti - gençlik...
TRANSCRIPT
J Perşembe')\ (L1
T E M M U ZYarın Bizimdir 1 9 6 0
B ozkurtG Ü N L Ü K M Ü S T A K İ L S t Y A S Î G A Z E T E
H e r G ü n 4 Sayfa F i a 1 1 1 5 M i l
SAYI : 1529 YIL : 9Müdür ve inıtlya* Sahibi ı CEMAL TOCAN
A dr «ıı O İrme Caddeni, Lefkoş» . Kıbna.T elgra f : “ BOZKÜ BT” - P .K . 8Ü4 Tel i 1951 Dizilip Kasıldığı Ver 2 “ BO ZK O BT Basımevi”
i ı m o ııı ııtm » ıi iM iıım ııtı» m ıtM t*
Federasyon - Parti - Gençlik Teşkilâtı Seçim Programım Açıkladı
R au f Denktaş Oünkii Basın Toplantısında Gazetecilere izahat Verdi
ADAYLAR TESBİT EDİLİRKEN TAHSİL, KÜLTÜR VE HİZMETLERİ GÖZÖNÜNDE TUTULDUĞU BELİRTİLDİ
(BOZKURT Hususî Muhabiri Yazıyor)“ Seçtiğim iz namzetler, bir
parti tem silcisi olarak değil, bir “ Millî Cephe” halinde seçim lere iştirak edeceklerdir. Parti. Federasyon - Gençlik Teşkilâtı tarafından tesbit edilen Tem silciler M eclisi namzetleri seçilirken, her şeyden evvel kiiitür, tahsil ve cem aat işlerindeki hiz metleri göz önünde tutulmuştur.
Particilik ruhu ile hareket ederek cemaati parçalam ak isteyenler, sadece sandalye düşkünü olanlardır. Gösterdiğim iz namzetlere karşı seçimlere katılacak olan muhalif veya müstakil namzetler, bizimle ay ni yolda olm alarına rağmen, mebusluk sandalyesine oturm ak sevdasında ve gösterilen namzetlerden daha üstün oldukları iddiasındadırlar.”
Bu sözleri, dün sabah saat 11 de kendi dairesinde Türk ve İngiliz gazetecilerin iştirak ettikleri bir basın toplantısında Kıbrıs Türk Kurum lan F ederasyonu Başkanı Rauf Denktaş söylüyordu.
Tem silciler M eclisi seçim lerinin yapılm asına pek az kalmış ve namzetlik koym ak mühleti, 24 saat kadar sonra sona eriyordu. “ M illi Cephe’ ’ olarak isimlendirilen Parti - Federasyon - Gençlik Teşkilâtı triosunun namzetleri ilân edilmiş ve Türk halkı arasında fik ir be-
S O Z K U i on
Kıbrıs Türk K urum lan Federasyonu Ba^kaıu R auf R. Denk- taş dünkü Basın Toplantısında konuşurken.
(Foto. Bozkurt - BİLB AY)
Vur Abalıya!“ Etnos” İle “ E tniki” gazete
leri ayrı ayrı görümlere salıip olm akla beraber, Tiirk toplumu aleyhindeki neşriyata adetâ giz 11 bir ittifak aktetmişlerdir. “ Etnos” gazetesi, toplum lararası kargaşalık yıllarında Rum topluııııına yapılan zarardan, İngiliz kundakçılığından ve Türk yağm acılığından bahsetmektedir. “ Etniki” İse yüzde 70: 80 memurin nlsbetine takılm akta ve Türkleri biteviye oburlukla suçlandırmaktadır.
“ E tnos” eğer meseleyi objektif bir görüşle ele almış olsaydı ve Türklerin Rum lara yaptığı zarardan fazlasını, Rum ların Ttirklere yapmış bulunduğunu belirtmiş olsaydı, pek ta biî daha makul bir yol tutmuş sayılacaktı. Fakat bu gazete hiçte oralı olacağa benzem iyor. “ Etnos” , Rıunlar için ağır tazminat talep ederken, masum Türk halkının uğradığı zararların tazmininden hiç bah set uıl.vor. A sıl tuhaf olan nok- .
, ta, memlekete tedhişi getiren- i
| lerin, kuzu postuna bürünen tilkiler gibi masum rolü oy- 1. nanıaları; Türkleri hırsız ve j
[ yağm acı olarak tanıtmaya yeltenmeleridir.
D iğer taraftan “ Etniki” ise [ yüzde 70: 30 memurin nisbeti- ; nin tanınmaması hususunda Ş Rum memurlarını kışkırtmak- j tadır. Elektrik ve Telekomüni- | kasyon idarelerindeki Rum [ memurları “ gayri ahlâkî” yüz- ■ de 70: 30 nisbeti aleyhinde mü- (cadeleye girm iş.. "E tniki” ga- ! zetesl onları bu hususta hara- [ retle desteklemekle de kalmı- ly o r ; açıktan açığa Rum halkı- ; m Ttirklere karşı kışkırtıyor I (la...
“ Etniki” gazetesi, Yunanlıla- [ra aşın hayranlık beslemekten [başka, Yunanlılıkla İlgili bulu- | nan İngiliz işçi mebusu Noel (Baker’ in Parlâm entoda yaptığı [konuşm ayı mal bulmuş m agrl- jbt gibi istismar etm eye kalkış- j maktadır. Noel Baker, yabancı ¡askerlerin Kibrisin dahilî lşle- irine müdahale hakkının, yüz-
70: 30 memurin nlsbetinin, .ıbns ordusunun aşırı m asraf-
|lannııı, adaya Türk askerleri llslendirilmeslnln yersiz oldu
ğ u n u iddia etmiş.. Etniki g a zetesi bunları ele alarak Türk
{lere karşı hücumlarda bulunmaktadır.
Konuşma İcap ettiğinde ken- jd lne papağan gibi ezberletilen §#eyl tekrarlayan İngiliz işçi
nebuslannin sayısı az değildir. Ir. Noel Baker de bunlar aralında ha olmuş, ha olmamış,
çıkar. Fakat mesele o delildir. Mesele, Rum gazeteclle-
Irlnln sistemli bir şekilde Ttirk- Jlere saldırmaktan asla vaz- I geçmemeleriııdekl maksadın| ne olabileceğidir.
BOZKURT
yanları başlamıştı.Millî Cephe’nin, seçimlerde
bir galibiyet elde edildiği takdirde program ı ne olacaktı ?.. Daha evvel neşredilen listede olan bazı kimseler yeni listeye konmamışlardı. Bu neden yapılmıştı -..
işte, bütün bunları a çıkla- maJc ve gazetecilerin soracakları soruları cevaplandırmak için dün sabahki basın toplantısı tertip edilmişdi.
Toplantıda Bozkurt, Halkın Sesi, Nacak, Milliyet, Cumhuriyet, Dünya, Cyprus Mail, Tim,es o f Cyprus gazeteleri ile Türk Haberler Bürosu, Anadolu A jansı ve R oyter muhabirleri hazır bulunmuşlardır.
Rauf Denktaş evvelâ, Millî Cephe namzetlerinin seçimi kazandıkları takdirde program larının ne olacağım anlatan şu konuşmayı yapmıştır :A. Umumî Olarak;
1. Zürih ve Londra andlaş- malarınin ve bu andlaşmalar tahtında kurulan nizamin devamlı bir şekilde topyekûn tat-
yaçlarının tesbiti ile bunların karşılanması;
(c ) Memleketin imar ve kalkınmasında emeklerini esirgemeyen işçi sınıfı ile yakından ilgilenerek ağır şartların hafifletilmesi, işsizliğin bertaraf e- dilmesi, işçi ve işverenler arasındaki münasebetlerin modern ölçülere göre ayarlanması ve işçi ailelerine gerekli sosyal yardımın temin edilmesi ;
(d) Memleket nufusunun ö- nemli bir kısmını teşkil eden küçük esnaf ve san’at erbabının terekkisine yarayacak gerekli tedbirlerin alınması.
5. Harici siyasetimizi m evcut andlaşmalardaki hüküm,lerin çerçevesi dahilinde tezekkür ederek ıbatı blokuna bağlı kalm ağa ve hür dünya milletleri içerisinde Kıbrıs Cumhuriyetinin şerefli bir yer almasını temine çalışacağız.
Bilhassa komşu devletlerle dostane münasebetlerin gelişme ve kuvvetlenmesi ve dünya sulhunun m uhafazası için elden gelen gayreti sarfedeceğiz.
şekilde farklı muamele yapm alın ı önliyecek her türlü tedbiri alacağız.
6. Vatandaş hak, hürriyet ve menfaatlerinin azami şekilde
j korunması faaliyetlerim izin dayandığı prensiplerin başında gelir.
| 7. Yeni nizama uyarak ce-i m aatımıza iltihak edecek azınlıkların bütün hak ve m enfaat.erini hiçbir fark gözetm eksizin korumayı insani ıbir vazife addediyoruz.C. Türk Cemaatına Mensup Vatandaşlar Olarak :
Türk cemaatının varlığı ve yükselmesi için dün olduğu g ibi bugün de Birlik ve Beraberlik içerisinde yaşamasının bir zaruret olduğuna inanıyoruz, istikbalde karşılaşacağımız çeu tin mücadelenin, cemaatin yük sek menfaatlerine uygun bir şekilde neticelenebilmesi için bu Birlik ve Beraberliğin daha da kuvvetlenmesi ve bütün zihinlerde devamlı ve esaslı olarak yerleşmesi elzemdir. Türk cemaatını daha aydın günlere kavuşturacak ve hürriyetini ga ranti altına alacak esas yol bu- dur.
Nitekim bu düşünceden mülhem olarak, bugüne kadar Bir- lik v >î Beraberliğimizin öncülüğünü yapan Federasyon - Parti - Gençlik Teşkilâtı bizleri Aziz Türk cemaatinin Temsilciler Meclisindeki mümessillik lerine aday göstermiştir. Bizler de ayni kanaatin ışığı altında hem kendi aramızda hem cemaatımız arasında bu asil ruhu daimi su retti yaşatmak için elden gelen lıer türlü fedakârlığı yapm ağa daima hazır olacağız.
Bu inancımızın taıbi’i bir neticesi olarak Birlik ve Beraberliğimizin öncülüğünü yapan teşekküllerimizin çizeceği siyasetten ayrılm ıyacağım ızı kesin olarak açıklarız.
Mücadelemiz mukaddestir. O, ne bir şahıs, ne bir zümre ve ne de bir sınıfın değil, K ıbrıs Türkünün milli şeref ve hay siyet mücadelesidir. Bu m ücadeleden m uzaffer çıkacağım ıza inancımız tamdır çünkü asil milletimize güveniyoruz.
Rauf Denktaş konuşması-
Cemal Gürsel Ankara’ya DöndüDevlet Başkam Türklerin Esaret ve Tazyik Altında Yaşayacak Bir
Millet Olmadıklarını BelirttiA N K A R A , 20: D oğu Anadolu ve Karadeniz illerinde inceleme gezisine çıkan Başbakan ve Devlet Başkanı Cemal Gürsel bugün saat 15.30 da uçakla Ankaraya dönmüştür. Orgeneral Gürsel Trabzonda yaptığı geziden sonra bu sabah
Sivas'a g itm iş t i . S iv aslIla ra y a p t ığ ı hitabede Gürsel ç o k ça lış ılm a s ı g e r e k t iğ in i b e lir tm iş , h ü rr iy e t in önemini a n la tm ış ve şu n la r ı s ö y le m iş t ir ;
Muhtelif t;azete ve ajanslara ıııensub muhabirler dünkü basııı toplantısında.(Foto. Bozkurt - BILıBAY)
bikine çalışacağız2. Bu nizam tahtında K ıb-
rısta yaşayan Türk ve Rum ce m,aatlarının müsavi ,‘¡artlar mu vacehesinde, anıtlaşmaların icap ettirdiği karşılıklı saygı, anlayış ve hakiki bir ortaklık havası içinde gelişmesine çalışacağız.
3. Kıbrıs Cumhuriyetinin İktisadî ve ticarî baltandan, onu teşkil eden cemaatlerin m enfaatleri gözönünde bulundurularak, kalkınması ve ilerlemesi için' faydalı olabilecek milletler arası İktisadî teşekkül, müessese veya birliklere dahil olm ak yolunda gayret sarfedeceğiz.
4. Kıbrıs dahilinde umumi hayat seviyesinin muasır garp medeniyeti ölçülerine uygun bir şekilde yükselmesi İÇİn aşağıdaki tedbirlerin alınması hususunda çalışacağız;
(a ) Zirai istihsalin artırılması, toprağın değerlendirilme si ve tabii kaynaklardan azami şekilde faydalanılm ası;
(b ) Müstemleke idaresinde uzun seneler ihmale uğramış çiftçi ve köylü sınıfının menfaatlerinin korunması ve ihti-
B. Türk Cemaatına Mensup Temsilciler Olacak :
1. Siyasetimiz Kıbrıs Türklü ğünü ve K ıbrıs üzerindeki Ttırk haklarım her bakımdan koruyan, yaşatan ve yükselten rnil- lî bir siyaset olacaktır.
2. Zürih ve Londra Anlaşmalarının bize bahşettiği haklara ilgililer riayet ettiği müddet. Kibrisin umumi gelişm esi için karşılıklı hak ve menfaatler çerçevesi içerisinde ahenkli ve şerefli bir şekilde çalışacağız.
3. ingilizler mevcut andlaş- ma hükümlerini herhangi bir şekilde tadil, tağyir veya tahrif cihetine gidecek olursa, o takdirde cem aat olarak hak ve menfaatlerimizin icap ettirdiği şekilde hareket etmekte kendimizi serbest addedecek ve gereken tedbirlerin alınmasında hiçbir fedakârlıktan geri kalmayacağız.
4. Sınıf, kitle, meslek ve bölge fark ı gözetmeksizin Türk cemaatına azami hizmet ve menfaati sağlamak bütün fa aliyetlerimize esas teşkil edecektir.
5. Cumhuriyet İdaresinin Türk cemaatına herhangi bir
m bitildikten sonra, gazetecilerin sormuş olduklarrsualleıe aşağıdaki cevaplan vermiştir.
Sual : Yeni kurulan “EO- KA mücahitler Partisi” hak- kındaki Türk noktai nazarını öğrenebilirmiyiz?
Cevap : Bu beklemediğimiz bir şey değildi ve bize sürpriz olmamıştır. Rumların bu gibi hareketleri bizim birlik halin de olmamızı kuvvetlendirmek
(Devamı t Öncü sayfada)
Kıbrıs T . Kurumlan Federasyonu Kıbrıs Türk Gençlik Teşkilâtı,
Kıbrıs Millî Türk BirliğiSEÇİM BÜLTENİ (No. 1)
“Türk Milleti cebren, esaret ve tazyik altında yaşıyacak bir Millet değildir, çünkü Türk Milleti asildir, çalışkandır, fa zilet sahibidir.”
Devlet Başkanı Cemal Gürsel 4 Eylül Sivas kongresi salonunu ziyareti sırasında da ö ğ retmenlerle görüşerek bir konuşma yapmış ve şunları söy
lem iştir:"öğretm enlerin değerini tak
dir ediyoruz. Çağdaş medeniyet seviyesinde de öğretm enlerin İlmi, irfanı ile çıkacağız. Bizim için mühim olan Türk olm aktır. Mezhep farkları bizi ilgilen dirmez, kalpler Türklük için çarpıyorsa maksat hasıl olm uştur. Biz hedefimize Türklüğümüzün meydana getirdiği İman birliği, azim birliği ile ulaşabiliriz.”
Sayın Kıbrıs Türkü,Millî bir ceplıe halinde aday
larımızı göstermiş bulunuyoruz. Bunları seçm ek veya seçmemek sizin hakkınızdır.
En kara günlerinizde sizlerle yan yana ,baş ıbaşa ve el ele çarpışan; her türlü tehlikeye göğüs geren bizler bu adayları seçerken şöyle düşündük :
Tehlike geçm emiştir. EOICA sinsi sinsi faaliyettedir.
Rumlar Züriiı ve Londra anlaşmaları ile elde ettiğim iz hak lan baltalamak ve yok etmek için plân hazırlamaktadırlar.
Kıbrıs Türkü 1955 - 58 senelerinde olduğu gibi b ir kale g ibi tek vücut halde hareket etmek mecburiyetindedir. Aksi takdirde, düşmanlarımız bizi kolayca imha edebilecektir.
Seferberlik devam, ediyor. B irlik ve beraberlik içinde bu büyük davayı savunmak ve mu za ffer çıkm ak zorundayız.
Sandalye peşinde koşan birkaç kişi şimdi ortaya atılmış “Biz de mevki istiyoruz’’ diye feryat ediyor. Bu efendilerin davası nedir? Millî bir cephe halinde ortaya çıkan adaylarımızın başaram ayacağı hangi işi daha iyi yapacaklardır iddiasındadırlar ?
MuhteremHalkımıza
Limasol Türk K ooperatif Bankası Ltd ’in Leymosunda Ankara Caddesinde yeni inşa ettirdiği modern Banka binasının açılış töreni 23 Temm uz 1960 Cumartesi günü ö.s. saat6.00 da yapılacaktır. Bu törende aşağıda isimleri kayıtlı zevat söz alacaklardır.
1 ) Ramadan Cemil (Beyanı hoşamedi mahiyetinde bir konuşma)
2) M. Rağnb Kenan (K ooperatifçilik mevzuunda . bir konuşma)
3) Süleyman Nesib “ Bankanın tarihçesi mevzuunda bir konuşma)
4) M. Kemal Berberoğlu (Bankanın bugünkü du- rum.u mevzuunda bir k onuşma)
5) Sayın Dr. Fazıl Küçük (Tasarruf ve K ooperatifçilik mevzuunda bir konuşm a).
Töreni müteakip ö.s. saat7.00 de Halkevi bahçesinde bir K okteyl parti verilecektir.
Muhterem M evduat sahipleri ile azalanınız ve sayın halkımız davetlidir.
N O T: işbu ilân hususî davetiye yerine kaimdir.
( Kıbrıs Türkünün davası şahıs davası değildir. Bu dava Türklük davasıdır ve ancak el birliği ile tutulduğu takdirde m uvaffak olacaktır. Biz, teşkilât olarak, her sahada kendi adaylarımızı destekleyeceğiz. Her davada m uvaffak olabilmek için azamî gayreti sarfedeceğiz. El ele verebileceğim iz insanları seçtik. Bunlar b ir yana dursun da yerine Ahmedi, Mehmedi, Aliyi, Veliyi segeılm demekle, millî bir mücadeleyi baltalamış olursunuz.
Sandalye düşkünlerine cevabımızı veririz; “ El ele, baş başa mücadeleye devam edeceğiz. Sürüden ayrılan sizlerin arKa- sına takılm ıyacağız” deyiniz ve reylerinizi Millî Cephe a- daylarına çekinmeden veriniz.
“ Yarın” bizimdir. Çünkü birlik ve beraberlik içinde aşılmı-
[ yacak hiçbir manî m evcut değildir.
NATO Memleketleri Subayları 6 ’ ıncı
Amerikan Filosunu Ziyaret Edecek
Ankara 20 ( Basın - Yayın)— Türkiye, İran ve Pakis-’
tan’dan ikişer CENTO M üş te rek Askerî Plânlama dairesinden üç subay Ak Denizdeki Al tıncı Amerikan Filosu'na 15 günlük bir ziyarette bulunmak üzere bugün Ankara’dan hare ket etmişlerdir.
Amerika Birleşik Devletleri Hükümetinin misafiri olan subaylara GENTTO Müşterek Plânlama Dairesi Reisinin şalı si temsilcisi olarak Amerikan ordusundan bir albay refakat etmektedir. Subaylar CENTO programı gereğince hazır lanan ve CENTO Askeri Komitesinde a?a olan memleketlerin müdafaaları tekniği ile alâkalı bulunan eğitim tatbikatında hazır bulunacaklardır.
İngiltere’nin Kıbrıs Temsilcisi Belli Oldu
KRALİÇE, WILLIAM CLARK1N BU MEVKİE TAYININI TASVİP ETTİ
Dünkü Türkiye Ba sınından Özetler
Dünkü Türkiye basını, düşüklerin Yassıada’ da yargılanmasının kesinleştiğini, şahitlerin İnönü’ye suikast hazırlandığını açıklamalarını köylünün borçlarının vâ deye bağlanacağını, ordu personelinde indirme yapılacağını, Tıbbın devletleştirilmesi ile ilgi li çalışmalara başlandığını, basının kendim kontrol sisteminin tesbit olunduğunu yazmaktadır.Gazeteler, Cemal Gür-
sel’le Sanayi Bakam Muhtar Uluer’ in konuş malarına da geniş yer vermektedirler.
B O Z K U R TMüessesesinden Bildiri
Bir müddet evvel başlamış bulunduğumuz matbaa ve idareevimizin nakil işini tamamlamış bulunduğumuzu ve şimdi gerek gazete gerekse matbaa işlerini Girne Caddesindeki yeni binamızda deruhte ettiğimizi saym okur ve müşterilerimize bildiririz. MMKm F
VALİ GİDECEK TEM SİLCİ G ELECEK : Cumhuriyetin ilânı üzerine İngiliz Valisi adadan ayrılacaktır. Çünkü o tarihten itibaren İngiliz hükümranlığı sona erecektir. Ada ingilizlerlıı kolonisi olmaktan çıkacak bağım sız bir devlet haline gelecektir. Bu yeni devlette ingllte reyi Kıbrısta Mr. A . VV. Clark temsil edecektir Resmimiz g idecek olan son İngiliz Valisinin _yerine adaya gelecek İlk İngiliz temsilcisi Mr. Clark’ı göster
m ek tedlr.
İngiltere Kraliçesi Elizabeth II, halen İngiliz Uluslar Topluluğu Münasebetleri Dairesi Müsteşar Yardımcılığını yapmakta olan Mr. W .A .W . Clark’ı (C.M.G., C.B’.E.) K ıbns Cumhu riyetinin Birleşik Krallık tem silciliğine tayinini tasvip etmiştir.
Mr. Clark, Kıbrıs Cumhur- yeti ilân edilir edilmez vazifesine başlayacaktır.
Koreli Kızlar Bazı Türk Askerlerinin Vapuru Kaçırmalarına
Sebep OlduAskerlerin Bir Kısmı Vapura Yetiştirilmek
Üzere Uçakla Japonyaya GönderildiSeul ( R.) 20 — Buradaki! larla saklı bulunduğunu ümit
Türk sefaretinin bir sözcüsü, I ettiğini söylemiş ve sözlerineyurda dönmekte olan Türk as kerterinden 32 kişi “Koreli ba zı kızlarla bazı özel münasebetleri” bulunması dolayıs'y- le geçen gün vapuru kaçırdık larıııı söylemiştir. Kore tugayının bir kısmı 14 Temmuzda Türkiye’ye mıitevecihen hare ket etmişti.
Türk sefaretine bağlı askeri ateşe albay Yaşar Karan bugün tertiplediği basın konferansında kayıpta olan askerlerden l l ’ i daha sonra Kore- deki Türk bölüğüne iltihak et mişler. Kaçırmış bulundukları vapura yetişmek amacıyla uçakla Japonya’ya gönderilmişlerdir. Bugün iki asker da ha gelip Türk birliğine iltihak etmiştir. Albay Karan, geriye kalan 19 askerin köylerde kız'(••MMMIlllMlllltMIlllMIIMIIIHIIIIII'MmilMlllimi»
Kıbrıs Müftülüğü MüsevvitliğindenKıbrıs Müftüsü Saym M.
Dânâ Efendi, halkımîzte gö rüşerek vazü nasihatta bulunmak ve öğle namazını eda eylemek üzere 24 Temmuz, 1960 tarihinde Pazar günü ö. e. sant 10.30 da Gaziveran köyünü ziyaret eyleyecektir. i
şunları eklemiştir“ Askerler pek tabiî olarak
bazı Kore’li kızlarla özel münasebetler kurmuşlardır. Bu kızlar, veda partileri vermek için askerleri davet etmişlerdir. Fakat bazı askerler sarhoş olmuşlar ve birliklerinin hareketini takip imkânını bulamamışlardır.«MMMIlMMmillMllllİtltlIlfMIlMMMiaMIMUMMIUtM
Hürriyet Partisi ihya Ediliyor
Ankara 20 — Münfesih Hürriyet Partisi, bu partinin eski Çankaya İlçe Başkanı Asım Bayar ile dört arkadaşı tarafından tekrar kurulmuş ve bu konudaki müracaat Ankara Valiliğine yapılmıştır.
Hürriyet Partisinin yeni ku ruculan, kuruculuk sıfatlarını ileride partiyi ilk kuranlara devredebileceklerini belirtmek tedirler.
Buna göre İngiliz Uluslar Topluluğu Dairesinde kıdemli bir müsteşar olan Mr. Clark bağımsız Kıbrıs Cumhuriyetinde Birleşik Kırallığı temsil e- decek ilk tem silci olacaktır.
Basın Ataşelikleri Lâğvediliyor
Ankara 20 — Basın - Y& yın ve Turizm Bakanlığınca dıştaki basın ataşeliklerinin ta sarruf amacıyla lağvına karar verilmiş ve ilk olarak Brüksel ve Beynıt basın ataşelikleri lağvedilmiştir.
Öteki basın ataşeliklerinde de şimdilik birer mahallî kâtip bırakılacak, diğer memurlar merkeze alınacaktır.
Öte yandan bir basın toplantısı yapan Millî Birlik Komitesi basın sözcüsü, bütün ba kanlıklarda olduğu gibi Dışişleri bakanlığında da çalışmalar vanıld'^ını sövlem^tir.
AÇIK GEÇECEKBugün hava açık g ö
çecek, hava sıcaklığı İç bölgelerde 35,5 İle 37 } kıyı bölgelerinde 30 ve 32 derece santlgrata yakın olacaktır.
Klizg&rlar değişik yön lerden hafif veya mutedil şiddette esecektir.
DUn L efkoşa uçak alanında kaydedilen eıı yük sek hava sıcaklığı, 35,5 derece santigrattı.
DUnkil orman yangın tehlikesi Macera ormanında fazla, öteki bölgelerde çok fazlaydı.
SAYIN HALKIMIZAANAVATAN HAZÎNESİ MENFA-
ATINA YATIRILACAK ALTIN EŞYALARININ 1 AĞUSTOS TARİHİNE KADAR GÖNDERİLMESİ RECA OLUNUR
P E R Ş E M B E , î t TEM M UZ,
SAYFA 8 ( B O Z K V İ T )
İ AKİSLKB:
BAĞIMSIZLIĞIN HEYECANLARI
İNGİLİZ Parlâmentosu Kıbrıs ba
ğımsızlık önergesini tasvip etmiş bulunuyor. Cumhuriyetin ilânı için gerekli o an bu önergenin tasvibi 16 Ağus tosta Ingilizlerin ada üzerindeki hükümranlıklarından feragat etmeleri hâdisesini kanunileştirmiştir.
Kıbrıs bağımsızlık önergesinin zamanında tasvip edilememesi ve bunun bir sonucu olarak Cumhuriyetin ilânının 19 Şubattan, 16 Ağustosa tehiri, üsler meselesinin zamanında halled le- memesinden ve devamlı surette uzayıp gitmesinden ileri geliyordu. Üsler ihtilâfının birkaç hafta önce halledilmesi ve bu hususta taraflar arasında bir anlaşmaya varılması, Cumhuriyetin ilânı için gerekli bulunan bağımsızlık önergesinin kısa bir zaman içinde tasvibini sağlamıştır.
Cumhuriyet artık tahakkuk safhasına girmiştir. Gerekli hazırlıklar tamamlanmak üzeredir. Dün iki toplum lideri, bir toplantı daha yaparak, yeni Cumhuriyetin diplomatik servislerini tanzim etmeye çalışmışlardır.
Ada pek yakında bağımsız b;r devlet statüsünü kazanarak hür memleketler topluluğu içinde lâyık olduğu mevkii alacaktır. Bundan sonra bütün ada halkına bir çok yeni imkânlar doğacaktır. Artık Londranın tayin ettiği sömürgeci memurlar tarafından idare ed lmiyeceğiz. Kendi kendimizi idare edecek ve daha geniş yükselme ve kalkınma avantajlarına sahip olacağız.
Adada yaşayan halk kütleleri bağımsızlığın heyecanlarını daha şimdiden duymağa başlamışlardır. Temsilciler Meclisi ve Cemaat Meclisleri üyelikleri seçimi için hazırlıklar son safhaya girmiştir. Pek tabiî, Temsilciler Meclisi seçimi daha evvel olacağından şimdi bütün nazarlar bu Meclis için yapılacak seçimler üzerinde toplanmıştır. Temsilciler Meclisi için adaylık koymanın bugün son günüdür Federasyon, Millî Birlik ve Gençlik Teşkilâtının kurdukları “millî cephe” tek liste olarak seçime girmeyi kararlaştırmış- ve tanz;m ettiği aday listesini açıklamıştır. Millî cepheye muhalif bir Türk partisi yoktur. Bununla bera-
OSMAJS TÜRKAYber bazı bağımsız adayların seçimlerde şansıarım denemeye karar veroıiüeri anıaşumaKtadir.
uıger taraftan, Sum toplumu arasında heyecannıı bir seçjn kampanyası yapılacağı artık aşı&ar oımuş bulunuyor. Aiteı in Makarıos taraftarı “vatanseverler cephesi" ile anlaştığı eğer doğru ise; bu seçimlerde ıkı gruba ayrılmış bulunan Eokacılardan başka sert bir seçan Kampanyasına Katılacak partnerin bulunması beKlenmemeıidir. Bıl- dirucLğıne göre Kum toplumu arasında bağımsız oıaraK birçok şahıslar aday- ıiKiarını koyacaklardır.
Bundan önce Rum Demokratik Birlik Partisinin bir beyanat yayımlayarak seçim Kampanyasına katılmıyacağını açıKıadığı malumdur- Bununla beraber, gene bu parti söz konusu beyanatlarında bağımsız adayları desteklemeyi va- detmişti.
Kum çevrelerinden sızah haberlerde belirtildiğine göre, seçim mücadelesi Kumlar arasında çok şiddetli olacaktır. Yalnız şu var ki, onlarda bir taraf Zü- rıh taraftan, öteki taraf ise Zürih aleyhtarıdır, işte bundan ötürü seçimin neticelerini, öteki tarafın anlaşmaların tasvibi veya reddi mânâsında istismar edeceği tabiîdir.
Kibrisin bağımsızlığa kavuşması ve ilk defa olarak parlâmento üyelerini seçmek için serbest seç.miere hazırlanması gerçekten halka hürriyetin heyecanlarını tattırmaktadır.. Gerçi sömürge idaresi esnasında da Kıbrısta serbest seçimler yapılıyordu; fakat bu ve bundan sonra yapılacak seçimlerin mânâ ve önemi başkadır.
Adanın bağımsızlık nimetlerinden istifade etmeye başlaması insana ne kadar huzur veriyorsa, hâlâ Enosis hayaliyle yaşayan bazı Rum çevrelerinin slnsî faaliyetleri o kadar huzur kaçırmaktadır. Yapılacak olan seçimlerde gene ilhak teranelerinin tekrar edileceği ve halkın Türkler aleyhinde kış- kırtılacağı aşikârdır. Memleketin hu zurunu kaçıran bu yaygaralara artık son verilmesi gerektiğini bilhassa belirtmek isteriz.
t a r e s ü n
6 m j f V ' i ' i ı *W J " f « "MJsıVIä JwJwfeí J«* Jöş* JLı A)
TALİH BEŞİNE GÜLDÜ!Hiç umulmadık bir zamanda olan med hâdisesi onları deliye döndürmüştü. Sular altında kalmamak için var kuvvetleriyle sahile doğru
koşuyorlardı.. Ama, her şey nafileydiGünlerden Pazar olup; ha
va yaz mevsimini geçmiş olmasına rağmen çok sıcak tı.. Güneş bütün haşmetiyle bulutsuz, masmavi gökte parlıyor; deniz garip hışırtı lar çıkartarak sahile çarpıyordu. Herkes bu güzel gün den istifade etmek için sayfi ye yerlerine akın ediyordu.
Bec-d Andaine adı ile anı lan, deniz kıyısındaki ağaç* lıklı arazi, o civarın en güzel mesire yerlerinden biriydi. Civar kasabalardan gelen pek çok kimse, muazzam bir tabiat güzelliğine sahip olan bu yerde, gülüp oynayarak, Pazarlarını neşe içerisinde geçirmeye çalışı*- yorlardı. Sahilin kenarına konulmuş uzun bir masanın etrafına çepeçevre oturmuş onüç kişi Bec-d Andaine’yi dolduran insanların en neş’- elisiydiler- Bu onüç kişiyi, civar kasabadan gelmiş dört aile teşkil etmekteydi.
Zaman, ağır ağır ilerliyordu. Saat dörde yaklaş- mştı. Herkes yavaş yavaş Bec-d’ Andaine’yi terkedi*- yordu.Yarım saat sonra bu güzel mesire yerindp onüç kişiden başka kimse kalmamıştı.
Saat beşe yaklaştığı za* man, Duval ailesinin en büyük ve en güzel kızı olan Suzan, ağır ağır yerinden doğrulup masanın etrafına oturmuş olan oniki kişiye hitaben gür ve şakrak bir sesle; AHaydi” diye bağırdı. ‘Burada hiç kimse kalmadığına göre, bizim de gitme* miz icabedlyor.” Duval baba: “Peki kızım” diye Su- zaıı’a cevap verdi. “ Ama ne reye gidelim?” Sar im ilâhe, babasının sorduğu bu suale cevap bulabilmek için derin derin düşündü. Neden sonra babasının sorduğu suali ce-- vaplandırdı: “Mont-St*Mic hel koyundaki Tombelaine kayalıklarına gidelim. Ne dersiniz?” Masada bulunan herkes genç kızın ileri attığı bu fikri, alkışlıyarak tasvip
ettiler- Ye beş dakika içinde eşyalarını toplayıp, Tombe*- laine kayalıklarına gitmek üzere, Bec-’d Andaine’yi terkettiler.
★, Toınbelaine kayalıkları, hakikaten çok güzel bir yer di. Adeta turistleri cezbeden bir madendi! Normal zaman da yani o masmavi çarşaf gibi denizin sahile kadar uzandığı zamanda buranın bir fevkalâdeliği yoktu. Ama, med zamanı ortaya ha rikulâde bir manzara çıkıyordu. Sahilden iki yüz met re uzaktaki Tombelaine kahyalıkları ve üzerindeki küçük manastır, pırıl pırıl kumların üzerinde bir maket gibi duruyor, kayalıkla», rııı dibindeki garip renkli yosunlar insanı cezbediyor* du.
Onüç kişiden müteşekkil dört aile Mont-St>-Miche] sahillerine geldikleri zaman, gördükleri harikulâde manzara karşısında mest olmuş lardı.. Bir müddet senenin ancak bir ayında görülen bu muazzam tabiat olayını seyrettiler, dahilde, onlar«- danbaşka hiç kimsecikler yoktu.
Neden sonra onlar da, ora ya gelen her turistin yaptığı gibi, fotoğraf çekmek için kayalıklara doğru gülüşerek yürümeye haşladılar- Kayalıkların önüne vardıkları zaman hemi'iı idlerindeki fotoğraf makinelerini çalıştı«- rıp, o muazzam tabiat hâdisesini tesbit etmeye başladılar. Yüzlerinden çok neşeli oldukları açıkça okunuyordu. Bir müddet önce suların örttüğü, şu anda çıplak a- ayakla üzerlerinde dolaştık», ları ipince kumlar batmakta olan güneşin ışıkları altında parıl parıl parlıyordu.
Bu onüç kişiden müteşekkil dört Fransız ailesi tnm b:r saat burada kalarak, kâh Tombelaine kayalıkları inin üzerindeki manastın, kâh kayalıkların civarım
gezdiler. Güııeş yavaş yavaş karşı tepelerin arkasında kayboluyordu. Artık gitme zamanı gelmişti. Kayalıkların sağ kenarında birleşen kadınlı erkekli onüç ‘ kişi aheste>-beste sahile doğru yürümeye başladdar.
Kayalıklardan henüz elli metre ileriye gittilderi bir sırada hiç umulmadık bir şey oldu.. Yüzlere metre ilerdeki deniz büyük bir hız la gürültüler çıkartarak, sahile doğru hücum ediyordu. Med olayı hiç beklenmedik bir anda başlamıştı-. Sahilde toplanan kalabalığın bağırış maları üzerine /iöııüp arka«- larına bakan on iiç kişi, gör dükleri dehşet verici manza ra karşısında ne yapacaklarını şaşırdılar. Bir an için oldukları yerde mıhlanıp kaldılar. Akılları başlarına geldiği zaman da bağırıp imdat istiyerek var kuvvetleriyle sahile doğru koşmav ğa başladdar. Koşuyor, durmadan koşuyorlardı. Fakat deniz, onlardan daha süratli ilerliyordu. Kurtulmalarına imkân yoktu. Göz açıp kapa yıncaya kadar on üç kişi teker teker suların içinde kayboldular. Deniz her tarafı istilâ etmişti.
I ★Sahilden, on iiç kişinin fe
cî akıbetlerini gören civar balıkçıları bir taraftan vazk yeti emniyet makamlarına bildirirken diğer taraftan da sandallarına atlayıp, denize açıldılar. Aynı anda emniyet makamları da hare kete geçmişti. Yüzbaşı Ros- signot idaresindeki sahil mu hafazasına mensup helikop-- ter derhal hadise mahalline gelip havadan, kazazedeleri kurtarmak için cankurtaran simidi atmaya başladı.. Hava nın kararması kurtarma işini sekteye uğratıyordu-. Balıkçılar henüz hiç kimseyi sandallarına alamamışlardı.
Aradan yarım saat geçtiği zaman, denizin üzerinde helikopterden atılan can si-
Türk Esnafından Haklı ' Bir ŞikâyetLeymosuıı Türk Esnaf
ve Sanatkârlar Dernekleri Birliği heyet-i idaresinin Türk Mamullerinin destek görmesi mevzuunda giriştiği çalışmalar esnasında Türk esnafından ithalâtçılarımıza istinat ettirilen aşağıdaki şikâyet tesbit edilmiştir.
Türk ithalâtcılan ithal ettikleri eşyaları teşhir ve reklâm etmek hususunda zayıf kalmaktadır. Şöyle ki yabancı unsur ithalâtçısı kendi malını gerektiği şekilde reklâm etmekten mada, eşyasının gezdirmek su retiyle talip kazanmaktadır. Böylelikle çalışmamızı da hi muhasara etme imkânla rını kazanıyorlar. Kaldı ki bizim öz ithallerimiz, it halâtcılarımızın passif kal maları yüzünden tanınmak ve sürüm kazanmak bakımından güçlüik çekmektedir.
Bu hususta ithalâtçıları mızm nazar-ı dikkatini çekeriz.
İstanbuldaki Atom Reaktörünü çalıştıracak Türk Atom teknis
yenleri Amerikada eğitim
L. T. E. ve S. D. Kâtibi
Teoman Ersöz
B.
University Park, Penns- ylavania, (US1S) - Dört Türk atom teknisyeni bir atom reaktörümün çalıştırılmasının bütün safhaları nı öğrenmek üzere halen bu radaki bir senelik eğitimle rinin yansım tamamlanmış bulunmaktadırlar.
1961 Şubatmda Pemısyl vania üniversitesindeki eğitimlerini tamamlıyacak olan Türk atom teknisyenleri reaktör çalıştırma lisansı alacaklar Ve halen Istanbulda Küçük Çekmecede bir -Amerikan firması tarafından inşa edilmekte olan Türkiyeııin ilk nükleer araştırma reaktörünü çalıştırmak ve diğerlerine de bu sahada eğitim sağla mak üzere Türkiye’ye döneceklerdir.
Dört Türk Teknisyeni ha len çok sıkı bir eğitim pı-og ramı takip etmekte ve Pen nsylvania üniversitesinin yüzme havuzu tipindeki
Bağlaıbaşı köyü Türk halkının Anavatan Devlet Hâzinesine Kadınlar Birliği Başkanı Bayan Lûtfiye Musa ve Bayan Şerufe İbrahim eliyle
yapılan yardım listesidirŞeziye Mehmet, bir alyaııs,
yürek biçimi yüzük Afet Haşan, bir çift koruk kü
pe ve bir yüzük yürek biçimi
Ayşe Haşan, bir yeşil taşlı mc kik yüzük
Cemaliye Hüseyin, bir çift taşlı kafes küpe
Belhiye İbrahim, bir kırmızı taşlı yüzük
Hurşide Ali, bir siyah taşlı yüzük
Hürmüş Behlûl, bir turuncu taşlı mekik yüzük
Emin Osman Hacı Emin,bir altın lira halkalı (İngiliz lirası) ve bir dörtköşe yüzük
Öznevir Osman, bir çiçekli yüzük
Vasfiye Ahmet, bir alyans, bir tek küpe
Özer Ramadan, bir çift kırmızı taşlı küpe
Şerife Muharrem Yaldızlı,bir yirmilik altını
Ayten Erol; bir kırmızı taşlı çapraz yüzük
Hayriye Ömer, bir alyans Hidayet Nezif, bir tek küpe Zühre Hüseyin, bir alyans al
tınPembe Mehmet Rasım, bir
yürek isimli Julide Dürü, bir çabraz yüzük
yeşil taşlı Lütfiye Muharrem, bir çabraz
kırmızı taşlı yüzük Safvet Melımet, bir yaprak
yüzük kırmızı taşlı Emine Mustafa, Bir mekik yii
zük muhtelif taşlı Meyrem Mustafa, bir kırmızı
taşlı yüzük İsmet Ali, bir rubiye altın Ayşe Halil, bir rubiye altın Durdu Cemil, bir sandıklı yir
milik altın Lütfiye Musa, bir İngiliz li
rası kırmızı halkalı Sadiye Selim, bir rubiye al
tınİsmet Hüseyin, bir rubiye al
tınTürkân Duru, bir freng bağı
kalın cins yüzük Burkiye İbrahim ve eşi, bir
alyans ve bir dört köşe yüzük
Rasiha Şeyi*, bir yirmilik altın
Şirin Ahmet, bir beyaz taşlı mekik yüzük
FerihaŞevki, bir kırmızı taşlı çarpraz yüzük
Mühim Toplantı22.7.1960 Cuma günü öğle
den sonra saat 5’te Lefkoşa Türk Boyacı işçilerinin toplantıya gelmesi saygı ile reca olunur.
Sekreter H. Şükrü
midine tutunmuş beş kişiden başka hiç kimse kalma«- mıştı. Bu beş kişi de çok bitkin bir haldeydiler. Balıkçılar tarafından sandala- alındıkları zaman, hemen oracığa yığılıverdiler.
İnsanın iliklerine kadar işleyen ayazm altında yapılan kurtarma ameliyesi, güneşin ilk ışıklarının berrak denize aksettiği ana kadar devam etti. Hava ağardığı zaman denizin üzerinde helikopterden atılan cankurta ran simitlerinden başka hiç bir şey kalmamıştı. Sabaha kadar devam eden bu cansiperane çalışmada cankurtaran simidine tutunmuşken kurtarılan o beş kişiden baş ka hiç bir canlı fert sandala alınmadı. Hepsi boğularak ölmüş, cesetleri gözyaşları içinde balıkçılar tarafından s a h i l e t a ş ı n m ı ş ve böylece zamansız bir med hâdisesi sekiz kişinin boğula rak, fecî şekilde ölmesine sebep olmuştu.
Hurşit Altan, bir freng bağı pembe taşlı yüzük
Ayşe Avni, bir ince tel bilezik
Ayşe Ekrem, bir kırmızı taşlı gül yüzük
Leman Şükri, bir yürek kordonu ile altın
Nuriye İmam, bir nlbiyecik altınAyten Raşit, bir freng bağı pembe taşh kalın cins yüzük
Sadiye İbrahim, bir yürek kordonu ile ve bir mavi taşlı ince yüzük
Mehpare Mehmet, bir rubi- yecik altın
Vasfiye Ramadan, bir yirmilik altın
Remziye Avni, bir mavi taşlı freng bağı yüzük
Müride Ali, bir alyans yürek biçimi yüzük
Fatma Mehmet Usta, bir çift mavi taşlı kafes küpe ve bir tek halka küpe Emine Hacı Ahmet, bir çi çekli yüzük
Meyrem Enver ve eşi, iki alyans yüzük
Münüse Mehmet, bir tek kır mızı taşlı kafes küpe
Behire Hüseyin Avni, bir çift gül küpe
Ahmet Mustafa Nazım, bir dört köşe isimli yüzük
Fehime Ahmet Avni, bir freng bağı taşlı yüzük
Keziban Aziz, bir freng bağı kahn kırmızı taşlı yüzük
Pervin Seyfi, bir çiçek mavi taşlı yüzük
Meyrem Faik, bir yürek alyans yüzük
Fatma Mustafa, bir rubiye- cik altın
Besire Elham, bir yirmilik altın
Ayşe Ahmet Naam, bir çift topacık burgulu küpe
Zalihe Faik, bir dört köşe isim li yüzük ve bir kırık yüzük
Ayşe Musa, bir yürek biçimi alyans yüzük
Havva Mehmet, bir alyans altın
Şerife Mehmet Muharrem, bir kâğıt Kıbrıs lirası
Hatice Hüseyin, bir tel yüzük
goruyoratom reaktöründe çalışıp.eğitim görmektedirler.
Grup adma konuşan N ihat Eyütboğlu m e m le k e ti dahu yakından ta n ıy a b ilmek için bir araba satın al dıklannı söylemiş ve bu şe kilde Amerikanın diğer kı sımlarını da görmek imka nmı elde edebileceklerim fim id ettiklerini söylemiştir.
Biradaki yegâne üzüntülerinin ailelerinden ayrı bulunmaları olduğunu da sözlerine ilâve etmiştir. Grubun en genç üyesi Galip Baran evli değildir. Gı-uhn diğer üyeleri Türk Deniz Kuvvetlerinden Recep Sevdik, Ayhan Pekun ve Ordu Muhabere Birliğin den Nihat Eyyüboğlu’dur. Galip Baran radarcıdır.
Türk teknisyenleri Türkiye Atom Enerjisi Korniş yonuna müracaat ederek buraya gelmişlerdir.
Pennsylvania. üniversite sindeki Reaktör Personelin den gördükleri yardım ve yakınlıktan vs bilhassa mü dür muavini Forrest Re- mickten sitayişte bahseden Eyüboğlu burada herkesin kendilerine yabancılık hissettirmemek için el terinden geleni yaptıklarını söylemiştir.Türk teknisyenleri Penny- sylvania Üniversitesinde ki atom reaktöründe bizzat hem çalışıp, hem de çalışır ken öğrenmektedirler. A yni zamanda üniversitenin yaz kurslarına da devam ederek, işlerinin gerisindeki nazariyeyi de öğrenmek tedirler.
Eğitimlerini tamamladık tan sonra Türk teknisyenler bir reaktörün aletlerini kontrol edebilecek, reaktörü çalıştırıp, kapatabilecek mühim tecrübeler için hazırlık yapabilecek, reaktör emniyet tertibatını kontrol edebilecek radiasyonu kont rol edecek ve radioaktif antıklarla meşgul olabileceklerdir.
Türk Teknisyenleri istanbuldaki nükleer reaktörü çalıştıracak ve böylece Türk atom alimleri de araş tırmalarda bulunabileceklerdir. Eyüboğlu Türkiyede ki atom reaktörü ile bomba imal etmiyeceklerini, fakat yapılmasına, yardım edecekleri tecrübelerin daha ziyade gıda maddelerinin muhafazası ve atom enerjisinin sulihçu gayelere tatbiki ile ilgili olacağını söylemiştir.
Eyüboğlu Amerikanın, eğitimleri ve Türkiyedeki reaktörün inşası hususundaki yardımları ile, Türk milletinin bu fennî gelişme ler asrında daha çabuk öğrenip, ilerlemesine az dahi olsa yardımda bulunabilme yi ümid ettiklerini bildirmiştir.
Kongo’dan Kaçan Rumlar Yardım
istedilerKongo’dan kaçarak Tangani-
kada Konga kampına sığman Kıbrislı 45 mülteci,Başpiskobos Makarıos’a bir telgraf göndererek Kıbrıs’a dönebilmeleri İçin uçak gönderilmesini istemişlerdir.
M akarıos Kıbrıs Valisi Sir Hugh Foot 11e temasa geçerek bu konuda tertibat almıştır.
Bomba PatladıEvvelki akşam saat 22.45 su .
lannda Polemí’li Constantinos Theodosiu’nun evinin verandasında su borusu tipi bir bomba İnfilâk etmiş ve evin camlarını kırmıştır. B af Polisi Cinaî Tah kikat Şubesi soruşturmalarına devam etmekte olup iki Rum gencini tevkif etmiştir. Sebebin siyasi olmadığı tahmin edilmek tedlr.
Beşeriyeti açlıktan kurtaracak hap?
Birkaç sene içerisinde esaslı birgeyier yapUnv dıgı taKemele, dünyanın nutusu nıenueıaıuuı g H(İlgi U»vm---- ,ıere çok fazla gelecektir, ioruniannız kıtüiüı, karşılanacak tır. ispata çalışacağını bu acı lıahj. katıere ıeK bu çare varrnr. Uogumu tanzim *en
cevabını küçük bir hapta sakiıyabiıir! Laki,, beklemek lazımdır.
Mulallip D. VUDAİJ
Nihayet bomba patladı. Fen adaıınan sene. lerden beridir, birkaç yıl daha dünyanın nuiusu okadar çoğalacak kı, kâfi derecede yiyecek bu-lunmayucagma aair ııııaıarua buıunnuuaayuuar iki sene evvel Birleşmiş Milletler de uzun ara«.* —* mQİ
— » «ra*turnalardan sonra korkunç bir rapor hazırlamış tı: 6ÜÜ sene zarfında, §imdiki doğum nısbeti devam ederse, Kuzey ve Güney kutuplan ile, çöller ve dağların zirveleri de dahil olmak üzere her şahıs için arz üzerinde 11 ayak murabbaın- dan daha az yer olacaktır. İstikbâl için ne korkunç bir araştırma 1 Harbler, harb korkusu, kıtlık, hastalık ve modem hayatın icapları hergür,
ırmakta olan bebeklerin sayısuu azaltamamışçoğalmakta olan -------—- - ,tır Bu feza devrinde, milyonlarca aç ağzı beşliyecek cevabı hiçbir fen adamının bulamayışı ucıdeğil mi? Arzda nekadar insan vardır? 2 milyar50ü milyon. 20 sene sonra 4 milyara yüksekliğitakdirde, mesele ciddiyetini gösterecektir. Fecdaha fazla yiyecek maddesi meydana getirebilir lâkin sonunda menbalan kalmayacaktır. 0 İ ™ dev gibi açlık, torunlarımızın boğazını tutacaktır. Çok yakın olan böyle bir felaketi ön-liyebilirmiyiz ? Mütehassıslar bir cevap üzerinde hemfikir olabiliyorlar. O da Doğum Tanzimdir! Istenilmiyeıı misafir gibi dünyaya gelenlerin sayısıçoktur. Her çeşit rahatsızlığa kavuşan medeni batı memleketlerinde böyle bir dert yoktur. Çünkü doğum nisbeti gittikçe azalmaktadır. Rı- kat milyonların karınca gibi kaynaştıkları fakir Asya ve Afrika’da vaziyet bambaşkadır! Milyon larca bebeğin ilk senede ölmelerine rağmen aç ağızların sayısı kabarmaktadır. Bu zavallı insanlar .“doğumu tanzim” hakkında hiçbirşey bilmiyorlar. Onlara göre aile sayısuu azaltmak dinî veya başka sebeplerden dolayı günahtır! 01 masa bile basit ve müessir bir çare lâzımdı!
iki sene evvel Amerikalı mütehassıslar keşfettikleri mucize ııapı l'ueıuj ivico auasınua o m i
Kadın üzerinde denediler. İS e tice hayret verici ıdı. iki sene devamıı olarak bu kadınlar her aj 'AO. guıı d u iıapıan aıouar ve DU gentnoe harem ettikleri müddetçe çocuk yapmak kabiliyetim kayDetmışieruır. L,aıtm lıapıaruan vazgeç uiüerı ay, normal olarak annelik vasfına sahip oluuıar. Deneyler 6 sene daha devam edeceği için, ilgililer beklemek mecburiyetinde idi. Birkaç ay ön ce bir İngiliz firması da müsbet neticelerini açık layınca ümitlerimiz daha fazla çoğaldı. LâKin bir mucize olan insan yapısı üzerinde hapıarın bırakacağı tesir ne olacaktır? İşte bilinci derecede önemi haiz olan bu soru ile ilgili araştırma iar devam etmektedir. Beşeriyetin kaderini değiştirecek olan bu haptan bahsetmek yerinde olur. Kanaatıma göre bu hap yalnız açlığın önüne geçmekle kalmayıp, insanlığa devamlı bir sülh getirecektir. Çünkü tarihte açlık ile harp daima yanyuna yürümektedir. Açlığa çare buıun duğu zaman, yarı aç kütlelerin yaşamak için mü cadeleleri de lüzumsuz olacaktır.
B*u küçücük hap, neşvünema bulmak üzere olan hücreleri öldürmek üzere yapılmıştır. Keşfi, yeni doğurmuş bir kadının muayyen bu müddet için hamile kaıamıyacağı hakikati üzerine eseslandırılmıştır. Çünkü gebelik esnasında, kadının vücudunda “pro - gesterone” denilen bir madde hasıl olmaktadır ki, bu madde kan akıntısına karışarak gerek gebelik esnasında ve g? rekse doğumu müteakip muayyen bir devre zarfında, yumurta düşmesine mani olmaktadır. Bu maddenin lâbrotuarlaı-da yapılan benzeri, muay yen kadın rahatsızlıklarında kullanılmasına rağmen, gebeliğin önüne geçilmek üzere kullanılabileceği sonradan takdir edilmiştr. Haplar her- gün alıdığı takdirde istenilen netice alınmaflrta- ve 8 güıı ura ile kadın yeniden normal vaziyet® dönerek anne olabilmektedir. Şimdilik 4 şiline mal olan hapların ileride daha ucuza ve hatta hii kumetler tarafından meccanen tedarik edilebile cıgı ümidi çok sağlamdır. Batı için ucuz olsa bile, asıl tehlikenin bulunduğu Asyada hergün için4 Ş1™ b»’az düşündürücüdür. Ya bir de din adamlarının burun sokmaları vardır! Katolik
sesi şiddetle muhalefet etmektedir.
ripi/nJ3™ 1 aksi tesiri nekadar da sevindi-knhii.v +• U ^ man lleticelere göre, çocuk etme lıanlırı6^ 6 T P ° !mıyan kadınlar birkaç ay vinciriA durc rd uktan sonra anne olma se- kısıı- hiı- ı Uj?niU < lar- Anlaşıldığına g ö r e ,
n i v î İ f l ln yumurtalıkları, hapların alın*5 , Ç fl §me kabiliyeti olan yumurtalarhem Avnm", î'mf kÎedİr- t§te’ bu mucize haP te, hem dp İ v adm,armdaki kısırlığı ilga etmekıstıraptan l n t ^°CU, <*°^uran Doğu kadınımbir rü y£ ? ^ BöyleCe f*n «•dwn® B ■ hakikat i msanhğ'1n menfaati içi" ,cleöiştirebiÎeÎÎÎa Klr ' B<}Şerıyetin nmlkadderatlilı ,M irebilecek hap, eczacımıza vasıl olabilecek► m i?
HAŞAN YUSUF MÜESSESESiLefkoşa-Girne YohıBaşlangıcı-Eski Türk Mezarlığı Karşısında
G r tr 'f w rktriTT tt T t»»— -ŞÖFER OKULUKamyon, Taksi, Moto
siklet ve Otobüs sürüşü en usta öğretmenler tarafından yeni otomobillerle öğretilir ve en kon zamanda nıhsat karılır.
er-Ç1*-
b e n z in d e p o s u
Benzin istasyonumuzda devamlı olarak PET- ROLtNA benzini, yağı ve lâmbasuyusu bulunur PETROL1NA arabanıza kuvvet verir.
MAAD
TEKALEMtTTam teşkilâtlı kurulan
1 ekalemit istasyonumuzda, en son sistem ve modellerdeki makinelerimizle tekalemit yapılmakta* dır.
NAKLİYATDizel kamyonlarımızla
inşaatlara her zaman îçto çakıl ve kum ile diter inşaat malzemesi en ucu* Hatlarla taşınmaktadır.
A k li m3 m
E R Ş E M B E , 21 T E M M U Z, 1980 ( B O Z K C R İ )
?*IVy!VI¥fi*i*¥ttiV *:♦?¥VyA
¥fIytVV
i ?V •• tV T S yTitTt¥•t*îiV f iiiiIisttvvtIiîftV tttysfyvtX*fvV t J y y9y«yySs
ANKARA’DA
GAZİ ÇİFTLİĞİİbrahim Zeki BURDUR LU
Ankara yaz günlerinin içinde sıcaktır. Bozkır güneşi ufuktan gökyüzüne doğru 'bir uzaJklaş tı mı Ankara havası sıkıntılı bir durum alır. Her ne kadar çeşitli yönlerden esintiler olursa du güneş, yakıcı hatta kavurucudur. Gece, Ankara’ya tatlı bir serinlik gelir, bütün bir gündüz yanan şehri birkaç saat içinde güzel, hoş bir serinliğe döndürüverir.
Cumartesi ve Pazar günleri Ankara, yakın ağaçlıklara, su kenarlarına koşar. Serinlik arar, kırda eğlenir ve açık havanın, yeşilliğin bağrında hoş zaman geçirmek ister.
Gazi Çiftliği, Atatürk’ün eserlerinden biridir. Orman haline gelen ağaçlılklar; bahçeleşen ççekiikler ve Bozkır’da göl serinliği veren havuzlar....
. Otobüsler, trenler, taksiler yolcu dolu. Halk, akın akm gölgeye koşuyor. Yamaçların gölgeliklerindeki oyunlarda açık havanın tatlı bir zevki Var. Bu ne yumuşak bir zevk.
Yüce Atatürk, Ankara’nın bir bağ evinde yüce yuvasını 'kurduktun sonra plânlarını gerçekleştirmek için gece - gündüz çalışmış. Ankara ’ya bir yemyeşil tepeler ve vadiler armağan etmek gerek, işe başlamış ve başarmış. Bugiin Gazi Çiftliği bütün kurumlarıyle Ankara’nın
• çiftlik ihtiyacım karşılamaktadır. Soğuk ayran, tam yağlı süt, tere yağı ve çiftlik hayvanları..
Orman Çiftliğinin hayvanlar bahçesini dolaşırken neler gördük neler... Burası bir canlı kolleksiyon. Kuşlar, balıklar, kediler, köpekler, ve filler kadar vahşi hayvanlar. Bir yanda develer, bir yanda maymunlar.. Yılanlar ve. filler.. Bütün hayvanlar, istiyenlere kendilerini gösteri yorlar. Eğer Hindistan âlemlerinin birini tad- mak istiyorsumz file binebilirsiniz. Çiftlikte büyük bir fil sırtına binenleri uslu uslu gezdiriyor.
Çiftliğin bütün alanını gezemedik. Yalnız AnkaralIların meydana getirdikleri kalabalıklar içine daldık. Saz ve söz. oyun ve eğlence ve bol bol hürriyet kahkahası.. “ Hatırla Menderes” diye başlıyan şarkıya ¡katılanlar iyi bir öç almanın % zevki içindeler... $
Sabahtan akşama kadar Gazi Çiftliğinde dolaştık. Güzel bir eğlence yeri. Kalabalık sıkı- •*< cı değil. Yamaçlara yayılan grupların renkli el- **< biseleri arasında dolaşan çocuklar, gençler, sı- Ş cak yaz gününün taze sesi olarak Ankara günü- X nü şenlendiriyorlar. **;
Akşam olunca, esmerlik her yeri doldur- •*< muştu. Çiftliğin tepelere doğru giden asfaltın ¥ giriş yerinde ampuller yandı, Atatürk’ün başı ışukla çiziliverdi. Ağaçların arasında Atatürk ba 55 kıyor, görüyor ve dinliyor. $
E y yücelerin yücesi büyük yol açıcı, ülkü £ yaratıcı ve kötülüklerin kırbacı Atam. Milleti- Ş min isteklerini, ihtiyaçlarını ne güzel bilmişsin. | Şu cennet, senin Ankara’nda bir öz kaynaktır. 55 Şu yemyeşil orman, senin esericriden biridir ama Ankara’nın en iyi can damarlarından dır!..
Gece Ankara’ya dönüyoruz. Yeşil orman, ye ¥ şil bir hülya olarak bizimle beraber geliyor vc ¥ gönüllerimizi yalnız bırakmıyor. X
Ankara yaz aylarında İstanbul’a denize ta- 55 şınır ama harkes bu yolu göze alabilir m i? Ga- zi Orman Çiftliği, bu ihtiyacı karşılayan çok ge- ;*• niş bir alandır. 55
K l B U l S l _
ETNOS, şu makaleyi yazmaktadır:
Türk ordusunun tekrar adayı istilâ edeceğini hemen her gün yazmakta olan Türk gazeteleri bu çocukça fikirlerini tasvip etmediğimize hayret ediyorlar. Türk ordusunun işgal kuvvetleri olduğu meselesini Makarios artık ele alarak Dr. Küçük nezdinde gerekli tedbirleri almalı ve çok dikkatli olmalıdır- Lozan muahedesi ile bütün haklarından feragat ettiği halde Türkler hâlâ adada istilâya girişecek hakları olduğunu zanne diyorlarsa ada üzerinde bizim de 3 bin yıllık “milli haklarımızın” var olduğunu kendilerin e hatırlatmalıyız. Türklerin bu yersiz hareket lerine biz de kendi kararlı hareketler'mizle karşı koy«, malıyız. Samimî olmayan dostlarımız için bizim de bi* linmiyen “ millî haklarımızı” baştan atmamız doğru olmaz.
ELEFTERİYA, aşağıda ki haberi yayınlamaktadır :
Adaya vasıl olacak olan Türk ve Yunan askerî bitliklerinin beraberce Waynes Keep kampında kalmaları karar altına alınmıştır. Ata lasa civarındaki yardımcı polislerin evvelce kullandık lan bölgede ise Kıbrıs ordu su için seçilecek şahısların talim ve terbiye görmesi sağlanacaktır. 16 Ağustosta adaya vasıl olmaları beklenen Türk ve î unan askeri birlikleri ö.s. saat tam 5 te Mağusaya vararak oradan ayrılacak olan Valiyi hususî törenlerle şereflendire- receklerdir. Bu meseleyi etraflıca görüşmek üzere Makarios Rum Vekillerle bir toplantı yapmıştır.
ETNİK,i, Hava Alanına Türk Müdürünün ve CİTA’ya da bir Türk Başkanmın seçildiğini şöyle anlatıyor:
Cumhuriyetin ilânını mü>- teakip beş aya kadar 70* 30 nisbet ııin tatbik edilmesi kararlaştırılalı yüksek mevkilere Tiirklerin tayini artmıştır. Bu nısbet hükümet işlerine değil yarı resmî dairelerde de tatbike başlan*
mı § tır. Sivil Hava Alanı Mü dürliiğüne ve ÇİTA miiesse- sesiııin başkanlığına bir Türk tayin edilmiştir. Bu taynıier Makariosun da muvafakati ile yapıldığından yakında resmî gazetede ilân edilecektir.
FİLSLEFTEROS, Türk Basınının neşriyatına temasla şunları ileri sürmektedir.-
Türk azınlığının gazetelerinin devamlı olarak Rum çoğunluğuna ihtar ve telr ditler savurmasını biz ancak bu gazetelerin ciddiyete sahip olmadıklarını veya aşağılık hissi besledikleri şeklinde almaktayız. Türkleri ciddî olmaya davet edecek değiliz. Çünkü bugüne kadar neşrettikleri makaleler doğru yola gelmiyeceklerini açıkça göstermektedir.. Mamafih kendilerine bir ihtar, ders vermek isteriz. 16 Ağus tos tarihi yaklaşmaktadır- . Bütün bu faaliyetlerini yaparken desteğine güvendikleri İngiUzler ortadan çekili yorlar. Artık her cemaat bir çatı altında ayrı ayrı durumu düzeltecektir. Sami miyetle hareket etmeğe başla-ınlar. Ciddî meseleler 16 Ağııstotan sonra söylenecek ciddî sözlere bağlıdır.
HARAVGİ, Dr. Küçük ile Makarios’un yapaca ğı toplantı ile ilgili olarak şunları yazmaktadır:
Makarios ile Dr. Küçük bugün (dün) bir toplantı yaparak Kıbrıs Cumhuriyeti nin kurulması meselesini beraberce müzakere edeceklerdir. Ele alınacak mevzular arasında Kibrisin diğer memleketler ile tesis ede ceğ' münasebetlerde vardır. Şöyle İd hangi memlekette konsolosluk ve hangisinde B. Elçilik kurulacağı ele alı nacak ve bir karara bağlanacaktır. Daha şimdiden üç Avrupa devleti Kıbrıs Cum lıuriyetinin ilânını müteakip tanıyacaklarını ve B- Elçilik kurmak istediklerini haber vermişlerdir. Bu memleketler şunlardır. Batı Almanya, Yugoslavya, ve Belçika
TIMES OF CYPRUS 93, Eokacı Partisine
B U L M A C AHazırlayan: M. Ş.1 2 3 4 5 6 7 b i)
1 □ □ □ □ □ □ □ □ I I2 □ U LJU BU lU U U3 □ U ü U U U M U İ4 □ U H flM M U U H J5 □□UUUl_ML_lU ti H lJHLJMLJI-ULJ 7 □ ■ U U U ^ L JU İ 8 U U U L M J L U J 9 □ U U B U U M L U
Soldan sağa:1. Açık artu’ma satışı, 2.
Namaza davet, körüklü piyano. 3- En uzun boyunlu hayvandır. 4. Bir emirdir. K at’iyen olmaz demektir. 5. Profesör Sıddık Saminin mevkii, Harf okunuşu. 6. Az sıcak. 7. Tazyik altında kalarak hırpalanan. 8. Karnında yavrusu bulunan- Sevdalı. 9. Demir kemiren âlet, oğüdüimüş buğday, nota.
Yukarıdan aşağıya:1. Kabir, Türkiyenin batı
sahili kısmı, 2. Yeis içinde olan. Nutuk başlangıcı. 3. Tavlada atılır, doğuma yardım edeıı. 4, Valde körpe.5 - ......... 6. Bırakıp giden. 7.Nota, ölmüş hayvan cesedi. 8. Nüfuz, dershane. 9. Eşi olmıyan biricik, Tersi beyazDÜNKÜ BULMACAMIZIN
HALLİSoldan sağa:1. Hafız, bez, 2. Esir, me.
3. Dul kalan, 4. idi, gelin 5. Yek, kaya, 6. Ayet, ez, 7. Ret, 8. Firari, le. 9. Azak, kail.
Yukarıdan aşağıya:1- Hediye,, fa. 2. Anide,
biz, 3. Filika, Ra, 4. Irk, ak. 5. Ag. 6. Elektrik. 7. Ala. 8. Emniyetli. 9. Ze, naz, el-
mensup 2 zatın Atinaya gitmesine temasla şu haberi veriyor:
93 Eokacı Partisi ileri gelenlerinden 2 kişi Grivas ile görüşmek üzere dün hava yolu ile Atmaya müteveccihen adadan ayrılmışlardır. Pazartesi yaptıkları gizli bir toplantıda seçimlere katılmağa karar veren bu parti 93 kişiden müteşekkil oldu ğunu iddia etmektedir. Zliri lı ve Londra anlaşmaları aleyhinde olduklarını iddia ettikleri 93 kişinin isimlerini açıklamayan bu şahısların yarın adaylarını tayin etmeleri beklenmektedir.
Bugünkü Tunus’u muh - telif bakımlardan inceleme den önce, Tunus tarihine şöyle bir göz atalım.
Tunus’un tarihi, Fenike’ lilerin Tunus’a gelmeleriyle başlar (M. ö. XII Asır). Maamafih, Tunus’un sakin leri, daha önce, kara ve de niz yoluyle LibyalIlarla, Mı
sırlılarla ve Ege Denizin deki adalarda yaşıyanlarla temaslar temin etmişlerdir.
Fenikeliler, Tunus’a gelir gelmez, sahillerde muh telif ticaret merkezleri kur dular. Bunların başlıcası U tica idi. Fakat, sonraları M. Ö. VII. asırda, Akdeni- zin en büyük şehri oldu. Kartacahlar yerli prensler le iyi geçinerek sömürgele rini Mısır’a kadar genişlet tiler. Bazı tarihçilere göre, Kartaca şehrinin nüfusu, bu tarihlerle, 700,000 i bul muştur.
Kartaca denizcileri ispan ya ve ingütere sahillerinden, Afrika’nın Altın Sahilinden Kartaca’ya altın, fildişi ve esir taşıdılar. Kiar tacalılar para bastırdı; mensucat, seramik, cam ve tahta işlerinde çok ilerlediler. Bilhassa Kuzey A f! rika sahillerinde bulunan
ım m m m tQ c U tn Q d m
40 Bu yazılarj yazarın müsaadesi alınmadan iktibas edileme?.
Türkler gelinceya kadar Tunusgayet küçük salyangozlardan imal ettikleri morumsu - kırmızımtırak bir boya Kartaca’yı çok zengin - leştirdi.
Kartaca’lı Magon’un dün yanın en eski teknik ziraat çılarından biri olduğunu ta rihler kaydetmektedir. Yu nanlılar ve sonraları Roma lılar Magon’un 28 cilltlik eserine başvurarak onun tavsiye ettiği ziraî metod- ları tatbik etmişlerdir.
Akdenizin efendisi olmalk peşinde koşan Romalılar, Kartaca’nın zenginliğini çe kemedi. Bu çekeıııemezli- ğin neticesinde iki rakip, bir asırdan fazla süren bir
Arkadaşımız Tunus'ta tarih! bir kalıntıyı tedkik ediyor.
savaşa girişti (Punic harp leri).
M. ö. 264 de başlıyan Kartaca - Roma harbi ancak M. ö. 146 da, Kartaca’ nın tamamen yıkılmasıyle nihayet buldu. Bu iki tarih arasında, Kartaca’lı meşhur kumandan Anibalm Ro ma’yı mağlûp etmesine ra mak kalmıştı. Maamafih. askerî üstünlüğüne rağmen Roma, Kartacayı, uzun zaman, tam manasıy le hâkimiyeti altına alama di; Kartacahlar zaman za-i man isyana başlkaldırdılar.,
Romalılar sulama tesisle ri, barajlar ve yollar inşa ettiler. Tunus, Roma’nın hububat ambarı oldu. Bu gün yarı bir çöl olan küçük El - Cem kasabasında ki, Roma devrinden kalma eserler, Tunus’taki Roma medeniyetinin en müşahhas delillerinden biridir.
Roma imparatorluğu in hitat devrine girince, imim ratorluğun Afrika vilâyetlerinde iki asır süren bir anarşi ve emniyetsizlik çağı başladı.
M. S. V. asırda Tunus’ta Vandallan görüyoruz. Van dallar, Romalıların yaptık larına yeni bir şey eklemedi: bilâkis birçok âbideleri yıktılar, tahrip ettiler. Van dalları, VI. asırda, Bizans lılar takip etti. BizanslIlar, Roma’nm şaşaasını devam ettirmek istedilerse de, Arap istilâcıları karşısında eridiler.
tik Arap istilâsı VII. asır
da başladı. Arapların gelişiyle Kuzey Afrika tarihin de yepyeni bir devir görüyoruz. Tunus’ta Kartaca
fmdan yapıldı. Araplar Tunus’ta Kervan şehrini kurdular.
800 senesinde Halife Harun Reşid, İbrahim ibni Agleb’i Kuzey A frika valisi tayin etti. Vali, Kuzey Afrika’yı, Tunus’taki Ker van şehrinden idare etti. Vali, bir müddet sonra, A g labit hanedanlığını kurarak istiklâlini ilân etti. Ag labit hanedanlığı Tunus’ta, maamafih, ancak bir sene hükümran olabildi. Bu müddetzarfmda Araplar Si cilya adasını zaptettiler.
Aglabit hanedanlığın; Fatimi hanedanlığı takip etti Ve Fatimiler devrinde Mısır da işgal edildi.
Tunus şehrinde “Fransa Kapı sı” , ve Cumhurbaşkanı Habib Bıırgiba’nın fotoğrafı.
Roma ve Bizans devirlerin den kalan müesseseler, âdetler ve inanışlar kaybol du.
Kuzey Afrika’daki Arap istilâları muhtelif tarihler de yapılan baskınlar şeklin de vuku bulmuştur. Hz. Mu hammed 632 de öldü ve Tunus’a ilk baskın, 688 de, Okba Ben Nefa kumandasındaki Arap ordusu tara-
Tunus, 1050 de Beni Hilâl tarafından istilâ edildi. Memleket, bu tarihten sonra iki asır süren bir anarşiye gömüldü.
1236 ta Tunus’ta yeni bir hanedanlık görüyoruz. Hafsit. Hafsitler zamanında Tunus’ta yeni bir çağ başladı. Büyük Arap tarih çisi ibni Haldun bu devirde, 1332 de, TUnâs’fctt dün-
— “Evet şef, bir arkada şımızı biraz evvel sokakta vurdular. Ne oldu bilmiyoruz.” ı< >>
— “Pek karşı koyamıya cağız şef. Herifler çok kalabalık. Üstelik başlarında o gazeteci var.”
a— “Emredersiniz şet.
Başüstüne..” .Telefonu kapadı. Şimdi
hergelenin sesi daha vazih olarak duyuluyordu.
_ “Çocuklar,” dedi.Korkulacak artık hiçbir
şey kalmadı. Şimdi aldığım talimata göre ne yapıp ya pıp Gazetesi Murat Dav- man’ı temizleyeceğiz. Bu arada yakalananlarımız olursa da onları kurtarma yı şef taahhüt ediyor.”
Vay canına! Heriflere bak yaıhu benkn postuma bir pul bile kıymet biçmiyorlardı. Sanki sokaktaki kuduz köpeği temizler gibi bu iıkaıayı adam yerine bile koymuyorlardı. Herif devam etti.
__ “Şimdi ÜÇ eve taksimolup hepimiz birden zamanda kapılardan fırlayacak ve tabanca ata ata mahallede pa nik yaratacağız. Bu arada mümkün olduğu kadar biıbirimizden ayrılmağa bakacağız. Toplantı yerimiz malûm.’
içerideki herifler nıuhte lif sualler sormaya başladı lar. Hemen Sabri’nin kulağına iğddim:
_ ‘“Hemen fırla. Dışarıdaki arkadaşları bul. iki kişi bu geçide takviye ola rak gelsinler. Öbürleri de bu evin kapısını tutsunlar, icabederse çıkanı vursunlar.”
Herifler içeride hâlâ mü zakere ediyor ve telefon üe konuşan herhalde şefle ri olması lâzımgelen herife muhtelif sualler soruyorlardı.
— Hepiniz hazır mısınız?”
— “Evet* Reis” ^— “Haydi.”
Ayak sesleri yaklaştığı sırada bizim çocuklar da gelmişlerdi.
Merdiven basamaklarından ardı ardına iki üç çift ayak görülür görülmez:
— “Hücum.” dedim.Bir anda olduğumuz da
racık dehliz alev, barut ve ses ile doldu. Buna feryatlar da karıştı. Herifler, he- venkten kopan çürük kavunlar gibi apar topar aşa ğıya yuvarlandılar. Ayni anda yukarıdan olduğumuz yere kurcun yağmuru baş-
K.T.K. Federasyonundan :
Ingiltere’de 4 Hemşirelik Bursuj*
Federasyonumuzun 4 Türk kızı için İngiltere’de temin et miş olduğu hemşirelik (State Registered Nurse) Bursu için 25 Ağustoz, 1960 taıihiııe ka- da istid’a kabul edilir.
Müstedilerin Lise mezunu olmaları ve iyi İngilizce bilme leri şarttır. ,
2. Ayni zamanda 2 Türk kı zina Akıl Hastahanesinde hem şirelik (S.R.N.) için burs temin edilmiştir.
25 Ağustos 1960 tarihine kadar istida kabul edilir.
En halis, en temiz ve en ucuz
Yeşilada Kuru Kahvesi’ni tercih ediniz.
51 Mecidiye Sokağı Cahit Ahmet LEF KOŞ A
yaya geldi.Aap istilâlarının ilk yıl
larında Arap sanatı Tunus sanatını, tamamen tesir ve hâkimiyeti altına almıştı. Fakat sonraları Tunus sa natı, Magreb’e (Fas, Cezayir, Tunus) has bir şekilde gelişmiştir. Kervandaki Si di Okba, Tunus şehrindeki Zeytin Camii Tunus sanatının tipik örnekleridir.
Tunus’ta Araplar devrini Türklerin devri takip et miştir. Tunus’u nasıl aldığımızı ve nasıl kaybettiğimizi gelecek yazımızda anlatacağız. m S a “M
ladı. Biz kör zaviyede bulunduğumuz için atılan kur şunlar, daha henüz canları çıkmamış olan üç herifin vücuduna saplanıyor, küçük dehliz âdeta cehennemi bir hâl alıyordu. Sabri’ ye:
_ “Çocuklara işaret ver dedim. “Kapıyı kırıp içeri girsinler.”
Oğlan fırladı gitti. Biz de olduğumuz yerde bekle meye başladık. Şimdi yuka nda ses seda kesilmişti. Heriflerden birinin bacağı merdivenin kenarına takıldığı için gizli kapı kapana- mıyordu. öyle bir Vaziyette idik ki, ne onlar ölümü göze almadan bizden yana geçebilirler, ne de biz kurşunlara göğüs açmadan yukarı çıkabilirdik. Şu anda kim kimin esiri idi, hakikaten düşünülecek bir suaidi bu.
Son yediği kurşunların ihtilâcı içinde fırlayıp ayak larımın dibinde katılıp kalan herifin elinden tutup olduğu yere çektim. Ölüm ağırlığı dedikleri şey haki katen çok doğru idi. Hergc le bir ton’a yakındı. Yerden kaldırıp sırtını göğsüme dayadım ve sol kollarının altından geçirip onu etten bir kalkana çevirdim Durum, daha fazla buralar da sıçan gibi takılıp kalma miza müsait değildi. Btelli olmaz herifler kapıyı zorla yan çocuklara bomba filân atmaya kalkarlardı, o zaman iş büsbütün felâkete müncer olurdu.
Bugünkü aklım olsa düşünmekle bile korkudan tüylerimi ürpertecek olan bu hal, o sırada ve o atmos fer içinde bana çocUk oyun cağı gibi geliyordu. Alt tarafı bir canım vardı. Onu da vatanım ve inandı ğım bir gaye uğrunda harcar kurtulur giderdim.
Kendime kalkan ettiğim herifin ayakları ve kalası sarkmış, samandan yapü- ınış bir bostan korkuluğu gibi sallanıyordu. Ama çok ağır bir korkuluktu bu.
Bu şekilde adım adım ilerlemeye başladım. Yukarıdan çıt bile çıkmıyordu. Merdivenin alt başına geldiğim zaman odanın ta vanını görebildim. Şu ana kadar herhangi bir hücuma uğramamıştım. Bu da bana cesaret verdi. Fakat basamaklar çok dikti. Eğer bu şekilde yukarı çık maya kalkarsam herifin vü cudünü yana çekmeye, do- layısiyle göğsümü açmaya mecbur kalacaktım. Bu vaziyette eline tabanca geçiren acemi bir çocuk bile si neme imzasını atmakta güçlük çekmiyecekti.
Hemen herifin pozisyonunu değiştirip, vücudunu sol omuzuma vurdum. Böy lelikle, belinden alt kısmı ve bacakları kısmen olsun cephemi saklıyor, yalnız sol kolumla başım meydan
da kalıyordu. Artık o kadar riske de razı olacaktım.
“Ya Allah” deyip odaya fırladım, iki el silâh sesi duyuldu ve omuzumdaki herifin vücudu gıdıklanmış gibi buruştu. Anlaşılan fı- karayı kaba etlerinden mu ayyene etmişlerdi. Silâhı atan kapının hemen yanın da duran sıska, çingene fes meri bir herifti. Saniye ge çirmeden ben de tetiğe asıl kan kurşunlar sanki cereyana tutulmuş gibi herifi oraya iki büklüm kıvırıverdi. Gözleri ve ağzı aynı anda açılmış, tabancası bir den elinden kayıvermişti.
Omuzumdaki leşi yere bırakıp kapının ardına fırladım. Odada şimdi üç ölü ardımdan yetişen Aydın ve benden başka kimsecikler yoktu.
öteki iki herif acaba nereye gitmişti? Bu sırada dış kapıya yüklenilmeye başlayınca bizim çocukarın işi bitirmek üzere olduklarını anladık. Aydın’a döndüm:
— “Evlerin arkasında kimse var mı?”
— “Br kişi bıraktık ağabey. Her ihtimale karş ı ”
— “iyi....’Bu sırada telefon çaldı.
Bulunduğumuz odada döşe me bir yazıhane, maroken kanape iki koltuk, iki sandalyeden başka hiçbir şey yoktu. Girdiğimiz delik Rum garsonun evinde oldu ğu gibi duvara yapılmış bir gizli geçitti.
Telefon sesi yazıhanenin içinden geliyordu.
Ahizeyi dışarı aldım. An kisörü kaldırıp kulağıma götürdüm. Aşina olduğum ftıkat kat‘î surette sahibini tâyin edemediğim kaim bir ses:
— “Bana bak!” diyordu.“Dinle, yandaki eve uğra ve..... "
Birden ses kesildi. Ayni kalın Ve mütehakkim ses:
— “Alo!” dedi.Cevap verdim. Mümkün
olduğu kadar deminki heri fin sesini taklide çalışa- rflük i
— “Buyur Şef..”— “Kimim Bfen? Adımı
söyle.”— “Macit Serpil.” Telefon birden kapandı.
Aydm’m gözleri yuvarların dan uğramış hayretle bana bakıyordu. Ama aldığı terbiye vevazife hissi âmir lerine sual sormasına mâni olduğu için ses çıkarmadan yalnız öyle dehşete ka pilmiş bir şekilde yüzüme bakıyordu. Hiç aldırış et - meden ben de telefonu kapadım,. Bu sırada dışarıda kapı kırılmış ve çoculklar evin içme yayılmışlardı. Bi zim odaya gelenlere Aydın evin öbür taraflarım ara - malarım söyledi.
( Devamı V a r)
R A D Y O - T VKıbrıs Radyosu ProgramıPERŞEMBE
21 Temmuz 1960
SABAH YAYINI06.29 Açılış ve Program06.30 Sabah Melodileri07.00 Türkçe Haberler07.00 Sevilen Türkçe Şar ■
kılar07.45 Akorıliyondan Ses
ler08.00 Kapanış.ÖĞLE YAYINI12.29 Açıüış ve Program12.30 ünlü Seslerden Şar
kılar13.00 Beraber Türküler13.15 Kavboy Şarkıları13.30 San’atkâılardan Bi
rer Şarkı14.00 Türkçe Haberler14.15 İngilizce Program15.00 Kapanış AKŞAM YAYINI 16.59 Açılış ve Program17.00 Haftanın Şanslılar.18.00 Taşra Magazini M M
18.30 İngiltere’den Müzik18.45 Karma Müzik19.00 İngilizce Program -19.30 Türkçe Haberler19.45 Aile İstekleri20.00 Melodilerden Bir Bu
ket20.45 Aylâ Büyükataman’
dan Şarkılar21.00 Aile Sohbetleri 21.10 Macar Dansları21.30 Fasıl Hey’eti22.00 Türkçe Haberler22.15 Orhan Şener’den Şar
kılar22.30 Hafif Orkestra Müzi
gi23.00 Kapanış.
TELEVİZYON 21 Temmuz 1960
19.30 Açılış ve program19.31 Dokümanter bir film 19.49 Sır Kutusu20.16 Haydut Avcıları20.42 Dickens'dan Hikâyeler 21.08 “Mücadeleci Doktor”
f j . adlı film. ' İ S T İ M
TSAYFA « ( B O Z K U B T )
Spor
NAZMI ISTEDtfitNİ ALDI: Beşiktaş kaptanı Nazırıi Bilgenihayet 60 bin lira alarak kıılii bil ile iki senelik mukavele İmzalamıştır. Besimde kaptan neşeli bir şekilde Himmet t)n-
lli’ntin yanında kontratını imzalarken görülüyor.
Millî Maçta Uruguay Brezilya yı YendiCenubî Amerika kıtasında
bulunan milletler arasında ter tip edilen Atlantik Kupası futbol turnuvasında Uruguay favori Brezilya’yı 1 - 0 mağlûp etmiştir.
Montevideo şehrinde yağmurdan batak hale gelen bir sahada yapılan karşılaşmaya Pele, Zito, Julinho gibi oyuncuların da iltihakiyle tam kad rosu ile çıkan Brezilyalılar ilk devrede tek kale oynamışlarsa da, Uruguay defansı iyi dayanmış ve devre golsüz bitmiştir. İkinci devrenin 10. da kikasında sağaçık Domingo
Tuzla Güneşspor Kulübü Yeni idare
Kurulu17 Temmuz Pazar günü ö.
e. saat l l ’de Tuzla Güneşpor Kulübünde yapılan genel top lantıda ekseriyeti ara ile aşağı daki şahıslar yeni idare kumluna seçilmişlerdir.Başkan : Refik Saydam Asbaşkan : Tahir H. Eray Sekreter : Göksel Şefik Veznedar : Ali Önder Faal Aza : Mistik Osman Müfettişler : Süleyman Rasıh
Recep İbrahim Tebrik eder üstün başarılar
temenni ederiz.
Perez Uruguay’ın galibiyet go lunü uuiiijm.
Bu maçta Santos’un Avrupa turnesinden çok yorgun do nen Pele üç dua kaleci ıie kar 31 kargıya kalmasına rağmen topu kaleye atamamıştır.
Bu turnuvanın dıger karşılanmasında Buenos Aires te Arjantin Paraguay’ı 1 - ü mağlup etmiştir.
PARAGUAY’DA BİR UÇAK KALEYE GİRDİ
Futbol Hastası Pilot, Uçağiyle Stadın Üzerinde Dolaşırken, Kalecinin Degajıyla Top Perva
neyi Parçaladı ve Uçağın Düşmesine Sebep Oldu
Buenos Aires, — Paraguay’ m Ausuncion şehrinde Liber- tad — Nacional futbol maçı oynanırken Libertad takımı kalecisi Doberto G. Trigo’nun havaya doğru yaptığı uzun bir degajda top o esnada stad üze rinden gayet alçakta uçmakta olan bir spor uçağının pervanesini parçalamıştır. Az sonra seyircilerin hayret dolu bakış lan arasında uçak kaleye çar parak parçalanmıştır. Tam za manında kalesini terkeden ka leci Trigo canını kurtarmışsa da pilot yaralanarak hastaha- neye kaldırılmıştır. Yapılan
isim DeğiştirmeBen aşağıda imza sahibi Vu
da sakinlerinden Hüseyin Mehmet şimdiye kadar ismim olan Emir Hüseyin Mehmet, yerine bugünden itibaren Hüseyin Mehmet diye çağrılacağımı ve bu isim altında imza koyacağımı ilân ederiır.
Hüseyin Mehmet Vuda - Lârnaka
Türk Maarif MüdürlüğündenTürk Maarif Encümeninin, 6 ı eımnuz, 1960
tarihli toplantısında :“Ehliyetsiz (meslek kursu görmemiş), ma
mafih uzun tecrübeye sahip olanlarla, iy43 yılında ilk Öğretmen üolejı açılmadan once 6 ay- liK mesıeK Kursu gormuş olanlar veya iki yıi Jr'.A. (P’robatıonary Assıstantj olarak çalışmış ve bu gun evlenme ve doğum münasebetiyle mu- vakKat Kadroya dahil ecuımış bayan öğretmenlerin; çalışma durumları tatminkar ve Ada üzerinde Maarif Müdürlüğünce uygun görülecek herhangi bir okulda her zaman için çalışmaya hazır oldukları takdirde, seneden seneye muvakkat olarak tayinleri" uygun görülmüştür.
Yukarıdaki şartlar dahilinde çalışmaya hazır olan öğretmenlerin, Türk Maarif Müdürlüğüne, 31 Temmuz, 1960 tarihine kadar yazılı olarak müracaatları gerekir.
tahkikat neticesinde işin içyü zü anlaşılmıştır. Mesele şu : National takımının hâkim oy namasına rağmen gol atamaması yüzünden sinirlenerek al çalmış, işte bu esnada Liber- tod kalecisinin yaptığı degajda top pervaneyi kırınca uça ğı-n kontrolünü kaybederek düşmüştür.
MİLYONER f u t b o l c u l a rJUJNÜiB i U llJ U l i^ U U A » . , n . . . . ı • ,*
Frif7 Walter Futbol Sayesinde Sibirya ya Sürülmemişti..rritz waiter, rUlDOl oajc parasl İle Bir Sinema Satın AldıÇıkardığı Bir Kitap Kendisini Zengin Etti ve Parası^ ^
Yangın Bir Rumun Mağazasına Ağır Zarar
YaptıEvvelki akşam geceyansm a
doğru Lârnaka'nın Themis Sokağında Andreas Stavru’ya alt bir hediye mağazasında yangın çıkmıştır, itfaiye Servisinin yetişip tedricen yangını söndürmesine rağmen bina ve eşyaya takriben £4,000 lık zarar olmuştur. Polis yangın sebebini araştırmaktadır.
H AYRAN LARI ARASINDA : Fritz Walter, takım kaptanı olarak nünıune bir futbolcudur. Çalışkan, arkadaşlarını koruyan bir oyuncu olan Fritz, aynı zamanda Almanya’nın gelmiş, geçmiş en çok sevilen sporcusudur. Yukarıda F. W alter’i hayranlarının hâtıra defterini imzalarken görüyorsunuz.
1929 senesinde Almanya’da paskalya münasebetiyle tertip edilen genç takımlar turnuva sı esnasında Pirmasens takımı na karşı 4 - 0 mağlûp durumda bulunan Kaiserlauterıı’ in beki, forvetteki arkadaşlarına kızmış, forvete geçmiş ve takı minin şeref golünü attıktan sonra-maç 4 - 1 bitmişti. Takımlar soyunma odasına çekil diklerinde Kaiserlauter’in antrenörü forvete geçerek yegâne golü atan genç Fritz’e şun
S ö ZTürkiye’nin dedikodudan kurtulan aktüel tek si
yasî haber dergisi. Hiç bir yerde çıkmayan fotoğraflar - Dünyanın dört bir tarafındaki olayların bilinmiyen
tarafları - En seçkin imzalarla 1 Ağustosta çıkıyor. Ku rucuları : Beyhan Cenkçi - Fikret Otyam - DoğanKasaroğlu.
İkinci Cumhuriyetin oluşuna ışık tutan yazılarla 1 Ağustos 1960 da yayınlanıyor.
S ö ZHARKINDIR
Anadolu Ajansı Kıbrıs MuhabirliğiLef koşa 20 ( Basın - Yayın)
— Anadolu Ajansı Ada’da bir daimi muhabir bulundurmağa karar vermiş ve bu vazi
feyle görevli olarak Melih Tunçer Kıbrıs’a gelerek vazifesine başlamıştır.
SHERMANSFOOTBALL POOLS CARDIFF ENGLAND
DIVIDENDS FOR 16th/19th JULY, 1960
W orld’s Largest Id Selections Cricket Treble Chance.
1st Dividend won with only 17 points.
For Id17 Points £420 15 016i Points 14 0 016 Points 1 10 015i Points 0 8 0Batsmen scoring 3 points
8 15 19.Batsmen scoring 2 points
5 6 11 14 29 31 33 40 42 43 48 50.
Bastmen scoring 11 Points 1 2 3 4 7 9 10 12 13 16 17 18 20 21 22 23 24 25 26 27 28 30 34 35 36 37 38 39 41 44 45 46 49 52 54 55.
Batsmen scoring 1 points 32 47 51 53.
World’s Largest id 7 Match Football Treble Chance
1st Dividend won with only18 points.
For Id18 Points £60 10 0174 Points 15 0 017 Points 0 8 016J Points 0 4 013 Match Football I d Points Fool
Top 2 matches o ff - only 11 played.
For Id19 Points £20 10 018 Points 0 10 017 Points 0 4 0THEREE DRAW S 840/-TW ELVE HOMES (won
with 11 correct) 4,800/-DOUBLE CHANCE 72/-EASY SIX (2 o ff payed
on 4 correct) 20 /-All Shermans Pools Dividends
are to units o f Id. except the 3 Draws, 12 Homes, Double Chance and Easy Six.
Send Mi» l«r coupon; 1» our local ijtnl;—
BRITISH FOOTBALL POOLS
AGENCIES, P.O. BOX 752, NICOSIA
andKAL0UST SHEKERDEMIAN
P.O. BOX 490, NICOSIA
HALK Sineması Tel: 6048BU AKŞAMDAN PAZARA KADAR 8.30 DA
Yeni ve Büyük Türk Filmini Sunar
HAYAT CEHENNEMİt j!“¡Baş Rollerde: Orhan Günşiray - Belgin Doruk -
Kenan Pars.Bu Yeni Filme İlâveten İngilizce Filmler
BU AKŞAM
THE GIANT CLAWOynayanlar: Victor Mature - Drana Dors
CUMA AKŞAMIYepyeni Heyecanlı korkunç film
THE LONG HAULOynayanlar: Victor Mature - Diana Dors
YARIN AKŞAM —Renkü İngilizce Sinemaskop
NIGHT PASSAGEOynayanlar: Audie Murphy - James Stewart
NOT: Cumartesi ve Pazar gündüz saat 2.30 da BİZİM ZAFER SİNEMASINDA
Türkçe HAYAT CEHENNEMİi l e
İngilizce NIGHT PASSAGEgösterilecektir.
Türk Maarif Dairesinde Münhal Datilo Mevkii
MAAŞ: Mevki muvakkat olup, maaş yıllık £264 dan başlıyarak yılda £15 artışla £426 a yükselir. İlâveten %28i hayat pahalılığı zammı ödenir.
GÖREV VE SORUMLULUKLAR: İngilizce ve Türkçe daktilo ve Müdürlükçe verilecek herhangi bir vazife,
ARANILAN EVSAF: Orta Dereceli bir okul mezunu olmak, İngilizce ve Türkçe seri daktilo yapabilmek.
Dilekçeler, Gen. 6 Beyannamesi doldurularak yapılacak ve 28 Temmuz, 1960 tarihine kadar Türk Maarif Müdürlüğüne gönderilecektir.
lan söylemişti :“ Talumda oyuncular nere
ye konulursa orada oynamalı | dırlar. 'Kaldı ki senin forvet m ez Ludwig futbolu bırakmış
Rus Havyarları O günden sonra Fritz her
gün kampta futbol oynuyor ve takımı diğer rakiplerini ko laylıkla altediyordu. trıtz ise, futbolu sayesinde kampta oldukça iyi -hayat sürmeye başlamıştı ve Rus subayları kendi sine kuvvetlenmesi için hay- var taşıyorlardı.
Bir gün kampa yeni esirler getirilince Fritz, karşısında kardeşi Ludwig’i bulmuştu. Ludwig, Sibirya'ya siırıılecek askerler arasında bulunuyordu. Kalçasındaki yaraya rağmen, sırf Sibirya’dan kurtulmak geyesiyle Fritz’ in ısraıla- rı karşısında Ludwig de ıstııa bina rağmen dişini sıkıp futbol oynayarak takıma giım-Ş ve Sibirya’ya sürülmekten kur tulmuştu.
Aradan bir müddet geçtik* ten sonra, Fritz ve Ludwig kardeşler, kamplarındaki bir Macar ve Rus subayının iyili ği sayesinde Rusya içlerine sü rülmiyerek esir mübadelesi es nasıııda memleketlerine döndüler.
Memleketlerine döner dön
İTALYAN ORKESTRASIİkisi kadın ve ikisi de erkek olmak üzere
dört kişiden müteşekkil İTALYAN ORKESTRASI her hangi bir Barda iş aramaktadır.
Müracaat: Peters, Lefkoşa, Tel. 3526.
DİKKAT... D İKKAT!...TÜRK HALKINA BÜYÜK MÜJDE
Aylardan beri yalnız Türk Sermayesi ve Türk emeği ile yapdmakta olan SONDAJ MAKİNESİ şimdi tamamlanmış olup 15 Temmuz tarihinden itibaren Akaça’da Lazari Mareku’nun bahçesinde çalışmaya başlamıştır.
SONDAJ (Artezyen) KUYUSU AÇMAK İSTEYENLER, KUYU RUHSATLARINI DA BERABER GETİREREK SIRA ALABİLİRLER.
AYRICA, BU MAKİNELERDEN SATIN ALMAK İSTEYENLERE, SİPARİŞ ÜZERİNE HER BÜYÜKLÜKTE MAKİNE İMAL EDİLİR, VEYA İMAL EDİLMİŞ SATILIR.
Sondaj Makine imalât Yeri :ALİ VE KEMAL KARDEŞLER
Yeni Cami, Çerkez Han, Lefkoşa.
Oogrııdan doğruya ı d r i » * * 1
oyucusu olabilmen imkânsızliu sözler bu tarihten i l se
ne sonra ¿0 yaşuıda millî takıma giren ve iyö8 senesine kadar Almanyanın en büyük futbolcusu olan Fritz VValter'e söylenmişti. Antrenörün bu sözıerı Frıtz’i kırmamış 9 dan 11 yaşına kadar bek mütaaki- ben sağaçık ve 13 yadında da santrior oynamaya başlayan Fritz Walter 17 yaşında F. G. Kaiserlautem’in bnıncı takımına girmiş, futbolü terkedin ceye kadar da sırtına başka kulüp forması geçilmemişti.
Bej Kardeşin En Büyüğü1920 senesinde dünyaya ge
len Fritz Walter, 20 bnı hra kadar para toplayarak Ameri ka’ya hicret eden ve Birinci Cihan Harbi dolayisiyle meni leketine dönerek harbe katılan bir aile reisinin 5 çocuğun dan en büyüğü idi. Kendisinden iki ve dört yaş küçük diğer iki erkek kardeşiyle mahal le arasında top oynayan Fritz ve kendisinden dört yaş küçük olan Otmar futbolda ilerlemiş ve ikisi de millî takıma girmiş lerdi. İksinin ortasında olan kardeşleri, Ludwig' ise 1946 - 47 mevsiminde kardeşleriyle birlikte Kaiserlautern’de oyna mış, fakat harp esnasında kalçasından aldığı yara futbol hayatını kısa sürdürmüştü.
Aile reisi baba Walter, futbola iyi bir gözle bakmıyordu. Fakat, Fritz 1940 senesinde Alman millî takımına seçilince, küçük oğlu Otmar’a “sende iş yok, sen lapacısın. Fritz kadar olmazsın, demişti. Fakat Otmar da bundan 10 sene sonra 1950 senesinde Alman millî takımına girmeye muvaf fak olmuştu.
Babasının işi pek parlak ol madiği için Fritz de çalışmak mecburiyetinde idi. Bir bankaya memur olarak giren Fritz, 1948 senesinde de İtalya’da doğan Italia Bertoluzzi ile evlendi.Rusya’da Harp Esiri Olarak
Geçirdiği Hayat1945 senesinin Temmuz
ayında Alman askeri olan Fritz, binlerce arkadaşile birlikte Ukranyadaki Marmara - Szigett esir kampında bulunu yordu. Bu kampın subayları Rus, nöbetçileri ise Macardı Bu kampda bulunan Macarla nn en büyük zevki top oynamaktı, tabiatiyle esirlerin de bunları seyretmekten başka iş leri yoktu. Bir gün top seyirci lerin tarafına düşünce Fritz ayağında hantal postallara rağmen topu alıp oynatmaya başlayınca, Macar askerlerinin takım kaptanı kendisine (yarın hastane personeline karşı maçımız var, istersen gel bizden oyna) diye bir teklifte bulundu.
Maç, müteaakıp, açlıktan pek cılız hale gelmiş bulunan bu esir Alman askeri, Macar seyircilerinin omuzunda sahayı terkediyordu. Bu arada Ma car seyircilerinden biri (Hev T m 942 senesinde BudapeşteF r i t e w T an> -kf '51fritz Walter degıl misin?) di ye sormuştu. Fritz bu suale f u t b o l ^ ’ V6r!p’ eebinden nn r l SUna 3İt fotoSTaflabolcu bu meşhur futbolcu bılmıyerek hayatın, kura™’i OİUy?rdu' Çünkü, Macar subayı kendisi
fakat Fritz ve Otmar 1954 Dünya Kupasını kazanan takımda oynamış ve bilhassa Fritz dünya çapında birşöhret yapmıştı.
Kitabı Sayesinde Servet Kazandı
Fritz Walter, 1954 Dünya Kupasını mütaakip hayat ve hatıralarını bir kitap halinde neşretmiş ve bundan muazzam para kazanmıştı. Dünya' nın en fazla satılan spor kita
bı olan bu kitabın paradan Kaiserlautern şelır de bir sinema satın alan F ' Walter, ayrıca bugün bii bir mobilya firmasının müdürüdür.
Sinemasından oldukça )ük para kazanan, mobil firmasından fazlaca birve prim alan Fritz Walter
ma-ış
rica spor levazımatına verdi isminden de oldukça mühim bir meblâğ kazanmaktadır.
Muhakkak olan birşev var sa, Fritz Walter Almanya’nı,, gelmiş geçmiş en büyük ve«, zengin sporcularından biridir
(¡1 DEFA M tLLI: F. Walter Alınan .Mili! takım ında 61 defa
yer u lm ış ve 88 golle en çok gol u tan m ili! futbolcu
olmuştur.
Federasyon - Parti - G. Teşkilâtı Seçim Programını Açıkladı
(Birinci sayfadan kalan)te ve herşeye oldubitti nazarıy le bakılmasının gerektiğini ispat etmektedir.
Sual : İngilizlere verilen üs ler hakkında ve burada nükleer silâhlar depo edilmesi hususundaki Türk görüşü nedir?
Cevap : Üslerin bütün mesuliyeti Kıbrıs Hükümetine de ğil, İngilizlere ait olacaktır.
Sual : Faiz Kaymağın ayrı olarak Temsilciler Meclisi seçimlerine gireceği hakkında ne düşünüyorsunuz?..
Cevap : Geçen dafa hazırlanan listelerde Faiz Kaymağı Cemaat Meclisi listemize almış ve bunu kendisine bildirmiştik. O kabul etmedi ve Me bus olmayı istediğini söyledi. Ona yardım etmeğe çalışacağı mızı ve biraz beklemesini söv ledik.
Daha sonra Faiz Kaymağın kendi leylıine ve bizim aleyhimize orda-burda propaganda yaptığım öğrendik. Son ola - rak Türkiye’deki temaslarında, herkese aleyhimizde atıp tuttu. Türkiye’den döndüğü zaman onunla görüştüğümüzde “ Vallahi, Billahi yalan. Sizin ve Zürih - Londra anlaş malrı aleyhine hiçbir şey .söyle medim” dedi.
Bu hususta gazetelerde alenen açıklama yaptığı takdirde kendisini listemize âlacağımı- zı söyledik ve aksi takdirde gö rüştüğü adamların “ Onların bir çok kara işlerini biliyor, ağ zını kapatsınlar diye listelerine almışlardır.” diyeceklerini ilâve ettik. O, bunu yapamaya cağını ve seçimlere ayrı girece ğjini bildirdi.
Sual : Baftaıı listenize karşı girecek olanlar vaı
* * Â « r £ U a 'T a Ty v? .Siblrv»'y» * * *memeni isteyeceğim) diyerek
m t P t a r t * M
seçimlere mıdır?
Cevap : Derviş Alııned Ra- Şitin gireceğini öğrendik. Bu şahsın üzerinde çok düşündük ye aradığımız evsafta bulmadı gımızdan listemize alamadık.
Şu ana kadar, İhsan Ali’nin seçime gireceği hakkında hiç pır malûmatımız yoktur Her halde Türkiye’den çevrildikten sonra, kendi cesaret bulamamıştır
Sual '• niye Meb’us listesinde yoksunuz?,.
Cevap ; Dr. Küçük’le, Temsılcıleı- Meclisine namzetliğimikoymaman için anlaşmıştık.
kat dalha sonra, arkadaşların Cemaat Meclisi'ni küçüm sedıkleriııi gördük. Halbuki bizce, Cemaat meclisinin önemi daha büyüktür. Bunun için Cemaat Meclisi listesine geçmeyi daha uygun buldum. Mecliste başkan olarak değil sadece bir üye olarak canla başla çalışacağım.
Sual : Halâ hazırda Bakan bulunan kimseler, niye listede bulunmuyorlar?
bulunulmuştur. Bunun üzerine bakanlaı, bize müracaat ederek seçime girmek istediklerini söylediler ve kazanamaz larsa bakan olmayacaklarını bildirdiler.
Sual : Geçen defa listede bulunan Leymosunlu Ziya Rızkı, bu defa niye listeye kon madı?
Cevap : İşçi mevzuunda bize yardımcı olması için, Ziya Rızkı’yı geçen defaki listemize almıştık. Hükümette binici sınıf memur olduğundan is tifa edip, bize iltihak edecekti. -
Hükümet dairelerinde yüzde 70 - 30 nisbetinin tahakkuk edeceği bu sıralarda, böyle kıy metli bir Türk memuru elden çıkarmak ve hükümette yeni münhal bir mevki bırakmamak istedik. Teklifimizi Ziya Rızkı büyük bir anlayışla kabul etti.
Sual : Rumların hâlâ yüzde 70 - 30 nisbetinin tatbikin de güçlük çıkarmalarına nt dersiniz?
Cevap : Nisbetin tatbik edi leceğine dair, 5 aya kr.dar p ıanti aldık. Bu beş ayı sabırla bekleyeceğiz.Tayin edilen müddet soııa er dikten soııra, eğer yiizde 70' 30 nisbeti tatbik edilmezse du rıımu artık cemaat olarak inceleyeceğiz.
Sual : Listenizde Dr. Haşan Güvener, Lefkoşa’da bir hükümet doktoru değilmidir?'
Cevap : Dr. Haşan Güve
ner istifa ederek Mağusa’da
müstakil olarak doktorluk va yapacaktır. Manyera Mağusa dan ayrıldıktan sonra, bu kasabamız Türk doktorsuz kalmıştır.
Sual : Avukat Berberog11*neden Girne’den gösterilmiş' tir?
Cevap : Berberoğlunun Gır ne adayı olarak gösterilmesl Federasyon - Parti ve Gençli Teşkilâtının müşterek arzu ve karan ile olmuştur.
Berberoğlunun GirJ>e< n gösterilmesi, uzun yıllar 111 beri hizme* etmiş olduğu W mosunluların ihmal edilmiş duğu manasında alınmam 1' dır. Çünkü mecliste Türkff” nıaatının davaları bir biitü" olarak müzakere edilecck bölge farkı gösterilmeyecekti1''
Berberoğlu bir Leytno8111 olarak, Girne seçim bölgesin* den Temsilciler Meclisine mis olacaktır
Sual : Geçen defa listede mayan Leymosunlu Hiîse)111 Derviş, bu defa nasıl ^ konmuştur?.
Cevap : Ziya Rızkı’m« 5f. rine Leymosun’dan Kaı1llJ muhtarı Hüseyin Dervişi terdik. Şimdiye kadar iŞİçrinde büyük ■»'*»* «E
İ*s ,
Doktor diye termiştır.” Çiftçi davalarıuçuk e hücumlarda bize yardımcı olacaktır.