gÜnlÜk mÜstakİl styasÎ gazete federasyon - parti - gençlik...

4
J Perşembe ')\ (L 1 TEMMUZ Yarın Bizimdir 1960 Bozkurt GÜNLÜK MÜSTAKİL StYASÎ GAZETE Her Gün 4 Sayfa F i a 1 1 15 Mil SAYI : 1529 YIL : 9 Müdür ve inıtlya* Sahibi ı CEMAL TOCAN A dr«ıı O İrme Caddeni, Lefkoş» . Kıbna. Telgraf : “BOZKÜBT”-P.K. 8Ü4 Tel i 1951 Dizilip Kasıldığı Ver 2 “BOZKOBT Basımevi” iım oıııııtm »ıiiM iıım ııtı»m ıtM t* Federasyon - Parti - Gençlik Teşkilâtı Seçim Programım Açıkladı Rauf Denktaş Oünkii Basın Toplantısında Gazetecilere izahat Verdi ADAYLAR TESBİT EDİLİRKEN TAHSİL, KÜLTÜR VE HİZMETLERİ GÖZÖNÜNDE TUTULDUĞU BELİRTİLDİ (BOZKURT Hususî Muhabiri Yazıyor) “Seçtiğimiz namzetler, bir parti temsilcisi olarak değil, bir “Millî Cephe” halinde seçim lere iştirak edeceklerdir. Parti. Federasyon - Gençlik Teşkilâtı tarafından tesbit edilen Tem- silciler Meclisi namzetleri seçi- lirken, her şeyden evvel kiiitür, tahsil ve cemaat işlerindeki hiz metleri göz önünde tutulmuş- tur. Particilik ruhu ile hareket ederek cemaati parçalamak is- teyenler, sadece sandalye düş- künü olanlardır. Gösterdiğimiz namzetlere karşı seçimlere ka- tılacak olan muhalif veya müstakil namzetler, bizimle ay- ni yolda olmalarına rağmen, mebusluk sandalyesine otur- mak sevdasında ve gösterilen namzetlerden daha üstün ol- dukları iddiasındadırlar.” Bu sözleri, dün sabah saat 11 de kendi dairesinde Türk ve İngiliz gazetecilerin iştirak ettikleri bir basın toplantısında Kıbrıs Türk Kurumlan Fede- rasyonu Başkanı Rauf Denktaş söylüyordu. Temsilciler Meclisi seçimleri- nin yapılmasına pek az kalmış ve namzetlik koymak mühleti, 24 saat kadar sonra sona eri- yordu. “Milli Cephe’’ olarak isimlendirilen Parti - Federas - yon - Gençlik Teşkilâtı triosu - nun namzetleri ilân edilmiş ve Türk halkı arasında fikir be- SOZKUi on Kıbrıs Türk Kurumlan Federasyonu Ba^kaıu Rauf R. Denk- taş dünkü Basın Toplantısında konuşurken. (Foto. Bozkurt - BİLBAY) Vur Abalıya! “Etnos” İle “Etniki” gazete- leri ayrı ayrı görümlere salıip olmakla beraber, Tiirk toplumu aleyhindeki neşriyata adetâ giz 11 bir ittifak aktetmişlerdir. “Etnos” gazetesi, toplumlar- arası kargaşalık yıllarında Rum topluııııına yapılan zarar- dan, İngiliz kundakçılığından ve Türk yağmacılığından bah- setmektedir. “Etniki” İse yüzde 70: 80 memurin nlsbetine ta- kılmakta ve Türkleri biteviye oburlukla suçlandırmaktadır. “Etnos” eğer meseleyi objek- tif bir görüşle ele almış olsay- dı ve Türklerin Rumlara yap- tığı zarardan fazlasını, Rumla- rın Ttirklere yapmış bulundu- ğunu belirtmiş olsaydı, pek ta- biî daha makul bir yol tutmuş sayılacaktı. Fakat bu gazete hiçte oralı olacağa benzemi- yor. “Etnos”, Rıunlar için ağır tazminat talep ederken, ma- sum Türk halkının uğradığı zararların tazmininden hiç bah set uıl.vor. Asıl tuhaf olan nok- . , ta, memlekete tedhişi getiren- i |lerin, kuzu postuna bürünen tilkiler gibi masum rolü oy- 1 . nanıaları; Türkleri hırsız ve j [ yağmacı olarak tanıtmaya yel- tenmeleridir. Diğer taraftan “Etniki” ise [ yüzde 70: 30 memurin nisbeti- ; nin tanınmaması hususunda Ş Rum memurlarını kışkırtmak- j tadır. Elektrik ve Telekomüni- | kasyon idarelerindeki Rum [ memurları “gayri ahlâkî” yüz- de 70: 30 nisbeti aleyhinde mü- (cadeleye girmiş.. "Etniki” ga- ! zetesl onları bu hususta hara- [ retle desteklemekle de kalmı- lyor; açıktan açığa Rum halkı- ; m Ttirklere karşı kışkırtıyor I (la... “Etniki” gazetesi, Yunanlıla- [ra aşın hayranlık beslemekten [başka, Yunanlılıkla İlgili bulu- |nan İngiliz işçi mebusu Noel (Baker’in Parlâmentoda yaptığı [konuşmayı mal bulmuş magrl- jbt gibi istismar etmeye kalkış- j maktadır. Noel Baker, yabancı ¡askerlerin Kibrisin dahilî lşle- irine müdahale hakkının, yüz- 70: 30 memurin nlsbetinin, .ıbns ordusunun aşırı masraf- |lannııı, adaya Türk askerleri llslendirilmeslnln yersiz oldu- ğunu iddia etmiş.. Etniki ga- zetesi bunları ele alarak Türk {lere karşı hücumlarda bulun- maktadır. Konuşma İcap ettiğinde ken- jdlne papağan gibi ezberletilen §#eyl tekrarlayan İngiliz işçi nebuslannin sayısı az değildir. Ir. Noel Baker de bunlar ara- lında ha olmuş, ha olmamış, çıkar. Fakat mesele o de- lildir. Mesele, Rum gazeteclle- Irlnln sistemli bir şekilde Ttirk- Jlere saldırmaktan asla vaz- I geçmemeleriııdekl maksadın | ne olabileceğidir. BOZKURT yanları başlamıştı. Millî Cephe’nin, seçimlerde bir galibiyet elde edildiği tak- dirde programı ne olacaktı ?.. Daha evvel neşredilen listede olan bazı kimseler yeni listeye konmamışlardı. Bu neden ya- pılmıştı -.. işte, bütün bunları a çıkla- maJc ve gazetecilerin soracak- ları soruları cevaplandırmak için dün sabahki basın toplan- tısı tertip edilmişdi. Toplantıda Bozkurt, Halkın Sesi, Nacak, Milliyet, Cumhu- riyet, Dünya, Cyprus Mail, Tim,es of Cyprus gazeteleri ile Türk Haberler Bürosu, Anado- lu Ajansı ve Royter muhabir- leri hazır bulunmuşlardır. Rauf Denktaş evvelâ, Millî Cephe namzetlerinin seçimi ka- zandıkları takdirde programla- rının ne olacağım anlatan şu konuşmayı yapmıştır : A. Umumî Olarak; 1. Zürih ve Londra andlaş- malarınin ve bu andlaşmalar tahtında kurulan nizamin de- vamlı bir şekilde topyekûn tat- yaçlarının tesbiti ile bunların karşılanması; (c) Memleketin imar ve kal- kınmasında emeklerini esirge- meyen işçi sınıfı ile yakından ilgilenerek ağır şartların hafif- letilmesi, işsizliğin bertaraf e- dilmesi, işçi ve işverenler ara- sındaki münasebetlerin modern ölçülere göre ayarlanması ve işçi ailelerine gerekli sosyal yardımın temin edilmesi ; (d) Memleket nufusunun ö- nemli bir kısmını teşkil eden küçük esnaf ve san’at erbabı- nın terekkisine yarayacak ge- rekli tedbirlerin alınması. 5. Harici siyasetimizi mev- cut andlaşmalardaki hüküm,le- rin çerçevesi dahilinde tezek- kür ederek ıbatı blokuna bağlı kalmağa ve hür dünya millet- leri içerisinde Kıbrıs Cumhuri- yetinin şerefli bir yer almasını temine çalışacağız. Bilhassa komşu devletlerle dostane münasebetlerin geliş- me ve kuvvetlenmesi ve dünya sulhunun muhafazası için el- den gelen gayreti sarfedeceğiz. şekilde farklı muamele yapma- lını önliyecek her türlü tedbiri alacağız. 6. Vatandaş hak, hürriyet ve menfaatlerinin azami şekilde j korunması faaliyetlerimizin da- yandığı prensiplerin başında gelir. | 7. Yeni nizama uyarak ce- i maatımıza iltihak edecek azın- lıkların bütün hak ve menfa- at.erini hiçbir fark gözetmek- sizin korumayı insani ıbir va- zife addediyoruz. C. Türk Cemaatına Mensup Vatandaşlar Olarak : Türk cemaatının varlığı ve yükselmesi için dün olduğu gi- bi bugün de Birlik ve Beraber- lik içerisinde yaşamasının bir zaruret olduğuna inanıyoruz, istikbalde karşılaşacağımız çeu tin mücadelenin, cemaatin yük sek menfaatlerine uygun bir şekilde neticelenebilmesi için bu Birlik ve Beraberliğin daha da kuvvetlenmesi ve bütün zi- hinlerde devamlı ve esaslı ola- rak yerleşmesi elzemdir. Türk cemaatını daha aydın günlere kavuşturacak ve hürriyetini ga ranti altına alacak esas yol bu- dur. Nitekim bu düşünceden mül- hem olarak, bugüne kadar Bir- lik v > î Beraberliğimizin öncülü- ğünü yapan Federasyon - Par - ti - Gençlik Teşkilâtı bizleri Aziz Türk cemaatinin Temsil- ciler Meclisindeki mümessillik lerine aday göstermiştir. Bizler de ayni kanaatin ışığı altında hem kendi aramızda hem ce- maatımız arasında bu asil ruhu daimi suretti yaşatmak için elden gelen lıer türlü fedakâr- lığı yapmağa daima hazır ola- cağız. Bu inancımızın taıbi’i bir ne- ticesi olarak Birlik ve Beraber- liğimizin öncülüğünü yapan te- şekküllerimizin çizeceği siya- setten ayrılmıyacağımızı kesin olarak açıklarız. Mücadelemiz mukaddestir. O, ne bir şahıs, ne bir zümre ve ne de bir sınıfın değil, Kıb- rıs Türkünün milli şeref ve hay siyet mücadelesidir. Bu müca- deleden muzaffer çıkacağımıza inancımız tamdır çünkü asil milletimize güveniyoruz. Rauf Denktaş konuşması- Cemal Gürsel Ankara’ya Döndü Devlet Başkam Türklerin Esaret ve Tazyik Altında Yaşayacak Bir Millet Olmadıklarını Belirtti ANKARA, 20: Doğu Anado- lu ve Karadeniz illerinde in- celeme gezisine çıkan Başba- kan ve Devlet Başkanı Cemal Gürsel bugün saat 15.30 da uçakla Ankaraya dönmüştür. Orgeneral Gürsel Trabzonda yaptığı geziden sonra bu sabah Sivas'a gitmişti. SivaslIlara yaptığı hitabede Gürsel çok ça lışılması gerektiğini belirtmiş, hürriyetin önemini anlatmış ve şunları söylemiştir ; Muhtelif t;azete ve ajanslara ıııensub muhabirler dünkü basııı toplantısında. (Foto. Bozkurt - BILıBAY) bikine çalışacağız 2. Bu nizam tahtında Kıb- rısta yaşayan Türk ve Rum ce m,aatlarının müsavi , ‘¡artlar mu vacehesinde, anıtlaşmaların icap ettirdiği karşılıklı saygı, anlayış ve hakiki bir ortaklık havası içinde gelişmesine çalı- şacağız. 3. Kıbrıs Cumhuriyetinin İk- tisadî ve ticarî baltandan, onu teşkil eden cemaatlerin menfa- atleri gözönünde bulundurula- rak, kalkınması ve ilerlemesi için' faydalı olabilecek milletler arası İktisadî teşekkül, mües- sese veya birliklere dahil ol- mak yolunda gayret sarfede- ceğiz. 4. Kıbrıs dahilinde umumi hayat seviyesinin muasır garp medeniyeti ölçülerine uygun bir şekilde yükselmesi İÇİn aşağı- daki tedbirlerin alınması husu- sunda çalışacağız; (a) Zirai istihsalin artırıl- ması, toprağın değerlendirilme si ve tabii kaynaklardan azami şekilde faydalanılması; (b) Müstemleke idaresinde uzun seneler ihmale uğramış çiftçi ve köylü sınıfının men- faatlerinin korunması ve ihti- B. Türk Cemaatına Mensup Temsilciler Olacak : 1. Siyasetimiz Kıbrıs Türklü ğünü ve Kıbrıs üzerindeki Ttırk haklarım her bakımdan koru- yan, yaşatan ve yükselten rnil- lî bir siyaset olacaktır. 2. Zürih ve Londra Anlaşma- larının bize bahşettiği haklara ilgililer riayet ettiği müddet. Kibrisin umumi gelişmesi için karşılıklı hak ve menfaatler çerçevesi içerisinde ahenkli ve şerefli bir şekilde çalışacağız. 3. ingilizler mevcut andlaş- ma hükümlerini herhangi bir şekilde tadil, tağyir veya tah- rif cihetine gidecek olursa, o takdirde cemaat olarak hak ve menfaatlerimizin icap ettirdiği şekilde hareket etmekte kendi- mizi serbest addedecek ve ge- reken tedbirlerin alınmasında hiçbir fedakârlıktan geri kal- mayacağız. 4. Sınıf, kitle, meslek ve böl- ge farkı gözetmeksizin Türk cemaatına azami hizmet ve menfaati sağlamak bütün fa- aliyetlerimize esas teşkil ede- cektir. 5. Cumhuriyet İdaresinin Türk cemaatına herhangi bir m bitildikten sonra, gazeteci- lerin sormuş olduklarrsualleıe aşağıdaki cevaplan vermiştir. Sual : Yeni kurulan “EO- KA mücahitler Partisi” hak- kındaki Türk noktai nazarını öğrenebilirmiyiz? Cevap : Bu beklemediğimiz bir şey değildi ve bize sürpriz olmamıştır. Rumların bu gibi hareketleri bizim birlik halin de olmamızı kuvvetlendirmek (Devamı t Öncü sayfada) Kıbrıs T . Kurumlan Federasyonu Kıbrıs Türk Gençlik Teşkilâtı, Kıbrıs Millî Türk Birliği SEÇİM BÜLTENİ (No . 1) “Türk Milleti cebren, esaret ve tazyik altında yaşıyacak bir Millet değildir, çünkü Türk Milleti asildir, çalışkandır, fa- zilet sahibidir.” Devlet Başkanı Cemal Gür- sel 4 Eylül Sivas kongresi sa- lonunu ziyareti sırasında da öğ- retmenlerle görüşerek bir ko- nuşma yapmış ve şunları söy- lemiştir: "öğretmenlerin değerini tak- dir ediyoruz. Çağdaş medeniyet seviyesinde de öğretmenlerin İlmi, irfanı ile çıkacağız. Bizim için mühim olan Türk olmak- tır. Mezhep farkları bizi ilgilen dirmez, kalpler Türklük için çarpıyorsa maksat hasıl olmuş- tur. Biz hedefimize Türklüğü- müzün meydana getirdiği İman birliği, azim birliği ile ulaşabi- liriz.” Sayın Kıbrıs Türkü, Millî bir ceplıe halinde aday- larımızı göstermiş bulunuyo- ruz. Bunları seçmek veya seç- memek sizin hakkınızdır. En kara günlerinizde sizlerle yan yana ,baş ıbaşa ve el ele çarpışan; her türlü tehlikeye göğüs geren bizler bu adayları seçerken şöyle düşündük : Tehlike geçmemiştir. EOICA sinsi sinsi faaliyettedir. Rumlar Züriiı ve Londra an- laşmaları ile elde ettiğimiz hak lan baltalamak ve yok etmek için plân hazırlamaktadırlar. Kıbrıs Türkü 1955 - 58 sene - lerinde olduğu gibi bir kale gi- bi tek vücut halde hareket et- mek mecburiyetindedir. Aksi takdirde, düşmanlarımız bizi kolayca imha edebilecektir. Seferberlik devam, ediyor. Birlik ve beraberlik içinde bu büyük davayı savunmak ve mu zaffer çıkmak zorundayız. Sandalye peşinde koşan bir- kaç kişi şimdi ortaya atılmış “Biz de mevki istiyoruz’’ diye feryat ediyor. Bu efendilerin davası nedir? Millî bir cephe halinde ortaya çıkan adayları- mızın başaramayacağı hangi işi daha iyi yapacaklardır id- diasındadırlar ? Muhterem Halkımıza Limasol Türk Kooperatif Bankası Ltd’in Leymosunda Ankara Caddesinde yeni inşa ettirdiği modern Banka binası- nın açılış töreni 23 Temmuz 1960 Cumartesi günü ö.s. saat 6.00 da yapılacaktır. Bu tören- de aşağıda isimleri kayıtlı ze- vat söz alacaklardır. 1) Ramadan Cemil (Beyanı hoşamedi mahiyetinde bir konuşma) 2) M. Rağnb Kenan (Koope- ratifçilik mevzuunda . bir konuşma) 3) Süleyman Nesib “Banka- nın tarihçesi mevzuunda bir konuşma) 4) M. Kemal Berberoğlu (Bankanın bugünkü du- rum.u mevzuunda bir ko- nuşma) 5) Sayın Dr. Fazıl Küçük (Tasarruf ve Kooperatifçi- lik mevzuunda bir konuş- ma). Töreni müteakip ö.s. saat 7.00 de Halkevi bahçesinde bir Kokteyl parti verilecektir. Muhterem Mevduat sahipleri ile azalanınız ve sayın halkı- mız davetlidir. NOT: işbu ilân hususî dave- tiye yerine kaimdir. ( Kıbrıs Türkünün davası şa- hıs davası değildir. Bu dava Türklük davasıdır ve ancak el birliği ile tutulduğu takdirde muvaffak olacaktır. Biz, teşki- lât olarak, her sahada kendi adaylarımızı destekleyeceğiz. Her davada muvaffak olabil- mek için azamî gayreti sarfe- deceğiz. El ele verebileceğimiz insanları seçtik. Bunlar bir ya- na dursun da yerine Ahmedi, Mehmedi, Aliyi, Veliyi segeılm demekle, millî bir mücadeleyi baltalamış olursunuz. Sandalye düşkünlerine ceva- bımızı veririz; “El ele, baş ba- şa mücadeleye devam edeceğiz. Sürüden ayrılan sizlerin arKa- sına takılmıyacağız” deyiniz ve reylerinizi Millî Cephe a- daylarına çekinmeden veriniz. “ Yarın” bizimdir. Çünkü bir- lik ve beraberlik içinde aşılmı- [ yacak hiçbir manî mevcut de- ğildir. NATO Memleketleri Subayları 6 ’ ıncı Amerikan Filosunu Ziyaret Edecek Ankara 20 ( Basın - Yayın) — Türkiye, İran ve Pakis-’ tan’dan ikişer CENTO M üşte rek Askerî Plânlama dairesin- den üç subay Ak Denizdeki Al tıncı Amerikan Filosu'na 15 günlük bir ziyarette bulunmak üzere bugün Ankara’dan hare ket etmişlerdir. Amerika Birleşik Devletle- ri Hükümetinin misafiri olan subaylara GENTTO Müşterek Plânlama Dairesi Reisinin şalı si temsilcisi olarak Amerikan ordusundan bir albay refakat etmektedir. Subaylar CEN- TO programı gereğince hazır lanan ve CENTO Askeri Ko- mitesinde a?a olan memleket- lerin müdafaaları tekniği ile alâkalı bulunan eğitim tatbi- katında hazır bulunacaklardır. İngiltere’nin Kıbrıs Temsilcisi Belli Oldu KRALİÇE, WILLIAM CLARK1N BU MEVKİE TAYININI TASVİP ETTİ Dünkü Türkiye Ba sınından Özetler Dünkü Türkiye bası- nı, düşüklerin Yassıada’ da yargılanmasının ke- sinleştiğini, şahitlerin İnönü’ye suikast hazır- landığını açıklamalarını köylünün borçlarının vâ deye bağlanacağını, or- du personelinde indirme yapılacağını, Tıbbın devletleştirilmesi ile ilgi li çalışmalara başlandı- ğını, basının kendim kontrol sisteminin tesbit olunduğunu yazmakta- dır. Gazeteler, Cemal Gür- sel’le Sanayi Bakam Muhtar Uluer’in konuş malarına da geniş yer vermektedirler. BOZKURT Müessesesinden Bildiri Bir müddet evvel başlamış bulunduğumuz matbaa ve idareevimizin nakil işini tamamla- mış bulunduğumuzu ve şimdi gerek gazete ge- rekse matbaa işlerini Girne Caddesindeki yeni binamızda deruhte ettiğimizi saym okur ve müşterilerimize bildiririz. MMK m F VALİ GİDECEK TEMSİLCİ GELECEK: Cumhuriyetin ilânı üzerine İngiliz Valisi adadan ayrılacaktır. Çünkü o tarihten itibaren İngiliz hükümranlığı sona erecektir. Ada ingilizlerlıı kolonisi olmaktan çıkacak bağımsız bir devlet haline gele- cektir. Bu yeni devlette ingllte reyi Kıbrısta Mr. A. VV. Clark temsil edecektir Resmimiz gidecek olan son İngiliz Valisinin _yerine adaya gelecek İlk İngiliz temsilcisi Mr. Clark’ı göster- mek tedlr. İngiltere Kraliçesi Elizabeth II, halen İngiliz Uluslar Toplu- luğu Münasebetleri Dairesi Müsteşar Yardımcılığını yap- makta olan Mr. W.A.W. Clark’ı (C.M.G., C.B’.E.) Kıbns Cumhu riyetinin Birleşik Krallık tem- silciliğine tayinini tasvip et- miştir. Mr. Clark, Kıbrıs Cumhur- yeti ilân edilir edilmez vazife- sine başlayacaktır. Koreli Kızlar Bazı Türk Askerle- rinin Vapuru Kaçırmalarına Sebep Oldu Askerlerin Bir Kısmı Vapura Yetiştirilmek Üzere Uçakla Japonyaya Gönderildi Seul ( R.) 20 Buradaki! larla saklı bulunduğunu ümit Türk sefaretinin bir sözcüsü, Iettiğini söylemiş ve sözlerine yurda dönmekte olan Türk as kerterinden 32 kişi “Koreli ba kızlarla bazı özel münase- betleri” bulunması dolayıs'y- le geçen gün vapuru kaçırdık larıııı söylemiştir. Kore tuga- yının bir kısmı 14 Temmuzda Türkiye’ye mıitevecihen hare ket etmişti. Türk sefaretine bağlı askeri ateşe albay Yaşar Karan bu- gün tertiplediği basın konfe- ransında kayıpta olan asker- lerden l l ’i daha sonra Kore- deki Türk bölüğüne iltihak et mişler. Kaçırmış bulundukları vapura yetişmek amacıyla uçakla Japonya’ya gönderil- mişlerdir. Bugün iki asker da ha gelip Türk birliğine iltihak etmiştir. Albay Karan, geriye kalan 19 askerin köylerde kız '(••MMM IlllM lllltM IlllM IIM IIIHIIIIII'Mm ilM lllim Kıbrıs Müftülüğü Müsevvitliğinden Kıbrıs Müftüsü Saym M. Dânâ Efendi, halkımîzte gö rüşerek vazü nasihatta bu- lunmak ve öğle namazını eda eylemek üzere 24 Tem- muz, 1960 tarihinde Pazar günü ö. e. sant 10.30 da Gaziveran köyünü ziyaret eyleyecektir. i şunları eklemiştir “ Askerler pek tabiî olarak bazı Kore’li kızlarla özel mü- nasebetler kurmuşlardır. Bu kızlar, veda partileri vermek için askerleri davet etmişler- dir. Fakat bazı askerler sarhoş olmuşlar ve birliklerinin hare- ketini takip imkânını bulama- mışlardır. «MMMIlMMmillMllllİtltlIlfMIlMMMiaMIMUMMIUtM Hürriyet Partisi ihya Ediliyor Ankara 20 — Münfesih Hürriyet Partisi, bu partinin eski Çankaya İlçe Başkanı Asım Bayar ile dört arkadaşı tarafından tekrar kurulmuş ve bu konudaki müracaat Anka- ra Valiliğine yapılmıştır. Hürriyet Partisinin yeni ku ruculan, kuruculuk sıfatlarını ileride partiyi ilk kuranlara devredebileceklerini belirtmek tedirler. Buna göre İngiliz Uluslar Topluluğu Dairesinde kıdemli bir müsteşar olan Mr. Clark bağımsız Kıbrıs Cumhuriyetin- de Birleşik Kırallığı temsil e- decek ilk temsilci olacaktır. Basın Ataşelikleri Lâğvediliyor Ankara 20 — Basın - Y& yın ve Turizm Bakanlığınca dıştaki basın ataşeliklerinin ta sarruf amacıyla lağvına karar verilmiş ve ilk olarak Brüksel ve Beynıt basın ataşelikleri lağvedilmiştir. Öteki basın ataşeliklerinde de şimdilik birer mahallî kâtip bırakılacak, diğer memurlar merkeze alınacaktır. Öte yandan bir basın top- lantısı yapan Millî Birlik Ko- mitesi basın sözcüsü, bütün ba kanlıklarda olduğu gibi Dışiş- leri bakanlığında da çalışma- lar vanıld'^ını sövlem^tir. AÇIK GEÇECEK Bugün hava açık gö- çecek, hava sıcaklığı İç bölgelerde 35,5 İle 37 } kıyı bölgelerinde 30 ve 32 derece santlgrata ya- kın olacaktır. Klizg&rlar değişik yön lerden hafif veya mute- dil şiddette esecektir. DUn Lefkoşa uçak ala- nında kaydedilen eıı yük sek hava sıcaklığı, 35,5 derece santigrattı. DUnkil orman yangın tehlikesi Macera orma- nında fazla, öteki bölge- lerde çok fazlaydı. SAYIN HALKIMIZA ANAVATAN HAZÎNESİ MENFA- ATINA YATIRILACAK ALTIN EŞYA- LARININ 1 AĞUSTOS TARİHİNE KA- DAR GÖNDERİLMESİ RECA OLUNUR

Upload: others

Post on 26-Sep-2019

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: GÜNLÜK MÜSTAKİL StYASÎ GAZETE Federasyon - Parti - Gençlik ...evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/bozkurt/1960/Temmuz/21Temmuz1960...J Perşembe ')\ (L1 TEMMUZ Yarın Bizimdir

J Perşembe')\ (L1

T E M M U ZYarın Bizimdir 1 9 6 0

B ozkurtG Ü N L Ü K M Ü S T A K İ L S t Y A S Î G A Z E T E

H e r G ü n 4 Sayfa F i a 1 1 1 5 M i l

SAYI : 1529 YIL : 9Müdür ve inıtlya* Sahibi ı CEMAL TOCAN

A dr «ıı O İrme Caddeni, Lefkoş» . Kıbna.T elgra f : “ BOZKÜ BT” - P .K . 8Ü4 Tel i 1951 Dizilip Kasıldığı Ver 2 “ BO ZK O BT Basımevi”

i ı m o ııı ııtm » ıi iM iıım ııtı» m ıtM t*

Federasyon - Parti - Gençlik Teşkilâtı Seçim Programım Açıkladı

R au f Denktaş Oünkii Basın Toplantısında Gazetecilere izahat Verdi

ADAYLAR TESBİT EDİLİRKEN TAHSİL, KÜLTÜR VE HİZMETLERİ GÖZÖNÜNDE TUTULDUĞU BELİRTİLDİ

(BOZKURT Hususî Muhabiri Yazıyor)“ Seçtiğim iz namzetler, bir

parti tem silcisi olarak değil, bir “ Millî Cephe” halinde seçim lere iştirak edeceklerdir. Parti. Federasyon - Gençlik Teşkilâtı tarafından tesbit edilen Tem ­silciler M eclisi namzetleri seçi­lirken, her şeyden evvel kiiitür, tahsil ve cem aat işlerindeki hiz metleri göz önünde tutulmuş­tur.

Particilik ruhu ile hareket ederek cemaati parçalam ak is­teyenler, sadece sandalye düş­künü olanlardır. Gösterdiğim iz namzetlere karşı seçimlere ka­tılacak olan muhalif veya müstakil namzetler, bizimle ay ­ni yolda olm alarına rağmen, mebusluk sandalyesine otur­m ak sevdasında ve gösterilen namzetlerden daha üstün ol­dukları iddiasındadırlar.”

Bu sözleri, dün sabah saat 11 de kendi dairesinde Türk ve İngiliz gazetecilerin iştirak ettikleri bir basın toplantısında Kıbrıs Türk Kurum lan F ede­rasyonu Başkanı Rauf Denktaş söylüyordu.

Tem silciler M eclisi seçim leri­nin yapılm asına pek az kalmış ve namzetlik koym ak mühleti, 24 saat kadar sonra sona eri­yordu. “ M illi Cephe’ ’ olarak isimlendirilen Parti - Federas­yon - Gençlik Teşkilâtı triosu­nun namzetleri ilân edilmiş ve Türk halkı arasında fik ir be-

S O Z K U i on

Kıbrıs Türk K urum lan Federasyonu Ba^kaıu R auf R. Denk- taş dünkü Basın Toplantısında konuşurken.

(Foto. Bozkurt - BİLB AY)

Vur Abalıya!“ Etnos” İle “ E tniki” gazete­

leri ayrı ayrı görümlere salıip olm akla beraber, Tiirk toplumu aleyhindeki neşriyata adetâ giz 11 bir ittifak aktetmişlerdir. “ Etnos” gazetesi, toplum lar­arası kargaşalık yıllarında Rum topluııııına yapılan zarar­dan, İngiliz kundakçılığından ve Türk yağm acılığından bah­setmektedir. “ Etniki” İse yüzde 70: 80 memurin nlsbetine ta­kılm akta ve Türkleri biteviye oburlukla suçlandırmaktadır.

“ E tnos” eğer meseleyi objek­tif bir görüşle ele almış olsay­dı ve Türklerin Rum lara yap­tığı zarardan fazlasını, Rum la­rın Ttirklere yapmış bulundu­ğunu belirtmiş olsaydı, pek ta ­biî daha makul bir yol tutmuş sayılacaktı. Fakat bu gazete hiçte oralı olacağa benzem i­yor. “ Etnos” , Rıunlar için ağır tazminat talep ederken, ma­sum Türk halkının uğradığı zararların tazmininden hiç bah set uıl.vor. A sıl tuhaf olan nok- .

, ta, memlekete tedhişi getiren- i

| lerin, kuzu postuna bürünen tilkiler gibi masum rolü oy- 1. nanıaları; Türkleri hırsız ve j

[ yağm acı olarak tanıtmaya yel­tenmeleridir.

D iğer taraftan “ Etniki” ise [ yüzde 70: 30 memurin nisbeti- ; nin tanınmaması hususunda Ş Rum memurlarını kışkırtmak- j tadır. Elektrik ve Telekomüni- | kasyon idarelerindeki Rum [ memurları “ gayri ahlâkî” yüz- ■ de 70: 30 nisbeti aleyhinde mü- (cadeleye girm iş.. "E tniki” ga- ! zetesl onları bu hususta hara- [ retle desteklemekle de kalmı- ly o r ; açıktan açığa Rum halkı- ; m Ttirklere karşı kışkırtıyor I (la...

“ Etniki” gazetesi, Yunanlıla- [ra aşın hayranlık beslemekten [başka, Yunanlılıkla İlgili bulu- | nan İngiliz işçi mebusu Noel (Baker’ in Parlâm entoda yaptığı [konuşm ayı mal bulmuş m agrl- jbt gibi istismar etm eye kalkış- j maktadır. Noel Baker, yabancı ¡askerlerin Kibrisin dahilî lşle- irine müdahale hakkının, yüz-

70: 30 memurin nlsbetinin, .ıbns ordusunun aşırı m asraf-

|lannııı, adaya Türk askerleri llslendirilmeslnln yersiz oldu­

ğ u n u iddia etmiş.. Etniki g a ­zetesi bunları ele alarak Türk

{lere karşı hücumlarda bulun­maktadır.

Konuşma İcap ettiğinde ken- jd lne papağan gibi ezberletilen §#eyl tekrarlayan İngiliz işçi

nebuslannin sayısı az değildir. Ir. Noel Baker de bunlar ara­lında ha olmuş, ha olmamış,

çıkar. Fakat mesele o de­lildir. Mesele, Rum gazeteclle-

Irlnln sistemli bir şekilde Ttirk- Jlere saldırmaktan asla vaz- I geçmemeleriııdekl maksadın| ne olabileceğidir.

BOZKURT

yanları başlamıştı.Millî Cephe’nin, seçimlerde

bir galibiyet elde edildiği tak­dirde program ı ne olacaktı ?.. Daha evvel neşredilen listede olan bazı kimseler yeni listeye konmamışlardı. Bu neden ya­pılmıştı -..

işte, bütün bunları a çıkla- maJc ve gazetecilerin soracak­ları soruları cevaplandırmak için dün sabahki basın toplan­tısı tertip edilmişdi.

Toplantıda Bozkurt, Halkın Sesi, Nacak, Milliyet, Cumhu­riyet, Dünya, Cyprus Mail, Tim,es o f Cyprus gazeteleri ile Türk Haberler Bürosu, Anado­lu A jansı ve R oyter muhabir­leri hazır bulunmuşlardır.

Rauf Denktaş evvelâ, Millî Cephe namzetlerinin seçimi ka­zandıkları takdirde program la­rının ne olacağım anlatan şu konuşmayı yapmıştır :A. Umumî Olarak;

1. Zürih ve Londra andlaş- malarınin ve bu andlaşmalar tahtında kurulan nizamin de­vamlı bir şekilde topyekûn tat-

yaçlarının tesbiti ile bunların karşılanması;

(c ) Memleketin imar ve kal­kınmasında emeklerini esirge­meyen işçi sınıfı ile yakından ilgilenerek ağır şartların hafif­letilmesi, işsizliğin bertaraf e- dilmesi, işçi ve işverenler ara­sındaki münasebetlerin modern ölçülere göre ayarlanması ve işçi ailelerine gerekli sosyal yardımın temin edilmesi ;

(d) Memleket nufusunun ö- nemli bir kısmını teşkil eden küçük esnaf ve san’at erbabı­nın terekkisine yarayacak ge­rekli tedbirlerin alınması.

5. Harici siyasetimizi m ev­cut andlaşmalardaki hüküm,le­rin çerçevesi dahilinde tezek­kür ederek ıbatı blokuna bağlı kalm ağa ve hür dünya millet­leri içerisinde Kıbrıs Cumhuri­yetinin şerefli bir yer almasını temine çalışacağız.

Bilhassa komşu devletlerle dostane münasebetlerin geliş­me ve kuvvetlenmesi ve dünya sulhunun m uhafazası için el­den gelen gayreti sarfedeceğiz.

şekilde farklı muamele yapm a­lın ı önliyecek her türlü tedbiri alacağız.

6. Vatandaş hak, hürriyet ve menfaatlerinin azami şekilde

j korunması faaliyetlerim izin da­yandığı prensiplerin başında gelir.

| 7. Yeni nizama uyarak ce-i m aatımıza iltihak edecek azın­lıkların bütün hak ve m enfa­at.erini hiçbir fark gözetm ek­sizin korumayı insani ıbir va­zife addediyoruz.C. Türk Cemaatına Mensup Vatandaşlar Olarak :

Türk cemaatının varlığı ve yükselmesi için dün olduğu g i­bi bugün de Birlik ve Beraber­lik içerisinde yaşamasının bir zaruret olduğuna inanıyoruz, istikbalde karşılaşacağımız çeu tin mücadelenin, cemaatin yük sek menfaatlerine uygun bir şekilde neticelenebilmesi için bu Birlik ve Beraberliğin daha da kuvvetlenmesi ve bütün zi­hinlerde devamlı ve esaslı ola­rak yerleşmesi elzemdir. Türk cemaatını daha aydın günlere kavuşturacak ve hürriyetini ga ranti altına alacak esas yol bu- dur.

Nitekim bu düşünceden mül­hem olarak, bugüne kadar Bir- lik v >î Beraberliğimizin öncülü­ğünü yapan Federasyon - Par­ti - Gençlik Teşkilâtı bizleri Aziz Türk cemaatinin Temsil­ciler Meclisindeki mümessillik lerine aday göstermiştir. Bizler de ayni kanaatin ışığı altında hem kendi aramızda hem ce­maatımız arasında bu asil ruhu daimi su retti yaşatmak için elden gelen lıer türlü fedakâr­lığı yapm ağa daima hazır ola­cağız.

Bu inancımızın taıbi’i bir ne­ticesi olarak Birlik ve Beraber­liğimizin öncülüğünü yapan te­şekküllerimizin çizeceği siya­setten ayrılm ıyacağım ızı kesin olarak açıklarız.

Mücadelemiz mukaddestir. O, ne bir şahıs, ne bir zümre ve ne de bir sınıfın değil, K ıb­rıs Türkünün milli şeref ve hay siyet mücadelesidir. Bu m üca­deleden m uzaffer çıkacağım ıza inancımız tamdır çünkü asil milletimize güveniyoruz.

Rauf Denktaş konuşması-

Cemal Gürsel Ankara’ya DöndüDevlet Başkam Türklerin Esaret ve Tazyik Altında Yaşayacak Bir

Millet Olmadıklarını BelirttiA N K A R A , 20: D oğu Anado­lu ve Karadeniz illerinde in­celeme gezisine çıkan Başba­kan ve Devlet Başkanı Cemal Gürsel bugün saat 15.30 da uçakla Ankaraya dönmüştür. Orgeneral Gürsel Trabzonda yaptığı geziden sonra bu sabah

Sivas'a g itm iş t i . S iv aslIla ra y a p t ığ ı hitabede Gürsel ç o k ça lış ılm a s ı g e r e k t iğ in i b e lir tm iş , h ü rr iy e t in önemini a n la tm ış ve şu n la r ı s ö y le m iş t ir ;

Muhtelif t;azete ve ajanslara ıııensub muhabirler dünkü basııı toplantısında.(Foto. Bozkurt - BILıBAY)

bikine çalışacağız2. Bu nizam tahtında K ıb-

rısta yaşayan Türk ve Rum ce m,aatlarının müsavi ,‘¡artlar mu vacehesinde, anıtlaşmaların icap ettirdiği karşılıklı saygı, anlayış ve hakiki bir ortaklık havası içinde gelişmesine çalı­şacağız.

3. Kıbrıs Cumhuriyetinin İk­tisadî ve ticarî baltandan, onu teşkil eden cemaatlerin m enfa­atleri gözönünde bulundurula­rak, kalkınması ve ilerlemesi için' faydalı olabilecek milletler arası İktisadî teşekkül, mües­sese veya birliklere dahil ol­m ak yolunda gayret sarfede­ceğiz.

4. Kıbrıs dahilinde umumi hayat seviyesinin muasır garp medeniyeti ölçülerine uygun bir şekilde yükselmesi İÇİn aşağı­daki tedbirlerin alınması husu­sunda çalışacağız;

(a ) Zirai istihsalin artırıl­ması, toprağın değerlendirilme si ve tabii kaynaklardan azami şekilde faydalanılm ası;

(b ) Müstemleke idaresinde uzun seneler ihmale uğramış çiftçi ve köylü sınıfının men­faatlerinin korunması ve ihti-

B. Türk Cemaatına Mensup Temsilciler Olacak :

1. Siyasetimiz Kıbrıs Türklü ğünü ve K ıbrıs üzerindeki Ttırk haklarım her bakımdan koru­yan, yaşatan ve yükselten rnil- lî bir siyaset olacaktır.

2. Zürih ve Londra Anlaşma­larının bize bahşettiği haklara ilgililer riayet ettiği müddet. Kibrisin umumi gelişm esi için karşılıklı hak ve menfaatler çerçevesi içerisinde ahenkli ve şerefli bir şekilde çalışacağız.

3. ingilizler mevcut andlaş- ma hükümlerini herhangi bir şekilde tadil, tağyir veya tah­rif cihetine gidecek olursa, o takdirde cem aat olarak hak ve menfaatlerimizin icap ettirdiği şekilde hareket etmekte kendi­mizi serbest addedecek ve ge­reken tedbirlerin alınmasında hiçbir fedakârlıktan geri kal­mayacağız.

4. Sınıf, kitle, meslek ve böl­ge fark ı gözetmeksizin Türk cemaatına azami hizmet ve menfaati sağlamak bütün fa ­aliyetlerimize esas teşkil ede­cektir.

5. Cumhuriyet İdaresinin Türk cemaatına herhangi bir

m bitildikten sonra, gazeteci­lerin sormuş olduklarrsualleıe aşağıdaki cevaplan vermiştir.

Sual : Yeni kurulan “EO- KA mücahitler Partisi” hak- kındaki Türk noktai nazarını öğrenebilirmiyiz?

Cevap : Bu beklemediğimiz bir şey değildi ve bize sürpriz olmamıştır. Rumların bu gibi hareketleri bizim birlik halin de olmamızı kuvvetlendirmek

(Devamı t Öncü sayfada)

Kıbrıs T . Kurumlan Federasyonu Kıbrıs Türk Gençlik Teşkilâtı,

Kıbrıs Millî Türk BirliğiSEÇİM BÜLTENİ (No. 1)

“Türk Milleti cebren, esaret ve tazyik altında yaşıyacak bir Millet değildir, çünkü Türk Milleti asildir, çalışkandır, fa ­zilet sahibidir.”

Devlet Başkanı Cemal Gür­sel 4 Eylül Sivas kongresi sa­lonunu ziyareti sırasında da ö ğ ­retmenlerle görüşerek bir ko­nuşma yapmış ve şunları söy ­

lem iştir:"öğretm enlerin değerini tak­

dir ediyoruz. Çağdaş medeniyet seviyesinde de öğretm enlerin İlmi, irfanı ile çıkacağız. Bizim için mühim olan Türk olm ak­tır. Mezhep farkları bizi ilgilen dirmez, kalpler Türklük için çarpıyorsa maksat hasıl olm uş­tur. Biz hedefimize Türklüğü­müzün meydana getirdiği İman birliği, azim birliği ile ulaşabi­liriz.”

Sayın Kıbrıs Türkü,Millî bir ceplıe halinde aday­

larımızı göstermiş bulunuyo­ruz. Bunları seçm ek veya seç­memek sizin hakkınızdır.

En kara günlerinizde sizlerle yan yana ,baş ıbaşa ve el ele çarpışan; her türlü tehlikeye göğüs geren bizler bu adayları seçerken şöyle düşündük :

Tehlike geçm emiştir. EOICA sinsi sinsi faaliyettedir.

Rumlar Züriiı ve Londra an­laşmaları ile elde ettiğim iz hak lan baltalamak ve yok etmek için plân hazırlamaktadırlar.

Kıbrıs Türkü 1955 - 58 sene­lerinde olduğu gibi b ir kale g i­bi tek vücut halde hareket et­mek mecburiyetindedir. Aksi takdirde, düşmanlarımız bizi kolayca imha edebilecektir.

Seferberlik devam, ediyor. B irlik ve beraberlik içinde bu büyük davayı savunmak ve mu za ffer çıkm ak zorundayız.

Sandalye peşinde koşan bir­kaç kişi şimdi ortaya atılmış “Biz de mevki istiyoruz’’ diye feryat ediyor. Bu efendilerin davası nedir? Millî bir cephe halinde ortaya çıkan adayları­mızın başaram ayacağı hangi işi daha iyi yapacaklardır id­diasındadırlar ?

MuhteremHalkımıza

Limasol Türk K ooperatif Bankası Ltd ’in Leymosunda Ankara Caddesinde yeni inşa ettirdiği modern Banka binası­nın açılış töreni 23 Temm uz 1960 Cumartesi günü ö.s. saat6.00 da yapılacaktır. Bu tören­de aşağıda isimleri kayıtlı ze­vat söz alacaklardır.

1 ) Ramadan Cemil (Beyanı hoşamedi mahiyetinde bir konuşma)

2) M. Rağnb Kenan (K oope­ratifçilik mevzuunda . bir konuşma)

3) Süleyman Nesib “ Banka­nın tarihçesi mevzuunda bir konuşma)

4) M. Kemal Berberoğlu (Bankanın bugünkü du- rum.u mevzuunda bir k o­nuşma)

5) Sayın Dr. Fazıl Küçük (Tasarruf ve K ooperatifçi­lik mevzuunda bir konuş­m a).

Töreni müteakip ö.s. saat7.00 de Halkevi bahçesinde bir K okteyl parti verilecektir.

Muhterem M evduat sahipleri ile azalanınız ve sayın halkı­mız davetlidir.

N O T: işbu ilân hususî dave­tiye yerine kaimdir.

( Kıbrıs Türkünün davası şa­hıs davası değildir. Bu dava Türklük davasıdır ve ancak el birliği ile tutulduğu takdirde m uvaffak olacaktır. Biz, teşki­lât olarak, her sahada kendi adaylarımızı destekleyeceğiz. Her davada m uvaffak olabil­mek için azamî gayreti sarfe­deceğiz. El ele verebileceğim iz insanları seçtik. Bunlar b ir ya­na dursun da yerine Ahmedi, Mehmedi, Aliyi, Veliyi segeılm demekle, millî bir mücadeleyi baltalamış olursunuz.

Sandalye düşkünlerine ceva­bımızı veririz; “ El ele, baş ba­şa mücadeleye devam edeceğiz. Sürüden ayrılan sizlerin arKa- sına takılm ıyacağız” deyiniz ve reylerinizi Millî Cephe a- daylarına çekinmeden veriniz.

“ Yarın” bizimdir. Çünkü bir­lik ve beraberlik içinde aşılmı-

[ yacak hiçbir manî m evcut de­ğildir.

NATO Memleketleri Subayları 6 ’ ıncı

Amerikan Filosunu Ziyaret Edecek

Ankara 20 ( Basın - Yayın)— Türkiye, İran ve Pakis-’

tan’dan ikişer CENTO M üş te rek Askerî Plânlama dairesin­den üç subay Ak Denizdeki Al tıncı Amerikan Filosu'na 15 günlük bir ziyarette bulunmak üzere bugün Ankara’dan hare ket etmişlerdir.

Amerika Birleşik Devletle­ri Hükümetinin misafiri olan subaylara GENTTO Müşterek Plânlama Dairesi Reisinin şalı si temsilcisi olarak Amerikan ordusundan bir albay refakat etmektedir. Subaylar CEN­TO programı gereğince hazır lanan ve CENTO Askeri Ko­mitesinde a?a olan memleket­lerin müdafaaları tekniği ile alâkalı bulunan eğitim tatbi­katında hazır bulunacaklardır.

İngiltere’nin Kıbrıs Temsilcisi Belli Oldu

KRALİÇE, WILLIAM CLARK1N BU MEVKİE TAYININI TASVİP ETTİ

Dünkü Türkiye Ba sınından Özetler

Dünkü Türkiye bası­nı, düşüklerin Yassıada’ da yargılanmasının ke­sinleştiğini, şahitlerin İnönü’ye suikast hazır­landığını açıklamalarını köylünün borçlarının vâ deye bağlanacağını, or­du personelinde indirme yapılacağını, Tıbbın devletleştirilmesi ile ilgi li çalışmalara başlandı­ğını, basının kendim kontrol sisteminin tesbit olunduğunu yazmakta­dır.Gazeteler, Cemal Gür-

sel’le Sanayi Bakam Muhtar Uluer’ in konuş malarına da geniş yer vermektedirler.

B O Z K U R TMüessesesinden Bildiri

Bir müddet evvel başlamış bulunduğumuz matbaa ve idareevimizin nakil işini tamamla­mış bulunduğumuzu ve şimdi gerek gazete ge­rekse matbaa işlerini Girne Caddesindeki yeni binamızda deruhte ettiğimizi saym okur ve müşterilerimize bildiririz. MMKm F

VALİ GİDECEK TEM SİLCİ G ELECEK : Cumhuriyetin ilânı üzerine İngiliz Valisi adadan ayrılacaktır. Çünkü o tarihten itibaren İngiliz hükümranlığı sona erecektir. Ada ingilizlerlıı kolonisi olmaktan çıkacak bağım sız bir devlet haline gele­cektir. Bu yeni devlette ingllte reyi Kıbrısta Mr. A . VV. Clark temsil edecektir Resmimiz g idecek olan son İngiliz Valisinin _yerine adaya gelecek İlk İngiliz temsilcisi Mr. Clark’ı göster­

m ek tedlr.

İngiltere Kraliçesi Elizabeth II, halen İngiliz Uluslar Toplu­luğu Münasebetleri Dairesi Müsteşar Yardımcılığını yap­makta olan Mr. W .A .W . Clark’ı (C.M.G., C.B’.E.) K ıbns Cumhu riyetinin Birleşik Krallık tem ­silciliğine tayinini tasvip et­miştir.

Mr. Clark, Kıbrıs Cumhur- yeti ilân edilir edilmez vazife­sine başlayacaktır.

Koreli Kızlar Bazı Türk Askerle­rinin Vapuru Kaçırmalarına

Sebep OlduAskerlerin Bir Kısmı Vapura Yetiştirilmek

Üzere Uçakla Japonyaya GönderildiSeul ( R.) 20 — Buradaki! larla saklı bulunduğunu ümit

Türk sefaretinin bir sözcüsü, I ettiğini söylemiş ve sözlerineyurda dönmekte olan Türk as kerterinden 32 kişi “Koreli ba zı kızlarla bazı özel münase­betleri” bulunması dolayıs'y- le geçen gün vapuru kaçırdık larıııı söylemiştir. Kore tuga­yının bir kısmı 14 Temmuzda Türkiye’ye mıitevecihen hare ket etmişti.

Türk sefaretine bağlı askeri ateşe albay Yaşar Karan bu­gün tertiplediği basın konfe­ransında kayıpta olan asker­lerden l l ’ i daha sonra Kore- deki Türk bölüğüne iltihak et mişler. Kaçırmış bulundukları vapura yetişmek amacıyla uçakla Japonya’ya gönderil­mişlerdir. Bugün iki asker da ha gelip Türk birliğine iltihak etmiştir. Albay Karan, geriye kalan 19 askerin köylerde kız'(••MMMIlllMlllltMIlllMIIMIIIHIIIIII'MmilMlllimi»

Kıbrıs Müftülüğü MüsevvitliğindenKıbrıs Müftüsü Saym M.

Dânâ Efendi, halkımîzte gö rüşerek vazü nasihatta bu­lunmak ve öğle namazını eda eylemek üzere 24 Tem­muz, 1960 tarihinde Pazar günü ö. e. sant 10.30 da Gaziveran köyünü ziyaret eyleyecektir. i

şunları eklemiştir“ Askerler pek tabiî olarak

bazı Kore’li kızlarla özel mü­nasebetler kurmuşlardır. Bu kızlar, veda partileri vermek için askerleri davet etmişler­dir. Fakat bazı askerler sarhoş olmuşlar ve birliklerinin hare­ketini takip imkânını bulama­mışlardır.«MMMIlMMmillMllllİtltlIlfMIlMMMiaMIMUMMIUtM

Hürriyet Partisi ihya Ediliyor

Ankara 20 — Münfesih Hürriyet Partisi, bu partinin eski Çankaya İlçe Başkanı Asım Bayar ile dört arkadaşı tarafından tekrar kurulmuş ve bu konudaki müracaat Anka­ra Valiliğine yapılmıştır.

Hürriyet Partisinin yeni ku ruculan, kuruculuk sıfatlarını ileride partiyi ilk kuranlara devredebileceklerini belirtmek tedirler.

Buna göre İngiliz Uluslar Topluluğu Dairesinde kıdemli bir müsteşar olan Mr. Clark bağımsız Kıbrıs Cumhuriyetin­de Birleşik Kırallığı temsil e- decek ilk tem silci olacaktır.

Basın Ataşelikleri Lâğvediliyor

Ankara 20 — Basın - Y& yın ve Turizm Bakanlığınca dıştaki basın ataşeliklerinin ta sarruf amacıyla lağvına karar verilmiş ve ilk olarak Brüksel ve Beynıt basın ataşelikleri lağvedilmiştir.

Öteki basın ataşeliklerinde de şimdilik birer mahallî kâtip bırakılacak, diğer memurlar merkeze alınacaktır.

Öte yandan bir basın top­lantısı yapan Millî Birlik Ko­mitesi basın sözcüsü, bütün ba kanlıklarda olduğu gibi Dışiş­leri bakanlığında da çalışma­lar vanıld'^ını sövlem^tir.

AÇIK GEÇECEKBugün hava açık g ö ­

çecek, hava sıcaklığı İç bölgelerde 35,5 İle 37 } kıyı bölgelerinde 30 ve 32 derece santlgrata ya­kın olacaktır.

Klizg&rlar değişik yön lerden hafif veya mute­dil şiddette esecektir.

DUn L efkoşa uçak ala­nında kaydedilen eıı yük sek hava sıcaklığı, 35,5 derece santigrattı.

DUnkil orman yangın tehlikesi Macera orma­nında fazla, öteki bölge­lerde çok fazlaydı.

SAYIN HALKIMIZAANAVATAN HAZÎNESİ MENFA-

ATINA YATIRILACAK ALTIN EŞYA­LARININ 1 AĞUSTOS TARİHİNE KA­DAR GÖNDERİLMESİ RECA OLUNUR

Page 2: GÜNLÜK MÜSTAKİL StYASÎ GAZETE Federasyon - Parti - Gençlik ...evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/bozkurt/1960/Temmuz/21Temmuz1960...J Perşembe ')\ (L1 TEMMUZ Yarın Bizimdir

P E R Ş E M B E , î t TEM M UZ,

SAYFA 8 ( B O Z K V İ T )

İ AKİSLKB:

BAĞIMSIZLIĞIN HEYECANLARI

İNGİLİZ Parlâmentosu Kıbrıs ba­

ğımsızlık önergesini tasvip etmiş bulunuyor. Cumhuriyetin ilânı için ge­rekli o an bu önergenin tasvibi 16 Ağus tosta Ingilizlerin ada üzerindeki hü­kümranlıklarından feragat etmeleri hâ­disesini kanunileştirmiştir.

Kıbrıs bağımsızlık önergesinin za­manında tasvip edilememesi ve bunun bir sonucu olarak Cumhuriyetin ilânı­nın 19 Şubattan, 16 Ağustosa tehiri, üsler meselesinin zamanında halled le- memesinden ve devamlı surette uzayıp gitmesinden ileri geliyordu. Üsler ihti­lâfının birkaç hafta önce halledilmesi ve bu hususta taraflar arasında bir an­laşmaya varılması, Cumhuriyetin ilânı için gerekli bulunan bağımsızlık öner­gesinin kısa bir zaman içinde tasvibini sağlamıştır.

Cumhuriyet artık tahakkuk safha­sına girmiştir. Gerekli hazırlıklar ta­mamlanmak üzeredir. Dün iki toplum lideri, bir toplantı daha yaparak, yeni Cumhuriyetin diplomatik servislerini tanzim etmeye çalışmışlardır.

Ada pek yakında bağımsız b;r dev­let statüsünü kazanarak hür memleket­ler topluluğu içinde lâyık olduğu mev­kii alacaktır. Bundan sonra bütün ada halkına bir çok yeni imkânlar doğacak­tır. Artık Londranın tayin ettiği sö­mürgeci memurlar tarafından idare ed lmiyeceğiz. Kendi kendimizi idare edecek ve daha geniş yükselme ve kal­kınma avantajlarına sahip olacağız.

Adada yaşayan halk kütleleri ba­ğımsızlığın heyecanlarını daha şimdi­den duymağa başlamışlardır. Temsilci­ler Meclisi ve Cemaat Meclisleri üye­likleri seçimi için hazırlıklar son safha­ya girmiştir. Pek tabiî, Temsilciler Meclisi seçimi daha evvel olacağından şimdi bütün nazarlar bu Meclis için yapılacak seçimler üzerinde toplanmış­tır. Temsilciler Meclisi için adaylık koymanın bugün son günüdür Federas­yon, Millî Birlik ve Gençlik Teşkilâtı­nın kurdukları “millî cephe” tek liste olarak seçime girmeyi kararlaştırmış- ve tanz;m ettiği aday listesini açıklamıştır. Millî cepheye muhalif bir Türk partisi yoktur. Bununla bera-

OSMAJS TÜRKAYber bazı bağımsız adayların seçimlerde şansıarım denemeye karar veroıiüeri anıaşumaKtadir.

uıger taraftan, Sum toplumu ara­sında heyecannıı bir seçjn kampanyası yapılacağı artık aşı&ar oımuş bulunu­yor. Aiteı in Makarıos taraftarı “vatan­severler cephesi" ile anlaştığı eğer doğ­ru ise; bu seçimlerde ıkı gruba ayrıl­mış bulunan Eokacılardan başka sert bir seçan Kampanyasına Katılacak par­tnerin bulunması beKlenmemeıidir. Bıl- dirucLğıne göre Kum toplumu arasında bağımsız oıaraK birçok şahıslar aday- ıiKiarını koyacaklardır.

Bundan önce Rum Demokratik Bir­lik Partisinin bir beyanat yayımlayarak seçim Kampanyasına katılmıyacağını açıKıadığı malumdur- Bununla beraber, gene bu parti söz konusu beyanatların­da bağımsız adayları desteklemeyi va- detmişti.

Kum çevrelerinden sızah haberler­de belirtildiğine göre, seçim mücadelesi Kumlar arasında çok şiddetli olacaktır. Yalnız şu var ki, onlarda bir taraf Zü- rıh taraftan, öteki taraf ise Zürih aleyhtarıdır, işte bundan ötürü seçimin neticelerini, öteki tarafın anlaşmaların tasvibi veya reddi mânâsında istismar edeceği tabiîdir.

Kibrisin bağımsızlığa kavuşması ve ilk defa olarak parlâmento üyelerini seçmek için serbest seç.miere hazırlan­ması gerçekten halka hürriyetin heye­canlarını tattırmaktadır.. Gerçi sömür­ge idaresi esnasında da Kıbrısta serbest seçimler yapılıyordu; fakat bu ve bun­dan sonra yapılacak seçimlerin mânâ ve önemi başkadır.

Adanın bağımsızlık nimetlerinden istifade etmeye başlaması insana ne kadar huzur veriyorsa, hâlâ Enosis ha­yaliyle yaşayan bazı Rum çevrelerinin slnsî faaliyetleri o kadar huzur kaçır­maktadır. Yapılacak olan seçimlerde gene ilhak teranelerinin tekrar edi­leceği ve halkın Türkler aleyhinde kış- kırtılacağı aşikârdır. Memleketin hu zurunu kaçıran bu yaygaralara artık son verilmesi gerektiğini bilhassa be­lirtmek isteriz.

t a r e s ü n

6 m j f V ' i ' i ı *W J " f « "MJsıVIä JwJwfeí J«* Jöş* JLı A)

TALİH BEŞİNE GÜLDÜ!Hiç umulmadık bir zamanda olan med hâdisesi onları deliye döndür­müştü. Sular altında kalmamak için var kuvvetleriyle sahile doğru

koşuyorlardı.. Ama, her şey nafileydiGünlerden Pazar olup; ha

va yaz mevsimini geçmiş olmasına rağmen çok sıcak tı.. Güneş bütün haşmetiyle bulutsuz, masmavi gökte parlıyor; deniz garip hışırtı lar çıkartarak sahile çarpı­yordu. Herkes bu güzel gün den istifade etmek için sayfi ye yerlerine akın ediyordu.

Bec-d Andaine adı ile anı lan, deniz kıyısındaki ağaç* lıklı arazi, o civarın en gü­zel mesire yerlerinden biriydi. Civar kasabalardan gelen pek çok kimse, muaz­zam bir tabiat güzelliğine sahip olan bu yerde, gülüp oynayarak, Pazarlarını neşe içerisinde geçirmeye çalışı*- yorlardı. Sahilin kenarına konulmuş uzun bir masanın etrafına çepeçevre oturmuş onüç kişi Bec-d Andaine’yi dolduran insanların en neş’- elisiydiler- Bu onüç kişiyi, civar kasabadan gelmiş dört aile teşkil etmekteydi.

Zaman, ağır ağır ilerli­yordu. Saat dörde yaklaş- mştı. Herkes yavaş yavaş Bec-d’ Andaine’yi terkedi*- yordu.Yarım saat sonra bu güzel mesire yerindp onüç kişiden başka kimse kalma­mıştı.

Saat beşe yaklaştığı za* man, Duval ailesinin en bü­yük ve en güzel kızı olan Suzan, ağır ağır yerinden doğrulup masanın etrafına oturmuş olan oniki kişiye hitaben gür ve şakrak bir sesle; AHaydi” diye bağırdı. ‘Burada hiç kimse kalmadı­ğına göre, bizim de gitme* miz icabedlyor.” Duval ba­ba: “Peki kızım” diye Su- zaıı’a cevap verdi. “ Ama ne reye gidelim?” Sar im ilâhe, babasının sorduğu bu suale cevap bulabilmek için derin derin düşündü. Neden sonra babasının sorduğu suali ce-- vaplandırdı: “Mont-St*Mic hel koyundaki Tombelaine kayalıklarına gidelim. Ne dersiniz?” Masada bulunan herkes genç kızın ileri attığı bu fikri, alkışlıyarak tasvip

ettiler- Ye beş dakika içinde eşyalarını toplayıp, Tombe*- laine kayalıklarına gitmek üzere, Bec-’d Andaine’yi terkettiler.

★, Toınbelaine kayalıkları, hakikaten çok güzel bir yer di. Adeta turistleri cezbeden bir madendi! Normal zaman da yani o masmavi çarşaf gibi denizin sahile kadar uzandığı zamanda buranın bir fevkalâdeliği yoktu. Ama, med zamanı ortaya ha rikulâde bir manzara çıkı­yordu. Sahilden iki yüz met re uzaktaki Tombelaine kah­yalıkları ve üzerindeki kü­çük manastır, pırıl pırıl kumların üzerinde bir ma­ket gibi duruyor, kayalıkla», rııı dibindeki garip renkli yosunlar insanı cezbediyor* du.

Onüç kişiden müteşekkil dört aile Mont-St>-Miche] sahillerine geldikleri zaman, gördükleri harikulâde man­zara karşısında mest olmuş lardı.. Bir müddet senenin ancak bir ayında görülen bu muazzam tabiat olayını seyrettiler, dahilde, onlar«- danbaşka hiç kimsecikler yoktu.

Neden sonra onlar da, ora ya gelen her turistin yaptığı gibi, fotoğraf çekmek için kayalıklara doğru gülüşerek yürümeye haşladılar- Kaya­lıkların önüne vardıkları zaman hemi'iı idlerindeki fo­toğraf makinelerini çalıştı«- rıp, o muazzam tabiat hâdi­sesini tesbit etmeye başladı­lar. Yüzlerinden çok neşeli oldukları açıkça okunuyor­du. Bir müddet önce suların örttüğü, şu anda çıplak a- ayakla üzerlerinde dolaştık», ları ipince kumlar batmakta olan güneşin ışıkları altında parıl parıl parlıyordu.

Bu onüç kişiden müteşek­kil dört Fransız ailesi tnm b:r saat burada kalarak, kâh Tombelaine kayalıkları inin üzerindeki manastın, kâh kayalıkların civarım

gezdiler. Güııeş yavaş yavaş karşı tepelerin arkasında kayboluyordu. Artık gitme zamanı gelmişti. Kayalıkla­rın sağ kenarında birleşen kadınlı erkekli onüç ‘ kişi aheste>-beste sahile doğru yürümeye başladdar.

Kayalıklardan henüz elli metre ileriye gittilderi bir sırada hiç umulmadık bir şey oldu.. Yüzlere metre ilerdeki deniz büyük bir hız la gürültüler çıkartarak, sa­hile doğru hücum ediyordu. Med olayı hiç beklenmedik bir anda başlamıştı-. Sahilde toplanan kalabalığın bağırış maları üzerine /iöııüp arka«- larına bakan on iiç kişi, gör dükleri dehşet verici manza ra karşısında ne yapacakla­rını şaşırdılar. Bir an için oldukları yerde mıhlanıp kaldılar. Akılları başlarına geldiği zaman da bağırıp imdat istiyerek var kuvvet­leriyle sahile doğru koşmav ğa başladdar. Koşuyor, dur­madan koşuyorlardı. Fakat deniz, onlardan daha süratli ilerliyordu. Kurtulmalarına imkân yoktu. Göz açıp kapa yıncaya kadar on üç kişi teker teker suların içinde kayboldular. Deniz her ta­rafı istilâ etmişti.

I ★Sahilden, on iiç kişinin fe­

cî akıbetlerini gören civar balıkçıları bir taraftan vazk yeti emniyet makamlarına bildirirken diğer taraftan da sandallarına atlayıp, de­nize açıldılar. Aynı anda emniyet makamları da hare kete geçmişti. Yüzbaşı Ros- signot idaresindeki sahil mu hafazasına mensup helikop-- ter derhal hadise mahalline gelip havadan, kazazedeleri kurtarmak için cankurtaran simidi atmaya başladı.. Hava nın kararması kurtarma işi­ni sekteye uğratıyordu-. Ba­lıkçılar henüz hiç kimseyi sandallarına alamamışlardı.

Aradan yarım saat geçti­ği zaman, denizin üzerinde helikopterden atılan can si-

Türk Esnafından Haklı ' Bir ŞikâyetLeymosuıı Türk Esnaf

ve Sanatkârlar Dernekleri Birliği heyet-i idaresinin Türk Mamullerinin destek görmesi mevzuunda giriş­tiği çalışmalar esnasında Türk esnafından ithalâtçı­larımıza istinat ettirilen aşağıdaki şikâyet tesbit edilmiştir.

Türk ithalâtcılan ithal ettikleri eşyaları teşhir ve reklâm etmek hususunda zayıf kalmaktadır. Şöyle ki yabancı unsur ithalâtçısı kendi malını gerektiği şe­kilde reklâm etmekten ma­da, eşyasının gezdirmek su retiyle talip kazanmakta­dır. Böylelikle çalışmamızı da hi muhasara etme imkânla rını kazanıyorlar. Kaldı ki bizim öz ithallerimiz, it halâtcılarımızın passif kal maları yüzünden tanınmak ve sürüm kazanmak bakı­mından güçlüik çekmekte­dir.

Bu hususta ithalâtçıları mızm nazar-ı dikkatini çe­keriz.

İstanbuldaki Atom Reaktörünü çalıştıracak Türk Atom teknis­

yenleri Amerikada eğitim

L. T. E. ve S. D. Kâtibi

Teoman Ersöz

B.

University Park, Penns- ylavania, (US1S) - Dört Türk atom teknisyeni bir atom reaktörümün çalıştı­rılmasının bütün safhaları nı öğrenmek üzere halen bu radaki bir senelik eğitimle rinin yansım tamamlan­mış bulunmaktadırlar.

1961 Şubatmda Pemısyl vania üniversitesindeki eğitimlerini tamamlıyacak olan Türk atom teknisyen­leri reaktör çalıştırma li­sansı alacaklar Ve halen Istanbulda Küçük Çekme­cede bir -Amerikan firması tarafından inşa edilmekte olan Türkiyeııin ilk nükle­er araştırma reaktörünü çalıştırmak ve diğerlerine de bu sahada eğitim sağla mak üzere Türkiye’ye dö­neceklerdir.

Dört Türk Teknisyeni ha len çok sıkı bir eğitim pı-og ramı takip etmekte ve Pen nsylvania üniversitesinin yüzme havuzu tipindeki

Bağlaıbaşı köyü Türk halkının Anavatan Dev­let Hâzinesine Kadınlar Birliği Başkanı Bayan Lûtfiye Musa ve Bayan Şerufe İbrahim eliyle

yapılan yardım listesidirŞeziye Mehmet, bir alyaııs,

yürek biçimi yüzük Afet Haşan, bir çift koruk kü

pe ve bir yüzük yürek bi­çimi

Ayşe Haşan, bir yeşil taşlı mc kik yüzük

Cemaliye Hüseyin, bir çift taşlı kafes küpe

Belhiye İbrahim, bir kırmızı taşlı yüzük

Hurşide Ali, bir siyah taşlı yüzük

Hürmüş Behlûl, bir turuncu taşlı mekik yüzük

Emin Osman Hacı Emin,bir altın lira halkalı (İngi­liz lirası) ve bir dörtköşe yüzük

Öznevir Osman, bir çiçekli yüzük

Vasfiye Ahmet, bir alyans, bir tek küpe

Özer Ramadan, bir çift kır­mızı taşlı küpe

Şerife Muharrem Yaldızlı,bir yirmilik altını

Ayten Erol; bir kırmızı taşlı çapraz yüzük

Hayriye Ömer, bir alyans Hidayet Nezif, bir tek küpe Zühre Hüseyin, bir alyans al­

tınPembe Mehmet Rasım, bir

yürek isimli Julide Dürü, bir çabraz yüzük

yeşil taşlı Lütfiye Muharrem, bir çabraz

kırmızı taşlı yüzük Safvet Melımet, bir yaprak

yüzük kırmızı taşlı Emine Mustafa, Bir mekik yii

zük muhtelif taşlı Meyrem Mustafa, bir kırmızı

taşlı yüzük İsmet Ali, bir rubiye altın Ayşe Halil, bir rubiye altın Durdu Cemil, bir sandıklı yir

milik altın Lütfiye Musa, bir İngiliz li­

rası kırmızı halkalı Sadiye Selim, bir rubiye al­

tınİsmet Hüseyin, bir rubiye al­

tınTürkân Duru, bir freng bağı

kalın cins yüzük Burkiye İbrahim ve eşi, bir

alyans ve bir dört köşe yü­zük

Rasiha Şeyi*, bir yirmilik al­tın

Şirin Ahmet, bir beyaz taşlı mekik yüzük

FerihaŞevki, bir kırmızı taşlı çarpraz yüzük

Mühim Toplantı22.7.1960 Cuma günü öğle­

den sonra saat 5’te Lefkoşa Türk Boyacı işçilerinin top­lantıya gelmesi saygı ile reca olunur.

Sekreter H. Şükrü

midine tutunmuş beş kişi­den başka hiç kimse kalma«- mıştı. Bu beş kişi de çok bitkin bir haldeydiler. Ba­lıkçılar tarafından sandala- alındıkları zaman, hemen oracığa yığılıverdiler.

İnsanın iliklerine kadar işleyen ayazm altında yapı­lan kurtarma ameliyesi, gü­neşin ilk ışıklarının berrak denize aksettiği ana kadar devam etti. Hava ağardığı zaman denizin üzerinde he­likopterden atılan cankurta ran simitlerinden başka hiç bir şey kalmamıştı. Sabaha kadar devam eden bu cansi­perane çalışmada cankurta­ran simidine tutunmuşken kurtarılan o beş kişiden baş ka hiç bir canlı fert sandala alınmadı. Hepsi boğularak ölmüş, cesetleri gözyaşları içinde balıkçılar tarafından s a h i l e t a ş ı n m ı ş ve böylece zamansız bir med hâdisesi sekiz kişinin boğula rak, fecî şekilde ölmesine se­bep olmuştu.

Hurşit Altan, bir freng bağı pembe taşlı yüzük

Ayşe Avni, bir ince tel bile­zik

Ayşe Ekrem, bir kırmızı taşlı gül yüzük

Leman Şükri, bir yürek kor­donu ile altın

Nuriye İmam, bir nlbiyecik altınAyten Raşit, bir freng bağı pembe taşh kalın cins yü­zük

Sadiye İbrahim, bir yürek kordonu ile ve bir mavi taş­lı ince yüzük

Mehpare Mehmet, bir rubi- yecik altın

Vasfiye Ramadan, bir yirmi­lik altın

Remziye Avni, bir mavi taşlı freng bağı yüzük

Müride Ali, bir alyans yürek biçimi yüzük

Fatma Mehmet Usta, bir çift mavi taşlı kafes küpe ve bir tek halka küpe Emine Hacı Ahmet, bir çi çekli yüzük

Meyrem Enver ve eşi, iki al­yans yüzük

Münüse Mehmet, bir tek kır mızı taşlı kafes küpe

Behire Hüseyin Avni, bir çift gül küpe

Ahmet Mustafa Nazım, bir dört köşe isimli yüzük

Fehime Ahmet Avni, bir freng bağı taşlı yüzük

Keziban Aziz, bir freng bağı kahn kırmızı taşlı yüzük

Pervin Seyfi, bir çiçek mavi taşlı yüzük

Meyrem Faik, bir yürek al­yans yüzük

Fatma Mustafa, bir rubiye- cik altın

Besire Elham, bir yirmilik al­tın

Ayşe Ahmet Naam, bir çift topacık burgulu küpe

Zalihe Faik, bir dört köşe isim li yüzük ve bir kırık yüzük

Ayşe Musa, bir yürek biçimi alyans yüzük

Havva Mehmet, bir alyans altın

Şerife Mehmet Muharrem, bir kâğıt Kıbrıs lirası

Hatice Hüseyin, bir tel yüzük

goruyoratom reaktöründe çalışıp.eğitim görmektedirler.

Grup adma konuşan N i­hat Eyütboğlu m e m le k e ti dahu yakından ta n ıy a b il­mek için bir araba satın al dıklannı söylemiş ve bu şe kilde Amerikanın diğer kı sımlarını da görmek imka nmı elde edebileceklerim fim id ettiklerini söylemiş­tir.

Biradaki yegâne üzün­tülerinin ailelerinden ayrı bulunmaları olduğunu da sözlerine ilâve etmiştir. Grubun en genç üyesi Ga­lip Baran evli değildir. Gı-uhn diğer üyeleri Türk Deniz Kuvvetlerinden Re­cep Sevdik, Ayhan Pekun ve Ordu Muhabere Birliğin den Nihat Eyyüboğlu’dur. Galip Baran radarcıdır.

Türk teknisyenleri Tür­kiye Atom Enerjisi Korniş yonuna müracaat ederek buraya gelmişlerdir.

Pennsylvania. üniversite sindeki Reaktör Personelin den gördükleri yardım ve yakınlıktan vs bilhassa mü dür muavini Forrest Re- mickten sitayişte bahse­den Eyüboğlu burada her­kesin kendilerine yabancı­lık hissettirmemek için el terinden geleni yaptıklarını söylemiştir.Türk teknisyenleri Penny- sylvania Üniversitesinde ki atom reaktöründe bizzat hem çalışıp, hem de çalışır ken öğrenmektedirler. A y­ni zamanda üniversitenin yaz kurslarına da devam ederek, işlerinin gerisinde­ki nazariyeyi de öğrenmek tedirler.

Eğitimlerini tamamladık tan sonra Türk teknisyen­ler bir reaktörün aletlerini kontrol edebilecek, reaktö­rü çalıştırıp, kapatabilecek mühim tecrübeler için ha­zırlık yapabilecek, reaktör emniyet tertibatını kontrol edebilecek radiasyonu kont rol edecek ve radioaktif antıklarla meşgul olabi­leceklerdir.

Türk Teknisyenleri is­tanbuldaki nükleer reaktö­rü çalıştıracak ve böylece Türk atom alimleri de araş tırmalarda bulunabilecek­lerdir. Eyüboğlu Türkiyede ki atom reaktörü ile bomba imal etmiyeceklerini, fa­kat yapılmasına, yardım edecekleri tecrübelerin da­ha ziyade gıda maddeleri­nin muhafazası ve atom enerjisinin sulihçu gayelere tatbiki ile ilgili olacağını söylemiştir.

Eyüboğlu Amerikanın, eğitimleri ve Türkiyedeki reaktörün inşası hususun­daki yardımları ile, Türk milletinin bu fennî gelişme ler asrında daha çabuk öğ­renip, ilerlemesine az dahi olsa yardımda bulunabilme yi ümid ettiklerini bildir­miştir.

Kongo’dan Kaçan Rumlar Yardım

istedilerKongo’dan kaçarak Tangani-

kada Konga kampına sığman Kıbrislı 45 mülteci,Başpiskobos Makarıos’a bir telgraf göndere­rek Kıbrıs’a dönebilmeleri İçin uçak gönderilmesini istemişler­dir.

M akarıos Kıbrıs Valisi Sir Hugh Foot 11e temasa geçerek bu konuda tertibat almıştır.

Bomba PatladıEvvelki akşam saat 22.45 su .

lannda Polemí’li Constantinos Theodosiu’nun evinin veranda­sında su borusu tipi bir bomba İnfilâk etmiş ve evin camlarını kırmıştır. B af Polisi Cinaî Tah kikat Şubesi soruşturmalarına devam etmekte olup iki Rum gencini tevkif etmiştir. Sebebin siyasi olmadığı tahmin edilmek tedlr.

Beşeriyeti açlıktan kurtaracak hap?

Birkaç sene içerisinde esaslı birgeyier yapUnv dıgı taKemele, dünyanın nutusu nıenueıaıuuı g H(İlgi U»vm---- ,ıere çok fazla gelecektir, ioruniannız kıtüiüı, karşılanacak tır. ispata çalışacağını bu acı lıahj. katıere ıeK bu çare varrnr. Uogumu tanzim *en

cevabını küçük bir hapta sakiıyabiıir! Laki,, beklemek lazımdır.

Mulallip D. VUDAİJ

Nihayet bomba patladı. Fen adaıınan sene. lerden beridir, birkaç yıl daha dünyanın nuiusu okadar çoğalacak kı, kâfi derecede yiyecek bu-lunmayucagma aair ııııaıarua buıunnuuaayuuar iki sene evvel Birleşmiş Milletler de uzun ara«.* —* mQİ

— » «ra*turnalardan sonra korkunç bir rapor hazırlamış tı: 6ÜÜ sene zarfında, §imdiki doğum nısbeti de­vam ederse, Kuzey ve Güney kutuplan ile, çöl­ler ve dağların zirveleri de dahil olmak üzere her şahıs için arz üzerinde 11 ayak murabbaın- dan daha az yer olacaktır. İstikbâl için ne kor­kunç bir araştırma 1 Harbler, harb korkusu, kıt­lık, hastalık ve modem hayatın icapları hergür,

ırmakta olan bebeklerin sayısuu azaltamamışçoğalmakta olan -------—- - ,tır Bu feza devrinde, milyonlarca aç ağzı beşliyecek cevabı hiçbir fen adamının bulamayışı ucıdeğil mi? Arzda nekadar insan vardır? 2 milyar50ü milyon. 20 sene sonra 4 milyara yüksekliğitakdirde, mesele ciddiyetini gösterecektir. Fecdaha fazla yiyecek maddesi meydana getirebi­lir lâkin sonunda menbalan kalmayacaktır. 0 İ ™ dev gibi açlık, torunlarımızın boğazını tutacaktır. Çok yakın olan böyle bir felaketi ön-liyebilirmiyiz ? Mütehassıslar bir cevap üzerinde hemfikir olabiliyorlar. O da Doğum Tanzimdir! Istenilmiyeıı misafir gibi dünyaya gelenlerin sayısıçoktur. Her çeşit rahatsızlığa kavuşan medeni batı memleketlerinde böyle bir dert yoktur. Çünkü doğum nisbeti gittikçe azalmaktadır. Rı- kat milyonların karınca gibi kaynaştıkları fakir Asya ve Afrika’da vaziyet bambaşkadır! Milyon larca bebeğin ilk senede ölmelerine rağmen aç ağızların sayısı kabarmaktadır. Bu zavallı in­sanlar .“doğumu tanzim” hakkında hiçbirşey bilmiyorlar. Onlara göre aile sayısuu azaltmak dinî veya başka sebeplerden dolayı günahtır! 01 masa bile basit ve müessir bir çare lâzımdı!

iki sene evvel Amerikalı mütehassıslar keş­fettikleri mucize ııapı l'ueıuj ivico auasınua o m i

Kadın üzerinde denediler. İS e tice hayret verici ıdı. iki sene devamıı olarak bu kadınlar her aj 'AO. guıı d u iıapıan aıouar ve DU gentnoe harem ettikleri müddetçe çocuk yapmak kabiliyetim kayDetmışieruır. L,aıtm lıapıaruan vazgeç uiüerı ay, normal olarak annelik vasfına sahip oluuıar. Deneyler 6 sene daha devam edeceği için, ilgi­liler beklemek mecburiyetinde idi. Birkaç ay ön ce bir İngiliz firması da müsbet neticelerini açık layınca ümitlerimiz daha fazla çoğaldı. LâKin bir mucize olan insan yapısı üzerinde hapıarın bırakacağı tesir ne olacaktır? İşte bilinci dere­cede önemi haiz olan bu soru ile ilgili araştırma iar devam etmektedir. Beşeriyetin kaderini de­ğiştirecek olan bu haptan bahsetmek yerinde olur. Kanaatıma göre bu hap yalnız açlığın önü­ne geçmekle kalmayıp, insanlığa devamlı bir sülh getirecektir. Çünkü tarihte açlık ile harp daima yanyuna yürümektedir. Açlığa çare buıun duğu zaman, yarı aç kütlelerin yaşamak için mü cadeleleri de lüzumsuz olacaktır.

B*u küçücük hap, neşvünema bulmak üzere olan hücreleri öldürmek üzere yapılmıştır. Keş­fi, yeni doğurmuş bir kadının muayyen bu müddet için hamile kaıamıyacağı hakikati üzerine eseslandırılmıştır. Çünkü gebelik esnasında, ka­dının vücudunda “pro - gesterone” denilen bir madde hasıl olmaktadır ki, bu madde kan akın­tısına karışarak gerek gebelik esnasında ve g? rekse doğumu müteakip muayyen bir devre zar­fında, yumurta düşmesine mani olmaktadır. Bu maddenin lâbrotuarlaı-da yapılan benzeri, muay yen kadın rahatsızlıklarında kullanılmasına rağ­men, gebeliğin önüne geçilmek üzere kullanıla­bileceği sonradan takdir edilmiştr. Haplar her- gün alıdığı takdirde istenilen netice alınmaflrta- ve 8 güıı ura ile kadın yeniden normal vaziyet® dönerek anne olabilmektedir. Şimdilik 4 şiline mal olan hapların ileride daha ucuza ve hatta hii kumetler tarafından meccanen tedarik edilebile cıgı ümidi çok sağlamdır. Batı için ucuz olsa bi­le, asıl tehlikenin bulunduğu Asyada hergün için4 Ş1™ b»’az düşündürücüdür. Ya bir de din adamlarının burun sokmaları vardır! Katolik

sesi şiddetle muhalefet etmektedir.

ripi/nJ3™ 1 aksi tesiri nekadar da sevindi-knhii.v +• U ^ man lleticelere göre, çocuk etme lıanlırı6^ 6 T P ° !mıyan kadınlar birkaç ay vinciriA durc rd uktan sonra anne olma se- kısıı- hiı- ı Uj?niU < lar- Anlaşıldığına g ö r e ,

n i v î İ f l ln yumurtalıkları, hapların alın*5 , Ç fl §me kabiliyeti olan yumurtalarhem Avnm", î'mf kÎedİr- t§te’ bu mucize haP te, hem dp İ v adm,armdaki kısırlığı ilga etmekıstıraptan l n t ^°CU, <*°^uran Doğu kadınımbir rü y£ ? ^ BöyleCe f*n «•dwn® B ■ hakikat i msanhğ'1n menfaati içi" ,cleöiştirebiÎeÎÎÎa Klr ' B<}Şerıyetin nmlkadderatlilı ,M irebilecek hap, eczacımıza vasıl olabilecek► m i?

HAŞAN YUSUF MÜESSESESiLefkoşa-Girne YohıBaşlangıcı-Eski Türk Mezarlığı Karşısında

G r tr 'f w rktriTT tt T t»»— -ŞÖFER OKULUKamyon, Taksi, Moto­

siklet ve Otobüs sürüşü en usta öğretmenler ta­rafından yeni otomobil­lerle öğretilir ve en kon zamanda nıhsat karılır.

er-Ç1*-

b e n z in d e p o s u

Benzin istasyonumuz­da devamlı olarak PET- ROLtNA benzini, yağı ve lâmbasuyusu bulunur PETROL1NA arabanıza kuvvet verir.

MAAD

TEKALEMtTTam teşkilâtlı kurulan

1 ekalemit istasyonumuz­da, en son sistem ve mo­dellerdeki makinelerimiz­le tekalemit yapılmakta* dır.

NAKLİYATDizel kamyonlarımızla

inşaatlara her zaman îçto çakıl ve kum ile diter in­şaat malzemesi en ucu* Hatlarla taşınmaktadır.

A k li m3 m

Page 3: GÜNLÜK MÜSTAKİL StYASÎ GAZETE Federasyon - Parti - Gençlik ...evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/bozkurt/1960/Temmuz/21Temmuz1960...J Perşembe ')\ (L1 TEMMUZ Yarın Bizimdir

E R Ş E M B E , 21 T E M M U Z, 1980 ( B O Z K C R İ )

?*IVy!VI¥fi*i*¥ttiV *:♦?¥VyA

¥fIytVV

i ?V •• tV T S yTitTt¥•t*îiV f iiiiIisttvvtIiîftV tttysfyvtX*fvV t J y y9y«yySs

ANKARA’DA

GAZİ ÇİFTLİĞİİbrahim Zeki BURDUR LU

Ankara yaz günlerinin içinde sıcaktır. Boz­kır güneşi ufuktan gökyüzüne doğru 'bir uzaJklaş tı mı Ankara havası sıkıntılı bir durum alır. Her ne kadar çeşitli yönlerden esintiler olursa du güneş, yakıcı hatta kavurucudur. Gece, An­kara’ya tatlı bir serinlik gelir, bütün bir gündüz yanan şehri birkaç saat içinde güzel, hoş bir se­rinliğe döndürüverir.

Cumartesi ve Pazar günleri Ankara, yakın ağaçlıklara, su kenarlarına koşar. Serinlik arar, kırda eğlenir ve açık havanın, yeşilliğin bağrın­da hoş zaman geçirmek ister.

Gazi Çiftliği, Atatürk’ün eserlerinden biri­dir. Orman haline gelen ağaçlılklar; bahçeleşen ççekiikler ve Bozkır’da göl serinliği veren ha­vuzlar....

. Otobüsler, trenler, taksiler yolcu dolu. Halk, akın akm gölgeye koşuyor. Yamaçların gölgelik­lerindeki oyunlarda açık havanın tatlı bir zevki Var. Bu ne yumuşak bir zevk.

Yüce Atatürk, Ankara’nın bir bağ evinde yüce yuvasını 'kurduktun sonra plânlarını ger­çekleştirmek için gece - gündüz çalışmış. Anka­ra ’ya bir yemyeşil tepeler ve vadiler armağan etmek gerek, işe başlamış ve başarmış. Bugiin Gazi Çiftliği bütün kurumlarıyle Ankara’nın

• çiftlik ihtiyacım karşılamaktadır. Soğuk ayran, tam yağlı süt, tere yağı ve çiftlik hayvanları..

Orman Çiftliğinin hayvanlar bahçesini do­laşırken neler gördük neler... Burası bir canlı kolleksiyon. Kuşlar, balıklar, kediler, köpekler, ve filler kadar vahşi hayvanlar. Bir yanda deve­ler, bir yanda maymunlar.. Yılanlar ve. filler.. Bütün hayvanlar, istiyenlere kendilerini gösteri yorlar. Eğer Hindistan âlemlerinin birini tad- mak istiyorsumz file binebilirsiniz. Çiftlikte bü­yük bir fil sırtına binenleri uslu uslu gezdiriyor.

Çiftliğin bütün alanını gezemedik. Yalnız AnkaralIların meydana getirdikleri kalabalıklar içine daldık. Saz ve söz. oyun ve eğlence ve bol bol hürriyet kahkahası.. “ Hatırla Menderes” di­ye başlıyan şarkıya ¡katılanlar iyi bir öç almanın % zevki içindeler... $

Sabahtan akşama kadar Gazi Çiftliğinde dolaştık. Güzel bir eğlence yeri. Kalabalık sıkı- •*< cı değil. Yamaçlara yayılan grupların renkli el- **< biseleri arasında dolaşan çocuklar, gençler, sı- Ş cak yaz gününün taze sesi olarak Ankara günü- X nü şenlendiriyorlar. **;

Akşam olunca, esmerlik her yeri doldur- •*< muştu. Çiftliğin tepelere doğru giden asfaltın ¥ giriş yerinde ampuller yandı, Atatürk’ün başı ışukla çiziliverdi. Ağaçların arasında Atatürk ba 55 kıyor, görüyor ve dinliyor. $

E y yücelerin yücesi büyük yol açıcı, ülkü £ yaratıcı ve kötülüklerin kırbacı Atam. Milleti- Ş min isteklerini, ihtiyaçlarını ne güzel bilmişsin. | Şu cennet, senin Ankara’nda bir öz kaynaktır. 55 Şu yemyeşil orman, senin esericriden biridir ama Ankara’nın en iyi can damarlarından dır!..

Gece Ankara’ya dönüyoruz. Yeşil orman, ye ¥ şil bir hülya olarak bizimle beraber geliyor vc ¥ gönüllerimizi yalnız bırakmıyor. X

Ankara yaz aylarında İstanbul’a denize ta- 55 şınır ama harkes bu yolu göze alabilir m i? Ga- zi Orman Çiftliği, bu ihtiyacı karşılayan çok ge- ;*• niş bir alandır. 55

K l B U l S l _

ETNOS, şu makaleyi yazmaktadır:

Türk ordusunun tekrar adayı istilâ edeceğini hemen her gün yazmakta olan Türk gazeteleri bu çocukça fikirlerini tasvip etmediği­mize hayret ediyorlar. Türk ordusunun işgal kuvvetleri olduğu meselesini Makarios artık ele alarak Dr. Küçük nezdinde gerekli tedbirleri almalı ve çok dikkatli olmalıdır- Lozan muahedesi ile bütün haklarından fera­gat ettiği halde Türkler hâlâ adada istilâya girişe­cek hakları olduğunu zanne diyorlarsa ada üzerinde bi­zim de 3 bin yıllık “milli haklarımızın” var olduğunu kendilerin e hatırlatmalıyız. Türklerin bu yersiz hareket lerine biz de kendi kararlı hareketler'mizle karşı koy«, malıyız. Samimî olmayan dostlarımız için bizim de bi* linmiyen “ millî haklarımızı” baştan atmamız doğru ol­maz.

ELEFTERİYA, aşağıda ki haberi yayınlamak­tadır :

Adaya vasıl olacak olan Türk ve Yunan askerî bit­liklerinin beraberce Waynes Keep kampında kalmaları karar altına alınmıştır. Ata lasa civarındaki yardımcı polislerin evvelce kullandık lan bölgede ise Kıbrıs ordu su için seçilecek şahısların talim ve terbiye görmesi sağlanacaktır. 16 Ağustos­ta adaya vasıl olmaları bek­lenen Türk ve î unan askeri birlikleri ö.s. saat tam 5 te Mağusaya vararak oradan ayrılacak olan Valiyi husu­sî törenlerle şereflendire- receklerdir. Bu meseleyi et­raflıca görüşmek üzere Ma­karios Rum Vekillerle bir toplantı yapmıştır.

ETNİK,i, Hava Alanına Türk Müdürünün ve CİTA’ya da bir Türk Başkanmın seçildiğini şöyle anlatıyor:

Cumhuriyetin ilânını mü>- teakip beş aya kadar 70* 30 nisbet ııin tatbik edilmesi kararlaştırılalı yüksek mev­kilere Tiirklerin tayini art­mıştır. Bu nısbet hükümet işlerine değil yarı resmî da­irelerde de tatbike başlan*

mı § tır. Sivil Hava Alanı Mü dürliiğüne ve ÇİTA miiesse- sesiııin başkanlığına bir Türk tayin edilmiştir. Bu taynıier Makariosun da mu­vafakati ile yapıldığından yakında resmî gazetede ilân edilecektir.

FİLSLEFTEROS, Türk Basınının neşriyatına temasla şunları ileri sürmektedir.-

Türk azınlığının gazetele­rinin devamlı olarak Rum çoğunluğuna ihtar ve telr ditler savurmasını biz ancak bu gazetelerin ciddiyete sa­hip olmadıklarını veya aşa­ğılık hissi besledikleri şek­linde almaktayız. Türkleri ciddî olmaya davet edecek değiliz. Çünkü bugüne ka­dar neşrettikleri makaleler doğru yola gelmiyeceklerini açıkça göstermektedir.. Ma­mafih kendilerine bir ihtar, ders vermek isteriz. 16 Ağus tos tarihi yaklaşmaktadır- . Bütün bu faaliyetlerini ya­parken desteğine güvendik­leri İngiUzler ortadan çekili yorlar. Artık her cemaat bir çatı altında ayrı ayrı durumu düzeltecektir. Sami miyetle hareket etmeğe baş­la-ınlar. Ciddî meseleler 16 Ağııstotan sonra söylenecek ciddî sözlere bağlıdır.

HARAVGİ, Dr. Küçük ile Makarios’un yapaca ğı toplantı ile ilgili ola­rak şunları yazmakta­dır:

Makarios ile Dr. Küçük bugün (dün) bir toplantı yaparak Kıbrıs Cumhuriyeti nin kurulması meselesini be­raberce müzakere edecek­lerdir. Ele alınacak mevzu­lar arasında Kibrisin di­ğer memleketler ile tesis ede ceğ' münasebetlerde vardır. Şöyle İd hangi memlekette konsolosluk ve hangisinde B. Elçilik kurulacağı ele alı nacak ve bir karara bağla­nacaktır. Daha şimdiden üç Avrupa devleti Kıbrıs Cum lıuriyetinin ilânını müteakip tanıyacaklarını ve B- Elçilik kurmak istediklerini haber vermişlerdir. Bu memleket­ler şunlardır. Batı Almanya, Yugoslavya, ve Belçika

TIMES OF CYPRUS 93, Eokacı Partisine

B U L M A C AHazırlayan: M. Ş.1 2 3 4 5 6 7 b i)

1 □ □ □ □ □ □ □ □ I I2 □ U LJU BU lU U U3 □ U ü U U U M U İ4 □ U H flM M U U H J5 □□UUUl_ML_lU ti H lJHLJMLJI-ULJ 7 □ ■ U U U ^ L JU İ 8 U U U L M J L U J 9 □ U U B U U M L U

Soldan sağa:1. Açık artu’ma satışı, 2.

Namaza davet, körüklü pi­yano. 3- En uzun boyunlu hayvandır. 4. Bir emirdir. K at’iyen olmaz demektir. 5. Profesör Sıddık Saminin mevkii, Harf okunuşu. 6. Az sıcak. 7. Tazyik altında kalarak hırpalanan. 8. Karnında yavrusu bulunan- Sevdalı. 9. Demir kemiren âlet, oğüdüimüş buğday, nota.

Yukarıdan aşağıya:1. Kabir, Türkiyenin batı

sahili kısmı, 2. Yeis içinde olan. Nutuk başlangıcı. 3. Tavlada atılır, doğuma yar­dım edeıı. 4, Valde körpe.5 - ......... 6. Bırakıp giden. 7.Nota, ölmüş hayvan cesedi. 8. Nüfuz, dershane. 9. Eşi olmıyan biricik, Tersi beyazDÜNKÜ BULMACAMIZIN

HALLİSoldan sağa:1. Hafız, bez, 2. Esir, me.

3. Dul kalan, 4. idi, gelin 5. Yek, kaya, 6. Ayet, ez, 7. Ret, 8. Firari, le. 9. Azak, kail.

Yukarıdan aşağıya:1- Hediye,, fa. 2. Anide,

biz, 3. Filika, Ra, 4. Irk, ak. 5. Ag. 6. Elektrik. 7. Ala. 8. Emniyetli. 9. Ze, naz, el-

mensup 2 zatın Atinaya gitmesine temasla şu haberi veriyor:

93 Eokacı Partisi ileri ge­lenlerinden 2 kişi Grivas ile görüşmek üzere dün hava yolu ile Atmaya mütevecci­hen adadan ayrılmışlardır. Pazartesi yaptıkları gizli bir toplantıda seçimlere katıl­mağa karar veren bu parti 93 kişiden müteşekkil oldu ğunu iddia etmektedir. Zli­ri lı ve Londra anlaşmaları aleyhinde olduklarını iddia ettikleri 93 kişinin isimleri­ni açıklamayan bu şahısla­rın yarın adaylarını tayin etmeleri beklenmektedir.

Bugünkü Tunus’u muh - telif bakımlardan inceleme den önce, Tunus tarihine şöyle bir göz atalım.

Tunus’un tarihi, Fenike’ lilerin Tunus’a gelmeleriy­le başlar (M. ö. XII Asır). Maamafih, Tunus’un sakin leri, daha önce, kara ve de niz yoluyle LibyalIlarla, Mı

sırlılarla ve Ege Denizin deki adalarda yaşıyanlarla temaslar temin etmişler­dir.

Fenikeliler, Tunus’a ge­lir gelmez, sahillerde muh telif ticaret merkezleri kur dular. Bunların başlıcası U tica idi. Fakat, sonraları M. Ö. VII. asırda, Akdeni- zin en büyük şehri oldu. Kartacahlar yerli prensler le iyi geçinerek sömürgele rini Mısır’a kadar genişlet tiler. Bazı tarihçilere göre, Kartaca şehrinin nüfusu, bu tarihlerle, 700,000 i bul muştur.

Kartaca denizcileri ispan ya ve ingütere sahillerin­den, Afrika’nın Altın Sahi­linden Kartaca’ya altın, fildişi ve esir taşıdılar. Kiar tacalılar para bastırdı; mensucat, seramik, cam ve tahta işlerinde çok iler­lediler. Bilhassa Kuzey A f! rika sahillerinde bulunan

ım m m m tQ c U tn Q d m

40 Bu yazılarj yazarın müsaadesi alınmadan iktibas edileme?.

Türkler gelinceya kadar Tunusgayet küçük salyangozlar­dan imal ettikleri morum­su - kırmızımtırak bir bo­ya Kartaca’yı çok zengin - leştirdi.

Kartaca’lı Magon’un dün yanın en eski teknik ziraat çılarından biri olduğunu ta rihler kaydetmektedir. Yu nanlılar ve sonraları Roma lılar Magon’un 28 cilltlik eserine başvurarak onun tavsiye ettiği ziraî metod- ları tatbik etmişlerdir.

Akdenizin efendisi olmalk peşinde koşan Romalılar, Kartaca’nın zenginliğini çe kemedi. Bu çekeıııemezli- ğin neticesinde iki rakip, bir asırdan fazla süren bir

Arkadaşımız Tunus'ta tarih! bir kalıntıyı tedkik ediyor.

savaşa girişti (Punic harp leri).

M. ö. 264 de başlıyan Kartaca - Roma harbi an­cak M. ö. 146 da, Kartaca’ nın tamamen yıkılmasıyle nihayet buldu. Bu iki tarih arasında, Kartaca’lı meş­hur kumandan Anibalm Ro ma’yı mağlûp etmesine ra mak kalmıştı. Maamafih. askerî üstünlüğüne rağ­men Roma, Kartacayı, uzun zaman, tam manasıy le hâkimiyeti altına alama di; Kartacahlar zaman za-i man isyana başlkaldırdılar.,

Romalılar sulama tesisle ri, barajlar ve yollar inşa ettiler. Tunus, Roma’nın hububat ambarı oldu. Bu gün yarı bir çöl olan kü­çük El - Cem kasabasında ki, Roma devrinden kalma eserler, Tunus’taki Roma medeniyetinin en müşah­has delillerinden biridir.

Roma imparatorluğu in hitat devrine girince, imim ratorluğun Afrika vilâyet­lerinde iki asır süren bir anarşi ve emniyetsizlik ça­ğı başladı.

M. S. V. asırda Tunus’ta Vandallan görüyoruz. Van dallar, Romalıların yaptık larına yeni bir şey ekleme­di: bilâkis birçok âbideleri yıktılar, tahrip ettiler. Van dalları, VI. asırda, Bizans lılar takip etti. BizanslIlar, Roma’nm şaşaasını devam ettirmek istedilerse de, Arap istilâcıları karşısında eridiler.

tik Arap istilâsı VII. asır

da başladı. Arapların geli­şiyle Kuzey Afrika tarihin de yepyeni bir devir görü­yoruz. Tunus’ta Kartaca

fmdan yapıldı. Araplar Tu­nus’ta Kervan şehrini kur­dular.

800 senesinde Halife Harun Reşid, İbrahim ibni Agleb’i Kuzey A frika va­lisi tayin etti. Vali, Kuzey Afrika’yı, Tunus’taki Ker van şehrinden idare etti. Vali, bir müddet sonra, A g labit hanedanlığını kura­rak istiklâlini ilân etti. Ag labit hanedanlığı Tunus’ta, maamafih, ancak bir sene hükümran olabildi. Bu müddetzarfmda Araplar Si cilya adasını zaptettiler.

Aglabit hanedanlığın; Fatimi hanedanlığı takip etti Ve Fatimiler devrinde Mısır da işgal edildi.

Tunus şehrinde “Fransa Kapı sı” , ve Cumhurbaşkanı Habib Bıırgiba’nın fotoğrafı.

Roma ve Bizans devirlerin den kalan müesseseler, âdetler ve inanışlar kaybol du.

Kuzey Afrika’daki Arap istilâları muhtelif tarihler de yapılan baskınlar şeklin de vuku bulmuştur. Hz. Mu hammed 632 de öldü ve Tunus’a ilk baskın, 688 de, Okba Ben Nefa kumanda­sındaki Arap ordusu tara-

Tunus, 1050 de Beni Hi­lâl tarafından istilâ edildi. Memleket, bu tarihten son­ra iki asır süren bir anar­şiye gömüldü.

1236 ta Tunus’ta yeni bir hanedanlık görüyoruz. Hafsit. Hafsitler zamanın­da Tunus’ta yeni bir çağ başladı. Büyük Arap tarih çisi ibni Haldun bu devir­de, 1332 de, TUnâs’fctt dün-

— “Evet şef, bir arkada şımızı biraz evvel sokakta vurdular. Ne oldu bilmiyo­ruz.” ı< >>

— “Pek karşı koyamıya cağız şef. Herifler çok ka­labalık. Üstelik başlarında o gazeteci var.”

a— “Emredersiniz şet.

Başüstüne..” .Telefonu kapadı. Şimdi

hergelenin sesi daha vazih olarak duyuluyordu.

_ “Çocuklar,” dedi.Korkulacak artık hiçbir

şey kalmadı. Şimdi aldığım talimata göre ne yapıp ya pıp Gazetesi Murat Dav- man’ı temizleyeceğiz. Bu arada yakalananlarımız olursa da onları kurtarma yı şef taahhüt ediyor.”

Vay canına! Heriflere bak yaıhu benkn postuma bir pul bile kıymet biçmiyorlardı. Sanki sokaktaki kuduz köpe­ği temizler gibi bu iıkaıayı adam yerine bile koymuyor­lardı. Herif devam etti.

__ “Şimdi ÜÇ eve taksimolup hepimiz birden zaman­da kapılardan fırlayacak ve tabanca ata ata mahallede pa nik yaratacağız. Bu arada mümkün olduğu kadar biıbi­rimizden ayrılmağa bakaca­ğız. Toplantı yerimiz malûm.’

içerideki herifler nıuhte lif sualler sormaya başladı lar. Hemen Sabri’nin kula­ğına iğddim:

_ ‘“Hemen fırla. Dışa­rıdaki arkadaşları bul. iki kişi bu geçide takviye ola rak gelsinler. Öbürleri de bu evin kapısını tutsunlar, icabederse çıkanı vursun­lar.”

Herifler içeride hâlâ mü zakere ediyor ve telefon üe konuşan herhalde şefle ri olması lâzımgelen herife muhtelif sualler soruyor­lardı.

— Hepiniz hazır mısı­nız?”

— “Evet* Reis” ^— “Haydi.”

Ayak sesleri yaklaştığı sırada bizim çocuklar da gelmişlerdi.

Merdiven basamakların­dan ardı ardına iki üç çift ayak görülür görülmez:

— “Hücum.” dedim.Bir anda olduğumuz da­

racık dehliz alev, barut ve ses ile doldu. Buna feryat­lar da karıştı. Herifler, he- venkten kopan çürük ka­vunlar gibi apar topar aşa ğıya yuvarlandılar. Ayni anda yukarıdan olduğumuz yere kurcun yağmuru baş-

K.T.K. Federasyonundan :

Ingiltere’de 4 Hemşirelik Bursuj*

Federasyonumuzun 4 Türk kızı için İngiltere’de temin et miş olduğu hemşirelik (State Registered Nurse) Bursu için 25 Ağustoz, 1960 taıihiııe ka- da istid’a kabul edilir.

Müstedilerin Lise mezunu olmaları ve iyi İngilizce bilme leri şarttır. ,

2. Ayni zamanda 2 Türk kı zina Akıl Hastahanesinde hem şirelik (S.R.N.) için burs te­min edilmiştir.

25 Ağustos 1960 tarihine kadar istida kabul edilir.

En halis, en temiz ve en ucuz

Yeşilada Kuru Kahvesi’ni tercih ediniz.

51 Mecidiye Sokağı Cahit Ahmet LEF KOŞ A

yaya geldi.Aap istilâlarının ilk yıl­

larında Arap sanatı Tunus sanatını, tamamen tesir ve hâkimiyeti altına almıştı. Fakat sonraları Tunus sa natı, Magreb’e (Fas, Ceza­yir, Tunus) has bir şekilde gelişmiştir. Kervandaki Si di Okba, Tunus şehrindeki Zeytin Camii Tunus sana­tının tipik örnekleridir.

Tunus’ta Araplar devri­ni Türklerin devri takip et miştir. Tunus’u nasıl aldı­ğımızı ve nasıl kaybettiği­mizi gelecek yazımızda an­latacağız. m S a “M

ladı. Biz kör zaviyede bu­lunduğumuz için atılan kur şunlar, daha henüz canları çıkmamış olan üç herifin vücuduna saplanıyor, kü­çük dehliz âdeta cehenne­mi bir hâl alıyordu. Sabri’ ye:

_ “Çocuklara işaret ver dedim. “Kapıyı kırıp içeri girsinler.”

Oğlan fırladı gitti. Biz de olduğumuz yerde bekle meye başladık. Şimdi yuka nda ses seda kesilmişti. Heriflerden birinin bacağı merdivenin kenarına takıl­dığı için gizli kapı kapana- mıyordu. öyle bir Vaziyet­te idik ki, ne onlar ölümü göze almadan bizden yana geçebilirler, ne de biz kur­şunlara göğüs açmadan yukarı çıkabilirdik. Şu an­da kim kimin esiri idi, ha­kikaten düşünülecek bir suaidi bu.

Son yediği kurşunların ihtilâcı içinde fırlayıp ayak larımın dibinde katılıp ka­lan herifin elinden tutup olduğu yere çektim. Ölüm ağırlığı dedikleri şey haki katen çok doğru idi. Hergc le bir ton’a yakındı. Yer­den kaldırıp sırtını göğsü­me dayadım ve sol kolları­nın altından geçirip onu etten bir kalkana çevirdim Durum, daha fazla buralar da sıçan gibi takılıp kalma miza müsait değildi. Btelli olmaz herifler kapıyı zorla yan çocuklara bomba filân atmaya kalkarlardı, o za­man iş büsbütün felâkete müncer olurdu.

Bugünkü aklım olsa dü­şünmekle bile korkudan tüylerimi ürpertecek olan bu hal, o sırada ve o atmos fer içinde bana çocUk oyun cağı gibi geliyordu. Alt tarafı bir canım vardı. Onu da vatanım ve inandı ğım bir gaye uğrunda har­car kurtulur giderdim.

Kendime kalkan ettiğim herifin ayakları ve kalası sarkmış, samandan yapü- ınış bir bostan korkuluğu gibi sallanıyordu. Ama çok ağır bir korkuluktu bu.

Bu şekilde adım adım ilerlemeye başladım. Yuka­rıdan çıt bile çıkmıyordu. Merdivenin alt başına geldiğim zaman odanın ta vanını görebildim. Şu ana kadar herhangi bir hücu­ma uğramamıştım. Bu da bana cesaret verdi. Fakat basamaklar çok dikti. Eğer bu şekilde yukarı çık maya kalkarsam herifin vü cudünü yana çekmeye, do- layısiyle göğsümü açmaya mecbur kalacaktım. Bu va­ziyette eline tabanca geçi­ren acemi bir çocuk bile si neme imzasını atmakta güçlük çekmiyecekti.

Hemen herifin pozisyo­nunu değiştirip, vücudunu sol omuzuma vurdum. Böy lelikle, belinden alt kısmı ve bacakları kısmen olsun cephemi saklıyor, yalnız sol kolumla başım meydan

da kalıyordu. Artık o ka­dar riske de razı olacak­tım.

“Ya Allah” deyip odaya fırladım, iki el silâh sesi duyuldu ve omuzumdaki herifin vücudu gıdıklanmış gibi buruştu. Anlaşılan fı- karayı kaba etlerinden mu ayyene etmişlerdi. Silâhı atan kapının hemen yanın da duran sıska, çingene fes meri bir herifti. Saniye ge çirmeden ben de tetiğe asıl kan kurşunlar sanki cere­yana tutulmuş gibi herifi oraya iki büklüm kıvırı­verdi. Gözleri ve ağzı aynı anda açılmış, tabancası bir den elinden kayıvermişti.

Omuzumdaki leşi yere bırakıp kapının ardına fır­ladım. Odada şimdi üç ölü ardımdan yetişen Aydın ve benden başka kimsecikler yoktu.

öteki iki herif acaba ne­reye gitmişti? Bu sırada dış kapıya yüklenilmeye başlayınca bizim çocukarın işi bitirmek üzere oldukla­rını anladık. Aydın’a dön­düm:

— “Evlerin arkasında kimse var mı?”

— “Br kişi bıraktık ağabey. Her ihtimale karş ı ”

— “iyi....’Bu sırada telefon çaldı.

Bulunduğumuz odada döşe me bir yazıhane, maroken kanape iki koltuk, iki san­dalyeden başka hiçbir şey yoktu. Girdiğimiz delik Rum garsonun evinde oldu ğu gibi duvara yapılmış bir gizli geçitti.

Telefon sesi yazıhane­nin içinden geliyordu.

Ahizeyi dışarı aldım. An kisörü kaldırıp kulağıma götürdüm. Aşina olduğum ftıkat kat‘î surette sahibi­ni tâyin edemediğim kaim bir ses:

— “Bana bak!” diyordu.“Dinle, yandaki eve uğra ve..... "

Birden ses kesildi. Ayni kalın Ve mütehakkim ses:

— “Alo!” dedi.Cevap verdim. Mümkün

olduğu kadar deminki heri fin sesini taklide çalışa- rflük i

— “Buyur Şef..”— “Kimim Bfen? Adımı

söyle.”— “Macit Serpil.” Telefon birden kapandı.

Aydm’m gözleri yuvarların dan uğramış hayretle ba­na bakıyordu. Ama aldığı terbiye vevazife hissi âmir lerine sual sormasına mâ­ni olduğu için ses çıkarma­dan yalnız öyle dehşete ka pilmiş bir şekilde yüzüme bakıyordu. Hiç aldırış et - meden ben de telefonu ka­padım,. Bu sırada dışarıda kapı kırılmış ve çoculklar evin içme yayılmışlardı. Bi zim odaya gelenlere Aydın evin öbür taraflarım ara - malarım söyledi.

( Devamı V a r)

R A D Y O - T VKıbrıs Radyosu ProgramıPERŞEMBE

21 Temmuz 1960

SABAH YAYINI06.29 Açılış ve Program06.30 Sabah Melodileri07.00 Türkçe Haberler07.00 Sevilen Türkçe Şar ■

kılar07.45 Akorıliyondan Ses­

ler08.00 Kapanış.ÖĞLE YAYINI12.29 Açıüış ve Program12.30 ünlü Seslerden Şar­

kılar13.00 Beraber Türküler13.15 Kavboy Şarkıları13.30 San’atkâılardan Bi­

rer Şarkı14.00 Türkçe Haberler14.15 İngilizce Program15.00 Kapanış AKŞAM YAYINI 16.59 Açılış ve Program17.00 Haftanın Şanslılar.18.00 Taşra Magazini M M

18.30 İngiltere’den Müzik18.45 Karma Müzik19.00 İngilizce Program -19.30 Türkçe Haberler19.45 Aile İstekleri20.00 Melodilerden Bir Bu­

ket20.45 Aylâ Büyükataman’

dan Şarkılar21.00 Aile Sohbetleri 21.10 Macar Dansları21.30 Fasıl Hey’eti22.00 Türkçe Haberler22.15 Orhan Şener’den Şar

kılar22.30 Hafif Orkestra Müzi

gi23.00 Kapanış.

TELEVİZYON 21 Temmuz 1960

19.30 Açılış ve program19.31 Dokümanter bir film 19.49 Sır Kutusu20.16 Haydut Avcıları20.42 Dickens'dan Hikâyeler 21.08 “Mücadeleci Doktor”

f j . adlı film. ' İ S T İ M

Page 4: GÜNLÜK MÜSTAKİL StYASÎ GAZETE Federasyon - Parti - Gençlik ...evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/bozkurt/1960/Temmuz/21Temmuz1960...J Perşembe ')\ (L1 TEMMUZ Yarın Bizimdir

TSAYFA « ( B O Z K U B T )

Spor

NAZMI ISTEDtfitNİ ALDI: Beşiktaş kaptanı Nazırıi Bilgenihayet 60 bin lira alarak kıılii bil ile iki senelik mukavele İmzalamıştır. Besimde kaptan neşeli bir şekilde Himmet t)n-

lli’ntin yanında kontratını imzalarken görülüyor.

Millî Maçta Uruguay Brezilya yı YendiCenubî Amerika kıtasında

bulunan milletler arasında ter tip edilen Atlantik Kupası futbol turnuvasında Uruguay favori Brezilya’yı 1 - 0 mağ­lûp etmiştir.

Montevideo şehrinde yağ­murdan batak hale gelen bir sahada yapılan karşılaşmaya Pele, Zito, Julinho gibi oyun­cuların da iltihakiyle tam kad rosu ile çıkan Brezilyalılar ilk devrede tek kale oynamışlarsa da, Uruguay defansı iyi da­yanmış ve devre golsüz bit­miştir. İkinci devrenin 10. da kikasında sağaçık Domingo

Tuzla Güneşspor Kulübü Yeni idare

Kurulu17 Temmuz Pazar günü ö.

e. saat l l ’de Tuzla Güneşpor Kulübünde yapılan genel top lantıda ekseriyeti ara ile aşağı daki şahıslar yeni idare kum­luna seçilmişlerdir.Başkan : Refik Saydam Asbaşkan : Tahir H. Eray Sekreter : Göksel Şefik Veznedar : Ali Önder Faal Aza : Mistik Osman Müfettişler : Süleyman Rasıh

Recep İbrahim Tebrik eder üstün başarılar

temenni ederiz.

Perez Uruguay’ın galibiyet go lunü uuiiijm.

Bu maçta Santos’un Avru­pa turnesinden çok yorgun do nen Pele üç dua kaleci ıie kar 31 kargıya kalmasına rağmen topu kaleye atamamıştır.

Bu turnuvanın dıger karşı­lanmasında Buenos Aires te Arjantin Paraguay’ı 1 - ü mağlup etmiştir.

PARAGUAY’DA BİR UÇAK KALEYE GİRDİ

Futbol Hastası Pilot, Uçağiyle Stadın Üzerinde Dolaşırken, Kalecinin Degajıyla Top Perva­

neyi Parçaladı ve Uçağın Düşmesine Sebep Oldu

Buenos Aires, — Paraguay’ m Ausuncion şehrinde Liber- tad — Nacional futbol maçı oynanırken Libertad takımı kalecisi Doberto G. Trigo’nun havaya doğru yaptığı uzun bir degajda top o esnada stad üze rinden gayet alçakta uçmakta olan bir spor uçağının perva­nesini parçalamıştır. Az sonra seyircilerin hayret dolu bakış lan arasında uçak kaleye çar parak parçalanmıştır. Tam za manında kalesini terkeden ka leci Trigo canını kurtarmışsa da pilot yaralanarak hastaha- neye kaldırılmıştır. Yapılan

isim DeğiştirmeBen aşağıda imza sahibi Vu

da sakinlerinden Hüseyin Mehmet şimdiye kadar ismim olan Emir Hüseyin Mehmet, yerine bugünden itibaren Hü­seyin Mehmet diye çağrılaca­ğımı ve bu isim altında imza koyacağımı ilân ederiır.

Hüseyin Mehmet Vuda - Lârnaka

Türk Maarif MüdürlüğündenTürk Maarif Encümeninin, 6 ı eımnuz, 1960

tarihli toplantısında :“Ehliyetsiz (meslek kursu görmemiş), ma­

mafih uzun tecrübeye sahip olanlarla, iy43 yı­lında ilk Öğretmen üolejı açılmadan once 6 ay- liK mesıeK Kursu gormuş olanlar veya iki yıi Jr'.A. (P’robatıonary Assıstantj olarak çalışmış ve bu gun evlenme ve doğum münasebetiyle mu- vakKat Kadroya dahil ecuımış bayan öğretmen­lerin; çalışma durumları tatminkar ve Ada üze­rinde Maarif Müdürlüğünce uygun görülecek herhangi bir okulda her zaman için çalışmaya hazır oldukları takdirde, seneden seneye mu­vakkat olarak tayinleri" uygun görülmüştür.

Yukarıdaki şartlar dahilinde çalışmaya ha­zır olan öğretmenlerin, Türk Maarif Müdürlü­ğüne, 31 Temmuz, 1960 tarihine kadar yazılı olarak müracaatları gerekir.

tahkikat neticesinde işin içyü zü anlaşılmıştır. Mesele şu : National takımının hâkim oy namasına rağmen gol atama­ması yüzünden sinirlenerek al çalmış, işte bu esnada Liber- tod kalecisinin yaptığı degaj­da top pervaneyi kırınca uça ğı-n kontrolünü kaybederek düşmüştür.

MİLYONER f u t b o l c u l a rJUJNÜiB i U llJ U l i^ U U A » . , n . . . . ı • ,*

Frif7 Walter Futbol Sayesinde Sibirya ya Sürülmemişti..rritz waiter, rUlDOl oajc parasl İle Bir Sinema Satın AldıÇıkardığı Bir Kitap Kendisini Zengin Etti ve Parası^ ^

Yangın Bir Rumun Mağazasına Ağır Zarar

YaptıEvvelki akşam geceyansm a

doğru Lârnaka'nın Themis So­kağında Andreas Stavru’ya alt bir hediye mağazasında yangın çıkmıştır, itfaiye Servisinin yetişip tedricen yangını sön­dürmesine rağmen bina ve eş­yaya takriben £4,000 lık zarar olmuştur. Polis yangın sebebini araştırmaktadır.

H AYRAN LARI ARASINDA : Fritz Walter, takım kaptanı olarak nünıune bir futbolcudur. Çalışkan, arkadaşlarını koru­yan bir oyuncu olan Fritz, aynı zamanda Almanya’nın gel­miş, geçmiş en çok sevilen sporcusudur. Yukarıda F. W alter’i hayranlarının hâtıra defterini imzalarken görüyorsunuz.

1929 senesinde Almanya’da paskalya münasebetiyle tertip edilen genç takımlar turnuva sı esnasında Pirmasens takımı na karşı 4 - 0 mağlûp durum­da bulunan Kaiserlauterıı’ in beki, forvetteki arkadaşlarına kızmış, forvete geçmiş ve takı minin şeref golünü attıktan sonra-maç 4 - 1 bitmişti. Ta­kımlar soyunma odasına çekil diklerinde Kaiserlauter’in an­trenörü forvete geçerek yegâ­ne golü atan genç Fritz’e şun

S ö ZTürkiye’nin dedikodudan kurtulan aktüel tek si­

yasî haber dergisi. Hiç bir yerde çıkmayan fotoğraflar - Dünyanın dört bir tarafındaki olayların bilinmiyen

tarafları - En seçkin imzalarla 1 Ağustosta çıkıyor. Ku rucuları : Beyhan Cenkçi - Fikret Otyam - DoğanKasaroğlu.

İkinci Cumhuriyetin oluşuna ışık tutan yazılarla 1 Ağustos 1960 da yayınlanıyor.

S ö ZHARKINDIR

Anadolu Ajansı Kıbrıs MuhabirliğiLef koşa 20 ( Basın - Yayın)

— Anadolu Ajansı Ada’da bir daimi muhabir bulundur­mağa karar vermiş ve bu vazi

feyle görevli olarak Melih Tunçer Kıbrıs’a gelerek vazi­fesine başlamıştır.

SHERMANSFOOTBALL POOLS CARDIFF ENGLAND

DIVIDENDS FOR 16th/19th JULY, 1960

W orld’s Largest Id Selections Cricket Treble Chance.

1st Dividend won with only 17 points.

For Id17 Points £420 15 016i Points 14 0 016 Points 1 10 015i Points 0 8 0Batsmen scoring 3 points

8 15 19.Batsmen scoring 2 points

5 6 11 14 29 31 33 40 42 43 48 50.

Bastmen scoring 11 Points 1 2 3 4 7 9 10 12 13 16 17 18 20 21 22 23 24 25 26 27 28 30 34 35 36 37 38 39 41 44 45 46 49 52 54 55.

Batsmen scoring 1 points 32 47 51 53.

World’s Largest id 7 Match Football Treble Chance

1st Dividend won with only18 points.

For Id18 Points £60 10 0174 Points 15 0 017 Points 0 8 016J Points 0 4 013 Match Football I d Points Fool

Top 2 matches o ff - only 11 played.

For Id19 Points £20 10 018 Points 0 10 017 Points 0 4 0THEREE DRAW S 840/-TW ELVE HOMES (won

with 11 correct) 4,800/-DOUBLE CHANCE 72/-EASY SIX (2 o ff payed

on 4 correct) 20 /-All Shermans Pools Dividends

are to units o f Id. except the 3 Draws, 12 Homes, Double Chance and Easy Six.

Send Mi» l«r coupon; 1» our local ijtnl;—

BRITISH FOOTBALL POOLS

AGENCIES, P.O. BOX 752, NICOSIA

andKAL0UST SHEKERDEMIAN

P.O. BOX 490, NICOSIA

HALK Sineması Tel: 6048BU AKŞAMDAN PAZARA KADAR 8.30 DA

Yeni ve Büyük Türk Filmini Sunar

HAYAT CEHENNEMİt j!“¡Baş Rollerde: Orhan Günşiray - Belgin Doruk -

Kenan Pars.Bu Yeni Filme İlâveten İngilizce Filmler

BU AKŞAM

THE GIANT CLAWOynayanlar: Victor Mature - Drana Dors

CUMA AKŞAMIYepyeni Heyecanlı korkunç film

THE LONG HAULOynayanlar: Victor Mature - Diana Dors

YARIN AKŞAM —Renkü İngilizce Sinemaskop

NIGHT PASSAGEOynayanlar: Audie Murphy - James Stewart

NOT: Cumartesi ve Pazar gündüz saat 2.30 da BİZİM ZAFER SİNEMASINDA

Türkçe HAYAT CEHENNEMİi l e

İngilizce NIGHT PASSAGEgösterilecektir.

Türk Maarif Dairesinde Münhal Datilo Mevkii

MAAŞ: Mevki muvakkat olup, maaş yıllık £264 dan başlıyarak yılda £15 artışla £426 a yükselir. İlâveten %28i hayat pahalılığı zammı ödenir.

GÖREV VE SORUMLULUKLAR: İngiliz­ce ve Türkçe daktilo ve Müdürlükçe verilecek herhangi bir vazife,

ARANILAN EVSAF: Orta Dereceli bir okul mezunu olmak, İngilizce ve Türkçe seri daktilo yapabilmek.

Dilekçeler, Gen. 6 Beyannamesi doldurula­rak yapılacak ve 28 Temmuz, 1960 tarihine ka­dar Türk Maarif Müdürlüğüne gönderilecektir.

lan söylemişti :“ Talumda oyuncular nere­

ye konulursa orada oynamalı | dırlar. 'Kaldı ki senin forvet m ez Ludwig futbolu bırakmış

Rus Havyarları O günden sonra Fritz her

gün kampta futbol oynuyor ve takımı diğer rakiplerini ko laylıkla altediyordu. trıtz ise, futbolu sayesinde kampta ol­dukça iyi -hayat sürmeye baş­lamıştı ve Rus subayları kendi sine kuvvetlenmesi için hay- var taşıyorlardı.

Bir gün kampa yeni esirler getirilince Fritz, karşısında kardeşi Ludwig’i bulmuştu. Ludwig, Sibirya'ya siırıılecek askerler arasında bulunuyor­du. Kalçasındaki yaraya rağ­men, sırf Sibirya’dan kurtul­mak geyesiyle Fritz’ in ısraıla- rı karşısında Ludwig de ıstııa bina rağmen dişini sıkıp fut­bol oynayarak takıma giım-Ş ve Sibirya’ya sürülmekten kur tulmuştu.

Aradan bir müddet geçtik* ten sonra, Fritz ve Ludwig kardeşler, kamplarındaki bir Macar ve Rus subayının iyili ği sayesinde Rusya içlerine sü rülmiyerek esir mübadelesi es nasıııda memleketlerine dön­düler.

Memleketlerine döner dön

İTALYAN ORKESTRASIİkisi kadın ve ikisi de erkek olmak üzere

dört kişiden müteşekkil İTALYAN ORKEST­RASI her hangi bir Barda iş aramaktadır.

Müracaat: Peters, Lefkoşa, Tel. 3526.

DİKKAT... D İKKAT!...TÜRK HALKINA BÜYÜK MÜJDE

Aylardan beri yalnız Türk Sermayesi ve Türk emeği ile yapdmakta olan SONDAJ MAKİNESİ şimdi tamam­lanmış olup 15 Temmuz tarihinden itibaren Akaça’da Lazari Mareku’nun bahçesinde çalışmaya başlamıştır.

SONDAJ (Artezyen) KUYUSU AÇMAK İSTEYEN­LER, KUYU RUHSATLARINI DA BERABER GETİ­REREK SIRA ALABİLİRLER.

AYRICA, BU MAKİNELERDEN SATIN ALMAK İSTEYENLERE, SİPARİŞ ÜZERİNE HER BÜYÜK­LÜKTE MAKİNE İMAL EDİLİR, VEYA İMAL EDİL­MİŞ SATILIR.

Sondaj Makine imalât Yeri :ALİ VE KEMAL KARDEŞLER

Yeni Cami, Çerkez Han, Lefkoşa.

Oogrııdan doğruya ı d r i » * * 1

oyucusu olabilmen imkânsızliu sözler bu tarihten i l se

ne sonra ¿0 yaşuıda millî ta­kıma giren ve iyö8 senesine kadar Almanyanın en büyük futbolcusu olan Fritz VValter'e söylenmişti. Antrenörün bu sözıerı Frıtz’i kırmamış 9 dan 11 yaşına kadar bek mütaaki- ben sağaçık ve 13 yadında da santrior oynamaya başlayan Fritz Walter 17 yaşında F. G. Kaiserlautem’in bnıncı takı­mına girmiş, futbolü terkedin ceye kadar da sırtına başka kulüp forması geçilmemişti.

Bej Kardeşin En Büyüğü1920 senesinde dünyaya ge

len Fritz Walter, 20 bnı hra kadar para toplayarak Ameri ka’ya hicret eden ve Birinci Cihan Harbi dolayisiyle meni leketine dönerek harbe katı­lan bir aile reisinin 5 çocuğun dan en büyüğü idi. Kendisin­den iki ve dört yaş küçük di­ğer iki erkek kardeşiyle mahal le arasında top oynayan Fritz ve kendisinden dört yaş küçük olan Otmar futbolda ilerlemiş ve ikisi de millî takıma girmiş lerdi. İksinin ortasında olan kardeşleri, Ludwig' ise 1946 - 47 mevsiminde kardeşleriyle birlikte Kaiserlautern’de oyna mış, fakat harp esnasında kal­çasından aldığı yara futbol hayatını kısa sürdürmüştü.

Aile reisi baba Walter, fut­bola iyi bir gözle bakmıyordu. Fakat, Fritz 1940 senesinde Alman millî takımına seçilin­ce, küçük oğlu Otmar’a “sen­de iş yok, sen lapacısın. Fritz kadar olmazsın, demişti. Fa­kat Otmar da bundan 10 sene sonra 1950 senesinde Alman millî takımına girmeye muvaf fak olmuştu.

Babasının işi pek parlak ol madiği için Fritz de çalışmak mecburiyetinde idi. Bir ban­kaya memur olarak giren Fritz, 1948 senesinde de İtal­ya’da doğan Italia Bertoluzzi ile evlendi.Rusya’da Harp Esiri Olarak

Geçirdiği Hayat1945 senesinin Temmuz

ayında Alman askeri olan Fritz, binlerce arkadaşile bir­likte Ukranyadaki Marmara - Szigett esir kampında bulunu yordu. Bu kampın subayları Rus, nöbetçileri ise Macardı Bu kampda bulunan Macarla nn en büyük zevki top oyna­maktı, tabiatiyle esirlerin de bunları seyretmekten başka iş leri yoktu. Bir gün top seyirci lerin tarafına düşünce Fritz ayağında hantal postallara rağmen topu alıp oynatmaya başlayınca, Macar askerleri­nin takım kaptanı kendisine (yarın hastane personeline karşı maçımız var, istersen gel bizden oyna) diye bir teklifte bulundu.

Maç, müteaakıp, açlıktan pek cılız hale gelmiş bulunan bu esir Alman askeri, Macar seyircilerinin omuzunda saha­yı terkediyordu. Bu arada Ma car seyircilerinden biri (Hev T m 942 senesinde BudapeşteF r i t e w T an> -kf '51fritz Walter degıl misin?) di ye sormuştu. Fritz bu suale f u t b o l ^ ’ V6r!p’ eebinden nn r l SUna 3İt fotoSTaflabolcu bu meşhur futbolcu bılmıyerek hayatın, kura™’i OİUy?rdu' Çünkü, Ma­car subayı kendisi

fakat Fritz ve Otmar 1954 Dünya Kupasını kazanan ta­kımda oynamış ve bilhassa Fritz dünya çapında birşöhret yapmıştı.

Kitabı Sayesinde Servet Kazandı

Fritz Walter, 1954 Dünya Kupasını mütaakip hayat ve hatıralarını bir kitap halinde neşretmiş ve bundan muaz­zam para kazanmıştı. Dünya' nın en fazla satılan spor kita­

bı olan bu kitabın paradan Kaiserlautern şelır de bir sinema satın alan F ' Walter, ayrıca bugün bii bir mobilya firmasının müdürüdür.

Sinemasından oldukça )ük para kazanan, mobil firmasından fazlaca birve prim alan Fritz Walter

ma-ış

rica spor levazımatına verdi isminden de oldukça mühim bir meblâğ kazanmaktadır.

Muhakkak olan birşev var sa, Fritz Walter Almanya’nı,, gelmiş geçmiş en büyük ve«, zengin sporcularından biridir

(¡1 DEFA M tLLI: F. Walter Alınan .Mili! takım ında 61 defa

yer u lm ış ve 88 golle en çok gol u tan m ili! futbolcu

olmuştur.

Federasyon - Parti - G. Teşkilâtı Seçim Programını Açıkladı

(Birinci sayfadan kalan)te ve herşeye oldubitti nazarıy le bakılmasının gerektiğini is­pat etmektedir.

Sual : İngilizlere verilen üs ler hakkında ve burada nük­leer silâhlar depo edilmesi hu­susundaki Türk görüşü nedir?

Cevap : Üslerin bütün me­suliyeti Kıbrıs Hükümetine de ğil, İngilizlere ait olacaktır.

Sual : Faiz Kaymağın ayrı olarak Temsilciler Meclisi se­çimlerine gireceği hakkında ne düşünüyorsunuz?..

Cevap : Geçen dafa hazır­lanan listelerde Faiz Kaymağı Cemaat Meclisi listemize al­mış ve bunu kendisine bildir­miştik. O kabul etmedi ve Me bus olmayı istediğini söyledi. Ona yardım etmeğe çalışacağı mızı ve biraz beklemesini söv ledik.

Daha sonra Faiz Kaymağın kendi leylıine ve bizim aleyhi­mize orda-burda propaganda yaptığım öğrendik. Son ola - rak Türkiye’deki temasların­da, herkese aleyhimizde atıp tuttu. Türkiye’den döndüğü zaman onunla görüştüğümüz­de “ Vallahi, Billahi yalan. Si­zin ve Zürih - Londra anlaş malrı aleyhine hiçbir şey .söyle medim” dedi.

Bu hususta gazetelerde ale­nen açıklama yaptığı takdirde kendisini listemize âlacağımı- zı söyledik ve aksi takdirde gö rüştüğü adamların “ Onların bir çok kara işlerini biliyor, ağ zını kapatsınlar diye listeleri­ne almışlardır.” diyeceklerini ilâve ettik. O, bunu yapamaya cağını ve seçimlere ayrı girece ğjini bildirdi.

Sual : Baftaıı listenize karşı girecek olanlar vaı

* * Â « r £ U a 'T a Ty v? .Siblrv»'y» * * *memeni isteyeceğim) diyerek

m t P t a r t * M

seçimlere mıdır?

Cevap : Derviş Alııned Ra- Şitin gireceğini öğrendik. Bu şahsın üzerinde çok düşündük ye aradığımız evsafta bulmadı gımızdan listemize alamadık.

Şu ana kadar, İhsan Ali’nin seçime gireceği hakkında hiç pır malûmatımız yoktur Her halde Türkiye’den çevrildik­ten sonra, kendi cesaret bula­mamıştır

Sual '• niye Meb’us lis­tesinde yoksunuz?,.

Cevap ; Dr. Küçük’le, Temsılcıleı- Meclisine namzetliğimikoymaman için anlaşmıştık.

kat dalha sonra, arkadaşla­rın Cemaat Meclisi'ni küçüm sedıkleriııi gördük. Halbuki bizce, Cemaat meclisinin öne­mi daha büyüktür. Bunun için Cemaat Meclisi listesine geç­meyi daha uygun buldum. Mecliste başkan olarak değil sadece bir üye olarak canla başla çalışacağım.

Sual : Halâ hazırda Bakan bulunan kimseler, niye listede bulunmuyorlar?

bulunulmuştur. Bunun üzeri­ne bakanlaı, bize müracaat ederek seçime girmek istedik­lerini söylediler ve kazanamaz larsa bakan olmayacaklarını bildirdiler.

Sual : Geçen defa listede bulunan Leymosunlu Ziya Rızkı, bu defa niye listeye kon madı?

Cevap : İşçi mevzuunda bi­ze yardımcı olması için, Ziya Rızkı’yı geçen defaki listemi­ze almıştık. Hükümette bini­ci sınıf memur olduğundan is tifa edip, bize iltihak edecek­ti. -

Hükümet dairelerinde yüz­de 70 - 30 nisbetinin tahakkuk edeceği bu sıralarda, böyle kıy metli bir Türk memuru elden çıkarmak ve hükümette yeni münhal bir mevki bırakma­mak istedik. Teklifimizi Ziya Rızkı büyük bir anlayışla ka­bul etti.

Sual : Rumların hâlâ yüz­de 70 - 30 nisbetinin tatbikin de güçlük çıkarmalarına nt dersiniz?

Cevap : Nisbetin tatbik edi leceğine dair, 5 aya kr.dar p ıanti aldık. Bu beş ayı sabırla bekleyeceğiz.Tayin edilen müddet soııa er dikten soııra, eğer yiizde 70' 30 nisbeti tatbik edilmezse du rıımu artık cemaat olarak in­celeyeceğiz.

Sual : Listenizde Dr. Ha­şan Güvener, Lefkoşa’da bir hükümet doktoru değilmidir?'

Cevap : Dr. Haşan Güve­

ner istifa ederek Mağusa’da

müstakil olarak doktorluk va yapacaktır. Manyera Mağusa dan ayrıldıktan sonra, bu ka­sabamız Türk doktorsuz kal­mıştır.

Sual : Avukat Berberog11*neden Girne’den gösterilmiş' tir?

Cevap : Berberoğlunun Gır ne adayı olarak gösterilmesl Federasyon - Parti ve Gençli Teşkilâtının müşterek arzu ve karan ile olmuştur.

Berberoğlunun GirJ>e< n gösterilmesi, uzun yıllar 111 beri hizme* etmiş olduğu W mosunluların ihmal edilmiş duğu manasında alınmam 1' dır. Çünkü mecliste Türkff” nıaatının davaları bir biitü" olarak müzakere edilecck bölge farkı gösterilmeyecekti1''

Berberoğlu bir Leytno8111 olarak, Girne seçim bölgesin* den Temsilciler Meclisine mis olacaktır

Sual : Geçen defa listede mayan Leymosunlu Hiîse)111 Derviş, bu defa nasıl ^ konmuştur?.

Cevap : Ziya Rızkı’m« 5f. rine Leymosun’dan Kaı1llJ muhtarı Hüseyin Dervişi terdik. Şimdiye kadar iŞİçrinde büyük ■»'*»* «E

İ*s ,

Doktor diye termiştır.” Çiftçi davalarıuçuk e hücumlarda bize yardımcı olacaktır.