gÜrer aykal Şef conductor geniş zamanın İzinde in...

20
23 MART MARCH 2019 CUMARTESİ SATURDAY, 20.00 BİLKENT KONSER SALONU | CONCERT HALL Geniş Zamanın İzinde In Pursuit of Far-Reaching Time GÜRER AYKAL ŞEF CONDUCTOR SİMGE BÜYÜKEDES SOPRANO ASUDE KARAYAVUZ MEZZO-SOPRANO KONZERTMEISTER YEVGENIY KOSTRYTSKYY

Upload: others

Post on 17-Mar-2021

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: GÜRER AYKAL ŞEF CONDUCTOR Geniş Zamanın İzinde In …bso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190323-program.pdf3. O quam tristis et afflicta 4. Quae moerebat et dolebat 5. Quis

23 MART MARCH 2019 CUMARTESİ SATURDAY, 20.00

BİLKENT KONSER SALONU | CONCERT HALL

Geniş Zamanın İzindeIn Pursuit of

Far-Reaching Time

G Ü R E R A Y K A L Ş E F C O N D U C T O R

S İ M G E B Ü Y Ü K E D E S S O P R A N O

A S U D E K A R A Y A V U Z M E Z Z O - S O P R A N O

K O N Z E R T M E I S T E RY E V G E N I Y K O S T R Y T S K Y Y

Page 2: GÜRER AYKAL ŞEF CONDUCTOR Geniş Zamanın İzinde In …bso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190323-program.pdf3. O quam tristis et afflicta 4. Quae moerebat et dolebat 5. Quis

Değerli Dinleyicilerimiz,

Gittikçe artan sayılarla yeni dinleyicilerimizin aramıza katılmasından mutluluk ve gurur duyuyoruz. İzleyicilerimizin beğenilerini içten alkışlarıyla sergilemeleri, bizler için paha biçilmez bir destek.

Konserlerimizde ses ve görüntü kaydı yapılmaktadır. Seslendirilen eserlerin bazıları birkaç bölümden oluşmaktadır. Eserin tümü bittikten sonra alkışlamanız bizlere kolaylık sağlayacaktır. Aynı nedenle konser esnasında cep telefonlarınızı tamamen kapatmanızı ve flaşla fotoğraf çekmemenizi rica ederiz.

Dear Listeners,

We are happy and proud to perform to a growing audience. The applause we receive from the audience is an invaluable expression of appreciation.

All our concerts are audio-visually recorded. Some of the works performed by the artists are composed of several parts. It would be highly convenient, if the listeners hold their applause until the end of the work. For the same reason, we kindly ask our listeners to turn off their cell phones and not to take any photographs with flash during the concert.

BSO konserlerini Radyo Bilkent Klasik Müzik Kuşağı’nda dinleyebilirsiniz.You may listen BSO concerts on Radio BilkentClassical Music Hours.

Cumartesi | Saturday 08.00 - 10.00Pazar | Sunday 08.00 - 12.00

Page 3: GÜRER AYKAL ŞEF CONDUCTOR Geniş Zamanın İzinde In …bso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190323-program.pdf3. O quam tristis et afflicta 4. Quae moerebat et dolebat 5. Quis

Program

Zorunlu durumlarda program değişikliği yapılabilir.Programs may be subject to changes due to reasons beyond our control.

E. Elgar Serenade, Op.201. Allegro piacevole2. Larghetto3. Allegretto

A.A. Saygun Concerto de Camera, Op.621. Allegro2. Lento3. Animato

O. Respighi Antik Aryalar ve Danslar Süit No.3Ancient Airs and Dances Suite No.3 1. Anonymous: Italiana. Andantino2. Jean-Baptiste Besard: Arie di corte. Andante cantabile3. Anonymous: Siciliana. Andantino4. Lodovico Roncalli: Passacaglia. Maestoso - Vivace

ara interval

G.B. Pergolesi Stabat Mater, P.771. Stabat Mater dolorosa2. Cujus animam gementem3. O quam tristis et afflicta4. Quae moerebat et dolebat5. Quis est homo qui non fleret6. Vidit suum dulcem natum7. Eja, Mater fons amois8. Fac, ut ardeat cor meum9. Sancta Mater, istud agas10. Fac, ut portem Christi moetem11. Inflammatus et accensus12. Quando corpus morietur

Page 4: GÜRER AYKAL ŞEF CONDUCTOR Geniş Zamanın İzinde In …bso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190323-program.pdf3. O quam tristis et afflicta 4. Quae moerebat et dolebat 5. Quis

Gürer Aykal şef conductor

Müzik eğitimine Ankara Devlet Konservatuvarında başlayan Gürer Aykal, Necdet Remzi Atak'ın öğrencisi olarak 1963 yılında Keman Bölümünden, Adnan Saygun'un öğrencisi olarak 1969 yılında Kompozisyon Bölümünden mezun oldu. Aynı yıl devlet bursu kazanıp İngiltere'ye giderek Londra'da Guildhall Müzik Okulunda Andre Previn ve George Hurst gibi önde gelen şeflerin yanında orkestra şefliği okudu. Guildhall Müzik Okulu ve Royal Academy İleri Şeflik Bölümlerini birincilikle bitirdi (1972). Ardından İtalya'ya giden Aykal, Academia Chigiana'dan Şeflik Nişanı aldı ve Santa Cecilia Akademisini Franco Ferrara'nın asistanlığını yaparak bitirdi. Bu arada Adnan Saygun'un isteği üzerine Pontificio Istituto di Musica Sacra'da Bartolucci ile Gregorien koro müziği ve Rönesans çoksesli müzik öğrenimi de gördü.

1975 yılında Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının Daimi Şefliğine atanan Aykal, daha sonra bir süre Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü yaptı. Bu arada Suna Kan ile birlikte kurduğu Ankara Oda Orkestrasının ülkemizdeki faaliyetlerinin yanı sıra bu orkestranın yurt dışında da yüzden fazla konserini yönetti. Aykal, Avrupa ülkelerinin önde gelen orkestraları ile sayısız konser verdi; İngiliz Oda Orkestrasını Güney Amerika ve Karayipler turnesinde yönetti. Amsterdam Concertgebouw Oda Orkestrasının da şefliğini yaptı.

Eğitimci yönü yurtiçi ve dışında orkestra şefliği profesörlüğünü de kapsayan Gürer Aykal, ABD'de Indiana (Bloomington) Üniversitesi, Teksas Tech ve UTEP Üniversitelerinde ileri orkestra şefliği dersleri verdi. Halen Bilkent Üniversitesinde ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarında bu görevi sürdürüyor.

ABD'de toplam 16 yıl şeflik ve genel müzik direktörlüğü yapan Aykal 1991-2003 yılları arasında El Paso Teksas Senfoni Orkestrası Daimi Şefliği ve Genel Müzik Direktörlüğü yaptı ve burada "Profesör Emeritus" unvanı aldı.

Müzik alanındaki uluslararası başarıları ve hizmetleri nedeniyle 1981 yılında kendisine Devlet Sanatçısı unvanı verilen Aykal, bugüne kadar yaptığı CD kayıtlarında Londra Filarmoni Orkestrası, Kuzey Almanya Radyosu (NDR), Ankara Oda Orkestrası, Bilkent Senfoni Orkestrası, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve El Paso Senfoni

Page 5: GÜRER AYKAL ŞEF CONDUCTOR Geniş Zamanın İzinde In …bso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190323-program.pdf3. O quam tristis et afflicta 4. Quae moerebat et dolebat 5. Quis

Orkestrası gibi önde gelen birçok sanat topluluğu ile Bach, Beethoven, Mozart, Tchaikovsky, Elgar, Smetana, Ravel, Akses, Erkin ve Saygun gibi büyük bestecilerin yapıtlarını seslendirdi.

Gürer Aykal, Çağdaş Türkiye Cumhuriyetinin müzik yoluyla tanıtılması konusunda yurtiçi ve yurt dışında yaptığı başarılı çalışmalarından dolayı 1999 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından Yılın Sanatçısı seçildi.

1999 yılında Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrasını kuran ve Daimi Şefliği ile Genel Müzik Direktörlüğünü yürüten Gürer Aykal, bu görevine Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası Onursal Şefi olarak devam etmektedir. 2000-04 yılları arasında Antalya Devlet Senfoni Orkestrasını kurmak ve geliştirmek görevini üstlendi. Aykal Mayıs 2008’de, Türkiye ile Finlandiya arasındaki kültürel işbirliğine sağladığı katkılardan ötürü Finlandiya Devlet Nişanı ile ödüllendirildi. 2008 Temmuz ayında Roma Lazio Avrupa ve Akdeniz Festivali kapsamında Roma’da düzenlenen törende, Uluslararası Gösteri Sanatları kategorisinde başarı ödülü aldı. 2009 yılında Bilkent Üniversitesi tarafından Fahri Doktora ile, Sevda-Cenap And Müzik Vakfı tarafından 2011 Onur Ödülü Altın Madalyası ile onurlandırıldı.

Gürer Aykal, Aralık 2011'de Karşıyaka Belediyesinin öncülüğünde Karşıyaka İzmir Filarmoni Orkestrasını kurdu. Bu orkestra oda orkestrası olarak devam etmektedir.

Gürer Aykal started his music education at Ankara State Conservatoire as a violin student of Necdet Remzi Atak. After he graduated in violin in 1963, Aykal studied composition with Ahmed Adnan Saygun and received his diploma in composition in 1969. The same year Aykal went to London on a state scholarship to study conducting at Guildhall School of Music, where he became the pupil of prominent conductors such as Andre Previn and George Hurst. He graduated from Guildhall School of Music and Royal Academy of Music in advanced conducting with honours degrees in 1972. Subsequently, he studied for two years in Italy where he served as assistant to Franco Ferrara in the Academia of Santa Cecilia in Rome. He received the “Diploma di Merito” for conducting from Chigiana Musica Accedemia. Meanwhile on Saygun’s request, he also studied Gregorian chants and Renaissance polyphonic music with Prof. Bertolucci in Pontificio Instituto di Musica Sacra.

Page 6: GÜRER AYKAL ŞEF CONDUCTOR Geniş Zamanın İzinde In …bso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190323-program.pdf3. O quam tristis et afflicta 4. Quae moerebat et dolebat 5. Quis

In 1975, Gürer Aykal was appointed as the Principal Conductor of the Presidential Symphony Orchestra. He later served as the General Director of State Opera and Ballet for a period. Together with Suna Kan, he established the Ankara Chamber Orchestra, which he conducted both in Turkey and in more than one hundred concerts abroad. Aykal gave numerous concerts conducting the leading orchestras of Europe. He was the conductor of English Chamber Orchestra on its tour to South America and Caribbean. He also served as a permanent conductor of the Amsterdam Concertgebouw Chamber Orchestra.

Maestro Aykal has taught conducting at Indiana University, Texas Tech and UTEP Universities in the United States. He is currently a professor of conducting at Bilkent University and Mimar Sinan University’s State Conservatory in Turkey.

Aykal was awarded the title of State Artist by the Turkish State in 1981 for his international achievements and his contributions to music. He has recorded the works of a wide range of composers – Bach, Beethoven, Mozart, Tchaikovsky, Elgar, Smetana, Ravel, Erkin and Saygun – with a number of prominent orchestras, such as the London Philharmonic, Norddeutscher Rundfunk Radiophilharmonie NDR, Ankara Chamber Orchestra, Bilkent Symphony Orchestra, Presidential Symphony Orchestra and El Paso Symphony Orchestra.

Having worked as a conductor and musical director in the United States for 16 years, Aykal held the post of Musical Director and Principal Conductor of Texas El Paso Symphony Orchestra between 1991 and 2003. He holds the title of “Professor Emeritus”. In 2000, he accepted the post of establishing and developing Antalya State Symphony Orchestra, where he served until 2004.

Currently, Aykal is the Honorary Conductor of Borusan İstanbul Philharmonic, which he founded in 1999 and where he served as the Musical Director and Principal Conductor. In May 2008, Aykal was awarded the Order of Merit of the State of Finland for his contributions to the cultural cooperation between Turkey and Finland. In July 2008, he was awarded for his success in the category of the International Performing Arts at Lazio of Rome in Europe and the Mediterranean Festival in Rome. In 2009 he was honored with an honorary doctorate by Bilkent University and in 2011 he was awarded the Honor Award Gold Medal by Sevda-Cenap And Foundation.

Page 7: GÜRER AYKAL ŞEF CONDUCTOR Geniş Zamanın İzinde In …bso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190323-program.pdf3. O quam tristis et afflicta 4. Quae moerebat et dolebat 5. Quis

Gürer Aykal founded Karşıyaka İzmir Philharmonic Orchestra in December 2011 by the initiative of Karşıyaka Municipality. This orchestra continues its concerts as chamber orchestra.

Simge Büyükedes soprano

2007 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarından Ece İdil'in sınıfından mezun oldu. Milano'da Teatro Alla Scala Opera Akademisini kazandı; 2007-09 yıllarında Leyla Gencer, Mirella Freni, Luciana Serra, Renato Bruson, Luis Alva, Vincenzo Scalera, James Vaughan, Ottavio Dantone, Giovanni Antonini, Pietro Mianiti, Marco Guidarini, Michael Hampfe, Marco Gandini ve Antonio Albanese ile çalıştı. İtalya'da başladığı kariyerini dünyanın her yerinde sürdürmektedir.

2004 yılında Siemens Opera Yarışmasında dördüncü oldu. 2006’da Leyla Gencer Opera Yarışmasında finale kaldı. 2007 yılında Sedat & Güzin Gürel Sanat Vakfı Lied Yarışmasında ikincilik; 2011’de Hans Gabor-Belvedere Yarışmasında üçüncülük, medya ve Viyana Devlet Operasında odisyon ödüllerinin sahibi oldu. 2011’de Verona’da düzenlenen Aida Yarışmasında “En iyi Aida”, 2013’te Barcelona’da Francisco Vinas Yarışmasında “Zarzuela” ödüllerini kazandı. 2013’te Lions Club tarafından Ülkesini Dünyada En İyi Temsil Eden Opera Sanatçısı ödülüne layık görüldü. 2014’te Andante dergisinin Donizetti Ödüllerinde Yılın Kadın Opera Şarkıcısı seçildi. 2015’te Semiha Berksoy Vakfı Opera Ödüllerinde Suna Korad Özel Ödülünün sahibi oldu.

Simge Büyükedes graduated from the State Conservatory of Mimar Sinan Fine Arts University, where she studied in Ece İdil’s class, in 2007. After she was admitted to Teatro Alla Scala Opera Academy in Milan, she worked with Leyla Gencer, Mirella Freni, Luciana Serra, Renato Bruson, Luis Alva, Vincenzo Scalera, James Vaughan, Ottavio Dantone, Giovanni Antonini, Pietro Mianiti, Marco Guidarini, Michael Hampfe, Marco Gandini and Antonio Albanese from 2007 to 2009. After starting her career in Italy, she is currently performing worldwide.

Büyükedes won the fourth prize at the Siemens Opera Competition in 2004. Then, she qualified as a finalist in the Leyla Gencer Opera Competition in 2006. The soprano

Page 8: GÜRER AYKAL ŞEF CONDUCTOR Geniş Zamanın İzinde In …bso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190323-program.pdf3. O quam tristis et afflicta 4. Quae moerebat et dolebat 5. Quis

was awarded the second prize in the Sedat & Güzin Gürel Art Foundation’s Lied Contest in 2007, the third prize at the Hans Gabor-Belvedere Competition, and the media and audition prize in the Vienna State Opera in 2011. In the same year, she won the Best Aida award in the Aida Competition held in Verona. In 2013, she received the Zarzuela prize at the Francisco Vinas Competition in Barcelona. In 2013 again, she was named the Best Representative Opera Singer of her country by Lions Club. In 2014, she was selected the Female Opera Singer of the Year in Andante magazine’s Donizetti Awards. Simge Büyükedes was awarded the Suna Korad Special Prize in the Semiha Berksoy Foundation’s Opera Awards in 2015.

Asude Karayavuz mezzo-soprano

İstanbul doğumlu sanatçı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarından mezun oldu. İstanbul Siemens Opera Yarışmasında ikincilik ödülüne layık görüldü. Mozarteum Yaz Akademisine kabul edildi; Edith Mathis, Kurt Widmer ve Edda Moser gibi seçkin sanatçılarla çalıştı. Mezun olduktan sonra La Scala Tiyatrosunda bir yer edinerek Leyla Gencer, Mirella Freni, Luciana Serra, Renato Bruson, Luigi Alva ve Vincenzo Scalera gibi önemli isimlerle çalıştı. 6. Leyla Gencer Opera Yarışmasında finalist oldu ve Lirik Plak Akademisi tarafından verilen Leyla Gencer Büyük Ödülünün sahibi oldu. Türkiye’de Andante Dergisi tarafından verilen Yılın En İyi Kadın Opera Şarkıcısı ve En İyi Müzisyeni Ödülünü ve Semiha Berksoy Vakfından Suna Korad Yılın En İyi Kadın Opera Şarkıcısı Özel Ödülünü kazandı.

Riccardo Muti yönetiminde Mercadante’nin “I Due Figaro” operasının dünya prömiyeri kaydı Ducale etiketiyle, Giacomo Sagripanti yönetimindeki Rossini’nin “Aureliano in Palmira” eserinin dellaValle d’Itria Festivalindeki canlı kaydı Bongiovanni etiketiyle; Donizetti’nin “Viva La Mamma” eserinin Marco Guidarini yönetiminde La Scala Tiyatrosundaki kaydı BelAir etiketiyle yayımlandı.

Born in İstanbul, Asude Karayavuz graduated from the State Conservatory of Mimar Sinan Fine Arts University. She was awarded the second prize at the Siemens Opera Competition in İstanbul. She was admitted to Mozarteum Academy, where she studied with distinguished artists including Edith Mathis, Kurt Widmer and Edda Moser.

Page 9: GÜRER AYKAL ŞEF CONDUCTOR Geniş Zamanın İzinde In …bso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190323-program.pdf3. O quam tristis et afflicta 4. Quae moerebat et dolebat 5. Quis

After graduation, she worked with important figures like Leyla Gencer, Mirella Freni, Luciana Serra, Renato Bruson, Luigi Alva and Vincenzo Scalera at the La Scala Theatre. She qualified as a finalist in the 6th Leyla Gencer Opera Competition and won the Leyla Gencer Grand Prize given by the Lirik Plak Akademi. She was named the Best Female Opera Singer of the Year and the Best Musician of the Year by the Andante magazine in Turkey and awarded the Suna Korad Best Female Opera Singer Special Prize by Semiha Berksoy Foundation.

Asude Karayavuz has made a number of recordings, including the world premiere of Mercadante’s “I Due Figaro” conducted by Riccardo Muti under Ducale label, a live recording of Rossini’s “Aureliano in Palmira” at the dellaValle d’Itria Festival under the baton of Giacomo Sagripanti released by Bongiovanni, and a recording of Donizetti’s “Viva la Mamma” conducted by Marco Guidarini at the La Scala Theatre under the label of BelAir.

Edward ELGAR (1857-1934)Serenade, Op.20

Henry Purcell’den (ö.1695) sonra İngiltere’nin uluslararası bir başarı kazanabilmiş ilk bestecisi olan Edward Elgar, 1892 baharında yaylı çalgılar için Serenad’ını bestelediğinde henüz kariyer basamaklarını tırmanmaya başlamamıştı. Kariyerine bir kemancı olarak başlayan, fakat Londra’nın müzik camiasında kendine pek yer bulamayan Elgar, besteciliğe ancak 1880’lerin sonlarından itibaren yoğunlaşmış, sürekli takip ettiği konserlerde Liszt, Wagner, Gounod ve Brahms gibi dönemin en etkili bestecilerinin müziklerini derinden özümsemişti. 1890’ların sonlarına gelindiğinde, Enigma Variations (1899) ve The Dream of Gerontius (1900) gibi eserlerinin başarılı prömiyerleri, besteciyi bir anda ülkenin en takdir edilen bestecileri arasına yükseltecekti.

Bestecinin ilk tatmin edici işlerinden biri olarak gördüğü Serenad, ilk bakışta büyük eserlerin ve hacimli seslerin bestecisi olarak bildiğimiz Elgar’ın kaleminden çıkmış gibi görünmez. Bu üç kısa bölümden oluşan mütevazi eser, bestecinin Introduction and Allegro (bestecinin yaylı çalgılar için başka bir işi) gibi oturaklı eserlerinden daha çok, kariyerinin erken safhalarında bestelediği salon eserlerine yakın durur. Yine de bunun bir çaylak

Page 10: GÜRER AYKAL ŞEF CONDUCTOR Geniş Zamanın İzinde In …bso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190323-program.pdf3. O quam tristis et afflicta 4. Quae moerebat et dolebat 5. Quis

işi olmadığı belirtilmelidir; Brahms ve Dvorák serenat geleneğine zarifçe sırtını dayayan eser, besteci uluslararası tanınırlığa eriştikten sonra sıklıkla ele alınmış, günümüze kadar da sanatçının en çok icra edilen orkestra eserleri arasında yer almıştır.

Eserin iyimserlik ve nostalji arasında seyiren birinci bölümü (Allegro piacevole), viyolalardan duyulacak canlı bir ritmik motifin hemen ardından yükselen kemanların tutkulu teması ile başlar. Bu bölümde algının süzgecine takılan her öğe —kısa motifler, melodiler, nüanslar, tutti yükselişler— birbiriyle bir diyalog içinde gibidir. Bu nispeten dışa dönük ruh hali, eserin ikinci bölümü Larghetto’da içebakışçı bir melankoliye ve yer yer acılı bir sessizliğe gömülür. Kısa final bölümü Allegretto, Serenad’ın açılış ruh haline geri döner, ancak bu sefer daha pastoral bir karakter söz konusudur.

Edward Elgar is the first English composer who was able to achieve international success after Henry Purcell (d. 1695). When he composed the Serenade for Strings in the spring of 1892, he had not progressed up the career ladder yet. Elgar who embarked on a career as a violinist, but could not make himself a name in London’s music society concentrated his efforts on composing after late 1880s. A regular concert-goer, Elgar internalized the music of the most influential musicians of the time, such as Liszt, Wagner, Gounod and Brahms. In the early 1890s, the success of the premieres of his works like Enigma Variations (1899) and The Dream of Gerontius (1900) quickly made him one of the most acclaimed composers of the country.

The Serenade, which the composer considered one of his first satisfactory works, does not appear to have come from the pen of Elgar, whom we recognize as the composer of great works and powerful sounds. This modest piece consisting of three movements is more like the music hall works the composer wrote in the early years of his career, than his substantial works like Introduction and Allegro (another piece for strings). Still, it should be noted that the work is not amateurish. Relying elegantly on the serenade tradition of Brahms and Dvorak, it was frequently revisited after the composer rose to international fame, and is still among the most commonly performed orchestral works of his.

The first movement of the work alternating between optimism and nostalgia (Allegro piacevole) starts with

Page 11: GÜRER AYKAL ŞEF CONDUCTOR Geniş Zamanın İzinde In …bso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190323-program.pdf3. O quam tristis et afflicta 4. Quae moerebat et dolebat 5. Quis

a lively rhythmic motif presented by the violas and the passionate theme of the violins immediately afterwards. Each element filtered by perception in this movement –short motifs, melodies, nuances and tutti ascents– appear to be in a dialogue. This relatively outgoing mood is immersed in an introspective melancholy and occasionally a painful silence in Larghetto, the second movement of the work. The short finale, Allegretto, returns to the opening mood, but now it has assumed a more pastoral character.

Ahmed Adnan SAYGUN (1907-1991) Concerto de Camera, Op.62

Adnan Saygun, Türkiye’nin dünya çapında saygınlığa sahip bestecilerinden biridir. Yalnızca bir besteci olarak değil, bir müzikolog ve eğitmen olarak da Türkiye Cumhuriyeti’nin müzik yaşamına yön vermiş, ardında önemli eserler bırakmıştır.

Sanatçı, 1928 yılında aldığı devlet bursuyla Paris Scola Cantorum’da öğrenimine başlamış, bu okulun kurucularından Vincent d’Indy’nin öğrencisi olmuştur. Saygun, d’Indy’nin Alman geleneğine eşdeğer bir yapısalcılık oluşturmak ve bu oluşumu Fransız müziğinin en derindeki kökleri ile ilişkiye girerek yapmak idealinden etkilenmiş olmalıdır. Ankara Musiki Muallim Mektebi’nde, İstanbul Belediye Konservatuvarında, Ankara Devlet Konservatuvarında, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarında, Halkevlerinde, Ses ve Tel Birliği derneğinde, Folklor Araştırmaları Kurumunda üstlendiği görevlerinde benzer ideallerin mücadelesini vermiş ve çağdaş Türk müziğinin oluşumunda derin izler bırakmıştır.

Ancak Saygun’un besteciliğini bu idealist mücadele ile açıklamak son derece yetersizdir. Saygun, kendisini ülkesinin gelişimine adamış bir müzik adamıdır, ancak besteciliği yalnızca bu sınırlar içerisinde değerlendirilemez. Yunus Emre Oratoryosunun 1947 yılında Paris’te Lamoureux Orkestrası tarafından seslendirilmesinin ardından eserleri pek çok saygın müzisyen tarafından icra edilmiş ve kayda alınmıştır. Saygun tüm dünyada, 20. yüzyıl müziğinin özgün bir bestecisi olarak bilinir.

Concerto da Camera’nın bestelenmesi 1978 Mayısında bitmiş, hemen ertesi yılın Haziranında da Gürer Aykal

Page 12: GÜRER AYKAL ŞEF CONDUCTOR Geniş Zamanın İzinde In …bso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190323-program.pdf3. O quam tristis et afflicta 4. Quae moerebat et dolebat 5. Quis

yönetiminde Ankara Oda Orkestrası tarafından ilk seslendirişi gerçekleşmiştir. Concerto da camera (ya da İngilizce tabiriyle “chamber concerto”), Barok dönemde (c.1600-c.1750) sarayda çalınan orkestral müzikler için kullanılan bir tabir olup, 20. yüzyılda müzikte eski formların hayata döndürüldüğü Neoklasisizm akımıyla beraber tekrar ele alınmış, oda orkestrası düzeninde yazılmış müzikler için tercih edilen bir isim olmuştur. “Konçerto” isminin bu tip orkestral eserler için kullanılması, müzikte yer yer bireysel çalgıcıların ön plana çıkarılarak solo işlevi görmesiyle ilişkilidir.

Saygun’un 17 kişilik bir grup için yazdığı (ve üç bölümden oluşan) Concerto da Camera, bestecinin başyapıtlarından biridir. Bestecinin erken dönem işlerinde (örn. 1. ve 2. Senfoni) açıkça hissedilen Doğu-Batı sentezi (başka bir deyişle yerli unsurların batılı modernist idyomlarla birleştirilme çabası), bu eserde yerini daha soyut ve öznel bir yaratıcılığa bırakmış gibidir. Yerel unsurların (makam, aksak ritm vs.) göze sokulmaması, bunların bestecinin müziğinde yer almadığı anlamına gelmez—Saygun, müzikal egzotizme mahal vermeyecek kadar modernist bir bestecidir. Bu unsurlar, müziğin yapı taşlarına indirgenmiş, bestecinin özgün (ancak gücünü yerel olandan alan) bir armonik/melodik dil yaratmasına zemin sağlamıştır.

Adnan Saygun is one of the Turkish composers who achieved worldwide recognition. He guided the musical life of the Turkish Republic not only as a composer, but also as a musicologist and pedagogue, and produced great works.

Saygun started studying at Paris Scola Cantorum on a state scholarship in 1928 and studied under Vincent d’Indy, one of the founders of the school. Saygun must have been influenced by d’Indy’s ideal of forming a kind of structuralism equivalent to the German tradition and connecting with the deepest roots of French music, while doing so. Saygun strove for similar ideals, while he was working in various capacities at the Ankara School of Music Teaching, İstanbul Municipality Conservatory, Ankara State Conservatory, State Conservatory of Mimar Sinan University, Community Centers, Society for Vocal and String Unity (Ses ve Tel Birliği) and Folklore Research Institution, leaving his mark on the development of Turkish music.

However, it would be an underestimation to explain Saygun’s composing with this idealistic struggle. It is true that Saygun is a musician committed to the development

Page 13: GÜRER AYKAL ŞEF CONDUCTOR Geniş Zamanın İzinde In …bso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190323-program.pdf3. O quam tristis et afflicta 4. Quae moerebat et dolebat 5. Quis

of music in his country, but his composition cannot be evaluated within these limits. After the performance of his Yunus Emre Oratorio by the Lamoureux Orchestra in Paris in 1947, his works were interpreted and recorded by many prestigious musicians. Saygun is known worldwide as an original composer of the 20th century music.

After its completion in May 1978, Concerto da Camera was premiered in June next year by the Ankara Chamber Orchestra under the baton of Gürer Aykal. Concerto da camera (chamber concerto, in English) is a term used for orchestral pieces performed in courts in the Baroque period (c. 1600- c. 1750). With the Neoclassicism movement of the 20th century when the old forms were revitalized, the genre was re-visited and came to be the preferred nomenclature for pieces written for the chamber orchestra. Use of the word concerto for this type of orchestral works is associated with the occasional foregrounding of individual instrumentalists, who function as soloists.

Concerto da Camera Saygun wrote for a group of 17 players and in three movements is one of his masterpieces. The synthesis of East and West (that is, the attempt to combine local elements with western, modernist idioms), which was evident in the composer’s early period works (such as Symphonies no. 1 and 2) seems to have been replaced by a more abstract and subjective creativity. That the local elements (like makam, syncopated rhythm, etc.) were not given prominence does not mean that they were not included in the piece – Saygun is a modernist composer who would not allow musical exoticism. The said elements were reduced to building blocks of the music and laid the foundation for the composer’s creation of an original harmonic/melodic language (deriving its force from the local).

Ottorino RESPIGHI (1879-1936) Antik Aryalar ve Danslar Süit No.3 Ancient Airs and Dances Suite No.3

Öğrenimini doğduğu kent olan Bolonya’da görmesine rağmen Ottorino Respighi, kariyerindeki ilk büyük çıkışı St. Petersburg müzik tiyatrosunun İtalyan operalarına ayrılan sezonu boyunca baş viyolacı olarak görev yaptığı Rusya’da yapmıştır. Ancak, önce ünlü Rus besteci Nicolai Rimsky-Korsakov, ardından da Berlin’de Max Bruch’tan

Page 14: GÜRER AYKAL ŞEF CONDUCTOR Geniş Zamanın İzinde In …bso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190323-program.pdf3. O quam tristis et afflicta 4. Quae moerebat et dolebat 5. Quis

aldığı kompozisyon derslerinden sonra kendini tam zamanlı olarak besteciliğe adamış, 20. yüzyıl başlarında İtalyan senfonik müziğinin en önde gelen temsilcilerinden biri olmuştur.

1913’te Respighi, Roma’daki Conservatorio di Santa Cecilia’da ömrünün sonuna kadar sürdüreceği kompozisyon profesörlüğüne atanmıştı. Her ne kadar buradaki erken yıllarında—1915’te Fransa’daki ikametgahının ardından ülkeye dönen ve orada edindiği bazı radikal fikirleri beraberinde getiren Alfredo Casella’nın büyük etkisiyle—müzikte modernist eğilimlerin cazibesine kapılmış olsa da, kısa sürede özündeki muhafazakar duruşa geri çekilmiş, bu eğilimlere karşıt bir konum almıştı. 1932’de kendisi gibi muhafazakar bir grup besteci ile beraber, Schönberg ve Stravinsky gibi figürlerin müziklerinin zararlı etkilerini kınayan ve İtalyan geleneğine geri dönülmesini teşvik eden bir manifesto yayınladı.

Manifestolarında dile getirilen kaygılarla örtüşen bir biçimde, geçmiş ve gelenek, Respighi’nin müziğinde düzenli olarak irdelenen unsurlardır. Bakışını özellikle 16. ve 17. yüzyıl İtalyan müziğine sabitleyen besteci, neoklasik eserlerinde klasik dönemin müzikal deyimlerinden uzak durmuş, klasik dönem öncesi melodik stilleri ve müzik formlarını (dans süitleri gibi) 19. yüzyılın sonlarına ait romantik armoniler ve dokularla birleştirmeyi tercih etmiştir.

Antik Aryalar ve Danslar, bestecinin en açık bir biçimde geçmişe dayandığı eserlerinden biridir. Üç orkestral süitten oluşan bu yapıtın kaynakları, 16. ve 17. yüzyıl İtalyan ve Fransız lavta (lute) müziklerine dayanır. Bir orkestral aranjmanlar dizisi olarak düşünebileceğimiz yapıtın üçüncü süiti—daha geniş orkestralar için yazılmış ilk ikisinin aksine—sadece yaylı çalgılara gereksinim duyar. Süitin her bölümü farklı bestecilerin müziklerine dayanır.

Açılış bölümü Italiana, 17. yüzyıl başlarında popüler olan 3/4 tartımlı zarif bir anonim melodi ile Garsi da Parma'nın (1542-1604) La Cesarina adlı eserinden alınma bir galliard (16. yüzyılda popüler bir dans ve müzik türü) temasını birleştirir. Uzun melodiler yaylıların pizzicatosu eşliğinde sunulur.

İkinci bölüm Arie di Corte (Saray Havaları), Jean-Baptiste Besard’ın (c.1567-1617) bir dizi şarkısına dayanır. Respighi, bu bölümde, zıt karakterdeki akışkan melodileri zengin bir şekilde armonize eder.

Page 15: GÜRER AYKAL ŞEF CONDUCTOR Geniş Zamanın İzinde In …bso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190323-program.pdf3. O quam tristis et afflicta 4. Quae moerebat et dolebat 5. Quis

Eserin üçüncü bölümü Siciliana, 6/8’lik özgüvenli ve dışa dönük, ancak yer yer de melankolik bir Sicilya dansıdır. Ludovico Roncalli’nin (1654-1713) Barok gitar için yazdığı Capricci Armonici’nin son bölümüne dayanan final bölümü Passacaglia ise, yinelenen bir motif üzerinde giderek dramatikleşen bir varyasyonlar dizisidir.

Although Ottorino Respighi studied in his native city Bologna, he made his first important career move in Russia, where he appeared as the principal viola during the Italian opera season of the St. Petersburg music theatre. He dedicated himself completely to composing only after taking composition lessons from the famous Russian composer Nicolai Rimsky-Korsakov and then from Max Bruch in Berlin, and became one of the foremost representatives of Italian symphonic music in the early 20th century.

In 1913, Respighi was appointed professor of composition at the Conservatorio di Santa Cecilia, Rome, a position which he would hold until the end of his life. Although he was tempted by the modernist tendencies in music –due to the significant influence of Alfredo Casella who had returned to the country from his settlement in France in 1925 and brought some radical ideas with him– in his early years, he soon resumed his essential conservative stance, and adopted a strong position against such tendencies. In 1932, along with a number of conservative composers like himself, he published a manifesto condemning the harmful effects of the music of such figures like Schönberg and Stravinsky and calling for a return to the Italian tradition.

In line with the concerns he voiced in his manifesto, Respighi regularly addressed the past and tradition in his music. Fixing his look on the 16th and 17th century Italian music in particular, the composer kept his distance from the musical terms of the classical period in his neoclassical works, and preferred to combine the melodic styles and musical forms of the pre-classical period (like dance suites) with the romantic harmonies and textures of the late 19th century.

Antique Arias and Dances is one of those works in which the composer relied most explicitly on the past. The sources of the work consisting of three orchestral suites are the Italian and French lute pieces from the 16th and 17th centuries. The third suite of the work, which we can consider a series of orchestral arrangements, requires only strings, unlike the first two suites written for larger

Page 16: GÜRER AYKAL ŞEF CONDUCTOR Geniş Zamanın İzinde In …bso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190323-program.pdf3. O quam tristis et afflicta 4. Quae moerebat et dolebat 5. Quis

orchestras. Each movement of the suite is based on the music of different composers.

Italiana, the opening movement, combines an elegant anonymous melody with a ¾ rhythm, popular at the beginning of 17th century, with a galliard theme (a kind of dance and music popular in the 16th century) taken from La Cesarina of Garsi da Parma (1542-1604). Long melodies are presented in the accompaniment of pizzicato strings.

The second movement Arie di Corte (Courtly Airs) is based on a series of songs by Jean-Baptiste Besard (c. 1567-1617). Respighi richly harmonizes the fluid melodies with opposing characters in this movement.

The third movement Siciliana is a 6/8 Sicilian dance, which is confident and outgoing, although it may have a melancholic mood at times. The finale movement Passacaglia, based on the final movement of Capricci Armonici, a work written by Ludovico Roncalli (1654-1713) for baroque guitar, is a series of variations, which become increasingly more dramatic, on a repeated motif.

Giovanni Battista PERGOLESI (1710-1736) Stabat Mater, P.77

Hayata 26 yaşında gözlerini yuman Giovanni Pergolesi, yaşamı boyunca pek yankı uyandırmamış, ancak ölümünün hemen ardından yıldız statüsüne çıkarılmış bestecilerdendi. 18. yüzyıl filozofu Jean-Jacques Rousseau, Stabat Mater’in açılış numarasını “herhangi bir bestecinin kaleminden çıkmış en mükemmel ve dokunaklı düet” olarak değerlendirmişti—Rousseau, elbette, yeni olan her şeyin en ateşli sözcüsüydü ve Bachçı kontrpuanı doğallıktan uzak ve aşırı steril olmakla eleştiriyordu. Johann Sebastian Bach bile bu yapıtın gücünü kabul etmiş, müziği Tilge, Höchster, meine Sünden (BWV 1083) adlı kantatı için uyarlamıştı.

Pergolesi’nin müziği, 18. yüzyılda tüm hacmiyle Avrupa’yı etkisi altına alan Aydınlanmanın müzikteki ilk güçlü yankılarından biriydi. Elbette, Pergolesi’nin tam da bu kritik geçiş anında yer almış olması, ona yalnızca büyük bir takipçi kitlesi kazandırmamış, müziğinin ağır eleştirilere maruz kalmasına da sebep olmuştu. Besteciye yapılan itirazlar, onu geleneksel dini müziğin kontrapuntal titizliğinden vazgeçmekle suçluyordu. Aydınlanmacılar

Page 17: GÜRER AYKAL ŞEF CONDUCTOR Geniş Zamanın İzinde In …bso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190323-program.pdf3. O quam tristis et afflicta 4. Quae moerebat et dolebat 5. Quis

ise, bestecinin tam da bu titizlikten vazgeçerek ulaştığı “doğallığı” ve “galant” tarzı göklere çıkarıyordu.

Vokal melodinin müzikteki merkezi önemi, Pergolesi’nin müziğindeki en önemli yenilikçi unsurlardan biridir. Bestecinin müziklerinde metnin metrik yapısı ile müzik arasında mükemmel bir denge arayışı söz konusudur; melodi, metnin metrik yapısını, dizelerin ritmini ve kıtaların ritmini yakından ve özenle takip eder. Kavrayışın ve anlamın berraklığı, bu müziğin temel gayelerinden biridir.

Pergolesi’nin Stabat Mater’i, merkezine Meryem figürünün yaşamını alan en ünlü dini eserlerden biridir. Kaynakları Ortaçağ dönemine dayanan metin, oğlunun acılarını çarmıhın altından izleyen kederli anne Meryem’i tarif eder. Eser, Napolili bir Hristiyan kardeşlik derneği tarafından her yıl Kutsal Cuma’da Meryem’in anısına düzenlenen bir ayin için sipariş edilmiş ve Napoli’de yirmi yıldır seslendirilmekte olan ve artık “eski moda” olarak algılanan Alessandro Scarlatti’nin aynı isimli yapıtının yerini almıştır. Stabat Mater, her biri ismini metnin başlangıç kelimelerinden alan (incipit) on iki bölümden oluşur.

Giovanni Pergolesi, who died at age 26, is one of those composers who was barely known when he was alive, but became a celebrity after his death. Jean-Jacques Rousseau, 18th century philosopher, praised the opening of Stabat Mater as “the most perfect and touching duet to come from the pen of any composer” – Rousseau was indeed the most fervent advocate of everything new, and criticized Bachian counterpoint for being unnatural and too sterile. Even Johann Sebastian Bach acknowledged the power of the work and adopted its music to his cantata Tilge, Höchster, meine Sünden (BWV 1083).

Pergolesi’s music was one of the first strong reverberations in music of the Enlightenment, which spread all across Europe in the 18th century. Pergolesi’s positioning in this critical juncture did not only win him a vast mass of followers, but also prompted fierce criticism over his work. The composer was objected on the grounds that he abandoned the contrapuntal finesse of the traditional sacred music. Supporters of the Enlightenment, on the other hand, praised the “naturalness” and the “gallant” style the composer reached by abandoning the exact same finesse, to the skies.

Page 18: GÜRER AYKAL ŞEF CONDUCTOR Geniş Zamanın İzinde In …bso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190323-program.pdf3. O quam tristis et afflicta 4. Quae moerebat et dolebat 5. Quis

One of the most remarkable innovations in Pergolesi’s music is the central importance attached to vocal melody. The composer seeks to strike a perfect balance between the metric structure of the text and music in his works; the melody delicately and closely follows the metric structure of the text, the rhythm of lines and the rhythm of verse. Lucidity of comprehension and meaning is one of the essential goals of this music.

Pergolesi’s Stabat Mater is among the best-known religious works centered around the life of Mary. The text originating from the Middle Age sources describes the suffering of Christ’s mother as she witnesses his crucifixion. The work was commissioned by a Neapolitan confraternity for the annual ritual held in veneration of Mary on Sacred Friday and replaced Alessandro Scarlatti’s homonymous work, which had been performed for two decades in Naples and was perceived “out-of-date”. Stabat Mater consists of twelve movements, each of which is named after the opening words (incipit) of the text.

Aylin Yılmaz

Page 19: GÜRER AYKAL ŞEF CONDUCTOR Geniş Zamanın İzinde In …bso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190323-program.pdf3. O quam tristis et afflicta 4. Quae moerebat et dolebat 5. Quis

1. Keman | 1st ViolinYevgeniy Kostrytskyy, konzertmeister Irina Nikotina, konzertmeister asst. Bahar KutayRefik ZamanalioğluAdilhoca AzizVseslava ÖztürkSüreyya DefneEda DelikçiDavut AliyevArif Möhsünoğlu

2. Keman | 2nd ViolinFeruza Abdullayeva, grup şefi | principalElena RihsiMarina AgapovaAdelya Ateşoğluİskender OkeevSeyran Ahundzade

Viyola | ViolaCavid Cafer, grup şefi | principal Sema HakioğluUluğbek RihsiEce AkyolElif Onayİrşad Mehmet

Viyolonsel | VioloncelloHayreddin Hoca, grup şefi | principal Artur RahmatullaAdil Babacan Yiğit Ülgen

Kontrbas | Double BassSergey Margulis, grup şefi | principalBurak Noyan

Lavta | LuteCem Çeliksırt *

Klavsen-Org | Harpsichord-OrganRustam Rahmedov *

* Misafir Sanatçı | Guest Artist

Bilkent Senfoni OrkestrasıBilkent Symphony Orchestra

Page 20: GÜRER AYKAL ŞEF CONDUCTOR Geniş Zamanın İzinde In …bso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190323-program.pdf3. O quam tristis et afflicta 4. Quae moerebat et dolebat 5. Quis

[email protected]

Bilkent Üniversitesi kültür ve sanat faaliyetidir. | Cultural and artistic activity of Bilkent University.

Gelecek ProgramNext Program

3 Nisan April 2019, Çarşamba Wednesday, 20:00 Bilkent Konser Salonu | Concert Hallİhsan Doğramacı Özel Konseri | Special ConcertGürer Aykal şef conductor Gülsin Onay piyano piano Saygun Filarmoni Korosu | Saygun Philharmonic Chorus Çiğdem Aytepe koro şefi chorusmaster

S. Rachmaninov Piyano Konçertosu No.2, Do minör, Op.18 Concerto for Piano No.2 in C minor, Op.18

G. Holst Gezegenler, Op.32 | The Planets, Op.32

/BilkentSymphonyOrchestra

/bilkentsymphony

/bilkentsymphony

/BilkentSymphonyOrchestra

Bilkent Symphony Orchestra

Ücretsiz Servis | Free Transportation

Tunus Caddesi, Bahçelievler (DSİ misafirhanesi önü), Armada ve Kentpark’tan, konserden bir saat önce ve konser sonrasında.

From and to Tunus Street, Bahçelievler (In front of guesthouse of DSİ), Armada and Kentpark one hour prior to concert time and after the concert.

bilet.bilkent.edu.tr Gişe-Ticket Office: (312) 290 1775

Bilet ve Ulaşım BilgileriTicket and Transportation Information